Türkes ve Tatli_2010_Kuraklik ve yagis indisleri ve cöllesme_Colles
Transkript
Türkes ve Tatli_2010_Kuraklik ve yagis indisleri ve cöllesme_Colles
ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 KURAKLIK VE YAĞIġ ETKĠNLĠĞĠ ĠNDĠSLERĠNĠN ÇÖLLEġMENĠN BELĠRLENMESĠ, NĠTELENMESĠ VE ĠZLENMESĠNDEKĠ ROLÜ Murat TÜRKEġ1 Hasan TATLI2 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü 1 2 [email protected]; [email protected] ÖZET Çölleşmenin günümüzde kabul gören çağdaş tanımına göre, çölleşmeye eğilimli (çölleşme süreçlerine açık) kurak, yarıkurak ve kuru-yarınemli iklimlerin egemen olduğu ‘kuru arazileri’ belirlemek için, çeşitli kuraklık (nemlilik), iklim, yağış etkinliği ya da aridite (kurak ya da arid koşullar ve arid bölge çeşidi) sınıflandırma yöntemleri kullanılmaktadır. Karmaşık bir süreç olan kuraklık olaylarını (kısaca kuraklık) belirlemek, nitelendirmek (şiddeti, süresi ve coğrafi dağılış deseni) ve izlemek için de, birçok klimatolojik, meteorolojik ya da hidrolojik indis (gösterge) kullanılır. Bir kuraklık olayının belirlenmesi ve nitelendirilmesi, kuraklık tanımlama yöntemlerinin ve/ya da kuraklık indislerinin doğru seçilmesini gerektirir. Kuraklık göstergeleri, kuraklık olaylarının belirlenmesi, nitelenmesi, çözümlenmesi ve izlenmesini sağlayarak, aynı zamanda iklim ile ilişkili çölleşme süreç ve etmenlerinin belirlenmesi ve nitelenmesinin yanı sıra onlarda zamanla ortaya çıkan değişikliklerin ve eğilimlerin belirlenmesi ve izlenmesi açısından da çok önemli katkılar sağlar. Bu çalışmada, çeşitli kuraklık ve yağış etkinliği indislerinin, kuraklık ve çölleşmenin belirlenmesi, nitelenmesi, çözümlenmesi ve izlenmesindeki önemi ve rolü, Türkiye için gerçekleştirdiğimiz yeni ve özgün çalışmalardan örnekler verilerek açıklanacaktır. Anahtar Kelimeler: İklim; iklim değişikliği; kuraklık ve çölleşme; kuraklık ve yağış etkinliği indisleri, Türkiye. THE ROLE OF DROUGHT AND PRECIPITATION SEVERITY INDICES FOR DETERMINATION, CHARACTERIZATION AND MONITORING OF THE DESERTIFICATION ABSTRACT According to the contemporary definition of the desertification, which it has been widely accepted today, various drought (humidity), climate, precipitation severity or aridity (dry or arid conditions and type of arid region) classification methods have been used in order to determine the ‘dry-lands’ dominated by the dry, semi-arid and dry sub-humid climates. In order to determine, characterize (its severity, length and geographical distribution pattern) and monitor the drought events (shortly drought) that have been a complex process, many climatological, meteorological and hydrological indices have been used. Determination and characterization of a drought event are required to correctly choose the drought determination methods and/or drought indices. Drought indices, in addition to determination and characterization of the climaterelated desertification process and factors, they also make significant contributions for determining and monitoring changes appeared in the course of time, by supplying the determination, characterization, analyzing and monitoring of the drought events. This study explains the significance and role of the various drought and precipitation severity indices in determining, characterizing, analyzing and monitoring of the drought and desertification by giving examples from new and original studies that we have performed for Turkey. Key Words: Climate; climate change; drought and desertification; drought and precipitation severity index; Turkey. 245 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 1. GĠRĠġ Farklı zaman ölçeklerinde etkili olabilen kuraklık olaylarını incelemek ve izlemek için, çeşitli yaklaşım ve yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (PDSI) (Palmer, 1965) ve Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI) (McKee vd., 1993; Türkeş ve Tatlı, 2009), kuraklıkları belirleme, değerlendirme ve izlemede, bir ülkenin ya da bölgenin kuraklık yönetimi ile kuraklık ve çölleşme ile savaşımında strateji oluşturma, geliştirme ve uygulanmasında etkili olan yaklaşımların başlıcalarıdır. Kuraklık olayları ve onlarla bağlı olarak ortaya çıkabilen çölleşme süreçleri, gelişme süresi ve şiddetine göre etkisini her alanda göstermektedir. Türkiye’de tarım sektörü, kuraklıktan etkilenen sektörlerin başında gelir. Bu nedenle, hala önemli düzeyde tarıma dayalı ekonominin sürdürüldüğü ülkemizde, kuraklık ve çölleşmenin farklı değişkenler ve yöntemler kullanılarak belirlenmesi, tanımlanması, nitelenmesi ve izlenmesi gereklidir (Türkeş ve Tatlı, 2008, 2009). Bu bildiride, sırasıyla McKee vd. (1993) ve Türkeş ve Tatli (2009) tarafından geliştirilen Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI) ve Modifiye (Değiştirilmiş) Standartlaştırılmış Yağış İndisi (MSPI), Normalleştirilmiş Yağış Anomali İndisi (NPAI) (Türkeş, 1996, 1998, 2003, vb.), Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (PDSI) (Palmer, 1965), Erinç Kuraklık İndisi (Im) (Erinç, 1965) ve BM Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi Aridite İndisi (AI) (UNEP, 1993; UNCCD, 1995; Türkeş, 1999, 2007a, 2007b, 2007c) gibi çeşitli kuraklık ve yağış etkinliği göstergelerinin, kuraklık ve çölleşmenin belirlenmesi, nitelenmesi ve izlenmesindeki önemi ve uygulama alanları, Türkiye için gerçekleştirdiğimiz özgün çalışmalardan örnekler verilerek açıklandı. 2. KURAKLIK VE YAĞIġ ETKĠNLĠĞĠ GÖSTERGELERĠNĠN ÖNEMĠ Kuraklık ve yağış etkinliği göstergelerinin önemi ve dünyada yaygın olarak kullanılan başlıca göstergeler konusunda doğru bir değerlendirme/bireşim yapabilmek için, öncelikle aridite, kuraklık ve çölleşme kavramlarının tanımlanması ve bu kavramların bilimsel ve teknik ölçütler temel alınarak birbirlerinden ayrılması yerinde olur. Aridite (İng: aridity), ―yeryüzünün herhangi bir yerinde egemen olan fiziki coğrafya denetçilerinin ve uzun süreli atmosfer dolaşımı düzeneklerinin oluşturduğu sürekli yağış ve nem açığı koşulları ya da klimatolojik kuraklık‖ şeklinde tanımlanabilir (Türkeş, 2007a, 2007c). Bu koşulların yıl boyunca ya da yılın çok büyük bir bölümünde egemen olduğu alanlara, arid ya da kurak bölge adı verilir. Bu tanımda, iklimsel dalgalanma ve değişikliklerin varlığı göz ardı edilir. Kuraklık (İng: drought), Türkeş (2007a) tarafından, hidrolojik, tarımsal ve meteorolojik kuraklık gibi bir ayrıma gidilmeksizin, genel olarak, ―yeryüzündeki çeşitli sistemlerce kullanılan doğal su varlığının, belirli bir zaman süresince ve bölgesel ölçekte uzun süreli ortalamanın ya da normalin altında gerçekleşmesi sonucunda oluşan su açığı‖ olarak tanımlanmıştır. BM Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi’nde ―yağışın, normal düzeyinin oldukça altında olduğunda ortaya çıkan ve arazi kaynakları üretim sistemlerini olumsuz biçimde etkileyerek ciddi hidrolojik dengesizliklere yol açan, doğal oluşumlu bir olay‖ olarak tanımlanan kuraklık (UNCCD, 1995), temel olarak şiddet ya da büyüklük, süre ve coğrafi yayılış (etki alanı) bileşenleri ile nitelendirilebilen üç boyutlu bir doğa olayıdır. İklimsel değişimlerin neden olduğu geçici bir olay olan kuraklık, kurak ve yarıkurak bölgelerin yanı sıra, orta enlemlerin nemli-denizel iklimleri gibi öteki iklim bölgelerinde de oluşabilir. Kuraklık, uzun süreli, geniş alanlı ve şiddetli olduğunda ise, birçok doğal afete göre görece daha yavaş ortaya çıkmasına karşın, klimatolojik ve meteorolojik kökenli bir doğal afet olarak kabul edilir (Hare, 1985; Türkeş, 1990). Uzun süreli ve şiddetli kuraklık olayları, tarım, orman ve hayvancılığı, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, yeterli ve nitelikli içme suyuna erişimi, enerji üretimini, özellikle dağ ve karasal sucul ekosistemleri çok olumsuz etkiler. Kuraklık olaylarının sonuçları, özellikle yaşam tarzları ve geleneksel üretim sistemleri doğrudan yağışlara ya da yeraltı sularına bağlı olan az gelişmiş toplumlarda, çok şiddetli olumsuzluklara yol açmaktadır. Çölleşme, Türkeş (1990) tarafından, ―ekonomik ve biyolojik olarak üretken bir arazinin daha az üretken olması sonucunda ortaya çıkan ekolojik bozulma süreci” olarak tanımlanmıştır. Çölleşmenin ileri aşamalarında, fiziksel bozulmalar ya da yeni jeomorfolojik oluşumlar (örn. kumul alanları, çöller, vb.) ortaya çıkabilir. Çölleşme, Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi’nde ise, ―iklimsel değişimleri ve insan etkinliklerini de içeren, fiziksel, biyolojik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik etmenler arasındaki karmaşık etkileşimlerin, kurak, yarıkurak ve kuru-yarınemli alanlarda oluşturduğu arazi degradasyonu‖ olarak tanımlanmıştır (UNCCD, 1995). Karmaşık bir süreç olan kuraklığı belirlemek ve nitelendirmek (şiddeti, süresi ve coğrafi dağılışı) için, çok sayıda klimatolojik, meteorolojik ya da hidrolojik indis (gösterge) kullanılır. Kuraklığın nitelendirilmesi, kuraklık tanımlama yöntemlerinin ve/ya da kuraklık indislerinin doğru seçilmesini gerektirir. Kuraklık yöntem, yaklaşım ya da indisleri, kurak koşulların ortaya çıkışını ve 246 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 evrimini çok açık bir biçimde tanımlayabilir. Ayrıca, bunların her birisi, kendine özgü niteliklere sahiptir ve genel olarak birbirlerini desteklemektedir. Kuraklık göstergeleri, tüm kuraklık çeşitlerini (meteorolojik kuraklık - normal yağış koşullarından negatif sapma; hidrolojik kuraklık - normal hidrolojik koşullardan negatif sapma; tarımsal kuraklık - ürünün büyümesi için gerekli olan normal toprak nemi koşullarından negatif sapma; sosyoekonomik kuraklık - toplumsal gereksinimleri karşılamada kullanılan su varlığının normal düzeyinden negatif sapması ya da normal düzeyinin altına inmesi) tanımlamak için kullanılabilir. Kuraklığın belirlenmesinde ve nitelendirilmesinde kullanılan göstergeler, aşağıda verilen gereksinimleri karşılamalıdır: (a) Varolan meteorolojik, hidrolojik ve tarımsal gözlem ve ölçüm sistemlerinden sağlanan veriler kullanılarak hesaplanabilmelidir; (b) Kuraklığın etkilerine açık sosyal, ekonomik ve çevresel sistemler ile öncelikli ve doğrudan bir ilgisi bulunmalıdır; (c) Bilgi kaybı en az olmalıdır; (ç) Aşırı (çok düşük ya da yüksek) nitelendirme ve öngörü yapmamalıdır; (d) İzleme, erken uyarı ve öngörü için kullanılabilmelidir. Kuraklığın nitelendirilmesi, kaynakların, ölçeklerin ve çözümlemede kullanılan verinin güvenilirliği için bir ön tanının yapılmasını da içermelidir. Kuraklık indislerinden beklenen başlıca yarar, her coğrafi birimdeki (bölge, bölüm, yöre, havza, vb.) tarihsel kayıtlardaki meteorolojik, hidrolojik ya da tarımsal kuraklık dönemlerinin doğru bir biçimde nitelendirilmesinin sağlanmasıdır. Doğru bir kuraklık nitelendirilmesi, karar vericileri, tarihsel iklim değişikliği ve değişebilirliğinin olağan dışılığı ve onun bir coğrafi alan üzerindeki etkilerinin ortaya konulması açısından nesnel bir ölçü olarak destekler. Kuraklık izlemesinin ise, gelişmekte olan olası bir kuraklık konusunda uyarı yapmak, nesnel bir kuraklık bildirisi ya da açıklaması ile şiddetli su kıtlığını ve sıkıntısını olabildiğince önlemek için yeterli bilgi sağlama gibi önemli amaçları vardır. Bu yüzden, kuraklığın bu yöntemsel bileşeni, tüm su kullanıcıları ve paydaşları için yaşamsal bir öneme sahiptir. 3. BAġLICA KURAKLIK VE YAĞIġ ETKĠNLĠĞĠ ĠNDĠSLERĠ Kuraklık yönetimi, genel olarak, kuraklık koşullarını belirlemede ve izlemede indislere ve kuraklığa verilecek yanıtların etkinleştirilmesinde ya da karşı önlemlerinin harekete geçirilmesinde ise nesnel olarak belirlenmiş olan eşiklere (sınır değerlerine) yakından bağlıdır. İndisler ve eşikler, kuraklık koşullarının başlangıcını saptamak, kuraklık olaylarını ölçmek ve izlemek ve kuraklık afetinin büyüklüğünü saptamak için önemlidir. Uygun kuraklık indisi, kuraklığın çeşidine göre seçilir. Kuraklık göstergeleri ya genel olarak ya da planlanan ya da var olan yatırım ve hizmetlere bağlı olarak özel olarak dikkate alınabilir. Gerçekte, bazı indisler izleme açısından bazıları ise tarihsel kuraklık olaylarının çözümlemesi açısından daha uygun olduğu için, böyle bir ayrımı yapmak her zaman kolay değildir. Bu yüzden, birbirlerine göre bazı üstünlükleri bulunan birkaç indisi birlikte kullanmak, kuraklığın nitelendirilmesi ve sonuçların karşılaştırılması açısından daha ayrıntılı ve yararlı bilgiler sunar. Kuraklık indisleri, iklimsel değişkenler ve iklim ile ilişkili süreçler (örn. toprak nemi ya da su içeriği) arasındaki karmaşık etkileşimleri özetleyerek görece daha kolay anlaşılmasını sağladığı için, kuraklığın ölçülmesi ve izlenmesi için yararlı yöntem ve yaklaşımlar olarak kabul edilir. Kuraklık indislerinin kullanılması, iklimsel anomalilerin şiddet, coğrafi yayılış ve oluşum sıklığı açısından niceliksel olarak değerlendirilmesine izin vermesinin yanı sıra, hem karar vericiler hem de toplum ve yurttaşlar arasında kuraklık koşulları konusunda bilgi değişimini sağlar. Çok sayıda kuraklık indisinin varlığı, temel olarak herhangi bir kuraklık olayının açık bir biçimde tanımlanmasındaki zorluktan kaynaklanır. Günümüzdeki yaygın yaklaşım, örneğin Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Yunanistan, İspanya, Fransa ve bazı kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi, bir meteorolojik ve hidrolojik (hidrometeorolojik değişkenleri ve su kaynaklarını içerir) izleme sistemi içindeki farklı göstergelerden oluşan bir indis grubunun uygulanmasını içermektedir. Bu tür meteorolojik ve hidrolojik izleme, kamuya ait çeşitli izleme merkezlerince ve üniversitelerin ilgili bölümleri ve/ya da araştırma birimlerince desteklenir. İzleme merkezlerinin başlıca amacı, bir kuraklık olayının başlangıcının zamanında kabul edilmesi konusunda karar vericileri desteklemek ve doğru bilgilendirmektir. Kuraklık olaylarını belirlemek, nitelendirmek ve izlemek amacıyla, farklı kuraklık indisleri ve yöntemleri önerilmiştir. Kuraklık indislerinin bazıları, yağış dizilerine dayanır ve meteorolojik kuraklıklarla ilgiliyken, bazıları ise, hidrolojik ya da tarımsal kuraklıkları ve kentsel su sağlama sistemlerindeki su açıklarını tanımlamaya yöneliktir. 247 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Günümüzde, dünyada kuraklık olaylarını belirlenmesi, nitelendirilmesi ve izlenmesinde kullanılan başlıca kuraklık indislerinin bazıları, Çizelge 1’de özetle açıklandı. Bunlardan, Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI), Normalleştirilmiş Yağış Anomali İndisi (NPAI), Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (PDSI) ve onda birler (desiller), günümüzde dünyada en yaygın olarak uygulanan kuraklık indislerindendir. Öte yandan, izleme amacına yönelik olarak kullanılan en yalın ve görece kolay hesaplanabilen indisler, tek bir klimatolojik değişkene, başka bir deyişle yağışa dayanan SPI ve NPAI ile hesaplanmasında yağışa ek olarak maksimum sıcaklığın kullanıldığı Erinç Kuraklık İndisi (Im) ve PE’ye gereksinim duyulan Reconnaissance Kuraklık İndisi (RDI) ya da Aridite İndisi’dir (AI) (Ameziane vd. 2007; Erinç, 1965; Türkeş, 1990, 1996, 1998, 1999, 2003, 2007a ve 2007b; UNCCD, 1995; UNEP, 2003). Çizelge 1: Başlıca kuraklık indisleri, bunların hesaplanması için gerekli olan veri çeşitleri ve kullanım alanlarının sınıflandırılması. Kuraklık göstergeleri Gerekli veri İşlevi ve kullanım alanı Desiller (Onda birler) Yağış (yağmur, çisenti, kar, dolu, vb. hidrometeorları içerir) Meteorolojik Erinç Kuraklık (Yağış Etkinliği) Klimatolojik, iklim değişikliği Yağış ve maksimum sıcaklık İndisi (Im) senaryolarına uygun Standardize Yağış İndisi (SPI) Yağış Meteorolojik; izleme ve öngörü için kullanılır Yağış Anomali İndisi ya da Normalleştirilmiş Yağış Anomali İndisi Meteorolojik; aşırı olaylara karşı duyarlı Yağış Reconnaissance Kuraklık İndisi Yağış, potansiyel (RDI) evapotranspirasyon (PE) Meteorolojik; iklim değişikliği senaryolarına uygun Aridite İndisi (AI) Yağış, PE Meteorolojik ve klimatolojik, iklim değişikliği senaryolarına uygun, izleme için kullanılır Gidiş(ler) Çözümlemesi Yağış, akım Meteorolojik ve hidrolojik; tarihsel kuraklık olaylarının alansal ve zamansal çözümlemesinde kullanılır Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (PDSI) Yağış, sıcaklık, toprak nemi (toprak su içeriği) Meteorolojik; tarımda etkili, tarihsel çözümlemelerde ve risk çözümlemesinde kullanılır Palmer Hidrolojik Kuraklık İndisi (PHDI) Yağış, sıcaklık, toprak nem koşulları Hidrolojik; izleme açısından etkili Palmer Nem Anomali İndisi (Z- Yağış, sıcaklık, toprak nem İndisi) koşulları Agro-hidrolojik (Tarımsal hidrolojik) Yüzey Su Temini İndisi (SWSI) Kar yağışı, yağış, akım, su hazneleri Hidrolojik; kar yağışının önemli olduğu durumlarda etkili Ürün Nem İndisi (CMI) Yağış, sıcaklık, toprak nem koşulları Tarımsal Toprak Nemi Anomali İndisi (SMAI) Toprak nem koşulları, PE, potansiyel akış Tarımsal hidrolojik 3.1 Klasik StandartlaĢtırılmıĢ YağıĢ Ġndisi (SPI) Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI), kuraklığın izlenmesi amacıyla, McKee vd. (1993) tarafından geliştirilmiş olan önemli bir kuraklık izleme aracıdır. SPI kuraklık sınıfları, standart normal dağılımlı (Gaussian) yağış dizilerinden edilir. Oysa yağış dizilerinin olasılık dağılım fonksiyonu (ODF) genelde normal dağılıma uymaz. Bu yüzden, birinci adımda ham yağış verilerinin ODF’sinin gama ODF’sine dönüştürülmesi gerekir (McKee vd.. 1993, 1995; Wilks 1995; Guttman 1998, 1999). Thom (1966), yağış verilerine en 248 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 iyi uyan olasılık dağılımının gama dağılımı olduğunu belirtmiştir. Gama Olasılık Yoğunluk Fonksiyonu (OYF), f ( y) y / 1 exp y / , şeklinde tanımlanır. Bu ifadedeki y, , 0 (1) ve , sırasıyla gama OYF’nin şekil ve ölçek parametreleri ve ( ) ise gama fonksiyonudur. Gama fonksiyonu, ( ) , t 1e t dt (2) 0 şeklinde tanımlıdır. Gama olasılık yoğunluk fonksiyonunun şekil ve ölçek parametreleri, y ve g , sırasıyla yağış verisinin aritmetik ve geometrik ortalamalarını temsil etmek üzere, aşağıdaki eşitlikler ile yaklaşık olarak hesaplanır (Thom, 1966; Wilks, 1995): D ln y / g 1 1 4 D / 3 4D y ˆ ˆ ˆ 1/ 2 (3) (4) Bu çalışmada, yukarıda verilen yaklaşım ile kestirilen şekil parametresinin, Erlang yaklaşımı olarak da bilinen yöntemle, tekrar düzeltilerek, yeniden elde edilmesi gerekir (Bowman ve Shenton 1988). Toplam yağış tutarı verilerine uyan teorik gama OYF’nin integrali, başka bir deyişle yağışın Olasılık Dağılım Fonksiyonu’nun (ODF) elde edilmesi, Press vd. (1992) tarafından önerilen sayısal integrasyon yaklaşımıyla elde edilmiştir. İkinci adımda, gama ODF’den elde edilen yağış olasılıkları, ters standart normal dağılım fonksiyonu kullanılarak, standart yağış dizileri elde edilir. Bu yolla, ortalaması sıfır ve varyansı (değişkesi) bir olan standartlaştırılmış yağış indisleri elde edilmiş olur. Üçüncü adımda ise, bulunan SPI değerleri, Çizelge 2’deki eşik değerler dikkate alınarak; McKee vd. (1993)’nin önerdiği kuraklık sınıflarına dönüştürülerek, alt-kuraklık sınıfları elde edilir. SPI dizileri yalnız yağış dizilerine bağlı olarak hesaplandığı için, SPI genel olarak meteorolojik kuraklığı ya da nemliliği temsil eder (McKee vd., 1993, 1995; Türkeş ve Tatli, 2008, 2009). Çizelge 2: Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI) kuraklık sınıflandırması SPI değerleri 2 ve üzeri 1.5 ─ 1.99 1 ─ 1.49 -0.99 ─ 0.99 -1 ─ 1.49 -1.5 ─ 1.99 -2 ve altı Sınıflandırma Aşırı nemli (extremely wet) Çok nemli (very wet) Orta düzeyde nemli (moderately wet) Normale-yakın (near-normal) Orta düzeyde kurak (moderately dry) Şiddetli kurak (severely dry) Aşırı kurak (extremely dry) SPI kuraklık indisleri, Çizelge 2’deki eşik değerler temel alınarak, ekstrem (aşırı) kurak, şiddetli kurak, orta düzeyde kurak, normal ya da normale yakın, orta düzeyde nemli, çok nemli ve aşırı nemli sınıflarına ayrılır. Ayrıca, bu sınıfların birleştirilmesiyle, örneğin normalin altında, normalin üzerinde ve normal gibi alt sınıflar ya da normalin üzerindeki ve altındaki sınıfların birleştirilmesiyle de kurak ve nemli benzeri yeni sınıflar oluşturulabilir. Örneğin, Türkiye’nin yağış meteorolojisi ve klimatolojisi ve kuraklık özellikleri ile fiziki coğrafya denetçileri (Türkeş, 1996, 1998, 1999, 2003; Tatlı vd., 2004) gibi bölgesel etmenler dikkate alındığında, geleneksel olarak elde edilen kuraklık sınıflarının yanısıra, örneğin SPI 1,1 normal kuraklık sınıfının yerine, SPI 05,0.5 eşik değerleri kullanılarak, Türkiye’ye özgü yeni bir normal kuraklık sınıfı oluşturulabilir. 249 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Yukarıda verilen eşitliklerden görülebileceği üzere, yağış dizilerinin ODF’sinin parametreleri zamanla değişmeyen bir fonksiyon olarak görülebilir. Başka bir deyişle, bunun kuramsal arka planında, ODF’nin şekil ve ölçek parametreleri ve ’nın üzerinde iklim değişikliği ve değişkenliğinin etkileri olsa bile zamanla değişmediği gizli kabulü vardır. Dolayısıyla, SPI hesaplamalarında, yağış dizisinin uzun dönemli aritmetik ve geometrik ortalamaları olan y ve g birer sabit alarak değerlendirilir. 3.2 Modifiye StandartlaĢtırılmıĢ YağıĢ Ġndisi (MSPI) Yukarıda açıklandığı üzere, klasik SPI hesaplamalarında, gerçekte yağış sürecinin geniş anlamda durağan (GAD) (İng: wide sense stationary) olduğu varsayılır. Ayrıca, kuraklık koşulları ya da sınıfları belirlenirken, tüm zaman aralıklarında, aynı ortalama ve varyansın dikkate alındığını gösterir. Oysaki, gözlem kayıtlarının uzunluğunun bile Gama ODF’sinin parametrelerini etkilediği düşünüldüğünde (Wu vd., 2005), böyle bir varsayımın gizliden yapılmış olması, klasik SPI hesaplamasının kuramsal temelini oluşturduğunu Türkeş ve Tatli (2009) tarafından belirtilmiştir. Öte yandan, eğer ilgili süreç GAD özellikli ise, bu durumda onun yalnız ikinci derece istatistikleri kullanılarak, güç spektrumu p(f)’yi hesaplanabilir. Hannan (1967) ve Ghil ve Taricco (1997)’e dayanarak, p(f), aşağıda verilen eşitlikten elde edilebilir 2 L 1 p( f ) lim E t y (t ) exp( 2ift ) L (2 L 1)t t L (5) Bu eşitlikte, p(f) güç spektrumunu ve parantezin dışındaki E beklenen değer operatörünü (işleç) temsil eder. Burada, E işleci, başka bir deyişle y(t), t , ayrık rasgele yağış tutarlarının ortalamasını bulur. i 1 kompleks sayıyı, f, frekansı ve Δt ise örnekleme adımını gösterir. Denk. (5)’deki beklenen değer işleci yoksanır ve yağış süreci, y(t), t = 1,...,T şeklinde sonlu elemanlı bir dizi şeklinde ele alınırsa, güç spektrumu, ayrık sonlu Fourier spektrumuna ya da periyodogramına dönüşmüş olur: t p( f ) T T y(t ) exp(2ift t ) 2 (6) t 1 Öte yandan, p(f)’nin gerçek anlamda güç spektrumunu temsil edebilmesi için, sürecin ancak ve ancak: (1) çoklu periyodik bileşenler içermesine; (2) örnekleme adımının en azından en büyük frekansının 2 katı olmasına ve (3) örnekleme zaman aralığının da y(t)’nin periyodunun (ya da periyotlarının) katlarının bir tam sayı olmasını gerektirir. Eğer bu koşullar yerine getirilirse, güç spektrumu korelogram (özilişki dağılımı) yaklaşımına dönüşür: P( f ) t M r (m) exp(2iftm t ) m M (7) Burada, M T 1 en büyük gecikme aralığı (lag) sayılarını, r(m) ise otokorelasyon (özilişki) fonksiyonunu temsil eder ve aşağıdaki gibi tanımlanır: r (m) 1 T |m| y(t ) y(t | m |) T t 1 (8) Yukarıda verilen varsayımlar geçerliyse, yalnız ikinci derece istatistiklerden olan uzun dönemli ortalama ve varyansın bilinmesinin, sürecin tanımlanması için yeterli koşulları sağladığı söylenebilir. Oysaki yağış dizileri genel olarak doğrusal olmayan, durağan olmayan ve periyodik olmayan şeklinde tanımlanır. Az önce altı çizilen nedenlerden, yağışların uzun dönemli ortalamasının bilinmesi, klasik SPI yaklaşımının dayandığı mantığın temelini oluşturduğu anlamına gelir (Türkeş ve Tatli, 2009). Öte yandan, yağış sürecinin 2. derece olduğu kabulü yapılmakta ya da en azından sürecin GAD özellikli olduğu kabul edilir. Tekrar klasik SPI yaklaşımına dönülecek olunursa, ham yağış verilerinin ODF’si, 2. derece sürece karşılık gelen Gauss (Normal) ODF’ye dönüştürülür. Gerçekte bir sürecin ODF’sinin başka bir ODF’ye dönüştürülmesi, ilgili sürecin kendisinin de 2. derece sürece dönüştüğünü göstermez. Örneğin, kuraklık olayını oluşturan çevresel etmenlerin (geniş anlamda), yağışların ODF’sinin 250 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 dönüştürülmesi ile değiştiğini söylemek meteoroloji bilimine aykırıdır. Sonuçta, yağışların ODF’sinin normal dağılıma dönüştürülmesiyle, denebilir ki kuraklık olaylarının ancak uzun dönemli bilgi içeriğine dönüşmekte olduğudur. Oysaki yüksek dereceden istatistikler ki, bu çalışmada bundan sonra yerel bilgi içeriği (İng: local information content) olarak adlandırılacak olan bilgidir, klasik SPI yaklaşımında gizli olarak yoksanmaktadır (Türkeş ve Tatli, 2009). (a) (b) Şekil 1: Yeni SPI yaklaşımının uygulama adımları: (a) Aylık yağış toplamlarının yerel maksimum ve minimum noktalarına kübik spline enterpolasyon tekniği ile alt ve üst zarfların uydurulması yoluyla yerel zamanlı ortalamaların elde edilmesi işleminin grafiksel gösterimi (Türkeş ve Tatlı, 2009). Burada, orijinal yağış toplamları y(t), yağış dizisinin uzun süreli ortalaması en üst zarflar sırasıyla y , yerel ortalama y (t ) , en alt ve ylow (t ) ve yup (t ) kısaltmalarıyla gösterilir. (b) Klasik SPI ve yeni SPI değerlerinin elde edilişi ve aralarındaki farkın gösterimi (Türkeş ve Tatli (2009)’ya göre yeniden çizildi). Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden, klasik SPI yaklaşımdaki bu açık noktayı kapatmak için, Türkeş ve Tatli (2009) tarafından klasik SPI yaklaşımının değiştirilmiş bir biçemi olan yeni bir SPI yaklaşımı önerilmiştir. Değiştirilmiş ya da Yeni SPI olarak adlandırılan yeni kuraklık indisinin elde edilme adımları ya da algoritması aşağıda sırayla anlatılmaktadır: Şekil 2’de gösterilen aylık yağış dizisi, y(i), i = 1, 2,...,N şeklinde verilmiş olsun. Buna göre: 1. Yağışların uzun dönem ortalaması hesaplanır. y 1 N yi N i 1 (9) 2. Yağış serisinin (y(t), t = 1,...,T), tüm yerel-maksimum ve minimum noktaları, yağış serisinde en azında bir maksimum ve bir minimum kritik-noktası olması koşulu altında bulunur. 3. Elde edilen yerel kritik noktalardan geçen zarflar, y up (t ) ve ylow (t ) , uygun bir enterpolasyon yöntemi ile bulunur (örn. cubic spline ya da doğrusal enterpolasyon) (Şekil 1). 251 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 (a) (b) (c) (d) Şekil 2: Aralık 2008 12 aylık (a), Aralık 2008 24 aylık (b), Aralık 2008 36 aylık (c) ve Aralık 2008 30 yıllık (360 ay) (d) yeni SPI (MSPI) değerlerine göre, çeşitli kuraklık (nemlilik) koşullarının Türkiye üzerindeki alansal dağılış desenleri. MSPI yöntemi kullanılarak Aralık 2008’e göre elde edilen kuraklık şiddetleri ve etkilenen kurak bölgelerin, Kasım/Aralık 2006 - Aralık 2008 arasında özellikle Türkiye’nin Akdeniz yağış rejiminin egemen olduğu batı ve güney bölgelerinde ve bu bölgelere kuzeyden komşu karasal iç bölgelerde egemen olan uzun süreli ve şiddetli kuraklık olaylarını açık bir biçimde belirlemesi dikkat çekicidir. Aralık 2008’e göre 360 yıllık MSPI değerleri de (d), geçen 30 yıllık dönemde genel olarak Türkiye’nin Akdeniz yağış rejiminin etkili olduğu batı ve güney bölgelerinde bir kuraklaşma eğiliminin egemen olduğunu gösterir. 4. Zarflardaki değerler kullanılarak, her anlık adım için yerel ortalamalar bulunur: y (t ) yup (t ) ylow (t )/ 2 5. Anlık, bulunur: (10) t t zaman dilimi için, uzun dönemli ortalama ile yerel ortalama arasındaki fark d (t ) y (t ) y (11) 6. Denk. (10)’de bulunan fark = d (t ) , eski yağış değerine eklenerek, yerel ortalama bilgisi yeni yağış değerine taşınmış olur. Böylece, yerel ortalamadan elde edilen yağış tutarlarına uyarlanmış (justified) yağış dizisi denir. y yeni (t ) yeski (t ) d (t ) yeni (12) 7. Yukarıda elde edilen yerel ortalama bilgisine uyarlanmış yağış dizisinin gama OYF’sinin ve yeni olarak adlandırılan şekil ve ölçek parametreleri bulunur: D yeni ln y yeni / g yeni 1 1 4 D yeni / 3 1/ 2 ˆ yeni 4 D yeni ˆ yeni y yeni/ˆ yeni (13) 8. Orijinal yağış verisi ile yeni ölçek ve şekil parametreleri kullanılarak, gama OYF’si elde edilir: 252 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 f ( y eski ) y / yeni yeni 1 eski exp y eski / yeni yeni yeni , y eski , yeni , yeni 0 (14) MSPI 5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 -4 -5 MSPI Böylece bu yeni yaklaşımla hem klasik SPI’da kullanılan uzun dönemli ortalama bilgisi hem de yerel ortalama bilgisi dikkate alınmış olur. Bu yüzden, Denk. (14)’de yeni yağış verisi yerine eski orijinal yağış verisi kullanıldı. Yöntemin hesaplama adımları Şekil 1’de özetlendi. 5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 -4 -5 (a) Manisa Nemli Kurak 1930 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 (b) Akhisar Yıl-Ay Nemli Kurak 1930 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 Yıl-Ay Şekil 3: Manisa ve Akhisar istasyonları için aylık olarak hesaplanan Değiştirilmiş Standartlaştırılmış Yağış İndisi (MSPI) değerlerinin zamansal değişimleri. MSPI değerlerinin ve olasılıklarının, SPI kullanılarak yapıldığı gibi, 1, 3, 6, 12, 24 ve 48 aylık ya da daha uzun (örn. 360 aylık) aylık kayan ortalamalı zaman aralıkları için hesaplanabilir olmaları, kuraklıkların çeşitli zaman aralıklarında izlenmesine ve değerlendirilmesini sağlar. Örneğin, 12 ve 24 aylık MSPI değerleri, aylık toplam yağış tutarlarının 12 ve 24 aylık kayan ortalamalarından hesaplanır (Şekil 2). Bunun dışında, MSPI değerleri, tüm öteki standartlaştırılmış yağış, kuraklık ve/ya da yağış etkinliği indislerine benzer olarak, aylık (Şekil 3a ve 3b), mevsimlik ve yıllık olarak hazırlanan uzun süreli zaman dizisi çizimleri ve bunlara dayalı anomali ve eğilim çözümlemeleri yapılarak, genel olarak yağış değişimlerinin ve özel olarak da kuraklık olaylarının belirlenmesi ve izlenmesi amacıyla kullanılabilir. 3.3 NormalleĢtirilmiĢ YağıĢ Anomali Ġndisi ( NPAI) Normalleştirilmiş yağış anomali indisleri (yıllık, mevsimlik, aylık, vb.), uzun süreli yağış toplamı verilerinin normal dağılım gösterdiği kabul edilerek hesaplanır (örn. Şekil 4b). Normalleştirilmiş yağış anomalisi (NPAIiy), herhangi bir istasyon için aşağıdaki gibi hesaplanır: NPAI iy ( Piy P i ) i (15) Burada, Piy, bir i istasyonunda bir y yılındaki (mevsimindeki ya da ayındaki) toplam yağış tutarını (mm); P i ve i, sırasıyla o istasyondaki yıllık (mevsimlik ya da aylık) toplam yağış dizilerinin uzun süreli ortalamasını (mm) ve standart sapmasını (mm) gösterir. 253 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 1.20 (a) Manisa - Kuraklık İndisi 1.10 Kuraklık İndisi 1.00 Nemli 0.90 Yarınemli 0.80 0.70 0.60 Kurak yarınemli Normalleştirilmiş Yağış 0.50 0.40 1930 3.0 (b) 2.5 2.0 1.5 1.0 0.5 0.0 -0.5 -1.0 -1.5 -2.0 -2.5 1930 Yarıkurak 1940 1950 Manisa - Yağış 1960 1970 1980 1990 2000 2010 Yıl Nemli Kurak 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010 Yıl Şekil 4: Manisa’nın 9 noktalı Gauss süzgeci ile düzgünleştirilen uzun süreli (a) yıllık kuraklık indisi dizisindeki ve (b) normalleştirilmiş yıllık yağış anomalisi dizisindeki yıllararası değişimler. (a)’da, (▬▬), düşük geçirimli 9 noktalı Gauss süzgecini; (——), kuraklık dizisinin ortancasını; (─ ─ ─), alt ve üst çeyrek değerlerini gösterir. (b)’de, (▬▬), 9 noktalı Gauss süzgecini; (——), normalleştirilmiş yağış dizisinin ortalamasını; (─ ─ ─), +0.5 ve -0.5 standart Z değerlerine karşılık gelen normalleştirilmiş yağış düzeylerini gösterir. Burada düz çizgi ile gösterilen 0 düzeyi, normalleştirilmiş dizinin uzun süreli ortalamasına karşılık gelir. +0.5’in üzerindeki yağışlar genel olarak nemli, –0.5’in altında kalan yağışlar genel olarak kurak koşullara karşılık gelir. Kuraklık indislerinin yıllararası değişim grafiğinde ( a), kuraklık indisinin iklim ya da kuraklık indisi olarak kullanıldığında temel alınan kuraklık sınıfları, indis değerinin büyüklüğüne göre uygun yerde gösterilmiştir. Ayrıca, kuraklık-nemlilik koşullarının değişiminin nesnel bir karşılaştırmasını yapabilmek amacıyla, zaman dizisi çiziminde dağılımın ortanca, alt ve üst çeyrek sınırları da gösterilmiştir. Manisa’nın yıllık kuraklık indisi (a) ve normalleştirilmiş yıllık yağış indislerindeki (b) yıllararası değişimler incelendiğinde, zaman dizilerinde belirgin bir dalgalanma ile birlikte, özellikle 1980’lerin başından beri daha kurak koşullara doğru belirgin bir gidiş olduğu gözlenir. 1980’lerin sonundaki şiddetli kurak koşulların bir benzeri çok güncel olarak 2007-2008 kuraklığında (2006 sonundan 2008 sonuna kadar) yaşanmıştır (bkz. Şekil 2a ve Şekil 2b). 3.4 Palmer Kuraklık ġiddet Ġndisi ( PDSI) Palmer yöntemi, uzun süreli yağış azlığı ve buna bağlı toprak nem eksikliği ile nitelenen meteorolojik kuraklıkları belirlemek, nitelemek ve izlemek için geliştirilmiştir (Palmer 1965). Bu yöntem, meteorolojik açıdan şiddetli kurak koşulların değerlendirilmesi için genel bir gösterge olmasının yanı sıra, kuraklık şiddetinin niceliği ve alansal dağılışı hakkında da bilgi vermektedir. 3.4.1 Hidrolojik Hesaplamalar Hesaplama sürecinde, aylık toplam yağış, aylık ortalama sıcaklık (bu değerler kullanılarak önce Thornthwaite yöntemi ile aylık evapotranspirasyon tutarları hesaplanır) ve toprak su tutma kapasitesi verisi girdi olarak kullanılır. Hesaplama süreci su dengesi ile başlar. Yağış tutarının buharlaşmayı karşılamadığı durumda toprakta nem eksikliğinin ortaya çıkışı ve bunun şiddeti kurak dönemler için bir göstergedir. Yağışın buharlaşmadan fazla olduğu zaman, toprak neminin yeniden tarla kapasitesine gelişi ve yüzey akışı 254 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 ise nemli dönemlerin belirlenmesini sağlar. Hesaplama sürecinde toprak iki katmana ayrılır. Üst katmanda suyun yaklaşık 25 mm’sinin tutulduğu kabul edilir. Toprağın alt katmanındaki kullanılabilir su tutarı bitki köklerinin etkin kök derinliğine ve toprak özelliklerine bağlıdır. Palmer Kuraklık Şiddet İndisi hesaplamasında en önemli girdi, 100 cm derinlik için toprak su tutma kapasitesi değeridir. Bu değere dayanarak su dengesi hesaplamaları yapılır. Palmer Kuraklık Şiddet İndisi’nin hesaplanması ve temel eşitlikleri, ağırlıklı olarak Daleizos vd. (1991) ve Palmer (1965)’e göre olmak üzere, Türkeş vd. (2009)’den yararlanılarak açıklanacaktır. Buna göre: Üst toprak tabakasında nem kaybı (Ls ) ya da (PE-P) ve alt tabakadan nem kaybı (Lu), aşağıdaki formül ile hesaplanır: Ls S s' ya da ( PE P) (16) ’ Hangisi daha küçükse ve Lu ≤ Su ise, S u' Lu ( PE P Ls ) AWC (17) ’ Burada, Ss , başlangıçta yüzey tabakadaki kullanılabilir su tutarı; PE, o aya ait potansiyel ’ evapotranspirasyon; P, aynı aya ait aylık toplam yağış tutarı; Su , ayın başlangıcında alt toprak tabakasında depolanan kullanılabilir su tutarı ve AWC, her iki tabakadaki toplam kullanılabilir su tutarıdır. Palmer yaklaşımında, su dengesi için hesaplanmış birkaç parametreye gereksinim vardır. Bunlar; potansiyel yeniden dolum (PR); potansiyel kayıp (PL) ve potansiyel yüzey akışıdır (PRO). Potansiyel yeniden dolum, toprağı tarla kapasitesine getirmek için istenen su tutarıdır ve denklem (17) ile hesaplanır: PR = AWC- S' (18) ’ Burada, S , ayın başlangıcında toprağın her iki tabakasında da bulunan kullanılabilir su tutarıdır. Potansiyel kayıp (PL), hiç yağış olmadığında topraktan kaybedilebilecek olan su tutarıdır ve denklem (18) temel alınarak hesaplanır: PL = PLs + PLu (19) ' PLs = PE ya da Ss olduğu yerde, hangisi daha küçükse, Su' PLu ( PE PLs ) AWC (20) Palmer (1965), potansiyel yüzey akışını topraktaki kullanılabilir su tutarının bir fonksiyonu olarak tanımlamıştır. Bu fonksiyon basit olarak şöyle yazılabilir: PRO AWC PR S ' (21) 3.4.2 Ġklimsel katsayı hesaplamaları Su denge modelinin normal düzeyleriyle kalibrasyonu, sıcaklık ve yağış değişkenlerinin varolan tarihsel kayıtlarına ait dönem boyunca su dengesinin benzeştirilmesiyle gerçekleştirilir. Bu yapıldığında, alt toprak katmanının nem kapasitesi ve çalışma alanına ilişkin dört iklimsel katsayı elde edilir. Bu amaçla, buraya kadar elde edilen dört hesaplanmış potansiyel değeri (PE, PR, PL ve PRO), iklimsel analizin yapılması için gerekli olan dört katsayıyı hesaplamak için kullanılır. Bunlar: Evapotranspirasyon katsayısı için, , j ET / PE (22) Yeniden dolum katsayısı için, j R j / PR , (23) Yüzey akışı katsayısı için, , j RO / PRO RO / S ' Kaybedilen nem katsayısı için, j L / PL j (24) , , j= 1,2,...,12 (25) 255 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 3.4.3 CAFEC ve nem anomali indisi hesaplamaları Ortalamalar, herhangi bir j ayı için ortalama değerleri kullanarak hesaplanan katsayıları belirtir. Katsayılar 12 ay için ayrı ayrı hesaplanır. Katsayılar, her ay için gerçek yağış (P) ve CAFEC (varolan koşullar için iklimsel olarak uygun) yağışı ( P̂ ) arasındaki farkı (d) hesaplamak için kullanılır. d = P- P̂ ya da, (26) d P ( j PE j PR j PRO j PL) (27) şeklinde yazılır. Burada, d, normale göre nemlilik anomalisi olarak alınır. Sonraki adım, her istasyon için aylık ağırlık faktörü olan K değerini hesaplamaktır. Palmer (1965) 12 takvim ayının her biri için (i = 1, 2, … 12) ampirik bir ilişki geliştirmiştir. Ağırlık faktörü K her istasyon için, aşağıdaki eşitlikle hesaplanır: PE R RO K i' 1.5 log10 2.80 / D 0.5 PL (28) D , d mutlak değerinin uzun süreli aylık ortalaması; P L , ortalama su varlığı ya da temini ' ve PE R RO , ortalama su tüketimidir. Bu nedenle, K i’nın değeri, ortalama su temini ve tüketimine Burada, yakından bağlıdır. ' Daha sonra, Palmer (1965), K değerini kurak ve nemli koşullar için geliştirmiştir. Kurak ve nemli devrelere göre düzenlenen yeni ağırlık faktörü K, aşağıdaki formül ile hesaplanır: K 17.67 K' 12 D K (29) ' i 1 Nem Anomali İndisi (Z) Kurak Dönemlerin Kümülatif Z Değerleri -60 -50 -40 -30 -20 -10 0 1972-74 1982-84 1999-01 2004-06 Kurak Dönemler Konya Karaman Aksaray Karapınar Şekil 5: Konya, Karaman, Aksaray ve Karapınar istasyonlarında belirlenen ortak kurak dönemler için hesaplanan Eklenik Nem Anomali İndisi (Z) değerlerinin istasyonlara göre dağılışı (Türkeş vd., 2009). Bu noktada, nemlilik koşullarının (kurak ve nemli koşulları ve devreleri içerir) ölçümü için bir standartlaştırılmış Z indisi hesaplamak için, nem anomali indisi d, K değişkeni ile ağırlıklandırılır ve aylık nem anomali indisi Z elde edilir: Z d K (30) 256 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Çizelge 3: Konya, Karaman, Aksaray ve Karapınar istasyonlarında belirlenen ortak kurak dönemler için hesaplanan eklenik Z değerleri (Türkeş vd., 2009). Dönem 1972/74 1982/84 1999/2001 2004/06 Konya -40.8 (20ay) -13.2 (16 ay) -48.1 (30 ay) -28.8 (30 ay) Karaman -36.2 (20 ay) -35.6 (28 ay) -33.1 (26 ay) -30.2 (27ay) Aksaray -29.6 (24 ay) -31.6 (27 ay) -34.1 (14 ay) -37.4 (45 ay) Karapınar -34.9 (24 ay) -34.4 (26 ay) -49.8 (31 ay) -21.4 (22 ay) Aylık olarak hesaplanmış nem anomali indisi Z, nemli ve kurak devrelerin başlangıcını, bitişini ve şiddetini belirleyen değişkenlerin hesaplanması için kullanılır (Şekil 5; Çizelge 3). Örneğin Çizelge 3, İç Anadolu Bölgesi’nin Konya Bölümü’nde yer alan Konya, Karaman, Aksaray ve Karapınar istasyonlarında belirlenen kurak devreler için hesaplanan maksimum nem anomali indisi (Z) değerlerini gösterir. Elde edilen bu sonuçlara göre, 19721974 ve 19992001 dönemleri oldukça düşük negatif nem anomali indisi (Z) değerleri üretmiştir. Bu durum, her iki dönemde de kuraklığın çok şiddetli yaşandığını gösterir. Ortak kurak dönemler için elde edilen kümülatif Z değerleri incelendiğinde ise, en şiddetli kuraklıkların 1972-1974 döneminde Konya’da; 1982-1984 döneminde Karaman’da; 1999-2001 döneminde sırasıyla Karapınar ve Konya’da; 2004-2006 döneminde ise Konya istasyonunda gerçekleştiği görülür (Şekil 5; Çizelge 3). 3.4.4 Palmer kuraklık Ģiddet indisi hesaplamaları Nemli bir devrenin (Ud = etkin kuraklık) sona erme olasılığı; U d z 0.15 ve ze 2.691 X (i1) 1.50 (31) Kurak bir devrenin sona erme olasılığı (Uw = etkin nemlilik); U w z 0.15 ve ze 2.691 X (i1) 1.50 (32) yaklaşımları ile hesaplanır. Buradaki parametreler, bir kurak ve /ya da nemli dönemin sona erme olasılığını gösteren Pe’yi tanımlamak için kullanılır. Pe 100 V Q (33) Denk. (19)’de, V U w ya da V U d ve (34) Q ze V(i1) (35) olarak verilir. Sonuç olarak, Palmer kuraklık şiddet indisi aşağıdaki şekilde yazılır: X i X i1 zi 0.103 X i1 3 (36) Burada Xi, i’nci ay için hesaplanan PDSI değeridir. Palmer genel eşitliği (Denk. 36), kurak ya da nemli devrelerin başlangıcını ve bitimini belirlemek için üç indise ayrılmıştır: X1 = Nemli bir dönemin başlangıcını sağlayan şiddet indisi, X2 = Kurak bir dönemin başlangıcını sağlayan şiddet indisi, X3 = Herhangi bir kurak ya da nemli dönemin başladığını belirleyen indis. 257 PDSI (X) ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 -8 Konya Nemli Kurak 1930 1935 1940 1945 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 Yıl-Ay Şekil 6: Konya istasyonu için hesaplanan aylık Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (X) değerlerinin zamansal değişimi (Türkeş vd. (2009)’ne göre değiştirilerek yeniden çizildi). Konya istasyonunda, öteki üç istasyonla ortak olan kurak dönemler dışında, 19311937, 19531957 ve 19581963 yılları arasında da oldukça şiddetli kurak dönemlerin yaşandığı ve 1970’lerden sonra genel olarak kurak dönemlerde azalma olmasına karşın, bazı dönemlerde kuraklık olaylarının şiddetinde artış olduğu görülür. Çizelge 4: PDSI yaklaşımına göre, kurak ve nemli dönemlerin sınıflandırılması PDSI (X) değerleri 4.00 ve üzeri 3.00 – 3.99 2.00 – 2.99 1.00 – 1.99 0.50 – 0.99 0.49 – -0.49 -0.50 – -0.99 -1.00 – -1.99 -2.00 – -2.99 -3.00 – -3.99 -4.00 ve altı Havanın Yağış Açısından Sınıflandırılması Aşırı nemli Çok nemli Orta nemli Hafif nemli Başlangıç devresindeki nemli dönem Normale yakın Başlangıç devresindeki kurak dönem Hafif kurak Orta kurak Çok kurak Aşırı kurak Anlaşılabileceği gibi, X1 değerleri daima pozitif; X2 değerleri ise daima negatiftir. X1 ≥ 1.0 olduğunda nemli devrenin etkili olmaya başladığı; X2 ≤ 1.0 olduğunda ise kuraklık olayının etkili olmaya başladığı kabul edilir. X3, daha önce etkili olmuş ve sürmekte olan kuraklık olayının ya da nemli devrenin şiddetini belirlediği için, en geniş anlamıyla kuraklık izleme ve yönetimi etkinlik ve uygulamaları açısından daha çok bilgi içerir ve bu yüzden de daha önemlidir. Çizelge 4, PDSI için kullanılan sınıflandırma ölçütlerini verir. Bu noktada, Z İndisi’nin kuraklık olaylarının ısrar (pozitif dizisel ilişki) özelliklerinin bir göstergesini sağlarken, PDSI’nın kuraklığın şiddetini belirttiğine dikkat etmek gerekir. Çizelge 5: Erinç Kuraklık İndisine (Im) karşılık gelen iklim ve vejetasyon çeşitleri (Erinç, 1965). Kuraklık İndisi (Im) 8 8 – 15 15 – 23 23 – 40 40 – 55 55 İklim çeşidi Tam kurak Kurak Yarıkurak Yarınemli Nemli Çok nemli Vejetasyon formasyonu Çöl Çölümsü step Step Park görünümlü kuru orman Nemli orman Çok nemli orman 258 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Kırşehir Nevşehir Kayseri Ürgüp (a) Thornthwaite Nemlilik İndisi Aksaray C1, B'1, d, b'3 Kurak-yarınemli Mezotermal D, B'1, d, b'3 Yarıkurak Mezotermal Niğde Kırşehir Kırşehir Nevşehir Ürgüp Kayseri Nevşehir (b) Erinç Kuraklık İndisi Aksaray Kayseri (c) UNCCD Kuraklık İndisi Aksaray Niğde Ürgüp Yarınemli Kuru orman Kurak-yarınemli (Çölleşmenin etkilerine açık) Yarıkurak Step Yarıkurak (Çölleşmenin etkilerine açık) Niğde Şekil 7: 6 meteoroloji istasyonunun iklim verileri kullanılarak hesaplanan, (a) Thornthwaite Nemlilik İndisi, (b) Erinç Kuraklık İndisi ve (c) UNCCD Kuraklık İndisi değerlerine göre, Kapadokya Yöresi’ndeki iklim çeşitlerinin alansal dağılışları (Türkeş, 2007b). 3.5 Erinç Kuraklık Ġndisi Erinç (1965), indis sonuçlarını Türkiye’deki vejetasyon formasyonlarının (genel olarak biyomlar) alansal dağılışları ile karşılaştırarak, indisini altı ana sınıfa ayırmıştır (Çizelge 5). Erinç (1965) Kuraklık (Yağış Etkinliği) İndisi (Im), yağış ve buharlaşma yoluyla su açığına neden olduğu kabul edilen ortalama maksimum sıcaklık (°C) oranına dayanır: Im P (37) T mak Burada, P ve T mak , sırasıyla, yıllık yağış toplamlarının (mm) ve yıllık ortalama maksimum sıcaklıkların (°C) uzun süreli ortalamalarıdır. Im, yıllık yağış toplamı ve yıllık ortalama maksimum sıcaklık değerleri kullanılarak, UNCCD Aridite İndisi için yapılabildiği gibi, her yıl ya da istenen belirli yıllar için ayrı ayrı da hesaplanabilir. Bu yolla, Im’nin hem alansal hem de zamansal değişimleri belirlenerek, örneğin Türkiye’deki kurak ya da nemli koşullar iklimsel değişebilirlik açısından incelenmiş olur. 259 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Çizelge 6: UNCCD Kuraklık İndisine (AI) karşılık gelen iklim çeşitleri (kurak ve nemli araziler) (Türkeş, 1999). Kuraklık İndisi (Kİ) Sınıflandırma 0.05 0.05 – 0.19 0.20 – 0.49 0.50 – 0.64 0.65 – 0.79 0.80 – 0.99 1.00 – 1.99 2.00 Çok kurak Kurak Yarıkurak Kuru-yarınemli Yarınemli Yarınemli Nemli Çok nemli 3.6 BM ÇölleĢme ile SavaĢım SözleĢmesi Kuraklık Ġndisi Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesinde (UNCCD), kurak, yarıkurak ve kuruyarınemli alanlar, ―kutup ve kutupaltı bölgeler dışında olmak üzere, yıllık yağışın potansiyel evapotranspirasyona oranı 0.05-0.65 arasında bulunan alanlar‖ olarak tanımlanmıştır (UNCCD, 1995). Sözleşme’deki Kuraklık İndisi (AI) (UNEP, 1993), Türkiye’deki kurak arazi tiplerini belirlemek ve çölleşmeden etkilenebilirlik düzeylerini değerlendirmek için kullanılmıştır (örn. Türkeş, 1999, 2003, 2007a, 2007b). AI, aşağıdaki biçimde hesaplanır: (38) AI P / PE Burada, P, yıllık toplam yağış (mm) ve PE, yıllık toplam düzeltilmiş potansiyel evapotranspirasyondur (mm). AI değerleri, eşitlikte gösterildiği gibi yıllık zaman dizileri elde edilecek şekilde hesaplanabileceği gibi (Şekil 4a), yıllık AI değerlerinin belirli bir dönem için ya da uzun süreli ortalaması alınarak klimatolojik olarak da hesaplanabilir (Şekil 7c). Genel olarak, 1.0’ın altındaki AI değerleri, ortalama iklim koşullarında yıllık su açığı bulunduğunu gösterir (Çizelge 6). Thornthwaite Nemlilik İnidisi (Lm), Erinç Kuraklık İnidis (Im) ve Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi Kuraklık İndisi’nin (AI) klimatolojik amaçlı kullanımına karşılaştırmalı bir örnek verebilmek amacıyla, Kapadokya yöresindeki kurak/yarıkurak iklim koşullarının ya da arazilerin alansal dağılışları Şekil 7’de gösterilmiştir. 4. KURAKLIK OLASILIKLARI Kapsamlı ve büyük ölçekli bir Kuraklık Yönetim Planı çerçevesinde yapılacak olan kuraklık belirleme, değerlendirme ve izleme çalışmalarında, çeşitli kuraklık indisi (örn. SPI ya da AI, vb.) sınıflarının (kısaca kuraklık) olasılıklarının hesaplanması ve bilinmesi, yönetim planının başarımı açısından çok önemlidir (Şekil 8). Kuraklık niteliklerini değerlendirmenin temel amacı, belirli bir yörede, havzada ya da bölgede olasılık terimleriyle oluşabilen kuraklık olaylarının süresini ve şiddetini belirlemek ve değerlendirmektir. Bu yüzden, böyle bir bilimsel değerlendirme, var olan verilere göre (evreni temsil ettiği kabul edilen örneklem aletli ölçüm verisi ya da evreni süre açısından daha iyi karşılayan dolaylı iklim verisi) geçmişte o alanlarda oluşmuş olan eski kuraklık olaylarının çözümlenmesi açısından ve belirli bir geri dönüş zamanı (oluşma sıklığı) bulunan kuraklıkları tanımlamak için çok yararlıdır. 260 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 28° 32° 36° 40° 44° 28° K A R A D E N İ Z 32° 36° 40° 44° K A R A D E N İ Z Marmara Denizi Marmara Denizi 40° 40° 40° Ege Denizi Ege Denizi 40° 36° 36° 36° A K D E N İ Z 0 50 100 150 200 250 28° (b) Yeni SPI Normal 0 50 100 150 200 250 km 28° 36° A K D E N İ Z (a) Klasik SPI Normal km 32° 32° 36° 36° 40° 40° 44° 44° 28° 28° K A R A D E N İ Z 32° 32° 36° 36° 40° 40° 44° 44° K A R A D E N İ Z Marmara Denizi Marmara Denizi 40° 40° 40° Ege Denizi Ege Denizi 40° 36° 36° 36° (d) Yeni SPI Aşırı Kurak A K D E N İ Z 0 50 100 150 200 250 0 50 100 150 200 250 km 28° 36° (c) Klasik SPI Aşırı Kurak A K D E N İ Z km 32° 36° 40° 44° 28° 32° 36° 40° 44° Şekil 8: 96 istasyonun aylık toplam yağışlarının klasik ve önerilen yeni SPI yöntemlerine göre, normal (a ve b) ve aşırı kurak (c ve d) olma olasılıklarının Türkiye üzerindeki coğrafi dağılışı (Türkeş ve Tatli (2009)’ya göre yeniden çizildi). 5. SONUÇLAR VE TARTIġMA Kuraklık ve yağış etkinliği indisleri, kuraklıkların ve çölleşme süreçlerinin belirlenmesi, tanımlanması, çözümlenmesi, değerlendirilmesi ve izlenmesi açısından yaşamsal bir öneme sahiptir. İndisler, bu kapsamda, çağdaş bir ulusal ya da bölgesel Kuraklık Yönetim Planı’nın ve/ya da Çölleşme ile Savaşım Eylem Planı’nın mutlaka olması gereken bütünleyici bir parçasıdır. Kuraklık ve yağış etkinliği indislerinin hesaplanması çoğunlukla karmaşık olmakla ve hesaplamada çeşitli iklim ve iklim ilişkili değişkenlere gereksinim duyulmakla birlikte, sonuçlar hem kamu yöneticilerinin ve siyasilerin hem de özellikle sulama ve tarımsal üretim ile uğraşan yurttaşların ve birlik yöneticilerinin kolaylıkla anlayabileceği ve anlamlı bilgiler çıkarabilecekleri kadar yalın bir biçemde sunulmalıdır. Öte yandan, indisler, kuraklık ve nemlilik ile ilgili nitelikli meteorolojik ve hidrolojik bilgiyi taşımasına karşın, kuraklık ve çölleşme ile savaşım çalışmalarının ve değerlendirmelerinin yapıldığı yöre, havza ya da bölgedeki tarımsal amaçlı su kullanımlarını dikkate almaları olanaksızdır. Bu durum, yörenin (örn. iklim, su kaynağı, ürün çeşidi ve toprağının, vb.) kuraklıktan etkilenebilirlik düzeyi ve kuraklığın yöredeki sosyoekonomik etkileri değerlendirilirken özel olarak dikkate alınarak giderilebilir. Kuraklıkları tanımlamak, belirlemek ve izlemek için geliştirilen ve kullanılan ölçütler, gerçekte evrensel değildir; bu yüzden, tüm bölgelerde, sektörlerde, sistemlerde (fiziksel coğrafya ve ekolojik), ürün desenlerinde, vb. kullanılmaları ve yeteri kadar başarılı sonuçlar üretebilmeleri olanaksızdır. Başka bir deyişle, indislerin çoğu, sektör ve sistem temellidir. Bu nedenle, kuraklığı çözümlemek, nitelendirmek ve izlemek için, çok değişkenli ve çok amaçlı indisler kullanılmalıdır. Bazı özellikleri Çizelge 1’de özetlenen kuraklık indislerinin yanı sıra, uzaktan algılamada son yıllarda ortaya çıkan bilimsel ve teknolojik gelişmeler de, kuraklık çalışmalarında ve yönetiminde kuraklık indisleri kadar önemli bir katkı sağlayabilir. Örneğin Normalleştirilmiş Vejetasyon Fark İndisi (Normalized Difference Vegetation Index – NDVI) tarımsal üretimin izlenmesi ve öngörülmesi amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde, tarım sigortası şirketleri, kuraklık indislerinin yanı sıra ve/ya da onların sonuçlarını sınamak ve denetlemek amacıyla NDVI ürünlerini kullanmaktadır. Uzaktan algılama temelli indisler, iklim ve iklim ilişkili veri kaynaklarının sınırlı olduğu alanlarda daha önemli bir katkı sağlayabilmektedir. Meteorolojik kuraklık indisleri, insan yapısı su hazneleri ve sulama olanaklarıyla desteklenen düzenli sistemlerin, özellikle birkaç yıllık su biriktirme olanaklarının etkisiyle, tarihsel kuraklıkların etkileriyle anlamlı bir ilişki gösteremeyebilir. Buna karşın, kuraklık indisleri, doğal yağışlarla beslenen koşullarda ve geleneksel sistemlerde hem bu ilişkiler hem de tarımsal üretimin öngörülmesi açısından daha başarılıdır. 261 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Son söz olarak, buraya kadar tartıştığımız konular dikkate alındığında, kuraklık ve/ya da yağış etkinliği indislerinin kullanılması açısından en uygun ve gerçekçi yaklaşım şöyle özetlenebilir: İndislerin taşıdığı ve gösterdiği nesnel bilgiler, kuraklık olaylarının çeşitli sistemler ve sektörler üzerinde gözlenen etkileri, kuraklık risk düzeyleri, çeşitli coğrafi alan birimleri ve ürün çeşitlerinin kuraklıktan etkilenebilirlik (kuraklığın etkilerine açık olma) düzeylerine ilişkin çeşitli bilgilerle (gözlem, ölçüm ve sosyoekonomik etki değerlendirmeleri) sınanmalı ve gerektiğinde yeniden düzenlenebilir olmalıdır. 6. KAYNAKLAR Ameziane et al. 2007. Drought Management Guidelines. MEDROPLAN and MEDA Water. Dalezios, N. R., Papazafiriou, Z. G., Papamichail, D. M. and Karacostas, T. S. 1991. Drought assessment for the potential of precipitation enhancement in northern Greece. Theoretical and Applied Climatology 44. 75-88. Erinç, S. 1965. Yağış Müessiriyeti Üzerine Bir Deneme ve Yeni Bir İndis. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü, 41, İstanbul. Ghil, M. and Taricco C. 1997. Advanced Spectral Analysis Methods. In Past and Present Variability of the Solar-Terrestrial System: Measurement, Data Analysis and Theoretical Models. G. Cini Castagnoli and A. Provenzale (Eds.). Societa Italiana di Fisica. Bologna and IOS Press, Amsterdam, 137-159. Guttman, N. B. 1998. Comparing the Palmer drought index and the standardized precipitation index. Journal of the American Water Resources Association 34: 113-121. Guttman, N.B. 1999. Accepting the standardized precipitation index: a calculation algorithm. Journal of the American Water Resources Association 35: 311-322. Hannan E J. 1967. Time Series Analysis. Chapman and Hall / CRC. Hare, F. K. 1985. İklim Değişmeleri, Kuraklık ve Çölleşme (Climate Variations, Drought and Desertification). (Çeviren: Türkeş, M., 1987). Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara. McKee, T. B., Doesken, N. J. and Kleist, J. 1993. The relationship of drought frequency and duration of time scales. Presented at the Eighth Conference on Applied Climatology. Anaheim CA, Amer. Meteor. Soc., 179-186. McKee, T. B., Doesken, N. J. and Kleist, J. 1995. Drought monitoring with multiple time scales. Presented at the Ninth Conference on Applied Climatology. Dallas TX, American Meteorological Society, 233-236. Palmer, W. C. 1965. Meteorological Drought. Weather Bureau Research Paper No. 45, U.S. Department of Commerce, Washington, D.C., 58 pp. Tatlı, H., Dalfes, H. N. and Menteş, Ş. S. 2004. A statistical downscaling method for monthly total precipitation over Turkey. International Journal of Climatology 24: 161-180 Thom, H. C. S. 1966. Some Methods of Climatological Analysis. Technical Note No. 81. WMO, Geneva. Thornthwaite, C. W. 1948. An Approach toward a rational classification of climate. Geography Review 38: 55-94. Türkeş, M. 1990. Türkiye'de Kurak Bölgeler ve Önemli Kurak Yıllar. Basılmamış Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü, İstanbul, 195 sayfa. Türkeş, M. 1996. Spatial and temporal analysis of annual rainfall variations in Turkey. International Journal of Climatology 16: 1057-1076. Türkeş, M. 1998. Influence of geopotential heights, cyclone frequency and Southern Oscillation on rainfall variations in Turkey. International Journal of Climatology 18: 649-680. Türkeş, M. 1999. Vulnerability of Turkey to desertification with respect to precipitation and aridity conditions. Turkish Journal of Engineering and Environmental Science 23: 363-380. Türkeş, M. 2003. Spatial and temporal variations in precipitation and aridity index series of Turkey. In: Mediterranean Climate – Variability and Trends, Ed. Hans-Jürgen Bolle, Regional Climate Studies. Springer Verlag, Heidelberg, pp. 181-213. Türkeş, M. 2007a. İklim Değişikliği, Kuraklık Çölleşme Süreçleri ve Tarıma Etkileri. Kuraklık ve Türkiye Tarımı, TEMA ―Kuraklık Etkilerinin Azaltılmasında Kurağa Dayanıklı Bitki Çeşit Islahı ve Kurak Koşullarda Yetiştirme Tekniği Çalıştayı‖ Bildiriler Kitabı, Aralık 2001 Ankara, TEMA Yayınları, İstanbul, 1-40. Türkeş, M. 2007b. Orta Kızılırmak Bölümü güney kesiminin (Kapadokya Yöresi) iklimi ve çölleşmeden etkilenebilirliği (Climate of southern part of the Middle Kızılırmak Sub-Region (Cappadocia District) and its vulnerability to desertification). Ege Coğrafya Dergisi 14: 75-99. Türkeş, M. 2007c. Türkiye’nin kuraklığa, çölleşmeye eğilimi ve iklim değişikliği açısından değerlendirilmesi. Pankobirlik 91: 38-47. 262 ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU 17-18 HAZİRAN 2010 Türkeş, M. ve Tatlı, H. 2008. Türkiye’de kuraklık olasılıklarının standartlaştırılmış yağış indisi (SPI) kullanılarak saptanması ve iklimsel değişkenlik açısından değerlendirilmesi. Küresel İklim Değişimi ve Su Sorunlarının Çözümünde Ormanlar Sempozyumu Bildiriler Kitabı (Ed., Ünal Akkemik), 55-62. Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, 13-14 Aralık 2007, Bahçeköy - İstanbul. Türkeş, M., Tatlı, H. 2009. Use of the standardized precipitation index (SPI) and modified SPI for shaping the drought probabilities over Turkey. International Journal of Climatology 29: 2270– 2282. DOI: 10.1002/joc.1862 Türkeş, M., Akgündüz, A. S., Demirörs, Z. 2009. Palmer Kuraklık İndisi’ne göre İç Anadolu Bölgesi’nin Konya Bölümü’ndeki kurak dönemler ve kuraklık şiddeti (Drought periods and severity over the Konya Sub-region of the Central Anatolia Region according to the Palmer Drought Index). Coğrafi Bilimler Dergisi 7: 129-144. UNCCD. 1995. The United Nations Convention to Combat Desertification in those Countries Experiencing Serious Drought and/or Desertification, Particularly in Africa, United Nations Environment Programme (UNEP), Geneva. UNEP, 1993. World Atlas of Desertification, United Nations Environment Programme (UNEP), London. Wilhelmi, O. V., and Wilhite, D. A. 2002. Assessing vulnerability to agricultural drought: A Nebraska case study. Natural Hazards, 25: 37-58. Wilks, D. S. 1995. Statistical Methods in the Atmospheric Sciences: An Introduction. Academic Press. Wu, H., Hayes, M. J., Wilhite, D. A. and Svoboda, M. D. 2005. The effect of the length of record on the standardized precipitation index calculation. International Journal of Climatology 25: 505-520. 263
Benzer belgeler
kuraklık ve türkiye - ipc
olayının başlangıcının zamanında kabul edilmesi konusunda karar vericileri desteklemek ve doğru
bilgilendirmektir.
Kuraklık olaylarını belirlemek, nitelendirmek ve izlemek amacıyla, farklı kuraklık...
kuraklık ve türkiye - ipc
olayının başlangıcının zamanında kabul edilmesi konusunda karar vericileri desteklemek ve doğru
bilgilendirmektir.
Kuraklık olaylarını belirlemek, nitelendirmek ve izlemek amacıyla, farklı kuraklık...
1-Kuraklik_Afet Risk Yönetimi_Kuraklik Yönetimi_Murat Türkes
kavramları tanımlanmalı ve bu kavramlar bilimsel
ölçütler temel alınarak birbirlerinden ayrılmalıdır: