GEZGİN BAT.indd - Battalgazi Belediyesi
Transkript
GEZGİN BAT.indd - Battalgazi Belediyesi
25 Bu kitabın tüm telif hakları yazarı ve çizeri Bahattin ATAK’a aittir. Türk Patent Enstitüsü Marka Tescil Belgesi, Marka No: 2008 55483-Hizmet numarası ile patenti alınmıştır. Hiç bir şekilde alıntı ve kopya yapılamaz. 2012 25 Sevgili Çocuklar; Yüreğinizde rüzgârlar esmiyorsa etrafınızda da bir rüzgâr estiremezsiniz. Kalbinizde derin bir memleket sevgisi, hizmet sevdası yer edinmemişse, milletinizin istiklâlini şereflendirecek hizmetler ortaya koyamazsınız. Doğup büyüdüğünüz kutsal vatan toprağına yeni eserler kazandırmak; çilesine, acısına ve sevincine ortak olduğunuz hemşerilerinize daha rahat ve huzurlu bir ortam hazırlamak gibi bir hissiyat içinde değilseniz zaman tünelinde kaybolursunuz. Bizler de yerel yönetim olarak büyük bir aşkla Battalgazi’mizi bulunduğu yerden, çoktan hak ettiği daha yüksek seviyelere hayallerimizin Battalgazi’sine taşımak gayretindeyiz. Sevdamızın adı da Battalgazi’dir Battalgazi Kenti’nin o tarihteki yerini, kültür zenginliklerini, modern şehir oluşumundaki gelişmeleri anlatmak ve tanıtmak zorundayız. İşte bu düşünceyle “Küçük Gezgin Ömer” gözüyle, sizlere Kültür Bakanlığı Ressamlarından sanatçı Bahattin ATAK ile bir kültür hizmeti hazırladık. “Küçük Gezgin Battalgazi’de” eseriyle kentimizi daha iyi tanıyacaksınız. Hepinizin gözlerinizden öperim. 25 25 25 25 K üçük Gezginimiz Ömer, babasıyla pek çok kent gezdi. Gezdiği, gördüğü yerleri de kendisi gibi ülkemizin güzelliklerini görmek isteyen arkadaşları için yazdı. Babası ve diğer büyüklerinin yardımlarıyla çok sayıda “Küçük Gezgin” kitabı oldu. Beşinci sınıfa gidiyordu. Birkaç yıl önce öğretmeni “Çevremizi Tanıyalım” ünitesi içinde bazı yerleri gezdirmişti ama farklı bir gözlemle yeniden gezmek ve öğrenmek istiyordu. Gezdiği gördüğü yerleri arkadaşlarına anlatmak için can atardı. Onu ilk dinleyenlerden biri sınıf arkadaşı, aynı zamanda evlerinin bitişiğinde oturan Burcu idi. Çok sevdiği ve saygı duyduğu öğretmeni ona bu gezip görme merakından dolayı “Küçük Gezgin” adını vermişti. Artık çevresinde herkes ona Ömer yerine Küçük Gezgin diye hitap eder olmuştu. Öğrenimi öğleye kadardı. O gün yine okuldan arkadaşı Burcu ile çıktı. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 3 Okul ile ev arası yakın mesafedeydi. Her zamanki çocuk şirinliği ile eve kadar dereden tepeden derslerden söz ettiler. Yeri geldi gülüştüler. — Ömer, öğleden sonra oyuna çıkacak mısın? — Neden olmasın Burcu? Önce evdeki duruma bir bakayım. Yemekten sonra sana seslenirim. — Oldu o zaman, haydi sağlıcakla kal! — Teşekkür ederim Burcu! — Nasıl olsun anneciğim, her zamanki gibi. Bir yaramazlık yok! Üzerini değiştirdi. Salondan geçerken masanın üzerinde daha önce hiç fark etmediği bazı kitaplar gördü. Alıp şöyle bir baktı. Kitapların her biri Malatya’nın ilçesi Battalgazi’yi konu ediyordu. — Allah! Allah!... Bizimle ne ilgisi var, nereden çıktı bunlar? Hemen mutfağa koştu. — Anneciğim, bu Malatya-Battalgazi kitapları da neyin nesi böyle, biliyor musun? — Bugün postacı getirdi. Ben de bilmiyorum. Babana gönderilmiş. — Hımmm! Demek öyle? Ömer, yemeğe kadar bir kenara çekilip kitapları dikkatle incelemeye ve okumaya başladı. Bir anda kendini kitapların içinde buldu. Annesinin “Yemeğin hazır Ömer!” diye seslenmesiyle sonra okumak üzere bir kenara bıraktı ve yemeğini yedi. — Anne, babamın Malatya ile ilgisi nedir sence? — Ne yalan söyleyeyim evlâdım, bilmiyorum. Akşam baban geldiğinde kendinden daha iyi öğrenirsin. 25 4 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde Ömer, acele acele yemeğini yedi. Aklına bu kitapları arkadaşı Burcu’ya göstermek geldi. Onun da seveceğini tahmin ediyordu. Yemekten sonra annesinden sokağa çıkmak için izin istedi. “Olur” cevabını aldıktan sonra koltuğunun altına kitapları sıkıştırarak Burcu’nun evine gitti. Beraber sokağın gölgelik bir yerine oturdular ve MalatyaBattalgazi kitaplarını bu kez de beraber incelemeye ve okumaya başladılar. Hem resimlerine bakıyorlar, hem de oralarda olmaya can atıyorlardı. — Ne güzel yerler değil mi Ömer? — Elbette, ülkemizin her bir köşesi cennet gibidir. Battalgazi kenti de bu cennet köşelerden biri. Baksana fotoğraflara, insanın kuş olup oralara uçası geliyor. — Kuş olamaya ne gerek var. Senin adın Küçük Gezgin değil mi? Nasılsa bir yolunu bulur oraya gidersin. Yanılıyor muyum acaba? — Valla ne yalan söyleyeyim sonuna kadar haklısın. Eğer babamı ikna edersem bakarsın Malatya yollarına düşeriz. Akşam oldu. Mesleği mali müşavirlik olan babası Tahsin Bey eve geldi. Ömer, çantasını aldı, ayağına terliklerini verirken sabırsızlıkla, “Babacığım, Battalgazi ile senin ilgin var? ”diye sordu. — Ne Battalgazi’si Ömer? 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 5 — Ne bileyim baba, bugün posta ile senin adına Malatya’nın Battalgazi Kenti’nden bazı kitap ve broşürler geldi. — Battalgazi ha? — Evet Battalgazi! Haydi baba söylesene, meraktan çatlayacağım. — Seni çatlatmak istemem. Battalgazi Belediye Başkanı Selâhattin Gürkan Bey benim Anadolu Üniversitesi’nden arkadaşım. Kitapları o göndermiştir. — Vay canına? Demek öyle? — Aklından neler geçirdiğini biliyorum. — Aslansın babacığım. Dedem senin adını “Arif” koysaymış isabetli olacakmış. Baksana “Arif olan anlar!” derler ya. Sen de leb demeden leblebiyi anlıyorsun. Öyle değil mi? — Tamam, tamam! Daha fazla çırpınma. Kitapları okuyunca Battalgazi Kenti’ni bir an önce görmek daha yakından tanımak istiyorsun değil mi? Anlaşılan yine gezginlik damarın tuttu. — Harikasın baba! Ne zaman yola çıkıyoruz? — Ne zaman mı? Hımmm... Bu hafta sonuna ne dersin. Hem Selahattin Bey ile de hasretlik gidermiş olurum. Ömer, o gece heyecandan zor uyudu. Cumartesi sabahını iple çekti. Sabah kahvaltısından sonra annesi ile vedalaştı. Yeni bir seyahate çıkmanın heyecanı içindeydi. Yolculukları uzun olduğu için biraz daha erken yola çıktılar. — Babacığım, Battalgazi’ye Eskişehir’den en kısa şekilde nasıl gideceğiz? 6 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 — Ankara ve Kırıkkale, Kayseri üzerinden ulaşacağız. Nevigasyonu (yol bilgisayarı) aç, Malatya diye kodla bakalım. Kaç kilometrelik yolumuz var? Saat kaçta orada olabileceğiz görelim. Ömer, cihaza önce Malatya sonra da Battalgazi Belediyesi diye yazdı. 880 km tesbit edilen yolun tahminen 9 saat süreceğini gösteren yazılar ekranda göründü. — Demek ki öğleden sonra oradayız inşallah! — İnşallah baba! Malatya Yolculuğu Başladı Ömer, yol boyunca TRT’nin türkü kanalını açmıştı. Anadolumuzun buram buram kokusunu yansıtan türkülerimiz otomobilin içine yansıdı. Hele birisi vardı ki; Selâhattin Alpay’ın yanık sesinden “Malatya Malatya Bulunmaz Eşin!” sözleriyle yankılanıyordu. Tahsin Bey, oğlunun dikkatini bu türkünün üzerine çekti. — Tesadüf müdür bilmem ama nasıl da rastgeldi bak. Dinlediğimiz bu türkü gittiğimiz Malatya’ya aittir. Bu yörenin folkloru hazine gibidir. Orada daha ne güzel türküler dinleyeceğiz Ömer. Yolculuk boyunca bir iki defa ihtiyaç molası verdiler. Saat öğleden sonra 2’yi gösterdiğinde onlarda Malatya ve dolayısıyla Battalgazi Kenti’ne ulaşmışlardı. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 7 Bingazi Türbesi Kentin girişinde üçlü bir tak vardı. Orta tak’ta Battalgazi Belediyesi yazısı ve logosu yer alıyordu. Tahsin Bey oğluna dönerek, “Ömer, şu sağda gördüğün Alibaba Mezarlığı’ndan gezimize başlayabiliriz. Zira orada Seyyit Battal Gazi’nin oğlu Bingazi’nin de türbesi var. Mezarlık girişinin iki yanında üzerinde yazılar olan iki levhayı gördüler. Küçük Gezgin hemen yanlarına giderek yazıları babasına okudu; “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz!” 8 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Diğerinde ise, “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; Sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!..” Kur’an-ı Kerîm de yer alan bu ayetleri okuduktan sonra mezarlıktan içeri girdiler. Ağaçların gölgelediği Bingazi Türbesi’nin içine girdiklerinde ise Bingazi’nin mezarını gördüler. Huşu içinde onun ruhuna Fatiha okudular. — Babacığım Bingazi’yi tanımak için önce Seyyit Battal Gazi’yi tanımak ve anlamak gerekir öğle değil mi? — Haklısın oğlum! Bugün bol bol Seyyit Battal Gazi’den söz edeceğiz onu daha yakından tanıyacağız. Doğduğu ve ayak bastığı bu topraklarda onun dağları taşları inleten zalimlerin yüreğine korku, mazlumlara güven veren o müthiş narasını işiteceğiz. Mezarlıktan çıktıktan sonra Malatya Caddesi’nden kent merkezine doğru ilerlerken bir anıta rastladılar. Ömer, merakla hemen anıtın yanına koşturdu. Baktı baktı bir anlam veremedi. Tam babasına soracaktı ki; Tahsin Bey, “Ömer, anıt hakkında bana bilgi soracaksın biliyorum. Cevabı hemen kaidenin altındaki plâket de yazılı, okur musun?” dedi. Kültür Anıtı — Hemen okuyorum babacığım! “ KÜLTÜR ANITI; “Battalgazi ‘de kültürel değer birikimleri ortaya koymuş, geçmişteki tüm insanlık tarihine şükranlarımızla.” Bu anıt; Battalgazi Kenti’nde günümüze kadar gelen yapı tarzı ve yüzey plâstik çözümleriyle de önemli bir yer tutan Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Dönemi tarihi mimari kültür birikimini sembolize etmesi adına Battalgazi Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Anıt Üst Motif: Selçuklu devlet sembolü olan bu motifin kökeni Uygur Türklerine kadar dayanır. Çift başlı kartal güç ve kudretin sembolüdür. Doğunun ve batının hâkimiyetini sembolize eder. Aynı zamanda yorumlamış biçimiyle de Selçuklu mimarisinde önemli bir dekorasyon elamanıdır. Anıt Kaide Motifleri: Battalgazi Kenti’nde bulunan tarihi yapılardaki süsleme motiflerinden tasarlamalar, Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı ve Anadolu Selçukluları’nın mimari yapı olarak Anadolu’daki tek örneği olan Ulu Cami yer almaktadır.” 25 Ömer, okumayı bitirdikten sonra anıtın etrafını dikkatle inceledi. — Çok güzel bir anıt olmuş değil mi baba? — Ooo... Daha neler göreceksin neler? Küçük Gezginin merakı bir kat daha artmıştı. Onu ne sürprizler bekliyordu, kim bilir? Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 9 Gezginlerimiz, Malatya Caddesi’nde ilerlerken sağda tarihi bir yapı gördüler. Burası kent sakinlerinin Musalla (Namazgâh) diye adlandırdıkları bir yer idi. Üstü açık avlu şeklinde olan yapıda camilerde olduğu gibi mihrap da bulunuyordu. Ömer, meraklı gözlerle babasına bakınca Tahsin Bey burası hakkında bildiklerini anlatmaya başladı; — Malatya yolu üzerinde yer alan bu yapı dikdörtgen plânlı olarak düzgün kesme taşla inşa edilmiş bir Selçuklu eseridir. Selçuklu komutanı Kemalettin Kamyar tarafından 1243’de inşa edilmiş olduğu kitabesinde yazılıdır. Memluklu Sultanı Seyfettin Kayıtbay tarafından 1473’de tamir ettirilmiş. Kıble duvarı ortasında yer alan kitabeli mihrabı Selçuklu motifleriyle süslenip renkli taşlar kullanılmış. Mihrabın yanında sekiz basamaklı bir minber yer alır. Namaz kılınan alanını üç tarafı taş duvarlarla çevrilidir. Güney cephesinde duvarına bitişik olarak tadilât görmüş bir çeşme bulunmaktadır. Daha düne kadar bu yöredekiler cenazelerini buradan kaldırırlar, bayram ve cuma namazlarını yine bu namazgâhta kılarlarmış. —Teşekkür ederim baba! Sanki bir tarihçi gibi anlatıyorsun maşallah... Eee... Seyyid Battal Gazi’ye daha sıra gelmedi mi? 10 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 — Bakıyorum gezginlik damarın seni yine aceleci yaptı. O zaman dinle bakalım; “ Seyyit Battal Gazi, Anadolu halkının yüz yıllardır dinlediği, bellediği, okuyup göğüs kabarttığı, hakkında destanlar düzdüğü bir halk kahramanı dır. O, hâlâ bugün de Seyyid Gazi, Seyyid Battal, Seyyid Battal Gazi adı ile anılmakta, hâlâ dedeler onun destan olmuş hayatını torunlarına anlatmaktadırlar. Battal Gazi, Hz. Muhammed ( s.a.v.) soyundan olup Horasan’dan gelen annesi tarafından Battalgazi Kenti’nde doğan Seyyit Battal Gazi, hem mükemmel bir cengâver, hem güçlü bir ediptir. Anadolu’yu Anayurt yapan bir Türkİslâm kahramanıdır. Abdülvahhap Gazi gibi bir dervişin talebesidir. Rumcayı anadili konuşur ve Hıristiyanlığı çok iyi bilir. Adına destanlar yazılan yiğit Battal Gazi, tarih ve destan alanında olmak üzere iki hüviyet içindedir; Birincisi; Tarihi kişiliği ki, buna göre kendisi Emevî’lerin Bizans İmparatorluğu’na Milâdî 717 yılında açtıkları ve daha sonra İmparator Leon’a karşı devam ettirdikleri savaşlarda ün salmış bir savaşçıdır. İkincisi; Efsanevi ve destanî hüviyetidir. Hayatı dev maceralarla doludur. Battal Gazi Destanı, değişik dillerde yayımlanmış ve yıllarca kahramanlıkları dilden dile anlatılır olmuş. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 11 Gezginlerimiz, sohbet ederek giderken Eski Malatya’nın Kale Surları’na geldiler. Yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyan kale duvarları, çoğu yeri zamana yenik düşmüşse de geriye kalan kısımlar tarihin içinden bize sesler haykırıyordu. İşte bu haykırışı diri tutmak için Battalgazi Belediyesi sembolik de olsa ilçenin girişine aslına uygun bir kale kapısı inşa etmiş. Ömer, tarihten bu yana gelen surlara bakarken kale kapısından bir elinde kalkanı diğer elinde uzun enli kılıcı, atı Dev Eşkârzade’nin üzerinde Seyyit Battal Gazi’nin kendisine doğru gelip “Hoş geldin ya Ömer!”dediğini işitir gibi oldu. Bir an tüyleri diken diken olmuştu. Aynı anda babası da onu bilgilendirmeye devam ediyordu. “Bu kale duvarları ilk olarak Roma imparatoru Trajanus tarafından M.S. 98–117 yılında yaptırılmış. Sonraki yıllarda Costance ve Jüstinianus tarafından ilâveler yapılarak tamamlanmış. 12 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Gezginlerimiz, Battalgazi Kale Duvarları’ndan ayrılıp şehir merkezine geldiler. Cumhuriyet Meydanı, Atatürk büstü ve Nevzat Er Parkı ile dizayn edilmiş olduğunu gördüler. Ömer, önce Ata’mızın anıtının yanına gitti. Kaidedeki “Ne Mutlu Türküm Diyene!” yazısını gür bir sesle babasına okudu. Tahsin Bey de İstiklâl Şairimizi Mehmet Akif’in dizelerini hatırladı; “Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme tanı. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı; Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı!” “ ÖNCE VATAN!” Binlerce defa haklıydı... Vatanı olmayan, hiç bir şeye sahip değildir. Ya köle, ya da emir almaya mecbur edilen bir uşaktır. ATATÜRK, bunu çok iyi bildiği için, bu aziz toprakları vatan yapıp Cumhuriyeti bizlere armağan etmiştir.” — Teşekkür ederim babacığım. Ne kadar güzel anlattın. Ömer parktaki, süs havuzunun yanına gittiğinde havuzun üst kısmında iki kartal gördü. — Babacığım güç ve kudretin sembolü olan çift başlı kartal buraya da konmuş. — Aferin oğlum, anlattıklarımı bir bir yazmışsın aklına. Haydi, şöyle geç de bir resmini çekeyim. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 13 — Babacığım, karşıya bakarmısın? Battalgazi Belediyesi’ne gelmişiz. — Evet Ömer! — O zaman arkadaşın Selâhattin GÜRKAN Bey’i ziyaret edeceğiz demektir. Ama bir şeyi unuttuk. — Nedir o? — Keşke bir buket çiçek alsaydık. — Geç sayılmaz ki! Şu karşıdaki çiçekçiden istediğimiz gibi buket hazırlatabiliriz. Az sonra Ömer’in elinde rengârenk güllerin olduğu kocaman bir çiçek buketi vardı. Belediye hizmet binasından içeri girdiklerinde görevlilere kendilerini tanıttılar. Hiç bekletilmeden başkanlık makamına çıkarıldılar. Battalgazi Belediye Başkanı Selâhattin Gürkan Bey, daire müdürleri ile günlük çalışmalarla ilgili toplantı halinde idi. Bir anda karşısında meslektaşı Tahsin Bey’i görünce pek şaşırdı. Mesai arkadaşlarına Tahsin Bey’i ve Ömer’i tanıştırdı. Az sonra toplantı bitmiş, çaylar kahveler söylenmişti. — Ne yeller esti Tahsin’ciğim! Sizi Battalgazi’de görmek ne güzel! — Ne yeli olduğunu bilmem ama her şey sizin bana gönderdiğiniz Battalgazi kitapçıkları ile başladı. Bizim için bir nevi Battalgazi’ye davet gibiydi. Biz de oğlum ile bu davete “Hayır” diyemezdik tabi. 14 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 — İyi ki göndermişim o kitapçıkları, başka türlü yüzüne hasret kalmıştık. Tahsin Bey, oğlu Ömer’in gezginliğinden ve niçin Küçük Gezgin denildiğinden bahsetti. Bu ziyaret de payının ne denli büyük olduğundan dem vurdu. Başkan Bey’in ikramı olan çay, kahve ve meyve suyunu yudumlarken anılar da havalarda uçuşuyordu. Ömer, bir fırsatını bulup müsaade isteyerek araya girdi. — Başkan Amca! Battalgazi kentini kitapçık ve broşürlerden gördüm, çok beğendim. Bir de sizinden dinlemek isterim. Battalgazi denilince neler anlatabilirsiniz? — Tekrar kentimize “Hoşgeldin” Küçük Gezgin! Dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım; “BattalGazi; Tarih ve kültürün birbiriyle yoğrulduğu abideleşmiş bir şehir... Dokuz bin yıllık geçmişi ile medeniyetlere yön vermiş kahraman yiğitlerin flizlenip boy attığı kadim bir kent Battalgazi... Selçuklunun nefesini her an duyar, Osmanlı’nın ruhunu her an yaşar, şehitlerin şefaatine her an nail olabilirsiniz bu destanlaşan topraklarda… Bu topraklarda seyyit olan Battal Gazi, Velî olan Hasan-i Basrî, gönülleri fetheden Sıddı Zeynep’in hakka yakarışları eşlik eder size… 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 15 Öyle bir şehir ki burası; burada Ahmet Turanların, Ömer Beylerin, Danışmend Gazilerin şâd olan ruhları aydınlatır hepimizi. Tarih hâlâ dimdik ayaktadır Battalgazi’de… Kervansaray’ı, Kanlı Kümbet’i, Ulu Cami’i bizleri alıp asırlar öncesine götürür ve sessiz sedasız arşa yükselen hoş sedalar eşlik eder hepimize. 25000’i aşkın nüfusu ile atalarına hayırlı olan bir neslin hüküm sürdüğü canlı bir ilçedir Battalgazi. Barışın ve hoşgörünün abideleştiği, tebessümün hüküm sürdüğü, hakka kulluğun, insanına hizmet etmekten geçtiğini iyi bilen bir şehirdir burası. Bugün değişimin öncüsü durumunda olan Battalgazi, Malatya’nın en hızlı gelişen kentlerin başında geliyor. Girişimci ve vizyon sahibi yönetimiyle dünyada kültür mirasını en iyi koruyan şehirler arasında olmanın gururunu yaşıyor. Türkiye’de ilk kez kültür değerlerini ulusal ve uluslararası alanda isim yapmış sanatçıların bakış açısıyla yeniden yorumlayan Battalgazi, Kervansaray Buluşmaları ile bir kez daha dünyaya açılmanın mutluluğunu yaşıyor. Yurt içi ve yurt dışından olmak üzere 200 üniversiteden 200 sanatçının katılımıyla gerçekleşen Melitadan- Battal Gazi’ye kültür, Sanat, Tarih ve Arkeoloji Günleri sayesinde 9000 yıllık tarih yeniden hayat buluyor bu şehirde. Keban Barajı’ndan dökülen Fırat ve kent sınırlarında birleştiği Tohma Nehri’nin oluşturduğu, Karakaya Barajı ile Malatya Beydağı eteklerinin devamıyla arada kalan geniş ovada kuruludur. 16 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Arkeolojik araştırmalara göre kentin kuruluşu İ.Ö.(İsa’dan önce) 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Aslantepe ve Baraj altında kalan höyüklerden anlaşıldığı kadarıyla çok eski bir yerleşim yeridir. Önceki Adını Hititlerden süre gelen değişimlerle “Melita” adını (bal anlamında) alan Battalgazi (Eskimalatya), ilk yerleşim yeri, M.Ö. 4500 yıllarında eski adıyla Caferhöyük, şimdiki adıyla Aslantepe’de kurulmuş. Yapılan kazılarda insanlık tarihinde ilk devlet anlayışı ve ilk bürokrası kayıtlarına ratlanmış. Daha sonraki süreçte 656-700’lü yıllarda Horasan Erenleri’nden bazıları bugünkü Malatya’ya gelmiş olması gösteriyor ki; Sultan Alparslan’ın 1071 Malazgirt Zaferi’nden 300 yıl daha önce Battalgazi’de fetih işlemi olmuş ve Anayurt’un temelleri burada atılmış. 1837 yıllarında, Hafız Mehmet Paşa komutasındaki ordunun konaklaması ve uzun süre burada kalması sonucu Malatya halkı, bu günkü Malatya’nın olduğu Beydağı eteklerindeki Aspuzu Yaylası’na göç etmek zorunda kalmıştır. Battalgazi, İpek Yolu ile Arap yarımadası yolu kesişim noktasında olduğundan, uzun süre önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Anadolu’nun Türk - İslam medeniyetine geçmesinde üs olmuştur. “Şehitler Diyarı” olarak anılan Battalgazi, kesintisiz 5 bin yıllık kültür birikiminin izlerini taşımaktadır. Urartu, Doğu Roma-Bizans-Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarını kesintisiz yaşamıştır. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 17 Tahsin Bey, istemeyerek de olsa sohbetin arasına girdi. — Ömer’ciğim, Başkan Amca’nı daha fazla yorma. Kendisinden müsaade isteyelim. Battalgazi’nin doğal güzellikleri bizi bekliyor. — Yorulmak ne kelime Tahsinciğim, Tek bir şartla gitmenize müsaade ederim. Akşam yemeğinde beraber olalım. Kentimizin o leziz yöresel yemeklerinden ikram edeyim. Selahattin Bey’in bu teklifine baba oğul “Neden olmasın, bizim için şereftir.” diyerek makamdan ayrıldılar. Belediyeden çıktıklarında ilk uğrak yerleri Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı oldu. Muhteşem ötesi bir yapıydı. Kentin sembolü durumunda olan tarihi yapı, 68x76 metrelik bir alan üzerine kurulmuş olup, tamamen kesme taştan yapılmış. 1637 yılında IV. Murat’ın silahtarı; Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış ve padişaha hediye edilmiş. Giriş kapısı doğuya bakmakta ve yazlık – kışlık olarak iki kısımdan meydana gelmektedir. Yusuf Alkan-Ressam 18 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Şeyhülislam Yahya Efendi tarafından yazılan kapalı kısmı kapı kitabesi yerinde durmaktadır. Cevrî mahlaslı şair ve hattat İbrahim Çelebi tarafından yazılan ana giriş kapı kitabesi ise düşmüş olup halen Malatya Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Kervansaray’ın restorasyonu 2007 yılında vakıflarca başlamış ve bitirilerek şuan ki halini almış. Gezginlerimiz, büyük ve yüksek taş kapısından içeri girdiklerinde genişçe bir avlu ile karşılaştılar. Revakların her birinde küçük odacıklar bulunuyordu. Odaları tek tek gezdiklerinde buranın bir Sanat ve Kültür Merkezi haline geldiğine şahit oldular. Battal Gazi Belediye’sinin gayretleri oluşturulan kurslarda, Ebru ve Hat Atölyesi, Keman, Ney, Piyano, Bağlama gibi sazların yer aldığı müzik kursları, Ahşap Oymacılığı, Tezhip ve Minyatür Sanatı derslerinin ücretsiz olarak ilçe halkına usta öğreticiler tarafından verildiğini gördüler. Yapılan çalışmalar tek kelimeyle harikaydı. Ömer, annesine ve arkadaşı Burcu’ya buradaki ürünlerden hediyelik almayı ihmal etmedi. Kervansarayın ikinci kapalı kısmına girdiklerinde şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Yıllar öncesi yolcuların konakladığı bu yapı, şimdilerde Konferans ve Kültür Turizmine hizmet etmekteymiş. Yurdun dört bucağından gelen otorite bilim insanları ve sanatçılarını Tarihi Kentler Toplantıları gibi kültürel seminerlerde onlara ev sahipliği yapmış, yapmaya da devam ediyormuş. Girişteki bankamatik benzeri cihazın ekranından ise Battalgazi Kenti’ndeki tüm tarihi ve turistik yerleri görme imkânı buldular. Avlusunda ahşap taburelerde oturarak çay-kahve içtiler. 25 Tablo: Yusuf Alkan Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 19 Sanat Sokağı Kervansaraydan ayrıldıktan sonra Sanat Sokağı’na geçtiler. Safranbolu Evleri’ne benzeyen yapıların önünden geçtiler. Cıvıl cıvıl çocuk sesleri buraları yaşayan sokak haline dönüştürmüş. Küçük Gezgin Ömer de onların oyunlarına dahil oldu. Bir an olsun çocukluğunu yaşadı. Sanat Sokağı tabelâsını Hoca Nasrettin’in figürü tamamlamıştı. Sokağın bir ucunda koca levhada İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ve bir dörtlüğüne yer verilmiş. Ömer durur mu hemen okudu babasına; 20 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 “Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Emin ol onu çolpa herifler de becerir. Sade sen gösteriver “İşte budur kubbe” diye, İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye... Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman, Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan...” Baba oğul Battalgazi Seramik Atölyesi’ne de uğradılar. Ustanın hünerli ellerinden seramik eşyaların nasıl yapıldığını gördüler. Emir Ömer Türbesi Sanat Sokağı’ndan devamla Emir Ömer Türbesi’ne ( Ömer Bey) vardılar. — Emir Ömer kimdir baba? — Battal Gazi’nin doğduğu ve yaşadığı dönemde Malatya Beyliği görevinde bulunmuş. — O zaman Emir demek de zaten “Bey” manasına geliyor öyle değil mi? — Aferin benim akıllı oğluma! Bu yapı içerisinde Emir Ömer Bey’in mezarı olan küçük bir mescittir. Kesme taş ile yapılan bu 25 mescit, giriş kapısı mimarisi dikkat çekicidir. Silme taş ile yapılmıştır. Kare planlı olup, Kâbe ölçüsünde tasarlanmıştır. 1360’da Malatya’yı Eretnalılardan alan Melik Sunullah ailesinden Emirü’l-Azam Celaleddin Ömer tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. En son onarım ise Vakıflar tarafından 2007 yılında gerçekleştirilerek çevre düzeni ile birlikte tamamlanmış. Gezginlerimiz Ömer Bey’in ruhuna Fatiha okuyup oradan ayrıldılar. Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 21 Ulu Cami Onları Ulu Cami Sokak’ta muhteşem bir tarihi cami bekliyordu. Adı da sokağa ismi verilen Ulu Cami. Hakikaten gördüklerinde ismine yakışır bir yapı olduğunu anladılar. Enli taş duvarlarına bakıldığında yüzyıllardır nasıl hâlâ nasıl ayakta durabildiğine şaşırmadılar. Cami içine girdiklerinde insana huzur veren bir atmosferi vardı. Ömer kırmızı halının üzerinde yürürken caminin mihrabından minberine kadar her bir yana dikkatli gözlerle bakıyordu. Gezginlerimizi gören cami imamı yanlarına gelip “Hoş geldiniz!”dedi. Tabi peşi sıra Küçük Gezginin soru yağmurunda da kurtulamadı. — Hocam, bu muhteşem yapı hakkında bildiklerinizi anlatabilir misiniz? — Neden olmasın? Bir yandan caminin diğer bölümlerini gezelim, bir yandan da sohbetimize devam edelim inşallah. “Ulu Cami, Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi’nde, 1. Alâeddin Keykubat tarafından 1224 yılında yaptırılmış. Tuğladan olan kısımlar ilk cami şeklinde kalmış, taş olan kısımlar ise daha sonra yapılan değişiklikleri ve ilavelerin yapıldığını göstermektedir. İran camilerinden örneklenmiş. Kitabeye göre mimarı; Malatyalı Yakup bin Ebubekir imiş. Mihrap önü kubbesine bitişik, ve ortasında havuzu ile iç avlu, plânın esasını meydana getirmektedir. Anadolu’da Büyük Selçuklu üslubunu hiç değiştirmeden bu kadar kuvvetle devam ettiren tek eser bu camidir.” 22 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Ulu Cami’de biraz daha kalan gezginleHalfetih Minaresi rimiz, buradan ayrıldıktan sonra Turgut Özal Okulu’nun yanındaki Şahabe-i Kübra Medresesi’nden bugüne kalan kalıntıları gördüler. Ömer’in içi sızlamıştı. — Babacığım medrese hakkında bilgi var mı? — Bu medrese de Mevlâna hazretleri, Muhiddin-i Arabî ve Saadeddin-i Konyevî yetişmiş ve ilim tahsil etmişler. Biz gezimize devam edelim. Bak hemen arka tarafta tek başına kalmış minare var. Nasıl da mahzun... — İsmi nedir baba? — Halfetih Minaresi... Ulu Cami’nin yapım yılı ile aynı zamana dayanır. Çevresinde bulunan bütün yapılar yıkılmış. Zamanında Ulu Cami ve Şahabiye-i Kübra Medresesi ile bir bütünlük sağladığı tespit edilmiş. Hemen bu minarenin yanında üç kardeşler mezarları vardır. Yine bu tarihi yapılardan biri de şu karşımızdaki Hötüm Dede Türbesi’dir. Bu yöredekilerden yürüyemeyen veya romatizmalı rahatsızlıkları olanlar, Hö- Şahabe-i Kübra Medresesi tüm Dede’ye gelir dualar eder hastalıkları için şefaat dilerlermiş. Biri piramit diğeri kubbemsi iki bölümden oluşan türbenin yanına vardıklarında kapıda Nezir Gazi yazdığını görürler. Ömer şaşırmıştır. — Babacığım buraya Hötüm Dede Türbesi demiştin ama Nezir Gazi çıktı. Baksana demir kapısında öyle yazıyor. Hötüm Dede Türbesi — Haklısın evlât. Nezir Gazi Seyyit Battal Gazi’nin oğullarından diye rivayet edilir. Fakat halk yıllardır Hötüm Dede olarak anarlar. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 23 Ak Minare Cami Ak Minare Cami Ömer ve Tahsin Bey, türbede Hötüm Baba’nın ruhuna Fatiha okuduktan sonra Ulu Cami Sokağı sonundaki Ak Minare Caddesi’ne geldiler. Eski tabirle Pazar Kapısı’ndaki Ak Minare Cami’ni görmeye gittiler. Miladi 1575 tarihinde Zaim Yusuf oğlu Himmet Bey tarafından yaptırılmış. Cami kare plânlı, tek kubbeli, kubbe kısmı sekizgen kasnak üzerinde oturtulmuş. Camiye adını veren minare ise 13. yüzyılda yapılmış. Mevcut olan minare, yeni baştan sökülerek yapılmış ve onarım görmüş. 1974 yıllarında ise restore edilmiş. Ancak en kapsamlı restore 2007 yılında caminin genelinde yapılmış. Baba oğulun, Ak Minare Cami’ndeki gözHırslı Baba lemlerini bitirdikten sonra aynı cadde üzerindeki Gazi İlköğretim Okulu’nun bahçesindeki kabir dikkatlerini çekti. Bahçeye girip yanına vardıklarında kabrin başucunda “Hırslı Baba” yazdığını gördüler. — Allah! Allah! Ne garip bir isim? — Haklısın, hakkında herhangi bir bilgi veya kayıt bulunmamasına rağmen âlim bir kişi olduğuna inanılır. Halk inanışlarında, asabi sinirli kişiler için dua edilen ziyaret edilen bir kabirmiş. 24 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Sütlü Minare Hırslı Baba’nın da ruhuna Fatiha okuduktan sonra kent içindeki gezilerine devam eden baba oğul bu kez de Meydanbaşı Caddesi’ne yöneldiler. Şehir surlarının güney cephesine düşen bu mevkide tarihi Sütlü Minare bulunmaktaydı. Kısa zamanda söz konusu yere vardılar. Tarihi yapının restore gördüğü her halinden belliydi. Tek kubbeli, minareli küçük bir Osmanlı eseriydi. Duvarlarda ve minarede kaplama olarak düzgün kesme taş kullanılmış. — Babacığım minareye hiç “süt” ismi verilir mi? —Haklı olabilirsin Ömer! Ama anlatacaklarımdan sonra sanırım düşüncen değişecektir. Cami yapımında kullanılan malzeme bakımından, beyazlığını koruyan temiz görünümlü taşlarla inşa edilmiş olması sebebiyle beyazlık özelliği tanımına etki eden “sütlü” ismiyle anılmaktaymış. Minarenin bir diğer özelliği, uzun yıllar dış etkenlere karşı dayanabilmesi için, mafsal tekniği uygulanarak, taş birleşim noktalarına kurşun dökülerek, değişik bir tarz meydana getirilmiş. 17. yüzyıl tek kubbeli Osmanlı mimari özelliğini taşıyor. Meydanbaşı Saray Cami Buradan sonrası durakları ise Meydanbaşı Saray Cami idi. Pembe renkli olan yapının yapılış tarihi ve hakkında bilgi edinemediler. Cami görevlisinden bilgi almak istedilerse de netice alamadılar. Burada fazla oyalanmadan hemen karşısındaki başka tarih kokan başka bir yapının yanında aldılar soluğu. 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Kanlı Kümbet Dört duvar üzerinde bir kubbeden ibaret olan yapıya Ömer şöyle uzaktan baktı bir anlayamadı ve babasına yöneldi. — Şimdi nereye geldik? — Bu yapının adı Kanlı Kümbet! Temel kısmında zindan denilen odada bulunması gereken mezar boştur. Dört ayak köşe duvarlarının, tuğla revakla birbirine bağlantılı, kare plânlı yapılmış ve yine üzerine Selçuklu Mimarisi tarzında kubbe ile örtülmüştür. Kümbette kullanılan “kanlı” kelimesi ise, yapılış gayesinden ayrı olarak Osmanlı Dönemi’nde suçluları idam etmekte kullanılmasındanmış. Kanlı Kümbet’ten sonra Ahmet Turan Mescidi ve Türbesi’ne gittiler. 1792 yılında Muhammed Said Bey tarafından ahşap olarak inşa edilmiş. Yöre halkı tarafından kutsal sayılarak ziyaret edilirmiş. Seyyit Battal Gazi’nin arkadaşı ve cengâverlerinden biri imiş. Ahmet Turan Mescidi 26 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Nefise Hatun Türbesi Ahmet Turan ruhuna da Fatiha okuduktan sonra hemen yakındaki Nefise Hatun Türbesi’ne geçtiler. Yapı şekli Kanlı Kümbet şeklinde ise de, yapı malzemesi değişiktir. Kubbe kısmı pandantifli, türbenin diğer kısımlarında düzgün kesme taş kullanılmıştır. Bu türbe’de; Emir Sührap Bey kızı Hacı Nefise Hatun’un kabri bulunmaktadır. Peygamber Efendimizin sülalesinden olduğu rivayet edilmektedir. — Babacığım, Battalgazi Kenti’nin her bir yanı tarih kokuyor, nereye bakarsan bir türbe bir medrese görülüyor. — Haklısın oğlum! Battalgazi Kenti Anadolu’yu Anayurt yapan medeniyetlerin beşiği durumundadır. Şimdide seni başka bir tarihi esere götüreceğim. Karahan Mahallesi’nde Sıddı Zeynep Kümbeti... Kümbete vardıklarında kapının yanındaki tanıtıcı levhadaki yazılanları Ömer okumaya başladı; “Sıddı Zeynep Kümbeti’nin Selçuklu Dönemleri’nde yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü yapım tekniği olarak Selçuklu Devri’ni yansıtır. İçerisinde bir mezar bulunmaktadır, fakat bu mezarın kime ait olduğu kesinlik kazanmamış. 1184 tarihini taşıyan aynı tarzdaki kümbetten yola çıkarak yapılan Sıddı Zeynep Türbesi’nin Danışment Sultanları’ndan birine ait olma olasılığı oldukça kuvvetliymiş. Sıddı Zeynep Kümbeti 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 27 Hasan-i Basri Hazretleri Türbesi Hani televizyonda dini bir film izlemiştik. Hasan-i Basri hazretleri... Hatırladın mı Ömer? — Evet baba. Yoksa onun da mı kabri burada? — Aferin benim Küçük Gezginim. Leb demeden leblebiyi anlıyorsun. Evet, dediğin gibi o muhterem âlim kişi de burada metfun. Şimdi onun kabrine gidelim. Toptaş Caddesi’nin sonunda park içindeki türbesine vardılar. Türbe girişindeki anlatım tabelâsını gezginimiz okudu; “Hasan Basri hazretleri, Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahabelerindendir. Bulunduğu Basra’dan Anadolu’ya gelerek İslamiyet’i irşada gelmiştir. Battalgazi Fırat boyu, Korucuk Köyü’nde bulunduğu esnada vefat etmiş ve oraya defnedilmişti. Bulunduğu türbe Karakaya Baraj Gölü altında kalması 28 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 nedeniyle 1986 yılında Kırkkardeşler Mezarlığı’na getirilerek yeni yapılan türbeye nakledilmiştir. Âlim ve sahabe bir kişidir. “Su ile geldim su ile gideceğim” sözünü söylediği rivayeti vardır. Ziyarete gelen halk, Hasan Basri hazretlerinin ruh ve sinir rahatsızlığına çare olduğuna inanmaktadırlar. M.S. 7.yüzyılda Basra’dan geldiği, Malatya çevresinde yaşadığı rivayet olunur. Ermiş bir kişi olarak bilinmektedir. Kabrinin ilk bulunduğu Fırat Barajı kıyısında, Baraj gölü suyu altında kalan Korucuk Köyü’nden nakledilerek Battalgazi Belediyesi’nce 1986 yıllarında şimdiki bulunduğu yere, taşınarak türbesi inşa edilmiş. Kırk Kardeşler Mezarlığı da hemen yanı başındaydı. Şu anda kazı çalışmaları devam ettiği için fazlaca bilgi sahibi olamadılar. Kara Baba ve Hasan Baba Türbesi Gezginlerimiz Hasan-ı Basri hazretlerinin de ruhuna dualarda bulundular. Buradan Kara Baba, Hasan Baba’nın mezarlarının olduğu türbeye gittiler. Bu şahıslarla ilgili bilgiye ulaşamadılar. Yine burada da dualar okuduktan sonra ilçe dışına Fırat kenarına doğru yöneldiler. Karşılarına İmam Zeynel Abidin Türbesi çıktı. Vakıf görevlisi bey baba oğula türbeyi gezdirirken İmam Zeynel Abidin hakkında kısa bilgiler verdi; “İmam Zeynel Abidin, Kerbelâ faciasından kurtulan Ehl-i Beyt neslinden tek erkek kişidir.( çocuklar hariç) O zaman 21 yaşında ve hasta imiş. Öyle olmasına rağmen zalim Yezit’in askerleriyle savaşmak istemiş. Çünkü bütün akraba ve yakınları gözleri önünde birer birer şehit ediliyormuş. Fakat İmam Hüseyin savaşa girmesine müsaade etmemiş, “Kerbelâ şehitlerini kefenlemek defnetmek senin vazifen. Bizden sonra İmam sen olacaksın!”demiş. Müseyip Gazi Kerbelâ’nın İntikamı adlı eserinde şöyle ifade ediyor. İmam Zeynel Abidin’in Kayser Rum padişahına misafir olduğu ve burada bir zaman kaldığı buradan eski Malatya’ya geldiği burada bir süre kaldığı süre içinde burada imamlık yaptığı ifade edilmektedir. Tarihi kayıtlara göre Atabey Köyü, Kayser Rum’a bağlı Müslüman bir belde olduğu ve Battal Gazi’nin de İmam Zeynel Abidin’in soyundan gelen bir nesil olduğu bilinen bir gerçektir. İmam Zeynel Abidin Hicri 38, Milâdi 659 yılında doğmuş ve hicri 95, milâdi 717 yılında zalim Emevi padişahı Abdülmelik tarafından Medine’de zehirletilerek şehit edilmiş. Zalimler tarafından mübareğin vücudunun paramparça edildiği ve bu esnada orada görevli bir Türk kumandan olan Atabey veya Ethem Bey isimli ehlibeyt dostu muhterem imamın parçalanmış vücudundan sağ kolunu getirip Atabey (Etebek) diye kendi simiyle anılan köye defnediyor. Ve o tarihten bu yana burası sevenleri tarafından ziyaret edilir ve dualar okunur. Zeynel Abidin Türbesi 25 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 29 Zeynel Abidin Vakfı görevlisine anlatımlarından misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederek oradan ayrıldılar. Hemen aşağı kısımdaki Fırat Nehri kenarına indiler. İster istemez yıllardır severek dinledikleri “Fırat kenarında yüzen kayıklar” türküsünü hatırlayıp mırıldandılar. Baraj sularının biriktiği buradan karşıya kara taşımacılığı feribotlarla sağlanıyormuş. Aşağı kısımda ince uzun bir köprü var ama sadece trenler geçebiliyormuş. Aynı köprü iyileştirilse kara trafiği sağlansa daha iyi olmaz mı diye sorulduğunda neden olmadığı konusunda hiç kimse cevabını bulamadı. Gezginlerimizin en çok merak ettikleri mekân Seyyit Battal Gazi’nin doğup büyüdüğü evi görmekti. Sordular soruşturdular ve söz konusu mevkiye gittiler. Ev yerine kala kala bir kaç taş yığını vardı. Ömer biraz hayal kırıklığı yaşadıysa da Tahsin Bey, “Oğlum aradan geçen bunca yüzyıldan sonra evin olmaması gayet doğal. Belki buradaki bu kazı çalışmalarından sonra aslına uygun sembolik bir ev yapılabilinir.” diyerek onu teselli etti. Ağaçların rüzgârın etkisiyle çıkardıkları uğultunun arasında Seyyit Battal Gazi’nin yeri göğü inleten “YA ALLAH! SAVULUN NAMERTLER!” narasını duyar gibi oldular. 30 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Bir ağacın gölgeliğine oturdular. Bir müddet bu sesleri dinlediler. Ömer’in gözünün önünden okuduğu Battal Gazi’nin çizgi romanları, ünlü oyuncu Cüneyt Arkın’ın oynadığı sinema filmleri bir bir geçiyordu. Sanki o anı yaşıyordu. İşte tüm o olaylar bu topraklarda yaşanmıştı. Burada olmak ve onların ruhları ile beraber olmak ne kadar gurur vericiydi. Tahsin Bey’in oğluna seslenmesi ile bir an kendine gelen Küçük Gezginimiz “Buyur babacığım, bana mı seslendin?”dedi. — Tabi ki sana seslendim. Burada bizden başkaları mı var? — Olmaz olur mu babacığım? Malatya Serdarı Hüseyin Gazi, Malatya Bey’i Ömer Bey, Cafer ( Battal Gazi’nin çocukluk ismi), Eşkâr Devzade ( Battal Gazi’nin gözü gibi baktığı atı), Ahmet Turan, İmam Zeynel Abidin... Daha ismini sayamadığım âlim, ulema ve cengâverler şu an bizimle... 25 — Haklısın Ömer! Doğru söze ne denir. Bak vakit akşam dönüyor. Artık kent merkezine dönmenin zamanıdır. Zira Selahattin Bey’i yemekte bekletmeyelim. Seni bilmem ama ben kurt gibi acıktım. — Ya ben? Tarih, kültür derken açlığımı unutmuşum. Gezginlerimiz, kent merkezine geldiklerinde Başkan Bey’in Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nda kendileri için hazırlanmış olan masaya konuk oldular. Battalgazi Kenti’nin yöresel yemeklerinin yer aldığı sofrada neler yoktu neler? Tandır, katmer, kömbe, dürüm, içli köfte, sıkma köfte, eşkili köfte, kavurmalı erişte - bulgur çorbası, tarhana, dut yaprağı ve dut yaprağı dolması, et tiridi, kabuk aşı, buğulama, sac kavurması, kaburga kebabı kâğıt kebabı, pıtpıtı pilavı ve çeşitli sebze yemekleri, dut helvası, üzüm pestili, köpük pestili v.s... Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 31 Gezginlerimiz öyle acıkmışlardı ki, bir müddet hiç konuşmadan yemekleri her çeşidinin tadına vardılar. Ömer, bir ara kendine gelmiş olmalı ki Selâhattin Bey’e yine soru sormaya başladı. — Başkan Amca, bugünkü Battalgazi gezimizde kentin inanç ve kültür turizminde ne denli önem arz ettiğini gördük. Sizden rica etsem bize biraz da belediyecilik açısından Battalgazi’yi anlatabilir misiniz? — Yaptığımız hizmetleri hak ve halkımız için yerine getirdiğimiz için pek dillendirilmesini sevmem. Madem Küçük Gezginimiz sormuş o zaman biraz olsun başlıklar halinde değineyim. Battalgazi kentimizde gerçekleştirdiğimiz hizmetlerle, ülke genelinde kendi çapımızdaki iş- 32 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde leri başararak ilçemizi yaşanılır bir kent haline getirdik. Her köşesi harabe denilecek nitelikteydi. Belediye organizasyon yapısı belirsizdi. Tarihi eserlerimizi yıkılmaya yüz tutmuştu. Cenaze yıkayacak yeri bile olmayan bir ilçeydi. Her tarafta yığınla dolu sorunlar birikmişti. Teşbihte hata olmaz, altı kirli, oldukça zayıf gelişmeyen ve sorunlar yumağı içinde kalan bir bebek örneği gibi benzetimim olmuştu. Göreve başladığımızda halkımıza kentimiz için; bu bebek sağlığına kavuşacak, yürüyecek ve koşacak, demiştim. * Büyük bir özveriyle çalışmalara başladık, ilk olarak Belediye Hizmet Binasını onardık, mobilya ve donanımlarına kadar yeniledik. Bilgisayarlarla donattık. Belediye organizasyonunu oluşturduk. * Türkiye’de örnek bir cenaze hizmeti sergilemekteyiz. Cenazenin evinden alınışından, istirahatgâhına konuluncaya kadar ki tüm işlemlerini belediye olarak biz üstleniyoruz. 25 * * Park ve sosyal tesisler yapıldı. Tarihi eserler onarıldı. En ücra yerlere kadar yollar yapıldı veya onarıldı. Yol çalışması ve genişletilmesi çalışmaları yapıldı. Kentimiz de içme suyu ve 300 km yeni kanalizasyon hattı yapıldı; kanalizasyona kavuşmayan bölgelerimiz kalmadı. * Kentimiz, tarihi geçmişiyle önemli ve medeniyetlerin ilk kurulduğu bir bölge olması, Anadolu’ nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında basamak taşı olması nedeniyle tarihimize, kültürümüze sahip çıkma ve yaşatma adına ilk etkinliğimiz olan Melita’dan Battal Gazi Kültürel Kervansaray Buluşmaları’nı gerçekleştirdik. Ulusal boyutta kutlanmasını sağladık. Ülke çapında, Üniversite, Vakıf, Kamu kuruluşları desteğinde çeşitli sanat dallarında sunumlar ve gösteriler yapıldı. * 2. Doğalgaz çalışmalarının tamamlanmasının ardından sokaklara doğalgaz dağıtım çalışmalarının aralıksız sürdürülüyor. 25 Battalgazi N.Tacan Kışlası’nın taşınmasıyla 550.000 m² lik bir yeleşkeye İnönü Üniversitesi kampüs alanı kuruldu. Beş adet Meslek Yüksek Okulu eğitime başladı. Üç desrlik olan Atatürk İlköğretim Okulu yetersiz olduğundan girişimlerimiz neticesinde işadamı Sayın İlhan İmik’in katkılarıyla on iki derslik yeni okul yapılıp eğitim ve öğretime başlandı. * Türkiye’de ilk tarihi envanteri yaparak bizden sonraki envanterlere örnek oluşturduk. * En uzun “Sağlıklı Sokak” çalışmasında kentimiz adına ödül aldık. Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 33 * Kentimiz, Malatya’nın ilk yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi misyona sahiptir. Bu tarihi özelliği sebebiyle Tarihi Kentler Birliği’ne üye oldu. * Battalgazi kurtarma ekibi “BAKUT” kuruldu. Gerekli eğitimler alarak, doğal afetlerde göreve hazır hale getirildi. * Kentimizin hali hazır haritaları İller Bankası’nca yapılarak Yeni İmar Plânı ve Koruma amaçlı İmar planı gerçekleştirildi. * Kentimizde dar yolların genişletilmesi ve düzenlenmesi işlemlerine hızla devam ediliyor. *Kentimizdeki trafo binaları, otobüs durakları ve yol kenarında çirkin görünümlü duvarlarda “Güzel Çevre ve doğanın korunması” gayesiyle karikatürize resimlerle güzelleştirilmesi çalışmaları yapıldı. * Belediyemiz ve Aktif İş Adamları Derneği ile ortak yürütülen projeyle, Polonya’nın Kepno Belediyesi ile belediyemiz Kardeşlik Protokolü imzaladı. * Malumunuz Seyyit Battal Gazi, sizin oturduğunuz Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde vefat etmiş ve oraya defnedilmiş. Bu bakımdan Battalgazi Belediyesi ile Seyitgazi Belediyesi zaten tarih önünde kardeş olmuşlar. Bizde bunu resmiyete döküp kardeş şehir ilân ettik. * Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan alan, yeni proje ile yeni baştan dizayn edildi. * Kentimizin değişik yerinde park ve yeşillendirme çalışmaları yaptık. * Fitness aletleriyle halkımızın spor yapması sağlamdı. * Eğitime ve spora gereken önemi vererek desteğimizi eksik etmedik etmeyeceğiz de.. Tahsin Bey, araya girerek başkan arkadaşına çalışmalarında başarılarının devamını dileyerek daha fazla yormak istemediğini belirtti. Ömer de babasından aşağı kalamadı. — Her şey için çok teşekkür ederiz Başkan Amca. — Estağfurullah Ömerciğim, her zaman ilçemizin ve gönlümüzün kapısı açık, tekrar bekleriz. Gezginlerimiz o gece Battalgazi Kenti’nde konaklayıp ertesi gün Eskişehir’in yolunu tuttular. bitti 34 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25 Kültür Başkenti Battalgazi’ye geldiğinizde; 1- Ak Minare Camisi’ni 2- Emir Ömer Türbesi’ni 3- Hırslı Baba Kabri’ni 4- Hötüm Dede Türbesi’ni 5- Battalgazi Kale Surları’nı 6- Kanlı Kümbet’i 7- Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nı 8- Kırkkardeşler Mezarlığı’nı 9- Namazgâh’ı 10- Poyraz Konağı’nı 11- Nefise Hatun Kümbeti’ni 12- Sıddı Zeynep Türbesi’ni 13- Sütlü Minare’yi 14- Şahabe-i Kübra Medresesi’ni 15- Halfetih Minaresi’ni 16- Ulu Cami’ni 17- Karakaya Barajı’nı 18- Seyyit Battal Gazi’nin doğduğu yeri görmeden, 19- Yöresel Yemeklerinden tatmadan, 20- Çarşısında, pazarında gezmeden, SAKIN HA SAKIN AYRILMAYINIZ! 25
Benzer belgeler
İndir - Battalgazi Belediyesi
O, hâlâ bugün de Seyyid Gazi, Seyyid
Battal, Seyyid Battal Gazi adı ile anılmakta,
hâlâ dedeler onun destan olmuş hayatını
torunlarına anlatmaktadırlar.
Battal Gazi, Hazreti Ali soyundan olup
Malat...