tövbe ve istiğfar

AY-YIL :ARALIK 2013
TARĠH :20/12/2013
TÖVBE VE ĠSTĠĞFAR
Değerli Mü’minler!
İnsanoğlu hata ve yanlış yapmaya müsait,
günah işlemeye meyilli olarak yaratılmıştır. Ancak
mü’min olmanın gereği, hata yapınca hatasından
vazgeçmeli, işlediği günahlardan dolayı pişman
olup Allah’tan affını dilemelidir. Bu hususta sevgili
peygamberimiz: “Ademoğlunun hepsi günah işler.
Ancak, günah işleyenlerin en hayırlısı (işlediği
günahın arkasından hemen) tövbe edendir”(1)
buyurmaktadır. Çünkü günahlar, insanın manevi
dünyasını karartan birer leke gibidir. İstiğfar ise bu
lekeleri temizleyen su ve sabun gibidir. İstiğfarla bu
lekeler temizlenmezse gitgide insanın içini kaplar,
İnsan ruhunu karartır, her türlü vaaz ve nasihate
karşı duyarsız hale getirir. Bu durumu izah ederken
Sevgili peygamberimiz: “Mü’min bir günah
işlediği zaman, kalbin de siyah bir nokta/ bir leke
meydana gelir. Eğer tevbe eder, o günahtan
uzaklaşır ve güzel işler yaparsa kalbinde ki o leke
silinir ve kalbi cilalanır. Yok, eğer günahlarında
ısrar ederse, o siyah lekede gittikçe artar ve
nihayet bütün kalbini kaplar.”(2) buyuruyorlar.
Bu gerçeği teyit eden Kur’an-i Kerim:” Hayır!
Hayır! Onların yapageldikleri kötü işler, gitgide
kalplerini paslandırmıştır.(3) buyurarak, tevbeistiğfardan uzak kalanların hazin sonlarını böyle
haber vermektedir.
Muhterem Kardeşlerim!
Allah’a, peygamberlere, ahiret gününe ve
İslam’ın emrettiği diğer hususlara inanan bir kişi,
işlediği günahlardan dolayı kesinlikle ümitsizliğe
kapılmamalı
ve
ilahi
rahmetten
ümidini
kesmemelidir. Çünkü Cenab-ı Hak:“ De ki: Ey
kendilerine kötülük etmekte aşırı giden kullarım!
Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Doğrusu Allah, bütün günahları affeder. Çünkü
O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(4) buyurmaktadır. Bundan dolayı günahkâr kişi,
işlediği günahların büyüklüğüne değil, Cenab-ı
Hakk’ın rahmetinin genişliğine bakmalıdır. Allah’ın
biz kullarına açmış
Olduğu tövbe kapısını sık sık çalmalı, bağışlanma
dilemeli ve gerçek huzurun bunda olduğunu
bilmeliyiz. Sevgili Peygamberimiz, “bizlerin tövbe
etmesinden dolayı Rabbimizin sevincinin, ıssız
çölde birisinin devesini kaybedip de tekrar
bulduğundaki sevincinden daha fazla olduğunu
haber vermektedir.”(5)
Değerli Mü’minler!
Unutulmamalıdır ki, yapılacak tövbe ve
istiğfarın kabul olmasının da bazı kuralları vardır.
Mesela, eğer içinde kul hakkı bulunan bir günah
işlendiyse, hak sahibine hakkını ödemek veya helal
ettirmek gerekir. Kul haklarının dışında, Allah’a
karşı işlenmiş günahların tövbesi ise, yaptığına
pişman olmak ve bir daha işlememek üzer günahtan
tamamen vaz geçmektir. Ve yine unutulmamalıdır
ki, dinimiz tövbe ve istiğfarı, Allah ile kul arasında
gerçekleşen bir olay olarak görür. Müslüman tövbe
edip bağışlanma dilerken, başka bir yardımcıya ve
aracıya gerek duymadan görevini yerine getirebilir.
Çünkü tövbe ve istiğfar, kişinin Rabbi karşısında
kendi acziyetini kabullenip, Cenab-ı Hakk’a boyun
eğmesidir. Demek ki tövbe ve istiğfar kul için
rahmettir. Tövbe ve istiğfar, insanın ruhunu
sıkıntılardan kurtaran bir ilaçtır. Önemli olan
ruhumuzu teslim etmeden önce Yüce Allah’ın
rahmet kapılarından gereği kadar faydalanmalı ve
tövbemizi geciktirmemeliyiz.
Değerli Kardeşlerim!
Hutbemi mü’minlerin özelliklerinden
bahseden bir Ayetin mealiyle bitiriyorum:“Onlar
fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine
zulmettiklerinde Allah’ı anarlar, günahlarının
bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allahtan
başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, bile bile
yaptıklarında ısrar etmezler”. (6)
Allah tövbelerimizi kabul eylesin.
Hazırlayan: Mustafa Oktay Hallaçlar Köyü Camiiİmam -Hatibi / Havran
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
1-İbn-i Mace, Zühd: 30
2-Müslim, İman: 23
3-Mutaffifin Suresi: 14
4-Zümer Suresi:53
5-Riyazü’s- Salihin, cilt: 1, Sahife:19
6-Al-i İmran süresi:135