Ulaş Bardakçı - Hacibektaslilar
Transkript
Ulaş Bardakçı - Hacibektaslilar
20 YKR YIL: 1 SAYI: 54 23 ÞUBAT 2006 PERÞEMBE Hacýbektaþ’ýn görünmeyen yüzü Ara sokaklar Hacýbektaþ'ýn ara sokaklarýn tamamýna yakýný çamur ve su birikintisi içinde. Kanazisasyonlarýnýn patladýðý bölgelerde gölcükler oluþtu. Yeni açýlan ara yollar ise araçlarýn girmesine uygun deðil. Çamur ve su birikintisi Hacýbektaþ'ýn ara yollarýný kullanýlamaz hale getirdi. Yeni açýlan yollarýn ise araçlarýn geçmesi için uygun olmadýðý bildirildi. Yer yer asfalt yollarda derin çukurlarýn oluþmasý dikkat çekti. HABERÝ 3. SAYFADA Pancar çiftçisinin hali ne olacak? CHP Kýrþehir Milletvekili Hüseyin Bayýndýr Türkiye Büyük Millet Meclisi Baþkanlýðýna bir soru önergesi sunarak, pancar üreticilerinin maðduriyetlerinin giderilmesini istedi. Hacýbektaþlý bir devrimci Ulaþ Bardakçý ULAÞ'A AÐIT HABERÝ 3. SAYFADA Hele Ulaþ'a Ulaþ’a Ulaþ benzerdi güneþe Ulaþ kardaþ can veriyor Yüreðim düþtü ateþe Ücretlilerin üçte biri kaçak Ulaþ'ýn elinde mavzer Mavzeri türküye benzer Bizimkiler böyle ölür Böyle ölür bizimkiler Ücretli sayýsýndaki artýþa paralel bir önemli geliþmeyse, ücretlilerin kayýt dýþý çalýþtýrýlma eðilimlerindeki artýþ. Ýþ arayanlarý kaçak ücretli olarak iþi kabul etmeye zorlayan ana etmense, piyasada 2,5 milyon iþsizle rekabet etmek zorunda kalmalarý. HABERÝ 8. SAYFADA AKP yaðma yasalarýna imza attý Saðlýk Emekçileri Sendikasý Yönetim Kurulu yaptýðý yazýlý açýklamayla hükümetin saðlýk politikalarýný eleþtirdi. HABERÝ 6. SAYFADA Tohumlar düþtü topraða Dokundum yeþil yapraða Kurban olam kurban olam Seni yaratan topraða Cem Çobanlý’nýn Aþure Dayanýþmasý Gazetemizin basýldýðý matbaamýzda Aþure piþirmek istiyoruz. Malzemelerin temini, piþirilmesi ve daðýtýlmasýný Aþure’nin mantýðýna uygun bir dayanýþmayla yapmanýn doðru olacaðýný düþündük. Malzemeler için küçük katýlýmlar bekliyoruz. 441 29 16 no' lu telefonu arayabilirsiniz. Gelin birlikte kuralým sevgi kazanýný, birlikte pay edelim piþirdiðimiz aþureyi. Dr. E. Sabri Dündar Renk Kimilerince “ Üç günde rengini belli eden” Sulucakarahöyük Gazetesi'nin katýlýmcýlarýndan birisiyim. Bu renk meselesinde vurgulanmak istenenin olumsuz bir anlamda kullanýldýðý belli oluyor. yazýsý 2. sayfada Ýsmail Kaygusuz derlemesi 6. sayfada Geçmiþini yiyen bir Alevilik, geleceðini “Boðar” Esat Korkmaz “Yasaklý” bir felsefe-inanç ve öðreti olan AlevilikBektaþilik,“yasaklandýðý” alana “adýmýný” attýðýnda“belletilmiþ dünya” tarafýndan “bilincin ayaklar altýna alýnmasýna” son verdi: Doðasal deðerleri, doða-ötesi deðerlere karþý “harekete” geçirerek,“metafizik idealizmi” ideoloji edinmiþ dinsel toplumun sahte anýlarýný yerle bir etti. yazýsý 2. sayfada 7. bölüm 4. sayfada NÖBETÇÝ ECZANE BEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 31 39 Ev Tel: 441 30 39 2 GÖRÜÞLER Dr. E. Sabri Dündar Renk Kimilerince “ Üç günde rengini belli eden” Sulucakarahöyük Gazetesi'nin katýlýmcýlarýndan birisiyim. Bu renk meselesinde vurgulanmak istenenin olumsuz bir anlamda kullanýldýðý belli oluyor. Yani, bu rengin sarý, mavi, siyah, beyaz, yeþil, kahverengi olmadýðý belli, geriye de bir tek ana renk kalýyor,onuda ben söylemeyeyim de sizler bulun. Boyunlarýna asýlan renk yaftalarýyla yüzlerce yýl eziyet ve zulüm gören, itilen bir inancýn “Serçeþme”sinde ne kadar incitici olunabileceðini düþünmek en azýndan kibarlýk ve vicdan gereðidir. Zaten o kadar fazla ve acýmasýzca bu toplumun yüzüne vurulmuþtur ki, renk meselesi birde siz vurursunuz içeriden biri olarak olur biter. Biter mi? Bitmez. Demokrasiler birey veya örgütlü bireylerin, sivil toplum öðütlerinin, kuruluþlarýn özgürce renklerini belli edebildikleri, buna fýrsatlar tanýndýðý bir yönetim þeklidir. Çaðdaþ demokrasilerde herkes rengini ve düþüncesini söyleyebilmelidir. Gazete ve kitap çýkarabilmelidir. Böyle çaðdaþ demokrasiler þu anda dünyada mevcuttur ve sayýlarý artmaktadýr. Gazetemizin 21 Þubat Salý günkü sayýsýnda “Sanatýn Gerekliliði” konusunu iþleyen Nijat Ayvaz'ýn A.Toffler' den yaptýðý alýntý çok ilginçtir. Ellibin yýllýk insanlýk tarihinde sekizyüz kuþak geçtiðini altýyüzelli kuþaðýn ömrünün de maðaralarda geçtiðini söylüyor. sekizyüz kuþak içerisinde ancak son yetmiþ kuþaðýn yazýnýn saðladýðý olanaklar ile uygarlýklar yarattýðýný ve birbirleriyle etkili iletiþim kurduklarýný belirtiyor. Kalan altýyüzelli kuþaktan bize hiçbir yazýlý belge kalmamýþtýr, maðara duvarlarýna çizilen resimlerden baþka. Þubat Salý günü yayýmlanan Radikal Gazetesi'nin deðerli yazarý Murat Belge Kanada'da Montreal' de yollarda ve her yerde serbestçe gezen sincaplardan söz ediyor. Hatta evinin altýna yerleþen sincaplarýn gürültüsünden rahatsýz olan bir kadýn belediyeye þikayetçi oluyor. Kadýn sincaplar yüzünden strese girdiðini söylemiþ. Karþýsýndaki görevli “Ama haným efendi siz bir sinir hapý yutarsýnýz, ancak hayvanlar yutamýyor”diyor. Çaðdaþ dünya bu noktalarda bunlarla uðraþýyor. Medeniyet ve vahþi hayatý bir arada yaþatmaya çalýþýyor. Bizlerse Hacýbektaþ'ta 52 sayýya ulaþan bir yerel basýna en bildik, en acýmasýz nitelemelerle suçlamalar yöneltiyoruz. Çok amatör, soylu heveslerle bir araya gelip, bir çok maddi ve manevi zorluklara karþý bu gazeteyi yaþatmaya çalýþan insanlara neden bu kadar tahammülsüz ve sinirli olabiliyoruz? Neden yardýmcý olmak gibi bir kavram aklýmýzdan geçmiyor. Kimileri de birileri yapsýnlar bakalým da, sonra belki, zamanlarý gelince bir þeyler düþünürüz gibi aðýr delikanlý havalarý takýnýyorlar. Aydýn ve demokrat olduðunu zannedenler için çok mu erken zamanlar acaba? Bekleriz, ne çýkar!.. Maðara duvarlarýna çizilen resimler kadar kalýcý olabiliriz umarým. 23 Þubat 2006 Perþembe Geçmiþini yiyen bir Alevilik, Esat Korkmaz geleceðini “Boðar” “Yasaklý” bir felsefe-inanç ve öðreti olan Alevilik-Bektaþilik,“yasaklandýðý” alana “adýmýný” attýðýnda“belletilmiþ dünya” tarafýndan “bilincin ayaklar altýna alýnmasýna” son verdi: Doðasal deðerleri, doða-ötesi deðerlere karþý “harekete” geçirerek,“metafizik idealizmi” ideoloji edinmiþ dinsel toplumun sahte anýlarýný yerle bir etti. Alevi-Bektaþi Toplu Davranýþý Aleviler-Bektaþiler, dünün acýlarýnaanýlarýna ve kavgalarýna baðlýdýr; bunlardan sýyrýlarak geleceðe bakmasýný genellikle “beceremezler”; belirleyici, anýmsatýcý ve akýlcý bir sürüklemeyle hep düne, geçmiþe “taþýrlar” insaný. Ama biz biliyoruz ki geçmiþ olaylarýn tarihsel özelliði, ancak “geleceðe katkýlarý” ortaya çýktýðýnda tam olarak anlaþýlabilir. Bu topraðýn en gerçekçi “politikasý” olan Alevi-Bektaþi tarihinin “gelecek zamanýný” yaþýyoruz. Söyleyecek çok sözümüz olmalý. Geçmiþimize “vurgunuz”; anlýyorum ama geleceðimize “vurgun” olmazsak, günümüzü “kurmakta” zorlanýrýz. Tarihimize ilgisizliðimiz “suçluluða” dönüþmeden sýkýntýlarýmýzý “lokma” yapýp, yani sýkýntýlarýmýza “çözüm yollarýný üretip” umutlarýmýzý “evrenselleþtirmek” durumundayýz. Bir “karþýtlýk” içindeyiz: Ama karþýtlardan biri biz deðiliz. Bir yanda, AleviliðeBektaþiliðe yönelik “öç güden” içgüdü var; diðer yanda ise ikide birde kabýndan boþanan bu “öç güden” içgüdünün AlevilereBektaþilere yönelik kýyýmý. Yeter artýk demeyecek miyiz? Bu iki karþýtlýðýn tam da “karþý” olduðu yerde, 750 yýllýk toplumsal mücadeleler içinde kazanýlmýþ, laiklik ve demokrasinin güvencesi “Alevi-Bektaþi toplu davranýþý” var. Bu “davranýþýn” tarihsel-toplumsal nedenleri bilince-inanca taþýnýp “saðlýklý” bir “örgüt” donuna “dökülmesi” durumunda, çalýþanlarýyaratanlarý “esenliðe” çýkaracak “yeni olanaklar”ýn yaþama geçirileceðinden kimsenin kuþkusu yoktur. Geleceði þimdiden gören “egemen yargý”, içimizden “kimileri”ni de kullanarak harekete geçti bile. Bu devrimci içgüdüyü “zapdedebilmek” için, kendini yaratan “kaynak”tan koparýp, daha açýk bir anlatýmla geçmiþini “silip” “resmi” alana taþýyarak “terbiye etmek” istiyorlar. “Terbiye olmak” isteyenlere sözümüz yok. Terbiye olmak istemeyenlere “anýmsama” anlamýnda, Alevi-Bektaþi “hesaplaþmasýnýn” nerede-nasýl yapýlacaðýný kýsaca aktaralým istedik: Çünkü hangi “gerekçe”yle yapýlýrsa yapýlsýn “geçmiþini yiyen bir Alevilik, geleceðini boðar”. Aleviliði-Bektaþiliði yaratan insanlarýn Müslümanlýkla kitlesel düzeyde “tanýþtýklarý” dönemlerde Sünni Ortodoks ilkeler, toplumsal düzeyde “uygarlýðý çelmelemeye” çalýþan, aklýn kýlavuzluðunu hiçe sayan, düþünceyi ve bilimi “ters dönüþüm”le “dogmalar”ýn hizmetine sokan, “halk çalýþsýn yönetenler yesin” düzeninin sürdürülmesinden yana olan bir “inanç aðýrlýðý”na, bir “resmi dinsel ideoloji”ye dönüþmüþtü. Alevilik-Bektaþilik, bu “inanç aðýrlýðý”, bu “resmi dinsel ideoloji” altýnda ezilen, horlanan, yabancýlaþan Anadolu insanýnýn özgürleþme; baðýmsýz düþünme, haksýzlýða, sömürüye baþkaldýrma eylemleri “eþliði”nde Ortaçað karanlýðýndan sýzan ve geleceði aydýnlatan bir “ýþýk” olarak belirdi. Tanrý’yý, insan aracýlýðýyla konuþan, söyleyen, davranan bir eylemin içine “soktu”; insaný, þeriat varlýðýndan, bir “yorum”, bir “yetenek” varlýðýna yükseltti ve onu, yaþama, yaþamdan kaynaðýný alan bir geleneðe baðladý. Ama hiçbir zaman deðiþmezliðe tutsak etmedi; “doðru düþünme-doðru konuþma-doðru eylem” üçlemesinin yönlendiriciliðinde inandýðý gibi davranmasýný, düþündüðü gibi yaþamasýný saðladý. Aleviler-Bektaþiler, “kurtarýcý bâtýni bilinçle” donanmýþ “gönül erleri”nin kurmaylýðýnda; bir yandan, “inanç susuzluðu”na ve özlemlerine yanýt verecek bir “sezgisel akýl dünyasý” yaratarak þeriata tavýr alýrken, diðer yandan, doðanýn ve toplumun gereklerine göre düzenlenecek bir yaþam, yaþama ortamý için egemene “isyan” ettiler. Kýyýma uðramalarýna karþýn kan akýtmadan “gönül suyu” sunarak, Anadolu’yu içten ele geçirdiler; Anadolu insanýyla içlidýþlý, senli-benli oldular. Anadolu insaný bu yolda özlemini, sevgisini “gönül erleri” biçiminde “kiþileþtirdi” ve onlara “olaðanüstü”, “insanüstü” yetiler verdi. Onlar aracýlýðýyla ve “geriye dönüþüm”le Ýslamlýðý “yorumladý”; Ortodoks deðerleri, kimlikleri ve kurumlarý “deðiþime-dönüþüme” uðrattý; inanç zenginliðini, insan sýcaklýðýný, eþitsizliðe, sömürüye ve baskýya duyarlýlýðý kucaklayan “kutsal” bir “kültür” yarattý. Bu yolla AlevilikBektaþiliði, insaný insan yapan “özgürlüðü”, toplumu toplum yapan “demokrasiyi” ve direnmeyi olanaklý kýlan “dayanýþmayý” üretmenin; bu dünya sorunlarýný bu dünyada çözmenin, hesaplaþmayý “burada” yapmanýn; güzelliði, erdemi, mutluluðu, doðruluðu, saygýyý, sevgiyi, “düþ ürünü” bir dünyada deðil, “yaþanýlan yerde” aramanýn bir “aracý” durumuna getirdi. Bu kültürün geliþmesine koþut olarak “Tevalla” (Ehlibeyt’i, Ehlibeyt soyundan gelenleri sevme, onlarý sevenleri de sevme) ilkesi, “insanseverlik” zemininden bireyin temel insan haklarýna kavuþacaðý, toplumun kendi kendini yöneteceði, herkesin üretime katýlacaðý ve üründen hakça pay alacaðý bir “toplum” (kâmil toplum) için mücadele aþamasýna; “Teberra” (Ehlibeyt’e, Ehlibeyt soyundan gelenlere ve bunlarý sevenlere düþmanlýk gösterenleri sevmeme, bunlarý sevenleri de sevmeyip onlardan uzak durma) ilkesi ise “nefret” zemininden insana yönelik baskýya, aþaðýlanmaya, sömürüye karþý verilen mücadele aþamasýna evrildi. Bu geliþme, toplumda ezilen, sömürülen katmanlar, sýnýflar temelinde “çýkarlarý” ve “umutlarý” bir olan, ayný geleceðe koþan Alevi-Sünni tüm insanlarý kucaklayan; genelde “din kardeþliðini”, özelde “AleviAlevi/Sünni-Sünni kardeþliðini” yapaylaþtýran; “özgür birey”in, “özgür yurttaþ”ýn öne çýktýðý gerçek Alevi-Sünni kardeþliðinin maddi ve düþünsel temellerini de yarattý. Anadolu Alevi-Bektaþilerinin bu “anahtar konumu”; ekonomiyi ve politikayý güden egemen güçler için her zaman bir korku kaynaðý oldu. Bu nedenle her Alevi-Bektaþi bu konumunun bilincinde olmalý, sorumlu düþünmeli, sorumlu davranmalýdýr. Alevilik-Bektaþilik felsefesinde “maddeci düþünce temeli” inancýn “tuðlalarý”yla örülüdür; deyim yerindeyse “nicel boðuntuda”dýr. Eðer sürekli inanç yaný vurgulanýp pekiþtirilirse, her þey inancýn denetiminde ele alýnýrsa, nesnel yan “silinir” düþünce atýlým yapamaz, bu kültür insaný aydýnlýða çýkamaz, körlenir; giderek “kahrolsun büyük din”, “yaþasýn küçük din” anlayýþýný öne çýkarýr. Bu durum egemen güçlerin iþine gelir: 700 küsur yýldýr yaptýðý gibi AlevileriBektaþileri “dinsiz” olmamalarýna karþýn “dinsizlik”le suçlar ve yargýlar; düþünce yanýný “inanç” yanýyla perdeleyerek bu kültürü “boðmaya” kalkar. Ama Aleviler-Bektaþiler, düþüncelerinden dolayý “dinsiz” olarak deðil, toplum düzenini “maddeci bir yaþama anlayýþý” üzerine oturtmak isteyen, inançlarýný ise bu isteklerini tavra, eyleme, davranýþa dönüþtüren bir “manevi güç” olarak gören “devrimciler, ilericiler, aydýnlýk insanlar” olarak algýlanmak, þayet yargýlanmak gerekiyorsa böyle yargýlanmak istiyorlar. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkaný Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 36 51 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 30 18 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 30 52 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 31 42 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 HABER 23 Þubat 2006 Perþembe Hacýbektaþ’ýn görünmeyen yüzü Ara sokaklar Hacýbektaþ'ýn ara sokaklarýn tamamýna yakýný çamur ve su birikintisi içinde. Laðým kanazisasyonlarýnýn patladýðý bölgelerde lagým suyundan gölçükler oluþtu. Yeni açýlan ara yollar ise araçlarýn girmesine uygun deðil. HACIBEKTAÞ- Çamur ve su birikintisi Hacýbektaþ'ýn ara yollarýný kullanýlamaz hale getirdi. Yeni açýlan yollarýn ise araçlarýn geçmesi için uygun olmadýðý bildirildi. Yer yer asfalt yollarda derin çukurlarýn oluþmasý dikkat çekti. Ýlçede patlayan laðým kanallarý çeþitli mevkilerde pis sularýn birikmesine neden oldu. Laðým sularýnýn havalarýn ýsýnmasýna baðlý olarak insan saðlýðýný etkileyeceði bildirildi. Baðla mahallesinde patlayan laðým sularýnýn göletler oluþturduðunu bildiren mahallesi Çiçek sokakta oturan vatandaþlar “ Mahallemizde laðým kanalizasyonu patlamýþ durumda. Laðým suyu birikti. Kötü kokular evimize kadar geliyor. Yarýn havalar iyice ýsýnýnca bu durum tamamen saðlýðýmýzý tehdit edecek. Laðým suyu yol kenarýnda birikmiþ durumda. Bu çocuklar açýsýndan da tedirgin edici bir durum. Laðým suyu çamurlaþmaya da neden olmuþ durumda. Adeta küçük bir bataklýk durumu var.” dediler. Çevre kirliliðinden þikayet eden vatandaþlar “Ayrýca Toprak Mahsulleri Ofisi (T.M.O)' nin önü adeta çöplük gibi. Kurum ana caddenin üstünde. Kirli görüntü hiç hoþ deðil. Ýlçemize yakýþmýyor. Neden ilgilenilmiyor” diyerek , gazetenin bu sorunlara sahip çýkmasý gerektiðini belirttiler. Romanya temsilcisi Kapadokya’da NEVÞEHÝR Romanya Ýçiþleri Bakanlýðý Devlet Sekreteri (Müsteþarý)Anghel Andreescu ve beraberindeki heyet bugün (23 Þubat 2006) Kapadokya bölgesinin tarihi ve turistik merkezlerini ziyaret etmek üzere Nevþehir’e gelecek. Ýçiþleri Bakanlýðý Müsteþarý Þehabettin Harput’ un resmi konuðu olarak ülkemize gelecek olan Romanya Ýçiþleri Bakanlýðý Devlet Sekreteri (Müsteþarý) Anghel Andreescu, Nevþehir’de ilk olarak Kaymaklý yer altý þehrini ziyaret ettikten sonra Uçhisar Kalesi’ni gezecek. Daha sonra Göreme Esentepe Mevkiinden Göreme Vadisi’ni izleyecek olan konuk Romanya Ýçiþleri Bakanlýðý Müsteþarý Anghel Andreescu ve beraberindekiler Göreme Açýk Hava Müzesi, Zelve ve Paþabað ile çanak çömlek atölyelerini de gezdikten sonra Nevþehir’den ayrýlacak. 3 Pancar çiftçisinin durumu ne olacak? CHP Kýrþehir Milletvekili Hüseyin Bayýndýr Türkiye Büyük Millet Meclisi Baþkanlýðýna bir soru önergesi sunarak, pancar üreticilerinin maðduriyetlerinin giderilmesini istedi. KIRÞEHÝR- CHP Kýrþehir Milletvekili Hüseyin Bayýndýr Türkiye Büyük Millet Meclisi Baþkanlýðýna bir soru önergesi sunarak, Tarým Bakaný Mehdi Eker tarafýndan yazýlý olarak cevaplandýrýlmasýný istedi. Kýrþehir Milletvekili Hüseyin Bayýndýr þeker pancarý üreticilerinin sorunlarýný dile getirdiði soru önerisinde þunlarý söyledi: “Pancar ekiminde kota uygulamasý ekim alanlarýný giderek daraltýrken þeker pancarý üreticilerinin maðduriyetinin giderilmesi için yapýlan herhangi bir çalýþma var mýdýr? Þeker pancarý kotasý 2002 yýlýndan bu zamana kadar %42 oranýnda azalmýþtýr. Bu kota uygulamasýný daha ne kadar sürdürmeyi planlýyorsunuz? Kýrþehir ilinde ki pancar üretim kota daðýlýmý nedir? Partinize yakýn insanlarýn bu kotalar içinde payý yüzde kaçtýr? Þeker pancarý üretimi üzerinde IMF politikalarýný daha ne kadar sürdürmeyi ve bunu yaparken çiftçiyi daha ne kadar periþan etmeyi düþünüyorsunuz?” Sanayi ve Ticaret Bakaný Nevþehir’e geliyor NEVÞEHÝR Sanayi ve Ticaret Bakaný Ali Coþkun, bakanlýðý ile ilgili çeþitli temas ve incelemelerde bulunmak üzere 25 Þubat 2006 tarihinde Nevþehir’e gelecek. 25 Þubat Cumartesi günü akþam saatlerinde Nevþehir’e gelecek olan Sanayi ve Ticaret Bakaný Ali Coþkun, Nevþehir Valiliðini ziyaret ederek, Nevþehir Valisi Alaattin Turhan’dan ilin sorunlarýna iliþkin bilgiler alacak. Nevþehir Belediye Baþkaný Hasan Ünver’i de makamýnda ziyaret edecek Sanayi ve Ticaret Bakaný Ali Coþkun, ayný gün Kapadokya Dedeman Otel’de Nevþehir’li sanayi ve iþadamlarý ile de KAYIP ÝLANI Nüfus Cüzdanýmý kaybettim. Hükümsüzdür. Ercan Güney Karaburna bir toplantý yapacak. 26 Þubat 2006 günü de Özel Organize Sanayi Bölgesi’nde incelemelerde bulunacak olan Sanayi ve Ticaret Bakaný Ali Coþkun, daha sonra Nevþehir’den ayrýlacak. 4 ARAÞTIRMA Pir Sultan, aþaðýdaki nefeste Kalender Þah'a seslenmektedir. “Aman mürvet” diyerek onun kapýsýna gelmiþ, Pir'inin huzurunda özünü dâr'a çekmiþ, hatalarýný bir bir saymaktadýr. Kendini düþkün görüp, Pir'ine yalvarmaktadýr. Hatta vaktiyle “Hacý Bektaþ oðlunu (Balým Sultan kastediliyor olmalý) günahkar” görüp (Dergah'tan) uzaklaþmasýndan dolayý kendi kendine “yüzü kara” (iftiracý) nitelemesini yakýþtýrmaktan bile çekinmiyor. Pir Sultan Abdal, Pir Meydaný'nda özü dârda, müthiþ bir özeleþtiri vermektedir: Zahir batýn On'ki Ýmam aþkýna Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Pirim nazar eyle þu ben düþküne Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Bakmaz mýsýn cesedimin nârýna Elim ermez oldu cihan kârýna Yüzüm yerde geldim durdum dârýna Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Hacý Bektaþ oðlun günahkar gördüm Aradým isyanýmý özümde buldum Yüzümün karasýn elime aldým Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Erenler yolundan bir taþ kaldýrdým Gönül bahçesinde gülün soldurdum Bugün eksikliðim nefsi öldürdüm Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Pir Sultan’ým eydür karþýmda durma Gidip münkirlerle yol erkan kurma Alnýmýn karasýn yüzüme vurma Aman Þah'ým mürüvvet deyü geldim Pir Sultan Abdal kendini Þah'ýna, yani Piri Kalender Sultan'a baðýþlattýrdýktan sonra, nefeslerini, düvazlarýný en etkin propaganda silahý olarak kullanmaya baþlamýþtýr. Sazý elinde sözü dilinde daðlar aþmakta, ülkeyi köy köy, oba oba dolaþmaktadýr. Artýk Kalender; Þah'týr, Sultan'dýr, Hacý Bektaþ ve dört gözle beklediði Ali'dir O. Onun kiþiliðinde Hacý Bektaþ Veli'yi gördüðünü Pir Sultan Abdal þöyle dile getirir: Kuþ olup güvercin donunu geyen Uyan daðlar uyan Ali'm geliyor Mucizatýn cümle aleme bildiren Uyan daðlar uyan Ali'm geliyor 23 Þubat 2006 Perþembe Ýsmail Kaygusuz (...) Pir Sultan Abdal’ýn cisminde cansýn Gönlümün evinde kurulu hansýn Urum'un içinde sen bir Sultan’sýn Uyan daðlar uyan Ali'm geliyor Kalender Þah’ýn kurtarýcý lider olarak gelmekte olduðunu bildirirken, çekimser duranlara ve korkanlara güven veriyor. Onlarý býkmadan-usanmadan, toparlanýp ayaklanmaya çaðýrýyor: Muhammed Mehdi'nin hak sancaðýný Çekelim bakalým nic'olursa olsun Teber çekip münkirlerin kanýný Dökelim bakalým nic'olursa olsun (...) Münkirlerin sarayýný yýkalým Yýkalým bakalým nic'olursa olsun *** Serden baþka benim sermayem yoktur Verelim gaziler Ýmam aþkýna *** Gelin canlar bir olalým Münkire kýlýç çalalým Hüseyn'in kanýn alalým Tevekkeltü Taalallah (= Tanrýya dayandýmyaslandým) Mervan soyunu vuralým Padiþahý öldürelim Hüseyn'in kanýn alalým Tevekeltü Taalallah Açalým kýzýl sancaðý Geçsin Yezit'lerin çaðý Elimizde aþk býçaðý Tevekkeltü Taalallah Þah'ýnýn ve evlatlarýnýn, yani Alevi-Bektaþi halk yýðýnlarýnýn maddi-manevi gücünü açýklama gereði duyup, çatlak sesleri susturma yollarýna da baþvuruyor: Arkasý yok deme Þah'ým(ýn) oðlunun Zahirde batýnda yüzbin er vardýr Ondört masum ile Oniki Ýmam Yanýnca Muhammed'le Ali vardýr Önümüzce Rabbim sözüm piþirir Yaramaz sofular Þah'ý þaþýrýr Derviþler ar'oldu çiçek devþirir Arýnýn gömecinde balý vardýr Oddan kýlýçtan keskindir gülbengi Kýrmýzýdýr donu hem aldýr rengi Renginde dürüm dürüm alý vardýr (...) Pir Sultan'ým der ki vaktýn beklesin 7 Ýkrarýný mümin olan haklasýn Arif olan kalb evine saklasýn Erenlerin çok gizli yolu vardýr Pir Sultan Abdal “el-gün arasýna düþmüþ”, toplu halde “köpüklenmiþ sel gibi aþýp giderlerken” biraz kuþkulu, ama büyük umutlar içinde Þah'ýn yollarýndadýr. “Engürü daðýndan” çok ötelerde deðildir, Dergah ve baþýndaki Pir Kalender Þah. Dolayýsýyla topraðýný, yurdunu en güzel, en içten duygularla tanýmlamýþ olduðu aþaðýdaki þiirine “birçok kimse ile birlikte Pir Sultan'ýn Ýran'a, Þah'a giderken söylediði” yorumunu yapmak gerekmiyor. Engürü daðýndan (Ankara yöresinden) Ýran Þahý'nýn yolu mu sorulur? Ayrýca, þiirin içine, Ýran tahtýnda birincisi 1587 yýlýndan sonra görünen “Ala dað ardýndaki Þah Abbas” ifadesi çok sonradan girmiþtir. Aþaðýda görüleceði gibi söz konusu dörtlük, Pir Sultan Abdal'ýn nefesinin genel havasýna da kesinlikle uymamaktadýr. Engürü daðýndan bir yol azýttým Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Sarardý gül benzim döndü aynaya Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Nice pýnarým var dolar eksilir Ardýç dallarýna gök tekeler asýlýr Gýrcýlý boran tutmuþ beller kesilir Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Merdindendir deli gönlüm merdinden Ala Dað ardýndan Þah Abbas yurdundan Kanlý yaþ akýttým Þah'ýn derdinden Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Nice pýnarým var üstü bovalý (bentli) Taþý kimyalý da topraðý dualý Kayalarýmýz var þahin yuvalý Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Pir Sultan Abdal'ým coþup giderim El-gün arasýna düþüp giderim Köpüklenmiþ selim taþýp giderim Acap Þah'a giden yollar bu m'ola Pir Sultan Abdal'ýn “Þah'a gider ben bir bezirgan gördüm” diye baþlayan nefesinde “bezirgan” ve “katar” birer simgedir bizce. Üstü örtülü olarak, bezirgan, Kalender Þah'ýn yükselttiði isyan katarýna çaðrýdýr. Kendisi de artýk o katarýn ayrýlmaz eridir. Çünkü bu katar “hemen hakikatýn yolunu tutmuþtur.” “Ona hizmet eden ancak Dergah'a yeter”. Ayrýca “Bezirgan yükünü Yemen'den tutmuþ” betimlemesi, Kanuni döneminde Osmanlý'ya Yemen'in iç kýsýmlarýný kaybettiren Zeydi ayaklanmalarýný anýmsatmakta ve çok gezmiþ olan Pir Sultan'ýn oralara kadar uzanmýþ olduðunu düþündürmektedir. Katar çok güçlüdür; ona kâretmez Osmanlý haramisi. Þu dünyada çekilen vefasýzlýktan kurtulmak için tek fýrsat, bezirganýn katarýna girmektir. Þah'a gider ben bir bezirgan gördüm Ayrýlmam katardan ben þimden geri Hemen tutmuþ hakikatin yolunu Ayrýlmam katardan ben þimden geri Bezirgan yükünü Yemenden tutmuþ Ona hizmet eden Dergah'a yetmiþ (...) Bezirganýn yükü lal ile gevher Ona kâr mý kýlar harami safder (...) Þu yalan dünyada ne bulduk vefa Fýrsat elde iken giregör safa (...) Pir Sultan Abdal'ým aþýký çoklar Hiç kardaþ bulmamýþ kend'özün saklar Korktuðumuz yerden yaradan saklar Ayrýlmam katardan ben þimden geri Artýk zamaný gelmiþtir. Kalender Þah Ali'liðini göstermelidir ki “Ali kim olduðu bilinsin” O Þah'ýna, yukarýdaki nefeslerinde görüldüðü gibi hem “Ali” hem “Hacý Bektaþ” diyordu. Erenler evliyalar serçeþmesi Hacý Bektaþ Veli ise, torunlarýndan Kalender Þah da serçeþmedir. Þu halde “kendini teslim et bu ser çeþmeye” diyor Pir Sultan. Ama onun asýl istediði, tüm Anadolu Alevileri ve de ezilen halklar adýna dileði “Hazreti Ali'nin devrinin yürümesi ve yeryüzünü kýzýl taçlarýn bürüyerek Ýstanbul þehrinin alýnmasýdýr”. Hazreti Ali'nin devri yürüye Ali kim olduðu bilinmelidir Alay alay gelen gaziler ile Ýmamlarýn öcü alýnmalýdýr Kendini teslim et bu Serçeþme'ye Er odur ki birisinden þaþmaya Bin gaziye bir münafýk düþmeye Din aþkýna kýlýç çalýnmalýdýr Çaðýrýrlar filan oðlu filana Kýlýcý arþtadýr doðru gelene Ne itibar yezit kavli yalana Ya ser verip ya ser alýnmalýdýr Yeryüzünde kýzýl taçlar bürüye Münafýk olanýn baðrý eriye Sahib-i zamanýn emri yürüye Mehdi kim olduðu bilinmelidir Pir Sultan Abdal’ým ey Dede Dehman Kendini çevir de andan gel heman Ýstanbul þehrinde ol sahib-zaman Tac ü Devlet ile salýnmalýdýr (SÜRECEK) 5 BÝLÝM -KÜLTÜR - SANAT 23 Þubat 2006 Perþembe BÝR ÞAÝR Hasan Hüseyin Korkmazgil Adana Erkek Lisesi (1948), Ankara Gazi Eðitim Enstitüsü (1950) mezunu. Göksun'da (K.Maraþ) baþladýðý öðretmenlikten siyasi eylemde bulunduðu gerekçesiyle atýldý, tutuklandý, hüküm giydi. Daha sonra Gürün'de ve Sivas'ta arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlýðý, inþaat iþçiliði yaptý (1955-60). 1960'da Ýstanbul'a, sonra Ankara'ya yerleþti. Akis dergisinde çalýþtý, bir süre de Forum dergisini yönetti (1968-70). Suskunum Sana Demedim ki Hangi þiire baþlasam suskunum sana Dað göðsünde bir kaya diliyle suskun Güneþte kavrulan bir kum tanesi Çatlayan dudaklarým oluyor her gece Yaðmura suskun yaþamaya suskun Haykýrabilsem Belki bir nehir köpürebilir sesimde Silinebilir kuraklýðýn bütün izleri Upuzun çöller vadileþebilir içimde Bu kenti sevdim dedim Benim olsun demedim ki Hangi güzelliði özlesem suskunum sana Yürek boþluðunda bir of kadar suskun Özlüyorum seni masmavi Koþuyorum sana bembeyaz Ve kahroluyorum bir anda kapkara Ah oluyorum Of oluyorum Ve susuyorum Oysa haykýrabilsem Iþýk yumaðý bir pýnar olur soluðum Hangi türküye uzansam suskunum sana Aðýt aðýt, özlem özlem suskun Tut ki vurulmuþum Aþktan ve kandan bir damla olmuþum Bir saçlarýnýn rüzgarýna Bir de aðzýnýn kýyýlarýna konmuþum Hangi dalga silebilir beni senden Hangi kasýrga koparabilir Ben saç tellerinde bir ezgi olmuþum Coþkularýn her þahlanýþýnda Sana deprem deprem susmuþum Ve sana susmaktan inan ki yorulmuþum Yeter olsun gözlerinde ýþýk fýrtýnasý Sözlerinde baský yasasý yeter Hangi kavgayý özlesem suskunum sana Zafer sabahlarýnda gece kadar Bayram sabahlarýnda yas kadar suskun Böyle güzelliklere de Böyle suskunluklara da lanet olsun Al bu suskunluðumu al artýk Al ki Bütün gürültüler kahrolsun “pir sultan ölür dirilir” bak þu bebelerin güzelliðine kaþý destan gözü destan elleri kan içinde kör olasýn demiyorum kör olma da gör beni Sevdim dedimse akþam kýzýllýðýný Gönlüm gibi akýp giden þu çayý Þu ormaný þu denizi þu daðý Benim olsun demedim ki Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine Yürek çizen þimþeklerse kaçamak bakýþlarý Ýþte buna sevmek derler dedimse damda birlikte yatmýþýz öküzü hoþça tutmuþuz koyun deðil þu daðlarda san kendimizi gütmüþüz hor baktýk mý karýncaya kýrdýk mý kanadýný serçenin vurduk mu karacanýn yavrulusunu ya nasýl kýyarýz insana Çattýmsa acýlarýn en güzeline Yedirdimse uykularý o tatlý kuþa Benim olsun demedim ki Bu akþam kankýrmýzý þarap istiyor caným Bu akþam dünyanýn bütün þarkýlarýný Bu akþam dünyanýn bütün özlemlerini Bu akþam beni yalnýz býrakýn Bu akþam yalnýzca onu düþüneceðim Onu ve kendimi yalnýzca sen olmasan öldürmek ne çürümek ne zindanlarda özlem ne ayrýlýk ne yokluk ne yoksulluk ne ilenmek ne dilenmek ne iþsiz güçsüz dolanmak ne Oranlama gün gün ile barýþmalý kardeþ kardeþ duruþmalý koklaþmalý söyleþmeli korka korka yaþamak ne kahrolasýn demiyorum kahrolma da gör beni Bir sen eksiktin sarýyýldýz hoþgeldin Geç bakalým karþýma benimle içer misin Aðlar mýsýn içince burnuna çeker misin Gözyaþlarýn yakabilir mi dudaklarýmý Ama neden titriyorsun öyle sarýyýldýz kanadýk toprak olduk çekildik bayrak olduk döküldük yaprak olduk geldik bugüne ekmeði bol eyledik acýyý bal eyledik sýratý yol eyledik geldik bugüne Bak ben su taþýyorum ince elekle Ýðne deliðinden dünyayý geçiriyorum Bak ben aklýma uyup sarýyýldýz Durmadan aklýmý þaþýrýyorum Sen beni kaçýncý binden tanýyorsun ki Hadi bana çelik mavisi bir gece getir Hadi dostluklarý tek tek koparýp getir Alnýmdan öp beni e mi, yitik sýcaklýðýmý getir Gençliðimi çýlgýnlýðýmý deli günlerimi getir Ne o sarýyýldýz sen de mi aðlýyorsun 1 Soldan Saða 1) Konya'nýn bir ilçesi. 2) Bir baðlaç – Açýkça belli. 3) Bir malýn maliyeti ile satýþ deðeri arasýndaki fark. 4) (Tersi) Yapma, etme – Gaziantep'in bir ilçesi. 5) (Tersi) Ülkemizin plakasý – Dünya. 6) Bir ilimiz – Limited Þirketinin kýsa yazýlýþý. 7) Deðerli bir maden – Ýþ. 8) Ýleri yön – Eski dilde su – Unvan, nam. 9) Sürekli yayýn dergi. 10) Yanký- Yabanýl hayvanlardan biriBir haber ajansý. 11) Temizlik maddesi. 12) Asya'da bir ülke - Çok az kala. Yukarýdan Aþaðýya 1919. Ýtalya'da Benito Mussolini Faþist Parti'yi kurdu. 1945. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Almanya ve Japonya'ya savaþ ilan etti. 1951. Van'ýn Özalp ilçesinde 33 yurttaþ sorgulanmadan kurþuna dizilmiþti.Bugün yapýlan duruþmada Orgeneral Mustafa Muðlalý insanlarýn kurþuna dizilme emrini bizzat verdiðini söyledi. 1957. Küba'da Fidel Casto'nun önderliðinde gerilla savaþý baþladý. 1962. Harp Okulu Komutaný Albay Talat Aydemir ve arkadaþlarý 22 Þubat sabahý birliklerini harekete geçirdiler. Ayaklanma bir gün bir gece sürdü ve isyancý subaylar 23 Þubat sabahý Genelkurmay'a teslim oldular. Ýsyana katýlan birlikler yavaþ yavaþ kýþlalarýna döndü. 1975. Ýstanbul Sýkýyönetim Komutanlýðý tekstil iþkolunda uygulanacak lokavt ve grevleri yasakladý. 1977. Ortadoðu Teknik Üniversitesi rektörü Hasan Tan okulu kapattý. Öðrenciler jandarma gözetiminde yurtlarý terk etti.14 Þubat'ta rektör olarak atanan Hasan Tan öðrenciler tarafýndan protesto edilmiþti. 1981. Ýspanya'da darbe giriþimi oldu. Yarbay Tejero parlamentoyu Kýzýlýrmak kitabý nedeniyle hakkýnda 142. maddeden dava açýldý, yargýlandý, aklandý. Lise yýllarýnda þiir yazmaya baþlayan Hasan Hüseyin'in ilk þiiri 1959'da Dost dergisinde çýktý. Bu yýllarda mizahi hikayeleri de yayýmlandý. Kavel (1963) adlý kitabý ile 1964 Yeditepe Þiir Armaðaný'ný, Kýzýlkuðu (1971) ile TRT'nin 1970 Sanat Baþarý Ödülü'nü, Filizkýran Fýrtýnasý (1981) ile 1981 Toprak ve Nevzat Üstün þiir ödüllerini 1 2 3 4 5 6 1) Bir börek türü. 2) Elektrik ile çalýþan ev eþyalarý. 7 3) Kabiliyet– Türkiye'nin plakasý – Karbonat. 4) Konut – Fas'ýn plakasý – 8 Geniþlik. 5) Aklama – Üretim. 6) Þiir söylercesine -At üstü oturmalýk. 9 Rütbesiz asker – Aktinyumun simgesi – Nazi hücum kýtasý – Karakter. 8) Bir 10 Ýslamcý terör örgütü – Jamaika'nýn 11 plakasý. 9) Ýþaret – Duyarga“Adana”nýn ünlüleri. 10) Maðara – 12 Kýsaca dakika – Bir askeri araç. 2 3 ekilir ekin geliriz ezilir un geliriz bir gider bin geliriz 4 5 6 7 8 9 10 bastý, parlamenterleri 18 saat rehin tuttu; darbe giriþimi Kral'ýn müdahalesiyle önlendi. 1994. Cep telefonu þebekelerinin açýlýþý Baþbakan Tansu Çiller tarafýndan 1994 günü yapýldý. Çiller cep telefonuyla ilk görüþmeyi Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel'le yaptý. Ayný gün Baðýmsýz Þýrnak Milletvekili Mahmut Alýnak, Meclis'e sunduðu 50'ye yakýn yasa teklifinden bir sonuç alamadýðýný söyleyerek süresiz açlýk grevine baþladý. 1997. Ýskoçya'daki Roslin Enstitüsü bilim insanlarý ilk kez bir koyunun kopyasýný yaptýlar. 1998. Anayasa Mahkemesinin Refah Partisi'nin kapatýlmasýna iliþkin gerekçeli kararý Resmi Gazete'de yayýmlandý. Bugün Doðanlar 1685. Besteci Frederic Haendel. 1953. Roxy Music'in solisti Bryan Ferry. Bugün Ölenler 1965. Amerikalý komedyen Stan Laurel. 1971. Yazar ve þair Halit Fahri Ozansoy. Bianet.org 6 23 Þubat 2006 Perþembe kopan, bu nedenle koluna sýmsýký yapýþan bana, eðer kayýp düþersek patlayacak el bombalarýyla (ceplerinde en az iki tane vardý) ne hale geleceðimizi anlatýrken bile sokaðý çýnlatan kahkahalar atmama (hiç dikkat çekmememiz gerektiðini belirtmeliyim) yol açan ve bundan hiç rahatsýz olmayan bir Ulaþ anýmsadýðým. Yere serdiðimiz þilte benzeri nesnelerde uykuya hazýrlanýrken açýkta kalan sýrtýný örttüðümde, bu kez benim sýrtým açýk diye kalkýp beni örten ve bu karþýlýklý örtme eylemini komedi haline getirip evdeki diðer kiþileri çileden çýkaran bir Ulaþ. Blöflü piþti oynarken, polislerin evde en az 7 kiþi olduðuna inanmasýna yol açacak kadar gürültü yaptýðýmýz ve güldüðümüz bir Ulaþ. kaðýtlarýn deðeri ne olursa olsun hiç pas Kiþiliðini baþka hiçbir söze gerek kalmaksýzýn geçmediðim ve her oyunu sonuna kadar anlatabileceðine inandýðým bir anekdot da þu olsa sürdürdüðüm anlaþýldý. Kaðýtlarýn deðerini gerek: Polisle çatýþýyoruz. Hedef falan gördüðümüz bilmiyordum, açýkçasý fazla da aldýrmýyordum! yok. Öylesine ateþ ediyoruz. Benim küçük bir Oyunu ciddiye almadýðým için Mahir oldukça silahým var. Birkaç ateþten sonra tutukluk yapýyor, kýzgýndý ama bensiz oynayamayacaklarý için de hemen Ulaþ'a koþuyorum, gayet sakin alýp bir pazarlýk yapýldý. Bundan böyle elimde uygun düzeltiyor. Bu birkaç kez tekrarlanýyor. Hiçbirinde kaðýtlar olmadýkça oyunu açmayacaktým. Bu kurala en ufak bir sabýrsýzlýk ya da býkkýnlýk belirtisi ne kadar uyduðumu anýmsamýyorum, ancak göstermiyor. Bir ara dýþarýya atýlan el bombasý Mahir'le bir daha poker oynamadýðýmý biliyorum. kapalý olan panjura çarpýp odaya düþüyor. Ulaþ "Ulaþ ise Mahir'den farklýydý. Onun gergin ya yerinden fýrlayýp bana doðru koþuyor ve üzerime da sinirli olduðuna hiç tanýk olmadým. Üstelik kapanýp beni korumaya çalýþýyor. Ulaþ'la iki ayý aþkýn bir süre ayný evde kaldýk. Her Anýlar özneldir demiþtim. Doðrudur. þeyde eðlenceli bir yan bulabiliyordu. Kardan ve Anýmsadýklarým bende iz býrakanlar. Yine de Ulaþ'ýn düþmekten ödü koþullar ne olursa olsun çevresindeki insanlara sunduðu sevgisini, özgeciliðini yeterince ULAÞ'A AÐIT kanýtlayacak nitelikte anýlar. Yaþadýðým sürece onu bu Hele Ulaþ'a Ulaþ’a özellikleriyle anýmsayýp seveceðim." Ulaþ benzerdi güneþe (Kaynak: Cumhuriyet gazetesi, Ulaþ kardaþ can veriyor yazý dizisi: "Arkadaþlarý Yüreðim düþtü ateþe Anlatýyor", Oral Çalýþlar, 7 Mayýs 2002) Ulaþ'ýn elinde mavzer (CÇ' nin notu: Sevgili Mavzeri türküye benzer arkadaþým Ülkü'nün burada Bizimkiler böyle ölür anlattýðý polis baskýný olayý, 13 Böyle ölür bizimkiler Þubat 1972 pazar günü, Ýstanbul 1. Levent'teki Menekþe Sokak'ta bulunan bahçeli tek Tohumlar düþtü topraða katlý bir evde geçmektedir. Dokundum yeþil yapraða Çatýþma sonrasýnda her üçü de Kurban olam kurban olam pencerelerden atlayarak Seni yaratan topraða kaçmayý baþarýrlar. Ziya Yýlmaz ile Ulaþ Bardakçý bir Hacýbektaþlý bir devrimci Ulaþ Bardakçý Derleme: Cem Çobanlý 19 Þubat günü, 68 kuþaðý gençlik önderlerinden, THKP-C eylemcisi Ulaþ Bardakçý'nýn ölümünün 34. yýldönümü. 1947 yýlýnda Hacýbektaþ kasabasýnda doðdu. ODTÜ'de okudu. ABD'nin Ankara büyükelçisi Robert Komer'in makam aracýnýn ODTÜ bahçesinde yakýlmasý eylemine katýldý (15 Ocak 1969). Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) içindeki tartýþmalara aktif biçimde katýldý. Gençlik arasýnda Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerinin etkisinin artmasýnda önemli bir rol oynadý. Devrimin ancak savaþçý bir partiyle mümkün olabileceðini savundu. THKP-C'nin kuruluþuna katýldý ve parti tezlerinin ortaya çýkmasýnda etkili oldu. THKP-C'nin ilk genel komitesinde yer aldý ve para, malzeme bulma iþleriyle görevlendirildi. THKP-C'nin ilk silahlý eylemi sayýlan Küçükesat Ziraat Bankasý (Ankara) soygununa katýldý (12 Þubat 1971). Ýstanbul'da, Ýsrail baþkonsolosu Efraim Elrom'un kaçýrýlmasý eyleminde yer aldý (17 Mayýs 1971). 19 Þubat 1972 sabahý Ýstanbul'da Arnavutköy'de öldürüldü. (Kaynak: "Türkiye Solu Sözlüðü Solun Yüzyýllýk Öyküsü", Ýnönü Alpat, Mayýs Yayýnlarý, Ýzmir 1998. Daha ayrýntýlý yaþam öyküsünü, ayný yapýtýn 2003’te yayýmlanan geniþletilmiþ 2. baskýsýnda okuyabilirsiniz.) Dava ve eylem arkadaþý Ülkü Saðýr anlatýyor: "Anýlar fazlasýyla özneldir. Birisiyle ilgili anýlarýnýzý anlatýrken (özellikle de o kiþiyle çok uzun yýllar bir arada yaþamamýþ ve çok farklý þeyler paylaþmamýþsanýz) aslýnda kendinizi anlatýyorsunuzdur. Zira belli bir anda, belli koþullar altýnda o kiþinin sizin belleðinizde yarattýklarýdýr anýmsadýklarýnýz. Olaylar için de ayný þeyler geçerlidir. Ayný olayý yaþayan kiþiler çok farklý öyküler anlatýr size. Bu nedenle anýlarýmý anlatmaktan hep kaçýnýrým. Ne var ki, 70'lerde baþkaldýrý ve özgecilik ateþini tutuþturmuþ ve bu ateþte can vermiþ dostlarýmýzý anarken bu anýlara baþvurmak kaçýnýlmaz olur. "Bernard Shaw bizden uzakta olan yakýnlarýmýzýn kötü yanlarýný anýmsayarak kendimizi avuttuðumuzu söylese de, benim anýmsadýklarým sadece hoþluklar. Özellikle de Ulaþ'la ilgili olanlar böyle. Belki de Mahir'le çok kýsa bir süre bir arada kaldýðým ve onun THKP-C'deki bölünme nedeniyle son derece gergin olduðu bir dönemi paylaþtýðým için, onunla sadece bir poker oyununu anýmsýyorum. Birisinden ya da birilerinden haber beklerken çalýþamayacak kadar gergin olduðundan (o sýrada Kesintisiz Devrim yazýsýný yazýyordu) poker oynamayý önermiþti. Evde Ulaþ ve Ziya dýþýnda kimse olmadýðýndan zorunlu olarak beni de oyuna kattýlar. Birisi bana pokerin temel kurallarýný anlattý ve önüme fasulyeleri koydu. Oyun, görünüþte gayet iyi gidiyordu ancak bir terslik vardý. Genellikle ben kazanýyordum. Önce acemi þansý deyip geçtilerse de, Mahir iþkillenmiþti. Yine kazandýðým bir elden sonra kaðýtlarýmý görmek istedi. Ben de gösterdim. Oyunu açmak için gereken kaðýtlar deðilmiþ meðer! Ulaþ gülmekten kýrýlýyordu ama Mahir hiç de iþi hafife almamýþtý. Sorgulanmam sürdükçe oyun boyunca elimdeki FM 88.2 Kýrþehirin Sesi Radyosu üst sokakta koþarak kaçarken tesadüfen karþýlaþýrlar. Mevsim kýþtýr, hava oldukça soðuktur ve az önce sýcak bir evden dýþarý çýktýklarý için üzerlerinde yalnýzca gömlekleri vardýr. Silahlarýný pantolonlarýnýn içine sokmak zorunda kalýrlar. Bir taksiye binerler ve dikkat çekmemek için sürücüye, annelerin çok hasta olduðunu söyleyerek çok acele Þiþli'ye gitmek istediklerini söylerler. Þiþli'de taksiden indikten sonra, önceden kendilerine bildirilen Arnavutköy' deki eve gitmeye karar verirler. Bir baþka taksiyle Arnavutköy' e gelirler ama evi bir türlü bulamazlar. Geri dönerler. Ulaþ ertesi gün, altý gün sona yaþamýnýn sona erdirileceði Arnavutköy' deki eve yerleþir. Acaba ikinci kez de o evi bulamasaydý!.....) Hürriyet gazetesi, 20 Þubat 1972: "Güvenlik güçleri, dün sabaha karþý Fýndýkzade ve Arnavutköy'de (Ýstanbul) düzenlenen operasyonlar sonucunda, Ekim 1971'de Ýstanbul Maltepe Askeri Ceza ve Tutukevi'nden kaçan THKP-C üyesi Ulaþ Bardakçý'yý ölü, Ziya Yýlmaz'ý da ölü olarak ele geçirdi. Ýlk operasyon sabaha karþý 03.15'te Fýndýkzade'de düzenlendi. Ziya Yýlmaz'ýn evini 18 Þubat'ta tespit eden güvenlik güçleri, evi gözaltýna aldý. Ancak þüphe çekmemek için eve giriþ geceye býrakýldý. 19 Þubat'ta saat 03.00'e doðru anarþistlerin bulunduðu bina güvenlik güçlerince sarýldý. Çelik yelekli bir polis ekibi apartmana girerek, önceden saðlanan bir anahtarla dairenin kapýsýný açtý ve içerdekilere 'teslim ol' çaðrýsý yaptý. Çaðrýya silahla karþýlýk verilince güvenlik güçleri daireyi kurþun yaðmuruna tuttu. 6 dakika süren çatýþma sonucu evde bulunan Ziya Yýlmaz ile birlikte Þerafettin Serdar, Osman Cahit Ýyigün ve Hüseyin Özkan adlý kiþiler yaralý olarak ele geçirildi. Ýkinci operasyon ise sabah saat 07.00'de Arnavutköy'de yapýldý. Aldýklarý ihbar üzerine Ulaþ Bardakçý'nýn saklandýðý ve bir katýnda siyasi polis müdürü Mahmut Dikler'in oturduðu apartmaný kuþatan güvenlik güçleri çemberi daraltarak binaya yaklaþtý. Bu sýrada içeriden ateþ açýldý. Güvenlik güçleri de ateþe karþýlýk verdi. Bu arada çelik yelek giymiþ iki polis, karþý daireden çatýþmanýn olduðu daireye girdiler ve diðer görevliler de Ulaþ Bardakçý'nýn ateþ ettiði odaya yaklaþarak taramaya baþladýlar. Ulaþ Bardakçý aldýðý kurþun yaralarýyla olay yerinde öldü. Fýndýkzade ve Arnavutköy'de yapýlan operasyonlarda 1 albay ve 2 polis yaralanýrken, 9 örgüt üyesi de sað olarak yakalandý." Sahibi: Hacýbektaþlýlar A.Þ. adýna Naci Özçelik Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Aydýn Þimþek Genel Yayýn Yönetmeni: Osman Çoban Yönetim Yeri: Çarþý içi Esnaf Kefalet Koop. binasý kat: 2 Hacýbektaþ/ Nevþehir Tel-Faks: 0384 441 39 47 E-mail: [email protected] Þirket e-mail: [email protected] E-groups: [email protected] Web: www.hacibektaslilar.com Baský: Hacýbektaþlýlar A.Þ. Matbaasý Bala Mah. Bektaþ Efendi Sk. No: 38 Hacýbektaþ Tel-Faks: 0384 441 29 16 Pazar günleri yayýnlanmaz. Yayýn Türü: Yerel Süreli Yayýn Güneþli En Yüksek 0C En Düþük 0C Rüzgar Hýzý Rüzgar Yönü Nem Çið Noktasý 11 -1 9.04 km/s Güney 48 % 0 0C Ücretlilerin üçte biri kaçak AKP yaðma (Bianet) Ücretli sayýsýndaki artýþa paralel bir önemli geliþmeyse, ücretlilerin kayýt dýþý çalýþtýrýlma eðilimlerindeki artýþ. Ýþ arayanlarý kaçak ücretli olarak iþi kabul etmeye zorlayan ana etmense, piyasada 2,5 milyon iþsizle rekabet etmek zorunda kalmalarý. Ýstihdam ve iþsizlik ile ilgili yayýmlanan son veriler, ekonomide hala istihdam dostu bir büyüme iklimine geçilemediðini, büyümenin hýzlý temposuna raðmen iþsizlik oranýnýn azalmadýðýný, yaratýlmýþ görünen istihdamýn da "kayýt dýþý" bir özellik taþýdýðýný gösteriyor. Son 1 yýlýn verileri, * Ýþgücü olarak piyasaya taze emek çýktýðýný, * Yaný sýra tarýmdan tarým dýþýna iþgücü pompalandýðýný, Bu iþgücünün ücretli emeðe dönüþtüðünü, ücretlilerin yarýsýnýn da kayýt dýþý çalýþtýrýldýðýný ortaya koyuyor. 2004 yýlýnýn dördüncü yani son çeyreðinin iþgücüistihdam-iþsizlik verileriyle 2005'in "eylül-ekim-kasým" döneminin verileri þu gerçekleri sergiliyor. Ýþsizlerin sayýsý 60 bin arttý Son 1 yýlda, büyüme, canlýlýk belirtileriyle çalýþmak için iþ arayanlarýn, yani iþgücü olarak piyasaya çýkanlarýn sayýsý 386 bin artmýþ ve 2005 sonunda 24 bin 686'ya ulaþmýþ.Bu 386 bin yeni iþgücünün ise 327 bini istihdam edilmiþ, 59 bini iþsizler ordusuna katýlmýþ. Böylece iþsizlerin sayýsý yaklaþýk 60 bin artýþla 2 milyon 487 bine çýkmýþ. Bu, iþsizlik oranýnýn yüzde 10'dan yüzde 10.1'e çýkmasý demektir. Baþka bir ifadeyle, bu yýl ekonomideki büyüme yüzde 5 olarak gerçekleþse bile, istihdam artýþý yüzde 1,5'ta kalmýþtýr, iþsizlerin sayýsý azalmak yerine 60 bin kiþi daha artarak yüzde 10.1'i bulmuþ. Ýþsizlik oraný tarým dýþýnda yüzde 13'ü bulurken, gençler(15-24 yaþ grubu) içinde yüzde 19'a, kentlerde yüzde 22'ye ulaþmýþ. Ücretlileþmede 6 puanlýk artýþ: Sektörel olarak baktýðýmýzda, sektörler içinde bir iþgücü akýþý gerçekleþtiðini ve tarýmýn, son çeyrekler itibariyle 1 yýlda tarým dýþýna 988 bin iþgücü pompaladýðýný ve tarým dýþý kesimlerden hizmetlerle sanayinin, biraz da inþaatýn bu pompalanmýþ iþgücünü istihdam ettiðini görüyoruz. Tarýmdan akan iþ gücünün (988 bin) yaný sýra, piyasaya giren yeni iþgücü (386 binin 327 bini) sanayide, inþaatta ve hizmetlerde istihdam edilmiþler. Bu, 1 milyon 314 bin kiþilik bir istihdam demek. Ücretli sayýsýnýn son bir yýlda 1 milyon 90 bin arttýðýný dikkate alýrsak, tarýmdan gelenler ve iþgücü ordusuna yeni katýlanlarýn yüzde 82'si, "ücretli emek" olarak istihdam edilmiþler. Bu, ücretlileþmenin artmasý anlamýna geliyor. Böylece, ücretli ve yevmiyeli emeðin, toplam çalýþanlar içindeki payý bir yýlda yüzde 52.2'den yüzde 55.8'e çýkmýþ. Bir yýlda ücretlileþmede 6 puanlýk artýþ dikkat çekici. Ýþ arayanlar 2,5 milyon iþsizle rekabet etmek zorunda: Ücretli sayýsýndaki artýþa paralel bir önemli geliþmeyse, ücretlilerin kayýt dýþý yani, sigortasýz, kaçak çalýþtýrýlma eðilimlerindeki artýþ. 2004 sonunda 11 milyon 415 bin ücretli ve yevmiyelinin 4034'ü, yani yüzde 35'i kayýt dýþý çalýþtýrýlýyordu. 2005 sonunda 12 milyon 381'i bulan ücretli yevmiyelilerin 4 milyon 92 bininin, yani yüzde 33'ünün kaçak çalýþtýrýldýðý anlaþýlýyor. Son 1 yýlda 1 milyon 90 bini bulan yeni ücretlilerin yüzde 42'si kayýtsýz olarak iþe alýnmýþlar. Kuþkusuz, iþ arayanlarý kaçak ücretli olarak iþi kabul etmeye zorlayan ana etmen, piyasada 2,5 milyon iþsizle rekabet etmek zorunda kalmalarý. Yedek sanayi ordusunun durmadan büyümesi, iþverenlere iþe talip olanlarý kaçak istihdam etme imkanýný da veriyor. Ýþsiz ücretliler, sanayinin tekstil-konfeksiyon gibi emek yoðun alt sektörlerinde, inþaatta, hizmetlerin turizm, temizlik gibi alt sektörlerinde, net asgari ücretin bile altýnda ücretlerle istihdama razý oluyorlar. yasalarýna imza attý Saðlýk Emekçileri Sendikasý Yönetim Kurulu yaptýðý yazýlý açýklamayla hükümetin saðlýk politikalarýný eleþtirdi. Hükumetin sosyal güvenlik, ekonomi, eðitim ve saðlýk politikalarýný deðerlendirdi. Kaya Meclis gündeminde bulunan Genel Saðlýk Sigortasý (GSS) ve Sosyal Güvenlik yasa tasarýsýnýn geri çekilmesini istedi. KESK’e baðlý Saðlýk Emekçileri Sendikasý (SES) Yönetim Kurulu "AKP Hükümeti, IMF talimatlarýný yerine getirmede büyük bir heves gösteriyor. Bu hevesin bedelini ise ne yazýk ki emekçiler ve yoksul halk ödüyor. Bu hükümet son bir yýlda iþsizlik, yoksulluk ve yaðma yasalarýna imza attý" dedi. Özelleþtirmenin hiçbir fayda getirmediðini belirtilen SES Yönetim Kurulu açýklamasýnda, "Bu düzen kazananlarý koruyor, kaybedenleri yok ediyor. Üstelik yoksulluktan sistemi deðil, yoksullarý sorumlu tutuyor. Özelleþtirme ülkeye hiçbir fayda getirmedi. Verimlilik, istihdam, kalite artmadý. Özelleþtirilen 128 kuruluþta, her 10 sendikalý iþçiden 8'i iþten atýldý" denildi. Hükümetin gözünü emeklilik yaþý ile sosyal güvenliðe diktiðini belirtilen açýklamada; "Kýdem tazminatlarýný kuþa çevirmek, emeklilik yaþýný yükseltmek ve emeklilik maaþlarýný indirmek istiyorlar. 'Kamu reformu' adý altýnda kamusal alan tasfiye edilirken, personel rejimi yasalarý ve esnek üretim planlamalarýyla emekçiler örgütsüzleþtirilmek, köleleþtirilmek isteniyor." SES açýklamasýnda, hükümetin, Sosyal Güvenlik ve GSS yasa tasarýsýyla, "paran kadar oku, paran kadar yaþa, paran kadar insan muamelesi gör" politikasýný hayata geçirmek istediðini söyledi. Sosyal devleti ortadan kaldýran yasal düzenlemelere son verilmesini belirtilen açýklamada “Emekli olabilmek için ödenmesi gereken prim sayýsýnýn 9 bin iþ gününe çýkarýlmasýný eleþtirerek SSK, Bað-Kur ve Emekli Sandýðý'nýn tek çatý altýna alýnmak istenmesinin sefalette eþitlik anlamýna geldiði” vurgulandý. SES açýklamasýnda "Devletin sosyal niteliðinden vazgeçilmek isteniyor. Anayasanýn 2. maddesinde belirtilen 'devletin 4 temel niteliðinden hiçbiri diðerinden daha önemli deðildir. Demokratik, laik ve hukuk devleti ne kadar önemli ise, sosyal devlet o kadar önemlidir. Saðlýk hizmeti devletin lütfu deðil, halkýn hakkýdýr" denildi.
Benzer belgeler
Zaman başka nasıl olabilirdi?
16 Nisan 1997’de Kanal D’den Yalçýn
Doðan’a verdiði röportajda ise, askerlerin
anayasanýn kendilerine verdiði yetkiyi
kullandýklarýný belirtmiþti:
“Onlar konumlarýnýn gereðini anayasanýn
kendilerin...