Ekonomi 1 - Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası
Transkript
Ekonomi 1 - Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası
Ekonomi 1 Ekonomi 2 Ekonomi Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Dergisi u Yıl: 1 • Sayı: 2 u Sahibi Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat SARSIK u Sorumlu Müdür Önder ALKAN u Yayın Kurulu Rıfat SARSIK Önder ALKAN Mehmet KÖKTÜRK Alper PÜREN Kâmuran MISIRLI u Reklam ve Mali İşler Recep ACAR u Yönetim Yeri Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Atatürk Bulvarı No: 12 Çaycuma / ZONGULDAK Tel: 0372 6151073 Faks: 0372 6157326 www.caycumatso.tobb.org.tr e-mail: [email protected] u Yapım EKOL Medya Ltd. Şti. 435. Sokak No:5/7 Yüzüncüyıl/ANKARA Baskı Aydoğdu Ofset: Baskı Tarihi: 28.12.2009 u Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Dergisi 3 ayda bir yayınlanmakta olup, 1500 adet basılmaktadır. u Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Dergisi’nde yer alan yazılar aksi belirtilmedikçe Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası’nın görüşünü yansıtmaz, imzalı yazılarda belirtilen görüşler sadece yazarlarına aittir. u Dergiden kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir. içindekiler 3 Filyos Projesi heyecan veriyor 7 “Saltukova Havaalanı iç hat seferleri ile desteklenmeli” KGF şimdi daha güçlü 8 16 12 Çaycuma TSO Filyos Limanı ile ilgili Raporunu Ulaştırma Bakanlığı’na iletti 16 Hisarcıklıoğlu: “Çaycuma Batı Karadeniz’in lokomotifi olacaktır” 11 15 Odamız I. Meslek Grubu Toplantısı yapıldı FİLYOS - TIOS Çaycuma TSO “22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara” Fuarında 19 23 22 Kısa çalışma ödeneği nedir ve hangi durumlarda uygulanır? 26 Avrupa Birliği’nde Fikri Haklar 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı Çayır Mağarası 33 Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarım Uygulamaları Ç aycuma’nın her geçen gün geliştiğini görmek bizleri mutlu etmektedir. Odamız başta olmak üzere Çaycuma’da faaliyet gösteren her kurum ve kuruluşun ortak çabası ilçemizi sürekli gelişen, büyüyen ve herkesin örnek gösterdiği bir merkez haline getirmektir. Bu konuda yıllardır gerçekleşmesi için yoğun çaba gösterilen Filyos Projesi’nin oluşumu ve gerçekleştirilmesi yönünde her kesimden destek görmesi de bu konudaki çabaların önemli bir göstergesidir. Bölgemize bu konuda büyük değer verilmektedir. Bunun altında yatan temel sebep de bölgemizin gerçekten her açıdan bu büyük projeye ev sahipliği yapacak özellikleridir. Denizyolu, havayolu, karayolu ve demiryolu imkânları, önemli merkezlere yakınlığı, arazi yapısı, iklim özellikleri, doğal güzellikleri ile her açıdan cazibe merkezi olan bölgemizin bu konuda tanınmasını ve değerlendirilmesini sağlamak da hepimizin boynunun borcudur. Filyos Projesi’ne isim veren Filyos Irmağı’nın denize kavuştuğu beldemiz Filyos bir süredir turizm konusunda önemli bir gelişmeye de evsahipliği yapıyor. Filyos beldesinin altında yatan tarih günışığına çıkarılıyor. Bölgenin geçmişinde de ticari hayatın yoğun olduğunu gösteren bir kent olduğunu gösteren bu kalıntılarla bölgemizin Karadeniz’in Efes’i olmasına az kaldı. Bilindiği gibi Filyos antik çağdan itibaren önemli bir ticaret merkezi olarak kullanılmış olması bölgede ticaret kültürünün yerleşmesini sağlamıştır. Bölgemizde Cumhuriyet öncesi döneme de dayanan, cumhuriyetin ardından da devlet eliyle kurulan ve işletilen kömüre dayalı yatırımların bulunması, TTK başta olmak üzere KİT’lerin ve ağır sanayi tesislerinin ağırlık kazandığı bir ekonomik yapıya sahip olması ile özel sektörün eksikliğinin yarattığı sıkıntılar artık bu yapının değişmesi zorunluluğu ile ilgili alternatiflerin hayata geçirilmesini gerekli kılmaktadır. Zaten Filyos Projesi ve barındırdığı liman, organize sanayi bölgeleri, santraller, üniversite ve diğer yatırımlar da bu gereklilik nedeniyle ortaya çıkmıştır. Elimizde Filyos Vadisi gibi bir her açıdan değerlendirilebilecek bir kaynak varken yatırımlar konusundaki 4 heyecanımızı her fırsatta paylaşıyoruz. Yine bölgemizin ekonomisini canlandıracak her türlü yatırıma gereken desteğin verilmesi şarttır. Özellikle turizm açısından değerlendirilmemiş Çayır Mağarası, Göldağı, Balat gibi birçok değerimize sahip çıkılarak yatırıma dönüştürülmesi gerekmektedir. Arazi yapısı ve iklim koşulları ile bölgemizin tarım ve hayvancılık konusunda birçok yatırıma müsait olduğu da bir gerçektir. Ancak yapılan yatırımların büyük ölçekli ve ekonomik bir işletme mantığıyla gerçekleşmesinde yarar vardır. Bu konuda da arazilerin birleştirilmesi, iyileştirilmesi ve ilgililere kullandırılması ile ilgili bazı uygulama ve yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bilinçli yapıldığı sürece bölgemizdeki her tarım ve hayvancılık faaliyeti kârlı bir yatırıma dönüşecektir. Ayrıca ormanlarımız konusunda da oldukça zenginiz ama orman ürünlerimizi yeterince ekonomik yatırıma dönüştüremiyoruz. Bu konuda da bazı düzenlemeler yapılarak, ormanlarımızı ekonomiye dahil etmek gerekmektedir. Bölge halkı olarak isteğimiz her geçen gün artan ekonomik sıkıntılara son verecek gelişmelerin yaşanmasıdır. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası olarak her zaman bölgemizi geliştirecek yatırımların gerçekleşmesi için gereken çalışmaları yapmaktayız. Saygılarımla… Rıfat SARSIK Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekonomi 5 Ekonomi Çaycuma’ya atanmadan önce ilçemiz ile ilgili bir bilginiz var mıydı, ilk izlenimleriniz ne oldu? Çaycuma Filyos Vadisi üzerinde doğal güzellikleri ile önceden biraz bildiğim bir ilçedir. Coğrafi güzellikleri, sıcak – samimi, iletişime açık insan yapısı ile hem Çaycuma ile hem de Çaycumalılarla ilgili ilk izlenimlerim gayet olumludur. Çaycuma’nın genel olarak ekonomik ve sosyal hayatını hakkında bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylersiniz? Çaycuma’da yaşayan insanlarımızın önemli bir kısmını sabit gelirliler teşkil etmektedir. Bunların önemli bir kısmı da madencilik sektöründe işçi veya emekli olmuş kişilerdir. Elimizdeki istatistiklere göre 25.000’e yakın SSK’dan emekli olmuş insanımız vardır. İlçemizde bulunan kağıt fabrikası OYKA’nın da ilçemize ve ilçemiz ekonomisine artısı oldukça fazladır. Yaklaşık 280 kişi bu fabrika da istihdam edilmektedir. İlçemizde İl Özel İdaresi, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası ve Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası ortaklığı ile 1992 yılında resmen kurulan ve 2003 yılı sonu itibarı ile altyapısı ile birlikte tamamlanmış bir Organize Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi’nin alanı 125 hektar olup 67 sanayi parseli mevcuttur. Bu parsellerin 46’sının yatırımcılarımıza tahsisi yapılmıştır. 24 parsel henüz boş durumdadır. Mevcut yatırımcılarımızın 24’ü üretimdedir, 8 yatırımın inşaatı bitmiş, 2 yatırımın da inşaatı devam etmekte olup 3 yatırımcımızın da proje aşamasında yatırımı söz konusudur. Organize Sanayi Bölgemize yönelik teşvik ve muafiyetlerin artırılması gerek- 6 mektedir. Ayrıca doğalgazdan da faydalanmamız gerekmektedir. Bu konu Sayın Valimiz tarafından ciddi bir şekilde takip edilmekte, BOTAŞ ile görüşmeleri devam etmektedir. Kısa sürede sonuç alacağımızı ümit ediyorum. Tarım sektöründe maalesef topraklarımız elverişli olmasına rağmen tarımsal üretim fazla değildir. Birkaç köyümüzde, özellikle Kayıkçılar köyünde seracılık ve meyvecilik belli bir aşamaya gelmiş ise de yine de istenilen düzeye ulaşılmamıştır. Kooperatiflerimiz kanalıyla Çaycuma’da üretilen sütler toplanmaktadır. Günde yaklaşık 40 ton süt toplanmaktadır. Fakat hem tarımsal üretimimizi hem hayvancılığımızı geliştirmemiz gerekmektedir. Filyos Vadisi Projesi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Filyos Vadisi Projesi’ni incelerken hakikaten heyecanlanmamak elde değil. Zonguldak ve bölgenin en önemli kalkınma projesi… Uzun yıllardır gündemde olduğu için bazı Çaycumalılarda gerçekleşmeyeceğine dair fikirler de tezahür etmiş. Aslında incelendiğinde görülecek ki, organize sanayi bölgemiz, havaalanımız gibi yatırımlar da bu projenin bir parçası… En son yaklaşık 8 km.’lik sedde projesi Filyos nehrinin denize döküldüğü yerden iç kısma doğru olmak sureti ile ihale edildi. Şu an serbest bölge çalışmaları da devam etmektedir. Filyos Vadi Projesi bölgenin amiral projesidir. İlçemizi de bölgede lokomotif şehir yapacak projedir. Sayın Valimiz Erdal ATA da bu projenin her safhasında büyük gayret sarfediyor. Gerçekleşmesi için tüm aşamaları bizzat kendisi takip ediyor. Sanayi yatırımlarının yanısıra tarımsal faaliyetlerde yaşanan gelişmeler ve Çaycuma’nın konumu ile ilgili neler aktarabilirsiniz? Çaycuma şu anda istediğimiz Ekonomi düzeye henüz ulaşmış değil. Tarımsal envanterimize bakınca bu durum hemen hemen anlaşılıyor. İlçemizde 885 adet plastik sera, plastik alçak tünel sera ise 930 adettir. İlçemizde mevcut tarla arazisi 216 dekar olup, burada buğday, arpa, yulaf, mısır vb. ürünler ekilip biçilmektedir. Yine İlçe Tarım Müdürlüğümüzün verilerine göre büyükbaş hayvan sayımız 22.184, broiler tavukçulukta ise 83 adet çiftlik ve 1.300.000 adet / devre kapasitemiz mevcuttur. İlçemizde uygulanan AB aktif istihdam tedbirleri hibe programı kapsamında bodur meyve yetiştiriciliği projesi uygulanmış olup çiftçilerimize bodur meyve yetiştiriciliği eğitimi verilmiştir. Yaptığımız köy gezileri ve incelemelerinde köylerimizdeki arazilerin büyük bir kısmının boş olduğunu müşahade ettim. İlçemizde tarımsal faaliyetleri yeniden canlandırmalıyız. Geleneksel tarım ürünlerinden ziyade piyasa değeri olan ürünlere yönelmeliyiz. Bu konuda özellikle vakfımıza müracaat eden insanları da bu projelere yönlendiriyoruz. Bu kapsamda 34 kişiye seracılık projesi hazırlayıp genel müdürlüğe gönderdik. Şu an ise bodur meyvecilik projesi üzerinde çalışıyoruz. Çaycumalıların gelişmelere ve çalışmalarınıza bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çaycumalılar iletişime, diyaloga açık, sosyal bir yapıya sahip insanlar. Tarımsal konulara hassasiyetleri oldukça yüksek. Çaycumalılar belli hedefleri, amaçları, hizmetleri gerçekleştirebilmek için bir araya gelerek birçok konuda kolektif hareket edebilmektedirler. İlçemizin sorunlarına sahip çıkacak çözüm ve sorumluluk makamında olanları da destekleyeceklerdir diye düşünüyorum. Çaycuma’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının durumunu değerlendirebilir miyiz? İlçemizde dernekler büromuza bağlı 146 dernek mevcuttur. Bu sayının yüksek oluşu Çaycuma’da sivil toplum örgütlenmesinin belli bir aşama kay- dettiğini de göstermektedir. Çaycumalıların kolektif hareket edebilme motivasyonuna sahip olduğunu görüyoruz. Sivil toplum örgütlerimiz de kendi alanlarında oldukça duyarlı faaliyetlerde bulunmakta, zaman zaman bizlere de öneriler getirmektedirler. Birçoğu kaymakamlığımızla irtibat halinde kendi faaliyet alanı ve hedef kitlelerine ait sorun ve önerilerde bulunuyorlar. Ben de kaymakam olarak sivil toplum örgütlerinin önerilerine önem vermekteyim. Aldığımız kararlarda da sürece onların katılmasını istiyoruz. Birçok toplantıya da sivil toplum örgütlerimizi ve temsilcilerini davet ediyoruz. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ticaret ve Sanayi Odamız ilçedeki en önemli meslek odalarından biridir. Çaycuma’ya geldiğimden beri hem Oda Başkanımız Sayın Rıfat SARSIK, hem de Meclis Başkanı Sayın Zeki YURTBAY şahsıma ve kaymakamlığıma her konuda 7 Ekonomi destek olacaklarını dile getirmiş ve hissettirmişlerdir. Ben de fırsatını bulmuşken hem Sayın SARSIK’a, hem Sayın YURTBAY’a ve tüm Ticaret ve Sanayi Odası üyelerimize bu hassasiyetlerinden ötürü teşekkür ediyorum. Son olarak okurlarımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Çaycuma Belediyemiz, belde belediyelerimiz, tüm siyasi partilerimiz, meslek odalarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve Çaycumalı hemşehrilerimiz ile birlikte ilçemiz için çalışacağımızın altını çizerek belirtmek isterim. Sayın Kaymakamımıza bizlere vakit ayırarak değerli görüşlerini paylaştığı bu söyleşi için teşekkür ediyoruz. Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman’ın Özgeçmişi 1975 yılında Kırıkkale’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kırıkkale’de tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi’ni bitirdi. 2000 yılında açılan Kaymakamlık sınavında başarı göstererek Kaymakamlık mesleğine girdi. Afyonkarahisar – Bayat, Artvin - Şavşat ve Şanlıurfa- Harran ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Evli ve bir kız babasıdır. 8 Ekonomi / Haber Çaycuma TSO’dan TOBB Başkanı’na ziyaret Hisarcıklıoğlu: “Çaycuma Batı Karadeniz’in lokomotif i olacaktır” Ç aycuma Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Sarsık, Yönetim Kurulu Üyeleri Ergün Çelik, Önder Alkan, Mehmet Köktürk, Genel Sekreter Alper Püren, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman ve Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen ile birlikte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na Filyos Vadi Projesi, Havaalanının iç hat seferlerine açılması, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin ek derslik ihtiyacı gibi konularda bilgi vererek destek istedi. Ziyaretten memnuniyetini ifade eden Rifat Hisarcıklıoğlu “İlçenin sorunlarıyla ilgili olarak Oda Başkanımız Rıfat Sarsık ile sürekli görüşü- yoruz. Çaycuma ilçesi Batı Karadeniz bölgesinin lokomotifi olacaktır. Bizler de elimizden geldiği kadar sizlere yardımcı olacağız” dedi. Ziyaret sonrası Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık, “TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile her fırsatta bölge sorunlarını görüşüyoruz. Kendisi bize her zaman destek olmaktadır.” dedi. Öte yandan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Eurochambres Yönetim Kurulu Birinci Başkan Yardımcılığı görevine seçilmesi TOBB camiasında büyük bir memnuniyet uyandırdı. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık, “Sayın Hisarcıklıoğlu’nun bu büyük başarısı camiamızda büyük bir sevinç uyandırmıştır. Kendisini bu başarısından dolayı kutluyoruz.” şeklinde konuştu. 9 Ekonomi / Haber KOBİ’lere Destek Protokolü imzalandı KGF şimdi daha güçlü Çaycuma TSO Başkanı Sarsık KGF’nin güçlenmesiyle KOBİ’lerin bankalara karşı olan teminat sorununun ortadan kalkacağını söyledi. H azine Müsteşarlığı’ndan Kredi Garanti Fonu’na 1 milyar TL’lik kaynak aktarımına ilişkin protokol imzalandı. TOBB Başkanı M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU’nun evsahipliğinde gerçekleştirilen törende, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali BABA- CAN, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN’ün yanısıra, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarı İbrahim ÇANAKÇI, T. Bankalar Birliği Başkan Vekili Varol CİVİL, KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN, Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Faik YAVUZ ve Kredi Garan- ti Fonu’un (KGF) 240 Milyon TL’ye çıkartılan sermayesine iştirak eden bankaların genel müdürleri hazır bulundu. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık “Kredi Garanti Fonu, 1991 yılında 20 bin TL sermaye ile 6 kurumun ortaklığında özel bir kanunla kurulan küçük bir kuruluş olmaktan çıkarak bugün, TOBB ve KOSGEB’in sermaye artışına iştiraki ile 20 seçkin Bankamızın da toplam 80 milyon TL ile ortak olarak katılmasıyla, 240 milyon TL sermayeli, güçlü bir kuruluş haline gelmiştir. Bu sermaye artırımı ile TOBB, KOSGEB ve Bankalar, yaklaşık yüzde 33’lük oranlarla eşit ortaklar hale gelmişlerdir” dedi Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık şöy- 10 Ekonomi / Haber le devam etti “KOBİ’lerimizin içinde bulunduğu sorunların en önemlisi de finansman sorunudur. Kurumsal yapılanma eksikliği ve yetersiz teminat yapısı nedeniyle bankalar, KOBİ’lere kredi vermekte tereddüt ediyor veya yüksek teminatlar talep etmelerine sebep olmaktadır. İşte bu noktada Kredi Garanti Fonu KOBİ’lerin finans kuruluşlarına karşı teminat eksikliğini tamamlayarak, finansmana erişimlerine imkân sağlamaktadır. Hazine tarafından sağlanan 1 milyar TL kamu kaynağı ile oluşturulması hesaplanan 10 milyar TL tutarındaki kredi hacmi sayesinde, çok daha fazla KOBİ, finansmana erişecektir. Kamunun sağladığı kaynağı etkin ve doğru bir şekilde kullanmak üzere, bazı kıstaslar da belirlenmiştir. Buna göre, 30 Haziran 2008 tarihinden önceki 2 yıl içinde takibe düşmüş veya vadesi geçmiş borcu bulunmayan KOBİ’ler bu kaynaktan yararlanabilecektir. Bu kapsamda asgari 6 ay, azami 4 yıl vadeli olarak kullandırılacak kredilerin yüzde 65’ine Hazine garantörlüğü ile KGF tarafından kefalet sağlanırken, kredi riskinin yüzde 35’i Bankalar tarafından karşılanacaktır. KOBİ’lerimiz için son derece faydalı olacak bu protokol için emeği geçenlere teşekkür ediyor ve bu desteğin KOBİ’lere faydalı olmasını temenni ediyorum. Bu protokol ile ekonomik kriz sonrası sıkıntıya düşen KOBİ’lerin hedef alınmıştır. Fakat zaten 5 - 10 yıl gibi daha uzun süredir sıkıntı içerisinde bulunan KOBİ’lerin derdine deva olmayacaktır.” KOBİ’lere Kredi Destek Paketi Aşağıda belirtilen 2 tür kredi programı uygulanacaktır; 1- Yeni Kredi Destek Paketi 100 Bin İşletme’ye 2.5 Milyar Tl Kredi İlk 3 Ayı Ödemesiz, Toplam 15 Ay Vadeli (Aylık eşit taksitler halinde geri ödenecek) İşletme Başına Üst Limit 25.000 Tl İşletme Sahibi Kadın İse 30.000 Tl Kredi Faizinin % 75’İni KOSGEB, %25’İni Krediyi Kullanan Ödeyecek. 2- Acil Destek Kredisi - Sel felaketi nedeniyle iş yerleri zarar gören, faaliyetleri aksayan, bunu da ilgili resmi makamlardan belgeleyen ve KOSGEB Veri Tabanı’na kayıtlı olan işletmeler faydalanabilecek. - Üst Limit 100.000 Tl - İlk 6 Ay Ödemesiz Toplam 24 ay (Aylık eşit taksitler halinde geri ödenecek) - Acil Destek Kredisi Faizinin Tamamını KOSGEB Ödeyecek. Kredi Garanti Fonu Bu Süreçte Devrede Teminat sıkıntısı yaşayan KOBİ’ler için Kredi Garanti Fonu bu süreçte devrede olacak, Kredi Garanti Fonu’nun şartlarının bu programlardan yararlanacak KOBİ’lere yüzde 50 indirimli olarak uygulanacaktır. KOSGEB Veri Tabanına Kayıtlı Olma Şartı Var Kredi Faiz Desteği Programlarına başvuru koşulları ile başvuru yapılacak bankalar önümüzdeki günlerde kamuoyuna ilan edilecektir. Bu kredi Faiz Desteği Programlarından yararlanmak isteyen KOBİ’lerde KOSGEB Veri Tabanına kayıtlı olma şartı aranacak. Kayıt İşlemleri: http://www.kosgeb.gov.tr/basvuru.html adresinde başvuru için yapılması gerekenler, kredi kapsamında desteklenecek ve desteklenmeyecek sektörler belirtilmektedir. Gerekli Evraklar: İmza Sirküleri, Vergi Levhası, Oda Kayıt Belgesi, Sicil Gazetesi, Muhasebeci Onaylı 2008 Yılı Bilanço Ve Gelir Tablosu (Bilanço Çıkmayan İşletmelerden Hesap Özeti İstenir), 2008 Yılı Toplam Çalışılan Gün Sayısı (Aylık Sgk Prim Tahakkuk Belgelerinde Belirtilen Gün Sayılarının 12 Aylık Toplamı), İşletme Yetkilisi Nüfus Cüzdan Fotokopisi Internet üzerinden başvurusunu tamamlayan işletmeler gerekli evrakları hazırlayarak KOSGEB Zonguldak Müdürlüğü’ne müracat edeceklerlerdir. Tel: 2533648, 2536749 Faks: 2522953 Adres: Çaydamar Mevkii /Zonguldak 11 Ekonomi / Haber Çaycuma TSO Başkanı Sarsık: “Saltukova Havaalanı iç hat seferleri ile desteklenmeli” Ç aycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık yaptığı açıklamada “Saltukova Havaalanı İçhat seferleriyle desteklenmelidir” dedi. Çaycuma TSO Başkanı Sarsık’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle. “Saltukova Havaalanı, yapımından açılışına kadar her aşamada bölge insanının havaalanına olan inancı ve desteği ile Temmuz ayından itibaren Almanya seferleri ile hizmet vermeye başlamıştır. Bölge insanının havaalanına olan inancı “dağ tıraşlanması” na verdiği destekle de somutlaşmıştır. Almanya seferleri ile tarifeli uçuş hayali gerçekleşen Saltukova Havaalanı Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın ulaşımı için büyük kolaylık sağlamaktadır. Gurbetçi vatandaşlarımızın yoğun olarak tatillerini geçirmek üzere Türkiye’ye geldikleri dönem bitince de havaalanımızın işlemesi gerekmektedir. Bu nedenle Almanya seferlerinin yanı sıra Türk Hava Yolları’nın iç hat seferlerine havaalanımızın dahil edilmesi ile ilgili çalışmalar yapmasını bekliyoruz. Türk Hava Yolları buradaki yurtiçi yolcu potansiyelini değerlendirerek, bunu geliştirecek bir unsur olarak belli bir süre Saltukova Havaalanı’nı da yurtiçi tarifeli uçuşlarını gerçekleştirmelidir. Aksi takdirde Almanya seferleri azaldığında havaalanımız için eskiye dönüş kaçınılmazdır. Bu durum da bölge insanımız için yine hüsran anlamına geleceğinden yetkililerin konuyla ilgili çalışmalarına hızlandırılmış bir şekilde başlamaları gerekmektedir. Odamız başta olmak üzere Zonguldak, Bartın, Karabük ve Devrek Ticaret ve Sanayi Odaları bilet garantörü olarak bu gelişmeye destek vereceklerdir. Başta sayın siyasilerimiz olmak üzere tüm ilgililerin ve yetkililerin bu konuda desteğini bekliyoruz.” T E R Ö R Ü K I N I YO R U Z ! “Tokat'ın Reşadiye İlçesi Sazak Köyü yakınlarında devriye görevi yapan jandarma birliğinin hain bir pusuya düşürülerek, 7 askerin şehit olması, 3 askerin de yaralanması nedeniyle duyduğumuz üzüntü büyüktür. Bu saldırılar, Türkiye’ye, insanlığın huzuruna, bölgenin barışına yönelik en büyük darbedir. İnsanlık değerlerinden nasibini almamış terör odaklarına verilecek en güzel cevap, ülkemizin bütünlüğüne sahip çıkmaktır. Aziz Türk milletinin ve kahraman askerlerimiz tarihimiz boyunca yaptığı bütün mücadelelerde, her zaman birlik ve beraberlik içerisinde bütün düşmanlarını daima bertaraf etmiştir. Dün olduğu gibi bugünde milletimiz, şehit düşen evlatlarının ardında bıraktıkları emanete sahip çıkacak ve bu terörist saldırılara en kısa sürede gerekli cevabı verecektir. Buna olan inancımız tamdır. Millet olarak üzüntümüz büyüktür. Ancak, saldırılar ve terör milletimizi yıldıramayacaktır. Toplumsal barış adına tüm iyi niyetli beklentilere rağmen bu saldırı terörün dehşet verici yüzünü bir kez daha tüm insanlığa göstermiştir. Meydana gelen bu menfur saldırıları şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası adına, vatan için şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize, Yüce Türk Milletine ve şehitlerimizin ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.” 13 Ekonomi / Haber Çaycuma TSO Filyos Limanı ile ilgili Raporunu Ulaştırma Bakanlığı’na iletti Ç aycuma Ticaret ve Sanayi Odası; Ankara’da gerçekleştirilen Filyos Limanı 2. Yönlendirme Toplantısı sonrasında; Liman ile ilgili önerilerini Ulaştırma Bakanlığı’na iletti. Raporda yer alan önerilerden başlıcaları şunlar: Filyos Limanı 3. Yönlendirme Toplantısı mutlaka bölgemizde, Odamızın ev sahipliğinde yapılmalıdır. Zonguldak – Adapazarı Arifiye arasında demiryolu bağlantısı yapılması da bölgenin İstanbul’a bağlantısını kolaylaştıracaktır. Bu durum da Karadeniz’in karşısındaki limanlardan gelecek yüklerin Filyos limanına yönelmesinde ayrı bir cazibe yaratacaktır. Mevcut demiryolları bağlantı- sının iyileştirilmesi ve Ankara hattının revize edilmesi ve daha kısa mesafeli yeni bir hat gibi yatırımlar gereklidir. Liman projesi yıllardır yürütülen Zonguldak-BartınKarabük Master Planı ile tutarlı olmalıdır. Yatırımın kara köprüsü özelliği, Ankara bağlantısı açısından oldukça avantajlıdır. Yük potansiyeli endüstriyel ürünler olduğu kadar ticari ürünler olarak da yoğunlaşacaktır. Projenin gecikmesi, şirketleri kendi ihtiyaçlarını karşılayacak özel limanlar yapmaya yöneltmektedir. Bu durum mevcut projenin önemini azaltmaktadır. Bir asırlık beklenti olan bu projenin hayata geçmesi için, Odamız başta olmak üzere bölgemizde yaşayan herkesin, tüm kurum ve kuruluşların projeye desteği tamdır. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat SARSIK konuyla ilgili şunları söyledi; “Filyos Limanı Filyos Projesi’nin olmazsa olmaz parçasıdır. Bu yüzden limanın hayata geçmesi bölgemiz için çok önemlidir. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası olarak takipçisi olduğumuz Filyos Projesi ve Filyos Limanı ile ilgili tüm çalışmalarımızda yerel yöneticilerimiz ve bölge siyasilerimizle irtibat içinde aynı duyarlılıkla hizmet vermek istiyoruz. Limanla ilgili projenin şekillenmiş olması ve 2010’da ihaleye hazır hale getirilmesi bizi oldukça umutlandırmıştır. Bölgemiz için yapılan bu çalışmaların bir an önce tamamlanması için elbirliği ile hareket edilmesinin faydası çoktur. Limanın bir an önce hayat geçmesi hepimizin ortak dileğidir. Bu dileğin gerçekleşmesi için çalışmalarımız hızla devam edecektir.” Ekonomi / Haber Filyos Limanı İkinci Yönlendirme Toplantısı yapıldı ilyos Limanı projesi ile ilgili olarak, Türkiye – AB Mali İşbirliği kapsamında Avrupa Birliği Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından takip edilen “Filyos Limanı İnşaatı Teknik Destek Projesi”nin 2. Yönlendirme Toplantısı Ulaştırma Bakanlığı’nda yapıldı. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası’nın da katıldığı toplantıda Filyos Limanı ile ilgili fizibilite, ÇED ve İhale dökümanlarının AB standartlarına uygun olarak düzenlenmesi ve AB / Uluslararası İnşaat İhalesi Prosedürü’ne uygun olarak ihale dosyasının ve iş tanımın hazırlanması için katılımcılara sunum yapılarak görüşleri alındı. Proje danışmanı olan konsorsiyum tarafından hazırlanan sunumda projenin amaçları, trafik analizleri ve endüstri gelişim tahminleri, liman gereklilikleri - hizmetleri ve ekipmanları, yapılan veri toplama ve saha çalışmaları, potansiyel gerçekleşme senaryoları ve değerlendirilmesi, çevresel izleme ve kapsam belirleme ile ekonomik ve mali analizlere yer verildi. Mayıs 2010’da tamamlanması beklenen F çalışmanın ardından ihale edilmesi beklenen Filyos Limanı’nın 2015’de hayata geçmesi öngörülüyor. Konuyla ilgili olarak Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat SARSIK şunları söyledi: “Filyos Projesi ve Filyos Limanı bölgemiz için en önemli konulardır. Oda olarak yakından takip ettiğimiz bu konularla ilgili tüm çalışmalarda yer almaktayız. Filyos Limanı ihale hazırlığı ile ilgili yapılan bu çalışmada Filyos Limanı’nın bir an önce gerçekleşmesi için girişimlerimizi yoğunlaştırmış bulunmaktayız. Proje tamamlandığında da AB tarafından belli oranda hibe desteği de alınarak limanın inşaatının başlaması 2010 yılının ilk yarısında gerçekleşebilir. 3 ay sonra devamı yapılacak olan toplantının bölgemizde yapılması konusunda öneride bulunuldu. Bu toplantıda da çalışma dahilindeki diğer kurum ve kuruluş temsilcilerinin de bölgemize gelerek buradaki koşulların uygunluğunu yerinde inceleyeceklerdir. Limanla ilgili müjdeli haberleri vermemizin yakın olduğunu düşünüyoruz. Saygılarımla.” 15 Ekonomi / Güncel 16 Ekonomi / Haber Çaycuma TSO “22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara” Fuarında aycuma Ticaret ve Sanayi Odası 1 Ekim 2009 tarihinde üyelerinin ve yapı sektörünün bölgemizdeki temsilcilerinin katılımı ile “22. ULUSLARARASI YAPI 2009 ANKARA FUARI”na bir gezi düzenledi. Başkent’in en büyük organizasyonu olan 22. ULUSLARARASI YAPI 2009 ANKARA FUARI, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesi’nden gelen yapı sektörü profesyonellerinin buluştuğu bir fuar olarak dikkat çekiyor. Fuar gezisine Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Alper Püren ve Genel Sekreter Yardımcısı Recep Acar’ın yanı sıra, Oda üyeleri, inşaat sektörünün temsilcileri ve mimarlar da katıldı. Oldukça renkli geçen gezide fuar sonrası üyeler bir arada yemek yediler ve alışveriş merkezlerini de gezme imkanı buldular. Ç Konuyla ilgili olarak konuşan Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat Sarsık; “Üyelerimizin her konudaki taleplerini karşılamayı görev biliyoruz. İşini geliştirmek isteyen, yeni iş kolları araştıran, en önemlisi de sektöründeki en son teknolojileri bir arada görmek isteyen herkesin fuarlara katılması çok büyük önem taşımaktadır. İnşaat sektörümüzdeki üyelerimizin de bu fuara katılmaları Çaycuma’nın bu konuda en son yenilikleri takip etmesi açısından yararlı olacaktır. Biz her zaman Oda olarak bu tür gezilerin organizasyonu için üyelerimizin tüm taleplerini karşılamaya çalışıyoruz ve bu tür organizasyonlarımıza katılımın daha çok olmasını bekliyoruz. Bu ve bunun gibi çalışmalarımız her zaman olduğu gibi devam edecektir.”dedi. 17 Ekonomi / Haber Odamız I. Meslek Grubu Toplantısı yapıldı Meslek grubunda yer alan üyelerin meslek soaycuma Ticaret ve Sanayi Odası’nın “konaklama ve yiyecek, eğitim, insan sağlığı ve sosyal runlarının tartışıldığı toplantı neticesinde oda yönehizmetler, kültür, sanat, mesleki, bilimsel ve teknik timlerinden 2010 beklentileri dile getirildi. hizmetler ile diğer hizmet” faaliyetlerinden oluşan I meslek grubu toplantısı yapıldı. Toplantının açış konuşmasını yapan yönetim kurulu üyesi ve meslek komitesi başkanı Önder ALÇaycuma Ticaret ve Sanayi Odası her yıl KAN şunları vurgulayarak “Odamız, kuruluşundan olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayı boyunca itibaren, geleceğin refah bölgesi idealini gerçekleşgıda yardımında bulundu. tirmek doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Oda Meclis Hedefleri ve gereksinimleriyle bütünleşen politikave Yönetim Kurulu üyeleri; 1000 adet lar üreten odamız, sürekli gelişmeye yönelen yapıgıda paketini bizzat tespit ettikleri kişilere sıyla, ülkemizde son yıllardaki değişimi iyi tahlil ulaştırdı. etmeye çalışan yönetim kadrosuyla, yapılması geÇaycuma Ticaret ve Sanayi Odası reken çalışmalar hususunda her zaman yerinde, zaBaşkanı Rıfat SARSIK konuyla ilgili manında hareket etmiştir ve etmektedir. şunlar söyledi: “Oda olarak ihtiyaç sahibi Odamızın ekonomik yapısı, üye sayısı, teknik olan vatandaşlarımıza her yıl yardımda donanımı ve yönetim yapısı; bölgemizdeki sivil bulunuyoruz. Bu yılda gıda yardımında toplum örgütlerini bütünleştirici rol üstlenmede, habulunduk. Meclis ve Yönetim Kurulu Üyesi yata geçmesi gereken önemli projelerinin takipçisi arkadaşlarımızla ihtiyaç sahibi aileleri tespit olmada ve yapılacak tüm diğer etkinlikler açısından ettik. Bu tespitler sonucunda hazırladığımız hedefe ulaşmada son derece etkili öneme sahiptir. paketleri ihtiyacı olan vatandaşlarımıza İnanıyoruz ki bölgemiz, sahip olduğu potansiyeli ulaştırdık. Odamız yapmış olduğu yardımlarla iyi kullanarak bu günkü sıkıntıları aşabileceği gibi beraberlik ve dayanışmanın güzel bir örneğini belli bir süreç içinde gelişmiş bölgeler arasında yesergilemektedir.” rini alacaktır” dedi. Ç Odamızdan gıda yardımı 18 Ekonomi / Güncel Ece Seramik Formina markası ile banyo keyfini dünyaya taşıyor E ce Seramik Akrilik Kimya Sanayi Ticaret Ltd. Şti inşaat ve inşaat malzemelerinin yanı sıra banyo ürünlerinin çeşitliliğindeki öncülüğüyle sektörde lider konumda faaliyetlerine devam ediyor. Şirket üretimlerinin yüzde 35’ini 15 ülkeye ihraç etmekte; 2010 yılında ise yüzde 45 düzeyinde bir ihracat geliştirmeyi hedefliyor. Fabrika 1998 yılında 15 bin metre kare kapalı alanda kurularak dekoratif seramik ve bordür üretimine başladı. Bu ürünler öncelikle Türkiye’nin tamamına ve dünyanın değişik ülkelerine pazarlanarak “formina” markası ile kısa zamanda marka olarak tanınır oldu. Sektördeki en son teknolojiyi kullanarak üretilen dekoratif seramik ve bordür üretim günlük 150 bin adetin üzerine taşındı. Bugün yapı sektörüne kazandırılan banyo küvetleri, hidromasajlı sauna compakt sistemleri spamini havuzların yatırımı 2003 yılında başlayıp 2004’te tamamlanarak üretime geçilmiştir. Şirket ayrıca her türlü ürün model ve kalıplarını bünyesindeki teknik elemanlarla yapıyor’ dedi. Özgün modeller ve yüksek kalite Kendine özgü modelleriyle iç ve dış pazarda yer aldıklarını belirten Ece, ‘Günlük kapasitesi değişik ebatlarda olmak üzere 700 adet banyo küveti üreten Formina sauna compakt sistemler konusunda ürettiği 300’den fazla değişik modele müşterilerine hizmet veriyor. Küvetin ayrılmaz parçası olan duş kabin sistemleri üretimine de 2005 yılında başlayan Formina, kendine özgün değişik model ve se- çenekleriyle bu ürünlerini iç pazarın yanı sıra Hollanda, Belçika, Finlandiya, Bulgaristan, Makedonya, Rusya, Ukrayna, Moskova, Dubai, Suriye, Tunus, Azerbeycan, Bahreyn, İspanya, Arap emirliklerine ihraç ediyor. Ayrıca Moskova, İngiltere’ye showroomlar açmayı planlıyor. Çalışan sayısı 200’e yakın olan firmanın ana prensibi: “kalite imajıyla bütünleşen yenilik ve hizmet” anlayışını özenli bir şekilde uygulayarak müşterilerine ve dünyaya adını duyurmakta. Firmalarının hedefinin her iki ürün grubunda da üretim ve satış kapasitesini artırmak olduğunu vurgulayan Şirket kurucusu ve müdürü Ergün Ece “Kapasitemizi %100 – 200 artırmayı planlamaktayız. Bunun gereği olarak da yurtiçi ve yurtdışı fuarlara sürekli katılmaktayız. Dünyanın farklı ülkelerine pazarlanan ürünlerimizin tanıtımını kolaylaştırmak için Türkiye ve yurtdışındaki fuarlara katılarak “Formina”yı tanıtmaya çalışıyoruz. Amacımız pazar payını her geçen gün biraz daha artırmak. ISO – 9001 ve TSE belgeli ürünlerimizin iç ve dış pazarda beğeni kazanması ve aranan bir marka olması bize büyük moral veriyor.”diyerek şu açıklamayı yaptı. “Markamız ile birlikte bölgemizin de tanıtımını yapıyoruz. Bu meyanda Ergün ECE “formina” yabancı bir isim olduğundan çoğunlukla bizi yabancı bir firma olarak algılanıyoruz. Ama biz gururla Türk olduğumuzu, Anadolu’nun küçük bir ilçesinden de dünyanın 15 ülkesine ihracat yaptığımızı ve Türkiye’nin bu sektörde en büyüklerinden biri olduğumuzu vurguluyoruz. Zaten yabancı müşterilerimiz kataloğumuzu ellerine aldığında bile markamıza özgü değişik ürünleri gördüğünde farkımızı anlayarak bizi öncelikle tebrik ediyor. Ayrıca bizim sektörde imalatta kullanılan malzemeler çok önemlidir. Biz bunları kendimiz doğrudan ithalat ediyoruz. Bazı malzemeler Türkiye’de üretilemediği için ithal yoluyla getirilmekle beraber firmamız tarafından denemeleri yapılarak, aracısız, kendimiz tarafından ithal edilmekte, sorunsuz ürün yaratma yolunda Türkiye’nin sektöründe 1 numarasıdır. Biz Türkiye’nin vilayetinde yaygın olarak varız. Ürünlerimiz de nihai kullanıcı tarafından markasıyla, “formina” adıyla istenmektedir. Yaptığımız iş banyo ve kültürümüzde banyo kutsaldır, özeldir. Bu yüzden sorunsuz ürün sunma konusunda çok iddialıyız ve emin adımlarla Türkiye ve dünyada markamızla ilerliyoruz. Hedefimiz ihracatımızı daha da artırmak ve ülkemize daha çok istihdam ve döviz kazandırmaktır. Piyasalarda yaşanan krizle ilgili olarak ürün çeşidimizi artırarak yeni pazarlara ulaşarak yurtdışında yeni pazarlar kazanarak tedbirimizi almıştık. Örneğin fabrikamızda pazarlama biriminde kriz kelimesini kullanmayı yasakladık. Firma olarak krizden de etkilenmedik.” 19 Ekonomi / Güncel 20 Ekonomi / Güncel FİLYOS - TIOS Prof.Dr. Sümer ATASOY Filyos-Tios Kazı Başkanı onguldak ilinin kuzeydoğusunda bir sahil beldesi olan Filyos, antik Tios kentinin üzerinde yer almaktadır. Kentin tarihi hakkında bilgilerimiz azdır. Efsaneye göre kent, M.Ö.7.yüzyılda Tios adlı bir lider komutasında Miletos’dan gelenler tarafından kurulmuştur. Tarihi boyunca değişik isimlerle (Tios, Tieion, Tianon, Tium) anılmıştır. Siyasi güç oluşturamayan ve Ereğli ile Amasra’nın gölgesinde kalan kent, Roma döneminde, M.Ö.70 yılında yakıldı ve yağma edildi. Daha sonra yeniden inşa edildi ve bir ticaret ve balıkçı kenti olarak yaşamını devam ettirdi. Yörede mısır ve üzüm yetiştiriliyor, bol miktarda torik ve palamut avlanıyordu. Bu ürünler gerek deniz ve gerekse Filyos çayı yoluyla gemilerle ihraç ediliyordu. Kent, Bizans döneminde, M.S. 5.yüzyılda önemli bir dini merkez oldu. Selçuk ve Osmanlı dönemlerinde ise (14. - 15.yüzyıl) giderek önemini yi- Z tirdi ve küçük bir balıkçı köyüne dönüştü. Bugün, Filyos beldesinin bulunduğu alanda eski kentten toprak üstü kalıntı olarak Roma, Bizans ve Ortaçağ dönemlerine tarihlenen kale, sahil surları, su kemeri, tonozlu galeri, tiyatro, savunma kulesi ve çeşitli mezarlar görülebilmektedir. Kale Tepesi: İlk yerleşme yeri, kentin kuzeyindeki Kale Tepesi üzerindedir. Buradaki ortaçağ kalesine ait duvarlar, 2003 yılında restorasyonu yapılarak yenilenmiştir. 2009 yılında yapılan kazılarda Roma devrine ait bir tapınak ile M.S.10 - 12 yy.lara tarihlenen büyük bir kilise kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Kilisenin içinde ve dışında yine aynı döneme ait mezar ve iskeletler bulunmuştur. Doğu Tepesi: Kale Tepesinin doğusunda, Elektronik-Radar Mevzi Komutanlığının yer aldığı tepe üzerinde, mermer sütun ve kaidesi, mermer yazıtlı levha, taş lahitler ve tuğla mezarlar yer almaktadır. Eski Liman: Kale Tepesinin batısında yer alan eski limana ait rıhtım ve balık havuzu kalıntıları, denizin içinde 6 metre genişliğinde ve 100 metreden fazla uzunlukta iki mendirek kalıntısı bulunmaktadır. Sahil Suru: Eski limanın başladığı noktadan itibaren kent içine doğru uzanan sahil suru bulunmaktadır. Çeşitli dönemlerde tamir edilerek kullanılan 21 Ekonomi / Haber surun kalınlığı 1 metre, mevcut yüksekliği ise 5 metredir. Bugün surun ancak bir bölümü görülebilmektedir. Su Kemeri ve Tonozlu Galeri: Ateş Tuğla Fabrikasının doğusunda, dört kemerli bir su kemeri kalıntısı ve tuğladan yapılmış tonozlu bir galeri bulunmaktadır. Burasının büyük 22 bir yapının alt bölümü veya su deposu olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca fabrikanın 1945-46 yıllarındaki ilk yapımı ve sonraki yıllarda yapılan ilave inşaatlarında ortaya çıkarılan pişmiş toprak küpler, mimari parçalar, mermer kilise levhaları, mermer sütun kaideleri bugün fabrika bahçesinde koruma altındadır. Tiyatro: Kentin güneyindeki yamaca yaslanmış tiyatro Roma dönemine aittir. Taş oturma sıralarının bir bölümü sökülerek, geç dönemlerde yapılan inşaatlarda kullanılmıştır. Araştırma ve kazılar: Tios kentinin bilimsel olarak araştırma ve kazıları, 2006 ve 2007 yıllarında Kdz. Ereğli Müzesi ve Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından başlatılmıştır. 2008 yılından itibaren ise Trakya Üniversitesi, Bakanlar Kurulu Kararı ile Prof. Dr. Sümer Atasoy başkanlığında kazılara devam etmektedir. Maddi katkı, Zonguldak Valiliği İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca işadamı İsmail Şanlı maddi katkıda bulunmuştur. 2009 yılı çalışmaları 27 Temmuz tarihinde başladı. Prof. Dr. Sümer Atasoy’un başkanlığındaki kazı ekibinde 5 öğretim üyesi, 7 uzman-arkeolog ve 12 Ekonomi / Güncel arkeoloji-sanat tarihi öğrencisi bulunmaktadır. 2006 yılından beri yapılan çalışmalarda, kale içinde; arkaik devire (M.Ö.7 - 6. yy) ait siyah ve kırmızı figürlü çanak-çömlek parçaları ile 30 değişik tipte, Ortaçağ’a (M.S.12 - 14.yy) tarihlenen, sırlı çanak-çömlek parçaları bulundu. Çanak-çömlek çeşidinin bol olması, yapılan ticaretin zenginliğini göstermektedir. Sahil surunun güneyindeki tarlalarda (aşağı şehir) yapılan jeofizik-elektromanyetik ölçümlerde eski kentin yapıları tespit edildi. Buradaki sondajlarda, Helenistik devire tarihlenen sur duvarları, taş döşeli yollar, Roma-Bizans dönemine ait yapı kalıntıları ve iki hamam yapısı, Roma dönemi sikkeleri ve çanak-çömlek parçaları ortaya çıkarıldı. Tiyatroda yapılan temizlik çalışmalarında; mermer iki heykel parçasına rastlandı. Oturma sıralarının bir kısmı ile sahne binası ortaya çıkarıldı. Tiyatro’nun güneyinden geçen yolun güneyindeki tepelerde yapılan araştırma çukurlarından birinde Roma dönemi kapalı su kanalı bulundu. İki yazıt-bilimci tarafından, bugüne kadar yörede bulunmuş ve Ereğli Müzesinde mevcut tüm Hellen ve Latince yazıtlar arşivlendi. Yazıtların değerlendirilmelerine başlandı. Ayrıca yine bir uzman grubu tarafından, ortaya çıkan tüm küçük ve büyük buluntuların, yapı kalıntılarının çizimleri yapılmaktadır. Kazı ekibi, Pazar günleri çevre gezileri düzenlemektedir. Bu geziler sırasında yörede eski yollar, kaya mezarları, Roma dönemi köprüler ve suyolları tespit edilmiştir. Tios kentinin araştırılması ve kazılması, Karadeniz tarihi ve arkeolojisi için büyük önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında antik yerleşim kazısına tek örnektir. Başka örnek yoktur. Toprağın hemen altında yolları, meydanı, hamamı, dini yapıları, evleri, depoları, dükkânları, mezarlarıyla büyük bir kent ortaya çıkarılacaktır. Böylece tarihi boyunca önemsenmeyen bu kent, Karadeniz bölgesinin turizm açısından “ilk ve tek parıldayan yıldızı” olacaktır. Sonuç ve Öneriler FİLYOS beldesi, eski Tios kentinin hamam, tapınak, taş döşeli yolları, mahzenleri, balık depoları, mozaik döşeli villa kalıntıları üzerinde durmaktadır. Bu beldenin çağdaş yöneticileri ve kültürlü insanları, tarih bilincini ön planda tutarak, koruma amaçlı plan yaparak Tios kentini bakımlı bir ören yeri olarak yaşatmak zorundadır. Burada talana değil, geleceğe ve uygarlığa hizmet edecek bir örnek oluşturulmalıdır. Evler, sokaklar, meydancıklar, pazaryeri, parklar, sosyal ve kültürel mekânlarıyla yeni bir yerleşme kurulamaz mı? Tarih ve çağdaş yaşam birlikte yaşayabilir. Bir müze yapılarak, kazılardan çıkarılacak buluntuların Kdz. Ereğli Müzesine gitmesi önlenebilir. Böylece Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki tek antik kenti Filyos-Tios, bir tarih ve turizm merkezi olabilir. Bölgenin ‘Kültür ve Turizm Bölgesi’ ilan edilerek, doğayı ve tarihi koruyarak turizm ile buluşması sağlanabilir. Konut sayısına değil, çevreye öncelik veren dikkatli ve özenli bir planlama gerekiyor. Filyos’ta politik düşünce ve kavgalar üstünde, ortak olarak sahip çıkılacak bir kültürel miras bilincinin oluşması gerekiyor. Kültürel mirası koruma çabası, sosyal çağdaşlaşma olgusudur. Koruma, bir yasa sorunu değildir. Bir kültürel tavırdır. Toprak yağmasına direnebilen bir kamuoyu yaratabilmektir. Filyos, kültür turizmi ile uzun süreli bir geçim kaynağı sağlayabilir. Bunun için kültürel değerlerini ve doğal alanlarını korumak zorundadır. Filyos’un sahip olduğu Tios, özel bir yer ve yok olmaması gerek. Tios’un kazılması Filyos için bir kurtuluştur. Çok özel bir fırsattır. Tios kazıları, sadece Filyos’un tarihini değil, Türkiye’nin Karadeniz bölgesinin ve dünya tarihçiliğini yönlendirecek, değiştirecek buluntularla doludur. Kazılar ilerledikçe sürprizlerle karşılaşacağız. Filyos-Tios kazısına maddi ve manevi destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığına, Zonguldak Valisi Sayın Erdal ATA’ya, Zonguldak Valiliği İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’ne, Zonguldak İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Zekai KASAP ile Şube müdürü Kürşat COŞKUN’a ve Kdz. Ereğli Müze Müdürlüğüne teşekkürü bir borç biliriz. 23 Ekonomi / Haber Kısa çalışma ödeneği nedir ve hangi durumlarda uygulanır? Kısa çalışma ödeneği nedir ve hangi durumlarda uygulanır? Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği ile ilgili düzenleme 4857 sayılı İş Kanunu`nun 65. maddesinde yer alır. Ayrıca kamuoyunda istihdam paketi olarak bilinen 5763 sayılı Yasa ile de İşsizlik Sigortası Kanunu`na ek 2. madde olarak getirilmiştir. Düzenlemeye göre, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması üzerine işveren, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumu`na, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya bir yazı ile bildirecektir. Bu talebin uygunluğunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Bu sebeplerle, işyerinde ge- 24 çici olarak en az dört hafta işin durması veya kısa çalışma hallerinde işçilere çalıştırılmadıkları süre için İşsizlik Sigortası`ndan kısa çalışma ödeneği ödenecektir. Kısa çalışma süresi, zorlayıcı sebebin devamı süresini ve herhalde üç ayı aşamaz. İşçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanma şartlarını yerine getirmesi gerekir. Yani işçinin kısa çalışma ödeneğinden faydalanabilmesi için, hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları ve iş sözleşmelerinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık sebepleri ile feshedilmemiş olması gerekecektir. Günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarı, işsizlik ödeneğinin miktarı kadardır. Zorlayıcı sebeplerle işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durması halinde, işsizlik ödeneği ödemeleri 24. maddenin (III) numaralı bendinde ve 40. maddede öngörülen bir haftalık süreden sonra başlar. Ayrıca, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu`na eklenen düzenleme ile kısa çalışma ödeneğinden yararlananlara ait sigorta primlerinin aktarılması ve sağlık hizmetlerinin sunulmasına ilişkin işlemler 506 sayılı Kanun`da belirtilen esaslar çerçevesinde yürütülür. Kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşüleceği de yer almaktadır. Ancak, 506 sayılı Yasa yürürlükte olmadığı için Genel Sağlık Sigortası ile ilgili düzenlemeler geçerli olacaktır. Ekonomi / Haber Çayır Mağarası aycuma’ya bağlı Çayır Köyü’nde bulunan Çayır Mağarası eşiz bir doğa harikasıdır. Yaklaşık 1300 metre uzunluğundaki mağarada, geniş ve gerekli donanımla gezilebilir bir yeraltı nehri bulunmaktadır. Bu nehrin mağara ağzında oluşturduğu göllerde alabalık bulunmaktadır. Mağara önünde piknik yapabileceğiniz alan bulunmaktadır. Çayır Mağarası, Çaycuma ilçe merkezine yaklaşık 12 kilometre mesafede olup iki ayrı yolla ilçe merkezine bağlantısı Ç bulunmaktadır. Mağaraya stabilize bir yolla Güdüllü Köyü üstünden ulaşılabileceği gibi, Filyos asfaltı üstünde Dereköy güzergahından da gidilebilmektedir. Geçmişte (M.Ö. 1200 yılları) Çayır Mağarası’ndan çıkan suyun kanallarla Filyos’a aktarıldığını kanıtlayan tarihi suyolu; bugün Filyos’ta kalıntıları gün ışığına çıkarılan antik Tion şehri uygarlığının bir mirasıdır. Ayrıca Çayır köyünde biri mağara yakınında diğeri de köy merkezinde bulunan iki kemer köprüde oldukça ilgi çekicidir. Köy merkezinde bulunan tarihi köprünün doğal yapısı 1990 yıllarında genişletme çalışmaları nedeniyle bozulmuştur. Mağaranın su çıkışı ve üst bölümden de girişi bölümü bulunmaktadır. Mağaranın içinde çok soğuk bir su kaynağı vardır. Mağara içinde suyun geliş yönüne doğru botla 1 kilometre kadar gidilebilmektedir. Ardından mağara suyunun iki ayrı kaynaktan geldiği görülmektedir. Çayır Köyü sakinleri bir kaynağın Göl Dağı’ndan diğerinin ise Gökgöl Mağarası’ndan geldiğini düşünmektedir. Gökgöl Mağarası’ndaki çalışmalar sırasında bu su kaynağının bulanık akması bu tezi kuvvetlendirmektedir. Mağara içinden akan soğuk su çıkışta şelale şeklinde akarak güzel bir görüntü oluşturmaktadır. Çayır Mağarası kendi kategorisinde dünyanın sayılı mağaralarından biridir. Mağaranın bu özelliği çekiciliğini daha da artırmaktadır. Suyunun kendine özgü soğukluk derecesi ve temizliği sayesinde alabalık yetiştirilmektedir. Çayır Mağarası alabalıklarının bazı hastalıklara iyi geldiği de söylenmektedir. Mağaranın içinde 15-20 metre gidilebilmekte, küçük botlarla ise daha iç kesimlere ulaşılmakta ve dolaşılabilmektedir. Mağaranın önü çok güzel bir piknik yeridir. Yabancı turistlerin de zaman zaman ziyaret ettiği koruma altına alınmamış durumda olan Çayır Su Mağarası daha çok ziyaretçi çekebilecek potansiyele sahiptir. Bu eşsiz güzelliğin ilgiler tarafından en kısa zamanda turizme açılması, yapılacak yatırımlarla yerli ve yabancı doğaseverlerle buluşturulması gerekmektedir. 25 Ekonomi / Araştırma (1) HAZIR BETON Yüksek teknoloji kullanılarak hazırlanan, içindeki karışım oranları bilgisayarlarla kontrol edilen, malzeme kalitesi standartlara uygun, taşınması ve gerekli yerlere ulaşması transmikser ve pompalar vasıtasıyla iyice kolaylaşan ve bütün bunları hızlı ve ekonomik şekilde gerçekleştiren hazır beton teknolojisidir. (2) KUM - ÇAKIL - KIRMA TAŞ - MICIR - BALAST - FİLLER İnce, elenmiş ve çakıllı kum çeşitleri, çakıl çeşitleri, mıcır çeşitleri, kırma taş , balast, filler, duvar örme taşı bulunmaktadır. (3) ÇİMENTO Bu çimento yüksek dayanımlı betonlarda veya ilk dayanımı yüksek beton yapımında kullanılır. Prefabrik, ön gerilmeli betonlar, tünel-kalıp uygulamaları ve sanat yapıları için kullanımı uygundur. Soğuk havada beton dökümü için tercih edilir. (4) PIRELLI OTO LASTIKLERI Her türlü oto lastik satışı yapılmaktadır. (5) PETROL ÜRÜNLERI Petrol Ofisi Ürünleri olan Her türlü akaryakıt ve madeni yağları tesislerimizden temin edebilirsiniz KURUMSAL PROFIL Şirketimiz 1993 yılında Devrek/Çaydeğirmeni kasabasında kum, çakıl üretimi ve satışı olarak faaliyete geçirildi. . Daha sonra 1998 yılında bölgedeki kalite ve hız eksikliğini görerek ilk hazır beton tesisimizi kurduk faaliyeti başlamıştır. Yine aynı dönemde bolu çimento bayiliği alarak üretimlerimizde Bolu Çimento kullanarak devam ettik. 2001 Yıllında Devrek hazır beton üretim tesislerine 1km “Sayılı Petrol Ltd Şti” Şirketimiz bünyesinde satışa başlamıştır. 2003 Yıllında Pirelli Lastik Bayiliğini ile lastik ihtiyaçlarımız Pirelliden karşılanmış ve müşterilerime satış işlemleri başlamıştır. 2004 Yılında Devrek’teki hazır beton üretim tesisimiz ihtiyaçları karşılamadığı için aynı tesis içinde yeni bir üretim ünitesi ile saatlik kapasite 140m3 çıkartılmıştır. 2006 Yılında Şirketimiz Zonguldak Kozlu’da daha hızlı ve daha iyi hizmet verebilmek için bu bölgede 120m3 kapasiteli yeni bir tesis kurmuştur. 2007 Yılında Zonguldak Kozludaki hazır beton tesisinin ve bölgedeki agrega , kırma taş , filler gibi malzemeler için hazır beton tesisinin bitişiğine Taş ocağı ve taş kırma eleme tesisi kurulmuştur. ÜRETIM KAPASITESI - TS 706 EN 12620 Standartlarında saatlik 1.000 Ton Kırma Taş ve Agrega Üretimi * Kum Çakıl – Kırma Taş – Duvar Taşı – Balast – Filler Alt Yapı Malzemeleri - TS EN 206-1 Standartlarında 260 m3 Hazır Beton Üretimi * C20/25 – C25/30 – C30/37 – C37/45 – C40/50 Hazır Beton Üretim Bugünkü kapasitemizle Zonguldak’taki en yüksek kapasiteli ve son teknoloji üretim tesisleri ile müşterilerimize hizmet vermekten gurur duyuyoruz. Bize bugünü yaşatan kalitemize ve markamıza güvenen tüm müşterilerimize sonsuz saygı ve teşekkürlerimizi sunarız. SAYILI ŞİRKETLER GRUBU Bizimle irtibat kurabilmeniz için aşağıda bulunan İletişim adreslerinden bilgi edinebilirsiniz; Telefonlarımız 0.372 594 41 53 - 594 41 56 Zonguldak Devrek Hazır Beton ve Kum Çakıl Tesisleri 0.372 693 74 29 - 693 74 30 Zonguldak Çaycuma Kum Çakıl Tesisleri 0.372 266 86 46 - 266 86 34 Zonguldak Kozlu Hazır Beton ve Kum Çakıl Tesisleri 0.533 208 19 40 - 0544 710 49 65 Devrek Hazır Beton ve Kum Çakıl Tesisleri 0.533 208 19 41 Kozlu Hazır Beton ve Kum Çakıl Tesisleri Fax: 0.372 594 54 71 26 Ekonomi / Haber Ormancılık Bölgemizde Sektör Haline Getirilmeli B ölgemiz ormanlar açısından zengin bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen orman ürünlerinin yeterince ekonomik olarak sektörleşmediği görülmektedir. Özellikle kâğıt ve mobilya sektörlerinin hammaddelerinin kaynağı olan ormanlarımızın ekonomiye daha fazla katkıda bulunmasını sağlamak için bazı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bunun için de ormancılığı geliştirecek, ormanların büyümesini çoğalmasını sağlayacak projelere ihtiyaç vardır. İlimizde 212.400 Hektar orman alanı bulunmaktadır ve bu ormanlık alanın 16191 Hektarlık kısmı bozuk yapıdadır. Batı Karadeniz Bölgesi’nin genelini düşündüğümüzde orman zengini bir bölge olduğumuz söylenebilir. Ayrıca bölgemizin sahip olduğu yıllık ortalama sıcaklık 13,4 derece, yıllık ortalama yağış 1184,8 kg/cm2, yıllık ortalama nispi nem %66 değerleri de bölgemizi ormancılık açısından oldukça verimli kılmaktadır. Ormanların sahipliğinin yanı sıra korunması ve yenilenmesi de devletin tekelinde olduğu için ormancılığın gelişmesinde bir takım sıkıntılar yaşanmaktadır. Devletin gözetiminde ve denetiminde kişi ve kurumların sorumluluğuna verilir, işletmesi ve bakımı ile geliştirilmesi özel sektöre bırakılırsa ormancılığın sektör haline gelmemesi için hiçbir sebep görülmemektedir. Bu durumun bölgemizin yıllardır yaşadığı göç ve işsizliğe karşı da yeni bir sektörün ortaya çıkması ile önemli bir katkısı olacaktır. Bu konuda belki de dünyadaki en başarılı uygulamalara örnek gösterilebilecek bir ülke olan Finlandiya’daki sistemin benzeri ülkemizde uygulamaya konabilir. Türkiye ile aynı büyüklükte ormanlara sahip olan Finlandiya`nın ormancılıkla yarattığı katma değer geliri 50 kat daha fazla. Özellikle kâğıt ürünleri üretiminde dünya lideri olan Finlandiya`da, orman köylülerine, endüstriyel kuruluşlara, orman ve ağaç tarımına uygun araziler kiraya verilebiliyor. Kesilen her ağaç için 2 fidan ekiliyor. Böylece hem orman ürünlerinden azami derecede faydalanılıyor hem de orman alanları genişletiliyor. Bölgemizde de faaliyet gösteren kâğıt fabrikalarımız var ve en büyük maliyetleri selüloz hammaddesi. Bu alanda ülkemizde Arz ve talep arasında uçurum var. Türkiye`de yıllık 10 milyon metreküp olan endüstriyel odun üretimine karşılık, talep 25 milyon metreküp. Arz ve talep arasındaki bu uçurum üretim maliyetlerinin daha da artmasına neden oluyor. Finlandiya’nın ormanlarla ilgili yaptığı uygulamaların Türkiye’deki yetkililerimize ve ilgililere ilham kaynağı olması gerekmektedir. 27 Ekonomi / Haber Avrupa Birliği’nde Fikri Haklar 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı A T - Türkiye Ortaklık Konseyi’nin Gümrük Birliği’nin Son Dönemi’nin Uygulamaya Konmasına İlişkin 22 Aralık 1995 tarihli 1/95 sayılı Kararı, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar konusunda 1995 yılında yapılan mevzuat değişikliğinin asıl sebebi olduğundan ayrıntılı olarak incelenmelidir. Kararın, “Yasaların Yakınlaştırılması” başlıklı IV ncü kısmının ilk bölümünü “Fikri, Sınai ve Ticari Mülkiyetin Korunması” başlıklı 31 inci maddesi oluşturmaktadır. Maddenin ilk bendinde, tarafların, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının yeterli ve etkili biçimde korunması ve uygulanması konusuna verdikleri önem vurgulanmış, ikinci bendinde ise, Gümrük Birliğinin, ancak fikri mülkiyet haklarının Gümrük Birliği’ni oluşturan iki tarafta da eş düzeyde etkili olarak korunması şartıyla işleyebileceği kabul edilmiştir. Maddenin son cümlesinde, yukarıdaki kabuller doğrultusunda 8 nolu Ek’in kabul edildiği ve tarafların bu ekte ön- 28 görülen yükümlülükleri yerine getirmeyi taahhüt ettikleri belirtilmektedir. Topluluk, aynı Karar’da, Ek 8’de sözü edilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Türkiye’ye yeterli teknik yardımı sağlamayı kabul etmiştir. 8 nolu Ek’in başlığı Fikri, Sınai ve Ticari Mülkiyetin Korunması’dır. Birinci madde, Uruguay Konferansı Çok Taraflı Ticaret Görüşmelerinde akdedilen Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşmasıyla (TRIPS) ilgilidir. Türkiye, 1/95 sayılı kararın yürürlük tarihinden üç yıl içinde TRIPS Anlaşmasını uygulamaya koymayı taahhüt etmiştir. Birinci maddenin bir diğer önemli hükmü, 1/95 sayılı kararda hüküm bulunmayan hallerde, iki taraf arasında fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının kap- samı, koruma düzeyi ve uygulanması ile ilgili olarak TRIPS Anlaşması hükümlerinin, her iki taraf bakımından yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yönündeki hükümdür. Kararın ikinci maddesi ile Türkiye, Avrupa Topluluğunda yürürlükte bulunan koruma düzeylerine eşit koruma düzeylerini sağlamak üzere fikri hakların etkin bir şekilde korunması konusunda gerekli tedbirleri alacağını kabul etmiştir. Kararın ikinci maddesi, hakların korunması konusunda genel bir hüküm olmakla beraber, Türkiye’nin AB içindeki fikri haklarla ilgili her türlü gelişmeyi iç mevzuatında uygulayacağı hususunda geleceğe yönelik bir taahhüdü niteliğindedir. Üçüncü madde ile Türkiye, ikinci maddedeki kabulüne uygun olarak, Kararın yürürlüğe girmesinden önce fikri haklar alanında imzalanmış olan – ancak taraf olmadığı– bir çok sözleşmeye katılmayı kabul etmiştir. Türkiye, Kararın 4’üncü maddesi ile, AB ülkelerinin de taraf olduğu uluslararası sözleş- Ekonomi / Haber meler yanında, AB mevzuatında yer alan hangi düzenlemelere uyacağını da açıkça kabul etmiştir. Bu maddeye göre Türkiye, AT içindeki maddede anılan mevzuata aynen uyacak ve bunları yürürlüğe koyacaktır. Maddede eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar alanında uyulacak mevzuat şöyledir: • 93/98/EEC sayılı Konsey Direktifi’ne (OJ, L 290, 24.11.1993) uygun koruma kuralları; • 92/100/EEC sayılı Konsey Direktifi’ne (OJ L 346, 27.11.1992) uygun olarak komşu hakların korunması; • 92/100/EEC sayılı Konsey Direktifi’ne (OJ L 346, 27.11.1992) uygun olarak kiralama ve ödünç verme hakları; • (EEC) 3842/86 sayılı Konsey Yönetmeliği’ne (OJ L 357, 18.12.1986) uygun olarak (en azından markalar, telif hakları ve komşu haklar ile tasarım hakları dahil) fikri mülkiyet hakları ihlallerine karşı sınırda koruma mevzuatı. 8’inci maddede ise Ortaklık Konseyi’nin yukarıda anılanlar dışındaki mevzuatın uygulanmasını kararlaştırabileceği kabul edilmiştir. Kararın dokuzuncu maddesinde, Gümrük Birliği Ortak Komitesi’nin, fikri mülkiyet hakları konusundaki gelişmeleri izleyeceği kabul edilmiştir. Nitekim Türkiye, 1/95 sayılı Ortaklık Konsey Kararından sonra kabul edilmiş olan direktifleri de mevzuatına almış bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye, 1. maddenin 1. fıkrasının ikinci bendi hükümlerine bakılmaksızın, bu Kararın yürürlüğe girmesinden önce, fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde idaresi ve uygulanması amacıyla, TRIPS Anlaşmasının III. Kısmı çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerin gereğini yerine getirmek üzere gerekli tüm tedbirleri almayı ve yine TRIPS Anlaşmasının II. Kısmının 4. Bölümü (madde 25 ve 26) çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerin gereğini yerine getirmek üzere gerekli tüm tedbirleri almayı taahhüt etmiştir. Avrupa Birliğinin Fikri Haklar İle İlgili Direktifleri Avrupa Birliği’nin kuruluşunda ülkelerin fikri haklarla ilgili ulusal düzenlemelerini koruyan bir sistem kabul edilmiş, hatta ulusal fikri mülkiyet kanunlarının Toplulukla ilgili düzenlemelerden etkilenmeyeceği açıkça kabul olunmuştur. Başka bir deyişle, başlangıçta Topluluk Hukukunun fikri hakları kapsamaması düşüncesi benimsenmiştir. Hatta fikri hakların, topluluğun temel amacı olan malların serbest dolaşımına engel olabileceği kabul edilmiştir. Ancak zaman içinde, uluslararası anlaşmalar yoluyla sağ- lanan uyumun yetersizliği, fikri haklarla ilgili farklı düzenlemelerin malların serbest dolaşımı ve rekabet konusunda doğurduğu sorunlar ve en önemlisi de yaratıcılığa dayalı yeni ekonominin şekillenmeye başlaması, fikri haklarla ilgili sorunları öncelikli bir mesele olarak Birlik gündemine taşımıştır. Topluluk Hukukuna, fikri mülkiyet hakları kapsamında baktığımızda, bazı sorunlar kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır. Fikri mülkiyet haklarının ülkeselliği ya da inhisari nitelikleri ile Topluluk hukukunun malların serbest dolaşımı ya da rekabetle ilgili hükümleri karşı karşıya geldiği açıkça görülmektedir. Uygulamada ortaya çıkan sorunlara, bir yandan Avrupa Topluluk Mahkemesi’nin çeşitli kararlarıyla çözüm bulunmaya çalışılmakta diğer yandan da üye ülke mevzuatlarını uyumlaştırma yönelik Direktifler hazırlanmaktadır. 91/250 sayılı ve 14 Mayıs 1991 Tarihli Bilgisayar Programlarının Hukuki Korunmasına Dair Konsey Direktifi 29 Ekonomi / Haber Bilgisayar teknolojisinde meydana gelen hızlı gelişim neticesi, bilgisayar programlarının korunması öncelikli bir sorun olarak ortaya çıkmış ve Avrupa Birliği, fikir ve sanat eserleri alanıyla ilgili ilk Direktifi, 1991 tarihinde kabul etmiştir. Direktifte, teknolojik gelişmeler göz önünde tutularak, bilgisayar yazılımlarının tanımı yapılmamış ancak hakların kime, hangi koşullar altında ait olacağı düzenlenmiş ve fikri hukukun temel ilkelerinden olan eserin eser sahibinin hususiyetini taşıması, başka bir deyişle orijinallik, özgünlük ilkesi korunmuştur. Direktifte, her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları korumadan yararlandırılırken, bilgisayar programının temelinde yatan fikirler ve prensipler koruma kapsamı dışında bırakılmıştır. 92/100 sayılı ve 19 Kasım 1992 Tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Haklarının Kiralanması, Ödünç Verilmesi ve Bağlantılı Haklara Dair Konsey Direktifi Direktifte iki konu beraber düzenlenmiştir. Birinci konu, eserlerin kiralanması ve ödünç verilmesi konusundaki hakların belirlenmesidir. İkinci konu ise bağlantılı hak sahiplerinin haklarıdır. Direktif, hem eser sahipleri hem de bağlantılı hak sahipleri için geçerli olacak şekilde kiralama ve ödünç verilmesi hakkının tanımını yapmış ve kullanım koşullarını belirlemiş ayrıca kiralama ve ödünç verilmesi hakkının, eserler satıldıktan veya dağıtıldıktan sonra dahi devam edeceğini belirtmiştir. Diğer yandan Direktifte, bağlantılı hak sahiplerinin hakları, kullanım koşulları ve istisnaları ayrıntılı 30 olarak düzenlemiştir. 93/83 sayılı ve 27 Eylül 1993 Tarihli Uydu Yayınlarında ve Kablolu Yayınlarda Uygulanan Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Haklara İlişkin Kuralların Koordinasyonu Hakkında Konsey Direktifi Direktifte, yayıncılığın tanımı yapılmamış ancak yayıncıların sorumluluğunu belirlenmeye çalışılmıştır. Uydu yayıncılığında sadece yayının yapılmakta olduğu yani program taşıyıcı sinyallerin uyduya gönderildiği ülkenin hukuku uygulanacağı kabul edilmiştir.Direktif, diğer ülkelerden yapılan yeniden iletim için kablo yayıncıları ile eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin kişisel ya da toplu sözleşme yapma ilkesini getirirken, bu sözleşme serbestisi ilkesini aynı ülke içinde yapılan kablo ile yeniden iletim bakımından korumamıştır. Ayrıca Direktifte, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin bu haklarını ancak meslek birlikleri aracılığıyla kullanabilecekleri ve sözleşme yapılamayan hallerde ise arabuluculuk sisteminin uygulanacağı öngörülmüştür. 93/98 sayılı ve 29 Ekim 1993 Tarihli Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Hakların Koruma Sürelerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Konsey Direktifi Eserlerle ilgili koruma sürelerinin birbirinden farklı olması malların serbest dolaşımını engelleyen önemli bir olgu olduğu için, bu konuda da bir uyumlaştırmaya gerek duyulmuş ve kabul edilen Direktifle, eser sahibi bakımından koruma süresi, yaşam boyu ve ölüm tarihinden itibaren en az 70 yıl, bağlantılı hak sahipleri için ise en az 50 yıl olarak kabul edilmiştir. 96/9 sayılı ve 11 Mart 1996 Tarihli Veri Tabanlarının Hu- kuki Korunmasına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi Direktif ile içeriklerinin seçimi veya düzenlenmesi itibariyle, yaratıcısının kendi fikri yaratımını taşıyan veri tabanları korumadan yararlandığı gibi önemli bir yenilik olarak, özgünlük kriterine uymayan veri tabanları da yapılan hazırlık aşamasının zorluğu ve yüksek maliyeti sebebiyle kendine özgü bir fikri mülkiyet şekli olarak koruma altına alınmıştır. Direktif ile ayrıca, veri tabanı yapımcısına, on beş yıllık koruma süresince (Sui Generis Koruma), veri tabanının esaslı bir bölümünün veya tamamının izinsiz olarak alınmasını veya o şekliyle kullanılmasını önleme yetkisini tanımaktadır. 2001/29 sayılı ve 22 Mayıs 2001 Tarihli Bilgi Toplumunda Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Hakların Uyumlaştırılması Hakkında Parlamento ve Konsey Direktifi Avrupa Birliğinde fikri haklarla ilgili yapılan uyum yönergelerinden en kapsamlı ve önemlisi olarak kabul edilen Direktif ile Birlik tarafından kabul olunan WIPO Sözleşmeleri (WCT ve WPPT) doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmış ve gerek eser sahiplerinin ve gerekse bağlantılı hak sahiplerinin haklarının yeni teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan ortamlarda (internet vs.) korunabilmesi imkanı sağlanmıştır. Ayrıca, Direktifte, eser sahiplerine ve bağlantılı hak sahiplerine tanınan hakların istisnaları son derece ayrıntılı olarak belirtilmiş ve üye ülkelere bunların bir kısmını ya da tamamını seçme konusunda serbesti tanınmıştır. 2001/84 sayılı ve 27 Eylül 2001 tarihli Orijinal Sanat Ekonomi / Haber Eseri Sahibi Lehine Yeniden Satış Hakkına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi Direktif ile, eserin orijinal nüshasını elinden çıkarmış olan eser sahibine eserin daha sonraki el değiştirmelerinin Direktifte belirlenen fiyatlara ulaşması halinde bu bedelin belirli bir yüzdesinin ödenmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Korsan ve Taklitle Mücadele Direktifi Direktif, fikri haklar alanında en önemli sorunların başında gelen korsan ve taklit ürünlerle mücadele amacıyla kabul edilmiş olup, hem eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin hem de sınai hak sahiplerinin haklarını koruma amacını taşımaktadır. Direktif, bir yandan korsan ve taklit ürünlerle mücadele için asgari koruma sınırları getirirken diğer yandan da mücadelenin amacına ulaşabilmesi için ülkeler arasında işbirliği ve bilgi paylaşımının ilkelerini belirlemektedir. Direktif, aynı zamanda delillerin toplanması ve korunması, ihtiyati tedbirler ile ilgili yeni düzenlemeleri de içinde barındırmakta, hakimlere yasadışı üretilmiş kopya nüshalar satanların isim ve kimlik bilgilerinin, adreslerinin, sattıkları toplam nüsha ve sattıkları fiyat bilgileri ile birlikte ifşa edilmesine karar verebilme yetkisi getirmektedir. Bununla birlikte direktif eser sahibi olunduğunun tespiti için mahkemeye başvurulması konusunda da yeni düzenlemeler getirmekte, illegal kullanımdan iyi niyetli olarak haberi ve bilgisi olmayanlar ile ilgili olarak koruyucu hükümler içermektedir. http://kygm.kulturturizm. gov.tr/Genel/BelgeGoster.aspx? F6E10F8892433CFFFE5C29E 16A7D38080BBCA143CEDA 19C8 Çaycuma TSO Yönetim Kurulu Emniyet Müdürü Yassıkaya’yı ziyaret etti aycuma Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Çaycuma’ya yeni atanan Emniyet Müdürü Mehmet YASSIKAYA’yı ziyaret etti. Çaycuma’nın genel durumunun görüşüldüğü ziyarette Emniyet Teşkilatı ve çalışmaları ile ilgili olarak da görüş alışverişinde bulunuldu. Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rıfat SARSIK ziyaret sonrasında şunları söyledi: “Çaycuma’nın her geçen gün yaşadığı gelişmelerin, değişimin takibi ile ortaya çıkması muhtemel sorunlarla ilgili tedbirler alınması için tüm kurum ve kuruluşların ortak çalışması gerekmektedir. Bu düşünce ile Odamız tüm kurum ve kuruluşlarla irtibat halinde çalışmaktadır. Yeni Emniyet Müdürümüzün de bu çalışmalarda katkısı büyük olacaktır. Kendisini yeni görevinden ötürü kutlar; görevinin ilçemize hayırlı olmasını dilerim.” Ç 31 Ekonomi / Haber Banka hesap numaraları değişiyor Bankalarda transfere konu olan hesap numaraları yeni yıldan itibaren değişecek. Yeni hesap numarası olan 26 sayısal ve alfabetik karakterden oluşan IBAN, para transferinde kullanılacak. ürkiye’de 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren banka hesaplarında yeni bir döneme girilecek. Bankacılık sektöründe bankalar tarafından mudilerine verilecek olan IBAN (hesap numarası) 26 sayısal ve alfabetik karakterden oluşacak. İlk kez Avrupa Birliği ülkelerinde ortaya çıkan bir hesap numarası standardı olan IBAN (Uluslararası Banka Hesap Numarası), para transferlerinin yanlış hesap numarası ile yapılmasını önlemek amacını taşıyor. Her ülkenin ve her bankanın hesap numaralarının uzunlukları ve biçimleri farklı olması nedeniyle, bir başka bankadaki bir hesaba para transferi yapmak için bankalara başvuran müş- T 32 teriler, yanlış hesap numarası kullandıklarında, karşı bankada paranın aktarılacağı doğru adres bulunamamasına ve havalenin göndericiye geri dönmesine neden oluyor. Bankalarda zaman ve iş gücü kaybına neden olan bu durumlarda, aktarılacak paranın doğru adresini bulmak için alıcı bankada birçok işlem yapıldığından, göndericiden ek masraflar tahsil edilebiliyor. Söz konusu olumsuzlukların önlenmesi için Avrupa Birliği ülkelerinin para transferlerinde ortak bir hesap numarası standardı kullanması Avrupa Birliği düzenlemeleri ile sağlandı. Kredi kartı hesaplarına IBAN verilmediğinden, kredi kartı numarasına yapılan transferlerde IBAN kullanılmayacak. Yatırım hesabı para hareketine konu ise bu hesap için IBAN üretmek gerekecek. EFT ile havale yaparken alıcının hesap numarasının bulunduğu durumda para göndermek istendiğinde alıcının IBAN’ı kullanılması zorunlu olacak. Elektrik, su, doğalgaz gibi aylık giderlerin banka aracılığı ile ödenmesinde ise IBAN numaraları aranmayacak. Bankalar tarafından müşterilerine verilecek IBAN, yalnızca bir hesabı işaret eden 26 sayısal/alfabetik karakterden oluşacak. Buna örnek olarak (TR 02 00001 0 1111111111111111) verilebilir. IBAN hesap numarasında, soldan sağa karakter diziminde ilk iki karakter alfabetik karakterden oluşacak, ülke kodu olacak. Türkiye’nin ülke kodu ISO 3166 nolu standardına göre ‘TR’ olarak belirlendi. IBAN’da ülke kodundan sonra gelecek ve iki basamaklı sayısal karakter Ekonomi / Haber IBAN kontrol basamaklı olacak. Daha sonra gelen ve basamaklı sayısal karakter olacak olan banka kodları Merkez Bankası tarafından tesbit edilecek ve duyurulacak. Banka kodundan sonra gelecek olan tek basamaklı rezerv alan bölümü tüm hesap numaraları için sıfır olacak. Daha sonra gelecek olan 16 haneli hesap numarası için standart bir format yok. Ancak hesap numarası olarak tespit edilen 16 hanenin sağa dayalı olarak yazılması ve varsa sol tarafındaki boşluklar sıfır ile doldurulması zorunlu olacak. Avrupa Ekonomik Alanında yer alan ülkelerdeki hesaba yapılan para transferlerinde alıcıya ait IBAN’ın doğrulanması ve kullanılması zorunlu olacak. Ancak, bankalar ile yurt dışında sınır ötesi ödemeleri gerçekleştiren kuruluşlar arasında kendi nam ve hesaplarına gerçekleştirilen işlemler ile talep edilmesine rağmen müşteri tarafından alıcıya ait IBAN’ın bildirilmeyeceğine ilişkin müşterinin yazılı beyanının alındığı işlemlerde bu zorunluluk aranmayacak. Bankalara gelen ve alıcı hesap numarası IBAN olarak belirtilen para transferlerinde IBAN’ın doğrulanması zorunlu olacak. Bankalarca müşteri hesabından yapılan para transferlerinde göndericiye ait IBAN’ın kullanılması zorunlu. EFT Sistemi aracılığı ile hesaba yapılan para transferlerinde, talep edilmesine rağmen müşteri tarafından alıcıya ait IBAN’ın bildirilmeyeceğine ilişkin müşterinin yazılı beyanının alındığı işlemler hariç olmak üzere, alıcıya ait IBAN’ın doğrulanması ve kullanılması zorunlu olacak. Lüksemburg ‘en zengin Avrupalı’ çıktı, Türkiye 31’inci sırada Türkiye’nin GSYH geneline ilişkin fiyat düzeyi endeksi 61, Gerçek Kişisel Tüketim grubuna ilişkin fiyat düzeyi endeksi ise 64 oldu. ürkiye İstatistik Kurum (TÜİK), 2008 yılı Satın Alma Gücü Paritesini açıkladı. Eurostat ve OECD işbirliğiyle yürütülen Satınalma Gücü Paritesi çalışmaları temelindeki uluslararası karşılaştırmalara yönelik 2006 yılı kesin, 2007 ve 2008 yılı geçici sonuçlarına göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, Kişi Başına Gerçek Kişisel Tüketim ve Fiyat Düzeyi Endeksleri yer alıyor. Karşılaştırmalar, 27 AB ülkesi, aday ülkeler Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya, Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkeleri İsviçre, İzlanda ve Norveç ile Batı Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ ve Sırbistan’ı kapsıyor. Endekslerde, AB’ye üye 27 ülkenin ortalaması 100 kabul ediliyor. Bu çerçevede, hem GSYH hem de Gerçek Kişisel Tüketime ilişkin kişi başına hacim endeksi en yüksek ülke Lüksemburg (sırasıyla 276, 148) oldu. Ayrıca, Norveç, İsviçre, İrlanda, Hollanda gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de kişi başına hacim endeksi en yüksek ülkeler arasında yer aldı. GSYH ve Gerçek Kişisel Tüketime ait kişi başına hacim endeksi en düşük ülke Arnavutluk (sırasıyla 26, 30) olarak belirlendi. Bosna-Hersek, Makedonya, Sırbistan da kişi başına hacim endeksi düşük ülkeler arasında öne çıktı. Türkiye’nin 2008 yılı geçici sonuçlarına göre, kişi başına GSYH hacim endeksi 46, Gerçek Kişisel Tüketim’e ilişkin kişi başına hacim endeksi de 47 olarak belirlendi. Türkiye SGP’ye göre kişi başına GSYH’de 2007’ye kıyasla 1 puan yükseldi ancak listede 1 sıra gerileyerek 31’inci oldu. Buna göre ilk sıradaki Lüksemburg (276) ile Türkiye (46) arasında 6 kat fark bulunuyor. Ülkelerin uluslararası alanda fiyat düzeylerinin karşılaştırılmasına imkan sağlayan Karşılaştırmalı Fiyat Düzeyi Endeksinin 2008 geçici sonuçlarına göre, GSYH ve Gerçek Kişisel Tüketime ilişkin fiyat düzeyinin en yüksek olduğu ülkeler Danimarka (sırasıyla 141, 146), Norveç (135, 146), İsviçre (126, 134) gibi Kuzey Avrupa Ülkeleri oldu. En düşük kaldığı ülkeler ise Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan olarak sıralandı. Türkiye’nin GSYH geneline ilişkin fiyat düzeyi endeksi 61, Gerçek Kişisel Tüketim grubuna ilişkin fiyat düzeyi endeksi ise 64 oldu. T 33 Ekonomi /İnceleme Dünyada ve Türkiye’de Organik Tarım Uygulamaları rganik ürün tüketicisi olmanın nedenleri; zehirli kimyasal ilaç ve gübrelerle uğraşarak 6 kat fazla kanser riski taşıyan çiftçilerimiz başta olmak üzere çocuklarımızın ve kendimizin sağlığını korumak, bitkisel üretimde pestisitlerden ve hayvansal üretimde antibiyotiklerden kaynaklanan sağlık sorunlarının çözümü, toprak, hava ve su kalitesini yani doğayı korumak ve toprak erozyonunu önlemek, toprakların bünyesindeki canlı ve organik madde miktarını arttırarak zenginleştirmek, enerji tasarrufu sağlamak, küçük çiftçilerle sözleşme yaparak verilen primlerle onların yok olmalarını önlemek, sözleşmeli çiftçilerin ürünlerini alarak pazarlama sorunlarını çözerek üretici ile tüketici arasındaki bölgesel üretimi destekleyerek ve O Sevil Atlı Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği [email protected] yok olmaya başlayan ürünlerin üretimini teşvik ederek biyolojik çeşitliliği korumak, GDO’sız tohum kullanarak temiz ürün yaratmak, gıda güvenliğini sağlamak, uzun vadede organik tarım yapılan ekolojik çiftliklerde veya eko - köylerde daha ucuz ve kapalı sistem üretimle ekoturizm yaparak üreticinin gelirini arttırmak ve insanların doğa ile baş başa yaşamasına ya da tatil yapmasına olanak sağlamak gibi konular organik ürün tüketicisi olmak için yeterli nedenlerdir. #Organik (ekolojik- biyolojik) Tarım Nedir? Organik Tarım; tarımsal üretimde yapay üretim girdilerinin kullanımını ortadan kaldıran ve bunun yerine hayvan gübresi, yeşil gübre, ürün artıkları ile ekim nöbeti ve tarım dışı organik atıkların kullanılmasını öneren; hastalık, zararlılar ve yabancı ot mücadelesinde biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanılmasını sağlayan, topraktaki organizma faaliyetlerinin ve toprak verimliliğinin arttırılmasını amaçlayan çevreye dost bir üretim şeklidir. Organik tarımda hedeflenen, toprağı, suyu ve havayı koruyarak zararlılardan ve hastalıklardan arınmış insan ve hayvan gıdası üretmektir. Dünyada Organik Tarımın Gelişimi Nasıldır? 1970’li yılların başlarında insanlar sentetik kimyasalların ve gübrelerin olumsuz etkilerini 35 Ekonomi / İnceleme kendilerinde ve çevrelerindeki doğa üzerinde gözlemlemeye başladıkça, her ülkede organik tarım içerisinde bağımsız çalışmalar ortaya çıkmıştır. 1974 yılında ise tüm dünyadaki organik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamak ve düzenlemek amacıyla IFOAM kurulmuştur. Bu organizasyon sayesinde tüm gelişmeler, üyeleri tarafından takip edilebilmekte ve çiftçilere aktarılmaktadır. Avrupa’da organik ürünlerde başlıca ithalatçı ülkeler Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre, İngiltere’ dir. Ege İhracatçılar Birliği (EİB) organik ürünlerin ihracatını koordine etmektedir. Türkiye’ de Organik Tarım Uygulamaları Nasıldır? Türkiye’de Organik Tarım, 1985 yılında, Avrupa ithalatçılarının talebi doğrultusunda organik üzüm yetiştiriciliği ile başlamıştır. Daha sonra, organik incir ve kayısı üretimine geçilmiştir. Organik tarım yoğun olarak Ege Bölgesi başta olmak üzere her bölgede yapılmaktadır. Kuru üzüm (sultana), kayısı ve incir ilk üretimi yapılan ürünlerdir. Bugün 179 üründe organik üretim yapılan 36 RGÜDER; Türkiye’deki tüm Organik Ürün Üreticilerini ve Sanayicilerini bir çatı altında toplayarak aralarındaki mesleki dayanışma, yardımlaşma ve işbirliğini geliştirmek, bilgi alış verişinde bulunmak, tüketiciler ve kamuoyu ile iletişim içinde bulunarak onları bilgilendirmek ve organik ürünleri tanıma ve kullanma faaliyetlerine yardımcı olmak yani Türkiye’de Organik Tarımın ve Organik Ürün Sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmak ve Organik Tarım Politikalarının yönlendiricisi olmak amacıyla 17/03/2004 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. 33 üyesi bulunan ORGÜDER; Gıda Dernekleri Federasyonunda (GDF), Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu “IFOAM”’ın üyesidir. O Türkiye’deki organik ürünler, tahıllar, taze veya işlenmiş sebze ve meyveler, fındık, antep fıstığı, ceviz, kurutulmuş meyveler, baklagiller, baharatlar, siyah çay ve bitkisel çaylar, süt, endüstri bitkileri, bal ve işlenmiş ürünlerden oluşmaktadır. İşlenmiş ürünlerin bazıları, zeytinyağı, ekmek, dondurulmuş sebzeler& meyveler ile konsantre meyve sularıdır. Türkiye’de gelişmekte olan organik hayvansal üretimi, Gümüşhane Kelkit’te yapılan organik süt hayvancılığı ile başlamıştır ve süt üretimine geçilmiş bulunmaktadır. Türkiye’nin organik ürün ihracatı yıllara göre artan bir trend göstermektedir. Organik ürünler ihracatı miktarı 21.083. 351 ton; ihracat değeri 36.982.995 $’ dır. İhracat yapılan ülke sayısı 35 civarında olup, Avrupa Birliği ülkeleri Ekonomi / İnceleme başta olmak üzere ABD, Kanada ve Japonya diğer ihracat yapılan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye, 25 milyar $’ lık dünya organik ürün pazarında yaklaşık 37 milyon $’ lık paya sahiptir. 1 Aralık 2004 tarihinde, organik tarımda yasal düzenlemeleri ve cezai yaptırımları içeren 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” yürürlüğe girmiştir. 10 Haziran 2005’de de bu kanunu tamamlayıcı ve açıklayıcı nitelikteki “Organik Tarım Yönetmeliği” yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de organik ürünlerin üretiminde “sözleşmeli çiftçi” uygulaması getirilmiştir. Bu uygulamada çiftçilerle üretici firmalar üretim aşamasında girdilerin temini ve hasat aşamasında ürünlerin alımı konularında, mahkemeye başvurma hakkı saklı kalmak koşuluyla, bir sözleşme yaparlar. Sözleşmeli tarım üreticilere pazar, fiyat, satış ve prim garantisi getirerek avantaj sağlamaktadır. Sözleşmeli çiftçiler, bahçelerinde ve tarlalarında hiçbir şekilde kimyasal ilaç, hormon ve gübre kullanmamayı imzaladıkları sözleşmelerle taahhüt ederler. Bu şartlara uygun olarak üretimi yapılan organik ürünlerin her birine, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından denetleme yetkisi verilen uluslar arası bağımsız denetleme firmaları, ürünlerin organik ürün olarak kontrollü yetiştirildiğini belgeleyen, “Organik Ürün Sertifikası” verirler. Organik ürün sertifikaları, ürünlerin yetiştiği arazinin toprak analizlerinden başlayarak hasat, işleme, ambalajlama ve depolama zincirindeki her safhasında gerekli şartlara uyulduğunu belgelemektedir. Konvansiyonel (Geleneksel) tarımdan organik tarıma geçiş süreci tek yıllık tarla bitkilerinde iki yıl ve çok yıllık meyve ağaçlarında üç yıldır. Organik tarımın kontrol Türkiye’deki organik ürünler, tahıllar, taze veya işlenmiş sebze ve meyveler, fındık, antep fıstığı, ceviz, kurutulmuş meyveler, baklagiller, baharatlar, siyah çay ve bitkisel çaylar, süt, endüstri bitkileri, bal ve işlenmiş ürünlerden oluşmaktadır. ve sertifikasyonu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş, 9 adet kontrol ve sertifikasyon firması tarafından yapılmaktadır. İsviçre, Fransa, Almanya, Hollanda, Türkiye ve İtalya, menşeli olan bu firma- ları, IMO, ECOCERT, ETKO, SCAL, BSC, EKOTAR, İCEA, CERES ve ORSER oluşturmaktadır. 5262 sayılı organik tarım kanunu ile iç pazarda satılan organik ürünlerin ambalajların üzerinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığının logosunun ve yanında kontrol ve sertifikasyon firmasının logosunun bulunmasını ve ayrıca ambalajın üzerinde kontrol ve sertifika firması tarafından kontrol edilip sertifikalandırıldığının yazılması mecburiyetini ve bunların olmaması halinde 37 Ekonomi / İnceleme 38 Ekonomi / İnceleme para cezalarını getirilmiştir. Tüketiciler marketlerin raflarında satılan organik ürünleri satın alırken ürünlerin ambalajlarında bu özellikleri aramalıdırlar. Ancak bu tanımalara uygun olarak ambalajlanan ve satışa sunulan ürünler organiktir. Sonuç Ülkemizde de bilinçli tüketici organik ürün tüketimine yönelmektedir. Arazi Toplulaştırması ve Organik Ürün Üretim Planlaması yapılarak, organik ürün üreticisi desteklenmelidir. Ürün çeşitliliği arttırılmalı ve organik ürünlerin maliyetleri düşürülerek fiyatlar aşağı çekilmelidir. Yapılacak eğitim ve tanıtımlarla üretici ve tüketici bilinçlendirilerek iç pazar canlandırılmalıdır. Türkiye’de oluşturulacak akredite olmuş “Kontrol Labo- ratuarlarında” organik ürünlerin kontrol işlemlerinin yapılması sağlanarak kontrol ve sertifikasyon maliyetleri düşürülmelidir. Organik girdilerin maliyetlerinin düşürülerek küçük üretici desteklenmelidir. Fuarlar, seminerler, sempozyumlar, TV’de eğitici programları ve kongreler düzenlenerek üreticilerin eğitimi ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Organik ürün üreticilerinin üretici birlikleri kurarak örgütlenmesinin sağlanmalıdır. Organik tarımda ve ticarette danışmanlık müessesi oluşturulmalıdır. İç ve dış pazarlarda organik ürünlerde markalaşma sağlanmalıdır. Kalifiye insan gücünün arttırılması ve bilgi akışının sağlan- ması için tarladan tüketiciye kadar olan tüm zincirlerde kullanılan eğitim araçları geliştirilmeli ve bunların kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Yurt içi ve yurt dışı pazar olanaklarının arttırılması ve organik ürünler ihracatında desteklerinin arttırılması gerekmektedir. “Organik Ürünlerde Gıda Güvenliğinin” sağlanması için ilgili Bakanlıklar tarafından, 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” ve bunu açıklayan “Organik Tarım Yönetmeliği” esaslarına göre; üreticiler, perakendeciler, ihracatçı/ithalatçı müteşebbisler ve kontrol/sertifikasyon kuruluşlarının denetimleri yapılmalıdır. Kaynaklar Sayın, C. 2002, Dünya, AB ve Türkiye’de Organik Tarıma Yönelik Gelişmeler ve İzlenen Politikalar, Antalya. Güzel, T. 2001. Dünya’da ve Türkiye’de Ekolojik Tarım Ürünleri Üretimi ve İhracatı Olanakları, İstanbul. Bostanbudak, D. ve Gültekin U.2001. Ekolojik Tarımda Katılımcı Kırsal Değerlendirme. Türkiye I. Ekolojik Tarım Sempozyumu, İzmir. FAO 2003, Türkiye’de Biyoçeşitlilik ve Organik Tarım Çalıştay Raporu, Ankara TKB 2003, Organik Tarımın Genel İlkeleri, Ankara Anonim 2002/a.- 2003/a. (www.igeme.org.tr) Anonim 2003/a. (www.tarim.gov.tr) Anonymous, 2001/f. “Organic Agricultural Products of Turkey”, İGEME, Ankara. Babadoğan, G. - Koç, D. , Ocak 2005 , Organik Tarım Ürünleri Dış Pazar Araştırması, İGEME, Ankara. 39 Ekonomi / Sağlık Prof.Dr. N. Aydın Mungan, Ar. Gör. Dr. İbrahim Dönmez ZKÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Prostat Hastalıkları P rostat erkeklerde idrar torbasının altında, idrar kanalını çevreleyen ve genç bir erkekte kestane büyüklüğünde olan bir bezdir. Prostat bir salgı bezidir. En önemli görevi meninin içindeki spermler için gerekli sıvı ortamı oluşturmak yani meninin ana kısmını yapmak ve meniyi sıvı hale getirme işidir. Böylece döllenmeyi kolaylaştırır. Yaş ile birlikte büyüklüğü artar ve problemlere neden olabilir. Bu özellikle 50 yaşından sonra oldukça sıktır. Yaş ilerledikçe prostat nedenli problemlerin ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Prostat hastalıkları 3 gruba ayrılır. 1. İyi huylu prostat büyümesi 2. Prostat iltihabı 3. Prostat kanseri İyi Huylu Prostat Büyümesi (Bph): En sık görülen durumdur. 40 Prostatın idrar torbası altında olması ve idrar kanalını çevrelemesi nedeniyle idrar yapma sorunlarıyla kendini belli eder. Bunlar idrar yolu tıkanıklığına bağlı idrar tazyikinde azalma, idrarda incelme, kesik kesik idrar yapma, idrar sonu damlama, idrar kalma hissi ve duraksama ile beraber kişiyi rahatsız eden sık idrara gitme, gece 2 defadan fazla idrara kalkma, ani idrara sıkışma hissi ve idrarda yanmadır. Genellikle 40 yaş üzerinde erkeklerin hastalığıdır. 50 yaş üzeri erkeklerin %50 sinde, 6050 yaş arasında %65 inde, 80 yaş üzerinde %90 ında BPH gelişmektedir. BPH nın yaşlanma ile birlikte hormon düzeylerinde görülen değişiklik nedeniyle geliştiği düşünülmekle beraber kesin nedeni belli değildir. Yaşam boyu prostat büyümeye devam eder. Bununla beraber ileri yaşlara kadar bu genişleme herhangi bir sorun teşkil etmez. 40 yaşından önce BPH nadiren semptom verir. Prostat büyüdükçe prostatı çevreleyen dokular çevreye büyümesini engellediğinden prostat idrar kanalına doğru baskı yapmasına neden olur. İdrar torbasının duvarı kalınlaşır ve hassaslaşır. Böylelikle idrar torbası az bir miktar idrar içerirken bile kasılmaya başlar ve daha sık idrar yapma isteğine neden olur. Sonuç olarak idrar torbası zayıflar ve kendini boşaltma yeteneğini kaybederek idrar torbasında artık idrar kalmasına neden olur. İdrar atılamadığı için böbreklerde önceleri şişme ve büyüme meydana gelir, ileri safhada idrarın basıncıyla böbrek dokusu hasarı gelişir ve böbrekler fonksiyonunu kaybettiği için atması gereken zararlı maddeleri atamaz. Tedavi: BPH ilerleyici bir hastalık olmakla beraber yan etkileri ortaya çıkmadıkça tedavi gerekmez. Prostat büyümesi olan kişilerin alkollü, asitli, gazlı içeceklerden ve baharatlı yiyeceklerden uzak durması gerekir. Soğuk havalar prostatın düşmanıdır. Kabızlık şikâyetleri daha çok arttırarak idrar yapmayı güçleştirir. BPH nın tıbbi tedavisi 2 grup altında sıralanabilir : 1) ilaç tedavisi: 2 grup ilaç tedavisi vardır. İlk grup idrar kana- Ekonomi / Sağlık lını gevşetici ilaçlar ikinci grup ise prostatı küçülten ilaçlardır. A-İdrar kanalını gevşeten ilaçlar: Bu ilaçlar genellikle idrarın boşalmasını kolaylaştırmak amacıyla kullanılmaktadır. Hızlı etki gösterirler hasta 2 hafta içinde rahatlamaya başlar. Genellikle prostatın büyümesine veya küçülmesine etkisi yoktur ancak hastayı büyük oranda rahatlatır. İlaçlar prostat bezi içindeki düz kasları gevşeterek prostat gerginliğini azaltırlar ve idrar daha kolay akar. B-Prostatı küçülten ilaçlar: Büyümüş prostatı küçülterek idrar kanalının açılmasını ve idrarın rahat akmasını sağlarlar ancak etkisi 6 ay gibi geç bir sürede çıkmaktadır. Ayrıca prostat ağır- Prostat iltihapları bulaşıcı değildir. Kansere dönüşmezler, kronik vakalar öldürücü değildir. Ancak hastayı daima huzursuz eden, doktor doktor gezdiren, tamamen tedavisi pek de mümkün olmayan yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. lığı 40 gram altında olan prostatlarda faydası saptanmamıştır. Prostat kanserinden koruyucu etkileri olduğu düşünülmekle beraber henüz bu konuda kesin görüş birliği sağlanamamıştır. 2) Cerrahi tedavi: İlaç tedavisine rağmen şikâyetlerin şiddetini koruması ve ilerlemesi, idrarda tam tıkanıklık sonucu idrarın dışarı atılamaz hale gelmesi, sık idrar yolu iltihabı, idrarda aşırı kanama, böbreklerde şişme, idrar torbasında taş oluşması du- rumlarında cerrahi tedavi gerekir. Ameliyat iki şekilde yapılır. A)Açık ameliyat: 100 gr dan büyük prostatlarda ve büyük idrar torbası taşı varsa tercih edilen yöntemdir. Bu ameliyat genellikle göbek altından kesiyle yapılır. Ortalama 7 gün hastanede kalış süresi vardır. 100 gr’dan daha küçük prostatlar için çok uygun bir yöntem değildir. B) Kapalı ameliyat: TUR aleti denilen bir aletle yapılır. İdrar kanalı dış deliğinden sokula- rak prostat dokusu ince dilimler halinde kesilir ve yıkama ile bu parçalar dışarı alınır. Ortalama 3 günde taburcu edilir. Herhangi kesme işlemi yoktur. C) Lazer ameliyatı: lazer ile prostatın yakılması esasına dayanır. Kapalı ameliyatta olduğu gibi yapılır. Daha çabuk iyileşme sağlamakla beraber oldukça büyük prostata yeterince etkili olmayabilir. Ayrıca uzun dönem etkinliği henüz bilinmemektedir. 2) Prostat İltihabı ( Prostatit): Prostat iltihapları akut ve kronik olmak üzere 2 ye ayrılır. A)Akut Prostatit: Sıklıkla dış idrar kanalı vasıtasıyla gelen mikroplar prostatta iltihaba neden olurlar. Prostat büyümesi ve kanseri orta yaş üzeri erkeklerin hastalığı olarak kabul edilirken, prostatın iltihabi hastalıkları sıklıkla genç insanları etkiler. İdrardaki bakteriler küçük kanallar yoluyla prostata ulaşarak iltihaba yol açabilir. Hastalar doktora genellikle idrar yaparken yanma, batma, zorlanarak idrar yapma, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, bel ağrısı, güç cinsel deneyim, makata vuran ağrı, idrar renginde bulanıklaşma, yüksek ateşle beraber titreme, bulantı, kusma, eklem ve kas ağrıları şikâyetleriyle doktora başvurmaktadır. Bu hastaların %25 ine prostatın iltihabi hastalığı tanısı konmaktadır. İdrar kanalı dış deliğinden çoğu defa akıntı yoktur. Tedavi edilmezse kronikleşir veya apse oluşturabilir. Teşhiste idrar ve kan tahlilleri yapılır. Akıntı varsa bu akıntının mikroskobik muayenesi yapılır. Makattan parmakla yapılan prostat muayenesinde prostat şiş, hassas ve sıcak olarak parmağa gelir. Tedavide yatak istirahatı ve 4-6 haftalık antibiyotik tedavisi gerekir. Ağır vakalarda ateş varsa 41 Ekonomi / Sağlık ağızdan tedavi alamayacak düzeyde bulantı ve kusması olanlarda hastanede yatarak tedavi gerekebilir. B) Kronik Prostatit: genelde genç ve orta yaşlılarda görülür. Akut prostat iltihabından sonra veya daha önce hiç belirti vermemiş prostat iltihabından sonra gelişebilir. ani ve şiddetli bir başlangıç yerine sinsi bir seyir izleyip uzun süreli rahatsızlıklara yol açar. Şikâyetler yaşla meydana gelen prostat büyümesine benzer. En rahatsızlık verici şikâyetler; sık idrara çıkma, idrarda yanma, sürekli idrar varmış hissi, defekasyon sonrası penis ucundan meni kıvamında bir akıntı gelmesi, alt bel bölgesinde dolgunluk ve ağrı hissi, çok nadiren idrardan veya meniden kan gelmesi görülebilir. Hastanın cinsel bölgesinde ki huzurlukluk nedeniyle cinsel istek azalabilir, sertleşme veya erken boşalma şikâyetleri olabilir. Tanı için kan ve idrar tahlilleri yapılır. Akıntının mikroskobik muayenesinde mikroplar ve iltihap hücreleri görülebilir. Kronik prostatit tedavisi zor bir hastalıktır. İdrar yolları tedavisinde etkili olan antibiyotikler kronik prostatit tedavisinde etkili olamayabilmektedirler. Baskılayıcı antibiyotik tedavisi gerekebilmektedir. Sıcak oturma banyoları şikâyetlerin oldukça azalmasını sağlar. Prostat iltihapları bulaşıcı değildir. Kansere dönüşmezler, kronik vakalar öldürücü değildir. Ancak hastayı daima huzursuz eden, doktor doktor gezdiren, tamamen tedavisi pek de mümkün olmayan yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. 3) Prostat Kanseri: Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir. Tüm kanserlerin %32 sini oluşturur. Yaşlı erkek hastalığı olarak bilinir ancak 40 yaşın 42 altında nadir olsa da görülebilir. Yapılan otopsi çalışmalarına göre 50 yaş üzeri her 10 erkeğin 4 ünde prostat kanseri mevcuttur. Ancak prostat kanseri oldukça yavaş bir seyir izlediği için bu kişilerin bir çoğu farklı sebeplerden ölürler. Yaş ilerledikçe prostat kanseri riski artar. Yeni otopsi raporlarına göre 75 yaş ve üzeri her 4 erkeğin 3 ünde prostat kanseri vardır. Prostat kanserinin kendine özgü bir belirtisi yoktur, hiçbir bulgu vermediği için 50 yaşın üstündeki her erkek yılda bir kez mutlaka ürologa gitmelidir. Çok ilerlediğinde belirti verir ancak o zaman geç kalınılmıştır İleri derece kanserlerde kemik ağrıları ön planda olabilir. Ağrı kesicilerle düzelmeyen bel ağrıları vardır. Prostat kanserinin teşhisinde en önemli nokta prostat muayenesidir. makat yoluyla yapılan muayenede prostatın sert olarak hissedilmesi veya nodül ele gelmesi şüpheli bulgular arasındadır. Kan ve idrar tahlilleri yapılmakla beraber özel bir belirti vermez. Teşhiste en önemli yardımcı kan tetkiki PSA (prostat spesifik antijen) adı verilen tetkiktir. Prostat muayenesinde şüpheli sertliği veya PSA değeri yüksek olan kişilere prostat biyopsisi önerilir. Makattan yapılan prostat biyopsisi çok ağrılı bir işlem değildir. Prostatın çeşitli bölgelerinden alınan parçalar incelemeye alınır ve prostat kanseri tanısı konulan hastalara hastanın yaşına ve kanserin evresine göre tedavi uygulanır. Prostat kanserinin asıl tedavisi ameliyattır. Kanser prostat sınırlarını aşmadıysa radikal prostatektomi denilen açık ameliyat tekniği ile prostat ve çevresindeki lenf bezleri ve bazı çevre organlar beraberce çıkarılır. Ameliyat iyi huylu prostat büyümesinde yapılan ameliyattan farklıdır. Daha uzun süre ve tecrübe gerektirir. Eğer kanser çevredeki lenf bezlerine veya kemiğe sıçradıysa veya hastanın genel durumu kötüyse ameliyat yerine ilaç tedavisi veya radyasyon (Işın) tedavisi uygulanır. Radyasyon tedavisinde belirli bölgeye ışın verilerek kanser hücreleri öldürülmeye çalışılır. Etkisi ameliyat kadar iyi değildir. İlaç tedavisi ise bir süre sonra hastalığın ilaçlara direnç kazanmasıyla etkisiz hale gelmektedir. Sonuç olarak; prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türü olması, hiçbir bulgu vermemesi, ancak bir ürolog tarafından erkenden tespit edilebilmesi ve geç kalındığında ise mevcut tedavilerin etkisizliği nedenleriyle çok dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Ekonomi / Sağlık Estetik Burun Ameliyatı Doç.Dr. Eksal KARGI E stetik cerrahi ameliyatları içinde en sık yapılanı olan estetik burun ameliyatı, burun yapısının cerrahi bir girişim ile yeniden şekillendirilmesi ve yüzle uyumlu hale getirilmesidir. Bu ameliyat yardımıyla burun boyutlarının küçültülmesi ya da büyültülmesi, ucunun inceltilmesi, yüksekliğinin artırılması veya azaltılması, burun-üst dudak açısı, burun-alın açısının değiştirilmesi sağlanabilmektedir. Tüm bu işlemlerin temel amacı burundaki bozuklukların düzeltilmesi, şeklinin yüz yapısına en uygun hale getirilmesidir. Aynı esnada gelişimsel veya çarpma sonucu oluşan burun orta bölüm eğrilikleri ya da burun etleri olarak da bilinen konka hipertrofilerine bağlı nefes alma problemleri de düzeltilebilmektedir. Burun, yüz görünümünü etkileyen estetik ve fonksiyonel bir organdır. Burun estetiğinde amaç, burun içindeki eğrilikleri de düzelterek yüzdeki diğer oluşumlarla uygun orantı ve büyüklüğe sahip, iyi nefes alma fonksiyonu olan bir burun oluşturmaktır. Her estetik burun ameliyatı burnu küçültmek anlamına gelmemektedir. Eğer burnun uzunluğu ve yüksekliği yüzün diğer oluşumlarıyla oransal olarak küçük ise bu oranı düzeltmek için kıkırdak ve kemik ilaveleri ile burnu büyütücü ve uzatıcı işlemler de yapılabilir. En başarılı sonuç, başkaları tarafından estetik ameliyat geçirdiği anlaşılmayan, herhangi bir asimetrisi olmayan, yüz ile orantısı uyumlu, doğal bir burundur. Bayanların yanısıra son yıllarda erkekler de burun estetiğine ilgi duymaktadırlar. Özelikle horlama şikayeti olan kişilerde burun estetiği ameliyatları büyük yarar sağlamaktadır. Burun gelişimi genellikle 18 yaş civarında tamamlandığı için genellikle bu yaşlardan önce bu ameliyat önerilmez. Burnunda şekil ve fonksiyon bozukluğu olan ve ameliyat olmasına engel bir durumu olmayan her erişkinde 18 yaş civarından sonra uygulanabilecek bir ameliyattır. Bu cerrahi girişim, ameliyat hastane koşullarında, anestezi uzmanının gözetiminde ve ameliyathanede yapılır. Estetik burun ameliyatı, yapılacak girişimlerin büyüklüğüne, hastanın ve cerrahın tercihine bağlı olarak lokal veya genel anestezi altında yapılabilir. Lokal anestezide genellikle hafif bir sakinleştirme (sedasyon) uygulanır. Ancak, gerek hastanın yapılan işlem sırasında rahatsızlık duymaması gerekse cerrahın ameliyata daha iyi konsantre olması için genel anestezi tercih edilir. Estetik burun ameliyatı genellikle 1 ile 1,5 saat arasında sürer. Ameliyat esnasında burun derisi, kemik ve kıkırdak çatısından ayrılır. Burnun yeniden şekillendirilmesi işlemi, burunda var olan probleme ve cerrahın uyguladığı tekniğe bağlı olarak değişir. Son olarak deri, oluşturulan çatının üzerine adapte edilir. Estetik burun ameliyatı en zor estetik ameliyatlardan biridir dersek abartılı bir ifade olmayacaktır. Dünyadaki tüm insanların burunları kemik, kıkırdak ve deri yapısı bakımından farklı özelliklere sahiptir. Dolayısıyla ameliyat sonrası oluşacak sonuç da her hastada farklı olacaktır. Burnun deri kıkırdak ve kemik özellikleri oluşacak sonuçta büyük rol oynar. İnce derili, kıkırdak ve kemik şekillendirilmesi gerektiren burunlarda çok iyi sonuçlar elde edilebileceği gibi kalın ve yağlı burun ucu derisi olan zayıf kıkırdaklı burunlarda aynı derecede güzel sonuçlar elde edilemeyebilir. Ehil ellerde uygulanırsa hasta memnuniyetinin yüksek olduğu, ancak ehil ellerde yapılmaması durumunda ise sonuçların düzeltilmesinin bir o kadar zor olduğu bir ameliyattır. Her şeye rağmen daima bir istenmeyen sonuç (komplikasyon) ihtimali vardır. Bunlar enfeksiyon, burun kanaması veya anesteziye karşı reaksiyondur. Dünya standartlarında bir cerrahın her 10 vakasından birine ikinci bir düzeltme yapmak zorunda 43 Ekonomi Merkez : Cumhuriyet Caddesi Pelenkoğlu İş Merkezi Zemin Kat No: 12/1 BARTIN Telefon : (0.378) 227 13 10 - 227 18 05 • Faks : (0.378) 227 36 56 E-Posta : [email protected] Bartın Beton Tesisi Zonguldak İrtibat Bürosu Adres : Telefon : Faks : E-Posta : Adres Büro: Telefon : Faks : E-Posta : Gölbucağı Mahallesi Gölbucağı Caddesi No: 78-80 BARTIN (0.378) 227 93 65 (0.378) 227 93 75 [email protected] Acılık Cad. Belediye Bulvarı 13/C ZONGULDAK (0.372) 253 13 10 (0.372) 253 13 10 [email protected] Çaycuma Beton Tesisi Çatalağzı Beton Tesisi Adres : Telefon : Faks : E-Posta : Adres : Telefon : Faks : E-Posta : Akyamaç Köyü Altı Çaycuma Bartın Karayolu 6.Km. P.K.: 11 Çaycuma-ZONGULDAK (0.372) 615 90 46 - 615 90 47 (0.372) 615 90 48 [email protected] Kuzyaka Mevkii Çatalağzı - ZONGULDAK (0.372) 264 10 30 (0.372) 264 10 30 [email protected] Kozlu Beton Tesisi Muslu Beton Tesisi Adres : Telefon : Faks : E-Posta : Adres : Telefon : Faks : E-Posta : 44 Taşbaca Mahallesi Nur Sokak Kozlu-ZONGULDAK (0.372) 269 06 94 - 269 06 95 (0.372) 269 09 93 [email protected] Cumhuriyet Caddesi Demiryolu Sokak Muslu - ZONGULDAK (0.372) 216 43 13 (0.372) 216 43 13 [email protected] Ekonomi / Sağlık kalması normal kabul edilir ve böyle durumları önceden tahmin etmek mümkün değildir. Düzeltici ikinci ameliyat genellikle daha dar kapsamlı ve daha basit bir ameliyattır. Ameliyat sonrası genellikle korkulduğu gibi ağrılı geçmemektedir. Basit ağrı kesicilerle bu dönem oldukça rahat geçecektir. Morarma ve şişmeyi azaltmak için hastadan başı hafif yukarda yatması ve gözlerine ilk 18-24 saat soğuk kompres uygulaması istenecektir. Ameliyatın ertesi günü en yoğun olan göz çevresindeki şişlik ve morarmalar birkaç gün içinde solmaya başlar ve genellikle birkaç hafta içinde tamamen kaybolur. Ameliyat sonrası morluk ve şişlik eskiden uygulanan cerrahi tekniklere göre günümüzde çok daha az oranda görülmektedir. Burun tamponları ameliyat sonrası birkaç gün içinde çıkarılır. Tamponların özel ve yağlı olmasından dolayı tampon çıkartılma işlemi esnasında rahatsızlık verecek bir acı olmaz. Burun alçısı sıklıkla ameliyatın birinci haftasında uzaklaştırılacaktır, fakat gerekliliği halinde on güne kadar yerinde tutulabilir. Burundaki hafif şişlik yavaşça geriler, bazı vakalarda birkaç ay sürebilir. Hastanın ameliyattan sonra dikkat edeceği en önemli konu burnuna ve yüzüne bir darbe almamasıdır. Hastanın işine başlaması için 14 gün geçmelidir. Ameliyat sonrası 5 ile 7 gün kontak lens takılmaması, ve ameliyatı takip eden 3 ay boyunca aşırı güneş ışığından uzak durması önerilmektedir. Gözlük takmak için de 3 ay beklenmelidir. Ağır egzersizler ise 4 haftadan itibaren yapılabilir. Estetik burun ameliyatının kesin sonucunun fark edilmesi iyileşme sürecine bağlı olarak zaman gerek- tirmektedir. Bu süreç, genellikle bir yıl kadar sürebilmektedir. Eğer yapısal olarak veya bir kaza sonrası kişiyi rahatsız eden bir şekil veya fonksiyon bozukluğu varsa, burnun yüz ile uyumlu olmadığını düşünüyorsa, burundan rahat nefes alamıyorsa bu ameliyattan çok fazla yarar görebilir. Sonuç olarak ameliyatın hedefi, operasyon yapıldığı belli olmayan, doğal görünümlü ve yüzün genel özelliklerine yakışan orantıda bir burun ortaya çıkarmaktır. Bu ameliyatın “içini yapmışken şu kemiği de alalım” denecek bir ameliyat olmadığını sakın unutmayın. Bazen iyi niyetle yapılan bu tür rötuşları düzeltmek çok zor olabilmektedir. Ameliyatın amacının, yalnızca düzgün, kişiden kişiye değişmeyen, kalıplaşmış bir yapı oluşturmak olmadığı unutulmamalıdır. Hedefimiz yüze yakışan, yüzün diğer kısımları ile uyumlu bir burun olmalıdır. Estetik algılaması gelişmiş, tüm vücudu estetik olarak değerlendirebilen estetik cerrahların bu konudaki başarıları tartışılmaz olarak çok daha üstündür. 45 Ekonomi FUAR TAKVİMİ OCAK 3. HAC VE UMRE TURİZM FUARI 2010; 08.Ocak.2010 – 09.Ocak.2010 tarihleri arasında; Hilton Kongre ve Sergi Merkezi, İSTANBUL EVLİLİK DÜNYASI ANTALYA’2010 EVLİLİK HAZIRLIKLARI; 08.Ocak.2010 – 10.Ocak.2010 tarihleri arasında; Cam Piramit Sabancı Kongre ve Fuar Merkezi, ANTALYA ÇUKUROVA 3.KİTAP FUARI; 12.Ocak.2010 – 17.Ocak.2010 tarihleri arasında; Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, ADANA ÇUKUROVA EĞİTİM 2010; 12.Ocak.2010 – 17.Ocak.2010 tarihleri arasında; Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, ADANA ANFAŞ HOTEL EQUİPMENT - 21.ULUSLARARASI 20.Ocak.2010 – 23.Ocak.2010 tarihleri arasında; Antalya Fuar KONAKLAMA, AĞIRLAMA, İKRAM SEKTÖRÜ Merkezi, ANTALYA EKİPMANLARI VE DEKORASYONU; IFF 2010 9. İSTANBUL MODA FUARI; 21.Ocak.2010 – 23.Ocak.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşiköy, İSTANBUL GAPSHOES, 10.AYAKKABI, TERLİK, SARACİYE VE YAN 21.Ocak.2010 – 24.Ocak.2010 tarihleri arasında; OFM Ortadoğu SANAYİ YAZ FUARI; Fuar Merkezi, GAZİANTEP AYAKKABI YAZ “27.İZMİR AYAKKABI, ÇANTA VE 21.Ocak.2010 – 24.Ocak.2010 tarihleri arasında; Uluslararası AKSESUARLARI FUARI”; İzmir Fuar Alanı, İZMİR EF ENDÜSTRİ 2010 3. MAKİNE VE OTOMASYON FUARI; 21.Ocak.2010 – 24.Ocak.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşiköy, İSTANBUL SUBCONİST 2010 8.ULUSLARARASI YAN SANAYİ ÜRÜNLERİ; 21.Ocak.2010 – 24.Ocak.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşiköy, İSTANBUL IF ULUSLARARASI İSTANBUL HAZIR GİYİM FUARI (9.); 28.Ocak.2010 – 30.Ocak.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL ŞUBAT IMOB 2010 6. İSTANBUL MOBİLYA FUARI; 02.Şubat.2010 – 06.Şubat.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy; İSTANBUL MAKİNE FUARI; 03.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Çorum TSO Fuar Merkezi, ÇORUM UMRE VE ALTERNATİF TURİZM; 04.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Feshane Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL JEWEX ALYANS, ALTIN, MÜCEVHER, 02.Şubat.2010 – 06.Şubat.2010 tarihleri arasında; GÜMÜŞ TAKI, SAAT FUARI; Uluslararası İzmir Fuar Alanı, İZMİR 10. WIN WELDİNG ‘10; 04.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL 4. WIN SURFACE TREATMENT ‘10; 04.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL 10. WIN MACHİNERY ‘10; 04.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL EVLİLİK DÜNYASI’2010 EVLİLİK HAZIRLIKLARI; 05.Şubat.2010 – 07.Şubat.2010 tarihleri arasında; Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, İSTANBUL 13. İNSAN KAYNAKLARI FUARI 2010; 10.Şubat.2010 – 11.Şubat.2010 tarihleri arasında; Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, İSTANBUL ANFAŞ FOOD PRODUCT - 17.ULUSLARARASI 10.Şubat.2010 – 13.Şubat.2010 tarihleri arasında; YİYECEK VE İÇECEK FUARI; Antalya Fuar Merkezi, ANTALYA EMITT 2010 14.DOĞU AKDENİZ ULUSLARARASI 11.Şubat.2010 – 14.Şubat.2010 tarihleri arasında; TURİZM VE SEYAHAT FUARI; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL AVRASYA BOAT SHOW 2010 4.DENİZ ARAÇLARI, 12.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; EKİPMANLARI VE AKSESUARLARI; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy; İSTANBUL ADANA İNŞAAT 2010 4.YAPI MALZEMELERİ, İNŞAAT 18.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; TEKNOLOJİLERİ, İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİ; Tüyap Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, ADANA 46 Ekonomi IHS 2010 ADANA 3.ISITMA, SOĞUTMA, HAVALANDIRMA, 18.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Adana DOĞALGAZ TEKNOLOJİSİ, TESİSAT VE YALITIM FUARI; Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, ADANA 3. GOLDİSTANBUL; 18.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL 19.ULUSLARARASI ANNE BEBEK ÇOCUK ÜRÜNLERİ FUARI; 18.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy; İSTANBUL KONUT İŞYERİ 2010 11.GAYRIMENKUL, YATIRIM, İŞLETME, EMLAK VE FİNANS HİZMETLERİ; 18.Şubat.2010 – 21.Şubat.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy; İSTANBUL IF WEDDİNG FASHİON İZMİR; 21.Şubat.2010 – 24.Şubat.2010 tarihleri arasında; Uluslararası İzmir Fuar Alanı, İZMİR TURİZM KÜLTÜR VE SANAT FUARI; 24.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Çorum TSO Fuar Merkezi, ÇORUM AEGEANAGRI 6.Ege Tarım Sera ve Hayvancılık Fuarı; 24.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; EGS Fuar ve Kongre Merkezi, DENİZLİ GAZİANTEP TARIM 1.TARIM, HAYVANCILIK VE GIDA FUARI; 25.Şubat.2010 –28.Şubat.2010 tarihleri arasında; OFM Ortadoğu Fuar Merkezi, GAZİANTEP EDUCASHOW EĞİTİM GEREÇLERİ, TEKNOLOJİLERİ VE YAYINLARI; 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, İSTANBUL EDUCATURK EĞİTİM FUARI; 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, İSTANBUL MOTOPLUS (2.MOTOSİKLET, BİSİKLET VE AKSESUARLARI); 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy; İSTANBUL 17. WIN OTOMASYON ‘10; 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL 11. WIN ELECTROTECH ‘10; 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL 7. WIN HYDRAULIC & PNEUMATIC’10; 25.Şubat.2010 – 28.Şubat.2010 tarihleri arasında; Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İSTANBUL BURSA 8. KİTAP FUARI; 27.Şubat.2010 – 07. Mart.2010 tarihleri arasında; Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi, BURSA Ocak-Şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan yurtiçi fuarlar listesi aşağıdaki gibidir. Fuarlara katılmak isteyenlerin; davetiye temini, ulaşım ve toplu katılım gibi organizasyonları için Odamıza müracaatlarını bekleriz. 47 Ekonomi / Fuar Takvimi 48 Ekonomi / Fuar Takvimi 49 Ekonomi 51 Ekonomi 52
Benzer belgeler
3 - Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası
Yayın Kurulu
Rıfat SARSIK
Önder ALKAN
Mehmet KÖKTÜRK
Alper PÜREN
Kâmuran MISIRLI
u
Reklam ve Mali İşler
Recep ACAR
u
Yönetim Yeri
Çaycuma Ticaret ve Sanayi Odası
Atatürk Bulvarı No: 12
Çaycuma / ZO...