Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Odunun Enerjide Kullanımı ve
Transkript
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Odunun Enerjide Kullanımı ve
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Odunun Enerjide Kullanımı ve Gelecek Senaryoları Ar. Gör. Dr. Hasan Tezcan YILDIRIM1)* Prof. Dr. Öner ÜNSAL2) 1) İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Odun Mekaniği ve Teknolojisi Anabilim Dalı *İletişim Yazarı email adresi: [email protected] 2) ÖZET Ormanların en önemli ürünlerinden biri olan odun, insanoğlunun geçmişten günümüze en büyük enerji kaynaklarından biri olmuştur. Günümüzde dahi ısınma ve pişirme amaçlı kullanımı sürdürülen odundan son yıllardaki gelişmeler neticesinde, elektrik üretimi yapılmaya başlamıştır. Ülkelerin sürdürülebilir enerji arzı neticesinde ulusal raporlarında yer almaya başlayan yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde odun da yerini almıştır. Ülkemiz açısından yeni sayılabilecek bir kullanım alanı olan elektrik enerjisi üretim amaçlı odun kullanımına ilişkin yasal boyutta ilk adım 2005 yılından çıkarılan 5346 sayılı “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun”dur. Kanun yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretiminin yasal boyutunda, tanımları, teşvikleri, kısıtları ve koşulları ortaya koymaktadır. Odundan enerji üretilmesi, biyokütle enerjileri içerisinde yer almakta bununla birlikte evsel, tarımsal ve hayvansal atıklar da biyokütle enerjisi olarak değerlendirilmektedir. Çalışmada Türkiye’nin odundan elektrik enerjisi üretme potansiyeli ve bu potansiyelin hangi yörelerde bulunduğu Orman Genel Müdürlüğü’nün 2007-2009 yılları ortalama miktarlarına dayanılarak değerlendirilmiştir. Elektrik enerjisi üretim potansiyelinin hesaplanmasında ormandan elde edilen artıklar ve süceyrat miktarı dikkate alınmıştır. Yapılan birçok tahmin göstermektedir ki; odun kökenli enerji istasyonları Türkiye’nin elektrik enerjisi talebinin yaklaşık %3-5’ini karşılayacak potansiyele sahiptir. Dolayısıyla temel politikamızın, ülkenin sahip olduğu kaynakları kullanmak olması gerektiği görülmektedir. Bu kullanımın sürdürülebilirlik ve çevre ile uyumlu olması ülkemizin geleceği için bir artı değer katacaktır. 1.GİRİŞ Ülkelerin gelişiminde rol oynayan en önemli girdilerden biri enerjidir. Enerjinin kullanımı çok geniş bir yelpazedir. Özellikle son 20 yıl içerisinde enerji üretiminde fosil yakıt kullanımı, ekonomik ve çevresel sorunlar nedeniyle ilgiyi yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları; hidrolojik, jeotermal, güneş, rüzgâr, deniz dalgası, med-cezir, okyanus termali, deniz akıntıları ve biyokütle (biomas) enerjileri olarak sıralanabilir. Sözü edilen yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde biyokütle enerji üretimi ülkemiz açısından uygulama alanı bulunan bir enerji kaynağıdır. Biyokütle enerjisi; odun ve odun artıkları, bitki ve hayvan atıkları ile kentsel ve tarımsal atıklardan elde edilebilmektedir. Biyokütle kaynaklarından elde edilen enerjiye de biyoenerji denilmektedir. Biyoenerji kaynakları, sera gazı etkisininin azaltılmasında en önemli faktörlerden biridir. Bunun yanında biyoenerji kaynaklarının, biyolojik çeşitlilik açısından da değerli olduklarının altı çizilmelidir. Buna karşın her kesimin bildiği gibi fosil yakıtlar hala dünyamızda yoğun şeklide kullanılmaktadır [1]. Bilindiği üzere fosil yakıtların çevreye verdikleri zararlar oldukça fazla olmaktadır. Fosil yakıtların dünyaya verdikleri zararlar artık insanlar tarafından daha fazla bilinmekte ve önemsenmektedir. Fosil yakıtların bir diğer sakıncalı yönü ise dengesiz fiyat artışlarıdır. Bu da ülkelerin hem ekonomi hem de enerji politikalarını etkilemektedir. Bu ani ya da beklenmeyen fiyat artışları yeni arayışları hızlandırmıştır [2]. Bunun yanında nüfusun hızlı artışı, sanayileşme, insanların daha rahat bir yaşam için daha fazla enerji talebi vb faktörler de doğal olarak enerjiye olan ihtiyacı artırmaktadır. Dolayısı ile var olan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi düşüncesi de yenilenebilir enerji kaynaklarına duyulan ilgiyi artırmaktadır. Günümüzde, dünya enerji gereksiniminin %80’i kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlarla yani yenilenemeyen kaynaklarla karşılanmaktadır [3; 4] Fosil yakıtların dünyada bilinen rezerv dağılımları, petrol eşdeğeri olarak, %68 kömür, %18 petrol, %14 doğalgazdır [5]. Enerji üretim kaynakları içinde yenilenemeyen kaynakların fazlalığı ülke enerji politikaları açısından da bir çıkmaz gibi görünmektedir. Bu durumda yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma olanaklarının geliştirilmesi devreye girmektedir. Bu anlamda biyokütlenin, bilimin öngördüğü teknoloji ve yöntemlerle enerjiye dönüştürülmesi, çevre zararı az, yenilenebilir ve güvenilir bir enerji kaynağına sahip olmak anlamı taşımaktadır [4; 6]. Ayrıca biyokütleden sadece yakılarak enerji üretilmemesini, hidrojen, metanol, etanol vb enerji formlarına dönüştürerek ülke ekonomisine ve teknolojik gelişmelere katkı sağlanabilmektedir [4]. Gerçekten de temelde yenilenebilir kaynaklar enerji üretimi sürecinde atmosfer kirliliğine sebebiyet vermemesi nedeniyle temiz enerji olarak sınıflandırılmaktadır. Çevresel sorunlar ve çevre kalitesini sadece atmosfer, hava ve su kirliliği veya karbon emisyonları boyutlarında ele alındığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının temiz enerji olduğu bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır [6; 7; 8]. Avrupa Orman Komisyonu’nun raporlarında Avrupa’da başlıca yenilenebilir kaynak olarak odun belirlenmiştir. Dolayısı ile ormanlar ve ormancılık, kendi sektörleri dışında alınan kararlar ve belirlenen politikalara uymak zorunluluğu ile karşı karşıya kalmıştır. Avrupa Birliği Komisyonu’nun belirlemiş olduğu yasal önlemler gerek Avrupa Birliği ülkelerine gerekse Baltık ülkeleri ile Beyaz Rusya, Ukrayna ve diğer Avrupa Birliğine komşu ülkelere yasal bazı sorumluluklar yüklemiştir. Bunlar arasında en önemlisi Biyokütle Eylem Planı oluşturulmasıdır. Eylem planlarının bir sonucu olarak, sağlanan güçlü politik destek, odun enerji pazarlarının büyümesine yol açarken, orman endüstrisinde keskin bir talep düşüşüne neden olarak gösterilmektedir [9; 10]. Çalışmada; Türkiye’nin enerji ihtiyacının karşılanmasında, odundan üretilecek enerjinin bugün ve gelecek için nasıl bir değer taşıdığının belirlenmesi, bu alanda yaşanan son gelişmelerin irdelenmesi ve Türkiye’nin odun enerjisini kullanmasının gelecekte ne gibi sonuçları ortaya çıkaracağı değerlendirilmiştir. Çalışma 3 ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin, dünyada ve Türkiye’deki durumu, enerji elde etme süreçleri, biyoenerji için kullanılacak oduna ilişkin teknik özelikler ve yasal durumun irdelendiği genel bilgiler bölümü, biyoenerji konusunda yapılan çalışmalar ve kritiklerinin yer aldığı ikinci bölüm ve sonuç ile önerilerin olduğu üçüncü bölümden oluşmaktadır. 2.GENEL BİLGİLER Enerji konusunda geleceğe ilişkin birçok tahmin sıralanmaktadır. Önümüzdeki 100 yıl içerisinde petrol, kömür ve gaz gibi fosil kökenli konvansiyonel enerji kaynaklarının tükeneceğinin tahmin edilmektedir [11; 12]. Bir diğer düşünceye göre de fosil enerji kaynaklarının yakın gelecekte insanlığın ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geleceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla öncelikle bilim çevreleri olmak üzere tüm çevrelerde alternatif enerji kaynakları oluşturulması fikri oluşmuştur [13; 14; 15; 16; 17]. Burada dikkat edilmesi gereken şudur ki dünyada daha çok konvansiyonel enerji kaynakları, yâni: petrol ürünleri, kömür, odun, hidroelektrik ve nükleer kaynaklar egemendir. Bu konvansiyonel kaynaklardan istifade etmek suretiyle elektrik üretilirse bu elektriği, ister sanayii uygulamalarında ister domestik kullanımlarda olsun, a-kontrollü bir şekilde, b-istenilen düzeyde, c-istenilen zaman süresince üretilebilir [3]. Yenilenebilir enerji kaynakları; rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle enerjisi şeklinde sıralanmaktadır [18; 19; 20]. Petrolün ve kömürün egemenliğine dayanan enerji çağı, 1973 petrol krizine kadar iki yüzyıl boyunca sorunsuz devam etmiştir. Ancak bu kriz enerji kaynakları konusunda bir güvensizlik ortamı yaratmıştır. Bu ortam bütün dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı yoğun bir ilginin oluşmasını sağlamıştır. Başta Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere bu konuda araştırmalara başlamıştır. 1980’lerin ortalarında petrol fiyatlarının düşmesiyle bu kaynaklara olan ilgi tekrar azalmış olmakla birlikte petrol krizi sonucu gündeme gelen “enerji güvenliği” ve “enerjinin çeşitlendirilmesi”, enerji politikalarının vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir [21; 22]. İşte bu noktada enerji kaynaklarının çeşitliliğinin artırılması tüm dünya gündemine gelmiş enerji politikaları değişmiştir. Bu nedenle, yeni ve alternatif enerji arayışlarının odaklandığı en önemli nokta yenilenebilir enerji olmaktadır. Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde, yenilenebilir enerjiye yönelim artmaktadır [13]. Yine özellikle petrol fiyatlarındaki artışlar, insanların çevre konusunda bilinçlenmesi ve doğayı daha az kirletme arzusu, sera gazı etkisini azaltma, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere diğer ülkelerin enerji konusunda dışa bağımlılığı azaltma isteği, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini daha da artırmıştır [23; 18; 7; 24; 19]. Günümüzde dünya enerji gereksiniminin yaklaşık %14’ü biyokütleden karşılanmaktadır. Petrol, doğalgaz ve kömürden sonra dördüncü sırada gelmektedir [25]. Ana bileşenleri karbonhidrat bileşikleri olan bitkisel ve hayvansal kökenli tüm maddeler biyokütle (biomas) enerji kaynağıdır. Bu kaynaklardan üretilen enerji de biyokütle enerjisi olarak tanımlanmaktadır [26]. Biyokütle enerjisine konu olan kaynaklar; orman artıkları, tarım artıkları, enerji bitkileri, hayvansal atıklar, çöpler (organik), algler, enerji ormanları ile bitkisel ve hayvansal yağlardır [16]. Biyokütlenin en önemli kaynaklarından biri odundur. Dünyada en büyük karbondioksit salınımın fosil yakıtlar tarafından yapıldığını ancak emilimin ise en büyük miktarda bitki büyümesi ile gerçekleşmektedir [27]. Küresel düzeyde ormanlar yıllık yaklaşık 0,75 gigaton (GT) karbon bağlama potansiyeline sahiptir ki, bu atmosfere salınan yıllık 8 GT’luk miktarın önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Diğer taraftan tarım, yerleşim ve enerji kullanımının neden olduğu ormansızlaşma atmosferik karbon yüküne 1,6 GT’luk bir katkı yapmaktadır [28]. Biyokütle enerjisi üretiminde ülkemiz ormanlar ve ormancılık açısından çok şanslı bir durumdadır. Ülkemizde üretim artıkları başta olmak üzere, endüstri açısından değeri olmayan ve orman yangınları, zararlılarla mücadele, orman bakımı, yenileme, iyileştirme gibi teknik ormancılık uygulamaları için çıkarılması gerekli görülen veya ekolojisi açısından çıkarılması sakıncalı olmayan süceyrat, çalı, çırpı gibi ince materyal artıkları biyokütle enerjisi üretiminde kullanılabilmektedir. Odunsu biyokütleden boyut küçültme-kırma ve öğütme, kurutma, filtrasyon1, pelletleme ve biriketleme2 ve dönüşüm süreçleri ile yakıt elde edilebilmektedir [29; 16; 4]. Yanıcı maddelerin yakılma işleminde ve bu işlem sonucunda enerji elde etmede iki önemli değer dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi ısı değeri ikincisi de yandıktan sonra çevreye verdiği zarar. Tablo 1’de enerji üretiminde kullanılan yakıtlar ile odunun ısı değerleri ve belli başlı ağaç türlerinin alt ısı değerleri [30; 31] verilmektedir. Tablo 1. Isı değerleri ve ağaç türlerinin ısı değerleri Hammadde Isı değeri (Kcal/kg) Ağaç türleri Butan gazı 12.000 Çam Fuel oil 10.000 Kayın Antrasit 7.800 Ladin Maden kömürü 7.000 Göknar Kok 6.000 Huş Linyit 4.200 Meşe Odun(Rutubetli) 3.000 Akçaağaç Tezek 2.300 Kavak Gürgen Isı değerleri (Kcal/kg) 5.066 4.802 4.726 4.651 4.505 4.356 4.183 4.129 4.062 Kaynak: 30, 31. Tablo 1’den görüleceği üzere odun petrol ve kömüre göre ısı değeri açısından daha düşüktür. Genel olarak ise çeşitli ağaç türlerinde 1 kg tam kuru odunun yakılması ile ilde edilen kalori değerleri 4000-5100 Kcal arasında değişmektedir [30]. Ağaçlar büyürken fotosentez ile atmosferden CO2’i absorbe ederler ve organik yapısı içinde karbon olarak biriktirirler. Bu süreçte, atmosfere oksijen vermeye başlarlar. Dolayısıyla odun kütlesinin yaklaşık %49’u karbondan oluşmaktadır. Ortalama bir ağaç fotosentez reaksiyonu temelinde büyürken; her 1 metreküplük hacim artışında atmosferden 1000 kg CO2 absorbe eder buna karşılık 7272 kg O2 üretir. [32]. Dolayısıyla odun enerji üretmede tercih edilebilir bir kaynak olarak görülmektedir. Türkiye’de biyokütleden enerji üretimi henüz tam anlamı ile uygulanmaya başlamamıştır. Oysa potansiyeli yüksek bir kaynağa sahip durumdadır [20]. Ancak Avrupa’daki birçok ülkedeki örnekler, özellikle levha endüstrisi için biyoenerji santrallerinin gündeme gelmesi konusunda sorun oluşturmaktadır. Çünkü mevcut durumda dahi hammadde temininde zorlanan endüstri kolu, hammaddeye ortak çıkmasına pek sıcak bakmamaktadır [20]. Biyokütlenin enerjiye dönüştürülmesi odun kökenli hammadde kullanan özellikle levha üreten fabrikaların hammadde ihtiyacını karşılamada zorlanacaklarının habercisidir. Bu noktada orman ürünleri endüstrisi içinde masif ağaç malzemeyle birlikte artıklardan biyoenerji üreten kereste fabrikalarının genel durumuna bakmak gerekirse; ülkemizde verimli olmadığı için mevcut olmayan fakat Avrupa'da yaygın olan modern kereste fabrikalarında işlenen yıllık 1 milyon m3 tomruğun yaklaşık 500000 m3’ü ana ürün kereste, geri kalan artıkların önemli bir kısmı entegrasyona 1 Suda çözünmeyen kum, kil ve tortu gibi katı maddeleri fiziksel olarak arıtmak; su içerisinde tat, koku ve renk olarak açığa çıkan organik maddeleri kimyasal olarak arıtmak; bu arıtım aşamalarıyla suyu tortusuz, renksiz ve berrak bir görünüme kavuşturma işlemlerine filtrasyon denir 2 Pellet, odun artıklarının kurutulup öğütülerek talaş haline geldikten sonra yüksek basınçla sıkıştırılmasıyla çapı 6-10 mm boyutlarında oluşturulan maddedir. Briket ise 5-20 cm arasında değişen boyutlarda üretilir. dahil lif levha ve yonga levha fabrikalarının hammaddesi olarak değerlendirilmektedir. Levha üretimine uygun olmayan kabuk ve diğer artıklar ise gerek pelet olarak ve gerekse doğrudan yakılmak üzere yine aynı kereste fabrikasının entegrasyonuna dahil olan elektrik santrallerinde enerjiye dönüştürülmektedir. Elde edilen elektrik bir yandan fabrika ihtiyacını karşılarken artan elektrik çevredeki konutların ihtiyacına sunulabilmektedir. Türkiye’de son üç yıllık yakacak odun üretim miktarı ortalama 6,1 milyon ster, üretime konu edilmeyen artık miktarı 3,5 milyon ster ve süceyrat miktarı 0,4 milyon ster olmak üzere toplam 10 milyon ster olmaktadır [33]. Ster dönüştürme çizelgesine göre [33] 1 ster odunun yaklaşık kuru ağırlığının 0,4 kg olması ile Türkiye’nin toplam biyoenerji üretim potansiyelinin 4 milyon kg olduğu görülmektedir. Şekil 1’de Orman Bölge Müdürlükleri’nin sahip olduğu biyoenerjiye konu edilebilecek odun miktarlarının (ormandaki artıklar ve süceyrat) dağılımı [33] görülmektedir. Şekil 1. Türkiye’de biyoenerjiye konu edilebilecek potansiyel odun üretim alanları Şekil 1’de görüleceği üzere Türkiye’de odun kökenli enerji üretilebilecek alanlar yöresel anlamda Antalya ve Adana Orman Bölge Müdürlükleri gelmektedir. Bununla birlikte ülkenin kuzey ve güney bölgelerinin genel anlamda odundan enerji üretilmesi için potansiyel alanlar olduğu da görülmektedir. Sözü edilen bölge müdürlükleri içerisinde bulunan illerin nüfus yoğunluğu dikkate alındığında bu bölgelerde yapılacak enerji santrallerinin yerinde olacağı anlaşılmaktadır. 3.KONU İLE İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR ve KRİTİĞİ Biyokütleden enerji üretilmesi konusunda özellikle son on yılda Türkiye açısından birçok akademik çalışma yayımlanmıştır. Bu çalışmalar açısından birkaçı burada anlatılmış ve konu açısından kritiği yapılmıştır. Her enerji üretim ve taşınım metotları çevreyi etkilemektedir. Geleneksel enerji üretiminin, hava, iklim, su, toprak ve vahşi hayata zarar verdiği, buna ilaveten zararlı radyasyon oranını yükselttiği açıktır. Yenilenebilir teknolojiler, büyük ölçekte ciddi çevresel ve sosyal problemlere güvenli çözüm sunmaktadır [34]. Türkiye’deki koşullar da göz önüne alınarak, enerjisinden yararlanmak üzere biyokütle yetiştiriciliğinin Türkiye’de uygulanmasının değerlendirilmesiyle çevresel, sosyal ve ekonomik etki/yarar analizi yoluyla potansiyelinin ortaya çıkartılmasına yönelik yapılan çalışmada [35], değerlendirme, modern biyokütle enerjisinin hammadde kaynakları, depolanabilirliği, taşınabilirliği ve farklı enerji türlerine dönüştürülmesinde kullanılan yöntemlerin çeşitliliği ile sağladığı olanaklara ek olarak, bu amaçla enerji bitkisi yetiştiriciliğinin sağlayabileceği ekolojik ve sosyoekonomik yönlerinin hesaba katılması ile yapılmıştır. Enerji bitkisi yetiştiriciliği ve biyokütle enerjisinin ekolojik, sosyoekonomik etki/yarar analizinin geniş bir bakış açısıyla ele alınmasına çalışılmıştır. Değerlendirmelerin sonucunda, her ne kadar karmaşık özellikte olmalarına karşın, bilimsel temellere dayanarak yapılacak projeler ve gerçekleştirilecek uygulamaların Türkiye’de çok yararlı sonuçlar verebileceği kanısına varılmıştır. Uygulamaların karmaşıklık düzeyi, insanlığın gezegenimiz üzerindeki ve toplumumuzun yerel çevre üzerindeki mevcut baskısının yansıması olarak ele alınması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Bir diğer çalışmada [36] ise Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke olup, enerji ihtiyacının yarıdan fazlasını ithal etmekte ve bu da ülke ekonomisi üzerinde olumsuz etki yaptığını vurgulamaktadır. Ülkenin sahip olduğu fosil kaynakları enerji ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmayıp, var olan linyit kömürlerimiz de hem düşük kalorili ve hem de kükürt ve kül içeriği yüksek değerlerdedir. Türkiye'nin coğrafi yapısı yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı açısından avantajlı bir konumdadır. Hem çevre kirliliği hem de sürdürülebilir bir kalkınma için enerji tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının hızla arttırılması kaçınılmazdır. Yine yenilenebilir enerjiye yönelik yapılan bir diğer çalışmada [37]; yenilenebilir enerji kaynakları arasında hem sahip olduğu mevcut potansiyel hem de üretim teknolojileri bakımından farklı ve önemli bir yeri olan biyokütle potansiyeli araştırmışlardır. Çalışmada Malatya ilinde bir yılda elde edilen ortalama kuru biyokütle miktarı ve kuru biyokütlenin ortalama ısıl değeri hesaplamışlardır. Ayrıca Malatya ili için biyokütle potansiyelinden etkin ve yaygın bir şekilde faydalanmak için önerilerde bulunmuşlardır. Nüfus ve sanayi arasındaki ilişkiye dayandırılarak enerji gereksinimine yönelik yapılan çalışmada ise [38], Türkiye’nin enerji kaynakları ile artan nüfus ve gelişen sanayinin enerji gereksinimi karşılayamadığını vurgulamıştır. Bu nedenle enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açık hızla büyümektedir. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi de göz önüne alınarak yeşil enerji kaynaklarının kullanımı özendirilmeli, özel sektör bu alanda teşvik edilmelidir. Bu amaçla, ülke öz kaynaklarının daha etkin biçimde kullanımının önemi artmıştır. Ancak halen enerji üretimi tekeli konusunda gerekli yasal düzenlemeler tam olarak yapılmamıştır. Bu konudaki kanuni engeller ortadan kalkarsa şahıs veya şirket bazında tüketiciler kendi enerjilerini üretme yönünde adımlar atabilir ve yeşil enerjilerle ilgili üretim kapasitemiz artabilir. Kentsel katı atıkların enerjiye dönüştürülmesine yönelik yapılan bir çalışmada da [39] Türkiye’deki Kentsel Katı Atıkları (KKA) değerlendirilmesiyle oluşacak elektrik üretme potansiyeli araştırılmıştır. Bulunan değerlerin diğer enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldığında fena sayılamayacak bir önemi vardır. Ayrıca, bu değerler belirlenirken, 2008 yılı içindeki atıklardan yaklaşık %70’i tam olarak isimlendirilememiştir. Bunların da değerlendirilmesiyle daha kesin ve daha verimli bir potansiyel ortaya çıkarılabileceğini söylemektedir. Orman alanlarının enerjiye uygun hale getirilmesi gerekliliğinin vurgulandığı bir çalışmada [40] önemli sonuçlar elde edilmiştir. Sözü edilen çalışmada; Türkiye'de biyogaz çalışmaları desteklenmeli, pilot tesisler yaygınlaştırılmalıdır. Türkiye'ye iklim ve toprak koşullarına uygun rotasyon süresi kısa hibrid ağaç türleri yetiştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca ormanlık alanların dışında kentlerin mücavir alanlarda gecekondu oluşumunu önlemeye yardımcı olacak biçimde biyokütle ağaç yetiştiriciliği yapılmalı, odun ve ağaç artıklarından odun briketi üretimine ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Odundan enerji elde edilmesinin maliyeti üzerine yapılan çalışmada [41] doğrudan yakma ve gazlaştıma yöntemleri ile kurulacak elektrik üretim amaçlı biyoenerji santrallerinde maliyeti etkileyen en önemli faktörün odunun fiyatı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu açıdan özellikle üretim artıkları, levha fabrikalarının üretim artıklarının ve süceyratın biyokütleden enerji üretiminde çok önem taşıdığı görülmektedir. Öte yandan rüzgar, güneş ve su gibi karbon salınımı yapmayan kaynakların yanında biyokütle karbon salınımı yapmaktadır. Ancak yapılan ağaçlandırmalar ve santrallerin çevresinde yapılacak ağaçlandırma çalışmaları ile bu miktar en az düzeye indirilecektir. Alternatif olması açısından biyokütleden enerji üretilmesi Türkiye için yatırım ve işletme anlamında bugün için uzak bir kaynak olarak görülmemektedir. 4.SONUÇ ve ÖNERİLER Ormanların karbon tutma özelliği diğer hiçbir kaynakta bulunmamaktadır. Dolayısı ile ilk yapılması gereken mevcut ormanların korunması ve varlıklarının artırılmasıdır. Bu aynı zamanda Türkiye ormancılık politikasının da birinci amacıdır. Ormanlardan enerji üretilmesi konusunda enerji ormancılığı için yapılan çalışmalar yetersiz durumdadır ve yeni teşviklerle bu çalışmalar hızlandırılmalıdır. Bu amaçla çıkarılması gereken odundan elektrik enerjisi üretilmesini düzenleyişi yasa ve yönetmeliklerde, enerji ormancılığının geliştirilmesine yönelik maddelere de yer verilmelidir. Ayrıca başta levha endüstrisi olmak üzere birçok orman endüstrisi kuruluşunun da yasal altyapının oluşturulmasında katılımı sağlanmalıdır. Birçok ülkede olduğu gibi, odundan özellikle elektrik ve ısınma enerjisi üretim yöntemlerinin ülkemizde de yaygınlaştırılması, çevresel değerlerin yanı sıra ülke ekonomisine de enerji üretimi bazında çok önemli katkılar sağlayacaktır. Bu süreç ülkemiz gerçeklerine uygun, sürdürülebilir bir enerji politikasının önemli bir ayağını oluşturacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretmede rüzgâr ve güneş kadar olmasa da odun da büyük bir potansiyele sahiptir. Rüzgâr ve güneş kullanımları sırasında karbon salınımı yapmadıkları için tercih edilirken odun da alternatif bir enerji kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin bu enerji kaynağını kullanmaya başlaması, enerji çeşitliliğini artırma açısından da gelecekte büyük önem taşımaktadır. Odun yakılması durumunda, petrol ve kömüre oranla daha az kirlilik yaratmaktadır. En önemlisi ise yenilenebilir olmasıdır. Bu konuda önceliklerin iyi belirlenmesi gerekmektedir. Öncelik çevreyi korumak ise odundan enerji üretimi için teknolojik gelişmeleri takip etmek, odunun yakıldığında çevreye daha az verecek teknolojilerle yakılmasını sağlamak olmalıdır. Eğer öncelik enerji ihtiyacının bir an önce karşılanması ise odundan enerji üretilmesi için yasal altyapıyı oluşturulmalı ve gerekli izinlerin verilmeye başlanmasıdır. Bu noktada gerek üniversitelerden gerekse araştırma kurumlarından ilgili santraller için raporlar istenmeli, uygun işletme koşullarına uymayanlara izin verilmemeli ya da ilerleyen süreçte işletme koşullarını sağlamayanların işletmeleri durdurulmalıdır. Sonuç olarak, Dünya’da, Avrupa’da ve ülkemizde yenilenebilir teknolojiler geleceğin enerji pazarında çok önemli bir paya sahip olacak ve aynı zamanda heyecan verici yatırım fırsatları yaratacaktır. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken odundan enerji üretmede teknolojiyi yurtiçi çalışmalarla elde etmek olmalıdır. Yoksa petrol ve doğalgaz da olduğu gibi bu sefer de odundan enerji üretilmesinde teknolojik olarak dışa bağımlılık tehlikesi oluşabilecektir. 5.KAYNAKLAR [1] Firbank, L.G., 2008. Assessing the Ecological Impacts of Bioenergy Projects. Bioenerg. Res. 1:12–19. [2] Belen, İ., Ataş, E., 2009. Türkiye Ormancılık Sektöründe Biyokütle Faaliyetlerinden Enerji Üretimi. Karbon Finansmanı Çalıştayı 17 Haziran 2009, Kastamonu. [3] Ertürk, F., Akkoyunlu, A., Varınca, K.B., 2006. Enerji Üretimi ve Çevresel Etkileri, Fosil, Hidrolik, Yenilenebilir, Nükleer. Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi Stratejik Rapor No: 14, Tasarım Yayınları, Nisan. İstanbul. [4] Üçgül, İ., Akgül, G., 2010. Biyokütle Teknolojisi. YEKARUM dergisi 1 (1):3-11. [5] Demirtaş, M., Gün, V., 2007. Avrupa ve Türkiye’deki Biyokütle Enerjisi. C.B.Ü. Fen Bilimleri Dergisi 3.1: 49-56. [6] Akkaya, A.V., Akkaya, E., Dağdaş, A., 2002. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Çevresel Açıdan Değerlendirilmesi. IV. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, Cilt 2, s 37-44, 16-18 Ekim 2002, İstanbul. [7] Junfeng, L., Runqing, H., 2003. Sustainable Biomass Production for Energy in China. Biomass & Bioenergy, 25: 483-499. [8] Akesen, A., Ekizoğlu, A., 2010. Ormancılık. Ormancılık Politikası Kitabı (Ed: A. Akesen, A. Ekizoğlu). Türkiye Ormancılar Derneği Eğitim Dizisi Yayın No: 6, Ankara. [9] Geray, U., 2007. Orman Biyokütlesinin Enerji Üretiminde Kullanılması Üzerine Bir Deneme. www.foresteconomics.org Yayın Tarihi: 8 Mayıs 2007. Erişim Tarihi: 08.07.2012. [10] Avrupa Orman Komisyonu, 2009. Avrupa’da Odun Enerjisinin Son Durumu ve Gelişme Potansiyeli (Çeviren: Dr. Işık Taşkıran). Avrupa Orman Komisyonu Otuzbeşinci Oturum. Ankara. [11] Kum, H., 2009. Yenilenebilir Enerji Kaynakları: Dünya Piyasalarındaki Son Gelişmeler ve Politikalar. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 33, Sayfa: 207-223, Kayseri. [12] Saraçoğlu, N., 1997. Bir Enerji Kaynağı Olarak Orman Biyokütlesi. Ekoloji Çevre Dergisi, Sayı: 22. [13] Karadağ, Ç, Gülsaç, I.I., Ersöz, A., Çalışkan, M., 2009. Çevre Dostu ve Temiz: Yenilenebilir Enerji Kaynakları. Bilim ve Teknik, Mayıs 2009, Ankara. [14] Solomon, B.D., 2010. Biofuels and Sustainability. Ecological Economics Review 1185: 119-134, New York. [15] Trømborg, E., Solberg, B., 2010. Forest Sector Impacts of the Increased Use of Wood in Energy Production in Norwey. Forest Policy and Economics, 12: 3947. [16] Karayılmazlar, S., Saraçoğlu, N., Çabuk, Y., Kurt, R., 2011. Biyokütlenin Türkiye’de Enerji Üretiminde Değerlendirilmesi. Bartın Orman Fakültesi Dergisi. Cilt: 13, Sayı 19, S: 63-75, Bartın. [17] Arı, İ., Aydınalp Köksal M, 2011. Carbon Dioxide Emission from Turkish Electricity Sector And Its Mitigation Options. Energy Policy, Vol. 39, Issue 10, pp. 6120 – 6135. [18] Bhattacharya, S.C., Salam, P.A., Pham, H.L., Ravindranath, N.H., 2003. Sustainable Biomass Production for Energy in India. Biomass & Bioenergy, 25: 501-515. [19] Külekçi, Ö.C., 2009. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Arasında Jeotermal Enerjini Yeri ve Türkiye Açısından Önemi. Ankara Üniversitesi Çevre Bilimleri Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2, Ankara. [20] Yıldırım, H.T., Candan, Z., 2011. Bioenergy production potential from woody biomass and its utilization policy in Turkey (POSTER). Forest Products Society’s 65th International Convention, June 19-21, 2011, Portland, Oregon, USA. [21] Uğur, A., 2005. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı. Elektrik Mühendisliği Dergisi, Sayı 425, Sayfa: 62-67, Ankara. [22] Haskök, A.Ş., 2005. Türkiye’nin Mevcut Enerji Kaynaklarının Durum Değerlendirilmesi. Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir. [23] Kaygusuz, K., 2002. Renewable and Sustainable Energy Use in Turkey: A Review. Renewable and Sustainable Energy Reviews, 6: 339-366. [24] Shen, Y-C., Lin, G.R.T., Li, K-P., Yuan, B.J.C., 2010. An Assessment of Exploiting Renewable Energy Sources with Concerns of Policy and Technology. Energy Policy, 38: 4604-4616. [25] Belen, İ., 2010. Ormanlardaki Biyokütleden Pelet ve Elektrik Enerjisi Üretimi Dünyadaki Gelişmeler Ülkemiz Potansiyeli. Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalıştayı, 25 Şubat 2010, Kastamonu. [26] Uğurlu, Ö., 2006. Türkiye’de Çevresel Güvenlik Bağlamında Sürdürülebilir Enerji Politikaları. Anakara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi Ankara. [27] Zengin, H., Asan, Ü., Destan, S. ve Özkan, U.Y. 2005. Küresel Isınmanın Önlenmesinde Ormanların Rolü ve Önemi. Türk Ormancılığında Uluslararası Süreçte, Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular, Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları sempozyumu. 22-24 Aralık, Antalya. [28] White, R.M., 2002. Sequestering Carbon Emissions in the Terrestrial Biosphere. The Washington Advisory Group LLC, May. [29] Kaplan, E., 2010. Orman İşletmeciliği ve Biyoenerji. Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalıştayı, 25 Şubat 2010, Kastamonu. [30] Bozkurt, A.Y., Göker, Y., 1996. Orman Ürünlerinden Faydalanma. İ.Ü. Üniversite Yayın No: 3946, Orman Fakültesi Yayın No: 437, İstanbul. [31] Bozkurt, A.Y., Göker, Y., 1987. Fiziksel ve Mekanik Ağaç Teknolojisi. İ.Ü. Üniversite Yayın No: 3445, Orman Fakültesi Yayın No: 388, İstanbul. [32] Yıldız, Ü.C., 2011. Sürdürülebilir Üretimde ve Kalkınmada Ahşap Malzemenin Gücü. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu 26-28 Ekim 2011, Bildiriler Kitabı Sayfa: 891-901, Kahramanmaraş. [33] OGM, 2011. Biyokütle Kapasitesi: Bölge Müdürlükleri Biyokütle Kapasitesi. http://web.ogm.gov.tr/diger/iklim/Sayfalar/BIYOKUTLEKAPASITESI.aspx Referans Tarihi: 07.03.2011. [34] Varınca, K.B., Gönüllü, M.T., 2006. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımının Çevresel Olumlu Etkileri, VI. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu 2527 Mayıs Isparta. [35] Duygu, E., Cısdık, İ., 2009. Biyokütle Enerjisi İçin Yetiştiriciliğin Etkileri Konusunda Araştırmalar I. Bilgi Birikimi Işığında Türkiye’deki Eko-Ekolojik Etki Potansiyeli. Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi, Cilt: 1 Sayı: 2 Sayfa: 93109, Ankara. [36] Önal, E., Yarbay, R.Z., 2010. Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynakları Potansiyeli ve Geleceği. İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, Sayı: 18, Sayfa: 77-96, İstanbul. [37] Kurt, G., Nacar Koçer, N., 2010. Malatya İlinin Biyokütle Potansiyeli ve Enerji Üretimi. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 3, Kayseri. [38] Yelmen, B., Çakır, M.T., 2011. Yeşil Enerji Kaynakları ve Teknolojileri. II. Elektrik Tesisat Ulusal Kongresi: Elektrik Tesislerinde Yeni Teknolojiler ve Verimlilik, 24-27 Kasım 2011, İzmir. [40] Üstün, A.K., Kurban M., 2011. Elektrik Enerjisi Üretiminde Kentsel Katı Atık Potansiyel Analizi ve Uygulaması. 6th International Advanced Technologies Symposium (IATS’11), 16-18 May 2011, Sayfa: 243-247, Elazığ, Türkiye. [41] Taşkıran, I., 2011. Odunsu Biyokütleden Elektrik Üretiminin Uygulanabilirliği. OGM Yayınları Teknik Rapor, Ankara.
Benzer belgeler
ENERJİ SORUNU, ÇEVRE VE ALTERNATİF
ister sanayii uygulamalarında ister domestik kullanımlarda olsun, a-kontrollü bir
şekilde, b-istenilen düzeyde, c-istenilen zaman süresince üretilebilir [3].
Yenilenebilir enerji kaynakları; rüzgar...
Türkiye Biyoyakıt Potansiyeli ve Son Gelişmeler
fazlalığı ülke enerji politikaları açısından da bir çıkmaz gibi görünmektedir. Bu
durumda yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma olanaklarının geliştirilmesi
devreye girmektedir. Bu anlamda...
E. Camaldulensis Dehn - Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma
Ağaçlar büyürken fotosentez ile atmosferden CO2’i absorbe ederler ve organik yapısı
içinde karbon olarak biriktirirler. Bu süreçte, atmosfere oksijen vermeye başlarlar.
Dolayısıyla odun kütlesinin ...