Çukurova Bölgesinde Arıotu ve Kolza (Doktora Tezi)
Transkript
Çukurova Bölgesinde Arıotu ve Kolza (Doktora Tezi)
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ALİ KORKMAZ Çukurova Bölgesinde Bal Arılarının (Apis mellifera L.) Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham) ve Yemlik Kolza (Brassica napus L. Metzg.) ile Olan Bazı İlişkilerinin Saptanması Üzerine Bir Araştırma ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI ADANA, 2003 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA BÖLGESİNDE BAL ARILARININ (Apis mellifera L.) ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Bentham) VE YEMLİK KOLZA (Brassica napus L. Metzg) İLE OLAN BAZI İLİŞKİLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ALİ KORKMAZ DOKTORA TEZİ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI Bu tez 21/02/2003 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir. Prof. Dr Ulviye KUMOVA Prof Dr. Osman KAFTANOĞLU DANIŞMAN ÜYE Prof. Dr Nedim UYGUN Prof. Dr. Turan SAĞLAMTİMUR ÜYE ÜYE Doç. Dr. Fehmi GÜREL ÜYE Bu tez Enstitümüz Zootekni Anabilim Dalında hazırlanmıştır. (Kod No : ****) Prof. Dr. Fikri AKDENİZ Enstitü Müdürü Bu çalışma TAGEM ve Çukurova Üniversitesi Rektörlük Araştırma Fonu Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FBE 2000-D25 * Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir. İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZ .............................................................................................................. I ABSTRACT ............................................................................................... II TEŞEKKÜR ............................................................................................... III SİMGELER VE KISALTMALAR ........................................................... IV ÇİZELGELER DİZİNİ .............................................................................. V ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................... X 1. GİRİŞ .......................................................................................................... 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ........................................................................... 9 2.1. Bitkilerin Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayıları ........................... 9 2.2. Bitkilerin Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi ile Nektar Potansiyeli ............................................................ 12 2.3. Bitkilerin Çiçeklerinde Polen Miktarı ve Polen Potansiyeli ............... 16 2.4. Bal Arılarının Tarlacılık Etkinliğini Etkileyen Etmenler ................... 17 2.5. Bal Arılarının Polen Tercihine Etki Eden Etmenler ........................... 25 2.6. Bal Arılarının Nektar Tercihine Etki Eden Etmenler ......................... 35 2.7. Bal Arılarının Koloni Populasyon Gelişimi ve Bal Verimi ............... 41 2.8. Bitkilerin Tohum Verimlerine Böceklerin Katkısı ............................ 44 2.9. Bitkilerden Yararlanan Polinatörler ................................................... 48 3. MATERYAL VE METOT ......................................................................... 58 3.1. Materyal ............................................................................................. 58 3.1.1. Arı Kolonisi Materyali ............................................................. 58 3.1.2. Bitki Materyali ......................................................................... 58 3.1.3. Diğer Alet ve Ekipmanlar ........................................................ 60 3.1.4. Deneme Alanının Toprak Özellikleri ...................................... 62 3.1.5. Deneme Alanının Bitki Deseni ................................................ 62 3.1.6. Deneme Alanının İklim Özellikleri ......................................... 62 3.2. Metot .................................................................................................. 65 3.2.1. Bitki Materyalinin Hazırlanması ............................................. 65 3.2.2. Arı Kolonilerinin Hazırlanması ............................................... 66 Sayfa 3.2.3. Arıotu ve Yemlik Kolza Parsellerine Kafeslerin Yerleştirilmesi ve Kaldırılması ............................................................ 69 3.2.4. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Çiçeklenme Fenolojisi ................. 69 3.2.5. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Hasadı .......................................... 71 3.2.6. Arıotu, Yemlik Kolza ve Bal Arısı Kolonileri Üzerinde Ele Alınan Özellikler Açısından Ölçümlerin Yapılması ve Değerlendirilmesi ..................................................................... 71 3.2.6.1. Arıotu ve Yemlik Kolzada Çiçek Sayılarının Belirlenmesi ................................................................ 71 3.2.6.2. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarı, Nektar Kuru Madde Düzeyi ve Nektar Potansiyelinin Belirlenmesi ............................................................... 72 3.2.6.3. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı ile Polen Potansiyelinin Belirlenmesi ......................... 73 3.2.6.4. Arıotu ve Yemlik Kolzada Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Belirlenmesi ............................. 75 3.2.6.5. Bal Arılarının Topladığı Balda Bulunan Polenlerin Belirlenmesi ................................................................ 76 3.2.6.6. Bal Arılarının Topladığı Polenlerin Oranının Belirlenmesi ................................................................ 78 3.2.6.7. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Tohum Verimine Böceklerin Katkısının Belirlenmesi ............................ 79 3.2.6.8. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimi Üzerine Etkisinin Belirlenmesi . 81 3.2.6.9. Arı Kolonilerinin Bal Veriminin Belirlenmesi ............... 84 3.2.6.10. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Sınıflandırılması ....................................... 84 4. BULGULAR ve TARTIŞMA ..................................................................... 85 4.1. Birinci Yıl (1999-2000) Bulguları ........................................................ 85 4.1.1. Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı ..................... 85 Sayfa 4.1.2. Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi.......................................................................................... 88 4.1.3. Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı ............................................. 92 4.1.4. Arıotunda Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı ........................................................................................... 94 4.1.5. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı 105 4.1.6. Arı Kolonilerinin Arıotu Poleni Toplama Oranı ......................... 108 4.1.7. Arıotunun Tohum Verimine Böceklerin Katkısı ........................ 111 4.1.8. Arıotunun Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimi Üzerine Etkisi ........................................................................................... 113 4.1.8.1. Yavrulu Alan Gelişimi.................................................... 113 4.1.8.2. Ergin Arı Gelişimi .......................................................... 116 4.1.9. Arı Kolonilerinin Bal Verimi ..................................................... 118 4.1.10. Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler .............................. 120 4.2. İkinci Yıl (2000-2001) Bulguları ......................................................... 127 4.2.1. Bitkilerinin Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı .................. 127 4.2.1.1. Yemlik Kolzanın Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı ............................................................................. 127 4.2.1.2. Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı ........ 129 4.2.1.3. Yemlik Kolza ve Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısının Karşılaştırılması .................................. 131 4.2.2. Bitkilerin Çiçeklerinde Nektar Miktarı, Nektar Kuru Madde Düzeyi ......................................................................................... 132 4.2.2.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarı, Nektar Kuru Madde Düzeyi ...................................................... 132 4.2.2.2. Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarı, Nektar Kuru Madde Düzeyi ............................................................... 137 4.2.3. Bitkilerin Çiçeklerinde Polen Miktarı ........................................ 142 4.2.3.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı ..................... 142 4.2.3.2. Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı ................................. 144 Sayfa 4.2.4. Bitkilerde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı ........................................................................................... 147 4.2.4.1. Yemlik Kolzada Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı ............................................................ 147 4.2.4.2. Arıotunda Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı ............................................................ 161 4.2.5. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Polenlerin Oranı..... 171 4.2.5.1. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranı ........................................................ 171 4.2.5.2. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı .................................................................. 173 4.2.6. Arı Kolonilerinin Bitkilerin Polenini Toplama Oranı ................. 176 4.2.6.1. Arı Kolonilerinin Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranı 176 4.2.6.2. Arı Kolonilerinin Arıotu Poleni Toplama Oranı ............ 179 4.2.7. Bitkilerinin Tohum Verimine Böceklerin Katkısı ...................... 182 4.2.7.1. Yemlik Kolzanın Tohum Verimine Böceklerin Katkısı ..... 182 4.2.7.2. Arıotunun Tohum Verimine Böceklerin Katkısı ............ 184 4.2.8. Yemlik Kolza ve Arıotunun Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimine Etkisi ....................................................................... 185 4.2.8.1. Yavrulu Alan Gelişimi ................................................... 185 4.2.8.2. Ergin Arı Gelişimi .......................................................... 188 4.2.9. Arı Kolonilerinin Bal Verimi ...................................................... 190 4.2.10. Bitkilerinin Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler ....................... 193 4.2.10.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler ...... 193 4.2.10.2. Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler .................. 199 4.3. Arıotunun 1. Yıl (1999-2000) ve 2. Yıl (2000-2001) Karşılaştırması .. 206 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ................................................................... 209 KAYNAKLAR .......................................................................................... 216 ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................. 240 ÖZ DOKTORA TEZİ ÇUKUROVA BÖLGESİNDE BAL ARILARININ (Apis mellifera L.) ARIOTU (Phacelia tanacetifolia Bentham) VE YEMLİK KOLZA (Brassica napus L. Metzg.) İLE OLAN BAZI İLİŞKİLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ALİ KORKMAZ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Ulviye KUMOVA Yıl : 2003, Sayfa : 240 Jüri : Prof. Dr. Ulviye KUMOVA Prof. Dr. Osman KAFTANOĞLU Prof. Dr. Nedim UYGUN Prof. Dr. Turan SAĞLAMTİMUR Doç. Dr. Fehmi GÜREL Bu araştırma ülkemizde tarımı yaygınlaşmış olan arıotu ve yemlik kolza ile bal arılarının bazı ilişkilerini saptamak amacıyla iki yıl süreyle yürütülmüştür. Araştırmanın birinci yılında arıotunun mart ortasında çiçeklendiği, 50 gün çiçekte kaldığı ve 2722.39 ad/m2 çiçeğe sahip bulunduğu saptanmıştır. Arıotunun %15.90 kuru madde içeren 0.66 mg/çiçek/gün nektar ve 0.56 mg/çiçek/gün polen ürettiği; bal arılarının %44.26 nektar, %55.74 oranında polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Arıların topladığı balda %41.30, polende %15.09 oranında arıotu poleni bulunmuştur. Böcek polinasyonu ile arıotunun tohum verimine %225.68 oranında katkı yapıldığı saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında arıotunun mayıs sonunda çiçeklendiği, 38 gün çiçekte kaldığı ve 3238.94 ad/m2 çiçeğe sahip bulunduğu saptanmıştır. Arıotunun %18.43 kuru madde içeren 0.30 mg/çiçek/gün nektar ve 0.45 mg/çiçek/gün polen ürettiği; bal arılarının %48.66 nektar, %51.34 oranında polen tarlacılığı yaptığı belirlenmiştir. Arı kolonilerinin topladığı balda %16.00, polende %23.45 oranında arıotu poleni bulunmuştur. Böcek polinasyonu ile arıotunun tohum verimine %170.02 oranında katkı yapıldığı saptanmıştır. Yemlik kolzanın şubat ortasında çiçeklendiği, 47 gün çiçekte kaldığı ve 2955.85 ad/m2 çiçeğe sahip olduğu saptanmıştır. Yemlik kolza %16.05 kuru madde içeren 0.49 mg/çiçek/gün nektar ve 0.73 mg/çiçek/gün polen üretimi yapmıştır. Bal arılarının %87.82 nektar, %12.18 oranında polen tarlacılığı yaptıkları görülmüş, topladıkları balda %24.00, polende %12.73 oranında yemlik kolza poleni bulunmuştur. Yemlik kolzanın tohum verimine böcek polinasyonu katkısı %117.86 olarak saptanmıştır. Çukurova koşullarında yetiştirilen arıotu ve yemlik kolzanın floranın kuvvetli olduğu yerlerde bal arıları için besin kaynağı sağlayacak destek bitkileri, zayıf veya yetersiz olduğu yerlerde ana nektar ve polen kaynağı olabileceği belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler : arıotu, yemlik kolza, bal arısı, polinasyon, tarlacılık. VIII ABSTRACT PhD THESIS THE RESEARCH ON DETERMINATION OF SOME RELATIONS OF HONEYBEES (Apis mellifera L.) AMONG THE PHACELIA (Phacelia tanacetifolia Bentham) AND RAPE (Brassica napus L. Metzg.) IN ÇUKUROVA REGION Ali KORKMAZ DEPARTMENT OF ANIMAL SCIENCE INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA Supervisor : Prof. Dr. Ulviye KUMOVA Year : 2003, Page : 240 Jury : Prof. Dr. Ulviye KUMOVA Prof. Dr. Osman KAFTANOĞLU Prof. Dr. Nedim UYGUN Prof. Dr. Turan SAĞLAMTİMUR Assoc. Prof. Dr. Fehmi GÜREL This study was carried out to determine some relations of honeybees among phacelia and rape plants during two years. In the first year, phacelia plant was flowered at the middle of march, and stayed at flowering during 50 days, and had 2722.39 number/m2 flowers. Phacelia plant produced 0.66 mg/flower/day nectar which contains 15.90% dry matter, and 0.56 mg/flower/day polen. It is determined that honeybees foraged on 44.26% nectar and 55.74% pollen. Honey and polen gathered by bees contain 41.30% and 15.09% phacelia polen, respectively. It is found that insect pollination contribute seed yield of phacelia at 225.68%. In the second year, phacelia plant was flowered at the end of may and stayed at flowering during 38 days, and had 3238.94 number/m2 flowers. Phacelia plant produced 0.30 mg/flower/day nectar which contains 18.43% dry matter, and 0.45 mg/flower/day pollen. Honeybees foraged on 48.66% nectar and %51.34 pollen. Honey and polen gathered by bees contain 16.00% and 23.45% phacelia polen, respectively. Contribution of insect pollination on the phacelia seed yield was 170.02%. Also, rape plant was flowered at the middle of february and stayed at flowering during 47 days, and had 2955.85 number/m2 flowers. Rape plant produced 0.49 mg/flower/day nectar which contains 16.05% dry matter, and 0.73 mg/flower/day pollen. Honeybees foraged on 87.82% nectar and 12.18% pollen. Gathered honey contains 24.00% rape pollen and polen contains %12.73% rape pollen. Contribution of insect pollination on the rape seed yield was found 117.86%. It is concluded that phacelia and rape plants which grown Çukurova condition have potential to contribute to the beekeeping. They can be support plant for honeybee colonies as nectar and polen sources in the vigorous flora. On the other hand they can be main nectar and polen sources in the insufficient and poor flora. Keywords: phacelia, rape, honey bee, pollination, foraging IX TEŞEKKÜR Ülkemiz arıcılık araştırmalarında özgün bir yer tutacak ve bu konuda araştırma çalışmalarına katkı sağlayacak olan bu çalışmayı yaptığım süre içerisinde benden yardımlarını ve desteğini esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Ulviye KUMOVA’ya teşekkürü bir borç bilirim. Bu çalışmayı yürütebilmem için değerli katkılarından dolayı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere Enstitümüz yöneticileri sayın Ahmet KAVAK, Şekip KESER, Dr. Ahmet YILDIZ, Hüseyin ERASLAN ve Dr. Kemal ÇELİKEL’e, bu çalışmanın başlangıcından sonuna değin Tez İzleme Komitesinde görev alan ve beni yönlendiren Sayın Prof. Dr. Erdoğan PEKEL, Prof. Dr. Nedim UYGUN ve Prof. Dr. Osman KAFTANOĞLU’na, arazi çalışmalarım esnasında hiçbir yardımı esirgemeyen sayın Prof. Dr. Turan SAĞLAMTİMUR’a, laboratuvar çalışmalarımda yardımcı olan sayın Prof. Dr. Sinan ETİ’ye, polinatörlerin sınıflandırılmasında yardımlarını esirgemeyen sayın Prof. Dr. Hikmet ÖZBEK ve Gonca VATANSEVER’e, istatistiki analizlerde yol gösteren ve yardımcı olan sayın Prof. Dr. Yüksel BEK, Doç. Dr. Tamer KAYAALP ve Ar. Gör. Soner ÇANKAYA’ya, meteorolojik kayıtların elde edilmesindeki yardımlarından dolayı Mahmut ÖZULUKALE’ye teşekkür ederim. Polen miktarının saptanması için yöntem geliştirme konusunda Davut KELEŞ’e, arazideki yardımlarından dolayı Cahit ÖZTÜRK, Ufukay AYDIN, Rafet ERGAN ve Osman ATICI’ya, çeşitli aşamalarda yardımları olan Dr. Ayhan AYDIN, Haluk HAKTANIR, Mustafa ÇAKIR, Yıldırım EKEN, Hürü ALTAN, Ramazan OCAK, Duran ÖZKÖK, Hasan AKSOY, Ömer BERKİN, Mahir İNCEER, Barış YILMAZ, Barış Cem AVCI, Güney CEYRAN, Hatice ŞEN, Gülsüm VATANSEVER, Ali ULUHAN, Selahattin GELDİ, Atilla BİLGİN ve Murat GÖÇER’e teşekkür ederim. Ayrıca uzun soluklu olan bu çalışmayı yapmama etki eden ve beni bu günlere taşıyan eğitimim için küçüklüğümden bu güne değin beni destekleyen anneme ve babama, bu çalışmam esnasında yanımda olarak bana her türlü desteği sağlayan eşim Meryem ve kendisine en güzel miras olarak bu çalışmayı bıraktığım oğlum Volkan’a teşekkür ederim. X SİMGELER VE KISALTMALAR ad : adet 0 : santigrat derece C cm : santimetre cm2 : santimetrekare da : dekar dk : dakika g : gram ha : hektar kg : kilogram km : kilometre m : metre m2 : metrekare me : miliekivalant ml : mililitre mm mm : milimetre 3 : milimetreküp rpm : dakikada santrifüj dönüş hızı sn : saniye sp : tür XI ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa Çizelge 3.1. Araştırmanın Yürütüldüğü Ekim 1999-Mayıs 2000 Tarihlerindeki Adana İline Ait İklim Verileri ...................... 63 Çizelge 3.2. Araştırmanın Yürütüldüğü Ekim 2000-Mayıs 2001 Tarihlerindeki Adana İline Ait İklim Verileri ..................... 63 Çizelge 3.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait İklim Verileri............................... 64 Çizelge 3.4. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait İklim Verileri .............................. 64 Çizelge 3.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait Rüzgar Hızı (m/sn) Verileri ........ 64 Çizelge 3.6. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait Rüzgar Hızı (m/sn) Verileri ........ 65 Çizelge 4.1. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2) ...................... 86 Çizelge 4.2. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün) ..................................................................... 89 Çizelge 4.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (%) ................................................. 91 Çizelge 4.4. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün) ..................................... 92 Çizelge 4.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) 94 Çizelge 4.6. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) . 98 Çizelge 4.7. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) 100 XII Sayfa Çizelge 4.8. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%) ................................................. 103 Çizelge 4.9. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı ............................. 106 Çizelge 4.10. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranı (%) ….. 108 Çizelge 4.11. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2) ....... 111 Çizelge 4.12. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Yavrulu Alan Gelişimi (cm2/koloni) ……………………………………………….. 114 Çizelge 4.13. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Ergin Arı Gelişimi (ad/koloni) ............................................................................ 117 Çizelge 4.14. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarının Ortalama Bal Verimi (kg/koloni) ..................... 118 Çizelge 4.15. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap) .... 121 Çizelge 4.16. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap) ……………………. 123 Çizelge 4.17. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2) 127 Çizelge 4.18. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2) ……........... 129 XIII Sayfa Çizelge 4.19. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün) ...................................................... 133 Çizelge 4.20. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyi (%) ... 135 Çizelge 4.21. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün) ...................................................................... 138 Çizelge 4.22. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyi (%) ........................ 140 Çizelge 4.23. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün) ......................... 143 Çizelge 4.24. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün) ……...................................... 145 Çizelge 4.25. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) .......................................................................... 148 Çizelge 4.26. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) ......................................................................... 150 Çizelge 4.27. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) ............................................................... 154 Çizelge 4.28. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%) …………. 157 Çizelge 4.29. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) 162 Çizelge 4.30. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) 164 XIV Sayfa Çizelge 4.31. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk) 166 Çizelge 4.32. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%) .................................................. 169 Çizelge 4.33. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı ........ 171 Çizelge 4.34. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı …………... 174 Çizelge 4.35. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranı (%) ………………………………………............................ 176 Çizelge 4.36. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranı (%) ..... 180 Çizelge 4.37. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2) ................................................................................... 182 Çizelge 4.38. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotuna Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2) …. 184 Çizelge 4.39. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Yavrulu Alan Gelişimi (cm2/koloni) ……………………………………………….. 186 Çizelge 4.40. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Ergin Arı Gelişimi (ad/koloni) ............................................................................ 189 Çizelge 4.41. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarının Ortalama Bal Verimi (kg/koloni) …………….. 191 XV Sayfa Çizelge 4.42. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/30 atrap) ..................................................................................................... 194 Çizelge 4.43. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap) ………………………………………………………. 197 Çizelge 4.44. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/30 atrap) ........... 200 Çizelge 4.45. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap) ……………………. 203 XVI ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa Şekil 3.1. Arıotu ve Yemlik Kolza Ekim Alanı ............................................. 59 Şekil 3.2. Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham)’nun Görünümü ………. 61 Şekil 3.3. Yemlik Kolza (Brassica napus L.)’nın Görünümü ........................ 61 Şekil 3.4. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Ekim Alanı ........................................ 68 Şekil 3.5. Arıotu ve Yemlik Kolza Alanında Arı Kolonileri ......................... 68 Şekil 3.6. Arıotu Alanında Kafeslerin Görünümü .......................................... 70 Şekil 3.7. Arıotu ve Yemlik Kolzada Çiçeklenme ......................................... 70 Şekil 3.8. Arıotu Çiçeklerinden Anter ve Nektar Örneklerinin Alınması ...... 77 Şekil 3.9. Kovan Önlerine Takılan Polen Tuzaklarının Görünümü ............... 77 Şekil 3.10. Polen Tuzaklarından Alınan Örneklerin Görünümü .................... 80 Şekil 3.11. Arıotu ve Yemlik Kolzadan Kafesli ve Kafessiz Alandan Elde Edilen Tohumların Görünümü ..................................................... 80 Şekil 3.12. Ekili Alanda Arı Kolonilerinin Kontrolü ..................................... 82 Şekil 3.13. Kolonilerin Yavrulu Alan Gelişimlerinin Ölçülmesi ................... 82 Şekil 3.14. Kolonilerde Ergin Arı Gelişiminin Belirlenmesi ......................... 83 Şekil 3.15. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Sınıflandırılması .......................................................................... 83 Şekil 4.1. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Çiçek Sayısının Dönemlere Göre Değişimi ....... 86 Şekil 4.2. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ........................ 93 Şekil 4.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ...................................................................................... 95 Şekil 4.4. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ....................................................................................... 98 IV Sayfa Şekil 4.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi .............................................................................. 101 Şekil 4.6. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi …………………………................................. 104 Şekil 4.7. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Değişimi ................................................... 106 Şekil 4.8. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ................................................................ 109 Şekil 4.9. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi ... 112 Şekil 4.10. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Yavrulu Alan Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi ...................................................................................... 114 Şekil 4.11. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Ergin Arı Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi ....................................................................................... 117 Şekil 4.12. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarının Bal Verimlerinin Değişimi .......................................................... 119 Şekil 4.13. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi ...................................................................................... 122 Şekil 4.14. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi ....................................................................................... 122 V Sayfa Şekil 4.15. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza ve Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Çiçek Sayısının Dönemlere Göre Değişimi .......................................................... 132 Şekil 4.16. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ...................................................................................... 133 Şekil 4.17. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi .......................................... 136 Şekil 4.18. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ............ 138 Şekil 4.19. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ................................................................ 140 Şekil 4.20. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ....................................................................................... 143 Şekil 4.21. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ........................ 145 Şekil 4.22. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ........................................................... 148 Şekil 4.23. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ........................................................... 151 Şekil 4.24. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ........................................................... 154 VI Sayfa Şekil 4.25. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi ............................................. 157 Şekil 4.26. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza ve Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Değişimi ....................................................................................... 159 Şekil 4.27. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi .............................................................................. 162 Şekil 4.28. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ...................................................................................... 164 Şekil 4.29. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ............................................................................. 166 Şekil 4.30. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi ................................................................ 169 Şekil 4.31. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranının Dönemlere Göre Değişimi ........................................... 172 Şekil 4.32. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının Dönemlere Göre Değişimi ........................................................... 174 Şekil 4.33. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi .......................................................... 177 Şekil 4.34. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi ................................................................ 180 VII Sayfa Şekil 4.35. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi ....................................................................................... 182 Şekil 4.36. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi ... 184 Şekil 4.37. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Deneme Koloni Gruplarında Araştırma Süresince Yavrulu Alan Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi ………………………....................... 186 Şekil 4.38. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Ergin Arı Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi ....................................................................................... 189 Şekil 4.39. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarının Bal Verimlerinin Değişimi........................................................... 191 Şekil 4.40. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi ……………............................................ 195 Şekil 4.41. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi …………………............................... 195 Şekil 4.42. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi....................................................................................... 201 Şekil 4.43. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi ………………………………...................................... 201 VIII 1. GİRİŞ İnsanlık tarihinde tarımsal uğraşın başlamasıyla birlikte tarımsal ürünlerin elde edilmesi birinci öncelik olarak kabul edilirken, daha sonraki süreçte birim alandan daha fazla verim alınması ilk sırayı almıştır. Ancak günümüzde gelinen noktada bu ölçütün de yetersizliği kendini hissettirmektedir. Birim alandan daha fazla verim almak yerine en üst düzeyde sağlıklı ürün elde etmek gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle günümüzde organik tarım olgusu her geçen gün yaygınlık göstermekte ve doğayla barışık üretim sistemlerinin uygulanmaya başladığı üretim modelleri üzerine çalışmalar yapılmaktadır (Stanghellini ve ark, 1998). Dünya’da başlayan doğal olana dönüş düşüncesi içerisinde gerek arı ürünlerinin üretiminde, gerekse arı besleme ilkelerinde bir değişime doğru gidilmektedir (Krikava, 1980; Marshall, 1998). Arıcılığı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çeşitli bitkilerin karışımından oluşan arı meralarının oluşturulması da gündeme gelmelidir. Arıcılığımızın, çağdaş üretim hedef ve teknikleri dikkate alınarak daha bilimsel temele oturtulması, bitkisel varlığımızın daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bitki polinasyonunda bal arılarının etkin kullanımı için koruyucu ve özendirici önlemlerin alınarak (Anonymous, 1995) bu gelişmenin daha hızlı yaşanması, atıl duran kaynakların kısa zamanda daha verimli kullanımına da olanak tanıyacaktır. Bu açıdan polinasyon olgusunun öneminin kavranmasına katkı getirecek çalışmalar yapılmalı, bitkipolinatör ilişkisi ülke ve bölge floraları dikkate alınarak incelenmeli ve bal arıları başta olmak üzere polinatörlerin polinasyona olan katkıları net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Aksi halde yanlış tarımsal uygulamalar nedeniyle biyoçeşitliliğin yok edilmesi ve polinasyonun yetersizliği sonucunda, tarımsal verimlilikte önemli oranda kayıplar yaşanacağı beklenmelidir (Free, 1992; Gibbs ve Muirhead, 1998; Kumova ve Korkmaz, 1999; Yıldız ve Korkmaz, 1999). Bütün bu yaklaşımlara paralel olarak ülkemiz arıcılığında yeni üretim tekniklerinin kullanılması yanında ekonomik değeri yüksek olan ve benzer iklimli ülkelerde başarılı bir şekilde üretilen bitkilerin, ülkemizde de yetiştirilmesi gündeme gelmiştir. Özellikle ikliminin bitkisel üretime uygun olması nedeniyle Çukurova 1 Bölgesinde bu konu daha da bir önem kazanmaktadır (Kumova ve Özkütük, 1988; Kumova ve Korkmaz, 2000). Çukurova Bölgesinde arı yetiştiricileri, ilkbahar aylarında kolonilerini ana nektar akımına kuvvetli bir populasyonla girdirebilmek için ek besleme yapmaktadırlar. Bölgede beslemenin koloni populasyon gelişimi üzerine etkisi çeşitli araştırmalar ile belirlenmiştir (Arslan,1988; Kumova ve ark, 1993; Kumova, 2000). Ancak bölgede arı-bitki ilişkisi ve arı merası oluşturmak veya var olanları geliştirmek amacına yönelik çalışmalar yeterli düzeyde yürütülmemiştir. Ayrıca bölgede her geçen yıl daha az girdi ile daha fazla verim alınması gibi kaygılarla uygun olmayan bazı tarımsal uygulamalar yapılmaktadır. Monokültürel tarımın yaygınlaşması, toprak işleme ve anız yakma gibi olaylara bağlı olarak bal arısı ve diğer böceklerin yaşam alanları her geçen gün daraltılmakta, doğal bitki populasyonları nitelik ve nicelik olarak azalmaktadır (Özbek, 1979). Varolan ve çeşitliliği azalan bitki populasyonları da mevsim içindeki nektar ve polen kaynaklarını nicel olarak azaltmakta, sonuçta arı kolonilerinin ve diğer böceklerin çevreden yararlanma düzeyini engellemektedir. Buna karşılık polinatörlerin azalması veya yok olmasına bağlı olarak da bitkisel verimlilikte önemli düzeyde kayıplar yaşanabilmektedir. Bu nedenlerle Bölgemizde gerek ek besleme olayını en alt düzeye indirmenin veya ortadan kaldırmanın, gerekse böcek yaşamını koruma ve geliştirmenin yolu, bu amaca hizmet edecek olan yeni bitkilerin yöreye adaptasyonu ile yetiştirme tekniklerinin geliştirilerek yöre çiftçilerine benimsetilmesi olmalıdır. Bunun yanında arıcılık yönünden özellikle erken ilkbaharda arılara nektar ve polen kaynağı olabilecek yeni ve farklı bitki desenlerinin geliştirilmesi de gerekmektedir. Günümüz koşullarında yapılan göçer arıcılık sisteminin zorlukları da göz önüne alınacak olursa, mart-nisan-mayıs aylarında Çukurova Bölgesinin ekolojik yapısına uygun bitki deseninin düzenlenmesinin, arıcılık ve tarım alanlarının değerlendirilmesi açısından büyük bir önemi bulunmaktadır. Bu açıdan ilkbahar ortalarında bal arılarının yararlanabileceği, mevcut floraya alternatif veya destek olabilecek çeşitli polen ve nektar kaynaklarına gereksinim olmaktadır. Bu nedenle arıotu ve kolza bitkileri, bölgede kışlık ara ürün olarak yetiştirilebilen ve çok yönlü kullanım alanlarına sahip yem bitkisi olmaları özelliği ile arı yetiştiricilerine yeni katkılar sağlayabilecek özelliktedirler. 2 Bölgemiz ve ülkemiz için yeni bir bitki olan arıotu konusunda ülkemizde ilk çalışmalar arıotunun yetiştirilebilecek türleri üzerinde ve çiftlik hayvanları için yeşil yem üretimi açısından yapılmıştır (Çabuk, 1982; Sağlamtimur ve ark, 1988a). Bal arıları için son derece çekici olan arıotu (McGregor, 1976; Stevenson ve Walker, 1976; Kumova ve ark, 2001) ekolojik yönden Çukurova koşullarında yetiştirilebilen bir bitkidir (Sağlamtimur ve ark, 1988a; Tansı ve ark, 1996; 1999). Arıotu Çukurova Bölgesinde pamuk ekiminden önceki 7-8 aylık boş bir süreyi değerlendirmekte, çiçek ile arı yoğunluğu oldukça yüksek olmaktadır (Uçar ve Tansı, 1996; Tansı ve ark, 1996; Kumova ve ark, 2001). Bu özellikleri nedeniyle Çukurova koşullarında bal arısı kolonilerinin kuluçka üretimine, ergin arı populasyon gelişimine önemli katkılarda bulunmakta, kolonilerin bal mevsimine güçlü ve sağlıklı bir populasyon ile girişine katkı sağlamaktadır (Korkmaz ve Kumova, 1998). Kaliforniya orijinli olan arıotunun dünya üzerinde yaklaşık 13 türü bulunmakta, ancak bunlardan dört türü (Phacelia distani, P. ramosissima, P. hispida, P. tanacetifolia) bal arıları için değerli bir besin kaynağı oluşturmaktadır (Everett, 1963; Pellett, 1977; Crane ve ark, 1984; Williams ve Christian, 1991; Tansı ve ark, 1996; 1999). Çukurova Bölgesinde sonbahar mevsiminde erken ve geç ekimi yapılarak (15 Ekim-30 Kasım) çiçeklenmenin yetersiz olduğu mart-nisan-mayıs aylarında bal arıları (Korkmaz ve Kumova, 1998; Tansı ve ark, 1999) ve diğer böcekler için uygun nektar ve polen kaynağı olabilmektedir. Bugün arıotunun bal arılarına olan katkısından dolayı Çukurova başta olmak üzere ülkemizin pek çok bölgesinde ekimi ve yaygınlaştırılması konusunda araştırmalar yürütülmektedir (Yıldız, 1999; Coşkun, 2001). Arıotu Kaliforniya’dan 1832 yılında Avrupa'ya getirilmiş ve Almanya başta olmak üzere birçok Doğu Avrupa ülkesinde ve İngiltere'de yem bitkisi, erozyonu önleyici örtü bitkisi olarak kullanımı yanında, elverişli bir nektar ve polen kaynağı olarak da arı yetiştiricileri tarafından geniş bir şekilde ekimi yapılmıştır (Sağlamtimur ve ark, 1988b; Jensen, 1991; Williams ve Christian, 1991). Arıotu ülkemize ise Ç.Ü.Z.F. Tarla Bitkileri Bölümü tarafından Almanya’dan getirilerek adaptasyonu sağlanmıştır. Arıotu bal arılarına nektar ve polen kaynağı sağlaması açısından dünyanın en üstün yirmi nektar bitkisi arasında yer almakta (Crane, 1975), 3 Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Almanya'da bal arılarının yararlanması için özellikle arılıkların önüne ekimi yapılmaktadır. Ayrıca çeşitli bitkilerle karışım yapılarak bal arıları için besin kaynağı sağlamak amacıyla meralar oluşturulmakta (Krikava, 1980; Beck, 1991), bazı Avrupa ülkelerinde ise arı yetiştiricileri kolonilerini göçer arıcılık sistemi içerisinde arıotu ekili alanlara taşımaktadırlar (Goltz, 1988). Arıotunun arı-bitki ilişkisi açısından önemini vurgulayan pek çok araştırma yurtdışında yapılmış olmasına karşın (Williams ve Christian, 1991; Marshall, 1998; Ingram, 2000; Tew, 2000; Treu ve Emberlin, 2000), ülkemizde bu ilişkiyi irdeleyen araştırmaların (Uçar ve Tansı, 1996; Tansı ve ark, 1996; Korkmaz ve Kumova, 1998; Tansı ve ark, 1999; Kumova ve ark, 2001) sayısı oldukça sınırlı kalmıştır. Arıotu konusunda Bölgede arı-bitki ilişkisini irdeleyen bu çalışmalar yapılırken, kolza konusunda ülkemizde yapılan çalışmaların geçmişi çok daha eskilere dayanmaktadır. Ancak yapılan bu araştırmalar kolzanın tarımsal ve kalite özelliklerini (Atakişi, 1978; Baydar ve Yüce, 1996; Çalışkan ve ark, 1998; Özgüven ve Kırıcı, 1999; Koç, 1999; Özgüven ve ark, 2000) aşamamış, arıcılık açısından konuya yaklaşılmamıştır. Kolza, Türkiye’ye Bulgaristan ve Romanya’dan gelen göçmenlerle getirilmiş ve üretimine ülkemizde ilk defa 1948 yılında başlanılmıştır (Özgüven, 1987). 1979 yılında 27.500 ha alanda yapılan ekimle 43.000 ton ürün alınmışken, 1999 yılında 187 ha alanda 330 ton ürün alınabilmiştir (Anonymous, 2001). Günümüzde Kanada, Çin, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere pek çok ülkede yemeklik yağ üretimini karşılamak amacıyla kolza yetiştiriciliği yaygın bir şekilde yapılmaktadır (Özgüven, 1987). Bu ülkelerde kolza yetiştiriciliğinin yayılması ve gelişmesi amacıyla kurulmuş olan kolza birlikleri çeşitli araştırma ve üretim çalışmalarını da finanse etmektedirler (Anonymous, 1997). Ülkemizde ise kolza yetiştiriciliği devlet desteği ile gelişmekte iken yağında ve küspesinde erüsik asit ve glükozinolat bulunduğu gündeme gelmiştir. Bunun üzerine Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 21 Mayıs 1979 gün ve 5411 sayılı genelge ile dünyanın bu derece önem verdiği kolza yağının insan, küspesinin ise hayvan sağlığı için zararlı olduğunu belirterek işlenmesi, muhafazası, ticarete sevki, gıdalara katılması, yemeklik yağ olarak satılması ve küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasını yasaklamıştır 4 (Doğan, 1981). Bu tarihten sonra ülkemizde kolza üretimi her geçen gün azalmış 1996 yılında 2 ha alanda 5 tonluk üretimle en alt düzeye inmiştir. Bu zaman içerisinde ülkemizde kolza tarımı yasaklanırken 1970’li yıllardan sonra Avrupa ve Amerika’da erüsük asit ve glükozinolat miktarları sıfır olan çeşitler geliştirilmiştir (Baydar ve Yüce, 1996). Ancak çiftçilerimizin yaşamış olduğu bu acı deneyim ve desteğin kalkması sonucunda yeniden kolza ekimine yönelmesi geri plana atılmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı son yıllarda yaptığı çalışmalar sonucunda ülkemiz ham yağ açığının kapatılması ve bu konuda dışa bağımlı durumdan kurtarılması amacıyla yağlı tohumlu bitkilerin özellikle de kolza ekiminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını gündeme getirmiştir. Dünya’da yağlı tohumlu bitkiler arasında üçüncü sırada olan ve bünyesinde %45 yağ içeren kolzanın üretiminin yok denecek kadar az düzeyde ekiminin gerçekleşmesi ülkemiz tarımı için büyük bir eksiklik olarak görünmektedir (Karaaslan, 1999). Ülkemizde yetersiz yağlı tohum üretimi sebebiyle ortaya çıkan bitkisel ham yağ açığını kapatmak amacıyla 1998 yılı içerisinde 870 milyon USD değerinde ham yağ ithalatı yapılarak talep karşılanabilmektedir (Anonymous, 1999a; Bahar, 2000). Tüm bu özellikleri sebebiyle kolza alternatif "yenilenebilir hammaddeler" çerçevesinde ümit var bir bitki olarak görülmekte ve bu özelliğiyle de ülkemiz ham yağ açığının kapanmasına çözüm getirebilecek konumda bulunmaktadır (Kırıcı ve Özgüven, 1995). Ülke gereksinimlerini bu kadar önemli düzeyde karşılayabilecek olan kolzanın arıcılığımız açısından da büyük katkılar sağlayacağı muhakkaktır. Yurtdışında kolza konusunda yapılan çalışmalar incelendiğinde kolza bitkisinin polinasyonunda bal arısının katkısından çok kolzanın bal arısı kolonilerine olan katkısı ön sırayı almaktadır. Kolza, arıcılık açısından değerlendirildiğinde bal üretimine kaynak olan bitkiler arasında yer almaktadır (Crane, 1975). Ayrıca kolza tarımı yağ üretiminin karşılanması yanında bal, polen ve balmumu gibi değerli arı ürünlerinin de elde edilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu açıdan çok yönlü faydası olan kolzanın ülkemiz tarımına kazandırılması (Doğan, 1981) günümüz koşullarında daha da bir önem arz etmektedir. Kolzanın yetiştirildiği ülkelerde kolza üreticisi ve arı yetiştiricisi arasında ortak bir bağ kurulmuş olup karşılıklı sağlanan yararın son derece önemli düzeyde 5 olduğuna işaret edilmektedir. Kolza tarımının yapıldığı bir çok ülkede kolzanın adaptasyonu, fenolojisi, tohum verimi, ıslahı ve arıcılık potansiyeli açısından önemi konusunda araştırmalar yapılarak yararlılık düzeyi ortaya konulmuştur (Poulsen, 1973; Marquard, 1985; Free ve Ferguson, 1983; Pleines ve Friedt, 1989; Hauser ve ark, 1997; Cresswell, 1999; Sweet ve ark, 1999; Ingram, 2000; Treu ve Emberlin, 2000). Ülkemizde ise tarımı desteklenen ancak daha sonraki yıllarda bu politikadan vazgeçilen kolza yetiştiriciliğinin yeniden canlandırılması ve kolza üreticisinin teşvik edilmesi arıcılık açısından üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Ülkemizde bal, polen ve balmumu üretimi açısından kolzanın potansiyelinin ortaya çıkarılması konularında araştırmalar yapılması gerekmektedir (Kumova, 1999a). Kolza dışındaki yağ bitkilerinin sulanabilir koşullarda yetiştirilmesine karşılık, kolza ekiminin yağışların sulama yerine geçebildiği yer ve zamanlarda yapılabilmesi de ülkemiz koşullarının kolza yetiştiriciliğine uygun bir avantaj sağlamaktadır (Gizlenci ve Dok, 2001). Bugün ülkemizde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Karadeniz ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere kolzanın ekimi ve yaygınlaştırılması konularında araştırma ve yayım çalışmaları başlamış olup olumlu gelişmeler elde edilmektedir. Ayrıca GAP Bölgesinde tarımın yaygınlaşması ve çağdaşlaşması sebebiyle kolzanın ekimi de gündeme gelmiştir (Anonymous, 1999). Ülkemizde gerek arıotu ve kolza bitkileri konusunda gerekse arı-bitki ilişkisi konusunda yapılan çalışmalar, yurtdışında yapılan araştırmalarla (Gonzalez ve ark, 1995; Schmidt ve ark, 1987; Villalobos ve Shelly, 1996; Miller ve Winn, 1999; Pierre ve Renard, 1999; Clare ve ark, 2000; Slaa ve ark, 2000; Treu ve Emberlin, 2000; Tronson, 2001) karşılaştırıldığında ülkemizde yapılan araştırmaların (Baydar ve Gürel, 1998; Tan, 2000; Korkmaz ve Kumova, 1998) yeterli olmadığı görülmektedir. Bu açıdan bal arısı kolonilerinin polinasyondaki etkinliğini göstermek ve arı kolonilerine yeni ve yeterli besin kaynağı oluşturmak için bu tip çalışmaların yaygınlaştırılmasının gerekliliği ortadadır. Buna bağlı olarak doğal bitki populasyonlarının sürekliliğinin sağlanması amacıyla da bitkiler ve polinatörler arasındaki ilişkiler korunmalı ve karşılıklı yarar temeline dayalı bu yapının sürekliliği sağlanmalıdır (Kearns ve ark, 1998; Korkmaz ve Aydın, 1999). 6 Doğada var olan bu denge ve ilişkilerin bozulması sürecinde biyoçeşitlilik azalmakta ve bu durum da böcek populasyonlarının varlığını olumsuz bir şekilde etkilemektedir (Özkan, 1999; Dewenter ve Tscharntke, 1999). Ayrıca biyoçeşitliliği koruyan sistemlerin basit sistemlerden daha dengeli olduğu ve çeşitliliğin artmasıyla birlikte zararlı sorunlarının da azaltılabileceği gerçeği, yeni bitki tür ve çeşitlerinin doğaya kazandırılmasının tarımsal faaliyetler açısından önemini göstermektedir (Tuncer ve Akça, 1994). Ayrıca bitki-polinatör ilişkisi üzerine yapılacak çalışmalarla polinasyonunda zorluk çekilen bitkilere polinatörleri yönlendirmek amacıyla, polinasyonu istenen bitkilerin çevresinde veya yanında polinatörleri kendine çeken bitkilerin yetiştirilmesinin de büyük yararı olduğu bilinmektedir. Bu durumda zararlı kontrolü ve polinatör çekme gibi işlemler doğaya zarar verilmeden gerçekleştirilmektedir. Bitkiler ve polinatörler arasındaki gizemli ilişkilerin çözülmesine bağlı olarak günümüzde bu işlemler için arıotu ve kolza bitkileri yaygın olarak kullanılmaktadır (Long ve ark, 1998). Ülkemiz sahip olduğu 10.000 bitki türüyle Avrupa’nın flora yönünden en zengin ülkesidir. Bu bitkilerden 3.200’nün de endemik olmasının önemi büyüktür. Ayrıca 100.000 kadar hayvan türüne sahip olan ülkemizde (Önder, 1997) gerek bitki gerekse böcek populasyonlarının sürekliliğini sağlamak amacıyla yapılan çalışmaların başında arı populasyonlarının korunması dikkate alınmalı ve bu amaca yönelik rasyonel stratejiler de geliştirilmelidir (Osborne ve ark, 1999). Henüz küresel kirlilikten çok fazla etkilenmemiş ve geriye dönülemez bir şekilde bozulmamış bir flora ve faunaya sahip olan ülkemizde mevcut yapının tanınması, korunması ve geliştirilmesi sonucunda önemli gelişmeler sağlanabilecektir. Tarımın sürdürülebilirliği bağlamında olaya bakıldığında etkin ve yaygın bir bitki üretim deseni oluşturularak tüm tarımsal dallarda olduğu gibi arıcılık sektöründe de verimlilik artırılabilecektir. Günümüzde gelinen noktada ekosistem içerisindeki herhangi bir birimin yok sayılarak oluşturulabilecek yapıların başarılı olamayacağı anlaşılmıştır. Bu sebepten doğal dengeyi dikkate alan bir üretim sisteminin kullanılması gerekmektedir. Zira yanlış tarımsal faaliyetler ve yoğun pestisit kullanımı nedenleriyle bazı böcek türlerinin yok olmaya başlaması karşısında arıotu ve kolza bitkileri başta olmak üzere ekimi yapılacak olan bitkilerin bu anlamda 7 doğaya katkıları yadsınamaz. Bunun için böceklerin faaliyet gösterdikleri dönemlerde polinatörlere çekici gelebilecek özellikteki bitkilerin yetiştirilmesi önem kazanmaktadır. Hatta ekonomik getirisini de çok fazla irdelenmeden bu tip bitkilerin ekiminin çeşitli kuruluşlarca yapılması sorunun çözümüne önemli oranda katkı sağlayacaktır. Böylece yok olma tehlikesinde olan bir çok gen kaynağımız kendine yeni yaşam alanları bulacak ve neslini sürdürebilecektir. Ayrıca bitkisel çeşitliliğin artması ve ekim alanlarının geniş tutulmasına bağlı olarak en etkili polinatör olan bal arıları da bu bitkilerden yararlanabileceklerdir. İsrail’de ökaliptus (Eucalyptus spp.) ağaçları (Eisikowitch, 1986) ile oluşturulan plantasyonları bal arılarına uzun süreli nektar ve polen kaynağı sağlayabilecek şekilde planlanmıştır. Araştırma ve geliştirme çalışmalarının yaygınlaşmasıyla birlikte yakın bir gelecekte ülkemiz için de benzer uygulamaların gündeme gelmesi olasıdır. Bitkilerin polinatörlerle olan karşılıklı ilişkilerini konu alan araştırma çalışmalarının başlaması ve yaygınlaşmasıyla birlikte bu süreç hızlanacak ve daha kısa zamanda sonuç alınacaktır. Bitkiler ile polinatörler arasındaki ilişkilere geniş bir açıdan bakmak amacıyla yürütülen bu araştırma ülkemizde bitki-polinatör ilişkileri konusunda yapılan çalışmalara katkı sağlamak, bölgemizde yetiştirilebilen arıotu ile kolza bitkilerinin yoğun nektar akımı öncesine rastlayan dönemde bal arılarının koloni populasyon gelişimi ve bal verimi için önemini saptamak amacıyla planlanmıştır. Araştırma sonucunda bal arılarının arıotu ve kolza bitkilerinden nektar ve polen bakımından yararlanma düzeyi ile bu bitkilerin Çukurova koşullarında sağladığı nektar ve polen potansiyeli saptanmış, bitkiler üzerinde polinatörlük yapan Hymenoptera takımına ait türler ile diğer böcekler sınıflandırılmış, bitkilerin tohum verimlerine bal arılarının ne oranda katkı sağladığı belirlenmiştir. Sonuç olarak arıotu ve kolza bitkilerinin Çukurova Bölgesinde bal arılarına hangi besin kaynağı bakımından ne düzeyde katkı sağlayabileceği, arı ve bitki yetiştiricileri açısından bu bitkilerle bal arısının ilişkisinin ne düzeyde olduğu saptanmıştır. 8 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1. Bitkilerin Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayıları McGregor (1976), kolzanın açık, parlak sarı renkte çiçeklere sahip olduğunu; çiçek yapısının 4 taç, 4 çanak yaprak, 1 dişi organ ve 4 adeti uzun ve 2’si kısa olmak üzere 6 erkek organdan oluştuğunu belirtmektedir. Kolzanın her bir çiçeğinde 4 adet nektar bezi bulunduğunu ve çiçeklenme süresinin 22-45 gün arasında değiştiğini bildirmektedir. Goltz (1987), kolzanın Amerika Birleşik Devletleri koşullarında 40-60 gün arasında çiçekte kaldığını ve özellikle Kanada’da bir nektar bitkisi konumunda bulunduğunu belirtmektedir. Sağlamtimur ve Baytekin (1988), Adana’da ekim-kasım ayları içerisinde ekilen arıotunun kış aylarında gelişme göstererek mart başında çiçeklenmeye başladığını ve çiçeklenmenin 4-6 hafta kadar sürdüğünü saptamışlardır. Araştırmacılar arıotunun çiçekte kaldığı nisan ayı başına kadar bal arılarının yararlanmasına bırakılmasını ve daha sonra silaj amacıyla hasat edilmesinin daha uygun olduğunu belirtmektedirler. Sağlamtimur ve ark (1988b), yaptıkları bir çalışmada; arıotunun %50 çiçeklenme dönemine kadar bal arılarının yararlanması için bırakılmasını ve ot hasadı amacıyla bu dönemde biçim yapılması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Bauer (1991), Avrupa Birliği ülkelerinde kültüre alınan boş alanların artırılması amacıyla çeşitli bitki karışımlarından oluşan arı meralarının oluşturulması gerektiğini ve içerisinde yoğunlukla arıotu bulunan bitki karışımlarının programa alınarak ekilmesini önermektedir. Muzaffar ve Ahmad (1991), Pakistan’da bal arılarına arı merası oluşturulması amacıyla bitki seçimi yapılan bir çalışmada; bal arılarının poleni ve nektarı için tarlacılık yaptığı 379 bitki türünün önemli olduğunu saptamışlardır. Araştırmacılar Acacia modesta ve Robinia pesudoacacia bitkilerinin nisan ayında, Trifolium sp. ve Prosopis sp. bitkilerinin nisan-haziran aylarında ve kolzanın ekim-şubat ayları arasında bal arıları için ana nektar kaynağı olduklarını belirlemişlerdir. 9 Williams ve Christian (1991), arıları kendine çeken arıotunun, arı merası yönünden değerini saptamak üzere, İngiltere'nin güneydoğu kesimlerinde farklı tarihlerde ekimi yapılarak arıotunun çiçeklenme zamanı, çiçeklenme süresi, çiçek yoğunluğu, günlük peryodisite ve bu bitkiden yararlanan arıların davranışlarını belirlemişlerdir. Erken mayıs ayında ekimi yapılan arıotu parsellerinde, temmuz başından ağustos sonuna; geç mayısta ekilen arıotu parsellerinde temmuz ortasından eylül ortasına; geç temmuzda ekilen arıotu parsellerinde, eylül sonundan aralık ayına kadar bitkinin çiçekte kalabildiğini gözlemişlerdir. Arıotunun en yüksek çiçeklenme yoğunluğunu erken, orta ve geç ekilen parsellerinde sırası ile 2000, 4000 ve 3000 çiçek/m2 olarak saptamışlardır. Araştırmacılar bombus ve bal arılarının arıotunun çiçeklenme süresi içerisinde temmuz-ekim aylarında yararlanabildiklerini belirlemişlerdir. Kırıcı ve Özgüven (1995), Çukurova koşullarına uygun kolza çeşitlerini saptamak amacıyla yürüttükleri bir çalışmada; birinci yılda 18 Kasım tarihinde yapılan ekimde çeşide bağlı olarak çiçeklenmenin 10-25 Nisan tarihleri arasında başladığını ve 19-26 Mayıs tarihleri arasında tüm tohumların olgunlaştığını bildirmektedirler. İkinci yılda 19 Ekim tarihinde kolza ekimi yapılan parsellerde 18 Şubat-15 Mart tarihleri arasında çiçeklenmenin başladığını ve 22 Nisan-28 Mayıs tarihleri arasında tüm tohumların olgunlaştığını bildirmektedirler. Baydar ve Yüce (1996), Antalya koşullarında yaptıkları bir yetiştiricilik çalışmasında; kolzanın çeşitlere bağlı olarak mart sonu-nisan sonu arasında çiçeklendiğini bildirmektedirler. Tansı ve ark (1996), ülkemiz için yeni bir yem bitkisi olan arıotunun Çukurova koşullarında arı merası olarak kullanımı konusunda yaptıkları bir araştırmada; 15 Eylül, 30 Eylül, 15 Ekim, 30 Ekim ve 15 Kasım tarihlerinde ekimi yapılan parsellerde çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde sırasıyla 5950, 6216, 4733, 8933 ve 9250 ad/m2 çiçek bulunduğunu; çiçeklenmenin ilk üç parselde mart ayının başından nisan ayının sonuna, son iki parselinde mart ayı sonundan mayıs ayı ortasına kadar sürdüğünü saptamışlardır. Araştırmacılar arıotunun bu yörede çok iyi adaptasyon gösterdiğini ve çiçeklenme süresinin uzun olması nedeniyle bal arılarını cezbederek kendine çeken bir bitki olduğunu belirtmektedirler. 10 Uçar ve Tansı (1996), Çukurova koşullarında farklı ekim zamanlarının arıotunun tohum verimine ve arı merası olarak kullanımına etkisini araştırmak amacıyla yürüttükleri çalışmada; 15 Eylül-15 Kasım tarihleri arasında 15 gün ara ile 5 dönem halinde ekim yapmışlar ve 15 Kasım parselinden 98.56 adet salkım/m2 ile en yüksek düzeyde çiçek salkımı elde edilirken diğer parsellerdeki çiçek sayılarının 61.79-71.79 adet salkım/m2 olduğunu saptamışlardır. Korkmaz ve Kumova (1998), Çukurova koşullarında arıotu ve bal arısı kolonileri arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada; arıotunun 18 Mart-06 Mayıs tarihleri arasında çiçeklendiğini bildirmektedirler. Cresswell (1999), kolzada 4 adet nektar bezinden yalnız 2 tanesinin nektar salgısı yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tansı ve ark (1999), kolza, arıotu ve bakla bitkilerinin arı merası olarak kullanılabilirliği üzerine 3 yıl süreyle yaptıkları bir araştırmada, kolzada çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu nisan ortalarında çiçek sayısını sırasıyla 185, 206 ve 136 ad/m2 olarak, çiçeklenme periyodunu ise mart ortası ve nisan sonu olarak saptamışlardır. Arıotunda ise çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemlerde 746, 212 ve 213 ad/m2 çiçek salkımı olduğunu, çiçeklenme süresinin nisan başı-mayıs ortası döneme rastlayacak şekilde 36 gün sürdüğünü belirlemişlerdir. Yıldız (1999), Ceylanpınar ovasında arıotunun bazı tarımsal özelliklerini saptamak için yürüttüğü bir araştırma sonucunda arıotunun yörede ekim ve aralık ayları içerisinde yapılan farklı ekim zamanına bağlı olarak, nisan ayı içerisinde çiçeklendiğini ve çiçeklenme süresinin 29-33 gün arasında değiştiğini bildirmektedir. Anonymous (2000), kolza çiçeklerinin açık sarı renkte olduğunu, çiçeklerin genellikle sabah saat 09:00 civarında açtığını ve polinasyonun etkinliğine bağlı olarak çiçeklerin 2-3 gün süreyle açık kalabildiği belirtilmektedir. Kumova ve ark (2001), Çukurova koşullarında farklı arıotu çeşitlerinde çiçek yoğunluğunu belirlemek amacıyla yaptıkları bir araştırmada; 12-19 Kasım 1998 tarihlerinde ekilen Turan 82 ve T-98/1 çeşitlerinde çiçeklenmenin 27 Mart-11 Mayıs 1999 tarihleri arasında gerçekleştiğini ve toplam 46 gün sürdüğünü; T-98/2 çeşidinde çiçeklenmenin 02 Nisan-22 Mayıs 1999 tarihleri arasında olduğunu ve toplam 49 gün çiçekte kaldığını ortaya koymuşlardır. Araştırmacılar denemeye alınan arıotu 11 çeşitlerinde ortalama çiçek sayısının sırasıyla 1077.60 çiçek/m2, 971.10 çiçek/m2 ve 1021.10 çiçek/m2 olduğunu bulmuşlardır. 2.2. Bitkilerin Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi ile Nektar Potansiyeli Root (1972), bitkilerin nektar miktarının pek çok iç ve dış etken tarafından belirlenmekte olduğunu ve bunların başında bitkinin genetik yapısı ile ait olduğu tür, çeşit veya varyetenin geldiğini belirtmektedir. Ayrıca kalıtsal etmenler dışında çiçek genişliği, nektar bezi yüzeyi, çiçeğin yaşı ve olgunluğu gibi iç etmenlerin yanında gübreleme, toprak nemi ve asitliği, arazinin yüksekliği, enlem ve boylamı, gün uzunluğu, gün içerisindeki güneşli saat miktarı ve iklimden de önemli düzeyde etkilendiğini bildirmektedir. Simidchiev (1972), bal arılarının 16-28 gün süre ile şeftali (Prunus persica) çiçeklerinde tarlacılık yaptığını ve bir arının dakikada 4.16-6.42 arasında çiçek ziyaretinde bulunduğunu; bir çiçekten üretilen nektar miktarının çeşitlere bağlı olarak 2.173-5.375 mg/çiçek/gün arasında değiştiğini ve şeker yoğunluğunun %16.25-26.94 arasında olduğunu belirlemiştir. Ayrıca nektar salgısı miktarı ile yapısının hava koşullarından önemli düzeyde etkilendiğini ve bal veriminin 3.48-13.24 kg/ha arasında değiştiğini bildirmektedir. Simidchiev (1973), altı badem (Prunus amygdalus L.) çeşidinde yaptığı araştırmada hava koşullarına bağlı olarak bademin 18-39 gün arasında arı merası işlevini gerçekleştirdiğini ve bireysel çiçeklerin 1.098-4.353 mg/çiçek/gün nektar içerdiğini, nektar kuru madde düzeyinin %29.54-35.12 arasında değiştiğini; hava koşullarının nektar salgısını ve şeker içeriğini önemli düzeyde etkilemesine karşılık çiçek yaşının salgı üzerinde çok etkili olmasına karşın kuru madde üzerine etkili olmadığını saptamıştır. Badem çiçeklerinin salgıladığı nektar ve polen nedeniyle arılar için oldukça çekici olduğunu ve gün boyunca nektar ve polen tarlacılığı yaptıklarını, badem bahçelerinde 4.58-19.1 kg/da bal elde edildiğini bildirmektedir. 12 Robinson ve Oertel (1975), kolzanın ABD’nin çeşitli eyaletlerinde bal arıları için nektar ve polen kaynağı olarak önem taşıdığını ve nektarının %35.7 düzeyinde kuru maddeye sahip olduğunu bildirmişlerdir. Shuel (1975), nektar veren bitkilerde türler arası ve türler içi nektar üretim miktarının oldukça değişken bir yapıda olduğunu ve arıotunun 18.3-113 kg/da nektar üretim potansiyeline sahip olduğunu vurgulamaktadır. McGregor (1976), Belozerova (1960)’nın yaptığı bir çalışmada; kolzanın çiçeklenme başlangıcında 2.32 mg/çiçek/gün, en üst düzeyde çiçeklenmede 1.95 mg/çiçek/gün ve çiçeklenme sonunda 1.35 mg/çiçek/gün nektar içerdiğini bildirmektedir. Simidchiev (1976), ahududu (Rubus idaeus L.) ve böğürtlen (Rubus fruticosus L.) bitkisinde nektar salgısı ve bal üretimi üzerine yaptığı çalışmada; ahududunun 3.8-14 mg/çiçek/gün nektar ürettiğini ve kuru madde düzeyinin %38-59 olduğunu, çiçek yaşının artmasıyla nektar salgısının azaldığını, kuru madde düzeyinin değişmediğini saptamıştır. Günlük nektar salgısının sabahleyin en yüksek düzeyde olmasına karşılık daha sonra azaldığını ve öğleden sonra tekrar arttığını belirlemiştir. Aynı bölgede bulunan böğürtlende ise 0.6-27 kg/ha bal verimi üretildiğini belirtmektedir. Jaablonski ve Skowronek (1982), arıotu türlerinin arıcılık açısından önemini saptamak üzerine yaptıkları çalışmada; Phacelia tanacetifolia türünün nektar kuru madde düzeyinin %36.3, nektar miktarının 0.60 mg/çiçek/gün ve potansiyel bal üretim miktarının 30.3 kg/da olduğunu saptamışlardır. Szabo (1982), kolzanın çeşitli varyetelerinin salgıladığı nektar miktarı üzerine yaptığı çalışmada; 0.348 mg/çiçek/gün nektar salgılandığını, nektar kuru madde düzeyinin %38.7 olduğunu saptamıştır. Crane ve ark (1984), kolzanın nektar salgısının 0.60 mg/çiçek/gün olduğunu, çeşitli etmenlerin etkisi altında bu miktarın değişkenlik gösterebileceğini; nektarındaki kuru madde düzeyinin %55-65 nispi nemde %68.4, %80-90 nispi nemde %21.8 olduğunu bildirmektedirler. Bal veriminin 0-30 kg/koloni arasında değiştiğini, İngiltere’de optimum koşullar sağlandığında bal potansiyelinin 10-50 kg/da arasında, genellikle 5 kg/da olduğunu, Cirnu ve ark (1977)’nın Romanya 13 koşullarında yaptıkları çalışmaya göre 3.5-10 kg/da olduğunu bildirmektedirler. Arıotunda ise nektar salgısının Hansson (1980)’e göre, 0.80-0.85 mg/çiçek/gün arasında olduğunu, bazı çalışmalarda 1.04-1.62 mg/çiçek/gün arasında değiştiğini, kuru madde düzeyinin Cirnu (1980)’ya göre %28, Hansson (1980)’e göre %40-43 olduğunu; bir mevsimde 5-9 kg/koloni bal hasadı yapılabilen arıotunda Szabo (1982)’ya göre 30-100 kg/da, Maurizio ve Grafl (1982)’a göre 21.4-49.6 kg/da, Polunin (1964)’e göre 13.4-112.9 kg/da, Cirnu ve ark (1980)’na göre 10-34 kg/da olarak farklı miktarlarda bal veriminin elde edildiğini bildirmektedirler. Szabo (1985), kolzanın ticari çeşidi olan kanola varyetelerinin nektar, polen ve tohum üretimi üzerine yaptığı çalışmasında; kolzanın nektar kuru madde düzeyinin %29.8±0.9 olduğunu, 0.452±0.01 mg/çiçek/gün nektar salgılandığını ve nektardaki kuru madde miktarını 7.06±0.41 kg/ha olarak saptamıştır. Araştırmacı bitki başına çiçek sayısı ile nektar kuru madde düzeyi; nektar hacmi, kuru madde düzeyi ve tohum verimi arasında önemli düzeyde ilişkinin bulunduğunu belirlemiştir. Beck (1991), bal arıları için arı merası olarak önerilen ve içerisinde en fazla arıotunun bulunduğu karışımla oluşturulan deneme parsellerinde yaptıkları araştırmada 24 saat süresince kese kağıdıyla kapatılan 10 adet arıotu çiçeğindeki nektar miktarını 3.5 mg/10 çiçek/gün olarak belirlemiştir. Free (1992), arıotunun nektar salgılamasının günün 13:00-15:00 saatleri arasında en üst düzeye ulaştığını, arıcılık açısından nektar veren bitkilerin çok önemli olduğunu ve literatürde nektar verimine göre bitkilerin I. Sınıf (0-25 kg/ha), II. Sınıf (26-50 kg/ha), III. Sınıf (51-100 kg/ha), IV. Sınıf (101-200 kg/ha), V. Sınıf (201-500 kg/ha) ve VI. Sınıf (500 kg/ha’dan yukarı) olarak sınıflandırıldığını belirtmektedir. Mesquida ve ark (1993), erkek steril kışlık kolza çeşitlerinde nektar salgısı üzerine yaptıkları çalışmada; nektar salgısının saat 08:00’de arttığını, öğle saatlerinde azaldığını ve nektar salgı miktarının çeşitlere bağlı olarak önemli düzeyde değişim gösterdiğini saptamışlardır. Öder (1993), kolzanın yetiştiği ortamlara bağlı olarak gün içerisinde 0.032.10 mg/çiçek/gün, arıotunun 0.069-0.98 mg/çiçek/gün kuru madde salgıladığını bildirmektedir. Ayrıca arı meralarının verimliliği üzerine yaptığı derlemede kolza ekili alanlarda 4-5 kg/da bal elde edilirken arıotunde bu değerin 15-20 kg/da 14 olduğunu, kolzanın 4-5., arıotunun ise 5-6. sınıf nektarlı bitkiler sınıfına girdiğini vurgulamaktadır. Öder (1994), nektar kuru madde düzeyinin değişken bir yapı gösterdiğini, ekolojik ve meteorolojik koşulların bu değişime önemli düzeyde etki ettiğini belirtmektedir. Genel olarak bitkilerde nektar salgılama işleminin sabahleyin, öğleden sonra salgılanana göre daha sulu bir yapıda olduğunu, yağmurlu ve nemli günlerde de çok sulu, rüzgarlı havalarda ise daha fazla yoğunlaştığını bildirmektedir. Nektar salgılanmasının 16-250C sıcaklıkta, %60-80 nispi nemde en uygun olduğunu ancak nektar içeriğinin bitkinin ait olduğu tür ve varyeteye göre değişim gösterdiğini, ekim yapılan yerin yükseklik ve toprak yapısının nektar verimini etkileyebileceğini vurgulamaktadır. Ekim alanına uygulanan toprak işleme, yabancı ot kontrolü yanında potasyum ve fosforlu gübre kullanımının da çiçeğin gelişmesini ve nektar salgılamasını teşvik ettiğini bildirmektedir. Pernal ve Currie (1998), yazlık kolza çeşitlerinde yaptıkları çalışmada tüm çeşitlerin çiçek başına kuru madde düzeyini 08:00-11:00 saatleri arasında düşük, 14:00-16:00 saatleri arasında yüksek olarak belirlemişlerdir. Bitkinin çiçek başına kuru madde düzeyi çiçeklenme süresinin ikinci haftasında yüksek iken üçüncü ve dördüncü haftalarında düşme gösterdiğini, ancak kolza çeşitlerinin nektar verimi bakımından bal arılarını çekici bir bitki olduğunu bildirmektedirler. Pierre ve ark (1999), kolza çiçeklerinde nektar miktarının 0.7-6 mg/çiçek/gün arasında; nektar kuru madde düzeyinin çiçeklenme başlangıcında en yüksek düzeyde (%30), çiçeklenme sonuna doğru en düşük (%10) düzeyde olduğunu belirlemişlerdir. Araştırmacılar kolzadaki nektar miktarının bal arılarını cezbettiğini, hibrit tohum üretimi için bu durumun çok önemli olduğunu vurgulamaktadırlar. Anonymous (2000), Kanada koşullarında kolzada çiçeklerin 10-380C sıcaklıkta nektar salgılamaya başladıkları, salgılanan bu nektarın %29.8 kuru madde içerdiği ve 0.45 mg/çiçek/gün düzeyinde olduğu, bir dekarlık alanda gün boyunca 710 g nektar salgılandığı saptanmıştır. Delaplane ve Mayer (2000), Kanada ve İngiltere koşullarında en önemli bal bitkilerinden olan kolzanın bal veriminin 10-50 kg/da olduğunu bildirmektedirler. 15 2.3. Bitkilerin Çiçeklerinde Polen Miktarı ve Polen Potansiyeli Crane ve ark (1984), kolza poleninin oldukça yüksek besleyici değerde olmasına karşın yetiştirildiği yöreye bağlı olarak polen kaynağı sağlama yönünden düşük özelliğe sahip olduğunu bildirmektedirler. Ayrıca arıotu poleninin orta düzeyde olduğunu ve Maurizio ve Grafl (1982)’ın yaptığı çalışmaya göre 0.5 mg/çiçek/gün polen verimine sahip bulunduğunu bildirmektedirler. Morse ve Hooper (1985), çiçeklerin erkek üreme birimi olan polenin yapısında bulundurduğu pek çok besleyici öğe nedeniyle böcekler tarafından toplandığını, çiçeklerin polen veriminin nektarda olduğu gibi pek çok iç ve dış etmen tarafından etkilendiğini bildirmektedir. Szabo (1985), kolzanın ticari çeşidi olan kanolada polen veriminin 15840 adet polen taneciği/anter, parselde toplam polen veriminin 9.33±0.54 kg/da olduğunu belirlemiştir. Gupta ve Bali (1990), kolzada polen salınımı için gerekli olan en üst sıcaklığın 24.60C olduğunu bildirmektedirler. Beck (1991), bal arıları için arı merası olarak arıotunun de içerisinde bulunduğu karışımla oluşturulan araştırmada polen miktarını 3.0 mg/10 çiçek/gün, polen potansiyelini ise 13.3 kg/da olarak belirlemiştir. Marquard ve Walker (1995), bal arısı ve bombus arısının kolza polinasyonunda önemli rol oynadığını; kolzanın çok fazla miktarda nektar ve polen ürettiğinden dolayı arılar için çok çekici bir bitki olduğunu; kafesli ve arılı parselde bulunan kolzanın kafessiz parseldekilere oranla daha hızlı ve erken polinasyonunu tamamladığını; kolza poleninin arılar için büyük bir besin kaynağı olduğunu ve bal üretim potansiyelinden yararlanmak için çiçeklenme sırasında kolza parseli yanına bal arısı kolonileri konulması gerektiğini bildirmektedirler. Anonymous (2000), kolza poleninin %18.4-27.1 düzeyinde ham protein içeriğine sahip olup bitki tarafından günde 930 g/da polen salınımı yapılabildiği belirtilmektedir. 16 2.4. Bal Arılarının Tarlacılık Etkinliğini Etkileyen Etmenler Seyman ve ark (1969), hıyar (Cucumis sativus L.) bitkisinde, bal arısı polinasyonunun etkisini saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada; bal arılarının sabah saat 08:00’de tarlacılık yapmaya başladıklarını, saat 12:00’ye kadar parselde arı sayısının en üst düzeye ulaştığını ve bu saatten sonra azalmaya başlayarak saat 16:00’da en alt düzeye indiğini bildirmektedirler. Free ve Williams (1974), bal arılarının genellikle kovanlarından 800 m uzaklığa kadar tarlacılık etkinliğinde bulunduklarını, besin kaynaklarının azalmasına ve artmasına bağlı olarak tarlacılık alanlarını besin kaynaklarının yoğun olduğu yörelere doğru genişlettiklerini bildirmektedirler. Free ve Williams (1979), doğada var olan bitkilerin polinasyonunda polen tarlacılarının büyük etkisi olduğunu; nektar tarlacılarının polinasyon konusunda genellikle başarısız kaldıklarını; polen için tarlacılık yapan bal arılarının, nektar için tarlacılık yapan arılardan farklı olarak kovanları yakınında tarlacılık yapma eğiliminde olduklarını ve bir polen yükünün nektardan daha kısa zamanda toplanabildiğini bildirmektedirler. Doğaroğlu (1981), ülkemizde yetiştirilen önemli bal arısı ırk ve ekotipleri ile Çukurova koşullarında yaptığı performans çalışmasında; önemli bir tarlacılık ölçütü olan uçuş etkinliği bakımından genotipler, dönemler ve yöreler arasında önemli farklılıklar olduğunu; Anadolu genotipinin uçuş etkinliği bakımından yüksek bir performans gösterdiğini belirlemiştir. Free ve Williams (1983a), brüksel lahanasında (Brassica oleracea L.) tarlacılık yapan bal arısı ve bombus arılarının çeşitler arasında ve bireysel arı bazında kafesli parsellerde bile tarlacılık tercihinde bulunduklarını bildirmektedirler. Scogin (1983), çiçek renginin polinatörlerin tercih davranışlarını kuvvetli bir şekilde etkilediğini, arıların sarı ve mavi renkteki çiçekleri tercih ettiklerini bildirmektedir. Arıları kendine çeken çiçeklerde floral renklerin oluşmasında, antosiyaninler, karotinoidler ve betalainlerin rolü olduğunu belirtmektedir. Wells ve Wells (1983), bal arılarının farklı renkteki çiçekli bitkilere olan tercihine etki eden etmenleri araştırmak amacıyla, yapay çiçeklerle yürüttükleri bir 17 çalışmada; bireysel bal arılarının aynı renkteki çiçeklere bağımlılık gösterdiğini saptamışlardır. Bal arılarının yöneldikleri besin kaynağının nitelik, nicelik ve salınma sıklığı bakımından diğer çiçek kaynaklarından fazla olduğu durumlarda da bir renge bağımlılık gösterdiklerini bildirmektedirler. Johansen ve Mayer (1987), bal arılarının tarlacılık etkinliğine hava sıcaklığının önemli etkide bulunduğunu, düşük sıcaklıklarda bal arılarının tarlacılıktan vazgeçtiğini bildirmektedirler. Çiçek kokusunun tarlacı arıları cezbettiğini, çok kötü kokuya sahip Anjou elma çeşidinde dakikada 2 arı, çekici kokuya sahip Red Delicious elma çeşidinde 25 arı, çok çekici kokuya sahip olan Dolga Crab elma çeşidinde 42 arının tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Nektar hacmi ile nektar kuru madde düzeyinin de bal arılarının tarlacılık yapmaları üzerine etkide bulunduğunu, tarlacı arı dağılımının gün içerisinde bitkilerin salgıladığı besin kalitesine bağlı olarak, önemli farklılıklar gösterdiğini belirtmektedirler. Osborne ve ark (1991), arılarla tozlanan bitkilere ait çiçeklerin geniş, çekici ve göze çarpacak şekilde pembe, mor, mavi ve sarı renklere sahip olduklarını, genellikle bu bitkilerin doğada yaygın olarak bulunduğunu ve bunların sürekliliğinin de genellikle bal arıları tarafından sağlandığını belirtmektedirler. Bal arılarının polinasyonda etkin bir şekilde kullanılmasının ticari öneme sahip endüstri bitkileri, sebze ve meyve üretiminde önemli düzeyde artışa neden olacağını bildirmektedirler. Free (1992), bal arısı kolonilerinin tarlacılık bölgesi ile kolonilerin ergin arı sayılarının pek çok etmene bağlı olarak değiştiğini bildirmektedir. Bu etmenler içerisinde birim alanda kullanılabilir polen ve nektar kaynağının miktarı, hava koşulları ve bölgenin fiziksel özelliklerinin çok önemli olduğunu; bitkinin türü, arıların dağılımı, rüzgarın yönü ve arazinin topoğrafik özelliklerinin de tarlacılık bölgesi üzerine etkide bulunabildiğini belirtmektedir. Giurfa ve Nunez (1992), bal arılarının çiçek üzerinde tarlacılık yaparken nektarı tükettikten sonra çiçekten ayrılmadan önce diğer bal arılarının bu çiçekleri tekrar ziyaret ederek vakit kaybetmemeleri için koku işaretleri bıraktıklarını bildirmektedirler. Dewan (1995), Bangladeş koşullarında çeşitli bal arısı türlerinin (Apis cerena, Apis dorsata, Apis florea) tarlacılık tercihlerini saptamak amacıyla yürüttüğü 18 çalışmada; tüm türlerin gün boyunca nektar topladıklarını, polen tarlacılığı işleminin saat 10:00’da en üst düzeyde olmasına karşılık nektar tarlacılığı işleminde türlere bağlı olarak farklı saatlere yoğunlaştıklarını saptamışlardır. Kovan önlerinden alınan polen örneklerinde yaptıkları analiz sonucunda kolza poleninin de bulunduğunu; balda yapılan analizler sonucunda içerisinde kolzanın de bulunduğu 25 bitki türünün ya dominant (>%45) ya da ikincil sırada (%16-45) olduğunu belirlemiştir. Evans ve ark (1995), havuç (Daucus carota) bitkisinin polinasyonunda bal arısının önemli bir yeri olmasına karşılık, yakın çevrede üçgül (Trifolium repens L.), arıotu ve kolzanın bulunması durumunda, bal arılarının bu bitkileri tercih ettiklerini ve havuç polinasyonunda sorunlar yaşanabildiğini bildirmektedirler. Gould (1995), bal arılarının nektar ve polen tarlacılığı davranışlarına pek çok etmenin etki ettiğini, hiyerarşik önem düzeyine göre sırasıyla çiçeklerin koku, renk ve şekil etmenlerine bağlı olarak tarlacılık yaptıklarını, kokunun en önemli etmen olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca bal arılarının görülebilir tüm renkler yanında menekşe rengini diğer renklerden daha hızlı öğrendiğini bildirmektedir. Houston ve ark (1996), bal arılarının çiçeğe olan bağımlılığını ultraviyole ışınlarını yansıtma özelliği olan kalsiyum oksalat kristallerinin ne derece belirlediğini saptamak amacıyla yürüttükleri çalışmada; bal arılarının kalsiyum oksalatın varlığına bağlı olmadan çiçekler üzerinde tarlacılık yaptıklarını; nektarda bulunan şeker düzeyine bağlı olarak çiçekler arasında tercihte bulunduklarını ve bu durumun da besinin sağladığı zengin enerji içeriğinden kaynaklandığını belirlemişlerdir. Pierre ve ark (1996), taç yapraklı ve taç yapraksız kolza çeşitlerinde bal arısının tarlacılık tercihini araştırdıkları çalışmada; her iki çiçek tipinin de bal arıları için aynı düzeyde çekici olduğunu; bal arılarını bitkiye çekici etmenler arasında birim alandaki çiçek sayısı ve nektar miktarı açısından çeşitler arasında fark saptanamadığını, ancak nektar kuru madde düzeyi bakımından aralarında bir miktar fark belirlendiğini; bal arılarının tarlacılık etkinlikleri sırasında taç yapraksız kolza hattını, taç yapraklı kolza hattına göre daha fazla tercih ettiğini, fakat her iki çiçeğe de bağımlılık gösterdiklerini saptamışlardır. Uçar ve Tansı (1996), Çukurova koşullarında arıotunun arı merası olarak kullanımını araştırdıkları çalışmada; 15 Kasım ekili parselin 25.99 arı/m2 ile en 19 yüksek düzeye ulaştığı, diğer parsellerin 11.68-18.84 ad/m2 düzeyinde kaldıkları belirlenmiştir. Araştırmacılar birim alandaki arı yoğunluğuna dayanarak arıotunun Bölge koşullarında geç ekiminin yapılmasının daha yararlı olduğunu saptamışlardır. Roubik (1995), bal arılarının tarlacılık etkinliğini 10 km ve daha uzak mesafelerde yapabilmelerine karşılık, tercihlerini genellikle kovanları yakınında kullanma eğiliminde olduklarını; koloni bireylerinin büyük bir kısmının 400-500 metre alan içerisinde tarlacılık yapmakta olduklarını, ancak çevrede çekici bir bitki olması durumunda 1.5-4 km uzaklık içerisinde de tarlacılık yaptıklarını belirtmektedir. Ayrıca bal arılarının hava koşullarının elverişsiz olduğu günlerde kovanlarından 200-300 metre uzaklıkta yoğunlaştıklarını bildirmektedir. Tansı ve ark (1996), Çukurova Bölgesinde arı merası olarak arıotunun kullanımı konusunda yürüttükleri çalışmada 15 Eylül, 30 Eylül, 15 Ekim, 30 Ekim ve 15 Kasım’da ekim yaptıkları parsellerde çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemlerde sırasıyla 130, 91, 66, 201 ve 183 ad/m2 bal arısı bulunduğunu saptamışlardır. Bal arılarının bu derece yoğun tarlacılık yapmaları ve arıotunun erken ilkbahar döneminde çiçeklenmesi nedeniyle, monokültürel ve yoğun tarımın doğal mera ve eğimli arazilerdeki bitki populasyonlarını da azaltması sonucunda ortaya çıkan boşluğu doldurarak, bal arısı kolonilerine destek olabilecek bir bitki konumunda bulunduğunu belirtmektedirler. Villalobos ve Shelly (1996), bitkilerin besin kaynağı olarak bal arılarına sunduğu nektar ve polenden arıların genellikle birini, bazen de her ikisini toplamak amacıyla bitkiye yöneldiklerini, bal arılarının pamuktan %40 düzeyinde polen için, %60 düzeyinde nektarı için tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Araştırmacılar bal arılarının tarlacılık etkinliğinin genetik olmakla birlikte çevresel etmenlerin de etkisi altında kalmakta olduğunu, bitkilerdeki görsel işaretler, koku olgusu ve nektar düzeyinin bu faaliyeti etkilemekte olduğunu öne sürmektedirler. Blight ve ark (1997), kolza çiçeklerinde bal arılarını cezbedici özellik taşıyan maddelerden 16 tanesini belirlemişlerdir. Bu maddelerden bal arıları üzerinde oldukça yüksek oranda çekici özellik gösteren maddenin alpha-pinene, phenylacetaldehyde, p-cymene, alpha-terpinene, linalool, 2-phenylethanol, alphafarnesene ve 3-carene olduklarını saptamışlardır. 20 Çakmak ve ark (1998), Apis mellifera syriaca ve Apis mellifera armeniaca ırkı bal arılarının nektar değişkenliğine gösterdikleri tepkiyi saptamak amacıyla yürüttükleri araştırmada; her iki ırkın besin kalitesindeki değişime benzer tepki gösterdiklerini; ırkların renk tercihi göstermediklerini, ancak bazı bal arılarının mavi ve beyaz rengin her ikisine bağımlılık göstermesine karşın bazı tarlacı arıların sadece sarı renge bağımlılık gösterdiklerini; mavi ve beyaz çiçekler arasında nektar içeriğini dikkate alarak tercih yaptıklarını belirlemişlerdir. Long ve ark (1998), badem (Prunus amygdalus L.) alanında arıotu ve bazı bitkilerin de bulunması nedeniyle bal arılarının bu bitkilere yönelerek badem polinasyonunda sorunların yaşandığını; bu bitkiler üzerine bal arılarını uzaklaştırıcı etkiye sahip RbCl püskürtülerek arıları çevrede bulunan badem ağaçlarına yönlendirildiklerini belirtmektedirler. Pankiw ve ark (1998), bal arılarının polen tarlacılığı etkinliğinin çevredeki besin kaynaklarının elverişli olması yanında, tarlacı arıların genotipine, kolonide depolanan polen miktarına ve kolonide bulunan larva miktarına bağlı olduğunu; larvasında bulunan hekzan eksraktlarının bal arısının tarlacılık etkinliğini artırıcı yönde uyardığını ve dışardan bu maddenin verilmesi ile polen tarlacılığının artırılabildiğini vurgulamaktadırlar. Schulz (1998), bal arısı kolonilerinde besin kaynaklarının azalmasına bağlı olarak, koloni gereksinimlerini karşılamak amacıyla tarlacı arı oranında artış olduğunu belirtmektedir. Anderson ve Ratnieks (1999), kovana taşınan besin kaynağına göre bal arılarının aralarında bir görev dağılımı yaptıklarını; koloni içerisinde koloniye getirilen nektarı alan ve depolayan görevli arılar bulunduğunu bildirmektedirler. Nektar akımının tahmin edilemeyen bir besin kaynağı olması dolayısıyla bal arılarının en etkin bir şekilde nektar tarlacılığı ve depolama yönünde çalıştıklarını belirlemişlerdir. Dewenter ve Tscharntke (1999), bal arılarının kovanları yakınında bulunan bitkilerde tarlacılık etkinliğinde bulunduklarını bildirmektedirler. Dreller ve ark (1999), kolonide polen depolanmasının koloni gereksinimine göre polen tarlacılığının artması veya azalmasına bağlı olarak ayarlandığını; nektar 21 tarlacılığı yapan arıların koloni içerisinde nektarın yeterli olup olmadığı dikkate almadan çalışmalarına karşın polen tarlacılığı yapan arıların kolonideki larva miktarı ile petek gözlerine depolanan polen miktarına bağlı olarak polen tarlacılığı yaptıklarını belirtmektedirler. Dyer (1999), bal arılarının çiçek tercihine etki eden etmenlerden biri olarak, çiçek rengi üzerine yaptığı çalışmada; bal arılarının çiçek renkleri arasında ayrım yapabildiğini; rengin çiçekleri tanımada böcekler için önemli bir etmen olduğunu ve bu olayda bal arılarının renk açısından çiçeğe bağımlılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Arıların bazen diğer çiçeklerde besin kaynağı olduğunu bilmelerine karşın önceden tarlacılık yaptığı çiçeklerde sınırlı kalabildiğini bildirmektedir. Bu olayın, özellikle kapalı tohumlu bitkilerin polinasyonunda büyük yarar sağladığını ve arıların da çiçeğin özelliklerini bir kere öğrenmeleri nedeniyle tarlacılık etkinliklerinde kolaylık sağladığını belirtmektedir. Griffiths ve ark (1999), çiçeklerin böcekleri görsel, dokunsal ve koklama duyularının harekete geçecek şekilde kendine çektiğini ve bu amaçla bitkilerin çeşitli kokular salgıladıklarını belirtmektedirler. Baklanın (Vicia faba) salgıladığı eugenol ve cinnamyl alkol maddeleri ile bal arılarını kendine çektiğini; bazı bitkilerin çiçeklerinin yüzeyinde bulunan mum bileşimindeki monoterpene hidrokarbon maddesinin böcekleri çeken kokunun en yaygın bileşeni konumunda bulunduğunu belirtmektedirler. Laloi ve ark (1999), bal arılarının tarlacılık tercihi ve bu tercihin başarısının kuvvetli bir şekilde bitkinin koku, renk gibi floral işaretleri ile araziyi karakterize eden olguları öğrenmesine bağlı olduğunu bildirmektedirler. Miller ve Winn (1999), çiçeklerin renk, büyüklük ve kokularına bağlı olarak böcekleri kendilerine çektiklerini ve çiçeğin bu renklerini dokularında bulunan antosiyaninler (mavi ve kırmızı), betasiyaninler (kırmızı), antoksantinler (sarı), klorofil (yeşil) ve karotenlerin (turuncu ve sarı) verdiğini bildirmektedirler. Bitkiye özel olan bu renkler ile bitkinin saldığı çeşitli kokuların farklı polinatörleri çekmede ve bitkiye bağımlılık oluşturmakta önemli bir rol oynadıklarını belirtmektedirler. Osborne ve ark (1999), pek çok bal arısının düzenli bir şekilde kovanlarından 70-631 m uzaklıkta tarlacılık yaptıklarını ve kolonilerin bol besin kaynağı sağlayan 22 bitkilerin yakınına konulması gerektiğini bildirmektedirler. Tansı ve ark (1999), Çukurova’da arı merası olarak kolza, arıotu ve bakla bitkileri ile yürüttükleri bir çalışmada; 1995, 1996 ve 1997 yıllarında, mart ortasınisan sonu periyodunda çiçeklenen kolzada, 5 dk süreyle yapılan sayımlarda yıllara göre sırasıyla 3.7-10.4, 0-2.0 ve 2.0-9.0 ad/m2 arasında bal arısı belirlemelerine karşılık, nisan başı-mayıs ortası dönemde çiçeklenen arıotunde sırasıyla 45.4, 56.0 ve 34.2 ad/m2 bal arısı belirlemişlerdir. Shahar ve ark (2000), koloni yaş yapısı ve uçuş deneyiminin bal arılarının tarlacılık etkinliğini etkileyen önemli bir etmen olduğunu ve tarlacı arılar ile bakıcı arıların oranındaki değişikliklerin tarlacı arı düzeyini belirlediğini bildirmektedirler. Araştırmacılar tarlacı arıların, görsel, kokusal, sessel ve manyetik alanın etkisinde kaldıklarını, bu etkilere bağlı olarak pek çok kaynaktan çiçeklerin renk ve kokusunu ayırt ederek öğrenme süreci sonucunda tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Clare ve ark (2000), çeşitli renklerde yapışkan tuzakların böcekleri cezbetmedeki etkisi üzerine yaptıkları bir çalışmada; bal arılarının beyaz ve mavi tuzaklara yakalanmasına karşın, bombus arılarının daha çok mavi tuzaklara yakalandığını belirlemişlerdir. Hrncir ve ark (2000), yüksek düzeyde sosyal yapı gösteren böceklerden özellikle bal arılarında en yaygın olarak görülen davranışın, kolonileri yakınındaki zengin besin kaynaklarından yararlanmakta olduklarını bildirmektedirler. Çakmak ve Wells (2001), Apis mellifera armeniaca, Apis mellifera cypria ve Apis mellifera syriaca arılarının mavi, beyaz ve sarı renkli çiçekleri tercihleri üzerine yaptıkları çalışmada; aynı kovandaki bazı arıların sarı çiçekleri tercih etmelerine karşılık diğerlerinin mavi ve beyaz çiçekleri tercih ettiklerini saptamışlardır. Araştırmacılar Kafkas arısının (A.m. caucasica) çiçeklerden salgılanan nektar miktarına bağlı kalmadan çiçeklerin renkleri arasında herhangi bir tercihte bulunmadıklarını belirlemişlerdir. Irksal özellik olarak koloni içerisinde çiçek renklerine bağımlı olarak bir işbölümü bulunduğunu, Ermeni arılarında (A.m. armeniaca) bu işbölümünün çok güçlü olduğunu, fakat Kıbrıs arısında (A.m. cypria) böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtmektedirler. 23 Fluri ve Frick (2001), arıotunde çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde yapılan biçimde, bitki üzerinde 26 ad/m2 bal arısı saymışlardır. Kumova ve ark (2001), Çukurova Bölgesinde yetiştirilen farklı arıotu çeşitleri arasında bal arısının tercihini belirlemek amacıyla yürüttükleri bir çalışmada; Turan 82, T-98/1 ve T-98-2 çeşitlerine ait çiçekler üzerinde bulunan ortalama bal arısı sayıları sırasıyla 68.10 arı/m2, 62.36 arı/m2 ve 62.23 arı/m2 olarak saptanmıştır. Araştırmacılar bal arılarının arıotunun üç çeşidi arasında herhangi bir tercihte bulunmadığını ve hepsinden yararlandığını belirlemişlerdir. Tronson (2001), böcekleri bitkilere cezbeden en önemli etmenin çiçeğin kokusundan önce rengi olduğunu; çiçek açık bir şekilde hazır olmadıkça çiçeklerin tercih edilmesine etkide bulunan görsel çekiciliğin gerçekleşmediğini ve tarlacılık etkinliğinin başlamadığını bildirmektedir. Ancak çiçek açtıktan sonra yayılan kokunun arının antenleri tarafından alınmasına bağlı olarak koku alma olgusunun da gerçekleştiğini, bu durumda koku olgusunun, görme, dokunma ve tatma duyuları içerisinde en önemli etmen olarak öne çıkmakta olduğunu bildirmektedir. Koku alma duyusuna bağlı olarak çiçeklerin seçimi, yerinin saptanmasının böcekler tarafından yapılabildiğini ve çiçeklerde bulunan polenin yaydığı kokunun çiçekler arasındaki farkın ayırt edilmesinde böceğe yardımcı olduğunu vurgulamaktadır. Wells ve ark (2001), bal arılarına eşit özelliklerde nektar içeren farklı renkte çiçekler sunulduğunda arıların çiçekler üzerinde aynı düzeyde tarlacılık yaptıklarını, buna karşılık farklı oranlarda şeker içeren nektarlı çiçekler sunulduğunda en yüksek şeker düzeyine sahip olan çiçekleri ziyaret ettiklerini saptamışlardır. Anonymous (2002), böceklerin tarlacılık etkinliği üzerine çevresel koşulların, bitki yoğunluğunun, polen ve nektar kaynaklarının kullanılabilme kapasitesinin etkisinin bulunduğunu bildirmektedir. Bireysel bal arılarının kolza çiçeklerinin nektar ve poleninin her ikisini birden toplama eğiliminde olduğunu ve bal arılarının kovan yakınlarında bu bitkiye çok yoğun olarak tarlacılık yaptıkları belirtilmektedir. 24 2.5. Bal Arılarının Polen Tercihine Etki Eden Etmenler Percival (1955), bal arılarının bazı bitkilerin polenini bol miktarda toplamasına karşılık bazı bitkilerin polenini nadiren topladıklarını, farklı zamanlarda farklı oranlarda polen tarlacılığı yaptıklarını bildirmektedir. Bitkilerin polen üretimi ve salınımına nispi nem, yağmur, ışık yoğunluğu, sıcaklık gibi etmenlerin etkili olduğunu, ekstrem koşullar altında polen salınımının çok olumsuz etkilendiğini; bal arılarının bitkilerin polen salınım saat ve sürelerine bağımlı olduklarını, polen miktarının artması ve azalmasına bağlı olarak tarlacılık yapan arı sayısının değiştiğine dikkat çekmektedir. Araştırmacı yaptığı çalışma sonucunda her bitkinin polen salınım saatleri arasında farklar olduğunu ve bunlar içerisinde arıotunun 06:0018:00 saatleri arasında çiçeğin açılmasıyla birlikte polen salınımı yaptığını, arıotunun 19-230C sıcaklıklarda polen salınımında bulunduğunu ve 0.3 mg/çiçek/gün polen üretmekle birlikte Apis cinsine dahil arılar tarafından nektarıyla birlikte toplandığını belirtmektedir. Von Frisch (1967), arı türleri ile çiçekler arasındaki ilişkinin morfolojik olmaktan ziyade davranışsal ve fizyolojik olduğunu vurgulamakta, bal arısının polen tarlacılığı davranışı üzerine çiçek tarafından salınan koku etmeninin önemli düzeyde rol oynadığına işaret etmektedir. Free ve Nuttall (1968), karahindiba (Taraxacum officinale) ile elma (Malus communis) bitkisinde bal arısının polen tercihini saptamak amacıyla yürüttükleri araştırmada bal arılarının bitkilerin polen salınım saatlerine bağlı olarak tarlacılık yaptıklarını, bireysel bal arılarının tercihlerinde bağımlılık gösterdiklerini, bir bitkide gün içerisinde çiçeklenmenin bitmesine bağlı olarak tercihlerini genellikle diğer bitkiden yana kullandıklarını bildirmektedirler. Poulsen (1973), arılıktan 2 km uzaklık içerisinde bulunan 4 ha kırmızı üçgül (Trifolium pratense L.), 6 ha beyaz üçgül (Trifolium repens L.), 3 ha bakla (Vicia faba L.), 1 ha yonca (Medicago sativa L.) ve 1 ha kolzada bal arılarının polen tercihini belirlemek için bir çalışma yürütmüştür. 09:00-12:00, 12:00-15:00 ve 15:0018:00 saatleri arasında topladığı 2207 polen örneğinde yaptığı analiz sonucunda bal arılarının %13 kırmızı üçgül, %23 beyaz üçgül, %27 bakla, %29 kolza ve %8 diğer 25 bitkilerden polen tarlacılığı yaptığını saptamıştır. Kırmızı üçgül poleni genellikle öğleden önce ve sonra, beyaz üçgül poleni tüm gün boyunca, bakla poleni öğle ve öğleden sonra toplanmasına karşılık, kolza poleninden arılar sabah ve öğle saatlerinde yararlandıklarını ve bu duruma bağlı olarak tarlacı arı sayısında 12:0018:00 saatleri arasında sabah saatlerine göre önemli ölçüde artış olduğunu belirlemiştir. Kolonilerin polen tercihi üzerine kolonilerin genotipik yapısının etkili olduğunu ve salınan polen miktarı bakımından bitkiler ile saatler arasında önemli bir ilişkinin varlığı belirlenmiştir. Kolonilerin bitkilerden topladığı polen oranı koloni bazında değişiklik göstermekle birlikte kolza poleni toplama bakımından herhangi bir farklılık saptanamamıştır. Michener (1974), bal arılarının nektar veya polen tarlacılığı amacıyla bitkiye geçici bir bağımlılık gösterdiğini, nektar veya polen tarlacılığı yapan arıların diğer günlerde çeşitli nedenlerle tarlacılık tercihlerini değiştirebileceğini bildirmektedir. Koloni içerisinde çok fazla türde çiçekten besin toplayan bal arısı bulunmasına karşılık bal arılarının tarlacılık çalışmalarında bireysel olarak bir tür bitkiye ait çiçeğe bağımlılık gösterdiğini vurgulamaktadır. Bal arılarının genellikle kovanların çevresinde tarlacılık yapma eğiliminde olduklarını; bal arılarının bitkilere olan bağımlılığına çiçeğin şekil, renk ve kokusu başta olmak üzere, tarlacılık alanına bağımlılığın günün belirli zamanının etkili olduğunu bildirmektedir. Bal arılarının uçuş etkinliği üzerine sıcaklık, ışık yoğunluğu, rüzgar, yağmur, çiy, koloni büyüklüğü, besin stoku, besinin elde edilmesinin kolaylığı, nektarın bolluğu, nektardaki kuru madde düzeyi gibi etmenlerin de etkili olduğuna işaret etmektedir. Free ve Williams (1976), koloni içerisinde bulunan yavru kokusu ve yavru bakıcı bal arılarının, tarlacı arıları temas yoluyla polen tarlacılığı için uyarmakta olduğunu bildirmektedirler. Bu durumda tarlacı arıların polen tarlacılığı işini birinci öncelik olarak aldıklarını, yavru yetiştirmek amacıyla polen tarlacılığı yaptıklarını ve petek gözlerinde depoladıklarını saptamışlardır. Free ve Williams (1979), kıvırcık lahana (Brassica oleracea L.), kiraz (Prunus avium L.), kırmızı üçgül (Trifolium pratense L.) ve bakla (Vicia faba L.) bitkilerinde bal arılarının polen tercihini saptamak için bir araştırma yürütmüşlerdir. Kiraz bahçesi içerisine konulan kolonilerde, toplanan kiraz poleni miktarı parselden 26 600 ve 800 metre uzaklığa konulan kolonilere göre daha fazla olmuştur. Deneme sonucunda parsel uzağında bulunan koloni gruplarının %26 düzeyinde kıvırcık lahana poleni toplamalarına karşın %13 düzeyinde kiraz poleni topladığı saptanmıştır. Kıvırcık lahana denemesinde, parsel yanına konulan koloniler ile parselin 500 ve 800 m uzağına konulan koloniler parselden uzaklaştıkça daha az düzeyde kıvırcık lahana poleni toplamışlardır. Ancak tüm kolonilerin çevrede bulunan akdiken (Crataegus monogyna) bitkisinden yoğun bir şekilde polen tarlacılığı yaptıkları görülmüştür. Bakla denemesindeki koloniler de uzaklığa bağlı olarak bakla poleninden azalan düzeyde yararlanmışlardır. Bu yararlanma düzeyi uzaklığın artmasına bağlı olarak hardal başta olmak üzere diğer bitkiler yönünde değişmiştir. Baklada polen tarlacılığı olayı günün her saatinde yapılmakla birlikte 15:00-19:00 saatleri arasında en üst düzeyde olmuştur. Kırmızı üçgül denemesinde bal arıları üçgül poleni yerine çevrede bulunan ve daha çekici olan hardal (Sinapis alba L.) bitkisini tercih etmişler, hardalda çiçeklenme bittikten sonra üçgül poleni toplamışlardır. Aynı araştırmacılar Braun ve ark (1953)’nın yaptıkları çalışmada bal arılarının üçgül polenini %4-83 düzeyinde topladıklarını ve bu duruma da çevrede bulunan bitkilerin kırmızı üçgüle göre çekiciliğinin etki ettiğini belirtmektedirler. Buchmann (1983), Apoidea üst familyasına ait arıların floral ödül olan polen konusunda nektara göre oldukça seçici olduklarını; polende bulunan aminoasitlerin fagostimulant olarak Apis cinsi tarafından besin kaynağının algılanmasında diğer maddelerle birlikte etkide bulunabildiğini belirtmektedir. Kevan (1983), sarı renkli çiçekler başta olmak üzere beyaz, mavi ve mor renkli çiçeklerin de geniş bir böcek populasyonunu kendine çekme özelliğine sahip olduğunu belirtmektedir. Waddington (1983), bal arılarının %62-94 düzeyinde tek tip polen ve %6-38 düzeyinde karışık polen tarlacılığı yapmalarına karşılık, diğer arıların türler arasında çok farklılık olmakla birlikte %20-84 düzeyinde tek tip polen, %16-80 düzeyinde karışık polen tarlacılığı yaptıklarını bildirmektedir. Williams (1983), bal arılarının çiçekler tarafından cezbedilmesine etki eden en yaygın koku bileşenlerinin; monoterpenoidler, hidrokarbonlar, aromatikler ve bazı azotlu bileşikler olduğunu belirlemiştir. 27 Schmidt ve ark (1987), bal arılarının ömür uzunluğuna etki eden en önemli etmenin tüketilen polen miktarı, polendeki protein düzeyi ve tüketilen toplam protein miktarı olduğunu vurgulamaktadırlar. Kolonilerin polen tarlacılığı ve tüketme düzeylerinin bitkilerde bal arılarını kendine çeken cezbedicilerin varlığı veya yokluğuna, zehirli bileşiklerin varlığına ve besleyici değerine bağlı olduğunu belirtmektedirler. Bal arılarının protein içeriği yüksek olmasına karşın içerisinde uzaklaştırıcı maddelerin bulunduğu bitki polenlerini toplamadıklarını, fakat kısmen toksik etkili olan bazı polenleri topladıklarını ve istekli tükettiklerini bildirmektedirler. Free (1987), ana arı feromonunun tarlacılık etkinliği sırasında özellikle polen yönünde uyarıcı yönde etki yaptığını; ana arının koloniden bir gün uzaklaştırılması durumunda tarlacılar tarafından yapılan polen tarlacılığı etkinliğinin azaldığını, polen tarlacılarının bir süre sonra nektar tarlacılığına başladığını bildirmektedir. Winston (1987), bal arılarının nektar ve polen tarlacılığı davranışının, iklim ve diğer çevresel koşullar tarafından etkilenmekte olduğunu; özellikle hızlı rüzgar ve aşırı yağmurun tarlacılık yoğunluğunu azalttığını bildirmektedir. Cripps ve Rust (1989), yedi Osmia arı türünün polen tercihleri üzerine yaptıkları bir çalışmada; Osmia bakeri, Osmia indeprensa, Osmia kincaidii ve Osmia lignaria’nın arıotu polenini diğer bitki polenlerine tercih ettiğini ve %100 düzeyinde bu bitkinin poleninden topladığını belirtmektedirler. Araştırmacılar, arıotunun çiçeklenmeye başladıktan sonra anterlerinin dik bir şekilde bulunduğunu ve polenlerinin hemen salınmaya başladığını, arıların da bu durumda poleni kolay bir şekilde topladıklarını saptamışlardır. Singh (1989), Himalayalar bölgesinde Apis cerena arısının polen tercihleri üzerine yaptığı çalışmada, bu arıların Brassica sp. başta olmak üzere Solanum sp., Helianthus sp. ve Ageratum sp. Bitkilerinin poleninden yoğun bir şekilde yararlandıklarını belirlemiştir. Dobson ve ark (1990), Rosa rugosa bitkisinin çiçek parçaları arasındaki kokusal farklılıkları araştırmak amacıyla yürüttükleri çalışmada; arılar için çok çekici yapıda olan taç yapraklarında terpenoid ve benzenoid alkollerin çiçek çekiciliğine katkıda bulunduğunu; çanak yapraklarında da taç yapraklarda bulunan birkaç 28 bileşikle birlikte sesquiterpenlerin de bulunduğunu saptamışlardır. Polene kokusunu veren bir yağ asiti türevleri olan 2-tridecanone, tetradecanol ve tetradecyl acetate bileşiklerinin polen arayan böceklere uyarıcı bir işaret verdiğini bildirmektedirler. Free (1992), kolonilerdeki tarlacı arıların mevsim boyunca besin kaynağı ile sağladığı ilişki yeteneğine bağlı olarak, nektar veya polen, bazen her ikisini birden topladıklarını; aynı bölgede bulunan farklı kolonilerin, çeşitli etmenlere bağlı olarak var olan floradan farklı şekillerde yararlanabildiğini bildirmektedir. Aynı araştırmacının bildirişine göre Louveaux (1954), çiçeklenme süreleri arasında 10 gün fark olan Brassica napus ve Brassica snapsis bitkilerinin polenlerini bal arılarının herhangi bir ayrım yapmadan birlikte topladıklarını ve bu arıların Cruciferae polenlerini özellikle tercih ettiklerini belirtmektedir. Bal arılarının bir tarlacılık seferi sırasında bireysel olarak bir çiçek türüne bağımlılık gösterdiğini ve çiçek üzerinde besin kaynaklarının yerini öğrenen arının, daha çabuk besin toplama davranışı içerisine girdiğini bildirmektedir. Bununla birlikte bir tarlacı bal arısı, bir bitki türünden yeterli düzeyde yararlanamazsa o bitki türünü terk edip yeni ve daha yararlı bir türden yararlanmayı gerektirecek şekilde davranışını değiştirebilmektedir. Bal arıları çiçek ve bitki türüne bağımlılık yanında bölgeye de bağımlılık gösterebilmektedir. Besin kaynaklarının bol ve ortamın tarlacılık etkinlikleri için uygun olduğu durumlarda sınırlı alanda çalışmayı, fakat besin kaynaklarının kısıtlı olduğu durumlarda tarlacılık alanlarını genişletmeyi tercih etmedikleri belirtilmektedir. Free (1992)’nin bildirdiğine göre Louveaux (1959), polenlerin içerdiği fitosterollerin bal arılarını kendine çektiğini; Taber (1963), polenin içerdiği hekzan ve etil eter ekstraktının tarlacı arılar için çok çekici olduğunu ve dolayısıyla polen tarlacılığı davranışını başlattığını; polenden bu maddelerin uzaklaştırılması durumunda polenin %97’sinin besleyici madde içermesine karşın bal arılarının bu polenleri toplamadıklarını; Hopkins ve ark (1969) ise polenlerde bulunan trienoik asitin bal arılarının polen tercihi üzerine etkili olduğunu vurgulamaktadır. Herbert (1992), bal arısı kolonilerinin gelişmelerini sürdürebilmek için bol miktarda polene gereksinim duyduklarını; bu gereksinimin karşılanamadığı durumlarda yetiştirilen yavru miktarında büyük oranda düşme olduğunu ve işçi arıların ömür uzunluğunun kısaldığını bildirmektedir. 29 Thomas ve Schumann (1993), polenin protein kaynağı olarak bal arısı larvalarının beslenmesinde yaşamsal öneme sahip olduğunu vurgulamaktadırlar. Gould (1995), polenin bal arıları için gerekli olan makro ve mikro besin maddelerini karşıladığını; arıların tek bir bitki türüne ait çiçeklere bağımlılık göstermesinin önemli bir sorun yaşatabildiğini, ancak koloni içerisinde çok sayıda birbirinden bağımsız çalışan tarlacı arıların dengeli bir diyet oluşturmada etkili olduklarını belirtmektedir. Priore ve ark (1995), İtalya’da üretilen ballarda polen analizi yaparak bal arılarının besin kaynağı olarak yararlandıkları bitkileri saptamak amacıyla yürüttükleri çalışmada; en önemli polen kaynaklarını Helianthus, Brassica, Umbelliferae, Trifolium, Rubus, Lotus ve Onobrychis olarak saptamışlardır. Ayrıca daha önceki çalışmalarda saptanmayan arıotu poleninin de bulunduğunu belirlemişlerdir. Roubik (1995), sarı renkli çiçeklere sahip olan kolzanın pek çok böcek tarafından nektar ve poleni için ziyaret edildiğini, bu bitkide polen tarlacılığı işleminin sabah saatlerinde en üst düzeye ulaştığını bildirmektedir. Schmidt ve ark (1995), genç işçi arıların farklı beslenme tercihlerini saptamak amacıyla kolza (Brassica napus L.) ayçiçeği (Helianthus annuus) ve susam (Sesammin indicum) bitkisi polenleriyle yaptıkları deneme sonucunda; bal arılarının kolza ve ayçiçeği polenini istekli, susam polenini isteksiz tükettiklerini; kontrol gruplarına göre kolza poleni ile beslenen bal arılarının 2.5, ayçiçeği poleni ile beslenenlerin 1.6, susam poleni ile beslenenlerin 1.7 kez daha uzun yaşadıklarını belirlemişlerdir. Bu sonuçlardan, bal arılarının monokültür şekilde yetiştiriciliği yapılan susam ve ayçiçeği bitkisi ekili alanlarda kullanılmaması gerektiğini, kolonilerin dengeli beslenmesi için bu bitkilere alternatif veya destek olabilecek kaynak sağlanması gerektiğini belirtmektedirler. Araştırmacılar bal arılarına seçim şansı verildiğinde, diyetlerinde farklı polen kaynaklarını kullandıklarını, tercihlerinde oldukça seçici olduklarını ve bazı bitkilerin polenlerinin tarlacı arılar tarafından sıklıkla toplanmakta olduğunu, fakat bu polenlerin genç arılar tarafından tüketilmediğini; dolayısıyla bal arılarının sağlıklı ve uzun ömürlü yaşamaları için vitamin, mineral ve protein içeriği dengeli polen diyetini tercih ettiklerini 30 bildirmektedirler. Arıların kolza poleni ile beslenmelerinin, besin madde içeriği ve uzun ömürlü yaşamaları üzerinde bir sorun yaratmadığı, bal arıları susam ve ayçiçeği poleniyle beslendiklerinde, strese bağlı bir ömür azalması yaşadıklarını saptamışlardır. Susam bitkisi poleninde bulunan fagostimulantların düşük düzeyde bulunmasından dolayı arıların istekli tüketmediği, ancak ayçiçeği bitkisi poleninin besin içeriğinin daha düşük olmasına karşın daha istekli tüketildiği ve bal arılarının optimum beslenme için fagostimulantlara gereksinim duydukları sonucuna varmışlardır. Abrol (1997), 54 elma (Malus communis) çeşidinin çiçeklerinde tarlacılık yapan farklı türlere ait bal arılarının (Apis cerena ve A. mellifera) tercihleri üzerine yaptığı çalışmada çiçek çekiciliği, polen ve enerji üretimi arasında önemli farklılıklar olduğunu saptamıştır. Çiçeklerin polen üretimini 0.24-1.20 mg/gün/çiçek, enerji üretimini ise 5.73-28.38 joule/çiçek olarak belirlemiştir. Bir dal üzerinde tarlacılık yapan Apis cerena ve Apis mellifera sayısını ise sırasıyla 2.2-16.6 ve 1.4-12.6 adet olarak belirlemiştir. Ayrıca her iki bal arısı türünün de çiçeklerde bulunan polen ve enerji düzeyine bağlı olarak tarlacılık yaptıklarını ve bu olayın meyve üretiminde nitelik ve nicelik değişimlerine yol açabileceğini vurgulamıştır. Schneider ve Hall (1997), Afrika bal arısı (Apis mellifera scutellata) ve Avrupa-Afrika hibrit bal arılarının tarlacılık uzaklığı ve diyet seçimi konularında yaptıkları çalışmada; besin depolama, uçuş etkinliği, polen için tarlacılık etkinliği ile polen ve nektar tarlacılığı için gidilen uzaklıklar ve koloni populasyon gelişimi arasında farklılık bulunmadığını saptamışlardır. Araştırmacılar, bu ilişkilerin bal arısı genotiplerinin genetik farklılığından daha çok çevresel koşullardan etkilendiğini, ancak her iki genotipin de Afrika bal arısı kanı taşımasından dolayı bu ırkın dominant etkili olabileceğini de belirtmektedirler. Ayrıca koloniye dakikada gelen polenci bal arısı sayısı ile polen tarlacılığı etkinliğinin bu çalışmada kullandıkları genotipler ile önceki çalışmalarda belirtilen Afrika bal arıları ile aynı düzeyde olduklarını saptamışlardır. Baydar ve Gürel (1998), Antalya ili doğal florasında bal arılarının yıl boyunca 130 bitki familyasından sadece 16 familyaya ait olan 40 bitki taksonundan polen gereksinimlerini giderdiklerini; bal arılarının daha çok Asteraceae ve Fabaceae 31 familyalarına ait bitkilerin polenlerini tercih ettiklerini saptamışlardır. Araştırmacılar işçi arının bir seferde sadece bir veya birkaç bitki türünden polen tarlacılığı yaptığını ve bir polen peletinde en fazla %5 düzeyinde diğer bitki poleni bulunduğunu; Antalya florasının polenleri protein içeriği bakımından değerlendirildiğinde, akasya poleninin %30.48 ile en yüksek, Inula viscosa’nın %9.56 ile en düşük düzeyde protein içerdiğini saptamışlardır. Fabaceae familyasına ait bitki türlerinin polenlerinin, diğer familyaların polenlerine göre protein ve mineral madde yönünden çok daha zengin olduğunu; bal arılarının bu familya polenlerini tercih etmesinde polenin besleyici değerinin çok önemli bir etmen olduğunu; polen tarlacılığı yönünden Fabaceae familyasına ait bitkilerin çiçek yapısının diğer pek çok çiçek yapısına göre daha güç ve zahmetli olduğunu bildirmektedirler. Bonadé Bottino ve ark (1998), kolzanın çiçeklerinde bol miktarda nektar ve polen bulunması nedeniyle bal arılarını ve diğer böcekleri kendine çeken bir bitki olduğunu bildirmektedirler. Camazine ve ark (1998), bal arılarının polen tarlacılığı tercihine kolonide azalan polen miktarına bağlı olarak bakıcı arıların sentezlediği C-phenylalanine içeren proteini geniş oranda tarlacılara vermesinin etkili olduğunu bildirmektedirler. Cremonez ve ark (1998), bal arısı kolonilerinin nektar kaynağı olmadığı durumlarda şurup verilerek uyarılmasına karşın polen kaynağının yetersiz olduğu zamanlarda tüm koloni aktivitelerinin durduğunu bildirmektedirler. Polenin bal arıları için doğal bir protein kaynağı olduğunu ve polen protein düzeyinin bitki kaynağına bağlı olarak %8-40 arasında değiştiğini vurgulamaktadırlar. Korkmaz ve Kumova (1998) arıotu ekili parsele 0, 150, 300 ve 2500 m uzaklıkta bulunan kolonilerden toplanan polen içerisindeki arıotu poleni oranlarını sırasıyla %5.19, %1.39, %2.61 ve %0 olarak belirlemişlerdir. Polen tuzağı kullanılan kolonilerden toplanan polen örnekleri içerisindeki arıotu poleni miktarları üzerine, kolonilerin arıotu alanına olan uzaklığının ve çiçeklenme süresinin etkisinin önemli (P<0.01) olduğunu; bal arılarının kovanları yakınında bulunan çiçeklerden yararlanma eğiliminde olduklarını ve arıotu ekili parselden uzaklaştıkça yararlanma düzeyinin düştüğünü saptamışlardır. Araştırmacılar toplanan polen içerisindeki arıotu poleni oranının çiçeklenme süresince %14.39 düzeyine kadar çıktığını, ancak tüm 32 dönem boyunca ortalama %3.06 olduğunu; bal arılarının kovanları çevresinde önemli ölçüde besin kaynağı bulunmasına karşın koloni gereksinmesini karşılayabilecek düzeyde besin maddeleri içeren polen karışımını tercih ettiklerini ve bu tercihe o dönemde çevrede bulunan hardal (Sinapis alba L.) bitkisinin büyük oranda etkide bulunduğunu belirtmektedirler. Schmidt ve ark (1995), bal arılarının tek bir polenle beslenme davranışı ve polenin kimyasal yapısını araştırdıkları bir çalışmada; kolza poleninin mineral maddeler bakımından dengeli ve %24 proteinle besleyici bir özellik gösterdiğini, susam bitkisi poleninin besin uyarıcıları yönünden fakir olmasına bağlı olarak az tüketildiğini ve bal arılarının pek çok bitki türünden elde edilen polenlerle dengeli bir beslenmeyi tercih ettiklerini saptamışlardır. Greer (1999), kolza ve arıotunun bol polen bulundurmaları nedeniyle arılar için çok çekici bir bitki olduğunu; bal arısı dışındaki arıların tarlacılık amacıyla çok uzak yerlere uçuş yapmaması nedeniyle polinasyonunda sıkıntı çekilen bitkilerin yanına yararlı böcekleri çekebilmek için kolza ve arıotunun ekilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Nagamitsu ve ark (1999), iğnesiz arıların polen diyetleri üzerine dört yıl süreyle yaptıkları bir çalışmada; arıların polen tarlacılığı amacıyla farklı bölgelerde bulunan çiçeklere bölünerek tarlacılık yaptıklarını; arıların polen diyetlerinin mevsim ve yıllara bağlı olarak değişiklik gösterdiğini ve polen kaynaklarına dağılmanın bu kaynakların kullanılabilirliğine bağlı olarak değiştiğini saptamışlardır. Anonymous (2000), kolza poleninin %18.4-27.1 düzeyinde ham protein içeriğine sahip olduğu, Avustralya koşullarında 400 da alana 88 arı kolonisi konularak yapılan bir çalışmada bal arılarının %98.1 düzeyinde kolza poleni toplamalarına karşılık %1.9 düzeyinde diğer bitki polenlerinden topladıkları bildirilmektedir. Da Silva ve Serrao (2000), bal arılarının topladığı farklı polenlerin farklı besleyici değerlere ve sindirilebilme özelliğine sahip olduklarını bildirmektedirler. Giray ve ark (2000), bal arılarının kolonilerinin besin gereksinimini karşılamak amacıyla nektar ve polen tarlacılığı için koloni içerisinde görev bölümü yapmakta olduklarını bildirmektedirler. 33 Ingram (2000), kolza poleninin böcekleri çekici bir özellikte olmasına karşın ve hibrit kolza tohumu üretimi sırasında bal arılarının ürün tercihlerini değiştirmelerine bağlı olarak 2 ile 4 km uzaklıklara gidebilmeleri nedeniyle yabancı polen taşıma olasılığının her zaman bulunduğunu bildirmektedir. Koltowski (2000), kolza çeşitlerinin polen üretimi ve nektar salgısı üzerine yaptığı çalışmada; tüm çeşitlerin çiçeklerinde nektardan daha çok polen bulunduğunu; yıllara bağlı olarak nektar miktarı ile polen üretimi arasında büyük farklılıkların olduğunu ve bu durumun özellikle bitkilerin çiçeklenme periyodu boyunca farklı hava koşullarının çok etkilediğini belirlemiştir. Pernal ve Currie (2000), bal arılarının yeni toplanmış ve bir yıl bekletilmiş Phacelia tanacetifolia, Malus domestica, Brassica campestris, Melilotus officinalis, Helianthus annuum, Pinus banksiana polenleri ve yapay katkı maddeleri ile bal arılarını besledikleri denemede özellikle arıotu poleninin, işçi arıların hipofaringeal bezlerinin gelişimi üzerinde çok etkili olduğunu; bu etkinin de tüketilen polenin miktarı ile protein içeriğinin yüksek olmasından kaynaklandığını belirtmektedirler. Roulston ve Buchmann (2000), rüzgarla tozlanan bitkilerin polenlerinin genellikle yağ içeriği ve kalori düzeyi bakımından düşük özellikte ve sindirilebilme özelliğinin zor olmasından dolayı polenlerle beslenen polinatörler tarafından tercih edilmediğini; mısır bitkisi (Zea mays) poleninin aynı özelliklere sahip olmakla birlikte, bal arıları tarafından sevilerek ve bol miktarda toplandığını ileri sürmektedirler. Pernal ve Currie (2001), kolonilerin tarlacı arı populasyonları içinde deneyimli ve deneyimsiz bal arılarının sayısını artırarak polenin kalitesinde değişim sağladıklarını; bal arısı kolonilerinin protein tüketimine bağlı olarak polen tarlacılığı ve depolama olayını kovandaki polenin kalitesine duyarlı kalarak ayarladıklarını bildirmektedirler. Somerville (2001), bal arısı tarafından toplanan polenlerin besleyici özellikleri üzerine yaptığı çalışmada; kolza poleninin %22.8-26.1 düzeyinde ham protein ile orta kalitede polene sahip bitkiler grubuna girdiğini, %7.3 yağ içeriği değeri ile diğer bitki polenlerinden çok yüksek bir içeriğe sahip olduğunu; kolzanın bal arıları açısından çok çekici olmasında bu yağ içeriğinin etki ettiğini; erken 34 ilkbaharda bal arıları için sevilen bir polen kaynağı olduğunu ve bal arılarının gereksinimi olan esansiyel aminoasitler bakımından kolza poleninin tek başına yeterli olduğunu belirtmektedir. Silici (2001) entomofil bitkilere ait polen taneciklerinin yağlı, yapışkan ve genellikle sarı renkli bir yapıyla kaplı olduklarını; bu yapı içerisinde, böceklerin bitkilere yönelişini sağlayan koku üreten kimyasalların bulunduğunu; bu maddelerin bal arılarının çiçekleri tanımalarına ve polenler arasında tercih yapmalarına neden olduğunu vurgulamaktadır. 2.6. Bal Arılarının Nektar Tercihine Etki Eden Etmenler Free (1962), bal arılarının bakla (Vicia faba L.) bitkisinin çiçek açtığı dönemde başka bitkileri tercih etmediğini; ziyaretlerini genellikle bu bitkinin nektarı için yapmak olduğunu; nektar ve polenin her ikisi için çok az tarlacılık yapıldığını bildirmektedir. Free ve Williams (1974), brüksel lahanası (Brassica oleracea L.) üzerinde nektar için tarlacılık yapan bal arılarının vücutlarında %71.7-96.6 düzeyinde brüksel lahanası poleni bulunduğunu; aynı bitkiyi ziyaret eden Hymenoptera, Diptera, Coleoptera ve Lepidoptera takımından böceklerin bir kısmında hiç brüksel lahanası polenine rastlanmamakla birlikte bazılarında %100 düzeyinde brüksel lahanası poleni bulunduğunu belirlemişlerdir. Bitki üzerinde yapılan sayımlar sonucunda çeşitlere bağlı olarak gün içerisinde %0-20.8 düzeyinde bal arısı polen tarlacılığı yaparken, %51-100 düzeyinde bal arısının nektar tarlacılığı yaptığını, polen tarlacılarının sayısının sıfır düzeyinde olduğu günlerde nektar tarlacılarının önemli düzeyde artış gösterdiğini belirlemişlerdir. Araştırmacılar bal arılarının nektar tarlacılığı yapma eğiliminde olmalarını, bitkinin küçük çiçek yapısına sahip olmasına ve nektarının kolayca alınmasına bağlamışlardır. Free (1982), bal arılarının tarlacılık etkinlikleri sırasında gün içerisinde bol miktarda nektar salgılayan bitkilere bağımlılık göstermekte olduklarını ve arıların bu bitkilerin nektar salgısı yaptığı dönemlere koşullandıklarını bildirmektedir. 35 Free (1992), bal arılarının tarlacılık etkinlikleri sırasında nektarın kokusundan etkilenerek, bağımlılık gösterdikleri çiçeğin nektarını tercih ettiklerini; bal arılarının bu bağımlılığından yararlanılarak, polinasyonu istenen bitkiye yönlendirilmeleri için o bitkinin aromasına sahip şurupla kolonilerin beslendiğini bildirmektedir. Baker ve Baker (1983) ile Buchmann (1983), pek çok böcek takımı tarafından bitki çiçeklerinde bulunan nektarın karbonhidrat kaynağı olarak toplandığını ve kullanıldığını bildirmektedirler. Carpenter (1983) ve Heinrich (1983), nektar tarlacılığı yapan böceklerin besinin miktarı ve enerji içeriğine bağlı olarak tarlacılık tercihinde bulunduklarını ve besin toplama işlemini gerçekleştirdiklerini bildirmektedirler. Free ve Williams (1983b), yapay çiçeklere bal arılarını çeken kokular sürerek bal arılarının besin tercihine kokuların etkisini araştırdıkları bir çalışmada; bal arılarının besin kaynağından gelen kokuya bağlı olarak tarlacılık yaptıklarını, içerisinde şurup bulunmayan çiçeklere diğer arıların tekrar tarlacılık yapmalarını engellemek için uzaklaştırıcı bir koku bıraktıklarını belirlemişlerdir. Johansen ve Mayer (1987), elma (Malus communis) ağaçlarında bal arılarının tarlacılık tercihlerine etki eden etmenleri araştırdıkları bir çalışmada; çiçeklenme başlangıcında bal arısı sayısını 10 arı/ağaç/dk saptarken çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde 30 arı/ağaç/dk saptamışlardır. Elmada düşük nektar miktarı (0.0001 mg/çiçek/gün) olduğu dönemde, 50 adımlık bir şerit boyunca 3 adet bal arısının tarlacılık etkinliğinde bulunduğunu; bol nektar salgısı (3.05 mg/çiçek/gün) olduğu dönemde 24 adet bal arısının tarlacılık yaptığını belirlemişlerdir. Moore ve ark (1989), bal arılarının nektarlı bitkiler üzerinde tarlacılık yaparken günlük nektar üretiminin en üst düzeyde olduğu zamana uyum sağladıklarını ve bal arısı kolonisindeki her bir tarlacı arı grubunun farklı çiçeklere yüksek düzeyde bağımlılık gösterdiklerini belirlemişlerdir. Herrera (1990), İspanya’da Lavandula latifolia bitkisinde polinatör etkinliği üzerine yaptığı çalışmada; bitkinin gün boyunca çiçek açtığını, tüm gün nektar salgılamakla birlikte sabahleyin ve öğleden sonra nektar salgısının en üst düzeyde olduğunu, bu saatlerde bal arısı ile iki bombus türünün en üst düzeyde tarlacılık etkinliği gösterdiğini saptamıştır. 36 Al Fattah (1991), kabak (Cucurbita pepo L.) bitkisi polinasyonunda bal arılarının tarlacılık etkinliğini saptamak üzerine yaptığı çalışmada; kabak bitkisinin nektar salgısı ile bal arısının tarlacılık etkinliğinin nispi nem, hava sıcaklığı ve rüzgar hızı tarafından etkilendiğini; bu bitkide en uygun polinasyon saatlerinin 06:00-09:00 arasında olduğunu saptamıştır. Abrol (1992), 13 çilek (Fragaria vesca L.) çeşidinde bal arılarının besin kaynağı tercihini saptamak amacıyla yaptığı bir çalışmada; bal arılarının tarlacılık tercihlerinde nektarın enerji içeriğinin çok önemli rol oynadığını ve yüksek kalori içeriğine sahip çilek çeşitlerinin, diğer çeşitlere göre bal arılarını kendine daha fazla çektiğini saptamıştır. Williams ve Free (1992), soğan (Allium cepa L.) bitkisinin hibrit üretiminde bal arısının rolü üzerine yaptıkları çalışmada; bal arılarının bu bitkiye saat 10:0012:00 arasında yoğun olarak poleni, gün boyunca nektarı için tarlacılık yaptığını; ancak 12:00-15:00 saatleri arasında nektarı için yaptığı tarlacılık etkinliğini artırdığını ve sonuçta bal arısının soğan çiçeklerinde birinci derecede nektarı için tarlacılık yaptıklarını gözlemlemişlerdir. Ayrıca soğan parsellerine yakın bulunan kolzanın polinasyondan olumsuz etkilendiğini saptamışlardır. Thomas ve Schumann (1993), bal arılarının tarlacılık tercihini daima zengin nektar kaynaklarından yana kullandıklarını ve arıların en üst düzeyde bal üretebilmek için mümkün olduğu kadar uzun bir sürede nektar ve polen kaynağına gereksinim duyduklarını; çiçeklenme süresinin uzun olması ile birlikte en az üç türün birlikte yetiştirilmesinin iyi bir bal üretimi için yararlı olacağını bildirmektedirler. Villanueva (1994), Avrupa ve Afrika bal arılarının yararlandığı nektar kaynaklarını belirleyen çalışmasında; bal arıları tarafından ziyaret edilen 148 bitki türünden 37 adetinin Avrupa bal arıları, 25 adetinin Afrika bal arıları tarafından ziyaret edildiğini, her ikisi tarafından 86 adet bitki türünün ziyaret edildiğini bildirmektedir. Arıların bu tercihlerinde, besin kaynağının uzaklığı, bitkinin nektar ve polen sağlaması ile nektar kuru madde düzeyinin yüksek olmasının önemli bir etmen olduğunu saptamıştır. Ayrıca çiçeklerin kendine özgü kokusu ve morfolojisinin arıları bitkiye çekmesinde en önemli etken olduğunu vurgulamaktadır. Abrol (1995), 12 badem (Prunus amygdalus L.) çeşidine ait çiçeklerin nektar 37 salgısı, nektar kuru madde düzeyi ile sağladıkları enerji miktarına bağlı olarak Apis cerena ve Apis mellifera tarafından tercih edilme oranlarını araştırmıştır. Araştırmacı nektar salgı miktarı (1.1-4.2 mg/çiçek/gün), nektar kuru madde düzeyi (%16-32.5) ve günlük sağladıkları enerji bakımından (3.95-13.6 J/gün) çeşitler arasında farklılıklar olduğunu, bu değişimler ile tarlacı arı sayıları arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu; çiçeklerde bulunan nektarın sağladığı yüksek enerji içeriğine bağlı olarak tarlacı arıları kendilerine çekerek bademlerde polinasyonu artırdıklarını belirlemiştir. Popovic (1995), karabuğday (Fagopyrum esculentum) bitkisinde bal arısı polinasyonunun katkısını saptamak amacıyla yaptığı çalışmada; çiçekteki nektar miktarının artmasına bağlı olarak nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında önemli düzeyde bir artış olduğunu ve bu değerin %2.1’den %16.2’ye kadar değiştiğini bildirmektedir. Benedek ve Nyeki (1996), 25 elma (Malus communis) çeşidinde yaptıkları araştırma sonunda bitkilerin bal arılarına çekici olmasında polen ve nektar miktarı ile nektardaki kuru madde dzüeyinin önemli rol oynadığını, çiçeğin çeşitli organlarının pozisyonunun da arı davranışını etkilediğini bildirmektedirler. Wroblewska (1995), Polonya koşullarında nektar üreten bitkileri tanımlamak amacıyla ballarda polen analizi yaptıkları bir çalışmada; 20 bal örneğinin 3’ünde sadece kolza poleni belirlenmesine karşılık, diğer örneklerde bal arılarının kolza başta olmak üzere 37 farklı bitki türünün nektarını topladıklarını saptamıştır. Hill ve ark (1997), bal arılarına mavi ve sarı renkte yapay çiçekler sunulduğunda bu iki renkten birine bağımlılık gösteren arıların diğer renge nadiren gittiğini saptamışlardır. Bu davranış şekli nektarın nitelik ve niceliği üzerinde yapılan farklılıklar tarafından değiştirilememiştir. Sonuçta çiçeğe bağımlılığın bal arılarının kendi doğasından kaynaklanabildiği sonucuna varmışlardır. Waddington (1997), bitkilerin çiçekleri tarafından üretilen nektarın hacmi ve kuru madde düzeyindeki değişimin, polinatörler tarafından alınan besinin miktarını ve besin kaynağı seçim davranışını önemli düzeyde etkilediğini belirlemiştir. Williams (1997), arıotunde bal arısının tercihi üzerine yaptığı çalışmada; çiçek yaşı ile nektar salgı oranı arasında önemli bir ilişkinin bulunduğunu; 4 ile 7 saatlik çiçeklerde genç ve yaşlılara oranla daha fazla nektar salgısı olduğunu; çiçeğin 38 yaşına bağlı olarak değişen nektar salgısı oranının arıotu üzerinden tarlacılık yapan bal arılarının sayısını ve ziyaret oranını etkilediğini saptamıştır. Allsop ve ark (1998), bal arılarının nektar tercihine etki eden şekerlerin varlığını araştırmak için yaptıkları çalışmada; Cape arısının (Apis mellifera capensis) önemli polinatörü olduğu Proteaceae familyasına ait bitkilerin çiçeklerindeki nektarın, ana maddesi olan xylose şekerinin bal arılarını çekici etkide bulunduğunu; xylose şekeri oranının artmasının yaşamı kısaltıcı yönde etki yaptığını; bu familyaya ait bitkilerde bulunan xylose şekerinin bal arıları için yararlı olmadığını ve bu bitkilerin çiçek renkleri ve kokusunun xylose şekerinin olumsuz etkisini örttüğünden dolayı bal arıları tarafından tercih edilmiş olabileceğini vurgulamaktadırlar. Isham ve Eisikowitch (1998), avokado (Persea americana Mill.) çiçeklerinde polinatör çekiciliği üzerine yaptıkları bir çalışmada; avokado bitkisinin çiçeklenme dönemi başlangıcında, nektar tarlacıları bakımından daha cazip olan Citrus sp. bitkileri ile, polen tarlacıları bakımından da Brassiceae ve Fabaceae bitkileri ile yarıştığını saptamışlardır. Araştırmacılar avokadonun çiçeklenme süresinin sonuna doğru Poaceae, Asteraceae ve Apiaceae çiçekleri ile yarışma içerisine girdiğini ve bunlar karşısında göreceli bir şekilde çekicilik gösterebildiğini; avokado çiçeklerinin sadece nektar tarlacıları tarafından yoğunlukla tercih edildiğini ve polinasyonunun bu arılar tarafından tamamlanabildiğini bildirmektedirler. Korkmaz ve Kumova (1998), arıotu parseline farklı uzaklıkta yerleştirilen kolonilerin koloni ağırlığından yola çıkarak saptadıkları nektar tarlacılığı etkinliği sonucunda; arıotu parseline farklı uzaklıkta bulunan tüm arı kolonisi gruplarının; kontrol grubuna göre önemli düzeyde koloni ağırlığı oluşturduklarını ve arıotunde çiçeklenme arttıkça, koloni ağırlık artışının da artmakta olduğunu belirtmektedirler. Marshall (1998), böceklerin genellikle baklagil ve tek yıllık bitki türlerini tercih etmelerinden yararlanarak yaptığı çalışmada; arıotunun %25-40 oranında içinde bulunduğu bir karışımla mera oluşturulmasının yararlı olduğunu ve arıotunun polinasyonu istenen bitkilere polinatör böcekleri çekmek amacıyla ekim alanlarının kenarlarına ekilmesinin kullanım alanını yaygınlaştırdığını bildirmektedir. Cresswell (1999), çiçekte bulunan nektar miktarının bitkiyi ziyaret eden polinatör sayısını ve her bir polinatörün ziyaret ettiği çiçek sayısını doğrudan 39 etkilediğini, nektarın varlığının polinatörlerin bitkiyi ziyaret etme olayını kamçıladığını ve ardışık seferler sırasında aynı bitki türüne bağımlı kalmasına katkıda bulunduğunu bildirmektedir. Çiçek tarafından polinatörleri kendine çekmek amacıyla salgılanan nektar miktarının, polinatörlerin davranışlarını etkileyerek onların çiçekte kalma sürelerini artırdığını ve polinasyonun gerçekleşmesine katkıda bulunduklarını saptamıştır. Ayrıca nektar miktarının fazla olması, aynı bitkinin diğer çiçeklerine arıların bağımlılık göstermesini kolaylaştırdığını bildirmektedir. Pierre ve Renard (1999), mutant kolzada bal arılarının tarlacılık tercihleri üzerine yaptıkları çalışmada; bal arılarının taç yapraklı ve taç yapraksız olan kolzanın her ikisinde de tarlacılık yapmakta olduklarını saptamışlardır. Taç yapraksız olan kolzanın en az taç yapraklı olan kolza kadar çekici olduğunu, hatta bazen bal arısı sayısının taç yapraksız bitkilerde daha fazla olduğunu belirlemişlerdir. Nektar üretim bakımından bu çeşitler arasında, herhangi bir fark bulunamadığı gibi bodur ve uzun boylu kolzalar arasında bal arısının çekiciliği bakımından da herhangi bir farklılığın olmadığını saptamışlardır. Scheiner ve ark (1999), bal arılarının sakkarozun konsantrasyon ve miktarının öğrenme olayının sabit bir düzeyde bağımlı kalmasına neden olduğunu ve sakkaroz konsantrasyonu ile nektar kaynağının kullanılması ve bitirilmesi arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu bildirmektedirler. Adler (2000), nektarın kuru ağırlığının yaklaşık %90 kadarının karbonhidrat, %10’luk kısmının da aminoasitler, lipitler, antioksidanlar, mineral maddelerden oluştuğunu; nektarın kimyasal yapısının türlere bağlı olarak değişmekle birlikte, aynı bitki türleri arasında değişim gösterebildiğini; polinatörler ile nektar kuru madde düzeyi ve aminoasit kompozisyonları arasında bir ilişkinin var olması nedeniyle bazı bitki türleri ile polinatörler arasında özel bir ilişki bulunduğunu bildirmektedir. Fulop ve Menzel (2000), bal arılarının besin kaynağı seçimlerini çiçeğin sunduğu ortalama nektar miktarına göre belirlediklerini ve her çiçek ziyareti sırasında nektar miktarını dikkate aldıklarını saptamışlardır. Kim ve Smith (2000), böceklerle tozlanan bitkilerin nektarlarında, polinatörlerin diyetlerinde de önemli bir yeri olan aminoasitlerin bulunduğunu; aminoasitlerin düzeyine bağlı olarak böceklerin beslenme davranışını 40 değiştirebileceğini; pek çok nektar ve polende yaygın olarak bulunan glycine aminoasiti bulunan sakaroz şurubunun bal arıları tarafından tercih edildiğini ve olumlu tepki verildiğini; dolayısıyla nektar içerisindeki aminoasit varlığının polinatörleri bitkiye çekme açısından etkili olduğunu ve bal arılarının tarlacılık etkinlikleri sırasında aminoasit gereksinimini dikkate aldıklarını saptamışlardır. Anderson (2001), bal arısının tarlacılık etkinliği konusunda yaptığı çalışma sonucunda; bal arısının nektar elde etmek için harcadığı zaman ve kazandığı enerjiden yola çıkarak net kazanca (kazanç-maliyet) bağlı olarak tarlacı arıların sayısında önemli bir artışın olduğunu saptamıştır. Ayrıca mevsimsel değişim, iklim ve besin elde etme yarışının bal arılarının nektar tarlacılığı faaliyetini etkileyebildiğini; bu olayın koloninin bir kısmı tarafından planlanabilmekte olduğunu ve koloniler zengin floral kaynakların yanına konulduğunda tarlacı arıların hemen çalışmaya başladıklarını saptamıştır. 2.7. Bal Arılarının Koloni Populasyon Gelişimi ve Bal Verimi Bal arısı kolonilerinde verimliliğin önemli parametrelerinden olan, ergin arı populasyonu ve yavrulu alan miktarı ile bal verimi arasında pozitif bir ilişkinin bulunduğu bildirilmektedir (Doğaroğlu, 1981; Doğaroğlu ve ark, 1992). Free (1982), ilkbahar mevsiminde tarlacılık etkinliğinin başlamasıyla birlikte yavru yetiştirme işleminin de hızlandığını; tarlacı arıların sayısının artmasına bağlı olarak da koloniye bol miktarda besinin sağlandığını ve koloni ergin arı gelişiminde bir artışın gerçekleştiğini bildirmektedir. Arslan (1988), Çukurova koşullarında bal arısı kolonilerinin ek yemlerle beslenmesi üzerine yaptığı çalışma sonucunda proteinli ek yemlerle beslenen koloniler ile kontrol kolonileri arasında yavru üretimi ve ergin arı sayısı bakımından farklılık bulunmadığını, araştırma süresince bölgede bulunan kolonilerin yeterince nektar ve polen tarlacılığı yaptıklarını, yavru üretiminde taze polenden yararlandıklarını saptamışlardır. Ayrıca bölgede kış aylarında bile çiçekli bitkilerin bulunması ve iklim koşullarının arıların çalışmasına olanak tanıması nedeniyle 41 beslemenin herhangi bir etkisinin olmadığını bildirmektedir. Sanford (1988), arıcılığın yoğun olarak yapıldığı yerlerde, arıcıların bitkilerin polen veriminden ziyade nektar verimleri ile ilgilendiklerini ve başarılı bir arıcılık sezonunun üretilen bal ile ölçüldüğünü bildirmektedir. Genç (1990), koloni populasyon gelişimi ile bal verimi arasındaki var olan pozitif ilişkiden yola çıkarak erken ilkbahar sezonunda bal arısı kolonilerine sağlanacak olan ek besleme ile koloni populasyon gelişiminde artış sağlanacağı ve bunun da bal verim düzeyini önemli ölçüde etkileyeceğini belirtmektedir. Budak (1992), çeşitli kurumlarca üretilen ana arılar ile oluşturulan arı kolonileri ile Ege Bölgesinde yürüttüğü performans çalışmasında; yavrulu alan gelişimi ile koloninin sahip olduğu ergin arı gelişimi arasında r=+0.92, bal verimi ile ergin arı gelişimi arasında r=+0.551, yavrulu alan gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.534 düzeyinde ilişki olduğunu bildirmektedir. Kaftanoğlu ve ark (1992), arı kolonilerinin bal verimine arı populasyonu gelişme hızının etkili ve önemli olduğunu; koloni populasyonunun gelişme hızı üzerine koloninin genetik yapısı, ana arının yaşı, performansı, koloninin sağlık durumu ile bitki populasyonunun etkide bulunduğu ve bitki populasyonuna bağlı olarak ilkbahar mevsiminde koloni populasyonunda artışın olduğunu ve ana nektar akımı döneminde kolonilerde populasyonun en üst düzeye çıktığını bildirmektedirler. Kumova ve ark (1993), Çukurova Bölgesinde bal arısı kolonilerinin ek yemlerle beslenmesinin koloni gelişimi üzerine etkilerini araştırdıkları çalışmada, Bölgede çiçekli bitkilerin bulunması nedeniyle bal arılarının sonbahar ve kış mevsiminde nektar ve polen tarlacılığı yaptıklarını; kolonileri şurup veya şurup+kek karışımı ile beslemenin koloni populasyonunu artırdığını bildirmektedirler. Bazlen (1995), Almanya koşullarında bal arısı kolonileri tarafından toplanan polen ve bal örneklerinde yaptıkları analiz sonucunda; bal arılarının kovan çevresinde bulunan Acer, Rubus, Trifolium, Brassica, Sinapis, Phacelia başta olmak üzere pek çok bitkiden yararlandığını; bu bitkilerin bal arılarına çok önemli besin kaynağı sağladıklarını ve bu bitki populasyonlarının kolonilerin populasyon gelişimine önemli katkılar sağladığını bildirmektedir. Güler (1995), Türkiye’nin önemli bal arısı ırk ve ekotiplerinin Akdeniz 42 Bölgesinde performanslarını belirlediği araştırmasında; kolonilerin ergin arı gelişimi ile yavrulu alan gelişimi arasında r=+0.546, koloni ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.918, yavrulu alan gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.817 düzeyinde yüksek ve önemli ilişki bulunduğunu saptamıştır. Akyol (1998), bal arısı kolonilerinin yavrulu alan gelişimi ile ergin arı gelişimi arasında r=+0.84 düzeyinde yüksek ve önemli ilişki olduğunu; güçlü populasyonlar oluşturan kolonilerin daha fazla yavru ürettiklerini; bal verimi ile ergin arı gelişimi arasında r=+0.85, bal verimi ile yavrulu alan gelişimi arasında ise r=+0.82 düzeyinde yüksek ve önemli bir ilişki olduğunu, güçlü populasyonlar oluşturan kolonilerin bal üretimlerinin daha yüksek çıktığını bildirmektedir. Korkmaz ve Kumova (1998), Çukurova koşullarında yetiştirilen arıotu parseline farklı uzaklıklarda yerleştirilen arı kolonilerinde yavrulu alan gelişimini ortalama 2924.80 cm2/koloni, ergin arı gelişimini 8.46 ad/koloni olarak saptamışlardır. Araştırmacılar bal arısı kolonilerinin yöre koşullarında arıotu parseli kenarına yerleştirilmesinin kolonilerin populasyon gelişimi üzerine önemli düzeyde etkide bulunduğunu ve kolonilerin bal mevsimine güçlü ve sağlıklı kolonilerle girdiğini saptamışlardır. Tew (1998), bitkilerin en üst düzeyde nektar ürettiği dönemlerde kuvvetli kolonilerle çalışmanın başarılı bir bal üretimi için gerekli olduğunu ve bitkilerin çiçeklenme ve çiçekte kalma sürelerinin bilinmesinin önemini vurgulamaktadır. Kumova (1999b), Çukurova Bölgesinde bal arısı kolonilerinde farklı besleme yöntemlerinin koloni gelişimi ve bal verimi üzerine etkisini araştırdığı bir çalışmasında; kolonilere erken ilkbaharda uygulanan ek beslemenin yavrulu alan miktarı ve arılı çerçeve sayısı üzerine etkisinin olduğunu ve kolonilerin bal mevsimine kuvvetli ve yeterli sayıda işçi arı ile girdiklerini saptamıştır. Tansı ve ark (1999), Çukurova Bölgesinde kolza, arıotu ve bakla bitkilerinin bal arısı kolonilerinin populasyon gelişimi üzerine etkilerinin araştırıldığı 3 yıllık çalışma sonucunda; ekili parseller yanında bulunan kolonilerin kontrol kolonilerine göre ergin arı ve yavrulu alan miktarı bakımından her üç yılda da gelişme gösterdiğini; Bölgede bal arısı kolonilerinin besin bulmakta güçlük çektiği mart, nisan ve mayıs aylarında çiçeklenen bu bitkilerin, kolonilerin gelişimini önemli 43 ölçüde arttırdığını belirtmektedirler. Güler (2000), koloni populasyon gelişimi üzerine Akdeniz Bölgesinde ilkbahar sezonunda bal arısı kolonilerinde uygulanan şurupla beslemenin, sonbahar döneminde yapılan ek beslemeden daha fazla etkili olduğunu bildirmektedir. 2.8. Bitkilerin Tohum Verimlerine Böceklerin Katkısı Free (1962), bakla (Vicia faba L.) bitkisinde üniform tohum elde edilmesi ve hasadın kolay yapılabilmesi için böcek polinasyonunun gerekli olduğunu; polinatör sayısının artmasına bağlı olarak bu olayın daha başarılı gerçekleştiğini bildirmektedir. Von Frisch (1967), kolzanın kendine tozlanan bitki olmasına karşın yabancı tozlanma ile daha fazla miktarda tohum elde edildiğini ve kontrol parsellerine göre %23-39 oranında daha fazla ürün elde edildiğini bildirmektedir. Langridge ve Goodman (1975), kolzanın açık ve kapalı alanda tohum verimine polinatörlerin etkisini belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmada; kafesli alandaki tohumsuz bitki sayısının, kafessiz alandakilerden %63.43 oranında daha fazla olduğunu, kolzanın tohum veriminde %62.48 oranında kendine tozlanmasının %37.52 oranında ise böcek polinasyonu katkısının olduğunu saptamışlardır. McGregor (1976), böcek polinasyonu sonucunda kolzada tohum veriminin arttığını, arılı ve kafesli parsellerde, arısız ve kafesli parsellere göre %25 oranında daha fazla tohum elde edildiğini bildirmektedir. Aynı araştırmacıya göre Von Rhein (1952)’in yaptığı bir çalışmada %17.4 düzeyinde tohum artışı sağladığını; Louveaux ve Verge (1952) arısız kafesli parsel ile açıkta bulunan bitkilerin verimlerinin karşılaştırıldığı çalışmada her bir baklada %50 düzeyinde verim artışı elde edildiğini; Downey (1964) bal arısı ziyaretine kapalı ve açık olan birimdeki bitkilerde çiçek başına tohum sayısının sırasıyla ve 2.8 adet ve 6.7 adet olduğunu; Koutensky (1959) bal arısı polinasyonu ile kolzanın bir çeşidinde %64 tohum artışı sağlanmasına karşılık, başka bir çeşidinde %25 düzeyinde artış sağlandığını; Meyerhoff (1954) bal 44 arısı polinasyonunun bitkideki bakla uzunluğunu %6.1 ve bakladaki tohum sayısını %12.6 oranında artırdığını ve kolzada bal arısı polinasyonu ile ortalama %43.5 daha fazla tohum elde edildiğini belirtmektedir. Avcıoğlu (1977), kolza ile yapılan kafesli ve kafessiz polinasyon çalışmasında kafeslenmemiş parselde 92 g/m2 tohum elde edilirken, arısız kafesli parselde 22 g/m2 ve bal arısı ile kafesli parselde 202 g/m2 tohum elde edildiğini; bal arılarının kolza polinasyonundaki payının %76 ve katkısının ise %318 olduğunu saptamıştır. Atakişi (1978), Çukurova koşullarında üç yıl süreyle kışlık olarak ekilen kolza çeşitlerinin tohum verimlerini iklimsel etkilere bağlı olarak 44.3-95.9 g/m2 arasında saptamıştır. Özbek (1979), tarımsal ürünlerin pek çoğunda verimlilik artışının bal arısı polinasyonunun katkısı ile gerçekleştiğini, kültür bitkilerinin tozlaşmasında bal arılarının çok önemli rol oynadığını ve yeterli bir tozlanma sağlanamadığı durumda meyve gelişiminin tamamlanamadığını vurgulamaktadırlar. Gori (1983), polinatör ziyaretinin artmasına bağlı olarak bitki parsellerinde tohum veriminin olumlu etkilendiğini, bitkinin sağlıklı ve verimli olması durumunda polinatörlerin çiçeklere ziyaret sayısını artırdığını bildirmektedir. Kamler (1983), kolzane bal arısı polinasyonunun katkısını saptamak amacıyla, bal arılı ve bal arısız kafesli koşullarda yürüttüğü bir çalışmada; bal arılı kafesli kolza parselinde, bal arısız kafesli parsellerden %150 daha fazla verim alındığını saptamıştır. Szabo (1985), kolzanın ticari bir çeşidi olan kanola çeşitlerinde nektar, polen ve tohum verimini belirlemek üzerine yaptığı çalışmada; tohum verimini 304.98 g/m2 olarak saptamıştır. Goltz (1987), kolzanın ticari bir çeşidi olan kanolanın polinasyonunda bal arısının önemli bir yeri olduğunu ve her 2 dekara kuvvetli bir koloni konulmasıyla tohum veriminin artırıldığını bildirmektedir. Corbet ve ark (1991), bitkilerin sürekliliğini sağlamak için böceklerle tozlanmaya gereksinim duyan bitkilerin böcekleri cezbetmek için göz alıcı renk ve kokulara sahip olduklarını; bol miktarda nektar ve polen ürettiklerini ve böcek 45 ziyareti sonucunda polinasyonu gerçekleşen bitkide tohum bağlama ve olgunlaştırma sürecinin başladığını ve gerek kendini tozlar gerekse yabancı tozlanmaya gereksinim duyan bitkilerin polinasyonunda bal arılarının etkili olmasının tohum ve meyve üretiminde kaliteyi artırdığını bildirmektedir. Pritsch (1991), çeşitli tarla bitkilerinin polinasyonunda bal arısı kolonisi kullanımının tohum verimi üzerine etkisinin belirlendiği bir çalışmada; bal arılı kafesli kolza parsellerinde alınan verimin %44’ünün kafessiz parsellerde alındığını, arıotunde bu değerin %32 düzeyinde olduğunu belirlemiştir. Free (1992), bitkilerde böcek polinasyonu sonucunda çeşide bağlı olarak tohum veriminde, tohum kalitesinde, yağ içeriğinde ve lif miktarında önemli bir artışın gerçekleştiğini, tohum miktarının belirlenmesinde kafes kullanımının en iyi ve pratik bir yöntem olarak kullanılabileceğini, ancak kafes sisteminin zararlı böcekler, hava hareketleri, gölge, nem ve ısı farklılığı nedeniyle tam bir tarla koşullarını oluşturmadığını vurgulamaktadır. Aynı araştırmacı Soldatov (1976)’un arı polinasyonu ile yoncada %65, pamukta %28, salatada %11, ketende %35, kolzada %30 verim artışı elde edildiğini; O’Grady (1987)’nin bitkiyi böcekle tozlanmaya bağlılık seviyesi açısından yüksek (%90) orta (%50) ve düşük (%10) olarak sınıflandırdığını bildirmektedir. Miah ve ark (1993), kolzanın bal arılı ve kafesli alandan elde edilen polinasyon oranının, açık alandan elde edilen orandan önemli düzeyde yüksek olduğunu saptamışlardır. Kırıcı ve Özgüven (1995), Çukurova koşullarında kolza çeşitlerinin karşılaştırıldığı bir çalışmada; kolzadan birinci yılda 23-38.7 g/m2, ikinci yılda 34280 g/m2 tohum verimi elde etmişlerdir. Uçar ve Tansı (1996), Çukurova koşullarında arıotunun farklı tarihlerde ekiminin tohum verimi üzerine etkisini araştırdıkları çalışma sonunda yaptıkları hasatta 15 Kasımda ekimi yapılan parselden 43.18 g/m2, diğer parsellerden 20.1137.52 g/m2 tohum elde edildiğini saptamışlardır. Çalışkan ve ark (1998), Hatay koşullarında kolza çeşitlerinin tarımsal özelliklerini araştırdıkları bir çalışmada, kolza çeşitlerinde tohum veriminin değiştiğini, kışlık kolzadan 217.6 g/m2 tohum elde edildiğini saptamışlardır. 46 Dewenter ve Tscharntke (1999), hardal (Sinapis alba) ile turp (Raphanus sativus) bitkilerinin tohum bağlaması üzerine yaptıkları çalışmada; çiçekler üzerindeki polinatör sayısı ve çeşitliliği ile tohum bağlama arasında pozitif bir ilişki olduğunu belirlemişlerdir. Özbilgin (1999), bitkilerin tozlaşmasında bal arılarına %100 düzeyinde bir gereksinim olduğunu; bal arılarının bitkisel üretime ve dolayısıyla ülke ekonomisine çok yüksek katkısının olduğunu belirtmektedir. Özgüven ve Kırıcı (1999), bazı kolza çeşitlerinin Çukurova koşullarında tohum verimlerinin çeşitlere bağlı olarak 21.8-244.4 g/m2 arasında değiştiğini bildirmektedirler. Tansı ve ark (1999), Çukurova Bölgesinde kolza, arıotu ve bakla bitkileriyle açık ve kafesli alanlarda yürüttükleri çalışmada; kolzadan açık alanda 229.4 g/m2, kafesli alanda 172.8 g/m2 tohum verimi elde etmelerine karşılık, arıotunden açık alanda 51.5 g/m2, kafesli alanda ise 19.1 g/m2 tohum verimi elde etmişlerdir. Yıldız (1999), Ceylanpınar ovasında arıotunun ekim ve aralık aylarında farklı tarihlerde ekilmesine bağlı olarak tohum verimini 21.52-36.57 g/m2 olarak saptamıştır. Basualdo ve ark (2000), Afrika ve Avrupa bal arısı ırklarının ayçiçeği (Helianthus annuus L.) bitkisinin polinasyonundaki etkinliğini saptamak için yaptıkları araştırma sonucunda; Afrika bal arılarının Avrupa bal arılarından daha fazla polen tarlacılığı yaptıklarını ve buna bağlı olarak ayçiçeği polinasyonunda Afrika bal arısı ırkını kullanmanın verim artışı sağlayacağını bildirmektedirler. Manning ve Boland (2000), kolza polinasyonunda bal arısı kolonilerinin kullanılması durumunda parsele olan uzaklık ile tohum verimi arasında bir ilişkinin olduğunu, kolonilerin bitkiden 1000 m uzaklığa konulması sonucu bir bitkideki baklaların %15.3’nün tohum bağlamadığını ve bunun da 32 g/m2 tohum kaybına karşılık geldiğini belirlemişlerdir. Slaa ve ark (2000), Apis mellifera, Nannotrigona testaceicornis ve Tetragonisca angustula polinatörlerinin Salvia farinacea bitkisinin tohum verimi üzerine etkinliğinin araştırıldığı bir çalışmada; tohum veriminin polinatör bulunmayan kafesli parsellerde açık alana göre daha düşük, bal arılı kafeslerde diğer 47 polinatörlü kafeslilere oranla daha fazla olduğunu belirlemişlerdir. Tan (2000), arı polinasyonu ile ayçiçeği tohum veriminde çeşitlere bağlı olarak %25-82 oranında artış sağlandığını; polinasyona katkı sağlayan böceklerin başında bal arısı, bombus arısı ve Halictidae familyasının rol oynadığını bildirmektedir. Korkmaz ve Aydın (2001), bitkilerin tohum oluşumu ve verimliliği üzerine polinatörlerin etkisinin yadsınamayacak düzeyde olduğunu, sürdürülebilir bir tarımsal üretim ve doğa için bal arılarının da polinasyona olan katkısını oldukça yüksek bir düzeyde bulunduğunu bildirmektedirler. 2.9. Bitkilerden Yararlanan Polinatörler Bohart (1952), bal arılarının doğada nektar ve polen tarlacılığı yapan en önemli polinatörlerden olduğunu, Hymenoptera takımına ait diğer böcek türlerinin de ekonomik bir önemi olduğunu vurgulamaktadır. Poulsen (1973), baklada yapılan iki yıllık bir çalışmada; bal arısı sayısını hektara sırasıyla 1110 ve 1458 adet, bombus arısı miktarını 125 ve 155 adet olarak saptamıştır. Tarlacı arı populasyonunun gün içerisinde değişiklik gösterdiğini, bakla çiçeklerini ziyaret eden bal arılarının çoğunluğunun polen tarlacılığı yaptıklarını, fakat bombus arısı tarafından yan tarafı delinmiş olan çiçeklerden de nektar tarlacılığı yaptıklarını gözlemlemiştir. Baklanın çiçeklenme süresinin ilk haftasında birkaç arının tarlacılık yaptığını, ancak çiçeklenmenin 2 ve 3. haftalarında polen tarlacılarının ve yan tarafı delik olan çiçeklerde tarlacılık yapan bal arısı sayısının arttığına işaret etmektedir. Yapılan bireysel arı gözlemlerinde ise bir arının ziyaret tipinin sabit yapmadıklarını, olduğunu, ancak nektar bazı tarlacılığı nektar yapan tarlacılarının arıların polen polen de tarlacılığı topladıklarını bildirmektedir. Yaptığı çalışma sonucunda bitkilerin polen sunumu ile bal arılarının polen tarlacılığı aktiviteleri arasında pozitif bir ilişki olduğunu; bal arılarının bakladan nektar tarlacılığı davranışının çiçeklerin açılmasına bağlı olarak arttığını ve en fazla nektar tarlacılığının öğle saatlerinde görüldüğünü bildirmektedir. Bu 48 çalışmada, bal arılarının baklada çiçek açıncaya kadar diğer bitki türleri üzerinde tarlacılık etkinliği yaptığını belirtmektedir. Baklanın çiçek yapısının bal arılarından ziyade bombus arılarının tarlacılık yapmasına daha uygun olmasına bağlı olarak; bombus arılarının bal arılarından 2-3 kere daha fazla pozitif ziyarette bulunduklarını ve bu nedenden baklanın en etkili polinatörünün bombus arıları olduğu ortaya konmuştur. Free ve ark (1975), yaban arısının (Polistes crinita Felt) erkek ve dişi hindistan cevizi (Cocos nucifera L.) çiçeklerini nektarı için tercih ettiklerini, özellikle dişi çiçekleri ziyaret ettiği zaman sürtünme yoluyla bir miktar polen taşıdıklarını saptamışlardır. Yaban arıların çoğunun birkaç saat içinde bir veya iki dişi çiçek ziyaret etmekte olduğunu ve bu çiçeklerde tarlacılık yapacak diğer yaban arıları ve bal arılarını uzaklaştırmakta olduklarını bildirmektedirler. Langridge ve Goodman (1975), kolzadan yararlanan böcekleri saptadıkları çalışmada; toplam böceklerin %32.9’unu bal arısının oluşturmasına karşılık, %30.7 Syrphidae, %22.7 Calliphoridae, %4.9 yalnız yaşayan arılar ve %8.8’ini diğer böceklerin oluşturduğunu saptamışlardır. McGregor (1976), dünyada yaklaşık olarak 19.000 arının tanımının yapıldığını ve bunlar arasında polinasyonda en yaygın olarak görev alan arıların Andrenidae, Colletidae, Halictidae, Mellittidae, Anthophoridae, Apidae ve Megachilidae familyasına ait arılar olduğunu belirtmektedir. Kolzada bal arısının tarlacılığı üzerine çalışan Free ve Nuttall (1968)’ın tüm arıların polen ile birlikte nektar da topladığını, kolzada polen için tarlacılığın sabah erken saatlerde yapıldığını bildirmektedir. Araştırmacı kolzanın bal arıları için çok çekici bir bitki olduğunu ve asıl tozlayıcılarının bal arıları olduğunu; Belozerova (1960)’nın Hindistan koşullarında yaptığı bir çalışmada, kolzanın çiçeklenme başlangıcında, en üst düzeyde çiçeklenmede ve çiçeklenme sonuna doğru sırasıyla %96.3, 95.3 ve 72.9 düzeyinde bal arıları tarafından ziyaret edildiğini bildirmektedir. Collison (1977), çiçeğin nektar salgılaması ve anterlerinin patlamasının, polinatör etkinliğinin başlamasına etki ettiğini ve bu etkinliğin hava sıcaklığına bağlı olduğunu belirtmektedir. Özbek (1978), Erzurum koşullarında elma (Malus communis) ağaçları 49 üzerinde bulunan polinatörleri incelediği çalışmasında; elma ağaçlarında 70 arı türünün tarlacılık yaptığını, bu arılar içerisinde Apis mellifera, A. dorsata, Andrena flavipes, A. polita, A. morio ile Halictus marginatus, H. malachurus, H. albipes, Osmia cerinthidis, O. caerulexcens ve Colletes cascanus türlerinin yaygın olarak görüldüğünü saptamıştır. Bawa (1983), polinatörler arasında var olan yarışın polinatörlerin tarlacılık etkinliğine ve bitkilerin dağılımı ile oransal miktarına bağlı olmadığını bildirmektedir. Ancak besin kaynaklarının az olduğu durumlarda türler arası bir yarışın ortaya çıkmaya başladığını, diğer taraftan polinatörleri kendine çekecek düzeyde fazla çiçeklenen bitkilerin farklı böcek türlerini kendine çekmekte olduğunu, bu böceklerin bitkilere bağımlılık gösterdiğini ve besin tükenene kadar bu bitkiler üzerinde tarlacılık yapmakta olduklarını belirtmektedir. Erickson (1983), polinatörlerin tarlacılık etkinliklerinin temelinde çiçek rengi, kokusu, nektar ve polen gibi ipucu ve ödül olacak özelliklerinin rol oynadığını belirtmektedir. Polinatörlerin tarlacılık etkinliği sırasında bitki türleri arasındaki farklılığı bu özellikler sayesinde tanıdığını bildirmektedir. Farklı pamuk genotiplerinin bal arıları çekiciliğinde farklı rol oynadıklarını saptamıştır. Estes ve ark (1983), polinatörlerin tarlacılık etkinlikleri üzerine, çiçeklerde bulunan çekici bileşenlerin, besin kaynağının bolluğu ve besleyici düzeyinin, tarlacının duyusal ve hatırlama yeteneğinin, tarlacılık fizyolojisi ve morfolojisinin etkili olduğunu belirtmektedir. Heinrich (1983), polinatörler bakımından yöre bağımlılığının aynı zamanda çiçek bağımlılığına da etkili olduğunu; pek çok arının, çiçeklenme döneminde olan farklı bitkilerin bulunduğu aynı alanı paylaştığını fakat bireysel arı veya pek çok türün tarlacılık yaparken farklı oranlarda farklı bitki türlerinin çiçeklerini ziyaret ettiklerini bildirmektedir. Kevan (1983), bazı böceklerin mevsime bağlı olarak çok bol bulunduğunda ve besin kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda renk tercihlerini değiştirerek başka bitkilere yönelebildiklerini bildirmektedir. Currie ve ark (1990), bitkilerin yetiştirme ortamı ve çiçeklerin rengi gibi etmenlere bağlı olarak tarlacı arıların bağımlılığının büyük değişim gösterdiğini, 50 baklada bal arısı tarlacılarının yaprakkesen (Megachile rotundata F.) arılarından daha etkin bir şekilde tarlacılık yaptıklarını ve bal arısının %43 düzeyinde tarlacılık yapmasına karşılık yaprakkesen arısının %22 düzeyinde tarlacılık yaptığını bildirmektedirler. Ayrıca bal arılarının sabah erken ve öğleden sonra nektar tarlacılığı, öğle saatlerinde ise nektar ve polen için tarlacılık yaptıklarını vurgulamaktadır. Inoue ve ark (1990), Japonya koşullarında çiçeklenme ile böcek ziyaretlerinin mevsimsel değişimi üzerine yaptıkları çalışmada; arı türlerinin çiçek türleri arasında tarlacılık tercihi bakımından ayrımda bulunduklarını; Colletidae familyası arılarının Umbelliferae familyasına ait bitkileri tercih etmesine karşılık Halictidae ve Andrenidae familyasının Saxifragaceae; Megachilidae familyasının Compositae; Bombinae familyasının Balsaminaceae; Apinae familyasının Rosaceae familyasına ait bitkilerin çiçeklerini tercih ettiğini bildirmektedirler. Corbet ve ark (1991), Avrupa Topluluğu ülkelerinde yetiştiriciliği yaygın olarak yapılan ürünler içerisinde yer alan kolzanın böcek polinasyonuna düşük düzeyde gereksinim duyduğunu, ancak ekili alanlarda bal arıları, bombus arıları ile yalnız yaşayan arılar tarafından sıklıkla ziyaret edildiğini bildirmektedirler. Ayrıca kolzanın da içerisinde yer almış olduğu Brassicaceae familyasına ait bitkilerin yetersiz polinasyon sonucunda oluşabilecek verim azalmasını gidermek amacıyla tohum bağlama ve üretim düzeylerini garanti altına almada bal arılarından yararlanılması gerektiğini; bu nedenden ticari ürün yetiştiriciliğinde bal arısı dışındaki polinatörlere fazla güven duyulmaması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Osborne ve ark (1991), pek çok arı türünün çok sayıda çiçek türünü ziyaret edebilme özelliğine sahip olmakla birlikte benzer yapılı çiçekler üzerinde yoğunlaştıklarını bildirmektedirler. Bal arılarının dillerinin bombus arılarına göre kısa olması nedeniyle derin tüplü olmayan çiçekler üzerinde tarlacılık yapmadıklarını kolza ve ayçiçeği bitkilerinin çiçek yapılarının uygun olması açısından bu bitkilerin polinasyonunda bal arılarının yoğun olarak kullanıldığını; her iki bitkinin gerek yabani arılar gerekse bal arıları için nektar kaynağı olduğunu ve İngiltere’de ilkbahar mevsiminde ana nektar kaynaklarından birini oluşturduklarını vurgulamaktadırlar. Williams ve ark (1991), Avrupa Topluluğu ülkelerinde yoğun toprak işleme 51 nedeniyle pek çok polinatör türlerinin zaman içerisinde yok olduğunu, Orta Avrupa’da 1960 yılından önce bulunan 14 türden günümüzde sadece birkaçının kaldığını, Fransa ve Belçika’da bilinen 31 türden 10 türün önemli düzeyde azalmış olduğunu ve 4 türün ise yok olduğunu bildirmektedirler. Yabani arı populasyonu üzerine arıcılığın etkisini saptamak amacıyla çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan araştırmacılar, yoğun olarak bulunan bal arısı populasyonu ile yabani arıların nektar ve polen için yapılan paylaşımda zarar görmekte olduklarına da vurgu yapmaktadırlar. Bu açıdan küçük çaplı yapılacak arıcılık faaliyetleri ile şehirleşmeye bağlı olarak sayıları gittikçe azalan yabani arı populasyonu üzerindeki bu baskının kalkacağına da işaret etmektedirler. Williams ve Christian (1991), arıotu ile yaptıkları çalışmada en yüksek çiçeklenme döneminde bitki üzerindeki arı yoğunluğunu 20 arı/m2’nin üzerinde belirlemişlerdir. Gözlemleri sırasında Bombus terrestris, Bombus lucorum, Bombus pascuorum, Bombus lapidarius, Bombus ruderarius, Bombus hortorum, Bombus pratorum ve Psithyrus vestalis’in arıotu üzerinde tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Bombus arılarının bal arılarından daha erken saatlerde ve daha uzun süreli olarak bu bitkiden yararlanarak en üst düzeyde tarlacı yoğunluğunu sürdürdüklerini, arıotu üzerinde tarlacılık etkinliğinin, farklı tarihlerde ekilen parsellerin hepsinde saat 13:00’e kadar yapılmakta olduğunu, bu saatten sonra büyük oranda düşme başladığını belirlemişlerdir. Arıların arıotune çiçek ziyaretlerinin nedeninin polen tarlacılığından çok nektar tarlacılığı amaçlı olduğunu, bal arılarının %22'si ve bombus arılarının sadece %3'ünün polen için tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Bombus erkek ve ana arılarının bu bitkiyi sadece nektar için ziyaret etmekte olduğunu, sonuçta arıotunun kullanımının bombus arıları gibi diğer arı türlerinin de hayatta kalabilmesi için özellikle geliştirilmesi gerektiğini bildirmektedirler. Bauer ve Engels (1992), içerisinde %40 oranında arıotunun bulunduğu 11 bitki çeşidiyle oluşturulan arı merasında 7 Bombus türü, Psithyrus, birkaç Andrena türü, Sphecodes, Hylaeus ve Halictidae familyasına ait birkaç tür ile bal arılarının tarlacılık yaptıklarını, fakat aralarında bir yarışın olmadığını bildirmektedirler. Bombus arısının arıotuni tercih etmesine karşılık diğer yaban arıların arıotu dışındaki 52 bitkiler üzerinde tarlacılık yaptıklarını belirtmektedirler. Free (1992), bir böcek çiçek üzerinde tarlacılık yaparken çiçeğin büyüklüğüne bağlı olarak başka bir böcek geldiğinde ya ikisi ya da bir tanesinin uzaklaşıp gittiğini, bu durumun da diğer çiçeklerin tozlanma şansını artırdığını öne sürmektedir. Ayrıca bir böceğin etkili polinatör olabilmesi için aynı türün birkaç çiçeğini ziyaret etmesi, bir çiçekten diğer bir çiçeğe hemen geçmesi, vücudunda bol polen taşıması ve çiçeklerin stigmasına poleni taşıyabilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu nedenle en önemli tozlayıcı böceklerin yalnız yaşayan arılar, bombus arıları ve bal arıları olduğunu, ancak son yıllarda çeşitli tarımsal faaliyetler sonucunda yabani arıların ve diğer böceklerin sayısında hızla bir azalma görüldüğüne vurgu yapmaktadır. Ayrıca diğer polinatörlerin doğadaki eksikliğini gidermek amacıyla bal arılarının kullanılmasının zorunlu hale geldiğini bildirmektedir. Zandigiacomo ve ark (1992), ayçiçeği ve arıotunda böcek polinasyonunun önemi üzerine yaptıkları araştırmada, ayçiçeğinin asıl polinatörlerinin bal arısı (%68), bombus arısı (%27) ve diğer arılar (%5) olmasına karşılık, arıotunde bal arısının %60, bombus arısının %33 ve diğer arıların %7 düzeyinde tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. Bal arısı kovanlarının önüne takılan tuzaklardan elde ettikleri polen örnekleri üzerinde ve kovan bazında yaptıkları çalışma sonucunda %52-76 düzeyinde ayçiçeği poleni ve %4-14 düzeyinde arıotu poleni ile %9-23 düzeyinde üçgül (Trifolium repens) poleni bulunduğunu belirtmektedirler. Ayrıca ayçiçeğinin iyi bir nektar ve polen kaynağı olmadığını vurgulaması yanında arıotunun iyi bir nektar kaynağı olduğuna ve farklı tarihlerde ekiminin yapılmasına bağlı olarak çiçeklenme periyodunun değiştirilebileceğine işaret etmektedirler. Patten ve ark (1993), arıların tarlacılık yaptığı 21 tür bitkiyle yaptığı çalışmada; Nepeta mussinii, Borago officinalis ve Phacelia tanacetifolia bitkilerinin kısa dilli bombus arıları için çekici olmasına karşılık bal arılarının B.officinalis, Raphanus sativus ve Phacelia tanacetifolia bitkileri tarafından daha fazla cezbedildiğini bildirmektedirler. Tarlacılık etkinliği bakımından bal arılarının saat 15:00’de en üst düzeyde tarlacılık yapmalarına karşın bombus arılarının gün içerisine dağılmış bir şekilde tarlacılık yaptıklarını belirlemişlerdir. Becker ve Hedtke (1995), bal arıları ve yabani arılar için besin kaynağı 53 sağlamak amacıyla geniş ve boş alanlara arıotu ve bazı bitkilerle yapılacak olan karışımın (%35 arıotu + %25 karabuğday + %12 beyaz hardal + %10 kırmızı üçgül + %10 yassı kuşayağı) ekilmesinin arıların tarlacılık etkinlikleri üzerine etkisini araştırdıkları bir çalışmada; temmuz ve ağustos aylarında çiçeklenen bu bitkiler üzerinde tarlacılık yapan böceklerin %79.5’inin bal arısı, %14.2’sinin bombus arısı olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca bitkiler içerisinde arıotunun %91.6, beyaz hardalın %4.6 oranında ziyaret edildiğini; çevrede yabani çiçekler üzerinde 41 yalnız yaşayan arı türü bulunmasına karşılık sadece 13 türünün bu bitkiler üzerinde tarlacılık yapmakta olduklarını saptamışlardır. Roubik (1995), Avrupa’da kolzanın en kararlı ziyaretçisinin Bombus arıları olmasına koşut olarak Hindistan’da Andrena leaena başta olmak üzere Halictus, Amegilla, Anthophora, Ceratina, Colletes, Nomia, Xylocopa tarafından da ziyaret edildiğini bildirmektedir. Thakur ve ark (1995), badem (Prunus amygdalus L.) ağaçlarında böcek polinasyonuna etki eden bazı etmenleri karşılaştırdığı çalışmalarında; erkenci badem çeşitlerinde Apis cerena ve Apis mellifera’nın sırasıyla %42.9 ve %39.9 düzeyinde tarlacılık yapmalarına karşılık geç çeşitlerde bu arıların %37.4 ve 30.8 düzeyinde tarlacılık yaptıklarını; Diptera (özellikle Syrphidae) ile Bombus, Xylocopa ve Halictus türlerine ait arıların da çiçekleri ziyaret ettiklerini; bal arılarının 3 badem çeşidinden sadece polen tarlacılığı yapmalarına karşılık diğer çeşitlerden hem polen hem de nektar topladıklarını saptamışlardır. Kahl (1996), arıotunun böcekleri cezbetme özelliğinden yararlanılarak yapılan biyolojik kontrol çalışmaları sonucunda bazı avcı böceklerin zararlının bulunduğu yere çekilmesinde kullanıldığını; bu amaçla zararlının görüldüğü parsellerdeki bitkilerin yanına nektar ve polen kaynağı olarak şerit halinde arıotunun ekilerek Syrphidae familyasına ait avcı böceklerin çekildiğini ve Brüksel lahanasına zarar vermekte olan Brevicoryne brassicae L. afitinin zararının önlenmeye çalışıldığını bildirmektedir. Oliveira (1997), doğada yapılan tahribat sonucunda böcek populasyonlarının her geçen gün azalması nedeniyle biyoçeşitliliğin önemli bir bileşeni olan polinatörlerin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 54 Özbek (1996), Apoidea üst familyasında bal arısı dışındaki arı türlerinin yaklaşık 509 cins ve 11 familyadan oluştuğunu; ülkemizde ise bu sayının 1.000’in üzerinde olduğunu bildirmektedir. Bal arılarının hafif rüzgarlı ve yağmurlu havalarda tarlacılık işlemini yarıda bırakarak kovanlarına dönmelerine karşılık, yaban arılarının arazide besin toplamaya devam ettiklerini ve polinasyon işlemini gerçekleştirdiklerini bildirmektedir. Özellikle 2000 m’nin üzerindeki yüksek yerlerde bal arılarının sınırlı düzeyde çalışmalarına karşılık, yaban arılarının daha verimli olduklarını belirtmektedir. Korunga bitkisinin yabancı döllenmeye gereksinim duyan bir bitki konumunda bulunduğunu ve bal arısı yanında 210 kadar yabancı türün de korungayı ziyaret ettiğini; bu türler arasında Melitturga, Melitta, Eucera, Anthophora ve Bombus cinslerine ait bazı türlerin varlığını saptamıştır. Sonuçta korunga bitkisinin yaban hayata olan katkısının, ekonomik değerinden çok daha fazla olduğunu vurgulamaktadır. Araştırmacı birim alandaki arı sayısı ile çevredeki kovan sayısı arasında yakın bir ilişki olduğunu belirterek kovan sayısı arttıkça arı sayısının da arttığını belirlemiştir. Özbek (1997), elma çeşitlerinin çoğu kendine verimli olmadıkları için böcek tozlaşmasına gereksinim duyduklarını belirtmektedir. Elma bahçelerinde yaptığı sürvey çalışmaları sonucunda bal arısının diğer arılara oranla %45-90 düzeyinde elma ağaçlarını ziyaret ettiklerini; yaban arılarının da elma bahçelerinde önemli tozlayıcılar olduğunu ve ülkemizde 100’den fazla arı türünün elma çiçeklerini ziyaret ettiğini; yaban arılarının varlığı ve yoğunluğunun yıllara ve yöreye bağımlı olarak değişkenlik arz ettiğini, arıların yanında Syrphidae ve Calliphoridae familyasına ait türlerin de elma çiçeklerini ziyaret ettiğini bildirmektedir. Araştırmacı üründen nitelik ve nicelik yönünden arzu edilen verimin alınması için ürünü almak amacıyla tozlaşmaya gereken önemin verilmesini, bal arısı ve yaban arılarından en üst düzeyde yararlanılmasını ve özellikle yaban arılarının doğadaki varlığının korunması gerektiğini vurgulamaktadır. Buchmann ve Van de Water (1998), Osmia lignaria arısının elma ve badem ağaçlarının polinasyonunda kullanıldığını, ancak bu ağaçların yakın çevresinde arıotu bulunduğu durumlarda bu arıların kendileri ve larvalarını beslemek amacıyla arıotu polenini tercih etmekte ve bu bitkiye tarlacılık yapmakta olduklarını saptamışlardır. 55 Arıotunun bulunduğu ortamlarda serbest uçuş yapan Osmia kolonilerinde %115’in üzerinde bir populasyon artışı saptandığını ve bu durumda ticari anlamda elma ve badem üretimi amacıyla Osmia arısı kullanılacağında yakın çevrede arıotu ekili alanın olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Kearns ve ark (1998), günümüzde doğada 250.000 tür kapalı tohumlu bitki bulunmakta olduğunu ve bu bitkilerin %90’dan fazlasının böcekler tarafından tozlandığını bildirmektedirler. Bitkiler ile polinatörlerin karşılıklı yarar ilişkisine sahip bulunmasının tohum kalitesi, sayısı ve ürün olgunlaşmasında yeknesaklık oluşturduğunu bildirmektedirler. Lee ve Snow (1998), sarı ve beyaz renkli (Raphanus raphanistrum) çiçekli bitkilerin bulunduğu alanda en fazla ziyaretçilerin Syrphid ve Bombus arılarının olduğu, syrphidlerin 1.5 kere daha fazla sarı renkli çiçekleri tercih etmelerine karşılık bombus arılarının herhangi bir tercih göstermediklerini saptamışlardır. Çiçek renginin polinatör ziyaretini önemli düzeyde etkilediğini, beyaz çiçek miktarı baskın olduğu durumlarda sarıların nispeten polinatörler tarafından tercih edildiğini, ancak beyaz renk nadir olduğu durumda tercih edilmediğini bildirmektedirler. Dewenter ve Tscharntke (1999), böceklerin yaşam alanlarının bozulması sonucunda biyoçeşitliliğin hızla azaldığını, populasyonların yok olmasının ekosistem dengesini ve canlı etkileşimlerini olumsuz bir şekilde etkilediğini bildirmektedir. Yaptıkları çalışmada polinatörlerin en önemli grubu olarak yalnız yaşayan arılar, bombus ve bal arılarını belirlemişler ve çiçek zenginliği ile çiçekleri ziyaret eden yaban arıları arasında r=+0.92 düzeyinde oldukça yüksek ilişki saptamışlardır. Çalışmalarında hardal bitkisinde bombus arısının çok az görüldüğünü, turp bitkisinde ise hiç görülmediğini belirterek bu durumun bombus arılarının derin tüplü çiçekleri tercih ettiğinden kaynaklanabileceğini belirtmişlerdir. Ramsey ve ark (1999), İngiltere koşullarında kolzanın en önemli böcek polinatörlerinin bal arıları olduğunu; kolonilerin kolza parsellerine yaygın bir şekilde götürüldüklerini bildirmektedirler. Calabuig (2000), Danimarka koşullarında arıların tarlacılık etkinlikleri üzerine yaptığı çalışmada; bal arılarının en etkin polinatörler olduğunu, herbisit uygulamalarının arılar açısından çiçekli bitkilerin kullanılabilirliği üzerine olumsuz 56 etkide bulunduğunu bildirmektedir. Araştırmacı yaptığı çalışma sonucunda bal arılarının sayısı ile diğer arıların sayısı arasında herhangi bir ilişki olmadığını belirtmektedir. Ayrıca yalnız yaşayan arıların kolzada sınırlı alanda tarlacılık yaptıklarını ve polinasyon etkinliğine önemli bir katkı sağlamadıklarını, kışlık yetiştirilen kolzanın erken yaz ve ilkbaharda çiçeklenmesine bağlı olarak bol miktarda nektar salgılayarak arılara yararlı olduğunu vurgulamaktadır. Colley ve Luna (2000), 11 tür çiçekli bitkinin böcekler için çekicilik düzeyinin araştırıldığı çalışmasında; sarı ve beyaz çiçeklerin Diptera tarafından beslenmek amacına yönelik olarak tercih edildiklerini, bu takıma ait böceklerin beslenmede çok seçici davrandıklarını ve bazı böcek türlerinin türlerin tek bir bitki türüne bağımlı kalmasına karşılık bazılarının pekçok bitkiyi ziyaret ettiklerini bildirmektedirler. Araştırmacılar, bitkilerin böcekler üzerindeki çekiciliğinin önemli düzeyde etki ettiğini, arıotu çiçeğinin bu böcekler için oldukça derin bir tüpe sahip olmasına karşın polenlerinin bu böcekleri çektiğini vurgulamaktadırlar. Delaplane ve Mayer (2000), kanolanın rüzgarla tozlaşmasının yanında böceklerle de tozlaştığını belirtmekte, bal arıları için son derece çekici olan bu bitkide bal arılarının %63.8 düzeyinde tarlacılık yapmalarına karşılık %23.8 marangoz arıları, %7.5 bombus arıları ve %5 diğer arıların tarlacılık yaptıklarını bildirmektedirler. Ayrıca bazı sinekler, kelebekler ve Hemiptera takımına ait bazı böceklerin de kanola çiçeklerinde tarlacılık yaptıklarını belirtmektedirler. Dewenter ve Tscharntke (2000), bal arıları ile yaban arılarının besin yarışı üzerine yaptıkları çalışmada; arılıktan uzaklaştıkça hardaldaki bal arısı sayısının düştüğünü ve 1.5-2 kilometreden sonra bu değerin sıfır olduğunu saptamışlardır. Yaban arılarının 57 bitki türünü beslenmek amacıyla ziyaret etmesine karşılık bal arılarının 24 bitki türünü ziyaret ettiğini, bal arıları ile yabani arıların ortak kullandığı bitki sayısının %45.5 düzeyinde olduğunu belirlemişlerdir. Polinatörler arasında olan yarışın; çevresel koşulların değişimine, yarış yapan polinatörlerin varlığı ve sayısına bağlı olarak ortaya çıkabildiğini; çiçekleri ziyaret eden yaban arıların sayısının çiçeklenen bitki sayısının artmasına paralel olarak arttığını ve bal arılarının yaban arı türlerinden etkilenmeden tarlacılık yaptıklarını saptamışlardır. 57 3. MATERYAL VE METOT 3.1. Materyal 3.1.1. Arı Kolonisi Materyali Araştırmanın birinci yılında kullanılan arı materyali Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Fethiye Arıcılık Üretme İstasyonundan 1999 yılında temin edilerek Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Arılığına getirilmiştir. Arılığa getirilen koloniler 10 çerçevelik standart Langstroth tipi kovanlara aktarılmışlardır. Aynı koloniden yetiştirilen bir yaşlı ana arılara sahip olan bu kolonilerden 20 adet Muğla genotipi (Apis mellifera anatoliaca L.) bal arısı kolonisi 07/04/2000 tarihinde seçilmiştir. İkinci yılda ise arı kolonisi materyali olarak Ç.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü Arılığında bulunan 40 adet Muğla orijinli Anadolu bal arısı (A. m. anatoliaca L.) genotipi kullanılmıştır. Deneme kolonileri 2000 yılında aynı koloniden yetiştirilen bir yıllık ana arılara sahip kolonilerden 09/02/2001 tarihinde seçilmişlerdir. Muğla genotipi ülkemizin en önemli bal arısı genotipi olup özellikle Akdeniz Bölgesi koşullarında yapılan performans çalışmalarında (Doğaroğlu, 1981; Güler, 1995) sıklıkla arı materyali olarak kullanılmaktadır. Bu ekotip çok hırçın özelliğe sahip olmakla birlikte geniş miktarda koloni populasyonu oluşturma yanında temel petek işleme, kuluçka üretim etkinliği ve bal verimi bakımından belirgin bir üstünlük göstermektedir (Ruttner, 1988). 3.1.2. Bitki Materyali Araştırmada bitki materyali olarak Ç.Ü.Z.F. Tarla Bitkileri Bölümünde geliştirilen Turan-82 arıotu ve TS-82 yemlik kolza çeşit adayı bitkiler kullanılmış olup bu bitkiler Araştırma ve Uygulama Çiftliğindeki Tarla Bitkileri deneme alanı parsellerine 20’şer dekarlık parseller halinde yan yana ekilmişlerdir (Şekil 3.1). 58 Şekil 3.1. Arıotu ve Yemlik Kolza Ekim Alanı. 59 Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham), Hydrophillaceae familyasına ait Kaliforniya orijinli tek yıllık bir bitkidir. Dik olarak gelişen, 60-100 cm kadar boylanan arıotunun sapının üzeri dikenimsi tüylerle kaplıdır. Yapraklar sap üzerinde almaşıklı olarak dizilmiştir (Şekil 3.2). Çiçek salkımları, sapın daha çok üst boğumlarından çıkmaktadır. Çiçek salkımında çiçeklenme alt kısımdan başlamakta ve yaklaşık bir hafta sürmektedir. Çiçeklenme süresi, bir bitki için yaklaşık 1 ay, bir tarla için ise 1.5-2 ay olmaktadır. Arıotunun 13 türü bilinmekte olup 5-6 türü arıcılık açısından önem taşımaktadır (Williams ve Christian, 1991). Yemlik kolza (Brassica napus L.) Cruciferae familyasına ait Brassica cinsinden bir bitki olup –150C soğuklara dayanabilmektedir. Yıllık yağışı 500-600 mm olan bölgelerde sulama yapılmaksızın yetiştirilmektedir. Toprak isteği yönünden pek seçici olmayan yemlik kolza, 70-200 cm arasında boylanmakta ve vejetasyon süresi 120 gün civarında olmaktadır (Şekil 3.3). Tüm dünyada çiçekleri arılar için iyi bir nektar ve polen kaynağı olmaktadır (Mc Gregor, 1976). 3.1.3. Diğer Alet ve Ekipmanlar Arıotu ve yemlik kolzanın tohum verimine bal arısının ne düzeyde katkı sağladığının saptanması amacıyla 3x3x2 m boyutlarında olan ve bal arısının geçemeyeceği büyüklükte delikli tel ile kaplı, 9 m2’lik alana sahip 6 adet ahşap kafes yapılmıştır. Ayrıca kovan önüne takılabilen özellikte 10 adet polen tuzağı, polen kaynaklarının ve miktarının saptanması için hemasitometrik lam, 40X büyütmeli mikroskop, oküler ağ mikrometre, bal içerisinde bulunan polenleri elde etmek için 3000 rpm'lik santrifüj, çiçekteki nektarı toplamak için 1 ml’lik insülin enjektörleri, nektardaki kuru madde miktarını saptamak için refraktometre, petri kutuları, polinatörleri yakalamak için atrap, yakalanan böcekleri öldürmek amacıyla siyanürlü öldürme şişesi, 0.0001 g duyarlı terazi, polen ve anter örneklerinin muhafazası için plastik şişeler ve derin dondurucu, peteklerin tartım işlemi için 50 g duyarlı el kantarı kullanılmıştır. 60 Şekil 3.2. Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham)’nun Görünümü. Şekil 3.3. Yemlik Kolza (Brassica napus L.)’nın Görünümü 61 3.1.4. Deneme Alanının Toprak Özellikleri Araştırmanın yürütüldüğü alan, düz ve sulu tarıma elverişli bir arazidir. Arazi, drenajı iyi ve Arık toprak serisinden olup, 0-20 cm derinlikte katyon değişim kapasitesi 30.4 me/100 g toprak, pH 7.29, kireç içeriği %33.02, kil %54.7, kum %32.9, silt %12.4 ve tuz %0.055'dir. İkinci yılda ekim yapılan alan killi tınlı yapıda, drenajı iyi ve Arık toprak serisinden, 0-20 cm derinlikte katyon değişim kapasitesi 30.35 me/100 g toprak, pH 7.60, kireç içeriği %43.56, organik madde %1.79 ve tuz %0.011'dir (Özbek ve ark, 1974). 3.1.5. Deneme Alanının Bitki Deseni Denemenin yürütüldüğü Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama Çiftliği, geniş bir alan üzerine yayılmış olup kültür ve yabani formda pek çok bitkinin bulunduğu ve yetiştirildiği flora açısından zengin bir alan konumundadır. Bu alanda turunçgiller (Citrus sp.), ökaliptus (Eucalyptus sp.), yenidünya (Eriobotrya japonica) meyve ağaçları ile bakla (Vicia faba L.), fiğ (Vicia sativa), üçgül (Trifolium sp.), yonca (Medicago sativa), patates (Solanum tuberosum), karpuz (Citrullus vulgaris), nohut (Cicer arietinum) ve aspir (Carthamus tinctorius) gibi çiçekli bitkilerin tarımı yapılmaktadır. Yabani bitkilerden hardal (Sinapis sp.), çirişotu (Asphodelus aestivus) ve ballıbaba (Lamium sp.) yaygın olarak bulunmaktadır. 3.1.6. Deneme Alanının İklim Özellikleri Araştırmanın yürütüldüğü Adana ili, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz iklimi etkisi altındadır. Ancak son yıllarda dünya ölçeğinde değişkenlik gösteren iklim değerleri Adana ilinde de hissedilir düzeyde olmuştur. 62 Araştırmanın yürütüldüğü birinci ve ikinci yılda Adana iline ait iklim verileri Çizelge 3.1 ve 3.2’de, birinci ve ikinci yılda ölçümlerin yapıldığı günlerdeki iklim verileri Çizelge 3.3 ve 3.4’te, birinci ve ikinci yılda ölçümlerin yapıldığı günlerdeki rüzgar hızı (m/sn) değerleri Çizelge 3.5 ve 3.6’da verilmektedir (Adana Meteoroloji Bölge Müdürlüğü, 2001). Çizelge 3.1. Araştırmanın Yürütüldüğü Ekim 1999-Mayıs 2000 Tarihlerindeki Adana İline Ait İklim Verileri. Sıcaklık (°C) Tarih Nem Yağış Maksimum Minimum Ortalama (%) (mm) Ekim 1999 29.0 16.9 22.4 68.7 7.7 Kasım 1999 23.0 9.9 15.5 61.1 3.0 Aralık 1999 19.7 7.5 12.1 70.4 36.8 Ocak 2000 11.9 3.0 6.8 71.3 93.6 Şubat 2000 15.1 4.7 9.4 69.2 120.4 Mart 2000 18.2 5.9 11.8 69.8 33.1 Nisan 2000 23.7 13.5 18.2 74.8 86.0 Mayıs 2000 27.2 15.5 21.4 72.4 68.1 Çizelge 3.2. Araştırmanın Yürütüldüğü Ekim 2000-Mayıs 2001 Tarihlerindeki Adana İline Ait İklim Verileri. Sıcaklık (°C) Tarih Nem Yağış Maksimum Minimum Ortalama (%) (mm) Ekim 2000 27.1 15.4 20.2 67.8 135.7 Kasım 2000 24.4 10.6 15.4 66.9 30.8 Aralık 2000 17.4 6.5 10.9 70.7 37.7 Ocak 2001 17.4 6.4 10.7 72.6 8.6 Şubat 2001 17.2 6.3 10.9 72.9 74.9 Mart 2001 22.9 11.2 16.5 73.5 46.6 Nisan 2001 25.0 13.1 18.7 67.9 8.8 Mayıs 2001 27.5 16.7 21.8 60.2 139.4 63 Çizelge 3.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait İklim Verileri. Sıcaklık (°C) Tarih Nem Yağış (mm) Maksimum Minimum Ortalama (%) 13/04/2000 26.6 16.8 20.6 64.7 - 21/04/2000 20.3 13.0 16.6 86.3 28.8 27/04/2000 29.5 13.8 21.9 58.3 - 04/05/2000 28.0 16.2 21.8 70.7 - 11/05/2000 30.0 12.9 21.8 54.0 - 18/05/2000 27.6 14.5 22.1 69.0 8.5 Çizelge 3.4. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait İklim Verileri. Sıcaklık (°C) Tarih Nem Yağış Maksimum Minimum Ortalama (%) (mm) 27/02/2001 18.8 10.5 15.0 63.0 - 02/03/2001 20.0 14.4 16.0 68.3 - 06/03/2001 24.0 8.5 16.2 76.3 - 18/03/2001 24.3 8.8 15.5 66.0 - 22/03/2001 26.3 10.2 18.0 60.3 - 27/03/2001 24.0 15.0 18.1 79.0 - 05/04/2001 21.5 10.9 16.2 69.0 - 13/04/2001 23.4 10.7 16.5 72.0 - 17/04/2001 23.0 11.6 17.8 71.0 - Çizelge 3.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait Rüzgar Hızı (m/sn) Verileri. Ölçüm Saatleri Tarih 06-07 07-08 08-09 09-10 10-11 11-12 12-13 13-14 14-15 15-16 16-17 17-18 13/04/2000 1.2 3.9 5.1 5.5 6.1 5.3 4.0 2.6 0.4 0.2 2.8 5.5 21/04/2000 - 0.2 0.5 0.2 0.1 0.4 0.5 1.6 1.6 0.1 0.1 - 27/04/2000 0.9 0.7 0.7 0.4 2.0 1.2 1.1 0.8 0.4 0.6 0.3 0.1 04/05/2000 0.6 1.0 2.1 3.3 3.1 2.6 2.7 3.2 3.6 2.4 1.5 1.1 11/05/2000 - - - - - - 0.2 0.1 0.4 0.5 1.2 0.9 18/05/2000 - - - - 0.1 0.3 0.3 0.2 1.1 1.8 0.7 0.6 64 Çizelge 3.6. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Ölçümlerin Yapıldığı Günlerde Adana İline Ait Rüzgar Hızı (m/sn) Verileri. Ölçüm Saatleri Tarih 06-07 07-08 08-09 09-10 10-11 11-12 12-13 13-14 14-15 15-16 16-17 17-18 27/02/2001 2.2 2.6 2.4 2.1 3.5 3.4 2.9 3.7 3.8 3.3 3.1 2.3 02/03/2001 1.0 2.3 2.7 3.3 3.5 3.4 3.3 2.9 2.5 2.3 2.0 2.2 06/03/2001 - 0.1 0.2 0.1 0.5 0.8 0.6 0.6 0.8 1.0 1.3 1.0 18/03/2001 0.5 0.5 0.6 0.9 0.9 0.9 1.5 1.5 1.1 0.9 1.2 0.9 22/03/2001 0.9 0.8 0.4 1.1 0.8 0.3 0.2 0.6 0.5 0.2 0.2 0.5 27/03/2001 0.1 0.1 0.1 0.1 0.1 0.1 0.2 0.4 0.7 0.9 2.1 1.5 05/04/2001 - - 0.2 0.9 1.1 1.4 1.8 2.9 2.7 3.0 2.2 2.3 13/04/2001 0.8 0.9 0.4 0.4 0.6 1.2 1.3 1.4 1.7 1.9 1.6 1.4 17/04/2001 0.8 1.4 1.9 2.3 3.0 2.8 2.9 2.4 1.9 1.9 1.5 0.7 3.2. Metot 3.2.1. Bitki Materyalinin Hazırlanması Araştırmanın birinci yılında (1999-2000) Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama Çiftliği Tarla Bitkileri Bölümü Deneme Alanına 25/11/1999 tarihinde 20 da arıotu ve 20 da yemlik kolzanın ekimi gerçekleştirilmiştir. Arıotu ve yemlik kolza sıra arası 80 cm, sıra üzeri ise 3-4 cm olacak şekilde ekilmiştir (Şekil 3.4). Arıotu çeşidi olarak Turan-82, yemlik kolza çeşidi olarak TS-82 ekilmiş ve ekim sırasında taban gübresi olarak 6 kg 20x20'lik kompoze gübre, buna ek olarak ilkbaharda bir kez 4'er kg saf N verilmiş ve bitkilerin yetiştirme süresince sulama yapılmamıştır. Ancak mevsimin bitki populasyonunun gelişmesi açısından elverişsiz geçmesi, aşırı sıcakların yaşanması ve önlem alınmasına karşın ekili yemlik kolzanın tamamının kuşlar tarafından yok edilmesi nedeniyle yemlik kolzada sorunlar meydana gelmiştir. 2000 yılı ilkbahar mevsiminde yağışların geç ve zamansız başlaması arıotunun çiçeklenme süresini etkilemiştir. Arıotu 04/04/2000 tarihinde çiçeklenmeye başlamış ve 22/05/2000 tarihinde çiçeklenmesini tamamlamıştır. Denemenin ikinci yılında (2000-2001) Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama Çiftliği alanına 20 da arıotu ve 20 da yemlik kolzanın ekimi 02/11/2000 tarihinde 65 gerçekleştirilmiştir. Deneme alanı pulluk ile derin sürülmüş ve ikincil toprak işleme aletleri ile ek sürümler yapılarak arıotu ve yemlik kolza için uygun ekim yatağı hazırlanmıştır. Bitkilerin ekim zamanından önce toprağa 2 kg/da saf N ve 2 kg/da saf P gelecek şekilde taban gübresi uygulanmıştır. Hazırlanan bu parsele arıotu çeşidi olarak Turan-82 ve yemlik kolza çeşidi olarak TS-82 ekilmiştir. Ekimler sıra arası 80 cm, sıra üzeri 3-4 cm olarak dekara 2 kg tohum gelecek şekilde yapılmıştır. Bitkiler 8-10 cm olunca dekara 5 kg N gelecek şekilde gübrelenmiş ve bitkilerin gelişme evreleri dikkate alınarak gerekli kültürel işlemler yapılmıştır. Çıkıştan sonraki ilk iki hafta içerisinde yemlik kolza yapraklarında kuş zararını önlemek için gerekli önlemler alınmıştır. Yemlik kolza 12/02/2001 tarihinde çiçeklenmeye başlamış ve 30/03/2001 tarihinde çiçeklenmesini tamamlamıştır. Arıotu 11/03/2001 tarihinde çiçeklenmeye başlamış ve 17/04/2001 tarihinde çiçeklenmesini tamamlamıştır. 3.2.2. Arı Kolonilerinin Hazırlanması Birinci yılda (1999-2000), araştırma sadece 20 da alanda arıotu parselinde yürütülmüştür. Ekili her 2 da arıotu alanına 1 arı kolonisi hesap edilerek (Levin, 1986), kontrol kolonileri de dahil olmak üzere toplam 20 adet arı kolonisi 07/04/2000 tarihinde seçilmişlerdir. Araştırmada kullanılan kolonilerin ana arısı 1 yaşında ve aynı koloniden larva transferi yapılarak yetiştirilmiştir. Arı kolonileri ergin arı ve yavrulu alan miktarı açısından deneme öncesi eşitlenerek rastgele 10'arlık iki gruba ayrılmıştır. Bu kolonilerden 10 adeti Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama Çiftliğindeki Tarla Bitkileri Deneme Alanına ekili arıotu parseli yanına, 10 adet kontrol kolonisi arıotu parselinden 5 km uzaklıktaki Ç.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü çevresine yerleştirilmiştir. Koloniler 10/04/2000 tarihinde deneme alanlarına taşınmıştır. Arıotu parseli kenarına konulan koloniler araziye eşit aralıklarla yerleştirilmişlerdir (Şekil 3.5). Arıotunda çiçeklenmenin bitmesi sonrasında arı kolonileri gezginci arıcılık kapsamında Kayseri ili Sarız ilçesine taşınmışlardır. Burada 24/07/2000 tarihinde yapılan bal hasadından sonra koloniler Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama 66 Çiftliğindeki Zootekni Bölümü Arılığına getirilmiş ve denemenin birinci yılına son verilmiştir. Bu dönem içerisinde arıotu ve yemlik kolza parselleri kenarına konulan arı kolonilerinden 3, kontrol kolonilerinden ise 2 adeti ana arı kaybı nedeniyle deneme dışı bırakılmışlardır. Denemenin ikinci yılında (2000-2001) her 2 da arıotu ve yemlik kolza alanına 1 arı kolonisi hesap edilmiştir. Ekili alanın toplam 40 da olmasına bağlı olarak 20 adet parsel kolonisi ve 20 adet kontrol kolonisi olmak üzere toplam 40 adet arı kolonisi seçilmiştir. Ana arıları aynı koloniden larva transferi yöntemi ile yetiştirilmiş olan koloniler deneme öncesi ergin arı ve yavrulu alan miktarı açısından eşitlenmiş ve rastgele 20'şerlik iki gruba ayrılmışlardır. 16/02/2001 tarihinde 20 adet arı kolonisi Ç.Ü.Z.F. Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde arıotu ve yemlik kolza ekili alana, 20 adet kontrol arı kolonisi arıotu ve yemlik kolza parselinden 5 km uzaklıktaki alana yerleştirilmişlerdir. Arıotu ve yemlik kolza ekili parsele konulan koloniler, her iki bitki parselinin birleştiği sınır boyunca ve eşit aralıklarla yerleştirilmişlerdir. Arıotu ve yemlik kolzada çiçeklenmenin bitmesi sonrasında arı kolonileri Kayseri ili Sarız ilçesine götürülmüşlerdir. Sarız’da 20/07/2001 tarihinde yapılan birinci bal hasadını takiben arı kolonileri Şanlıurfa ili Akçakale ilçesine götürülmüşlerdir. Burada 30/08/2001 tarihinde yapılan ikinci bal hasadından sonra Ç.Ü.Z.F. Zootekni Bölümü Arılığına getirilerek denemeye son verilmiştir. Araştırma süresince arıotu ve yemlik kolza parseline konulan kolonilerden 6 adet, kontrol kolonilerinden 4 adet ana arı kaybı nedeniyle deneme dışı kalmışlardır. Her iki yılda da araştırmaya başlamadan önce denemeye alınan arı kolonilerine 1:1 oranında hazırlanan şeker şurubundan toplam birer litre verilerek iki kez besleme yapılmıştır. Verilen şurup içerisine yavru hastalıklarını kontrol altına almak amacıyla antibiyotik ilave edilmiştir. Denemeye alınan tüm arı kolonilerine erken ilkbaharda bal arısı paraziti Varroa jacobsoni Qudemans’e karşı, amitraz etken maddeli ilaç uygulaması 4 kez yapılmıştır. Gezginci arıcılık öncesine rastlayan dönemde çiçeklenen arıotu ve yemlik kolzanın arı kolonilerinin populasyon gelişimine olan etkisini net görebilmek için kolonilerin peteğe gereksinimi bir önceki yıldan kabartılmış boş peteklerle karşılanmıştır. 67 Şekil 3.4. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Ekim Alanı. Şekil 3.5. Arıotu ve Yemlik Kolza Alanında Arı Kolonileri. 68 3.2.3. Arıotu ve Yemlik Kolza Parsellerine Kafeslerin Yerleştirilmesi ve Kaldırılması Böceklerin arıotu ve yemlik kolzanın tohum verimine katkılarını belirlemek amacıyla hazırlanan tel ile kaplı kafesler, bitkilerin çiçeklenme başlangıcında arazide tesadüfi olarak seçilen yerlere konulmuştur (Şekil 3.6). Birinci yılda arıotu parseline kafes yerleştirme işlemi 04/04/2000 tarihinde yapılmıştır. İkinci yılda ise kafesler yemlik kolza parseline 16/02/2001 tarihinde, arıotu parseline 13/03/2001 tarihinde yerleştirilmiştir. Kafeslerin toprakla birleştiği kısımlar polinatörlerin geçişini önlemek amacıyla toprakla doldurulmuştur. Kafeslerin parselden kaldırılması işlemi kafes içerisindeki bitkilerin hasat olgunluğuna gelmelerini izleyen günlerde yapılmıştır. Birinci yılda arıotundaki kafesler, içerisindeki bitkiler hasat olgunluğuna gelmeleri için bir süre bekletilerek hasat edildikten sonra 02/06/2000 tarihinde çıkarılmıştır. İkinci yılda yemlik kolzadan 11/04/2001 tarihinde, arıotundan ise 26/04/2001 tarihinde çıkarılmış ve kafesli ve kafessiz alandaki bitkiler hasat edilmiştir. 3.2.4. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Çiçeklenme Fenolojisi Arıotu ve yemlik kolzada her bir parselde ilk çiçeklerin görüldüğü tarih çiçeklenme başlangıç tarihi, bitki parsellerindeki çiçeklerin hemen hemen tamamının sona erdiği tarih de çiçeklenme bitiş tarihi olarak dikkate alınmıştır. Birinci yılda arıotunda çiçeklenme 04/04/2000 tarihinde başlamış, 22/05/2000 tarihinde sona ermiştir. İkinci yılda arıotunda çiçeklenme 11/03/12001 tarihinde başlamış ve 17/04/2001 tarihinde bitmiştir. Yemlik kolzada ise çiçeklenme 12/02/2001 tarihinde başlamış 30/03/2001 tarihinde sona ermiştir (Şekil 3.7). 69 Şekil 3.6. Arıotu Alanında Kafeslerin Görünümü. Şekil 3.7. Arıotu ve Yemlik Kolzada Çiçeklenme. 70 3.2.5. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Hasadı Arıotunda hasat tarihi olarak salkımların dip kısmında bulunan tohumların olgunlaşıp kahverengi renk aldıkları tarih dikkate alınırken, yemlik kolzada alt kapsüllerin olgunlaştığı tarih dikkate alınmıştır (Sağlamtimur ve ark, 1988a). Birinci yılda arıotunda 23/05/2000 tarihinde açık alandaki bitkiler hasat edilirken kafes içerisindeki bitkiler 02/06/2000 tarihinde, denemenin ikinci yılında ise yemlik kolza 11/04/2001 tarihinde hasat edilirken arıotu 26/04/2001 tarihinde hasat edilmiştir 3.2.6. Arıotu, Yemlik Kolza ve Bal Arısı Kolonileri Üzerinde Ele Alınan Özellikler Açısından Ölçümlerin Yapılması ve Değerlendirilmesi 3.2.6.1. Arıotu ve Yemlik Kolzada Çiçek Sayılarının Belirlenmesi Parsellerde önceden tesadüfi olarak seçilen ve işaretlenen, her biri 0.30 m2'lik alana sahip 3'ü arıotu, 3'ü de yemlik kolza parselinde olmak üzere toplam 6 yerde çiçeklenme süresince haftada bir gün saat 11:00'de, ölçüm yapılan dönemler içerisinde açmış olan çiçeklerin sayımı yapılmıştır (Williams ve Christian, 1991). Deneme kapsamında yapılan ölçümler havanın açık ve güneşli olduğu zamanlarda yapılmıştır. Havanın uygun olmadığı veya gün ortasında bal arısının tarlacılık faaliyetini olumsuz etkilediği yağmurlu, rüzgarlı olduğu durumlarda ölçümler bir sonraki güne bırakılmıştır (Tansı ve ark, 1996). Her bir bitkiye ait veriler ayrı ayrı olmak üzere ölçüm yapılan dönemler bakımından Kruskal Wallis Testine göre istatistiki analiz edilmiş ve ortalamalar kendi aralarında Mann-Whitney U Testi kullanılarak karşılaştırılmıştır (Gamgam, 1989). 71 3.2.6.2. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarı, Nektar Kuru Madde Düzeyi ve Nektar Potansiyelinin Belirlenmesi Bir çiçekteki nektar miktarının belirlenerek arıotu ve yemlik kolza çiçeklerinin Çukurova koşullarında ne kadar nektar verdiğini saptamak amacıyla, haftanın ölçüm yapılan bir gününde saat 10:00, 13:00 ve 16:00’da 1 ml’lik insülin enjektörü kullanılarak nektar toplama işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu yönteme göre henüz yeni açmakta olan ve böcekler tarafından ziyaret edilmemiş çiçeklerin dip kısmındaki iki adet nektar bezi üzerinde bulunan nektar damlacıkları insülin enjektörü yardımıyla çekilmiştir. Her defasında arıotu ve yemlik kolza için birer enjektör kullanılmış ve bir enjektörde 20 adet çiçekten çekilen nektar biriktirildikten sonra, arazi koşullarında herhangi bir sebeple ağırlık kaybı oluşmaması için enjektörün ağzı sıkıca kapatılmıştır. Arıotu ve yemlik kolza için ayrı ayrı bu işlem yapıldıktan sonra elde edilen nektar örneği 0.0001 g duyarlı terazinin kefesine boşaltılarak saptanan ağırlık miktarı çiçek sayısına bölünerek çiçek başına düşen nektar miktarı mg/çiçek/gün olarak belirlenmiştir. Arıotu ve yemlik kolza çiçeklerine ait nektarların kuru madde düzeyleri günün 10:00, 13:00 ve 16:00 saatlerinde elde edilen ve ağırlığı saptanmış olan nektar örneklerinde refraktometre ile belirlenmiştir (Roubik, 1995). Bu verilerin değerlendirilmesi sonucunda arıotu ve yemlik kolza çiçeklerinin gün içerisinde ne oranda (%) kuru madde düzeyine sahip nektar salgıladığı saptanmıştır. Elde edilen verilere açı transformasyonu uygulandıktan sonra Tesadüf Parselleri Deneme Tertibine göre düzenlenerek (bitkixdönemxsaat) Faktöriyel Deneme Desenine göre istatistiki analiz yapılmıştır. Ortalamaların karşılaştırılmasında Duncan Çoklu Karşılaştırma (DÇK) Testi kullanılmıştır (Bek, 1986). Arıotu ve yemlik kolzanın dekar başına nektar verimlerini saptamak amacıyla, parsellere ekilmiş olan arıotu ve yemlik kolzadan tesadüfi olarak seçilen 10’ar adet bitki çiçeklenme süresi sonunda alınarak laboratuvara getirilmiştir. Yemlik kolzadaki kapsül sayısı ile arıotundaki kavuz sayısından yola çıkılarak çiçeklenme süresince bir bitki üzerindeki ortalama çiçek sayısı (ad/bitki) 72 saptanmıştır. Yine tesadüfi olarak seçilen 1 m2’lik büyüklüğe sahip 5 adet alanda bulunan bitkiler sayılarak metrekareye düşen ortalama bitki sayısı (ad/m2) olarak belirlenmiştir. Elde edilen metrekaredeki çiçek sayısı ile bir çiçeğe ait nektar ağırlığı kullanılarak bitkilerin bir dekarda çiçeklenme süresince üretmiş olduğu nektar potansiyeli (kg/da) belirlenmiştir. 3.2.6.3. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı ile Polen Potansiyelinin Belirlenmesi Bir çiçekteki polen miktarının ağırlık (mg) olarak belirlenerek arıotu ve yemlik kolzanın Bölge koşullarında ne kadar polen verdiğini saptamak amacıyla haftanın ölçüm yapılan bir gününde saat 06:00, 11:00 ve 15:00'de arıotu ve yemlik kolzanın her birinde 3 tekerrürlü olarak çiçek örneği toplanmıştır (Şekil 3.8). Arıotu çiçeğinde 5 adet anter, yemlik kolza çiçeğinde 6 adet anter bulunmaktadır. Her bir tekerrür için henüz anterleri patlamamış 20 adet çiçekten bir pens yardımıyla anterler koparılıp üzerinde örneğin alındığı bitki, yer, tarih ve saat yazılı olan şişelere konulmuştur. Daha sonra sayım yapmak amacıyla anterler konulan şişeler derin dondurucuda saklamaya alınmışlardır. Çiçekteki polen miktarının ağırlık olarak belirlenmesinde Keleş ve ark (2003)’nın geliştirdiği yöntem kullanılmıştır. Bu yöntem iki aşamalı şekilde gerçekleştirilmiştir. Çiçek başına polen miktarının belirlenmesinin birinci aşaması olarak anter örnekleri alınan şişe içerisine 10 ml su konulmuş ve anterlerin su alarak 4-5 saatlik bir zaman içerisinde şişmeleri sağlanmıştır. Daha sonra, şişen anterler bir baget yardımıyla şişe içerisinde ezilerek içeriklerinin tamamen suya karışmaları sağlanmıştır. Anterlerin tamamı patlatıldıktan sonra oluşan karışım içerisine yüzey gerilimini engellemek amacıyla eser miktarda sıvı deterjan damlatılarak karıştırılmıştır. Karışımın homojen bir şekil alması için bir pipet yardımıyla karışım içerisine birkaç kez üflenmiştir. Elde edilen bu karışımdan iki damla alınarak hemasitometrik lam üzerinde bulunan iki sayma odacığı üzerine damlatılarak üzeri 73 lamel ile kapatılmıştır. İki sayma odacığından rastgele seçilen 4'er büyük kareden yine tesadüfi olarak seçilen ve oküler ağ mikrometrede işaretli alan içerisinde bulunan polenlerin tamamı sayılmıştır. Sonuçta bir lam üzerinde 8 ayrı yerde sayım yapılmıştır. Bu sayımlar 2 paralel lamda olmak üzere bir örnekte toplam 16 sayım gerçekleştirilmiştir. Bir çiçekteki polen miktarının hesaplanabilmesi için sayma işleminde kullanılan objektifin büyütme gücüne bağlı olarak oküler ağ mikrometrenin lam üzerinde gördüğü alan ile büyük sayım odacığının hacminin 0.2 mm3 olduğundan yola çıkılarak oküler ağ mikrometrede görülen karenin altına düşen hacim belirlenmektedir. Oküler ağ mikrometrede işaretli alan altında bulunan hacim içerisindeki polen miktarından da yola çıkılarak 0.2 mm3’lük hacimdeki polen miktarı elde edilmektedir. Bu veri, başlangıçta kullanılan 10 mm3 hacimle orantılandığında ortaya çıkan değer bir şişede bulunan 20 çiçeğe ait tüm anterlerde var olan polenin sayısal miktarını (ad) vermektedir. Bu temele dayalı olarak yapılan sayımlarda elde edilen veriler aşağıdaki formülde yerine konularak bir şişe içerisinde bulunan polen miktarı (ad/şişe) saptanmıştır. PM = (KSM * TPM * 1000) / (LS * OBG2 * HLD * BKS) PM : Polen Miktarı (ad/şişe) KSM : Örneğe Konulan Su Miktarı (mm3) TPM : Bir Örnekte Büyük Karelerde Sayılan Toplam Polen Miktarı (ad) LS : Bir Örnekte Sayım Yapılan Lam Sayısı (ad) OBG : Oküler Ağ Mikrometrenin Objektif Büyütme Gücü (mm) HLD : Hemasitometrik Lam Derinliği (mm) BKS : Bir Lamda Sayım Yapılan Büyük Kare Sayısı (ad) Yöntemin ikinci aşamasında kullanılacak olan polen örneğini toplamak amacıyla arıotu ve yemlik kolza çiçeklerinin her birinden yaklaşık 150-200 adet çiçek örneği alınmıştır. Bu çiçeklerin çanak ve taç yaprakları koparılarak her bir bitkinin çiçekleri ayrı ayrı petri kutularına alınmış ve güneş gören bir yerde anterleri patlayıncaya kadar bekletilmişlerdir. Patlayan anterlerden dökülen polenler bir fırça 74 yardımıyla toplanarak darası önceden alınmış olan ayrı şişelere doldurulmuş ve 0.0001 g duyarlı terazide tartılarak polenlerin ağırlıkları saptanmıştır. Ağırlığı saptanmış olan arıotu ve yemlik kolza polenleri ile aynı birinci aşamada olduğu gibi sayım yapılmıştır. Bu sayımda da ağırlığı önceden belirlenmiş polen yığını içinde bulunan polen taneciğinin kaç adet olduğu hesaplanmıştır. Sonuçta elde edilen bu verilerden yararlanılarak aşağıdaki formül yardımıyla bir çiçek başına düşen polen miktarı ağırlık olarak (mg/çiçek) belirlenmiştir. Ağırlığı Saptanan Polenlerin Miktarı (mg) * 20 Çiçeğe Ait Polenlerin Sayısı (ad) Polen Miktarı (mg/çiçek) = Ağırlığı Saptanan Polenlerin Sayısı (ad) X 20 (çiçek) Hesaplanan bu ağırlık miktarı da bir çiçeğe ait olan anter sayısına (arıotu için 5, yemlik kolza için 6) bölünerek anter başına polen miktarı (mg/anter) belirlenmiştir. Elde edilen veriler Tesadüf Parselleri Deneme Tertibine göre düzenlenerek (bitkixdönemxsaat) Faktöriyel Deneme Desenine göre istatistiki analiz yapılmış ve ortalamalar DÇK Testi ile karşılaştırılmıştır. Arıotu ve yemlik kolzanın dekar başına polen verimlerini saptamak amacıyla, nektar potansiyeli hesabında kullanılan dekara çiçek sayısı ile bir çiçeğe ait polen ağırlığı kullanılarak bitkilerin bir dekarda çiçeklenme süresince üretmiş olduğu polen potansiyeli (kg/da) belirlenmiştir. 3.2.6.4. Arıotu ve Yemlik Kolzada Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Belirlenmesi Arazide önceden tesadüfi olarak seçilen ve işaretlenen, her biri 0.30 m2'lik alana sahip 3'ü arıotu ve 3'ü de yemlik kolza parselinin her birinde olmak üzere toplam 6 değişik noktada, haftada bir gün saat 10:00, 12:00 ve 15:00'de 5 dakika içerisinde nektar ve polen için tarlacılık yapan bal arıları ayrı ayrı sayılmıştır. 75 Sonuçta bal arılarının arıotu ve yemlik kolzadaki çiçeklenme süresince besin kaynağı olarak arıotu ve yemlik kolzanın nektar ve poleninden ne oranda (%) tarlacılık yaptıkları ayrı ayrı belirlenmiştir. Polen ve nektar için tarlacılık yapan bal arısı sayılarına ait verilere her bir bitki için ayrı ayrı olmak üzere ölçüm yapılan dönemler ve saatler bakımından Kruskal Wallis Testi, polen ve nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayılarının kendi aralarında karşılaştırılması amacıyla Mann-Whitney U Testi uygulanmıştır. 3.2.6.5. Bal Arılarının Topladığı Balda Bulunan Polenlerin Belirlenmesi Haftada bir kere, parsel yanında ve uzağında bulunan 5’er adetten toplam 10 kovan içerisindeki peteklerden, arıların yeni toplamış olduğu baldan yaklaşık 100 g alınıp üzerinde kovan numarası, örneğin alındığı tarih ve yeri yazılı etiket olan bir kavanoz içerisine konulmuştur. Daha sonra, alınan bal örneği içerisinde bulunan polenlerden yararlanılarak bal arılarının toplamış olduğu baldaki arıotu, yemlik kolza ve diğer bitki kaynaklarının poleninin oranı (%) saptanmıştır. Bu işlem için bal örneğinden Roubik (1995)'in bildirişine uygun olarak önce 10 g bal alınarak 40°C sıcaklıktaki 20 cm3 suda çözülmesi sağlanmıştır. Eriyik 10 dk 3000 rpm'de santrifüje edilmiş, çökeltiden ayrılan sıvı çekilerek alındıktan sonra tekrar 10 ml saf su ile yeniden karıştırılmış ve 5 dk santrifüje edilmiştir. Daha sonra Eti (1990)’ye göre sayım yapılmak üzere tekrar üzerindeki sıvı alınıp atılmış ve çökeltiden iki damla hemasitometrik lam üzerinde bulunan iki sayma odacığı üzerine damlatılarak üzeri lamel ile kapatılmıştır. Polen kaynaklarının sınıflandırılmasında olduğu gibi sayım gerçekleştirilmiş, sayımlar sonucunda polenler arıotu, yemlik kolza ve diğer bitkilerin poleni olarak belirlenmiştir. Polen sayılarından yola çıkılarak bal arılarının topladığı baldaki arıotu, yemlik kolza ve diğer bitkilerin oranı (%) saptanmıştır. Elde edilen verilere açı transformasyonu uygulandıktan sonra Tesadüf Parselleri Deneme Tertibine göre düzenlenerek (uzaklıkxbitkixdönem) Faktöriyel Deneme Desenine göre istatistiki analiz yapılmıştır. Ortalamaların karşılaştırılmasında DÇK Testi kullanılmıştır. 76 Şekil 3.8. Arıotu Çiçeklerinden Anter ve Nektar Örneklerinin Alınması. Şekil 3.9. Kovan Önlerine Takılan Polen Tuzaklarının Görünümü. 77 3.2.6.6. Bal Arılarının Topladığı Polenlerin Oranının Belirlenmesi Haftada bir gün 06:00-11:00, 11:00-15:00 ve 15:00-18:00 saatleri arasında günde 3 kez olmak üzere (Poulsen, 1973) 5 adedi parsel yanında, 5 adedi de kontrol kolonilerinde olması kaydıyla toplam 10 adet bal arısı kolonisine polen tuzağı takılmıştır (Şekil 3.9). Polen tuzağı takma işlemi tüm deneme süresince gruplarda bulunan kolonilere eşit bir şekilde dönüşümlü olarak yapılmıştır. Her bir polen tuzağında biriken polen yükleri, üzerinde kovan numarası, toplandığı yer ve saatler yazılı olan şişelere konulmuştur (Şekil 3.10). Daha sonra bu polen örneklerinde laboratuvarda mikroskop altında arıotu, yemlik kolza ve diğer bitki polenlerinin sayımı yapılarak bal arısının topladığı polenlerin oranı (%) belirlenmiştir (Sawyer, 1981). Elde edilen polen yüklerindeki polen taneciklerinin sayımı Eti (1990)'nin belirttiği yöntemle yapılmıştır. Bu yönteme göre, polen yüklerinden alınan yaklaşık 10-20 g polen örneği üzerine 10 ml su eklenmiş ve yüzey gerilimini azaltmak için de eser miktarda sıvı deterjan damlatılmıştır. Daha sonra polen örneği bir cam bagetle karıştırılmıştır. Karışımın daha homojen bir yapıya kavuşturulması amacıyla bir cam pipetle karışım içerisine birkaç kez üflenmiştir. Pipet yardımıyla bu karışımdan alınan iki damla, hemasitometrik lam üzerinde bulunan iki sayma odacığı üzerine damlatılarak üzeri lamel ile kapatılmıştır. İki sayma odacığında rastgele seçilen 4'er büyük karede bulunan ve oküler ağ mikrometrede işaretli olan bölge içerisinde yer alan polenler mikroskopta arıotu, yemlik kolza ve diğer bitki poleni olarak sayılmıştır. Sonuçta bir lamda 8 ayrı yerde sayım yapılmıştır. Bu sayımlar 2 paralel lamda olmak üzere tekrarlanmış ve toplam bir örnek için 16 adet sayım işlemi gerçekleştirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda bal arılarının arıotu ve yemlik kolzadan polen bakımından hangisini, ne oranda tercih ettiği % olarak belirlenmiştir. Elde edilen verilere açı transformasyonu uygulandıktan sonra Tesadüf Parselleri Deneme Tertibine göre düzenlenerek (uzaklıkxbitkixdönemxsaat) Faktöriyel Deneme Desenine göre istatistiki analiz yapılmışlardır. Ortalamaların karşılaştırılmasında DÇK Testi kullanılmıştır. 78 3.2.6.7. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Tohum Verimine Böceklerin Katkısının Belirlenmesi Arıotu ve yemlik kolzanın tohum verimine bal arılarının katkısının ne oranda olduğunun saptanması amacıyla (Free, 1992) parsellerin her birine konulan ve 9 m2’lik alanlara sahip olan üçer adet kafes içinde ve üçer adet de tesadüfen seçilmiş aynı miktardaki açık alanda bulunan bitkiler elle hasat edilmiştir. Hasat edilen bitkilerin serin bir yere serilerek kurumaları sağlanmış, tohumların olgunlaşmalarını takiben elde ufalamak ve rüzgarda savurmak suretiyle tohum hasadı gerçekleştirilmiştir (Şekil 3.11). Hasat sonunda elde edilen tohum verimleri baz alınarak metrekareye düşen tohum verimi (g/m2) hesaplanmıştır. Elde edilen veriler her bir bitki için ayrı ayrı olarak t-testi ile değerlendirilmiştir. Kafesli ve kafessiz alandan elde edilen veriler kullanılarak bitkilerin tohum verimi artışındaki böcek polinasyonunun katkısının oranını (%) saptamak için aşağıdaki formülden yararlanılmıştır. Kafessiz Alandaki Verim (g/m2) - Kafesli Alandaki Verim (g/m2) Böceklerin Katkısı (%) = X 100 Kafesli Alandaki Verim (g/m2) Bu formülden elde edilen değer, böcek polinasyonu ile tohum veriminde ne oranda (%) artış sağlanacağının göstergesi olarak belirlenmiştir. Ayrıca bitkilerin tohum veriminde böcek polinasyonunun payını (%) saptamak için aşağıdaki formülden yararlanılmıştır. Bu formülden elde edilen değer, böceklerin polinasyonda rol alması durumunda her 100 g’lık tohum üretimindeki payının ne kadar olduğunun göstergesi olarak değerlendirilmiştir. 2 2 Kafessiz Alandaki Verim (g/m ) - Kafesli Alandaki Verim (g/m ) Böceklerin Payı (%) = X 100 2 Kafessiz Alandaki Verim (g/m ) 79 Şekil 3.10. Polen Tuzaklarından Alınan Örneklerin Görünümü. Şekil 3.11. Arıotu ve Yemlik Kolzada Kafesli ve Kafessiz Alandan Elde Edilen Tohumların Görünümü. 80 3.2.6.8. Arıotu ve Yemlik Kolzanın Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimi Üzerine Etkisinin Belirlenmesi Araştırmada kullanılan tüm arı kolonilerinde 21 günde bir yavrulu alan ve ergin arı gelişimi belirlenerek koloni populasyon gelişimine bitkilerin etkisinin olup olmadığı saptanmıştır (Şekil 3.12). Denemeye alınan kolonilerin yavrulu alan gelişimi, Puchta yöntemine göre petek üzerindeki yavrulu alanların uzun (a) ve kısa (b) ekseninin bir cetvelle ölçülmesi ve yavru alanlarının elips şeklinde olduğu göz önüne alınarak S=3.14*a/2*b/2 formülü ile cm2 cinsinden hesaplanmasıyla belirlenmiştir (Fresnaye ve Lensky, 1961) (Şekil 3.13). Denemede her iki yılda da 1 yaşında ana arıların kullanılması nedeni ile yavrulu alanlar arasında kalan boş gözlerin miktarına bağlı etki, en alt düzeye indirilmeye çalışılmıştır. Koloni populasyon gelişiminin diğer bir göstergesi olan ergin arı gelişimini saptamak için deneme başından sonuna kadar geçen süre boyunca, arı kolonilerinin arı ile kaplı çerçeve sayıları her 21 günde bir sayılarak adet olarak belirlenmiştir (Şekil 3.14). Parsellerde çiçeklenme bittikten sonra denemede kullanılan tüm koloniler, gezginci arıcılık sistemi içerisinde hareket ettirilmiş ve bal hasadına kadar geçen süre içerisinde de koloni populasyon gelişimi saptanmaya devam edilmiştir. Elde edilen yavrulu alan gelişimine ait veriler Tesadüf Parselleri Deneme Tertibine göre düzenlenerek (uzaklıkxdönem) Faktöriyel Deneme Desenine göre istatistiki analiz yapılmıştır. Ergin arı gelişimine ait verilere ise uzaklık ve ölçüm yapılan dönemler bakımından Kruskal Wallis Testi uygulanmıştır. Yavrulu alan gelişimine ait ortalamalar DÇK Testi, ergin arı gelişimine ait ortalamalar kendi aralarında Mann-Whitney U Testi kullanılarak karşılaştırılmıştır. 81 Şekil 3.12. Ekili Alanda Arı Kolonilerinin Kontrolü. Şekil 3.13. Kolonilerin Yavrulu Alan Gelişimlerinin Ölçülmesi. 82 Şekil 3.14. Kolonilerde Ergin Arı Gelişiminin Belirlenmesi. Şekil 3.15. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Sınıflandırılması. 83 3.2.6.9. Arı Kolonilerinin Bal Veriminin Belirlenmesi Denemenin birinci yılında arıotu parseli yanına ve 5 km uzağına konulmuş olan kolonilerde bal hasadı Kayseri ili Sarız ilçesinde 24/07/2000 tarihinde yapılmıştır. İkinci yılda ise yine aynı ilçede 20/07/2001 tarihinde birinci hasat, Şanlıurfa ili Akçakale ilçesinde 30/08/2001 tarihinde ikinci hasat yapılmıştır. Kolonilerin bal verimini saptamak amacıyla her bir koloniye ait tüm petekler 50 g duyarlı terazi ile tek tek tartıldıktan sonra bal hasadı yapılmıştır. Bal hasadı tamamlanan petekler tekrar tartılmış, elde edilen bal hasadı öncesi ve sonrası ağırlıklar arasındaki fark, koloninin toplam bal verimi (kg/koloni) olarak belirlenmiştir. Bal verimine ait verilerin değerlendirilmesinde t-testi kullanılmıştır. 3.2.6.10. Arıotu ve Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Sınıflandırılması Arıotu ve yemlik kolzada tarlacılık yapan böcekler, haftanın bir gününde saat 08:00, 13:00 ve 16:00'da, her bir parselde 3 yinelemeli şekilde 10'ar atrap sallanarak yakalanmış ve siyanürlü öldürme şişesi kullanılarak öldürülmüşlerdir. Hymenoptera takımına ait bal arısı dışındaki böcekler tür, diğer böcekler takım düzeyinde sınıflandırılmak üzere (Free ve Williams, 1983b) yakalandığı bitki, yer, saat ve tarih yazılı olan etiketlerle birlikte iğnelenerek muhafazaya alınmışlardır (Kansu, 1994) (Şekil 3.15). Hymenoptera dışındaki böceklerin takım düzeyinde sınıflandırılması Ç.Ü.Z.F. Bitki Koruma Bölümünde, Hymenoptera takımına ait böceklerin sınıflandırılması Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünde yapılmıştır. Sınıflandırma sonucunda arıotu ve yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan bal arısı ile diğer polinatörlerin oranı ortaya konulmuştur. Elde edilen verilerin istatistiki analizleri her bir bitkide ayrı ayrı olmak üzere ölçüm yapılan dönemler ve saatler bakımından Kruskal Wallis Testine göre yapılmıştır. Ortalamalar kendi aralarında Mann-Whitney U Testi kullanılarak karşılaştırılmıştır. 84 4. BULGULAR ve TARTIŞMA 4.1. Birinci Yıl (1999-2000) Bulguları 4.1.1. Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı Arıotu Çukurova Bölgesinde yoğun nektar akımı öncesine rastlayan dönemde çiçeklenerek bal arılarına ilkbahar mevsiminde ek besin kaynağı sağlamaktadır. Bu araştırma sonucunda, bal arıları açısından arıotunun önemi ile Çukurova koşullarında hangi dönemde ve ne düzeyde çiçek açtığı saptanmıştır. Arıotunda çiçeklenme süresince açan çiçek sayısı (ad/m2) Çizelge 4.1’de, arıotundaki çiçek sayısının dönemlere göre değişimi Şekil 4.1’de verilmektedir. Araştırmanın birinci yılında arıotu 04/04/2000 tarihinde çiçeklenmeye başlamış, 22/05/2000 tarihinde çiçeklenmesi sona ermiş ve toplam 50 gün süreyle çiçekte kalmıştır. Bitkinin çiçeklenme başlangıcında 13/04/2000 tarihinde yapılan ilk sayımda 176.33 ad/m2 olan çiçek miktarı, çiçeklenmenin ilerlemesine bağlı olarak artma göstermiş ve çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 27/04/2000 tarihinde 6538.67 ad/m2 miktarına ulaşmıştır (Çizelge 4.1 ve Şekil 4.1). Bu tarihten sonra çiçek sayısında azalma başlamış ve 18/05/2000 tarihinde yapılan son ölçümde 508.33 ad/m2 çiçek saptanmıştır. Arıotundaki çiçek sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda, ölçüm dönemleri bakımından çiçek sayıları arasındaki farkın istatistiki açıdan P<0.01 düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir. Ortalamalara uygulanan ÇKT sonucunda; çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 27/04/2000 tarihinde yapılan ölçüm dönemi I. grubu, 20/04/2000 tarihinde yapılan ikinci ölçüm dönemi ile 04/05/2000 tarihindeki dördüncü ölçüm dönemi II. grubu oluşturmuştur. 11/05/2000 tarihindeki ölçüm dönemi III. grupta, 18/05/2000 tarihindeki ölçüm dönemi IV. grupta yer alırken 13/04/2000 tarihindeki ölçüm dönemi beşinci ve son grubu oluşturmuştur. 85 Çizelge 4.1. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2). 2 Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m ) Dönemler 13/04/2000 176.33±40.13 e 20/04/2000 3874.00±106.93 b 27/04/2000 6538.67±566.83 a 04/05/2000 3088.33±268.86 b 11/05/2000 2148.67±267.52 c 18/05/2000 508.33±57.43 d X±Sx 2722.39±187.78 7000 Çiçek Sayısı (ad/m ²) 6000 5000 4000 3000 2000 1000 0 13/04/2000 20/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.1. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Çiçek Sayısının Dönemlere Göre Değişimi. Araştırmanın birinci yılında arıotunun 04/04/2000-22/05/2000 tarihleri arasında çiçeklenmesi ve çiçeklenme süresinin 50 gün sürmesi daha önce Çukurova’da Kumova ve ark (2001) tarafından yapılmış olan çalışmada elde ettiği sonuçla (46-49 gün) uyumlu, Sağlamtimur ve Baytekin (1988)'in 4-6 hafta, Tansı ve ark (1999)'nın 39 gün sürdüğü bildirişlerinden yüksek bulunmuştur. Ayrıca çiçeklenme tarihleri bakımından önceki çalışmalarla uyum sağlanmadığı, Korkmaz 86 ve Kumova (1988)'nın 18 Mart-06 Mayıs tarihleri arasında çiçeklendiği bildirişi ile Tansı ve ark (1999)'nın nisan başı-mayıs ortası dönemde çiçeklendiği bildirişinden farklı olduğu belirlenmiştir. Arıotunun çiçeklenme süresi bakımından, İngiltere koşullarında Williams ve Christian (1991) tarafından yapılan çalışma ile bu çalışmadan elde edilen sonuçlar arasında da belirgin bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde Yıldız (1999) tarafından GAP Bölgesinde yapılan çalışmada arıotunun çiçeklenmeye başladığı tarihler aynı olmasına karşın, çiçeklenme süreleri arasında oldukça belirgin bir fark görülmüştür. Bu sonuçlar üzerine ülkesel ve bölgesel coğrafi konum ile iklimsel farklılığın büyük bir etkisinin olduğu saptanmıştır. Arıotu çiçek miktarı açısından pek çok çiçekli bitkiden çok daha fazla miktarda çiçek açmaktadır. Araştırma sonucunda ortalama çiçek sayısının 2722.39 ad/m2 olduğu ve bu değerin Williams ve Christian (1991) tarafından İngiltere koşullarında yapılan çalışmadan elde edilen değerlerle (2000-4000 çiçek/m2) uyum içerisinde, Tansı ve ark (1996)’nın aynı yörede yaptıkları sayım değerlerinden (5950, 6216, 4733, 8933 ve 9250 ad/m2) oldukça düşük, Kumova ve ark (2001)’nın değerlerinden (1077.60, 971.10 ve 1021.10 çiçek/m2) oldukça yüksek olduğu bulunmuştur. Çiçek sayısı arasında değişik araştırmacıların bulguları arasındaki farklılığın, bu çalışmada dönem içerisinde açılmış olan çiçeklerin sayıma dahil edilmesinden kaynaklandığı; Tansı ve ark (1996) ile Kumova ve ark (2001)’nın aynı gün içerisinde açan çiçekleri dikkate almasının ve farklı ekim tarihlerinin de bu sonuçlar üzerinde farklı etkide bulunduğu belirlenmiştir. Bauer (1991)’in arı merası yapmak amacıyla oluşturulacak bitki karışımları içerisinde arıotunun oldukça yoğun bir şekilde kullanılabileceği görüşüne paralel olarak, ülkemizin coğrafi yapısı ve arıcılık potansiyeli göz önüne alındığında arı merası oluşturma yapısı içerisinde arıotunun da önemli bir yerinin olduğu ortaya konmaktadır. Sonuç olarak arıotunun ekim tarihi başta olmak üzere, ekildiği bölgenin iklim özelliklerine bağlı olarak çiçeklenme başlangıç tarihi ve süresinin büyük farklılıklar gösterdiği; aynı yöre koşullarında farklı yıllarda yapılan ekimlerde de farklı 87 çiçeklenme tarihleri ve süresine sahip olduğu belirlenmiştir. Bu durum arıotunun ülkemizin coğrafi konum ve iklimsel farklılığına bağlı olarak çeşitli bölgelerde ekiminin yapılarak ve ülke genelinde çiçeklenmenin uzun bir süreyle sürekliliğinin sağlanabileceğini de desteklemekte, mevsimsel etkiler altında arıotunda çiçeklenme süresinin artıp azalabileceğini ve bal arıları için uzun süreli besin kaynağı oluşturabileceğini göstermektedir. Arıotundaki çiçek sayısının ekim dönemine bağlı bir şekilde gelişen çiçeklenme süresine bağlı olduğu, bu durumun da çiçek sayısını etkilediği ve yıllara göre aynı yörede çiçek sayısı bakımından farklılıklar olabileceği belirlenmiştir. 4.1.2. Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi Nektar Miktarı Çiçekli bitkilerin bal arıları açısından önemini belirleyen önemli besin kaynağından biri olan çiçek başına salgılanan nektar verimi (mg/çiçek/gün) araştırma süresince dönem ve saatlere bağlı olarak belirlenmiştir. İlk dönemlerde kurutma kağıdı kullanım esasına dayalı olan yöntemin uygulanmasından kaynaklanan nedenlerden dolayı çiçeklerden nektar örneği alınamadığından veri eksikliği yaşanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçeklerinde bulunan nektar miktarının dönemler ve saatlere göre dağılımı Çizelge 4.2’de verilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü parseldeki arıotu çiçeklerinde günün belirli saatlerinde yapılan nektar ölçümleri sonucunda, çiçek başına düşen nektar miktarı bakımından gün içerisinde büyük bir değişim olduğu saptanmıştır. Çiçeklenmenin ilk günlerinde oldukça yüksek olan nektar miktarı, sonraki günlerde daha dengeli bir yapı kazanmıştır. Ayrıca çiçek başına düşen nektar miktarı genel olarak değerlendirildiğinde arıotunun gün içerisinde sabah ve öğle saatlerinde bol nektar salgıladığı, fakat akşam saatlerinde nektar miktarının azaldığı belirlenmiştir. Sonuç olarak arıotunun tüm ölçüm dönemleri dikkate alındığında 0.66 mg/çiçek/gün nektar 88 salgıladığı; saatlere göre olay değerlendirildiğinde saat 10:00’da 0.70 mg/çiçek/gün nektar salgılamasına karşılık, saat 13:00’de 0.80 mg/çiçek/gün, saat 16:00’da 0.50 mg/çiçek/gün nektar salgıladığı saptanmıştır. Arıotunda çiçeklenme süresince toplam 21.894.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde saptanan 0.66 mg/çiçek/gün nektar miktarına bağlı olarak birinci yıl 14.45 kg/da nektar potansiyeline sahip olduğu ve yapılan sınıflandırmada IV. Sınıf nektarlı bitkiler sınıfına girdiği belirlenmiştir. Çizelge 4.2. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Saatleri Dönemler Ortalama 10:00 13:00 16:00 20/04/2000 1.40 1.20 0.50 27/04/2000 0.10 04/05/2000 0.60 11/05/2000 0.66 0.40 18/05/2000 0.70 Ortalama 0.70 0.80 0.50 Arıotunda nektar miktarının gün içerisinde değişken bir yapı göstermesi; Root (1972), Shuel (1975), Morse ve Hooper (1985) ile Tew (1998)’in bildirişlerinde belirtildiği gibi, bölge iklim verilerine bağlı olarak nektar miktarının etkilendiğini göstermektedir. Özellikle güneşli ve yağmurlu havanın yörede etkin olması bu süreç üzerinde önemli rol oynamaktadır. Araştırma sonucu arıotunda çiçek başına elde edilen ortalama 0.66 mg/çiçek/gün nektar miktarı Crane ve ark (1984)'nın Hansson (1980)’dan arıotu için bildirdiği 0.80-0.85 mg/çiçek/gün değerinden oldukça düşük; Jaablonski ve Skowrenek (1982)’in arıotunun nektar miktarı olarak elde ettiği 0.60 mg/çiçek/gün değeriyle tam bir uyum içerisinde olduğu saptanmıştır. Elde edilen arıotunun nektar miktarı Simidchiev (1972)'in şeftali (2.173-5.375 mg/çiçek/gün), Simidchiev (1976)’in badem (1.098-4.353 mg/çiçek/gün) ve Simidchiev (1973)'in böğürtlen (3.8-14 mg/çiçek/gün) bitkisi çiçeklerinde saptadığı değerlerden oldukça düşük bulunmuştur. 89 Arıotu çiçeklerinde nektar miktarının saatlere göre değişimi incelendiğinde Simidchiev (1976)’in bildirişinden farklı olarak günlük nektar miktarının sabahtan öğle saatlerine kadar arttığı, ancak saat 16:00’da azalmakta olduğu saptanmıştır. Bu durum Free (1992)’nin nektar salgılamasının günün 13:00-15:00 saatleri arasında olduğu bildirişi ile Williams (1997)’in çiçeğin yaşı ile nektar salgı oranı arasında bir ilişkinin olduğu, 4-7 saat yaşlı çiçeklerin daha fazla nektar salgıladığı bildirişine de uygun bir durum göstermektedir. Araştırmada elde edilen 14.45 kg/da nektar potansiyeli değeri, Shuel (1975)’in bildirişinden daha düşük bulunmuştur. Bu sonuca bölgesel iklim koşulları yanında çeşitler arası farklılık etkide bulunmaktadır. Arıotu nektar potansiyeli bakımından değerlendirildiğinde; elde edilen değerin bu konuda Jaablonski ve Skowrenk (1982)'in 30.3 kg/da ile Crane ve ark (1984)'nın Szabo (1982)'dan bildirdiği 30-100 kg/da ile Maurizio ve Grafl (1982)'den bildirdiği 21.4-49.6 kg/da bal verimi değerinden düşük olduğu; Polunin (1964)'den bildirdiği 13.4-112.9 kg/da ile Cirnu ve ark (1980)'ndan bildirdiği 10-34 kg/da sınırlarının içerisinde bulunduğu saptanmıştır. Ancak bu çalışma ile önceden yapılan çalışmalar bir arada değerlendirildiğinde arıotunda çiçek başına nektar miktarı ve nektar kuru madde düzeyinde olduğu gibi nektar potansiyelinin de oldukça farklı miktarlarda ve değişken bir yapıda olduğu görülmektedir. Sonuç olarak arıotunun öğle saatlerine kadar yoğun nektar salgıladığı fakat akşama doğru azalma gösterdiği; nektar veriminin çevresel koşullar altında değişkenlik gösterdiği, bu durumun da nektar potansiyelini önemli ölçüde etkilediği ve bölgedeki nektar potansiyeline göre arıotunun IV. Sınıf nektarlı bitkiler sınıfına girdiği saptanmıştır. Nektar Kuru Madde Düzeyi Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyinin dönemler ve saatlere göre dağılımı Çizelge 4.3’de verilmiştir Alınan nektar örneklerinde yapılan kuru madde düzeyi ölçümleri sonunda nektar miktarındaki gibi büyük bir değişimin olduğu belirlenmiştir. Özellikle nektar miktarının oldukça fazla olduğu ilk ölçümlerde nektar kuru madde düzeyinin düşük 90 olması dikkat çekmektedir. Ancak zaman içerisinde çiçeklenmenin yoğunlaşmasına paralel olarak, nektar kuru madde düzeyinin arttığı, fakat çiçeklenmenin sonuna doğru bu miktarın düşme eğilimi gösterdiği saptanmıştır. Sonuç olarak arıotunun tüm ölçüm dönemleri dikkate alındığında arıotu çiçeklerinde nektar kuru madde düzeyi saat 10:00’da %15.30, saat 13:00’te %16.60 ve saat 16:00’da %15.80 olarak saptanmıştır. Arıotunun genelde %15.90 düzeyinde kuru madde içeren nektara sahip olduğu belirlenmiştir. Çizelge 4.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (%). Ölçüm Saatleri Dönemler 20/04/2000 10:00 13:00 16:00 10.80 11.00 15.80 Ortalama 27/04/2000 04/05/2000 19.30 11/05/2000 18/05/2000 Ortalama 15.90 22.20 15.80 15.30 16.60 15.80 Arıotunun%15.90 nektar kuru madde düzeyi, Simidchiev (1972)’in şeftali (%29.54-35.12), Simidchiev (1976)’in ahududu (%38-59) çiçekleri için bulduğu değerler ile Jaablonski ve Skowrenek (1982)’in arıotu çiçekleri için bildirdiği %36.3 değerinden oldukça düşük bulunmuştur. Ayrıca bu değer Crane ve ark (1984)’nın Cirnu (1980)’dan bildirdiği %28 değerine yakın, fakat Hansson (1980)’dan bildirdiği %40-43 değerlerinden düşük olarak saptanmıştır. Nektardaki kuru madde düzeyinin önceki çalışmalara göre farklı olması, bitkinin ait olduğu tür, çeşit veya varyete yanında, diğer çevresel faktörlerin de etkide bulunduğu, nektar salgı miktarı ile nektar yapısının hava koşullarından önemli düzeyde etkilendiği (Simidchiev, 1972), nektar yoğunluğunun ekolojik ve iklimsel koşullara göre değişken bir yapı gösterdiği (Öder, 1994) bildirişleri ile uyum içerisindedir. Araştırmanın yürütüldüğü Bölgenin Akdeniz ikliminin etkisinde olmasına bağlı olarak, çiçekteki nektar miktarı ile nektar kuru madde düzeyinin dönemlere göre büyük bir değişkenlik gösterdiği saptanmıştır. 91 4.1.3. Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı Çiçekli bitkilerin arıcılık bakımından öneminin ortaya konulduğu çalışmalarda üzerinde durulan en önemli konulardan birisi bitkilerin bal arısı kolonilerine ne kadar besin kaynağı sağladıklarıdır. Özellikle nektar ve polen kaynağı olarak bitkilerin sağladığı besin miktarı bitkinin önemi kadar değerini de ortaya koymaktadır. Arıotu çiçeklerinde polen miktarına ait değerler Çizelge 4.4’de, dönemler ve saatlere göre değişimi ise Şekil 4.2’de verilmektedir. Arıotu çiçeklerinde bulunan polen miktarının çiçeklenme süresince ölçüm yapılan dönemler ve saatlere göre genel olarak değişim gösterdiği görülmektedir (Çizelge 4.4 ve Şekil 4.2). Arıotunun saat 08:00’de toplanan çiçeklerinde 0.53 mg/çiçek/gün, saat 12:00’de toplanan çiçeklerinde 0.61 mg/çiçek/gün polen miktarı ve saat 16:00’da toplanan çiçeklerde 0.55 mg/çiçek/gün polen miktarı saptanmıştır. Genel olarak çiçek başına polen miktarı 0.56 mg/çiçek/gün olarak belirlenmiştir. Özellikle çiçeklenmenin artmakta olduğu 21/04/2000 ve çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 27/04/2000 tarihli ölçümlerde çiçek miktarının artmasıyla birlikte polen miktarının da arttığı belirlenmiştir. Arıotunda tüm çiçeklenme süresince toplam 21.894.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde 0.56 mg/çiçek/gün polen miktarı sonuçlarına dayanarak birinci yılda arıotunun 12.26 kg/da polen potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. Çizelge 4.4. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Ölçüm Saatleri X±Sx Tarihleri 08:00 12:00 16:00 13/04/2000 0.26±0.01 0.65±0.05 0.32±0.01 0.41±0.01 cd 21/04/2000 0.63±0.04 0.95±0.03 0.75±0.05 0.78±0.05 a 27/04/2000 0.69±0.10 0.65±0.09 0.74±0.06 0.69±0.04 ab 04/05/2000 0.53±0.04 0.32±0.07 0.17±0.02 0.34±0.06 d 11/05/2000 0.52±0.04 0.46±0.08 0.64±0.03 0.54±0.07 bc 18/05/2000 0.56±0.14 0.64±0.05 0.55±0.03 0.58±0.07 b X±Sx 0.53±0.04 0.61±0.06 0.55±0.06 0.56±0.03 92 1 08:00 12:00 16:00 Polen Miktarı (m g/çiçek/gün) 0,9 0,8 0,7 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.2. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. İstatistiki analiz sonucuna göre; arıotunun polen miktarı üzerine ölçüm yapılan dönemlerin önemli düzeyde (P<0.01) etkili olduğu, ancak saatler ile dönemxsaat interaksiyonunun önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçeklerinde polen miktarı verilerine uygulanan DÇK Testi sonucunda, 21/04/2000 tarihli ölçüm dönemi I. grupta, 18/05/2000 tarihli ölçüm dönemi II. grupta, 04/05/2000 tarihli ölçüm dönemi IV. grupta, diğer dönemler ise bu gruplar arasında yer almıştır. Araştırmada elde edilen 0.56 mg/çiçek/gün polen miktarı, Crane ve ark (1994)’nın Maurizio ve Grafl (1982)’dan bildirdiği arıotuna ait 0.50 mg/çiçek/gün polen miktarı ile uyum içerisinde, ancak Beck (1991)’in bildirdiği 0.35 mg/çiçek/gün değerinden oldukça yüksek bulunmuştur. Bu durum arıotunda polen üretiminin, yetiştirildiği yöre ve yetiştirme koşullarına bağlı olarak büyük bir değişim gösterebildiğini ve polen verimi bakımından Çukurova Bölgesinin oldukça iyi bir konumda olduğunu ortaya koymaktadır. Arıotunun polen potansiyeli değerlendirildiğinde bölge koşullarında vermiş olduğu polen miktarının Beck (1991)’in arıotundan elde etmiş olduğu değerden (13.3 93 kg/da) düşük olduğu saptanmıştır. Araştırmacının çiçek başına bildirmiş olduğu 0.35 mg/çiçek/gün değerinin bu çalışmada elde edilen değerden oldukça düşük olmasına karşın polen potansiyeli olarak bildirdiği değerin yüksek olmasının, arıotunun yetiştirildiği bölgelere bağlı olarak çiçek sayısındaki farklılıktan kaynaklanmış olabileceği belirlenmiştir. Sonuç olarak arıotunun bölgenin iklimsel koşullarından etkilenmekle birlikte, çiçeklenme süresince açan çiçek sayısına bağlı olarak bol miktarda polen kaynağı sağladığı saptanmıştır. 4.1.4. Arıotunda Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Çukurova Bölgesinde arıotunun çiçeklenme süresince; altı dönemde, günün belirli saatlerinde yapılan sayımlarda bal arılarının arıotunu nektar ve poleni için tercih ettikleri saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçekleri üzerinde yapılan sayımlar sonucunda elde edilen nektar tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı dönemler ve saatlere göre Çizelge 4.5’te, nektar tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimleri Şekil 4.3’de verilmiştir. Çizelge 4.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 13/04/2000 0.00±0.00 0.00±0.00 8.89±2.94 2.96±1.70 b 21/04/2000 1.11±0.10 1.11±0.10 15.55±1.10 5.92±1.47 b 27/04/2000 62.22±8.20 93.33±6.97 88.89±2.98 81.48±2.47 a 04/05/2000 48.88±9.78 64.44±7.47 30.00±1.56 47.77±4.86 a 11/05/2000 73.33±11.71 85.55±7.67 71.11±6.76 76.66±9.16 a 18/05/2000 6.66±1.33 10.00±0.78 8.89±4.89 8.51±2.42 b X±Sx 32.03±1.49 42.40±1.36 37.22±3.19 37.22±5.39 94 10:00 Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 100 12:00 14:00 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.3. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Arıotunda çiçeklenmenin başlaması ile birlikte bal arıları nektar tarlacılığına başlamış ve çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak 27/04/2000 tarihinde bu sayı en üst düzeye ulaşmıştır (Çizelge 4.5 ve Şekil 4.3). Çiçeklenme başlangıcında saat 10:00 ve saat 12:00’de yapılan sayımlarda nektar tarlacılığı yapan bal arısı bulunmazken, saat 14:00’de yapılan sayımlarda bu değer 8.89 ad/m2/5 dk olarak saptanmıştır. Geçen süre içerisinde nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısının artması yanında, gün içerisinde bal arılarının arıotu nektarından tıpkı polenin de olduğu gibi gün boyu yararlandıkları görülmüştür. Arıotunda çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu tarihe (27/04/2000) kadar gittikçe artan nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı, bu tarihten sonra arıotunda çiçeklenmenin azalmasına ve çevrede yeni bitkilerin çiçek açmasına koşut olarak azalmaya başlamıştır. Çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde saat 10:00’da yapılan sayımlarda 62.22 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 93.33 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’de 88.89 ad/m2/5 dk bal arısının arıotu çiçeklerinde nektar tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Çiçeklenmenin sonuna doğru yapılan sayımlarda ise nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında azalma görülmüştür. Tüm çiçeklenme süresi 95 dikkate alındığında saat 10:00’da yapılan sayımlarda ortalama 32.03 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 42.40 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanırken, saat 14:00’te bu değer 37.22 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. Birinci yılda, arıotu çiçekleri üzerinde nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasında P<0.01 düzeyinde önemli ilişki olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere Kruskal Wallis Testi uygulandığında nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm saatleri arasındaki ilişki önemsiz (P>0.05) olarak belirlenmiştir. Nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda üçüncü (27/04/2000), beşinci (11/05/2000) ve dördüncü (04/05/2000) ölçüm dönemleri I. grupta, diğer ölçüm dönemleri II. grupta yer almışlardır. Araştırmanın birinci yılında elde edilen nektar tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı, önceki yıllarda bölgede yapılan benzer çalışmalarda saptanan toplam tarlacı bal arısı değerlerinden oldukça yüksek olarak saptanmıştır (Tansı ve ark, 1996; 1999). Bu sonuca arıotunun çekiciliği yanında, arıotu ekili parsel yakınında bal arısı koloni yoğunluğunun etkisinin olduğu söylenebilir. Ayrıca bal arılarının arıotunda polen ağırlıklı tarlacılık yapma eğiliminde oldukları, ancak gün boyunca polen yanında nektar tarlacığı da yaptıkları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar Free (1962) ve Free (1982)’nin bildirişlerinin aksine bal arılarının arıotu tarafından sağlanan besin kaynaklarında çok net bir şekilde işbölümü yaptıkları, çiçeklenme süresi ve saatlere bağımlı kalmaksızın arıotunun nektar ve polenine dengeli bir şekilde dağılarak her ikisini de topladıkları saptanmıştır. Bu durum kış mevsiminden çıkan kolonilerin ilkbaharda populasyonlarını hızla geliştirmeye yönelik çalışmaları nedeniyle nektar ve polenin her ikisine de gereksinim duymalarından kaynaklandığı ve besin maddelerini elde etmek için Free (1982) ile Moore ve ark (1989)’nın, bal arılarının bitkilerin nektar salgılama dönemlerine uyum sağlayarak çiçeklerine bağımlılık gösterdiği ve besinin miktarı ile enerji içeriğine bağlı olarak (Carpenter, 1983; Heinrich, 1983) tercih yaptıklarını bildiren görüşlere uygun olmaktadır. Ayrıca bal arısı ile arıotu arasında bulunan bu ilişki, Al Fattah (1991)’ın bal arısı etkinliğinin pek çok çevresel faktör tarafından ortak bir şekilde etkilendiği sonucu ile uyum 96 içerisinde bulunmaktadır. Bal arısı tarlacılarının bu dönemde gereksinimi olan nektarı karşılayabilmek amacıyla gün içerisinde arıotuna bağımlılık göstermesi Abrol (1992) ile Popovic (1995)’in bildirişleriyle uyum sağlamakta, ancak Williams ve Free (1992)’nin soğan bitkisinde bal arılarının sabah saatlerinde yoğunlukla polen için tarlacılık yaptıkları, ancak gün boyunca nektar toplamakta olduğu bildirişle uyum sağlamamıştır. Ayrıca Abrol (1995) ve Abrol (1997)’un bal arılarının doğada bulunan çiçeklerden elde ettiği nektarın elde edilebilirliği ile enerji içeriğine bağlı olarak tarlacılık tercihinde bulunduğu gerçeği ile uyumlu olduğu görülmüştür. Bu çalışmada arıotunda nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısının çiçeklenme süresince oldukça yüksek düzeyde olması, Korkmaz ve Kumova (1998) tarafından arıotu konusunda yapılan bir çalışmada; bal arısı kolonilerinde arıotundan yararlanma düzeyinin çiçeklenme süresine bağlı olarak arttığı ve çiçeklenme düzeyinin artmasına koşut olarak nektardan yararlanma düzeyi sonucunda kolonilerde önemli düzeyde ağırlık artışı yaşandığı bildirişi ile uyum içerisindedir. Sonuçta Bölge koşullarında bal arılarının arıotundan çiçeklenme başlangıcı dışında günün her saatinde aynı düzeyde nektar tarlacılığı yapma eğiliminde olduğu; ancak dönemler dikkate alındığında çiçek artış ve azalış sayısına bağlı olarak nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında da bir artma veya azalmanın olduğu görülmüştür. Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Arıotunun çiçeklendiği dönemde bal arılarının polen tercihini saptamak için yapılan sayımlarda elde edilen polen tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı saatler ve dönemlere göre Çizelge 4.6’da, polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.4’te verilmiştir. Arıotunda çiçeklenmenin başlaması ile birlikte polen tarlacılığı başlamış ve bitkide çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak, 27/04/2000 tarihinde yapılan sayımlarda en üst düzeye ulaşmıştır (Çizelge 4.6 ve Şekil 4.4). Çiçeklenme başlangıcında saat 10:00 ve saat 12:00’deki sayımlarda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı 1.11 ad/m2/5 dk düzeyinde olurken, saat 14:00’te yapılan sayımlarda 22.22 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Çiçeklenme süresince polen tarlacılığı yapan 97 bal arısı sayısının artması yanında gün içerisinde bal arılarının arıotu poleninden gün boyu yararlandıkları görülmüştür. Çizelge 4.6. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 13/04/2000 1.11±0.10 1.11±0.050 22.22±1.19 8.14±1.97 e 21/04/2000 5.55±0.25 32.22±2.06 24.44±2.28 20.74±2.64 d 27/04/2000 129.99±4.03 130.00±4.14 130.00±6.60 130.00±7.93 a 04/05/2000 58.89±1.57 60.00±1.45 45.55±1.29 54.81±1.48 c 11/05/2000 74.44±8.60 86.66±6.67 65.55±3.10 75.55±3.91 b 18/05/2000 2.22±0.22 12.22±1.78 6.66±0.32 7.03±1.91 e X±Sx 45.37±2.70 53.70±4.89 49.07±5.69 49.38±2.05 Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m²/5 dk) 140 10:00 12:00 14:00 120 100 80 60 40 20 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.4. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. 98 Arıotunda çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu tarihe (27/04/2000) kadar gittikçe artan polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı bu tarihten sonra arıotunda çiçek miktarının azalmasına ve çevrede yeni bitkilerin çiçek açmasına koşut olarak düşmeye başlamıştır. Çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 27/04/2000 günü saat 10:00’da yapılan sayımlarda 129.99 ad/m2/5 dk, saat 12:00 ve saat 14:00’te yapılan sayımlarda 130.00 ad/m2/5 dk bal arısının polen tarlacılığı yaptığı belirlenmiştir. Çiçeklenmenin sonuna doğru yapılan sayımlarda ise polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında azalma görülmüştür. Tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında saat 10:00’da yapılan sayımlarda 45.37 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımlarda 53.70 ad/m2/5 dk polen tarlacılığı yapan bal arısı saptanırken saat 14:00’te yapılan sayımlarda bu değer 49.07 ad/m2/5 dk olarak saptanmıştır. Birinci yılda, arıotu çiçeklerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasında P<0.01 düzeyinde önemli ilişki olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere Kruskal Wallis Testi uygulandığında polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm saatleri arasındaki ilişki önemsiz (P>0.05) olarak belirlenmiştir. Ölçüm yapılan dönemler dikkate alınarak polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda; 27/04/2000 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi I. grupta, beşinci (11/05/2000) ölçüm dönemi II. grupta, dördüncü (04/05/2000) ölçüm dönemi III. grupta, ikinci (21/04/2000) ölçüm dönemi IV. grupta yer alırken, birinci (13/04/2000) ve altıncı (18/05/2000) ölçüm dönemleri V. grupta yer almışlardır. Nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayıları ile, polen tarlacılığı yapan bal arısı sayıları karşılaştırıldığında; bal arılarının arıotunda polen ağırlıklı tarlacılık yapma eğilimi gösterdikleri saptanmıştır. Bu sonucun Williams ve Christian (1991)’ın İngiltere koşullarında yaptığı bal arılarının arıotunda nektar ağırlıklı tarlacılık yaptıkları ve bu bitkiden sadece %22 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları bildirişleriyle uyum sağlamadığı görülmektedir. Araştırmada polen tarlacılığı yönünde elde edilen tüm sonuçlar, arıotunun Çukurova koşullarında ilkbahar mevsiminde çiçeklenmesi nedeniyle ön planda polen sağlayan bir besin kaynağı 99 durumunda olduğunu göstermektedir. Bal arılarının arıotunda öncelikle polen tarlacılığına yönelmeleri; Free ve Williams (1976), Herbert (1992) ile Camazine ve ark (1998)’nın koloni büyümesini sağlamak amacıyla yetiştirilen ve koloni içerisinde bulunan yavru kokusunun tarlacı arıları öncelikle polen tarlacılığına yönelttikleri, ayrıca Free (1987)’nin koloni içerisinde ana arının yavru üretiminde bulunmasının ve kolonide bulunan larva miktarının polen tarlacılığı davranışını teşvik ettiği (Pankiw ve ark, 1998; Dreller ve ark, 1999) görüşleriyle uyum içerisindedir. Sonuç olarak bal arılarının arıotundan yöre koşullarında günün her saatinde polen tarlacılığı amacıyla hemen hemen aynı düzeyde tarlacılık yapma eğiliminde olduğu, ancak ölçüm yapılan dönemler göz önüne alındığında arıotunun çiçeklenmesine bağlı olarak çiçek artış ve azalışına göre polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında da artma veya azalmanın olduğu belirlenmiştir. Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arısı Sayısı Arıotu çiçeklerinde bal arılarının tarlacılık tercihini ortaya koyabilmek amacıyla günün belirli saatlerinde yapılan sayımlarda, bal arılarının gün içerisindeki toplam sayıları ve oranları saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçekleri üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arılarının sayısı saatler ve dönemlere göre Çizelge 4.7’de, tarlacılık yapan toplam bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.5’te verilmiştir. Çizelge 4.7. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 13/04/2000 1.11±0.10 1.11±0.10 31.11±2.76 11.11±1.38 d 21/04/2000 6.66±1.92 33.33±5.09 40.00±1.67 26.67±5.66 d 27/04/2000 192.22±6.20 223.33±8.82 218.89±9.57 211.48±9.61 a 04/05/2000 107.77±5.02 124.44±9.67 75.55±3.47 102.59±8.79 c 11/05/2000 147.77±7.31 172.22±4.26 136.66±9.54 152.22±5.61 b 18/05/2000 8.89±1.10 22.22±3.53 15.55±1.78 15.56±4.90 d X±Sx 77.41±5.65 96.11±3.44 86.29±1.91 86.60±2.16 100 Toplam Bal Arısı Sayısı (ad/m²/5 dk) 250 10:00 12:00 14:00 200 150 100 50 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.5. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Çizelge 4.7 incelendiğinde, bal arılarının tarlacılık etkinliğine sabah saatlerinde başlamalarına karşın, saat 12:00’de yapılan sayımlarda bal arısı tarlacılığının öğle saatlerinde en üst düzeye ulaştığı ve öğleden sonra azaldığı görülmektedir. Çiçeklenmenin başında bal arılarının öğleden sonra tarlacılık etkinliğine başlamasına karşılık çiçeklenmenin yoğunlaşmasına ve iklimin daha düzenli seyretmesine bağlı olarak arıotunda bal arılarının tarlacılık etkinliği gün içerisine yayılmaya başlamıştır. Çizelge 4.7’den görüldüğü gibi arıotu çiçeklerinde saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te sırasıyla 1.11 ad/m2/5, 1.11 ad/m2/5 ve 31.11 ad/m2/5 dk bal arısı tarlacılık yaparken çiçeklenmenin yoğunlaşmasına bağlı olarak bal arısı sayısında bir artış gözlenmiş, 27/04/2000 günü saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te yapılan sayımlarda sırasıyla 192.22 ad/m2/5, 223.33 ad/m2/5 ve 218.89 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. Çiçeklenme sonuna doğru 18/05/2000 tarihinde yapılan sayımda, birim alanda azalan çiçek sayısına koşut olarak bal arısı sayısı da azalmış ve tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı sırasıyla 8.89 ad/m2/5, 22.22 ad/m2/5 ve 15.55 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Tüm dönemler boyunca 86.60 ad/m2/5 dk bal 101 arısının arıotu çiçekleri üzerinde tarlacılık yapmakta olduğu saptanmış, saat 10:00, 12:00 ve 14:00'te bu değerler sırasıyla 77.41 ad/m2/5, 96.11 ad/m2/5 ve 86.29 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. Birinci yılda, arıotu çiçekleri üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda, tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları ile ölçüm dönemleri arasında P<0.01 düzeyinde önemli ilişki olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere Kruskal Wallis Testi uygulandığında bu bitki üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları ile ölçüm saatleri arasındaki ilişki önemsiz (P>0.05) olarak belirlenmiştir. Arıotunda polen tarlacılığı ile nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayılarına ait verilere uygulanan Mann-Whitney U Testi sonucunda aralarındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan dönemlerde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayılarına uygulanan ÇKT sonucunda, 27/04/2000 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi I. grupta, beşinci (11/05/2000) ölçüm dönemi II. grupta, dördüncü (04/05/2000) ölçüm dönemi III. grupta yer alırken ikinci (21/04/2000), altıncı (18/05/2000) ve birinci (13/04/2000) ölçüm dönemleri IV. grupta yer almışlardır. Arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları bölgede önceki yıllarda yapılan benzer çalışmalar ile karşılaştırıldığında, çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde Tansı ve ark (1996)’nın bildirdikleri değerler (130, 91, 66, 201 ve 183 ad/m2) ile uyumlu, tüm dönem ortalamaları bakımından karşılaştırma yapıldığında Tansı ve ark (1999)’nın elde ettiği değerlerden (45.4, 56.0 ve 34.2 ad/m2) oldukça yüksek, Kumova ve ark (2001)’nın değerleriyle (68.10, 62.36 ve 62.23 ad/m2) nispeten uyumlu olduğu, Fluri ve Frick (2001)’in bildirişleri (26 ad/m2) ile uyumlu olmadığı saptanmıştır. Sonuçta bal arılarının arıotundan; ekim zamanı ve bölgesi ile mevsimsel koşullardan etkilenerek farklı yoğunluk düzeyinde tarlacılık yaptıkları görülmektedir. Ölçüm saatleri ve dönemlerine göre elde edilen bal arısı sayıları incelendiğinde; bal arılarının Free ve Williams (1974), Free (1992) ve Roubik (1995)’in bildirişlerinde olduğu gibi kovan yakınlarında tarlacılık yapma eğiliminde oldukları, tarlacılık faaliyetlerini kovanları yakınında bulunan çiçekli bitkilerin artış veya azalışına bağlı bir şekilde değiştirdikleri ve tarlacılık faaliyetlerini çiçeklenme 102 süresine bağlı bir şekilde ayarladıkları görülmektedir. Toplam tarlacı bal arısı bakımından değerlendirildiğinde bölge koşullarında yetiştirilen arıotunun Percival (1955)’in bildirişiyle uyumlu olarak 06:00-18:00 saatleri arasında polen salınımı yaptığı ve bal arılarının da bu duruma uyum sağlayarak gün boyu polen topladıkları saptanmıştır. Ayrıca bal arılarının çiçeklenme süresince arıotunda çiçek sayısının oransal artış ve azalışına bağlı olarak tarlacılık yaptığının ortaya konulması, Poulsen (1973)’in kolonilerin bitkiler ve saatler bakımından önemli etkileşim içerisinde olduğu bildirişi ile uyum göstermektedir. Çalışmada, tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları yanında besin kaynağına göre bal arılarının oransal değişimleri de saptanmıştır. Nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının oranları (%) Çizelge 4.8’de, nektar ve polen tarlacılığı yapan tarlacı bal arılarının dönemlere göre oransal değişimleri Şekil 4.6’da verilmiştir. Çizelge 4.8 ve Şekil 4.6 birlikte değerlendirildiğinde bal arıları arıotunun çiçeklenme başlangıcında polen ağırlıklı tarlacılık yapma eğiliminde iken çiçeklenmenin yoğunlaşmasına paralel olarak besin kaynaklarından eşit düzeyde yararlanma eğilimi göstermiş ve son haftalarda nektar ağırlıklı tarlacılık yapma eğilimine girdikleri görülmüştür. Tüm dönemler dikkate alındığında bal arılarının arıotu çiçekleri üzerinde günün her saatinde polen ağırlıklı olarak tarlacılık yapma eğiliminde bulundukları saptanmıştır. Çizelge 4.8. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%). Sayım Saatleri Dönemler 10:00 Ortalama 12:00 14:00 N P N P N P N P 13/04/2000 66.67 33.33 66.67 33.33 30.62 69.38 54.65 45.35 21/04/2000 11.10 88.90 2.56 97.44 42.26 57.74 18.64 81.36 27/04/2000 30.97 69.03 42.97 57.03 40.95 59.05 38.30 61.70 04/05/2000 43.94 56.06 52.21 47.79 39.40 60.60 45.18 54.82 11/05/2000 51.48 48.52 47.42 52.58 52.95 47.05 50.62 49.38 18/05/2000 66.67 33.33 64.28 35.72 43.53 56.47 58.16 41.84 Ortalama 45.14 54.86 46.02 53.98 41.62 58.38 44.26 55.74 103 Nektar ve Polen Tarlacılığı Oranı (%) 90 Polenci Arı 80 Nektarcı Arı 70 60 50 40 30 20 10 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.6. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi. Çiçeklenme başlangıcında 13/04/2000 tarihinde yapılan sayımlarda, bal arıları ortalama %54.65 düzeyinde nektar tarlacılığı yaparken, %45.35 düzeyinde polen tarlacılığı yapmışlardır. Bal arısı yoğunluğunun en üst düzeyde olduğu 27/04/2000 günü yapılan sayımlarda bu değerler sırasıyla %38.30 ve %61.70 olurken, çiçeklenmenin bitişine doğru 18/05/2000 günü yapılan sayımlarda bu değerler sırasıyla %58.16 ve %41.84 olarak belirlenmiştir. Tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında bal arılarının arıotu çiçekleri üzerinde %44.26 düzeyinde nektar tarlacılığı yapmaları yanında %55.74 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları saptanmıştır. Ayrıca saatlere göre tarlacılık eğilimi değerlendirildiğinde bal arılarının arıotu çiçekleri üzerinde nektar ve polen sağlama açısından hemen hemen tüm saatlerde aynı düzeyde tarlacılık yapma eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Arıotunun çiçek sayısındaki oransal değişimin, aynı zamanda bu çiçekler üzerinde tarlacılık yapan bal arısı sayısı üzerinde de etkili olduğu ve kolonilerin de bu duruma uyum sağlayarak tarlacı arı populasyonunu ve tarlacılık tercihini 104 düzenlediği Michener (1974)'in bildirişi ile uyumlu olarak belirlenmiştir. Ayrıca Winston (1987)’un bildirişine uygun olarak ölçüm yapılan dönemlerde, gün içerisinde çevresel koşulların değişmesine koşut olarak bal arılarının tarlacılık tercihleri ile yoğunluğunun da değişim gösterdiği saptanmıştır. Bal arılarının %44.26 düzeyinde nektar, % 55.74 düzeyinde polen tarlacılığı yapmış olmaları, Williams ve Christian (1991)'ın bal arılarının %22'sinin polen tarlacılığı yaptığı bildirişinden oldukça farklı bulunmuştur. Bu sonuca arıotunun yetiştirildiği Bölge başta olmak üzere çiçeklendiği dönemin, bal arılarının gereksinimleri açısından öneminin etkili olduğu görülmüştür. Sonuçta, bal arılarının arıotu çiçeklerinin sağlamış olduğu nektar ve polen kaynağından en üst düzeyde yararlandıkları, çiçeklenme süresi ve gün içerisindeki iklimsel değişimler başta olmak üzere, çevresel koşulların etkisi altında besin kaynağı tercihini ve besin kaynağına dağılım oranını değiştirdikleri saptanmıştır. Ayrıca bal arılarının arıotunun sağlamış olduğu nektar ve polen kaynaklarından çiçeklenme süresi ve gün boyunca eşit düzeyde yararlanma yönünde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. 4.1.5. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı Arıotunun erken ilkbahar mevsiminde çiçeklenmesi bal arıları açısından bu bitkinin de önemini artırmaktadır. Ayrıca bu dönemde bal arıları bal yapma işleminden önce günlük besin gereksinmelerini karşılamak için yoğun bir nektar arayışına girmektedirler. Arı kolonisi gruplarının topladığı balda bulunan arıotu poleni oranı Çizelge 4.9’da, arıotu poleni oranının dönemlere göre değişimi Şekil 4.7’de verilmektedir. Arıotunda çiçeklenmenin başladığı günlerde (13/04/2000) yapılan ilk ölçüm döneminde, bal arılarının topladığı balda arıotu poleni %25.0 oranında olmuş ve arıotu poleni oranı zaman içerisinde gittikçe artan ve azalan bir düzeyde devam etmiştir. Çiçeklenmenin en yoğun olduğu 27/04/2000 tarihli ölçüm döneminde %69.0 oranında olan arıotu poleni oranı, son ölçüm döneminde (18/05/2000) %11.5 105 oranında gerçekleşmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında bal arılarının topladığı bal içerisindeki arıotu poleni oranı %41.3 oranında saptanmıştır. Çizelge 4.9. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı. Ölçüm Tarihleri Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı (%) 13/04/2000 25.0±0.15 bc 21/04/2000 12.0±0.09 c 27/04/2000 69.0±0.12 ab 04/05/2000 22.5±0.10 bc 11/05/2000 70.5±0.15 a 18/05/2000 11.5±0.05 c X±Sx 41.3±0.11 Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı (%) 80 70 60 50 40 30 20 10 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.7. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının Dönemlere Göre Değişimi. 106 Arıotu poleni oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda ölçüm yapılan dönemlerin etkisi önemli (P<0.05) olarak saptanmıştır. Arıotu poleni oranı ortalamalarına uygulanan DÇK Testi sonucunda beşinci (11/05/2000) ölçüm dönemi I. grupta, ikinci (21/04/2000) ve altıncı (18/05/2000) ölçüm dönemi III. grupta yer almasına karşılık üçüncü (27/04/2000) ölçüm dönemi I. ve II. grupta, birinci (13/04/2000) ölçüm dönemi ise her üç grupta birden yer almıştır. Araştırmada bal arılarının topladıkları balda bulunan arıotu poleni oranının %41.3 gibi oldukça yüksek değerde saptanmış olması, bal arılarının nektar elde etmek için harcadığı zaman ve kazandığı enerjiden yola çıkarak net kazanca bağlı bir şekilde tarlacılık yaptıkları (Anderson, 2001) bildirişi ile örtüşmektedir. Ancak bal arısı kolonilerinin başka nektar kaynaklarına da tarlacılık yaptığı ve sadece bir bitkiye bağımlı bir şekilde hareket etmediği belirlenmiştir. Ayrıca Allsop ve ark (1998)'nın bildirişine uygun olarak bal arılarının nektar kaynağı olarak belli bir bitkiye yönlenmesinde çiçek kokusunun önemli bir yeri olması etkili olmuştur. Ancak arıotundaki dönemlere bağlı olarak değişen çiçek sayısı ile balda bulunan arıotu poleni oranları birlikte değerlendirildiğinde aralarında net bir ilişki olmadığı, bal arılarının arıotundaki çiçek sayısına bağlı olamadan farklı nektar kaynaklarından da farklı düzeylerde yararlandığı görülmüştür. Bal arılarının arıotu nektarından bu düzeyde yararlanmasında arıotunun kovan yakınında ekili olmasına bağlı olarak tarlacılığı belirleyen en önemli ölçütlerden, harcanan emek karşılığında sağlanan nektar miktarının yüksek olması etkili olmuştur. Ayrıca diğer bitkilerde olduğu gibi arıotunda tarlacılık etkinliğini başlatan en önemli etmenlerin koku, renk ve çiçek çokluğu olması nedeniyle, arıotunun bu bakımdan da büyük bir üstünlüğü bulunmaktadır. Bal arılarının arıotu nektarından üst düzeyde yararlandığı konusunda elde edilen sonuçlar, Korkmaz ve Kumova (1998) tarafından aynı bölgede yapılan çalışma sonuçları ile de uyum içerisindedir. Araştırmada yapılan gözlemler sonucunda önceden bal arısı tarafından ziyaret edilmiş olan çiçeklerin başka bal arıları tarafından defalarca besin arama amacıyla ziyaret edildiği saptanmıştır. Arıotunun bal arıları için çekici olması ve erken ilkbahar döneminde besin kaynağı sağlamasına bağlı olarak Free ve Williams 107 (1983b)’ın bildirdiği, besin toplama işlemini tamamlayan bal arılarının çiçek üzerine koku bıraktıkları ve diğer arıların ziyaretini engelledikleri bildirişi ile uyum sağlanmamıştır. Bu sonuca arıotunun oldukça çekici bir yapı ve kokuya sahip olmasının önemli düzeyde etki ettiği düşünülmektedir. Sonuç olarak, bal arılarının arıotu nektarından; çiçeklenme süresince ölçüm dönemleri ve çevrede bulunan diğer çiçekli bitkilere bağlı olarak yararlandıkları, bu durum üzerinde bitkinin çiçeklendiği dönem ile çiçeğinin koku ve rengi başta olmak üzere pek çok faktörün etkili olabileceği belirlenmiştir. 4.1.6. Arı Kolonilerinin Arıotu Poleni Toplama Oranı Çiçeklenme süresince arıotu parseli yanında bulunan kovanların önüne takılan polen tuzaklarından toplanan polen yüklerinde yapılan laboratuvar analizleri sonunda elde edilen; bal arılarının arıotu poleni toplama oranı (%) Çizelge 4.10’da, arıotu poleni toplama oranının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.8’de verilmektedir. Çizelge 4.10. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranı (%). Ölçüm Saatler X±Sx Tarihleri 06:00-11:00 11:00-15:00 15:00-18:00 07/04/2000 10.68±0.41 10.59±1.20 16.71±1.67 12.66±1.28 bcd 13/04/2000 22.52±2.41 11.11±1.83 31.22±2.54 24.82±2.29 a 21/04/2000 4.45±0.03 19.66±1.65 18.88±0.62 14.74±2.22 bcd 27/04/2000 14.17±2.83 18.24±2.16 16.38±2.86 16.41±1.64 abc 04/05/2000 5.59±1.19 13.21±2.61 9.66±0.80 9.46±1.42 d 11/05/2000 12.01±1.15 20.19±3.14 22.22±1.28 18.14±2.49 ab 18/05/2000 7.63±1.73 15.08±3.45 7.65±0.34 10.74±1.86 cd 9.92±1.13 16.20±1.24 19.22±2.79 b a a X±Sx 15.09±1.09 108 35 06:00-11:00 11:00-15:00 15:00-18:00 Arıotu Poleni Toplam a Oranı (%) 30 25 20 15 10 5 0 07/04/2000 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.8. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Araştırmada arı kolonileri, kovanları yakınında bulunan arıotu poleninden saatler ve dönemlere bağlı olarak oldukça farklı düzeylerde ve büyük bir değişkenlik gösterecek şekilde toplamışlardır. Çiçeklenmenin başında yapılan ölçümlerde bal arıları tarafından arıotu polenini en üst düzeyde toplama gerçekleşirken çiçeklenme ortalarına doğru azalma, çiçeklenme sonuna doğru ise bir miktar artma görülmüştür. Tüm dönemler dikkate alındığında arı kolonilerinin 06:00-11:00 saatleri arasında %9.92 ve 11:00-15:00 saatleri arasında %16.20 düzeyinde arıotu polenini toplamalarına karşılık, 15:00-18:00 saatleri arasında %19.22 düzeyinde toplamışlardır. Tüm ölçüm dönemleri dikkate alındığında bal arılarının arıotu polenini %15.09 düzeyinde topladıkları belirlenmiştir. Arı kolonilerinin, arıotu polenini toplama oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda; arı kolonilerinin arıotu polenini toplama oranı üzerine, çiçeklenme süresince ölçüm yapılan dönemlerin ve saatlerin etkisi önemli (P<0.05), dönemxsaat interaksiyonu önemsiz (P>0.05) olarak belirlenmiştir. Arıotu polenini toplama oranına ait ortalamalara uygulanan DÇK Testi sonucunda; çiçek başına en fazla polen üretiminin olduğu ikinci (13/04/2000) ölçüm 109 dönemi arıotu poleninden yararlanma bakımından I. grupta, beşinci (04/05/2000) ölçüm dönemi IV. grupta yer alırken, diğer ölçüm dönemleri kendi aralarında gruplar oluşturmuşlardır. Elde edilen verilere saatler bakımından uygulanan DÇK Testi sonucunda; 11:00-15:00 ve 15:00-18:00 saatleri I. grupta yer alırken, 06:00-11:00 saatleri II. grupta yer almıştır. Bal arıları, kolonilerinin büyümesini sürdürmek ve gerek kendilerinin gerekse kolonide bulunan yavruların protein gereksinimini gidermek amacıyla, bitkilerin polenlerini toplamaktadırlar (Herbert, 1992; Thomas ve Schumann, 1993). Bu araştırma sonucuna göre; arı kolonilerinin kovan yakınlarında yoğun bir şekilde bulunan arıotu çiçeklerinden tüm dönemler boyunca ortalama %15.09 düzeyinde arıotu poleni topladıkları saptanmıştır. Bu sonuçlar Free ve Williams (1979), Waddington (1983), Schmidt ve ark (1995) ile Korkmaz ve Kumova (1998)’nın bal arılarının farklı bitkilerden polen toplayarak diyet oluşturdukları bildirişleri ile uyum içerisindedir. Ayrıca polenlerin aminoasit içeriği başta olmak üzere besin maddeleri bakımından farklı yapıda olması (Baydar ve Gürel, 1998; Cremonez ve ark, 1998) bal arılarının bu tercihlerinde etkili olmakta, bal arılarının dengeli diyet oluşturabilmeleri için farklı bitkileri ziyaret etmelerini de zorunlu bir duruma getirmektedir. Böylece doğada polinasyonu gereken bitkilerin de bu polinasyonu garanti altına aldıkları görülmektedir. Ayrıca doğada bir besin kaynağının aniden yok olmasına bağlı olarak ortaya çıkacak olan yeni besin kaynağı bulma sürecinde koloninin besinsiz kalmasının önüne geçilmiş olmaktadır. Bal arılarının polen seçimi ve toplanması konusunda çok dikkatli oldukları; rüzgarla tozlanan bitkilerin polenlerinin sindirimi çok zor olmakla birlikte topladıkları (Roulston ve Buchmann, 2000); polen seçiminde polenlerde bulunan ve besin alma olayını uyaran fagostimulantların etkili olduğu (Schmidt ve ark, 1987; Dobson ve ark, 1990) bilinmektedir. Arıotunun bal arılarını ve diğer böcekleri kendine çekmesinden dolayı bu özelliklere sahip bileşenleri yapısında yoğun bir şekilde bulundurdukları öne sürülebilir. Bu çalışmadan elde edilen %15.09 arıotu poleni toplama oranı ile Korkmaz ve Kumova (1998)’nın Çukurova koşullarında arıotu ile yaptıkları çalışmada bal 110 arılarının çiçeklenme süresince %14.39 düzeyine kadar arıotu poleninden yararlandığı, tüm dönemler boyunca ise ortalama %3.06 düzeyinde yararlandığı bildirişi ile arasında oldukça farklılık bulunmaktadır. Bu sonuçların farklı olmasında bitkilerin çiçeklendiği dönemlerde bölgede çok yoğun çiçek açan diğer bitkilerin bulunmasının olumsuz etki yarattığı görülmüştür. Araştırmada bal arılarının arıotu poleni yanında başka bitkilerden de polen toplamasına karşılık, Osmia arılarının %100 arıotu polenini tercih etmeleri (Cripps ve Rust, 1989) bildirişi ile uyum sağlanmamıştır. Roulston ve Buchmann (2000)’ın bildirişine uygun olarak arıotu poleninin protein içeriğinin yüksek olmasından dolayı bal arılarının diyetinde çok önemli bir yeri olduğu ve bal arıları tarafından sevilerek tüketildiği belirlenmiştir. Sonuç olarak; bal arılarının arıotu poleninden yararlanmakla birlikte çevredeki diğer bitkilerin polenleriyle karışım yaptığı ve aminoasitlerce dengeli bir diyet oluşturmak amacıyla başka polen kaynaklarına da yöneldikleri belirlenmiştir. 4.1.7. Arıotunun Tohum Verimine Böceklerin Katkısı Bal arılarının en önemli etkinliği polinasyon olgusudur. Arıotunun tohum verimine, böceklerin katkısını saptamak için kafesli ve kafessiz parsellerde yapılan çalışmalar sonucunda arıotunun tohum miktarı saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arıotu üzerinde yapılan çalışmada kafesli ve kafessiz parsellerde belirlenen tohum miktarı Çizelge 4.11, tohum miktarının gruplara göre değişimi Şekil 4.9’da verilmektedir. Çizelge 4.11. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2). Gruplar n Değişim Aralığı X±Sx CV Kafesli 17.40±1.45 b 3 15.00-20.00 14.39 Kafessiz 56.67±4.02 a 3 50.00-63.89 12.28 111 60 Tohum Miktarı (g/m ²) 50 40 30 20 10 0 Kafesli Kafessiz Şekil 4.9. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi. Çizelge 4.11 ve Şekil 4.9 birlikte incelendiğinde; kafesli parsellerde 17.40 g/m2 tohum miktarı elde edilirken kafessiz parsellerde 56.67 g/m2 tohum elde edilmiştir. Bu verilerin değerlendirilmesi sonucunda arıotunun tohum miktarı artışında böcek polinasyonunun katkısı %225.68 olarak saptanmıştır. Başka bir ifade ile her 100 gramlık arıotu tohum veriminde böcek polinasyonunun payı %69.29 olarak belirlenmiştir. Araştırmada kullanılan kafesli ve kafessiz grupların tohum miktarlarına ait verilere uygulanan t-testi sonucunda gruplar arasındaki fark önemli (P<0.01) bulunmuştur. Polinasyon olgusunun bal arılarıyla olan yoğun ilişkisinden dolayı (Gibbs ve Muirhead, 1998; Özbilgin 1999) arıotunun tohum verimine böceklerin katkısını saptamak amacıyla yapılan kafes denemelerinde, açık alandan elde edilen 56.67 g/m2 tohum verimi; bölgede önceden Uçar ve Tansı (1996)'nın bildirdiği 20.11-43.18 g/m2 ile Yıldız (1999)’ın bildirdiği 21.52-36.57 g/m2 değerinden oldukça yüksek, ancak Tansı ve ark (1999)’nın yaptığı çalışmadaki değerle (51.5 g/m2) tam bir uyum 112 içerisinde olduğu görülmektedir. Ayrıca kafesli alan içerisinden alınan 17.40 g/m2 değeri Tansı ve ark (1999)’nın bildirdiği sonuçla (19.1 g/m2) uyumlu bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlar yeknesak tohum elde edilmesinde ve kolay hasat yapılmasının (Free, 1962) yanında verimliliğin artırılmasında bal arısı kullanımının (McGregor, 1976; Özbek, 1979; Gori, 1983) önemini ortaya koymaktadır. Arıotunun tohum veriminde böceklerin katkısının birinci yılda %225.68 düzeyinde verim artışı sağlaması ve bu verim içerisinde bal arısı polinasyonunun payının %69.29 düzeyinde olması nedeniyle arıotu, Free (1992)’nin O’Grady (1987)’den bildirmiş olduğu sınıflandırmaya göre böcekle tozlanmaya yüksek bağımlılık gösteren sınıfına girmektedir. Arıotunun tozlaşmada böceklere olan gereksinimi ve bal arıları için çekici olmasına (Greer, 1999) bağlı olarak bal arılarının yoğun tarlacılık etkinliği yapmaları sonucunda tohum veriminde artış sağlandığı görülmüştür. Sonuçta böceklerin arıotu polinasyonunda önemli düzeyde etkili olduğu, böcekler içerisinde ise bal arılarının büyük oranda polinasyonda görev aldığı ve polinasyon sonucunda tohum verimi artışına büyük katkı sağladığı saptanmıştır. 4.1.8. Arıotunun Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimine Etkisi 4.1.8.1. Yavrulu Alan Gelişimi Araştırmanın yürütüldüğü alan çiçekli bitkiler bakımından Çukurova Bölgesi içerisinde zengin alanlardan biri konumundadır. Bu alana ek olarak ekilen 20 da arıotu parseli yanına konulan kolonilerde bölgede yoğun nektar akımı öncesine rastlayan dönemde bal arılarının ne düzeyde koloni populasyon gelişimi sağladığı saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında arı kolonisi gruplarında elde edilen yavrulu alan gelişimi (cm2) Çizelge 4.12’de, yavrulu alan gelişiminin dönemlere göre değişimi Şekil 4.10’da verilmektedir. Çizelge 4.12 ve Şekil 4.10 birlikte değerlendirildiğinde; parsel ve kontrol kolonileri deneme başlangıcında sırasıyla 1764.09 cm2/koloni ve 1767.73 cm2/koloni 113 yavrulu alana sahip iken, deneme sonunda bu grupların sırasıyla 4786.56 cm2/koloni ve 4404.15 cm2/koloni yavrulu alan gelişimine ulaştıkları belirlenmiştir. Araştırma sonunda parsel ve kontrol koloni gruplarının sırasıyla ortalama 4248.38 cm2/koloni ve 3964.48 cm2/koloni yavrulu alan gelişimine sahip oldukları saptanmıştır. Çizelge 4.12. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Yavrulu Alan Gelişimi (cm2/koloni). Ölçüm Gruplar X±Sx Tarihleri Parsel Kontrol 07/04/2000 1764.09±39.96 1767.73±50.23 1765.91±31.01 c 28/04/2000 4974.74±180.31 4469.50±118.52 4722.12±122.96 a 19/05/2000 4949.92±300.18 4808.91±190.27 4879.41±172.75 a 09/06/2000 5023.22±192.58 4353.82±162.27 4688.52±149.22 a 30/06/2000 3991.73±200.88 3982.79±242.87 3987.26±152.25 b 21/07/2000 4786.56±277.22 4404.15±305.78 4595.35±205.39 a 4248.38±189.22 3964.48±165.90 a b X±Sx 4106.43±126.00 Yavrulu Alan Gelişim i (cm ²/koloni) 6000 5000 4000 3000 2000 Parsel Kontrol 1000 0 07/04/2000 28/04/2000 19/05/2000 09/06/2000 30/06/2000 21/07/2000 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.10. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Yavrulu Alan Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi. 114 Araştırma gruplarında elde edilen yavrulu alan gelişimine ait verilere uygulanan istatistiki analiz sonucunda; yavrulu alan gelişimi üzerine ölçüm dönemlerinin P<0.01 düzeyinde; arıotunun ise P<0.05 düzeyinde önemli etkisi olduğu, ölçüm dönemleri ile arıotu interaksiyonunun önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Yavrulu alan gelişim ortalamalarına dönemler dikkate alınarak uygulanan DÇK Testi sonucunda; ikinci (28/04/2000), üçüncü (19/05/2000), dördüncü (09/06/2000) ve altıncı (21/07/2000) ölçüm dönemleri I. grubu oluştururken, beşinci (30/06/2000) ölçüm dönemi II. grubu, birinci (07/04/2000) ölçüm dönemi III. grubu oluşturmuştur. Yavrulu alan gelişimi bakımından araştırma gruplarına uygulanan DÇK Testi sonucunda arıotu parseli yanına konulan koloniler I. grubu, kontrol kolonileri II. grubu oluşturmuşlardır. İlkbahar döneminde çiçeklenen arıotunun bal arısı kolonilerinin populasyon gelişimi üzerine etkisini saptamak amacıyla yürütülen bu çalışmada; arıotu ekili parsel kenarına konulan bal arısı kolonilerinin arıotunda çiçeklenmenin başlamasıyla birlikte tarlacılığa başladıkları ve bu faaliyete koşut olarak da koloni populasyonlarını artırdıkları görülmektedir. İlkbaharda tarlacılık etkinliğinin artışına bağlı olarak yavru yetiştirme işleminin de arttığını ve tarlacı arıların sayısının artışına bağlı olarak daha bol miktarda besin sağlandığı ve dolayısıyla koloni arı populasyonunda da bir artış yaşandığı arıotu ekili alandaki kolonilerde de saptanmıştır. Bu sonuçlar Free (1982) ve Arslan (1988)'ın bildirişleri ile örtüşmekte olup, Kumova ve ark (1993), Güler (2000) ve Kumova (2000)’nın bu dönemlerde önerdikleri ek besleme çalışmalarının yapılmasının aksine, bu çalışmada var olan floraya destek olabilecek bitkilerin ekiminin sağlanması ile de koloni populasyon artışının sağlanabildiği sonucu ortaya konulmuştur. Arıotunun çiçeklenmesine bağlı olarak gelişen yavrulu alan miktarı Bazlen (1995)’in belirttiği gibi nektarlı bitkilerin bulunduğu alanlarda bal arısı kolonilerinin populasyon gelişimi bakımından gelişme sağladığı bildirişini desteklemektedir. Bu çalışmada bal arısı kolonilerinin bölge koşullarında arıotu ekili parsel kenarına yerleştirilmesinin kolonilerin populasyon gelişimi üzerine etkide bulunduğu 115 sonucu, Korkmaz ve Kumova (1998)’nın aynı koşullarda yaptığı çalışma ile örtüşmektedir. Ayrıca bu durum Tansı ve ark (1999)’nın bölgede bal arısı kolonilerinin besin bulmakta güçlük çektiği mart, nisan ve mayıs aylarında çiçeklenen arıotu, kolza ve bakla bitkilerinin kolonilerin gelişimini arttırdığını bildiren sonuçları ile de uyumlu bulunmuştur. 4.1.8.2. Ergin Arı Gelişimi Koloni populasyonunun gelişimi bakımından gözle görülebilir en önemli ölçüt koloninin sahip olduğu ergin arı gelişimidir. Bu açıdan ergin arı ile kaplı olan arılı çerçevelerin sayısının performans ölçütü olarak önemi bulunmaktadır. Araştırmanın birinci yılında arı kolonisi gruplarında deneme süresince elde edilen ergin arı gelişimi Çizelge 4.13’de, arı kolonisi gruplarında deneme süresince elde edilen ergin arı gelişiminin dönemlere göre değişimi Şekil 4.11’de verilmektedir. Araştırma çalışmasına parsel ve kontrol kolonilerinde ortalama olarak sırasıyla 6.13 ad/koloni ve 6.37 ad/koloni arılı çerçeve sayısı ile başlanmıştır. Araştırmaya giren tüm kolonilerin arılı çerçeve sayıları deneme süresince gelişme göstererek, deneme sonunda parsel yanındaki kolonilerin 27.37 ad/koloni ve kontrol grubu kolonilerin 28.37 ad/koloni ergin arı gelişimine ulaştıkları görülmüştür. Sonuç olarak parsel ve kontrol grubu kolonilerin ortalama 17.72 ad/koloni ve 18.58 ad/koloni ergin arı gelişimine sahip oldukları saptanmıştır. Koloni gruplarının ergin arı gelişimlerine ait verilere uygulanan Kruskal Wallis Testine göre, ergin arı gelişimi üzerine arıotunun etkisi önemsiz (P>0.05) bulunmuştur. Ancak ölçüm yapılan dönemler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede kolonilerin ergin arı gelişimi üzerine dönemlerin etkisinin P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Kolonilerin ergin arı gelişim ortalamalarına uygulanan ÇKT sonucunda beşinci (30/06/2000) ve altıncı (21/07/2000) ölçüm dönemi I. grupta, dördüncü (09/06/2000) ve üçüncü (19/05/2000) ölçüm dönemi II. grupta, ikinci (28/04/2000) ölçüm dönemi III. grupta, birinci (07/04/2000) ölçüm dönemi IV. grupta yer almıştır. 116 Çizelge 4.13. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Ergin Arı Gelişimi (ad/koloni). Ölçüm Gruplar X±Sx Tarihleri Parsel Kontrol 07/04/2000 6.13±0.29 6.37±0.18 6.25±0.17 d 28/04/2000 13.50±0.32 12.75±0.61 13.12±0.35 c 19/05/2000 16.37±0.65 17.37±0.75 16.87±0.49 b 09/06/2000 17.12±0.58 18.25±0.75 17.68±0.48 b 30/06/2000 25.87±1.15 28.37±0.65 27.12±0.71 a 21/07/2000 27.37±0.62 28.37±0.65 27.87±0.45. a X±Sx 17.72±1.08 18.58±1.18 18.15±0.79 30 Ergin Arı Gelişim i (ad/koloni) 25 20 15 10 Parsel Kontrol 5 0 07/04/2000 28/04/2000 19/05/2000 09/06/2000 30/06/2000 21/07/2000 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.11. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarında Deneme Süresince Ergin Arı Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi. Koloninin ergin arı gelişimini belirleyen arılı çerçeve sayısı bakımından koloni grupları arasında bir farklılık olmadığı, yavrulu alan gelişimi bakımından olan gelişmenin ergin arı bakımından gerçekleşmediği saptanmıştır. Ergin arı gelişimi ile yavrulu alan gelişimi arasındaki bu farklılığın, yavrulu alan gelişimi ile ergin arı gelişimi arasındaki Budak (1992)’ın r=+0.92, Güler (1995)’in r=+0.546, Akyol 117 (1998)’un r=+0.84 düzeyinde olduğunu belirttikleri geniş aralıklı değişimden kaynaklandığı belirlenmiştir. Dolayısıyla fazla yavrulu alan gelişimine sahip koloniler, her zaman ergin arı gelişimi bakımından da aynı gelişmeyi göstermemekte, doğal düşmanlar başta olmak üzere koloni içi ve dışı etkilere bağlı olarak bu ilişkide değişimlerin olabileceği görülmektedir. Bu açıdan bitki kaynaklarının çok iyi ve bol olduğu alanlarda kolonilerin ergin arı gelişiminde istenen artışı her zaman sağlayacağı beklenmemelidir. Sonuç olarak arıotu parseli kenarına konulan arı kolonilerinde yavrulu alan gelişimi bakımından sağlanan bir miktar ilerlemenin yeterli olmadığı, ergin arı bakımından herhangi bir gelişim yaşanmadığı ve bu duruma kontrol kolonilerinin konulduğu alan çevresinde bulunan diğer bitkilerin olumsuz etkisinin olduğu saptanmıştır. 4.1.9. Arı Kolonilerinin Bal Verimi Arı yetiştiriciliğinde sezon sonunda elde edilen bal verimi önemli bir başarı ölçütü olmaktadır. Arı kolonisi gruplarının bal verimleri Çizelge 4.14’te, bal verimlerinin arı kolonisi gruplarına göre değişimi Şekil 4.12’de verilmektedir. Deneme sonunda yapılan bal hasadında parsel yanında bulunan kolonilerin 35.43 kg/koloni bal verimine sahip olmalarına karşılık, kontrol kolonilerinin 37.11 kg/koloni bal verimine sahip oldukları saptanmıştır. Bu açıdan araştırmada kullanılan koloni gruplarının bal verimlerine bakıldığında yavrulu alan ve ergin arı gelişimine koşut olarak bir verim elde edildiği görülmektedir. Çizelge 4.14. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarının Ortalama Bal Verimi (kg/koloni). X±Sx n Değişim Aralığı CV Parsel 35.43±2.71 7 31.47-43.46 24.25 Kontrol 37.11±3.10 8 18.79-46.39 13.27 Gruplar 118 50 Bal Verim i (kg/koloni) 40 30 20 10 0 Parsel Kontrol Koloni Grupları Şekil 4.12. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arı Kolonisi Gruplarının Bal Verimlerinin Değişimi. Koloni gruplarının bal verimi değerlerine uygulanan t-testi sonucunda arı kolonisi grupları arasındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Önemli bir başarı ölçütü olarak görülen kolonilerin bal verimi (Sanford, 1988) üzerine koloninin genetik yapısı etkili olduğu kadar çevresel faktörlerin de etkisi bulunmaktadır. Yavrulu alan gelişimine bağlı olarak gelişen ve değişen ergin arı gelişiminin koloninin topladığı bal miktarı üzerine etkisi bulunmaktadır. Doğaroğlu (1981) ile Doğaroğlu ve ark (1992)’nın ergin arı gelişiminin bal verimi ile pozitif ilişkisi olduğu görüşü bu çalışmada görülmektedir. Arıotu parseli kenarına konulan kolonilerde ortalama 17.72 ad/koloni ergin arı gelişimi ile 35.43 kg/koloni bal verimi elde edilirken; 18.58 ad/koloni ergin arı gelişimi sağlanan kontrol kolonilerinde 37.11 kg/koloni bal verimi gerçekleşmiştir. Bu durum, Genç (1990)’in koloni populasyon gelişiminde sağlanacak artışla, bal veriminin önemli düzeyde etkileneceği; Budak (1992)’ın bal veriminin yavrulu alan gelişiminden ziyade arılı çerçeve sayısına bağlı olduğu ve aralarında r=+0.551 düzeyinde bir ilişkinin bulunduğu, Güler (1995)’in ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.918, Akyol (1998)’un ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.85 düzeyinde var 119 olan ilişkiden dolayı artabileceği, Kaftanoğlu ve ark (1992)’nın kolonilerin bal verimi üzerine koloni populasyonunun gelişme hızının en önde gelen etkili bir etmen olduğu bildirişleri ile uyum içerisinde görülmektedir. Sonuç olarak araştırmanın birinci yılında kolonilerin ergin arı gelişimi üzerine etki eden iç ve dış etmenler bal verimi üzerine de etkili olmuştur. 4.1.10. Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler Çukurova Bölgesi gerek bitki gerekse böcek varlığı açısından büyük bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Araştırmada arıotu çiçeklerinden yararlanan böceklerin dönemler ve saatlere göre bal arısı ve takımlar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.15’de, arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı ile diğer böceklerin dönemlere bağlı değişimi Şekil 4.13’te, arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı ile diğer böceklerin saatlere bağlı değişimi Şekil 4.14’te verilmektedir. Çizelge 4.15 ile Şekil 4.13 ve 4.14’ten görüldüğü gibi, arıotu üzerinde bal arıları yoğun bir şekilde tarlacılık etkinliğinde bulunmaktadırlar. Ayrıca bal arısı dışında Diptera takımına ait böceklerin de arıotundan yoğun bir şekilde yararlandıkları saptanmıştır. Dönemlere göre arıotunda çiçeklenmenin artmasına ve azalmasına paralel olarak bal arısı sayısında da bir artma ve azalma olduğu belirgin bir şekilde görülmektedir. Bal arılarının günün her saatinde yoğun tarlacılık faaliyetinde bulunmasına karşılık diğer böceklerin sabahın erken saatlerinde daha çok tarlacılık yaptıkları, öğleden sonra azalma gösterdikleri belirlenmiştir. Arıotunun çiçeklenme süresince saat 10:00’da yakalanan 259 bal arısı dışında, 87 Diptera, 10 Coleoptera ve 4 Hymenoptera; saat 12:00’de 252 bal arısı dışında, 1 Homoptera, 32 Diptera, 7 Coleoptera ve 1 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmasına karşılık; saat 14:00’te 291 bal arısı dışında, 1 Homoptera, 33 Diptera, 3 Coleoptera ve 4 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Tüm dönemler boyunca arıotu üzerinde toplam 802 bal arısı yanında, 2 Homoptera, 152 Diptera, 20 Coleoptera ve 9 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. 120 Çizelge 4.15. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Takımlar Tarih Saat Bal Arısı Homoptera Diptera Coleoptera 2 14:00 10 17 1 1 10:00 12:00 5 16 14:00 14 10 10:00 85 20 3 12:00 114 7 3 14:00 75 14 1 10:00 107 31 5 12:00 51 4 1 14:00 138 7 10:00 53 9 12:00 63 3 14:00 45 10:00 10 5 12:00 10 1 14:00 9 1 10:00 259 87 10 4 12:00 252 1 32 7 1 14:00 291 1 33 3 4 Genel 802 2 152 20 9 Toplam 13/04/2000 1 21/04/2000 9 27/04/2000 12:00 04/05/2000 3 10:00 11/05/2000 5 Hymenoptera 18/05/2000 4 Diğer 1 1 1 2 1 1 1 2 1 1 121 Bal Arısı Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) 350 Diğer Böcekler 300 250 200 150 100 50 0 13/04/2000 21/04/2000 27/04/2000 04/05/2000 11/05/2000 18/05/2000 Ölçüm Tarihleri Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) Şekil 4.13. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi. Bal Arısı 350 Diğer Böcekler 300 250 200 150 100 50 0 10:00 12:00 14:00 Ölçüm Saatleri Şekil 4.14. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi. 122 Araştırmanın birinci yılında arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait diğer böceklerin dönemler ve saatlere göre familyalar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.16’da verilmektedir. Çizelge 4.16. Araştırmanın 1. Yılında (1999-2000) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Tarih Tür Sayısı Toplam Lasioglossom skovikovi Per. 3 3 Halictus marginatus Br. 1 2 Polistes gallicus L. 1 12:00 Anthophoridae Eucera nitidiventris Mars. 1 1 14:00 Anthophoridae Eucera tuberulata F. 1 1 14:00 Anthophoridae Eucera nigrifacies Lep. 1 1 10:00 Anthophoridae Eucera nigrifacies Lep. 1 1 Saat Familya 10:00 Halictidae 13/04/2000 12:00 14:00 10:00 12:00 27/04/2000 14:00 Halictidae Vespidae 10:00 04/05/2000 10:00 11/05/2000 18/05/2000 12:00 12:00 14:00 Çizelge 4.16'nın incelenmesinden, araştırmanın birinci yılında arıotu üzerinde bal arısı dışında Hymenoptera takımına ait toplam 9 adet böceğin yakalandığı ve 4’ünün Anthophoridae, 4’ünün Halictidae ve 1’inin Vespidae familyasına ait olduğu belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında arıotu üzerinde birinci yılda 123 %81.42 bal arısı, %0.20 Homoptera, %15.44 Diptera, %2.03 Coleoptera ve %0.91 Hymenoptera takımına ait diğer böceklerin tarlacılık yaptığı saptanmıştır. Gün içerisinde ele alınan saatler açısından tüm dönemler dikkate alındığında, saat 10:00’da %71.94 bal arısı, %24.17 Diptera, %2.78 Coleoptera ve %1.11 diğer Hymenoptera; saat 12:00’de %86.00 bal arısı, %0.34 Homoptera, %10.93 Diptera, %2.38 Coleoptera ve %0.35 diğer Hymenoptera; saat 14:00’te %87.65 bal arısı, %0.30 Homoptera, %9.94 Diptera, %0.90 Coleoptera ve %1.21 diğer Hymenoptera takımına ait böceklerin tarlacılık yaptığı belirlenmiştir. Arıotu çiçeklerinden yararlanan toplam bal arısı ve diğer böcek sayılarına ayrı ayrı uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda, saatler bakımından aralarındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu, dönemler bakımından ise P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Bal arısı ve diğer böceklerin sayıldığı dönem ortalamalarına uygulanan ÇKT sonucunda, 27/04/2000 tarihli üçüncü dönem ve 04/05/2000 tarihli dördüncü dönem I. grubu oluştururken, 11/05/2000 tarihli beşinci dönem II. grubu, 24/04/2000 tarihli ikinci dönem, 18/05/2000 tarihli altıncı dönem ve 13/04/2000 tarihli birinci dönemi III. grupta yer almışlardır. Bal arısı ve diğer böcekler şeklinde düzenlenen verilere uygulanan MannWhitney U Testi sonucunda arıotu üzerinde tarlacılık etkinliği bakımından aralarındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Bu çalışmadan elde edilen bal arısı sayısı değeri, gerek parsel kenarına koloni konulması gerekse doğada var olan polinatörlerin sürekli olarak azalmaları nedeniyle oldukça yüksek bulunmuştur. Bu nedenden doğada bulunan Hymenoptera takımına ait böceklerin, bitkilerin polinasyonunda çok önemli görevleri olmakla birlikte (Bohart, 1952) bal arısının bu takım içerindeki önemi ortaya çıkmıştır. Ayrıca bal arısı sayısı bakımından elde edilen değer oldukça yüksek olmakla birlikte, yapılan gözlemlerde arıotu parselinde çok az miktarda bombus arısına rastlanmıştır. Bu çalışmada elde edilen bal arısı ve bombus arısı sayısı değerleri ile Williams ve Christian (1991) ile Poulsen (1973)'in bildirdiği değerler uyumsuzluk içerisinde bulunmaktadır. Bu durum bombus arılarının Çukurova Bölgesinde uygulanan yoğun tarım ve tarımsal mücadele ilacı kullanımı nedeniyle yetersiz düzeyde olduğunu, her 124 geçen gün populasyonlarının azaldığını ve polinasyonda önemli düzeyde etkin bir rol oynamadıklarını göstermektedir. Arıotu üzerinde tarlacılık yapan bal arısı ve diğer böceklerin tarlacı sayılarındaki artış; Poulsen (1973) ve Collison (1977)’un bildirişlerine uygun olarak bitkilerin besin kaynağı sunumuna paralel olarak ortaya çıktığını ve çiçeklenme süresince çiçek sayısının artış ve azalışına paralel olarak tarlacılık yoğunluğuna sahip olduklarını göstermektedir. Arıotu üzerinde tarlacılık yapan arıların %60’ının bal arısı olmasına karşılık, %33 düzeyinde bombus arısı tarlacılığı olduğunu bildiren Zandigiacomo ve ark (1992) ile çekici konumda olduğundan dolayı arıotunun bombus arıları tarafından ziyaret edildiğini bildiren Patten ve ark (1993)’nın bulguları ile de uyum sağlamamaktadır. Yine Becker ve Hedtke (1995) tarafından yapılan arı merası oluşturma çalışmasında da belirtildiği gibi tarlacılık yapan böceklerin %75’inin bal arısı ve %14.2’sinin bombus arısı olduğu, bu karışım içerisinde en çok ziyaret edilen bitkinin ise arıotu olduğu bildirişi ile de uyum sağlanamamıştır. Ancak Kahl (1996)’ın arıotunun böcekleri çekme özelliği olduğu ve özellikle Syrphidae familyasına ait böcekleri çekmek amacıyla kullanıldığı bildirişi ile uyum sağlanmıştır. Bu konuda Buchmann ve Van de Water (1998)’ın polinasyonda kullanılan arılardan olan Osmia arı kolonileri yakınında çekici özelliği nedeniyle arıotu ekili parsel bulunmaması gerektiği bildirişini de bu çalışmada elde edilen değerler desteklemektedir. Arazide yapılan gözlemlerde bal arıları veya diğer böceklerin tarlacılık yaptıkları sırada, Free ve ark (1975) ile Free (1992)’nin bildirişlerinin aksine, aynı çiçek üzerinde tarlacılık yaptıkları ve birbirlerini uzaklaştırıcı faaliyette bulunmadıkları, çiçeğin üzerinde besin toplama faaliyetini bitiren böceğin, diğeri tarlacılığa devam ederken başka çiçeğe uçtuğu gözlenmiştir. Elma ağaçlarındaki polinatörleri saptamak amacıyla Özbek (1978)’in yapmış olduğu çalışmada Halictidae familyasına ait arıların yoğun olarak tarlacılık yapmalarından farklı olarak, bu çalışmada sayıları az da olsa Halictidae familyasına ait arıların arıotunda da tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. Bu duruma diğer böceklerin arıotu dışındaki diğer besin kaynaklarını tercih etmesinin etkisinin olabileceği gibi, Williams ve ark (1991) ile Oliveria (1997)’nın bildirişlerine paralel olarak bu 125 familyaya ait arıların bölgede yeterli düzeyde olmadıkları veya azaldıkları da söylenebilir. Ancak Çukurova Bölgesinde yoğun pestisit kullanımı nedeniyle böcek populasyonunun azalmakta olduğu, Erzurum koşullarında Özbek (1978)'in yaptığı çalışma ile karşılaştırıldığında görülmektedir. Zira araştırmanın birinci yılında toplam 802 bal arısı yakalanmasına karşılık bal arısı dışında Hymenoptera takımına ait toplam 9 arı yakalanmış olması ve bunların da sadece 4’ünün Halictidae familyasına ait olması bu durumu net olarak ortaya koymaktadır. Böceklerin arıotu çiçeklerine yoğun ilgi göstermelerinin temelinde bu bitkinin yoğun çiçeğe sahip olması yanında çekici ve hissedilebilir düzeyde bir kokuya sahip olması olumlu etkide bulunmaktadır. Erickson (1983), Estes ve ark (1983) ile Currie ve ark (1990)’nın bildirişleriyle uyumlu olarak, bu çalışmada da bal arısı ve diğer böceklerin tarlacılık için arıotunu tercih ettikleri saptanmıştır. Arıotu üzerinde tüm ölçüm dönemlerinde toplam 802 bal arısı ve 183 adet diğer böcekler yakalanmakla birlikte aralarında net bir şekilde yarış olmadığı hepsinin birbirinden bağımsız tarlacılık yaptıkları, Bawa (1983) ile Dewenter ve Tscharntke (2000)’nin bildirişleriyle uyumlu bulunmuştur. Ayrıca arıotu üzerinde bal arısı ve diğer böceklerin belirgin bir düzeyde yarış yapmadıkları Bauer ve Engels (1992)’in bildirişiyle de uyum içerisinde bulunmuştur. Ayrıca Diptera başta olmak üzere diğer takımlara ait böceklerin de arıotu üzerinde tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. Diptera takımına ait böceklerin arıotu üzerinde yoğun tarlacılık yapmaları bu konuda çalışma yapmış olan Colley ve Luna (2000) tarafından da desteklenmektedir. Sonuç olarak arıotunun çiçeklenme süresinin erken ilkbaharda başlaması ve fazla çiçeğe sahip olması nedeniyle bal arısı dışındaki böceklere de besin kaynağı sağladığı belirlenmiştir. Bunun yanında arıotunun yaban yaşamına olan katkısının, korunga bitkisinde olduğu gibi, ekonomik değerinden çok fazla olacağı da göz ardı edilmemelidir (Özbek, 1996). Çukurova Bölgesinde arıotunun nektar ve poleninden bal arıları yanında pek çok böceğin yararlandığı saptanmış olup bu bitkinin ekiminin yaygınlaşmasıyla erken ilkbahar döneminde böcek populasyonlarına hazır besin kaynağı olabilecek ve populasyonların sürekliliği başta olmak üzere biyoçeşitliliğe olumlu katkı sağlayabilecek bir bitki konumunda olduğu görülmektedir. 126 4.2. İkinci Yıl (2000-2001) Bulguları 4.2.1. Bitkilerinin Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı 4.2.1.1. Yemlik Kolzanın Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı Bal arıları açısından çiçekli bitkilerin yetiştiriciliğinin önemi doğal bitki populasyonlarının yok olmasına paralel olarak her geçen gün artmakta, yemlik kolza ve arıotunun bu bakımdan yetiştiriciliği önem kazanmaktadır. Araştırmanın ikinci yılında çiçeklenme süresince yemlik kolzada açan ortalama çiçek sayısı Çizelge 4.17’de verilmiştir. Çizelge 4.17. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2). 2 Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m ) Dönemler 27/02/2001 781.00±50.59 e 02/03/2001 1676.33±120.40 d 06/03/2001 3417.33±65.28 c 13/03/2001 4946.33±155.45 b 18/03/2001 5658.33±110.43 a 22/03/2001 3508.67±158.31 c 27/03/2001 703.00±81.93 e X±Sx 2955.85±111.11 Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolzada ilk çiçeklenme 12/02/2001 tarihinde başlamış, 30/03/2001 tarihinde bitmiş ve çiçekte kalma süresi toplam olarak 47 gün sürmüştür. Bal arılarının kışlama döneminden çıkışına rastlayan şubat ayı içerisinde yemlik kolzanın çiçeklenmeye başlaması ile birlikte geçen zaman içerisinde mart ayı ortasına kadar çiçeklenme gittikçe artmış, bitkinin çiçeklenme süresini tamamlamasına koşut olarak da birim alandaki çiçek sayısında azalma başlamıştır. 127 Yemlik kolzanın çiçeklenme başlangıcında 27/02/2001 tarihinde yapılan ilk sayımda 781.00 ad/m2 olan çiçek sayısı, en üst düzeyde çiçeklenmenin olduğu 18/03/2001 tarihinde 5658.33 ad/m2 olarak gerçekleşmiştir. Çiçeklenmenin sonuna doğru ise çiçek sayısı hızla azalmaya başlamış ve en son ölçüm döneminde (27/03/2001) 703.00 ad/m2 olarak saptanmıştır. Yemlik kolza, sarı renkte çiçek açmakta, gün içerisinde açılan çiçeklerin büyük bir kısmının açılması öğle saatlerine kadar sürmekte ve bu saatten sonra daha az çiçeğin açtığı belirlenmiştir. Dönemlere bağlı olarak saptanan yemlik kolzadaki açan çiçek sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda ölçüm dönemleri bakımından çiçek sayıları arasındaki farkın istatistiki olarak P<0.01 düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir. Yemlik kolzaya ait ortalama çiçek sayılarına uygulanan ÇKT sonucunda; çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 18/03/2001 tarihli ölçüm dönemi I. grubu, 13/03/2001 tarihinde yapılan dördüncü ölçüm dönemi II. grubu, 06/03/2001 ve 22/03/2001 tarihlerindeki üçüncü ve altıncı ölçüm dönemleri III. grubu, 02/03/2001 tarihinde yapılan ikinci ölçüm dönemi IV. grubu oluştururken, 27/02/2001 ve 27/03/2001 tarihlerinde yapılan birinci ve yedinci ölçüm dönemleri V. grubu oluşturmuştur. Yemlik kolzada ilk çiçeklenmenin 12/02/2001 tarihinde başlaması ve 30/03/2001 tarihinde bitmiş olmasına bağlı olarak çiçeklenmenin toplam olarak 47 gün sürmüş olması, McGregor (1976)'un kolzada çiçeklenmenin 22-45 gün arasında sürdüğü ve Goltz (1987)’un 40-60 gün arasında çiçekte kaldığı bildirişleri ile uyumlu bulunmuştur. Ancak çiçeklenme tarihleri olarak, Kırıcı ve Özgüven (1995)'in yaptığı çalışmada birinci yılda 10/25 Nisan-19/26 Mayıs tarihleri arasında çiçeklendiği, Baydar ve Yüce (1996)'nin mart sonu-nisan sonu arasında çiçeklendiği ile Tansı ve ark (1999)'nın mart ortası-nisan sonu arasında çiçeklendiği bildirişlerinden farklı bulunmuştur. Bu duruma farklı ekim tarihleri başta olmak üzere, yıllara göre değişken bir yapı gösteren bölge ikliminin etkide bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu durum Muzaffar ve Ahmad (1991)’in bildirişinde olduğu gibi kolzanın farklı iklimli yerlerde farklı tarihlerde çiçekleneceği bildirişi ile de uyumlu bulunmuştur. Araştırmada yemlik kolzada birim alanda, önceki yıllarda Tansı ve ark (1999) 128 tarafından bildirilen sonuçlardan (185, 206 ve 136 ad/m2) oldukça yüksek düzeyde çiçek bulunduğu saptanmıştır. Çiçek sayısının bu çalışmada oldukça yüksek olması, yemlik kolzanın ekim zamanı ve yetiştirme teknikleri başta olmak üzere çevresel koşullardan önemli düzeyde etkilendiğini göstermektedir. Sonuç olarak yemlik kolzanın bölge koşullarında yüksek çiçeklenme yoğunluğuna sahip olduğu, ancak Bölgenin iklim koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebileceği belirlenmiştir. 4.2.1.2. Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısı Araştırmanın ikinci yılında çiçeklenme süresince arıotunda açan ortalama çiçek sayısı Çizelge 4.18’de verilmiştir. Çizelge 4.18. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m2). Dönemler 2 Ortalama Çiçek Sayısı (ad/m ) 18/03/2001 90.67±18.94 f 22/03/2001 414.33±50.08 e 27/03/2001 2987.33±100.95 c 05/04/2001 10333.00±188.58 a 13/04/2001 4308.67±131.29 b 17/04/2001 1299.66±84.14 d X±Sx 3238.94±95.40 Araştırmanın ikinci yılında arıotunda ilk çiçeklenme 11/03/2001 tarihinde başlamış, 17/04/2001 tarihinde bitmiş ve çiçekte kalma süresi 38 gün sürmüştür. Arıotundaki çiçeklenme nisan ayı başına kadar gittikçe artmış ve bu dönemden sonra hızla azalmaya başlamıştır. Arıotunun çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde yapılan ilk sayımda 90.67 ad/m2 olan çiçek sayısı, en üst düzeyde çiçeklenmenin olduğu 129 05/04/2001 tarihinde 10.333.00 ad/m2 olarak gerçekleşmiştir. Çiçeklenmenin sonuna doğru ise çiçek sayısı hızla azalmaya başlamış ve en son ölçüm döneminde (17/04/2001) 1299.66 ad/m2 olarak saptanmıştır. Arıotu, eflatun renkte çiçek açmakta ve sabahın erken saatlerinde çiçek açma olayı başlamakta, gün içerisinde açma işlemi sürmekte, fakat akşama kadar azalan bir şekilde devam etmektedir. Ayrıca arıotu nektarının yemlik kolza nektarından oldukça fark edilebilir düzeyde koku yaydığı ve bal arıları üzerinde çekici bir etki gösterdiği gözlenmiştir. Dönemlere bağlı olarak saptanan arıotundaki çiçek sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda ölçüm dönemleri bakımından çiçek sayıları arasındaki farkın istatistiki olarak P<0.01 düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir. Arıotuna ait ortalama çiçek sayılarına uygulanan ÇKT sonucunda; çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 05/04/2001 tarihinde yapılan dördüncü ölçüm dönemi I. grubu, 13/04/2001 tarihinde yapılan beşinci ölçüm dönemi II. grubu, 27/03/2001 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi III. grubu, 17/04/2001 tarihinde yapılan ölçüm IV. grubu oluştururken 22/03/2001 ve 18/03/2001 tarihlerinde yapılan ölçümler sırasıyla V. ve VI. grupta yer almışlardır. Çiçeklenme başlangıç ve bitiş tarihi bakımından arıotu önceden bu konuda yapılmış olan çalışmalarla karşılaştırıldığında Sağlamtimur ve Baytekin (1988), Tansı ve ark (1996) ile Tansı ve ark (1999)'nın bildirişleriyle uyumlu, Kumova ve ark (2001) ile Korkmaz ve Kumova (1998)'nın bildirişleri ile nispeten uyumlu, Yıldız (1999)'ın bildirişi ile farklı bulunmuştur. Çiçeklenme başlangıç ve bitiş tarihleri ile çiçeklenme süreleri arasında ortaya çıkan bu farklılığa arıotunun farklı tarihlerde ekim yapılmasının etkili olmasının yanında, Çukurova Bölgesinde yıllara bağlı olarak iklimsel koşulların farklılığının önemli düzeyde etkili olduğu görülmektedir. Özellikle hava sıcaklığının artmasına bağlı olarak arıotunda çiçeklenme süresi olumsuz etkilenmekte ve çiçeklenme kısa sürede bitmektedir. Çiçek sayısı bakımından arıotu bölgede önceden bu konuda yapılmış olan çalışmalarla karşılaştırıldığında; Tansı ve ark (1996)'nın çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu döneme ait 5950, 6216, 4733, 8933 ve 9250 ad/m2 değerleri ile Kumova ve ark (2001)’nın 1077.60, 971.10 ve 1021.10 ad/m2 bildirişlerinden oldukça yüksek bulunmuştur. Çiçek sayısı bakımından araştırmada elde edilen 130 değerler, İngiltere koşullarında Williams ve Christian (1991) tarafından bildirilen değerlerden de oldukça yüksek ve farklı olarak belirlenmiştir. Çiçek sayıları arasındaki farklılığa bitkinin yetiştiriciliğinin yapıldığı bölge ile ikliminin önemli düzeyde etkili olduğu, ayrıca önceki çalışmalarda aynı gün içerisinde açan çiçeklerin veya çiçek salkımlarının sayılmasının yanında, bu çalışmada ölçüm döneminde açan çiçeklerin sayılmasının etkili olduğu görülmüştür. Sonuç olarak Çukurova koşullarında yetiştiriciliği yapılan arıotunun yıllara ve ekim zamanına bağlı olarak oldukça yüksek düzeyde çiçek yoğunluğuna sahip olduğu belirlenmiştir. 4.2.1.3. Yemlik Kolza ve Arıotunun Çiçeklenme Fenolojisi ve Çiçek Sayısının Karşılaştırılması Araştırmanın ikinci yılında çiçeklenme süresince yemlik kolza ve arıotunda açan çiçek sayısının dönemlere göre değişimi Şekil 4.15’te verilmiştir. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolzada ilk çiçeklenmenin 12/02/2001 tarihinde başlaması, arıotunda 17/04/2001 tarihinde bitmiş olması sonucunda, her iki bitkinin bal arılarına besin kaynağı sağladığı çiçeklenme süresi toplam 65 gün olarak gerçekleşmiştir. Yemlik Kolzada çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde aynı alanda bulunan arıotunda çiçeklenmeye başlamış ve parsellerde oluşan çiçeklenmede herhangi bir kesinti yaşanmamıştır. Arıotundaki çiçeklenme nisan ayı başına kadar gittikçe artmış ve bu dönemden sonra hızla azalmaya başlamıştır. Yemlik kolzada en üst düzeyde çiçeklenmenin olduğu 18/03/2001 tarihinde 5658.33 ad/m2 çiçek belirlenirken arıotunda en üst düzeyde çiçeklenmenin olduğu 05/04/2001 tarihinde bu değer 10333.00 ad/m2 olmuştur. Her iki bitkinin çiçeklenme dönemlerinin birbirini izlemesi nedeniyle yaklaşık 2 ay süreyle bal arıları için herhangi bir besin kaynağı kesintisi olmamıştır. Bal arıları da her iki bitkinin aynı alanda çiçeklenmesine bağlı olarak bu bitkilerden nektar ve polen kaynağı olarak yararlanmışlardır. 131 11000 10000 Çiçek Sayısı (ad/m ²) 9000 Yemlik Kolza Arıotu 8000 7000 6000 5000 4000 3000 2000 1000 0 27.02.2001 06.03.2001 13.03.2001 20.03.2001 27.03.2001 03.04.2001 10.04.2001 17.04.2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.15. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza ve Arıotunda Çiçeklenme Süresince Açan Çiçek Sayısının Dönemlere Göre Değişimi. Sonuç olarak yemlik kolza ve arıotunda çiçeklenme fenolojisine ait değerlerin iklimsel koşullar ve ekim tarihi tarafından önemli düzeyde etkilendiği ve bitkinin bal arıları için önemini ve değerini de bu koşulların belirlediği saptanmıştır. 4.2.2. Bitkilerin Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi 4.2.2.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi Nektar Miktarı Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçeklerinde nektar miktarının dönemler ve saatlere göre dağılımı Çizelge 4.19’da, yemlik kolza çiçeklerinde nektar miktarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.16’da verilmiştir. 132 Çizelge 4.19. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 13:00 16:00 27/02/2001 0.24 0.31 0.52 0.35±0.08 02/03/2001 0.21 0.36 0.90 0.49±0.08 06/03/2001 0.85 0.97 0.37 0.73±0.11 18/03/2001 0.00 0.75 0.81 0.52±0.06 22/03/2001 0.21 0.81 0.75 0.59±0.09 27/03/2001 0.04 0.39 0.35 0.26±0.07 X±Sx 0.25±0.02 0.59±0.01 0.61±0.09 0.49±0.07 1,20 10:00 13:00 16:00 Nektar Miktarı (m g/çiçek/gün) 1,00 0,80 0,60 0,40 0,20 0,00 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.16. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Yemlik kolza çiçeklerinde nektar miktarının saptanması amacıyla yapılan çalışma sonucunda yemlik kolza çiçeklerinin nektar salgılama yönünden çiçeklenme süresince düzenli bir yapı izlediği ve gün içerisinde fazla değişkenlik göstermediği saptanmıştır. Ancak çiçeklenme başında saat 16:00’da yapılan örneklemelerde nispeten farklılık görülmekle birlikte çiçeklenmenin ikinci yarısında saat 10:00’da 133 yapılan ölçümlerde çiçeklerdeki nektar miktarında düşme görülmüştür. Ayrıca çiçeklenme başında ve sonunda çiçek başına nektar miktarı çiçeklenme ortasına göre oldukça düşük bulunmuştur. Yemlik kolzada çiçeklenme başında yapılan ilk ölçümde (27/02/2001) nektar miktarı saat 10:00’da 0.24 mg/çiçek/gün, saat 13:00’te 0.31 mg/çiçek/gün ve saat 16:00’da 0.52 mg/çiçek/gün olarak saptanmıştır. Çiçeklenmenin ortasına doğru çiçek başına düşen nektar miktarı artış göstermiş ve 06/03/2001 tarihindeki ölçümde aynı saatlerde sırasıyla 0.85 mg/çiçek/gün, 0.97 mg/çiçek/gün ve 0.37 mg/çiçek/gün olarak gerçekleşmiştir. Saatler dikkate alındığında nektar miktarının saat 10:00’da yapılan ölçümlerde 0.25 mg/çiçek/gün, saat 13:00 ve saat 16:00’da yapılan ölçümlerde sırasıyla 0.59 mg/çiçek/gün ve 0.61 mg/çiçek/gün olduğu belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında yemlik kolza çiçeklerinde ortalama 0.49 mg/çiçek/gün nektar üretildiği, yemlik kolzada nektar miktarının gün ve saate bağlı olarak 0.04-0.97 mg/çiçek/gün arasında değişkenlik gösterdiği saptanmıştır. Yemlik kolzada tüm çiçeklenme süresince toplam 9.682.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde saptanan 0.49 mg/çiçek/gün nektar miktarına bağlı olarak yemlik kolza parselinin 4.74 kg/da nektar potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinin salgıladığı nektar miktarı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda çiçeklerin nektar verimi üzerine ölçüm dönemleri ve saatlerin etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Yemlik kolza çiçeklerinden elde edilen 0.49 mg/çiçek/gün nektar değeri; McGregor (1976)’un Belozerova (1960)’dan bildirmiş olduğu değerler (2.32 mg/çiçek/gün) ile Pierre ve ark (1999)’nın bildirdiği değerlerden (0.7-6 mg/çiçek/gün) oldukça düşük, Szabo (1982)’nun bildirdiği değerden (0.348 mg/çiçek/gün) yüksek olarak saptanmıştır. Ayrıca Szabo (1985)'nun 0.452 mg/çiçek/gün, Öder (1993)'in 0.03-2.10 mg/çiçek/gün ve Anonymous (2000)’un 0.45 mg/çiçek/gün bildirişleri ile tam bir uyum içerisinde olduğu belirlenmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinin öğle saatlerinde daha fazla nektar salgılaması Mesquida ve ark (1993) bildirişleri ile uyumlu bulunmamıştır. Ancak Pernal ve Currie (1998)’nin bildirişinde belirttiği gibi nektar kuru madde düzeyinin öğle 134 saatlerinde ve sonrasında arttığı bildirişine paralel olarak nektar miktarının da arttığı saptanmıştır. Yemlik kolzanın nektar potansiyeli olarak belirlenen 4.74 kg/da değerinin Delaplane ve Mayer (2000)’in 10-50 kg/da bildirişleri ile uyum sağlamaması yanında Koltowski (2000)'nin kolza nektarının değişkenlik gösterdiği bildirişi ile uyumlu bulunmuştur. Bu duruma bitkinin yetiştirilen çeşit veya varyetesi başta olmak üzere, yetiştirilme şekli ile ortamının etkide bulunduğu düşünülmektedir (Root, 1972; Shuel, 1975; Morse ve Hooper, 1985; Tew, 1998). Sonuç olarak yemlik kolzanın Çukurova koşullarında nektar miktarı bakımından bal arıları için besin kaynağı olduğu, fakat bölge ikliminin değişken yapısına bağlı olarak nektar miktarında da değişim olduğu ve II. Sınıf nektarlı bitkiler sınıfında yer aldığı belirlenmiştir. Nektar Kuru Madde Düzeyi Elde edilen yemlik kolza nektar örneklerinde ağırlık miktarı saptandıktan sonra kuru madde düzeyi ve gün içerisindeki değişimleri saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyi Çizelge 4.20’de, yemlik kolza çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyinin dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.17’de verilmiştir Çizelge 4.20. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyi (%). Ölçüm Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 13:00 16:00 27/02/2001 22.00 17.00 22.00 20.33±1.67 02/03/2001 0.00 30.20 25.20 18.46±1.34 06/03/2001 13.80 14.80 13.00 13.86±0.52 18/03/2001 0.00 17.20 19.00 12.06±1.05 22/03/2001 17.40 16.80 17.00 17.06±0.17 27/03/2001 16.00 14.00 13.50 14.50±0.76 X±Sx 11.53±1.80 18.33±2.43 18.28±1.95 16.05±1.72 135 35 10:00 13:00 16:00 Kuru Madde Miktarı (%) 30 25 20 15 10 5 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.17. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Yemlik kolza çiçeklerinde nektar kuru madde düzeyi 02/03/2001 tarihinde yapılan ölçümde %30.2 düzeyine ulaşmakla birlikte, çiçeklenme ilerledikçe azalmaya başlamıştır. Tüm dönemler süresince yemlik kolza çiçeklerinde kuru madde düzeyi %13.5-30.2 arasında değişim göstermiş, yemlik kolzanın genel olarak %16.05 düzeyinde kuru madde içeren nektara sahip olduğu belirlenmiştir. Yemlik kolzada 22/02/2001 tarihinde yapılan ölçümlerde saat 10:00’da %22.00, saat 13:00’de %17.00 olan nektar kuru madde düzeyi saat 16:00’da %22.00 olarak gerçekleşmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinde nektar kuru madde düzeyi tüm dönemler boyunca gittikçe azalan bir yapı göstermiş ve saatler dikkate alındığında nektar kuru madde düzeyi aynı saatlerde sırasıyla %11.53, %18.33 ve %18.28 olarak belirlenmiştir. Ancak bazı ölçüm dönemlerinde yemlik kolzanın kuru madde içermeyen nektar salgıladığı belirlenmiş olup bunun nedeni anlaşılamamıştır. Yemlik kolza çiçeklerinin nektar kuru madde düzeyi değerlerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda nektar kuru madde düzeyine ölçüm dönemleri ve saatlerin etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. 136 Yemlik kolza çiçeklerinde tüm dönemler dikkate alındığında üretilen ortalama %16.05 nektar kuru madde düzeyi, Robinson ve Oertel (1975)'in %35.7, Szabo (1982)'nun %38.7, Szabo (1985)'nun %29.8 ve Anonymous (2000)'un %29.8 olarak bildirdiği değerlerden farklı olarak oldukça düşük bir düzeyde kalmıştır. Ancak bu sonuç Crane ve ark (1984)’nın bildirmiş olduğu %21.8 değeri ile nispeten uyumlu bulunmuştur. Nektar kuru madde düzeyinin diğer çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da oldukça değişken bir yapı göstermesi bitkilerin ait olduğu varyete veya tür başta olmak üzere ekiminin yapıldığı alanın toprak yapısı, gübreleme, sulama gibi kültürel çalışmaların etkisi altında kaldığını; Çukurova Bölgesinde ay ve gün içerisinde hava koşullarının büyük bir değişkenlik göstermesine paralel olarak nektar miktarı yanında, nektar kuru madde düzeyinin de etkilendiğini göstermektedir (Simidchiev, 1973; Öder, 1994). Sonuçta yemlik kolza çiçeklerinin Çukurova koşullarında iklim başta olmak üzere çevresel koşulların etkisi altında değişken miktarda nektar kuru madde düzeyine sahip nektar salgısında bulunduğu belirlenmiştir. 4.2.2.2. Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarı ve Nektar Kuru Madde Düzeyi Nektar Miktarı Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçeklerinde nektar miktarının dönemler ve saatlere göre dağılımı Çizelge 4.21’de, arıotu çiçeklerinde nektar miktarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.18’de verilmiştir. Arıotunda çiçeklenme süresince iklimsel verilerin değişkenlik göstermesine bağlı olarak gün içerisinde çiçekteki nektar miktarı sürekli olarak değişkenlik göstermiştir. Ancak saat 10:00’da yapılan ölçümlerde arıotunda nektar miktarının diğer saatlere göre daha az olduğu, saat 13:00’te yapılan ölçümlerde nispeten daha üst düzeyde olduğu saptanmıştır. Çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde 137 yapılan ilk ölçümde çiçek başına nektar miktarı saat 13:00’te 0.39 mg/çiçek/gün olurken, saat 16:00’da yapılan ölçümde 0.54 mg/çiçek/gün olarak gerçekleşmiştir. Arıotunda nektar miktarı, ölçüm yapılan saatlere göre değerlendirildiğinde; saat 10:00’da yapılan ölçümlerde 0.22 mg/çiçek/gün, saat 13:00 ve saat 16:00’da yapılan ölçümlerde 0.34 mg/çiçek/gün nektar miktarı saptanmıştır. Tüm dönemler dikkate alındığında, arıotunda 0.30 mg/çiçek/gün nektar salgısı yapıldığı belirlenmiştir. Çizelge 4.21. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Dağılımı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 13:00 16:00 18/03/2001 0.00 0.39 0.54 0.31±0.01 22/03/2001 0.31 0.41 0.25 0.32±0.04 27/03/2001 0.40 0.16 0.36 0.30±0.07 05/04/2001 0.18 0.53 0.42 0.37±0.02 13/04/2001 0.17 0.18 0.30 0.21±0.04 17/04/2001 0.30 0.36 0.18 0.28±0.05 X±Sx 0.22±0.09 0.34±0.05 0.34±0.03 0.30±0.03 Nektar Miktarı (m g/çiçek/gün) 0,60 10:00 13:00 16:00 0,50 0,40 0,30 0,20 0,10 0,00 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.18. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. 138 Arıotunda tüm çiçeklenme süresince toplam 26.045.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde nektar miktarının 0.30 mg/çiçek/gün belirlenmesine bağlı olarak, ikinci yılda ekilen arıotu parselinin 7.81 kg/da nektar potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır. Arıotu çiçeklerinin salgıladığı nektar miktarı değerlerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda; çiçeklerin nektar verimi üzerine ölçüm dönemleri ve saatlerin etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Arıotunda ikinci yılda belirlenen 0.30 mg/çiçek/gün nektar değeri, Simidchiev (1972)'in şeftalide (2.173-5.375 mg/çiçek/gün), Simidchiev (1973)'in bademde (1.098-4.353 mg/çiçek/gün) ve Simidchiev (1976)’in ahudududa (3.8-14 mg/çiçek/gün) bildirdiği değerlerden oldukça düşük olmakla birlikte; Crane ve ark (1984)'nın Hansson (1980)’dan arıotu için bildirdiği 0.80-0.85 mg/çiçek/gün değeri, Jaablonski ve Skowrenek (1982)’in arıotu için saptadığı 0.60 mg/çiçek/gün değeri ile Öder (1993)’in arıotu için bildirmiş olduğu 0.69 mg/çiçek/gün değerinden düşük düzeyde olduğu bulunmuştur. Bu duruma, araştırmanın yürütüldüğü Çukurova Bölgesinin iklim koşullarının yıllara göre değişken yapıda olması yanında arıotu ekili alanın her iki yılda da farklı yapıda olmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Arıotunda nektar potansiyeli, bir önceki yıl elde edilen 14.45 kg/da değeri ile karşılaştırıldığında, 7.81 kg/da değerinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu verim düşüklüğünün çevresel koşullar altında büyük oranda değişiklik göstermiş olan (Root, 1972; Shuel, 1975; Morse ve Hooper, 1985; Tew, 1998) çiçek başına nektar miktarı azlığından etkilendiği belirlenmiştir. Sonuç olarak Çukurova koşullarında yetiştirilen arıotu çiçeklerinde nektar miktarının yıllara göre değişiklik gösterdiği ve III. Sınıf nektarlı bitkiler arasında yer aldığı saptanmıştır. Nektar Kuru Madde Düzeyi Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyi Çizelge 4.22’de, arıotu çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyinin dönemler ve saatlere göre değişimi ise Şekil 4.19’da verilmiştir 139 Çizelge 4.22. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyi (%). Ölçüm Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 13:00 16:00 18/03/2001 0.00 16.80 15.00 10.60±1.32 22/03/2001 16.20 18.40 0.00 11.53±1.80 27/03/2001 17.00 23.00 19.00 19.67±1.76 05/04/2001 23.20 29.00 29.10 27.10±1.95 13/04/2001 28.00 27.00 25.00 26.67±0.88 17/04/2001 0.00 21.00 24.20 15.06±1.58 X±Sx 14.06±1.78 22.53±1.95 18.71±1.24 18.43±1.25 35 10:00 13:00 16:00 Kuru Madde Miktarı (%) 30 25 20 15 10 5 0 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.19. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektarda Bulunan Kuru Madde Düzeyinin Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Araştırmanın ikinci yılında arıotunda, çiçeklenme başında düşük olan kuru madde düzeyi çiçeklenme sonuna doğru sıcaklığın artmasıyla birlikte artış göstermiştir. Kuru madde düzeyi, tüm dönemler dikkate alındığında %0.00-29.10 değerleri arasında gerçekleşmiştir. Arıotunda çiçeklenmenin başından ortasına kadar geçen sürede saat 13:00’te yapılan ölçümlerde artış gösteren nektar kuru madde düzeyi çiçeklenme ortası sonrasında azalma göstermiştir. 140 Arıotunda çiçeklenme başında 18/03/2001 tarihinde yapılan ölçümlerde saat 13:00’te %16.80 düzeyinde olan nektar kuru madde düzeyi saat 16:00’da %15.00 olarak gerçekleşmiştir. Arıotu çiçeklerinde nektar kuru madde düzeyi tüm dönemler boyunca değişken bir yapı göstermiş ve tüm dönemler dikkate alındığında nektar kuru madde düzeyi saat 10:00, 13:00 ve 16:00’da sırasıyla %14.06, %22.53 ve %18.71 olarak belirlenmiştir. Arıotunun tüm dönemler boyunca %18.43 düzeyinde kuru madde içeren nektara sahip olduğu saptanmıştır. Bazı dönemlerde nektarın kuru madde içermemesinin nedeni anlaşılamamıştır. Arıotu çiçeklerinde nektarda bulunan kuru madde düzeyine ait değerlere uygulanan istatistiki analiz sonucunda; nektar kuru madde düzeyi üzerine ölçüm dönemleri ve saatlerin etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Arıotunda elde edilen %18.43 kuru madde düzeyinin; Simidchiev (1972)’in şeftali (%16.25-26.94), Simidchiev (1976)’in ahududu çiçeklerinde bildirdiği değerden (%38-59) oldukça düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca Jaablonski ve Skowrenek (1982)’in arıotu çiçekleri için bildirdiği %36.3 değerinden, Crane ve ark (1984)’nın Cirnu (1980)’dan bildirdiği %28 ile Hansson (1980)’dan bildirdiği %4043 değerinden de düşük olarak saptanmıştır. Nektardaki kuru madde düzeyinin değişkenlik göstermesi; bitkinin ait olduğu tür, çeşit veya varyetenin etkide bulunması yanında diğer çevresel faktörlerin de etkili olduğu; Simidchiev (1972)’in nektar salgısı miktarı ile yapısının hava koşullarından önemli düzeyde etkilendiği, Öder (1994)’in nektar yoğunluğunun değişken bir yapı gösterdiği ve bu değişkenliği iklim koşullarının önemli düzeyde etkilediği bildirişi ile tam bir uyum içerisindedir. Çukurova Bölgesinin kısa zaman dilimleri içerisinde oldukça değişken bir yapı gösteren Akdeniz ikliminin etkisinde olması, nektar miktarı ile nektar kuru madde düzeyinin dönemler bazında büyük bir değişkenlik göstermesine önemli düzeyde etkili olmaktadır. Ancak arıotunun, çiçeklenme süresinin sonuna doğru havaların ısınmasına paralel olarak (Adana Meteoroloji Müdürlüğü, 2001) nektar kuru madde düzeyinin arttığı belirlenmiştir. Sonuç olarak arıotunun Bölge koşullarında oldukça değişken yapıda kuru madde düzeyine sahip nektar salgısında bulunduğu belirlenmiştir. 141 4.2.3. Bitkilerin Çiçeklerinde Polen Miktarı 4.2.3.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı Araştırmaya konu olan yemlik kolzanın çiçeklerinde polen miktarına ait değerler Çizelge 4.23’de, polen miktarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.20’de verilmektedir. Çizelge 4.23 ve Şekil 4.20 birlikte incelendiğinde; yemlik kolza çiçeklerinde bulunan polen miktarının, çiçeklenme süresince ölçüm dönemleri ve saatler dikkate alındığında genel olarak değişim gösterdiği görülmektedir. Çiçeklenme başlangıcında 27/02/2001 tarihinde saat 08:00’de alınan polen örneklerinde 0.93 mg/çiçek/gün polen miktarı saptanırken, bu değer saat 12:00 ve saat 16:00’da yapılan ölçümlerde sırasıyla 1.04 mg/çiçek/gün ve 0.85 mg/çiçek/gün olarak gerçekleşmiştir. Çiçeklenmenin ilk günlerinde oldukça yüksek olan polen miktarının sonraki ölçümlerde düşme gösterdiği, ancak çiçeklenmenin ilerlemesiyle birlikte daha durağan bir yapı kazandığı görülmektedir. Sonuç olarak tüm dönemler dikkate alınarak yemlik kolza genel olarak değerlendirildiğinde, saat 08:00’de alınan örneklerde 0.71 mg/çiçek/gün, saat 12:00’de alınan örneklerde 0.75 mg/çiçek/gün, saat 16:00’da alınan örneklerde 0.72 mg/çiçek/gün polen miktarı belirlenmiştir. Genel olarak çiçek başına polen miktarının 0.73 mg/çiçek/gün olduğu, polen miktarının çiçeklenme başlangıcında ve en üst düzeyde çiçeklenme olduğu 22/03/2001 tarihinde artış gösterdiği saptanmıştır. Yemlik kolza çiçeklerinde bulunan polen miktarlarına ait değerlere uygulanan istatistiki analiz sonucunda, yemlik kolza çiçeklerinde bulunan polen miktarı üzerine ölçüm dönemleri, saatler ve dönemxsaat interaksiyonunun etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Yemlik kolzada çiçeklenme süresince toplam 9.682.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde belirlenen 0.73 mg/çiçek/gün polen miktarı dikkate alınarak yemlik kolza parselinin 7.07 kg/da polen potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. 142 Çizelge 4.23. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Ölçüm Saatleri X±Sx Tarihleri 08:00 12:00 16:00 27/02/2001 0.93±0.18 1.04±0.15 0.85±0.07 0.94±0.09 02/03/2001 0.71±0.14 0.73±0.10 0.51±0.13 0.64±0.13 06/03/2001 0.46±0.06 0.88±0.07 0.59±0.14 0.61±0.08 18/03/2001 0.94±0.11 0.60±0.07 0.43±0.04 0.65±0.03 22/03/2001 0.65±0.12 0.63±0.09 1.01±0.19 0.76±0.14 27/03/2001 0.65±0.10 0.69±0.09 0.84±0.11 0.73±0.11 X±Sx 0.71±0.09 0.75±0.07 0.72±0.09 0.73±0.04 08:00 1,10 12:00 16:00 Polen Miktarı (mg/çiçek/gün) 1,00 0,90 0,80 0,70 0,60 0,50 0,40 0,30 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.20. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Yemlik kolza çiçeklerinde saptanan 0.73 mg/çiçek/gün polen miktarı, arıotu çiçeklerinde saptanan 0.45 mg/çiçek/gün polen miktarı ile karşılaştırıldığında, daha yüksek olduğu saptanmıştır. Yemlik kolzanın polen potansiyeli bakımından 7.07 kg/da değerinde belirlenmesi bu konuda çalışan Szabo (1985)’nun bildirdiği 143 değerden düşük olduğunu göstermektedir. Ancak Anonymous (2000)'un bildirdiği 930 g/da polen verimi değerinden oldukça yüksek bulunmuştur. Yemlik kolzanın polen potansiyeli bakımından büyük oranda değişkenlik gösteren bir yapıda olması (Koltowski, 2000) yanında yemlik kolza çiçeklerinin polen salınımı yapması için uygun iklim koşullarına sahip olmasına (Gupta ve Bali, 1990) bağlı olarak Çukurova Bölgesinde bal arılarına besin kaynaklarının kıt olduğu dönemde önemli düzeyde polen kaynağı sağladığını göstermektedir. 4.2.3.2. Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı Arıotu çiçeklerinde polen miktarına ait değerler Çizelge 4.24’te, arıotu çiçeklerinde polen miktarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.21’de verilmektedir. Yemlik kolzada olduğu gibi arıotunun çiçeklerinde bulunan polen miktarının çiçeklenme süresince ölçüm dönemleri ve saatler bazında genel olarak değişim gösterdiği görülmektedir. Çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde yapılan ilk ölçümde saat 08:00’de 0.43 mg/çiçek/gün polen miktarı saptanmasına karşılık, saat 12:00 ve saat 16:00’da alınan örneklerde polen miktarının sırasıyla 0.44 mg/çiçek/gün ve 0.34 mg/çiçek/gün olduğu belirlenmiştir. Arıotunun tüm ölçüm dönemleri dikkate alındığında saat 08:00’de alınan örneklerde 0.50 mg/çiçek/gün, saat 12:00’de alınan örneklerde 0.43 mg/çiçek/gün polen miktarı saptanırken saat 16:00’da alınan örneklerde 0.41 mg/çiçek/gün polen miktarı belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında çiçek başına polen miktarı 0.45 mg/çiçek/gün olarak saptanmıştır. Arıotunda üst düzeyde çiçeklenmenin olduğu 05/04/2001 tarihinde polen miktarının da en üst düzeye çıktığı belirlenmiştir. Araştırma sonunda arıotunda tüm çiçeklenme süresince toplam 26.045.000 ad/da çiçek bulunduğu ve çiçeklerde belirlenen 0.45 mg/çiçek/gün polen miktarı dikkate alınarak, ikinci yılda ekilen arıotu parselinin 11.72 kg/da polen potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır. 144 Çizelge 4.24. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarı (mg/çiçek/gün). Ölçüm Ölçüm Saatleri X±Sx Tarihleri 08:00 12:00 16:00 18/03/2001 0.43±0.13 0.44±0.11 0.34±0.12 0.40±0.06 22/03/2001 0.53±0.08 0.28±0.13 0.27±0.06 0.37±0.07 27/03/2001 0.56±0.07 0.38±0.05 0.48±0.07 0.47±0.05 05/04/2001 0.64±0.12 0.47±0.02 0.48±0.08 0.53±0.05 13/04/2001 0.42±0.05 0.50±0.06 0.39±0.04 0.44±0.03 17/04/2001 0.41±0.07 0.52±0.10 0.50±0.07 0.48±0.04 X±Sx 0.50±0.03 0.43±0.03 0.41±0.03 0.45±0.02 08:00 0,70 12:00 16:00 Polen Miktarı (mg/çiçek/gün) 0,65 0,60 0,55 0,50 0,45 0,40 0,35 0,30 0,25 0,20 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.21. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Miktarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Arıotu çiçeklerinde bulunan polen miktarlarına ait değerlere uygulanan istatistiki analiz sonucunda, arıotu çiçeklerinde bulunan polen miktarı üzerine ölçüm dönemleri, saatler ve dönemxsaat interaksiyonunun etkisinin önemsiz (P>0.05) 145 olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonunda arıotu çiçeklerinde elde edilen polen miktarının ikinci yıl değerinin (0.45 mg/çiçek/gün) birinci yıl değerinden (0.56 mg/çiçek/gün) daha düşük bulunmasına karşın; Crane ve ark (1984)’nın Maurizio ve Grafl (1982)’dan bildirdiği 0.5 mg/çiçek/gün polen miktarı değeri ile uyum içerisinde olduğu görülmektedir. Ancak elde edilen polen miktarı Beck (1991)’in bildirmiş olduğu 0.35 mg/çiçek/gün değerinden yüksek bulunmuştur. Elde edilen polen miktarı sonuçları Morse ve Hooper (1985)'ın bitkilerin böceklere sağladığı polen miktarının bitkinin genetik yapısı ve çevresel koşulların etkisi ile değişebileceği görüşünü desteklemektedir. Ayrıca polen üretiminin; arıotunun yetiştirildiği yöre ve yetiştirme koşulları başta olmak üzere, bitkinin büyüme koşullarını etkileyen iklimsel faktörlerin etkisi altında da büyük bir değişim gösterebileceğini; arıotunun polen verimi bakımından Çukurova Bölgesinde yıllar arasında bir farklılığın ortaya çıkmasına karşın oldukça iyi bir konumda olduğunu göstermektedir. Arıotu polen potansiyeli bakımından değerlendirildiğinde; Çukurova koşullarında ikinci yılda vermiş olduğu polen potansiyelinin de Beck (1991)’in elde ettiği polen potansiyelinden düşük olduğu saptanmıştır. Bu durumun arıotunun yetiştirildiği bölge ve yetiştirme şekline bağlı olarak, polen veriminin yıllara göre değişkenlik gösterebildiğini ve iklimsel koşullardan etkilenebildiği sonucunu göstermiştir. Sonuç olarak Çukurova koşullarında arıotunun polen miktarı bakımından oldukça değişken bir yapıya sahip olduğu ve yetiştirme koşulları başta olmak üzere çevresel faktörlerin etkisi altında verimliliğinde önemli miktarda farklılıklar olabileceği belirlenmiştir. 146 4.2.4. Bitkilerde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı 4.2.4.1. Yemlik Kolzada Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı Yemlik Kolzada Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Yemlik kolza ve arıotunun çiçeklendiği dönemde bal arılarının nektar tercihini saptamak için belirli saatlerde yapılan sayımlarda bal arılarının nektar bakımından hangi saatlerde ve ne düzeyde bu bitkileri tercih ettikleri saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçekleri üzerinde yapılan sayımlar sonucunda elde edilen nektar tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı dönemler ve saatlere göre Çizelge 4.25’te, nektar tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimleri ise Şekil 4.22’de verilmiştir. Çizelge 4.25 ve Şekil 4.22’den görüldüğü üzere yemlik kolzada çiçeklenmenin başlaması ile birlikte yoğun bir şekilde nektar tarlacılığı başlamış ve çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak 18/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda en üst düzeye ulaşmıştır. Çiçeklenme başlangıcında 27/02/2001 tarihinde yapılan sayımlarda; saat 10:00’da 36.67 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 18,89 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 20.00 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Geçen süre içerisinde kolzada çiçeklenmenin artmasına paralel olarak nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında da bir artma görülmüştür. Yemlik kolzada çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 18/03/2001 tarihli ölçüm döneminde saat 10:00’da 194.44 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 175.55 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 67.78 ad/m2/5 dk bal arısının yemlik kolzada nektar tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Yemlik kolzada çiçeklenmenin sonuna doğru yapılan sayımlarda nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında azalma görülmüştür. Tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında saat 10:00’da yapılan sayımlarda ortalama 99.25 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımlarda 79.63 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanırken saat 14:00’te yapılan sayımlarda 41.85 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı belirlenmiştir. Tüm dönemler bir arada incelendiğinde bal arılarının 147 çiçek sayısına bağlı olarak artan veya azalan düzeyde nektar tarlacılığı yapmalarının yanında tarlacılık faaliyetlerinin önemli bir bölümünü sabah ve öğle saatlerinde yaptıkları saptanmıştır. Çizelge 4.25. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 27/02/2001 36.67±2.01 18.89±2.84 20.00±1.47 25.18±2.11 b 02/03/2001 44.44±4.18 38.88±1.93 41.11±1.11 41.48±1.27 b 06/03/2001 192.22±9.20 138.89±3.10 60.00±2.77 130.37±2.37 a 18/03/2001 194.44±2.37 175.55±8.69 67.78±2.57 145.92±2.59 a 22/03/2001 126.67±3.33 100.00±3.33 42.22±1.55 89.63±3.69 a 27/03/2001 1.11±0.11 5.55±0.10 20.00±1.71 8.89±4.23 c 99.25±9.31 79.63±5.78 41.85±2.88 73.58±8.99 a a b X±Sx Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 250 10:00 12:00 14:00 200 150 100 50 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.22. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. 148 Araştırmanın ikinci yılında ekilen yemlik kolzanın çiçekleri üzerinde nektar toplamak amacıyla tarlacılık yapan bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasında istatistiki olarak P<0.01 düzeyinde önemli bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere Kruskal Wallis Testi uygulandığında ise nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm saatleri arasındaki ilişki P<0.05 düzeyinde önemli olarak belirlenmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinde ölçüm yapılan dönemler bazında nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda 06/03/2001 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi ile 18/03/2001 ve 22/03/2001 tarihlerindeki dördüncü ve beşinci ölçüm dönemleri I. grupta, 27/02/2001 ve 02/03/2001 tarihlerindeki birinci ve ikinci ölçüm dönemleri II. grupta, 27/03/2001 tarihli altıncı ölçüm dönemi III. grupta yer almıştır. Nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayıları saatler bakımından karşılaştırıldığında saat 10:00 ve 12:00 I. grubu, saat 14:00 II. grubu oluşturmuştur. Yapılan araştırma sonucunda Çukurova koşullarında erken ilkbahar döneminde bal arısı kolonilerine nektar ve polen kaynağı sağlaması bakımından, yemlik kolzanın önemli olduğu saptanmıştır. Bu durum bal arılarının bitkiye olan bağımlılığında çiçeklerin renk ve kokusu, nektar miktarı ile şeker düzeyinin (Scogin, 1983; Wells ve Wells, 1983; Williams, 1983); Johansen ve Mayer, 1987; Osborne ve ark, 1991; Gould, 1995); Benedek ve Nyeki, 1996; Scheiner ve ark, 1999; Fulop ve Menzel, 2000; Çakmak ve Wells, 2001, Silici, 2001; Tronson, 2001) yanında nektar içeriğinin de (Adler, 2000; Kim ve Smith, 2000) önemli rol oynadığı bildirişleri ile de uyum içerisindedir. Ayrıca yemlik kolzanın çiçek yapısının bal arılarının tarlacılık etkinliğini kolaylaştırıcı şekilde olması (Free ve Williams, 1974), taç yapraklarının böcekleri çekici özellik gösteren sarı renkli ve nektarının da koku salması (Williams ve Free, 1992; Marquard ve Walker 1995; Dyer, 1999; Miller ve Winn, 1999) nedeniyle bal arıları için yöre koşullarında erken ilkbahar döneminde çekici olmaktadır. Yemlik kolzanın bal arıları için enerji kaynağına gereksinim olduğu dönemde çiçeklenmesi ve bol nektar salgılaması da (Free, 1982; Baker ve Baker, 1983; Houston ve ark, 1996; Abrol, 1997; Waddington, 1997; Williams, 1998; Creswell, 149 1999; Wells ve ark, 2001) bal arılarının yemlik kolzanın nektar tercihine önemli düzeyde etkili olmaktadır. Ayrıca arı kovanlarının yakınına ekili olması da bal arılarının tarlacılık etkinliklerinde daha az enerji harcayarak üst düzeyde besin kazancı elde etmelerine olanak tanıdığı (Free ve Williams, 1974; Carpenter 1983; Heinrich, 1983; Free, 1992; Roubik, 1995; Dewenter ve Tscharntke, 1999; Hrncir ve ark, 2000; Osborne ve ark, 1999) bildirişleri de bu durumu desteklemektedir. Bal arılarının yemlik kolza çiçeklerinde fazla çiçek açımı olduğu ve besin kaynağı sağladığı sabah ve öğle saatlerinde yoğun bir şekilde tarlacılık yapmaları; Seyman ve ark (1969), Moore ve ark (1989) ile Herrera (1990)’nın bildirişleri ile uyumlu bulunmuştur. Popovic (1995)’in bitkinin nektar salgılarındaki artışa bağlı olarak bal arısı sayısının da arttığını belirten bildirişi bu çalışmada yemlik kolzada da belirlenmiştir. Yemlik Kolzada Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Çukurova koşullarında yemlik kolza ve arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan bal arılarının polen tercihini saptamak amacıyla, araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçeklerinde yapılan sayımlarda elde edilen polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre sayısı Çizelge 4.26’da, polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimleri Şekil 4.24’te verilmiştir. Çizelge 4.26. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 27/02/2001 4.45±1.22 7.77±1.18 5.55±1.22 5.92±0.06 a 02/03/2001 7.78±1.93 10.00±2.33 3.33±0.92 7.03±1.70 a 06/03/2001 2.22±0.22 8.89±1.84 0.00±0.00 3.70±0.03 a 18/03/2001 0.00±0.00 0.00±0.00 0.00±0.00 0.00±0.00 b 22/03/2001 0.00±0.00 0.00±0.00 0.00±0.00 0.00±0.00 b 27/03/2001 6.67±0.92 2.22±0.20 0.00±0.00 2.96±0.29 a X±Sx 3.51±0.98 4.81±0.59 1.48±0.67 3.27±0.67 150 Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 12 10:00 12:00 14:00 10 8 6 4 2 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.23. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Yemlik kolzada çiçeklenmenin başlaması ile birlikte polen tarlacılığı başlamış ve bitkide çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak 02/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda en üst düzeye ulaşmıştır. Çiçeklenme başlangıcında 27/02/2001 tarihinde yapılan sayımlarda saat 10:00’da 4.45 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 7.77 ad/m2/5 dk düzeyinde bal arısı bulunurken saat 14:00’da bu değer 5.55 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 4.26 ve Şekil 4.23). Çiçeklenme süresince polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısının ilk haftalarda artması yanında, bitkide çiçeklenmenin ilerlemesine koşut olarak polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında düşme görülmüştür. Ancak yapılan gözlemlerde; bal arılarının yemlik kolzada çiçeklenmenin başında olduğu gibi belirgin bir düzeyde besin kaynağına bağlı olarak özelleşmediği, fakat nektar tarlacılığı yaparken sürtünme yoluyla polen de topladığı ve arka bacaklarında polen yükleri bulunduğu gözlenmiştir. Özellikle çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemlerde bu durum daha belirgin bir şekilde görülmüştür. Yemlik kolzada, çiçeklenmenin sonuna doğru 151 27/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı saat 10:00’da 6.67 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımda 2.22 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Yemlik kolzanın tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında saat 10:00’da yapılan sayımlarda ortalama 3.51 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımlarda 4.81 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te yapılan sayımlarda 1.48 ad/m2/5 dk polen tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Araştırmada yapılan sayımlar sonucunda yemlik kolzadan bal arılarının bölge koşullarında erken ilkbaharda çiçeklenmesine bağlı olarak öğle saatlerine kadar polen tarlacılığı yapma eğiliminde olduğu görülmüştür. Yemlik kolza üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasındaki ilişkinin istatistiki olarak P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere Kruskal Wallis Testi uygulanması sonucu, polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm saatleri arasındaki ilişkinin önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Ölçüm yapılan dönemler göz önüne alınarak, yemlik kolza üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda 27/02/2001 tarihinde yapılan birinci ölçüm dönemi ile ikinci (02/03/2001), üçüncü (06/03/2001) ve altıncı (27/03/2001) ölçüm dönemleri I. grupta, dördüncü (18/03/2001) ve beşinci (22/03/2001) ölçüm dönemleri II. grupta yer almışlardır. Bal arılarının yemlik kolza çiçeklerinde nektar ve polen tarlacılığı yapmalarının üzerinde ilk aşamada koloninin besin gereksinimi etkili olmakla birlikte çiçeğin koku ve rengi tarafından da çekilmektedirler. Bu olay Von Frisch (1969), Free ve Williams (1983a), Kevan (1983), Çakmak ve ark (1998), Laloi ve ark (1999), Shahar ve ark (2000)’nın bildirişleri ile de örtüşmektedir. Yemlik kolza poleninden bal arılarının sabah ve öğle saatlerinde yararlandıkları sonucu Poulsen (1973)’in bildirişi ile büyük bir uyum içerisinde bulunmaktadır. Bal arıları çevrede farklı besin kaynakları bulunmasına karşın Cruciferae familyasına ait yemlik kolzanın çiçeklerini özellikle tercih etmekte oldukları sonucu, Von Frisch (1967), Free ve Williams (1979), Free ve Williams (1983a), Singh (1989), Free (1992) ile Korkmaz ve Kumova (1998)’nın bildirişleri 152 ile uyum sağlamaktadır. Ancak bal arılarının yemlik kolzada çiçeklenmenin ilk dönemlerinde nektar veya polen toplamak için net bir şekilde tarlacılık tercihinde bulunurken, Michener (1974)’in bildirişi ile uyumlu olarak çiçeklenmenin ortasına rastlayan dönemlerde tercihlerini değiştirmişler ve her iki besin kaynağı için tarlacılık yapma eğilimine girmişlerdir. Villanueva (1994), Ingram (2000) ile Anderson (2001)’un bildirişlerinde olduğu gibi bal arıları kovanları yakınında bulunan nektar ve polen kaynaklarını tercih etmekte olduğundan besin kaynağı elde etmek için yemlik kolza çiçeklerinde yoğun bir şekilde tarlacılık yapmışlardır. Ancak polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında belirgin bir azalma görülmüştür. Bal arılarının polen ve nektar toplamak amacıyla ortaya koydukları bu davranışın, koloni gereksiniminin farklı yönde tercih göstermesinden olmakla birlikte yemlik kolza çiçeğinin anterlerinin kısa ve derin tüplü bir yapıya sahip olmasından da kaynaklandığı öne sürülebilir. Yemlik kolza çiçeklerinde erken ilkbahar döneminde bol miktarda polen ve nektar bulunması nedeniyle bal arılarını kendine çektiği (Bonadé Bottino ve ark, 1998) ve dolayısıyla net bir işbölümünün bu dönemdeki besin gereksinimini karşılamak amacıyla ortadan kaldırıldığını göstermektedir. Sonuç olarak, bal arılarının çevrede yeterli düzeyde besin kaynağı olduğu durumlarda koloni gereksinimi ve çevresel faktörlerin etkisi altında yemlik kolza çiçeklerinde nektar ve polenin her biri için ayrı ayrı tarlacılık yapmakta olduğu, ancak bazı durumlarda önceliği nektar toplamaya yönelttikleri ve sürtünme yoluyla polen toplama davranışı gösterebildikleri belirlenmiştir. Yemlik Kolzada Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arısı Sayısı Yemlik kolza çiçeklerinde bal arılarının tarlacılık eğilimini ortaya koymak amacıyla yapılan sayımlarda, bal arılarının gün içerisindeki oranları ve değişimleri de saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçekleri üzerinde yapılan sayımlar sonucunda tarlacılık yapan toplam bal arılarının sayısı dönemler ve saatlere göre Çizelge 4.27’de, tarlacılık yapan toplam bal arılarının dönemler ve saatlere göre sayısal değişimleri Şekil 4.24’te verilmiştir. 153 Çizelge 4.27. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 27/02/2001 41.11±3.65 26.66±1.71 25.55±2.71 31.11±3.20 b 02/03/2001 52.22±1.81 48.89±4.84 44.44±1.11 48.51±5.18 b 06/03/2001 194.44±2.89 147.78±1.72 60.00±5.77 134.07±2.20 a 18/03/2001 194.44±12.37 175.55±5.69 67.78±2.57 145.92±11.59 a 22/03/2001 126.67±3.33 100.00±9.32 42.22±5.55 89.63±1.36 a 27/03/2001 7.77±1.22 7.78±1.11 20.00±1.71 11.85±1.77 c 102.78±9.79 84.44±5.64 43.33±2.80 76.85±5.90 c b a X±Sx Toplam Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 250 10:00 12:00 14:00 200 150 100 50 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.24. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Çizelge 4.27 ve Şekil 4.24’ten görüldüğü gibi; yemlik kolza çiçeklerinde 27/02/2001 tarihli birinci ölçüm döneminde saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te sırasıyla 41.11 ad/m2/5 dk, 26.66 ad/m2/5 dk ve 25.55 ad/m2/5 dk bal arısı tarlacılık yaparken 154 çiçeklenmenin yoğunlaşmasına bağlı olarak tarlacı bal arısı sayısında artış olmuş ve 18/03/2001 günü yapılan sayımlarda bal arısı sayısı aynı saatlerde sırasıyla 194.44 ad/m2/5 dk, 175.55 ad/m2/5 dk ve 67.78 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. Ancak çiçeklenmenin sonuna doğru birim alanda azalan çiçek sayısına bağlı olarak tarlacı bal arısı sayısı da azalmış ve 27/03/2001 tarihli ölçüm döneminde tarlacı bal arısı sayısı aynı saatlerde sırasıyla 7.77 ad/m2/5 dk, 7.78 ad/m2/5 dk ve 20.00 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Yemlik kolzada tüm dönemler dikkate alındığında saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te sırasıyla 102.78 ad/m2/5 dk, 84.44 ad/m2/5 dk ve 43.33 ad/m2/5 dk bal arısının; tüm dönemler boyunca ortalama 76.85 ad/m2/5 dk bal arısının tarlacılık yaptığı saptanmıştır. Bal arılarının yemlik kolzada tarlacılık etkinliğine sabah saatlerinde başladığı, gün içerisinde geç saatlere doğru gittikçe azalan bir şekilde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. Yemlik kolzanın çiçeklenmeye başlaması ile birlikte çiçeklerinde tarlacı arıların çoğunluğu nektar tarlacılığı yapmaya başlamıştır. Ancak gün içerisinde saatlerin ilerlemesiyle birlikte kısmen var olan polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında düşme görülmüştür. Özellikle çiçeklenme sonuna doğru nektar ve polen tarlacılığı yapan arılar arasında herhangi bir davranış farklılığı görülmemiş, arıların tamamı nektarla birlikte sürtünme yoluyla polen için de tarlacılık yapmışlardır. Yapılan sayımlar sonucunda bal arılarının yemlik kolzadan yöre koşullarında çiçeklenme başlangıcı dışında günün her saatinde nektar toplamak amacıyla aynı düzeyde tarlacılık yapma eğiliminde olduğu saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında ekilen yemlik kolza çiçekleri üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda; yemlik kolza üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları ile ölçüm dönemleri arasında istatistiki olarak P<0.01 düzeyinde önemli ilişki olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan saatler bakımından elde edilen verilere uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda yemlik kolza üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları ile ölçüm saatleri arasındaki ilişki önemsiz (P>0.05) olarak belirlenmiştir. Ayrıca yemlik kolza üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayılarına ait verilere uygulanan Mann-Whitney U Testi 155 sonucunda aralarındaki farkın P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan dönemler dikkate alındığında yemlik kolza çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda; üçüncü (06/03/2001) ve dördüncü (18/03/2001) ölçüm dönemi I. grupta, beşinci (22/03/2001) ölçüm dönemi II. grupta, birinci (27/02/2001) ve ikinci (02/03/2001) ölçüm dönemleri III. grupta yer alırken altıncı (27/03/2001) ölçüm dönemi IV. grupta yer almıştır. Yemlik kolzanın çiçeklenme başlangıcında bal arılarının gün içerisinde dengeli bir şekilde dağıldığı, ancak bitkide çiçeklenme yoğunlaştıkça öğle saatlerinde bal arısı sayısının arttığı görülmektedir. Çiçeklenmenin ilerlemesi ve iklimin düzenli seyretmesine bağlı olarak yemlik kolzada bal arılarının tarlacılık etkinliğinin gün içerisine yayıldığı gözlenmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı değerlendirildiğinde; yemlik kolzada tarlacılık yapan bal arılarının hemen hemen tamamının nektar tarlacılığı yapmakta oldukları görülmektedir. Bu sonuç yemlik kolzanın bal arıları için önemli bir nektar kaynağı olduğu ve bal arıları tarafından poleni yanında özellikle nektarı için tercih edildiği bildirişleri (Dewan, 1995; Pierre ve ark, 1996; Pierre ve Renard, 1999) ile uyum sağlamaktadır. Ayrıca bal arılarının yemlik kolzanın nektar ve poleninin her ikisini birden toplama eğiliminde olması Anonymous (2002) bildirişi ile de örtüşmektedir. Sonuç olarak Çukurova Bölgesinde ekimi yapılan ve şubat ayı içerisinde çiçeklenmeye başlayan yemlik kolzadan bal arılarının nektar kaynağı olarak yararlandıkları, tarlacılık faaliyetlerini sabahın erken saatlerinde yoğunlaştırdıkları ve gün içerisinde gittikçe azalan bir şekilde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. Tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı değerlerinin yanında bal arılarının yemlik kolzadaki nektar ve polen tarlacılıklarının oranı (%) saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçeklerinde yapılan sayımlar sonucunda; nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının oranları (%) Çizelge 4.28’de, nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre oransal değişimleri Şekil 4.25’de verilmiştir. 156 Çizelge 4.28. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%). Sayım Saatleri Dönemler 10:00 Ortalama 12:00 14:00 N P N P N P N P 27/02/2001 90.60 9.40 80.96 19.04 69.12 30.88 80.23 19.77 02/03/2001 84.95 15.05 80.19 19.81 92.67 7.33 85.94 14.06 06/03/2001 98.83 1.17 94.60 5.40 100.00 0.00 97.81 2.19 18/03/2001 100.00 0.00 100.00 0.00 100.00 0.00 100.00 0.00 22/03/2001 100.00 0.00 100.00 0.00 100.00 0.00 100.00 0.00 27/03/2001 11.10 88.90 77.77 22.23 100.00 0.00 62.96 37.04 Ortalama 80.91 19.09 88.92 11.08 93.63 6.37 87.82 12.18 Nektar ve Polen Tarlacılığı Oranı (%) 100 Polenci Arı Nektarcı Arı 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.25. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi. Çizelge 4.28 ve Şekil 4.25 birlikte değerlendirildiğinde; bal arılarının yemlik kolzada çiçeklenme başlangıcından sonuna kadar nektar ağırlıklı tarlacılık yapma 157 eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Ancak bu sonuca çiçeğin özgün yapısının büyük etkide bulunduğu ve nektar tarlacılarının aynı zamanda birer polen tarlacısı oldukları da saptanmıştır. Çiçeklenmenin ilerlemesine ve havaların nispeten ısınmasına paralel olarak; bal arılarının nektardan yararlanma yönünde daha ağırlıklı çalışmaları, çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde sadece polen tarlacılığı yapmadıkları, nektar ve polenin her ikisi için de tarlacılık yaptıkları, ancak özellikle nektar toplamayı hedefledikleri ve bu sırada sürtünme yoluyla vücutlarına bulaşan polenleri de topladıkları saptanmıştır. Bal arıları yemlik kolzanın çiçeklenme başlangıcında 27/02/2001 günü yapılan sayımlarda, tüm gün boyunca ortalama %80.23 düzeyinde nektar tarlacılığı yaparken %19.77 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları saptanmıştır. Bal arısı yoğunluğunun en üst düzeyde olduğu 18/03/2001 günü yapılan sayımlarda nektar ve polen toplama düzeyi sırasıyla %100.00 ve %0.00 olurken, çiçeklenmenin sonuna doğru 27/03/2001 günü yapılan sayımlarda bu değerler sırasıyla %62.96 ve %37.04 olarak belirlenmiştir. Tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında bal arılarının yemlik kolza çiçekleri üzerinde %87.82 düzeyinde nektar tarlacılığı, %12.18 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Ayrıca saatler dikkate alındığında yemlik kolza çiçekleri üzerinde farklı besin kaynakları açısından bal arılarının tarlacılık eğilimi değerlendirildiğinde sabahın erken saatlerinde var olan polen tarlacılığının günün ilerlemesiyle birlikte yerini nektar tarlacılığına terk ettiği saptanmıştır. Bitkilerde Tarlacılık Yapan Bal Arılarının Karşılaştırılması Yemlik kolza ve arıotunun çiçeklenme sürelerinin çakıştığı noktada yemlik kolzada çiçeklenmenin azalması ve arıotunda başlamasına bağlı olarak bal arıları tarlacılık tercihlerini aniden değiştirmek yerine var olan bitkilerin çiçeklerinin her ikisinden de yararlanma yönünde tarlacılık tercihlerini belirlemişlerdir. Her iki bitkinin çiçeklenme süresince tarlacılık yapan toplam bal arılarının dönemlere göre değişimi Şekil 4.26’da verilmektedir. 158 160 Yemlik Kolza Toplam Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 140 Arıotu 120 100 80 60 40 20 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.26. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza ve Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Değişimi. Yemlik kolza ve arıotunun Şekil 4.15’te verilen çiçeklenme süreleri ile Şekil 4.26’da verilen tarlacılık yapan toplam bal arılarının sayısı bir arada değerlendirildiğinde; yemlik kolzada çiçek miktarının arıotundan az olmasına karşın bal arısı sayısının yemlik kolzada yüksek; arıotunda ise çiçek sayısının çok yüksek olmasına karşın, bal arısı sayısının yemlik kolzaya göre az düzeyde olması dikkat çekmektedir. Bu sonuca yemlik kolzanın çiçek açtığı dönemde çevrede besin kaynaklarının az olmasının ve yemlik kolzanın bu dönemde erken çiçek açarak bol besin kaynağı sağlamasının etkili olduğu belirtilebilir. Zira arıotunun çiçeklendiği dönemde mevsimin ilerlemesine bağlı olarak çevrede farklı bitkilerde çiçeklenme başlamakta ve çiçek sayısı artmaktadır. Ayrıca bal arılarının koloni populasyon gelişimine bağlı olarak tarlacı bal arılarının sayısının da artmasına karşın arıotu parselinde tarlacılık yapan bal arısı sayısında düşme görülmektedir. Bitkilerin araştırma yapılan yıl açısından birbirini tamamlar şekilde çiçeklenmesi, bal arısı kolonilerinin yararlanmaları bakımından önem kazanmakta ve bu sonuçlar Thomas 159 ve Schumann (1993)’ın bildirişi ile de uyumluluk göstermektedir. Ancak yemlik kolza ve arıotu bitkilerinin çiçeklenme sürelerinin yakın tarihlerde gerçekleşmesi ve dolayısıyla birinin çiçeklenme bitiş tarihinin diğerinin çiçeklenme başlangıç tarihi olması nedeniyle bu bitkiler arasında bal arılarını kendine çekmek bakımından net bir yarış gözlenememiş ve bal arıları her iki bitkiden de yararlanmışlardır. Bu durum Isham ve Eisikowitch (1998)’in avokado ağaçları ile çevredeki bitkiler arasında bal arısının tercihini avokadodan yana kullanmasını ve bal arılarının bitkiler arasındaki yarışının net bir şekilde gözlenmesinin bu çalışmada yaşanmadığı görülmektedir. Ayrıca bu sonuç bal arılarının Schulz (1998)’un bildirişine benzer olarak bal arılarının besin kaynaklarından koloni gereksinimini karşılamak için tarlacı sayısını artırmaktan ziyade, var olan besin kaynaklarına kolonideki tarlacıların dağıldığını göstermektedir. Araştırmada elde edilen tarlacı bal arısı sayısı (76.85 ad/m2/5 dk), bölgede önceden Tansı ve ark (1999) tarafından yapılan çalışmada üç yılda da elde edilen değerlerden (3.7-10.4 ad/m2/5 dk, 0-2.0 ad/m2/5 dk, 2.0-9.0 ad/m2/5 dk) oldukça yüksek bulunmuştur. Bu duruma araştırmacıların mart ortası-nisan sonu döneminde çiçeklenen yemlik kolza çiçeklerinde sayım yapmaları yanında parsel kenarına konulan koloni sayısının da az olması etkili olmuştur. Ayrıca denemede ekimini yaptıkları yemlik kolzada çiçek sayısının bu çalışmada kullanılan çeşidin çiçek sayısından daha az olmasının da bu durum üzerine etkili olduğu sanılmaktadır. Bal arılarının çevrede bulunan yemlik kolza ve arıotunun sağladığı besin kaynaklarının çekiciliği nedeniyle ayrımda bulunmadan tarlacılık yapmalarından dolayı bu bitkilerin, Evans ve ark (1995), Long ve ark (1998) ile Marshall (1998)‘ın bildirişlerinde belirttiği polinasyonu istenen bitkilere polinatörleri çekmek amacıyla kullanılabilecekleri görülmüştür. Sonuç olarak bal arılarının Çukurova koşullarında erken ilkbahar döneminde çiçeklenen yemlik kolzadan nektar başta olmak üzere polen de topladığını ancak önceliği nektar toplamaya vermekle birlikte sürtünme yoluyla bitkinin polenlerini de topladıkları belirlenmiştir. 160 4.2.4.2. Arıotunda Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı Arıotunda Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçekleri üzerinde yapılan sayımlar sonucunda elde edilen nektar tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı dönemler ve saatlere göre Çizelge 4.29’da, nektar tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimleri Şekil 4.27’de verilmiştir. Çizelge 4.29 ve Şekil 4.27’den görüldüğü üzere; arıotunda çiçeklenmenin başlaması ile birlikte bal arılarının nektar tarlacılığı başlamış ve çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak 27/03/2001 tarihinde en üst düzeye ulaşmıştır. Çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda saat 10:00’da 3.33 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 8.88 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 1.11 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Geçen süre içerisinde çiçeklenmenin de artmasına paralel olarak, arıotu üzerinde nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı artmış ve çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu 27/03/2001 tarihinde saat 10:00’da yapılan sayımlarda 13.33 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımlarda 56.66 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’de yapılan sayımlarda 62.22 ad/m2/5 dk bal arısı belirlenmiştir. Çiçeklenmenin sonuna doğru nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında azalma görülmüştür. Arıotunda tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında; saat 10:00’da yapılan sayımlarda ortalama 15.74 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 35.74 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 28.88 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında ekilen arıotu çiçekleri üzerinde nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine saatler dikkate alınarak uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda; nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm yapılan saatler arasındaki ilişki P<0.01 düzeyinde önemli olarak belirlenmiştir. Nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasında istatistiki olarak önemli (P<0.05) ilişki olduğu saptanmıştır. Arıotu üzerinde ölçüm yapılan dönemler açısından nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda; 27/03/2001 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi ile 13/04/2001 tarihinde yapılan beşinci ölçüm dönemi I. 161 grubu, 22/03/2001 tarihinde yapılan ikinci ölçüm dönemi II. grubu, 05/04/2001 tarihinde yapılan dördüncü ölçüm dönemi III. grubu ve 18/03/2001 tarihinde yapılan ilk ölçüm dönemi IV. grubu oluşturmuştur. Çizelge 4.29. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 18/03/2001 3.33±0.92 8.88±1.93 1.11±0.11 4.44±0.57 d 22/03/2001 22.22±2.28 32.22±2.94 23.33±1.33 25.92±2.92 b 27/03/2001 13.33±1.09 56.66±1.92 62.22±2.96 44.07±1.30 a 05/04/2001 4.44±0.11 41.11±1.89 16.67±1.92 20.74±2.00 c 13/04/2001 32.22±3.92 45.55±1.76 40.00±2.93 39.26±3.26 a 17/04/2001 18.89±1.68 30.00±1.93 30.00±3.39 26.29±1.59 b 15.74±1.64 35.74±2.10 28.88±2.86 26.79±1.86 b a a X±Sx Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 70 10:00 12:00 14:00 60 50 40 30 20 10 0 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.27. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. 162 Tüm dönemler bir arada incelendiğinde; bal arılarının arıotunda açan çiçek sayısına bağlı olarak artan veya azalan düzeyde nektar tarlacılığı yaptıkları ve bu etkinliklerini özellikle öğle saatlerinde yoğunlaştırdıkları saptanmıştır. Arıotunda Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı Çukurova koşullarında, yemlik kolzada çiçeklenmenin bitmesine yakın zamanda çiçek açan arıotunda tarlacılık yapan bal arılarının besin kaynağı tercihlerinin ne düzeyde olduğu yapılan sayımlarla saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçeklerinde yapılan sayımlar sonucunda elde edilen polen tarlacılığı yapan bal arılarının sayısı dönemler ve saatlere göre Çizelge 4.30’da, polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.28’de verilmiştir. Çizelge 4.30 ve Şekil 4.28’den görüldüğü üzere, arıotunda çiçeklenmenin başlaması ile birlikte bal arısı tarlacılığı başlamış ve bitkide çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak 27/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda en üst düzeye ulaşmıştır. Çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde yapılan sayımlarda saat 10:00’da 11.11, ad/m2/5 dk saat 12:00’de 14.44 ad/m2/5 dk düzeyinde polen tarlacılığı yapan bal arısı saptanırken, saat 14:00’te bu sayı 14.45 ad/m2/5 dk düzeyinde belirlenmiştir. Çiçeklenme süresince arıotu çiçeklerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısının ilk haftalarda artması yanında bitkide çiçeklenmenin ilerlemesine bağlı olarak polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında da artışın olduğu ve çiçeklenmenin azalmasına paralel olarak birim alanda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısında azalma olduğu görülmüştür. Arıotunda çiçeklenmenin sonuna doğru 17/04/2001 tarihinde yapılan sayımlarda ise bu değerler saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te sırasıyla, 12.22 ad/m2/5 dk, 13.33 ad/m2/5 dk ve 14.44 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Arıotunun tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı saat 10:00’da ortalama 30.18 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de yapılan sayımlarda 25.56 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 21.11 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. 163 Çizelge 4.30. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 18/03/2001 11.11±1.11 14.44±2.93 14.44±2.84 13.33±1.75 b 22/03/2001 18.89±1.89 12.22±1.00 26.67±3.18 19.26±1.57 b 27/03/2001 61.11±2.28 32.22±1.81 34.45±4.00 42.59±2.17 a 05/04/2001 48.89±3.92 47.78±3.55 11.11±1.55 35.92±3.79 a 13/04/2001 28.89±1.11 33.33±3.32 25.55±1.00 29.25±1.90 a 17/04/2001 12.22±2.00 13.33±1.84 14.44±1.76 13.33±1.54 b 30.18±2.95 25.56±2.64 21.11±2.95 25.61±2.69 a b b X±Sx Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 70 10:00 12:00 14:00 60 50 40 30 20 10 0 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.28. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçekleri üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine saatler dikkate alınarak uygulanan Kruskal Wallis Testi 164 sonucunda; arıotunda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı üzerine saatlerin etkisinin P<0.05 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan dönemler ele alınarak, arıotu üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda 27/03/2001 tarihinde yapılan üçüncü ölçüm dönemi ile dördüncü (05/04/2001) ve beşinci (13/04/2001) ölçüm dönemi I. grupta, birinci (18/03/2001), ikinci (22/03/2001) ve altıncı (17/04/2001) ölçüm dönemleri II. grupta yer almıştır. Saatler bakımından polen tarlacılığı yapan arı sayısının karşılaştırılması sonucunda saat 10:00’da yapılan sayımlar I. grupta, saat 12:00 ve saat 14:00’te yapılan sayımlar II. grupta yer almışlardır. Araştırmada yapılan sayımların değerlendirilmesi sonucunda; arıotunda bal arılarının sabah saatlerinde yoğun olarak polen tarlacılığı yaptıkları ve saatler ilerledikçe bu düzeyin oransal olarak azaldığı gözlenmiştir. 05/04/2001 tarihinde havanın oldukça soğuk gitmesine paralel olarak, bal arıları tarlacılık faaliyetlerine geç saatlerde başlamışlardır. Gün içerisinde havaların ısınmasına paralel olarak tarlacılık faaliyeti artmış, ancak gün içerisinde saat 14:00’te yapılan sayımlarda polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı oldukça düşmüştür. Bal arılarının arıotunda öncelikle polen tercihinde bulunması sonucu, Free ve Williams (1976), Herbert (1992) ile Camazine ve ark (1998)’nın koloni büyümesini sağlamak amacıyla yetiştirilen ve koloni içerisinde bulunan yavru kokusunun tarlacı arıları öncelikle polen toplamaya yönelttikleri; Free (1987)’nin koloni içerisinde ana arı bulunmasının polen toplama üzerine etkide bulunduğu, Pankiw ve ark (1998) ile Dreller ve ark (1999)’nın kolonide bulunan larva miktarının da polen toplama etkinliğini teşvik ettiği görüşleriyle uyum içerisindedir. Arıotunda Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arısı Sayısı Bitkiler üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısına bağlı olarak arıotunun bal arıları tarafından ne düzeyde tercih edildiği belirlenebilmektedir. Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arılarının sayısı Çizelge 4.31’de, arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arılarının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.29’da verilmiştir. 165 Çizelge 4.31. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Sayısı (ad/m2/5 dk). Sayım Saatleri Dönemler X±Sx 10:00 12:00 14:00 18/03/2001 14.44±1.11 23.33±2.09 15.55±4.84 17.78±2.48 d 22/03/2001 41.11±2.10 44.45±1.11 50.00±3.47 45.19±4.88 c 27/03/2001 74.45±3.28 88.89±8.69 96.67±5.24 86.67±1.75 a 05/04/2001 53.33±5.03 88.89±4.44 27.78±3.29 56.67±2.31 b 13/04/2001 61.11±2.81 78.89±3.69 65.55±5.88 68.52±5.61 a 17/04/2001 31.11±3.19 43.33±2.33 44.44±4.01 39.63±3.16 c X±Sx 45.93±3.60 61.30±3.69 50.00±2.68 52.41±4.25 Toplam Bal Arısı Sayısı (ad/m ²/5 dk) 120 10:00 12:00 14:00 100 80 60 40 20 0 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.29. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Tarlacılık Yapan Toplam Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi. Çizelge 4.31 ve Şekil 4.29’un değerlendirilmesinden görüldüğü üzere; arıotu çiçeklerinde 18/03/2001 tarihinde yapılan ilk sayımda saat 10:00, 12:00 ve 14:00’te sırasıyla 14.44 ad/m2/5 dk, 23.33 ad/m2/5 dk ve 15.55 ad/m2/5 dk bal arısı tarlacılık yaparken, çiçeklenmenin yoğunlaşmasına bağlı olarak bal arısı sayısında artma 166 olmuş ve 27/03/2001 günü aynı saatlerde sırasıyla 74.45 ad/m2/5 dk, 88.89 ad/m2/5 dk ve 96.67 ad/m2/5 dk olarak gerçekleşmiştir. Ancak çiçeklenmenin sonuna doğru birim alanda azalan çiçek sayısına bağlı olarak bal arısı sayısı da azalmış ve 17/04/2001 tarihli son ölçüm döneminde bal arısı sayısı aynı saatlerde sırasıyla 31.11 ad/m2/5 dk, 43.33 ad/m2/5 dk ve 44.44 ad/m2/5 dk olarak belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında arıotu çiçeklerinde 52.41 ad/m2/5 dk bal arısının tarlacılık yaptığı belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçekleri üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayılarına uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda toplam bal arısı sayısı ile ölçüm yapılan saatler arasındaki ilişki P<0.01 düzeyinde önemli olarak belirlenmiştir. Arıotu üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı ile ölçüm dönemleri arasındaki ilişkinin önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Ölçüm yapılan dönemler dikkate alındığında, arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı verilerine uygulanan ÇKT sonucunda; 27/03/2001 tarihinde ölçüm yapılan üçüncü dönem ile 13/04/2001 tarihinde ölçüm yapılan beşinci dönem I. grupta, 05/04/2001 tarihinde ölçüm yapılan dördüncü dönem II. grupta, 22/03/2001 ve 17/04/2001 tarihlerinde ölçüm yapılan ikinci ve altıncı dönemler III. grupta ve 18/03/2001 tarihinde ölçüm yapılan birinci dönem IV. grupta yer almıştır. Arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayıları, çiçeklenmenin en üst düzeyde olduğu dönemde bölgede önceki yıllarda yapılan benzer çalışmalar ile karşılaştırıldığında Tansı ve ark (1996)’nın bildirdikleri değerlerden (130, 91, 66, 201 ve 183 ad/m2) genelde düşük, tüm dönem ortalamaları bakımından Tansı ve ark (1999)’nın bulgularından (45.4, 56.0 ve 34.2 ad/m2) yüksek, Kumova ve ark (2001)’nın sonuçları (68.10, 62.36 ve 62.23 ad/m2) ile nispeten uyumlu olduğu belirlenmiştir. Sonuçta bal arılarının çevrede bulunan diğer bitkiler yanında arıotunun ekim zamanı, yeri ve mevsimsel koşullar başta olmak üzere çeşitli etmenler altında farklı yoğunluk düzeylerinde tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. Saatler ve dönemler göz önüne alınarak bal arısı sayıları incelendiğinde; bal arılarının tarlacılık faaliyetlerini kovanları yakınında bulunan çiçekli bitkilerin artış ve azalışına bağlı bir şekilde değiştirdikleri görülmüştür. Bunun yanında tarlacılık 167 faaliyetlerini bitkinin çiçeklenme süresine bağlı olarak ayarlamaları Free ve Williams (1974), Free (1992) ve Roubik (1995)’in bal arılarının kovanları yakınlarındaki bitkilerde tarlacılık yapma eğiliminde oldukları görüşünü desteklemektedir. Çukurova koşullarında yetiştirilen arıotunun saat 06:00-18:00 arasında polen salınımı yapması ve bal arılarının bu duruma uyum sağlayarak gün boyu polen toplamaları, Percival (1955)’in bulguları ile örtüşmektedir. Ayrıca arıotunda çiçek sayısının artma ve azalmasına bağlı olarak bal arılarının çiçeklenme süresince tarlacılık yaptığının belirlenmesi, Poulsen (1973)’in kolonilerin bitkiler ve saatler bakımından önemli etkileşim içerisinde olduğu görüşünü desteklemektedir. Arıotu çiçeği sayısındaki değişimin, bu çiçekler üzerinde tarlacılık yapan toplam bal arısı sayısı üzerinde etkili olduğu ve kolonilerin de bu duruma uyum sağlayarak tarlacı arı populasyonunu ve tarlacılık tercihini düzenlediği sonucu Michener (1974)'in bildirişiyle de uyum sağlamaktadır. Ölçüm yapılan dönemlerde çevresel koşulların gün içerisinde değişmesine göre bal arılarının tarlacılık tercihi ile yoğunluğunun değişim göstermesi Winston (1987)’un bildirişine uygun olarak belirlenmiştir. Arıotu çiçekleri üzerinde bal arılarının tercihini saptamak amacıyla bal arısı sayısını belirlemek yanında tarlacılık yapan toplam bal arılarının dönemler ve saatlere göre oransal değerlerinin belirlenmesi daha sağlıklı sonuçlar vermektedir. Arıotu üzerinde nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının dönemler ve saatlere göre oransal değerleri Çizelge 4.32’de, dönemler ve saatlere göre oransal değişimleri Şekil 4.30’da verilmektedir. Çizelge 4.32 ve Şekil 4.30'un birlikte değerlendirilmesi sonucunda, bal arılarının arıotunun çiçeklenme başlangıcından sonuna kadar bal arılarının besin kaynaklarından yararlanma bakımından dengeli bir tarlacılık yapma eğiliminde oldukları görülmektedir. Çiçeklenme başlangıcında 18/03/2001 tarihinde bal arıları tüm gün boyunca ortalama %21.48 düzeyinde nektar tarlacılığı, %78.52 düzeyinde polen tarlacılığı yapmışlardır. Bal arısı yoğunluğunun en üst düzeyde olduğu 27/03/2001 tarihinde yapılan sayımda nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının oranı sırasıyla %50.41 ve %49.59; çiçeklenmenin bitişine doğru 17/04/2001 tarihinde yapılan sayımlarda ise bu değerler sırasıyla %62.65 ve %37.35 olarak saptanmıştır. 168 Çizelge 4.32. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemler ve Saatlere Göre Oranı (%). Sayım Saatleri Dönemler 10:00 Ortalama 12:00 14:00 P N P N P N P 18/03/2001 21.66 78.34 36.10 63.90 6.66 93.34 21.48 78.52 22/03/2001 55.65 44.35 72.89 27.11 51.96 48.04 60.17 39.83 27/03/2001 20.23 79.77 70.02 29.98 60.97 39.03 50.41 49.59 05/04/2001 8.47 91.53 48.86 51.15 68.18 31.82 41.84 58.17 13/04/2001 48.32 51.68 57.37 42.63 60.55 39.45 55.41 44.59 17/04/2001 53.79 46.21 67.53 32.47 66.61 33.39 62.65 37.35 Ortalama 34.69 65.31 58.80 41.20 52.49 47.51 48.66 51.34 Nektar ve Polen Tarlacılığı Oranı (%) N 100 Polenci Arı 90 Nektarcı Arı 80 70 60 50 40 30 20 10 0 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.30. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinde Nektar ve Polen Tarlacılığı Yapan Bal Arılarının Dönemlere Göre Oransal Değişimi. Tüm çiçeklenme süresi dikkate alındığında; bal arılarının arıotu çiçekleri üzerinde %48.66 düzeyinde nektar tarlacılığı; %51.34 düzeyinde polen tarlacılığı 169 yaptıkları belirlenmiştir. Ayrıca saatler dikkate alındığında bal arılarının arıotu çiçekleri üzerinde farklı besin kaynakları açısından sabah erken saatlerde polen ağırlıklı, gün içerisinde de nektar ve polenin her ikisi için tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. Saatler bakımından nektar ve polen tarlacılığı yapan bal arılarının tarlacılık eğilimi değerlendirildiğinde; tüm dönemler açısından saat 10:00’da %34.69 nektar tarlacılığı, %65.31 polen tarlacılığı; saat 12:00’de %58.80 nektar tarlacılığı ve %41.20 polen tarlacılığı; saat 14:00’te %52.49 nektar tarlacılığı, %47.51 polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Arıotu üzerinde nektar tarlacılığı ile polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısına ait verilere uygulanan Mann-Whitney U Testi sonucunda aralarındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Birinci yıl ekilen arıotunda olduğu gibi ikinci yılda da arıotu çiçeği sayısındaki oransal değişimin, tarlacılık yapan bal arısı sayısı üzerinde etkili olduğu ve kolonilerin tarlacılık etkinliklerini bu duruma göre düzenlediği Michener (1974)'in bildirişi ile örtüşmektedir. Bal arılarının ikinci yılda %48.66 düzeyinde nektar, % 51.34 düzeyinde polen tarlacılığı yapmış olmaları; Williams ve Christian (1991)'ın bal arılarının %22'sinin polen tarlacılığı yaptığı bildirişinden oldukça farklı ve yüksek bulunmuştur. Ancak ikinci yılda elde edilen bu değerlerin araştırmanın birinci yılında elde edilen değerlerle büyük bir uyum içerisinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bal arılarının arıotu çiçeklerinin sağlamış olduğu nektar ve polen kaynaklarından ikinci yılda da en üst düzeyde yararlandığı; çiçeklenme süresine ve gün içerisindeki iklimsel değişimler başta olmak üzere çevresel koşulların etkisi altında bal arılarının besin kaynağı tercihini ve besin kaynağına dağılım oranını değiştirdiği saptanmıştır. Bal arılarının arıotunun sağlamış olduğu nektar ve polen kaynaklarından çiçeklenme süresince eşit düzeyde yararlanma yönünde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. Sonuçta arıotunun Çukurova koşullarında bal arıları için nektar ve polen kaynağı bakımından aynı düzeyde tercih edildiği ve çiçeklenmesinin bal arılarının yavru yetiştirme dönemine rastlaması nedeniyle öneminin olduğu saptanmıştır. 170 4.2.5. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Polenlerin Oranı 4.2.5.1. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranı Bal arısı kolonilerinin topladığı balda bulunan dönemlere göre yemlik kolza poleni oranı Çizelge 4.33’te, yemlik kolza poleni oranının dönemlere göre değişimi Şekil 4.31'de verilmektedir. Yemlik kolza poleni oranı çiçeklenmenin ilk döneminde 02/03/2001 tarihinde yapılan ölçümlerde %11.0 olarak belirlenirken, 13/03/2001 tarihinde %47.0 düzeyinde saptanmıştır. Ancak çiçeklenme süresinin sonuna doğru, yemlik kolza poleni oranı azalma göstermiş ve son ölçüm döneminde (26/03/2001) %21.0 düzeyinde belirlenmiştir. Tüm çiçeklenme süresinde bal arılarının topladığı balda bulunan yemlik kolza poleni oranı %24.0 olarak saptanmıştır. Yemlik kolza poleni oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda; dönemlerin etkisi önemli (P<0.05) olarak saptanmıştır. Ortalamalara uygulanan DÇK Testi sonucunda; üçüncü (13/03/2001) ve beşinci (26/03/2001) ölçüm dönemi I. grup, birinci (02/03/2001) ölçüm dönemi II. grupta yer alırken ikinci (06/03/2001) ve dördüncü (22/03/2001) ölçüm dönemi bu iki grup arasında yer almıştır. Çizelge 4.33. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı. Ölçüm Tarihleri Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranı (%) 02/03/2001 11.0±1.0 b 06/03/2001 19.0±3.1 ab 13/03/2001 47.0±5.2 a 22/03/2001 19.0±2.2 ab 26/03/2001 21.0±4.1 a X±Sx 24.0±3.6 171 Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranı (%) 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 02/03/2001 06/03/2001 13/03/2001 20/03/2001 26/03/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.31. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Yemlik Kolza Poleni Oranının Dönemlere Göre Değişimi. Çevrede bulunan bitki kaynaklarından bal arılarının nektar tercihine etki eden bitki çiçek yapısı (Free ve Williams, 1974) ve rengi bakımından (Hill ve ark, 1997) yemlik kolzanın uygun olması nektar tercihinde olumlu rol oynamaktadır. Ayrıca yemlik kolzanın yoğun olarak çiçeklendiği dönemde bölgede çiçekli bitki sayısının az olması nedeniyle; bal arılarının bağımlılık gösterdiği (Free, 1982; Herrera, 1990), nektar miktarının artmasına paralel bir şekilde nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısındaki artışa bağlı olarak yemlik kolzaya uyum sağladıkları ve en üst düzeyde yararlandıkları görülmüştür. Ancak Priore ve ark (1995)’nın bildirişine uygun olarak; bal arılarının yemlik kolza ve arıotu yanında diğer bitkilerin çiçeklerine ait nektarları da topladığı saptanmıştır. Yapılan ölçümlerde bal arılarının topladığı balda bulunan ortalama %24.0 yemlik kolza poleni oranı bulgusu, bal arısı kolonilerinin çevrede bulunan başka nektar kaynaklarından da yararlandıkları ve bir bitkiye bağımlı hareket etmediklerini göstermektedir. Bu durum arıların belli bir bitkinin çiçeğine yönelmesinde nektar 172 miktarı ile kuru madde düzeyinin tek başına önem taşımadığı, çiçek rengi ve kokusunun da önemli bir yeri olduğunu belirten Allsop ve ark (1998)'nın bulguları ile örtüşmektedir. Bal arılarının yemlik kolza nektarından bu düzeyde yararlanmasında kolonilerin yemlik kolza ekili alan yanında olması açısından tarlacılık için harcanan emek karşılığında sağlanan nektar miktarının yüksek olması da etkili olmuştur. Yemlik kolza çiçeklerinin sarı renkte olması nedeniyle bal arıları ve diğer böcekleri kendine çektikleri (Hill ve ark, 1997), besin toplama işlemini tamamlayan bal arılarının çiçek üzerine bir koku bıraktıkları Giurfa ve Nunez (1992) tarafından bildirilmektedir. Araştırmada yapılan gözlemler sonucunda bal arısı tarafından önceden ziyaret edilen yemlik kolza çiçeklerinin başka bal arıları tarafından besin aramak amacıyla defalarca ziyaret edildiği, bu durum üzerine yemlik kolza çiçeklerinin çekici bir yapı ve kokuya sahip olmalarının etkili olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, bal arılarının yemlik kolza nektarından çiçeklenme süresi ve çevredeki diğer bitkilerin çiçeklenme süresine bağlı olarak yararlandıkları ve bitkinin çiçeklerinin koku ve renginin de bu yararlanmada etkili olabileceği belirlenmiştir. Nektarından bal arılarının üst düzeyde yararlanması nedeniyle yemlik kolza, Bölgede aynı dönemde yetiştirilen ve polinasyonunda sıkıntı bulunan bitkiler arasına ekiminin yapılmasıyla, gerek bu bitkilerin polinasyonunda başarıyı gerekse bal arılarına besin kaynağı katkısını getirecek bir konumda bulunmaktadır. 4.2.5.2. Arı Kolonilerinin Topladığı Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı Arı kolonisi gruplarının topladığı balda bulunan arıotu poleni oranı Çizelge 4.34’te, arıotu poleni oranının dönemlere göre değişimi Şekil 4.32’de verilmektedir. Toplanan balda bulunan arıotu poleni oranı çiçeklenmenin ilk döneminde 22/03/2001 tarihinde yapılan ölçümde %8.0 olarak, 03/04/2001 tarihinde %25.0 olarak saptanmıştır. Arıotunda çiçeklenmenin sonuna doğru arıotu poleni oranı azalma göstermiş ve son ölçüm döneminde (10/04/2001) %18.0 olarak belirlenmiştir. Tüm çiçeklenme süresinde bal arılarının topladığı baldaki arıotu poleni oranı %16.0 olarak saptanmıştır. 173 Çizelge 4.34. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının (%) Dönemlere Göre Dağılımı Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı (%) Ölçüm Tarihleri 22/03/2001 8.0±1.1 b 26/03/2001 10.0±1.0 b 03/04/2001 25.0±3.2 a 10/04/2001 18.0±2.7 ab X±Sx 16.0±2.3 Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranı (%) 30 25 20 15 10 5 0 20/03/2001 26/03/2001 03/04/2001 10/04/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.32. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Topladıkları Balda Bulunan Arıotu Poleni Oranının Dönemlere Göre Değişimi. Balda bulunan arıotu poleni oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda dönemlerin etkisi P<0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Uygulanan DÇK Testi sonucunda; 03/04/2001 tarihindeki üçüncü ölçüm dönemi I. grupta, birinci (22/03/2001) ölçüm dönemi II. grupta, diğer ölçüm dönemleri bu iki grup arasında yer almışlardır. 174 Yemlik kolzanın çiçeklenme süresi sonuna doğru, arıotunun çiçeklenmeye yeni başlamış olması arı kolonilerinin bu dönem için her iki bitkiden de yararlanmasını sağlamıştır. Bal arılarının topladığı balda 22/03/2001 tarihinde %19.0 yemlik kolza poleni oranı saptanırken, aynı dönemde arıotu poleni oranı %8.0 olarak saptanmıştır. 26/03/2001 tarihinde yemlik kolza poleni oranı %21.0 olurken, arıotunda bu değer %10.0 düzeyinde olmuştur. Ancak yemlik kolzada çiçeklenmenin bitişinden sonraki dönemde arıotu poleni oranı %25.0 olarak gerçekleşmiştir. Bu konudaki bulguları gösteren Çizelge 4.35 ve 4.36'nın incelenmesinden kolonilerin çevrede bulunan diğer çiçekli bitkileri de tercih ederek dengeli bir şekilde yararlandığı, tercihini ani bir değişim yapmadan kararlı bir şekilde gerçekleştirdiği, ancak kolzada çiçeklenmenin bitişine kadar yemlik kolzadan yararlanmayı sürdürdüğü saptanmıştır. Bu bulgular Free ve Nuttall (1968) ile Wroblewska (1995)'nın bu konudaki görüşleri ile de uyum sağlamaktadır. Arıotu ekili alan çevresinde bulunan bitkilerin bal arısının besin kaynağı tercihinde önemli düzeyde rol oynaması, Free ve Williams (1974)'ın bildirişi ile uyum içerisindedir. Ayrıca arıotunun çiçeklendiği dönemde bölgede çiçekli bitki sayısının yemlik kolzanın çiçeklendiği döneme göre oldukça fazla olması nedeniyle bal arılarının diğer bitkilere de bağımlılık gösterdiği (Free, 1982; Herrera, 1990) ve bal arılarının topladığı balda yemlik kolza poleni oranına göre arıotu poleni oranı daha düşük düzeyde belirlenmiştir. Koloni populasyonunun artmasına bağlı olarak nektar gereksiniminin de artması sonucunda, nektar tarlacılığı yapan bal arısı sayısında da artma olmuş, bal arılarının arıotuna uyum sağladıkları ve çiçeklenmenin artmasına paralel bir şekilde topladıkları balda daha fazla arıotu poleni olduğu saptanmıştır. Ancak Priore ve ark (1995)’nın bildirişinde de belirttiği gibi bal arılarının arıotu yanında diğer bitkilerin nektarını da topladığı, tek nektar kaynağına bağlı kalmanın sakıncasını ortadan kaldırdıkları saptanmıştır. Toplanan balda bulunan %16.0 arıotu poleni oranı, bal arısı kolonilerinin başka nektar kaynaklarına da tarlacılık yaptığı ve sadece bir bitkiye bağımlı hareket etmediklerini göstermektedir. Bal arılarının topladığı balda arıotu poleninin bu düzeyde bulunması, yemlik kolza ve arıotunun kovan yakınında ekili olmasına bağlı olarak harcanan emek karşılığında sağlanan nektar miktarının yüksek olması etkili 175 olmuştur. Bal arılarının arıotunun nektarından yararlanması Tansı ve ark (1999)'nın elde ettiği sonuçlarla uyum içerisindedir. Arıotunda yapılan gözlemler sonucunda yemlik kolza çiçeklerinde olduğu gibi önceden bal arısı tarafından ziyaret edilmiş olan arıotu çiçeklerinin de başka bal arıları tarafından defalarca besin arama için ziyaret edildiği saptanmıştır. Sonuç olarak bal arılarının arıotu nektarından, çiçeklenme süresi ile çevrede bulunan ve arıotu ile aynı zamanda çiçeklenen diğer bitkilere bağlı olarak yararlandıkları saptanmıştır. Ancak bu yararlanma düzeyinin yemlik kolzadan farklı olarak çiçeklenme döneminde çevrede bulunan diğer bitkiler tarafından olumsuz etkilenmesine paralel olarak gerçekleştiği belirlenmiştir. 4.2.6. Arı Kolonilerinin Bitkilerin Polenini Toplama Oranı 4.2.6.1 Arı Kolonilerinin Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranı Araştırmada kullanılan arı kolonisi gruplarının yemlik kolza poleni toplama oranı (%) Çizelge 4.35’te, yemlik kolza poleni toplama oranının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.33’te verilmektedir. Çizelge 4.35. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranı (%). Ölçüm Saatler X±Sx Tarihleri 06:00-11:00 11:00-15:00 15:00-18:00 27/02/2001 24.40±1.97 6.76±0.77 6.79±0.07 11.19±0.64 bc 02/03/2001 9.70±0.75 7.25±0.52 6.70±0.15 7.88±0.92 bc 06/03/2001 3.83±0.11 7.45±1.72 7.96±0.95 6.41±0.13 bc 18/03/2001 20.67±2.30 19.33±1.42 5.08±0.49 14.72±1.36 ab 22/03/2001 42.49±1.50 25.00±1.04 11.65±1.57 26.38±1.85 a 27/03/2001 1.92±0.06 10.37±1.40 3.19±0.03 4.79±0.73 d 17.52±1.70 14.37±1.06 6.93±0.77 12.73±1.70 a a b X±Sx 176 Yem lik Kolza Poleni Toplam a Oranı (%) 45 06:00-11:00 11:00-15:00 15:00-18:00 40 35 30 25 20 15 10 5 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2002 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.33. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Yemlik Kolza Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi Bal arılarının yemlik kolza poleni toplama işlemini dönemler ve saatlere bağlı olarak yaptıkları, çiçeklenmenin ilk günlerinde 27/02/2001 tarihinde yapılan ölçümde bal arılarının saat 06:00-11:00 arasında %24.40, saat 11:00-15:00 arasında %6.76 ve saat 15:00-18:00 arasında %6.79 oranında yemlik kolza poleni topladıkları saptanmıştır. Yemlik kolza poleni toplama oranı, çiçeklenmenin en yoğun olduğu (18/03/2001) döneme kadar azalma göstermesine karşın bu dönemde yükselme göstererek saat 06:00-11:00, 11:00-15:00 ve 15:00-18:00 arasında %20.67, %19.33 ve %5.08 olarak gerçekleşmiştir. Yemlik kolza poleni toplama oranı çiçeklenmenin bitmesine yakın 27/03/2001 tarihinde yapılan ölçümlerde yine düşme göstermiş ve aynı saatlerde sırasıyla %1.92, %10.37 ve %3.19 olarak belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında bal arılarının aynı saatlerde sırasıyla %17.52, %14.37 ve %6.93 oranında yemlik kolza poleni topladıkları saptanmıştır. Tüm dönemler ve saatler dikkate alındığında bal arılarının %12.73 oranında yemlik kolza poleninden yararlandıkları belirlenmiştir. 177 Arı kolonilerinin topladıkları yemlik kolza poleni oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda kolonilerin yemlik kolza poleni toplaması üzerine çiçeklenme süresince dönemlerin etkisi P<0.01 düzeyinde, saatler ile dönemxsaat interaksiyonunun etkisi P<0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Yemlik kolza poleni oranına ait ortalamalara uygulanan DÇK Testi sonucunda 22/03/2001 tarihinde ölçüm yapılan dönem I. grubu, 27/03/2001 tarihli ölçüm dönemi IV. grubu oluştururken, diğer dönemler bu iki grup arasında yer almışlardır. Saatler bakımından yemlik kolza poleni toplama oranına ait ortalamalar karşılaştırıldığında saat 06:00-11:00 ve 11:00-15:00 ölçüm dönemleri I. grubu oluştururken saat 15:00-18:00 ölçüm dönemi II. grubu oluşturmuştur. Bal arılarının yemlik kolza poleninden tüm çiçeklenme süresince yararlanması yanında, erken ilkbahar döneminde yemlik kolza poleninden en üst düzeyde yararlanma gerçekleşirken çiçeklenme sonuna doğru arıotunun çiçeklenmesine bağlı olarak bal arılarında yemlik kolzadan arıotuna doğru bir yönelim başlamıştır. Araştırmanın ikinci yılında bal arısı kolonilerinin kovan yakınlarında yoğun bir şekilde bulunan yemlik kolza polenini ortalama %12.73 oranında topladıkları saptanmıştır. Bu durum Free ve Williams (1979), Waddington (1983), Schmidt ve ark (1995), Korkmaz ve Kumova (1998)’nın bal arılarının farklı bitkilerden polen toplayarak diyet oluşturdukları bildirişleri ile de uyumlu bulunmuştur. Ayrıca polenlerin farklı aminoasit içeriği başta olmak üzere besin maddeleri bakımından farklı yapıda olması (Baydar ve Gürel, 1998) bal arılarının polen tercihlerinde etkili olmakta ve dengeli bir diyet oluşturabilmeleri için farklı bitkileri ziyaret etmelerini de zorunlu hale getirmektedir. Bireysel bal arılarının yemlik kolza poleni yanında nektarını da ayrım yapmadan toplamaları, Thomas ve Schumann (1993), Anderson ve Ratnieks (1999) ile Giray ve ark (2000)'nın bal arılarının kolonilerin gereksinimini karşılamak için çevrede bulunan besin kaynaklarından yararlanmak amacıyla koloni içerisinde bir işbölümü yaptıkları bildirişleri ile de uyumludur. Bal arıları kovan yakınlarında bol miktarda tek bitki çeşidine ait polen bulunsa bile koloni düzeyinde bu bitkiye 178 bağımlılık göstermemekte koloni içerisinde işbölümüne bağlı olarak farklı bitkilere tarlacılık yapmak amacıyla bölünmekte (Nagamitsu ve ark, 1999; Da Silva ve Serrao, 2000) oldukları bildirişleri ile de uyum sağlamaktadır. Sonuç olarak bal arılarının yüksek protein içeren (Somerville, 2001) ve arıları kendine çeken kimyasal maddeler bulunduran yemlik kolza polenini (Blight ve ark, 1997) erken ilkbahar döneminde topladıkları, koloni gereksinimini gidermek için çevrede bulunan diğer bitkilere ait polenlerle karışım yaparak aminoasitlerce dengeli bir diyet oluşturmak için polen tarlacılarının farklı polen kaynaklarına yönelmelerini sağladıkları görülmüştür. 4.2.6.2 Arı Kolonilerinin Arıotu Poleni Toplama Oranı Araştırma sonucunda arı kolonisi gruplarında elde edilen arıotu poleni toplama oranı (%) Çizelge 4.36’da, arıotu polenini toplama oranının dönemler ve saatlere göre değişimi Şekil 4.34’te verilmektedir. Bal arılarının çiçeklenmenin başladığı ilk günlerde 06:00-11:00 saatleri arasında %12.41, 11:00-15:00 saatleri arasında %12.99 ve 15:00-18:00 saatleri arasında %19.40 oranında arıotu poleni topladıkları saptanmıştır. Ancak arıotunda çiçeklenmenin ilerlemesine paralel olarak yararlanma düzeyi dönemlere ve saatlere bağlı olarak artan ve azalan bir yapı göstermiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında bal arılarının 06:00-11:00, 11:00-15:00 ve 15:00-18:00 saatleri arasında sırasıyla %18.62, %31.30 ve %20.50 oranında arıotu poleni topladıkları belirlenmiştir. Tüm dönemler ve saatler dikkate alındığında bal arılarının %23.45 oranında arıotu poleninden yararlandıkları saptanmıştır. Arı kolonilerinin arıotu poleni toplama oranı verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda; arıotu poleni toplama oranı üzerine bu bitkinin çiçeklenme süresince dönemler ile dönemxsaat interaksiyonunun etkisi P<0.01 düzeyinde, saatlerin etkisi P<0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. 179 Çizelge 4.36. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranı (%). Ölçüm Saatler X±Sx Tarihleri 06:00-11:00 11:00-15:00 15:00-18:00 18/03/2001 12.41±2.43 12.99±2.76 19.40±2.36 15.07±1.89 b 22/03/2001 12.28±1.44 20.22±1.30 29.37±1.57 20.65±2.25 ab 27/03/2001 3.84±0.75 19.85±1.24 24.65±2.80 16.99±2.73 b 05/04/2001 22.34±2.31 29.93±2.49 77.08±0.84 34.63±3.98 ab 13/04/2001 20.72±1.59 23.48±2.54 1.97±0.20 15.39±3.17 b 17/04/2001 37.18±2.26 75.43±1.08 4.46±0.59 39.03±2.79 a 18.62±2.82 31.30±2.25 20.50±1.58 23.45±2.53 b a a X±Sx 06:00-11:00 90 11:00-15:00 15:00-18:00 Arıotu Poleni Toplama Oranı (%) 80 70 60 50 40 30 20 10 0 18/03/2001 22/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.34. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Kullanılan Arı Kolonisi Gruplarının Arıotu Poleni Toplama Oranının Dönemler ve Saatlere Göre Değişimi Toplanan arıotu poleni oranına ait ortalamalara uygulanan DÇK Testi sonucunda 17/04/2001 tarihinde ölçüm yapılan son dönem I. grupta, birinci (18/03/2001), üçüncü (27/03/2001) ve beşinci (13/04/2001) ölçüm dönemleri II. grupta, diğer ölçüm dönemleri bu iki grup arasında yer almıştır. Saatler bakımından 180 ortalamalar karşılaştırıldığında ise 06:00-11:00 ve 15:00-18:00 ölçüm saatleri II. grubu, 11:00-15:00 ölçüm saati I. grubu oluşturmuştur. Araştırmanın ikinci yılında elde edilen veriler, birinci yıl verileri ile birlikte değerlendirildiğinde arıotunda bal arılarının her iki yılda da kısmen polen ağırlıklı olmak kaydıyla besin kaynaklarına dengeli bir şekilde dağılarak tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. İkinci yılda yemlik kolzada çiçeklenmenin sonuna doğru arıotunun çiçeklenmesine bağlı olarak bal arılarında yemlik kolzadan arıotuna bir yönelim başladığı, arıotunda çiçeklenmenin artmasına bağlı olarak artan bir şekilde besin tercihini arıotundan yana değiştirdikleri belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında bal arısı kolonilerinin kovan yakınlarında yoğun bir şekilde bulunan arıotu poleninden ortalama %23.45 düzeyinde yararlanmış olmaları, Free ve Williams (1979), Schmidt ve ark (1995) ile Korkmaz ve Kumova (1998)’nın bal arılarının farklı bitkilerden polen toplamak suretiyle kendi gereksinimlerine uygun diyet oluşturdukları bildirişleri ile uyumlu bulunmuştur. Bu durum Pernal ve Currie (2000)'nin arıotu poleninin protein içeriğinin yüksek olması nedeniyle bal arılarının gelişimine katkı sağladığı, ancak protein kalitesini düzenlemek için farklı bitkilerden polen topladıkları (Pernal ve Currie, 2001) bildirişleri ile de örtüşmektedir. Araştırmanın ikinci yılında elde edilen %23.45 arıotu poleninden yararlanma düzeyi; birinci yıldaki %15.09 yararlanma düzeyi ile Korkmaz ve Kumova (1998)’nın saptadıkları %14.39 arıotu poleninden yararlanma düzeyi birlikte değerlendirildiğinde; bal arılarının arıotu poleninden, çevrede bulunan diğer polen kaynaklarına bağlı olarak farklı düzeylerde yararlandığı görülmektedir. Sonuç olarak bal arılarının yemlik kolzada olduğu gibi çiçeklenme süresince arıotu poleninden de yararlandıkları, koloni gereksinimi için çevrede bulunan diğer bitkilere ait polenlerle karışım yaparak dengeli bir diyet oluşturmak amacıyla polen tarlacılarının farklı polen kaynaklarına yöneldikleri belirlenmiştir. 181 4.2.7. Bitkilerin Tohum Verimine Böceklerin Katkısı 4.2.7.1. Yemlik Kolzanın Tohum Verimine Böceklerin Katkısı Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolzada kafesli ve kafessiz parsellerde elde edilen tohum miktarına ait değerler Çizelge 4.37’de, kolzada kafesli ve kafessiz parsellerde elde edilen tohum miktarının değişimi Şekil 4.35’te verilmektedir. Çizelge 4.37. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2). Gruplar X±Sx n Değişim Aralığı CV Kafesli 55.47±9.60 b 3 44.00-74.55 29.98 Kafessiz 120.85±7.76 a 3 107.33-134.22 11.13 140 Tohum Miktarı (g/m ²) 120 100 80 60 40 20 0 Kafesli Kafessiz Şekil 4.35. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolzada Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi. Araştırma sonucunda yemlik kolzada böcek polinasyonu olmayan kafesli alandan ortalama 55.47 g/m2, açık alandan ortalama 120.85 g/m2 tohum elde 182 edilmiştir. Yemlik kolzada her 100 gramlık tohum veriminin 54.10 gramı böcek polinasyonu ile gerçekleşmiştir. Ayrıca yemlik kolzada böcek polinasyonu ile tohum miktarı artışına %117.86 düzeyinde katkı sağlanmıştır. Araştırma gruplarına uygulanan t-testi sonucunda yemlik kolzada tohum verimi bakımından gruplar arasındaki fark P<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Yemlik kolzanın kafes denemelerinde, açık alandan elde edilen ortalama 120.85 g/m2 tohum veriminin; Atakişi (1978)'nin bildirdiği 44.3-95.9 g/m2 verim değerinden, Kırıcı ve Özgüven (1995)’in birinci yıl bildirişinden (23-38.7 g/m2) ve Avcıoğlu (1977)’nun değerinden (92 g/m2) yüksek; ancak Szabo (1985)'nun (304.98 g/m2), Çalışkan ve ark (1998)'nın bildirdiği verim değeri (217.6 g/m2) ile Özgüven ve Kırıcı (1999)’nın bazı çeşitler için bildirdiği (244.4 g/m2) değerlerden oldukça düşük bulunmuştur. Bulgular arasındaki bu farklılığın, yemlik kolza çeşidine ve yetiştirme koşullarının etkisine bağlı olarak değiştiği görülmüştür. Yemlik kolzanın 100 g tohum verimine böcek payı olarak saptanan 54.10 g değeri, Von Frisch (1967)'in %23-39, McGregor (1976)’un %25 ve Langridge ve Goodman (1975)'ın %37.52 değerlerinden yüksek, McGregor (1976)'un Meyerhoff (1954)'tan bildirdiği %43.5, Koutensky (1959)'den bildirdiği %64 ve Pritsch (1991)'in %44 değerleri ile benzer olduğu, ancak Avcıoğlu (1977)’nun %76 değerinden oldukça düşük olduğu belirlenmiştir. Ayrıca yemlik kolzada %117.86 düzeyinde saptanan böcek polinasyonu katkısı, Kamler (1983)'in bildirdiği %150 değerinden düşük olarak saptanmıştır. Yemlik kolzanın tohum veriminde böcek polinasyonunun payının bu kadar farklı düzeylerde olmasına, kullanılan yemlik kolza çeşidinin farklılığı başta olmak üzere bal arısı kolonilerinin parsele olan uzaklığı (Manning ve Boland, 2000), kolonilerin gücüne bağlı olarak fazla bal arısı aktivitesi (Tan, 2000) ve polinasyonda kullanılan kolonilerin ırkı (Basualdo ve ark, 2000) etkili olmaktadır. Ayrıca böceklerin yemlik kolza polinasyonunda önemli rol oynaması Miah ve ark (1993) ile Calabuig (2000)'in bildirişleri ile de örtüşmektedir. Sonuçta, Çukurova koşullarında yetiştiriciliği yapılan yemlik kolzanın polinasyonunda böceklerin özellikle de bal arılarının önemli düzeyde rol aldığı ve bölgenin değişken iklim yapısının olumsuz etkilerini en aza indirerek kolzanın tohum verimi artışına önemli katkılar sağladığı saptanmıştır. 183 4.2.7.2. Arıotunun Tohum Verimine Böceklerin Katkısı Araştırmanın ikinci yılında arıotunda kafesli ve kafessiz parsellerde elde edilen tohum miktarına ait değerler Çizelge 4.38’de, arıotunda kafesli ve kafessiz parsellerde elde edilen tohum miktarının değişimi Şekil 4.36'da verilmiştir. Çizelge 4.38. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarı (g/m2). Gruplar X±Sx n Değişim Aralığı CV Kafesli 22.15±1.96 b 3 18.67-25.44 15.30 Kafessiz 59.81±9.04 a 3 45.56-76.56 26.16 70 Tohum Miktarı (g/m ²) 60 50 40 30 20 10 0 Kafesli Kafessiz Şekil 4.36. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotunda Kafesli ve Kafessiz Parsellerde Elde Edilen Tohum Miktarının Değişimi. Araştırma sonunda arıotundaki tohum verimi, kafesli alanda ortalama 22.15 g/m2 ve açık alanda ortalama 59.81 g/m2 olarak gerçekleşmiştir. Arıotunda her 100 184 gramlık tohum veriminin 62.96 gramı böcek polinasyonu ile gerçekleşmiştir. Ayrıca arıotunda böcek polinasyonu ile tohum verimi artışına %170.02 düzeyinde katkı sağlanmıştır. Araştırma gruplarına uygulanan t-testi sonucunda arıotunda tohum verimi bakımından gruplar arasındaki fark P<0.05 düzeyinde önemli bulunmuştur. Arıotunun tohum verimine böcek polinasyonu katkısını saptamak amacıyla yapılan kafes denemelerinde, açık alandan elde edilen 59.81 g/m2 tohum veriminin, bölgede önceden Uçar ve Tansı (1996)'nın elde ettiği 20.11-43.18 g/m2 değeri ile Yıldız (1999)'ın değerinden (21.52-36.57 g/m2) oldukça yüksek, ancak Tansı ve ark (1999)’nın sonuçları (51.5 g/m2) ile uyum içerisinde bulunmuştur. Ayrıca kafesli alan içerisinde belirlenen 22.15 g/m2 arıotu tohum verimi, Tansı ve ark (1999)'nın bildirdiği değerle (19.1 g/m2) benzer bulunmuştur. Sonuçta böceklerin, özellikle de böcekler içerisinde önemli oranda yer tutan bal arılarının Çukurova koşullarında yetiştiriciliği yapılan arıotunun polinasyonunda önemli düzeyde rol aldığı ve değişken yapıdaki Bölge ikliminin olumsuz etkilerini yaptığı polinasyon sonucunda en aza indirerek arıotunda da tohum verimi artışına önemli katkılar sağladığı saptanmıştır. 4.2.8. Yemlik Kolza ve Arıotunun Arı Kolonilerinin Populasyon Gelişimine Etkisi 4.2.8.1. Yavrulu Alan Gelişimi Yemlik kolza ve arıotunun bal arısı kolonilerinin populasyon gelişimi üzerine etkilerini saptamak amacıyla, denemenin ikinci yılında araştırma kolonilerinde yavrulu alan gelişimi 21 günde bir belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında arı kolonisi gruplarında, araştırma süresince yavrulu alan gelişimi Çizelge 4.39’da, arı kolonisi gruplarında, deneme boyunca yavrulu alan gelişiminin dönemlere göre değişimi Şekil 4.37’de verilmiştir. 185 Çizelge 4.39. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Yavrulu Alan Gelişimi (cm2/koloni). Ölçüm Gruplar X±Sx Tarihleri Parsel Kontrol 09/02/2001 317.98±32.86 368.50±30.12 344.92±22.32 g 02/03/2001 618.57±63.82 748.23±78.24 687.72±51.81 f 23/03/2001 1505.82±214.11 1607.93±219.87 1560.28±151.71 e 13/04/2001 3572.95±184.39 3575.31±197.88 3574.21±133.84 b 04/05/2001 2323.10±98.03 2554.66±126.03 2446.60±82.77 d 25/05/2001 2835.86±277.02 2389.96±248.06 2598.05±186.37 cd 08/06/2001 4677.17±174.40 3915.87±171.03 4271.14±139.30 a 29/06/2001 2916.50±189.67 2674.21±164.61 2787.28±124.51 c 20/07/2001 1634.07±105.91 1695.63±104.79 1666.90±73.54 e X±Sx 2266.89±129.94 2170.03±107.49 2215.23±83.34 5000 Yavrulu Alan Gelişim i (cm ²/koloni) 4500 4000 3500 3000 2500 2000 1500 Parsel Kontrol 1000 500 0 09/02/2001 02/03/2001 23/03/2001 13/04/2001 04/05/2001 25/05/2001 08/06/2001 29/06/2001 20/07/2001 Ölçüm Dönemleri Şekil 4.37. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Deneme Koloni Gruplarında Araştırma Süresince Yavrulu Alan Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi. 186 Araştırmanın başlangıcında 317.98 cm2 yavrulu alan gelişimine sahip olan parsel kolonilerinde 20/07/2001 tarihinde yapılan son ölçümde 1634.07 cm2 yavrulu alan gelişimi saptanmıştır. Kontrol kolonilerinde bu değerler deneme başlangıcında 368.50 cm2 ve deneme sonunda 1695.63 cm2 olarak gerçekleşmiştir. Deneme başlangıcından (09/02/2001) itibaren 08/06/2001 tarihine kadar geçen süre içerisinde kolonilerin yavrulu alan gelişimlerinde artış saptanırken bu tarihten sonra yavrulu alan gelişiminde azalma görülmüştür. Elde edilen yavrulu alan gelişim verilerine uygulanan istatistiki analiz sonucunda; yavrulu alan gelişimine ölçüm dönemlerinin P<0.01 düzeyinde etkisi önemli bulunurken, yavrulu alan gelişimi bakımından gruplar arasında farkın ve grupxdönem interaksiyonu etkisinin önemsiz (P>0.05) olduğu saptanmıştır. Koloni gruplarına ait yavrulu alan gelişimi ortalamalarına uygulanan DÇK Testi sonucunda 08/06/2001 tarihli ölçüm dönemi I. grubu, 13/04/2001 tarihli dördüncü ölçüm dönemi II. grubu, diğer dönemler ise farklı grupları oluşturmuştur. Şekil 4.37‘den de görüldüğü gibi; gerek yemlik kolza ve arıotunda gerekse çevredeki diğer bitkilerde çiçeklenmenin sona ermesi ile parsel kolonilerinde yavrulu alan gelişimi bir duraklama dönemi, bir süre sonra da gerileme dönemi yaşanmıştır. Kontrol kolonilerinin de aynı eğimle hareket ettiği ve parsel kenarına konulan kolonilerle aynı doğrultuda gelişme sağladıkları görülmektedir. Denemede kontrol kolonilerinin yerleştirildiği alan ve çevresinde çeşitli bitki kaynaklarının bulunması ve çiçeklenme sürelerinin 2001 yılındaki iklimsel değişikliklerden dolayı yemlik kolza ve arıotu bitkileri ile aynı döneme rastlaması sonucunda, kolonilerin populasyon gelişimleri arasında belirgin bir farklılık saptanamamıştır. Deneme alanının Çukurova Bölgesinin genelini temsil eder nitelikte olmaması, kaynak açısından son derece zengin olması nedeniyle parsel ve kontrol kolonilerinin populasyon gelişimleri arasında farklılık oluşmamasına yol açmıştır. Bu nedenden çiçeklenmenin yetersiz olduğu başka bölgelerde bal arısı kolonileri için bu bitkilerin kolonilere besin kaynağı sağlamak amacıyla yetiştirilmesi yararlı olacaktır. Korkmaz ve Kumova (1998)’nın Çukurova koşullarında yaptığı çalışmada da belirlediği gibi bal arısı kolonilerinin bölge koşullarında arıotu ekili parsel kenarına 187 yerleştirilmesinin kolonilerin populasyon gelişimi üzerine önemli düzeyde etkide bulunduğu ve kolonilerin bal mevsimine güçlü ve sağlıklı kolonilerle girdiği bildirişi ile uyum sağlanamamıştır. İkinci yılda kontrol kolonilerinin konulduğu alanın çiçekli bitkilerce zengin olmasının koloni grupları arasındaki farkı gözlenemeyecek bir şekilde etkilediği görülmüştür. Bu nedenden Tansı ve ark (1999)’nın bölgede bal arısı kolonilerinin besin bulmakta güçlük çektiği mart, nisan ve mayıs aylarında çiçeklenen yemlik kolza ve arıotunun kolonilerin gelişimini önemli ölçüde arttırdığı bildirişini destekleyen sonuca ulaşılamamıştır. Sonuç olarak Çukurova koşullarında ekimi yapılan yemlik kolza ve arıotunun bal arısı kolonilerinin yavrulu alan gelişimi üzerine etkili olabilecek bitkiler konumunda olduğu, ancak çiçekli bitki varlığının yoğun olduğu yer ve dönemlerde bal arıları için besin kaynağı sağlayacak destek bitkileri, floranın zayıf olduğu yerlerde ise ana nektar bitkileri olabileceği belirlenmiştir. 4.2.8.2. Ergin Arı Gelişimi Kolonilerin yıl içerisinde durumlarını belirleyen en önemli gösterge ergin arı gelişimini gösteren arılı çerçeve sayısıdır. Araştırmanın ikinci yılında deneme koloni gruplarında araştırma süresince elde edilen arılı çerçeve sayısı Çizelge 4.40’ta, koloni gruplarında araştırma süresince elde edilen arılı çerçeve sayısının dönemlere göre değişimi Şekil 4.38’de verilmektedir. Deneme başlangıcında sırasıyla ortalama 4.28 ad/koloni ve 4.37 ad/koloni arılı çerçeveye sahip parsel ve kontrol kolonileri, araştırma süresince gelişme göstermişlerdir. Deneme sonunda parsel kolonileri 10.57 ad/koloni, kontrol kolonileri 10.06 ad/koloni arılı çerçeveye erişmişlerdir. Sonuçta parsel ve kontrol kolonileri sırasıyla ortalama 10.23 ve 10.68 ad/koloni arılı çerçeveye ulaşmışlardır. Koloni gruplarına ait arılı çerçeve sayısı verilerine uygulanan Kruskal Wallis Testine göre yemlik kolza ve arıotunun, ergin arı gelişimine etkisi önemsiz (P>0.05) bulunmuştur. Ancak dönemler dikkate alındığında, kolonilerin ergin arı gelişimine ölçüm dönemlerinin P<0.01 düzeyinde etkisi olduğu saptanmıştır. 188 Çizelge 4.40. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Ergin Arı Gelişimi (ad/koloni). Ölçüm Gruplar X±Sx Tarihleri Parsel Kontrol 09/02/2001 4.28±0.12 4.37±0.12 4.33±0.08 e 02/03/2001 5.42±0.17 5.43±0.22 5.43±0.14 e 23/03/2001 7.85±0.20 8.31±0.34 8.10±0.20 d 13/04/2001 11.35±0.84 12.93±0.86 12.20±0.61 b 04/05/2001 13.00±0.61 13.31±0.91 13.16±0.55 b 25/05/2001 11.78±0.78 13.12±1.02 12.50±0.65 b 08/06/2001 15.57±0.91 15.68±0.84 15.63±0.60 a 29/06/2001 12.28±0.77 12.93±0.71 12.63±0.51 b 20/07/2001 10.57±0.54 10.06±0.21 10.30±0.27 c X±Sx 10.23±0.37 10.68±0.37 10.47±0.26 18 Ergin Arı Gelişim i (ad/koloni) 16 14 12 10 8 6 Parsel 4 Kontrol 2 0 09/02/2001 02/03/2001 23/03/2001 13/04/2001 04/05/2001 25/05/2001 08/06/2001 29/06/2001 20/07/2001 Ölçüm Dönem leri Şekil 4.38. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarında Araştırma Süresince Ergin Arı Gelişiminin Dönemlere Göre Değişimi. 189 Arılı çerçeve sayısı ortalamalarına uygulanan ÇKT sonucunda 08/06/2001 tarihinde ölçüm yapılan dönem I. grupta, 13/04/2001, 04/05/2001, 25/05/2001, 29/06/2001 tarihinde ölçüm yapılan dördüncü, beşinci ve altıncı dönemler II. grupta, 20/07/2001 tarihli dokuzuncu ölçüm dönemi III. grupta, 23/03/2001 tarihli üçüncü ölçüm dönemi IV. grupta ve 09/02/2001 ve 02/03/2001 tarihinde ölçüm yapılan birinci ve ikinci dönemler V. grupta yer almışlardır. Araştırmanın ikinci yılında ergin arı gelişimi bakımından koloni grupları arasında farklılık belirlenememiştir. Koloninin sahip olduğu ergin arı gelişimi ile yavrulu alan gelişiminin araştırma süresince benzer gelişme göstermesi Doğaroğlu (1981) ile Doğaroğlu ve ark (1992)’nın bildirişleri ile uyumlu bulunmuştur. Ancak bu sonuç ergin arı gelişimi ile kuluçka etkinlikleri arasında Budak (1992)’ın r=+0.92 ve Akyol (1998)’un r=+0.84 düzeyinde olduğunu belirttiği ilişki ile çelişki göstermektedir. Bu durum üzerine kolonilerin yavrulu alan gelişimine etki eden deneme alanının bitki yapısının etkisi önemli düzeyde olmuştur. Kontrol kolonilerinin konulduğu alanın bitkisel kaynaklarca zengin olması ergin arı gelişimi bakımından da gruplar arası farklılığın gözlemlenmesine engel olmuştur. Sonuç olarak yemlik kolza ve arıotunun Çukurova koşullarında bal arısı kolonilerinin ergin arı gelişimine yararlı olabilecek bitkiler konumunda olduğu, ancak koloni populasyonunun gelişimi bakımından bal arılarının yararlanabileceği çiçekli bitki deseninin yoğun olduğu yer ve zamanlarda bal arıları için erken ilkbahar döneminde nektar ve polen kaynağı sağlayacak destek bitkileri, floranın zayıf veya yetersiz olduğu yerlerde ana nektar bitkisi olabilecekleri görülmüştür. 4.2.9. Arı Kolonilerinin Bal Verimi Başarılı arıcılığın temel ölçütlerinden biri olan kolonilerin bal verimine koloninin genetik yapısı etkili olduğu kadar çevresel faktörlerin de önemli düzeyde etkisi bulunmaktadır (Sanford, 1988). Kolonilerin erken ilkbahar dönemine rastlayan ana nektar akımı öncesinde geliştirdiği yavrulu alan miktarına bağlı olarak ergin arı 190 gelişiminin koloninin topladığı bal miktarı üzerine etkisi bulunmaktadır. Araştırmanın ikinci yılında kullanılan arı kolonisi gruplarının bal verimleri Çizelge 4.41'de ve bal verimlerinin gruplara göre değişimi Şekil 4.39’da verilmektedir. Çizelge 4.41. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarının Ortalama Bal Verimi (kg/koloni). X±Sx n Değişim Aralığı CV Parsel 16.81±1.31 14 8.50-26.15 21.18 Kontrol 16.07±1.23 16 6.90-27.10 20.68 Gruplar Bal Verim i (kg/koloni) 16 11 6 1 Parsel Kontrol Şekil 4.39. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arı Kolonisi Gruplarının Bal Verimlerinin Değişimi. Denemenin ikinci yılında koloni gruplarından Sarız ve Akçakale ilçelerinde iki kez bal hasadı yapılmıştır. Yapılan bal hasadı sonucunda bitki parseli yanında bulunan kolonilerden ortalama 16.81 kg/koloni, kontrol kolonilerinden ortalama 16.07 kg/koloni bal verimi saptanmıştır. Araştırmanın birinci yılında parsel ve kontrol koloni gruplarından sırasıyla 191 ortalama 35.43 kg/koloni ve 37.11 kg/koloni bal verimi elde edilirken, ikinci yılda bu gruplardan ortalama 16.81 kg/koloni ve 16.07 kg/koloni bal verimi alınmış; iki yıl arasında oldukça yüksek bir farklılık ortaya çıkmıştır. Araştırmada kullanılan arı kolonisi gruplarının bal verim değerlerine uygulanan t-testi sonucunda bal verimi bakımından aralarındaki farkın önemsiz (P>0.05) olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında Doğaroğlu (1981) ile Doğaroğlu ve ark (1992)’nın bildirişine uygun olarak, pozitif bir ilişkinin varlığı gözlemlenmiştir. İkinci yılda yemlik kolza ve arıotu parseli kenarına konulan kolonilerde ortalama 10.23 ad/koloni arılı çerçeveye ile 16.81 kg/koloni bal verimi elde edilirken ortalama 10.68 ad/koloni arılı çerçeveye sahip olan kontrol kolonilerinde bu değer 16.07 kg/koloni olarak gerçekleşmiştir. Bu durum; Genç (1990)’in koloni populasyon gelişiminde sağlanacak artışla bal veriminin de önemli düzeyde etkileneceği, Budak (1992)’ın bal veriminin yavrulu alan gelişiminden ziyade kolonilerin ergin arı gelişimine bağlı olduğu; Güler (1995)’in ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.918 düzeyinde ilişki bulunduğu, Akyol (1998)’un ergin arı gelişimi ile bal verimi arasında r=+0.85 düzeyinde olan ilişkiden dolayı artabileceği ve Kaftanoğlu ve ark (1992)’nın bal verimi üzerine etki eden etmenlerin başında koloni populasyon gelişme hızının etkili olduğu bildirişleri ile örtüşmektedir. Sonuçta bal arısı kolonilerinin bal verimi üzerine koloni iç ve dış koşullarının önemli düzeyde etkide bulunduğu, özellikle koloni populasyon düzeyinin bal verim miktarını etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca deneme alanında bulunan diğer çiçekli bitkiler, araştırma kolonilerinin populasyon gelişimleri ile birlikte bal verimlerinde de farklılık yaşanmamasına neden olmuştur. 192 4.2.10. Bitkilerinin Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler 4.2.10.1. Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler Çukurova Bölgesinde yoğun ve monokültürel tarım yapılması nedenleriyle kullanılan pestisitler zaman içerisinde böcek populasyonlarının varlığını tehlikeye sokmaktadır. Bu durum da polinasyonda görev alan polinatörlerin sayısı ve varlığı üzerinde olumsuz etkide bulunmaktadır. Bu çalışmada görüldüğü gibi böceklerin varlığı ve sayısı, yıllara ve yöresel koşullara göre büyük oran ve miktarda değişiklik göstermektedir. Yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan böceklerin dönemler ve saatlere göre bal arısı ve takımlar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.42’de, yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan bal arısı ve diğer böceklerin saatlere göre değişimi Şekil 4.40’ta, yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan bal arıları ve diğer böceklerin dönemlere göre değişimi 4.41’de verilmektedir. Yemlik kolzanın çiçeklenme süresince üzerinden atrapla yakalanan böcek sayımı sonucunda; saat 10:00’da 326 bal arısı dışında, 81 Diptera, 4 Coleoptera, 2 Hemiptera ve 21 Hymenoptera; saat 12:00’de 227 bal arısı dışında, 3 Hemiptera, 72 Diptera, 1 Lepidoptera, 6 Coleoptera ve 7 Hymenoptera; saat 14:00’te 114 bal arısı dışında, 2 Hemiptera, 125 Diptera, 6 Coleoptera ve 26 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Tüm dönemler dikkate alındığında yemlik kolza çiçekleri üzerinden toplam 667 bal arısı yanında, 7 Hemiptera, 278 Diptera, 1 Lepidoptera, 16 Coleoptera ve 54 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Yemlik kolza üzerinde tarlacılık yapan böceklerin %65.20 bal arısı, %0.68 Hemiptera, %27.18 Diptera, %0.09 Lepidoptera, %1.57 Coleoptera ve %5.28 bal arısı dışında Hymenoptera takımına ait böceklerin oldukları belirlenmiştir. Yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan bal arıları ve diğer böcekler olarak düzenlenen verilere ayrı ayrı Kruskal Wallis Testi uygulandığında, saatler arasındaki fark önemsiz (P>0.05), dönemler arasındaki fark önemli (P<0.05) olarak saptanmıştır. 193 Çizelge 4.42. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Takımlar Tarih Saat Bal Arısı Hemiptera Diptera Lepidoptera Coleoptera Diğer Hymenoptera 14 19 1 20 1 1 12:00 20 6 14:00 25 4 1 1 87 1 15 1 6 12:00 107 3 16 4 4 14:00 63 121 12:00 53 10:00 10:00 10:00 10:00 49 6 1 5 12:00 26 9 1 3 14:00 10 18 4 7 10:00 8 17 12:00 3 6 1 14:00 2 2 34 1 2 10:00 326 2 81 4 21 12:00 227 3 72 6 7 14:00 114 2 125 6 26 Genel 667 7 278 16 54 Toplam 27/02/2001 14:00 02/03/2001 21 06/03/2001 18 18/03/2001 12:00 22/03/2001 28 27/03/2001 41 10:00 1 23 1 8 14 2 8 14 27 14:00 7 1 1 1 194 Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) 350 Bal Arısı Diğer Böcekler 300 250 200 150 100 50 0 10:00 12:00 14:00 Ölçüm Saatleri Şekil 4.40. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi. Bal Arısı Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) 300 Diğer Böcekler 250 200 150 100 50 0 27/02/2001 02/03/2001 06/03/2001 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.41. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi. 195 Dönem ortalamalarına ÇKT uygulandığında üçüncü (06/03/2001) ölçüm dönemi I. grupta, ikinci (02/03/2001) ve altıncı (27/03/2001) ölçüm dönemi III. grubu oluşturmuş, diğer dönemler bu iki grup arasında yer almışlardır. Bal arısı ve diğer böcekler olarak düzenlenen verilere uygulanan Mann-Whitney U Testi sonucunda arıotu üzerinde tarlacılık yapan bal arıları ve diğer böcekler bakımından aralarında farklılık (P>0.05) olmadığı saptanmıştır. Yemlik kolzada ölçüm yapılan dönemlere ait ortalamalara uygulanan ÇKT sonucunda, 06/03/2001 tarihli üçüncü ölçüm dönemi I. grupta, 02/03/2001 ve 27/03/2001 tarihli ikinci (02/03/2001) ve altıncı (27/03/2001) ölçüm dönemleri II. grupta, diğer ölçüm dönemleri bu iki grup arasında yer almışlardır. Çizelge 4.42 ile Şekil 4.40 ve 41’den görüldüğü gibi, yemlik kolza çiçekleri üzerinde bal arıları yoğun bir şekilde tarlacılık faaliyeti yapmaktadırlar. Bal arısı dışında Diptera takımına ait böceklerin yemlik kolza çiçeklerinde yoğun bir şekilde yararlandıkları saptanmıştır. Dönemler bakımından yararlanma düzeyi incelendiğinde yemlik kolzada çiçeklenmenin artmasına ve azalmasına paralel olarak bal arısı ve diğer böceklerin sayısında bir artma ve azalma olduğu görülmektedir. Saatler ele alınarak yararlanma düzeyi değerlendirildiğinde, bal arılarının yemlik kolza çiçeklerinde günün her saatinde yoğun tarlacılık faaliyetinde bulunmakla birlikte saat 14:00’de yapılan sayımlarda bir azalma görülmektedir. Ancak bal arısı sayısında görülen bu azalmaya karşılık, diğer böceklerin sayısında bir artış söz konusudur. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolza çiçeklerinden yararlanan bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait diğer böceklerin dönemler ve saatlere göre familyalar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.43’te verilmektedir. 196 Saat 10:00 06/03/2001 Tarih 02/03/2001 Çizelge 4.43. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Yemlik Kolza Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Sayısı Toplam Andrena parviceps Kr. 1 1 14:00 Halictidae Halictus marginatus Br. 1 1 10:00 Halictidae Halictus concinnus vestitus Lep. 1 6 Halictidae Halictus cristulus Br. 3 Halictidae Halictus tetrozoniaellus Strd. 1 Halictidae Lagioglossom skovikovi Per. 1 Halictidae Halictus marginatus Br. 1 Halictidae Halictus cristulus Br. 2 Halictidae Lagioglossom skovikovi Per. 1 Halictidae Halictus marginatus Br. 4 Halictidae Halictus cristulus Br. 2 Halictidae Halictus bicollossus Mor. 1 Andrenidae Andrena oulskii Kr. 1 Halictidae Halictus marginatus Br. 8 8 Halictidae Halictus marginatus Br. 5 7 Halictidae Halictus bicollossus Mor. 1 Andrenidae Andrena flavipes Pz. 1 10:00 Halictidae Halictus marginatus Br. 5 5 12:00 Halictidae Halictus marginatus Br. 1 3 Halictidae Halictus cristulus Br. 1 Halictidae Halictus pallens Br. 1 Halictidae Halictus marginatus Br. 5 Andrenidae Andrena minutula H. 2 Halictidae Halictus marginatus Br. 1 1 Halictidae Halictus cristulus Br. 3 3 12:00 12:00 10:00 4 8 12:00 14:00 22/03/2001 18/03/2001 Tür Andrenidae 14:00 14:00 27/03/2001 Familya 10:00 7 12:00 14:00 197 Yemlik kolza çiçekleri üzerinde tarlacılık yapan bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böcekler familya düzeyinde değerlendirildiğinde, Halictidae ve Andrenidae familyasına ait böceklerin tarlacılık yaptıkları saptanmıştır. Tüm dönemler boyunca Andrenidae familyasına ait 3 adet arı yakalanırken, Halictidae familyasına ait 51 adet arı yakalanmıştır. Sonuç olarak, yemlik kolzanın Halictidae familyasına ait arılar tarafından da tercih edildiği belirlenmiştir. Yemlik kolzanın arıotuna göre erken dönemde çiçeklenmesine bağlı olarak Diptera ve Hymenoptera takımına ait böcekler tarafından daha fazla ziyaret edilmesi; yemlik kolzanın çiçeklendiği dönemde çevrede çiçek bulunmaması yanında sarı renkli çiçeklere ve bol miktarda polene sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Yemlik kolza üzerinde Halictidae familyasına ait arıların yakalanmış olması Özbek (1978)’in elma ağaçlarında yapmış olduğu çalışmadaki bildirişi ile uyumlu olup Halictidae familyasına ait arıların Çukurova Bölgesinde çeşitli bitkilerin polinasyonunda rol oynadıklarını göstermektedir. Ancak Bölgede yoğun pestisit kullanımı nedeniyle böcek populasyonunun azalmakta olduğu; bu çalışmada elde edilen değerlerle Erzurum koşullarında yapılan çalışmadaki değerler karşılaştırıldığında görülmektedir. Yemlik kolza üzerinde çeşitli takımlara ait böcekler arasında net bir şekilde tarlacılık etkinliği bakımından yarış olmadığı, hepsinin birbirinden bağımsız tarlacılık yaptıkları, Bawa (1983) ile Dewenter ve Tscharntke (2000)’nin bildirişleriyle uyumlu bulunmuştur. Ayrıca arıları kendine çeken yemlik kolzanın yoğun çiçek açtığı ve yemlik kolzaya yönelen arıların çiçeklerden gereksinimlerini giderene kadar yararlandıkları gözlenmiştir. Yemlik kolza üzerinde tarlacılık yapan böceklerin oransal dağılımının Langridge ve Goodman (1975)’ın bildirdiği değerlerden oldukça farklı olduğu görülmektedir. Özellikle bal arısı oranının bu çalışmada yüksek olmasının, parsel kenarına konulan kolonilerden kaynaklandığı ve bunun da oransal dağılımı önemli düzeyde değiştirdiği saptanmıştır. Bu bulgular yemlik kolzanın sarı renkli çiçeklere sahip olduğu için tercih edilmesi yanında Diptera takımı tarafından besin kaynağı toplamak amacıyla ziyaret edildiğini (Lee ve Snow, 1998) desteklemektedir. Ayrıca bu durum çeşitli böceklerin belli bitkileri özellikle tercih ettiği (Inoue ve ark, 1990) 198 görüşü ile de uyumlu bulunmuştur. Bal arıları dışındaki yaban arılarının kolzayı ziyaret ettiği görüşü McGregor (1976)’un bildirişi ile desteklenmekte, ancak Belozerova (1960)’dan bildirdiği bulgular ile uyumlu bulunmamaktadır. Oransal dağılım bulguları Delaplane ve Mayer (2000)’in bildirişi ile karşılaştırıldığında, bal arısı oranlarının benzer olmakla birlikte, diğer arıların ve oranlarının farklı oldukları görülmektedir. Bu farklılığa yemlik kolza ekili alanın çevresinde bulunan yaban arısı populasyonlarının tür ve sayısının etkide bulunduğu öne sürülebilir. Yemlik kolza böcek polinasyonuna arıotu kadar gereksinim duymamakta ise de gerek böceklerin besin gereksinimini karşılamak amacıyla yemlik kolzanın ekiminin yaygınlaştırılması gerekse bu bitkilerin tohum veriminin azalmasını önlemek için bal arılarından yararlanılması (Corbet ve ark, 1991; Osborne ve ark, 1991; Ramsey ve ark, 1999) gibi çift yönlü çalışmaların yapılması yerinde olacaktır. Çünkü bitkilerden fazla verim alınması için polinasyonun gerçekleşmesini garanti altına almak amacıyla, yaban arılarının doğadaki varlığının korunması (Özbek, 1997) hala önemini korumaktadır. Sonuç olarak Çukurova Bölgesinde ekimi yapılan yemlik kolzanın nektar ve poleninden bal arıları başta olmak üzere pek çok böceğin yararlandığı saptanmıştır. Ayrıca yemlik kolza erken ilkbahar döneminde böcek populasyonlarına hazır besin kaynağı olabilecek ve populasyonların sürekliliği başta olmak üzere biyoçeşitliliğe olumlu katkı sağlayabilecek bitki konumunda bulunmaktadır. 4.2.10.2. Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böcekler Bölge koşullarında bal arıları için yemlik kolza yanında arıotu da aynı işlevi görecek ve birbirini tamamlayacak iki bitki konumundadır. Araştırmada arıotu çiçeklerinden yararlanan böceklerin dönemler ve saatlere göre bal arısı ve takımlar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.44’te, arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı ile diğer böceklerin dönemlere bağlı değişimi Şekil 4.42’de, arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı ile diğer böceklerin saatlere bağlı değişimi Şekil 4.43’te verilmektedir. 199 Çizelge 4.44. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Bal Arısı ve Takımlar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Takımlar Bal Arısı Tarih Saat Diğer 2 1 9 5 1 3 14 12:00 36 2 14:00 2 10:00 15 16 12:00 42 14 14:00 30 10:00 89 12:00 66 1 2 1 14:00 86 3 2 3 10:00 55 4 1 12:00 68 2 3 14:00 7 11 10:00 45 8 1 12:00 56 2 2 14:00 37 3 10:00 12 1 12:00 22 14:00 21 10:00 235 12:00 290 14:00 Genel Toplam 18/03/2001 1 19 22/03/2001 1 10:00 27/03/2001 Coleoptera 05/04/2001 Homoptera 13/04/2001 Diptera 17/04/2001 Hemiptera 3 3 20 Hymenoptera 9 5 4 4 6 1 1 4 3 2 1 1 1 1 2 1 1 49 2 6 10 1 22 6 8 3 183 10 45 17 13 708 11 116 31 26 8 200 Bal Arısı Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) 350 Diğer Böcekler 300 250 200 150 100 50 0 10:00 12:00 14:00 Ölçüm Saatleri Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Sayısı (ad/30 atrap) Şekil 4.42. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001 Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Saatlere Göre Değişimi. Bal Arısı 300 Diğer Böcekler 250 200 150 100 50 0 18/03/2001 20/03/2001 27/03/2001 05/04/2001 13/04/2001 17/04/2001 Ölçüm Tarihleri Şekil 4.43. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı ve Diğer Böceklerin Dönemlere Göre Değişimi. 201 Çizelge 4.44, Şekil 4.42 ve Şekil 4.43’ten görüldüğü gibi, bal arılarının arıotunda yoğun tarlacılık yaptıkları gözlenmiştir. Ayrıca bal arısı dışında Diptera takımına ait böceklerin de yoğun bir şekilde yararlandıkları belirlenmiştir. Ölçüm yapılan dönemlere göre, arıotunda çiçeklenmenin artma ve azalmasına bağlı olarak bal arısı sayısında da artma ve azalma olmakta, ancak yemlik kolzaya göre daha kararlı bir yapı gösterdiği görülmektedir. Saatlere göre yararlanma düzeyi değerlendirildiğinde, bal arılarının arıotunda öğle ve sabah saatlerinde yoğun tarlacılık yaptıkları, saat 14:00’de tarlacı sayısında bir azalma görüldüğü, ancak bu saatte diğer böceklerin sayısında bir artışın kaydedildiği belirlenmiştir. Arıotunun üzerinden atrapla; saat 10:00’da 235 bal arısı dışında, 49 Diptera, 2 Homoptera, 6 Coleoptera, ve 10 Hymenoptera; saat 12:00’de 290 bal arısı dışında, 1 Hemiptera, 22 Diptera, 6 Homoptera, 8 Coleoptera ve 3 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmasına karşılık, saat 14:00’te 183 bal arısı yanında, 10 Hemiptera, 45 Diptera, 17 Coleoptera ve 13 Hymenoptera takımına ait böcek saptanmıştır. Tüm dönemler ele alındığında arıotunda toplam 708 bal arısı, 11 Hemiptera, 116 Diptera, 8 Homoptera, 31 Coleoptera ve 26 Hymenoptera takımına ait bal arısı dışındaki diğer böcekler yakalanmıştır. Arıotu üzerinde tarlacılık yapan böceklerin %78.67 bal arısı, %1.22 Hemiptera, %12.89 Diptera, %0.89 Homoptera, %3.44 Coleoptera ve %2.89 bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait diğer böcekler oldukları belirlenmiştir. Arıotu üzerinde tarlacılık yapan bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böcekler familya düzeyinde değerlendirildiğinde, Halictidae, Andrenidae, Scoliidae, Anthophoridae ve Apidae familyalarına ait böceklerin tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. Tüm dönemler bakımından 5 adet Andrenidae, 2 adet Scoliidae, 1 adet Apidae, 4 adet Anthophoridae familyasına ait arı saptanırken, 14 adet Halictidae familyasına ait arı belirlenmiştir. Sonuç olarak arıotunun yemlik kolzadan farklı olarak, daha fazla sayıda familyaya ait arı türü tarafından tercih edildiği, ancak sayısal olarak daha az düzeyde arı tarafından tarlacılık yapıldığı ve Halictidae familyasına ait arılar tarafından daha fazla tercih edildiği saptanmıştır. Araştırmanın ikinci yılında arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böceklerin dönemler ve saatlere göre familyalar düzeyinde dağılımı Çizelge 4.45’te verilmektedir. 202 Çizelge 4.45. Araştırmanın 2. Yılında (2000-2001) Arıotu Çiçeklerinden Yararlanan Bal Arısı Dışındaki Hymenoptera Takımına Ait Diğer Böceklerin Dönemler ve Saatlere Göre Familyalar Düzeyinde Dağılımı (ad/gün/30 atrap). Tarih Sayısı Toplam Andrena moria Br. 2 2 Halictus marginatus Br. 1 5 Halictidae Halictus cochlearitarsis Br. 1 Halictidae Halictus tetrozoniaellus Strd. 1 Andrenidae Andrena Mori Br. 2 Dasyscolia ciliata F. 1 Halictus pallens Br. 2 Halictus cochlearitarsis Br. 2 Eucera tuberulata F. 2 Halictus marginatus Br. 3 Andrena albopicta Rad. 1 Lagioglossom skovikovi Per. 3 3 Dasyscolia ciliata F. 1 2 Bombus terrestris L. 1 12:00 Anthophoridae Eucera nigrifacies Lep. 1 1 14:00 Anthophoridae Eucera nitidiventris Mars. 1 1 10:00 Halictidae Lagioglossom skovikovi Per. 1 1 Saat Familya 10:00 Andrenidae Tür 18/03/2001 12:00 14:00 Halictidae 22/03/2001 10:00 Scoliidae Halictidae 12:00 14:00 Halictidae Anthophoridae 10:00 Halictidae 27/03/2001 3 Andrenidae 4 4 12:00 14:00 Halictidae 05/04/2001 10:00 12:00 Scoliidae Apidae 17/04/2001 13/04/2001 14:00 10:00 12:00 14:00 203 Araştırmada arıotu çiçeklerinden yararlanan bal arısı ve diğer böcekler olarak düzenlenen verilere ayrı ayrı uygulanan Kruskal Wallis Testi sonucunda dönemler ve saatlerin aralarındaki fark önemsiz (P>0.05) olarak saptanmıştır. Bal arısı ve diğer böcekler olarak düzenlenen verilere uygulanan Mann-Whitney U Testi sonucunda arıotu üzerinde tarlacılık bakımından bal arıları ile diğer böcekler arasındaki farkın P<0.01 düzeyinde önemli olduğu saptanmıştır. Yemlik kolzanın erken çiçeklenmesine paralel olarak yakalanan bal arısı sayısı, daha sonra çiçeklenen arıotunda yakalananlara oranla düşük düzeyde kalmıştır. Bu duruma kolzanın çiçeklendiği dönemde bal arısı kolonilerinde bulunan ergin arı populasyonunun arıotunun çiçeklendiği döneme göre daha az düzeyde olmasının etkili olduğu belirlenmiştir. Ancak arıotunun çok fazla çiçeğe sahip olmasına karşın az sayıda bal arısı saptandığı da dikkati çekmektedir. Bu olayın arıotunun çiçeklendiği dönemde çevrede başka çiçekli bitkilerin bulunmasından kaynaklandığı gözlemlenmiştir. Birinci yılda arıotunda yakalanan bal arısı sayısı ile ikinci yılda yakalanan bal arısı sayısının uyumlu olması arıotunun her iki yılda da eşit düzeyde tercih edildiğini göstermektedir. Araştırmanın ikinci yılında arıotunda elde edilen bal arısı sayısının yüksek olmasına, parsel kenarına kolonilerin konulması etkide bulunmuştur. Araştırmada ikinci yılda arıotu ekili parselde de çok düşük düzeylerde bombus arısının görülmesi; Poulsen (1973) ile Williams ve Christian (1991)’in bildirişleri ile bağdaşmamaktadır. Bal arısı sayısı bakımından elde edilen değer araştırmacıların bildirdiği değerlerden oldukça yüksek olmakla birlikte yapılan gözlemlerde arıotu parselinde çok az miktarda bombus arısına rastlanmıştır. Arıotunda tarlacılık yapan bal arısı ve diğer böceklerin; sayılarının bitkilerin besin kaynağı sunumuna ve çiçeklenme süresince çiçek sayısının artış ve azalışına paralel olarak artış gösterdiği sonucunun Poulsen (1973) ve Collison (1977)’un bildirişlerine uygun olduğu saptanmıştır. Ayrıca arıotu üzerinde bal arılarının tarlacılık oranı ile ilgili sonuçlar; Zandigiacomo ve ark (1992)'nın arıotu üzerinde %60 bal arısı, %33 bombus arısının tarlacılık yaptığını, Patten ve ark (1993)'nın arıotunun bombus arılarını kendine çektiğini; Roubik (1995) ile Becker ve Hedtke (1995)'nin arı merası olarak oluşturdukları bitki deseninde %75 bal arısı, %14.2 bombus arısının tarlacılık yaptığını bildiren bulgular ile farklılık 204 göstermektedir. Ancak Kahl (1996)’ın arıotunun özellikle Syrphidae familyasına ait böcekleri çekmek amacıyla kullanıldığı bildirişi ile uyum sağlanmaktadır. Yemlik kolzanın erken dönemde çiçeklenmesine bağlı olarak Diptera ve Hymenoptera takımına ait böcekler tarafından arıotundan daha fazla ziyaret edilmesi yemlik kolzanın çiçeklendiği dönemde çevrede yeterli düzeyde çiçek bulunmaması yanında sarı renkli çiçeklere ve bol miktarda polene sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Arıotunun çiçeklendiği dönemde ise çevrede daha fazla çiçekli bitki bulunduğu için diğer böceklerin tarlacılık alanları genişlemiş ve yemlik kolzaya göre arıotu üzerinde daha az düzeyde tarlacılık yapmışlardır. Araştırmanın ikinci yılında yemlik kolzada olduğu gibi arıotu üzerinde de Halictidae familyasına ait arılar yakalanmış olması Özbek (1978)’in bildirişine paralel bir şekilde Halictidae familyası arılarının düşük düzeyde de olsa Bölgede çeşitli bitkilerin polinasyonunda rol oynadıklarını göstermektedir Arıotu üzerinde tarlacılık yapan bal arısı ve diğer böcekler arasında istatistiki olarak önemli düzeyde fark bulunduğu saptanmıştır. Bal arılarının arıotu çiçeklerine yoğun ilgi göstermesine bu bitkinin fazla miktarda çiçeğe sahip olması, çiçek renk ve kokusunun çekici ve hissedilebilir düzeyde olması olumlu etkide bulunmaktadır. Bu çalışmada bal arısı ve diğer böceklerin tarlacılık için arıotunu tercih etmeleri Erickson (1983), Currie ve ark (1990) ile Griffiths ve ark (1999)’nın bildirişleri ile uyumlu bulunmuştur. Arıotu üzerinde bal arısı ve diğer böcekler Bauer ve Engels (1992)’in bildirişiyle de uyumlu olarak yarışta bulunmamıştır. Diptera takımına ait böceklerin arıotu üzerinde yoğun tarlacılık yapmaları bu konuda çalışma yapmış olan Colley ve Luna (2000) tarafından da desteklenmektedir. Sonuç olarak Çukurova Bölgesinde arıotunun nektar ve poleninden bal arıları başta olmak üzere pek çok böceğin yararlandığı belirlenmiştir. Bu nedenle biyoçeşitliliğe olumlu katkı sağlayabilecek bitkiler içerisindeki arıotunun ekonomik getirisine bakılmaksızın ekiminin yaygınlaştırılması gerekmekte, polinasyonu istenen bitkilere çeşitli polinatörleri yönlendirmek ve erken ilkbaharda ortaya çıkan böcek populasyonlarının gelişimi için arıotunun ekimi önem kazanmaktadır. 205 4.3. Arıotunun 1. Yıl (1999-2000) ve 2. Yıl (2000-2001) Karşılaştırması Araştırmanın birinci yılında 25/11/1999 tarihinde ekimi yapılan arıotu 04/04/2000 tarihinde çiçeklenmeye başlamış ve 22/05/2000 tarihinde çiçeklenme sona ermiş, toplam 50 gün süreyle çiçekte kalmıştır. Araştırmanın ikinci yılında ise arıotunda çiçeklenme 11/03/2001 tarihinde başlamış, 17/04/2001 tarihinde bitmiş ve çiçeklenme süresi 38 gün sürmüştür. Birinci yılda arıotunda ortalama 2722.39 ad/m2 çiçek bulunurken ikinci yılda bu değer 3238.94 ad/m2 olarak gerçekleşmiştir. Arıotunda çiçeklenme başlangıç ve bitiş tarihleri, çiçeklenme süresi ve çiçek sayısı bakımından birinci ve ikinci yıl arasında yaşanan farklılığa iklim koşulları başta olmak üzere ekim tarihi önemli düzeyde etkide bulunmuştur. Araştırmanın birinci yılında arıotunda 0.66 mg/çiçek/gün, ikinci yılda 0.30 mg/çiçek/gün nektar miktarı değeri saptanmıştır. Nektarda kuru madde düzeyi ise birinci yılda %15.90, ikinci yılda %18.43 olarak belirlenmiştir. Birinci yıla oranla ikinci yılda elde edilen nektar miktarındaki düşmeye karşılık kuru madde düzeyinde kuru madde düzeyinin artma eğiliminde olduğu görülmüştür. Araştırmanın birinci yılında 0.56 mg/çiçek/gün, ikinci yılında 0.45 mg/çiçek/gün polen miktarı saptanmıştır. Her iki yılda elde edilen polen miktarı uyumlu olup Bölgede arıotunun bal arıları için polen kaynağı olduğu belirlenmiştir. Arıotu çiçeklerinde toplam bal arısı sayısı bakımından 86.60 ad/m2/5 dk bal arısının arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapmakta olduğu, tarlacılık yapan bal arılarının %44.26 oranında nektar tarlacılığı, %55.74 oranında polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. İkinci yılda arıotunda tarlacılık yapan 52.41 ad/m2/5 dk bal arısının %48.66’sının nektar ve %51.34’ünün polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Sonuçta bal arılarının arıotunda farklı besin kaynakları açısından sabah erken saatlerde polen ağırlıklı tarlacılık yaptıkları, fakat gün içerisinde nektar ve poleni dengeli bir şekilde topladıkları saptanmıştır. Bal arılarının arıotu çiçeklerinin sağlamış olduğu besin kaynaklarından yararlandıkları, çiçeklenme süresi içerisindeki çevresel koşulların besin kaynağı tercihini ve besin kaynağına dağılım oranını etkilediği; bal arılarının arıotunun nektar ve poleninden çiçeklenme süresince eşit düzeyde yararlanma yönünde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. 206 İkinci yılda yetiştirilen arıotu üzerinde polen tarlacılığı yapan bal arısı sayısı (25.61 ad/m2/5 dk) birinci yıl verileri (49.38 ad/m2/5 dk) ile karşılaştırıldığında; ikinci yılda bal arısı sayısında yarı yarıya bir azalmanın olduğu görülmektedir. Polen tarlacılığı yapan bal arısı sayıları arasında farklılığın olmasına; birinci yılda ekim yapılan alanda ikinci yıla göre daha az çiçekli bitki bulunmasına bağlı olarak bal arılarının arıotu üzerinde daha yoğun bir şekilde tarlacılık yapmalarının etkide bulunduğu görülmüştür. Ayrıca birinci yılda arı kolonileri arıotunda çiçek açtığı dönemde parsel kenarına taşındıkları için bal arılarının kovanları yakınında bulunan çiçeklere bağımlılık gösterdikleri ve çiçeklenme süresince de bu alışkanlıklarını korudukları gözlenmiştir. İkinci yılda ise arı kolonileri yemlik kolzanın çiçek açma döneminde parsele taşındıkları için arıotunda çiçek açana kadar kolonilerin tercihlerinde o döneme kadar çevrede açmış olan çiçeklerin etkide bulunduğu, arıotu çiçek açtığında da bu etkinin devam ederek arıotunda yapılan tarlacılık etkinliğini düşürdüğü gözlenmiştir. Birinci yılda arıotunda gün içerisine dağılmış bir şekilde polen tarlacılığı yapan bal arıları, ikinci yılda da sabahtan akşama kadar azalan düzeyde polen tarlacılığı yapmışlardır. Birinci yılda arıotunda gün içerisine dağılmış bir şekilde polen tarlacılığı yapan bal arıları, ikinci yılda da sabahtan akşama kadar azalan düzeyde polen tarlacılığı yapmışlardır. Bu sonuç, Williams ve Christian (1991)’ın İngiltere koşullarında bal arılarının arıotunda nektar ağırlıklı tarlacılık yaptıkları ve %22 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları bildirişleriyle uyum sağlamamaktadır. Bal arılarının bu dönemde polen ağırlıklı tarlacılık yapmış olmaları, Çukurova koşullarında ilkbahar döneminde çiçeklenen arıotundan bu dönemde bal arısı kolonilerinde yavru yetiştirme faaliyetinin yoğun olması nedeniyle öncelikle polen kaynağı olarak yararlandıklarını göstermektedir. Araştırmanın birinci yılında arı kolonisi grupları saat 06:00-11:00 arasında %9.92 ve saat 11:00-15:00 arasında %16.20 ve saat 15:00-18:00 arasında %19.22 düzeyinde arıotu poleni toplamışlardır. Tüm dönemler dikkate alındığında bal arılarının arıotu polenini %15.09 oranında topladıkları saptanmıştır. İkinci yılda bal arısı kolonilerinin aynı saatlerde sırasıyla %18.62, %31.30 ve %20.50, tüm dönemler dikkate alındığında %23.45 oranında arıotu polenini topladıkları belirlenmiştir. 207 Araştırmanın ikinci yılında bal arısının topladığı balda bulunan %16.0 arıotu poleni oranı, birinci yılda elde edilen %41.3 oranından oldukça düşük olarak belirlenmiştir. Bu duruma bitkilerin yetiştirildiği çevrede çiçekli bitkilerin bulunması ve arıotunda çiçek başına düşen nektar miktarının önemli düzeyde düşük olması yanında, bal arılarının ikinci yılda yeni besin arayışlarına girmesine bağlı olarak çevresel koşulların (Schneider ve Hall, 1997) etkide bulunduğu saptanmıştır. İkinci yıl kafesli ve açık alanlarda elde edilen tohum verimleri (22.15 g/m2 ve 59.81 g/m2), birinci yılda kafesli ve açık alanda elde edilen değerlerle (17.40 g/m2 ve 56.67 g/m2) karşılaştırıldığında, arıotu tohum verimi sonuçlarının birbirine benzer olduğu görülmüştür. Ancak birinci yılda arıotunda böcek polinasyonunun %225.68 katkı düzeyi, ikinci yılda %170.02 olarak gerçekleşmiştir. Arıotunun tohum verimindeki böcek polinasyonunun payı birinci yılda %69.29 olurken, ikinci yılda bu değer %62.96 olarak gerçekleşmiştir. Araştırmanın birinci ve ikinci yılında ekimi yapılan arıotundan bal arıları ile Diptera takımına ait böceklerin yoğun bir şekilde yararlandıkları belirlenmiştir. Araştırmanın 1. yılında çiçeklenme süresince arıotu üzerinde toplam 802 bal arısı yanında, 2 Homoptera, 152 Diptera, 20 Coleoptera ve 9 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böceklerin 4’ü Anthophoridae, 4’ü Halictidae ve 1’i Vespidae familyasına ait oldukları görülmüştür. Tüm dönemler dikkate alındığında birinci yılda arıotu üzerinde %81.42 bal arısı yanında, %0.20 Homoptera, %15.44 Diptera, %2.03 Coleoptera ve %0.91 Hymenoptera takımına ait diğer böceklerin tarlacılık yaptığı belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında ise arıotunda çiçeklenmenin artma ve azalmasına paralel olarak bal arısı sayısında da bir artma ve azalma olduğu saptanmıştır. Tüm dönemler boyunca arıotunda toplam 708 bal arısı yanında, 11 Hemiptera, 116 Diptera, 8 Homoptera, 31 Coleoptera ve 26 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böceklerin 5’i Andrenidae, 2’si Scoliidae, 1’i Apidae, 4’ü Anthophoridae ve 14’ü Halictidae familyasına aittir. Arıotunda tarlacılık yapan böceklerin %78.67 bal arısı, %1.22 Hemiptera, %12.89 Diptera, %0.89 Homoptera, %3.44 Coleoptera ve %2.89 bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böcekler oldukları belirlenmiştir. 208 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Son yıllarda Çukurova Bölgesi başta olmak üzere ülkemiz koşullarında yetiştiriciliği yaygınlaşan arıotu ve yemlik kolza ile bal arılarının bazı ilişkilerini saptamak amacıyla bu çalışma yürütülmüştür. Araştırma sonucunda bal arılarının arıotu ve yemlik kolza bitkilerinden nektar ve polen bakımından yararlanma düzeyi ile bu bitkilerin Çukurova koşullarında sağladığı nektar ve polen potansiyeli saptanmış, bitkiler üzerinde tarlacılık yapan polinatör böcekler sınıflandırılmış, bitkilerin tohum verimine böceklerin ne oranda katkı sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca bu bitkilerin Çukurova Bölgesinde bal arılarına hangi besin kaynağı bakımından ne düzeyde katkı sağlayabileceği, arı ve bitki yetiştiricileri açısından bu bitkilerle bal arısının ilişkisinin ne düzeyde olduğu saptanmıştır. İki yıl süreyle yürütülen bu araştırma çalışmasında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. 1. Araştırmanın birinci yılında 25/11/1999 tarihinde ekimi gerçekleştirilen arıotu 04/04/2000 tarihinde çiçeklenmeye başlamış ve 22/05/2000 tarihinde çiçeklenme sona ermiş, toplam 50 gün süreyle çiçekte kalmıştır. İkinci yılda yemlik kolzada çiçeklenme 12/02/2001 tarihinde başlamış, 30/03/2001 tarihinde bitmiş ve çiçeklenme toplam olarak 47 gün sürmüştür. Arıotunda çiçeklenme 11/03/2001 tarihinde başlamış, 17/04/2001 tarihinde bitmiş ve çiçeklenme süresi 38 gün sürmüştür. Her iki bitkinin bal arılarına besin kaynağı sağladığı çiçeklenme süresi toplam 65 gün olduğu görülmüştür. Birinci yılda arıotunda ortalama 2722.39 ad/m2 çiçek bulunurken ikinci yılda bu değer 3238.94 ad/m2 olarak gerçekleşmiştir. Yemlik kolzada bitkisinde ortalama çiçek sayısı 2955.85 ad/m2 olarak belirlenmiştir. Arıotu ve yemlik kolzada çiçeklenme süresi, başlangıç ve bitiş tarihi ile çiçek sayılarının; ekim tarihi ve iklimsel koşullar tarafından önemli düzeyde etkilendiği, bitkilerin bal arıları için önemini ve değerini de bu koşulların belirlediği saptanmıştır. 2. Arıotu birinci yılda 0.66 mg/çiçek/gün nektar salgılamasına karşın ikinci yılda 0.30 mg/çiçek/gün nektar salgısı yaptığı, yemlik kolza çiçeklerinde 0.49 mg/çiçek/gün nektar salgısı yapıldığı belirlenmiştir. Nektar potansiyeli bakımından arıotunda birinci yılda toplam 21.894.000 209 ad/da çiçek bulunduğu ve 14.45 kg/da nektar potansiyeli ile IV. Sınıf, ikinci yılda toplam 26.045.000 ad/da çiçek bulunduğu ve 7.81 kg/da nektar potansiyeli ile III. Sınıf nektarlı bitkiler içerisinde yer aldığı saptanmıştır. Yemlik kolzada toplam 9.682.000 ad/da çiçek bulunduğu ve 4.74 kg/da nektar potansiyeli ile II. Sınıf nektarlı bitkiler içerisinde yer aldığı belirlenmiştir. Arıotu nektarında birinci yılda %15.90 kuru madde düzeyine sahip olmasına karşılık, ikinci yılda bu değer %18.43 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yemlik kolza çiçeklerindeki nektarın %16.05 düzeyinde kuru madde içerdiği saptanmıştır. Arıotu ve yemlik kolza çiçeklerinde bulunan nektar miktarı, nektar kuru madde düzeyi ile nektar potansiyelinin, yetiştirilen çeşit ve yer başta olmak üzere iklim koşullarının etkisi altında farklı düzeylerde olduğu, Bölge koşullarında her iki bitkinin de nektarlı bitkiler sınıfına girdiği belirlenmiştir. 3. Arıotunun birinci yılda 0.56 mg/çiçek/gün polen üretmesine karşın ikinci yılda 0.45 mg/çiçek/gün polen ürettiği, yemlik kolza çiçeklerinde 0.73 mg/çiçek/gün polen üretimi yapıldığı saptanmıştır. Polen potansiyeli bakımından arıotunun birinci yılda 12.26 kg/da, ikinci yılda 11.72 kg/da verime sahip olduğu saptanmıştır. Yemlik kolzada toplam 9.682.000 ad/da çiçek bulunduğu ve 7.07 kg/da polen potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. Arıotu ve yemlik kolzanın polen miktarı bakımından oldukça değişken bir yapıya sahip olduğu ve yetiştirme koşulları başta olmak üzere çevre faktörlerinin etkisi altında verimliliklerinde önemli miktarda farklılıklar olabileceği belirlenmiştir. 4. Arıotu çiçeklerinde bal arısı tarlacılığı düzeyini saptamak amacıyla yapılan sayımlarda birinci yılda saat 10:00’da 32.03 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 42.40 ad/m2/5 dk, saat 14:00’te 37.22 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı belirlenmiştir. Ayrıca saat 10:00’da 45.37 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 53.70 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 49.07 ad/m2/5 dk polen tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Toplam bal arısı sayısı bakımından 86.60 ad/m2/5 dk bal arısının arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapmakta olduğu, tarlacılık yapan bal arılarının %44.26 düzeyinde nektar tarlacılığı, %55.74 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. İkinci yılda yapılan sayımlarda saat 10:00’da 15.74 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 35.74 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 28.88 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı; saat 10:00’da 210 30.18 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 25.56 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 21.11 ad/m2/5 dk polen tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Toplam bal arısı sayısı bakımından arıotu çiçeklerinde tarlacılık yapan 52.41 ad/m2/5 dk bal arısının %48.66’sının nektar tarlacılığı ve %51.34’ünün polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Sonuçta bal arılarının arıotu çiçeklerinde farklı besin kaynakları açısından sabah erken saatlerde polen ağırlıklı tarlacılık yaptıkları, fakat gün içerisinde nektar ve poleni dengeli bir şekilde topladıkları saptanmıştır. Bal arılarının arıotu çiçeklerinin sağlamış olduğu besin kaynaklarından yararlandıkları, çiçeklenme süresi içerisindeki iklimsel nedenler başta olmak üzere çevresel koşulların besin kaynağı tercihini ve besin kaynağına dağılım oranını etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca bal arılarının arıotunun nektar ve poleninden çiçeklenme süresince eşit düzeyde yararlanma yönünde tarlacılık yaptıkları belirlenmiştir. 5. Yemlik kolzanın tüm çiçeklenme süresinde; saat 10:00’da 99.25 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 79.63 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 41.85 ad/m2/5 dk nektar tarlacılığı yapan bal arısı saptanmıştır. Ayrıca saat 10:00’da 3.51 ad/m2/5 dk, saat 12:00’de 4.81 ad/m2/5 dk ve saat 14:00’te 1.48 ad/m2/5 dk polen tarlacılığı yapan bal arısı belirlenmiştir. Tüm dönemler dikkate alındığında ortalama 76.85 ad/m2/5 dk bal arısının tarlacılık yaptığı saptanmıştır. Bal arılarının yemlik kolzada tarlacılık faaliyetlerine sabah saatlerinde başlamış olmakla birlikte gün içerisinde akşama doğru gittikçe azalan bir şekilde tarlacılık yaptıkları görülmüştür. Bal arılarının yemlik kolzada %87.82 düzeyinde nektar tarlacılığı, %12.18 düzeyinde polen tarlacılığı yaptıkları belirlenmiştir. Bölge koşullarında yemlik kolzanın erken ilkbaharda çiçeklenmesine bağlı olarak, bal arılarının öğle saatlerine kadar polen tarlacılığı yapma eğiliminde olduğu, günün ilerlemesiyle birlikte polen tarlacılığının yerini nektar tarlacılığına terk ettiği saptanmıştır. Sonuçta bal arılarının Çukurova koşullarında erken ilkbaharda çiçeklenen yemlik kolzadan nektar başta olmak üzere polen de topladığını, ancak önceliği nektar toplamaya vermekle birlikte sürtünme yoluyla polenlerini de topladığı belirlenmiştir. 6. Araştırmanın birinci yılında arı kolonisi gruplarının topladıkları polen içerisinde saat 06:00-11:00 arasında %9.92 ve saat 11:00-15:00 arasında %16.20 ve saat 15:00-18:00 arasında %19.22; tüm dönemler dikkate alındığında %15.09 211 oranında arıotu poleni bulunduğu belirlenmiştir. İkinci yılda bal arısı kolonilerinin aynı saatlerde sırasıyla %18.62, %31.30 ve %20.50, tüm dönemler dikkate alındığında %23.45 oranında arıotu poleni topladığı görülmüştür. Araştırmanın ikinci yılında ekimi yapılan yemlik kolzada bal arılarının aynı saatlerde sırasıyla %17.52, %14.37 ve %6.93, tüm dönemler dikkate alındığında %12.73 düzeyinde yemlik kolza poleni topladıkları saptanmıştır. Bal arılarının arıotu ve yemlik kolza polenlerinden yararlandıkları ve koloni gereksinimini gidermek için çevrede bulunan diğer bitkilere ait polenlerle karışım yapmak ve aminoasitlerce dengeli bir diyet oluşturmak amacıyla polen tarlacılarının farklı polen kaynaklarına yönelmelerini sağladıkları belirlenmiştir. 7. Bal arılarının topladığı bal içerisinde birinci yılda %41.3 oranında, ikinci yılda %16.0 oranında arıotu poleni bulunduğu saptanmıştır. Yemlik kolza poleni ise %24.0 oranında bulunmuştur. Bal arılarının arıotu ve yemlik kolza nektarından çiçeklenme süresince çevrede bulunan diğer bitkilere bağlı olarak yararlandıkları ve bu durum üzerinde de bitkilerin çiçeklendiği dönem ile çiçeğin kokusu başta olmak üzere pek çok faktörün etkili olabileceği belirlenmiştir. 8. Birinci yılda arıotunda böcek polinasyonuna kapalı alanda 17.40 g/m2, açık alanda 56.67 g/m2 tohum elde edilmiştir. Bu verilerin değerlendirilmesi sonucunda arıotunun tohum veriminde böcek polinasyonunun katkısı %225.68 olarak saptanmıştır. Ayrıca her 100 gramlık arıotu tohum veriminde böcek polinasyonunun payı 69.29 g olarak belirlenmiştir. İkinci yılda böcek polinasyonuna kapalı alandan 22.15 g/m2, açık alandan 59.81 g/m2 tohum elde edilmiştir. Arıotunda her 100 gramlık tohum veriminin 62.96 gramı böcek polinasyonundan elde edildiği, böcek polinasyonu ile tohum verimi artışına %170.02 düzeyinde katkı sağlandığı belirlenmiştir. Yemlik kolzada böcek polinasyonu olmayan kafesli alandan 55.47 g/m2, açık alandan 120.85 g/m2 tohum elde edilmiştir. Yemlik kolzada her 100 gramlık tohum veriminin 54.10 gramının böcek polinasyonu ile elde edildiği, böcek polinasyonu ile tohum verimi artışına %117.86 düzeyinde katkı sağlandığı saptanmıştır. 212 Çukurova koşullarında yetiştiriciliği yapılan arıotu ve yemlik kolzanın polinasyonunda böceklerin, özellikle de bal arılarının önemli düzeyde rol aldığı ve değişken bir yapıya sahip olan Bölge ikliminin olumsuz etkilerini, yaptığı polinasyon sonucunda en aza indirerek tohum verimi artışına önemli düzeyde katkılar sağladığı saptanmıştır. 9. Araştırmanın birinci yılında kullanılan parsel ve kontrol arı kolonisi gruplarının sırasıyla ortalama 4248.38 cm2/koloni ve 3964.48 cm2/koloni yavrulu alan gelişimi sağladıkları saptanmıştır. Ancak ikinci yılda kullanılan kolonilerde bu değerler sırasıyla 2266.89 cm2/koloni ve 2170.03 cm2/koloni olarak gerçekleşmiştir. Birinci yılda araştırma başlangıcında sırasıyla 6.13 ad/koloni ve 6.37 ad/koloni ergin arı gelişimine sahip parsel ve kontrol arı kolonisi gruplarının 17.72 ad/koloni ve 18.58 ad/koloni ergin arı gelişimine sahip oldukları saptanmıştır. Çukurova koşullarında yetiştiriciliği yapılan arıotu ve yemlik kolzanın bal arısı kolonilerine yararlı olabilecek bitkiler konumunda olduğu, ancak çiçekli bitki deseninin yoğun olduğu yerlerde bal arıları için erken ilkbahar döneminde nektar ve polen kaynağı sağlayacak destek bitkileri, floranın zayıf veya yetersiz olduğu yerlerde ana nektar ve polen bitkileri olabileceği belirlenmiştir. 10. Araştırmanın birinci yılında yapılan bal hasadında parsel yanında bulunan arı kolonilerinin 35.43 kg/koloni bal verimine sahip olmalarına karşılık kontrol kolonilerinin 37.11 kg/koloni bal verimine sahip oldukları saptanmıştır. Denemenin ikinci yılında yapılan bal hasadında parsel yanında bulunan kolonilerin 16.81 kg/koloni, kontrol kolonilerinin 16.07 kg/koloni bal verimine sahip oldukları saptanmıştır. 11. Araştırmada arıotundan bal arıları ile Diptera takımına ait böceklerin yoğun bir şekilde yararlandıkları belirlenmiştir. Çiçeklenme süresince arıotu üzerinde toplam 802 bal arısı yanında, 2 Homoptera, 152 Diptera, 20 Coleoptera ve bal arısı dışında 9 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böceklerin 4’ü Anthophoridae, 4’ü Halictidae ve 1’i Vespidae familyasına ait oldukları görülmüştür. Tüm dönemler dikkate alındığında birinci yılda arıotu üzerinde %81.42 bal arısı, %0.20 Homoptera, %15.44 Diptera, 213 %2.03 Coleoptera ve %0.91 bal arısı dışında Hymenoptera takımına ait böceklerin tarlacılık yaptığı belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında arıotunda çiçeklenmenin artma ve azalmasına paralel olarak bal arısı sayısında da bir artma ve azalma olduğu saptanmıştır. Tüm dönemler boyunca arıotunda toplam 708 bal arısı yanında, 11 Hemiptera, 116 Diptera, 8 Homoptera, 31 Coleoptera ve bal arısı dışında 26 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Bal arısı dışındaki Hymenoptera takımına ait böceklerin 5’i Andrenidae, 2’si Scoliidae, 1’i Apidae, 4’ü Anthophoridae ve 14’ü Halictidae familyasına aittir. Arıotuda tarlacılık yapan böceklerin %78.67 bal arısı, %1.22 Hemiptera, %12.89 Diptera, %0.89 Homoptera, %3.44 Coleoptera ve %2.89 Hymenoptera takımına ait oldukları belirlenmiştir. Sonuçta arıotunun yemlik kolzadan farklı olarak Halictidae familyası başta olmak üzere daha fazla sayıda familyaya ait arı türü tarafından tercih edildiği, ancak sayısal olarak daha az düzeyde arı tarafından tarlacılık yapıldığı saptanmıştır. Yemlik kolza çiçekleri üzerinde bal arıları ile Diptera takımına ait böceklerin de yoğun bir şekilde yararlandıkları saptanmıştır. Tüm dönemler boyunca yemlik kolza üzerinde toplam 667 bal arısı yanında, 7 Hemiptera, 278 Diptera, 1 Lepidoptera, 16 Coleoptera ve bal arısı dışında 54 Hymenoptera takımına ait böcek yakalanmıştır. Yemlik kolza üzerinde tarlacılık yapan böceklerin %65.20 bal arısı, %0.68 Hemiptera, %27.18 Diptera, %0.09 Lepidoptera, %1.57 Coleoptera ve %5.28 Hymenoptera takımına ait oldukları belirlenmiştir. Hymenoptera takımına ait böceklerin; 3'ünün Andrenidae, 51'inin Halictidae familyasına ait olduğu, yemlik kolzanın Halictidae familyasına ait arılarca tercih edildiği belirlenmiştir. Sonuçta Çukurova Bölgesinde arıotu ve yemlik kolzanın nektar ve poleninden bal arıları başta olmak üzere pek çok böceğin yararlandığı saptanmıştır. Bu bitkilerin, ekiminin yaygınlaşmasıyla erken ilkbaharda böcek populasyonlarına hazır besin kaynağı olabilecek ve populasyonların sürekliliği ile biyoçeşitliliğe olumlu katkı sağlayabilecek bitki konumunda bulundukları, floranın kuvvetli olduğu 214 yerlerde bal arıları için besin kaynağı sağlayacak destek bitkileri, zayıf olduğu yerlerde ise ana nektar bitkisi olabilecekleri belirlenmiştir. Araştırmada elde edilen tüm veriler bir arada değerlendirildiğinde arıotu ve yemlik kolzanın gelişen sürdürülebilir tarım bağlamında iki önemli bitki olduğu görülmektedir. Özellikle gittikçe daha çok yapay yöntemler denenen arıcılık sektöründe bal arılarına doğal enerji ve protein kaynağı sağlanmasında işlevleri olabilecek iki bitki konumundadırlar. Bugün dünya ve ülkemiz tarımının geldiği aşamada sağlıklı besin elde edilmesi ile doğal yollardan üretim yapılması ilkelerine bağlı olarak bu iki bitkinin öne çıkmakta olduğu, gerek arıcılık sektöründe gerekse diğer tarımsal sektörlerde önemli yerinin bulunduğu görülmektedir. Yemlik kolzanın çok amaçlı kullanımı yanında arıotunun da değerlendirilebileceği tarımsal yapıların gelişmesi ülkemiz için de kaçınılmaz olmaktadır. Tarımımızın daha çağdaş temellere oturtulması yanında kendi iç dinamiklerinden yararlandırılması ve gelişmesi için bu iki bitkiye değer verilmesi gerekmektedir. Bu açıdan ülkemizde son yıllarda gelişen tarımsal bilinç de bu yönde ivme kazanmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere doğayla barışık olmayan tarımsal yöntemlerin kullanıldığı pek çok ülkede polinatörler başta olmak üzere böceklerin yok olması bu konuda ülkemizde de zaman geçmeden bazı önlemler alınmasını gerektirmektedir. Bu çalışmada da görüldüğü gibi ülkemiz henüz bu kaynaklarını geriye dönülemez bir şekilde kaybetmemiştir. Dolayısıyla polinatörlerin korunması bağlamında alınacak önlemlerin başında, onların yararlanabileceği bitkilerin tarımının yaygınlaştırılması da gelmektedir. Bu nedenle renk ve koku başta olmak üzere böcekleri kendine çeken ve besin kaynaklarının kısıtlı olduğu dönemde çiçeklenen bu bitkilerin ekiminin desteklenerek yaygınlaştırılması yerinde olacaktır. Ayrıca ülkemizde son yıllarda nispeten bir gelişme sağlanmakla birlikte henüz yeterli bir düzeyde olmayan polinasyon bilincinin gelişmesi yönünde etkili adımlar atılmalıdır. Bitki yetiştiricilerinin arıcıların faaliyet alanını daraltmalarına neden olan uygulamalarının kaldırılması ve bal arılarının polinasyona olan katkılarının bu tip çalışmalarla ortaya konularak çiftçilerimizin bilinç düzeylerinin artırılması gerekmektedir. 215 KAYNAKLAR ABROL, D. P., 1992. Energetics of Nectar Production in Some Strawberry Cultivars as a Predictor of Floral Choice by Honeybees. J. of Biosci. 17(1):41-44. ABROL, D. P., 1995. Energetics of Nectar Production in Some Almond Cultivars as a Predictor of Floral Choice by Honeybees Apis cerena indica F. and Apis mellifera L. (Hymenoptera: Apidae). Proceedings of the Indian National Science Academy. Part B. Biological Sciences. 61(4):285-289. ABROL, D. P., 1997. Comparative Foraging Behaviour of Apis cerena F. Apis mellifera L. on Apple Flowers. Current Research University of Agricultural Sciences Bangalore. 26(6-7):118-122. ADLER, L. S., 2000. The Ecological Significance of Toxic Nectar. OIKOS. 91(3):409-420. AKYOL, E., 1998. Kafkas ve Muğla Arılarının (Apis mellifera L.) Saf ve Karşılıklı Melezlerinin Morfolojik, Fizyolojik ve Davranışsal Özelliklerinin Belirlenmesi. Doktora Tezi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Adana. (Yayınlanmamış). AL FATTAH, M. A., 1991. Behaviour of Honeybee Foragers and Their Influence as Pollinators on Summer Squash Flowers (Cucurbita pepo L.). Bulletin of Faculty of Agriculture. University of Cairo. 42(4):1169-1186. ALLSOPP, M. H., NICOLSON, S. W., JACKSON, S., 1998. Xylose as A Nectar Sugar: the Response of Cape honeybees (Apis mellifera capensis) Eschscholtz (Hymenoptera: Apidae). African Entomology. 6(2):317-323. ANDERSON, C., 2001. The Adaptive Value of Inactive Foragers and the ScoutRecruit System in Honey Bee (Apis mellifera) Colonies. Behavioral Ecology. 12(1):111-119. ANDERSON, C., RATNIEKS, L. W., 1999. Task Partitioning in Insect Societies. I. Effect of Colony Size on Queueing Delay and Colony Ergonomic Efficiency. The American Naturalist. 154(5):521-535. ANONYMOUS, 1995. Bitkisel Üretimde Daha Fazla Verim İçin Polinasyon. Tarım ve Köy. 104:65. 216 ANONYMOUS, 1997. Consensus Document on the Biology of Brassica napus L. (Oilseed Rape). OECD Environmental Health and Safety Publications. Series on Harmonization of Regulatory Oversight of Biotechnology. No:7. ANONYMOUS, 1999a. Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Danışma Kurulu. Tarım ve Köy. 130:36-37. ANONYMOUS, 1999b. GAP Yöresinde Tarla Tarımı II. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Yayın Dairesi Başkanlığı. Ankara. ANONYMOUS, 2000. Honeybee Pollination of Crops and Orchards in Western Australia. Chief Executive Officer of Depart. of Agric. Western Australia. ANONYMOUS, 2001. Tarımsal Yapı. DİE Yayın No:2457. Ankara. ANONYMOUS, 2002. The Biology and Ecology of Canola (Brassica napus L.). Office of the Gene Technology Regulator. Australia. 34 pp. ARSLAN, S., 1988. Çukurova Bölgesi Koşullarında Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinin Proteinli Ek Yemlerle Beslenmesi Üzerinde Bir Araştırma. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zootekni Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. Adana. (Yayınlanmamış). ATAKİŞİ, İ., 1978. Çukurova’da Yetiştirilebilecek Kolza Çeşitlerinin Önemli Tarımsal ve Kalite Özellikleri Üzerinde Araştırmalar. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yıllığı. Sayı 1. 27-56. AVCIOĞLU, R., 1977. Arıcılık ve Baklagil Yembitkileri Kültürü İlişkileri. Hayvansal Üretim. 7:25-29 BAHAR, E., 2000. Türkiye’de Yağlı Tohumlu Bitkilere Uygulanan Destekleme Politikaları. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 15(1):15-24. BAKER, H. G., BAKER, I., 1983. Floral Nectar Sugar Constituents in Relation to Pollinator Type. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 117-141. BASUALDO, M., BEDASCARRASBURE, E., De JONG, D., 2000. Africanized Honey Bees (Hymenoptera: Apidae) have a Greater Fidelity to Sunflowers than European Bees. Journal of Economic Entomology. 93(2):304-307. 217 BAUER, M. H., 1991. Preliminary Results of Sowing Plants as Pasture for Bees on Former Ploughland. Apidologie. 22(4):428-430. BAUER, M., ENGELS, W., 1992. The Utilization of the Pasture for Bees on Former Ploughland by Wild Bees. Apidologie. 23(4):340-342. BAWA, K. S., 1983. Patterns of Flowering in tropical Plants. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 394-410. BAYDAR, H., GÜREL, F., 1998. Antalya Doğal Florasında Bal Arısı (Apis mellifera L.)’nın Polen Toplama Aktivitesi, Polen Tercihi ve Farklı Polen Tiplerinin Morfolojik ve Kalite Özellikleri Tr. J. of Agriculture and Forestry. 22:475-482. BAYDAR, H., YÜCE., S. 1996. Kışlık Ekimde Yazlık ve Kışlık Kolza (Brassica napus L.) Çeşitlerinin Büyüme ve Gelişme Özellikleri, Kuru Madde Birikimleri ve Kalite Özelliklerinin Karşılaştırılması. Tr. J. of Agriculture and Forestry. 20:237-242. BAZLEN, K., 1995. A Year’s Study of the Food Sources and Development of Honey Bee Colonies in a Forest at Schonbuch. Msc Thesis. Diplomarbeit der Fakultat fur Biologie der Universitat Tubingen. Germany. 100 p. BECK, W., 1991. On the Pollen and Nectar Value of Phacelia, Mallow, Sunflower and Buckwheat. Bienenpflege. 7:227-230. BECKER, K., HEDTKE, C., 1995. Foraging of Wild Bees and Honey Bees on a Mixture of Entomophilous Plants on Extensification Areas. Apidologie. 26(4):344-346. BEK, Y., 1986. Araştırma ve Deneme Metotları. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Ders Notu Yayınları. No:92. Adana. BENEDEK, P., NYEKI, J., 1996. Pollinating Efficiency of Honeybees on Apple Cultivars as Affected by Their Flower Characteristics. Horticultural Science. 28(1-2):40-47. 218 BLIGHT, M. M., METAYER, M., DELEGUE, M. H., PICKETT, J. A., POLL, F. M., WADHAMS, L. J., 1997. Identification of Floral Volatiles Involved in Recognition of Oilseed Rape Flowers, Brassica napus by Honeybees. Journal Chem. Ecol. 23(7):1715-1727. BOHART, G. E., 1952. Pollination by Native Insects. Insect. The Yearbook of Agriculture. USDA. 107-121. BONADÉ BOTTINO, M., GIRARD, C., JOUANIN, L., MÉTAYER, M., NIZOU, A. L. P., SANDOZ, G., DELÈGUE, M. H. P., LERIN, J. 1998. Effects of Transgenic Oilseed Rape Expressing Proteinase Inhibitors on Pest and Beneficial Insects. Acta Horticulturae. 459:235-242 BUCHMANN, S. I., 1983. Buzz Pollination in Angiosperms. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 73113. BUCHMANN, S. L., VAN de WATER, P. 1998. Phacelia (Hyrophyllaceae): Pollen and Nectar Host Plants for Orchard Mason Bees (Osmia lignaria) as Managed Pollinators in Southern Arizona. United States Department of Agriculture. Agric. Research Serv. http://www.nalusda.gov/ttic/tektran/data/ 0000096219.html. BUDAK, M. E., 1992. Ülkemizde Çeşitli Kurumlarca Yetiştirilen Ana Arılar ile Oluşturulan Kolonilerin Fizyolojik, Morfolojik ve Davranışsal Farklılıklarının Araştırılması. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı. Ankara. (Yayınlanmamış). CALABUIG, I., 2000. Solitary Bees and Bumblebees in a Danish Agricultural Landscape. PhD Thesis. Univesity of Copenhagen, Department of Population Ecology. 103. CAMAZINE, S., CREILSHEIM, K., HRASSNIGG, N., ROBINSON, G., E., LEONHARD, B., KROPIUNIGG, H., 1998. Protein Trophallaxis and the Regulation of Pollen Foraging by Honey Bees (Apis mellifera L.). Apidologie. 29(1-2):113-126. 219 CARPENTER, F. L., 1983. Pollination Energetics in Avian Communities: Simple Concepts and Complex Realities. Insect Foraging Energetics. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 215-234. CLARE, G., SUCKLING, D. M., BRADLEY, S. J., WALKER, J. T. S., SHAW, P. W., DALY, J. M., McLAREN, G. F., WEARING, C. H., 2000. Pheromone Trap Colour Determines Catch of non-Target Insects. New Zealand Plant Protection. 53:216-220. COLLEY, M. R., LUNA, J. M. 2000. Relative Attractiveness of Potential Beneficial Insectary Plants to Aphidophagous Hoverflies (Diptera: Syrphidae). Environ. Entomol. 29(5):1054-1059. COLLISON, C. H., 1977. The Interrelationships of Honey Bee Activity, Foraging Behaviour, Climatic Conditions, and Flowering in the Pollination of Pickling Cucumbers, Cucumis sativus. Dissertation Abstracts International. 37:12, 5957B-5958B. CORBET, S. A., WILLIAMS, I. H., OSBORNE, J. L., 1991. Bees and the Pollination of Crops and Wild Flowers in the European Community. Bee World. 72(2):47-59. COŞKUN, M., 2001. GAP Bölgesi Koşullarında Arıotu (Phacelia tanacetifolia Bentham)’nun Buğdayla (Triticum durum Desf.) Karışım Yetiştirilme Olanakları Üzerinde Bir Araştırma. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Adana. (Yayınlanmamış). CRANE, E., 1975. Honey: A Comprehensive Survey. Heinemann in Co-operation with International Bee Research Association. London. UK. CRANE, E., WALKER, P., DAY, R., 1984. Directory of Important World Honey Sources. International Bee Research Association. London. CREMONEZ, T. M., JONG, D. D., BITONDI, M. M. G., 1998. Quantification of Hemolymph Proteins as a Fast Method for Testing Protein Diets for Honey Bees (Hymenoptera: Apidae). J. Econ. Entomol. 91(6):1284-1289. 220 CRESSWELL, J. E., 1999. The Influence of Nectar and Pollen Availability on Pollen Transfer by Individual Flowers of Oilseed Rape (Brassica napus) When Pollinated by Bumblebees (Bombus lapidarius). Journal of Ecology. 87:670-677. CRIPPS, C., RUST, W., 1989. Pollen Preferences of Seven Osmia Species (Hymenoptera: Megachilidae). Environ. Entomol. 18(1):133-138. CURRIE, R. W., JAY, S. C., WRIGHT, D., 1990. The Effects of Honeybees (Apis mellifera L.) and Leafcutter Bees (Megachile rotundata F.) on Out-crossing between Different Cultivars of Beans (Vicia faba L.) in Caged Plots. Journal of Apicultural Research. 29(29):68-74. ÇABUK, A., 1982. Çukurova Koşullarında Fazelya (Phacelia tanacetifolia Bentham)’nın Tohumluk Miktarlarının Verim ve Tarımsal Karakterlere Etkisi Üzerine Araştırma. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Tarla Bitkileri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. Adana. (Yayınlanmamış). ÇAKMAK, İ., WELLS, H., 2001. Reward Frequency: Effects on Flower Choices Made by Different Honeybee Races in Turkey. Turk J. Zool. 25:169-176. ÇAKMAK, İ., WELLS, H., FIRATLI, Ç., 1998. Response of Apis mellifera syriaca and A. m. armeniaca to Nectar Variations: Implications for Agriculture. Tr. J. of Agriculture and Forestry. 22:561-571. ÇALIŞKAN, M. E., MERT, A., MERT, M., İŞLER, N., 1998. Hatay Ekolojik Koşullarında Bazı Kolza Çeşitlerinin Önemli Tarımsal Özellikleri ile Bu Özelliklerin Verim Oluşumuna Etkileri. Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 3(2):31-46. Da SILVA, P. G., SERRAO, J. E., 2000. Nutritive Value and Apparent Digestibility of Bee-Collected and Bee-Stored Pollen in the Stingless Bee, Scaptotrigona postica Latr. (Hymenoptera, Apidae, Meliponini). Apidologie. 31:39-45. DELAPLANE, K. S., MAYER, D. F., 2000. Crop Pollination by Bees. CABI Publishing. USA. 385 pp. 221 DEWAN, S. M. A. L., 1995. Foraging and Resource Utilization of Apis spp. (Hymenoptera: Apidae) of Bangladesh. Msc. Thesis. University of Wales. Cardiff. UK. 294 pp. DEWENTER, I. S., TSCHARNTKE, T., 1999. Effects of Habitat Isolation on Pollinator Communities and Seed Set. Oecologia. 121:432-440. DEWENTER, I. S., TSCHARNTKE, T., 2000. Resource Overlap and Possible Competition between Honey Bees and Wild Bees in Central Europe. Oecologia. 122:288-296. DOBSON, H. E., M., BERGSTROÖM, G., GROTH, I., 1990. Differences in Fragrance Chemistry between Flower Parts of Rosa rugosa Thunb. (Rosaceae). Israel Journal of Botany. 39:143-156. DOĞAN, K., 1981. Türkiye Tarımından Kolzayı Esirgemeyiniz. Yem Sanayi Dergisi. 33:17-24 DOĞAROĞLU, M., 1981. Türkiye'de Yetiştirilen Önemli Arı Irk ve Tiplerinin Çukurova Doktora Bölgesi Tezi. Koşullarında Çukurova Performanslarının Üniversitesi Ziraat Karşılaştırılması. Fakültesi Adana. (Yayınlanmamış). DOĞAROĞLU, M., ÖZDEMİR, M., POLAT, C., 1992. Türkiye’deki Önemli Bal Arısı Irk ve Ekotiplerinin Trakya Koşullarında Performanslarının Karşılaştırılması. Tr. J. of Veterinary and Animal Sciences. 16:403-414. DRELLER, C., PAGE, R. E., FONDRK, M. K., 1999. Regulation of Pollen Foraging in Honeybee Colonies: Effects of Young Brood, Stored Pollen, and Empty Space. Behavioral Ecology and Sociobiology. 45(3):227-233. DYER, A. G., 1999. Broad Spectral Sensitivities in the Honeybee’s Photoreceptors Limit Colour Constancy. J. Comp. Physiol. 185:445-453. EISIKOWITCH, D., 1986. The Search for Nectariferous Plants in Marginal Agricultural Regions in Israel. American Bee Journal. 126:181-183. ERICKSON, E. H., 1983. Pollination of Entomophilous Hybrid Seed Parents. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 493-535. 222 ESTES, J. R., AMOS, B. B., SULLIVAN, J. R., 1983. Pollination from Two Perspectives: the Agricultural and Biological Sciences. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 536-554. ETİ, S., 1990. Çiçek Tozu Miktarını Belirlemede Kullanılan Pratik Bir Yöntem. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 5(4):49-58. EVANS, A., SCHAFFER, M., WRATTEN, S. D., FRAMPTON, C., FRANCE, C., 1995. The Influence of a Fly Attractant on Hybrid Carrot Pollination. Proceeding of the 48th New Zealand Plant Protection Society Conference. 8-10 August 1995. Hastings. EVERETT, T. H., 1963. New Illustrated Encyclopedia of Gardening. The Greystone Press. New York. USA. FLURI, P., FRICK, R., 2001. Losses of Bees during Mowing of Flowering Fields. Swiss Bee Research Centre. www.apis.admin.ch/english/pdf/poisoning/ maehen_e.pdf FREE, J. B., 1962. The Behaviour of Honeybee Visiting Field Beans (Vicia faba). Journal of Animal Ecology. 31:497-502. FREE, J. B., 1982. Studies on the Seasonal Changes in the Activities of Honeybee Colonies. Honeybee Biology. Central Association of Beekeepers Publications. 171-179. FREE, J. B., 1987. Pheromones of Social Bees. Cornell University Press. Chapman and Hall. London. 218 pp. FREE, J. B., 1992. Insect Pollination of Crops. Academic Press Harcourt Brace. Jovanovich Publishers. FREE, J. B., FERGUSON, A.W., 1983. Foraging Behaviour of Honeybees on Oilseed Rape. Bee World. 64(1):22-24. FREE, J. B., NUTTALL, P. M., 1968. Effect of the Time of Day at which Honeybee Colonies are First Allowed Flight in a New Location on Their Choice of Flower Species. Nature. 218:982. 223 FREE, J. B., WILLIAMS, I. H., 1974. The Foraging Behaviour of honeybees (Apis mellifera L.) on Brussels Sprout (Brassica oleracea L.). J. Appl. Ecol. 10:489-499. FREE, J. B., WILLIAMS, I. H., 1976. The Effect on The Foraging Behaviour of Honeybees of The Relative Locations of The Hive Entrance and Brood Combs. Applied Animal Ethology. 2:141-154. FREE, J. B., WILLIAMS, I. H., 1979. Influence of the Location of Honeybee Colonies on Their Choice of Pollen Sources. Journal Applied Ecology. 11:925-935. FREE, J. B., WILLIAMS, I. H., 1983a. Foraging Behaviour of Honeybees and Bumble Bees on Brussels Sprout Grown to Produce Hybrid Seed. Journal of Apicultural Research. 22(2):94-97. FREE, J. B., WILLIAMS, I. H., 1983b. Scent-Marking of Flower by Honeybees. Journal of Apicultural Research. 22(2):86-90. FREE, J. B., RAW, A., WILLIAMS, I. H., 1975. Pollination of Coconut (Cocos nucifera L.) in Jamaica by Honeybees and Wasps. Applied Animal Ethology. 1:213-223. FRESNAYE, J. B., LENSKY, Y., 1961. Methods d’Appreciation des Surfaces de vain Dans les Colonies d’Abeilles. Ann. Abeille. 4(4):369-376. FULOP, A., MENZEL, R., 2000. Risk-Indifferent Foraging Behaviour in Honeybees. Animal Behaviour. 60(5):657-666. GAMGAM, H., 1989. Parametrik Olmayan İstatistiksel Teknikler. Gazi Üniversitesi. Yayın No:140. Ankara. GENÇ, F., 1990. Erzurum Şartlarında Arı Kolonilerindeki Varroa Bulaşıklık Düzeyinin Kışlatmaya; Yemleme, Mera ve Ana Arı Çıkış Ağırlığının Koloni Performansına Etkileri. Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Zootekni Anabilim Dalı. Doktora Tezi. Erzurum. (Yayınlanmamış). GIBBS, D. M. H., MUIRHEAD, I. F., 1998. The Economic Value and Environmental Impact of the Australians Beekeeping Industry. A Report for The Australian Beekeeping Industry. 56. 224 GİRAY, T., NOVOA, E. G., ARON, C. W., ZELINSKY, B., FAHRBACH, S. E., ROBINSON, G. E., 2000. Genetic Variation in Worker Temporal Polyethism and Colony Defensiveness in the Honey Bee, Apis mellifera. Behavioral Ecology. 11(1):44-55. GIURFA, M., NUNES, J. A., 1992. Honeybees Mark with Scent and Reject Recently Visited Flowers. Oecologia. 89:113-117. GİZLENCİ, Ş., DOK, M., 2001. Kolza ve Kolza Tarımı. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. 17-18 Mayıs 2001. Hizmet İçi Eğitimi. Samsun. GOLTZ, L., 1987. Honey and Pollen Plants. Part VIII. Cruciferae-Mustard, Cresses and Canola (Rapeseed). American Bee Journal. November. 779-781. GOLTZ, L., 1988. Honey and Pollen Plants. Part X. Miscellaneous Honey Plants. American Bee Journal 128(2):97-100. GONZALEZ, A., ROWE, C. L., WEEKS P. J., WHITTLE D., GILBERT, F. S., BARNARD C. J., 1995. Flower Choice by Honey Bees (Apis mellifera L.). Sex-phase of Flowers and Preferences Among Nectar and Pollen Foragers. Oecologia, 101:258-264. GORI, D. F., 1983. Post-Pollination Phenomena and Adaptive Floral Changes. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. s.31-49. GOULD, J. L., 1995. Ethological and Comparative Perspectives on Honey Bee Learning. (Ed. A. J. LEWIS). Insect Learning. 18-78. GREER, L., 1999. Alternative Pollinators: Native Bees. Horticultural Technical Note. National Center for Appropriate Technology. Rural Business. Cooperative Services. U.S. Department of Agriculture. GRIFFITHS, D. W., ROBERTSON, G. W., SHEPHERD, T., RAMSAY, G., 1999. Epicuticular Waxes and Volatiles from Faba Bean (Vicia faba) Flowers. Phytochemistry. 52:607-612. GUPTA, S., K., BALI, S. V., 1990. Effect of Temperature on Pollen Production in Rapeseed. Plant Cell Incompatibility Newsletter. 22:13-14. 225 GÜLER, A., 1995. Türkiye’deki Önemli Balarısı (Apis mellifera L.) Irk ve Ekotiplerinin Morfolojik Özellikleri ve Performanslarının Belirlenmesi Üzerinde Araştırmalar. Doktora Tezi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Adana. GÜLER, A., 2000. Arıcılıkta Yer Daraltma ve İlave Yemlemenin Kolonilerin Bazı Fizyolojik Özelliklerine Etkileri. Turk J. Vet. Anim. Sci. 24:1-6. HAUSER, T. P., JORGENSEN, R. B., OSTERGARD, H., 1997. Preferential Exclusion of Hybrids in Mixed Pollinations Between Oilseed Rape (Brassica napus) and Weedy Brassica campestris (Brassicaceae). American Journal of Botany. 84(6):756-762. HEINRICH, B., 1983. Insect Foraging Energetics. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 187-214. HERBERT, E. W., 1992. Honey Bee Nutrition. J.M. Graham (ed). The Hive and The Honey Bee. Dadant and Sons. Hamilton, Illinois. 197-233. HERRERA, C. M., 1990. Daily Patterns of Pollinator Activity, Diffrential Pollinating Effectiveness, and Floral Resource Availability, in a SummerFlowering Mediterranean Shrub. Oikos. 58(3):277-288. HILL, P. S. M., WELLS, P. H., WELLS, H., 1997. Spontaneous Flower Constancy and Learning in honey Bees as a Function of Colour. Animal Bahaviour. 54(3):615-627. HOUSTON, J., AMSPOKER, M., SILKEY, B., WELLS, H., 1996. Floral Calcium Oxalate Crystals as Foraging Cues for Honey Bees. Journal of Apicultural Research 34:197-203. HRNCIR, M., JARAU, S., ZUCCHI, R., BARTH, F. G., 2000. Recruitment Behavior in Stingless Bees, Melipona scutellaris and M. quadrifasciata. II. Possible Mechanisms of Communication. Apidologie. 31:93-113. INGRAM, J., 2000. Report on the Separation Distances Required to Ensure CrossPollination is Below Specified Limits in Non-seed Crops of Sugar Beet, Maize and Oilseed Rape. Ministry of Agriculture Fisheries and Food. National Institute of Agricultural Botany. Huntington Road. Cambridge. 226 INOUE, T., KATO, M., KAKUTANI, T., SUKA, T., ITINO, T., 1990. Insect-Flower Relationship in the Temperate Deciduous Forest of Kibune, Kyoto: an Overview of the Flowering Phenology and the Seasonal Pattern of Insect Visits. Contributions from the Biological Laboratory. Kyoto University. 27(4):377-463. ISHAM, G., EISIKOWITCH, D., 1998. Low Attractiveness of Avocado (Persea americana Mill.) Flowers to Honeybees (Apis mellifera L.) Limits Fruit Set in Israel. Journal of Horticultural Science and Biotechnology. 73(2):195204. JAABLONSKI, B., SKOWRONEK, J., 1982. Estimation of the Apicultural Value of a Phacelia Cultivar. Pszczelnicze Zeszyty Naukowe. 26:115-121. JENSEN, E. S., 1991. Nitrogen Accumulation and Residual Effects of Nitrogen Catch Crops. Acta Agric. Scand. 41:334-344. JOHANSEN, C. A., MAYER, D. F., 1987. Observations on Honey Bee Foraging Behavior. American Bee Journal. March. 194-196. KAFTANOĞLU, O., KUMOVA, U., YENİNAR, H., 1992. Ana Arı Yetiştiriciliğinin Önemi ve Ana Arı Kalitesini Etkileyen Faktörler. Doğu Anadolu Bölgesi I. Arıcılık Semineri. Erzurum. 48-60. KAHL, H., 1996. Border Strip Planting to Enhance Biological Control of the Cabbage Aphid, Brevicoryne brassicae (L.) by Hoverflies (Diptera:Syrphidae). Christchurch Polytechnic. Institute of Technology. http://www.cpit.ac.nz/hort/res3.htm. New Zealand. KAMLER, F. 1983. Response of Selected Winter Rape Cultivars to Pollination by Honeybees. Rostlinna Vyroba. 29(3):225-234. KANSU, İ. A., 1994. Genel Entomoloji. Kıvanç Basımevi. Ankara. 426s. KARAASLAN, D., 1999. Kanola Tarımı ve Biodizel Üretimi. Karadeniz Bölgesi I. Tarım Sempozyumu. 4-5 Ocak 1999. Samsun. 2:607-616. KEARNS, C. A., INOUYE, D. W., WASER, N. M., 1998. Endangered Mutualisms: the Conservation of Plant-Pollinator Interactions. Annu. Rev. Ecol. Syst. 29:83-112. 227 KELEŞ, D., KORKMAZ, A., ETİ, S., 2003. Kayısı (Prunus armeniaca l.) ve Yenidünya (Eriobotrya japonica Lindl.) Çiçeklerinde Üretilen Polen Miktarının Ağırlık Olarak Saptanması. Alatarım. 1(2):30-34. KEVAN, P. G., 1983. Floral Colors Through the Insect Eye: What They are and What They Mean. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 3-30. KIM, Y. S., SMITH, B. H., 2000. Effect of an Amino Acid on Feeding Preferences and Learning Behavior in the Honey Bee, Apis mellifera. Journal of Insect Physiology. 46:793-801. KIRICI, S., ÖZGÜVEN, M., 1995. Çukurova Bölgesinde Verim, Kalite ve Erkencilik Bakımından Uyabilecek Kolza Çeşitlerinin Saptanması. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 10(3)105-120. KOÇ, H., 1999. Tokat Kazova Ekolojik Şartlarında Bazı Yazlık Kolza (Brassica napus spp oleifera L.) Çeşitlerinde Farklı Ekim Zamanı ve Sıra Aralığının Verim ve Verim Öğeleri Üzerine Etkileri. Karadeniz Bölgesi I. Tarım Sempozyumu. 4-5 Ocak 1999. Samsun. 2:617-627. KOLTOWSKI, A., 2000. The Results of Nectar Secretion and Pollen Production of New Cultivars of Rape (Brassica napus L.). The 8th International Pollination Symposium. July 10-14, 2000. Abstracts. Mosonmagyarovar. KORKMAZ, A., AYDIN, A., 1999. Sürdürülebilir Tarımda Bal Arısının (Apis mellifera L.) Rolü. Ziraat Mühendisliği Dergisi. 323:24-26. KORKMAZ, A., KUMOVA, U., 1998. Çukurova Bölgesi Koşullarında Yetiştirilen Fazelya (Phacelia tanacetifolia Bentham) Bitkisinin Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinin Populasyon Gelişimine, Nektar ve Polen Toplama Etkinliğine Olan Etkilerinin Araştırılması. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 13(2):121-130. KRIKAVA, J., 1980. Hyssop, A Medicinal Plant with Important Biological Properties. Acta Universitatis Agriculturae. 28(3-4):583-585. KUMOVA, U., 1999a. Arıcılık Açısından Kolza Bitkisi (Brassica napus L.). TİGEM. 13 (70): 11-16. 228 KUMOVA, U., 1999b. Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinde Farklı Besleme Yöntemlerinin Koloni Gelişimi ve Bal Verimi Üzerine Etkilerinin Araştırılması. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 14(4):91-98. KUMOVA, U., 2000. Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinde Farklı Besleme Yöntemlerinin Koloni Gelişimi ve Bal Verimi Üzerine Etkilerinin Araştırılması. Hayvansal Üretim. 41:55-64. KUMOVA, U., KAFTANOĞLU, O., YENİNAR, H., 1993. Çukurova Bölgesinde Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinin Ek Yemlerle Beslenmesinin Koloni Gelişimi Üzerine Etkileri. Ç.Ü.Z.F. Dergisi. 8, (1):153-166. KUMOVA, U., KORKMAZ, A., 1999. Polinasyonda Bal Arılarının (Apis mellifera L.) Yeri ve Önemi. Tarım ve Köy. 121:53-56. KUMOVA, U., KORKMAZ, A., 2000. Türkiye Arı Yetiştiriciliğinde Çukurova Bölgesinin Yeri ve Önemi. Hayvansal Üretim. 41:48-54. KUMOVA, U., ÖZKÜTÜK, K., 1988. Çukurova Bölgesinde Arı Yetiştiriciliğinin Önemi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 3(1):26-35. KUMOVA, U., SAĞLAMTİMUR, T., KORKMAZ, A., 2001. Research on Honeybee (Apis mellifera L.) Foraging Preferences Among Varieties of Phacelia (Phacelia tanacetifolia Bentham). Mellifera. 1-1:60-64. LALOI, D., SANDOZ, J. C., NIZOU, A. L. P., MARCHESI, A., POUVREAU, A., TASEI, J. N., POPPY, G., DELEGUE, M. H. P., 1999. Olfactory Conditioning of the Proboscis Extension in Bumble Bees. Entomologia Experimentalis et Applicata. 90:123-129. LANGRIDGE, W. H. R., GOODMAN, A., 1975. Rapeseed Crop with and without Pollinators. Aust. J. Exp. Agric. Animal Husbandary. 15:285-288. LEE, T. N., SNOW, A. A., 1998. Pollinator Preferences and the Persistence of Crop Genes in Wild Radish Populations (Raphanus raphanistrum, Brassicaceae). American Journal of Botany. 85(3):333-339. LEVIN, M. D., 1986. Using Honeybees to Pollinate Crops. USDA. Number : 549. LONG, R. F., CORBETT, A., LAMB, C., HORTON, C. R., CHANDLER, J., STIMMANN, M., 1998. Beneficial Insects Move from Flowering Plants to Nearby Crops. California Agriculture. 52(5):23-26. 229 MANNING, R., BOLAND, J., 2000. A Preliminary Investigation into Honey Bee (Apis mellifera) Pollination of Canola (Brassica napus cv. Karoo) in Western Australia. Aust. J. of Experimental Agriculture. 40(3):439-442. MARQUARD, R., 1985. The Influence of Temperature and Photoperiod on Fat Content, Fatty Acid Composition, and Tocopherols of Rapeseed (Brassica napus) and Mustard Species (Sinapis alba, Brassica juncea, and Brassica nigra). Agrochimica. 29(2):145-153. MARQUARD, R., WALKER, K. C., 1995. Enviromental Impact of Rapeseed Production. Brassica Oilseeds-Production and Utilization. (D. S. Kimber, D. I. McGregor, Editors). Centre for Agriculture and Biosciences. 195-214. MARSHALL, E. J. P., 1998. Guidelines for the Siting, Establishment and Management of Arable Field Margins, Beetle Banks, Cereal Conservation Headlands and Wildlife Seed Mixtures. IACR-Long Ashton Research Station. Department of Agricultural Sciences. Issue No:2. Bristol. McGREGOR, S. E., 1976. Insect Pollination of Cultivated Crop Plants. Agricultural Handbook No : 496. USDA. 411pp. MESQUIDA, J., DELEQUE, M. H. P., MARILLEAU, R., METAYER, M., RENARD, M., 1993. Nectar Secretion by Flowers of Male Sterile Hybrid Winter Rape (Brassica napus L.). Agronomie. 11(3):217-227. MIAH, M. K., ALAM, M. Z., ISLAM, Z., HOSSAIN, M., 1993. Influence of Honeybee on Pollination and Seed Production in Synthesized Cabbage (Brassica napus L.). Bulletin of the Institute of Tropical Agriculture. 16:107-113. MICHENER, C. D., 1974. The Social Behavior of the Bees. Harvard University Pres. Cambridge, Massachusetts. 405pp. MILLER, T. E., WINN, A. A., 1999. Pollination Biology. Department of Biological Science Florida State University. Tallahassee. Experimental Biology BSC 3402L. MOORE, D., SIEGFRIED, D., WILSON, R., RANKIN, M. A., 1989. The Influence of Time of Day on the Foraging Behavior of the Honeybee, Apis mellifera. Journal of Biological Rhythms. 4(3):305-325. 230 MORSE, R. A., HOOPER, T., 1985. The Illustrated Encyclopedia of Beekeeping. Blandford Press. Frome, Somerset, UK. 432. MUZAFFAR, N., AHMAD, R., 1991. Some Honeybee Flora for Apis spp. in Pakistan. Pakistan Journal of Zoology. 23(3):201-218. NAGAMITSU, T., MOMOSE, K., INOUE, T., ROUBIK, D. W., 1999. Preference in Flower Visits and Partitioning in Pollen Diets of Stingless Bees in an Asian Tropical Rain Forest. Res. Popul. Ecol. 41:195-202. OLIVERIA, D. D., 1997. Insect Pollinators and Integrated Production Management. VII International Symposium on Pollination. Lethbridge, Alberta, Canada. ISHS Acta Horticulturae. 437:385-390. OSBORNE, J. L., WILLIAMS, I. H., CORBET, S. A., 1991. Bees, Pollination and Habitat Change in the European Community. Bee World (3):99-116. OSBORNE, J. L., CLARK, S. J., MORRIS, R. J., WILLIAMS, I. H., RILEY, J. R., SMITH, A. D., REYNOLDS, D. R., EDWARDS, A. S., 1999. A Landscape-scale Study of Bumble Bee Foraging Range and Constancy, Using Harmonic Radar. Journal of Applied Ecology. 36:519-533. ÖDER, E., 1993. Bazı Önemli Ballı Bitkiler. Hasad Dergisi. 92:34-38. ÖDER, E., 1994. Arı Meraları ve Özellikleri. Teknik Arıcılık Dergisi. 45:21-25. ÖNDER, F., 1997. Türkiye’den Yurtdışına Kaçırılan Biyolojik Zenginliklerimiz. Tarım ve Köy. 114:48-51. ÖZBEK, H., 1978. Doğu Anadolu’nun Bazı Yörelerinde Elma Ağaçlarında Tozlaşma Yapan Arılar (Hymenoptera: Apoidea). Atatürk Üniversitesi Ziraat Dergisi. 9(4):73-83. ÖZBEK, H., 1979. Kültür Bitkilerinin Tozlaşmasında Balarısı (Apis mellifera). Atatürk Üniversitesi Ziraat Dergisi. 1-2:171-177. ÖZBEK, H., 1996. Korunga (Onobrychis sativa Lam.) Tohumu Üretiminde Arıların Yeri ve Önemi. Türkiye 3. Çayır-Mera ve Yembitkileri Kongresi. 17-19 Haziran 1996. Erzurum. Bildiri Kitabı. 429-434. ÖZBEK, H., 1997. Elmanın Tozlanmasında Arıların (Hymenoptera: Apoidea) Önemi ve Elma Çiçeklerini Ziyaret Eden Arı Türleri. Yumuşak Çekirdekli Meyveler Sempozyumu. 2-5 Eylül 1997. Bildiri Kitabı.107-114. Yalova. 231 ÖZBEK, H., DİNÇ, U., KAPUR, S. A., 1974. Çukurova Üniversitesi Yerleşim Sahası Topraklarının Detaylı Etüt Haritası. Çukurova Üniversitesi Yayınları: 73. Ankara Üniversitesi Basımevi. Ankara. ÖZBİLGİN, N., 1999. Bal Arıları ile Sağlanan Tozlaşmanın Ekonomik Değeri: ABD Örneği. Polinasyon Projesi. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. Hizmetiçi Eğitim Semineri. 16-18 Şubat 1999. Menemen İzmir. ÖZGÜVEN, M., 1987. Yağ Bitkileri. Cilt 2. (Kolza, Ayçiçeği, Hintyağı). Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Kitabı. No:47. Adana. ÖZGÜVEN, M., KIRICI, S., 1999. Bazı Kolza Çeşitlerinin Çukurova Bölgesinde Verim ve Verim Komponentlerinin Belirlenmesi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 14(1):41-48. ÖZGÜVEN, M., KIRICI, S., İBRİKÇİ, H., GÜR, A., ÖZEL, A., KARAASLAN, D., KIRPIK, M., AKINCI, C., GÜL, İ., İNAN, M., 2000. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kolza (Brassica napus L.) Çeşitlerinde Azot Miktarı ve Bitki Yoğunluğunun Tohum Verimi ve Yağ Oranına Etkisi. Türkiye Tarımsal Araştırma Projesi Sempozyumu. Program ve Bildiri Özetleri. 20-21 Eylül 2000. Şanlıurfa. ÖZKAN, A., 1999. Çevrenin Korunmasında Yabancı Otlar ve Böceklerin Fonksiyonu. Çiftçi. 32(116):11-12. PANKIW, T., PAGE, R. E., FONDRK, M. K., 1998. Brood Pheromone Stimulates Pollen Foraging in Honey Bees (Apis mellifera) Behavioral Ecology and Sociobiology. 44(3):193-198. PATTEN, K. D., SHANKS, C. H., MAYER, D. F., 1993. Evaluation of Herbaceous Plants for Attractiveness to Bumble Bees for Use Near Cranberry Farms. Journal of Apicultural Research. 32(29):73-79. PELLETT, F. C., 1977. American Honey Plants. Dadant and Sons. Hamilton. Illinois. PERCIVAL, M. S., 1955. The Presentation of Pollen in Certain Angiosperms and its Collection by Apis mellifera. New Phytol. 54:353-368. 232 PERNAL, S. F., CURRIE, R. W., 1998. Nectar Quality in Open-Pollinated, Pol CMS Hybrid, and Dominant SI Hybrid Oilseed Summer Rape. Canadian Journal of Plant Science. 78(1):79-89. PERNAL, S. F., CURRIE, R. W., 2000. Pollen Quality of Fresh and 1 year-old Single Pollen Diets for Worker Honey Bees (Apis mellifera L.). Apidologie. 31:387-409. PERNAL, S. F., CURRIE, R. W., 2001. The Influence of Pollen Quality on Foraging Behavior in Honeybees (Apis mellifera L.). Beh. Ecol. Sociobiol. 51:53-68. PIERRE, J., PIERRE, J. S., MARILLEAU, R., DELEGUE, M. H. P., TANGUY, X., RENARD, M., 1996. Influence of the Apetalous Character in Rape (Brassica napus) on the Foraging Behaviour of Honeybees (Apis mellifera). Plant Breeding. 115(6):484-487. PIERRE, J., MESQUIDA, J., MARILLEAU, R., DELEGUE, M. H. P., RENARD, M., 1999. Nectar Secretion in Winter Oilseed Rape, Brassica napus Quantitative and Qualitative Variability Among 71 Genotypes. Plant Breeding. 118(6):471-476. PIERRE, J., RENARD, M., 1999. Plant Development Mutants: Incidence on Honey Bees Behaviour and Pollination. “New Horizons for and ol crop” Proceedings of the 10th International Rapeseed Congress. 26.09.1999. Canberra, Australia. 386-391. PLEINES, S., FRIEDT, W., 1989. Genetic Control of Linolenic Acid Concentration in Seed Oil of Rapeseed (Brassica napus L.). Theor. Appl. Genet. 78:793797. POPOVIC, I., 1995. Honeybee Pollination of Buckwheat (Fagopyrum esculentum). The XXXIVth International Apicultural Congress. Lausanne, Switzerland. 15-19 August 1995. 276-277. POULSEN, M. H., 1973. Diurnal and Inter-Colony Variation Pollen Collection from Different Seed Crops by Honeybees (Apis mellifera L.). Entomologica Scand. 4:100-104. PRIORE, R., QUARANTA, M., BARRERA, R. V., 1995. New Contribution to the Botanical Characterization of Honey from Marche. Apicoltura. 10:1-9. 233 PRITSCH, G., 1991. Management of Honeybees for Pollination Purposes in the GDR. 6th Pollination Symposium. Acta Horticulturae. 288:440-442. RAMSEY, G., THOMPSON, C., E., NEILSEN, S., MACKAY, G. R., 1999. Honeybees as Vectors of GM Oilseed Rape Pollen. (Ed) Lutman, P. J. W., Gene Flow and Agriculture: Relevance for Transgenic Crops. BCPC Symposium Proceedings. No:72. ROBINSON, F. A., OERTEL, E., 1975. Sources of Nectar and Pollen. The Hive and Honeybee. Dadant and Sons. Hamilton. Illinois.283-302. ROOT, A. I., 1972. Nectar. The ABC and WYZ of Bee Culture. The A. I. Root Company. 703pp. ROUBIK, D. W., 1995. Pollination of Cultivated Plants in the Tropics. FAO Agricultural Services Bulletin. No:118. Rome. 196pp. ROULSTON, T. H., BUCHMANN, S. L., 2000. A Phylogenetic Reconsideration of the Pollen Starch-Pollination Correlation. Evolutionary Ecology Research. 2:627-643. RUTTNER, F., 1988. Biogeography and Taxonomy of Honey Bees. Springer, Verlag, Berlin. 293 pp. SAĞLAMTİMUR, T., BAYTEKİN, H., 1988. Arıcılık İçin İdeal, Silaj Üretimine Uygun Bir Bitki: Arıotu. Adana’da Tarım Dergisi. Sayı 3. SAĞLAMTİMUR T., TANSI, V., BAYTEKİN H., 1988a. Yem Bitkileri Yetiştirme. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Kitabı. No:74. Adana SAĞLAMTİMUR T., TANSI, V., BAYTEKİN H., 1988b. Çukurova Koşullarında Kışlık Ara Ürün Olarak Yetiştirilen Fazelya (Phacelia californica Cham.)'nda Biçim Zamanının Bitki Boyu ve Ot Verimine Etkisi Üzerinde Bir Araştırma. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 4(1)76-83). SANFORD, M. T., 1988. Beekeeping: Florida Bee Botany. University of Florida. Florida Cooperative Extension Service. Institute of Food and Agricultural Sciences. Circular No:686. SAWYER, R., 1981. Pollen Identification for Beekeepers. Uni. College. Cardiff Press. 234 SCHEINER, R., ERBER, J., PAGE, R. E., 1999. Tactile Learning and the Individual Evaluation of the Reward in honey Bees (Apis mellifera L.). J. Comp. Physiol. A., 185:1-10. SCHMIDT, L. S., SHMIDT, J. O., RAO, H., WANG, W., XU, L., 1995. Feeding Preference and Survival of Young Worker Honey Bees (Hymenoptera: Apidae) Fed Rape, Sesame, and Sunflower Pollen. Journal of Econ. Entomol. 88(16):1591-1595. SCHMIDT, J. O., THOENES, S. C., LEVIN, M. D., 1987. Survival of Honey Bees, Apis mellifera (Hymenoptera: Apidae), Fed Various Pollen Sources. Ann. Entomol. Soc. A. 80:176-183. SCHNEIDER, S. S., HALL, H. G., 1997. Diet Selection and Foraging Distances of African and European-African Hybrid Honey Bee Colonies in Costa Rica. Insectes Soc. 44:171-187. SCHULZ, D., J., HUANG, Z., ROBINSON, G. E. 1998. Effects of Colony Food Shortage on Behavioral Development in Honey Bees. Behav. Ecol. Sociobiol. 42:295-303. SCOGIN, R., 1983. Visible Floral Pigments and Pollinators. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 160-172. SEYMAN, W. S., BARNETT, W. W., THORP, R. W., STANGER, W., PAYNE, P. B., 1969. Bee Pollination in Cucumbers for Pickling. California Agriculture. 23(1):12-14. SHAHAR, B. Y., THOMPSON, C. K., HARTZ, S. M., SMITH, B. H., ROBINSON, G. E., 2000. Differences in Performance on a Reversal Learning Test and Division of Labor in Honey Bee Colonies. Anim. Cogn. 3:119-125. SHUEL, R. W., 1975. The Production of Nectar. The Hive and Honeybee. Dadant and Sons. Hamilton. Illinois. 265-282. SİLİCİ, S., 2001. Tozlaşmada Polen ve Nektar Cezbediciliğinin Önemi. III. Türkiye Arıcılık Kongresi. Abstract Kitabı. 01-03 Kasım 2001. Adana 235 SIMIDCHIEV, T., 1972. Study of Nectar and Honey Production in Peach (Prunus persica). Gradinarska i Lozarska Nauka. 9(1):25-32. SIMIDCHIEV, T., 1973. Studies on the Almond as a Honey Plant. Gradinarska i Lozarska Nauka. 10:2-3. SIMIDCHIEV, T., 1976. Studies of Nectar and Honey Production in Raspberry (Rubus ideaus L.) and Blackberry (Rubus fruticosus L.). Gradinarska i Lozarska Nauka. 13(2):42-49. SINGH, M. P., 1989. Melissopalynology and Identification of the Himalayan Races of Honeybees by Computer Asisted Multivariate Analysis. Msc. Thesis. Department of Bio-Sciences. Himachal Pradesh University. Shimla. India. SLAA, E. J., SANCHEZ, L. A., SANDI, M., SALAZAR, W., 2000. A Scientific Note on The Use of Stingles Bees for Commercial Pollination in Enclosures. Apidologie. 31:141-142. SOMMERVILLE, D. C., 2001. Nutritional Value of Bee Collected Pollens. Australia Rural Industries Research&Development Corporation. RIRDC Publication No. 01/047. s 166. STANGHELLINI, M. S., AMBROSE, J. T., SCHULTHEIS, J. R., 1998. Seed Production in Watermelon: A Comparison Between Two Commercially Available Pollinators. HortScience. 33:28-30. STEVENSON, J. H., WALKER, J., 1976. Oilseed Rape and Honeybee Poisoning. Proceedings of the Eight British Insecticide and Fungicide Conference, 1720 November 1975. Brighton, England. 1:497-501. SWEET, J. B., SIMPSON, E. C., NORRIS, C. E., THOMAS, J. E., 1999. Hybridisation and Persistance in Herbicide Tolerant Oilseed Rape (Brassica napus). New Horizons for An Old Crop. Proceedings of The 10th International Rapeseed Congress. Canberra. Australia. SZABO, T. I., 1982. Nectar Secretion by 28 Varieties and Breeder’s Lines of Two Species of Rapeseed (Brassica napus and Brassica campestris). American Bee Journal. 122(9):645-647. SZABO, T. I., 1985. Variability of Flower, Nectar, Pollen and Seed Production in Some Canadian Canola (Rapeseed) Varieties. Am. Bee J. 125(5):351-354. 236 TAN, Ş., 2000. Bal Arısı Polinasyonunun Ayçiçeğinde Önemi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayın No:98. TYUAP Ege-Marmara Dilimi 2000 Yılı Tarla Bitkileri Bilgi Alışveriş Toplantısı Bildirileri. 23-25 Mayıs 2000. Menemen-İZMİR.269-296. TANSI, V., KUMOVA, U., KIZIL, S., 1999. Bazı Yem Bitkilerinin Arı Merası Olarak Kullanılma Olanakları ve Tohum Verim Kalitelerinin Saptanması Üzerine Bir Araştırma. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 14(4):81-90. TANSI, V., SAĞLAMTİMUR, T., KUMOVA, U., KIZILŞİMŞEK, M., 1996. Çukurova Bölgesinde Yeni Bir Yembitkisi Olan Phacelia tanacetifolia Bentham’ın Arı Merası Olarak Kullanılma Olanakları. Teknik Arıcılık. 52:2-6. TEW, J. E., 1998. Nectar and Pollen Producing Plants of Alabama. Guide for Beekeepers. Alabama Cooperative Extension System. ANR-351. TEW, J. E., 2000. Some Ohio Nectar and Pollen Producing Plants. Both Major and Minor Sources. Ohio State University Extension Fact Sheet. HYG-2168-98. THAKUR, S. S., KUMAR, J., MISHRA, R. C., 1995. Nectar Secretion, Concentration and Type of Sugars and Foraging by Insects on Almond, Prunus amygdalus Batsch. Indian Bee Journal. 57(1):1-5. THOMAS, M. G., SCHUMANN, D. R., 1993. Income Opportunities in Special Forest Products: Self-Help Suggestions for Rural Entrepreneurs. U.S. Department of Agriculture. Agriculture Information Bulletin. AIB-666. TREU, R., EMBERLİN, J., 2000. Pollen Dispersal in The Crops Maize (Zea mays), Oilseed Rape (Brassica napus ssp. oleifera), Potatoes (Solanum tuberosum), Sugar Beet (Beta vulgaris ssp. vulgaris) and Wheat (Triticum aestivum). National Pollen Research Unit. University College Worcester. TRONSON, D., 2001. The Odour, the Animal and the Plant. Molecules. 6:104-116. TUNCER, C., AKÇA, İ., 1995. Bitkisel Çeşitlilik ve Böcekler. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 10(1):157-168. 237 UÇAR, H., TANSI, V., 1996. Çukurova Koşullarında Farklı Ekim Zamanı ve Sıra Aralığının Arıotunun (Phacelia tanacetifolia Bentham) Tane Verimi ve Arı Merası Olarak Kullanılması Bakımından Etkileri. Türkiye 3. Çayır Mera ve Yem Bitkileri Kongresi. 17-19 Haziran 1996. Erzurum. 415-421. VILLALOBOS, E. M., SHELLY, T. E., 1996. Temporal and Spatial Variation in the Foraging Behavior of Honey Bees (Hymenoptera: Apidae) at Chinese Violets. Florida Entomologist. 79(3):398-408. VILLANUEVA, R. G., 1994. Nectar Sources of European and Africanized Honey Bees (Apis mellifera L.) in the Yucatan Peninsula, Mexico. Journal of Apicultural Research. 33(1):44-58. Von FRISCH, K., 1967. The Dance Language and Orientation of Bees. The Belknap Press of Harvard University Pres. Cambridge, Massachusetts. 566pp. Von FRISCH, K., 1969. The Foraging Bee. How She Finds and Expiloits Sources of Food. Bee World. 50(4):141-152. WADDINGTON, K. D., 1983. Floral-Visitation-Sequences by Bees: Models and Experiments. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 461-473. WADDINGTON, K. D., 1997. Foraging Behavior of Nectarivores and Pollen Collectors. VII International Symposium on Pollination. ISHS Acta Horticulturae. 437:175-192. WELLS, H., ÇAKMAK, I., COBURN, P., ATHENS, M., HILL, P. S. M., 2001. Honeybee (Apis mellifera ligustica) Use of Color and Pattern in Making Foraging Choices. Journal of the Kansas Entomological Society. 73(4):195207. WELLS, H., WELLS, P. H., 1983. Honey Bee Foraging Ecology: Optimal Diet, Minimal Uncertainty or Individual Constancy. Journal of Animal Ecology. 52:829-836. 238 WILLIAMS, I. H., 1983. Floral Fragrances as Cues in Animal Behavior. (C. E. JONES, R. J. LITTLE, Editors) Handbook of Experimental Pollination Biology. Van Nostrand Reinhold Company Limited. Wokingham, Berkshire, England. 50-72. WILLIAMS, C. S., 1997. Nectar Secretion Rates, Standing Crops and Flower Choice by Bees on Phacelia tanacetifolia. Journal of Apicultural Research. 36(1):23-32. WILLIAMS, I. H., CHRISTIAN, D. G., 1991. Observations on Phacelia tanacetifolia Bentham (Hydrophyllaceae) as a Food Plant for Honey Bees and Bombus Bees. Journal of Apicultural Research. 30(1):3-12. WILLIAMS, I. H., CORBET, S. A., OSBORNE, J. L., 1991. Beekeeping, Wild Bees and Pollination in the European Community. Bee World (4):170-180. WILLIAMS, I. H., FREE, J. B., 1992. The Pollination of Onion (Allium cepa L.) to Produce Hybrid Seed. 409-418. WINSTON, M. L., 1987. The Biology of the Honey Bee. Harward University Press. Cambridge, Massachusetts. London, England. 281pp. WROBLEWSKA, A., 1995. Sources of Bee Flows in Pollen Analysis of Honeys of the Biala Podlaska Neighbourhood. Pszczelnicze Zeszyty Naukowe. 39(1):37-47. YILDIZ, A., KORKMAZ, A., 1999. Kayısı (Prunus armeniaca L.)’da Bal Arısı (Apis mellifera L.) Polinasyonunun Önemi. Derim, 16(2):59-65. YILDIZ, C., 1999. Ceylanpınar Ovasında Arı Otunun (Phacelia tanacetifolia Bentham) Bazı Tarımsal Özellikleri ve Tohum Verimine Farklı Ekim Zamanlarının Etkileri Üzerinde Bir Araştırma. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. Adana. 41. (Yayınlanmamış). ZANDIGIACOMO, P., GREATTI, M., BARBATTINI, R., 1992. Insect Pollinators of Sunflower (Helianthus annuus L.) and Phacelia (Phacelia tanacetifolia Bentham) in the Friuli Region. Apicoltura. 8:81-97. 239 ÖZGEÇMİŞ 1964 yılında Samsun’da doğdu. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Samsun’da gördükten sonra 1981 yılında girmiş olduğu Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünde 1985 yılında lisans öğrenimini tamamladı. 1995-1997 yılları arasında “Çukurova Bölgesi Koşullarında Yetiştirilen Fazelya (Phacelia tanacetifolia Bentham) Bitkisinin Bal Arısı (Apis mellifera L.) Kolonilerinin Populasyon Gelişimine, Nektar ve Polen Toplama Etkinliğine Olan Etkilerinin Araştırılması” konulu tez çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1990-1992 yılları arasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Bitlis Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde, görev yaptı. 1992 yılından bugüne kadar Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. 240
Benzer belgeler
Kaysı Polinasyonu
çiçeğin nektar verimi 0.3-11.9 mg/çiçek/gün olarak saptanmıştır. Her bir anter başına
polen taneciği sayısı 500-5900, bir çiçekte ise 14000-16600 adet arasındadır. Yapılan
bir çalışmada 10 dakikalı...