FIAT`ın En Yenisi: EGEA
Transkript
FIAT`ın En Yenisi: EGEA
YIL: 13 SAYI: 160 KASIM 2015 www.autowritetr.com FIAT’ın En Yenisi: EGEA Editörden K ASIM ayından merhaba, Geçen ayın öne çıkan konusu “Yerli Otomobil” oldu. Ekim ayının lansmanı ise, FIAT’ın 320 milyon dolar harcayarak hayata geçirdiği EGEA oldu. TUBİTAK’ın SAAB’dan fikri ve kullanım haklarını satın aldığı üretim bandından çıkan Cadillac BLS modeli belli dokunuşlarla “yerli” otomobil diye lanse edildi. Gerekli gereksi tartışılır bir konu oldu ama, seçim öncesi ortaya çıkan bu otomobil çok beğenilmedi. Basına tanıtıldığı aynı zamanda 2 tane daha elektrikli araç da tanıtımda yer aldı fakat, o araçlar gerekli ilgiyi görmedi. Sebebini bilmediğim konulardan olsa gerek, en başta halka açıklanan “elektrikli” bir otomobil üzerinde durulacaktı. Ama nedense vaz geçildi. Çeşme Alaçatı’da düzenlenen lansman ile otomotiv basınına tanıtılan EGEA, kullanan basın mensuplarından mantıklı ve güzel yorumlar aldı.Üç farklı motor YOLDAN ÇIKALIM YABAN TV ve AUTO WRITE GRUP’un beraber hayata geçirdiği proje, bu ayın 2. Haftasından sonra YABAN TV ekranlarında yayında olacak. 45 dakikalık programda; arazi ve 4x4 araçları yol dışında, YABAN DOSTLARI’na anlatacağım. Hacettepe Üniversitesi tarafından dizayn edilip üretilen EVT S1 18 liralık enerji ile ANKARA-İSTANBUL arasını gitti. Seri üretimi için ne karar verilir bilmem. Aynı zamanda 3GEN Sapmaz’da orada tanıtılması planlanan araçlardan biriydi, ama o da diğer rakibi gibi çok fazla rağbet görmedi. Bu araç da, sedan ve cabrio olmak üzere iki tip tasarlanmıştı. Bakalım önümüzdeki günlerde hangi araç veya araçlar; onay alıp üretilme çalışmalarında kimler tarafından üretilecek veya üretilmeyecek göreceğiz. ticileri ise, EGEA ile yeni rekorlar kırma peşindeler. Volkswagen konusu ise, hakem heyetleri ve mahkemelere yansırken, Türkiye’de Caddy ve Jetta’nın satışları durduruldu. Doğal olarak bu da, Türkiye’deki Volkswagen satışlarına ket vurdu. Bakalım önümüzdeki aylarda, satış rakamlarında ilk 3 de olan marka şimdi nerelere gidecek. Zira hep en çok satan marka olarak liderdi. seçeneği ile, tamamen BURSA fabrikasından yola çıkan yeni FIAT EGEA, amiral gemisi olma yolunda piyasaya çıktı. Makul fiyatı ve zengin donanımı ile alıcıları ile bu ay buluşan EGEA, yurt dışında TIPO adında satılacak ve Türkiye’deki başlangıç fiyatı ise, 49 bin lira. EGEA’dan çok ümitli olan TOFAŞ yöne- Türkiye’nin “patika” haritası üzerinde kullanacağım çeşitli arazi araçlarını, SARI ve KAHVERENGİ TABELALAR’ın götürdüğü yerlerde görüntülerken, yine Türkiye’nin en güzel bölgelerindeki bazı aktivitelere de konuk olacağız. O yüzden yayınları kaçırmayın derim. Dergiyi yayına hazırladığım zamanda TÜRKİYE’nin seçimi belli değildi. SEÇİMİMİZ HEPİMİZE HAYIRLI OLSUN. [email protected] [email protected] Ferrari F12tdf Sadece 799 Adet Üretilecek! F errari’nin 780 HP güç üreten V12 motorlu süper spor otomobili F12tdf resmen yollara çıkmaya hazırlanıyor. Ferrari’nin 1950’lerde ve 60’larda egemen olduğu efsanevi dayanıklılık yol yarışı Tour de France’a adeta saygı duruşu niteliğindeki F12tdf’ten sadece 799 adet üretilecek. 340 km/s üzerinde son hıza sahip olan ve 0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.9 sn’de tamamlayan Ferrari F12tdf, heykelsi tasarımı kadar aerodinamik ve sportif özellikleriyle göz kamaştırıyor. F12tdf, Tofaş çatısı altında Ferrari ve Maserati markalarının distribütörlüğünü yürüten FerMas tarafından, Türkiye’de de sınırlı sayıda müşteri için satışa sunulacak. Ferrari’nin son 10 yıldır özel müşterileri için sadece pistlerde kullanılmak üzere tasarladığı otomobilleri kapsayan özel programı doğrultusunda geliştirilen modellerine şimdi de F12tdf ekleniyor. Sadece 799 adet üretilerek tüm dünyada oldukça limitli sayıda müşterin sa- hibi olabileceği yeni Ferrari süper spor otomobili, efsane markanın defalarca damgasını vurduğu Tour de France yarışlarına adeta tarihi bir saygı duruşunu simgeliyor. En güçlü F12 versiyonu olarak da dikkat çeken F12tdf, Ferrari markasının DNA’sında yer alan motor, aerodinami ve araç dinamiği gibi konularda rakip tanımaksızın güçlü özellikleriyle dikkat çekiyor. Ferrari’nin yeni spor otomobili F12tdf, ülkemizde Tofaş çatısı altında Ferrari ve Maserati markalarının distribütörlüğünü yürüten FerMas tarafından, çok az sayıda Türk müşteri için de satışa sunulacak. Ferrari Centro Stile (Ferrari Tasarım Merkezi) tarafından tasarlanan yeni F12tdf, F12 Berlinetta’nın heykelsi tasarımını genel olarak koruyor. Bununla birlikte önden arkaya kadar gövde panelleri yeniden şekillendirilirken, ön ve arka tekerlek yuvaları daha da genişletilerek daha saldırgan bir görünüm elde edilmiş. Arka spoyler artık 60 mm daha uzun ve 30 mm daha yüksek bir yapıya kavuşurken, bastırma kuvvetini arttırmak amacıyla daha dik tasarımıyla kendini belli ediyor. Ön alt spoylerden marşpiyellere, yan hava girişlerinden difüzorlere kadar birçok noktasında karbon fiber kullanılarak daha hafif bir yapıya kavuşan F12tdf’in kabin içinde de kokpitten kapı panellerine kadar birçok noktada bu dayanıklı malzemenin kullanılması dikkat çekiyor. 1415 kg’lik boş ağırlığa sahip F12tdf, karbon fiber malzeme kullanımı ve gövde, kokpit, motor ile şanzıman düzeninde gerçekleştirilen baştan aşağı yeni tasarım anlayışı sayesinde F12Berlinatta’ya göre 110 kg daha hafif olmasıyla da ön plana çıkıyor. F12 Berlinetta’nın bol ödüllü V12 motorunun 40 HP daha fazla güç üreten 780 HP’lik versiyonunun görev yaptığı F12tdf, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.9 saniyede tamamlıyor. Statik halden 200 km/s’ye sadece 7.9 saniyede arka aks yönlendirme, direksiyon açısının, yönlendirme girişleri hızının ve araç hızının bir işlevi olarak en iyi yönlendirme açısını hesaplayarak otomatik şekilde arka tekerlekleri ayarlar. Sanal Kısa Dingil Mesafesi, virajlı yollarda ve teknik olarak zorlayıcı pistlerde işe yarayabilecek ani dönüşlerde daha çevik hareket etmesi için otomobilin tepkiselliğini geliştirirken yüksek hızdaki sabitliğini de artırır. çıkarak bir performans resitali sergileyen F12tdf, 340 km/s’yi aşan bir son hız değerine de sahip. 750 Nm gibi bir tork değeri üreten motorlu F12tdf, yüzde 30 daha hızlı vites büyütme ve yüzde 40 daha hızlı vites küçültme sağlayan, yüzde 6 daha kısa vites oranlarına sahip özel bir F1 DCT şanzımanla performansını ayrıca taçlandırıyor. LaFerrari’de kullanılan tek parça fren kaliperlerinin kullanımı ile güvence altına alınan bir fren performansına sahip F12tdf, 100 km/s hızda sadece 30.5 metrelik fren mesafesi değeriyle de sportif farkını ortaya koyuyor. Ferrari mühendisleri, F12tdf’i geliştirirken son derece yüksek performanslı otomobilleri geliştirmeye adanan XX programlarında elde edilen deneyimlerden de yararlandılar. En hassas sürücülerin bile tam performanslı olarak aracı kullanabilmelerini sağlamak için Ferrari, yeni Sanal Kısa Dingil Mesafesi sistemini geliştirdi. İlk olarak F12tdf’de kullanılacak sistemde, arka akslar arka tekerleklerin dikey bir eksen etrafında dönmesine olanak verecek şekilde aktif hale gelebilmektedir. Ferrari tarafından tamamen kurum içinde geliştirilen model bazlı kontrol mantığını kullanan Peugeot Sport’tan 308 GTi: Ultra Sportif Bir Hatchback P eugeot 308’in satışa sunulduğu 2013 yılından bu yana, sürüşü eşsiz hisler sunduğundan, spor versiyonu da herkes tarafından merakla bekleniyordu. Özellikle titiz bir müşteri kesimine gamın en radikal modelini sunmak hedeflendi. Bu otomobil severlerin isteklerini tatmin etmek amacıyla, aynı dili konuşan, aynı performans tutkusuyla beslenen bir geliştirme ekibi gerekiyordu. Peugeot bu görevi, tüm dünya zeminlerinde edinilen bilgi birikimine sahip Peugeot Sport mühendislerinin ellerine teslim etti. 308 GTi by Peugeot Sport, bu yeni versiyon kendisini geliştiren ekibin adını taşıyor. Araçta 182 kW (250 HP) ve 200 kW (270 HP) şeklinde iki farklı güç kademesinde sunulan 1.6L THP S&S motor yer alıyor. Stop&Start sistemli Euro6 uyumlu bu motor sadece 139 g/km CO2 emisyonu ve 6,0 l/100km’lik yakıt tüketimi sergiliyor.Sadece 4,46 kg/HP’lik sınıfında rekor oluşturan ağırlık/güç oranı ile 308 GTi 270 modeli 0 - 100 km/s hızlanmasını sadece 6,0 saniyede tamamlarken, 0-1000m’yi 25,3 saniyede kat ediyor. 308 GTi 270 kilitli Torsen® diferansiyel ile Michelin Super Sport lastikli 19 inçlik Carbone19 jantlara sahip. 308 GTi 270 önde kırmızı kaliperli ve Peugeot sport imzalı, 380 mm ve arkada 268 mm disklerle donatılmış. Sadece belli pazarlarda satışa sunula- cak 308 GTi 250 versiyonu ise, 0 - 100 km/s hızlanmasını sadece 6,2 saniyede tamamlarken, 0-1000m’yi 25,6 saniyede kat ediyor. 308 GTi, kaslı ve özgün bir tasarıma sahip. 11 milimetre azaltılmış zemin yüksekliği, benzersiz tasarım ve iç mekan detaylarına sahip. 308 GTi 270’e özgü olarak, çift renkli gövde yeni ve özel Ultimate kırmızı ile İnci siyahını buluşturuyor. Bunlar 308 GTi ürün gamının altı farklı rengi arasında yer alıyor: lıyor. 205 GTi’den en son 208 GTi ve RCZ R modellerine kadar, markanın 800 000’den fazla spor otomobili sahiplerine heyecan verdiler. Ayrıca, 308 GTi by Peugeot Sport markanın dinamizmini ve ürün gamında yükseliş stratejisini de simgeliyor. Maxime Picat, Peugeot Genel Müdürü 308 GTi by Peugeot Sport’u geliştirmek için, yarışta olduğu gibi tüm alternatifleri kullandık : Ağırlık, şasi ve frenlerin etkinliği, motor performansları, koltuk destekleri. Araç sahipleri bir ekip ta270 veya 250 HP güç üreten 1.6L Tur- rafından geliştirilen bu yeni versiyonbo motorlu, Torsen® kilitli diferansiyelli, la yoğun duygular yaşayacaklar. Araç özel şasi ayarlarından yararlanan, Peu- standart olarak üst düzey performansgeot i-Cockpit donanımlı “308 GTi by lar sunuyor. Peugeot Sport” ile pilot kullanıcısı şim- Bruno Famin, Peugeot Sport Müdürü di en gelişmiş araca sahip. Üstelik, 1.6L Turbo motor, 139 g/km CO2 emisyonu 308 GTi BY PEUGEOT SPORT ve 6,0 L/100km düşük yakıt tüketimi ile Efsanevi 205 GTi’ın lansmanından bu sınıfının en verimlisi. yana, 800 000’in üzerinde satılan Peugeot sportif modelleri sahiplerine eşsiz Peugeot B ve C segmentindeki spor bir sürüş keyfi sundular : 309 GTi, 405 modeller tarihine öylesine damga vurdu Mi16, 306 S16 … 208 GTi, RCZ R ve ki, Peugeot ürün gamı tutkunları tara- şimdi de yeni Peugeot 308 GTi by Peufından sabırsızlıkla beklenen 308 GTi geot Sport. by Peugeot Sport modelini gururla ağır- Peugeot 308’in merakla beklenen spor versiyonu: 308 GTi yor. İlk bakışta ayırt edilen GTi imzası, ön çamurluklar ve bagaj kapağı üzerinde yer alıyor. Otomobilin karoseri altı farklı renkte tercih edilebiliyor : Yeni ve göz alıcı Ultimate kırmızı, Manyetik mavi, İnci siyah, Tekno gri, Sedefli beyaz ile Fırtına gri. Ayrıca, 308 GTi 270 HP versiyonunda, Ultimate kırmızı ile İnci siyahı buluşturan özel çift renkli gövde seçeneği de sunuluyor. Bu Net Kesim (Coupe Franche) çift renkli versiyon, krom yerine mat siyah renkli cam çerçeveleri ile ayrıca radikal tasarımını da sergiliyor. 308 GTi: Ultra Sportif Bir Hatchback Otomobilin bütünüyle mükemmel uyum içinde olan iç mekanın tasarımı, tüm iç mekanı kaplayan koyu ambiyansıyla son derece sportif bir görüntü oluşturuyor. Kırmızı dikişler gösterge panelini, koltukları, kapı içlerini, vites kolu körüğünü ve üst seviye kalitede paspasları özgünleştiriyor. Öte yandan, « Peugeot Sport » ve « GTi » yazılı marşpiyel, pedal takımı, ayak dayama ve vites kolu topuzu alüminyum alaşımdan üretildi. Ultimate kırmızı, Manyetik mavi, İnci siyah, Tekno gri, Sedefli beyaz ile Fırtına Grisi. Peugeot Sport yarış pilotları tarafından ayarlanan şasi, tüm devirlerde dolu motor, özel egzoz sesi, Peugeot i-Cockpit, Performance Pack, sportif koltuklar ile sonucu heyecan veriyor. sında uygulanan geçiş hassasiyetle gerçekleşiyor. Coupe Franche adı verilen bu renk birlikteliği yeni 308 GTi by Peugeot Sport’un sembolü : Keskin. Güçlü tasarımıyla Peugeot 308 GTi böylece yalın fakat aynı zamanda etkin tarzını ortaya koyuyor. 11 milimetre alçaltılmış zemin yüksekliği KASLI BİR TASARIM Ultimate kırmızı ve İnci siyah renkleri ara- ve Carbone19 adı verilen 19 inçlik geniş jantları ile radikal bir duruş sergiliyor. GTi 270 versiyonunda, tekerlekler dört pistonlu bir kalipere sahip ve 380 mm çaplı ön diskleri özel Reverse tipi jantlarla Michelin Super Sport lastikleri birleştiriyor. Ön tamponun üst bölümde, Full LED farlar özel bir panjuru çerçeveliyor. Aynı şekilde, siyah ızgara parlak siyah damalı bir desen ile kaplandı. Bu damalı desen geniş alt hava girişinin ızgarasını da öne çıkartıyor. İki deflektör tamponu tamamlıyor ve sadece 0,69’luk SCx (Hava sürtünme katsayısı ve ön alan) ile yüksek aerodinamik performanslı bir otomobil algısına katkıda bulunuyor. Bakışlar, kasa altı kaplamalarını, bombeli kasa yanlarını izleyerek güçlü arka bölüme ulaşıyor. Arka bölüm iki büyük egzoz çıkışını içeren parlak siyah hava difüzörü ile görsel olarak zemine oturu- GTi 270 versiyonda, « Peugeot Sport » yazılı deri ve alkantara sportif koltuklar otomobil ile bütünleşmek ve her durumda yolunu hissetmek amacıyla mükemmel bir yan koruma sunuyor. 351 x 329 mm’lik kompakt sportif direksiyon doğal bir kavrama ile otomobile milimetre hassasiyetinde yön verilmesine izin veriyor. Tam deri direksiyon simidi tabanında GTi logosunu ve tepesinde kırmızı merkezleme işaretini barındırıyor. Sürücü ilk bakışta, özel damalı desene sahip gösterge paneli, ve ortadaki ekranı süsleyen « GTi » mesajı ile karşılaşıyor. Orta kısımda Redline temalı büyük dokunmatik ekran gösterge paneliyle mükemmel şekilde bütünleşiyor ve Peugeot i-Cockpit’in son parçasını oluşturuyor. Peugeot i-Cockpit doğal ergonomisi sayesinde, sportif bir otomobil için kilit unsur olan içgüdüsel ve emniyetli bir sürüş güvencesi sağlıyor. Son olarak, spor paketi sürücüye kabindeki sportif ambiyansı artırma keyfini sunuyor. Orta konsol üzerindeki SPORT tuşu ile, göstergelerin rengi beyazdan kırmızıya dönüşüyor, orta ekranda sürüş ile ilgili bilgiler görüntüleniyor (güç, tork, turbo basıncı, yanal ve doğrusal ivmelenme), motor sesi güçleniyor ve gaz pedalının tepkileri değişiyor. PEUGEOT SPORT TARAFINDAN GELİŞTİRİLEN SÜRÜŞ HEYECANI Eşsiz yarış tecrübesinin katkısıyla Peugeot Sport, Peugeot’nun yüksek performanslı versiyonlarının geliştirilmesine katkıda bulunan bir departmanı içeriyor. Bu ekibin mühendisleri, Peugeot 308 GTi by Peugeot Sport’un direksiyonunda mükemmel sportif duyguları yaşatmak için tüm uzmanlıklarını ortaya koydular. Bu versiyon 308 model tasarımı sırasında izlenen ağırlık optimizasyonundan yararlanıyor: EMP2 platformu üzerinde, kompozit malzemeden arka bagaj kapağı ve çok yüksek esneklik limitli çelik malzemeler kullanıldı. Bu hafiflik arayışının sonucunda, sınıfında rekor 4,46 kg/ HP ağırlık güç oranı elde edildi. Peugeot Sport, yeni 308 GTi’ı belirgin bir şartnameyi esas alarak geliştirdi. Üstün sürüş keyfi için keskin ve güvenilir kompakt sportif bir otomobil. Yürüyen aksam, motorlar, fren, elektronik yardım sitemleri gibi tüm alanlar bunun izlerini taşıyor. Yeni Peugeot 308 GTi 235/35 R19 ebatlı Michelin Super Sport lastiklerle donatılmış geniş tekerlek izleri (önde 1570 mm ve arkada 1554 mm) ile asfalta tutunuyor. Yolu kavrayan bu lastikler tutunma sınırlarını çok ileriye ta- şıyor. Özel Reverse tipi 19 inçlik jantlar, 18 inçlik Diamant alüminyum janta göre 2’şer kg daha hafif. Güçlü fren sistemi, önde, 380mm’lik hava soğutmalı ön diskler ve dört pistonlu kaliperler; arkada 268 milimetrelik disklerden oluşuyor. Hassas şekilde dengeli olan yürüyen aksam tam bir güvenlik içerisinde dinamik bir pilotaja izin veriyor. McPherson tipi ön takım hassasiyetle yerleşirken değişken traversli arka dingil onu doğal olarak izliyor. Bu bileşenler, yarı oyuk ön viraj denge çubuğu ve alüminyum ön salıncaklar ile birlikte otomobilin hafifliğine katkıda bulunuyor. Ön takım üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde, yüksek viraj hakimiyeti için, tekerlek kamber açısı -0,6° yerine -1,67°’ye çıkarıldı. Salıncak arka mafsalın sertliği de 1,1 kN/mm arttırılarak 1,8kN/mm’ye çıkartıldı. Ön süspansiyonun tamamı özel olarak tasarlandı: Yol tutuşu için yay sertliği, ses izolasyonu için hidrolik stoperli amortisörün özel ayarı, sürücü kabinde yalnızken doğru yaylanma için uzatılmış kademeli ilerleme stoperi. Bunlara ek olarak viraj denge çubuğu arka dingille denge oluşturacak şekilde esnekleştirildi, travers ve süspansiyon sertliği yanal ivmelerde 30’dan 500 daN/mm’ye ve düşey 170’den 490 daN/mm’ye çıkarak artıyor. GTi 270 versiyonuna özel olarak, virajda otomobilin dinamizmi için ön aksa kilitli Torsen® diferansiyel entegre edildi. Torkun yere en iyi tutunan tekerleğe doğru aktarılması sayesinde, viraj çıkışında daha erken gaz verilmesine olanak veriyor. Son olarak, elektronik destek yazılımları otomobilin sportif karakteriyle uyum içerisinde. Elektronik destekli direksiyon, kilitli Torsen® diferansiyeli ile uyum içinde çalışacak şekilde özel olarak tasarlandı. Tekerlekten hassas veri aktarımı, sürücüye otomobilin her an nasıl bir zeminde bulunduğu hakkında bilgi veriyor. Aynı şekilde, kompakt direksiyon sürücünün komutlarını hassasiyetle izliyor. Kilitli Torsen® diferansiyel ideal bir uygulama için ESP ile birlikte çalışıyor. ESP’nin daha sportif odaklı olması, özellikle virajda aracın bir miktar kaymasına izin vererek daha fazla akıcılık sağlıyor. Ayrıca, ESP’nin tamamen devre dışı bırakıldığı bir mod da sunuluyor. FIAT’ın En Yenisi: EGEA 49.900 liranın alabileceği iyi alternatiflerden biri BABÜR GÜREL YORUMU Ç eşme Alaçatı’da kullandığım 1.3 multijet motorlu olan EGEA, 95 hp’lik bir motora sahipti. Beni araçta en etkileyen aracın çıkattığı motor sesi ve çekiş gücü oldu. 95 hp’lik motor EGEA’da çok keyif veren bir sürüşe imza attı. Bu motor daha önce kullanıldığı FIAT araçlarından çok daha EGEA’ya yakışmış. Aracın boyutlarının esnekliğinde diğer motorlara da (etapta 1.4 litre 95 HP benzinliyle, 1.3 litre 95 ve 1.6 litre 120 HP Multijet) son derece uyumlu.). Daha sonra kullandığım ise, EGEA’nın en üst donanım seviyesinde olan 1.6 litre 120 hp’lik versiyonu oldu. 1.3 motorlu kadar etkileyici olmasa da (klasik 1.6 motor gücü), bu otomobil de de en basitinden yeni teknolojiyi ve yeni bir tasarımda olma rahatlığı seziliyor.Aracın iç donanımları ise, son derece başarılı dizayn edilerek, detaylı bir çalışma ile yerleştirilmiş. Sürüş dikkatini dağıtmayan kokpit’de tüm kontrolle ulaşabilmek çok kolay. Ergonomik koltukların düzgün ayarlanması neticesinde kullanıcısının görüş mesafesi son derece rahat. Yeterli büyüklükteki iç ayna ve yan aynalar ile arka ve yanları kontrol etmek de kolaylaştırılmış. EGEA’nın kokpiti de neredeyse klasik FIAT kokpiti olmuş. Tüm kontroller ve ayarlar çok tanıdık geldi. Ayna ve camların kontrolü ise, sürücü kapısından sağlanıyor. EGEA’nın bagaj hacmi 520 dm3 ve sınıfının en geniş yükleme hacmine sahiplerden biri. İçeriden açılan arka kapak, aracın kullanıcısı için büyük bir kolaylık. 4532 mm uzunluğa, 1792 mm genişliğe, 1497 mm yüksekliğe sahip Fiat Egea, Tofaş tarafından geliştirilen 356 kodlu esnek ve modern platformunun sunduğu 2636 mm’lik aks mesafesiyle küçük sınıf sedanların üzerinde, kompakt sınıf sedanlarla ise rekabet eden boyutlara sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. SONUÇ: Tofaş tarihindeki en fazla Türk mühendisin imzasını taşıyan Fiat Egea’nın tasarımında, Tofaş ekiplerinin verdiği bilgi ve yönlendirmelerin önemli katkısı oldu. Bu katkı, TÜRK tüketicisinin hemen hemen tüm isteyebileceklerini karşılayacak. EZBER BOZAN FIAT EGEA YOLLARA ÇIKIYOR! Tofaş’ın 520 milyon dolarlık yatırımla, seri üretimine başladığı otomobil projesinin ilk ürünü olan kompakt sedan modeli Fiat Egea, 15 Ekim’den itibaren Türkiye genelindeki tüm Fiat showroom’larında sergilenmeye başladı. Bu ay başından itibaren, 5 yıl/100 bin kilometre garantili olarak satışına başlanacak olan Fiat Egea, 49 bin 900 TL’den başlayan ulaşılabilir anahtar teslim fiyatıyla dikkat çekiyor. Fiat Egea’nın ilk etapta 1.4 litre 95 HP benzinliyle, 1.3 litre 95 ve 1.6 litre 120 HP Multijet motor seçeneklerinin satışına başlanacak. Ekim ayının başından beri, kaydını bırakmış ve modelin satışa sunulmasını bekleyen 20 bini aşkın kişi olduğuna dikkat çeken Fiat Marka Direktörü Altan Aytaç, Fiat markasının ‘ezber bozan sedan’ olarak tanımladığı Fiat Egea ile otomotiv pazarındaki ağırlığının ve payının artacağına dikkat çekti. Aytaç, kısa sürede Egea’nın Türkiye pazarının en çok tercih edilen modeli olmasını hedeflediklerini de sözlerine ekledi. Aytaç konuşmasında “3 zengin donanım seçeneğiyle kompakt sedan müşterilerinin gönlünü fethedecek olan Fiat Egea her şeyiyle tam ve erişilebilir bir aile otomobili olduğunu kısa sürede gösterecek. Öncelikli olarak Türkiye’deki tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusunda, Bursa’da geliştirilen ve üretilen Fiat Egea’yı 5 yıl garanti ile sunmaya karar verdik” dedi. Fiat Egea sahibi olacak ilk 2000 müşteriye ayrıcalık sunmak istediklerinin de altını çizen Aytaç, “Bu çok özel ilk 2000 müşterimize Egea’ya 2000 TL’lik avantajla sahip olma fırsatı sunacağız” açıklamasını yaptı. 520 milyon dolarlık yatırım sürecinin ardından Tofaş’ın Bursa fabrikasında seri üretimine başlanan kompakt sedan modeli Fiat Egea, nihayet otomobil severlerle buluşuyor. Gerek projenin kapsamı gerekse hedefleri açısından Türkiye otomotiv tarihinde dönüm noktası olmaya aday olan Fiat Egea, 15 Ekim’den itibaren Fiat bayilerinde yerini alacak. Öncelikle Türkiye’deki tüketicilerin ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanan ve geliştirilen Fiat Egea’nın başlangıç fiyatı 49 bin 900 TL olarak belirlenirken, en üst versiyonu 70 bin 900 TL’den satılacak. İlk etapta 1.4 litre 95 HP benzinli, 1.3 litre 95 HP Multijet dizel ve 1.6 litre 120 HP Multijet motor seçeneklerinin satışına başlanacak. Yılbaşına kadar 5 ve 6 ileri vitesli manuel şanzımanlarla satın alınabilecek Fiat Egea’nın sadece 6 ileri otomatik şanzımanla kombine edilen 95 HP’lik 1.6 litrelik e-Torq motorlu versiyonu ise yılbaşından itibaren satışa sunulacak. 1.6 litrelik Multijet turbo dizel motor seçeneğinin DCT otomatik şanzımanlı versiyonu ise 2016 yılının 16 inç sac jantlar, elektrikli ve ısıtmalı yan aynalar, elektrikli ön ve arka cam2’nci yarısında satışa sunulacak. lar, Uconnect Radio/MP3 Çalar, USB/ AUX girişi, çok fonksiyonlu direksiyon, 3 ZENGİN DONANIM SEÇENEĞİ! Easy, Urban ve Lounge adı verilen 3 ön hava yastıkları, ABS, Elektronik donanım paketiyle müşterilerinin be- Stabilite Programı (ESP), Yokuş Kalkış ğenisine sunulacak Fiat Egea, giriş Destek Sistemi gibi donanımlar yer versiyonundan itibaren tüketicinin ihti- alıyor. yaçlarına tam cevap verebilecek kadar zengin donanımıyla ayrıca dikkat çeki- Bir üst donanım paketi olan Urban ise Fiat Egea’yı tam anlamıyla dolu dolu yor. Giriş seviyesini temsil eden Easy do- bir aile otomobili haline getiriyor. Krom nanım paketinde; krom kapı kolları, ön ızgara, 16 inçlik alaşımlı jantlar, sis farları, deri direksiyon simidi ve vites topuzu, otomatik klima, hız sabitleme sistemi, park sensörü, Uconnect 5 inçlik dokunmatik ekran, 3.5 inçlik TFT yol bilgisayarı ekranıyla yan ve perde hava yastıkları gibi unsurlar bu donanım seviyesinde standart olarak yer alıyor. Fiat Egea’nın en üst donanım paketi olan Lounge ise adeta otomobil severlerin tabiriyle “full’ün full’ü” bir donanım seviyesine sahip olarak müşterilerin karşısına çıkıyor. Fiat Egea’nın Lounge donanım seviye- sinde; Urban donanım seviyesine ek olarak 17 inçlik alaşımlı jantlar, krom bagaj ve cam altı çıtası, elektrokromik iç dikiz aynası, far/yağmur sensörü, elektrikli bel destek ayarlı sürücü koltuğu, arka kolçak, navigasyon ve geri görüş kamerası gibi unsurlar yer alıyor. Bu kombinasyonlar sayesinde küçük ve kompakt sınıf sedan müşterisinin gerçekten ihtiyacı olan her şeyi tamı tamına sağlayan Fiat Egea, ezber bozan bir anlayışla müşterilerinin karşısına çıkıyor. KOMPAKT SINIFTA BÜYÜK İDDİA! Adını Ege Denizi’nden alan Fiat Egea, Çeşme-Alaçatı’da düzenlenen bir test sürüşü etkinliğiyle ilk kez yollara çıktı. Test sürüşü kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Fiat Marka Direktörü Altan Aytaç, Egea’nın kısa sürede Türkiye pazarının en çok tercih edilen modeli olmasını hedeflediklerine dikkat çekti. Aytaç, “Türkiye pazarının yüzde 35’ini oluşturan küçük ve kompakt sınıfı sedan pazarındaki potansiyeli lehimize çevirmeyi hedefliyoruz. Fiat Egea, özgün tasarımı, konforu, geniş iç hacmi, kullanışlılığı ve kolay ulaşılabilir olması sayesinde tüm kompakt sedan müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak. Bu anlamda kompakt sedan sınıfının en ulaşılabilir sedanı olacak” diye konuştu. DOĞUŞTAN SEDAN: KOMPAKT BOYUTLAR VE 520 LİTRELİK BAGAJ HACMİ Fiat Marka Direktörü Altan Aytaç, “Türkiye’de otomobil pazarındaki varlığımızı daha da güçlendirecek yeni bir otomobil tasarlamak üzere beyaz bir sayfa ile masaya oturdu- ğumuzda, ilk önce sedan müşterilerinin ihtiyaçlarını analiz ettik. Sedan alıcılarının seçim kriterlerinin başında çekici tasarım; ekonomik satın alma ve kullanım maliyetleri ve kullanım özellikleri yer alıyordu. Bu yüzden Fiat Egea’nın tasarım önceliklerinde bu üç noktayı öne çıkardık. Hem çekici ve donanımlı; hem kullanışlı ve geniş hem de kolay ulaşılır ve kullanılır bir otomobil yapmak için mühendislerimizden üç ana alana odaklanmalarını istedik” dedi. Altan Aytaç, Fiat Egea’nın göz alıcı tasarımı hakkında ise “Fiat Egea’nın tasarımını oluştururken hem İtalyan tasarım gücünü taşımasını hem de uluslararası trendleri takip etmesini hedefledik. Güçlü ve agresif hatlara sahip ancak hızla yaşlanıp eskimeyecek bir stile sahip olsun istedik. Bu yüzden tasarımcılar hiçbir kısıt olmadan sıfırdan özgün bir tasarım geliştirdiler” açıklamasını yaptı. 4532 mm uzunluğa, 1792 mm genişliğe, 1497 mm yüksekliğe sahip Fiat Egea, Tofaş tarafından geliştirilen 356 kodlu esnek ve modern platformunun sunduğu 2636 mm’lik gövde tasarımı sayesinde mükemmel bir sürüş dinamiğine sahip. Bu sayede yüksek gövde rijiditesi ve çarpışma performansına rağmen düşük bir ağırlığa sahip olmasıyla dikkat çeken Fiat Egea, 100 bin dekanewtonmetrelik burulma direnci titreşim ve sesleri azaltırken mükemmel bir sürüş konforu da sağlıyor. aks mesafesiyle küçük sınıf sedanların üzerinde, kompakt sınıf sedanlarla ise rekabet eden boyutlara sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. 520 litrelik bagaj hacmi sunan sedan Fiat Egea, 5 yetişkinle birlikte bagajlarını da taşıyacak geniş alanı sunabiliyor. Ayrıca bagaj büyük açılma ağzı ve yükleme eşiğinin alçak olması sayesinde kolayca yükleme ve erişim avantajı sağlıyor. Tüm bunların yanında Fiat Egea, bagajın otomatik açılma sistemi sayesinde sınıfının en verimli yük alanını sunuyor. Bununla birlikte Fiat Egea tüm yolcularına çok geniş bir iç alan sunuyor. İç uzunluk konusunda sınıfının en iyi değerlerinden birini sunarak hem ön hem de arka yolculara geniş bir diz mesafesi sağlıyor. Yani Fiat Egea doğuştan bir sedan olması sayesinde “geniş bir iç mekân ancak büyük bir otomobilde bulunur” anlayışını da yıkıyor. Fiat Egea, yüzde 80’e varan yüksek dayanımlı çelik kullanımı ve bütünsel den Koç Fiat Kredi ile Fiat Egea için özel bir finansman çözümü geliştirdik. Fiat Egea’yı tercih eden müşterilerimize 20 bin TL’ye kadar kullanacakları kredilerde 20 aya kadar vadede aylık 0.99 faiz seçeneği de sunacağız” dedi. İLK 2000 MÜŞTERİYE ÖZEL İNDİRİM! Aynı etkinlikte modelin pazarlama stratejilerine yönelik bilgi veren Fiat Pazarlama Müdürü Süslü ise üç zengin donanım seçeneğiyle kompakt sedan müşterilerinin gönlünü fethedecek Fiat Egea’nın, her şeyiyle tam ve erişilebilir bir aile otomobili olduğuna dikkat çekti. Fiat Egea sahibi olacak ilk 2000 müşteriye bir ayrıcalık daha sunmak istediklerinin altını çizen Süslü, “Bu çok özel ilk 2000 müşteriye kasım ayının ortasına kadar Egea’ya 2000 TL’lik bir avantajla sahip olma fırsatı sunacağız” açıklamasını da yaptı. Süslü, Fiat müşterilerinin yüzde 70’e varan çoğunluğunun aracını yenilerken kredi kullandığını da unutmadıklarını dile getirerek, “Bu yüz- FIAT EGEA’YA 5 YIL / 100 BİN km GARANTİ! Süslü ayrıca; “Yaptığımız araştırmalarda kompakt sedan kullanıcılarının araçlarını her dört-beş yılda bir yenilediğini görüyoruz. Araçlarını beş yıl boyunca gönül rahatlığı ile kullansınlar diye müşterilerimize Fiat Egea’da 5 yıl garanti sunmaya karar verdik. 5 yıl /100.000 kilometre garanti bugün otomobil pazarındaki en iddialı garanti. Bu, bizim hem ürünümüze hem de Bursa’daki Tofaş fabrikamızın üretim kalitesine duyduğumuz güvenin bir sonucudur” açıklamasında bulundu. İLKLERİN ÖNCÜSÜ FIAT EGEA Bugüne kadar imza attığı projelerde farklı seviyelerde sorumluluklar üstlenen Tofaş, Fiat Egea’nın ürün geliştirme sürecinde çok büyük bir rol aldı. Tofaş tarihindeki en fazla Türk mühendisin imzasını taşıyan model unvanı da yine Fiat Egea’nın oldu. Fiat Egea’nın tasarımında Tofaş ekiplerinin verdiği bilgi ve yönlendirmelerin önemli katkısı oldu. FIAT EGEA Ezber Bozan Fiat Egea Yollara Çıkıyor! Ekonomik Arazi Aracı: Dacia Duster 1.5 dCi 4 Yollarda çok fazla görülen Dacia Duster hem yakıt ekonomisi hem de ucuz işletme maliyeti ile dikkat çekiyor. E konomik arazi araçları içinde, yollarda çok fazla görülmeye başlayan Dacia Duster satış rakamları ile ön plana çıkan bir SUV. Makyajlanmış hali ile adı Laurette versiyonu 4X2 ve yakıt kullanımında son derece cimri. Dünyada ve Türkiye’de her geçen gün yükselen bir marka olan Dacia, artık model gamındaki araçlarını birer birer makyajlıyor. Bu operasyonun son ürünü ise Duster… İstanbul-Marmaris arasında kullandığım Dacia Duster 1.5 dCi, yakıt tüketimi anlamında başarılı sayılacak bir grafik izledi. Fakat, iç donanım ve havalandırma konusunda biraz yetersiz kaldı. Görüş rahatlığı, kontrol düğmelerine ulaşım ve uzun yolda rahatlık sağlayan koltukları ile de, beklenilenin üzerinde oldu. Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 110hp Laureate Duster makyaj öncesi model gibi yine güçlü görünüyor. Hatta ona ödediğiniz bedelin üzerinde bir görünüme sahip olduğunu söylemeliyiz. Başarısında bu özelliğin payı da hiç tartışılmaz. Makyajla birlikte özellikle ön bölümde ciddi değişimler yaşanmış. Markanın iki yıl önce Sao Paulo Otomobil Fuarı’nda sergilediği DCross ismindeki konseptinden ilham alınarak şekillendirilen ön bölümde yeni radyatör ızgarası dikkat çekiyor. Farların da iç tasarımı yenilenmiş. Bu sınıftaki araçların vaz geçilmezi tavan rayları da yenilikten nasibini almış. Eski modele göre daha kalınlar ve üzerinde ‘DUSTER’ yazıyor. Arka kısımdaysa iç tasarımı değişen stoplar dikkat çekiyor. Egzozda krom kaplama kullanılırken 4x4 modellerde bu ayrımı sağlayan yazının yeri ve şekli de değiştirilmiş. 4316 mm uzunluğa sahip olan araç eski modele göre tasarımsal değişimlerden ötürü 6 mm uzamış. Genişlikte de 2 mm artış yaşanmış. İç Mekan Makyajla birlikte Duster’ın en çok mesai harcanan kısmı iç mekanı olmuş. Eski dağınık ve demode duran iç mekan yeni modelde elden geçirilmiş. Malzeme kalitesi görüntüde ciddi bir artış gösteriyor. Ancak dokununca artışın sınırlı kaldığını görüyorsunuz. Eski modelde orta konsolda olan cam kumandaları makyajla birlikte alışılmış yeri olan kapı içlerine taşınmış. Orta konsolda artık tüm Dacia modellerinde gördüğümüz 7 inçlik MediaNAV multimedya ve navigasyon sistemini görüyoruz. Tabii bunun her donanım seviyesinde olmadığını belirtmeliyiz. Duster’da artık hız sabitleme sistemi ve arka park sensörü de belirli donanımlarda sunuluyor. El freninin altındaki elektrikli ayna ayar kumandaları kullanışlı değil. Ayrıca test aracımızda sunulan kol dayama sebebiyle koltuk sırtlıklarını ayarlamak zorlu bir sınavdı. Makyajla birlikte Duster’ın 475 litrelik bagaj hacminde bir değişiklik olmamış. bo, dizel ünite bulunuyordu. 4x2 versiyonda bu motorun 90 ve 100 hp’lik iki versiyonu bulunuyor. Bizim aracımızdaki versiyon 4000 d/d’de 110hp, 1750 d/d’de ise 240Nm tork çıkışına sahipti. 6 kademeli manuel şanzımanla kombine edilen araç 0’dan 100 km/s hıza fabrika verilerine göre 12.2 saniyede ulaşıyor. Makyajla birlikte ECO modu da sunulan araç kokpitte; bu modu devreye alan butona basıldığında gaz tepkilerini azalıyor ve ekonomi yapılmasına katkı sağlanıyor. Bu düğme ile de, tork yükseliyor. Fabrika verilerine göre aracın karma tüketim ortalaması 4.7 litre. Motor Test ettiğimiz Duster modelinde ailenin en çok satılan motoru; 1.5 litrelik tur- Konfor & Yol Tutuş Duster yumuşak sayılabilecek bir süspansiyona sahip. Bu onun darbe emiş performansını dolayısıyla iç mekan konforunu artırıyor. Ancak virajlarda yüksek yapının da etkisiyle belirgin bir yana yatma yaşanıyor. Direksiyonun da hissiz yapısı devam ediyor. Buna karşın artık tüm Duster modellerinde ESP sistemi standart olarak sunuluyor. Bu güvenliği garanti altına alıyor. Aracın direksiyonu yine sadece yükseklik ayarına sahip. Yüksek oturma pozisyonu sayesinde rahat bir konum almak çok zor değil. Duster makyajlanırken yalıtımı da artırılmış. İçeri sızan ses eski modele göre azaltılmış. Aracın cam içlerindeki buharın hızlı giderilmesi ve havalandırma kanallarının dizaynı ise, hala geliştirilebilinir. Lexus’un Geleceği LF-FC Konsepti Tokyo Motor Show’da Gösterildi gösteriyor. L exus, 2015 Tokyo Motor Show’da markanın gelecekteki amiral gemisi sedan modeli LF-FC’yi sergiledi. LF-FC, Lexus’un “L-finesse” tasarım felsefesini yeni bir tarzla yorumluyor. Her açıdan agresif bir görünüme sahip olan bu sedan otomobil, aynı zamanda dört kapılı bir coupe’nin çizgilerini taşıyor. Sportif hatları zarif detaylarla buluşturan LF-FC, tasarımıyla sadece otoyollar için değil aynı zamanda virajlı yollarda da keyif verecek bir otomobil olduğunun ipuçlarını veriyor. Lexus’un bilindik ızgarası, yeni bir ağ şekilli tasarımla ön plana çıkıyor ve L şeklindeki gündüz farları, otomobilin çekiciliğini artırıyor. Aynı akıcı çizgiler LF-FC’ninprofilinde ve arka kısmında devam ediyor. 21 inç boyutlarındaki sportif jantlar ise dinamik görünüşünü daha da artırıyor. 5,300 mm uzunluğa, 2,000 mm genişliğe ve 1,410 mm yüksekliğe sahip olan LF-FC, dış tasarımında olduğu kadar iç tasarımında da fark yaratıyor. Kabinde fütüristik, konforlu ve geniş bir yaşam alanı sağlanırken sürücü için çok fonksiyonel bir kokpit sunuluyor. Yüksek kaliteli derinin yanı sıra kapılar ve kokpitteki diğer malzemeler de lüks seviyesini LF-FC’nin yeni teknolojilerinden birisi olarak gelişmiş insan-makine ara yüzü dikkat çekecek. Bu sistem panele veya herhangi bir kontrol düğmesine basma ihtiyacı duymadan basit el hareketleriyle yönetilebiliyor. Orta konsolda yer alan küçük holografik bir görüntü, el hareketleriyle ses sistemini ve sıcaklık kontrollerinin yönetilmesini sağlıyor. Lexus LF-FC’nin kalbinde ise yüksek güce sahip yakıt hücreli sistem yer alıyor ve gücünü arka tekerleklere gönderiyor. Aynı zamanda ön tekerleklerin içerisinde yer alan motorlarla ön tarafa da güç aktarılıyor. Böylece LF-FC dört tekerlekten çekişe sahip oluyor. Bu yenilikçi sistem sayesinde ön ve arka tekerlekler arasında kusursuz bir tork dağılımı elde ediliyor. Sonuç olarak bu sportif ve lüks sedanın sıra dışı bir yol tutuşa ve üstün bir dengeye sahip olması sağlanıyor. Yakıt hücresi ünitesinin arkaya ve güç kontrol ünitesinin ön tarafa yerleştirilmesiyle sportif bir sedan için en uygun ağırlık dağılımı elde ediliyor. 2015 Tokyo Motor Show’da sergilenenLexus LF-FC, markanın gelecekteki amiral gemisi sedan otomobilinin tasa- rım ve teknoloji açısından sahip olduğu vizyonunu gösterdi. Fuarda Lexus’un sergilediği diğer modeller arasında ise yenilenen GS ve daha sportif özelliklere sahip olan GS F versiyonlarıyer aldı. Ayrıca Lexus’un tamamen yeni premiumcrossover modeli RX de stanttaki yerini aldı. Sportif hatları, SUV’un kullanışlılığıyla ve güçlü duruşuyla birleştiren RX, 2.0 litre dört silindirli turbo ve elektrikli motoruyla hem iyi bir yakıt ekonomisi hem de iyi bir sürüş performansı sunmayı hedefliyor. Toyota Tokyo Motor Show’da Üç Yeni Konseptini Sergiledi T oyota, Tokyo Motor Show’da geleceğin otomobil vizyonunu üç yeni çok farklı konsept ile gözler önüne serdi. Tokyo’da, tasarım ve teknolojileriyle ön plana çıkan modellerini sergileyen Toyota, yenilikleriyle göz doldururken,sürücü ve otomobil arasındaki duygusal bağı geliştirmeyi amaçlayan modelleriyle de ilgi odağı oldu. Tokyo Motor Show’da üç konseptin dünya prömiyerini gerçekleştiren Toyota, hidrojenli otomobillerin gideceği yönü gösteren FCV Plus konsepti de ilk kez bir fuarda tanıttı. Geleceğin yakıt hücreli otomobil konsepti: FCV Plus Birçok farklı materyalden üretilebilen, temiz, depolanması kolay ve elektrikten daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip olmasıyla hidrojen geleceğin enerji kaynağı olarak gösteriliyor. Bu özellikleri göz önüne alan Toyota, hidrojenli araçların gelecekte geniş kitlelerce kullanılacağına inanıyor. Çevreye zarar vermeyen yakıt hücreli araçların güç kaynağı olarak etkin rol almasını planlayan Toyota, hedefini ise yakıt hücreli araçların çevreci otomobillerden enerji üreten otomobillere dönüşmesi olarak belirledi. Tokyo’da ilk kez sahneye çıkan FCV Plus, hidrojenli araçların geleceğini göstermesi açısından büyük bir önem taşıyor. FCV Plus, kendi hidrojen tankının yanında, dışarıda bulunan bir hidrojen kaynağından da direkt olarak elekt- rik üretebiliyor. Bu sayede araç; evde veya dışarıda kullanılmak üzere stabil bir elektrik kaynağına dönüşebiliyor. Otomobil, ulaşım aracı olarak kullanılmadığında ise güç üretimi kapasitesi yerel enerji altyapısının bir parçası olarak paylaşılabiliyor. FCV Plus’ın yakıt hücresi sistemi ön tekerleklerin ve hidrojen tankı ise arka koltukların altına yerleştirildi. Motorlar her dört tekerleğin içerisinde yer alıyor ve FCV Plus’ın sahip olduğu bu düzen, kabinde daha fazla genişlik, optimum ağırlık dağılımı ve daha fazla konfor elde edilmesini sağlıyor.Toyota FCV Plus 3800 mm uzunluğa, 1750 mm genişliğe, 1540 mm yüksekliğe ve 3000 mm gibi uzun bir dingil mesafesinesahip. Toyota’nin eğlenceli spor otomobil formülü: S-FR Toyota’nın fuarda yine ilk kez sergilediği Toyota S-FRkonsept iseToyota’nın eğlenceli sürüş mirasını kullanarak sürüş keyfiyle ön plana çıkıyor.Canlı ve tepkili sürüş özelliklerine sahip bu yeni konsept, sürüş keyfi konusunda yeni jenerasyonu temsil etmeyi hedefliyor. Toyota’nın hafif spor otomobil konseptini simgeleyen S-FR, sürücüsüyle duygusal bir iletişim kurankompakt boyutlara ve son derece hafif ağırlığa sahip bir otomobil. Hafif spor otomobilin avantajlarından yararlanan konsept, otomobil ve sürücü arasında gerçek bir iletişimin kurulmasını da sağlıyor. S-FR önden motorlu, arkadan itiş özelliği ile;sportif, akıcı ve keyifli bir şürüş sunuyor. Toyota S-FR, otomobil kullanmayı ve özelleştirmeyi seven sürüş tutkunlarının hoşuna gideceği tarzda bir otomobil fikrini somutlaştırarak dikkatleri üzerine çekiyor. Toyota S-FR; 3990 mm uzunluğu, 1695 mm genişliği, 1320 mm yüksekliği ve 2480 mm dingil mesafesi ile dikkat çekiyor. 6 ileri manuel şanzımana sahip otomobilin 4 kişilik kabini ise tamamen fonksiyonel ve sportif bir tasarımla tamamlanıyor. Sürücüsüyle bütünleşen bir otomobil: KIKAI Toyota’nın bir diğer yeni konsept modeli ise makinelerin doğuştan güzelliğe sahip olduğu fikrini ön plana çıkaran ve farklı tasarım hatlarıyla dikkat çeken Toyota KIKAI oldu.Makinelerin, normalde gizlenen araç gövdesi, KIKAI’nin tasarımında ön plana çıkartılarak dikkat çekici dış görünümün bir parçası olmuş. KI- KAI’nin dış tasarım özelliklerinin yanında kabini de oldukça farklı detaylara sahip. Otomobille daha iyi bir ilişki kurmak için sürücünün kabinin merkezinde konumlandığı üç kişilik kabinde, yolcular ise sürücünün arkasında, sağında ve solunda oturuyorlar. Sürücünün ayaklarının altında yer alan küçük cam ise otomobilin eşsiz detaylarından biri. Toyota sürücünün aracın süspansiyon hareketleri, direksiyon açısını ve lastiklerin dönüşünü görmesini sağlayarak insan-makine etkileşiminin altını çizmeyi hedefliyor. KIKAI’nin 3400 mm uzunluğu, 1800 mm genişliği, 1550 mm yüksekliği ve 2450 mm dingil mesafesibulunuyor. Tokyo Motor Show’da Toyota’nın önemli yenilikleri arasında Japonya prömiyeri gerçekleştirecek tamamen yeni Prius ile crossover modeli C-HR Konseptde yer aldı. FIA Dünya Ralli Şampiyonası’nda (WRC’de) mücadele edecek geliştirme aşamasında olan modelive Kirobo Mini robot da Toyota standının ilgi çekici bölümlerinin başında geldi. Geleceğin Otomobili Toyota Mirai Avrupa Yollarına Çıktı O tomotivde yeni bir çağ açan dünyanın ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli otomobili Mirai, Japonya’dan sonra Avrupa yollarında da kendini göstermeye başladı. Adını Japonca “gelecek” kelimesinden alan Mirai, 2014 yılının Aralık ayında başla- yan Japonya satışlarından sonra Eylül ayından itibaren de ilk etapta İngiltere, Almanya ve Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren hidrojen yakıt altyapısının geliştirilmesiyle birlikte çok daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor. Toyota, ilk seri üretim hibrit otomobilden sonra, hidrojen yakıtlı “0” emisyonlu Mirai’yi de Avrupa pazarına sunarak yine bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Toyota’nın 30 yılı aşkın bir zamandır üzerinde çalıştığı geleceğin otomobili Mirai’nin Avrupa’daki satış fiyatı 66 bin Euro. Toyota otomobillerin gelecek 100 yıldaki gelişimini dikkate alarak yeni ve benzersiz teknolojiler üzerinde çalıştığını Mirai ile birlikte bir kez daha gözler önüne seriyor. Çevreci ve sürdürülebilir ulaşım için vizyonunu geliştirdiği yeni teknolojiler ile ortaya koyan Toyota, enerji devriminde “öncü” rolünü devam etme kararlılığını da gösteriyor. TOYOTA MİRAİ İLK BAKIŞTA DİKKATLERİ ÜZERİNE TOPLUYOR Toyota Mirai, kendine özgü tasarımı sayesinde ilk bakışta dikkatleri üzerine çekerken, su damlacığının akışını temsil eden profiliyle de beğeni topluyor. Ta- sarımında, fütüristik izler taşıyan Mirai, eğimli tavanıyla beraber alçak bir ağırlık merkezi olduğunu gösteriyor. Önde geniş açıya sahip sis farları, otomatik uzun huzmeli LED farlar, akıcı çizgilerle şekillendirilen kaput, Mirai’nin farklı bir yüze sahip olmasını sağlıyor. 17 inç alaşım jantlarla tamamlanan Mirai, arka tasarımıyla da farklı bir otomobil olduğunu açıkça vurguluyor. Arkada da yer alan LED’ler hem görselliği, hem de görünürlüğü artırıyor. Mirai’nin kabini de son derece mükemmel özellikler taşıyor. Sürücüye ve tüm yolculara yeterli yaşam alanı sunulurken, yumuşak ve kaliteli kabin malzemeleri öne çıkıyor. Elektrikli olarak ayarlanabilen ön koltuklar, sürücünün ideal oturma pozisyonunu kolayca bulmasını sağlarken, vücudu saran yapısıyla uzun yolculuklarda da rahatlık getiriyor. Orta konsolun en üstünde yer alan 4.2 inç’lik TFT likit gösterge ekranı, direksiyondan kolayca yönetilebiliyor. Orta konsoldaki navigasyon ve bilgi eğlence sistemi üst düzey kalite sunarken, akıllı dokunmatik ses ve klima kontrolleri de sürüş keyfini artırıyor. Toyota Mirai, 4,890 mm uzunluğu, 1,815 mm genişliği, 1,535 mm yüksekliği ve 2,780 mm aks aralığıyla dört kişiye yüksek konfor ve bagaj alanı sağlıyor. Toyota Mirai Avrupa Yollarında kontrol sistemi (TRC)Şerit Takip Asistanı ve Kör Nokta Monitörü gibi sistemler Mirai’nin güvenlik donanımları arasında yer alıyor. Olası kazalarda yaya yaralanmalarını azaltmak üzere tasarlanan karoser, darbe emici özelliğine sahip. SIFIR EMİSYON VE PRATİK YAKIT DOLUMU Sadece su buharı salımı gerçekleştirerek Toyota’nın temiz ve sürdürebilir çevreci otomobiller üretme konusundaki öncü rolünü devam ettiren Mirai, otomobillerin ve hatta dünyanın geleceğini şekillendirme açısından da dikkat çekici özellikler taşıyor. Geleceğin enerji kay- ÜSTÜN YOL TUTUŞ VE SÜRÜŞ KONFORU Toyota Mirai, geleneksel otomobilleri kıskandıracak yol tutuş ve sürüş konforu özelliklerine de sahip. Daha alçak ağırlık merkezi elde etmek için Toyota Yakıt Hücresi ekipmanları ve yüksek basınçlı hidrojen tankı tabanın altına yerleştirildi. Aynı zamanda üstün bir ön/ arka ağırlık dağılımı elde edildi. Mirai, yüksek gövde dayanıklılığı ile birlikte üstün yol tutuş özellikleri sunuyor. Aerodinamik özellikleri sayesinde hem daha iyi bir dengeye hem de daha iyi yakıt verimliliğine sahip. Elektrik motorlarının teknolojisi ve rüzgar gürültüsünün minimuma indirilmesiyle son derece sessiz bir kabin elde edildi. GÜVENLİKTEN ÖDÜN VERMEYEN HİDROJENLİ OTOMOBİL Mirai, geleneksel otomobillerden daha farklı teknik özelliklere sahip olmasına karşı, yüksek güvenlik teknolojilerinden hiçbir şekilde ödün vermiyor. Yüksek basınçlı hidrojen tankı sızıntılara karşı ‘bir yakıt deposundan’ çok daha sağlam bir malzemeyle üretilirken, üzerine yer alan sensörler olası kazayı algılayarak supapları kapatıyor ve herhangi bir sızıntı olmasının önüne geçiyor. Sızıntı olması durumda dahi hidrojen gazı havadan daha hafif olduğu için güvenli biçimde atmosfere karışıyor. Mirai’nin aktif ve pasif güvenlik paketi arasında gelecek jenerasyon otomobillerin özellikleri de bulunuyor. Milimetrik dalga radarıyla çalışan Ön Çarpışma Sistemi, Sekiz hava yastığı, ABS fren sistemi, Elektronik Fren Gücü Dağıtımı (EBD) Araç Denge Kontrol Sistemi (VSC), Çekiş nakları arasında gösterilen hidrojeni yakıt olarak kullanan Mirai, “0” CO2 salımı ile dikkat çekerken, konforu, sürüş keyfi, 3 ila 5 dakika arasında doldurabilen deposu ile birlikte geleneksel motorların ulaştığı menzil ve hızı da sunuyor. -30 derecede bile çalışabilen Toyota yakıt hücresi sistemini ve hibrit teknolojisini bir arada sunan Mirai, hidrojeni elektrik üretmek için kullanıyor. Mirai’de batarya ve fuel cell teknolojisinin birarada sunulduğu iki motor aynı anda kullanılabiliyor. Bu motorlar sayesinde 154 bg güç ve 335 Nm tork üretebilen Toyota Mirai, 0’dan 100 km/s hıza 9.6 saniyede çıkarken maksimum 178 km/s hıza çı- kabiliyor. Mirai tek depoyla 550 km’nin üzerinde bir menzile sahip. Çevreci özellikleri ile herkesi çevrecilik konusunda daha dikkatli olmaya teşvik eden Mirai, geleceğin otomobillerinin nasıl olacağı yönünde önemli ip uçları da veriyor. Volvo Cars Kendi Kendine Sürüş Özelliğine Sahip Otomobiller için Güvenli ve Kusursuz Bir Kullanıcı Ara Yüzü Geliştirdi Otonom sürüşe uygun olmayan bir yere gelindiği zaman, sürücü kontrolü alması için tekrar uyarılıyor. 60 saniyelik bir geri sayım başlıyor. Eğer sürücü herhangi bir sebeple bu süre içerisinde pedalları kullanarak kontrolü ele almazsa otomobil kendi kendine güvenli bir şekilde stop ediyor. Volvo Cars Tasarımdan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Thomas Ingenlath, “Biz, sürücülerin otomobilin kontrolünü V olvo Cars, yakın gelecekteki otomobilleri için, sürücülerin kontrolü otonom sürüş moduna (AD) rahatlıkla geçirmelerini sağlayacak, sektörün en gelişmiş ve kullanımı kolay ara yüzünü geliştirdi. Otonom sürüş teknolojisinin hızla yaklaşıyor olması, sürücü ve otomobilin kullanıcı ara yüzü arasındaki ilişkinin önemini daha da artırıyor. Güvenli ve kusursuz bir kontrol teslimi, güvenilir bir AD teknolojisinin temel taşını oluşturuyor. Volvo Cars, IntelliSafe Oto Pilot’u basit ve sezgisel olarak tasarladı. Otonom mod, direksiyon üzerindeki özel tasarlanmış pedallar ile aktif ve de-aktif hale getiriliyor. Sürüş sırasında otomobil, otonom sürüşün uygun olduğu bir rotaya girildiğinde, otomobil sürücüye Oto Pilot’un hazır olduğuna dair bir mesaj gönderiyor. Aynı zamanda, direksiyon üzerindeki pedalların ışıkları da yanmaya başlıyor. Sürücü, otonom modu aktif hale getirmek için pedalları aynı anda çekiyor. Pedalların üzerindeki ışıklar sürekli yeşil olarak sabitleniyor ve Oto Pilot sürüşün ve kontrolün otomobile geçtiğini teyit ediyor. güvenle teslim edecekleri ve tekrar geri alabilecekleri güvenli ve kusursuz bir ara yüz geliştirdik” diyor. Volvo Cars’ın yeni IntelliSafe Oto Pilot’u ilk olarak 2017 yılında, dünyanın en iddialı otonom sürüş projesi olan, Göteborg’daki Drive Me Projesi kapsamında, 100 adet Volvo XC90’da kullanılacak. Drive Me Projesi ile 100 adet otonom sürüşe sahip Volvo otomobil Göte- borg’da, ailelerin ve işe gidip gelenlerin günlük kullanımına sunulacak. Otomobiller önceden belirlenmiş, yaklaşık 50 kilometrelik yollarda otonom olarak sürülecek. IntelliSafe Oto Pilot, Drive Me projesinin ardından ise tüm halkın kullanımına sunulacak. Aydın ERKOÇ: “Otomotiv piyasası seçim sonrası canlanacak” si istikrar gerektiğini belirterek, “Eğer siyasi istikrar olursa ekonomik istikrar da olur” dedi. Türkiye ekonomisinin; biri inşaat diğeri otomotiv olmak üzere iki güçlü ayağı olduğunu belirten Erkoç, seçimler ve hükümet arayışları ile geçirilen 2015’te siyasi istikrar algısının zayıfladığı ve bunun etkisinin tüm ekonomide hissedildiğine işaret etti. Erkoç, “Biz siyasi istikrarın sağlanmasıyla 2016’nın ekonomide canlanma yılı olacağını düşünüyor, böyle olmasını temenni ediASFED ve BOD Yönetim Kurulu yoruz. Bu durum, otomotiv ticaretine Başkanı Aydın Erkoç, 1 Kasım ve Ankara’da bu işin kalbi olacak Otosonrası siyasi istikrarın sağlannomi’ye de yansıyacaktır. Önümüzdeki ması durumunda 2016’da ekonomide dönemde otomotiv sektöründe beklenbaşlayacak canlanmanın en başta ototimiz canlanma yönünde” dedi. motive yansıyacağını bildirdi. M -Erkoç, açılışa hazırlandıkları Avrupa’nın en büyük otomotiv yaşam merkezi Otonomi’nin hizmete girmesinin ise sektörde bir milat olacağını söyledi. Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) ve Başkent Otomobilciler Derneği (BOD) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç, seçim sonrası oluşacak siyasi istikrarla 2016 yılının otomotiv piyasası ve genel anlamda ekonomide canlanma yılı olacağını bildirdi. Erkoç yaptığı açıklamada, tüm sektörler için en önemli hususun ekonomik istikrar olduğunu, bunun için de öncelikle siya- -Otonomi’nin açılışı sektörde bir milat olacak… Bu arada Erkoç, açılışına hazırlandıkları Otonomi’nin hizmete girmesinin ise sektör için bir milat niteliğinde olduğunu vurguladı. Ankara’daki tüm oto galerilerini bir arada toplayacak ve Avrupa’nın en büyük otomotiv yaşam merkezi olan Otonomi’nin hayata geçirilmesinin başlı başına bir başarı öyküsü olduğunu ifade eden Erkoç, “Bize göre, Otonomi sektörde canlı, dinamik bir yaşam merkezi haline gelecek. Belki insanların alışma süreci olsa da siyasi istikrarın yeniden tesisi sayesinde, birkaç ayın sonrasında çok iyi bir performans yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Erkoç, Otonomi ile motorlu araç ticaretine bir standart getirip, kurumsal kimlik ve saygınlık kazandıracaklarını, doğrudan ve dolaylı 5 bin kişiye istihdam yaratılması ve kayıt dışılığın sona ermesi ile Ankara ve ülke ekonomisine önemli katkı yapacaklarını anlattı. Kurumsallaşma sayesinde sektörde güvenin tesis edileceğini vurgulayan Erkoç, “Kilometresi ile oynanmış, ağır kazalara karışmış, ciddi teknik ve kalıcı sorunları olan araçları farkına varmadan ve değerinin çok üstünde paralar vererek alan vatandaşların yaşadığı mağduriyetler ve hukuki sorunlar da sona erecek” dedi. -Otonomi sektöre neler getirecek? Esenboğa yolu üzerindeki 375 dönümlük arazi üzerinde kurulan ve açılış için gün sayan Otonomi’de 2. el araçlar için 551 showroom ve sıfır araçlar için 10 oto plaza yer alıyor. Aynı yerleşke içinde 13 işyerinden oluşan bir teknik servis bölümü, meydan ticarethane ve ofislerinden oluşan 28 işyeri, 48 ofis, akaryakıt istasyonu ve bir de beş yıldızlı otel bulunuyor. Otonomi’de otomobil yedek parçası, otomobil camı, aküsü satan arkadaşlarımız ve tamir bakım servisleri, flo kiralama hizmetleri, ekspertiz merkezi, test sürüş alanı ve bir fotoğraflama merkezi de var. Günde 9 bin araç giriş çıkış yapabileceği Otonomi’de aynı anda 12 bin araç sergilenebilecek. Otonomi, günlük 11 bin ziyaretçi ağırlayabilecek. Sıfır ya da 2. el araç almak isteyenler, aradığı her model aracı Otonomi’de bulabilecek. Satılan araca, Otonomi tarafından tüm test ve kontrolleri yapılarak 1 yıl garanti verilecek. İçinde kafe ve restorantlar, bankalar, noter ve trafik tescil bürosunun, kuru temizlemeden kırtasiyeye, camiden AVM’ye diğer tüm hizmet birimlerinin yer alacağı, aileler ve çocukları için zengin sosyal aktivitelerin sunulacağı Otonomi, bu yönüyle de tam anlamıyla bir ‘Otomotiv Yaşam Merkezi’ olacak. Otonomi, Başkent’in sosyal hayatına da olumlu katkılar sunacak. Özellikle Emek, Bahçeli, İç Aydınlık, Cebeci gibi trafiğin zaten yoğun olduğu semtlerde kümelenmiş ve LPG’li araçları ile insan hayatını tehlikeye atan, kaldırım ve yol işgalleriyle trafiği tıkayan, diğer esnafa sıkıntı yaşatan, mahalleliye hayatı çekilmez hale getirip ev sattıran apartman altı galerilerin kent dışına taşınması Ankaralıya rahat bir nefes aldıracak. Binlerce aracın şehir dışında bir merkezde toplanmasıyla Ankara trafiği de rahatlayacak. Yeni Alhambra Çok Yönlü, Dinamik, Tarz Sahibi S EAT’ın geniş ve sportif aileler için ideal modeli olan Yeni Alhambra, yüzde 10’a varan yakıt tasarrufu sağlayan yeni TSI motoru, yeni nesil bilgi ve eğlence sistemleri, konfor ve güvenlik sistemleriyle sınıfındaki iddiasını daha da güçlendiriyor. SEAT, ürün gamında başlattığı atılımına yeni nesil Alhambra’yla devam ediyor. Bu akıllı ve çok yönlü otomobil, yeni motorları sayesinde hem daha verimli, hem de daha dinamik. AKTİF YAŞAMIN İDEAL ORTAĞI Yeni Alhambra’nın temelini inovasyon, sürüş keyfi ve güvenlik öğeleri oluşturuyor. Fonksiyonellik, yeni teknolojiler, kalite ve yüksek işçilik standartlarının bir arada sunulduğu Yeni Alhambra, 1.4 lt TSI 150 hp DSG S&S motor ve Style donanım seçeneği ile Türkiye’de 119 bin TL’den başlayan tavsiye edilen anahtar teslim fiyatlarla satışa sunulmaya başlandı. SEAT’IN YENİ BAĞLANTI DÜNYASI Yeni Alhambra, yeni nesil SEAT Easy Connect bilgi-eğlence sistemleriyle birlikte geliyor. Bu sistem içerisinde yüksek çözünürlüklü 6,5” dokunmatik renkli ekran ve sistemin daha hızlı çalışmasını sağlayan en yeni işlemciler yer alıyor. DAHA VERİMLİ VE DAHA PERFORMANSLI MOTORLAR Alhambra’nın yeni nesli, tamamen yenilenen benzinli motor seçeneği ile satışa sunuldu. Bu motor, Euro 6 emisyon standartlarını karşılayacak şekilde geliştirilmiş ve turbo şarjlı doğrudan enjeksiyona sahip motor üniteleri ile yüzde 10’a kadar daha yüksek yakıt verimliliğine sahip. 1.4 lt TSI benzinli motor seçeneği 150 hp güç ve 250 Nm tork üretiyor ve DSG çift kavramalı otomatik şanzıman ile geliyor. SÜRÜCÜ DESTEK SİSTEMLERİYLE DAHA GÜVENLİ İkincil çarpışma fren sistemi, yeni Alhambra’da standart donanım olarak yer alıyor. Gerçekleşen bir kazanın ardından sürücünün artık otomobile müdahale edemeyeceği durumlarda, bu sistem ikinci bir çarpışmayı önlemek amacıyla otomatik olarak fren yapıyor. Anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemi de yeni Alhambra’da standart olarak yer alıyor. Alhambra’da yeni olarak sunulan opsi- yonel özellikler arasında şerit değiştirirken kör noktada bulunan araçlarla ilgili uyarı veren Kör Nokta Tespit Sistemi ve Masaj Özellikli Hafızalı Sürücü Koltuğu bulunuyor. Masaj Özellikli Hafızalı Sürücü Koltuğu uzun mesafeli yolculuklarda konfor düzeyini artırıyor. Opsiyonel Park Asistanı özelliği park yerine giriş ve çıkış yaparken sürücülere destek sağlıyor. Yorgunluk tespit sistemi sürücünün yorgunluğuna dair işaretleri anlamak için sürüş modelini inceliyor ve gerekli durumlarda mola verilmesi önerisinde bulunuyor. TASARIMDA İNCE DOKUNUŞLAR Alhambra’nın tasarımı da zarif ve teknolojik dokunuşlarla yenilendi. Kusursuzca tasarlanmış net hatları ile güçlü bir duruş sergilerken, MPV sınıfında pek sık rastlanmayan sportif görünümü ile fark yaratıyor. Ok şeklinde tasarlanan motor kapağı, markanın kendine özgü ızgara ve ön hava girişleriyle SEAT’ın tasarım diline mükemmel bir uyum gösteriyor. Yeni Alhambra’da, LED teknolojisine sahip yeni arka stop lambaları, yeni jant tasarımları ve ön ızgaraya eklenen yeni marka logosuyla SEAT DNA’sı ön plana çıkarıldı. İç mekanda yeni döşeme renk- Yeni Alhambra Çok Yönlü, Dinamik, Tarz Sahibi leri kullanılırken, direksiyonun tasarımında SEAT Leon’dan ilham alındı ve kontrol düğmelerinin bazıları yeniden tasarlandı. ÇOK YÖNLÜ BİR YOL ARKADAŞI Çok yönlülüğü sayesinde SEAT Alhambra, dinamik, yüksek kaliteli ve hepsinin ötesinde son derece fonksiyonel bir otomobil olarak hayatın tüm alanlarında mükemmel bir yol arkadaşı olmaya aday. Alhambra üç sıra koltuğu ile yedi kişiye kadar oturma kapasitesine sahip. Üstelik ikinci sırada yer alan koltukların tamamına çocuk koltuğu monte edilebiliyor. İkinci ve üçüncü sırada yer alan kolay katlanabilen koltuklar, 2 bin 430 litre bagaj hacmine sahip olacak şekilde tamamen katlanabiliyor. İç mekanda yer alan bir dizi akıllı saklama bölmesi de eşyaların düzenli durmasını sağlarken, opsiyonel panoramik cam tavan da iç mekana hoş bir aydınlık hissi veriyor. Açık Havada Performans ve Yaşam Tarzı: “Yeni Lamborghini Huracan Lp 610-4 Spyder” Y eni Huracan Spyder, ilham veren teknolojiyi, olağanüstü kalite düzeyini ve nefes kesen performansı temsil ediyor. Lüks konforla birlikte saf ve dinamik tasarım, Huracan’ın bu üstü açılabilir versiyonunu başlı başına ikon değerinde bir Lamborghini haline getiriyor. Düşük ağırlıktaki, elektro hidrolik yumuşak tavanı, yeni Lamborghini’ye tavanı hem açıkken hem de kapalıyken farklı bir görünüm kazandırırken, yol tutuş ve performanstan taviz vermeyerek sürücü ve yolculara maksimum konfor sunuyor. Atmosferik 5,2litrelik V10 motor, 610 HP güç üretiyor. Yeni Huracan LP 6104 Spyder, 0-100 km/s hızlanmasını 3,4 saniyede tamamlarken, 324 km/s’lik bir maksimum hıza erişiyor. Spyder’da ayrıca 2016 model yılına ait Huracan ailesinde yer alan ‘stop start’ sistemiyle birlikte sunulan ‘silindirlerden birini devre dışı bırakma sistemi’ ve daha iyi sürüş deneyimi için yeni ‘elektronik olarak kontrol edilen dört tekerlekten çekiş sistemi’ gibi özellikleri de içinde barındırıyor. TASARIM VE YENİ YUMUŞAK TAVAN ÇÖZÜMÜ Huracan Spyder, Lamborghini’nin karakteristik tasarım dilinin gelişiminde varılan en yeni noktayı temsil ediyor. Lamborghini’nin ‘şekil fonksiyondan sonra gelir’ ilkesine bağlı kalırken, göz zevkine de olağanüstü bir şekilde hitap ediyor: Lamborghini Huracan LP 610-4 Spyder’a bakmak da en az sürmek kadar heyecan veriyor. Huracan Spyder’da yer alan en farklı özellik yeni yumuşak tavanı. Bu tavan, siyah, kahverengi ve kırmızı olmak üzere üç farklı renk seçeneğiyle sunuluyor. Tavan açıkken bile Spyder’ın çizgileri, üstü açık diğer otomobillere kıyasla oldukça farklı görülüyor. Uzunluğu 4,46 metre, genişliği de 1,92 metre olan Lamborghini Huracan Spyder’ın yerden yüksekliği de yalnızca 1,19 metre. Düşük ağırlıktaki yumuşak tavan, kapalıyken Spyder’ın siluetine mükemmel bir şekilde uyum gösterirken, açık olduğunda ise mümkün olan en verimli yere saklanarak, Spyder’ın mükemmel ağırlık merkezini korumasını sağlıyor ve üstü açık otomobilin atletik ve bir o kadar da güçlü çizgilerini ortaya çıkarıyor. Gizlenen ve otomatik açılan takla barları da üstü açık otomobilin alçak siluetini bozmuyor. Yeni elektro hidrolik, düşük ağırlıktaki yumuşak tavan, orta tünelde yer alan bir düğme aracılığıyla saatte 50 kilometreye kadar olan sürüş hızında yalnızca 17 saniyede açılıyor. Bu yumuşak tavan ister açık, isterse de kapalı olsun, sürücü, kapalıyken siper camı görevi gören ve açıkken de atmosferik V10’un benzersiz motor se- sini kuvvetlendiren arka camı elektronik olarak açabiliyor. Tavan açıkken, iki hareketli kanatçıkla birlikte farklı bir tasarım çözümü de geliştirildi. Bu kanatçıklar, açılma işlemi sırasında tavanın katlanma bölmesinden yükselerek, görünür hale geliyor ve bu üstü açık otomobilin tasarımına mükemmel bir uyum gösteriyor. Otomobilin alçak ve güçlü görünümünü daha da belirgin hale getiren bu arka kanatçıklar, koltuk arkalarından başlayarak, tavan çizgisini arkaya doğru taşıyor ve Spyder’ın yandan görünüşünü mükemmel bir hale getiriyor. Entegre bir kanal da üstü açık sürüş sırasında kafa boşluğundaki sarsıntıyı azaltıyor. Konforu daha da artırmak için yanal aerodinamik akış dalgalarını sönümlendirerek, yüksek seyir hızında bile sohbet edilmesine olanak tanıyan mükemmel bir akustiğin oluşmasını sağlayan iki adet çıkarılabilir yanal rüzgar koruması da bulunuyor. ŞASİ Huracan Spyder LP 610-4’ün hibrit şasisinin arka ve ön kısımlarında alüminyum malzeme kullanılırken, kabinde de yoğun olarak karbon elyaf unsurlara yer verildi. Dışı da alüminyumdan imal edildi. Üstü açık bir otomobil için olağanüstü bir burulma sertliği sunan hafif şasinin bu özelliği selefi Gallardo’ya kıyasla yüzde 40 daha da iyileştirildi. Bu özellik ayrıca hafif mühendislik anlayışının belkemiğini oluşturmakta kalmıyor, aynı zamanda bir yarış otomobilinden beklenecek yol tutuş hassasiyetini de beraberinde getiriyor. Huracan Spyder’ın olağanüstü aerodinamikleri arasında tamamen düz ve pürüzsüz gövde altı da yer alırken, geniş difüzörler havayı dağıtıyor ve sabit rüzgarlık da kanada eklenmiş bulunuyor. Bastırma kuvveti açısından da Huracan Spyder, selefi Gallardo’ya kıyasla yüzde 50 daha iyi performans gösteriyor ve tavan kapalıyken hava sürtünme katsayısının çok düşük olması sayesinde rüzgar sesi de ortadan kaldırılıyor. SÜRÜŞ Atmosferik, uzun stroklu V10 motor kavrama potansiyelini Huracan LP 610- 4 Spyder’a taşıyor. Huracan Coupe ile birlikte aynı teknolojik özelliklere sahip olan bu motor, olabilecek en iyi spor otomobil motoru olarak dikkat çekiyor. Olağanüstü duyarlı olan bu motorun devri 8.700 d/d’ye kadar çıkabiliyor ve ortaya zengin, kulağa hoş gelen ve kendine özgü bir ses çıkarıyor. 5,2 litrelik hacmiyle 8.250 d/d’de 610 HP güç ve 6.500 d/d’de 560 Nm maksimum tork üretiyor. “Iniezione Diretta Stratificata” teknolojisi, hem direkt hem de endirekt benzin enjeksiyonunu bir araya getiriyor. Saatte 324 km olan maksimum hızı ve 0-100 km/s hızlanmasını 3,4 saniyede tamamlamasıyla iki koltuklu Spyder’da performanstan taviz verilmediğini de ortaya koyuyor. Yeni stop start teknolojisi ve kısmi yük altında silindirlerden birini devre dışı bırakan teknolojileri sayesinde, bu otomobilin yakıt tüketimi 100 kilometrede yalnızca 12,3 litrede kalıyor. Ayrıca, performansta yapılan önemli iyileştirmelerle Huracan Spyder’ın CO2 emisyonu da Gallardo Spyder’a göre yüzde 14 azaltıldı. “Lamborghini Doppia Frizione” (LDF) yedi vitesli, çift kavramalı şanzıman da ışık hızında vites değişikliği yapıyor. Bu şanzımanın kalbinde hidrolik çok plakalı kavrama yatıyor. Tamamen elektronik olarak kontrol edilen ve en yüksek performans için sürekli olarak soğutulan kavrama sistemi, aynı spor otomobillerde olduğu gibi 43/57 mükemmel ağırlık dağıtımıyla birlikte torku iki aks arasında serbest bir şekilde değiştirebiliyor. Arkada yer alan mekanik diferansiyel kilidi, yüksek bir çekiş gücünün ortaya çıkmasını sağlıyor. Yine spor otomobillerde olduğu gibi, direksiyon üzerinde yer alan ANIMA düğ- mesi (Gelişmiş Ağ Bilgi Yönetimi) sportiften olağanüstü performans ve yol tutuş sağlayan dinamik seçeneklerine kadar farklı sürüş modları arasında tercih yapılmasını sağlıyor. “Strada”, “Sport” ve “Corsa” olarak sıralanan üç farklı program seçeneği, motorun, sesin, güç aktarımının, dört çekişli sürüşün ve ESC yol tutuş sisteminin özelliklerini etkiliyor. Arka planda ise LPI sistemi (Lamborghini Piattaforma Iner- ziale) çalışıyor. LPI, altı sensörden otomobilin hareketleriyle ilgili gelen bilgileri alarak, tüm yol tutuş sistemlerine ışık hızında aktarıyor. Standart olarak sunulan karbon sera- mik fren sistemi, Huracan Spyder’a son derece güçlü ve güvenilir bir yavaşlama sağlıyor. Ön disklerin çapı 380 millimetre ve Lamborghini fren kaliperlerini istenen renge boyama olanağını da opsiyonel olarak sunuyor. Lamborghini ayrıca, rasyosunu yol hızına göre ayarlayan LDS (Lamborghini Dinamik Direksiyon) sistemini ve sürücü tercihleri ve sürüş tarzına göre amortisör özelliklerini değiştiren magneto reolojik amortisör kontrol sistemini de opsiyonel olarak sunuyor. İÇ MEKAN VE DONANIM İç mekana, yenilikçi kokpit hakim oluyor. 12,3 inçlik TFT ekran, farklı modlarda ayarlanabiliyor ve opsiyonel sunulan navigasyon haritası da dahil sürüşle ilgili tüm önemli bilgileri sürücüye sanal bir ortamda gösteriyor. Bu ekranlar, çok keskin ve parlak bir görüntü kalitesine sahip olmasının yanı sıra inanılmaz derecede ayrıntı da gösteriyor: Örneğin, maksimum hızda giderken bile sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla sanal motor devri göstergesi, saniyede 60 kez yeniden hesaplanıyor. TFT ekran, standart sunulan yeni Lamborghini Bilgi-Eğlence Sistemi II’nin bir parçası. Sürücü, ekran fonksiyonlarını, direksiyonda yer alan düğmeleri kullanarak kontrol edebiliyor. Direksiyonda yer alan diğer kullanım unsurları da değiştirme kolları. Yumuşak tavan ve arka camın kontrol düğmelerinin yanı sıra askeri bir uçakta olduğu gibi kırmızı bir örtünün altına yerleştirilen V10 motorunu başlatma düğmesi de ortada bulunan tünel konsolun üzerinde yer alıyor. Huracan Spyder’ın elektrikli koltukları da tüm hareketlerin motor duvarına temas etmeden gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla ECU donanımına sahip. İnce gösterge paneli ve orta konsol, iç mekan tasarımının zarafetine katkıda bulunuyor. Çok güzel bir şekilde tasarlanan ve büyük oranda kişiselleştirme imkanı bulunan iç mekan, rafine bir kalite anlayışına ve alcantara ve nappa deri döşemelere sahip. Standard, Elegante, Alcantara’lı Sportivo, Alcantara’lı Sportivo iki renk ve yumuşak derili Sportivo iki renk olmak üzere beş farklı döşeme seçeneği ve 17 iç mekan rengi arasından tercih yapılabiliyor. Yumuşak tavan ise siyah, kahverengi ve kırmızı olmak üzere üç farklı renkle ve dış boya da 11 farklı renk seçeneğiyle sunuluyor. Ad Personam kişiselleştirme programında beş mat dış boya seçeneği dahil çok sayıda alternatif yer alıyor. Standart sunulan özellikler, Huracan Spyder’ın lüks yaşam tarzı kimliğine katkıda bulunuyor. Bunlar arasında LED ön ve arka farlar, 20 inç Giano jantlar ve kontrol terminali orta tünel konsolunda yer alan yeni mültimedya özelliklere sahip Lamborghini Bilgi-Eğlence Sistemi II yer alıyor. Bunlara ek olarak, sunulan yeni opsiyonlar da yeni Spyder’ın yüksek teknoloji karakterini yansıtıyor. Bunlar içinde dış tarz paketi ve the Sensonum ® yüksek kaliteli ses sisteminden (belirli ülkelerde mevcut) Lamborghini Dinamik Direksiyon sistemine kadar çok farklı seçenekler de yer alıyor. Volvo Cars Yeni Nesil Otomobilleri İçin Dünyanın En Gelişmiş Şasi Simülatörünü Kullanıyor V olvo Cars, yeni nesil otomobillerini geliştirmek için dünyanın en ileri seviyedeki Vi-Grade şasi simülatörünü kullanan ilk premium otomobil üreticisi oldu -aynı ekipman Ferrari ve Porsche tarafından da kullanılıyor- Simulatörü izlemek için linki tıklayınya da aşağıdaki videoyu izleyin Simulatör, Almanya’nın meşhur Nürburging pisti ve Volvo Cars’ın İsveç’teki gizli tesislerinde yer alan test pistleri gibi heyecan verici görsellikler sunuyor. Bu simulatör, Volvo Cars’ayüksek hız dengesi, balans ve bireysel sürüş modu ayarları üzerinde çalışırken çok erken aşamada geliştirmeler yapmasına imkân tanıyor ve böylelikle tepkisi daha yüksek, daha ödüllendirici ve daha keyifli sürüşe sahip otomobiller geliştirmesini sağlıyor. KONTROLÜ SAĞLAMAK Volvo Cars Ar-Ge’den Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Peter Mertens, “Volvo sürüş deneyimini yeniden tanım- lamak için insana, teknolojiye ve tesislere önemli yatırımlar yaptık. Amacımız direksiyondaki kişiye tam kontrol, kolaylık ve ustalık sunmak. Sürüş deneyimini tüm Volvo modellerinde yükselteceğiz” diyor. İsveçli otomobil üreticisisimülatörü, yüksek hız dengesi, balans ve bireysel sürüş modu ayarları üzerinde çalışırken çok erken aşamada geliştirmeler yapmak için kullanıyor. Simülasyonun kullanılması, gerçek bir sürücünün deneysel karar vermesi ile bilgisayar destekli objektif veri analizlerinin bir araya getirilmesini ve ayarların hızla test edilmesini sağlıyor. Dr. Mertens, Volvo Cars içinbu gelişmenin sürüş deneyimi alanında yeni bir başlangıcı müjdelediğini söylüyor, “Geçtiğimiz dönemde, Ar-Ge ve ürün bileşenleri üzerine yapmış olduğumuz kritik yatırımlar bugün meyvelerini vermeye başladı. Tamamen yeni ölçeklenebilir ürün mimarisi (SPA), modüler güç aktarım programı ve en son şasi bileşenleri bu doğrultuda bir başlangıç noktası oluşturuyorlar” YENİLİK YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ Dr. Mertens’e göre bu yeni simülatör, daha heyecanlı bir sürüş deneyimine imkan sağlayarak, konsept geliştirme aşa- masında ve daha kısa zamanda yenilik yapma özgürlüğü sunuyor. Volvo Cars Araç Dinamikleri Müdür Stefan Karlsson, “Bu simülatörün güzel yanı bize toplantı odasında grafiklerle ve sayılarla uğraşmak yerine hesaplama modellerini fiziksel deneyimleme ve sonuçları gerçek sürücülerle değerlendirme imkânı sunması” diyor; “Bu insan odaklı yaklaşımımızın bir başka göstergesi ve gerçekten DesignedAroundYou konseptine uygun bir sürüş deneyimi geliştirmek için bir mihenk taşı” Michelin, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde Otomotiv Sektöründe Lider Dünya lastik sektörü devlerinden Michelin, global olarak sürdürülebilirlik alanında performans sergileyen şirketleri sıralayan Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi 2015’te 2 bin 500 şirket arasında otomotiv sektöründe lider oldu. S ürdürülebilir hareketlilik, güvenlik, çevre konularında inovatif çalışmalarıyla dünya lastik sektörünün lideri Michelin, 2015 Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI) sıralamasında Sosyal, Çevresel ve Toplumsal kategorilerde otomotiv sektörünün lideri olarak yer aldı. 2015 yılında 2 bin 500 şirketin değerlendirildiği araştırmanın final listesinde 317 şirket yer aldı. 87 PUANLA SEKTÖR LİDERİ 3 önemli kurumsal sosyal sorumluluk alanında değerlendirmeye alınan 18 kriterin 12’sinde en yüksek notu alarak sektörün liderliğini alan Michelin, top- lamda ise 87 puanla geçtiğimiz yıla göre ortalamasını 4 puan artırdı. İklim Stratejisi alanında 100 tam puanla maksimum skor elde eden Michelin, ekonomi alanında 6 temel kriteri en yüksek puanla tamamlayarak 15 puan yükseldi. SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVREYE MICHELIN KATKISI Tüm paydaşları ve en önemlisi dünya ile dost bir yaklaşım benimseyen Michelin, ürettiğimiz teknolojilerin doğaya etkisini minimuma indirmek çeşitli projelerle faaliyet gösteriyor. Lastiğin hammaddesi olan kauçuğun toplanmasından yetiştirilmesine pek çok alanda proje geliştiren Michelin, 1998 yılından bu yana dünyanın sürdürülebilir hareketlik alanındaki ilk ve tek organizasyonu olan “Michelin Challenge Bibendum” ile çevreye katkı sunuyor. Kendi kauçuk ormanlarında yılda 10 milyon ton doğal kauçuk üreten Michelin, Barito Pacific Grup ve sivil toplum örgütü WWF ile işbirliğinde 88 bin hektar alanı ağaçlandırıyor. Lastiklerin geri kazanımı için çalışmalar da sürdüren Michelin, 52 milyon Euro bütçe ayırdığı projesi TREC ile de kullanılmış lastikleri geri toplayarak yeni lastiklere dönüştürüyor. Dünya lastik sektörü devlerinden Michelin, global olarak sürdürülebilirlik alanında performans sergileyen şirketleri sıralayan Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi 2015’te 2 bin 500 şirket arasında otomotiv sektöründe lider oldu. Toyota Mirai’nin İlk Reklam Filmi, Geleceğe Dönüş Filminde, Gidilen Tarih ile Aynı Gün Yayınlandı. T üm dünyada “geleceğin otomobili” olarak adlandırılan hidrojen yakıt hücreli ve “0” emisyonlu Mirai’nin ilk reklam filmi, “Back To The Future-Geleceğe Dönüş” filminde seyahat edilen tarih olan 21 Ekim’de tüm dünyada aynı anda yayınlandı. Sinema klasikleri arasına yerleşmiş olan “Back To The Future-Geleceğe Dönüş” filminde 1985 yılından geleceğe gitmek isteyen Marty McFly (Michael J.Fox) karakteri gelecekte gitmek istediği tarihi zaman makinesinde 21 Ekim 2015 olarak belirliyor ve za- büyük yankı uyandırmış ve filmde 2015 için düşünülen öngörüler tüm dünyada tartışılmıştı. man yolculuğu yaparak belirlediği tarihe gidiyordu. Reklam filminin 21 Ekim’de yayınlanmasında etkili olan bu sahne, Adını Japonca “gelecek” kelimesinden alan Mirai, 2014 yılının Aralık ayında başlayan Japonya satışlarından sonra Eylül ayından itibaren de ilk etapta İngiltere, Almanya ve Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren hidrojen yakıt altyapısının geliştirilmesiyle birlikte çok daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor. Vodafone ve Opet’ten Büyük İşbirliği Filo Yönetiminde Bir İlk: Opet O Sektörünün müşteri memnuniyeti lideri OPET ve Türkiye’nin Dijital Dönüşüm lideri Vodafone işbirliği ile akaryakıt sektörüne özel bir uygulama geliştirildi. OTOFİLO adını taşıyan bu uygulama ile OPET, müşterilerinin filo araçlarının filo yönetimini de yapacak. OTOFİLO’da ilk etapta, filo araçlarının yakıt ve konum detayı ile araca ait kullanım detayları tek ekran üzerinden entegre bir şekilde takip ediliyor. PET ve Vodafone; şirket filo taşıtlarının istasyonlarda nakit para ödemeden yakıt almalarını sağlayan, dolum ve taşıtın kilometresi gibi bilgileri elektronik ortamda müşteriye ulaştıran Otobil sistemini bir üst seviyeye taşıyarak yeni bir projeye imza atıyor. “OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi” ile OPET müşterileri filo araçlarının yönetimlerini, yakıt dolum ve tüketim bilgilerini, taşıt kilometresini ve coğrafi konum bilgilerini tek ekrandan izleyebiliyor. AYNI EKRANDA İKİ FARKLI RAPORLAMA “OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi” kullanıcıları www.opet.com.tr adresinde bir yandan araçlarının akaryakıt tüketim raporlarını inceleyip akaryakıt ikmalini gerçekleştirirken, bir yandan da coğrafi konumlarını görerek sistem üzerinden gerekli yönlendirmeleri yapabiliyor. Filo yönetimini önemli ölçüde kolaylaştıran OTOFİLO sistemi, “akaryakıt tüketim” ve “araç coğrafi konum” olmak üzere iki farklı raporlamayı aynı ekranda takip etme olanağı vermesi nedeniyle alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Engin Aksoy: “OPET müşterilerinin filo yönetimini kolaylaştırıyoruz” Vodafone İş Ortağım kapsamında Türkiye’de işletmelerin güvenilir teknoloji ortağı olarak Dijital Dönüşüme liderlik etmeyi hedeflediklerini belirten Vodafo- ne Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, OTOFİLO Sistemi hakkında şunları söyledi: “Vodafone İş Ortağım çatısı altında oluşturduğumuz Yarına Hazırım Platformu ile işletmelerin dijital skorlarını hesaplayarak dijitalleşme konusundaki ihtiyaçlarını belirliyor ve bu ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda, otomotiv sektörüne de yatırım yapıyor ve özellikle filo yönetimi ve araç takip teknolojisi alanındaki çözümlerimizle işletmelerin verimliliğini artıracak projeler geliştiriyoruz. Ülkemizin önde gelen akaryakıt şirketlerinden OPET’le birlikte geliştirdiğimiz ‘OTOFİLO Filo Yönetim Sistemi’ ile bu alandaki başarı hikâyelerimize bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’de bir ilk olan OTOFİLO sistemiyle araçların coğrafi konum ve akaryakıt tüketim bilgileri tek ekrandan takip edilebiliyor. Zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan OTOFİLO sistemiyle OPET’in filo müşterilerine operasyonel verimlilikte büyük artış sağlama imkânı veriyoruz. Vodafone olarak, bugünden yarına hazırlanmak isteyen işletmelere uçtan uca yenilikçi teknoloji çözümleri sunmaya devam edeceğiz.” Hakan Koca: “Opet müşterilerinin filo yönetim sistemlerini dijital dönüşüme hazırlıyoruz” OPET Teknoloji, Otomasyon ve Mühendislik Direktörü Hakan Koca “OTOFİLO Sistemi, üye olan işletmelerin, araç filolarını en verimli şekilde kullanma ve yönetimini sağlarken kiraladıkları veya sahip oldukları tüm motorlu kara taşıtlarının yasal süreçlere uygunluğunu, taşıtın alındığı günden satıldığı güne kadarki servis, sigorta ve garanti hizmetlerinden eksiksiz faydalanmasını da sağlıyor olacağız. Otobil sistemini kullanan araçlar için filo yönetim sistemi olarak tarif ettiğimiz “OTOFİLO”, Otobil müşterilerine maliyeti düşük, karlılık oranı yüksek bir hizmet sunarken, müşteri bağlılığını uzun dönemli korumak amaçlı geliştirilmiştir. 40 binden fazla OTOBİL sistemi kullanan filo, herhangi bir ön yatırım yapmadan bu sistemi kullanma imkanı- na sahip olacak.Türkiye’de teknolojinin öncüsü Vodafone ile birlikte geliştirdiğimiz bu proje ile maliyet ve zaman tasarrufunun yanı sıra müşterilerimize yeni bir teknoloji sunmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu. NEDEN OTOFİLO? Tek platformda takip imkanı: FİLO yönetimi (araç takip, araç bakım, araçlara dair vergi ödeme takibi kiralama hizmetleri,asistan hizmetleri,vb filoya ait yönetim hizmetleri danışmanlığı) ve OTOBİL’e (yakıt takip) ait tüm verilere kolaylıkla erişim ve takip imkanı sağlar. • Araçlar, Otofilo ile dijital haritalandırma sistemi kullanılarak, sokak-uydu fotoğrafı bazlı haritalar üzerinden takip edilir. • Yakıt ve zaman tasarrufu sunar. • Personel sürüş analizini gerçekleştirir. Araçları kullanan personel, şoför takibi, performans değerlendirme ve buna bağlı sigorta, bakım maliyetlerinde düşüş sağlanır. • Araç ve sürücü güvenliğini artırır. • Anında bilgi alımı ve maliyet takibi üst noktadadır. • Filo yönetimi için kullanılacak personelden tasarruf sağlar. Continental’den Toplam Trafik Güvenliği İçin Sürücülere Uyarı: Yokohama W. Drive V905 Adac* Kış Test Sürüşünde En İyi İkinci Lastik Yokohama’nın performans otomobilleri ile SUV’lar için geliştirdiği kış lastiği W.drive V905, ADAC (Almanya Otomobil Kulübü)’nün zorlu kategorilerden oluşan testinden başarıyla geçerek en iyi ikinci lastik seçildi. W.drive V905 serisi ADAC ekibi tarafından; “Yol tutuş fren ve ıslak zemin ile karda en iyi dereceyi alan dengeli bir lastik” olarak tanımlandı. Dünya’nın köklü lastik markası Yokohama tarafından üretilen W.drive V905 serisi lastikleri ADAC (Almanya Otomobil Kulübü) tarafından kış koşullarında test edildi. W.drive V905 modeli lastik performansı, dayanıklılığı ve konforuyla ADAC test ekibinden tam not aldı. 205/55 R16 H W.drive V905 lastiği; Kuru Zemin Performansı, Yol Tutuşu, Güvenlik, Frenleme; Islak Zemin, Kar ve Buz Performansı, Gürültü, Aşınma ve Yakıt Tüketimi kategorilerinde rakip lastiklere karşı test edildi ve büyük bir başarı elde etti. Kış koşullarında gerçekleşen kapsamlı testte; “kuru zeminde, yol tutuşu, frenleme açısından en iyi puanı alan, ıslak zeminde ve karda ise başarılı bir performasa sahip olan çok dengeli bir lastik” olarak tanımlandı. Yokohama’nın aralarında bulunduğu toplam 19 kış lastiği arasında ilk 2’de yer alan W.drive V905 yüksek performans otomobilleri ile SUV’lar için geliştirilmiş özel bir seri. KARDA MÜKEMMEL YOL TUTUŞU SAĞLIYOR Yokohama’nın üstün teknolojisi ile üretilen W.drive V905 lastikleri; iyileştirilmiş kar ve su boşaltımı, mükemmel yol tutuşu sağlarken düşük sürüş direnciyle yakıt verimliliği sağlayan özel bir kış lastiği olarak dikkat çekiyor. Yüksek performans otomobillerinin ve SUV’ların gözde kış lastiği W.drive V905’de; iyileştirilmiş mikro silika ve Yokohama’nın ödüllü ve çevreci “Portakal Yağı” teknolojisi birlikte kullanılıyor. tiği ile bu 100.000 km mesafeyi almak yerine; 1 takım yaz lastiği 1 takım da kış lastiği ile hem yaz şartlarında maksimum performans elde ederek hem de kış şartlarında üst düzey güvenlik sağlayarak lastiklerimizi kullanmış oluruz” dedi. K ış Lastiğine Geçmek için Kar Yağmasını Beklemeyin Continental Türkiye sürücüleri her türlü yol ve hava koşullarına hazırlıklı olmaya davet ediyor. Yaz lastiklerinde kullanılan kauçuğun 70C sıcaklıkta sertleşerek yol tutuşunu zayıflattığını ve güvenlik için mevsimine uygun lastik kullanımının önemini vurgulayan Continental Türkiye Binek Lastikleri Satış Müdürü Mehmet Akay, güvenli sürüş için sürücüleri uyardı. Geliştirdiği tüm ürünlerinde sürüş güvenliğine önem veren Continental, sürücüleri araçlarında tüm lastiklerinin mevsimine uygun olarak kullanmaları konusunda uyarıyor. Tüm dünyada trafik kazalarının nedenleri arasında olumsuz hava ve buna bağlı yol koşullarının üst sıralarda yer aldığının altını çizen Continental Türkiye Binek Lastikleri Satış Müdürü Mehmet Akay, kış lastiği kullanımının önemine dikkat çekiyor. Yaz lastiklerinin yere temas eden yüzeyinin +70C ‘den itibaren sertleştiğini, bu nedenle ıslak ve soğuk yolda yeterli kavrama sağlayamadığını belirten Akay, kış lastiklerinin ise özel hamur karışımları sayesinde düşük sıcaklıklarda bile maksimum performans gösterdiğini ifade ediyor. MEVSİMİNE UYGUN LASTİK KULLANIMININ ÖNEMİ Kış lastiklerinin ortalama hava sıcaklıklarının 7 derecenin altına inmeye başlamasıyla kullanıldığını ifade eden Mehmet Akay mevsimine uygun lastik kullanmanın önemini sürücülere şöyle aktardı: “Ülkemiz iklim şartlarında yazın yaz lastiklerinin, kışın ise kış lastiklerinin kullanılması büyük önem taşıyor. Toplam trafik güvenliği kavramı, trafikteki tek bir yanlış lastik sahibi aracın tüm trafiğe neden olduğu risk ile anlam kazanıyor.” Kış lastiklerinin halk arasında kar lastiği olarak bilindiğinin de altını çizen Akay, “aslında kış mevsiminde kullanılan lastiklerin gerçek ismi kış lastiğidir. Kış lastikleri ortalama hava sıcaklıklarının 7 derece altına inmeye başladığı günlerden itibaren kullanılmaya başlanır. Bahar aylarının geldiği ve hava sıcaklıklarının 7 derecenin üzerine çıkmaya başladığı zamanlarda da yaz lastiklerine geçilir. Otomobilimizi 100.000 km kullandığımızı varsayarsak 2 takım yaz las- FREN MESAFESİNE DİKKAT! Daha fazla kauçuk içeren özel geliştirilmiş bileşiklerle üretilen kış lastikleri, sıcaklıklar düştüğünde dahi sertleşmeyerek, yol üzerinde tutuşu artırıyor. Kış koşullarında kullanılan yaz lastiği, araçların fren mesafesinin bu sebeple uzamasına ve virajlarda merkezkaç kuvvetinin etkisi ile dışarıya doğru savrulmayı artırıyor. Akay, “kış lastiklerinin takılı olduğu aracınız ile karla kaplı bir zeminde 50 km/s hızla giderken 35 metre’de durabilirken, standart bir lastikte bu fren mesafesini 8 metre artırırsınız. Buzlu bir zeminde ise 30 km/s süratte standart bir lastik ile fren mesafesiniz 68 metre iken kış lastiği ile bu mesafeyi 57 metreye kadar düşürebilirsiniz” dedi. CONTİNENTAL CONTİWİNTERCONTACT TS 850P VE CONTİWİNTERCONTACT TS 850 İLE KIŞA HAZIR Dünyanın en büyük uluslararası lastik ve orijinal ekipman tedarikçilerinden Continental tarafından geliştirilen ContiWinterContact TS 850P, yol tutuşu ve sürüş performansı ile ön plana çıkıyor. Akay; “karlı yollarda da sürücülerin güvenli olarak seyahat etmesi her zaman öncelik verdiğimiz bir konu. Güvenli sürüşün yanı sıra keyifli bir sürüş için de lastiğin iç omuz kısımları üzerindeki tasarımı çok özenerek ve önemseyerek hazırladık. ContiWinterContact TS 850P, bir yandan yivlerin açısını genişletirken, diğer yandan yeni geliştirdiği “PrecisionPlus” kılcal kanal konsepti sayesinde karlı zeminde lastiğin kavradığı karlar sürtünmeye dönüştürülerek, üst düzey direksiyon hakimiyeti ve yol tutuş performansının artmasını sağlıyor.” ContiWinterContact TS 850 ile ilgili olarak ise Akay; “ContiWinterContact TS 850’de blok kenar ve yiv sayısı ile yere tutunma gücümüzü arttırdık. Çünkü yüksek hızda sürüş sırasında viraja girilmesi veya şerit değiştirilmesi durumunda; yanal kuvvetlerin daha iyi iletilmesi gerekiyor. TS 850’nin omuz bölgesindeki blok yapısını değiştirerek; aşırı zorlu sürüş koşullarında dahi güvenli yol hakimiyeti ve güçlü bir çekiş performansı sunuyoruz” dedi.ContiWinterContact TS 850, sürücülere karlı, buzlu ve ıslak yol koşulları için mükemmel fren performansı sunarken, kuru yollarda da üst düzey güvenlik sağlıyor. ContiWinterContact TS 850 azaltılmış yuvarlanma direnci sayesinde daha uzun ömürlü kullanım ve yakıt tasarrufu sağlıyor. Continental, kış lastiklerinde kullanılan yapısal bileşenlerin, modern teknoloji ürünleri olmasına dikkat ediyor. Bu sebeple güvenli, düşük maliyetli ve çevre dostu ürünler geliştiriyor. Bu kriterler doğrultusunda, kompakt ve orta sınıf otomobiller için üretilen ContiWinterContact TS 850’nin 190km/s ve 240 km/s için onaylanmış toplam 27 adet lastik ebatı bulunuyor. BUNLARI UNUTMAYIN! Yaz lastiklerinin yere temas eden yüzeyi +7 dereceden itibaren sertleşir. Bu nedenle ıslak ve soğuk yolda yeterli kavrama sağlamaz. Kış lastikleri ise yapılarındaki doğal kauçuk ve silica karışımı sayesinde düşük ısılarda daha yüksek randıman verir. Kışın yaz lastikleri ile fren mesafesi uzar, virajda ise yerle teması çok iyi olmayan bir araç merkezkaç kuvvetinin etkisi ile daha fazla dışarıya doğru savrulur, araçlarda önden veya arkadan kaymalar artar. Bu nedenle kış lastiği kullanılması sürücü ve sürüş güvenliği açısından büyük önem gösterir. Karla kaplı bir zeminde 50km/h süratte standart lastik ile fren mesafesi 43m iken kış lastiği ile bu mesafe 35m’ye düşmektedir. Aradaki 8 metrelik fark ciddi kazaların önlenmesi anlamına gelmektedir. Kış lastiklerinin blok desenlerinin üzerinde bulunan derin yivler, lastiğin adeta yere yapışmasını sağlayarak ekstra bir tutunma sağlamaktadır. Kış sezonunda her zaman 4 lastiğiniz de kış lastiği olmalıdır. Kış lastikleri ekim ile nisan ayları arasında kullanılabilir. Kış lastiği adı gibi kışın kullanılan lastiktir, yani sadece kar lastiği değildir. Bu yüzden araca takılması için karın yağmasını beklememek gerekir. Kış lastiklerinin üstün tutunma ve kavrama özellikleri, sadece karda veya buzda değil, ısının +7 dereceye düştüğü tüm hava ve yol şartlarında gereklidir. Kış lastiklerinin üzerindeki M+S işaretinin yanı sıra otomobil, SUV ve arazi araçları için “Dağ üzerinde kar tanesi” sembolü de kış koşullarında ideal güvenliği işaret etmektedir. ! Kış Lastiği İçin Kar Yağmasını Bekleme Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UBAK)’nın 2012 yılında yürürlüğe aldığı, yolcu ve yük taşıyan ticari araçlara, kış lastiği kullanma zorunluluğu getiren uygulama 01 Aralık tarihinde tekrar başlıyor. Mevsim koşullarına uygun lastik kullanımının can ve yol güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Özellikle hava sıcaklığının +7 derecenin altına düşmesi durumunda, kış lastiklerinin kullanılması gerekiyor. Kış lastikleri ıslak, karlı ve buzlu zeminde meydana gelebilecek kazaların önüne geçmeyi, yaya ve yol güvenliğini sağlamayı kolaylaştırıyor. PIRELLI UYARIYOR: 01 Aralık – 01 Nisan tarihleri arasında yolcu ve yük taşıyan araçlarda kış lastiği kullanımını zorunlu kılan uygulama kapsamındaki denetimlerin faydasına dikkat çeken Türk Pirelli Ticaret Direktörü Livio Magni, araç kullanıcılarının da bu konuya önem vermelerinin gerektiğine işaret etti. Lastiklerin araçların yerle temas eden tek noktaları olduğu için güvenlik açısından büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Magni, mevsim koşullarına uygun lastik kullanımının hayati önem taşıdığına dikkat çekti ve kış lastiklerinin karlı ve buzlu zeminde meydana gelebilecek kazaların önüne geçtiğini, yaya ve yol güvenliğini sağlamayı kolaylaştırdığını söyledi. Tüketicilerimizin kış lastiklerini taktırmak için kar yağışını beklememelerini tavsiye eden Livio Magni, kış lastikleri hava sıcaklıklarının +7 derecenin altına düşmesinden itibaren önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtti. rinin 4 mm’nin altında olmaması gerektiğini belirtti. Aracın dört lastiğinin de kış lastiği olarak değiştirilmesini tavsiye eden Magni, 2 yaz ve 2 kış lastiği kullanımında patinaj, aracın dengesinin bozulması ve yoldan çıkma gibi tehlikesi çok yüksek durumların ortaya çıkabileceğini söyledi. Kar yağdığında bayi aramak doğru değil Özellikle geçtiğimiz yıllarda, büyük kentlerde aniden bastıran kar yağışlarının, tüketicilerin lastik bayilerine akın etmesine neden olduğuna dikkat çeken Livio Magni, “Canlarını ve mallarını tehlikeye sokacak durumların önüne geçmek adına kullanıcıların daha dikkatli davranması gerektiğine inanıyoruz. Araç kullanıcılarının kış lastiğiyle ilgili hazırlıklarını önceden yapmaları her anlamda daha avantajlı olacaktır” dedi. Kış lastiği; çünkü… 5 metre hayat kurtarır Kış lastiklerinin, farklı desen ve kauçuk bileşenleri sayesinde frenleme ve yol tutuşta en iyi performansı sunduğunu söyleyen Livio Magni, “Marka, model ve güvenlik donanımına bakılmaksızın, +7 derecenin altındaki hava sıcaklıklarında kış lastikleri kullanılan araçlar, 90 km hızla giderken yaz lastikleri kullananlara göre 5 metre daha kısa fren mesafesinde durabiliyor. Araç kullanıcılarının bu mesafenin KULLANILMAYAN LASTİKLERE DEhayat kurtaracağını akıllarından çıkarma- POLAMA HİZMETİ Kullanılamayan lastikler için Pirelli Yetkili malarını diliyoruz” şeklinde konuştu. Satıcılarının depolama hizmeti sunduğuDiş derinlikleri düzenli kontrol edilmeli nu belirten Magni, “sürücüler yaz ve kış Unutulmaması gereken bir diğer konunun lastiği olmak üzere 2 set lastik aldıklarında da kış lastiklerinin sağladıkları güvenlik hem güvenlikleri hem de lastiklerinin ömrü avantajından yararlanabilmek için diş de- artacaktır. Bu nedenle araç sahiplerinin kış rinliklerinin düzenli olarak kontrol edilmesi lastiklerini ekstra bir maliyet değil, güvengerektiğini belirten Magni, diş derinlikle- lik için yapılmış bir yatırım olarak görmeleri Kış lastiği; çünkü… 5 metre hayat kurtarır gerektiğini düşünüyoruz” dedi. GOODYEAR’da KIŞ Lastiğine Önemi vurguluyor: Goodyear, “Vector 4Seasons” ile dört mevsim lastiğinde çığır açıyor! Vector 4Seasons; Goodyear’ın 30 yıllık dört mevsim lastiği deneyimi ile Audi, Fiat, Ford, Jeep, Opel, Renault ve Volkswagen gibi önde gelen otomotiv markalarının araçlarına orijinal ekipman seçilerek edindiği bilgi ve tecrübeler ışığında geliştirildi. Goodyear’ın ikinci nesil Vector 4Seasons lastiği, mevsimlere göre lastiklerini değiştirmeyi tercih etmeyen sürücülerin farklı taleplerini karşılamak üzere tasarlandı. Goodyear, yeni dört mevsim lastiği Vector 4Seasons ile dört mevsim lastik segmentinde, pek çok ödüle sahip bir önceki nesil lastiğin yerini almaya hazırlanıyor. Goodyear Tüketici Lastikleri Direktörü Mahmut Sarıoğlu, “Yeni nesil Vector 4Se- asons lastiğimiz; Goodyear’ın bu segmentte 30 yıllık bir zaman içinde sahip olduğu mühendislik ve inovasyon gücüne, tüketici ihtiyaçlarına ve lider otomotiv markalarının araçlarına orijinal ekipman seçilerek edindiğimiz tecrübelere göre geliştirildi. Goodyear, 1980’lerin ortalarında dört mevsim lastiği konseptini ilk kez piyasaya sürdüğünden bu yana, bu segmentte pazar lideri pozisyonunu elinde bulunduruyor. Goodyear, ülkemizde de dört mevsim lastik denildiğinde akla ilk gelen markalardan biridir” dedi. GOODYEAR Vector 4Seasons ile her mevsimde üstün performans! Yeni Goodyear Vector 4Seasons, özellikle kış mevsimini daha ılıman geçiren bölgelerde yaşayan tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirildi. Önceki nesliyle karşılaştırıldığında, yeni Vector 4Seasons lastiği, sırtındaki küçük bloklar saye- sinde karlı zemindeki genel performansını artırırken, geniş kanalları ile buzlu zemin üzerinde daha üstün bir performans sunuyor. Kış sezonunda her yerde kar yağışının yoğun bir şekilde yaşanmaması sebebiyle Goodyear, yeni nesil Vector 4Seasons’ın özellikle ıslak, çamurlu ve buzlu zeminlerdeki performansını daha da iyileştirmek amacıyla bir önceki nesilde kullanılan silika oranı artırırken, lastiğin geliştirilmesinde SmartTred Teknolojisi’ni kullandı. Vector 4Seasons, hidrodinamik kanallar dahil edilmesiyle, ıslak ve çamurlu zeminlerde daha yüksek suda kızaklama direnci sunuyor. Yeni nesil Vector 4Seasons aynı zamanda, üç boyutlu dişler ile sağlanan artırılmış sırt sertliği sayesinde, kuru zeminde de bir önceki nesle göre daha üstün yol tutuşu ve denge sunuyor. “Goodyear’ın önceliği, tüm mevsim ve yol koşullarında güvenliği artırmak!” Goodyear’ın Vector 4Seasons serisini geliştirirken, bu lastiğin hem gerçek anlamda bir dört mevsim lastiği olmasına, hem de kış mevsiminde karşılaşılan zorlu hava şartlarına uygunluğunu sağlamaya odaklandıklarını vurgulayan Sarıoğlu, “Tüketicilerimizin tüm mevsim ve yol koşullarında, güvenliğini artırmak üzere lastikler geliştirmek Goodyear’ın ana önceliğidir. Yeni nesil Goodyear Vector 4Seasons lastiğimizi tercih eden tüketicilerimizin her mevsimde kendilerini güvende hissetmelerini sağlayarak, bu vaadimizi yerine getirme konusunda yaptığımız çalışmaların somut bir kanıtıdır” dedi. Petlas’tan güvenli sürüş önerileri: • Aracınızdaki 4 lastiği de kış lastiği olarak kullanın. Çünkü yalnızca çekiş lastiğinin kış lastiği olarak kullanılması yeterli değildir. • Kar ve buz üzerinde etkin yol tutuş için lastik hava basıncı önerilen değerlerin altında veya üstünde olmamalı. • Karlı ve buzlu yollarda hızınız daha düşük olmalı. • Takip mesafenizi daha uzun tutun, ani fren, direksiyon hareketleri ve hızlanmalardan kaçının. • Aracınızın suyunun donmaması için antifriz kullanın. • Yolda görüşünüzü engellememesi için aracınızın camları ve kaportası üstündeki karları yola çıkmadan mutlaka temizleyin. • Antifrizli cam suyu kullanın. Cam suyunuzu yola çıkmadan kontrol edin. PETLAS: Kışın Güvenli Sürüş İçin Lastik Değişiminin Tam Zamanı Türkiye’nin lastiği Petlas, yaklaşan kış aylarının zorlu hava şartlarında güvenli sürüş için lastik seçiminin doğru yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Uluslararası testlerden başarıyla geçen Petlas kış lastikleri, rakiplerinden daha iyi çekiş ve kısa fren mesafesini sürücülere ekonomik fiyatla sunuyor. “Türkiye’nin Lastiği” sloganıyla yola çıkan Petlas, kış aylarında ağırlaşan yol şartlarında güvenle seyahat etmek için “kış lastiği” kullanmanın şart olduğunu vurguluyor. Zorlu hava şartlarında güvenli sürüş deneyimi için kış lastiği kullanımının yaygınlaşması amaçlayan Petlas, sürücülerin nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda da uyarılarda bulunuyor. Petlas, rakipleTÜV SÜD: “Vector 4Seasons, önde gelen rakiplerine göre karlı zeminde rine göre daha yüksek çekiş ve frenleme %12 daha kısa fren mesafesi sunu- emniyeti sağlayan kış lastiklerini fiyat avantajı ile sunarak güvenli sürüş deneyiyor” Alman bağımsız test kuruluşu TÜV SÜD mi yaşatıyor. tarafından gerçekleştirilen testler, Vector 4Seasons’ın, önde gelen rakiplerinin or- Neden Kış Lastiği Kullanmalıyız? talamasına göre karlı zeminde %12 daha Kış lastikleri; düşük sıcaklıkta ( 7 derece kısa fren mesafesiyle bir lider olduğunu altı ) veya kar kaplı yollarda özel kauçuk kanıtlıyor. Aynı testler, Goodyear Vector ve sırt deseni teknolojisi ile sürüş haki4Seasons rakiplerinin ortalamasına göre miyeti ve kısa fren mesafesi sunuyor. Kış karlı zeminde %19 daha iyi yol tutuşu ve lastikleri karlı, buzlu zeminlerde ve düşük buzlu yolda %13 daha kısa fren mesafesi sıcaklıklarda yol tutuşu, çekişi ve kilometre performansı gibi önemli kriterlerde fark sunduğunu gösteriyor. Özellikle kış mevsimini daha ılıman geçiren yaratıyor. Kış lastikleri, FST ile geliştirilmiş bölgelerde yaşayan tüketicilerin ihtiyaçla- tam silikalı sırt karışımı ile düşük sıcaklıkrını karşılamak üzere geliştirilen Goodyear larda esnekliğini koruma ve karlı/buzlu Vector 4Seasons, Türkiye’de Eylül 2015 zeminlerde yüksek tutunma yeteneğine itibariyle satış noktalarında yerini aldı. sahip bulunuyor. Bu nedenle kış lastiği Goodyear Vector4Seasons ürün gamına, kullanımıyla özellikle büyük şehirlerde 2016 yılının başlarında üç farklı ebatta kış koşulları nedeniyle yaşanan trafik kaRunOnFlat (ROF-Patlasa da giden) mode- zalarının, can ve mal kayıplarının önüne lin eklenmesiyle birlikte toplam 43 farklı geçmek mümkün oluyor. Kış koşullarında hayati önem taşıyan fren mesafesi kış ebada ulaşacak. lastikleriyle yarı yarıya azalıyor. Kış lastiği kullanan sürücüler; karlı, buzlu zeminleri dert etmeden emniyetli sürüşün keyfini çıkarabiliyor. Neden Petlas kış lastiği? 1998 yılında Alman RWTÜV kurum uzmanlarının denetiminden geçerek aldığı lastik tasarımını da içeren İSO 9001 kalite güvence sistem belgesi alan Petlas, sahip olduğu özellikler ile yağmurlu, karlı, rüzgarlı hava şartlarında emniyetli sürüş sağlıyor. Binek, hafif ticari ve 4X4 araç kullanıcıları tarafından tercih edilen Petlas kış lastiklerini geliştiren Ar-Ge yetkilileri, can ve mal güvenliği sağlamak için ülkenin yol koşullarına en uygun lastik çözümlerini sunduklarını belirtiyor. Petlas tarafından üretilen kış lastikleri, “özel tasarım sırt deseni” ile öne çıkıyor. Kış lastiklerinin desenindeki kılcal kanallı blok yapı, karlı zeminde yere daha iyi tutunuyor, rakiplerine göre daha yüksek çekiş ve frenleme emniyeti sağlıyor. Bloklar arasındaki çevresel ve yanal kanallar da, lastik ile zemin arasındaki karı etkin bir şekilde tahliye ederek zemin ile mümkün olan maksimum tutunmayı sağlıyor. Petlas’ın kış lastiklerinde kauçuk karışımı da emniyeti artırıyor. Kış lastiklerinin yere temas eden yüzeyi, özel silikalı karışım teknolojisiyle düşük sıcaklıklarda sertleşmiyor. Bu sayede yola daha iyi tutunuyor, daha kısa fren mesafesi sağlıyor. Kış lastiklerindeki yüksek diş derinliği ve en iyi hale getirilmiş sırt genişliği, lastiğin karlı çamurlu zemin içine standart lastiklere göre daha fazla batmasını sağlayarak yol ile temasın korunmasına yardımcı oluyor. Finlandiya’da yapılan kış lastiği testlerinden (Test World | Winter Testing in Lapland, Finland) başarıyla geçen Petlas, sürücülerin ve yolcuların kışı güvenle yolculuk etmelerini sağlıyor. Yağmurda otomobil sürmek! Bu yazı hayatınızı kurtarabilir.. SAĞANAK YAĞIŞTA ETKİN GÖRÜŞ Yoğun bir sağanak altında otomobil kullanırken nasıl iyi bir görüş elde edilir? Neden bu kadar etkin olduğundan emin değiliz; bu metodu yoğun yağmur altında sadece bir deneyin. Bana bu metodu, deneyen ve gerçekten işe yaradığını tespit eden bir polis arkadaşım verdi. Çok yararlı, hatta gece sürüşünde dahi.. Bu metod yıllarca Kanada Askeri Sürücüleri tarafından kullanılmış. Birçok sürücü yoğun sağanak sırasında silecekleri yüksek ya da en hızlı konumda çalıştırır ve buna rağmen ön camdaki görüntü netliği yeterli olmaz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda hemen güneş gözlükle- rinizi takın (modeli fark etmez), ve mucize!!! Aniden görüşünüz, yağmur yağmıyormuşçasına mükemmel bir netlik kazanacak. Aracınızda her zaman bir güneş gözlüğü bulundurduğunuzdan emin olun. Sadece net bir görüşle emniyetli bir sürüş gerçekleştirmekle kalmayın, bu fikri arkadaşınızla paylaşarak onun da hayatını kurtarın. Deneyin ve arkadaşlarınızla deneyiminizi paylaşın. İnanılmaz, cam üzerindeki damlaları hâlâ görüyorsunuz ama yağmur suyunun oluşturduğu tabakayı görmüyorsunuz. Yağmurun yoldaki sıçramasını görebiliyorsunuz. Aynı zamanda, sollanan ya da takip edilen aracın sıçrattığı sudan kaynaklanan körlüğü de bertaraf edebiliyorsunuz (ya da güneş gözlüğü kullanmayıp şikâyet edeceksiniz). Sürücü eğitimlerinde bu küçük ipucunu mutlaka öğretmeliler. Gerçekten de işe yarıyor. Yoğun BEYAZ ışık veren sis farlarının, işe yaramamasının nedeni de benzerdir. SARI ışık veren sis farları ise gece, tipi ve kar yağışlı havalarda çok işe yarar, kar taneleri hemen hemen görünmez olur. Ama SARI sis farları daYAĞMUR ve SİS’ te hiç işe yaramaz. Sıradaki uyarı da çok önemli! Kaç kişi bunu biliyor merak ediyorum. 36 yaşındaki bir kadın sürücü, birkaç hafta önce bir kaza geçirdi ve araç pert oldu. Kinburn, Ontario’da yaşayan sürücü, Kinburn ile Ottawa arasında seyahat etmekteydi. Her ne kadar aşırı değilse de, hava yağmurluydu. Araçaniden kızaklama yaptı ve kelimenin tam anlamıyla havada uçtu... Kadın ciddi bir şekilde yaralanmadı ama aniden meydana gelen bu durum karşısında çok şaşkındı. Durumu otoyol polisine anlattı ve memur, herkesin bilmesi gereken şeyler söyledi: YAĞMURLU HAVADA ARACINIZI ASLA CRUISE KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİN. Aslında kadın cruise kontrol konumunda sürerek ihtiyatlı davrandığını ve tutarlı bir hızla sürerek emniyetli bir davranış sergilediğini düşünüyordu. Ama memur ona yağmurlu havada aracının cruise kontol konumunda olmasının, kızaklama yapmasına ve lastiklerin asfaltla temasının kesilmesi ile aracın yüksek oranda hızlanmasına ve tıpkı bir uçak gibi kal- kışa geçmesine neden olabileceğini anlattı. Kadın başına gelenin aynı memurun anlattığı gibi olduğunu söyledi. Memur tüm araçların güneşliklerinde hava yastığı uyarısı ile birlikte şu uyarının da yazılı olması gerektiğini söyledi: YOL ZEMİNİ ISLAK YA DA BUZLU İSE KESİNLİKLE CRUISE KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİNİZ. Bizler genç çocuklarımıza cruise kontrol konumunda güvenli bir hızda sürmelerini söylüyoruz, ama cruise kontrolünü sadece yol zemini KURU iken kullanın demiyoruz. NOT: Eğer bu bilgiyi diğerleri ile paylaşırsanız ve paylaştığınız kişilerden sadece bir kişi bile bilmiyor olsa, her şeye değecektir!... Bir hayat kurtarmış olabilirsiniz!... ÇAY Sokağı Sakinleri sayfasından alınmıştır. IBM, Bilişim Teknolojisi Kullanarak Güneş Enerjisi Ile Çalışan Otomobillerin Daha Verimli Hale Gelmesini Hedefliyor I BM, Bilişim Teknolojisi kullanarak güneş enerjisi ile çalışan otomobillerin daha verimli hale gelmesini hedefliyor Orta Avustralya’da 3.000 kilometre mesafede yapılan Bridgestone World Solar Challenge Yarışı’nda Michigan Üniversitesi ekibinin güneş enerjisiyle çalışan otomobilinde IBM Araştırma Birimi tarafından geliştirilen güneş enerjisi tahmin teknolojisi kullanılıyor. Michigan Üniversitesi öğrencilerinden oluşan ekip, yarış parkuru boyunca otomobilleri için gereken güneş enerjisi miktarının belirlenmesinin yanı sıra bulut ve rüzgar modelleri gibi koşullarla ilgili gerçek zamanlı öngörüler elde etmek üzere IBM Araştırma biriminin bilişsel bilişim (Cognitive Computing) uzmanlığından yararlanacak. Otomobil yalnızca güneş enerjisiyle çalıştığından daha doğru tahminler, Michigan Üniversitesi öğrencilerinin daha verimli bir sürüş için neyin gerekli olduğuna karar vermelerine ve kazanma şansını artırmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. IBM araştırmacıları, sensör ağlarından ve yerel hava istasyonlarından alınan verileri, hava kameraları ve uydu gözlemlerinden alınan bulut hareketi fiziği ve birçok hava durumu modelini bir araya getirmek için bilgisayar ile öğrenme yeteneğini kullanıyor. Öte yandan en güncel tahmin teknikleri, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerin kullanılabilirliğini etkileyen değişkenlerin daha az kapsamlı bir görünümünü sunan, ayrı ayrı hava modellerine dayanıyor. IBM, bu teknolojiyi ABD Enerji Bakanlığı’nın SunShot Girişimi tarafından desteklenen bir program aracılığıyla geliştirdi. Bu girişimin amacı, ülkenin enerji şebekesiyle giderek daha çokbütünleşen güneş enerjisi kaynaklarını optimize etmek üzere kullanılabilen güneş enerjisi tahminlerinin doğruluğunu artırmak olarak açıklandı. Son teknolojiye dayalı bilgisayar ile öğren- me yeteneğini ve diğer bilişsel bilişim teknolojilerini kullanan IBM bilim insanları, geleneksel yaklaşımlar kullanılarak oluşturulanlara göre yüzde 30’a kadar daha doğru güneş ve rüzgar tahminlerini dakikalar ya da günler öncesinden üretebiliyor. Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibinin Baş Stratejisti Leda Daehler bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Hedefimiz dünyanın güneş enerjisiyle çalışan en iyi aracını tasarlamak ve yarışa sokmak. Güneş radyasyonunun tahmini, güneş enerjili otomobil yarışı için bir stratejinin belirlenmesinde büyük bir rol oynuyor. IBM’in öngörü teknolojisi, ekibimizin yaklaşımımızı gerçek zamanlı olarak uyarlamasına ve optimize etmesine yardımcı olacak; yarış süresince bunun gerçek bir avantaj sağlamasını bekliyoruz.” Güneşin takibi.. Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi, ulusal ve uluslararası alanda birçok şampiyonluğu olan, dünyanın en başarılı yarış ekiplerinden biri... Bu yıl ekip, otomobilleri Aurum ile World Solar Challenge’ta dört gün yarışırken, IBM’in güneş tahmini teknolojisinin yarış stratejisiyle ilgili daha başarılı kararlar almalarına yardımcı olacağından emin. Ekip IBM’in tahmin teknolojisinin sağladığı iki tür öngörüden yararlanacak. IBM’in tekniklerinden biri sayesinde öğrencilerin yarış rotasıyla ilgili daha doğru tahminleri iki veya üç gün öncesinden edinmesini sağlanacak. Teknoloji, hava durumunu sürekli olarak izleyecek ve farklı yerlerde ve zamanlarda ne kadar güneş enerjisinin kullanılabileceğini tahmin etmek için verileri analiz edecek. Çok sayıda hava durumu ve güneş enerjisi tahmin mode- lini bir araya getirerek üstün bir model üretmek üzere bilgisayar ile öğrenme yeteneği aracılığıyla bu verileri harmanlayacak.Sistem, yarış süresince toplanan verilerin yanı sıra çok büyük hacimli geçmiş verilerden de yararlanacak. İkinci tahmin tekniği ise gerçek zamanlıya yakın durumlara uygulanabilecek. World Solar Challenge’ta Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi, Aurum’un birkaç dakika ila bir saat ilerisinde giden iki keşif aracının tepesine bir hava kamerası yerleştirecek. IBM tarafından geliştirilen sistem, bulutların şeffaflığını ve konumunu belirleyecek, ekip de maksimum güneş enerjisini almak için otomobillerinin alması gereken hıza karar verebilecek. Simülasyonlar bu tekniğin ekibe günde 15 dakika kazandırabileceğini gösteriyor. Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi Program Yöneticisi Pavan Naik konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Michigan Üniversitesi, 25 yıldır güneş enerjisiyle çalışan otomobil yarışlarına katılıyor. Daha önceleri yarış stratejimizi güvenli bir şekilde etkileyecek gerekli hacimde ve çeşitlilikte veriyi yakalayamıyor ve analiz edemiyorduk. Bu yıl IBM’in güneş enerjisi tahmini teknolojisi, bulutların nerede olduğunu, nereye gittiğini ve güneşi takip etmek üzere nerelerde daha hızlı gitmemiz gerektiğini öğrenmemizi sağlayacak.” dedi. IBM Araştırma, Bilim ve Teknoloji Birimi Başkan Yardımcısı Dario Gil bu konuyla ilgili şunları söyledi: “Bilişsel bilişimin, World Solar Challenge’ta yarışan Michigan Üniversitesi’nin bu olağanüstü grubunun yeteneklerini nasıl artırabileceğini öğrenmek bizi heyecanlandırıyor. Fiziksel dünya algımızı bilgisayar biliminin en önemli iki alanı olan veri analitiği ve bilgisayar ile öğrenme yeteneği ile bir araya getirmek için fiziksel analitiği kullanıyoruz; bu da sektörlerde bir dönüşüm yaratabilecek yeni inovasyonlara yol açacak.” Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibiyle yapılan işbirliği, IBM mühendislerine güneş enerjisi tahmin teknolojisini geliştirmeye devam etmeleri ve tahmin doğruluğunu geliştirmeye yardımcı olabilecek yeni teknikleri öğrenmeleri için benzersiz bir ortam sağlıyor. Bu gelişmeler, operasyonlarında hava durumu etkisine maruz kalabilecek her sektör için ve alternatif enerjinin geleceği için de çok büyük önem taşıyor. IBM’in, Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi’nin 2015 Bridgestone World Solar Challenge için hazırlanmasına nasıl yardımcı olduğuna ilişkin daha fazla bilgi edinmek ve yarışı kazanma serüvenlerinde onlara katılmak için lütfen http://ibm.co/solarforecasting ve http://umicheng.in/solar25 adresini ziyaret edin ve sahne arkasında olup bitenleri ve Avustralya’dan canlı güncellemeleri takip edin. IBM Araştırma Hakkında 70. yılını dolduran IBM Araştırma, altı kıtada bulunan 12 laboratuvarında 3.000’i aşkın araştırmacısıyla bilgi teknolojisinin geleceğinin tanımını yapmaya devam ediyor. IBM Araştırma bölümünün bilim insanları, altı Nobel ödülü, 10 ABD Ulusal Teknoloji Madalyonu, beş ABD Ulusal Bilim Madalyonu, altı Turing ödülü, Ulusal Bilimler Akademisinde 19 üyelik, 14 U.S. National Inventors Hall of Fame üyeliğine sahiptir. Daha fazla bilgi için lütfen www.research.ibm.com adresini ziyaret edin. Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi Hakkında 1990 yılından bu yana Michigan Üniversitesi Güneş Enerjili Otomobil Ekibi, Amerika’nın en iyi güneş enerjisiyle çalışan otomobillerini tasarlamakta ve yarışa hazırlamaktadır. 5 yıl üst üste ülke içinde şampi- yonluk, 8 genel, 5 kez de dünyanın ilk üç sıralamasında finish’i gören ve 1 kez uluslararası şampiyonluğu olan ekip, Amerika’nın bir numaralı ekibidir. Mükemmellik anlayışımız geçmişten bu yana sürmektedir. Bu yıl ekibimiz güneş enerjisiyle çalışan otomobil yarışlarında 25. yılını kutluyor. Daha fazla bilgi için lütfen http://www.solarcar.engin.umich. edu/ adresini ziyaret edin. World Solar Challenge Hakkında Dünyanın en büyük güneş enerjisi yarışması 1987 yılında başlamıştır ve her iki yılda bir yaşanan bir maceradır. Bu yılki Bridgestone World Solar Challenge, etkinliğin Avustralya’daki 13. varlığıdır. 25 ülkeden 46 ekip 18 Ekim Pazar günü dünyanın en verimli elektrikli otomobili iddiasıyla Darwin başlangıç çizgisinde yarışa başlayacak. Daha fazla bilgi için lütfen www.worldsolarchallenge.org adresini ziyaret edin. Osmanlı’da hızlı posta servisi “peykler” vardı Osmanlı’da “twitter ve face” yoktu … Onun yerine hızlı posta servisi “Peykler” vardı. Ve bugünkü motorsikletli kurye yerine de “hızlı peykler” vardı. Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu O smanlı’da hızlı ve özel haberleşme sistemini kimler ve nasıl yapıyorlardı? İstanbul’dan Edirne’ye koşa koşa iki günde gidebilen özel kıyafetli, özel donanımlı kişiler vardı. Bunların en büyük özelliği ise “Çok özel mesajları” iletiyor olmasıydı. Bugünün motorlu kuryeleri yerine eskiden “peyk “ denen kişiler Padişah’ın çok özel mesajlarını iletiyorlardı. Osmanlı saray teşkilatında “Peykhâne-i Hassa Ocağı” adıyla yerini alan bu kurum, Sultanahmed civarındaki Peykhane Kışlası’nda barınan bir hizmet bölüğü idi. YALIN AYAK KOŞUCU Peykler, görevlerini ifa ederken yalın ayak gerçekleştirmişlerdi. Koşu eğitimine küçük yaşlardan itibaren başladıkları bilinen Osmanlı peykleri, belirli bir eğitim çalışmasından sonra, sara- yın düzenlediği peyk seçme imtihanına katılıyorlardı. 1 GÜN VE 1 GECEDE İSTANBUL’DAN EDİRNE’YE Uzak yerlere acele haber göndermekte kullanılan bu peykler, gece dahi is- tirahat etmeden bütün gün boyu 24 saat aralıksız koşabildikleri için daha çabuk hedeflerine ulaşabiliyor ve daha güvenilir sayılıyorlardı. Tam günlük persformansları 25-30 fersah (1 fersah yaklaşık 5 kilometre) olan bu peykler, İstanbul – Edirne arasındaki 156 kilometrelik mesafe için bir gün ve bir geceye ihtiyaç duyuyorlardı. Yani saatte ortalama 6.5 km. koşmuş oluyorlardı. sından kaynaklanıyordu. Atlı haberciler, yorulan atlarını da menzillerde değiştirerek mesafeleri hızla katedebiliyorlar, fakat sadece gündüz gidebildiklerinden, toplam olarak daha uzun bir süreye ihtiyaç duyuyorlardı. karmaları özelliği ile Peyklerin bir nevi tam konsantrasyona geçmelerine yardımcı olmakta, belirli bir ritmi yakaladıktan sonra manevi güçlerini de kullanarak uzun süre koşabilmelerini Aynı şekilde Selçuklu dönemi kaynakları da uzun mesafeler için atlarla koşucular arasındaki performans farkı ile ilgili olarak, iyi hazırlanmış bir atın günde 90 km., iyi yetişmiş bir peykin ise 120 km. koşabileceği belirtilmiştir. AĞIZLARINDA ÖZEL “DELİKLİ TOPLAR” VARDI ÇÜNKÜ… Peyklerin en belirgin özellikleri ise ağızlarındaki delikli demir toplarla koşmaları. Delikli demir topun, düzenli burun solunumu sağlaması ve “dalaklanma” olayı üzerinde etkili olduğu düşünülmekte. Kanunî dönemine ait bir seyahatname de ise, Sinan Paşa’nın peykinin bu mesafeyi bir günde alıp, ertesi gün döndüğünü yazmaktadır. Aynı zamanda bu top, ağızdaki tükürük salgısının devamlılığını sağlaması açısından da önemliydi. O dönem ve günümüz koşucularında da gözlenen ve kesin bir çözüm getirilememiş olan “dalaklanma” veya “dalak tutması” tabirleri ile anlatılan olay büyük bir soru işaretidir. Rivayetlere göre, peyklerin küçük yaşta özel bir operasyonla dalaklarının alınması da oldukça ilginç. NEDEN ATLI DEĞİLDE YAYA “PEYK”KULLANILIYORDU? Kaynaklara göre, peyklerin atlı yerine kullanılma sebebi, hem gizli haberleşme hem de daha hızlı ve kamuflaj imkanın olma- ÇINGIRAK DA TAKIYORLARDI Dizlerinin altında bağlı bulunan çıngıraklar, sesler çıkararak yol üstündeki küçük hayvanatın, kaçışarak zarar görmemesini sağlar. Bu çıngıraklar belirli bir süre sonra kudüm, tef gibi ses çı- sağlamaktaydı. Özellikle bu konu araştırmacıların büyük ilgisini çekmekteydi. Ayrıca peykler, durmaksızın gece-gündüz süren bu uzun maraton boyunca bellerinde içi badem ve akide şekerleriyle dolu bir mendil taşıyorlar, güç kazanmak ve baygınlığı önlemek için belli aralıklarla bunları yiyorlardı. Peykler; bellerine çenge raklan asılı gümüş kemer takar, yeşil gömlek giyerler. Kemerlerinde badem ve akide şeker torbası bulundururlardı. Glikoz ihtiyacını bu şekerlerden karşılar bazen de gittikleri yerlerde çocuklara bu şekerlerden ikram ederlerdi. Başına külah giyer, bir elinde kendisini yabani hayvanlara karşı korumak için nacak taşırdı.
Benzer belgeler
Türkiye`de! - www.autowritetr.com
çıkarak bir performans resitali sergileyen F12tdf, 340 km/s’yi aşan bir son hız
değerine de sahip. 750 Nm gibi bir tork
değeri üreten motorlu F12tdf, yüzde
30 daha hızlı vites büyütme ve yüzde
40 d...
rolls-royce dawn satışa sunuldu rolls
yor. İlk bakışta ayırt edilen GTi imzası, ön
çamurluklar ve bagaj kapağı üzerinde
yer alıyor. Otomobilin karoseri altı farklı renkte tercih edilebiliyor : Yeni ve göz
alıcı Ultimate kırmızı, Manye...