EMO Milano`da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı
Transkript
EMO Milano`da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı
Kasım - Aralık / 2015 BAŞKANDAN www.ttmagazin.com Hakan AYDOĞDU TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Gelecekten beklentimiz büyük… Değerli Meslektaşlarım, 2015 yılını arkamızda bıraktığımız bugünlerde, yepyeni bir yılın heyecanını da duyuyoruz. Sektörümüzde hizmet veren firmalar; yılsonu ciro hedeflerini tutturmak konusunda son çeyrekte muammalı bir çalışma sürecine girdi. Hatta pek çok firma içinde bulunduğumuz süreçte 2016’nın hedef ve eylem planlarını belirledi bile… 2015’i pek çok sivil toplum kuruluşu gibi TİAD da verimli bir yoğunlukla geçirdi. RGA Yönetim Danışmanlık’tan Ruhi Gürdal’ın desteğiyle hazırlanmış olan “Türkiye Takım Tezgahları Sektör Raporu” 2015 yılının en büyük ihtiyaçlarından biriydi. Bu rapor vesilesiyle, başta TİAD üyeleri olmak üzere tüm sektörü bilgilendirme imkanımız oldu. Arz-Talep ilişkisini sağlıklı biçimde inceleme ve Türkiye Takım Tezgahları sektörü olarak dünya pazarında nerede olduğumuzu irdeleme fırsatını yakaladık. Önümüzdeki yıl için de böyle bir çalışma gerçekleştireceğiz. Nisan’da Anadolulu sanayicilerin gövde gösterisi yaptığı Konya Endüstri Zirvesi’ndeydik. Yıla damgasını vuran EMO Milano 2015 Fuarı henüz arkamızda kalmışken; Bursa Endüstri Zirvesi’ne gün sayıyoruz. Bursa Endüstri Zirvesi, Bursalı sanayiciler için olduğu kadar sektörümüzün Marmara Bölgesi’ndeki dinamizmi için de büyük önem arz ediyor. 2016 yılına doğru yol alırken, derneğimizin yeni hedef ve eylem planlarından da bahsetmek isteriz. 2015’te başladığımız faaliyetler, önümüzdeki yılda hız kazanacak. Büyük bir umut ve hevesle faaliyete geçirdiğimiz TİAD MTM için önce 2 Kasım - Aralık / 2015 üyelerimize sonra sektörümüze büyük sorumluluklar düşmektedir. Sektörümüzün kanayan yarası nitelikli teknik eleman ihtiyacına çözüm bulmak adına oluşturduğumuz TİAD Akademi personele eğitim sağlarken TİAD Mesleki Test Merkezi (TİAD MTM) de mevcut işgücünü belgelendiriyor. Çok yakında zorunlu olmasını beklediğimiz uygulama, şimdiden 70 işgücünü belgelendirdi. Mesleki Test Merkezi’nden alınacak belgelerin zorunlu hale gelmesiyle birlikte bu rakam önümüzdeki yıl çok daha ilerilere çıkacaktır. 2016’da derneğimizi keyifli bir çalışma temposu bekliyor. Sektöre ve kamuya karşı aldığımız sorumluluğu yerine getirmek ve Türkiye ekonomisindeki büyümenin bir parçası olabilmek adına derneklerarası işbirliğinin, fuar organizasyonlarının ve etkinliklerin içinde bulacağız kendimizi. MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın derneğimize ve Takım Tezgahları sektörü piyasasına büyük bir hareket kazandıracağı bilinen bir gerçektir. 19 Aralık’ta Hilton Al Bushra’da gerçekleşecek olan TİAD Geleneksel Yılbaşı Galasında tüm TİAD üyelerini görmekten memnuniyet duyacağımızı özellikle belirtmek isteriz. TİAD olarak 2015’e veda ederken, 2016 yılının üyelerimize ve sektörümüze, sağlık ve mutlulukla birlikte bol kazanç getirmesini temenni ediyoruz. Saygılarımızla, Hakan AYDOĞDU TİAD Yönetim Kurulu Başkanı GÜVENİLİR FREZE, EROZYON, LAZER, OTOMASYON ÇÖZÜMLERİYLE GELECEĞİ YÖNETİN... Dik İşleme EDM Lazer Otomasyon YÜKSEK HIZLI TEL EROZYON LAZERLE AŞINDIRMA KALIP, OTOMASYON, VE YÜKSEK PERFORMANSLI DALMA EROZYON VE HIZLI İŞLEME MERKEZLERİ DELİK DELME İŞ DESTEK MAKİNE DESTEK YAZILIM UYGULAMA DESTEK GÜVENİLİR DANIŞMANLIK Erkan CNC Teknolojileri San. ve Tic. Ltd. Şti. İMES Sanayi Sitesi C Blok 301. Sok. No.2 Y. Dudullu Ümraniye İstanbul Tel: (0216) 420 3639 (pbx) E-mail: [email protected] MÜŞTERİ HİZMETLERİ www.erkancnc.com TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BELGELENDİRME İÇİN DOĞRUDAN HİBE PROGRAMI KAPSAMINDA BİREYLERİN MESLEKİ YETERLİLİK BELGE SINAV ÜCRETİNİ KARŞILIYOR Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenen, Sözleşme Makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı ile Hibe Faydalanıcısı Mesleki Yeterlilik Kurumu arasında 20.07.2015 tarihinde TRH3.1UYEP2/P-04 sayılı “Belgelendirme için Doğrudan Hibe Programı” başlığında Avrupa Topluluğu sözleşmesi imzalanmıştır. Programın kaynak tahsisatları Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yapılan “Belgelendirme İçin Doğrudan Hibe Programı”; nitelikli işgücünün desteklenmesi amacıyla, MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi alarak mesleğinde yetkinliğini belgelemek isteyen bireylerin girdikleri sınavlardan başarılı olmaları halinde her bir birey için en az 50, en fazla 300 Avro’ya kadar sınav ücretini karşılamaktadır. Mesleki Yeterlilik Belgeleri Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından Yetkilendirilmiş Belgelendirme Kuruluşlarınca (YBK), Ulusal Yeterlilikler temel alınarak sınav ve belgelendirme faaliyetleri yürütülmektedir. Başarılı olan aday, Mesleki Yeterlilik Belgesi almaya hak kazanarak, mesleki niteliklerini ispatlayabilmektedir. Öte yandan, Mesleki Yeterlilik Belgeleri işverenlerin de aradıkları nitelikte çalışanı istihdam etmesine olanak sağlamaktadır. Ulusal yeterliliklere göre sınav ve belgelendirme yapmak isteyen kurum/kuruluşların MYK tarafından yetkilendirilebilmesi ve TS EN ISO/IEC 17024 standardına göre akredite olmaları gerekmektedir. Mesleki Yeterlilik Belgeleri nasıl edinilebilir? Yeterliliği belgelendirmek ve Mesleki Yeterlilik Belgelerini edinmek isteyen kişiler, belgelendirilmek istedikleri yeterliliği www.myk.gov.tr internet sitesinde yayınlanan, yeterliliklere göre yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına başvuruda bulunabilirler. Yetkilendirilmiş Belgelendirme Kuruluşu, ilgili mesleki yeterlilikte yer alan başvuru şartlarına göre başvuruları değerlendirir, ölçme ve değerlendirmeyi uygulayarak bireye Mesleki Yeterlilik Belgesi sağlayabilir. Kurumumuz tarafından sınavı yapılan Mesleki Yeterlilikler Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yetkilendirilen TİAD Mesleki Test Merkezi İktisadi İşletmesi (TİAD MTM), “12UY0101-5 NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi”, “12UY0102-5 NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi” ve “13UY0151-5 NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi” yeterliliklerinde Mesleki Yeterlilik Belgesine sahibi olunabilmesi için sınavlar yapmaktadır. Sınavlarda başarılı olan adaylara ilgili yeterlilikte MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi verilmektedir. Başarılı olan her bir birey için KDV hariç 300 Avro’ya kadar olan sınav ücreti Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından Hibe Programı kapsamında ödenmektedir. TİAD MTM’nin faaliyetleri, sınav ve belgelendirme uygulamaları ile ilgili daha detaylı bilgiye www.tiad-mtm.com internet adresi üzerinden ulaşılabilmektedir. Hibeden kimler yararlanabilir? MYK tarafından yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına sınav başvurusu yapan işsiz veya hali hazırda çalışan, yeterliliğini belgelendirmek isteyen, başvuru sırasında “Adaylar için Belgelendirme için Doğrudan Hibe Başvuru Formu”nu eksiksiz dolduran, kendisine tanınan en az iki sınav hakkında başarılı olan herkes yararlanabilir. 6 aydan uzun süredir işsiz olduğunu ya da %40’tan fazla engelli durumunu kanıtlayan dezavantajlı bireylere kota dahilinde öncelik verilecektir. Bu yayın Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali katkısıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca TİAD Mesleki Test Merkezi İktisadi İşletmesi (TİAD MTM) sorumludur ve bu içerik hiçbir şekilde Avrupa Birliği veya Türkiye Cumhuriyeti’nin görüş ve tutumunu yansıtmamaktadır. 8 Kasım - Aralık / 2015 Kasım - Aralık / 2015 İÇİNDEKİLER Takım Tezgahları ve Üretim Teknolojileri Dergisi 16 MACHINE TOOLS INDUSTRIALISTS AND BUSINESSMEN ASSOCIATION Efsane ardımızda kaldı, EMO Milano 2015 rekora koştu TİAD’ın da katılımcı olarak yer aldığı Takım Tezgahları, üretim teknolojileri ve robot ve otomasyon sistemlerinin dünyadaki en büyük fuarı olan EMO 2015, 5-10 Ekim tarihlerinde Milano’da gerçekleşti. Member of T‹AD Basın-Yayın ve Tanıtım Hizmetleri ‹ktisadi ‹flletmesi Ad›na ‹mtiyaz Sahibi TİAD Press and Publicity Services Enterprise Hakan AYDOĞDU TİAD Genel Sekreter Secretary General Pınar ÇELTİKCİ TİAD Genel Sekreter Yardımcısı Deputy Secretary General Samet Burçin AYDOĞMUŞ Basın - Yayın, Reklam ve Halkla İlişkiler Public Relations, Advertisement & Press Information Hatice DENİZ- [email protected] 22 Grafik Tasar›m Graphic Design Onur GEÇENER - grafik@ttmagazin.com Bask› / Published by Tor Ofset 0 212 886 34 74 Akçaburgaz Mah. 116 Sok. No:2 Esenyurt - İstanbul YIL: 11 SAYI: 69 KASIM - ARALIK 2015 Dergimiz yayg›n süreli yay›nd›r. ‹ki ayda bir yay›nlan›r. Bu say› 4.000 adet bas›l›p da€›t›lm›flt›r. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan verene, yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. TT Magazin Dergisi gerekli gördüğünde gönderilen yazıların içeriğine müdahale edebilir. Tüm hakları saklıdır. Para ile sat›lmaz. 10 Kasım - Aralık / 2015 26 Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’ne yoğun katılım 32 Basın - Yayın ve Tanıtım Komitesi TT Magazin Advisory Committee M. Lütfi DEMİREL Gökhan KIRMACI Berna ŞIKEL Gonca TAVUKÇU Yönetim Merkezi / Executive Center Tak›m Tezgahlar› Sanayici ve ‹fladamlar› Derne€i Basın - Yayın ve Tanıtım Hizmetleri ‹ktisadi ‹flletmesi İsmetpaşa Mah. Abdi ‹pekçi Cad. Karadeniz Sok. No:1 Kat:2 34040 Bayrampafla - ‹stanbul / TÜRKİYE Tel: +90 (212) 565 53 54 Faks: +90 (212) 501 77 31 www.ttmagazin.com bilgi@ttmagazin.com EMO Milano’da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı UTIS, talaşlı imalatın nabzını tuttu 6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu (UTIS) akademik sunumlar ve firma tanıtımlarını içeren programıyla 5-7 Kasım 2015 tarihlerinde The Green Park Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. 91 Röportaj: “İnsan, en önemli sermayemizdir” 12 - Genel Sekreter 14 - Editör 29 - Sektör profesyonelleri Robot Yatırımları Zirvesi’nde 36 - CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti 42 - TİAD Mesleki Test Merkezi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri 48 - BSTB’den teknolojik ürünlere yatırım desteği 50 - Kalite’15 gerçekleşti 72 - Tüm sektörlerin altın anahtarı Stratejik Planlama 75 - MİKSAN, “Made in Turkey” gururunu yaşatıyor 83 - Üretim bir kültür meselesidir” 88 - Röportaj: Türk Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayisi, SAHA’da GENEL SEKRETER www.ttmagazin.com Pınar ÇELTİKCİ TİAD Genel Sekreteri 2016, bizim yılımız olacak! Merhaba, Yılın son yazısını yazmanın burukluğunu yaşasak da yepyeni bir yılın heyecanını duymamak, TİAD olarak yeni yılın planlarını yaptığımız bu dönemde elde değil... 2016’dan çok umutluyuz. Hatta önümüzdeki hedef ve eylem planlarını oluşturmak adına ajandaya baktığımızda, rahatlıkla “Bu yıl bizim yılımız olacak” diyoruz. 2016’da bizleri yepyeni süreçler bekliyor. Katılım sağlanacak daha çok uluslararası fuar, ziyaret edilecek yeni üyeler, daha çok sınav, daha çok eğitim, daha çok röportaj… Olması gerektiği gibi TİAD, daima ileriye gidiyor. 2015’de neler mi yaptık? Birçok ulusal ve uluslararası organizasyona imzamızı attık. Hali hazırda işbirliği içinde olduğumuz kurum ve kuruluşlarla daha sıkı ilişkiler kurduk. Yepyeni işbirliklerine yelken açtık. TİAD’ı bir adım ileriye götürmek için düşündük, planladık ve nihayetinde uyguladık. 2016, 2017, 2018… Bundan daha farklı olmayacak. Başkanlar, yönetimler, çalışanlar değişse bile, yapılan işler farklılaşsa da TİAD’ın yol haritası hiçbir zaman değişmeyecek ve derneğimiz kendini hep geliştiren; üyelerine, sektöre ve ülkemize hizmet eden bir kurum çizgisinden sapmayacak. Her zaman yineliyoruz: Burada bireyler yok, bireylerin bir önemi de yok. Burada kocaman bir TİAD ailesi var… Merak edenler için söyleyelim: TİAD’ın asıl gücü buradan geliyor. Derneğimiz artık daha aktif bir oluşum içinde yer alıyor. Bazı üyelerimizin de dile getirdiği gibi: TİAD artık her yerde… Pekiyi, TİAD nerede? 12 Kasım - Aralık / 2015 TİAD, DieMold’ta, UTİS’te, Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nde, Robot Yatırımları Zirvesi’nde, bazen İstanbul’da bazen Bursa’da, bazen Tayvan’da, hatta bazen de Hong Kong’da… Avrupa, Asya, Uzakdoğu… Hiç fark etmiyor. TİAD her yerde… Ayrıca her yerde olmayı da çok seviyoruz. Bu sebeple siz değerli üyelerimiz, lütfen bizi etkinliklerinizden haberdar edin. Yanınızda olalım. Bunu canı gönülden istiyoruz. Sabırsızlıkla beklediğimiz; yılın bizim için en önemli etkinliği, göz bebeğimiz MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı, 11-16 Ekim’de TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde tüm dünya sanayisinin nabzını tutacak. Yeni yıla adım atarken mevcut konsantrasyonumuzun en önemli kısmını MAKTEK Avrasya’ya için ayırdık. Fuar yılı olarak değerlendirdiğimiz 2016’da motivasyona da ihtiyacımız olacak. Zira işbirliklerimizin önünün açılmasıyla yepyeni uluslararası fuarlara da yelken açtık. ABM ve MACH, bunlardan sadece ikisi… TİAD’ın etkinlik ve organizasyon takvimine yepyeni fuarların da ekleneceğinden hiç şüpheniz olmasın. 2015 biterken, son bir kez hep beraber olalım. Tüm üyelerimizi 19 Aralık’ta Al Bushra’da gerçekleşecek olan TİAD Geleneksel yılbaşı Kokteyli ve Gala Yemeği’ne bekliyoruz. Farklı bir mekan, farklı bir konsept, farklı bir deneyim ancak; aynı TİAD kalitesi, aynı özen, aynı samimiyet bu organizasyonumuzda sizleri bekliyor olacak. Hoşçakalın TİAD Genel Sekreteri Pınar ÇELTİKCİ wintergerst & faiss YENİ BİR PERFORMANS SINIFININ İKONU. Belirgin şekilde farklı, mutlak iş süreci güvenilirliği Yenilikçi ve öncü zırh tasarımı kritik karbür malzemeyi yüksek rijitliğin doğrudan verimliliği arttırdığı en uygun konumda devreye alır -kesme kenarının hemen arkasında. Daha fazla iş süreci güvenilirliği, daha yüksek takım ömürleri, daha iyi delik kalitesi, daha düşük üretim maliyetleri – DC170 delik operasyonlarına yeni bir boyut kazandırıyor. Walter Kesici Takımlar Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Istanbul, Türkiye +90 (216) 528 1900 Pbx [email protected] DC 170 – DELİK AÇMA İKONU. EDİTÖRDEN www.ttmagazin.com Onur Geçener Grafik Tasarım Sorumlusu Hatice Deniz Basın - Yayın Sorumlusu 2015’e veda, 2016’ya merhaba Yıl bitti… 2015 acısıyla tatlısıyla rüzgar gibi geçti. TT Magazin’in her biri gelişmeye, büyümeye hazır bir evlat gibi olan sayılarını çıkarırken; fuardan fuara, haberden habere koştururken zaman nasıl geçti, anlayamadık. 2015’e dönüp baktığımızda “ardımızda ne çok şeyi bırakmışız” diyoruz kendi kendimize. Yoğun temponun içinde titizlikle hazırlanan tüm fuar, toplantı ve faaliyetler; bir cümlenin içinde sıralandığında küçücük işlermiş gibi görünüyor. TIMTOS 2015 Fuarı, Konya Endüstri Zirvesi, CELIMO Council Meeting, SIMTOS Road Show’u, Diemold 2015, Maktek Alt Çalışma Grubu toplantısı, EMO Milano 2015 Fuarı, Robot Yatırımları Zirvesi, 6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu, 5. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi, Celimo Takımcılar Grubu Toplantısı ve Kalite’15 Fuarı’nın ardımızda kaldığı şu günlerde Bursa Endüstri Zirvesi’ne hazırlanıyoruz. 10-13 Aralık 2015 tarihlerinde Bursa TÜYAP Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan zirvede Bursalı Sanayicilerin yanı sıra tüm sektör bir araya gelecek ve yeni teknolojiler görücüye çıkacak. Sektörümüzü ilgilendiren her platformda yer aldık. Gerek üyelerimiz gerek sektörde karşılaştığımız hısımlarımız TT Magazin için, “Ne güzel, siz her yerdesiniz” dediklerinde gurur duyduk. Kamu ve sektörden haber muhataplarıyla görüşmek istediğimiz zamanlarda, TİAD’ta çalışmanın yanı sıra TİAD’ı temsil etmenin ayrıcalığına da inandık. İnanmak güzeldir. Hele ki bazen birbiriyle çakışan programlardan çıkıp masaya geldiğimizde, birikmiş onlarca işi üst üste bulduğumuzda “dünyayı kurtardığımıza inanarak” çalışmak paha biçilmez. Bazen sektörde yaş almış ve çoktan emekli koltuğuna oturup torunlarını sevmesini beklediğimiz işadamlarıyla karşılaşınca ve onlar “hala projelerimiz var” dediklerinde mutlu olduk. Çünkü onların gelecekten 14 Kasım - Aralık / 2015 umutları vardır, çünkü onlar için üretmek bir yaşam biçimidir, bünyenizde kaç işçiniz olursa olsun işin başında ve sahada olmak hayata müdahil olmaktır. Ve sahada bulunmak bir ayrıcalıktır. 2015’e damgasını vuran fuarlardan biri de EMO Milano 2015’ti. Üretici üyelerimizle birlikte bu fuarda yer almaktan mutluluk duyduk. Şüphesiz ki fuarın benim açımdan en heyecanlı kısmı TİAD-MİB ve TÜYAP işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz MAKTEK Avrasya 2016 Basın Konferansı’ydı. Onlarca basın yolculuğunda tanıştığımız sektörel basın mensupları, konferansla ciddiyetle ilgilenip geldiler. Avrupalıların yanı sıra aralarında Rus, Japon, Meksikalı ve Hindistanlı olanlar da vardı. Bazı aksilikler sebebiyle katılamayanlardan da konferansın tüm ayrıntılarını istedikleri bir e-posta yağmuru geldi. Onlardan gelen teşekkür yazılarını okurken zaman zaman duygulandık. Çok yakında “Hoş geldin 2016” diyeceğiz. Elbette 2016’dan büyük beklentilerimiz var. Yeni bir fuar takvimi, projeler, seminerler ve MAKTEK Avrasya 2016 sebebiyle yoğun ve keyifli bir yıla gireceğiz. Tabii ki tüm bu süreci göğüslerken teşekkür etmemiz gereken insanlar çok. “Bilgi sahibi olmak güç sahibi olmaktır” diyerek bizi her zaman gelişime ve yeniliğe teşvik eden başkanımıza, sağladığı motivasyonla dünyayı kurtarabileceğimize inandıran Genel Sekreterimiz Pınar Çeltikci’ye sonsuz teşekkür ederiz. Ancak, zaman dar ve iş çok olduğunda mahcubiyetle “destek lazım” dediğimizde seferberlik ilan eden iş arkadaşlarımız… Onlar sadece teşekkürü değil, alkışı hak ediyor. Saygılarımızla, TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Efsane ardımızda kaldı, EMO Milano 2015 rekora koştu TİAD’ın da katılımcı olarak yer aldığı Takım Tezgahları, üretim teknolojileri ve robot ve otomasyon sistemlerinin dünyadaki en büyük fuarı olan EMO 2015, 5-10 Ekim tarihlerinde Milano’da gerçekleşti. İtalyan kültürü fuara renk kattı EMO Fuarı, sadece makina ve üretim teknolojileri alanında düzenlenen etkinliklerle sınırlanmadı. Alfredo Mariotti’nin belirttiği gibi tüm etkinlikler, İtalyan kültürüne odaklandı ve tüm katılımcı ve ziyaretçilere bu kültürü tanıtacak şekilde programlar yapıldı. Fuar alanında, İtalyan gastronomisinin her ayrıntısını, kültür ve sanat anlayışını yansıtacak eğlence ve faaliyet ortamı sağlandı. Böylece gelen katılımcı ve ziyaretçiler, fuar yoğunluğunun yanı sıra müthiş bir motivasyon alanı da elde etti. Avrupa Takım Tezgahları Sanayicileri Derneği’nin (CECIMO) ev sahibi olduğu ve iki yılda bir düzenlenen EMO, altı yılda bir Milano’da gerçekleşiyor. İtalyan Takım Tezgahları ve Robot-Otomasyon Sistemleri Üreticilerinin (UCIMU) tecrübesiyle düzenlenen fuar, Avrupa’nın en önemli sektörel organizasyonları arasında yer alıyor. EMO Milano 2015, altı gün boyunca 120 ülkeden gelen 155 bin 370 ziyaretçisiyle adeta bir rekor kırdı. Ayrıca gelen ziyaretçilerin yüzde 51’inin İtalya’ya sadece bu fuar için gelen sektör profesyonellerinin olması, organizasyonun uluslararası kimliğini ve boyutunu yansıttı. Son yıllarda İtalya’da çizilen pozitif ekonomi profili, EMO’yla ilgili beklentileri artırdı. Organizasyonun tüm yetkilileri beklentinin aşıldığını doğruladı. Fuar sonrası yayımlanan rapordaki veriler, EMO Milano 2015´in 2009’daki fuara kıyasla çok daha yüksek bir performans ortaya koyduğunu kanıtlıyor. Veriler, 2015’teki katılımcı sayısının 2009’a göre yüzde 12, sergi alanının ise yüzde 26 artığını belirtti. Rekor olarak lanse edilen ziyaretçi sayısı da, bir önceki fuara göre yüzde 25 arttı. İtalya hem tezgah üreticisi hem de kullanıcısı bir ülke olarak önemli bir konuma sahip. Bu da ülkede altı yılda bir düzenlenen EMO Fuarı’nı, katılımcı ve ziyaretçiler bazında oldukça çekici bir hale getiriyor. Yabancı ziyaretçi sıralamasında Almanlar, yüzde 12’lik oranla ilk sırayı aldı. 16 Kasım - Aralık / 2015 Almanları takiben sıralamada İsviçre, Japonya, Fransa, Türkiye, Çin, Rusya, İspanya, İsveç, Avusturya, Tayvan, Çek Cumhuriyeti, Kore, İsrail ve Polonya’dan gelen ziyaretçiler yer aldı. İtalyanlar başarılı bir sınav verdi EMO Milano 2015 Direktörü Alfredo Mariotti, “2013 yılında fuar için çalışmaya başladığımızda iddialı bir şekilde 100 ülkeden 150 bin ziyaretçi geleceğini öngörmüştük” dedi ve 20 ülke artışı ile tahminin üzerine çıkılarak 5 bin 370 ziyaretçi artışını vurguladı. Makina imalat sektörünün İtalya’daki ve dünyadaki konumunun yanı sıra ülkenin takım tezgahları üretim ve tüketimi, önemle üzerinde durulan konular arasında... Organizasyon yetkilileri, fuar çalışmalarına başladıkları 2013 yılından itibaren İtalyan ekonomisinin yerli üretim ve makina ithalatını artıran bir yapılanma sürecine girdiğini belirtti. Küresel makina pazarında kuvvetli bir yeri olan İtalyan makina sanayisindeki olumlu gelişmeler ile iç pazardaki arz ve talebin artışı, EMO Milano 2015 Fuarı’nın elini daha da güçlendirdi. Organizasyonun kapanış raporundaki veriler incelendiğinde, yabancı ziyaretçiler içerisinde Avrupalıların oranı yüzde 62, Asyalıların ise yüzde 32 olduğu görülmektedir. 2009 yılındaki EMO Fuarı ile kıyaslanırsa önemli orandaki artış dikkat çekiyor. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Fuarın başarılı olmasındaki en önemli nedenlerden biri: Fieramilano’nun sinerjisi CECIMO’nun fuar komiseri olarak atadığı İtalyan makina sanayicisi ve sektörel sivil toplum kuruluşu önderi Pier Luigi Streparava İtalya’nın ve Milano’nun küresel makine üretim sanayisinin üreticileri için çekim merkezi olduğunu vurguladı. Streparava, EMO Milano 2015 Fuarı’nın fabrikalar ve üretim alanları içerisindeki iş akışını ve üretimin geleceğini belirleyecek teknolojik yeniliklere tanık olmak adına önemli bir işlev gördüğünü de yineledi. İtalyan tasarımları, farkını fuar alanında da gösterdi. Milano’nun gözbebeği fuar alanı Fieramilano modern, geniş ve oldukça konforluydu. 12 Holde gerçekleşen fuarın başarısındaki en önemli faktörlerin başarısında Fieramilano’nun teknolojik donanımlı holleri, gelmesi öngörülen ziyaretçi sayısına göre hazırlanmış altyapısı ve lokasyonun elverişliliği geliyor. Fuarda, Fieramilano’nun 12 holünü doldurarak tüm üretim portföyünün sergilendiği bir ortam hazırlandı. Robotik ve otomasyon, şekillendirme tezgahları, metal kesme tezgahları, takımlar, tutucular ve mekatroniğin yanı sıra yan sanayi teknolojilerin yer aldı. Son teknolojiler görücüye çıktı Organizasyonda, 3D Yazıcılarının da dahil olduğu katmanlı üretim teknolojileri sektörü de sahnelendi. Yüksek bir ivmeyle gelişen bu sektör, üretimde çalışan ziyaretçilerin dikkatini çekti. Katmanlı üretim teknolojileriyle ilgili Hakan Aydoğdu TİAD Başkanı Chiron Genel Müdür Serkan Özcan 18 Kasım - Aralık / 2015 Erdal Gamsız TİAD Eski Başkanı Chiron Proje ve İdari İşler Mdr. Ali Topuzlu Cüneyt Okçu TİAD Eski Başkanı Chiron Satış ve Proje Mühendisi Halil Özsoy düzenlenen konferansta çeşitli teknik uzmanlar, araştırmacılar ve girişimciler olmak üzere 170 kişinin katılım ve katkılarıyla önemli bilgiler paylaşıldı. Basın konferansları ve seminerler, fuara damgasını vurdu Firmaların ve sektörel sivil toplum kuruluşlarının, uzman sektörel basın mensuplarının aktif şekilde yer aldığı organizasyonda, iletişim kurmak ve istişare gerçekleştirmek amacıyla düzenledikleri basın toplantılarının sayısında da artış kaydedildi. Yalnızca gazetecilere yönelik düzenlenen toplantıların haricinde, basın mensuplarının davet edildiği teknik seminerler, etkinlikler, konferanslar ve sunumların da hatırı sayılır biçimde arttığı gözlendi. Katılımın yüksek olduğu etkinliklerde, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce basın mensubunun yer aldığı platformlardan faydalanmak isteyen firmalar ve dernekler, titizlikle hazırlık yaptılar. Fuar yetkilileri EMO Milano 2015’te, 500 kadar basın temsilcisinin yer aldığını belirtti. Çeşitli ülkelerinden 350-400 kadar makina sektörü temsilcisinin rol aldığı delegasyonlar; İtalyan Dış Ticaret Organizasyonu (ICE), Ekonomik Kalkınma Bakanlığı desteği ve UCIMU’nun organizasyonuyla fuara davet edildi. Temsilciler, kendileri için düzenlen fuar katılımcılarıyla bire bir ve ikili toplantılara katıldılar. İtalya 2021’e odaklandı Bir sonraki EMO Milano Fuarı, 4-9 Ekim 2021 tarihleri arasında yine Milano’da gerçekleşecek. Yoğun bir fuar sürecini ardında bırakan İtalyanlar şimdiden 2021’in hazırlıklarına başladı bile… Alina Doroscenko Murat Akyüz Hyundai Wia - Bölge Md. TİAD Yön. Krl. Bşk. Yrd. Pınar Çeltikci TİAD Genel Sek. Martin Wirth CELIMO Başkanı Geoff Noon CELIMO Genel Sek. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com EMO Milano’da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nı tanıtmak için TİAD-MİB ve TÜYAP işbirliğiyle 8 Ekim 2015’te bir basın lansmanı gerçekleştirildi. Basın lansmanında MİB Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz, TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu konuşma yaparken; TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü İlhan Ersözlü de MAKTEK Avrasya Fuarı’na yönelik bir sunum gerçekleştirdi. Murat Akyüz TİAD Başkan Yardımcısı Hakan Aydoğdu TİAD Yön. Krl. Başkanı MİB Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz, gerçekleştirdiği konuşmada MAKTEK Avrasya’nın Türkiye’nin üretim teknolojileri için dünyanın en önemli lider fuarlarından biri olduğundan söz etti. Makine İmalat Sanayisinin 2008 yılından bu yanan önemli gelişmeler kaydettiğini belirten Yılmaz, Makine imalatının ekonomik açıdan önemli hale geldiğini de vurguladı. Sevda Kayhan Yılmaz, “Gelişmiş ve azgelişmiş ülkeleri gözlemleme şansına erişen bir sivil toplum kuruluşu olarak, daha iyi bir yaşam standardı elde etmek için imalat sektörünü daha yüksek seviyelere taşımak ana hedefimizdir” sözlerini kaydetti. Konuşmasında takım tezgahlarının, üretim teknolojileri ve makine imalat sanayisinin belkemiği olduğunu ve takım tezgaları olmadan imalatın düşünülemeyeceğini belirten Yılmaz, “MAKTEK Avrasya, sektörde Avrasya’nın seviyesini ve çevresindeki ülkelerin durumları gözlemlemek için en iyi yer olacaktır, Bu fuarda sektörü gözlemlemek, izlemek ve olanaklarını araştırmak; iş ortakları yaratmak, avantajları araştırmak mümkün olacaktır” diyerek MAKTEK Avrasya 2016 için çağrıda bulundu. TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, konuşmasında TİAD’ı ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgiler verdikten sonra Türkiye’deki takım tezgahları sektörüne yönelik çarpıcı veriler 22 Kasım - Aralık / 2015 Sevda Kayhan Yılmaz MİB Yön. Krl. Başkanı İlhan Ersözlü TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü paylaştı. Bu verilere göre: 2014 yılında Türkiye’de takım tezgahı kullanımı, yıllık 1,23 milyar dolardı. Kullanımda, 31,7 milyar dolarla Çin’in başta yer aldığı dünya sıralamasını Türkiye 12’inci sıradan takip etti. Takım tezgahı üretiminde ise yine Çin, 23, 8 milyar dolarla ilk sıradadır. Türkiye ise 722 milyon dolarla 12’nci sıradadır. Dünyada Takım tezgahı sektörü ihracat sıralamasında ilk sırayı 8.98 milyar dolarla Almanya aldı. Türkiye ise 484 milyon dolar ile bu sıralamaya 15’inci olarak dahil oldu. Takım tezgahı ithalatında 11,2 milyar dolarla başı Çin çekerken, Türkiye 989 milyon dolarla 8’inci sırada yer aldı. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Ülkemizin küresel pazarda ticaret yaptığı partnerleri hakkında bilgi veren Aydoğdu, “2014 yılı verilerine baktığımızda Türkiye’nin takım tezgahları sektöründe ithalat yaptığı ülkelerin başında Tayvan, Almanya, İtalya, Japonya ve Çin geliyor. İhracat gerçekleştirdiğimiz ülkelerin başında Rusya gelmekte olup, sırasıyla Amerika, Almanya, Polonya ve Suudi Arabistan şeklinde devam etmektedir. 2016, dünyadaki gelişmelere bağlı olarak takım tezgahları sektöründe arz talep ilişkisinin artacağı bir yıl olacak. MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın da yaşanacak büyümedeki payı oldukça büyüktür” diyerek MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın sektöre ve Türkiye ekonomisine getireceği hareketlilikten söz etti. TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü İlhan Ersözlü, gerçekleştirdiği sunumda MAKTEK Avrasya Fuarı’nın nasıl 24 Kasım - Aralık / 2015 oluştuğunu, 11-16 Ekim’de gerçekleşecek olan MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nda ziyaretçi ve katılımcıları hangi yeniliklerin beklediğini anlattı. 120 bin m2’lik kapasitesiyle 14 salon olarak gerçekleşecek olan fuarın katılımcı ve ziyaretçilere sağlayacağı avantajlardan bahseden Ersözlü, gelişen son teknolojiler, ürün ve hizmetlerin fuarda görülebileceğine, Türkiye Takım Tezgahları ve makineleri pazarından pay almak isteyen herkese çeşitli imkanlar sunacağına vurguda bulundu. MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın konumu itibariyle hem Avrupalı sektör ilgilerinin hem de Ortadoğu, Afrika ve Kafkasyalı sanayicilerinin ilgi odağında olduğunu belirtti. Basın lansmanı, konuşmacıların basın mensuplarına katılımları için teşekkürü akabinde gerçekleşen öğle yemeği ile son buldu. Salon No: 4 Stand No: 413 C Salon No: 4 Stand No: 413 C Kampanya 31.12.2015 tarihine kadar geçerlidir. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com 5. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’ne yoğun katılım Kocaeli Workinn Hotel’de düzenlenen 5. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi 1 Ekim 2015’te kalıp ve makine sektörüne yönelik 315 temsilcinin katılımıyla gerçekleşti. Zirvede, TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, “Takım Tezgahlarının Kalıpçılıktaki Önemi” konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Kalıpçılık sektöründeki gelişmeleri, sorunları ve çözümlerini ana ve yan sanayi temsilcilerine aktarmanın amaçlandığı, ana ve yan sanayi yöneticilerinin katıldığı etkinlikte; sektörün en yetkin kişileriyle birebir görüşme imkanı sağlandı. Ses3000’in sponsorluğunda gerçekleşen zirveye TİAD, Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Beyaz Eşya Yan Sanayiciler Derneği (BEYSAD) üyeleri, otomotiv ana sanayinin satın alma heyetleri ve yurtdışından sektör temsilcileri de katılım gerçekleştirdi. Zirvede açılış konuşmasını gerçekleştiren Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Başkanı Şamil Özoğul, “Hem teknolojiye hem de onu kullanacak nitelikli insana ihtiyacımız var. Her ikisinin eksikliği de sanayi sektörlerimiz için en büyük tehdit olarak değerlendirilmeli, bir an önce önlem alınmalıdır” sözlerini kaydetti. Şamil Özoğul, düzenledikleri zirveyle Türk kalıpçılık sektörünün SWOT analizini yapmayı amaçladıklarını belirterek; ana sanayiden en küçük tedarikçiye kadar, her kesimin farklı bakış açılarıyla yapacakları katkıların Türk kalıpçılığının gelişimi için oldukça önemli olduğunu ifade etti. UKUB Başkanı, Türk kalıpçılığının yaşadığı tüm sorunların ana nedeninin tasarımdan teslimata yaşanan pek çok süreçte teknolojik yeniliklerden yeterince faydalanılmaması ve nitelikli eleman eksikliği olduğunu belirtti. Özoğul, bu sebepler neticesinde fiyatlandırma, kalite, verimlilik ve karlılıkla sürdürülebilir bir standart yakalamalarının mümkün olmadığını yüksek maliyetler ve uzun teslim sürelerinin rekabet güçlerini düşürdüğünü kaydetti. UKUB Başkanı çarpıcı veriler paylaştı Özoğul, Amerikan İş Kurumu’nun resmi verilerine göre kalıpçılık sektörü, en yüksek saat ücretlerinin ödendiği iş 26 Kasım - Aralık / 2015 kollarının başında gelmesine rağmen son 10 yılda istihdamın yüzde 45, sektörde faaliyet gösteren firma sayısının ise yüzde 36 azaldığına dikkat çekti. Şamil Özoğul, “Aynı kurumun verilerine göre kalıp üreticilerinin yüzde 80’i nitelikli personel aramakta ancak bulamamaktadır. Yeni nesil, fiziksel emeğin de yoğun olduğu bu sektörde çalışmayı tercih etmemekte, yüksek ücret alsalar dahi meslek öğrenmek için gerekli sabrı göstermeyi göze almamakta; katma değeri daha yüksek olan, uzay ve havacılık, savunma sanayi, bilişim, finans ve eğlence sektörlerini tercih etmektedirler” sözlerini kaydetti. 10 yılda yüzde 250 büyüme… Özoğul, Türk kalıpçılık sektörünün diğer birçok gelişmiş ülkenin aksine son 10 yılda yüzde 250 büyüdüğünü, istihdam ihtiyacıyla beraber problemlerinin de arttığını belirtirken teknolojiye ve onu kullanabilecek nitelikli elemanların önemine dikkat çekti. Şamil Özoğul UKUB Yön. Krl. Başkanı TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Tezgah verimini yüzde 50 artırabiliriz. Özoğul, Türkiye’de kalıpçıların birçoğunun halen CNC tezgahlarda otomatik takım değiştirme, takım ön hazırlama, hızlı bağlama gibi sistemleri dahi kullanmadığını belirtti ve şu sözleri kaydetti: “Bu sistemler, doğru seçilmiş bir tezgahta, doğru takımlarla doğru yapılmış CAM programları ile birlikte kullanıldığında tezgah veriminin yüzde 50’ye varan oranlarda yükselmesi söz konusudur. Gelişmiş ülkelerde kalıpçılık sektöründe kullanılan bir CNC tezgahın yıllık çalışma süresi ortalama 6 bin saatken Türkiye’de ortalama 3 bin saat civarındadır. En iyi firmalarımızda dahi 4 bin 500-5 bin saati ancak bulmaktadır. Daha da üzücü olan, çoğu firmamızın bunun farkında dahi olmaması, işler yetişmedikçe yeni tezgah yatırımına yönelmeleridir. Bu aşamada MDC, yani imalat bilgisi toplama sistemlerini kullanarak, önce mevcut ekipman verimliliklerini ölçülebilir hale getirmeli ve sonrasında iyileştirme çalışmalarını yapmalıyız.” Süheyl Baybalı / TAYSAD Genel Koordinatörü TAYSAD Genel Koordinatörü: “Dünyada üretilen kalıpların yüzde 70’ini otomotiv sektörü kullanıyor” Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Genel Koordinatörü Süheyl Baybalı, kalıpçılık sektörünün sanayileşmenin temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak, kalıbın standart ve düşük maliyetli üretimin en temel parçası olduğunu ifade etti. Türkiye’de özellikle son 15 yıl içinde büyük bir gelişim gösteren kalıpçılık sektörünün başta otomotiv olmak üzere pek çok sektör için önem taşıdığını dile getiren Baybalı, dünyada üretilen kalıpların yaklaşık yüzde 70’inin otomotiv sektöründe kullanıldığını kaydetti. Baybalı, otomotiv sanayisinde yapılan yeni yatırımların ve otomotiv sektöründeki gelişmelerin kalıp ihtiyacını da artırdığına işaret ederek, “Özellikle otomotiv sektörünün geleceğinde hafif malzemelerin varlığı gittikçe artıyor, kalıp sektörünün de buna uyum sağlaması önemlidir. Yeni malzemeler konusundaki yetkinliğin arttırılması ve buna bağlı olarak yazılım konusundaki eksikliklerin ve bu nedenle oluşan hataların giderilmesi, süreçlerin çok kısaldığı otomotiv sanayisinde, kalıp üretiminde de üretim sürelerinin 28 Kasım - Aralık / 2015 düşürülmesi, verimli üretim yöntemlerinin kullanılması ve sonuç olarak maliyetlerin müşterilerin hedeflerini yakalayacak şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Hakan Aydoğdu TİAD Yön. Krl. Başkanı TİAD Başkanı: “Türkiye’deki makinelerde planlı bakım oranı yüzde 5’in altında” Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) Başkanı Hakan Aydoğdu “Takım Tezgahlarının Kalıpçılıktaki Önemi” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Aydoğdu sunumda, Takım Tezgahları ve kalıpçılık sektörünün üretimin olmazsao lmazı olduğunu vurgularken her iki sektörün ortak alanları, gereklilik ve zorunluluklarına ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Hakan Aydoğdu, Türkiye’de 2014’te satılan takım tezgahlarının yüzde 12,5’inin kalıp üretiminde kullanıldığını; 2015 yılı içerisinde bu payın yüzde 18 olarak gerçekleştiğini ancak alınan siparişlere bakıldığında bu payın yüzde 26’ya çıktığını belirtti. TİAD Başkanı, Türkiye’de planlı bakım yapılan makine oranının düşük olduğunu ve bunun ciddi kayıplara neden olduğuna dikkat çekerek, şu sözleri kaydetti. “Türkiye’deki planlı bakım yapılan makine oranı yüzde 5’in altındadır. Zamanında yapılmayan bakımlar nedeniyle arızalanan makine oranı ise yüzde 70 oranında… Bakımsız makineler, işgücü kaybı, hatalı parça üretimi, ayar sürelerinde artış, iş kazalarında artış, enerji sarfiyatında artış gibi neticeler doğurmaktadır. Planlı ve periyodik bakımın getireceği faydalar sonucunda bakım sürelerinde yüzde 25-35 aralığında azalma, arızalarda yüzde 35-45 azalma kaydedilir.” TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Sektör profesyonelleri Robot Yatırımları Zirvesi’nde Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi, ST Alternatif Fuarcılık ve Organizasyon tarafından 21-22 Ekim 2015 tarihlerinde İstanbul Wow Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Fabrika otomasyon sektörünün lider markaları ile potansiyel robot yatırımcılarını bir araya getiren ve Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen zirve yoğun ilgi gördü. Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi’nde Mitsubishi Electric, Nachi ve Schunk olmak üzere TİAD üyeleri de yer aldı. Etkinlik, Messe München GmbH ve dünyanın en büyük Robotlu Otomasyon Fuarı Automatica işbirliğinde gerçekleşti. Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi’nin sergi alanında 36 firma, stantlarıyla yer aldı. Ektinlik boyunca dört salonda toplamda 67 sektörel sunum gerçekleşti. Gerçekleştirilen sunumlarda, üretiminde robot kullanmak isteyen yatırımcılarla önemli bilgiler paylaşıldı. Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi açılışında ST Alternatif Fuarcılık ve Organizasyon Genel Müdürü Recep Akbayrak konuşma gerçekleştirdi. Albayrak, “Türkiye’de robotlu üretim denince ilk akla otomotiv ve beyaz eşya sektörleri geliyor. Halbuki günümüzde robotlar, hemen hemen her sektörde kullanılabiliyor. Bir başka yanlış algı da robotla üretimin yalnızca dev fabrikaların işi olduğunun düşünülmesidir. Artık günümüzde, tekrarlayan her türlü işlerinizi robotlara yaptırmanız mümkündür. Bu şekilde, işgücünü daha katma değeri yüksek yerlere kaydırabilir, işçi sağlığı ve güvenliğini de sağlayabilirsiniz” sözlerini kaydetti. Recep Akbayrak, birçok robot ve entegratör firmanın akıllara durgunluk verecek kadar çok özel çözümleri olduğuna dikkat çektikten sonra “Zirvede yer alan ziyaretçiler, fabrika ya da diğer üretim alanlarına döndüklerinde ‘nerede ve nasıl robot kullansam’ diye her yere bakacaklar. Ayrıca kaynak robotu Türkiye’de hızla yaygınlaşıyor. Hatta bu artışın, Robot Yatırımları Zirvesi ve Fuarı sonrası hızlanacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu. Murat Karaoğlan Schunk Satış Müh. Sencer Süleyman Sevim Otomasyon & Satış Mdr. Kasım - Aralık / 2015 29 TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Mitsubishi Electric Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi Tolga Bizel Nachi Türkiye Genel Müdürü Gökhan Kırmacı Mitsubishi Electric, zirvede “İleri Robot Teknolojisi ve e-F@ ctoy” konseptiyle dikkat çekti. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi Tolga Bizel, panelde konuşmacı olarak yer aldı. Nachi Genel Müdürü Gökhan Kırmacı, ilk kez gerçekleştirilen Robot Yatırımları Zirvesi’ni “Türkiye robotik otomasyon alanında yaklaşan büyük robot atılımının ilk habercisi” olarak nitelendirdi. Tüm sektörel araştırmaların da gösterdiği üzere, Türkiye pazarında kurulu robot sayılarının diğer ülkelere göre çok geridedir. Henüz gerçekleşmemiş olan bir robotlaşma dalgasının yaklaştığını ifade eden Kırmacı, üretimde gelişmiş ülkelerdeki robot sayılarının yüksekliğine dikkat çekti. “Küresel rekabetten kopmamak adına otomasyon konusunda ciddi adımlar atılmalı” Otomotiv sektöründe büyük ülkelerde kurulan robot sayısının Türkiye’den 30-40 kat daha yüksek olmasının rekabet noktasında ciddi bir fark yarattığını belirten Kırmacı: “Türkiye’nin üretim karakteri incelendiğinde, üretim maliyetlerindeki işgücü girdisinin, her geçen yıl daha da arttığını gözlemlenmektedir. Tahminlerimize göre Türkiye’deki yatırımcıların, uluslararası rekabetten kopamamak adına atması gereken acil adımların başında otomasyon geliyor” sözlerini kaydetti. Gökhan Kırmacı, bu gerekliliği üretici ve yatırımcılara anlatılmasının gerektiğine olan inancından bahsettikten sonra, zirvenin bu ihtiyacı iyi tespit ederek gerekli adımları attığını söyledi. “Nachi olarak, üreticinin vizyonunu ve rekabet gücünü geliştirmeye yönelik tüm adımları desteklemeye yönelik olan sorumluluğumuz, Robot Yatırımları Zirvesiyle birlikte daha etkin bir şekilde ortaya konmuştur” sözlerini kaydeden Kırmacı, ilk defa düzenlenmesi sebebiyle birçok kişinin başarı şüphesi taşıdığı zirveye, fikrin ortaya atıldığı ilk gün itibariyle güvendiklerini ifade etti. Etkinliğin ev sahibi olan Alternatif Yayın Grubu’nun profesyonel yapısının, zirvenin başarısına katkıda bulunduğunu ifade etti. Nachi’nin sektöre yaklaşımından bahseden Kırmacı, robot satışını bir amaç olarak görmek yerine kalkınmış bir ülke endüstrisi için araç olarak kabul ettiğini ifade etti. Tolga Bizel, imalat sanayisinin robotlu üretimde geldiği noktayı değerlendirmek, gelişen teknolojileri ve uygulamaları yerinde görmek için düzenlenen panelde, yeni sanayi evresinin Mitsubishi Electric’teki karşılığı olan e-F@ctory konseptini anlatırken; robot teknolojilerinin satış ve satış sonrası hizmetlerini Türkiye’de de sağlayan Mitsubishi Electric’in bu alanda sunduğu inovatif çözümlere dikkat çekti. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri olarak Türkiye’ye fabrika otomasyonu ve ileri robot teknolojileri alanında hizmet sağladıklarını belirten Bizel, robotlar ile endüstride daha esnek bir üretim sağlamayı, üretim maliyetlerini düşürerek insan konforunu artırmayı ve ihtiyaç olan her yerde robot teknolojisinin kullanılmasını hedeflediklerini ifade etti. “Üretimde global rekabet için e-F@ctory” Dünyada ilk kez sanayi devrimi ile başlayan ve gelişimine mekanikleşme, elektrikleşme, bilgi işlem evreleri ile devam eden dönem değişikliklerinin ardından sıranın siber fizik sistemlerinin gelişimine tanık olacağımız dönemlere geldiğini belirten Bizel, geçmişte sayılı örneği bulunan bu tarihi dönemlerin oldukça ilginç ve heyecan verici yeniliklere ve gelişmelere yelken açacağını söyledi. Tolga Bizel sözlerine şöyle devam etti: “İnsan hayatı, her gün gelişerek çeşitleniyor ve ihtiyaçlarımız da kişiselleşiyor. Otomasyon dünyasında da durum aynı şekildedir. Yeni endüstri evresinin ortaya çıkışının altında insan ihtiyaçlarının, içinde siber sistemlerin de yer aldığı otomasyon sistemleriyle karşılanmak istenmesi yatıyor. Dijital fabrika yaklaşımı olarak da nitelendirilen bu sisteme sahip olan firmalar, ürünlerini ihtiyaç duyulan en uygun hale getirebiliyor ve böylece pazarda avantajlı konuma geliyor. Bu ürünleri sunmak için de henüz fabrikayı kurmadan, bilgisayar ortamında ihtiyaç ve verimliliği görmek ve buna göre yatırım yapmak gerekiyor.” 30 Kasım - Aralık / 2015 TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com UTIS, talaşlı imalatın nabzını tuttu 6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu (UTIS) akademik sunumlar ve firma tanıtımlarını içeren programıyla 5-7 Kasım 2015 tarihlerinde The Green Park Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. TİAD ve üyelerinin de yer aldığı UTIS’in açılışı, Dr. Erhan Budak tarafından gerçekleştirildi. Erhan Budak, ÜniversiteSanayi İşbirliği ve bilgi paylaşımını artırmak üzere yola çıkılan sempozyumda, bu yıl daha fazla sektör temsilcisinin bulunmasından memnuniyet duyduklarını ifade etti. Budak, üretime dayalı ekonominin refah seviyesini artıracak en önemli fonksiyonel disiplin olan talaşlı imalat alanında yaşanan gelişmelerin, gelecek projeksiyonuna etki edeceğini belirtti. Sempozyumun ev sahipliğini üstlenen ve dünya sıralamasında 13. Araştırma Üniversitesi seçilen Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakülte Dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu tarafından, “Yeni teknolojilerde çevreye duyarlı metal işleme sıvıları” ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalar anlatıldı. Sektöre verdiği hizmetler ve gösterdiği başarılarla dikkat çeken akademisyenlerden biri olan Columbia Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Altıntaş, organizasyona 3G ile katılım sağlayarak “Yüksek Hızlarda Talaşlı İmalat” konusunda üniversite bünyesinde gerçekleştirilen çalışmaları anlatan bir sunum gerçekleştirdi. 32 Kasım - Aralık / 2015 UTIS’te teşviklerle ilgili detaylı bilgiler paylaşıldı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan katılan ElektrikElektronik Mühendisi Ahmet Yaşar Şağban tarafından gerçekleştirilen sunumla SAN-TEZ Destek Programının hedefinin: Akademik bilginin ticarileşmesi, sanayiye yönelik Ar-Ge personeli sayısının artırılması, yeni ve yenilikçi şirketlerin oluşturulması, Sanayinin rekabet gücünün yükseltilmesi, Kamu-üniversite-sanayi işbirliğinin kurumsallaştırılması şeklinde özetlendi. Ahmet Yaşar Şağban tarafından firma büyüklüğüne bakılmaksızın tüm işletmelerin, üniversitelerle beraber yürütecek Ar-Ge ve yenilik projeleri için programa müracaat edebileceğini, yıl içerisinde sürekli olarak proje başvurularının alındığını ve değerlendirme süresinin iki ay içerisinde sonuçlandırıldığını belirtildi. Şağban’ın verdiği bilgiye göre şirketler, bu programdan faydalanabilmek için proje ekibini üniversitelerden Tez öğrencisi (Araş. Gör.), Proje Yürütücüsü ( Yrd. Doç., Doç., Prof.) Yardımcı araştırmacı ( Dr. ve üzeri) Yardımcı Personel (tekniker vb.); Sanayiden Yardımcı Personel (Mühendis vb.) Yardımcı araştırmacı ( Dr. ve üzeri) kişilerden oluşturmalılar. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com SAN-TEZ Destek Programı Hakkında Faydalı Bilgiler - Proje hazırlamak, sunmak ve yürütmek bir birikim ve tecrübe gerektirmektedir. İlk kez proje başvurusu yapacak olanların önce küçük bütçeli ve kısa süreli projelerle başlaması tavsiye edilir. - Proje yazımında akıcı, anlaşılır ve kurallara uygun bir dil kullanılmalıdır. Eksik ya da aşırı bilgi vermekten, tekrarlardan ve tutarsız ifadelerden kaçınılmalıdır. - Proje konusu özgün olmalı ve rutin mühendislik faaliyetleri, birbirini tekrarlayan çalışmalar veya mevcut ürünleri kopyalayan çalışmalar ihtiva etmemelidir. - Proje konusu olarak ülkemizin öncelikli alanlarının dikkate alınması ve yüksek veya en azından orta-yüksek teknoloji alanlarının seçilmesi projenin desteklenme şansını artıracaktır. - Proje konusu ürünün ticarileşme potansiyeli, ekonomik katkısı ve yaygın etkisi yüksek ise desteklenme potansiyeli de yüksek olacaktır. - Proje; yeterli sayıda resim, grafik ve özet tablolar ile desteklenmelidir. - Proje önerisi veya yöntemleri üzerine ön çalışma, makale, bildiri vb. deneyim varsa bunlar mutlaka belirtilmelidir. - Proje bütçesi, firmanın ekonomik gücü/finansal yapısı ile doğru orantılı belirlenmiş olmalıdır. Firma katkısının yatırılamaması halinde projenin sürdürülemeyeceği unutulmamalıdır. tezgah üretiminin Uzakdoğu’ya ve Amerika’ya kayacağı ile ilgili öngörüler bulunduğundan bahsetti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK tarafından verilen desteklerle ilgili olarak bir geliştirme önerisi paylaşan Avcı; prototiplerin oluşturulmasına verilen teşviklerin çoğu zaman üretime dönmediğini, bu sebeple teşvik verilen kuruluşlara teşvikin verilmesini takip eden beş yıl içerisinde denetim gerçekleştirilerek; üretim, istihdam ve teşvikin ülkemize katkısının artırılabileceğini belirtti. Geçekleştirilen oturumlarda Talaş Kaldırma Teorileri ve Modellemeleri, Geleneksel Talaş Kaldırma Yöntemlerine Ait Özel Uygulamalar, Kesici Takım Teknolojisi, Taşlama ve Diğer Abrasif Yöntemler, Alışılmamış İmalat Yöntemleri, Takım Tezgahları alanında gerçekleştirilen akademik çalışmalarla ilgili güncel bilgiler paylaşıldı. UTIS 2015, aralarında TİAD ve TİAD üyelerinin de bulunduğu 17 firmanın sponsorluk desteği ile gerçekleşti. 6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu’nun gerçekleştirilmesine katkı sağlayan firmalar fuaye alanındaki stantları ve firma tanıtımları ile sempozyumda yer aldılar. SPINNER ana sponsor, OERLİKON BALZERS altın sponsor olarak sempozyumu desteklerken, gümüş sponsorlarda; CHIRON, ÇELEBİ MAKİNA MÜHENDİSLİK, ISCAR, KARCAN, SIEMENS, ONS; bronz sponsorlarda; BÖHLER Sert Maden, DMG MORI, FORM MAKİNA, TANDEM, TİAD, AKIM METAL,TEI, VALEO; hizmet sponsorluğunda ise MAXIMA ve Sabancı Üniversitesi sempozyumun gerçekleştirilmesine katkı sağladı. TÜBİTAK Bilimsel Programlar Başuzmanı Taylan Mete Aksoy, TÜBİTAK tarafından sağlanan hibelerin yerleşik tüm sermayeye açık olduğunu belirterek; üst sınırı ve başvuru koşulları Çağrı Programı Danışma Kurulu (ÇPDK) tarafından belirlenmiş, yüzde 60 oranında destek sağlanan programların genel hatlarını paylaştı. 1501 - TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı 1503 - Proje Pazarları Destekleme Programı 1507 - TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. 1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı 1512 - Teknogirişim Sermaye Desteği Programı (BiGG) 1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı 1514 - Girişim Sermayesi Destekleme Programı (GİSDEP) 1515 - Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı 1601 - Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik D.P. Sempozyumun ana sponsoru Spinner’in Genel Müdürü Ali Avcı, Takım tezgahları sektörüyle ilgili olarak, Türkiye’nin iyi bir tezgah kullanıcısı ülke olduğunu ancak tezgah üretimiyle ilgili aynı performansı gösteremediğini belirtti ve CECIMO tarafından yapılan araştırmalarda 2025 yılında 34 Kasım - Aralık / 2015 Esma Baytok Maxima Proje ve Kalite Müh. Pınar Çeltikci TİAD Genel Sekreteri TİAD’ın bronz sponsorluk desteği verdiği UTIS’te, TİAD Genel Sekreteri Pınar Çeltikci de TİAD’ı ve faaliyetlerini tanıtan bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda sempozyumun gündeminde yer alan mesleki eğitim ve mesleki test merkezi konusunda TİAD merkezli bilgiler paylaşıldı. UTIS’in ikinci gününde “Havacılık ve Savunma Sanayisinde Talaşlı İmalat” konulu panelde konuşmacı olarak Alp Havacılık firması Motor İş Merkezi Müdürü Cenk Akın, Aselsan Hassas Mekanik Üretim Müdürü Akın Gürsoy, Meteksan Savunma Üretim Direktörü, M. Can Aksoy, Roketsan Üretim Mühendisliği Müdürü Salih Gülleroğlu, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. İsmail Lazoğlu yer aldı. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Moderatör Emre Özlü, panel katılımcılarına ilk olarak en zorlu talaşlı imalat süreçlerinin neden havacılık ve savunma sanayisinde yaşandığını sorarak programı başlattı. Tüm konuşmacıların ortak görüşü, üretim adedi az olan parçaların yüksek teknolojili materyallerde dar bir tolerans ile işlenmesiydi. Üretilen ürününün uzun ömürlü ve hata kaldırmayacak özellikte olması, bu ürünü tasarlarken ve üretirken gereken özel iş bilgisi ve maliyeti de beraberinde getirdiğiydi. “Sektördeki son beş yıl değerlendirildiğinde yaşanan problemleri çözmek için firmaların en fazla ihtiyacı olan nedir?” sorusunu yönlendirdiğinde, en çok vurgulanan husus “bilgi birikimi” oldu. Türkiye’de havacılık alanında yapılan çalışmaların tecrübeye dönüşmesi açısından henüz zamana ihtiyaç olduğunu belirten konuşmacılar, bu alanda ancak ve ancak milli girişimlerin yaratacağı bilgi birikiminin Türkiye’ye katma değer sağlayacağını vurguladılar. İşgücü açısından üniversite mezunu genç ve başarılı mühendislerle çalıştıklarını belirten firma yetkilileri, özel üretim süreçleri sebebiyle bu elemanlardan en az bir yıl yeterince faydalanamadıklarını, ancak işle ilgili iç eğitimleri vererek tasarım ve imalat sürecine dahil ettiklerini belirttiler. Mühendisler haricinde parçayı işleyen firma operatörlerinin de kalifiye olmasının önemine değinen konuşmacılar, bu alanda yapılacak iyileştirme faaliyetleriyle ilgili beklentilerini dile getirdiler. Konuşmacılar, aradıkları kalitede üretici bulmakta zorluk yaşadıklarını belirtirken, üretici firmaların bilgi havuzunda yer alacağı bir sistem oluşturulması gerekliliğine inandıklarını ifade ettiler. Kasım - Aralık / 2015 35 TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti TİAD’ın da üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Takım Tezgahları, Takım ve Aksesuarları Ticari Birliği’nin (CELIMO) Yıllık olarak düzenlediği “Takımcılar Grubu Toplantısı” İsviçre’nin Luzern şehrinde gerçekleşti. CELIMO’nun faaliyetleri kapsamında yıllık olarak düzenlenen “Takımcılar Grubu Toplantısı” İsviçre Makine ve Takım Distribütörleri Derneği’nin (TECNOSWISS) ev sahipliğinde, 6 Kasım 2015’te İsviçre’nin Luzern şehrinde gerçekleşti. Toplantıya Almanya, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, Macaristan ve Türkiye’yi temsilen toplam 12 kişi katılım sağladı. TİAD’ı temsilen, TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Dr. Müh. Ayhan Etyemez ve TİAD Genel Sekreter Yardımcısı Samet Burçin Aydoğmuş toplantıda yer aldı. Toplantının başlangıcında, CELIMO Genel Sekreteri Geoff Noon tarafından Avrupa Genel Ekonomik Görünümü ile ilgili bir sunum gerçekleştirildi. Bu sunumu takiben sırasıyla; İngiltere, Türkiye, İsviçre, İsveç, İspanya, Macaristan ve Almanya temsilcileri, ülkelerinin genel ekonomik görünümleri ve takım sektörü ile ilgili sunumlar gerçekleştirdi. İtalya’nın sunumu, katılım sağlamamış olmaları nedeniyle Geoff Noon tarafından yapıldı. TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Dr. Müh. Ayhan Etyemez tarafından gerçekleştirilen TİAD sunumunda, Türkiye’nin genel ekonomik durumu, takım tezgahları ve aksesuarları sektörünün son durumu hakkında bilgi verildi. Takımcılar Grubu Toplantısı “İspanya Takım Tezgahları İthalatçıları Derneği”nin (AIMHE) ev sahipliğinde 4-6 Kasım 2016 tarihleri arasında İspanya’nın Bilbao şehrinde gerçekleşecek. CELIMO ve TİAD hakkında 2000 yılından bu yana Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TİAD), merkezi Brüksel’de bulunan ve Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya ve Türkiye gibi 12 ülkenin derneklerinin oluşturduğu Avrupa Takım Tezgahları, Takım ve Aksesuarları Ticari Birliği’ne (CELIMO) üyeliği devam etmektedir. CELIMO Başkanlığını 2006-2008 yıllarında icra eden TİAD’ın Yönetim Kurulu Üyeliği halen devam etmektedir. Geçtiğimiz Mayıs ayında da CELIMO’nun Genel Kurul ve Yönetim Kurulu Toplantıları TİAD’ın ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşmişti. Ülke sunumlarını takiben Almanya’yı temsil eden “Almanya Takım Tezgahları ve Takım Ticareti Derneği” (FDM) temsilcisi Kurt Radermacher tarafından yürütmekte oldukları “Distribütörler Aracılığı ile Satışa Karşı Direkt ve İnternet Tabanlı Satış” ve “Üretim ve Dağıtımı Zinciri Boyunca Verilen Hizmette Yapısal Düzenleme Yapılması” ile ilgili araştırma çalışmaları ile ilgili bir sunum gerçekleştirildi. Bir sonraki CELIMO 36 Kasım - Aralık / 2015 Dr. Ayhan Etyemez TİAD Yön. Krl. Sayman TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Düsseldorf, 23 – 27 Şubat İŞİNİZE GÜÇ KATIN MADEN ARAYICILARI etkili metal işleme üretiminde yeni biçimler ve yollar konusunda güçlü sezgilere sahiplerdir. METAV 2016, sektörü heyecanlandıracak yeniliklerin habercisidir. Tam hareket halinde olan birçok makinenin teknolojisinin ve yöntemin kokusu şimdiden alınabilir. En iyi ticaret için iyi bir ortam! Smells like METAV ... Sahne senin! AL İŞLE M E MET KAL KALİTE BÖLGESİ BÖLGES MED MEDİKAL BÖLGE DÖKÜM BÖLGESİ KATKI MADDESİ ÜRETİMİ BÖLGESİ 19. Uluslararası metal işleme teknolojileri fuarı DÜZENLEYEN: VDW – Verein Deutscher Werkzeugmaschinenfabriken e. V. Tel: +49 69 756081-0 Faks: +49 69 756081-74 [email protected] YURTDIŞI TEMSI˙LCI˙LI˙ǦI˙: Tezulaş Fuar Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Sti. Tel: +90 216 3856633 Faks: +90 216 385-7400 [email protected] METAV 2016, Düsseldorf’ta düzenlenecek VDW, Fuar Bölümü Sorumlusu Christoph Miller, METAV 2016’nın yeni fuar konseptiyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, TİAD Genel Sekreteri Pınar Çeltikci ve TİAD Genel Sekreter Yardımcısı Samet Burçin Aydoğmuş da katıldı. Alman Takım Tezgahları Üreticileri Birliği (VDW) Fuar Bölümü Sorumlusu Christoph Miller, 26 Kasım 2015’te Kalyon Hotel’de gerçekleştirilen basın toplantısında METAV 2016 Fuarı’nın yeni konseptine yönelik bilgi paylaştı. Toplantıya, basın mensuplarının yanı sıra sektörel sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı. Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Pınar Çeltikci ve TİAD Genel Sekreter Yardımcısı Samet Burçin Aydoğmuş, METAV 2016 Fuarı’na yönelik bilgi almak için basın toplantısına iştirak ettiler. Christoph Miller yaptığı açıklamada METAV 2016’nın yeni fuar konseptine yönelik çeşitli açıklamalarda bulundu. Metal işleme sektöründe uygulanan teknolojilerin konu alındığı uluslararası METAV Fuarı, 23-27 Şubat tarihleri arasında “Power your Business” sloganı altında Düsseldorf’ta 19’uncu kez düzenlenecek. Miller’in paylaştığı bilgiye göre sektörde sağlam bir konuma sahip olan fuar, uluslar arası düzeyde de saygınlık kazanmış bulunuyor. Fuara, ziyaretçilerin yoğun ilgi göstermesini beklediğini ifade eden Miller, METAV 2016’nın; EMO Milano 2015’in ardından, üretim teknolojilerinin tanıtılacağı ilk teknoloji platformu olma niteliği taşıdığının altını çizdi. Christop Miller’in paylaştığı bilgilere göre METAV 2016, CAD/CAM ile başlayan planlama aşamasında simülasyona ve üretimden otomasyon ve kalite güvenliğine kadar uzanan üretim sürecinin tüm katma değer aşamalarını kapsamaktadır. Fuarın ağırlıklı konularını takım tezgahları, üretim sistemleri, otomatik malzeme akışı, bilgisayar teknolojileri, endüstriyel elektronik ve yardımcı aksamlar oluşturuyor. Basın mensuplarının Christop Miller’a, METAV 2016’nın WIN Automation Fuarı ile çok yakın tarihli gerçekleşmesinin dezavantaj yaratması hususunu sorması üzerine Christop Miller; fuarı organize ederken, Türkiye’deki sektörel fuar takviminde sadece MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nı gündeme aldıklarını belirtti. Program, basın mensuplarının sorucevaplarının ardından son buldu. www.metav.de Fuar sahibi Ideeller Träger Destek veren organizasyon 40 Kasım - Aralık / 2015 TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com TİAD Mesleki Test Merkezi’nin kuruluşu ve faaliyetleri TİAD MTM’nin ana hedefi Türkiye’de makina tasarımı ve imalatı sektöründe takım tezgahlarının kurulumu ve onarımı alanında mesleki teknik eğitim almış ve sektörde çalışmakta olan bireylerin; bu alanda gerekli ve yeterli bilgi, beceri ve yetkinliklerinin Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi (AYÇ) ve Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) doğrultusunda, Ulusal Yeterlilik Sistemi (UYS) dahilinde test edilip belgelendirilerek, bu kişilerin nitelikli eleman olarak istihdam edilmelerine katkıda bulunmaktır. MFİB tarafından titizlikle yürütülen uzun ve kapsamlı değerlendirme sürecini takiben, Hollanda merkezli, teknik yeterlilikler, mesleki eğitim ve işgücü piyasasının gereksinimleri konusunda uzman bir vakıf olan Stichting Kenteq KBB’nin (Centre of Expertise on VET and the Labour Market) ortağı olduğu; Romanya’da yerleşik araştırma kuruluşu INMA’nın (National Institute of ResearchDevelopment for Machines and Installations Designed to Agriculture and Food Industry), T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın (BSTB) ve Bahçeşehir Üniversitesi Mesleki Teknik Eğitimi Geliştirme Merkezi’nin (METGEM) de iştirakçileri arasında yer aldığı “Takım Tezgahları VOCTest Merkezi’nin Kurulması ve İşletilmesi Projesi” projesi 22 Mart 2011 Tarihinde imzalandı ve proje süreci böylece başlamış oldu. TİAD MTM Neden ve Nasıl Kuruldu? TİAD Mesleki Test Merkezi (TİAD MTM), Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) tarafından 20112013 yılları arasında yürütülmüş bir Avrupa Birliği Projesi olan “Takım Tezgahları VOC-Test Merkezi’nin Kurulması ve İşletilmesi Projesi” sonucunda sektörde çalışan personelin okullu-alaylı ayrımı gözetmeksizin yetkinliklerini belgelemesi ve çalışma hayatına bir standart getirerek verimliliği artırmak amacıyla kurulmuştur. TİAD, T.C. Başbakanlık Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB) tarafından 30 Mart 2010 tarihinde yayımlanan teklif çağrısı kapsamında Avrupa Birliği’nden (AB) hibe almaya yönelik “VOC-Test Merkezi Programı”na 16 Temmuz 2010 tarihinde bir proje sunmuş ve bu bağlamda Türkiye’de takım tezgahları sektöründe geçerli olacak mesleki yeterlik ve standartları belirlemeye, bunları test etmeye ve belgelendirmeye aday oldu. 42 Kasım - Aralık / 2015 22 Haziran 2013 tarihine kadar devam eden ve istenilen sonuçlar elde edilerek başarılı bir şekilde TİAD tarafından tamamlanmış olan proje kapsamında sektör çalışanlarının niteliklerinin belgelenmesi amacıyla; devlet otoritesi, eğitim kurumları, sanayi ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek yoğun mesai harcadığı birçok çalışma gerçekleştirildi. TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com Sektör Analizi Ulusal Yeterlilik Hazırlama ve Akreditasyon Süreci Yapılan çalışmalar kapsamında ilk olarak üretimin yapıtaşı olan ve sanayinin olmazsa olmazı takım tezgahlarının sorunsuz olarak çalışmasını sağlayacak servis personelinin sahip olması gereken nitelikleri belirlemek için hem servis hizmeti veren firmalara hem de servis hizmeti almakta olan firmalara kapsamlı bir “Sektör İhtiyaç Analizi” uygulandı. Bu analiz ile sektörün ihtiyacı olan personelin profili çıkartıldı. Bu analizin ardından öncelikle sektörün iş standartlarını belirleyen “CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi Ulusal Meslek Standardı” TİAD tarafından hazırlandı ve bunu takiben Resmi Gazete’de yayınlandı. Meslek standardını takiben sektör çalışanları için olmazsa olmaz olan kriterleri içeren “NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi”, “NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi” ve “NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi” Ulusal Yeterlilikler hazırlandı. Standart ve Yeterlilik hazırlama sürecinde projenin genel çalışmasında olduğu gibi sektörün her kesimini temsil edecek şekilde yapılandırılmış olan çalışma grupları faaliyet gösterdi ve büyük/küçük ayrımı gözetmeksizin her sanayi kuruluşunun görüşleri değerlendirildi. Standart ve yeterlilik hazırlama çalışmalarının tamamlanmasının ardından sınav ve belgelendirme merkezinin kurulması ile ilgili çalışmalara başlandı. Bu kapsamda ilk olarak mesleki yeterlilikler ile ilgili personel belgelendirme faaliyetlerini uzun zamandır gerçekleştiren Hollandalı Proje ortağımız KENTEQ ve Romanyalı iştirakçimiz INMA’nın çalışmaları yerinde gözlemlendi. Ardından eş zamanlı olarak ISO 9001 kalite yönetim sistemi ve TS EN ISO/IEC 17024 personel belgelendirme ve yönetim sistemi kuruldu. Sistem kurulumlarını takiben akreditasyon ve yetkilendirme öncesi sektörde çalışan yaklaşık 100 kişi üzerinde konusunda uzman akademisyen ve sektör mensupları tarafından pilot sınav ve değerlendirme çalışması yapıldı. Pilot çalışmaların bir kısmı TRT Haber kanalı “Gündem” programında canlı olarak yayınlandı. 1 Haziran 2013 tarihinde yapılan Proje Kapanış Konferansı’nda o dönemde bulundukları kurumları temsilen; T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sektörler Daire Başkanı Zühtü Bakır, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Eğitim ve Öğretim Sektör Yöneticisi Prof. Dr. Mustafa Balcı, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Gözüküçük, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Sınav ve Belgelendirme Dairesi Uzmanı Turan Küçük, Hollanda Ulusal Mesleki Eğitim ve İş Piyasası Merkezi (KENTEQ) Proje Lideri Wim Broekhuizen, Romanya Ulusal Tarım ve Gıda Makinaları AR-GE Enstitüsü (INMA) Proje ve Uluslararası İlişkiler Departman Müdürü Petronela Drambei ile Mesleki Eğitim Merkezi Yöneticisi Bianca Badanoiu, Bahçeşehir Üniversitesi Mesleki ve Teknik Eğitimi Geliştirme Merkezi Başkanı Azize Gökmen konuşmacı olarak yer aldı ve proje sırasında elde edilen “knowhow”lar ve gelecek ile ilgili görüşleri hakkında sunumlar gerçekleştirdi. Yapılan bu çalışmaların sonucu olarak ta TİAD MTM; 11 Aralık 2013 tarihinde Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından personel belgelendirme faaliyetleri için akredite edildi, 1 Temmuz 2014 tarihinde de Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından ilgili mesleklerde belgelendirme yapmak için yetkilendirildi ve belgelendirme faaliyetlerine başladı. Kasım - Aralık / 2015 43 TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com TİAD MTM, Sektörü Belgelendirmeye Devam Ediyor “Mesleki Yeterlilik Belgesi” vermek için uluslararası akreditasyon ve yetkilendirme işlemlerini tamamlayan TİAD MTM, “NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi”, “NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi” ve “NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi” mesleklerinde belgelendirme faaliyetlerine zaman kaybetmeden başladı. Belgelendirme faaliyetleri kapsamında bu zamana kadar; Ak Makina, Baysel, Chiron Türkiye, CMS Makina, DMS CNC, GNC Teknoloji, Han Elektronik, Her Makina, Mazak Türkiye, Mega Elektronik, Ses3000, Tezmaksan, Turkmac Makina ve Uğursan firmaları personelini sınava göndererek belgelerini aldı. Bu firmalar artık “Yeterlilik Belgeli Personel” ile sektöre hizmet veriyor. TİAD MTM bünyesinde “Mesleki Yeterlilik Belgesi” Verilen Meslekler ve Tanımları: TİAD MTM tarafından şu an için takım tezgahları satış sonrası servis alanında verilmekte olan belgeler (Seviye 5), Türkiye’deki ve Avrupa genelindeki eğitim sisteminde Meslek Yüksek Okulu’na denk gelmektedir. NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi – 5. Seviye Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite Yönetim Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları Teknolojisi birimlerindeki çalışmalara ek olarak, CNC takım tezgahları üzerinde üretilebilirlik çalışmaları, zaman etüdü, prototip parça işleme ve CNC takım tezgahlarının kullanım ve programlama eğitimleri verme çalışmalarını yürüten personelin yapması gereken asgari iş ve işlemleri tanımlar. NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi – 5. Seviye Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite Yönetim Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları Teknolojisi birimlerindeki çalışmalara ek olarak, CNC takım tezgahlarının kalibrasyon ölçümleri, periyodik bakımları, arıza bakım/onarımları, makine kurulumu çalışmalarını yürüten personeldir. NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi – 5. Seviye Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite Yönetim Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları Teknolojisi birimlerindeki çalışmalara ek olarak, takım tezgahlarının elektrik/elektronik bakım onarımları, elektronik devre kurulumları ve makine kurulumu çalışmalarını yürüten personelin yapması gereken asgari iş ve işlemleri tanımlar. TİAD MTM’nin İş Hayatına Yararları TİAD MTM’nin işverene yararları temel olarak; işe alınacak personelin sahip olduğu bilgi, beceri ve yetkinliklerini önceden biliyor olmak ve oryantasyon sürecini kısaltmak, personel hatalarından kaynaklı makine kırılması ve iş 44 Kasım - Aralık / 2015 kazalarını en aza indirmek, varolan ve ileride oluşabilecek ilgili devlet teşvikleri sayesinde personel istihdamı maliyetlerini azaltmak olarak gösterilebilir. Bunlara ek olarak yararlanılabilecek devlet destekleri ve TİAD MTM aracılığı ile sunulan destekler de aşağıdaki gibidir. KOSGEB Genel Destek Programı/Belgelendirme Desteği KOSGEB Genel Destek Programı altında yer alan ve destek üst limiti 10 bin TL olarak belirlenmiş Belgelendirme Desteği ile işverenin ödemiş olduğu belge ücretinin yüzde 50’sini geri alabilmesini sağlamaktadır. Belgelendirme için Doğrudan Hibe Desteği TİAD MTM ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) arasında imzalanmış olan “Belgelendirme için Doğrudan Hibe Protokolü” kapsamında sınava giren kişilerin sınav için TİAD MTM’ye ödemiş oldukları ücretler belge almaya hak kazanmaları durumunda geri iade edilmektedir. Böylece belge sahibi kişiler veya bu kişileri belge almak üzere TİAD MTM’ye gönderen işletmelerin hiçbir gideri olmayacaktır. TİAD MTM’nin çalışana yararları ise temel olarak; bir işi başarıyla ve işveren tarafından kabul edilebilir ölçülerde yapabileceğini akredite bir belge ile kanıtlıyor olmak, iş bulma sürecini en aza indirmek, işyeri açma hakkı elde etmek şeklinde sıralanmaktadır. Mesleki Yeterlilik Belgesi ile ilgili sıkça sorulan sorular Kimler Mesleki Yeterlilik Belge Sahibi olabilir? MYK tarafından yayımlanan ulusal yeterliliklere göre mesleki yeterliliğini belgelendirmek isteyen herkes, MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi olmak için ilgili yeterlilikte yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına başvuru yapabilir. TİAD MTM’nin vermekte olduğu belge sınavlarına başvuru için okuma yazma bilmek yeterlidir. Başvuruları uygun bulunan adaylar, başvuruda bulundukları ulusal yeterlilikte yer alan esaslar doğrultusunda sınav ve/ veya diğer ölçme yöntemlerine göre değerlendirilirler. Değerlendirme sonucunda başarılı olan kişiler MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi almaya hak kazanırlar. Kişi birden fazla ulusal yeterlilik için MYK Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olabilir mi? Ulusal Yeterlilik Sistemi, kişilerin birden fazla ulusal yeterlilikte belge sahibi olabilmelerini mümkün kılmaktadır. TİAD MTM bünyesinde ortak birimlere sahip meslekler arasında yatay geçiş ile diğer belgelere sahip olunabilir. TİAD MTM’nin faaliyetleri, sınav sistemi ve içerikleri ile ilgili daha detaylı bilgiye www.tiad-mtm.com adresi üzerinden erişilebilmektedir. E20001-F590-P610-X-7600 SINUMERIK 828D 21. yüzyıla hoş geldiniz Veri aktarımı, USB bellek ve Compact Flash (CF) kart ile kolayca yapılabileceği gibi direk olarak bilgisayara veya fabrika genel ağına bağlanarak da gerçekleştirilebilir. Bunun yanı sıra, SINUMERIK® 828D ile en son haberleşme teknolojisinden yararlanabilir, tüm bu özellikleri ön panel kapağının altında bulabilirsiniz. Online Animasyon Desteği, hareketli resim serileri içeren benzersiz ekranıyla, grafik programlamayı ve iletişimi yeniden tanımlayabilirsiniz. Makinenizdeki dataya istediğiniz an ulaşabilmek için, easy message fonksiyonuyla bilgilerin anında cep telefonunuza gelmesini sağlayabilirsiniz. siemens.com/sinumerik TİAD HABERLERİ www.ttmagazin.com TİAD Akademi, düzenlediği teknik eğitimlerle sektörü geliştirmeye devam ediyor “Eğitim Şart” demenin yetmeyeceğini bunun yerine “Mesleki ve Teknik Eğitim Şart” demek gerektiğini savunarak yola çıkan TİAD Akademi bu yolda uygulamalı eğitimler vermeye devam etmektedir. Günümüzün rekabet koşullarında global pazarda yer alabilmek hale getirdiğime inanıyorum. TİAD Akademi’nin eğitimleri ve yarışa dahil olabilmek için öncelikle çalışanları bilinçlendirmek, faydalı ve yerinde buluyorum. Günümüz eğitim sisteminin en bu sayede verimliliği en üst düzeye çıkartabilmek büyük önem büyük sorunlarından biri teorik ve pratik eğitimin bir arada taşıyor. Bu amaç doğrultusunda TİAD, sanayi kuruluşlarına destek verilmemesi… Bu sorun, teknik eğitim alan öğrencileri olumsuz vermek ve çalışan teknik personelini “nitelikli” hale getirebilmek etkiliyor. TİAD Akademi sayesinde teorik eğitimin yanı sıra pratik için 2007 yılında “Nitelikli Teknik Eleman” mottosu ile TİAD eğitimin de faydasını fazlasıyla öğrenmiş olduk. Akademi Uygulamalı ve Mesleki Teknik Eğitim Merkezi”ni kurdu Ali Demireli / Boyut Endüstri Makine Torna Operatörü ve çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. TİAD Akademi eğitimlerine firma sahibimizin teşvikiyle TİAD Akademi çatısı altında “Talaşlı İmalatın Temelleri”, “CNC katıldım. Üniversal tornadan CNC tornaya geçiş sağlamıştım. Torna Operatörlük ve Programlama”, “CNC İşleme Merkezi TİAD Akademi’ye gelme amacım da CNC torna konusunda Operatörlük ve Programlama”, “Bilgisayar Destekli Tasarım (CAD)” çalışıp kalifiye eleman olmak… İkinci haftamızda olmamıza ve “Bilgisayar Destekli İmalat (CAM) eğitimleri uygulamalı olarak rağmen bildiklerimizin üzerine yenilerini eklediğimi rahatlıkla verilmektedir. Verilen bu eğitimler sadece takım tezgahlarının söyleyebilirim. Beklentim, bu eğitimler sonucunda daha iyi bir ve mühendislik yazılımlarının kullanımıyla sınırlı kalmıyor. Aynı skala yakalamaktır. TİAD Akademi Eğitimleri sayesinde ileriki zamanda bir tasarıma başlarken ve tasarımı yaparken nelere dönemlerde çok daha iyi fırsatlar yakalayacağımıza eminim. dikkat edilmesi gerektiği, bir parçanın tezgaha bağlanması ve Kendi bilgi ve becerimizle bu eğitimler birleştiğinde müthiş programlanması sırasında dikkat edilmesi gereken kriterler sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bizi buna inandıran ve çaba sarf eden ve uygulamada zaman kazandıracak olan püf noktalar da hocamıza ve TİAD Akademi’ye teşekkürler. katılımcılar ile paylaşılıyor. Muhammet Dal / İstanbul Travma CNC Operatörü Devam eden TİAD Akademi eğitimlerine katılım sağlayan Bu eğitimleri daha önce personeline TİAD Akademi’de eğitim öğrencilerin vermiş olduğu demeçleri de sizlerle paylaşmak aldırmış olan bir firma sahibinin önerisiyle keşfettim. Piyasada istedik. düğmeci olarak tabir edilen vasıfta çalışıyorum. Eğitimler Tamer Yıldız / Otto Tayf Hidrolik A.Ş. İmalat Sorumlusu sonucunda artık programlama yapabileceğime ve tezgahı kendi Firma sahibimizin teşviki ile TİAD Akademi eğitimine katıldım. Şu başıma kullanabileceğime inanıyorum. Bu eğitim bende bir sıralar eğitimin ikinci haftasındayız. Eğitime katılma amacımız özgüven yarattı. Bu tür teori ve pratik eğitimi bir arada veren üretimin özellikle operatörler tarafından yapılan kısmına tam kurumların artırılması ve var olanların geliştirilmesi gerektiğini anlamıyla hakim olabilmekti. Eğitimin sonu yok. Ne düzeyde düşünüyorum. Zira TİAD Akademi hem teorik hem de pratik olursak olalım bildiklerimizin üzerine bir şey katmamız eğitimi bir arada vererek mevcut işgücünü niteliklendiriyor. gerekiyor. Çağımız rekabet çağı ve fark yaratmak için kendimizi Zeynel Güvenç / Merzifon Endüstri Meslek Lisesi Mezunu geliştirmemiz gerekiyor. Eskiden Talaşlı imalatta sayısal değerleri TİAD Akademi’yi internet aracılığıyla buldum. Liseyi bitireli tezgaha aktararak parça üzerinden talaş kaldırmaya yarayan uzun zaman oldu. İş hayatına atılınca okulda gördüklerimizin ISO kodlarını anlamazken, şimdi bu kodları anlayabilir ve birebir çok önemli olduğunu anladık. Ancak bu eğitim sadece teoride olarak kullanabilir pozisyona geldim. kalmıştı. Bu da geçmişte öğrendiklerimizin deforme olmasına sebep oluyordu. TİAD Akademi’nin hem sadece teorik eğitim Akif Kandemir / Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü almış olanlar için hem de işin mutfağından gelenler için faydalı Mezunu olduğuna ve bizleri oldukça geliştirdiğine inanıyorum. Ancak bu TİAD Akademi’yi, daha önce personeline TİAD Akademi’de noktada işverene de büyük görevler düşüyor. İşgücünün, aldığı eğitim aldırmış olan bir firma sahibinin önerisiyle keşfettim. Bu eğitim çerçevesinde kendisini göstermesi için imkan sağlaması eğitimler sayesinde, mühendislik eğitiminin üstüne uygulamada gerekiyor. Meslek liselerinin staj için gönderdiği öğrencilere olan eksiklerimi kapattığımı düşünüyorum. Öğrenim süresince, işverenlerin sahip çıkması ve ciddi anlamda yetiştirmesi CNC torna tezgahının programlanması ile ilgili olarak hem teorik gerekiyor. Zira bugünün stajyerleri yarının teknik elemanları hem de uygulamalı olarak birçok şey öğrendiğimi düşünüyorum. olacaktır. TİAD Akademi ve hocamızın itinası sayesinde kendimi nitelikli 46 Kasım - Aralık / 2015 KAMU HABERLERİ www.ttmagazin.com BSTB’den teknolojik ürünlere yatırım desteği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık; 2015’te Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programına 112 proje başvurusunun gerçekleştiğini ve değerlendirme sonucunda 53 işletmeyle sözleşme yapıldığını açıkladı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı kapsamında 2015 yılı içerisinde 53 işletmeyle sözleşme yapıldığını bildirdikten sonra “Sözleşmesi yapılan projelerin yatırım tutarı 121 milyon 535 bin 360 liradır. Projelere sağlanacak destek miktarı ise 44 milyon 52 bin 812 lira olarak hesaplandı” açıklamasında bulundu. Ürünlerde katma değer yaratmanın önemi… Etkin Ar-Ge teşvikleriyle sanayisi desteklenen ülkelerin, dünya rekabet sıralamasında en üst seviyelerde yer aldığını belirten Işık, Ar-Ge ve yeniliğin; rekabetin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldiğini söyledi. Son yıllarda kamu ve diğer çeşitli kaynaklar yoluyla ArGe ve yenilik proje ve fikirlerin desteklenmesine yönelik önemli Ar-Ge yatırımları yapıldığını kaydeden Işık, “Ülke olarak beklentimiz, yapılan yatırımların ülkemize katma değer yaratacak ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücümüzün artırılmasına katkı sağlayacak yüksek teknoloji içeren ürünlere dönüşmesidir” diye konuştu. Işık, ortaya çıkacak yüksek teknoloji ürünlerin ticarileşmesi ve yatırımı noktasında Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan, Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı’nı uygulamaya koyduklarını belirtti. Bakan, bu programla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir yapıya kavuşturulmasının hedeflendiğini vurguladı. 48 Kasım - Aralık / 2015 112 proje başvurusu oldu, 53 işletmeyle sözleşme yapıldı Bakanlığın açıklamasına göre, programda; 2014 yılında 78 işletmeyle sözleşme yapıldı. Sözleşmesi yapılan projelerin yatırım tutarı 199 milyon 450 bin 204 lira… Bakanlık tarafından projelere sağlanacak destek miktarı ise 71 milyon 694 bin 995 lira oldu. Bu yıl çıkılan ikinci çağrıya 112 proje başvurusu yapıldı ve değerlendirme sonucunda 53 işletmeyle sözleşme yapıldı. Sözleşmesi yapılan projelerin yatırım tutarı 121 milyon 535 bin 360 lira… Bakanlık tarafından projelere sağlanacak destek miktarı ise 44 milyon 52 bin 812 lira olarak hesaplandı. Programla ilgili 3’üncü çağrı başvuruları, 9 Kasım-25 Aralık 2015 tarihlerinde alınacak. Bu çağrı döneminde, programa ait Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı Uygulama Usul ve Esasları’nda yapılan yeni düzenlemelerle işletmelere bazı kolaylıklar sağlandığına dikkat çeken Işık, “Yeni düzenlemeyle, işletmelere yapacakları yatırım harcamalarına ilişkin avans niteliğinde ön ödeme kolaylığı sağlandı. Başvuru işlemlerinin daha kolay ve hızlı olması amacıyla e-imza uygulamasına geçilecek. İşletmeler artık başvuru işlemlerini, elektronik ortamda e-imza ile yapacaklar. Bürokrasiyi Azaltma ve Mevzuatı Sadeleştirme (BAMS) çalışmaları kapsamında, başvuru esnasında işletmelerden istenen belge sayısını da önemli ölçüde düşürdük” şeklinde konuştu. YAZILIM BAKIM ANLAŞMALARI Gelişmişlik ve teknoloji seviyesi, ölçüm cihazları için de her geçen gün daha üst noktalara çıkmaktadır. Yazılım Bakım Anlasmaları (SMA – Software Maintenance Agreements); pazar lideri olan yazılımlarımız için teknik destek ve sürüm güncellemeleri ile sisteminizi her zaman en güncel seviyede tutarak, en yeni özelliklerle donatılmış en son sürüm yazılımların avantajlarından yararlanabilirsiniz. SMA (Yazılım bakım anlasması), sizlere şu avantajları saglamaktadır: • Yıllık yapılan sözlesmelerde en az bir yeni yazılım sürümünün yüklenmesi • Sınırsız telefon, mail ve uzaktan erişim desteği • Güncellemeler için hazırlanmış seminerlere ücretsiz erişim Ücretsiz demo için lokal yetkilimize ulasın: www.hexagonmetrology.com.tr FUAR www.ttmagazin.com Avrasya’nın tek kalite kontrol fuarı, Kalite’15 gerçekleşti 7. Kontrol, Metroloji, Test Ekipmanları ve Endüstriyel Yazılım Fuarı (KALİTE’15), Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği’nin desteğiyle 5-7 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Kalite ’15, üretimde üst düzey kaliteyi arayan firmaların, arayışlarına her aşamada cevap verecek firmaların bir arada bulunduğu Türkiye’deki tek organizasyon olarak düzenlendi. Fuar, katılımcılarına; kaliteli üretim yapmak isteyen firmalar için en önemli unsurlar olan ölçme ekipmanlarından, ölçü kalibrasyon sistemlerine ve koordinat ölçme makinelerine, kalite güvencesi veren firmalardan, laboratuvar test ekipmanlarına kadar her türden ürünün bir arada sergilendiği bir platform sundu. Bugüne kadar hep başka organizasyonların içinde yer alan Kalite Kontrol, Test Ekipmanları ve İlgili Yazılım firmaları; Kalite Fuarında tüketicileri ile 7 yıldır buluşma fırsatını yakaladı. AB ile uyum süreci içinde ve sonrasında üretimin söz konusu olduğu bütün sektörlerin uyması gereken yeni normların ve standartların yerleşmesi aşamasında, ihtiyaç duyacakları tüm ürün ve hizmetler Kalite’15’te sergilendi. Katılımcılar hedefledikleri nihai tüketici grupları ile bir araya gelme fırsatını yakalarken, firmalar Türkiye ve dünyada isim yapmış 500’ün üzerinde markayı 15 bin profesyonel ziyaretçi ile buluşturdu. TÜBİTAK-UME, TSE, TİAD ve TÜRKAK gibi uzman kuruluşların, üretimde daha üst düzeyde kaliteyi arayan firmaların aradıklarına her aşamada cevap veren tek fuar olan Kalite’15; gıdadan otomotive, beyaz eşyadan tekstile, inşaattan ambalaja, elektronikten kimyaya ülkemizin önder firmalarına daha kaliteli ve güvenilir üretim yapabilmeleri için yol gösterdi. Kalite’15’te yer alanlar… Kalite Kontrol Ekipmanları, Kalibrasyon Ekipmanları ve Kalibrasyon Yapan Firmalar, Laboratuar Alet ve Ekipmanları, Ndt Ekipmanları, Metroloji Ekipman ve Donanımları, Koordinat Ölçme Makinaları, Malzeme Test ve Analiz Ekipmanları, Markalama Ekipmanları, Kalite Güvence Firmaları, CAD/CAM/CAE/PDM/PLM Yazılımları, Endüstriyel Ürün Tasarımları, Prototipleme ve Hızlı Prototipleme, İlgili Dernekler ve Resmi Kuruluşlar, İlgili Sektörel Basın Kuruluşları… 50 Kasım - Aralık / 2015 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Chiron, Emo’da çeşitliliğin getirdiği avantajları sundu Chiron Group; dünya çapında bir başarıya imza atan EMO Milano 2015 Fuarı’nda yerini aldı. Metal İşleme Teknolojileri alanında dünyanın en önemli fuarı niteliğini taşıyan EMO Milano 2015 Fuarı, 5-10 Ekim 2015 tarihleri arasında İtalya Milano’da düzenlendi. Yaklaşık 120 bin metrekarelik alanda düzenlenen fuara katılan 1.600’ü aşkın firma, son yenilik ve gelişmeleri içeren ürünlerini ziyaretçilerin ilgisine sundu. Her sektörden ziyaretçinin ağırlandığı EMO Milano Fuarı’nda, makine ve aksamları imalatı, gemicilik, savunma, uzay ve havacılık endüstrileri ile birlikte özellikle otomotiv ve otomotiv yan sanayileri ve hassas işleme gerektiren medikal, saat ve mücevherat sektörlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda talaşlıtalaşsız imalat iştirakine kapsamlı bir sunum ayrıcalığı sağlandı. Bu etkinlikte, ilk kez 900 metrekarelik ortak bir stant oluşturan Chiron Group, “Çeşitliliğin getirdiği avantajları” müşteri ve ziyaretçilerine sergilediği makine konseptleri, demo gösterileri ve uygulamalarıyla birlikte bizzat yerinde gösterme fırsatını yakalamış oldu. 120 ülkeden 155 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan ve bunların yaklaşık %51’nin yurtdışından gelen ziyaretçilerin oluşturduğu EMO Milano 2015 Fuarı’nın; Metal İşleme Teknolojileri için tam anlamıyla dünya çapında bir fuar olduğu söylenebilir. Genel Müdür Serkan Özcan Proje ve İdari İşler Mdr. Ali Topuzlu Satış ve Proje Mühendisi Halil Özsoy Tornalama ve frezeleme işlemleri ile robot otomasyonun tek elden sağlandığı verimliliği yüksek Scherer-Chiron hücre uygulaması, 6 yüzey işlemede ileri hassasiyeti yakalayan FZ08MT Precision Plus İşleme Merkezi, hafif gövde ve ana iş parçalarına yönelik MILL Serisine dinamizm getiren “Yüksek Hız Paketi” ve yüksek performansı ile seri üretimde düşük parça başı maliyetleri yakalayan 12 serisi 5 eksen İşleme Merkezi, ziyaretçilerin dikkatini çekerek yakından ilgi gördü. Konuklar ‘’Booth Party‘’ de ağırlandı. 54 Kasım - Aralık / 2015 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Tandem Takım Tezgahları’ndan Petrol ve Havacılık Sanayisinde Kitagawa Divizör kullanımı ve kompakt karşı yataklar Kitagawa TP530 divizör, geniş delik çapı ile (346 mm), özellikle petrol sanayinin geniş pompalama sistemine uyumlu olarak dizayn edilmiştir. Sıradan modellerin ağırlığının yarısından daha az ve 310 mm’lik düşük merkez yüksekliği ile akıllı tasarıma sahip bir divizördür. Hafif tasarımından dolayı, makine yatağında ağır parçaları da işlemek mümkündür. Aynı zamanda havacılık ile ilgili çok hassas büyük parçaları iki adet TP530 divizörü ikili (TANDEM) olarak kullanarak çalıştırabilirsiniz. 2600 N.m ‘lik kesme torkuna ve 6100 N.m lik statik sıkma gücüne sahip olan TP530 en zorlayıcı uygulamalarda bile başarılı olmaktadır. Kompakt - Ultra güçlü Karşı yataklar Kitagawa marka yeni model karşı yataklar “MSR181A ve TSR255H”, statik sıkma gücünü 2 katından fazlaya çıkararak Kitagawa divizörleri etkin bir şekilde tamamlar. Karşı yatakların genel özellikleri: Model Sıkma Torku (N.m) Merkez yüksekliği Alın Plaka çapı Delik çapı Karşı yatak genişliği MSR181A 600(Air)/1000 (Hyd) 180mm 190mm 70mm 128mm TSR255H 4400 (Hyd) 255mm 400mm 154.5mm 220mm V formda ayaklar Küçük iş parçalarını sıkmak için aynanızın çok geniş olduğunu hiç deneyimlediniz mi? Kitagawa, ayna ayaklarınızın biçimlendirilerek küçük parçalar ile uyumlu olması için standart yumuşak ayak serisini genişletmiştir. Bu ayna ayakları, Kitagawa 8” (210mm), 10”(254mm), 12”(304mm), 15”(381mm) standart aynalar için mevcuttur. Ayakların kolay şekillendirilmesi Kitagawa, ayakların çeşitli iş parçaları ile uyumlu olarak etkin bir şekilde bağlanması ve hareket ettirilmesi için 2 çeşit ayak şekillendirme halkası sağlamaktadır. KTL serisi, 6” (165mm), 8” (210mm), 10” (254mm) aynalarda doğru ve hızlı uygulama ile hassas ayar sağlar. KJB serisi, 5” (135mm) standart aynalardan 15” (381mm) aynalara kadar rekabetçi bir opsiyon sunar. Detaylı bilgi için Tandem Takım Tezgahları firması ile irtibata geçebilirsiniz. Kalıp Avrasya Bursa fuarında Tandem standında Salon 2 - Stand 217/B Kitagawa ürünlerini yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz. Daha fazla bilgi için: www.tandem.com.tr 56 Kasım - Aralık / 2015 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Mazak, basın mensuplarını müzede ağırladı Yamazaki Mazak, EMO Milano 2015 Fuarı’nda basın mensuplarına yönelik Leonardo Da Vinci Bilim ve Teknoloji Müzesi turu akabinde bir akşam yemeği düzenledi. EMO Milano 2015 Fuarı’nda 7. Holde G01’de yer alan Yamazaki Mazak, 6 Ekim’de tüm bölge müdürlerini basın mensuplarıyla buluşturan bir akşam yemeği düzenledi. Düzenlenen basın yemeğinde bölge müdürleri, dünyanın dört bir yanından gelen sayısız basın mensubunu ağırladı. Organizasyon, Leonardo Da Vinci Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde gerçekleştirilen kokteyl akabinde, basın mensuplarına müzenin gezdirilmesiyle başladı. Müze 58 Kasım - Aralık / 2015 turunun ardından, Yamazaki Mazak Bölge Müdürlerinin yaptıkları “hoş geldiniz” konuşması eşliğinde yemeğe geçildi. Yamazaki Mazak Avrupa Genel Müdürü Sadık Atay ve Yamazaki Mazak Türkiye Genel Müdürü Fatih Varlık’ın da iştirak ettiği organizasyonda, gazeteciler; firma yöneticileriyle fikir alışverişinde bulunup sohbet etme imkanı yakaladı. SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Coşkunöz’den büyük atılım: Güney Kore için helikopter gövdesi üretecek Coşkunöz, Koreli KAI arasında genel maksatlı kullanılan KUH Surion helikopterin orta gövde üretimi için anlaşma imzalandı. “Türkiye’nin havacılık sektöründeki gelişimine katkı sağlayacak” Coşkunöz Holding CEO’su Emin Ataç, helikopterin uçuş emniyetini doğrudan etkileyen en temel parçasını üretecekleri bu proje ile iki firma arasında başlayan işbirliğinin verimli sonuçlar vereceğine olan inancını dile getirdi. Böyle önemli bir parçanın üretiminde Coşkunöz Holding’in tercih edilmesinin havacılık alanında yaptıkları yatırımların ve bu konuda artan deneyimlerinin etkili olduğunu belirten Ataç, “Proje, Türkiye’nin havacılık sektöründeki gelişimine sağlayacağı katkı açısından da önemli. Coşkunöz Holding, ‘We shape the future’ vizyonu ile bu türden iş ortaklıkları kurmaya devam edecek. Hem ülkemize hem de toplumsal gelişime hizmet eden çalışmalarla değer yaratmayı hedefliyoruz” dedi. Coşkunöz Savunma ve Havacılık, Güney Kore merkezli dünyanın en önemli havacılık kuruluşlarından biri olan KAI firması ile KUH Surion helikopter projesi için Seul’de Uluslararası Adex Havacılık ve Savunma Fuarı’nda bir araya geldi. Fuarda, helikopterlerin en kritik parçası olan orta gövde montajı için masaya oturan iki firmanın yetkilileri, 10 yıllık üretim projesi için el sıkışarak kontrat imzaladı. Yapılan anlaşma kapsamında 2017 yılı sonunda ilk sevkiyatı yapılacak helikopter gövdesinden 60 adet üretecek olan Coşkunöz Savunma ve Havacılık, aynı zamanda iş ortağı olduğu Türkiye’nin önde gelen havacılık ve uzay sanayii kuruluşlarından TAI firmasından sonra projenin büyüklüğü ve kullanılan teknoloji bakımından helikopter gövdesi üreten ilk firma olacak. Durmazlar, Münih Metrosu’nun araç gövdelerini üretecek Durmazlar, Münih Metrosu’nun araç gövdelerini üretecek Türkiye’nin ilk yerli tramvayı İpekböceği’ni üreten Durmazlar Makine, uluslararası arenaya açıldı. Durmazlar, Münih’te metro ihalesini kazanan Siemens’in araçlarının gövdelerini yapacak. Siemens ile Dortmund metro aracı ihalesine de katılan Durmazlar, yarışmanın lehlerine sonuçlanması durumunda buradaki araçları da Bursa’da üretecek. Durmazlar makine, dünyanın 7’nci tramvay markası İpekböceği ile uluslararası arenada da boy gösterecek. Siemens için Münih’te kullanılacak tramvayların gövdelerini üretmeye başlayacak olan Durmazlar, Dortmund metro aracı ihalesine de Siemens ile katıldı. İhalenin önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor. 2016 başında üretim başlayacak Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, “Münih tramvay ihalesini kazanan Siemens tramvaylarının gövdesini Bursa’da üreteceğiz. Toplam 264 aracın yer aldığı ihalede 20 aracın sözleşmesini imzaladık. 2016 başında üretim başlayacak. İhalenin lehimize sonuçlanması halinde üretim 2016’da başlayacak. 60 Kasım - Aralık / 2015 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com SES3000’den, Takım Tezgahlarında Endüstri 4.0’ın yol haritası SES3000 Genel Müdürü Dr. Müh. Erdal Gamsız, ‘Çağımızın Dördüncü Sanayi Devrimi’ olarak adlandırılan Endüstri 4.0 konusunda, ‘küresel pazarda fark yaratma’ konseptine uygun olarak üretilen i-Direct’i kaleme aldı. Ülkemizde ve dünyada Endüstri 4.0’ın gelişmeye başladığı bugünlerde, sanayileşmenin ve üretimin temelinde; ürünlerin belirli toleranslar içerisinde standartlara uygun olarak, insanı ve çevreyi de koruyarak en verimli şekilde üretilmesi ve özellikle ürünler üzerindeki parçaların sorunsuz şekilde birbirinin yerine kullanılabilmesi yatmaktadır. Bu ürünlerin hızlı, ekonomik ve en verimli yöntemle üretilmesi için sürekli olarak bilimsel çalışmalar ve araştırmalar yapılmakta; elde edilen sonuçlar, yeni üretim tekniklerinin doğmasına veya mevcut olanların geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Ülkemiz sanayisinde, Temel üretim makinaları olan CNC Takım Tezgahları önemli yer almaktadır. Çeşitli amaçlara hizmet veren CNC Tezgahlar, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte, ülkemiz sanayisine büyük yenilikler katmıştır. 1994’ten beri Türkiye distribütörü olduğumuz ve yaklaşık 3 bin 500 adet Makinayı sanayicilerimizin hizmetine sunduğumuz, önde gelen CNC Takım Tezgahı Üretici firması olan YCM (SUPERMAX) MACHINERY de, yeni geliştirmiş olduğu teknolojileri ve trendleri Türkiye distribütörü aracılığı ile ülkemiz sanayisinin hizmetine sunmaktadır. YCM, yeni modeller geliştirirken, müşteri taleplerini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmanın yanı sıra; hassas, kaliteli, hızlı ve verimli kalıp/parça işlemek için Takım Teknolojisi, Gelişmiş CAM İşleme Stratejisi, Makine Ekipmanları ve kontrol sistemleri, elektronik, PLC, Macro Yazılımlar, vb. diğer kritik faktörleri de göz önünde bulundurmaktadır. Bunun yanı sıra verimliliği ve kaliteyi artırmanın en önemli kriteri olan üretim takibi konusunda da YCM müthiş bir yeniliğe imza atmıştır. YCM‘nin geliştirdiği i-Direct ile şimdi 7/24 ve arada insan faktörü olmadan, zaman ve mekan kavramı olmadan, akıllı telefonlarla dahi üretiminizi takip edebilir 62 Kasım - Aralık / 2015 ve yönetebilirsiniz. i-Direct, fabrika üretim hattında çalışan CNC Tezgahların uzaktan izlenmesi için YCM tarafından geliştirilmiş bir yazılımıdır. i-Direct, tüm CNC Tezgahlara veya tek bir tezgaha ait olan; çalışma, bekleme, hazırlık, arıza ve tezgahın kapalı olduğu zamanları (tarihleri ve süreleri ile), işlenen parça adetlerini, kullanıcının çalışma bilgilerini hem sayısal hem de grafiksel olarak gösterir. Çubuk, pasta grafik veya sayısal raporlarını; günlük, haftalık, aylık, çeyrek yıl, yarıyıl ve yıllık alabildiğiniz gibi, belirtilen tarihler arasında da alabilirsiniz. Tüm bu verileri çeşitli formatlarda ve özellikle excel formatında da kullanıcılara sunar. Tezgahlar alarm verdiğinde, sistem alarm sinyalini alır almaz, ilgili kimselere anlık mesajlar e-mail ya da SMS yoluyla gönderilir. Tüm CNC Tezgahlar bir server ağına ETHERNET bağlantısı yardımıyla bağlanır, serverdan ise buluta çıkarmak ve bulut üzerinden bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar, vb. ile yer ve zaman kavramı olmaksızın verilere ulaşmak mümkündür. i-Direct sistemi, direk olarak kullanıldığı gibi aynı zamanda firmanızdaki mevcut olan ERP üretim takip sistemlerinizle de entegre çalışabilmektedir. Tüm bu verileri makineye bağlandığı günden itibaren arşivler, istenildiğinde veya ihtiyaç duyulduğunda geriye dönük geçmiş verilere ulaşabilirsiniz. i-Direct sayesinde yöneticiler, anlık ve en güncel hali ile CNC Tezgahları üzerindeki üretimlerini, fabrika dışından dahi akıllı telefonlar vasıtasıyla istedikleri zaman kontrol edebilirler. Özellikle son yıllarda, küresel pazarda rekabetin fazlasıyla artması ve kazançların düşmesi sebebiyle, buna ilaveten dünyadaki malzeme ve enerji kaynaklarının azalması da göz önünde bulundurulursa, üretimde verimlilik ön plana çıkmaktadır. Verimliliği sağlamanın en önemli kriterlerin başında, üretimi doğru bir şekilde, doğru zamanda takip etmek ve eksiksiz verilere göre yönlendirmek gelmektedir. Bu konuda YCM (SUPERMAX) Machinery, sanayicilerimizin hizmetine insan hatalarına imkan tanımayan ve arada insan faktörü olmadan verileri toplayıp sunan i-Direct Üretimi İzleme ve Takip Sistemini çözüm olarak sunmaktadır. FARO ® EdgE ScAnARm Hd TASARIM, ÜRETİM VE KALİTE SÜREÇLERİNDE A’DAN Z’ YE TEK ÇÖZÜM! İster fikstürlerinizi ölçün, ister kalite kontrol aşamasında tüm tolerans dışı noktaları tespit edin yada montaj testleri gerçekleştirin! LLP HD Lazer tabancasıyla temassız nokta bulutu oluşturmak yada farklı Problarla temaslı ölçüm yapmanın en pratik ve güvenilir yolu FARO Edge ScanArm LLP HD. İşiniz neredeyse ölçüm sisteminiz orada! Kurumunuzda ücretsiz olarak bir DEMO sunumu yapmamızı istermisiniz? Bizi arayın: +90 216 688 08 97 www.faro.com/otomotiv SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Tezmaksan, CNC Operatörünün El Kitabı projesini tamamladı 35 yıldır makina sanayi sektörüne servis, yedek parça, eğitim, bakım, CNC ve universal tezgahların temini ve satışı gibi çeşitli konularda hizmet veren Tezmaksan Makina, eğitim sektörüne yönelik çalışmalarına da hızla devam ediyor. Kitabın içeriğinde ise: CNC operatörü kimdir, CNC takım tezgahları, NC ve CNC tarihçesi, CNC torna tezgahları, CNC işleme merkezleri, CNC tezgahlarında kullanılan iş parçası bağlama aparatları, CNC takım tezgahlarında kullanılan kesici takım bağlama aparatları, CNC takım tezgahlarında kullanılan kesici takımlar, CNC tezgahlarında kullanılan kesme sıvıları, CNC tezgahlarında bakım, CNC tezgahlarında hesaplamalar, CNC takım tezgahlarında eksenler, CNC tezgahlarında kullanılan kontrol üniteleri, CNC program terim ve anlamları, CNC torna tezgahlarında G ve M kodları, CNC torna tezgahlarında G kodları, CNC işleme merkezi için G ve M kodları, CNC işleme merkezi G kodları, CNC işleme merkezi M kodları gibi konulara değinilmiştir. CNC Operatörünün El Kitabı ücretsizdir. www.tezmaksan.com’dan talep formunu doldurarak talep edebilirsiniz. Tezmaksan, kitapla ilgili yorum ve değerlendirmede bulunmak isteyen tüm öğrenci ve eğitimcileri, 13 Aralık 2015’te 12.00’de Bursa Endüstri Zirvesi’nde 2’nci Hol, 212A standında bekliyor. Kurulduğu günden bugüne düzenlediği seminerler, eğitim programları, staj imkanları ve öğrencilere verdiği uygulamalı eğitimlerle her fırsatta eğitime verdiği önemi gösteren Tezmaksan Makine, geleceğin mühendislerinin yeni teknolojileri takip ederek kendilerini daha da geliştirebilmesi amacıyla teknik liseler, dernek ve üniversitelerle yapılan işbirliklerine; eğitim alanındaki kurumsal sosyal sorumluluk projelerine verilen maddimanevi desteklerle göstermeye gayret etmektedir. 2015 başında Tezmaksan Makina Pazarlama Ekibi ve Makina Yüksek mühendisi Hamit Arslan’ın emekleri ile hazırlanan ve tüm değerli öğrencilere ulaştırılması hedeflenen; gençlere mesleki anlamda yol gösterecek olan “CNC Operatörü El Kitabı” projesi tamamlandı. 64 Kasım - Aralık / 2015 Hamit Arslan kimdir? 1958 yılı Gümüşhane’de doğdu. 1977 yılında Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’na girdi ve 1981 yılında Tesviye bölümünden mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1987 yılında İngiltere’ye gönderildi. Wigan College of Technology’de CNC Takım Tezgahları ve CAD/CAM konularında eğitim gördü. 1990 yılında M.E.B tarafından, FESTO firmasında Pnömatik - Elektropnömatik ve PLC konularında eğitim görmek üzere Avusturya - Viyana’ya gönderildi. 1993 - 1996 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’ nde CAD/CAM konusunda Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Mersin Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nde CNC dersleri verdi. Halen Adana MYO’da öğretim görevlisi olarak da CNC, CAD, CAD/CAM konularında ders vermektedir. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ve özel sektör firmalarında; teknik, eğitim ve İSG konularında da danışmanlık yapmaktadır. SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Geri kazanıma uygun yeni vibrasyon kimyasalları BVA’da… Walter Trowal, metal parçaların yüzey işlemi için çevre dostu ürünler sunuyor. Üstelik bu ürünler, yüksek bir proses güvenirliği de sağlıyor. Walther Trowal Almanya, kullanılan suyun sertliğinden bağımsız olarak metal parçaların yüzey işlemi için çeşitli kimyasallar üretir ve bu kimyasallar işlem sırasında aşırı köpük yapmayarak prosesin verimli olmasını sağlarlar. Ayrıca Trowal’ın bu yıl piyasaya sürdüğü %100 sentetik temizleme kimyasalları (Trowal KRA, Trowal SGK ve Trowal KRS) çevreye zarar vermeyerek daha temiz bir çevreye katkı sağlar. Trowal temizleme kimyasalları su sertliğinden bağımsız çalışabilmeleri dışında yüksek bir proses güvenirliği de sağlar. Bu kimyasallar mükemmel temizleme, yağ alma ve korozyon koruma özelliğine sahiplerdir ayrıca malzemeye parlak bir görünüm kazandırırlar. Yağ ile çok çabuk reaksiyona girerek malzeme üzerinden hızlı bir emilim sağlar ve daha sonra su yardımı ile vibrasyon makinasından dışarı kolayca atılırlar. Az köpük yapan sentetik kimyasallar bu sayede mükemmel bir korozyon koruma etkisi bırakırlar. Vibrasyon ile yapılan temizleme işlemlerinde su ve kimyasalın geri kazanılması tercih edilir. Böylece su ve kimyasaldan ciddi bir şekilde tasarruf edilir. Ayrıca atık maliyetleri minimuma çekilir. Trowal KRA kimyasalı universal temizleme, yağ alma ve korozyon dayanımı kazandırma kimyasalıdır. KRA kimyasalı tüm metaller de kullanılabilir. Genellikle çapak alma ve temizleme prosesleri için tercih edilen bir kiyasaldır. Trowal SGK kimyasalı ise özellikle yağ alma için geliştirilmiş Aluminyum, Paslanmaz Çelik ve Zamak için uygundur. SGK çok güçlü bir yağ temizleme kimyasalıdır, yüzeye yapışmış yağları bile sökebilir. Trowal KRS kimyasalı kolaylıkla korozyon olabilecek demir alaşımları için geliştirilmiş. Bu kimyasalın içinde metal parça üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturacak özellik bulunmaktadır. Trowal santrifüj arıtma sayesinde bu kimyasalların geri kazanımları mümkündür. Kasım - Aralık / 2015 65 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com HxGNLive, Big Data ile fark yarattı Hexagon, 19-21 Kasım 2015 tarihlerinde, yeni ürünlerini tanıtmak için hem müşterilerini hem basın mensuplarını ağırladığı çok yönlü bir konferans düzenledi. TT Magazin, son teknolojilerin sanayi ilgilileriyle buluştuğu sergi alanı ve yeni teknoloji trendlerinin değerlendirmesinin yapıldığı panellerin gerçekleştiği HxGNLive için Hong Kong’taydı. Asiaworld Expo’da gerçekleşen konferansa dünyanın dört bir yanından gelen 3 bin kadar ziyaretçi iştirak etti. Hexagon Her markanın bir hikayesi var ancak Hexagon’un hikayesi biraz uzun bir zaman dilimine uzanıyor. Hexagon’un neredeyse sanayi devrimine uzanan bir öyküsü var. 1800’lü yılların başında faaliyetlerine başlayan Hexagon’un 200 yıllık geçmişi, Kern & Co Şirketi’ne dayanıyor. Şirket, İsviçre’nin Aarau kentinde kuruldu. Bu başlangıcı, 1833’de ABD’de Brown & Sharpe’in kuruluşu izledi ve kısa sürede takım tezgahları endüstrisinde en güçlü ve tanınan markalardan biri haline geldi. İsviçre’de başlayan oluşum geçen 200 yıllık sürede Almanya, Fransa, İsrail, ABD gibi ülkelere yayıldı ve distribütörlükleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanında yer aldı. Hexagon Metrology Takım Tezgahı sektörünün doğrudan bir parçası olan Hexagon Metrology, 1992’de İsviçre’de kuruldu. Hexagon Metrology, Hexagon Group’un bir kolu olan Hexagon Measurement Technologies’in bir parçasıdır. Hexagon Metrology; otomotiv, havacılık, enerji ve sağlık gibi sektörlerde tüm endüstriyel metroloji uygulamaları için ürün ve hizmetleri dünyaya sunuyor. Tasarım ve geliştirmeden; üretim, montaj ve son kontrole kadar bir ürünün tüm yaşam döngüsü boyunca işlenebilir ölçüm bilgisi ile müşterilerine hizmet veriyor. 66 Kasım - Aralık / 2015 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Hexagon Manufacturing Intelligence’ın üretime teşvik eden ana değerleri Asiaworld Expo’da düzenlenen HxgnLive konferansına katılanlar ve Hexagon’u bir dünya markası yapan ana değerlere yakından şahit oldu. 18 Kasım 2015 saat 14.00’te yapılan açılış programında konuşma yapan Hexagon CEO’su Ola Rollen, Hexagon’u Hexagon yapan kar odaklılık, profesyonellik, müşteri odaklılık, yenilikçilik, girişimcilik ve bağlılık ilkeleri üzerinde durdu. Konferansın ardından HxgnLive, konferans bitiminin ardından müşterileri ve tüm katılımcıları için yoğun bir etkinlik takvimi bıraktı. HxGNLive, Asya-Pasifik bölgesinde bulunan müşteriler ve Hong Kong’a gelen endüstri profesyonelleri arasında kurduğu ağ sayesinde özellikle pazarlarının ihtiyaçları, iş kültürü ve fırsat arayışları ile dünyaya mükemmel bir platform sundu. Ola Rollen: “Bu yeni bir deneyim… Dünyanın dört bir yanından en iyi beyinleri bir araya getirdik ve onlara; yenilik, motivasyon ve akıllı bir değişim yaratmak için yeni yollar sağladık” sözlerini kaydetti. CEO Ola Rollen, sürekli değişen dünyada akıllı bir değişim yaratmak için dünyanın her yerinden 3.000’den fazla ziyaretçi ve katılımcıya ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Hexagon’un faaliyetleri arasında akıllı değişim ve şekillendirme ilkesini yansıtıldı ve değişim, ilerleme şekli ve geleceğin şekillendirilmesi hususunda örnekler verildi. Ola Rollen “İçinde yaşadığımız dünya, her zamankinden daha fazla dinamik ve karmaşık... Zorluklar ve fırsatlar şekil alıyor ve sürekli değişiyor” sözleriyle bu değişim ve şekillendirmelerin çekirdeğinden bahsetti. En gözde paneller 19 Kasım’da gerçekleşen panellerin arasında Metroloji, Üretim, Otomasyon ve Sanayi Zirvesi, Endüstri 4.0 oldukça ilgi gördü. Panellerin arasına; vizyoner uygulamalar, küresel liderlik, ortaklık ve yenilik, müşteri mükemmelliğini tanıyan “Hexagon Şekillendirme Değişim Tanıma Programı” da dahil edildi. Big Data: 3D Metrology Açılış sırasında, Hexagon Başkanı ve CEO’su Ola Rollen “veri nedir” ve “ne olmalıdır” sorularını cevaplamak adına yaptığı açıklamada “akıllı şehirler kurulması ve geleceğin akıllı fabrikalarının oluşması için büyük veriler talep ediyoruz. Veri bazlı sistemler, cihazlar ve uygulamalar; bu trendin oluşmasını sağlayacaktır” sözlerini kaydetti. Geleneksel çözümler kullanılarak işlenen verinin, büyüklüğü yakalama, yönetme, süreç ve analizi zorlu hale getireceğini de dile getiren Rollen, konunun önemine dikkat çekti ve Big Data’nın tüketici tercihlerini anlamak için bir yol olarak, sosyal ağlar ve çevrimiçi kaynaklardan tarafından oluşturulduğunun bilinen bir gerçek olduğunu dile getirdi. Rollen, endüstriyel kaynaklardan gelen Big Data’nın, potansiyel iş değerini daha fazla tuttuğunu ve bu değerlerin; endüstriyel metroloji de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerce anlaşılacağını düşündüğünü belirtti. Rollen, Big Data’nın otomotiv, havacılık ve elektronik gibi sanayi sektörlerindeki üretim niteliğini de yükselteceği inancını taşıdığını yineledi. Big Data, Metroloji-sanayi karmaşıklığını ortadan kaldıracak ve potansiyel verimlilik iyileştirmelerine katkıda bulunacak bir oluşumdur. Paylaşılan bilgiler çerçevesinde Metroloji’nin, daha gelişmiş kullanım oranları ile üreticilerin işe entegrasyonunu kaliteli hale getirdiği kabul edilmiştir. Kasım - Aralık / 2015 67 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Sanayide çeşitli trendlerin doruk noktası ise: Temassız alan ölçümleri, muayene süreçleri ve % 100 boyutsal süreç kontrolünün otomasyonudur. Bu otomasyonlarla hacim, zenginlik ve kullanılabilirlik artmaktadır. Ola Rollen’ın görüşlerine göre, çağımızda bu otomasyon sistemlerini anlamak ve onlara göre hareket etmek için doğru araçları kullanmak adına müthiş endüstriyel gelişmeler yaşanıyor. LED’ler, optik cihazlar, çipler, bilgisayar ve ağ gibi teknolojilerin temel evrimi ile 3D metroloji sistemlerinde üretilen veriler son yıllarda ortalama on kat arttı. Böylece ölçüm verileri, kapsamlı analizler sonucunda karşımıza çıkmaya başladı ve sapma payları azaldı. Teknoloji ve kurumsal ölçekli yazılım sistemleri, yatırım için daha iyi bir yönetim, birlikte çalışabilirlik ve analitik doğrulamayı amaçlamaktadır. Bu şekilde Big Data, önemli operasyonel performansı artırmak hususunda önemli bir araç olacaktır. Üretim entegre metroloji sistemleri esasına göre faaliyet gösteren otomatik çözümler grubunda, yenilikler sürekli geliştirilmektedir. Bir yandan, Big Data’lar, sistemin karmaşıklığını azaltarak; teknisyenler, mühendisler ve yöneticiler alanında daha geniş bir kitleye erişilebilir hale gelmek için geliştiriliyor. Hexagon Metrology artık, Hexagon Manufacturing Intelligence… Hexagon Metrology, veriye dayalı endüstriyel üretim çözümleri alanında gitgide geliştirdiği yeteneklerini yansıtmak üzere marka ismini değiştiriyor. Hexagon Metrology, entegre endüstriyel üretimde geliştirdiği uzmanlık ve çözümlerini yansıtmak amacıyla marka ismini değiştirerek Hexagon Manufacturing Intelligence oldu. Bu değişiklik aynı zamanda çalışma alanını, Hexagon’un tüm endüstriyel süreçlerde kalite ve üretkenliği geliştiren yazılım odaklı bilgi teknolojileri çözümleri sunma stratejisi ile daha da yakınlaştırıyor. Şirketin araştırma ve geliştirme alanındaki yatırımı, öncelikle ölçümü kalite odasından üretim noktasına taşıyan sonrasında ise metrolojik verinin daha kapsamlı iş süreçlerinde kullanılmasına izin veren teknoloji devrimleriyle sonuçlandı. CAD/CAM uzmanı Vero Software ve istatistiksel proses kontrolde lider Q-DAS’ın da aralarında bulunduğu yeni kazanımlar, işletmenin kapsamlı üretim teknolojileri sunumunu daha da genişleterek marka ismini Hexagon Manufacturing Intelligence olarak değiştirme kararını tetikledi. Hexagon Manufacturing Intelligence Başkan ve CEO’su Norbert Hanke, “İşletmemizin yaklaşımı, müşterilerimizi 68 Kasım - Aralık / 2015 dinleyerek ihtiyaçlarını karşılama doğrultusunda gelişmek; marka ismimizi değiştirmemiz de bu gelişimin bir sonraki aşamasıdır” açıklamasında bulundu. Hanke şu sözleri kaydetti: “Üreticilerin hız ve güvenle çalışması gerekiyor, bu nedenle, rekabete girmek ve sektörlerine öncülük etmek için gerekli süreç etkinliğini sağlayan; entegre sistemler ile tek tedarikçili çözümleri tercih ediyorlar. Hexagon Manufacturing Intelligence olarak bu çözümleri desteklemek için ideal bir konumdayız. Müşterilerimizin, daha bilinçli karar vermesi açısından, veriyi analiz etmelerini ve kullanmalarını sağlayarak algılamak, düşünmek ve harekete geçmek olarak adlandırdığımız bu sistemle, veri yakalamayla sınırlı geleneksel metrolojinin ötesine geçiyoruz. Araştırmalarımızı, bu yetenekleri, müşterilerimize kapalı devre üretim yaklaşımı sunacak şekilde birleştirmeye odaklamak istiyoruz. Bu yaklaşımda kalite üretkenliğe yön verirken boyutsal metrolojideki temel yeteneklerimizi de geliştirmeyi sürdürüyoruz.” SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Tayvan Ticaret Ataşesi’nden DMS’ye anlamlı ziyaret Tayvan Ticaret Ataşesi Philip J.P. Fan, DMS CNC Makine’yi Konya merkez ofisinde ziyaret etti. Ziyarete Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu temsilcileri de katıldı. Toplantıda, Tayvan-Türkiye ticaret hacminin artırılması, iş ilişkilerinin geliştirmesi, turizm faaliyetlerinin artırılması konuları görüşüldü. Tayvan’da bazı global markaların Türkiye’de yatırım yapmaya başladığını belirten Fan, sözlerine şöyle devam etti: “Tayvan Türkiye’yi 2013-2015 yılları için stratejik ülke olarak belirlemiştir. Son yıllarda birçok Tayvan markasının Türkiye’de yatırım planları yaptığını biliyoruz. Önümüzdeki yıllarda yatırımların artmasını bekliyoruz.” Tayvan Türkiye ticaret verilerinden de bahseden Fan, “2014 yılında; Türkiye’nin Tayvan’dan ithalatı 1.669 Milyar Amerikan dolarıyken, Türkiye’nin Tayvan’a ihracatı 0.173 milyar Amerikan doları. Önümüzdeki yıllarda Türk işadamlarının Tayvan’a ihracat konusunda yeni fırsatlar yakalayabileceğini düşünüyorum” dedi. DMS CNC Makina’nın Tayvan ile 20 yılı aşan ve devam eden iş ilişkileri hakkında Fan’a kapsamlı bilgi veren Genel Müdür Mehmet Demirel, Türkiye’nin kalkınmakta olan bir ülke olarak en çok yabancı sermaye ve teknoloji intikaline ihtiyaç duyduğunu, bu açıdan da Tayvan’ın sahip olduğu teknoloji gücünden yararlanmanın her iki ülkenin de avantajı olduğunu belirtti. Demirel, sözlerine şöyle devam etti: “Sadece ithalat yapacağımız bir birliktelikten ziyade; Türkiye’ye Tayvanlı işadamları tarafından daha fazla yatırım yapılması ve bu algı ile Tayvan ile yatırımcılarımızın ticari ilişkilerinin artırılması yönünde somut adımların atılmasına ülke olarak hazırız. Geçtiğimiz Nisan ayında THY’nin İstanbul’dan Tayvan’ın başkenti Taipei’ye başlattığı direk uçak seferleriyle birlikte doğu ve batının merkezinde olan Türkiye’nin stratejik önemi artmış, yolcu transferi ve mal dağılımı ile de lojistik merkezine dönüşme konusunda önemli bir adım atılmıştır. Başlatılan bu sefer sayesinde Türkiye ve Tayvan arasındaki turizm canlanacak ve ikili ekonomik ve teknolojik ilişkilerde artacaktır. ” DMS CNC Makina yetkilileri, Philip J.P. Fan ve beraberindeki Tayvan heyeti; Konya Sanayi Odası’nı ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerinde aynı konulara vurgu yapılarak ilişkilerin daha geniş bir yelpazede genişleterek daha farklı sektörlerde de ülkelerarası ithalat ve özellikle Tayvan’a ihracatın geliştirilmesi için daha yoğun çalışmalar yapılması gerektiği dile getirildi. Konya Sanayi Odası yetkilileri de Tayvanlı işadamlarının Türkiye’ye yatırım yapmaları konusundaki tavsiyelerini de Fan’a ilettiler. Kasım - Aralık / 2015 69 SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com Tekyaz’ın SolidWorks 2016 Semineri fark yarattı Tekyaz Teknolojik Yazılımlar ve Makina Tic. A.Ş. tarafından organize edilen “SolidWorks 2016 Semineri” 850 kişinin katılımı ile WOW İstanbul Hotel ve Kongre Merkezi’nde 14 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşti. Türkiye’nin önemli sanayi kuruluşlarının çalışanları ve temsilcileri ile mesleki/teknik eğitim kurumlarının ve üniversitelerin öğretim görevlileri ile öğrencilerinin katılım sağlamış olduğu etkinlik, Tekyaz Teknolojik Yazılımlar ve Makina Tic. A.Ş. CEO’su Mustafa Erten’in açılış konuşmasıyla başladı. Erten, tüm katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında Türkiye’nin mühendislik yazılımları kullanımında ve bu yazılımların gelişmesine katkı sağlama alanındaki etkinliğinden bahsetti. SolidWorks’ün gelişimi ile ilgili 2014 yılında Amerika’da gerçekleşen lansman sırasında dünya üzerindeki tüm distribütör ve satıcılar aracılığı ile toplanan geliştirme fikirlerinin oylanması sonucunda listede ilk 10’a giren fikirlerin 4 tanesinin Türkiye’ye ait olduğunu ve bunun haklı gururunu yaşadıklarını belirtti. Etkinlik TEKYAZ Pazarlama Müdürü Gonca Tavukçu’nun moderatörlüğünde devam etti. Mustafa Erten’in açılış konuşmasının ardından SolidWorks’ün CEO’su Gian Paolo Bassi tarafından yazılımın ve firmanın vizyonu hakkında bilgiler verildi. Bassi yaptığı sunumda mühendislik çalışmaları için komple çözümler sunan SolidWorks’ün dünya üzerinde 244 bin firma ve 29 bin eğitim kurumu tarafından kullanıldığını, mühendislik yazılımları sektöründe %34’lük bir global pazar payına sahip olduğunu, 110 binden fazla sertifikalı kullanıcısı bulunduğunu, 71 ülkeden 725 partner ve 320’den fazla distribütörlerinin bulunduğunu belirtti. Bassi, yazılım hakkında verdiği genel bilgilerin ardından 70 Kasım - Aralık / 2015 tasarım işinin komple bir konsept olduğunu, inovasyonun gelişim için olmazsa olmaz olması gerektiğini ve tasarımın düşünülenin aksine düşünceden pazar sunumuna kadar devam eden bir zincir olduğundan bahsetti. Dünyanın hem teknolojik hem de sosyal olarak inanılmaz bir hızla değiştiğini ve geliştiğini, bu sebeple de 3D yazıcı, 3D yazıcı gibi yeni nesil üretim sistemlerini kullanmaya alışmamız gerektiğini belirtti. Bassi’nin ardından SolidWorks Euromed Satış Başkan Yardımcısı Luca Rosettini tarafından mühendislikte inovasyon ve verimlilik ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Rosettini yaptığı sunumda mühendislikte veri analizi ve verimliliğin hangi kriterlere göre gerçekleştirilmesi gerektiği ile ilgili bilgiler verdi. Edüstrinin hayatımıza girmesi ile de yaşam tarzımızın büyük bir değişim yaşadığını belirten Rosettini, bugünlerde trend olan Edüstri 4.0 ile benzer şekilde mühendisliğin de zaman içerisinde evrim geçirdiğinden bahsetti. Bu kapsamda Rosettini, James Watt tarafından geliştirilen buharlı makine motoru ile başlayan 1760 – 1965 yılları arasında devam etmiş ve endüstriyel çağ olarak adlandırılan “Mühendislik 1.0”, Pierre Bezier tarafından 1966 yılında geliştirilen 3D CAD modeli ile başlayan ve 1966-1995 yılları arasında devam etmiş ve dijital çağ olarak adlandırılan “Mühendislik 2.0”, 1997 yılında eş zamanlı olarak gerçekleşen Toyota tarafından üretilen dünyanın ilk hibrit arabası ve NASA’nın Mars’a gönderdiği sonda ile başlayan ve 1996 – 2015 yılları arasında devam etmiş ve bilgi çağı olarak adlandırılan SEKTÖRDEN www.ttmagazin.com “Mühendislik 3.0”, 2015 yılında makinaların birbiriyle haberleşerek çalışmasıyla başlayan ve tahminen 2035’e kadar devam edecek olan ve otomasyon çağı olarak adlandırılan “Mühendislik 4.0” hakkında bilgiler verdi. Rosettini mühendisliğin gelişimi ile ilgili sunumunun ardından Türkiye’nin CAD programlarının kullanımı ile ilgili son 8 yıldaki büyük gelişiminden bahsetti. Bu kapsamda; “Dünyada CAD programlarının kullanımında 2007 yılında Türkiye’nin 17. sırada yer alırken 2015 yılına gelindiğinde 11. sıraya yükseldi. Bu gelişim CAD programları dışındaki analiz programları, veri yönetimi alanlarda çok daha büyük oldu. CAD dışındaki alanlarda Türkiye 2007 yılında dünyada 34. sırada yer alırken bugün 14. sırada yer aldı.” dedi. Açılış sunumlarının ardından SolidWorks’teki yeniliklerin katılımcılara aktarılması kısmına geçildi. Tekyaz Genel Müdür Yardımcısı İlker Uludağ ve Teknik Destek Müdürü Övünç Büke SolidWorks 2016 Yeniliklerini hazırlamış oldukları “Kim SolidWorks 2016 İster?” konseptli sunumları ile izleyicilere aktardı. Yapılan tiyatral gösteride TEKYAZ satış ekibinden Emrehan Çimentepe ve Erdinç Uzel rol aldı. Rollerini oldukça başarılı bir şekilde oynamalarının yanı sıra katılımcılar tarafından da çok olumlu tepkiler aldılar. Çoğu katılımcının SMS destekleri ile interaktif bir şekilde oynana yarışma oldukça yoğun bir ilgi gördü. Bu kısımda katılımcılar eğlenceli dakikalar geçirdi. SOLIDWORKS 2016 Yeniliklerinin diğer tüm bölümleri Tekyaz Teknik Destek Müdürü Övünç Büke tarafından gerçekleştirildi. Tekyaz Ödül Töreni Tekyaz seminerinde geçen sene ilk defa başlatılan ödül töreni bu sene de gerçekleştirildi. Tüm SolidWorks Multi Product (Entegre Ürünlerin tamamı) sahibi olan ve SolidWorks bakım anlaşması yapan Akım Metal’den Abdullah Boyet’e, Aydınlar Yedek Parça’dan Murat Yavuz’a, Durmazlar A.Ş.’den Yaşar Ramiz Şimşek’e, Forma Makina’dan Taner Zafer Takmaz’a, Altuntaş’tan (Obial) Teyfik Eren Erez’e, Samet Kalıp’tan Ahmet Çapur’a, Simfer’den Ali Narin’e, Teksan Jeneratör’den Hürcan Sevinçli’ye, Coveris’ten Gülbahar Koç’a ödülleri Tekyaz Genel Müdürü Mustafa Erten ve Abonelik Müdürü Erdinç Uzel tarafından takdim edildi. Ödül töreninin ardından seminere sponsor olan firmalar sunumlarını gerçekleştirdi. SIEMENS adına Özkan Dinler, Lenovo adına Bahadır Bostancı, , Iscar adına Serkan Ekinci ve Promis adına Emin Caner tarafından katılımcılara etkileyici sunumlar yapıldı. Seminer ile eş zamanlı olarak diğer salonlarda da eğitimler ve modelleme yarışması gerçekleşti. SolidWorks Simulation Gerçek Proje Uygulamaları ve SolidWorks Plastics sunumları Tekyaz Analiz Uzmanı Onur Alpay tarafından gerçekleştirildi. Bu sunumları takiben SolidWorks Composer ile Yeni Nesil/ Güncel Dokümantasyon Çözümleri ile Kıdemli Teknik Destek Uzmanı Yiğit Candan tarafından sunum yapıldı. Son sunum da “Teknik Resimsiz İmalat Çözümleri ” ile Teknik Destek Uzmanı Seçkin Uslu tarafından gerçekleştirdi. Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen seminerde yine bir ilk yaşandı ve CNC İleri Teknoloji’nin desteği ile etkinliğin yapıldığı kongre merkezinin önüne getirilen HAAS marka iki ayrı takım tezgahlarında canlı kesimler yapıldı. Tüm kahve aralarında, öğle yemeği bitiminde ve SolidCAM sunumu bitiminde canlı parça kesimi gerçekleştirildi. SolidCAM İmachining Canlı Kesim ve SolidCAM Yenilikler sunumları SolidCAM Teknik Destek Müdürü Onur Elinç ve Teknik Destek Sorumlusu Levent Uysal tarafından gerçekleştirildi. CNC İleri Teknoloji Satış Müdürü Alper Mangır’ın gerçekleştirdiği sunum canlı parça kesiminden hemen sonra gerçekleştirildi. “Parça İmalatında Verimli Çalışma Yöntemleri”ni anlatan Mangır’ın sunumu katılımcıların dikkatini çekti. Sunumlar haricinde Modelleme Yarışması her sene olduğu gibi bu senede gerçekleştirildi. 100’ün üzerinde yarışmacının olduğu bir oturum gerçekleştirildi. Tüm gün istenildiği zaman girilen yarışmada belirli bir süre içerisinde verilen SolidWorks Modelleme sorusu cevaplanmaya çalışıldı. Yarışma sonucunda birinci olan Tanju Bahadır’a tablet, ikinci olan Şendoğan Yıldırım’a 1 TB harici disk, üçüncü olan Cemil Çolakel’e optik Mouse hediye edildi. Bu hediyeler haricinde tüm katılımcılar arasında yapılan çekilişlerle SolidWorks indirim çekleri, iş istasyonları, otel konaklamaları hediye edildi. Seminer sonunda konuk konuşmacı olarak “Karanlıkta Diyalog”un kurucusu olan Hakan Elbir, sunumuyla birlikte katılımcılarda farkındalık yaratan ve ilgi uyandıran bir konuşma yaptı ve ilgi odağı oldu. Seminerin fuaye alanında İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından SolidWorks ile tasarlanan araçlar yer aldı. Öğrenciler gururla neler yaptıklarını katılımcılara aktadırlar. Kasım - Aralık / 2015 71 TEKNİK YAZI www.ttmagazin.com Tüm sektörlerin altın anahtarı: Stratejik Planlama Hangi sektör olursa olsun strateji ve planlama; şirketlerin yol haritasıdır. Hele ki pazar ve ekonomi dengelerinin bir anda değişebildiği günümüz dünyasında strateji ve planlama; şirket ve kurumlar altın anahtar niteliğindedir. Ancak “Nasıl Bir Stratejik Planlama” olacağı konusunda fikir sahibi olmak, en zorlu kapılar bile açar. TÜBİTAKTÜSSİDE Başuzmanı ve Araştırmacıları “Nasıl Bir Stratejik Planlama” konusunu TT Magazin için kaleme aldı. Barış Çarıkcı ( TÜBİTAK-TÜSSİDE/Başuzman) Nurefşan Gül ( TÜBİTAK-TÜSSİDE/Araştırmacı) Burcu Deniz Tülek (Araştırmacı) Strateji Kavramı Strateji kavramı askeri bir kavram olarak doğmuş, savaş sonrası 1950 yıllardan başlayarak şirketlerin küreselleşmesi sürecinde organizasyonlar açısından da anlam ifade edecek bir kavram olmuştur. Sözlük anlamı (Türk Dil Kurumu) incelendiğinde “Bir ulusun veya uluslar topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara en fazla desteği vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askerî güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı” olarak belirtilmektedir. Organizasyon açısından ise strateji “Bir organizasyonun temel amaçlarının ve hedeflerinin belirlenmesi ve bu amaçlara ulaşabilmek için gerekli kaynakların tahsis edilerek onların kullanımında kabul edilen yollardır” şeklinde ifade edilmektedir. İster sözlük anlamı ister organizasyon için anlamına bakalım stratejiden söz edebilmek için bazı koşullar gereklidir. İlk olarak strateji olabilmesi için bir hedef ya da amacın olması, organizasyonun ileriye yönelik ulaşmayı arzu ettiği sonuçları tanımlanmış olması gerekliliğidir. İkinci koşul ise belirlenmiş amaç ve hedefler için kullanılabilecek kaynakların sınırlı olması gerektiğidir. Sınırsız kaynaklar ile bir strateji çizilemez. Strateji sınırlı kaynaklar ile amaç ve hedeflere en iyi nasıl ulaşılabileceğinin politikalarını belirlemektir. Örneğin Ankara’dan İstanbul’a 5 saat içinde gitmek hedefi için alternatif birçok yol olmakla birlikte, 72 Kasım - Aralık / 2015 seçilen yol sınırlı kaynaklar ile bu hedefe en iyi nasıl ulaşılabileceğini bulmaktır. Stratejinin doğru tanımlanmış olması organizasyon için kritik bir süreçtir. Yanlış belirlenmiş bir strateji organizasyonun tamamen yok olmasına neden olabilir, diğer yandan organizasyon doğru strateji tanımlamış iken taktik hatalar yapsa bile nihayetinde başarıya ulaşır. Taktik hatalar muharebelere benzer iken stratejiler savaşlar ile eşleştirilebilir. Kötü taktikler ile muharebeler kaybedilebilir ancak nihayetinde iyi bir strateji ile savaştan galip gelinebilir. Strateji: Hedef için politika belirlemedir Niye Stratejiyi Planlamak Gerekiyor? Organizasyonlar için bu kadar hayati bir anlamı olan strateji kavramı acaba başıboş bırakılabilir mi? Özelikle kurumsallaşmaya çalışan organizasyonlarda en önemli başlangıç noktası olarak stratejin planlanması ve organizasyonun gelecek için kendine bir yol haritası çizmesi kabul edilir. Stratejiyi planlamak demek, neyi, ne zaman, nerede, niçin, nasıl ve kim tarafından yapılacağını ortaya koymaktır. TEKNİK YAZI www.ttmagazin.com Eğer strateji planlamaz ise organizasyon iki temel problem ile karşı karşıya gelir. En önemli problem organizasyonun kendini geleceğe proaktif olarak hazırlayamamasıdır. Stratejiyi planlama süreci geleceğe yöneliktir, gelecekle ilgili senaryolar çerçevesinde stratejiler oluşturulur. Organizasyon gelecekte reaktif davranmaz, senaryolar bazında tanımladığı aksiyomları uygular yani geleceği okuyarak kendine yön çizer. Bu açıdan stratejik planlama organizasyonun gelecek için oluşturduğu bir yol haritası, bir ortak oyun planı olarak görülmektedir. Organizasyon için önem arz eden ikinci konu ise stratejik planlamanın organizasyon içinde organizasyon üyelerinin bağımsız eylemler yerine ortak bir amaç etrafında bir araya gelmelerini sağlamasıdır. Stratejisi Olmayan Organizasyonun Çalışanları Nasıl Bir Anlayış İle Strateji Planlanmalı Stratejiyi planlamada dikkat edilmesi gereken birkaç husus ön plana çıkmaktadır. İlk olarak stratejiyi doğru tanımlamanın dışında stratejinin organizasyon tarafından hayata geçirilebilir ve aktarılabilir olması çok daha önemlidir. Çoğu organizasyon stratejiyi planlarken stratejinin uygulanabilirliğini dikkate almamaktadır. Çok iyi stratejiler geliştirilmiş olsa bile stratejiler hayata geçirilmediği takdirde planlama süreci boşa zaman harcamadır. Bu nedenle planlamanın hayata geçirilebilmesi için stratejiyi planlamada başta üst yönetim olmak üzere bütün organizasyonu için anahtar başarı faktörüdür. Stratejiyi planlama süreci genel yaklaşım açısından yukarından aşağıya doğrudur. Yani büyük gelecek resim edilir ve bu geleceğe ulaşmak için gerekli olan mikro planlar buna uygun olarak yapılır. Ancak stratejik planlamanın kısıtlı kaynakların kullanımı için şablon olduğunun unutulmaması gerektiği, eğer tanımlanan stratejiler organizasyonel kaynakları aşıyorsa üstte konulan hedeflerin düşürülmesi gerekmektedir. Bu açıdan planlama süreci iki yönlüdür. Öncelikle yukarıdan aşağıya doğru başlar, ancak kaynaklar yetersiz olduğunda aşağıdan yukarıya düzeltmeler yapılır. Stratejik Planlama Süreci Stratejik planlama organizasyon içinde bir proje ekibi ile hazırlanması önem taşımaktadır. Ekip içinde hem ana iş birimleri hem de destek hizmet birimlerinin yer alması gerekmektedir. Stratejik planın çıktılarının oluşturulmasında üst yönetimin katılımı sağlanmalıdır. Bunun mümkün olmadığı şartlarda ara dönemlerde en üst yönetime çıktılar anlatılmalı ve onlardan onay alınarak planlama süreçlerine devam edilmelidir. Çıktıların raporlanması, gerekli veri toplama ve toplantıların organize edilmesi için koordinasyon sağlayan kişi ya da birimlere ihtiyaç vardır. Büyük organizasyonlarda işi koordine edenlere koordinasyon birimi, çapraz fonksiyonlu olarak değişik birimlerden gelerek planlamayı yapan ekibi proje ekibi ve stratejik planlama süreci çıktılarını değerlendirip, onaylayan, genel olarak en üst seviye yöneticilerden oluşan bir yönlendirici komite yaklaşımı kullanılmaktadır. Genel olarak stratejik planlama sürecini yönlendirecek, farklı sesler ile organizasyon içinde körlüğü kaldıracak ikinci bir yüze yani strateji danışmanına da ihtiyaç duyulur. Stratejiyi planlamada değişik yaklaşımlar bulunmaktadır. Her yaklaşımın kendine göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Aşağıda önerilen ve kullanılan model temel olarak kalıplaşmış bir yapısı olan yeni kurulmakta olan değil yaptığı işler konusunda belirli bir geçmişi olan organizasyonlar için tasarlanmıştır. Bu modelde organizasyon geleceğini çizmeden önce mevcut durumunu (çevre analizi) analiz eder. Bu analiz üç boyutta karşımıza çıkar. İlk boyutta organizasyon için kaynakların ve yapının analizidir. İkinci aşama organizasyonun yakın çevresi (paydaşları) ile olan yapının analizidir. Son aşama ise organizasyonun dış çevresi (politik, ekonomik, teknolojik, sosyolojik, ekolojik) ile olan etkileşiminin analizidir. Son aşamada ise bu 3 boyuttan alınan sonuçlar SWOT analizi altında birleştirilir. SWOT analizi organizasyonun güçlü ve zayıf yönlerini, dışsal fırsat ve tehditlerini ortaya koyar. SWOT analizi organizasyonun dürüst olarak bütün yönleri ile bir fotoğrafının çekimidir. Bu nedenle fotoğrafın çekilmesinden farklı açılardan bakan paydaşların görüşlerinin alınması gerekmektedir. Sadece çalışanların değil, müşterilerin, tedarikçilerin, stratejik ortakların ve sektör uzmanlarının görüşlerinin alınmasında fayda vardır. Bir sonraki aşamada organizasyon çekilen fotoğrafa bakarak bir gelecek planlamaya başlar. Kendisini 10-20 yıllık süreçte nerede hayal ettiğini (vizyon) ve hayaline ulaşırken hangi çerçevede çalışacağını yani misyonunu oluşturur. Vizyonuna ulaşırken dikkate alacağı temel kriterleri, sadık kalacağı temel soyut kavramları belirler (değerler). Vizyona ulaşmakta gerekli olan ara sonuçları belirler (stratejik amaçlar). Balıklar açısından göle ulaşmak vizyon iken, ulaşılacak ara sonuçlar stratejik amaçladır. Kedi ve su ısıtıcısı ise SWOT analizi sonuçlarına benzetilebilir. Kasım - Aralık / 2015 73 TEKNİK YAZI www.ttmagazin.com Organizasyon stratejik planlama sürecine tanımlanan amaçlara ulaşmak için gerekli sayısal hedefleri belirlemek ile devam eder. Hedefler ise sayısal olarak ölçülebilir ve izlenebilir sonuç ya da çıktılardır. Stratejik planın izlenebilirliği bu hedefler üzerinden sağlanır. Organizasyon stratejik hedeflerini belirledikten sonra amaç ve hedeflerine ulaşmak için uygun politikaları yani stratejileri belirlemesi gerekmektedir. Stratejilerinde belirlenmesi ile birlikte stratejilerin ve hedeflerin önündeki riskler analiz edilir ve risklere karşı neler yapılacağına yönelik tedbirler alınır. Son aşamada organizasyonel hedefler ve stratejilere bakarak kurumsal faaliyetler ve projeler tanımlanır ve bütçe/kaynak ihtiyacı belirlenir. Bir Kurum 74 Kasım - Aralık / 2015 Sonuç Stratejik planlama organizasyonun içsel ve dışsal etmenler üzerinden gelecek için bir yol çizmektedir. Stratejik planı olmayan organizasyon tamamen dışsal çevrenin sürüklemesi ile günlük politikalar ile yönetilir. Ancak organizasyon stratejik planlama yapsa bile organizasyon üyelerinin kabul etmediği ve içselleştiremediği bir stratejik planın hayata geçirilmesi imkânsızdır. Stratejik plan içsel ve dışsal çevre ile uyumlu çalışanlar tarafından benimsenmiş ise başarılı olacaktır. VİZYON www.ttmagazin.com MİKSAN, “Made in Turkey” gururunu yaşatıyor TT Magazin, TİAD üyesi makine üreticilerinin kapısını çalmaya devam ediyor. Türkiye’nin gözbebeği motor üreticilerinden Miksan Motor’un fabrikasına gerçekleştirdiğimiz ziyarette, her türde kullanılabilecek motorların A’dan Z’ye üretimine tanık olduk. Fabrikayı gezdiren Miksan Motor’un Genel Müdürü Yüksel Mesut ve kızı Ceyda Mesut, gerçekleştirdikleri motor üretiminin her aşamasını TT Magazin ekibine anlattı. Hasköy’deki atölyelerinde 1977 yılında 71 gövde tipli sincap kafes rotorlu asenkron motor imalatı ile motor sektörüne ilk adımını atan Miksan, ürün çeşidini hızla geliştirerek 1982 yılında iç piyasada büyük bir pay oluşturan boryağı devirdaim pompası imalatına ve en son olarak 2003 yılında vibrasyon motorları imalatına başlamış. Büyümeye, 2003 yılında Bulgaristan’da ikinci fabrikasını kurarak devam etmiş. Miksan Motor küresel pazarda rekabet ediyor Miksan üretimini halen Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi’nde (BOSB) bulunan fabrikasında, 56 yapı büyüklüğünden 132 yapı büyüklüğüne kadar 3 fazlı, 90 yapı büyüklüğüne kadar 1 fazlı daimi devre kondansatörlü genel amaçlı asenkron motorlar, pompalar, brülör motorları, vibrasyon motorları, özel milli ve özel flanşlı motorlar ile sürdürüyor. Miksan’ın ürettiği motor ve pompalar, iç piyasanın yanı sıra dış piyasada da geniş bir coğrafi alana ihraç ediliyor. “Son 10 senedir para kazanmadım” diyen Yüksel Mesut’a “niçin üretim yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda “sadece alışkanlık” dedi ve ekledi: “Mesele yalnızca para kazanmak değildir…” Çok az bir sermaye yatırmış ve bugünlere gelmiş Teknikerlik yaptığı Profilo’nun tedarikçilerinden bir firma Yüksel Mesut’a “bu işi kuralım” demiş ve Miksan’ın macerası böylece başlamış. “Sene 1977… Gel zaman git zaman, bugünlere geldik” dedi Yüksel Mesut. 1982’de ortaklarla ayrılmış ve yoluna yalnız devam etmiş. Miksan, neden motor üretmeyi seçmişti? Yüksel Mesut’a sorduğumuzda firmanın kurulduğu tarihe işaret edip “O zamanlar Türkiye üretime açtı, ne üretseniz satardı… Saygıdeğer sanayiciydik. ” diyerek yanıtladı. Miksan Motor, şu anda 5 bin metrekarede üretim gerçekleştiriyor. Mesut, “İşe başladığımızda 7-8 kişiyle çalışıyorduk. İki patronun masası bile yoktu. Bir Çin motosikleti parası kadar sermaye yatırmıştım bu işe” diye anlattı firmanın kuruluş sürecini. Kasım - Aralık / 2015 75 VİZYON www.ttmagazin.com “İyi bir motor yoksa, takım tezgahı olmaz” Türkiye’de motor üretmekten bahsederken “Makine Üreten makineleri yapmak en önemlisi… Sanayimiz gelişirse Türkiye Takım Tezgahları sektörü de gelişir. Biz de bunun için komponentler üretiyoruz. İyi bir soğutma yoksa takım tezgahı olmaz. İyi bir motor yoksa takım tezgahı yine olmaz” dedi Yüksel Mesut. Motorun bileşenleri: sac, rotor-mil, stator… İlk adımımızı dökümhaneye attık. Alüminyum döküm, fabrika bünyesinde yapılıyor. Dökümhanede, alüminyum külçeler, devasa bir döküm makinasında yüksek ısıda eritiliyor. Eritilmiş alüminyum, kalıplara konulup parça elde ediliyor. Kalıptan çıkan alüminyum parçalar ilk birkaç dakika, üzerinde dumanı tüterken izlenebilir. Rotor parçaları, birazdan mil ile entegre edilmek için bir köşede bekliyor. Günde 400 ila 600 arasında rotor parçası üretiliyor Miksan’da. izliyoruz. Pres makinasında milimetrik ölçümlerle kesilen plakalar perçinlenerek motorun statoru üretiliyor. Üretilen statora, bobin malzemelerinin şase yapmaması için polyester malzeme geçiriliyor. Buna “Ankoş takma” işlemi deniliyor. Bobinaj Bobinaj, motor üretiminin aşamalarından biri… Bakır tellerin üzerine emaye kaplama yapılıp, üretilecek motorun tipi, cinsi ve kullanım yerlerine göre bobinaj gerçekleştiriyor. Bobinaj yapılan parçalar daha sonra sırasıyla; kaynak ve dikiş işlemlerinden geçiyor. Miksan’da bu görev kadın çalışanların. Atölyede elinde küçük bir kaynak aletiyle dikkatle tellere kaynak yapan ve bobin tellerini birbirine diken kadınlar, adeta maharetlerini ortaya koyuyor. Montaj Sonraki aşama montaj bandı… Bu bant üzerinde 150200 kadar zor parçalar; 400-500 kadar kolay parçalar montajlanıyor. Montaj sırasında usta, seri değil özel üretim gerçekleştiğini özellikle vurguladı. Ustaya, üretilen motorların cinsini sorduğumuzda: Fan Motoru, Asansör Motoru, Kapı motoru gibi çeşitlerin Miksan’ın ürün gamında yer aldığını öğrendik. Test aşaması Montajlanan malzemeler artık şekil ve kimlik sahibi motor ve pompalara dönüşüyor. Tabii ki üretim aşaması bununla bitmiyor. Montajın ardından test aşaması var. Montajı tamamlanmış bütün motor ve pompalar test aşamasına tâbi tutulmadan paketlenmiyor. Test sorumlusu, “Ürünlerimiz TSE’nin belirlediği tüm kalite kontrol testlerinden geçiyor. Miksan Motor’da üretilen her ürün, TSE normlarına uygundur. Aynı zamanda DIN, IEC normlarına ve CE’ye uygun olarak imal edilmektedir” sözleriyle, uluslararası standartlara uygun üretim gerçekleştirdiklerini belirtti. Tezsan’ın makineleriyle karşılaşmak, eski bir dosta rastlamak gibi… Parça üretimi aşamasında bazı makineler dikkatimizi çekiyor. Gövdesinde kocaman ve solmuş “Tezsan” yazan makineler bunlar… Ceyda Mesut, “Yüksel Bey, bilhassa bu makinelere çok kıymet verip özen gösteriyor” dedi. Zira her biri artık var olmayan Tezsan’dan yadigardır. Antika değerindeki Tezsan makinelerinin bugün hala çalışarak üretime dahil olması insanı duygulandırıyor. Zaman zaman sesi, dili ve kimliği olduğuna inandığımız makineler için büyük bir gurur olsa gerek: Kapanmış bir fabrikanın ürettiği; eskise de imalat yapabilen bir makine olmak… Çağın gerisinde kalsa da üretimin bir parçası olmak… Bir yandan da sacdan şeridinin pres makinasına gidişini 76 Kasım - Aralık / 2015 Siparişe göre üretim Miksan Motor’un Satış ve Satınalma Sorumlusu Şenat Vatansever, yıllık üretimden bahsederken “siparişlere ve standart gidecek malzemelere göre” hedef oluşturduklarının altını çizdi. Yıllık hedef konusundaki sorumuzu fazla ısrarcı bulmuş olacak ki “Hedef görecelidir” diyor ve ekliyor: “Miksan Motor olarak üretmek konusunda hiç sıkıntımız yok. Ancak söz konusu satış olunca yıllık hedeflerin dışına çıkılabiliyor.” VİZYON www.ttmagazin.com Avrupa başta olmak üzere 44 ülkeye üretim 2015 yıllı hedefi 50 bin adet motor ve pompa üretimi olarak belirlenmiş. Miksan Motor’un ürünleri Bulgaristan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, İtalya ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine satılıyor. Ancak ihracat yapılan ülkelerin arasında Mısır, Malezya ve Beyaz Rusya da var. “Arap ülkeleri için hiç çaba sarf etmedik, zira hedef pazarımız Almanya, hatta rakiplerimiz de Alman menşeili motor üreticileridir” dedi Şenat Vatansever. Vatansever’in verdiği bilgiye göre genellikle motor talepleri alıyor ve siparişe göre üretim gerçekleştiriliyor ve daha çok devirdaim pompası ve tezgah soğutma için özel flanşlı motorlar üretiliyormuş. Proje ve tasarım odası Satış bölümünden aldığımız bilgilerden sonra soluğu, mühendislerin çalıştığı odada aldık. Bu oda tabiri caizse Miksan Motor’un beyni… Dört mühendis genç bu odada proje çiziyor ve uygulamaya koyuyor. Ar-Ge ve yeni ürün geliştirme de bu odada gerçekleşiyor. Motor ve pompa çizimleri, hidrolik tasarımlar, analiz ve testler; kısacası mühendisliğe dair her şey yine bu odadan çıkıyor. Teste tâbi tutulacak prototiplerin montajlarını da mühendisler yapıyor. Mühendislerce, ürünler seri üretime geçmeden; montajda karşılaşılacak hatalar saptanıyor ve geliştirmeleri yapılıyor. 2010 yılından beri TÜBİTAK Ceyda Mesut Miksan Motor Yüksel Mesut Miksan Motor Genel Md. ve KOSGEB projeleri almışlar ve pompayla ilgili projeleri tamamlanmak üzere… “Kimsenin üretmediklerini üretmek…” Firma için saha araştırmasını Yüksel Mesut gerçekleştiriyor. Miksan Motor olarak katılımcısı oldukları pek çok uluslararası fuar da bu saha araştırmalarında önemli rol oynuyor. Bu saha araştırmalarının sonucunda çıkan misyon şu oluyor: Kimsenin üretmediklerini üretmek. Yüksel Mesut’un üretmeye koyulduğu sıra dışı mamüllerin Türkiye teknolojisi biraz geriden takip etse de; fizibilitenin tamamlanma sürecinde motorlar satılmaya başlıyor bile… Yüksel Mesut kimdir? 1950’de Dobruca’da doğdu. 1971 mübadelesi ile Bulgaristan’dan geldi. Bulgarca ve Rusça bilmektedir. 1972’de Profilo’da konstrüktör ve tasarımcı olarak çalıştı. 1977’de 4 ortakla birlikte Miksan Motor’u kurarak, motor ve pompa üretimine başladı. Miksan Motor ürün gamı Miksan Motor’un ürün gamı içerisinde Vibrasyon motorları arasında Üç Fazlı Vibrasyon, Bir Fazlı Vibrasyon, Mikro Vibrasyon, AC/DC Konvertörlü Vibrasyon, Flanşlı Vibrasyon; Elektrik motorları arasında Monofaze motorlar, Trifaze motorlar, Brülör motorlar, Çift devirli motorlar ve özel motorlar ve sayısız pompa türü yer alıyor. Şenat Vatansever Satış ve Satınalma Sor. Kasım - Aralık / 2015 77 DOSYA www.ttmagazin.com Çağımıza damgasını vuran devrim: Endüstri 4.0 Endüstri başlı başına bir tarih… Üstelik bu tarihe üç devrim sığdı. İlk sanayi devrimi su ve buhar gücü ile üretim mekanizmasının üzerine kurulmuştu. Bunu, ikinci sanayi devrimi olarak elektrik enerjisi izledi. Daha sonrasında ise üçüncü sanayi devrimi olan dijital devrim gerçekleşerek elektronik kullanımı başlattı. Şimdi de sektörün kulisinde sanayi devrimlerinin dördüncüsü konuşuluyor. Endüstri 4.0 ne demek? Dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0 çağımıza neler getirecek? Türkiye’de gerçekleşmesi konusunda, Endüstri 4.0’ın önünde engeller var mı? Ülkemiz Endüstri 4.0’a, nereden ve nasıl müdahil olacak? Akıllı fabrikalar ve robotların yapacağı devrim, çağımızda istihdam sorunu yaratır mı? Spekülasyonlar da dahil olmak üzere merak edilenleri, Endüstri 4.0’ı gündemine alan ve yeni bir üretim biçimine geçmek için kolları sıvayan firmalara sorduk. İşte Endüstri 4.0’ın bilinenleri-bilinmeyenleri ve sektörümüzün bu yeni devrimden bekledikleri… Endüstri 4.0, geleceği inşa ediyor” Nachi Türkiye Genel Müdürü Gökhan Kırmacı Geleceği öngörmeye çalışmak; ülkelerin, kurumların ve kişilerin hayatlarını şekillendirmede büyük önem arz ediyor. Bu sebeple insanlarımızın, “gelecek” konusunda beyin fırtınası yapması hayati derecede önemlidir. Endüstri 4.0, sanayide geleceği inşa eden bir akım olarak değerlendirilmeli… Endüstri 4.0 olarak değerlendirilen akım, artık insanlığın özne olarak şekillendirdiği bir boyutun çok ötesine 78 Kasım - Aralık / 2015 geçmiştir. İnsanlık, kendisini bekleyen inovasyon devriminin basit bir nesnesi olarak, yaklaşmakta olan değişimi beklemektedir. Konu fütürizm yaklaşımıyla değerlendirildiğinde bu endüstriyel devrimin; insanlığa neler vereceği, ne kadarını işlevsiz ve gereksiz kılacağı bilimsel verilerle tespit ediliyor. Türkiye’nin, dünyadaki büyük teknoloji üreticilerine kıyasla çok geride kalması bir sürpriz değil... Ülkelerin Ar-Ge’ye ayırdıkları bütçeler karşılaştırıldığında Türkiye, bütçesinin %0,9’unu Ar-Ge’ye harcarken, gelişmiş ülkeler ortalama %3 oranıyla Ar-Ge’lerini desteklemektedir. Gelişmekte olan ülke seviyesinden, gelişmiş ülke seviyesine yükselemememizin ana sebebi burada yatıyor. Türkiye üretiminin neredeyse tüm alanlarına hitap eden ürünlerimiz olması sebebiyle, Nachi Türkiye olarak konuyu daha detaylı değerlendirebiliyoruz. Hakim duruma gelecek olan bilgisayar-robot kontrollü üretim, tüm dünyanın yaratmaya çalıştığı üretim sisteminin elemanlarıdır. Bunları insanlığın düşmanı olarak görmeye devam edip direnmeye çalışmak, gerçekliği ve bilimi inkar etmek, çok uzakta olmayan üretim devriminin medeniyetimizi ve geleceğimizi yok etmesine göz yummak anlamına gelecektir. DOSYA www.ttmagazin.com Yeni dünya düzeninde, üretim gücünden çok daha önemli olan şey rekabet gücüdür. Yani aynı kalitede ürünü ve teknolojiyi daha ucuza üretebilen şirket ve ülkeler yaşamaya devam ederken, rakipleri piyasadan teker teker çekilecektir. Nachi olarak, çok farklı sektör ve alanlarda üretim gerçekleştirmekteyiz. Bu üretimi: Robot, rulman, kesici takım, hidrolik ekipmanlar, özel çelik, endüstriyel makineler şeklinde sıralayabiliriz. Ürünlerimizden hareketle bir değerlendirme yapalım: Dünyadaki pazarlar değerlendirildiğinde, yukarıdaki ürünlerden en büyüğü rulman sektörüdür. Toplam pazar büyüklüğü 120 milyar doların üzerindedir. Ancak, elektrikli araçların kullanımının artması, sıradan otomobillerde kullanılan rulman sayısının azalması yol açacak. Bu da globalde rulman pazarının küçülmesine sebep olacak. Ancak diğer noktada, üretim maliyetlerini düşürme sebebiyle robot, çok hızlı büyüyen sektörlerin başında gelmektedir. Şirket stratejilerini oluştururken, dünya üzerindeki tüm gelişmeler uzun vadede şirketlerin hareketlerini etkilemektedir. Endüstri 4.0 devriminin, net bit tarihi olmayacak. Çünkü otomasyon temelli bu değişimin bir sınırı yok. Otomasyonun ortaya çıkış noktası, kaliteli ürünleri daha ucuza üretme talebidir. Yani insan gücü girdisinin minimum seviyede tutulması esastır. Bir fabrikanın tamamen insansız üretim yapabileceği seviyeye gelene kadar Endüstri 4.0 tamamlanmış sayılmaz. Rekabet gücü, Endüstri 4.0’ın en büyük avantajı olacaktır. Bir örnek verelim, Nachi’nin ürünleri içerisinde, global olarak rekabetin en yoğun olduğu bölüm hidrolik ekipman sektörüdür. Uzakdoğulu üretici sayısının çok olması, tüm Japon ve Avrupalı üreticileri çok zorladı. Bu durumun üstesinden gelmenin yolları arandı. Kaliteyi düşürmeden üretim maliyetlerini azaltmanın sonucu olarak, tüm fabrika robotik otomasyon sayesinde üretim kapasitelerini artırdı ve üretim maliyetlerini azalttı. Günümüzde, Nachi Hidrolik pompa gövde fabrikasında toplam çalışan sayısı sadece 4’tür. Bu kişiler de üretimde veya montajda görevli kişiler değil, robot operatörleridir. Üretim, baştan sona kadar tamamen robotlarla gerçekleştirilmektedir. Dışardan bakıldığında otomasyon veya Endüstri 4.0 kavramları, işçilerin işlerini elinden alacak bir algı olarak gözüküyor. Ancak pratikte otomasyon kavramının gelişmesi, işçilerin işsiz kalması ile değil; kalifiye olmuş işçilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Endüstri 4.0 devriminde çok yol almış ülkelerin, başta Almanya, Japonya ve Kore olmak üzere, hepsinin işsizlik oranları, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere nazaran çok daha az... Yani endüstride gelişme, işsizliği değil istihdamı artırıyor. Endüstriyel gelişmenin en büyük itici gücü, otomasyon teknolojileridir. Bunların içinde servo motor ve sürücüler ön plana çıkacak. Robot teknolojisinin de servo motordan oluşması sebebiyle, daha fonksiyonel ve özel amaçlar için üretilmiş robotlar piyasada olacak. İleride, gelişen teknolojiyle çok daha küçük motorlarla büyük güçler üretilmeye başlanacak. Böylece hidrolik ve pnomatik sektörleri popülerliğini kaybedecek. Elektrikli araçların artması, elektrik ihtiyacını artıracak. Nükleer santrallerin ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla enerji açığı kapatılmaya çalışılacak. “Endüstri 4.0’ın itici güçleri var” Siemens Genel Müdür Yardımcısı ve Dijital Fabrika Bölüm Direktörü Ali Rıza Ersoy Dünya, birbirine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu, nesnelerin internet yoluyla veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkaran yeni bir endüstriyel dönemin eşiğinde bulunuyor. 18. Yüzyılda buhar makinesinin kullanılmaya başlanması, 100 yıl önce Henry Ford’un otomobil fabrikalarında seri üretime geçilmesi ve 20. Yüzyılda IT ve bilgisayar kontrollü sistemlerin kullanılmasıyla, endüstride üç devrim gerçekleşti. Bu gelişmelerin her biri kendi döneminde iş dünyasının dinamiklerini temelden değiştirdi. Endüstrinin yeni çağı, yani Endüstri 4.0 ile de bu devrimlerin dördüncüsünün yola çıktığını görüyoruz. . Bu yeni dönem, kendi kendini düzenleyebilen, otonom üretim sistemleri ve değer zincirindeki tüm adımlar arasında kapsamlı ağ iletişimi ile desteklenen bir çözüm yaklaşımını vaat ediyor. Kasım - Aralık / 2015 79 DOSYA www.ttmagazin.com Biz de Siemens olarak Endüstri 4.0’ı “Yaşam için üretim, gelecek için teknoloji” çerçevesinde değerlendiriyoruz. Siemens, ilk olarak Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramının önemli temsilcilerinden biri... Bu kapsamda sahip olduğumuz vizyon ve bilgi birikimimiz ile global endüstri piyasasının yanı sıra Türkiye’nin de Endüstri 4.0 rehberi olmaya hazırlanıyoruz. Endüstri sektörü oyuncularının önceliği olan; verimlilik, pazara çıkış süresinde kısalma ve esneklik arayışlarına, rekabeti artıran yanıtlar sunuyoruz. Teknolojik inovasyonlarımız aracılığıyla endüstriye önemli katkılar sağlıyoruz. Türkiye’deki endüstriyel girişimlerin de daha üretken, daha verimli ve böylece uluslararası arenada daha rekabetçi olmalarını destekliyoruz. Türkiye, elbette bu aşamada önemli bir oyuncu olabilir ancak öncelikle ülke içi yatırımlar yapmak gerekiyor. Örneğin Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması için yılda ortalama %8,5 oranında büyümesi gerekiyor. Bu büyüme, teknolojilerin etkin ve verimli kullanımıyla mümkün olabilir. Her şeyden önce nesnelerin internetinin kullanıldığı iş süreçleri doğru bir şekilde yönetilmelidir. Ülkemizde bilişim eğitimine daha yüksek bir ağırlık verilmesi, yazılımcı ve programcılar yetiştirmek ve nesnelerin interneti araştırmalarına hız kazandırmak yenilikleri geliştiren tarafta olmamızı sağlayabilir. Çok yakın bir gelecekte, ölçek ekonomisini gerçekleştirmek için büyük miktarlarda ürün ve platform üretilmesine ihtiyaç duyulacağı, bununla birlikte kişiselleştirilebilir ürünlerin üretimi de oldukça önem kazanacağı için endüstriyel süreçlerin öncelikli ihtiyacı olan verimlilik, özellikle toplu üretimlerde gerekliliğini daha fazla hissettirecek. Dünyada üretim otomasyonunda elektronik ve IT teknolojilerinin kullanılmasına 1960’lı yıllarda başlandı. 2010 yılına geldiğimizde entegrasyon ve optimizasyon tüm ürün tasarım süreçlerine dahil edildi. 2030 yılına kadar ise Endüstri 4.0 ile siber fiziksel sistemlerin self optimizasyonunun gerçekleştirilmesi planlanıyor. Yani geleceğin vizyonu olan Endüstri 4.0, tüm yazılımlar ve networklerde ürün geliştirmeye, üretim ve servis süreçlerinin iletişimine, makinelerin ve ürünlerin gerçek zamanlı bilgi alışverişine, otonom kontrol ve optimizasyonuna açılan bir kapıyı aralıyor. Geçtiğimiz yıllarda üretimlerinde çoğunlukla ithalata dayanan gelişmekte olan ülkeler de bu gelişime ayak uydurmaya başladı. Bu ülkeler üretkenlik, verimlilik, kalite ve dijitalizasyonlarını yükseltmek için endüstriyel üretimlerini daha da profesyonelleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Üretim süreçlerine dijital teknolojilerin dahil edilmesi de üretim gücünü hızlandırıp artırıyor. 80 Kasım - Aralık / 2015 Ekonomilerin büyümesi, ithalat-ihracat dengelerinin değişmesi, farklı iş alanlarının oluşması şu an bildiğimiz sistemde önemli değişikliklere yol açacaktır. Siemens olarak, Dijital Kurumsal Platform adını verdiğimiz tam entegre Otomasyon ve Sürücü Teknolojisi ve PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) yazılımımıza yönelik çok çeşitli bileşenler Endüstri 4.0 girişiminden örnekler veriyor. PLM yazılımımız sayesinde ürün tasarımı ve üretim sekansı planlama gibi fonksiyonların aynı verilere erişmesi mümkün. Dijital Kurumsal Platformumuz çerçevesinde, Endüstri 4.0 ile ilişkili çok çeşitli ürünler sunuyoruz. Ayrıca, kendimizin ve müşterilerimizin tesislerinde halihazırda Endüstri 4.0 uygulamasına ait teknik modüllerin birçoğu kullanılıyor. Örneğin, NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı, Mars’a gönderilen Curiosity aracının tasarımında bizim geliştirdiğimiz PLM yazılımını kullandı; böylesine zorlu bir ortamda ancak yoğun ve ileri bir simülasyon teknolojisi sayesinde çalışması mümkün olan benzersiz bir ürün için gerçekleştirilmiş öncü bir çalışmaydı bu. İkinci örnek olarak, VW ile birlikte 17 yıllık bir pres üretim hattını modernize ettik. Yazılımımız, dakikada ilave olarak iki tekerlek göbeğinin üretilmesini sağlayan, kullanım ekipmanlarını da içeren entegre bir simülasyon yaratmak için kullanıldı. Bu sayede, 8 saatlik her bir vardiyada yaklaşık 1.000 adet ilave parçanın üretilmesi mümkün oldu ve aynı zamanda %40’a varan oranlarda enerji tasarrufu sağlandı. Amberg’deki elektronik fabrikamızda da sanal ve gerçek üretim süreçleri arasındaki entegrasyon, sektörde örnek alınacak bir şekilde tamamlandı. Fabrika, 1989 yılından beri boyutları hiç değişmemiş bir üretim alanında çok az sayıda personel artışıyla üretim hacmini yedi katına çıkarmayı ve bununla birlikte inanılmaz bir kalite sunmayı başardı Endüstri 4.0 uygulamasının gerçek anlamda hayata geçirilme süreci henüz başlamadı. Bu uygulamanın geliştirilme sürecinin yaklaşık 20 senede tamamlanması bekleniyor. Bu vizyonun birçok unsuru bugün hazır ama bu unsurların entegre bir bütün olarak birleştirilmesi gerekiyor. Global anlamda ekonomiler, üretim endüstrilerini güçlendirmek için büyük çaplı girişimlere yatırım yapıyor. Üretim teknolojilerinde gelişen dijitalleşme, endüstriyel girişimlerin gelecekle uyumlu olması için yeni fırsatlar açıyor. Kısacası Endüstri 4.0 kendini hızla gerçekleştiriyor.. DOSYA www.ttmagazin.com Endüstri 4.0 ile tedarik zinciri, müşteriden tedarikçi ağına kadar tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözümle ele alınıyor. Ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsayan süreçte müşteri ve tüketicilerin de sisteme dahil edilmesi ise üretim süreçlerinde önemli değişiklikleri tetikleyecek. Akıllı üretim süreçleri, akıllı ürünler ve uzaktan müdahale edilebilir sistemler üretim süreçlerine yüksek seviyede esneklik sağlayacak. Aynı zamanda müşterilerin sisteme entegre edilmesine imkan vererek, müşteri istekleri doğrultusunda düşük maliyetlerle özelleştirilebilen ürünler üretilmesinin de yolunu açacak. Türkiye’de, hızlı bir sektör olmasından dolayı şu an otomotiv sektöründe kullanılmaya başlanan Endüstri 4.0 konsepti, ürünlerin pazara çıkış sürelerini kayda değer oranlarda düşürüyor. Siemens olarak, Türkiye’de verimlilik, kalite ve dijitalizasyonu yükseltmek için endüstriyel üretimin daha da profesyonelleştirilmesi gerekliliğinden yola çıkmak gerektiğine inanıyoruz. Endüstri 4.0 kapsamındaki çalışmalarımızla -gelişmekte olan bir ülke olarak- Türkiye’deki endüstri sektöründe daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve daha fazla esneklik sağlamayı hedefliyoruz. İleri teknoloji, sanal süreçler ve yüksek optimizasyon sunan Endüstri 4.0, ekonomik büyüme, istihdam, sosyal istikrar, kalıcı değer, iş güvenliği ve daha fazla verimlilik dolayısıyla yüksek yaşam standartları sağlamak için ürünün tasarımından servisine kadar tüm aşamalarda maksimum verimlilik ve üretkenlik sağlama potansiyeli taşıyor. Bu açıdan istihdam sorunları çıkarmak yerine, bu konularda daha yüksek verimlilik sağlayacağını düşünüyoruz. Halihazırda, makina ve sistemlerin bütünsel bir gelişim yaşadığı bir dönemden geçiyoruz ve elbette bu, insan becerilerinin de aynı şekilde gelişmesini gerektiriyor. Ancak üretim süreçlerine sağladığımız tüm özerkliğe rağmen, makinaların fonksiyonlarını hala insanlar belirliyor. Üretim sistemlerinin çalışacağı kural ve parametreleri mühendislerin belirlemesi gerekiyor. Örneğin, herhangi bir malzemenin nasıl işleneceğini insanlar biliyor. Ayrıca, üretimin özellikle hızlı bir şekilde veya özellikle kaynak verimliliğini sağlayacak şekilde yürütülüp yürütülmeyeceğine de insanlar karar veriyor. Bu görev, çalışanların üretim süreçlerini daha da derinlemesine anlamasını gerektiriyor. Buradaki en önemli ve en fazla dikkat edilmesi konu bu teknolojilerin doğru şekilde kullanılmasıdır. Kişisel cihazlardan endüstrideki karmaşık sistemlere kadar dünyamız hızla dijitalleşiyor. Makine ve sistemler bütünsel bir değişimden geçiyor. Bilgi teknolojileri, nesnelerin interneti, dijital üretim süreçleri ve bu gelişmelerden kaynaklanan pek çok yeniliğin hayata geçmesi Endüstri 4.0 devriminin itici gücünü oluşturuyor. Milyarlarca akıllı cihaz ve makinenin, devasa miktarlarda veri üreterek sanal ve gerçek dünyaları birbirine bağlamasıyla, dünyamız da giderek daha bağlantılı bir hale geliyor. Bu yeni dönemde eldeki veriyi değere dönüştürmenin, başarıya giden en önemli yollardan biri olduğunu görüyoruz. “Makers” hareketi gibi yeni oluşumlar hızla gelişiyor. ”Open Equity”, “Open Innovation”, “Open Hardware”, “Open Software”, “Open Design”, “Open Manufacturing” gibi birçoğu çok yeni olan gelişmeler var. Yeni tür girişimciler, start-up şirketlerinde ortaklaşa gerçekleştirdikleri yeni fikirlerin prototiplerini 3D yazıcılar sayesinde ofislerinde üretiyorlar. Sonra Çin’deki bir fabrikaya online sipariş veriyor ve ürünleri e-ticaret üzerinden pazarlıyorlar. Sahip oldukları şey, iyi bir fikir ve üç masa. Bu trend, endüstrinin her şeyini değiştirecek... “Türkiye, Endüstri 4.0’ın gerisinde kalmamalı…” Schunk Türkiye Genel Müdürü Emre Sönmez Endüstri 4.0’ın ortaya çıkışını iyi analiz edebilmek için endüstriyel devrim niteliğindeki aşamaları incelemek gerektiğini düşünüyorum. Endüstri 1.0 - Su ve buhar kuvvetinin kullanımı ile çalışan mekanik sistemler (ilk makina dokuma tezgahı, 1784), Endüstri 2.0 - Elektrik enerjisinin kullanımı, seri üretimlere geçiş (ilk hareketli band sistemlerinin mezbahanelerde kullanımı,1870), Endüstri 3.0- Elektronik ve bilişim teknolojilerinin kullanımı (ilk programlanabilir yönetim SPS,1969) gibi oluşumları, devrimsel oluşumlar olarak ele alırsak; Sanal ve fiziksel sistemlerin kullanımını sağlayan Endüstri 4.0’ı endüstriyel bir devrim olarak görmemek mümkün değil... Sadece bu noktada, Endüstri 4.0’ın yeni bir oluşum olmadığını, uzun yıllardır gelişen bir süreçte kendini göstermeye başladığını belirtebilirim. Kasım - Aralık / 2015 81 DOSYA www.ttmagazin.com Global sistemin, sürdürebilirliğinin devamı niteliğindeki gelişim ve yenilik ihtiyacını, özellikle teknolojik devrim niteliğindeki gelişmelerle sürdürdüğünü düşünüyorum. Bu noktada, özellikle endüstriyel devrim olarak görülebilecek bu tarz yenilikler için zaten teknolojik altyapı oluşturulmaktadır, oluşturulmak zorundadır. Bu sebeple, Endüstri 4.0, bugüne kadarki endüstriyel alandaki teknolojik gelişmelerin bir ileri safhaya taşınmasıyla meydana gelen, tamamen yeni bir oluşum olmamakla birlikte, oluşturabileceği sonuçlar açısından- gelecek dönem senaryoları ile bir devrim niteliğindedir.. Türkiye’nin yeni endüstriyel devrimini yakalayabilmesi, son derece yüksek bir öneme sahip... Önceki endüstriyel devrim niteliğindeki gelişimleri geriden takip eden bir ülke olarak Türkiye, Endüstri 4.0 noktasında geride kalma riskini en aza indirmelidir. Bu noktada, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre önemli bir gösterge olan Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi, endüstriyel işbirliği konusunda piyasanın teşvik edilmesi, bilimsel kurum ve kuruluşlar ile üniversitelere verilecek destek ile Endüstri 4.0 devriminin yakalanabileceğini, en azından gerisinde kalınmayacağını düşünüyorum. Endüstri 4.0’ın tam anlamıyla dünya sanayisinde hakim duruma geldiği noktada robotların, insanların aktif olduğu tüm alanlara hakim olabileceği ihtimali üzerinde düşünürsek; bu durumun en büyük sonucu istihdam sorunu olacaktır. Dünya genelinde artacak işsizlik sorunu ve sosyal hayatın olumsuz olarak etkilenebilecek olması, Endüstri 4.0’ın önündeki zorluklardan sayılabilir.Aynı zamanda genel itibariyle; küresel anlamda işletmeler arası rekabetin artmasını, üretim proseslerinin daha yalın ve şeffaf olmasını, özel programlanabilir robot ve makineler vasıtasıyla özel üretim noktasında artış yaşanacağını, inovatif iş modelleri oluşacağı ve çalışma süre ve lokasyonlarında ciddi değişimler yaşanacağını öngörüyorum.Endüstri 4.0 sürümünün temel çıkış noktası; akıllı fabrikalar oluşturarak, daha hızlı, esnek ve düşük maliyetli ve verimli üretim süreçlerini gerçekleştirmektir. Endüstri 4.0 kavramının, Alman Hükümeti tarafından oluşturulan bir çalışma grubu tarafından ortaya çıkarıldığını göz önünde bulundurursak, Almanya’nın Endüstri 4.0’ın öncüsü olduğunu söyleyebiliriz. Tutucu Sistemler ve Sıkma Teknolojisi alanında hem Türkiye’de hem de dünyada sektör devi olan Schunk, bir Alman firması olarak sürece dahil olmuştur. Schunk, Hannover Messe’de çeşitli ortakları ile akıllı fabrika vizyonunu, montaj hücresi gösterimi sayesinde gerçekliğe dönüştürerek esnek otomasyon üretiminin Endüstri 4.0 şartlarına göre özellikle uygulanabilir olduğunu 82 Kasım - Aralık / 2015 vurgulamıştır.Schunk’un Endüstri 4.0 ile ilişkisini, teknik açıdan ele alacak olursak, en belirgin özellik: Durum, süreç izleme ve iletişimin doğrudan bileşen düzeyinde yapılıyor olmasıdır. Akıllı Schunk modülleri, malzemeler ile arasındaki boşluğu kapatıp, tutucu parmaktan ERP sistemine kalıcı bir bilgi akışı imkanı sağlamaktadır.Schunk tarafından dizayn edilen Endüstri 4.0 montaj hücresi, yazılım uzmanı ORBIS, donanım oluşturucu Erhardt + Abt, plusdrei mühendislik takımı ve SIM Otomasyon; Tutma & Bırakma ünitelerinin, 3-eksenli oda köprülerinin ve robotların, montajlama, kontrol, paketleme ve taşıma süresince nasıl bir işbirliği içerisinde olduğunu göstermektedir. Bu şekilde, akıllı üretime izin verildiği vurgulanmaktadır. Her yeni bileşen ve her öncelikli sipariş ile hücre uygun kareografiyi yeniden bulmaktadır. Her özel süreç adımı sensörler tarafından izlenmekte, taşıma sistemine hatta donanım kontrol ünitesi ve ERP’ye bildirilmektedir.Schunk montaj üniteleri, tutucu bileşenleri ve sistem kontrol ünitesi; endüstriyel ağ sistemi veya eternet ile birbirleriyle bağlantılı ve siber-fiziksel sistem medyana getirmektedirler. Akıllı Schunk tutucuları, hafif kollar, Tutma&Bırakma üniteleri ve lineer direkt eksen; bileşenler seviyesinde yerinde kontrol sağlamakta, dinamik ve esnek süreç imkanı tanımaktadır.Schunk mekatronik tutucuları, kuvvet ve pozisyon tarafından ayarlanan Schunk kuvvet sensörleri, hassas durum takibini sağlamaktadır. Schunk kuvvet ve tork sensörleri, arıza kesintisi meydana gelmeden önce ufak sapmaları bile tespit etmekte, öngörülebilir onarım bağlamında tahmin edilebilir ve etkili girişimler için en iyi ön koşulları yaratmakatdır. Aynı zamanda özel görevlerde yerinden yönetim yetkinliğe imkan sağlamaktadır. Süreç parametreleri kontrolü, yerinden yönetim kalite güvencesi ve kalite kriteri dökümantasyonu için uygundur. Endüstriyel ağ sistemi için uygun Schunk tutucuları ve değişim sistemleri; döner modüller, bileşenler ve sistem arasında engelleri aşan iletişim sunmaktadır. Çok amaçlı Schunk tutucu modülleri, etkili değişim sistemleri ve serbestçe programlanabilir lineer direkt eksenleri, yüksek üretkenlikte esnek süreç dizaynına imkan sağlamaktadır. Kullanıcılar, standart Schunk ürün çeşitliliği, yetkinlik seviyesi ve her özel süreç adımı esnekliği arasında özgürce seçim yapabilmektedirler.Geçmişten günümüze kadar gerçekleşen endüstriyel gelişmelerden sonra Endüstri 5.0 ne olabilir sorusunun cevabının özellikle enerji merkezli bir devrimde olacağına inanıyorum. Gelecekte enerjinin, özelliklede endüstrinin olmazsa olmazı elektrik enerjisinin tüm endüstriyel ekipmanlarda kablosuz olarak kullanımının ve iletiminin mümkün olduğu bir devrim olacak. Bunun hemen sonrasında da moleküler ayrışma ve istenen yerde tekrar bir araya getirilme özelliği ile ışınlanmanın başlayacağını düşünüyorum. RÖPORTAJ www.ttmagazin.com “Üretim bir kültür meselesidir” Arslan Bekir SANIR Fabrikalar, sanayi kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, Planlama Teşkilatı, Sanayi Bakanlığı… Türkiye İmalat Sanayisi için çıkılmış upuzun bir maraton düşünün. Pek çok uluslararası kuruluşun davetiyle yurtdışında incelemelerde bulunmuş ve temsil görevi üstlenmiş, MİB’in kurucuları arasında bulunup neredeyse bir ömür denecek süre Genel Sekreterlik görevini icra etmiş Arslan Bekir Sanır. Görev arkadaşlarının bin bir ricasıyla yazdığı “Türk Makina Sanayii” adlı kitabını okuyunca, Türkiye Makine sanayisine bir ömürden çok daha fazlasını verdiğini görebilirsiniz. Ve ülkemiz sanayisine inanmış, değer vermiş bir sanayici işadamıysanız; zaman zaman gülümseyerek, yer yer gururlanarak, bazen de hüzünlenerek okuyacaksınız bu kitabı… Makine İmalatçıları Birliği (MİB)’nde gerçekleştirdiğimiz röportaj vesilesiyle Arslan Bekir Sanır’ı tanımak, bir bakıma Türkiye Sanayisinin yakın tarihine de tanıklık etmekti. 1961 yılında Alman Hükümeti’nin davetiyle Almanya’ya giderek makine imalatı yapan ve savaş sonrasında yeniden kurulmuş olan önemli fabrikalarda incelemelerde bulundunuz. Bu noktadaki gözlemlerinizden biraz bahsedebilir misiniz? Bazen tesadüfler insana müthiş imkanlar sunuyor. Almanya’daki tanıklığım da tesadüflere bağlı olarak gelişen ve herkese nasip olmayan bir şanstı. O dönemde insanı en çok şaşırtan şey: Savaş sonrası harap olmuş bir ülkenin; çok kısa bir sürede otomotiv ve makine imalatıyla gündeme gelmesi ve ön plana çıkmasıydı. İnsan, içinden çıktığı harbin üzerinden 10 sene bile geçmemiş olan Almanya’yı ziyaret edip fabrikalarını gezdiğinde tüm bunları nasıl başardıklarını sorguluyor. Dikkatimi çeken şeylerden biri de yıkılan fabrikaların işçilerinin o dönem gösterdikleri özveri… İşverenlerine “Biz sizden ücret almayacağız, bu fabrikayı hep beraber ayağa kaldıralım, çalıştıralım, ondan sonra bizim ücretimizi ödersiniz” demişler. Bu çok anlamlı bir milliyetçi duygudur ve bu duygunun özünde hem kendine iş yaratmak hem de ülke sanayisine katkı sağlamak var. İşçi kültürünün yüksek olmasının da bu tür durumlarda etkisi olduğunu anladım. Bir de bu ziyaretler sırasında özellikle Rus işgalinin yaşandığı bölgelerde karşılaştığım Almanlar şunu demişlerdi: “Biz Ruslara müteşekkiriz, çünkü fabrikalarımızda ne kadar tezgah varsa bunların hepsini söküp Rusya’ya götürdüler. Binalar bomboş kaldı. Böylece eski makinalarımızı yenilemek için bir fırsat oldu. Belki o makinalar kalsaydı, bugün böylesine modern tesisler kuramayabilirdik. Kasım - Aralık / 2015 83 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com ” Tabii tüm bu diyalogları hayretle dinledim. Önemli bir etkenden de bahsetmek gerekir; İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika, Türkiye ve bazı Avrupa ülkelerine Marshall yardımı adı altında destek verdi. Türkiye bu destek ile Amerikadan tarım alat ve makinalrı dahil sanayi malları ithal etti. Buna karşın Almanya bu mali kaynağı büyük ölüçüde takım tezgahı ithalatıı için kullandı ve kısa sürede imalata tekrar başlamak imkanı buldu. Almanya sanayi devriminden sonra iki dünya savaşı atlattı ve akabinde büyük bir ekonomik kriz yaşadı. Tüm bunlara rağmen sanayi ülkesi haline geldi. Almanya’nın sanayileşme ihtiyacının kaynağı neydi? Savaşların ülkeleri, başta savunma sanayi olmak üzere, üretime teşvik ettiğini düşünüyor musunuz? Amerika’nın da savaş sırasında sanayi atılımları yaptığını söyleyebiliriz. Ama Almanya için biraz daha gerilere gitmek gerekiyor. İngilizler tekstil sanayisine ilgi duyarken Almanlar, 1800’lü yıllardan itibaren özellikle mekanik sanayiye ilgi duymuşlar. Yani tarihi bir geçmişleri var. Şüphesiz fabrikalar, harp sırasında askeri araç gereç bakımından gelişmişler ama onlar da sonradan yerle bir edilmiş. Bir dönem işim dolayısıyla Nürnberg’e çok gittim geldim. Zira Nürnberg bugün çok gelişmiş bir sanayi kentidir. Ancak savaştan sonra evler de dahil olarak tüm fabrikalar dümdüz edilmiş. Ama bir kere o “sanayi” algısı” kafalarına işleyince her şeyi sıfırdan inşa edebilmişler. Tabiri caizse “imal etme hastalığı” var kendilerinde. “Biz hemen tesislerimizi yenileyip üretime başlayalım. Hem işe yatırım yapalım hem de kendimiz kazanalım, ekonomiye katkımız olsun…” düşüncesiyle hareket etmişler. Bu, ne yazık ki her millette olmayan bir kültür meselesidir. Sonuçta Almanya gibi Avrupa’daki makine imalatının %44’üne sahip olabilmek için çok eskiye dayanan birtakım alışkanlıkların, birikimin olması lazım. Otomotiv sektörünün doğrudan içinde bulunmuş, hatta bir dönem TAYSAD Yönetim Kurulu üyeliği ve Başkan vekili görevlerini icra etmişsiniz… Şu an Türk otomotiv sektörünü ve yan sanayi tedarik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? 1970’li yılların başında Sanayi Bakanlığı’nda çalıştım. O dönemde, montaj sanayisinden imalata dönüşüm çabaları vardı. Biraz da Bakanlığın teşvikiyle yan sanayi ile otomotiv sanayi kuruluşları bir araya gelirdi. Hatta bazı sanayi kuruluşları mümkün olduğu kadar yapılan yerli parçaya bahane bulur, nadir de olsa bu parçaları ithal etmeyi düşünenler bile olurdu. Ama bugün geldiğimiz noktada iki sektör de bütünleşmiş durumdadır. Bu ilişkinin iyi bir noktaya gelmesi, hem otomotiv hem yan sanayinin gelişmesine ve ihracatın artmasına katkılar sağladı. Yan sanayi firmaları bugün Avrupa’nın önde gelen BMW ve Mercedes gibi markalara parça üretebilecek kaliteyi ve fiyatı tutturabiliyorsa bu önemli bir gelişme noktasıdır. 84 Kasım - Aralık / 2015 İlk yerli Prototiplerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Bir mühendis olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki gerek Takım Tezgahlarında gerek otomobilde; Türkiye’nin eriştiği teknik düzey, gayet rahatlıkla otomobil tasarlayıp üretecek düzeydedir. Hatta iyi kalitede imal edecek düzeydedir. Bugün Ford Otosan’ın Ar-Ge merkezinde bütün dünya için araç ve motor tasarımı yapılabiliyorsa, bu eriştiğimiz düzeyi çok açık göstermektedir. Ama otomotiv sanayisinin diğer pek çok sanayi sektörüne göre farklı bir yapısı var. Bu sektörde bütün dünya entegre olmuş durumda... Şimdi gruplara bakarsak, bir büyük grup motorunu Polonya veya Romanya’da yaptırıyor. Şanzımanlarını başka bir ülkede yaptırıyor. Kendisi belki kaportasını ya da bir kısım parçalarını yapıyor. Dolayısıyla Polonya’daki veya Romanya’daki tesis, dünyadaki bütün tesislerini besliyor. Eğer fabrika 100 bin-200 bin otomobil üretiyorsa 300-400 bin motor-şanzıman üretiyor. Hal böyle olunca büyük maliyet düşüşleri oluyor. Bu sadece maliyet işi de değil. Büyük volümlerle iş yapıyorsanız Ar-Ge merkezleri de kuruyorsunuz. Böylece motoru da devamlı geliştirebiliyorsunuz. Otosan, motor ve birçok parça için gayet güzel geliştirme çabaları gösteriyor ve Amerika da dahil olmak üzere pek çok ülke bunları kullanabiliyor. Bu ancak büyük cirolarla elde edilebilecek bir şey olduğundan her kurum entegre olmuş. Benim kanaatime göre “İlle de motoru, şanzımanı, kaportayı ve her şeyi Türkiye’de veya başka bir ülkede yapacağım” demek ancak para batırır. Bu açıdan bakınca rekabet şansı bakımından makul bulmuyorum. Otomobil yapmak imkansız bir süreç değil. Mühendislik backgroundu olan her ülkede otomobil yapılabilir. Ama otomobilin yapıldığı noktada kalmaması gerekiyor. Her yıl üzerine bir yenilik ilave edilmeli yani ciddi Ar-Ge çalışmaları yapmak gerekmektedir. Şöyle özetleyeyim: Diyorlar ki “Eğer biz bunu yaparsak, iç piyasanın %20’sine rahatlıkla satabiliriz.” Bunu bir an için doğru kabul edelim. İç piyasamız 400-500 bin civarında ve bunun %20’si 80-100 bin eder. Yurtdışındaki fabrikaları bir kenara bırakın, Türkiye’deki fabrikaların 250-300 bin kapasiteli tesisleri var. Nasıl bunlarla rekabet edeceksiniz? Ar-Ge yapacak bir fon oluşturabilmek için kazancınız olabilecek mi? Elbette yapılabilir, “yapılmaz” diye bir şey yok ama feasible olup olmadığına bakmak lazım… Günümüzün şartları bunu gerektiriyor. Aynı durum makine konusu için de geçerli. Piyasada adını sıklıkla duyduğumuz isimler der ki, “Türkiye’nin ithal ettiği makinaların yüzde 80’ini biz yapabiliriz.” Hiç itirazım yok. Ama feasible olup olmadığı ve hangisinin öncelik yarattığı önemlidir. Bu sonuçta kamu yatırımı değil, özel sektörün işi olacak. Daha önce de örnek verdiğim gibi Almanya, Avrupa makine imalatının %44’ünü gerçekleştiriyor. RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Ama Alman piyasasına baktığınızda ülkede satılan makinelerin %54’ünün ithal menşeili olduğunu görebilirsiniz. Alman teknolojisi diğer teknolojileri üretemeyecek kapasitede mi, elbette üretecek kapasitede… Ama universallarda Çin, gayet ekonomik, iyi kabul edebilir kalitede üretim yapıyor ve Almanya bu topa girmiyor. Çünkü işin High-tech tarafında hem daha çok kazanıyor hem de güçlü olduğu sahada çalışıyor. Dediğim gibi 2012’de Almanya piyasasında %54 ithal makine var. Aynı yıl Türkiye’de de %64 gibi oranlarda gerçekleşiyor. Niye küçümsüyoruz ki Türkiye’yi? Şurada nitelikli olarak 1520 sene öncesinde makine sektöründe atılım yaptık, Almanya’nın ise asırlardan fazla… Yapılabilirlik açısından hiç tartışma yok ama her şeyden önce feasible ve rekabet gücü olması lazım. Elimde Türkiye Makine Sanayii isimli kitabınız var. Kitapta adeta batı merkezli bilim tarihi anlayışını kırmış, Da Vinci’nin haricinde Ebul-iz, Takiyyeddin bin Maruf gibi Da Vinci’den çok çok önce yaşamış isimlere yer vermişsiniz. Sizce ülkemizde sanayi ve bilim tarihini anlatan kaynaklar sınırlı mı? Düşünün 1200’lerde Diyarbakır Cizre’den Ebul-iz gibi önemli bir bilim adamı çıkıyor. Demek ki o günkü ortam bilim adamlarının ortaya çıkmasını sağlayacak şartları barındırıyormuş. 1990’lı yıllara kadar ben de Ebul-iz’in varlığından haberdar değildim. Belki tarihte, benim erişemediğim bu değerde başka büyük bilim insanlarımız da vardır. Ülkemizde yayın ve kaynaklara erişmek çok zor. 6-7 ay kadar “Acaba benim bilmediğim başka bir yayın var mı” diye Milli Kütüphane ve Türk Tarih Kurumu kütüphanesine gittim. Nitekim birkaç tane buldum ama maalesef doyurucu niteliği olan çok sınırlı bilgiye rastlıyorsunuz. Biraz da Makine İmalatçıları Birliği (MİB)’den bahsedelim. Neredeyse bir ömür denecek süre MİB’de görev almış, 17 yıl kadar da Genel Sekreterlik yapmışsınız. Hala destek vermeye devam ediyorsunuz. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz? MİB’in kurucuları arasındayım. Makineciler 1990’lı yıllarda, bugünkünden çok daha küçük yapılanmalar içerisindeydi. Bir araya gelme alışkanlıkları da pek yoktu. Zaman zaman “bir dernek kuralım” çabaları olsa da bir türlü gerçekleşmiyordu. Devlet Planlama Teşkilatı’nın “Makine İmalatçıları Birliği kurulsun” diye bir tedbiri vardı. Rahmetli Müsteşar Akın Çakmakçı beni ve Merhum Şükrü Er’i tanıyordu. “Gelin size görev veriyorum bu işi yapın” dedi. Yani kendi girişimimle değil, bir çağrı ile bu işe giriştik. MİB, 1989’da kuruldu ve 1990 sonunda ilk Genel Kurul gerçekleşti. Bir süreliğine dünürümün 1+1 dairesini kiraladık. Masaları bile mali destekle almıştık. Çalışılacağız ama para yok ki. İdris Yamantürk ve Rahmetli Şükrü Bey “Avans verelim, üyelik aidatımdan düşersiniz” diye arada sırada destek çıkardı ancak aidatından düşer miydik, hatırlamıyorum. Başlangıç böyle oldu. Dernekte Genel Sekreter olarak göreve başladığımda henüz 17 üyemiz vardı. Yönetim Kurulunun çabaları ve üye firmaların ilgiyle çalışmaları, bu sayıyı kısa sürede arttırdı. Ama uzun zaman mali açıdan çok rahat bir dönemimiz olmadı ve hep ucu ucuna idare ettik. EMO Fuarı’na ilk gittiğim zaman harcırah almamıştım. Bir hayli sıkıntılı süreçlerdi ancak bugün çok şükür hem mali sıkıntılarımız yok hem de çok iyi bir kadromuz var. O zamanlar, MİB’in bu günlere geleceğini hayal etmiş miydiniz? 1990’lı yıllarda Yönetim Kurulunda büyük bir heyecan vardı. O yıllarda yaptığımız bir Yönetim Kurulu toplantısında iki üyemiz İstanbul’daydı. Eskiden İstanbul-Ankara yolları da böyle gelişmiş değildi. Mevsim kış ve havada tipi var. Üyelerimizden biri zar zor tipiyi aşıp geldi, öbürü “kusura bakmayın yarı yoldan dönmek zorundayım” demek için telefon etmişti. Şimdiki Yönetim Kurulu toplantılarında hangi üye o sıkıntılara katlanabilir, bilemiyorum. Yönetim Kurulunun tarihini kararlaştırdığımızda, herkes işini gücünü ona göre ayarlardı. Kuruluş döneminin, o dönemki Sanayi Bakanlığı’nın gösterdiği yakın ilgi, 1991 Devlet Planlama Teşkilatı’nda Makine Sektör Kurulunun Başkanlığını üstlenmemiz bir heyecan yaratmıştı. Toplantılar, her kurum da olduğu gibi yıllar geçtikçe rutin hale geliyor. Tabii ki o zamanlar da makine sektörü için çok rahat dönemler değildi. İthalattan, parçalardan ve elektrik kesintilerinden kaynaklanan sektörel sorunlar vardı. Daha çok arayış içindeydik. Uzun uzun konular ve çözüm önerileri tartışılırdı. Hep “Burada dört sandalye bir masa vardı” diye başlarlar kuruluş hikayelerine… Öyleydi. Başlangıçta sadece yarım gün gelirdim. İlk olarak “bir yer kiralayalım” dedik ama kiralar yüksek geldi. Kasım - Aralık / 2015 85 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Yetişmiş nitelikli teknik eleman, hem MİB’in hem de TİAD’ın ortak sektörel sorunlarının başında geliyor. Konunun önemine ilişkin neler paylaşabilirsiniz? Nitelikli eleman konusunda TİAD’ın çalışmalarını uzaktan da olsa gözlüyorum. Elbette bunlar faydalı çalışmalardır. Son zamanlarda politikacıların da söylediği gibi sanayi bölgelerinde kurulabilecek eski sanat enstitüleri ve şimdiki endüstri meslek liseleri tipindeki kuruluşlar, nitelikli teknik eleman yetiştirilmesi konusuna katkı sağlayabilir. Nitelikli teknik eleman, Avrupa’da da şikayet edilen bir konu… Buna çözüm olarak firma içi eğitim-geliştirme programları yapmak faydalı olacaktır. Her şeyi devletten beklemek yerine, işverenin de kabiliyetli elemanlarını biraz fedakarlığa katlanıp yetiştirmesi, işbaşı eğitimi vermesi gerekir. Ne yazık ki artık teknik elemanlar da sanayinin bir parçası olmak değil, daha az çalışıp daha iyi kazanacağı iş imkanları arıyor. Türkiye İmalat sanayisi konusunda ilerleme kaydetmek için elimizde ne gibi ekonomik ve teknik fırsatlar var? Teşvik sistemini oluşturan bürokrasi çoğu kez “Ya hep ya hiç” mantığıyla hareket ediyor. Zaman zaman önemli teşvikler yapılıyor. Teşvikler konusunda daha seçici olunmalı… Türkiye’de başarı şansı görülen sektörleri teşvik etmek gereklidir. Devlet Planlama Teşkilatı gibi kuruluşların yaptığı analizler sonucunda şans verilen sektörleri elde etmek lazım. Politikacılar seçim yaparsa büyük hatalar olabilir. Peki, yeterince teşvik ediliyor mu? Tam olarak gerçekleştiği söylenemez. Mesela sanayici için döviz kuru çok önemli. Makinede sipariş alıyorsunuz, üç beş ay sürede üretim yapıyorsunuz. Oraya gelinceye kadar kurlar ne hale gelecek, benim ithal etmem gereken parçalar ne hale gelecek, bunun analizi çok önemli... Birtakım teşvikler olsa da ekonominin belirsiz olduğu dönemlerde tereddüt ortaya çıkaran faktörler var. Hep söylenen de, ekonomide durgunluk olduğunda, sanayici çok zorunlu olmayan yatırımını yapmaz. Dolayısıyla çok az makine satışı olur. Ama ekonomide bir parlama dönemine gelindiğinde de sanayici siparişe yetişemez hale gelir. Bu dönemlerde sanayici ya elemanını azaltmıştır ya temposunu düşürmüştür. Ekonomiyle doğrudan bir bağlantısı var. Ülkemiz makine sektörünün karşılaştığı başlıca problemler nelerdir? En kritik problemimiz eğitimdir. Kitapta da belirttiğim gibi 1200-1300’lü yıllarda Türkiye’de sanayi ve mühendislik konusunda çok önemli isimler ortaya çıkmış. Arkasından bir duraklama dönemi gelmiş. Sadece tersaneler ve Fatih Sultan Mehmet döneminde bir top fabrikası kurulmuş. Diğer makine tasarımı ve imalatı konusunda Ebul-iz, Takiyyeddin Bin Maruf gibi isimler çıkmamış. Aykut Göker adında çok taktir ettiğim bir gazeteci, 1500-1600’lü yıllardan sonra eğitim sistemimizin değiştiğini ve Medrese eğitimi sistemine geçince fen bilim ve 86 Kasım - Aralık / 2015 tıp konusunda iyi bir performans sağlanmadığını belirtiyor. Eğitim bizim dar boğazımız... Formal bilimleri bilmeyen bir ülke sanayide nasıl gelişir ki… Tabii ekonomik değişim de sanayide iniş çıkışlar doğurmaktadır. İstikrarlı bir kur politikasının izlenmesi gerekiyor. Son yıllarda yan sanayide ve makine sektöründe birtakım kuruluşlar kapandı. Çünkü rekabet gücü yoktu. Ekonomi politikasındaki durumlar da eğitim kadar önemlidir diye düşünüyorum. Özellikle endüstri meslek lisesi mezunları, fabrikada çalışmak yerine masa başı işlerde çalışmayı tercih ediyor. Sanayiye karşı ilgiyi artıracak bir politika izlenmeli… Uluslararası ilişkiler, sektörümüzde hareketlenmelere sebep oluyor mu? Örnek vermek gerekirse: Mısır’la serbest ticaret anlaşması sağlandı ve Türk makine sektörü orada güzel bir pazar yakaladı. Ancak firmalarımızın bir kısmı Mısır’daki kargaşadan dolayı Avrupa pazarında arayış içine girdi. Ortadoğu pazarına ağırlık veren firmalar çok büyük sıkıntılar çekti. İhmal edildiğini düşündüğüm uluslararası pazarlar arasında Türk Cumhuriyetleri olduğunu düşünüyorum. Orada bir potansiyel olduğu ancak bu potansiyeli yeteri kadar değerlendirmediğimiz kanaatindeyim. İran da takım tezgahları ve makina konusunda gelişen bir pazar. Ambargonun kalkması dahil olmak üzere ilişkilerimizin gelişmesi, daha iyi bir pazar şansını yakalatabilir. İran, en hızlı gelişip sanayileşecek ülkelerden biri… Bizim de o pazara göz dikmemiz gerekir. Takım Tezgahları sektörü Türkiye sanayisinin neresindedir? Benim gözlemlediğim kadarıyla Takım Tezgahları, rekabetin teknoloji bazında olduğu en önemli sanayi sektörlerinden biri… Takım Tezgahları sektörünün başarı kazanması bizde de iyi bir teknoloji birikimi olduğunun göstergesidir. Bir kısım takım tezgahları imalatçılarımız Ar-Ge merkezleri kurdular. Gücü buna yetmeyenler bile yeni tasarım yapacak mühendislik birimleri oluşturdu. Bunlar gelecek için ümit vaat eden gelişmelerdir. Birçok makine alt sektörlerine nazaran takım tezgahları, teknolojiyle rekabet edebilen konumda. Bu bakımdan Takım Tezgahları sektörüne önem veriyorum. Sektörünün sadece kendi gelişimi için değil, Türkiye’de bir teknoloji geliştirme alışkanlığının oluşması bakımından bir öncü rolü olabilir diye düşünüyorum. Çok sayıda makine imalatçılarımız var. Niteliksiz olanların kapanması, nitelikli olanların cirosunu artırabilir. Ama gerçekten başarılı olmuş, teknolojik birikimi sağlamış firmaların kapanması hiç şüphesiz sadece sektör için değil, ülke ekonomisi için de kayıptır. Çok sayıda birbirini kopya ederek makine imal eden firmalar var. Açıkça söylemek gerekirse bu tür firmalar kapandığı zaman mutlu oluyorum. Tessan ve Taksan gibi nitelikli firmaların da kapanması sektörümüz ve ülkemiz için büyük kayıptır. RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Türkiye Makine Sektörünün geleceği hakkında görüşleriniz neler? 15-20 yılda rahatlıkla 40 milyar dolar makine ihracatını aşabiliriz. Makine sektöründe başarılı olduğumuz aşikar… Teknoloji bu kadar hızlı gelişirken, makine sektörünün de Türkiye’nin kilit sektörü olacağı yönünde ümidimi koruyorum. İleriyi düşünerek ve feasible olan alanlara yönelirsek Türkiye makine sanayisinin kolay kolay bocalayacağını sanmıyorum. Türkiye’de beş yıllık kalkınma planı hazırlansa ve makine sektörü ile ilgili bölümün hazırlanmasına müdahil olsanız neler yapmak istediniz? Kritik sorunlardan biri nitelikli eleman sorunudur. Makine sektörü diğer sektörlerden çok farklı… Seriyal olarak gerçekleşmiyor. Devamlı olarak ürettiğiniz bir pres makinesi için, müşteri “benim için şu farklılıkları” yap diyebiliyor. Makine tasarımı konusuna üniversitelerde daha fazla yer verilmesi sektörün gelişmesine yararlı olabilir. Almanya’da makina imalatı sektöründe görev alan mühendislerin %40’ı Ar-Ge bölümünde çalışıyor. Ben de zamanında yöneticilik yaptığım için biliyorum. Bizde mühendisler formen yerine, atölyedeki işçiye sadece komut verir. Çoğu firmada mühendislik bölümü yok. Patronun tasarladığı makineler üretilir. Dolayısıyla sanayide bir zihniyet değişikliği olması gerekiyor. Haksız rekabeti önleyen bir şeyler yapılmalı… Türkiye’de İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME) vardı ancak kapatıldı. Halbuki orası bir araştırma merkeziydi. Potansiyel pazarlar üzerine çok güzel çalışmaları ve yayınları vardı. Yetkim olsa İGEME’yi tekrar kurarım. Bilindiği üzere makine sektörünün ilişkili olmadığı hiç bir sektör yok. Makine sanayisinin üretimleri bütün sektörlerin gelişmesini ve verimliliğini doğrudan etkiliyor. Farklı sektörlerin gelişmesi de hem rekabeti hem de makine talebini artırıyor. Sektör, trendlerden nasıl etkilendi? Takım Tezgahları sektöründe biraz daha sac işlemenin dışına çıkabilirsek, talaşlı imalat ve orta teknoloji konusunda şansımız var. Sac işlemede daha yüksek teknolojili makineler imal edilmeye başlandı. Ülke olarak inşaat makineleri konusunda başarı yakaladığımızı düşünüyorum. Türkiye makine sektörü, dönem dönem şansızlıklar yaşadı. 1970’li yıllarda vinçler konusunda çok başarılı firmalar vardı. 1980’li yıllarda ithalatın serbestleştirilmesi ve “yap, işlet, devret” politikası ile vinçler dışarıdan gelmeye başladı. Vinç sektörü gibi bazı makine sektörleri de devlet politikası sebebiyle talihsizlikler yaşayabiliyor. Bir kısım sanayiciler de, şartlar ağırlaşarak pazar belirsizleşince sektörler arası geçiş yaşanabiliyor. Kasım - Aralık / 2015 87 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Türk Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayisi, SAHA’da Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği (SAHA İstanbul), adını aldığı tüm sektörlerde dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak amacıyla kurulan yepyeni bir oluşum... TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ayhan Etyemez’in, aynı zamanda SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Sayman Üyesi olarak bulunması, iki kurum arasında sinerji ortamı yarattı. Hem SAHA İstanbul’un sesini ve gerçekleştireceği faaliyetleri duyurmak hem de kurumu tanıtmak amacıyla SAHA İstanbul’un Genel Sekreteri İlhami Keleş’le röportaj gerçekleştirdik. SAHA İstanbul, oldukça yeni bir kurum… Bize biraz kuruluş aşamasından bahsedebilir misiniz? SAHA İstanbul nasıl kuruldu? İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) kayıtlı, farklı üretim alanlarında faaliyet gösteren, 5.000 firmamızı temsilen 2009 yılında kurulan Sanayi İhtisas Komitesi; sanayici üyelerinin sorunlarını çözmek ve onları katma değeri yüksek ürün üretimine yönlendirmek için çalışmalar yapmaktadır. 21 Ocak 2010 tarihinde gerçekleştirilen TÜSİAD’ın 40. Genel Kurulu’nda, o dönemde Başbakan olan Bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yerli otomobil yapacak bir babayiğit arıyorum” diye seslenişi üzerine Sanayi İhtisas Komitesi tarafından, “Bu konuda neler yapabiliriz?” diyerek bir çalışma başlatıldı. Bu konuya yönelik uzun süredir yapılan çalışmalar sonucunda, Otomotiv Sektörünün Türkiye’nin geleceğine, “yüksek katma değerli üretim” anlamında bir şeyler katmasının yanı sıra bunu gerçekleştirecek asıl sektörün ise “Uçak Üretimi” olduğu sonucuna varıldı. “Neden Uçak Üretimi?” diye sorarsanız, günümüz dünyasında ekonomik düzenin etkin bir oyuncusu olabilmek için kritik olan belirli ürün ve hizmet alanlarında, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip olunması gerektiği görülmektedir. Bu da “Yeni Ürünler” ve “Yeni Teknolojiler” üretme yeteneğine sahip olmak demektir. Bu noktada Havacılık ve Uzay Sanayi 88 Kasım - Aralık / 2015 Sektörü, özellikle teknoloji üretimi açısından, tüm gelişmiş ülkelerde görüldüğü gibi ülkemiz için de büyük fırsatlar doğurabilecek en önemli sektördür. Bu sektörü diğer sektörlerden ayıran en önemli özelliği, bilim ve teknolojinin en son yeniliklerinden yararlanması, ürünlerin genel olarak en ileri ürün ve üretim teknolojilerinin birer örneği olmasıdır. Dolayısıyla bu sektör, ülkelerin teknolojik altyapısının gelişimi açısından itici rol oynayan sektörlerin başında gelmektedir. Ayrıca Havacılık ve Uzay Sanayi alanında başarılı olan ülkelerin, bu sanayi dallarındaki yetkinlikleri ve ürün yelpazelerinin genişliği sayesinde, topyekûn sistem çözümleri oluşturabildikleri ve bu ürünlerin tasarım teknolojilerine hakim oldukları da görülmektedir. Bu noktadan hareketle, 2011 yılı sonunda Sanayi İhtisas Komitesi’nde “Yerli Sivil Uçak Üretimi” konusunda 1,5 yıl kadar süren ve sektörün önde gelen 150 insanının katıldığı bir çalışma başlatılarak, 20’nin üzerinde toplantı ve çalıştay gerçekleştirildi. Nihayet, 2013 yılının Ocak ayında “Türkiye’de Sivil Yerli Uçak Üretiminin Stratejik Analizi ve Yol Haritası” raporu tamamlanarak Oda Yönetim Kuruluna teslim edildi. Çalışma süresince, sektörde faaliyet gösteren bir çok yetkin firma ve uzman ile tanışma ve görüş alışverişinde bulunma imkanı oldu. RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Süreç sonunda, ülkemizin her türlü üretimi yapacak alt yapı ve insan kaynağı varlığı, yan sanayimizin de buna hazır olduğu, elimizde gerekli her türlü teknolojinin de mevcut bulunduğu; aslında önümüzdeki en büyük engelin birbirimizi tanımamaktan ve ortak çalışma kültürünü oturtamamaktan kaynaklandığı görüldü. Bu minvalde Sakarya’dan başlayıp, Yalova’yı da içine alacak şekilde Kuzey Marmara hinterlandında faaliyet göstermek, ortak bir sinerji oluşturarak sahip olduğumuz bu büyük potansiyeli harekete geçirmek üzere; SSM, İTO, İSO ve Teknopark İstanbul yönetiminin büyük desteği ile 27 kurucu üye bir araya gelerek Teknopark İstanbul yönetiminin büyük desteğiyle, 17 Mart 2015 tarihinde SAHA İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği kuruldu. SAHA İstanbul’un kuruluşunu ortaya çıkaran ihtiyaçlar nelerdi? Kuzey Marmara Bölgesi; 100.000.000. m2’si İstanbul sınırlarında olmak üzere toplam 150.000.000 m2 Sanayi Alanı, 51 Sanayi Bölgesi ve Türkiye’de mevcut toplam 72 tersaneden SAHA bölgesine giren 55 adet tersane ile Türkiye ekonomisinin ve vergi gelirlerinin %50’sinden fazlasını üretmektedir. İTO’ya kayıtlı 65.000 firma, İSO’ya kayıtlı 18.000 firma, DTO’na kayıtlı 8.000 firma olmak üzere; Kuzey Marmara hinterlandında yaklaşık 100.000’in üzerinde sanayi tesisi bulunmaktadır. Bu bölgede 1.500.000 kişi İstanbul’da olmak kaydıyla yaklaşık 2.000.000 kadar, sanayide çalışan personel bulunmaktadır. Mevcut 70 milyon yolcu kapasitesine, 3’üncü havalimanı tamamlandığında 150 milyon yolcu kapasitesi eklenecek ve toplam kapasite 220 milyona ulaşacaktır. Bunun doğal sonucu olarak yer hizmetleri, hava kargo kapasitesi ve THY Teknik, THY HABOM, My Technic gibi 300’ün üzerinde yerli ve yabancı havayolu şirketine verilen bakım hizmeti kapasitesi dikkate alındığında İstanbul; Asya, Afrika ve Avrupa’nın sivil havacılık merkezi olacaktır. Proje bu bölgede tamamlandığında 2,5 milyon m2 içerisinde 980.000 m2 kapalı alana ulaşacak olan Teknopark İstanbul, 3 milyon m2 üzerine kurulacak ve 4 etapta tamamlanacak Bilişim Vadisi; 50 Üniversite ve bazı önemli üniversitelerin sahip olduğu teknoparkları ile büyük kurulu eko sistem kapasitesi mevcuttur. Ancak, SAHA İstanbul bölgesinde üretici firmalar teknolojik ve altyapı birikimlerini savunma ve havacılık sektörlerinde değerlendirmek konusundan oldukça uzak durmaktadır. Bunun nedenlerinden birisi bu sektörlere ve ihtiyaçlara dair bilgi eksiği olsa da diğer bir konu ise Ankara’yı ve bürokrasiyi yeterince tanımamak; soğuk bulmak ve olası güçlükleri, bürokratik engelleri göze alamamak olarak söyleyebiliriz. Bizim bu konuda görevimiz, gri alanları ortadan kaldırarak firmaları bilgilendirmek, motive etmek ve bürokratik güçlükleri yenmelerine katkı sağlamak suretiyle firmalarımızı savunma havacılık ve uzayın ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji gerektiren ürünleri ve sistemleri üretebilecek hale getirmektir. SAHA İstanbul Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği, Kuzey Marmara koridorunda faaliyet gösteren sanayi firmalarını, savunma havacılık ve uzay sektörlerine yönlendirmek suretiyle, savuma sanayimizin ihtiyacı olan ve yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin yerli firmalar marifetiyle Türkiye’de üretilmesini sağlamayı hedeflemektedir. Kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması maksadıyla Türk sanayi üretiminin %50’sini üreten bu coğrafyanın, daha etkin görevler üstlenmesi sağlanacaktır. Bu kapsamda bölgemizin firmaları; yüzü dışa dönük, ihracat yapan, dünyanın her yerinde diğer ülkelerin firmaları ile yarışan firmalardır. Gerek teknolojik alt yapıları gerek bilgi birikimleri, gerek ise cesaretleri şunu göstermektedir ki: İrade, kaynak ve pazar ortaya konulduğu takdirde firmalarımızın yapamayacağı hiçbir şey yok… Bu maksatla, bölgedeki mevcut potansiyeli kullanarak yüksek teknolojik ürün geliştirmek ve üretmek için bölge firmaları arasında işbirliği oluşturarak sinerji yaratmayı hedefliyoruz. Bunun sonucu olarak milli savunma sanayi projelerinde ve havacılıkta, yerli katkı oranını artıracağız. Bazı kritik projelerde %100 yerlilik hedefliyoruz. Bunun yanı sıra özellikli alanlar ya da yüksek teknoloji gerektiren ürünler geliştirmek suretiyle dünya markaları ortaya çıkarmak, bu yolla küresel rekabet avantajı oluşturmak, kamu, özel ve uluslararası ihalelerde güç birliği yapmayı başarmak SAHA’nın temel fonksiyonlarındandır. Üyelerin; kamu kurumları, üniversiteler, araştırma kurumları, STK’lar, kalkınma ajansları ve uluslararası destek merkezleri ile arasındaki işbirliğini tesis etmek ve geliştirmek; uluslararası akreditasyonu olan Test ve Belgelendirme Merkezlerinin kurulmasına katkı sağlanmak, ortak hukuk ve sınai mülkiyet hakları hizmetleri yürütülmesi yine görevlerimiz arasındadır. Kasım - Aralık / 2015 89 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com İstanbul hinterlandında bulunan sanayinin en büyük eksikliği bir yetenek envanterinin olmamasıdır. Firmalar yanlarındaki fabrikanın yeteneklerinin neler olduğundan bile habersiz… Ülke içinde üretilen pek çok ürün yurt dışına satılmaya çalışılırken, aynı ürünlere ihtiyaç duyan pek çok firma bilgisizlik nedeniyle bu ürünleri yurt dışından almaya çalışmaktadır. Türkiye’de bu üretiliyor mu, kim üretiyor bilgisi kurumsal anlamda kimsede yok. İstanbul Sanayi Odası bile firmaları NACE kodu kadar tanıyabiliyor. Bu nedenle kurumsal olarak kendi sektörümüz olan savunma havacılık ve uzay sektörlerinde yetenek envanteri çıkartılmasını planlıyoruz. Bu konuda İstanbul Kalkınma Ajansı ile görüştük. İSTKA projesi hazırlanması ve projenin Doğu Marmara Kalkınma Ajansı ve Trakya Kalkınma Ajansı ile de aynı projenin kendi ilgi alanlarında tekrarı konusunda girişimde bulunacağız. Bu tür kararların verilmesinde, sürekli en ileri teknolojileri kullanmak zorunda olan savunma, havacılık ve uzay sektörleri, diğer sektörlere göre daha şanslı durmaktadır. Dünyayı incelediğimizde savunma sanayisinde bir noktaya gelmiş ülkeler, diğer sektörlerde de bu yetkinliklerini başarı ile kullanabilmektedirler. Çünkü bu sektörler çok geniş bir yelpazeyi ihtiva etmekte, elektronikten kompozite, gıdadan metale, kimyadan otomotive kadar hemen her konuda ileri teknoloji gerektirmektedir. Havacılık da aynı şekildedir. Bu nedenle teknolojide bir yere gelmeyi başarmış ve hedefleyen bütün ülkelerin enerjilerini vakfettikleri en gözde sektörler bunlar olmuştur.Biz de, gelecekte büyük bir ülke olarak var olmak istiyorsak bu hususlara ağırlık vermek ve doğru sanayi politikaları oluşturarak enerjimizi ve sınırlı kaynaklarımızı israf etmemek zorundayız. Önümüzde çok güzel başarı örnekleri var, yani Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. SAHA, ülkemizin yerli sanayisini geliştirme hedeflerine yardımcı olmak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü… Başta Havacılık, Savunma ve Uzay sanayisinde yerli üretimi artırma ve kalite seviyesinde uluslararası pazarda üst düzey bir skala yakalamak için devlet ve müteşebbisler bazında gerçekleşmesi gereken atılımlar neler olmalı? Ülkelerin sürdürülebilir refaha, istikrara, güçlü bir ekonomiye, caydırıcı bir silahlı kuvvetlere sahip olmasının yolu teknolojiye ve onu sürekli geliştirebilecek bir ekosisteme sahip olmaktan geçmektedir. Zengin ülke ve gelişmiş ülke kavramları burada birbirinden ayrılmaktadır. Yerin altından petrolünüz çıkar, bunu satarsınız çok paranız olur. Bu, sizi zengin ülke yapar. Bu parayla lüks binalar yapar, refah içinde yaşarsınız. Hatta bu parayla dünyanın en modern silah sistemlerini satın alırsınız. Bütün bunlar sizi büyük ülke yapmaz. Sadece büyük pazar yapar. Büyük ülke olmanız için dünya markası olmuş teknoloji üreten firmalara sahip olmanız, böylece teknolojiye ve bu yolla da geleceğe hükmetmeniz gerekmektedir. Bugün petrol, belirleyici ve değerli bir enerji kaynağı iken teknolojik gelişmeler daha ucuz ve etkili bir enerji kaynağına eriştiğinde, petrol zenginleri için acı gerçekle yüzleşme günü gelmiş olacaktır. Bu nedenle teknolojiyi satın alıp kullanan değil, üreten ve en azından belli alanlarda dünya trendlerini oluşturan ülke olmak zorundayız. Bu noktada devletimize düşen görev, halen dünya teknolojik trendlerini yakaladığımız alanları ve yetkinliğe sahip birkaç firmayı belirleyip, gerekirse Güney Kore’nin yaptığı gibi bu firmalar lehine pozitif ayrımcılık yaparak dünya ile yarışacak teknolojik ve finansal alt yapıya kavuşturmak ve böylece dünya markaları yaratmak olmalıdır diye düşünüyoruz… Bu konuda devleti yönetenlere düşen görev; ülkenin teknolojik birikimini, potansiyelini ve geldiği noktayı terazinin bir kefesine, dünyanın teknolojik gidişatını terazinin diğer kefesine koyup hangi konulara ağırlık vereceğini ve bu yolda kimlerle yürüyeceğini belirlemek olmalıdır. Kurumunuzla aynı alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla iletişiminiz nasıl? Ne türde işbirlikleri gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz? Bunu, kapsam ve tema olarak ikiye ayırmak gerekir. Birisi odalar, meclisler gibi yarı kamu niteliğindeki kuruluşlar, bir diğeri de bizimle aynı maksatla kurulmuş kümeler ve mesleki derneklerdir. SAHA İstanbul olarak bizim kuruluş fikrimiz yukarda bahsedildiği gibi İstanbul Ticaret Odası’nda doğmuştur. Kurucu Üyelerimiz ve Yönetim Kurulu üyelerimiz içinde İTO yönetiminden kişiler vardır. İTO meclis Başkanı ve Sanayi İhtisas Komitesi Başkan yardımcısı bizim üyelerimizdir. İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkan Yardımcısı Yönetim Kurulu Başkanımızdır. İstanbul Kalkınma Ajansı ve Türk İhracatçılar Meclisi yine çok yakın çalıştığımız, iç içe olduğumuz, birlikte proje ürettiğimiz kurumlardır. SAHA İstanbul ile aynı formatta olan kümeler ile ilişkilere gelince İzmir kümesi HUKD ile yakın ilişki içindeyiz. Bu kümenin başkanı ve Kale Grubu’nun sahibi Osman Okyay, firmalarından birisi olan Kale Kalıp ile kümemizin üyesidir. Eskişehir Kümesi ile yakın çalışıyoruz. Test laboratuvarı ve sertifikasyon konusunda birlikte projeler yürüteceğiz. Bursa Kümesi ile temasımız oldu. Yönetim Kurulu olarak ziyaret ettik. Birlikte hareket etme kararı aldık. Ancak somut olarak herhangi bir konu üzerinde henüz bir çalışmamız olmadı. Ankara Kümesi ile de aynı şekilde henüz müşterek çalışma imkanı olmadı. Ancak kümeler arası koordinasyonun önemli olduğuna inanıyor ve bu konuda çok müşfik davranıyoruz. Mesleki derneklerle ilişki kurmak, bizim faaliyet alanımızın önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bizim mevcut ve potansiyel üyelerimiz aynı zamanda kendi sektörlerinde dernek üyesi hatta bir kısmı yönetici konumundadır.Örneğin: Kompozitçiler Derneği Başkanı Şekip Avdagiç, kümemizin üyesidir. Tekstil Makinacıları Derneği Başkanı Adil Nalbat ve TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Dr. Müh. Ayhan Etyemez, bizim de Yönetim Kurulu Üyelerimizdir. 90 Kasım - Aralık / 2015 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com SAHA İstanbul’un 2016’da gerçekleştireceği kurumsal faaliyetlerden bahsedebilir misiniz? 2016’da kurum olarak ne gibi faaliyetler yürüteceksiniz? 2016 SAHA İstanbul için çok yoğun bir yıl olacak. Ülkemizin sahip olduğu en kıymetli madenlerimizden Bor’un katma değeri yüksek ve savunma havacılıkta gerekli malzemelere dönüşebilmesi için Bor Enstitüsü ile kompozitçilerimiz, metal dökümcülerimiz, alüminyum dökümcülerimiz, akücülerimiz ve kimyacılarımızı bir araya getirmek suretiyle mevcut projeler ya da yeni projeler üzerinde çalışacağız. Daha önce çalışmasını başlattığımız akü ile ilgili ÜR-GE projesi hazırlayacağız. Doğu Marmara, İstanbul ve Trakya’nın en acil ihtiyacı olarak gördüğümüz sanayi envanterini çıkarmak konusunda İSKA projesi hazırlayacağız. Savunma Havacılık ve Uzay sanayinde kullanılan parçaları üretebilme yeteneğine sahip firmaları Ana yüklenici firmalar ile buluşturmaya devam etmek suretiyle, hem bu sektöre yeni firmalar ekleme hem de yerli katkı oranını artırma gayretlerimize devam edeceğiz. THY Teknik ve TCI bünyesinde THY için başlatılan yolcu uçaklarının içinin yerli ürünlerle kaplanması konusundaki kümelenme gayretlerine bütün parçaları üretinceye ve sertifikalandırıncaya kadar devam edeceğiz. Test merkezlerinin kurulması konusunda ciddi gayretler içinde olacağız. İTÜ, Anadolu Üniversitesi, TSE, Teknopark İstanbul ve İstanbul Kalkınma Ajansı ile müşterek çalışmalarımız devam edecek. Üniversiteler ile eğitim programları ve sertifikasyon eğitimleri konusunda işbirliği devam edecek. İTÜ ile yapılan protokolün benzerinin üye ve üye olacak diğer üniversiteler ile yapılması için daha yaygın bir eğitim altyapısı oluşturacağız. Fuarlara, seminer ve sempozyumlara iştirak etmek için firmalarımızın tanıtıma ve pazar bulmalarına yardımcı olacağız. Dost ve müttefik ülkelerdeki kümelerle işbirlikleri geliştirilerek teknoloji transferleri gerçekleştirmeyi ve sektörümüzde doğrudan sermaye yatırımlarının yapılmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, kendi uçağını, gemisini, silah ve sistemlerini üretebilen, teknolojik altyapısı ile dünya ile yarışan küresel bir güç olmamıza, ülkemizin sanayi üretiminin %50’sine sahip bölgesine SAHA İstanbul olarak katkı sağlamaktır. Mitsubishi Electric: İnsan, en önemli sermayemizdir Mitsubishi Electric, Türkiye’de üçüncü yılını doldurdu ve 2016’yla birlikte dördüncü yıla adım atıyor. Ülkemizde yeni bir başlangıcın heyecanıyla yola çıkan firma, markasının adını Marmaray Projesi ile hafızalara kazımıştı. TT Magazin olarak Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa ile günümüz endüstrisinden tarihe, Japonya-Türkiye ilişkilerinden Endüstri 4.0’a uzanan uzun soluklu bir röportaj gerçekleştirdik. Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa Kasım - Aralık / 2015 91 RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Zaman zaman döviz kurlarındaki dalgalanmaları düşününce Avrupa’da bir firma yöneticisi olmak, Türkiye’den daha kolay gibi görünüyor sanki. Stabil ekonomisi olan bir Avrupa ülkesi yerine Türkiye’de Başkan olmak daha ağır bir sorumluluk mu sizce? Jeopolitik konumu nedeniyle pek çok açıdan avantajlı olan, Asya ve Avrupa’nın köprüsü Türkiye, hızlı büyüme potansiyeli ve genç nüfusu ile birlikte değerlendirildiğinde Mitsubishi Electric için çok önemli ve öncelikli pazar durumunda. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar zaman zaman bir takım zorluklara neden olsa da bu güzel ülkenin avantajlarını değerlendirdiğimizde artılarının çok fazla olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar Türkiye’de ekonominin düşüşe geçtiğini hiç tecrübe etmedik. Dolayısıyla biz hep pozitif düşünmeye ve planlarımızı da bu doğrultuda yapmaya devam ediyoruz. Mitsubishi Electric olarak Türkiye’nin, endüstrisi ve teknolojisiyle üretkenliğinin daha da artacağını, katma değeri çok daha yüksek ürünler üretileceğini ve dünyanın ileri ekonomileri arasındaki yerini alacağını düşünüyoruz. Bu düşüncemiz, Türkiye’nin gerçekleştirdiği Marmaray projesi, inşa etmekte olduğu köprü, baraj, tünel, havalimanı gibi çok sayıda projeyle de doğrulanıyor. Japonya ile gerçekleşmesi söz konusu olan serbest ticaret anlaşması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Japonya-Türkiye arasındaki ticareti nasıl etkiler bu anlaşma? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Japonya Başbakanı Shinzō Abe bu konuyla ilgili görüşmeler yapıyor. Serbest ticaret anlaşmasının her iki ülke için de çok faydalı olacağını düşünüyorum. Türkiye, özellikle altyapı hizmetleri konusunda Japon şirketlerle işbirliği yapıyor. İki ülkenin hükümetleri arasında da iyi ilişkiler söz konusu. Türkiye’nin ekonomik atılımı için Japon teknolojisine güveniliyor. Biz de üstün teknolojiye sahip global bir firma olarak Mitsubishi Electric’in tüm dünyada kullanılan ve yüksek kaliteye sahip ürün ve sistemleri ile ileri teknolojisini Türkiye’ye getirerek ekonominin gücüne güç katmayı, Türkiye’nin belirlediği yüksek ekonomik hedeflerine ulaşması için gerekli teknoloji ve bilgi kullanımını aktarmayı hedefliyoruz. 2015 yılı Mitsubishi Electric için nasıl geçti? 2015 yılı, 3 yıl önce doğrudan kendi yapılanması ile Türkiye’de faaliyet göstermeye başlayan Mitsubishi Electric markasının Türkiye’de daha iyi tanıtıldığı bir yıl oldu. Türkiye’de temelde fabrika otomasyonu, ileri robot teknolojileri ve klima sistemlerinin satış ve satış sonrası hizmetlerini sürdürüyoruz. Bu faaliyetlerimizin yanı sıra uydular, asansör, görsel veri sistemleri, güç kaynakları ve ulaştırma bağlantılı altyapı işlerine de destek veriyoruz. Türkiye’de özellikle Türksat uyduları ve Marmaray projesinde kullanılan teknolojimiz ile tanınıyoruz. Mitsubishi Electric Corporation, Türksat 4A’nın ardından bu yıl Ekim ayında Türkiye’de iletişim ve yayıncılık altyapısının 92 Kasım - Aralık / 2015 güçlendirilmesine yardımcı olacak Tüksat 4B uydusunu da başarılı bir şekilde fırlattı. Aralık başına kadar yörünge testlerini yapacak olan Mitsubishi Electric, sonrasında Türksat 4B’nin Türksat’a devir teslimini resmen gerçekleştirecek. Mitsubishi Electric olarak üretmekten gurur duyduğumuz uyduların ve yapım aşamasından yörüngeye yerleştirilme sürecine kadar sorumluluğunu üstlendiğimiz projenin tamamında, ileri teknolojimizi kullanarak üstün güvenilirlik sağladık. Türksat 4A ve Türksat 4B aracılığıyla Türkiye’nin ve komşu ülkelerin iletişim ve yayıncılık altyapısına katkıda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu yıl farklı iş kollarımız, ürünlerimiz ve hizmetlerimizle ilgili hedef gruplarımızı detaylı olarak bilgilendirmek için çeşitli etkinlikler düzenledik. Bunlardan biri Ege Bölgesi’nin önde gelen şirketlerinin temsilcileriyle bir araya geldiğimiz “Sektör Profesyonelleriyle Buluşma” etkinliğiydi. “Yaptığımız işlere inanamayacaksınız” temasıyla Mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz etkinliğe Ege Bölgesi’nin önde gelen şirketlerinden yaklaşık 200 temsilci katıldı. Etkinlikte yeni endüstri evresinin Mitsubishi Electric’teki karşılığı olan e-F@ctory konsepti ile geleceğin dijital fabrika teknolojisini sunan ürünlerimizi ve uygulamalarımızı anlattık. Marmaray projesi ile ilgili sunumumuz ve endüstride robot uygulamaları çerçevesinde Mitsubishi Electric’in 6 eksenli robotu yoğun ilgiyle karşılandı. Ekim ayında ise başkent Ankara’da düzenlediğimiz etkinlikte kamu, özel sektör temsilcileri ve taahhüt firmaları ile bir araya geldik. Mitsubishi Electric olarak Türkiye’deki sanayi tesisleri ve altyapı projelerindeki elektrik, otomasyon, taahhüt çalışmalarına talip olduğumuzu detaylı sunumlar ve örneklerle anlattık. “Türkiye’nin Geleceği İçin Çalışıyoruz” temasıyla gerçekleştirdiğimiz bu organizasyonda, dünyada güçlü bir global oyuncu olduğumuz sanayi tesisleri ve altyapı projelerindeki elektrik, otomasyon, taahhüt çalışmaları hakkında bilgi verdik. Marmaray’da gerçekleştirdiğimiz “İstasyon Bilgi ve Yönetim Sistemi Projesi” hakkında bilgilendirme yaptık. Dünya genelinde 71 binin üzerinde kurulumu bulunan Mitsubishi Electric Videowall görüntüleme sistemlerimizi de tanıttığımız bu organizasyonda, arıtma ve atık su tesislerindeki su otomasyonu çalışmalarımızı örnek uygulama ile anlattık. Yine 2015 yılında WIN Automation Fuarı’nda pek çok yeni teknolojimizi tanıttık. Yeni Nesil Fabrika Otomasyon Sistemlerimizi ve CNC ürünlerimizi sergileyerek Türkiye’nin yeni otomasyon devrimine hazır olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Mitsubishi Electric standını ziyaret eden katılımcılar e-F@ctory Allianz oluşumu içinde dijital fabrika otomasyonu simulasyonunu test ederek geleceğin fabrikasını ve otomasyon sistemlerini deneyimleme fırsatını yakaladı RÖPORTAJ www.ttmagazin.com Fuarda fabrika otomasyonunda çığır açacak yeni nesil GOT2000, iQ-F, iQ-R, MR-J4, MR-JE ve FR-A800 ürünlerimizi sektör temsilcileriyle tanıştırdık. Yeni ürünlerimiz müşterilerimiz tarafından beğenildi ve kullanılmaya başlandı. Gelecek nesillerin eğitimine katkı sağlamayı önemseyen bir marka olarak, Türkiye’de tümleşik otomasyon içine entegre edilmiş robot teknolojisi konusunu sahiplenmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda üniversitelerin Mühendislik Fakültesi Fabrika Otomasyon ve Robotik Bölümleri’ne destek veriyoruz. 2015 yılında Bursa Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Mimarlık Mühendislik Fakültesi bünyesindeki Robot Eğitim Merkezi’ne çok amaçlı bir robot hibe ettik. Doğuş Üniversitesi (DOU) işbirliğiyle Doğuş Üniversitesi Endüstriyel Otomasyon ve Robot Teknolojileri Eğitim Merkezi’ni kurduk. En son ise 9 Eylül Üniversitesi ile Endüstriyel Otomasyon ve Robot Teknolojileri Eğitim Merkezi kurulmasına ilişkin ön protokol imzaladık. Bu alandaki çalışmalarımız ve eğitime desteğimiz tüm hızıyla devam edecek. En son etkinliğimiz ise M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin Türkiye lansmanı oldu. M80 ve M800 serisini makine imalatçıları bayilerimize tanıttık. Bu yeni seri 2016 yılında WIN Automation Fuarı’nda sergilenmesinin ardından Türkiye’de satışa sunulacak. CNC ürünlerimiz üretime çok ciddi destek veren ürünler. Bu nedenle Türkiye’deki makine üreticilerinin basamak atlaması için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. 2015 yılı Mitsubishi Electric Türkiye için çok verimli bir yıl oldu. Önümüzdeki dönemde Türkiye’ye “nasıl daha fazla fayda sağlayabiliriz”i düşünmeye devam ediyoruz. Bunun için çalışanlarımızın da değişmesi gerekiyor. Mevcut durumdan tatminkar olmak elbette önemli ama tatmin olup beklemek yerine, gelecek için değişmek gerek. Hem kendimiz hem de toplum için… Bu bizim kültürümüz. Bu yüzden “daha iyisi için sürekli değişim” felsefesi ile hareket ediyoruz. Mitsubishi Electric Corporation’ın tamamı kendi kurumsal misyonu ve “Yedi Kılavuz” prensibiyle yönetiliyor. Bu prensipler, tüm dünyadaki çalışanlarımızı ortak bir felsefi yapıya bağlıyor ve daha yeşil bir gelecek vizyonumuzu gerçekleştirmek için bizleri birleştiriyor. Mitsubishi Electric, faaliyetlerinin her alanında yaratıcılık sergileyerek teknolojilerini ve hizmetlerini sürekli iyileştiriyor. Bu sayede içinde bulunduğumuz toplumun yaşam kalitesini yükseltiyoruz. Bu amaçla gruba bağlı tüm şirketler, “Yedi Rehber İlke”yi yerine getiriyor. Bu yedi ilkenin başında “Güven” geliyor. Tüm paydaşlarımızla karşılıklı güçlü güvene ve saygıya dayalı ilişkiler kurmak gerekiyor. İkincisi: Kalite. Yani, benzersiz kalitede en iyi ürünler ve hizmetler temin etmek. Üç: Teknoloji. Araştırma ve geliştirme yaparak yeni pazarlar bulmak ve teknolojik yenilikler yapmak… Dört: Vatandaşlık. Küresel bir oyuncu olarak halkların ve genel olarak toplumun gelişmesine katkıda bulunmak gerekiyor. Etik Kurallar, beşinci ilkemizdir. Tüm faaliyetlerimizde yüksek etik standartlara uymak zorunlu. Altı: Çevre Koruma. Doğaya saygı duymak, küresel ölçekte çevreyi korumak ve iyileştirmek için çaba göstermek gerekiyor. Yedinci ilkemiz: Büyüme. Gelecekte büyümek için temel oluşturmak amacıyla adil gelirler elde etmek son ilkemiz. 2015’te yaklaşık 270 milyon TL’lik ciro hedeflemiştiniz. Şu an itibariyle bu hedefin neresindesiniz? Mitsubishi Electric, yılsonunda beklentilerini karşılamış olacak mı? Mitsubishi Electric Türkiye olarak şu anda hedeflerimizi gerçekleştirmiş durumdayız ve hatta yılsonunda hedefimizi aşmış olacağımızı düşünüyorum. Mitsubishi Electric Türkiye yeni bir şirket olduğu için hedeflerimizi rakamlarla değil Türkiye’ye olan katma değerimizle ölçümlüyoruz. Zira sadece ürün satmak için değil, hizmet etmek için varız. Odaklandığımız en önemli konulardan biri de satış sonrası hizmet ve müşteri memnuniyeti. İleri teknolojimiz ve know how’ımız ile bu güzel ülkeye sunduğumuz ve sunacağımız farkları anlatmaya çalışıyoruz. Gerçekleştirdiğiniz hedeflere baktığımızda, 3 yıl gibi kısa bir zamana rağmen epey yol aldığınızı görüyoruz. Bunu nasıl gerçekleştirdiniz? Mitsubishi Electric olarak bizim kurumsal mottomuz: “Daha İyisi İçin Değişim” (Changes for the Better). Mitsubishi Electric, toplum için sürekli değişiyor. Kasım - Aralık / 2015 93 AJANDA www.ttmagazin.com Unitec, open house gerçekleştirecek Unitec Makine, İstanbul merkez ofisinde 1-5 Aralık 2015 tarihleri arasında Open House etkinliği gerçekleştirecek. Etkinlik süresince Amerikan & İngiliz menşeili Hardinge & Bridgeport marka GS250 L model torna ve dik işleme grubu tezgahlarından Conquest V480 APC ve Conquest V1000’in yanı sıra, Japon menşeili Precision Tsugami marka Çift ayna-Tek taret C-Y eksenli, torna, ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. Unitec’e, open house etkinliğinde sektörün öncülerinden; Blum Novotest, Esprit, Haimer, İscar, Nikken, Sandvik, Siemens NX, Tungaloy ve Kayra Makine (Kayra Tools) eşlik edecek. Firma yetkilileri tarafından İzmir, Ankara ve Konya gibi ülkemizin talaşlı imalat konusunda önemli merkezlerinden olan şehirlerinden, gruplar halinde katılım sağlanacağının bilgisi paylaşıldı. Etkinlik süresince her gün çekilişle 1 kişiye, 10 günlük eğitim kazanma şansı verilecek, misafirlere otomotiv ve kalıp sanayisine yönelik çeşitli iş parçaları kesimi yapılarak tezgah performansları gözler önüne serilecek. Firma; kalıp, otomotiv, medikal, hidrolik, havacılık, makine, fason ve yedek parça vb. üretimi gerçekleştiren tüm sanayici dostlara, etkinliğe katılım sağlamaları için çağrıda bulundu. DMG Mori, 10 ileri teknoloji ürünü tezgahını tanıtacak DMG Mori, endüstri ilgililerini İstanbul’da EMO tamamlayıcı etkinliklerine davet ediyor. DMG Mori tarafından, 2-5 Aralık tarihleri arasında, bu yıl gerçekleştirilen EMO’dan öne çıkan bir adet dünya prömiyeri ve CELOS® ile birlikte 10 adet ileri teknoloji ürünü tezgahı canlı demolar ile tanıtacaklarının bilgisi paylaşıldı. DMG Mori, Open House katılımcılarına, DMG Mori LifeCycle Services hizmetleri ve dünyanın en büyük online makine kapasitesi takası platformu olan MATOOL.com hakkında daha fazla bilgilendirme sözü verdi. Open House ile birçok ileri teknoloji ürünü makine, ziyaretçilere tanıtılacak. EMO dünya prömiyerleri ve EMO’nun dikkat çekici diğer aktiviteleri bu open house ile görücüye çıkacak. TİAD üyeleri, yılbaşını kutlayacak Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD), üyelerini Geleneksel Yılbaşı Kokteyli ve Gala Yemeği’ne davet ediyor. Her yıl düzenlenen TİAD Geleneksel Yılbaşı Kokteyli ve Gala Yemeği, bu yıl Hilton Hotel Al Bushra Restaurant’ta 19 Aralık 2015 tarihinde gerçekleşecek. Geleneksel Yılbaşı Galası ile TİAD üyelerinin Boğaz manzarası eşliğinde kokteyl akabinde gerçekleşecek olan akşam yemeğinde bir araya gelmesi ve keyifli vakit geçirmesi planlanıyor. 19.30’da kokteyl ile başlayacak 94 Kasım - Aralık / 2015 olan program, 20.30’da gala yemeği ile devam edecek. TİAD Genel Sekreteri Pınar Çeltikci, “2015’e veda ederken 2016’ya hep birlikte ‘merhaba’ demek için tüm üyelerimizi aramızda görmekten mutluluk duyacağız” mesajını verirken yeni yılın, sektörümüze ve TİAD’a güzellikler getirmesini diledi. INDEX İNDEKS Reklam İndeksi / Advertisement Index FİRMA / COMPANY Sayfa / Page FİRMA / COMPANY Sayfa / Page ADLER 41 SES3000 17 AKKO ÖN KAPAK İÇİ SIEMENS 45 SML MAKİNA 57 ATLAS CNC 38-39 BVA 65 TAEGUTEC CHIRON 15 TANDEM 4 CNC İLERİ TEKNOLOJİ 25 TEKNİKEL 27 ÇELEBİ 1 TEMAK ARKA KAPAK ARKA KAPAK İÇİ DMS 23 TEZMAKSAN 9 ER-EL 33 TOKSAN 3 ERKAN MAKİNA FARO HAKSAN 5 - 59 63 6 HER MAKİNA 61 HEXAGON 49 HİDKOM 52-53 MEGA ELEKTRONİK 21 METAV 40 MISTSUBISHI ELECTRIC 31-51 NACHI 96 OERLIKON 87 OSG 19 OTR 7 RENISHAW 37 TÜYAP UGURSAN 55 ÖN KAPAK - 11 WALTER 13 YAMAZAKI MAZAK 47 8\JXODPD$ODQODU× y 3.7XFXQ\NVHNKHOLVHOSR]LWLIJHRPHWULVLGDKDGüN NHVPHNXYYHWOHULLOHoDO×ü×U y 'DKDULMLWEDùODPDLoLQoLIWN×UODQJ×oNX\UXùXJHRPHWULVL y 9LGDGDQND\QDNO×\DGDXoWDQND\QDNO×EHNOHQPH\HQ EDüDU×V×]O×NODUDNDUü×NRUXPD TaeguTHF.HVLFL7DN×PODU$û 726%7D\VDG2UJ6DQ%|O&DG6RN1RûHNHUS×QDUÇD\×URYD.RFDHOL 0850 201 69 00 0850 201 69 99 ZZZWDHJXWHFFRPWU
Benzer belgeler
Bursa Endüstri Zirvesi, rekor sayıda ziyaretçi ağırladı
36 - CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti
42 - TİAD Mesleki Test Merkezi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri