Sayı 19 - Çukurova Üniversitesi
Transkript
Sayı 19 - Çukurova Üniversitesi
Elma ve Kiraz Yetiştiriciliği Çalıştayı Mayıs ayında düzenlenecek nÇukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından 22-24 Mayıs 2014 tarihleri arasında “Elma ve Kiraz Yetiştiriciliği, Yeni Çeşit Islahı ve Üretim Teknolojileri” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirlecek. Türk-Alman Bilim Yılı kapsa- mında düzenlenecek olan çalıştaya T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Almanya Kültür Bitkileri Federal Araştırma Enstitüsü (JKI), Ravensburg Meyve Yetiştiriciliği ve Depolama Enstitüsü’nün yanı sıra TÜBİTAK da destek veriyor. Çalıştay yürütücülüğünü Ziraat Fakültesi Bahçe Bölümü vSAYI: 19 vÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KURUMSAL İLETİŞİM GAZETESİ öğretim üyesi Prof. Dr. Ayzin B. Küden, koordinatörlüğünü Prof. Dr. Ali Küden ve sekreterya görevini ise Doç. Dr. Okan Özkaya yapıyor. Çalıştayla ilgili detaylı bilgilere üniversitemiz resmi web sitesi www.cu.edu.tr adresinden ulaşılabilir. v01-15 NİSAN 2014 TÜBİTAK Yurtiçi Bilimsel Etkinlikleri Destekleme Programı nTürkiye’de bilim insanlarını destekleyen kurumların başında gelen TÜBİTAK, Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Teknoloji, Tıbbi Bilimler, Tarımsal Bilimler, Sosyal ve Beşeri Bilimler alanlarında kamu kurum/kuruluşları ve üniversiteler ile özel hukuk tüzel kişilikleri ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları himayesinde yurt içinde düzenlenen ulusal, uluslararası katılımlı ve uluslararası nitelikli kongre, kolokyum, sempozyum ve çalıştay türü etkinlikler için kısmi destek vermeye devam ediyor. TÜBİTAK’ın destek programlarından olan 2223/B Yurt İçi Bilimsel Etkinlik Düzenleme Desteği Programı 2013 yılı 6. dönem ve 2014 yılı 1. dönem sonuçları ile 2223/C Çok Katılımlı Uluslararası Etkinlik Düzenleme Desteği Programı 2014 yılı 1. dönem sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Desteklenen bilim insanlarına ve etkinliklere ait listelere http://www.tubitak.gov.tr/tr adresinden ulaşılabilmektedir. Kabul edilen başvurulara ait destek miktarları ve diğer belgeler ile reddedilen başvurulara ait gerekçeli ret yazıları ise iki hafta içinde başvuru sahiplerine e-posta yoluyla ulaştırılacak. 4-5. A SAYFAD Bilimsel Araştırmalara AVES ve APSİS desteği Balcalı Hastanesi’nden baş ağrısına çözüm Çalışmalarınızı KampüsHaber’de görmek ister misiniz? nBaş ağrısı, genellikle başta ve bazen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isim. KampüsHaber Gazetesi olarak, Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği sorumlusu ÇÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Bıçakçı ile baş ağrısı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. nYayına 8. A SAYFAD başladığı günden bu yana Çukurova Üniversitesi ile ilgili kurumsal haberleri okurlarına aktaran KampüsHaber Gazetesi, her sayısında üniversitemizde çalışmalarını sürdüren bilim insanları, araştırmacılar ve onların çalışmalarıyla ilgili yazılara da yer veriyor. Siz de yürütmekte oldu- ğunuz bilimsel çalışmalar, araştırmalar, projeler ve düzenlediğiniz ya da katıldığınız ulusal ya da uluslararası bilimsel etkinlikler ile ilgili haberlerin KampüsHaber Gazetesi’nde yer almasını istiyorsanız çalışmalarınızı [email protected]. tr e-posta adresine iletebilir ya da (322) 338 67 77 / 413’ten bize ulaşabilirsiniz. 2 HABER KampüsHaber Prof. Dr. Mehmet ERBİL’in Kurumsal Emekliliği Onuruna Korozyon Çalıştayı Düzenlendi ları yoğun ilgi gösterdi. Prof. Dr. Mehmet ERBİL nÇukurova Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Fizikokimya Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet ERBİL’in kurumsal emekliliği onuruna bir Korozyon Çalıştayı düzenlendi. Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Korozyon Derneği işbirliğinde düzenlenen çalıştaya Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden akademisyenler ve sektör çalışan- Çalıştayda, Türkiyede korozyon çalışmaları ile araştırma ve endüstriyel kuruluşlara verilen destekler çerçevesinde Korozyon Derneği’nin rolü, TÜBİTAK ve sanayi kuruluşlarının korozyon konusunda gerçekleştirilen projelere verdiği destekler, endüstriyel ve akademik kuruluşların araştırma projelerine ilgisinin yetersizliği, elektrokimyanın korozyon araştırmalarındaki yeri ve önemine ilişkin konular tartışmaya açıldı. Prof. Dr. Mehmet Erbil kimdir? 20 Nisan 1947 Niğde doğumlu Prof. Dr. Mehmet Erbil, lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümünde tamamlayarak 1969 yılında Çukurova Üniversitesi’ne iki ödül nÜniversite–sanayi aynı bölümde asistan olarak çalışma hayatına başladı. 1971 yılında yüksek lisans ve 1975 yılında doktora öğrenimini tamamlayan Prof. Dr. Erbil, 1980 yılında doçent unvanını aldı. 1981 yılında Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümüne öğretim üyesi olarak atandı ve 1988 yılında profesör oldu. Evli ve iki çocuk babası olan Prof. Dr. Erbil, Türk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden Göksu Söker, Bulgaristan’ın Provadia kentinde 3–6 Nisan 2014 tarihleri arasında düzenlenen 24. Bulgaristan Ulusal Svetoslav Obretenov Genç Enstrümancılar ve Şancılar Yarışması’nda birinciliği kazandı. Söker’e yarışma sırasında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Görevlisi Tsvetelina Tunteva piyanosuyla eşlik etti. n“Putuhepa Kültür Günleri” kapsamında, Adana Kültür ve Sanat Derneği’nin katkılarıyla gerçekleştirilen 2014 Putuhepa Bilim ve Sanat Ödülleri sahiplerini buldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Doran, Çukurova Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Serdar Girginer, Adana Barosu Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık ve Adana KAMPÜS HABER Sahibi Prof. Dr. Mustafa KİBAR (Rektör) Prof. Dr. Figen DORAN Kimya Derneği, Korozyon derneği, Uluslararası Elektrokimya Derneği (ISE), Uluslararası Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Niğdeliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyesidir. Uluslararası dergilerde 78 adet makalesi olan ve çok sayıda atıf alan Prof. Dr. Erbil, 14 doktora ve 18 yüksek lisans çalışmasında danışmanlık yapmıştır. “Yeni başarılar için çalışmalarımız sürüyor” Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü İkbal Kalın gecede ödül alan isimler oldu. Aldıkları başarıdan duyduğu memnuniyeti ifade eden Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü ve Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bayık, “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı olarak nitelikli, çağdaş, uluslararası düzeyde bir eğitim vererek, ülkemizin ve dünyanın çağdaş sanat kurumlarına aydın, modern, çok yönlü, vizyonu geniş, değer yaratan sanatçılar yetiştiriyor olmaktan onur duyuyoruz. Yeni başarılara imza atmak için çalışmalarımız aralıksız devam edecek. Öğrencilerimiz hiçbir başarının tesadüf olmadığını kanıtlıyor” dedi. Prof. Dr. Figen Doran’a ödülünü Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mehmet Göl, Yrd. Doç. Dr. Serdar Girginer ve İkbal Kalın’a ödülünü Adana Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Nuran Terliksiz ve Avukat Mengücek Gazi Çıtırık’a ödülünü Adana Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı Başkanı Alper Tansel verdi. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Doç. Dr. Nüket ELPEZE ERGEÇ işbirliği kapsamında Adana İl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürü Remzi Özdoğan, Araştırmacı Bilal Adıyaman, Şube Müdürü Hatice Dinçer ve Mühendis Hacer Yentur Tarım, Çukurova Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Serin’i ziyaret etti. Ziyarette, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü’nce “Verimlilik Haftası” ve “Temiz Üretim” konularında Adana’da yürütülecek çalışmalar ve üniversite– sanayi işbirliğinin geliştirilmesi konuları görüşüldü. Geleneksel gıdalar Adana’da masaya yatırılacak Göksu Söker’den büyük başarı nÇukurova Yrd. Doç. Dr. Serdar GİRGİNER Üniversite–Sanayi İşbirliği çalışmaları hız kazandı Haber Editörleri Yrd. Doç. Dr. Murat Ertan DOĞAN Öğr. Gör. Aydın ÇAM Tasarım Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Tülay GÖRÜ DOĞAN n4. Geleneksel Gıdalar Sempozyumu, Çukurova Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 17-19 Nisan 2014 tarihlerinde Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde düzenlenecek. Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen yaklaşık 600 kişinin katılımıyla gerçekleşecek sempozyumda gıda sektörü temsilcileri, akademisyenler ve öğrencilerle buluşacak. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen sempozyuma 450 bilimsel bildiri başvurusu yapıldı. Sempozyumla ilgili bilgi veren Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Zerrin Erginkaya, Türkiye’de geleneksel gıdaların toplumsal yaşamda büyük yer tuttuğunu ifade etti. Dil Editörü Yrd. Doç. Dr. Yeter TORUN Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Masaüstü Yayıncılık Uygulama Biriminde hazırlanmış ve Çukurova Üniversitesi Basımevinde 2000 adet basılmıştır. Masaüstü Yayıncılık Uygulama Birimi (322) 338 67 77 / 413 [email protected] Fotoğraf: Engin ESENDEMİR, Fatih ERAY, Kadir PUSLU Muhabirler: Meryem KILIÇ, Songül BULUT ÜHBD Yönetim Kurulu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü ziyaret etti TOD XI. Mart Sempozyumu gerçekleştirildi Prof. Dr. Mustafa KİBAR nÜniversite Hastaneleri Birli- ği Derneği (ÜHBD) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ve İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Genel Direktörü Doç. Dr. S. Haluk Özsarı, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü ziyaret etti. Ziyarette, Üniversite Hastaneleri Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri, Danıştay Başkanı Güngör’le üniversite hastanelerinin sorunları ve sorunların giderilmesi konularında görüş alışverişinde bulundu. Çukurova Üniversitesi ve Yemen Sanaa Üniversitesi İşbirliği nYemen Sanaa Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hamuud Ahmed Ed-Dafiriy ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar geçtiğimiz günlerde Ankara’da, Çukurova Üniversitesi ve Sanaa Üniversitesi işbirliği ile ilgili bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sırasında Prof. Dr. Ed-Dafiriy, Yemen’deki hastaların Balcalı Hastanesi’nde tedavi edilebilmesi için Çukurova Üniversitesi ile işbirliği yapmak istediklerini ifade ederken Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ise Çukurova Üniversitesi ve Balcalı Hastanesi hakkında detaylı bilgi verdi. Yapılan görüşmeler sonucunda, Yemen Sanaa Üniversitesi ile Çukurova Üniversitesi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine, öğrenci ve akademisyen değişimi işbirliği protokolü imzalanmasına karar verildi. 3 HABER KampüsHaber nTürk Oftalmoloji Derneği (TOD) Çukurova Şubesi tarafından düzenlenen “TOD XI. Mart Sempozyumu”nun konusu “Geriatrik Oftalmoloji” olarak belirlendi. Göz doktoru Zehra Sarıdoğan Uğurbekler anısına düzenlenen program kapsamında, geriatrik göz hastalıklarının tanı ve tedavisindeki önemli güncel gelişmelerin ele alındığı beş panel, beş yuvarlak masa toplantısı, bir konferans, bir etkileşimli konuşma gerçekleştirildi. Ayrıca, “Genç Oftalmologların Yaşlı Hastaya Bakışı” temalı, ödüllü bir olgu sunumu seansı ve TOD Temel Eğitim ve Mesleki Planlama Birimi tarafından düzenlenen “Yaşlılık Döneminde Oftalmoloji” konulu panel de yapıldı. “Hekimlik, doğası gereği, eğitim sürecindeyken başlayan bir meslektir” Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar, meslek örgütlerinin önemini belirterek, “Günümüzde Prof. Dr. Gülhanım HACIYAKUPOĞLU tıp pratiğinde, meslek örgütlerinin katkısı tüm dünyada kabul gören bir gerçektir” dedi. Teknolojinin katkılarıyla da tıp dünyasında baş döndürücü gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Kibar, “Hekimlik, elbette doğası gereği, icrası henüz eğitim sürecindeyken başlayan bir meslektir. Bu nedenle tıp fakültesinde atılmış olan sağlam temeller üzerine, sağlam bir bina inşa etmek gerekmektedir. İşte bu bina inşa edilirken dayanağımız, meslek örgütleridir, uzmanlık dernekleridir” dedi. Çukurova Üniversitesi Tıp Prof. Dr. Bora ELDEM Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Özcengiz ise sempozyuma katkı sağlayan meslektaşlarına teşekkür etti. Ardından kürsüye gelen TOD Çukurova Şubesi Başkanı Prof. Dr. Gülhanım Hacıyakupoğlu, tıp teknolojisindeki gelişmelerin ve ortalama yaşam süresinin uzamasının, geriatrinin hem bir bilim dalı olarak önem kazanmasına hem de anabilim dalları bünyesinde geriatrik alt disiplinlerin öne çıkmasına yol açtığını ifade etti. TOD Genel Başkanı Prof. Dr. Bora Eldem ise derneklerinin faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Hukuk Fakültesi binası inşaatına başlandı nÇukurova Üniversitesi, yeni binalarıyla öğrencilerin eğitim ve öğretim imkanlarını geliştirmeye yönelik faaliyetlerini devam ettiriyor. Uzun süredir İletişim Fakültesi binasında eğitim veren Hukuk Fakültesi için bina yapımına başlandı. Toplamda 10 500 m2 kapalı alana sahip olan Hukuk Fakültesi binasında 4 adet 60 kişilik derslik, 4 adet 225 kişilik amfi ve çok amaçlı derslikler bulu- nuyor. Bunun yanı sıra Hukuk Fakültesi binası projesinde lisansüstü öğrenciler için derslik; toplantı ve organizasyonlar için seminer salonları, konferans ve sergi salonları yer alıyor. Hukuk Fakültesi öğrencilerinin öğrenimleri sırasında uygulamalı eğitim görmelerini sağlayacak olan 50 kişilik kurgusal duruşma salonu ve bilgisayar ofisleri yeni yapılan binada yer alacak. Gerçek bir mahkeme salonu örneğinde oluşturulan kurgusal duruşma salonunda öğrenciler örnek hukuki olaylar üzerinde çalışmalar yaparak hem araştırma yeteneklerini hem de topluluk karşında konuşma yeteneklerini geliştirecekler. Öğrenci merkezli bir bina olarak tasarlanan Hukuk Fakültesi binasında öğrencilerin ders dışında zaman- larını geçirecekleri 100 kişilik okuma ve çalışma salonu, kütüphane, açık çalışma alanları ve sosyal alanlar da bulunuyor. Ayrıca Hukuk Fakültesi binasında engelli öğrenciler için asansör ve ortak kullanım alanları bulunmaktadır. Akademisyenler için de 60’a yakın ofisin planlandığı Hukuk Fakültesi binasının inşaatının iki yıl içinde bitirilmesi planlanmaktadır. 4 SÖYLEŞİ KampüsHaber n Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi sorumlusu Prof. Dr. Süha Berberoğlu ile üniversitemizde kullanıma açılan Akademik Veri Yönetim Sistemi (AVES) ve Proje Süreçleri Yönetim Sistemi (APSİS) hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. - Sayın Hocam, AVES ve APSİS sistemlerinin nasıl hayata geçirildiğinden kısaca söz eder misiniz? AVES ve APSİS sitemleri için çalışmaya 2012-2013 akademik yılı bahar döneminde başladık. APSİS Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) biriminin kullandığı bir otomasyon sistemidir. AVES’i ise daha çok öğretim üyelerimizin akademik performansıyla ilgili bir akademik veri tabanı ve değerlendirme sistemi olarak düşünebiliriz. Bizim için AVES’e geçiş APSİS’e geçmekten nispeten daha kolaydı. APSİS’e geçişte bizi zorlayan konular vardı. İlk olarak sistemin dönüşümünde öncelikle yeni Bilimsel Araştırma Projeleri yönergesinin ve harcama ilkelerinin değiştirilmesi gerekiyordu, bu çalışmalar yapıldı. Bu konuda başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Kibar olmak üzere, Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu (BAPKOM) üyeleri, ilgili Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Seyhan Tükel, BAPKOM üyeleri ve birim olarak biz, birlikte yoğun bir mesai harcadık. Sonuç itibariyle, birçok ihtiyacı karşılayacak bir yönerge ve harcama ilkeleri oluşturulduğuna inanıyoruz. - Otomasyon sistemine geçiş nasıl gerçekleşti? Otomasyon sistemimiz APSİS’in yeni yönergelere göre uyarlanması gerekiyordu, çünkü bu otomasyon sistemi standart bir yazılım, bir paket program değil ve standart bazı bölümlerin üniversitenize özgü yapınıza uyarlanması gerekiyor. Bizi en çok zorlayan konulardan birisi bu oldu. Bir başka konu ise devam etmekte olan projelerdi. APSİS uygulamaya girmeden önce geçmiş yıllardan kalan yaklaşık 1200 tane devam eden projemiz vardı ve bu projelerin otomasyon sistemine adaptasyonu hem bizi hem de kullanıcıları çok zorlayan bir konuydu. Şu an içerisinde bulunduğumuz geçiş sürecinde de bu konuyla ilgili küçük sıkıntılar yaşanabiliyor ama iki üç ay içerisinde bunları da aşacağımızı düşünüyoruz. Devam eden projelerin sisteme aktarımı gerçekleşti, fakat bu süreçte öğretim üyelerimizden de bazı beklentilerimiz var. Eski projeler birimimizdeki dosyalarda basılı olarak bulundukları ve herhangi bir elektronik sistemde kayıtları olmadığı için, bu projelerin harcama kalemlerine özel bir modül yazılımı gerçekleştirildi. Bu çerçevede öğretim üyelerimizin ilk önce sisteme girip daha sonrada harcama talebi oluşturarak harcama yapmaları gerekiyor. Biz söz konusu harcama taleplerini kontrol ediyoruz, öğretim üyelerimizin projelerinin orijinal dosyalarında var olan harcama kalemlerini aktarmış olmaları gerekiyor. Sistemin işleyişi kapsamında öğretim üyelerimizin alışık olmadığı durumlar da söz konusu. Mesela, proforma fatura ve teknik şartname eklenmesi gibi. Bunlar sisteme giriş ya- panlara başlangıçta biraz zor gözükebilir ama oldukça basit işlemler. Örneğin, proforma fatura için başlangıç aşamasında bazı zorunlulukları kaldırdık. Herhangi bir mal alımı için internet sayfasından yapmış olduğunuz kayıtlar proforma yerine geçiyor. Bir başka deyişle, alınması istenen herhangi bir malın fiyatının bulunduğu bir web sayfasını kaydederek sisteme yüklediğinizde bunu proforma olarak kabul ediyoruz. İkinci olarak, teknik şartname olarak alımını yapmak istediğiniz malzeme ile ilgili kısaca bir açıklama yazmanız teknik şartname için yeterlidir. Bunlar sanıldığı kadar kullanıcıyı zorlayan konular olmamakla birlikte birim olarak bizim işlerimizi çok hızlandıran süreçler. Bununla birlikte öğretim üyelerimizin çalışmaları için gerekli malzemeleri edinmesi sürecini de kısaltıyor, yani her iki tarafa da büyük yarar sağlanıyor. - Bilimsel araştırma projeleri biriminde kaç kişi çalışıyor? Nasıl bir iş süreci var? Bu birimde on bir kişi çalışıyor. Daha önceki dönemlere göre farklı bir iş yapma sürecimiz var. Örneğin, önceleri taleplerle, ihaleyle ilgilenen ekip arkadaşlarımız birbirlerinden çok keskin biçimde ayrılmıştı, fakat yeni sistemde biz bu ayırımı minimuma indirdik. Bir arkadaşımız herhangi bir talebi alıp sonuçlandırılıncaya kadar tüm işlemlerden sorumlu olacak. Öğretim üyelerimizin de hangi arkadaşımızın kendi talebiyle ilgilendiğini bilmesi- ni sağlayacağız. Bu önemli bir konu çünkü. BAP biriminde bazen evrakların nerde olduğu, kimin sorumlu olduğu konusunda bazı sıkıntılar yaşayabiliyorduk. Bundan sonraki süreçte bir arkadaşımız bir projenin alım işleminde başından sonuna kadar sorumlu olacak. - AVES ve APSİS’in hem kurumsal hem bireysel açıdan başlıca avantajları nelerdir? AVES’in en önemli özelliği kurumsal olarak akademik performansımızı görme ve izleme şansımız olmasıdır. Bu doğrultuda kurum olarak güçlü ve zayıf yönlerimizi görme şansımız olacak. Farklı kuruluşların, üniversitelerin başarısını değerlendirmek için çeşitli yöntemleri var. Bunlar içerinde biz üniversitemizin sıralamasını görebiliyoruz, ama açıkçası çok ayrıntılı bir değerlendirme şansımız olmuyor. Üniversitelerin hangi kriterlere göre değerlendirildiği çok ayrıntılı değil. Bu nedenle AVES bizim bireyden başlayarak bölüm, fakülte ve üniversite bazında farklı katmanlarda yerimizi görmek, güçlü ve zayıf yönlerimizi değerlendirerek üst yönetimin üniversitenin genel stratejisini belirlemesinde avantaj yaratacak bir sistem. Bu doğrultuda AVES, başta Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Kibar olmak üzere, üniversite üst yönetimi tarafından çok önemseniyor. Öğretim üyelerimizin AVES’e akademik bilgilerini girmelerinin oldukça zaman alan bir süreç olduğunun farkındayız. Bu konuda rektörlüğümüzün bize çalışacak ekstra iş gücü sağladığını belirtmek isterim. Bu çerçevede, öğrenci arkadaşlarımızdan yararlanıyoruz. Öğretim üyelerimizin vakti olmadığında ya da sisteme giriş yapma konusunda sıkıntı yaşadıklarında, çalışmalarını içeren özgeçmişlerini [email protected]. tr adresine MS Word dosyası olarak göndermeleri yeterli. Bize gönderilen özgeçmişlerin sisteme girişlerini yapıyoruz. Açıkçası bu anlamda çok fazla talep gelmedi. Bunu her toplantıda duyurmaya çalışıyoruz. APSİS’in avantajlarını kısaca özetleyecek olursak; birincisi bilimsel araştırma projelerinin kabulü sürecinde hızı artırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, APSİS her ne kadar kağıt işlerini azaltan, birim içerisinde işleri hızlandıran bir sistem olsa da, bağlı olduğumuz yönetmelikler ve kanunlar çerçevesinde süreçleri belirli bir ölçüye kadar hızlandırabiliyoruz. Bizi ilgilendiren yasal mevzuat nedeniyle belli işlemleri halen kağıt üzerinde yapmamız gerekiyor. Bununla birlikte, üniversitemizin Bilgi İşlem Daire Başkanlığının yürüttüğü elektronik imza çalışmaları tamamlandığında bir miktar daha hızlanabileceğimizi düşünüyoruz. APSİS’in hız dışında bize sağlayacağı en önemli avantajlardan bir tanesi de izlenebilirliktir. APSİS birimimizde yapılan tüm harcamaların günlük, haftalık, aylık, yıllık raporlamalarının çok ayrıntılı biçimde çıkartılabilmesini sağlıyor. Bunun yanı sıra harcamaların ve mali süreçlerin doğru bir şekilde yapılabilmesini sağlıyor. - APSİS projelerin takip sürecinde ne gibi avantajlar sağlıyor? APSİS ile proje yürütücülerimiz projelerini kendi sayfalarında görebilecekler. Proje kapsamında yapılan tüm harcamaları izleyebilecekler, taleplerini görecekler ve proje ile ilgili başvurularını tümünü sistem üzerinden yapabilecekler. Ek bütçe talepleri, ek süre talepleri, ara raporlar, sonuç raporlarının gönderilmesi gibi işlemler de dâhil olmak üzere tüm proje işlemleri elektronik olarak sistem üzerinden yapılabiliyor. Bunun bir diğer avantajı da fakültelerimizin uzmanlık gruplarının çalışmalarına da hız kazandırmasıdır. APSİS’e girilen projelerin hakem atamaları çok hızlı bir şekilde değerlendirilebiliyor. Örneğin, bugün yapılan bir başvuruyu biz 24 saat içerisinde ön değerlendirmeden geçirerek ilgili uzmanlık gruplarına aktarıyoruz, uzmanlık grubu da sistem üzerinden hızlı bir şekilde 5 SÖYLEŞİ KampüsHaber hakemlere göndererek cevap alabiliyor. Tüm bu işlemlerin tamamını elektronik ortamda yapabilmek büyük bir avantaj sağlıyor. Tabi, yeni başladığımız sistemin tam performansını şimdi göremiyoruz ama önümüzdeki birkaç ay içerisinde performans hissedilebilir ölçüde artacaktır. - Hocam, APSİS ve AVES’in modüler yapısından söz edebilir misiniz? AVES içerisinde öğretim üyeleri için kişisel web sayfası oluşturmak gibi özellikler var. Öğretim üyelerimiz hangi modülleri nasıl kullanabilecekler? AVES için bir kişisel web sitesi oluşturma ve özgeçmiş oluşturma modülleri var. Bunların yanında, öğrencilerinize ve halka açık sunmak istediğiniz tüm dokümanları koyabileceğiniz bir ara yüz de mevcut. Öğrenciler ders notlarına sizin sayfanızdan bu yolla ulaşabilirler. Bunun dışında, dışarıdan üniversitedeki araştırmacılarla ilgili bir araştırmacıya ulaşmak isteyenler için kolaylaştırıcı bir ara yüz var. Buradan sorgulama yaparak, hangi alanda hangi kişiler çalışıyor, bunu görebiliyorsunuz. Bu akademik ya da özel sektör iş birliklerine yardımcı olacak bir sistemdir. AVES ile ilgili en önemli şeylerden bir tanesi, akademik performans raporlarının elde edilebilmesidir. Yılda en az iki kez değişik kurum ve kuruluş tarafından rektörlüğümüzden faaliyet raporlarımız isteniyor. Bu raporların oluşturulabilmesi için birimlerden yılda birkaç kez veriler isteniyor. AVES bu konuda aslında ciddi bir kolaylık sağlayacak. Bu tür akademik faaliyet raporlarını AVES üzerinden rahatlıkla bölüm ve fakülte bazında üretmek mümkün olacak. APSİS de yine modüler yapıya sahip bir sistem. Burada herkesin kullandığı bir araştırmacı işlemleri modülü var. Söz ettiğimiz modüler yapı içerisinde, her bir grup farklı bir ara yüzle sisteme giriş yapabiliyor. Araştırmacıların kendi gördükleri proje işlemleri modülü varken, BAPKOM üyeleri ise projeleri farklı bir ara yüzle görebiliyor. BAP birimi de yine farklı bir ara yüzle sisteme giriyor. Burada önemli bir nokta var; hiçbir grup her hangi bir şekilde bir başkasının projesine veya talebine müdahale etme şansına kesinlikle sahip değildir. Sistemin kendi içerisinde böyle denetimi söz konusudur. Bunun yanı sıra, sistemde taşınır işlemleri modülü var. Projelerden daha önce alınmış olan taşınırların kayıtları burada tutuluyor. Öğretim üyelerimiz ya da bölümler üzerlerinde kayıtlı olan makine teçhizatını görebiliyorlar. Sitemin BAP birimini ilgilendiren muhasebe işlemleri modülü var. Bu modül sayesinde tüm harcamaları mali kodlara göre ayrıntılı bir biçimde sistem üzerinden görme şansımız oluyor. Bu bize önümüzdeki yıllarda artan çok Prof. Dr. Süha BERBEROĞLU sayıda projenin bütçelerini yönetebilme avantajı sağlayacaktır. Hangi proje gruplarında ne kadarlık bir harcama yapıldığını görmek, önümüzdeki yıllarda özellikle bütçe artışlarıyla ilgili planlama çalışmalarına yardımcı olacaktır. Başta Sayın Rektörümüz olmak üzere, ilgili komisyonlara bu konuda somut karar vermeyi kolaylaştıracak bilgileri sağlayacağız. - Bu sistemlerin kullanılması ile ilgili yaşanan sıkıntılar ve çözüm önerileri nelerdir? Öğretim üyelerimizden ricamız mümkün olduğunca AVES’te bulunan bilgilerini güncellemeleridir. AVES’e yakın zamanda yeni bir modül eklendi. Yeni eklenen bu “Web of Science modülü” duyurusu hem üniversitemiz senatosunda yapıldı hem de en son düzenlediğimiz Hippokrat Salonundaki toplantıda yaptık. Öğretim üyelerimizin Web of Science modülünü kullanarak SCI kapsamında yayınlanan makalelerini sisteme otomatik olarak yüklemesi mümkündür. APSİS’le ilgili aktarılan önemli konulardan biri, proje kapsamındaki harcama kalemlerinin yeni başvurulan projelerde ayrıntılı bir şekilde sisteme giriliyor olmasıdır. Eskiden projelerde bu anlamda bir esneklik söz konusuydu, ama şimdi ayrıntılı bir şekilde satın alınacak malzemelerin yazılması gerekiyor. Bu durum hepimizi biraz zorladı, ancak otomasyon sisteminin doğası gereği bundan vazgeçmemiz mümkün değil. Harcamalarla ilgili bu işlemler bu şekilde yapılmadığı zaman, otomasyon sisteminin bir anlamı kalmıyor. Türkiye ve Dünya’daki otomasyon sistemi örneklerinde de sisteme girişler böyle yapılıyor. Bu doğrultuda biz sistemle ilgili her şeyi elimizden geldiğince kolaylaştırmaya çalışıyoruz. - Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Son olarak, öğretim üyelerimizden mal veya hizmet alımı talep başvurularını yaptıkları zaman, bu talep formunun imzalı kopyalarını birimimize getirmek için çok acele etmemelerini rica ediyoruz. Islak imzalı formları birimimize bizden gelen mesajdan sonra getirmelerinde yarar var, çünkü gereğinden önce gelen formlar birim içerisinde karışıklığa neden oluyor. Bu konuda tüm öğretim üyelerimizden bize yardımcı olmalarını rica ediyoruz. Öğretim üyelerimiz BAP birimine [email protected] e-posta adresinden veya dâhili 2909 nolu telefondan ulaşabilirler. 6 HABER KampüsHaber Sürekli Mesleki Gelişim Etkinleri Cuma Toplantıları devam ediyor nÇukurova Üniversitesi Tıp Fa- Risk bir başarı mıdır? nÇukurova Namık Kemal BİÇER Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Konferans Salonu’nda Akdeniz Türk-Alman İşadamları Derneği ve Pink Organizasyon Yönetim Kurulu Başkanı Namık Kemal Biçer tarafından “Risk Bir Başarı Mıdır?” başlıklı konferans verildi. Çok sayıda uluslararası ve ulusal organizasyona imza atan Biçer, Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü Öğrenci Birliği Çukurova Üniversitesi Şubesi tarafından organize edilen konferansta, 35 yıllık çalışma hayatından örnekler vererek, riskin başarı ve başarısızlıktaki etkisini anlattı. “İçinizdeki riski her zaman canlı tutun ve eğitin” Çalışma hayatında “Birey”, “Hedef” ve “Risk” başlıklarıyla başarı üçgeni oluşturan Biçer, “Bulunduğunuz en kötü mekânda dahi beş yıldızlı dü- şündüğünüz sürece başarılısınız. Risk cesaretin eğitilmiş halidir. İçinizdeki riski her zaman canlı tutun ve eğitin” dedi. Öğrencilere başarısız olmaktan korkmamalarını, yeniden denemelerini öneren Biçer, içindeki cesareti eğiterek başarıya ulaştığını, sıra dışı projelere imza attığını ifade etti. Biçer, yayına hazır hale gelen “Bağ Bozumu” adlı şiir kitabından da şiirler okuyarak konferansı renklendirdi. Kadın cinayetlerinin görülmeyen yüzü “sessiz cinayetler” Prof. Dr. Gülseren AĞRIDAĞ nÇukurova Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KADAUM) Müdürü Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ istatistiklere geçmeyen cinayetler ile ilgili yaptığı araştırmayı “Sessiz Cinayetler” olarak tanımladı ve kadına yönelik şiddetle ilgili verilen istatistiklerde eksiklikler olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ağrıdağ, haber bül- tenlerinde neredeyse her gün, erkek şiddetine maruz kalan, ölen, linç edilen, sakat bırakılan kadınların dramlarını gördüğümüzü, ancak diğer yandan göremediğimiz, istatistiklere geçmeyen, şiddete maruz kalan kadınların olduğunu ifade etti. “Kadına yönelik şiddet haberleri kaygı verici” Dünya’da ve özellikle Türkiye’de sayıları gittikçe artan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili açıklama yapan KADAUM Müdürü Prof. Dr. Ağrıdağ, haber bültenlerinin ön sıralarında yer alan kadına yönelik şiddet haberlerinin kaygı verici olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ağrıdağ, son 5 yılda kadın cinayetindeki istatistiki rakamların binin üzerine çıktığını vurgulayarak, “toplum tarafından adı konulmuş kadın cinayetleri var. Ama burada dikkatlerin çekilmesi ve belki de üzerinde en çok durulması gereken konu, üzeri kapatılmaya çalışılan cinayetler. Biz buna ‘Sessiz Kadın Cinayetleri’ diyoruz. Çünkü erkek terörüne kurban verilen bu guruptaki kadınların ölümleri, normal ölüm ya da sıradan bir darp olayıymış gibi kayda geçtiği için kimse onların yaşadığı travmadan haberdar değil” dedi. Prof. Dr. Ağrıdağ, kadın cinayetleriyle ilgili toplumda sıradanlaşan bir algı sisteminin de yaygınlaştığına dikkat çekti ve hiçbir gerekçenin cinayet gerekçesi olamayacağını vurguladı. “Cinayetlerin büyük bir kısmı “namus” ya da “boşanma” gerekçeleri ile işleniyor” Prof. Dr. Ağrıdağ, 10. sınıf öğrencileri ve velilerine yönelik, kadın cinayetleriyle ilgili yapılan bir anket sonuçlarında velilerin % 12’sinin, öğrencilerin ise % 9’unun, ailenizde namus cinayeti olursa nasıl bakarsınız? sorusuna “Normal bakarım” cevabını verdiğini belirtti: Prof. Dr. Ağrıdağ, “Cinayet işler misiniz? sorusuna cevap çok ilginç. Öğrencilerin % 4, velilerin de % 5 kadarı Evet, cinayet işlerim” diyor. Bu basit araştırmadan elde edilen veriler gerçekten dehşet verici” dedi. kültesi tarafından düzenlenen “Sürekli Mesleki Gelişim Etkinlikleri Cuma Toplantıları”nın son konukları, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emin Kansu ve Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İnan Keser oldu. Prof. Dr. Emin KANSU 1996 yılından bu yana Uluslararası Hematoloji Derneği, Avrupa ve Afrika Bölümü (ISH– EAD) Genel Sekreterliği görevini yürütmekte olan Prof. Dr. Kansu, Hippokrat Konferans Salonu’nda yapılan toplantıda “Akademik Mikroçevre” adlı konferans verdi. Akademisyen ve öğrencilerin katıldığı konferansta Prof. Dr. Kansu, yurt dışı eğitimlerini ve deneyimlerini dinleyicileriyle paylaştı. Moderatörlüğünü Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Füsunoğlu’nun yaptığı diğer toplantıda ise Doç. Dr. İnan Keser, “Postmodernizm ve Sağlık” adlı bir konuşma gerçekleştirdi. Doç. Dr. İnan KESER Ceyhun Yılmaz’a ÇÜ’de yoğun ilgi 7 HABER KampüsHaber Kokudan coşkuya Portakal Çiçeği Karnavalı Ceyhun YILMAZ nBu yıl ikincisi düzenlenen Portakal Çiçeği Festivali kapsamında Adana’ya gelen Ceyhun Yılmaz, Çukurova Üniversitesi’nde hayranlarıyla buluşarak Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde bir gösteri gerçekleştirdi. Çukurova Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği şov öncesi açıklama yapan Ceyhun Yılmaz, Çukurova Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği bir önceki gösterisinde gördüğü ilgiyi her programında anlattığını belirtti ve üniversitemizde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. NBA yıldızı Gheroghe Muresan ÇÜ’de nAltmıştan fazla ülkede eğitim, değişim ve gelişim programlarıyla ilgili faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu olan World Learning’in organize ettiği, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Supports United hibesiyle destek verdiği proje kapsamında 12 ABD’li öğrenciyle birlikte ünlü NBA yıldızı Gheorghe Muresan ve iki Amerikalı basketbol antrenörü Çukurova Üniversitesi’ni ziyaret etti. Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kibar, proje kapsamında 14 Türk öğrencinin de Amerika’ya gittiğini hatırlatarak, “Bu program sayesinde Amerikalı ve Türk öğrenciler birbirlerinin kültürünü öğrenmiş ve uzun yıllar sürecek sıcak dostluklar kurmuş olacaklar. Programda emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi. 2.32 metrelik boyu ile dünyanın en uzun basketbolcusu olan Muresan ve ABD’li öğrenciler görüşmenin ardından, Çukurova Üniversitesi’ni gezdi. Çukurova Üniversitesi’ni çok beğenen konuklar hatıra fotoğrafı çektirdi. ABD’den gelen konuklara Çukurova Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ulvican Ünlügenç ve Adana’dan ABD’ye giden Türk öğrenciler refakat etti. nGeçtiğimiz yıl birincisi düzenlenen ve geleneksel hale getirilen Portakal Çiçeği Karnavalı binlerce kişinin katılımıyla tamamlandı. Karnaval kapsamında Çukurova Üniversitesi’nde de çeşitli etkinlikler düzenlendi. “Cumartesi Konferansları’nın konusu Portakal Çiçeği Karnavalı” Çukurova Üniversitesi Ra- mazanoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen Cumartesi Konferansları’nın son konuğu, birincisi Nisan 2013’te gerçekleştirilen “Kokudan Coşkuya Portakal Çiçeği Karnavalı”nın koordinatörü İlhami Günsel oldu. Adana’da bu kadar güzelliğin arasında, son 30 yıldır bir umutsuzluk ve vazgeçmişlik havasının hâkim olduğunu ifade eden İlhami Günsel, “Bu havayı nasıl tersine çevirebiliriz, Adana’nın hakiki değerlerini nasıl tekrar gündeme getirebiliriz diye düşündük. Karşımıza portakal çiçeği ile bir coşku çıktı. Biz bunu artık eski haline çevirmek istiyoruz. Halkımızın, kentin başrol oyuncusu olmasını amaçlıyoruz. Bunu yaparken vatandaşın kendi kendine bunu başarmasını arzuluyoruz” dedi. “Çukurova Üniversitesi Portakal Çiçeği Karnavalı’nda” Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım Bölümü öğrencileri kendilerine özgü tasarımlarıyla Portakal Çiçeği Karnavalı’na renk kattı. II. Portakal Çiçeği Karnavalı etkinlikleri kapsamında binlerce kişinin katılımıyla kortej yürüyüşü gerçekleşti. Renkli görüntülere sahne olan kortej yürüyüşünde Çukurova Üniversitesi Tekstil Tasarım Bölümü öğrencilerinin hazırladığı birbirinden renkli kıyafetler kortejde sergilendi. Kostümler, karnavala katılan vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördü. I. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kariyer Geliştirme Etkinliği yapıldı nÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı tarafından düzenlenen “I. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kariyer Geliştirme” etkinliği “Geleceğin Seni Bekliyor” sloganı ile Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Hippokrat Salonunda gerçekleştirildi. Öğrencilerin mesleklerini her yönüyle tanımalarına olanak vermek ve doğru hedefler belirleyerek kişilik özellikleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bilinçli tercihler yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen etkinlikte, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri alanında uzman kişilerle bir araya geldi. Etkinliğin açılış konuşmasında söz alan Çukurova Üni- versitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Koç, amaçlarının üniversite eğitimi sonrasında öğrencilerin karşısına çıkacak olan fırsatları ve seçenekleri önceden tanıma fırsatı bulmalarını sağlamak olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Koç, “Kariyer, kişinin başlangıç yaptığı yaşamının üretken yıllarını kullanarak geliştirdiği ve genelde çalışma hayatının sonuna kadar sürdürdüğü iş ya da pozisyon şeklinde tanımlanır. Üniversite eğitimi sonrasında kariyer yolculuğuna başlayacak olan sizlerin, mümkün olduğunca kendisini ve karşısına çıkacak seçenekleri önceden tanımış ve tanımlamış, gelecek hedeflerini netleştirmeye başlamış bireyler olmalarını desteklemek amacındayız. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kariyer Geliştirme Komisyonu da bu amaç doğrultusunda oluşturulmuştur” dedi. “On bir farklı konu hakkında bilgilendirme yapıldı” Toplam üç oturumda on bir konu hakkında alanında uzman kişiler, kariyerlerine dair bilgi ve deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Sunumların ardından öğrencilerin sorularının cevaplanması ve katılımcılara plaket verilmesi ile etkinlik sona erdi. SÖYLEŞİ KampüsHaber Balcalı Hastanesi’nden baş ağrısına çözüm nBaş ağrısı, genellikle başta ve bazen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isim. En yaygın ağrı şikâyetlerinden biri ve hemen hemen tüm insanlar hayatlarında pek çok kez değişik nedenlerle baş ağrısıyla karşı karşıya kalmışlardır. KampüsHaber Gazetesi olarak, Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği’nin sorumluluğunu yürüten ÇÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Bıçakçı ile baş ağrısı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. - Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği ne zaman ve nasıl kuruldu? Bu polikliniği ortaya çıkaran ihtiyaç nedir? 1993 yılında ben asistan olarak başladığımda, şu anda emekli olan Hocamız Prof. Dr. Yakup Sarıca, çok yaygın ve geniş bir hastalık grubu olduğu için Baş Ağrısı Polikliniği’nin bir ihtiyaç olduğunu ve üniversite hastanelerinde yer alması gerektiğini söyleyerek polikliniği açmıştı. İlk kayıtlı hastalarımızı aynı yıl almaya başladık. 1994 yılında ise Baş Ağrısı Polikliniği’nin sorumluluğunu ben devraldım ve o günden bu yana çalışmalarımı sürdürüyorum. Baş ağrısı çok yaygın bir semptom ve aynı zamanda bir hastalık; bir Nöroloji Polikliniği’ne girdiğiniz zaman hastaların yarısının baş ağrısı nedeniyle başvurduğunu görürsünüz. Baş ağrısı nedenlerinden biri olan migreni ele alalım; ortalama her üç kadından ve her altı erkekten birinin migren hastası olduğu görülmektedir. Genel nüfus içinde en sık karşılaşılan şikâyettir baş ağrısı. Bu nedenle Baş Ağrısı Polikliniği’nin ayrı yapılandırılması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Baş ağrısı tek başına bir semptom ya da hastalıktır ama aynı zamanda hayati tehlike yaratabilen, acil müdahaleler gerektirebilen, hayat kalitesini de bozabilen bir hastalıktır. O yüzden de bu hastaların ayrıca değerlendirilmesi ve yakından takip edilmesi gerekmektedir. Diğer yandan bizim nörolojik acilleri de atlamamamız gerekmektedir; örneğin beyin kanaması, diseksiyon ya da menenjitin ilk bulgusu da baş ağrısıdır. - Baş ağrısı insanların en çok karşılaştığı ağrı türü belki de. Baş ağrısı ile karşılaştığımızda ne yapmalıyız? Baş ağrımızın ciddi bir sağlık sorununa işaret ettiğini ne zaman düşünmeliyiz? Bazı insanlar için baş ağrısı hayatın bir parçasıdır. İnsanlar baş ağrılarını üzerlerinde bir elbise gibi taşır, çocukluklarından beri baş ağrısı yaşarlar. Bu insanlar çoğu zaman doktora bile gitmezler; ilk doktorları anneleridir. İlk ilaçlarını annelerinden, komşularından ve sonra da eczanelerden alırlar. Bu insanlar, hayatlarının bu ritmine alışmışlardır, baş ağrıları onların hayat kalitelerini bozmaya başladığında ya da çok sık aralıklarla tekrar ettiğinde doktora başvururlar. İnsanlar bir süre sonra artık baş ağrılarının nedenini öğrenmeye karar verdiklerinde ya da baş ağrıları çok sıklaştığında polikliniğimize gelirler. Bazen baş ağrısına karşı aldıkları ilaçların yan etkileri görülmeye başladığı için bazen ise baş ağrıları tarz değiştirdiği için gelirler. Baş ağrısı yaşayan bir insanın ne zaman doktora gitmesi gerektiğinin tek bir yanıtı yok. Örneğin, ayda bir kez her zaman yaşadığınız ağrılar gelişiyorsa, bu ağrıların meydana geliş şeklinde bir değişiklik fark etmiyorsanız bunun için doktora gitmeyebilirsiniz. Baş ağrınızın nedenini öğrenmek için doktora gitmek sizin en doğal hakkınız ama aldığınız bir ilaçla baş ağrınız çok kısa süre içinde geçiyorsa ve yıllardır bu böyle devam eden bir şeyse büyük ihtimalle kötü bir durum yaşamıyorsunuz demektir. Pek çoğumuz benzer baş ağrıları yaşıyoruz zaten. Ancak, eğer artık her sabah baş ağrısı ile uyanıyorsanız, haftada iki–üç defa baş ağrısı krizlerine giriyorsanız, krizleriniz nedeniyle günlük aktivitelerinizi gerçekleştiremiyorsanız, yaptığınız işler baş ağrılarınız nedeniyle artık son derece kötü ve kalitesiz oluyorsa, bildiğiniz bir ağrı şeklinizin tamamen dışında bir ağrı şekliyle karşılaşırsanız, baş ağrılarınızı o zamana kadar hiç yaşamadığınız eşlikçilerle yaşamaya başladıysanız doktora gitmeniz gerekir. Klasik bilgilerimiz bize, bir insanın haftada birkaç kez baş ağrısı nedeniyle ağrı kesici kullan- mak zorunda kalıyorsa ciddi sorunları olabileceğini ve mutlaka bir doktora başvurması gerektiğini söylüyor. - Pek çok insan baş ağrısı ile karşılaştığında tepkisel bir biçimde ağrı kesici kullanmaya başlıyor. Bu davranış ne kadar doğru? Öğrencilerime başlarının ağrıyıp ağrımadığını sorduğumda çok azı, genellikle sadece medeni cesareti olanlar, başlarının ağrıdığını söylüyorlar. Çantala- maktır. Ağrıyı sonlandırmak ise ağrı kesicilerle ya da başka bir takım ilaçlarla olur. Bunlar bazen o hastalığa özel ağrı kesicilerdir, bazen de hemen her ağrımızda kullandığımız ağrı kesicilerdir. Diğer taraftan, baş ağrısı şikâyetleri olan insan eğer çok fazla ağrı kesici almaya başlamışsa bu da baş ağrısına neden olabilmektedir; ilacın aşırı kullanımının yol açtığı bir baş ağrısı meydana gelecektir. - Bir hasta kliniğinize baş ağrısı şikâyetiyle baş- Doç. Dr. Şebnem BIÇAKÇI lendirilir. İnsanlar baş ağrısı ile hayatlarının uzun bir döneminde birlikte olurlar. Örneğin, migren hastası bir kadın adet görmeye başladığı yaklaşık 15 yaşından itibaren adetten kesildiği 50–55 yaşına kadar yaklaşık 40 yıl bu ağrıyla arkadaşlık edecektir. Buna karşın hastalar genellikle migrenleri olduğunu kabul etmeme eğilimi gösterirler. Migrenin kronik bir hastalık olduğu ve hayatlarının uzun bir dönemini onunla birlikte geçirmek zorunda kalacakları gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınırlar; dolayısıyla bilgilendirme çok önemlidir. Hastanın migren ataklarının nedeni tespit edilmeli ve bu nedenlerden kaçınılması konusunda bilgilendirilmelidir. Hastanın atakları nadir ise sadece ağrı kesicilerle tedavi edilebilir, eğer sık ataklar yaşıyorsa bu atakların gelmesini engelleyecek tedavi de uygulanmalıdır. - Gündelik hayatımızda baş ağrısına yol açan etmenler nelerdir? Bu etmenlere karşı ne yapmalıyız? rında ağrı kesici bulundurup bulundurmadıklarını sorduğumda ise pek çoğu çantasında ağrı kesici bulundurduklarını ve hiç beklenmedik zamanlarda baş ağrısı ile karşılaştıklarını ve o sırada çaresiz kalmak istemediklerini ifade ediyorlar. Demek ki baş ağrısı bazı insanları hiç beklemedikleri bir anda ve yerde yakalayıp hayatlarını zorlaştırıyor; bu, o insanların şiddetli bir ağrı yaşadıkları anlamına gelir. Eğer hayatlarını etkilemiyorsa neden çantalarında sürekli ağrı kesici bulundursunlar ki? Dolayısıyla, baş ağrısı karşısında ağrı kesicilere sarılmanın yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Sadece bunun sıklığı önemlidir; bir insan son üç ayda on beşten fazla baş ağrısı atağı yaşadıysa ve eğer bu ataklar migrenöz özellikteyse artık kronik migrenden bahsedilmesi gerekir. Yine bir insan son üç ayda on beşten fazla gerilim baş ağrısı atağı yaşadıysa artık kronikleşmiş bir gerilim baş ağrısının araştırılması gerekmektedir. Çok sık yaşanan baş ağrısı atakları karşısında bir takım koruyucu tedavilerin uygulanması gereklidir. Ama tekrar etmek gerekir ki her ağrının ilk tedavisi o ağrıyı sonlandır- vurduğunda teşhis, tanı ve tedavi süreçleri nasıl işliyor? Bunlarla ilgili bilgi verir misiniz? İnsanlar en çok gerilim/stres baş ağrısı adını verdiğimiz baş ağrısını yaşarlar; gerilim baş ağrısı örneği üzerinden bu süreci anlatabiliriz. Gerilim baş ağrısının tipik bir öyküsü vardır, hasta şakaklarında basınç hisseder. Çok şiddetli bir ağrı değildir, hasta bazen ağrı kesici alır. Mide bulantısı ya da kusma gibi eşlikçiler görülmez ama hasta açık havaya çıkma ihtiyacı duyar, stresli ortamdan uzaklaşırsa rahatlar… Özellikle yoğun strese maruz kalanlarda, bilgisayar karşısında çalışanlarda, öğrencilerde, uzun yolculuklar sırasında yaşanan hafif-orta şiddette bir ağrıdır. Bu en sık görülen baş ağrısıdır; bunu takip eden baş ağrısı ise migrendir. Özellikle kadınlarda görülür ve yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler. Hastanın baş ağrısı tipi ve bu baş ağrısını yaşama sıklığı belirlendikten sonra –seyrek, sık ya da kronik biçimlerde ortaya çıkıyor olabilir– öncelikle hasta baş ağrısı konusunda bilgi- İnsan hayatının doğal ritmini bozan her şey baş ağrısının nedeni olabilir. Havaların birden ısınması, mevsim değişiklikleri, sıcaklık karşısında klimaların kullanılmaya başlanması, iş değişiklikleri, başarılı olmanız gereken sınavlar, akademik kariyeriniz ve diğer pek çok şey… Bu etmenleri hayatımızdan çıkarmamız ne kadar mümkün olabilir ki? İnsan hayatındaki hemen her değişiklik baş ağrısını tetikleyebilir. Örneğin, basınç değişikliği baş ağrısını tetikleyen önemli bir faktördür; uçağa binmeniz ya da mevsimlere bağlı olarak alçak bölgelerden yayla gibi daha yüksek bölgelere çıkmanız baş ağrısına yol açacaktır. Yaşam şartlarınızı değiştirmek ne kadar mümkün olabilir ki? Dolayısıyla, baş ağrısının hayatımızın bir parçası olduğunu görmek öncelikle pek çok kaygınızı azaltacaktır. Tüm bunlarla hayatımızı değiştirmek yerine bakış açımızı değiştirmeye çalışmamız ve bazı konulara dikkat etmek baş ağrısından kaçınmanıza yardımcı olacaktır: Spor yapmak, kafeinli içeceklerden sakınmak, dengeli beslenmek, stres ortamlarından mümkün olduğunca kaçınmak size yardımcı olacaktır.
Benzer belgeler
Sayı 12 - Çukurova Üniversitesi
binaların içini çok üstün teknolojilerle donatabiliriz ve bu binalara Üniversite adını verebiliriz. Ancak önemli olan bizim
bu işi nasıl yaptığımız, başka insanları nasıl yetiştirdiğimiz ve
Sayı 26 - Çukurova Üniversitesi
Söz konusu projede araştırmacı olarak yer alan ÇÜ öğretim üyeleri Doç. Dr. Nigar
Yarpuz Bozdoğan, Doç. Dr. M.
Eren Öztekin, Doç. Dr. Nebile
Dağlıoğlu ve Osmaniye Korkut
Ata Üniversitesi Öğretim Üye...