Cosmilife Temmuz-Ağustos
Transkript
Cosmilife Temmuz-Ağustos
Kozmetik Kongresi’nin 5’ incisi Bu Yılda Sektörde Yol Gösterici Oldu KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:1 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 5’ inci Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Antalya Akka Antedon Otel’de gerçekleştirildi. “Kozmetik Hammaddeleri” ana teması ile gerçekleştirilen kongreye Sağlık Bakanlığı temsilcileri, üniversitelerin değerli biliminsanları, kozmetik sektörü uzmanları ve çalışanları büyük ilgi gösterdi. Organisazyon Komitesi Başkanı ve Kozmetik Üretici Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman’ın açılış konuşmalarını yapmalarının ardından kongre sürecini başlatmış oldu. 4 KOZMETİK ÜRÜNLERDE Gençlik güzel şey Vedat OZAN Gençlik güzel şey. Bunu sadece gençlik günlerimize özlemle bakmamız, sosyal medyada veya eş dost toplantılarında anılar, fotoğraflar paylaşarak dile getirmemiz anlamında söylemiyorum. 21 TOKSİKOLOJİK DURUM Geçmişten günümüze binlerce yıldır bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı kozmetik ürünler, teknolojinin ilerlemesiyle sentetik ürünleri de içermeye başlamışlardır. 10 Mikrobiyolojik Analizlerde Güvenilir Yardımcınız… Her metoda uygun ürünler; • Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma Plak (Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır Besiyerleri) • Membran Filtrasyon Sistemi Metodu Standart Metodlar (Dökme Plak, Yayma Plak) Iso Standartları Yapılacak Analizler Kullanılacak Dehidre Besiyerleri Kullanıma Hazır Besiyerleri ISO 21149 Toplam aerobik mezofilik bakteri analizi 105458 Tryptic Soy Agar 146004 Tryptic Soy Agar ISO 16212 Maya küf analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 22717 Pseudomonas aeruginosa analizi 105284 Cetrimide Agar 104092 Glycerol 113203 Uvlamp 110988 Pseudomonas Agar P (base) 146048 Cetrimide Agar 146024 Pseudomonas Agar P ISO 22718 Staphylococcus aureus analizi 105406 Baird Parker Agar 103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion 146011 Baird Parker Agar ISO 18416 Candida albicans analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 21148 İdentifikasyon Testleri 113300 Bactident® Oxidase 111885 Gram-colorstaining Kit 113306 Bactident® Coagulase heipha Dr. Müller GmbH Membran Filtrasyon Sistemi • • • • EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre) EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi EZ - Fit™ Manifold EZ-Pak® Dispenser Curve Uzman ekibimizden lütfen destek isteyiniz. [email protected] www.orlab.com.tr [email protected] Tel: (0312) 286 40 70 Faks: (0312) 205 50 30 “Cosmilife” kozmetik sektöründe yıllardır konusunda deneyimli kişiler tarafından hazırlanmış, sektörel ve bilimsel bir gazetedir. Kozmetik sektörü; kimya biliminin bir alt sektörü olmasına rağmen, hızla gelişerek, başlı başına bir lider sektör haline gelmiştir. Sektörün en büyük dinamiği, yenilikler ve inovatif yaklaşımlar ile beslenen tüketici ihtiyaçlarıdır. Bu sebeple, dünya markalarından, yerli üreticilere kadar tüm ölçekli firmaların en büyük ihtiyacı güncel bilgidir. Buradan yola çıkarak ülkemizde, üreticilerimizin, biliminsanlarımızın ve sektöre bir şekilde hizmet sağlayan herkesin yararlanabileceği bir yayın olsun istedik. Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir yayınlanacaktır. Bilimsel, sektörel, yasal, teknolojik, gelişmeleri içerecektir. Her sayısı, kozmetik sektörü çalışanlarına ve biliminsanlarına ücretsiz olarak ulaştırılacaktır. Kozmetik sektörü ve bilimi adına çok önemli gördüğümüz bu yayının sizlere sunulmasını arzu ettik. Bunu yaparken de bilgiye ulaşımı kolaylaştırmak adına, kapınıza kadar gönderilmesini gerçekleştiriyoruz. Gelişime giden yolda çözümün bir parçası olma fırsatı sunacağını düşündüğümüz bu gazeteyi sizilerle paylaşmaktan onur ve keyif duyuyoruz. Cosmilife, sektöre dair güncel konuları, röportajları, köşe yazılarını, hammaddeteknoloji tanıtımlarını, formül örneklerini, akademik makaleleri, akademik poster çalışmalarının yanı sıra, yasal düzenlemeleri, inovatifson ürünleri, sektör ile ilgili tüm yenilikleri içerecek ve gelişmeleri görmenize imkan sağlayacaktır. Kozmetiğin hayatımızdaki yeri bu kadar fazla iken üreticilerin mevcut problemlerini ortaya koymasını sağlamak ve çözüm bulmak, bilgi güvenliği alanındaki yeni önerileri paylaşmak ve gelişmeleri takip etmek açısından başarılı bir çalışma olacağını düşünüyoruz. Cosmilife olarak sektörün ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz iletişim, haberleşme, bilgi edinme noktasındaki boşluğu, 3 ayda bir çıkaracağımız ve üreticiden son kullanıcıya kadar ücretsiz olarak göndereceğimiz bu gazete ile bir nebze olsun çözeceğini düşünüyoruz. Bu yayının daha başarılı ve etkili olabilmesi için her türlü katkınızı bekliyoruz. Olası haber, yayın, makale yönlü katkılarınızı çok değerli bulacağız. Bu çalışmada emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor ve hayırlı olsun diyoruz. Yıl: 1 Sayı: 1 Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Süleyman GÜLER Genel Koordinatör Levent KAHRIMAN Editör Taşkın EROĞLU Grafik Tasarım Özlem ALTAN DEMİR Reklam ve Halkla İlişkiler Betül ARSLAN İzmir ofis 5746/4 Sok. No:24 MTK Sitesi Altındağ Bornova /İZMİR Tel: 0 232 431 11 21 [email protected] İdare Merkezi Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 342 22 45 Fax: 0312 342 22 46 Yayın Türü Yerel Süreli www.prosigma.net - [email protected] Basım Yeri Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15 Gimat / ANKARA Tel: 0 312 397 16 17 Basım Tarihi Eylül 2015 - Ankara Üç ayda bir yayınlanır. Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Abonelik ücretsizdir. Kozmetik Kongresi’nin 5’ incisi Bu Yıl da Sektörde Yol Gösterici Oldu 5’ inci Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi Antalya Akka Antedon Otel’de gerçekleştirildi. “Kozmetik Hammaddeleri” ana teması ile gerçekleştirilen kongreye Sağlık Bakanlığı temsilcileri, üniversitelerin değerli biliminsanları, kozmetik sektörü uzmanları ve çalışanları büyük ilgi gösterdi. Organisazyon Komitesi Başkanı ve Kozmetik Üretici Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman’ın açılış konuşmalarını yapmalarının ardından kongre sürecini başlatmış oldu. Açılış konuşmalarının ardından “Kamuda Kozmetik” adlı oturumda Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Kozmetik Ürünler Daire Başkanı Dr. Ecz. Evren ALĞIN YAPAR ve ekip arkadaşları geçtiğimiz sene yapılan denetimler hakkında bilgilendirip görmüş oldukları sorunları ele aldı. Kozmetik faaliyetleri, projeleri, eğitimleri, denetimleri konularını içeren oturumda Sağlık Bakanlığı katılımcıları kozmetikteki yeni yasal düzenlemelerden bahsetti. Ülkemizde kozmetik üreticileri için sorun olan testler, ürün güvenlik değerlendirmeleri, yönetmeliklerdeki değişkilikler ve güvenli ürün takip sistemi hakkında konuşmaları tüm katılımcılar için açıklayıcı nitelikteydi. Kongrenin ilk günü açılış kokteyli ile son buldu. Günün sonunda açılış kokteyli ile katılımcıların stres atmaları sağlandı. Açılış kokteyli kimisi için eğlence kimisi için ise uzun zamandır görmediği bir meslektaşı ile sohbet edebileceği güzel bir anı olarak akıllarda kaldı. İkinci gün Doç. Dr. Esvet AKBAŞ başkanlığı ile “Kozmetikte Ar-Ge ve İnovasyon” oturumunu başlattı. Kozmetikte yenilikçi formülasyon yaklaşımları ele alındı. Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU başkanlığında “Kozmetik sektöründe sürdürülebilirlik”, Prof. Dr. Şebnem HARPUT başkanlığında “kozmetik hammadde kaynakları”, Yrd. Doç. Dr. Nejdet ŞEN başkanlığında ise “kozmetik hammadde teknolojisi” başlıklı oturumlar ile devam eden kongrenin ikinci günü sektörel sorunları değerlendirme paneli ile son buldu. Kongrenin ikinci gününde workshop etkinlikleri yoğun ilgi gördü. Oturum aralarında tedarikçiler, firmalar ve akademisyenler bir araya gelerek fikir alışverişinde bulundular. Kongrenin kusursuz geçmesinde büyük emeği olan öğrenci arkadaşlarımız ise tedarikçi firmalarla konuşma fırsatını bir kez daha elde etmiş oldular. Genç meslektaşlarımız için iş hayatlarına atıldıklarında ileriyi görebilmeleri için güzel bir fırsat oldu. Son gün “Kozmetik Ürün Standardizasyonu” oturumunun ardından “Kongre Değerlendirme” oturumuyla 5. Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi sona erdi. Bu kongre: Kimyagerler Derneği, üniversite, firma, sivil toplum kurumları, kamu kurumu ve sektör çalışanları “tüm ilgili kişileri” bir kez daha bir araya getirdi. Yetkililerden almış olduğumuz bilgiye göre kongreye 703 kişilik bir katılım sağlandı. Bu katılımın %60’ını sektör, %40‘ını ise üniversite, kamu ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri oluşturmaktadır. Sektörün nabzını elinde tutan Kozmetik Kongresi gelenekselleşme yolunda emin adımlarla ilerlemekte olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. 26-27-28 Şubat 2016’da gerçekleşecek olan 6. Kozmetik Kongresi ile ilgili gelişmeleri sizlerle paylaşacağız. 4 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ Bir kozmetik laboratuvarı: Cosming İzmir’de kurulmuş olan Cosming Laboratuvar Bilgi Yönetim Eğitim Danışmanlık Kozmetik San.Tic.Ltd Şti. kozmetik ürünlerin analizleri konusunda faaliyet göstermekte olup, 2013 yılında müşteri memnuniyetini ve kaliteyi hedef alarak çalışmalarına başlamıştır. Dünyada ve Türkiye’deki gelişmeler doğrultusunda, sektörün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak müşterilerine hizmetler sunmaktadır. Uluslararası kalite kontrol programlarına katılarak, vermiş olduğu analiz sonuçlarının yüksek kalite güvencesine ulaşmasını sağlamıştır. Kozmetik işletmelerinin ihtiyaçları doğrultusunda laboratuvarımız; cilt irritasyon, mikrobiyoloji, challenge, stabilite, fiziko kimyasal analizler konusunda çalışmalarını yürütürken aynı zamanda eğitim, teknik destek, ürünlerin yasalarca belirlenmiş limitlere uygunluğu, ürün bilgi dosyası, ürün güvenlilik değerlendirmesi, güvenlik bilgi formu, GMP, CPNP, formül tasarım ve Ar-Ge gibi konularda da destek vermektedir. Firmamız ayrıca çok sayıda sosyal sorumluluk projesinde de yer almaktadır. Güvenilirlik ve kalite konusunda itibarını artırmış, Türkiye’nin en iyi tanınan, ilk kozmetik laboratuvarı olarak geçerliliği onaylanmış metotları kullanılarak çalışmalarını sürdürmektedir. Kozmetik ürünlerin güvenliği alanında kurumlar ile bağlantılar kurmaya devam ederek, bilimsel yayınlar, posterler, kitap çevirileri ve sunumlar vasıtasıyla kimliğini üst sıralara taşımaktadır. Laboratuvarımız Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) ISO/IEC 17025 standardına yönelik bir kalite sistemi uygulamaktadır. Tehlikeli kimyasallara sınırlama getirildi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Bazı Tüketici Ürünlerinin Tehlikeli Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik Piyasa Gözetimi ve Denetimine İlişkin Tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlandı. arı Tebliğ ile piyasaya nihai ürün olarak arz edilen bazı tüketici ürünlerinde kullanılan tehlikeli kimyasal maddelere sınırlama getirildi. Buna göre, tekstil veya deri oyuncaklar ile tekstil veya deri kıyafet içeren oyuncaklar, oyuncak kapsamında değerlendirilecek kırtasiye ürünleri, giyim eşyası, yatak takımları, havlu, şapka, uyku tulumları, çocuk bezi ve diğer hijyenik kağıt ürünler, ayakkabı, eldiven, kol saati kayışı ve çantalarda kullanılan azorenklendiriciler ve azoboyarlar, kilogramda 30 miligramı geçemeyecek. Plastik materyali içinde ağırlıkça yüzde 0,1’den daha yüksek konsantrasyonlarda sayılan fitalatları içeren çocuk kullanım ve bakım ürünleri, oyuncaklar, oyuncak kapsamında değerlendirilecek kırtasiye ürünleri ve ayakkabılar, piyasaya arz edilemeyecek. Takılar 0 232 431 11 21 [email protected] 5746/4 Sok. No:24 MTK Sitesi Altındağ / İZMİR /cosming.com /cosming.com Takı yapımında kullanılan metal boncuk veya diğer metal parçaları, bilezik, kolye, yüzük, kulağa ve vücudun diğer kısımlarına delinerek takılan takılar, kol saati, saat kordonu, broş ve kol düğmeleri de dahil olmak üzere mücevherat veya imitasyon takı eşyaları ile saç aksesuarlarının metal parçaları, metal ağırlığının yüzde 0,01’ine eşit veya daha yüksek konsantrasyonlarda kadmiyum içermeleri halinde piyasaya arz edilemeyecek. Ahşabın korunması amacıyla kullanılan madde veya karışımlar, cıva bileşikleri içermeleri halinde sayılan ürünler piyasaya arz edilemeyecek. KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 5 Dünden Bugüne Kozmetik Kozmetik, bir kimseyi daha çekici hale getirmek ya da görünüm sorunlarını gidermek için kullanılan ürünleri, uygulanan bakımı kapsayan bir kavram. Kozmetiğin bir alt alanı olan makyaj; ruj, maskara ve fondöten gibi yüzü ve çevresini güzelleştirmek veya farklı bir görünüm vermek için uygulanan kozmetik ürünleri ve işlemleri kapsar. Makyaj malzemeleri haricinde saç boyası, saç spreyi, saç jölesi, parfüm, banyo tuzu, vücut yağ ve kremleri gibi pek çok ürün kozmetik sınıfına girer. Kozmetik kavramı Türkçeye Fransızcadan geçmiştir. Bu kavramın kökeni Yunanca kozmos (düzen veya güzelleştirme, çeki düzen verme) kavramına dayanır. Bu kökten Yunanca kosmein (güzelleştirmek, çeki düzen vermek) fiili ve kosmetikos kavramı türemiştir. Arkeolojik bulgular, tarih öncesi insanların pigmentleri nasıl hazırlayacaklarını ve bulacaklarını, ayrıca bunları yağlı maddeler ile karıştırarak mağara duvarlarını boyamak ve vücudu süslemek için kullanılabilen kimyasal karışımları üretmeyi bildiklerini göstermektedir. O dönemde vücudu boyama hem bir çeşit süslenme hem de sihirlerden korunma şekli idi. Tarih öncesi pigmentlerin analizi 17 farklı rengin kullanılmış olduğunu göstermektedir. En çok kullanılanlar beyaz kurşun, tebeşir veya jips denen bir maddeden elde edilen beyaz; taş kömürü veya mangandan elde edilen siyah, kırmızı, turuncu ve yeşil olmuştur. - 200’de Local Remedies isimli kitabı ilk kozmetik kitabı olarak düşünülebilir. Eski Romalılar kozmetikleri küçük görürlerdi ve çok az ilgi gösterirlerdi. Kozmetikler Yahudi ve Müslüman dünyasında kutsal kitaplarda açıkça ve ayrıntılı bir şekilde belirtildiği gibi bolca kullanılmıştır. Kur’an’da sürmenin kullanılması bir sürede tavsiye edilmiştir. Fatih’in saray doktoru olan Abdekar, Güzelliği Koruma Sanatı isimli, o devrin hijyen ve kozmetik pratiğini belirten bir kitap yazmıştır. Britanya’nın ilk sakinlerinin ham kozmetikleri kullanmaktan çok zevk aldığı sanılmaktadır. Yeni ve daha etkili kozmetik ürünlerine duyulan istek geliştikçe, kullanılan tehlikeli ya da öldürücü malzemelerin sayısında bir artma olmuştur. Fucus kırmızısı, dudak boyası olarak kullanılmış olup, gerçekte kırmızı civa sülfürü idi; vitriol yağı ( sülfürik asit ) saçları ağartmak için kullanılabilirdi. Kozmetik kullanımındaki sıçrama 18. yüzyıl Avrupa’sında özellikle de her iki cinsin tamamen yapay bir görünüme ulaşmaya çalıştıkları İngiltere ve Fransa’da meydana gelmiştir. 1880’lere doğru teknolojideki ve bilhassa yayıncılıktaki gelişmeler ve reklamın keşfi ile kozmetik tarihinde yeni bir devir açılmıştır. Kaynak: wikipedia’dan yararlanılmıştır. Kozmetiğin Asya’da başladığı kuvvetli bir ihtimaldir. Vücuda gösterilen büyük özene alışık ve görevleri kocalarına cezbedici görünmek olan Hindu kadınlar için kozmetik ürünleri ve parfümler gereklilik arz etmiştir. Meşhur Hindu makalelerinde, (Kama Sutra) kadınlara dövme ve dişleri, giysileri, saçı, tırnakları ve vücudu renklendirme sanatını öğrenmeleri tavsiye edilir. Şu an bile birçok Hindu kadını kozmetikleri hala eski yolla kullanır; göz kapakları bazlı bir boya ile boyanır; yüz ve kolları safran tozu ile sarartılır ve ayak tabanları da kına ile kızıllaştırılır. Yunanlar zamanında Hipokrates ve arkadaşları dermatoloji üzerinde çalışarak perhizin, jimnastiğin, güneşin, banyoların ve masajın sağlığa ve güzelliğe olan faydalarını belirterek kozmetolojinin gelişmesinde etkili olmuşlardır. Galenus’un M.S. 130 Hassas ciltlere doğal çözümler Eğer hassas, çabuk tahriş olan bir cildiniz varsa doğal çözümler de sorununuza çare olabilir. • Yüzünüzü her sabah kalkınca nazikçe yıkayın. Yatmaya gitmeden önce de yüzünüzü yıkamayı ihmal etmeyin. Ayrıca gün ortasında da yıkamanızda fayda vardır. Böylelikle yüzünüzü günde 3 defa yıkamanız hassas cildinize iyi gelecektir. Yüzünüz yıkarken sıvı soda sabunu gibi tamamen doğal bir ürün kullanın. Bu tür doğal ürünler cildinizi tahriş etmez. Yüzünüzü yıkarken soğuk veya ılık su 6 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ kullanın. Sıcak su kullanmayın. • Gözeneklerinizi kapatmak için alkol içermeyen bir toner kullanın. Bu cildinizin daha parlak görünmesine yardımcı olur ve cildinizin pH dengesini ayarlar. Gülsuyu doğal bir tonerdir. Soğutulmuş yeşil çay da işe yarar. Uygulama için parmaklara alınan bu ürünler yüze serpiştirilir. Toneri uygulamak için pamuk da kullanılabilir. • Haftada 1 – 2 defa cildinize derin temizleme uygulayın. Bunun için saf bal özellikle hassas ciltler için oldukça işe yarar. 1 çay kaşığı saf bal ısıtılarak incelmesi sağlanır. İncelen balı yüzünüze ve boynunuza nazikçe sürün. Bal yüzünüzde ve boynunuzda 15 dk kalmalıdır. Sonra ılık suyla yüzünüzü ve boynunuzu baldan arındırarak durulayın. • Yüzünüzü tamamen doğal bir nemlendiriciyle nemlendirin. Çay ağacı yağı, havuç yağı veya lavanta esansiyel yağını nemlendirici olarak kullanabilirsiniz. • Her gün en az 8 – 10 bardak su için. Bol su içmek vücudun dolayısıyla da cildinizin su ile beslenmesine yardımcı olur. Vücudunuzda sıvı yetersizliği olmaz. Vücuttaki sıvı yetersizliği cildinizi kurutur ve tahrişlere açık hale getirir. Kozmetik Kimyası Mehmet KANAT Üniversite eğitiminde kimya derslerinde moleküller, organik sentez, termodinamik ve daha birçok alan hakkında bir çok bilgi öğrenmişseniz de, büyük olasılıkla doğrudan üretim sektörü veya uygulama alanları ile ilgili herhangi pratik beceri edinemediniz veya bu alanlar ile ilgili bir şeyler öğrenemediniz. Bu yazımız ile kozmetik alanında çok yönlü bakışa sahip bir kozmetik kimyacısı olmaya başlayacaksınız. Bir Ürünün Formülünü Çözmek Neden Önemlidir? Bir kozmetik kimyacısı olmanız durumunda bir rakibin formülünü kopyalama veya onun formülünü öğrenmek için uğraşma durumlarıyla karşı karşıya kalacaksınız. Formülü çözme yöntemi kozmetik sektöründe standart bir uygulama olup, avantajları şöyle sıralanabilir. – Hızlıdır. – Üretim için kolaylık sağlar. – Başarısızlık riski daha azdır. – Farklı şirketler de aynı sorunlar için çalışır. – Sıfırdan ürün yaratmak gerçekten zordur. Mükemmeli Öğrenme Şansı Bir ürün formülü çözme işlemi devrim yaratacak yeni ürün oluşturmayabilir ancak o formülü geliştirme beceresi elde etmek yeni başlayan bir kozmetikçi için mükemmel bir fırsattır. Tecrübeli formülatörler kadar deneyiminiz olmayabilir ancak formül elde edilebilecek becerilerini bilmek büyük bir şanstır. Birçok formülatör kariyerinde bir ya da iki formül türünde uzman olabilir. Tüm ürün alanlarında uzman olmak son derece zordur. Uzman Değerlendirici Bir ürünün formülünü çözme becerisi elde etmeniz size uzman bir değerlendirici olma şansı verecektir. Taklit ettiğiniz ürünün nasıl performans gösterdiğini bilmeniz gerekir. Bir temizlik ürünü için köpük testini öğrenmeniz gerekir. Nemlendirici ürünler için, tedaviden sonra cildin durumunu değerlendirmeyi öğrenmeniz gerekir. Makyaj için uygulama kolaylığı ve sertlik testlerini uygulamanız gerekecektir. Bileşen Uzmanı Bir formül için hangi bileşenler gerekli, hangileri sadece formülde katkı olarak kullanıldığını öğreneceksiniz. Kozmetik formüller genellikle ürünün performansına etki etmeyen birçok katkı malzemesi ile doldurulmuştur. Bir ürünün formülünü çözme sürecinde hammaddelerin çeşitli alanlardaki kullanımı ile ilgili paha biçilmez bir deneyim elde edersiniz. Rakip Formülü Çözmek için 10 Adım Bu yazıda 10 adımda hemen her türlü kozmetik ve kişisel bakım formülünü çözmeniz için çeşitli bilgiler bulacaksınız. Bu adımları takip etmeniz durumunda başarı garantisi yüksektir. Bu tekniklerin kullanılması ile çözülemeyecek hemen hemen hiçbir ürün yoktur. 10 adımı uyguladığınız zaman elinizde neredeyse aynı sonuçları gösteren ürün formülü olacaktır. İlk 10 adımın başlıkları şöyledir. 1- Örnek Ürünü Elde Etmek 2- Uzman Kullanıcı Olun 3- İçindekiler Listesinin Analizi 4- Başlarken Patent Kullanma 5- Formülü Oluşturmaya Başlama 6- Tedarikçilerden İpuçları Alma 7- Prototipi Oluşturma ve Revize Etme 8- Prototiplerin Laboratuvar Testleri 9- Tüketiciler ile Formülü Test Etme 10- Son Rötüşlar ve Estetikleştirme Kopyalamayı düşündüğünüz ürünü çevrenizdeki eczane, bakkal veya süpermarketlere giderek bulabilirsiniz. Genellikle aynı üründen birden fazla ürün almalısınız, bulunduğunuz bölgede bu üründen yeterince yoksa, başka bölgelere gitmeli ve projeye bağlı olarak yarım düzine örnek ürün almalısınız. Fazla Örnek Ürün Nereden Bulabilirim? Mağazalardan ürün almak genellikle iyi bir seçenek gibi görünse de onları bulmada bazen zorlanırsınız. Aradığınız ürün ülkeniz dışında üretilen ve satılan bir ürün ise onları yerel mağazalarda bulamazsınız. Ürün mağazalarda veya stoklarda bulunmayabilir, bu durumda hızlı ürün almak için en güzel yöntem İnternet kullanımıdır. (Prototip nedir? Teknik anlamda imalatı yapılacak ürünün imal edilmeden önce elle tutulur en ilkel şeklinin oluşturulması olarak tanımlanabilir. Bu şekle de o ürünün prototipi denir.) Ürün Elde etmenin Önemi: Rakip bir ürünü kopyalamak için gerek duyacağınız en önemli şey ürünün bir örneğidir. Bu sizin ürün hakkındaki estetiklik, performans ve gerekli diğer özelliklerine bakarak başarılı olupolamayacağınızı yargılamanızı sağlayacaktır. Çözdüğünüz formülün başarılı olup olmadığını anlamak için, ürünleri yan yana (aynı pakete) koyarak kullanıcıların onları fark edip edemeyeceklerine bakmaktır. Yapmış olduğunuz ürün ile rakip ürün (birçok ürün almanız gerekecek) üzerinde bir çok test yapacak ve bu sizi sonuca götürecektir. KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 7 Yaşlanmanın Mekanizması, Genetiği Ecem Fatma KARAMAN Yaşlanma, hücresel seviyede başlayan değişimlerle hücrenin senesense uğraması ve/ veya ölmesiyle sonuçlanan ve organizmanın yaşam süresince devam eden tüm değişimleri içeren karmaşık bir süreçtir. DNA’nın çevresel faktörlerden zarar görmesi, oksidasyona uğraması ve yaşla beraber tamir yeteneğinin azalması yaşlanma sürecindeki en önemli faktörlerden biridir. Hücrelerimiz farklı oranlarda yaşlanır. Son dönemlerde bilimadamları yaşlanma sürecinin bazı insanlar için daha geç gerçekleştiğini fark ettiler. Kişiler arasında telomer uzunluğundaki farklılıklarla ilgili kısmi bir gen dizisi tanımlandı(1). Üstelik bu dizi telomerler kısaldığında tamirinden sorumlu olan telomeraz enziminin üretiminde rol oynadığı bilinen TERC adlı genin yakınında kümelenmiştir. Çalışmada katılımcıların %38’i bu gen çeşidinin bir kopyasını taşıyan kişilerdir ve bu kişiler, gen dizisini taşımayan 3-4 yaş büyük deneklerle benzer telomer uzunluğuna sahiptir (normalden 3-4 yaş daha yaşlı görünüm). %7’si iki kopyaya sahip, bu grup ise biyolojik olarak ortalamanın 6-7 yaş üzerindedir(2). “Peter Pan” Geni İngiliz bilimadamlarının yaptığı araştırmalar sonucu bulunan bu gen, neden bazı insanların yaşıtlarına göre daha genç göründüğünün bir nedenidir. Peter Pan geni taşıyan insanlar da telomer uzunluğunun daha fazla olduğu tespit edilmiş bu da bu insanların biyolojik saatinin daha yavaş ilerlediğini gösterir (3). • Sonuç olarak, yaşlanma hem iç hem dış faktörlerin etkileriyle ortaya çıkan değişimlerin 8 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ sonucudur. Gün geçtikçe gelişen kozmetik sektörü günümüzde sadece görünüşü değiştirmek ya da güzelleştirmeyi değil olumsuz yönde değişen fonksiyonlara etki ederek olumlu yönde bir gelişmeyi sağlamayı, hücre yenilenmesi, korunması gibi görevleri yerine getirmeyi amaçlar. Bu sebeple de kozmetik ve ilaç arasında yeni bir grup olan kozmesötikler doğmuştur. • Araştırmaların moleküler düzeyde gelişme kaydetmesi ve hücre mekanizmaları üzerine yoğunlaşma ile hücre yaşlanması, regülasyon mekanizmaları daha iyi anlaşılacağından çok daha etkili ürünler üretmek, yaşlanmaya karşı daha iyi çözümler geliştirmek mümkün olacaktır. KAYNAKLAR 1. Editorial, Mechanisms of Aging, ARCH DERMATOL/VOL 138: 1429, 2002 2.Scientists Get Closer to Understanding Why We Age, Ocak 2012 http://www.time.com/time/health/article/0,8599,1963637,00. html#ixzz1iNrlnuhd 3. “Peter Pan” Gene Causes People to Sport a Baby-face for a Long Time, Genetics & Stem Cells News, Aralık 2011, http://www.time.com/time/health/ article/0,8599,1963637,00.html#ixzz1iNrlnuhd Yaşam Süresi Organizma Metabolizması DNA Tamir Kapasitesi Stresten kurtulmanın yolları 12-14 Kasım 2015 İstanbul Fuar Merkezi www.chcistanbul.com 2. Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı Rahatlamayı öğrenin, derin ve ritmik nefes alın, olumluya odaklanın, çok fazla tepki vermemeye özen gösterin, “Hayır” demeyi becerin, gerçekçi beklentiler oluşturun ve iyi arkadaşlıklar kurun. Bunları yaptığınızda stresten eser kalmayacak! İş yüzünden, okul yüzünden, trafik yüzünden, ilişkiler yüzünden; kısacası hayat şartları yüzünden hemen hepimizin şikayeti: stres... Pudra.com önerilerini her zaman dikkate aldığı Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün stresle savaşmadaki sekiz muhteşem önerisini sizlerle paylaşıyor bu kez. İşte stresle başa çıkmanın en pratik yolları... Rahatlamayı öğrenin Bu inanılamayacak kadar basit görünse de devam edin ve bunu dikkatle deneyin. Rahatlama sadece fiziksel kondisyonunuza değil zihinsel ve duygusal süreçlerinize de faydalı olacaktır. Sizin için en etkili olan rahatlama yöntemlerini bir uzmana danışabilir ya da konuyla ilgili kitaplardan öğrenebilirsiniz. Derin ve ritmik nefes alın Nefes almak.. Ne kadar önemli olabilir ki? İnsanların bir çoğunun rahatlatan ve stres azaltan bir yolla nefes almadığını duyunca şaşırabilirsiniz. Stres önleyici soluma derin ve düzenlidir, nefesin alınışı ve verilişi aşağı yukarı aynı uzunluktadır. Çoğunlukla insanlar düzensiz, hafif nefes alır ya da nefeslerini tutarlar. Eğer diğerlerinin soluma yöntemlerine dikkat ederseniz bunu kolayca görebilirsiniz. Soluma her hücrenin güçlü ve sağlıklı kalması için gerekli oksijeni almamızı sağlar. Fiziksel, zihinsel ve duygusal enerjimizi arttırır. Bizi gerilim ve baskıdan uzaklaştırır. Solumamız her an bizimle olan bir işlevimizdir; derin nefes almak rahatlatıcı bir tekniktir ve bedavadır. Olumluya odaklanın Bir sorun anında bu durumdan çıkartabileceğiniz olumlu yorumlara odaklanın. Olası tüm olumlu sonuçları göz önünde bulundurun. Hayal gücünüzü serbest bırakın. Herhangi bir durum için düşünebileceğiniz milyonlarca sebep bulun. Kaynak: pudra.com Kayıt Sırası beklemek istemiyor musunuz? Ücretsiz Online Davetiye için www.chcistanbul.com Medya Partneri İş Birliği ile Destekleyenler Organizatör Tel: +90 212 324 00 00 [email protected] BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 9 KOZMETİK ÜRÜNLERDE Yrd. Doç. Dr. Tülay Aşkın ÇELİK TOKSİ KOLOJİK DURUM Geçmişten günümüze binlerce yıldır bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı kozmetik ürünler, teknolojinin ilerlemesiyle sentetik ürünleri de içermeye başlamışlardır. • İlk bakışta zararsız oldukları düşünülen kozmetik ürünlerinin; insanoğlunun vazgeçilmezleri olmaya başlamaları, • Yaşam sürecinin oldukça büyük bir diliminde kullanılmaları nedeniyle, • Kozmetik ürünlerin ve bileşenlerinin gerek üretim ve gerekse tüketimi sırasında güvenli(li)ğinin/ zararsızlıklarının belirlenmesinde toksikolojikprofili önem kazanmaktadır. Her gün isteyerek ya da istemeden binlerce kimyasala maruz kalıyoruz. İSTEYEREK • İlaçlar • Gıdalardaki doğal kimyasallar • Gıda katkı maddeleri • Kozmetikler İSTEMEDEN: • Gıdalardaki kimyasal kirleticiler • Çevre kirleticileri • Mesleki kimyasallar 1 günde, 12 farklı çeşit, 175 çeşit kimyasal maddeye maruz kalınırken, bunların % 60’ı vücut tarafından emilmektedir. KOZMETİKLERDE 800’DEN FAZLA ZARARLI MADDE BULUNUYOR! 2.983 kimyasal maddenin 884’ü toksik – 774’si yüksek derecede zehirlenmeye – 146’sı tümörlere – 218’i üreme bozukluğuna – 314 tanesi mutasyona – 376’sı deri ve göz rahatsızlıkları (ABD, Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü, 2002) Basit bir hesapla, Her yıl yaklaşık 2.25 kilo kimyasal tüketilmektedir! Bu nedenle kaygılanmalıyız, çünkü; • Sandığımızdan daha fazla kozmetik ürün kullanıyoruz. • Kozmetik etiketleri, tüm içerik listesini taşımıyor. • Parfümlerde toksik maddelerin listesi ise hiç bulunmuyor. TOKSİKOLOJİ Toksikoloji = Zehir Bilimi olarak bilinmekte ve en temel düzeyde; toksikzararın tanımlanması, oluş mekanizmasının aydınlatılması, öngörülmesi ve 10 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ önlenmesi ile ilgili çalışmalar olarak tanımlanabilir. ilişkisini saptamak için yapılır. TOKSİSİTE BİR KİMYASALIN TOKSİK OLUP OLMADIĞINA NASIL KARAR VERİLİR? Hep ya da hiç tarzında ifade edilebilen bir özellik değildir. Her kimyasal madde uygun doz ve veriliş yoluyla zehirli-toksik olabilir. (su, tuz, oksijen bile!) TOKSİK ETKİ İlaçlar dahil tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemde oluşturdukları olumsuz etkiler / zarar verme kapasitesi’dir. Toksik kimyasallar vücudun normal fonksiyonlarını bozabilir. • Kimyasallar; Lokal (–belirli bir yerde) ve Sistemik (–tüm vücudu) şekilde etki edebilir. • Hedef organlar –etkilenme belirtileri, organlarda veya sistemlerde olabilir. • Vücuda alınan küçük miktarlardaki toksik bir kozmetik bileşenin cildimizde ve saçımızda birikebilmesi ve zehirli bir seviyeye ulaşması sürpriz değildir. KOZMETİK BİLEŞENLERİN VÜCUDA GİRİŞ YOLLARI • Solunum yoluyla (saç spreyleri, parfümler ve pudralar) • Yutularak (rujlar ve sprey tarzında kullanılan bazı parfümler) • İnce deri ve mukoza tarafından emilerek (göz çevresi için kullanılan ürünler) • Deriden (saç boyaları, kremler ve benzeri ürünler) • Fare, sıçan ve kobay gibi kemirici deney hayvanlarına farklı dozlarda ve sürelerde kimyasal madde uygulanır. Deney hayvanlarının yarısının öldüğü doz, Ölümcül doz: Lethal Doz olup, ve LD50 simgesi ile gösterilir. • İyileştirici doz: Effective Doz olup, ED50 simgesi ile gösterilir. Her ikisinin birimi de mg/kg’dır. GENEL TOKSİSİTE TESTLERİ Kimyasal maddenin kısa, orta ve uzun süreli etkilerini belirlemek için uygulanır. Bu testler: 1. Akut toksisite (oral, dermal, inhalasyon) testleri 2. Subakut toksisite testleri 3. Subkronik toksisite testleri 4. Kronik toksisite testleri ÖZEL TOKSİSİTE TESTLERİ Kimyasal maddenin genel toksisite testleri ile saptanamayan özel toksik etkilerini belirlemek için uygulanır. Bu testler: 1. Karsinojenite testleri 2. Mutajenite testleri 3. Teratojenite testleri 5. İmmunotoksisite testleri 6. Nörotoksisite testleri 7. Transplasental karsinojenite testleri 8. Üreme ve Gelişim toksisite testleri Maruz kalınan tüm kimyasal maddelerin tüketilmeden önce toksikolojik profilinin belirlenmesi için kimyasal bileşenlerin • Fiziksel ve kimyasal özellikleri • Toksikokinetik özellikleri • (Absorpsiyon, Dağılım, Metabolizma, Eliminasyon özellikleri ve • Toksisite test verileri belirlenmelidir. TOKSİSİTE TESTLERİ DOZ-CEVAP İLİŞKİSİ KOZMETİK ÜRÜNE MARUZİYET • Toksik reaksiyon, alınan kimyasalın miktarına bağlıdır. Ancak, bazı küçük dozlarda herhangi bir cevap oluşturmazlar • Maksimum reaksiyon bir kez oluştuğunda, doz artışı ile reaksiyon değişmez. • Akut maruziyet –ani ve kısa etkilerdir (Arı sokması gibi) • Kronik maruziyet –zamanla tekrarlayan küçük dozlarla etkilenmeyi kapsar. (Yıllar boyunca sigara içmek gibi) TOKSİSİTE TESTLERİ • Kimyasal maddenin biyolojik sistemlerde meydana getirdiği zararlı etkilerini ve doz-cevap • Epidemiyolojik araştırmalar Invitro testler ve QSAR çalışmaları (Yapı-aktivite) • Toksisite testleri çalışmaları sonucunda kimyasal maddenin güvenli kullanımı için sayısal veriler elde edilir. • Deney hayvanlarından elde edilen verilerle insandaki etkilerinin tahmini öngörülür. • Uygulama yerlerinin alanları, ürünün deriye temas edeceği alan (cm2) • Uygulanan ürünün miktarı (g) • Uygulama süresi ve uygulama sıklığı (günde 1, günde 2…) • Normal ve öngörülebilir maruz kalma yolları • Hedeflenen (veya maruz kalan) kişilerden başka diğer popülasyonlar da dikkate alınmalıdır • Örnek: 3 yaş altı çocuklar, yaşlılar KOZMETİK ÜRÜNLERE BAĞLI İSTENMEYEN ETKİLER A. Kozmetik intolerans sendromu (Hassas-reaktif deri) B. Kontakt dermatitler (Temas dermatitleri) a-İrritan kontakt dermatitler b-Allerjik kontakt dermatitler C. Fotokontakt dermatit (fotosensitivite) D. Kontaktürtiker E. Akne/follikülit F. Deri ve eklerinde renk değişikliği G. Diğer lokal yan etkiler H. Sistemik yan etkiler Kozmetik bir preparatın deri ile geçimsizliği sonucunda aşağıdaki reaksiyonlar ortaya çıkabilir: 1-TOKSİK REAKSİYON Bu tür maddeler deriye sürüldüklerinde 1.dereceden irritasyon (ödem ve eritem) (Örnek: düşük yağ asidi sabunları) 2-DERİNİN TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ Belirli bir preparatın çoğu kişide herhangi bir reaksiyon göstermezken, diğer bir kişide duyarlılık yaratmasıdır. (ciltte hassaslık, akne, ciltte renk değişikliği). Uygulamalarından ancak 24-48 saat sonra bir tepki yaratır. Etki kişiden kişiye değişir. 3-ALERJİ VE TAHRİŞ Kozmetik preparatlar özellikle hassas bireylerde alerji, tahriş veya temas yoluyla meydana gelen cilt hastalıklarına neden olabilir. Alerjiye sebep olan maddelerin yaklaşık üçte biri, kozmetikler, vücut bakım ürünleri ve temizlik maddeleridir. Ayrıca parfümler, saç boyaları, maskaralar, reçineli ürünler, alfa hidroksi alkol içeren tonik ve sıkılaştırıcılar, bazı temizleyiciler, cildin soyulmasını sağlayan yüz bakım ürünleri, güneş kremleri de bu tür reaksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. KOZMETİKLER ve TOKSİK ETKİ 1970’li yıllardan beri kuaför ve kozmetik uzmanlarında, kan ve lenf sistemlerinde, miyelom, bağışıklık sistemi kanseri ve lösemi gibi kanser türlerinde artış olduğu bildirilmiştir. Kanser yapıcı kozmetikler arasında saç boyalarının ağırlıklı bir yeri vardır. Saç boyası kullanımı ile lösemi riski %50’iken; kullanım süresi 16 yılın üzerine çıkılınca risk %70’lere ulaşmaktadır. Saç boyaları mutajenik ve karsinojenik etkiler göstermektedir (IARC,1987). Çeşitli çalışmalar saç boyalarına maruz kalan kuaförlerde mesane kanseri riski arttığını göstermiştir (La Vecchia and Tavani, 1995). Saç boyama ile ovaryum kanseri riski arasında doza bağlı olarak istatistiki açıdan önemli bir ilişki olduğu da bulunmuştur (Tzonou et al, 1993). Parfümlerin yüzde 95’i sentetik olarak petrolden elde edilir (benzen ve aldehitler ile benzeri zehirli maddeler içerirler). Parfümlerde kullanılan benzoin, • farelerde lenf düğümü genişlemesine • dalak büyümesine • karaciğerin zarar görmesine neden olmaktadır. Ayrıca parfümlerde kullanılan çeşitli hammaddelerin, migren hastalarında beyinde elektrik faaliyetlerinin değişmesine, ağrıların tetiklenmesine, göz yaşarması veya kuruması,astım krizi, çift görme, nefes darlığı, kısa süreli hafıza kaybı, hapşırma, burun tıkanıklığı, mide bulantısı, eklem-kas ağrıları, hipertansiyon, lenf bezlerinde şişkinlik gibi belirtilere de neden olduğu gösterilmiştir. Yine deodorantlarda bulunan çeşitli hammaddeler (Alüminyum ve Zirkonyum, Alüminyum klorhidrat, Alüminyum zirkonyum klorhidrat, Triclocarban, Triclosan, Hekzaklorofen ve Bitional gibi) merkezi sinir sistemine zarar vermekte ve gün içerisinde kullanılan yere toz çekerek, cildin kısa sürede kirlenmesine de neden olmaktadır. Ter kesici ürünlerde kullanılan zirkonyum kompleksinin aeresol şeklinde kullanımı ile akciğerde granülom oluşumuna neden olduğu bildirilmiş ve bu maddenin aerosol şeklinde kullanımı yasaklanmıştır (Amin et al, 1998, Rietschel ve Fowler, 2001). İçeriğinde metil klorür bulunan bir sprey deodoran-antipersipian preparatın deri üzerindeki etkileri incelenmiş ve maymunlar üzerinde uzun süreli bu maddeye maruz kalma ile ciddi etkiler (Barbetta, 1977) gözlemlenmiştir. Düşük toksisite potansiyeli ve antibakteriyel ve antifungal aktivite göstermeleri nedeni ile ürünlerde koruyucu olarak çok tercih edilen parabenler; fondöten, pudra, far, maskara, makyaj temizleyiciler, ruj, losyon ve kremler, diş macunu, şampuanlar, saç bakım malzemeleri, güneş yağları, cilt temizleyiciler, tonikler, deodoranlar da sıklıkla kullanılmaktadır. Yaygın olarak en çok kullanılan parabenler; • Metil paraben (E218) • Etil paraben (E214) • Propil paraben (E216) • Bütil paraben (E209)‘dir (http://voices.yahoo.com/toxic-chemicals-cosmetics-3723608. html, erişim 12.02.2013) Parabenlerin kullanımı 76/768/EEC numaralı Avrupa Birliği Kozmetik Direktifi ile belirlenmiştir. Koruyucu olarak kullanılacak olan parabene tek bir tür olarak kullanılacaksa en çok %0.4; birkaç paraben birlikte kullanılacaksa, %0.8’e kadar izin verilmiştir. İn vitro çalışmalar parabenlerin ciltten kolayca geçerek östrojen reseptörlerine bağlandığını ve bu reseptörlerce kontrol edilen genleri aktive ettiğini, uzun süreli kullanımı ile meme kanseri riskini arttırdığı düşünülmektedir. Ancak, tüm parabenlerde bu aktivite doğal östrojen olan 17 β-estradiolün aktivitesinin 1.000-1.000.000 katı kadar düşük olduğu belirtilmiştir. Paraben kullanımı ile meme kanseri arasında direkt bir ilişki bulunamamıştır. (Karpuzoğlu et al, 2013). Parabenler östrojen hormonunu taklit edebilme yeteneğine sahip olan bu maddeler- östrojenik veya endokrin bozucu kimyasallar olup, gebelik sürecinde deney hayvanlarının bazı parabenlere maruz kalması sonucunda insanlarda görülen otizme benzer, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren rahatsızlığa neden olmuştur (Karpuzoğlu et al, 2013). Ergenlik döneminde denek hayvanlarının yüksek dozda paraben verilmesi, menstrüasyon döneminin kısaltmış ve üreme organlarını etkilemiştir. Endokrin bozucu özelliğiyle erkek üreme fonksiyonlarını da etkileyebildiği (sperm sayısını ve testesteron salgısını azaltma) gösterilmiştir (EPA, 2013; Karpuzoğlu et al, 2013). SONUÇ • Kozmetik ürün yapımının yönetmeliklerle belirtilen uygun imalat yerlerinde, belirtilen koşullarda ve istenilen standartlarda üretilmesi gerekmektedir. • Ürünler piyasaya verildikten sonra yetkili kuruluşlarca ciddi bir piyasa kontrolüne tabii tutulmalıdır. • Kozmetik ürünün kategorisi, uygulama şekli (sürülerek, sprey, durulanan, durulanmayan vb), içerik maddesinin ürün içindeki konsantrasyonu, temas bölgesi dikkate alınmalıdır. • Maruz kalınan miktar hesaplamalarında toksikolojik etkiler de dikkate alınmalıdır. • Doğrudan uygulama yolu dışında, maruz kalınan diğer yollar nedeniyle ortaya çıkacak ikincil maruz kalma olasılıkları da dikkate alınmalıdır. • Özellikle nano kozmetiklerde tanecik büyüklüğü nedeniyle maruz kalınma sonucunda ortaya çıkacak muhtemel etkiler dikkate alınmalıdır. • Ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edilmelidir. • Renk, kıvam, koku değişikliği olan ve son kullanma tarihi geçmiş ürün kullanılmamalıdır. • Kişi kozmetik ürün içeriğinde bulunan bir maddeye karşı önceden reaksiyon göstermişse, yeni kozmetik ürün seçiminde o maddenin bulunup bulunmadığına dikkat etmelidir • Kozmetikten kaynaklanan herhangi bir istenmeyen etki durumunda, hemen o ürünün kullanımı kesilmeli ve dematoloğa başvurulmalıdır. • Doğrudan uygulama yolu dışında, maruz kalınan diğer yollar nedeniyle ortaya çıkacak ikincil maruz kalma olasılıkları da dikkate alınmalıdır. • Özellikle nano kozmetiklerde tanecik büyüklüğü nedeniyle maruz kalınma sonucunda ortaya çıkacak muhtemel toksik etkiler dikkate alınmalıdır. Kaynaklar: 1.Fan A.M, Chan L.W(eds.): Toxicologyand Risk Assessment: Principles, Methodsand Application, Marcel Dekker, NewYork,1996. 2. SCCNFP (ScientificCommittee on Cosmetic Productsand Non-Food ProductsIntendedfor Consumers, The SCCNFP’sNotes of Guidance Forthe Testing of Cosmetic Ingredients and Their Safety Evaluation, 5th Revision, October 20, 2003. 3.Nohynek G.J.,SchaeferH: Benefitand Risk of Organik Ultraviolet Filters, Reg.Toxicol., Pharmacol., 33, 285-299, 2001. 4. Federal Institutefor Risk Assessment (BfR)UV-Filters in Sun Protection Products Opinion of the Federal Institutefor Risk Assessment, 6th August 2003. 5. Ross,G.: APerspective on theSafety of Cosmetic Products: A PositionPaper of The American Council on Science and Health, Int. J.Toxicol., 25:269–277, 2006 6. Dybing, E.,Sanner, T.,Roelfzemah, Kroese. K.,Tennant. R: A simplifiedcarcinogenicitypotency index: descriptionof the system and study of correlationsbetweencarcinogenicpotencyandspecies/site specificityandmutagenicty. Pharmacol.Toxicol., 80:272-279,1997. 7.European Commission, D.G Healthand Consumer Protection. First Report on the Harmonization of Risk Assessment procedures, Part1. The Report of the Scientific Steering Committee’s Working Group on Harmonization of Risk assessment Procedures in the Scientific Committees Advising the European Commission in the Area of Human and Environmental Health ,2000. 8. EC,HCPD, Scientific Committee on Consumer Products, The SCCP’S Notes of Guidancefor the Testing of Cosmetic Ingredients and their Safety Evaluation, 6th revision, 19December 2006. 9.Kroes, R.,KleinerJ.,RenwickA.:The Threshold of ToxicologicalConcern Concept in Risk Assessment. Toxicol.Sci., 86(2),226-230,2005. 10.European Commission, DG Healthand Consumer Protection, Scientific Committee on consumer products: SCCP Opinionon 4-Methylbenzylidene Camphor COLIPA NS60, 2006. 11. Can Eke. B. Kozmetik ürün ve bileşenlerindeki toksisitetestleri neden gerekli? Genel yaklaşım. A.Ü.Eczacılık Fakültesi F.Toksikoloji ABD, 4 Mayıs 2007. 12. Amin S, EngasserPG, MaibachH. Adversecosmeticreactions. Textbookof cosmetic dermatology. Ed. Baran R.,Maibach, H.I. 2nded. London, Martin Dunitz. 709-746.1998. 13. Barbetta, A.M. Evaluation of toxicpotentialof cosmetics. DrugCosmet. Ind. 120(6), 38, 1977 14. International Agencyfor Researchon Cancer. Monographson the Evaluation of the carcinogenicrisk of chemicalstoman:Overallevaluationof carcinogenicity: An updateof IRAC monograpshs, Vol: 1-42. Lyon, France, International Agencyfor Researchon Cancer, 1987. 15. C. La Vecchia, A. Tavani, Epidemiologicalevidenceonhairdyesandtherisk of cancerin humans. Eur. J. CancerPrev. 4,31-43, 1993.16. Fan AM, Chan LW(eds.): Toxicology and Risk Assessment: Principles, Methods and Application, Marcel Dekker, NewYork,1996. 17.SCCNFP(Scientific Committee on Cosmetic Products and Non-Food Products Intended for Consumers, The SCCNFP’s Notes of Guidance For the Testing of Cosmetic Ingredients and Their Safety Evaluation,5th Revision, October 20 , 2003. 18. Nohynek, G.J.,Schaefer, H: Benefit and Risk of Organik Ultraviolet Filters, Reg. Toxicol., Pharmacol., 33, 285-299, 2001. 19. Federal Institute for Risk Assessment (BfR)UV-Filters in Sun Protection Products Opinion of the Federal Institute for Risk Assessment, 6th August 2003. 20. Ross, G. A Perspective on the Safety of Cosmetic Products: A Position Paper of The American Council on Science and Health, Int. J.Toxicol., 25:269–277, 2006 21. Dybing, E.,Sanner, T.,RoelfzemaH., Kroese, K., Tennant, R. A simplified carcinogenicity potency index: Description of the system and study of correlations between carcinogenic potency and species/site specificity and mutagenicty. Pharmacol. Toxicol., 80: 272-279,1997. 22. European Commission, DG Health and Consumer Protection. First Report on the Harmonization of Risk Assessment procedures, Part1. The Report of the Scientific Steering Committee’s Working Group on Harmonization of Risk assessment Procedures in the Scientific Committees Advising the European Commission in the Area of Human and Environmental Health,2000. 23.EC,HCPD, Scientific Committee on Consumer Products,The SCCP’S Notes of Guidance for the Testing of Cosmetic Ingredients and their Safety Evaluation, 6th revision, 19 December 2006. 24. Kroe, R.,Kleiner, J., Renwick, A. The Threshold of Toxicological Concern Concept in Risk Assessment. Toxicol.Sci., 86(2),226-230, 2005. 25. European Commission, DG Health and Consumer Protection, Scientific Committee on consumer products: SCCP Opinion on 4-Methylbenzylidene Camphor COLIPA N° S60, 2006 26. Can Eke. B. Kozmetik ürün ve bileşenlerindeki toksisite testleri neden gerekli? Genel yaklaşım. A.Ü.Eczacılık Fakültesi F.Toksikoloji ABD, 4 mayıs 2007 27. Amin, S.,Engasser, P.G., Maibach, H. Adverse cosmetic reactions. Textbook of cosmetic dermatology. Ed. Baran R, Maibach HI. 2 nd ed. London, Martin Dunitz. 1998; 709-746. 28.Barbetta, A.M. Evaluation of toxicpotential of cosmetics. Drug Cosmet. Ind. 120(6), 38, 1977 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 11 Kozmetik Üretimine Nereden Başlanır? Aylin UĞUR RESMİ PROSEDÜRLER 12 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na kayıt olmalısınız KAYIT İŞLEMLERİ online titck.gov.tr’den yapılıyor KAYIT SONRASI Şifre BİLDİRİM SONRASI Ürün bilgi dosyası hazırlamalısınız TESTLER Mikrobiyoloji, Stabilite, koruyucu etkinliklerini yaptırmalısınız SONRA BİLDİRİM titck.gov.tr adresinden giriş yapıp ürün bildirimi yapacaksınız İDDİALAR VARSA Ürün iddialarını destekleyen çalışmalar yapmalısınız ÜRETİM YERİNİZ VARSA GMP’ye uymalısınız ISO 22716 Standartları’na uygun bir tesis olmalı Bildirimi yapılan bir ürünün ürün bilgi dosyasının saklanma süresi minimum 10 yıl’dır Halk arasındaki yaygın kanı, kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğu yönünde. Bu iddiayla çıkan ‘bilimsel’ kitaplar bile var. Peki, gerçekten doğru mu bu? Kadınlar erkeklerden daha mı çok konuşur? Kim daha çok konuşuyor Yani çocuklar arasında fazla bir farktan söz edilemez. Peki, yetişkinler açısından durum nasıl? Çocuklar arasındaki bu küçük farka işaret eden çalışmaya imza atan California Üniversitesi’nden Psikolog Campbell Leaper, yaptığı toplu analizde erkeklerin daha fazla konuştuğu sonucuna vardı. Fakat yine aradaki fark azdı. Laboratuvar ortamında konuşmaları için belli bir konu verilen gruplarda bu farkın normal yaşamdakinden daha fazla olduğu gözlendi. Belki de erkekler bu yeni ve alışılmamış laboratuvar ortamında kendilerini daha rahat hissediyordu. Leaper’in bulguları, dilbilimci ve sosyal psikologların yaptığı onlarca araştırmada varılan sonuçları destekliyordu. Her bir araştırmanın yapılış tarzındaki farklılıklar kıyaslamayı zor kılmakla birlikte, sadece iki araştırma kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğu sonucuna varırken, 34 araştırmada erkeklerin kadınlardan daha fazla konuştuğu ortaya konmuştu. Kadınlar az farkla önde Gerçek yaşamdaki konuşmalar, kaydetme zorluğu yüzünden ölçümü en zor olanlar. Fakat bu handikabı aşmak için Texas Üniversitesi’nden Psikolog James Pennebaker özel bir alet geliştirdi. Bu elektronik kayıt cihazı belli sürelerle devreye girerek 30 saniyelik kayıtlar yapıyordu. 2007’de yayımlanan araştırma, ABD ve Meksika’da gün içindeki 17 saatlik uyanık kalma süresinde kadınların 16.215, erkeklerin ise 15.669 kelime konuştuğunu gösterdi. Yani aradaki fark yine çok küçüktü. Tüm konuşmalar aynı türden değil elbette. Belki de önemli faktörlerden biri, konuşmayı başka kimin dinlediği. Yeni Zelanda’daki Victoria Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kamuya açık 100 toplantı izlenmiş ve dinleyicilerin üçte ikisini oluşturan erkeklerin, soruların dörtte üçünü sorduğu, cinsiyet olarak aynı sayıda izleyici kitlesi olsa bile erkeklerin yine soruların üçte ikisine yakınını sorduğu görülmüştü. Ne kadar bilimsel? Tersi yönde ne kadar kanıt olsa da kadınların daha çok konuştuğuna dair yargıya kilitlenmişiz gibi görünüyor. Kadın ile erkek arasında önemli farklar olmasını beklediğimiz konulardan biridir bu; oysa araştırmalar, yaygın kanının aksine kadın ile erkeğin birçok konuda benzerlik gösterdiğine işaret ediyor. O halde erkeklerin 7 bin kelime konuşurken kadınların 20 bin kelime konuştuğu yargısının kaynağı ne? California Üniversitesi’nden Psikiyatrist Louann Brizendine’in 2006’da yayımlanan ‘Kadın Beyni’ adlı kitabının arka kapağında böyle bir cümle geçiyormuş. Pensilvanya Üniversitesi’nden Dil Profesörü Mark Liebermann sık sık alıntılanan bu veriyi sorguladığında Brizendine, verinin rastgele bir kişisel gelişim kitabından alındığını belirterek bilimselliğinin sorgulanabilir olduğunu kabul etmiş ve kitabın gelecekteki baskılarından çıkaracağı sözünü vermişti. Claudia Hammond BBC Future Parfüm Plastik ve Kimya San. Ltd. Şti. Mektep Sk. No: 10-12 Levent, Beşiktaş İstanbul, 34330 Telefon: +90 212 339 38 00 Fax: +90 212 339 38 00 www.parkimparfum.com KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 13 NOVEL ANTI-AGEING KONSEPTİ Erdoğan GÜLER KLOTHO (kader geni)-Aktivasyonu ile Kalori Kısıtlanması Taklit Edilerek Hücresel Boyutta Gençleşme Genel; Özellikle yaz aylarında yüksek rakımların güneş gören yamaçlarında veya kar pistlerinde, bu kırmızı kar rengine oldukça sık rastlanır. Bunun nedeni 3000 ile 3600 metre yükseklikte karda yaşayan ve KIRMIZI KAR, KAN KARI veya KARPUZ KARI diye adlandırılan kar yosunu sporlarıdır -Chlamydomonas nivalis -. Kar yosunları sadece alpin veya polar (kutupsal) iklimin hüküm sürdüğü ve karın tüm yıl boyunca kalıcı olduğu ve gıda kıtlığının hüküm sürdüğü bölgelerde yaşayan ekstremofil bir algdır. Kar yosunlarının günümüzde 350 değişik türü tespit edilmiştir. Cryophilic bir alg olan kar yosunlarının kırmızı ve yeşil renge büründüğü iki döngüsü vardır. İlkbaharda Işık, ısı ve besin düzeyinin artması germinasyonu (üremeyi) uyarır (stimule eder). Snow Algae hücresi bu süreçte ağırlıklı olarak klorofil (chlorophyll) üreterek yeşil renge bürünmesinin nedeni ise güneş ışığını, ihtiyacı olan yaşamsal enerjiye (karbonhidrat) fotosentezlemek içindir. Buna ek olarak yeşil snow algae’nin ön tarafında bulunan bir çift kamçı (flagella) sensör görevi görerek ihtiyacı olan suyu, eriyen kardan elde eder. Sonuç olarak snow algae kar yüzeyine doğru hareket edip, yayılır. Yaz sonuda Büyüme ve üreme devresinden sonra kar yosunları dormant (uyku) evresine geçiş yapar. 14 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ Bunun bir sonucu olarak snow algae bir sonraki evreye kadar hayatta kalmak için kırmızı sporlar haline dönüşür. Pigment konsantrasyonundaki aşırı değişim ise uç yaşam şartlarına – aşırı soğuk, gıda fakirliği, vs- için geliştirdiği stratejilerdendir. Bu süreçte ikincil metabolitler • Bioyopolimerler (gallerten) • Antifriz glikoproteinler (AFGP’s antifreeze glycoproteins) • Stres nitelemeler (stress modifiers) • Antioksindantlar, Polifenoller • Ozmotik aktif amino asitler ve şekerler (osmotically active amino acids and sugars) Snow algae’nin bu uç şartlarda hayatta kalmasına yardımcı olur. Uzun Yaşamın Şifreleri Kalori kısıtlanmasını farelerin ve sıçanların ömrünü uzattığı tespit edilmiştir. Daha 1934 yılında Mary Crowell ve Clive Mc Cay tarafından yapılan çalışmalarda farelerdeki kalori kısıtlanması sonucu ömürlerinde önemli bir artışı gözlemlemişlerdir. Farelerde aynı benzer sonuçlar Weindurch R, et.al.1986 alınmıştır. Kış başlangıcı Bu süreçte snow algae uyku evresine kırmızı sporlar olarak kar altında girer. Klorofil yerine belirgen şekilde artan karetonoid (caretonoid) pigment üretimi onun kırmızı rengini oluşturur. Bu sayede dormant evresinde UV-radyasyonuna karşı korunurlar. Snow Algae • Yaşamların uç koşullarda sadece su ve Co2 ve minerallerle sürdürürler. • Aşırı sıcaklık farklılıklarına (hem iklimsel hem gece ve gündüz) maruz kalırlar. Yaşadıkları maksimum sıcaklık değerleri 00C ile 50C arasındadır. • Çok güçlü UV radyasonuna maruz kalırlar. • Snow algae, uç yaşam koşullarının hüküm sürdüğü bir habitasyonda yaşamlarını sürdürebilecek stratejiler geliştirmişlerdir. Dünya savaşları sırasında • Mayalarda, solucanlarda, farelerde, sıçanlarda, ve maymunlarda daha uzun yaşam süreleri tespit edilmiştir. • Dünya savaşları sırasında gıda kıtlığından dolayı uygulanan gıda kısıtlamaları sonucu insanlar özellikle erkekler her zamankinden çok daha az kalori ile yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmışlardır. Önceleri negatif bir durum gibi görünen bu durumun sonuç olarak insanların da ömrünü uzattığı tespit edilmiştir. Dinlerdeki açlık kürlerinin (oruçların) daha sağlıklı bir yaşamı mümkün kıldığı eski Hindistan ve Mısır’dan beri binlerce yıldır bilinmektedir. 5: 2 dietler hem kilo verdirmiş, hem sağlıklı bir yaşamı mümkün kılmıştır. Japonya’da ki Okinawa Adası sakinlerinin düşük kalori diyetleri onlara asırlık sağlıklı yaşamı bahşetmiştir. Peki Nasıl? Kalori Kısıtlaması (CR = calorie restriction) Kalori kısıtlaması, protein, vitamin ve minerallerin optimal düzeyi korunurken alınan kalorinin -25% ile -65% oranında azaltılarak uygulanan bir diyettir. Maymunlar, mayalar, fareler, sıçanlarda tespit edildiği gibi birçok canlı türü biyoloji yaşlanma sürecini yavaşlatmak ve uzatmak, daha sağlıklı bir yaşam ve stres faktörlerinden korunmak için kalori kısıtlanmasına (CR) gittiği gözlenmiştir. Bu açıdan kalori kısıtlanması yaşlanma sürecini ve belirtilerini azaltmak için umut verici bir yol olarak görülmektedir. Bu durum bizim kültürümüzde de “oruç tut sağlıklı ol” diye vurgulanmıştır. Uzun Yaşamın Sırrı Kalori Kısıtlanmasına (CR) giden yolun 2 ana faktörü FOXO o Insülin/IGF1-reseptörü bloke olunca FOXO aktif kalır. • uzun yaşam AMPK • o FOXO aktif kalmaya devam eder. uzun yaşam Kalori Kısıtlanması (CR) Hücresel Düzeyde Detoksifikasyonu ve DNA Onarımını Etkinleştirir • AMPK, enerji homeostazının muhafaza edilmesi için düşük enerji düzeylerine yanıt olarak harekete geçen bir enerji sensörü olarak kinazı (AMPK) aktive eder. • Aktive edildiğinde AMPK glukoz (glucose) ve yağ asitlerinden (fatty acids) üretilen enerjiyi stimule ederek enerji tüketimini inhibe eder. • Metabolizmanın ana düzenleyicisi olarak AMPK aktivasyonu hücresel antioksidant işlevselliğini ve stres direncini artırır. Uzun Yaşamın Gizli Şifresi -1 KLOTHO FOXO AMP • AMP, enerji homeostazının muhafaza edilmesi için düşük enerji düzeylerine yanıt olarak harekte geçen bir enerji sensörü olan kinazı (AMPK)’yı aktive eder. KLOTHO IGF1-reseptörü FOXO aktif kalır engellenir Yaşam uzar Uzun Yaşamın Gizli Şifresi -2 AMPK Kalori kısıtlanması, glukoz ve insulin gibi besinlerle, ATP’in indirgenmesine neden olur. ATP, Insulin/IGF-1’ i (insüline benzer büyüme faktörü 1) indirgeyerek, protein kinazı uyaran AMP aktivitesini artırır. Sonuç olarak, en önde gelen transkripsiyon faktörlerinden FOXO aktive olur. • Değişik stres faktörlerine karşı reaksiyonu düzenler. • Hücrelerdeki DNA onarımını ve hücrelerin serbest radikallerden temizlenmesine neden olan detoksifikasyon sürecini düzenleyerek, hücre döngüsünü ve sağlıklı hücre yaşamını teşvik eder. • KLOTHO, hücre dışı (extra-cellular) bir yerdeki (domain) gizli bir transmembran proteini kodlar. Bu gizli KLOTHO proteini, Insulin/IGF1 fosforilasyonunu (phosphorylation) inhibe ederek formasyonu baskılar. • Bu KLOTHO aktivitesinin sonucu ise FOXO’nun aktivasyonudur. • FOXO aktivasyonu ise hücresel detoksifikasyonu ve DNA tamir genlerini uyararak yaşlanma karşıtı (antiageing) aktiviteyi indükler. 1997 yılında farelerde yapılan çalışmalarda zarar gören bir gen sonucunda farelerde aşırı yaşlanma belirtilerinin nedeni tespit edilmiştir. Biliminsanları bu uzun yaşam genine Yunan mitolojisinde insanların yaşamlarını ve kaderlerini kontrol eden tanrıça olan KLOTHO’nun ismini vermişlerdir. Farelerde KLOTHO geni salgısının arttığı zaman yaşlanma sürecinin yavaşladığı ve ömürlerinin uzadığı tespit edilmiştir. AMPK aktivasyonunun azalma nedenleri • Yaşlandıkça, AMPK duyarlılığı kötüye gider, azalır. Bu da bozulan metabolik regülasyona ve artan oksidatif strese yol açar. • Aşırı beslenme • Oksidatif stres AMPK aktivasyonunu uyaranlar • Egzersiz (spor) AMPK’yı uyarır. • Enerji (ATP) düşük seviyede olduğu zaman, örneğin kalori kısıtlanması (CR) AMPK’yı uyarır. • AMPK FOXO daha fazla aktif kalır Yaşam daha da uzar KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 15 Snow Algae Powder Etki Mekanziması Snow Algae Powder, uç iklim şartlarında ve uzun açlık dönemlerinde hayatta kalmak için olağanüstü adaptasyon geliştirmiş kar yosun hücreleri özünü içerir. Bu mucizevi yaşam kapasitesinin sırrı ise, kar yosunun içermiş olduğu metabolitlerin cilt hücrelerimizde bulunan uzun yaşam geni – KLOTHO’yu stimule etmesidir. Snow Algae Extract Reduce H2O2 Effect Hayvan modellerinde, KLOTHO yaşam süresini +30% artırdığı gözlemlenmiştir. Kolajen sentezini uyarması ve kolajen yıkımını engellemesi Snow Algae Powder’in uzun yaşam mekanizmasını oluşturmaktadır. Sonuç Papiller yapının +30% oranında stimulasyonu neticesinde en az 10 yıllık bir gençleşmeye tekabül etmektedir. *Yukarıdaki text, Dr.Daniel Schmidt - Mibelle Biochemistry Switzerland alınmıştır. • BIOalternatives, 86160 Gençay – France • H2O2 ile indüklenen yaşlanma modelinde yaşlı cilt hücrelerindeki Anti• MMP etkisi Alpin ikliminin zorlu şartlarında bile cilt bariyerini güçlendirmiştir. Snow Algae Powder, yaşlanmış fibroblastlarda MMP aktivitesini azaltır Sonuç Sonuç Snow Algae Powder derideki kolajen yıkımını engelleyerek yaşlanma karşıtı (anti-ageing) etki gösterir. Snow Algae Powder, kalori kısıtlama (CR) etkisini taklit ederek (mimicking effects) - yani herhangi bir düşük kalori rejimi uygulamadan – cilt metabolizmasını optimize eder ve cilt hücrelerinin yaşamlarını uzatır. Snow Algae Powder’in kalori kısıtlama mekanizması ise, 2 ana faktörü vardır: SNOW ALGAE POWDER Sonuç Clinical Trial with Snow Algae Powder in Alpine Winter Climate • Skin Test Institute (Intercosmetica), 2008 Neuchatel – Switzerland • Alpin kış şartlarında Snow Algae Powder ile gerçekleştirilen in vivo performans ölçümü • 21 kafkas tipli gönüllü – 19 femal, 2 maskülin ile yapılan çift kör çalışma • 3% Snow Algae Powder – 21 gün boyunca günde 3 uygulama Sonuç Alpin kışının zorlu şartlarında plasebo uygulaması yapılan deride artan bir su kaybına neden olurken, SNOW ALGAE POWDER ile işlem gören deride ise TEWL’in -32% oranında azaldığı gözlemlenmiştir. 16 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ Gönüllü deneklerin plasebo uygulamalarında yaşlılık lekelerinde (Lentigo) görünümüde +50% oranında artış ve 50% oranında değişmezlik gözlemlenmiştir. ile işlem göre deride ise katılımcıların 67%’sinde yaşlılık lekelerinde (Lentigo) anlamlı azalma olmuştur. Homojen, aydınlık ve tazelenmiş bir görünüm kazanılmıştır. • KLOTHO uzun yaşam geni • AMPK enerji sensorü • Yaşlanmaya bağlı olarak gittikçe azalan kolajen üretiminin azalması durudurulup yukarı doğru revize edilir, ayrıca MMP aktivitesi güçlü bir şekilde azalır. • Dermal-Epidermal Junction original yapısına geri döner, yani genç bir insanın yapısına kavuşur. • Cilt bariyeri güçlenir. • Hücre onarımını uyarır, stres direncini güçlendirerek oksidatif strese karşı dayanıklılığını artırır. • Cilt taze bir görünüm kazanır ve detosifikasyon sonucu yaşlılık lekelerinde anlamlı bir azalma olur. • Cilt nemi optimize olur ve pürüzsüz bir görünüm kazanır. SNOW ALGAE POWDER Replicative Aging Model: Anti-Aging Effect of Snow Algae Extract • BIOalternatives, 86160 Gençay – France • Replikatif Yaşlanma Modelinde Snow Algae Powder’in Yaşlanma Karşıtı (antiageing) etkisi Snow Algae Powder’in KLOTHO gen ifadesi yaşlı insanlara özgü dermal fibroblast replikatif yaşlanma modelinde değerlendirildi – Hayflick modeli Parametre Nicel PCR ile Klotho aktivitesi Sonuç Yaşlı fibroblastlar, yaşlanma karşıtı geni olan KLOTHO geninin aktivitesini azaltmışlardır. Her şeye rağmen Snow Algae Powder’ın bu azalmayı nötralize ettiği gözlemlenmiş, hatta aktif madde ile muamele edilmiş yaşlı fibroblastlarda KLOTHO geni genç ve işlem görmemiş olanlara göre fazlasıyla güçlü bir ifade bulmuştur. Skin Structure Differences and Papillary Surface Analysed with Multitontomography: Effect of Snow Algae Powder • Neurotar Ltd, Viikinkaari 4, 00790 Helsinki Finland • Cilt yapısının ve Papillar yüzeyinin Multiphototontomography ile Analizinde Snow Algae Powder Etkisinin Ölçümlenmesi Çalışma Dizaynı Parametre Nicel PCR analizi Kolajen I ve III (hücresel yaşlanma için önemli belirteçler) Sonuç Snow Algae Powder’in etkinliğini plasebo uygulaması ile karşılaştırıldığında DEJ’in dalgalı yapısını +30,5% oranında arttırdığı gözlemlenmiştir. Bu sonuç Snow Algae Powder’ın bağ dokusudaki gençleştirici etkisini göstermektedir. Yaşları 55-67 arasında 5 femal deneğin önkollarının iç kısımlarına 2% Snow Algae Powder içeren preparat ile 2 ay boyunca günde 2 uygulama ve plasebo Sonuç Kolajen’in Elastine oranı (CER) Snow Algae Powder’in gençleştirici etkisi gözlemlenmiştir. Snow Algae Powder +23% Plasebo +11% Snow Algae Powder’li verum, kolajen üretimi artışını indükleyerek doğal ve düzenle yapısını kazandırarak, bazal mebranın strukturel gençleşmesini yol açmıştır. Analiz Dermal-Epidermal Junction (DEJ) yüzeyinin 2 foton mikroskobu ile analizi Fibroblastların replikatif yaşlanmasıyla kolajen I ve III genlerinde aşağı-regülasyonu indüklenmesine rağmen Snow Algae Powder ile işlem görmüş fibroblastlarda aşağı-regülasyon nötralize edilmiş, hatta fazlasıyla telafi edilmiştir. Snow Algae Powder deride en bol bulunan kolejenleri stimule ederek ciltteki yaşlanma etkilerinin onarılmasına yardımcı olur. Yaşlanmış Cilt Hücrelerinde Snow Algae Powder ile KLOTHO ifadesinin stimulasyonu – Hayflick modeli Sonuç Uygulamadan 2 ay sonra işlem gören bölgede dermalepidermal junction (DEJ) katsayısında artış gözlemlendi +12,5% 2% Snow Algae Powder Plasebo -18% KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 17 Dermal Epidermal Junction (DEJ) Bu bölgede epidermis ile dermisin birbirine sıkıca bağlandığı alandır. Onun geçirgenliği (premeability) dokular arasındaki alışverişi düzenler. Buna ek olarak DEJ epidermisin bütünlüğüne ve epidermisin yaraları iyileştirme sürecine katkıda bulunur. Genç bireylerde DEJ’in yapısı epidermis-dermis arasındaki bağlantının yüzey alanını maksimize etmek için dalgalı bir yapıya sahiptir. DEJ’in bu dalgalı yapısı yaşlandıkça nicelik ve nitelik olarak modifiye olan elastin ve kolajenin yapısından dolayı değişir, daha düz ve basık bir hal alır. Bu da epidermis-dermis bağlantısındaki azalmanın yansımasını oluşturur. Genç Deri DEJ’in dalgalı yapısı epidermis-dermisin bağlantı yüzey alanını maksimize edecek şekilde dalgalı bir yapıya sahiptir Yaşlı Deri Epidermis-dermis arasındaki bağlantı, elastin ve kolajenin nitelik ve nicelik modifikasyonuna bağlı olarak daha basık ve düz bir hal alır. Caloric Restriction-Like Effect of Snow Algae Powder • BIOalternatives, 86160 Gençay – France • Snow Algae Powder’in Kalori Kısıtlama Etkisi Analiz AMPK (5’-adenosin-monophosphate-aktivated protein kinase) aktivasyonu ve toplam değeri Sonuç Sonuçlar Snow Algae Powder’in doza bağlı olarak her iki durumda da AMPK fosforlizasyonunu uyardığını göstermiştir. Bununla birlikte uyarılmanın kalorinin fazla olduğu koşullarda çok daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Snow Algae Powder • Doza bağlı şekilde AMPK aktivasyonunu stimule eder. • Konsantrasyona bağlı insülin kaynaklı kalori fazlalığına karşı cilt hücrelerini korur. • Hücre savunma sistemini güçlendirir. • Yaşa bağlı AMPK düşüşünü önler. • AMPK’ya bağlı yaşlanmayı önler ve uzun yaşam aktivasyonunu başlatır. Effect of Snow Algae Powder on Skin Hydration, Firmness and Wrinkle Depth İki foton mikroskopu analizinde Dermal-Epidermal Junction Innovatif ve non-invaziv 3-D tekniği ile derin cilt yapılarını görselleştirmek için yapılan analiz. İlke Cilt irritasyonu için kızılötesi ışınların üretilmesi Bazı moleküllerin otofloresansı (elastin) veya ikinci harmonik üretim (kolajen) Hayvan modellerinde, KLOTHO yaşam süresini 30% artırdığı gözlemlenmiştir. Kolajen sentezini uyarması ve kolajen yıkımını engellemesi Snow Algae Powder’in uzun yaşam mekanizmasını oluşturmaktadır. Sonuç Papiller yapının +30% oranında stimulasyonu neticesinde en az 10 yıllık bir gençleşmeye tekabül etmektedir. *Yukarıdaki text, Dr.Daniel Schmidt - Mibelle Biochemistry Switzerland alınmıştır. 18 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ • Derma Consult GmbH, 53347 Alfter – Germany • Cilt hidrasyonunda, cilt sıkılığında ve cilt kırışıklıklarının derinliğinde Snow Algae Powder etkileri Çalışma Dizaynı 2% Snow Algae Powder, yaşları 20 ile 40 arasında 20 bayanda günde 2 defa 28 gün boyunca Pürüzsüzleştirici etki Göz çevresi kaz ayaklarında ölçüm ve metod Skin firmnes and elasticity – Cilt sıkılığı ve elastikiyeti (biomechanical properties of the skin) by means of Cutometer MPA 580 CPU (Courage & Khazaka GmbH, Cologne-Germany) Phtographic documentation of efficacy in crow’s feet region Wrinkle dept – Kaz ayaklarındaki kırışıklıkların derinliği - by mean of Primos 5,7 high-res (GFMesstechnik GmbH, Teltow-Germany), including 3D visulization Sonuç 28 günlük uygulamadan sonra deneklerin 80% ’inin kaza ayaklarındaki mikro-reliflerde anlamlı bir pürüzsüzleştirici etki saptanmıştır. Protective Effect of Snow Algae Extract on Human Epidermal Keratinocyte Progenitors: Proteomic Analysis • Hücre Tipi Primer insan keratinositleri • Uygulama ± 0,625% Snow Algae Powder pro-ageing ortamı ve kontrol ortamı • İnceleme Proteomik teknolojinin mass spektormetre yardımıyla mutliple reaction montoring (MRM) kombinasyonu Bu çalışma için gerekli olan protein profillerinin analizi için yepyeni bir teknoloji geliştirildi Primer insan keratinositleri bu ortamda 0,0625% oranında aktif madde Snow Algae Powder ve plasebo olarak kültürlenmiştir. Ayrıca standart medyada da keratinositler kontrol amaçlı kültürlenmiştir. 3 hafta sonra keratinosit hücreler ayrıştırıldı ve keratinozitlerdeki protein içerikleri çıkarıldı. • CeLLnTec Advanced Cell Systems AG, 3014 Bern – Switzerland • İnsan epidermal keratinosit progenitorlerin üzerinde snwo algae powder etkisinin proteomik analizi PROTEOMICS Proteomics, bir proteome çalışması olup, bir hücre içerisinde belirlenmiş bir süre ve şartlardaki tüm proteinlerin ifadesini kapsar. Yapısal rollerinin yanı sıra proteinler • Hücre bölünmesi (cell division) • Hücre sinyalizasyonu (cell signalization) • Hücre değişimi (cell exchanges) Çalışma Dizaynı 2% Snow Algae Powder, yaşları 20 ile 40 arasında 20 bayanda günde 2 defa 28 gün boyunca Nemlendirme etkisi Ön kol içi Ölçüm ve Metod Skin hydration (cilt nemi) with Corneometer MPA 5 CPU (Courage & Khazaka GmbH, Cologne-Germany Sonuç 2 haftalık uygulama sonucu cilt neminde anlamlı bir artış saptanmıştır. + 10% plaseboya göre + 25% işlem görmemiş deriye göre gibi metabolizmalarda çok çeşitli süreçlere dahil olurlar. Ömrü boyunca değişmez genomun aksine, bir organizmanın proteomu sürekli bulunduğu çevreye hücrenin verdiği dinamik etkileri yansıtarak değişir. Gerçekten de bir hücrenin genlerinin diferansiyel ifadeleri, proteomlarında da güçlü farklılıklara neden olmaktadır. Gene micro-array’ler her zaman proteomu yansıtmaz çünkü bütün mRNA’lar proteinlere dönüşmezler. Böylece gen micro-array’ler aracılığı ile elde edilen bilgilerle proteomikler tamamlanarak protein sentezlenir. Çalışmamızda, proteomik analiz, mass spectometry yardımlı MRM ile birlikte kullanılarak bütünsel biyolojik örneklerindeki proteinlerin tanımlanması ve ölçümü, yüksek hassasiyet ve seçici metotla ölçümesini sağlamaktadır. Mibelle Biochemistry Switzerland hücre kültür uzmanları, diğer biliminsanlarıyla birlikte cilt yaşlandırma kondisyonlarını gerçeğe çok daha yakın yansıtan yeni bir In Vitro pro-ageing ortamı (media) geliştirdiler. Bu özgün kültür medyası, ne koruma ne de çoğalmaya (proliferation) ivme kazandıran maddeler (substances) içermektedir. Bu özgün pro-ageing ortamda büyüyen cilt hücreleri, azaltılmış bir çoğalmaya ve daha kısa bir yaşama sahip iken, kalanlar canlı (vital) ve normal morfolojisini muhafaza etmişlerdir. Çalışma Modeli MRM proteomic teknoloji yardımıyla yaşlanmaya bağlı sürece involve edilmiş 110 protein analizi yapıldı. Yeni pro-ageing medya ile klasik medya kıyaslamasında, MRM proteomic analizler klasik medyanın aksine, pro-ageing medyada kültürlenmiş hücrelerin protein ifadesindeki değişiklikleri ortaya çıkarmıştır. Bu değişikliklerin yaşlanmayla birlikte in vivo olarak meydana geldiği bilinmektedir. Sonuç Yaşlanmaya bağlı sürece involve 110 proteinin analizi sonucunda Snow Algae Powder’in aşağıdaki negatif değişimleri azalttığı görülmüştür. • Protein sentezlerine, metabolizmaya, DNA onarımına ve elektron transferine bağlı olarak proteinleri aşağı regülasyonu • Stres yanıtları, oksitlenmiş proteinlerin toplam hacmi ve redox/antioksidant mekanzimaya bağlı olarak proteinlerin yukarı regülasyonu • Adhezoyondaki değişimler Snow Algae Powder’in Başlıca Özellikleri • Cilt hücrelerinin uzun yaşam faktörlerini korur ve aktive eder. • Cildi hücresel boyutta korur ve gençleştirir. • KLOTHO aktivasyonu ile cildin gençliğini korur. • Kalori kısıtlanmasının mimetik faaliyeti ile hücresel savunma mekanizmalarını güçlendirir. • Cildi güçlendirir, pürüzsüzleştirir ve nemlendirir • Biyoteknolojik sayesinde yenilenebilir üretim • Benzersiz ve patentli bir ekstremofil alg özü • KLOTHO aktivasyonu Kalori Kısıtlamasının Mimetik Aktivitesi ile innovatif Anti-Ageing Konsepti • 2014 Hamburg BSB Innovaton Prize Winner ödül sahibi • Formülasyonda kullanıldığı zaman ücretsiz Swiss Logo ve Ödül Logosu KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 19 Sağlıklı saçlar için püf noktalar Saç tellerinin, orijinal hallerine dönmek gibi bir huyu vardır. Düz saçlara at kuyruğu yapılıp çözüldüğünde dalgalı olsa da, yıkandıktan sonra tekrar düzleşir. Gevşek bağlama usulleri, at kuyruğu, topuz ve diğer saç stilleri saça zarar vermez. Saç tellerine karşı güç kullanmayın yeter. Kıllarımızın ilk bakışta göremeyeceğimiz kadar ince olsa da, insan vücudu baştan sona kıllı deriyle kaplıdır. Sadece avuç içlerimizi, ayak tabanlarımızı ve dudaklarımızı kaplayan derimizde kıl kökleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu bölgelerde kıl çıkmaz. İnsan vücudundaki yaklaşık beş milyon kıl folikülünün 100-150 bin kadarı kafadaki saçlı deri bölgesinde yer alır. Saçlı derinin her 6,5 cm²’sinde yaklaşık 1000 tel saç bulunur. Saç teli derinin en dış tabakası olan epidermisten çıkar. Saç kökü ve saç gövdesi saçın bölümlerini oluşturur. Saçın aktif olarak büyüyen kısmı, derinin altındaki saç köküdür. Yeni hücreler kökün alt kısmını sürekli doldurarak önceki hücreleri yukarı doğru iter. Saç böyle uzar. Saç, ortasındaki ana tüpten dıştaki koruyucu tabakaya doğru beslenir ve nemlenir. Saç kılı üç tabakadan oluşur. En dış kısım saçı dış etmenlerden koruyan “kütikula”dır. Özellikle yıkama, tarama, kurutma ve fırçalama gibi mekanik hareketler sonucunda kütikula tabakası hasar görür ve dökülür. Bunun sonucunda da saçlar cansız ve donuk görünebilir. Kılın orta kısmında kıla esneklik ve renk veren “korteks”,en iç kısmında da “medulla” bulunur. Tek bir saç teli -kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte- 0,05 ile 0,09 mm çapında olabilir ve keratin proteini sayesinde yaklaşık 100 gr ağırlık taşıyabilir. Kadınların saçı erkeklerinkinden daha hızlı uzar. Kılın esas yapısını 18 aminoasitten oluşan keratin proteini, hidrojen ve disülfür bağları oluşturur. Tırnak ve deride de bulunan keratin, aşınmaya ve kopmaya karşı direnç sağlar. Kılın yapısındaki proteinler suda çözünmez ve proteolitik (proteinleri parçalayan) enzimlere direnç gösterir. Bir saç kökü canlı kaldığı süre boyunca ortalama 20 yeni saç teli üretir. Bu saç tellerinin her biri birkaç yıl büyümeye devam eder ve yaklaşık bir metrelik uzunluğa ulaşabilir. Bir saç telinin ortalama ömrü 3-7 yıldır. Günde yaklaşık 75-150 saç telinin dökülmesi normal sayılır ve dökülen bu saçların yerine yenileri çıkar. Normal bir durumda kuru saç kırılmadan kendi boyunun %20’si kadar, ıslak saç ise kendi uzunluğunun %40-50’si kadar esneyebilir. Sağlıklı bir saç teli 3 günde yaklaşık 1 mm kadar büyür. 20 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ Saçların en hızlı uzadığı dönem 15-30 yaş arasıdır. Değişik kıllardan alınan kesitler mikroskopta incelendiğinde düz kılların kesitlerinin daha yuvarlak, kıvırcık olanlarınsa daha yassı olduğu görülmüş. Kılların ve saçların siyah, kahverengi, sarı ya da kızıl olması kılın en dış katmanının hemen altındaki pigment denen renk verici maddelere bağlıdır. Saça rengini veren pigmentler sarı, kırmızı ve mavi renklidir. Sarı pigmentler en küçük, maviler en büyük hacme sahiptir. Mavi pigmentler en dışta, kırmızı ortada ve sarı en içte yer alır. Kılların kalınlığı, rengi, yoğunluğu, şekli ve karakter özellikleri ırklara, yaşa, cinse, bulunulan yere ve hormonların durumuna göre değişir. En fazla saçlı deri kıl folikülüne (yuvasına) sahip grup sarışınlardır. Onları esmerler ve kumrallar izler. Kızıl saçlılar ise en az sayıda saçlı deri folikülüne sahip gruptur. Tek bir saç telinin kalınlığı 0.02mm - 0.04mm arasıdır. Bir saç teli, aynı kalınlıktaki demir kadar güçlüdür. Kafa derisinde ortalama 100.000 saç teli bulunur. Saç için doğru vitaminler de önemlidir. A vitamini eksikliği, saçları kırılganlaşır ve kepek oluşumunu arttırır. B1 veya B6 vitaminleri eksikliği, saç dökülmesine sebebiyet verir. C vitamini saç köklerini uyarır ve saç uzamasını ve saç tellerindeki pigment üretimini düzene sokar. B12 vitamini, saç köklerini besler. Kalitesiz ve pürüzlü dişlere sahip taraklar ve keskin kenarlı tokalar saç telinin dokusuna hasar verir. Böyle bir hasarda saç teli kolaylıkla kopabilir veya düğümlenmelere yol açabilir. Kırıklar sert fırçalama / tarama yüzünden olur, özellikle de saç ıslakken. Bununla birlikte saç teli, doğal elastikiyetini kaybedecek şekilde kuruduğunda da kırılabilir. Kırıklar zamanla iki yana açılır ve bu da saçın uzamasını sekteye uğratır. Sert ve keskin her şey saça zarar verebilir. Saça karşı güç kullanmak da saça zarar verir. Saç tellerinin, orijinal hallerine dönmek gibi bir huyu vardır. Düz saçlara at kuyruğu yapılıp çözüldüğünde dalgalı olsa da, yıkandıktan sonra tekrar düzleşir. Gevşek bağlama usulleri, at kuyruğu, topuz ve diğer saç stilleri saça zarar vermez. Saç tellerine karşı güç kullanmayın yeter. Saçları yıkamak için direkt musluk suyu ısısı idealdir. Neden saçlar için sıcak yerine soğuk su idealdir? Çünkü sıcak su, kafa derisindeki doğal yağı eritir. Bu doğal yağ, saçı tararken veya fırçalarken tüm saç tellerine dağılır ve koruma ve parlaklık sağlar. Bırakın bu yağ kalsın. Duş almadan önce saçlarınızı tarayın ya da fırçalayın. Bu, saç tellerini bir hizaya sokar ve duş esnasında saçların dolaşmasını önler. Duş esnasında saçlarınızı mümkün olduğunca hareket ettirmeyin. Bu şekilde dolaşmaları ve çözülmesi zor düğümleri engellemiş olursunuz. Duşta saçınızın her telinin tamamen ıslandığından emin olun. Saçınızı arkaya salarak değil öne veya yana salarak yıkayın. Şampuan, saçı temizlemek içindir, kafayı beyaz bir köpükle doldurmak için değil. Yeterli miktarda ve doğru şekilde kullanılmalıdır. Saçları haftada iki kez yıkamak idealdir. Dolanan saçları banyodan önce çözün. Saçlar ıslandığında zarar görmeleri daha kolay olur. Saç kurutma makinesi kullanmak yerine saçlarınızı kendi kendine kurumaya bırakmayı tercih edin. Makine kullanacaksanız da, önce saçınızı bir havluya sarıp bir süre bekleyin. • Emiciliği yüksek bir saç kurutma havlusu edinin. • Asla ama asla, saçlarınızı ıslakken fırçalamayın. • Dolaşıklıkları çözerken aşağıdan (saçların ucundan) başlayın. Yukardan (saç kökünden) başlamayın. Vedat OZAN Gençlik güzel şey Gençlik güzel şey. Bunu sadece gençlik günlerimize özlemle bakmamız, sosyal medyada veya eş dost toplantılarında anılar, fotoğraflar paylaşarak dile getirmemiz anlamında söylemiyorum. Bilinç dışımızda ve genetik kodlarımızda da yaşıyoruz bu gerçeği. Genç olanın bir sonraki nesli üretmeye, yaşlı benzerinden daha fazla katkı sağlayacağı evrimsel bakış açısının temelini oluşturuyor. Ayrıca hepimiz sonsuz olmadığımızı biliyoruz ve sona yaklaşıyor olmak da hoş bir duygu değil. Bu nedenle sadece bir başkasını değil, kendimizi de genç olduğumuza inandırmak, çoğu zaman da gerçeklik algımızı değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Yaşımıza ilişkin sinyallerin en kolay gözlenebildiği yer, elbette cildimiz. Kadim zamanlardan beri insanlar bunun farkındalar ve kadın veya erkek fark etmeden cilt görüntüsünü değiştirmek ve algıda başka bir gerçek yaratmak için hep arayış içinde olmuşlar. Cilt, fiziksel bir varlık olarak sosyal mesajların aktarımında aracı olmuş, toplumsal hiyerarşide konumlandığımız yerin sinyalleri oradan uzayarak kimlik belgemiz yerine geçmiş. Mesela cildimizle üzerinden sınıfsal konumumuzu ilan etmişiz. Yok, 1900’lerin başında ortaya çıkan ve bugün standart görünüm haline gelen yanık tenli olmaktan bahsetmiyorum; bilakis tam tersini söylüyorum. Çok uzun yıllar, hatta yüzyıllar boyunca tarlada ırgat gibi çalışmadığımızın, hatta çalışmaya gerek duymadan kapalı mekanlarda The Duchess/Düşes, 2008, Yön: Saul Dibb. Dönem filmlerinde de ait oldukları yılların güzellik kodlarına uygun olarak beyaz ten rengine sık sık rastlayabiliyoruz vakit geçirebildiğimizin göstergesi olarak beyaz bir tene sahip olmayı kullanmış atalarımız. Cildinin beyazlığı bu söylemi desteklemeye kafi gelmediğinde ise onu ağartmanın, beyazlaştırmanın yollarını aramışlar. Beyaz cilt sadece sınıfsal konuma ilişkin değil, etnik kimliğe ilişkin bir söylemin de aracı olmuş zaman zaman. İspanya’da (Castile) bir dönem nüfusun büyük bölümünün doğal olarak ten rengi koyu olan ve o topraklara sonradan gelen insan gruplarından (Araplar, Yahudiler ve Romanlar) oluşmaya başlaması, yüzyıllardır o topraklarda yaşayan İspanyolların kendilerini sonradan gelenlerden ten renkleri üzerinden ayrıştırmasına yol açmış. Hatta bazıları gömleklerinin kolunu sıyırıp kollarını uzatarak “Bak, cildim o kadar beyaz ve ben o kadar gerçek İspanyolum ki (soyuma başka ırk karışmamıştır), beyazlığımdan sebep kolumdaki mavi damarları bile görebilirsin” diye asillik hallerini ispata meyletmişler. “Asil kan” anlamına gelen “blue blood” (sangre azul) tanımı da işte bu beyaz ten altında kendini kuvvetle belli eden mavi damarlardan doğmuş. Cilt, dokunma duyumuzu en geniş algı aracına sahip duyu haline getiren ilginç bir katman vücudumuzda. Dış etkilere fazlaca maruz kalması, onu gerek yaş gerekse renk üzerinden sosyal mesaj gönderiminde en sık müdahale edilen vücut parçası yapmış. Bebeklikten başlayarak genç bir insanın cildini nasıl bilirsiniz? Pürüzsüz ve gergin, değil mi? Ama yaş ilerledikçe hem vücudun doğal süreci hem de dış koşulların etkisi bu arzulanan hali sık sık bozmuş. Bu bozulmayı geri döndürmek ve onu yeniden gergin, pürüzsüz, nemli hale getirmek de ayrı bir sanat dalı olmuş bu sebepten. Kadim kültürlerin bazıları bu konuda şanslılar çünkü bir taşla iki kuş vurmuşlar. Kim mesela bunlar? Mısırlılar. Zaten hoş kokmaya önem veren, kokuyu hem kişisel çekim, hem Mısırda parfüm yapımı Beyazlatıcı cilt pudrası reklamı Beyazlatıcı cilt kremi de tanrılar ve ölümden sonraki yaşama dair iletişimde sık sık kullanan bu uygarlık döneminde henüz alkollü parfümler bulunmuş değil. Daha doğrusu alkol ortalıkta yok ve kokuyu vücudunuza uygulayabilmek için taşıyıcı ortam olarak kullanacağınız tek seçenek yağ. Kokulu maddeler bitkisel yağların içine yatırılarak kokuyu veren moleküllerin taşıyıcı ortama aktarılması sağlanmış. Kokulu hale gelen yağ da gerek krem gibi katı bir formda, gerekse daha akışkan formlarda cilt üzerine uygulanmış. Kokulu yağlar aslında güzel kokmak için sürülmüş ama, o güzel koku yağla beraber sürüldüğünden cayır cayır güneş altında kuruyan ciltlerin nemlendirilmesine yaramış. “İki Al-Bir Öde” kampanyaları gibi bir durum yani. Tek bir ürünle hem hoş kokuyorsunuz, hem de cildinizi nemlendiriyorsunuz. Nemlenen veya nem kaybı önlenen ciltler de güneşin etkisinden bir nebze olsun âzâde kalarak taptaze ve pırıl pırıl bir görünüme kavuşmuşlar. Ancak elbette bu uygulama yaşayan her Mısırlıya nasip olmamış; hammaddesi nadir bulunan, sanat erbabı mahdut sayıda mevcut, dolayısıyla pahalı bir şeyden bahsettiğimizi unutmayalım lütfen. Kutsal kabul edilen bu kokulu yağların kullanımı sadece rahipler, asiller ve zenginlere mahsus bir ayrıcalık olmuş yani. Bize ayrılan yerin sınırlarını zorlamadan “Ah şu paranın gözü kör olsun” diyelim müsaadenizle şimdi ve bir başka kültürün, Roma’nın ilginç kişisel bakım örneklerine göz atmak için gelecek sayıyı bekleyelim. KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 21 Yük. Kimyager Hasan ÖZ Kozmetik Bir Ürünü Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Bir ürünü almadan önce içeriğini inceleyiniz Sodyum laurylsulfate (SLS), sodyum laureter sülfat (SLES), propilen glikol (PG), dietanolamin (DEA), kokamid DEA, lauramid DE A, flor, alfa hidroksi asit (AHA), alüminyum, bütan, dioksin, flüorokarbonlar, formaldehit, gliserin, kaolin, lanolin, mineral yağ, petrolatum, propan, talk, klorlu bileşiklee, PEG (Polietilen glikol) gibi kimyasalları yüksek oranda içeren ürünlerden uzak durun. Kozmetik ürünlerin ambalajında INCI (International Nomenclatune of CosmeticIngredients) olarak kısaltılan ürün bileşiminin yazılması zorunludur. Bu bileşenler formülasyonda yüzdesi en çok olandan en az olana doğru sıralanarak yazılmak zorundadır. Buna dikkat ederek; formülasyondaki oranları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Hangi kimyasallardan sakınmanız gerektiğini ve nedenlerini araştırarak, toksik olmayan içeriğe sahip markaların ürünlerini almaya özen gösteriniz Kullandığınız veya kullanacağınız ürünün içerisinde hangi kimyasalların olduğu ve bu kimyasalların muhtemel risklerinin neler olduğu konusunda araştırma yapabileceğiniz pek çok site bulunmaktadır. Bunlardan biri: CosDNA. Ürün bazlı ve içeriğindeki kimyasal bazlı araştırma yapabilirsiniz. www.cosdna.com adresine girip, Product Search kısmını tıklayıp, ürünün adını yazdığınızda ürünün içeriğindeki kimyasallar listelenmekte ve her kimyasalın karşısında fonksiyonu, tahriş etme potansiyeli ve güvenli olup olmadığı renkli kutucuklarla bildirilmektedir. Kutulardaki renk kırmızı ise zararlı madde, sarı ise şüpheli veya tahriş yapabilen madde, yeşil ise güvenli madde demektir. Böylece aldığınız veya alacağınız ürünün bileşiminin güvenliği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Aynı sitede kozmetiklerde kullanılan kimyasalları tek tek de araştırabilirsiniz. Ingredients yazan yere tıklayıp, aramak istediğiniz kimyasalın adını yazdığınızda, kimyasalın ne amaçla kullanıldığı ve gerekli bilgiler verilmektedir. Eğer riskli bir gruptaysanız kozmetik ürünleri alırken daha seçici olun Gebeler, bebek emziren kadınlar, belirgin alerjisi bulunanlar, deri hastalığı olanlar, bebekler, gelişim çağındaki çocuklar bir kozmetik ürünü seçerken daha dikkatli olmalıdır. Kokulu ürünlerden özellikle gebelerin, bebeklerin ve gelişim çağındaki çocukların sakınması gerekmektedir. 22 KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ Kozmetik ürünlerde raf ömrüne özellikle dikkat ediniz Raf ömrünü tamamlamış ürünler kanserojenik ve toksik etki göstermeye daha meyillidir. Dahası bu ürünler beklenmedik yan etkilerin ve alerjilerin gelişmesine neden olabilir. Kozmetik ürünlerinizi satış döngüsünün hızlı olduğu yerlerden almanız bu riski azaltabilir. Ayrıca kozmetiklerin raf ömrü boyunca uygun koşullarda saklanması da son derece önemlidir. Isı, ışık ve nemden etkilenecek ürünler için özel saklama şartlarının oluşturulması gerekmektedir. Aksi taktirde bu ürünler raf ömrünü tamamlamamış olsalar da bozulurlar. Bozulmuş olan ürünün kokusu, kıvamı, rengi değişir ve su/ yağ fazı ayrılmış halde görülür. Bu tür bozulmaya uğramış ürünleri kesinlikle kullanmayınız. Ergonomik ambalaja sahip ürünleri tercih ediniz Kullanım ve saklama esnasında kolaylıklar sağlayan tasarımları tercih etmeniz hem kullanırken hem de ürünü saklarken kolaylıklar sağlayacaktır. Kullanım esnasında bakteriyel bulaşmanın en az olabilecek ambalajların tercih edilmesi, sağlık açısından son derece önemlidir. Birden çok kişi tarafından kullanılan ürünlerin, yer aldığı kaptan direkt almak yerine tek kullanımlık aplikatörler, fırçalar ve spatulalar yardımıyla alınabilecek ürünleri tercih etmeye özen gösteriniz. Organik ürünleri tercih etmeye özen gösteriniz Organik ürün sertifikasına sahip, bitkisel kaynaklardan elde edilen, insan sağlığına ve çevreye dost ürünlerin kullanmaya çalışın. Eğer tamamen organik ürünleri alamıyorsanız; içeriğinde sentetik madde içeriği az olan ürünleri tercih ediniz. Çok fazla ham madde içeren ürünler yerine daha az ham madde içeren ürünleri tercih ediniz. Aldığınız ürünlerin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanıp; onaylanmadığını mutlaka kontrol ediniz. Sık kullanılan bir ürün değilse ekonomik olsa bile büyük boy ambalajlardaki ürünler tercih edılmemelıdır Bazı ürünler günlük olarak sık sık uygulayarak kullanılmasına karşın bazı ürünler haftada veya ayda bir kez kullanılmaktadır. Bu gibi az kullan ürünlerin küçük boy olanları tercih edilmelidir. Ambalajı açılmış, zarar görmüş ürünleri kesinlikle almayınız. KOZMETİK ÜRÜN KULLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Belirli ürün grupları sürekli değiştirmeyiniz Güveliğinden emin olduğunuz ve sağlığınız açısından alerji vb. yan etkilere sebep olmadığını daha önce kullanarak test ettiğiniz ürünleri sık sık değiştirmeyiniz. Sürekli kullandığınız markaların ürünlerini tercih ediniz. Ürünleri uygun koşullarda saklayınız Ürün ambalajında yazan saklama koşullarını mutlaka uyunuz. Kozmetik ürünleri makyaj masanızda veya çekmecelerinde saklamak yerine ambalaj üzerinde yazan koşullarda saklayınız. Isı, ışık veya nemden korunması gereken ürünlere bu hassasiyeti özellikle gösteriniz. Bir ürünü ilk defa kullanacaksanız mutlaka alerji testi yapınız Alerjik reaksiyon gelişme riskine karşı, ürünü sürmeden önce bir deri testi yapın. Bunu ürünün çok az kısmını derinin küçük bir noktasına uygulayarak gerçekleştirebilirsiniz. Ürünü kullanırken bakteri üremesini sağlayacak kullanım şekillerinden uzak durunuz Ürünün içinde bakteri ürememesi için ürün parmakla değil, spatula, tek kullanımlık aplikatörler ve fırçalar ile alınmalı cilde direkt temas edilmemelidir. Farklı iki veya daha çok kozmetiği karıştırmadan kullanınız Kozmetiklerin içerisindeki kimyasallar birbirinden çok farklı olabilir. Bir ürünün dermatolojik güvenlik testleri sadece o ürün içerisindeki kimyasallara göre yapılmaktadır. Birden fazla kozmetiğin karıştırılarak kullanılması veya uygulama alanında karıştırılması beklenmedik reaksiyonların gelişmesine sebep olabilir. İşte Mucize Baharatlar! Acı biberden zencefile bütün bitki ve baharatların yemeği lezzetlendirmelerinin yanı sıra birçok faydası bulunmaktadır. Baharatlar, özellikle kanser, şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve Alzheimer’dan korunma sağlıyor. Baharatların ve bitkilerin antioksidan değerleri bazı sebze ve meyvelerden daha da fazla olabilmektedir. Antioksidanlar, vücudu zararlı maddelerden koruyabilmekte, hastalıkların oluşumunu yavaşlatıp hatta önleyebilmektedir. İşte birkaç faydalı baharat: Zencefil Kansere karşı koruyucudur; ayrıca enfeksiyon giderici ve en etkili doğal ağrı kesicidir; özellikle osteoartritte oluşan eklem ağrılarına karşı faydalıdır; hafızayı güçlendirir bu nedenle Alzheimer’a karşı koruyucudur. Zencefil, ayrıca damar tıkanıklığını önler, kanı temizler, kalp ritmini düzenler, kötü kolesterol seviyesini düşürür, kanın pıhtılaşmasını önler, mide bulantılarına karşı faydalıdır. Tarçın Günde tüketilen yarım çay kaşığı kadar tarçın kan şekerini dengeleyerek şeker hastalığına karşı korur, hastalıkta diğer belirtileri azaltır. Bunun yanı sıra tarçın, tükettiğiniz yiyeceklerin yağa dönüşümünü de azaltmaktadır. Tarçını tek başına tüketmek biraz zor olabilir, günlük tüketmeniz gereken süt veya yoğurt içerisine katarak daha rahat tüketebilirsiniz. Acı biber Acı biber içerisinde bulunan kapsaisin adlı madde metabolizmayı %23 hızlandırmaktadır. Günlük aynı kaloriyi alıp ama yemeklerine acı biber ilave edenlerin etmeyenlere göre daha hızlı kilo verdiği yapılan araştırmalarca da desteklenmekte. Sarımsak Yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılan sarımsak içeriğindeki allisin adlı maddeyle kalp sağlığını korur, kötü kolesterol seviyesini ve kalp basıncını düşürür; ayrıca damarları genişletip vücut ısısını artırır. Biberiye Etkili bir antioksidan olan biberiye beyin sağlığını korumaktadır, bu nedenle Alzheimer’a karşı savaşır; ayrıca hafızayı güçlendirir; gaz giderici ve idrar söktürücüdür, özellikle ödem sorunu yaşayanlarda faydalı olur. KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ 23
Benzer belgeler
Ücretsiz Oku
yararlanabileceği bir yayın olsun istedik.
Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun
süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı
oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir