Ücretsiz Oku
Transkript
Ücretsiz Oku
Anadolu’nun Kozmetik Bitkileri ve Kozmetik Tarımı KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:2 EKİM-KASIM-ARALIK 2015 9 Kozmetik Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikleri sizin için değerlendirdik “Kozmetik Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” Resmî Gazete’de yayımlandı ve ardından Kozmetik Yönetmeliği’nde güncellemeler yapıldı. Kozmetik Yönetmeliği’ndeki değişiklikleri incelediğimizde; öncelikle yönetmelikte genel olarak İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Bakanlığı yerine İlaç ve Tıbbi Cihaz kurumu ifade eden “kurum” kavramı kullanıldığını görüyoruz. Ürünlerinizi İhraç Ederken... 15 Aqua Tofana 3 19 KÜAD Sektörde Yol Gösterici Olacak 23 Aylin KAHRIMAN (“Kozmetik Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” 15/07/2015 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı ve ardından Kozmetik Yönetmeliği’nde güncellemeler yapıldı.) Kozmetik Yönetmeliği’ndeki değişiklikleri incelediğimizde; Öncelikle yönetmelikte genel olarak İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Bakanlığı yerine İlaç ve Tıbbi Cihaz kurumu ifade eden “kurum” kavramı kullanıldığını görüyoruz. Bitmiş kozmetik ürün, Boyar maddeler, Ciddi istenmeyen etki, Geri çağırma, İstenmeyen etki, İyi İmalat Uygulamaları, Kanun, Karışım, Koruyucular, Kozmetik ürün, Kozmetik ürün bileşenleri, Kurum, Madde, Nanomateryal, Nihai kullanıcı, Piyasada bulundurma, Piyasadan çekmek, Piyasaya arz, Prototip, UV filtreleri olarak yeni tanımlar eklenmiş, Piyasaya arz edilecek ürün tanımında değişiklik yapılmış ve “insan sağlığına zarar vermeyecek nitelikte olmalıdır “ tanımı, yeni yönetmelikte ; “insan sağlığı açısından güvenli olmalıdır.” Şeklinde değiştirilmiştir. Boyar Maddelerle ilgili olan maddede yeni yönetmelikte; kapsam genişleterek daha önce hariç tuttuğu saçların, kılların ve tüylerin boyanması amacıyla boyar maddeleri de ilave ederek dahil etmiştir. Ayrıca; Ek IV’te belirtilenler dışında ve burada belirtilmesine karşın uygun koşulları sağlamayan boyar maddeleri, ürünlerin içeremeyeceği vurgulanmıştır. Ürün etiketleriyle ilgili olarak; Kozmetik ürün ambalajında birden fazla adresin olması durumunda, ürün bilgi dosyasının hangi adreste olduğu belirtilmesi ve ithal edilen ürünlerin menşeinin belirtilmesi gerektiği maddesi eklenmiştir. Açıldıktan sonra dayanıklılık kavramının aranmadığı ürünlerin etiketinde yer alması zorunlu maddelerden kum saati ibaresine ilişkin olarak, minimum dayanma süresinin tanımı yapılmış ve Ek VII/3’te belirtilen sembol veya “_/_ tarihinden önce kullanılmalıdır” ifadesinin gelmesi gerektiği ve tarihin açıkça ve sırasıyla ay ve yıl ya da gün, ay ve yıl olarak belirtilmesi gerektiği eklenmiştir. Kozmetik Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikleri sizin için değerlendirdik Yine boyar maddeler içeren ürünlerle ilgili olarak, yönetmeliğin eski yayımında “Birçok renkte piyasaya verilen renkli dekoratif kozmetik ürünler” şeklinde tanım yaparken şimdi ”saçların, kılların ve tüylerin boyanması amacıyla kullanılan boyar maddeler hariç olmak üzere” şeklinde bir açıklama getirmiş, boyar maddeleri sıralarken “içerebilir” ifadesi veya “+/-” sembolü konulmak kaydıyla listelenebileceği ve uygulanabildiği hallerde, CI (renk indeksi) isimlendirmesi kullanılabileceği belirtilmiştir. Yani, saç boyalarında, kına gibi ürünlerde boyar maddeleri sıralarken “içerebilir” , “+/-” ibareleri kullanılmaz direk olarak boyar maddeler belirtilir ancak göz farı, oje gibi ürünlerde bunlar kullanılabilir olarak açıklama yapılmıştır. Üreticilerin ciddi istenmeyen etkilerin mevcudiyeti durumunda Kuruma gecikmeksizin bildirim yapması gerektiği ve sorumlulukları açıklanmıştır. Eski yönetmeliğe göre etikete sığmadığı takdirde sadece dış ambalaja yazılmasında bir problem olmayan bilgiler sadece “içindekiler” kısmı iken, şimdi bu durum “İçindekiler, kullanım önerileri ve uyarılar” için de uygulanabilir olmuştur. Tüketicilerin uyarılması amacıyla; eskiden ülke genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında uyarı yayımlanırken şimdi internette de ilan verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Nanomateryal tanımı yapılmış, kozmetik ürünün içeriğinde nanomateryal olarak mevcut olan ürün bileşenlerinin tamamı ürün bileşenleri listesinde açıkça belirtilmesi gerektiği ve bu bileşenlerin isimlerinin ardından parantez içinde ‘nano’ terimine yer verilmesi gerektiği bildirilmiştir. Üreticinin, ürün bilgi dosyalarını saklama süresi yükümlülüğü 10 yıl olarak belirlenmiştir. Sorumlu teknik eleman olarak görev yapabilecek kişilerin meslek tanımlarına “biyokimyager”ler eklenmiştir. Kozmetik Ürün Güvenlilik Değerlendirmesi yapan kişi meslek ve görev tanımlarına; diş hekimlerleri eklenmiş, belirtilen alanlarda diplomaya sahip kişilerin dışında; toksikoloji dalında veya kozmetik ürün güvenlilik değerlendirmesi alanında sunulan teorik ve uygulamalı müfredat programını tamamlayanlara verilen bir belgeye sahip kişilerinde dosya hazırlamaya yetkilerinin olduğu belirtilmiştir. Üreticinin piyasaya kozmetik ürün arz ederken, ürünün orijinal ambalajı ve okunabilir ambalaj görseli ile Türkçe etiket örneğini Kuruma sunması gerektiği, Zehir Danışma Merkezine Bildirim formunun elektronik ortamda, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna iletileceği belirtilmiştir. Kozmetik ürünlerde kullanılmasına izin verilen maddeler listesi dışındaki diğer maddelerle ilgili olan Madde 17 yönetmelikten çıkarılmıştır. İdari yaptırımlarla ilgili olarak; insan sağlığı için ciddi bir risk yarattığının ve yaratabileceğinin tespit edilmesi durumunda, kozmetik ürünün piyasadan çekilmesini, geri çağırılmasını ya da erişiminin kısıtlanmasını sağlamak amacıyla Kurumun sorumluluklarını, Yine aynı konuda kurum daha önce Dış Ticaret Müsteşarlığı ile ortak çalışırken şimdi Ekonomi Bakanlığı çalışmalarına devam eder ve gerekli değişiklik ve düzenlemeler Kurum tarafından yapılır, masrafları üretici tarafından karşılanır. Nanomateryal içeren kozmetik ürün için, bildirimi, piyasaya arzı ile ilgili açıklamalar yapılan “Cezaî Müeyyideler “ kısmına ek madde 1 tanımlanmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan testler için, Ek Madde 2 tanımlanmış ve hayvan üzerinde yapılan testler net şekilde yasaklanmıştır, ancak bu madde 2016’da yürürlüğe girecektir. Karsinojenik, mutajenik ve üreme için toksik maddeler ile ilgili Ek Madde 3 tanımlanmıştır. “Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmeliğin Ek-6’sının, Üçüncü Bölümü’nde belirtilen kategori 2, kategori 1A ve 1B kapsamına” atıfta bulunarak bu maddelerin kullanımı yasaklanmıştır. Nanomateryal içeren kozmetik ürünlerin bildirimleri Geçici Madde 3 eklenmiş ve Bu maddenin yayımından önce piyasaya arz edilmiş olan nanomateryal içeren kozmetik ürünlerin bildirimleri’nin bu maddenin yayımlanmasından itibaren 6 ay içinde yenilenmesi gerektiği, Koruyucu maddelerle ilgili istisnai durumlar Geçici Madde 4 olarak, bahsedilen koruyucuların kullanımı yasaklanmadığı sadece kullanım oranlarında kısıtlamalar ve değişiklikler olduğu belirtilmiştir. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 3 Kozmetik sektörünün belgelendirme, dokümantasyon ve formülasyon gibi ihtiyaçlarını karşılayan cosming.com veritabanı üzerinden hizmet vermeye devam ederken sektörde bir ihtiyacın daha olduğunu fark ettik. Uluslararası standartların ve kılavuzların ışığında analiz yapacak, alanlarında deneyimli çalışma arkadaşlarına sahip, müşteri memnuniyetini ve kaliteyi ön planda tutan bir kozmetik analiz laboratuvarı ve CosmingLab bu fikir üzerine kuruldu. yanı sıra in-vitro cilt irritasyon testi ve fizikokimyasal analizleri, alanında profesyonel çalışma arkadaşlarımızla beraber gerçekleştiriyoruz. Cosming ailesi olarak çalıştığımız alanlarda, yaptığımız işleri belgelendirme ve bir kalite sistemlerine uygun çalışıyoruz. Cosming Laboratuvar Bilgi Yönetim Eğitim Danışmanlık Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti. 2013 yılından beri kozmetik ürünlerin analizlerini yapan bir laboratuvar. Sağlık Bakanlığı’nın ürün bilgi dosyasında yer alan ürün güvenlik değerlendirme raporunda, değerlendirilmesini zorunlu kıldığı mikrobiyoloji, challenge ve stabilite testlerinin Laboratuvarımızın kuruluşunun hemen ardından ISO 9001 kalite belgemizi aldık, daha sonra Türkak TS EN ISO / IEC 17025 standardı kapsamında akreditasyon sürecimizi tamamladık. Uluslararası kalite kontrol programlarına katılarak, vermiş olduğumuz analiz sonuçlarının yüksek kalite güvencesine ulaşmasını sağladık ve CosmingLab şu anda, Türkiye’de sadece kozmetik analizleri üzerine çalışan ilk ve tek akredite laboratuvar olma unvanını taşımakta. Cosming ailesi olarak kaliteli ve doğru bir iş yapmaya çalışıyoruz ve bu işi yapan herkesi doğru yönlendirmek amaçlı; eğitim, teknik destek ve danışmanlık hizmeti veriyoruz. Ayrıca, ürünlerin yasalarca belirlenmiş limitlere uygunluğu, ürün bilgi dosyası, ürün güvenlilik değerlendirmesi, güvenlik bilgi formu, GMP, CPNP, formül tasarım, MSDS hazırlama ve AR-GE gibi konularda da destek vermekteyiz. Firma olarak ayrıca çok sayıda sosyal sorumluluk projesinde de yer almaktayız. Kozmetik ürünlerin güvenliliği alanında kurumlar ile bağlantılar kurmaya devam ederken, bilimsel yayınlar, posterler, kitap çevirileri ve sunumlar vasıtasıyla kimliğimizi her geçen gün daha üst sıralara taşımayı hedefliyoruz. Yıl: 1 Sayı: 2 Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Süleyman GÜLER Genel Koordinatör Levent KAHRIMAN Editör Taşkın EROĞLU Grafik Tasarım Özlem ALTAN DEMİR Reklam ve Halkla İlişkiler Betül ARSLAN İzmir ofis 5746/4 sok. No:24 MTK Sitesi Altındağ Bornova /İZMİR Tel: 0 232 431 11 21 [email protected] İdare Merkezi Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 342 22 45 Fax: 0312 342 22 46 Yayın Türü Yerel Süreli www.prosigma.net - [email protected] Basım Yeri Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15 Gimat / ANKARA Tel: 0.312 397 16 17 Basım Tarihi Kasım 2015 - Ankara Üç ayda bir yayınlanır. Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Abonelik ücretsizdir. 4 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Kimyanın cilt temizliğindeki yeri nedir? Derin peelinglerin genellikle tercih edilmediğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Nahide Gültekin Çem, kimyasal peeling hakkında tüm merak edilenleri anlattı. Cilt görünümünü daha iyi hale getirmek, leke oranını azaltmak, renk homojenitesi oluşturmak ve hafif kırışıklıklarda iyileşme sağlamak için kullanılan ve tecrübeli ellerde son derece güvenli olan bir yöntemdir. Dermatolojik hastalıklarda akne ve melasmada da doğru ve yerinde kullanıldığında son derece yüz güldürücü sonuçlar elde edilir. İşlem derinliğine göre 3’e ayrılır Kimyasal peeling işlem derinliğine göre “yüzeysel, orta ve derin peeling” olarak üçe ayrılır. Yüzeysel ve orta derinlikteki peelingler ciltte daha taze bir görünüme yol açtıkları ve kişinin işlem sonrasında sütten elde edilen laktik asit, aspirinin ana maddesi olan salisilik asit en sık kullanılan formlarıdır. Derin peelingler anestezi altında uygulama zorluğu ve elde edilen sonuçların hastanın hayatındaki kısıtlamalara oranla beklenenin altında olması nedeniyle tercih edilmemektedir. Peeling işlemi kişiye ve kullanım amacına göre genellikle haftada bir veya iki haftada bir toplam 4-6 seans gibi uygulanır. Yine ihtiyaca ve yaşa göre senede bir veya birkaç seanslık kürler şeklinde tekrarlanabilir. Tedavi edilecek nedene ve hastanın tolerabilitesine göre peeling ajanının kuvveti de arttırılabilir. Kimyasal peeling ne zaman yapılmalı? yaşam kalitesini olumsuz etkilemedikleri için tercih edilmektedir. Yüzeysel peelingde amaç cilt yüzeyinde yer alan hücrelerin yüzeyden uzaklaştırılarak alttan gelen genç hücrelerin yüzeye ulaşma sürecini hızlandırmaktır. Bu işlem daha yumuşak ve homojen görünümde olan bir cilde sahip olunmasını sağlar, siyah noktalardan (açık komedonlar) cildi arındırır ve yağ-nem dengesini kurarak ciltte aşırı parlaklık, kuruluk gibi olumsuzlukları ortadan kaldırır. Kimyasal peeling için meyve asitleri sıklıkla tercih edilir. Şeker kamışından elde edilen glikolik asit, Kimyasal peeling mutlaka kış döneminde ve koruma altında uygulanması gereken bir işlemdir. İşlem sırasında yüzeysele pelinglerde hafif bir kaşıntı ve iğnelenme normalken, orta derece peelinglerde yüzeysele göre daha belirgin fakat tolere edilebilen bir acı oluşur. İşlem tamamlandığında bu his devam etmez ve geçicidir. Uygulama sonrası mutlaka 2-3 saatte bir yüksek koruma faktörlü güneş koruyucu kullanılmalıdır. İşlem sonrası cilt hassas ve tahrişlere açık olacağı için vücut ısısını arttıran sıcak su ile banyo, terlemeye yol açan egzersiz, hamam-sauna gibi ortamlardan bir süre uzak durulmalıdır. Kaynak: Hürriyet Makyajın tarihi yolculuğu BASF’nin renk trendleri çalışmasına göre 2016 makyaj trendlerine “antik bilgelik” ile aydınlatılmış yanaklar, altın varaklı vurgular ve bronz parıltılar hâkim olacak 2017’de kozmetikte çekici yeşiller, cesur maviler ve patlayan pembeler gibi doygun ve yoğun renkler kullanılacak Dünyanın lider kimya şirketi BASF, MakeUp in Paris fuarında 2016 ve 2017 renk trendlerini açıkladı. 2016’da sonsuz güzellik hissi veren “Antik Bilgelik” trendi hâkim olacak. Antik dünyanın güzellik ideallerine dayanan bu akım, aydınlatılmış yanaklar, altın varaklı vurgular ve bronz parıltılar ile ilkbahar defilelerinde yansıtılan Rönesans ve Romantik dönemlerden ilham alan bir estetik çağrısında bulunuyor. BASF trend araştırmasına göre altın tonları 2017’de yine gündemde olacak ancak odak noktası bronz, platin ve şampanya rengine kayacak. BASF’nin “Alive” adlı 2017 özel koleksiyonu, doğada bulunan göz alıcı renklerden ilham alan bir renk seçkisi sunuyor. İlk kez görücüye çıkan koleksiyon, dolgun meyveleri anımsatan çekici yeşiller, cesur maviler ve patlayan pembeler gibi doygun ve yoğun renkler sunuyor. Göz alıcı renk geçişi efektleri BASF, kapsamlı bir pazar araştırmasının ardından, 2016 ve 2017 güzellik trendlerini etkileyecek kültürel faktörleri belirledi. MakeUp in Paris fuarında araştırma sonuçlarını paylaşan BASF, bu trendler ışığında kozmetik üreticilerine çözümler sunuyor. Örneğin altın tonların önem kazanacağı 2016 için BASF, altın sentetik mikanın yeni nesli olan Chione™ Celestial Gold’u içerecek şekilde altın inci portföyünü genişletti. En son defile trendlerinde klasik kesimler, sonsuz tarzlara bir canlılık ve titreklik dokunuşu getiren parlak bir dokuyla yeniden yorumlanıyor. BASF’nin renk geçişli pigmentleri, üreticilerin hem kozmetik hem de kişisel bakım segmentlerinde bu trendden faydalanmasını sağlıyor. En son pigment teknolojisini kullanan Reflecks™ MultiDimensions ve MultiReflections™ serileri, çarpıcı bir pırıltı efekti ve görsel boyut sağlayarak göz alıcı renk geçişi efektlerini mümkün kılıyor. BASF Avrupa Kişisel Bakım Pazarlama Müdürü Valerie Pian-Parison, “Müşterilerimize, tüketicilerde gerçek anlamda yankı uyandıracak ürün ve marka deneyimleri oluşturmaları konusunda yardımcı olabilmek için bölgesel ve global gelişmelerin yanı sıra en son defileleri de yakından takip ediyoruz” dedi. BASF, “İnovasyon Turnesi”nde ve makyöz yarışmasında temsil edildi Süte benzer dokusu ve altınımsı görünümü ile nitelendirilen “Luminous Skin Serum to Oil” ile BASF, “İnovasyon Turnesi” fuarında da temsil edildi. Bu özel fuar alanı, “Makyaj İnovasyonu Turnesi” jürisi tarafından seçilen yeni çözümlere ayrıldı. Buna ek olarak BASF, ilk “Paris Boks Ringinde Makyaj” etkinliğini destekleyecek. Brezilyalı Makyöz Mily’nin liderliği ve hakemliği altında Paris Makyaj Atölyesi öğrencileri, “Yirmili Yıllar”, “Demimonde Yılları” ve “Çiçek Yıllarından Saray Yıllarına” temalarını resmetmek üzere BASF’nin efekt pigmentleri Chione™ Celestial Gold, ReflecksTM Multidimension Glistening Gold, Chione™ Pixel White ve Cloisonné® Vivid Red’i kullanacak. BASF Hakkında BASF olarak biz kimya yaratıyoruz ve bunu 150 yıldır yapıyoruz. BASF, 113.000 çalışanı ve 200 milyar TL’yi aşkın (74 milyar Avro) yıllık satış rakamı ile dünyanın lider kimya şirketi unvanını taşıyor. Ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluk ve çevre korumasıyla birleştiren BASF, Ar-Ge yatırımları ve buluşları sayesinde neredeyse tüm endüstriyel alanlarda faaliyet gösteren şirketlere ürün sağlıyor ve hayatı kolaylaştırıyor. Kimyasal, plastik, performans ürünleri, ziraat, petrol ve gaz gibi geniş bir yelpazeye yayılan BASF ürün ve çözümleri, yeryüzündeki kıt kaynakların korunmasına katkıda bulunmanın yanı sıra gıda ve besinlerin sağlıklı üretilmesini sağlıyor ve yaşam kalitesinin yükselmesine yardımcı oluyor. Kısacası BASF, sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyor. BASF hisseleri Frankfurt borsası (BAS), Londra borsası (BFA) ve Zürih borsasında (AN) işlem görmektedir. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 5 , Parkoteks’i satın aldı Merkezi İstanbul’da bulunan distributor şirket, kişisel bakım endüstrisine yönelik ürünler ağırlıklı olmak üzere, geniş bir özel kimyasallar ürün portföyüne sahip. 1989’da kurulan Parkoteks, güçlü temelleri sayesinde büyümüş ve deneyimini, dünyanın önde gelen, özel kimyasallar alanında faal uluslararası üreticilerinin, uzun yıllar münhasır distributorlüğünü yaparak kazandı. Kimyasal dağıtımda dünya lideri olan Brenntag, kişisel bakım ve ev temizlik sektöründe distribütör olarak faaliyet gösteren Parkoteks Kimya San. Tic. A.S.’yi satınalmak için anlaşma imzaladı. Baharda Cildiniz Işıldasın Baharla gelen güneş ışınlarına maruz kalmak insanı mutlu etse bile, güneş yaşlanma sürecini hızlandıran en önemli faktördür. Kullanılması gereken güneş filtrelerini en aza indirmek için daha çeşitli önlemler almak isabetli olacaktır. Çünkü güneş koruyucuları da hem içerdikleri kimyasal maddeler hem de sıcakta deriyi kaplaması ve gözenekleri tıkaması açısından risk oluşturabilir. Bu nedenle şapka ve gözlük kullanmak, gölgede durmak, solaryuma girmemek gibi önlemler bu ürünlere olan ihtiyacı azaltır. Faydaları kadar zararları da olan güneşe karşı koruma kalkanı oluşturmak önceliğimiz olmalı, 4 mevsim güneş koruyucu kullanmayı alışkanlık haline getirmeli, kullandığımız kremlerin vb. güneş korumalı olduğuna dikkat etmeliyiz. Cilt kanseri, kırışıklık, lekelenme gibi cilt problemlerinin oluşmasını tetikleyen UV ışınlarına karşı koruyucu kullanma alışkanlığı cildinizin daha genç ve canlı görünmesini sağlayacaktır. Canlılığın suda başladığını düşünürsek nemin cilt için ne kadar önemli olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek olmadığı kanısındayım. Banyo sonrasında ve günlük olarak yüz ve vücut nemlendiricinizi düzenli kullanmanız ve içeriğinde sülfat türevi olmayan ürünleri tercih etmeniz de fayda var çünkü sülfat türevi içeren ürünler uzun süreli kullanımlarda gözde iritasyonlara, ciltte kızarıklık ve hassasiyete, saç kaybına ve alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. 5-10 dakika alacağınız ılık duş ve ardından uygun bir nemlendirici cildiniz için ideal olacaktır. Eğer her gün duş alan biriyseniz mutlaka nemlendirici 6 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ kullanmayı alışkanlık haline getirmelisiniz, zira sık alınan duş cildinizde kuruluk yapabilir. Akne ve diğer birçok cilt problemi bakteri kaynaklı olabiliyor bu yüzden kişisel makyaj ürünlerinizi sizden başkasının kullanmasına asla izin vermeyin. Telefon gibi yüze sıklıkla temas eden eşyalarınızı düzenli temizleyin ve ellerinizi yıkamadan asla yüzünüze dokunmayın. Ölü hücreler, mikroplar ve birikmiş yağ derken günlük cilt temizliğini aksattığımız anda cilt problemleri de başlamak için bizi bekliyor olacak. Bu yüzden haftalık oluşturacağınız bir cilt bakım programı ile cildinizi hem arındırmış hem de korumuş olursunuz. Temel olarak yapmanız gerekenler sabah akşam cildinizi uygun bir temizleyici ile temizlemek, haftada bir veya iki kez peeling yapmak, cildinizi nemlendirmek ve yaz-kış güneşten korumak... Cildiniz üzerinde oluşan değişikliklere karşı kendinizi kapatmayın, bir sivilce ya da anormal bir ben bazen başka problemlerin habercisi olabiliyor. Cildinize uygun bakımı yaptığınızı düşündüğünüz bir anda cilt tipinizde problemler oluşuyorsa cilt bakım rutininizi gözden geçirin... Sorunun cilt bakım rutininizde olmadığını fark ettiğiniz anda vakit kaybetmeden dermatoloğunuza başvurun. Tonik uygulaması, bilindiğinin aksine gerekliliği çok az olan bir bakım yöntemidir. Eğer cilt çok yağlı gözenekli ve de parlaksa kullanılabilir. Ancak kuru ve hassas ciltlerde tonik uygulaması zararlı olabilir. Yüksek fiyatlı tonikler yerine; demlenmiş çaylar, gül suyu ya da soda kullanılabilir. Göz etrafı bakımı için özel ürün kullanmak her zaman gerekli değildir. Eğer cilt yapısı çok hassas değilse, yüze sürülen kremler göz etrafına da uygulanabilir. Bu da kişinin bakım için daha fazla ürün almasını engelleyecektir. Çok hassas cilde sahip olanlar, özel bir göz çevresi ürünü kullanmalıdır. Uykusuzluk cilde yorgun, mat ve şiş bir görüntü verir. Bu yüzden düzenli uyku, genç kalmak ve daha iyi görünmek için bakım kadar gereklidir. Bol sıvı tüketimi, sebze ve meyveden zengin beslenmek, ara öğünlerde tuzsuz ve kavrulmamış yemişler tüketmek, cilt sağlığına önemli katkılarda bulunur. Özellikle tuz, un, şeker ve yağın derinin hızla yaşlanmasına neden olduğu unutulmamalıdır. Cilt sağlığı ile ilgili tüm önlemleri alınmasına rağmen cilt için profesyonel yardım alınması da gerekebilir. Yüzde mimik çizgileri, sarkma, lekelenme, damar genişlikleri oluşmuşsa, kişi halen mat bir cilde sahipse mutlaka dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Kişiye özel tedavi protokolleriyle daha genç ve de güzel görünmek mümkün olabilir. Yapılacak botoks, mezoterapi, mezolifting, kimyasal peeling ve lazer tedavileri mutlaka işe yarayacaktır. İstenmeyen tüylerden de lazerle kolaylıkla kurtulmak mümkündür. Ancak uzman ellerde uygulama yapılması çok önemlidir. Her kıl lazere yanıt vermemektedir. Kişi lazer için uygun kıl yapısına sahip olmadığı takdirde, hem maddi hem de manevi zarara uğramaktadır. Bu ayırımı, kuaförler ya da güzellik salonlarında estetisyenler değil ancak dermatoloji uzmanı yapabilir. Güzellik uykusu diye bir şey var Karolinska Enstitüsü Klinik Sinirbilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. John Axelsson, güzellik uykusunun bilinen bir kavram olmasına rağmen bilimsel destekten yoksun olduğunu düşünerek, uyku ile çekicilik ve sağlık arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere kolları sıvamış. Yaşları 18 ile 31 arasında değişen 23 katılımcı üzerinde yürütülen araştırmada, deneklerin sekiz saatlik normal bir uyku ile uykusuz geçen 31 saatin sonrasındaki hallerinin fotoğrafları çekilmiş. Deneye sigara kullananlar alınmamış ve deney süresince alkol tüketimi yasaklanmış. Fotoğraf çekimi iyi aydınlatılmış bir odada yapılırken, kişilerin fotoğraf makinesine olan uzaklıkları sabit tutulmuş. Herhangi bir makyaj yapılmasına izin verilmezken, uzun saçlar arkadan toplanarak benzer traş ve temizlik işlemlerinden geçirilmişler. Çekimler sırasında deneklerin rahatlamaları ve olabildiğince doğal bir yüz ifadesi takınmaları istenmiş. Sonraki aşamada 65 gözlemci fotoğrafları puanlayarak değerlendirmiş. Puanlar, fotoğraftaki kişinin yorgun, sağlıklı ve çekici olup olmaması üzerine verilmiş. Gözlemciler uykusuz gecenin ardından çekilen fotoğraflardaki kişileri daha az sağlıklı, yorgun ve daha az çekici bulmuşlar. Uzmanlar uykusuzluğun olumsuz etkilerinin fotoğrafta görülenlerden çok daha ağır olacağını ve fotoğrafların gece çekilmesi durumunda bunun daha da belirginleşeceğini belirtiyorlar. Güzellik kavramının temeli hakkında kesin bir yargıya varılmış olmasa da en azından daha çekici olabilmek adına iyi bir uyku çekmek şart gibi görünüyor. Güzel uyu güzel kalk Uykusuz kalmış kişilerin gözlerinin altında mor halkalar, yüzünde çizgiler oluşur, cilt rengini kaybeder ve kurur. Cilt her gün ölü deri hücrelerinin bir kısmını atar. Uyku esnasında yükselen büyüme hormonu salımı ve stres hormonunun azalması cildin ölü tabakasından kurtulup pürüzsüzleşmesini sağlar. Gece 22.00 ile 03.00 arası bu işlev için en ideal ortamdır. Çünkü ne güneş ne rüzgâr ne de hareket ve stres karmaşık hücre bölünmesini engelleyemez. Yattığınız odanın havalandırılması çok önemlidir, çünkü hücreler bölünürken oksijene ihtiyaç duyar. Uykuda iken vücut ısısı 2 derece kadar artmaktadır. Gece yağ bezleri kendini yeniler, bu yüzden sabahları cilt kuru olacağından yatarken besleyici ve nemlendirici bir krem kullanmak çok önemlidir. Cilt hücreleri yenilenmeleri sırasında glikoz, vitamin ve oksijen gibi ihtiyaç Güzellik uykusu kavramını bilimsel temellere oturtmak üzere yapılan çalışma, bu inanışı bir mit olmaktan çıkarıyor. duydukları maddelerle beslemektedir. Bu yüzden besinler, vitaminler daha çabuk emilmektedir. Uyurken yüzüstü yatmamaya özen gösterin. Uykudayken cildimiz daha fazla sıvı depolar ve ciltte toplanması hareketsiz olunduğu için kolaylaşır. Bu sayede de cilt gerilir ve kırışıklıklar açılmaya başlar. Uyurken yüzüstü yatmamak, yüksek yastık kullanmamak ve bol oksijenli bir oda önemlidir. Yatak odanızın ısısının yüksek olması kurumaya sebep olarak cildin nemlenmesini engellemektedir. Yeterince derin ve uzun uyku uyuyamayan kişiler, hastalıklara karşı daha dayanıksız oluyor. Stres ve gerilimliyken sağlıklı uyku söz konusu olamaz. Bu durumlarda vücut gece de stres hormonu üretmeye devam eder. Cilt kurur, pul pul dökülür, çatlar. Hücre bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt siyah nokta ve sivilcelerle dolar. Kaliteli uyku bu yüzden çok önemlidir. Uyanınca ilk iş gerinin! Gözünüzü açar açmaz sakın yataktan fırlamak gibi bir hata yapmayın. En doğrusu, kediler gibi uyanmak. Yerinizden kalkmadan önce gerinin, dönün, esneyin, gevşeyin. Bu, tıpkı 100 metrelik bir koşuya hazırlanmak gibidir. Çünkü kaslarınız yeni güne ağır ağır hazırlanır, dolaşım sisteminiz harekete geçer. Kortizol hormonu sabahın ilk saatlerinde iç pilimizi şarj etmeye başlar ve sabahın 6’sı ile 8’i arası kandaki kortizol oranı en yüksek düzeye çıkar. İşte bu noktada cildin yenilenme işlemi sona ermiş, günlük koruma programı devreye girmiştir. Kortizol salgılamasının hızlandırılması için sabahları duşun altında hiç olmazsa 3 saniye boyunca buz gibi suyu vücudunuza püskürtün. Buz gibi suyla irkilin, canlanın, güne zinde ve güzel başlayın. Yatağınız sert değil, ancak sağlam ve esnek olsun. Yatağınızın asgari ölçüleri boyundan ve eninden 30 santim fazla olmalıdır. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 7 KOKUNUN GÜCÜ! Koku, koku alma duyusuyla hissedilen, genelde çok küçük konsantrasyonlarda havada çözülmüş olarak bulunan kimyasal maddelerden her biridir. Fragrens ve aroma terimleri genelde kozmetik ve gıda endüstrisi tarafından hoş kokuları anlatmak için kullanılır. Kokular algılamaya göre pis ve hoş kokular olarak ayrılabilir. Koku havada çözülmüş haldeki koku verici moleküllerin verdiği histir. Kokuların çoğu organik bileşikler tarafından oluşsa da hidrojen sülfit ve amonyak gibi inorganik maddeler de kokabilir. Kokunun etkisi iki basamaklı bir süreçte ele alınabilir. Birincisi Fizyolojik faz; burundaki stimulus bölgesinin reseptörler ile hissetmesi. Ardından Psikolojik faz başlar. Stimuluslar insan beyninin koku almadan sorumlu bölgesi tarafından uyarılır ve çalışması sağlanır. Bu nedenle kokunun objektif ve analitik olarak ölçülmesi imkânsızdır. Koku hissi tamamen kişisel özellikler gösterir; bunun yanında ise kokuya verilen tepki cinsiyet, yaş, sağlık durumu gibi nedenlere bağlı olarak değişir. İnsanların kendi vücut kokuları gibi alışık oldukları kokular dışarıdan gelen ve alışık olmadıkları diğer kokulara göre daha az algılanır. Çoğu kimseye göre koku alma süreci bir maddenin içeriği hakkında ufak da olsa bilgi verir. Buna rağmen flavorist ve perfumerler sadece koklayarak kompleks karışımların içindeki çok ufak miktarda kimyasalları bile ayırt edebilirler. Aristo’nun tanımladığı beş duyudan ikisi olan koku ve tat alma, “kimyasal duyular” olarak adlandırılır ve kimi zaman birbirinden ayrı değil bir tek duyu olarak değerlendirilir. Aldığımız tatların yaklaşık %80’i aslında koku alma duyumuz tarafından şekillenir. Koku alma duyusu olmasaydı sadece beş tadı algılayabilirdik: tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve baharatlı. Bir yemeğin tadını aynı bırakıp sadece kokusunu değiştirmek, lezzeti ile oynamak için yeterlidir. Aslında koku alma duyumuz açken daha kuvvetlidir. Bir koku, havada genellikle çok düşük konsantrasyonda çözünmüş bulunan ve koku alma duyumuzla algılayabildiğimiz bir kimyasaldır. Araştırmalardan elde edilen sonuçlar Tüm kokuların algılanması nesneldir ve insanın kültürel yapısına veya duygusal haline bağlıdır. İnsanın koku alma sistemi zaman içerisinde değişir ve hem kötü hem iyi kokuları, çok güçlü olmadıkları durumlarda, belirlemekte zorlanır. Buna kokusal adaptasyon adı verilir ve bir kokuya ya da esansa adapte olmak için genellikle bir saat gibi bir süre yeterlidir. Örneğin esanslandırılmış bir ortamda çalışan insanlar genellikle bu esansa adapte olur ve kokusunu ayırt edemezken dışarıdan bu ortama girenler kokuyu derhal ayırt edebilir. Çalışmalar, fark edilebilir bir seviyede yayılmış hoş kokuların tüketici isteklerini doğruladığını, işyeri 8 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ üretkenliğini artırdığını, ayrıca da sağlık ve tıbbi durumlara yardımcı olduğunu göstermektedir: ABD’de bir kumarhanede gerçekleştirilen bir denemede, test alanına hoş bir koku verildikten sonra kumar gelirlerinde %48’lik bir artış sağlandığı görülmüştür. Deneme sonucunda, havadaki fark edilir kokunun müşterinin muhakeme yeteneğini etkilemeden ve aşırı kumar oynama arzusunu körüklemeden ruh halini ve isteğini artırdığı sonucuna varılmıştır. 1989’da gerçekleştirilen bir denemede ise müşterilerin, esanslandırılan bir mücevher mağazasını gezmek için daha fazla zaman harcadıkları görülmüştür. Yine ABD’de bir süpermarkette, unlu mamuller reyonunun satışları ortama yeni pişmiş ekmek kokusu verildikten sonra üçe katlamıştır. Bir iş yerinde molalar sırasında ortama lavanta kokusu verilmesinin iş performansında düşüşü önlediği belirlenmiştir. Avustralya’da bir üniversitede Alzheimer, Huntington ve Parkinson hastalıkları ile şizofreni ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi beyin hastalıklarının teşhisi kokular kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Japonya’da, kokuların ve esanslı yağların Alzheimer hastalığının tedavisi üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Araştırmalar ayrıca, belirli bir kokuya sürekli maruz kalmanın kilo vermeye yardımcı olduğunu göstermiştir. New York Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezi’nde doktorlar, tıbbi tahliller sırasındaki heyecanı gidermek için esanslardan yararlanmaktadır. Duke Üniversitesi Tıp Merkezi’nde doktorlar, menopoz dönemindeki kadınlarda depresyon ve ruhsal çalkantıları hafifletmek için çeşitli esanslar kullanmaktadır. Ruhsal durum veya davranışları etkilemek için esans kullanımı aromaterapi olarak adlandırılır. Almanya’da koku veren maddelerin konsantrasyonu 1870’lerden itibaren “Olfaktometre” adlı cihazla belirlenmektedir. Parfümleri test etmek, kanseri teşhis etmek, patlayıcıları tespit etmek gibi konularda koklama makineleri yapma konusunda umutlar var olsa da yapay burunlar hala problemlidir.İnsan burnunun kompleks doğasının ve en ufak kokuları ayırt edebilme özelliğinin taklit edilebilmesi şu an için çok zor görünmektedir. Koku duyusunun kaybına anosmia adı verilir. Koku alma duyusunun olmaması iştah ve libido kaybı ile koku hatıralarından kaynaklanan depresyona neden olabilir. Anosmia, kimi zaman Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının erken belirtilerinden de olabilir çünkü bu iki hastalığın da nedeni Limbik Sistemle ilgili sistemlerin dejenerasyonudur. Kitap kokan parfüm Kitap kurtları için, kağıt kokan bir parfüm üretildi. Paper Passion adlı parfümün ambalajını, modacı Karl Lagerfeld tasarladı. Yeni basılmış bir kitap harika kokar. Bu kokuyu bir parfüm şişesine hapsetme fikri ilk anda kulağa çılgınca gelebilir, ama Alman bir parfüm üreticisi bunu yaptı. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek, yeni baskıdan çıkmış kitaplar gibi kokan bir parfüm üretti. Birkaç yıllık hazırlık ve üretim sürecinin ardından Paper Passion (kağıt tutkusu), İtalya Milano’daki tasarım haftasında görücüye çıktı. Parfümün ambalajı, kitap görüntüsünde. 32 sayfalık bir kitap ve ünlü Alman modacı Karl Lagerfeld’in imzasını taşıyor. Üstelik kitabın sayfaları da boş değil. Önsöz, Lagerfeld’e ait. Tasarımcı, gerçek bir kağıt tutkunu olduğunu belirtiyor, kağıda dokunmanın yarattığı hazdan dem vuruyor. Nobel ödüllü Alman edebiyatçı Günter Grass da bu projeye katkıda bulundu ve parfüm için kısa bir şiir yazdı. Kağıt kokulu parfüm üretme fikri, yayıncı Gerhard Steidl’a ait. “Yeni basılmış bir kitabın kokusu, uyuşturucuyla aynı etkiyi yaratıyor,” diyen Steidl, parfüm tasarımcısı Geza Schön’e (43) başvurmuş. Müşterileri arasında Madonna ve futbolcu Lionel Messie gibi starların da bulunduğu Schön de 13 ham maddeyi karıştırarak parfümü üretmiş. Kendisine kalsa, ham kağıdın kokusunu tercih edermiş, ancak müşterilerinin isteği üzerine misk ve leylak ile parfümü daha ‘kullanabilir’ hale getirmiş. Parfüm kasım ayında piyasaya çıkacak. Paper Passion, büyük parfümerilerde değil, müze ve konsept mağazalarda, ayrıca küçük parfümerilerde satılacak. Nazım TANRIKULU Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi www.nazimtanrikulu.com Dünya genelinde 750 bin ila 1milyon civarında bitki yetiştiği tahmin ediliyor. İsimlendirilen bitki türü sayısı da 500 bin civarında. Bu bitkilerden 20 bin kadarı tıbbi bitki olarak kullanılıyor. Endemik bitki, Dünya üzerinde sadece belirli bir bölgede yetişen bitkileri ifade eder. Sadece İstanbul’da yetişen bitki İstanbul endemiği (bölge endemiği), sadece Türkiye’de yetişen bitki Türkiye endemiği (ülke endemiği) olarak nitelenir. Türkiye’de 12 bin küsur bitki türü yetişiyor. Bu rakam, Avrupa Kıtasında yetişen toplam bitki türü sayısına neredeyse eşit bir rakam… Ülkemizde yetişen bitkilerin 3.500 kadarı endemik türlerden oluşuyor. Toplam bitki türümüzden 1000 kadarı tıbbi bitki türü. 350 kadar türün de iç ve dış ticareti yapılıyor. Bitki türü açısından oldukça zengin bir floraya sahip olmamıza rağmen, bitkilerin değerlendirilmesi noktasında aynı durumdan bahsedemiyoruz. Bizde fark edilmeyen, hatta yabancı ot olarak mücadele edilen birçok bitkimiz Avrupa ve Amerika’da kozmetik maksadıyla kullanılıyor. Ülkemizden ihracat yoluyla sadece kurutulup paketlenip gönderilen tonlarca bitkinin işlenerek kozmetik aktif haline dönüştürülmüş ürünlerini çok fahiş fiyatlarla almak durumunda kalıyoruz. Hali hazırda çeşitli kozmetiklerin üretiminde kullanılan ve bir kozmetik ürün formülasyonunun büyük yüzdesini oluşturan emulgatörler, yüzey aktifler, asitler, boyar maddeler, aktif maddeler, parfüm, koruyucular vb. kozmetik kimyasallarının doğal, zararsız ve etkili karşılıklarının doğal kaynağı olarak bitkiler öne çıkıyor. Kozmetik üretiminde Gri ve Beyaz Saç Tellerine Pratik Çözümler Anadolu’nun Kozmetik Bitkileri ve Kozmetik Tarımı kullanılan bitkiler dediğimizde tıbbi ve aromatik bitkiler akla geliyor. Bu gruptaki bitkilerin kozmetikte kullanılanlarını “kozmetik bitkileri” olarak da tanımlayabiliriz. Sağlığa, çevreye kısa veya uzun vadede zararlı olabilecek maddelerin yerine “doğal” maddeleri içeren organik ve doğal ürünlerin hazırlanmasında kozmetik bitkilerinin önemi yadsınamaz. Ülkemizde doğal olarak yetişen kozmetik ürünlerde bitkisel aktifler olarak kullanılan bitkilerimizi çoğunlukla ithalat yoluyla temin ediyoruz. Bu bitkileri yetiştirerek ülke ekonomisine kazandırılması mühim bir husustur. Konunun önemine binaen Kozmetik Üretici ve Araştırmacıları Derneğimiz kozmetikte kullanılabilecek bitkilerin yetiştiriciliğine “Kozmetik Tarımı” tanımı yaparak dikkat çekiyor. Tarımını yapıp işleyerek bitkilerden doğal koruyucuların, dermokozmetikte kullanılabilecek aktif maddeler vb katma değeri yüksek ürünlerin üretimi konusunda çalışmaların yapılması da gerekiyor. 2015 yılı itibariyle devlet, bu bitkilerin yetiştirilmesi için sektöre destek verecek. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünce, Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi hazırlandı. 20152017 yıllarında uygulanacak proje 81 ile yayılması planlanıyor. Hiçbir kadın saçlarının beyazlamaya başlamasını ya da aralardaki gri saç tellerini görmek istemez. Bu sebepten sadece bir iki tel bile beyazladı diye kuaförün yolunu tutar ve saç boyasıyla tanışır. Saç boyası ortaya harika sonuçlar çıkarsa da doğallıktan uzak olduğu için saçlara çok fazla zarar verir. Ancak saçınızdaki beyaz ve gri tellerden daha basit ve daha sağlıklı yöntemlerle kurtulabilirsiniz. İşte o basit ama etkili yöntemler… Aralara ışık saçın Gri saçlardan kurtulmak için saçlarınızı tamamen boyatma fikrini unutun. Kuaförünüzden aralara saçınızın birkaç ton açığıyla balyaj yaparak ışıltılı katmasını isteyin. Bu ışıltılı saçlar tüm dikkatleri üzerlerine çekerek saçınızdaki grilerin neredeyse hiç fark edilmemesini sağlar. Saçınızı siyah çayla yıkayın Neden kozmetik bitkileri tarımı? •Bitkisel hammaddede belirli bir standardizasyon sağlanmış olur. •Floramızda doğal olarak yetişen veya ülkemizde yetişmesi mümkün olan bitkilerin yetiştirilmesi kozmetikte birincil maliyet olan doğal kozmetik aktiflerinde dışa bağımlılığımızı azaltır. •Doğru tanımlanmış bitkiler yetiştirileceğinden etkileri üzerinde daha net ve stabil çalışmalar yapılabilir. •Birim alandan, daha çok verim elde edilebilir. •Endemik türler yetiştirilerek dünyada daha rekabetçi ürünler pazarlanabilir. Kozmetik Bitkileri Tarımında Dikkat Edilecekler •Yetiştirilecek bitkinin tür teşhisi doğru yapılmalı. •Tohumları GDO’lu olmamalı. •Yetiştirilecek arazi organik tarıma elverişli olmalı ve bitkiler organik ve/veya biodinamik tarım esaslarına göre yetiştirilmeli. •Hasatları doğru zamanda yapılmalı. •Kurutulmasına dikkat edilmeli. •Sterilizasyon yapılmalı. •Muhafaza şartlarına dikkat edilmeli. Umarım önümüzdeki yıllarda içerisinde bahçesi de bulunan “Kozmetik Bitkileri Araştırma ve Uygulama Merkezi” de kurularak bu konuda bilimsel çalışmalara zemin olur. Sonraki sayılarda Anadolumuzun önemli kozmetik bitkilerini, yetiştirme tekniklerini ve özelliklerini anlatarak konuyu derinleştireceğiz. Saçınıza hiçbir kimyasalı değdirmek istemiyorsanız işte size çok daha doğal bir yöntem: 2 çay kaşığı siyah çayı hiç şekersiz kaynatın ve oda sıcaklığına gelene kadar soğumasını bekleyin. Dana sonra bu karışımı saçınıza uygulayın ve 5 dakika bekledikten sonra saçınızı soğuk su ile durulayın. Saç maskarasını deneyin Saçınızı özellikle saç diplerinizi saç maskarası ürünleriyle kendi rengine çevirebilirsiniz. Bu ürünler sayesinde dipten çıkan gri saçlardan kurtulmak için sürekli dip boyası yapmanıza da gerek kalmaz. Kaynak: kararlikadinlar.com KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 9 Cosming Laboratuvar Tarafından Hazırlanmıştır. KOZMETİK ÜRÜN ETİKETİ NASIL OLMALIDIR? KOZMETİK YÖNETMELİĞİNE GÖRE AMBALAJ ÜZERİNDE BULUNMASI GEREKEN BİLGİLER: İÇİNDEKİLER SERİ NUMARASI ÜRETİM TARİHİ Ürün bileşenleri konsantrasyonlarına göre azalan sıra ile INCI isimleriyle belirtiimelidir. Kullanılan esans allerjen içeriyorsa, allerjen isimleri de eklenmelidir. Ürünün tanınması için parti no veya imalat kodu ve üretim tarihi belirtilmelidir. KULLANIM ÖNERİSİ MARKA Tüketicinin kolayca anlayacağı şekilde, açık ve net olarak ürünün hangi bölgeye uygulanacağına, nasıl kullanılıcağına dair talimatlar verilmelidir. Ürünün markası görünür ve açık şekilde yazılmalıdır. ÜRÜNÜN ADI VE İŞLEVİ UYARILAR Ürünün adı, ne olduğu tüketici tarafından kolayca anlaşılacak şekilde açık olarak yazılmalıdır. İçerik ve kullanımla ilgili oluşabilecek tehlikeli durumları belirtmek amacıyla, kullanım ve saklama koşullarıyla ilgili alınacak önlemler belirtilmelidir. MİNİMUM DAYANMA SÜRESİ ÜRETİCİNİN ADI VE ADRESİ Yerli üreticinin adı ve adresi belirtilmelidir. Ürünün etiketinde birden çok adresin bulunması halinde ise Ürün Bilgi Dosyası’nın olduğu yer, altı çizilmek suretiyle belirtilmelidir. İthal ürünlerde menşei ülke de belirtilmelidir. ÜRÜN MİKTARI Ağırlık veya hacim olarak teorik net miktar belirtilmelidir. (İçeriği 5 gram veya mililitreden daha az olan ambalajlarda bu bilgi aranmaz) Raf ömrü 30 ay veya daha az olan ürünler için kum saati işareti koyulup, minimum dayanma süresi ay ve yıl olarak yazılmalıdır. Minimum dayanıklılık süresi 30 aydan daha uzun olan ürünler için tarih belirtmek zorunlu değildir. Ancak açık kavanoz işareti koyulup içinde veya üzerinde açıldıktan sonraki kullanım süresi belirtilmelidir. NOT İçindekiler listesi, uyarılar ve kullanım önerileri pratik olarak iç ambalaj üzerine yazılamadığı durumlarda, bu bilgilerin sadece dış ambalajın üzerinde bulunması yeterlidir. Bunun dışında tüm bilgiler hem iç hem dış ambalajda olmalıdır. Özellikle ithal ürünlerde ürün miktarı, minimum dayanma süresi, uyarılar, kullanım önerileri ve ürünün işlevi Türkçe olarak yazılmalıdır. COSMİNG LABORATUVAR BİLGİ YÖNETİM EĞİTİM DANIŞMANLIK KOZMETİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. www.cosming.com www.cosminlab.com 10 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 6. KOZMETİK KONGRESİ “6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi” 26-28 Şubat 2016 tarihleri arasında ANTALYA, Antedon Otel’de gerçekleştirilecek. Yayın ekibi olarak dergimizde bu habere yer vermeye karar aldığımız da Kongre ile ilgili düzenleme kurulu ile görüştük; ‘’Kozmetik sektörü tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla gelişen önemli bir sektördür. Bilimsel alanda yaşanan gelişmelerin, hızla aktarıldığı bir sektör olmanın yanı sıra insan sağlığı açısından yasal düzenlemelerin de yakından takip edildiği multi disipliner bir alandır. Bu sektörün ülkemizdeki gelişimi, ürün niteliklerinin arttırılarak, katma değeri yüksek ve güvenli ürünlerin üretilebilmesi için sektörün tüm bileşenlerinin bir araya gelmesi, bilimsel paylaşımlar da bulunması oldukça önem arz etmektedir. 2011’in Şubat ayında birincisini yaparak bu alanda önemli bir boşluğu doldurup, üniversitelerimizin, sektörün, kamunun, sivil toplum kurumlarının ve konunun diğer bileşenlerinin katılımıyla her yıl periyodik olarak kozmetik kongrelerini gerçekleştirdik.’’ Şeklinde bir açıklama aldık. Kongre, bu yıl “Sürdürülebilir Kozmetik” ana teması ile gerçekleşmesi planlanıyor. Bunun yanı sıra, her yıl olduğu gibi, sektörü ilgilendiren teknolojik gelişmeler, yasal değişiklikler, ürün güvenliliği, kozmetik ürün standardizasyonu gibi konular gündeme gelecek. Konu ile ilgili sivil toplum kurumu temsilcileri üniversitelerin kimya, kimya mühendisliği, biyoloji, biyokimya bölümleri ile eczacılık ve tıp fakültelerinden değerli bilim insanları ve kozmetik sektöründen değerli uzmanlar kongre de yer verecekler. Kongre süresince kozmetik sektöründeki firmaların ürün ve hizmetlerinin tanıtımı için kongre giriş alanında Alfa, Beta Ve Gama Sponsorları için stantlar yer alacaktır. Stantlar, kozmetik sektöründeki katılımcılar arasında yeni iş ve farklı araştırma fırsatları yaratıyor. Bizler de, kozmetik sektörünün önde gelen uzmanları ile, yatırımcılarla, bilim insanları ile, araştırıcılar, uzman bürokratlarla tanışmak, bilgi alışverişinde bulunmak, kongreye sunu yapmak ve dinleyici olarak katılmaya davet edildik. Siz okuyucularımızda bu imkanlardan yararlanmak ve katkıda bulunmak istiyorsanız iletişim adresini kullanarak bilgi edinebilirsiniz. İletişim için; [email protected] KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 11 PARFÜMLERDEKİ ALLERJEN MADDELERİN TAYİN YÖNTEMLERİNİN ARAŞTIRILMASI Işıl Aydın, Ali Çavdar, Hamdi Temel, Fırat Aydın Dicle Üniversitesi Giriş Nemlendiriciler, şampuanlar, deodorantlar, makyaj ürünleri, kolonya ve diğer kozmetik gibi ürünler günlük bakım alışkanlıklarının bir parçası haline gelmiştir. Amerikan Dermatoloji Akademisi ortalama her yetişkinin, her gün en az yedi farklı kozmetik ürün kullandığını bildirmektedir. Kozmetik, daha güzel hissetmemize yardımcı olabilmesine rağmen, cilt tahrişi veya alerjik reaksiyonlara da neden olabilir. Koku ve koruyucu maddeler gibi kozmetikte kullanılan bazı maddeler, alerjik bir tepkiye yol açarak antijen maddeler olarak hareket edebilir. Reaksiyonlar, ilk kullanımdan sonra çıkabildiği gibi, yıllar sonra da ortaya çıkabilmektedir. Kozmetiğe maruz kalan kişilerde iki reaksiyon görülebilir; irritant kontakt dermatit ve allerjik kontakt dermatit. Allerjik kontakt dermatite neden olan en yaygın alerjen olarak, kozmetik ve cilt bakım ürünlerinde kullanılan ve 5000’den fazla farklı olan kokular ilk sırayı yer almaktadır. İkinci sırada ise koruyucular gelmektedir [1,2]. Kozmetik, parfüm vb. insan cildine doğrudan temas ederek olumsuz etki doğurabilecek maddeler veya alerjenlerden bazıları şunlardır. Heptanal, 2-(phenylmethylene), Benzenemethanol, 2-Propen-1-ol, 3-phenyl, 2,6-Octadienal, 3,7-dimethyl, Octanal, 7-hydroxy-3,7-dimethyl v.s. dir. Bunların analizleri karmaşık ve zordur. Bu maddelerin GC/MS ile analizlendiğini göstermektedir ve daha sonraki tanımlamalar GC-FID ile yapılmıştır. Allerjenler özellikle Avrupa Birliği’nde çok tartışılmaktadır. Esans ürünlerinin üretiminde kullanılan 24 bileşenin (Amyl Cinnamal, Benzyl Alcohol, Citral, Benzyl Salicylate v.s) cildi hassaslaştırmasından dolayı, değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuyla ilgili çok az çalışma bulunmaktadır [3]. Bu maddelerin GC/MS ile analizlendiğini göstermektedir ve daha sonraki tanımlamalar GCFID ile yapılmıştır. Materyal ve Metot GC/MS metodu şu an kalite kontrol laboratuvarlarında alerjenlerin rutin ölçümleri için hızlı bir gelişim sürecindedir. Ayrıca izobarik iyonlu allerjenlerin ayrımlarındaki zorluklar, bu gelişimi hızlandırmaktadır. İki boyutlu teknikler gibi etkili ayrım güçlerine rağmen, allerjen piklerini eğer esans bileşenlerinden ayırabilmek ve piklerin üst üste çakışmaması için tanımlamalar FID’den çok daha fazla tanımlama ihtiyacını gerektirmektedir. Genel GC uygulamaları kısa iken, hızlı moda çok dar ikinci bir kolon uygulanmakta, yüksek örnekleme oranına ihtiyaç duyulmaktadır. Tarama oranı sonuçları geleneksel quadropol MS ile elde edilemeyebilir. Buna karşın, hareket zamanıyla oldukça uyumlu LC/MS IT-TOF (Yüksek Çözünürlüklü Sıvı Kromatografi İyon Tuzaklı Uçuş Zamanlı Kütle Spektrometresi) ile analizler yapılmaya başlanmıştır. Buna karşın TOF-MS sistemleri maliyetli cihazlardır ve bu durum kalite kontrol laboratuvar bütçeleri için pek uygun değildir [4,5]. Alerjen maddeler IFRA’ya (International Fragrance Association) göre alerjen analizleri Gaz Kromotografisinde yapılmaktadır. IFRA tarafından (DB1, non-polar and DB17 medium-polar) olarak iki kolon seçilmiş ve kromatografik şartlar optimize edilmiştir. Her iki kolonda da ayrı ayrı enjektör ve transfer hattı sıcaklıkları 250 °C ve 280 °C sıcaklığa ayarlanmıştır. Ayırma oranı 1/100 ve taşıyıcı gaz sabit basınç altında verilmektedir. İki kolon için polar faz DB-225 kullanılmaktadır. Karbowax tipi fazlar değişkenlikten dolayı tavsiye edilmemektedir, bunlar genellikle günlük yapılan kalibrasyonlar için kullanılmaktadır. Kalibrasyon Stok çözelti alerjen maddeler kullanılarak her biri için 10 g/L olarak o-florotoluen veya metilpivalat çözücüleri içerisinde hazırlanmıştır. Bu çözelti, hava geçirmeyecek şekilde kapalı şişede saklanır (-18 °C de 1 ay sabit, eğer vial açık değilse). Alternatif olarak, 2 ayırma çözeltisi kullanılabilir: 12 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ (1 Aldehit+ketonlar 2) non-Karbonil Bileşenler (2 ay süresince 4 °C’ de stabil kalabilmektedir). Kalibrasyon çözeltileri, o-florotoluen ile hem de iç standart kullanarak allerjen konsantrasyonları 5, 40, 80, 120, 160, ve 200 mg/L ve iç standart konsantrasyonu 50 mg/L olacak şekilde seyreltilmektedir. Bu kalibrasyon çözeltilerinin 1 µL’si, 5 µL’lik şırıngalarla GC/MS’e verilir. Kromatogram iki alana ayrılır: alerjenlerin ayrımı birinci iç standartla, ve son ayrım 2. iç standartla yapılır. Her bir alerjen için pik alan hesaplamalarından sonra, her bir alan ve alerjen miktarları MS yazılımında kaydedilir ve eğriler Excel kullanılarak çizilir. Sonuç ve Tartışma Esans alerjen maddelerle ilgili yurt dışında birçok analiz geliştirilmiş olmasına rağmen bu konuyla ilgili ülkemizde pek çalışma bulunmamaktadır. Alerjen maddelerin önemi göz önüne alınarak, bu ve diğer analizi yapılması zor olan maddelerin analizleri çok düşük konsantrasyonlardaki miktarlarda bile, Dicle Üniversitesi Araştırma Merkezimizde (DÜBTAM), hem Gaz Kromatografi Kütle Spektrometresi (GC/MS) hem de Yüksek Çözünürlüklü Sıvı Kromatografi İyon Tuzaklı Uçuş Zamanlı Kütle Spektrometresi ( LC/MS IT-TOF) sistemi ile rahatlıkla yapılabilmektedir. KAYNAKLAR 1.http://www.medicinenet.com/cosmetic_allergies 2.http://www.allergy.org.nz 3.Version 3, September 12th, 2007, Internatıonal fragrance associatıon, Analytical procedure, GC/MS quantitation of potential fragrance allergens* in fragrance Compounds 4.Ultrasound-assisted emulsification–microextraction of fragrance allergens in water Elias Becerril-Bravo, J. Pablo Lamas, Lucia Sanchez-Prado, Marta Lores, Carmen Garcia-Jares, Blanca Jimenez, Maria Llompart, Chemosphere 5.Quantitation of suspected allergens in fragrances Part II. Evaluation of comprehensive gas chromatography– conventional mass spectrometry, Christian Debonneville, Alain Chaintreau, Journal of Chromatography DOĞADAN GELEN GÜZELLİK EXPONATURA’DA Doğum sonrası çatlaklar, gözaltı morlukları, selülitler ve sivilcelere karşı yüzyıllardır uygulanan doğal bakım ürünleri günümüzde de yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Özellikle paraben, tricklosan ve ağır metal içeren kozmetik ve bakım ürünleri tüketicinin doğal ve organik ürünlere karşı daha çok ilgi göstermesini sağlamıştır. Bu kapsamda gıdadan giyime, kozmetikten sağlık ürünlerine doğanın tüm güzelliklerini İFM (İstanbul Fuar Merkezi)’nde meraklılarıyla buluşturan Exponatura, yedinci kez kapılarını açtı. Özellikle ziyaretçiler fuarda yer alan bin bir çeşit doğal kozmetik ürünü kremlere yoğun ilgi gösterdi. İstanbul Fuar Merkezi’nde (Yeşilköy) düzenlenen fuar kapsamında bu yıl, “Doğal, Organik ve Sağlıklı Ürünler Sektörünün Geleceği” başlığı altında bir de konferans düzenlendi. Konferans kapsamında üreticiler, akademisyenler, dernekler, birlikler, eczaneler, güzellik merkezleri ve aktarlar ile büyük süpermarketler de yer aldı. Özellikle KÜAD (Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği) Başkanı Kimyager Levent Kahrıman’ın oturum başkanlığını yaptığı “Doğal ve Organik Kozmetikler” başlıklı oturum yoğun ilgi gördü. Oturumda Kozmetik Tarımı konusunda Tıbbî ve aromatik bitki uzmanı Nazım Tanrıkulu, Kozmetik Ürünlerin Güvenliliğini değerlendirmek üzere Cosming Laboratuvar Yüksek Kimyageri Aylin Uğur, Kozmetik Ekstraktların Elde Ediliş Yöntemlerini değerlendirmek üzere Mersin Üniversitesi Kimya Bölümü Yrd. Doç. Dr. Göktürk Avşar’da yer aldı. Exponatura 2015’te tanıtılan ürünler arasında; doğal organik gıda ürünlerinin yanı sıra Türkiye’nin 27 şehrinden toplanan bitkiler ile yapılan tamamen doğal kozmetik ürünler, yenilebilen ham maddelerden üretilen doğal kozmetik el yapımı ürünler, kırışıklara ve morluklara iyi gelen kremler, Türkiye’nin ilk organik çocuk bisküvisi, 1000 yıllık temizleme metodu olan organik deterjanlar, bebekler için zararlı madde içermeyen bambudan imal edilen diş temizleme mendili ve her derde deva yıllanmış sarımsak ekstraktı gibi birçok ürün yer aldı. Exponatura’15 hakkında: Exponatura 2015 Fuarı, doğal, organik ve sağlıklı ürünler sektöründe Türkiye, Avrupa Birliği ve Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkeden sektör profesyonelleri, iş adamları, perakende, toptancı, distribütör, temsilcilikler ve tüm ilgililer için başarılı iş bağlantıları kurabilecekleri profesyonel bir ticaret platformu oluşturuyor. Exponatura, sektörün ülkemizdeki uluslararası planlanan tek sektörel uzmanlık fuarı olma özelliğine sahip. Bölgenin en kapsamlı ve hedefi en doğru fuarı olarak kendini ispatlayan Exponatura bu alanlardaki potansiyelleri mükemmel bir organizasyon ile yönetmekte. Tureks Uluslararası Fuarcılık Hakkında: 1994 yılından beri fuar organizasyonundan deneyimli ekibiyle, yurtiçinde uluslararası ölçekte fuarlar gerçekleştiren Tureks Uluslararası Fuarcılık, 2003 yılında kuruldu ve hizmet verdiği sektörlerde ülke ekonomisine katkı sağlayan etkili buluşmalara imza attı. Türkiye ve Orta Doğu’da sektörel fuarlar organize eden Tureks, başarılı ve deneyimli organizasyon kadrosuyla alıcı ve satıcıları bir araya getirerek, ulusal ve global ticarette fayda sağlama misyonunu yeni projeleri ile gerçekleştirmeye devam etmekte. Fuarcılık alanında verdiği hizmette her zaman en iyiyi hedefleyen, uzman ekibinin başarı ve memnuniyet odaklı anlayışıyla hareket eden Tureks Uluslararası Fuarcılık, ülkesine katkı sağlayan, hizmet verdiği sektörlere değer katan global bir fuar şirketi olma yolunda ilerlemekte. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 13 Yrd. Doç. Dr. Tülay Aşkın ÇELİK TESTER OLARAK KULLANILAN VE KULLANILMAMIŞ RUJLARDA BAKTERİYEL KONTAMİNASYONUN ARAŞTIRILMASI AMAÇ Aydın’da kozmetik ürünler satılan mağazalardan alınan tester rujlar ile tester rujlarla aynı marka olan ve orijinal paketinde bulunan açılmamış (kullanılmamış) rujlarda ve kişiye özel kullanılmış rujlarda bakteriyel kontaminasyonun olup olmadığının [4] araştırılmasıdır. MATERYAL-YÖNTEM Tester ruj (5 adet) Güzelleşmek için kullanılan makyaj malzemelerinin sağlığınızı tehdit edebileceği hiç aklınıza gelir mi? Kendi kullandığınız veya en yakın arkadaşınızın ruju ya da kozmetik reyonunda sürdüğünüz tester rujlar cildinizde bakteri ve mikrop kontaminasyonuna neden olabilir. SONUÇ VE ÖNERİLER GİRİŞ Kozmetik ürünler, bileşiminde bulunan hammaddeler ve suyun yanı sıra diğer katkı maddeleri ve çevresel faktörler birlikte, mikroorganizmaların üremesi için, elverişli ortamlar oluşturmaktadır. Kozmetik ürünlerin preparatı bozabilen mikroorganizmalarla kontamine olmasındaki asıl büyük tehlike, sağlığı tehdit eden patojenlerin bulunmasıdır [1]. Ürünlerin kullanıcılar için sağlık sorunlarına yol açması, üreyen mikroorganizmanın miktarına ve tipine bağlıdır [2]. Kontamine olmuş kozmetik ürünlerdeki mikroorganizmalar, bütünlüğü bozulmuş deriyi infekte edebilirler. Gram (-) negatif bakteriler ve diğer bakteriler tarafından üretilen endotoksinler ve diğer metabolitler; ciltte aşınma, irritasyon ve allerji yapabilirler. Özellikle deride yaralanma varsa, patojen hale gelerek, önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler [3]. 14 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Koagülaz (-) bakteriler normal vücud florası olarak, deride, orofarinkste ve gastroinstestinal kanal gibi bazı bölgelerde bulunurlar. Ancak, genel olarak yabancı cisim, katater, shunt enfeksiyonlarına da neden olabilirler. Rujların dudak derisini nemlendirmesi sonucunda değişen nem durumundan dolayı kontaminasyona zemin hazırlayabileceği ve çok fazla kişi tarafından tester olarak kullanılan rujların ciddi bir enfeksiyon kaynağı olabileceği göz önüne alınmalıdır. Kişiye özel kullanılmış ruj (2 adet) Denemede kullanılan her bir ruj örneğinde rujların uç kısmından derince sürüntü alınmış ve TSB (Triptic Soy Broth) içerisine konulmuştur. BULGULAR 1- Tester olarak kullanılan rujlarda yoğun şekilde bakteri kontaminasyonun olduğu saptanmıştır. 2- Tester’larla aynı marka olan ve ambalajı açılmamış rujlarda ise bir örnek hariç, bakteri kontaminasyonuna rastlanılmamıştır. 3- Kişisel olarak kullanılan her iki rujda da bakteriyel kontaminasyon olduğu saptanmıştır. 4- Bakteriyel kontaminasyon saptanan tester olarak kullanılan rujlar, ambalajı açılmamış rujlar ile kişisel olarak kullanılan rujlardan izole edilen bakterilerin, gram (+) özellik taşıyan ve katalaz (+), DNA’ase ve koagülaz (-) olan Staphylococcus sp. olduğu belirlenmiştir (Tablo 1, Şekil 1) . Tester ruj ile aynı marka orijinal marka ruj (5 adet) 1 dakika vorteksleme Ultrasonik su banyosunda 10 dakika bekletme Her bir örnekten 100 ml alınır Müler-Hinton Agar’a ekim Biyokimyasal Testler (Katalaz, Koagülaz ve DNA’ase) Gram boyama Tablo 1: Denemede kullanılan tester rujlar, orijinal kullanılmamış rujlar ve kişisel kullanılmış rujlarda mikrobiyal analiz sonuçları ve biyokimyasal testlerden elde edilen veriler Örnek No Mikrobiyal Üreme T1 T2 T3 T4 T5 O1 O2 O3 O4 O5 K1 K2 + + + + + + Gram Boyama Katalaz Testi Koagülaz Testi DNA’se Testi + + + + - - + + - - + + - - + + + + - - T: Tester rujlar; O: Açılmamış orijinal rujlar; K: Kişiye özel kullanılmış rujlar Şekil 1: Gram-boyama Staphylococcus sp, (X 1000) ÜRÜNLERİNİZİ İHRAÇ EDERKEN… Betül Arslan Kimyager Avrupa kozmetik sanayi ve baskın kozmetik ihracatçısı bir dünya lideridir. Sektör son derece yenilikçi ve Avrupa’da önemli istihdam sağlamaktadır. AB’nin katılımı esas olarak pazar erişimi, düzenleyici yakınsama ve düzenleyici çerçeve ile ilgilidir. Bunların tümü yeniliğe ve bu sektörü rekabet teşvik ederken tüketici güvenliğinin en üst düzeyde sağlamaktır. Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği ve uluslararası düzeyde kozmetik paydaşlarla temas içindedir. Bu işbirliği bilgi alışverişine olanak verir ve sektördeki AB gerekliliklerinin daha yumuşak uygulanmasını sağlar. Üretim süreçlerine veya dağıtım kanallarına bakılmaksızın, AB piyasaya sürülen kozmetik ürünler güvenli olmalıdır. Üretici ürünlerinin güvenliğinden sorumlu olduğunu ve satılmadan önce de konusunda uzman bilimsel güvenlik değerlendirmesini geçmesinden emin olmalıdır. İşte bu sebeple kozmetik ürünlerinizi AB pazarına sunarken kontrol etmeniz gereken bazı hususlar ve yapmanız gereken bazı zorunluluklar vardır. Öncelikle ürününüzün AB pazarında kozmetik ürün kategorisine girip girmediğini kontrol etmeniz gereklidir. Kozmetik ürün “İnsan vücudunun dış kısımlarına; epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlarına veya dişler ile ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek, bunları korumak, iyi bir durumda tutmak veya vücut kokularını düzeltmek Metal alerjisi olanlar dikkat! olan bütün madde veya karışımları“ olarak tanımlanır. Bitmiş ürününüzü oluşturmak için kullandığınız her bir hammaddenin (yasaklı veya değil) kontrolünü yapmalısınız. Bu kontrolleri yaparken kozmetik yönetmeliğindeki yer alan eklerden kontrol etmelisiniz. Bu ekleri kozmetik ürünlerde yasaklı maddelerin listesi, sınırlı maddelerin listesi, kozmetik ürün içerisinde kullanılmasına izin verilen koruyucuların listesi, kozmetik ürünlerde kullanılan renklendiricilerin ve kullanılmasına izin verilen UV filitrelerin listesinden kontrol ederek gerçekleştirmelisiniz. Ardından ürününüze ait ürün bilgi dosyası ve ürün güvenlik değerlendirmesini hazırlamalısınız. Kozmetik ürün güvenlik değerlendirmeniz ve kozmetik ürün dosyanız bu dosyaları yapabilme yetkisine sahip kişiler tarafından yapılması gerekir. Değerlendirme raporunu hazırlayan kişinin yetkili belgesi ve diplomasının olmasına dikkat edilmelidir. AB pazarında ürünlerinizden sorumlu olacak bir kişi atamalısınız. Bu kişi, bir üretici, ithalatçı ya da yerleşik tüzel kişi olabilir. Göndermek istediğiniz ürünlerinizin etiketlerini de AB pazarına uygun olarak hazırlamanız gereklidir. Aynı zamanda gönderdiğiniz ürünlerinizin etiketi üzerinde isim ve iletişim bilgileri olmalıdır. Bu kişi ürünlerinizle ilgili bir bilgi istendiği taktirde iletişime geçilecektir. Metal alerjisi birçok kişide sıkça görülebilen; yabancı bir maddenin cilde temasıyla derinin bu duruma verdiği tepki olarak ortaya çıkması. Bu maddelerden yapılmış ürünlerle temas olduğunda vücutta kaşınma, yanma, kızarıklık ve döküntü ile başlayan süreç; ciltte sulanma, kabarıklık, çatlak ya da aşırı alerjik bünyelerde doku hasarı ve açık yaralara kadar uzanabilir. Vücudun hassas bölgelerinde daha çok ortaya çıkar. Zararsız metaller olarak bilinen; nikel, kobalt ve krom bazı kişilerde alerjiye yol açar. Alerji nedeniyle bazı kadınlar takı ve aksesuarlara uzaktan bakmakla yetinirken bazıları da cildine zarar vermeyecek altın, gümüş, titanyumdan yapılanları tercih eder. uzaklaştırılmasıdır. Alerjiye neden olabilecek benzeri etkenlerden de uzak durulması sonraki reaksiyonların engellenebilmesinde faydalı olacaktır. Bazı vakalarda hekim gerek döküntü gerekse kaşıntıyı azaltmaya yönelik kortizonlu krem reçete edebilir. Metal alerjisinin sıkça görüldüğü ürünler Metale alerjisi olan kişiler sadece imitasyon takılardan sakınmakla bu alerjiden kaçamayabilirler. Bunun nedeni metalin yiyeceklerimizde de bulunmasıdır. Örneğin fındık, domates ve çikolatada, alerjiyle en çok suçlanan metallerden biri, nikel bulunur. Nikele alerjisi olan kişiler bu yiyeceklere karşı da dikkat etmelidir. Deodorantlar, kemerler, çakmaklar, zincirler, küpeler, gözlük, saç boyaları, tokalar, el çantaları, takılar, metal düğmeler, iğneler, tıraş bıçağı, ayakkabı, yapay çiçekler, piller, deterjanlar, kapı kolu, mutfak kapları, metal süs eşyaları, cam pamuğu, gümüş eşya, çamaşır suyu, çimento, boyalar, polyester reçine, boyalı dövmeler. Sorumlu kişi olarak belirlediğiniz kişinin CPNP (Cosmetic Products Notification Portal) üzerinden ürünlerinizin bildirimlerini yapması gerekmektedir. Öncelikle potal üzerinden kaydınız gerçeleştirilir, ardından da ürünlerinizin bildirimleri yapılır. Sorumlu olarak atadığınız kişi hazırlamış olduğunuz dosyalarında güncelliğini korumakla yükümlüdür. Ürünlerinizin etiketleri üzerinde yazan iddiaları kontrol etmelisiniz. “Kozmetik Yönetmeliğinin 10’uncu maddesi gereğince kozmetik ürünlerin etiketlerinde, ürünlerin satış için sergilenmesinde ve reklamlarında kullanılan metin, isim, ticari marka, resim, figüratif desenler veya diğer şekiller, ürünlerin gerçekte sahip olmadıkları nitelikler varmış gibi kullanılamaz, bu tür imada bulunulamaz’’ şeklindedir. Eğer ürününüz üzerinde kullanım sonucunda bir etki yaratacağına dair bir bilgi veriyorsanız bunu kanıtlıyor nitelikte olmalısınız. Şikâyetleri azaltmak için ne yapmalı? • Alınacak tüm ürünlerin içerikleri metal alerji potansiyelleri açısından kontrol edilmeli. • Nikel içermeyen, hipoalerjenik takı veya eşyaları tercih edin. • Paslanmaz çelik, küpe, broş ve düğmelerde kullanılmaktadır. • Alerjen temasının engellenmesinde hem evde hem de işyerinde koruyucu ekipman giyilmelidir. • Metal eşyalar yerine, tahta, plastik, kâğıt veya kumaşlar kullanılabilir. Metal alerjisinin tedavisi nasıl yapılıyor? Metal alerjisinin bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Ancak belirtiler fark edildiğinde; ilk yapılması gereken, alerjenin vücuda temas ettiği yerden KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 15 Doç.Dr. Berkant Kayan Aksaray Üniversitesi YEŞİL KROMATOGRAFİ Kromatografi, 1903 yılında Rus bilim adamı Tswett tarafından keşfedilmiştir. Tswett bitki pigmentlerini ayırmak için kromatografiyi kullanmıştır. Yaptığı çalışmada toz kalsiyum karbonat ile doldurulmuş bir cam kolon kullanmıştır. Bu cam kolondan bitki pigmentlerini içeren çözeltiyi geçirerek klorofil ve ksantofil gibi birçok bitki pigmentini ayırmayı başarmıştır. Ayrılan maddeler kolonda renkli bantlar halinde gözüktüğü için yönteme kromatografi adını vermiştir. Kromatografi Yunanca’da chroma “renk” ve graphein “yazmak” anlamına gelmektedir. Kromatografi tekniğinin tarihsel sürecinde bileşiklerin ayrılması ve saflaştırılması için pek çok kromatografik teknik kullanılmakla beraber özellikle duyarlılığı, kantitatif tayinlere kolaylıkla uyarlanabilir olması, uçucu olmayan veya sıcaklıkla kolayca bozunabilen bileşiklerin ayrılmasına uygunluğu ve en önemlisi ise sanayinin birçok bilim dalının ve toplumun birinci derecede ilgilendiği maddelere (amino asitler, proteinler, nükleik asitler, karbonhidratlar, ilaçlar ve pestisitler) geniş bir şekilde uygulanabilirliğinden dolayı yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) araştırmalarda çok geniş bir alana hitap etmektedir. Sıvı kromatografisinde (LC), ters faz sıvı kromatografisi (RPLC) günümüzde oldukça popüler bir analitik teknik olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte geleneksel RPLC kullanımı için organik çözücüler gerekmektedir ve dünya çapında sadece kromatografik ayrımlar için dahi muazzam bir çözücü tüketimi mevcuttur. 2006 yılından günümüze kadar yaklaşık 130.000 HPLC cihazı kullanılmakta ve bu sıvı kromatografilerinin yaklaşık % 71’ini oluşturmaktadır. Bununla birlikte yılda 16.000 yeni HPLC satılmaktadır. Genel olarak bir HPLC haftada 20 saat çalışmakta ve tek bir HPLC yılda ortalama 60 litre çözücü harcamakta ve 60 litre atık meydana getirmektedir. (Genellikle, asetonitril, metanol, izopropanol, hekzan ve diğer tampon çözücüler.) Bu analitik HPLC’lerin mobil faz ihtiyacını karşılamak için yılda 8.000.000 litre çözücü üretilmektedir. HPLC’de kullanılan bu organik çözücüler toksik ve pahalı olmasının yanında ayrım sonunda oluşan atıklar çevre ve insan sağlığı açısından oldukça tehditkâr ve bu atıkların giderim maliyeti de bir o kadar yüksektir. Gelişmekte olan ülkelerde teknolojinin kontrolsüz kullanımı sonucu ortaya çıkan en büyük problemlerden biri, belki de en önemlisi endüstriyel atık suların oluşturduğu kirliliktir. Dolayısıyla, bu 16 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ çevresel kaygılar nedeniyle alınan katı tedbirler ile daha da önem kazanan ayırma, saflaştırma ve tayin metotlarında katı/sabit faz olarak kullanılmak üzere, “doğa ile dost” ürünler ile ilgili araştırmalara ve bu ürünlerin kullanımlarının yaygınlaştırılmasına büyük önem verilmektedir. Özellikle çevre ile ilgili kaygılar nedeniyle bu amaç doğrultusunda konuya duyarlı kuruluşlar önemli bütçeler ayırmaktadır. Literatürde yeşil kromatografi olarak da nitelendirilen ve son yıllarda dünyada oldukça ilgi duyulan subkritik su kromatografisi (SBWC) eluent olarak saf suyun kullanıldığı bir kromatografi tekniğidir. Ayırma, saflaştırma ve tayin metotlarında aranan özelliklerden bazıları; hassasiyet, seçicilik, hız, düşük maliyet olarak belirtilebilir. Subkritik su kromatografisi gösterdiği bu özellikler, çevre dostu ve ekonomik olması nedeniyle yeşil kimya alanında gitgide önem kazanmaktadır. Subkritik Su Kromatografisi (SBWC) Subkritik su Su, kaynama sıcaklığı ile kritik sıcaklığı arasında subkritik su olarak adlandırılmaktadır. Su normal şartlarda oldukça polar bir yapıya sahiptir ve bu şartlarda polar maddeler ve tuzların çoğu için mükemmel bir çözücü özelliği göstermektedir. Subkritik suyun faz diyagramında gösterilmesi. Suyun sıcaklığının arttırılması ile dielektrik sabiti, difüzyon hızı, viskozitesi ve ayrışma sabiti gibi fizikokimyasal özelliklerinde değişim meydana gelmektedir. Sıcaklığın arttırılması ile suyun difüzyon hızı artmakta, viskozitesi ve yüzey gerilimi azalmakta bununla birlikte polaritesinin azalması suyun apolar yapıdaki molekülleri çözme gücünün artmasına neden olmaktadır. Subkritik suyun mükemmel yapısı ile fiziksel özellikleri ayarlanabilmektedir. Suyun bazı fiziksel özelliklerinin sıcaklıkla değişimi. Subkritik su kromatografisi (SBWC), sıvı kromatografisinde yürütücü faz olarak subkritik suyun kullanıldığı kromatografi türüdür. Subkritik su kromatografisinin pek çok potansiyel avantajı vardır. Bunlar arasında artan analiz hızı, gelişmiş bir ayrım ile azalan ve minimuma indirilen organik çözücü sarfiyatı özellikle belirtilebilir. Saf suyun eluent olarak kullanılması sıvı kromatografisinde en uç nokta olarak belirtilebilir, nitekim subkritik su için “ Ayırma biliminde kullanılacak nihai yeşil çözücü” tanımı yapılmaktadır. Sıvı kromatografisinin en yaygın kullanılan tekniği olan ters-faz sıvı kromatografisinde (RPLC), metanol, asetonitril veya tetrahidrofuran (THF) gibi su ile karışabilen organik çözücüler kullanılmaktadır. Kullanılan bu organik çözücüler yalnızca toksik ve yanıcı değil aynı zamanda ayrım sonunda meydana getirdikleri atık miktarından dolayı oldukça pahalı ve çevreye zararlı bir durum oluşturmaktadır. Bu yüzden saf suyun eluent olarak kullanılması büyük bir fırsat yaratmakla birlikte, ucuz ve çevre dostu bir bileşik olması suyun kromatografide eluent olarak kullanılmasını avantajlı kılmaktadır. Normal şartlarda saf suyun yüksek polariteye sahip olması, oldukça düşük yürütücü (elutropik) güce sahip olması suyun RPLC’de etkili bir eluent olmasını engellemektedir. Bununla birlikte suyun dielektrik sabiti artan sıcaklıkla birlikte dikkat çekici bir şekilde azalmaktadır. Dielektrik sabiti suyun polaritesi ile ilgili olup, dielektrik sabitinin değişmesinden dolayı belirlenen sıcaklıkta su, suorganik çözücü karışımı gibi davranabilmektedir. Suyun sıcaklığının 150°C’nin üzerine çıkarılmasıyla suyun dielektrik sabiti normal koşullardaki Dimetilsülfoksitin (DMSO) dielektrik sabitine yakın bir değer almaktadır. Benzer şekilde suyun sıcaklığının 200-250°C arasında bir değerde tutulmasıyla suyun dielektrik sabiti asetonitril ve metanolün dielektrik sabitine yaklaşmaktadır. Subkritik Su Kromatografisinin İlaç ve Kozmetik Alanında Kullanılması İlaçların bazı alkaloidlerin ve kozmetik alanında kullanılan pek çok bileşenin subkritik su kromatografisi ile ayrılması bu alanda çalışanlar için özellikle dikkat çekicidir. Özellikle son yıllarda artan çözücü maliyetini düşürme ve hızlı analize olanak sağlamak için bu tekniğin geliştirilmesi adına ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Teutenberg ve ark. mobil faz olarak saf su - %1 formik asit ve ZirChrom-PS kolon (4.6 x 150 mm, 3 µm) kullanarak, 40-130 oC arası sıcaklık programıyla sitostatikleri ve antibiyotik ilaçları UV 254 nm’de ayırmayı başarmışlardır. 40ºC’lik bir sıcaklık gradyanı ile başlayan bu karışımın ayrılmasında mobil fazsıcaklığı, 4 dakika içinde hemen 40°C’den 130°C’ye yükseltilmişve daha sonra doğrusal olarak sabit tutulmuştur. Etoposideelüsyonundan sonra, ön ısıtma ve kolon modülü soğutulmuştur. gerçekleştirilmiştir. Antikanser ilaçların pH’a bağlılığı incelenmiş ve oldukça iyi ayrılmış pikler elde edilmiştir. Antikanser ilaçların SBWC ile ayrımı (1. 5-florourasil, 2. Metotreksat, 3. 7-hidroksi metotreksat, 4. Etoposid). Subkritik su kromatografisi alanında önemli çalışmalara imza atmış ve bu tekniğin günümüzde gelişmesine önemli katkılar sunmuş ve aynı zamanda ortak çalışmalarda bulunduğumuz East Carolina Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yu Yang, Dünya’nın en büyük kimyevi tüketici ürünleri üreten çok uluslu şirketlerinden biri olan Procter&Gamble şirketi ile birlikte yürüttüğü ortak proje ile subkritik su kromatografisinin endüstriye yönelik bir uygulamasını gerçekleştirerek ve saf suyu eluent olarak kullanarak el kremlerinde bulunan niasinamid bileşiğinin ayrılması için metot geliştirmişlerdir. Yıllık cirosu 100 Milyar dolar civarında olan şirketin yeşil kimya alanında AR-GE çalışmalarına doğrudan katılması ve maddi destek sağlaması şirketin bu alanda önemli çalışmalar yaptığının ve bu çalışmaları ilerleteceğinin göstergesidir. kozmetik sektöründe parfüm ve kremlerde bileşen olarak kullanılan kumarinin el kreminden ayrılması gerçekleştirilmiştir. Gelişen teknoloji ile birlikte artan kaçınılmaz tüketim anlayışı endüstriyel ürünlerin uluslararası boyutta çok hızlı yayılmasına ve bununla paralel olarak yeşil kimya anlayışının önemi ortaya çıkmaktadır. Yeşil Kimya, üretim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan toksik maddelerin ve atıkların azaltılmasını, geri dönüştürülebilir ve enerji verimliliği sağlayan malzemelerin kullanılmasını amaçlayan bir bilim görüşü olarak belirtilebilir. Yeşil Kimya, sanayi üretim şekillerini değiştirerek veya iyileştirerek yaşamın sürdürülebilirliğine önemli katkılarda bulunmayı amaçlıyor. Bu anlamda bileşiklerin ayrılması ve saflaştırılmasında kullanılan kromatografi tekniğinin de bu doğrultuda evrilmesi ve geliştirilmesi yeşil kimya açısından önemli aşamalardan biri olarak kabul edilebilir. Kaynaklar: Kalkınma Bakanlığının 10. Kalkınma Planında (2014-2018) Kimya Çalışma Grubu Raporu Yang, Y., Strickland, Z., Kapalavavi, B., Marple, R. ve Gamsky, C., 2011Industrial application of gren chromatography-I. Separation and analysis ofniacinamide in skincare creams using pure water as the mobile phase, Talanta,84, 1, 169-174. Yang, Y. ve Kapalavavi, B., 2011. Subcritical Water Chromatography-An Economical and Green Separation Technique, Encyclopedia of Analytical Chemistry, John Wiley & Sons, Ltd.,1–23. Teutenberg, T., Lerch, O., Gotze, H.J. ve Zinn, P., 2001. Separation of selected anticancer drugs using superheated water as the mobile phase, Analytical Chemistry, 73, 16, 38963899. Kayan, Berkant;Akay, Sema; Odabasi,Mehmet; Yang, Yu, Synthesis and evaluation of NA-PHEMAH polymer for use as a new stationary phase in high-temperature liquid chromatography, 2015, Separation and Purification Technology. Sitostatiklerin ve antibiyotik ilaçların SBWC ile ayrılması. (1. Cytarabine, 2. (5)-Fluorouracil, 3. Sulfadiazine, 4. Sulfathiazole, 5. Sulfamethoxypyridazine, 6. Chloramphenicol, 7. Etoposide) Subkritik su kromatografisi tekniği kullanılarak yapılan çalışmalara örnek teşkil edecek bir diğer çalışma antikanser ilaç etken maddelerinin bu teknikle ayrılmasıdır. Bazı antikanser ilaçlarının (5-florourasil, metotreksat, 7-hidroksimetotreksat ve etoposid) kromatografik ayrımları PS-DVB kolon dolgu maddesi kullanılarak pH’ı 3.5 tamponlanmış mobil fazda 150°C’de El kremindeki niasinamidin SBWC ile ayrılması (a) 1. Numunenin 80 °C’de saf su kromatografisi, akış hızı 1.8 mL/dk (b) 2. Numunenin 80 °C’de saf su kromatografisi, akış hızı 1.8 mL/dk (c) 1. Numunenin 25 °C’de HPLC, akış hızı 1.2 mL/dk (d) 2. Numunenin 25 °C’de HPLC, akış hızı 1.2 mL/dk. Bununla birlikte Aksaray Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Uygulama ve Araştırma Merkezi laboratuvarımızda kurmuş olduğumuz ve Türkiye’de ilk olma özelliğine sahip subkritik su kromatografi sistemi ile özellikle çok yönlülüklerinden dolayı başta ilaç endüstrisinde antibiyotik, antiviral, antimikrobiyal ve antikoagulant ajan olarak ve KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 17 Selen Ezgi AÇIKYILDIZ 4. Kozmetik kongersinde yayınlanmıştır 18 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ günlerini geçiriyor, günah çıkartıyor falan. Günah çıkartma olayı kâtil kadını da dînen ve vicdanen rahatlatıyor. Sonunda emri hak vaki oluyor ve koca bu alemi terkediyor. Adam ölünce kadın saçını başını yoluyor, yazdığı ve yönettiği bu ölümcül tiyatronun en başarılı başrol oyuncusu oluveriyor. Kadın eğer yeniden evlenmeye niyetliyse, şüphe uyandırmamak için bunu hemen yapmıyor ve defini takiben bir veya iki yıl gibi bir süre bekiyor. Vedat OZAN Aqua Tofana “Gençlik güzel şey” demiştik geçen sayıda ve açık renk tenin dışarıda ırgat gibi çalışmak zorunda kalmadan saraylarda soylu bir hayat sürmenin, zenginliğin göstergesi olarak algılandığından bahsetmiştik. Biliyorum, Roma’dan örnekler anlatacağım demiştim geçen sayıdaki yazıyı kapatırken ama o zengin kültüre gelmeden önce açık renk ten düşkünlüğüne bir örnek daha verip Orta Çağ’dan devam edelim müsaadeniz olursa. Orta Çağ yıllarında pek çok kadın, bir nevi doktor/ dişçi görevini de üstlenmiş olan berberlere gider, kollarından bir damarı yardırarak kanlarının akmasını, böylece de tenlerinin soluklaşmasını sağlarlarmış. Bugünün bakış açısıyla bu yöntem çok sağlıklı gibi gelmeyebilir size ancak o dönemin tababet bilgisi içinde “hacamat” denilen kan akıtma olayının çok revaçta olduğunu hatırlatmak isterim. Ancak güzelliğin ölüm getirdiği durumlar da yok değil elbette. Yok, yanlış anlamayın. Güzelleşmek isteyenin ölümünden bahsetmiyorum, bilakis... Anlatayım: Onyedinci yüzyılın ikinci yarısında o zamanlar İspanya Krallığı’na bağlı olan Palermo’da bir hanımefendi yaşıyor: Giulia Tofana. Aileden “şifacı” olarak bilinen bu güzel hanımefendinin oldukça ünlü de bir iksiri var: Aqua Tofana. Kimi zaman Manna di San Nicola ismiyle ve şişesinde Giulia Tofana’yı karışım hazırlarken gösteren temsili resim Atropa belladonna, Güzelavrat otu Aziz Nikola’nın resmiyle de satışa sunulan bu iksirin görünür iddiası, cilt beyazlatıcısı olmak. Ancak şişenin içindekinin ne ciltle, ne de beyazlıkla ilgisi var. Bu iddia ile satılmasının sebebi, evlere şüphe uyandırmadan girebilmesi, kadının uğruna sorgulanmadan para harcayabilmesi. O yıllarda kadınların iş hayatında yer almadığını ve evin gelirinin sadece koca tarafından sağlandığını düşünürsek, birden zuhur eden bir şişe ve ona ödenen bedelin bir izah şekli olmak durumunda. İşte, Aqua Tofana da beyazlatıcı olma iddiasıyla bu izahat durumunu kurtarıyor. Durumu kurtarıyor da, aslında ne işe yarıyor? Öncelikle şunu bilmeliyiz ki bu ürünün alıcısı olan kadınlar çok büyük çoğunlukla zor evliliklerin içine sıkışmış, koca zulmü çeken ve dinsel nedenlerle de boşanma imkanı olmayan kadınlar. Kocaları yok olsa çok rahatlayacak bu kadınların satın aldığı Aqua Tofana’nın içindeyse arsenik, kurşun ve güzelavrat otu, yani Atropa belladonna (İçindeki atropin’den sebep göz bebeğini irileştiriyor. “Güzel avrat”: bella donna denmesinin nedeni bu) var. İçeriği okuyunca anlamışsınızdır, her üç malzeme de aslında öldürücü olma özelliğine sahip malzemeler. Aqua Tofana’nın öldürücü bir iksir, yani zehir olmasından gayri bir özelliği daha var ki, o da kokusuz olması. Bilirsiniz, arsenik soğuk haldeyken kokmaz, ısıtıldığındaysa acıbademe yakın bir koku salar. Atropa belladonna ise aslen kokuludur, ancak formül içinde çok az kullanıldığından o da kendini belli etmeden varlığını sürdürebiliyor iksirin içinde. Aqua Tofana, kokusuzluğundan istifade mazlum kadın tarafından zalim kocanın yemeğine ve şarabına rahatça karıştırılabiliyor. Karıştırılıyor dedim diye öyle bütün şişe birden boca ediliyor sanmayın; önce bir, en fazla iki damla ilave ediliyor tüketilecek gıdaya. Beyefendi hemen rahatsızlanıyor tabii. Muhterem halsizken durum çevreye ifşa edilmeye ve sızlanılmaya başlanılıyor kadın tarafından: “Benim kocaya da bir hal oldu bu aralar, pek mecalsiz. Ayakta duracak gücü yok!” Kocanın halsizliği sürerken eve hekim çağırılıyor ve önerdiği tedavi uygulanmaya başlanıyor ama, bir yandan da zehiri yemeklere karıştırma olayı devam ediyor tabi. Böylece çaresiz bir doktor ve “hasta kocaya bakmaktan helâk olan karı” eşliğinde zalim koca gittikçe kötüleşerek son Bir cilt beyazlatıcısı olma iddiasıyla satılan ve gerçek işlevi sadece Giuliana Tofana’nın müşterileri tarafından bilinen Aqua Tofana’nın ünü 50 yıl boyunca fısıltı çemberiyle kulaktan kulağa yayılıyor; Palermo, Napoli ve Roma’da oldukça yoğun talep görüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi İtalya’nın güneyi mutlu dullarla doluyor bu sürede. Kullanan kadınlar ürünün zehirli olma özelliğine dair tek kelime etmiyorlar zira aksi halde cinayet işlemiş oldukları ortaya çıkacak. Ancak 50 yıl gibi uzun bir sürede bu kadar yaygın bir ürünü gizli tutmak zor, bir memnuniyetsiz müşteri Papalığa ihbar ediyor Giulia’yı. Peşine düşüyorlar, bir kiliseye sığınıyor. O kilisede sığınmacıyken hakkında “Roma’nın sularını zehirledi” lafı çıkıyor. Bu laf üzerine kilisenin dokunulmazlığına falan aldırılmadan muhasara altına alınıp sürüklenerek çıkarılıyor Tofana Hanım. “Nazik” bir sorgu sürecinde 1633-1651 arasında sadece Roma’da 600 ölüme sebep olduğunu itiraf ediyor hanımefendi. Temmuz 1659’da, imalatta kendine yardım eden kızı (falcı Girolama) ve üç asistanıyla beraber idam ediliyor. Ardından şüpheli koca ölümleri sorgulanmaya başlanıyor, dullar kaçışıyor, yakalananlar idam ediliyorlar. Bilginiz için; Wolfgang Amadeus Mozart’ın anlamsız ölümünün de benzer bir iksir yüzünden olduğu rivayet edilir ve ölmeden önce dudaklarından fısıltıyla “Zehirlendiğimden eminim. Birisi bana Aqua Tofana verdi” sözlerinin döküldüğü söylenir. Tatsız konu değil mi ölüm? Hele ki güzellik peşindeki arayışları anlatırken. O zaman gelecek sayıda geçen sayıda verdiğimiz sözü tutalım, konuyu değiştirelim ve Roma’dan bir güzellik iksiri örneği verelim. Şimdilik müsaadenizle. Mozart’ın ölümü: Zehirlenerek öldürülmeye çalışıldığı bizzat kendisi tarafından iddia edilen W. A. Mozart’ı son anlarını gösteren resim. Etrafa yayılan kağıtlarda tamamlayamadığı eseri Requiem (Ağıt) yer alıyor. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 19 2015 - 2016 Fuar Takvimi FUAR TARİHİ SEKTÖR FUARIN ADI VE AÇIKLAMA YER VE ORGANİZATÖR 27.10.2015 30.10.2015 Kozmetik Aquanale 2015: Uluslararası Bronzlaşma, Havuz Ürün ve Ekipmanları Fuarı Köln Koelnmesse 11.11.2015 13.11.2015 Kozmetik Cosmoprof Asia: Parfümeri ve Kozmetik Fuarı Hong Kong Ubm Asia 12.11.2015 14.11.2015 Kozmetik Cosmetics & Home Care İngredients: Kozmetik, Ev Bakım Ürünleri, Hammaddeleri, Bileşenleri ve Teknolojileri Fuarı IFM - Yesilkoy Artkim Fuarcılık 19.11.2015 22.11.2015 Kozmetik Güzellik & Bakım 2015 : 27.Güzellik, ve Bakım, Saç, Kozmetik ve Parfümeri Fuarı Ankara ATO Fiera Milano İnterteks 24.10.2015 26.10.2015 Kozmetik Salon Look 2015 İSPANYA 25.10.2015 27.10.2015 Kozmetik Expo Beauty Show México 2015 MEKSİKA 06.11.2015 08.11.2015 Kozmetik Baltic Beauty 2015 LETONYA 07.11.2015 08.11.2015 Kozmetik COSMETICA Berlin 2015 ALMANYA 12.11.2015 14.11.2015 Kozmetik Style & Beauty 2015 UKRAYNA 14.11.2015 15.11.2015 Kozmetik IMATS Sydney 2015 İNGİLTERE 15.11.2015 16.11.2015 Kozmetik Rio Belleza, Feira profissional de beleza 2015 Rio de Janeiro (Brésil) 21.11.2015 22.11.2015 Kozmetik Expo Farma y Cosmética 2015 PERU 22.11.2015 23.11.2015 Kozmetik Beauté Sélection Lyon 2015 Lyon ( Fransa ) 29.11.2015 30.11.2015 Kozmetik HAIR JUNDIAÍ 2015 Jundiaí (Brésil) 06.11.2015 08.11.2015 Kozmetik Baltic Beauty Letonya 29.08.2015 30.08.2015 Kozmetik Beautiful You Australia Avusturalya 01.10.2015 Kozmetik Beauty Expo Astana KAZAKİSTAN 07-11-2015 08-11-2015 Kozmetik BEAUTY FORUM Beauty Hair & Spa Macaristan 01.11.2015 Kozmetik BEAUTY FORUM Greece Winter YUNANİSTAN 01.11.2015 Kozmetik COSMEX Tayland 11-11-2015 13-11-2015 Kozmetik Cosmoprof Asia Hong Kong 28-11-2015 30-11-2015 Kozmetik Exhibition for Hairdressing and Beauty Care İspanya 15-11-2015 17-11-2015 Kozmetik International Fair on Hair, Beauty and Esthetics Brezilya 03-11-2015 05-11-2015 Kozmetik in-cosmetics Asia Tayland 01-11-2015 Kozmetik Lifetime Beauty & Health Almanya 30.01.2016 01.02.2016 Kozmetik Professional Beauty Dubai 2016 Dubai (Emirats Arabes Unis) 20.02.2016 21.02.2016 Kozmetik Beauty Forum Valencia 2016 Valencia (Espagne) 10.03.2016 13.03.2016 Kozmetik BEAUTY & CARE Istanbul 2016 İstanbul 10.04.2016 11.04.2016 Kozmetik Beauty Prof 2016 São Gonçalo (Brésil) 12.04.2016 14.04.2016 Kozmetik In-cosmetics 2016 Paris (France) 14.04.2016 17.04.2016 Kozmetik Int. Trade Fair Universe of Beauty and Health 2016 Kiev (Ukraine) 20 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Kozmetikte girişim fırsatları Eski çağlardan bu yana, kadınlar iyi bir görünüme sahip olmak ve yaşlanmayı geciktirmek için pek çok yönteme başvuruyor. Güzelliklerine çağlar boyunca methiyeler dizilen, Mısır prensesleri Nefertiti, Kleopatra, Truvalı Helen gibi kadınların hoş görüntüsüne sahip olmak için farklı farklı uygulama ve yöntemleri kullanmaktan çekinmiyor günümüz kadınları. Son yıllarda kişisel bakım ve kozmetik ürünü kullanımının erkekler arasında da yaygın bir şekilde artması, kozmetik sektörünün katlanarak büyümesini beraberinde getiriyor. Hatta öyle ki krizlerden bile neredeyse etkilenmiyor sektör. Dünyada gittikçe büyüyen kozmetik pazarı, son yıllarda Türkiye’de de büyümesiyle dikkati çeken sektörler arasında. Bugün Türkiye’deki kozmetik sektörünün toplam büyüklüğünün 7 milyar TL’ye ulaştığı yönünde tahminler yapılıyor. Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı bin 300’e, istihdam ise 10 bine ulaşmış durumda. Her yıl ihracatını büyük oranda artıran kozmetik sektörünün bu yıl çok ciddi rakamlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Kozmetik sektörü geleceğe yönelik pozitif beklentiler ortaya koyarken, güzellik sektörünün önümüzdeki 10-15 yıl içinde Çin, ABD, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerde iki katı büyüyeceği tahmininde bulunuyor. Kozmetikte en çok satılan ürünlerde yüzde 34 ile cilt bakımı kategorisi ilk sırada yer alırken, cilt ürünlerini yüzde 24 ile saç, yüzde 17 ile makyaj kategorileri izliyor. Kozmetikte bölgesel dağılıma bakıldığında ise Asya Pasifik Bölgesi’nin yüzde 33 ile başı çektiği gözlemlenirken, Batı Avrupa’nın kozmetik sektöründeki payı yüzde 22, Kuzey Amerika’nın payı ise yüzde 21. tüketicilerden ve ABD lüks tüketim pazarından geldi. Online lüks tüketim pazarı büyümesini sürdürüyor. Online kanalın lüks tüketim içindeki toplam payı yüzde 3,6’dan, yüzde 4,5’e yükseldi. Bu nedenle markalar online ortamda hem satış kanallarını hem de iletişimlerini güçlendiriyorlar. Çin, Hindistan ve ABD kozmetik pazarındaki toplam büyümenin yarısını oluşturuyor. Türkiye’de erkekler kişisel bakım kategorisini büyüttü Türkiye’deki lüks tüketim pazarına ilişkin değerlendirmeler yapan EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Kıdemli Müdürü Deniz Turhan, ekonomiye dair pozitif beklentilerin yanı sıra üst gelir segmentindeki tüketicilere hitap eden AVM’lerin çoğalması ve lüks markaların kendi mağazalarını açması gibi sebeplerden dolayı sektörün iyi performans ortaya koyduğunu belirtti. Ünlü tasarımcılara ait giyim eşyalarının satışının bir önceki yıla göre yüzde 11 arttığına dikkat çeken Turhan, yoğun reklam çalışmaları, özellikli ürünlerin satıldığı mağazaların çoğalması ve Türk erkeklerin giderek daha çok dış görünüşüne önem vermesi gibi faktörlerin etkisiyle güzellik ve kişisel bakım kategorisinin ise aynı dönemde yüzde 16 büyüdüğüne dikkat çekti. Yatırımcıların yeni gözdesi: Kozmetik perakendeciliği... Kozmetik sektöründe son yıllarda dikkati çeken önemli gelişmelerden biri de kozmetik perakendeciliğindeki marka ve mağaza sayısının sürekli artması. Genç nüfus ve artan çalışan kadın sayısı sayesinde yerli yatırımcılar kadar yabancı kozmetik perakendecileri için de cazip pazarlar arasına girdi Türkiye. Birbiri ardına gelen yabancı markaları, yabancı kozmetik marketler takip etti. Yerli yatırımcılar da boş durmadı. Zaman içinde kimi kozmetik üreticisi olan, kimi ise sektörün geleceğini görerek pazara girip mağazalaşan markalarla da tanıştık. Hatta girişim sermayesi şirketlerinin de ilgisini çekti bu alan. 2008 yılında bu alana ilk yatırımı Turkven yaptı ve Tekin Acar’a ortak oldu. Ve bugün milyarlarca dolar bir pastayı oluşturan kozmetik perakendeciliğinin büyüme potansiyeli yeni oyuncuların ve hali hazırdaki şirketlerin iştahını kabartmaya devam ediyor. Öyle ki artık pek çok şirket, çatısı altında birden çok marka bulunduruyor ve bu markalarla mağazalaşıyor. Kozmetik perakendesi büyüyor Hangi kadın alışveriş merkezine gittiğinde bir kozmetik mağazasına uğramıyor ki. Hiçbir şey almadık desek de mağazadan bir ruj, oje ya da kalemle çıkıyoruz. İşte bu nedenle cadde üzerinde aynı markanın birden çok mağazası bulunuyor ve bu mağazalarda da en çok bu ürünler satılıyor. İşte biz de Ekonomist olarak bu bilgiler ışığı altında, son yıllarda büyüme trendiyle dikkati çeken kozmetik perakendeciliğini mercek altına aldık. Gördük ki; kozmetik perakendesinde son yıllarda büyümesiyle dikkati çeken 20 şirketin yer aldığı sektörde girişimci ve çalışanlar için farklı fırsatlar sözkonusu. Çünkü toplam 600 mağazası olan ve 4 bin kişiye istihdam sağlayan bu şirketlerin gelecek hedeflerinde mağaza sayısını artırmak var. Bir kısmı franchise sistemiyle büyüyen bu şirketler yatırımcılar için girişim fırsatı yaratıyor. Aynı zamanda bir kozmetik mağazasında 5-15 kişinin çalıştığı düşünüldüğünde istihdam olarak da sektör önemli fırsatlar sunuyor. Satın almalar olabilir Eskiden semt parfümerilerinden alışveriş yaparken artık birçoğumuz kozmetik marketler ve mağazalarından alışveriş yapmayı tercih eder olduk. Birbiri ardına açılan alışveriş merkezlerinin geniş kullanım alanı sağlaması ve bunun da faklı markaları bir arada sunmaya olanak tanıması, kozmetik marketlerin ve mağazaların önünü açtı. Kaynak: Ekonomist Öne çıkan diğer önemli noktalar ise şu şekilde: Talep büyük oranda üst gelir seviyesindeki genç müşteri gruplarından, gelişmekte olan ülkelerdeki KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 21 Erken yaşlanmaya sebep olan serbest radikaller neler? Seda SAKACI Öğr. Görevlisi Hava kirliliği, sigara, şehir hayatı, kimyasallar toksinler, radyasyon, okside olmuş yağlara bağlı olarak vucutta oluşan doğal tepkime molekülleridir. Aslında bunlara saldırgan, haydut moleküller de diyebiliriz. Vücudun bu molekülleri nötralize edebilmesi, vucuttaki enzimler ve vitaminlere bağlıdır. Ancak yaşlandıkça bağışıklık sistemi zayıf düşeceğinden, savunma yok olacak ve yenileme süreci azalacaktır. Yetersiz kalınan bu durumlarda devreye antioksidanlar girer. Antioksidanlar serbest radikalleri etkisiz hale getirebilecek en iyi ajanlardandır. Serbest radikaller hücreyi oluşturan moleküllerden elektron çalarak stabilite sağlar. Hücrenin sürekli hasara uğraması, fonksiyonlarını yitirmesine ve ölüme neden olmaktadır. Belli miktarda hücre hasara uğrarsa, organlarda da hasar oluşur. Bu da hastalıklara yol açar. Oksijen moleküllerinde 4 çift elektron bulunur. Dışarı etkenler elektron yok ederler. Tabii ki diğer moleküller de savaş başlar. Savaşta serbest radikaller başka moleküllerden elektronu çalarlar ve yeni serbest radikal oluştururlar. Zincir şeklinde devam eder, fakat zincirin yapısı bozulduğundan hücre zarının bozulmasına neden olur, erken yaşlanmalar ve hastalıklar kendini göstermeye başlar. Antioksidanlar ise kaybolan molekülleri yerine koyarak normal oksijen molekülleri oluştururlar, bu şekilde serbest radikalleri etkisizleştiririler. Stresle başa çıkmanın yolları Vücudumuza zararı saymakla bitmeyen stres, bel ağrısından baş ağrısına dek sağlıkla ilgili pek çok şikayetimizde rol alır. Beynimiz stresi her zaman dışarıdan gelen bir tehlike olarak algılar ve buna göre vücudun kendini korumaya alması için çalışır. Gün boyu stres altındaysanız, vücut sürekli tetikte olmayı kaldıramaz ve sonuç olarak stres kaynaklı hastalıklar ortaya çıkar. Fakat, stresle doğru mücadele ederek onu yenebilirsiniz. Stresten kurtulmak için bazı ipuçları 22 KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ Antioksidanlar erken yaşlanmayı önler mi? Sağlıklı ve doğal yiyeceklerle doğru beslenme, serbest radikallerin zararlarını en aza indirir. 30 yaşından sonra hücre yenilenmesinin azaldığını düşünürsek, bu dönemde cildimize daha iyi bakmamız gerekmektedir. Beslenme ve sağlıklı yaşama giderek artan ilginin farkındayız. Yanlış ve kötü beslenme birçok hastalığın habercisi olmaktadır. Çevresel kirliliğin bu kadar arttığı, tarım ilaçlarının kullanıldığı, genleriyle oynanmış meyve ve sebzelerin bol tüketildiği günümüzde, umutsuz düşünmeyip bilinçli tüketici olursak, hâlâ sağlıklı beslenebiliriz. Mevsiminde doğal olarak yetiştirilmiş sebzeleri taze, meyveleri olgun tüketmeliyiz. Antioksidanlarla erken yaşlanmanın önüne geçebiliriz. ANTİ-AGİNG KREM (GÜNLÜK BAKIM İÇİN) MALZEME: Anti-aging Nedir? Kelime anlamı ‘yaşlanma karşıtı’dır. Ancak sadece güzelleşmek adına kullanılamaz, bir tedavi prosedürü olarak görülmelidir. Anti-aging’te amaç, olanı korumak ve oluşabilecek deformasyonların önüne geçip, yaşlanmayı mümkün olduğunca yavaşlatıp, geciktirmektir. Dolayısıyla kişinin kendini kontrol altına alabilmesi için tetkik yapılıp, kişisel sağlık profili belirlenmeli, yaşlanmanın ne derecede olduğu saptanarak, sağlık profesyonelleri tarafından kişiye özel anti-aging tedavi programı (doğru beslenme, anti- oksidan alımı düzeyi ve dozu, egzersiz programları, doğru kozmetik kullanımı şeklinde) oluşturulmalıdır. Bu uygulamaları yapan tıp bölümleri de vardır. • • • • • • • • • • • •Öncelikle sizde strese neden olan durumları tespit edin. • Mutlaka kendinize zaman ayırın. • Yakınlarınızın uyarılarını ve önerilerini dinleyin. •Rahat kıyafetler giyin. Mutlaka yürüyüş ve egzersiz yapın. Dengeli beslenin, ağır yiyecekler yerine sebze veya meyve tüketin. Alkol ve sigaradan uzak durun. Gürültüsüz sakin ortamları tercih edin. Sevdiklerinizle zaman geçirin. Sizi üzen kişi ve olaylardan uzak durmaya çalışın. Yapmakta zorlandığınız ve sizde strese neden olan işlerde mutlaka yardım isteyin. Dostlarınızla, akrabalarınızla zaman geçirin. İşlerinizi aksatmayın, sıraya koyun ki zamanı iyi kullanarak zaman stresini yönetin. Ailenize zaman ayırın. Mutlaka müzik dinleyin 25 gr karite yağı (shea butter), 5 gr balmumu, 10 ml hodan yağı, 15 damla doğal gülsuyu HAZIRLAMA: Karite yağı, ufalanmış balmumu ve hodan yağı, cam bir kâseye konarak benmari usulü eritilir. Eriyene kadar karıştırılır. Eridikten sonra su banyosundan alınıp karıştırılmaya devam edilerek, içerisine yavaş yavaş gülsuyu (damlalıkla damlatılarak) eklenir. Tahta bir kaşıkla (saat yönünde) krem kıvamına gelene kadar karıştırılır. Daha sonra cam krem kaplarına aktarılır. Buzdolabında 6 ay saklanabilir. Hergün nemlendirici olarak kullanılabilir. • Hobilerle uğraşmak kişiyi streslere karşı oldukça korur. Hobi edinin. • Güler yüzlü olmaya çalışın, bunun mutlaka geri olumlu dönüşü vardır. • Sevdiklerinizle, iyi zamanlar geçirirken cep telefonunuzu kapatın. • İmkânınız varsa mutlaka tatil yapın, yok ise hafta sonu şehrinizde daha önce hiç gitmediğiniz piknik alanlarına gidin, tarihi yerleri gezin. • Hayır demeyi öğrenin ve deneyin. • Uykunuza ve dinlenmenize önem verin. • Bugüne odaklanın, gelecek için bugünden yoğun planlar yapmayın. • Sevginizi ifade edin. • Nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri yapın. • Gerektiğinde mutlaka psikolojik veya psikiyatrik destek alın. KÜAD sektörde yol gösterici olacak Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD) olarak kişisel bakım sektöründeki üretici, akademisyen, araştırmacı tarafların birlikteliğini sağlayarak; ülkemiz kozmetik yasal ve düzenleyici şartlara yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesini sağlamaktır. KÜAD, sektör temsilcilerinin katılımıyla, 2013 yılında İzmir’de kurulmuştur. Derneğin temel amacı; insan ve çevre sağlığını göz ardı etmeden, yüksek katma değerli kozmetik ürünlerin üretilmesini, ülkemiz kozmetik sektörü ve kozmetik bilimcilerinin dünyada söz sahibi olmasını sağlamaktır. Sektörün uluslararası alanlarda rekabet gücünü artırıcı ve Sektörde tüketicinin korunması için ilgili STK çalışmalarını yürütmektedir. Kozmetik üreticilerinin sorun ve ihtiyaçlarına yönelik araştırmalar yapar, kozmetik üretimi iş gücünün nitelikli hale getirilmesine yönelik ve kozmetik üretimi için finans kaynakları ve pazar oluşturmaya yönelik faaliyetlerde bulunur. KOBİ ölçekli kozmetik üreticilerinin büyüyebilmesine, sürdürülebilir çalışmalar yapabilmesine, rekabet gücü oluşturmasına, kurumsal bir hale dönüştürülmesine yönelik faaliyetlerde bulunur. da bulunup, karşılaşacağı olası sorun ve ihtiyaçlara yönelik bilgilendirmeler yapar. Kozmetik üreticilerinin ihtiyaç duyacağı laboratuvar ve teknolojik bilgi (know-how) konusunda yol gösterici olup, kaynaklar ve ilişkiler sağlamaya çalışıp, işbirlikleri geliştirir. Amaçlarının gerçekleştirilmesine yönelik her türlü, kamu ve özel kurum/kuruluş ile işbirlikleri yaparak, Kongre, Sempozyum, Fuar, sergi, yarışma, seminer, çalıştay, panel, konferans, toplantı, eğitim v.s düzenlemek, katılımda bulunmak, iş birlikleri yapmaktadır. Ayrıca ihtiyaç duyulduğunda ulusal ya da uluslararası kamu ya da özel kurum/ kuruşlarla yeni platformlar oluşturur. Kozmetik üretici ve araştırmacılarına yönelik, her türlü basım/yayım çalışmaları yapmaktadır. Kozmetik üretici ve araştırmacılarının üniversite veri tabanlarını kullanabilmeleri için çalışmalar yürütür. Üniversitelerde kozmetik alanın da yapılan bilimsel çalışmaların ülkemiz kozmetik sektörüne kazandırılması konusunda platformlar oluşturur. Kozmetik araştırmacıları ve üreticilerinin birlikte projeler yapabilmesini sağlar. Üniversitelerin, araştırma merkezlerinin ve araştırmacıların, kozmetik sektörünün sorunlarını görmelerine, çözüm önerileri getirmelerine, projeler yapabilmelerine ve kozmetik üreticileri ile işbirliklerine yönelik çalışmalar yapar. Kozmetik üreticilerini, ilgili kozmetik kanunu ve yönetmeliğine uygun ürün üretebilmeleri için çalışmalar Üyelerinin kamusal alanda temsilini sağlayıp, yeni yasal düzenlemeler de ilgili makamlarla işbirliği geliştirir. Uluslararası kozmetik sektörü ve mevzuatları takip edip, sürdürülebilir rekabet için üyelerinin adaptasyonunu sağlar. Karşılaşabilecekleri olası sorunlarına yönelik çalışmalar da bulunur. 12-14 Kasım 2015 stanbul Fuar Merkezi www.chcistanbul.com 2. Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı Ülkemizde “kozmetik tarımı” , “kozmetik madenciliği” ve “kozmetik hayvancılığı-yaşayan hayvanlar” gibi kavramları geliştirip sektörün hammadde ihtiyaçlarında ki dışa bağımlılığın azaltılmasına katkı sağlamaktadır. Bu gibi çalışmalar sonucun da ülkemizin kozmetik hammadde ihracatı yapabilmesine yönelik katkı sağlar. Bilimsel makale, üretim, kalite konuları başta olmak üzere kozmetik konulu veri tabanları oluşturmaya yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Kayıt Sırası beklemek istemiyor musunuz? Ücretsiz Online Davetiye için www.chcistanbul.com Medya Partneri İş Birliği ile Destekleyenler Organizatör Tel: +90 212 324 00 00 [email protected] BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ 23 Mikrobiyolojik Analizlerde Güvenilir Yardımcınız… Her metoda uygun ürünler; • Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma Plak (Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır Besiyerleri) • Membran Filtrasyon Sistemi Metodu Standart Metodlar (Dökme Plak, Yayma Plak) Iso Standartları Yapılacak Analizler Kullanılacak Dehidre Besiyerleri Kullanıma Hazır Besiyerleri ISO 21149 Toplam aerobik mezofilik bakteri analizi 105458 Tryptic Soy Agar 146004 Tryptic Soy Agar ISO 16212 Maya küf analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 22717 Pseudomonas aeruginosa analizi 105284 Cetrimide Agar 104092 Glycerol 113203 Uvlamp 110988 Pseudomonas Agar P (base) 146048 Cetrimide Agar 146024 Pseudomonas Agar P ISO 22718 Staphylococcus aureus analizi 105406 Baird Parker Agar 103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion 146011 Baird Parker Agar ISO 18416 Candida albicans analizi 105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar 146298 SDA w. Chloramphenicol ISO 21148 İdentifikasyon Testleri 113300 Bactident® Oxidase 111885 Gram-colorstaining Kit 113306 Bactident® Coagulase MAS-100® Eco Hava Örnekleme Cihazı; Membran Filtrasyon Sistemi • • • • EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre) EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi EZ - Fit™ Manifold EZ-Pak® Dispenser Curve Uzman ekibimizden lütfen destek isteyiniz. [email protected] www.orlab.com.tr [email protected] Tel: (0312) 286 40 70 Faks: (0312) 205 50 30
Benzer belgeler
Cosmilife Temmuz-Ağustos
yararlanabileceği bir yayın olsun istedik.
Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun
süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı
oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir