İş güvencesi, insanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret
Transkript
İş güvencesi, insanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret
MAYIS - HAZİRAN 2010 İKİ AYLIK YAYIN ORGANI YIL: 44 SAYI: 2010/5-6 İş güvencesi, insanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret, hak ve özgürlüklerimiz için Ç L UK ÜNİ V İ K SİTE S O ER NYA SE ÖRGÜTLENİYORUZ! İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ BSMMMO Bilişim sektöründeki ilk GREV ÜNİBEL’DE F5: Sözleşmeyi yenile Yenilenen web sitemizi gördünüz mü? www.sosyal-is.org 2 • Sosyal-İş Gazetesi GÜNDEM Bundan 40 yıl önce de kuruluş ilkelerine bağlı bir sendikacılık anlayışıyla işçi sınıfımıza umut olan DİSK’in yükselişi, sermaye sınıfını ve dönemin hükümetinin korkulu rüyası haline gelmişti. Bu korkuyla telaşa kapılan zamanın hükümet yetkililerinin “DİSK’in çanına ot tıkamak” amacıyla hazırladıkları yasalar karşısında yüz binlerce emekçi iki gün boyunca eylemler yapmış ve hepimizin gururla andığı 15-16 Haziran direnişi yaşanmıştı. DİSK o dönemde, kimi zaman siyasi iktidarı, kimi zaman da patronları “kabeleri” olarak gören sendikal anlayışa karşı mücadele ettiği için kendi üyesi olan ve olmayan yüz binlerce işçinin sahiplendiği bir konfederasyon haline gelmişti. TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ 4 SOSYAL-İŞ HUKUK 5 TİS HABERLERİ 6 1 MAYIS’TA 1 MAYIS ALANLARINDAYDIK 8-9 Sosyal-İş sendikası, bu onurlu mirasa sahip çıkmakta ve kendi işkolundaki örgütlü veya örgütsüz tüm işçilerin hak ve çıkarlarını savunmayı kaçınılmaz bir görev olarak görmektedir. BİLGİ’DE ÖRGÜTLENMENİN VE DAYANIŞMANIN Son aylarda yürüttüğümüz örgütlenme çalışmaları ve hayata geçirmeye çalıştığımız sendikacılık anlayışıyla, işkolumuzdaki örgütsüz ve güvencesiz çalıştırılan ve yoksulluk içinde kıvranan milyonlarca işçiye umut olmaya çalışıyoruz. SENDİKAMIZDAN TBMM’DE BASIN TOPLANTISI 12 Sendikamız, işçi sınıfımızın tarihi boyunca edindiği tecrübeleri ve Konfederasyonumuzun kuruluş ilkelerini kılavuz olarak kabul etmektedir. Bu anlayışla, sendikamızın son genel kurulundan sonra başlattığı örgütlenme atağı, meyvelerini vermeye başladı. Dergimizin bu sayısında Türkiye’nin her tarafında yürütülen örgütlenme çalışmalarımızın, eylem ve direnişlerimizin haberlerini okuyacaksınız. Ülkemizdeki sendikaların sürekli kan kaybettiği bir dönemde Sosyalİş sendikasının başlattığı örgütlenme seferberliği, başta Konfederasyonumuz DİSK olmak üzere tüm kardeş sendikalarımıza ve Türkiye’deki milyonlarca örgütsüz ve güvencesiz işçiye moral vermektedir. Başlattığımız örgütlenme seferberliğinde eylemlerinde bizlerle dayanışma halinde olan kardeş örgütlere ve tüm emek dostlarına teşekkür ediyor, tüm arkadaşlarımızı sendikamızı büyütmek ve güçlendirmek için başlattığımız seferberliğe sahip çıkmaya ve umudumuz ortak olmaya davet ediyoruz. Bilgisiyle, tecrübesiyle ve liderliğiyle bizlere yol gösteren ve her geçen gün daha fazla eksikliğini hissettiğimiz eski Genel Başkanımız Özcan Kesgeç’i aramızdan ayrılışının 3. yılında özlem ve saygıyla anıyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak üzere... Metin EBETÜRK Genel Başkan SAHİBİ SOSYAL-İŞ Sendikası adına Genel Yayın Yönetmeni, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Genel Başkan Celal Metin UYAR Gen. Sekr. EBETÜRK TASARIM Sosyal-İş Basın Yayın Dairesi Yerel Süreli Yayın Yayın No:4337 Baskı Tarihi 23 Temmuz 2010 TAKVİMİ İŞLİYOR KONYA SELÇUK’TA MUTLU SONA DOĞRU ADIM ADIM... 14-15 METROLARDAN GÖRÜŞLER 16-17 DİSK’TEN HABERLER 19-20 İŞÇİ SAĞLIĞI 22 RAPOR: FAZLA ÇALIŞMALAR ENGELLENİRSE 1 MİLYON 778 BİN KİŞİ İSTİHDAM EDİLİR 23 İŞÇİNİN DÜNYASI 24 KÜLTÜR SANAT 25 PAYLAŞTIKLARIMIZ YÖNETİM YERİ SOSYAL-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZİ Mithatpaşa Cad. No: 56/10 Kızılay / Ankara Tel: 0.312.430 17 73 (pbx) Faks: 0.312.432 39 63 web: www.sosyal-is.org.tr e-posta:[email protected] BASKI: Öncü Basın Yayın Ltd.Şti.K.Karabekir Cad.No:85/2-Ankara Tel:0.312.384 31 20 10-11 26-27 SOSYAL-İŞ SENDİKASI ŞUBELERİ ANKARA : Mithatpaşa Cad. 54/4 Kızılay e-posta: [email protected] Tel Faks :0.312.430 07 04 : 0.312.430 16 14 İSTANBUL: Muratpaşa Mahallesi, Muratpaşa Sokak Bilge Apartmanı 21/2 Yusufpaşa/Aksaray e-posta: [email protected] Tel Faks : 0.212.523 24 89 : 0.212.534 30 88 ANTALYA: İsmetpaşa Cad. 453. Sokak. H. Atmaca Apt. No:15 Tel-Faks: 0.242.241 51 46 İZMİR: Tel-Faks : 0.232.465 07 09 Mahmut Esat Bozkurt Cd. 1442 Sk. No:2 D:5 Alsancak e-posta: [email protected] Sosyal-İş Gazetesi • www.sosyal-is.org ... www.sosyal-is.org ... www.sosyal-is.org ... www.sosyal-is.org ... 3 www.sosyal-is.org ... Sendikamız web sitesi yenilendi Sendikamızın internetteki sesi olan web sitemiz, yeni yüzüyle siz üyelerimiz ve dostlarımıza seslenmeye devam ediyor. Görsel ve teknik altyapısı tamamen yenilenen web sitemiz yayına girdiği günden bu yana büyük ilgi gördü. Yeni özellikler eklenen web sitemizin daha işlevsel kullanılabilmesi için web sitemizin kısa bir tanıtımını yapmak istiyoruz: Sayfanın solunda yer alan menüler aracılığıyla sitemizde istediğiniz bölümlere kolayca ulaşabilirsiniz. Eski sitemizden farklı olarak Yayınlar, Basında Sendikamız ve Raporlar bölümlerine de buradan ulaşma imkanı sağladık. SOSYAL-İŞ’e SORUN bağlantısı aracılığıyla sendikamıza doğrudan ulaşarak çalışma yaşamınızda karşılaştığınız her çeşit soru ve sorun hakkında öğrenmek istediklerinizi sorabilirsiniz. Bu bağlantıyı kullanarak yönelteceğiniz sorular, sendikamız tarafından en kısa sürede yanıtlanacak. E-POSTA ÜYELİĞİ: Sendikamızdan çeşitli periyodlarla haber almak için e-posta adresinizle listemize üye olmalısınız. Böylece sendikamızdan çeşitli haberleri, duyuruları ve bilgilendirmeleri mail yoluyla alabileceksiniz. HANGİ ALANDA ÇALIŞIYORSUNUZ? Sendikamızın faaliyette olduğu 17 no.lu işkolu, oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu nedenle faaliyette olduğumuz alanlara ilişkin bilgi, haber, mevzuat vb. gibi konulara daha kolay ulaşılması için böyle bir bölümleme yoluna gittik. Her alanın içerisinde, yalnızca o alana özgü haberler, toplu sözleşmeler, mevzuat ve işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin dökümanlar yer almaktadır. GALERİLER: Sitemizde bundan böyle Fotoğraf Galerisi ve Video Galerisi olmak üzere iki çeşit galeri yayında olacaktır. Buradan çeşitli eylem, etkinlik ve sendikal faaliyetlerimize ilişkin fotoğraf ve videolara ulaşabileceksiniz. PAYLAŞTIKLARIMIZ: Gazetemizde yayınladığımız paylaştıklarımız köşesi artık internette. Bu bölümden ulaşabilirsiniz. RAPORLAR: Sendikamızın yayınlamış olduğu raporlara buradan erişebilirsiniz. E-YAYINLARIMIZ: e-gazete, elinize basılı olarak ulaşan gazetemizin internette yayınlanan sürümüdür. E-bülten ise sadece internet üzerinden yayınlamayı planladığımız internet gazetemiz ola- cak. e-kitap, yayınladığımız kitapçıkların internet sürümüdür. E-broşür yayınladığımız broşürlerin ve özel sayıların yer aldığı bölümdür. E-rapor, Raporlar bölümünden de ulaşabileceğiniz raporları içerir. E-sunum, eğitim ve bilgilendirme sunularını içerir. Sitemiz henüz yeni yapıldığı için bazı bölümlerde eksiklikler olsa da en kısa zamanda bu eksiklikleri tamamlamaya çalışacağız. Gözünüz bizde olsun. w ww a sy o s . rg .o l-is 4 • Sosyal-İş Gazetesi İstanbul Barosu çalışanlarından Doğubayazıt Lisesi’ne yardım Ülkemizde eğitim-öğretim olanaklarından her çocuğun Üyelerimizi, bu duyarlı yaklaşımları nedeniyle kutluyoeşit ölçüde yararlanamaması, ülkemizin geleceği açısın- ruz. dan kaygı verici bir gerçek olmaya devam ediyor. Bu konudaki esas sorumluluk, sosyal devlet ilkesinin gereklerinden biri olarak devlettedir. Bu gerçekle beraber sosyal yardımlaşma bilincinin ve öneminin farkında olan üyelerimiz düzenledikleri eğitim ve öğretime destek kampanyasıyla Ağrı Doğbubayazıt Lisesi’ne bir yardım etkinliği gerçekleştirdiler. İstanbul Barosu çalışanları, Ağrı Doğubayazıt İlçe Milli Eğitim Müdürü Cemal ERSÜ ile yaptıkları görüşmeler sonucunda, Doğubayazıt Lisesi öğrencilerinin okul ihtiyaçlarına yardımcı olabilmek için işyerinde bir yardım kampanyası düzenlediler. Bir ay süren çalışmalar sonucunda 19 koliden oluşan; giysi, kırtasiye malzemesi, kitap, ansiklopedi, ayakkabı ve çantayı içeren malzemeleri Aras Kargo’nun da duyarlı yaklaşımıyla Doğubayazıt’taki öğrencilere 1 Haziran 2010 tarihi itibariyle ulaştırdılar. TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ Türk Eczacıları Birliği DMO Bursa Bölge Müdürlüğü Türk Eczacıları Birliği’nde Neşe Kılınç Mercan işyeri sendika baştemsilciliğine, Begüm Erkol ise temsilciliğe seçilerek atandı. Devlet Malzeme Ofisi Bursa Bölge Müdürlüğü’nde Mustafa Bebek işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 1 Haziran 2010 tarihinde atandı. Metro Pendik Mağazası Metro Gaziantep Mağazası Metro Pendik Mağazası temsilcilik seçimleri 26 Nisan 2010 tarihinde gerçekleştirildi. Şube Başkanı Mustafa Ağuş’un nezaretinde yapılan seçimlerin sonucunda Kerem Yıldırım baştemsilciliğe, Mustafa Kara ve Resul İlhan temsilciliğe seçilerek atandılar. Metro Gaziantep Mağazası’nda Cesur Yapıcı işyeri sendika baştemsilciliğine, İsmail Kantar ise işyeri sendika temsilciliğine seçilerek 1 Haziran 2010 tarihinde atandı. Genel-İş Genel Merkezi Genel-İş Sendikası Genel Merkezi’nde Ayla Han işyeri sendika temsilcili olarak seçilerek 17 Haziran 2010 tarihinde atandı. Metro Bursa Mağazası Metro Bursa Mağazası’nda Hasan Korkmaz işyeri sendika baştemsilciliğine, Recep Çalışkan ise işyeri sendika temsilciliğine seçilerek 28 Haziran 2010 tarihinde atandılar. Metro Pendik Mağazası temsilcilik seçimi GÖREVE GELEN TÜM ARKADAŞLARIMIZA BAŞARILAR DİLİYORUZ Sosyal-İş Gazetesi • SOSYAL-iŞ HUKUK 5 Av. S. Ayşegül Doğan ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ VE MUVAZAA SORUNU Çalışma hayatında üretim çeşitliliğinin, esnekliği doğurucu faktörlerin de etkisiyle artması ve bu üretimin işletmeler tarafından en az maliyet yaratacak şekilde yapılabilme çabası ile birlikte işletmelerin yoğunlaştığı, yatırım yaptığı, istihdam yarattığı iş alanları dışında kalan işlerin bu konularda uzmanlaşmış başka işverenlere verilmesi sonucunu doğurmuş ve alt işveren dediğimiz kavram ortaya çıkmıştır. Hukuki olarak belirtilen bu sebeplerden ayrı olarak madalyonun diğer tarafında, iş ve sosyal güvenlik hukukunun getirdiği yükümlülüklerden kaçma eğilimi, sendikal örgütlenmeye sıcak bakmama, insan gücü sevk ve idaresinin getireceği yoğunluktan kurtulma düşünceleri de gerek alt işverenliğin ortaya çıkmasında gerekse yaygınlaşmasında rol oynamıştır. Türk çalışma hayatında alt işverenlik olgusu temel hukuki nitelikleriyle 1936 yılında yürürlüğe giren 3008 Sayılı ilk İş Kanunu ile düzenlenmiştir. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun getirdiği önemli bir yenilik, asıl işveren alt işveren ilişkisinin tanımının yapılması, ilişkide tarafların sorumluluklarının belirlenmesi ve muvazaa kanıtı olarak temel bazı varsayımların esas alınmasıdır. Kanunda ayrı ayrı asıl işveren alt işveren tanımları yapılmamış, aradaki ilişki tarif edilmiştir. Ancak buradan yola çıkarak alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Söz konusu tanımdan yola çıkarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurlarını şu şekilde sayabiliriz: a)İki ayrı işverenin bulunması, b)Mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı, c)İşçilerin sadece asıl işverenden alınan işte çalıştırılması, d) Asıl işveren ile alt işverenin muvaza- alı bir ilişki içine girmemeleri, e)Yazılı anlayışı, kanun ve sözleşmeden doşekil şartı. ğan haklar bakımından tek farkla kural olarak aynı şekilde düzenlenmiştir. Asıl işveren- alt işveren ilişkisi ve mu- Bu fark ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun vazaa konuları 5763 Sayılı Yasa ile İş 1475 Sayılı Kanun’da olmayan alt Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve işverenin taraf olduğu toplu iş sözbuna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren leşmesinden doğan işçilik haklarına Yönetmeliği’nin ardından farklı bir an- ilişkin olarak müteselsil sorumluluğu lam kazanmıştır. Öyle ki, Yönetmelik- genişletmesidir. Buna göre; “Bu ilişkite yazılı alt işverenlik sözleşmesinden de asıl işveren, alt işverenin işçilerine söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer vekarşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanunrilmiştir. Alt işveren Yönetmeliği’nde, işyerinde yürütülen mal veya hizmet dan, iş sözleşmesinden veya alt işveüretimine ilişkin asıl işin bir bölümün- renin taraf olduğu toplu iş sözleşmede uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt sinden doğan yükümlülüklerinden alt işverene verilmesini, daha önce o iş- işveren ile birlikte sorumludur. (İşK. yerinde çalıştırılan kimse ile kurulan m.2/6) İşK. m.2/6’da düzenlenen asıl alt işverenlik ilişkisini, asıl işveren işçi- işverenin müteselsil sorumluluğunun lerinin alt işveren tarafından işe alınaekonomik ve sosyal nedeni alt işverak hakları kısıtlanmak suretiyle çalışren işçilerinin haklarının korunması ve tırılmaya devam ettirilmesini, kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya iş- güvence altına alınmasıdır. Müteselsil çilerin iş sözleşmesi yahut çalışma sorumluluğun bir başka önemli yönü, mevzuatından kaynaklanan haklarını sorumlu olanlar arasında alacaklıya kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak karşı öncelik-sonralık ilişkisinin olmagibi tarafların gerçek iradelerini giz- masıdır. Bir başka ifadeyle, alt işveren lemeye yönelik işlemlerini ihtiva eden işçisinin asıl işverene sorumluluk dasözleşmeler muvazaalı olarak açıklahilinde başvurması halinde asıl işvemıştır. Kanuna karşı hile ve muvazaa söz konusu olduğunda asıl işveren alt renin önce alt işverene başvurması işveren ilişkisi geçerli olmadığından, gerektiği, bu başvurunun karşılıksız alt işveren işçileri de asıl işveren işçi- kalması halinde kendisine başvuraleri ile aynı işleme tabii tutulacaklardır. bileceği gibi bir tartışma def’inde buEsasen asıl işveren alt işveren ilişkisi- lunamaz. İşçi istediği işverene tüm nin muvazaaya dayandığı ortaya çık- alacağı için başvurabilir. Yalnız bunun tığında orada tek bir işveren vardır; O tek şartı alacağın tüm borçlular için da muvazaalı ilişkide asıl işveren olamuaccel olmasıdır. rak belirtilen gerçek işverendir. Muvazaalı ilişkide alt işverenin muvazaanın tarafı olmaktan öte bir rolü bulunmaGünümüzde alt işverenlik ilişkileri gimaktadır. derek yaygınlaşmaktadır. Özellikle, sendikal haklar ve toplu iş sözleşmeAlt işveren ilişkisinin doğurduğu müte- sinden yararlanma bakımından alt selsil sorumluluktan bahsedecek olur- işverenlik uygulamasının önemli sosak; Asıl işverenin alt işverene verdiği nuçları vardır. Bu nedenle de 2821 ve işte çalıştırılan alt işveren işçilerinin işçilik haklarından dolayı alt işverenle 2822 Sayılı Yasalar ile, 4857 Sayılı İş birlikte müteselsil sorumluluğu, hem Kanunu’nda alt işverenlik uygulama1475 Sayılı Kanun’da hem de 4857 sına dair olarak değişiklikler yapılmaSayılı Yeni İş Kanunu’nda sorumluluk sı gerekmektedir. 6 • Sosyal-İş Gazetesi Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nda örgütlendik Özcan KESGEÇ’i anıyoruz... BSMMMO Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (BSMMMO) çalışanları sendikamızda örgütlendi. BSMMMO’da örgütlenme çalışmalarını tamamlayan sendikamız 7 Haziran 2010 tarihinde Yetki Belgesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurdu. Ailemize katılan BSMMMO çalışanlarına hoşgeldin diyor, sendikal mücadelemizde başarılar diliyoruz. Konfederasyonumuz Eski Genel Başkan Vekili ve Sendikamız Genel Başkanı Özcan Kesgeç’i, vefatının 3. yılında mezarı başında anıyoruz. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HABERLERİ Türk Eczacıları Birliği – TİS bağıtlandı ması halinde 2.000 TL. Türk Eczacıları Birliği ile yürütülen 5. Dönem Toplu İş Sözleşmesi anlaşmayla sonuçlanarak 17 Haziran 2010’da TİS bağıtlandı. Bağıtlanan sözleşmeye göre; Ölüm ödeneği: İşyerinde çalışan sendika üyesi işçinin ölümü halinde yasal mirasçılarına 5 maaş tutarında ölüm yardımı. Taban ücretler 1400 ile 2.200 TL arasında değişirken, çalışanların 30 Haziran 2010 tarihinde almakta oldukları ücretlere de toplu sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca her 6 aylık dönemde seyyanen net 150 TL zam uygulanması; zam uygulandıktan sonra zam miktarı enflasyon oranının altında kalıyorsa, doğan fark kadar daha arttırılması kararlaştırıldı. Sosyal yardım ve ödeneklerde ise iyileştirmeler yapıldı. Antalya Kültür ve Sanat Vakfı İktisadi İşletmesiTİS bağıtlandı Sendikamızla Antalya Kültür ve Sanat Vakfı İktisadi İşletmesinde yürütülen 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Bağıtlanan toplu sözleşmeye göre geçmiş dönem idari ve sosyal kazanımlar korunurken ücretlerde iyileştirmeler yapılması kararlaştırıldı. Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği – TİS bağıtlandı Sendikamız ile Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği arasında süren TİS görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanarak 6 Temmuz 2010 tarihinde TİS bağıtlandı. Bağıtlanan sözleşmeyle Kıdem tazminatlarının 35 günlük brüt ücret üzerinden belirlenmesi kararlaştırıldı. Taban ücretler ise net 1.100 TL ile brüt 2800 Avro arasında 6 grup olarak belirlendi. Sosyal yardım ve ödenekler ise aşağıdaki şekilde kararlaştırıldı: Çocuk ödeneği: Her çocuk için 50 TL Evlenme ödeneği: Evlenen her üyeye 1750 TL Doğum ödeneği: Üyenin veya eşinin doğum yap- Öğrenim Ödeneği: Her yılın Eylül ayında; - Anaokulu ve kreşe giden her çocuk için net 150 TL - İlköğretime giden her çocuk için net 200 TL - Liseye giden her çocuk için net 250 TL - Yüksek öğrenime devam eden her çocuk için net 300 TL - İşyerinde çalışıp da okula devam eden üyelere de öğrenim yardımı yapılması kararlaştırıldı. Yemek ödeneği: Her ay net 100 TL yemek ödeneği verilmesi ve Ekim 2010 tarihinde yemek ödeneğinin tekrar düzenlenmesi kararlaştırıldı. Antalya Tabip Odası – TİS bağıtlandı Antalya Tabip Odası’nda sürdürülen toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Sözleşmeye göre birinci altı ay enflasyon oranı + %2, ikinci altı ay ücret zammı enflasyon oranı+%2 olarak belirlendi. İkinci yıl birinci ve ikinci altı ay zam oranları da ayrı ayrı enflasyon oranı+%2 olarak belirlendi. Ayrıca günlük 3 TL yol yardımı yapılması da kararlaştırıldı. Her yıl Ramazan ve Kurban bayramlarından önce birer maaş tutarında ikramiye verilmesi kararlaştırılırken sosyal yardım ve ödeneklerde de iyileştirmeler yapıldı. Batman Tabip Odası – TİS bağıtlandı Sendikamız ile Batman Tabip Odası arasında süren toplu sözleşme görüşmeleri 13 Temmuz 2010 tarihinde anlaşmayla sonuçlandı. Bağıtlanan sözleşmeyle kıdem tazminatı miktarı, ücretler ve ücret zamlarında önemli oranlarda iyileştirmeler yapıldı. Sosyal yardım ve ödeneklerde de düzenlemelerde de düzenlemeler gerçekleştirildi. Kıdem tazminatlarının 45 gün üzerinden belirlendiği sözleşmeye göre taban ücretlerin net 825 TL olması kararlaştırıldı.Birinci yıl zammı olarak 30 Haziran 2010 tarihindeki ücretlere seyyanen net 100 TL zam yapıldıktan sonra oluşan ücretlere %10 zam uygulanması kararlaştırıldı. İkinci yıl ücret zam oranı ise %15 olarak belirlendi. Ayrıca her yıl 1 maaş tutarında ikramiye ödenmesi kararlaştırıldı. DİSK – TİS görüşmelerine başlandı Sendikamızla Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu arasında bağıtlanacak TİS için yer gün saat tespiti için 27 Nisan 2010’da sendikamız tarafından çağrıda bulunuldu. 17 Mayıs 2010 tarihinde başlanayan görüşmeler halen devam ediyor. MESAM – Görüşmelere başlandı Sendikamız ile MESAM arasında bağıtlanacak olan TİS için Bakanlık tarafından gönderilen yetki belgesinin sendikamıza ulaşmasının ardından yer gün saat tespiti toplantısı için işverene 6 Mayıs 2010 tarihinde çağrıda bulunuldu. Yapılan toplantılarda 13 madde üzerinde anlaşma sağlandı. TİS görüşmeleri halen devam ediyor. BSMMMO – Yetki Belgesi istendi Sendikamız ailesine yeni katılan Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nda başlayan TİS süreci kapsamında sendikamız 7 Haziran 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na Yetki Belgesi başvurusunda bulundu. Balıkesir Barosu - Yetki Belgesi istendi Balıkesir Barosu çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesi üzerine başlayan TİS süreci kapsamında sendikamız, 7 Temmuz 2010 tarihinde Çalışma Bakanlığı’na yetki başvurusunda bulundu Pamukkale Üniversitesi - Yetki Belgesi istendi Pamukkale Üniversitesi çalışanlarıın sendikamızda örgütlenmesiyle işyerindeki çoğunluğumuzun tespit edilmesi amacıyla sendikamız Çalışma Bakanlığı’na başvurarak yetki belgesi istedi. Sosyal-İş Gazetesi • 7 Ankara Şubemizden 15-16 Haziran etkinliği Ankara’daki işyeri sendika temsilcileri toplandı Ankara’da sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinden baştemsilcilerimiz ve temsilcilerimiz 27 Nisan 2010 tarihinde bir toplantı yaparak bir araya geldi. 1 Mayıs 2010 için Ankara Şube tarafından yürütülen hazırlık çalışmalarını değerlendirmek üzere bir araya gelen temsilciler, 1 Mayıs 2010’a girerken Türkiye’nin sosyo-ekonomik durumu ve işçi sınıfına yönelik saldırılar, 1 Mayıs sonrası güncel görevler gibi başlıkları tartıştı. Şube Yönetim Kurulu tarafından yapılan sunumun ardından ise işyerlerinde 1 Mayıs için yürütülen örgütlenme çalışmaları hakkında bilgi ve görüş alışverişi yapıldı. Sendikamız Ankara Şubesi büyük işçi direnişi 15-16 Haziran’ın 40. yıldönümü nedeniyle bir etkinlik gerçekleştirdi. “15-16 Haziran’dan TEKEL Direnişine / İşçi Sınıfı Tarih Yazıyor” başlıklı etkinlik 16 Haziran 2010 Çarşamba günü Sendikamız Ankara Şubesi toplantı salonunda gerçekleştirildi. TEKEL direnişçileri Salih İnceağaç ve Ferit Demir, konuk olarak katıldıkları etkinlikte TEKEL direnişi deneyimlerini aktardılar. Sendikamız Genel Başkanlarından Özcan Kesgeç’in 15-16 Haziran Direnişini konu alan anlatımı da sinevizyon şeklinde etkinlikte gösterildi. Etkinlik, katılımcıların TEKEL direnişi üzerine değerlendirmeleri ve konuya dair soruları ile önümüzdeki dönem emek mücadelesini bekleyen görevler hakkında yaptıkları değerlendirmeler ile son buldu. JMO çalışanları tanışma ve kaynaşma toplantısı TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası çalışanları, ilkini 17 Mayıs 2009 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdikleri tanışma ve kaynaşma toplantısının ikincisini 23-25 Nisan 2010 tarihinde gerçekleştirdi. Aydın-Kuşadası Ephesia Hotel’de gerçekleştirilen toplantıda çalışanlar arası tanışma, çalışma ortamları ve çalışma koşullarına ilişkin sohbetler gerçekleştirildi. Toplantıda JMO’ya 10 yıl emek veren çalışanlar da unutulmayarak kendilerine birer plaket verildi. 3 gün süren etkinlikte yörede yer alan tarihi ve turistik yerlere geziler de yapıldı. Otelde yapılan toplantıda ise 2011 yılında hangi ilde toplantı yapılacağı kararlaştırıldı. 8 • Sosyal-İş Gazetesi 1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanlarındaydık! 1 Mayıs 2010 tüm yurtta gerçekleştirilen görkemli mitinglerle kutlandı... İşçi ve emekçiler 1 Mayıs alanlarını hınca hınç doldurdu… İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, TAKSİM’de ve tüm yurtta bayram havasında kutlandı. Alanları dolduran yüz binlerce işçi ve emekçi, 1 Mayıs’ın birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde kutlanabileceğini gösterdi. İSTANBUL – İşçi ve emekçiler, 32 yıl aradan sonra yeniden TAKSİM’de buluştu. 6 işçi ve memur konfederasyonun ortaklaşa gerçekleştirdiği mitinge yüz binlerce kişi katıldı. Sendikalar 3 koldan TAKSİM Meydanı’na girerken DİSK ve bağlı sendikalar Şişli tarafından alana giriş yaptılar. Hınca hınç dolan meydanda işçi ve emekçiler coşkuyla kutlamalarını yaptılar. Sendikamız da 500’ün üzerinde üyemiz tarafından oluşturulan kortejiyle, 1 Mayıs alanlarındaki yerini aldı. Sendikamız İstanbul Şubesi’nin açtığı DİSK / SOSYAL-İŞ pankartının arkasında ise örgütlenme çalışmalarımızın sürdüğü İstanbul Bilgi Üniversitesi Çalışanları pankartı ile örgütlü olduğumuz işyerlerinden Toplum Gönüllüleri Vakfı çalışanları ve İstanbul Barosu çalışanları pankartları açıldı. Üyelerimiz, hazırlanan afiş ve dövizleri de taşıyarak taleplerini dile getirdiler. Kortejimiz görselliği ile göz doldurdu. ANKARA – Ankara’da gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamaları işçi ve emekçilerin erken saatlerde Tren Garı’nda buluşmaları ile başladı. Burada toplanan binlerce işçi ve emekçi mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Sendikamız SOSYAL-İŞ de yaklaşık 150 kişilik kitlesiyle yürüyüş kortejindeki yerini aldı. Sendikamız pankartı arkasında Çankaya Belde AŞ işçileri “Sendika Hakkımız Engellenemez” pankartını taşıdı. Kortejimizden sık sık “Belde şaşırma sabrımızı taşırma”, “Sendika hakkımız engellenemez”, “Yaşasın Sosyal-İş Yaşasın DİSK” sloganları yükseldi. Sosyal-İş Gazetesi • 9 Ankara Ankara İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İZMİR – Son yılların en görkemli mitinglerinden biri yaşanan İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 25 bin kişi katıldı. TEKEL, TARİŞ ve KENT AŞ işçilerinin de yoğun katılım gösterdiği mitingde sendikamız SOSYAL-İŞ de yerini aldı. Sendikamız, Sosyal-İş pankartı arkasında yürüyen şube yöneticilerimiz, işyeri sendika temsilcilerimiz ve üyelerimiz tarafından geniş bir şekilde temsil edildi. ANTALYA – 1 Mayıs 2010 Antalya’da da coşkuyla kutlandı. TRT Kavşağı’nda toplanan işçi ve emekçiler Yavuz Özcan Parkı’nda yürüyerek burada bir miting gerçekleştirdi. Yaklaşık 10.000 kişinin katıldığı mitingde üyelerimiz de yerlerini alarak taleplerini dile getirdiler. isteyen sınıf dostlarının katıldığı da gözlendi. ORDU – Ordu’da KESK’in önünde toplanarak Belediye önüne yürüyen işçi ve emekçiler, burada miting gerçekleştirerek 1 Mayıs’ı kutladı. Ordu’daki kutlamalara 500’ü aşkın işçi ve emekçi katıldı. 10 yıllarca aradan sonra bir DİSK örgütlenmesinin ilk kez yeniden yaşandığı Ordu’da, bu örgütlenmenin mimarı olan Ordu Üniversitesi Metsan AŞ’den üyelerimiz, düzenlenen 1 Mayıs mitinginde yerlerini aldı. SOSYAL-İŞ pankartını taşıyan üyelerimiz tarafından oluşturulan korteje, DİSK ÇARKI altında yürümek SAMSUN – 1 Mayıs 2010 Samsun’da coşkuyla kutlandı. Ray Apartmanı önünde toplanan işçi ve emekçiler, Cumhuriyet Meydanı’na yürüyerek burada taleplerini dile getirdiler. Samsun’da düzenlenen mitingde özel eğitim kurumlarında çalışanlar “GÜVENCESİZ EĞİTİM İŞÇİLERİ YÜRÜYOR, SOSYAL-İŞ’TE ÖRGÜTLENİYOR” pankartını taşıdı. Kortejden sık sık “Paralı eğitime hayır”, “Öğretmenler işsiz kalmasın”, “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları yükseldi. İzmir İzmir Antalya Ordu Samsun Samsun 10 • Sosyal-İş Gazetesi Bilgi’de örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor... İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Mart ayında başlayan örgütlenme süreci devam ediyor. Sendikalaşmayı engellemeye yönelik her türlü girişime rağmen, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanları, sendika haklarından vazgeçmiyor. Üye sayımız giderek artarken, üniversitede örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor. sının ardından Sosyal-İş Sendikası ve Bilgi çalışanlarını temsilen bir heyet üniversite yöneticileri ile görüştü. Üniversite yönetimi 1 hafta içerisinde yanıt verileceğini söyledi. 5 Mayıs: Oturma eylemi başladı Bu takvimi aşağıda özetle ilginize sunuyoruz. 1 Mayıs: Bilgi Taksim’de Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs kutlamaları için ilk kez kitlesel katılıma açıldığı bu yıl, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanları için de bir ilk gerçekleşti. Yüzlerce Bilgi çalışanı ve öğrenci, sendika logosunun da yer aldığı “İstanbul Bilgi Üniversitesi Çalışanları” pankartının arkasında yürüdü. 15 Mayıs: Bu SEFER tutanak tutuldu İşten atılan 3 üyemiz 5 Mayıs’ta Santral Kampüs’ün hemen yanındaki çimenlik alanda oturma eylemi başlattı. Bilgi çalışanları, işten çıkarılan arkadaşlarını bu eylemde yalnız bırakmıyor. Hafta içi hergün saat 12:00’da otopark girişinde bir araya gelen çalışanlar, imece usülü oturma eylemi alanını düzenliyor. Bilgi çalışanlarının yanı sıra öğrencilerin de yoğun ilgi gösterdiği eyleme, dışarıdan dayanışma ziyaretleri de yapılıyor. Sendikalar, kitle örgütleri, siyasi partiler, öğretim üyeleri, öğrenciler ve milletvekilleri tarafından gerçekleştirilen sayısız toplu ziyaret oturma eylemi alanını bir dayanışma alanına da çeviriyor. 2 Mayıs: Bahar Bilgi’de başladı 2 Mayıs 2010 Pazar günü, sendikalı Bilgi çalışanları, bir kaç ilk’e daha imza attılar. Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde düzenlenen Bahar Pikniği, caz festivalleri, moda fuarları ve mezuniyet törenlerinden sonra bu kampüsteki ilk kitlesel piknik etkinliği olarak mekanın tarihine yazıldı. 4 Mayıs: Kara bir gün... 4 Mayıs’ta, sendikamız üyesi 3 çalışan, Kadir Karabulak, Rıza Karaçeper ve Bülent Karaçeper, sudan gerekçelerle, hukuka aykırı biçimde işten çıkarıldı. Bu işten çıkarmalara ilk tepki, öğrencilerden geldi. Öğrenciler kampüs içinde bir yürüyüş gerçekleştirerek, işten çıkarma kararını protesto etti ve işten çıkarılanların işe iade edilmesini talep etti. 7 Mayıs: Artan baskılar ve ilk suç duyurusu Bu sırada idari amirler tarafından sendikalaşmayı engellemek amacıyla yapılan baskılar, tehditler ve hukuka aykırı uygulamalar giderek arttı. Bunun üzerine 07 Mayıs 2010 tarihinde İdari Müdür Aykut Yeşiltepe hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesi uyarınca sendikamız Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 8 Mayıs: Taksim’de bin kişi tek ses! 15 Mayıs’ta oturma eyleminin sürdüğü alanda üyelerimiz, sendikalaşma süreci ile ilgili bildirileri dağıtırken Üniversitenin Güvenlik Müdürü Yunus Sefer, yanında başka bir güvenlik görevlisi ile gelerek, bildirilerin dağıtılmasını fiilen engellenemeye çalışarak tehditkar ifadelerde bulundu. O sırada alanda bulunan üyelerimiz Sefer’in bu hukuka aykırı eylemlerini bir tutanak tutarak tespit etti. İlerleyen günlerde Yunus Sefer hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. 18 Mayıs: ‘Kanmadık, kınadık’ 5 Mayıs’ta üniversite yönetimi ile yapılan görüşmenin ardından, işten atılanların durumu ve sendika karşıtı uygulamalar ile ilgili çeşitli görüşmeler yapıldı. Üniversite yönetimi işten çıkarılanlar için bir nevi taşeronlaştırma uygulaması anlamına gelen bir tekliften başka hiçbir teklif getirmedi. Bunun üzerine 18 Mayıs’ta Bilgi çalışanları bir kez daha Rektörlüğe yürüyerek Rektörlük önüne siyah çelenk bıraktı. Üniversite yönetiminin getirdiği teklifin bir kandırmaca olduğuna dikkat çekilen yürüyüşte “Kanmıyoruz, kınıyoruz” sloganı atıldı. Yürüyüşün sonunda yapılan açıklamada, “işten atılanların işe iadesi ve baskıların son bulması” talebi bir kez daha dile getirildi. 20 Mayıs: Bilgi Meclis’e taşındı BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, baskı ve tehditlere karşı önlem alınması için TBMM Başkanlığı’na Meclis Araştırması açılması için önerge verdi. Önergede İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yaşanan sürece de yer verildi. 24 Mayıs: 169 akademisyenden ortak deklarasyon 5 Mayıs: Rektörlük önünde eylemdeyiz İşten çıkarma kararının hemen ertesi gününde Bilgi çalışanları ve öğrencileri Santral Kampüs’te bir eylem gerçekleştirerek Rektörlüğe yürüdü. Yürüyüş boyunca işten atılanların işe iade edilmesi ve sendika hakkına saygı gösterilmesine ilişkin sloganlar atıldı. Rektörlük önünde yapılan basın açıklama- kampüsten Taksim’e taşındı. İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarının yoğun katılım gösterdiği eyleme, öğrenciler, sendikalar, kitle örgütleri ve vatandaşlar da destek verdi. Yaklaşık bin kişi Taksim’de “İşte Bilgi işte sendika”, “İşten atılanlar geri alınsın”, “Sendika hakkımız engellenemez” sloganlarıyla yürüdü. Yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında sendika karşıtı tutuma son verilmesi ve işten atılanların işe iade edilmesi talep edildi. İşten çıkarmalar ve sendika karşıtı uygulamalara karşı yapılan eylemler, 8 Mayıs’ta Çeşitli üniversitelerde görev yapan 169 akademisyen, üç arkadaşımızın işten çıkarılmasına ve sendikalaşma hakkının ihlal edilmesine ortak bir deklarasyon yayınlayarak tepki gösterdi. Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Zeki Kılıçarslan, Prof. Dr. Aziz Konukman, Prof. Dr. Şeb- Sosyal-İş Gazetesi • 11 Bilgi’de örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor... nem Korur Fincancı, Prof. Dr. İzzettin Önder, Prof. Dr. Gülay Toksöz, Prof. Dr. Yüksel Akkaya, Prof. Dr. Şafak Alpay, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Rıfat Okçabol, Prof. Dr. Tülin Öngen, Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın da aralarında yer aldığı 169 bilim insanının yayınladığı “Bilgi Üniversitesi Yönetimi’ni Emekçilerin Haklarına Ve Emeğe Saygıya Davet Ediyoruz” başlıklı deklarasyon, kamuoyunda ciddi etki uyandırdı. 25 Mayıs: Çayır-çimen kampüsünde ilk ders Oturma eyleminin devam ettiği alan bir çayırçimen kampüsüne de dönüştürülerek sendika akademesi etkinlikleri başladı. “Akademide sendikayı kurduk, şimdi de sendikada akademiyi kuruyoruz” şiarıyla başlatılan “İstanbul Sendikalı Bilgi Üniversitesi Yaz Okulu Programı Açık Hava Dersleri”nin ilki 25 Mayıs günü gerçekleştirildi. “Sendika 101” kodlu “Nasıl bir Üniversite” başlıklı ilk dersin konuşmacıları İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Murat Belge, Murat Paker, Nazan Aksoy ve Erol Katırcıoğlu’ydu. Etkinliğe Bilgi çalışanları ve öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Mayıs 2010: Kırmızı kitapçık ve internet sitesi Mayıs ayında “Bilgi soruyor” başlıklı kırmızı kitapçık hazırlanarak Bilgi çalışanlarına dağıtıldı. Kitapçıkta, sendikalaşma sürecinde sıkça sorulan soruların yanıtları yer aldı. Öte yandan daha önce kurulan www.bilgicalisanlari.com internet sitesi daha da aktifleştirilerek örgütlenme sürecinin elektronik ortamdaki en önemli dayanaklarından biri haline geldi. 1 Haziran: Dersimiz sendika! “Neden Sendika” başlıklı “Sendika 102” kodlu ikinci açık hava dersi 1 Haziran’da yapıldı. Bu derste konuşmacı olarak Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Selüloz-İş Sendikası Avukatı Murat Özveri, Yazar Ömer Laçiner ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Chris Stephenson ve Bülent Bilmez yer aldı. 6 Haziran: Bilgi’de neler oluyor? Sendikalaşma sürecinde yaşanan gelişme- ler, 6 Haziran’da Mimarlar Odası’nın toplantı salonunda yapılan geniş katılımlı genel üye toplantısında masaya yatırıldı. Geçmiş dönemin muhasebesinin yapıldığı, sorunların ve çözüm yollarının tartışıldığı toplantıda, ilerleyen döneme ait yol haritasının ana hatları da oluşturuldu. sın toplantısı gerçekleştirdi. 1-4 Temmuz: Bilgi ASF’de 9 Haziran: Komisyona başvuru Sendikamız Genel Yönetim Kurulu, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na başvurarak İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenmeyi engellemeye yönelik girişimlerin incelenmesi ve önlenmesini istedi. 15 Haziran: Sendikada kadınlar da vardır! Açık hava derslerinin üçüncüsü 15 Haziran’da yapılırken, “Sendika 103” kodlu bu dersin başlığı “Sendikada Kadınlar da Vardır”, konuşmacıları ise İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Kadriye Bakırcı, DİSK Genelİş Sendikası’ndan Irmak Çetin ve Hava-İş Sendikası’ndan Eylem Ateş’ti. 17 Haziran: Soysal’dan soru önergesi CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, TBMM Başkanlığı’na, Başbakan Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi verdi. Önergede İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yaşanan sürece dikkat çekilerek, sendika karşıtı tutumlar hakkında sorular yöneltildi. Avrupa Sosyal Forumu çerçevesinde Maçka kampüsünde işten atılan arkadaşlarımızında yer aldığı bir stand açıldı. Forum sonrasında Cumartesi günü Osmanbey’den Taksim’e kadar yapılan yürüyüşe, Bilgi çalışanları, “İşten atılanlar geri alınsın” pankartı ile katılırken DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de yürüyüşçülere eşlik etti. Yürüyüş sonunda Taksim Gezi Parkı’nda İstanbul Sendikalı Bilgi Üniversitesi de yerini aldı. 6 Temmuz: DİSK Başkanı Çelebi’nin ziyareti 22 Haziran: Rektörlüğe açık mektup Sendikamız ve Bilgi Sendika Çalışma Birimi üniversite yönetimine hitaben bir açık mektup yayınladı. Mektupta yaşanan süreçteki sorunlara dikkat çekilerek, üniversite yönetimi sorunların çözümü noktasında göreve davet edildi. Mektupta sendikalaşma hakkına saygı gösterilmesi ve işten çıkarılarılanların geri alınması çağrısı yinelendi. 22 Haziran: Akademi özgürdür netekim “Sendika 104” kodlu açık hava derslerinin dördüncüsü “YÖK Rejiminde Akademik Özgürlük” başlığını taşıyordu. Galatasaray Üniversitesi’nden Ahmet İnsel, Bilgi Üniversitesi’nden Arus Yumrul ve Avukat Özgür Sevgi Göral, bu etkinliğin konuşmacılarıydı. 23 Haziran: Meclis’te basın toplantısı Sendikamız Başkan, yönetici ve üyeleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarından oluşan bir heyet ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenme süreci hakkında Meclis’te bir ba- DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, 6 Temmuz 2010 itibariyle 62. gününde olan oturma eylemini ziyaret etti. Oturma eyleminin yapıldığı çadırda konuşma yapan Çelebi, sendikanın gücünün sendikanın işyerindeki örgütlülüğünün gücü olduğunun altını çizdi. Çelebi’ye DİSK yöneticileri ve konfederasyon bünyesindeki çeşitli sendikaların başkanları da eşlik etti.Santral kampüse yapılan ziyarete iki otobüs dolusu çevik kuvvet ve bir panzerin de eşlik etmesi dikkat çekti. Mayıs-Haziran-Temmuz 2010: Destek ve Dayanışma Çoğalarak Büyüdü Son üç ay boyunca çok sayıda sendika, kitle örgütü, siyasi parti, öğrenci öğretim üyesi ve emekçi gerek oturma eylemine dayanışma ziyaretinde bulunurken, gerek çeşitli açıklamalarla destek sundular. Destek ve dayanışmalarını esirgemeyen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. 12 • Sosyal-İş Gazetesi Sendikamızdan TBMM’de basın toplantısı Sendikamız ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP İstanbul Milletvekilli Çetin Soysal, İstanbul Bilgi Üniversitesi örgütlenmesi ile ilgili bir basın toplantısı yaptı S ENDİKAMIZ Başkan, yönetici ve üyeleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarından oluşan bir heyet ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenme süreci hakkında 23 Haziran’da bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısında, sendikamızın İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenme çalışmaları sırasında karşılaşılan hukuksuz uygulamalar, işten atmalara kadar vardırılan saldırılar ve üyeler üzerindeki baskılar vurgulandı. Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk sendikal örgütlenmenin önündeki engellere dikkat çekerek var olan yasal düzenlemelerin sendikal özgürlükleri ve örgütlenme özgürlüğünü güvence altına almaya yetmediğini vurguladı. Sendikal hak ihlallerinin sadece İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yaşanmadığını, Türkiye’de her yıl yaklaşık olarak 10 bin işçinin sendikalara üye olduğu için işten atıldığını kaydeden Ebetürk “Binlerce işçi zorla sendikalardan istifa ettirilmekte, yüz binlerce işçinin sendikalaşma hakkı fiilen engellenmektedir. Bazı araştırmalara göre Türkiye’de işverenler, sendikalaşmayı engellemek için en az 41 farklı yönteme başvurmaktadır” şeklinde konuştu. Ebetürk, sendikal hak ve özgürlükleri yok edecek kadar kısıtlayan ve 12 Eylül cuntacıları tarafından yapılan yasaların yürürlükte olduğunu ifade ederek, bugün yaşanan olayların bu yasalardan kaynaklandığını söyledi. Sendikamız tarafından yürütülen İstanbul Bilgi Üniversitesi örgütlenme çalışmaları sırasında karşılaşılan saldırılara ve hukuksuzluğa dikkat çeken Ebetürk, üniversite yönetiminin sendikal örgütlenmeyi engellemek amacıyla hukuka ve etiğe aykırı uygulamalara başvurduğunu ifade etti. İşten atmaların yanı sıra sendika üyelerine baskı yapıldığını, üyelerin tehditle istifa etme yönünde zorlandığını kaydeden Ebetürk “İstifa etmeye teşvik için noter istifa işlem bedelinin amirler tarafından karşılanmakta, sürgün anlamına gelen kampüsler arası rotasyonlar yapılmakta ve sendikal çalışmalara karşı zaman zaman fiziki boyuta varan özgürlük ihalleri yaşanmaktadır” dedi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki sendikal örgütlenme çalışmalarımızı yakından takip ettiklerini ve hukuksuzluğa karşı mücadelede sendikanın yanında olduklarını söyledi. Ana- dol “Bilgi Üniversitesi’nin örgütlenme özgürlüğüne karşı yaptığı uygulamalar ibret vericidir. Sendikal örgütlenmeyi engellemek ILO sözleşmelerine aykırı olduğu gibi Anayasal bir suçtur. Bu durum Bilgi’nin demokrat ve özgürlükçü anlayışı ile örtüşmemektedir. Bilgi Üniversitesi’nin özgürlükçü vizyonu kağıt üzerinde kalmamalı, sendikal hak ve özgürlüklere saygı göstermelidir.” şeklinde konuştu. Anadol, örgütlenme özgürlüğü konusunda Hükümete görev düştüğünü belirterek örgütlenme özgürlüğünün korunup geliştirilmesi konusunda adımlar atılması gerektiğini kaydetti. Daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki direniş çadırına bir ziyarette de bulunan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ise konuya duyarlı olduklarını ifade etti. Konunun takipçisi olacaklarını ve parlamentoda bir soru önergesi vereceklerini ifade eden Soysal ülkedeki sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi gerekliliği üzerinde durdu. Basın toplantısından sonra ise sendikamız heyeti, Bilgi Üniversitesi örgütlenmesi ile ilgili olarak hazırlamış olduğu bilgilendirme dosyasını TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı ve üyelerine sundu. Sosyal-İş Gazetesi • 13 26 Mayıs’ta 1 saat çalışmadık Ankara Sendikamız, 4 Konfederasyonun aldıkları ortak karar uyarınca yapılan 26 Mayıs’ta 1 saat çalışmama eylemine katıldı. Saat 13.00’da başlayan eylem planı kapsamında, işyerlerinde bildiri okundu. Ankara’da gerçekleştirilen eylem, Kolej Kavşağı’nda başladı. Buradan Kızılay’ın Ziya Gökalp Caddesine kadar sloganlar İzmir İstanbul Ankara eşliğinde yüründü. Sendikamız da alandaki yerini aldı. İstanbul’da İstanbul Barosu çalışanları saat 13.00’da iş bırakarak işyeri önünde basın açıklaması metnini okudu. İzmir’de ise 11.30’da Basmane Meydanı’nda toplanan DİSK ve KESK Konak Meydanına yürüdü. Yaklaşık on bin kişinin katıldığı eylemde sendikamız da yerini aldı. Antalya’da düzenlenen yürüyüşe ise Şube Başkanı Metin Özboz, yönetici ve üyelerimiz katılarak sendikamızı temsil etti. İzmir Antalya Avrupa Sosyal Forumu yapıldı Avrupa Sosyal Forumu, 1-4 Temmuz 2010 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka ve Gümüşsuyu Kampüslerinde gerçekleştirilen forum kapsamında çeşitli ülkelerden konuşmacılar yer aldı. Forum kapsamında Şişli Osmanbey’den Taksim Gezi Parkı’nda bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz de katıldı. Forum’da DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de “İtiraz ettiğimiz dünyayı değiştirme umudumuz var” başlıklı bir konuşma yaptı. Çelebi konuşmasında sermayenin dünya çapındaki neoliberal politikalarına dikkati çekerek “Sermayenin saldırısı nasıl ki bütün işçi sınıfına yönelik olarak bütünlüklüyse, işçi sınıfının kendisine reva görülen açlık ve yoksulluğun hüküm sürdüğü bir dünyaya karşı mücadelesi de bütünlüklü olmak zorundadır. İşçi sınıfının ve çalışanların uluslararası dayanışması, birliği ve mücadelesi bugün her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır” şeklinde konuştu. Çelebi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mücadele eden, birleşen ve dayanışmasını güçlendiren örgütlü işçi sınıfı mutlaka kazanacaktır. İşte bu inançla sevgili dostlar, bütün dünya işçi hareketlerini İstanbul’un simgeleşen bu meydanından Avrupa Sosyal Forumu adına selamlıyor, gelecek forumda ve mücadele alanlarında buluşmak üzere hepinizi dostlukla kucaklıyoruz. BAŞKA BİR AVRUPA MÜMKÜN!.. BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN!..” 14 • Sosyal-İş Gazetesi Konya Selçuk’ta mutlu sona doğru adım adım… gözü üzerimizdedir. Biz de Konya’da bu örgütlülüğü çelikten bir kale gibi koruyacağız. Tüm taşeronları kazıyacağız ve haklarımızı alacağız. Yolumuz açık geleceğimiz aydınlık olacak” dedi. Dayanışma örneği yaşandı Konya Selçuk Üniversitesi’nde taşeron şirketler bünyesinde çalışan işçiler sendikamızda örgütlenmeye devam ederken; Konya’da yüzlerce işçinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Coşkulu geçen toplantıda, iş güvencesi ve sendika mücadelesinden vazgeçilmeyeceği vurgulandı. Konya Selçuk Üniversitesi’nde faaliyet gösteren taşeron şirketler bünyesinde çalışan işçiler, taşeronluk sistemine son verilmesi ve Rektörlük bünyesinde insanca koşullarda çalışmak için yaklaşık 3 aydır sendikamızda örgütleniyor. Üye sayımız her geçen gün artarken, Konya Selçuk Üniversitesi’nde “sendikalı ve güvenceli çalışma” mücadelesinin başarıya ulaşmasına her geçen gün bir adım daha yaklaşılıyor. Yüzlerce işçi sendikasıyla buluştu Sendikalaşma çalışmaları kapsamında 24 Haziran 2010 günü Mümtaz Koru İlköğretim Okulu’nda geniş katılımlı bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantının yapıldığı salon, “Yaşasın Selçuk Üniversitesi Örgütlenmemiz”, “Örgütsüz işçi köle işçidir, örgütlü işçi yenilmez” pankartları ve DİSK afişleri ile süslendi. 200 civarında işçinin katıldığı toplantı oldukça coşkulu bir havada geçti. Toplantının açılış konuşmasını Konya Metro Mağazası İşyeri Baştemsilcisi Cihan Çakır yaptı. Selçuk Üniversitesi’nde verilen mücadelenin yalnızca Selçuk Üniversitesi işçilerinin mücadelesi olmadığını vurgulayan Çakır, “Bu mücadele taşeron altında inim inim inleyen tüm Türkiye işçi sınıfının mücadelesidir. Herkesin Toplantıda DİSK ve dost sendikaların üye ve yöneticileri de kısa birer konuşma yaparak dayanışma duygularını iletti. Konuşmalar arasında “İnadına sendika, inadına DİSK” sloganı atıldı. DİSK Konya İl Temsilcisi Ali Özçelik, Konya’da DİSK’e bağlı sendikaların örgütlenmelerinin hız kazandığına dikkat çekerek, sendikalaşma mücadelelerinin dayanışma içinde büyüyeceğini söyledi. DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası’nda örgütlenen MahleMopisan işçilerinden Ali Rıza Sirmen, her türlü baskı ve zorluğa rağmen sendikalaşma mücadelesine devam ettiklerini belirterek, Konya’da DİSK’e bağlı sendikaların örgütlenmesinin engellenemeyeceğini ifade etti. Devamı Sosyal-İş Kadın ekinden sonra SAYFA 15’TE E Ç K L -A MAYIS - HAZİRAN 2010 SOSYAL-İŞ GAZETESİNİN ÜCRETSİZ EKİDİR SAYI: 2010/2 Dünya kadınları özgürlük için İstanbul'da yürüdü larla dayanışmamızı ifade ediyoruz. Bütün kadınların haklarından tam yurttaşlar olarak yararlanabileceği, açık, demokratik ve seküler bir Avrupa düşüncesini dile getirdik” vurgusu yapıldı. Kriz koşullarında yaşanan hak ihlallerine dikkat çekilen bildirgede ayrıca şu ifadeye de yer verildi: “Hükumetlerin ve uluslararası kurumların, toplumsal hareketlerin elli yıllık kazanımlarına ve kadın haklarına yönelik saldırılarında ekonomik ve mali krizi kullandığı bir dönemde toplanıyoruz. Bu önlemleri kınıyor; çalışma ve emeklilik koşullarının kötüleşmesine karşı mücadele ediyoruz. Özelleştirmeye ve kamu hizmetlerine ayrılan bütçede kesintilere karşı mücadele ediyor; bunun yerine askeri bütçelerin azaltılmasını istiyoruz”. Bu yıl 100. yıldönümü kutlanan 8 Mart'ta başlayan ve dünyanın pek çok ülkesinde gerçekleşen Dünya Kadın Yürüyüşü'nün Avrupa buluşması, 30 Haziran 2010'da 22 ülkeden gelen yüzlerce kadının katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirildi. 30 Haziran 2010 tarihinde İTÜ'nün Maçka Kampüsü'nde gerçekleştirilen söyleşi ve atölyelerin ardından yürüyüş başladı. “Hepimiz özgür oluncaya dek kadınlar yürüyecek” pankartı arkasında Galatasaray Lisesi önüne kadar alkış ve sloganlarla yürüyen 500'den fazla kadın, yürüyüşün sonunda sonuç bildirgesinin Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak okun- du. Bildirgede, “İstanbul'a gelerek, kadın hakları ve halkının kaderini tayin hakkı için mücadele eden Türk ve Kürt kadın- Bildirge şu ifadelerle sona erdi: “Bugün, kapitalizmi, ataerkini ve ırkçılığı yok etmek için, mücadeleleri birleştirme günüdür. Kadınların yaşamını değiştirmek için dünyayı değiştir! Dünyayı değiştirmek için kadınların yaşamını değiştir”. 2 • Sosyal-İş KADIN Kadınlar ‘direnişi’ konuştu Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında 30 Haziran 2010 tarihinde İTÜ Maçka tesislerinde yurt içinden ve dışından onlarca kadının katılımıyla kadınların temel sorun ve taleplerini içeren atölye çalışmaları yapıldı. Atölye çalışmaları kapsamında; Tek Gıda-İş, Sosyal-İş; Petrol-İş, Birleşik Metal-İş ve TAREM’in örgütleyiciliğini ve organizasyonunu üstlendiği “Direnişte Kadınlar” başlıklı atölye çalışmasına, sendikal çalışma yürüttükleri için işten atılan ve grevlerden, direnişlerden kadınlarla, yurtdışından konuklar katıldı. 100’ü aşkın kadının katılımıyla gerçekleşen atölye çalışmasına Fransa’dan CGT(Genel Emek Konfederasyonu) üyesi olan çoğunluğu temizlik işçisi kadınlar, Belçika’dan FGTB (Genel İşçiler Federasyonu) üyesi işçi kadınlar ve İsviçre’den kadınlar katılarak yapılan tar- tışmalarda aktif olarak yer aldılar. Atölyede açılış konuşmasını Sosyal-İş Sendikası’ndan Bilge Çoban gerçekleştirdi. Çoban, “Yaşamın her alanında hem işçi hem de kadın olmaktan kaynaklı çifte sömürüye maruz kalan biz kadınlar, mücadeleyle bağımızı bir kez kurduğumuzda, kurtuluşumuzun anahtarına bir kez ulaştığımızda, ne kadar direngen ve ne kadar inatçı olabildiğimizi görüyoruz” diyerek, Tekel, Nova- med, Desa Deri, Samka Metal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde çalışan kadınların mücadelelerini örnek verdi. Atölye çalışmasında Novamed grevi, Temel direnişi, Kızılay direnişi ve TÜBİTAK direnişleri hakkında sunumlar yapılırken, kadınlar direniş ve örgütlenme deneyimlerini paylaştı. Yeşil Kundura işçileri direnişte Tekirdağ / Çorlu’da kurulu bulunan Yeşil Kundura işçilerinden 3 kadın işçinin işten çıkarılması üzerine Deri-İş Sendikası tarafından direniş başlatıldı. İşçilerin sendikalaşmasını engellemek için işverenin 3 kadın işçiyi işten atması üzerine 31 Mayıs’ta başlatılan direniş tüm kararlılığıyla sürdürülürken, işten atılan işçiler direnişin işe iade edilene kadar sürdürüleceğini vurguladı. Dünyaca ünlü markaların da satışını yapan Yeşil Kundura’da çalışma koşullarının dayanılmaz olduğu, hiçbir sosyal ve sendikal hakkın bulunmadığı belirtiliyor. Çalışma sürelerinin de yasalarla belirlenen sürenin çok üzerinde olduğu belirtilen işyerinde işçiler, sendikalaşarak bu hak gasplarına dur demek istiyorlar. Sendika tarafından yapılan açıklamada “Yeşil Kundura işçileri uzun çalışma saatleri, zorunlu mesailer, 2 yıldır ödenmeyen ikramiyeler, asgari ücret düzeyinde ve düzenli verilmeyen ücretler, kart sistemi ile yapılan tuvalet uygulamaları ve tuvaletlerde geçen sürelerin ücretlerden kesilmesi, molalarda verilen çayların para ile işçilere satılması, ikramiye ve fazla mesailerin bordrolarda gösterilmemesi, işyerinde yaygın olan kötü muameleler nedeniyle Mayıs ayı başında sendikamıza üye olmaya başladı” denildi. Bu sendikalaşma sürecinden sonra işverenin işçiler üzerinde baskı kurarak sendikadan istifa etmeye zorladığı, daha sonra da 3 kadın işçiyi işten attığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: “İşten atılan üyelerimiz demokratik haklarını kullanarak, anayasal bir hak olan sendikalaşma hakkını kullanmaları nedeniyle mağdur olmuşlardır. İşe geri iade davalarını açmış bulunmaktayız. Hukuki mücadelemiz sürerken diğer yandan direnişimizi de aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Sendikamız geçmişten bugüne üyelerinin mücadelesiyle bugünlere kadar gelmiştir. Sendikamız üyelerine hep sahip çıkmış ve onları mücadelelerinde yalnız bırakmamıştır. Bugün de aynı şekilde üyelerimize sahip çıkmaktayız. Ve bu mücadele Yeşil Kundura sendikamızı kabul edene kadar devam edecektir.” Sosyal-İş KADIN • BU ÜLKEDE KADINLAR ÖLDÜRÜLÜYOR!!!.... Gizem Duygu ŞEREF - Evrim AYDOĞAN AYDIN Jeoloji Mühendisleri Odası çalışanları “Geceleri de sokakları istiyoruz” sloganı hep içi boş bir talep gibi gelmişti önceleri. Şimdi anlıyoruz ki aslında arkasında çok çarpıcı gerçekler var. Şu sözleri en iyi hatırladığımız olay hiç kuşkusuz Münevver Karabulut cinayetidir. “Ailesi kızlarına sahip çıksaydı da gecenin o saatinde dışarı bırakmasaydı”.... Neden? Neden bir kadın akşam ya da gece sokağa çıkamaz? Ya da çıkması niye cinayet sebebi olur? Hatta bırakın gece sokağa çıkmayı gündüz kocadan izinsiz alışverişe gitmek bile cinayet sebebidir bu ülkede. Ve mahkemede de bu sebeple “haksız tahrik” indiriminden yararlanılır. Bizler 7 yılda kadın cinayetlerinin %1400 oranında arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Okuduğumuz gazetede, dinlediğimiz haberlerde mutlaka bir kadın cinayeti var. O kadar ki artık izleme ya da okuma gereği duymuyoruz, okusak da giderek duyarsızlaşıyoruz. Ağzımızdan çıkan sözcükler o kadar sıradan ki “aaa yine mi” , “cık cık cık”, hatta katilin sebeplerini dinlediğimizde “ee o da hak etmiş bunu” bile diyebiliyoruz. Ama unutmayın izleğimiz enflasyonun artması ya da sebze meyveye gelen zam haberleri değil. Bir insanın, bir kadının ölümü... Ülkenin bir ucundan diğer ucuna (kırsal-kentli fark etmiyor) günde ortalama 3 kadın ölüyor... Öldürülme biçimleri ve nedenleri başka ama öldüren hep aynı (!). Arama motoruna kadın cinayeti yazdığınızda karşınıza çıkan örnekler... Töre ve namus cinayetleri 25 Şubat 2010 : Mersin-Tarsus’ta yaşayan Özlem Çınar sevdiği biriyle ailesini terk ederek kaçtığı için aile meclisi tarafından ölüme mahkum edildi. Çınar, töre adı altında ağaca asılarak öldürüldü. Kıskançlık ve aşk cinayetleri : 12 Haziran 2010 : Ankara-Mamakta cinnet geçirdiği iddia edilen 82 yaşındaki kişi, şüphelendiği eşini baltayla öldürdü. Reddedilme 28 Şubat 2010 : İstanbul Fatihte Suzan Yılmaz, eski eşinin yeğeni olan ve kendisine evlenme teklif eden Naim Yılmaz’ın evlenme teklifini kabul etmediği için kurşunlanarak öldürüldü. Tecavüz 5 Şubat 2010 : İstanbul-Esenlerde yaşayan M.S. Önce içki masanında babasını öldüren ardından da evlerini basan babasının arkadaşı tarafından tecavüz edildikten sonra öldürüldü. Alkol 27 Mart 2010 : Adana’da A.A. İsimli kişi alkol alıp eve geldikten sonra tartıştığı 6 aylık hamile eşi Dilek Alır’ı öldürdü. Maddi sebepler 15 Şubat 2010 : İzmirde yaşayan Fatma Faike Topgöden borçları yüzünden aralarında tartışma çıkan eşi tarafından boğularak öldürüldü. Bu verdiklerimiz sadece küçük örnekler. Mesela sadece 2010 yılının Nisan ayında 21 kadının öldüğünü bunların büyük bölümünün cinayete kurban gittiğini bir kısmınında artık baskılara dayanamayıp intihar ettiğini biliyoruz. Bu ülkede kadın cinayetleri sadece münferit bir olay değildir. Aslında hepsi politiktir. İlkokuldan itibaren öğreni- riz cinsiyet ayrımcılığını. Oğullarımızı ayrımcılıkla büyütürüz. Kızları çocukluktan itibaren ezerek büyütürüz. Ev işi yapmak, ev temizlemek, yemek yapmak, çocuk doğurmak, çocuk bakmak vb.. hep kadın işidir. Erkek aldatır, “erkekliğin şanındandır” deriz. Koca karısını döver, “erkek adam yapar” deriz. Şikayet eden kadına da “senin yerin kocanın yanıdır sonuç ne olursa olsun” deriz. Ve sonuç çoğunlukla en ufak tartışmada kocası, sevgilisi, babası tarafından öldürülen kadın olur. Mahkemeye gittiğinizde de cinsiyetçi hukuk sistemimizle karşı karşıyasınızdır. Mesela beyaz pantolon giyip sokağa çıkmış ve cinayete kurban gitmişsinizdir. Beyaz Pantolon “haksız tahrik” olarak görülür ve katil mahkemede indirimden faydalanır. Hem zaten sizde hak etmişsinizdir halkın gözünde öldürülmeyi.... Toplum olarak meşrulaştırıyoruz öldürmeyi, kadınsanız öldürülebilirsiniz. Biz ne zamandır böyle düşünür olduk?.. Ya da biz hep böyle mi düşünüyorduk?.. yine aynı cümleyi vurgulamak istiyoruz. “Bu ülkede kadın cinayetleri sadece münferit bir olay değildir. Aslında hepsi politiktir” . Biz biliyoruz ki yaşanılan coğrafyada kadını yok saymak toplumu yok saymaktır. Ve öldürülen her kadın bizi toplum yapan bir parçanın daha yok olmasıdır. 3 -A L K Ç E 4 • Sosyal-İş KADIN Bilgi’de kreşi kazandık! Sıra ‘ÜCRETSİZ’ kreşte İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sendikamız ve üyelerimizin ısrarlı talepleri sonucunda üniversite yönetimi kreş açılması için çalışmaların başlatıldığını duyurdu. Ancak üniversite yönetimi kreşten yararlanmanın “ücretlendirmeye” tabi olacağını da açıkladı. Bunun üzerine sendikamız ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sendika Çalışma Birimi ortak bir açıklama yaparak, kreşin ücretsiz olması gerektiğini anımsattı. Açıklamayı aşağıda ilginize sunuyoruz: “İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Kaynakları tarafından 29 Haziran 2010 tarihinde yapılan açıklamada, ‘Gelen talepler doğrultusunda okulumuzda, Santral İstanbul kampüsünde olmak üzere kreş kurulması üzerine çalışmalar başlamış bulunmaktadır’ ifadesine yer verilmiştir. Açıklamada ayrıca, kreşten yararlanmak isteyenler için üst limiti aylık 500 TL olmak üzere aylık net maaşın yüzde 15’i tutarında bir ücretlendirme yapılacağı belirtilmiştir. Bu açıklamayı, sendikamızın ve sendika çalışma birimimizin bir süredir ısrarla dile getirdiği “ücretsiz kreş talebi” üzerine atılmış olumlu, önemli ancak eksik bir adım olarak değerlendiriyoruz. Üniversite yönetiminin İş Yasası’nın 88. maddesinden doğan yükümlülüğünü yerine getirmek üzere çalışma başlatması olumlu ve önemli bir gelişme olmakla birlikte “kreş kullanımının ücretlendirmeye tabi tutulması” ilgili yasal düzenlemelere uygun değildir. Çünkü “Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik”in 24. maddesine göre kreşin “bina, kuruluş, döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme ve benzeri giderlerinin tamamı işverenlerce karşılanır”. Yönetmeliğin bu açık hükmü uyarınca kreşin tüm çalışanlar için tamamen ücretsiz olması yasal bir zorunluluktur. Yasal düzenlemelere göre ücretsiz olması gerektiği halde kreş kullanımının ücretlendirmeye tabi tutulması, çalışanların bir kısmının bu haktan yararlanmasına engel olabilecektir. Bu durum, “eşitlik ve adalet duygusu”nu zedeleyeceği gibi İş Yasası’nın 5. maddesinde düzenlenen “Eşit Davranma İlkesi”ne de aykırılık oluşturacaktır. Çünkü “kreş kurulması” işverenin yasal yükümlülüğü olduğu gibi kreşten ücretsiz olarak yararlanmak da tüm çalışanların hakkıdır. Kreşten yararlanmanın “maaştan yapılacak kesinti” şartına bağlanması, hem işverenin yasal yükümlülüğünü tam anlamıyla yerine getirmemesi, hem de çalışanların hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğuracaktır. Yukarıda sıraladığımız nedenlerden ötürü, İstanbul Bilgi Üniversitesi yönetimini attığı bu olumlu adımı tamamlamaya ve ilgili yasal düzenlemeler uyarınca “kreş kullanımının ücretsiz olduğunu duyurmaya” davet ediyoruz. Öte yandan Santral Kampüs’te kurulacak kreşten Dolapdere ve Kuştepe kampüslerinde çalışanların da rahatça yararlanabilmesi için ilgili yönetmeliğin 15. maddesi uyarınca işverenin “taşıt sağlamakla yükümlü” olduğunu ve kreşin 0-6 yaş arası tüm çocukları kapsaması gerektiğini de hatırlatmak isteriz. “Kreş kurulması” yönündeki talebimizi bugüne kadar nasıl ısrarla savunduy- sak, bugünden sonra da, kurulacak olan kreşin kazanımımız olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurarak, tüm çalışanların kreşten ücretsiz yararlanabilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Zira söz konusu olan yalnızca çalışanların “ücretsiz kreşten yararlanma” hakkı değil aynı zamanda çocuklarımızın “okul öncesi eğitim” hakkıdır. Santral Kampüs’teki kuş cıvıltılarına çocuklarımızın neşeli seslerinin bir an önce eşlik etmesi için gerekli çalışmaların ivedilikle tamamlanmasını talep ediyor, kreşin “ücretsiz” olmasının yasal bir zorunluluk olduğunu bir kez daha anımsatıyoruz.” Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ MADDE 24: “Oda ve yurtların bina, kuruluş, döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme ve benzeri giderlerinin tamamı işverence karşılanır”. Sosyal-İş Gazetesi • Konya Selçuk’ta mutlu sona doğru adım adım... Sayfa 14’ten devam DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası’nın Çeltik Ambarı İşyeri Baştemsilcisi Gökhan Kuşçu, Selçuk Üniversitesi işçilerine başarı dileklerini iletti. Daha önce üniversitede çalışmış olan şimdi Metro’da görev yapan sendikamız üyesi Zafer Kes ise “Ben yaşadığınız sorunların neler olduğunu yakından biliyorum. Ben şimdi Metro’da toplu sözleşmeli çalışıyorum. Ücretimi zamanında alıyorum, ücret artışım var, sosyal haklarım var, ikramiyem var, çalışma koşullarım belli. Siz de toplusözleşme imzalayana kadar dayanın” dedi. 15 Pamukkale Üniversitesi'nde örgütlendik! Ebetürk: Başaracağız! Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk ise Türkiye’de işçilerin çalışma koşullarından örnekler vererek; insanca çalışma koşulları, ücret ve haklar için sendikal örgütlenmenin şart olduğunu söyledi. Taşeronlaştırmanın giderek yaygınlaştığına dikkat çeken Ebetürk, üniversitelerdeki taşeron uygulamasına son verilmesi ve işçilerin iş güvencesi ile çalışması için Sosyal-İş Sendikası’nın elinden geleni yaptığını vurguladı. Selçuk Üniversitesi işçilerinin asıl işveren olan Rektörlüğün işçisi sayılması için çeşitli yasal dayanakların olduğunu kaydeden Ebetürk, sabırla ve inatla yürütülecek olan örgütlenmenin sonunda başarı elde edileceğini kaydetti. Alt işverenlikle ilgili eğitim verildi Konuşmaların ardından Sosyal-İş Sendikası Hukuk Müşaviri Av. S. Ayşegül Sırmagül Doğan, slaytlar eşliğinde taşeron uygulaması ve muvazaa sorunu hakkında bilgi verdi. Alt işverenlik ilişkisinde uyulması gereken kuralları anlatan Doğan, hangi durumlarda “muvazaa”nın ortaya çıkabileceğini yargı kararları eşliğinde açıkladı. Sendikamız Uzmanı Onur Bakır ise sendikalaşma sürecinin nasıl ilerleyeceğini anlatarak, “sendikal örgütlenme sürecinin en önemli hedeflerinden birinin işçilerin taşeron şirketlerden asıl işveren olan Rektörlüğün bünyesine geçirilmesi olduğunu” vurguladı. Toplantı, sorucevap bölümüyle sona erdi. Denizli'de bulunan Pamukkale Üniversitesi'nde Rektörlük bünyesinde çalışan işçiler sendikamızda örgütlendi. Sendikamız işyerindeki çoğunluğumuzun tespit edilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Kısa sürede örgütlenmelerini tamamlayan Pamukkale Üniversitesi işçilerini tebrik ediyor, “Sosyal-İş Sendikası ailesine hoşgeldiniz” diyoruz. Balıkesir Barosu çalışanları sendikamızda örgütlendi Balıkesir Barosu çalışanları sendikamızda örgütlendi. Sendikamız, 7 Temmuz 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki talebi başvurdu. Balıkesir Barosu çalışanlarına hoşgeldiniz diyor, sendikal çalışmalarımızda başarılar diliyoruz. 16 • Sosyal-İş Gazetesi METRO’LARDAN GÖRÜŞLER.. Serdal AYTEKİN – Metro Mamak Mağazası Baştemsilcisi 12.06.1970’te Ankara’da doğdu. Eğitimini Dikmen Lisesi’nde tamamlayarak 1987’de Atatürk Buz Pateninde iş hayatına atıldı. Askerlikten sonra 1993 yılında Metro Grosmarket Etlik Mağazası’nda çalışmaya başladı. Sendikal mücadelede Sosyal-İş Sendikası çatısı altında hem sendikada hem de işyerinde farklı görevler üstlendi. Metro Etlik Mağazası’nda 1 yıl Danışma Kurulu, 1 yıl işyeri sendika temsilciliği 2 yıl da Baştemsilcilik yaptı. Metro Mamak Mağazası’nda ise 2 yıldır Baştemsilcilik görevini yürütmektedir. 2007 yılında yapılan Ankara Şube Olağan Genel Kurulu’nda Şube Disiplin Kuruluna seçilerek 2 yıl bu görevi yaptı. 21 Kasım 2009’da Ankara Şube Olağanüstü Genel Kurulu’nda Şube Denetleme Kurulu’na seçilerek Kurul Başkanlığı görevini yürütmektedir. 19-20 Aralık 2009 tarihlerinde yapılan Genel Merkez 8. Olağanüstü Genel Kurulu’nda ise Genel Merkez Disiplin Kurulu’na seçilen Aytekin’in 17 yaşında bir oğlu var. Sendikal örgütlülük ve sendikal mücadele konusundaki görüşleriniz nelerdir? Yaşamak için çalışmak ve emek gücümüzü satmak zorundayız. Bunu yaparken de iş garantisi, iyi çalışma koşulları, iyi ücret ve sosyal haklar istiyoruz. Bu istekleri bireyin tek başına kazanması çok zordur. Bunun için de örgütlenmek gerekir. İşçinin örgütlenip hak araması gerektiği yer sendikadır. Sendikanın olmadığı işyerlerinde çalışma yaşamıyla ilgili kanunların pek çoğu uygulanmamakta ya da çok sınırlı şekilde uygulanmaktadır. Sendikamızda son dönemde örgütlenme çalışmalarında memnuniyet verici gelişmeler yaşanmaktadır. Yeni işyerlerinde ör- gütlenmelerin yanında, mevcut örgütlü işyerlerinde işçi bilincinin daha iyi seviyelere gelmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Metro Grosmarketlerde yaklaşan TİS süreci hakkında görüşleriniz nelerdir? Süresi dolmakta olan TİS, öncelikle rakamsal olarak tatmin edici olmamıştır. Yapılacak olan TİS görüşmelerinde maaş ve sosyal haklara gelecek olan zamlara daha fazla ağırlık verilmesinden yanayım. Ayrıca işe yeni başlayan personelin asgari ücretin üstünde bir maaşla başlatılması gerekiyor. Berrin AKA – Metro Bodrum Mağazası Baştemsilcisi 10.11.1968 tarihinde doğan Berrin Aka Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler bölümlerini okudu. Sendikal mücadele ile henüz çocuk yaşlardayken ablasının DİSK’e bağlı bir sendika üyesi olmasıyla tanıştı. Sendikamızda ise 2 yıl danışma kurulu üyeliği ve son 3 buçuk yıldır da işyeri sendika baştemsilciliği görevini yapmakta olan Aka evli ve 2 erkek çocuk sahibi. le işçileri koruyacak, haklarını koruyup genişletecek bir kurum olmalıdır. İş güvencesiz bir çalışma hayatı, günümüzde hangi mevkide olursanız olun, yetersizdir. Sendikal örgütlülük ve sendikal mücadele konusundaki görüşleriniz nelerdir? Çalışma hayatı işçiler açısından çok acımasız ve haksızlıklarla dolu. Bu neden- Sendikamız Sosyal-İş, DİSK’e bağlı olmasa idi, görevimi asla yapmayı düşünmezdim. Bence Sosyal-İş büyümeli ve bu dönemden itibaren muhteşem bir sözleşme bağıtlama özelliği ile adını duyurmalıdır. Üyeleri ile ilişkilerini daha da sıkılaştırmalıdır. Ben çoğu zaman yalnız çalıştığımı hissediyorsam, hiçbir tecrübesi olmayanlar sendikanın varlığını nasıl hisseder? Eğitim çalışmaları ciddi bir şekilde, yüksek katılımla ve tam anlamıyla yapılmalı, işverenin müsamahasına mahal verilmemelidir. Metro Grosmarketlerde yaklaşan TİS süreci hakkında görüşleriniz nelerdir? Son sözleşmede ağır kayıplar verdiğimizi ifade etmem gerekir. Hatalarımız, yetersizliklerimiz söz konusu oldu. Bunların telafisi olmazsa sendika zor durumda kalabilir. Yeni kazanımlar elde edilmeli ve arkasında durulmalıdır. Sosyal-İş Gazetesi • 17 METRO’LARDAN GÖRÜŞLER.. Behsat SEYRAN – Metro Alanya Mağazası Baştemsilcisi 1980 Yozgat/Sorgun doğumlu. 1997 yılında Sorgun Lisesi’nden mezun oldu. Çalışma hayatına, 1999 yılında turizm sektöründe tezgahtar olarak başladı. 2004 yılında Metro Grosmarket’te işe başladığında Sosyal-İş’le tanıştı. İlk olarak danışma kurulu üyesi olup, 2007 yılında temsilci oldu. 2010 yılı başından itibaren ise Baştemsilci olarak görev yapmakta. Seyran evli ve 6 ve 1 yaşında iki kız çocuğu sahibi. Sendikal örgütlülük ve sendikal mücadele konusundaki görüşleriniz nelerdir? Daha önce çalıştığım işyerlerinde ki uygulama farklılıklarının, çalışan kişilerin hak kayıplarının sendikasız olmalarından kaynaklı olduğunu Metro Market’te çalışmaya başladıktan sonra anladım. İşçiler haklarını ancak birleşerek kazanabilirler. Bunun yolu da sendikadır. yapılan uygulama farklılıklarının bir standarda bağlanmasını istiyoruz. Metro Grosmarketlerde yaklaşan TİS süreci hakkında görüşleriniz nelerdir? Biz işçiler için, güç Sendikadır. Daha güçlü, örgütlü, bilinçli işçi olabilmenin koşulu eğitimden geçer. Çalışan sendikalılar için, sendikamız tarafından eğitim çalışmalarının fazlalaştırılmasını talep ediyoruz. Daha önce imzaladığımız TİS’teki ücret artışları,yaşam koşullarının altında kaldığından biz çalışanlar adına çok tatminkar bulunmamıştır. Yapılacak yeni TİS’te; biz çalışanlar adına, verdiğimiz emek ve ülkemizin yaşam koşulları göz önünde bulundurularak ücret zamlarının buna paralel olarak yapılmasını, mağazalardaki, çeşitli konularda Örgütlenerek, her geçen gün sendikalı üye sayısı artan Sosyal-İş Sendikası’nın üyesi ve İşyeri Baştemsilcisi olmaktan onur duymaktayım. Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın Sosyal-İş! Yaşasın DİSK! Cihan ÇAKIR – Metro Konya Mağazası Baştemsilcisi 1984 yılında Adana’da doğan Cihan Çakır, Selçuk Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Çalışma yaşamına Malatya’da kayısı bahçelerinde başladı. 4 yıl kadar ülkenin bir çok kentinde şantiyelerde Harita Mühendisliği görevinde bulundu. Sendikal mücadeleye Tek Gıda-İş Sendikası’nda çocuk yaşta başladı. Nakliyat-İş Sendikası’nın Konya ambarlarının örgütlenmesine katkıda bulundu. Halen sendikamız Konya Mağazası’nda işyeri sendika baştemsilciliği görevini yürütmektedir. Sendikal örgütlülük ve sendikal mücadele konusundaki görüşleriniz nelerdir? Kapitalizmin çarkları içinde her gün ezilen işçi sınıfı, işçi-işveren çelişkisini en yoğun şeklide işyerlerinde yaşamaktadır. İşçi sınıfımız buna rağmen örgütlenmeden ve işçi sınıfından yana tavır konul- masını gerektiğini tam olarak bilincine çıkartamamıştır. Bunun için hem emek mücadelesinde taraf olmak hem de sosyal haklarımızı geliştirmek için sendikalar işçi sınıfının okullarıdır. Sendikal örgütlenmelerin önünde yasal olarak ne kadar engellerde olsa işçilerin DİSK önderliğinde bir araya gelmesiyle aşılamayacak engel yoktur. masasına oturtarak en kısa sürede taçlandıracağından eminiz. Sendikamızın çok iyi noktalara geleceğini DİSK’in en güçlü sendikası olacağını ve biz işçilerin de sendikamıza tam destek vererek bu örgütlenmelerin bir parçası olması gerekmektedir. Bunun içinde Konya S.Ü örgütlenmesinde Konya Metro işçileri, temsilcileri ve baştemsilcisi olarak S.Ü işçi arkadaşlarla tam bir sınıf dayanışması içinde bu örgütlenmeyi başardık. Metro Grosmarketlerde yaklaşan TİS süreci hakkında görüşleriniz nelerdir? Önümüzdeki dönem örgütlü olduğumuz en büyük işyeri olan metro marketlerle yapılacak TİS görüşmeleri hem Metro işçileri hem de sendikamız açısından önemlidir. Bu dönem, geçen dönem imzalanan TİS’ten çok daha iyi olmalıdır. Sendikamız son dönemde yoğun bir örgütlenme çalışmasının içerisindedir. Bu örgütlenme çalışmalarını işverenleri TİS 18 • Sosyal-İş Gazetesi SOSYAL-İŞ’Lİ İŞÇİLER BÜLENT TANIK’I GÖREVE ÇAĞIRDI Çankaya Belediyesi iştirakleri olan Çankaya Belde AŞ ve Çankaya İmar AŞ çalışanları sendikasızlaştırmaya, hak gasplarına, alacakların ödenmemesine, işyerinde psikolojik tacize ve baskılara karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 11 Mayıs 2010 tarihinde Çankaya Belediyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına yüzü aşkın üyemiz katıldı. Örgütlü olduğumuz diğer işyerlerinden de üyelerimiz basın açıklamasına katılarak, Çankaya Belde AŞ ve Çankaya İmar AŞ çalışanlarını yalnız bırakmadı. Sendikamız Ankara Şubesi önünde toplanan üyelerimiz afiş ve pankartlarıyla Çankaya Belediye Başkanlığı önüne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca “İşçiler burada Tanık göreve”, “İmar-Belde el ele sendikama dokunma”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “İşte sendika işte DİSK” gibi sloganlar coşkuyla atıldı. Yürüyüş kortejimizin Çankaya Belediye Başkanlığı önüne varmasıyla coşku daha da arttı. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ı göreve çağıran sloganlar burada da sıkça atıldı. Üyelerimizin sloganlarla taleplerini dile getirmelerinin ardından Sendikamız Ankara Şube Başkanı Tahsin Osan, sendikamız adına basın açıklamasını yaptı. Osan yaptığı açıklamada Çankaya Belde AŞ ve Çankaya İmar AŞ’de uygulanan baskılara, alacakların düzenli ödenmemesine, bağıtlı bulunan toplu sözleşmenin ihlal edilmesine ve sendikasızlaştırma uygulamalarına değinerek sendikamızın hem Çankaya Belde AŞ, hem Çankaya İmar AŞ, hem de Çankaya Belediyesi yönetimini bu konularda defalarca uyardığını ifade etti. Sendikamızın bu çağrılarına olumlu yanıt alamadığını belirten Osan “Artık sözün bittiği, eylemin başladığı yerdeyiz. Bu eylemimizle Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık’ı göreve çağırıyor, sendikamız ve üyelerimiz üzerindeki baskılara son verilmesini istiyoruz. Çankaya Belde AŞ’de uygulanan keyfi uygulama- lara, baskılara, güvencesiz çalıştırma uygulamalarına derhal son verilmesini, toplu iş sözleşmesi sürecinin önünün açılmasını istiyoruz. Çankaya İmar AŞ’de bağıtlı bulunan toplu sözleşmenin ihlal edilmesi uygulamalarını, üyelerimizin alacaklarının derhal ödenmeye başlanmasını talep ediyoruz.” şeklinde konuştu. Emek dostları sendikamızı yalnız bırakmadı Çankaya Belediyesi kamu emekçileri arasında örgütlü bulunan Tüm Bel-Sen ile DİSK’e bağlı sendikalardan Emekli-Sen ve Genel-İş Sendikası yöneticileri de basın açıklamasına katılarak üyelerimizi ve sendikamızı yalnız bırakmadı. Yapılan basın açıklamasından sonra Tüm Bel-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Satı Burunucu Çalı söz alarak sendikamızın ve üyelerimizin mücadelesini selamladı. Sosyal-İş Gazetesi • 19 DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ILO konferansı nedeniyle bulunduğu Cenevre’de sendikal hak ihlalleriyle ilgili bir basın açıklaması yaptı “BU TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ ÇIĞLIĞIDIR” Çelebi açıklamasında DİSK ve KESK dışındaki işçi-memur sendikalarını, işveren sendikalarını ve hükümeti kast ederek “Türkiye’deki bu oyalama korosunun ILO’yu ve sınıf dostlarını yanıltmasına izin vermeyin” dedi DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) düzenlediği Konferans nedeniyle Cenevre’de bir basın açıklaması yaparak ülkemizde yaşanan sendikal hak ihlallerine değindi. Sendikal hak ihlallerine yol açan yasal düzenleme ve uygulamaların yıllardır ILO’nun gündeminde olduğunu belirten Çelebi, bu uygulamaların değiştirilmesine bazı işçi sendikalarının, işverenin ve hükümetin direndiğini ifade etti. Çelebi açıklamasında şunları kaydetti: 9. Sendikaya üye olan işçilerin toplu iş sözleşme yetkisi için Bakanlığa başvurulması zorunluluğunu kaldıracak mı? “30 yıldır uygulanmakta olan ve darbeci generaller tarafından yapılmış olan sendikalar ve grev ve toplu iş sözleşme yasasının değiştirilmemesi için direnen ve bunu bu anayasa değişikliğine bağlayanlara, bugün tarihe not düşmek ve bu iki yüzlü tavrı açığa çıkarmak için buradan ayrı ayrı soruyorum. Eğer Anayasa değişiklikleri kabul edilirse ; HÜKÜMET: 1. İşçi ve işveren konfederasyonlarının uzlaşamadığını ileri sürerek yapmadığı, ILO sözleşmelerine uyumlu yasal değişiklikleri yapacak mı? 2. Kapatılmış olan DİSK/Emekli-Sen’in faaliyetlerine tekrar izin verecek mi? 3. Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çifçi-Sen) ve Öğrenci Gençlik Sendikası (Genç-Sen) sendikalarının kapatma davalarını geri alacak mı? Peki bu değişiklikten yana tavır alan, ülkemizde bu durumdan şikayet eden ama uluslararası toplantılarda ve ILO’da bu anayasa değişikliklerinden medet uman ve savunan sendikal konfederasyonlara soruyorum; - Çifte baraja yol açan %10 iş kolu barajının tamamen kaldırılmasını kabul edecekler mi? - 6. Grev engellerini ve yasaklarını kaldıracak mı? Sendikaya üyelik ve istifada Noter Şartı’nın kaldırılmasını kabul edecekler mi? - 7. Toplu İş Sözleşmesinde zorunlu tahkimi ve grev ertelemeyi kaldıracak mı? İş kolları sayısının uluslararası standartlara uygun olarak düşürülmesini kabul edecekler mi? - Bir işyeri veya işletmede birden fazla 4. Kamu çalışanlarının grev hakkını tanıyacak mı? 5. İşçilerin genel grev, dayanışma grevi, sempati grevi, hak grevi haklarını tanıyacak mı? sendikanın toplu sözleşme yapmasını kabul edecekler mi? 8. Çok düzeyli (işyeri, işletme, sektör ve işkolu) toplu sözleşme düzenini getirecek mi? Şimdi de işveren konfederasyonu TİSK’e soruyorum: - İşletme ve işyeri toplu sözleşme barajının %35’e düşürülmesini kabul edecek misiniz? - Çok düzeyli (işyeri, işletme, sektör ve işkolu) toplu sözleşme düzenini kabul edecek misiniz? - Bir işyeri veya işletmede birden fazla sendikanın toplu sözleşme yapmasını kabul edecek misiniz? - İşçilerin genel grev, dayanışma grevi, sempati grevi, hak grevi haklarını tanıyacak mısınız? - Grev engelleri ve yasaklarının kaldırılmasını kabul edecek misiniz? Ben, sendikal yaşamının önemli bir bölümünde bu hakları hükümet ve bu konfederasyonlarla müzakere etmiş bir dostunuz olarak şimdi buradan açıklıyor ve ilan ediyorum: Bunların hiçbirini kabul etmeyecekler! Ve bu konularda samimi bir gayret göstermeyeceklerdir. 2011 ILO Konferansı’nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye için bunlar konuşmaya devam edilecek. Ben buradan, bir kez daha sesleniyorum. Bu Türkiye işçi sınıfının bir çığlığıdır! Türkiye’deki bu oyalama korosunun ILO’yu ve siz değerli sınıf dostlarını yanıltmasına ve daha fazla oyalamasına izin vermeyin.” 20 • Sosyal-İş Gazetesi Geç gelen adalet, adalet değildir! 30 YIL SONRA ADALET İSTİYORUZ! Konfederasyonumuz DİSK’in Kurucu Başkanı Kemal Türkler’in katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu hakkında mahkemenin verdiği beraat kararı, Yargıtay tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle bozuldu DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler cinayeti ile ilgili olarak, katil Ünal Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat kararı Yargıtay tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile bozuldu. Türkler, 22 Temmuz 1980 tarihinde evinin önünde faşist katillerce vurularak öldürülmüş, öldürülmesinin ardından Türkiye işçi sınıfı ayağa kalkmış ve yüz binlerce işçi genel grev gerçekleştirmişti. Katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat kararının Yargıtay tarafından bozulması üzerine, DİSK Genel Başkanı bir basın toplantısı ger- çekleştirerek adalet istedi. Çelebi 30 yıl sonra hala adalet aradıklarını belirterek “Bilindiği gibi geç gelen adalet, adalet değildir. Adil yargılanma hakkı Anayasa’da ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmış bir haktır. 30 yıl sonra sanığın ceza alacak olması acımızı bir nebze hafifletse de, bu planlı karanlık cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmaması, çıkmasının engellenmeye çalışılması, adalet duygumuzu zedelemektedir. Beklentimiz, sanığın ve Kemal Türkler cinayetinin arkasındaki karanlık odakların da ortaya çıkarılarak mahkûm edilmesi; 12 Eylül’e giden tüm karanlık tertiplerin aydınlatılarak gerçek adaletin sağlanmasıdır” şeklinde konuştu. Çelebi Kemal Türkler davası sürecini ise şöyle anlattı: “Ünal Osmanağaoğlu hakkında cinayetten tam 16 yıl sonra dava açılmış, 19 yıl sonra yakalanabilmiştir. Kemal Türkler cinayeti ile ilgili ilk dava 1981 yılında Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde başladı. Bu davada ilk karar 7 Nisan 1987’de çıktı. Abdülsamet Karakuş ve Aydın Eryılmaz adlı tetikçiler Türkler’i öldürmekten 12’şer, bu olayda kullandıkları aracı gasp etmekten de 20’şer yıl ağır hapis cezasına çaptırılmıştır. 1999 yılından bu yana Kemal Türkler’in katil zanlısı olarak yargılanan Ünal Osmanağaoğlu’na 2003 ve 2007 yılında verilen iki beraat kararı da Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştur. Yargıtay, Osmanağaoğlu’nun cinayetin planlama aşamasında görev aldığını ve silahla ateş ederek, suça asli fail olarak katıldığına vurgu yaparak beraat kararını bozmuştur. Ancak 2009 yılında Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi bu karara karşı bir üyenin muhalefet şerhiyle direnerek tekrar beraat kararı vermiştir. Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada birçok usul hatası yapıldığı gibi, sanık Osmanağaoğlu Yargıtay’ın bozma kararından sonra, bozma kararına karşı savunması alınması için bir türlü mahkemeye getirilmemiş, dava kasıtlı olarak uzatılmaya çalışılmıştır. Bu durum 7 TİP’linin öldürülmesinden de mahkum olmuş bulunan sanığın bir takım güçler tarafından hala korunduğu ve gerçeklerin ortaya çıkmasının ve adaletin engellenmeye çalışıldığı izlenimini vermiştir.” Yargıtay’ın bozma kararını olumlu karşılayan Çelebi, dosyanın Ankara’dan mahkemeye gelmesi ve yeniden yargılamanın geciktirilmesi gibi konularda kaygılarının olduğunu, duydukları kaygılar gerçekleşirse DİSK ve Kemal Türkler’in ailesi olarak mahkemenin önünde adalet için nöbet tutmaya başlayacaklarını ifade etti. Sosyal-İş Gazetesi • 21 Taşeron sağlık işçileri Sağlık Bakanlığı’ndaydı DİSK/Dev Sağlık-İş üyesi taşeron sağlık işçileri, taşerona karşı kazandıkları mahkeme kararının uygulanması talebiyle 25 Haziran’da Sağlık Bakanlığı önünde bir basın açıklaması yaptı. Farklı illerden gelen işçiler “İnsan ihaleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz” “İnsanca yaşam istiyoruz” sloganlarıyla Sağlık Bakanlığı önünde bir araya geldi. Burada bir basın açıklaması yapan Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu Bakanlığı mahkemenin aldığı kararı uygulamaya çağırdı. Çerkezoğlu, Mahkeme kararlarına rağmen yapılan ihalelerin hukuk dışı olduğunu vurgulayarak güvencesiz çalıştırmaya karşı mücadelenin sadece sağlık alanında değil, tüm iş kollarında sürdürüleceğini ifade etti. Sendikamız Genel Başkanı, GYK üyeleri, Ankara Şube Başkanı ve yöneticileri, temsilcilerimiz ve üyelerimiz de basın açıklamasına katılarak sendikamızı temsil etti. Birleşik Metal-İş’e yönelik baskı ve saldırılar bitmek bilmiyor… Samka Metal işçileri direnişte İstanbul Pendik/Kurtköy’de kurulu bulunan Samka Metal işçileri, kardeş sendikamız Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendiler. Sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuru yapmasından sonra işveren, sendikalaşan işçiler üzerindeki baskılarını arttırdı. Anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye olma iradesini gösteren işçilerden 11’nin işveren tarafından işten atılmasıyla sendika üyesi işçiler işyeri önünde direniş başlattı. Çelmer Metal’de işçiler direniyor Konu ile ilgili olarak 10 Mayıs’ta bir basın açıklaması yapan Birleşik Metal-İş Sendikası, işçilerin sendikaya üye olmasının Anayasal bir hak olduğunu, bu hakkın engellenmesinin ise Türk Ceza Kanunu’na göre cezai yaptırımla sonuçlanacağını ifade etti. Açıklamada şunlar kaydedildi: “İşyerinde çalışma barışı isteniyorsa; işçilerin sendikalaşma hakkına saygı duyulmalı ve atılan işçiler geri alınmalıdır. Bu haksız ve kanun dışı uygulama karşısında işten çıkartılan üyelerimiz; işyerinin önünde direnişe başladılar ve haklarını alana kadar bu direniş devam edecek ve kazanan direnen işçiler olacaktır. Birleşik Metal-İş Sendikası olarak elbette sendikalı oldukları için haksız yere işten çıkartılan arkadaşlarımızın haklarına sahip çıkacağız, yasal girişimlerimizi yapıp davalarını açacağız. Bu vesileyle tüm kamuoyunu SAMKA METAL’de işçi kıyımına ve yasa tanımayan işveren baskılarına karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz.” Kocaeli/Gebze’de Şekerpınar’da kurulu bulunan Çelmer Metal’de işçiler Birleşik Metal-İş’e üye oldukları için işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 12 işçi, 19 Haziran 2010 tarihinde fabrika önünde direnişe başladı. İşverenin işten çıkarma saldırısına işçilerin direnişle karşılık vermesiyle işveren, işçiler üzerindeki baskısını arttırdı. İşçiler, sendikadan istifa etmeleri yönünde tehdit eden işverene, direnişteki arkadaşlarına desteği arttırarak yanıt verdi. İşçiler direnişlerini işlerine geri alınıncaya kadar sürdüreceklerini ifade ederek “Hiçbir şekilde yılmayacak, mücadele edecek ve sonuçta kazanan bizler olacağız” dediler. 22 • Sosyal-İş Gazetesi İŞÇİ SAĞLIĞI Silikosiz hastalığı nedeniyle ölümle pençeleşen kot kumlama işçileri “Maluliyet maaşı” talebiyle Ankara’daydı “Haklarımızı istiyoruz” İşçi sağlığı ve güvenliği önemleri alınmadan kot kumlama işinde çalıştırıldıkları için silikosiz hastalığına yakalanan işçiler, hakları için Ankara’daydı. 22-24 Haziran 2010 tarihleri arasında Abdi İpekçi Parkı’nda oturma eylemi yapan işçiler taleplerini yetkililere ulaştırmak için gruplar halinde TBMM’de girişimlerde de bulundular. 22 Haziran’da Ankara’ya ulaşan işçiler, kendilerini karşılamaya gelen kitleyle beraber bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında işçilerin talepleri ifade edilerek “İstediklerimiz çok basit, uygulanması mümkün talepler. Silikosiz hastası işçilere maluliyetleri oranında aylık bağlanmasını istiyoruz. Hükümet silikosiz hastası işçilerin tedavisi konusunda düzenlemeler yaptığını ifade ediyor. Yaptıkları düzenlemeler yetersizdir. Tedavisi mümkün olmayan bir hastalığın ücretsiz tedavi edilmesinin yolunu açtılar. Peki ilaçların parasını kim ödeyecek? Bu işçilerin tedavilerinin tüm süreçlerinde sosyal güvence ve maluliyet aylığı istiyoruz” şeklinde konuşuldu. Açıklamadan sonra desteğe gelen Milletvekili Çetin Soysal ile sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri temsilcilerine söz verildi. Genel Başkanımız Metin Ebetürk de sendikamız adına bir konuşma yaptı. Ebetürk konuşmasında bu durumun nedeninin kapitalizmin kar hırsı olduğunu vurgulayarak, hükümeti gerekli düzenlemeler yapmaya, acilen işçi sağlığı ve güvenliği yasasının çıkarılmasına çağırdı. Ebetürk “Daha önce benzer konularda kamuoyuna yaptığımız açıklamalarda defalarca vurguladığımız gibi, bu tablonun sorumlusu kapitalizmin, patronların aşırı kar hırsıdır. Hükümet acilen gerekli düzenlemeleri yapmalı, sosyal devlet olduğunun bilinciyle vakit kaybetmeden işçi sağlığı ve güvenliği yasasını çıkarmalıdır.” şeklinde konuştu. Sendikamızdan dayanışma ziyaretleri Sendikamız kot işçileri ile dayanışmayı yükseltmeye devam ediyor. 23 Haziran’da Sendikamız yönetici ve üyeleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sendikamızda örgütlendikleri için işten atılan ve oturma eylemi yapan Kadir Karabulak, Rıza Karaçeper ve Bülent Karaçeper kot kumlama işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdi. Sürekli ziyaretlerle işçileri yalnız bırakmayan sendikamız, 24 Haziran’da da kitlesel bir ziyaret gerçekleştirdi. Sendikamız Genel Merkez, Şube yöneticileri, işyeri sendika temsilcilerimiz ve üyelerimiz tarafından gerçekleştirilen ziyarette Genel Başkan Metin Ebetürk bir konuşma yaptı. Sendikamızın hemen ardından DİSK / Dev Sağlık-İş Sendikası da kot kumlama işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdi. Sosyal-İş Gazetesi • 23 RAPOR Fazla çalışmalar engellenirse 1 milyon 778 bin kişi istihdam edilir Sendikamız 1 Mayıs’ın doğuş nedeni olan ‘’8 saatlik iş günü’’ mücadelesi ekseninde, Türkiye’de fiili çalışma sürelerinin uzaması, nedenleri ve sonuçlarını içeren bir rapor hazırladı. Haftalık fazla çalışma sürelerinin toplamda 80 milyon 30 bin saate karşılık geldiği vurgulanan raporda, şu vurgu yapıldı: ‘’Eğer yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar yaptırılmasa ve bunun yerine tam zamanlı (haftada 45 saat çalışan) işçi istihdam edilse 1 milyon 778 bin 444 işçi daha istihdam edilebilirdi. 2009’da işsiz sayısı 3 milyon 471 bin, işsizlik oranı ise yüzde 14’tü. Eğer istihdam edilen işçiler haftada en fazla 50 saat çalıştırılsaydı, yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar yaptırılmasaydı ve bunun yerine işçi istihdam edilseydi, 1 milyon 778 bin 444 kişi daha istihdam edilmiş olacaktı, işsiz sayısı 1 milyon 692 bin 556 kişiye düşecekti ve işsizlik oranı yüzde 14’den yüzde 6,4’e gerileyecekti’’. Raporda, Türkiye’de çalışma sürelerinin yasal düzenlemelerle sınırlandırılmasının uzun bir tarihsel döneme yayıldığı ancak yasal düzenlemelere rağmen çalışma sürelerinin aşılmasının sık sık yaşanan bir uygulama olduğu ifade edildi. Çalışma süreleri 20 yıldır artıyor Türkiye’de emekçilerin fiili çalışma sürelerinin son 20 yıldır arttığına dikkatin çekildiği raporda, iş kanunlarında haftalık çalışma süresinin 45 saat olarak tanımlandığı, bir yılda yapılacak fazla çalışmaların toplam süresinin ise 270 saat ile sınırlandırıldığı belirtildi. Fazla çalışmaların üst sınırı olan 270 saatin haftada ortalama 5,2 saate karşılık geldiğine yer verilen raporda, dolayısıyla işçilerin bir yıl içinde haftalık ortalama çalışma süresinin en fazla 50,2 saat olabildiğine işaret edildi. Raporda, kamu personelinin haftalık çalışma süresinin ise 40 saat olduğu kaydedildi. Çalışma süresi ve fazla çalışma sürelerinin sınırlandırılmasının, işçilerin sağlığının korunması, işçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama makul bir süre ayırabilmesi ve genel olarak istihdam olanaklarının korunması açısından önem taşıdığı vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi: ‘’Oysa Türkiye’de fiili çalışma süreleri, özellikle de özel sektör işçileri açısından yasal üst sınırın çok daha üstünde gerçekleşebilmektedir. Son 20 yılda haftalık fiili çalışma sürelerinde ciddi bir artış yaşanmıştır. 50 saatten fazla çalışanların ücretliler içindeki payı giderek artmıştır. Öyle ki 1988’de haftada ortalama 50 saatten fazla çalışanların tüm ücretliler içindeki payı yüzde 28,9 iken bu oran 1999’a gelindiğinde yüzde 37,6’ya, 2008’e gelindiğinde ise yüzde 46,6’ya yükselmiştir. Yani bugün itibarıyla Türkiye’de yaklaşık olarak her iki emekçiden biri yasal üst sınırın üzerinde haftalık çalışma süreleri ile çalıştırılmaktadır. 1989’dan 2008’e gelindiğinde, haftada 50 ila 59 saat çalışanların oranı yüzde 13,4’den yüzde 17,7’ye, haftada 60 ila 71 saat çalışanların oranı yüzde 10,5’den yüzde 19,3’e, haftada 72 saatten fazla çalışanların oranı ise yüzde 5’den yüzde 9,6’ya yükselmiştir. Böylece son 20 yılda emekçilerin çalışma süreleri kayda değer oranda artmış, uzun çalışma süreleri adeta bir kural haline gelmiş, emekçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama ayırdıkları süre kısalmıştır.’’ Raporda, Türkiye’de fiili çalışma sürelerinde yaşanan artışın temel nedeninin 12 Eylül’den bu yana uygulamaya konulan yeni-liberal politikalar olduğu ifade edildi. Çalışma yaşamı kuralsızlaşıyor Raporda, ‘’özelleştirmeler, kamunun işçi istihdamındaki payının gerilemesi, taşeronlaştırma uygulamaları, özel sektör teşvik edilirken özel sektördeki hukuka aykırı çalışma düzenlemelerine göz yumulması, çalışma yaşamının fiilen kuralsızlaştırılması, esnek çalışma ve istihdamın hızla yaygınlaşması, işsizlik ve yoksullukta yaşanan artış, gerçek ücretlerin gerilemesi, özel sektörde çalışan her üç işçiden birinin hala kayıt dışı olması, sendikalaşma oranının son 20 yılda yüzde 22,2’den yüzde 5,8’e kadar düşmesi, iş denetim ve teftiş sisteminin yeterli, etkili ve caydırıcı olmaması’’ filli çalışma sürelerinde yaşanan artışın belli başlı nedenleri olarak sıralandı. ğuna dikkat çekildi. Raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu: ‘’Dolayısıyla haftada kaç saat çalışırsa çalışsın aynı ücreti alan emekçiler açısından fazla çalışmalar gelirde bir artışa değil daha fazla sömürüye ve yoksulluğa yol açmaktadır. Fazla mesaileri standart saat ücreti üzerinden ödenen emekçiler ise ancak gerçek ücretlerindeki gerilemeyi kısmen telafi edebilmektedir, bir başka deyişle emekçiler aynı miktarda ücreti, daha çok çalışarak kazanmak durumunda kalmaktadır” Vahşi çalışma koşullarına geri dönüş Raporun sonuç bölümünde haftalık çalışma süresinin üst sınırını aşan toplam çalışma süresi 80 milyon 30 bin saat olduğu ifade edildi ve bu sürenin 1 milyon 778 bin işçinin daha istihdam edilmesini engellediği kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde ayrıca şunlar kaydedildi: * Günlük en fazla sekiz saat çalışma hakkı gasp edilmekte ve günlük çalışma sürelerinin tespiti patronların inisiyatifine terk edilmektedir. * Türkiye’de fiili çalışma süreleri hızla artmaktadır. İş Yasası gereği haftalık ortalama çalışma süresi en fazla 50,2 saat iken Türkiye’de emekçilerin yaklaşık yarısı bu sürenin üzerinde çalışmaktadır. Bu durum emekçilerin çalışma dışı yaşama ve dinlenmeye daha az zaman ayırmasına, emekçilerin sağlığının bozulmasına ve işçilerin daha fazla sömürülmesine yol açtığı gibi işsizliği de artırmaktadır. * Türkiye, çalışma sürelerinin hızla artmasıyla adeta 19. yüzyılın vahşi çalışma koşullarına geri dönmekte, işçilerin güneşin doğuşundan batışına kadar çalıştırılmasına müsaade eden mecelle hükümleri uygulamada vücut bulmaktadır. Çalışma sürelerindeki artışın emekçilerin gelirine yansımadığı, çalışma sürelerinin artmasının işverenlere yaradığı belirtilen raporda, 2006’da brüt asgari ücret 531 lira iken emekçilerin yüzde 50’sinin aylık brüt ücretinin 698 liranın altında olmasının, Türkiye’de ücretlerin düşük olma nedenlerinin en açık göstergelerinden biri olduğuna yer verildi. * Esasında hükümet de bu durumun farkındadır. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki emek sömürüsünün varlığını bizzat dile getirmiş, TOBB üyelerine ‘birer işçi istihdam edin’ telkininde bulunmuştur. Hükümet, işverenlerden ‘işçi istihdam edin’ diye ricacı olmak yerine, işverenlerin yasal çalışma sürelerine uymasını sağladığı takdirde işverenler zaten yeni işçi istihdam etmek zorunda kalacaktır. Genellikle fazla mesailerin ücretlendirilmediğine ya da fazla mesai ücretinin yüzde 50 zamlı ödenmesi gerekirken standart saatlik ücret üzerinden ödeme yapıldığına işaret edilen raporda, çalışma sürelerinin yasal sınırlar içinde kaldığı, fazla mesailerin zamlı ödendiği işyerlerinin azınlıkta oldu- * Hükümetin yasal sorumluluğunu acilen yerine getirmesi, yasal çalışma sürelerine riayet edilmesi için tutarlı ve zorlayıcı bir politika izlemesi, etkin denetim ve cezalar yoluyla çalışma sürelerinin yasal sınırlar içinde kalmasını sağlaması gerekmektedir. 24 • Sosyal-İş Gazetesi Bilgi çalışanları ile uluslararası dayanışma İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarının sendikalaşma hakkının engellenmek istenmesi Türkiye’nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda da ilgi uyandırmaya başlandı. Küresel imza kampanyasına dünyanın çeşitli üniversitelerinden öğretim üyeleri ve öğrenciler katılıyor. Kanada’nın Toronto şehrinde yapılan G-8 ve G-20 zirvelerini protesto eylemlerinde Bilgi çalışanları ile dayanışma pankartı açılırken, eylemciler dayanışma dileklerini de iletti. Küresel imza kampanyası Bilgicalisanlari.com internet sitesinin İngilizce sayfasında Türkiye ölçeğinde başlatılan imza kampanyasının İngilizce versiyonu bulunuyor. Gerek internet aracılığı ile gerek yüz yüze yapılan görüşmeler neticesinde toplanan imzalar bu sayfada yayınlanıyor. Şu ana kadar dünyanın çeşitli ülkeleri ve çeşitli üniversitelerinden öğretim üyeleri ve öğrenciler ile farklı ülkelerden emekçiler imza kampanyasına katıldı. İmzacılar arasında uluslarası akademik kamuoyunda tanınan Prof. Dr. Terry Eagleton ve Prof. Dr. David McNally gibi isimler de yer alıyor. Toronto’dan selam var! Öte yandan Kanada’nın Toronto şehrinde yapılan G-8 ve G-20 zirveleri sırasında 26-27 Haziran 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen protestolar sırasında eylemciler, “Türk işçiler birleşin, Tekel ve İstanbul Bilgi Üniversitesi işçileri ile dayanışma” yazılı bir pankart açtılar. Öte yandan eylemlere katılan bir üyemiz, eylemcilerle kısa röportajlar yaparak, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki sendikalaşma süreciyle ilgili görüşlerini aldı. www.bilgicalisanlari.com internet sitesinin İngilizce versiyonunda röportaj videolarını izlemek mümkün. Aşağıda bu röportajlardan kısa kesitler sunuyoruz: Bütün ülkelerin işçileri BİRLEŞİNİZ! Avrupa’da yeni grev dalgası Naomi Klein (Kanadalı yazar ve aktivist): Toronto’dayım ama Bilgi Üniversitesi’ndeki tüm arkadaşlarıma bir mesaj yolluyorum. Sizi birkaç ay önce ziyaret etmiş, gerçekten unutulmaz ve ilginç bir akşam yaşamıştım. Üniversitenizin bir tür özelleştirme tehditi ile karşı karşıya olduğunu duymak üzüntü verici. Sendikalaşmaya çalışan herkesin yanında olduğumu söylemek isterim. Dayanın. Güçlü olun. G-20 ülkelerinin Toronto’da gerçekleştirdiği zirveden çıkan “kemer sıkma” politikalarına karşı Yunanistan ve İspanya’da işçi ve emekçiler greve çıktı Yunanistan greve durdu Yunanistan’da hükümetin açıkladığı yoksulluk paketine karşı greve çıkan işçiler, turizm ve ulaşımı felç etti. Grev nedeni ile ülkenin en büyük limanı Pire’de yükleme ve boşaltma işlemleri yapılamadı, feribotlar çalışmadı. Kamu sektöründeki bir çok hizmet durdurulurken, hasteneler ise sadece acil servisler dışında hizmet vermedi. İspanyol emekçiler grevde Michael (Kanada Kamu Çalışanları Sendikası) Sizlere olan dayanışma duygularımı ifade etmek isterim. Bize sizin şu an büyük bir mücadele içinde olduğunuz söylendi. Biz sizinle dayanışma içindeyiz arkadaşlar. Arash (Toronto Üniversitesi Öğrencisi) Bir İranlı olarak Türk öğrenciler ve işçilerin mücadelesi ve militanlığından her zaman ilham almışımdır. Kanadalı işçiler ve öğrenciler ile İranlı işçiler ve öğrenciler Bilgi Üniversitesi’ndeki sendikalaşma hakkına tümüyle destek verecektir. Bu mücadeleye şahit olmaktan çok mutlu ve gururluyuz. Tanya: (Aktivist) Herkesin sendikalaşma hakkına sahip olduğuna inanıyorum. Özellikle de hastaneler, üniversiteler ve tüm kamu hizmetleri. İspanya’da hükümetin aldığı maaşlarda yüzde 5 oranında kesinti kararının ardından işçiler greve çıktı. Madrid’de günde 2 milyon insan taşıyan metro seferleri durdu. Madrid Metrosu sözcüsü hiç bir hatta hizmet verilemediğini açıklarken Madrid’liler ulaşım için alternatif yollar bulmaya çalıştı. Güney Afrika’da grev sesleri 14 sendikadan oluşan Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nin (COSATU), yüzde 8,5’luk ücret zammı ve aylık konut yardımının 135 dolara çıkarılması talebiyle yürüttüğü mücadelesi, grev aşamasına geldi. Sendika, hükümetin yüzde 6,5’luk zam önerisini kabul etmediğini duyurdu. COSATU temsilcisi, yakın zamanda gerçekleştirilecek grev için “Tüm seçenekler tükenmiş görünüyor. Artık greve çıkmaktan başka bir seçeneğimiz yok” şeklinde konuştu. Sosyal-İş Gazetesi • 25 KÜLTÜR - SANAT Elpiniki’nin Yaşamı izleyenlerle buluştu İstanbul Barosu çalışanlarından ve Sendikamız İşyeri Danışma Kurulu üyesi Beyhan Arbay’ın başrolünü aldığı “Elpiniki’nin Yaşamı” isimli oyun izleyenlerle buluştu. Yönetmenliğini Emek Dedeoğlu’nun yaptığı oyun, 15-16 Mayıs 2010 ve 13 Haziran 2010 tarihlerinde İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Salonu’nda sahne aldı. 6-7 Eylül olaylarını konu alan oyun, baro çalışanlarının ve avukatların yoğun ilgisiyle karşılandı. 16 Mayıs tarihli gösterimini İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ağuş’un da izlediği “Elpiniki’nin Yaşamı” adlı oyunun, Eylül ayı içerisinde sadece sendikamız üyelerine yönelik özel bir gösterimi planlanıyor. Sosyal-İş Sendikası olarak, “Elpiniki’nin Yaşamı” isimli oyunu üreten sanatçılarımızı, üyemiz Sayın Beyhan Arbay şahsında kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. ELPİNİKİ, ŞARAP TADI ve KARANFİLLER Baha ÇITAKOĞLU Metin Balay’ın İnadına İnsan, İnadına Yaşamak adlı tiyatro eseri, yarattığı tipik karakterlerle cumhuriyetten sonra ülke tarihinin çeşitli dönemlerine ışık tutuyor. Elpiniki’nin Yaşamı da bu öykülerden biri. Yönetmen Emek Dedeoğlu 13 Haziran 2010 Pazar günü Elpiniki’nin Yaşamı’nı üçüncü kez tiyatro izleyicisiyle buluşturdu İstanbul Barosu Orhan Apaydın salonunda. Oyuncu Beyhan Arbay’ın canlandırdığı Elpiniki, Peralı bir Rum kadın. Oyun, 6-7 Eylül olaylarına, slogansız, suçlamasız, öfkeye sürüklemeyen bir anlatımla yaklaşıyor, Elpiniki’nin yaşamındaki derin izlerlerle yakın tarihe bakışın yeni bir penceresini açıyor önümüzde. Sekiz kardeştirler. Neredeyse aileden biri, dokuzuncu kardeş Ester. Elpinikiler’in pansiyonunda kiracı Ermeni bir ailenin küçük kızı, Elpiniki’nin dost kardeşi… Çocuklukları Pera’nın ara sokaklarında geçmiş, ramazanlarda “top patladı.. top patladı..” diye koşuşarak müslümanlara iftar saatini duyuran azınlık çocuklardan Elpiniki ve Ester. Yıllar sonra Ester ölüm döşeğinde yeniden Pera’ya çağırır Elpiniki’yi. Vasiyeti, ölümünden sonra Pera’daki tüm aşıklara karanfil dağıtmasıdır Elpiniki’nin. Nasıl olsa Ermeni cemaati kaldırır cenazesini, ona verdiği para karanfiller içindir. Tüm anlatım çabalarının ötesinde Metin Balay’ın oyunundan replikleri çağırmalıyız belki yardıma. “Babam Yani, beni ve Ester’i Tepebaşı bahçesine götürdü, bir operete. Taktılar başımıza birer kurdela fiyonk. Roza teyze, gizliden esansından bile sıktı boynumuza. Dedi: ‘Ha kilise, ha tiyatora’ ” “… Oturdu pencerenin önüne Ester ve başladı hayatının ilk aşk piyesini yazmaya. Bir yaz gecesi, yıldızların ışığında, 8 ya da 9 yaşında, arkası dönük bana. Etrafındaki ışık halesiyle Meryem Ana kilisesindeki panaiya tasvirlerine benziyordu. İşte o zaman orada, daha çocuk yaşımda anladım ki tanrı aşktır! Ne olursa dinin mezhebin, eğer aşk yoksa içinde bulamazsın tanrıyı. Bu aşk değildir kutsal, ulvi. Basbayağı aşktır bu. İnsan aşkı” “Ben hiç aşık olmadım dersem yalan söylemiş olurum ama, ben gençken olmadım hiç aşık. (…) Ta ki onu görünceye kadar…” “Babası bir Arnavut Beyiydi Bahzat’ın ve de müslümandılar tabiki ve benim gibi gayrimüslüm bir gelin istemezlerdi. Bu mevzu hiç konuşulmuyordu aramızda ama ikimiz de biliyorduk bunun böyle olduğunu.” “Kaçacağız matmazel Elpiniki (…) Bu böyle devam etmeyecek. Gideceğiz bir Anadolu kasabasına, yeni bir hayat kuracağız kendimize (…) O zaman korktum sahiden, ben gelmişim merdiVen dayamışım kırkıma ama çıkmamışım Pera’dan, İstanbul’dan.. baktım Behzat’ın yeşil gözlerine, silindi korkum. Dedim: Olur, Edaksi! (…) Bu cumartesi saat 12’de alırım seni dükkandan…” “ O cumartesi 6 Eylül idi ve o meşhum hadiseler patlak verdi. Hani şu 6-7 Eylül hadiseleri. Hani müslümanları kışkırtmışlardı gayrimüslümlere karşı, onlar da talan etmişlerdi bütün dükkanları Pera’da, daha başka yerlerde de. Hatta ölenler bile olmuştu. Hatırladınız mı? Hatırladıysanız hatırladınız, hatırlamadıysanız sizlere uzun uzun anlatacak değilim. Okursunuz eski gazetelerin, jurnallerin tozlu sayfalarından. Talan oldu bizim de dükkanımız cadde üzerinde olduğundan. Ester’le ben zor canımızı kurtardık, ama mühimi hepsinden, o gün buluşamadık Behzat’la” “Ardından kaçtı Ester Kayseri’ye akrabalarının yanına gizlenmeye. Ben de önce Girit’e, oradan da Atina’ya. Ama sanmayın rahat ettim orda. Burda Rum gavuruydum orda oldum Türk Tohumu. (…)” İstanbul’da azınlıklara karşı yapılan saldırılar Pera’yı bir savaş alanına çevirmişti kuşkusuz, ama yüzyıllarca birlikte yaşamış bu insanların yüreklerinde açtığı yara da savaş yaralarından farklı değildi. Parçalanmış yaşamlar ve bir aşkın hazin sonu… Elpiniki’de, acı bir olayın kırgın ama yarasını bir kine dönüştürmeyen sakınıklığını buluyoruz. Elpiniki’nin duygularında bir dönemi sorgulamanın başka bir yolu olduğunu gösteriyor oyun bize: Aşk ve elbette sanat. Yönetmen Dedeoğlu, sahnede bir Beyoğlu atmosferi oluşturmuş. Caddenin şık giyimli sakinleri, şapkalar, askılı pantolonlar, yelpazeler, parlak çantalar. Galatasaray’da Olivo Pasajı’ndan dönerek akıp giden tramvay raylarıyla içimizdeki yolayrımıdır Pera, Elpiniki’nin anayurdu. Beyhan Arbay’ın Rum aksanında Elpiniki’yi duyarız. Rumlar’ın, Ermeniler’in, Türkler’in aşkla ortak sesi olur bu ses, özlem dolu. Yeşil bir cam şişeden sızıp akan, koyu kırmızı şarap damlasıdır gözyaşı. Ayna tutan, bize bizi anlatan, bizi bize yakınlaştıran bir oyun Elpiniki’nin Yaşamı, tüm o buruk öyküsüne karşın. “Almaz mısınız bir karanfil… Ester’in karanfilleri bunlar… ya siz bayım…” Aşka ve birlikte yaşamaya sunulan karanfiller… 26 • Sosyal-İş Gazetesi PAYLAŞTIKLARIMIZ ÇANKAYA BELDE AŞ ♦♦Çankaya Belde AŞ çalışanlarından Orhan Koç kalp krizi geçirdi. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz. ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Ozan Seven evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. METRO ADANA MAĞAZASI DEVLET MALZEME OFİSİ ♦♦Metro dan Mustafa Bebek, Zonguldak’ta yaşanan maden faciasında yeğenini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Çiğ- SOSYAL-İŞ GENEL MERKEZ ♦♦Metro ♦♦DMO Bursa Bölge Müdürlüğü çalışanların- ♦♦Gazetemiz basın yayın dairesi eski çalışanlarından, Radikal Gazetesi gece sorumlusu Behzat MİSER’i geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama gözlerini yumdu. Yakınlarına ve sendikal camiaya başsağlığı diliyoruz. ♦♦Sendikamız Genel Merkez çalışanlarından Derya Taşkıran babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Sendikamız Genel Merkez çalışanlarından Mustafa Öztürk’ün oğlu sünnet oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. ♦♦Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk’ün annesi ağır bir rahatsızlık geçirdi. Acil şifalar diliyoruz. Ayrıca amcasını kaybetti. Başsağlığı diliyoruz. ♦♦Sendikamız Genel Sekreteri Celal Uyar’ın oğlu sünnet oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. ♦♦Sendikamız GYK Üyesi Hüseyin Kaşif’in kızı oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, ailenin mutluluğunu paylaşıyoruz. İSTANBUL BAROSU ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Elif Yörsan’ın teyzesinin kızı vefat etti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Dağhan Ersoy ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz. ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Ayşegül Kaçdı’nın babası ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz. ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Nevzat Aydın ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz. Adana Mağazası çalışanlarından Örsan Özdemir’in HANİFİ KAAN adında bir oğlu oldu. Minik HANİFİ KAAN’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam sürmesini diliyoruz. dem Kıray babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro Bodrum Mağazası çalışanlarından Cenk Sayman evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. METRO ETLİK MAĞAZASI ♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Esen Atalay evlendi. Üyemizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Aydan Çetinkaya, Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Zafer Çaya ile evlendi. Üyelerimizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. Adana Mağazası çalışanlarından Hakkı Tekin’in HATİCE SENA adında bir kızı oldu. Minik HATİCE SENA’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro met Bozkurt’un CEYLİN DURU kızı oldu. Minik CEYLİN DURU’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Şe- Dintaş evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Er- ♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Meh♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Fadli ♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Özlem Metin Diler’in oğlu oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. METRO BÜYÜKÇEKMECE MAĞAZASI ♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışan- larından Ahmet İrez’in NİSANUR adında bir kızı oldu. Minik NİSANUR’a hoşgeldin diyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Hüsniye Kurtoğlu’nun CANSU adında bir kızı oldu. Minik CANSU’ya hoş geldin diyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Günay Karabıyık’ın GURUR adında bir kızı oldu. Minik GURUR’A hoş geldin diyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Şükrü Vatansever’in EFE adında bir oğlu oldu. Minik EFE’ye hoş geldin diyor, mutlu ve sağlıklı bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Fuat Yıldız’ın BERAT adında bir oğlu oldu. Minik BERAT’a hoş geldin diyor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyoruz. METRO BODRUM MAĞAZASI Etlik Mağazası çalışanlarından Gözde Karataş 22 Mayıs’ta evlendi. Üyemizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. nol Başar’ın oğlu evleniyor. Mutluluklar diliyoruz. kan Ok evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. METRO GAZİANTEP MAĞAZASI ♦♦Metro Gaziantep Mağazası çalışanlarından Murat Erdem babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro Gaziantep Mağazası çalışanlarından Ahmet Kaplan evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluğunu paylaşıyoruz. METRO GÜNEŞLİ MAĞAZASI ♦♦Metro Güneşli Mağazası işyeri sendika temsilcimiz Emrah Metin teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Aylin Ünal evlendi. Üyemizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından İrfan Özek’in BATUHAN adında bir oğlu oldu. Minik BATUHAN’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Cemile Şentürk ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz. ♦♦İstanbul ♦♦Metro ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Ali Yıldız’ın ♦♦Metro ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından ♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından işyeri danış- ♦♦Metro ♦♦Metro Barosu çalışanlarından Merve Elçi’nin URAS adında bir oğlu oldu. Minik URAS’a hoşgeldin diyor, çiftin mutluluğunu paylaşıyoruz. babası ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz. ma kurulu üyesi Pınar Yoldaş babaannesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. Bodrum Mağazası İşyeri Sendika Baştemsilcimiz Berrin Aka teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. Bodrum Mağazası çalışanlarından Engin Bilge evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. Bodrum Mağazası çalışanlarından Mehmet Birol’un MERT adında bir oğlu oldu. Minik MERT’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. Ayten Ateş kayınpederini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. Recai Kabaklı evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. Güneşli Mağazası çalışanlarından Bülent Sever’in EFE adında bir oğlu oldu. Minik EFE’ye hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. Sosyal-İş Gazetesi • 27 PAYLAŞTIKLARIMIZ ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Lale Öztürk evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Sez- gin Oğuz’un NİSANUR adında bir kızı oldu. Minik NİSANUR’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Onur Düştegör evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦ ♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Şenol Yener’in kızı oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Mu- Aylin Özay evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Halit İnce evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Gökhan Kambur’un ILGAR adında bir oğlu oldu. Minik ILGAR’a hoşgeldin diyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Turgut Doğan’ın BERRA adında bir kızı oldu. Minik BERRA’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro silcisi Orhan Yıldız teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro silcimiz Cihan Çakır’ın kolu kırıldı. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından İsak Çeç’in BULEM adında bir kızı oldu. Minik BULEM’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Meh- met Tosun’un NECATİ BARIŞ adında bir oğlu oldu. Minik NECATİ BARIŞ’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Musa Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Seval Tarhanlı ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz. Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Eyüp Tünel’in annesi ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz. ♦♦Metro Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Cenk Yüce evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. METRO MAMAK MAĞAZASI ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Ömer Başer ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Ser- Gül evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından İbrahim Yeltem ablasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. METRO KOZYATAĞI MAĞAZASI ♦♦Metro Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Çaka evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. labi Aslan kayınvalidesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. METRO PENDİK MAĞAZASI ♦♦Metro Pendik Mağazası çalışanlarından Em- rah Yılmaz evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ORDU ÜNİVERSİTESİ METSAN AŞ ♦♦Ordu Üniversitesi Metsan AŞ çalışanlarından Şeyda Çağatay evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluğunu paylaşıyoruz. PEYZAJ MİMARLARI ODASI ♦♦Peyzaj Mimarları Odası çalışanlarından Ozan ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Kök- ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Ercan Mamak Mağazası çalışanlarından Pınar Öztürk’ün babası kalp ameliyatı oldu. Acil şifalar diliyoruz. Mamak Mağazası çalışanlarından Ali Açıkgöz’ün ELİF BERRA adında bir kızı oldu. Minik ELİF BERRA’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro miz Gülesin Aydoğan ile Cihan Eberdes evleniyor. Üyelerimizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. Tümen evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. Ünlü’nün kızı oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Peyzaj ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Duy- ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Nazlı ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Abdil kan Yardımcı ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz. Işıkçı’ının EYMEN SELÇUK adında bir oğlu oldu. Minik EYMEN SELÇUK’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından üyeleri- rat Yücel evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Gü- ♦♦Metro ♦♦Metro Konya Mağazası işyeri sendika baştem- ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Mu- Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Emine Canan Türker teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor başsağlığı diliyoruz. METRO İZMİR MAĞAZASI METRO KONYA MAĞAZASI lay Çarkçı’nın DENİZ adında bir oğlu oldu. Minik DENİZ’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Arzu ♦♦Metro Koçer babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Tü- Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Levent Yılmaz’ın annesi rahatsızlandı. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. fer Abalı’nın oğlu EGEHAN sünnet oldu. Acil şifalar diliyoruz. ♦♦Metro İzmir Mağazası çalışanlarından Erhan ket Yılmaz teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ♦♦Metro ♦♦Metro ♦♦Metro İzmir Mağazası işyeri sendika baştem- ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Şev- Kozyatağı Mağazası çalışanlarından Sebahat Yamalı’nın annesi vefat etti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. ammer Deliyürek’in BATUHAN adında bir oğlu oldu. Minik BATUHAN’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. ♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Za- paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. gu Gültekin’in YAĞIZ KAAN adında bir oğlu oldu. Minik YAĞIZ KAAN’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz. sal Erdem’in ERBAY KAAN adında bir oğlu oldu. Minik ERBAY KAAN’a hoşgeldin diyor, üyemizin mutluluğunu paylaşıyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Zafer Çaya ve Aydan Çetinkaya evlendi. Üyelerimizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. Mimarları Odası çalışanlarından Canan Yapıcı kısa süreli bir sağlık sorunu yaşadı. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Yılmaz evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ÜNİBEL ♦♦Ünibel çalışanlarından Hasan Ellian evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Ünibel çalışanlarından Ayhan Keleş’in babası kalp rahatsızlığı geçirdi. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. ♦♦Ünibel çalışanlarından Cemil Yalansız evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Za- ♦♦Ünibel ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Ku- ♦♦Ünibel çalışanlarından Saadet Gün torun sahi- ♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Er- Bu bölümde yer almasını istediğiniz her türlü haberlerinizi, işyeri sendika temsilcilerimize, şubelerimize ve gazetemiz künyesinde yer alan e-posta adresi ile faks numarasına gönderebilirsiniz. fer Çaya dayısını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. bilay Memiş evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. can Gülmez babaannesini kaybetti. Acısını çalışanlarından Saadet Gün kuzenini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz. bi oldu. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz. 28 • Sosyal-İş Gazetesi Bilişim sektöründeki ilk grev ÜNİBEL’de F5: SÖZLEŞMEYİ YENİLE Türkiye’de hızla gelişen bilişim sektöründeki ilk grev, sendikamız Sosyal-İş tarafından ÜNİBEL’de başlatıldı. Sendikamız ile İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden olan ÜNİBEL Özel Eğitim ve Bilgi Teknolojileri San. ve Tic. AŞ arasında sürdürülen 4. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine sendikamız, aldığı GREV KARARI’nı 9 Temmuz 2010 tarihinde uygulamaya koydu. Saat 08.30’da işyerinde toplanan üyelerimiz, saat 09.00’da alkışlarla GREV’i başlattı. Tüm üyelerimizin eksiksiz katıldığı GREV’de üyelerimiz, “Hak verilmez alınır” sloganı atarak alkışlarla işyeri önüne inerken, İZSU çalışanları da üyelerimizi alkışlayarak desteklerini sundular. Saat 12.00’da gerçekleştirilen açıklamaya sendikalar, demokratik kitle örgütleri, farklı işyerlerinden üyelerimiz ve İZSU çalışanları desteklerini sundular. “BU İŞYERİNDE GREV VARDIR” pankartının asılmasından sonra Sendikamız İzmir Şube Başkanı Müfit Ereş bir konuşma yaparak konukları selamladı ve süreç hakkında bilgi verdi. Ereş’in konuşmasının ardından Sendikamız GYK Üyesi Engin Sezgin söz alarak basın açıklamamızı kamuoyu ile paylaştı. Sezgin açıklamada “Toplu Sözleşmenin masa başında bitmesi için sendikamızın her türlü gayreti, ve müzakere girişimlerine rağmen aylardır Belediye yada şirket yetkililerinden sonuç alıcı bir adım maalesef atılmamıştır. 22 Aralık’ta başlayan toplu görüşmeler, 7 buçuk aylık bir süre zarfında çözümsüzlüğe doğru itilmiştir” şeklinde konuşarak ÜNİBEL AŞ’den çalışanların sorunlarının adaletli bir şekilde çözülmesini istedi. Belediyeye bağlı şirketler içerisinde en düşük ücretle çalışan işçilerin ÜNİBEL çalışan- ğinde grev halayı çekti. Basının yoğun ilgi gösterdiği ÜNİBEL’deki grev renkli görüntülere de sahne oldu. Üyelerimiz grev hazırlıları kapsamında üzerlerinde çeşitli yazılar yazan önlükler de hazırladı. Bu tişörtlerin bir şöyle: - Bilgisayarda sayfayı yenilemek için kullanılan F5 tuşuna gönderme yaparak: “F5: Sözleşmeyi yenile”; - “[email protected]” - Bilgisayarda “tümünü seç” komutunun kısa yolu olan “Ctrl A” komutuna gönderme yaparak “Ctrl+A : Toplu Sözleşme” ları olduğunu ifade eden Sezgin, sendikamızın istediği iyileştirme zamlarının işverence kabul edilmediğini söyleyerek, “1. yıl için talep ettiğimiz ücret miktarının işverene aylık toplam net maliyeti 8000 TL civarındadır. Şirket ve Belediye bütçesi düşünüldüğünde bu talebimizin şirkete ekonomik bir külfet getireceğini hiç kimse iddia edemeyecektir” dedi. Sezgin açıklamada şunları kaydetti: “Ünibel çalışanlarının sağlamış oldukları nitelikli hizmetler ile belediyeye yaratmış oldukları katma değer gözönünde bulundurulduğunda gelinen durum ayrıca düşündürücüdür. Talebimiz açık ve nettir: Fazlasını değil hakkımız olanı istiyoruz. Eşitlik istiyoruz. Adalet istiyoruz.” Yapılan konuşmalardan sonra üyelerimiz ve desteğe gelen dostlarımız davul ve zurna eşli- - Bir dosyayı kaydetmeye yarayan “Ctrl+S” komutuna gönderme yaparak “Ctrl+S: Sözleşme imzala” “e-belediye / e-yeter”
Benzer belgeler
METRO Grosmarketler`de 3. Dönem TİS görüşmeleri başladı
%10 zam uygulanması kararlaştırıldı. İkinci yıl ücret zam oranı ise %15 olarak belirlendi. Ayrıca her
yıl 1 maaş tutarında ikramiye ödenmesi kararlaştırıldı.
DİSK – TİS görüşmelerine başlandı
Sendi...
2009-11-12-2010-1 - Sosyal-İş
sendikaların sürekli kan kaybettiği bir dönemde Sosyalİş sendikasının başlattığı örgütlenme seferberliği, başta Konfederasyonumuz DİSK olmak üzere tüm kardeş
sendikalarımıza ve Türkiye’deki milyonl...