Yolsuzluk yapan memura 20 ay hapis 5
Transkript
Güldür Güldür gelip herkesi kahkahaya boğdular SAYI: 02 Türklere yine silah izni yok! 2014/03 AYLIK YAYIN 29 17 Lazboard ile kayak tarihi yeniden yazılacak! 26 28 Kalp atışlarını hızlandıran fuar sona erdi Yolsuzluk yapan memura 20 ay hapis 5 Elektronik versiyonu indirmek için QR kodunu tarayın. 3 IMPRESSUM İçindekiler Geht an alle PUSULA Mitglieder VERLEGERADRESSE Pusula Media GmbH Honerethof 1 CH-8962 Bergdetikon E-Mail: [email protected] 4Bir kez daha bütçe fazlalığı 4Dünyanın en güvenilir hükümeti ABONNEMENT ErscheInungsweIse: 12x Jährlich Abo-Preis: CHF 20.- / Jahr Abodienst: +41 44 576 60 80 E-Mail: [email protected] WERBUNG / ANZEIGEN Office: +41 44 576 60 80 E-Mail: [email protected] WERBE AGENTUR Ethnomedia GmbH www.ethnomedia.ch MARKETINGSLEITER Nenad Prokic CHEFREDAKTOR Turgut Karaboyun REDAKTIONSLEITER Derya Edis OFFICE PRAKTIKANT Onur Akkurt REDAKTION Mehmet Akyol, Hüseyin Türkkan, Neslişah Çetin GRAFIKDESIGN ANL Creative ÜBERSETZUNGSDIENST Turka Lingua EDV / IT Bülent Kabacaoğlu www.activeip.ch VERTRETER Istanbul: M. Ali Tuncer, Derya Edis Ankara: Mehmet Kuzu DRUCKEREI Druckzentrum Zürich FREIE JOURNALISTEN Asiye Sınıcı, Mehmet Kuzu AUTOREN Sunay Akın, Mehmet Akyol, Hülya Rüst, Özlem Kalaca PUSULA Gazetesi’nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlardaki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan, haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. PUSULA’da kullanılan tüm haberlerin, fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı PUSULA’ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır. Aksi durumda, cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır. ABONE FORMU Abonelik işlemini QR kodu üzerinden yapabilirsiniz Vorname / Adı Nachname / Soyadı Strasse / Cadde PLZ / PK Ort / Şehir Telefon E-Mail Datum / Tarih Unterschrift / İmza Ich verpflichte mich die jährliche Abo zu bezahlen. Yıllık Abonelik ücretini ödemeyi kabul ediyorum. editör TURGUT KARABOYUN [email protected] Son günlerde İsviçre bankaları bir kez daha dünyanın gündemine girdi. Vergi kaçakçılığı sonucu devletlerin borç içinde kalmaları ve gelir arayışı içine girmeleri sonucu tüm gözler yeniden İsviçre bankalarına döndü. Bu konuda en duyarlı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Sıkışan ekonominin ardından ABD Merkezi Vergi Dairesi, öncelikle İsviçre bankalarının peşine düştü. Bunun sonucu olarak UBS’den sonra ikinci büyük banka olan Credit Suisse hesap vermeye zorlanıyor. İsviçre bankalarının kaderi Geçen ay ABD vergi dairesi yetkilileri Credit Suisse bankasının üst düzey yöneticilerinden oluşan bir delegasyonu ülke parlamentosuna davet ederek, bir komisyon önünde hesap vermeye zorladı. Komisyon üyelerinin sordukları soruları banka yetkilileri cevaplamakta büyük zorluk çekti. Öyle ya, kendi ülkeleri hukuk sistemi içinde işlenen bir suç yoktu. Yaptıkları bütün işlemler İsviçre yasalarına uygundu. Ancak bu savunma, Uluslararası planda faaliyet yürüten bir işletme için yeterli kalmıyordu. Nitekim komisyon üyeleri „bunlar bizim ülkemizde suç,“ deyince Credit Suisse adına ifade veren yetkililer sus pus oldular. Ortaya çıkan durum oldukça ilginç aslında. Bir yanda vergi kaçırmaya yardım ettikleri sabit olan banka yetkilileri, bir yanda bütçe açığı derdine düşmüş olan meclis komisyon üyeleri. Sonunda Credit Suisse, yaptığı işlerin suç olduğunu kabul ederek, ABD devletine milyonlarca dolarlık para cezası vermeyi kabul etti. Ancak aklılarda kalan soru, „peki diğer ülkeler ne yapacak?“ İsviçre bir yandan uluslararası planda bir köşeye sıkıştırılırken bir yandanda iç politikada zor günler yaşıyor. Serbest dolaşımı sınırlandırmayı amaçlayan önerinin kabulüyle Hükümet beklenmedik bir sorunla karşı karşıya kaldı. Bu sonuç karşısında ne yapacağını bilemeyen devlet yetkilileri, şimdi bir çözüm bulma peşindeler. Şu anda neredeyse her kafadan bir ses çıkıyor. Çözüm yolu ise pek gözükmüyor. İsviçre’de yaşayan göçmenlerin bu kararla içine düştükleri durumu düşünen hiç kimse yok. Özellikle sınırlamanın aile birleşimini zorlaştıracağı gerçeği gözden ırak tutulmamalı. Schengen vizesi, hatta İsviçre’de yaşayan göçmenlerin AB ülkelerine vizesiz seyahat imkanları her an gündeme gelebilir. İlerleyen zaman içinde bizi neler bekliyor, doğrusu önceden kestirmek çok zor. Okurlarımıza teşekkür ediyoruz Geçtiğimiz ay gazetemizin yeniden Pusula adıyla start vermesinin ardından, siz değerli okurlarımızdan oldukça güzel tebrik mesajları aldık. Sizden aldığımız güç ve konsantrasyon tüm ekibimizi oldukça motive etti. Daha içerikli bir gazete yapabilmek için son haftalarımızı yoğun geçirip şimdi sizlere bu yılın ikinci gazetesini ulaştırmanın keyfini yaşıyoruz. Bu ay gazetemiz 48 sayfa basıldı. Hem İsviçre’nin hem de halkımızın gündemini ve etkinliklerini yakından takip ederek dolu dolu bir içerikle sizlere ulaşmanın keyfini yaşıyoruz. Gelecek sayımızda yeniden görüşmek dileğiyle... İsviçre’de! 5Yolsuzluk yapan memura 20 ay hapis cezası 7Alışveriş turizmi artmaya devam ediyor 7Göçmen sayısı yükseliyor 8Roche Avrupa’nın en değerli şirketi 10Dükkânlar saat 20’ye kadar açık kalacak mı? 10Swatch Group’tan rekor satış 11Vorarlberg Müzesi’ne Sunay Akın damgası 12İsviçre özel radyoları zor durumda 12İsviçreliler daha az uyuyor! 14Ezgi Akyol seçmenlerine teşekkür etti 15“İyi Birlik” çalışmalarını hızlandırdı 15Yardımsever kadınlar her hafta bir araya geliyorlar 15Dünya kadınlar günü, Zürih Başkonsolosluğu’nda kutlandı 17İsviçre ordusunda bin ‘sakıncalı piyade’ 17Türklere yine silah izni yok! 18İsviçre’yi zor günler bekliyor 19Açık ve dayanışma içinde bir İsviçre! 19Genç göçmenler vatandaşlık kuyruğunda 20Tansiyon hastalarına iyi haber 21Crédit Suisse yöneticilerinden vergi kaçırma itirafı! 22“Turizm uçak gibidir, devamlı motorun çalışması gerekir. Gazı kesersen düşersin” 25İstiklal Marşı coşkusu bu kez Kreuzlingen’de yaşandı 26Lazboard ile kayak tarihi yeniden yazılacak! 28Kalp atışlarını hızlandıran fuar sona erdi 29Güldür Güldür gelip, kahkahaya boğdular 30Uluslararası İlahiyat Programı ile gençlere burs imkanı 32İsviçre’nin coşkusu erken bitti 34Özgün ve içten tasarımlar… 37Yeni Nissan Qashqai yollarda 37Honda Civic ailesi genişliyor, 1.6 lt dizel motorlu Tourer çıktı... 39Buram buram sanat kokan Floransa 40Mükemmeli Bulun 42Amerika, askerlerine çip takmaya hazırlanıyor 42Veriler bulutlara emanet 43Sıla’nın Beklenen Albümü 43Ümit Sayın’dan Yeni Albüm! 432014 Brit Ödülleri Sahiplerini Buldu! 43Deniz Arcak'tan 44Zürih Etkinlik Takvimi 46Sinema 4 Bir kez daha bütçe fazlalığı Maliye Bakanlığı geçen yılın bütçesi ile ilgili olarak yaptığı ilk açıklamada, devlet bütçesinin planlandığı gibi açık vermediği, tam tersine önemli bir bütçe fazlalığı ile yılın tamamlandığını duyurdu. Überraschendes Plus im Schweizer Haushalt Einmal mehr schliesst der Bund ein Jahr deutlich besser ab als geplant. Statt eines Defizits schreibt er einen Milliardenüberschuss. Trotzdem wird über ein Sparprogramm nachgedacht. 400 Milyon civarında bütçe açığının öngörüldüğü 2013 bütçesi, yapılan ilk hesaplamalara göre 1.3 Milyar civarında bir fazlalıkla kapandı. Ancak Hükümet bu yılda tasarruf önlemlerine devam edeceğini de duyurdu. Yapılan açıklamaya göre 2013 yılında beklenen devlet gelirleri ön görülen miktardan 600 Milyon Frank daha fazla olmuş. Benzer şekilde devletin stopaj vergi gelirleri de 1.1 Milyar Frank daha fazla gerçekleşmiş. Buna karşın Federal vergiler beklenenden 600 Milyon Frank daha az olmuş. Bütçe giderleri ise planlanan miktardan 1.2 Milyar Frank daha az olarak gerçekleşmiş. Emeklilik sigortası gibi sosyal sigorta giderlerinin daha az olması, borç faizlerinin beklenenden daha düşük düzeyde kalması giderlerin beklenen düzeye çıkmasına engel olmuş. Bu sonuçla devletin borçları da azalarak 111 Milyar Frank civarına düşmüş bulunuyor. Borçların azalmasının diğer bir nedeni ise Swisscom hisselerinin bir kısmının satışından elde edilen 1.3 Milyar Franklık ek gelir. Böylece devletin elindeki Swisscom hisseleri %51’ e kadar düşmüş oluyor. Bu sonuçla İsviçre devlet bütçesi son yıllarda sık sık rastlandığı gibi bir kez daha açık vermek yerine, bütçe fazlası ile kapan- Yapılan açıklamaya göre 2013 yılında beklenen devlet gelirleri ön görülen miktardan 600 Milyon Frank daha fazla olmuş mış oluyor. Ancak önümüzdeki yıllarda yapılması planlanan vergi indirimleri nedeni ile Hükümet tasarruf önlemlerini devam ettirme kararında. Dünyanın en güvenilir hükümeti İsviçre’de! %63’lerden %35’e kadar düşmüş. Belçika’da güven %60’dan %44’e, Avusturya’da ise %50’den %38’e kadar düşmüş durumda. Son günlerde yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen İsviçre hükümeti dünyanın en güvenilir hükümetine sahip. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD tarafından yayınlanan araştırmaya göre, dünyanın en gelişmiş 34 ülkesi içerisinde halkın hükümetine en fazla güven duyduğu ülke İsviçre. OECD üyesi 34 ülkede yapılan bu araştırmaya göre İsviçre’de yaşayanların %77’si hükümete güven duyuyor. 2007 yılında yapılan araştırmada ise bu oran %63 civarında olmuştu. Geçen süre içerisinde halkın İsviçre hükümetine duyduğu güven yüksek bir düzeyde artmış. Bunun en önemli nedeni olarak İsviçre’nin ekonomik krizden en az etkilenen ülke durumunda olması geliyor. Krizden en fazla etkilenen ülke olan Yunanistan’da halkın hükümete duyduğu güvenin %13 Son günlerde birbiri ardından halkoylamalarında yenilgiler alan İsviçre hükümetinin hala halk tarafından güvenilir bulunması, mevcut ekonomik ve politik sistemin uzun bir süre istikrarlı bir çizgide devam etmesi olarak açıklanıyor. Die beste Regierung der Welt OECD üyesi 34 ülkede yapılan bu araştırmaya göre İsviçre’de yaşayanların %77 si hükümete güven duymakta. gibi çok düşük düzeyde olması da anlaşılır bir sonuç. İsviçre’yi takiben ikinci sırada olan Lüksemburg içinde benzer şeyleri söylemek mümkün, bu ülkede halkın hükümete güveni daha önceki yıllarda olduğu gibi %74 civarında. Benzer durumda olan Norveç’de bu oran %66, İsveç’de %63, Finlandiya’da ise %60 civarında. Krizin hükümetlere olan güveni nasıl etkilediği açıklanan rakamlarda görmek mümkün. Beş yıl önce OECD ülkelerinde hükümete olan güven %45 iken, geçen yıl bu ortalama %40’a kadar düşmüş. Yunanistan’la birlikte krizden en fazla etkilenen İrlanda halkının hükümete olan güveni Wer hätte das gedacht: Der Bundesrat geniesst verglichen mit anderen Regierungen am meisten Vertrauen in der Bevölkerung. Die Statistiker der Organisation für wirtschaftliche Zusammenarbeit und Entwicklung kommen zum Schluss, dass der Bundesrat von allen Regierungen der 34 Mitgliedstaaten am meisten Vertrauen in der Bevölkerung geniesst. 5 Yolsuzluk yapan memura 20 ay hapis cezası Resmi evraklarda sahtecilik, dolandırıcılık ve para yıkama suçlamaları ile geçtiğimiz aylarda gözaltına alınan Ekonomi Bakanlığında çalışan bir memur mahkeme tarafından suçlu görülerek 20 ay hapis cezasına çarptırıldı. Seco-Mitarbeiter zu 20 Monaten bedingt verurteilt Betrug, Urkundenfälschung und Geldwäscherei: Im Prozess gegen einen Ex-Seco-Angestellten hat das Bundesstrafgericht eine Strafe von 20 Monaten bedingt festgelegt. Er sei besonders niederträchtig vorgegangen. Er liess sich mit gefälschten Rechnungen rund 330›000 Franken auf eigene Konten zahlen. İsviçre son günlerde birbiri ardına yolsuzluk iddiaları ile çalkalanıyor. Ekonomi Bakanlığı ve çeşitli kantonların bilgisayar sistemlerinin kurulması ve yenilenmesi sırasında yolsuzluklar yapıldığı iddiaları kamuoyu gündeminde bomba etkisi yarattı. Bu çerçevede geçtiğimiz aylarda gözaltına alınan bir memurun mahkemesi ise yakın zamanda sonuçlandı. Sahte fatura düzenleyerek kendi banka hesabına 300.000 Frank civarında para ödeten memurun davranışını mahkeme ‘aşağılık’ olarak nitelendirdi. Aynı günlerde Ekonomi Bakanı’nın ülke dışındaki banka hesaplarını yasalara aykırı olarak deklere etmediği de kamuoyuna açıklandı. Memur statüsü ile yüksek mahkemede yargılanan zanlının yolsuzluk yaptığını tespit eden mahkeme, sanığın mahkemeye yardımcı olması ve yaptığından pişman olması nedeni ile cezasını 20 ay hapis cezasına düşürmeye karar verdi. Bulunduğu makamın imkanlarını kullanarak kendine çıkar sağladığını tespit eden mahkeme, memurun kendi üstlerini de bilerek yanılttığına dikkat çekti. 2002 - 2012 yılları arasında, sahte fatura düzenleyerek 330.000 Frank haksız ka- zanç sağladığı ispat edilen memura verilen cezanın az olması ise kamuoyunda tepkilere neden oldu. Sanığın, son günlerde yine aynı bakanlıkta ortaya çıkan diğer yolsuzluklarla bir ilgisi olmadığınıda açıklayan mahkeme, bakanlıkta bu yolsuzlukların ortaya çıkmasından sonra kontrol mekanizmalarının daha etkin hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Mahkemenin bu kararı aldığı günlerde, daha önce vergi kaçakçılığı yaptığı ortaya çıkan Ekonomi Bakanı Schneider-Amman’ın, bakan olduğu sırada açıkladığı mal varlıklarını eksik olarak deklere ettiği de ortaya çıktı. Daha az vergi ödemek için ülke dışında bir bankaya şirketinin paralarını depoladığı belirtilen bakanın, bu banka hesaplarını mal varlığı içinde deklere etmediği de ortaya çıktı. Bakanın vergi kaçakçılığını soruşturan Bern Kanton’u vergi makamları, bakanın ülke dışındaki banka hesaplarını açıklamadığını tespit etti. Her iki konuda soruşturmanın devam ettiği, ancak henüz konunun tam olarak aydınlığa çıkmadığı basında yer alan haberler arasında. 7 Alışveriş turizmi artmaya devam ediyor Özellikle sınıra yakın komşu ülkelerdeki alışveriş merkezlerinin İsviçre’de yaşayanlar için aynı zamanda bir gezi olarakda görülmesi, sınır ticaretinin giderek artmasına neden oluyor. 2013 yılında komşu ülkelerde yapılan alışverişlerin %10 civarında artarak 5 Milyar sınırını aştığı hesap edildi. Buna karşın tatil amaçlı ülke dışında yapılan harcamalardaki artış daha az oldu. 2013 yılında bu amaçla yapılan harcamalar %3 artarak 3.8 Milyar Frank’a yükseldi. Internet üzerinden İsviçre dışından yapılan alışverişlerinde artarak 1.2 Milyar Frank seviyesine geldiği yapılan hesaplamalar arasında. Ancak uzmanlar internet üzerinden ve ülke dışından yapılan alışverişlerin hesabının pek mümkün olmadığı, bu nedenle bu miktarın daha yüksek olduğu görüşündeler. İsviçre’de yaşayanların komşu ülkelerden yaptıkları alışverişler geçtiğimiz yılda bir kez daha arttı. Son yıllarda komşu ülkelerden daha ucuza alışveriş yapmak giderek yayılırken, fiyatlar arasındaki farkında azaldığı görülüyor. Alışveriş turizminin genel olarak sınıra yakın yerlerde ve internet üzerinden yapıldığı belirtiliyor. Harcamaların tümü dikkate alındığında İsviçrelilerin bir yıl içinde ülke dışındaki harcamalarının 10 Milyar Frankı geçtiği görülüyor. Alışveriş turizminde en fazla artışın Fransızca konuşulan kantonlarda olduğu gözlemleniyor. Geçen yıla göre bu kantonlarda %16 oranında arttığı ve bu kantonların alışveriş miktarının 2.1 Milyar Frank’a ulaştığı hesaplanmakta. Başka bir deyişle Fransız- Özellikle sınıra yakın komşu ülkelerdeki alışveriş merkezlerinin İsviçre’de yaşayanlar için aynı zamanda bir gezi olarak da görülmesi, sınır ticaretinin giderek artmasına neden olmakta. 2013 yılında komşu ülkelerde yapılan alışverişlerin %10 civarında artarak 5 Milyar sınırını aştığı hesap edilmekte. ca konuşulan kantonlarda ülke dışında yapılan alışverişler, tüm ülkenin alışverişinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Ülke dışında yapılan alışverişlerin katma değer vergilerinin sınırda deklere edilip geri alınmasında tahminlerin çok daha üstünde olması dikkat çeken başka bir durum. Cenevre ve Tessin kantonlarında yaşayanlar ise komşu ülkelerde alışveriş yerlerinin daha uzun süreli açık olmasını da bir gerekçe olarak görmekteler. Alışveriş et- mek için 100 km kadar yolu göze alanlar bile oluyor. Einkaufstourismus-Boom nimmt kein Ende Schweizer kaufen weiterhin gerne im Ausland ein. Die Umsätze sind erneut stark gestiegen. Dies, obwohl die Differenz der Preise kleiner geworden ist. Beliebt sind grenznahe Orte und Online-Shops. Göçmen sayısı yükseliyor Geçen yıl içerisinde İsviçre vatandaşlığına geçen 34.000 civarında göçmen olduğu, 2013 yılı sonunda İsviçre’de İsviçre’de yaşayan göçmenler arasında en fazla artış yine yaşayan AB ülkelerinden. Bu ülkelerden gelen göçmenlerin bir yıl göçmenlerin içerisinde ki artışı %4.3 civarında gerçekleşmiş durumda. sayısının ise 1.886 630 olduğu yapılan açıklaGeçen ay kabul edilen malar arasında yer alıyor. ve İsviçre’ye gelen göçmen sayısını kısıtlamayı amaçlayan önerinin nasıl uygulanacağına ilişkin tartışmalar sürerken, 2013 yılında ülkeye gelen göçmen sayısının artmaya devam ettiği açıklandı. Blindiği gibi geçen yıl Haziran ayında hükümet Avrupa Birliği ile yapılan serbest dolaşım anlaşmasına dayanarak AB ülkelerinden gelen göçmenlere sınırlı sayıda da olsa bir kısıtlama getirmişti. 2013 yılında çalışmak için İsviçre’ye gelenlerin sayısı 155 401 olurken, bir önceki yıl bu sayı 143 738 olarak gerçekleşmişti. Geçen yıl İsviçre’yi terk eden göçmenlerin sayısı ise 70 023 olduğundan, göçmelerin sayısındaki artış 85 378 olmuştu. Eski AB ülkesi vatandaşlarına konan kontenjan tam olarak kullanılmamasına karşın yeni 8 AB üyesi ülkeye konan kontenjan, yeterli olmadı. Fakat kısa süreli oturum izni verilerek, bu ülkelerden kontenjan fazlası göçmen getirildi. Ancak açıklanan rakamlar bunun herhangi bir etkisinin olmadığını gösteriyor. Göçmen sayısının ise beklenenden fazla olması, ekonomik durumun iyiye gitmesi nedeni ile şaşırtıcı olarak karşılanmadı. İsviçre’de yaşayan göçmenler arasında en fazla artışın AB ülkelerinden olması da yine şaşırtıcı değil. Bu ülkelerden gelen göçmenlerin bir yıl içerisindeki artışı %4.3 civarında gerçekleşmiş. En fazla artış 15.337 ile Portekiz’de olurken, onu 7.777 ile Almanya takip etti. Ardından İtalya ve Fransa gelmekte. İsviçre’ye gelme nedenleri arasında en fazla çalışma amacı (%48) olurken, bunu %32 ile aile birleşimi takip ediyor. Eğitim amacı ile gelenlerin oranı ise %11 civarında. Zunehmende Einwanderung Die vorübergehende Beschränkung der Zulassung von Erwerbstätigen aus der EU ab Juni 2013 hat sich in der Ausländerstatistik nicht niedergeschlagen. Die Einwanderung insgesamt (aus allen Staaten) nahm im letzten Jahr sogar noch zu, und zwar von 143 783 auf 155 401 Personen. Eingeschlossen sind Wechsel des Aufenthaltsstatus. Bei gleichzeitiger Auswanderung von 70 023 Personen ergab sich eine Bilanz von 85 378 Personen. 8 Roche Avrupa’nın en değerli şirketi Geçen yıl kazancını rekor seviyede arttıran ilaç şirketi Roche’nin dünyanın en değerli şirketleri arasında ön sıralara yükseldiği açıklandı. Geçtiğimiz günlerde açıklanan yıllık rapora göre Roche’ nin değeri bir yılda tam 55 Milyar Frank artarak, 214 milyar Frank’a yükseldi. Bu gelişme ile Roche dünyanın en değerli dokuzuncu şirketi haline gelirken, aynı zamanda Avrupa’nın da en değerli şirketi oldu. Bir danışma firması tarafından Aralık ayında yapılan tahminde Roche 11. sırada, Nestle 13 ve diğer bir İsviçre firması olan Novartis 18. sırada yer almıştı. İlk on sıralamasında yer alan değerli şirketlerin hepsi ABD’ de bulunmaktaydı. Dünyanın en değerli şirketleri (Milyar Dolar) 1 Apple 490 2 Exxon Mobil 434 3 Google 363 4 Microsoft 303 5 Berkshire Hathaway 287 6 General Electric 276 7 Johnson&Johnson 260 8 Wal-Mart 250 9 Wells Fargo 237 10 Chevron 237 11 Roche 232 13 Nestle 229 18 Novartis 212 Roche tarafından Şubat ayında açıklanan yıllık rapor ise tüm bu tahminleri aşan bir tablo sergiliyor. 2013 yılının bu şirket için başarılı bir yıl olduğu belirtilen açıklamada yıllık gelirin 11.4 Milyar Frank olarak gerçekleştiğine dikkat çekiliyor. Bir önceki yıl kar artışı ise %18 gibi oldukça yüksek bir oranda. Şirketin değerli ilaçlarına olan talebin artmaya devam etmesi ve yeni piyasaya sürülen ilaçlardan elde edilen başarı bu sonucu doğurmuş. Böylece yıllık cirosunu 46 milyar Frank’a çıkaran şirket hatırı sayılır bir kar oranına ulaşmış. Buna ek olarak döviz kurlarında meydana gelen de- ğişiklikler ciro ve karın daha da artmasına engel olmuş. Söz konusu durumun gerçekleşmemesi halinde cironun %6 civarında artması tahmin ediliyor. Artıştan en fazla payı alanlar ise şirketin üst düzey yöneticileri. Şirketin direktörünün yıllık kazancı 11.9 milyon Frank. Kendine sağlanan diğer imkanlarla bu miktar 14 milyon Frank’a çıkmakta. Geçen yıl kabul edilen üst düzey yöneticilerin gelirlerini sınırlama yasası olmasaydı, Roche ve diğer büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerinin gelirlerinin daha da artması mümkün olacaktı. devam ederken Avrupa’da satışlar yalnızca yüzde 0,8 yükseldi. Nestle CEO’su Paul Bulcke yayınladığı açıklama ile şirketin büyümesinin yakın zamanda hız kazanabileceği umutlarını söndürdü. Nestle 31 Aralık’ da sona eren yıllık net karın yüzde 2,2 gerileyerek 10 milyar Frank’a düştüğünü açıkladı. Bir önceki yılsa söz konusu oran 10.23 milyar Frank’ dı. Analistler ise net karın 10.77 milyar Frank olmasını bekliyordu. Bir önceki yıl 89.72 milyar Frank olan ciro ise yüzde 2,7 azalarak 82.16 milyar Frank’a geriledi. Nestle Geriledi İsviçreli gıda devi Nestle bir yandan gelişen piyasalarda kazanç büyümesinin gerilemesi ile diğer yandan da birçok gelişmiş ülkede süregelen zayıflık ile mücadele ederken dört yıl içindeki en yavaş satış büyümesini açıkladı. Satış miktarlarını arttırmak için Çin, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerdeki hızlı büyümeye büyük oranda bağımlı olan Nestle, 2013’ de organik büyümenin %4,6 olduğunu açıkladı. Böylece %5-6 olan uzun vadeli hedef 2009’ dan bu yana ilk kez tutturulamamış oldu. Şirketin Amerika’daki büyümesi yavaşlamaya Roche ist das teuerste Unternehmen Europas Der Pharma- und Diagnostikkonzern Roche hat im letzten Jahr einen Rekordgewinn erzielt und ist in den Kreis der wertvollsten Unternehmen der Welt aufgestiegen. Der Marktwert von Roche stieg laut dem veröffentlichten Geschäftsbericht per Ende 2013 auf 214,7 Milliarden Franken. Das sind 55,5 Milliarden mehr als ein Jahr zuvor. Damit sei Roche das neuntgrössten Unternehmen der Welt und zum wertvollsten Unternehmen Europas geworden. 10 Dükkânlar saat 20’ye kadar açık kalacak mı? Hükümet tarafından hazırlanan yeni yasa önerisine göre İsviçre’de dükkanların en az akşam saat 20’ye kadar açık kalması öngörülüyor. nusu olacak. Pazar günleri ve bayram günlerinde ise şimdi olduğu gibi sadece özel izinle işyerleri açık kalabilecek. Bu değişikliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte 11 kantonda dükkanların açık kalma süreleri uzamış olacak. 10 kantonda işyerlerinin açık kalma süreleri konusunda bir belirleme olmadığına dikkat çeken hükümet, giderek önem kazanan bu konunun tüm ülke için tek bir yasa ile belirlenmesi gerektiği görüşünde. Hazırlanan yasa değişikliği önerisi geçtiğimiz günlerde görüşlerini almak amacı ile hükümet tarafından ilgili kurumlara gönderildi. Buna göre dükkanların açık kalma sürelerinin Federal Yasa ile tüm ülkede aynı şekilde düzenlenmesi de amaçlanıyor. Mevcut yasalara göre işyerlerinin açık kalma süreleri kantonal yasalarla düzenlenmekte. Bu nedenle çeşitli kantonlarda bu konuda değişik uygulamalar görülüyor. Parlamento tarafından kabul edilen bir değişiklik önerisi doğrultusunda hükümet tarafından yapılması öngörülen değişiklik aynı zamanda dükkanların sabah 06’dan akşam saat 20’ye kadar açık kalmasını da öngörüyor. Cumartesi günü ise işyerlerinin sabah 06’dan akşam 19’a kadar açık kalması söz ko- Buna ek olarak mevcut yasal uygulamalar çerçevesinde, benzinci ve tren istasyonlarındaki dükanların daha uzun süre açık kalması konusunda herhangi bir değişikliğin yapılması ön görülmüyor. Hükümet tarafından bu konuda yapılan açıklamaya göre, dükkanların daha uzun süre açık kalması toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor. Buna karşın sendikalar işyerlerinin daha uzun süre açık kalmasının gerekli olmadığı, daha uzun süre açık kalan işyerlerinde çalışanların çalışma koşullarının daha da kötüleşeceğini belirtiyor. 30 Mayıs’a kadar bu konudaki görüşlerin hükümete bildirilmesinin ardından hükümet, yeni yasal uygulamalara son şeklini vererek parlamentoya sunacak. Parlamento tarafından bunların kabul edilmesinin ardından, belli bir süre içerisinde buna karşı gerekli oyların toplanması halinde konu halkoylamasına sunulacak. Läden sollen bis um 20 Uhr geöffnet haben Detailhändler sollen künftig in der ganzen Schweiz ihre Geschäfte bis mindestens 20 Uhr offen halten dürfen. Der Bundesrat hat die Vernehmlassung zu einem Gesetz eröffnet, das eine nationale Regelung der Ladenöffnungszeiten vorsieht. Swatch Group’tan rekor satış Dünyanın en büyük saat üreticisi olan Swatch Group geçtiğimiz yıl satışlarını bir kez daha arttırarak yeni bir rekora daha imza attı. Ancak geçen yıllara göre satış miktarındaki artış iki haneli olarak gerçekleşmedi. Swatch Group steigert Jahresumsatz Die Swatch Group hat im vergangenen Geschäftsjahr den Umsatz erneut gesteigert, allerdings sind die Verkäufe wie erwartet nicht mehr im zweistelligen Prozentbereich gewachsen. Der Bruttoumsatz legte 2013 um 8,3% auf 8,82 Mrd. Fr. Zu. Bünyesinde bulunan 20 farklı marka ile saat sektöründe dünya lideri olan Swatch Group, 2013 yılında 8.82 milyar İsviçre Frangı ile rekor satış gerçekleştirerek % 8.3 oranında büyüme gösterdi. Büyümenin başlıca sebepleri olarak güçlü markalar, geniş dağıtım ve perakende ağı olması gösteriliyor. Üretimin de artmasıyla birlikte bu alandaki brüt satışlar % 8.6 oranında arttı ve 8532 milyon İsviçre Frankı olarak gerçekleşti. Bu rakamlarla birlikte İsviçre saat üretiminin %1.8 artmasında Swatch Grop’un önemli bir katkısı olduğu ortaya çıkıyor. Swatch Group ile birlikte İsviçre’nin saat satışındaki payı da artmış oluyor. Yıl içerisinde, İsviçre Frangı’nın özellikle ABD Doları ve Japon Üretimin de artmasıyla birlikte bu alandaki brüt satışlar % 8.6 oranında arttı ve 8532 milyon İsviçre Frankı olarak gerçekleşti. Yeni karşısında çok yüksek seviyeden işlem görmesi sebebiyle Swatch Group, 2012 yılına kıyasla olumsuz olarak etkilendi. Yılın ikinci yarısında, döviz kurlarının satışlara olan olumsuz etkisi, satış kaybının 100 milyon İsviçre Frangı’nın üzerine çıkmasına neden oldu. Buna ek olarak, elektronik sistemler alanında İsviçre Frangı’nın devam eden aşırı değeri baskı yarattı ve bir önceki yıla kıyasla, yılı yüzde 3.9’luk bir düşüşle, toplam brüt satış 299 Milyon İsviçre Frangı olarak gerçekleşti. Döviz kurlarından kaynaklanan olumsuz duruma rağmen Swatch Group, faaliyet karı ve net gelir düzeyinde olumlu sonuçlar elde etmeyi başardı. Ocak ayının ilk günlerinde tüm markalarda güçlü bir başlangıç yapan Swatch Group, bu dinamik büyümenin 2014 yılında da devam edeceğini gösterdi. Yeni yılda pazar payındaki net kazanç ve üretim kapasitesinin daha da artırılması ile tüm yılın olumlu geçeceği beklentisi güçleniyor. 11 Vorarlberg Müzesi’ne Sunay Akın damgası Şair, yazar, gazeteci, araştırmacı Sunay Akın, 23 Şubat Pazar günü Avusturya’nın Bregenz kentinde hayranlarıyla buluştu. Bregenz’in en iyi müzelerinden biri olan Vorarlberg Müzesi’ nin konferans salonunda gerçekleştirilen konferansta halkımızla buluşan Sunay Akın, her zamanki gibi anlattıklarıyla izleyenleri kendine hayran bıraktı. Bregenz’de bulunan Motif Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilen organizasyona yaklaşık 250 izleyici katıldı. Sunay Akın, konferans salonunda oldukça bilgilendirici bir konferans verdi. Kronolojik hafızasıyla kişiler, mekânlar, zamanlar arasında bağlantı kurarak edebiyatı, edebiyattan nefret eden insanlara bile sevdiren sanatçı; sonu merakla beklenen, güzel mesajlar veren sıra dışı öykü- Bregenz’de bulunan Motif Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilen organizasyona yaklaşık 250 izleyici katıldı. ler anlattı. Konferans bitiminde hayranlarıyla fotoğraf çektirip son çıkan kitabını imzalayan Sunay Akın, kendisine gösterilen ilgiden oldukça memnun kaldı. Konferans için gittiği Bregenz’de iki gün boyunca vakit geçiren Sunay Akın, şehirde bulunan müzeleri ziyaret ederek, yöneticileriyle ortak projeler konusunda görüşmeler yaptı. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Turgut Karaboyun da Bregenz’e giderek, konferansı sonuna kadar takip etti. Aynı zamanda Pusula Gazetesinin köşe yazarı olan Sunay Akın ile konferans sonrası görüşüp bu yıl içinde Zürih ve Lozan’da bir konferans yapılması kararlaştırıldı. Konuyla ilgili olarak gazetemizin gelecek sayılarında yer ve tarih hususunda okurlarımıza bilgi aktaracağız. 12 İsviçreliler daha az uyuyor! En son 2012 yılında özel radyoların reklam gelirlerinin 164 Milyon Frank olduğu açıklanmıştı. Ancak bütün bunlara rağmen zarar eden radyo kanallarının sayısının artmaya devam ettiği belirtilmekte. İsviçre özel radyoları zor durumda Radyo 105 adlı özel radyonun geçtiğimiz günlerde son anda el değiştirerek kapanmaktan kurtulması geniş yankılara neden oldu. Pek çok radyo, son yıllarda maddi açıdan daha iyiye giderken, özel radyoların sürekli zarar ettiği açıklandı. Özel radyoların yarıya yakının sürekli zarar etmesi, yayıncıları zor durumda bırakıyor. Benzer şekilde özel televizyonlarında zor durumda olduğu belirtiliyor. En son 2008 yılında özel radyolar için yayın hakları yenilenmiş ve bu tarihten itibaren özel radyolara, radyo vergilerinden ayrılan miktar arttırılmıştı. Bunun sonucu olarak pek çok özel radyonun maddi olarak durumunda gözle görülen olumlu bir gelişme meydana gelmişti. Benzer şekilde özel radyoların reklam gelirlerinde de son iki yılda %8 gibi önemli bir oranda artış görüldü. En son 2012 yılında özel radyoların reklam gelirlerinin 164 Milyon Frank olduğu açıklanmıştı. Ancak bütün bunlara rağmen zarar eden radyo kanallarının sayısının artmaya devam ettiği belirtilmekte. Özel bir reklam şirketi olan Publikom AG tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırmaya göre radyo kanalları arasında finansman açısında önemli farklılıklar bulunuyor. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu büyük şehirlerde özel radyolar yeterince dinleyici ve reklam bulabiliyor. Ancak kırsal kesimlerdeki özel radyolar maddi açıdan oldukça zor durumdalar. Bu araştırmaya göre özel televizyon kanalları daha fazla maddi zorluk çekiyorlar. Özel televizyon kanallarının giderlerinin yaklaşık %70’ i toplanan vergilerden karşılanmasına rağmen, toplam 13 özel televizyon kanalından sadece bir tanesi, giderlerinden daha fazla gelir elde ediyor. Bu nedenle özel televizyon kanallarının borçları sürekli olarak artıyor. Toplam reklam gelirleri 40 Milyon civarında olan özel televizyon kanallarının gelirlerinde son yıllarda bir artış görülmüyor. Bölgesel haberlerin büyük bir çoğunluğunun bu kanallardan verildiği dikkate alındığında, özel televizyon kanallarının İsviçre için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Uzmanlar, özel radyo ve televizyon kanallarının geleceğinin önümüzdeki dönem tekrar gündeme geleceğini sık sık dile getiriyorlar. Schweizer Privatradios kämpfen um Finanzierung Der Besitzerwechsel bei Radio 105 schlug hohe Wellen. Viele Privatradios rutschen ins Minus. Zwar hat sich die wirtschaftliche Lage für Schweizer Privatradios verbessert. Dennoch schafft es nur knapp die Hälfte der Veranstalter, rentabel zu sein. Auch TV-Stationen kämpfen. Hafta içinde ortalama 7 saat 30 dakika uyuyan İsviçreliler’in uyuma süresinin son otuz yılda 30 dakika daha azaldığı açıklandı. Çalışma sürelerinin uzaması, gece eğlence işletmelerinin yaygınlaşması, sosyal ilişkiler, stresin artması ve sürekli olarak ulaşılabilir olmak uyku süresinin azalmasının belli başlı nedenleri arasında gösteriliyor. Basel Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, uyuma süresinin azalması, uyku bozukluklarına neden oluyor. Basel Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, uyuma süresinin azalması, uyku bozukluklarına neden oluyor. Bu nedenle son yıllarda çeşitli hastanelerde altı yeni uyku merkezi açılmış. Son yedi yıl içerisinde uyku sorunu yaşayarak hastanelerde tedavi olanların sayısı ise %30 civarında artmış. Uykusuzluğun ekonomiye verdiği zararın ise yılda 1.5 Milyar Frank olduğu hesaplanmakta. Ancak uyku süresinin azalması sadece İsviçre’ye özgü bir gelişme değil. ABD’ de hafta içi ortalama uyku süresinin sadece altı buçuk saat olması, konunun ne kadar ciddi olduğunu gösterir nitelikte. Almanya, Fransa ve İngiltere’de ise bu süre yedi saat civarında. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar ise yeni değil. Sonuçlar, modern toplumlarda tüketim ve eğlencenin uykunun yerini aldığını gösteriyor. Bilim insanları bu durumun insanlığın gelişimini olumsuz yönde etkilediği konusunda hemfikir. Günün üçte ikisini çalışarak veya sosyal bir aktivite ile geçiren insanların geriye kalan sürede kendilerini yenilemek zorunda olduğuna dikkat çeken bilim insanları, uykusuzluğun yeni bir uyuşturucu olduğunu vurguluyorlar. Bu konuda en hızlı gelişme ise ABD’ de görülüyor. 40 yıl önce ortalama uyku süresinin 8 saat 30 dakika olduğu bu ülkede, bugün insanlar ortalama iki saat daha az uyuyor. Diğer endüstri ülkelerinde durum biraz daha iyi. İsviçre ise bu konuda diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça iyi durumda. Ancak söz konusu araştırmayı yapan bilim insanlarına göre tehlike İsviçre içinde oldukça büyük. Schweizer schlafen weniger und leiden daran 7 Stunden und 30 Minuten pro Nacht schlafen die Schweizerinnen und Schweizer unter der Woche. Damit hat sich die Schlafdauer in den letzten dreissig Jahren um eine halbe Stunde verringert. Die moderne Gesellschaft mit längeren Arbeitszeiten, ihrer nächtlichen Vergnügungsindustrie, sozialen Netzen, Stress und ständiger Erreichbarkeit lässt die Menschen immer weniger schlafen. 14 Zürih Belediye Meclis üyeliğine seçilen Ezgi Akyol, kendisine destek veren seçmenlerine düzenlediği kahvaltıda teşekkür etti. Ezgi Akyol seçmenlerine teşekkür etti 9 Şubat 2014’de yapılan Zürih Belediye Meclisi seçimlerinde göçmen kökenli adayları desteklemek üzere kurulan Zürih Göçmen Kurumları Platformu’nun da desteği ile Belediye Meclis üyeliğine seçilen Ezgi Akyol, Zürih Halkevinde yapılan kahvaltıda kendisine destek veren seçmenlerine teşekkür etti. Alternative Liste (AL)den aday olan Ezgi Akyol, Zürih şehrinde yaşayan vatandaşlarımızın yarıya yakınının aynı zamanda İsviçre vatandaşı olduğunu belirtti. Akyol ayrıca, daha önceki seçimlerde bu vatandaşlarımızın oy kullanma oranının %15 civarında kaldığına dikkat çekti. Göçmen kurumlarının Zürih Halkevi’nin girişimiyle oluşturduğu Platform ile seçime katılım oranının önemli ölçüde arttığı tahmin ediliyor. Başka bir deyişle her vatandaşın doğal hakkı ama aynı zamanda vatandaşlık görevi olan oy kullanma hakkı, pek ciddiye alınmıyor. Zürih Belediye Meclisi se- çimlerine katılan partilerin aday listelerine baktığımızda benzer bir durum görülüyor. Bunun tek istisnası aday listesinde 10’dan fazla Türk kökenli aday olan 7 numaralı liste, yani Alternative Liste (AL). Bu nedenle Zürih Göçmen Kurumları Platformu Liste 7’yi desteklemeyi kararlaştırdı. Geçen yıl yapılan seçimde AL üyesi Richard Wolf’un Belediye Yönetimine seçilmesi ile Altarnatif Liste büyük bir başarıya imza attı. 9 Şubat 2014 seçimlerinde ise Belediye Meclisindeki temsilcilerini ikiye katlayarak bu başarıyı sürdürdü. Zürih Göçmen Kurumları Platformu seçimler öncesi yapıtğı açıklamada tavrını şu şekilde açıklamıştı. ‘Seçimlere Altarnatif Liste, Politik çorbada tuz: AL’, çünkü onlar politikaya yeni ve vazgeçilmez bir tad getirmek istiyorlar. Adaylarının dörtte birinin göçmen kökenli olması bunun bir kanıtı. Geçtiğimiz dönemde, herkese konut hakkı, hastalık sigortası primlerinin herkes için ödenebilir olması, eğitimde fırsat eşitliği gibi pek çok konuda somut gelişmelere imza atan Altarnatif Liste’nin desteklenmesi, Zürih’te yaşayan göçmenler için hayati önem taşıyor. 15 “İyi Birlik” çalışmalarını hızlandırdı Basel’de bulunan Alfa Otel’in ev sahipliği yaptığı son toplantıya yaklaşık 20 dolayında bölge işadamı katıldı. Son yıllarda İsviçre’de faaliyet gösteren işadamlarımız tarafından, birbiri ardına dernekler kuruluyor. Bir kaç ay evvel kuruluş için çalışmaların başlatıldığı kısa adı “İyi Birlik” olan “İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği”, çağdaş ve demokrat kimliğiyle ön plana çıkıyor. Her görüşten insanı içinde barındıran, kimlik, dil ve din ayrımı yapmayan bu yeni oluşumun Basel şubesi tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantısına katılıp çalışmalar hakkında bilgiler aldık. 9 Mart Pazar günü biraraya gelen Basel bölgesi işadamları, aslında “iyi Birlik” oluşumunun bir parçası. İsviçre genelinde belirlenen 8 ayrı kantonda ön çalışma grubu oluşturan birliğin kurucuları, genel kurul çalışmasından evvel toplantılar düzenleyerek dernek ve hedefleri konusunda işadamlarına bilgiler aktarıyor. Basel’de bulunan Alfa Otel’in ev sahipliği yaptığı son toplantıya, 20 dolayında bölge işadamı katıldı. İşadamı Kemal Sönmez’in yönettiği toplantıda temel düşünce olarak, “çağdaş, demokrat işveren ve girişimci- leri bir çatı altında toplamak ve aradaki işbirliğini artırarak daha büyük projelere ulaşmak,” fikri işlendi. İşadamlarının ve kurucu üyelerin görüşlerini aktardıkları toplantı yaklaşık 2 saat sürdü. 6 Nisan 2014 tarihinde Winterthur’da gerçekleştirilecek olan genel kurul ile “İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği” resmen faaliyete geçmiş olacak. Yapılacak genel kurul ile derneğin başkanı ve yönetim kurulu üyeleri de belirlenmiş olacak. Dünya kadınlar günü, Zürih Başkonsolosluğu’nda kutlandı T.C. Zürih Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen "Dünya Kadınlar Günü" etkinliği, 7 Mart 2014 Cuma akşamı saat 19:00'da, konsolosluğun Atatürk Salonu'nda gerçekleşti. Ana teması "Kadınlar için eğitim" olan etkinlik, T.C Zürih Başkonsolosu Aslı Oral Hanım’ın 19:00’daki açılış konuşmasıyla başladı. Anadolu’dan yetişen ve genç nesillere örnek olacak ilkleri yaşatan önder kadınlarımızı anan slayt gösterisinden sonra, söz sırası İsviçre’deki başarı hikayelerini anlatan konuklardaydı. İsviçre Türk Kadınları Derneği Başkanı Fatma Jäggli, mimari ressam ve eğitimci Hatice Yürütücü, Bern Üniversitesi Tıp T.C. Zürih Başkonsolosu Aslı Oral Bölümü 1.Sınıf öğrencisi İldem Gemici, kadın doğum uzmanı ve psikoterapisti Yasemin Schneider’in başarı hikayeleri, Atatürk Salonu’nu dolduran diğer konukların takdirini topladı. Ülkü Can ve Hakan Can ikilisinin Türk Sanat Müziği şöleniyle devam eden etkinliğin son bölümünde konukları giriş salonundaki yemek ziyafeti bekliyordu. T.C. Zürih Başkonsolosluğu çalışanları ve Aslı Oral Hanım’ın güler yüzlü konukseverliğinde gerçekleşen etkinlik saat 21:00’de sona erdi. Yardımsever kadınlar her hafta bir araya geliyorlar Regensdorf ve Civarı Türk İslam Kültür Derneği’ne bağlı kadın kolları her hafta bir araya gelerek Cami yararına lahmacun yaparak derneğe katkı sağlıyor. Dostumuz Hakan Sarı tarafından bir cuma günü lahmacun yemeğe davet edilmiştik. Tesadüfen bulunduğumuz Dällikon Camisinde kadınlarımızın Cuma namazı öncesi yaptıkları çalışmaya şahit olduk. Allah rızası için biraraya gelen derneğin Kadın Kolları üyeleri bizi oldukça sıcak karşılayıp lahmacun ve bazlama ikramında bulundular. Aldığımız bilgiye göre her hafta Cuma günü en az 10 kişilik bir ekiple cami cemaati için lahmacun hazırlayıp tanesini 4 Frank’a satıyorlarmış. Elde ettikleri gelirle caminin yaşamasına ve ayakta kalmasına büyük katkı sağlayan bu örnek insanlara ikramları için teşekkür ediyoruz. Kadın kolları başkanı Leyla Hanım’dan aldığımız bilgiye göre, sadece yapılan lahmaElde ettikleri gelir ile caminin yaşamasına ve ayakta c u n l a r d e ğ i l , kalmasına büyük katkı sağlıyorlar. yılda en az iki kez düzenlenen kermeslerlede başkalarına da örnek olması diçalışıp derneğe katkı sağlıyor- lekleriyle. larmış. Bu güzel çalışmaların 17 Türklere yine silah izni yok! Hükümet tarafından silah alma ve taşıma yasağı listesi geçen ay yeniden düzenlendi. Hırvat ve Karadağ vatandaşları bu listeden çıkarılırken, Türk, Sırp ve Kosova vatandaşları yasak listesinde kaldı. Geldikleri ülkelerde iç savaş ve benzeri durumların olduğu göçmenlere silah satışı yasaklanarak, bu ülkelerde süren çatışmalara taraf olmamak bu uygulamanın temel amacı olarak belirlenmiş. Mevcut yasalara göre hükümet tarafından hazırlanan yasak listesi, hangi ülke vatandaşlarının silah satın alma ve taşıma iznine sahip olmadıklarını gösteriyor. Geldikleri ülkelerde iç savaş ve benzeri durumların olduğu göçmenlere silah satışı yasaklanarak, bu ülkelerde süren çatışmalara taraf olmamak bu uygulamanın temel amacı olarak belirlenmiş. Bu doğrultuda eski Yugoslavya ülkeleri olan Sırbistan, Bosna, Kosova, Makedonya vatandaşlarının silah almaları, bu ülkelerde iç savaş sürerken yasaklanmıştı. Benzer şekilde Sri Lanka’da süren iç savaş sonucu bu ülke vatandaşı olan Tamilliler içinde benzer yasak getirilmişti. Daha önce benzer yasak Cezayir, Arnavutluk ve Türkiye içinde kararlaştırılmıştı. Söz konusu yasağın getirilmesi için Hükümet, belli şartların var olmasını gerekli görüyor. İç savaş taraflarının, İsviçre içinde yaşayan göçmenler arasında bir çatışmaya neden olmaması için söz konusu ülkeden gelenleri asgari bir sayıda olup olmadığı dikkate alınıyor. Benzer şekilde İsviçre’den satın alınacak silahların bu ülkelerdeki iç savaşta kullanılma ihtimali de, yasağın getirilmesini etkiliyor. Hükümet tarafından bu kararname ile değiştirilen Silah Yasası hükümleri, silah satın almayı zorlaştırıyor. Buna göre silah satın almak için adli sicil belgesinin satıcı tarafından isten- mesi zorunlu hale getiriliyor. Bu değişikliğin nedeni, İsviçre’de bulunan ve yaklaşık iki milyon civarında olduğu tahmin edilen izinsiz silahlar. 2008 yılı sonunda getirilen bir değişiklikle, bu tarihten itibaren satılan silahların kayıt altına alınması kararlaştırılmıştı. Daha önce alınan silahların kayıt altına alınması için hükümet iki yıl süre tanımış, ancak bu süre içerisinde çok az sayıda silah kayıt altına alınmıştı. Kaydı yapılmayan silahlar için mevcut yasa bir dizi cezayı da öngörüyor. Kroaten und Montenegriner dürfen wieder Waffen kaufen In der Schweiz dürfen Bürger aus Kroatien und Montenegro wieder waffen besitzen. Serben, Kosovaren oder Türken bleiben auf der Verbotsliste. İsviçre ordusunda bin ‘sakıncalı piyade’ Geçen yıl askerlik hizmetine başlayan yaklaşık 22.000 genç arasından 1038’inin sakıncalı olduğu gerekçesiyle ordudan ihraç edildiği açıklandı. Askerlik hizmeti yapmaları ‘tehlikeli’ bulunduğu için orduya alınmayan gençlerin sayısında geçen yıla göre artış oldu. Über 1000 Schweizer vom Militär ausgeschlossen 1038 junge Männer wurden im letzten Jahr vom Schweizer Militärdienst ausgeschlossen. Der Grund: Sie sind zu gefährlich. Das sind noch einmal mehr als 2012. SonntagsZeitung gazetesinde yer alan habere göre 2011 yılında Savunma Bakanlığı tarafından uygulanmaya başlanan bir yönetmelik çerçevesinde ‘güvenlik riski’ taşıyan gençlerin askerlik yapmaları engelleniyor. Ordu yönetimi tarafından askerliğe çağrılan gençler arasında yapılan inceleme sonucunda hangi gençlerin askere alınmayacağı kararlaştırılıyor. 2007 yılında Zürih’ de bir askerin, askerlik görevi dışında ordu silahı ile birini öldürmesi ile başlayan ‘güvenlik tartışmaları’ sonunda hükümet bu tür riskleri önceden belirleme ve kamu güvenliği için tehlike oluşturacak gençleri askere almama kararı vermişti. Askerlik görevi boyunca silahını yanında taşımaları sonucu pek çok gencin silahları görev dışı kullanmaları son yıllarda kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu. Yönetmenliğin yürürlüğe girdiği yılda yaklaşık 400 gencin orduya alınmadığı, 2012 yılında ise bu sayısını 998’e çıktığı Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yer alıyor. Ancak buna r a ğ m e n özellikle d a h a önceki yıllarda askerlik görevini tamamlamasına karşın silahlarını orduya teslim etmeyenlerin durumu hala aydınlığa kavuşmuş değil. Yaklaşık on bin civarında olduğu sanılan bu silahların, ilgili makamlara bildirilmesi zorunlu hale geldiği halde, çok az kişinin bu bildirimi yaptığı belirtiliyor. Ordu yönetimi ise silahların hala bir tehlike oluşturduğu görüşünde. 18 Göçmenlere sınırlama getiren önerinin kabulünden sonra İsviçre’yi pek çok alanda zor günler bekliyor. Her şeyden önce Avrupa Birliği ile yapılan İkili Anlaşmalar’ın geleceği oldukça karanlık. Oysa AB ile olan ilişkiler İsviçre açısından hayati öneme sahip. Coğrafi olarak AB’ nin ortasında bir ada olan İsviçre, dış ticaretinin üçte ikisinden fazlasını bu ülkelerle yapıyor. İsviçre’yi zor günler bekliyor AB’ ye üye olmayı kabul etmeyen İsviçre, ekonomik ilişkilerini ‘İkili Anlaşmalarla’ düzenleyerek bu durumu kendisi için en yararlı hale getitrmeye çalışıyor. Serbest dolaşım gibi anlaşmalarla İsviçre AB’ ye üye olmadan adeta bir üye ülke konumuna gelmişti. Ancak kabul edilen sınırlama AB tarafından kabul edilemiyecek bir durum ortaya çıkardı. AB yönetimi söz konusu sınırlamanın uygulanmaya başlaması halinde tüm ilişkilerin yeniden düzenleneceğini açıklarken, İsviçreli bakanlar AB ülkelerini acilen ziyaret ederek bu duruma engel olmaya çalışıyolar. Öte yandan hükümet bu sınırlamanın nasıl hayata geçeceği konusunda yaz aylarından önce bir tavır kararlaştıracağını açıkladı. Tüm politikalarını uzlaşma üzerine kuran İsviçre’nin bu konuda nasıl bir yol izleyeceği kamuoyunda geniş bir tartışmaya neden oldu. SP gibi bazı partiler bu sınırlamanın uygulanmaya konulması yerine ikinci bir oylama yapılmasını öneriyor. Sınırlama önerisini getiren SVP ise kabul edilen önerinin hemen bu yıl uygulanmaya başlanmasını talep ediyor. Ekonomi çevreleri ise snırlamanın esnek bir biçimde uygulanmasını istiyor. Her yıl verilecek yeni oturma izinleri için konulması ön görülen kontenjanların ekonomik ihtiyaca göre belirlenmesi akla yatkın olarak görülüyor. Ancak AB’ nin böyle bir uygulamaya evet demesi oldukça zor. Bu sınırlama önerisinin kabul edilmesi aynı zamanda İsviçre’nin ülke dışındaki imajının önemli ölçüde zedelemiş durumda. Ekonominin temel direkleri olan dış ticaret, bankacılık ve turizm sektörünün bu gelişme- lerden olumsuz olarak etikelenmesi kaçınılmaz. Vegi kaçakçılığına yardım etmesi ve kara para konusunda son yıllarda geniş tepkilere neden olan bankaların dahada zor duruma düşmesi beklenmekte. Benzer şekilde göçmenlere karşı düşmanca bir tavır olarak algılanan sınırlama kararının İsviçre’ye gelecek turistleri azaltması söz konusu olacak. Bu sınırlamanın İsviçre’de yaşayan göçmenleride olumsuz bir biçimde etkilemesi kaçınılmaz. Her şeyden önce göçmenlerin kendilerini istenmeyen kişiler olarak görmeye başlamaları toplumsal uyumu oldukça zorlaştıracak. Bunun yanı sıra gerek iş bulma konusunda göçmenlerin daha fazla sıkıntıya girmesi, gerekse resmi makamların göç- menlere karşı davranışlarıda belirgin bir tavır değişikliği gündemde. Hükümet açısından çözülmesi gereken en acil sorunsa, AB’ ye yeni katılan Hırvatistan’la serbest dolaşımın nasıl düzenleneceği. İsviçre bu ülke ile serbest dolaşımı gündeme bile almak istemezken AB şartsız olarak uygulanmaya konulması konusunda ısrarlı. AB tek taraflı olarak öğrenci değişim programı Ersamus’u İsviçre için hemen uygulamadan kaldırırdı ve İsviçre ile olan Araştırma Programlarını durdurma kararı aldı. Benzer şekilde İsviçre’nin Schengen anlaşmasından çıkarılması ve enerji anlaşması görüşmelerinin durdurulmasıda gündemde. Bütün bunları bir başlangıç olarak yorumlayan politik çevreler, İsviçre’yi zor günlerin beklediği konusunda hemfikir. Schwierige Zeiten Vor und auch noch kurz nach der Abstimmung über die «Masseneinwanderungsinitiative» vom 9. Februar war die Meinung verbreitet, ein Ja hätte keine sofortigen Konsequenzen. Es ist aber anders gekommen. Das Ja hat bereits handfeste Folgen, muss sich Bern dringend mit dem Kroatien-Problem beschäftigen. Die bisher konkreteste Auswirkung ist dass die Schweiz mit Blick auf die beiden EU-Programme ab sofort wie ein Drittstaat behandelt werde. 19 Mart ayının ilk gününde 50 den fazla parti, sendika ve kurumun çağrısı ile bir araya gelen onbinden fazla insan açık ve dayanışmacı bir İsviçre istediklerini dile getirdiler. Şubat ayında yapılan halkoylması ile kabul edilen göçmenlere sınırlama getirme önerisine tepki olarak yapılan miting, göçmenlerin üzerine çöken karabasanı birazda olsa hafifletti. köşe yazısı MEHMET AKYOL [email protected] Açık ve dayanışma içinde bir İsviçre! Konuşmacılar, ‘toplu göçe hayır önerisinin çok az bir farkla kabul edilmesinden sonra İsviçre passaportu olmayan 1,8 milyon insan yasal haklarının kötüleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Oysa göçmenler bugüne kadar ortak refah, yaşam kalitesi ve kültürel çeşitliliğe büyük katkılarda bulundular’ diyerek göçmenlerin politikalara alet edilmesine karşı çıktılar. Gerçektende örneğin ailenin birlikte yaşama hakkına sınırlama getirilmesi, toplumsal uyum için çok önemli bir engel teşkil edecek. İsviçre’nin komşusu olan Avrupa ülkeleri ile kurulacak düzenli ve iyi ilişkiler hem İsviçre’nin ekonomisi açısından hemde burada yaşayan göçmenler açısından büyük önem taşımakta. Mitingte bir araya gelenler bu konulardaki taleplerini şu şekilde dile getirdiler. - Kim olursa olsun, bütün insanlarla dayanışma içinde olmak, - Göçmenlerin haklarının daha fazla kısılmasına karşı çıkmak, - İnsanlığa yakışmayan sezonluk işçi sütatüsünün tekrar yürürlüğe girmesini engellemek, - Avrupa Birliği ülkelerine göç etmiş İsviçre vatandaşlarının da ayrımcılığa maruz kalmasını önlemek, - Gençler, meslek eğitimi yapan öğrenciler, üniversite öğrencileri İsviçre’de ve Avrupa’da oylamanın sonuçlarına katlanmak zorunda değildirler, - İsviçre’deki akademik topluluk Avrupa ile birlikte Avrupa eğitim ve araştırma bölgesinin geleceğini şekillendirmelidir, - Yakında oylamaya sunulacak daha da aşırı bir öneri olan ECOPOP’a karşı mücadele edilmelidir. İsviçre hükümeti ve parlamentosu oylamanın ortaya çıkardığı durumun ülke ekonomisini tehdit edici boyutlarda etkiliyeceği öngörüsü ile tedbirler almaya çalışıyorlar. Elbette bu İsviçre’de yaşayan göçmenler içinde önemli. Ancak yukardaki taleplerden de anlaşılacağı gibi, oylama bu ülkede yaşayan göçmenleride olumsuz yönde etkileyecek. Tüm kamuoyu ekonomi telaşı içindeyken göçmenlerin durumunu düşünen pek yok. Bu anlamda Bern’de bir araya gelenlerin talepleri özellikle göçmenler açısından önemli. Bunların gözardı edilmemesi, göçmenlerin toplum içinde daha fazla yer edinmesi, sorunların daha kolay çözülmesi için uygun bir ortam yaratacaktır. Bunu gören İsviçreli parti, sen- dika ve kurumlar elbette var. Ancak esas olarak göçmenlerin ve onların kurumlarının bu sorunları dile getirmeleri ve çözüm önerileri getirmeleri bir zorunluluktur. Bern’de dile getirilen bu talepler bu anlamda önemlidir, tüm göçmen kurumlarının öncelikle bunlara sahip çıkmaları gereklidir. Oylamanın sonuçlarını daha iyi takip etmek, bunun göçmenleri olumsuz olarak etkilemesine engel olmak atılması gereken ilk adımdır. Şimdiye kadar kendi sorunlarımızın çözümü için pek fazla adım atamadık. Ancak artık durum ciddi, İsviçre Avrupa Birliği ile sorunlarını çözmeye çalışırken, arada göçmenlerin çiğnenmesi gündemde. Bern mitingi bu anlamda iyi bir başlangıç, gerisini getirmek birazda bizim ellerimizde... Göçmen gelişine kısıtlama getiren önerinin kabul edilmesinin ardından genç göçmenler arasında vatandaş olma isteği hızla yaygınlaşmaya başladı. Çalışma hayatında işlerini kaybetme tehdidi altında en uygun çare, kırmızı pasaport olarak görülüyor. Genç göçmenler vatandaşlık kuyruğunda Göçmen sayısını kısıtlama önerisine evet denilmesi, İsviçre’de ve diğer ülkelerde geniş yankı uyandırdı. Göçmenler arasında da huzursuzluğun artmasına neden oldu. Göçmenlere yönelik tehditlerin artacağı hissi, hala vatandaşlığa müracaat etmeyen gençlerin vatandaş olmak için kuyruklara girmesine neden olmaya başladı. Özellikle Kanton Waadt bölgesinde oylamayı takip eden haftalarda, vatandaşlığa geçiş işlemlerinin yarıdan fazla artması dikkat çekti. Her hafta 15 vatandaşlık başvurusunun yapıldığı Kanton’da müracaat sayısının 23’den fazla olduğu açıklandı. Oylama sonrası çalışma hayatında İsviçre vatandaşı olmayanların zorluklarla karşılaşacağını düşünen gençler vatandaş olmak istiyorlar. Özellikle Fransızca konuşulan kantonlarda, oylama sonrası göçmen gençlerin daha fazla vatandaşılık başvurusunda bulunmaları dikkat çekiyor. Bu kantonlarada sınırlamaya hayır oylarının fazlalığı, göçmen gençlerin kendilerinin toplum tarafından daha fazla benimsendiği şeklinde düşünmelerine yol açıyor. Bu şekilde vatandaş olma isteğide artıyor. Secondos stürmen die Einbürgerungsbüros Die Zahl der Ausländer, die den roten Pass beantragen, ist seit dem Ja zur Masseneinwanderungsinitiative in mehreren Gemeinden deutlich gestiegen. Viele haben Angst um ihren Job. 20 Tansiyon hastalarına iyi haber Tansiyon hastaları tarafından merakla beklenen ve etkisi bilimsel olarak kabul edilen "JİNTONG Tansiyon Düzenleyici," Sağlık Bakanlığı tıbbi cihazlar yönetmeliğine uygun olarak belgelendirilerek hastalarının kullanımına sunuldu. Alman bilim adamlarının tıpta büyük buluş olarak nitelendirilen elektro akupunkturu tıbbın hizmetine sunmasının ardından, 20 yıl önce başlayan bilimsel çalışmalar meyvesini verdi. Dünyanın saygın hastane ve üniversitelerinde binlerce veri üzerinde yapılan klinik test çalışmalarında JİNTONG elektrostatik sinir uyarıcı tıbbı cihazın yüksek ve düşük tansiyonu düzenlemede şaşırtıcı bir şekilde başarılı olduğu açıklandı. Yapılan bilimsel test çalışmaları aralarında ABD, Avustralya, japonya, Türkiye gibi ülkelerinde bulunduğu bir çok ülkenin sağlık bakanlıklarıyla paylaşıldı. Kullanımı son derece basit Elektro akupunktur prensipleriyle çalışacak şekilde dizayn edilen bu tıbbi cihaz her yaşta hastanın kolayca kullanabileceği şekilde tasarlandı. Cihaz sol bileğe takılarak sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez kullanılıyor. Cihaz bilekteki median sinirlerini etkili bir şekilde uyarıyor ve gerekli yerlere uyarı sinyalleri göndererek yüksek yada düşük kan basıncının etkili bir şekilde dengelenmesine yardımcı oluyor. JİNTONG hakkında uzmanlar ne diyor? Cihazı kendi hastalarında kullanan ve yüksek derecede başarılı sonuçlar elde eden Doç. Dr Nuri Haksever ve Uzm. Dr. Hakan Yalman gibi önemli tıp uzmanları yaptıkları açıklamalarda; "Yüksek tansiyonun kontrol altına alınmadığında sinsi bir katile dönüşebileceğini yada kişiyi ömür boyu felç bırakabileceğini," belirttiler. Günümüzün ağır yaşam şartlarında başta sinir, stres ve yanlış beslenme gibi nedenlerin tansiyon rahatsızlığına sebep olduğunu, hekim olarak bazen kontrol altına almakta zorlandıklarını da sözlerine eklediler. İki uzman doktor, tansiyonun böyle bir mekanizma ile düzenlenebilmesinin büyük bir başarı olduğunu, ilaç içermeyen ve vücuda hiçbir şey enjekte etmeyen bu özel tıbbi cihazın kullanılması durumunda, milyonlarca tansiyon hastasının yaşadığı Türkiye’de büyük yararlar sağlayacağını ifade ediyorlar. Etkisi kanıtlanmış bol ödüllü bir cihaz ABD, Fransa ve İsviçre’de düzenlenen Dünya İcatlar ve Buluşlar Fuarlarında başarı ödülleri alan JİNTONG Sinir Uyarıcı Tıbbi Cihaz, Avrupa Birliği tam kalite güvence sistemi EEC tıbbi cihaz sertifikasını almaya layık görüldü. Yapılan klinik test çalışmalarında, migren, baş dönmesi, düzensiz kalp atışı, kulak çınlaması gibi durumlarda da ayrıca fayda sağladığı tespit edilen cihaz, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tıbbi cihaz mevzuatına uygun olarak belgelendirildi. Gerekli bildirimler yapılarak Ayrıntılı bilgi için Türkiye özel tanıtım fiyatı 295 TL’den tansiyon hastalarının kullanımına sunuldu. 21 Crédit Suisse yöneticilerinden vergi kaçırma itirafı! İsviçre bankacılık sektörünün iki numaralı aktörü Crédit Suisse, Amerikan Senatosu’nun hakkında açtığı vergi kaçırma suçunu araştıran komisyona ifade verdi. Bankanın dört üst düzey yöneticisi Amerikan kanunlarını ihlal ettiklerini kabul ederken, vergi kaçırmaya yardım eden sadece 10-15 bankacıları olduğunu belirttiler. 2008 yılında ABD’de patlak veren ekonomik kriz sonrası vatandaşlarının yurtdışı hesaplarını takip eden Amerikalı müfettişler G8 zirvesinde İsviçreli bankaları hedef tahtasına yerleştirip İsviçre’yi de OECD’nin gri listesinde göstermişlerdi. O tarihten itibaren başta ABD’de faaliyet gösteren İsviçreli bankalar vergi kaçırmaya yardım şüphesi ile soruşturmalardan geçerken İsviçre’de bankacılık gizliliği yasasının delinmesi için uluslararası baskılara maruz kaldı. Kısaca küresel aktörler İsviçre’ye artık vergi kaçıran vatandaşlarına göz yummaması gerektiğini anlatırken elindeki hesaplarında da vergilendirilmemiş gelirleri olan müşterilerin deklare edilmesini aksi takdirde yasal müeyyidelerin uygulanacağını vurguladılar. İlk büyük baskıyı UBS’e başlatan ABD Maliye bakanlığı açtığı soruşturmalardan sonra bankaya 780 milyon dolar ceza kesip 4450 vatandaşının da UBS’te açılan hesap bilgilerini aldı. Uluslararası alanda da konunun takipçisi olan ABD’li yetkililer 2009 yılında iki ülke arasında çifte vergilendirme ve bilgi paylaşımı anlaşması imzalayarak bir anlamda o tarihten sonra bankalarında vergilendirilmemiş gelirlere yer vermeyeceklerini deklare ettiler. Bizzat Amerikan Senatosu’nda kurulan araştırma komisyonu Crédit Suisse’in işlem hareketlerini takip ederek hazırladıkları 175 sayfalık raporda bankanın 22 bin ABD vatandaşının hesaplarında toplam 12 milyar Franklık vergilendirilmemiş gelirleri olduğunu ortaya koydu. larımızın ABD’ye yaptıkları seyahatleri engelleyemedik, tarihi bir hataydı, derken Senato’nun yaptığı suçlamaları birkaç banka çalışanına yüklemiş oldu. Komisyona savunma veren bankayı en üst seviyede üç yönetici temsil etti. Crédit Suisse’in CEO’su Brady Dougan’la birlikte yardımcıları Hans-Ulrich Meister, Robert Shafir ve avukatları Romeo Cerutti hazır bulundu. Amerikan Senatosu’nda yapılan görüşmede Brady Dougan suçlamaları kısmen kabul ederken, ‘tarihî bir hata yaptık’ dedi. Dougan, legal bir şekilde bilgi paylaşımı yapsakta bazı çalışan- Crédit Suisse savunmasında ayrıca 2008 yılında açtıkları iç anket ile şüpheli hesapları dondurduklarını, şuan 10, 15 bankacının yaptıklarının göze battığını ifade etti. Medyada yer alan haberlerde halen Crédit Suisse’in de dahil olduğu 14 İsviçre bankası ve 7 bankacı hakkında Amerikan cezai kovuşturmasının devam ettiği belirtildi. CS-Chef vor US-Senat unter Beschuss Der Konzernchef der Schweizer Grossbank Credit Suisse räumt vor dem US-Senat Verstösse gegen US-Steuergesetze ein. In der Schweiz sei es jedoch verboten, Daten von Steuersündern herauszugeben. 22 “Turizm uçak gibidir, devamlı motorun çalışması gerekir. Gazı kesersen düşersin” Kadir Uğur: “Bundan sonraki dönemde diğer şirketlerin yapamadıklarını yaparak Avrupa’da yaygınlaşmak, yeni stratejiler üreterek ülkemize daha çok turist taşımak en büyük hedefim.” İsviçre’de turizm denince akla gelen ilk isimlerden biri Bentour Swiss CEO’su Kadir Uğur. 50 yıl önce Sultanahmet’de rehberlik yaparak turizmle tanışan Uğur, bugün binlerce yolcuyu Avrupa’dan Türkiye’ye taşıyan önemli isimlerden biri. Uğur’la Pusula okurları için keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Çalışkanlık, azim ve kararlılıkla dolu bu kariyer yolculuğunda hayatlarınıza dokunan pek çok şey bulacaksınız. Kadir bey sizi bulunduğunuz noktaya taşıyan serüveni sizden dinleyerek başlayabilir miyiz? 1947 yılında İstanbul’da doğdum. Bir Kadir gecesi doğduğum için ismimi Kadir koymuşlar. Babam asker kökenli bir memurdu. Çocukluğum Anadolu’nun değişik şehirlerinde geçti. Ortaokul çağına geldiğimde ailem beni Avusturya Lisesi’ne yolladı. Bir yıl boyunca orada yatılı okuduktan sonra İstanbul Erkek Lisesi’ne geçiş yaptım. Hatta bir dönem Türkiye’nin Başbakanı olan Mesut Yılmaz ile aynı sınıfta okuduk. Üniversitede İktisat-işletme fakültesine girdim. Turizm sektöründe oldukça başarılı bir kariyeriniz oldu. Turizme nasıl başladınız? İktisat fakültesini okuduğum dönemde beni Frankfurt’ta bulunan Deutsche Bank’a staja yolladılar. Fakat bu staj beni pek tatmin etmiyordu. Fazla bir şey öğrenemediğimi farkedip akşamları da turizm rehberlik kurslarına başladım. 6 hafta sonunda kurs sona erdi. Kurstaki hocalarım rehberlik konusunda sertifika alabilmem için İspanya’ya gidip bir staja katılmam gerektiğini söylediler. Ben de kritik bir kararla, Deutsche Bank’daki stajımı yarıda kesip Barcelona’ya gittim. Orada bulunduğum süre içinde hem çalıştım hem de rehberlik konusundaki stajımı bitirdim. Böylece turizm sektörüne adım atmış oldum. Sonraki dönemde Türkiye’ye dönerek iktisat-işletme fakültesindeki eğitimime devam ettim. İspanya’da edinmiş olduğum tecrübelere güvenerek ilk ofisimi Aksaray’da açtım. İmbat Turizm adıyla Türkiye’de ilk dört şirketin arasına girmeyi başardım. “Askerlik bitip de geri döndüğümde, dördüncü sıradaki şirketimin 2 yıl içinde bittiğini gördüm.” Kısa sürede büyük başarı. Üstelik hala öğrenciliğiniz devam ediyordu değil mi? Evet! Eğitimim 1974 yılında sona erdi ve sonrasında askerlik için Polatlı’ya gittim. Bir süre sonra Almanca bildiğim için beni askeri görevle Almanya Bremen’e yolladılar. Maceralı bir yolculuğun ardından Bremen’e ulaştık. 2 yıl orada kaldım ve bu süre içinde Alman bir hanımla evlendim. Sonra geri döndüğümde dördüncü sıradaki şirketimin 2 yıl içinde bittiğini gördüm. Şirkete ait dört otobüsüm vardı, borçlarımı ödeyebilmek için onları satmak zorunda kaldım. O sıralarda İs- tanbul’da çöp grevi vardı. Her taraf çöpler içinde... Baktık üç ay, olacak gibi değil. Hisselerimi satıp, Almanya’ya gittim. Eşimle 1976 yılında Stutgart’a yerleştik. Stutgart’ta turizm alanında çalışmalarınız oldu mu? Evet. Stutgart’ta 2 yıl boyunca bir turizm şirketinde çalıştım ve bu şirketten ayrılarak 1980 yılında kendi şirketim olan ATT’yi kurdum. Türkiye başta olmak üzere 12 ayrı devlete 100 kişilik bir ekiple tur operatörü olarak yıllık 250 bin yolcu taşıdık. Sonra bir Alman şirketi olan İTS bana geri çeviremediğim bir teklifle geldi. Şirketimi benden satın aldılar ve bir süre turizm çalışmalarına ara verdim. Bentour’u nasıl kurdunuz? Almanyadaki şirketimi sattıktan sonra turizme yaklaşık 4-5 yıl ara verdim. Bu sırada İsviçre’de faaliyet gösteren Sultan Reisen’in başına geçmem için bir teklif geldi. Teklifi kabul ederek Sultan Reisen’le çalışmalarıma yeniden start verdim. Geldiğimde şirket oldukça zor durumdaydı ve 4 yıl sonunda şirketi karlı bir şekilde bırakıp ayrıldım. Sonrasında MNG Holding’in sahibi Mehmet Nazif Günal Bey’den bir teklif aldım. Kendisi beni yeni kurmak istediği Bentour’a istiyordu. Ortaklaşa yapalım deyince 2004 yılında biraraya gelerek Bentour Şirketini kurduk. “2008 yılında İsviçre ile Türkiye arasında yaşanan futbol krizi bizi zor durumlara düşürdü.” 23 Artık herşey istediğiniz gibi gelişmeye başladı denebilir mi? Başlangıçta evet diyebilirim. Sezona girdiğimiz ilk yıl 30 bin kişi taşıyarak büyük bir başarıya imza attık. Sonraki yıllarda müşteri sayımız 20 binlere gerilemeye başladı. 2008 yılında İsviçre ile Türkiye arasında yaşanan futbol krizi de bizi zor durumlara düşürdü. Tam işleri toparladık, yeniden ayağa kalkıyoruz darken, bu sefer de MNG Holding Bentour sirketinden çekilme kararı aldı ve ortaklıktan ayrıldı. Bizse devam etme kararı aldık. Bentour Swiss bugün hangi noktada? Hangi alanlarda hizmetler veriyorsunuz? Bentour geçen yıl 90 bin kişiyi Türkiye’ye taşıdı. Bu yıl 125 bin turist taşımayı hedefliyoruz. Şu an İsviçre’nin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Hollanda’da bulunan ofislerimizle hizmet veriyoruz. Müşterilerimize otel tatillerinin yanı sıra, kültürel turlar, golf turizmi ve yat turizmi alanlarında hizmetler vermekteyiz. Yeni başlatmış olduğumuz bir çalışmayla A là Cart hizmetleri veren Butik otellerimizle tüm Türkiye’ye turist taşımaya başladık. Ülkemizin turizm sektöründeki durumunu nasıl buluyorsunuz? Sizce yıllar içinde iyi bir gelişme gösterdik mi? Benim için hiçbir zaman yeterli olmayacak. Çünkü devamlı ilerleme ve gelişme kaydetmemiz lazım. Turizm uçak gibidir. Devamlı motorun çalışması gerekir, gazı kesersen düşersin. Ben şu an Türkiye’nin turizm stratejisini iyi buluyorum, hatta bazıları şikayet ediyor “gereksiz yere çok otel açılıyor” diyorlar. Açılsın, ne kadar çok işletmemiz olursa rekabet ve kalite de o kadar artacaktır. İyi hizmet verenler daima öne çıkıyorlar. Kısa sürede kazancı düşünenler batıp gidiyorlar. Son yılarda online rezervasyonlar acentelerin satışlarını oldukça azalttı. Online rezervasyon sizin için de avantajlı mı? Biz acentelerimize sadık kalmaya çalışıyoruz. Online satışla- rımız %10 civarında, kalan %90 iş acenteler üzerinden geliyor. Acenteler üzerinden gelen müşterileri daha çok tercih ediyoruz. Müşteri acenteye giderek tatiline ve uçuş günlerine karar veriyor. Acenteler de bizi arayıp rezervasyonları yaptırıyorlar. Bu şekilde çalışmak bizim için daha avantajlı oluyor. Sosyal ve kültürel faaliyetleriniz nelerdir? Sürekli olarak değişik kültürel etkinliklere desteklerimiz oluyor. Bu yıl mayıs ayı içinde gerçekleştirilecek olan Bodensee Festivali’nin ana sponsorluğunu üstlendik. Festival boyunca Türkiye’den ünlü sanatçıları ağırlayıp kendi kültürümüzü on binlerce insana tanıtacağız. Öte yandan 19 Aralıkta organize ettiğimiz klasik müzik festivalimiz var. Her yıl düzenli olarak kendi acentelerimiz içinde değişik faaliyetlerimiz oluyor. Bundan önceki yıllara ünlü Talk Show sanatçısı Kaya Yanar’ı acentelerimizle buluşturmuştuk. “Antalya’da İsviçre ormanı kurduk.” Antalya’da bir orman kurduğunuzu duyduk, doğru mu? Evet doğru. Antalya’da İsviçre ormanı kurduk. Türkiye’ye giden her turist için bu ormanda ağaç dikiyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 20 bin ağaç dikildi. Yine Antalya’da bulunan bir dernekle çalışma içindeyiz. Maddi zorluklar çeken çocuklar için, giden yolcumuz adına 5 franklık bağış yapıyoruz. Bu sayede çocukların eğitimlerini de katkı sağlamış oluyoruz. Hedef daha da büyümek… Bu hassasiyetiniz umarız tüm işadamlarına örnek olur. Biraz da hedeflerinizden bahsedebilir misiniz? Sıhhatim elverdiği sürece işleri takip etmeyi ve daha da büyümeyi planlıyorum. Bundan sonraki dönemde diğer şirketlerin yapamadıklarını yaparak Avrupa’da yaygınlaşmak, yeni stratejiler üreterek ülkemize daha çok turist taşımak en büyük hedefim. Eğer sağlığım el verirse bu planları uygulayabilmek için mücadele vereceğim. Bentour Swiss CEO’su Sayın Kadir Uğur’a, açık yürekliliği ve samimi durusu için bir kez daha teşekkür ederiz. Kendisine ve ekibine bundan sonraki çalışmalarında başarılar dileriz. 25 İstiklal Marşı coşkusu bu kez Kreuzlingen’de yaşandı Türk kültürünün ve milli değerlerinin İsviçre’de yaşayan genç kuşaklara tanıtılabilmesi için geçtiğimiz sene Eğitim Müşavirliğince başlatılan "İstiklal Marşını Güzel Okuma yarışması, Çanakkale Şehitleri ile Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliklerinin" bu sene ikincisi gerçekleştirildi. Geçen sene Olten’de düzenlenen final organizasyonu bu sene Kreuzlingen’de, Kreuzlingen Türk Okul Aile Birliği tarafından yapıldı. 9 Mart Pazar günü organize edilen ve vatandaşlarımızın büyük ilgi gösterdiği etkinliğe; Bern Büyükelçimiz Tanju Sümer, Zürih Başkonsolosumuz Aslı Oral ve eşi, Bern Eğitim Müşavirimiz Sezai Güler ve eşi, Bern Din İşleri Müşavirimiz Ahmet Akın ile İTT başkanı Kahraman Tunaboylu, İsviçre Müsiad Başkanı Cesur Çıtak, İsviçre Türk Federasyonu Başkanı İrfan Okutan, İsviçre Kadınlar Derneği Başkanı Fatma Jäggli, sponsor şirketlerin temsilcileri katılarak destek verdiler. Türkçe ve Türk Kültürü dersine katılan 3000 civarındaki öğrenci arasında yapılan ön elemeler ve yarı finaller neticesinde, finalde yarışmaya hak kazanan 1-5. ve 6-9. sınıflar arasındaki 6’şar Kreuzlingen Türk Okul Aile Birliği tarafından gerçekleştirilen etkinliğe vatandaşlarımız yoğun ilgi gösterdiler. öğrenciden toplam 12 öğrenci finalde yarıştılar. Marşının 10 kıtasını ezberden okudular. Sunuculuğunu Türkçe ve Türk Kültürü dersi öğretmeni Zeliha Demircioğlu ve Kreuzlingen Türk Okul Aile Bİrliği Başkanı Özkan Özcan’In yaptığı final yarışması programı, saat 13.30’da saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Çanakkale savaşından kesitlerin yer aldığı film gösterisinden sonra küçük grup öğrencileri sahneye çıkarak İstiklal Marşının 10 kıtasını ezberden okudular. Jüri değerlendirmesini yaparken, sinevizyonda Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşını yazdığı zamanı anlatan kısa bir film gösterisi yapıldı. Dokuz kişilik jüri üyesinin değerlendirmesi neticesinde; küçük gruptan Rorschah Türk Okulundan 5. Sınıf öğrencisi Mehmet Ali Ükiz ile, büyük gruptan Fribürg Türk Okulu 6. Sınıf öğrencisi Dilara Civen yarışmanın birincisi oldular. Verilen aradan sonra Türk Sanat Enstitüsü İsviçre derneği 30 kişilik bir koro ile sevilen Türk Sanat Müziği eserlerini canlı olarak seslendirerek seyircilere keyifli dakikalar yaşattılar. Konserin hemen ardından büyük grup öğrencileri sahne alarak İstiklal Kreuzlingen Türk Okul Aile Birliği tarafından gerçekleştirilen etkinlik katılımcıların büyük beğenisini topladı. Organizasyona katkılarından dolayı hem Büyükelçilik çalışanlarımıza hem de Kreuzlingen Türk Okul Aile Birliği üyleri ve yöneticilerine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz. 26 Lazboard ile kayak tarihi yeniden yazılacak! tahtaların üzerinde kayak yapan ve tekniklerini öğrenen Kastenholz, ikinci gün kameraman ekibiyle birlikte şafak sökerken Kaçgar Dağları’nın yamaçlarından tırmanışa geçip 5 saat sonra zirveye ulaştı. Bölge halkının geleneksel teknikleriyle Kaşgar Dağları’nın zirvesinden aşağı doğru başarılı bir şekilde kayarak iniş yapan Ueli Kastenholz, bu heyecan dolu dakikaları programında da yansıttı. İsviçre’nin en başarılı macera sporcularından biri olan Ueli Kastenholz’un son yaptığı TV programı, kayak dünyasını şaşkına çevirdi. SRF televizyonunda Ocak ayında yayınlanan programda Kastenholz’un bu seferki hedefinde Karadeniz Bölgesi vardı. İsviçre’den Rize’ye giden Kastenholz, Karadeniz Bölgesi’nin ünlü kayak merkezi olan Kaçkar Dağları’na giderek İkizdere ilçesine bağlı köylülerle birlikte Lazboard yaptı. Karadeniz insanının kendisini oldukça sıcak bir şekilde karşıladığı ve ikramlarda bulunduğu Kastenholz, program boyunca halkla iç içe vakit geçirdi. Gördüğü ilgiden oldukça memnun olan sporcu ve ekibi, bol bol hamsi yiyip, Rize çayı içmeyi de ihmal etmedi. Kastenholz daha sonra köylülerin kayak yaptığı Kaçgar Dağları’nın zirvesine doğru yola çıktı. Rize’den 2 saat uzaklıktaki bir dağ köyüne ulaşan Kastenholz ve ekibi, burada 200 yıldır köylülerin snowboarda benzeyen bir tahta üzerinde kayak yaptıklarını görünce şaşkına döndü. 7’den 70’e lazboard kullanan bölge halkı, Kaşgar Dağları’nın zirvesinden aşağı doğru başarılı bir şekilde tahta üzerinde kayarak iniş yapıyorlar. Geleneksel teknikleri kullanarak karda ulaştıkları hız ve kıvraklıkla profesyonel snowboardculara taş çıkaran köylüler, günlük yaşamlarında kayak yapmayı alışkanlık haline getirmişler. Hiçbir güvenliği olmayan ve ayağa bağlanmadan direkt tahtanın üzerinde bir ip yardımıyla yön verilen tahtaları kullanan köylüler, yüksek yamaçlardan aşağı doğru kayak yaparak iniyorlar. Kastenholz ve ekibinin düşüncelerini aldığı köylüler, „Bölgemizde dedelerimiz de dahil olmak üzere 200 yıldan daha fazla bir süredir böyle kayak yaparak ulaşımımızı sağlıyoruz“ diye bilgi verdiler. İlk gün köylülerle birlikte onların kayak için kullandığı Bölge halkının geleneksel teknikleriyle Kaşgar Dağları’nın zirvesinden aşağı doğru başarılı bir şekilde kayarak iniş yapan Kastenholz, bu heyecan dolu dakikaları programında da yansıttı. Bölgede geçirdikleri birkaç gün sonunda Snowboard Tarihi’nin yeniden incelenmesi gerektiğini söyleyen Kastenholz, insanların tahta üzerinde hiçbir güvenlik tedbiri olmadan kayak yapmalarının ne kadar büyük bir başarı olduğuna dikkat çekti. Söz konusu programın SRF kanalında yayınlanmasının ardından, kayak sporuna gönül veren çevrelerde başlayan tartışmanın sonuçları ise merakla izleniyor. Kaçkar Dağlarındaki köylüler ise bu tartışmaların ötesinde kendi Lazboardlarını günlük hayatlarında kullanmaya devam ediyorlar. Ueli Kastenholz kimdir? Bugüne kadar katıldığı çeşitli kayak yarışlarında 15 madalya kazanan ve Olimpiyat şampiyonluğu bulunan Ueli Kastenholz, 2006 yılında üçüncü kez katıldığı Olimpiyatlar’dan sonra profesyonel spor hayatına son verdi. Aktif spor yaşamının ardından, macera ve spor alanlarında tv çekimleri ve araştırmalar yapmaya başla- Hiçbir güvenliği olmayan ve ayağa bağlanmadan direkt tahtanın üzerinde bir ip yardımıyla yön verilen tahtaları kullanan köylüler, yüksek yamaçlardan aşağı doğru kayak yaparak iniyorlar. yan Kastenholz, aynı zamanda snowboard konusunda yaptığı çalışmalarıyla da tanınıyor. Snowboard sporu hakkında Snowboard, karda yapılan bir spor dalı. Surfboard ve Kaykay’dan tek farkı, karda yapılıyor olması. 1960’lı yıllarda küçük ski tipinde, ucunda ip ve ortadan arkaya kadar kaymayı önleyici pütürlü bölümü olan, kızaklara benzer şekliyle snowboardun ilk temelleri atıldı. Bu fikrin ilk sahibi aslında Sherman Poppin’di. 1970’li yılların başlarında Bob Webber, Tom Sims, Jake Burton Carpenter, Chuck Barfoot ve Dimitrijie Milovich’den oluşan ve sörf tahtası dizayn eden grup tarafından düşünülmüş prototip snowboard oluşturuldu. İçlerinden Bob Webber 1972 yılında snowboardun patentini alarak ilk resmi snowboardu üretti. Önceleri snowboard yarışmalarına katılan üniversite öğrencisi Burton, daha sonra bunu geliştirdi. Özellikle Bob Webber’den 1990 yılında patenti alan Jake Burton Carpenter’in kurduğu Burton Firması, günümüzde de snowboard sektörünün en gözde markalarından. İlk tasarlanmaya başlandığında kızak tarzında dizayn edilen snowboara daha sonraları bağlamalar eklenerek, kullanım rahatlığı sağlanmış ve bu da snowboardun popülerliğini arttırmıştır. Günümüzde snowboard, kayağın pabucunu dama atma seviyesine geldi. Özellikle giysilerinin günlük giysilere yakın tarzda tasarlanması, snowboardcunun yan ve esnek duruşu bilhassa gençler arasında bir anda snowboardu bir tutku haline getirdi. Kayak kökenli insanlar, içlerinde snowboard öğrenme isteği duyarken, üşenenlerde Programı izlemek için hala snowboarda karşı karalama kampanyası gözlemleniyor. 28 Swiss-Moto ziyaretçileri yeni modelleri ve trendleri inceleyip stand çalışanlarından ayrıntılı bilgiler aldılar. 20-23 Şubat tarihleri arasında ziyaretçilere kapısını açan Swiss-Moto fuarı sona erdi. 30 bin metrekarelik bir alanda 207 şirketin katımıyla gerçekleştirilen fuarı toplamda 66’094 kişi ziyaret etti. Kalp atışlarını hızlandıran fuar sona erdi Dünyaca ünlü motosiklet markalarının yeni modelleriyle katıldığı fuar günlerinde aralıksız süren şovlar ve gösteriler katılımcıların güzel vakit geçirmesini sağladı. Biker’s Point şirketinin sahibi Arif Eren ve ekibi bu yıl da fuardaki ziyaretçilere ürünlerini sunup satış yaptılar. Swiss-Moto ziyaretçileri yeni modelleri ve trendleri inceleyip stand çalışanlarından ayrıntılı bilgiler aldılar. Motosiklet sevenlerin yanı sıra, Scooter ve Tuning standları da ziyaratecilerin oldukça ilgisini çekti. Toplamda 1500 çeşit yeni modelinin sergilendiği fuar kapsamında isteyen ziyaretçilere test sürüşleri de yaptırıldı. Biker’s Point standı büyük ilgi gördü Fuar dışında da aktivite ve şovlar vardı. Serbest stil şov gösterileri caddeye kurulan özel alanlarda seyircilere sunuldu. Markaların yeni modellerinin yanı sıra tekstil ve aksesuar satışı yapılan bölümler de ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Bu bölümlerden biri de yılladır fuara katılarak motorseverlere tekstil ve aksesuar satışı yapan Biker’s Point şirketine aitti. Şirketin sahibi Arif Eren ve ekibi bu yıl da fuardaki ziyaretçilere ürünlerini sunup satış yaptılar. Arif Eren yıllardır düzenli olarak katıldığı fuarda bizleri en iyi şekilde temsil ediyor. Biker’s Point müşterileri onun sattığı ürünlere oldukça yoğun ilgi gösteriyorlar. arkadaşları yaptı. Çelik bir kürenin içine aynı anda 7 kişinin motorlarıyla girip durmadan döndükleri şov seyircinin yüreğini ağzına getirdi. 30 dakika boyunca birbirlerine hiç dokunmadan 7 ayrı motorsikletle kürenin içinde dönen Freddy Nock ve ekibi inanılmaz ilgi gördüler. Fuar yönetimi memnun Fuar Müdürü Yves Vollenweider sezona başarılı bir başlangıç yapıldığı için oldukça memnun olduğunu söyledi. Yıldan yıla katılımcı sayısının arttığını dile getiren Vollenweider, bu yılki fuara uluslarası medya temsilcilerinin de oldukça yoğun ilgi gösterdiğini, Swiss-Moto Fuarı’nın Avrupa’da oldukça başarılı bir kariyere ulaştığını söyledi. Çelik kürede Motor Şov Bu yılki fuarın şüphesiz en çok ilgi gören şovunu Freddy Nock ve Çelik bir kürenin içine aynı anda 7 kişinin motorlarıyla girip durmadan döndükleri şov seyircinin yüreğini ağzına getirdi. 29 Grubun içinde yer alan karakterlerin hepsi inanılmaz gerçekçi ve aynı zamanda rollerinin üstesinden gelen kişilerden seçilmiş. Güldür Güldür gelip, kahkahaya boğdular Zürih’in ünlü gösteri mekânlarından Volkshaus’taki ‘Güldür Güldür’ tiyatro gösterisi büyük ilgi gördü. 27 Şubat Perşembe akşamı sahneye çıkan tiyatro ekibini yaklaşık 800 dolayında izleyici takip etti. Bu oyunu izlemeye doyamayan veya izleme imkanı bulmayan okurlarımıza birde müjdemiz var. Kadroda yer alan oyuncuların bir kısmı, Mayıs ayı başında tekrar İsviçre’de olacak. Bu kez ‘Tiyatro Kılçık’ adı altında’ ‘Sakin Olamıyoruz’ oyununu seyircilere sunulacaklar. Günlük yaşamdaki olaylara farklı bakış açısıyla yaklaşan ‘Güldür Güldür’, seyirciden tam puan aldı. Avrupa turnesi kapsamında Zürih’e gelen tiyatro ekibinin bundan sonraki gösterileri Avrupa’nın değişik kentlerinde izleyiciyle buluşmaya devam edecek. Her oyundan evvel seyircinin düşüncesini alan Ali Sunal, kısa sürede seyircinin sevgisini kazanıp onları oyunun içine çekmeyi başardı. Güldür Güldür ekibi aslında geçtiğimiz yıllarda bir çok kanalda izleyici karşısına çıkan keyifli gösterileriyle biliniyordu. Onları, İnsanlar alemi, Beşer beşer isimli oyunlarından hatırlayabilirsiniz. Sonrasında bir anda ortadan kaybolan ekip, yepyeni oyuncuları ve birbirinden komik skeçleri ile tekrardan hayatımıza girdi. Güldür Güldür ekibinin gösterisi muhteşem geçti. Grubun içinde yer alan karakterlerin hepsi inanılmaz gerçekçi ve aynı zamanda rollerinin üstesinden gelen kişilerden seçilmiş. Ali Sunal ve ekibi seyirci ile kaynaşmayı çok iyi biliyor doğ- Zürih oyununda seyirciler arasından seçilerek sahneye davet edilen kişilerde Güldür Güldür ekibiyle birlikte aynı sahneyi paylaşma şansı yakaladılar. rusu. Günlük yaşamdan farklı konuların işlendiği oyunlarda her sahneden evvel seyircinin düşüncesini alan Ali Sunal, kısa sürede seyircinin sevgisini kazanıp onları oyunun içine çekmeyi başarıyor. Zürih oyununda seyirciler arasından seçilerek sahneye davet edilen kişilerde Güldür Güldür ekibiyle birlikte aynı sahneyi paylaşma şansı yakaladılar. Hem kendileri eğlendiler hem de seyirciyi kahkahalara boğdular. Uzun zamandır ciddi anlamda bir tiyatro gösterisinin yapılmadığı İsviçre’de böylesine değerli oyuncuları izlemek doğrusu herkes için büyük şansdı. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. 30 Uluslararası İlahiyat Programı ile gençlere burs imkanı DÜNYANIN farklı ülkelerinde sayıları 5 milyonu aşan Türk toplumunun, din hizmetleri ve eğitimi konusundaki ihtiyaçlarına cevap vermek üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı uzun yıllardan beri çalışmalar yürütüyor. ULUSLARARASI İLAHİYAT PROGRAMI UİP-2014 tam da bu amaca hizmet etmek üzere oluşturulmuş bir burs imkanını halkımıza sunuyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan insanımızın dini, kültürel, toplumsal ve psikolojik ihtiyaçlarını yakından bilen, her türlü çevre şartlarını ve faktörlerini tanıyan nesiller yetiştirmek programın temel amaçlarından biri. Ayrıca İslam ilahiyatı alanındaki bilimsel donanımlarıyla beklentilere cevap verebilecek bir din hizmeti sağlayacak düzeyde eğitim sağlamakta amaçlar arasında yer alıyor. Verilen yüksek eğitim bursundan yararlanmak isteyenler için UİP ülkelere göre bir kontenjan belirlenmiş durumda. Ayrıca başvuru durumu ve sınavlarda başarı gösteren öğrenci sayısına göre planlama yapıldığını belirtmemiz gerekir. Programa başvurmak isteyen kişilerden istenilen belgeler • Lise diploması örneği • Lise diploması denkliği • Lise son sınıfta okuyan öğrenciler son sınıfta okuduğuna dair belge veya not çizelgesi • Kimlik fotokopisi • Kendi el yazısı ile yazılmış öz geçmiş • İki adet fotoğraf İlgilenen ve gerekli şartları taşıdığını düşünen adaylar belge- lerini din hizmetleri müşavirliği veya ataşeliklerine 25 Nisan 2014 Cuma günü mesai bitimine kadar ulaştırmış olmalılar (Din Hizmetleri Müşavirliği, Lombachweg 33, 3000 Bern). Detaylı bilgi edinmek ve ilgili şartnameyi incelemek isteyenler http://uip.diyanetvakfi.org.tr adresini ziyaret edebilirler. 31 Kel kafalı, kepçe kulaklı, dişlek olan ve üstünde sürekli olarak bir gecelikle dolaşan “Mickey Dugan” adlı çocuğu tanır mısınız? Bu soruya herkes “hayır” yanıtını verir. Oysa Dugan, Mickey Mouse’dan Süperman’e, Red Kit’ten Ten Ten’e kadar tüm çizgi romanların atasıdır. Dünya’da çizgi roman kültürünün ilk kahramanı Mickey Dugan adlı çocuk karakterdir. Her şey, modern gazeteciliğin kurucusu olarak gösterilen Joseph Pulitzer’in 1883’de, “New York World” gazetesini satın almasıyla başlar. Pulitzer’in, ilerleyen yıllarda rakibi Willi Randolph Hearst’in çıkardığı “New York Journal” gazetesiyle girişeceği amansız rekabet, basın dünyasında bir çok yeniliğin doğuşuna neden olacaktır. Pulitzer’in, gazetecilik dünyasında en çok ses getiren haberleri hazırlayan yazarı Elisabeth Cochrane’dır. World’da çalışmaya başladığında 23 yaşında olan Cochrane, her biri olay yaratan yazı dizilerinde “Nellie Bly” imzasını kullanır. Nellie, doktorları inandırarak hasta olarak yattığı Blackwell Akıl Hastanesi’nde tanık olduğu korkunç olayları 9 Ekim 1887 tarihli sayısından itibaren, World gazetesindeki yazı dizisinde anlatınca Amerika’da yer yerinden oynar. Nellie Bly’nin tüm okurlar tarafından ilgiyle okunan ve beklenen, her biri ayrı bir serüven tadındaki yazı dizileri, çizgi roman anlayışının doğmasında önemli bir etken olmuştur. Karikatürist Richard Fenton Outcalt, sevimli çocuk Mickey Dugan’ı ilk önce, 1894 yılında çizdiği “Hogan’s Alley” adlı siyah-beyaz karikatürde bir yan karakter olarak sunar. Hemen söyleyelim ki, Hogan’s Alley, New York’un bir kenar mahallesinin adıdır. Yoksul insanların geçim kavgasını ve kötü yaşam koşullarını bir çocuğun diliyle New York World okurlarına yansıtan Mickey Dugan, gazetenin Pazar ekinde 5 Mayıs 1895 tarihinden itibaren çizgi romana dönüşür. Outcalt, çizgi romanın bu ilk örneğinde, yarattığı karakter Mickey Dugan’ı başrole taşır ama, adını değiştirerek! Pulitzer, o yıllarda gazetelerde görülmeyen sarı rengi New York World’da kullanmaya kararlıdır. Kimyagerlerin gizli tutulan çalışmalarıyla baskıda kullanılma- sarı basın SUNAY AKIN [email protected] la kullanımını Pulitzer’e verir. Böylelikle, New York’un iki ünlü gazetesi arasında her Pazar, sarı gecelikli bir çocuğun başrolü oynadığı çizgi roman savaşı başlamış olur. Bu rekabet, Outcalt’in 1898’de, Journal gazetesinden ayrılmasına kadar sürecektir. Pulitzer ve Hearst arasında yaşanan bu olay yüzünden, gazetelerine “Sarı Basın” (Yellow Press) adı takılır. Sarı gecelikli ilk çizgi roman kahramanından doğan bu ad, bundan böyle gazetecilik alanında dünyanın pek çok ülkesinde kullanılacaktır! İstanbul Oyuncak Müzesi’ne gelenler, Pulitzer’in yayınlanışından beş yıl önce kör olmaya başlaması nedeniyle göremediği Yellow Kid’in, son derece ender bulunan oyuncağını görebilirler. ya hazır duruma gelen sarı renk ilk kez, Outcalt’ın çizgi karakteri Mickey Duncan’da denenir. Sonuç, son derece başarılıdır! Böylelikle, sarıya boyanan geceliğinden dolayı hem çizgi roman karakteri Duncan’ın, hem de köşesinin adı “Yellow Kid” olarak değiştirilir. Amerika’da ezilen insanların saldırgan ve argo dillini kullanan Yellow Kid, yarım yamalak konuştuğu İngilizceyle de kısa sürede göçmenlerin kahramanı oluverir. İlk çizgi roman kahramanı Yellow Kid, gazetenin trajını kısa sürede rekor seviyelere taşır. Bu durum, Pulitzer’in rakibi Hearst’ın hiç hoşuna gitmez. Outcalt’a yüklü miktarda para teklif eden Hearst, Yellow Kid’i gazetesi New York Journal’in Pazar ekine transfer eder. Pulitzer, hiç beklemediği bu kaçırılma olayı karşısında, George Luck adlı karikatüristle anlaşarak, gazetesinde Yellow Kid’i yayınlamaya devam ederken, çizgi romanın telif haklarının kendinde olduğu iddiasıyla da rakibi Hearst’i mahkemeye verir. Hakim, Outcalt’in yarattığı karakterin Journal’e geçmesini onaylar ama Yellow Kid adıy- Jules Verne’nin “Aya Seyahat” adlı romanının gerçek olduğu 20 Temmuz 1969’dan yıllar önce, Pulitzer’in yazı dizileriyle olay yaratan yazarı Nellie Bly, ünlü Fransız serüven yazarının “80 Günde Devrialem” romanındaki dünya turunu gerçekleştirir. 1889 yılının Kasım ayında siyah bavulu ve karolu uzun mantosuyla yola çıkan Bly, seyahat esnasında hayranı olduğu Jules Verne ile Fransa’da tanışacak ve birlikte yemek yiyecektir. Nellie Bly, 80 Günde Devrialem’i tamamlayıp, dünya turunda yaşadıklarını World gazetesinde yazı dizisi olarak yayınlamaya başlarken Pulitzer, eşinin ve arkadaşlarının sözünü dinler ve sorunlardan uzaklaşmak amacıyla bir seyahate çıkar. 1890 yılının Ocak ayında başlayan bu yolculuk esnasında karısı Kate’i Paris’te bırakan ünlü gazeteci, özel sekreteri Ponsonby ile Yunanistan’a, oradan da İstanbul’a gelir… İstanbul limanında, bir gün, geminin güvertesinden kente bakarken şunu söyler Pulitzer: “Hayret! Hava neden aniden karardı böyle?”… Ponsoby şaşkındır, çünkü vakit akşam olmadığı gibi gökyüzünde kara bulutlar da yoktur. Yanıt verir: “Hiç karanlık değil ki!.. Pulitzer’in bu sözlere karşılığı son derece hüzünlüdür: ”Şu anda benim için her şey karanlık…” Gazetecilik tarihinin ünlü ismi Joseph Pulitzer, uzun yıllardır çektiği retina yırtılması hastalığının son durağı olan körlüğe ilk adımı İstanbul’da atacaktır! Yellow Kid’den, sarı gecelikli çocuktan söz ettik, ilk çizgi roman kahramanının öyküsünü anlattık ama, Pulitzer onun ne kel kafasını, ne kepçe kulağını, ne dişlek gülüşünü, ne de sarı geceliğini göremediğini sona bıraktık… Karikatüris Outcault, Pulitzer’in yanından ayrılıp, rakip gazeteye geçince, Yellow Kid’de bir değişiklik yapar. Pulitzer’in World gazetesindeyken, konuşma metinleri Yellow Kid’in sarı geceliğinin üstüne yazılıdır. Yeni gazetesi Journal’de ise, çizgi romanda bir ilke daha imza atar ve konuşma balonlarını kullanmaya başlar. İstanbul Oyuncak Müzesi’ne gelenler, Pulitzer’in yayınlanışından beş yıl önce kör olmaya başlaması nedeniyle göremediği Yellow Kid’in, son derece ender bulunan oyuncağını görebilirler. Oyuncağın üstünde yazılar olduğu dikkatli gözlerden kaçmayacaktır. Çünkü Yellow Kid’in sergilenen oyuncağı 1895, yani Pulitzer’in World gazetesinde yayınlandığı yıla aittir! Joseph Pulitzer’in kör olduğunu öğrendiği İstanbul’da, onun hayatımıza kattığı yeniliklerden birinin ilk örneğini herkes görebiliyor! Sahi, İstanbul Oyuncak Müzesi’nin insanlara, kente ve ülkeye kattığı zenginliği hala anlayamayan var mı?.. 32 İsviçre’nin coşkusu erken bitti Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen 2014 Kış Olimpiyatlarının ilk günlerinde altı altın madalya kazanan İsviçre Ulusal Takımı’nın ülkede yarattığı coşku ve sevinç kısa sürdü. İsviçreli sporcuların başka altın madalya alamaması üzüntü yarattı. Ancak 163 atletle yarışmalara katılan İsviçre, madalya sıralamasında yedinci olarak önceki başarılarını devam ettirdi. 2010 yılında Kanada’da yapılan Kış Olimpiyatlarında altı altın ve üç bronz madalya alan İsviçre, madalya sıralamasında altıncı sırada yer almıştı. Soçi’ye en kalabalık ulusal takım olarak katılan İsviçre, aynı zamanda 200 kişi ile en büyük basın delegasyonunu da oluşturdu. Olimpiyat Oyunları’na 80 ülkeden yaklaşık 6 bin sporcu katıldı. 7 spor dalında 98 madalya seti dağıtıldı. Soçi Olimpiyatları, katılan sporcu ve düzenlenen yarış sayısı açısından rekor oyunlar oldu. Ev sahibi Rusya 22. Kış Olimpiyat Oyunları’nı zirvede tamamladı. Soçi kentinde 7 Şubat’ta resmi açılışı yapılan ve 17 gün süren oyunlarda 13 altın, 11 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplam 33 madalya Rusya’ya gitti. Olimpiyatları 11 altın, 5 gümüş ve 10 Kış Olimpiyat Oyunları Kış Olimpiyatları, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK) tarafından organize edilen ve 4 yılda bir önceden seçilen bir şehirde yapılan spor oyunları organizasyonudur. Yaz oyunlarının aksine kayak ve buz hokeyi gibi kar ve buz üzerinde yapılmaya müsait sporları içerir. Oyunlar 2002 yılında Salt Lake City’de (ABD) yapıldı. 2006 Torino (İtalya) Oyunları ise 10 Şubat 2006 tarihinde yapılan açılış töreni ile başlamış ve 17 gün boyunca süren müsabakalar sonunda sonuçlanmıştır. 2010 yılında oyunları yapma hakkı, IOC tarafından Kanada’nın Vancouver şehrine verilmişti. 2014 yılında ise Kış Olimpiyatları Rusya’nın sayfiye şehri olan Soçi’de düzenlendi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK, Fransızca: CIO, İng. IOC), 23 Haziran 1894 günü Pierre de Coubertin’in önderliğinde kurulmuş olan ve Olimpiyat Oyunları’nı düzenleyen organizasyondur. Komitenin merkezi İsviçre’nin Lozan kentinde. ABD’nin sürat patencileri için özel olarak geliştirdiği Mach 39’u giyen sporcular Soçi’de tek bir madalya bile alamadı. bronz olmak üzere 26 madalya ile noktalayan Norveç 2. sıraya, Kanada 10’ar altın, gümüş ve 5 bronz olmak üzere 25 madalya ile 3. sıraya yerleşti. 98 yarış M.Ö. 776 ile M.Ö. 396 yılları arasında düzenlenen antik olimpiyat oyunlarının tekrar düzenlenmesi amacıyla kurulan komitenin kuruluşu 1894 yılının Haziran ayı ortasında, Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen bir kongrede gerçekleşti. 37 spor kuruluşunu temsilen 78 kişi ve 9 ülkeden 20 delegenin yer aldığı 2000’i aşkın bir davetli topluluğunu “International Athletic Congress” adlı toplantının gündeminde amatörlük kavramının anlamı, uygulaması ve Olimpiyatlar konuları vardı. “Olympism” diye adlandırılan ikinci komitenin başında, Yu- sonucunda dağıtılan 295 madalyayı 26 ülkenin paylaştığı 22. Kış Olimpiyat Oyunları’nın madalya tablosu şöyle oluştu: nan Demitrios Vikelas ve üyeler arasında da Amerikalı Dr. William M. Sloane vardı. Coubertin, Kongre’den bir hafta önce Revue de Paris dergisinde yayınladığı bir makalede canlandırmasını istediği olimpiyatların temel ilkelerini sıraladı. Oyunların kongreden iki yıl sonra Atina’da başlaması ve Olimpizmin temel ilkeleri kongrede karara bağlandı. IOC, 1896 yılında başlayan Modern Yaz Olimpiyat Oyunlarının yanı sıra ilki 1924 yılında Fransa’da gerçekleştirilen Kış Olimpiyatları’nı da organize etmektedir. 33 Sıra Ülkeler Altın Gümüş Bronz Toplam 1 Rusya 13 11 9 33 2 Norveç 11 5 10 26 3 Kanada 10 10 5 25 4 ABD 9 7 12 28 5 Hollanda 8 7 9 24 6 Almanya 8 6 5 19 7 İsviçre 6 3 2 11 8 Belarus 5 — 1 6 9 Avusturya 4 8 5 17 10 Fransa 4 4 7 15 11 Polonya 4 1 1 6 12 Çin 3 4 2 9 13 Güney Kore 3 3 2 8 14 İsveç 2 7 6 15 15 Çek Cumhuriyeti 2 4 2 8 16 Slovenya 2 2 4 8 17 Japonya 1 4 3 8 18 Finlandiya 1 3 1 5 19 Büyük Britanya 1 1 2 4 20 Ukrayna 1 — 1 2 21 Slovakya 1 — — 1 22 İtalya — 2 6 8 23 Letonya — 2 2 4 24 Avustralya — 2 1 3 25 Hırvatistan — 1 — 1 26 Kazakistan — — 1 1 Toplam 99 97 99 295 163 sporcu ile yarışmalara katılan İsviçre madalya sıralamasında yedinci sırada yer alarak daha önceki başarılarını devam ettirdi. HI-TECH* laneti ABD’nin sürat patencileri için özel olarak geliştirdiği Mach 39’u giyen sporcular Soçi’de tek bir madalya bile alamadı. Sponsorlar isyan etti, ABD paten takımı eski kıyafetleri giymeye başladı. Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen 2014 Kış Olimpiyatları’na 230 sporcu ordusuyla katılan ABD’nin madalya sayısını artırmak için yaptığı teknoloji yatırımları tam bir hayal kırıklığına neden oldu. Olimpiyatlardan bir ay önce Soçi olimpiyatlarındaki Speed Skating (sürat pateni) yarışları için özel olarak üretilen “Mach 39” isimli vücuda yapışan yüksek teknoloji ürünü kıyafet tanıtıldı. Spor kıyafetleri üreticisi Under Armour’un teknoloji ve havacılık devi Locheed Martin ile geliştirdiği paten kıyafeti, “dün- yanın en hızlı kayak kıyafeti” olarak lanse edildi. Under Armour’un hisseleri bu tanıtımla birlikte yüzde 35 arttı. Ancak Soçi’de bu kıyafeti giyen ABD’li sporcular çıktıkları 7 yarışta madalya dahi kazanamadı. Soçi olimpiyatlarına 100 milyon dolardan fazla para yatıran sponsorlar, Under Armour’un tasarladığı Mach 39 kıyafetlerinin başarısızlığını sorgulamaya başladı. ABD paten takımı, marka tarafından üretilen yeni nesil giysileri bırakıp, firmanın eski ürünlerine döndü. Under Armour, başarısızlığa Mach 39 kıyafetlerin sebep olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Sporcuların performansı düşük” açıklamasında bulundu. Başarısızlıkta yeni nesil giysilerin de payı olduğu düşünülüyor. Schweizer Euphorie verpufft zu früh Am Ende war die Euphorie plötzlich weg. Ein halbes Dutzend Schweizer Medaillenkandidaten stand an den letzten drei Tagen der Spiele im Einsatz, doch keiner reüssierte. Damit bleibt ein schaler Nachgeschmack: Es wäre mehr möglich gewesen für die grösste Delegation, die Swiss Olympic je an Winterspiele entsandt hat. 34 Özgün ve içten tasarımlar… Gülce Dereli imzası taşıyan takı tasarımlarını incelediğinizde, ‘hatırlıyorum’ duygusuna kapılabilirsiniz. Gerçekten de bir yerlerde görmüş olabilirsiniz. Çünkü, e-alışveriş sitelerinde hatta İsviçre’de de tasarımları oldukça popüler. Ama bence onun tasarımlarındaki ‘görmüştüm’ duygusunu veren en önemli unsur, içtenliği. Adı gibi, yaşam biçimi gibi tasarımları da samimi… Yaptığımız söyleşiyle daha yakından tanıyacağınız takı tasarımcısı Gülce Dereli’yle söyleşi yapmak biz Aktüell 7 ekibini de çok memnun etti. Hayatının detaylarını dinlerken, bir kez daha başarının tesadüfi bir şey olmadığını konuştuk. Çok yaratıcı bir zekanız olsa bile, başarmak için içtenlik ve gayret şart... Aktüell 7 okurlarına özel, içten bir Gülce Dereli söyleşisi… Gülce Dereli, gencecik yaşına rağmen başta ünlüler olmak üzere pek çok insanın dikkatini çeken takı tasarımlarıyla duyurdu adını. Dahası tasarımları sınırlar aştı ve İsviçre’de bile O’nun tasarımlarına ulaşmak mümkün. Pusula okurları için genç yaşta gelen bu başarının sırrını konuştuk. e c l ü G reli De Tasarım konusunda her gün yeni ve başarılı isimlerle tanışıyoruz. Sizin ve tasarımlarınızın ise yaşınızdan beklenmeyecek derecede çarpıcı özellikleri kısa sürede dikkat çekti. Nasıl başladınız bu serüvene? Öncelikle bu güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Doğuş Üniversitesi’nde endüstriyel tasarım okuduktan sonra eğitimime İngiltere’de devam ettim. Bugün 24 yaşındayım ancak küçüklüğümden beri hep takılarla ilgiliydim. Dolayısıyla mezun olduktan sonra takılara olan bu ilgime profesyonel olarak devam etmeye karar verdim. Önce Matrix isimli mücevher tasarım programının eğitimini aldım. Aynı dönemde mücevher tasarım kurslarının da kapılarını aşındırdım ancak bana kalırsa bu işi doğru yapmak istiyorsam Ka- palıçarşı ilk adresim olmalıydı. Ben de, Kapalıçarşı’da tek kuruş para kazanmadan mesleğin her aşamasında görev aldım. Ardından kendi şirketimi kurdum ve şimdi çok daha özgür ve rahat bir şekilde zihnimdekileri tasarımlarıma yansıtabiliyorum. Kapalıçarşı’da neler öğrendiniz? Size nasıl katkıları oldu? Kapalıçarşı, Tahtakale, Nuriosmaniye, Cağaloğlu... Her birinin her santimetre karesinde adım adım gezip, bol bol koşuşturmuşluğum vardır. Bir mücevherin, tasarımından sunum aşamasına kadar geçirdiği her aşamayı Kapalıçarşı’da bizzat tecrübe ettim. Takı ve mücevherle ilgili aklımdaki her tür sorunun cevabını bana Kapalıçarşı verdi. Orada, mesleğin inceliklerini, esnaflığı, insanlığı, ticareti ve çalışmayı öğrendim. Kendini geliştirmeye çalışan, genç bir kızdan desteğini esirgemeyen Kapalıçarşı es- 35 ortaya çıkardım. Sonrasında basit bir gece elbisesini tamamen değiştirecek "gerdan" adını verdiğim tasarımları takı severlerle buluşturdum. Beymen Club’a özel yaptığım minimalist tasarımlar da oldukça ilgi görüyor. Yeni koleksiyonum ise şimdilik sürpriz olsun. nafını unutmam mümkün değil. Zaman zaman gider çaylarını içerim. Orada çay, kahve çok önemlidir :) Ailenizde bu konuda çalışan ya da yatkınlığı olan başkaları da var mı? Sanayici bir aileden geliyorum. Eğer genetik faktörlerden bahsedecek olursak, girişimci ruhumu kesinlikle ailemden aldığımı söyleyebilirim. Bizim ailede herkes üretici, herkes girişimcidir. Ancak sanatsal becerilerini kullanıp tasarım alanından söz edeceksek, bu konuda ailede ilkim. Sizce yaptığınız tasarımlarınızın en belirgin özellikleri nelerdir? Tasarımlarımın ortaya çıkış sürecinde göz önüne aldığım çözüm bulma, ihtiyacı görme ve zamanı takip etme gibi faktörler. Bunlar endüstriyet tasarım okumanın bana kattığı artı değerler. Tasarımlarımın özellikleri her koleksiyonda farklılık gösteriyor çünkü özgün olmak benim için çok önemli. Odaklandınız ve bir yola çıktınız. Bu zaman diliminde tasarımlarınızın bu kadar duyulacağını düşünmüş müydünüz? Elbette hayal etmişsinizdir ama öngörünüz neydi? İngiltere’den döndükten sonra kişiye özel mücevher tasarlamaya başladım. Siparişi alıp, çizip, sunup, bunları müşterinin onay verdiği şekilde yaptırıyordum. Sonra takı ilgimi çekmeye başladı ve bir araştırma sürecine girdim. Yazdım, çizdim, denedim... Olmadı arkadaşlarıma denettim... Derken ilk koleksiyonumu çıkardım. Önce lidyana. com, ardından morhipo.com, ardından gurunzi.com derken ürünlerim, bir anda Türkiye’nin en prestijli e-ticaret sitelerinde yer almaya başladı. Türkiye’nin en önemli isimlerinin kollarında Gülce Dereli bileklikleri görmeye başladım. Sibel Can, Arda Turan, Çağla Şikel ve daha niceleri... Derken İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Zurih ve memleketim Çanakkale’de bulunan özel tasarım butiklerinin neredeyse hepsine birer stand koydum. Ardından Beymen Club’a özel tasarımlar hazırlayıp, fason üretim yapmaya başladım. Şimdilerde yeni bir koleksiyon hazırlığı içerisindeyım. Yeni tasarımlarımı çok yakın zamanda sürpriz mağazalarda görebileceksiniz. Ben kendime yıllık hedefler koyuyorum ve hedeflerime ulaşmak için çok çaba harcıyor, çok çalışıyorum. Ulaşmak istediğim daha nice büyük hayallerim var. Umarım hep beraber görürüz o günleri... Tasarımlarınızı kişiye özel olarak da gerçekleştiriyorsunuz. Kişiye özel çalışma yaparken nasıl bir süreç izliyorsunuz? Önce müşteri kafasındakileri bana anlatıyor. Ben de müşterinin tarzına ve zevkine uygun olduğunu düşündüğüm tasarımlar hazırlayıp, bunları üç boyutlu bir şekilde farklı renk ve model- olursa lovelythings.ch adresine göz atabilirler. Yeni hedefleriniz ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Biraz önce de bahsettiğim gibi yeni koleksiyonumun hazırlığı devam ediyor. Bunun dışında oevbuev.com’a özel havlu ve kırlentler tasarlıyorum. Ayrıca farklı markalar ile de çalışmalarım oluyor. Bugünlerde ‘Girişim Savaşçısı’ isimli bir kursun savaşçısıyım! Eğitimim henüz devam ediyor. Geleceğin en başarılı girişimcilerinden olacağıma eminim. İlgilenenler girisimsavascisi.org’dan neler yaptığımızı inceleyebilirler. Tasarım sürecinde sizin hayat algınızın ve zevklerinizin çoğunluğun zevkleriyle bütünleşmesi beklenir mi? Nasıl hem çarpıcı hem de özgün tasarımlar yapılabilir? Tasarım ve zevk... Her ikisi de oldukça göreceli kavramlar. Bir tasarımı herkese satamazsınız. Zaten para odaklı çalışıyorsanız baştan kaybetmişsinizdir demektir. Tabii ki tasarım yaparken birçok şey göz önüne alınabilir ancak ben içimden geleni var ediyorum ve takı severlere sunuyorum. Hazırladığınız koleksiyonlardan biraz bahseder misiniz? İlk koleksiyonum "çarşıdan aldım bir tane, koluma taktım kaç tane?" fikriyle ortaya çıktı. Benim her zaman kollarım bir sürü bileklikle dolu olmuştur. Ancak bunları teker teker takıp, çıkarmak o kadar zordur ki... Dolayısıyla ilk koleksiyonumda kendimden yola çıkmak en doğrusu olacaktı. Ben de hem bu derde bir çözüm buldum, hem de dönemin modası deri ve zincirlerden Gülce Dereli bilekliklerini lerde sunuyorum. Son aşamada ise müşteri tüm bu seçenekler arasından en beğendiği tasarıma sahip oluyor. Her kadın mücevherinin kendine özel olmasını ister. Bunu gerçek kılıp karşımdaki kişinin tasarımlarımı zevkle taktığını görmek benim içinse paha biçilemez. Görüp incelemek, almak isteyenler için tasarımlarınız nerelerde satılıyor? gülcedereli.com, lidyana.com ve Beymen Club’larda ürünlerime ulaşabilirsiniz. Ayrıca İsviçre’den de ulaşmak isteyenler Tasarımcı olmak isteyenler için önerileriniz nelerdir? Özgün olmak, hızlı olmak, yenilikleri takip etmek ve her şeyden önce insana değer vermek en dikkat ettiğim unsurlar. Dolayısıyla yeni başlayanlara bu faktörlere önem göstermelerini şiddetle tavsiye edebilirim. Kapılarınızı Aktüell 7 okurlarına içtenlikle açtığınız, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Bu güzel söyleşi için ben de çok teşekkür ediyorum. 37 Yeni Nissan Qashqai yollarda Nissan, yeni Qashqai modelini resmi olarak tanıttı. Yeni modelde 1.6 litre dizel ve CVT otomatik vites seçenekleri bulunuyor. Yeni Qashqai modeli, markanın Rogue ve X-Trail modellerinden esinlenerek geliştirilmiş. Ancak selefinden 49 mm daha uzun olarak tasarlanmış. Sürüş pozisyonu açısından da daha yüksek yapılmış. Model, iki ve dört çeker seçenekleriyle geliyor. Vites seçeneği olarak ise manuel ve Xtronic şanzımanlar yer alıyor. Motor gamı olarak ise iki benzinli ve iki dizel seçenek sunulmuş. 1.2 litre DIG-T motor 115 PS güç ve 190 Nm tork değerine sahip. Ortalama yakıt tüketim değeri ise 5.6 litre olarak verilmiş. Diğer benzinli seçenek olan 1.6 DIG-T motor ise 150 Ps gücünde ve 240 Nm tokr değerine sahip. Fabrika verilerine göre CO2 salınımı 132 g iken, ortalama tüketim değeri 5.6 litre. Dizel cephesinde ise 1.6 litre ve 1.5 litre dCi motorlara yer verilmiş. 1.5 litre dizel motor 110 Ps güce sahip. Fabrika verilerine göre 99 g CO2 salınımı yapan motorun ortalama yakıt tüketim değeri ise 3.8 litre olarak belirlenmiş. 1.6 litrelik dizel motorun verilerine bakarsak, 130 Ps gücündeki motorun 115 g CO2 salınım değeri görünüyor. Dört çeker versiyonun yakıt ortalaması 4.9 Xtronic ve iki çeker versiyonun ortalama tüketim değeri ise 4.6 litre olarak belirtilmiş. Yeni Nissan Qashqai’de akıllı park yardım sistemi, ön çarpışmadan kaçınma, trafik işaretleri tanıma sistemi gibi birçok özellik yer alıyor. Aracın İsviçre’de satışına başlandı. Yeni Nissan Qashqai’nin fiyatı 22.990 Franktan başlıyor. Ayrıntılar için www.nissan.ch adresini ziyaret edebilirsiniz. Honda Civic ailesi genişliyor, 1.6 lt dizel motorlu Tourer çıktı... Japon üreatici Honda, kompakt sınıfta yer alan en önemli modeli Civic ailesi için Avrupalı tüketicilerin beğenilerine uygun station wagon versiyon geliştirdi. Honda, bütün dünyada en çok sattığı kompakt sınıftaki temsilcisi Civic ailesine yeni bir üye daha ekliyor. Japon markanın Avrupa Ar-Ge merkezinde Avrupalı tüketicilerin beklentileri gözetilerek geliştilirildiği açıklanan yeni Civic Tourer Mart ayından itibaren İsviçre’de satışa sunulacak. de de gösterdiği Tourer hatlarını taşıyor. Genelde avrupalı araçların alışkın olmadığı hatlarla arkaya doğru yay gibi kıvrılan gövde, araç içinde yüksek oturma pozusyonuna izin verecek gibi görünürken, arkada bagaj yükleme eşiğini alçaltarak, kolaylık ve pratiklik sağlayacağı izlenimi veriyor. İlk kez 10 Eylül 2013 tarihinde Frankfurt Motor Show’da gözler önüne çıkan yeni Civic station wagon, markanın Accord serisin- İçeride artık premiuma dönen Honda malzemeleri ve teknolojileri içeren araç, Civic ailesinde 1.6 litrelik dizel motorun uygulanacağı ikinci üye olacak. Honda’nın İngiltere’de bulunan fabrikasında üretilen yeni Civic Tourer’in farklılıklarından biri de araçta yol koşullarına uygun sürüş sistemi teknolojisinin gelmesi. ADS adı verilen Adaptiwe Damper System adı verilen sistem ile aracı normal, dinamik ve comfort modlarında kullanmak mümkün olabiliyor. Dinamik seçeneğinde aracın sportif kullanımına uygun süspansiyon ve şasi özellikleri uygulanarak, araç alçalıp, yol tutuş gibi özelliklerini sertleştirip, sportifleştirirken, diğer modlarda daha sarsıntısız sürüş ve şehir içi sürüş için en ideal sistemler devreye alınıyor. Yeni Civic Tourer’i test etmek isteyen okurlarımız Baden’de bulunan Honda yetkili satıcısı Baumann Autogarage ile kontağa geçebilirler. Sorularınızı Ali Kaya ve ekibine sorabilir gerekli yerlerde danışmanlık hizmeti de alabilirsiniz. Adres: Brisgistrasse 2 - 5400 Baden / Telefon: 056 200 24 24 39 Floransa Buram buram sanat kokan Floransa Rönesans’ın doğum yeri Floransa, İtalyanların söylemiyle Firenze, Toskana bölgesinin başkenti ve İtalya’nın en ünlü şehirlerinden bir tanesidir. Müzeleri, heykelleri ve tarihi yapısıyla sanatseverlerin uğrak yeri olmasının yanı sıra, alışveriş tutkunları içinde bir numaralı adrestir. Arno Nehri'nin etrafına kurulmuş, gerçek İtalyan dokunuşlarını sonuna kadar hissedebileceğiniz büyüleyici Floransa! Eğer bir gün yolunuz Floransa’ya düşerse aklınızda bulunması gereken bir kaç not. “Firenze la Bella” yani “Güzel Floransa”yı keşfetmek için şunları aklınızın bir kenarına yazın. Floransa, Dante, Medici Ailesi, Michelangelo ve Brunelleschi’ye ev sahipliği yapmış çok sayıda Rönesans sarayını barındırır. Ayrıca dünyaca ünlü galeriler ve müzeleriyle tipik bir Ortaçağ şehri olan Floransa için İtalya’nın sanat merkezi diyebiliriz. Yapılması gerekenlere gelince... Nereyi Gezsek? Tavsiyeler: • Gün batımında Ponte Vecchio’da Floransa’nın harika manzarasına tanıklık etmeden dönmeyin. • Haftanın belli günlerinde kurulan yiyecek ve eşya pazarlarını keşfetmeden dönmeyin. • Floransa’ya özgü şaraplardan almadan dönmeyin. • Floransa kathedralinin bir parçası olan Çan Kulesininde 360 derece panaromik olarak şehri izleyin. • Tabii ki dondurmalarından tatmadan dönmek olmaz! • Şehrin içinde yer alan pazarlardan alışveriş yaparken pazarlık yapmayı unutmayın. Santa Maria del Fiore Santa Maria del Fiore (Floransa Kathedrali): Piazza della Duomo meydanın da yer alan Rönesans’ın en meşhur kiliselerinden Floransa Kathedrali şehrin en yüksek binası olma özelliğini taşıyor. İtalya’nın en görkemli kathedrallerinden biri. Girişin ücretsiz olması da büyük bir fırsat. Ponte Vecchio: Şehrin en güzel manzarasını seyredebileceğiniz bu köprü şimdilerde kuyumcularla çevrelenmiş olsa da, yapılış amacı Medici ailesinin halka Ponte Vecchio görünmeden saraylarına gidebilmeleri için bir koridor görevi görmesidir. Arno nehrinin üzerine kurulmuş, nehrin en dar kısmında yer alan 'Ponter Vecchio' Eski köprü olarakta bilinir. Piazza della Signoria: Açık hava müzesini andıran her adımda başka bir eserle karşılaşabileceğiniz mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir tanesi. Bazılarının orjinallerinin sergilendiği müzelere girmek ise ücretsizdir. Göz atmadan dönmeyin. Piazza della Republica: Şehrin en meşhur kafe ve restoranlarının yer aldığı ve tüm günün yorgunluğunu atabileceğiniz ana meydanlardandır. Meydanda bulunan şehrin girişini andıran köprünün devamında yer alan dünyaca ünlü markaların bulunduğu caddeler ise alışveriş için birebir. Peki ya Alışveriş? Alışveriş tutkunları için cennet sayılabilecek en önemli yerler- Piazza della Signoria den biridir Floransa. Gerek şehir içinde gerekse şehir dışında bir çok önemli alışveriş noktaları bulunmaktadır. Şehir dışında yer alan alışveriş merkezlerinden çok uygun fiyatlara alışveriş yapabileceğiniz gibi, Floransa merkezinde bulunan çoğunlukla deri ürünler satan pazarlarda da alışveriş yapabilirsiniz. Ne Yesek? İtalya mutfağının olmazsa olmazları pizza ve makarna seçenekleriyle bezenmiş mönülerin yanı sıra, bir çok alternatifin bu- Piazza della Republica lunduğu restoranlar mevcut. Çoğunlukla Floransa adını taşıyan çeşitli yemeklerden oluşan mönülerde ana özellik zeytinyağının yoğun kullanımı ve parmesan peyniri. Ayrıca Floransa’ya kadar gitmişken dondurma yemeden de dönmek olmaz. Şehrin her yerinde bulunan küçük dondurmacılarda lezzetine doyum olmayacak dondurmalar tatmanız mümkün. Yazın veya bahar aylarında gezilmesi önerilen, şehrin her köşesinde başka bir tarihle yüzleşebileceğiniz ve doyasıya alışveriş yapabileceğiniz bir şehirdir Floransa. Hazır bahar ayları kapımızı çalmaya yakınken, tatil rotasını Floransa’ya çevirip büyüsünde kaybolmanın vakti. 40 Mart ayının tadını çıkarın! Mükemmeli Bulun NESLİŞAH ÇETİN | [email protected] Geçen ay ilkbahar-yaz sezonu hakkında bir giriş yapsak da, havalar yeni bir sayfa açmaya pek müsaade etmiyor. Öyleyse biz de ona ayak uydurup, biraz sonbahar-kış, biraz da yeni sezondan parçalarla kendi sezonumuzu yaratabiliriz. Sizi bilmem ama benim en sevdiğim tarzdır, sezonları karıştırıp giyinmek. Hem parçaların kullanım sezonunu uzatmış oluyoruz hem de hava durumuna göre kolayca seçim yapabiliyoruz. Gardıroplar bizim sezonumuzun vitrini, yani bu sezon tamamen bize ait. Neler yapılabilir? Kuşkusuz sezonların en iyileri bizim ana parçalarımız olacak, geçen yıl ya da daha önceki yıllardan kalan favori parçalarımız kendi sezonumuzun olmazsa olmazları. Favori parçalarınızı bulup birbirleriyle ya da yeni sezon ürünleriyle kombinleyerek, tarzınıza kendi imzanızı atmış olursunuz. Denemelisiniz Genellikle kullanmaktan kaçındığınız desenler ya da modeller ufak tefek düzeltmelerle sizi uygun hale gelebilir. Mesela, bu sezon ağırlıkta olan çizgili desenleri kullanmaktan kaçınıyorsanız, aksesuarlarla birazcık oynayıp değiştirebilirsiniz. Özellikle çizgili gömlekler, üstler ve etekler bu sene marin tarzını yansıtırken onları kullanmamak olmaz. Bir diğer öne çıkan parça çok yüksek bel olan kotlar ve etekler. İlk başlarda benim de kaçındığım 80’lerin modası yüksek bel kotlar, yarım üstlerle veya ışıltılı bir gömlekle kombinlendiğinde karşılaştığım görüntü beni onlara bağlamaya yetti. Ön yargı moda da sevilmeyen bir şeydir, denemekten bir zarar çıkmaz değil mi? En azından aklımızda kalmamış olur. Sezonu dışında olan parçalardan şortlar çorapla giyilip bir paltoyla kombinlendiğinde o kadar da yazlık olmadığını anlayabilirsiniz. Bunlar dışında hazır sezonları karıştırmışken, bir başka deneyebileceğimiz parça şortlar. Kışlık ya da yazlık fark etmez, uygun bir çorapla kullanıldığında hem yeni sezona geçmiş olup hem de rahat bir görünüm elde 41 Bu sezon öne çıkan uzun hırkalar elbise olarak kullanabileceği gibi, kotların ya da etek kombinlerinin üzerinde de palto olarak kullanılabilir. Renkler yaz ışıltısını taşırken, onları kullanmamak olmaz. En önemli özelliği ise gündüz kalem etek ve topukluyla kombinlediğiniz hırkanızı, akşam bir yemekte ve ya organizasyonda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Yani günde iki kombine ihtiyacımız olan günler için en büyük yardımcı! Şapkalar ve Bereler Biliyorum ki bir çoğunuz bu aksesuarları kullanmaktan çekiniyorsunuz. Alışması kolay değil ama alıştıktan sonra bırakmakta bir o kadar kolay değil. Gündüzleri her kombinle kullanabileceğiniz şapka ya da bereler, hem soğuktan korunmanızı sağlar hem de laf dinlemeyen saçları bir güzel kamufle eder. Standart görü- Beyaz kotların çok da kötü olmadığını söylemiştim, özellikle spor bir hava yaratmak için çok rahatlıkla kullanılabilir. Uzun hırkalar ve bereler bohem tarzını yakalamak ve biraz daha az özenmiş görünmek için birebir. nümden kurtarma becerisinden hiç bahsetmiyorum bile. edebiliriz. Ben özellikle kazak ya da gömlekle kullanmayı tercih ediyorum. Peki ya sizin tercihiniz ne olacak? Beyaz Beyaz renk çoğunlukla yaz sezonlarında kullanılsa da, mevsimlerin karıştığı bu günlerde denemek fena olmaz. Belki beyaz etekler için biraz erken olabilir ama kazaklarla kombinlenebilecek beyaz kotlar için harika bir zaman olabilir. Bu size hem doğal bir görünüm kazandırır, hem de yeni güne tap taze bir başlangıç yapmanızı sağlar. Hırka Hırkalar sanırım her sezon için kurtarıcı niteliğini taşıyan olmazsa olmaz! İster yazın ince hırkalarla, isterseniz de kışın kalın hırkalarla yapacağınız kombinler seçtiğiniz kıyafetlere ayrı bir hava katacaktır. Yazlık bir çizgili elbiseyi, bahar da ya da biraz daha güneşli olan günlerde kullanmak için yarım üstlerle kombinleyebilirsiniz. Son bir kaç sezondur yaşanan, kıyafetlerin sessizliği aslında aksesuarların yükselişindenmiş. Kıyafetlerde sadeliğe giden yolda, bakıyoruz ki çantalar ve ayakkabılar olduğunca çılgın ve güçlü. Renk yelpazesinin geniş olması aslında belki de klasik renklerden kurtulmak için bir fırsattır. Fıstık yeşilleri, turuncular, morlar ve pembeler yaz gardıroplarına enerji veriyor. Ara mevsimlerde de kombin yapmayı kolaylaştırıyor. Genellikle bir ofis kıyafetini renkli çantalarla canlandırabilirsiniz. Gerçek anlamda tüm yüklerimizi taşırken, mecazi anlamda da bizi oldukça yüklü bir durumdan kurtarma yeteneğine sahipler. Şans vermek gerek. Tekrarlamaktan vazgeçmediğim, kendi tarzınızı yaratmak ve yan- sıtmak konusu, aslında hayatınıza renk katan ve bir o kadar da kolaylaştıran bir durum. Bunu uygulamaya başladığınızda artık daha az alışveriş yapan ve gardırop önünde saatler geçirmeyen biri olacaksınız. Tabii ki, hazırlanma süresini kısaltmak istemeyeceğiz ama zor zamanlarda 5 dakika da evden çıkacak durumda olabiliriz. Bu konu da ve ya başka bir konu da danışmak isteyeceğiniz durumlar da, n.cetin@pusulaswiss. ch adresinden bana ulaşabilirsiniz. Emin olun içinizdeki modacıyı çıkarmak hiç zor değil. Mart ayının tadını çıkarın! 42 Amerika, askerlerine çip takmaya hazırlanıyor Amerika Savunma Bakanlığı, askerlerin hafıza kaybını önleyecek beyin çipi üzerinde araştırma yapıyor. Bu yöntemle baştan yaralanma durumunda hayati önem taşıyan anılar geri yüklenebilecek. Amerika Savunma Bakanlığı araştırma departmanı, Defense Advanced Research Projects Agency (DARPA), Amerikan askerleri için beyin sektesi sonrası hafıza kaybını önlemek adına yapılan beyin fonksiyonunu taşıyan çipler üzerinde çalışıyor. İmplant şeklinde düşünülen çipler, baştan yaralanan askerlerin hayatta kalabilmek için şart olan işlevsel becerilerinin geri yüklenmesini sağlayacak. DARPA, özel firmaları ve araştırma laboratuvarlarını böyle bir implantın geliştirmesine yönelik konsept önerileri sunmaya çağırdı. General Electric, IBM ve Medtronic gibi deneyimli şirketlerden ilgi ve destek gelmesini bekleniyor. Bu Projenin, ABD Başkanı Barack Obama tarafından Alzheimer ve demans has- Veriler bulutlara emanet Bulut teknolojisi sayesinde veriler çok daha kolay şekilde, bilgisayarın dışında sanal bir bulutta, internetin derinliklerinde korunuyor. Ancak bazı kullanıcılar güvenlik konusunda endişe duyuyor. Cloud (Bulut) teknolojisi pek çok şeyi daha kolay hale getiriyor. Firma verileri firmanın merkezinde herhangi bir bilgisayarda duracağına ve çalışanlar tarafından korunacağına, dışarıda sanal bir “bulutta” internetin derinliklerinde bulunuyor. Bu durumda firmanın yapması gereken tek şey, hizmeti sunan firmanın bilgisayarlarının iyi işleyip işlemediğini ya da anti virüs yazılımlarının güncel olup olmadığını ve bilgisayarların hızlı internet bağlantısının olup olmadığını kontrol etmek. Ancak bir bulut sunucusuna verilerinizi verdiğiniz zaman karşınıza bir anda çok sayıda soru çıkıyor. Örneğin “Buluttaki sunucunun firmam için geçerli olan veri koruma kurallarına uyduğunu nereden bilebilirim?” Ya da “sunucunun verileri en etkili ve yeni tekniklerle kayıp ya da saldırılara karşı koruyacağından nasıl emin olabilirim?” Bilişim teknolojileri uzmanı Tim Pierson da başka bir soruyu gündeme getiriyor: “Eğer kurallarınızın geçerli olduğu bölgenizdeyse, muhtemelen sorun çıkmaz. Ancak verilerinizin kaydedildiği yerde ne tür güvenlik önlemlerinin olduğu önemli?” Pierson, dışarıdan hackleme yöntemiyle büyük firmaların ağlarının güvenliklerini deniyor, firmaların güvenlikten sorumlu çalışanlarını eğitiyor. Ona göre, verileri bulut sisteminde kaydeden müşterileri, kayıt yerindeki sunucularda düzenli olarak kontrol yaptırma hakkına sahip: “Yani, demek istediğim bulut hizmeti sunan firmanın bunu ödemek zorunda olduğu. İlk olarak denetçi, sunuculara bakmalı. Ancak benim kafamdaki şey bu görevi bir programın yerine getirmesi. Bu program, yükümlülüklere uyulup uyulmadığını bir nevi yasal olarak kullanılabilir bir biçimde denetler. Programı her çalıştırdığımda verilerimin orada ya da burada bulunduğuna dair bir onay alırım.” talığını yenmeye yönelik yapılan araştırmaların finanse edildiği Beyin Girişimciliğinin bir parçası olduğu biliniyor. Medtronic Inc (MDT) firması Parkinson hastalığının ve diğer nörolojik bozuklukların semptomlarını hafifletmek için derin beyin uyarılarında kullanılan implantlar satıyor. MDT’nin çipi beyin içine yerleştiriliyor ve belirli beyin bölgelerini ince tellerle elektrikle uyarıyor. Yeni proje için nasıl bir implant tasarlanacağı ise merak konusu. Konuyla ilgili olarak bilim insanları da heyecanlı. Toronto Üniversitesi Nöroşirurji başkanı Andres Lozano. “Insan hafızasının nasıl çalıştığı, hala çözülememiş büyük bir gizemdir,” diye açıklıyor. Ayrıca bu uygulamanın hafıza kaybı yaşayan hastalar, demans ve Alzheimer hastalarına büyük faydaları olabileceğini belirtiyor. ABD’li araştırmacıların son dönemde teknoloji kullanarak düşünceleri aktarmayı başarmaları bu çalışmayı desteklemiş olabilir. Önümüzdeki yıllarda konuyla ilgili çalışmaların nasıl gelişeceğiyse büyük merak konusu. 43 Ümit Sayın’dan Yeni Albüm! Bir çok ilklerin yaşandığı albüm, sanatçının kendi firması ÜMİTS' den çıktı. Ayrıca bu albümde sanatçı ilk kez bir albümün yapımcılığını ve prodüktörlüğünü de üstlendi. “Kendiliğinden” albümü 4 yıllık ön hazırlık ve 10 aylık stüdyo çalışması sonucunda meydana getirilmiş ve Ümit Sayın’ın ilk akustik albümü olma özelliğini taşıyor. Albümde 10 yeni şarkı bulunuyor ve tüm şarkılar Ümit Sayın’a ait. Şarkı aralarına yerleştirilen efektlerle eserler birbirine bağlanmış ve zenginleştirilmiş. Efektlerin kullanımı açısından Türkiye’de bir ilke imza atılmış. Sanatçının 2004 - 2007 yılları arasında ürettiği şarkılardan oluşan albüm, dinleyiciye ‘3 yıl süren 1 gün’ hissiyatıyla sunulmuş. Sıla’nın Beklenen Albümü Müzikseverlerin sabırsızlıkla beklediği ve Sıla’nın beşinci stüdyo albümü olan “Yeni Ay” müzik marketlerdeki yerini aldı. Sony Music etiketiyle dinleyicilerle buluşan, produktörlüğünü Sıla ve Efe Bahadır’ın birlikte üstlendiği “Yeni Ay” albümünde birbirinden güzel 10 şarkı ve bir versiyon yer alıyor. Kayıtları Babajim ve Sierra Stüdyoları’nda yapılan albümün mastering’ini ise daha önce Adele, Marc Anthony, Maroon 5, Pink ve One Direction gibi dünyaca ünlü isimlerin yanı sıra Grammy ödüllü albümlerde de çalışan Tom Coyne üstlendi. SILA’DAN DİNLEYİCİLERİNE HEDİYE “DEMOLAR” Sıla, müzikal kariyerinde kendisini yalnız bırakmayan ve hep yanında olan dinleyicilerine bir sürpriz yapıyor. “Yeni Ay” albümünde yer alan şarkıların demolarını da ikinci bir cd’de biraraya getiren Sıla, bu albümde dinleyicileri şarkıların tüm hazırlık sürecine dahil ediyor. Geçtiğimiz haftalarda dinleyicilerle buluşan, albümün çıkış şarkısı “Vaziyetler”, dijital platformlarda açılmasından yalnızca birkaç saat sonra dünyanın en büyük dijital platformlarından biri olan iTunes’da en çok indirilen single olurken, müzik marketlerdeki yerini almadan önce ön siparişe açılan “Yeni Ay” albümü de en çok satan albüm olarak zirvedeki yerini aldı. “Vaziyetler” klibininin ekranlarda yayınlanmaya başlamasıyla birlikte “Sıla – Vaziyetler” en çok konuşulan konu olarak Twitter’da dünya gündemine girdi. “Vaziyetler” şarkısının video klibi bir hafta içerisinde 1.500.000’den fazla izlendi. Sanatçı bu durumu şu sözleriyle özetliyor; “Kendiliğinden’’ albümü; acı, delilik ve ölüm girdabından umutla, sabırla, zamanla ve Allah’a sarılarak kurtuluşun hikayesidir. “Kendiliğinden” albümü; Türkiye’de üretilen modern Türk müziğine, yeni bir bakış açısı, sağlam bir nefes ve uzun vadeli -dinlenilebilir müzik- lezzeti katacaktır.” Deniz Arcak'tan Deniz Arcak, 90’lı ve 2000’li yıllarda “Eyvallah”, “Zehir Ettin”, “Vurur”, “Eller Aldatır” gibi birçok hit şarkıyla geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştı. Son dönemlerde tiyatro oyunculuğuna ve Tan Sağtürk Akademi’de verdiği vokal performans derslerine ağırlık veren sanatçı, yeni çıkardığı “Büyüyorum Seninle” albümüyle ilgili yaşadığı heyecanı şu sözlerle dile getirdi: “Müzik yolculuğuma kendi yazdığım şarkılara ağırlık vererek devam etme zamanının geldiğini düşündüm ve yeniden üretmeye başladım. “Büyüyorum Seninle” tam bir aşk şarkısı oldu. Sevgililere güzel bir armağan hazırladığımızı umuyorum,” şeklinde konuştu. Albümün ilk klibi hikayenin de başlangıcı olan ‘Biz Kopamayız’ isimli şarkıya çekilmiş Yönetmenliğini Koray Kasap’ ın üstlendiği klibin çekimleri, tam da albümün ismi gibi ‘kendiliğinden’ oluşan bir doğa şahaseri Kapadokya’ da çekilmiş. Klip, izleyiciye görsel bir sonbahar şöleni sunuyor. Sanatçı bu klip için, “ilk defa bir klibimde kendimi sevdim” diye konuştu. 2014 Brit Ödülleri Sahiplerini Buldu! İngiliz müzik ödülleri O2 Arena’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu! Gece çok eğlenceli ve dolu dolu geçti. Bu sene ödülleri süpüren isim Arctic Monkeys oldu. İşte kazanan listesi: En İyi İngiliz Erkek Şarkıcı: David Bowie Küresel Başarı Ödülü: One Direction En İyi İngiliz Kadın Şarkıcı: Ellie Goulding Uluslararası En İyi Erkek Şarkıcı: Bruno Mars En İyi İngiliz Grup: Arctic Monkeys Uluslararası En İyi Kadın Sanatçı: Lorde En İyi Çıkış Yapan Sanatçı: Bastille Uluslararası En İyi Grup: Daft Punk En İyi İngiliz Single: Rudimental feat Ella Eyre – Waiting All Night Yılın En İyi Klibi: One Direction- Best Song Ever Yılın En İyi İngiliz Albümü: Arctic Monkeys – AM 44 Zürih Etkinlik Takvimi 09.03.2014 (Pazar) Zürih Karnavalı – "Carneval Parade" Bu renkli festival kışı gönderiyor! Renkli kostümler içinde, komik maskeler takıp müzikler çalan çeşitli gruplar şehir merkezinde yürüyüş yapıyor ve seyircilere harika bir gösteri sunuyorlar. Saat 14:30 ve giriş ücretsiz. Route: Münsterbrücke, Limmatquai – Rudolf-Brun-Brücke – Rennweg – Storchengasse – Münsterhof. Tram bis "Bellevue" oder "Central". www.zuerichcarneval.ch 11.03.2014 (Salı) Konuşma "İş Göçü ve İnsan Hakları" Dünya çapında 105 milyonun üstünde insan anavatanlarından uzakta çalışıyorlar. Bunun hem sosyal hem de ekonomik etkileri bu konuşmada anlatılacak. Ayrıca çalışmak için göç edenlerin insan haklarını koruma sorunları da tartışılacak. 18:15-19:30, giriş ücretsiz. Universität Zürich, Raum KOL F 117. Rämistrasse 71. Tram 6/9/10 bis "ETH/Universitätsspital". www.menschenrechte.uzh.ch 15.03.2014 (Cumartesi) Dans Yarışması "ewz danceaward 2014" Zürih şehrinden sayıları 800’ün üzerinde çocuk ve genç Volkshaus’ta takımlar halinde dans edip yarışıyorlar. Müzik, ritm, duygular ve parıldayan gözlerle büyüleyici bir ortam oluşturuyorlar. Kapılar bütün gün açık! 09:45-18:00, giriş ücretsiz. Volkshaus, Stauffacherstrasse 60. Tram 8 oder Bus 32 bis "Helvetiaplatz". www.ewzdanceaward.ch 18.03.2014 (Salı) Hayvan Müzesinde gezi Zooloji Müzesi dünyanın çeşitli yerlerinden sayısı 1500’ün üzerinde hayvan türü sergiliyor. Her pazar 11:30’ da değişken konularla herkese açık tur düzenleniyor. Sürekli serginin dışında, ilgilenen çocuk ve yetişkinler için de konusu "Strandgut" olan özel bir sergi var. Sa-Cu 09:00-17:00, Ct/Pa 10:00-17:00, giriş ücretsiz. Zoologisches Museum. Karl-Schmid-Strasse 4. Tram 6/9/10 bis "ETH/Universitätsspital". www.zm.uzh.ch 20.03.2014 (Perşembe) Tiyatro "Haydutlar" Bir baba iki oğluna değişik şekilde davranır. Birini tercih eder, diğerini ise ihmal eder. İki kardeş arasında güç, tanıma, kendini bulma ve aşk savaşı başlar. 19:00. MAPS bürosu 2x2 bedava bilet veriyor. Telefon edin: 044 415 65 89 veya e-posta yolalyın: [email protected]. Junges Schauspielhaus. Schiffbaustrasse 4. Tram 4 oder Bus 33/72 bis "Schiffbau". www.junges.schauspielhaus.ch 21.03.2014 (Cuma) Gençler için Buluşma Bilek güreşi, bilardo, dans, ateş yakma, parti planlama gibi pek çok renkli aktivite sizi bekliyor. 10-14 yaşları arasındaki erkek çocukların hoşça vakit geçirebileceği partiye 17:30 - 19:30 saatleri arasında ücretsiz olarak katılabilirsiniz. Bilgi: Avni Jashanica, 044 307 51 54 veya Raffi Scheffold, 044 307 51 56. GZ Seebach. Hertensteinstr. 20. Tram 14 bis "Seebach"; Bus 29 bis "Hertensteinstrasse". www.gz-zh.ch 23.03.2014 (Pazar) Wildnispark’ta İlkbahar Festivali Sihlwald’daki ziyaretçi merkezi yeni sezonda açılıyor. Yeni özel sergi "Mağara sakinleri – Gizli saklanan hayvanlar" için turlar düzenleniyor, yarasalar üzerine bir bilgi standı kuruluyor ve apero veriliyor. Öğleden sonra çocuklar yarasa yapmaya çalışıyorlar ve hikayeler dinliyorlar. Ebeveynler Wildnispark’a bir sonraki gezileri için tavsiyeler alıyor. 09:00-17:30, giriş ücretsiz. Wildnispark Zürich, Besucherzentrum. S4 bis „"Bahnhof Sihlwald". www.wildnispark.ch 26.03.2014 (Çarşamba) Çocuk Kıyafetleri Pazarı İlkbahar geldi, ve çocukların yaz için yeni kıyafetlere ihtiyaçları var. GZ Affoltern’de uygun fiyata kıyafet, spor malzemesi ve oyuncak bulmak mümkün. 14:00-18:00. GZ Affoltern. Bodenacker 25. Bus 37/62 bis "Unteraffoltern" oder S6 bis "Bahnhof Affoltern". www.gz-zh.ch 45 Muhteşem Komedi Son zamanların en iyi kadın-erkek ilişkilerini anlatan komedi oyunu "Benimle Delirir misin?", seyircilerine bol kahkaha sunuyor. Kim bilir belki de aşk eski bir yalandı, bütün suç da Adem ile Havva'daydı. Ya da en baştan aşkı bize çok yanlış anlatmışlardı. Bir evlilik ve aşk aranjmanı... Evlilik yeminleri, güzel aşk sözcükleri ile başlayan, evlilik seremonisinden delilik rapsodisine uzanan trajikomik bir süreç. Hepinizin hikayesi. Tıpkı mecburi hizmet gibi yaşı gelince girmek zorunda oldukları dünya evinde aklın sınırlarını zorlayan biri kadın biri erkek iki kişi. Asıl meseleleri, aşkın gözü nasıl kör ettiği ve sonrasında onları nasıl mat ettiği. Kim bilir belki önce evlilik aşkı öldürüyordu, ardından da aşk intikam için sizi. Aslında yıllarca hiçbiriniz tam manasıyla çözememiştiniz bu derin meseleyi. Nikah masasına gömülen bir aşkın ardından bir kadın ve erkeğin kendilerini aklama va yanlışlarını saklama çabaları tiyatro yazarı Mine Artu'nun kaleminden Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı'nın muhteşem yorumuyla kaçık bir aşk hikayesine dönüşüyor. Organizasyon: Lenzburg Türk Kadınları Yardımlaşma Derneği Tarih: 15 Mart 2014 Yer: Dr. Haus, Alte Winterthurerstrasse 31, 8304 Wallisellen Info: 079 713 02 02 Bilet fiyatları: 60.- CHF, 50.- CHF, 40.- CHF İkisi bir arada Zürich’te! Tarih: 19 Mart 2014 Yer: Tonhalle, grosser Saal Adres: Claridenstrasse 7, 8002 Zürich Biletler: www.tonhalle-orchester.ch Bilet fiyatı : 16.- ile 105.- arası Saat: 19:30 Güher ve Süher Pekinel kardeşler 29 Mart 1953 tarihinde İstanbul’da doğdular. Konusunda uluslararası üne sahip piyano ikilisi Paris Konservatuvarı’nda Yvonne Loriod ile iki yıl çalıştıktan sonra, eğitimlerine August Leopold ile Frankfurter Musikhochschule’de devam ettiler. Rudolf Serkin’in daveti üzerine eğitimlerini kendisiyle devam ettirmek üzere Philadelphia’daki Curtis Institute of Music’e giden ikizler 1978’de Julliard School of Music ve Frankfurter Musikhochschule’de paralel sürdürdükleri eğitimleriyle master derecelerini almanın yanı sıra New York’ta Claudio Arrau ve Leon Fleisher ile de çalışma fırsatı bulmuşlar. 1984’de Herbert Von Karajan tarafında keşfedilerek Salzburg Festivali’ne davet edilen sanatçılar o zamandan beri kariyerlerine dünya çapında devam etmektedirler. Muhteşem bir piyano resitali dinlemek isteyen okurlarımıza Zürihteki konseri mutlaka izlemelerini tavsiye ediyoruz. Taksim Trio Konseri Roman kültüründe eğitim görmüş üstün nitelikli üç virtüözden oluşan benzersiz bir grup olan Taksim Trio İstanbul'un şaşırtıcı müzikal olgularından biri… Klasik Türk müziği, popüler müzik ve caz gibi müzik türlerini yeniden şekillendirerek dinleyicisine bir hikaye anlatan topluluk, dünyanın en büyük festivallerinde sahneye çıkıyor. Hüsnü Şenlendirici'nin kusursuz ve akıcı klarneti, İsmail Tunçbilek'in berrak ve net bağlaması, Aytaç Doğan'ın daha sert ve gitara benzeyen kanunu ile adeta dans ediyor. İstanbul'un dinamik ve kozmopolit ruhunu müziğe taşıyan Taksim Trio'ya özel performansıyla Zürih’te izleyebilirsiniz. Tarih: Yer: Adres: Bilet fiyatı : Bilet satışları: Bilgi için 20 Mart 2014 / Perşembe Kaufleuten Zürich, Festsaal Pelikanplatz, 8001 Zürich 60.- CHF www.ticketcorner.ch, Die Post, Manor, SBB : www.allblues.ch Taksim Trio konserine bilet kazanın! Gazetemizin bu ayki sayısında 5 okurumuza 2 kişilik konser bileti hediye ediyoruz. Sevdiklerinizle birlikte bu muhteşem konseri izlemek istiyorsanız hemen [email protected] adresine adınızı, soyadınızı ve telefon numaranızı yazıp yollayın. Sonuçlar 19 Mart 2014 tarihine kadar kazanan okurlarımıza açıklanacaktır. 46 SİNEMA Zaman Makinesi 1973 Gulyabani Güneş, Duygu, Aslı ve Yasemin fantastik konulu bir filmin senaryosunu yazmak için ormandaki bir av evine giderler. Mekanın ruhunu keşfetmeye çalıştıklarında tahmin etmedikleri olaylar ardarda gelecektir. Falcı bir kadından duydukları Gulyabani efsanesi başta onlara boş gelse de yaşadıkları olaylarla o bölgedeki Gulyabani'yi uyandırdıklarını fark edeceklerdir... İlk uzun metrajlı işi "Bu Son Olsun" filmiyle adını daha geniş çevrelere duyuran Orçun Benli, 2013’te bu sefer korku türünde yeni bir proje ile geri dönüyor. "Korkarsan, gelir..." alt başlığı ile lanse edilen Gulyabani filmi Türk korku sinemasına yeni bir bakış getirme amacında. Filmin senaristliğini ise Orçun Benli’nin yanı sıra Şükrü Üçpınar ve Alptekin Öztürk beraber üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolleri Deniz Uğur, Melike Öcalan, Ceyda Ateş ve Didem Balçın paylaşıyor. Vizyon Tarihi: Yapımı : Tür: Yönetmen: Oyuncular: 28 Şubat 2014 2014 - Türkiye Komedi, Korku Orçun Benli Deniz Uğur, Ceyda Ateş, Melike Öcalan, Didem Balçın, Mustafa Üstündağ Senaryo: Orçun Benli, Şükrü Üçpınar, Alptekin öztürk Yapımcı : Muhteşem Tözüm Kenan Ergen’in yazdığı yönetmenliğini Yeşilçam'ın usta ismi Aram Gülyüz'ün yaptığı “Zaman Makinesi 1973” 14 Mart’ta gösterime girecek. Başrollerinde başarılı komedi oyuncusu Gürgen Öz ve güzel oyuncu Seda Bakan’ın oynadığı film bir anda kendisini 1973’te bulan Tolga’nın başından geçen olayları ele alıyor. Sinemaseverler filmde 70’li yıllardaki İstanbul ve o dönem yaşayan insanların keyifli hayat hikayelerine tanıklık edecek. Vizyon Tarihi: 14 Mart 2014 Yapımı : 2014 - Türkiye Tür: Komedi Süre: 108 Dak. Yönetmen: Aram Gülyüz Oyuncular: Gürgen Öz, Seda Bakan, Mustafa Uzunyılmaz, Zihni Göktay, Gülhan Tekin Senaryo: Kemal Kenan Ergen Yapımcı : Mustafa Sirmen Bizum Hoca Köksüz Babasının ani ölümüyle dünyası başına yıkılan Feride, kimsesiz kalan ailesinde baba rolünü üstlenmek zorundadır. Genç kadın artık çaresiz annesi ve iki kardeşini kollamak durumundadır. Zamanla üstlendiği bu rol üzerine iyice yapışır ve gerçek anlamda bir ev reisi vazifesi yürütmeye başlar. Ancak bu durum bir süre sonra aile fertlerinin her birini tarifi zor bir drama sürükler. Anne Nurcan, çaresizce kızı Feride'yi kaybettiği kocası yerine koymaya, kardeşi İlker ise sorumluluğun Feride'ye verilmesinden iyice rahatsız olup ailesinden uzaklaşmaya başlar. Diğer yandan ise en küçükleri Özge'nin yalnızlıkla mücadelesi tüm hızıyla devam etmektedir. Feride'nin bu ağır yükten kurtulmak için bir karar verir ve bu karar herkesin kaderini değiştirir. Vizyon Tarihi: 14 Mart 2014 Yapımı : 2013 - Türkiye Tür : Dram Süre: 81 Dak. Yönetmen : Deniz Akçay Oyuncular : Ahu Türkpençe, Lale Başar, Mihriban Er, Sekvan Serinkaya, Melis Ebeler Senaryo : Deniz Akçay Yapımcı : Deniz Akçay, Esi Gülce Hikayelerden, fıkralardan tanıdığımız esprili ve halktan bir insan olan Oflu Hoca tiplemesi “Bizum Hoca” filmi ile beyaz perdede hayat buluyor. Trabzon’un bir köyüne tayini çıkan resmi imamın gelmesi gecikince, köylüler camide namaz kıldırması için başka bir imam arayışını girerler. Yoğun tartışmalar sonucunda, köy halkının sevdiği ama resmi olarak imam olmayan “Bizum Hoca” nın köyün imamı olmasına karar verilir. Köyün ortasından geçen dereye bir HES inşaatı yapılacağı haberi köyün gündemine bomba gibi düşer. Köylülerin başlattığı eylemin başına ise “Bizum Hoca” geçer. Kısa bir süre sonra gerçek imam gelince işler iyice karışır ve ne olursa bundan sonra olur... Aksiyonu bol, birbirinden neşeli sahnelerin art arda sıralandığı filmde, gülmeye doyacaksınız. Karadeniz’in şirin bir köşesinde yaşanan bu doyumsuz eğlence ve aksiyon, Kemal Sahir Gürel’in müzik ziyafeti eşliğinde izleyicinin karşısına çıkıyor. Vizyon Tarihi: Yapımı : Tür : Yönetmen : Oyuncular : Senaryo 07 Mart 2014 2014 - Türkiye Komedi Serkan Acar, Yılmaz Okumuş Cezmi Baskın, Levent Ülgen,Mehmet Usta, Serhat Özcan, Volkan Girgin : Yılmaz Okumuş 32 BULMACA 1-5 ARALIK 2012 ZAMAN 47 Tesir Ayna Üstteki klasik dini müzik bestekârı Fas’ın başkenti Yanardağ püskürtüsü Yasa Su İlkel su taşıtı Takma ad Sahip olunan şey Değerli tespih taşı 1 İri taneli bezelye Hattatların kâğıt cilası İnce, nazik İşitme organı Demiryolu Bir süs bitkisi Bir nota Kurtuluş Koca Kâinat Değiş tokuş Edebiyat (kısa) Koyacak Dağ selvisi Orta resimdeki mescit Tenha, kenarda kıyıda yer Bir ilimiz Tutma organımız Bir nehrimiz İşaret Ek Damalı kumaş Kazak başkanı Kriptonun simgesi Ara Trabzon’da bir ilçe Malın elden ele geçmesi Asker yemeği Çirkin Tasavvuf yolculuğu Erkek unvanı Saçma, boş söz Büyük kayık ITRİ Kötülük Tasavvufta yüksek olan zatlar Uzaklık anlatır Beyaz Avro Kent dışı alan Postacı Yolcu evi Bir kümes hayvanı Yaşlı Güney rüzgârı Açık, ortada Ozan Tırpanın sapı (yöresel) Nur Abide Asker Uzay Beden terbiyesi Çocuk öyküsü Tek tip esnafın bulunduğu çarşı Baryumun simgesi Zamana bağlı istek Özsu Motor gücü Mala Bozukluk Bayram Helezoni Ordu (kısa) Kuramsal Küçük bir kuş Hitler yanlısı Beygir Kutsal Kâbe ziyareti Bir üzüm türü Varılan sonuç Sıkı Bir nota Kumaş tüyü Yılın son ayı Okyanus Kalp Bir tür sivrisinek Hafriyat Cezayir’de nehir 2 Bir göz rengi Ana musluk Ulu Nara Bayındırlık İyilik İlgi Akıl hastalıkları Bilme isteği Lityumun simgesi Kahramanmaraş’ta ilçe MESCİDİ NEBEVİ İnce örtü Namaz çağrısı Bir tür palmiye Uyanık Çoban çalgısı Ağacın kolları Bezginlik sözü Kırsal el boyası Yaylı at arabası Hazır Yemin Erler Oy Telli balıkçıl Bir petrol bölgemiz Bir nota Bencillik Ağtabaka Beyzi, söbe Zam Ülkü, düstur Egzama Amaç Adapazarı ovası İki anlamında yabancı önek Paylama İmamlık En uzun koşu Mitos Dalgalı Akım (kısa) Uygar Bulaşıcı Bir ırk Alttaki klasik Türk müziği bestekârı Örnek Astatın simgesi Kural Kötü Sağlam Zayıf, cılız 4 Ağırbaşlılık Damarda dolaşan yaşamsal sıvı En yüksek derece Bir kedi postu Şaman Bir yerin ileri gelenleri Yılanın değiştirdiği deri Kalite Nam, ün Genişlik Düzey Azık Yabani Ek parçası Olumsuzluk öneki Tümör 5 Tülbent başörtüsü Dünya Soru sözü Buluş Voltamperin simgesi İl yöneticisi Avrupa Uzay Ajansı (kısa) Bir tahıl ölçeği Hane Randıman Bir bağlaç Kur’an-ı kerim’in 13. suresi En büyük gölümüz Atılgan ZEKAİ DEDE Kapıkulu askerinin üç aylığı Doğuda nehir Cehennemin yedinci katı Utanma duygusu Kamufle etme Fas plakası Kırmızı Ağaçlıklı yol Milli Eğitim (kısa) En çok fi‹FRE KEL‹ME 2 Cüzam hastalığı Gelenek 1 Fikir Tutu, ipotek Kendiliğinden biten tahıl vb 6 İmkân Matem 3 Rutubet 6 Pişirilmiş yemek Özen Kur’an-ı Kerim’in 49. suresi 5 Müzikte sus işareti 4 Ayak direme 3 Hile, dolap Tantalın simgesi
Benzer belgeler
Pusula
Mehmet Akyol, Hüseyin Türkkan,
Neslişah Çetin
GRAFIKDESIGN
ANL Creative
ÜBERSETZUNGSDIENST
Turka Lingua
EDV / IT
Bülent Kabacaoğlu
www.activeip.ch
VERTRETER
Istanbul: M. Ali Tuncer, Derya Edis
Anka...
pusula-aralik14
DRUCKEREI
Druckzentrum Zürich
FREIE JOURNALISTEN
Asiye Sınıcı, Mehmet Kuzu
AUTOREN
Sunay Akın, Mehmet Akyol,
Hülya Rüst, Özlem Kalaca
PUSULA Gazetesi’nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınla...
Pusula - MigesMedia
Onur Akkurt
REDAKTION
Mehmet Akyol, Hüseyin Türkkan,
Neslişah Çetin
GRAFIKDESIGN
ANL Creative
ÜBERSETZUNGSDIENST
Turka Lingua
EDV / IT
Bülent Kabacaoğlu
www.activeip.ch
VERTRETER
Istanbul: M. Ali T...
Dünya nefesini tuttu, İsviçre`yi takip ediyor
PUSULA Gazetesi’nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlardaki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir.
Hazırlanan haberlerden ve yazılardan, haberi
hazırlayan kişiler...