a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek
Transkript
a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek
MBD 2014, 3(1): 24 – 57 MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2014 Kabul: Mart 2014 KAMU HİZMETİ VE SİYASAL OTORİTERLEŞME ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: 2002-2012 KESİTİNDE TÜRKİYE’DE KAMUSAL YAYINCILIK RETHINKING PUBLIC SERVICE BROADCASTINGS BETWEEN THE PRINCIPLE OF THE PUBLIC SERVICE AND POLITICAL AUTHORITARIANISM: PUBLIC SERVICE BROADCASTING IN TURKEY IN THE COURSE OF 2002-2012. a A. Serhat KAYMAS ÖZ Medya sektörü; neo liberalizmin küresel olarak uygulamaya konulduğu 1980’lerden itibaren, hem ulusal hem de küresel düzeyde, önemli değişimlere tanık olmaktadır. Süre giden değişim sürecinin etkilediği alanlar arasında kamu hizmeti yayıncılığı özel bir yere sahiptir. O kadar ki, kamu hizmeti yayın anlayışının, 1980’li yıllardan itibaren giderek toplumsal meşruiyetine yönelen eleştirilerin odağında yer aldığı gözlenmektedir. Yeni liberalizmin, uygulamaya konulduğu erken dönemlerinden itibaren “tepeden inmeci” bir ideoloji değişimini getirmesi ve söz konusu sürecin anlamlı bileşenlerinden birisi olarak medyanın öne çıkması, kamu hizmeti yayıncılık anlayışının da yeniden yapılanmasına yol açmıştır. O kadar ki; kamu hizmeti yayıncılığının ulusu bir arada tutan yapı taşı olarak görüldüğü dönem, yerini giderek kamu hizmeti yayıncılarının medya sektöründeki rekabeti engelleyen ve bu doğrultuda şikâyetlerin dillendirildiği yeni bir döneme bırakmıştır. Böylesi bir yeniden yapılanma içerisinden bakıldığında, kamu hizmeti yayıncılığının özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yapılanması özel bir dikkat çekmektedir. Türkiye özelinden bakıldığında, bir yandan sermaye birikim modelindeki değişime koşut olarak dönüşüm geçiren diğer yandan Avrupa Birliği üyelik süreci refakatinde yeniden yapılanan ülkede, kamu hizmeti yayın kuruluşunun değişim sürecini değerlendirmek oldukça anlamlıdır. Bu çalışma, Türkiye’de yapısal bir değişimin ardından kamu hizmeti yayıncılığını yeniden değerlendirmeyi amaçlamıştır. Avrupa Birliği içerisinde kamu hizmeti yayıncılığı siyasası içerisinden bakarak değerlendirilmesi ve Türkiye’de 2008 yılından itibaren yapısal bir değişim içerisindeki kamu hizmeti yayıncılığının anlamlandırılması için önemlidir. Çalışmada, Türkiye kamu hizmeti yayıncılığındaki değişim, daha genel bir düzeyde Türkiye’nin 2008 yılından itibaren yaşadığı değişim süreci değerlendirilerek, ele alınmaktadır. Kamu hizmeti yayıncılığının değişim sürecini değerlendirmenin yanı sıra, bu çalışmanın bir diğer sorusunu demokratik bir iletişim düzenini ve iletişim özgürlüğü adına kamu hizmeti yayıncılığının nasıl yeniden biçimlendirilebileceği oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışma, Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığı için demokratik bir iletişim düzeni adına kamu hizmeti için bir model önerisi de getirmektedir. Anahtar Kelimeler : Kamusal Yayıncılık, Kamu Hizmeti, ABSTRACT In the course of 1980’s, media markets witnessed gradual changes, in internal and global levels, especially after the neo liberalism came into effects globally. The most important of these ongoing chancing processes is related to public broadcasters. On the one hand, from the 1980’s onwards, structural changes in the whole media market stimulated by liberalizing policies both national and global levels, ongoing commercialization in media markets and ongoing intensification process of media ownership in the hands of media barons triggered a new questions on the social legitimacy of public broadcasting services. In this given conditions, Public Broadcaster faced with the gradual criticisms that the comprehension of these model. It is observed that, those focus on subsequently directed against the social legitimacy of the public service Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu, [email protected] a Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 broadcasting’s foundational principles. Neo liberalism has been tremendously effects which are give rise to almost “top down” change in an ideology and a significant on the media since 1980’s. Therefore a gradual erosion of the general principles of public service broadcasting has left a system increasingly susceptible to economic and political interest in the neo liberal marketplace. Furthermore the liberalization programme and the attempts to create rivalry marketplace conditions which have forced the dismantling of state monopolies in broadcasting have also resulted in reconsideration in media markets of many questions relating on the proper scope and funding of public service in general and public service broadcasting in particular. So that, public service broadcasters is far from previous stable and privileged conditions. In this regard, public service broadcasting has gone into process of reconstruction but the new period has not a hopeful for public broadcasters. Insomuch as that, public broadcaster faced with not only loose ground but also witnessed complaints which are regarded disrupt of the market structure and the methods of the subsidies (state aid) for the public broadcaster. So that the public service broadcasting as seen as the “building block” of the nation that holds the term is far away and replaced by a new era when public broadcaster has been seen as an obstacle of the market structure. In this respect, the reconstruction of public service broadcasters in the developing world has draw an attention to a large extend. Looking at the case of Turkey’s experiment, on the one hand in parallel with changes in an evolving model of capital accumulation and on the other hand the European Union accession process, accompanied by restructuring of the public broadcasting service is quite significant. This study has aimed a re-assessment of public service broadcasting after the structural changes in 2008. In this study, changes in public broadcasting service at a more general evaluation of the ongoing process of the changes faced with Turkey since 2002 is discussed. This study also investigated further the question of the possibilities of the freedom of communication. In this context, this study seeking a new model of public service broadcasting on behalf of the democratic communication order. Keyword: Public Broadcasting, Public Service yer aldığı gözlenmektedir. 3 Ekim 2005 Giriş Türkiye tarihinden demokrasisini yönetme gücü elde ettiği Kasım üzerinden 2002 tarihinden bu yana ülkenin yaşadığı gerçekleştirildiği değişimin önemli bir yansıması demokratik Raporlarının, Türkiye’nin ifade ve düşünce iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğüne dair özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına boyutları ile ülkenin medya sistemi içerisinde dair endişesini, üstelik söz konusu raporların de kendisini bulmuştur. Gerçekten de, yeni bir önemli bir bölümünde, ifade etmesi sorunun otoriter medya sistemini en azından üstü Avrupa Birliği öncelikli olmak üzere, ülke örtülü olarak ifadelendiren “yandaş medya” sınırları kavramı; Türkiye’de medyanın dönüşümünü göstermektedir. Öte yandan, 2013 yılı Mayıs gösteren önemli bir terim olmasına rağmen, ayının sonunda dört il dışında neredeyse tüm söz Türkiye Türkiye’ye yayılan medyasındaki değişimi açıklayabilme gücüne Türkiye’de ifade tek başına sahip değildir. O kadar ki, 3 Ekim sorununun 2005 tarihinden bu yana Avrupa Birliği ile genişlediğini daha da bir görünür kılmaktadır. katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye’nin bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tarafı tarihin olmasına Adalet ve konusu Kalkınma dönem ardından da, Partisi’nin, içerisinde ifade ve düşünce bu yana aday katılım Birliği yansıma Gezi ve yeni statüsü müzakerelerinin Avrupa dışında ülke İlerleme bulduğunu Parkı Eylemleri, düşünce özgürlüğü boyutlar rağmen, edinerek eylemlerin özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına bastırılmasındaki sert tutumu sonucunda beş ilişkin olarak yöneltilen eleştirilerin odağında kişinin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 hayatını kaybetmesinin yanı sıra Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 onlarca kişinin yaralanması, Türkiye’nin bir kez demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim daha tam da ifade ve düşünce özgürlüğü özgürlüğüne bağlamında Amerika Birleşik Devletleri ve amaçlamıştır. Bu yönüyle Türkiye’nin; en az iki Avrupa tarafından neden doğrultusunda demokrasi, iktidar ve eleştirilmesine yol açmıştır. Türkiye’nin 2002 medya ilişkisini yeniden sorgulamaya dair yol yılından bu yana izlediği değişim süreci; haritasında yalnızca belirtilmelidir. Çünkü bir yandan Türkiye’nin Birliği ifade bağlamında üyeleri ve değil düşünce özgürlüğü giderek Türkiye’nin dair özel 1980’lerden bir bir tartışma uğrağı itibaren açmayı oluşturduğu sermaye birikim demokrasiye bağlılığının ölçüldüğü bir dizi modelindeki değişime koşut olarak, bir dizi önemli eleştirinin referansını oluşturmaktadır. alanda “tepeden inmeci” ideoloji değişimi Bununla birlikte sözü edilen referansın önemli deneyiminden geçmesi demokratik iletişim bir boyutunun, ülkenin medya ve demokratik düzeni, medya ve iktidar ilişkisini yeniden iletişim ziyaret özgürlüğü düşünülmesi bağlamı gerektiği içerisinde etmeye dair bir çağrıyı zaten belirtilmelidir. oluşturduğu görülür. Ancak; söz konusu Gerçekten de, ülkelerin sahip olduğu iletişim tepeden inmeci değişimin, tam da değişimi sistemlerinin, yalnızca yayın deneyimlerine toplumsal rıza üreterek taşıyabilecek kanallara dair sorgulamalar için değil, bununla birlikte duyduğu ihtiyaç medyayı da giderek neo belki de daha da önemli olarak, ülkenin liberal ekonomi politiğin ideolojik aracı olarak demokrasi algısı ve siyasal açıklığına dair konumlandırdı. anlamlı demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim açımlamalara sahip olduğu Böylesi bir dönemde, belirtilmelidir. özgürlüğüne dair beklentiler her ne kadar Kamu hizmeti yayıncılarının, neo liberalizmin kamu hizmeti yayıncılığını daha da bir görünür sürüklediği farklı nehirlerin yatağında süre kıldıysa da, gündelik pratikleri içerisinden giden yolculuğu tam da iletişim özgürlüğü, bakıldığında bir yandan siyasal iktidar öte demokrasi ve siyasal açıklığa dair böylesi yandan ticarileşme sarmalında kamu hizmeti anlamlı yayıncısının soruları-sorunları ötesinde, ülkelerin algılamalarındaki içermesinin demokrasi giderek demokrasiye dair beklentileri karşılamaktan uzak olduğu da değişimin yayıncılık yansıdığı yönündeki Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığını yeniden sorgulamalara yol açmasıyla da önemli bir düşünmeye dair ikinci nedeni, her ne kadar uğrak sunmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’nin tamamlanmamış bir modernite projesi olarak 2002 yılından itibaren daha genel düzeyde değerlendirilebilirse de, Avrupa Birliği üyelik yaşadığı değişime, daha özel bir alandan, süreci kamu siyasasındaki modellerine nasıl hizmeti yayıncılığının yeniden yapılanması içerisinden bakarak Türkiye’de Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 görüldü. refakatinde Türkiye’nin uyumlaştırma medya arayışları oluşturur. Avrupa Birliği’nin her ne kadar Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 kurucu siyasası içerisinde, örneğin Amsterdam sorunlarına rağmen, demokratik bir iletişim Sözleşmesi 16. maddesi ya da rekabet düzeni ilkelerini düzenleyen 86. ve 87(1) maddeleri sağlanmasında üstlendikleri özel konum, kamu gibi, genel olarak kamu hizmeti ve özelinde hizmeti yayıncılığının halen önemli işlevlere kamu hizmeti yayıncılığı için özel bir vurgu sahip olduğunu da gündeme getirmektedir. getirildiği Ancak gözlenir. Ancak, neo liberal ve kamu iletişim hizmeti özgürlüğünün yayıncılığına dair hegemonyanın refakatinde izlenen yeniden tartışmaların zaten böylesi bir yayın modelinin yapılanma giderek işlevini tamamlayıp – tamamlamadığı üzerine sürüklerken değil aksine yeniden bu modelin yeniden nasıl süreci, “Amerikanlaşma” Birliği yoluna (Podkalicka, 2008:324); Birliğin izlediği düzenlenebileceği üzerine olduğu gözlenir. liberalleşme programı ortak pazarın Türkiye’de, ülkenin bir yandan sermaye birikim kurulması yönündeki çabası, giderek kamu modelindeki değişim öte yandan Avrupa tekellerinin “sökülmesine” yol açmıştır. Kamu Birliği’ne üyelik sürecinin, bir dizi alanda hizmeti yayıncılarının tam da söz konusu olduğu gibi, medya siyasası alanına da yapısal “tekel” kavramı üzerinden değerlendirilmesi uyum arayışını daha da bir öne çıkartması giderek hem yayın kapsamları hem de kamu hizmeti yayıncılığının yeniden ziyaret finansman biçimleri üzerinden eleştiriye açık edilmesine bir kamu hizmeti yayıncılığı anlayışını öne Türkiye’de kamu hizmeti yayıncısının zaten çıkartmaktadır. Öte yandan yeni iletişim başlangıcından teknolojilerinin yakınsama organik bağ içinde olduğu ve resmi ideolojinin yayıncılarını kurulduğu değilse de, taşındığı kanalları doğrudan etkileyen bir diğer unsur olarak oluşturduğu yönünde bir dizi eleştirinin kurulmuştur (Harrison ve Wood, 2001:478). odağında yer aldığı zaten gözlenmektedir. Çünkü böylesi bir süreç yalnızca devletin Bununla birlikte; Türkiye Radyo Televizyon frekanslar Kurumu’nun (convergence) ve gelişmesi süreci, üzerindeki ve kamu “kontrol” gücünü açık bir davetiye itibaren (TRT) oluşturur. siyasal ülkenin daha iktidarla genel azaltmakla sınırlı kalmamış bununla birlikte, düzeyde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı yayıncılığın geleneksel sınırlarının giderek dönemiyle birlikte 2002 yılından itibaren, bulanıklaşması yaşadığı medya sektörünün farklı değişime koşut sürecini olarak yeniden bölümleri arasındaki bütünleşme sürecini de yapılandırılma değerlendirmek, arttırmış ve artan rekabet, kamu yayıncılarının demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim medya sektöründeki meşruiyetini giderek özgürlüğü adına anlamlı bir çaba olarak öne sorgulamaya açık hale getirmiştir. çıkmaktadır. Gerçekte, kamu hizmeti yayın kuruluşlarının demokratik ve çoğulcu bir Kamu itibaren hizmeti yayıncılarının, karşılaştığı 1980’lerden medya yapısının anlamlı bir bileşeni olarak düzeydeki değerlendirilmesinin, 1990’lardan bu yana küresel Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 hatta kamu yayıncılarının olduğu siyasasında tematik kamu yayıncılığına dair bir dönemlerde dahi olmayan biçimde, yoğun bir dizi anlamlı eleştiri getirilmişken, giderek ilgiyle yeniden başladığı gözlenir (Bardoel ve geleneksel yayın mantığından uzaklaşarak d’Haenens, 2008:356). Kamu yayıncılarının bir tematik kanallara vurgu geliştirmesinin anlamı. bakıma performans ölçütlerini oluşturan söz b) Türkiye’de 2002 yılı sonrasında ülkenin konusu yeniden değerlendirme süreci, dört daha genel düzeyde yaşadığı değişim sürecine ana Dennis koşut olarak, kamu hizmeti yayıncısının yayın McQuail (1992:49-64), kamu yayıncılarının içerikleri ve program türlerinin dağılımı. Kamu değerlendirme hizmeti eksende tekel yoğunlaşmaktadır. kriterlerini şöyle maddeleştirmiştir. yayıncısı için yayın içeriklerinin değişim süreci gerçekte kurumsal değişime a) “Evrensel Hizmet İlkesi” ve söz konusu ilkenin yeniden yorumlanması, b) Çoğulculuk, dair anlamlı seslilik ve oluşturmaktadır. c) Türkiye’de medya siyasasındaki ve kamu hizmeti çok veriler yayıncılığına yansıması çalışma içerisinde değerlendirilecektir. toplumsal, siyasal ve ekonomik ve Kamu hizmeti yayıncısının değişim kültürel alanlardaki çoğulculuğun sürecini, ülkenin genel düzeyde yaşadığı program içeriklerindeki temsili değişim süreci ekseninde okumayı amaçlayan c) Demokratik sorumluluk, kamu yayıncısının şeffaflığı ve netliği a) d) Kamu finansmanı e) Kâr amaçlı çalışma, aşağıdaki sorulara yanıt aramaktadır. Kamu kurumlarının özelleştirilmesini ekonomi politikalarında yoğun olarak kullanan olmayan ancak siyasi iktidar döneminde, Türkiye Radyo ve demokratik bir iletişim düzeninin Televizyon gerçekleştirilmesi düzenlemenin ardından bir dizi tematik kanala için gerçekleştirilen performanslar. Kurumu’nun 2008 yılındaki ayrıştırılmasının amacı nedir? Türkiye’de ki düzenleme; Avrupa Birliği kamu yayıncılarının, Bu çalışma içerisinde TRT’nin 2008-2012 yılları medya arasındaki değişim süreci, demokratik bir ticarileşme iletişim düzeninin nasıl oluşturulabileceğine dengeleme amacıyla kullandıkları farklı yayın dair kurumlarını tek bir çatı altında toplama öncelikli bir soru ekseninde sektöründe artan ortamında kaybını yönündeki yayıncısını üç ana alana ayrıştırılabilecek açıklanabilir mi? b) Türkiye’de kamu hizmeti alanlarda değerlendirmektedir. Bu alanlar, a) yayıncısının 2008 yılındaki değişim sürecinin kamu hizmeti yayıncısının, bir dizi tematik ardından, yayın içerikleri ve ağırlıklı program kanala ayrıştırılması: Türkiye’de kamu hizmeti türlerindeki değişim, demokratik bir iletişim yayıncısının, üstelik Avrupa Birliği medya düzeni Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 iletişim (Enli, izleyici ve gerçekleştirilmekte ve çalışma, kamu hizmeti ve strateji rekabet 2008:108) özgürlüğünün ile yapısal Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 koşullarına hizmet edebilir mi? c) Avrupa Birliği medya politikalarındaki değişim, Kamu hizmeti yayıncılığının; liberal hegemonya etkisindeki değişim süreci, tam da Türkiye’de kamu yayıncılığı için bir model ülkelerin oluşturabilir mi? d) Üstelik Avrupa Birliği’nin, değişimin üst yapıya yansımasını daha da bir bir Avrupalılaştırma pratiği olarak gördüğü görünür kılan anlamlı bir örnek olarak öne ortak kültürel uzam oluşturma yönündeki çıkmaktadır. Gerçekten de, yeni liberalizmin politikalarının, refakatinde “evrensel hizmet ilkesi” anlayışının giderek yeni liberal sermaye modelindeki hegemonyanın sürüklediği uğraklar boyunca tepeden endüstriyel temelli politikalara dönüşümü, bu Murroni, 1996:77), kamu hizmeti yayıncılarının doğrultuda kamu yayıncılarının, medya da ulusu bir arada tutan ya da bütünleştiren sektöründe ikincil kılınmasına rağmen, işlevinden uzaklaştırarak sözde izlenen serbest Türkiye’de kamu yayıncılığı için Avrupa Birliği pazar önündeki bir engel olduğu düşüncesine modeli çalışma doğru genişler. Michael Tracey (1996:26); II. içerisinde tartışılması amaçlanan yukarıdaki Dünya Savaşının ardından ulusu bir bütün sorular, demokratik bir iletişim düzeni ve olarak kurabilme ve toplumu bir arada iletişim özgürlüğü adına öncelikli olarak tutabilen tartışılması amaçlanan çoğulcu ve çok sesli bir yayıncılığının medya yapısının nasıl oluşturulabileceğine dair hizmetine bu dönemde biçilen rol gerçekte daha bütüncül bir sorunun unsurları olarak medya politikalarında yeni bir değer dizgesini belirlenmiştir. Bununla birlikte, kamu hizmeti öne çıkartan bir gelişme olarak okunabilir. Bu yayıncılığını özellikle dönem içerisinde, kamu hizmetine dair genel uygulamaya konulduğu nasıl uygulanabilir? yeni Bu liberalizmin harç dönüşümü olarak öne çıktığını (Collins kamu ve hizmeti söyler. Kamu yılların kanının bu kez de kamu hizmeti yayıncılığına öncesinden, kamu hizmeti yayıncılığına dair doğru genişlediği ve demokratik bir iletişim erken dönemli tartışmalardan, başlayan bir düzeninin kurulabilmesine dair beklentilerin perspektif içerisinden bakmak oldukça anlamlı odağına yerleştiği görülür. Bununla birlikte, olacaktır. hizmeti liberal demokrasilerin egemen olduğu ülkeler yayıncılığı değişim sürecini tarihsel bir bağlam için medya politikalarının “ikinci dönemi” içerisine yerleştirmek: Türkiye’de de, Adalet ve olarak Kalkınma Partisi dönemi ile birlikte kamusal döneminin, önemli ölçüde Birleşmiş Milletler yayıncılığın değişim sürecini anlaşılır kılacaktır. tarafından Gerçekten de, 1980’li inmeci birikim kamu da isimlendirilebilen biçimlendirildiği 1945-1980 belirtilmelidir (Puppis, 2008:407). Gerçekten de; Avrupa Kamu Hizmeti Yayıncılığı Ulusu Oluşturan Bütünden, Pazar Yapısındaki Engel Algılamasına Doğru Birliği gibi ulus üstü siyasal bir proje henüz gündemde dahi değilken, devletin yeniden yapılandırılmasının yansımasını Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 kamu yayıncılık alanındaki hizmeti yayıncılığı Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 oluşturmaktadır. Dönem içerisinde ulusal sınırlanmaksızın sözlük, yazılı veya basılı veya uyum ve denge arayışları, bütün bir politika sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği sürecine yansımıştır (McQuail ve Cuilenburg, başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve 2003: 191). Liberal demokrasilerde medya düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma politikalarının ikinci dönemi, ulusal çıkarların özgürlüğünü de içerir” hükmünü getirmiştir. korunması ve demokrasinin genişletilmesi Buna rağmen söz konusu fıkraların ardından yönleri ile ayırt edilebilmektedir. Sosyal Sözleşme’nin demokrasinin güç kazandığı söz konusu belirtilen, bireyin iletişim özgürlüğü karşısında dönem, kamu hizmeti yayıncılığı ve medyanın devletin iletişim üzerindeki kontrolü, ikilemin sosyal yönündeki daha da bir görünür kılınmasını sağlamaktadır. açılımlara sahip olmuştur. Bütün bu yönleriyle, Sözleşme’nin üçüncü fıkrasına göre; “Bu medyaya devlet maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir müdahaleleri medya politikalarının sosyal ve ödev ve sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle kültürel bu hak, sadece hukuken öngörülen ve sorumluluğu karşı olduğu gerçekleştirilen amaçlarının gerçekleştirilebilmesi adına onaylanmaktadır. aşağıdaki üçüncü paragrafı sebeplerle yukarıda gerekli olan Kamu hizmeti yayıncılığı dönemi içerisinde sınırlamalara tabi tutulabilir: a) Başkalarının de, başlangıcından itibaren bütün bir medya hak ve itibarına saygı b) Ulusal güvenliği ve politikalarına egemen olan ikilemin yansıması kamu düzenini (ordre public) veya sağlık ve görülmüştür. ahlakı Wolfgang Kleinwachter’in koruma” Sözleşme’de özgürlüğü” özgürlüğü düzenlemenin özellikle 1948 yılında Birleşmiş önündeki devlet kontrolü” kamu hizmeti Milletler tarafından ilan edilen “Declaration of yayıncılığı döneminde bir dizi uygulama Human Rights” düzenlemesinin ardından üzerinden gerçekleştirilmesi dikkat çekmektedir. Ancak, yeniden “iletişim üretilmiştir. Örneğin, ikilemin; söz Birleşmiş konusu Birleşmiş Milletler tarafından 1966 yılında söz uygulamaya konulan “International Covenant tarafından 1970’li yıllar boyunca gelişmiş ve i konusu alan getirilmiştir. (2000:453) açıkladığı gibi “bireysel iletişim karşısında yer hükmü on Political and Civil Rights” içerisinde böylesi gelişmekte olan bir enformasyon eşitsizliğini ikilemin okunabilmesi mümkündür. ülkeler yok Milletler arasındaki edebilmeyi Sözleşme 19. Maddesi birinci fıkrasında amaçlayan “Yeni Dünya Enformasyon ve “Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın İletişim Düzeni”ii tartışmaları boyunca egemen fikirlere sahip olma hakkı vardır” ifadesini siyasa belgelerinde daha da bir görünürlük kullanmaktadır. İkinci fıkrasında da, ilk fıkrayı edindiği güçlendiren hüküm yer almaktadır. Sözleşme; bireysel iletişim özgürlüğü ve iletişim önündeki “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu devlet kontrolü giderek gelişmiş ve gelişmekte hak olan ülkelerin farklılıklarını da içerecek denli bir kimsenin ülke hudutlarıyla Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 gözlenir. Tartışmalar boyunca, Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 genişleyen yorumların konusunu oluşturmuştur. Üçüncü dünya ülkeleri için; şekilde, küresel medya politikalarında da yeni bir dönemin geliştiği görülür. hükümetlerin iletişim üzerindeki kontrolü, medya siyasası üzerinden kültürel çeşitliliğin Küresel politikalardaki söz konusu yeni dönem, korunması Amerika olarak yorumlanırken, batılı Birleşik Devletleri’nin ardından demokrasiler için böylesi bir durum giderek Avrupa’ya doğru genişleyen bir dizi politika insan haklarını tehdide yönelen “hükümet unsuru sansürü” değerlendirilmektedir. Hutchins Komisyonu’nun yansıması olarak Böylelikle, küresel medya yönetiminin giderek 1947–1949 yılları arasındaki Kraliyet Basın ülkeler arasındaki demokrasi algılayışından da Komisyonu ve İsviçre’de 1960’lı yıllar boyunca önemli görülmektedir. gelişen Basın Komisyonu ve Avrupa’da birçok Gerçekten de, Amerika Birleşik Devletleri’nin ülkede sözü edilen Komisyonlar yapısındaki 1983 yılında Yeni Dünya Enformasyon ve kurumların oluşturulması, İletişim Düzeni tasarımını gerçekleştirdiğini demokrasilerde kamu düşündüğü Birleşmiş Milletler üyeliğinden döneminin çekilmesi tam da küresel medya yönetimine dönüştüğünü göstermektedir. Amerika Birleşik dair söz konusu ikilemi yeniden üretmiştir. Devletleri için söz konusu “yeni”iv dönem, her Hatta Amerika Birleşik Devletleri’nin 1991 ne kadar Avrupa ülkelerinde kamu hizmeti yılındaki Körfez Savaşı boyunca medya üzerine yayıncılığının anlamlandırılmasından önemli getirdiği sınırlandırmayı yine “ulusal güvenlik” ölçüde farklı olsa da, İkinci Dünya Savaşı’nın gerekçesi ile açıklaması dikkat çekmektedir. ardından kamusal politikaların ve kamu Küresel biçimlendiren, hizmetinin geliştirilmesi ve gündelik yaşam 1945-1980 dönemi boyunca öne çıkan bir pratiklerinde yaygınlaştırıldığı belirtilmelidir. diğer Birleşik Örneğin söz konusu dönemde, radyo ve Devletleri ve Avrupa genelinde medyanın televizyon yayıncılığının düzenlenebilmesi için yeniden oluşturmaktadır. ulusal yayıncılık otoritesinin (FCC)v kurulması, Yeniden yapılandırma süreci Amerika Birleşik Amerika Birleşik Devletleri için ulusal kamu Devletleri politikalarının olarak ölçüde medya unsur etkilendiği yönetimini özellikle Amerika yapılandırılması ve Avrupa geneli içerisinde olarak yansımıştır. giderek İngiltere’de, liberal hizmeti küresel yayıncılık yayıncılığı bir alanına eğilime doğru medyanın sosyal sorumluluğu bağlamında genişlediğini göstermektedir. Öte yandan, medya politikalarında yer edinmiştir. Amerika küresel medya politikalarının sözü edilen yeni Birleşik Devletleri’nde 1947 yılında, basın döneminde gerek Amerika Birleşik Devletleri özgürlüğü üzerine toplanan komisyoniii, medya ve politikaları gündeminde yeni bir unsura, amaçlarının birbirine oldukça yakın olduğu “medyanın içerisinde yer aldığı topluma karşı görülür. olan sorumluluğuna” Devletleri’nde yer verilmiştir. Bu Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 gerekse Avrupa Örneğin, ülkelerinde Amerika medyada politika Birleşik “dürüstlük” ve Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 “mülkiyet çeşitliliği” kamu politikalarının temel maddeleştirmektedir: a- bu dönemdeki medya amaçlarını politikaları, ağırlıklı olarak, demokratik (hatta oluşturmaktayken, Avrupa ülkelerinde “özgür ve sorumlu basın” yaklaşımı temsili kamu politikalarının biçimlendirilmesinde etkili ihtiyaçlarından olmuştur (McQuail ve Cuilenburg, 2003:193). yaklaşımlar tarafından biçimlendirilmiştir. bBu veya dönemdeki katılımcı) politikaların kaynaklanan medya kuramsal politikaları, ulus Avrupa ülkeleri için görsel-işitsel yayıncılıkta devletlerin sınırları ile sınırlandırılmış ve ulusal kamu çıkarlara yoğunlaşmıştır. c- Bu dönemdeki tekellerinin egemenliği, bir dizi örneğinde de gözlendiği gibi özellikle yazılı medya basına yapılan devlet desteği ile kamu ve özel gerçekleştirilen sektör dengenin meşru olarak görmektedir. d- Bu dönemdeki sağlanması da gözetilmektedir. Öte yandan medya politikaları, aktif ve sürekli politika dönem içerisinde kamunun geniş tercihlerine üretimi ve azınlık gruplarına özel bir ilgi gösterilmiş ve revizyonuna ihtiyaç duymaktadır. McQuail ve yayınlarda çoğulcu bir yapının geliştirilebilmesi Cuilenburg için dikkat verilmiştir. Kamu hizmeti yayıncılığı hizmeti yayıncılığı paradigması aşağıda şekil 1 modelinin ortak niteliklerini Denis McQuail ve olarak gösterilmektedir. yayıncılığı arasında politikaları, ile sosyal hükümet söz konusu (2003:194) amaçlarla müdahalelerini politikaların tarafından, kamu Jan van Cuilenburg (2003:194) aşağıdaki gibi Nihai Amaç / Kamu Çıkarı Demokrasi Ara Amaçlar Medyanın Hükümet ve Özel Tekellerden Bağımsızlığı Medyanın, topluma ve izleyicisine karşı sorumluluğu Kamu Hizmeti Medya Politikaları Paradigması Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Siyasal ve Sosyal Çeşitlilik-Çoğulculuk Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Şekil 1. 1945-1980/1990 Yılları Arasındaki Kamu Hizmeti Yayıncılığı Paradigması (McQuail ve Cuilenburg, 2003:194). Küresel medya politikalarının ikinci dönemi, iletişimin giderek bir pazar olarak görülmesi bu kamu hizmeti medya politikaları, liberal kez medya siyasası eliyle, serbest pazar demokrasilerdeki sermaye ilkelerinin kamu hizmeti yayıncılığına doğru birikiminde yaşanan ve 1980’li yıllara değin genişlemesine yol açmıştır. Ancak 1980 sonrası uzanan ekonomik krizin ardından yaşanan dönemin karakteristik niteliklerini yalnızca yeniden yapılanma dönemi, kamu hizmeti kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut yayıncılığı olarak kapitalist anlayışının da yeniden ele medya politikalarında alınmasına yol açmıştır. Öyle ki, 1980’li yıllar kuralsızlaştırmanın liberal demokrasinin egemen olduğu birçok gerçekte tam da bunun sonucunda küresel ülkede, normatif yaklaşımın belirlediği ve medya devlerinin ulusal medya pazarlarını kamu biçimlendirdiği hegemonya ile kapitalist kullanması ve hatta iletişim kaynaklarının sermaye birikiminin değişen koşulları eşliğinde sömürgeleştirilmesi oluşturur. McQuail ve van yeni bir medya politikası tasarımı yanlıları Cuilenburg’un arasındaki mücadeleye tanıklık etmiştir. Bu siyasasındaki değişim sürecine dair genel bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1984 değerlendirmesi, sermaye birikim modelini yılında yeni liberalizme koşut olarakvi, yeni bir küresel telekomünikasyon ve iletişim tasarımına doğru üzerinden belirlemiş olan Türkiye için oldukça genişlemesi, politikaları dikkat çekmektedir. Gerçekten de, ülkenin alanında yeni bir döneme yol açmıştır. Bu sermaye birikim modeli ile kamu yayıncılığı bağlamda, arasındaki bağın çözümlenmesi, her ne kadar küresel hizmeti felsefesinin medya politikaları küresel yeni bir medya medya politikası egemen mücadelesinin 1980 kapitalizme alanı sonrası olarak medya eklemlenme niyeti Türkiye’de kurulduğu gözlenir. İletişim politikalarındaki oldukça sınırlı bir ilginin odağında yer almasına yeni “değerler dizisi”, iletişimin de kapitalizmin rağmen, aslında birbirine oldukça yakın bir yeniden ilişkinin görünür kılınmasına yol açmaktadır. olarak görüldüğünü sektörlerden daha da bir birisi öne Raşit Kaya’nın çalışmaları değil, bağlamının kamu hizmeti yayıncılığı alanında yapılandırdığı iletişim olması (1999:7) içerisinde belirlediği gibi, çıkartmaktadır. Bir önceki dönemin kamu Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının ülkenin iletişimine dair sosyal ve siyasal beklentilerin modernleşme ve kalkınma paradigması ile yerine ekonomik beklentilerin geçmesi ve belirlenen Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 kuruluş döneminin ardından, Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 gerçekte bu dönemde Amerika Birleşik genel bir düzeyde sosyal, ekonomik ve kültürel Devletleri’nin Türkiye Radyo ve Televizyon alanlarındaki Kurumu’nun kurulması yönünde önemli bir yayıncılık etkisi bulunmaktadır, TRT’nin bir diğer rolü yapılan(dırıl)masına yol açmaktadır. Türkiye’de ülkenin taşıyıcı medya siyasası sözü edilen uyumlaştırma, Devletin hatta Avrupa Birliği’nin bir politika aracı olarak egemen olmasından ideolojisinin kaynaklanmaktadır. dönüşümün alanının refakatinde, da resmi ideolojisinin, kamusal alanda kurulduğu kullandığı ya da taşındığı iletişim kanalı olarak Türkiye “tepeden inmeci ideoloji değişimini” içerecek Radyo ve Televizyon Kurumu’nun, her ne biçimde yeniden yapılanmaktadır. Avrupa kadar kamu finansmanına ihtiyaç duymasına Birliği medya siyasasının, Türkiye’de kamu rağmen, “kamu hizmeti” ve “kamu yararı” hizmeti kavramlarının ne egemen siyasa içerisinde ne gereken ikinci boyutunu; tam da kapitalizmin de planlarında yeniden Bu açıdan gerçekleşen değer dizgesindeki değişim süreci bakıldığında, Türkiye’de kamudan uzak bir oluşturmaktadır. İletişimin giderek bir sektör kamu olarak ele alınması, medya sektöründeki kurumun tanımlanmadığı yıllık yayın belirtilmelidir. yayıncılığının belirtilmelidir. hüküm Bununla sürdüğü birlikte, neo Avrupalılaştırma, yeniden yayıncılığı için yapılanmasına doğrultusunda değerlendirilmesi koşut olarak kuralsızlaştırmanın ötesine geçerek kamu liberalizmin kamu hizmeti yayıncısını bir hizmeti bakıma “sürüklediği” koşullara bakıldığında rekabeti engelleyen bir unsur olarak görülmesi alternatif bir kamu hizmeti yayıncısı modeli sözü edilen değer değişiminin, kamu hizmeti için Türkiye için model alınabilecek olan bir yayıncılığında kamunun dışlanmasına dair örneğin dikkat olmadığı belirtilmelidir. Bu yayıncılığının, çeken medya uğrakları sektöründe oluşturmaktadır. doğrultuda, her ne kadar Avrupa Birliği katılım Bununla birlikte, Avrupa Birliği için yeni müzakereleri ile birlikte, Avrupa Birliği’nin liberalizmin siyasa açımlamasının birbirine Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının yeniden paralel yapılanmasına dair bir kaynak oluşturduğu alınabileceği söylenebilirse de gerçekte Avrupa Birliği’nin de Jakubowicz’in neo liberalizm gündeminin dışında olmadığı bu konusu eğilimler, nedenle demokratik bir iletişim düzeninin (a) oluşturulabilmesine dair ortak sorunları iki eğilim doğrultusunda belirtilmelidir. (2004:278) iletişimin belirlediği pazarlaştırılabilir ele Karol söz bir sektör olarak görülmesi ve bu bağlamda taşıdığı belirtilmelidir. iletişimin Avrupa Birliği politikaların hem Avrupa Birliği içerisinde ve Siyasası İçerisinde Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Avrupa Birliği üyelik müzakereleri, Türkiye için “uyum süreci” bağlamında daha Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 pazarlaştırılabilmesine dair hem de üye ülkeler arasında hegemonik bir güç olarak kökleşmesi ve Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 (b) yeni iletişim teknolojileri, eylem bağlamında tanıdığı alan, kamu hizmeti telekomünikasyon ve görsel-işitsel endüstri yayıncılığını arasındaki yakınsamanın hızlanması, Avrupa Anlaşması’nın 16. maddesinde de kamu Birliği iletişim siyasasının kökten bir dönüşüm yayıncılığının yaşamasına yol açmıştır. Avrupa Birliği’nin ilk doğrultusunda devam etmektedir. Anlaşma dönem dönemine değin, Avrupa genelinde uzlaşım medya siyasasını belirleyen; ilgilendiren Amsterdam öneminin yurttaşlığın geliştirilmesi için demokratik bir sağlanan platform oluşturma, evrensel erişim hakkı maddeleştirilebilir: üzerinden tüm kesimlerin yayın hakkının (a) Çoğulculuk: Medya sektörünün egemen olduğunun vurgulanması ile kalite olmak üzere ilkesi üç temel ilkenin (Harrison ve Wessels, Demokratik bir iletişim düzeni için “olmazsa 2005:835) giderek yok sayıldığı ve hatta söz olmaz” koşul olarak görülmektedir. konusu ilkelerin meşruiyetinin sorgulandığı (b) gözlenmektedir. Mark Wheeler (2004:352), kültürlerin 1992 yılındaki Anlaşmasıvii Maastricht ilkeler vurgulanması olarak Kültürel aşağıdaki gibi değerlendirilmektedir. Çeşitlilik: ve Özellikle kimliklerin ulusal korunması bağlamında değerlendirilmiştir. dönemine değin Avrupa genelinde kamu (c) Yurttaşlığın geliştirilmesi, kamuya evrensel hizmeti sağlanan erişim hakkının tanınması ve yeni hizmetlere ilkelerin, her ne kadar Maastricht Anlaşması erişim hakkının getirilmesi, Avrupa Birliği kamu hizmeti yayıncılığının ülkelerin özerk öncesinde politikaları sonucunda korunması gerektiği hizmetleri vurgulansa içinin oluşturmaktaydı. Amsterdam Topluluğu’ndan, yayıncılığında da, boşaltıldığını bu Anlaşma belirtir. Anlaşması’nın Yayıncılık uzlaşım ayrılmaz Sistemi eki ile olan Hakkında “Kamu Protokol”, dahi Avrupa genelinde bağlamındaki ilkeleri Avrupa Avrupa yayın Ekonomik Birliği’ne doğru izlenen yol haritası içerisinden bakıldığında, Maastricht Anlaşması’nın diğer alanlarda gerçekte Birliğin kamu hizmeti yayıncılığına olduğu gibi, medya siyasasını da önemli ölçüde dair dönüştürdüğü görülür. Her ne kadar Avrupa bakışını olanca açıklığı ile ortaya Birliği’nin yayıncılığının “özerk” ve “verimli” işletmeler belirlenen ortak bir Avrupa görsel-işitsel olarak değerlendirilmesi her ne kadar kamu uzamın ve ortak hizmeti yayıncılığını ve önemini vurgulamıştır. geliştirilmesi Amsterdam 16. yıllarda da, en azından söylem düzeyinde, maddesi, Avrupa Birliği’nin yalnızca ekonomik korunduğu görülmekteyse de, kamu hizmeti bir birliktelik olmadığını ortaya koymaktadır. yayıncıları için giderek iki ayrı kamp içerisinde Kültürel çeşitliliğin korunması yönünde Avrupa yaşanan bir çatışmanın temellerinin atıldığı Topluluğu’nun belirtilmelidir. Anlaşması’nın 151. özellikle maddesinin, Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 kültürel erken dönemli siyasasındaviii koymaktadır. Protokol içerisinde kamu hizmeti bir Avrupa kimliğinin yönündeki amacın sonraki Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Birlik üyesi bir dizi ülkedeki yayıncıların, sektör Mark Wheeler’in (2004:353) belirlediği gibi, içerisindeki rekabete engel olmaları gerekçesi kamu hizmeti yayıncılığı söz konusu olduğunda ile kamu hizmeti yayın kuruluşlarını şikâyet “liberalleştirme” programını savunanlar ile etmeleri söz konusu ticarileşmeyi daha da bir “devletçiler” arasındaki çatışma tam da doruğa görünür kılmaktadırix. Avrupa Birliği, her ne ulaşmaktadır. Böylesi bir çatışmanın, giderek kadar, Avrupa bile kaynaklanan şikâyetleri, önemli ölçüde kamu Genel hizmeti yayıncıları lehine çözümlese de, konusu Birliğin 86 (2) ve 87 (3)(d) maddeleri kamu çatışmanın izleri gözlenmektedir. Örneğin, hizmeti yayıncılığına dair sözde bir destek Avrupa Birliği Eğitim ve Kültür İşleri’nden politikası sorumlu olan 10. Genel Müdürlük, kültürel hizmeti çeşitlilik içerisindeki ve gerekse üye ülkeler arasındaki Parlamentosu genişlemesi dikkat Müdürlükler arasında içerisinde çekmektedir. bağlamında dahi söz kamu hizmeti ticari yayın izlediği kuruluşlarından anlaşılmaktadır. yayıncılarının gerek üye ticareti yönünde gerçekleştirmiştir. alamaması yönündeki düzenlemeyi içeren 87 Ancak, Birlik içerisinde rekabetten sorumlu (3) (d) ile zaten kamu hizmetinin, ticaretin olan 9. Genel Müdürlüğün, kamu hizmeti önünde bir engel olarak algılandığı ortaya yayıncıları ile görsel-işitsel sektör arasındaki çıkmaktadır. rekabet yayıncıları yayıncıların ortak pazar içerisindeki rekabeti destekleyen bir tutum içerisinde olduğu engelleyebilecek ya da ekonomik çıkarlara gözlenir. Kamu ve ticari yayın kuruluşları zarar arasındaki rekabetin düzenlenmesine dair giremeyeceklerini düzenleyen 86(2); kamu önemli bir düzenleme ise, 2 Ekim 1997’de hizmeti yayıncılarının giderek ikincil kılındığı ve Amsterdam Anlaşmasının eki olarak yürürlüğe sınırlı bir konuma doğru itildiğini daha da bir giren Protokolü’yle görünür kılmaktadır. Her iki maddenin de söz belirginlikten sorununda, ticari Amsterdam gerçekleştirilmiştir. Ancak, konusu Öte verebilecek ölçüde ülke yayıncılığının korunması ve desteklenmesi açımlamalar engelleyebilecek Kamu yandan; bir uzak söz konusu eylem olduğu destek içerisine ve kamu Protokol kamu yayıncıları içerisinde eleştiriyle yayıncılarına yapılan devlet desteğinin hangi karşılanmanın ötesinde Robert McChesney’in hallerde ticareti engelleyebileceği, ekonomik (1999:84) belirttiği gibi; “böylesi bir protokol çıkarlara nasıl zarar verebileceği anlaşılır bir önceki kuşakta gerçekleştirilseydi sadece değildir. gereksiz değil aynı zamanda anlamsız da içerisinde kamu yayıncıları için öngörülen bulunurdu” değerlendirilmiştir. devlet finansmanı, süre giden şikâyetlerin Protokolün yürürlüğe girmesinin ardından odağını oluşturmaktadır. Avrupa Birliği medya İspanya, Almanya, Danimarka, İtalya ve politikaları Fransa’daki ticari yayıncılar başta olmak üzere önündeki bir diğer sorun ise yeni iletişim olarak Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Buna rağmen, içerisinde, medya kamu sektörü yayıncıları Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 teknolojileri ve oluşturduğu kazanımların, ve rekabet ilkelerini vurgulaması gerektiğini yakınsak teknolojilerin, kullanılmasıdır. 1997 belirtmektedir (Wheeler, 2004:360). Ancak yılındaki “Green Paper on the Convergence of siyasa sürecinin kamu yayıncıları için kamu the hizmeti ve kamu yararı bağlamında bir dizi Telecommunications, Media and Information Technology, and the Implications anlamlı for Regulations, towards an Information belirtilmelidir. Elizabeth Jacka’nın (2003:187) Society Approach” isimli siyasa belgesi tam da belirtmiş kamu hizmeti giderek nasıl da medya sektörü teknolojilerinin dışına ortaya edinmesiyle birlikte kamu hizmeti yayıncılığı çıkartmaktadır. Siyasa belgesi tam da, medya için tam da bir “alt-üst” gerçekleşmiştir. Yeni politikalarındaki üçüncü döneme eşlik eden bir iletişim teknolojilerinin medya sektöründe tutumu paylaşmaktadır. Avrupa Birliği söz giderek daha da bir yer edinmesiyle birlikte o konusu ulusal güne değin tek bir ulusal devletin sınırları ile düzenleyici otoritelerin egemenlik alanını tanımlanan iletişimin giderek merkezsizleştiği kırmakta ve ulusal iletişim pazarlarının bu kez ve bu yönüyle medya politikalarının da giderek de küresel rekabete açılmasını ön koşul olarak ulusal sınırlar içerisinde kalamayacağı ortaya belirlemiştir. 2003 yılında güncellenen söz çıkmaktadır. Jackie Harrison ve Bridgette konusu siyasa bu kez de üye devletlerin ulusal Wessels (2005:838), söz konusu yeni medya düzenleyici otoritelerini hedef almakta ve biçimini ve oluşturduğu iletişim biçiminin gerçekleştirilecek genel özelliklerini aşağıdaki gibi çizelge haline itildiğini siyasa daha da üzerinden bir giderek düzenlemelerin Avrupa Birliği medya politikaları doğrultusunda açıklık açımlamaya olduğu gibi, medya sahip yeni olduğu iletişim sektöründe yer getirirler. Çizelge 1. Yeni Medya ve Oluşturduğu İletişim Biçimi (Harrison ve Wessels, 2005:838). Geleneksel Medya Sosyal İlişkiler Biçim Kitlesel ve Özel Kamu Hizmeti Yayıncılığı Kökenleri, orta modern dönemde Ulusal ve Bölgesel Yayıncılık Yayın Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Yeniden Biçimlenme Süreci Şebeke Üzerinde Kökenleri, geç modern dönemde Ortaklıklar ve Eklemlenme Yeni Medya Bireyselleştirme ve Seçim Kökenleri, geç modern dönemde Ulusal, Yerel ve Ulus aşırı Yönelimler Enformasyon: İnternet yayıncılığı, cep Topluluk Şebekeleri, telefonları, web blogları IDTV, Web Blogları Yayın Formatı: Pazarın belirli bölümlerine yönelen kanallar, İsteğe bağlı ya da ön ödemeli kanallar, Kişisel video Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Yeni iletişim teknolojileri ve söz konusu kayıtları geleneksel yayınların internet versiyonları Kamu hizmeti yayıncılığına dair politika teknolojiye dayanan kitle iletişim araçlarının araçlarının birden daha çok resmi medya sektöründe giderek daha da bir yer yasa altında toplanmış olması ve en edinmesi, kamu hizmeti yayıncılarının bu kez önemlisi, de küresel medya devleri Kamu hizmeti yayıncılığı ile bu yayın karşısında izleyicilerini kaybetmesine yol açmaktadır. biçiminin dışında yer alan kamusal Avrupa Birliği medya siyasasının, kapitalizmin faaliyetler arasında anlamlı, uygun ve yeniden yapılanmasına koşut olarak, medya belirgin bir ayrımın geliştirilmemiş sektörünü çoğulculuk ve çok seslilik üzerinden olması değil ancak rekabet ve pazar olarak Avrupa Birliği medya siyasasının temel tanımlaması ile bileşerek demokratik bir sorunlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda da, iletişim düzeni, ya da Jonathan Hardy’nin kamu (2001:15) belirlediği gibi “enformasyonun sorumluluğu, finansman biçimi, düzenleyici demokratik akışı”, üzerinde temel bir engel otoriteler ile olan ilişkisi giderek belirginliğini olarak kaybetmektedir. Avrupa Birliği tartışmaları konumlandığı daha da bir öne hizmeti yayıncılarının toplumsal çıkmaktadır. Ancak, Avrupa Birliği kamu içerisinde hizmeti yayıncılığı siyasasının gerçekte bir dizi gerçekleştirilmiş olması tam da böylesi bir belirsiz unsura sahip olduğu da belirtilmelidir. belirsizliğin Karol Jakubowicz (2004:293), Avrupa Birliği oluşturmaktadır. Çizelge 2’de, Avrupa Birliği medya siyasasında kamu hizmeti yayıncılığı tartışmaları içerisinde kamu hizmeti yayıncılığı bağlamındaki modelleri yer almaktadır. sorunları aşağıdaki gibi yayıncılığına dair bir dizi farklı somut uygulamanın açımlamasını maddeleştirmektedir: Kamu belirgin hizmeti ve anlamlı bir tanımın geliştirilmemiş olması, Çizelge 2. Avrupa Birliği Tartışmalarında, Kamu Hizmeti Yayıncılığı ve Modelleri (Jacubowicz, 2004:284) Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Tanımı Kullanım Kitlesel medyanın, Küyerel ilgilenim bireysel kullanımı Çeşitli çıkarlar ağı Bireysel tercihler Ulusal Birlik İzleyici parçalanması Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Yıpratıcı Model Dağıtılmış Kamu Hizmeti Modeli Manastır Modeli Klasik Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Yarı Ticari Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Saf Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Ful – Portfolyo Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Spesifikleştirilmiş Tematik Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Elektronik Program Rehberi Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kamu hizmeti yayıncılarının, yeni iletişim teknolojilerine uyumunu engelleyen, yeni kanal ve servisleri geliştirmesi ve internet yayıncılığına girmesine izin verilmeyen yayın modelini oluşturmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerini kullanma hakkı yalnızca ticari yayıncılara tanınmıştır. Kamu hizmeti programcılığı, o dönem için etkin olan organizasyonlardan aldığı desteğe göre ayırt edilebilir. Düzenleyici otoritelerin tanıdığı izin doğrultusunda; çeşitli kurum ve kuruluşlar kamu hizmeti yayıncılarına destek verebilir, program üretimini teklif edebilir hatta kamu hizmeti yayın kuruluşlarının programlarına sponsorluk yapabilir, mali açıdan destek olabilirler. Bu modelde kamu hizmeti yayıncıları tam da gerçek bir izolasyona tabii tutulmuştur. Ticari yayıncılar karşısında tamamlayıcı bir rol oynamaktadırlar. Kâr amaçlı yayıncılık gerçekleştirilemez ve ticari yayıncıların programlarına destek verme görevi kamu hizmeti yayıncılarına yüklenmiştir. Bu model, Avrupa Birliği üye ülkeleri dahil olmak üzere bir dizi ülkede egemen olan kamu hizmeti yayıncılığını oluşturmaktadır. Geleneksel model olarak da isimlendirilen söz konusu model, geniş alan yayıncılığı gerçekleştirmekte ve hedef kitle ayrımı gözetmeden toplumun birbirinden farklılaşan taleplerine seslenmektedir. Bu yayıncılık modelinde, kamu hizmeti yayıncıları da tıpkı ticari yayıncılar gibi reklam geliri elde etmekte ve ticari yayıncılar ile rekabete girmektedir. Ticari yayıncılara çok yakın programlar üreten yarı ticari kamu yayıncılığı modelinde kamu yayıncıları eş anlı olarak reklamcılardan kaynaklanan etkilere de açıktır. Kamu hizmeti yayıncıları, çok sayıda karasal sayısal yayın temeline sahip televizyon kanalı (DTT) oluşturabilirler ancak program geliştirme hakkına sahip değildirler. Bu modelde, kamu hizmeti yayıncıları evrensel ve özelleştirilmiş tüm program hizmetlerini gerçekleştirmekte, yeni iletişim teknolojilerinin kazanımlarını kullanmaktadırlar. Kamu hizmeti yayıncılığının söz konusu modelinde, kamu hizmeti yayıncıları eş anlı olarak ticari yayıncılara benzer bir yapı sergilemektedir. Bu modelde, kamu hizmeti yayıncısı çeşitli amaçlara yönelen “özelleştirilmiş” tematik kanallar kurmakta ve program hizmeti vermektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde son dönem içerisinde ağırlıklı olarak tercih edilen kamu hizmeti modelini oluşturur. BBC kanalları, özellikle Channel 4, France 2 ve France 3 kanalları örnek olarak verilebilir. Bu model, daha çok yeni iletişim teknolojilerinin kazanımları üzerine gelişen kamu hizmeti yayıncılığını oluşturmaktadır. Özellikle Batı Avrupa’nın 2014 yılından itibaren kamu hizmeti yayıncılığı vizyonunu “elektronik program Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 rehberi” hizmeti oluşturmaktadır. Bu bağlamda, kamu hizmeti yayıncıları program üretiminde değil daha çok pazar ve kullanıcı araştırma çalışmaları, kullanıcı araştırma yöntemleri, vaka çalışmaları ve pazar dağılımları üzerine çalışmalarını sürdürecektir. olarak,1990’lı yılların ardından, yaşanan dönüşüm ve kamu hizmeti yayıncılarının da giderek ikincil kalmasına yol açmaktadır. Avrupa Birliği kamu hizmeti yayıncılığına dair Avrupa görsel işitsel uzamının yaratılması ya gerçekleştirilen da bir Avrupalılaştırma pratiği olarak kamu tasarımların, Çizelge 1 içerisinde sözü edilen model çeşitliliği dikkate hizmeti yayıncılarına alındığında, kamu hizmeti yayıncıları için bir giderek meşruiyet dizi somut yükümlülüğünü de içine aldığı sorgulandığı bir yeniden yapılanmaya doğru gözlenir. Karol Jacubowicz (2004:288), Avrupa genişlemektedir. Birliği medya siyasası içerisinde kamu hizmeti yayıncılarının ikincil kalması ya da, daha da bir yayıncılarına dair yükümlülüklerin temelde iki açık söylendiğinde, pasif bir konuma doğru farklı biçimde ele alınabileceğini belirtir. Her itilmesi ne kadar; Avrupa Birliği medya siyasası, kamu “paradigması” eliyle gerçekleştirilmektedir. hizmeti yayıncılığına dair “kültürel çeşitlilik”, Aşağıda verilen Çizelge 3’de, birlik siyasası “kalite” içerisinde ve “demokrasiye dair katkıları” bu kez tanınan “ayrıcalık” temellerinin Avrupa de kamu kamu yeni hizmeti bir dahi hizmeti medya yayıncılığının bağlamında ele alınmaktadır. Bu nedenle, yükümlülüğü ve sözü edilen yükümlülüğün kamu hizmeti yayıncılığı çoğu kez medya içeriği yer almaktadır. sektörü dışında özel olarak düzenlenmektedir. Avrupa Birliği medya siyası içinde kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut Çizelge 3. Avrupa Birliği Siyasası İçerisinde Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülüğü (Jacubowicz; 2004:288) Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülük Türü Yalnızca kamu hizmeti yayıncılarına tanınan yükümlülük türü: Diğer yayıncılar düzenleme dışında bırakılmaktadır. Yükümlülüğün Tanımı Spesifik alt yapı ihtiyaçları (kapsama alanı, teknolojik standartların belirlenmesi) Ticari yayıncılarla kıyaslandığında, sınırlandırılmış reklamcılık düzenlemeleri İçerik yükümlülükleri Yurttaşların erişim hakları doğrultusunda, kamu Komisyon tarafından, ihtiyaç duyulması halinde, hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler kamu hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler de tanınabilmektedir. Bunlar; ağırlıklı olarak program türleri doğrultusunda Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 gerçekleşmektedir. Enformasyon Programları Eğitim Programları Kültürel Programlar Bölgesel temelli ya/da doğrudan sosyal veya etnik azınlıkları ilgilendiren Programlar Kurmaca, Seriyaller, Filmlere ilişkin özel düzenlemeler. Avrupa Birliği medya politikaları, üye ülkelerde tarafsız bir kurumsal yapıdan çok uzakta olduğu kalmasına yol açmıştır (Çatalbaş, 2004:87). gibi uzunca bir süredir üyelik müzakerelerini sürdüren Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığı medya Avrupa’da ki örneklerinden farklı olarak; politikalarındaki değişim ve ikincisi kamu “siyasal” ve “ticari” çıkarlara karşı önemli bir hizmeti ile siyasal iktidar partileri arasındaki güç odağı konumundan hareket edebilen ve bağ olmak üzere en azından iki nedenden art ötürü özel bir önem taşımaktadır. Bununla yayıncılığı alarak gelişen bir kamusal yayıncılık birlikte, Çalışmanın bu bölümüne kadar, modeli, Türkiye’nin tartışma gündeminde, Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığına model sınırlı bile olsa yer al(a)mamıştır. Gerçekte, oluşturan Türkiye için ayırt edilmesi gereken bir diğer kaynaklar için, ana ilki hatları ile alanında sağlam bir kamu hizmeti değerlendirilmiş sorun kamu hizmeti yayıncısının karakteristik Türkiye ve Kamu Hizmeti Yayıncılığı: Yeniden niteliğinden kaynaklanmaktadır. Avrupa Birliği Yapılanma mı? Parçalanma mı? ölçeğinde Avrupa Ülkelerinde de 1980’lerden kamu hizmeti yayıncılarının karakteristik niteliklerini değerlendiren Espen itibaren “kültür – temelli” politika sürecinden Ytreberg “ticari – merkezli” politika sürecine doğru bir yayıncılarını “karizmatik”, değişim yaşanmasının ardından, kamu hizmeti “avangarde” ve yayıncılığındaki krizden farklı olarak (aktaran paternalist” olarak ayır eder. Gerçekte, kamu Bardoel ve d’Haenens, 2008:337), Türkiye’de hizmeti yayıncıları için kamu yararı ve kamu kamu hizmeti yayıncılığının neredeyse tüm çıkarını geçmişi boyunca devletle kurduğu organik olmayan söz konusu sınıflandırma çabası bağlar, kamusal (2002:759), nasıl ele son kamu hizmeti “bürokratik”, olarak aldıklarından “tekelci bağımsız yayıncılığını değişik Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu söz müdahalelerine karşı konusu olduğunda, kamu çıkarının bürokrat savunmasız bırakmış ve TRT’nin geçmişi elit ve egemen iktidar tarafından belirlendiği boyunca çoğulcu ve çok sesli bir iletişim “bürokratik model” olarak değerlendirilmesi düzeninin ihtiyaçlarıyla uyumlu özerk ve gerekir. hükümetlerin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Gerçekten de, Türkiye Radyo ve Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Televizyon Kurumu, 1964 yılındaki kuruluşunu da doğrudan izleyen dönemden itibaren siyasal iktidarlar ve getirilmiştir. hükümete bağımlı hale kamu hizmeti yayıncılığı arasındaki ilişkilerde olduğu kadar, toplumun birçok kesimi ile Bu bağlamda, 3 Mart 2011’de yürürlüğe giren kurduğu ilişkilerde de anlamlı sorunlarla 6112 Sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş karşılaşmış ancak kamu çıkarı kavramının nasıl ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun” özel bir değerlendirilebildiği çok da açık olmamıştır. dikkat çekmektedir. Türkiye’de radyo ve Bununla Kejanlıoğlu’nun televizyon yayıncılığına dair en son siyasayı (2004:173) belirlediği gibi, TRT’nin kurulması oluşturmasına rağmen, Yasa içerisinde, kamu her ne kadar Türkiye’de yayıncılık alanındaki hizmeti gelişmeleri hızlandırmıştır. Ancak, TRT’nin düzenleme örgütlenme kaynaklanan rağmen, Yasa’nın 45. Maddesinde ticari yetersizlikleri ve hem bölgesel farklılıkların yayıncılar için geçerli olan yayın ilkeleri dikkate gerçekleştirilen (madde 8) ile yayın hizmetlerinde ticari programcılık ve ilkel yapım koşulları hem de hükümleri içeren diğer hükümlerinin Türkiye siyasal birlikte; ve Beybin personelden alınmadan iktidarlarla yayıncılığına dair herhangi gerçekleştirilmemiştir. bir Buna iç içe geçmiş yapısı Radyo ve Televizyon Kurumu için de geçerli eleştirilen odağındaki bir kamu olduğu yayıncılığı modelini ortaya hizmeti belirtilmiştir. 45. maddenin “b” çıkartmıştır. bendinde ise TRT tarafından sözü edilen Bununla birlikte, TRT için bir diğer önemli yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde sorun 1964 yılında yasal olarak tanınan öncelikle Radyo Televizyon Üst Kurumu “özerkliğine” tarafından rağmen, siyasal iktidarların x uyarılacağı ve ardından baskısına açık bir yapı sergilemesidir . Bununla yükümlülüğün yerine getirilmesi için ilgili birlikte, 1971 Muhtırasını izleyen dönemle Bakanlığa bildirileceği belirtilmiştir. Türkiye’de birlikte, 20 Eylül 1971’de 1960 Anayasası’nın kamu hizmeti yayıncılığına dair özel bir 121. maddesi değiştirilerek TRT’nin özerkliğine düzenlemenin son verilmiş ve TRT tarafsız bir kamu tüzel “özerk” ve “tarafsız” bir yayın kurumu değil kişiliği Ancak ancak siyasal iktidara doğrudan bağlı bir gerçekleştirilen değişimin ardından 8 Mart kurumun tasarlanmış olduğu söz konusu 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1568 Sayılı madde Yasa ile TRT Yönetim Kurulu’nun öncelikle görülmektedir (rtuk.org.tr). Bu durumun yanı yetkileri Genel sıra, daha önceki örneklerinden farklı olarak, Kurulu’nun Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir uygun gördüğü bir adayın atanması hükmü siyasal iktidarın, kamusal yayıncılık kurumu getirilmiştir. Bunun yanı sıra; TRT mali açıdan üzerindeki baskısı 26 Haziran 2006 tarihinde Müdürlük olarak tanımlanmıştır. kısıtlanmış doğrudan ve ardından Bakanlar gerçekleşmemesinin içerisinde olanca dışında açıklığı ile yürürlüğe giren 5767 Sayılı Kanunda olduğu Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 kadar açık bir biçimde görülmemiştir. Öyle ki, değişiklikler ile doğrudan siyasal iktidarın getirilen yayın hegemonya alanı olarak kurulan bir kamu üzerindeki denetim veya müdahale değil hizmeti yayıncılığının tasarlandığı gözlenir. doğrudan siyasal iktidarın hegemonya alanı Gerçekten de, yasadaki değişiklikler yalnızca olarak kurulan bir kamu hizmeti yayıncılığının yüzeysel bir okumayla dahi, doğrudan siyasal tasarlandığı gözlenir. Gerçekten de, yasadaki iktidarın egemen olduğu bir yayıncılık biçimini değişiklikler yalnızca yüzeysel bir okumayla gündeme getirmiştir. değişiklikler ile kamusal dahi, doğrudan siyasal iktidarın egemen olduğu bir yayıncılık gündeme Kanun; bir kamusal yayıncılık kuruluşunun getirmiştir. O kadar ki, Kanun’da demokratik nasıl da siyasi despotizmin unsuru olarak bir iletişim düzeni veya iletişim özgürlüğüne görüldüğünü neredeyse tüm maddeleriyle dair somut bir açılım yer almamakta hatta daha da bir ortaya çıkartmaktadır. Öyle ki, demokratik bir iletişim düzeninin bileşenleri Kanun’da yer alan maddeler, bir bakıma olarak görülmesi gereken “kamu hizmeti” veya Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının ne “kamu yararı” kavramları, Kanun’da kelime “kamu” ne de “kamuya hizmet” amacını değil olarak dahi yer bulamamıştır. Aksine, Kanun de siyasal iktidara bağlı bir kamu kurumunu bir kamusal yayıncılık kuruluşunun nasıl da tarif etmektedir. Bu doğrultuda, Kanun’da yer siyasi alan bazı maddelerin ana hatları ile aşağıdaki despotizme biçimini terk edilebileceğini neredeyse tüm maddeleriyle daha da bir çizelge ortaya okunması gerekir. çıkartmaktadır. Öyle ki, getirilen 4’de gösterildiği üzere yeniden Çizelge 4. 5767 Sayılı Kanun’da Değiştirilen Maddeler ve Siyasal İktidarın Artan Gücü Madde 2 – 2954 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının c bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir “c) Bu Kanun çerçevesinde; Türkiye sınırları içinde yayın yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme, anlaşma ve protokoller imza etmek; ayrıca Başbakanlığın (vurgu, makalenin yazarına aittir) onayını alarak gerektiğinde uluslararası radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile anlaşma, sözleşme ve protokoller imza etmek” Madde 3 – 2954 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar Kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanlarında bir; hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından bir ve sanat veya kültür alanlarından bir kişi olmak üzere, bu alanlarda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan dört üyeden oluşur. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından her bir alandan teklif edilen iki kat aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanır. (metindeki vurgular, makalenin yazarına aittir). “Yönetim Kurulu üyeliği dört yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir sebeple Yönetim Kurulundan Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 ayrılanların yerine yeniden atama yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları mümkündür. Herhangi bir sebeple üyeliğin normal süreden önce sona ermesi halinde ayın usulle yenisi dört yıllığına atanır. Yeni atanan üye göreve başlayıncaya kadar mevcut üyenin görevi devam eder. Bir yıl içinde mazeretsiz iki toplantıya katılmayanların üyeliği kendiliğinden sona erer. Bakanlar Kurulu tarafından atanan genel müdür yardımcısı üyeler gerektiğinde Bakanlar Kurulu tarafından değiştirilebilir”. (metindeki vurgular, makalenin yazarına aittir). Yukarıda yer alan değişikliklerin, kamusal hizmeti yayıncılığın yalnızca siyasal iktidarın içinde belirlenmiş olan özerkliğini ve tarafsızlığını eritilmesini değil, özellikle 3. Maddedeki belirsizliğe ittiği ve siyasal iktidarın öznel değişim dikkate alındığında, yönetim ve tercihlerinin, kurumsal işleyişin önüne geçtiği denetimi bir fiili duruma yol açacağı görülmektedir. siyasal gerçekleştirilecek hedeflendiğini iktidar tarafından bir kamusal yayıncılığın de Yasal düzenlemede yer alan bir diğer önemli çıkartmaktadır. Ancak, Bakanlar Kurulu’nca kurum çalışanlarını etkilemekte, çalışanlar atanan açısından kurumun “küçültüleceği” ve üstelik tarafından müdür yine bir açıkça değişiklik ise, hem kurumsal yapı hem de “gerektiğinde” da Anayasa’da açığa genel daha yayıncılığının, yardımcılarının Bakanlar değiştirilebilmesi hem Kurulu çalışanların bir bakıma “sus payı” karşılığında kamu emekliliğe sevk edilmesi, daha da bir açık hizmeti yayıncılığın hem de demokratik bir söylendiğinde, iletişim amaçlanması düzeninin geleceği adına dikkat kurumdan dikkat tasfiyesinin çekmektedir. Yeni çekmektedir. Çünkü söz konusu ifadenin değişiklikler ile TRT’nin kurumsal yapısı ve belirsizliğinden kapatılan birimleri aşağıdaki gibi çizelge haline kaynaklanan ve siyasal iktidarın tercihleriyle belirlenen bir kamu getirilebilmektedir. Çizelge 5. 5767 Sayılı Kanun’da Değiştirilen Maddeler ve Kurum Yapısı Madde 5 – 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik, Özel Kalem Müdürlüğü ile Televizyon, Radyo, Haber ve Spor Yayınları, Dış Yayınlar, Dış İlişkiler, Müzik, Arşiv, Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim Hizmetleri, Verici İşletmeleri, Muhasebe ve Finansman, Satınalma, İnsan Kaynakları, Eğitim, Reklam – Tasarım ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür Yardımcılarına olan bağlantıları Genel Müdürün teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Yasal değişikliğin ardından, daha önce kurum düzenlemede kapatılan birimler aşağıdaki yapısı içerisinde bulunmasına rağmen yeni çizelgede yer almaktadır. Çizelge 6. Kamu Hizmeti Yayıncılığında Kapatılan Birimler Savunma Sekreterliği, Satın Alma Komisyon Başkanlığı, İnceleme Araştırma Kurulu Başkanlığı, Yayın Planlama, Koordinasyon ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, Personel Dairesi Başkanlığı, Araştırma Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 ve İmalat Dairesi Başkanlığı, Etüt Proje ve Tesis Dairesi Başkanlığı, Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı, Hasılat Dairesi Başkanlığı, Alım – İkmal Dairesi Başkanlığı ve Reklam Dairesi Başkanlığı ile TRT’nin taşra teşkilatlarından Genel Müdürlüğe bağlı müdürlükler ile haber bürolarının dışında kalan Bölge Müdürlükleri kapatılmıştır. TRT’nin kapatılan birimleri içinden bakıldığında önemi ise, değişikliklerin kurumsal yapı üzerinde olduğu Yayın Planlama, Koordinasyon ve yadsınamamasına kadar Dairesi Başkanlığı, Hasılat Dairesi Başkanlığı ile yapılanmasını” amaçladığını ancak söz konusu Reklam Dairesi Başkanlığı’nın kapatılmasının yapının bir gözlenir. Üstelik söz konusu düzenlemeler kuruluşu için oldukça dikkat çalışanlarının personelin çekmektedir. Öyle ki, bir kamusal yayıncılığın ancak “geçici gerçekleştirilmesi için söz konusu dairelerin gerçekleştirilmiştir. da yasal Değerlendirme Başkanlığı, Araştırma ve İmalat yayın kurum rağmen, tasfiyesine “yeniden yöneldiği maddeler” ile Çizelge 7. 5767 Sayılı Yasa ve Personelin Tasfiyesi Madde 9 – 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 11 – Bu kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı / unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumcu ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir….” Kurum çalışanlarının unvanlarını bir okuma ile, tasfiye etmeye çalışan yasal kaybetmeleri yalnızca unvan kaybı olarak düzenleme yine aynı geçici maddesinde, kamu değerlendirilemez. Öyle ki, söz konusu kurum ve kuruluşları için yaygın olmayan bir unvanların kurumun üst düzey diğer uygulamayı da gündeme getirmiştir. Öyle çalışanlarının sahip olabilecekleri ancak görev ki, yasal değişikliklerin ardından emeklilik ve sorumluluklarının da yine aynı unvanlardan nerede ise, çalışanlara “sus payı” verilerek, kaynaklandığı göz önünde bulundurulmalıdır. teşvik Kurumun yönetimini, Bakanlar Kurulu’nun Maddesine göre planlanın bir kurumsal tasfiye yetkisine alan, üst düzey çalışanlarını ise, olduğu belirtilmelidir. bir önceki edilmektedir. Yasa’nın Geçici 11. “Araştırmacı” gibi bir unvan vererek, alternatif Çizelge 8. 5767 Sayılı Yasa ve Çalışanların Kurumdan Tasfiyesi Madde 9 – “GEÇİCİ MADDE 11 - ……Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan Kurum personelinden Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 (geçici personel hariç); 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkı kazanmış olanlara bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde, emekli ikramiyeleri %30 fazlasıyla ödenir. Ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde Kurumda yeniden istihdam edilemez.” Kurum çalışanlarını, emekliliğe teşvik eden doldurulabileceği tartışmalı olsa da, “tarafsız” yasal düzenleme üstelik örnekleri yaygın davranabileceği açık değildir. olmayan bir değişiklik daha getirmektedir. Kamu Personelin, %30 amaçlayan ancak hiçbir maddesinde kamu oranındaki artışı ancak bir tür “sus payı” olarak yararı veya kamusal hizmet kavramlarını kabul edilebilir çünkü söz konusu durum ancak barındırmayan Yasa öte yandan içeriği ve planı kurum personelini bir tür tasfiye projesi içinde belirsiz olan bir diğer düzenlemeye daha yer anlamlı yaygın vermiştir. Kurum tarafından, Türkçe dışında özelleştirme farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesi sürecindeki kamu kurumlarındaki personele (madde 21) gerek hangi dil ve lehçelerin yayın ödenmesi emekli kapsamına alınabileceğini belirtmemiş ve ikramiyesinin bu kez özelleştirilmesi bir yana gerekse söz konusu yayınlara niçin yer daha çok siyasal iktidarın hegemonyasına verildiğini de açıklamamıştır. Bütün bunlara alınan bir kamu kurumunda gerçekleştirilmesi rağmen yasal düzenleme, üstelik “laiklik dikkat çekmektedir. Bir kurumun yeniden ilkesinin karşıtındaki eylemlerin odağı olmak” yapılanması yasal yönündeki suçlama ile hakkında kapatılma düzenleme bir yandan üst yönetimi içeriği çok davası sürdürülen, bir siyasal iktidarın kamu da “araştırmacı” hizmeti yayın kuruluşuna da egemen olma unvanıyla eski görev ve sorumluluklarını yönündeki açılımlarına dair somut bir belge kaybetmesine yol açmakta ancak öte yandan niteliğindedir. kurumdaki personelin bir bakıma sus payı Adalet ödemesi ile tasfiyesini amaçlamaktadır. Üstelik bakıldığında; yasal değişikliğin, medya gücüne yapılan değişiklikler ile neo liberal düzenin sahip olabilmek adına gerçekleştirilen diğer egemen kıldığı bir çalışma biçimi daha uygulamaların kamusal yayıncılığa yansıması yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Sözleşmeli olarak okunmak gerekir. Türkiye’de birbiri personel çalıştırılması, yayıncılık gibi bir alanda ardına yaşanan 2000 ve 2001 ekonomi politik güvenceden krizleri emekli ikramiyelerinin kılınabilir. olmamakla kolay Türkiye’de, birlikte, teklif ancak edilen adına fazla gerçekleştirilen belirlenemeyecek yoksun bir çalışan sınıfı yayıncılığında ve değişiklik Kalkınma (Kaymas, getirmeyi Partisi 2008:80) içinden döneminde oluşturmaktadır ki, böylesi bir çalışma düzeni bankaların, aralarında Türkiye medyasının içerisinde yayıncının çıkar ve baskı gruplarına önemli karşı, ortaklıklarının siyasal iktidar eliyle yönetilen her ne kadar içeriğinin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 nasıl bir bölümünün de yer aldığı, Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na konusu yeniden yapılanma için Değişim Ofisi zaten siyasal iktidarın oluşturması devredilmesi ve çalışmalarını egemenliğindeki bir medya düzeni için ilk McKinsey&Company adımı oluşturmaktadır. Öte yandan yine bu sürdürmesi her ne kadar yeniden yapılanma kapsamda değerlendirilebilecek olan bir başka çabasının gelişme Sabah ve A TV yayın grubunun ki söz göstermekteyse de, böylesi bir düzenlemenin konusu dönemde Türkiye’nin ikinci büyük yabancı medya grubunu oluşturmaktadır, Başbakanın gerçekleştirilmesi ve yerel politika araçlarına damadının Çalık başvurulmaması gerçekleştirilmesi amaçlanan Grubu’na, kamu bankaları olan Vakıfbank ve düzenlemenin, iç dinamikler tarafından değil Halkbank’tan sağlanan kredilerle satılması dış dinamikler ve küresel sermayeye hazırlık oluşturur. Bu çalışmanın odağında medya ve yönündeki siyaset değerlendirilmesine yol açmaktadır. yönetiminde ilişkilerini yer bütün aldığı yönleri ile değerlendirmek yer almamaktadır. Çalışma içerisinde yalnızca yeniden yapılandırılan kamu hizmeti yayıncılığı tartışılacaktır. anlamlı Şirketi bir sermayeli uğraş bir bir ile birlikte olduğunu şirket girişim eliyle olarak Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun yeniden yapılanmasının ardından, geniş alan yayıncılığından (broadcast), dar alan yayıncılığına (narrowcast) doğru bir değişim yaşaması her ne kadar toplumun birbirinden TRT’de Yeniden Yapılanma farklılaşan ihtiyaçlarına yönelen bir yayıncılık Kamu hizmeti yayıncılığının 1964-1971 yıllarını modeli olarak değerlendirilebilir. Ancak; daha kapsayan yaklaşık yedi yıllık özerk döneminin geniş bir açıdan bakıldığında, tematik kanallar ardından giderek hükümete bağımlı bir yapı yoluyla içerden ticarileştirilen bir kamu hizmeti aldığı belirtilmelidir. Kamu hizmeti yayın yayıncılık kuruluşunun söz konusu siyasal iktidara görülmektedir. bağımlılığı sonraki yıllarda da değişmemiştir. içerisinde Her ne kadar TRT’nin yenilenme çalışmalarının Kurumu’nun birden çok kanala ayrıştırılması anlamlı bir sonuç üretmediği, yenilenme ve her kanalın bağımsız bir “koordinatör” dönemlerinin sorunların eliyle yönlendirilmesi bir kurum içerisinde yeniden üretimine dönüştüğü belirtilmelidirxi. birden çok kanalın oluşmasına yol açmakta ve 2008 yılındaki yeniden yapılanma bir dizi yayın sektöründe, diğer yayıncı kuruluşlara, en nedenden ötürü özel bir önem taşımaktadır. azından reklam gelirleri yönünde, yeni bir Türkiye’de yeniden yapılandırılması amaçlanan rakip olarak katılmaktadır. Ancak, Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının, Devlet Planlama kamu Teşkilatı (2007:39) tarafından hazırlanan 9. içerisinden ve dışından yoğun eleştiri alan Kalkınma Planı’nda geçtiği ifade ile TRT’nin söz bütçesixii düşünüldüğünde, Türkiye medya gerçekte geçmiş Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 modelinin Çünkü Türkiye tasarlandığı son Radyo hizmeti yayın ve düzenleme Televizyon kurumunun, sektör Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 pazarındaki artan gücü daha da bir önem dikkate alındığında, belirgin değildir. Çizelge 9 kazanmaktadır. Buna rağmen, Türkiye Radyo içerisinde ve Televizyon Kurumu’nun söz konusu gücünü Kurumu’nun yeniden yapılanmasının ardından nasıl koruyabileceği, üstelik sahip olduğu kanal sahip olduğu kanal ve istasyonlar ile yayın sayısındaki artış ve tematikleştirilen kanalların biçimleri yer almaktadır. Türkiye Radyo ve Televizyon giderek medya sektöründeki izleyici payını düşürmesine koşut olarak aldığı eleştireler Çizelge 9. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Televizyon Kanalları (www.trt.net.tr) Televizyon Kanalı Yayın Ağırlığı Yayın Biçimi Yayın Süresi TRT 1 Geleneksel Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet 24 Saat TRT Haber Tematik (Haber) 24 Saat TRT 3 Tematik (Spor) TRT 4 Tematik TRT GAP Tematik (ulusal olmasına rağmen, yayın ağırlığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da) Tematik (Çocuk ve Gençlik) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu 24 Saat Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet 24 Saat TRT Çocuk TRT 6 (TRT Şeş) Tematik (Kürtçe) TRT Avaz Geleneksel Yayın (ancak ağırlıklı hedef kitlesini Türk Cumhuriyetleri oluşturduğu için ulus ötesi yayıncılığa ilişkin bir örneği oluşturmaktadır). Geleneksel (ancak kanalın yayın ağırlığı Türk Dünyası’na yöneliktir). Tematik (belgesel TRT Türk TRT Belgesel kanalı) Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat (ancak program tekrarlar ı oldukça fazla) Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 TRT Müzik TRT Arapça Tematik (müzik kanalı) TRT’nin, Türkiye’nin resmi ideolojisini Arap dünyasına yansıtan Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu 24 Saat 24 Saat kanalı olarak kurulmuştur. Arap Dünyası için lider ülke statüsünü 2002 sonrasında resmi ideolojisi olarak belirleyen Türkiye, bu anlamda resmi ideolojisini dolayımlayan bir kanal olarak TRT Arapça Kanalı’na ihtiyaç duymaktadır. TRT HD Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet ve Uydu 24 Saat Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet ve Uydu 24 Saat yeni iletişim teknolojileri üzerine geliştirdiği televizyon kanalı, Tematik yayın yapmaktadır TRT Anadolu Tematik. TRT’nin yerel ve bölgesel ihtiyaçlara yönelik televizyon kanalı. Başlangıç döneminde, yerel ve bölgesel yayın kuruluşları ile ortaklaşa yayın paylaşılmış, sonraki yıllarda TRT söz Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 konusu yayınları iç dinamikleri ile karşılamıştır. TRT Okul Tematik (eğitim kanalı) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu 24 Saat Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun bulunmaktadır. Türkiye Radyo Televizyon televizyon yayınlarının dışında, internet, yazılı Kurumu’nun radyo yayıncılığı gerçekleştiren basın iletişim istasyonları yalnızca ulusal değil aksine sınır teknolojileri üzerinden gerçekleştirilen yayın ötesi yayıncılık biçimlerini de kapsamaktadır. biçimleri Çizelge 10’da, kamu hizmeti yayın kurumunun (dergi yayıncılığı), (pod-cast) gerçekleştiren ve önemli yeni radyo bir yayıncılığı yayın ağı sahip olduğu radyo istasyonları yer almaktadır. Çizelge 10. TRT Radyo İstasyonları (http://www.trt.net.tr) TRT Radyo 1 TRT FM TRT Radyo 3 TRT Radyo 4 TRT Türkü TRT Nağme TRT Radyo Haber Ulusal Biçimi – Yayın Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Ulusal – Geleneksel Yayın Karasal Yayın Biçimi, ancak ticari yayın Kablo Şebekesi kuruluşları ile rekabeti İnternet öncelemekte bu nedenle kamu Uydu hizmeti yayın kurumu için giderek içeriden ticarileşmenin bir örneğini oluşturmaktadır. Ulusal – Geleneksel Yayın Karasal Yayın Biçimi Kablo Şebekesi İnternet Uydu Ulusal – Geleneksel Yayın Karasal Yayın Biçimi Kablo Şebekesi İnternet Uydu Ulusal – Tematik (Yayın ağırlığı Karasal Yayın Türk Halk Müziği) Kablo Şebekesi İnternet Uydu Ulusal-Tematik Karasal Yayın (Yayın ağırlığı, Türk Sanat Kablo Şebekesi Müziği) İnternet Uydu Ulusal-Tematik (Yayın ağırlığı, Karasal Yayın Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Geleneksel 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57 Haber) TSR Ulusal – Tematik (Yayın ağırlığı Türk Sanat Müziği) TRT Avrupa FM Sınır ötesi yayın- Geleneksel (TRT Avrupa FM’in amacı, Avrupa’da ki Türklere yayın yapmaktır. Radyo, TRT Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı’na bağlıdır) Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Uydu İnternet Kablolu Yayın 24 Saat 24 Saat Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun, her ne kadar ülkenin resmi ideolojisinde Avrupa Kamu hizmeti yayıncısı için söz konusu Birliği adaylığı çerçevesinde medya alanında performans kriterleri, kamu hizmeti ve siyasal yeniden yapılanma politikası izlenmesi ve Birlik despotizm sarmalındaki bir kamu hizmeti politikalarında kamu yayıncılığının yeniden düşünülmesi için anlamlı kuruluşlarının giderek hizmeti ikincil yayıncı kalmasına uğrakları oluşturmaktadır. Gerçekten de, rağmen, önemli bir yoğunlaşma içinde olduğu Türkiye’de neredeyse yarım yüzyıla ulaşan bir gözlenir. O kadar ki; Türkiye Radyo ve tarihe sahip olan Türkiye Radyo Televizyon Televizyon sektörü Kurumu’nun, bütün bir tarihi boyunca siyasal içerisindeki söz konusu yoğunlaşmasına ilişkin iktidarlar karşısındaki zayıflığı ve bu durumun ülke örneği oldukça sınırlıdırxiii. Buna rağmen, sonucunda siyasal baskılara direnememesi kamu hizmeti yayıncısı için medya sektöründe kamu hizmeti yayıncılığının giderek felsefi mülkiyet yoğunlaşmasının önemli bir başarı temelleriyle dahi uyum içerisinde olamayan kriteri olarak değerlendirilemeyeceği aksine yapısını daha da bir öne çıkartmaktadır. Kurumu’nun, medya kamu yayıncısı için başarının demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğünün Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun sağlanması, kamu yararı, siyasal iktidarlara demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim karşı mesafesi, kamu tarafından sağlanan özgürlüğü bağlamında eleştirilerin odağında bütçenin nasıl kullanıldığı ve bu bağlamdaki yer alması tam da, toplumun değişen beklenti, şeffaflık gibi bir dizi kriterin, kamu yayıncısı ihtiyaç ve çıkarlarıyla devletin resmi ideolojisi için bir bakıma performans göstergesi olarak arasında kullanılabileceği belirtilmelidir. oluşturamamasından Değerlendirme ve Sonuç: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun Kamu Hizmeti Yayıncılığı için Yapılanma Mümkün Mü? Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Yeniden bir kamusal uzam kaynaklanmaktadır. iktidar ve toplum arasında demokratik bir kamusal uzam oluşturmak yerine, devletin hatta daha da bir ileri giderek siyasal rekabeti engelleyici niteliği ve hatta iktidarların ideolojisini taşıyan bir ideolojik giderek meşruiyet temellerini sarsan araç olarak konumlanması, topluma karşı sorgulamaların sorumluluklarını da giderek ikincil kılmaktadır. almaktadır. Avrupa Birliği içerisinde Öyle ticari ki, kamusal kaynakların harcanma yayın odağında yer kuruluşlarının, kamu biçiminin şeffaf olmaması, kamu hizmeti hizmeti yayıncılarını şikâyet etmesi bu yayıncılığının neredeyse başlangıç yıllarından durumun bir örneği olarak görülebilir. itibaren kamunun değil ancak siyasal iktidarın Ancak, ideolojisinin olarak sektöründe çoğulcu ve çok sesli konumlanması kamu hizmeti yayıncılığının yapının oluşturulabilmesi için kamu meşru temellerinin dahi sorgulanmasına yol hizmeti açmaktadır. O kadar ki, Türkiye Radyo ve vurgulanmaktadır. Televizyon taşındığı Kurumu, sorgulanmasına dair kanal meşru temellerinin önemi Yeni sağ politikaların, kamu hizmeti yayıncılığını giderek herhangi bir ticari eleştirinin odağında yer almaktadır. Örneğin, varlık olarak gördüğü ve bu yönüyle siyasal ve de kamu hizmeti yayıncılığını ikincil gazetecilere “astronomik” ücretlerle program kıldığı giderek daha da bir ortaya yaptırılması, paralel çıkmaktadır. Bununla birlikte, üstelik sunulan ana haber bültenleri, liberalleştirme siyasa pratiğine tezat olarak, Avrupa programına Birliği siyasa belgeleri içerisinde kamu devlet rağmen yakın bir yayıncılarının dizi iktidarlara genişleyen siyasa belgelerinde medya şirketlere protokolüne finansmanın hem reklamlar hem de kamusal kaynaklardan hizmeti ayrılan gelirlerle gerçekleştirilmesi, çoğulcu ve vurgulanmaktadır. çok sesli bir iletişim yapısının kurulmasında Yeni yayıncılığının sağ politikaların önemi siyasa ikincil kalması gibi bir dizi eleştirinin odağında gündeminde yer edinmesiyle birlikte, yer almaktadır. Kamu hizmeti yayın kurumu, kamu hizmeti yayıncıları için asıl tam da bu çalışmanın isminde yer aldığı gibi, sorunun siyasal despotizm ve kamu hizmeti sarmalında kurumların bir yayın modeline dönüştüren süreç tam da sürdüremeyeceği değil daha da önemli böylesi olarak bir Çalışmanın yapının ana izlerini taşımaktadır. bulguları şöyle maddeleştirilebilir. kamu söz geleceğinin yayıncısı varlıklarını konusu nasıl adındaki sürdürüp hizmetin biçimlendirileceği olduğu gözlenir. Bir yandan yeni Yeni sağ politikaların medya sektörüne iletişim yansıdığı 1980’li yıllardan itibaren çoğullaşmasının bir yansıması olarak kamu hizmeti yayıncılığı teknolojisi, medya sektöründe kanal sayısındaki finansman biçimi, medya sektöründe artış ve öte yandan yayıncılığın hem Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 teknolojilerinin piyasa koşulları de iktidar ülkelerin yapısal ihtiyaçları ve iç sarmalından bağımsız olarak kapsamlı, dinamiklerini göz önünde kamunun bulundurarak oluşturması gereken birbirinden ihtiyaçlarına hem yanıt farklılaşan üretebilen bir medya siyasası gündemi içerisinde yer yayıncılığın nasıl gerçekleştirilebileceği almaktadır. Ancak, Avrupa Birliği’nin sorunun ortak önemli bir boyutunu bir Avrupa enformasyon oluşturmaktadır. uzamının Kamu yayıncılığının gelecekteki yol birliğinin dayatılması gibi gerçekte haritasının dönemdekilerin kültürel çeşitlilik bağlamında dışlayıcı aksine yapısal koşullardan çok daha ve arındırıcı bir gündemi izlemesi fazla etkileneceği açıktır. Bu koşulların kamu hizmeti yayıncılarının da giderek ilki; serbest pazar içerisinde kamu ortak bir kültürün oluşturulabilmesi yayıncılığının yeniden yapılandırılması için, ulusu bir bütün olarak kurabilme gerekliliğinin öne çıkmasıdır. Serbest yönündeki pazar açımlamasından uzaklaştırmaktadırxiv. geçmiş koşulları kamu hizmeti yayıncısının karmaşık ve rekabetçi yayın piyasalarında ilk dönem kültür felsefi Kamu hizmeti yayıncılarının, her ne nasıl kadar son dönemde giderek artan sürdürebileceğine ilişkin sorulara yol eleştirilerle karşılaşsalar da, kamu açmaktadır. hizmeti Öyle varlığını oluşturulması, ki, böylesi bir anlayışının bütün sorgulama iletişimin demokratik akışı belirsizliklerine rağmen geçerli olduğu ve ve gelecekte de böylesi bir misyonun iletişim sağlanabilmesi felsefesinin özgürlüğünün için yeniden kamu hizmeti devam edeceğine dair güçlü veriler yapılanmasına bulunmaktadır. değin genişletilebilir. Kamu hizmeti yayıncısı önündeki bir diğer önemli Kamu hizmeti yayıncıları, yukarıda belirlenen koşul; yeni iletişim teknolojileri ile ve gerçekte radikal önlem gerektiren bir dizi medya sektöründe kanal sayısının soruna artışı ancak tam da böylesi bir üstesinden gelebilecek araçlara ve toplumsal çoğullaşmanın meşruiyete sonucu olarak rağmen söz sahiptirler. Kamu sorunların hizmeti izleyicinin parçalanmasıdır ki, kamu yayıncılığının, hizmeti yayıncısı kuruluşların tematik paradigma değişimine rağmen halen önemli kanallar hizmet bir ihtiyacı oluşturduğuna dair, hem siyasa verebilmesinin, egemen siyasa dizgesi belgelerinde ve hem de toplumsal düzeyde, içerisinde güçlü bir uzlaşım bulunmaktadır. üzerinden ikincil kılındığı gözlenmektedir. Üçüncü yapısal unsur, Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 medya konusu politikalarındaki Kamu hizmeti özgürlüğü ve yayıncılarının kamuya da, karşı iletişim sorumluluk kavramlarını da yeniden tanımlayacak ölçüde yeni bir yayıncılık dönemine hazırlanması gerekmektedir. Böylesi bir değişim süreci; çoğulcu ve çok seslilik adına kanal sayısındaki artış üzerinden değil, kamunun yeniden düşünülmesi ve kamuya karşı sorumluluk ile yüzleşme üzerinden gerçekleşecektir. Öte yandan, yalnızca bürokratik denetim mekanizmasının değil bundan daha da önemli olarak “içeriden hesap verebilir” olan izleyicisinin yönetiminde yer aldığı bir kamu hizmeti yayıncısı, iletişim özgürlüğü için oldukça anlamlı bir işlevi yerine getirebilecektir. Ancak, tam da böylesi bir yeniden yapılanma tepeden inmeci değil tüm aktörlerin ortak katılımıyla gerçekleşebilir. KAYNAKÇA BARDOEL, Johannes ve d’HAENNES, Leen (2008). “Public Service Broadcasting in Converging Media Modalities: Practices and Reflections From the Netherlands”. Convergence. Vol:14(3). 351-360. BARDOEL, Johannes ve Leen d’Haenens (2008). “Reinventing Public Service Broadcasting in Europe: Prospects, Promises and Problems”. Media, Culture & Society. Vol 30(3). 337 – 355. COLLINS, Richard ve MURRONI, Christina (1996). New Media New Policies. London: Polity Press. CUILENBURG, Jan van ve Denis McQuail (2003). “Media Policy Paradigm Shifts: Towards a New Communications Policy Paradigm”. European Journal of Communication 18(2). London, Thousand Oaks, CA ve New Delhi: Sage Publications, 181 – 207. ÇATALBAŞ, Dilruba (2004). “Türkiye’de Kamu Hizmeti Yayıncılığının Açmazları ve Geleceği”. Türkiye’de Kitle İletişimi. İçinde. Der: Nilgün Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Gürkan Pazarcı Ankara: Turhan Kitabevi, 77 – 97. DONDERS, Karen ve PAUWELS, Caroline (2008). “Does EU Policy Challenge the Digital Future of Public Broadcasting?: An Analysis of the Commissions’s State Aid Approaches to Digitization and the Public Service Remit of Public Broadcasting Organizations”. Convergence. Vol:14(3). 295-311. DPT (2007). Dokuzuncu Kalkınma Planı. 20072013: Bilgi ve İletişim Teknolojileri Özel İhtisas Komisyonu, Yayıncılık Alt Komisyonu Raporu. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları. ENLI, Gann Sara (2008). “Redefining Public Service Broadcasting: Multi Platform Participation”. Convergence. Vol: 14(1). 105120. ERDOĞAN, İrfan (1999). “İlk Çağlardaki Egemen İletişim Bilimleri Üzerine Bir Değerlendirme”. Kültür ve İletişim. 2(2). 1547. HALL, David (2002). “EU Competition Policies and Public Services”. Transfer: European Review of Labour and Research. Vol: 2(2). 198-213. HARDY, Jonathan (2001). “Border Crossings; Convergence, Cross-Media Promotion and Commercial Speech in UK Communications Policy”. 51 st Political Studies Association Conference. Manchester: University of Manchester Press. HARRISON, Jackie ve WESSELS, Bridgette (2005). “A New Public Sphere Communication Environment? Public Service Broadcasting Values in the Reconfiguring Media”. New Media Society. Vol: 7(6). 834-853. HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001). “Defining European Public Service Broadcasting”. European Journal of Communication. Vol: 16(4). 477-504. HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001). “Defining European Public Service Broadcasting”. European Journal of Communication. Vol: 16(4). 477-504. http://www.bbc.co.uk/historyofthebbc/innov ation/index.sthml. “History of the BBC”. http://www.dördüncükuvvetmedya.com.tr. 02.16.2011. http://www.ekonomi.habertürk.com. “Bakan Şimşek TRT’nin Geçen Yılki Gelirini Açıkladı”. 20.02.2012. 10:15 http://www.mxlabs.org. “Kamu Televizyonlarının Mali Kaynakları Nelerdir?”. 20.02.2012. 10:00 http://www.rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2 008/06/20080626-1.htm: Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. 01.02.2012 http://www.trt.net.tr: “Radyo”. 06.03.2011, 15:50. http://www.trt.net.tr: “Televizyon”. 06.03.2011, 15:50. JACKA, Elizabeth (2003). “Democracy as Defeat: The Importance of Arguments for Public Service Broadcasting”. Television and New Media. Vol: 4(2). 177-191. JAKUBOWICZ, Karl (2004). “A Square Peg in a Round Hole: The EU’s Policy on Public Service Broadcasting”. European Culture and the Media: Channing Media-Channing Europe Series Volume 1 içinde. Ed: Ib Bondebjerg ve Peter Golding. Bristol: Intellect Books. 277303. KAYA, Raşit (1999). “Türkiye’de 1980 Sonrası Medyanın Gelişimi ve İdeoloji Gereksinimi”. KAYMAS, Serhat (2008). “Devlet ve Sermaye Sarmalında Türkiye Medyası: Ekonomik Krizler, Medya ve Demokrasi”. Galatasaray İletişim Vol: 8. 77-107. KEANE, John (2009). The Life and Death of Democracy. London: Simon &Schuster Press. KEJANLIOĞLU, Beybin (2004). Türkiye’de Medyanın Dönüşümü. Ankara: İmge Kitabevi. MCCHESNEY, Robert (1999). Rich Media, Poor Democracy: Communication Politics in Dubious Times. New York: The New Press. MCQUAIL, Dennis (1992). Media Performance: Mass Media and the Public Interest. London: Sage Publication. MUTLU, Erol (2001). “Ne Olacak Bu Kamu Yayıncılarının Hali”. Medya Politikaları içinde. Der: D. Beybin Kejanlıoğlu, Sevilay Çelenk ve Gülseren Adaklı. Ankara: İmge Kitabevi. 23-79. PADOVANI, Cinzia ve TRACEY, Michael (2003). “Report on the Conditions of Public Service Broadcasting”. Television and New Media. Vol: 4(2). 131-153. PODKALICKA, Aneta (2008). “Public Service Broadcasting as an Infrastructure of Transition in the Age of Cultural Diversity: Lessons for Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 Europe from SBS Austraila”. Convergence Vol: 14(3). 323-333. PUPPIS, Manuel (2008). “National Media Regulation in the Era of Free Trade: The Role of Global Media Governance”. European Journal of Communication Vol23(4). 405 – 424. TRACEY, Michael (1996). “Beyond Governance: The Triumph of Populism and Parochialism in the 21st Century”. Javnost/The Public. Vol:3(2). 23-33. WHEELER, Mark (2004). “Supranational Regulation: Television and the European Union”. European Journal of Communication. Vol: 19(3). 349-369. YTREBERG, Espen (2002. “Ideal Types in Public Service Television: Paternalist and Bureaucratcs, Charismatics and Avantgardist”. Media,Culture&Society. Vol:24. 759-774. Çalışma Notları i Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1966 tarihinde yürürlüğe giren, Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi insan hakları ve demokratikleşme konusunda evrensel normları belirleyen en önemli uluslararası belgelerden birisi olarak kabul edilmektedir. Türkiye, 15 Ağustos 2000 tarihinde sözleşmeyi imzalamıştır. Bununla birlikte Sözleşme’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanmasının ardından yürürlüğe gireceği belirtilmelidir. ii New World Information and Communication Order (NWICO). iii American Commission on Freedom of the Press. Ancak Komisyon daha çok başkanlığını gerçekleştiren Robert Hutchins’in ismiyle, Hutchins Komisyonu olarak tanınmıştır. iv Amerika Birleşik Devletleri için söz konusu dönem, New Deal olarak isimlendirilmektedir. v Federal Communication Commission. Gerçekte FCC’nin kurulması, 1934 tarihindeki Communications Act isimli kanuna dayanmaktadır. Bağımsız bir devlet kurumu olarak örgütlenmiştir. vi Amerika Birleşik Devletleri, 1982 yılında yayınladığı yönetmelik (consent decree) ile öncelikle Bell şirketi’nin telekomünikasyon alanındaki tekel gücüne son verilmiş ve ardından 1984 yılında AT&T şirketinin ülkedeki kartel yapısına son verilerek parçalanmıştır (Picard, 2007:135, Barret, 2006:24, Sullivan ve Hertz, 2009:5). vii 7 Şubat 1992’de imzalanan Anlaşma; Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun Avrupa Birliği’ne dönüşmesi yönündeki son açılım olarak değerlendirilmelidir. Bu anlaşma ile, Avrupa çapındaki “tek pazar politikasının” ekonomik ve parasal birliğin oluşturulmasına dair açımlamalar gerçekleştirilmiş bu yönüyle de diğer alanlarda olduğu gibi yayıncılık alanında da liberalleştirme programının son adımı atılmıştır. viii Television Without Frontiers ve Green Paper on the Establishment of the Common Market isimli siyasa belgeleri, Avrupa Birliği’nin 1984 yılındaki en kapsamlı belgelerini oluşturmaktadır. Her iki belge içinden bakıldığında, Avrupa Komisyonu’nun yalnızca ekonomik faaliyetlerle değil bundan daha da önemli olarak sosyal ve kültürel alanlarda da görevli olduğunu belirtir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği’nin ortak bir iletişim pazarı oluşturmanın ötesinde medya politikalarını ortak bir Avrupalılık kimliğini oluşturmak amacı ile kullandığı görülmektedir ki, böylesi bir amacın sonraki yıllarında da sürdüğü gözlenir. Örneğin, 1990 yılında Avrupa Konseyi yeni bir medya siyasasını gündeme getirmiştir. Buna göre, görsel-işitsel yayıncılık alanında Avrupa Topluluk kararlarının üç önemli boyutu belirlenmiştir. Bunlar (a) bir bütün olarak Avrupa görsel-işitsel yayıncılık kapasitesini geliştirmek, (b) söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi için programların serbest dolaşımını sağlamak, içerik endüstrisini geliştirmek, yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi için yön göstermek ve (c) Avrupa kültürel çeşitliliğini korumak ve geliştirmek olarak belirlenmiştir. ix Ticari yayıncıların şikâyetleri, dayanağını Roma ve Amsterdam Anlaşması’ndan almaktadır. Özellikle Amsterdam Anlaşması’nın kamu hizmeti yayıncılık modelini doğrudan ilgilendiren 81, 82, 87 ve 88. maddeleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Jackie Harrison ve Lorna Woods’un (2001:486) belirlediği gibi, 81. ve 82. maddeler, kamu hizmeti yayıncılarının rekabet karşıtı anlaşmalar içerisinde olamayacağını ve yayıncılık pazarı içerisindeki güçlerini kötüye kullanamayacaklarını belirlerken, 87 ve 88. maddeler, kamu hizmeti yayıncılığının devlet desteği alacağını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, yeni iletişim teknolojilerindeki kazanımlar ve kanal sayısının artışı ticari yayıncılar tarafından, her ne kadar “dikey çeşitlilik” olarak yorumlansa da, kamu hizmeti yayıncılarının izleyici kaybı ile sonuçlanmaktadır. Öte yandan, Birliğin bir Avrupalılaştırma politikası olarak, kanal sayısının parçalanmasına karşı bir tutum aldığı görülmektedir. Birlik tarafından kamu yayıncılarına atfedilen “sosyal uyum” ve “aidiyet” duygusunun sağlanması için program üretilmesi yönündeki tutum, kamu hizmeti yayın kuruluşlarının kanal sayısındaki artışla (daha doğru bir ifade ile kamu hizmeti yayın kuruluşlarının parçalanması ile) daha da bir öne çıkmaktadır. Bu konuya, TRT modelinde izlenen parçalanma politikasında ayrıntılı olarak değinilecektir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1 x Kejanlıoğlu (2004:175) söz konusu dönemde siyasal iktidarların, TRT üzerindeki baskılarının bir yandan TRT’nin diğer kurumlarla doğrudan yazışma yapamaması, Maliye Bakanlığı tarafından ruhsat gelirlerine el konulması, hesap işlemlerinin yasadışı yollarla incelenmesi ve kadro atamalarının geciktirilmesi gibi kamu hizmeti yayın kurumunu, siyasal iktidara bağımlı kılan bir yapının izlendiğini belirtir. xi Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, belirli dönemler boyunca kendi içerisinde de yeniden yapılanma dönemleri izlemiştir. Örneğin 2001 yılında yeni yayın dönemine “sizin için değişiyoruz, sizinle değişiyoruz” reklamları ile başlamış, yurtdışındaki bir reklam ajansına yeni logo hazırlatmıştır. xii Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun mali kaynaklarını, merkezi yönetimden aldığı bütçe, reklam gelirleri, radyo, televizyon, video ve bileşen cihazların satışından tahsil edilecek bandrol ücretleri, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, radyo ve televizyon kanalı ile yapılacak ilan ve reklam gelirleri, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, düzenlenecek konser, temsil ve benzeri programlara giriş ücretleri ve bu yerlerde yapılacak ilan ve reklam faaliyetlerinden elde edilecek gelirler, yapılacak her türlü bağış, yardım ve diğer gelirler olmak üzere geniş mali kaynaklar oluşturmaktadır. TRT’nin söz konusu mali kaynakları arasında yer alan radyo, televizyon, video ve bileşik cihazlardan alınacak ücretler (bandrol ücretleri) ile elektrik enerjisi hasılat paylarının tahsilat şekli kanunla belirlenirken, diğerlerinin tahsilat şeklinin tespit yetkisi Kuruma verilmiştir (http://www.mxlabs.org). Bununla birlikte, TRT’nin bütçesinin ağırlıklı bölümünü elektrik gelirleri oluşturmaktadır. Örneğin, 2011 yılı içerisinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu sadece elektrik gelirlerinden 550 milyon 860 bin 67 TL (yaklaşık 250 milyon Euro) pay elde etmiştir (http://ekonomi.haberturk.com).. xiii Örneğin, kamu hizmeti yayıncılığı için neredeyse rol model olan BBC’nin dahi ülke içerisinde ancak TRT kadar televizyon sayısına sahip olduğu diğer televizyon kanallarının ise ancak yayın alanını kapsayan ülkeler bazında gerçekleştiği belirtilmelidir. Radyo istasyonu bağlamında da benzeri bir yapılanmanın söz konusu olduğu bilinmektedir. xiv Bu açıdan, 3Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6112 Sayılı Yasa’nın 15. maddesi Avrupa Eseri olarak tanımladığı, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerde üretilen, eserlerin yayını için televizyon yayınlarının %50’sini ayırması kamu hizmeti yayıncılarının ilk dönemdeki felsefi açımlamasını nasıl da kaybedebileceğine dair anlamlı bir örneği oluşturmaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Benzer belgeler
2002-2012 kesitinde türkiye`de k - Logo
kamu hizmeti ve özelinde kamu hizmeti yayıncılığı için özel bir vurgu getirildiği gözlenir.
Ancak, neo liberal hegemonyanın refakatinde izlenen yeniden yapılanma süreci, Birliği
giderek “Amerikanla...