İSHAL VE KUSMALARDA NE ZAMAN DOKTORA
Transkript
İSHAL VE KUSMALARDA NE ZAMAN DOKTORA
Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği • Çocuk Sağlığı ve Gelişimi Dergisi • 2016 • Sayı: 11 İSHAL VE KUSMALARDA NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALISINIZ ? ANNE-BABA İÇİN YAPILANDIRMA BECERİSİ İLAÇLARI AKILLICA KULLANALIM HER YÖNÜYLE DİSLEKSİ AKRAN ZORBALIĞI REFLÜ NEDİR ? editör Bu sayımızda çocukların okul başarısını arttırmaya yönelik konulara ağırlık verildi. Her şeyden önce anne-babaların çocuklarının başarılı olduğu konuları göz önünde tutarak, başarız olduğu konularda da güven aşılayan destek programları geliştirerek başarıya ulaşmalarını sağlamaları önerilmektedir. Diğer önemli bir konu AKRAN ZORBALIĞI ‘na nasıl etkili bir çözüm bulabileceğimiz ile ilgilidir. Sık olarak anne babaların DİSLEKSİ deyimi ile karşılaştıklarını göz önüne alarak konuyu tekrar tartışmayı uygun gördük. Reflü, ilaç kullanımı, prebiyotik ve probiyotik konularıda ilginizi çekecektir. Bilgi ile aydınlanan bir yaşam temennisi ile. Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Dernek Başkanı Prof. Dr. Kalbiye YALAZ Yayın Sahibi Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği adına Dernek Başkanı Prof. Dr. Kalbiye YALAZ, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Banu ANLAR Yayına Hazırlayanlar Banu ANLAR, Birgül BAYOĞLU, Handan ERCAN, Hande ATAÇ, Esra TİFTİK, Özlem Çağlayan Konuk Yazarlar Cengizhan ELMAS, Emine ERGÜN, Fatma Gökçe PINAR, Neslihan DİNÇEL TUNÇ derneğimizden İSHAL VE KUSMALARDA NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALISINIZ ? Cengizhan ELMAS, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı İshal ve kusma atakları yaz döneminde olduğu kadar bahar ve kış dönemlerinde de sık karşılaşılan durumlardır. Aileler genellikle çocuklarında ishal ve kusma atağında ne zaman doktora başvurulup başvurulmayacağı konusunda kararsız kalabilmektedir İshalde ne zaman doktora başvurmalısınız? İshal diğer belirtilerle birlikte görüldüğünde, daha ciddi bir sorun olduğu anlamına gelebilir. Eğer aşağıdaki belirtilerden herhangi biri ishale eşlik ediyorsa, çocuk doktorunuzu aramalısınız: • • • • • • • • • • • Ateşle birlikte olması Kanlı, mukuslu (sümüksü) ishal 12-24 saatten daha uzun süren kusma Yeşil-renkli, kanla boyalı ve kahve telvesi şeklinde kusma Gerilmiş bir karın (şişkin görünümünde) Yeme ve içmeyi reddetme Şiddetli karın ağrısı Döküntü veya sarılık (gözlerde ve cillte sarı renk) İdrar yapımında azalma Sıvı kaybı belirtisi bulgularının olması Çocuk aniden güçsüz düşer, uyuşuk, huzursuz olur, sarhoş gibi davranır, hallüsinasyonlar görür veya nefes almakta zorlanırsa. Kusmada ne zaman doktora başvurmalısınız? • Kusmada kan veya safra (yeşil renkli materyal) varsa • Ciddi karın ağrısı ile birlikteyse • Şişkin, gergin veya çok sert bir karın ile birlikteyse • Zorlu ve tekrarlayıcı kusma varsa • Aşırı halsizlik veya şiddetli huzursuzluk durumunda • Havale geçirmişse • Sıvı kaybı belirtisi bulgularının olması • Yeterli miktarda sıvı alamıyorsa • 24 saati geçen kusmalarda Bebeğimi Büyütürken – Cengizhan ELMAS kitabından alınmıştır. REFLÜ NEDİR ? Banu ANLAR, Çocuk Sağlığı-Hastalıkları ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Son yıllarda daha fazla duymaya başladığımız bu sözcük, yemek borusundan mideye gitmiş olan besinin, mideden yemek borusuna geri kaçmasıdır. Çocuk, genç ve erişkinlerde fazla yeme, kilolu olma, sigara dumanına maruz kalma (sigara kullanma ya da pasif içici durumunda olarak), kahve, alkol ve çikolata gibi bazı maddeleri fazla tüketme, kabızlık gibi nedenler bunu kolaylaştırır. Bebeklerde ise normalde de reflü olur: beslenme sonrasında gazını çıkartırken az miktarda süt ya da mama kusarlar. Ancak bazı bebeklerde reflü huzursuzluk, geviş getirir şekilde ağız hareketleri, düzelmeyen öksürük, beslenmeyi reddetme gibi belirtilere yol açan hastalıklar arasında yer alır. Bu belirtileri doktora anlatmak gerekir. Eğer reflü’ye bağlı olduğuna karar verilir, reflü tanısı alırsa, buna yönelik öneriler verilir. Çoğu kez ilaç verilmesine gerek kalmadan düzelme görülür. Bebeklerde: beslerken arada mide gazının çıkarılıp tekrar devam edilmesi, beslendikten sonra hemen yatırılmaması, mama ya da ek besin alan bebeklerde besinlerin kıvamının biraz daha koyu yapılması, suyun ise öğünlerden yarımbir saat önce, mide nisbeten boşken verilmeye çalışılması. Kabızlık varsa bunun giderilmesi. Bebeklerde inek sütü proteinine karşı allerjiler de benzer belirtiler verdiğinden, birkaç hafta için bunları içermeyen mamalarla beslenmeleri, anne sütü alıyorsa annein de birkaç hafta süt ve süt ürünlerini tüketmemesi. Yatış pozisyonu olarak yüzükoyun ani bebek ölümü riski taşıdığı için yüzükoyun yatırma ancak beslenmeden sonra 30-40 dakika, gözlem altında iken yapılabilir, ya da sol yanna yatırılır. Çocuklarda: Akşam fazla yememek, baharatlı yememek, yatmadan önce atıştırmamak, yağlı besinler mideden geç boşaldığı için yağlı yememek, yatağın başını yükseltmek. Bunlarla düzelmezse ilaç tedavileri düşünüleceğinden tekrar hekime başvurulmalıdır. İLAÇLARI AKILLICA KULLANALIM Banu ANLAR, Çocuk Sağlığı-Hastalıkları ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Özellikle kreş çağındaki çocuklarımızda ateş, boğaz ağrısı gibi enfeksiyonlar nedeniyle sık kullanılan antibiyotiklerin yan etkilerinin olabileceğini, ishale yol açabileceğini, sık kulanıldığında vücuttaki normal ve gerekli mikroplarımızın dengesini bozabileceğini, hastalık yapan mikropların ilaçlara direnç kazanmasına yol açabileceğini unutmayalım. Bu nedenle antibiyotikleri gereksiz kullanmamaya dikkat etmeliyiz. Örneğin boğaz enfeksiyonları okul öncesi yaş çocuklarında %80, okul çağındakilerde ise %60 oranında viruslar tarafından oluşturulurlar ve antibiyotiklere cevap vermezler. Boğaz ağrısının yanısıra burun akıntısı da varsa etkenin virüs olma olasılığı daha fazladır. Bu demektir ki, eğer her ateş ve boğaz ağrısına antibiyotik kullanırsak, bunların yarıdan çoğu gereksiz kullanım olacaktır. HER YÖNÜYLE DİSLEKSİ Emine ERGÜN, Çocuk Gelişimi Uzmanı Disleksi Nedir Disleksi; dinleme, konuşma, akıl yürütme, okuma, yazma, matematik yeteneklerinin kazanılması ve bilginin kullanılmasında güçlüktür. Disleksi doğuştan gelen yapısal bir durum olduğundan, yaşamın ilk yıllarından itibaren belirtilerini gösterir. Geç konuşmak, duyduklarını anlamakta güçlük çekmek, kelime hazinesinin az olması, sözcükleri yanlış söyleme, olay sırasına göre olay anlatamama küçük yaşlarda fark edilebilecek bazı belirtilerdir. Disleksinin Kaç Türü Vardır 1-DİSLEKSİ (okuma güçlüğü): Okurken atlama, anlamı bozma, harf – ses uyumu bozukluğu, hızlı okuyamama, harflerin ya da hecelerin yerini değiştirme, heceleme ya da anlamama gibi bir takım bozukluklar görülür. 2-DİSGRAFİ(yazma güçlüğü): Yazım hataları, okunaksız ve düzensiz el yazısı, bazı harf, rakam ve sözcükleri ters yazma, b-d, m-n, ı-i, d-t, g-ğ, g-y gibi harfleri karıştırma, sözcükler arasında boşluk bırakmadan ya da sözcüğü birkaç parçaya bölerek yazma gibi bozuklulara rastlanır. 3-DİSKALKULİ(aritmetik bozukluk): Matematik terimlerini, kavramları anlayamama, sayı ve sembolleri tanıyamama, gerekli sembolleri kullanma, eldeli sayıları toplamayı unutma, çarpım tablosunu öğrenmede zorluk yaşama, problem çözümünde izlenecek adımlara karar verememe biçiminde kendisini gösteren bozukluklarla karşılaşılır Okul Öncesi Dönemde Disleksi Belirtileri Nelerdir • Küçük yaşlarda “pokratal, feştali” gibi kelimeleri yanlış telaffuz ederler. • Günlük hayatta kullanılan basit kelimeleri hatırlayamazlar. Örneğin “Ne ile su içeriz” sorusuna “Bardak yerine sürahi” diyerek cevap verirler • Arkadaşlarının isimlerini hatırlayamazlar • Parmak ucunda yürürler • Merdivenleri ayak değiştirerek inip çıkamazlar • İnce motor becerilerde yetersiz olabilirler. Örneğin düğme ilikleme, makasla kesme, sınırlı boyama, çizim becerilerinde yaşıtlarına göre daha az başarılı olurlar • Kaba motor becerilerde yetersiz olabilirler. Örneğin iki tekerlekli bisiklete binme, ritmik hareket etme, el çırpma gibi becerilerde yaşıtlarına göre daha az başarılı olurlar • 5 yaşını geçmiş olmasına rağmen el tercihleri henüz oluşmayabilir • Okul öncesi dönemde öğrenilmesi gereken temel kavramları öğrenmede güçlük yaşarlar. Zıt kavramlar, zaman kavramları, sayılar, sayıları sıralama, yer yön kavramlarını öğrenme ve günlük hayatta kullanmada güçlük yaşarlar • Dikkat ve bellek sorunları yaşadıkları için şiir ezberleme, adres ezberleme, kendisine verilen yönergeyi aklında tutup yerine getirme becerilerinde desteğe ihtiyaç duyarlar. • Dikkat gerektiren aktiviteleri çok fazla sürdüremezler, çabuk sıkılırlar ve kendi kendilerine oynamayı tercih ederler. Bu nedenle çoğu zaman dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile karıştırılabilir. HER YÖNÜYLE DİSLEKSİ Emine ERGÜN, Çocuk Gelişimi Uzmanı • Dislektik çocuklar akıllı görünen, yaşından büyük akıllıca sözler söyleyen ve davranışlarda bulunan; ancak yaşından beklenen akademik becerileri yerine getirmekte zorlanan çocuklardır. Okul Döneminde Disleksi Belirtileri Nelerdir • Okula hevesle başlarlar ama bu hevesleri çok sürmez, çizgi çalışmalarının başlaması ile birlikte okula gitmek istemezler. • Yeni sesleri öğrenmede, okuma yazmayı sökmede güçlük yaşarlar • Kitap okumayı sevmezler • Ödev yapmaktan hoşlanmazlar. • Okuma ve yazmada (D-B-P), (M-N), (F-V), (K-T) seslerini karıştırırlar • Kelimeleri düz görmelerine rağmen, tersten okurlar. (Kocaman yerine Çokoman) • Rakamları tersten okurlar. 35 yerine 53 gibi okurlar • Okuduğu metni özetleme, metin ile ilgili sorulara cevap verme, metnin ana fikrini bulma gibi konularda sıkıntı yaşarlar • Tahtada gördüklerini deftere yazma, düzenli defter tutma becerilerinde de zorluk yaşarlar • Çarpım tablosu ve saat kavramı gibi kavramları öğrenmekte zorlanabilirler • Problemleri dört işlem kullanarak çözmek yerine kendilerine göre geliştirdikleri yöntemleri kullanarak farklı şekillerde çözerler, ama yanlış çözerler Dislektik Çocuğu Olan Ailelere Öneriler • Çocuğunuzun durumunu kabul etmekle işe başlayın. Var olan durumu kabul etmek ve çözüm sürecini başlatmak başarıya giden en güzel yoldur. • Çocuğunuz disleksi tanısı aldıysa, bu durumu öğretmeni ile paylaşın. • Çocuğunuzla ders çalışırken ya da ödev yaptırırken, kızmadan sinirlenmeden davranmaya çalışın. • Unutmayın çocuğunuz her zaman ilk seferde sizin gösterdiğiniz çözüm yöntemini uygulayamayabilir, ona ikinci belki üçüncü şansı vermelisiniz. • Dislektik çocuklar diğer çocuklardan farklı olarak öğrenme stilleri ile öğrenme süreçlerini tamamlarlar. Onlar için görsel, işitsel ip uçları çok önemlidir. • Matematik problemini ya da hayat bilgisinden bir konuyu somutlaştırarak görsel ve işitsel materyalleri kullanarak anlatmanız, öğrenme sürecini ve öğrendiklerini transfer etme sürecini kolaylaştıracaktır. • Çocuğunuzun başarılı olduğu ve daha az başarılı olduğu alanları iyi belirleyin. Başarılı olduğu alanlara doğru yönlendirin ki, ihtiyacı olan başarı duygusunu yaşasın. Daha az başarılı olduğu alanlarda ise destek vermeye devam edin. ANNE-BABA İÇİN YAPILANDIRMA BECERİSİ Fatma Gökçe PINAR, Profesyonel Koç / İşletmeci (ICF Uluslararası Koçluk Federasyonu - PCC) Bir gün çocuklarının başarısızlığından şikâyet eden bir çifte “Çocuğunuz hangi konularda iyidir?” diye sordum ve çocuklarının geçmişteki okul başarılarından keyifle bahsettiklerini gördüm. Bir süre sonra, “Peki, şu anda hangi konularda başarılı?” diye sorduğumda cevap bulamadıklarından kendilerini şaşırmış bir halde buldular. “O halde, başarının sizin için anlamı nedir, bunu konuşalım” dediğimde, genellikle anlamlarında akademik başarı olduğunu fark ettiler. Çocukları ise başarıyı şöyle tanımladı: “Ben mutluyum; arkadaşlarım var, okulumu da seviyorum, bir kaç dersimden düşük not alıyorum, annemle babam buna çok kızıyor.” Anne ve baba, çocuklarının iyi olan yanlarını yazmaları konusunda o hafta güzel bir çalışma yaptılar. Çocuklarına bu güçlü özellikleri sık sık hatırlattıklarında, çocuklarının zaman içinde daha mutlu olduğunu, aralarındaki bağın kuvvetlendiğini ve zayıf derslerine karşı daha çok çalışma isteği geliştiğini söylediler. Anne – babalar çocuklarının zayıf ya da geliştirilmesi gereken özelliklerinden çok, güçlü olan yanlarına odaklanarak ve bunları sık sık çocuklarına söyleyerek olumlu pekiştirme yapmalıdır. Şöyle düşünürsek; çocukken herhangi bir dersimizin kötü olduğunu deneyimlediğimizde bunu çevreden de defalarca duymak bize muhtemelen kötü hissettirmiştir ve bunun sürekli tekrar edilmesi de o derse karşı olan çalışma isteğimizi azaltmıştır. Destekleyici davranışlar görmediğimiz için de zaman içinde denemeyi bırakarak ben bu derste/konuda kötüyüm inancını pekiştirmiştir. Destekleyen anne-babalarımız ve eğitimcilerimiz olduğunda ise tekrar denemeye çalışmış ve ufak ufak başarıyı tadarak becerilerimizi arttırmışızdır. Bir kaç deneme sonucunda başarısız olur ve başarısız olduğumuza fazlaca odaklanırsak motivasyonumuz düşmeye başlar. Destekleyici ailemiz, dostlarımız ya da yöneticimiz varsa farklı yollar denememizin yolunu açarak yeterliliğimizi ve motivasyonumuzu arttırırlar. ANNE-BABA İÇİN YAPILANDIRMA BECERİSİ Fatma Gökçe PINAR, Profesyonel Koç / İşletmeci (ICF Uluslararası Koçluk Federasyonu - PCC) Bu süreçte anne-babaların gözlemlemesi gereken iki önemli nokta ortaya çıkıyor: Birincisi öğrencinin yeterlilik düzeyi, ikincisi istek durumu. Yeterliliği, konu hakkındaki bilgi ve beceri düzeyi; isteği, o konu hakkındaki motivasyonu olarak düşünebiliriz. Ve genellikle yeterlilik arttıkça istek yükselir, istek oluştukça yeterlilik artmaya başlar. Burada dikkat edilecek nokta, ailelerin gözlemini konu temelli yapması gerektiğidir. Yani çocuğunuz matematik dersinde yetersiz ve çalışma konusunda çok isteksiz olabilir; bunun yanında Türkçe dersinde yeterli ve çalışmak konusunda çok istekli olabilir. Bu gelişim alanını da çocuğunuzu çok iyi dinleyerek ve ona sorular sorarak gözlemleyebilirsiniz. Bu durumda anne-babalar şunu düşünebilir: “Çocuğumda bilgi ve beceri, yani yeterlilik ile ilgili bir destek ihtiyacı var ve istek uyandırmak için bu konuda sorular sorabilirim.” “Peki, şu ankinden daha farklı ne yapsaydın matematik daha kolay olurdu?” Ya da bir diğer soru “İstekle çalıştığın Türkçe dersini düşünmeni istesem, onun kolay olmasını nasıl sağladın?” Verdiği cevapları eyleme dönüştürmesi için onu destekleyin. “Buna, seni mutlu edecek şekilde nasıl başlayabilirsin?” Çocuğunuzun kendi kendine başlayamadığını gözlemlerseniz şunu sorabilirsiniz: “Bizden bu konuda herhangi bir beklentin var mı?”, “Sana nasıl destek olabiliriz?” İnsan kim olduğunu bilmek için kim olmadığını deneyimleyen varlıktır; zıtlıklar bizi geliştirir; bir konuda yetersiz isek bu durum yeterli olabilme isteğinin doğması için bir fırsattır. Başarısızlık dediğimiz kavram başarılı olma yolundaki deneyimlerimizdir. İşte tam bu noktada, anne-baba ve öğretmenlerin istek yani motivasyonu arttırabilmek için kendini başarısız gören bir öğrenciye sorabileceği güçlü bir soru vardır. “Bir daha bunu yapsan nasıl yaparsın?” Bu soru zihni çözüme odaklayan güçlü bir sorudur. “Neden düşük not aldın, neden yapamadın?” soruları zihni soruna daha fazla odaklar. Odaklandığımız şeyler bir süre sonra seçimlerimiz olur. Amacımız, çocukları çözüm üretme becerisi gelişmiş bireyler olarak yetiştirmekse, “Nasıl Yaparsın?” sorusu çoğu durumda daha geliştirici bir soru olacaktır. Birçok anne-baba çocuklarının hem hayatta hem de okulda başarılı olmasını ister. Genellikle çocuklarının güçlü olduğu yanlarına odaklanmak yerine zayıf olduğu yanlara odaklanmak, anne-babanın çocuğunun zayıf yanını geliştirme isteği ile yaptığı bir odaklanma türüdür. Anne-babaların da kendi rolleri ile ilgili iyi oldukları yanları düşünerek motivasyonlarını yüksek tutmaları, çocuklarının sevgi dolu ve başarılı bir yaşam sürmelerine büyük destek sağlar. Peki, şu andan itibaren çocuklarınızın geliştirebileceği yanlarına güçlü yanlarıyla tekrar bakmasını isteseniz neler değişirdi? AKRAN ZORBALIĞI Neslihan DİNÇEL TUNÇ, Okul Öncesi Öğretmeni Okullarda sıklıkla karşılaştığımız akran zorbalığı, bir ya da birkaç öğrencinin bir başka öğrenciye karşı yaptığı saldırgan davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Bir davranışın akran zorbalığı olarak değerlendirilebilmesi için gerekli olan üç temel özellikten bahsedilebilir. Bu özellikler; 1) Davranışın karşı tarafı bilinçli ve kasıtlı bir şekilde incitme niyeti taşıması, 2) Saldırgan davranışın aynı kişiye tekrarlayıcı ve sürekli bir şekilde uygulanması 3) Saldırgan ve mağdur öğrenci arasında fiziksel ve/veya psikolojik olarak güç dengesizliğinin bulunması olarak tanımlanmıştır. Bazı araştırmacılar ise akran zorbalığını gücün sistematik bir şekilde karşı tarafı incitmek amacıyla kullanılması olarak tanımlamaktadır. Zorbalık davranışları, davranış içerikleri bakımından farklı türlere ayrılır. Bu türlerden en çok ortaya çıkan; fiziksel zorbalık ve ilişkisel zorbalıktır. Fiziksel zorbalık; amaçlı gerçekleşen ve süreklilik gösteren fiziksel anlamda ortaya çıkan zorbalık davranışlarından oluşmaktadır. Vurma, tokat atma, tekmeleme, itme, yumruk atma, çimdikleme, nesneyi/oyuncağı/ boyayı/ zorla isteyerek ve bilerek elinden alma gibi davranışlar fiziksel zorbalık davranışı olarak adlandırılırlar. İlişkisel zorbalık ise; fiziksel olmayan hareketle; tehdit etme, sosyal statüyü, arkadaşlığı ve yakın ilişkiyi bozma yoluyla bir başkasını niyetli olarak incitme ve zarar verme olarak tanımlanır. İlişkisel zorbalık bir akranı onun söylediğini yapmadığı sürece, onu oyuna almamakla tehdit etme, bir akranına kızdığında onu oyun grubundan dışlama ve diğer çocukların bir akranını sevmemesi için uğraşma, akranı hakkında dedikodular yayma gibi sosyal ilişkiye amaçlı olarak zarar verici davranışlardan oluşmaktadır. Zorbalık davranışlarının ortaya çıkma alanları araştırılmış ve en çok sınıfta, koridorda ve oyun alanında, okula gidiş dönüş yolu, koridorlar, tuvaletler ve kantinde uğradıklarını ortaya koymuşlardır. AKRAN ZORBALIĞI Neslihan DİNÇEL TUNÇ, Okul Öncesi Öğretmeni Zorba öğrenciler genellikle fiziksel olarak güçlü ve yüksek enerjiye sahip çocuklardır. Bu tür çocuklar, saldırganca davranışlar sergilemekten ve çatışmalara girmekten hoşlanmakta ve saldırganca davranışlarının akranlarınca izlenmesinden de gurur duymaktadırlar. Zorba çocuklar, akranlarınca tümüyle dışlanmamakla birlikte genellikle onlardan kopuk bir biçimde kendi gruplarını oluşturmaktadırlar. Ayrıca bu gruptaki öğrenciler genellikle çabuk öfkelenmekte, kurallara uymakta zorluk yaşamakta, şiddeti bir çözüm yolu olarak görmekte ve kendilerine olumsuz ifadeler yüklemektedirler. Akran zorbalığının nedenlerini sorgulamışlardır. “Beni kızdırdığı için” ve “öç almak için” en çok ifade edilen nedenlerdir. Daha sonra ise sırasıyla “eğlence için”, “diğerleri de yaptığı için”, “çok pısırık oldukları için”, “nasıl sert biri olduğumu göstermek için”, “ondan parasını ve eşyalarını almak için” gibi nedenler ortaya atılmıştır. Kendilerinden daha güçlü çocuklar tarafından akran zorbalığına maruz kalan çocuklar pasif özelliklere sahiptirler ve zorbalığa maruz kaldıklarında genellikle ağlarlar. Bu çocukların ayrıca sosyal becerileri de yeterli değildir. Çocuklar, katı disiplinli bir aile ortamından gelebildikleri gibi aile içinde de şiddete uğrayabilirler, kekeme olma, içe dönük, endişeli, pasif özelliklere sahip olabilirler. Başta okul yöneticileri olmak üzere tüm eğitim çalışanlarının ve velilerin konu ile ilgili gerekli önemi anlamalarını sağlayıcı çalışmalar yapılmalı, öğrencilere yönelik daha fazla demokrasi, duygudaşlık ve hoşgörü eğitimine yer verilmelidir. Olumlu akran ilişkilerinin çocuğun yaşamının diğer aşamalarını ve tüm gelişim alanlarını etkileyeceği konusunda anne babalar, eğitimciler, okulöncesi eğitim kurumlarında çalışan diğer personel bilgilendirilmelidir. Okul öncesi eğitim öğretmenlerinin çocuk grubunu akran ilişkileri açısından doğru bir şekilde tanıyabilmeleri açısından gözlem, sosyometri, gibi çeşitli tekniklerle çocukların akran ilişkilerinin yapısını ortaya koymaları önerilebilir. Böylece akran grubunda kabulü, reddi ve şiddeti belirleyici faktörler belirlenebilir, ortaya çıkabilecek sorunları erken farketme ve etkili çözüm bulma kolaylaşabilir. GELiŞiMSEL ÇOCUK NÖROLOJiSi DERNEĞi GÇN Derneği, çocukluk çağında sinir sisteminin gelişimsel sorunlarının tanınması ve nedenlerinin ortaya konulması, tedavisi, özellikle bu sorunların önlenmesi konusunda çalışmalar yapmak amacı ile 2007 yılında Prof. Dr. Kalbiye Yalaz önderliğinde Ankara’da kurulmuştur. Çocuklarda beyin ve sinir sistemi gelişimi alanında hizmet, eğitim ve araştırma yapmayı hedeflemektedir. Gelişimsel sorunlarla çalışan Çocuk Nörologları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanları, Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanları, Psikologlar, Fizyoterapistler, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanları, Sosyal Hizmet Uzmanları, Odyolog ve Eğitim Odyologları derneğimize üye olabilir ve dernek çalışmalarına katılabilirler. Nöroloji, Beyin cerrahisi, Kadın Doğum Hastalıkları Uzmanları, Ortopedi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Kulak Boğaz Burun ve Göz Hastalıkları, Pratisyen Hekim ve Halk Sağlığı Uzmanları, Hemşire, Ebe, Özel Eğitim Öğretmenleri dernek çalışmalarına katkıda bulunabilir, klinik ve eğitim programlarına katılabilirler. Sevgili Anne ve Babalar, Çocuk Sağlığı ve Eğitimi alanında çalışanlar, bu film çocukların gelişiminde önem taşıyan soru ya da sorun kaynağı olan konulara açıklık getirmek üzere Gelişimsel Çocuk Nörolojisi Derneği tarafından hazırlanmıştır. Hastane, okul gibi toplu ortamlarda, kurum içi yayınlarda gösterimi ve izlenmesi yararlı olacaktır. • Bebek ve Çocuklarda Gelişimin Genel Özellikleri • Çocuklarda Normal Gelişim • Beyin Gelişimi • Genetik ve Çevre • Yaşa Göre Gelişim ve Öneriler • Tuvalet Eğitimi • • • • • • Çocuklarda Gelişimin Gecikmesi Çocuğum Okula Başlıyor Aşılama ve Aşı Tablosu Ateşli Havale Yemek Yeme Davranışları Çocukluk Çağı Baş Ağrıları Kalbiye Yalaz Çocuk Gelişimi ve Danışma Merkezimiz Ailelerin çocukları ile ilgili soru ve sorunları için tüm ailelere açıktır. GELİŞİMSEL ÇOCUK NÖROLOJİSİ DERNEĞİ Tunalı Hilmi Caddesi Buğday Sokak Kozlar İş Hanı 2. kat 6/34 KAVAKLIDERE/ANKARA Tel: 0312 427 50 57 - E-posta: [email protected] www.gcn.org.tr
Benzer belgeler
çocuğunuz kurbanda olabilir zorba da
Bir gün çocuklarının başarısızlığından şikâyet eden bir çifte “Çocuğunuz hangi konularda iyidir?” diye sordum
ve çocuklarının geçmişteki okul başarılarından keyifle bahsettiklerini gördüm. Bir süre...