Sayı #7 - Koç Üniversitesi
Transkript
Sayı #7 - Koç Üniversitesi
Koç Üniversitesi SAYI 7 YIL 2012 KOÇ ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA DERGİSİ Geleceğimiz İçin Bilim: Yeni Enerji Teknolojileri Fener Dergisi, temel olarak, Koç Üniversitesi’ndeki araştırma aktiviteleri ve olanakları hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla çıkarılan bir dergidir. Fener vasıtasıyla ayrıca Koç Üniversitesi ile diğer akademik kurumlar, kamu ve özel sektör kuruluşları arasında iletişimi ve işbirliğini artırmayı, ortak araştırmaları özendirmeyi de hedefliyoruz. Fener Dergisi’nin bu sayısını okumaktan zevk alacağınızı umuyor, her türlü soru ve yorumlarınızı bekliyoruz. Bize [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Yayın Kurulu Fener Dergisi 1 YAYIN KURULU Dergimizin bu sayısının ana teması “sürdürülebilir enerji kaynakları”. Günümüzde, fosil yakıt tüketiminin insan ve doğa sağlığını tehdit etmesi, petrol yataklarının hızla azalması, küresel ısınmanın artması, tüm dünya ülkelerinin temiz enerji politikalarına yönelmesiyle enerji konusunda yapılan araştırmalar daha da önem kazandı. Bu anlamda, dergimizin Bakış Açısı bölümünde, Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, Tüpraş’ta enerji üzerine yapılan Ar-Ge çalışmalarını ve Koç Üniversitesi’yle işbirliğini anlatıyor. Dergimizin Profil bölümünde, KÜTEM Direktörü Can Erkey merkezin amaçlarını ve araştırma alanlarını özetliyor. Yine aynı konuyla ilgili olarak Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü’nden Seda Keskin yeni nesil nano-gözenekli malzemeleri kullanarak doğal gaz, hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarını verimli, güvenli ve ekonomik halde depolamayı hedefleyen çalışmaları konusunda bilgi veriyor. Son olarak, Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, Metin Türkay ve Belgin Şan Akça, Yakından Bakış bölümünde, “Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler” isimli kapsamlı araştırmalarını tanıtarak, Türkiye’nin enerji kaynaklarını daha verimli kullanması ve enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması için nelere öncelik verilmesi gerektiğini tartışıyorlar. Türkiye ve dünya gündemindeki güncel konular hakkındaki yazılar da dergimizin içeriğine renk katıyor. Örneğin, Yakından Bakış bölümünde Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder Türkiye gündeminin en sıcak konularından biri olan anayasal reform ve yeni anayasa için Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan Anayasa Teknik Raporu hakkında bilgi veriyor. Hukuk Fakültesi’nden Zeynep Derya Tarman ise, yine dünya gündeminde çok tartışılan bir konu olan, küreselleşme ve onun sonucu oluşan haksız rekabete dikkat çekiyor. Ekonomi Bölümü’nden Şebnem Kalemli Özcan bankalar arası finansal entegrasyonun ülkeler arası iktisadi dalgalanmalara etkisini açıklıyor. Finans Bölümü’nden Oğuzhan Özbaş ise, yazısında şirketlerin bağımsız yönetim kurulu üyeleri atamalarını zorunlu kılan uygulamaları eleştiriyor ve Sermaye Piyasası Kurulu’nu bu tip basmakalıp yaklaşımlara karşı uyarıyor. Türkiye gündeminde çok tartışılan konulardan bir tanesi de arkeolojik ve tarihi alanların baraj gölleri altında yok olması. Gül Pulhan, Ilısu Barajı’nın yakında su altında bırakacağı Dicle bölgesindeki Gre Amer’de yaptıkları arkeolojik kazı çalışmaları ve sonuçları hakkında bilgi veriyor. FENER Geçmiş senelerde olduğu gibi, 2011-2012 akademik yılı da hem Koç Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar hem de öğretim üyelerimizin elde ettiği başarılar açısından oldukça zengindi. Kısaca özetlersek, toplam 15 öğretim üyemiz, ikisi TÜBİTAK Bilim Ödülü olmak üzere, bu yıl da ulusal ve uluslararası ödüller aldı. Avrupa Araştırma Konseyi tarafından ilk kez Türkiye’den, üniversitemizden yapılan bir başvuru, Fikirler Özel Programı Başlangıç Düzeyi Bağımsız Araştırmacı Desteği’ne layık görüldü. Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi (KÜTEM), Tüpraş’ın verdiği destekle Koç Üniversitesi’nde kuruldu. “Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik” ve “Tasarım, Teknoloji ve Toplum” alanlarında iki yeni disiplinlerarası yüksek lisans programı başladı. Hukuk Fakültesi, Türkiye’de Montreal Sözleşmesi’ni ele alan ilk konferansı düzenledi. Bu gelişmelere ait detayları, Haberler bölümümüzde bulabilirsiniz. Dergimizin bu sayısında, “enerji” ana temasının yanında oldukça ilginç ve okuması keyifli popüler bilim yazıları da yer alıyor. Örneğin, Psikoloji Bölümü’nden Fuat Balcı insanlarda zaman algısı ve bunun verdiğimiz kararlar üzerindeki etkisinden bahsediyor. Makine Mühendisliği Bölümü’nden Kerem Pekkan çocuk kalp hastalıkları üzerine yaptığı çalışmalarda mühendislik ilkelerini kullanarak nasıl yeni tedavi yöntemleri geliştirdiklerini anlatıyor. Fizik Bölümü’nden Menderes Işkın neden bilim insanlarının aşırı soğuk atomik sistemler üzerine çalıştığı ve önümüzdeki yıllarda bu çalışmalardan neler öğrenilebileceği konusunda bizi aydınlatıyor (Fizik alanında verilen en son Nobel ödülünün bu alanda olduğunu biliyor muydunuz?). Matematik Bölümü’nden Emre Alkan bizi sayıların dünyasında ilginç bir yolculuğa çıkarıyor ve neden “doğanın kitabı” yazılırken matematiksel bir dil kullandığını anlatıyor. Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Alptekin Küpçü ise, aynı matematiksel dili kullanarak, siber güvenlik ve kriptoloji üzerine yaptıkları çalışmaları tanıtıyor. İÇİNDEKİLER FENER 2 İÇİNDEKİLER 4 8 11 14 18 21 KÜTEM ile Enerji Teknolojileri Geliştirmek Gelecek Enerjide Gizli Beyindeki Saate Dayalı Karar Optimizasyonu Yaşama Değer Katan Mühendislik Çözümleri Anayasal Reform Yolunda Türkiye Sanal Varlığınızı Güvence Altına Alın! 24 26 28 30 32 34 Krizin Domino Etkisi Haksız Rekabet İlkeleri Küreselleşebilecek mi? Dünyamızı Kurtaracak Keşifler Aşırı Soğuğa Hâkim Olmak, Ama Neden? Kurumsal Yönetim Bir Kalıba Sığar mı? Teorinin Doğuşu ve Felsefesi FENER 3 KOÇ ÜNİVERSİTESİ ADINA SAHİBİ Umran İnan, Rektör 37 40 43 50 52 53 YAYIN KURULU (Soyadı alfabetik olarak) Çağatay Başdoğan Oğuz Kerim Başkurt Levent Koçkesen Özgür Müstecaplıoğlu M. Deniz Güner-Özbek Bruce Rankin Ebru Tan Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler Gre Amer’de Ayakta Kalmak Haberler Koç’ta Yaz Araştırma Programları Koç Üniversitesi’nde Araştırma Projeleri Ödüller EDİTÖR Leyla Demirbağ Atay GÖRSEL YÖNETMEN Levent Pakdamar KATKIDA BULUNANLAR Ceren Gedikoğlu, Enis Demirbağ, Çağla Güneşler, Neziha Mühürcü, Aykut Karadere (Fotoğraf) YÖNETİM Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul Tel: +90 (212) 338 1000 Faks: +90 (212) 338 1289 www.ku.edu.tr YAPIM Demirbağ Yayın ve Tasarım Güzebahçe Sk. No.33/4 Nişantaşı, İstanbul Tel: +90 (212) 291 5553 www.demirbag.net RENK AYRIMI VE BASKI Gezegen Tanıtım 100. Yıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 2. Cadde No: 202/A Bağcılar İstanbul Tel: 0212 325 71 25 İÇİNDEKİLER GENEL YAYIN YÖNETMENİ M. İrşadi Aksun Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi, ülkemizde yeni gelişmeye başlayan üniversite-sanayi işbirliğine iyi bir örnek…Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut, KÜTEM ve Tüpraş’ın ArGe çalışmalarını anlattı. FENER Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi 4 KÜTEM ile Enerji Teknolojileri Geliştirmek BAKIŞ AÇISI Tüpraş’ın yeni atılımlarından bahseder misiniz? olurken, 2011 yılı yatırım tutarı, Fuel Oil Dönüşüm projesi dahil Tüpraş petrol sektörünün ham petrol temini, gerektiğinde pet- edildiğinde 500 milyon dolara yakın yatırım gerçekleştirmiş rol ürünleri ihracı, petrol ürünleri üretimi, depolanması, taşıma, oluyoruz. dağıtım ve pazarlaması faaliyetlerini yürütür. 28,1 milyon tonluk kapasitesiyle Tüpraş ülkemizin öncü, Avrupa’nın yedinci, dün- Atılan adımlar Tüpraş’ın, yatırımcısına yüksek ve düzenli kar yanın yirmi dokuzuncu büyük rafineri şirketidir. payı ödeyen şirketler sıralamasında en üst sıralarda yer almasını sağlamıştır. Tüpraş hisse senedi yerli ve yabancı yatırımcı- Tüpraş’ın Koç Topluluğu’na devriyle başlanan değişim ve ların uzun vadeli olarak portföylerinde bulundurduğu en itibarlı gelişim stratejisi doğrultusunda her alanda çalışmalarımıza eş hisselerden biri olmuştur. zamanlı başladık. Gelişim ve değişim süreci olarak adlandırdı- ğımız bu dönemde en önemli yatırımımızı insan kaynağımıza Tüpraş ArGe’ye önem veren bir kuruluş. Şirketinizin yaptık. Deneyimli rafinericilerin rehberliğiyle işgücünde yaklaşık ArGe konusundaki yaklaşımı ve yapılan çalışmalar hak- %47’lik bir yenilenme gerçekleştirdik. Çevresel yükümlülükle- kında bilgi verir misiniz? rin azaltılması, kurumsal yönetim ilkelerine, sağlık emniyet ve Tüpraş’ın araştırma ve geliştirme çalışmalarına hız vererek, çevre standartlarına tam uyum için önemli çalışmalar başlatıldı. başarısının sürdürülebilirliğini sağlama hedefiyle Eylül 2009’da Bugün ülkemizde en yüksek Kurumsal Yönetim notlarından biri ArGe Müdürlüğümüz kuruldu. Ağustos 2010 tarihinde ArGe Tüpraş’a aittir. Merkezi Belgesi alınarak 93 çalışanımız ile yerli ve yabancı üniversiteler, araştırma kurumları, Avrupa Birliği ArGe fon- Operasyonel alanda ise bekleyen yatırımlara kaynak sağlanarak ları ve diğer sanayi kuruluşlarıyla ileriye dönük teknolojilerin hız kazandırıldı ve sürdürülebilir karlılık için yeni projeler başlatıl- araştırılacağı projeler üretmek, yönetmek ve örneklerini tüm dı. Ekonomik krizlere ve kırılganlıklara rağmen 2010 yılında da ülkeye yayacak katkıyı vermek üzere çalışmalarımız sürüyor. gerçekleştirilen yatırım harcamalarımız toplam 177 milyon dolar Hedefimiz, ülke ve şirketimiz ortak değerlerinin tasarruf altına ailesine katılacaktır. Bu büyüklüğe ulaşan ArGe Merkezimiz ile rekabet öncesi işbirliği kültürünü yaymak ve üniversitelerimizin KÜTEM’i eşgüdümlü çalıştırmak sureti ile Akdeniz’in en büyük ilgili bölümlerini ArGe merkezimiz olarak değerlendirmek. ve akredite “Yakıt ve Enerji Teknolojileri Merkezine” sahip olmayı amaçlıyoruz. Tüpraş olarak yüksek katma değer yaratan, sürdürülebilir ve gelişmeye açık rekabet gücü olan, doğrudan ve öncelikli olarak Koç Üniversitesi’yle birlikte yürütülen projeler hakkın- gelişmiş pazarlara ihracatı hedefleyen, ArGe ve teknoloji geliş- da bilgi verir misiniz? Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji tirme yeteneği bulunan ve yenilikçiliğe endekslenmiş bir şirket Merkezi’ne verdiğiniz destek ve bu desteğin ardındaki hedefiyle çalışıyoruz. Tüpraş yeni projelerini belirler, gelecek vizyonunuzdan bahseder misiniz? teknolojiler üzerinde çalışma hedefli yol haritası çizerken, yeni Koç Üniversitesi kampüsünde, enerji teknolojilerini geliştirmek teknolojilerin ve proje çıktılarının kazanımına, buna bağlı olarak amacıyla kurulmasına destek verdiğimiz KÜTEM (Koç Üniversi- laboratuvar ekipmanları, uzmanlaşmış personel, bilimsel yayın, tesi Tüpraş Enerji Merkezi)’dir. Koç Üniversitesi ile Tüpraş ara- patent gibi kazanımlara büyük öncelik ve önem vermektedir. sında gerçekleştirilen protokol ile merkezin çalışma ve yönetim esasları belirlenmiştir. Bu esaslara göre, çalışmalarda bilimsel ArGe Merkezimizin temel konuları, proseslerin matematiksel seviye ve yeteneklerin artırılması, sonuçların yenilikçi yaklaşım- modellenmesi ve kontrolü, yeni ürün geliştirme ve enerji verim- la uygulamaya geçirilmesine çalışılacaktır. KÜTEM’de ortak liliği çalışmalarıdır. Bu konulara ilave olarak yenilenebilir enerji hedefler ve yetenekler çerçevesinde belirlenen çalışma konuları teknolojileri de önümüzdeki dönem çalışılmaya başlanacaktır. biyo-yakıt teknolojileri, polimer geri dönüşümü ile sıvı yakıt 2013 yılının ilk yarısında tamamlanmasını beklediğimiz ArGe üretimi, enerji ve yakıt optimizasyonu, yanma mekanizmalarının Kampüsü inşaatımız hızla devam ediyor. Tasarım, laboratuvar diyagnostiği, laser destekli yanma, hidrojen üretimi ve depo- ve pilot tesis binalarından oluşan ArGe Merkezi Kampüsümüz lanması, güneş enerjisinin dönüşümü ve kullanımı, emisyon tamamlandığında yaklaşık 90 yeni arkadaşımız Tüpraş ArGe kontrolü ile ileri proses kontrol teknolojilerinden oluşmaktadır. 5 BAKIŞ AÇISI alınıp, mükemmeliyet merkezlerinin oluşumunu destekleyerek, FENER Yavuz Erkut: “ArGe Merkezimiz ile KÜTEM’i eşgüdümlü çalıştırmak suretiyle Akdeniz’in en büyük ve akredite Yakıt ve Enerji Teknolojileri Merkezi’ne sahip olmayı amaçlıyoruz.” Koç Üniversitesi Fen ve Mühendislik Fakültesi bünyesinde 24 aylık proje bünyesinde, Gerçek Zamanlı Optimi- 355 metrekarelik alan içerisine kurulacak olan KÜTEM zasyon ile Hidrokraker Ünitesi’nin matematiksel reak- için üniversite bünyesinde hali hazırda 15 milyon TL’lik tör modeli kurularak, ünitenin şarjı, ünite değişkenleri destekleyici cihaz altyapısı bulunmaktadır. Stratejik plan ve ürün ekonomik değerleri de göz önüne alınarak doğrultusunda, ölçme ve test altyapısının da güçlen- optimum çalışma şartları belirlenecektir. Ünite dirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla Tüpraş beş yıl maliyetinin yaklaşık %18’i olan enerji giderlerinde içinde 8 milyon TL’sı tutarında bir ödenek ayıracaktır. FENER 6 %1-2’lik iyileşme beklenmektedir. Diğer yandan üniversite-sanayi işbirliğini güçlendir- Laboratuvar Ölçekli Hidrokraker Ünitesi ve mek, ortak çalışmalara hız kazandırmak adına 30 Hidrokraker Katalizörlerinin Geliştirilmesi: Mart 2010 tarihinde Koç Holding Enerji Grubu Kasım 2010 tarihinde başlanılan TÜBİTAK Başkanlığı ve Enerji Grubu’na bağlı şirketler ile TEYDEB destekli 36 aylık proje bünyesinde BAKIŞ AÇISI Koç Üniversitesi arasında Ortak Çalışma Çerçe- pilot ölçekli bir Hidrokraker Ünitesi kurulması ve Protokolü imzalanarak, çalışmaların ilk adımı için gerekli ön çalışmalar yapılmaktadır. Pro- atılmıştır. Koç Üniversitesi ve Enerji Grubu jenin öncelikli hedefi, laboratuvar ölçekli bir şirketleri arasında belirlenen başlıklarda hidrokraker ünitesinin kurulması, operasyon projeler oluşturulmaya ve ilişkiler güçlendiril- parametrelerinin incelenmesi ve kullanılan meye başlanmıştır. Bu kapsamda, katalizörlerin sentezlenerek karakterizasyon- FCC Ünitesi’nde Gerçek Zamanlı Optimi- larının yapılmasıdır. zasyon Projesi: Proje ile rafineri çapında optimizasyonun bir adımı olarak İzmir Rafinerisi FCC Fluid Catalytic Su Donma Noktasını Düşüren İşlevsel Kaplamalar ve Cracking Ünitesi için İleri Proses Kontrol ve Gerçek Zamanlı Asfalt Yüzeylerine Uygulanması: Mayıs 2011 tarihinde Optimizasyon yazılımı geliştirilmesini hedefliyoruz. Geliştirilecek başlanılan 35 aylık proje bünyesinde hedef, Tüpraş’ın bitümen yazılım ile FCC Ünitesi’nin modeli oluşturularak, ünitenin farklı üretim teknolojileri konusundaki tecrübesiyle penetrasyon gra- çalışma parametrelerindeki karlılığı, yardımcı servis maliyet- de bitümen ürün spesifikasyonlarının iyileştirilmesini sağlayan leri ve baca gazı salınım miktarları öngörülecek. Geliştirilecek ve yeni bir fonksiyonel bitümen ürünü geliştirilmesine olanak Model Öngörülü Kontrol ve Gerçek Zamanlı Optimizasyon sunan bir katkı malzemesi geliştirilmesidir. Bu katkının çok yazılımlarıyla ünitenin çevre ve emniyet kısıtları içinde en işlevli bir ürün olarak geliştirilmesi hedeflenmektedir: Yol yüksek karlılık, en düşük maliyet ve en düşük çevre zararı ile yüzeylerindeki buz çözücü etken maddeyi dış etkenlerden çalıştırılması sağlanacak. Gerçek Zamanlı Optimizasyon ile İleri koruyacak; yaz-kış gibi büyük sıcaklık değişimine maruz Proses Kontrol sisteminin beraber çalışmasıyla enerji giderle- kaldıktan sonra dahi etkisini ve yapısını koruyacak; yüzeye rinde azalma bekliyoruz. Bu teknolojiyi kendi imkânlarımızla ve tuz uygulama tekrarını ortadan kaldıracak özellik kazandırı- ihtiyaçlarımıza yönelik olarak geliştirecek olup, ileride geçebile- lacak. cek genel rafineri platformu yazılımına entegre etme imkanına da sahip olunacak. Katalizör geliştirme konusunda oluşturulan “Hidrokraking Katalizörlerinin Süperkritik Depozisyon Yöntemiyle Sentezi İzmit Rafinerisi Hidrokraker Ünitesi’nde Gerçek Zamanlı ve Pilot Boyutta Ticarileştirme Çalışmaları” adlı yeni projede Optimizasyon ve Kontrol Sistemi Tasarımı ve Uygulaması: süperkritik depozisyon (SKD) yöntemiyle hazırlanan malze- Mayıs 2010 tarihinde başlanılan, TÜBİTAK TEYDEB destekli melerin rafineride hidrokraker katalizörü olarak kullanılma Yavuz Erkut: “Bugün sekiz üniversiteyle ortak projeler yürütmekteyiz. Tüpraş’ın toplam proje bütçesinin %7,8’i üniversitelere aktarılmaktadır. Bu oran ülkemizdeki en yüksek orandır.” Tüpraş olarak yaklaşımımız, ülke ve şirketimiz ortak değerlerinin laboratuvar ile ticari kullanım arasında köprü kuracak. Proje tasarruf altına alınıp, işbirliği kültürünü gerek şirket içinde gerekse kapsamında kurulacak olan pilot tesiste yeni katalizörler ile sektör genelinde yaymak ve üniversitelerimizin ilgili bölümlerini motorin ve jet yakıtının artışı yönünde sonuçlar almayı hedefli- ArGe Bölümümüzün paydaşı olarak değerlendirmektir. Bu çerçe- yoruz. Böylece ticari uygulamadan önce pilot tesis çalışmaları vede, 2010 yılında üniversitelerle işbirliği çalışmalarına başladık. sayesinde enerji ve zaman kaybının azaltılması, ekonomik Bugün sekiz üniversiteyle ortak projeler yürütmekteyiz. Tüpraş’ın kazanç ve karbondioksit emisyon oranlarında düşüş Tüpraş’ın toplam proje bütçesinin %7,8’i üniversitelere aktarılmaktadır. Bu kazanımı olacaktır. Ayrıca katalizörlerin sentezinde kullanılan oran ülkemizdeki en yüksek orandır. Ayrıca projelerde çalışan yeni yöntem ile makale ve patent çıktıları beklenmektedir. doktora ve master öğrencilerinin Tüpraş ailesine katılmaları da da geliştirilebilmesi adına, tüm paydaşların temsil edileceği ortak nayi işbirliğinin yeterince gelişmediğini görüyoruz. Ülke- platformlarda bir araya gelinmeli, ortak çalışma konuları belirlene- mizde üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi için neler rek çalışmalar hayata geçirilmelidir. yapılmalı? Üniversiteler, araştırma merkezleri ve sanayi ile gerçekleştirilen Büyümeye devam edecek ArGe çalışmalarımızın yanı sıra, çe- ortak çalışmalar sonrasında ortaya çıkacak bilgi birikimi, Tüpraş’ın şitli calışma alanlarında üniversitenizin değerli akademisyenleri sürdürülebilir başarısı ve geleceği için büyük önem taşımaktadır. ile mühendislik öğrencilerini Tüpraş’a davet etmek isteriz. 7 BAKIŞ AÇISI mümkün olmaktadır. Ülkemizde üniversite-sanayi işbirliğinin daha Yurtdışıyla karşılaştırdığımızda Türkiye’de üniversite-sa- FENER potansiyelini inceleyecek ve pilot tesis çalışmaları sayesinde Gelecek nesilleri yetiştiren Koç Üniversitesi, dünyanın geleceği için de önemli adımlar atıyor. KÜTEM Direktörü Prof. Dr. Can Erkey, Tüpraş’la birlikte enerji alanında dünyaca ünlü bir araştırma merkezi haline getirmeyi amaçladıkları KÜTEM hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Gelecek Enerjide Gizli FENER Bize kendinizden, akademik geçmişinizden ve üzerinde çalıştığınız konulardan bahseder misiniz? Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ni 1984 yılında 8 bitirdikten sonra Texas A&M Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nde doktora programına kabul edildim. Enerji konusuyla o dönemde ilgilenmeye başladım. Doktora tezimi Amerikan PROFİL Enerji Bakanlığı tarafından desteklenen ve kömürden elde edilen sentez gazının hidrokarbon yakıtlara dönüştürülmesi üzerine olan bir proje kapsamında yaptım. Daha sonra aynı bölümde doktora sonrası araştırmacı olarak süperkritik akışkanlar üzerinde çalışmaya başladım. 1995 yılında University of Connecticut Kimya Mühendisliği bölümünde yardımcı doçent olarak göreve başladım. Burada süperkritik akışkanlar üzerinde çalışmaya devam ettim ve hem ticari firmalar hem de devlet kurumları tarafından desteklenen birçok proje yürüttüm. Hidrojenle çalışan yakıt pilleri için katalizörler geliştirilmesi, hidrokarbon yakıtlardan hidrojen üretimi, büyük gözenek boyutlu taşlama taşlarının geliştirilmesi, yeni homojen katalizörlerin sentezi, sudan toksik metallerin ayrıştırılması ve iletken poliüretan köpükler gibi projelerim bunlardan bazıları. 2001’de doçent oldum. 2006’da profesör olarak Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği bölümünde göreve başladım. Burada da süperkritik akışkanların enerji alanındaki uygulamaları üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Avrupa Birliği tarafından desteklenen büyük bir projede binalarda ısı yalıtımı için saydam ve opak vakum yalıtım panelleri geliştiriyoruz. Başka bir projede de bu tip panelleri beyaz eşya uygulamaları için geliştiriyoruz. Tüpraş ile beraber çalıştığımız başka bir projedeyse petrol rafinerisinin enerji verimliliğini artırmak için yeni katalizörler geliştiriyoruz. “Yakıt ağırlıklı bir araştırma merkezi olacak KÜTEM’de yapılacak bilimsel çalışmalar çevreye duyarlı yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesine, ülkemizin enerji açığıyla ilgili problemlerin çözülmesine, geliştirilen teknolojilerin ülkemizdeki şirketler tarafından ürün haline getirilerek dünya enerji marketine pazarlanmasına katkıda bulunacak.” Tüpraş ile beraber üniversitede yaptığımız kezi (KÜTEM)’nin yapısı ve işleyişi kapsamlı çalışmalar sonunda belirledik. hakkında bilgi verir misiniz? Yakıt ağırlıklı bir araştırma merkezi olacak Üç kişiden oluşan yönetim kadrosunun dı- KÜTEM’deki araştırma alanlarını fosil yakıt- şında, KÜTEM üniversitemizdeki 20 kadar ları, biyoyakıtlar ve güneş yakıtları olarak üç öğretim üyesinden oluşuyor. Fen Bilimleri, ana gruba ayırmaya karar verdik. deki öğretim üyelerimizin enerji alanındaki Fosil yakıtları alanındaki araştırmalarımızda çalışmalarına destek veriyoruz. Tohumlama amaçlarımız bugün kullanılan fosil yakıt fonlarıyla öğretim üyelerimizin enerjiyle ilgili üretim teknolojilerinin verimini artırmak, alanlarda yeni projeler geliştirmelerine kat- sera gazı emisyonlarının azaltılması için kıda bulunuyoruz. Örneğin enerji verimliliği yeni teknolojiler geliştirmek ve bugün alanında bir projeye destek verdik ve ya- dışarıdan ithal edilen bütün teknolojilerin kında dört proje için daha tohumlama fonu ülkemizde de üretilebilmesine katkıda vereceğiz. Ayrıca, bu merkezde üniversi- bulunmaktır. Petrolün işlenmesiyle ilgili tedeki enerji araştırmalarını destekleyecek projelerin dışında, araştırmalarımızın bir laboratuvarların kurulmasını öngörüyoruz. bölümünü ülkemizdeki kömür yataklarının elektrik ve yakıt üretiminde kullanılabilme- Böyle bir merkezin kurulmasına neden sini gerçekleştirmek üzerine odaklamayı ihtiyaç duyulduğunu ve merkezin planlıyoruz. Bu şekilde merkezimiz, ülkemi- araştırma alanlarını anlatır mısınız? zin en önemli problemlerinden biri olan cari Enerji günümüzde ülkemizin ve dünya- açığın düşürülmesine önemli bir katkıda mızın en önemli konularından biri haline bulunacak. geldi. Rektörümüz Prof. Dr. Umran İnan bu konuda bir araştırma merkezi kurulma- Biyoyakıtların kullanımının önümüzdeki sının üniversitemizin gelişimine yardımcı 5-10 sene içerisinde artacağını ve ülkemiz- olacağını ve ülkemize birçok fayda getire- de yenilenebilir bir enerji olarak potansi- ceğini düşünerek Koç Grubu ile beraber ilk yeli olduğunu düşünüyoruz. Yalnız bugün adımları attı. Merkezin araştırma alanlarını kullanılan biyoyakıtların (etanol, biyodizel) 9 PROFİL Mühendislik ve Sosyal Bilimler fakültelerin- FENER Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Mer- gıda maddelerinden elde edilmesi gıda maddelerinin fiyatlarının merkezi haline getirmek. Merkezimizde yapılacak bilimsel çalış- yükselmesine, dünyada açlığa ve ormanların yok olmasına neden malar çevreye duyarlı yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesine, oluyor. Bunun engellenebilmesi için gıda olarak kullanılmayan ülkemizin enerji açığıyla ilgili problemlerin çözülmesine, geliştirilen biyokütlelerden yakıt elde edilmesi ve bu üretimi ekonomik hale teknolojilerin ülkemizdeki şirketler tarafından ürün haline getirilerek getirecek teknolojilerin geliştirilmesi gerekiyor. Bunlara örnek dünya enerji marketine pazarlanmasına katkıda bulunacak. Bu olarak yosunlar, orman artıkları ve çabuk büyüyen sazlar verilebilir. konularda geleceğin bilim adamlarını yetiştirecek merkezimiz, aynı Merkezimiz üniversitemizin biyoloji ve biyoteknoloji alanlarındaki zamanda üniversitemize bu konuyla ilgilenen genç beyinleri çek- altyapısından ve bu alanlarda çalışan hocalarımızın bilgi birikimin- meye ve beyin göçünü tersine döndürmeye katkıda bulunacak. den de yararlanarak kuvvetli bir araştırma programı oluşturacak. Merkezimizin yer alacağı uluslararası projelerin lisansüstü öğrencilerimize çok farklı bir düşünce tarzı kazandıracağını düşünüyoruz. FENER 10 Gelecek nesilleri yetiştirmek için çaba gösteren bir üniversi- PROFİL te olarak dünyamızın geleceğini düşünmek ve bunun için fosil Merkez kapsamında Tüpraş ile işbirliğinizden bahseder yakıtları tükendikten sonra enerjimizi nereden elde edebileceğimiz misiniz? konusunda da çalışmak zorunda olduğumuza inanıyoruz. Burada Tüpraş merkezin altyapısının oluşturulması için önemli bir destek da güneş yakıtlarının ekonomik bir şekilde üretimi için teknolojiler veriyor. Aynı zamanda Tüpraş ile beraber yürüttüğümüz araştır- geliştireceğiz. Bu yakıtlara örnek olarak suyun ayrıştırılmasıyla elde ma projeleri var. Bunlar rafinerilerdeki ünitelerin enerji verimliliğin edilen hidrojeni veya havadaki karbondioksit ve suyun tepkimele- artırılması, yeni katalizörler geliştirilmesi, reaktör modellemesi riyle elde edilen hidrokarbon yakıtları örnek gösterebiliriz. Tabii ki ve kontrolü, nano yapılı akıllı asfalt geliştirilmesi ve emisyonların yakıt tasarrufu için enerji verimliliği de çok önemli bir konu ve bu azaltılması üzerine. konu üzerine çalışmakta olan bir grubumuz var. Tüpraş’ın amaçları üniversite ve sanayi işbirliğine ortam ve sürekKÜTEM yönetimi ve destekleyici altyapılar hakkında bilgi lilik kazandırmak, endüstriyel araştırmalar konusunda deneyimli verir misiniz? personel yetiştirilmesine katkıda bulunmak ve temel araştırmaların KÜTEM’in yönetimi üç kişiden oluşuyor. Ben merkezin direktörü uygulamalı araştırmalarla birleştirilerek ülkemizin rekabet gücünün olarak görev yapıyorum. Fizik bölümümüzden Doç. Dr. Alper Kiraz artırılmasını sağlamak olarak sıralanabilir. merkezin yardımcı direktörü. Alper Bey optik alanındaki birikimini optik ve enerjinin çakıştığı, KÜTEM’in de gelecek gördüğü birçok alana aktarabilecek başarılı bir bilim adamımız. Dr. Rıza Kızılel ise uzun seneler Amerika’da enerji alanında çalışmış biri ve merkezimizde yapılan çalışmaların arzu edilen hız ve şekilde yürütülmesinden sorumlu. Enerji teknolojilerinin geliştirilmesinde nano yapılı malzeme bilimi çok önemli bir rol oynuyor. Birçok yakıt üretiminde kullanılan katalizörleri ve güneş ışığını elektriğe dönüştürebilen yüzeyleri nano yapılı malzemelere örnek olarak gösterebiliriz. Koç Üniversitesi’nde yeni kurulan Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi (KUYTAM) bu bağlamda KÜTEM’e destek verecek. Bu merkezin üniversiteye, ülkemize ve sanayiye sağlamayı hedeflediği faydalar nelerdir? Amacımız KÜTEM’i enerji alanında dünyaca ünlü bir araştırma Zamana bağlı olarak verilen her karar fiilen belirsizlik altında verilmektedir. Beyindeki Saate Dayalı Karar Optimizasyonu Yrd. Doç. Dr. Fuat Balcı Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü FENER 11 YAKINDAN BAKIŞ Zaman algısı tarih boyunca bir çok bilim insanı ve filozofun çalışmaları, nöral toplulukların, “gürültülü” nöral sinyalleri belirli merakını uyandırmıştır. Sonuçta, zamanı deneyimlememize bir eşiğe kadar bütünleştirerek, süreleri zamanlayabileceğini gös- rağmen göremiyor, duyamıyor, koklayamıyor, tadamıyor veya termektedir (Şekil 1). Bu çerçevede öznel süreler, zamana göre dokunamıyoruz; kısacası zamana özel bir duyu organımız bu- doğrusal olarak artmakta olan gürültülü nöral ateşleme oranları lunmamaktadır. Dolayısıyla, zaman deneyimimiz farklı bir nöral ile temsil edilen hayali miktarlar olarak düşünebilir. Bu durumda (sinirsel) saat mekanizması gerektirmektedir. Fiilen kronometre beyin, mevcut sinyallerin bütünleştirme hızını artırıp azaltarak farklı prensibiyle işleyen bir beyin mekanizmasının, insanların ve süreleri zamanlayabilmektedir (daha kısa süreler için daha hızlı hayvanların saniye ve dakikalar uzunluğundaki süreleri doğru bütünleştirme gibi). Bu model zamanlama süreçlerinin iyi bilinen olarak algılamasını sağladığı tartışılmaktadır. Fakat, süreleri or- psikofiziksel özelliklerine ek olarak, bu alanın araştırma tarihi bo- talamada doğru olarak zamanlayabilen bu mekanizmanın kısıtlı yunca göz ardı edilmiş özelliklerini de ortaya çıkartarak açıklamak- bir kesinliği vardır; süre ölçümleri bir seferden diğerine değiş- tadır. Beyin görüntüleme yöntemlerinden fMRI tekniğini kullanarak kenlik göstermektedir. Bu mekanizmayı kabaca bazen hızlı insanlar ile yaptığımız ön çalışmalar ve diğer araştırmacıların bazen ise yavaş çalışan, fakat ortalamada doğru hızla işleyen hayvanlardan elden ettiği nöral kayıtlar, modelimizin öngördüğü bir kronometre olarak düşünebiliriz. zamana bağlı olarak artan ve değişik süreler için farklılık gösteren nöral aktivite örüntüsünü ortaya koymaktadır. Bu bulgular, saniye- Beynimizdeki saat, süreleri zamanlamamızı nasıl sağla- ler ve dakikaları zamanlamamızı sağlayan beyindeki saatin, yine maktadır? beyin tarafından üretilen sinyalleri toplayabilen nöral devreler- Bu temel probleme yanıt bulmak üzere yaptığımız modelleme den oluştuğuna dair güçlü kanıtlar sunmaktadır. Tepi Zamanı Frekans Dağılımı Partikül Konumu Zaman (saniye) Şekil 1. 5 ayrı hedef süre için yukarıda tanıtılan modelin öngördüğü bütünleştirme dinamikleri (alt) ve bu bütünleştirme süreçlerinin oluşturduğu dağılımlar (üst). Ortaya çıkan dağılımların istatistiksel özellikleri insan ve hayvanlardan elde edilen ampirik verilerin özelliklerine paralellik göstermektedir. FENER 12 Belirsizlikler altında verilen kararlar davranışsal ekonomi alanının temel araştırma konularından biri olmuştur. YAKINDAN BAKIŞ Zamanlama ve karar verme mellikten uzak işleyen saat meka- lar ve hayvanlar rasyonel kararlar Zamanlama yeteneğinin altında yatan nizması nedeniyle, kaçınılmaz olarak verebilir mi? nöral mekanizmalar farelerden insanlara belirsizlik içermektedir. Başka bir Gerçekleştirdiğim bir dizi deney bu soru kadar birçok organizmada benzerdir. deyişle, zamana bağlı olarak verilen üzerinde odaklandı. Bu çalışmalardan Sonuçta, zaman, insan ve hayvanlar için her karar fiilen belirsizlik altında veril- birinde insanlar ve sıçanlar ödül (para biyolojik önemi olan birçok senaryoyu mektedir. Dolayısıyla, zaman temelli veya yem) kazanabilmek için bir düğ- -dolayısıyla elde edilen faydayı maksimize kararlar kavramsal düzeyde, belirsizlik meye basmalıydılar; fakat, bir sonraki eden kararları- tanımlayan temel bir bo- altında karar verme araştırmaları için ödülü almak için tepki vermeden önce yuttur. Örneğin, hayvanlar yiyecek ararken ekolojik geçerliliği olan zengin bir en az sabit bir süre boyunca bekleme- sıklıkla zamana bağlı kararlar almaktadırlar taban oluşturmaktadırlar. Belirsizlikler leri gerekliydi. Bu durumda tepki ver- (tükenmekte olan bir yiyecek kaynağının bir altında verilen kararlar davranışsal meden önce çok kısa ya da çok uzun başka kaynak için terk edilmesi durumun- ekonomi alanının temel araştırma bir süre beklemek kazanılan ödül ora- da olduğu gibi). Bu tür kararlar evrimsel konularından biri olmuştur. Bu alanda nını düşürmektedir. Şöyle ki, verilen her tarihimiz boyunca insanlar için de geçerli yapılan deneylerde, genellikle değişik tepki geçmiş olan süreyi sıfırladığından, olmuştur. Modern yaşamımızda da yaklaş- opsiyonların olasılıkları deneklere yazılı yeterince beklemeden verilen tepkiler makta olan bir araçtan kaçmaya, uçağın olarak açıklandıktan sonra, denekler- ödülü kazanma olasılığını düşürerek kalkış zamanını yakalamaya veya yumurtayı den bir seçim yapmaları istenmekte- kazanılan ödül oranını azaltırken; tepki tam istediğimiz kıvamda pişirmeye çalıştı- dir. Bu çalışmalar tutarlılıkla insanların vermeden önce uzun süre beklemek, ğımızda zaman algımıza dayanan kararlar belirsizlikler altında rasyonel olmayan ödülü kazanma olasılığını arttırsa da vermekteyiz. kararlar verdiklerini göstermiştir. ödüller arası süreyi de arttırdığından Önemli olarak, görünüşte basit olan bu Belirsizlikler dış kaynaklı olmayıp sinir senaryonun ortaya koyduğu optimizas- tür rutin kararlar, beynimizin mükem- sistemimizden kaynaklandığında insan- yon problemini çözmek için denekler kazanılan ödül oranını yine azaltır. Bu Çalışmalarımız, davranışsal ekonominin insanların belirsizlikler altında irrasyonel olduğu savını temelden sorgulamakta ve insanlarda gözlenen rasyonelliğe ilişkin bulguların hayvanlar için de geçerli olduğunu göstermektedir. ödüller arası süre arasındaki dengeyi bulmalıdır. Bu dengeyi yakalamak için, denekler içsel zamansal belirsizliklerini doğrulukla temsil edip normatif şekilde hesaba katmalıdırlar (Şekil 2). Bulgularımız insanların ve sıçanların belirsizlik altında ödüllerini maksimize edebildiklerini göstermiştir ki, bu sadece insanların değil hayvanların da zamansal belirsizliklerini doğrulukla temsil edip hesaba katarak optimal çözüme ulaşabildikleri sonucunu Zamansal Belirsizlik Seviyesi kazanılan ödülü maksimize eden, ödül olasılığı ile doğurmaktadır. Optimale yakın performans insan ve kararlar içeren diğer deneylerde de gözlenmiştir. Bir bütün olarak bu çalışmalar, davranışsal ekonominin insanların belirsizlikler altında irrasyonel olduğu savını temelden sorgulamakta ve insanlarda gözlenen rasyonelliğe ilişkin bulguların hayvanlar için de geçerli Normalize Edilmiş Hedef Bekleme Süresi Şekil 2. Şekilde zamansal belirsizlik seviyeleri dikey eksende, olası bekleme süreleri de yatay eksende ifade edilmektedir. Dik kesik çizgi beklenilmesi gereken asgari süreyi göstermektedir. Siyah eğri, farklı belirsizlik seviyeleri için optimal bekleme sürelerini göstermektedir. Belirsizlik seviyesi arttıkça beklenilmesi gereken optimal süre doğrusal olmayan bir şekilde artmaktadır. insanlar ve hayvanlar arasındaki paralelliğin ayrı bir önemi vardır. Hayvan deneyleri, risk analizinin genetik ve nörobiyolojik tabanının anlaşılmasına yardımcı olacak, bu süreçlerin etkilendiği hastalıklara ait hayvan modellerinin ve bu hastalıkları hedefleyen ilaç etkilerinin doğrulanmasında kullanılabilecektir. Fuat Balcı lisans eğitimini 2002 yılında Koç Üniversitesi’nde psikoloji alanında tamamladı. Lisansüstü eğitimini bilişsel psikoloji alanında Rutgers Üniversitesi’nde (NJ, ABD) sürdürüp, 2004 yılında master ve 2007 yılında doktora derecesini aldı. Bu unvanlara ek olarak, 2008 yılında Rutgers Üniversitesi, Center for Cognitive Science tarafından lisansüstü bilişsel bilim sertifikasına layık görüldü. Doktora çalışmalarının ardından, 2007-2008 yılları arasında araştırmalarını ilaç sektöründe (PsychoGenics Inc, NY, ABD) yaptı. 2008 yılında akademiye geri dönüş yaparak, doktora sonrası araştırmalarını 2008-2010 yılları arasında Princeton Üniversitesi, Nörobilim Enstitüsü’nde (NJ, ABD) sürdürdü. Fuat Balcı, Şubat 2011’den itibaren Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik kariyeri boyunca insan ve insan hastalıklarının genetik fare modellerini de kapsayacak şekilde hayvanlar ile bilişsel psikoloji, davranışsal nörobilim, psikofarmakoloji ve hesaplamalı modelleme alanlarında kapsamlı araştırmalar yapmıştır. Fuat Balcı’nın bu alanlarda, son altı senede bir bölümü PNAS ve Journal of Neuroscience gibi dünyanın önde gelen bilimsel dergilerinde basılmış 24 bilimsel makalesi ve 3 kitap bölümü bulunmaktadır. 13 YAKINDAN BAKIŞ olduğunu göstermektedir. Bu süreçlerde gözlenen FENER hayvanlar ile yapmış olduğumuz ve daha kompleks FENER Dr. Kerem Pekkan, çocuk kalp hastalıkları üzerine yaptığı çalışmalarda mühendislik ilkelerini kullanarak yeni tedavi yöntemleri geliştiriyor. Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) tarafından ödüllendirilen Kerem Pekkan Fener’in sorularını yanıtladı. 14 PROFİL Yaşama Değer Katan Mühendislik Çözümleri Bize kendinizden ve akademik geçmişinizden bahseder programı, NIH, Amerikan Kalp Derneği (AHA) ve Pennsylvania misiniz? eyaleti özel fonları tarafından desteklendi. 2012 yılının Şubat İstanbul ile kuvvetli bağlarım olmasına rağmen öğrenim ha- ayından beri Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde yatım Ankara’da geçti. TED Ankara Koleji’ni bitirdikten sonra, öğretim üyesi olarak çalışmalarıma devam ediyorum. ailemdeki üçüncü kuşak makine mühendisi olarak lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerimi Orta Doğu Teknik Üzerinde çalıştığınız konular hakkında bilgi verdikten Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde 2000 yılında sonra bu alana nasıl yöneldiğinizi anlatır mısınız? tamamladım. Doktoramın son yıllarında endüstri alanında Benim ana araştırma alanım biyolojik sistemlerdeki akışkanlar Roketsan Mühendislik Geliştirme Bölümü iç balistik grubunda mekaniğidir. Kan dolaşımı, damar mekaniği, doğadaki her öl- çalıştım. Doktora sonrası araştırma çalışmalarımı sırasıyla Purdue çekteki canlının yüzme ve uçma mekaniği ve bu sistemlerden Üniversitesi ve Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde yaptım. 2007 öğrendiğimiz bilgilerin mühendislikte ve tıp alanında uygulan- yılında Carnegie Mellon Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak ması çalıştığım alanın temel konularıdır. Akışkanlar Mekaniği Biyomedikal ve Makine Mühendisliği bölümlerinde göreve baş- makine mühendisliğinin ana bilim dallarından biridir. Turbo ma- ladım ve kendi yönettiğim bağımsız araştırma grubumu kurdum. kineler, yanma, rüzgar türbinleri, uçak türbinleri bu alanın klasik 2012 yılının Ocak ayında aynı üniversitede doçent kadrosuna uygulamalarının bazılarıdır. Ben akışkanlar mekaniğinde hem atandım. Bu süre zarfında, kalp-damar mekaniği üzerine yaptığım hesaplamalı hem de deneysel çalışmalar üzerinde uzmanım. çalışmalar Amerika’da en prestijli programlardan NSF-CAREER Özellikle, ODTÜ’de okuduğum yıllarda akışkanlar mekaniğinin Kerem Pekkan: “Uçakları uçuran ve rüzgar türbinlerini döndüren kuvvetlerin oluşumu, kalp kapakçıklarımızın çalışmasıyla tamamen aynı fiziksel prensiplere ve matematiksel denklemlere dayanmaktadır.” FENER 15 özel bir laboratuvara araştırma profesörü Avrupa’nın, hatta dünyanın en prestijli Fakat çok güçlü temele dayanan klasik olarak kabul edildim ve uzun yıllardan ve modern araştırma destek program- bir eğitim almaktaydık ve ülkemizde beri çalışmak istediğim bu önemli konuya larından biridir. Bunun en önemli nedeni disiplinlerarası konuları incelemeye yoğunlaşma imkanı buldum. Özelikle sağlanan finansal desteğin miktarının şimdiki gibi fazla önem verilmiyordu. O çocuk kalp hastalıkları üzerine yaptığım büyüklüğünden öte, araştırmacıyı çalış- tarihlerde, ODTÜ Sualtı Topluluğu’nda çalışmalar mühendislik ilkelerini kullanarak masında tamamen özgür ve bağımsız dalış eğitmenliği yaptığım ve mühen- yeni tedavi yöntemleri geliştirmemi ve bırakmasıdır. Araştırma değişken ve dislik dersleri dışında aktif yer aldığım bu sayede hastalara yardım edebilmemi dinamik bir süreçtir; bir iki ay önce belir- profesyonel düzeydeki arazi çalışmaları, sağladı. lediğimiz hedeflerin bilim ve teknolojinin araştırmaya klasik yaklaşımların dışında gelişmesi ile değişmesi çok doğaldır. Bu bir perspektifle bakabilmemi sağladı. ‘Ceninde ana arter gelişiminin ve tür dinamik değişiklikler bilimsel araştır- Dolaşım ve pulmoner sistemimizle ilgili yeniden yapılanmanın üç boyutlu malar için çok önemlidir ve esas başarı karmaşık dalış fizyolojisi, balıkların yüzgeç biyomühendislik yöntemleri ile bu değişimi proje grubunda yer alan sistemleri, ahtapotun itki mekanizmaları tahmin edilmesi’ adlı başvurunuz öğrencilerin katkısıyla sağlamaktır. Bu çalışmalarımda esin kaynağı oldu. Uçak- Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) anlamda, Fikirler Özel Programı araştır- ları uçuran ve rüzgar türbinlerini döndüren tarafından ödüllendirildi. İlk kez macıya tam destek olur ve onu araştır- kuvvetlerin oluşumu, kalp kapakçıklarımı- Türkiye’den yapılan bir başvuru malarında hiç bir şekilde sınırlamaz. Bu zın çalışmasıyla aynı fiziksel prensiplere ve Fikirler Özel Programı Başlan- destek, çalışmalarımı Türkiye’de Koç matematiksel denklemlere dayanmakta- gıç Düzeyi Bağımsız Araştırmacı Üniversitesi’nde özgürce yürütmemi dır. Purdue Üniversitesi’nde NASA des- Desteği’ne layık görüldü. Bize sağlayacağı için çok sevinçliyim. Bunun tekli doktora sonrası yaptığım çalışmaları projenizden çalışmanızdan ve neler yanında sadece ERC desteği alan takiben Georgia Teknik Üniversitesi’nde hissettiğinizden bahseder misiniz? araştırma liderlerinin başvurabildiği fon Kalp ve Damar Akışkanlar Mekaniği Fikirler Özel Programı Başlangıç mekanizmalarından ileride yararlanma üzerinde yaklaşık 40 yıldır çalışan çok Düzeyi Bağımsız Araştırmacı Desteği hakkını da elde ettik. PROFİL doğadaki uygulamaları çok ilgimi çekti. Normal 200 µm FENER 16 “Çocuk kalp cerrahisinde kullanılan mühendislik uygulamaları üzerinde çalışmanın yanı sıra, karmaşık cerrahi işlemlerin hastadaki sonuçlarının ameliyat öncesinden tahmin edilebilmesini sağlayan modelleme yetenekleri de geliştirmekteyiz.” In silico Suture Fetal kalp cerrahisi sonrası kan akışlarının bilgisayar simulasyonu Desteklenmeye hak kazanan projenizin ölümcül doğumsal kalpdamar hastalıklarının anne karnında çok erken zamanda önlenmesine katkıda bulunmayı hedeflediğini biliyoruz. Birçok bilimsel disiplini bir araya getirecek bu projenin bulgularının bilim dünyasına ve topluma nasıl katkılar sağlayacağını anlatır mısınız? Ben 2003 yılından beri çocuk kalp cerrahisinde kullanılan mühendislik uygulamaları üzerine çalışıyorum. Mühendislerin çocuk kalp cerrahisine en bilinen katkıları yapay kalpler, mekanik ve doku bazlı kalp kapakçıklarının tasarımıdır. Bunun yanında karmaşık cerrahi işlemlerin hastadaki sonuçlarının ameliyat öncesinden tahmin edilebilmesini sağlayan modelleme yetenekleri de geliştirmekteyiz. Cerrahlar ve kardiyologlar ile ortak çalışarak, o hasta için, en iyi kan akış mekaniğini sağlamaya çalışmaktayız. Kalp PROFİL hastası çocukları hedefleyen bu çalışmalarım beni kalp bozukluklarının daha çocuk doğmadan anne karnında düzeltilmesine yönelik araştırmalara yöneltti ve ERC projesini bu amaçla hazırladım. Tabii ki kalp gelişiminin mekaniği büyük bir bilinmeyen olarak karşımıza çıktı ve araştırma grubum ile son beş yıldır bu konu üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Kaybolup ortaya çıkan damarlar, hücrelerin çevresel kuvvetleri öğrenme süreci, hücrelerin birbirleriyle haberleşmeleri, damarın kendi ileri-malzeme yapısını kan akış şartlarına göre sentezlemesi, genetik etkenler, üzerinde çalıştığımız karmaşık ve ilginç konulardan sadece bazıları. ERC projemiz ileride bebek hastalara yararlı olacak yeni tedavilere öncülük edecektir. Bu süreçte ayrıca kalp-damar gelişimi hakkında çok önemli temel bilgilere sahip olacağız. Bu bilgiler daha ileri performans gösteren yapay dokuları üretmemizi sağlayacaktır. Gelecek planlarınızı bizimle paylaşır mısınız? Embriyonik mekanik üzerine dünyaca ünlü bilim insanlarının katılacağı bir dizi İstanbul çalıştayları düzenleyeceğim. Ayrıca üzerinde çalıştığım ve tamamlamak istediğim bir bilgisayar destekli kalp-damar mekaniği cerrahi operasyon planlama kitabım var. İstanbul, Ankara ve Avrupa’da ortak çalıştığım çocuk cerrahları ve cerrahi grupları ile birlikte bu alanda yaratıcı buluşların ortaya çıkacağı, analiz ve tasarımlarının yapıldığı, mühendislerin tıp doktorlarıyla fikir alışverişinde bulunduğu bir platform kurmak istiyorum. Bu konuda TÜBİTAK, İstanbul Teknopark ve diğer Bilgisayar destekli damar cerrahisi basınç dağılımı (mmHg) MRI: Manyetik Rezonans Görüntüleme kuruluşlar ile görüşme halindeyim. Kardiyovasküler mühendislik alanında daha birçok başka yeni projeyi gerek Amerika gerekse Avrupa’daki Hypoplastik Aorta Çift Aorta Pulmoner Arter Yok 6L 6R 6L 4L 4R 4L 6L KALP Ana arterlerde görülen kongenital kalp bozuklukları cilere bir mesajım olacak. Ülkemizde araştırma konumun yanında, arazi mühendislik çalışmalarında kampüsü- artık çok üst düzeyde çalışmalar yapan biyologlarıyla ortak çalıştığım, biyolojik müzün deniz, orman ve kuş zenginliği üniversiteler ve araştırma grupları var. sistemlerden esinlenerek yaptığımız açısından doğal kaynakların içinde Başarılı bir doktora eğitimi için Türki- mühendislik çalışmalarımız var. Geçti- olması yine çok önemli bir imkan. Bu ye’deki mevcut imkanların yurtdışında ğimiz dönem bu konuda yeni bir ders çeşit doğal zenginliğe sahip bir kampüs bile bulmak zor. Yurtdışı eğitim önem- açtım (Biyomimetik Mühendislik Analizi dünyada oldukça nadirdir, genelde bu li, fakat bu tecrübe rahatlıkla doktora ve Tasarımı). Dersin arazi çalışmaları tür imkanlara sahip olabilmek için arazi sonrası yapılacak çalışmalarla ya da doğada; İstanbul akvaryumunda, Belgrad araştırmacılarının uzun mesafeler alması doktora sırasında üniversitemizin sağ- ormanlarında Rumeli Feneri’nde yırtıcı gerekiyor. Bunun yanında eski bir Bo- ladığı imkanlarla tamamlanabilir. Bu kuş göçü sırasında yapıldı. Doğayı ve ğaziçili aileden geldiğim için Boğaz’a güzel gelişmelerin yanında, Türkiye’de kaynaklarını sadece insanlık yararı için olabildiğince yakın olmak bana manevi okuyan çocuklarımızın anaokulun- “tüketmek” yerine mühendis olarak on- bir destek veriyor. Üniversitemizin dan başlayarak sorgulayıcı düşünce dan ne öğrenebiliriz, hangi yenilikçi sis- İstanbul’da olması bize hem Asya, hem kabiliyetine sahip, paylaşımcı, yeniliğe temler mühendislik problemlerimizin çö- Avrupa hem de Amerika ile rahatlıkla açık, doğaya saygılı, yetkin ve özgür zümünde yararlı olabilir diye düşündük. ortak çalışmalar yapma imkanını sağlı- bireyler olarak yetişmesi gerekli. Ne Anketlere göre; öğrenciler bu dersten yor. Bu konumda olan başka bir şehir yazık ki ülkemizde birçok üniversite çok memnun kaldı. Ayrıca, endüstriden yok dünyada. öğrencisi bu evrensel değerlerle yüksek lisans öğretimlerinde bile tanışa- kuruluşlar ile beraber üst düzey yelkenli yarış tekneleri geliştirilmesi ve rüzgârla Uzun yıllar en iyi üniversitelerde mıyor. O değerli beyin hücreleri farklı çalışan araçların akışkanlar mekaniğinin edindiğim gözlemlere dayanarak Koç şekilleniyor ve zamanla değişmesi incelenmesi üzerine çalışmalar sürdü- Üniversitesi’nin artık kritik konumu imkansız hale geliyor. Yurdumuzda rüyorum. Araştırmanın yanında yüksek aştığını ve dünyanın en saygın üniversi- mühendislik her zaman çok popüler, öğretimde yenilikler yapmak ve eğitimin telerinden biri olduğunu söyleyebilirim. fakat bizi esas ileriye götürecek, yeni geliştirilmesine katkıda bulunmak diğer Özellikle araştırma ve proje destek iş ve hayat imkanları açacak, uygar bir hedefim. ofisimizin çalışmaları dünyadaki birçok bir dünya görüşü kazanmamızı sağla- üniversiteyi rahatlıkla geçecek ko- yacak olan, eğitim bilimlerinde ve kali- Koç Üniversitesi’nde olmak araştır- numdadır. Bunun dışında kampüsteki teli öğretmen eğitiminde yapacağımız malarınızı nasıl etkiliyor? öğretim üyelerinin hayatını kolaylaştır- atılımlardır. Özellikle fen ve matematik Koç Üniversitesi’nde Mühendislik ile mada emeği geçen gerçekten özveriyle öğretmenlerinin bu çeşit büyük veya aynı kampüste kurulmuş olan Tıp çalışan büyük bir destek kadrosu var. küçük üniversite projelerinde yardımcı araştırmacı olarak yer almaları teşvik Fakültesi ve üniversitemizin disiplinler arası sınırları olmayan ortak çalışma Bunların dışında eklemek istediği- edilerek yetişmeleri ve en yeni görüş- kültürü, benim tıp alanında yapacağım niz bir şey var mı? leri, bilimsel gelişmeleri öğrencilerine bilimsel katkıların gerçekleşmesi için Değerli mezunlarımıza ve Türkiye’de olabildiğince erken yaşta aşılamaları çok önemli. Bunun yanında biyoloji yüksek hedefleri olan idealist öğren- sağlanabilir. 17 PROFİL ve doğadan ilham alarak yaptığım FENER gruplarla ortak hazırlamaktayız. Ana Anayasal Reform Yolunda Türkiye Prof. Dr. Bertil Emrah Oder Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Hukuk Fakültesi, Anayasa Teknik Raporu’nu hazırlarken her öğretim üyesi, kendi uzmanlık alanının Anayasa ile bağlantısı bakımından özel bir rapor oluşturdu ve bu raporlar fakülte içi bir çalıştayda masaya yatırıldı. İşte öne çıkanlar… 15 Eylül 2011 tarihinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Anayasa Hukuku ve Genel Kamu FENER Hukuku alanında çalışan bir grup öğretim üyesi ile yaptığı toplantının ardından, anayasal reform konusunu ele alacak usuli ve kurumsal yapının oluşturulması süreci de başlamış oldu. TBMM’de 18 temsil edilen her siyasal partiden eşit sayıda temsilcinin katılımı ile kurulan “Anayasa Uzlaşma YAKINDAN BAKIŞ Komisyonu”, 1995 ve 2001 Anayasa değişikliği sürecinde olduğu gibi parlamenter temsil ve çoğulculuk temelinde tercih edilen çözüm oldu. Bu tercihin, TBMM İçtüzüğünde sayılan ‘daimi komisyonlar’ dışında, tümüyle siyasal nitelikli ad hoc bir komisyonun oluşumu anlamına geldiğini vurgulamak gerekiyor. Kurumsal ve usuli bir yapı olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu, 1995 ve 2001 süreçlerinde yalnızca uzlaşmanın sağlanmasına hizmet etmemiş, uzlaşı içeriğinin Avrupa ve karşılaştırmalı anayasacılıkta kabul gören özgürlükçü ve çoğulcu değerlerle uyumlu olması ile de sonuçlanmıştı. 2011 sürecinde kurulan Komisyon’un ulaşacağı nihai metnin içerik bakımından sonucu henüz belirsiz olmakla birlikte, Komisyon’un içtüzüğü niteliğinde olan “Çalışma Usulleri” başlıklı belgede Türkiye’de Anayasa politikalarının oluşturulması sürecinde bu kez bir ‘yol haritası’ da belirlendi. Çalışma Usulleri’nin 11. maddesi uyarınca bu konuda dört aşama tanımlanmış bulunuyor. İlk aşamayı oluşturan ‘katılım, veri toplama ve değerlendirme’, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin hazırladığı Anayasa Teknik Raporu’nun temel dayanağıdır. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekanı olan Bertil Emrah Oder Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku, Avrupa Kamu Hukuku ve insan hakları alanında ulusal ve uluslararası çok sayıda yayının sahibidir. Uluslararası kuruluşlar ile yayınevlerinin hukuk ve siyaset bilimi projelerinde hakem ve danışman olarak çalışmaktadır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na kurumsal düzeyde “Temel hak ve özgürlük kataloğu, kişiliği serbestçe geliştirme hakkından önce ‘insan onuru’nun doku- sorun olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, doğrudan hu- nulmazlığını açıkça güvence altına almalıdır. Anayasa, kuk politikasına dayalı ve bu politikayı biçimlendirecek bireyin dokunulmaz ve devredilmez haklarının varlığını önerilerin ‘salt politik bakış açıları’ ile değil, akademik tanımalı ve bunun yanında ‘devletin insan haklarına bilgi ve deneyim ışığında yapılması konusundaki bilinçle dayalı devlet’i yaşama geçirme yükümlülüğü pozitif ilintilidir. Hukuk politikası bakımından akademik sayıla- bir yükümlülük olarak özel bir norm ile güvence altına bilecek tavır, normatif kurgu tekniklerinin, bunların ‘de- alınmalıdır.” neysel sonuçları’nın ve uluslararası-bölgesel-karşılaştırmalı deneyimlerin dürüst ve doğru biçimde, bilgi temelli hukuk düzenlerindeki benzer normların hukuk kültü- yürütme işlemleri ve yargısal yorum aracılığıyla rüne göre idari ve yargısal pratikte nasıl somutlaştığını ‘eylemli (de facto) eşitlik’ ve ‘sonuç eşitliği’ biçi- da araştırmayı gerektirir. Anayasal süreçler bakımından minde yaşama geçirilmesi için pozitif düzenleme- sınır aşan deneyimler, insan haklarına ilişkin Avrupa ve ler içermelidir. Bu bakımdan, Türkiye’nin 1985 yılın- BM düzeyindeki içtihadi ya da yarı-içtihadi mekaniz- dan bu yana taraf olduğu CEDAW Sözleşmesi’nin maları, yorum kararlarını ya da sonuç tespit belgelerini (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi takip etmeyi zorunlu kılar. Bu noktada, Hukuk Fakültesi Sözleşmesi) 5. maddesinde yer alan ‘devletin her Anayasa Teknik Raporu’nun tüm bu unsurlara ilişkin re- iki cinsiyetten birinin üstünlüğü veya aşağılığına feranslar içerdiği söylenmelidir. İkinci temel sorun, Ana- ilişkin kültürel kalıpları değiştirme yükümlülüğü’ yasa Teknik Raporu’nda farklı hukuk politikası tercihle- anayasal bir yükümlülük olarak düzenlenmelidir.” rine sahip öğretim üyelerini tek bir görüşte buluşturmak “Anayasa’da ilgili temel hak ve özgürlüğün niteliğine O nedenle, Hukuk Fakültesi’nin izlediği yöntem her bir göre, sadece o hak ve özgürlüğün soyut güvencesine öğretim üyesinden kendi uzmanlık alanının Anayasa ile değil, ilgili hak ve özgürlüğün dokunulmaz alanını ‘öz bağlantısı bakımından özel birer rapor istemek olmuş- güvencesi’ olarak belirleyen düzenlemelere (pozitifleş- tur.* Bireysel görüşler ve alan birikimleri ile hukuk politi- miş/anayasallaşmış öz güvenceleri) yer verilmelidir.” kası tercihlerini içeren bu raporlar, fakülte içi bir çalıştay dikkat çeken başlıklar şöyle özetlenebilir: “Kamu düzeninin bir sınırlama nedeni olarak kimi hak ve özgürlükler için uygun görülmesi olasılığına * Ana rapora tematik özel raporlarla katkı sunan öğretim üyeleri soyadı sırasına göre alfabetik olarak şöyle sıralanmaktadır: Emre Bayamlıoğlu, Nur Centel, Tankut Centel, Bertil Emrah Oder, Murat Önok, Cumhur Özakman, Zeynep Derya Tarman, Zeynep Oya Usal, Ayfer Uyanık-Çavuşoğlu, Billur Yaltı. YAKINDAN BAKIŞ la mücadele ve kadın-erkek eşitliğinin yasama- çerçevesinde tartışılmıştır. Raporun içeriği bakımından, 19 “Anayasa, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık- olarak sürece yansıtılmasıdır. ‘Deneysel sonuçlar’, farklı gibi hatalı ve gerçekçi olmayan bir beklenti taşımaktır. FENER sunulması beklenen raporlar bakımından iki temel Anayasa Teknik Raporu, anayasal süreçler bakımından sınır aşan deneyimlere, Avrupa ve BM düzeyindeki içtihadi ya da yarı-içtihadi mekanizmalara, yorum kararlarına ya da sonuç tespit belgelerine ilişkin referanslar içeriyor. karşı, Anayasa’nın 13. maddesinde ‘kamu düzeni’ biçimindeki luluklar arasında kurulması arzu edilen dengenin yerel rıza ve sınırlama nedenine ilişkin bir yorum kuralı yer alabilir. Bu doğ- yerel karar ile şekillendirilmesini amaçlar. Yetkinin kısmen ve rultuda, ‘kamu düzeni’nin ‘yer, konu, zaman’ bakımından sınırlı bir biçimde seçilmiş temsil organına devri, verginin teme- somutlaşması ve haklı kılınması ve/veya demokratik lindeki ‘temsil’ esası ile uyumlu bir uygulamadır.” toplum düzeni ile ilişkilendirilmesi koşulu getirilebilir. Böyle bir yorum kuralı, uluslararası insan hakları söz- “Yabancıların kişi haklarından vatandaşlarla eşit biçimde leşmeleri ve karşılaştırmalı anayasacılıkta da yer alarak yararlanacağı, ancak siyasal haklarla ekonomik ve sos- yerleşik ve kabul gören bir sınırlama nedeni olan ‘kamu yal haklar bakımından milletlerarası hukuka uygun olmak düzeni’nin keyfi kullanımının önüne geçebilir.” kaydıyla kanunla karşılıklılık esası getirilebileceği ve sınırlama yapılabileceği hüküm altına alınabilir.” “Tüm temel hak ve özgürlükler ile eşitlik ilkesinin yorumunda, en düşük yorum standardı olarak İnsan Hakları Avrupa “Zorunlu olarak öngörülmüş olan ‘din kültürü ve ahlak FENER Mahkemesi içtihadına uygun yorum esası benimsenmeli- bilgisi’ derslerinin, kural olarak, kaldırılması gerek- dir. Bu noktada Anayasa’daki değerler ile İnsan Hakları Avrupa mektedir. Bunun kabul edilmediği olasılığında ise, bu dersler Sözleşmesi ve Mahkemesi’nin içtihatları arasındaki uyum mutlaka, isteğe bağlı hale getirilmelidir. İsteğe bağlı tutulan anayasal bir ilke olarak güvence altına alınmalıdır.” derslere katılmak istemeyen öğrenciler ve velileri, okul yetkilileri 20 karşısında, kesinlikle din ve inançlarını açıklamaya yönelik bir “Devletin kendi olumlu edinimini gerektiren sos- tasarrufta bulunmaya zorlanmamalıdır.” YAKINDAN BAKIŞ yal haklar alanındaki yükümlüğü, açık bir hükümle ve programatik nitelik taşımaksızın, yargı eliyle de uygula- “Genel bir bilgiye erişim hakkı şöyle formüle edilebilir: Her- nabilecek zorlayıcı bir yükümlülük olarak vurgulanma- kes Anayasa’da açıkça belirtilen sebeplerle erişimi sı- lıdır. Devlet, ‘insan onuruna uygun asgari yaşam standardını nırlanmamış her türlü bilgiyi arama, kullanma, işleme ve sağlamak’ ile yükümlü kılınmalıdır. Sosyal ve ekonomik hakların yayma hakkına sahiptir. Kamusal kaynaklarla meydana sınırlarını gösteren Anayasa’nın 65. maddesi yeniden kaleme getirilmiş her türlü bilgi, kanuni istisnalar saklı kalmak alınmalı ve Anayasa bu hakların sınırlarını değil, ‘asgari standart üzere, kamunun ortak malıdır.” güvencesi’ni içermelidir.” “Askerlik yükümlülüğünden kaçmak, 2009’da Türk Vatan“Türkiye gibi siyasal bölünmüşlüğün yoğun biçimde yaşan- daşlık Kanunu’nda yapılan değişiklikten sonra devlete karşı dığı ve farklı toplumsal katmanların seslerini parlamento ve olan sadakat borcunu yerine getirmemek ya da diğer bir diğer kanallarla duyurmakta zorlandığı; siyasal uzlaşmanın zayıf ifadeyle vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylem olarak kabul ve siyasal ve toplumsal dışlama pratiğinin baskın olduğu bir edilmemektedir. Türk Vatandaşlık Hukukundaki bu yeni anla- siyasal kültürde başkanlık rejiminin kâğıt üzerinde kurulsa dahi, yışın, öncelikle Anayasa’ya yerleşmesi beklenmelidir.” siyasal gerçeklikte ‘başkancı’ modele dönüşeceği öngörüleri önemsenmelidir. Bu noktada, başkanlık rejimi hükümet “Anayasa’da ‘Hak Arama Özgürlüğü’ başlığı altında mü- istikrarına hizmet etse de, siyasal istikrara hizmet etme- dafi ile savunulma hakkına ve isnadın hakim tarafından yebilir. Bu iki kavramın (hükümet istikrarı-siyasal istikrar) birbi- karara bağlanmasını isteme hakkına açıkça yer verilmesi riyle her zaman örtüşmeyebileceği mutlaka dikkate alınmalıdır.” zorunludur. Tutuklamanın süresinin artık yasal değil, anayasal düzeyde belirlenmesinde yarar bulunmaktadır. Anayasa’da “Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Şar- açık bir hükümle, tutuklama isteminde ve kararında, tu- tının 9(3). maddesine paralel olarak, yerel yönetimlerin tuklamayı gerekli kılan ve diğer tedbirlerin neden sonuç seçilmiş organına vergi konusunda tali-sınırlı yetki devri vermeyeceğini gösteren hukuki ve fiili sebeplerin açıkla- mümkün olmalıdır. Böylesi bir yetki, yerel kaynak ve sorum- nacağı düzenlenmelidir.” Gelecek Nesil Bulut Sistemleri için Yüksek Performanslı Kriptolojik Çözümler Sanal Varlığınızı Güvence Altına Alın! Yrd. Doç. Dr. Alptekin Küpçü Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 2+2=? =4 FENER 21 Bulut bilişimin bize depolama, hesaplama çözümlerinin hepsi beraberinde çeşitli ve dağıtım alanlarında sunduğu sınırsız riskler de getiriyor. seçeneklerden hepimiz yararlanıyoruz. Örneğin, Dropbox ve Wuala gibi bulut Dropbox, Sugarsync, Box, Google Drive depolama sistemleri verilerimize istediğimiz veya benzeri bir servis kullanıyor musu- zaman istediğimiz yerden erişebilmemizi nuz? Eğer kullanıyorsanız, bu şirketlerin sağlıyor. Amazon EC2 ve SETI@Home verilerinizin kaybı ya da değiştirilmesi projeleri ise bizim cihazlarımızın kapasi- durumlarında hiçbir sorumluluk kabul tesini aşan hesaplama işlerini taşeron- etmediklerinin farkında mısınız? Ne lara yaptırabilmemize olanak tanıyor. Bu yazıktır ki günümüzdeki bulut depolama sayede gerek güçlü bilgisayarlar gerekse sistemlerinin hiçbiri verinizin değiştiril- pek çok ufak bilgisayar kullanılarak sorun meden, aynen saklanacağı konusunda çözülebiliyor. Rapidshare ve BitTorrent kanıtlanabilir bir garanti sunmuyor. ise kendi bilgisayarlarımızın kapasitesini Güzel haber şu ki, kriptografik teknik- zorlamadan dosyalarımızı arkadaşlarımızla ler kullanarak verinizin aynen korunup veya dünya ile kolayca paylaşmamızı ve korunmadığına dair sunucudan bir kanıt dağıtmamızı sağlıyor. Ancak şu anki bulut istemek mümkün. YAKINDAN BAKIŞ Koç Üniversitesi Kriptoloji, Güvenlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu küresel sorunlara yüksek performanslı ve tamamen güvenli çözümler hazırlıyor. Bizim güvenli bulut depolama sistemimiz yerel olarak bilgisayarınızda buluta koyduğunuz verinizle ilgili çok ufak bir bilgi tutuyor. Bu bilgiyi kullanarak isterseniz buluttaki verilerinizi güncelleyebilir Gurubumuz var olan bulut sistemlerindeki sorunlara yüksek performanslı kriptolojik çözümler getirerek gelecek nesil bulut sistemlerinin daha tasarım aşamasında kanıtlanabilir seviyede bir güvenliğe sahip olmasını sağlıyor. ve karşılığında güncellenmiş bir yerel veriye sahip olabilirsiniz. Daha sonra istedi- FENER 22 YAKINDAN BAKIŞ ğiniz bir zaman depolama sunucusundan projesinde taşeron olarak yer aldınız sistemler bu garantiyi sunmadığı için verinizin aynen korunduğunu ispatla- mı? Aldıysanız bu tür sistemlere sahte bizim sistemimizi kullanmaya karar masını isteyebilirsiniz. Eğer sunucunun yanıtlar göndererek taşeronlar listesin- veriyorsunuz. Bizim taşeron hesaplama yolladığı kriptografik ispat elinizdeki yerel deki ününüzü artırmaya çalıştınız mı? sistemimizin parametrelerini ayarladığı- veriye göre geçerli değilse dosyalarınız O listede en üstteki kullanıcıların nasıl o nızda sonuçların doğruluk garantisine değiştirilmiş ya da silinmiş demektir. Bu seviyelere geldiklerini hiç merak ettiniz siz karar veriyorsunuz; %99 doğruluk durumda resmi bir mahkemede haki- mi? Yine üzülerek belirtmek durumun- mu istersiniz, %99,9 mu, yoksa daha me başvurup bir garanti ödemesi talep dayız ki şu anki taşeron hesaplama sis- fazla mı, size kalmış. Ayrıca, sistemimiz edebilirsiniz. Hatta mahkeme kapılarında temlerinin hiçbirinde taşeronların verdiği dürüst taşeronları ödüllendirmenize ve sıra beklemenize bile gerek yok: Hakim sonuçların doğruluğunu garantileyen hilekar taşeronları cezalandırmanıza da olarak yalnızca bir bilgisayar kullanmak ve bir mekanizma yok. Ancak, kriptografi imkan sunuyor. ödemeleri elektronik ortamda gerçek- ile birlikte oyun teorisi ve mekanizma leştirmek de mümkün. Bu proje kısmen tasarımı tekniklerini kullanarak ortaya Hiç BitTorrent, Kazaa veya Napster Türk Telekom ve Koç Sistem tarafından çıkardığımız sistem ile hilekar taşeronlar kullanarak bir dosya indirdiniz mi? desteklenmektedir. Bu da demektir ki şu olduğunda bile sonuçların doğruluğu- İndirir indirmez paylaşımınızı sonlan- aşamada kriptolojik kütüphanemizi kulla- nu çok yüksek düzeyde garantilemek dırıyorsunuz, değil mi? Aslında bu tür narak ön kodlamasını gerçekleştirdiğimiz mümkün. sistemlerde mümkün olandan daha yavaş bir hızda dosya indiriyor olma- bu sistemin yakın zamanda halka açılması olası ve böylece insanların hayatlarını Zaman zaman hepimiz patron olmak nızın bir sebebi de herkesin aynı şeyi değiştirmek elinizde. isteriz: işinizi bir taşerona yaptırmak yapıyor olması. Beleşçi olarak adlan- isteyebilirsiniz. Elbette ki böyle bir dırdığımız ve içinde bulunduğumuz bu Hiç SETI@Home, Folding@Home veya durumda taşeronun işi doğru düzgün gurup, sistemden kendi alacaklarını Electric Sheep gibi bir bulut bilişim yapmasını isteyeceksiniz. Var olan aldıkları anda sisteme katkıda bulunma- Motive edilmiş Taşeronlar Kriptoloji hayal bile edemeyeceğiniz şeyleri gerçekleştirir... ADİL TAKAS bir dosya indirebilmek için sisteme bir gerçekliğin yepyeni dünyasına yelken sever kullanıcı sistemden bir beklentisi dosya göndererek katkıda bulunmanın açarsınız. Kriptoloji hayal bile edemeye- olmadan sisteme katkıda bulunmaya gerekmesi demektir. Böylece beleşçi ceğiniz şeyleri gerçekleştirir... devam ediyor. Ama kriptolojik adil takas sorunu ortadan kalkacak, herkes siste- teknikleri kullanarak herkesin sistemden me sistemden kazandığı ölçüde katkıda aldığı kadar sisteme katkıda bulunma- bulunacak ve sistemin toplamdaki sını garantilemek ve böylece sistem performansı kat kat artacaktır. Ayrıca genelinde katılımı artırarak performansı adil takas fikri yalnızca BitTorrent ile üst seviyelere taşımak mümkün. sınırlı değildir. Eğer internetin adil bir or- Bir adil takas Aliye ve Bora diye ad- TÜBİTAK destekli “İnternette Eşitlik ve landırdığımız iki tarafın birbirleriyle birer Adalet” isimli projemize katılarak adalet eşya (ör: dosya) değişmek istemesiyle fikrini çeşitli diğer internet sistemlerine, ortaya çıkar. Burada adalet ile kastımız örneğin bulut bilişim ve depolama şudur: Ya hem Aliye Bora’nın dosyasını sistemlerine, uygulama şansını yaka- hem de Bora Aliye’nin dosyasını elde layabilirsiniz. edecek, ya da iki taraf da sonuçta bir şey elde etmemiş olacak. BitTorrent Eğer Koç Üniversitesi Kriptoloji, Gü- dosya paylaşım sistemi üzerine adil venlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu’na takas protokolünü uygulamak demek katılırsanız olanaksız gözüken bir 23 Kaynakça: [Kitap] Alptekin Küpçü. “Efficient Cryptography for the Next Generation Secure Cloud: Protocols, Proofs, and Implementation”. Lambert Academic Publishing, 2010. [BulutDepolama] Chris Erway, Alptekin Küpçü, Charalampos Papamanthou and Roberto Tamassia. “Dynamic Provable Data Possession”. ACM CCS bildiri kitapçığında, 2009. [BulutBilişim] Mira Belenkiy, Melissa Chase, Chris Erway, John Jannotti, Alptekin Küpçü and Anna Lysyanskaya. “Incentivizing Outsourced Computation”. Network Economics bildiri kitapçığında, 2008. [AdilTakas] Alptekin Küpçü and Anna Lysyanskaya. “Usable Optimistic Fair Exchange”. Computer Networks, 2012, sayı 56, sayfa 50-63. [Kütüphane] Sarah Meiklejohn, Chris Erway, Alptekin Küpçü, Theodora Hinkle and Anna Lysyanskaya. “ZKPDL: Enabling Efficient Implementation of Zero-Knowledge Proofs and Electronic Cash”. USENIX Security bildiri kitapçığında, 2010. http://github.com/brownie/cashlib Alptekin Küpçü 2010 yılında Brown Üniversitesi Bilgisayar Bilimi Bölümü’nden doktora derecesiyle mezun oldu. O zamandan beri Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmakta ve kurduğu Kriptoloji, Güvenlik ve Gizlilik Araştırma Gurubu’nu yönetmektedir. Araştırma odağı olarak uygulamalı kriptoloji ve bunun bulut sistemleri güvenliği, gizlilik, görevdeş ağlar ve mekanizma tasarımı ile olan kesişimleri belirtilebilir. Çeşitli patent başvuruları ve ödülleri bulunmakla birlikte geçtiğimiz 2 sene içerisinde çeşitli kaynaklarca desteklenen 6 araştırma projesinde yer almış, bunların 4 tanesini kendisi yönetmiştir. Daha fazla bilgi için: http://crypto.ku.edu.tr YAKINDAN BAKIŞ tam olması gerektiğini düşünüyorsanız FENER yı kesiyor. Yalnızca az sayıda yardım- Krizin Domino Etkisi Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Ziyaretçi Öğretim Üyesi Kriz zamanlarında şok bütün finansal sektörü vuruyor ve kredi aynı anda her yerden kesiliyor, bu da ülkelerin aynı anda uçurumdan düşmesine yol açıyor. Şebnem Kalemli-Özcan, farklı ülkelerin bankaları arası entegrasyonunun, bu ülkelerin konjonktür hareketlerinin birbirinden uzaklaşmasını sağlayacağını, fakat bu FENER etkinin ancak ekonomileri vuran şokların esas olarak farklı ülkelerin farklı firmalarını etkilediğinde görüleceğini savunuyor. Şokun farklı firmaları farklı şekilde vurması ve de aynı anda vurmaması önemli. Eğer ekonomik şoklar finansal kesimi vurursa, o zaman ülkeler arası artan banka entegrasyonu, aynı ülkelerin iktisadi dalgalanmaları- 24 nın ve konjonktürlerinin de beraber hareket etmesini sağlıyor. Bu durum sadece tek ülkenin bankaları şoktan etkilenmiş olsa da geçerli. Bu etki, şok sadece bir ülkenin YAKINDAN BAKIŞ finansal kesimini vursa bile, farklı ülkelerdeki firmaların borç alma maliyetinin aynı anda artmasından kaynaklanıyor. Çünkü ülkelerin entegre olmuş bankaları şoku birinden birine taşıyor. Amerika’da yaşanan 2007-2009 krizi sonrasında, birçok yorumcu, akademisyen ve politikacı, finansal küreselleşmenin bu krizi Amerika’dan bütün dünyaya taşıyan tek suçlu olduğunu iddia etti. Fakat şu ana kadar bu söylemlerin hiçbiri akademik literatürde verilere dayanarak kanıtlanmadı. Amerika’ya finansal olarak daha çok bağlı olan ülkeler, daha az bağlı olanlardan daha fazla etkilenmiş gibi görünmüyorlar. Bu durumun aksine, iktisadın temel ders kitaplarının bizlere öğrettiği standart teori şunu söyler: iki ülke finansal açıdan daha çok entegre olursa, şokların ekonominin hangi kesimini vurduğuna göre, iki ülkenin konjonktürü beraber ya da birbirinden ayrı hareket edebilir. Eğer bir ülkenin banka kesimi bir şoka uğrarsa ve bankaları diğer ülke ile entegre ise, o zaman tabii ki bu şok bankalar yolu ile diğer ülkeye taşınır. Fakat eğer bir ülkenin reel sektörü yani finansal regülasyondaki değişmelerin jonktürünün beraber gitmesini sağlıyor. üretici firmaları şoka uğrarsa, o zaman bankalar arası entegrasyona etkisini ve Mesela, Fransa’nın Almanya’dan çok ülkelerin konjonktürleri birbirinden bu entegrasyonun iktisadi dalgalanma- Belçika’ya yakın olması ve ona yatırım bağımsız hareket eder, çünkü entegre lar ve ülkelerin konjonktür hareketlerinin yapması gibi. finansal sistem sayesinde sermaye beraber gitmesindeki etkisini çalıştık. ülkeler arasında rahatça dolaşır ve reel Bu analiz için Bank of International Kriz Zamanlarında Finansal sektörü kötü şok almış ülkeden iyi şok Settlements tarafından bize sağlanan Entegrasyon ve Ülkeler Arası almış ülkeye gider. ve 20 büyük ülke arasındaki son 30 yıl Üretim Senkronizasyonu boyunca gerçekleşen tüm bankacılık Journal of International Economics Literatürdeki ana problem, 2007- aktivitelerini içeren bir veri bankasını dergisinde yayınlanacak olan “Global 2009 krizinden önce bu teorinin ispat kullandık. Bu veri bankasının zenginliği Banks and Crisis Transmission” adlı edilememiş olması idi. Bu durum- ekonometrik olarak sonuçların güveni- çalışmamızda, bu etkinin kriz zamanla- da krizden önce olanı doğru dürüst lirliğini olumsuz olarak etkileyebilecek rında tersine döndüğünü gösteriyoruz. değerlendiremediğimiz için, krizde birçok faktörü kontrol etmemize olanak Bunun nedeni şu: kriz zamanlarında ne olduğunu anlamak da imkansız sağladı. şok bütün finansal sektörü vuruyor ve kredi aynı anda her yerden kesiliyor, hale geldi. Literatürde var olan birkaç bu da ülkelerin aynı anda uçurumdan tersini bulmuştu. Yani literatürde hem bulgularımız normal zamanlarda, yani düşmesine yol açıyor. Bu çalışmadaki kriz zamanı hem de sakin zamanlarda, 2008-2010 gibi küresel kriz olmayan ilginç sonuç ise bu bulguların, offshore finansal olarak daha çok entegre olan zamanlarda, standart teorinin dediği merkezlerden geçen (Cayman, Bermuda) ülkelerin konjonktürlerinin ve dalgalan- gibi, banka entegrasyonu olan iki ül- para transferlerini kontrol ettikten sonra malarının beraber hareket ettiği bulgusu kenin konjonktürünün birbirinden uzak ortaya çıkması. mevcuttu. seyrettiğini gösteriyor. Bunun sebebi çok açık. Ülkeler entegre olduğu için, İki çalışma beraber gösteriyor ki, politi- Normal Zamanlarda Finansal birinde olan pozitif üretim şoku, diğer ka tavsiyelerimizi basit tek ülke ve kısa Entegrasyon ve Ülkeler Arası ülkenin yatırımcılarının şoku alan ülkeye zamanlı odaklı verilere göre yapmama- Üretim Senkronizasyonu gelmesini sağlıyor. Böylece pozitif şok lıyız ve hem normal zamanlarda hem Ben ve çalışma arkadaşlarım Journal alan ülke daha çok büyüyor, diğer ülke de kriz zamanlarında banka sektörünün of Finance dergisinde yayınlanacak ise küçülüyor. Değişik olan sonuç, bu nasıl işlediğini anlamalıyız. Ancak bu şe- olan “Financial Regulation, Financial sonuçların ülkeleri birbirine bağlayan kilde finansal ve reel sektörler arasında Globalization and the Synchronization sosyo-politik değerler kontrol edildikten bir ilişki kurabiliriz. of Economic Activity” adlı çalışmamızda, sonra ortaya çıkması. Bu da çok doğal, Avrupa’da son 10 yıl boyunca yaşanan çünkü böyle değerler ülkelerin kon- Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Ziyaretçi Profesör olarak çalışan Şebnem Kalemli-Özcan’ın araştırmaları Economist ve Financial Times gibi dergi ve gazetelerde tanıtıldı; Dünya Bankası Dünya Gelişme Raporu ile IMF Dünya Ekonomik Görünümü raporlarında alıntılandı. 2008’de Avrupa Merkez Bankası’nda Duisenberg Fellow olarak bulunan Kalemli-Özcan, 2005’ten bu yana National Bureau of Economic Research(NBER)’de Research Associate’dir. Ayrıca 2011’den bu yana Center for Economic Policy Research’de (CEPR) Research Fellow’dur. 2010-2011 yılları arasında Dünya Bankası’nda Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri üzerine baş ekonomik danışman olarak bulunan Kalemli-Özcan lisans derecesini 1995’te Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi bölümünden aldıktan sonra doktora çalışmalarını 2000’de Brown Üniversitesi’nde tamamladı. 25 YAKINDAN BAKIŞ Daha önceki çalışmaların aksine, FENER çalışma da aslında teorinin söylediğinin Haksız Rekabet İlkeleri Küreselleşebilecek mi? Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Haksız rekabet hukukunu yalnızca iç hukuk bakımından ele almak, internetin giderek yaygınlaştığı küreselleşen dünyada yetersiz kalmaya başladı. Peki, haksız rekabetten doğan kanunlar ihtilafı problemleri nasıl çözülecek? Günümüzde küreselleşmenin etkisiyle, milletlerarası ticari ilişkiler gelişmiş ve ticaret artık ülke piyasalarının sınırlarını aşmıştır. Bununla bağlantılı olarak, ülkeler farklı ülkelerden işletmelerin FENER neden olduğu haksız rekabet eylemlerini kendi piyasalarında daha yoğun bir biçimde hissetmeye başlamışlardır. Bu durum karşısında, haksız rekabet hukukunu yalnızca iç hukuk bakımından ele almak, gündeme gelen yeni sorunlar karşısında 26 yetersiz kalmaya başlamıştır. Yabancılık unsuru taşıyan haksız rekabet eylemlerinden doğan taleplerin hangi hukuka tabi oldu- YAKINDAN BAKIŞ ğu meselesi, haksız rekabete ilişkin yeknesak hukuk kurallarının desi ve bu madde kapsamında “piyasası doğrudan etkilenen bulunmaması nedeniyle önem taşımaktadır. ülke’ kavramı ele alınmıştır. Haksız rekabete ilişkin kanunlar ihtilafı kuralımız, İsviçre hukukundan esinlenerek kabul edilmiş Doçentlik tezi olarak hazırlanan çalışmanın konusu, haksız re- olduğundan, konu özellikle İsviçre içtihat ve doktrinine paralel kabetten doğan uyuşmazlıklara ve bir haksız rekabet hali olan olarak incelenmiştir. aldatıcı reklamlara uygulanacak hukukun tespitidir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, haksız rekabet Çalışmanın üçüncü bölümünün konusu, haksız rekabet fiillerin- kavramı genel olarak tanımlandıktan sonra, kavramın tarihsel den biri olan aldatıcı reklamlara uygulanacak hukukun tespitidir. gelişimi ve tanımı hakkında bilgi verilmiş, Türk hukukunun Öncelikle aldatıcı reklamın tanımı, unsurları, aldatıcı reklam ve uluslararası düzenlemelerin haksız rekabete ilişkin pozitif teşkil eden başlıca haller ve reklamların denetimi konularına hukuk kuralları ele alınmıştır. Haksız rekabet hükümleri ile ilgili yer verilmiştir. Daha sonra MÖHUK m.37 hükmünün yabancılık açıklamalar, 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilerek yasalaşan unsuru içeren sınır ötesi aldatıcı reklamlara nasıl uygulanacağı ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Yeni ele alınmıştır. Çeşitli kitle iletişim araçlarıyla yapılan reklamlar Ticaret Kanunu hükümleri esas alınarak ve değişiklik içeren bakımından, doğrudan etkilenen piyasa yerinin nasıl belirlene- yerlerde mülga Ticaret Kanunu hükümlerine atıfta bulunularak ceği üzerinde durulmuştur. Reklamın internet aracılığıyla yapıl- yapılmıştır. İkinci bölümde, haksız rekabetten doğan taleple- ması durumunda, zarar aynı anda birden fazla ülkede ortaya re uygulanacak hukukun nasıl tespit edileceği ele alınmıştır. çıkacaktır (‘çok-ülkeli reklamlar’). Piyasa yerinin çok-ülkeli bir Bu kapsamda, öncelikle haksız rekabet statüsünün tarihsel reklam söz konusu olduğunda, nasıl tespit edileceği önemli süreç içinde Almanya’da, İsviçre’de ve Anglosakson hukuku bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde internet çevrelerinde nasıl tespit edildiği konusu doktrin ve içtihada yer kullanımının artması ile elektronik sözleşmelerin sayısı artmış ve verilmek suretiyle incelenmiştir. Daha sonra, Türk hukukunda bununla bağlantılı olarak internet reklam sektörü için yeni bir haksız rekabetten doğan taleplere uygulanacak hukuk hakkın- alan açmıştır. İnternet sayesinde özellikle pazarlama ve satış da özel bir bağlama kuralı öngören Milletlerarası Özel Hukuk teknikleri alanında yepyeni imkânlar söz konusu olmuştur. Her ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu (MÖHUK)’nun 37. mad- geçen gün daha fazla sayıda işletme, web sayfaları aracılığıyla Çok-ülkeli reklamlarda hukukların yığılması sorunu ancak bu alana ilişkin bağlama kurallarının veya maddi hukukun yeknesaklaştırılması yoluyla çözülebilir. satın alınması hizmetini sunmaktadır. uygunluğuna hangi ülkenin hukuku karar Tüm bu veriler, internetin sanal âlemde verecektir? Haksız rekabete ilişkin iç evrensel bir piyasa yeri yarattığını göster- hukuk düzenlemeleri arasındaki farklar mektedir. İnternet kullanımının ön plana göz önüne alındığında, internet yoluyla çıkması, haksız rekabetin bu çerçevede yapılan reklamlara uygulanacak hukukun yorumlanması ihtiyacını doğurmuştur. tespiti özellikle uluslararası alanda faaliyet İnternetin yarattığı evrensel piyasa, uygu- gösteren ve küresel reklam kampanyaları lanacak hukukun tespiti noktasında birçok yapan işletmeler açısından önem taşımak- hukuki sorunu da beraberinde getirmek- tadır. Bu çalışmada, haksız rekabete ilişkin tedir. Bir reklam internete konulduğunda, mevcut bağlama kuralının internet üzerin- söz konusu reklama dünyanın herhangi den yapılan çok-ülkeli reklamlar bakımın- bir yerinden erişilebilmektedir. Aynı reklam dan da uygulama alanı bulup bulamaya- bazı devletlerin haksız rekabet kanunlarına cağı irdelenmiştir. Bu kapsamda, etkilenen göre hukuka uygun, bazılarına göre ise piyasaların çokluğu probleminin MÖHUK üzerinden gerçekleştirilen haksız rekabet hukuka aykırı olarak değerlendirilebilir. m.37 ile nasıl aşılacağı üzerinde durul- fiilleri açısından ne şekilde uygulanacağı Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir muştur. Bu olaylar bakımından, başka doktrinde tartışılmaya devam edecektir. Türk işletme kendisine şu soruyu yönel- bağlanma noktaları yardımıyla bir çözüm Sanal ortamda işlenen haksız rekabet tecektir: Mal ve hizmetlerinin reklamını yolu bulunup bulunamayacağı; özellikle fiilleri, yabancılık unsuru içerdiğinden internet aracılığıyla yapmak istediğinde, birden fazla hukukun kümülatif olarak uygulanacak hukukun tespit edilmesi ge- yalnızca Türk haksız rekabet hukukunu uygulanması yerine, uyuşmazlık konusunu rekmektedir. Bu tarz uyuşmazlıkların hangi mu göz önünde bulunduracaktır, yoksa olabildiğince tek bir hukuk sistemine tabi hukuka tabi olacağı konusunda, doktrinde web sayfasına başka ülkelerden eriş- tutmanın mümkün olup olmadığı alternatif kesin görüşlerin veya yerleşik mahkeme me imkânı bulunduğundan o ülkelerde çözüm önerileri ekseninde tartışılmıştır. kararlarının olduğunu söylemek mümkün değildir. İnternet ortamına ilişkin ulus- geçerli olan haksız rekabet kurallarını da dikkate almak durumunda mıdır? Aynı Sonuç olarak, çok-ülkeli reklamlarda lararası düzenlemelerin yeterli düzeyde şekilde, yurtdışından yapılan bir reklama hukukların yığılması sorunu ancak bu yapılamamış olması, sorunun çözümünü Türkiye’de erişilebiliyor ve reklamın Türk alana ilişkin bağlama kurallarının veya daha da güç hale getirmektedir. İnternet haksız rekabet hukukunu ihlal ediyor maddi hukukun yeknesaklaştırılması kullanımının gittikçe artması ve bu yönte- olması, söz konusu reklamın Türkiye’de yoluyla çözülebilir. Bu alanda yeknesak min etkili bir iletişim aracı olarak kullanıl- yasaklanabileceği anlamına gelir mi? kurallar kabul edilmediği sürece, piyasası ması, bu sorunun uzun süre gündemden Sonuç itibarıyla, internetteki bir web etkilenen ülke hukuku kriterinin internet düşmeyeceğini göstermektedir. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman Milletletlerarası Özel Hukuk, Uluslararası Ticaret Hukuku ve Tahkim dersi vermektedir. 2001’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Tarman, 2003’te Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku yüksek lisans derecesini, 2007’de ise Almanya’nın Konstanz Üniversitesi’nden Özel Hukuk Doktora derecesini almıştır. Derya Tarman’ın kanunlar ihtilafı, milletlerarası yetki ve yabancılar hukuku alanlarında yayınları bulunmaktadır. Haksız Rekabete Uygulanacak Hukuk adlı bir monografik çalışması yayımlanmıştır. 27 YAKINDAN BAKIŞ sayfasında yer alan bir reklamın hukuka FENER mal ve hizmetlerinin internet üzerinden Dünyamızı Kurtaracak Keşifler Enerji, malzeme bilimi ve moleküler mühendislik disiplinlerinin kesişim noktasında yer alan çalışmalara odaklanan Seda Keskin ve ekibinin bilim ve sanayi dünyasına armağanları var! Yakın zamanda doğal gazın enerji kalitesi yükselecek, hava kirliliği ve küresel ısınma problemlerinde azalma sağlanacak... Bize kendinizden ve akademik geçmişinizden bahseder misiniz? 1982 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden lisans ve yüksek lisans derecelerimi sırasıyla 2004 ve 2006 yıllarında aldım. Mezuniyetten hemen sonra Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Carnegie Mellon Üniversitesi’nin(CMU) Kimya Mühendisliği bölümünde doktora FENER çalışmalarıma başladım. Doktora çalışmalarım esnasında sık rastlanmayacak bir durumla karşı karşıya kaldım: CMU’da çalışmaya başladıktan yaklaşık 1,5 sene sonra doktora danışmanım Georgia Institute of Technology(GATECH)’e geçmeye karar verdiğini ve 28 benim de kendisiyle giderek çalışmalarıma orada devam etmemi istediğini belirtti. Ben de danışmanımla birlikte GATECH’e geçtim ve böylece üç senelik doktora serüvenimin ikinci yarısını orada PROFİL tamamladım. Aralık 2009’da doktora tezimi sundum ve 1 Ocak 2010 itibariyle Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği’nde yardımcı doçent olarak göreve başladım. Üzerinde çalıştığınız konular hakkında bilgi verdikten sonra bu alana nasıl yöneldiğinizi anlatır mısınız? Araştırma grubum dünyamızı kurtaracak akıllı malzemeler üzerinde çalışıyor! Günümüzde fosil yakıt tüketiminin insan ve doğa sağlığını tehdit etmesi, petrol yataklarının hızla azalması, küresel ısınmanın artması, tüm dünya ülkelerinin temiz enerji politikalarına yönelmesiyle enerji konusunda yapılan araştırmalar daha da önem kazandı. Bizim çalışmalarımız yeni nesil nano-gözenekli malzemeleri kullanarak doğal gaz, hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarını verimli, güvenli ve ekonomik halde depolamayı hedefliyor. Diğer taraftan küresel ısınma probleminin temel sebeplerinden biri olan karbondioksit gazını atmosfere ulaşmadan yakalayıp depolayacak yeni nesil malzemeleri inceliyoruz. Karbondioksit gazını birlikte bulunduğu doğal gazdan ayırabilecek, böylece doğal gazın enerji kalitesini yükseltecek malzemeler tasarlıyoruz. Bu malzemelerin ortak özelliği nanometre boyutunda gözenekleri olması ve gaz ayırma işlemlerini gazların molekül büyüklüklerine göre yapabilecek çok özel bir niteliğe sahip olmalarıdır. Bahsettiğim araştırma konuları enerji, malzeme bilimi ve moleküler mühendislik olarak adlandırabileceği- miz disiplinlerin kesişim noktasında yer için tasarlanması konusunda dünyadaki alıyor. Bu alanlara yönelmemin nedeni, en iyi araştırma grubu olmasını hedef- enerji konusunun tüm dünyayı, canlıları, liyorum. Şu an yaptığımız araştırmalar doğayı ilgilendiren, ertelenemeyecek oldukça üretken ilerliyor, araştırma derecede önem ve hassasiyet taşıyan sonuçlarımızdan elde ettiğimiz yayınla- bir konu olmasıdır. Bugün mevsimlerin rımızın ve atıflarımızın sayısı hızla artıyor. kaymasından, hava kirliliğinden, sık Bu çalışmalar malzemeleri belirli enerji hastalanmaktan, bazı sebze meyveleri uygulamaları için incelemek üzerine zamanında yiyememekten şikayet ediyorsak sorumlusu kontrolsüz karbondioksit salımı yapan bizleriz. Bundan dolayı, özellikle karbondioksit yakalama, depolama ve ayırma konusunda çalışmaya yöneldim. Araştırmalarınızın bulgularını bizimle paylaşır mısınız? Bu bulguların bilim sağlayacağını anlatır mısınız? Araştırma grubum nano-gözenekli malzemeleri hesaplamalı yöntemler ve moleküler düzeyde detaylı simülasyon tekniklerini kullanarak inceliyor. Açıkçası landırıyor, ama yalnızca iki tanesinden ‘tersine mühendislik’ odaklı araştırmalara başlamak, yani belli bir enerji uygulaması için en uygun performansı gösterecek nano-malzemeyi sıfırdan tasarlayan çalışmaları yapmak, uzun vadedeki hedeflerimden biri ise nanomalzemelerin sadece enerji alanında değil aynı zamanda biyomedikal alanındaki potansiyelini de araştırmaktır. Koç Üniversitesi’nde olmak araştırmalarınızı nasıl etkiliyor? Benim öğrencilikten öğretim üyeliğine geçişim oldukça hızlı oldu. Çok genç bir araştırmacı olarak kariyerime Koç Üniversitesi’nde başladığım için kendimi bahsetmeye çalışacağım. Ticari olarak nolojinin doğmasını sağlayacaktır, hem çok şanslı hissediyorum. Üniversitenin kullanılan ve literatürde bilinen tüm sanayi hem bilim dünyası bu teknolo- beni destekleyen, hedeflerime ulaşmam nano-gözenekli malzemelerin karbon- jiden faydalanacaktır. Böylece, doğal için yüreklendiren ve tecrübeleriyle dioksiti doğal gazdan ayırma işlem- gazın enerji kalitesi yükselecek, hava yolumu aydınlatan çok güçlü bir kad- lerinde nasıl performans gösterdikleri kirliliği, küresel ısınma problemlerinde rosu var. Hayallerimdeki araştırmaları biliniyor. Malzemelerin karakteri gereği azalma elde edilecektir. TÜBA-L’Oreal yapabilmem için sağladığı imkanlar ve bu performansta ulaşılan bir sınır çizgisi Genç Bilim Kadını Ödülü’ne layık görü- huzurlu bir ortamı var. Tüm bunlar araş- var. Son 10 yıldır yapılan araştırmala- len bir diğer projemiz ise hidrojen gazını tırmalarımı ve gelişimimi pozitif yönde rın tek hedefi, bilinen malzemelerden verimli ve güvenli şekilde depolayabile- etkiliyor. daha üstün bir performans göstererek ceğimiz yeni nesil malzemeler belirledi. karbondioksit ayırımını yapabilecek Bu depolamayı yapabilecek teknolojinin Bunların dışında eklemek istediği- böylece sınır çizgisini aşabilecek yeni gelişmesi, hidrojene dayalı temiz-ener- niz bir şey var mı? bir malzeme keşfetmektir. TÜBİTAK jili bir geleceğin başlangıcı için büyük Benim için araştırmayla uğraşmanın tarafından desteklenen araştırmalarımız önem taşıyor. ve akademide yer almanın en güzel kısa süre önce bahsettiğim sınır çizgisi- 29 taraflarından biri birbirinden parlak öğ- ni geçen, doğal gazı karbondioksitten Gelecek planlarınızı bizimle paylaşır rencilerle birlikte çalışma fırsatı bulmak. arındırabilen yeni malzemeler belirledi. mısınız? Araştırma projelerimizde yer alan tüm Bu malzemeler günümüzde bilinen tüm Gelecek planlarımı tek bir cümleyle öğrencilerime çok teşekkür ediyorum. malzemelerden daha yüksek verimlilikle özetlemek gerekirse, Koç Üniversite- Enerji projelerimizde yer almak isteyen bu işlemi gerçekleştirebildikleri için ya- si’ndeki araştırma grubumun nano-gö- enerji dolu öğrencilerimizi de heyecanla kın zamanda ayırma amaçlı yeni bir tek- zenekli malzemelerin enerji uygulamaları beklediğimizi eklemek istiyorum! PROFİL tüm araştırmalarım beni çok heyecan- yoğunlaşıyor. Kısa vadede hedefim FENER dünyasına ve topluma nasıl katkılar “Son 10 yıldır yapılan araştırmaların tek hedefi, bilinen malzemelerden daha üstün bir performans göstererek karbondioksit ayırımını yapabilecek böylece sınır çizgisini aşabilecek yeni bir malzeme keşfetmektir. TÜBİTAK tarafından desteklenen araştırmalarımız kısa süre önce bahsettiğim sınır çizgisini geçen yeni malzemeler belirledi.” Aşırı soğuk atomik sistemler üzerindeki araştırmalar kuantum fiziğinin temel rol oynadığı sayısız egzotik madde teorisinde eşsiz bir deneme alanı oluşturarak geleceğin teknolojisi üzerinde disiplinlerarası etki yaratacak. Aşırı Soğuğa Hâkim Olmak, Ama Neden? Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın Koç Üniversitesi Fizik Bölümü FENER 30 YAKINDAN BAKIŞ Evrendeki en soğuk yerlerin bizden milyonlarca kilometre uzak- proton veya nötron gibi halk arasında daha çok bilinen fermi- ta, uzay boşluğunda olduğunu düşünebilirsiniz, ama tam tersi- yonik parçacıklar. Bozonlarla fermiyonlar arasındaki en önemli ne burada, yeryüzündeler ve atomik fizik laboratuvarlarında her fark kuantum temelli olduğuna göre, bunlar sadece yeteri gün düzenli olarak oluşturulup yok ediliyorlar. 1980’li yıllardan derecede düşük sıcaklıklarda incelenebilir. Örneğin, Bose ile beri aşırı soğuğa hâkim olmaya çalışan atomik fizikçiler, lazerli Einstein 1920’li yıllarda sıcaklık düştükçe bozonik parçacıkların soğutma teknolojisi sayesinde birkaç milyon atomu mutlak sıfır giderek bireysel özelliklerini yitireceklerini ve yırtıcı bir hayvanın derecesinin birkaç nano derece (bir derecenin milyarda biri) saldırısına uğramış bir balık sürüsü gibi kitlesel olarak davran- üzerine kadar soğutabiliyorlar. Burada mutlak sıfır sıcaklığıyla maya başlayacaklarını öngördüler. Bozonların Bose-Einstein (-273,15 Celsius), tüm mikroskobik bileşenlerinin (moleküller, yoğunlaşması (BEY) adı verilen bu kitlesel davranışı, maddenin atomlar ve elektronlar) hareketleri dahil olmak üzere tüm enerji katı, sıvı veya gaz haline benzeyen yeni bir aşamadır ve atomik içeriği alındıktan sonra herhangi bir maddenin ulaşacağı asgari fizikçilerin maddenin bu aşamasını nötr bozonik atomlar yoluyla sıcaklık kastedilir. Bu başarının ne kadar olağanüstü olduğunu elde edip gözlemleyebilmesi 1995 yılını buldu. Bu ilk deneysel anlamak için bu sıcaklığı, uzaydaki en soğuk yerlerin Büyük gözlemler 2001 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. Bu Patlama’dan arta kalan arka plan ışımasından kaynaklanan yeni aşamanın çeşitli sıra dışı özellikleri arasında bu sürece sıcaklığıyla (-270 Celsius civarında) karşılaştırmak yerinde olur. dahil olan parçacıkların tam akışkanlığı (sürtünmesiz kütle akışı) vardır. Atomları yakalama ve soğutma tekniklerinin başarısının ardında, birden fazla Nobel ödüllü ve heyecan verici keşiflerle dolu 20. yüzyıl başlarında, parçacıklar arası etkileşim yokluğunda uzun bir tarih vardır, ama soğuğun fethi bu yazının ana konusu bile bir arada kalıp yeterli derecede düşük sıcaklıklarda BEY değil. Ben burada neden birçok fizikçinin aşırı soğuk atomik oluşturmayı seven bozonik parçacıkların tersine, etkileşim sistemleri incelemeye ilgi duyduğunu ve önümüzdeki yıllarda içinde olmayan fermiyonik parçacıkların, Pauli dışlama ilkesi onlardan neler öğrenebileceğimizi anlatmaya çalışacağım. olarak bilinen ilkeden dolayı uzayda birbirinden ayrı durdukları tespit edildi. Ancak 1950’li yıllarda, fermiyonlar arasında par- Kuantum mekaniğine göre doğada bilinen tüm parçacıklar iki çacıklar arası çekici etkileşim yeterince güçlü olduğu takdirde, ana gruba ayrılabilir: (i) ışık kuantaları (fotonlar), ses kuanta- fermiyonların ikişer ikişer birleşerek bozonik moleküller gibi ları (fononlar) ve spin dalgası kuantaları (magnonlar) gibi halk hareket etmeye başlayabilecekleri öne sürüldü. Fermiyonik arasında daha az bilinen bozonik parçacıklar ve (ii) elektron, parçacıkların bozonik parçacıkların BEY’sine benzeyen bu (a) İki çeşiti Fermiyon gazı Prof. Enrico Fermi (b) Atomik Bozonların yoğunlaşması Prof. Nath Bose (c) Cooper çiftlerinin yoğunlaşması Albert Einstein Prof. Leon Cooper FENER soğuk atomlarda çift oluşum mekanizma- hem halk hem de bilim camiası tarafından tam akışkanlığıdır ve elektronik sistemler- larını inceleyerek bazı maddelerin süper fazla tanınmıyor ve Türkiye’de bu alanda de elektronların süper iletkenlik (dirençsiz iletkenlik özelliklerini oldukça yüksek daha yapılacak çok iş var. elektrik akımı akışı) adı verilen başka bir sıcaklıklara kadar (-100 Celsius’a kadar) süper olgudan da sorumludur. Bu çift nasıl ve neden muhafaza ettiğine dair Kısacası, aşırı soğuk atomik sistemle- oluşum mekanizması 1911 ile 1986 yılları bazı ipuçları keşfetmeye çalışıyoruz. Bu rin karmaşık ama son derece erişilebilir arasında keşfedilen, düşük sıcaklıklarda araştırmaları yaparken nihai hedefimiz, ve kontrollü, çok parçacıklı kuantum süper iletkenliğe sahip olan bazı madde- oda sıcaklığında süper iletkenliğe sahip sistemlerinin oluşturulmasına izin verdiği leri açıklamakta başarılı oldu, ama son bir madde oluşturmamıza sebep olacak göz önüne alınırsa, tam akışkanlık, süper zamanlarda keşfedilmiş olan ve yüksek sihirli bir numara keşfetmektir; böyle iletkenlik, nötron yıldızlarında ve nükleer sıcaklıklarda süper iletkenliğe sahip olan bir keşfin enerji verimliliği alanı üzerinde maddelerde çift oluşumu gibi, kuantum bazı maddelerle ilgili olarak bugün bile büyük etkisi olur, çünkü enerjinin üretimin- fiziğinin temel bir rol oynadığı sayısız eg- tam bir bilgiye sahip değiliz. den sevkiyatına kadar sürecin neredeyse zotik madde teorisinde eşsiz bir deneme tüm aşamalarında ciddi düzeyde iyileşme- alanı oluşturacakları anlaşılmaktadır. Do- ler yaratır. Her ne kadar soğuk atom fiziği layısıyla bu temel araştırmaların hayalleri- deki süper olgular sıradan metallerdeki son 20 yılda çok büyük aşama göster- mizin ötesinde sonuçlarının olacağına ve normal iletkenlikten süper iletkenliğe ge- diyse ve çift oluşumu ile ona bağlı tam geleceğin teknolojisi üzerinde devasa bir çişine çok benzediğinden, 2000’li yılların akışkanlık alanının temellerini kavramakta disiplinlerarası etkisinin olacağına inanmak başlarından beri soğuk atom sistemleri çok büyük ilerlemeler kaydettiysek de, bu için çok sebebimiz var. üzerinde çalışmaktayım. Özellikle aşırı son derece heyecan verici, öncü fizik alanı Yukarıda sözü edilen, atomik sistemler- Yrd. Doç. Dr. Menderes Işkın lisans diplomasını 2002’de Bilkent Üniversitesi’nden, doktorasını ise 2007’de GaTech’ten aldı. 2009’da Koç Üniversitesi’ne katılmadan önce NIST’de iki yıl misafir araştırmacı olarak görev yaptı. Işkın’ın soğuk atom fiziği alanındaki araştırmaları EC Marie Curie IRG (FP7-PEOPLE-IRG-2010-268239), TÜBİTAK CG (3501-110T839) ve TÜBA-GEBİP ödülü tarafından desteklenmekte olup, 2012 yılında TFD’nin verdiği Prof. Dr. Şevket Erk Genç Bilim İnsanı ve TÜBİTAK’in verdiği Temel Bilimler Teşvik ödüllerine layık görülmüştür. 31 YAKINDAN BAKIŞ kitlesel davranışı, bu fermiyon çiftlerinin Kurumsal Yönetim Bir Kalıba Sığar mı? Doç. Dr. Oğuzhan Özbaş Yapı Kredi Kürsüsü Ögretim Üyesi FENER 32 Sermaye Piyasası Kurulu’nun yakın tarihte ilan ettiği yeni kurumsal yönetim ilkeleri verimsiz küresel bir eğilimi, yani her şirkete aynı kalıp kurumsal yönetim yaklaşımını takip ediyor. YAKINDAN BAKIŞ Yaklaşık son 10 yılda hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde Ne yazık ki düzenleyici kurumlar karmaşık bir ekonomik prob- halka açık şirketler kayda değer kurumsal yönetim değişik- lemin basit bir tanımlamasından hareket etmekteler, teşhis ve liklerini uygulamaya geçirdiler. Bu değişiklikler çoğunlukla, tedavi dahil birçok düzeyde hatalılar. Örneğin bu konuda bilim- kurumsal yönetim reformcularının ve kurumsal yatırımcıların sel nitelikte birçok araştırmanın yapıldığı ve bol miktarda bilimsel hararetli kulis faaliyetleriyle geçen yeni yasa ve yönetmeliklerin kanıt bulabileceğimiz Amerika Birleşik Devletleri’nde, yönetim zoruyla, istem dışı bir şekilde gerçekleşti ve neredeyse istisna- kurulu bağımsızlığı ile şirket performansı arasında belgelenmiş sız olarak düzenleyici kurumlar, şirketlerin özel durumlarını göz sağlam bir ilişki yoktur. Bağımsız yönetim kurulu olan şirketler ardı ederek ve birçok kere şirketlerin yatırımcılarla uzun yıllar daha iyi veya daha kötü performans göstermezler. Üstelik halka sonunda oluşturdukları özel düzenlemeleri bozarak, kendilerine arz veya blok satış gibi satıcı şirketin en iyi fiyatı elde etmeye bağlı bütün şirketlerin az çok aynı kurumsal yönetim düzenle- çalıştığı durumlarda, içtüzükler yönetim kurulu bağımsızlığı veya melerini uygulamalarını talep ettiler. Maalesef, Sermaye Piyasası bağımsız yönetim kurulu üyeleriyle alakalı hiçbir şeyden bahset- Kurulu(SPK)’nun yakın tarihte ilan ettiği yeni kurumsal yönetim mez. Bunun nedeni pekala çözülecek bir problemin olmaması ilkeleri de bu verimsiz küresel eğilimi, yani her şirkete aynı kalıp veya piyasaların, yöneticileri kontrol altında tutmayı başaran, kurumsal yönetim yaklaşımını takip ediyor. hissedarlarla yöneticilerin çıkarlarını aynı hizaya getiren ücret kontratları, gerektiğinde kurumsal kontrolü transfer eden şirket Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri evlilikleri ve satın almaları gibi alternatifleri yaratabilmesi olabilir. Kurumsal yönetim reformcularının ve kurumsal yatırımcıların yönetim kurulu bağımsızlığı için çabaları ve bunun sonuçları bu Araştırmalar yönetim kurulu bağımsızlığının şirket performansını yaklaşımın yanlışlığını açık bir şekilde göstermektedir. Birçok arttırdığını göstermese de reformcular bariz potansiyel yararları ülkede sermaye piyasalarını düzenleyici kurumlar şirketlerin dolayısıyla her ihtimale karşı yine de yönetim kurullarının daha bağımsız yönetim kurulu üyeleri atamalarını talep eden yeni bağımsız olması gerektiğini iddia etmektedirler. Daha bağımsız kurallar koymaktadırlar. Yönetim kurulu bağımsızlığı için yeni yönetim kurullarına sahip olmanın zararlı olma ihtimali yoktur, kuralları destekleyen sav genel hatlarıyla şöyle: Var olan yönetim doğru değil mi? Yanlış. Problem şu ki yönetim kurullarını sadece kurulları, hissedarların çıkarları zararına yönetim ile çok yakın gözetmen olarak gören bakış açısı çok basittir. Bu bakış açısı, ilişki içindedir ve yönetmelikler yönetim kurullarını değişmeye özellikle uzmanlığın ve yönetim kurullarının danışmanlık rolünün zorlamazsa, hissedarlar yöneticileri kontrol altında tutabilecek önemini göz ardı eder. Şirketlerin, yöneticileri gözleyebilen, ticari bağımsız gözetimden mahrum kalmaya devam edeceklerdir. teklifleri anlayabilen ve tavsiye verebilen bilgili yönetim kurulu SPK diğer ülkelerde kabul edilen kural ve düzenlemelerin Türkiye için doğru olmayabileceğini anlamalı. Türkiye’deki sermaye piyasalarının derinliğini ve genişliğini geliştirmek için kurumsal kontrol piyasasının verimli çalışması önündeki engelleri kaldırmalı. üyelerine ihtiyacı vardır. Ancak bağım- ceyi Türkiye’de de görebiliriz. Journal of en iyi yolu bilgilendirme ve yaptırımdır, sız yönetim kurulu üyeleri çok nadir bu Financial Economics’de meslektaşlarım kağıt üzerinde bağımsız gözüken ama niteliklere sahiptirler, çünkü bunun için Ran Duchin ve John Matsusaka ile bir- gerçekte büyük hissedarlarla yakın bağ- gereken ilgili endüstri veya şirkete özgü likte yayınladığımız çalışma ABD’de Sar- lantıları olabilen bağımsız yönetim kurulu uzmanlıktan yoksundurlar. banes-Oxley Yasası’nı takiben bağımsız üyeleri değil. yönetim kurulu üyeleri atamaya zorlanan, Şirketler için bir alternatif, geçmiş yöne- yüksek bilgi maliyetli diye adlandırdığımız İleriye Dönük ticileri bağımsız yönetim kurulu üyeleri şirketlerde %5-10 civarında performans SPK işini daha iyi yapabilir ve yapmalı. En olarak atamak olabilir. Ancak düzenleyici kaybı yaşandığını gösteriyor. başta, SPK her ülkenin aynı olmadığını ve diğer ülkelerde kabul edilen kural ve dü- kurumlar onların da yürürlükteki yöneti- zenlemelerin Türkiye için doğru olmayabi- empoze etmekle SPK hatalı bir şekilde, leceğini anlamalı. SPK yeni bir düzenleme olarak nitelendirilmelerine karşı çıkmak- gereksiz ve muhtemelen zararlı bir reçe- kabul etmeden önce çözmeye çalıştığı tadırlar. Düzenleyici kurumlar geçmiş te veriyor. Türkiye’deki kurumsal yöne- problemi net bir şekilde tanımlamalı. yöneticilerin bağımsız yönetim kurulu tim zorluklarının doğası ABD’dekinden Ülkenin kurumsal yönetim standartlarını üyeleri olarak atanmalarına ancak şirket- temelde farklıdır. Kurumsal mülkiyetin diğer ülkelerle aynı seviyeye getirmek gibi ten en az birkaç yıl ayrı kalmışlarsa izin dağınık olarak nitelendirilebileceği deklarasyonlar kulağa hoş gelebilir ama vermektedirler. Fakat bu süre sonunda ABD’den farklı olarak, Türk firmalarının esastan yoksundur. Ayrıca SPK ilgili taraf- dünya değişmiştir ve bu üyeler eskisi birçoğunun denetimi sıkı bir şekilde ların fikirlerini ve kaygılarını dile getirmeleri kadar faydalı olamazlar. Bir diğer alter- elinde bulunduran büyük hissedarları için yeterli zaman tanımalıdır. natif ise hali hazırdaki endüstri yöneti- vardır ve yöneticileri disipline sokmak cilerini bağımsız yönetim kurulu üyeleri için bağımsız yönetim kurulu üyelerine Son olarak, SPK hali hazırdaki her şirkete olarak atamaktır, ama kim hassas ticari gerek yoktur. aynı kalıp kurumsal yönetim düzenlemesi yaklaşımını değiştirmeli. Her şirketin sırlarını yönetim kurulu toplantılarında Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu meselesi özel düzenlemeler ile çözülebilir. gibi belki de Türkiye’deki en göze çar- SPK beyan ettiği gibi Türkiye’deki ser- Düzenleyici kurumlar tarafından zorla- pan kurumsal yönetim problemi, büyük maye piyasalarının derinliğini ve genişliğini nan ve kötü alternatiflerle karşı karşıya ve küçük hissedarlar arasında var olan geliştirme niyetinde hakikaten ciddiyse, bırakılan şirketlerin genelde bilgisiz ba- ve tanıdıklarla yapılan işler ve benzeri çabalarını ülkenin kurumsal kontrol ğımsız yönetim kurulu üyeleri atamak ve yollarla küçük hissedarların aleyhine so- piyasasının verimli çalışması önündeki sonuçlarına katlanmak dışında seçeneği nuçlanan potansiyel çatışmadır. Bu tür engelleri kaldırmaya yöneltmesi belki de yoktur. Maalesef, buna benzer bir neti- potansiyel istismarların önüne geçmenin en iyisi olacaktır. rakipleriyle paylaşmak ister ki… Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yapı Kredi Kürsüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Oğuzhan Özbaş kurumsal finans, kurumsal yatırım, şirket içi sermaye dağıtımı, organizasyonel ekonomi ve kurumsal yönetim konularında çalışıyor. Araştırmaları Journal of Finance, Journal of Financial Economics, and Review of Financial Studies’de yayınlanan New York Times, Wall Street Journal ve ABD Kongresi için hazırlanan politika raporlarında yer alan Özbaş, son çalışmasında finansal krizin şirket yatırımları üzerindeki etkisini inceledi. Doktora öncesi Ford firmasında hazine bölümünde görev yapan Özbaş lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde finans dersleri vermektedir. 33 YAKINDAN BAKIŞ Yönetim kurulu bağımsızlığı kurallarını onların bağımsız yönetim kurulu üyeleri FENER min lehine çalışacağını iddia etmekte ve Teorinin Doğuşu ve Felsefesi Doç. Dr. Emre Alkan Koç Üniversitesi Matematik Bölümü FENER 34 YAKINDAN BAKIŞ Ülkemizde çok az temsil edilen analitik sayılar teorisi Eratosthenes’in oluşturduğu elek(kalbur) fikrine dayanır ve günümüzde bu konu analitik sayılar teorisinin kullanışlı, kapsamlı bir metodudur. Matematik tarihsel olarak sayıların ve şekillerin incelenmesiyle oluşturduğu elek(kalbur) fikrine dayanır ve günümüzde bu konu başlamış ve gelişmiştir. Bu nedenle, matematikte eski ve klasik analitik sayılar teorisinin kullanışlı, kapsamlı bir metodudur. problemlerin birçoğu sayıların gizemli iç yapıları ile ilgilidir ya da onlar vasıtasıyla ifade edilebilir. Bu problemler ve onları Modern zamanlarda ise konunun en önemli problemleri sayı çözebilmek için yapılan çalışmalar o kadar eskidir ki, günümüz- dizilerinin dağılımları ile alakalıdır. Buradaki en temel soru asal den iki bin sene öncesine uzanır. Yunanlı matematikçilerden sayıların (bir ve kendinden başka hiçbir böleni olmayan sayılar, Diophantus, denklemlerin tamsayı çözümlerini sistematik bir mesela 2, 3, 5, 7, 11, 13…) dağılımıyla ilgilidir. Verilen bir sınıra şekilde incelemiş ve günümüzde bu tür problemler Diofant kadar, sınır sonsuza giderken, kaç tane asal sayı vardır? Bu denklemleri adını almıştır. Benim araştırma konum olan analitik soruya verilmiş kısmi bir cevap analitik sayılar teorisinin en sayılar teorisinin doğuşu ve temel felsefesi ise Eratosthenes’in büyük başarılarından olan asal sayı teoremidir, 1896’da Hada- Analitik sayılar teorisinin belki de en geniş etki alanı modern fizikte de kullanılan özel fonksiyonlar teorisidir. 1974’te İstanbul’da doğan Emre Alkan, 1996’da Boğaziçi Üniversitesi, Matematik Bölümünü birincilikle bitirdi. Doktora derecesini 2003’te Wisconsin Üniversitesi, Madison’dan matematikte sayılar teorisi dalında aldı. 2003-2006 yılları arasında Illinois Üniversitesi, Urbana-Champaign’de doktora sonrası J. L. Doob araştırmacı olarak bulunan Alkan, 2006’dan bu yana Koç Üniversitesi Matematik Bölümü’nde görev yapıyor. 2011’de doçent olan, analitik sayılar teorisi ve uygulamaları konusunda yayınlanmış veya yayına kabul edilmiş 42 araştırma makalesi bulunan Alkan’ın yayınlarına yüzün üzerinde atıf yapıldı. asal sayılara odaklanmada merkezi kompleks analiz vasıtalar geliştirilerek tir: “Temel sayılar teorisinde hemen her bir konuma sahip olan Riemann zeta kanıtlanmıştır. Fakat asal sayıların bu teorem, bilgisayarların yüksek hızda fonksiyonunun incelenmesinde ve yolla sayımında bir hata terimi kaçınıl- numerik hesaplamaları gerçekleştirme- fonksiyonel denkleminin çıkarılmasında maz olarak ortaya çıkmaktadır. Bir diğer siyle bağlantılı olarak, doğal ve motive bir özel fonksiyon olan gamma fonk- deyişle, asal sayılar doğaları gereği olmuş bir şekilde ortaya çıkmaktadır”. siyonu kaçınılmaz bir araçtır. Gamma hatasız bir sayıma direnç gösterirler (bu Bilgisayar bilimcileri için temel sayılar fonksiyonu atom fiziği ve dalga meka- durum fizikteki Heisenberg belirsizlik teorisi ayrık matematik derslerinde niğinde, Bose-Einstein ve Fermi-Dirac ilkesine benzetilebilir) ve bu hata teri- öğretilmektedir ve öte yandan sayılar istatistiklerini tarif etmede kullanılan minin tam olarak ne mertebede olması teorisinin numerik analizdeki sürekliliğe integrallerde geçmektedir(bakınız [10]). gerektiği konunun ve genel olarak de uygulaması vardır. Bunun yanında, Riemann zeta fonksiyonunun pozitif çift matematiğin çözülememiş sorularından iyi bilinen uygulamalar kriptoloji (şif- sayılardaki özel değerleri ise kuantum biridir, milenyum problemlerinden biri releme) ve matematiğin birçok diğer mekaniğinde bazı enerji hesaplamala- olan Riemann hipoteziyle eşdeğerdir ve dalınadır. Fakat şunu da söylemek rında ortaya çıkmaktadır(bakınız [9]). Riemann zeta fonksiyonu olarak bilinen gerekir ki, uygulamalar daima sayılar kompleks değerli bir fonksiyonun kök- teorisi için uyumlu bir taban yapının inşa Koç Üniversitesi’nde Analitik lerinin lokalizasyonu ile ilgilidir. 1937’de edilmesinden sonra gelir ve sayılarla Sayılar Teorisi Beurling asal sayı teoreminin çok ilgili buluşlar uygulama endişesi yerine Ülkemizde çok az temsil edilen ve daha ileri giden bir genellemesini derin sadece meraktan gelmektedir. Bundan bilinen bir dal olan analitik sayılar harmonik analiz teknikler kullanarak dolayı sayılarla uğraşan matematikçiler teorisiyle Koç Üniversitesi, Matematik elde etmiştir. Sonuç olarak asal sayılar kendilerini bir bilmeceler diyarındaymış Bölümü’nde sadece ben uğraşmak- matematikte çok merkezi bir konuma gibi hissederler. Genellikle bu bilmece- tayım. Son zamanlarda yoğunlaştığım sahiptir. lerin ifadeleri herkesin anlayabileceği konulardan birisi L-fonksiyonlarının şekilde çok basittir. özel değerleridir. L-fonksiyonları ilk defa Dirichlet tarafından asal sayıların Sayılar teoricisi L. Dickson bir sözünde ‘’Şükürler olsun ki sayılar teorisi Analitik sayılar teorisinin belki de en aritmetik diziler üzerindeki dağılımla- uygulamalardan arınmıştır’’ demektedir. geniş etki alanı modern fizikte de kulla- rını anlamak için çalışılmıştır. Bunun Bu görüş sayılar teorisi için artık geçerli nılan özel fonksiyonlar teorisidir. Mesela yanında L-fonksiyonlarının pozitif 35 YAKINDAN BAKIŞ değildir. 1974’te D. Knuth şöyle demiş- FENER mard ve De la Vallee Poussin tarafından Ramanujan’ın bazı kafa karıştırıcı serileri FENER 36 YAKINDAN BAKIŞ tamsayılardaki değerleri ilginç aritmetik Kloosterman toplamlarını andıran bazı Ayrıca büyük Hintli matematikçi bilgiler içermektedir ve parite uyumu kotanjant toplamları cinsinden ifade Ramanujan’ın, Catalan sabiti gibi bazı adı verilen bir durum gerçekleştiğin- edilmiştir. Bu kotanjant toplamlarının önemli sabitleri temsil eden seri göste- de bu değerler daima trigonometrik asimtotik davranışları incelenmiş ve bu rimleri ile uğraşmaktayım. Bu tür seriler fonksiyonları cinsinden sonlu bir toplam sayede sınıf sayısını veren bazı karakter polilogaritmalar ile yakından ilgilidir ve olarak ifade edilebilmektedir(bakınız [1]). toplamlarının ortalamada çok düzgün bu tür gösterimleri bulmak için daha Bu toplamlardaki katsayıların kombi- davrandığı keskin sınırlar elde edilerek genel yaklaşımlar üzerinde çalışmakta- natorik manada önemi vardır, çünkü gösterilmiştir(bakınız [5]). yım. Burada tüm L-fonksiyonlarının özel değerlerine geometrik hızda yakınsayan Stirling sayılarına bağlı yazılabilmektedirler. Yine parite uyumu olduğunda, Bu çalışmalardan farklı bir yönde ise seri gösterimleri buldum(bakınız [8]).Bu bu özel değerlerin karesel ortalaması, aritmetik fonksiyonların değer dağı- dizi makalelerin en önemli özelliği ise Gauss ve Ramanujan toplamları cin- lımları ile ilgili bir başka makalede ise hepsinin tek yazarlı olması ve sade- sinden ifadeleri sayesinde tam olarak Erdös’ün daha önce elde ettiği sonuçla- ce Koç Üniversitesi’nde masrafsız bir verilebilmektedir(bakınız [2]). Burada rı genelleştirdim(bakınız [6]). biçimde oluşturulmalarıdır. aslında oldukça zengin bir teori gizlidir. Daha da ileri giderek, periyodik katsa- Halen devam etmekte olan bazı pro- yılı L-fonksiyonlarını çalıştım, bunların jelerimde ise Ramanujan toplamlarının özel değerleri ve bazı modüler gruplar dağılımları, Riemann zeta fonksiyonu- üzerinde tanımlı Eisenstein serileri- nun özel değerleriyle ilgisi ve Beurling nin Fourier açılımları üzerine birçok tipi sayılar üzerine nasıl davrandıkları sonuç elde ettim(bakınız [3]). Henüz ele alınmıştır. Aslında Riemann zeta yayınlanmamış bir çalışmamda ise fonksiyonunun analitik bir genellemesi L-fonksiyonlarının özel değerlerinin doğ- olan Burgess tipi zeta fonksiyonlarının, rusal kombinasyonlarıyla yaklaşımları Ramanujan toplamlarıyla bağlantıları incelenmiştir(bakınız [4]). Bu çalışmam- vardır. Bu sayede Burgess tipi zeta da değişik reel analiz metotları tanıtıl- fonksiyonların özel değerleri ve Riemann mış ve kullanılmıştır. Bunlara ek olarak hipotezi, Ramanujan toplamlarından L-fonksiyonlarının birdeki özel değerle- elde edilen bazı serilerin davranışı ile rinin herhangi bir mertebeden momenti, ifade edilebilmektedir(bakınız [7]). Kaynaklar: [1] E. Alkan, Values of Dirichlet L-functions, Gauss sums and trigonometric sums, Ramanujan J. 26 (2011), no. 3, 375-398. [2] E. Alkan, On the mean square average of special values of L-functions, J. Number Theory 131 (2011), no. 8, 1470-1485. [3] E. Alkan, On Dirichlet L-functions with periodic coefficients and Eisenstein series (Dedicated to my parents), Monatsh. Math. 163 (2011), no. 3, 249-280. [4] E. Alkan, On linear combinations of special values of L-functions, Manuscripta Math. dergisinde yayınlanacak [5] E. Alkan, Averages of values of L-series (Dedicated to the memory of Professor Cemal Koç), Proc. Amer. Math. Soc. dergisinde yayınlanacak. [6] E. Alkan, On the distributions of sigma(n)/n and n/varphi(n), Rocky Mountain J. Math. dergisinde yayınlanacak. [7] E. Alkan, Ramanujan sums and the Burgess zeta function, Int. J. Number Theory dergisinde yayınlanacak. [8] E. Alkan, Representations of special values of L-functions in the spirit of Ramanujan, hazırlanıyor. [9] D. J. Griffiths, Introduction to quantum mechanics, ikinci baskı, Pearson, Prentice Hall, 2005. [10] F. Yeniçay, Atom Fiziği, Dalga mekaniğine giriş ve istatistik mekanikler,Cilt II, İstanbul Üniversitesi Yayınları No. 441, 1949. FENER Doç. Dr. Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, Yrd. Doç. Dr. Belgin Şan Akça Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. Metin Türkay Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması ve enerji verimliliği konusunda ‘lider’ ve ‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi için öncelikler nelerdir? Ulusal ve uluslararası enerji politikaları bölgesel ve küresel güç Bölgesinde ve dünyada, sözü geçen ve güçlü bir ülke olma denkleminde belirleyici role sahiptir ve konunun önemi gün yönünde emin ve hızlı adımlarla ilerlemekte olan Türkiye, geçtikçe daha da artmaktadır. Bu bağlamda, enerji güven- gelecekle ilgili planları arasına enerji kaynaklarının daha verimli liğinin arttırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından, kullanılması, enerji güvenliği konusunda bilinçli politikalar oluş- enerji kaynaklarında çeşitlendirme ve yerel kaynakların etkin turulması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yeni tekno- bir şekilde kullanımı, enerji erişim güzergâhlarının çeşitlendiril- lojilerin geliştirilmesi gibi amaçları da eklemelidir. Türkiye 2011 mesi ve en son olarak da var olan enerji kaynaklarının çeşitli yılında 54 milyar dolarlık enerji ithalatı yapmıştır. Bu rakam, teknolojik ve stratejik uygulamalarla en verimli şekilde kullanımı ülkemizin 2011’deki cari açığının yaklaşık %69’una denk gel- gerekmektedir. Özellikle, enerji verimliliği konusu bir yandan arz mektedir. Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması güvenliği, ekonomik gelişme ve rekabetçilik, diğer yandan da ve enerji konusunda gelişmeleri ‘takip eden’ ülke konumundan çevre ve sürdürülebilirlik arasındaki dengenin korunmasında ve çıkıp, özellikle gelişmekte olan büyük ekonomiler içinde ‘lider’ tüm bu alanlarda önemli kazançlar elde edilmesinde önemli bir ve ‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi gerekmektedir. konu olarak ön plana çıkmaktadır. 37 YAKINDAN BAKIŞ Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ “Türkiye’nin Enerji Verimliliği Haritası ve Hedefler” isimli araştırmamız kamu, özel sektör ve üniversitelerin işbirliği konusuna vurgu yapmakta ve ülkemizde enerji kaynaklarının daha verimli kullanıldığı, dışa bağımlılığın azaldığı ve enerji verimliliği konusunda yeniliklere açık ortak bir gelecek için yapılabilecek katkıları, politik ve sosyal hedefleri ve geliştirilebilecek teknolojilere yönelik projeleri içermektedir. Türkiye’nin Enerji Verimliliği ile ilgili hazırlanan çalışmanın temel amacı, Ulusal Enerji Stratejisi’nin şekillendirilmesine katkıda bulunmak ve Enerji Verimliliği Strateji Metin Türkay FENER 38 2000 yılından bu yana Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde doçent olarak görev yapan Metin Türkay lisans (1989) ve yüksek lisans (1992) eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde doktora (1996) eğitimini ise Carnegie Mellon Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora çalışmaları ABD’de hesaplama ve sistem teorisi alanında 1997’de yapılmış en iyi doktora tezi ödülü aldı. Türkay, doktora çalışmalarını takiben Japonya’da Mitsubishi Corporation Araştırma Geliştirme Merkezi’nde eniyileme teknolojileri ve enerji yoğun sektörlerde tedarik zinciri çözümleri başdanışmanı olarak üç yıl görev yaptı. Türkay’ın araştırmaları karmaşık sistemlerin modellenmesi ve çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi konularına odaklanmış ve bu yöntemlerin sürdürülebilir enerji, tedarik zinciri, dağıtım ve biyolojik sistemlerde başarıyla uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Belgesi’yle bu yönde atılmış olan olumlu adımların ve hedeflerin daha da geliştirilip ileriye taşınması yönünde gerekli olan bilimsel altyapıya katkı sağlamaktır. Ayrıca rapor bu konuya yönelik öncelikli alanlarda önerilerde bulunmaktadır. Kısa vadede, çalışma Türkiye’nin jeostratejik açıdan enerji kaynaklarını, enerji verimliliği açısından, şu anda dünya üzerindeki konumunu ve ileriye dönük öncelikli stratejileri belirlemektedir. Hem teknolojik hem de sosyopolitik açıdan önemli önerilerde bulunulmuştur. Uzun vadede, çalışma Türkiye’de enerji verimliliğini arttırmaya yönelik teknolojiler belirlemeyi ve bu teknolojilerin geliştirilebilmesi için plan ve projeler oluşturmayı hedeflemektedir. Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezinin (KÜTEM) ilk projesi olarak hayata geçirilen bu araştırma Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Metin Türkay ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Şuhnaz Yılmaz Özbağcı ile Yrd. Doç. Dr Belgin Şan Akça tarafından yürütülmüş, projeye her iki bölümden de yüksek lisans YAKINDAN BAKIŞ ve doktora seviyesinde asistanlar katılmıştır. Bu çalışma için enerji verimliliği konusundaki ulusal ve uluslararası literatür ve birincil kaynaklar titizlikle taranmış, uluslararası veri tabanlarına ulaşılıp enerji verimliliği ile ilgili ulusal ve uluslararası karşılaştırmalı (benchmarking) analizler yapılmıştır. Karşılaştırmalar için nicel analiz yapılmış ve bunların nitel analiz yöntemleriyle desteklenmesi için altyapı oluşturulmuştur. Konu ile ilgili sanayi, akademi Şuhnaz Yılmaz Özbağcı Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doçent olarak görev yapan Şuhnaz Yılmaz Özbağcı lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi’nde (1993) üniversite birincisi olarak tamamladıktan sonra, yüksek lisans (1995) ve doktora (2000) eğitimini Uluslararası İlişkiler ve Orta Doğu alanlarında yoğunlaşarak Princeton Üniversitesi’nde yaptı. Post-doktora çalışmalarını Harvard Üniversitesi’nde sürdüren Yılmaz, Princeton ve Stanford Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. İlgi ve uzmanlık alanları dış politika analizi, Türk dış politikası, TürkAmerikan ilişkileri, Ortadoğu ve Avrasya bölgesi politikaları, enerji ve su politikalarıdır. Birçok ulusal ve uluslararası ödül almış olan Şuhnaz Yılmaz Özbağcı, 2008 yılında Türkiye Bilimler Akademisi tarafından verilen TÜBA-GEBİP Ödülü’ne layık görülmüştür. Kendisi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Vekili olarak görev yapmaktadır. ve sivil toplum kuruluşlarından öncü kişilerle bağlantıya geçilmiş ve derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Stanford, MIT ve UC Davis gibi üniversitelerde, bu konularda yıllardır çalışmalar yapan ve dünyada öne çıkan Enerji Enstitüleri ile bağlantıya geçilmiştir. Bu görüşmeler gelecekte olası ortak projeler geliştirilmesi açısından zemin oluşturmaktadır. Bu tür çalışmalar tüm proje süresince artarak devam edecektir. Raporda küresel enerji senaryoları, Türkiye’nin bölgesel enerji politikalarındaki yeri ve enerji güvenliği-enerji verimliliği ilişkisi değerlendirilmektedir. Çalışmada daha sonra Türkiye’deki enerji verimliliği politikası ve faaliyetleri detaylı olarak incelenmektedir. Konuyla ilgili enerji verimliliğini arttıran uygulamalar, performans kriterleri ve fayda maliyet değerlendirmeleri sunulmuştur. Tüketim değerlendirmesinde coğrafi ve doğal kaynakların etkin değerlen- Akılcı politikalar ve teknolojik yeniliklerin değerlendirilmesiyle enerji verimliliğinde 2013-2023 döneminde en az %20’lik bir artış elde etmenin mümkün olduğu görülüyor. tedir. Ancak gelişmiş ülkelerle gelişmek- tasarruf edilebileceği, sanayide enerji ketim alanlarına göre analizler yapılmış- te olan ülkelerin enerji verimlilikleri farklı yönetim sistemlerinin kullanılmasıyla tır. Ayrıca, enerji verimliliğini arttırmaya sonuçlar doğurduğundan Türkiye’nin birlikte %10-40 arası verimlilik artışının yönelik potansiyel ArcGIS (Geographic BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, elde edilebileceği, ulaşımda elektrik- Information Systems) uygulamaların- Güney Afrika) ve MIST (Meksika, Endo- li araçların içten yanmalı motorlarla dan örnekler verilmiştir. Son iki bölüm nezya, Güney Kore, Türkiye) ülkeleriyle çalışan araçlara kıyasla kat edilen aynı ise detaylı bir şekilde enerji verimliliğini de karşılaştırılması gerekmektedir. Bu mesafe için %70 maliyet avantajı ve arttırmaya yönelik uygulamalar ve karşılaştırma yapıldığında görülmektedir %65 CO2 azalımı sağladığı, elektrik daha geniş kapsamlı siyasa önerilerini ki, Türkiye gelişmekte olan ülkeler ara- üretim ve dağıtımında ise kompenzas- içermektedir. Rapor ayrıca dünyada sında başarılı bir konumdadır. Bu bağ- yon, SCADA sistemlerinin kurulması ve ve Türkiye’de bulunan önemli enerji lamda amaç gelişmekte ülkelere enerji dağıtımda akıllı şebeke uygulamalarıyla merkezlerini ve odaklandıkları faaliyetleri verimliliği konusunda liderlik yapmak %16-28 arası bir iyileştirme sağlanabi- de ele almaktadır. ve enerji verimliliği performansını OECD leceği hesaplanmıştır. 39 ülkeleri seviyesine çekmek olmalıdır. Türkiye’nin bu konularda uluslararası Enerji verimliliğinde öngörülen hedefYaptığımız çalışmalar sonucunda lere ulaşılması ancak gelecek odaklı, sından, çalışma Türkiye’yi hem OECD akılcı politikalar ve teknolojik yeniliklerin bütünsel, gerçekçi hedef ve ölçüm ülkeleri, hem de gelişmekte olan G20 değerlendirilmesiyle enerji verimliliğinde mekanizmaları olan, uygulanabilir, yerel ülkeleriyle karşılaştırmaktadır. Ayrıca, 2013-2023 döneminde en az %20’lik kaynak, insan gücü, bilimsel araştırma enerji verimliliği konusunda çok başarılı bir artış elde etmenin mümkün oldu- ve teknolojilerin geliştirilmesine yöne- olan Japonya, İsviçre, Almanya ve Da- ğu görülmüştür. Enerji verimliliğinde lik, küresel fırsat ve işbirliklerine açık, nimarka örnekleri ve enerji verimliliğine olası iyileştirmeler dört ana kategoride kamu liderliğinde tüm paydaşların aktif giderek daha çok önem veren ABD incelenmiştir: 1) binalar, 2) sanayi, 3) katılımıyla şekillenen, tutarlı ve kararlılık- örneği detaylı olarak incelenmiştir. Bu ulaşım, 4) elektrik üretim ve dağıtımı. la uygulanan bir Ulusal Enerji Stratejisi karşılaştırma sonucunda Türkiye’nin Yapılan analiz ve eniyileme çalışmala- oluşturulması ile sağlanabilecektir. enerji verimliliği konusunda OECD ülke- rıyla binalarda verimlilik uygulamalarıyla lerinin biraz gerisinde kaldığı görülmek- yıllık enerji tüketiminde %20-60 arası Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yapan Belgin Şan Akça doktorasını Kaliforniya Üniversitesi, Davis Kampüsü, Siyaset Bilimi bölümünden aldı (2009). Doktora çalışmaları süresince, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ve Davis’te dersler verdi; iki ayrı projede danışman ve araştırma asistanı olarak görev aldı. Temel araştırma alanları, uluslararası güvenlik ve çatışma ile iç politikanın kesişim noktasında konumlanmakta olup, özellikle terörizm, isyan ve iç savaşın uluslararası ve bölgesel boyutları ile etkileri üzerine odaklanmaktadır. YAKINDAN BAKIŞ sistemdeki konumunu belirlemek açı- Belgin Şan Akça FENER dirilmesi için gerekli uygulamalar ve tü- Gre Amer’de Ayakta Kalmak Kültürel mirasımız sular altında kaybolurken, ulusal ve uluslararası alanda Ilısu direnişi devam ederken Koç Üniversiteliler Gre Amer kazılarında zamana karşı yarışıyor. Dr. Gül Pulhan FENER 40 YAKINDAN BAKIŞ Dicle Nehri üstündeki Ilısu Barajı’nın su altında bırakacağı yer- 1990’lardan Sonra Fırat ve Dicle’de Kurtarma Kazıları lerde yapılan arkeoloji çalışmaları, Türkiye’nin güneydoğusunda 1990’larda, Fırat ve Dicle’de inşasına başlanan yeni barajlar, inşa edilen büyük hidro-elektrik barajları nedeniyle örgütlenen PKK çatışmaları nedeniyle bölgede ara verilmiş olan arkeoloji kurtarma kazıları serisinin, şu an için, sonuncusudur. Bir çok çalışmaları için yeni bir başlangıç fırsatı oldu. ODTÜ, yeni çalış- arkeolojik ve tarihi alan baraj gölleri altında yok olmaktadır. maları ‘Keban Ruhu’ ile koordine etti ve 1998-2002 arasında Bu alanda öncü kurtarma projesi 1960’ların sonu ve 1970’le- kazı sonuçlarını yıllık kitaplar olarak yayınladı. Ne var ki, zaman rin başında, Fırat nehri üstünde, Elazığ yakınlarındaki Keban çok değişmişti. Ilısu Barajı’nın (313 kilometrekare göl alanı ve Barajı inşa edilirken hayata geçirilmişti. Orta Doğu Teknik 45 milyon metreküp su hacmi) yol açacağı kültürel miras kaybı, Üniversitesi’nden (ODTÜ) bir grup genç bilim insanının geliştir- çevresel değişiklikler ve 50,000 kişinin yerinden edilecek olma- diği kurtarma çalışması yönetimi modeli, kültürel mirasın tüm sı ulusal ve uluslarası düzeyde büyük bir muhalefeti ateş- zaman dilimlerini ve uygarlıklarını kapsayan bütünsel yaklaşımı ledi. Dicle üstündeki Hasankeyf Ilısu karşıtı kampanyaların ile Türk arkeolojisinde yeni bir evrenin başlangıcı oldu. Bu simgesi haline gelirken, Fırat üstündeki Zeugma’da keşfe- yaklaşımın diğer önemli noktaları kazı, araştırma ve belgeleme dilen Roma mozaikleri Türk medyasında bir kültürel uyanışı yöntemlerinin bilimselliğine yapılan vurgu, araştırmalara bölge- tetikledi. Bu süreci, Ilısu Barajı inşaatını durdurmak için açı- sel bir yaklaşım ve Türk ve uluslararası kazı ekipleri arasındaki lan davalar takip etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yakın işbirliğiydi. Temelleri bu şekilde kurulan kurtarma kazısı bekleyen dava dışında bunların tümü reddedildi. Biraz iç açıcı geleneği Fırat nehri üstünde inşa edilen Karakaya ve Atatürk bir konudan bahsetmek istersek, ünlü ‘GAP turları’ da bu barajları sırasında da devam etti. dönemin ürünüdür. Gül Pulhan doktorasını Yakın Doğu Arkeoloji alanında Yale Üniversitesi’nde yaptı. Koç Üniversitesi’nde 2004 - 2012 yılları arasında yardımcı doçent olarak çalıştı. Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nün ve Kültürel Miras Yönetimi yüksek lisans ve doktora programlarının kurucuları arasında yer aldı. Kuzey Mezopotamya’nın Tunç ve Demir Çağları, Yakın Doğu Arkeolojisi’nin tarihi ve politikaları ve Kültürel Miras Yönetimi araştırma alanlarıdır. FENER Müzeleri ile işbirliği içinde başladı. Bu arkeolojik olarak hiç araştırılmamış bir uluslararası konsorsiyumların 2002 ve ortak çalışmada mali ve idari sorumlu- bölgede bulunması ve MÖ ikinci ve bi- 2009’da dağılması ve arkeoloji çalışma- luklar müze müdürleri ile paylaşılırken, rinci binyıllara ait kültür dolgusuydu. Dört larına ara verilmesiyle sonuçlandı. Takip arazi çalışması, veri değerlendirmesi ve hektar büyüklüğündeki höyüğün 3.000 eden günlerde, AKP hükümeti projeyi yayın benim sorumluluğumda yapılıyor. metrekaresini kazdık. Ilısu Barajı’nın yerli kaynaklarla tamamlamaya karar Herhangi bir kazı sezonunda, yaklaşık takvimi hızlandırıldığı için 2011 yılında, verdi. Devlet Su İşleri (DSİ) kültürel miras 60-70 yerel işçi ve 20-25 civarında öğ- altı aylık, uzun bir kazı sezonu gerçek- projelerinin yeniden başlaması için 53 renci, arkeolog ve uzman ile çalışıyoruz. leştirdik. Şu aşamada 2012’den sonra milyon dolar kaynak ayırdı ve yönetim işi Geçtiğimiz üç yıl içinde 21 Koç öğrencisi bir başka kazı sezonu olup olmayacağı bu kez Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Gre Amer kazılarına katıldı. belirsizliğini koruyor. Gre Amer, Dicle’nin bir kolu olan Garzan Gre Amer’de Ne Bulduk? Gre Amer Kazıları Çayı’nın doğu kıyısında, Batman ve Siirt Kazılar, şu ana kadar, yaklaşık MÖ 1700 Bizim kazımız, 2009’da, Ilısu Projelerinin illerinin arasında bir bölgede yer alır. ile MÖ 500 arasına tarihlenen ve birbirini bu ikinci evresinde, Mardin ve Batman Höyüğü kazı için seçme nedenlerimiz takip eden dört tabaka açığa çıkardı. En Müdürlüğü’ne verildi. Öğrencilerimiz, iklimi aşırı sıcak, etnik olarak gergin ve dini olarak muhafazakar bir bölgede dayanıklılık testinden geçerken ben, küçük biçimlerde de olsa önyargıların kırılmasına katkımız olduğuna inanıyorum. 41 YAKINDAN BAKIŞ Baraja direniş, inşaatı yapacak olan Bizim kazımız, 2009’da, Ilısu Projelerinin ikinci evresinde başladı. Geçtiğimiz üç yıl içinde 21 Koç öğrencisi Gre Amer kazılarına katıldı. FENER 42 YAKINDAN BAKIŞ erken olanı, Tabaka 4 Orta/Geç Tunç bulmuştur. Erken Demir Çağı’nda yay- MÖ 5. Yüzyılda Pers İmparatorluğu’nu Çağı’na (MÖ 1700-1200) tarihlenir ve gın olan, el yapımı, yivli kap kacaklar bu temsil ettiğine inanıyoruz. büyük bir yangınla son bulur. Kazdığı- tabakada yoğun olarak bulunmuştur. mız alanlar işlik ve ev gibi durmaktadır Ilısu bölgesindeki diğer kazılarda, bu 2011 sezonunun en büyük sürprizi, taş, ve yapıların bir kısmı zaman zaman 3 dönem Mitanni/Orta Asur ile Yeni-Asur sandık mezarlardan oluşan bir mezarlık metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış İmparatorluğu egemenlikleri arasına alanının keşfiydi. Çoğu mezarda tek bir istinat duvarı ile çevrilmişti. Bu taba- sıkışmış, yarı-göçebe bir ara zaman bir iskelet ve bazı mezarlarda yüzük, kada Mitanni İmparatorluğu’nun (çeşitli olarak yorumlanmıştır. Gre Amer’den bilezik, bronz kase, seramik testi, bronz Hurri merkezlerinin oluşturduğu bir gelen bulgular bu resme uymamaktadır sürme kabı ve çubuğu gibi mezar he- siyasi konfederasyon) tipik çanak çöm- ama bunun nedenini henüz açıklayamı- diyeleri vardı. Mezarların stratigrafik ko- leği olan, boya bezemeli, Geç Habur yoruz. numu ve mezar hediyelerinin nitelikleri, mezarlığı Pers dönemine tarihlememize ve Nuzi seramikleri gün ışığına çıkarıldı. neden oldu. Tarihi kaynaklar MÖ üçüncü binyıldan Tabaka 2, şimdilik MÖ 900-600 itibaren, Hurrilerin ana vatanı olarak aralığına yerleştirildi ama çeşitli be- Dicle’nin doğusunu işaret eder ve Gre lirsizlikler var. Eğer Yeni Asurlular, II. Gre Amer, daha şimdiden, Yukarı Amer şimdi bunun kanıtlarını sunmaya Ashurbanipal’in seferleri ile Garzan Dicle’nin bilinen tarihsel yörüngesi dışın- başladı. Ayrıca, çok ilginç mühür baskılı vadisine gelmişlerse onların izlerini bu da sonuçlar üretmeye başladı. Sosyal küp parçaları da bulduk. Bu mühürler- tabakada bulmamız gerekiyor. cephede ise, (Britanyalı yazar John S. Guest’in kitabının başlığı gibi) ‘Kürtlerin de işlenen törensel av, dans ve kurban adama konuları Mitanni’ye aittir ama En geç seviye, Tabaka 1, en ilginç veri- Arasında Ayakta Kalmak’ hiç bir zaman uygulama taşra kalitesinde yapılmıştır. leri sunmaya başladı. Bunlar çok odalı kolay değil. Biz de çalışma standart- Gre Amer’in, Mitanni döneminde, mer- evler, sütun kaideleri bulunan avlular, larımızı ve masa örtülerimizi bölgeye kezi bir çiftlik ve olasılıkla bir seramik depolar ve işlikler. Çok farklı olan çanak getirdik ve ayakta kalmaya çalışıyoruz. üretim merkezi olduğuna inanıyoruz. çömlekler (örneğin: kırmızı üçgen boyalı Öğrencilerimiz, iklimi aşırı sıcak, etnik küpler, turkuvaz sırlı vazolar, mataralar olarak gergin ve dini olarak muhafaza- Bir sonraki seviye, Tabaka 3, yaklaşık ve ince çizi bezeme kaseler) bölgenin kar bir bölgede dayanıklılık testinden MÖ 1100-900 tarihlerine karşılık gelir Yeni Asur sonrası seramik grubuna geçerken, ben, küçük biçimlerde de ve Erken Demir Çağı olarak adlandırılır. dahil edilebilir ama birebir karşılaştırma olsa önyargıların kırılmasına katkımız Bu tabakada iyi inşa edilmiş taş evler yapabileceğimiz örneklere başka kazı- olduğuna inanıyorum. ve teraslar vardır ve bir yangınla son larda rastlamadık. Bu grubun/tabakanın HABERLER Tıp Fakültesi Kursa çok sayıda başvuru bulunması, Türkiye`de bu alandaki organizasyonlara ihtiyaç olduğunun bir göstergesiydi. Başvuruların büyük bir çoğunluğu, hedeflendiği gibi Türkiye`dendi. TÜBİTAK 12 öğrenciyi destekledi. Bunun yanı sıra Afrika’dan Amerika’ya, çok farklı ülkelerden başvurular vardı. Bu organizasyonun en önemli amaçlarından birisi de; farklı disiplinler ve ülkeler arasında bir bilim ağı yaratmaktı. Bu yoğun bilimsel programın yanında, kurs kapsamında bir de fotoğraf sergisi vardı: “Doğanın Mikroskopik Dünyası”. Bu sergi, Prof. Dr. Alp Can’ın farklı mikroskopları kullanarak çektiği çok özel fotoğrafları içeriyordu. Kurstan 1 ay sonra Prof. Dr. James Spudich’in Lasker Ödülü’nü aldığı açıklandı. Dünyanın en prestijli bilim ödüllerinden biri olan bu ödülü 20 yıl içerisinde alan 29 bilim adamı aynı zamanda Nobel ödülü de kazanmışlardır. Prof. Dr. James Spudich ve gelecek dönemde IAC komite başkanlığını yürütecek olan Prof. Dr. Judith Kimble, Dr. Ranan Gülhan Aktaş`a 3 yıl süre ile IAC komitesinde tam üyelik teklif ettiler. Prof. Dr. James Spudich, bu organizasyonlara devam etmeyi ve geliştirmeyi umduklarını belirtti. Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü & Sağlık Bilimleri Enstitüsü KOÇ ÜNİVERSİTESİ BİYOMEDİKAL BİLİMLER VE MÜHENDİSLİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Koç Üniversitesi, Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik alanında yeni bir yüksek lisans programı başlattı. Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü ile Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün ortak programı, Fen ve Mühendislik Fakültelerinin biyomedikal araştırmalar alanında kendisini kanıtlamış uzmanlığı ile Tıp Fakültesi’nin olanaklarını bir araya getiriyor. Programa biyolojik bilimler, tıp ve mühendislik kökenli öğrenciler kabul edilecek ve bu öğrencilere “kişiye özel” eğitim ve araştırma programları hazırlanacak. Koç Üniversitesi Biyomedikal Bilimler ve Mühendislik Yüksek Lisans Programı’nın fen, mühendislik ve tıp fakültelerinde birçok yeni ortak araştırma etkinliğini tetiklerken, biyomedikal alanlarda ihtiyaç duyulan donanımlı profesyonellerin yetişmesini de sağlaması amaçlanıyor. 43 HABERLER Koç Üniversitesi, 11-17 Ağustos 2012 tarihleri arasında çok özel bir kursa ev sahipliği yaptı: Bir hafta süren yoğunlaştırılmış ‘Modern Hücre Biyolojisinde Floresan Mikroskobu Kullanımının Temelleri ve Uygulama Alanları’ başlıklı kurs, Amerikan Hücre Biyolojisi Derneği Uluslararası İlişkiler Komitesi (IAC)’nin Türkiye’de düzenlediği ilk organizasyon oldu. Tıp Fakültemizden Dr. Ranan Gülhan Aktaş ve Brown Üniversitesi`nden IAC Komitesi üyesi Mahasin Osman’ın düzenlediği bu organizasyona IAC Komitesi Başkanı Stanford Üniversitesi’nden Prof. Dr. James Spudich de katıldı. Katılımcılar, konusundaki uzman kişilerle birlikte üniversitemizin tam donanımlı laboratuvarlarını kullanarak floresan ve konfokal mikroskopları ile ilgili teorik ve pratik bilgilere sahip oldular. İleri görüntü analiz programları üzerinde çalışma imkanı buldular. Farklı tipteki çok sayıda mikroskop üzerinde incelemeler yapabildiler. 15 öğretim üyesi, 4 mikroskop firması ve mikroskopik çalışmalarla ilgili 3 ayrı firmanın katkıda bulunduğu kursta Amerika, Almanya, İngiltere, Hollanda ve Türkiye`den konusunda yetkin bilim insanlarının kendi mikroskopik çalışmaları ile ilgili sunuları oldu. FENER MODERN HÜCRE BİYOLOJİSİNDE FLORESAN MİKROSKOBU KULLANIMININ TEMELLERİ VE UYGULAMA ALANLARI HABERLER Tıp Fakültesi KOÇ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ KAMPÜSÜ’NÜN TEMELİ ATILDI FENER 44 Koç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Kampüsü inşaatının temel atma töreni 22 Mayıs’ta gerçekleştirildi. İstanbul’un Topkapı bölgesinde yer alan kampüs inşaatının ilk aşaması, tam donanımlı 251 yataklı ve 10 ameliyathaneye sahip bir genel hastaneyi, tıp fakültesi eğitim ve araştırma olanaklarını ve konferans merkezini kapsıyor. İkinci aşamada hastane kapasitesi 400’e yükselirken, Hemşirelik Okulu ve yatakhaneler eklenecek. İnşaatın ilk aşamasının 2014 yılı ortalarında tamamlanması hedefleniyor. Kampüsün genel mimari tasarımı hastane ve üniversite projelerinde deneyimli bir firma olan Cannon International tarafından yapıldı. HABERLER Hukuk Fakültesi TÜRKİYE’DE MONTREAL SÖZLEŞMESİ’Nİ ELE ALAN İLK KONFERANS Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1 Haziran’da, 28 Mayıs 1999’da Montreal’de imzalanan ve 4 Kasım 2003’te yürürlüğe giren Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme konusunda uluslararası bir konferans düzenledi. Türkiye’de Montreal Sözleşmesi’ni ele alan ilk konferans olma niteliğini taşıyan organizasyona akademisyenler, avukatlar, havayolu şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve çalışanları büyük ilgi gösterdi. Konferansın oturum başkanlığını, hava hukukuna ilişkin konuların da çalışma alanına girdiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Kılıç ve Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Özakman üstlendi. Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme, Türkiye’de 23 Mart 2011’de yürürlüğe girdi. Montreal Sözleşmesi, Varşova Sistemi’ni (1929’da imzalanan Havayoluyla Uluslararası Taşımaya İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme ve bu sözleşmeyi tadil eden protokoller) güncelliyor ve yenileştiriyor. Katılımcıların böyle bir organizasyonun düzenlenmesi konusundaki memnuniyetlerini dile getirdiği konferansın konuşmacıları, Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, McGill Universitesi Hava ve Uzay Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Paul Stephen Dempsey, Leiden Üniversitesi Uluslararası Hava ve Uzay Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Pablo Mendes de Leon, TU Berlin, FH Bund ve Embery Riddle Havacılık Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Elmar Giemulla, Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı CEO’su Av. Lale Kaplan ve konferansı organize eden Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Meltem Deniz Güner Özbek ve Yrd. Doç. Dr. Zeynep Derya Tarman’dı. EFMD EQUIS AKREDİTASYONU KOŞULSUZ OLARAK YENİLENDİ Şu an dünyada 38 ülkede EQUIS akreditasyonuna sahip 139 okul bulunuyor ve Koç Üniversitesi Türkiye’de ve Polonya’dan Hindistan’a kadar uzanan coğrafi bölgede EQUIS akreditasyonuna sahip tek okul. İşletme eğitimi veren dünya çapında prestijli yüksek öğrenim kurumlarının sahip olduğu EQUIS akreditasyonunun beş yıllığına uzatılmış olmasının, Koç Üniversitesi’nin uluslararası platformdaki başarısını bir kez daha kanıtladığını belirten İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Barış Tan “Beş yıl koşulsuz akreditasyona sahip 59 okuldan biri olan Koç Üniversitesi, araştırma ve eğitim faaliyetleriyle Türkiye’de örnek teşkil ediyor ve uluslararası seçkin bir konumda bulunuyor” dedi. İşletme Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Zeynep Gürhan Canlı ise EQUIS Akreditasyon Komitesi’nin Koç Üniversitesi hakkındaki değerlendirmelerini paylaştı: “EQUIS Değerlendirme Komitesi’ne göre beklentilerini aşan özelliklerimizin arasında fakülte ve enstitüde sunulan programlarımızın eğitim, öğrenci, öğretim üyesi kalitesi, araştırma başarımız, sunduğumuz kaynaklar ve kampüs olanaklarımız bulunuyor” dedi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ÜNİVERSİTELER EKONOMİ ÇALIŞTAYI İÇİN KOÇ’TAYDI İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Seda Ertaç ve Mika Meitz tarafından organize edilen İkinci Yıllık İstanbul Ekonomi Çalıştayı, 12 Mayıs’ta Koç Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Bilgi, Boğaziçi, Koç ve Sabancı üniversitelerinden öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencilerinin ekonominin değişik alanlarındaki araştırmalarını sundukları çalıştayda, Koç Üniversitesi’nden öğretim üyeleri Şebnem Kalemli-Özcan, İnsan Tunalı, Özgür Yılmaz ve yüksek lisans öğrencileri Elif Kubilay, Hasan Çağatay Tezcan ve Nergis Zaim konuşmacı olarak yer aldı. 45 HABERLER Akreditasyon sürecinde Slovenya eski Finans Bakanı ve University of Ljubljana İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dusan Mramor, Fudan Universitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Xiongwen Lu, EFMD Kalite Hizmetleri Asosiye Direktörü Prof. Dr. Christian Delporte ve Foodstuffs Genel Müdürü Mark Daldorf’dan oluşan değerlendirme ekibi Koç Üniversitesi’ni ziyaret etti ve yöneticiler, öğrenciler, öğretim üyeleri, mezunlar ve iş dünyasının temsilcileriyle buluştu. EQUIS Değerlendirme Komitesi, saha ziyaretini yapan ekibin raporunu ve Koç Üniversitesi’nin öz değerlendirme raporunu inceleyerek, Koç Üniversitesi’nin ilk akreditasyondan sonra geçen sürede çok önemli gelişme kaydettiğini ve tüm EQUIS kriterlerini sağladığına karar verdi. FENER Avrupa Yönetim Geliştirme Vakfı (European Foundation for Management Development) Koç Üniversitesi’nin beş yıllık EQUIS akreditasyonunu koşulsuz olarak yeniledi. Koç Üniversitesi’nin 2009 yılında aldığı EQUIS akreditasyonu yönetim ve işletme alanlarında faaliyet gösteren yüksek öğretim kurumlarına veriliyor. Bu çerçevede Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde verilen lisans (işletme, ekonomi, uluslararası ilişkiler) ve İşletme Enstitüsü’ndeki yüksek lisans programlarına ek olarak araştırma ve yönetici eğitim faaliyetleri de değerlendiriliyor. EQUIS, okulları bir bütün olarak 10 farklı boyutta değerlendiriyor: Ortam, Yönetişim, Strateji, Derece Programları, Öğrenciler, Öğretim Üyeleri, Araştırma ve Geliştirme, Yönetici Eğitim Programları, Topluma Katkı, Kaynaklar ve Yönetim, Kurumsal İlişkiler ve Uluslararasılaşma. HABERLER FENER 46 8. DÜNYA OLASILIK VE İSTATİSTİK KONGRESİ HABERLER Geçtiğimiz yaz, Koç Üniversitesi Matematik Bölümü’nden Elvan Ceyhan ve Mine Çağlar ile Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden Süleyman Özekici, Olasılık ve İstatistik alanında en önemli toplantılardan birini düzenlediler. Bernoulli Society ve Institute of Mathematical Statistics işbirliğinde hazırlanan 8. Dünya Olasılık ve İstatistik Kongresi, 9-14 Temmuz 2012 tarihleri arasında İstanbul’da Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan’ın da katıldığı açılış töreninde Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı Birol Aydemir kısa bir konuşma yaptı. 61 farklı ülkeden 750’yi aşkın katılımcının iştirakiyle gerçekleştirilen kongrede, güncel araştırma ilgi alanlarına dikkat çeken 120 konuşma içeren 40 davetli oturumun yanı sıra, yaklaşık 455 konuşma içeren 91 katkılı oturum yapıldı ve 61 poster sunuldu. Kongrede aralarında Nobel Ödülü’nün matematik alanındaki karşılığı olan Fields madalyası sahibi Stas Smirnov’un da bulunduğu, konusunun ileri gelen uzmanları tarafından yapılmış 14 ana konuşmaya yer verildi. Kongrenin sponsorları arasında Koç Üniversitesi, TÜBİTAK, TCMB, National Science Foundation, European Mathematical Society ve International Mathematical Union gibi kurum ve kuruluşlar bulunuyordu. Dört yılda bir gerçekleştirilen, istatistik ve olasılık alanlarında dünya çapında öneme sahip bu kongre teorik, metodolojik, uygulamalı ve sayısal istatistik ve olasılık ve stokastik süreçler de dahil olmak üzere kendi alanındaki tüm dalları kapsıyor. Ayrıntılı bilgi için: http://www.worldcong2012.org/ TASARIM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM TEZLİ/TEZSİZ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA PROGRAMI Uygulamalı tasarım ile sosyal ve davranış bilimleri içinde yer alan yaratıcı endüstriler alanında, insan bilişimi, duygusu, algısı, motor sistemleri, etkileşim, kültürel değişim, teknoloji tarihi, bilgi/bilim felsefesi açısından etkin bilimsel yöntemlerin geliştirilmesi, ölçümleme ve deneysel tasarım birikimine ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu alanın işleyebilmesi için özelikle, bilgisayar mühendisliği, tasarım, psikoloji, sosyoloji, tarih, medya bilimlerinin birikiminin kullanılması şarttır. Bunları gerçekleştirmek için adı geçen disiplinlerin ayrı ayrı değil ortak çalışması gerekmektedir. Bu hedefler doğrultusunda hazırlanan disiplinlerarası Tasarım, Teknoloji ve Toplum Tezli/Tezsiz Yüksek Lisans ve Doktora Programı’nda, yaratıcı endüstrilerin etkileşimli iletişim, deneyimleme tasarımı (experience design) ve hizmet tasarımı (service design) konularında teorik, eleştirel ve uygulamaya dönük yenilikçi fikirleri hayata geçirilebilmek için disiplinlerarası temel araştırma becerilerine sahip bilim insanı ve uygulayıcılar yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Programın amacına yönelik olarak, öğrenciler yönelimlerine göre programı tezli/tezsiz yüksek lisans veya doktora olarak tamamlayabilecekler. AKADEMİSYENLER ETKİN İŞBİRLİKLERİ İÇİN BULUŞTU Yeni Dağıtık Sistemler ve Ağlarda Güvenilirlik temalı NSF Amerika Birleşik Devletleri/Ortadoğu Çalıştayı, 4-6 Haziran tarihlerinde Koç Üniversitesi Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Ayrıntılı bilgi için: http://www.cs.bu.edu/NSF-Mideast-Cybertrust-Workshop/Home.html Eşbaşkanlığını Boston Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri’nden Prof. Azer Bestavros ve Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden Doç. Dr. Öznur Özkasap’ın yaptığı çalıştay, NSF Uluslararası Bilim ve Mühendislik Ofisi (OISE) ve NSF CNS Bilgisayar ve Bilgi Bilimi ve Mühendislik Programı (CISE/CNS) tarafından desteklendi. Çalıştay, ortak araştırma projeleri ve aktiviteleri teşvik etmek amacıyla, bilgisayar bilimleri alanlarında araştırma yapan ABD ve Ortadoğu ülkelerinin önde gelen 60 akademisyen ve bilim insanını bir araya getirdi. Yeni dağıtık sistemler ve ağlarda güvenilirlikle ilgili öne çıkan ortak araştırma alanlarının (bulut bilişim, mobil ve kablosuz ağlar, güvenlik ve gizlilik gibi) belirlenmesi ve araştırma işbirliklerinin etkinleştirilmesi etkinliğin önemli sonuçlarından bazıları oldu. 47 HABERLER 8. Dünya Olasılık ve İstatistik Kongresi’nin bir uydu toplantısı olarak düzenlenen Olasılık ve İstatistikte Genç Araştırmacılar Toplantısı 2012 (Pre-World-Congress Meeting of Young Researchers in Probability and Statistics 2012 / PWCYPS 2012) Koç Üniversitesi’nde düzenlendi. Yerel organizasyon komitesi Elvan Ceyhan, Mine Çağlar, Ayşe İnan ve Enes Özel’den oluşan toplantı, 8. Dünya Olasılık ve İstatistik Kongresi’nin hemen öncesinde, 6-8 Temmuz tarihleri arasında yapıldı. PWCYPS 2012 Toplantısı ile lisansüstü öğretim gören veya kariyerlerinin başlangıcındaki genç istatistikçi ve olasılıkçıların aktif katılımı hedeflendi ve çoğunluğu gelişmekte olan 21 farklı ülkeden 50 genç araştırmacının katılımıyla küresel bir sempozyum olarak değerlendirildi. PWCYPS 2012 Toplantısı, genç istatistikçi ve olasılıkçılara bu alanlarda seçkin bilim adamları tarafından verilecek derslere katılma ve meslektaşlarıyla bilimsel bağlar kurabilecekleri bir ortam kurma imkânı sağladı. Bu hedef doğrultusunda gelişmekte olan ülkelerden öğrencilerin bu toplantı ve kongreye katılımına destek olmak için International Mathematical Union, European Mathematical Society, Dünya Bankası ve Bernoulli Society gibi kuruluşlar tarafından, yerel harcamaları ve kayıt ücretlerini karşılayacak şekilde burslar sağlandı. FENER OLASILIK VE İSTATİSTİK ALANINDAKİ GENÇ ARAŞTIRMACILAR BİR ARADA HABERLER Matematik Bölümü ve Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü Genç Araştırmacılar için: Doğrusal ve Doğrusal Olmayan Evrimsel Denklemler Yaz Okulu FENER 48 HABERLER Koç Üniversitesi Matematik Bölümü ve Fen ve Mühendislik Bilimleri Enstitüsü, TÜBİTAK(İŞBAB proje no. 107T896)’ın desteğiyle düzenlenen, doğrusal ve doğrusal olmayan evrimsel denklemler konusunu ele alan yaz okulunu 6-31 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdi. Yaz okuluna Türkiye’nin çeşitli şehirlerindeki 15 üniversiteden 30’dan fazla yüksek lisans öğrencisi ve genç araştırmacı katıldı. Çek Cumhuriyeti’nden(Charles University), Fransa’dan (Université de la Rochelle), İngiltere’den (Edinburgh University, University of Surrey) ve ABD’den (University of California Irvine, University of Virginia) gelen dokuz yabancı yüksek lisans öğrencisi de yaz okulunun sınır ötesi konuklarıydı. Öğrenciler hidrodinamikten matematiksel biyolojiye kadar geniş bir yelpazedeki matematiksel evrimsel denklem modellerinin çözüm yöntemlerini Varga Kalantarov (Koç Üniversitesi), Irena Lasiecka (University of Virginia), Edriss S. Titi (UC Irvine, Weizmann Institute), Roberto Triggiani (University of Virginia), Sergey Zelik (University of Surrey) ve Enrique Zuazua (Basque Center for Applied Mathematics) gibi uzmanlardan öğrenme şansı buldu. Sosyal Politika Merkezi TÜRKİYE SOSYAL POLİTİKALARINI TARTIŞIYOR Sosyal Politika Merkezi, 15-16 Haziran 2012 tarihlerinde Dünya Bankası Türkiye Ülke Ofisi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) işbirliğiyle “Türkiye Sosyal Politikalarını Tartışıyor” başlıklı bir konferans düzenledi. Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampüsü’nde yapılan konferansın onur konuşmacıları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Direktörü Ayşe Buğra’ydı. Akademisyenler ve STK temsilcileri yaptıkları konuşmalarda hayırseverlik temelli bir sosyal politika paradigmasına karşı hak-temelli bir paradigmaya vurgu yapan ortak bir zeminde buluştular. Bu yapıcı, eleştirel duruş konferansın en önemli mesajlarından biri oldu. Çeşitli oturumlarda yoksulluk, sağlık, eğitim, yaşlılık, engelli hakları, kadınlara yönelik politikalar gibi sosyal politika alanının temel konuları incelendi. Hükümetin sosyal politika yapımı konusundaki eksiklikleri eleştirildi. Oturumlarda sık sık doğu-batı, kentkır, etnik köken, toplumsal cinsiyet ayrımlarının sosyal politikaların oluşturulmasında ne kadar göz önüne alındığı sorgulandı. İşletme Enstitüsü ULUSLARARASI BAKIŞ AÇISI VE YÖNETİCİLİK EĞİTİMİ İÇİN İŞBİRLİĞİ Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü, Nisan 2012’de Yale School of Management liderliğinde dört kıtadan 21 üniversitenin katılımıyla başlatılan ‘Global Network in Advanced Management - Uluslararası Yöneticilik Yüksek Lisansı İşbirliği’nde yer aldı. Aralarında INSEAD, London School of Economics, IE gibi ileri gelen Avrupa işletme okullarının yanı sıra Fudan ve Seul Üniversitesi gibi Uzakdoğu okullarının da bulunduğu oluşum, değişen işletme yüksek lisansını yönlendirmeyi amaçlıyor. Bu işbirliği işletme yüksek lisansında öğrencilerin uluslararası bakış açısı ile yöneticilik eğitimi alabilmeleri için içerik değişimi, üniversiteler arası inceleme ziyaretleri, öğrenci kulüpleri işbirlikleri, ortak araştırma ve vaka çalışmaları yazılmasını içeriyor. Koç Üniversitesi işletme yüksek lisans öğrencileri bu işbirliği sayesinde öğrenimlerine Yale İşletme Okulu’nda (SOM) ileri seviye yüksek lisans ile devam edebilme hakkı kazanabilecekler. FENER 49 Prof. Dr. Zeynep Gürhan Canlı’nın 2006 yılında Doç. Dr. Alper Demir, IEEE (Institute of Electrical gelen dergilerinden Review of Economic Studies’in yayın kuruluna seçildi. 2003 yılında Columbia Üniversitesi’ndeki doktorasını tamamlayan ve 2011 yılından bu yana Koç Üniversitesi bünyesinde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Alp Atakan daha önce Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management’ta yardımcı doçent olarak çalıştı. Atakan’ın mikroekonomi ve oyun teorisi konularında yaptığı çalışmalar Econometrica, Review of Economic Studies, ve Journal of Economic Theory gibi dergilerde yayınlandı. Journal of Consumer Psychology’de yayınlanan ‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Etkinliklerinin Kötü İtibarlı Şirketlere Etkisi’ başlıklı makalesi, son 20 yılda bu dergide yayınlanan en etkili 20 makaleden biri seçildi. Makale, Tüketici Psikolojisi Derneği Journal of Consumer Psychology’nin her yıldan bir tane olmak üzere en etkili 20 makaleyi yayınladığı özel sayısında, elektronik ortamda yer alıyor. and Electronics Engineers) tarafından faz gürültüsünün stokastik olarak modellenmesi ve analizi konusunda yapmış olduğu üstün nitelikli çalışmalarından dolayı, IEEE Fellow olarak onurlandırıldı. IEEE Fellow derecesi, IEEE’nin ilgi alanındaki konularda dünya çapında, çığır açıcı ve yaygın etkisi en üst derecede olan çalışmalara imza atmış çok seçkin araştırmacılara, daha önce bu dereceyi almış üyelerin önerisi ve referanslarıyla ve IEEE Yönetim Kurulu’nun onayı ile verilir. IEEE Fellow derecesi IEEE’deki en yüksek üyelik düzeyidir, hem prestijli bir onur hem de önemli bir kariyer başarısı olarak kabul görmüştür. Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Doç.Dr. Öznur Özkasap, Computer Networks (Elsevier Science) dergisi Yayın Kurulu üyesi olarak seçildi. Computer Networks, bilgisayar iletişimi ve ağları alanındaki konuları kapsayan makalelere yer veren uluslararası ve arşiv niteliğinde bir bilimsel dergidir. Okuyucu kitlesi, ağ araştırmacıları, yöneticileri ve operatörleri ile tasarımcı ve geliştiricilerini içermektedir. HABERLER Yrd. Doç. Dr. Alp Atakan, ekonomi dalının önde Koç’ta Yaz Araştırma Programları Lisans Öğrencileri için Yaz Araştırma Programı Bu program lisans öğrencilerine, araştırma deneyimi edinmeleri fırsatını sağlayarak, yüksek lisans eğitimi veya profesyonel araştırma kariyerlerine devam etmeyi isteyip istemedikleri konusunda karar vermelerine yardımcı olmaktadır. Programın süresi en az 7 haftadır. Öğrenciler, fakülte danışmanlarıyla ve bu danışmanların lisansüstü öğrenciler ve Koç Üniversitesi’nde Yaz Araştırma Okulu’na katılmış olan üstün başarılı lise öğrencilerinden oluşan bir gruplarıyla yoğun ve yakın bir çalışma yürütmektedirler. FENER 2012 Yazı için, 371 kişi çeşitli ulusal ve uluslararası üniversitelerden başvuruda bulunmuştur. Bu başvuruların çoğunluğunun geldiği üniversiteler: Kaliforniya Üniversitesi - Berkeley, Kaliforniya Üniversitesi – San Diego, Depauw Üniversitesi – Indiana, Mount Allison Üniversitesi, Saint Mary’s Koleji – Kaliforniya, Lahore Üniversitesi, Arizona Üniversitesi, Ulusal Tsing Hua Üniversitesi, Yonsei Üniversitesi - Seoul, Saint Petersburg Devlet Üniversitesi - Rusya, Saint Anselm College - Manchester, New Hampshire, Doğu Akdeniz Üniversitesi - KKTC, Kopenhag Üniversitesi, Barselona Autonomou Üniversitesi, Orta Asya Amerikan Üniversitesi - Kırgızistan, Selanik Aristotle Üniversitesi, British Columbia Üniversitesi - Vancouver, İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ, Bilgi Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nden olmuştur. 74 öğrenci, fakülte üyelerimiz tarafından, bilgisayar eşleştirme sistemiyle seçilmişlerdir. Bu seneki program 11 Haziran 2012 ve 3 Eylül 2012 arasında yürütülmüştür. Lise öğrencileri için Yaz Araştırma Programı Bu Program, araştırma becerilerini geliştirmek ve araştırmaya yönelik üniversitelere girmeyi planlayan lise öğrencilerine motivasyon sağlamak amaçlıdır. Öğrenim derecesi iyi olan, Lise 2’yi bütünlemeye kalmadan bitirmiş öğrenciler okulları tarafından önerilmektedirler. 2012 Yazı için, başarılı lise okul yönetimleri tarafından önerilmiş 33 öğrenci, gönüllü fakülte üyeleriyle birlikte çalışmak üzere, araştırma projelerine yerleştirilmişlerdir. Yaz Araştırma Programımıza katılan Liseler, Robert Koleji, Üsküdar Amerikan Lisesi, Tevitöl, TED Ankara Koleji, Darüşşafaka Lisesi, İTÜ Ekrem Elginkan Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi, The Kinkaid School ve VKV Koç Özel Lisesi. 50 TOPLUMSAL ERİŞİM İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi / Psikoloji Bölümü Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı’nda Yaz Araştırma Programı Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı (DİGL), 2012 yazında Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı kapsamında farklı üniversitelerden lisans öğrencilerini misafir etti. Gizem, Ali ve Gönül bebeklikte 8 ile 12 ay arasındaki dönemde dil ve iletişim becerilenin edinimi ve gelişiminin araştırıldığı bir projede görev aldılar. Ekim 2011’den bu yana devam etmekte olan bu proje, farklı sosyoekonomik düzeye sahip 40 anne-bebek ikilisine ulaşmayı hedefliyor ve laboratuvar ortamında yarı-yapılandırılmış gözlemler ve sosyo-bilişsel becerilerin ölçüldüğü deneylerden ev ortamında doğal gözlemlere kadar çeşitli veri toplama yöntemlerini içeriyor. Çalışmaya katılan her bir anne-bebek ikilisi 3 kez laboratuvara davet ediliyor ve bir kez de evlerinde ziyaret ediliyor. Lisans öğrencileri veri toplama süresince, yarı-yapılandırılmış gözlemlerden önce laboratuvar ortamını hazırlamak, laboratuvara gelen aileleri karşılamak ve deneylerden sonra ses ve görüntü kayıtlarını arşivlemek gibi çeşitli görevler aldılar. Bu görevleri yerine getirmek onlara katılımcılarla iletişimde aktif rol alma, laboratuvarda veri toplamanın zorluklarını ve bunlarla başa çıkma yöntemlerini görme ve bir çalışmanın nasıl yürütüldüğüne tanık olma fırsatı sağladı. Öğrenciler, veri toplamanın yanında transkripsiyon, kodlama ve veri girişi yapmak üzere eğitildiler. Anne-bebek etkileşimlerinin transkripsiyon ve kodlamalarını yaparak çok geniş ve çeşitli bir dil ve iletişim veritabanına aşina oldular, dil verisinin analizden önce hangi aşamalardan geçtiğini ve dil ve etkileşimi araştırmalarında kullanılan profesyonel bir yazılım olan ELAN’ı kullanmayı öğrendiler. Sonuç olarak, Yaz Araştırma Programı’na katılarak ve Dil ve İletişim Gelişimi Laboratuvarı’nın bir parçası olarak bir psikoloji projesinin nasıl yürütüldüğü konusundaki bilgilerini geliştirme ve uygulama fırsatı buldular. Proje Danışmanı: Prof. Dr. Aylin Küntay MA Öğrenci Danışmanı: Özge Savaş Öğrenciler: Gönül Atlı, Gizem Demircioğlu, Ali Solhi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Ağları ve Dağıtık Sistemler Laboratuvarı Proje Danışmanı: Doç. Dr. Öznur Özkasap Öğrenciler: Aoues Guesmi, Sinem Günay, Siamak Karimi, Emin Buğra Saral, Nabeel Akhtar, Ender Demirkaya, Ertem Esiner, Burak Özaydın, Yasin Sönmez Son 3 yılda, Koç Üniversitesi Yaz Araştırma Programı kapsamında, Bilgisayar Ağları ve Dağıtık Sistemler Laboratuvarı’ndaki projelere çeşitli ülke ve üniversitelerden lisans düzeyinde Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği öğrencileri katıldı. Bu öğrenciler Fransa (Télécom SudParis), Pakistan (Lahore University of Management Sciences), İran (Azad University) ve Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden (Bilkent Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fırat Üniversitesi ve Koç Üniversitesi) programımıza katıldı. Yaz araştırma programımıza katılan öğrenciler Dağıtık Sistemler, Görevdeş (P2P) Ağlar, Bulut Bilişim ve Enerji Verimliliği alanlarındaki projelerde görev aldılar. Proje başlıklarından bazıları Bulut Bilişim Servisi Geliştirilmesi, PlanetLab platformunda Dağıtık Etkileşimli Uygulama Tasarımı, PlanetLab üzerinde Ağ Gecikme Ölçümleri, bir P2P Ağ Servisinin Enerji Verimliliği Analizi olarak sıralanabilir. Bu çalışmaların bir kısmı Görevdeş Ağ Servislerinde Enerji Verimliliği başlıklı TÜBİTAK-COST araştırma projesi ve Avrupa COST Aksiyonu IC0804 (Geniş ölçekli dağıtık sistemlerde enerji verimliliği) kapsamında yürütülmüştür. Aksiyonun amacı dağıtık bilgisayar sistemleri için enerji-etkin ve gerçekçi çözümler önermektir. Ayrıca, dağıtık uygulamaların enerji tüketimini ve enerji etkinliklerini belirlemek için bir çerçeve sağlamaktadır. 51 İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / Uluslararası İlişkiler Bölümü Proje Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Reşat Bayer Öğrenciler: Mehmet Hecan, Çağın Ürü, Cumhur Korkut, Bâlâ Tabak Üç lise öğrencisi, geçtiğimiz yaz aylarında, diplomatik temsilcilikler hakkında veri topladılar ve bu verileri incelediler. Söz konusu veriler Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Reşat Bayer’in veritabanı yöneticisi olduğu Savaş Korelasyonları Diplomatic Exchange Data Set’e katılacak ve bazı incelemelerden sonra Savaş Korelasyonları Projesi tarafından genel kullanım için yayınlanacaktır. Savaş Korelasyonları Projesi 50 yıl evvel Michigan Üniversitesi’nden J. D. Singer tarafından savaş hakkında bilimsel bilgiler geliştirmek için başlatılmıştı. ABD dışında şu anda veri yöneticisi bulunan tek üniversite Koç Üniversitesi’dir. Bayer tarafından yürütülen bir başka yaz projesinde ise Rus-Türk ilişkilerinde istikrarlı barış ve enerji güvenliği konuları incelendi. Bu projeye Koç Üniversitesi ve diğer bir üniversiteden lisans öğrencileri katıldılar. Sayısal veri topladılar. Kullanılan kaynaklar ile bu verileri analiz ettiler. Bu proje Türkiye’de insan güvenliği hakkındaki çalışmaların toplandığı bir derlemede yayınlanacaktır. Fen Fakültesi / Fizik Bölümü Nano-Optik Araştırma Laboratuvarı’nda Yaz Araştırma Projeleri Proje Danışmanı: Doç. Dr. Alper Kiraz Öğrenciler: Burak Hasırcıoğlu, Adnan Başar, Katjana Ehrlich Koç Üniversitesi Nano-Optik Araştırma Laboratuvarı’nda yaz boyunca toplam 3 stajyer öğrenci ağırladık. Bu öğrencilerden ikisi Koç Üniversitesi Lisans Öğrencilerine Araştırma Tecrübesi Programı diğeri ise Milletlerarası Teknik Stajyer Öğrenci Mübadelesi Birliği Staj Programı kapsamında araştırmalar yürüttüler. Stajyer öğrencilerimizin yürüttüğü çalışmalar laboratuvarımızda TÜBİTAK desteğiyle yürütülen iki araştırma projesi dahil toplam üç araştırma projemize destek sağladı. Stajyer öğrencilerimizden birisi mikroakışkan çiplerin üretiminde kullanılacak bir morötesi litografi sistemini kurdu ve bir diğeri ise optik mikrorezonatörlerin elektromanyetik simülasyonunu gerçekleştirdi. Üçüncü stajyer öğrencimiz ise mikroçubukların mekanik rezonanslarının değişik çevresel koşullarda ölçümü deneylerini gerçekleştirdi. Her üç stajyer öğrencimiz de kendilerine verilen projeleri başarıyla gerçekleştirip projelerimize önemli katkılar sağladılar. TOPLUMSAL ERİŞİM Koç’ta Diplomasi ve Dış Politika Yaz Araştırma Programları FENER PlanetLab, yeni dağıtık bilgisayar servislerinin geliştirilmesini destekleyen küresel bir araştırma ağı platformudur. Koç Üniversitesi, PlanetLab platformunun bir üyesidir. 2012 yılında desteklenen araştırma projelerinin toplam bütçesinde bir önceki yıla göre kayda değer bir artış görülmektedir. Koç Üniversitesi’nde Araştırma Projeleri Üniversitemizde Ocak 2004’ten başlayarak, Eylül 2012 tarihine proje olmakla birlikte ilk kapasite geliştirme desteğidir. 2012 kadar olan dönemde dış kaynaklar tarafından desteklenen yılının Eylül ayı itibarı ile toplam 47 proje dış kaynaklar tarafından projelerin sayısı 340 olup bu projelerin toplam büyüklüğü desteklenmiştir. Bu projelerin toplam büyüklüğü yaklaşık 16 75 milyon TL’dir. Aşağıdaki grafik Ocak 2004’ten itibaren, milyon TL’dir. Bu tutarın 2012 yılının Ocak ayından Eylül ayına yıl bazında dış kaynaklar tarafından desteklenen araştırma kadarki projelerin toplam bütçesini yansıttığını göz önünde projelerinin sayısını, fon kaynağını ve toplam fon miktarını bulundurursak 2011 yılına göre kayda değer bir artış olduğu göstermektedir. (%40) görülmektedir. 2012 yılında kurulan Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi (KÜTEM)’ne Tüpraş’ın verdiği 8 milyon 2010 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen TL’lik destek de toplam projesi bütçesinde önemli bir yer “Koç Üniversitesi Yüzey Teknolojileri Araştırma Merkezi- tutmaktadır. Eylül 2012 tarihi ile aktif olan 124 projenin toplam KUYTAM” isimli altyapı projesi Koç Üniversitesi tarafından değeri ise 50 milyon TL’dir. Bu projelerin fon kaynaklarına göre bugüne kadar alınan 15 milyon TL bütçesiyle en yüksek bütçeli dağılımı aşağıdaki gibidir. FENER 52 Dış Kaynaklar tarafından desteklenen araştırma projeleri Araştırma fonlarının fon sağlayan kuruluşa göre dağılımı Ocak 2004 - Eylül 2012 Eylül 2012 itibariyle aktif projeler (124p) Kamu Kurumları Özel Sektör p= proje sayısı Avrupa Kurumları Diğer Kamu Kurumları Özel Sektör Avrupa Kurumları p= proje sayısı Diğer KÜ’DE ARAŞTIRMA PROJELERİ 30,000,000 25,000,000 9.997.152 %20 30p 20,000,000 15.7 m TL 15,000,000 K U Y TA M 10,000,000 5,000,000 0 2004 11p 2005 32p 2006 42p 2007 33p 2008 33p 2009 24p 2010 51p 26.476.850 %53 60p 2011 67p 12.376.659 %25 27p 888.362 %2 7p 2012Ocak-Eylül 47p Aktif projeler için fon sağlayan kuruluşlar • Aksa • Aselsan • Bosch Termoteknik San Ve Tic A.Ş. • Avrupa Komisyonu – Yedinci Çerçeve Programı • Devlet Planlama Teşkilatı • EMBO Installation Grant • General Electric • Indesit • İstanbul Ulaşım A.Ş. • Koç Sistem • KÜMPEM Migros • Microsoft • Microvision INC. • Opet • Rotary • TC. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı • Tusaş • Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) • Tüpraş • Türk Telekom ÖDÜLLER FENER TÜBİTAK Ödül Alanlar 2012 Özlem Keskin Kaya TÜBİTAK BİLİM (Mühendislik) Ş. Ziya Öniş TÜBİTAK BİLİM (Sosyal Bilimler) Menderes Işkın TÜBİTAK TEŞVİK Tarcan Kumkale 2011 Serdar Kozat 2011 http:/www.parlar.org.tr/ IBM Ödülleri Zeynep Akşin Serdar Kozat Sibel Salman Özgür Barış Akan 2011 IBM Fakülte Ödülü 2011 IBM Fakülte Ödülü 2012 IBM Fakülte Ödülü 2011 IBM Türk Üniversite İlişkileri – Ortak Araştırma Girişimleri Ödülü Ulusal Ödüller Kazım Büyükboduk 2012 Türk Matematik Vakfı Masatoshi İkeda Araştırma Ödülü Menderes Işkın 2012 Türk Fizik Vakfı Prof. Dr. Şevket Erk Genç Bilim Adamı Ödülü Uluslararası Ödüller Özgür Birer UNESCO Office Grant- Güneydoğu Avrupa Kimya Ödülü – 2011 Nurhan Özlü L’oreal Türkiye Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursu – 2012 Gün Şemin Hollanda Kraliyet Nişanı – 2012 Aylin Küntay Hollanda Prince Claus Nişanı (Gelişme ve Adalet) - 2012 Sami Gülgöz Psikoloji Bilimleri Derneği (APS) Onur Üyesi - 2012 ÖDÜLLER Mustafa Parlar Araştırma Teşvik Ödülü 53 Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul T: +90 (212) 338 1000 F: +90 (212) 338 1289 www.ku.edu.tr
Benzer belgeler
Türkiye`de Kültürel Sınırlar
Rumeli Feneri Yolu 34450 Sarıyer / İstanbul
Tel: +90 (212) 338 1000 Faks: +90 (212) 338 1289
www.ku.edu.tr
YAPIM
Demirbağ Yayın ve Tasarım
Akkavak Sk. Hacı Ömer Apt. No.18/3
Teşvikiye, İstanbul
Tel...