2. - Gülsa Tıbbi Cihazlar
Transkript
2. - Gülsa Tıbbi Cihazlar
Şaşırtan Bukalemun Etkisi! 01 CLEARFIL MAJESTY TM ES-2 sayfa 01. sayımızda İ İÇİNDEKİLER Ç İ N D Dergi Adı G MAG Diş Hekimliği Dergisi İmtiyaz Sahibi Ünzile Kaymak Aksakoğlu Sorumlu Editör Prof. Dr. Ebru Çal İdare Merkezi Gülsa Tıbbi Cihazlar A.Ş. Meriç Mah. 5627 Sk. No.10 Çamdibi 35090 Bornova / İzmir Tel: 0 232 469 00 33 Fax: 0 232 469 09 00 www.gulsa.com.tr Yayın Türü Yaygın Süreli 6 Ayda Bir Yayınlanır. Tasarım ve Baskıya Hazırlık Recro Creative E K İ L Prof. Dr. Celal Artunç “Yüzü Geleceğe Dönük bir Fakülteyiz” Dünden Bugüne Kompozit Resinler Bir Doktorun İzinde Bir Doktorun Gözüyle Capri Adası 24 Mehmet Ali Kılıçarslan: Meslekte Sorun Var mı? Döner NiTi aletler ile genişletme ve şekillenmede dikkat edilecek hususlar Genç EDAD söyleşisi Adeziv bağlayıcı sistemler üzerine bir güncelleme Baskı Tarihi 25 / 05 / 2015 Çok Uluslu İki Japon Firmanın Ortaklığı Kuraray Noritake Dental 02 Yazılar kaynak gösterilerek yayınlanabilir. sayfa R 04 10 14 Baskı Printer Ofset 865 Sk. No.23 Kemeraltı / İzmir 0 232 489 88 03 Dergimizde yayınlanan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. E Yaşama Dair 30 34 38 46 50 editörden . Prof. E D Dr. İ EBRU T ÇAL Ö R D E N Sevgili Okurlar, G-Mag’ in düşünce olarak gündemimizde yer almaya başlamasının ardından ilk sayının size ulaştığı şu ana kadar hislerimiz hiç farklı olmadı. Uzun süredir devam eden çalışmalarımız sırasında yaşadığımız coşku, heyecan eminiz sayfalar arasında dolaşırken sizlere de ulaşacak. Mesleğimize gönül veren doktorların katkılarıyla yaratılan G-Mag sadece diş hekimlerinin değil, bu sektörün tüm çalışanlarının ya da rastlantıyla dergiyi edinenlerin ilgisini çekecek bölümlerden oluşuyor. G-Mag ilk sayısında alanlarında çok özel ve etkin olan uzmanların bilimsel makalelerini, diş hekimliğinin güncel sorunlarını, Genç EDAD grubunu sizlerle buluşturuyor. Sektörde uzun yıllardır varlığını başarıyla sür- düren Kuraray-Noritake firmasını ve Japon kültürünü bu sayımızda daha yakından tanımanızı hedefledik. Ege Bölgesinden köken alarak sizlere ulaşan dergimizin ilk sayısında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine yer vermeden geçemezdik... Sevgili Dr. Lakme Toktaş’ ın canlı ve neşeli gezi yazılarını yine elinizdeki sayfaların arasında bulacaksınız ve birlikte Capri adasına kadar uzanacağız. Yaşama dair paylaşımlar bölümünde yer verdiğimiz deneme yazılarını okurken duygu yüklü anlar yaşayacaksınız... Her kelime, her satır, her sayfa, her makale, her sayıda bu coşku ve heyecanımızı umarız yıllar boyunca sizlere taşıyabilelim. Haydi şimdi, birlikteliğimizin keyfini yaşama zamanı... 03 “İlk” kelimesi hedefe ulaşmak için çıkılan yolun coşkusunu, yeniliklerin heyecanını, güzel olacağı bilinse de öngörülemeyenlerin tatlı kaygısını anlatır. sayfa SÖYLEŞİ Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Yüzü geleceğe dönük bir FAKÜLTE Türkiye’nin ve Ege Bölgesi’nin ilk kurulan Diş Hekimliği Fakülteleri arasında yer alan Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini; Dekan Prof. Dr. Celal Artunç değerlendirdi... Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof Dr. Celal Artunç ile sosyal sorumluluk projelerinden, rakamlarla fakülte verilerine; ülkemizdeki diş hekimlerine yönelik politikalardan, meslek sonrası eğitimlerin de konuşulduğu kapsamlı 04 bir söyleşi yaptık. sayfa Fakültenizin geçmişi hakkında bize bilgi verir misiniz? Özellikle yetersiz zamana Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fa- rak gelişen yorgunluk; tüm İsmail Ulutaş önderliğinde kuruldu. Temelde 3 bina üzerine kurulu olan fakültemiz, eğitim faaliyetleri, araş- uyulmamasına bağlı oladünyada meslekte yol aldıkça diş hekimlerinin karşısına çıkmaktadır. tırmalar ve değişen diğer ihtiyaçlara te 200’den fazla eğitimci, klinisyen ve araştırmacı, 200’ü aşkın personeliyle akademik eğitiminin yanı sıra, 900’den fazla öğrenciye 5 yıllık tezli yüksek lisans eğitimi vermektedir. 2015 yılı itibariyle Fakültenizin akademik yapısını bizimle paylaşır mısınız? Fakültemizde şu anda 66 profesör, 19 doçent ve 1 yardımcı doçentten oluşan öğretim üyesi kadrosu ile eğitim verilmektedir. Doktorasını tamamlamış 24 asistanımızın yanı sıra şu an 60 öğrencimiz doktora eğitimine, 43 öğrencimiz de uzmanlık eğitimine devam etmektedir. ğer Fakültelerimize de öncü olmaya çalışıyoruz. lamaları, tüm ağız köprülerini, estetik bu günkü haline getirildi. Ege Üniverkalitesi, uzman kadrosu ile 21. yüzyıla taşınmaktadır. Fakül- yakından takip ederek bu konuda di- CAD- CAM Eğitim Kliniği: Tek kap- karşılık vermek üzere 1995 yılında, sitesi Diş Hekimliği Fakültesi; eğitim Fakültemizde teknolojik gelişmeleri implant üstü protetik uygulamaları ve porselen dolguları tek seansta ölçü almadan sıfır hatayla hazırlama imkanı sunan CAD-CAM Eğitim Kliniği açıldı. Çene Yüz Protezleri Kliniği Yeniden Yapılandırıldı : Bu kliniğin yeniden yapılandırılması ile 2009 yılında 17 hastaya hizmet verilmişken, 2013 yılında bu sayı 131’e yükselmiştir. Ultrason Kliniği: Radyasyon almadan baş-boyun bölgesine ait şişliklerin, çene eklemi hastalıklarının tanı ve teşhisinde yardımcı bir görüntüleme yöntemidir. Erzurum, Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültelerinden sonra Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bünyesinde de bu klinik açılacaktır. 05 kültesi 1968 yılında, Dekan Prof. Dr. veya ergonomik koşullara Diş Hekimliğindeki teknolojik gelişmeler ve yenilikleri ne ölçüde kullanabiliyorsunuz? sayfa ile özellikle çocuk yaşlarda başlayan, erişkinlerde yüksek oranda görülen diş hekimi korkusunun yenilmesinde büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Böylelikle ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçlenen bireyler kazanılacaktır. Dental Volumetrik Tomografi İle Hasta Kuyruğuna Son: Görüntüleme yönteminde gerçek bir ilerleme olarak kabul edilen Dental Volumetrik Tomografi Cihazı ile daha geniş bölgeyi içine alan röntgen çekme olanağı sağlanmış olup, tedavi için yanılma payını minimuma indiren teşhis konulabilme olanağı yaratılmıştır. Bu teknoloji ile hem hastaların bekleme süresi azalmış hem de teşhis koyma kolaylaşmıştır. Yıllık ortalama 500.000 görüntü sisteme aktarılmakta ve 2 milyon görüntü arşiv kaydı olarak saklanmaktadır. Bu kiniklerimiz dışında dijital görüntüleme sistemi oluşturularak yıllık ortalama 500.000 görüntü sisteme aktarılmakta ve 2 milyon görüntü arşiv kaydı olarak saklanmaktadır. Hasta Veri Programı: Kağıt israfını önlemek için oluşturulan bu program, istekler doğrultusunda geliştirilmektedir. Hasta veri programı ile ilk muayeneyi yapan hekim hastanın hangi anabilim dallarında tedavi olacağını online ortama aktarıyor. Hasta protokol numarasıyla sisteme giren hekim hastanın ne tür bir tedaviye ihtiyaç duyduğunu tespit ederek, tedavisini gerçekleştirmektedir. Mevcut klinik yapılanmanız içerisinde yılda kaç hastaya diş sağlığı hizmeti verebiliyorsunuz? Kliniklerinizde standart diş hekimliği uygulamaları dışında öne çıkan yaklaşımlar nelerdir? Yıllara göre değerlendirmek gerekirse; Lazer Kliniği: Modern diş hekimliğinde kullanılan lazerlerin birçok uygulama alanı vardır. Çok sayıda avantajı olan lazer uygulamaların neredeyse hiçbir yan etkisi yoktur. Lazerler diş hekimliğinde sert ve yumuşak doku uygulamalarında, implantolojide, ağız cerrahisinde ve diş beyazlatma gibi çok geniş kullanım alanı bulmaktadır. 06 Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ola- sayfa YILLAR İLK KEZ GELEN HASTA ÖNCEDEN KAYITLI HASTA TOPLAM MÜRACAAT 2009 29.473 47.800 77.273 2010 31.628 50.662 82.290 2011 47.006 68.600 115.606 2012 47.731 67.635 134.372 2013 49.182 73.894 174.316 36.754 60.350 153.453 rak kuracak olduğumuz lazer kliniğinde ger- 2014 çekleşecek olan lazer tedavi uygulamaları (Ekim) Kliniklerimizde standart diş hekimliği uygulamaları dışında; Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi olarak lisans yer- ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçli nesiller yetiştirebil- leştirme sınavlarında ilk sıralarda tercih edilen bir Fakülte- mek için koruyucu hekimlik çalışmaları yapıyoruz. Onkoloji yiz. Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavlarında da (DUS) Türkiye hastalarına kemoterapi tedavi öncesinde ağız ve diş sağlığı derecesi yapan öğrencilerimiz uzmanlık eğitimleri için bi- açısından bu süreci rahat atlatabilmeleri için tetkik ve teda- zim Fakültemizi tercih etmiştir. 2012 yılı İlkbahar Dönemi vilerini gerçekleştiriyoruz. ve 2013 yılı Sonbahar Dönemi Diş Hekimliği Uzmanlık Sına- Oldukça köklü bir geçmişe sahip olan Fakültenizin Türkiye’deki Diş Hekimliği Fakülteleri arasındaki yerini değerlendirir misiniz? Bizim Fakültemiz Ege Bölgesi’nin ilk Diş Hekimliği Fakültesi vında Türkiye Birincisi, 2014 yılı Sonbahar Dönemi Türkiye 7.cisi olan öğrencilerimiz Uzmanlık eğitimlerini Fakültemizde almak üzere bizi tercih ettiler. Bizim öğrencilerimiz de Fakültemizde verilen teorik eğitimin yeterliliğini DUS sınavındaki başarıları ile kanıtlamışlardır. kip ederek, bilimsel gelişmelere katkı sağlaması nedeniyle Gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda ülkemizdeki diş hekimlerine yönelik politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz? yüzü geleceğe dönük bir Fakülteyiz. Eğitim ve öğretim kalitesi açısından değerlendirildiğinde olmakla birlikte Türkiye’nin ilk kurulan Diş Hekimliği Fakülteleri arasında yer almaktadır. Köklü bir geçmişi olması nedeniyle geleneklerine bağlı ancak teknolojiyi yakından ta- Lisans eğitim programlarınızın diğer fakültelere göre farklılıkları nelerdir? gelişmiş ülkelerin daha ilerisinde bir gelişme kaydetmiş durumdayız. tim görmüş olduğu Multidisipliner Eğitim Kliniği’nde vermiş Fakültenizin günümüzdeki fiziksel yapısı ile ilgili bizi bilgilendirir misiniz? olduğumuz eğitim Türkiye’nin pek çok Diş Hekimliği Fa- Fakültemizin fiziksel yapısı ile ilgili yenileme çalışmalarımızı kültesi’nde uygulanmamaktadır. Öğrencilerimiz bu klinikte anabilim dallarına göre sıralayacak olursak; Öncelikle belirtmek isterim ki; 5.sınıf öğrencilerimizin eği- serbest bir diş hekimi gibi çalışmakta, hastalarının tüm tedavilerini asistanlarımızın ve öğretim üyelerimizin eşliğin- Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’nda; de gerçekleştirmektedir. Hasta bekleme bölümü ve doktor kliniği yenilendi, ameliyathanenin bakımı yaptırıldı, seminer odası canlı ameliyat Diğer Fakültelerden farklı olarak; ders programlarımızda izlenebilecek duruma getirildi. yer alan Topluma Hizmet Uygulamaları Dersleri yolu ile öğrencilerimizi sadece iyi birer diş hekimi olarak yetiştirmek- Ağız, Diş ve Çene ve Radyolojiisi Anabilim Dalı’nda; le kalmıyor, aynı zamanda toplumsal konularda farkındalık Hasta çağırma ve hasta takip sistemi oluşturuldu, buradaki yaratan, kamuoyunu harekete geçiren toplumsal projeler röntgen cihazlarımız ve fiziki koşullarımız yenilendi. üretmelerini de sağlıyoruz. Endodonti Anabilim Dalı’nda; Diş Hekimliğinde uzmanlaşmanın başlaması ile birlikte, Diş Hastalıkları ve Tedavisi ile Endodonti Anabilim Dalları, 6 Ocak 2011 Tarihinde Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) aldığı bir kararla iki ayrı anabilim dalı olmuştur. Bu kararla yaklaşık 42 yıldır iç içe çalışan Diş Hastalıkları ve Tedavisi Bilim Dalı ile Endodonti Bilim Dalı uzmanlık eğitiminde de iki ayrı anabilim dalı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu ayrılış nedeniyle Endodonti Anabilim Dalı için yeni bir kliniğe ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple 2012 yılında Endodonti Anabilim Dalı’nın açılışı gerçekleştirldi. Pedodonti Anabilim Dalı; Pedodonti Anabilim Dalımızda hasta takip sistemi oluşturuldu. Bu Anabilim Dalımız için ek bir klinik yapıldı. Ortodonti Anabilim Dalı’nda; Dudak damak yarığı kliniğini yenilendi. Bu Anabilim Dalımıza fotoğraf odası yaptırıldı. 07 Mezunlarınızın DUS’da elde ettikleri sonuçları bizimle paylaşır mısınız? sayfa Periodontoloji Anabilim Dalı; kapsamında 120 dolayında Türk diş hekimimiz ve 10 Azeri Bu Anabilim Dalımızda doktor kliniği yenilendi. Anabilim dallarımızdaki fiziki yenileme ya da ek klinik yapma çalışmalarımızın yanı sıra Fantom Laboratuvarımızı genişlettik. Öğretim Üyeleri kliniğimizi yeniden yapılandırarak Hekim bizden eğitim aldı. Fakültemizde Uzmanlık eğitimi veriyor olmamızın yanı sıra doktora programları da açıyoruz. Türkiye’de ilk defa Estetik Diş Hekimliği Tezsiz Yüksek yeniledik. Lisans Programı’nı açtık. Bu programdan mezun olan he- Mevcut binamızda pek çok yenileme çalışmalarımız olma- ramının Diplomasını alacaklar. İleriki dönemlerde de ikinci kimlerimiz Estetik Diş Hekimliği Tezsiz Yüksek Lisans Prog- sına rağmen; her geçen gün hasta sayılarımızın ve her yıl da öğrenci kontenjanımızın artması nedeniyle ek hizmet binasına ihtiyaç duyduk. Rektörümüz Prof.Dr.Candeğer Yılmaz’ın da katkıları ile ek hizmet binamızın 2010 yılında temelini attık. Bu yılın son çeyreğinde bitirmeyi planlıyoruz. BİNA OTURMA ALANI 1780 m2 BİNA TOPLAM ALANI 9800 m2 TOPLAM KÜÇÜK AMELİYAT SAYISI 26 Adet TOPLAM BÜYÜK AMELİYAT SAYISI 2 Adet ÖĞRENCİ KLİNİK SAYISI (80 BOX) 2 Adet ÖĞRENCİ KLİNİĞİ TOPLAM ALANI 1846 m2 ÖĞRETİM GÖREVLİSİ TOPLAM ALANI 6 Adet 781 m2 SEMİNER SALONU (100 KİŞİ) 1 Adet TOPLANTI SALONU 3 Adet ÖĞRETİM ÜYESİ ODALARI SAYISI Fakültenizde yürüttüğünüz hangi sosyal projelerinizi duyurmak istersiniz? 2010 yılından bugüne kadar 19 Sosyal Sorumluluk projesi gerçekleştirdik. Rektörlüğümüz tarafından Yaşlı , Dişli, Mutlu projesi mansiyon, Siyah Güller Solmasın projesi ise EK HİZMET BİNAMIZ: ÖĞRETİM GÖREVLİSİ KLİNİĞİ (10 BOX) öğretim tezsiz yüksek lisans programını açacağız. 57 Adet birinciliğe layık görülmüştür. 2013-2014 Eğitim – Öğretim yılı içinde; Organ bağışına dikkat çekmek, daha çok kitlelere ulaşabilmek için gerçekleştirdiğimiz Her Bağış Bir Gülüş Projesi ise; Metro Gross Market’in Sosyal Girişimcilik ödülleri 2014 yarışmasında sağlık kuruluşları kategorisinde birinciliğe layık görülmüştür. Ege Üniversitesi Rektörlüğü ile Ege Orman Vakfı işbirliğinde gerçekleştirilen 55.000 fidan projesi kapsamında 1008 fidanla Diş Hekimliği Fakültesi Korusu oluşturuldu. Bu yıl Üniversitemizin kuruluşunun 60. yılı kutlanı- KAFETERYA 1 Adet yor. 60. yıl dolayısıyla yine Rektörlüğümüzün Ege Orman YEMEKHANE (150 KİŞİ) 1 Adet Vakfı işbirliğinde gerçekleştirilen 60.000 fidan projesi kapsamında Diş Hekimliği Fakültesi Korusu oluşturaca- 08 Fakültenizin meslek sonrası eğitim ve doktora programları hakkında bilgi verebilir misiniz? sayfa 2012 yılında kurmuş olduğumuz Meslek Sonrası Eğitim Koordinatörlüğü’nün çalışmaları ğız. 2014-2015 eğitim öğretim yılında da toplumumuzda farkındalık yaratacak, kamuoyunu harekete geçirecek projelerimizi hayata geçirebilmek için çalışıyoruz. 09 sayfa MAKALE Kılıçarslan: meslekte sorun VAR MI ? ‘Bir dokun, bin ah işit’ diye bir atasözümüz vardır. Belki gerçekten dertliler için, belki de devamlı söylenen mızmızlar için söylenmiştir bilemeyiz ama, bizim cephede sorun var mı diye sorulacak olursa; cevabımız bağıra bağıra ‘evet’ olacaktır. n e d i r ? Nedir bu kadar yüksek sesle derdimiz var diye söyleten? Nedir bu meslek mensupları, meslek örgütleri ve ilgili kurumlar arasındaki anlaşmazlıklar? Nedir bu bitmek, tükenmek bilmeyen mücadele? Olaya geniş bir pencereden bakacak olursak; mesleki problemleri tüm dünyadaki diş hekimliği uygulamaları sırasında karşılaşılabilecek genel ve ülkemize özgü özel sorunlar olarak iki ana grupta irdeleyebiliriz. Evrensel problemler; her şeyden önce diş hekimliğinin çalışma alanından kaynaklanan ve dünyanın neresinde icra edilecek olursa olsun ortak olarak karşımıza çıkan bazı sıkıntılardır. Bu problemlerin başında şüphesiz ki uğraş alanımızın insan sağlığı olmasından kaynaklanan stres gelmektedir. Bütün vücut göz önüne alındığında orantısal olarak içerisinde diş hekimliği de ön sıralarda yerini almaktadır. genellikle ağız içi gibi küçük, kapalı bir alanla sınırlandırılmış Mesleğimizin bir diğer evrensel problemi ise diş hekimliğinin bir yerde binlerce sorunla uğraşmak, her hasta kendine zeka, bilgi, beceri kadar yüksek fiziksel performans özgü özellikte olsa da genellikle aynı işleri tekrarlıyor gerektirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle özellikle olmak, bizden hizmet alan kişilerin ızdırap çeken veya yetersiz zamana veya ergonomik koşullara uyulmamasına yüksek beklentileri olan kişilerden oluşması, çoğu zaman bağlı olarak gelişen yorgunluk; tüm dünyada meslekte yol mesleğimizi teknisyenler gibi ekip arkadaşları ile işbirliği aldıkça diş hekimlerinin karşısına çıkmaktadır. Belki de bu içerisinde icra etmemiz; işleyiş sırasında oldukça stresli sorunla başa çıkmada en doğrusu; mesleki uygulamalar dönemler geçirmemize neden olabilmektedir. sırasında mesai sınırlaması veya mesaide iş sınırlaması 10 getirebilmek, özellikle dünya sağlık örgütünün çalışma sayfa İşte bu nedenledir ki tüm dünyada psikolojik normlarını dikkate almaktır. Ayrıca yaşın sayısal olarak sıkıntı ilerlemesiyle fiziksel çalışma performansını da belirli yatkınlığı olan meslek grupları Yıllar boyunca ülkemizde en büyük diş hekimi hizmet sunum alanları özel muayenehaneler olmuştur. Kamuya bağlı hastanelerdeki yetersiz diş klinikleri sosyal güvencesini diş tedavisi için kullanmak isteyen hastalara yetişmekte zorlanmıştır. Özellikle yetersiz zamana oranda düşürmek, ekip çalışmasını ön plana almak gerekmektedir. Bu da beraberinde organizasyon ve ekonomi problemlerini getirecektir. Şüphesiz ki ülkelerin gelişmişlik ve refah durumlarına, sosyal ve kültürel özelliklerine, iktisadi düzenlemelerine yasal veya ergonomik koşullara uyulmamasına bağlı olarak gelişen yorgunluk; tüm dünyada meslekte yol aldıkça diş hekimlerinin karşısına çıkmaktadır. ve güçlü yanını oluşturmuştur. Ancak 2000’li yılların başından itibaren diş hekimliği fakültesi açma furyası, gerçekten ihtiyaç duyulan bölgelerin yanı da sıra zemin popülist yaklaşımlara hazırlamıştır. Yaklaşık on yıl içerisinde özellikle plansız yapılaşmaya bağlı olarak açılan göre bazı fakülteler ya yetersiz kaynak gerek yukarıda sayılan problemler sorunu veya daha da vahimi, öğretim şiddet çeşitliliği gösterir, gerekse üye kadrolarını oluşturamamak bu evrensel problemlere özel bazı başka sorunlar eklenir. sorunu ile baş başa kalmışlardır. Ayrıca bir anda dramatik Türk diş hekimliğinin de bu perspektifle şüphesiz ki pek çok bir şekilde artan öğrenci ve buna bağlı mezun sayısı ile genel ve özel sorunu bulunmaktadır: bu öğrenciler arasında asgari bir eğitim standartının hala oluşturulamamış olması, genel olarak öğündüğümüz eğitim 1.Eğitim: kalitemizi gün be gün aşağıya çekmektedir. Bu sorunun 22 Kasım 1908 Yılında Cemil Topuzlu Paşa ve Halit Şazi önüne geçilmesi amacıyla atılmış olan en önemli adım; diş Bey’in ortak gayretleri ile ülkemizde de bilimsel eğitim hekimliği dekanlar konseyinin kararı ile kurulan Diş Hekimliği olanağı bulan diş hekimliği, özellikle 2000’li yılların başına Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği kadar belli başlı üniversitelerde açılmış olan sınırlı sayıda, (DEDAD)’ın çalışmalara başlamış ve diş hekimliği için eğitici portföyü deneyimli, öğrenci sayısı fiziki kapasiteleri çekirdek eğitim programlarını (ÇEP) hazırlıyor olmasıdır. ve öğretim üye sayıları ile uyumlu, pratik eğitimi 2. Uzmanlık: fakülteleri ile dünya standartlarında eğitim vermiştir. Bu Diş hekimliğinde uzmanlık; meslektaşlar ve meslek örgütleri yıllarda özellikle Türkçe ders kitabı gibi malzemelerde sıkıntı arasında yıllar süren çekişmeli ve çelişmeli mücadelelerin çekilse de, pek çok Avrupa ülkesine oranla hasta sayısının ardından sekiz alanda kabul edilmesi ile yasal fazlalığına bağlı olarak öğrencilerimize üst seviyede bir gerçeklik kazanmıştır. Bu süreçte Sağlık pratik eğitimi verebilmemiz Türk diş hekimliği eğitiminin Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılan pek 11 destekleyecek şekilde hasta profili geniş diş hekimliği sayfa çok uzmanlık kurultayı ve müfredat belirleme çalışmaları; uzmanlık eğitimleri için bir ön standart oluşturulmasını sağlamıştır. Şüphesiz ki bu alanda yolun henüz başında olunduğu unutulmamalıdır. Kabul edilen uzmanlık çekirdek eğitim programları, zaman içerisinde yeni düzenlemeler ile daha Prof. Dr. Mehmet Ali KILIÇARSLAN doğru bir zemine oturacaktır. Uzmanlıkta karşımıza çıkan en önemli iki konu; diş hekimleri ile uzman diş hekimleri arasındaki yetki/çalışma alanlarının hiç kimseyi mağdur 1968 Yılında Trabzon’da doğan etmeyecek ve kazanılmış haklara zarar vermeyecek şekilde Mehmet Ali Kılıçarslan; 1990 düzenlenmesi ve uzmanlık öğrenci kontenjanlarının doğru Yılında ve adaletli olarak belirlenmesi/dağıtılmasıdır. Diş ‘Farklı Tekniklerle Hazırlanmış Porselen Yıllar boyunca ülkemizde en büyük diş hekimi hizmet sunum Laminate Kronların alanları özel muayenehaneler olmuştur. Kamuya bağlı Sistemlerinin hastanelerdeki yetersiz diş klinikleri sosyal güvencesini ve Veneer Yapıştırma Fiziksel Değerlendirilmesi’ diş tedavisi için kullanmak isteyen hastalara yetişmekte Olarak konulu doktora tezi ile Protetik Diş zorlanmıştır. Tedavisi alanında Diş Hekimliği Zaman zaman kamunun, özel muayenehanelerden hizmet satın alması gündeme gelmişse de hiçbir zaman bu konu uzun soluklu ve kapsamlı bir birliktelikle sonuçlanmamıştır. Yine 2000’li yılların modası olan Sağlık Bakanlığına bağlı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM) açma furyası beraberinde pek çok diş hekiminin kamuda istihdam edilmesini sağlamıştır. Diş hekimlerine iş olanağı sunması ve ağız sağlığının topluma dengeli bir şekilde sunulması gibi avantajları var gibi görünse de, bu sistemin yine belki de popülist kaygılarla hatalı kurgulanması yarardan çok zarar getirmiştir. Sistemde iş tanımlarının olmaması, performansa dayalı çılgınlık; hem diş hekimlerini ucuz iş gücü durumuna düşürmüş, hem de hastaların kantitatif olarak yüksek, kalitatif olarak düşük hizmete ulaşmalarına yol açmıştır. Ayrıca tüm tedavi kalemlerinin hastaya ücretsiz sunulması, koruyucu hekimlik uygulamalarının belki de göz ardı edilmesine yol açmıştır. Ayrıca bu sistem özellikle orta ölçekli muayenehanelerle haksız rekabete yol açmış ve muayenehaneleri sıkıntıya sokmuştur. Son yıllarda ülkemizde sağlık çalışanları üzerinden vatandaşa şirin görünme gayretlerinden tabii ki diş hekimleri de kendi payına düşeni almıştır. Gerek hasta-hekim ilişkilerindeki saygı sınırının zaman zaman hekim aleyhine aşılması, gerekse hekime şiddet uygulamaları diş hekimlerinin onurunu ve çalışma şevkini kırmaktadır. Ancak Sağlık Bakanlığının tüm sağlık hizmeti sunum alanlarında sağlamaya çalıştığı kalite standartlarının sadece hastalar için değil, tüm sağlık çalışanları için de medeni ve kabul edilebilir çalışma koşulları sağlayacağını ummaktayız. Ankara, Haziran 2014 12 Üniversitesi Fakültesi’nden mezun olmuş ve 1997 Yılında 3.Mesleğin Uygulanma Şekli ve İtibarı: sayfa Ankara hekimliği doktoru unvanını almıştır. 2006 Yılında doçent olan yazar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı başkanlığı, Klinik Bilimler Bölüm başkanlığı ve dekan yardımcılığı yapmıştır. 2013 Yılında profesör olan Kılıçarslan, hâlen Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi dekan yardımcılığı görevini yürütmektedir. Kendisinin mesleki alanda ulusal ve uluslararası kongrelerde sunulmuş çok sayıda sözlü ve yazılı tebliği, ulusal ve uluslararası indekslerde taranan bilimsel dergilerde basılmış yayınları ve Sağlık Bakanlığı onaylı iki adet ‘Sabit Protez Ders Kitabı’, ‘İmplant Destekli Overdenture / Klinik ve Laboratuvar Uygulama El Kitabı’ adında çeviri kitabı ve 2013 yılında TÜBA ödülü alan ‘Dört Elli Diş Hekimliğinde Yardımcı Personel ve Klinik Yöntemi’ isimli telif eseri mevcuttur. Türk Dişhekimleri Birliği - Ankara Dişhekimleri Odası (TDB–ADO), Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği (TPID), European Prosthodontic Association (EPA), International Association for Dental Research (IADR) ile Diş Hekimliği Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (DEDAD) üyesi de olan Kılıçarslan; evli ve bir çocuk babası olup, İngilizce bilmektedir. 13 sayfa MAKALE DÜNDEN BUGÜNE KOMPOZİT REZİNLER Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN 14 Mine ve dentin dokularına adeziv sistemlerle bağlanabilen kompozit rezinler, ilk olarak 1962 yılında Dr. Ray Bowen tarafından geliştirilmiş ve günümüze kadar pek çok farklı değişime uğrayıp, bağlayıcı sistemlerin (adeziv sistemlerin) de hızla gelişmesiyle en yaygın kullanılan estetik restoratif materyal grubu haline gelmişlerdir. sayfa Kompozit Rezinlerin Genel Yapısı Kompozit terimi fiziksel olarak bir karışımdan oluşan bir materyali tarif etmektedir. Diğer bir deyişle, kompozit rezinler matris faz içinde dağılmış olan doldurucu partiküllerin bir silan ajan ile bağlanması sonucunda oluşmuş olan materyallerdir. Diş hekimliğinde kullanılan kompozit restoratif materyaller üç esas öğeden oluşur 1-16 1. Rezin matris (Organik faz) 2. İnorganik doldurucular (İnorganik faz) 3. Silan ajan (Bağlayıcı faz) Kompozit rezin genel yapısı: a) organik rezin matris b) inorganik doldurucu c) bağlayıcı ajan (silan) Rezin Matris Silan Ajan Rezin matris, kompozit rezinlerin kimyasal olarak aktive Kompozit rezinlerin yeterli mekanik özelliklere sahip olma- olan bileşenidir. Serbest radikaller polimerizasyon reaksi- sı için doldurucu ve rezin matrisin güçlü bir şekilde birbirine yonu ile rijit bir polimere dönüşür. Rezin matris plastik bir bağlanması çok önemlidir. Bu bağlantıyı sağlayan ajan silan- kitlenin katı sert bir forma dönüşmesini sağlayarak mater- lardır ve cam dolduruculu kompozit rezinlerde en yaygın ola- yalin diş restorasyonlarında kullanılmasına olanak sağlar. rak kullanılanı γ-metakriloksipropil trimetoksisilan’dır. Cam Yapısında en yaygın kullanılan monomerler üretan dime- ve silan bağlanma ajanı arasındaki ara yüzeyde meydana takrilat (UDMA), bisfenol-A glisidilmetakrilat (Bis-GMA) ve gelen kondansasyon reaksiyonu silanın kovalent bağla cam trietilen glikol dimetakrilat (TEGDMA)’tır. Yüksek moleküler yüzeyine bağlanmasını sağlar. Silan bağlanma ajanları inor- ağırlığı nedeniyle Bis-GMA ve üretan dimetakrilat (UDMA) ganik fazın özellikle silika partiküllerinde olumlu sonuçlar monomerler oldukça visközdürler ve küçük miktarda doldu- vermiş, bu nedenle kompozit rezinlerin büyük bir çoğunlu- rucu ilave edilmesi bile klinik kullanım için fazlasıyla sert bir ğunda silika içerikli inorganik doldurucular kullanılmıştır. 1-14 kompozit rezin elde edilmesine neden olmaktadır. Bu problemin üstesinden gelmek için, viskozite kontrol edici olarak Kompozit Rezinlerin Sınıflandırılması bilinen metil metakrilat (MMA), etilen glikol dimetakrilat Yıllar boyunca kompozit rezinler çeşitli özelliklerine göre ve (EDMA) veya trietilen glikol dimetakrilat (TEGDMA) gibi dü- sıklıkla da içeriklerindeki inorganik doldurucuların büyük- şük vizkoziteli monomerler ilave edilmektedir. lüklerine göre sınıflandırılmışlardır. Eski sınıflandırmalarda 1-16 İnorganik Doldurucular Matris içine dağılmış olan çeşitli şekil ve büyüklükteki ku- birçok grup mevcutken, burada sadece güncel olarak hala piyasada mevcut olan kompozit rezin gruplarından bahsedilecektir. 1-15 artz (kristalin silika), borosilikat cam, lityum aluminyum silikat, stronsiyum, baryum, çinko ve yitriyum cam, baryum aluminyum silikat gibi inorganik dolduruculardan oluşur. Materyale fiziksel özelliklerini veren kısımdır. Saf silika, kristalin (kristobolit, tridmit, kuartz) ve non-kristalin (silikat cam) formlarda bulunur. Kristalin formları serttir, ancak nedenle kompozit rezinler, günümüzde silikanın non-kristalin formu (silikat cam) kullanılarak üretilmektedir. 1-14 Kompozit rezinlerin güncel sınıflandırmasında yer alan kompozit rezin grupları. En solda makrofil grup, ortada mikrofil grup, sağda hibrit grup. 15 kompozit rezinin bitirme ve cila işlemlerini güçleştirir. Bu sayfa 1. Makrofil kompozitler bağlayıcı sistemlerin kullanılmasından sonra ince bir tabaka Partikül boyutları 1-15 μm arasında olup doldurucu içerikleri hacimce %60’ın üzerindedir. Diğer kompozit rezinlere göre daha yüksek basma ve aşınma direncine sahiptirler ve daha çok arka bölge dişlerinin restorasyonu için uygun materyallerdir. Doldurucu partiküllerin boyutları fazla olduğundan, çok parlak olarak cilalanmaları mümkün değildir ve ön bölge şeklinde (0.5 mm) uygulanması önerilmektedir. 17-19 Hibrit kompozit rezinlere oranla daha küçük partikül boyutu, daha fazla organik matris ve daha az doldurucu içermekte ve dolayısıyla daha akışkan olabilmektedirler.6-14,19 Bu kompozit rezinler, pits ve fissür gibi dar bölgelere veya restorasyonları için gerekli translüsentlikleri yoktur. undercut’lı kavite kenarlarına rahatlıkla uygulanabilir. Mini- 2. Mikrofil kompozitler rın tamir işlemlerinde, Sınıf V kavitelerde, hibrit ve kondan- Partikül boyutları 0,1-1 μm arasında değişmekle beraber, hacimce doldurucu içerikleri %20-50 arasındadır. Partikülleri çok küçük olduğundan, mükemmel derecede cilala- mal invaziv kavite preparasyonlarında, eski restorasyonlase olabilen kompozit rezin restorasyonların altında düşük elastiklik modüllerine bağlı olarak stres kırıcı kaide materyali olarak kullanılabilirler. 17-19 nabilmekte ve ön bölge estetik restorasyonları için uygun materyal grubunu oluşturmaktadırlar. Hacimce partikül içerikleri az olduğundan, yük gelen arka bölge restorasyonları için uygun materyaller değillerdir çünkü düşük basma ve aşınma dirençleri vardır. 3. Hibrit kompozitler Hibrit kompozitler hem makrofil hem de mikrofil olan iki çeşit doldurucu partikül birleşiminden oluşmaktadır. Hacimce doldurucu içerikleri %50-70 arasındadır. Her iki grubun olumlu özelliklerini kombine etmektedirler yani hem iyi oranda cilalanabilmekte hem de arka bölge restorasyonları için yeterli dayanıklılığı sağlamaktadırlar. Modern hibrit kompozitlerin doldurucularının çoğu kolloidal silika (0.04 μm) ve öğütülmüş cam partiküllerdir (0.6-2 μm). Toplam doldurucu içerikleri ağırlık olarak %75-80’dir. Cam partiküllerin ortalama boyutları 1 μm’nin altında olan hibrit kompozitler, mikrohibrit kompozit rezin olarak adlandırılır. Hibrit ve özellikle mikrohibrit kompozit rezinler, mekanik özelliklerin estetik özelliklerle başarılı şekilde birleştirilmesi ile hem ön hem de arka bölge dişlerde kullanılabilen kompozit rezin türlerdir. 1-16 Yeni Kompozit Rezin Materyal Grupları 1. Akışkan (flowable) Kompozit Rezinler Akışkan kompozit rezinler 1995 yılında klinik kullanıma sunulmuştur. Hacimce doldurucu/rezin oranları çok düşüktür. Bu kompozit rezinler iki işlemle elde edilirler: (1) partikül boyutları arttırılarak, (2) doldurucu miktarları azaltılarak. Akışkan kompozit rezinler mikrofil ve hibrit kompozit rezin- Akışkan kompozit rezinin posterior kompozitlerin altında stres kırıcı olarak kullanılması. lerle kıyaslandığında, daha az yapışkan ve çok daha kolay kullanım özelliklerine sahiptir. Yine mikrofil ve hibrit kompozit rezinlerle kıyaslandığında, termal genleşme katsayıları, aşınma oranları ve yüzey pürüzlülükleri daha fazladır ve fiziksel özellikleri de zayıftır. 17-19 Kompozit rezinlerin polimerizasyon büzülmesinden kaynaklanan 16 aralık oluşumu ve streslerin zararlı etkilerini sayfa azaltmak amacıyla akışkan kompozit rezinlerin, direkt kompozit restorasyonlar altında 2. Kondanse Olabilen (packable) Kompozit Rezinler Amalgama alternatif olarak ve arka bölge dişlerinin restorasyonları için geliştirilmiş yüksek viskoziteli kompozit rezinlerdir. Basınç uygulandığında, materyal hacmi azaldığı için, sıkı sıkıya doldurma anlamına gelen “packable” kelimesi bu grubu oldukça iyi tanımlar. Bu kompozit rezinler piyasaya sürüldükten kısa süre sonra ise, kompozit rezinlerin manipülasyonlarının ve yerleştirme tekniklerinin amalgam sadece birkaç renk tonunda üretilmiş ve hibrit kompozit re- ile hiç bir benzerlik göstermediği, daha farklı tekniklerin zinlere göre daha düşük estetik ve cilalanma özelliklerine kullanımının zorunlu olduğu fark edilmiştir. sahiptir 6-14, 20-22 Hibrit kompozit rezinlerden daha fazla oranda doldurucu partikül içerdikleri ve partikül dağılımları da daha fazla olduğu için viskoziteleri artmıştır. Sıkıştırılabilme özelliklerine bağlı olarak, bu materyaller ile Sınıf II kavitelerde aproksimal kontağın daha kolay oluşturulabileceği iddia edilmektedir. 6-14 En solda kondanse olabilen kompozit, ortada hibrit kompozit en sağda ise akışkan kompozitin kıvamlarını gösteren resim. 3. Ormoserler 1998 yılında diş hekimliği camiasına tanıtılmış olan ormoserlerin (Organik olarak Modifiye edilmiş Seramikler) en önemli özelliği, bu materyalin gelişimine kadar kompozit rezinlerin inorganik partikül yapısında, oranında ve boyuKondanse olabilen kompozit rezinlerin (packable) kıvamları tunda değişiklikler yapılmaktayken; ormoserlerin geliştirilmesiyle birlikte kompozit rezinlerin organik matrisinde de yapısal değişiklikler yapılmış olmasıdır.6-14 Bu grupta, ön ve arka grup dişlerin restorasyonlarında, kor yapımında, splint ve vener uygulamalarında kullanılmak üzere geliştirilen tek bir kompozit rezin bulunmaktadır (Admira/Voco). Ormoserler çok fonksiyonlu üretan ile tioter oligo metakrilat alkoksisilanın inorganik-organik kopolimerlerinden oluşur. Silanın alkoksisil grupları, hidroliz ve polikondansasyon reaksiyonları ile inorganik Si-O-Si ağını, metakrilat grupları da fotokimyasal yolla organik polimerizasyonu gerçekleştirir. Doldurucu partikülleri 1-1,5 μm arasında olup hacimce içerikleri %61 dir. Polimerizasyon büzülmeleri %1,97 dir.6-14 Ormoserlerin aşınma direnci geleneksel kompozit rezinlerden yüksek olup, onlara göre en önemli farkı, organik mat- Kondanse olabilen kompozit rezinlerin uygulanması riste temel komponent olarak metakrilat polisiloksan kullanılmasının dimetakrilat monomer miktarını azaltarak alerjik reaksiyon görülme riskini minimalize etmesidir. Ormoserler, Üretici firmaların söylemlerine göre, 4 mm’lik tek kütle ha- silanlanmış inorganik dolduruculara ek olarak inorganik-or- linde aproksimal kavitelere de uygulanabilmektedirler. Kli- ganik kopolimer içermektedirler. Düşük polimerizasyon bü- nikte bu kompozitleri amalgamlara benzer şekilde işlemek zülmesi, yüksek aşınma direnci, biyouyumluluğu ve çürük oldukça zordur. Geleneksel matris sistemlerinin kullanılma- önleyici etkinliği ormoserlerin avantajları olarak karşımıza sı, yaygın olarak geniş kontakt alanlarına ve düz interprok- çıkmaktadır. Ancak klinik basamakları, direkt kompozit rezin simal konturlara neden olur. Bu problemin en iyi çözümü, uygulamaları ile hemen hemen aynıdır. üreticilerin farklı söylemlerine rağmen, kompozit rezinlerin 4. İyon Salabilen (Smart) Kompozit Rezinler rak ışıkla polimerize edilmesi ile gerçekleşir. Bazı kondanse Çok az sayıda kompozit rezinde florür salabilen ve tekrar edilen kompozit rezinler aynı üretici tarafından pazarlanan şarj olabilen cam partiküller mevcuttur. Yine hibrit kompozit türleriyle aynı dolduruculara sahiptir. Fark- de bu materyallerden salınabilen florür mik- lılık yalnız bunların rezin matrislerinin %1-2 daha fazla dol- tarı cam iyonomerler, kompomerler ve rezin durucu içerecek şekilde üretilmiş olmasıdır. Bu ürün grubu modifiye kompozit rezinlere oranla çok daha 17 tabakalar şeklinde yerleştirilmesi ve her tabakanın ayrı ola- sayfa azdır.6-14 Bu kompozit rezinlere tek istisna, iyon salabilen bir kompozit rezin olan Ariston pHc (Vivadent) dir. Restorasyonun çevresindeki pH seviyesi aktif demineralizasyona bağlı olarak düştüğünde, yapısında bulunan özel kimyasallardan salınan florür, kalsiyum ve hidroksil gibi fonksiyonel iyonlar serbestlenir ve mikroorganizmalara ve ürettikleri asitlere karşı etki gösterir. Bu kompozit rezin materyal akıllı (smart) olarak tanımlanmaktadır çünkü remineralizasyonu başlatacak ve dental plağı inhibe edecek iyonları tam gerektiği durumlarda serbestlemektedir. Hatta bu tip bir restorasyona komşu diş dokularının ve dişlerin de demineralizasyondan korundukları iddia edilmektedir. Bu iyonların bakterisit etkileri ve asit tamponlama kapasiteleri ile demineralizasyonu azaltacakları ve ikincil çürük oluşumunu önleyecekleri düşünülmekteydi. 6-14 Ancak bu materyalin piyasadaki diğer kompozit rezinlere göre daha düşük fiziksel özelliklere sahip olması, aşınma oranının fazla olması, düşük bağlanma direnci göstermesi ve buna bağlı olarak da pulpa hassasiyeti ve başarısız klinik performans göstermesi sebebiyle artık piyasadan kaldırılmıştır. Gelecekte, plağın adezyon özelliğini önleyen veya azaltan restoratif materyaller büyük önem kazanacaktır ve bu doğrultuda daha fazla ARGE çalışması yapılacaktır. 5. Antibakteriyel Kompozit Rezinler Antibakteriyel özellik gösteren kompozit rezinlerin elde edilmesi iki yolla mümkün olmaktadır: 23-25 a. Rezin matris yapısına çözünebilir antibakteriyellerin ilave edilmesi “Oksibismetakrilat monomerler”, yaygın olarak kullanılan dimetakrilatlarla karşılaştırıldığında, polimerizasyon büzülmesini %30-40 oranında azaltmaktadır. 26-28 Bunun yanı sıra, likit kristal monomer sistemlerin de polimerizasyon büzülmesini azaltacağını gösteren laboratuar sonuçları da mevcuttur. En son geliştirilen ise, Silorane ve Oxirane monomerdir ve Filtek Silorane (3M/ESPE) isimi ile piyasaya sürülmüştür. Silorane esaslı kompozit rezinde, olumlu biyouyumluluk, artmış mekanik özellikler, 8,5-10 mm’ye kadar polimerizasyon derinliği ve düşük polimerizasyon büzülmesi (hacimce %0,5-0,8) sonuçları elde edilmiştir. 26-28 Günümüz diş hekimliği pratiğinde kullanımları giderek artmaktadır ancak bu materyalle ilgili çok az sayıda uzun dönemli klinik çalışma yapılmış ve yayınlanmıştır. Bu az sayıdaki çalışmalarda ise genellikle hibrit kompozitlerle karşılaştırmalar yapılmış ve çok fazla bir üstünlük gösterdikleri bulunmamıştır. 28 7. Nano Partiküllü ve Nanohibrit Kompozit Rezinler Günümüzde geliştirilen nano teknolojinin amacı, ürünleri hafif, dayanıklı ve ucuz üretebilmektir. Geleneksel üretim teknolojilerinin tersine, küçük birimlerden bir bütünü oluşturmaktadırlar. Nano partiküllü kompozit rezinlerin inorganik fazında iki farklı doldurucu bulunur: 11-14,29-31 1. Silika nanodoldurucular (nanomerler) 20-75 nm 2. Zirkonya/Silika nano-öbekler (nanoclusterlar) 5-20 nm. Zirkonya/silika partiküller topluluk şeklinde zayıf bağlantılı kümeler oluştururlar. Kümelerin partikül boyutları 0.601.4μm arasında değişir. Zayıf bağlantılı kümeler, termodinamik faktörler yardımıyla, tek bir ünite gibi hareket eder- b. Antibakteriyel ajanların, rezin matrisin içinde sabit kalmasının sağlanması Birinci yöntemde kullanılan ilave madde klorheksidindir. Restorasyon materyalinden salınarak etkinlik gösterir. İkinci yöntemdeki rezin materyaller antibakteriyel aktivite sağlamak için yeni bir monomer olan 12-methacryloyloxydodecyl-pyridinium bromide (MDPB) geliştirilmiştir. Matris içinde sabit kalan bu monomerin restorasyon dışına salınımı yoktur ancak bakteri üremesini ve bakteriyel plak birikimini önleyici etki göstermektedir. 18 6. Çok Az Büzülme Gösteren Kompozit Rezinler Kompozit rezinlerin polimerizasyon büzülmeleri; molekül ağırlıklarına, monomerlerin fonksiyonuna, içerdikleri doldurucu miktarına ve üretim teknolojilerine bağlı olarak farklılık göstermektedir. 1990’larda “spiro ortokarbonat monomerler” olarak adlandırılan ve polimerizasyon sırasında genleşmeyen monomerler geliştirilmiştir. 6-14 Ancak, yetersiz biyouyumlulukları ve epoksi rezinlerin sertleşmesindeki yavaşlık bu monomerlerin gelişimini engellemiştir. Bis-GMA ve TEGDMA rezinlerin epoksi rezinlerin yerine kullanılmasının, spiro ortokarbonat monomerlerinin büzülmeyi azaltma etkisini çok aza indirgendiğinin görülmesi bu malzemelere yönelik çalışmaları durma noktasına getirmiştir. sayfa Nano partiküllü ve nano hibrit kompozit rezinler 23-25 Filtek Silorane ile yapılmış olan bir posterior kompozit rezin restorasyon ler ve kompozit rezinin monomer miktarının çok azalmasına Bu kompozitlerin inorganik partikül büyüklükleri, ışığın dal- yol açarlar. Nano partiküllü kompozit rezinler, çok güzel ga boyundan daha küçük olduğundan, görünür ışık ile emi- cilalanabilmekte, rahatlıkla tabakalanabilmekte ve kolayca lim ya da saçılım gibi etkileşimlere girmedikleri düşünül- uygulanabilmektedirler. 29-33 mektedir. 29-33 Ayrıca, bu doldurucuların silika kökenli olması da gerekmemektedir. Partikül boyutunun çok küçük olmasına bağlı olarak, çeşitli polimer zincirleri arasına uyumlu bir şekilde yerleşebildikleri görülmüştür. 8. Giomerler Bu materyal aynı kompomer materyal grubu gibi, cam iyonomer simanların kötü estetik sonuçlarını ve nemden etkilenmeleri gibi klinik olumsuzluklarını en aza indirgemek ancak klinik avantajlarını da kullanmak üzere geliştirilmiştir. 35-36 Giomerler rezin esaslı materyallerdir ve içeriklerinde ‘prereacted’ cam partiküllerle (PRG) beraber, uretan dimetakrilat ve hidroksietil metakrilat bulunmaktadır. Bu cam partiküller cam iyonomer simanlardaki fluorosilikat camlara çok benzemektedir ve materyale katılmadan önce poliakrilik asitle muamele görmüşlerdir. Bu ön işlem partiküllerin yüzeyini kaplayabildiği gibi (Beautifil, Shofu), tüm partiküllerin içinde de bulunabilir (Reactmer, Shofu) 21 nolu dişin travma sonrası nanohibrit bir kompozit rezin ile restore edilmesi (üstte), restorasyonun bitmiş hali ve cilası (ortada), 6 ay sonra restorasyon cilasının korunması (en altta). Bununla beraber, polimerize olmuş materyalin basma direnci çok artmıştır çünkü materyalde oluşabilecek herhangi bir çatlak nanopartiküllerin dağılımları sebebiyle materyal içinde ilerlemeden yüzeyde kalmaktadır. Işıkla polimerize olan diş rengindeki restoratif materyallerin estetik, düşük polimerizasyon büzülmesi ve çiğneme kuvvetlerine direnç gibi olumlu özellikleri nano dolduruculu kompozit rezinlerde bir araya getirilmiştir. Organik matris yapılarına nanomer ve nanomer grupları ilave edilerek ağırlıkça %72-87 oranında doldurucu partikül içeriğine sahip nano dolduruculu kompozit rezinler üretilmiştir. Yapılan çalışmalar bu hipotezi destekler nitelikte sonuçlar vermiştir. 29-31 Giomer restoratif materyaller Giomerler ışıkla sertleşmekte, oldukça radyoopak ve dişe bağlanmak için mutlaka bir bağlayıcı sisteme ihtiyaç duymaktadırlar. İlk yapılan araştırmalar florür salınımları ile ilgili çelişkili raporlan sunmuştur.37,38 Itota ve ark.35 Reactmer’in bir kompomer ve kompozitten çok daha fazla florür saldığını bildirmelerine karşın, Yap ve ark.36 materyalin başlangıç salınımının olmadığını, sonradan arttığını ve 28 gün sonrasında ise bir kompomerden daha düşük olduğunu bulmuşlardır. 9. İndirekt Kompozit Rezinler Fazla miktarda diş dokusu kayıp olduğunda, kavitenin estetik bir materyalle restorasyonu gerektiğinde ve direkt kompozit restorasyon yapmak mümkün olmadığında, laboratuarda yapılan ve sonradan ağız içine Bir insizal fraktürün nanofil bir kompozit rezin ile restore edilmesi torasyonlar alternatif bir seçim olabilir. Buna karşın, daha pahalı işlemler oldukları, zaman 19 simante edilen indirekt kompozit rezin res- sayfa aldıkları, geçici ve ölçü gerektirdikleri bilinmelidir. Ancak direkt restorasyonlara göre polimerizasyon dereceleri daha yüksektir, aşınmaya daha dayanıklıdırlar ve mekanik özellikleri de daha güçlüdür. Bu restorasyonlarda aproksimal kontaktlar ve oklüzal anatomiler daha uygun şekilde işlenebilmektedir. Bu materyaller ile dual-cure rezinlerle yapıştırılabilen inleyler, onleyler, overleyler veya lamina venerler yapılabilmektedir. 6-14 Kanal tedavisi görmüş ve aşırı kuron harabiyeti olan bir molar dişin SDR kaide materyali ve indirekt overley şeklinde kompozit rezin ile restore edilmesi. Bu olgu için Dt. Jusuf Lukarcanin’e teşekkür ederim. İndirekt kompozit rezin restorasyonlar karşıt dişleri çok az aşındırırlar, hem klinikte ve hem de laboratuarda yapılabilir ve hibrit kompozitlerle tamir edilebilirler. Hibrit kompozitlerle karşılaştırıldığında, indirekt kompozitlerin fiziksel özellikleri, polimerizasyon derecesinin %100’e yakın artmış olması sebebiyle çok daha yüksektir. Bu artış laboratuarda oksijensiz bir ortamda, toplam polimerizasyonu uyaran yüksek basınç, ısı ve çok yoğun ışıkla sağlanmaktadır. Metal ya da porselen indirekt restorasyonlara göre, okluzal morfolojilerin ve konturların ayarlanması, cilalanmaları ve simantasyonları çok daha kolay yapılmaktadır. 20 10. Dual-cure Kompozit Rezin Simanlar Kompozit rezin simanlar, kullanım özelliklerini kolaylaştırmak için, hibrit kompozit rezinlerden daha az doldurucu içerirler ve akışkan kompozit rezinlerin özelliklerine daha yakındırlar. Birçok ürün setinde, otopolimerizasyonu başlatmak amacıyla farklı viskozitede iki katalizatör bulunur. Materyalden beklenen; yüksek viskoziteye sahip bir ürün olarak daha iyi fiziksel özelliklere ve daha düşük termal genleşme katsayısına sahip olması ve uzun süreli kenar uyumu açısından daha yararlı olmasıdır. İnce bir indirekt kompozit ya da kompozit vener simante edileceği zaman sayfa bu sistemler yaygın olarak kullanılmakta ve ışıkla sertleştirilmektedir. İnley, onley, overley ve venerler yerleştirildiği zaman, ışığın ulaşamadığı bölgelerde simanın polimerizasyonundan emin olmak için otopolimerizan bir katalizör içermektedirler. 11.Tek Kütle Olarak Uygulanan Kompozit Rezinler (Bulk-Fill kompozit rezinler) Yıllar boyu kompozit rezinlerin kaviteye tabakalı tekniklerle (inkremental) yerleştirilmesi standart bir uygulama olarak kabul edilmiştir. Estetik materyalin fiziksel özelliklerinin artması, iyi bir kenar uyumunun sağlanabilmesi ve rezidüel monomer miktarının çok az olması sebebiyle sitotoksisitesinin de az olması bu tekniğin avantajlarındandır. Bunların yanı sıra, uygulama sırasında fazla oranda polimerizasyon stresinin oluşması, tabakaların arasında boşlukların kalabilmesi, tünel kaviteler gibi minimal invaziv tekniklerle açılan kavitelerde tabakalamanın tam yapılamaması ve tekniğin zaman alması gibi sorunlar da mevcuttu. 39,40 Tabakalama tekniğinin yerine geçebilecek tek kütle ve 4mm kalınlıkta uygulanabilen kompozit rezinlerin geliştirilmesi uygulamaları oldukça kolaylaştırmıştır. Yapılan araştırmalar41,42 tek kütle uygulanabilen kompozit rezinlerin belli özelliklere sahip olması gerektiğini ortaya koymuştur. Daha iyi bir kavite adaptasyonu için kıvamlarının daha akışkan olması, düşük polimerizasyon büzülmesi göstermeleri, kolay uygulanabilmeleri, üstün fiziksel özellikleri ve en az 4mm polimerizasyon derinliğine sahip olmaları bu özelliklerden bazılarıdır. Bu materyallerin içeriğindeki birbiriyle uyumlu ışık kırma indislerine sahip pigmentler, doldurucular ve monomer matris kompozisyonuna bağlı olarak 4mm’lik tabakalar halinde yerleştirildiklerinde bile 20sn ışık uygulaması ile polimerize olabilmektedirler. 40 Birçok firmanın bu tip ürünleri piyasada mevcuttur. Bunların bir kısmı, SDR (Dentsply), Filtek BulkFill (3M/ESPE), Venus BulkFill (Hereaus Kulzer) ve X-tra Base (Voco) gibi sadece kalın kaide şeklinde uygulanıp üzerleri mutlaka bir kompozit rezin materyal ile örtülenmelidir. Kaide olarak kullanılan bulk-fill kompozit rezinlere örnekler. ile 20 saniyede sertleşmektedir. İçeriğinde bulunan hidrofilik fosfat grupları diş sert dokularındaki mikromekanik ve kimyasal bağlardan sorumluyken; mekanik dayanıklılık metakrilat gruplarının ağ yapısı oluşturması ile sağlanır. Bu ürünlerde bulunan hidrofilik fosfat grubu aynı zamanda su emiliminden de sorumlu olduğundan, bu ürünler diğer akışkan kompozitlere göre belirgin oranda daha fazla su emmektedir. 43 Dentin dokusuna olan tutunması mineye göre daha yüksek olduğundan, kole defektlerinin restorasyonlarında kullanılırken mutlaka bir adeziv sistem ile kombine kullanılmaları önerilmektedir. 44,45 Ancak minede yüksek olmayan tutuculuk değerleri ortodontik braketlerin Dolgu materyali olarak kullanılan bulk-fill kompozit rezinlere örnekler. Bir kısmı ise tamamen restoratif materyal olarak kullanılabilmekte ve 4mm’lik birkaç tabaka halinde uygulanabilmektedir. Bunlara örnek, X-tra Fill (Voco), Tetric Evo Ceram BulkFill (Ivoclar Vivadent), QuiXfil (Dentsply), Filtek BulkFill (3M ESPE) ve SonicFill (Kerr) dir. Tek kütle halinde uygulanan ve derin kavitelerde, aşırı kuron harabiyeti olan dişlerde kullanılmak üzere geliştirilmiş, fiber ile güçlendirilmiş bir kompozit rezin (Ever-X Posterior, GC) de son yıllarda piyasaya sürülmüştür. Bu materyal de ilk grup bulk fill kompozit rezinler gibi kavite tabanına kalın bir şekilde (4mm) uygulanmakta ve mutlaka restoratif bir kompozit rezin ile örtülenmektedir. 12.Kendinden Adezivli Kompozit Rezinler Son yıllarda piyasaya sürülen ve diş dokularına kendiliğinden tutunan, akışkan kıvamda olup adeziv içeren ilk ürün Vertise Flow (Kerr) dur. Bu ürünün içinde, işlevsel bir fosfat grubundan oluşan ve özel bir monomer olan GPDM (gliserol yapıştırılmasında bir avantaj haline gelmektedir. Kendinden asitli adeziv sistemlerle yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda, hem in vitro hem de in vivo olarak Vertise Flow ile ortodontik braketlerin yapıştırılabileceği gösterilmiştir.46-48 Hatta braketler sökülürken, Etch-and-Rinse sistemlerinin aksine, minede kalıcı hasar görülmemektedir.47 Şimdiye kadar piyasada mevcut olan kendinden adezivli akışkan kompozitlerin minimal girişimsel kaviteler, dolgu kenarlarının tamiri, Sınıf II kavitelerde liner ve braket yapıştırılması dışında güvenilir bir endikasyonları henüz yoktur. Bu bakımdan bu tip akışkan kompozitlerle ilgili daha çok klinik araştırma ve geliştirme yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. KAYNAKLAR 1. Gilmore HW et al. Operative Dentistry, ed 4, St Louis 1982, Mosby. 2. Craig RG. Chemistry, composition and properties of composite resins. Dent Clin North Am 1981; 25: 219-221. 3. Baum L et al. Textbook of Operative Dentistry, ed 3, Philadelphia 1995, Saunders. 4. Wakefield CW, Kofford KR. Advences in restorative materials. Dent Clin North Am 201; 45: 7-31. fosfat dimetakrilat) bulunmaktadır. Bu malzeme ayrışmış 5. Wilson NHF, Roulet JF, Fuzzi M. Advences in Operative Dentistry Vol 2. Challenges of the future, 2001 Quintessence Publishing Co. , Illinois. formdadır ve diş sert dokusundaki kalsiyum ile kimyasal 6. Craig RG. Restorative Dental Materials, ed 11, St Louis 2001, Mosby. bağ kurmaktadır. Bir taraftan asidik olan fosfat grubu yüze- 7. Albers HF. Tooth-colored restoratives. Principles and techniques, ed 9, 2002 BC, Decker Inc. bağ oluştururken; öte yandan molekülün diğer ucunda bulunan metakrilat grupları başka monomerlerle bir ağ yapısı oluşturabilmektedir. Bir diğer ürün olan Fusio Liquid Dentin (Pentron Clinical) ise 4-MET’i adeziv monomer olarak içermektedir. Cam iyonomer siman ile benzer olarak karboksilat grupları üzerinden diş sert dokularında bir tutuculuk sağlar. Geleneksel akışkan kompozitlerden farklı olarak kendinden adezivli akışkan kompozitler adezivle ön işlem gerektirmeden kavitelere uygulanmaktadırlar. Ancak bu ürünün dentin yüzeyi ile tutunması için aktif olarak (ovalanarak) uygulanması gerekmektedir. Vertise Flow’da uygulama bir fırça ile yapılmalıdır. Böylece akışkan kompozit ovalama hareketi ile yaklaşık 0,5 mm kalınlığında bir tabaka halinde dentin yüzeyine dağıtılmalıdır. Bu aktif uygulama şekli ile asidik monomerlerin temas yüzeyi ile olan interaksiyonu güçlendirilmiş olacaktır. Daha sonra ürün ışık aktivasyonu 8. Sturdevants CM et al. The art and science of operative dentsitry, ed 5, St Louis, Missouri 2006, Mosby. 9. Summitt JB, Robbins JW, Hilton TJ, Schwartz RS. Fundamentals of operative dentistry. A contemporary approach, ed 3, Illinois 2006, Quintessence Publishing Co. Inc. 10. Powers JM, Sakaguchi RL (eds). Craig’s Restorative Dental Materials. St. Louis, Missouri: Mosby Elsevier, 2006. 11. Noort vR. Introduction to dental materials, ed 3, St Louis 2007, Mosby. 12. Mitchell C. Dental Materials in Operative Dentistry 2008, QuintEssential. 13. Lynch CD. Successful Posterior Composites 2008, QuintEssential. 14. Dayangaç B. Kompozit restorasyonlar. 2011, Quintessence yayıncılık. 15. Lutz F, Phillips RW. A classification and evaluation of composite resin systems. J Prosthet Dent 1983; 50: 480-488. 16. Ferracane JL. Current trends in dental composites. Crit Rev Oral Biol Med 1995; 6: 302-318. 17. Davidson CL, de Gee AJ. Relaxation of polymerization contraction stress by flow in dental composites. J Dent Res 1984; 63: 16-28. 18. Feilezer AJ, de Gee AJ, Davidson CL. Quantitative determination of stress reduction by flow in composite restorations. Dent Mater 1990; 6: 167-171. 19. Bayne SC, Thompson JY, Swift EJ Jr, Stamatiades P, Wikerson M. A characterization of first-generation flowable composites. J Am Dent Assoc 1998; 129: 567-577. 21 yi dağlayarak mikroretantif bir yüzey oluşturarak kimyasal sayfa 20. Türkün LS, Türkün M, Özata F. Two-year clinical evaluation of a packable resin-based composite. J Am Dent Assoc. 2003 Sep;134(9):1205-12. 21. Türkün M, Özata F. Clinical performance of a packable resin composite for a period of 3 years. Quintessence Int. 2005 May;36(5):365-72. 22. Türkün LS, Leblebicioğlu EA. Stain retention and surface characteristics of posterior composites polished by one-step systems. Am J Dent. 2006 Dec;19(6):343-347. 23. Imazato S. Antibacterial properties of resin composite and dentin bonding systems. Dent Mater 2003; 19: 449-457. 24. Leprince J, Palin WM, Mullier T, Devaux J, Vreven J, Leloup G. Investigating filler morphology and mechanical properties of new low-shrinkage resin composite types. J Oral Rehabil 2010; 37: 364-376. Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN 25. Saku S, Kotake H et al. Antibacterial activity of composite resin with glass-ionomer filler particules. Dent Mater 2010; 29: 193-198. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği 26. Weinmann W, Thalacker C, Guggenberg R. Silorane an dental composites. Dent Mater 2005; 21: 68-74. Fakültesi 1991 yılı mezunudur. 27. Ilie N, Hickel R. Silorane-based dental composite: behavior and abilities. Dent Mater 2006; 25: 445-454. 1998 yılında Diş Hastalıkları ve Tedavisi AD ‘da Dr. Med. Dent., 28. Perez MM, Ghinea R, Ugarte-Alvan LI, Pulgar R, Paravina RD. Color and translucency in siorane-based resin composite compared to universal and nanofilled composites. J Dent 2010; 38: 110-116. 2004 yılında Doçent ve 2009 yılında 29. Mitra SB, Wu D, Holmes BN. An application of nanotechnology in advanced dental materials. J Am Dent Assoc 2003; 134: 1382-1390. Halen 31. Jandt KD, Sigusch BW. Future perspectives of resin-based dental materials. Dent Mater 2009; 25: 1001-1006. 35. Itota T, Carrick TE, Yoshiyama M, McCabe JF. Fluoride release and recharge in giomer, compomer and resin composite. Dent Mater J 2004; 20: 789-795. 36. Yap AU, Tham SY, Zhu LY, Lee HK. Short term fluoride release from various aesthetic restorative materials. Oper Dent 2002; 27: 259-265. 37. Frosten L. Fluoride release and uptake by glass-ionomers and related materials and its clinical effects. Biomaterials 1998; 19:503-508. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif 32. Endo T, Finger WJ, Kanehira M, Utterodt A, Komatsu M. Surface texture and roughness of polished nanofill and nanohybrid resin composites. Dent Mater 2010; 29: 213-228. 34. Ergücü Z, Türkün LS, Aladag A. Color stability of nanocomposites polished with one-step systems. Oper Dent. 2008 Jul-Aug;33(4):413-420. ünvanlarını almıştır. 30. Chen MH. Update on dental nano-composites. J Dent Res 2010; 89: 549560. 33. Ergücü Z, Türkün LS. Surface roughness of novel resin composites polished with one-step systems. Oper Dent. 2007 Mar-Apr;32(2):185-192. Profesör Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi ve bölüm başkanı olarak görev yapmaktadır. Akademik ilgi alanları; adeziv diş hekimliği, estetik restoratif materyaller ve klinik ömürleri, antibakteriyal restoratif materyaller, cam iyonomer restoratif materyaller ve minimal girişimsel uygulamalardır. İlgi alanları ile ilgili uluslararası indekslerce taranan 38. Xu X, Burgess JO. Compressive strength, fluoride release and recharge of fluoride-releasing materials. Biomaterals 2003;24: 2451-2461. dergilerde orjinal araştırma eserleri, ulusal ve 39. Pilo R, Oelgiesser D, Cardash HS. A survey of output intensity and potentiel of depth of cure amoung light-curing units in clinical use. J Dent 1999; 27:235-241. katılımları ve pek çok sunumları bulunmaktadır. 40. Pokus LT, Placido E, Cardoso PEC. Influence of placement techniques on Vickers and Knoop hardness of Class II composite resin restorations. Dent Mater 2004; 20: 726-732. 41. Jose-Luis R. Dental technique-restorations with resin-based, bulk fill composites. AEGIS Communications 2010; 31 42. Lowe RA. The search for a low-shrinkage direct composite. Oral Health Journal 2010; 6: 78-82. 43. Wei YJ, Silikas N, Zhang ZT, Watts DC. Hygroscopic dimensional changes of self-adhering and new resin-matrix composites during water sorption/ desorption cycles. Dent Mater 2011;27: 259-266. 44. Wajdowicz MN, Vandewalle KS, Means MT. Shear bond strength of new self-adhesive flowable composite resins. Gen Dent 2012; 60:e104-108. 45. Vichi A, Goracci C, Ferrari M. Clinical study of the self-adhering flowable composite resin Vertise Flow in Class I restorations: six-month follow-up. Int Dent SA 2010; 2: 14-23. 46. Özel Bektas O, Eren D, Akin EG, Akin H. Evaluation of a self-adhering flowable composite in terms of micro-shearbond strength and microleakage. Acta Odontol Scand 2012 Jul 25 [Epub ahead of print]. 47. Goracci C, Margvelashvili M, Giovannetti A, Vichi A, Ferrari M. Shear bond strength of orthodontic brackets bonded with a new self-adhering flowable resin composite. Clin Oral Investig 2012 Apr 27 [Epub ahead of print]. 22 48. Chu CH, Ou KL, Dong de R, Huang HM, Tsai HH, Wang WN. Orthodontic bonding with self-etching primer and self-adhesive systems. Eur J Orthod 2011;33:276-281. sayfa uluslararası kongre, sempozyum, kurs ve konferans International Association for Dental Research (IADR), EDAD, Restoratif Diş Hekimliği Derneği üyesi, MI Avrupa Board ve European Federation of Conservative Dentistry yönetim kurulu üyesidir. 2007 yılından beri Quintessence Türkiye dergisinin çeviri editörlüğünü yapmaktadır. Ulusal ve uluslararası indekslerce taranan birçok dergide de hakemlik ve yayın kurulu üyelikleri mevcuttur. 23 sayfa GEZİ Karşımda önce sarp sivri kayalıklar – sanki Vietnam’ın minyatür Halong Bay’i, ve derken tüm yaşamıyla ada. Gemi, demirlemiş birbirinden lüks teknelerin arasından ustalıkla geçerek rıhtıma 24 yanaşıyor. Ortalık kalabalık, curcuna. sayfa Limanın yanı başında her şeyiyle şehir merkezi. Kendimi okuryazar olarak bildiğimden beri okudukça gezme, gezdikçe de okumanın peşinde olmanın döngüsünü yaşamaktayım. İlk gençlik yıllarım çok kanallı, renkli TV, DVD, bilgisayar, İnternet uyaranların olmaması avantajıyla yoğun okumakla geçmişti. Hep “çok kitap okuyunuz, kitap okumak faydalıdır” derler demesine ama nedenini somut olarak da açıklamazlar ve çoğu kişi işte tam bu nedenle ret eder okumayı. Bana gelince, tereddütlerim var. Kitaplar geleceğimizi şekillendirmekte bir katkı mı, yoksa çok ilgisiz zamanlarda örneğini gördüğüm, tesadüfler yaşamımızı yönlendiren bilinmezler mi? İşte o yıllarda ebeveynlerimin kütüphanesinde bir kitap bulmuştum. Dr. Axel Munthe’nin kendi yaşam özeti olan “San Michele’nin Hikayesi”. Tam 45 dile çevrilmiş bu kitabı anadilimden farklı bir dilde okumama rağmen kendimi kaptırıp bir solukta bitirmiş kıpkırmızı şiş gözler edindiğimde henüz ne doğduğum ülkemin sınırları dışına adımımı atmıştım, atmayı bile hayal edemiyordum ne de şu andaki mesleği seçebileceğime ihtimal vermiyordum.. Yıllar sonrası.. Bir Tıp öğrencisi olarak İtalya’da yaz stajındayım. Öğrencilik yaşamının en keyifli dönemi kıt kanaat harçlıkla geçinilen üniversite yıllarıdır. Lüks içinde dört dörtlük olsa aynı keyfi verir miydi? Hiç sanmıyorum. Dar bütçe, sırt çantalı gezginlik, son dakika aksilikleri, öğrencilik, Üniversite Hiç sanmıyorum. Dar bütçe, sırt çantalı gezginlik, son dakika aksilikleri, öğrencilik, Üniversite yaşamıyla beraber zevklenir, tuzu baharatı da işte bu tür gezilerdir. bu tür gezilerdir. Roma’da gecenin karanlığı etrafa yayılmakta. Çok önceden planlanan Napoli, Capri gezisi… Çok önceden söz verilen uyku tulumlarının sudan bir bahaneyle verilmeyeceğini öğreniyoruz. Gezi planları suya düşmek üzere… 25 Öğrencilik yaşamının en keyifli dönemi kıt kanaat harçlıkla geçinilen üniversite yıllarıdır. Lüks içinde dört dörtlük olsa aynı keyfi verir miydi? yaşamıyla beraber zevklenir, tuzu baharatı da işte sayfa Capri’de hoş bir uygulama, her evin bir ismi var. Örneğin; bir villa adını, bulunduğu yerde San Michele adında bir şapelden alıyor. Kul sıkışınca Hızır yetişirmiş ”çabuk bana çengelli iğne bulun, çabuk bana çengelli iğne bulun, çabuk bana …” Geziye katılacak arkadaşlarım takılmış plak gibi tek ayak üzerinde zıplayan bana – heyecanlandığımda ben çareyi hep tek ayak üzerinde zıplamakla bulurum - şaşkınlıkla bakıyorlar. Neyse ki durumumu “anlayışla “ karşılıyorlar ve susturmak için gecenin o saatinde açık bir dükkandan bulabildikleri çengelli iğnelerle dönüyorlar. Dönünce de meseleyi anlıyorlar. Onlar gelinceye kadar yukarlara akrobatik hareketlerle tırmanmış, ( kaldığımız yurt binası da tüm Roma içi binaları gibi eski ve yüksek tavanlıydı) perdeleri “ödünç” almış, bulabildiğim tüm naylon torbaları da kesmiştim. Gelen çengelli iğnelerle bu naylonları perdelere tutturunca “waterproof – su geçirmez” uyku tulumlarımız hazır olmuştu. Ve en sonunda, San Michele hikayesi satırı satırına ezberimde, neyin nerede olduğu kafamda şekillenmiş, Dr Axel Munthe’nin yarım asır öncesi yazdıklarıyla bizi Napoli’den Capri’ye götüren geminin güvertesindeyim…. 26 Karşımda önce sarp sivri kayalıklar – sanki Vietnam’ın minyatür Halong Bay’i, ve derken tüm yaşamıyla ada. Gemi, demirlemiş birbirinden lüks teknelerin arasından ustalıkla geçerek rıhtıma yanaşıyor. sayfa Ortalık kalabalık, curcuna. Limanın yanı başında her şeyiyle şehir merkezi Şehir merkezinde “Her şey ”den kastettiğim, gerçekten her şey: evler, lokantalar, barlar, hatıra eşya satan dükkanlar, plaj. Yani çok dar bir alanda tüm yaşamsal ihtiyaçların giderilebileceği bir saha. Biraz sonrasındaysa PIAZETTA olarak bilinen PIAZZA UMBERTO Aşk, ihanet, skandal, 1950ler, 60’lar Dolce Vitaları … Audrey Hepburn, Liz Taylor, Kirk Douglas’a Jackie Onassis’e ve onların doğal uzantıları, gölgeleri, paparazzi ordularına dar sokaklarda rastlamak hiç te sürpriz değildi. – Saat Kulesinin etrafında hala barları, kafeleriyle, şık sosyetesiyle, piyasa yapma yeri. Güncelin ulaşım kolaylıklarına inat Axel Munthe’in ilk tırmandığı, Fenikeliler döneminden kalma 777 basamağı (ben sayamadım, A.Munthe’nin yalancısıyım) ben de tırmanarak Anacapri’ye ulaştım.. Kondisyonum çok parlak olmayınca nefesim kesildi, tepeye varınca ise soluksuz kaldım. Napoli körfezi tüm görkemiyle, ucunda Napoli şehri, çamlarla kaplı adalar- Ischia, Procida, piposunu tüttüren Vezüv ve ufukta kar şapkalarını henüz başlarından çıkarmamış Apenin sıra dağları, yanı başımızda ise etraftaki limon bahçelerinden ve üzüm bağlarından yayılan ko- kular, elimde en muhteşemi buralarda yapılan, doyumsuz lezzetiyle bir limoncello şişesi. Ada aslında çok eskilerden beri yerleşime açıktı. M.Ö. 8.yüzyılda Fenikeliler ve eski Yunanlılar yaşıyorlardı ancak değerini anlayan Augustus’tan sonra Roma imparatorluğunu yöneten Tiberius oldu. Tam 12 villası vardı. Axel Munthe ilk kez geldiğinde 18 yaşındaydı. Büyüleniyor ve daha sonraları tüm birikimlerini burada Capri’nin en yüksek tepesinde, Ana Capri’de imparator Tiberius’un bir villasının kalıntıları üzerinde San Michele adını verdiği evini inşa ediyor. Capri’de hoş bir uygulama, her evin bir ismi var. Villa adını, bulunduğu yerde San Michele adında bir şapelden alıyor. Ruhun gövdeden daha çok yere ihtiyacı var… “Evim tıpkı bir Yunan tapınağı gibi güneşe, rüzgara, yakamozlara açık olmalı, ışık, ışık, ışık her yerde ışık olmalı” diyerek inşa eden A. Munthe’ye yaşam acımasızlığı kötü bir oyun oynuyor ve ömrünün ileri yaşlarında bir süre tamamen kör oluyor. Geçirdiği ameliyatlarla görmesini kısmen kazansa da Capri ve Akdeniz’in güçlü ışıklarına dayanamadığı için yaşantısının kalan kısmını solgun ışıklı, doğduğu yer İsveç’te noktalamak zorunda kalıyor. Gezi perisi de sizden yana olursa turist kalabalığın nispeten daha az olduğu kış döneminde de güneşli günler size eşlik edecektir. Bonus olarak da “en güzel limoncello bizim limoncello” iddiasında olan Capri sakinlerinin bahçelerindeki ağaçlarda limonları görmek ve görünmeden! (veya izin isteyerek) koparmak. doğumunda, yeni başlamak üzereyken, dar bütçeli, sırt çantalı gezdiğim Capri’yi bu kez mesleğimin gün batımı demeye dilim varmadığı için olgunluğunda demeyi tercih ettiğim bir dönemde yeniden görme imkanım oldu. Yıllar önce yaşadığım heyecan ve mutluluğu yeniden yaşama imkanım olduğu için Tanrı’ya sayısız kez şükrettim. Değişiklikler var mıydı? Napoli’de tren istasyonuna yakın olan limandan kalkan geminin yerine 30 yıl sonrası bu başka bir limandan kalkan hızlı bir deniz otobüsüyle ulaştık Capri’ye. Gıptayla, kıskançlıkla, imrenmeyle, bizde sıkça 30 yıl sonrası görülen sözde modern, ama özünde çirkin zevksiz hiçbir değişiklik yoktu. Liman, yanı başındaki halk plajı aynı kalabalıkta yerli yerinde duruyordu. Yine tepelerdeydim ama bu kez benim ziyaretim sonrası eklenmiş bir fünükulerle. Manzara, (elimizdeki limonlu içeceklerimizin etkisi olabilir mi ?) yine eşsiz göründü… Tepede, bakımlı Augustus bahçesinde hoş bir sürprizle karşılaştım. Bir Afrodit heykeli. 1997 de Semiramis Zorlu adlı bir Türk heykeltıraş tarafından yapılmış, duygulandım. Oscar Wilde, Andre Gide, R. M. Rilke, Graham Greene, Pablo Neruda, Maxim Gorki – yaşamları bir şekilde bir dönemde Capri adasıyla kesişenlerdir. Sizin de olmaması için bir sebep var mı? Tam 30 yıl sonra yeniden… Tamı tamına hem de. Yılı ile ayı ile günü ile yeniden Capri ’deyim. Daha önceden varsayıyordum. Artık kesinlikle eminim. Yaşamı yönlendiren tesadüflerdir. 27 Köprülerin altından, zaman zaman girdabına kapıldığım, önümü göremez olduğum çok ama çok sular aktı. Mesleğime gün sayfa Dr. Lakme TOKTAŞ Köstence Romanya’ da doğan Lakme Toktaş lise eğitimini İstanbul’da tamamlamasının ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Meslek yaşamını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde konsültan hekim olarak sürdüren Toktaş meslektaşı ve kendisi gibi gezi tutkunu eşiyle keyifli geziler gerçekleştirmektedir. Toktaş çiftinin oğulları aynı mesleği tercih etmese de aynı gezi tutkusunu taşıyor. Dar bütçe sırt çantalı halim yerine bu kez daha fazla imkanlarım olunca adayı bir botla çepeçevre dolaşabildim. Turkuazın tonları, dik kayalar, mağaralar, huzur, hepsi vardı mutlu etmeye endeksli olarak. Teknolojinin nimetlerini de kullanarak o zamanın hantal, 36 pozluk fotoğraf makinem yerine bolca fotoğraf çektim, dijitalliğin nimetlerinden istifade ederek… Asla gitmeyeceğiz Beni sevdiğini söylediğin yere İlk aşkının şehri olduğunu söylediğin Capri, artık bitmiştir…. “Capri c’est fini – Capri bitmiştir” demişti Herve Villard hüzünlü bitmiş ilk aşkının hikayesini dile getiren bu şarkısında, yaşamın yeni sürprizlere gebe olduğunu bilmeden, yeni aşklara yelken açabileceğini tahmin etmeden…. Yıllar geçmiş, Capri bitti” diyenlere inat Capri yine bitmemişti! Yine hoş, zarafet dolu, pozitif enerjili, iyi hissettirici haliyle kucaklanmış, sarılıp sarmalanmıştım…. 28 Biraz da Capri sayesinde adı sıkça geçen Dr Axel Munthe 1857 İsveç doğumlu, Fransa Montpellier Tıp Fakültesinden en genç mezun hekim unvanını aldıktan sonra elde ettiği Kadın Doğum uzmanlığı yanı sıra ünlü Fransız Sinir Bilimleri Uzmanı Jean Marie Charcot yanında Nöroloji – Sinir Bilimleri uzmanlığını tamamlamış, hipnoz tedavisi konusunda ondan çok daha başarılı olmuştur –boynuz kulağı geçmiş oldu. sayfa Tıpta tıbbı öğrenmenin yanı sıra öğrenmeyi öğreniyorsun” vecizesini doğrularcasına çok iyi seviyede Fransızca, İngilizce, Almanca ve farklı iki yörenin şivesiyle İtalyanca biliyordu. Cumhuriyet’in eski Gezi ve Hürriyet’in seyahat ekinde gezdiği yerlerden bazılarını yazarak keyifle paylaşma imkanı bulmuştur. Her ne kadar alçak gönüllülükle “Schubert’i sadece kendime söyleme hobim var” diyorsa da, iyi keman ve piyano çalan, harika bariton sesiyle de düzenlenen çeşitli konserlerde uzun yıllar sağlık sorunları nedeniyle Capri adasında yaşayan İsveç kraliçesine eşlik etmiştir. İki değerli uzmanlığı olmasına rağmen, daha çok genel Tıp bilgisini kullanmayı tercih etmişti. Napoli’deki kolera salgınında bizzat çalışmış, yaşı ilerlemesine karşın 1. Dünya savaşında ise Kızılhaç’ta görev almıştı. Fakirleri para almadan tedavi etmesi, derin bir doğa tutkusu - yansıması bahçesinin güzelliğindeydi, engin hayvan sevgisi - güncelin Assisi’li San Francis’iydi. Evinde çeşitli hayvanlar beslemesi yanı sıra Capri adasının tepesinde Afrika’dan göç eden kuşların yolu üzerinde olan Monte Barbarossa’da arazi satın alarak burayı dev bir kuş barınağı haline getirmişti. Ona göre kuş severler için Capri adası sesler senfonisiydi. İşte biz de bu tepede, lacivert gökyüzü, dolunay ve yıldızların altında, perdeden imal edilmiş, dışındaki naylon torbaları sayesinde hayli hışırtılı uyku tulumlarımızda unutulmaz bir gece geçirmiştik.. * Kendine sakladıklarını yitirirsin, oysa verdiklerin her zaman seninledir. * Başarının dört şartı vardır –bilmek, istemek, cüret etmek ve susmaktır. * Ders alınmış başarısızlık başarı demektir…. 92 yıllık renkli yaşamın deneyimlerinin söze dökülmüş cümleleriydi bunlar Axel Munthe’nin. 29 sayfa MAKALE Döner NiTi Aletler ile Genişletme ve Şekillendirmede DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Prof. Dr. Bilge Hakan ŞEN Döner nikel-titanyum (NiTi) aletlerin 1988 yılında piyasaya girmesi ile endodonti biliminin teknik kısmında çok önemli değişiklikler olmuştur. Bu sistemler kanal genişletme ve şekillendirmeyi etkin bir şekilde yapılmasına olanak sağladığı gibi bunun için gereken süreyi de kısaltmıştır. Ancak sağladığı avantajların yanı sıra, çalışma sırasında kanal içinde sıklıkla kırıldığının bildirilmesi birçok meslektaşın bu sistemlerin kullanımını bırakmasına veya tercih etmemesine neden olmuştur. Bununla beraber, NiTi aletlerin kırılma sıklığı, bu konuda yapılan klinik çalışmalarda %0,4-3,7 arasında bulunmuştur ki bu oran çok yüksek bir insidans değildir. 1 Bu sistemleri etkin bir şekilde kullanmak için seçtiğimiz sistemi ve aletlerini iyi tanımalı ve genel kullanım kurallarına mümkün olduğunca dikkat etmeliyiz. Nikel-titanyum, şekil hafızası olan süperelastik metalik bir sek, NiTi kanal aletlerinin kırılma insidansını en aza indire- alaşımdır. Stres (gerilme ve/veya bükülme) uygulandığın- bilir ve daha güvenle kullanabiliriz. 2 da, ostenit yapısından, martensit yapıya transforme olur ve %7 olan elastik limit sınırını geçtiğinde kırılır. Bu aletlerin klinik kullanım sırasındaki en büyük kı- 30 rılma nedenleri rotasyonel hareket sırasında sayfa 1. İlk çalışma: Yeni bir döner NiTi sistemi klinikte kul- stresler ve döngüsel yorgunluktur. lanımdan önce mutlaka ilgili firmanın bir kursuna katılmalı Eğer aşağıda belirtilen konulara dikkat eder- ve çekilmiş, düz kanala sahip en az 5 dişte ve eğri ve dar kanallara sahip en az 5 molar dişte leri kullanılır. Apekse bir kez ulaştık- mutlaka pratik yapılmalıdır. tan sonra ise, ana sistem aletlerini 2. kullanmaya başlamadan önce en az İlk değerlendirme: Endo- Muayenehanede dontik tedaviye başlamadan önce, birkaç farklı NiTi panoramik film üzerinden değerlendirme yapılmamalı, mutlaka bir periapikal film çekilmeli; eğer varsa, kanallardaki kurvatürler önceden belirlenmeli ve buna göre bir çalışma planı oluşturulmalıdır. 3. Giriş kavitesinin açılması: sistem bulundurmak, kanal ve/veya diş tipine göre kullanım seçeneklerinizi artıracaktır. #15’e kadar ön genişletme yapılması gerekir. Birçok çalışmada, ön genişletme yapılmasının NiTi alet kırık insidansını azalttığı ve klinik çalışmayı kolaylaştırdığı bulunmuştur.3-5 6. Dönme hızı ve tork sabit olmalı: Özellikle hız ve tork kontrolünün yapılamadığı ünite bağlı redüksiyonlu angldruva kullanılıyorsa, kanal içinde çalışırken pedal üzerinden hızı Aletlerin kırılmasını önleyecek en aniden kesmemeli veya artırmamalı- önemli faktörlerden birisi giriş kavi- dır. Ani kuvvet değişiklikleri NiTi eğe- tesinin kendisidir. Endodontik lerin ani faz değişimlerine ne- giriş kavitesi öyle hazırlanma- den olabilir ve kırılmasına yol lıdır ki, kanal aletlerinin girişini açabilir. Dönme hızı ve torkun ve apekse ulaşmasını engel- rahatlıkla leyecek restoratif materyal, için döner sistemlerle çalışır- dentin dokusu ve pulpa kalsi- ken özel endodontik motor- fikasyonları olmamalıdır. Alet- ların kullanılması çok fayda ler daha kanala giriş sırasında sağlar. Ayrıca, alet dönerken aşırı eğilme ve bükülmelerle kanala girilmeli, dönerken çı- karşılaşmamalıdır. kılmalıdır. 4. 7. Kanal ağzının ge- nişletilmesi: Eskiden kanal ağızlarının özel ayarlanabilmesi Dönme hızının etki- si: Hızın kırılmaya etkisi ol- endodontik duğunu söyleyen çalışmalar frezler, Gates-Glidden frezleri olduğu kadar,6,7 tam tersini veya NiTi sistemlerin kendi gi- belirten çalışmalar da mev- riş eğeleri ile genişletilmesini cuttur. 8,9 Genelde 250-350 öneriyorduk. Ancak bu bölge- tur/dakika önerilmekle birlik- de yapılan aşırı genişletmeler te, üretici firmanın önerileri- dentinde prematüre çatlak- ne uymakta fayda vardır. lara ve köle bölgesinde dişin 8. genel direncinin zayıflamasına neden olabilmektedir. Bu Torkun etkisi: Bir- yüzden agresif frezler yerine, çok firma kendi sistemleri için özel ultrasonik özel tork değerleri belirle- uçları düşük frekansta kulla- mektedir. Bu değerler sıklıkla narak bu bölgedeki kalsifikas- 2-5 Ncm arasında değişmek- yonları uzaklaştırmak ve kanal tedir. Yüksek tork değerlerin- endodontik ağızlarının bulunmasını sağlamak daha yerinde olacaktır. de çalışmak daha fazla alet distorsiyonuna ve kırılmasına 5. neden olabilmektedir. 10,11 Ayrıca, düşük tork değerlerinde çalışmanın, dokunma duyusunun artması, döngüsel yorgunluğa direncin artması, daha az alet kırığına neden olma- ön genişletme yapılması: Döner NiTi aletlerle genişlet- sı gibi bazı avantajları olduğunu bildirilmiştir. 10 meye başlamadan önce, el aletleriyle herhangi bir engel Bununla beraber düşük torkta, aletlerin kes- olmadan apekse kadar ulaşılması gerekmektedir. Bunun me etkinliği düşebilir, aletin kanalda ilerle- için gerekirse, #6 veya #8 C- veya D-tipi gibi özel giriş eğe- mesi zorlaşabilir ve genişletme zamanı kıs- 31 Apekse kadar kanal açıklığının sağlanması ve sayfa men uzayabilir. Güvenlik düşünüldüğünde zaman kaybı çok da önemli bir faktör olarak ortaya çıkmamaktadır. Ayrıca, özel endodontik motorlarda “otomatik geri çevir (auto reverse)” fonksiyonu bulunmaktadır. Bu fonksiyona göre, firmanın o alet için önerdiği torkun %75’ine ulaşıldığında alet ters rotasyona geçer; böylece aletin sıkışıp kırılmasını engeller. Son yıllarda, autotwist fonksiyonu da endodontik motorlara eklenmiştir. Alet her sıkıştığında geri dönüp, üstünden kuvvet kalktığında tekrar çalışma yönünde dönmeye devam etmektedir. 9. 13. Aletler sürekli temizlenmeli: Çalışırken alet uçları sürekli olarak bir gazlı bez veya süngerle temizlenmeli ve bir başka kanala girerken üzerinde herhangi bir debris artığı olmamalıdır. Bu debrisler aletin kanal içinde sıkışmasına ve kırılmasına yol açabilir. 14. Dar kanallarda lubrikant kullanımı: Günü- müzde, kanal aletlerinin kırılma riskini azalttığı varsayılarak döner aletlerle yapılan kök kanal tedavisi sırasında pat veya Çalışırken fazla basınç uygulanmamalı: Döner sistemlerle çalışırken daha çok pasif bir teknik uygulanmalıdır. Döner NiTi aletlerin en uç kısmında genel olarak kesici bıçak yoktur. Bu yüzden, aletin kanal içinde fazla bastırmadan kendiliğinden yol almasına izin verilmeli ve dirençle karşılaşıldığında kuvvet uygulanmamalıdır. Eğer baskının artırılmasına karşın alet ilerlemiyorsa, alet kanaldan çıkartılır; rekapitülasyon ve irigasyon yapılır; gerekirse serideki bir önceki alet ile tekrar çalışılır. 10. jel tipindeki şelatörlerin lubrikant olarak kullanımı yaklaşık bütün üreticiler tarafından önerildiği için, bu maddeler tekrar popüler olmuşlardır. Bu konuda yapılan iki çalışmada, döner NiTi eğelerin kanal duvarları üzerinde yarattığı stresi azaltmada solüsyonların etkinliğinin, pat tipi ajanlardan daha yüksek olduğu bulunmuş ve genişletme sırasında solüsyon kullanımının (özellikle NaOCl) yeterli olacağı vurgulanmıştır. 15,16 Ancak kanal genişletmesinin başlangıcında, en ince irigasyon kanülünün bile dar kanallara girememesi nedeniyle etkin bir irigasyonun yapılamaması, bu patların veya jellerin en azından dar kanalların genişletilmesi sıra- Sabit bir noktada çalışılmamalı: Döner alet- lerle çalışırken bir süreklilik içinde kanala girip çıkılmalıdır. Sabit bir noktada çalışmak ya aletin sıkışıp kırılmasına, ya da sında kullanılabileceğini göstermektedir. 15. Apekste birleşen kanallarda dikkatli olun- o bölgenin aşırı genişletilmesine yol açar. malı: Üst premolarlar, üst 1. molarların mezyobukkal kökü, 11. alt molarların mezyal kökü, alt kesiciler gibi dişlerde kanalBir aletle uzun süre çalışmamalı: Çalışma bo- yuna ulaşıldıktan sonra 2 kere daha çalışma boyuna gidilir ve bir sonraki alete geçilir. Uzun süre aynı aletle çalışmak, kanalın o alete göre daha fazla genişletilmesine yol açabilir. 12. Bir alet kaç kanalda kullanılmalıdır?: Yurt dışında genel kabul gören görüş, döner NiTi aletlerin tek seferlik kullanımıdır. Ancak ülkemizde maddi nedenlerle bu gerçekleştirilebilir bir kural olamamaktadır. Bu konuda ilk dikkat edilecek konu firmaların önerilerinin dikkate alınmasıdır. Yapılan çalışmalarda farklı sonuçlar saptanmıştır. İki çalışmada 12,13 döner NiTi aletlerin 10 kez veya 4 molar dişe kadar güvenli kullanımından söz edilmiş, bir başka çalışmada da kullanım sayısı ve kırılma sıklığı arasında bir ilişki bulunamamıştır. 14 Temel kural olarak aletlerin uçları sık sık kontrol edilmeli ve herhangi bir eğilme, bükülme, bıçakların bütünlüğünde bozulma rastlandığında alet hemen atılmalıdır. Dar ve eğri bir kanalda 32 kullanılan ve zorlanan sayfa bir alet bir daha kullanılmamalıdır. lar apekste birleşebilir. Böyle iki kanalın döner sistemle genişletilmesi sırasında, birleşme noktasında bulunan dentin çapakları, girintiler, çıkıntılar nedeniyle alet sıkışabilir ve kırılabilir. Bu tür durumlarda, her iki kanal da el aletleri ile en az #20-25’ya kadar genişletilmeli; sonradan tercihen döner sistem kul- Prof. Dr. Bilge Hakan ŞEN lanılmalıdır. 1981 yılında Ege Üniversite- Hangi sistemi kullanmalı?: Güvenlik, et- si kinlik ve basitlik kavramlarına en uygun sistem sizin için hangisi ise onu kullanabilirsiniz. Muayenehanede birkaç mi” unvanını aldı. göre kullanım seçeneklerinizi artıracaktır. Özellikle TF Adaptive, Protaper Next, Hyflex, Typhoon gibi yeni nesil 1987 yılında Diş Hastalıkları ve NiTi aletlerini kullanmak artan etkinlik, komplikasyon az- Tedavisi Anabilim Dalı’nda daimi lığı ve döngüsel yorgunluğa direnç açısından size avantaj kadroya atanarak doktora eğiti- sağlayacaktır. mine başladı. Tez çalışmalarını 1994 yılında bitirerek “Dr. Med. Değerli eşim Prof. Dr. Güniz Baksı Şen’in söylediği gibi Dent” unvanını aldı. “Seçimleriniz, yalnızca kanallarınızı değil; tüm yaşamınızı KAYNAKLAR 1. Parashos P, Messer HH. Rotary NiTi instrument fracture and its consequences. J Endod 2006; 32: 1031-43. 2. Di Fiore PM. A dozen ways to prevent nickel-titanium rotary instrument fracture. J Am Dent Assoc 2007; 138: 196-201. 3. Roland DD, Andelin WE, Browning DF, Hsu GH, Torabinejad M. The effect of preflaring on the rates of separation for 0.04 taper nickel titanium rotary instruments. J Endod 2002; 28: 543-5. 4. Berutti E, Negro AR, Lendini M, Pasqualini D. Influence of manual preflaring and torque on the failure rate of ProTaper rotary instruments. J Endod 2004; 30: 228-30. 5. Patiño PV, Biedma BM, Liébana CR, Cantatore G, Bahillo JG. The influence of a manual glide path on the separation rate of NiTi rotary instruments. J Endod 2005; 31: 114-6. 6. Poulsen WB, Dove SB, del Rio CE. Effect of Nickel-titanium engine-driven instrument rotational speed on root canal morphology. J Endod 1995; 21: 609-612. 7. Yared GM, Dagher FE, Machtou P, Kulkarni GK. Influence of rotational speed, torque and operator proficiency on failure of Greater Taper files. Int Endod J 2002; 35: 7-12. 8. Zelada G, Varela P, Martín B, Bahíllo JG, Magán F, Ahn S. The effect of rotational speed and the curvature of root canals on the breakage of rotary endodontic instruments. J Endod 2002; 28: 540-2. 9. Martín B, Zelada G, Varela P, Bahillo JG, Magán F, Ahn S, Rodríguez C. Factors influencing the fracture of nickel-titanium rotary instruments. Int Endod J 2003; 36: 262-6. 10. Gambarini G. Cyclic fatigue of nickel-titanium rotary instruments after clinical use with low- and high-torque endodontic motors. J Endod 2001; 27: 772-4. 11. Yared G, Bou Dagher F, Kulkarni K. Influence of torque control motors and the operator’s proficiency on ProTaper failures. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2003; 96: 229-33. 12. Yared GM, Bou Dagher FE, Machtou P. Cyclic fatigue of Profile rotary instruments after simulated clinical use. Int Endod J 1999; 32: 115-9. 13. Peters OA, Barbakow F. Dynamic torque and apical forces of ProFile. 04 rotary instruments during preparation of curved canals. Int Endod J 2002; 35: 379 – 89. 14. Parashos P, Gordon I, Messer HH. Factors influencing defects of rotary nickel-titanium endodontic instruments after clinical use. J Endod 2004; 30: 722-5. 15. Peters OA, Boessler C, Zehnder M. Effect of liquid and paste-type lubricants on torque values during simulated rotary root canal instrumentation. Int Endod J 2005; 38: 223-9. 16. Boessler C, Peters OA, Zehnder M. Impact of lubricant parameters on rotary instrument torque and force. J Endod 2007; 33: 280-3. Fakültesi’nde 1986 yılında bitirerek “Dişheki- farklı NiTi sistem bulundurmak, kanal ve/veya diş tipine şekillendirir.” Dişhekimliği başladığı dişhekimliği eğitimini 1998 yılında “Doçent” kadrosuna atandı. 2004 yılında ise “Profesör” unvanını aldı. Amsterdam, Connecticut ve Kaliforniya Üniversitelerinde doktora öncesi ve sonrası çalışmalarda bulundu. Kişisel veya ortak araştırmaları ulusal veya uluslararası düzeyde şimdiye kadar 14 ödül aldı. Ulusal ve uluslararası dergilerde 90’dan fazla makalesi yayımlanmış bulunmaktadır. Yurt içi ve yurt dışındaki kongre ve toplantılarda 100’den fazla konferans verdi. Araştırma çalışmaları 1000’den fazla atıf aldı. 2013 yılı Ocak ayında Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden emekliye ayrıldı. Halen özel muayenehanesinde endodonti uzmanı olarak çalışmakta ve meslektaşlara yönelik profesyonel kurs ve konferanslarına devam etmektedir. 33 16. sayfa SÖYLEŞİ MÜKEMMELİ HEDEFLEYEN, İNOVASYONU TAKİP EDEN, KENDİNİ GELİŞTİREN BİR EKİP GENÇ EDAD n e d i r ? Türk Diş Hekimliğini bir adım öteye götürmeyi hedeflemiş 34 üzere bir araya gelen kurucu üyeler; mükemmeli hedefleyen, yeterlilik sınırlarını yükseltmek isteyen, mesleği ve kendini geliştirmek isteyen olan Genç EDAD’ın kurucu üye- diş hekimlerinin varlığı ile bu mesleğin daha da ileri taşınacağı leri ile vizyonları, hedefleri ve inancıyla yola çıktıklarının altını çizdikleri keyifli bir söyleşi ile genç EDAD hakkında konuştuk. sayfa Genç EDAD fikrini hayata geçirmek sektörü değerlendirdik. Genç EDAD’ın kurulması fikri nasıl doğdu? Dernekte sürdürülebilirliğin sağlanması adına çok önemli bir görev alacak olan Genç EDAD, EDAD içindeki tecrübele- Hepimiz katıldığımız yurt içi ve yurt dışı kongrelerde edindiğimiz yeni bakış açıları ile mesleğimize bir daha baktığımız zaman, sadece amfilerde gördüğümüz eğitim ile yetinmememiz gerektiğini düşünmeye başladık. Bu nedenle, okulda gördüğümüz eğitimin yanı sıra bizi hem teorik, pratik ve sosyal anlamda destekleyecek bir oluşum içine girme isteği duyduk. EDAD, bugün Türkiye’de bilimsel donanım ve mezuniyet sonrası eğitimin en güçlü olduğu organizasyondur. EDAD üyelerinin de bu misyonu benimsemiş ve diş hekimliği mesleğini her zaman ileri taşıyan hekimler olduğunu bilmekteyiz. Bu misyonu benimsemiş gençler olarak bir çatı altında toplanma fikrini EDAD Yönetim Kurulu üyesi Sayın rin gelecek nesillere aktarılmasında köprü görevi görürken gençlerin bu dönemlerdeki tecrübeleri de yeni gelen gençler için rol model teşkil edecektir. EDAD’ın amacına yönelik hedefleri doğrultusunda ilerleyecek olan bugünün gençleri, derneğin geleceğini oluşturacaktır. Kimler genç EDAD’a üye olabilir? 3. sınıftan itibaren diş hekimliği öğrencileri, 3 yıla kadar yeni mezunlar ve doktora öğrencileri Genç EDAD’ın üyesi olabilir. Şu anda kaç üyesiniz? Resmi üye alımımız Ocak 2015’te başlayacaktır. Ancak yap- Ayşegül Demirağ ile paylaştıktan de olduğumuz yaklaşık 100 adet sonra Genç EDAD fikri olgunlaşma öğrenci ve yeni mezun arkadaşı- sürecine girmiş oldu. mız bulunmaktadır. Amaç ve hedefleriniz nelerdir? Niçin genç EDAD? EDAD’dan vizyon farkınız var mı? Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri olarak biraz kendinizi tanıtır mısınız? Ülkemizin eğitim koşulları gereği Henüz Yönetim Kurulu şemamızı oluşan tabloda artan kontenjan- oluşturmadık. Ancak 8 adet kuru- lar ve altyapı tam oluşturulma- cu üye olarak görev alıyoruz. dan yapılan değişiklikler eğitilen hekimlerin bilgi ve beceri seviye- Görkem Şengün; İstanbul Üni- lerinin sadece belirli bir seviye- versitesi Diş Hastalıkları ve Teda- ye ulaştırılmasını sağlamaktadır. visi Anabilim Dalı’nda doktorasına Diş hekimliği ise, sürekli gelişimi, devam etmektedir. İDO Öğrenci meslekteki yenilik ve teknoloji- Kolu Başkanlığı görevini yürüt- leri takip etmeyi gerektiren uç- müş, TDB Öğrenci Kolu ve IADS suz bucaksız bir alandır. İşte bu Yönetim Kurulu’nda yer almıştır. nedenlerle biz de öğrencilerin ve yeni mezun diş hekimlerinin semi- Hüseyin Can Balkaya; Yeditepe nerler, kurslar, paneller ile dona- Üniversitesi 4.sınıf öğrencisidir. nımlarının arttırılmasına yardımcı Üniversitenin Araştırma Kulübü olmayı, ülkemiz diş hekimliğinde olan YÜDBAT’ta Fakülte Dışı Ku- kalitenin yükseltilmesini sağlahedeflemekteyiz. ruluşlar Sorumlusu’dur. SANITAS EDAD’ın Kulübü Yönetim Kurulu üyesidir. aktivitelerinin yanı sıra tamamen öğrenci ve yeni mezunlara yönelik kariyer planlama ile ilgili paneller, diş hekimliğinde yeni teknolojiler ve malzemelerle ilgili workshoplar, üyelerimizin sosyal yönlerini geliştirecek etkinlikler ve önce ulusal daha sonra uluslararası arenada ses getirecek Genç EDAD aktiviteleri düzenlenmesi öncelikli gündemimizdir. Amacımız bu organizasyonlar ile kendini klinik veya teorik olarak geliştirecek öğrencileri meslek hayatına hazırlamaktır. EDAD, bugün Kıvanç Berke Ak; Yeditepe Üni- Türkiye’de bilimsel NITAS Kulübü Başkanı’dır. donanım ve mezuniyet versitesi 4.sınıf öğrencisidir. SA- Kübra Kundak; Marmara Üni- sonrası eğitimin versitesi 5.sınıf öğrencisidir. İDO en güçlü olduğu Üniversitesi DHF Bilimsel Sorum- organizasyondur. Öğrenci Kolu temsilcisi, Marmara lusu, Avrupa Gençlik Parlementosu Kurucu Üyesi’dir. 35 mayı tığımız toplantılarla iletişim halin- sayfa Günümüzde fakültelerde altyapı olmadan kontenjan artırımı yapıldığından bahsetmiştik. Bu, özellikle pratik eğitimde öğrenci başına düşen zaman ve ilginin azalmasına bağlı olarak kimi yetersizliklere yol açıyor. Bazı öğrenciler yetersiz klinik tecrübe ile mezun oluyorlar. Mustafa Özcan; Yeditepe Üniversitesi mezunudur. Öğren- diş hekimliğini yüceltmek isteyen dinamik bir ekibiz. Ülke- cilik yıllarında SANİTAS Kulübü Başkanlığı, YÜDBAT Kurucu mizde diş hekimliğinin geleceğini oluşturan bizler, iyiye de- Başkanlığı, Yeditepe Üniversitesi DHF Temsilciliği, Sağlık gil çok iyiye ulaşmaya çalışan, mükemmeli hedefleyen, ye- Kültür Spor Sorumlusu, Öğrenci Konseyi Başkanlığı görev- terlilik sınırlarını yükseltmek isteyen, mesleği ve hayatıyla lerini yürütmüştür. EDSA Türkiye delegesi ve Bilimsel So- barışık olan ve kendini geliştirmek isteyen diş hekimlerinin rumlusu’dur. varlığı ile bu mesleğin daha da ileri taşınacağını düşünüyo- Sinan Emre Şekerci; Atatürk Üniversitesi 5.sınıf öğrencisidir. ruz. Bizler, mesleğin ilk yıllarından itibaren diş hekimliğinde ino- Sina Saygılı; İstanbul Üniversitesi 5.sınıf öğrencisidir. IADS Saymanı, TDB Öğrenci Kolu Dış İlişkiler Temsilcisi, İDO Öğ- vasyonları takip eden, sürekli taze bilgilerle kendini yenileyen ve geliştiren diş hekimleri olarak yetişmek istiyoruz. Bu renci Kolu Başkanı’dır. noktada dental sektördeki firmalarla ortak çalışarak üyele- Sinem Uzuner; Yeditepe Üniversitesi mezunudur. SANI- neme fırsatı sunmayı istiyoruz. rimizin güncel ekipmanları ilk ağızdan dinleme ve onları de- TAS Kulübü Genel Sekreterliği, EDSA Delegeliği, İDO Öğrenci Kolu Temsilciliği, YÜDBAT Genel Sekreterliği görevlerini yürütmüştür. SANITAS Mezun Danışmanı’dır. Günümüz Diş Hekimliği eğitim programını Genç EDAD gözlüğü ile bakınca nasıl değerlendiriyorsunuz? Günümüzde fakültelerde altyapı olmadan kontenjan artırımı yapıldığından bahsetmiştik. Bu, özellikle pratik eğitimde öğrenci başına düşen zaman ve ilginin azalmasına bağlı olarak kimi yetersizliklere yol açıyor. Bazı öğrenciler yetersiz klinik tecrübe ile mezun oluyorlar. Teorik eğitimde ise günümüz yenilikleri doğrultusunda revize edilmeyen müfredatların varlığı ve bunun sonucunda gelecekte diş hekimliğinde büyük bir rolü olacak kimi konular, örneğin dijital diş hekimliği ile ilgili yetersiz bilgi aktarımı yapıldığını görmekteyiz. Bizler yapacağımız etkinliklerle üyelerimize farklı bir bakış açısı kazandırabilmeyi hedefliyoruz. Genç EDAD’ın Diş Hekimliği pratiğine katmayı planladıkları nelerdir? Buna karşılık sizin sektörden beklentileriniz nelerdir? 36 Genç EDAD fikrini hayata ge- sayfa çirmek üzere bir araya gelen bizler; mesleğimizi seven ve 37 sayfa MAKALE ADEZİV BAĞLAYICI SİSTEMLER ÜZERİNE BİR GÜNCELLEME: Prof. Dr. Sema Belli & Doç. Dr. Mustafa Ülker Uzun yıllar kullanılmış olan, mekanik tutuculuk prensibi ile yerinde kalabilen materyaller ve dişte daha fazla madde kaybına sebep olan invaziv işlemler neredeyse tamamen terk edilmiştir. Diş sert dokularına bağlanma kalsiyum ve fosfat mineralleri ile sentetik rezinin karşılıklı yer değiştirmesi prensibine dayanmaktadır. bağlanma Dental adeziv teknolojisindeki olumlu gelişmeler günümüzde restoratif tedavi işlemlerini tamamen diş dokusuna bağlanma mekanizması 38 kurmuştur. sayfa üzerine Dental adeziv teknolojisindeki olumlu gelişmeler günümüz- dentin yüzeyinden etkili bir şekilde uzaklaştırılamadığında de restoratif tedavi işlemlerini tamamen diş dokusuna bağ- ortamda bulunan su adezivin hidrofilik ve hidrofobik bile- lanma mekanizması üzerine kurmuştur. Bunun sonucunda şenleri arasında faz ayrılmasına sebep olur. Bu da rezin-diş uzun yıllar kullanılmış olan, mekanik tutuculuk prensibi ile arayüzünde kabarcık ya da küreciğe benzeyen boşluklar yerinde kalabilen materyaller ve dişte daha fazla madde oluşumu ile sonuçlanır.16 Çiğneme hareketleri sırasında bu kaybına sebep olan invaziv işlemler neredeyse tamamen kabarcıklar pompa etkisi yaparak dentin tübülleri içerisin- terk edilmiştir. deki sıvının hızlı hareketine neden olur ve a-delta sinir uçla- Diş sert dokularına bağlanma kalsiyum ve fosfat mineralle- 17,18 rı tübül içerisindeki hızlı sıvı hareketini ağrı olarak algılarlar. Post-operatif hassasiyetin temel nedeni budur. ri ile sentetik rezinin karşılıklı yer değiştirmesi prensibine dayanmaktadır.1,2 Bu işlev temel olarak iki aşamada gerçek- Ortamın aşırı nemli olmasının bir diğer sakıncası da düşük leşir. Birinci aşamada mine, dentin veya sement yüzeyinde rezin monomer dönüşümüne bağlı adeziv tabakanın me- kalsiyum fosfatların uzaklaşmasına bağlı mikroporöziteler kanik zayıflığıdır. 19 Kanca tarafından 1992 yılında tanıtılan, oluşur. İkinci aşamada ise mikroporöz yüzeye rezinin infilt- hidrofilik monomerin aseton içerisine ilave edildiği nem- rasyonu ve polimerizasyonu ile bir- li-bağlanan (wet-bonding) sistemler- likte difüzyon mekanizması temeline de dentin ıslak bırakıldığında başarı dayanan mikromekanik bir kilitlenme artar ancak dentinin ne kadar nemli meydana gelir. 3,4 bırakılması konusu bugün hala tar- Günümüz adezivleri etki mekanizmalarına göre asitle ve yıka (etch & rinse) ve kendinden asitli (self-etch) olmak üzere iki temel sınıfta incelenmekte- Kendinden asitli ya da diğer bir tanımla asitle ve kurut yani self-etch adeziv sistemler asitle ve yıka dir. 5,6 Asitle ve yıka sistemlerde diş sistemlerden daha az tek- dokusunu asitlemek ilk basamaktır. nik hassasiyete sahiptir ve Bu işlem smear tabakası ve smear tıkaçlarının tamamen diş dokusu üzerinden uzaklaşmasıyla sonlanır. Primer ve bonding, asitle ve yıka kullanımı, uygulama basamakları azaltıldığı için daha kolaydır. tışmalıdır. 20 Bu sebeple nemli-bağlanan sistemlerin güvenle kullanımı zordur. Meerbeek ve arkadaşlarına21 göre nemli-bağlanan sistemler ile etkili bir bağlantı için asitlenmiş mine beyaz-buzlu, dentin ise donuk bir görünüm alana kadar hafif hava uygulanmalıdır 21 ki bu işlemde bir standart sağlamak zordur dolayısıyla başarı tamamen hekimin uygulama tekniğine bağlıdır. sistemlerde ayrı veya birleştirilmiş halde sunulur ancak araştırmalar pri- Su esaslı primerlerin dentini yeni- merin bonding ile birleştirilmesinin den nemlendirme potansiyeli vardır. rezin penetrasyonunu azalttığını ve su emilimine yatkınlı- Bu sebeple su esaslı adezivler aseton esaslılara alterna- ğın artmasına bağlı hidrolik bozulma hızını artırdığını8 gös- tif olarak önerilebilir, nitekim bu sistemlerin bağlantısı, termiştir. Bu sistemlerde suyun buharlaştırılması zordur bu aseton esaslılar ile karşılaştırıldığında ortamın nemliliğine sebeple çoğu zaman su polimerizasyon sonrası adezivin bağlı olarak daha az değişim gösterir.8,21 Ama bu sistemler- içerisinde kilitli kalır. de de çözücünün tamamen buharlaştırılması zordur. Bunu 7 9 kolaylaştırmak ve azeotrofik bir karışım elde etmek üzere İki ya da üç aşamalı olsun asitle ve yıka sistemlerde dentin ko-çözücü olarak suyla birlikte aseton veya etanol kullanı- yüzeyine penetrasyon çoğu zaman yetersizdir. Kaybolan lır. Böylece su ile aseton-etanol molekülleri arasında hidro- mineral dokunun rezin penetrasyonu ile telafi edilemediği jen bağlar oluşur ve daha kolay buharlaşan bir çözücü elde böyle durumlarda hibrit tabakanın içinde veya hemen al- edilir.22,23 Son yıllarda tert-butanol’un iki aşamalı asitle ve tında boşluklar oluşur. Bu durum, asitleme ile açığa çıkan yıka sistemlere çözücü olarak ilavesi gündeme gelmiştir. 6 kollajenin desteksiz kalmasına ve zamanla bağlantının bo- Sonuçlar daha güvenilir bir adezyon sağladığını gösterse Nano-sızıntı olarak adlandırılan de23 bu sistemlerle yapılan çalışma sayısı genel bir kanıya zulmasına sebep olur. 10,11 bu aralıkların tespitinde gümüş boyası kullanılır. 12 Asitle ve varmak için yetersizdir. yıka sistemler günümüzde hala altın standart olarak tanımlansa da, uzun dönem klinik başarıları kanıtlansa da13 nano Kendinden asitli ya da diğer bir tanımla asitle ve kurut yani sızıntıyı engelleyememektedir. self-etch adeziv sistemler asitle ve yıka sistemlerden daha 14 Dentine bağlantıda etkili bir rezin penetrasyonu olabilme- makları azaltıldığı için daha kolaydır. 24 Ade- si için açığa çıkan kollajenin büzülmemesi gerekir ki bunun zivin, hekimin kullanımına bağlı olarak farklı Diğer performans göstermesini en aza indirgemek taraftan ortamın aşırı nemli olması da sakıncalıdır, şöyle ki üzere üretilmiş bu basitleştirilmiş sistemler için ortamda bir miktar su bulunması çok önemlidir. 15 39 az teknik hassasiyete sahiptir ve kullanımı, uygulama basa- sayfa ayrı bir asitleme ve yıkama işlemi gerektirmez ve içerdikle- göre daha asidik ve daha hidrofilik olması ile sağlanır.8 An- ri asidik monomerler sayesinde diş dokusunu asitleme ve cak daha fazla hidrofiliklik, ortamdaki suyu adeziv tabakası primerleme işlemlerini eş zamanlı olarak yürütürler. Ken- içerisine çekmeye yatkınlık açısından bir dezavantajdır.30 dinden asitli (asitle ve kurut) sistemler smear tabakasını Ayrıca tek aşamalı asitli sistemlerle oluşturulan adeziv ta- eritirler ve asiditeleri altındaki dentin veya mine dokusunu baka yarı geçirgendir ve hatta polimerizasyondan sonra demineralize edecek kadar güçlüdür.23 bile su geçişine izin verir.30,31 Bu adeziv tabakanın hidrolizine ve diş dokusuna bağlantının uzun dönemde bozulması- Kendinden asitli sistemlerin diş dokusu ile etkileşim derinliği pH’sına bağlı olarak değişir. 25 na sebep olur.32,33 Ultra-ılımlı olanların pH’sı 2.5 tan büyüktür ve bunların etkileşimi nano-etkileşim ola- Kendinden asitli adeziv sistemlere hidrofilikliği ve ısla- Ilımlı sistemlerde pH 2 civarındadır ve nabilirliği artırmak üzere, suda çözünebilen bir metakrilat etkileşim derinliği 1 mikrometre (µm) dir. Orta derecede monomer olan 2-hydroxyethyl methacrylate (HEMA) ilave güçlü olan sistemlerin etkileşim derinliği ise 1-2 µm’dir. Bu edilir.34 Ancak HEMA miktarının artırılması, gerek polime- grupta yer alan sistemler 1 ile 2 arasında bulunan pH’ları ve rize olmamış monomerin alerjik etkisi gerekse de adezivin adezivin içerisinde bulunan fonksiyonel monomerleri ile diş su emilimine yatkınlığını artırması açısından bir dezavan- üzerinde kimyasal bir bağlantıya olanak sağlayacak kadar taj oluşturur.35,36 HEMA içermeyen, ılımlı kendinden asitli hidroksiapatiti reseptör olarak bırakırlar. tek aşamalı adeziv sistemlerin üretimi ile firmalar yeni bir rak adlandırılabilir. 26 yaklaşım sergilese de bu defa da faz ayrılması problemi ile Güçlü olarak sınıflandırılan kendinden asitli sistemlerin karşılaşılır. Bu sistemlerde çözücü uçmaya başladığı anda pH’sı 1.5’tan küçüktür ve etkileşim derinliği 1-2 µm’den çözücü-monomer dengesi bozulur ve adeziv içerisindeki Bu sistemler hidroksi- su açığa çıkar.37 Adeziv tabaka içerisinde hapsolmuş su ka- apatite kimyasal bağlantıdan ziyade demineralize etmeyi barcıkları zayıf bir bağlantı ve çabuk bozulma ile sonuçlanır. hedef alan özel fonksiyonel monomerler içerirler. Bu sebeple kurutma aşamasının uzatılması ve kuvvetli hava daha derin bölgelere kadar yayılır. 13 6 basıncı uygulanması tavsiye edilmiş ise de bu sistemlerin Bazı monomerler (10-methacryloyloxi-decyl-dihydrogen- klinik başarısı halen belirsizdir. 37 phosphate:10-MDP; 4-methacryloxyethyl trimellitate anhydride:4-META ve 2-methacrylocryloyloxyethyl phenyl Mine açısından bakıldığında asitle ve yıka sistemlerin uy- phosphoric acid: phenyl-P gibi) hidroksiapatit içerisindeki gulanmasının daha güvenilir olduğu ile ilgili genel bir gö- kalsiyum ile iyonik bağlar yapabilecek özellikte karboksilik rüş vardır. Güçlü kendinden asitli sistemler bile minede ve fosfat grupları içerirler. 27 Fonksiyonel monomer 10-MDP, yeterince başarı gösterememişken ılımlı olanlardan aynı fosfat grupları aracılığı ile hidroksiapatite direkt bağlanır ve performansı beklemek olanaksızdır. 26,33 Klinik araştırmalar hidroksiapatit yüzeyinde düzenli katmanlı değişik yapılar kendinden asitli sistemlerde kompozit restorasyonun mine 10-MDP ile muamele edilen hidroksiapatit to- tarafında dentin tarafına oranla daha fazla başarısızlık ol- zunda 4 nanometre kalınlıkta bir tabaka oluştuğu gözlem- duğunu göstermiştir. 37 Aslında minede dentine göre daha lenmiştir. Bu nano seviyedeki tabakaya 4-methacryloxyet- fazla hidroksiapatit vardır ve normal şartlarda kendinden hyl trimellitic acid (4-MET) ve phenyl-P ile muamele edilmiş asitli sistemlerin fonksiyonel monomerlerinin minede daha hidroksiapatitte rastlanmaz. Önce sentetik hidroksiapatit- güçlü bir performans sergilemesi beklenebilir. Üstelik den- te gözlemlenen nano-tabaka daha sonra diş dokularında da tinde oluşan smear tabakası bu kadar detaylı incelenmiş- oluşturur. 12,28 -MDP easaslı iki aşamalı kendinden asitli ken minede oluşan smear tabakası ile de ilgili çok az bilgi bir adeziv olan Clearfil SE Bond’un (Kuraray, Japonya) pri- mevcuttur. 8 Yapılan araştırmalara göre kesilmemiş (un- meri dentin yüzeyine daha aktif bir şekilde ovarak uygulan- cut) mine yüzeyinde adezivin bağlantısına engel olacak dığında nano-tabakanın daha yoğun olduğu ve bağlanma bir bariyer vardır.29,38 Histolojik kesitlerde aprizmatik alan tanımlanmıştır. 28 10 dayanımının arttığı bildirilmiştir. Mine yüzeyinde bu taba- olarak gözlenen bu bölgenin zımparalanarak uzaklaştırıl- kaya nadir rastlanır, bu da minenin kristal yapısının 10-MDP dığı durumlarda bağlantının arttığı bugün kabul edilen bir etkileşimine daha az izin vermesi sebebiyledir. Aktif uygu- gerçektir. Kısaca özetlemek gerekirse kendinden asitli sis- lama (ovarak), 10-MDP içeren adezivlerin dentin yüzeyinde temlerin (güçlü olanlar hariç, en azından asitle ve yıka sis- başarısını artırmak açısından önemlidir. temlere yakın başarı gösterirler) kesilmemiş minede (mine 29 8 yüzeyi zımpara veya frezler ile pürüzlendirilirse başarı artar) bağlantısında bugün hala problem vardır.39 Ilımlı bir ması gerektirir. Daha hızlı ve daha kolay uygulanmak üzere kendinden asitli sistem kullanılıyor ise minenin ayrıca asit- sonradan üretilen sistemler ise tek bir uygu- lenmesi (selektif etching) problemin çözümüne yönelik bir lama aşaması gerektirir. Asitleme, primerle- yöntem olarak tercih edilebilir.39,40 40 Kendinden asitli sistemlerin ilk örnekleri iki uygulama aşa- sayfa me ve bonding basamaklarının aynı anda olabilmesi, bu sistemlerin iki aşamalı sistemlere İlk üretilen tek aşamalı kendinden asitli sistemlerin iki aşa- malılara göre daha az güvenilir bir tablo sergilediği yapılan venilir sonuçlar vermektedir. 8,13,39 Tablo 1 ve 2, güncel ade- ancak son yıllarda bu sistem- ziv sistemleri, uygulama basamaklarını ve üretici firmaları çalışmalarla kanıtlanmıştır 8 lerde yapılan iyileştirici düzenlemeler ile piyasaya sürülen göstermektedir. yeni nesil tek aşamalı kendinden asitli sistemler daha gü- TABLO 1 12 Üç aşamalı asitle ve yıka sistemler Üretici Firma Adeziv Üretici Firma 3M ESPE Scotchbond 1 3M ESPE Optibond FL Kerr Prime&Bond NT Dentsply DeTrey Clearfil Liner Bond Kuraray, Noritake Adper Scotchbond 1 XT 3M ESPE XP Bond Dentsply DeTrey Adper Scotcbond Multi-Purpose SPE Bonding System E3M, St Paul, MN, USA, now 3M ESPE Bisco Inc., Schaumburg, All-Bond 2 Bisco Inc. One-Step Permaquick Ultradent One Coat Bond 3M ESPE Admira Bond Voco Excite Ivoclar Vivadent Adper Scotchbond Multi-Purpose Plus Cmf Saremco, Rebstein, Switzerland IL, USA Coltène Whaledent, Altstätten, Switzerland Denthesive Hereaus Kulzer Gluma Comfort Bond Hereaus Kulzer FL Bond Shofu Inc. Optibond Solo Kerr Gluma Solid Bond Hereaus Kulzer Prime&Bond 2.1 Denstply DeTrey Permagen Ultradent Scotchbond Universal E&R 3M ESPE ProBond Dentsply Caulk Solobond M Voco Syntac Ivoclar Vivadent AG Ambar FGM Dental Products, Joinville, Brazil Gluma 2000 Hereaus Kulzer Optibond Solo Plus Kerr One-step Plus Bisco Inc PQ1 SCA Syntac Single Ultradent, South Jordan, UT, USA Dentsply DeTrey Component Ivoclar Vivadent 41 Adeziv İki aşamalı asitle ve yıka sistemler sayfa TABLO 2 13 İki aşamalı kendinden asitli sistemler (ılımlı) Tek aşamalı kendinden asitli sistemler (ılımlı) Adeziv Üretici Firma Adeziv Adhese Ivoclar Vivadent Clearfil S3 Bond Futurabond Voco G-Bond Clearfil SE Bond Kuraray Noritake iBond Clearfil Liner Bond 2 Kuraray Noritake Hybrid Bond Clearfil Protect Bond Kuraray Noritake Adhese One Clearfil Liner Bond 2V Kuraray Noritake AQ Bond Plus Silorane System Adhesive 3M ESPE İki aşamalı kendinden asitli sistemler (güçlü) Prisma Universal Bond 3 Dentsply Caulk, Milford, DE, USA Bond Force Üretici Firma Kuraray Noritake, Tokyo, Japan GC, Tokyo, Japan Hereaus Kulzer, Hanau,Germany Sun Medical Co., Shiga, Japan Ivoclar Vivadent, Schaan, Liechtenstein Sun Medical Co. Tokuyama Dental Corporation, Tokyo, Japan iBond NG plus Hereaus Kulzer Futurabond NR Voco, Cuxhaven, Germany Dentsply DeTrey, ART Bond Coltène Whaledent Xeno V Denthesive 2 Hereaus Kulzer Adper Easy Bond 3M ESPE, St. Paul, MN, USA Tyrian SPE/one-step plus Bisco Inc AQ Bond Sun Medical Co. Adper Scotchbond SE 3M ESPE Fluoro Bond Shake NRC&Prime&Bond NT Dentsply DeTrey Optibond All-in One Kerr, Orange, CA, USA Scotchbond Universal SE 3M ESPE Xeno IV Dentsply DeTrey Dentsply DeTrey One-step Plus Bisco Inc 3M ESPE PQ1 Adper Prompt L-Pop 3M ESPE SCA Prompt L-Pop 3M ESPE Syntac Single Xeno III Dentsply DeTrey Tek aşamalı kendinden asitli sistemler (güçlü) PSA Compomer Primer Adhesive 42 One-up Bond F Plus sayfa Tokuyama Dental Corporation Konstanz, Germany One Shofu Inc., Kyoto, Japan Ultradent, South Jordan, UT, USA Dentsply DeTrey Component Ivoclar Vivadent Günümüz diş hekimleri farklı klinik olgularda alternatif uy- rir ve dişin hidroksiapatitine iyonik bağlar oluşturarak na- gulamalar yapabileceği basit bir adeziv arayışındadır. Nite- no-tabaka vasıtası ile bağlantı yapar.42 Ümit verici sonuçlar kim universal, multi-mode ya da çok-biçimli diye adlandır- elde edilmekle birlikte firmalara göre çok biçimli yeni nesil dığımız yeni nesil adezivler firmalar tarafından tam da bu adezivlerin (universal adezivler) minede mutlaka bir ilave ihtiyacı karşılamak üzere geliştirilmiştir (Tablo 3). asitleme yöntemi ile birlikte uygulanması gerekir. Çok kullanım biçimli (universal) adezivler kendinden asitli Perdigao ve Loguercia ya da asitle ve yıka sisteminin uygulandığı olgularda gü- kullanımı ile ilgili tavsiyelerini ve sebeplerini bir tabloda bir venle kullanılabilirler. 41 Bu sistemlerin bazıları 10-MDP içe- araya getirmiştir. Buna göre: Universal Araştırmalar universal adezivlerin asitlenmiş dentine yapılmalı. Asit jel olmalı penetrasyonunun yetersiz kalabildiğini, bunun için ve kalın bir tabaka halinde dentinin asitten korunması gerektiğini belirtmiştir. Jel uygulanmalıdır. kıvamı asitin dentine akışına engel olacaktır. dentini asitten korumak gerekir. Adezivi hem mine hem Multi-mode dentin yüzeyine 15 saniye boyunca yüzeyi ovarak ya da uygulamak gerekir. çok kullanım Çözücüyü en az 15 saniye hafif hava ile biçimli buharlaştırmak gerekir. Adezivler çok biçimli yeni nesil adezivlerin Selektif mine asitlemesi On saniye yıkamak ve veya 41 Dentinin asitlenmesi universal adezivin fosfat veya polialkenat esaslı monomerler aracılığı ile kimyasal bağlantı yapacağı kalsiyumun bağlanma yüzeyinden uzaklaşmasına sebep olur. Dinamik uygulama (aktif uygulama) hem bağlanma dayanımını artırır, nano sızıntıyı azaltır hem de mineye bağlantıyı güçlendirir. Pek çok firma 5 saniye, en az bir firma 10 saniye kurutmak gerektiğini belirtse de araştırıcılara göre henüz yayımlanmamış bulguları kurutma süresinin uzamasının bağlantıyı artırdığını göstermektedir. İsteğe bağlı: Adezivi Bu teknik adeziv özellikle kendinden asitle (asitle ve polimerize ettikten sonra kurut) biçiminde kullanıldığında bağlantının artmasını bir kat HEMA içermeyen sağlar. Ayrıca bu ekstra rezin uygulanımı hidrofilik hidrofobik bir rezin monomerlerin miktarını azaltarak uygun bir monomer tabakası uygulanır. (ör: dönüşümü olmasını sağlar (degree of conversion) bu da Helio-bond, Ivoclar) uzun dönem klinik başarı üzerine olumlu etki yapar. TABLO 3 Adeziv Üretici Firma All-bond Universal Bisco G Bond Plus /Gaenial Bond GC Scothchbond Universal 3M ESPE Futura Bond Universal Voco Single Bond Universal 3M ESPE Prime Bond Elect Dentsply Silorane System Adhesive 3M ESPE Clearfil Universal Bond Kuraray, Kuraray Noritake, Tokyo, Japan 43 Universal / Multi-mode / Çok kullanım biçimli sayfa TABLO 4 Cam iyonomer esaslı adezivler Adeziv Üretici Firma Vitremer 3M Ketac-Fil 3M ESPE Photac Fil 3M ESPE Fuji Cap II GC Chelon-Fil 3M ESPE Chemfil Dentsply DeTrey Fuji Bond LL GC HIFI Master Palette Shofu Inc. Vitremer 3M Fuji II LC GC Son olarak hangi adeziv kullanılırsa kullanılsın uygun bir polimerizasyon monomerlerin polimerlere düzgün olarak dönüşümü (degree of conversion) için çok önemlidir. 41,43 Bütün adeziv sistemler yapısında fonksiyonel monomerlerin yanı sıra polimerizasyonu başlatıcı bir sistem de içerirler (photo-initiator) 43 ve bu dönüşümün düzgün olması bağlanma dayanımı 44,45 ve adezivin uzun dönem klinik başarısı ile direkt ilgilidir. 42,46 Diş dokusuna adezyon potansiyeli olan diğer adeziv materyallerden cam iyonomerler, her ne kadar yaygın olarak kullanılmasa da göz ardı edilemeyecek kadar başarılıdır. Cam iyonomer simanlar en az iki aşamalı kendinden asitli sistemler kadar başarılı bir bağlanma performansı sergilerler. Aslında her ikisinin de bağlanma mekanizması neredeyse aynıdır.2,47 Yüzeyel dentin ile etkileşime girer, hidroksiapatit kristallerini tamamen çözmek yerine submikron seviyede bir hibrit tabakası aracılığı ile yerinde tutar.6 Kendinden asitli sistemlerin fonksiyonel monomerleri vardır ama cam iyonomerler fonksiyonel polimer polialkenoik asit içerirler. Her ikisi de hibrit tabakası içerisindeki hidroksipapatit ile kimyasal bağlantı yapabilir.48,49 Ancak cam iyonomer adezivlerin yüzey pürüzlülüğü, düşük renk stabilitesine bağlı estetik açıdan problemleri ve yine rezin kompozitlere oranla daha düşük mekanik özellikleri bu materyallerin yaygın kullanımını kısıtlamaktadır. 50,51 Güncel cam iyonomer esaslı adezivler Tablo 4’te verilmiştir. 44 Sonuç ve notlar Bu makalede adeziv sistemlerdeki gelişmeler ve bu gelişmelere ihtiyaç duyuran sebepler özetlendi. Bağlayıcı amaçla kullanılan materyallerdeki gelişmeler son derece hızlı olsa, her yeni gün karşımıza yeni bir adeziv sistem çıksa da temel olarak tümünün etki mekanizmasının aynı prensipten kaynaklandığı unutulmamalıdır. Ayrıca, laboratuar çalışmalarından elde edilen sonuçlara dayanarak üretilen ve test edilen bu materyallerin ağız ortamında ve çürük dişlerde daha farklı performans sergileyecekleri de göz ardı edilmemelidir. sayfa Günümüz dişhekimliğinde konservatif kavite prensipleri esastır ve çürük uzaklaştırma yöntemi çürüğün sadece dış tarafındaki enfekte ve bozulmuş dokuyu kaldırmakla sınırlı kalmaktadır.8 Klinik olarak çürükten etkilenmiş dentin ve enfekte dentini ayırt etmek her zaman kolay olmadığı, enfekte dentinin tamamen uzaklaştırılması özellikle pulpaya yakın bölgelerde son kanıtlara 52 dayanılarak sakınıldığı için, çürük dentinde adeziv uygulama riski her zaman mevcuttur. Çürük dentinde adeziv uygulandığında hibrit tabakası daha kalın olur ki bu da yetersiz monomer infiltrasyonu ile sonuçlanır 8,53. Sonuçta bağlanma dayanımı düşer. 53,54 En ideal şartlarda çürükten etkilenmiş dentinde adeziv uygulanacaktır ki bugün hala çürükten etkilenmiş dentine bağlanabilen ideal bir adeziv yoktur.8 Ancak Optibond Adhesive (Kerr), One-up Bond F Plus (Tokuyama) ve Clearfil Protect Bond (Kuraray) gibi flor içeren sistemlerin, en azından sekonder çürük riskini azalttıkları ve çürükten etkilenmiş dentinin remineralizasyonunu motive ettikleri için kullanımı bir avantaj olabilir.55 Çürükten etkilenmiş dentine iyi bir bağlantıda uygulanan bir diğer yaklaşım da adezive antibakteryel bir monomer (ör: Clearfil Protect Bond, Kuraray 12-methacryloyloxydodecylpyridinium bromide-MDPB içerir) (Clearfil Protect Bond; Kuraray) ilave edilmesidir. 56 Bu adezivlerin restorasyon altında çürüğün ilerlemesine engel olacak kadar bakterisit etkisi olduğu kanıtlanmıştır. 56,57 Sonuç olarak, tüm bu bilgiler ışığında özetlenecek olursa, minede yapılacak bir restorasyonda asitle ve yıka, sadece dentinde uygulanacak bir restorasyonda ılımlı bir kendinden asitli sistem kullanılabilir. Mine ve dentini içine alan bir kavitede ise minenin asitlendiği (selektif etching) asitlenmemiş dentine ise kendinden asitli bir sistemin uygulandığı bir restorasyon uygun olacaktır. Bu makalede her ne kadar cam iyonomer esaslı adezivlere geniş yer verilmese de, özellikle Atravmatik Restoratif Tedavi (ART) kavramının gündeme gelmesi, Dişhekimliğinde Biyomimetik kavramının popüler olması ile birlikte cam iyonomer esaslı adezivler ve restoratif materyallerin kısa zaman içerisinde hak ettiği ilgiyi yeniden göreceğine inanıyoruz. KAYNAKLAR 1. Van Meerbeek B, Vargas S, Inoue S, Yoshida Y, Peumans M, Lambrechts P, Vanherle G. Adhesives and cements to promote preservation dentistry. Oper Dent. 2001; Supplement 6:119-144. 2. Van Meerbeek B, De Munk J, Yoshida Y, Inoue S, Vargas M, Vijay P, Van Landuyt K, Lambrechts P, Vanherle G. Adhesives and cements to promote preservation dentistry. Oper Dent. 2003;28:215-235. 3. Nakabayashi N, Pashley D. “Hybridization of dental hard tissues” Quintessence Publishing Co, Ltd, Tokyo, 1998:8-9. 4. Van Meerbeek B, Yoshida Y, Van Landuyt K, et al. In: Summitt JB, Robbins JW, Hilton TJ, Schwartz RS, eds. Fundamentals of Operative Dentistry. A Contemporary Approach. 3rd edn. Chicago:Quintessence Publishing, 2006:183–260. 5. Van Meerbeek B. Dentin/enamel bonding. J Esthet Restor Dent. 2010;22:157. 6. Van Meerbeek B, Yoshihara K, Yoshida Y, Mine A, De Munck J, Van Landuyt KL. State of the art of self-etch adhesives. Dent Mater. 2011;27:17-28. 7. Finger WJ, Balkenhol M. Practitioner variability effects on dentin bonding with an acetone-based one-bottle adhesive. J Adhes Dent. 1999;1:311–4. 8. Cardoso MV, de Almeida Neves A, Mine A, Coutinho E, Van Landuyt K, De Munck J, Van Meerbeek B. Current aspects on bonding effectiveness and stability in adhesive dentistry. Aust Dent J. 2011;56 Suppl 1:31-44. 9. Van Meerbeek B, Van Landuyt K, De Munck J, et al. Technique sensitivity of contemporary adhesives. Dent Mater J. 2005;24:1–13. 10.Sano H, Takatsu T, Ciucchi B, Horner JA, Matthews WG, Pashley DH. Nanoleakage: leakage within the hybrid layer. Oper Dent. 1995;20:18–25. 11.Wang Y, Spencer P. Hybridization efficiency of the adhesive ⁄ dentin interface with wet bonding. J Dent Res. 2003;82:141–5. 12. Sano H, Shono T, Takatsu T, Hosoda H. Microporous dentin zone beneath resin-impregnated layer. Oper Dent. 1994;19:59–64. 13. Peumans M, De Munck J, Mine A, Van Meerbeek B. Clinical effectiveness of contemporary adhesives for the restoration of non-carious cervical lesions. A systematic review. Dent Mater. 2014 Oct;30(10):1089-103. doi: 10.1016/j.dental.2014.07.007. Epub 2014 Aug 3. hes Dent. 2011;13:31-7. 15. Pashley DH, Ciucchi B, Sano H, Horner JA. Permeability of dentin to adhesive agents. Quintessence Int. 1993;24:618–31. 39.Hanabusa M, Mine A, Kuboki T, Momoi Y, Van Ende A, Van Meerbeek B, De Munck J. Bonding effectiveness of a new ‘multi-mode’ adhesive to enamel and dentine. J Dent. 2012;40:475-84. 16.Tay FR, Gwinnett JA, Wei SH. Micromorphological spectrum from overdrying to overwetting acid-conditioned dentin in water-free acetone-based, single-bottle primer ⁄ adhesives. Dent Mater. 1996;12:236–44. 40.Belli S, Inokoshi S, Ozer F, Pereira PN, Ogata M, Tagami J. The effect of additional enamel etching and a flowable composite to the interfacial integrity of Class II adhesive composite restorations. Oper Dent. 2001;26:70-5. 17. M. Ulker, M. Ozcan, A. Sengün, F. Ozer,S. Belli. Effect of artificial aging regimens on the performance of self-etching adhesives. J Biomed Mater Res B Appl Biomater. 2010;93:175-84. 41.Perdigão J, Loguercio AD. Universal or Multi-mode Adhesives: Why and How? J Adhes Dent. 2014;16:193-4. 18.Brannstrom M, Astrom A. The hydrodynamics of the dentine; its possible relationship to dentinal pain. Int Dent J. 1972;22:219-27. 19.Jacobsen T, Soderholm KJ. Some effects of water on dentin bonding. Dent Mater. 1995;11:132-6. 20.Kanca J. Resin bonding to wet substrate II Bonding to enamel. Quintessence Int. 1992;23:625-7. 21.Van Meerbeek B1, Yoshida Y, Lambrechts P, Vanherle G, Duke ES, Eick JD, Robinson SJ. A TEM study of two water-based adhesive systems bonded to dry and wet dentin. J Dent Res. 1998;77:50-9. 22.Pereira GD, Paulillo LA, de Goes MF, Dias CT. How wet should dentin be? Comparison of methods to remove excess water during moist bonding. J Adhes Dent. 2001;3:257-64. 23.Kim YK, Mai S, Mazzoni A, Liu Y, Tezvergil-Mutluay A, Takahashi K, Zhang K, Pashley DH, Tay FR. Biomimetic remineralization as a progressive dehydration mechanism of collagen matrices—implications in the aging of resin–dentin bonds. Acta Biomater. 2010;6:3729-39. 24.Fu B, Shen Q, Qian W, Zeng Y, Sun X, Hannig M. Interfacial interaction of tartaric acid with hydroxyapatite and enamel. J Mater Sci Mater Med. 2005;16:82731. 25.Mine A, De Munck J, Cardoso MV, Van Landuyt KL, Poitevin A, Van Ende A, Matsumoto M, Yoshida Y, Kuboki T, Yatani H, Van Meerbeek B. Dentin-smear remains at self-etch adhesive interface. Dent Mater. 2014;30:1147-53. 26.Koshiro K, Sidhu SK, Inoue S, Ikeda T, Sano H. New concept of resin-dentin interfacial adhesion: the nanointeraction zone. J Biomed Mater Res B Appl Biomater. 2006;77:401-8. 27. Yoshida Y, Van Meerbeek B, Nakayama Y, Snauwaert J, Hellemans L, Lambrechts P, Vanherle G, Wakasa K. Evidence of chemical bonding at biomaterial-hard tissue interfaces. J Dent Res. 2000;79:709-714. 28.Koibuchi H, Yasuda N, Nakabayashi N. Bonding to dentin with a self-etching primer: the effect of smear layers. Dent Mater. 2001;17:122-6. 29.Camps J, Pashley DH. Buffering action of human dentin in vitro. J Adhes Dent. 2000;2:39-50. 30.Tay FR, Pashley DH, Suh BI, Carvalho RM, Itthagarun A. Single-step adhesives are permeable membranes. J Dent. 2002;30:371-82. 31.Van Landuyt KL, Snauwaert J, Peumans M, De Munck J, Lambrechts P, Van Meerbeek B. The role of HEMA in one-step self-etch adhesives. Dent Mater. 2008;24:1412-9. 32.De Munck J, Van Meerbeek B, Yoshida Y, Inoue S, Vargas M, Suzuki K, Lambrechts P, Vanherle G. Four-year water degradation of total-etch adhesives bonded to dentin. J Dent Res. 2003;82:136-40. 33.Hashimoto M, Ohno H, Sano H, Kaga M, Oguchi H. In vitro degradation of resin-dentin bonds analyzed by microtensile bond test, scanning and transmission electron microscopy. Biomaterials. 2003;24:3795-803. 34.Nakabayashi N, Takarada K. Effect of HEMA on bonding to dentin. Dent Mater. 1992;8:125-30. 35.Paranjpe A, Bordador LC, Wang MY, Hume WR, Jewett A. Resin monomer 2-hydroxyethyl methacrylate (HEMA) is a potent inducer of apoptotic cell death in human and mouse cells. J Dent Res. 2005;84:172-7. 36.Shirai K, De Munck J, Yoshida Y, Inoue S, Lambrechts P, Suzuki K, Shintani H, Van Meerbeek B. Effect of cavity configuration and aging on the bonding effectiveness of six adhesives to dentin. Dent Mater. 2005;21:110-24. 37.Van Landuyt KL, De Munck J, Snauwaert J, Coutinho E, Poitevin A, Yoshida Y, Inoue S, Peumans M, Suzuki K, Lambrechts P, Van Meerbeek B. Monomersolvent phase separation in one-step self-etch adhesives. J Dent Res. 2005;84:183-8. 38.Kahveci O, Belli S. Composite bond strength to intact enamel with current simplified adhesives. J Ad- 42.Yoshihara K, Yoshida Y, Nagaoka N, Fukegawa D, Hayakawa S, Mine A, Nakamura M, Minagi S, Osaka A, Suzuki K, Van Meerbeek B. Nano-controlled molecular interaction at adhesive interfaces for hard tissue reconstruction. Acta Biomater. 2010;6:357382. 43.Oguri M, Yoshida Y, Yoshihara K, Miyauchi T, Nakamura Y, Shimoda S, Hanabusa M, Momoi Y, Van Meerbeek B. Effects of functional monomers and photo-initiators on the degree of conversion of a dental adhesive. Acta Biomater. 2012;8:1928-34. 44.Reis A, Albuquerque M, Pegoraro M, Mattei G, Bauer JR, Grande RH, Klein-Junior CA, Baumhardt-Neto R, Loguercio AD. Can the durability of one-step self-etch adhesives be improved by double application or by an extra layer of hydrophobic resin? J Dent. 2008;36:309-15. 45.Reis A1, Leite TM, Matte K, Michels R, Amaral RC, Geraldeli S, Loguercio AD. Improving clinical retention of one-step self-etching adhesive systems with an additional hydrophobic adhesive layer. J Am Dent Assoc. 2009;140:877-85. 46.Marchesi G, Frassetto A, Mazzoni A, Apolonio F, Diolosà M, Cadenaro M, Di Lenarda R, Pashley DH, Tay F, Breschi L. Adhesive performance of a multi-mode adhesive system: 1-year in vitro study. J Dent. 2014;42:603-12. 47.Tay FR, Smales RJ, Ngo H, Wei SH, Pashley DH. Effect of different conditioning protocols on adhesion of a GIC to dentin. J Adhes Dent. 2001;3:153-67. 48.Yoshida Y, Van Meerbeek B, Nakayama Y, Snauwaert J, Hellemans L, Lambrechts P, Vanherle G, Wakasa K. Evidence of chemical bonding at biomaterial-hard tissue interfaces. J Dent Res. 2000;79:709-14. 49.Yoshida Y, Nagakane K, Fukuda R, Nakayama Y, Okazaki M, Shintani H, Inoue S, Tagawa Y, Suzuki K, De Munck J, Van Meerbeek B. Comparative study on adhesive performance of functional monomers. J Dent Res. 2004;83:454-8. 50.Gladys S, Van Meerbeek B, Lambrechts P, Vanherle G. Evaluation of esthetic parameters of resin-modified glass-ionomer materials and a polyacid-modified resin composite in Class V cervical lesions. Quintessence Int. 1999;30:607-14. 51. Sidhu SK. Clinical evaluations of resin-modified glass-ionomer restorations. Dent Mater. 2010;26:7-12. 52.Amerongen, J.P., van Amerongen, W.E.W., Opdam, T.F.N.J.M., Roeters, F.J.M., Bittermann, D., Kidd, E.A.M. Restoring the tooth: ‘the seal is the deal’. in: O. Fejerskov, E.A.M. Kidd (Eds.) Dental caries: the disease and its clinical management. Blackwell Munksgaard, Oxford; 2008:386-426. 53.Yoshiyama M, Urayama A, Kimochi T, Matsuo T, Pashley DH. Comparison of conventional vs self-etching adhesive bonds to caries-affected dentin. Oper Dent. 2000;25:163-9. 54.Ceballos L, Camejo DG, Victoria Fuentes M, Osorio R, Toledano M, Carvalho RM, Pashley DH. Microtensile bond strength of total-etch and self-etching adhesives to caries affected dentine. J Dent. 2003;31:469-77. 55.Doi J, Itota T, Yoshiyama M, Tay FR, Pashley DH. Bonding to root caries by a self etching adhesive system containing MDPB. Am J Dent. 2004;17:89-93. 56.Imazato S, Kinomoto Y, Tarumi H, Ebisu S, Tay FR. Antibacterial activity and bonding characteristics of an adhesive resin containing antibacterial monomer MDPB. Dent Mater. 2003;19:313-9. 57. Kuramoto A, Imazato S, Walls AWG, Ebisu S. Inhibition of root caries progression by an antibacterial adhesive. J Dent Res. 2005;84:89-93. Prof. Dr. Sema BELLİ Dr. Belli İstanbul Marmara Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Konya Selçuk Üniversitesi Operatif Diş Hekimliği bölümünde uzmanlığını tamamlamıştır. Aynı üniversitede endodonti bölümünde profesör unvanı almıştır. Dental kompozitler, adezivler, cam veya polietilen fiberle güçlendirilmiş materyaller, geniş kavitelerin konservatif restorasyonları, endodontik tedavili dişlerin restorasyonları, post ve korlar, sonlu elemanlar analizi , kompozit rezinlerin polimerizasyon büzülmeleri, bağlanma gücü, dayanım ve sızıntı testleri üzerine yayınları ve bilimsel konuşmaları mevcuttur. Doç. Dr. Mustafa ÜLKER Dr. Ülker, Istanbul Marmara Üniversitesi’ndenmezun olduktansonra Konya Selçuk Üniversitesi Operatif Diş Hekimliği bölümünde uzmanlığını tamamlamıştır. Halen Selçuk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinde Doçent ve Dekan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Dental kompozitler, adezivler, adeziv restorasyonların yaşlandırılması, bağlanma gücü, dayanımı, sızıntısı ve biyouyumluluğu konusunda çalışmaları ve yayınları mevcuttur. 45 14.Van Meerbeek B. The ‘‘myth’’ of nanoleakage. J Adhes Dent. 2007;9:491–2. sayfa GÜNCEL Çok Uluslu İki Japon Firmanın Ortaklığı Kuraray Noritake Dental Kuraray Noritake Dental, Nisan 2012 tarihinde Kuraray Medical ve Noritake Dental Supply firmalarının güçlerini ve deneyimlerini bir araya getirmesiyle kurulmuştur. Bu iki köklü firmanın birlikteliği ile kurulan Kuraray Noritake, organik ve inorganik kimya alanlarında bilgi ve uzmanlık kazanmış ve her iki firmanın iş deneyimlerini bünyesinde toplamıştır. uzmanlık Uzmanlık ve deneyimlerimizin ortaklığı ile molekülleri, seramik, kompozit ve biyomateryaller gibi yüksek kalite dental ürünlere dönüştüren mühendislik hizmetleri- 46 mizi kullanımınıza sunuyoruz. sayfa GÜLÜMSEMEYİ SINIRLAR ÖTESİNE YAYMAK 1978 yılında dişhekimliğinde kullanılan ilk adeziv ürün olan yasal sentez ve kimya mühendisliği sektörlerinde oldukça CLEARFILTM BOND SYSTEM-F’i piyasaya sunduğumuz ta- geniş deneyim ve teknolojik bilgi birikimi sağlayan Kuraray, rihten bu yana dental sağlık sistemini hep daha ileriye ta- teknik kadro gücü ve tecrübesi ile farklı iş sektörlerinde de şımaya ve geliştirmeye çalıştık. 1987 yılında ürettiğimiz yenilikçi ürünler geliştirmiştir. Firma günümüzde, yüksek Super Porcelain EX-3, seramik veneer sistemlerde yeni bir kaliteli ve yenilikçi geniş bir ürün yelpazesi sunmaya devam kategori yarattı. Ürettiğimiz Gold Standard CLEARFILTM SE etmektedir. Ürün ailesi, sentetik plastikten ince kimyasal- BOND ve PANAVIA TM’nin ürün kaliteleri yıllar içerisinde bi- lara, dokumasız elde edilen tekstil ürünlerinden sentetik limsel çalışmalarla kanıtlandı ve bir kalite standardı olarak deriye kadar değişen Kuraray, aynı zamanda lazer diskler gösterildi. ve dental materyaller de üretmekte ve geliştirmektedir. Uzun yıllar ayrı kurumlar olarak öncülük ettiğimiz dental Noritake’nin Tarihçesi sağlık sektöründe, enerji ve deneyimlerimizi birleştirerek sizlere daha yenilikçi ürünler ve hizmetler sunmaktan heyecan duyuyoruz. Teknolojik güç ve deneyimlerimiz birlikTM DESENSITIZER gibi biyomateryalleri ve dünyanın ilk çok renkli zirkonu olan KATANA TM Zirconia ML’yi sizlere sunabilmemizi sağladı. Şimdi ve gelecekte, kurulan Noritake, ilerleyen yıllarda seramik teknolojilerine odaklanan yeni iş alanlarını bünyesine dâhil etmiştir. Dört farklı iş grubundan oluşan firma, günümüzde yemek takımlarının dışında, otomotiv sektörü, çelik endüstrisi, güneş hastalarınızın doğal dişlerinin keyfini içeren geniş bir ürün yelpazesi ve yaşam boyu sürebilmeleri motivas- yüksek teknolojik sistemler sunmak- yonuyla, tüm dental sağlık hizmetleri tadır. çalışanlarına minimal invaziv ve biyo-katkısal çözümler sunmak, tedaviye yönelik yeni pencereler açarak ilham vermeyi amaçlıyoruz. Firma günümüzde, yüksek kaliteli ve yenilikçi geniş bir ürün yelpazesi sunma- Kuraray Noritake Dental’de hastala- ya devam etmektedir. Ürün rın gülümsemesi en büyük ödüldür. ailesi, sentetik plastikten Kuraray’ın Tarihçesi 1926 yılında Kurashiki Japonya’da kurulan Kuraray, aslen viskozdan endüstriyel sentetik fiber üretimi ince kimyasallara, dokumasız elde edilen tekstil ürünlerinden sentetik deri- tal Supply’ın güçlerini birleştirmesiyle kurulmuştur. Dental bonding ajanlar ve dental seramik üretiminde lider firmalar olan dental tedavi prognozu sağlayan çok ve dental materyaller de tedir. çalışmaları ile polimer kimyası, kim- da Kuraray Medical ve Noritake Den- aynı zamanda lazer diskler time titiz araştırmalar ve ürün geliştirme Kuraray Noritake Dental, 2012 yılın- Kuraray ve Noritake, daha güvenilir üretmekte ve geliştirmek- Gerçekleştirdiği Başkanımızın Mesajı ye kadar değişen Kuraray, gerçekleştiren bir firma olarak ürebaşlamıştır. enerjisi ve elektronik sistemleri de sayıda yenilikçi ürünün geliştirilmesi, üretimi ve satışında haklı bir saygınlık kazanmışlardır. Hedefimiz, bu iki öncü firmanın deneyim ve teknolojilerini 47 teliği, TEETHMATE 1904 yılında batı stili yemek takımları üretmek amacıyla sayfa motifler geçmişin geleneksel sanat faaliyetlerinden izler taşır. Geleneksel ve çağdaş popüler kültür örnekleri, modern Japon halkına hem eğlence vaat etmekte hem de bireylerin endüstriyel yaşamın getirdiği sıkıntılardan uzaklaşmalarını sağlamaktadır. 1986’da hükümet tarafından gerçekleştirilen bir anket çalışmasında, bireylerin yüzde 80’i günde bir buçuk veya iki saatini televizyon izleyerek, radyo dinleyerek veya Japon gazete ve dergilerini okuyarak geçirdiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların yüzde 16’sı bireysel hobi ve eğlence aktivitelerine günde iki veya bir saat-on beş dakika ayırdıklarını ifade etmiştir. Diğer serbest zaman aktiviteleri arasında spor, sosyal ortamlarda vakit geçirmek ve bireybir araya getirerek, araştırma-geliştirme faali- sel çalışmalar yer almaktadır. Anket sonuçları, gençler ve yetlerimizi arttırmak ve kendi alanında öncül ürün ve emekli bireylerin serbest zaman aktivitelerine en çok vakit sistemler üretmektir. ayıran kesim olduklarını ortaya koymuştur. Dünya genelinde ortalama insan ömrünün uzaması, hasta- Japonya’da 1980’li yılların sonlarına kadar, serbest zaman lık yapılarının değişmesi ve hastaların beklentilerinin yük- aktivitelerinin büyük bir kısmını park gezisi veya alışveriş selmesi, dişhekimliği hizmetlerinde de önemli değişiklikler gibi tüm ailenin birlikte gerçekleştirdiği faaliyetler oluş- meydana getirmiştir. Bu nedenle dental tedaviler, yaşlanan turmaktaydı. Japon halkının çok çalıştığı ve eğlenceye za- toplumlarda giderek daha fazla sosyal önem kazanmaya başlamıştır. Tüm yönetim kadromuz ve çalışanlarımız olarak bizler, çağımızın gerekliliklerini ve hastalarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla, gurur ve farkındalık ile kendimizi yenilemeye ve geliştirmeye devam edecek ve müşterilerimize mümkün olan en iyi şekilde hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Ürünlerimiz 90’dan fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Tüm dişhekimlerine hızlı ve etkin destek sunabilmek, aktif pazarlama ve satış hizmetleri sağlayabilmek amacıyla birçok ülkede distribütörlüklerimiz bulunmaktadır. Farklı Popüler Eğlence Unsurları İle Japon Modern Kültürü Japon popüler kültürü, günümüz bakış açısını ve çağımızın eğilimlerini yansıtmanın yanı sıra, bugün ve dün arasında köprü vazifesi gören öğeler de içermektedir. Japon görsel sanatları, mutfağı, televizyon programları, animasyonları, çizgi romanları (manga) ve müziği 48 kültürümüzün sanatsal ve edebi sayfa geleneklerinden köken almıştır. Sunumlarda kullanılan tema ve man ayırmadığı yönünde bir algı mevcut olmasına rağmen, Kawaii’nin halkla ilişkiler sektöründe kullanımı da yaygınlaş- gerçekte Japonlar her fırsatı bireysel bir eğlenceye dönüş- maktadır ve gelecekte de optimist bir imaj ortaya koymak türmeye çalışırlar. 2014 yılı itibariyle mobil telefonlar uy- isteyen firmalar tarafından tercih edileceği düşünülmekte- gulamaları çok yaygınlaşmış olmasına rağmen, trende çizgi dir. roman okuyan veya kulaklığıyla müzik dinleyenlerin sayısı da oldukça fazladır. ‘Kawaii’ özellikleri taşıyan diğer maskot karakterlerine genel anlamda ‘yurukiyara’ denilmektedir (yerel bölge mas- Japonya’da çok geniş bir yelpazede farklı popüler eğlence kotları da yurukiyara tür maskotlara dahildir). Japonya’da unsurları mevcuttur. Özellikle müzik, film ve çizgi roman her yıl gerçekleştirilen maskot yarışmasını bu sene Ehime sektörleri bireylere olağanüstü çeşitlilikte alternatifler bölgesinin yerel maskotu olan Bari-san kazanmıştır. Ancak sunmaktadırlar. Oyun merkezleri, bowling salonları ve ka- bir önceki senenin birincisi Kumamoto bölgesinin maskotu raoke partileri genelde gençler tarafından tercih edilirken, Kumamon (Mon-Ayı) halk arasında halen daha popülerdir. yetişkinler shogi veya go oynayabilecekleri mekânlarda va- Geçtiğimiz sene, tüm ülkede 2.5 milyar yen üzerinde Kuma- kit geçirmektedirler. mon ürünü satışı gerçekleşmiştir. Halk tarafından çok sevi- Kawaii, Japoncada “sevimli” ve “güzel” anlamına gelmektedir. Özellikle popüler kültürde daha belirgin olmak üzere, Japon toplumunda sevimlilik çok önem verilen bir estetik değerdir ve diğer kültürlerle benzer olarak Japonlar da, sevimli insanları çocuksu yetişkinlere tercih ederler. Kawaii, Ka-wa-ee olarak telaffuz edilmektedir. (korkutucu anlamına gelen Ko-wai ile karıştırılmamalı). Kawaii yetişkin bireyler veya hayvanlar için de kullanılabilir. Güzel ve hoş bayanlar kawaii, yakışıklı ve hoş erkekler ise kakkoii (Kak-ko-ee) olarak tanımlanırlar. Karakter özellikleri beğenilen erkekleri tarif etmek için de kawaii kullanılmaktadır. Maskot Kawaii, Japon piyasalarında hızla yayılan bir akım haline gelmiştir ve hem okullarda hem de büyük projelerde artan bir sıklıkla kullanılmaktadır. Bu sevimli ve çocuksu figürlerin farklı sektörlerde kullanımı, birçok bireyin empati ve yakınlık hissi geliştirmesine de yardımcı olmaktadır. Tokyo Şehri Polis Departmanının maskotu olan turuncu renkli, küçük bir masal cinine benzeyen, tavşankulakları ve anteniyle dinleme işlevini gerçekleştiren Pipo-kun, bu duruma örnek olarak verilebilir. zada bulabilmek mümkündür. Anime Anime, hikâyenin animasyon sanatı kullanılarak anlatıldığı bir film türüdür. Batılı çizgi filmlerin aksine, animede karakterler daha detaylı bir tasarıma sahiptir. Amaç, izleyici ve ekrandaki karakter arasında daha yakın bir ilişki kurulmasını sağlamaktır. Animeler genellikle, kökeni 12. yüzyıla dayanan eski çizgi roman türlerinden mangalara dayanarak hazırlanmaktadırlar. Animasyon filmlerin Japon popüler kültüründeki yeri 1920’li yıllardan bu yana gittikçe artmıştır. Walt Disney ve yarattığı karakterlerden etkilenen Osamu Tezuka (1925-1989, Çizgi Roman Tanrısı anlamına gelen ‘’manga no kamisama’’ olarak da tanınır), Japon çizgi roman geleneğinde önemli değişikliklere yol açan 40 yıllık bir animasyon/anime evrim sürecinin öncülüğünü yapmıştır. Tezuka’nın ilk anime karakteri olan ve kendinden önceki hiçbir karaktere benzemeyen robot çocuk Astroboy, inatçı saçları, yumruk büyüklüğündeki gözleri ve ayağındaki füzelerle Japon halkının büyük sevgi ve beğenisini kazanmıştır. Çağlar boyunca çok farklı türde anime örnekleri yaratılmıştır. Fantastik türlerden bilim kurguya kadar değişen anime örneklerinin her biri kendi içinde ayrı bir anlam taşır ve Japon toplumunun farklı özelliklerini yansıtır. Hayao Miyazaki (1941- ) tarafından yönetilen animasyon filmlerinden Totoro (1988) ve Howl’un Yürüyen Şatosu (2004), içerdikleri savaş karşıtı temalarla Japon toplumunu derinden etkilemiştir. Toplum içerisinde ortak duygu ve fikir birliği, oluşturmadaki etkisi nedeniyle, animasyon film sektörünün gelişmesi Japon kültüründe oldukça önemli bir etkiye sahiptir.[10] Japon kültürünün önemli bir öğesi olan anime karakterlerine ait ürünler günümüzde oyuncak ve tekstil ürünü olarak da satılmakta, video oyunlarına dönüştürülerek daha geniş kitlelere ulaştırılmaktadır. 49 Kawaii len bu maskota ait ürünleri Japonya’da herhangi bir mağa- sayfa GÜNCEL Şifalandırabilmek nasıl büyük bir armağandı... Artık yeni bir erkek arkadaşım var: Ömer. Yaşını, işini bilmiyorum, çünkü sormadım. Tahmin etmeye çalışıyorum şu anda, ama onu da yapamıyorum çünkü yaşını göstermiyor hiç. Geçen gün anne ve babasıyla ziyaretime geldi. Beni görünce gülümsedi. Önce koltuğa oturmak istemedi, hatta bir ara arkasına dö- Yapılması gereken bir-iki küçük girişimi anlatmaya başla- nüp gitmeye kalkıştı fakat benden önce annesi seslendi dığımda, o zamana dek var olan tavrı değişti ve bağırmaya Ömer’e ve o da kalmaya karar verdi. Gözleri çok güzeldi; yü- başladı. Bir yandan da yumruk haline getirdiği sol eliyle sol zünün yanlarına doğru çekikleşen çok güzel gözleri vardı. yanağına hızlıca vuruyordu. Sarışın değildi, kumrala yakındı teninin rengi, sanırım. Çok da dikkatli bakmadım doğrusunu isterseniz, çünkü onunla Elini tuttum, “tamam canım, istemiyorsan yapmayız; sen ne konuşmanın keyfine dalmıştım. istiyorsan, nasıl istiyorsan öyle olsun” dedim. Kendine zarar verme olasılığı beni hem korkutmuş, hem de içimi acıtmıştı. İstediğinin yapılacağını anladığında sevinçle gülümseye- hatta sözlerini birkaç kere annesine ve babasına doğrulattı. rek çığlık attı ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Annesi Onayımı istediğini anladığımdan, ona dönüp teşekkür ettim ve babası bizi gülümseyerek izlerken, birbirimizi sıkıca ku- ve kendisine yakından bakabilmek için izin istedim. Güzel cakladık. Ayrıldık, ama o bana yeniden sarıldı ve bu sefer gözlerini kısarak başını salladı ve gülümseyerek ağzını açtı. yanaklarımdan öptü. Gülmeye başladım, o da gülüyordu. Yaklaşıp yanaklarını okşadım, ağzının içine Tekrar ayrıldık. Durup bana baktı ve yeniden sarıldı. Oyun baktım. Her şey tam da olmasını beklediğim gibi sarılıp duruyordu bana, her seferinde sıkıca kavrıyor ve gibiydi, onun hayat şekline, koşullarına uy- yanaklarımı defalarca öpüyordu. Bu ritüeli annesinin müda- gun bir durumdaydı yani. halesiyle kesmek zorunda kaldık, istemeden. 50 Dişlerini ne kadar dikkatlice fırçaladığını uzun uzun anlattı, sayfa Prof. Dr. Pelin GÜNERİ Beni unutmasını istemiyordum, çünkü ben onu hiç unutmayacaktım. Hatırlaması için giderken ona kalemimi verdim, gözlerini kocaman açarak kalemi elimden Kasım 1963 yılında dünyaya ge- adeta kaptı ve sevinçle güldü. Birbirimize el sallayarak ayrıldık. len Pelin Güneri, Bornova Ana- İşte o an, bu işi yaptığım için şükran duydum... Sebep Diş dolu Lisesi ve Ege Üniversitesi olan, bana yol gösteren herkese içimden teşekkür ettim usulca. Birisine şefkat verebilmek, dokunabilmek ya mik yaşamını aynı üniversitenin armağandı.. Çünkü bu, onu ya da bir başkasını değil ken- Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi dimi şifalandırmaktı esasında; işte tam o anda bunların Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi hepsi geçti aklımdan, neden bu işi sevdiğimi o saniye olarak sürdürmektedir. anladım... romlu... Adı, Ömer... Yaşını, bilmiyorum, umurumda bile değil. Fakültesi’nden 1986 yılında başlayan akade- da en doğrucası, onu şifalandırabilmek nasıl büyük bir Kısacası, artık yeni bir erkek arkadaşım var, Down Send- Hekimliği mezun olmuştur. Doğayı ve hayvanları insanlardan, bebekleri ve yaşlıları erişkinlerden daha çok seven Pelin Güneri, İzmir’de kızı ve iki kedisiyle birlikte hayatı paylaşmaktadır. 51 05 Ağustos 2012 - İzmir sayfa A J A N DA A J A N D A 21.TDB Uluslararası Diş Hekimliği Kongresi 47. CED/IADR Kongresi 28-30 Mayıs 2015 / İstanbul www.ced-iadr2015.com www.tdbkongreleri.org 9. AÇBİD Uluslararası Kongresi 27-31 Mayıs 2015 / Antalya www.acbid2015.org 1. Diş Teknisyenleri Kongresi 04-06 Eylül 2015 / İstanbul www.disteknisyenlerikongresi.com 103. FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi 22-25 Eylül 2015 /Bangkok - Tayland www.fdi2015bangkok.org 19.Uluslararası Estetik Diş Hekimliği Kongresi 2-4 Ekim 2015 / İstanbul www.edad2015.org 15-17 Ekim 2015 / Antalya 9. IFED World Congress of The International Federation Esthetic Dentistry 5-7 November 2015 / Cape Town www.ifed-2015.com 22.Uluslararası Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği Bilimsel Kongresi 12-15 Kasım 2015 / Antalya www.protetik2015.org İZDO 22. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi 27-29 Kasım 2015 / İzmir www.izdokongreleri.com 7. International Adhesive Dentistry Congress 52 19-20 May 2017 - İstanbul / Turkey sayfa GELECEK İÇİN DOĞRU SEÇİM CLEARFIL™ SE BOND 2
Benzer belgeler
Farklı adeziv sistemler uygulanarak yerleştirilen fissür örtücülerin 6
için oluşturulan bu program, istekler doğrultusunda geliştirilmektedir. Hasta veri programı ile ilk muayeneyi yapan
hekim hastanın hangi anabilim dallarında tedavi olacağını
online ortama aktarıyor...