edak gazete - EDAK ECZA KOOP.
Transkript
gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ www.edak.org.tr • [email protected] Şeker gibi bir bayram olsun Temmuz 2013 • Sayı 73 EDAK 34 Yaşında! Nice senelere sağlıkta özgür ve el ele! Ecz. Tuncay Sayılkan İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Emre Bacanak EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Reçetesiz ilaç satışı yasaklanıyor mu? Halkın gündemine bir anda bomba gibi düşen İstanbul Taksim Gezi Parkında yaşananlar ve ardından diğer illerimizde de ardı ardına gelen protesto gösterileri yer almadan önce ulusal basında sektörümüzü ilgilendiren bir gelişme yaşandı. Artık eczanelerden “Reçetesiz İlaç Satışı” yapılamayacağı, bu yönde eczanelerin gizli müşteri olarak denetlendiği ve cezalar uygulandığı yazıldı. Halk ve eczacı bu yasakların ne olduğu konusunda tedirginlik yaşamaya başladı. İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan’a bu gelişmeleri sorduk. Sayılkan, sorularımızı yanıtlamaya başlarken bununla ilgili yeni bir resmi düzenlemenin mevcut olmadığını belirtti. Türkiye’de ilacın yaklaşık yüzde doksanını devletin satın aldığını ve suiistimalleri önlemek için ülkemizde ilaçta karekod sisteminin uygulandığının da altını çizen Sayılkan, kalan yüzde onluk dilim için de “yıllardır hastasına ilacını temin eden ona danışmanlık hizmetini sunan eczacının danışmanlığına güvenilmelidir” dedi. Saha Yönetmeni Ersoy Güzgülü ile birlikte İzmir Altındağ’daki eczanesinde ziyaret ettiğimiz İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan konuyla ilgili yaptığımız söyleşide özetle şunları söyledi. İlaç Dışı Sağlık Ürünleri ve Eczacılık Tanımı Değerli meslektaşlarım, Gazetemizin bu sayısında İlaç dışı sağlık ürünlerine ağırlık verdik. Konuyu faklı bir açıdan değerlendirmek ve ilginizi çekeceğini düşündüğüm bazı tanımlardan bahsetmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi ilaç dışı sağlık ürünleri, ilaç fiyatlarının aşırı düşmesi ile beraber hayatımızda ağırlık kazanan bir konu. Bu konunun bir de “Artık ilaçtan para kazanamıyoruz” söylemiyle bütünleşmesi de eczacılık mesleği açısından ayrı bir utanç konusudur. Çünkü halk sağlığını ilgilendiren her ürün eczacının görev ve sorumluluk alanı içerisindedir. Geçmişimizde ilaçtan yeterince para kazanıldığı gerekçesi ile diğer ürünler için gerekli özenin gösterilmemiş olması mesleki sorumluluklarımızın yeterince yerine getirilmemesi anlamını taşır ki, bugün meslek itibarımızı yavaş yavaş kaybetmek suretiyle bunun bedelini ödüyoruz. Biz eczacıların ilaç dışı sağlık ürünlerine yaklaşımı, bu ürünlerin halk sağlığının korunması açısından eczacı danışmanlığında verilmesi gereken ürünler olması gerekçesiyle olmalıdır. Aksi halde ne olur? Devamı sayfa 4’de Devamı sayfa 3’de Editörden Merhaba, Türkiye’de yılda yaklaşık 6-7 ton pil cep telefonundan saate, oyuncaktan televizyon kumandasına kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Piller şarj edilenler ve edilmeyenler olarak iki gruba ayrılmaktadır. ‘Nikel kadmiyum, nikel metal hidrit ve lityum içeren pillerin geri dönüşümü yapılabilmektedir. Örneğin dünyada rezervleri oldukça azalan kobalt, atık pillerden geri kazanım yoluyla elde edilmektedir. Atık pillerin çöpe, toprağa, denize, akarsu ve kanalizasyona atılması ya da yakılması durumunda içerdikleri ağır metaller, çevrenin kirlenmesine yol açmaktadır. Ör: Kadmiyumlu pil, olimpik havuzun üçte birini doldurmaya yeterli 600 bin litre suyu kirletebilmektedir. Bu da gelişmiş ülkelerde yaklaşık 11 kişinin yıllık su ihtiyacına karşılık gelmektedir. Pil ya da bataryaların yakılarak bertaraf edilmemesi gerekir. Çünkü yanma sonucunda kurşun, cıva ve kadmiyum daha da zehirli gaz haline dönüşür ve soluduğumuz havaya karışır. Bu nedenle EDAK Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) ile birlikte, “Atık Pil toplama Kampanyası”nı sürdürüyor. Çevre için yapabileceğimiz daha çok şey var. Devamı sayfa 23’de En büyük gücümüz bilgimiz Ecz. Çağdaş Ceylan Her ilaç bir zehirdir! Ecz. Ayşem Jale Kıhtır Atık Pil Toplama Kampanyasında 2. Olduk! “Engelsiz İlaç” Projesi basın toplantısı Neden ilaç, neden parafarmasi? Ecz. Hüsnü Kaya Türkiye’deki Ecza Kooperatifçiliğinin öncü kuruluşu EDAK, kuruluşunun 34. yılını İzmir Işıkkent’teki merkez binasında gerçekleşen bir törenle kutladı. EDAK çalışanları ve yönetiminin hazır bulunduğu törende, kooperatifteki çalışma süreleri 10-20-30 yılı dolduran çalışanlara plaket ve”Babalar günü Tavla Turnuvası”nda dereceye girenlere kupa ve ödülleri takdim edildi. Devamı sayfa 22’de Devamı sayfa 22’de İlaç Dışı Sağlık Ürünü Ecz. Nuri Korkmaz Devamı sayfa 24’de “Herşeye rağmen hayata gülümseyerek bakabilmek ve gülmek…J ” Gazeteedak 73. sayısına hoş geldiniz. Yaz aylarına çok hareketli bir şekilde girdik. 31 Mayıs’ta İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda başlayan olaylar kısa sürede tüm yurda yayıldı. Ve Etkileri hala sürüyor. Ve maalesef ne dünya da ne de Türkiye gündeminde şiddet hız kesmedi. Dünya’da Mısır’da yaşanan katliam, Türkiye’de gezi parkı olaylarının yansımaları ve ‘kadın’a şiddet her alanda devam etti. Ama her şeye rağmen hayata gülümseyerek bakmanın ve gülebilmenin en büyük değer olduğunu görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı. EDAK’ın gündeminde ise İletişim merkezimizde daha kaliteli hizmet verebilmek amacıyla, görüşmeler kayıt altına alınmaya başlandı. Ortaklarımız ile yönetimimizin daha sık bir araya geldiği Bölge Meclislerimiz önemli adımlardan biri oldu. Yeni projemiz EDAK Rafı’mız ve Raf’a destek yeni dergimiz EDAKTÜEL 5. Sayı eczanelerde yerini aldı. Bölgelerimizde devam eden Medikal Ürün eğitimlerimiz ile eczacılarımıza bu ürünlerin önemi aktarılmaya devam edildi. Gazeteedak gündemimizi ise; İlaç dışı sağlık ürünleri oluşturdu. Bu konuda Yönetimimize, ortaklarımıza ve tüketicilere de mikrofonlarımızı uzattık. Konuyla ilgili; Cumhuriyet tarihimizin tek eczacı sağlık bakanı olan Ecz. Kazım Dinç ile görüştük. Ayrıca bu sayımızda EDAK ormanlarımız ve sevgili eczacı büyüğümüz Mümtaz Öktem ile Homeros Mümtazi’de gerçekleştirdiğimiz söyleşimiz de yer aldı ve biz bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz… [email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatırlatarak, sizlere kocaman bir gülümseme ile “MERHABA” diyor ve şeker bayramınızı kutluyoruz... 74. Sayımızda görüşmek üzere, Hoşçakalın… Yeşim Erdemir / Gazeteedak Editörü EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP), İzmir Kent Konseyi, Çağdaş Görme Engelliler Derneği ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi iş birliğinde başlatılan proje Kent Konseyi’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. İlk etapta 200 gönüllü eczanenin yer alacağı projede yurtdışından getirilen özel bir aparat ile eczacılar, ilaçların üzerine kabartma yazıyla ilacın ismini, kullanım şeklini ve son kullanma tarihini yazacak. Böylece görme engellilere ilacın kullanımında kolaylık sağlanacak. Kabartmalı yazıyı bilmeyen görme engelliler için ise sesli kutu verilecek. Eczacılar, görme engelli hastalara, 10 ilaç bilgisinin girilebileceği sesli kutuyu ücretsiz olarak verecek. Ecz. Hülya Bostancıoğlu ile Söyleşi “Engelliler Sanat Evi” Marmaris Serdar Eczanesinde Atık İlaç Toplama Noktası Oluşturuldu MEDİKAL ÜRÜNLER Eğitimlerimiz Salihli ve Aydın’daydı Eski Sağlık Bakanı Ecz. Kazım Dinç İlaç Dışı Ürünleri Değerlendirdi... Ecz. Mümtaz Öktem’le Söyleşi gazeteedak Engelleri kaldırıyoruz! 2 EDAK Görme ve işitme engelli hastaların ilaca ulaşmadaki engellerini kaldıracak Engelsiz İlaç Projesinin tanıtımı yapıldı EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP), İzmir Kent Konseyi, Çağdaş Görme Engelliler Derneği ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi iş birliğinde başlatılan proje Kent Konseyi’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. Projeyle görme engelli hastaların ilaç kullanımına yönelik yaşadığı sorunların en aza indirgenmesi amaçlandığı bilgisi verildi. İlk etapta 200 gönüllü eczane yer alacağı projede yurtdışından getirilen özel bir aparat ile eczacılar, ilaçların üzerine kabartma ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ yazıyla ilacın ismini, kullanım şeklini ve son kullanma tarihini yazacak. Böylece görme engellilere ilacın kullanımda kolaylık sağlanacak. Kabartmalı yazıyı bilmeyen görme engelliler için ise sesli kutu verilecek. Eczacılar, görme engelli hastalara, 10 ilaç bilgisinin girilebileceği sesli kutuyu ücretsiz olarak verecek. ÇEKOOP Başkanı Şule İlkkurşunlu, Türkiye’de ilk defa böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, “Görme engellilerin daha çok uğradığı ve gönüllü eczanelerde projemizi hayata geçireceğiz. İzmir’den başlayan bu proje, Atık İlaç Projesi’nde olduğu gibi tüm Türkiye’ye yayılacağını umut ediyorum. Projede Engelsiz İlaç Projesi’nde yer alan cihazların devlet tarafından geri ödeme kapsamına alınmasını hedefliyoruz” dedi. EDAK Yönetim Kurulu EDAKOM İzmir Teknoloji Zirvesi’ndeydi Başkanı Emre Bacanak ise, Türkiye’de 700 bin görme engelli olduğunu ifade ederek, “Kooperatif olarak sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz” dedi. Kent Konseyi Başkanı Güman Kızıltan, proje destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, konsey olarak bin sesli kutu alarak, gönüllü eczanelere dağıtacaklarını bildirdi. * DHA Cihan Durak Köy Okullarına Ecza Dolabı* İzmir Eczacı Odası Köy okullarının ecza dolabı gereksinimlerini karşılıyor. Eczacılık günü etkinlikleri kapsamında sosyal sorumluluk projelerine odaklanan eczacılar, 220 köy okuluna ecza dolabı kuracak. İzmir Eczacı Odası başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, merkez dışındaki okullarımızda ecza dolaplarına büyük gereksinim olduğunu gördük. EDAK da bu dolapların içinde gereksinim duyulacak malzemeleri verdi” diye konuştu. *15 Mayıs 2013 Cumhuriyet Gazetesi -Hicran Özdamar 23 Mayıs 2013 tarihinde Turkcell tarafından organize edilen, İzmir’in önde gelen firmalarının katılım sağladığı Teknoloji Zirvesi’nde EDAKOM’u Şirket Müdürü Taner Altan temsil etti. Taner Altan organizasyona “Mobil Teknolojilerle Fark Yaratan Şirketler” konulu söyleşide panelist olarak konuk oldu. Altan; EDAKOM, EDAK Ecza Kooperatifi ve ısı-nem takip sistemi olan Edakometri’nin tanıtımını yaparak sağlık sektöründe soğuk zincir ürünlerinin muhafazasının öneminden bahsetti. Konuyla ilgili yaptığı açıklamada EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak da özetle şunları söyledi: “İzmir Eczacısının düzenlediği bir proje… Eczacılar olarak tüm kurumlarımızla halkımızın yanında olmak bizim için bir keyif. Ekonomik anlamda yeterli olmayan okullarımıza kendi mesleğimizin gereği olan sağlık yardımını yapmak hem odalarımızın hem diğer meslek gruplarımızın önem verdiği bir konu. EDAK olarak, okullarımıza gönderilen ecza dolaplarının içeriğini hazırladık. Biz de eczacı odamıza böyle bir destek vermekten dolayı mutluyuz.” gazeteedak Reçetesiz ilaç satışı yasaklanıyor mu? EDAK ECZA KO O P . KURUM 3 HABERLERİ landığı ilacı için örneğin tansiyon hastası biri gelecek eczanenize ve siz “hayır ben sana bunu veremem, git reçete yazdır gel” diyemezsiniz. Bu ülkemizde kabul görecek, pratikte de pek mümkün bir uygulama değildir. Bu işin doğrusu, Türkiye’de satılan ilaçların yaklaşık yüzde doksanını devlet satın alıyor. Ve ülkemizde İTS gibi ilacın takip edildiği bir sistem de var. Yani öyle sanıldığı gibi bir suistimal de yok. Geriye yüzde onluk bir dilim kalıyor. Bu noktada da ilacın uzmanı eczacıya güveneceksiniz. Peki, ilaçta bunlar yaşanırken, ilaç dışı sağlık ürünleri olarak eczane dışı mı kastediliyor? Kaldı ki, sadece reçeteli ve reçetesiz ilaçlar değil ilaç dışı sağlık ürünlerinin de sadece eczanelerden sunulması insan sağlığı için çok önemli bir konudur. İnsan sağlığını doğrudan ilgilendiren tüm ürünlerin doğru adresi eczacı danışmanlığı da sunulan eczanelerdir. Halkın gündemine bir anda bomba gibi düşen İstanbul Taksim Gezi Parkında yaşananlar ve ardından diğer illerimizde de ardı ardına gelen protesto gösterileri yer almadan önce ulusal basında sektörümüzü ilgilendiren bir gelişme yaşandı. Artık eczanelerden “Reçetesiz İlaç Satışı” yapılamayacağı, bu yönde eczanelerin gizli müşteri olarak denetlendiği ve cezalar uygulandığı yazıldı. Halk ve eczacı bu yasakların ne olduğu konusunda tedirginlik yaşamaya başladı. İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan’a bu gelişmeleri sorduk. Sayılkan, sorularımızı yanıtlamaya başlarken bununla ilgili yeni bir resmi düzenlemenin mevcut olmadığını belirtti. Türkiye’de ilacın yaklaşık yüzde doksanını devletin satın aldığını ve suiistimalleri önlemek için ülkemizde ilaçta karekod sisteminin uygulandığının da altını çizen Sayılkan, kalan yüzde onluk dilim için de “yıllardır hastasına ilacını temin eden ona danışmanlık hizmetini sunan eczacının danışmanlığına güvenilmelidir” dedi. Saha Yönetmeni Ersoy Güzgülü ile birlikte İzmir Altındağ’daki eczanesinde ziyaret ettiğimiz İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan konuyla ilgili yaptığımız söyleşide özetle şunları söyledi. Eczanelerimizde reçetesiz ilaç satışı yapılamayacak demek mi oluyor bu? Eczanelerimizde reçeteli reçetesiz ilacın tanımını içeren yasal düzenlemeler 80 küsür sene önce yapıldı. Buna göre eczanede kontrollü satılması gereken, özel reçeteleri olan ve reçeteleri saklanması gereken belli ilaçlar var. Kırmızı, yeşil, mor ve turuncu reçeteler gibi il sağlık müdürlüklerine bildirilen özel reçeteler var. Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen reçetesi alıkonulacak ya da daha dikkatli satılması gereken ürünler de olabiliyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve psödoefedrin etken maddesini içeren ilaçlar hakkındaki uyarılarda olduğu gibi. Ama neden şimdi ve neden bir kısım medya bu işin üstüne bu kadar gitti derseniz. Eczacılık camiasında günlerdir bu gelişmelerle ilgili çeşitli fikirler ve farklı görüşler konuşuluyor. Resmi bir yazı yok değil mi? Sağlık Bakanlığından gelen ve yeni bir uygulamayı gerektiren yeni bir resmi yazı yok. Buna rağmen medya tarafından ısrarla bu kadar çok gündemde tutulmasının nedenleri arasında sektörde konuşulan şu olasılıkları sayabiliriz. * Bazılarına göre, 2011-2012 yılları kıyaslandığında yıllık reçete sayısında ciddi oranda düşüş olduğu söyleniyor. Yaklaşık 30 milyon reçetenin sistemde eksilmesi ve bunun doğal yansıması olarak muayene ücreti bakımından da bir kayıp anlamına gelir. Bu nedenle kamuoyu üzerinde reçete zorunluluğu algısı yaratılması bir senaryo olarak düşünülmekte… * İkinci senaryo ise, ilaç fiyatları çok fazla düştüğü için fiyat anlamında cazip hale gelen bu ilaçlar başka ülkelere transfer ediliyor ve buna yönelik bir müdahale ve yurt dışına ilaç çıkışını engellemek için bir hamle yapıldığı da konuşulanlar arasında. * Üçüncü ve en gerçekçi senaryo, ülkemizde reçeteli reçetesiz ilaçların, yani OTC dediğimiz ürünlerin mevcut bir tanımı yok. Bunlar ile ilgili listeler hazırlanıp eczane dışında satılmasının önü açılır mı diye de bir senaryo var. Uzun zamandır bu grup ilaçları belirleyip, ödeme listesinden de çıkmasını takiben eczane dışında satılabilmesini bekleyen çevrelerin varlığı hepimizce bilinmekte. Bu beklenti de gerçekleştiriliyor, altyapısı hazırlanmak isteniyor olabilir. * En son ve en fazla ihtimal dahilinde gördüğüm senaryo ise bilindiği gibi bundan bir süre önce ülkemizde reçetesiz ilaçta reklamı serbest kılan bir yasal düzenlemeye imza atıldı. Ama medyaya baktığınızda bununla ilgili çok fazla reklam göremiyorsunuz. Çünkü Türkiye’de reçetesiz ilaç tanımı ve listesi yok. Bunun altında yatan çok büyük hacimli reklam geliri nedeniyle bir kısım medya bunun üstüne fazlaca gidiyor olabilir. Hadi, reçetesiz ilaçların ne olduğu belirlensin. Nedir onlar? Hepimizin bildiği ve yurt dışında örnekleri var olan ağrı kesiciler, soğuk algınlığı ilaçları, bazı mide ilaçları, antiasit çiğneme tabletleri, göz damlaları v.s. Bunları reçetesiz hale getirdiğinizde insan sağlığı için oluşan riskler unutulup bu ilaçların rahatlıkla reklamı yapılabilecek. Reklam geliri neden olabilir mi? Medya öncelikli olarak reklam gelirini önemsiyor olabilir. Ama sağlığın şakası olmaz. Sağlık hizmeti ile ilgili insanlar gece nöbetçi olduğunuzda reçete yazdırmaya gidememiş ama kullanması da gereken ve yıllardır kul- Eğer en kolay ulaşılan sağlık merkezi olan eczanelere ve eczacıya güvenmeyip reçetesiz bir tane Ağrı kesici bile sattırmam diyorsanız, bu ülkede Tarım Bakanlığı’ndan onay veya ruhsat alarak, Televizyonlarda ve internette de sıklıkla gördüğümüz; ilaçla ilgili hiçbir eğitimi ve bilgisi olmayan insanlarca, kalp hastalarına çok iyi gelir, romatizmaya iyi gelir, şeker hastalığını yok eder diyerek bitkisel adı altında değişik ürünler ile ilgili yapılan reklam içeren umut satıcı ve yanıltıcı programların yanı sıra, yılardır değişik isimler ile piyasaya sunulan ve her yıl birçok insanımızın ölümüne ya da sağlığını kaybetmesine neden olan zayıflama ilacı adı altındaki ürünlere gerekli önlem alınmazken, yani insan sağlığını tehdit eden bu uygulamalar fütursuzca sürerken şimdi ne oldu da, bu işin uzmanı olan eczacılara bu ilaçları reçetesiz satamazsınız deniliyor, bu yaklaşım bize hiç de samimi gelmiyor. Bu işlerin ve rant hesaplarının insan sağlığını hiçe sayarak yapılmaması gerekir. İnsanlarımızın sağlığını daha fazla riske atmadan, insan sağlığı ile ilgili ürünlerin sadece sağlık bakanlığından ruhsatlandırılması ve halkı aldatan reklamlarla insan sağlığını riske atanlara ise ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Sağlık Bakanlığının Açıklaması “Ülkemizde 26.5.1928 tarihli 1262 İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile reçetesiz ilaç satışı yasaktır. Reçete mukabili verilmesi gereken ilaçların reçetesiz satılması, hem hasta sağlığı açısından hem de ilaçlara güvenli erişim açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir. Özellikle büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve antidepresanların reçetesiz olarak satıldığı yönünde şikâyetlerin artması üzerine, bu ilaçların bilinçsizce ve amacı dışında kullanımını önlemek amacıyla Bakanlığımız Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, illere bir genelge gönderilerek gerekli denetimlerin yapılması istenmiştir. Bakanlık olarak en önemli amacımız vatandaşlarımızın ilaca güvenli şekilde erişimini sağlamaktır. Zira basit gibi görünen ilaçların dahi, besin ve ilaç etkileşimleri, hamilelik ve emzirme dönemlerine etkileri, çocuklarda, yaşlılarda, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlarda, ilaç alerjisi bulunanlarda vb. çok ciddi ve beklenmedik yan etkileri olabilmektedir. DSÖ verilerine göre gelecek 10 yıl içerisinde bilinçsiz kullanılan antibiyotiklere direnç gelişmesi nedeniyle basit enfeksiyonlar da dahi ölümler yaşanabileceği anlaşılmaktadır. Bu sebeple Bakanlık olarak halkımızın sağlığını tehdit eden her türlü yanlış uygulama ile mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz. Ancak halkımızın da spekülasyonlara kapılmadan hem kendilerinin hem de yakınlarının sağlıklarını korumak amacı ile hekim tavsiyesi almadan ilaç kullanmamaları konusunda hassas davranmalarını istiyoruz.” 4 gazeteedak İlaç Dışı Sağlık Ürünleri ve Eczacılık Tanımı EDAK Değerli meslektaşlarım, Gazetemizin bu sayısında ilaç dışı sağlık ürünlerine ağırlık verdik. Konuyu faklı bir açıdan değerlendirmek ve ilginizi çekeceğini düşündüğüm bazı tanımlardan bahsetmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi ilaç dışı sağlık ürünleri, ilaç fiyatlarının aşırı düşmesi ile beraber hayatımızda ağırlık kazanan bir konu. Ecz. Emre Bacanak Bu konunun bir de “Artık EDAK Ecza Kooperatifi ilaçtan para kazanamıyoYönetim Kurulu Başkanı ruz” söylemiyle bütünleşmesi de eczacılık mesleği açısından ayrı bir utanç konusudur. Çünkü halk sağlığını ilgilendiren her ürün eczacının görev ve sorumluluk alanı içerisindedir. Geçmişimizde ilaçtan yeterince para kazanıldığı gerekçesi ile diğer ürünler için gerekli özenin gösterilmemiş olması mesleki sorumluluklarımızın yeterince yerine getirilmemesi anlamını taşır ki, bugün meslek itibarımızı yavaş yavaş kaybetmek suretiyle bunun bedelini ödüyoruz. Biz eczacıların ilaç dışı sağlık ürünlerine yaklaşımı, bu ürünlerin halk sağlığının korunması açısından eczacı danışmanlığında verilmesi gereken ürünler olması gerekçesiyle olmalıdır. Aksi halde ne olur? Medikal Ürünler de SGK tarafından düzenleme yapılırken, eczacılık camiasında henüz yeterli bir yol kat edilemedi… Bildiğiniz gibi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) “Medikal Ürünler” sektöründe aynı ilaçta olduğu gibi bir standardizasyon getirmek niyetinde. Bu nedenle yine izlenebilirlik ve akreditasyon üzerine kurulu bir takip sistemi ve buna dayalı olarak da bir maliyet yönetimi tasarlamaktadır. Buna karşın eczacılık camiası medikal ürünler sektöründe kooperatiflerin bu ürünleri ürün gamı içerisine alması ve eczanelerde bu ürünleri var edebilmek üzere pazarlama faaliyetlerinde bulunmasından daha ileri bir yol kat edebilmiş değildir. Çünkü biz eczacıların bununla ilgili bir meslek politikası bulunmamaktadır. Neden? Diye sorduğumda ise bu günlerde bunun cevabını bulduğumu söyleyebilirim. Bildiğiniz gibi bundan birkaç ay önce Ticaret Odalarında seçimler yapıldı. Bu seçimlerde Ticaret Odası yönetiminin seçimi dışında ayrıca bir de meslek komiteleri seçilmektedir. 30.Meslek komitesi ise tıbbi cihazlar, medikal ürün ve sarf malzemeleri ile ilgilidir. Sektörümüzün sanayi tarafında faaliyet gösteren iki meslektaşımızın Ecz. Enver OLGUNSOY ve Ecz. Atilla SEVİNÇLİ’nin önerisi ve desteği ile bu yıl 30.meslek komitesinde görev aldım. Buradaki amacım EDAK ve EDAK eczacıları lehine medikal sektörünü takip etmek ve gerektiğinde söz sahibi olmaktır. Burada komiteye ve bizlere nasıl bir katkı koyabileceğimi henüz tam olarak kestiremiyorum. Ancak geçtiğimiz günlerde buradaki oluşumdan ilk faydayı elde ettiğimizi söyleyebilirim. TOBB Meslekler Rehberindeki Eczacılığın Tanımı Türkiye İş Kurumu tarafından “Türkiye Meslek Bilgi Dosyaları”nın hazırlanması için TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) tarafından meslek komitemizden mail yoluyla görüş talep edildi. Bu mailde mesleklerle ilgi tanımlar ve görevleri yer almakta ve meslekler rehberi niteliğindeki bu dosyadaki bilgilerin meslek komitesi tarafından gözden geçirilmesi isteniyordu. Bugüne kadar bu rehberdeki “Eczacı” tanımı aynen şu şekildedir; Eczacı; “Doktorlarca düzenlenen reçetelerde yer alan hazır ilaçları müşteriye satan, hazırlanması gerekli ilaçları hazırlayan, laboratuarda, ilaçların geliştirilmesi ve analiziyle ilgili araştırmalar yapan kişidir.” Türkiye’deki meslekleri tanımlayan bir dosyada kendi mesleğime dair böyle bir tanımla karşı karşıya kalınca son 30 yılda neleri kaybettiğimizi daha iyi anlamış oldum. Ve o an elime meslek adına inanılamayacak kadar yanlış olan bir durumu düzeltme fırsatı geçmişti. Eğer başarabilirsek oraya koyacağımız tanımı, dayanak göstererek gelecekte mesleğimize değer katacak işleri yapmak üzere ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ bir referans noktası tesis etmiş olabiliriz. Bu nedenle meslekler rehberine ve daha önemlisi yasaya ve yönetmeliklere konulacak tanımların mesleğimizi ve mesleğimizin geleceğini son derece iyi tarif etmesi gerekmektedir. Çünkü gelecekte meslek adına talep edeceğimiz işler ve katma değerler bu tanımlardan dayanak alacaktır. Hemen SECOF ‘ta yaptığımız çalışma notlarımı taradım ve orada gelecekteki eczacılık mesleği için ön görülen fonksiyonlara göz attım. Gelecekte eczane eczacılığı için 4 ana fonksiyon üzerine çalışmaktayız; 1) Bilgi merkezi fonksiyonu 2) Diagnostic fonksiyon 3) Klinik fonksiyon 4) Marketing fonksiyonu Dolayısıyla buraya koyacağımız tanımın bu dört fonksiyonu da tanımlaması gerekir. Bunun üzerine 6197 sayılı yasadaki tanıma baktım. Orada eczacılık şöyle tanımlanıyor; Madde 1 – (Değişik: 17/5/2012-6308/1 md.) Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir. Eczane açmak ve işletmek ile ecza deposu mesul müdürlüğü yapmak için eczacı olmak şarttır. Eczacı; ilaç üretim tesisi, kozmetik imalathanesi, ilaç Ar-Ge merkezi gibi müesseseleri açabilir veya bu tür resmî ya da özel müesseselerde mesul müdürlük yapabilir. Bu tanım sizlerinde görebileceği gibi biz eczane eczacılarını sadece ilaçla ilgilenen bir meslek olarak tanımlamaktadır. Bir miktar “Bilgi merkezi fonksiyonu” çok sınırlı olarak da “Klinik fonksiyon” tanımlanıyor ancak son derece yetersiz. Bu tanım bizi ilacın dışındaki sağlık ürünlerinin sahibi yapmayacağı gibi gelecekte meslek hakkı talep edebileceğimiz hiçbir klinik ve diagnostik görev ve sorumluluğu bize vermiyor. Bizi sadece ilacın otoritesi olarak görüyor ancak hayatın gerçeklerine bakıldığında ilaç sektörü üretimden başlar üretim ise ciddi bir sermaye ve işletme bilgisi gerektirir. Dolayısı ile biz eczacıların ilaca dair bir otoriteyi temsil etmesi şu haliyle mümkün değildir. Bu durum ancak klinik bir onay mercii haline dönüştüğümüzde mümkün olabilir. Bu durumda eczacılık tanımımızda çok önemli 3 eksik vardır. Bu tanıma göre; 1) Biz eczacılar birer klinisyen değiliz, 2) Ürün anlamında ilaç dışında bir ilgi alanımız yoktur, 3) Eczanelerde hiçbir diagnostik görev ve sorumluluk tanımlanmamıştır. Bu durumda “Meslek Bilgi Dosyasına” koymak üzere daha kapsamlı bir tanıma ihtiyacım olduğunu düşünerek Değerli hocamız Prof. Dr. Levent ÜSTÜNES’in hazırladığı “Eczacılık Yeterlilik Standartları” kitabı aklıma geldi ve oradaki tanımın bu fonksiyonları ne kadar karşıladığını inceledim. Hocamızı telefonla arayarak konuyu müzakere ettim. Tabi ki mesleğimize ait bir tanımı böyle bir rehbere kendi istediğimiz gibi koydurabilmek için verdiğimiz tanımın sağlam bir referansı olmalıdır. Hocamızın koyduğu eczacılık tanımı Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) ‘nun Uluslararası Standart Meslek Sınıflaması (ISCO-08)deki görev tanımıdır. Bu tanım aşağıdaki gibidir; TANIM: Eczacılar; tıbbi ürünleri**** depolar, muhafaza eder ve ilaç hazırlar, tıp doktorları ve diğer sağlık uzmanları tarafından yazılan reçetelere göre verilen ilaçların yan etkileri ve doğru kullanımı hakkında bilgi verirler. İnsan sağlığını en iyi hale getirmeye yönelik*** ilaçla tedavilerin araştırılmasına, test edilmesine, hazırlanmasına, reçetelenmesine ve izlenmesine katkı sağlarlar. GÖREVLER: 1) Tıp doktorları ve diğer sağlık profesyonellerinin tıbbi ürünler için yazdığı reçeteleri almak, hastaların ilaç kullanım geçmişlerini kontrol etmek, ilaçları hazırlamadan önce uygun dozaj, uygulama yöntemleri ve ilaç uyumluluğunu sağlamak; 2) Reçetedeki ilaçları vermek amacıyla sıvı ilaçlar, merhemler, tozlar, tabletler ve diğer ilaçları hazırlamak veya hazırlanışını ve etiketlenmesini denetlemek; 3) İlaç etkileşimleri, uyumsuzluk ve kontrendikasyonları, yan etkileri, doz ve uygun ilaç depolama konuları ile ilgili olarak hekimlere ve hastalara bilgi ve danışmanlık hizmeti*** vermek; 4) Bireysel hastaların ilaç tedavisinin kalite ve etkinliği ile belirli ilaç veya tedavilerin etkinliğini planlamak, gözlemlemek, incelemek ve değerlendirmek için diğer sağlık profesyonelleri ile işbirliği yapmak*; 5) Yasal ve mesleki gereklilikleri yerine getirmek için reçete dosyalarını tutmak, uyuşturucular, zehirler ve bağımlılık yapan ilaçlar ile ilgili kayıt düzenlemek; 6) Aşılar, serumlar ve diğer ilaçların bozulmasına karşı önlem almak ve depolamak; 7) Genel sağlık durumları ile ilgili olarak hastalara danışmanlık yapmak, reçetesiz ilaçlar ile teşhis ve tedavi yardımları sağlamak**; 8) Eczacılık teknisyenleri, intörnleri ve eczane yardımcı satış elemanlarının çalışmalarını denetlemek ve koordine etmek; 9) Eczacılık, kozmetik ve ilgili kimyasal ürünleri geliştirmek ve iyileştirmek için araştırmalar yürütmek; 10) Üretim teknikleri ve ilaç içerikleri hakkında kimyacılar, mühendisler ve diğer profesyoneller ile görüşmek; 11) Belirtilen standartlar ile ilgili olarak ilaçların kimlik bilgisini, saflık ve etkisini belirlemek için test ve analiz etmek; 12) İlaç ürünlerinin etiketlerini hazırlamak, paketlemek ve tanıtımını yapmak; 13) Belirli ilaçlar ile ilgili bilgi ve riskleri belirlemek. Değerli meslektaşlarım, Bu tanımlardaki ayrıntılar ile bizim gelecekte kendimizi görmek istediğimiz yerlerin eşleşmesi gereklidir. Bu eşleşmeleri (*) işaretleri koyarak göstermeye çalıştım. Buna göre; (*) Bilgi merkezi fonksiyonu (**) Diagnostic fonksiyon (***) Klinik fonksiyon (****) Marketing fonksiyonu ile eşleşmektedir. Eğer bu tanımı bürokrasinin tüm kademelerine yerleştirmeyi başarabilirsek, gelecekte bu tanımları dayanak göstererek mesleğimiz için yeni kazanımlar elde edebiliriz. Çünkü bahsettiğimiz işlerin birçoğunu zaten aslında eczanelerimizde yapıyoruz. Ancak bu işleri hiçbir standardı olmaksızın ve ücretsiz gerçekleştiriyoruz. Bir hizmetten hak talep edebilmek için o hizmetin yazılı olarak yasa ve yönetmeliklerde yerinin olması ve belli standartlar çerçevesinde gerçekleştiriliyor olması gerekmektedir. İlaç dışı sağlık ürünlerinde de durum aynıdır. Tüm tıbbi ürünlere eczacılık değeri yükleyemediğimiz takdirde serbest piyasa kuralları gereği biz sadece fiyat rekabetini konuşmak zorunda kalacağız. Bu nedenle her birimiz ilaç dışı sağlık ürünlerine “Halk Sağlığını Korumak” gerekçesiyle bir satıcı olarak değil “ECZACI” olarak sahip çıkmalıyız. gazeteedak EDAK Toplanan 615 kg Atık Pille 2. Oldu EDAK ECZA KO O P . KURUM 5 HABERLERİ Atık Pil ödül töreninde EDAK’ın da yer aldığı “Firmalar/ Kurumlar” kategorisinde ilk üç’ü sağlık sektörü oluşturdu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin TAP işbirliğiyle bu yıl 16.sını düzenlediği ‘Atık Pil Toplama Kampanyası’nda en başarılı okul, sivil toplum kurumu ve şirketlere ödülleri törenle verildi. Büyükşehir Belediyesi’nin ‘çevre dostu’ kampanyasında bu yıl rekor kırılarak 29.1 ton pil toplandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) işbirliğiyle düzenlediği Atık Pil Toplama Kampanya’sının ödül töreni, Kültürpark’daki İzmir Sanat sahnesinde gerçekleştirildi. 1998 yılından bu yana sürdürülen kampanya, bu yıl okullar, muhtarlıklar, yetişkinler, gençler, firmalar/ kurumlar, çocuklar ve anaokulları olmak üzere toplam 7 kategoride düzenlendi. Toplanan pil miktarının her yıl artış gösterdiği kampanyada, geçtiğimiz yıl 27.6 olan rakam bu yıl 29.1 tona ulaştı. Gençler ümit veriyor Rekor getiren kampanyanın ödül töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Sırrı Aydoğan, kampanyanın özellikle gençlerde çevre bilinci oluşturduğunu söyledi. 16 yıl önce 8 tonla başlanan kampanyada 30 tona yaklaşılmasının memnuniyet verici olduğunun altını çizen Aydoğan, “Son yıllarda dünyanın en önemli sorunlarının başında çevre geliyor. Tüm doğal kaynaklarda yaşanan sorunların temelinde çevre kirliliği bulunmaktadır. Çevre kirliliğiyle mücadelede geç kalınmıştır. Tedbir ve önlem almazsak, gençlerimiz çok büyük sorunlar yaşayabilir. Anaokulunda başlayan çevre eğitimiyle çocuklarımız bilinç sahibi olacak ve çevreyi koruyacak” dedi. toğraf makinası, dijital fotoğraf çerçevesi, bisiklet, ipod, klima, projeksiyon makinesi, psp oyun konsolu, masa tenisi, satranç takımı ve DVD player gibi teşvik ödülleri kazandı. Ayrıca Büyükşehir şirketlerinden İZBETON’un, okullar kategorisi birincisinin bahçe ve çevre düzenlemesini gerçekleştireceği açıklandı. Ödül töreninin ardından İZELMAN Anaokulu öğrencileri tarafından dans gösterileri sunuldu. timi (642 kg.) EDAK Ecza Kooperatifi (615 kg.) Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi (470 kg.) Toplam 29 bin 189 kg atık pil toplandı ANAOKULLARI Vilayetler Hizmet Birliği 2 Anaokulu (829 kg.) Karşıyaka Anaokulları (426 kg.) İZELMAN Anaokulları (217 kg.) *Kaynak: İZMİR/STAR 7 kategoride düzenlenen kampanya kapsamında ilçe belediyelerince toplam 21 bin 293 kg, lisanslı firma olan EXİTCOM tarafından 2 bin 916 kg. ve üç günlük kampanya süresinde vatandaşlardan da 4 bin 980 kg. olmak üzere toplam 29 bin 189 kg. atık pil toplandı. Kampanyada 2007 yılında 8 ton, 2008 yılında 8.6 ton, 2009 yılında toplam 13.4 ton, 2010 yılında 21.1 ton, 2011 yılında 25 ton, 2012 yılında ise 27.6 ton atık pil toplanmış ve bu piller uygun şartlarda doğaya zarar vermeden bertaraf edilmişti. 16. Atık pil toplama kampanyası’nda ödül almaya hak kazananlar şöyle: OKULLAR Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu (2337 kg.) Kurtuluş İpek İlköğretim Okulu (1979 kg.) Hakkı Oğuz Tabaoğlu İlköğretim Okulu (528 kg.) MUHTARLAR Atakent Mahalle Muhtarı / Karşıyaka (129 kg.) Kızılay Mahalle Muhtarı / Bornova (120 kg.) Tınaztepe Mahalle Muhtarı / Konak (90 kg.) İzmir farkını ortaya koydu TAP Genel Sekreteri Neslihan Bahar ise bugüne kadar 500’ün üzerinde belediye ile işbirliği yaptıklarını ancak hepsinin kağıt üzerinde kaldığını kaydetti. İzmir’in atıl pil toplama kampanyasında da farkını gösterdiğini ifade eden Bahar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeler, çevreye yönelik duyarlı çalışmalarıyla çok ciddi katkılar sağladı. Başkan Aziz Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum” diye konuştu. YETİŞKİNLER Rukiye Urgancı (470 kg.) Hüseyin Sevgi (212.85 kg.) Sezgin Gencer (181 kg.) Konuşmaların ardından plaket ve katılım dağıtıma geçildi. Her kategoride dereceye girenler, cep telefonu, notebook, LCD televizyon, bilgisayar, fo- FİRMALAR&KURUMLAR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çevre Yöne- GENÇLER Buğra Kömürcü (80 kg.) Melek Dede (31.7 kg.) Refikcan Mustafa Esmer (13.1 kg.) ÇOCUKLAR (İlköğretim) Çağdaş Görer (270 kg.) Haktan Gencer (103.7 kg.) Alihan Çoban (80 kg.) Firmalar kurumlar kategorisinde ilk üçü sağlıkçılar paylaştı EDAK Ecza Koop, İnsan ve çevre sağlığını korumaya yönelik sosyal sorumluluk projelerine 2008 yılında Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) ile işbirliği ile Atık pil toplama kampanyasını da ekledi. Kampanyaya destek veren ortak eczanelerimize dağıtılan atık pil toplama kutularına eczacılarımızın yönlendirmesi ile halkımızın getirdiği kullanılmış piller doğaya zarar vermeden imha ediliyor. Bu sene 6. kez katıldığı Atık Pil toplama kampanyasında 2. olan EDAK, kampanyaya gösterdikleri duyarlılıkları için tüm ortaklarına ve halkımıza teşekkür ediyor. Eczacılarımızın ve halkımızın desteği ile kampanya önümüzdeki dönemlerde de devam edecek. Bu seneki ödül töreninde firmalar/kurumlar kategorisinde ilk üçü sağlıkçılar paylaştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çevre Yönetiminin ilk sırada yer aldığı kampanya da EDAK Ecza Koop ikinci, Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi de üçüncü oldu. Bu da İlimizin sağlık kurumlarının bireylerin sağlığına olduğu kadar çevre sağlığına da duyarlı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edildi. Pil atıkları, içerdikleri cıva, kurşun, çinko, kadmiyum gibi zararlı maddelerle toprağı kirletiyor ve insan sağlığına zarar veriyor. Toplanan piller, kısa adı Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği’ne (TAP) teslim edildikten sonra geri dönüşüme katılacak bölümleri ayrılarak bertaraf ediliyor. Doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden yapılan bu işlem ile gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma amaçlanıyor. 6 gazeteedak EDAK Rafı Antalya ve Aydın’da EDAK EDAK Ecza Koop. ortaklarına sunduğu hizmetlere EDAK Rafı projesini de ekledi. Bu kapsamda hazırlanan“EDAK Rafı” toplam 120 eczaneye yerleştirildi. EDAK eczanelerinin son tüketici gözünde farklılaşması ve bu farkındalığı artırıcı çalışmalara EDAK Rafı projesi ile bir adım daha atıldı. Proje kapsamında ilk olarak İzmir’deki 68 eczaneye EDAK Rafı kurulumu yapıldı. Antalya bölgesi için de ilk etapta 30 eczaneye Mayıs ayında kurulumu yapılacak olan EDAK Rafı ile EDAK markası tüketicilerin beğenisine sunulmaya hazırlanıyor. Aydın, Manisa, Balıkesir, Muğla bölgelerinde yer alan eczaneler ile birlikte EDAK Rafı kurulumu yapılan eczane sayısı toplamda 125’i oldu. ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ tüm EDAK ailesi eczacısıyla, teknisyeniyle ve profesyonel kadrosuyla çok çalışmak mecburiyetindedir” Dedi. EDAK Ecza Kooperatifi’nin “EDAK size iyi bakar” sloganıyla yılbaşından itibaren uygulamaya başladığı projesi ile hasta ve son tüketiciye EDAK markası ile ulaşmak hedefleniyor. Rafların pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin EDAK tarafından yürütüleceği proje kapsamında özel olarak yaptırılan EDAK Rafları, EDAK Eczanelerinde yer almaya başladı. EDAK Raf ürünleri toplam 10-15 çeşit üründen oluşacak ve iki ayda bir yenilenecek. EDAK Rafı’nı destekleyici 30 bin tirajlı EDAKTÜEL dergisi de rafa paralel olarak 2 ayda bir yayınlanıp EDAK Rafı’nın bulunduğu eczanelerden son tüketiciye sunuluyor olacak. Bir sağlık aktüel dergisi EDAKTÜEL Dergisinde rafa giren yeni ürünler ve akılcı ilaç kullanıma yönelik bilgiler de yer alacak. EDAK Rafı projesinden sorumlu profesyonellerden Özel Ürünler Pazarlama Yöneticisi Hakan Tolunay, kooperatif ortağı eczacıların saha yönetmenleri aracılığıyla EDAK Rafı taleplerini iletebileceklerini söyledi. EDAK Raf’larının İzmir’deki eczanelere yerleştirilmesine bizzat eşlik eden Başkan Emre Bacanak yaptığı açıklamaya, kooperatif çatısı altında biraraya gelerek mesleğe ve mesleki kazanımlara sahip çıkan eczacı kitlesinin bir ferdi, bir EDAK eczacısı olarak, EDAK Rafı projesine destek veren tüm meslektaşlarına teşekkür ederek başladı. Açıklamasında projenin asıl kurgusunun ürünlere eczacılık değeri katmak üzerine kurgulanmış bir ortak satış pazarlama kanalı olduğunu belirten Bacanak, “mesleğin doğru icrasıyla yarınlarımızı garanti altına alınabiliriz. Bu nedenle sadece iyi eczacılar olmamız yetmez aynı zamanda halkımıza mesleğimizi doğru şekilde sunuyor da olmalıyız. O nedenle bu projedeki temel prensip sadece raf içindeki ürünlerin değil mesleğimizin icrasının da aynı ölçüde pazarlanmasıdır. Bu nedenle EDAK RAFI ile Farkedilirsiniz! EDAK RAFI, sadece stratejisi değil görüntüsü ve uygulamaları ile de son tüketicinin dikkatini eczanenize çekmeye ve kaliteli hizmet noktası olarak algılanmanıza yeter… EDAK RAFI ile takip edilirsiniz! EDAK RAFI, periyodik işleyeceği temalara paralel olarak temin edeceği ürünlerle eczanenizi sürekli dinamik tutacak ve değişimin habercisi olacak! EDAK RAFI ile satışlarınız artar! Çünkü EDAK RAFI içeriğindeki ürünler, hem size hem de son tüketiciye avantajlı olması içinözel olarak seçilir. Soldan sağa Burdur Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ali Orkun Ercengiz, Saha Yönetmeni Ercüment Muallaoğlu, Ecz. Esra Gürpınar ve Burdur Eczaci Odasi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ferdi Demirol hep birlikte. Ecz. Esra Gürpınar’ın eczanesine kurulan EDAK Rafı’nı kutladılar. “Sadece iyi eczacılar olmak yetmez, mesleği de doğru şekilde sunuyor olmalıyız” EDAK’ tan Eczanelere Yepyeni Bir Kanal: EDAK RAFI, eczaneleriniz için özel olarak ve son tüketicinin ilgisini çekecek şekilde tasarlanmış, eczanenizin en güzel yerinde yer alacak yepyeni bir pazarlama kanalıdır. Ecz. Esra Gürpınar-Merkez-Burdur “EDAK Rafı eczanemde ne zaman yer alacak diyordum…” Merhaba, ben kooperatifi bir depo olmaktan çok yaşam tarzı olarak gören bir eczacıyım. EDAK Rafı projesini ilk duyduğumda eczanemde ne zaman yerini alacağını düşünmeye başlamıştım. Çünkü bu projenin sadece, bir grup ürünü daha iyi şartlarda temin edip daha uygun fiyatlarla satışını sağlayacak bir proje olmadığını düşünüyorum. Bence bu raf, eczacının birlikteliğinin getireceği gücün ve yaratacağı değerlerin araçlarından biri olacaktır. Dayanışmanın önemini daha iyi hissettiğimiz şu günlerde tüm meslektaşlarımı, böylesi güzel projelerle bir arada olmaya davet ediyorum. Sevgiler… EDAK RAFI varsa tavsiye ve danışmanlık da var! EDAK RAFI, eczanenizden son tüketiciye ulaşmanız için çok önemli bir araç niteliğinde olup, danışman eczacı olarak görevinizi en iyi şekilde yerine getirmenize imkan ve olanak sağlar. EDAK RAFI ile eczanenizde yalnız değilsiniz! Siz ve personelinizin yanında, EDAK saha yönetmeniniz de EDAK RAFI’nı en iyi şekilde yönetir, değerlendirir ve satışlarınızın artmasına katkı sağlar. EDAK RAFI’nda bulunacak ürünlerin özellikleri ve pazarlanması ile ilgili ha-zırlayacağımız kısa eğitim videoları ile raftaki ürünler hakkında hazırlıklı olursunuz. EDAK RAFI ile her eczane bir marka! EDAK RAFI ile birlikte bir “EDAK eczanesi” olarak sadece sizin eczanenizden sunulan hizmetlere yenilerini eklersiniz: www.edakrafi.com ve EDAKTÜEL Dergisi... EDAK RAFI ile uzmanlaşırsınız! EDAK RAFI ile eczanenizde dönemsel ve etkili çalışmalar yapma pratiği kazanır, deneyim sahibi oldukça eczanenizin geri kalan kısmını da aynı etkinlikle yönetme alışkanlığı kazanırsınız. Aydın saha yönetmenimiz Özgür Yılmaz Eczacı Ufuk Kalıpçı’nın eczanesinde EDAK Rafı’nın yerleştirilmesine eşlik etti. gazeteedak EDAK Ecza Koop. Kuruluşunun 34. Yılını Kutladı! EDAK ECZA KO O P . KURUM 7 HABERLERİ Türkiye’deki Ecza Kooperatifçiliğinin öncü kuruluşu EDAK, kuruluşunun 34. yılını İzmir Işıkkent’teki merkez binasında gerçekleşen bir törenle kutladı. EDAK çalışanları ve yönetiminin hazır bulunduğu törende, kooperatifteki çalışma süreleri 10-20-30 yılı dolduran çalışanlara plaket ve”Babalar günü Tavla Turnuvası”nda dereceye girenlere kupa ve ödülleri takdim edildi. EDAK’ın 34. Kuruluş yıldönümü töreninde açış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak, sektördeki sorunların bir arada ve sağlam durarak çözüleceğine duyduğu inancı dile getirerek, bu yolda başta EDAK’ın kurucularından Ecz. N. Işık Boyacıgiller olmak üzere tüm kooperatifçi büyüklerine, meslektaşlarına ve kooperatif çalışanlarına katkılarından ötürü teşekkür etti. Bacanak; “Hep birlikte aynı dayanışma, aynı ruh ve aynı heyecanla, daha nice 34 yıllara” temennisinde bulundu. Konuşmaların ardından plaket ve ödüllerin takdimine geçildi. EDAK babalar günü nedeniyle düzenlediği tavla turnuvasına 90 EDAK’lı katıldı. İzmir merkez başta olmak üzere, Manisa, Aydın Denizli, Muğla, Afyon, Adana illerinde internet üzerinden eş zamanlı gerçekleşen turnuva hayli çekişmeli geçti. Yarışmaya başta EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak ve yöneticiler olmak üzere, her bölümden ve iştiraklerimizden çalışanlar ilgi gösterdi. Tavla turnuvasına katılan sadece 4 kadın yarışmacı arasından, yarışmanın galibi Tek sigorta Ltd. şti’nden Sinem Horozlar oldu. Horozlar’a ödül sonrası görüşlerini sorduk. “Babalar gününde aldığım bu kupa anlamlıydı” Kurumsal bir kimliğin çatısı altında, çok sevdiğim oyun olan tavla da turnuvaya katılmak öncelikle çok keyifliydi. Hepimize farklı bir motive ve sinerji sağladığını gördüm. Turnuva adının babalar gününe özel olması ayrıca anlamlıydı. Yarışma sonucunda bir bayanın kazanmış olması da turnuvaya ayrı bir güzellik kattı diye düşünüyorum. Turnuva da 86 erkek 4 bayan yarışmacı vardı ve bayanların yani bizlerin oyuna öylesine katıldığımızı düşünen birçok kişi vardı. Tavlanın erkek oyunu olduğu düşüncesi böylelikle biraz değişmiş oldu. Bu yüzden aldığım kupa daha bir anlamlı oldu. Zekâ ve sansın birleştiği bu oyunu herkes rahatlıkla keyifle oynayabilir. Çok heyecanlı ve zevkli 2 günün geçtiği kurumumuzda böyle organizasyonların devamını diliyorum, emeği geçen herkese, oyunlarım sırasında bana eşlik eden heyecan dolu taraftar gurubuma ve ben oyundayken işyerinden desteklerini ileten Tek Sigorta’daki arkadaşlarıma teşekkür ederim. Babama da güzel bir babalar günü hediyesi vermenin gurunu ve mutluluğunu yaşamış oldum… Sinem Horozlar - Tek Sigorta Sigorta İşlemleri Sorumlusu EDAK Babalar Günü Tavla Şampiyonu Bunları Biliyor musunuz? MEDİKOOP, LEAFY, FORSANTE, MEDİKA markalarının patentine sahiptir. Bu yazıyı yazmaktaki amacım (bilenleri ve farkında olanları ayrı tutarak) sahip olduğunuz bu şirketi sizlere hatırlatmak. Evet, yanlış okumadınız sevgili EDAK ortakları sizler Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı AŞ ‘nin ortağısınız. EDAK Ecza Kooperatifi ve dolayısıyla ortağı olan 5000’e yakın üyemiz, Bursa Ecza Koop ve Güney Ecza Koop ile üyeleri de aynı şekilde bu kuruluşun ortaklarıdır. Ecz. Engin Dünyaoğulları Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Yönetim Kurulu Başkanı Gücümüzün farkında değiliz! Çağdaş Eczacılar Lab. 1985 yılında eczacının üretimde yer alması gerektiği inancıyla kurulmuş, 28 yıldır bu düşünce doğrultusunda çalışmalarına devam etmiş, varlığını korumuştur. İlk yıllarda ilaç üretimi de yapan şirketimiz, şu an galenik, farmasotik ürünler; medikal malzemeler; bitkisel çaylar; droglar, testler ve bez grubu olarak birçok ürünü tüketiciye sunmaktadır. *Sizlere her gün Çağdaş Eczacılar Lab. Ürünü satmalıyız diye hatırlatmama, *EDAK internet ana sayfasından ve mavikasa’dan Çağdaş ürünlerine ve web sayfasına kolaylıkla ulaşabileceğinizi söylememe *size ait olan bu yapıya, dört elle sarılmamız gerektiğini uyarmama *sizin sahip çıktığınız ölçüde bu yapının gelişip, var olacağını anlatmama gerek olmadığını bunları zaten bildiğinizi düşünüyorum. Ama satışlara dönüp baktığımızda eczanelerimizde günlük sorunlarımız içerisinde ya da bireysel beklentilerle, sıklıkla bu gerçeğin unutulduğunu gözlemliyoruz. Siparişlerimizde benzerleri arasından kendi markamızı seçmeyi atlıyoruz, Çağdaş Eczacılar Laboratuvarının kendimize ait olduğunu unutup herhangi bir firmaymış gibi sıradanlaştırıyoruz. Gücümüzün farkında değiliz; hergün sadece bir adet Çağdaş markalı ürünümüzü satarsak, binlerce kooperatif ortağı eczacı olarak bu kurumu hangi noktalara taşıyabilir ve daha neler yapabiliriz lütfen bir hayal edin. Böylelikle satışında olduğu gibi ilacın üretiminde de, varız diyebilir, eczacı olarak kendi ürettiğimizi sunmanın, birlikte kazanmanın keyfini ve onurunu yaşayabiliriz. Sevgili meslektaşlarım gün dayanışma günü, birlikte başarma günü. gazeteedak Serdar Eczanesinde Atık İlaç Toplama Noktası Oluşturuldu 8 EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Marmaris Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Atık İlaçların çevreye verdiği zararları engelleyebilmek için ‘Atık İlaç Toplama Noktası’ oluşturdu. Projemizin bu ayağında atık ilaçların toplama noktasını oluşturduk. Artık Marmarislilerin atık ilaçlarını ulaştırabileceği bir nokta var” dedi. bir şekilde ilaç kullanmayarak ilacımızı akılcı kullanmış oluyoruz. İlaçlarımızı akılcı kullanarak hep birlikte dünyamızın geleceğini korumuş oluruz” dedi. Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçların toplanabilmesi için Marmaris’te bulunan Serdar Eczanesi’nde ‘Atık İlaç Toplama Noktası’ kuruldu. Şayak atık ilaçların doğada çok büyük yıkıcı etkilerinin olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti, “ Atık ilaçlar doğada çok büyük yıkıcı sonuçlara neden olabilmektedir. Çöpten veya kanalizasyondan doğaya karışarak bazı bitkilerin yok olmasına veya zararlı hale gelmesine, bazı hayvanların mutasyona uğramasına (iki başlı, 3 ağızlı, 2 gözlü olmaları gibi), ve insanlarda da günümüzün en büyük problemlerinden biri olan hormon bozukları ve kısırlık gibi bir çok zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Peki bizler atık ilaçların çevreye zararlarını önlemek için ne yapabiliriz. İlaçlarımızı akılcı kullanarak atık ilaçların varlığını büyük oranda azaltmış oluruz. Öyleyse akılcı ilaç kullanımı nedir? Doktorumuzun yazdığı doğru ilacı, doğru şekilde (yani zamanında ve önerilen miktarlarda)kullanarak ve doktor tavsiyesi dışında hiç- Serdar Eczanesi Sahibi Serdar Karaağaç da ilaçların insan sağlığını koruması açısından önemli bir yere sahip olduğunu ancak yanlış şekilde atıldığı takdirde zehirli etkiye sahip olabileceğinin altını çizdi. Karaağaç,” İnsan sağlığında çok önemli bir yere sahip olan ilaçlarımız yanlış şekilde atıldığı takdirde bir zehire dönüşebilmektedir. Çevreye zarar verebilecek kimyasallar içermektedir. Bu konuya duyarsız kalmamız mümkün değildir. Burada oluşturduğumuz atık ilaç toplama merkezine bütün vatandaşlarımız kullanmadığı veya tarihi geçmiş ilaçlarını getirebilirler” diye konuştu. Konuyla ilgili açıklama yapan Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama Programı Öğretim Görevlisi Neşe Şayak, amaçlarının atık ilaçların doğayı ve sağlığı nasıl etkilediğini ve akılcı ilaç kullanımı hakkında vatandaşları bilgilendirmek olduğunu belirtti. Şayak yaptığı konuşmasında, “Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu olarak atık ilaçların çevreye zararları hakkında Marmaris halkını bilinçlendirmek için bir proje düzenledik. Geçtiğimiz günlerde bu konu üzerine bir seminer düzenlemiştik. Konuşmaların ardından öğrenciler yanlarından getirdikleri kullanılmayan ilaçları ‘Atık İlaç Toplama Noktası’ na bıraktı. 14 Mayıs Eczacılık Bayramı Ata’nın Huzurunda Kutlandı lık ile ilgili sorumlu müdür ve yardımcıları, İzmir Eczacı Odası Yönetimi ve çalışanları ile EDAK Ecza Kooperatifi, Çevreci Eczacılar Kooperatifi, Çağdaş Eczacılar Derneği Yönetimi hazır bulundu. Törende açış konuşmasını yapan İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan “mesleğimizin akademik yılının 174.Yıl dönümü olması nedeniyle bugün bizim için çok özel bir gün, Uluönder Atatürk’ün huzurunda, Türkiye’nin aydınlık yüzü İzmir’den Cumhuriyet’in değerlerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne olan bağlılığımızı bir kez daha ifade ederek, ülkenin neresinde ve hangi konumda olursa olsun eczacılık mesleğini sürdüren, eczacı kimliğini isminin önüne yazmış olarak hangi kuruluşta görev yaparsa yapsın tüm meslektaşlarımın eczacılık gününü kutluyor ve hepinize nice sağlıklı yıllar diliyorum.” diye konuştu. Bilimsel eczacılığın 174. Yılı tüm yurtta olduğu gibi İzmir’de de törenle kutlandı. 14 Mayıs eczacılık günü kutlama programı bu yılda İzmir Eczacı Odası, EDAK, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunlar Derneği ile ortaklaşa olarak hazırlandı. İzmir’deki ilk tören Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtına çelenk konulması, saygı duruşu ve istiklal marşı okunması ile başladı. Törende, CHP İl Başkan Yardımcısı Dr. Ülkümen Rodoplu, E.Ü. Eczacılık Fakültesi Dekanı, Öğretim üyeleri, İzmir İl Sağlık Müdürü ve müdür yardımcıları ile SGK ilaç eczacı- EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak da akademik kuruluşu kutlanan bir mesleğe sahip olmak bizim için çok gurur verici diyerek başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi: “Eczanelerimizde gerçekten de akademik bir mesleği icra edip etmediğimizi sorgulamanın zamanı geldi. Mesleğimizi icra ederken de akademik kimliğimizi ortaya koymak ve bunun üzerinden bir meslek politikası üretmek, hepimizin geleceği için son derece kıymetli ve hayati olacaktır. Burada bu kadar meslektaş ve kurumumuzun bir arada olduğu bir platformda bunun üzerinde durmak gerekti- ğini düşünüyor ve akademimizin bu anlamda bize öncülük yapmasını istiyorum” diyerek meslektaşlarının eczacılık gününü kutladı. Fakültede Tören Anıttaki törenin ardından ilaç eczacılık sektörü, eczacılık meslek örgütleri temsilcileri ve akademisyenlerin katılımı ile Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde de tören yapıldı. Fakültenin Konferans Salonundaki törende açış konuşmasını yapan Dekanı Prof. Dr. Ulvi Zeybek, Ülkemizde ilk eczacılık eğitiminin akademik takviminin başlangıcı olarak kabul edilen 14 Mayıs 1839’un bu sene 174. Yıl dönümünü hep birlikte kutlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. Ülkemizde sayıları 37’i bulan eczacılık fakülteleri ile birlikte eczacı eğitiminin kalitesi ve istihdam sorununun bilincinde olduklarını belirttiği konuşmasında Zeybek, eczacılık eğitimiyle ilgili standartların/ kriterlerin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu sorumluluk bilinci ile öğrencilerin daha donanımlı ve farklı alanlara da dönük, etkin bireyler olmasını sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Zeybek, bu amaçla meslek içi eğitimlerin yanı sıra öğrencilerin daha katılımcı olduğu sosyal sorumluluk çalışmalarına da yer verdiklerini söyledi. Zeybek, bunlar bizim için çok önemli değerler diyerek bu sene fakülte öğrencilerinden Yasin Doğan’ın “Hasta Bilgilendirme Yarışması”nda aldığı birincilik ödülü ile fakültenin genç öğretim üyelerinden Prof. Dr. Arzum Erdem’in 2013 Bilim Ödülü’nü kazanmasından ötürü duyduğu memnuniyeti ayrıca dile getirdi. gazeteedak ÇEKOOP 3. Olağan Genel Kurulu Yapıldı EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ “Çevreci Eczacılar Kooperatifi gönüllüleri ile büyüyor” Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP)’un 3. Olağan Genel Kurul Toplantısı 25 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de yapıldı. Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu atık ilaçlar konusunda her ilde etkin olmayı amaçladıklarını ve bunun çözüm noktası olarak ÇEKOOP’un görülmesi gerektiğinin altını çizerek, meslek örgütlerini bu konuda daha duyarlı olmaya çağırdı. İlkkurşunlu, “Atık ilaç konusunda yetkili merci ÇEKOOP olmalı, eczacı olmalıdır. Bu alanı da meslek dışına kaçırmayalım “ mesajını verdi. Toplantıda söz alan eczacı örgütü temsilcileri ve davetliler, eczacı kooperatiflerinin çevreye ve ülke ekonomisine bulundukları alanlarda öncülük yaparak katkı koymaya devam ettiklerinin altını çizdiler. Çevreci Eczacılar Kooperatifi – ÇEKOOP’ un 3. Olağan Genel Kurulu, 25 Mayıs 2013 tarihinde İzmir Buca Belediyesi Meclis Salonu’ nda yapıldı. ÇEKOOP Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu, 2. Başkan Ecz. Adnan Aygan, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Birsel Gültekin ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ecz. İldeniz Şahin, Ecz. Gülen Alkan, Ecz. Seval Ünlüerler ve Ecz. Cemaleddin Saraç, üyelerin oyları ile güven tazeledi. Toplantıya, İzmir Eczacı Odası ve EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyeleri ile ÇEKOOP ortakları ve gönüllüleri katıldı. Açılış konuşmalarını ÇEKOOP Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu, İzmir Eczacı Odası ve Çağdaş Eczacılar Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Barış Özgen ve EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır yaparak Divan Başkanlığı’ na Ecz. Vecihi Özerdemli, kâtip üyeliğine ise Ecz. Arzu Tan ve Ecz. İlknur Aras oy birliği ile seçildi. Yönetim Kurulu faaliyet raporu Yönetim Kurulu üyesi Ecz. Seval Ünlüerler, denetleme kurulu raporu Denetleme Kurulu üyesi Ecz. Eda Çağında, 2012 yılı gelir – gider farkı ve taslak bütçe ise Sekreter üye Ecz. Birsel Gültekin tarafından okundu. Okunan raporlar ile bilanço, gelir – gider farkı hesapları ve 2013 taslak bütçesi genel kurula katılan 26 ÇEKOOP ortağı tarafından, ayrı ayrı yapılan oylama sonucunda oy birliğiyle kabul edildi. ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu toplantıda açış konuşmasını yaparken… “Sadece atık ilaç değil, dünyada sürdürülebilir ekoloji hedefimiz…” Açış konuşmasında İlkkurşunlu, ÇEKOOP’un üç yıl önce atık ilaç ile yola çıktığını ve atık ilaç çalışmalarını yurdun tüm kurumlarına yaygınlaştırarak bu konuda yetkilendirilmiş kuruluş olmak için çalışmalarına devam ettiklerini belirtti. Bugün 360 üyemiz var ve bu 360 üyenin yarısından fazlası diğer illerimizde diyen İlkkurşunlu; üye sayısının her geçen gün artmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek “Diğer illerdeki eczacılarda atık ilaç konusunda bir şeyler yapmaya çalışıyor bu eczacılar arasında çok önemli bir olgu oldu. Kurumlar arasında da ciddi bir bilgi birikimi oluştu. İlaç ve tıbbi cihaz kurumu da artık eczacıların tüm ilaçlarını imha ettirdiğine dair belge isteniyor. Bu da bizce çok önemli’ diye konuştu. Ecz. Barış Özgen/ İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi “meslek örgütlerimizin çevre ayağının da olması gurur verici” Açış konuşmalarının ardından söz alan İzmir Eczacı Odası ve Çağdaş Eczacılar Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Barış Özgen, mesleki örgütlerin önemine değinerek, eczacıların büyük bir camia olduğunun altını çizdi. Böylesine büyük bir camianın içinde çevre ayağının da olması ayrıca gurur verici diyen Özgen, “ben de bu nedenle ÇEKOOP’a üye oldum” dedi. Atık Kâğıtlar Çağdaş’a Genel Kurul Toplantısında ÇEKOOP’un yeni projelerinden de söz eden İlkkurşunlu, ÇEKOOP’un Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile işbirliği içinde burs bağışında bulunduklarını da belirterek, “Atık kâğıttan kazandığımız parayı ÇYDD’ne aktarıyoruz. Ne kadar olduğu hiç önemli değil, önemli olan ne kadar çok olduğumuz. Bu konuda siz de atık kâğıt toplayarak, Çağdaş aydın çocukların yetişmesinde katkıda bulunabilirsiniz” dedi. “Teknolojik gelişmeler ile daha iyi ama daha bilinçsiz bir hayata doğru gidiyoruz…” Oylama bitiminden sonra ortaklardan gelen sorular yanıtlandı. ÇEKOOP’ un son bir senede hızla devam eden eğitim çalışmaları ve gelinen nokta, Yönetim Kurulu üyesi Ecz. Cemaleddin Saraç tarafından kısaca anlatıldı. Genel Kurul sonunda ortaklardan gelen dilek ve temenniler alınarak fikir alışverişleri yapıldı. Genel Kurul bitiminde ise ÇEKOOP genel kurullarında geleneksel bir hal almış olan el yapımı ikramlar, gelen ortak ve misafirlere sunuldu. bilinçsiz bir hayata doğru gidiyoruz. Biliyoruz ki, teknoloji kullanmak sosyal gelişmişliğin bir göstergesi değil artık çünkü 2011 senesindeki rakamlara göre teknoloji kullanımı ile havaya 38.2 milyar ton karbon salınmış, Çin yılda 10 milyar ton, ABD 5.9 milyar ton karbon salmış yani daha bilinçsiz bir tüketime doğru gidiyor dünya ve daha fazla kirleniyor. Malum biz de eczacıyız ve maalesef yaşadığımız ülkede ilaçta da aynı bilinçsizlik devam ediyor o nedenle bu kooperatifin yaptığı iş çok önemli. Daha temiz bir dünya bırakmak fark etmek den geçiyor. Bu konuda kooperatifimiz büyük bir görev edinmiştir. Umarım etrafındaki halkayı genişleterek aydın insanlar olduğumuzu ve toplumu aydınlatmak görevimizin de olduğunu unutmamamız gerekir” ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu toplantıda yaptığı açış konuşmasında ÇEKOOP’un kuruluşunda emeği geçen meslektaşlarına ve kooperatif yöneticilerine teşekkür etti. İlkkurşunlu, ÇEKOOP denince artık 3. Yılımızı dolduran bir kooperatif olarak, sadece atık ilaç ile değil, “Dünyada sürdürülebilir ekoloji” kavramı ile de yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. Divan Kurulu Başkanı Eczacı Vecihi Özerdemli konuşmasını yaparken… ÇEKOOP Yönetim Kurulu Üyeleri bir arada… 9 Divan Başkanlığına seçilen Ecz. Vecihi Özerdemli yaptığı teşekkür konuşmasında Hürriyet gazetesi yazarlarından İsmet Berkan’in bir yazısına değindi. Bu yazıda Berkan’den alıntı yapan Özerdemli, özetle şunları söyledi. “Hep Türkiye’nin yarını bugününden daha iyi olacağına ve gelecek kuşakların anne babalarından daha müreffeh bir hayat süreceğine inanılır. Ama TEPAV İktisatçısı Bilge Aslankurt’un derlediği rakamlara göre gelecek kuşakların yüzde 60’ının eğitim seviyesinin kendi anne babasından daha yüksek olmadığı görülüyor. Bu da gelişen teknolojiler ile daha bilinçli hale gelemeyeceğimizi gösteriyor yani daha iyi bir hayat ama daha EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır “Gelecekte ÇEKOOP mesleğimiz için ayrı bir marka değeri olacak…” Özgen’in ardından kürsüye gelen EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Ayşem Jale Kıhtır da, “eczacı camiasında hala ÇEKOOP olarak çok fazla adımız duyulmasa da, toplumsal farkındalığın yaratılmasın da ÇEKOOP’un çok büyük bir yeri var” dedi. Kıhtır, “bugün atık ilacın tehlikeli atıklardan çıkıp diğer atıkların içinde yer almasında ÇEKOOP’un çok önemli bir katkısı var. Bunu toplumumuz için yapıyoruz. Ve gelecekte de ÇEKOOP’un mesleğimize çok itibar kazandıracağına ve ayrı bir marka değeri oluşturacağına inanıyorum.” diye konuştu. Toplantıda daha sonra, Çevreci Eczacılar Kooperatifinin 2012 yılına ait Çalışma Raporu, Finansal Raporlar ve Denetleme Kurulu Raporu’nun okunmasını ardından raporlara ilişkin müzakerelere geçildi. Söz alan delegeler, ÇEKOOP faaliyetlerine ilişkin görüş ve önerilerini dile getirdiler. Yapılan oylamada yönetim ve denetim kurulu üyeleri oybirliği ile ibra edildiler. 2012 yılı bütçesinin görüşülüp oylanmasının ardından Genel Kurul Toplantısı sona erdi. 10 gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ şırken 3. kuşak çok kısa bir zaman sonra kültürleri ve tüm kurumları devralmaya geleceğinin sinyallerini vermektedir. Bu son derece önemlidir. Çünkü 3.kuşak bilgi teknolojilerini çok iyi kullanan çok hızlı düşünen ve hayata global bakmayı iyi bilen muhteşem bir nesil. Dünya da ve özellikle de ülkemizde birçok kurum 1.kuşağın kontrolündedir. Bunların başında da siyasi partiler gelmektedir. Gezi olaylarında 1.kuşak ile 3.kuşak karşı karşıya gelmişlerdir. Ve birbirlerini anlayamamışlardır. Çünkü Siyasi partilerin içinde kuşak çatışmasını absorbe edebilecek 2.kuşaktan insanlar yoktur. Olan gençlik kollarının da etkinliği yoktur. İşte bu nedenle kısa bir süre sonra ülkemizdeki tüm kurumlarda 1.kuşaktan 3.kuşağa geçiş yaşanacaktır. Ve bu geçişler sert kuşak çatışmalarına sahne olacaktır. Bu kuşak çatışmalarının akabinde ise devirerek idareyi ele alma kaçınılmazdır. Böyle bir yöntemin tabi ki ciddi yan etkileri olacaktır. Ecz. Emre Bacanak / EDAK Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı “Diren Gezi, Çabuk Ol EDAK!..” Değerli Meslektaşlarım, Dünyamız bir süredir Gezi Parkı direnişine şahitlik ediyor. Hepimiz bu olayları çok yakından takip ettik ve sayısız açıdan değerlendirdik. Bu olayın sadece bir doğayı koruma direnişi olmadığını, tüm dünyaya tokat gibi çarpan sosyolojik olguları içinde barındırdığını anlamayan yoktur sanıyorum. Anlamayanlar varsa büyük ihtimalle işlerine gelmiyordur. Gezi direnişinin ilk günlerinde konuyu siyasi algılayıp kendi lehine siyasileştirme çabasına giren tüm siyasetçilerin siyaset anlayışının nasıl çöktüğünü gördük. Konuyu medyatik görmediği ya da görmezden geldiği için daha önemlisi medyanın gücünün tarafsızlıktan geldiğini unutan Türk medyasının tek siyaseti mizah olan sosyal medyanın saflığı karşısında nasıl ezildiğini de hep birlikte izledik. Eminim ki Gezi direnişi hakkında söylenecek sayısız söz ve anlatılacak sayısız hikâye vardır. Ama bana kalırsa Gezi; ülkemizdeki hatta dünyadaki herkesin ve her kurumun ciddi dersler çıkarması gereken tarihi bir tokattır. Ülkeleri yöneten partiler siyaseti, geçen yıllar içerisinde sadece devletleri yönetir olmuşlardır. Toplumları bir şeyin arkasında toplayabilmek için mutlak surette ortak ideolojilere ihtiyaç vardır. Bu günkü siyasi partilerin temsil ettiği ideolojilerin tamamen içi boşalmış durumdadır. Çünkü hükümetler devletleri sadece bir işletme gibi görmekte ve halkın ise bu işletmenin ekonomik varlığının sürdürülebilmesi için gerekli olan iş gücü olduğunu var saymaktadır. Bu tür bir devlet yönetim anlayışının dayanağı siyasetin finansmanının halk tarafından değil sermaye grupları tarafından sağlanıyor olmasıdır. Yani bunun anlamı parayı veren için siyaset yapılmasıdır. Bu anlayışın var oluşunun ispatı ise Gezi olaylarında da yakından şahit olduğumuz medyanın taraflı yayın politikası ve gün geçtikçe ciddiyetini kaybeden ve imaj danışmanlarının cirit attığı bir sahne şovuna dönüşen siyasi parti seçimleridir. İşte tam bu noktada Gezi direnişi ile genç nesil bütün Türk siyasetçilerine iki tane tokat patlatıvermiştir. Sadece insani normları baz alarak yaptıkları partiler üstü eylemlerle sanki bir ideolojileri varmışta bu ideolojiler çerçevesinde ülkelerine hizmet ediyorlarmış gibi davranan siyasi partilere “Kral çıplak” demişlerdir. Yani “Biz siyasi partilerin aslında geçerli bir ideolojisinin olmadığının farkındayız. Sizlerin bizim direnişimize takacağı isim ne olursa olsun biz halk için üretilmeyen her türlü siyasete ve özellikle de dayatmaya karşı duracağız. Ve satılabilen ya da satın alınabilen medya ise bilişim zekâsı karşısında sadece kâğıttan birer aslandır.” demişlerdir. Değerli meslektaşlarım, Bence Gezi direnişinin anlamı budur. Ve bu yüzden tüm dünya için son derece önemli sosyolojik bir algılama biçimin ilk kıvılcımıdır. Peki, bu sosyolojik tokattan biz EDAK ve EDAK eczacıları olarak nasıl bir ders çıkarmalıyız? Sektörümüzde ve mesleğimizde tarihi bir dönüşüm sürecini yaşıyoruz. Bildiğimiz tüm ezberler bozuldu. Gerek eczacılık mesleğini, gerek eczanelerimizi, gerek depoculuk işini, gerekse kooperatifçilik anlayışını yeniden sorguluyor, yeniden yorumluyor ve yeniden inşa etmek üzere hep birlikte çalışıyoruz. EDAK ve EDAK eczacıları özelinde bu yeniden yorumlama ve yeniden modelleme süreci, aslında son altı-yedi yılına benim de şahitlik ettiğim ve içinde bulunduğum bir kültürel devir teslim sürecini de ifade etmektedir. EDAK kültürünün 2. Kuşağa devir teslim süreci aslında ülkemizde pek sık göremediğimiz tüm kurumlara örnek olacak bir yöntemle başlamıştır. Bu yöntem EDAK yönetiminin belli bir süre iki kuşağın birlikte çalışmasını takiben 2.kuşağa bırakılmasıdır. Ancak bu sadece bir başlangıçtır. Çünkü bahsettiğimiz konu 35 yıllık kültür birikimine sahip dev bir kurumdur. Devir teslim sadece yöneticilerin değişmesi ile değil devamında kurumun tüm paydaşlarının yani çalışanlarından ortaklarına, ortaklık anlayışından iş yapış şekline kadar her konunun yeniden yorumlanması ve gerekiyorsa ana omurgası sarsılmadan yeniden modellenmesini dahi gerektirebilecek bir kültürel devir teslim sürecidir. Bu sürecin en sağlıklı ve en başarılı şekilde geçirilebilmesi için kurumun her noktasında son derece yavaş ve hassas davranılmıştır. 30 yılda edinilen ve EDAK’ın temelini oluşturan kültürel kazanımlar korunmuştur ve daima da korunmalıdır. Ancak Gezi olayları bizim içinde son derece ciddi bir tokattır. 3. kuşak geliyor Gezinin EDAK için anlamı şudur; bizler kültürel devir teslim sürecinin sağlıklı geçirilmesi ile aynı anda sektörel yeniden modellemeyi gerçekleştirmek konusunda çalı- Bu nokta da EDAK son derece şanslı ve avantajlı bir konumdadır. Çünkü EDAK şu anda yöneticiler bazında 1.kuşaktan 2.kuşağa görev teslimi yapılmış ve kültürel devir teslim sürecini yaşamaya devam etmektedir. Bizler ise son derece hızlı bir biçimde bu süreci tamamlamalı ve derhal 1.kuşaktan öğrendiğimiz yöntemle 3.kuşağa devretmek üzere hazırlıklara başlamalıyız. Kurumu buna hazır hale getirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü 1.vitesten önce 2’ye sonra 3’e geçmek aracın sarsılmadan yol alması için son derece önemlidir. Ancak çok yol almak istiyorsak 3.vitese mümkün olduğunca çabuk geçmeliyiz. Bu noktada genç kuşağın mesajı son derece açıktır; “Diren Gezi, Çabuk Ol EDAK!..” 11 gazeteedak Soğuk Zincir Uygulamalarımız Dünya Sağlık Örgütü’ne Örnek Oluyor! EDAK ECZA KO O P . KURUM Bu yıl dördüncü kez EDAK’ı eğitim programı içine dahil eden WHO katılımcıları ile birlikte “hastalıkta, sağlıkta sizinleyiz!” dedik… Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Parenteral Drug Association (PDA) ve Tıp Kurumu tarafından düzenlenen “İlaç’ta Soğuk Zincir Yönetimi Gezici Eğitimi” kapsamında EDAK Ecza Kooperatifini ve kooperatif ortağı 4 eczaneyi ziyaret etti. 3-8 Haziran tarihlerinde İstanbul, Bursa, Balıkesir ve İzmir’de Türkiye’nin aşılama ve ilaç depolarıyla ilgili üniteleri, soğuk hava depoları ziyaret eden Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun kurs direktörü Dr. Ümit Kartoğlu yaptığı açıklamada ziyaret ettikleri kurumlarda katılımcılarının işleyiş ve uygulamalar hakkında deneyim kazandıklarını belirtti. Ziyaretlerinin asla bir denetim olmadığını altını çizerek vurgulayan Kartoğlu, “kurumlar HABERLERİ Eczacı Tülay Naras Yeşilyurt’taki eczanesinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kursiyerlerini ağırladı. Soğuk zincir uygulamaları eczane ayağı hakkında bilgiler verdi. da yaptığımız değerlendirmelerden yararlanıyor” dedi. EDAK’ı, kooperatif olmasının avantajları ile ortaklarına ilaç satışı yapan özel birim olarak seçtiklerini ifade eden Kartoğlu “EDAK’ı dört yıldır ziyaret ediyoruz. Soğuk zincir kurallarının güzel uygulandığı, katılımcıların uygulamayı yerinde görerek deneyim kazandığı bir ziyaret oluyor.” diye konuştu. Eğitim, ilaçların bozulmadan uygulama noktalarına ulaştırılması, soğuk zincir koşullarının bir ülke ölçeğinde diğer ülke katılımcıları tarafından incelenmesi; tartışılması ve var olan bilgilerin, pratik uygulamaların yerinde görülerek tazelenmesi, ilaç ve aşı naklinde ülkeler arası karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamayı amaçlıyor. 7 Haziran Cuma günü EDAK Ecza Koop.’un İzmir Işıkkent’teki merkez binasında Mali İşler Direktörü Fikret Çolak’ın EDAK sunumunun ardından eğitimlerini gerçekleştiren WHO Katılımcıları EDAK ziyaretlerinin ardından EDAK ortağı eczanelerden 4 tanesini de ziyaret ederek, eczanelerde soğuk zincir uygulamalarını yerinde izlediler. EDAK Ecza Koop. 34. Olağan Genel Kurul Toplantısı Gerçekleşti 28 Nisan 2013 Pazar günü, E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi’nde ortaklarının katılımı ile gerçekleşen EDAK Ecza Kooperatifi Olağan Genel Kurul Toplantısında, gündemde yer alan maddeler görüşülerek karara bağlandı. 1979 yılından beri eczacı ortaklarına üretim, temin ve dağıtım konularında hizmet götüren EDAK Ecza Kooperatifi 34. Olağan Genel Kurul Toplantısı, meslek örgütleri üst birliklerinin yönetimleri, birim kooperatiflerin yönetimleri ve faaliyet bölgesindeki kooperatif ortaklarının katılımları ile gerçekleşti. 28 Nisan 2013 Pazar günü, İzmir’de E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi’nde, 182 ortağın asaleten ve 1095 ortağın temsilen katılımı ile toplam 1277 kooperatif ortağının katılımı ile gerçekleşen EDAK Ecza Koop. 34.Olağan Genel Kurul toplantısı Başkan Ecz. Emre Bacanak’ın açış konuşması ile başladı. Ardından Divan Heyeti seçimi yapıldı. Genel Kurul Divanı’nın seçiminin ardından Atatürk ve Türk büyükleri adına yapılan saygı duruşu ile toplantı başladı. Divan Başkanlığı’na Ecz. Mustafa Akif Sezen, II. Divan Başkanlığı Ecz. Eda Çağında, Yazmanlıklara Ecz. Seval Ünlüerler ve Ecz. Hikmet Taştan oy birliğiyle seçildi. Divan’ın oluşturulmasından sonra kürsüye gelen Türk Eczacıları Birliği(TEB) Merkez Heyeti Saymanı Eczacı İsmail Başdil, İzmir Eczacı Odası Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, Milli kooperatifler Birliği Yöneticisi Eczacı Ali Ünal, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Abdullah Özyiğit birer konuşma yaptı. Açış konuşmalarının ardından gündem maddelerine geçildi. Yönetim Kurulunun EDAK gelecek stratejilerini anlattığı sunumun ardından söz alan EDAK üyeleri görüşlerini bildirdiler; ardından 2010-11-12 yılına ait bilanço ve gelir gider hesapları ile yönetimin ibrası Genel Kurul’un onayına sunularak oy çokluğu ile kabul edildi. Genel Kurul sırasında, EDAK kuruluşları Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı ve Edakom Ltd. Şti ve Tek Sigorta Ltd. Şti. stantları ile ortaklarımıza aydınlatıcı bilgiler verdiler. Genel kurul fuaye alanından güzel enstanteneler yakaladık. İşte bunlardan biri… 12 gazeteedak “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” Projesi’nde Eğitimcinin Eğitimi EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Özgür Köşe Benzeri olmayan ilginç bir ata mesleği, Beyaz önlüklü eczacılar çarşı pazarın meleği… Hastalar çeşitli, ihtiyarı genci, ak, kara saçlısı, Eli çantalı satıcılar, eczanenin sevimli belası… Sabah akşam neler görüyoruz, neler… Yazdırmadan ödünç ilaç almak isteyenler, Doktorun lafını, değiştirip taşıyanlar, Hastalığının hikâyesini saatlerce anlatanlar, Şöyle geçerken beş dakika uğrayanlar, iki saat çene çalıp zamanımızı çalanlar… Reçete getirip ‘aman aynısı olsun’ diyenlere alıştık. Zaman zaman eşdeğeri zehir sayanlarla kapıştık… EDAK ve Bayer İlaç Firmasının işbirliği ile düzenlenen “Güvenli ve sağlıklı cinsel yaşam” konulu eğitim toplantısının ikinci ayağı olan ve tamamı gönüllü eczacılardan oluşan katılımcılara yönelik ‘eğitimcinin eğitimi’ İzmir’de gerçekleşti. Katılımcılar, önümüzdeki dönemde İzmir dışındaki meslektaşlarına eğitim verecekler. EDAK Akademi eğitimleri kapsamında Bayer Firması ile işbirliği içinde gerçekleştirilen “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” hakkındaki eğitimlerin ikinci ayağı 8 Haziran Cumartesi günü İzmir Kaya Otel’de gerçekleştirildi. 23 Mart’ta düzenlenen ve 100’ü aşkın eczacının katıldığı ilk eğitimin ardından proje kapsamında gönüllü olan 18 eczacıya yönelik düzenlenen“eğitimci eğitimi” 2 oturum olarak gerçekleşti. Halkımızı özellikle üniversite çağındaki gençlerimizin “Güvenli ve sağlıklı cinsel yaşam” konusundaki bilgi eksikliklerini giderebilmek amacıyla gerçekleştirilen eğitimi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Şahmay sundu. Eğitime ülkemizin kanayan yarası istenmeyen gebeliklere, çocuk gelinlere ve anne-çocuk ölümlerine dikkat çekerek başlayan Şahmay, planlı ve istenen gebelikler ve tedavi yöntemleri, kadın ve çocuk sağlığı, doğum kontrol yöntemleri, doğru ilaç kullanımı ve ilaç etkileşimleri hakkında eczacılara detaylı bilgiler verdi. Özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun olduğu bölgelerdeki eczacıların sık karşılaştıkları, ertesi gün haplarının bilinçsiz ve yanlış kullanımlarının artması ile ilgili bir soru üzerine Şahmay, “gençler doğum kontrol yöntemleri hakkındaki en doğru bilgileri hekim ve eczacılarından alabilirler ve onlara danışmadan ilaç kullanmamalılar” dedi. Zevklerimiz uymayınca, sabrımıza sığınırız, yasaklama - doğruyu göster yasaklamak çözüm değil - doğrusunu öğret yasaklama - doğru olanı anlat Kulüpçüler gelir, tartışma başlar, la havle çekeriz, yatıştırıp onları, biraz rahat ederiz. Kaynanalar gelir, gelinlerden yakınırlar, gelinler ise bildiklerini söylemeye sıkılırlar. Biz ilaç kadar moral destek de veriyoruz, sosyal yardımı bu suretle sağlıyoruz. ‘günde üç defa tok karına yutulacak’ durma tekrarla, ne yapsan unutulacak. Malını satmak için çırpınan firmalar, söylenenler tekrar ise kulakları tırmalar. Ne mutlu bazı eczanelere, almıyor, ne yüzdeyi, ne farkı, Ecz. Meryem Karadeniz –Muğla Sevgili Ailem, bu sene EDAKAKADEMİ eğitimlerinin eksikliğini hissederken Bayer işbirliği ile düzenlenen bu eğitim bir nebze özlemimizi giderdi. Eczacılar olarak sağlık danışmanlığı rolümüzün kültürel yapımızdan ileri gelen en üstü örtülü yanı cinsel sağlık konusu idi... Hasta çekinir, soramaz, eczacılar ve teknisyenler tereddüt eder soru sormaya ve sorun ilerleyerek yaşam kalitesini düşürmeye devam eder... Bu eğitim biz eczacıları taşın altına elimizi atmamızın gerekliliğini kanıtladı. Sayın Sezai Hocamızın oral kontraseptifler hakkındaki bilgilendirmeleri ve kimlere ne tip ilaç önerebileceğimiz, neyi ne zaman kullanacağımız, olası yan etkiler yani kısaca klinik eczacılık adına güzel katkı sağladı. Bu eğitimin sadece İzmir Merkez ile sınırlı kalmaması ve erkek sağlığı için de bir eğitim düzenlenmesi ümidindeyim... Emeği geçen tüm ailemin ellerine sağlık... Ecz. Engin Dünyaoğulları “Gençler ertesi gün haplarını yanlış kullanıyor” nasıl dönüyor acaba, böyle eczanelerin çarkı. Eskiden, biz, nice cömert eczaneler gördük, sonunda böylelerini törenle tarihe gömdük. Masraflar gün geçtikçe durmadan artmaktadır, ödeyemeyen eczacılar, işyerinden kaçmaktadır. Çok şükür bilinçli hastalar da geliyorlar, yöneltilen sorular ile bizi mutlu ediyorlar. Keşke her meslek, eczacılık gibi düzgün olsa, başkaları, onları örnek almıyor oysa. Eczacılar halkımızla daima haşır neşir, gariban yurttaşım, ilgi ile bile iyileşir. Muayene borcunu duyan hasta baş kaldırıyor, açıkgöz devlet alacağını bize aldırıyor. Her gün başkasının parasını alıvermekten usandık, olduk bir tahsildar, Devletimiz düzeltir sandık… EDAK ortaklarından, İzmir Buca’da eczanesi bulunan Eczacı Engin Dünyaoğullarının fikir öncülüğünde başlayan proje kapsamında; gençler doğru doğum kontrol yöntemleri üzerine bilgilendirilecek. Dünyaoğulları, “Gençler ertesi gün haplarını yanlış kullanıyor, çok mecbur kalındığında kullanılması gereken bu ürünü doğum kontrol ilacı yerine ve sık aralıklarla kullanmak ileride başka hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu konuda her başvuranı uyarmalı ve bilgilendirmeliyiz, reçeteli hale getirilmesi çözüm değil” dedi. İzmir dışındaki bölgelerimizde gerçekleştireceğimiz eczacı eğitimlerine gönüllü eczacılar ile devam edilecek. bir de, herşeyi çok bilenlerden sıkılırız. Eczacı sadece güvenilir bir ilaç uzmanı değildir, vatandaşın dert ortağı, sırlarının belleğidir. Bu meslekte kırk yıldır acı tatlı günler geçirdik, bize inananlara şifalı ilaçlar içirdik. Ey eczacı, bu meslek, bilesin, daima var olacak. Bilgi, hizmet ve kaliten, herkese örnek olacak. Ecz. Halit Karaman - 05.2013 Denizli’de eczanesi bulunan Eczacı Feriha Bahçıvan da eğitim toplantımıza katıldı. gazeteedak İstanbul Ecza Koop Güneydoğu Şube açıldı EDAK İstanbul Ecza Koop’un Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve Mardin illerine hizmet verecek olan Güneydoğu Şube’si, 9 Mart 2013 Cumartesi günü, Diyarbakır’da düzenlenen törenle hizmete girdi. Yoğun bir katılımın olduğu açılış töreninde buluşan bölge eczacıları, kooperatif yöneticileri ve davetliler, Güneydoğu Şube’yi daha yakından tanıma fırsatı bulurken; ilaç eczacılık alanındaki son gelişmeler ve kooperatif çalışmaları konusundaki bilgileri paylaşma fırsatı buldular. Diyarbakır’ın merkez Kayapınar İlçesi’nde bulunan Şube’nin açılış kurdelesi, davetliler ve kooperatif yöneticileri tarafından birlikte kesildi. Açılışta kısa bir konuş- ECZA KO O P . KURUM 13 HABERLERİ ma yapan İstanbul Ecza Koop Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. M. Sait Yücel, uzun yıllardır bölge illerinde bulunan eczacı ortaklarına düzenli olarak Ankara’dan hizmet götürdüklerini hatırlatarak “ ancak, bölgedeki eczacılarımızdan gelen istekler ve kooperatif hizmetlerine olan talepler doğrultusunda, dört ilimize de hizmet vermesini planladığımız Güneydoğu Şubemizi Diyarbakır’da açtık dedi. Ecz. Sait Yücel, İstanbul Ecza Koop’un şube açmasıyla eczacıların ilaca daha hızlı ve sağlıklı ulaşacağını, kooperatif hizmetlerinden daha fazla yararlanacağını dile getirerek “ilacın eczanelere daha hızlı ve sağlıklı ulaşması demek; hastanın, yani halkın da ilaca daha hızlı ve sağlıklı ulaşması demektir” dedi. İstanbul Ecza Koop’un yeni şubesi Güneydoğu’nun açılış töreni; başta bölge eczacıları olmak üzere, Eczacı Odaları yöneticileri, Eczacı Kooperatifi yöneticileri ile Diyarbakır ve çevre illerden çok sayıda davetliyi buluşturdu. Açılış törenine, Eski Parlamenter Ecz. Osman Özçelik, İl Sağlık Müdürü Sait Avar, Kayapınar Belediye Başkan Vekili Mahmut Dağ, , DİTAM Başkanı Ecz. Mehmet Kaya, TB Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Yavuz Tatar, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Semih Güngör, Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ferat Değer, Malatya Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tahir Özelçi, Elazığ Eczacı Odası Başkanı Ecz. Hakkı Sönmez, Mardin Eczacı Odası Başkanı Ecz. Cengiz Bingül ve bölge oda yöneticileri ile birlikte çok sayıda bölge eczacısı katılırken: Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği II.BaşkanıEcz. Mustafa Turunç, İstanbul Ecza Koop Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri: Ecz. M. Sait Yücel, Ecz. Rafet Şahin, Ecz. Sami Paslı, Ecz. Ruşen Dündar, Ecz. Levent Şadi Alemdar, Ecz. Rana Çoruh, Ecz. Özgür Haras ile Denetleme Kurulu üyeleri: Ecz. Turgay Korkmaz, Ecz. Alper Gürsoy, Ecz.Yavuz Yılmaz, TEKB Delegeleri Ecz. Sevgi Kavak, Ecz. Bişar Demirkapu ve Genel Müdür Levent Üzün katıldı. Eczacı Kooperatifleri Eczacı Odası Yöneticileri ile Buluştu Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) çatısı altında faaliyet gösteren eczacı kooperatifleri, Türk Eczacıları Birliği (TEB) yöneticileri ve eczacı odası başkanları ile 2012 yılının son günlerinde Ankara’da düzenlenen bir toplantıda bir araya geldiler. 21 Aralık 2012 tarihinde Ankara, Mövenpick Otel’de gerçekleşen toplantının açılışında konuşan TEKB Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit, 34 yıl önce, eczacı odaları yöneticilerinin önderliğinde kurulan kooperatiflerin, eczane ekonomisine önemli katkılar sağlayarak günümüze kadar ulaştığını söyledi. Abdullah Özyiğit, konuşmasında, 2012 yılında ilk defa yayınlanan Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi ile eczacı kooperatiflerinin ülkemizde uygulanan en başarılı kooperatif modeli olarak ilan edildiğine vurgu yaparak “zor bir dönemden geçen, eczacılık mesleğinin geldiği noktada, eczacı kooperatiflerinin çok daha güçlü hale gelmesi için tüm eczacılar işbirliği ve dayanışma içinde olmalıdır” diyerek toplantınıda bu amaçla düzenlendiğini söyledi. Açılış konuşmasının ardından söz alan, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, eczacı kooperatiflerinin önemi ve işlevine vurgu yaptığı konuşmasında; kooperatiflerin eczacıların yapacağı işbirliği ile daha güçlü hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Toplantıda daha sonra eczacı odası başkanlarına Eczacı Kooperatifleri Bilgilendirme sunumu yapıldı. Bursa Eczacılar Kooperatifi Başkanı Ecz. Ebubekir Beyri tarafından yapılan sunumda; eczacı kooperatiflerine ait rakamsal veriler ve pazar bilgileri ve mevcut faaliyetler eczacı odası başkanları ile paylaşıldı. Eczacı Kooperatifleri, TEB ve Eczacı Odası yöneticilerinin toplantısı;Geleceğe ışık tutan ve eczacılık mesleğinin her yönü ile ele alındığı bu tür toplantıların tekrarlanması ve eczacı kooperatif dayanışması ile daha sık bir araya gelinmesi dilekleriyle son buldu. gazeteedak 14 EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması Ödül Töreni Yapıldı Çocuklar Gibi Şendik! resimleri ile yarışmaya katılan ve başarılı olan çocuklarımızı görüyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Çocuklarımızın mutluluğunu ve gelecek hayallerini bizimle paylaştıkları için çok mutluyuz. Sizleri gelecekte de çevresine, sanata ve ülkesine karşı duyarlı, farkındalığı yüksek bireyleri olarak görmek en büyük dileğimizdir” dedi. Bacanak, yarışmada son dört yıldır jüri üyeliği yapan Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu’na teşekkür plaketi vererek, mesleğe ve sanata yaptığı katkılardan ötürü teşekkür etti. Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü Gülsüm Beyza Özen’in oldu. EDAK tarafından bu yıl 17.si düzenlenen “Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması”nda ödül alan 13 ve sergilenmeye değer görülen 86 eserin sahipleri miniklere ödül ve başarı sertifikaları törenle verildi. Türkiye’nin öncü ecza kooperatifi EDAK’ın 17 yıldır düzenlediği Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması ödül töreni İzmir Konak’ta bulunan Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Törene, resimleri ödül alan ve sergilenmeye hak kazanan çocuklarımız ve aileleri ile öğretmenleri ve EDAK yönetimi, yöneticileri ve eczacı ortaklarından oluşan çok sayıda davetli katıldı. Çocukların renk renk giysileri ve neşeleri ile göz kamaştırdıkları törende, 11-14 yaş kategorisinde ödül alan ve Adapazarı’ndan tören için gelen Sevdiye Cerrahoğlu’nun yanında getirdiği Türk Bayrağını açması ile salonda duygulu anlar yaşandı. günü, saat 19.00’da “E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi”nde açılan “Yarışma Sergisi” öncesinde verildi. Buna göre Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü 450 TL, birincilik 300 TL, ikincilik 200 TL, üçüncülük 150 TL ve mansiyon ödülü olarak 100 TL hediye çeki olarak belirlendiği yarışmada ödüle layık görülen resimler EDAK Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Takvimi’nde sergilenmeye hak kazanıyor. Yarışmada ödül alan 4-6 yaş kategorisine ödül ve başarı sertifikalarını EDAK Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Eczacı Uğur Uçar, 7-10 Yaş kategorisine Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak, 11-14 yaş kategorisine Kurumsal İletişim Ve Pazarlama Direktörü Murat Pilavcı ve Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü, eşi Ecz. Ülkü Yalçın tarafından takdim edildi. Ödül töreninde EDAK’tan Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Eczacı Uğur Uçar, Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Murat Pilavcı, Üye İlişkileri Yöneticisi Sevgi Elibüyük ve Kurumsal İletişim Sorumlusu Yeşim Erdemir, Organizasyonlar Sorumlusu Saim Köse ve Üye İlişkileri Sorumlusu Burcu Yaylacık hazır bulundu. Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülü Jürinin yaptığı değerlendirme sonucu; Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Murat Pilavcı’nın ödülünü takdim ettiği 11-14 yaş kategorisinde ikincilik ödülüne layık görülen Sevdiye Cerrahoğlu’nun Türk bayrağını açması salonda duygulu anlar yaşattı Türkiye’nin dört bir yanından gelen 689 eserin değerlendirilmeye alındığı, “İçimdeki Mutluluk ve Gelecek Hayallerim ” konulu yarışmada jüri; Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu ve EDAK Üye İlişkileri Yöneticisi Sevgi Elibüyük’ten oluştu. Jüri’nin 4-6,7-10,11-14 olmak üzere 3 ayrı yaş kategorisinde değerlendirdiği yarışmada ayrıca “Eczacı Hayati Yalçın Özel Ödülü” de sahibini buldu. Buna göre yarışmaya 7-10 yaş kategorisinden Denizli, Atatürk İlköğretim Okulu’ndan katılan Gülsüm Beyza Özen Ecz. Hayati Yalçın Özel Ödülüne layık görüldü. Resimleri ödül alan 13 ve sergilenmeye hak kazanan 86 öğrenciye başarı sertifikaları, 10 Mayıs 2013 Cuma EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak “çocuklar mutlu ise biz de mutluyuz” dedi. EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak ödül töreninde yaptığı açış konuşmasına yarışmaya katılan tüm çocuklara teşekkür ederek başladı. Konuşmasında çocuklara sanat ile uğraşmalarını sağlık veren Bacanak, “Burada önemli olan katılım göstermek ve sanatla ilgilenmek. Sanatı meslek olarak seçen daha çok insan ile kentimiz daha yaşanır hala gelecek” dedi. EDAK’ın bu yarışmayı 17 senedir düzenlediğini belirttiği konuşmasında Bacanak özetle şunları söyledi:“ Kooperatifler sosyal yönü olan kurumlardır. Ve çocuklarımız bizim için çok önemli onlar ne kadar mutlu olursa, çevrelerine de o kadar mutluluk taşırlar. Bugün burada Muğla, İstanbul, Adapazarı, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa, Denizli’den 4-6 yaş kategorisinde Birincilik Ödülü: Rana Akyıldız - Karşıyaka Ortaokulu AnaokuluKarşıyaka-İzmir İkincilik Ödülü: Karya Sanver - Özel Ata İlköğretim Okulu-FethiyeMuğla Üçüncülük Ödülü: Doğa Uzelli – Akıllı Çocuk Anaokulu-İzmir Mansiyon ödülü- Kamil Özdemir – Acıpayam Anaokulu-Denizli 7-10 yaş kategorisinde Birincilik Ödülü: İrem Dingil – ODTU G. V. Özel Denizli İlköğretim Okulu-Denizli İkincilik Ödülü: Sinem Efe – Solaklar ilköğretim Okulu-Kiraz-İzmir Üçüncülük Ödülü: Yağmur Sena Akaplan- Mimar Sinan İlköğretim Okulu-Zeytinlik-İzmir Mansiyon ödülü- Elif Uzluer- Şehit Kom. Er Fatih Özcan İlköğretim Okulu-Karabağlar-İzmir 11-14 yaş kategorisinde Birincilik Ödülü: Lal Mersin- ODTU G. V. Özel Denizli İlköğretim Okulu-Denizli İkincilik Ödülü: Sevdiye Cerrahoğlu –Sabiha Hanım İlköğretim Okulu-Adapazarı-Sakarya Üçüncülük Ödülü: Nilay Işıkan – Sabiha Gökçen ilköğretim OkuluGaziemir-İzmir Mansiyon ödülü- Zeynep Çelik – Cemil Atlas Ortaokulu- Bayraklıİzmir Ecz. Hayati Yalçın Özel ödülü Gülsüm Beyza Özen- Atatürk İlköğretim Okulu-Denizli ödüle layık bulundu. gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM 15 HABERLERİ Yarışma hakkında: EDAK Ecza Koop. bir mesleki kuruluş olarak ortakları ve diğer paydaşlarının ekonomik kazanımlarına yönelik projelerin yanı sıra sosyal anlamdaki beklentilerini de karşılamak, çocuklarının ilgi duyduğu alanları teşvik edebilmek ve hayatın her alanında ortak paylaşımlar yaratabilmek adına 1997 yılında EDAK ortaklarının ve çalışanlarının çocuklarına yönelik çocuk resimleri yarışmasını başlatmıştır. Yarışma, EDAK’ın kuruluşunda önemli role sahip eczacı Hayati Yalçın’ın 1999 yılında vefatının ardından 2000 yılından itibaren Ecz. Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Yarışması adını almıştır. Yarışma giderek İzmir geneline ve ardından yarışma duyurularının basında yer alması ve www.edak.org.tr kurumsal internet sitesinde duyurulması ile yurdumuzun her bölgesine yayılmıştır. 4 ila 14 yaş arasındaki çocukların farklı yaş kategorilerinde yarıştığı yarışmaya kooperatif tarafından belirlenen temalarda resimler gönderilmektedir. EDAK Yetkilileri ve profesyonel eğitmenlerden oluşan jüri tarafından ödüle layık görülen resimler, Hayati Yalçın Çocuk Resimleri Takvimi’nde sergilenmeye hak kazanmaktadır. Ayrıntılı bilgi için facebook.com/edakeczakoop ve www.edak.org.tr Kod: 23901 - Geleneksel Zeytinyağlı Sabun Kod: 56121 - Geleneksel Defneli Sabun Kod: 56122 - Geleneksel Bıttım Sabunu Ecz. Hayati Yalçın 17. Çocuk Resimleri Yarışması Kod: 56123 - Geleneksel Lavantalı Sabun eki lerim ve İçimd “Gelecek Hayal ulu mutluluk” kon ına resim yarışmas hazır mısınız? İletişim ve detaylı bilgi için; Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98 16 gazeteedak 2. Uluslararası İzmir Sanat Bienal’i EDAK İzmirli ressam Ecz. Nazan Abacıoğlu’nun onur misafiri olarak katıldığı ‘2. Uluslararası İzmir Sanat Bienal”in de, 54 ülkeden 450 sanatçı biraraya geldi. Kent’te ikinci kez düzenlenen ‘Uluslararası İzmir Sanat Bienali’ bu sene 30 Nisan-5 Mayıs 2013 tarihleri arasında 54 ülkeden 450 sanatçının 2 bin eserine ev sahipliği yaptı. Bineal’de İzmirli ressam eczacı Nazan Abacıoğlu da onur misafiri olarak yer aldı. ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ nun “Çember” isimli şarkısından esinlenerek eserlerini oluşturduğunu anlatan Abacıoğlu, öykünün sonunda yorumu sanatseverlere bırakıyor ve uzun bir arayış sürecinden sonra -şimdi ne olacak?.. Sorusuna verdiğiniz yanıt her birinizin kalbinden gelenler ile yanıtlanır. O nedenle herkesin eserde gördüğü farklıdır ve ben bu yorum anını seviyorum diyor. “Sanatın gücüyle, İnsan” olduğumuzu hatırlarız. Sanatın gücüdür, idrakimizi ve hayallerimizi geliştiren… İzmir’imizin hoşgörülü, özgürlükçü kimliği ile sanatın ruhu buluşmuş, birleşmiştir. Bienal, İzmir Fuar alanındaki 2, 3 ve 4 No’lu hollerde ve 7 ayrı sanat merkezinde gerçekleşti. Kent’te Uluslararası Sanat Bienali kazandıran Seba Sanat Galerisi sahibi İzmirli Sanatçı Seba Uğurtan ile gazeteedak için bienal hakkında görüştük. Uğurtan, on yıllık bir çalışmanın meyvesi olarak ilki 2011 yılında gerçekleştirilen İzmir Bienal’inin, bu sene ikincisini düzenlemekten onur duyduğunu ifade ettiği konuşmasında, Expo sürecindeki bir Türkiye için bu organizasyonun çok önemli olduğuna inandığını belirterek “bu bir eğitim süreci ve buranın bir okul olduğuna inanıyorum. Sanat insanların susturulamayan tek dili. Burada farklı kültürlerden insanların, ortak dil olarak sanatı kullanarak bir arada olduklarını görüyorum ve bunun için çalışıyorum.” dedi. Bienal’de Abacıoğlunun 5 eseri yer aldı İki yılda bir düzenlenen kültürel veya sanatsal faaliyet olan Bienal, ülkenin tanıtılmasına, ekonomiye, kültürlerarası iletişim ve etkileşime sağlayacağı katkı, sanata ve sanatçıya vereceği destek ile önemli kültürel ve sanatsal etkinlikler arasında yer alıyor. 30 Nisan-5 Mayıs 2013 Tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası İzmir Kültür ve Sanat Bienali’nde, 54 Ülke ve 2000 eser yer aldı. Ecz. Nazan Abacıoğlu “İzmir bir Sanat kenti olma yolunda ilerliyor, bunun içinde bir eczacı olarak yer almak çok gurur verici. Sanatta yer almak insan ruhuna hitap etmek çok güzel. Eczacılık mesleğimle bağdaştırdığımda sadece ilaçla insan tedavi edilmiyor. İnsan ruh ve beden olarak bir bütündür. Ruhunu iyileştirdiğiniz insanın mutlaka ilaçlar ile uygun tedavi ile bedeni de iyileşecektir” EDAK Ecza Koop ortaklarından Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu da “Alabalık ve metafor” olarak adlandırdığı eserleri ile Bienalde yer alarak, geçmişten bugüne ve yarınlara taşıdığı umudu ve iyimserliği, resim severlerin beğenisine sundu. Bienal için özel çalışma yapan Abacıoğlu, 3 aylık bir emeğin ürünü olarak ortaya çıkan tablolarını yağlıboya ve ebruli tekniği birlikte kullanarak özel bir teknik ile yapıyor. Abacıoğlu eserlerine ilham kaynağı olarak da sanattan yararlanıyor. Murathan Mungan’ın “Alabalık” adlı şiirinden ve Yeni Türkü grubu- ülkeden 439 sanatçının katılımı ile 2. Uluslararası Bienali gerçekleştirilmiştir. Farklı ülkelerden gelen, farklı kültürlere, farklı dillere mensup olan sanatçılar, hoşgörünün, sevgi ve saygının hakim olduğu İzmir’in ev sahipliğinde plastik sanatlar, şiir, müzik, söyleşi, konferans gibi kültür ve sanatın her alanında aynı dili konuşmanın heyecanı ve güzelliğini yaşamış ve yaşatmıştır. Sanat sadece estetik obje ya da ortamları yaratırken yetenek ve hayal gücünün kullanılması değildir. İnsanların kalplerindeki bu coşku yaşama sevincini uyandırır; onların ırk kültür ayrımı gözetmeksizin birbiriyle iletişim kurmalarını sağlar. Toplumların, her türlü sanatsal organizasyonlar içersinde daima özveri ve samimiyetle yer alması gerekir. Bu desteği veren Ressam Eczacı Nazan Abacıoğlu ile Söyleşi İzmir’in saygıdeğer eczacılarından Nazan Abacıoğlu’nun adını, gerek meslektaşları, gerek sivil toplum örgütleri ve gerekse sanat camiasından birçok kişi duymuş, kendilerinin muhtelif zaman ve mekânlardaki söyleşilerinde mesleki ve sanatçı kimliğinden, sanata bakışımızın aslında hayata bakışımız ve duruşumuzla paralel olduğunu görmüş ve öğrenmişizdir. Ressam ve eczacı kimliklerini birlikte, büyük bir başarıyla taşıyan Abacıoğlu ile bazı mesleki konularda fikir teatisinde bulunduk. Kendileri halkımızın güven dolu bakışından, saygınlığından hiçbir şey yitirmeyecek, eczacılık mesleğinin “ortak akılla” yarınlara taşınacağına inancının tam olduğunu belirtmişlerdir. Nazan Hanim sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1955 Samsun/Terme doğumluyum. 1977 yılda Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden başarıyla mezun oldum. 1978 yılında eşim Armağan Abacıoğlu ile evlendim. Eşimin görevleri nedeniyle, ülkemin muhtelif il ve ilçelerinde ki hastanelerimizde her türlü imkânsızlığın üstesinden gelerek, eczacı, bakanlık müfettişi ve baş eczacı olarak görevler yaptım. 1993-1995 yıllarında Romanya Sağlık Bakanlığı bünyesinde sürdürdüğüm doktora çalışmalarımı tamamladım. Emekli olduğum 2001 yılından bugüne kadar İzmir’in Bayraklı İlçesinde “ Yeni Ceren” isimli sahibi ve sorumlu müdürü olduğum eczanemde çalışmalarımı sürdürmekteyim. Biri avukat, diğeri mimar iki kız annesiyim. Kültür ve sanat alanında gerçekleştirdiği etkinlikler ve yetiştirdiği sanatçılarla ülkemizin öncü kentlerinden olan İzmir, 30-Nisan-5 Mayıs 2013 tarihleri arasında 53 Toplumlar sanatın birlileştirici ve ilham verici ruhunu canlı tutar. Sanatın eşsiz enerjisi dünya barışına büyük katkıda bulunur. Toplumdaki sanatsal etkinliklerin sayısı, o toplumun kültürel gelişim’in seviyesi ile konuşma ve ifade özgürlüğünü destekleme çabalarının en iyi göstergelerinden biridir. Önemli ve büyük çapta uluslararası bir sanatsal organizasyon, ev sahibi şehir ya da ülkenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunurken, o şehir ya da ülkenin dünya çapında tanınırlığını ve itibar görmesini sağlar. 53. Ülkeden 439 Sanatçının katılımıyla gerçekleşen bu Bienal ile İzmir’imizin dünya çapında organizasyona ev sahipliği yapması, bir yandan da kentimizin benzersiz tarihsel kültürel ve doğal zenginliğini dünyaya tanıtmada; katılımcı sanatçılardan biri olarak üzerime düşen sorumluluğu yerine getirdiğim için mutluyum. İzmir için söylenen “Doğunun batısı, batının doğusu” tanımı ve bu konuma uygun olarak dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine 53 ülkeden 439 sanatçının katılımı ve sanatın aydınlık gücüyle İzmir’imizin, Uluslararası 2. Sanat Bienali ile bir dünya kenti olma yolunda bir adım daha atmıştır. Sanatın birleştirici ve ilham verici ruhu İzmir’de hayat bulmuştur. Ben Eczacı- Ressam olarak şimdiye kadar icra ettiğim 7 kişisel – 30 karma sergimde bu yoğunluğu- emeği yoğun yaşadım. Bu sergilerimde satılan resimlerimin tüm getirisini “Şehit Aileleri derneği“ne bağışladım, bundan sonra da bağışlayacağım. Bu benim için en büyük onur ve gurur olmaya devam edecektir. 2013 Yılı içinde başka hangi sanatsal etkinlikleriniz olacak? 8-9 Haziran 2013 Tarihinde 2.Uluslararası Akdeniz Sulu Boya Festivali, 16-26 Temmuz 2013 Tarihlerinde Balkanlar’daki kültürel etkinlik çerçevesinde Yunanistan ve Makedonya’nın Negotino ve Prilep şehirlerinde canlı performans sanatsal etkinlikleri takvimimde yer aldı. Bu vesile ile vatanımız uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyor. Gazilerimize ve yakınlarına en derin sevgi ve hürmetlerimizi arz ediyor, saygı değer meslektaşlarım ve sanatçı arkadaşlarıma sağlık ve mutluluklar diliyorum. gazeteedak Eczacı Ne Diyor? EDAK ECZA KO O P . KURUM 17 HABERLERİ ğimizde evet, 24 bin eczaneden 10 bini belki gidecek. Geri kalan zaten çok diyalektik bir sonuç: gerçek yeniden doğacak. Eczacılığı yenilememiz gerek… Hayat kendi doğrusunu doğuracak. Önemli olan bütün bunları görerek şimdiden örgütlü olabilmekten, projelere destek vermekten geçiyor. Tüm yöneticilerimizden tutun tüm ortaklarımıza kadar hepimizin samimice bunu hedefleyerek aynı masada birleşmemiz gerekiyor. Ecz. Ayşe Küçükosmanoğlu/ Adana Ecz. Sevgi Öcal-Denizmen-İzmir “Sistemin ekonomik dayatmalarına karşı işletmelerimizi kooperatifimizin birer satış noktası haline getirmeye ihtiyacımız var” “Biz eczacıların elindeki en büyük koz: Güven ve Hizmet!” 1978 den beri eczacıyım o zamandan beri hem kamu eczacılığı hem serbest eczacılık yaptım. Ankara Eczacılık Fakültesi mezunuyum. Eczacılık nereye gidiyor? Meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz? Aslında eczacılığın ve ilacın yeniden tanımının yapılmasına ihtiyaç var. Eczacılık nereye gidiyor dendiğinde sistemle ilişkisinin doğru analiz edilmesi lazım çünkü bütün bunlara bakılmadan bunu çözmemiz mümkün değil. Bizler insan sağlığı için çalışan, insan sağlığının iyileşmesinde ilacı sunan kişiler olduğumuz için aslında mesleğimizi yapmamız gerekiyor. Ama ilaç endüstriyel bir ürün olmaya başladıktan sonra biz hastaya tedavi aşamasında mesleğimizi yapamaz hale gelmeye başladık. Dolayısıyla sistemin parçası olmak durumunda kaldık. O zamanda eczacılığın tanımı değişti. Geçtiğimiz yıllarda eczacı enflasyon ekonomisinden yararlanarak iyi bir işletmeci olduğunu sandı. Ama son yaşadığımız 3-4 yılda sağlığın özelleşmesiyle beraber, sağlıkta tasarruf tedbirleri ile eczacılık farklılaşmaya başladı. Ve eczacı ilk defa “-Evet, ben iyi bir işletmeci değilim” demeye başladı. Bunu görmeye başladı. Şimdi eczacı dediğimizde eczane eczacılarının eczanelerini işletme teknikleri çok ayrı konuşulması gereken bir konu. Ama bizim asıl olan sistemin dayattığı ilaç taşımacılığından tamamen ayrılıp, hastaya sunduğumuz ilacın hastadaki biyoyararlanımını takip eden noktaya geldiğimiz zaman asıl işimizi yapıyor olacağız. Onun için meslek örgütlerimizin politikalarının buna göre plan bulması lazım. Ama biz hala eski geleneklerle eczacılığı tanımladığımızda bugüne uymuyor. Zaten eski tanımla yarını kucaklamanın mümkünü yok. Eğer biz eczalığımızı o şekilde yapacaksak; evet, eczacılık bitti. Bitmesin… Bitmesin evet ama hayat hiçbir şekilde durmaz insan varolduğu sürece, eczacılık varolacaktır. Asıl olan bizim yeniden sorgulayarak toplum sağlığında görev alır noktaya gelmemiz lazım ve talebimizin de bu olması gerekiyor. İşin ekonomik boyutuna baktığımızda eğer eczanelerimiz birer işletmeyse, o zaman tek bir çıkış yolumuz var: Sistemin ekonomik dayatmalarına karşı işletmelerimizi kooperatifimizin birer satış noktası haline getirmeye ihtiyacımız var. Bu biz istesek de böyle cereyan edecek istemesek de… Buna direnç gösterdi- Foto içi: Ecz. Evren Şanal Ülker /İzmir “Sektör değişiyor, Türkiye değişiyor, bizler değişiyoruz” Sektör değişiyor, Türkiye değişiyor, bizler değişiyoruz. Eczacılık insanoğlu varoldukça varolacak diyoruz ama nasıl varolacağı ve niteliği de bizim bu değişimimize bağlı. Bizler bu geleceği ister bilgimiz ve teknoloji ile donatır, hasta odaklı olarak işin içinde yer alırız. Eczanelerimizi ilaç dışı ama sağlıkla ilgili potansiyelimize göre her ürünün bulunduğu birer sağlık merkezi ve bizleri de birer vazgeçilmez sağlık danışmanı olarak gören halkımızın içinde yerimizi alırız. Belki yeni iş alanları yaratırız; Her hastane de, her sağlık ocağında, her okulda, her kurumda nasıl ki, işyeri hekimi varsa artık işyeri danışman eczacısı olarak da kendimizi benimsetiriz. Belki de eczanelerimizi uzmanlaştığımız kategorilerde sınıflandırırız. Dermokozmetik eczane, medikal eczane, danışman eczane ( akılcı ilaç kullanımını, hastalık ilaç etkileşimlerini iyi takip edebilen, belki diyabet hastalığında ve ürünlerinde uzman ve her ilaçta farmakovijilansı önemseyen, hasta ilaç takibini bioyararlanımını yapabilen eczane,) gibi… Sonuç olarak, sadece eczane eczacılığında ilaç fiyat düşüşlerinde görüş alınan kişi değil, toplumda sağlık konusunda belli uzmanlığı belli sertifikaları olan kişiler olarak da referans alınan görüşleri alınan meslek gruplarından oluruz. Öncelikle bunu istememiz ve gelecek planlamamızı buna göre yapmamız gerekiyor. Ve bunlarda da ümitliyim. Eczacı Sevgi Öcal ile Denizmen’deki eczanesine görüştük... Sevgi hanım, hem semt eczanesi niteliğinde hem de aile hekimi yakınında bulunan eczanesinde 2001’den beri hizmet veriyor. Semt halkı ona o semtine o kadar çok alışmış ki... Bir hastasını kaybettiğinde onun da ciğeri yanıyor, bir hastası iyi olduğunda onun da gözlerinin içi gülüyor. Evet, size de çok tanıdık geldi değil mi? Tıpkı sizler gibi… Bizler gibi… Aynı hisleri paylaştığınız binlerce meslektaşınız, hastanız gibi… Hastaları artık evden birinin yanına gelir gibi ilaçları, hastalıkları hakkında hekim önerisinden, kişisel bakımlarına, ailelerindeki rahatsızlıklara kadar her konuda rahatlıkla ona soru sorarak danışabiliyorlar. Öyle ki, dolmuşlarını beklerken eczanede vakit geçirmek ve eczacı hanımla sohbet etmek onlar için rutin bir durum. Eczacı hanım güleryüzü ve sempatikliği ile sıkılmadan soruları yanıtlıyor ve arada bir de “çay ister misiniz?” diye sormadan edemiyor. Ev sahibeliğini de çok güzel yapıyor. Yine tıpkı sizler gibi… Eczacılık halktan uzaklaşıyor, hak ettiği itibari göremiyor serzenişlerine ve meslekle ilgili neler bekliyoruz soruma eczacılıkla ilgili çok aydınlık bir gelecek beklemiyoruz diyor. Sevgi Hanım, insanların artık eczanelerin de büyük marketler, kozmetikler gibi ürün çeşitliliği bulundurması ve uygun alan yönetimi ile bu ürünleri doğru yerde sergilemesini beklediklerini söyleyerek “market sistemine yani bu tarz sunuma insanlar çok alıştı” diyor. Ama inanmadığım ürünü örneğin zayıflama ürünlerini eczanemde bulundurmam diyor. Bunların yanısıra asıl önemli olanın insanlara sunulan sağlık hizmeti olduğuna inandığını belirten Öcal, “Biz eczacıların elindeki en büyük koz hizmet... O hizmeti iyi verdiğiniz sürece, insanlara saygı duyduğunuz sürece, güvenilirliğinizi yitirmediğiniz sürece mesleğe devam edersiniz” diyor. Gazeteedak 72. Sayısında sayfa 33’de yer verdiğimiz “ÇEKOOP Şubeleşiyor” başlıklı haberimizde, Mersin’den gönderilen atık ilaçların bütçesinin Çekoop tarafından karşılandığı yazılmıştır. Atık ilaç bertarafı Mersin Eczacı Odası’nın bütçesinden karşılanmıştır. Düzeltir Özür Dileriz. 18 gazeteedak Bu Ürünleri İlaç Dışı Ürün ya da OTC Değil; “Sağlık Ürünleri” Olarak Telaffuz Ediyoruz. EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ da ilaç firmaları da fakirleşiyor yani nöbetçi bir eczane nöbetçi olduğu gün 300 tane reçete karşılıyor. 300 tane reçetenin karşılığında da 2000 lira topluyor. Nasıl ayakta kalacaklar değil mi? Birincisi; eczanelerin güçlendirilmesi ve bunun için ne gerekiyorsa yapılması lazım. İkincisi; ilaç firmaları çok sıkıntı içerisindeler. Bu yüzdende ileriye dönük yeni tedbirler almak gerek. Ecz. Kazım Dinç SURDER Yönetim Kurulu Başkanı SURDER Sağlık Ürünleri Derneği Sağlık Bakanı (T.C. 50. Hükümeti-1993-94) Eczanelerimizin geleceğini nerede görüyorsunuz? Gelelim bizim halimize, yani eczacının haline… Eczacının sıkıntısı çok fazla... Ülkemizde 24.800 tane eczane ve 33 tane Eczacılık Fakültesi var. Bu fakülteler her yıl bir önceki seneye göre sürekli artarak öğrenci mezun etmektedir. Bunun sonucu olarak da eczacı sayısı her geçen gün artacaktır. 24.000 eczanenin aşağı yukarı 8000 tanesi 30.000 liraya kadar ciro yapan eczanelerdir. Bu eczaneler; ödeme güçlüğü çeken ve kendilerini idame ettirmeye çalışan eczaneler demek oluyor. Kısacası sıkıntı içerisinde mesleklerini icra etmeye çalışıyorlar. Ya babası dükkân satın almıştır ya da başka bir yerden geliri vardır. Adres belli olsun diye duranlar da vardır. İyi çalışan eczane Türkiye’de olsa olsa 2000-3000 tane civarındadır. Bunlarda sizleri üzmeyen eczaneler olarak kabul edilebilir diğerleri ise ödemeyi zamanında yapmayacak, parası yetişmeyecek, senedi dönecek gibi sıkıntılar yaşatacaklardır. Kısacası eczacının durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Dağıtım kanalları olarak sizler, güçlü eczacılar ve eczaneler yoksa sektör de sıkıntıdadır. Bakanlığım süresince; eczacıların ve ilaç şirketlerinin kalkınması için ne gerekliyse yaptım. İlaç sanayicilerine dedim ki “ Bakın ben sizden birisiyim Türkiye’ye yatırım yapın. Benden ne istiyorsanız isteyin. Yerli sanayiyi kalkındıralım. Yabancı sanayicilere gelin, Türkiye’de ilaç üretin ve ihraç edin” dedim. Bazı firmalar yaptı galiba ama. Sektör ürettiğini ihraç etmek zorundadır... Ben eczanelerin güçlenmesi için benim dönemimde meslek hakkı adı altında %10 kar hakkı verdim. Fakat onu son dakikada yine kendi meslektaşlarımızdan gelen bazı itirazlardan dolayı kararnameyi çıkartamadık. İptal etmek zorunda kaldık. Şimdi bu imkânlarda yok. Eczacının rafındaki ilaç tutarı bir gecede 20.000 lira birden düşebiliyor, fakirleşebiliyor. Bu durumda eczacı fakirleşirse ecza depoları Sanayici kendine bir yol buluyor bulduğu yolda doğru bir yoldur. Bizim derneğin savunduğu kişinin bireysel sağlığını korumak için kullanacağı reçetesiz ürünlerdir. Bu ürünler; kozmetik, dermokozmetik, gıda takviyesi, tıbbi cihazlar ve gelecekte çok yoğunluk kazanacak homepatik ürünlerdir. SÜRDER olarak bunların savunuculuğunu yapıyoruz. Türkiye’de yeni ufuklar bunlar. Eczacılar için de yeni ufuklar 33 tane eczacılık bölümü varsa üniversitelerde kendilerine yeni müfredatlar seçecekler ve eczacı için yeni ufuklar açmalıdırlar. Eczacıyı sadece eczane eczacısı olarak yetiştirmeyecekler. Eczacıyı yetiştirirken eczanede çalışacak eczacı, sanayide çalışacak eczacı veya klinikte çalışacak eczacı olarak ayırmak gerekmektedir. Bugün sanayide çalışan 600 tane eczacı var. Bu sayı çok az. Eczacıya verilen ücretler arttırılmalıdır. Eczacılar aylık 1000 liraya 1500 liraya çalışacağıma gider eczanemi açarım diyorlar. 1 sene açıyorlar eczaneyi sonra olmadı kapatıyorlar. Birçok eczacı bu şekilde borçlanarak kapatıyor. İlaç firmaları da aynı şekilde; yerli ilaç sanayi bizim yabancı ilaç sanayi de gelsin yatırım yapsın ülkemizde. Neye yatırım yapıyorsun demeyiz. Gelip yatırım yapsınlar hem de istihdam sağlasınlar. Eğitim çok önemli. O yüzden Türkiye’nin yeni baştan eczacılık fakültelerinin kendi müfredatlarına çeki düzen vermeleri gerekmektedir. Kontenjanlarını ona göre sınırlandırmak, Eczacı teknisyenlerimizin de 2 yıllık okullardan mezun olmaları, bilinçli bilgili olarak eczanelerimizde çalışması gerekmektedir. Eczacıların artık sağlık danışmanı olarak görev yapması… Kamuda eczacılara daha çok görev verilmelidir. ARGE bölümlerinde eczacılar çalıştırılmalıdır. Klinik eczacılığı desteklemeleri lazım… Klinik eczacılığın içerisinde onkoloji eczacılığı gibi diğer branş eczacılıklarının olması, artı akılcı ilaç kullanımında eczacıların görev alması gerek. Çok acil olarak hemen bekletmeden bunlar yapılmalı. Yoksa zaman çok çabuk geçiyor, her geçen gün eczacılık biraz daha eriyor ve sektör zarar görüyor. Bence ilaç sanayi ülkenin lokomotif sektörü olmalıdır. Yeni pazarlar aramalıyız… Öyle bir coğrafyadayız ki bu coğrafyada ilaç sektörümüzün bu durumda kalmasını hem aklım almıyor hem de kendime yediremiyorum. Çevremizde çok geniş bir ilaç pazarı var. Bu pazara çıkamıyoruz ve maalesef başkalarına fırsat vermiş oluyoruz. Onun için bu sektörde kendimize dışarıda yeni pazarlar aramamız lazım. Türkiye’ de ilaç devletin uygun gördüğü fiyatlardan alınacaktır. Devlet ilacı mümkün olduğunca en ucuz fiyata almaya çalışacaktır. Sektör de bu duruma ayak uydurmak zorunda kalacaktır. Burada gelecek bence reçetesiz ürünlerde ve bundan dolayı da ben kendi derneğimi önemsiyorum. Reçetesiz ilaç kavramı yeniden tasnif edilmeli reçetesiz ürün ona göre tasnif edilmeli. Aktif hızlı bir derneğimiz var, çalışma gruplarımız her biri kendi alanında uzman ekiplerden oluşmakta ve sürekli toplantılar düzenleyerek yönetmelikleri takip ederek çalışmalarını aksatmadan layığıyla yerine getiriyorlar. Çalışmalarımız; gıda takviyesi, tıbbi cihaz, fiyatlandırma, dermokozmetik ve bireysel sağlık konuları üzerinde ayrı ayrı komisyonlar haline getirilerek toplantılarına devam ediyor ve sektöre faydalı olabilmek adına faaliyetlerini sürdürüyorlardır. Dernek olarak en son yayınlanan gıda takviyesi ile ilgili yönetmeliğin çıkışında ve sonrasında bir toplantı daha düzenliyoruz. Peki, ilaç eczanede satılır. İlaç dışı denince eczane dışı mıdır? İlaç dışı denilen ürünler bizim derneğimizi ilgilendiren ürünlerdir. OTC lafını telaffuz etmeyeceğiz çünkü OTC lafı başından beri ters, yanlış anlaşılmıştır. Bu ürünler; kozmetik, dermokozmetik, gıda takviyesi, tıbbi cihazlar, gelecekte çok yoğunluk kazanacak homepatik ürünlerdir ve hepsi kendi mevzuatına tabidir. Biz bunlara Bireysel Sağlık Ürünleri diyoruz. Dünyada gelişen yeni bir kavram: Bireysel Sağlık ve Bireysel Sağlık Ürünleri… Bireysel sağlığı ve bireysel sağlık ürünlerini biz de savunuyoruz. İşte, bireysel sağlığın korunmasına yönelik bu ürünlerin doğru kullanımı ve halkın bilinçlendirilmesinde en önemli rol eczacılara düşmektedir. Bireysel sağlık Avrupa’da ve dünyada da çok önem kazanıyor. AESGP Association of the European Self-Medication Industry “Avrupa ve Dünya Bireysel Sağlık Ürünleri Derneği” ne biz de dernek olarak üye olmak için temaslarımızı sürdürüyoruz. Bu sağlık ürünleri de sadece eczanelerde satılır diyebilecek miyiz? Ürünlerin nerede satılacağı niteliklerine göre değişecektir. Örneğin; reçetesiz ilaçlar sadece eczanelerde satılmak zorunda iken gıda takviyeleri, kozmetikler eczane ile birlikte bakanlıklar tarafından yayınlanan yönetmeliklerin belirleyeceği uygun şartları taşıyan yerlerde de satılabileceğini düşünüyoruz. İyi üretim şartları mutlaka aranmalıdır. Bunun için de derneğimiz ilgili yönetmelikler hazırlanırken bu dengeyi gözetlemekle birlikte konunun da hassasiyeti nedeni ile yakın bir takipçisi olacaktır. Ağrı kesiciler bile artık reçetesiz verilmeyecek deniyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz yasa gereği reçete ile satılan ilaçlar vardır. Öncelikle halkımıza reçeteli ilaçların sadece reçete ile satılması gerektiğini öğretmemiz gerek. Reçeteli satılan ilaç ve reçetesiz satılan ilaçlar tasnif edilerek halkın eczanelerden erişimi, eczacının bilgilendirmesi ile kolay olmalıdır. Bu konuda 4 tane toplantı yaptık geçen sene ve bu toplantılar sektörde çok ses getiren toplantılar oldu. Bazı şeyler hala daha soru işareti bırakıyor kafalarda, bunların da üzerinde çalışmaya aynı özen ve dikkatle devam ediyoruz. Derneğimiz önümüzdeki sene de toplantılarına daha fazla ivme katarak başarılarını katlamaya devam edecek ve sektöre fayda sağlayan bir dernek olacak. Ben de eski dönem Sağlık Bakanı olarak sektörün dışında kalmamaya özen gösteriyor ve güncel olayları takip etmeye çalışıyorum. Mesleğimize ve ülkemize yararlı olmaya çalışıyorum açıkçası yararlı olduğumu da düşünüyorum. Kenarda oturup anılarımı yazmaktansa anılarıma yenilerini eklemeye çalışıyorum. Benim için buraya gelmek de çok önemli mesela anılarıma bir yenisini daha ekledim. gazeteedak EDAK Meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz? Meslektaşlarımız, eczacılarımız toplumun en iyi eğitim almış fertlerimizdendir. Daha iyi yerlerde daha güzel yerlerde olmaları icap eder. Bu bakımdan geleceğe yönelik projelerin desteklenmesi ve yeni projeler üretilmesi gerekir. Eczacı odalarımız var. Onların ön plana çıkarak… Eczacılarımızın lehine olabilecek konuları, yetkili kurumlarla gerekli görüşmeleri yaparak eczacının haklılığını savunmak suretiyle eczacının sorunlarını ve ECZA KO O P . KURUM 19 HABERLERİ isteklerini en üst mercilere kadar iletmeli ve sesimizi duyurmalıyız. Bu bakımdan gelecekte eczacılık mesleğinin çok iyi yerlerde olacağına inanıyorum. Yeter ki üniversitelerimiz hem müfredatlarını günün şartlarına uydursunlar, hem de kontenjanlarını mantık dahilinde revize ederek güncellesinler. Kooperatifler hakkında bir şey söylemek ister misiniz? Kooperatifle çalıştınız mı daha önce? Kooperatifi nasıl söyleyeyim… Örneğin Bursa Ecza Koop’ un 322. üyesiyim. Eczanem olduğu sürece genelde ticaretimi kooperatiflerden yapmaya çalıştım. Kooperatifler aslında eczacılarımızın rağbet etmeleri gereken, kooperatiflerinde eczacılarına itimat gösteren kurumlar olması gerekir. Bir ticaret erbabı olarak değil de, varlıklarının sebebi olarak görmeleri lazım. İyi ki varsınız diyorum. Kooperatiflerimiz çok önemli. Medikal Ürün Eğitimleri Bölgelerimizde Devam Ediyor... Manisa Eczacı Odası işbirliği ile Salihli Ticaret Odası’nda gerçekleşen eğitimde, eczacılarımıza en çok ihtiyaç duyulan Medikal Ürünler tanıtıldı ve UBB Bayilik Bilgileri aktarıldı. Birçok medikal ürün firmasının da yer aldığı eğitimde, ürünleri yakından tanıma ve satış koşulları hakkında bilgi edinme şansına da sahip oldular. Ecz. Mustafa Akar Evren Kundakçı’ya Plaket takdim etti Ecz. Okan Seyrek Sinem Kaya’ya Plaket takdim etti “İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı, medikal ürünler!” 2008 yılı Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. Ve aynı yıl Ekim ayından beri İl merkezinde Manisa Sağlık Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olarak hizmet veriyorum. İlaç pazarının günden güne daralması ve azalan karlılık bizleri farklı arayışlar içine sürükledi. İlaçta azalan karlılık geri döndürülemez olduğu için ilk hedef ilaç dışı ürünler oldu. Son yıllarda artan “ilaç dışı ürün furyası” bizleri yabancı olduğumuz bir ortama itti. Bilgi eksikliğimiz ve panik havasıyla, Eczacılarımız duyduğu gördüğü her ürünü alıp rafına koymaya başladı. Geldiğimiz noktada birçok eczane “atıl ürün deposu” haline döndü. İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı medikal ürünler, belki de eczaneler için bir can simidi olacak. Bu pazara hâkim olmanın yolu ise doğru bilgi ve kaliteli üründen geçiyor. Bize bu olanakları sağlayan EDAK ‘a teşekkür ederiz. Bitmeyen mücadelemizde, dün olduğu gibi bugünde EDAK’ı yanımızda görmek bizlere onur ve gurur veriyor. Ecz. A. Aslı Kocabaş /Aslı Eczanesi / Sarıgöl/ Manisa “Mesleğimizin danışmanlık kısmına bir artı daha ekledik” İlaçtaki karlılık oranlarının gün geçtikçe azalması biz eczacıları ilaç dışı ürünlere yöneltti. Hepimiz elimizden geldiğince ve eczanelerimiz el verdiğince bu ürünlere eczanelerimizde yer ayırıyoruz. Medikal malzemeler de ilaç dışı ürünler arasında önemli bir paya sahip. Bu eğitim sayesinde ortez ve protezlerin nasıl kullanılacağını, reçeteli gelen medikal malzemelerin nasıl faturalanacağını ve bu konularda hastalarımıza nasıl daha yardımcı olabileceğimizi öğrendik. Mesleğimizin danışmanlık kısmına bir artı daha eklemiş olduk. Emeği geçen herkese çok teşekkürler. * Medikal ürün satış pazarlama sorumlusu Sinem Kaya 19 Temmuz 2013 tarihinde Ege Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi’nde ameliyat olmuştur, yoğun bakımdayken ikinci kez ameliyata alınmıştır. İkinci ameliyat sonrası gelişmeler olumlu olunca, 22 Temmuz 2013 tarihinde taburcu edilmiştir. Şua n durumu gayet iyi olup, eski enerjisine bir an evvel kavuşabilmesi için evinde dinlenmektedir. Kendisine bir kez de buradan geçmiş olsun diyor, onu en kısa zamanda aramızda görmeyi diliyoruz. 20 gazeteedak Medikal Ürün Eğitimimiz Salihli’de EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Manisa Eczacı Odası ile işbirliği için- Sanırım birçok medikal ürün sizde de var? de gerçekleştirdiğimiz Salihli’de Sa- Medikal ürünlerin %98’i elimde var diyebilirim. Hastanın lihli Ticaret Odası’nda gerçekleşen ancak bir medikal mağazada bulabileceğini düşündüğü hepsi eczanemizde var. Hem de daha uygun Medikal Ürünler Eğitimimizde mik- ürünlerin fiyatlara ve üstelik ilacıyla birlikte güvenle alabilecek. rofonlarımızı eczacılarımıza ve eği- Size güvenle ilgili bir olaya tanık olduğum bir olayı anisterim. Hasta önce Medikal mağazaya sonra tim toplantımızda stant açarak bize latmak bizime eczaneye geldi. Bizdeki fiyatın daha uygun oldestek veren medikal firmaların yet- duğunu gördü ve ‘’Size güvenebilir miyim?’’ dedi. “Evet, Ecz. Okan SEYREK / Salihli-Manisa güvenin tabi… Benden de isterseniz çıkın başka bir kililerine uzattık… İşte, medikal ürün- bize medikale sorun ama güvendiğiniz yerden eczanenizden lerin eczanelerimizde eczacının sağ- alın hem de yarı fiyatına…” dedim. “Eğitimler çok faydalı…” lık danışmanlığı ile daha güçlü yer “Bir manken ve bir de tekerlekli sandalalması hakkındaki düşünceleriniz… Odasının Salihli Temsilcisi olan Ecz. Okan Seyrek de; ye” Artık bu iki obje bu eczanede medi- Eczacı “Bu eğitimlerin çok faydalı olduğuna inanıyorum çünkü gükal var demek için sanki şart oldu gibi bir şey değil mi? Tabi tabi. Esasında halk görmüyor ve bilmiyor. “Biz burada medikal olduğunu bilmiyorduk” diyorlar. Mankenimiz var ama bir medikal mağaza ile aynı gibi gidiyorlar. Tabi bu yavaş yavaş kırılacak. Eczanedeki insanların çalışması, elemanların bu ürünleri anlatması bunlar da çok önemli. nümüz eczacılık uygulamaları artık malum çok farklı alanlara doğru yönelmekte değişen bu koşullarda olması gerektiği gibi… Sağlık ürünleri yelpazesi oldukça genişlemekte... EDAK’ ta bu uygulama içerisinde bize yeterli desteği sağladığını düşünüyorum. En belirgin örneklerinden birisi, daha önce bu eğitimlere katılmamıştım ama şimdi bunun büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Eğitim sonunda yanlış bildiğim veya hiç bilmediğim bazı şeylerin olduğunu fark ettim. Tüm meslektaşlarımızın gerekli ilgiyi göstererek eczanelerinde olması gereken şeyleri olması gerektiği şekilde sunmalarına eğitimlerin yardımcı olacağını düşünüyorum.” Diye konuştu… Gülbin Fahran / SOLES /OFA MEDİKAL/ Müşteri Temsilcisi “Eczacıların medikal ürünlere olan yabancılığı bu eğitimler ile bitti…” Biz medikal ürünler eczanelerde satılsın eczanelere nakit giriş sağlansın istiyoruz ve sonuçta bu da sağlık ürünü ve sağlıkla ilgili uzman olan eğitim almış kişiler bunu sunsun istiyoruz. Bütün çabamızda bu yönde… EDAK ile daha önce de ortak eğitimler yaptık. Eğitime çok önem veriyoruz. İlk zamanlarda eczacılarımız için konular biraz yabancı gibi gelse de verilen eğitimlerle bu da ortadan kalktı. Artık eskisi gibi değil eczacılarımızda daha emin ve bu ürünlere eczanelerinde yer verme konusunda daha istekliler. İlerleyen dönemde eminiz daha da iyi olacak. Ecz. Emine VEZİROĞLU/ Salihli / Manisa “Hekimlerimiz medikal ürünlerin eczanelerde yer aldığını bilmeli…” Meslek hayatında 20 yılını devlet memuru, 13 yılımı serbest eczacı olarak geçiren Veziroğlu, Geçtiğimiz yıldan bu yana ise kendini “medikal eczacılık yapıyorum” diyerek tanımlıyor. “Medikal ürünlerin eczanelerde olması çok iyi ama halkın bu ürünler ile bize sahip çıkması da çok önemli” diye konuşan Veziroğlu; “Bunu sağlamak içinde eczacıların biraz daha mesleklerine katkıda bulunması lazım.”diyor. “Medikalların eczanelerimizin hemen yanında olması ve hekimlerin de hastaları medikal mağazalara yönlendirmesi eczacıları biraz zor duruma düşürüyor” diye konuşan Ecz. Emine Veziroğlu; “Bu konuda hekim arkadaşlarımızdan bir sağlık ürünü olan medikal ürünler de eczacılara biraz daha yardımcı olmalarını bekliyoruz “dedi... Ecz. Mustafa AKAR /Salihli-Manisa Ecz.Devrim BALİ-Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi “Eğitime gerçekten çok ihtiyacımız İlaç dışı ürün pazarının parlayan yılvar; EDAK’a çok teşekkür ederiz…” dızı medikal ürünler Eczanede bulunması gereken her sağlık ürününde karşımıza çıkan temel sorunlardan birinin de eczanenin iç tasarımı olduğunu söyleyen Akar, “Bizler tamamen reçete ağırlıklı çalışan bir eczane stilindeyiz. Banko düzenimiz var mesela bir şey teşhir edemiyoruz. Bir de bu ürünleri depolama alanımız, ona uygun raf sistemimiz yok. “Mutlaka bir değişim yapmamız gerek “diye konuşmasına başladı. Birçok eczanenin bu değişime ayak uydurarak, kendini yenilediğini de söyleyen Akar; “artık çevremizde dermatolojik ürünler, medikal ürünler, anne bebek ürünleri… vb gibi bölümleri ile görsele de hitap eden eczaneler var” diyor. Eczanedeki karlılık oranlarının düştüğünü ama giderlerin artmaya devam ettiğini söyleyen Akar, “bu ürünler de sağlık ürünleri o halde eczanelerimizde olmalı” dedi. “Eğitimi nasıl buldunuz? “ dediğimizde; gayet iyi ve faydalı bulduğunu söyleyen Akar; bu konuda çok büyük bir eksikliğimiz vardı gerçekten de daha önce yapmamız gerekiyordu. Ama biraz daha genişletilerek ve süre olarak biraz daha uzun şekilde de tekrarlanabilir. Şimdi sıkıştırılmış oldu, bundan da fayda bulduk ama daha uzunu olursa daha faydalı olabileceğine inanıyorum. Çünkü gerçekten de çok ihtiyacımız var bu bilgilere… EDAK’ ta bu konuda çok başarılı, EDAK’a çok teşekkür ederiz” dedi. 2008 yılı Ege Üniversitesi Eczacılık Fak. mezunuyum. Ve aynı yıl Ekim ayından beri Manisa merkezde eczanem var. İlaç pazarının günden güne daralması ve azalan karlılık bizleri farklı arayışlar içine sürükledi. İlaç’ta azalan karlılık geri döndürülemez olduğu için ilk hedef ilaç dışı ürünler oldu. Son yıllarda artan “ilaç dışı ürün furyası” bizleri yabancı olduğumuz bir ortama itti. Bilgi eksikliğimiz ve panik havasıyla, eczacılarımız duyduğu gördüğü her ürünü alıp rafına koymaya başladı. Geldiğimiz noktada bir çok eczane “atıl ürün deposu” haline döndü. İlaç dışı ürün pazarının parlayan yıldızı medikal ürünler, belki de eczaneler için bir can simidi olacak. Bu pazara hakim olmanın yolu ise doğru bilgi ve kaliteli üründen geçiyor. Bize bu olanakları sağlayan EDAK ‘a teşekkür ederiz. Bitmeyen mücadelemizde , dün olduğu gibi bugünde EDAK’ı yanımızda görmek bizlere onur ve gurur veriyor. Medikal Firmalarımız da stant açarak eczacılarımıza ürünler hakkında detaylı bilgi verdi. gazeteedak Ecz. Neş’e Gülersoy Anıldı EDAK 34 yıl önce yitirdiğimiz dönemin İzmir Eczacı Odası Genel Sekreteri, Türkiye’nin ilk Ecza Kooperatifi olan Manisa Eczacılar Üretim ve Tüketim Kooperatifi’nin (MEDAK) kurucularından Ecz. Neş’e GÜLERSOY, meslektaşları ve sevenlerinin katılımıyla Manisa’daki kabri başında anıldı. 27 Haziran 1979 yılında dönemin İzmir Eczacı Odası Genel Sekreteri iken, eczanesinde görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Gülersoy’un kabri başında bir araya gelen, meslektaşları ve sevenleri, terör ve şiddet olaylarının çözüm olmadığını belirterek, terörü bir kez daha kınadılar. Neşe Gülersoy’un mesleğe ve kooperatifçiliğe yaptığı katkıları ve hayata bakışının anlatıldığı törende, dostları onunla ortak anılarını paylaştılar. Törende ayrıca, EDAK Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Uğur Uçar ve Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Meltem Kortel ve EDAK kurucularından Denetim Kurulu Üyesi Ecz. Hüsnü Kaya ile Manisa yönetiminde yer alan meslektaşlarının yanı sıra CHP’nin Manisa İl Başkanlığı da hazır bulundu. Bugün de görüyoruz ki, Türkiye’de Neş’elere daha çok ihtiyaç var!... Törende açış konuşmasını yapan Manisa Eczacı Odası Başkanı Ecz. Meliha Nalân Can; Ecz. Neş’e Gülersoy’un o günkü zor koşullar içinde mesleki ve siyasi açıdan bir kadın olarak liderlik yapması, eczacılık alanına ışık tutan kooperatifin kurulmasında önder olmasıyla Türkiye’de örnek olduğunu söyledi. Can; “Bugün de görüyoruz ki, Türkiye’de Neş’elere daha çok ihtiyaç var. O zamanlar tevzi ve dağıtım amacıyla kurulmuş olan o kooperatifleri onun adını anmak ve yaşatmak adına yeni atılım ve hedeflerde bulunarak ileriye taşımanın biz meslektaşlarının görevi olduğunu düşünüyorum” dedi. Diğer taraftan da Siyasi anlamda da o günkü dönemi düşünürseniz bir kadın olarak hem Manisa’da, hem ülke bazında, hem de yurtdışında bir örnek olduğunu da ifade eden Can; “O, şimdiki gençlerimize de bir örnektir ve şuan yanımızda olmasa da yaptıklarıyla hep aramızda...” Diye konuştu. Manisa Eczacı Odası II. Başkanı Ecz. Burçin Kurtuluş da yaptığı konuşmada Gülersoy adına hazırladığı belgesel nedeniyle onun kısa hayatını ve mesleki çabalarını yakından bilenler ile görüşerek onu anlamanın hazzına eriştiğini bu nedenle, konuya biraz daha hassas yaklaştığını belirterek, “ona olan hayranlığım bir kat daha arttı.” Dedi. Ardından Gülersoy için yazdığı aşağıdaki metni okudu. ECZA KO O P . KURUM 21 HABERLERİ Ben Ecz. Neş’e GÜLERSOY’ u yaşamında tanıma şerefine maalesef sahip olamadım. Ama Ecz. Neş’e GÜLERSOY’ un biz eczacılar için en kutsal dayanışmamızın temsili olan Ecza Kooperatifimizin ilk kurucularından, Eczacılık mesleğine, halkına, hayatını adamış, cesur, yürekli, çağdaş, aydın bir Atatürk kızı, örnek bir meslektaş, örnek bir insan olduğunu, belgeselini hazırlarken yaptığım araştırmalarda, onunla ilgili bulduğum her kaynakta hayranlığım bir kat daha artarak öğrendim. Onun yazar olduğunu öğrendim. ‘’Topal’’ adında bir öykü kitabı olduğunu, Gazete köşe yazarı olduğunu öğrendim. CHP Manisa İl Kadın Kolları üyesi, Dönemin Belediye Başkan Adayı olduğunu öğrendim. Çevresinin aydın kişilerle dolu olduğunu öğrendim. Kooperatif tutkum onun sayesinde daha da perçinlendi. Kooperatiflerin varlığında önemini anlamak gerektiğini öğrendim. Zor dönemden geçen mesleğimizin, tutunulacak en sağlam dal olduğunu öğrendim. Neş’e GÜLERSOY’ u görmeden ondan birçok şey öğrendim. Ecz. Uğur Uçar “Türkiye tekrar yükselişe geçecek…” Kurtuluş’un ardından söz alan EDAK Ecza Koop Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Uğur Uçar yaptığı konuşma da EDAK’ta son 7 yıldır yöneticilik yaptığına değinerek, “Neş’e ablam yattığı yerde rahat ve huzurlu uyusun çünkü o zamanlar insanlar birbirlerini sırf bir söz yüzünden katlederken şimdi düşünen, yargılayan, değişik fikirlere açık olan bir nesil geliyor. Türkiye’nin böyle bir nesile sahip çıkacağını tekrardan Türkiye’nin yükselişe geçeceğine inanıyorum.” diye konuştu. Şimdi de onun bizlere, halka öğretmek istediklerini kendi kaleminden dökülenleri aynen okuyorum: ‘’İnsanı, doğayı, tüm evreni seven kamuoyuna sesleniyoruz. Terör şebekelerinin üzerine hep birlikte yürüyelim. Yoksa bugün seni sokmayan yılan yarın sivri dilindeki zehrini sana akıtacaktır. Biz 3. Bölge İzmir Eczacı Odası olarak terörü lanetliyoruz. İnanıyoruz ki emekçi halkımız, ağır ve sağır yöneticilerden, bu terörü yaratıp ülkemizi dışa bağımlı hale getiren ağababalarından hesap soracaktır. Terör yarattığı kan gölünde mutlak boğulacaktır.’’ Türk Eczacıları Birliği 3. Bölge İzmir Ecz. Odası Yönetim Kurulu Adına Gn. Sekreter Ecz. Neş’e GÜLERSOY Şahsım ve Odam adına hepinize saygılar sunarım. 29. Bölge Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Adına II. Başkan Ecz. Burçin KURTULUŞ Ecz. Hüsnü Kaya “34 yıl sonra bile insanlar böyle toplanıyorsa oraya bakmak gerekir…” Uçar’ın ardından söz alan EDAK kurucu üyelerinden Ecz. Hüsnü Kaya da; 34 yıl sonra bile insanlar böyle toplanıyorsa oraya bakmak gerekir. Dikkat edilmesi gerekir. Çünkü çok sevdiğimiz bir insanın anılmasıdır bu. Neş’e aydın bir insandı. Neş’e’nin birçok yönü vardı. Yazardı, politikaya ilgisi vardı. Bugün aramızda olsaydı. Çok güzel şeylere adım atardı. Kooperatifçilik yanıyla tanıdık biz ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, kooperatifçilik bir sonuçtur. O gün bir araya gelen el ele tutuşan insanlar aslında dünyaya daha iyi ne verebiliriz diye düşünenlerdir. Benden önce biz kavramını kullanmışlardır. Neş’e’nin bu değerlerini ben Manisalı dostlarımdan da dinlemek istiyorum. Lütuf ederlerse eğer çok mutlu olurum. MEDAK da yol arkadaşı olan Ecz. Gürdal Güven’de yaptığı konuşmada; “Neş’e bu toplum için, mesleği için elinden geleni yapmıştır. Hiçbir zaman kendi çıkarları doğrultusunda çalışmalar yapmamıştır. Daha önceki arkadaşlarımızın da söylediği gibi hakikaten biz eczacı meslektaşlarımızın kucaklaşmasını ve kooperatifçiliğin tüm Türkiye’ye yayılmasını sağlamıştır” dedi. 22 Gündem Özel gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ kadar taşınmıştır. Bugün kronik hastalıkların başlıca ölüm nedeni olması ve bu hastalıkların seyrinde bilinen koruma, tanı, tedavi yollarında tam başarı sağlanamaması gibi nedenlerle hem hastalar, hem de biz sağlık profesyonelleri zaman zaman değişik arayışlar içine girmekteyiz. Yine sağlık hizmetlerine ulaşmadaki güçlükler bu tür arayışları artırmaktadır. Ecz. Ayşem Jale Kıhtır EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Her ilaç bir zehirdir! Günümüzde Hekimlik, koruyucu ve tedavi edici uygulamaları içeren kanıta dayalı çağdaş hekimlik olarak tanımlanmaktadır. Bilimsel teknolojik ve toplumsal gelişim süreçleri ve buna paralel olarak sağlık ve hastalık kavramlarının tarihsel gelişimi sırasıyla mistik, polifarmasi, etyolojik tedavi süreçlerinden geçerek geleneksel ve çağdaş hekimlik uygulamaları ortaya çıkmıştır. Halen günümüzde hekimlik uygulamalarının tarihsel gelişim sürecinin ilk dönemlerine ait izlerine rastlamaktayız. Özellikle alternatif tıp (doğal, geleneksel) uygulamalarının pek çok aşamaları günümüze Bitkileri kullanarak hastaları tedavi etme yaklaşımı M.Ö 3000 yıllarına kadar, Mezopotamya’da kurulan eski medeniyetlere kadar dayanmaktadır. Modern tıbbın temeli kabul edilen Hipokrat’ın kitaplarında 400’e yakın bitkisel ürün anlatılmıştır.Günümüze geldiğimizde 19. ve 20. yüzyıllarda kimya ve biyokimya bilimindeki gelişmeler ilaç sanayine büyük ivme kazandırmıştır. Bu sayede etkinlik, zararsızlık ve kalite prensipleri benimsenerek analitik, toksikolojik, farmakolojik ve klinik çalışmalar sonucu laboratuvarda tıbbın gereksinimine cevap veren pek çok ilaç geliştirilmiştir. Mevcut ilaçların ¼’ü bitkisel kökenlidir. Ve bunların çoğunda bitkiden elde edilmek istenilen etken madde laboratuvar ortamında kopya edilmektedir. Son yıllarda sentetik ilaçlarla tedavide meydana gelen ciddi yan etkilerin yol açtığı sağlık sorunları ve ekonomik zararlar, sentetik ilaçların tedavide yetersiz kalması bitkisel ürünlere ve gıda takviyesi denilen birçok koruyucu tedaviye olan talebi artırmaktadır... Bunun sonuncunda günümüzde Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’n de bitkisel ilaç ve gıda takviyelerinin kullanım oranı bir önceki yıla göre % 59 oranında artarken, bu ülkede hastaların %5’lik gibi bir oranı tedavi ve koruyucu tedavi yöntemlerinde yalnızca bu ilaçları kullandıklarını açıklıyorlar. En büyük gücümüz bilgimiz Başta biz eczacılarda ve hastalarımızda geçmişten kalma bir yanlış algılama; sosyal güvenlik kurumu- Ülkemizde şu anda bitkisel ürün ve gıda takviyeleri konusunda inanılmaz bir bilgi ve ürün kirliliği yaşamaktayız. Her gün gazete, dergi, internet vb. ortamlarda obezite, şeker, mantar, hipertansiyon gibi kronik birçok hastalığı tedavi ettiğini iddia edilen, çoğu merdiven altı olan ürünler hiç bir kontrole tabi tutulmadan kolayca satılmaktadır. Ülkemiz insanının sağlığı tehlikeye atılmaktadır. Bu konuda ilacın sahibi bir meslek grubu olarak, halkımızı hastalarımızı bilinçlendirmek ve bu konuda farkındalık yaratmak için çalışmalar yapmalıyız. İster kimyasal, ister sentetik, ister bitkisel, ister gıda olsun tedavide kullanılan her şey ilaçtır. Ve her ilaç bir zehirdir. Ancak doğru dozlarda, doğru zamanda ve doğru kişiye verilirse tedavi edebilir yoksa öldürür. O yüzden biz eczacılar mesleğimize sahip çıkıp, önce bu konudaki bilgi eksiğimizi giderip, hastalarımıza danışmalık rolümüzü tam olarak yerine getirip, sonra bu konuda toplumda farkındalık yaratmaya çalışmalıyız. Ayrıca meslek örgütlerimizle lobi faaliyetleri oluşturarak bu konuda ki yasal boşlukların ortadan kaldırılmasını sağlayıp, ismi ne olursa olsun tedavi amaçlı kullanılan tüm ürünlerin eczaneden hastaya ulaştırılmasını sağlamalıyız... Her işin başı sağlık ve sağlık bizim işimiz... ABD’ da bu ilaçlar için yapılan harcama geçen yıl 3.5 milyar dolarken, İngiltere’de bu rakam 40 milyon sterlindir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) insanların %80’nin bu tedavilere inandıklarını açıklamaktadır. nun ödediği ürünler ilaç, kendi paramızla aldığımız ürünler ilaç dışı ve ihtiyaçtan öte ‘lüks’ tüketim. Bu algı ilaç dışı ürünlerin ikinci plana atılmasına, hatta ilaç özelliği taşısa dahi etki ve yan etkilerinin ciddiye alınmamasına neden olmuştur. Medikal ürünler, besin takviyeleri, kozmetik ve dermokozmetik ürünler, eczanelerde gerekli önemi ve özeni bulamamıştır. Son dönemlerde, özellikle ilaçta kâr düşüşünden kaynaklanan ekonomik sebepler başta olmak üzere; SGK’nın ödeme listesinin daralması, toplumun tüketim hacminin arttığını geç de olsa fark etmemiz başta belirttiğim tabloyu değiştirmiştir. İlaç dışı ürünler eczanelerimize hızla girmiştir. Bu noktada önemli olan bizim bu ürünlere ne kadar sahip çıktığımız, ne kadar önem verdiğimizdir. ‘Eczanede sadece ilaç satılır’ algısını yıkıp, ‘Eczanede eczacı danışmanlığında verilen her ürün güvenilirdir’ algısını yaratmak zorundayız ki doğru olan da budur. Aksi halde bizi ve sorumlu olduğumuz toplum sağlığını bir takım tehlikeler beklemektedir. Ecz. Çağdaş Ceylan EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Ülkemizde de ( tarım bakanlığından ruhsatlandırılmasına rağmen ) ilaç pazarında bu ilaçların payı her geçen gün artmaktadır. İlaç dışı ürünler, çağımızın en güçlü propaganda aracı olan televizyonlar başta olmak üzere, internet, gazete ve dergilerde mutlaka yer bulan sağlık pazarlama objeleri halini almaktadırlar. Her ne kadar ‘kamu spotu’ adı altında uyarılarda bulunulsa da sistemdeki başıboşluğu fırsat bilen ‘sağlık’ şarlatanları, kendilerine sağlık sektöründe yer bulma çabasındalar. Bu çaba, insan sağlığına ve sağlık sektörünün güvenirliliğine karşı tehdit oluşturmaktadır. Bilinçsizce yapılan pazarlama öğeleri ve beraberinde oluşan bilgi kirliliği çok tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Burada yapılması gereken sağlık ürünlerinin ticari meta gibi görülüp serbest ve kontrolsüzce pazarlanmasının önüne geçilmesi, yeterli donanıma sahip biz eczacılar kontrolünde bu ürünlerin kullanımının sağlanmasıdır. Bazı ilaçların reçetesiz satılıp satılamayacağının tartışıldığı bu günlerde, iletişim mecralarında ‘ilaç olmadığı’ hatta ‘her derde deva’ olduğu iddia edilen ürünlerin satışının kolaylıkla yapılması; sağlıkla ilgili herhangi bir ehliyete sahip olmayan kişiler tarafından işletilen ‘Bitkisel Ürün Marketleri’nin her geçen gün artması, bir şeylerin yanlış olduğunun en büyük göstergesidir. Bizler sağlık danışmanlarıyız, pazarlama uzmanları değiliz. Sattığımız kutudan para kazanıyor olabiliriz, fakat oluşturduğumuz güven şemsiyesi altında, bilgimizi kullanarak fark yaratmak ve mesleğimizi icra etmek zorundayız. gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM Yaşam sürekli değişim içeriyor. Ancak bu değişimlerin kesin çizgileri zaman eğrisinde hemen derin bir iz bırakmıyor. Uzun bir zaman içerisinde billurlaşıp, gözümüze giriyor. İşte, öyle zamanlardayız. Çağdaş eczacı, çağdaş eczane olma kriterlerinin tartışıldığı günlerdeyiz. Bu konudaki standartlar oluşuncaya kadar el yordamı ile yürüyeceğiz. Bu belli. Ancak ilk işaretler de yok değil. İlaç, ekonomik değerini yitirdi. Eczacı ekmeğini aramak zorunda. Ki; nerede araması gerektiği çok açık… Neden ilaç, neden parafarmasi? Hep aynı örneği veriyorum; 1935 - 45 arasındaki zamanlarda olsaydım, eczacılar arasındaki şu konuşmayı duyardım sanırım. - Havan eczacılığı bitiyorsa, eczacılık bitmiş demektir. - Hadi canım… Hazır kutuları al- ver, bu eczacılık değildir. - Bu halde bu meslek artık yapılmaz. Bunu dillendirenler, meslekten el – etek çekmek zorunda 23 HABERLERİ kaldılar. İstense de, istenmese de müstahzarlar her yeri kapladı. Ve o yıllardan beri kullanılıyor. Havan eczacılığı ise sembolikleşti. Ecz. Hüsnü Kaya EDAK Denetleme Kurulu Üyesi Gündem Özel İnsana değen sağlık ile ilgili her ürün eczacının ilgi alanına giriyor. Örneğin bit sorunumuz var ülkece ve de özellikle okullar açılınca alevlenir. Çaresi eczacının bilgisinde... Biberiye yağı… Kulak arkasına bir damla veya ütü suyuna beş damla. Bunların hepsi birer bilgi… Eczacı bu bilgilere sahip… Ve son yıllarda geleceği okuyabilen eczacı bilgisini artırma peşinde. Veya… Koltuk altına bir damla lavanta yağı ve sonrasında deodorant, inatçı ter kokusu için çare. Bu bilgi kırıntıları eczacıyı bilgili kılar. Ve insanlara daha rahat bir hayat sunar. Günümüzde eczacı daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyor. Çünkü sermayesi artık bilgi… Bunu bilen eczacı, 35 – 45 yıllarındaki “Havan eczacılığı biterse eczacılık da biter” diyen eczacının yanılgısına düşmez. Gün, eczacılık mesleği için eczaneyi ayakta tutma vaktidir. Bunun için insana değen, sağlıkla ilgili her konuda eczacı ön almalıdır. Eczacı, eczanesinde iki alanın olduğunu bilmelidir. • İlaç Alanı • Parafarmasi Alanı İlaç alanı, prestij alanıdır. Güvenilirlik alanıdır. Parafarmasi alanından daha önemlidir. Çünkü mesleğin geleceği asıl bu sahadaki etkinliğe bağlıdır. Eczacılık denilince serbest eczane eczacılığı akla gelmekte böylelikle mesleğin özü uçup gitmektedir. Oysa eczacılık sadece eczane eczacılığı demek değildir. Eczane eczacılığının sorunları mesleğin tümünün sorunları gibi algılanmamalıdır. Eczacının, ekonomik değeri kalmasa bile ilaçtan uzaklaşması düşünülemez. Aksine daha da sahiplenmesi gerekir. Eczacı bu alana sahip çıktıkça prestiji ve güvenilirliği artar. Parafarmasi alanı ise “Maişet motoru”nun döndüğü alandır. Bu alanın da kuralları vardır. Hem de bilimsel. Eczacı bu bilime kulak verip anlamaya çalışmalıdır. Tanzim – Teşhiri, Alan ve Kategori Yönetimini, iletişimi, karşılama/uğurlama, stres yönetimi, renklerin etkileri, satış destek elemanları, P.O.P. kofre, bundle… Vs. vs. İlacın ekonomik değerinin olduğu yerler; hastane ve sağlık kuruluşlarının yakınındaki yerlerdir. O da yoğunluğa bağlıdır. Yoğunluk olması durumunda ekonomik fayda sağlanabilmektedir. Bunun dışındaki eczanelerin ayakta kalabilmeleri için parafarmasi uygulamalarına ihtiyaçları vardır. Kaldı ki 6308 sayılı yeni yasa eczanede bulundurulacak ürünleri 12 kalemde saydıktan başka “Diğer sağlık ürünleri” diyerek vurgu yapmaktadır. Yani sağlık ile ilgili ürünlere eczacının sahip çıkmasını öngörmüştür. Bu öngörüye rağmen “parafarmasi uygulaması eczacılık değildir” diyenler, tıpkı “Havan eczacılığı biterse eczacılık da biter” diyenler gibi tarih olacaklardır. Eczacılık, dibe vurdu ve artık yükselişe geçme vakti geliyor. Tabi-i ki bunu doğru okuyanlarca. “İlaç Dışı Sağlık Ürünü” Sağlık, bugüne kadar biz insanoğluna çok farklı yerlerden geldi ya da getirildi. Bilmem farkında mısınız? Tabiattan, aloeden, kilden, gölden… vb daha birçok yerden insanoğlu şifa buldu. İşin özü sağlık, bize kadar geldi gelmesine ama gerçekten doğru yollarla mı geldi, bu yazıda onu tartışmak istiyorum. kazanmak ya da devam ettirebilmek için sağlık ürünleri kapsamında piyasa da çok farklı ürünlerle karşımıza geliyorlar. Bunların başlıcası ilaç -ki biz asli vazifemiz olarak zaten onunla ilgileniyoruz-. Ecz. Nuri Korkmaz EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Öncelikle Merhaba, Gazete EDAK’ın bir başka sayısında daha yer bulabilmek onur verici, emeği geçenlere teşekkür ederek elimden geldiğince yazıma devam etmek istiyorum. Başta da söylediğim gibi sağlıklı durumumuzu yeniden Eczanelerimizde ilacın kapladığı yerin dışında kalan alan ise ilaç dışı ürünlerden oluşuyor. Bu yakın zamana kadar yaptığımız tanımken yakın geçmişte bir ortağımızın söylemi bizleri çok etkiledi ve eksiğimizi kapattı. Eğer ki bizler sağlık zincirinde birer halka isek ilacın dışında eczanelerimizde yer verdiğimiz ürünlerde ilaç dışı sağlık ürünleriydi. Bu tanım için kendisine buradan bir kez daha teşekkürü bir borç biliriz. Geçenlerde bir sohbette sektör dışından bir arkadaşa bu kavramdan bahsettim. Daha doğrusu kendisi sordu. “Artık zannedersem ilaçtan kazandığınız yetmiyor ki farklı ürünleri eczanede görür olduk” dedi. Kendisine şu örneği verdim: “Bakınız dönem itibariyle içinde bulunduğumuz yaz aylarında denize gidiyorsunuz. Güneşin en etkili olduğu öğlen saatlerinde denize gitmeyi seçtinizse ya da bronz bir tene sahip olabilmek için güneşte kalış sürenizi uzattınız ise vücudunuz da güneş yanığı oluyor ve aynı günün akşamında eczane arıyorsunuz. Eczaneye gelme amacınız bozulan sağlığınız ve yaşam konforunuzun artmasına çare bulmak... Evet, bu bizim işimizin bir parçası burada hemfikiriz ancak güneş sizi bu denli etkilemeden önce sağlıklı iyi halinizin devamını sağlayıcı önlemleri sunmak da bizim işimiz. İşte, bu yüzden güneşe çıkmadan önce güneş kremi ve sağlıklı bir cilt için gerekli önerileri sizlere sunuyoruz” dedim. Önce biraz garipsedi ve olaya bu açıdan bakmadığını kremini öncesinde marketlerden aldığını orada da danışacak kimseyi bulamadığından bahsetti. Arkadaşım güneş kremini eczaneden almasının önemini, bense daha ulaşmamız gereken çok insan olduğunu anladım. Özetle; Sağlık, bugüne kadar insanoğluna pek çok yerden geldi ama asıl uğraması gereken yerde artık daha fazla zaman geçiriyor yani eczanelerimizde... Bu tarz ürünler artık uzmanı tarafından adresleniyor doğru amaç için doğru miktarda ve zamanda kullanıma sunuluyor. Tıpkı olması gerektiği gibi… Eczacı olarak, toplumsal bilinci oluşturmak için zaman ve profesyonel desteğe ihtiyaç elbette var. İşte burada, EDAK eczacısına gereken desteği vermek için devreye giriyor. Eczacının bireysel olarak yapabileceklerinin ötesinde kurumsal bir güç olarak ortağının arkasında duruyor ve gereken desteği verebilmek için çalışıyor. O yüzden EDAK size iyi bakıyor ve bakmaya da devam edecek... 24 Gündem Özel gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ pılmak suretiyle satışa sunulmasında sadece ürünü üretip piyasaya arz edenlerin değil, eczacılarımızın da ürünün satışı konusunda müteselsilen sorumlu oldukları ve idari yaptırımlara maruz kalabilecekleri anlaşılmaktadır. Belirtilen hususlar ışığında, ilaç dışı ürünlerin stoğa dahil edilme sürecinde güncel mevzuat yönünde uygunluk denetimine tabi tutulmasının önemi ve gereği daha net görülmektedir. Ecz. Kazım Özgür EDAK Mesul Müdürü Eczanelerimizde ilaç dışı olsun, doğru adres ‘EDAK’ olsun! Gerek ilaç dışı, gerekse parafarmasötik kelimeleriyle sınıflandırdığımız ürünler, bünyesinde farklı birçok grubu içeren geniş yelpazeye sahip ürün çeşitliliğini barındırmaktadır. Belirtilen ürünler kozmetik ürünler, gıda takviyeleri (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iznine tabi ürünler), medikal (tıbbi cihaz yönetmeliği) yönetmelik kapsamında EC sertifikasına sahip ürünler olmak üzere 3 ana grupta kategorize etmemiz mümkündür. Her gün daralan ilaç pazarı ile eczane karlılıklarının olumsuz etkilenmesi sonucu belirtilen ürün grubunun eczane için değeri ve önemi daha da artmaktadır. EDAK olarak, ilaç dışı ürünlerin stoklarımıza dahil edilmesi noktasında pazarda faaliyet gösteren diğer rakip depoların belki de uygulamadığı; yeni ürünlerin bağlı bulunduğu mevzuat açısından uygunluk denetimini yapmaktayız. Önceliğimiz, eczacılarımızın halkımızın en yakın sağlık danışmanı olduğu gerçeğiyle güvenilir ve doğru ürünlerin ortaklarımıza ulaştırılmasını temin etmektir. İlaç dışı ürünler, bağlı bulundukları mevzuatın gerekliliklerini yerine getirmelidir. Bu konuda özellikle 1262 sayılı “ispençiyari ve tıbbi müstahzarlar Kanunu”; Madde 19 - (Değişik madde: 04/01/1943 4348/1 md.; Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./43.mad.) Ruhsatsız olarak müstahzar imal edenler veya bu suretle imal edilen müstahzarları bilerek satan, satışa arz eden veya sattıranlara, müstahzar imaline salahiyet sahibi oldukları takdirde, beşyüz Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar; müstahzar imaline salahiyet sahibi olmadıkları takdirde, binbeşyüz Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu müstahzarlar kendilerine atfedilen tedavi vasıflarını haiz olmadığı veya bu vasıfları azaltacak veya kaybedecek şekilde veya saf olmayan maddelerden imal edildiği anlaşıldığı takdirde 18 inci maddede yazılı ceza tatbik olunur. İlgili kanun maddesi dikkatle incelendiğinde; özellikle kozmetik ve gıda takviyesi olarak piyasaya sürülen ürünlerin endikasyon belirtilerek tanıtım ya- EDAK olarak yapmış olduğumuz mevzuat uygunluk denetiminin daha iyi anlaşılması adına ürün grupları için örneklendirmeler yapar isek; Kozmetik ürünler Kozmetik ürünler ambalaj özellikleri açısından Kozmetik Yönetmeliği 10.Maddesinde zikredilen özelliklere haiz olup olmadığı (Türkçe kullanım etiketi, bileşen listesi, üretici unvan adres bilgileri, ürün seri lot-imal tarihi- miad bilgisi veya M sembol değerleri ) kontrol edilmektedir. -Kozmetik ürün ambalajında miad veya açıldıktan sonra güven ile kullanılacak süre belirtilmelidir. M sembolü İlgili bilgileri içermeyen kozmetik ürün mevzuata uygun güvenli ürün değildir. Stoklara kabul edilmez. -Kozmetik ürün yönetmelik EK2 kısmında zikredilen yasaklanmış maddeleri içermemelidir. Daha önce kooperatifimize yeni kozmetik ürün olarak müracaatı yapılan Acne Free (Terminatör) markalı akne karşıtı kullanımı olan ürün, bileşiminde yer alan benzoil peroksit nedeniyle reddedilmiştir. (Ek2- 382. Benzoyl peroxide) -Akne tedavi etme iddiasında olan kozmetik ürünler mevzuata uygun bulunmamaktadır. (Akne oluşumunu önlemeye yardımcı iddia ve tanıtımı şeklinde mevzuata uygun olacaktır.) Ambalajında endikasyon zikredilen masaj ürünleri (antienflamatuvar, analjezik, osteoartrit) kozmetik mevzuatına uygun bulunmadığı için kabul edilmemektedir. -Kozmetik bildirimi ile depomuza müracaatı yapılan hiçbir geciktirici kullanım amaçlı (ejekülasyon retart) ürün kabul edilmemektedir. İlgili kullanım amacı tıbbi ürün kategorisine girmekte ve Sağlık Bakanlığından tıbbi ürün ruhsat/izni alınmasını gerekli kılmaktadır. Kozmetik yönetmeliği son güncel yayımlanan kılavuzlar ile çok detaylandırılmış sürekli gelişme potansiyeli olan aktif bir mevzuattır. Özellikle 2012 yılı içerisinde yayımlanan “Kozmetik Ürünlerin Tanıtım Faliyetleri Hakkındaki Kılavuz” ile bu alanda faaliyet gösteren tüm oyuncuların ( üretici,ürünü tüketiciye sunumu noktasında tüm mecra kuruluşları) ürün tanıtım ve sunumlarında uymaları gereken kurallar net olarak ifade edilmektedir. Kozmetik ürünler için bildirim ve piyasa gözetim ve denetim mekanizması işletilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından ürünler için herhangi bir izin belgesi düzenlenmemektedir. Ürünlerin mevzuata uygun olması noktasında tüm piyasa oyuncularına sorumluluklar yüklenmektedir. Diğer önemli grupta yer alan “Gıda Takviyeleri” Gıda takviyeleri son güncel yayımlanan “Gıda Takviyeleri Hakkındaki Yönetmelik” Ağustos 2013 tarihi ile yürürlüğe girecektir İlgili yönetmelikte birçok eksiklikler olmasına rağmen (yönetmelikte eczacı ve eczane kelimesinin geçmemesi gerçekten çok üzüntü verici) bu alandaki çok büyük boşluk ve açıkları kısmen doldurabileceği aşikârdır. Mevcut durumda, 17 Aralık 2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşletmelerine Dair Yönetmelik Geçici 1. Maddesi ile Gıda Sicil belgesi uygulaması kaldırılmış, firmalar daha önce her bir üretmiş oldukları gıda takviyesi ürünleri için ayrı ayrı izin belgesi alırken mevcut değişiklik ile faaliyet alanı uygun tek işletme kayıt belgesi ile sınırsız sayıda gıda takviyesi üretmeleri mümkün hale gelmiştir. EDAK olarak mevcut konjektürde yapmış olduğu mevzuat denetimiyle, bahsi geçen ürünler için filtreleme görevi görmüştür. Gıda takviyesi formundaki ürünler için yapmış olduğumuz mevzuat denetiminde, ürün ambalaj ve tanıtımında endikasyona yönelik sağlık beyanı olup olmadığı; ambalajında yer alan sağlık beyanlarının Türk Gıda Kodeksi Ambalajlama ve Etiketleme Yönetmeliği Yönetmelik Ek-15’de belirtilen kısıtlama ve sınırlamalar dahilinde olup olmadığı kontrol edilmektedir. İçeriğinde bitkisel ekstrat içeren gıda takviyeleri için her bir bitkisel bileşenin Bakanlığın yayınlamış olduğu Pozitif Bitki listesinde olup olmadığı kontrol edilmektedir. Medikal mevzuatı kapsamında ürünler Ürünün ambalajı konusundaki temel gereklilikler ile birlikte UBB kaydının olup olmadığı UBB kaydı yok ise ürünün risk grubuna göre olması gereken EC sertifikası veya CE uygunluk beyanı kontrol edilmektedir. Medikal ürünler sadece cihaz mantığı ile değerlendirilmeyip yönetmelikte tanımlandığı şekliyle; Tıbbi cihaz (cihaz): İnsanda kullanıldıklarında aslî fonksiyonunu farmakolojik, immünolojik veya metabolik etkiler ile sağlamayan, fakat fonksiyonunu yerine getirirken bu etkiler tarafından desteklenebilen. Şeklinde diye devam eden tanım ile medikal ürünler için devasa bir alan oluşturmaktadır. Dolayısıyla başlangıçta ilaç gibi düşünebileceğimiz birçok ürün medikal yönetmelik kapsamında karşımıza çıkabilmektedir.( Örneğin Colinox gtt, Atopiclair krem, Synvisc Enj.) İlaç dışı sağlık ürün grubunun eczanelerde daha çok talep görmesi noktasında, meslektaşlarımızın danışman kimliğinin ve eczane güvenilirliği algısının büyük rol oynayacağı, EDAK olarak doğru ve güvenilir ürünlerin ortaklarımıza ulaştırılması noktasında çalışmalarımızı sürdüreceğimizi vurgulamak isteriz. gazeteedak Eczacı Ne Diyor? EDAK ECZA KO O P . KURUM Öncesinde sizi tanıyabilir miyiz? Yunanistan vatandaşıyım. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunuyum. İzmir’deki yabancı uyruklu tek eczacı herhalde benim ( gülüyor). Eczanemi açarken bayağı zor oldu. Ama şuan her şey yolunda bir problem yok. Eczaneme yakın bir sağlık ocağı var. Bir yandan da yerleşim merkezinin içindeyim. “Bazen bir şey oluyor. Hastanıza yardımcı oluyorsunuz bir bakıyorsunuz ki, arkadan bir tabak bir şeyle Nasıl görüyorsunuz mesleği? İsteyerek okudum. İlk tercihim tıp, ikinci tercihim eczacılık idi ama eczacılık olduğu için memnunum. Severek yapıyorum işimi. Hastayı memnun ettiğiniz sürece o da sizi mutlu ediyor. Bazen bir şey oluyor. Yardımcı oluyorsunuz bir bakıyorsunuz ki, arkadan bir tabak bir şeyle gelmiş. Siz işinizi yapıyorsunuz aslında ama bunlar güzel şeyler oluyor. Ama üyelerimiz arasındaki iletişim yaklaşık 2-3 yıldır zaten yapmaya başlamıştım. Neden yapmaya başlamıştım? Çünkü reçeteyle ilgili işlemler azalmaya başlamıştı. Bizim kendi mesleğimizi yapmak adına mademki eczanemize giren reçete miktarı oturdu. Hastamızla/müşterimizle sohbet etmeye de vaktimiz var. Artık hastalarımız ile aramızda sağlanan bir güven de var. Hastalarımızla birebir konuşurken “şu olursa daha iyi, şunu kullanırsanız daha iyi” diyebiliyoruz... Ecz. Tuba Üstün Karaova- Üçyol - İzmir “Ticari kaygıya değil, işin manevi olarak tatmin edici yönüne bakıyorum… Son 2 yıldır mesleğimi yaparken daha keyifliyim…” İlaç dışı ürünleri hastalarıma tavsiye etme durumunu 25 HABERLERİ tekrar gelmiş. Siz işinizi yapıyorsunuz aslında ama böylesi güzel şeyler de oluyor.” Ecz. Ayfer Memiş- Çamdibi / İzmir Gündem Özel Peki, genel anlamda nedir bu? Ürün çeşidini arttırma durumu. İlaç dışı sağlık ürünlerine eczanemde yer vermem ben de açıkçası ticari kaygıdan dolayı olmadı. Bu işin tatmin edici tarafına baktım. Çünkü bu durum beni manevi olarak tatmin etmeye başladı. Günüm çok güzel geçiyor hastam geliyor ben ona bir şey öneriyorum. Sürekli bir talep var, o talebi karşılamaya yönelik ben de kendimi geliştirdim. Geliştirmeye de devam ediyorum. İnsanlar daha iyi yaşamak ve daha sağlıklı yaş almak istiyorlar. Daha sağlıklı beslenmeye çalışıyorlar. Ve bunlarla ilgilide danışmanlık hizmeti alarak, bir uzmana danışmak istiyorlar. Biz burada bu hizmeti vermeye çalışıyoruz ve bu çok zevkli oluyor. Akşam eve mutlu gidiyorum. Açıkçası son 2 yıldır mesleğimi yaparken daha keyifliyim. Eczanelerimizde ilaç dışı ürünlere en az ilaç kadar biraz zayıf. Meslektaşlarımızdan birlik olanda var, tabi rakip olarak görende var. Tabi ki, anlaştıklarımız da var. Bazıları ile zaten irtibata geçiyoruz. Mesela olmayan ilaç vardı geçenler de bana yönlendirmiş tanıdığım eczacı, “oraya da bir sorun” demiş. Hasta geldi, bu ilaç var mı diye konuşurken bir tane elimde vardı şans eseri verdim. “Ondan sonra caddedeki eczane yönlendirdi” dedi. İlaç dışı ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz? İlaç dışı ürünlerin marketlerde de satılması bizi biraz engelliyor. Markette şu kadar siz de niye daha fazla deniyor. Bazen biz de ucuz oluyor bizden alıyorlar. Devamlı bizden alanlarda var. Müşteri memnuniyeti çok önemli… Mesajınız var mı? Ben kooperatifle çalıştığım için memnunum. Depolarla çalışan eczanelerden şikâyetler duyduğum oldu. Şimdiye kadar kooperatifle ilgili bir şikâyet duymadım. Ben de bir sorun yaşamadım. Teşekkür ederim. yer ayrılması gerekmektedir. Böyle düşünüyorum. Çünkü bu da bizim işimiz ve hastalarımız bizim önerdiğimiz ürünleri kullanmalılar. Dışarıda da pek çok ürün var fakat eczaneye gelen ürün elenerek gelmiş üründür. Hiç eczaneler arasında kıskançlık olmadan ister mahalle arasında olsun ister cadde de olsun ilaç dışı ürünleri bulundurmak gereklidir. Bize şunu bile danışıyorlar; “deterjanın hangisini kullanıyorsun?” Burası çok farklı bir ortam, eczane çok sıcak bir ortam… Herkesin yaşamından parçalar var. Hiç görmesem hastamı en azından ayda 4 defa görüyorum. Bu çok önemli bir rakam yani sık sık görmek bir kişiyi, bu onun hayatında varsın demek. Hem reçete ürünlerimiz var ama neredeyse bizim ilaç dışı ürünlerimiz reçeteli ürünlerimizi yakalamakta. Şu an %60’ına geldi. Bunda hedefimiz birebir tutturmak. Olacak gibi geliyor bana. Benim çok ümidim var. Hiçbir ticari kaygım yok kendimi mutlu etmek için bu işi yapıyorum. Ama bu arada ürün çöpe atılsın da istemiyorum. EDAK’tan beklentiniz var mı? EDAK’tan beklentimiz çok. Şimdi şöyle ilaç dışı ürünlerde EDAK’ın da en çok kar yaptığı ürünler onlar. Ama EDAK biraz kâr’dan feragat ederse kampanyalar yapıp ürün adetlerini artırıp bunu uzun süre sürdürürse çok iyi olur. “Eczanelerde gelecek fedakârlık istiyor” 28 yıllık eczacıyım. Ege üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olur olmaz 1985 yılında Denizli’nin ilçesinde ilk eczanemi açtım ve 9 sene bu bölgede kaldım. Bu bölgede eczacılığın kırsal kesim de nasıl olduğunu ve halkın eczacıya güvenini gördüm. 1994 yılında İzmir’e geldim. Yeşilyurt semtinde eczanemi açtım. Sağlık merkezi yakınında ve iş merkezleri ile semt eczanesi de sayılabilecek bir konumda olan eczanem de bu sene başlarında yeniden tadilat yaptırarak, ilaç dışı sağlık ürünlerine daha fazla yer vermeye başladım. Bunun için eczane dekorumu yeniledim. Ama eczacılığın geleceği nasıl diye soracak olursanız, tabi kooperatif çatısı altında olarak, bir arada durarak başaracağız. Ama geleceği çok parlak görmüyorum. Eğer yeni bir yol, yeni bir bakış yeni bir hitap getiremezsek kendimize ve hastamıza müşterimize eczacılığın geleceği çok iyi görünmüyor. Çok fedakârlık yapmamız ve çok çalışmamız gerek. Kendimizi de çalışanımızı da, hastamızı da geliştirerek, eczanelerimizde neler bulabileceklerini göstermek ve onları bilinçlendirmek durumundayız. Artık eczanemize gelen müşterimize şu ürünlerde kampanyamız var yararlanmak ister misiniz diye sormamız da gerekiyor… Ve eczacılığın geleceği için bir çıkar yol bulmak bu yolda önümüzü açanlara da destek olmamız gerekiyor. Ecz. Nazlı Güler Tepe-Yeşilyurt/İzmir 26 Gündem Özel gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ raporlu hastalarıma yeri geldiğinde spor yapın, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirin, yaşam tarzınızda bu şekilde çok küçük bir değişiklik yaparsanız bile bu ilaçlarınızın kullanımı daha etkili olur gibi önerilerde bulunuyorum. Ecz. Gözde Özdemir – Yeşilyurt-İzmir Eczacılığı isteyerek okudum Saha Yönetmeni Erman Akcan ile yaptığımız eczane ziyaretlerinde bu kez karşımızda genç bir eczacımız var. Gözlerindeki ışıkla, gülümseyerek “eczacılık mesleğini isteyerek seçtim” diyen Ecz. Gözde Özdemir ile İzmir Yeşilyurt’taki eczanesinde görüştük. Eczanesindeki EDAK Rafı’ndaki ürünleri heyecanla hastalarına anlattığını söyleyen Özdemir, eczanesinde yaptığı her değişiklikte hastalarından gördüğü ilgi ile sevindiğini söylüyor. Saha Yönetmeni Erman Akcan ile birlikte eczanesine medikal standını düzenlerken “önemli olanın insanlara bu ürünlerin de eczane de olduğunu gösterebilmek ve eczacının bu ürünlere bilinçli yaklaşımı ile hastalarına/müşterilerine soru sordurabilmek” diyor… Merhaba, önce sizi kısaca tanıyarak birkaç soru sormak isterim. Daha önce başka bir yerde çalıştınız mı? 87 doğumluyum. İzmir’de yaşıyorum. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 2011 yılında mezun oldum ve aynı yıl Kasım ayında eczanemi açtım. Daha önce başka bir yerde çalışmadım ama 5. Sınıfta iken; 3 aylık bir süre ile hastane bölgesinde bir eczanede staj yaptım. Meslekte çok tecrübeli olduğumu düşünmüyorum. Hatta eksiklerimi dışarıdan çok rahat fark edebiliyorum. Ama bunları fark edebilmekte önemli diye düşünüyorum ve sürekli kendime öğrenecek yeni bir şeyler buluyorum, bunu en çok da tecrübeli eczacıların yanına gidince anlıyorum. Ama gerçekten de bu mesleği isteyerek okudum. Hatta üniversite sınavına girdiğim ilk sene eczacılık fakültesini olmadı diye başka tercih yapabileceğim yerler olmasına rağmen tercih bile yapmadım. Eczacılık fakültesi için kendimi hazırladım. Peki, eczanemizde ilaç dışı sağlık ürünleri de bulunduruyorsunuz son günlerde eczacılık camiasında da “İlaç dışı eczane dışı mı demek? oluyor” diyerek bu konu tartışılıyor. Siz, bu ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz? İlaç dışı ürün demek istemiyorum. Ben aslında genel olarak itriyat diyorum. Eczanemi ilk açtığımda bu konuyla ilgili hiç bir şeyim yoktu ama istiyordum daha sonra oldu. Henüz tam olduğunu da düşünmüyorum. Bu alanda daha çok şey yapılabilir, çeşitlendirilebilir diye düşünüyorum. Eczaneye de faydası da oluyor tabi, bazen sadece bu ürünler için bile gelenler oluyor. Örneğin, EDAK Rafını görüyorlar, acaba bu ürün de var mıdır diye merak ederek eczaneye gelenler ve giderek sadık hastalarımız olanlar bile oluyor. Hastalarımızın market yerine bizi biraz daha fazla tercih etmeleri gerekiyor. Onun için çaba sarf ediyoruz. çalışıyorum. Kozmetik / dermokozmetik konusuna çok eğilmedim ama bizlerin akademik eğitimini aldığımız bir konu olduğu için eğer eczanenizin konumu da uygunsa mutlaka yer almalı diye düşünüyorum... kozmetik dermokozmetik konusun da ciddi anlamda ürün eğitimi ve bu ürünlere destek olacak bir uzman ile birlikte eczanemde yer almasını düşünebilirim. Çünkü işimiz sağlık ve sağlık ciddi bir iş. Adı kozmetik olunca her köşe başında rastlanacak ve denetimden geçmemiş ürünler eczanede yer almamalı seçici olmalıyız diye düşünüyorum. Özetle şuna inanıyorum; 20 yıldır eczacılık yapıyorum ve eğer hastanızın /müşterinizin güvenini, güleryüzünüzle sempatisini kazandınızsa istedikten sonra her şeyi onlara önerebiliriniz. Ve “bu ürünü hastalarıma anlatacağım ve beğendireceğim” dersem, bunu mutlaka yaparım ( gülüyor) fakat bu neyse onu önce benim beğenmem gerekli. Hep şöyle düşünürüm; benim kullanmayacağım bir ürünü eczaneme almam ve onu hastalarıma da önermem. Eczacıya sağlık ile ilgili konularda danışmak hepimize daha kolay gelir. Tabi, hastalarınıza vakit ayırmanız gerekiyor. Bu çok önemli… Örneğin, dün bir hastam çocuğunun vücut direncini nasıl arttırabileceğini soruyor. Siz eğer mesleğinizi ve insanları seviyorsanız zaten bunları yaparsınız. Ben de bir konuyla ilgili bilgim varsa tecrübeliysem bunu karşımdakine anlatmaktan hiç yüksünmem. Tek tek anlatır, örnekler veririm. Bazen doktor bunları hiç anlatmıyor siz anlatır mısınız? derler, en baştan anlatırım. Akılcı ilaç kullanımına dönük bilgilendirmeler ile ilaç etkileşimlerine varıncaya kadar … Ecz. Gözde Özdemir Saha Yönetmenimiz Erman Akcan’dan çok memnun olduklarını ve onun önerilerine sonuna kadar açık olduklarını iletiyor. Meslektaşlarınıza söylemek istediğiniz. Yaşamla ilgili, eczacılıkla ilgili bir mesajınız var mı? Genel anlamda dediğim gibi ben daha çok tecrübeli bir eczacı değilim. O nedenle, bir tavsiyede bulunmak değil niyetim. Genç bir eczacı olduğum için onlar benden çok daha tecrübeli. Ama konu ilaç dışı ürünse eczanede muhakkak bulunmalı hatta kalitesini de göz önünde bulundurarak ne kadar çeşitli ürün tutabilirsek elimizde eczanemize çok fazla yararı olduğunu düşünüyorum. Ailede eczacı var mıydı? Ailede de yok. Hatta amca, dayı gibi ikinci kuşakta da eczacı yok. O zamanlarda İçimden bir istek geldi. Nasıl görüyorsunuz peki mesleği, eczane açtıktan sonra durum nasıl oldu? Öğrenciyken ne bekliyordunuz beklentinizi buldunuz mu? Beklentilerim çok yüksek değildi. Zaten biliyordum işlerin pekiyi gitmediğini. 4. 5. sınıfta staj yaparken çok yüksek bir şeyler beklemememiz gerektiğini anlamaya başlamıştım. Ama yine de yeni bir eczaneye göre iyi gidiyoruz şuanda. Hem semt eczanesi gibi hem de yan tarafta sağlık ocağı var. Hastalarımızla iletişimimizde yavaş yavaş oturuyor. Artık sabit hastalarımızda olmaya başladı. Bardağın dolu kısmından bakmayı tercih ediyorum. Ecz. Necla (Özgür) Koçar (en sağda) Eczane ekibi ve Saha Yönetmenimiz Ersoy Güzgülü ile birlikte objektifimize gülümsedi… Sağlık danışmanlığınızı uygulayabiliyor musunuz? Gelip soru soranlar hatta telefonla arayanlar oluyor bazı ilaçların kullanımı konusunda. Ama genelde hastalarımızda ilaç ile ilgili soru sorma kültürü çok oluşmamış elimden geldiğince genel olarak destek olmaya çalışıyorum. Soran oldukça yönlendiriyorum ya da yardımcı olmaya çalışıyorum. Özellikle iyi tanıdığım İlk eczanemi açtığım yıllarda ilaç dışı sağlık ürünlerim çeşit olarak da çoktu ve bunlara talep de vardı. Ama çok yakın yerlerde bu ürünlerin bulunması ve çok ucuza satılması bizim için bir engel oldu. Bizim eczanenin arka sokağında var mesela. Gerçekten çok ucuza satılıyor. O yüzden kâr’ı göz önünde bulundurmadan insanların ilgisini çekebilecek ürünleri bulundurmaya Bizim bir de çevreci yönümüz, Çevreci Eczacılar Kooperatifimiz var. ÇEKOOP’la ilgili ne düşünüyorsunuz? Gördüğüm en bakımlı“Atık İlaç” bidonlarımızdan birisi eczanenizde… (Gülüyor) eczanemin içinde tuttuğum için sürekli temiz. Ben de ÇEKOOP’a üye oldum. Ve bütün eczacıların ÇEKOOP üyesi olmalarını istiyorum. Çünkü ilaç bizim işimizse sadece ilaç yapmak ve ilacı hastaya sunmak değil, süresi geçmiş, kullanılmayan ilaçların insanlara ve doğaya zarar vermeden toplanması gibi görevlerimiz de var. Çocuklarıma ve torunlarıma çok güzel bir dünya kalsın istiyorum ve eczaneme gelen herkese de yıllardır hiç bıkmadan “Atık ilaçlarınızı çöpe atmayın bize getirin” diye söylerim. Sadece atık ilaç da değil, atık kağıt, atık pil, atık elektroniklerinizi de bize getirin. Bunun için çok gayret sarf ediyorum. Bütün sağlık personellerinin sadece eczacılar değil, doktorlar eczacılar, ilaç firmaları ve diğer bütün sağlıkçıların da en öncelik verdikleri, görev olarak ele aldıkları işlerden biri de bu olmalı diye düşünüyorum. Bunu özellikle söylüyorum lütfen belirtin, bizim risturnlerimizden bir miktar da bu iş için ayrılabilir. Ben gönüllü olarak bunu feda ederim. Hiç sorun değil. Çünkü olması gereken de bu diye düşünüyorum. Biz poşetlerimizi de geri dönüşümü olanlardan kullanıyoruz. Çünkü dünya çok değerli ve gidiyor elden... “Ekonomi düzelir, her şey düzelir ama o ağaçlar gelmez yerine…” Ekonomi düzelir her şey düzelir ama o ağaçlar gelmez yerine. Evet, bugün İzmir- Manisa karayolundaki yangını duydum mesela çok içim acıdı. Çünkü o ağaçlar kolay mı yetişiyor? O ağaçların büyüdüğünü görmek için nesiller geçiyor. Ormanların içindeki binlerce, yüz binlerce canlı yandı gitti. Çok yazık… Onun için doğayı sevmeli, çevreci olmalıyız hepimiz. gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM Gündem Özel 27 HABERLERİ “İlaç dışı ürünlerde öncelikle kaliteye bakıyor güvenilir olduğuna inanırsam eczaneme alıp hastalarıma tavsiye ediyorum.” İlaç dışı ürünler eczanenin bulunduğu semt, müşterilerin ekonomik düzeyi, nüfus yapısı ( Çocuk, genç, yaşlı nüfus) gibi özellikleri dikkate alınarak çeşitlilik oluşturulmalıdır. Benim çevremde marketler çok olduğu için bu konuda fazla şansım yok ama yine de çeşit bulundurmaya çalışıyorum. Eczanemde ağız sağlığı ürünlerini daha çok bulunduruyorum. İlaç dışı ürünlerin çoğunu EDAK’ ın “Merhaba Yaz Satış Etkinliği”nden karşılıyorum. Onun dışında hastaların televizyon reklamları ve internetten görüp sordukları ürünlerin ne derece sağlıklı, güvenilir olduklarını araştırıp EDAK kanalı ile bulmaya çalışıyorum. Hastalara istedikleri bilgileri araştırıyorum. Anne bebek bakımı ürünlerinde onlara yol gösteriyorum. Ben bu ürünlerde öncelikle kaliteye bakıyor güvenilir olduğuna inanırsam eczaneme alıp hastalarıma tavsiye ediyorum. Bu konuda TEB bünyesinde oluşturulan İLAÇ DIŞI ÜRÜNLER KOMİSYONU’ nun da amaçlarından biri olduğu gibi; insanımızın sağlığı ve geleceği için aldığımız eğitim ve ettiğimiz yeminin gereği olarak halkımıza sağlıkla ilgili gerçek danışmanlık hizmetini en iyi şekilde sunmak görevimizdir. Ecz. Selma Akaltun/ Yeşilyurt-İzmir Tüketici Ne Diyor? Kurumsal İletişim ve Pazarlama Bölümü stajyerlerimizden Kocaeli Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım Bölümü 1. Sınıf Öğrencisi Nihal Baydemir ile gençlerin çevreye ve sosyal sorumluluk projelerine bakışını ve eczanelerimizi konuştuk. Gençler çevrenin ve sosyal sorumluluk projelerinin dışında değil bizzat tam ortasında yer alıyorlar Artık işletmeler, büyük firmalar çalışmalarının yanı sıra bulundukları projelerle de biliniyorlar. Çünkü toplum sadece çalışmalarıyla yetinmiyor ve bulundukları projeleri araştırıyor. Eski tarihlerde sadece çalışmalar yeterli gelirken yeni nesil artık bir tek çalışma istemiyor. Daha fazla şey istiyor. Çünkü düşünüyor, araştırıyor ve yardımlaşmanın ne kadar gerekli olduğunun farkına varıyor. Bunlarla ilgili sadece firmalardan bir beklenti olmuyor tabi ki. Gençler bir grup oluşturarak kendileri de projeler oluşturuyor, bunları uygulamaya çalışıyor. Buna örnek olarak üniversitelerde öğrenciler böyle şeylere eğilerek sadece kendileriyle kalmayarak, bu projeleri duyurmaya çalışıyorlar. Mesela engellilerle Nihal Baydemir ilgili dergiler oluşturarak bunların satımında toplanılan para derneklere yardım amaçlı gönderiliyor. Ya da çevrenin Kocaeli Üniversitesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım Bölümü bizden sonrakilere de yeşil kalmasını sağlayabilmek amacıyla fidan dikimleri yapılabiliyor. Somut bir örnek vermek 1. Sınıf Öğrencisi istersek okuduğum Kocaeli Üniversite’sinin ‘’Güldürmek Senin Elinde’’ adlı bir projesi var. Bu projede çocuk esirgeme yurdundaki çocuklar ziyaret edilerek, yalnız olmadıklarını hissettirmek amaçlıdır. Yani gençler çevrenin ve sosyal sorumluluk projelerinin dışında değil bizzat tam ortasında yer alıyorlar. Peki, eczaneye bakışın EDAK ile değişti mi? Staj öncesi eczanelerde ne bulmayı beklerdin? Şimdi nasıl görüyorsun? EDAK’ta staja başlamadan önce eczanelerle ilgili bilgim, düşüncem çok farklıydı. Eczaneyi sadece ilaç almak için kullanırdım. Kozmetik eşyaların, bitki çaylarının eczaneden alınmasına önyargılı bakardım. Fakat burada çalıştığımdan beri aslında eczaneden alınmasının daha sağlıklı olduğunu daha hijyenik olduğunu öğrendim. Bununla birlikte ecza kooperatifi ile ecza deposunun farklı şeyler olduğuyla ilgili bilgilendim. Röportajlarla ilgilenirken, doğduğum ve yaşadığım şehirle ilgili bilmediğim ve öğrendiğimde de şaşırdığım bilgiler edindim. Bunlardan biri de İzmir’in sembolü olan “Saat Kulesi”nin Padişah II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. Yılı nedeniyle yapılan 100 saat kulesinden biri olduğu ve bunun yanısıra İzmir’in sembolü olabilecek ünlü düşünür Homeros ve onun yaşadığı yer olan Homeros vadisi gibi doğal güzelliklerimiz ile aslında şehrimizin zengin bir kültürel ve doğal güzellikleri olduğunu öğrendim. Kod: 56131 Kod: 56132 Kod: 56133 Kod: 56134 İletişim ve detaylı bilgi için; Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98 Kod: 56136 Kod: 56139 Kod: 56141 Kod: 56898 28 gazeteedak Beyaz adam ağacın kıymetini anlayacak mı? EDAK Yerkürenin akciğerleri sayılan “ormanlar” gitgide azalıyor. Bir ağacın oksijen deposu haline gelinceye kadar kaç yıl geçtiği, plansız yapılanma ya da dikkatsizce atılmış bir sigara izmariti ile ne kadar çabuk yok olabildiği düşünülürse “ağacın kıymetini” bilmek gerekiyor. ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ da sevgili eczacı büyüğümüz Mümtaz Öktem’in “Işık yolu” adını verdiği alanda yeşillikler içinde serin bir Işık içinde yürüdük. Maalesef bir kez yangın tehlikesi atlatan bu bölgede ağaçlarımız çeşit çeşit, ama en kolay tutunan ağaçlarımız çam ağaçları… Bazı yerlerde serviler, karaçamlar ve fıstık çamları da hakim… Öyle ki, kimi bölgelerde ağaçlarımızın boyu benim servi boyum kadar olmuş(!) Bazı yerler de yeni filizler de bir o kadar neşeli ve canlı uzamaya devam ediyor… Ünlü bir Kızılderili atasözünde yer aldığı gibi “Son ır- Mesut Akbuğa Ege Orman Vakfı Orman Mühendisi Peki, bizim de 2000 fidanımızın yer aldığı “Bornova Laka deresi” olarak geçen bu alanın özelliği nedir? Akbuğa ile konuşurken yaptığı işin aynen bir öğretmenlik, doktorluk, eczacılık, hemşirelik gibi ulvi bir meslek olduğunu düşündüm. Bu ağaçlarda tıpkı sizin çocuklarınız gibi olmuştur dediğimde, başıyla onaylayarak “evet hatta torunlarım bile oldu” diyebilirim dedi. Gerçekten de İzmir’de tahtalı çayı üzerinde yer alan Tahtalı Barajının ağaçlandırma çalışmaları sırasında, Sevgi Elibüyük EDAK Üye İlişkileri Yöneticisi mak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Beyaz adamın bunu geç de olsa anlamasını umuyoruz ama öte yandan da tüketim kültürünün bu kadar arttığı bir dünya da sömürü ve şiddetin geldiği nokta bizleri ister istemez endişeye sürüklüyor. Ünlü yazar Buket Uzuner’in de dediği gibi; “ağaç da bizim kadim kamanlık kültürümüzde tıpkı bizim gibi candır ve eğer bizim varsa onun da ruhu vardır!” Çorak bir yerde yeniden filizlenen bir dal ile umudumuzu serin tutarak bu canlara sahip çıkıyoruz. Ve IŞIK’ın Ormanlarına yolculuk… EDAK’ın kurucularından Işık Ağabey’imizin anısına Bornova Laka Deresinde 2 adet ve Çeşme otoban yolu üzerinde Priştina ormanlarında da bir ormanımız yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde 2001 ve 2003 yıllarında dikimi yapılan fidanlarımızın durumunu görmek için Ege Orman Vakfı Orman Mühendisi Mesut Akbuğa ile birlikte Bornova Laka Deresi mevkiine gittik. Sel tehdidine karşı önerilen bu bölgede yapılan orman- 1995 yılında İzmir’de yaşanan sel felaketi bizim için dönüm oldu. Bu alan (otoban üzerinden konak istikametinden Bornova’ya doğru gelirken folkart tower’in arka taraflarında yer alan dağın yamaçlarına bakın…) 2000 yılına kadar bütün İzmirliler tarafından boş olarak görünüyordu. Laka yol üzerinde oluşan çukur demektir. Bilindiği gibi; İzmir 1995 yılında büyük bir sel yaşadı. Bu felaketten sonra “ Bir daha böylesi bir felaket olmaması için ne yapılabilir?” diyerek, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü olarak bir araya gelindi ve o bu ekip içine o yıllarda Ege Orman Vakfı da dâhil oldu. Geçmişte bu projelerde çalışmış Sayın Kemal Aşk meslektaşımız da katkıda bulundu. Ve bu yamaçta bir erozyon kontrol projesi yapalım dendi. Bu projede Orman Bakanlığı fidan dikim işini aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi de ağaçlandırma yapılacak alanın yollarının yapım işini bir de etrafının düzenlenmesi çevre işini aldı. Ege Orman Vakfı da o zaman ki bütçesi ile sade 50 hektarlık bir alanı kendi dozeri ile sürdü, fidanlarını dikti. Bu projenin birinci aşamasıydı. Bu projede yapılan çalışmalar sonucunu gösterince zemin taşlık kaynak olmasına rağmen içinde toprak olan alanlarda ki ağaçların tuttuğunu görmek, onların geliştiğini görmek insanlara cesaret verdi. Bunun ikinci bir bölümü vardı. O da köyün üzerindeki alanın ağaçlandırması için seçilmesine geçildi. Burada makine çalıştırılacak yerde çalıştırdık, çalıştırılamayacak yerde işçiler ile taşları kayaları söküp toprağın uygun olduğu yerlere fidan diktik. Ne çeşit fidanlar dikildi? Biz burada ne gibi fidanlar diktik, öteden beri denenmiş ağaçlara baktık. Servi sağda birinci sırada başarılı bir orman fidanlığından talep ettiği ek fidanların daha önce Kavaklı bölgesinde diktiği sedir ağaçlarının fidanları olduğunu öğrenmesi nedeniyle bunu söylediğini açıklayan Akbuğa “bu da benim için ayrı bir gurur ve moral kaynağı oldu” dedi… Biz de orman fidanı dikelim ve teşvik edelim, “Gelecek Kuşaklar Orman Yok demesin” diyoruz. Sayın Akbuğa, önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Orman Yüksek Mühendisiyim. Üniversiteden 1972 yılında mezun oldum. Ardından 4 yıl İzmir’de orman işletme şefliği yaptım. Sonra Manisa’da görev aldım. 1991 yılında İzmir’e geri döndüm. Bu tarihe kadar hep ağaç dikim işleriyle uğraştım. Daha sonra orman yangınları ile mücadele de aktif rol alarak sekiz seneyi aşkın görev yaptım. Ardından 2001 yılından itibaren Ege Orman Vakfı ekibine dâhil oldum. Ve Ayvalık’tan, Demirci’ye ve Dikili’ye kadar pek çok yerde Ege Orman Vakfı Müdürü Metin Gençol ile birlikte projeler gerçekleştirdik. Yaptığımız çalışmalardan sonra uzaktan baktığınızda bu bölgeyi yeşil bitki örtüsü olarak görebiliyorsanız başarılıyız demektir. Ama asıl iş bundan sonra başlıyor. Bu alanların korunması gerek. Özel hastane ya da AVM yapılacak diye çok emek harcanarak ağaçlandırılan bu bölgeler de risk altında… ağaç, bu yüzden servi diktik. Fıstık çamının uygun olduğu yere ise fıstık çamı. Kimi yerde kızılçam, bu zirveye yakınlarına yine sedir ağaçları dikildi. Bugün 2000 yılında yaptığımız çalışmaların olduğu bölümlere aşağıdan baktığımızda “yeşil bitki örtüsü” olarak görebiliyoruz. Bundan sonra yapacağımız şey bu sahanın korunmasına katkıda bulunmak. gazeteedak EDAK Ağaçlandırılan alanlar ya da hali hazırdaki yeşil alanlar nasıl korunacak? Bizim bunun dışında sorunlarımız da var. Biz Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı olarak yasal yollarla gidiyoruz bir yere ve burası “Ormandır” diyoruz, ağaçlarımızı dikiyoruz. Ormanı oluşturuyoruz. Ama özel hastane ya da AVM yapılacak diye buradan gördüğünüz dut ağaçlarının ilerisi alınmış. Biz bu bölgede çok emek harcadık sadece ağaç dikmek değil, selle gelen erozyonu da engellemeye çalıştık. Yağmur damlası ilk dağın tepesine düşüyorsa ilk çalışmalar tepeden başlamalı ve aşağıya doğru inmelidir. Bu amaçla çok şeyler yapılıyor ormanlar için ama önce yaptığımızı korumamız lazım. Ege Orman Vakfı nasıl çalışıyor? Ege Orman Vakfı nasıl çalışıyor? Sizler gibi doğaseverler sayesinde çalışıyor. Bağış bizim en büyük kaynağımız. Yaptığımız çalışmaların %99’u devletindir. Sadece bir kısmı bize aittir. Onlar da vakfın yürümesini sağlayabilmek amaçlıdır. Hiçbir maddi beklentimiz yok. Kamu yararına çalışıyoruz. Bu kaynaklar olduğu sürece de çalışmalara devam edeceğiz. ECZA KO O P . KURUM 29 HABERLERİ Bu alanın ne kadarlık bir bölümünü Ege Orman Vakfı düzenledi? Ege Orman Vakfı tek başına yapmadı. Orman ve Su işleri Bakanlığı ile işbirliğiyle gerçekleştirildi. Bizim bir bölgede çalışabilmemiz için Orman ve Su işleri Bakanlığının desteğinin mutlaka olması gerekiyor. Hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi de projenin ilk başlangıcında yer aldı. Bu gördüğünüz yolların yapımını üstlendiler. Biz organizasyonunu yaptık. Sistem şöyle işliyor; Orman ve Su İşleri Bakanlığı projeyi hazırlıyor. Sahaya uygun ağaçları seçiyorlar ve uygun gördükleri ağaçların dikimini biz yapıyoruz. Örneğin; bu bölge için servi ve çam ağaçları uygun dediler, biz de buna uygun ağaçlandırma yaptık. Hatta burada ağaçlandırma yaparken çok da hoşumuza giden bir doğa olayı da oldu. Sahayı ağaçlandırmak için etrafını çevirdiğimizde doğada bize kendi yöntemleri ile yardımcı oldu. Ve ağaçları diktiğimizde tamamen doğal olarak çevresinde çıkan otlarla o ağaç filizinin büyümesine, yetişmesine, korunmasına katkı verdi. Peki, bir mesajınız var mı ağaçlar ile ilgili? Çevre hepimizin ortak alanı, atmosfer hepimizin soluduğu havayı kapsıyor. Herkes çevresine daha çok ilgi gösterir ve destek verirse çok daha büyük projeler yapılabilir. Ağaçlarım benim torunlarım gibi. Neden torunlarım? Onu da anlatayım size. Tahtalı barajı ağaçlandırmalarında o bölgeye sedir ağaçları diktim. Diktiğim sedir ağaçlarını da orman fidanlığından aldım. Diktiğimiz fidanlara ilave yapmamız gerekti, yine fidan almaya gittim. Orman Fidanlığında Müdür olan Mustafa Bey ile tanıştım ve konu sedir ağacı olunca Kavaklı’da çalışırken “sedirler dikmiştim, büyüdüler mi?”diye sordum. Mustafa Bey’in cevabı ise “Siz geçen sene benden fidan almıştınız hatırlarsınız. İşte o fidanları sizin diktiğiniz fidanlardan yetiştirdim” dedi. Bu yüzdende onlara torunlarım diyorum. Ve ne kadar büyüdüklerini gördükçe ayrı bir mutlu oluyorum. Ege Orman Vakfı Tarihçesi Türkiye’nin batısında bulunan Ege Bölgesi, tipik bir Akdeniz iklimine ve bitki örtüsüne sahiptir. Türkiye’nin üçüncü en büyük şehri ve ayrıca önemli bir ticari liman olan İzmir, bölgenin baş şehridir. Sanayici Cem Bakioğlu 1995 yılında, aşırı kentleşme ve orman yangınları yüzünden çoraklaşan İzmir’in görünümünü kurtarmaya girişmiştir. Bakioğlu Şirketler Grubu seferber edilerek, Adnan Menderes Havalimanı yakınında 70 hektarlık bir alanda 40 bin fidandan oluşan Bakioğlu Ormanı kurulmuştur. Ormanın fidan dikme törenine katılan iki bin doğa sever, Cem Bakioğlu’nun Ege Orman Vakfı’nı kurmasını sağlayan sinerjiyi oluşturmuştur. Ege Orman Vakfı, ağaç dikme, ormanları koruma ve yeşil bilincini toplumun her kesimine yayma ilkesi ile kurulmuş olan gönüllü bir vakıftır. Ağaçlandırma İşleri, Kamu Ormanlarının sınırlarında veya kamu kurumlarına ait bazı bölgelerde yürütülmektedir. Dikilen fidanlar, birer ağaç ve ormanın doğal bir parçası haline gelene kadar korunmaktadır. http://www.egeorman.org.tr/ Teşekkür ederiz… Atatürk ve Orman Sevgisi Binanın kaydırılmasını İstanbul Belediyesi yapacaktır. Bu iş için görevlendirilen Başmühendis Ali Galip Alnar ekibiyle Yalova’ya gelerek çalışmaya başlar. Önce binanın çevresi temel seviyesine kadar kazılır. Sonra çelik raylar binanın altına sabırla yerleştirilir. Bina 3 gün içinde yaklaşık olarak 4,80 metre kaydırılır. Çalışmaları başında sonuna kadar takip eden Atatürk çok mutlu ve gururludur. Ağaçları böylesine seven Atatürk orada bulunanlarla birlikte keyifle kahvesini yudumlar. Yürüyen Köşk… Atatürk, 21 Ağustos 1929’da Bursa’ya gitmek üzere İstanbul’dan Ertuğrul yatıyla yola çıkar. Yalova sahillerinden geçerken kıyıda muhteşem bir Çınar ağacı görür. Karaya çıkarak Çınar ağacının yanına gider, ağacı okşar, sever ve gölgesinde dinlenir. Çınar ağaçlarına eskiden beri hayran olan Atatürk ağacın yakınında bir ev yapılmasını ister. Orada kısa sürede bir ev yapılır. Atamız kaplıcalarıyla ünlü Yalova’ya zaman zaman dinlenmek için geldiğinde o evde kalır. O evi bugün Yalova Atatürk Köşkü adıyla biliyoruz. Atatürk, evde dinlendiği bir gün, bahçıvanın köşkün yanındaki Çınarın bir dalını kesmeye çalıştığını görür. Bahçıvanın çalışmasını durdurur ve neden o dalı kesmek istediğini sorar. Bahçıvan, dalın binanın duvarına dayandığını, daha da uzarsa içeri gireceğini söyler. Atatürk bu cevabı beğenmez. Biraz düşünür ve der ki: Ağacın bu dalı kesilmeyecek, bina kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırılacak! Oradakiler, gerçekleştirilmesi imkansız gibi görünen bu karar karşısında şaşkına dönerler. Yalova Atatürk Köşkü bugün müze olarak hizmet vermektedir. Birgün oraya yolunuz düşerse yukardaki olayı hatırlayın. 30 Özel Röportaj gazeteedak Ecz. Mümtaz Öktem’le Söyleşi EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Eğitim şart… Kırsal da ne yapabiliriz konuşurken, Akhisar da bir üniversite kurma projeleri olduğuna da değinen Öktem; derneğin yönetim kurulunda yer alıyor. Kırsalda da gençlerin ana derdinin okumak olduğunu söylüyor. Ve beyin göçünü tersine çevirmek gerektiğini bölge insanına yaşadığı bölgede değer katmaya çalıştıklarını da sözlerine ekliyor… Ege Orman Vakfı kurucuları arasında… Ecz. Mümtaz ÖKTEM Eczacı Mümtaz Öktem ile Homeros vadisine hâkim konumdaki evinde yani “Mümtazi Restaurant”ta konuştuk. Tüm İzmir’i tepeden gören eşsiz manzarası ve temiz havasıyla, ekoturizm bölgelerimizden biri olmaya aday olan bu bölge cennetten bir köşe gibi… Mümtazi’ye girerken Homeros’un Troya’daki İlyada Destanı kahramanları Agamemnon, Akhilleus, Nestor, Paris, Menelaos, Diomedes ve Odisseas bizi kapıda karşıladılar. İçeriye girdiğimiz de Öktem’in zarif kızı Ceren bizi karşıladı. Habersiz gittiğimiz için Öktem’i bu eşsiz manzaraya karşı oturmuş gazetelerini okurken bulduk. Homeros Kültür Sanat Derneği’nin de merkezi olan restoran küçük bir müze görünümünde. Kültür ve Turizm Bakanlığının izni alınarak birebir aynı ölçülerde yapılmış olan heykeller, objeler, duvar panoları mekanı içten dışa süslemiş. Hal hatır sorduktan sonra ilk olarak ağaçlardan doğadan ve bunları nasıl koruyacağımızdan konu açıldı. Köylerimizde kimsenin kalmadığını herkesin şehirlere kaçtığını söyleyen Öktem; Kırsalı kalkındırma projesi ile şimdi çobanlık okullarının açıldığına dikkat çekti. Kâğıt kalemle bir takım işleri yaparsınız ama bunun içinde yaşayanları da dinlemeniz lazım diyen Eczacı Mümtaz Öktem’le, yaklaşık 8 ay önce yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle onu fazla yormadan dinlene dinlene Homeros’u, eczacılığı ve tabi ki EDAK’ı konuştuk... Sohbetimizden satır başları aşağıda yer alıyor… Ege Orman Vakfı’nın kurucuları arasında… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Rahmetli Ahmet Priştina’nın yakın dostu. Ve Çeşme’deki Priştina Ormanlarının oluşturulmasında önayak olmuş, buradaki arazinin konumu nedeniyle ağaç dikilemez denirken, ağaçlar yetişince ağaçlandırma çalışmaları hız kazandı diyor… Priştina ile babamın acısını unuttum… Ahmet Priştina’nın vefatını babasının cenazesinde öğrendiğini söylüyor ve o an çevresindekilere “babamın acısını unuttum” dediğini aktarıyor. “Bazıları bunu yanlış anlasa da Priştina çok özel bir insandı, İzmir için daha çok şey yapacaktı onun kaybı, tüm şehrin kaybı oldu bu nedenle çok içim acıdı” diyor. Eczacılık daimi... “Hep son nefesimi eczanemde vermek isterdim” diyor… Ve eczacılık mesleğinin de hayat içinde ömür sürdüğünü hiç bitmediğini söylüyor bizimle Homores’u konuşurken bir meslektaşından gelen telefona “EDAK Mavi Kasa’ya baktınız mı, orada vardır” derken buluyor kendini… Her Köye Atatürk Kütüphanesi Projesi Ege Üniversitesi Öğrenci Konseyi ile birlikte her köye bir Atatürk Kütüphanesi projesi için Homeros Kültür ve Sanat Derneği olarak bir kitaplık oluşturulmuş ve bu projede Eczacı Ahmet Kadir Erman’a desteğinden ötürü ayrıca teşekkür ediyor ve şükranlarını sunuyor… Atatürk Kütüphanesinin bir örneği hemen yanıbaşımızda… EDAK’ın üyelerine gönderdiği Atatürk posteri de hemen yanında… Dev duvar resminde Homeros meleklerce taçlandırılıyor Mümtaz Öktem bize duvardaki büyük resmin öyküsünü de şöyle anlattı; Aslı Paris Louvre Müzesi’nde olan resmin, Homeros’un Tanrılar, Krallar, Düşünürler tarafından taçlandırılma törenini canlandırdığını söyledi. 1827’de Juan Agusdonin tarafından yapılmış. 2010 yılında 9 Eylül Ü. Öğr. Üyelerinden Mehmet Reşat Nasuhoğulları ve Ekibi tarafından 64 günde aslına mümkün olduğunca uygun olarak yapılmış ama Mümtaz Bey gülerek, bazı rötüşlarının kaldığını söylüyor. Aslı ise 9 yılda tamamlanmış. Moliere, Büyük İskender, Dante, Cervantes, Mozart… Çeşitli dönemlerde yaşamış kainat önderleri resimde yer alıyor. Resimde Homeros, medeniyetlerin babası sayıldığı için bütün medeniyetlerin ona bağlandığını temsil ediliyor… İzmir’in simgesi Saat Kulesi değil Homeros Olmalı… “İzmir’in simgesi sadece bir saat kulesi değildir. 8750 yıllık bir tarihten bahsediyorsak Homeros İzmir’in simgesi olmalıdır.” Diyor. Saat kulesi; Padişah II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. Yılı nedeniyle imparatorluk sınırları içinde yaptırılan 100 saat kulesinden biridir. İzmir’in değeri olabilecek onu diğer şehirlerden ayrı tutacak daha çok değeri var diyerek bu nedenle “Homeros Kültür ve Sanat Derneği”ni kurduğunu söylüyor. İzmir’in simgesi Homeros, ecza kooperatifçiliğinin simgesi de EDAK’ tır! “Kırsal da ne yapabiliriz?” düşünmek gerek… Eczacı Mümtaz Öktem; İzmir ve Manisa Valiliğinin kırsalı kalkındırma projesinden söz ediyor. Ve bu projeye eşiyle birlikte dâhil olduklarını, görev aldıklarını belirtiyor. Çünkü herkes şehirde köylerde kimse kalmadı. Ülkemiz bu kadar yüzölçümüne ve verimli topraklara sahip dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri konumundayken şimdi her şeyi ithal eder hale geldik diyen Öktem; “Dağlar sahipsiz, hayvancılık bitmiş. Çocuklarımızı kolejlerde okutuyoruz. İyi eğitimler alıyorlar. Daha sonra asgari ücretle bir yere işe sokmak için nüfusumuzu kullanalım seviyesindeyiz. Burada iki buçuk, üç bin liraya çoban bulamıyoruz. Şimdi devlet buna çözüm için çobanlık okulu açıyor. Ama bu noktada ufakta olsa bir katkım var diye de ekliyor. Öktem; Kültür Bakanımıza ve Vali Bey’e beraber katıldıkları bir toplantıda “Ben çoban olmak istiyorum dağlar sahipsiz ” dediğini söylüyor… Yöreyi ve insanlarını tanımanın neye ihtiyaç duyduklarını yerinde tespit etmenin önemi büyük diye konuşuyor. söylüyor. Bu petrol savaşları bu emperyalistler onun için onlar Agamemnonlarla da gelirler, başka türlü de gelirler. Çünkü burası “Anadolu!” ve çok, çok önemli… Onun için uyanık olmamız lazım, bu topraklar bizim. Bunlar evrensel insanlık miraslarıdır.” Ekoturizm Mesajı “Adım adım eko turizm”… Mümtazi Restaurant’ın hemen girişinde Homeros’un Truva kahramanlarının resimleri ile duvar süslenmiş. Agememnon’un tarihsel kimliğine dikkat çekiyor ve Atatürk’ün Çanakkale Savaşını kazandığında da buna atfen “Son Truvalıyım” dediğini aktarıyor. Atatürk’ün de tarih bilgisinin çok derin olduğunu söyleyen Öktem, “ Tarihin çok iyi araştırılması öğrenilmesi gerek. Agememnon’un sözünü ettiği aşiller, bu emperyalistler her zaman olacaktır. Şanslı olanların kaderi ise değişmez bir biçimde havası, suyu, toprağı elinden alınanlara bağlıdır. Ekolojisi bu kadar bozulan dünyamızda bunların yoksunluğu, bedeli ödenemeyecek bir hale gelmiştir. Amerikalı yazar burada çok güzel Homeros vadisi Mümtazi Restaurant’tayız… Çok nezih bir yer, manzara muhteşem, sanat, kültür ve leziz yemekler ile iç içe… Burası nasıl bir yer? Özelliği nedir? Bize neler anlatmak istersiniz? Ecz. M. Öktem: İzmir’in simgesi sadece bir saat kulesi… Ben bu yüzden Homeros Kültür ve Sanat Derneğini kurdum. Sırf Homeros’u İzmir’in simgesi yapmak için. Çağdaş İzmir’e Homeros’un daha yakışacağına inanıyorum. Ahmet Piriştina’da İzmir kültür başkenti olacaksa Homeros’ta simgesi olmalı demişti. Priştina’nın yeri ben de ayrıdır. Bu sene rahatsızlığım vardı babamla bir gündür arası anmaya gidemedim. Her sene İnciraltı’ndaki kabri başına gideriz. Babamın cenazesinde onun vefatını öğrendim ve babamın acısını unuttum o an kimi insanlar beni yerdi ama babam 80 yaşındaydı, onun ise daha yapacağı işler vardı. Bir gün ona sağ iken “Piriştina ormanı yapalım” dedim. “Bırak o isimde ormanı” dedi. Ben de “Ahmet Piriştina demiyorum ki, Piriştina diyorum. Ben Piriştinalıyım” dedim. O da bana “ne yani ben değil miyim?” demişti. Şimdi nereden nereye biz bu Piriştina ormanını yapacaktık gene döndü iş. Çeşme’de gazeteedak EDAK Ahmet Piriştina Ormanı yapıldı. İnanılmazdı yer kalmadı. Öyle bir talep oldu. Ormancıların orası için raporu vardır burada orman olmaz diye. Fakat şimdi o ağaçlar yaşıyor. Bizim için en büyük mutluluk bu. İzmir de bir Kaz Dağları, Şirince yaratmak istiyorum. ECZA KO O P . KURUM Peki, ya eczacılık istenen yerde mi? Bir laf söylenir. Zamanımızdaki eczacıyı kümesteki tavuğa benzetiyorum. O kadar lüzumsuz şeylerle uğraşıyor ki, sadece kümesin telinin hizasında yürüyor. Dışarıda ne olduğunu görmüyor ekonomik kaygılarından dolayı. Eczacı dediğimiz ki, ben eczanede doğdum büyüdüm hep derdim ki, “ eczanede de son nefesimi vereyim.” Beceremedim onu… Eczacı sosyal etkinliklerin içinde olmalı. Eczacı yaşadığı zorluklardan dolayı güvenilirliğini yitirmeye başladı. Mesleğiyle ilgili olarak “ben bugünü kurtarayım yanımdaki arkadaşıma ne oluyor ne bitiyor? “ bunları düşünmek ortadan kalktı. EDAK’ a dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü böyle dayanışmalar çok az kaldı artık. O nedenle, İzmir’in simgesi Homeros, ecza kooperatifçiliğinin simgesi de EDAK’ tır.” Diyorum. Bunu da başlık yapın…( gülüyor) Ecz. Mümtaz ÖKTEM, Hemen girişteki bu odayı sigara içenler için ayıralım dedik ama sonradan vazgeçtik. dedi Hemen girişteki bu odayı sigara içenler için ayıralım dedik ama sonradan vazgeçtik. Oda ve manzara o kadar güzel ki, sigara içmeyenlerde başlayacak ( gülüyor) … Burada sergilenen tablolar gerçektir. Almanlar iki tane tablo satın aldı. Yine gördüğümüz bütün heykeller de Kültür Turizm Bakanlığından izinli birebir orijinalinden kopyadır. Şöyle diyebilirim; Heykellerin müzedeki hali ne ise buradaki hali de odur. Burada ilginç bir anımız da oldu söylemeden geçemeyeceğim; İlk zamanlar yöre halkı heykeller çıplak diye bizi şikâyet ettiler, çok tepki aldık… Ama müzedeki hali ne ise burada da sergileneni o diye anlatmaya çalıştık. Homeros kimdir? Bu tablo eczacılık ile ilgili önemlidir. Bakınız reçete hazırlanıyor. İlaç yapılıyor. En önemlisi burada her şey doğaldır. Osmanlı saraylarında olduğu gibi yerler sedirdir. Bu ağaçlar sedirdir. En ufak bir kimyasal yoktur. Bu tepsilerle giden kahveler garantilidir. Ve buradaki bütün objeler de Eşim Tülin Hanımın çeyizindendir ( gülüyor) Kayınpederim marangozdu o dolap ve sedir onun anısıdır. Artık insanlar 5 yıldız, 7 yıdız otellerden bıkmışlar. Bu tür yerlere gelmeyi tercih ediyorlar… Yer zemini sedir dedim ve eskiden bunlar kirlendiği zaman fırçalarla fırçalanırdı. O zamanda bu sedirin gözenekleri çıkar ve böyle çok daha farklı renkte olur. Bu eski resimler de eşimin anne ve babasına ait. Herkesin kendinden bir şeyler bulabildiği, yaşanmışlık olan objeler ile burası nefes alıyor. Şimdilik 4 odamız var, bazılarını modern döşendik. 31 HABERLERİ Tabi yaparız…İlginize teşekkür ederiz. Burası aynı zamanda ev otel gibi değil mi? Ecz. M. Öktem: Tabi, “Homeros Kültür ve Sanat Derneği”ni kurarken amacımız; öncelikli olarak tüm dünyanın tanıdığı ve bildiği Antik Yunanistan da yaşamış İyonyalı Ozan Homeros’un doğduğu yaşadığı toprakların turizme kazandırılmasıdır. Derneğin yönetimini eşimle beraber dönemli olarak gerçekleştiriyoruz. Bu dönem benim eşim başkan. Bir önceki dönem Eczacı Enver Olgunsoy’un eşi başkandı. Ekoturizmin bu denli ön planda olduğu bir dönemde İzmir turizm cenneti burası olacaktır. Şimdi size kırsalla ilgili olan odalarımızı da göstermek isterim... Özel Röportaj Antik Yunanistan’da yaşamış İyonyalı bir ozan. Batı Edebiyatı’nın ilk büyük eserleri sayılan İlyada ve Odysseia Destan’larının yaratıcısı veya derleyicisi olduğu kabul edilir. Yaşamı hakkında çok az bilgi vardır. Kendisinden çok sonralar gelen Klasik Çağ yazarlarınca Truva Savaş’ı sırasında yaşadığı rivayet olunmuşsa da, destanlarında kullandığı dilden hareketle, günümüz araştırmalarınca Milattan Önce 8. Ve 9. Yüzyıllarda, Batı Anadolu’da büyük ihtimalle Smyrna’da (bu günkü adı İzmir) yaşadığı ifade edilir. Ancak gerçekte Homeros isimli bir şair yaşadıysa bile bu destanları yaratan veya derleyen tek bir ozan olmadığını düşünen araştırmacılar da vardır. Hayatıyla ilgili bir başka rivayet ise kör olduğudur. Fakat destanlarındaki betimlemelerin canlılığından, destanlarını yazdığında kör bile olsa bir zamanlar gözlerinin gördüğü anlaşılır. Yazdığı destanlar Klasik Çağ Yunan Edebiyat’ını ve Mitolojisi’ni derinden etkilemiş ve bunların aracılığıyla da bütün batı edebiyatına etki etmiştir. İrlandalı yazar James Joyce’un Ulysses’i, İngiliz yazar Shakespeare’in Troilus ve Cressida’sı, Romalı şair Virgil’in Aeneid’i Homeros’un destanlarından derin hisler taşıyan eserlerindendir. Homeros’un Selamı var; Dün gece düşümde gördüm Onu. Tüm görkemiyle tanrılar, krallar ve düşünürler tarafından taçlandırıldığı gün gibi, elinde Lir, Kayadibi köyündeki yaşadığı mağaranın yanında şarkılar söylüyordu. Bir anda müziği kesip tok bir sesle ‘gel şöyle yanımıza otur’ dedi. Çok heyecanlandım, sanki görür gibi bakıyordu, Oysa bizler onu görmeyen olarak biliyorduk. Başladı anlatmaya ‘’Öncelikle ben Homeros değil Homer’im. Bazılarının savına göre yunanlı değil, Anadolulu Symrna doğumluyum. Bunu en iyi Tübingen üniversitesinden Prof. Dr. Manfred Korfmann bilir’’ dedi. Homer’in işaret ettiği bu kişi kimdi? Truva’yı 1998 yılında UNESCO dünya kültür mirası listesine aldıran vasiyetine rağmen 2005 yılında Çanakkale’de gömülmeyip apar topar Almanya’ya götürülen bizim Osman. Benliğimi biraz zorlayınca Alman olmasına rağmen Berlin’deki Zeus Sunağı’nın Bergama’ya geri verilmesini isteyen, parayla tarih yazmaya kalkan güçlerle savaşan kişi. Düşle gerçek arasında bocalarken Homer kolumdan tutup ‘’Bak hemşerim geçmişten bizim günümüze Symrna Kültür ve ticaret şehriydi. Gemilerin biri gelip biri giderdi. Duyumlarıma göre gemilerden inen turistleri teleferikle Agora, Pagos (Kadifekale), benim doğduğum mağaralara gruplar halinde götürüp yöre insanına çok büyük maddi katkılar sağlıyormuşsunuz. Çok sevindim. Az daha unutuyordum, Efes Antik Kenti’nin taşları ile yaptığınız tarih ayıbı mendirekteki devasa heykelim çok güzel olmuş. EXPO için çok önemli, iyi düşünülmüş emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Hektor’ u sakın unutmayın. Onun heykelini de Troya’ya dikin. Emperyalistlere, yağmacılara ben son Truvalıyım diyen Atatürk’ün heykelini çok önceden diktiniz. Ama onu düşüncelerine ve ilkelerine yeterince sahip çıkmadınız. Anadolu’nun zenginliklerini yağmalamaya gelen Agamennonlar, Akhilleus’lar başka isimlerle hep olacaklar. Çok uyanık olun. Bu güzel Anadolu’ya sahip çıkın. Unutmayın ki Hektor’lar, Atatürk’ler kolay yetişmiyor. Beni tanıyan tanımakta zorluk çeken tüm hemşerilerime tarihin derinliklerinden selamlar.’’ Yatakta donmuş kalmış nefes almakta zorluk çekiyorum, düşmüydü gerçekmiydi. Gerçekti de, yoksa ben mi düş gördüm. Karışık duygular içerisinde beni tarihimle, soykırımla, barbarlıkla yargılamaya kalkan Avrupa. Taçlandırdıkları Homer’in İlliada Destanında barbarların yaşadığı yerler acaba başka Avrupa mı? Diye düşünüyorum. HOMER bizler tarihin bir döngü olduğunu geçmişten günümüze hiçbir şeyin değişmediğini bir kez daha görüyoruz. Gelecek kuşaklar bu yapılanları unutmasın! diye seni taçlandırıp kentimizin simgesi yapmak istiyoruz. Günümüzden tarihin derinliklerine sevgiler, saygılar. Ecz. Mümtaz Öktem / Homeros Kültür ve Sanat Derneği 32 gazeteedak “Medikal ürünlerin geleceği eczanelerde olacak” EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Aydın’da Medikal Eğitim Gerçekleşti anti emboli çorabı mutlaka hastaya giydirilir. Gelişmekte olan bu alana zaman geçirmeden eczacının ilgisi olmak durumundadır “dedi. Aydın Eczacı Odası -EDAK Ecza Kooperatifi işbirliğiyle Luxor firmasının eğitimci desteğiyle gerçekleştirilen Medikal Ürünler Eğitimi 10 Temmuz 2013 tarihinde Aydın Eczacı Odası salonunda gerçekleşti. Eğitime 64 eczacı katıldı. Eğitim öncesi açış konuşmasını yapan Aydın Eczacı Odası Başkanı Eczacı Salih Kozalı, “Medikal ürünler eczanelerimiz için önemli ve biz de bunun için odamız ve EDAK ecza kooperatifimiz ile birlikte çalışıyoruz.” dedi Medikal ve medikal ürünler ile ilgili bugün neler anlatacaksınız? Gazeteedak okurları için Eğitimci İsmail Karaismail ile medikal ürün eğitimi hakkında görüştük. Özellikle ortopedimiz son kortejler kurulu dediğimiz kısmıyla daha çok ilgiliyim. Bununla birlikte eğitimler veriyoruz. Bunlardan birini de sizle yapıyoruz burada. Eğitimimiz nasıl geçecek ben size kısaca tanıtım yapayım. 3 ders yapacağız. Bu 3 ders içerisinde ortopediyle ilgili eczacıya lazım olan bilgileri vermeye çalışıyoruz. Elimizde sihirli bir değnek yok hepsini aktaramayız ama elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Zamanla da tecrübelerinizin pekişeceğine inanıyorum. Peki, eğitim nasıl devam edecek? Bu 3 saat nasıl geçecek? Onla ilgilide biraz bilgilendireyim. Ortopedi ürünleri diğer cihazlar gibi mesela tansiyon aleti gibi ürüne bakarak anlatılacak bir şey değil. Biz ortopedi ürünlerinin genel mantığından bahsedeceğiz. Ortopedik sorunlar için kullanılan malzemelere ortopedik malzemeler denir. Şimdi onların sınıflarından bahsedelim. Bunlardan bir tanesi protezlerdir. Protez, bir hastanın bir bölümünün eksik yada tamamen yok ise onun hareketlerini normalleştirebilmek için oraya uyguladığımız malzemedir. Protezler kendi içerisinde ikiye ayrılır; vücut dışına uygulanan protezler. Gözle görülebilir protezlerdir bunlar. Diğeri ise vücut içerisine uygulanan protezlerdir. Bunlara da implant protezler diyoruz. Başında implant geçen protezlerin hiçbiri eczacının işi değildir. Onun yapabileceği bir şey değil. Protez malzemelerinin insan üzerinde vereceği 3 etki vardır. Bu 3 etki için bunlar üretilir. Aslında bu mesleki bir bilgi değildir. Hasta size geldi diyelim Uyku problemim var dedi. Bunun 3 etkisi vardır 4. Etkisi yoktur bu problemin. Sizde buna göre bir şey verirsiniz. Eğer sorun uykusuzluk değil de hareketsizlikse bir protez malzemenin insan üzerindeki 3 etkisinden bahsedebilirsin. 4’ten bahsedemezsin. Bir vücudun bir bölgesini hareketsiz bırakmak ve ya hareketli bırakmak. Diğeri de hareketleri kontrol altına almak. Üçüncü konumuz daha var. Oda fizik tedavi ve rehabilitasyon ürünleri. Ortopedik ürünlerden ayrılan özelliği ise, ortopedik ürünlerin vücuttaki sorunları düzeltmeye yöneliktir. Fakat fizik tedavi ve rehabilitasyon da öyle bir şey yoktur. Fizik tedavi ve rehabilitasyon da kişinin herhangi bir sebeple hareket yetisinin tamamının ya da bir kısmının, süreli veya süresiz kaybetmiş hastaların ve yakınlarının hayatını normalleştirecek her türlü ürüne denir. Örneğin tekerlekli sandalye yürüyemeyen bir hastayı iyi etmez. Onun ve yakınlarının hayatını normalleştirir. Eğitime katılanlara İsmail Karaismail’in kitabı hediye edildi. Eğitim Sonunda Aydın Eczacı Odası yönetimi ve Aydın şube ve EDAK merkez çalışanlarıyla... Kozalı’nın konuşmasının ardından Ortez-Protez teknikeri İsmail Karaismail’in sunduğu Medikal ürünler eğitimine geçildi. İnteraktif bir ortamda geçen eğitimde eczacılar medikal ürünler ile ilgili sorularına da detaylı bilgi aldılar. Eğitimde, gelecek dönemle ilgili bu iş eczanelere kayacak diye konuşan İsmail Karaismail medikal ürünlerde marjı en yüksek olan gruplardan birinin varis çorapları olduğunun altını çizdi. Varis çoraplarının “kullan at” değil, ömür boyu kullanılacak bir ürün olduğunu da belirten Karaismail, ülkemizde eczacı ilgisinin bu alanda az olduğunu ve nerdeyse tamamen medikalcilere bırakılmış halde olduğunu söyledi. Gerekli donanım ve ilgiyle hastalarına doğru ürünü sunan eczacıların o hasta ve yakınlarını da eczaneye çekeceklerine eczane hakkında kulaktan kulağa olumlu bir söylem oluşacağına dikkat çeken Karaismail, “Varis çorapları medikal ürünler alanında olmazsa olmazdır. Ve mutlaka üstünde çalışılması gereken bir ürün grubudur. Bu ürünler hastalığı tamamen tedavi edici değil, yaşam boyu hastanın konforunu yükseltecek ürünlerdir ve sürekli kullanımı gerekir. Hatta gelişmiş ülkelerde her türlü cerrahi operasyon sonrası Eğitimci İsmail Karaismail ile birlikte EDAK ve Luxor Firması yetkilileri bir arada... Ortopedi nedir? Kelime anlamı Orto: düzgün Pedi: çocuk demektir; yani ortopedi düzgün çocuk anlamına gelir. Her yaştaki insana anormalliklerle ilgili yardımcı olan bir daldır. Ortopedinin muhatap olduğu sistem hareket sistemidir. Hareketin anlamı ise hareket beyninden aldığı emirleri sinirler vasıtası ile kemik ve eklem yeteneklerini bile kasların kasılması sureti ile meydana gelen olaya verilen isimdir. Kemiklerde, eklemlerde, kaslarda oluşan problemlere ortopedik problemler denir. Hareket sistemi içinde ikiye ayrılır. Birincisi iskelet sistemi, bu iskelet sistemi içerisine giren kemikler, eklemler ve bağlardır. Birde kas sistemi vardır. Yüz kas sistemlerinin ortopedi ile alakası yoktur. Çünkü istemsiz kasılırlar. Bir de; Klasik ortopedik hastalıklarından bahsedeceğim. Bu bahsettiğim hastalıklar vücudun her yerinde olabilen hastalıklar. Bunlardan bir tanesi kırık. Üç çeşitte olabilir kırık; çatlak, kemiğin bütünüyle birbirinden ayrılması, diğeri ise kemiğin birçok yerinden kırılması parçalı kırılmasıdır. Hastalıklardan bir diğeri ise çıkıklardır. Eklem yüzeylerinin birbirinden ayrılmasına çıkık denir. Çıkıklarda; yarı çıkık yada tamamen çıkık buna çıkıntıda denir. Bu şekilde sınıflandırılır. Arttrid vardır. Bu da bir ortopedik hastalıktır. Kemiklerin yapılarının bozulmasıdır. Buda kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlardan biri kireçlenmeden oluşur. Bu genellikle 50 yaşından sonra veya aşırı kilodan oluşur. Başka bir rahatsızlık fıtıktır. Omuz da tekrarlayıcı omuz çıkıkları veya kıkırdak problemleri çok fazla gözükür. Çünkü vücudun en çok hareket eden kısımları kalça ve omuzdur. Bu ikisinin de özelliği aynıdır. Böyle durumlarda genellikle omuzu istirahata almak için kol askısı kullanıyoruz veya tekrarlayıcı omuz çıkıklığı için omuzluk kullanırız. El bileği; burada tam 8 tane kemik var. Bunlar içerisinde düzensiz kemik, karpal kemikler var. Basketbol oynarken mutlaka herkes parmağını topa vurmuştur. Bunlar içinde eczacı benim düşüncem bu parmak atellerini de satmalıdır. gazeteedak EDAK Medikal ürünler ile ilgili eczacılarımıza neler söylemek istersiniz? Medikal ürünlerin geleceği nerede? Yani gelecek dönemle ilgili bu iş eczanelere kayacak. Çünkü bu konuyla ilgili araştırmalar var. İlk optikçilerden başladı bu mesela. Ondan sonra işitme cihazlarından devam etti. Son nokta artık medikaller kaldı. Gelecekte hazır malzemeler eczaneye kanalize olacak. Bunların içerisindeki spesifik ürünler medikalciler de kalacak. Bu konuda SGK ile eczacılar yarış içerisinde. Herkesin birbirlerinden beklentileri var. Eczacılar bu konuya biraz ilgi duyup sahiplenirse, hem kendi ticari konumları açısından hem de hasta ve hasta yakınları açısından çok pozitif bir noktaya gelecek. ECZA KO O P . KURUM 33 HABERLERİ Çünkü medikalciler bu konuda akademik kariyeri olmayan insanlar. Eczanelerin iyi kötü akademik kariyerleri var. Neyin ne olduğunu biliyor. Yani vücut yapısını biliyor daha bilinçli uygulayabilir. Hastanın ulaştığı ilk sağlık kurulu olma özelliği var. Bu işi biran önce sahiplenmeleri kendileri dışında halk sağlığı içinde çok önemlidir. Kaç yıldır bu sektörün içindesiniz? Protez -Ortez Teknikeriyim. 15 yıl sektördeyim. Bir de öğrencilikte geçen 5 yıl var. Onu da sayarsak yaklaşık 20 yıl oldu. Medikal ürünler hakkında danışmanlık hizmeti veriyorum. Böylece firmalarda eczacılarla buluşturuyorlar. Teşekkür ediyorum. Aysun Uysal (Tek Sigorta Satış Pazarlama Bölge Temsilcisi) Eğitim sonunda Tek Sigorta’nın SGK kesintilerine özel sigorta poliçesinin tanıtımını yaptı Medikal İpucu Medikal ürün satışı esnasında bayilik başvurusu yapılacak firmayı tespit etmek. http://ubb.iegm.gov.tr Adresine girilerek yandaki başlığa tıklanır. Gelen ekranda barkod bölümüne ürünün barkod numarasını yazarak “listele” butonuna tıklandığında Firma Ticari Adı bölümünde görüntülenen firmaya bayilik başvurusu yapılır. 34 Özel Röportaj gazeteedak Ecz. Hülya Bostancıoğlu ile Söyleşi EDAK Antalya’dan çok güzel bir öykü var bu kez gazetemizde… O eczacı, müzisyen, hayatı engelsiz bir yaşamak için çaba gösteren, gönüllü biri… Söyleşiyi bizim için Saha Yönetmeni’miz Ercüment Muallaoğlu gerçekleştirdi. Ona ve tabi ki Hülya Bostancıoğlu’na çok teşekkür ediyoruz. İlk önce bu sanat evi fikrinin nasıl oluştuğunu anlatabilir misiniz? Hikâyenin en başı çok uzun yıllar öncesine dayanıyor. Liseyi bitirdiğim dönemde körler okulunun korosuna dâhil olmuştum. Orada çok yetenekli bir arkadaşım vardı. Görme engelli olduğu için konservatuara giremedi. Çok üzülmüştüm ve o gün ona şöyle bir söz verdim. Bir gün bu okulu okuyacağım. Senin adına bu arkadaşlarla paylaşacağım bilgimi. Yıllar geçti o gün geldi. O gün konservatuarı bitirdim. 2. yılıydı bu bilgileri bu arkadaşlarla paylaşmaya başladım. İlk önce Antalya Engelliler Korosunu kurdum. Değişik dernek çatıları altında çalıştık. Fakat sonra gördüm ki bu arkadaşlarımız çok yetenekliler. Sanatın diğer dallarını da paylaşabiliriz diye düşündüm. Ayrıca diğer derneklerde işte akülü araçlarla girdiğimiz için sıkıntılar yaşıyorduk, üzülüyorlardı. Bizim çatımız olsun istedim, bizim bir evimiz olsun. Böylece bu konuda zamanımı ve maddi manevi birikimimi harcamaya başladım. Bu evimizi kurduk. Mütevazı bir evimiz var şuanda çok mutlular. Sanatın her dalını paylaşıyoruz. Seramik çalışıyoruz, takı tasarımı yapıyoruz, ingilizce öğreniyoruz, müzik çalışıyoruz. Şuanda enstrüman çalmaya başladılar. Ritim grubu oluşturduk. Koro çalışmalarımız sürüyor, konserler veriyoruz vereceğiz. Çok yetenekliler ve ben onlarla çok mutluyum. Bu durum böyle sürecek nefes aldığım sürece. ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ mızla kocaman bir aile olabileceğimizi düşünüyorum. Bu düşünce içinde bu konuyu bu zor hayatları ne kadar nerelerinden paylaşabilirsek o kadar kolaylaştıracağız. Tebbessüm etmelerini sağlayacağız. Unutmayalım ki onların hayatları da bir anda değişti ve bizimde hayatımız her an değişebilir. Onların yanında olabiliriz. Kesinlikle. Bu bir yıllık süre zarfında yaptığınız faaliyetlerden bir kaç örnek verebilir misiniz? Tabi ki. Bu bir yıl içinde takı tasarımı örneklerimiz çoğunlukta. Seramik çalıştık, hediyelik eşya çalıştık, boyama teknikleri öğrendik. Bu arada konserler verdik. Özellikle konserlerden de örnek verebilir misiniz? 4 önemli konser verdik. En önemlilerinden bir tanesi Antalya Ticaret Odasının hazırladığı Türk Müziği Günlerinde ki konserimizdi. Bir tek bizim koromuz sunum yaparken salon inanılmaz doluydu ve çok duygulu anlar yaşandı. Çok başarılıydı. Özgüvenleri de arttı tabi. Her şey çok güzel oldu, çok mutlu oldular. Bu arkadaşlarımız yeteneklerini sergilediklerinde gerçekten daha özgüvenli, hayata daha güzel bakmaya başlıyorlar. yen. Böyle bir eksikliğimiz var. Gönüllü öğretmenlerimiz gerçekten yanımızda güzel yürekliler. Onlara hep çok teşekkür borçluyum. Güzel yürekli annelerimiz var, ablalarımız var. Hep yanlarında hayatlarını kolaylaştırıyorlar. Evimiz tabi ki İnşallah bir merkez olsun. Şubelerimiz olsun. Orada güzel yürekli insanlarla, bu arkadaşlarımız hayatlarına daha çok kolaylık getirebilelim isterim. Bu gönüllülük ruhunu daha çok taşıyan arkadaşlarımızla birlikte olmak istiyorum. Kendimi çok yalnız hissettiğim zamanlar oluyor ve çok üzülüyorum. Oysa inanıyorum ki bu gönüllülükte çok arkadaşımız var. Çünkü hepimiz potansiyeliz. Hepimiz onların yanında her an buluşabiliriz. Her an onlarla birlikte olabiliriz. Bu sanat evinde herkes gönüllü bir şekilde çalışıyor. Hiç kimse bir maddi beklentisi olmadan çalışıyor değil mi? Kesinlikle öyle… Biz sanat evimizi; dernekler üstü, paralar üstü, dinler üstü olarak böyle tanımlıyoruz. Biz burada ibadet ediyoruz. İnanın arınarak geliyoruz. Burada her şey o kadar güzel ki, herkes o kadar mutlu ki pırıl pırıl hiç kimsenin sanki tasası yokmuş gibi hiç kimsenin sorunu yokmuş gibi, şarkılarımızı söylüyoruz. Objelerimizi yapıyoruz, boyamalar yapıyoruz. Çok keyifli bir ev burası… İnşallah daha büyük evlerde, arkadaşlarımızın sayılarını daha çok arttırarak buluşmalarımızı da yaşayabiliriz. Size ulaşmak için bir telefon numarası verebilir misiniz? Yardımcı olmak isteyen kişiler için. Tabi ki. Eczanemin telefon numarası 0 242 325 05 61. Çok teşekkür ederiz… Çok teşekkür ediyorum. Grubum adına çok teşekkür ediyorum. Bu inceliğiniz zarafetiniz için çok teşekkürler. Ve tabi meslektaşlarıma da sesleniyorum. Onların çok duyarlı olduklarına da inanıyorum ve çok teşekkür ediyorum bu ilginizden dolayı. Gerçekten çok duygulandığımı söyleyeyim. Çünkü çok düşünmüyordum açıkçası hiç zorunda değilsiniz ama yanımızda hissettik sizi ben yanımda buldum. Yanımda hissediyorum şuan da çok mutluyum. Ben çok teşekkür ediyorum. Çok sağ olun kolay gelsin. Ecz. Hülya Bostancıoğlu’nun Sanat Evi’ndeki kursiyerleri hep neşeli Sanat eviniz ne kadar zamandır faaliyette? Sanat evimiz bir yıllık çok eski değil ama diliyoruz ki burası bir merkez olsun ve şubelerimiz olsun. Sıkıntılarımız da var. Hepimiz engelli potansiyeliyiz. Bunu unutmadan bakabilirsek bu konuya çok daha duyarlı arkadaşları- Gelecekteki planlarınız arasında neler var? Gelecekteki planlarımız arasında; şimdi tabi ki çok ciddi sıkıntılarımız var. Öncelikle bir dernek değiliz. Burası bir sanat evi, söz ettiğim gibi çok zor hayatlara sanatı paylaştırmakla ilgili sürüyor yolculuğumuz. Bu arada sıkıntılar hep var. Örneğin; ulaşım sorunumuz var. Çünkü bir aracımız yok. Hava kötü olduğunda yollarda kalıyorlar. Ben buna çok üzülüyorum ama yapabileceğim çok şey yok ne yazık ki. Enstrüman almak istiyoruz, çok yetenekli arkadaşlarımız var, enstrüman öğrenmek iste- gazeteedak E.Ü. Eczacılık Fakültesinde Mezuniyet Sevinci… EDAK ECZA KO O P . KURUM 35 HABERLERİ Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 20122013 döneminde mezun olan 96 eczacıyı çalışma yaşamına törenle uğurladı. Törende konuşan Prof. Dr.Ulvi Zeybek yeni mezunlara “Karşılaşacağınız her türlü sorunda dimdik ayakta duracağınızı biliyorum” dedi. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2012–2013 öğretim yılı mezunlarını törenle uğurladı. Törene Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyeleri ve Dekan Yardımcıları, TEB Merkez Heyeti Saymanı, İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı, EDAK Y.K. Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi, Ege Eczacılık Mezunları Derneği Başkanı, EDAK Kurumsal İletişim ve Pazarlama Bölümü Direktörü ile yeni mezun olan eczacıların aileleri ve yakınları katıldı. Neden Kooperatif? Neden A.Ş. Değil, Neden Kooperatif? Kooperatiflerle ilgili birkaç sayısal bilgi • Dünyada kooperatiflere ortak olan insan sayısı 1 milyar civarındadır. Aile nüfusu dikkate alınırsa, dünya nüfusunun yarısının geçiminde kooperatif girişimlerin katkısı vardır; Sayısal olarak önemli görülmesine karşılık, Türk Kooperatiflerinin ekonomiye katkılarını saptayan istatistiki bir kuruluş bulunmamaktadır. Bu konudaki veriler, bazı akademik çalışmalarla sınır düzeyde kalmaktadır • Kooperatifler, küresel düzeyde 100 milyondan fazla insanı iş sağlamaktadırlar; bu sayı, dünya dış ticaretinin 2/3’ünü denetleyen çok uluslu şirketlerin istihdam ettiği işgücünden fazladır; ( Daha geniş bilgi için bkz. Hayati Yazıcı, “Kooperatifçilik”, Dünya Gazetesi, 02.02.2012 ) • Küresel düzeyde tarım ürünlerinin yüzde 50’sinden fazlasının kooperatifler tarafından pazarlandığı kestirilmektedir; Kaynaklar : · M.Ü. Milas SK Meslek Yüksekokulu, “ Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler- Dünyada ve Türkiye’de Kooperatifçiliğe Yaklaşımlar” Paneli, 17 Mayıs 2011, Milas. · Ayhan ÇIKIN, “Daha İyi Bir Dünya İçin Kooperatif Girişimler” • Dünyadaki en büyük 300 kooperatifin 2008 yılı cirosu, 1,6 trilyon dolar olup, dünyanın 9. büyük eşdeğerdir; • 2008 finansal krizi süresince, pek çok geleneksel banka girişimleri varlığını sürdüremezken, kooperatif bankaları tüm dünyada tasarruf ve kredi hacmi olarak büyüme göstermişlerdir; • Finansal kooperatifler, 857 milyon insana (Dünya nüfusunun % 13’ü) hizmet sunmaktadırlar; • Finans kooperatifleri, yoksulluk sınırı altında yaşayan 80 milyon insana, mikro finans sistemi içinde, hizmet vermektedirler; • Kore’de su ürünlerinin yüzde 70’ni, Brezilya’da tarım ürünlerinin yüzde 40’nı, Bolivya’da tasarrufların yüzde 25’ini, Kolombiya’da sağlık sektörünün yüzde 25’ini, Singapur’da perakende ticaretin yüzde 55’ni, vb.. kooperatifler gerçekleştirmektedirler; • Kırsal elektrik kooperatifleri, Bengladeş’de 28 milyon insana; ABD’de elektrik hatlarının yarısına sahip olup 37 milyon insana hizmet sunmaktadırlar; (Örnekler çoğaltılabilir); • Türkiye’de 84 bini aşan birim kooperatiflere 8,1 milyon civarında ortak kayıtlı bulunmaktadır. “Kooperatif girişim kriz dönemlerinde güçlü kalır” 6 Temmuz 2013 tarihinde ICA ve BM tarafından kutlanan Uluslararası Kooperatifler Günü, ülkemizde de Milli Kooperatifler Birliği ve TEKB çatısı altında kooperatifçilik olgusunu bir kez daha ön plana çıkardı. Gününün teması “Kooperatif Girişim Kriz Dönemlerinde Güçlü Kalır” olarak belirlenirken, diğer iş formlarının mevcut ekonomik mücadelelerle karşı karşıya kaldığında nasıl yeterli oldukları düşünüldüğünde bu uygun bir temadır. Yatırımcıların sahip oldukları iş modelleri şu anda ekonomik ve sosyal ve çevresel açıdan istikrarsızlıklar yaşarken kooperatif modeli kriz dönemlerinde dirençli olduğunu defalarca göstermiştir. Mali kriz, uzun vadeli kalıcılık yerine kısa vadeli kazanca değer vermenin tehlikeleri ile ilgili destansı bir örnek olmuştur. Karşı karşıya kalmış olduğumuz küresel krizler, finansal getirileri insan ihtiyaçlarının önüne koyan bir iş modelinden kaynaklanmış olup, bu model, kazançları özelleştirmek ve kayıpları sosyalleştirmek isteyen bir modeldir. Bakınız: http://www.tekb.org.tr/ da yazının tamamını okuyabilirsiniz… gazeteedak 36 EDAK Sigortacınız diyor ki! Anlaşmalı tutanak sadece maddi hasarla sonuçlanan kazalardan sonra kazaya karışan diğer sürücü ya da sürücüler ile kazanın oluş şeklinin tutanak ile tespitinde anlaştığınız takdirde doldurulacaktır. KO O P . KURUM HABERLERİ Bunları Biliyor Muydunuz? Aşağıdaki durumlarda bu tutanak doldurulmayacak, bu durumlarda 155 veya kaza mahalli jandarma bölgesiyse 156 numaralı telefondan trafik zabıtasına haber verilecek tutanağı yetkililer tutacaktır… • Ehliyetsiz ya da yetersiz ehliyet ile motorlu araç kullanılıyor ise, • Sürücüde yaş küçüklüğü var ise, • Sürücüde alkol ya da akıl sağlığı şüphesi var ise, • Kamu aracı ise, • Trafik kazasında sadece 3.şahısların eşyalarına zarar gelirse, • Kazaya karışan araçların birinin veya birkaçının trafik sigortası yok ise • Trafik kazası ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanmış ise, Begüm Gürece (Sigorta İşlemleri Sorumlusu) [email protected] Trafik ve kasko hasarlarında tutulacak tutanak ile ilgili; ECZA (yurtdışından gelen araçlar için düzenlenmiş yeşil kart-green card belgesi de trafik sigortası yerine geçmektedir.) İkiden fazla aracın karıştığı trafik kazalarında birden fazla form kullanılabilir bu durumda her bir form tüm sürücüler tarafından imzalanmalıdır. Tutanak tanzimi için kaza yerinde beklenmesi gerekli değildir mümkünse fotoğrafı çekildikten sonra araçların trafiği aksatmayacak şekilde uygun bir yere çekilerek, tutanağın düzenlenmesi imkân dâhilindedir… Tutulmuş olan tutanağın asılları her iki taraftada kalacaktır. (Bir tane tutanak doldurulup fotokopi ile çoğaltılabilir çoğaltılan evrağada ıslak imza atılarak asıl hale getirilebilir…) Tutanak tutulduktan sonra her bir taraf diğer tarafın ruhsat, ehliyet, trafik sigortası fotokopilerini almalıdırlar.. Tutulmuş olan tutanak, çekilmiş fotoğraflar ve alınmış olan ruhsat ehliyet trafik sigortası fotokopileri ile servise gidilmelidir. Eczacı Mesleki Sorumluluk Sigortaları Tek Sigorta’da başladı! SİGORTA Mesleki Risklerinizi ve SGK Kesintilerinizi Sigortalatabileceğinizi Biliyor muydunuz? Mesleki Sorumluluk Sigortası Günümüzde pek çok meslek grubu faaliyetlerinden dolayı olaşabilecek riskleri sigortalatmaktadır. Hatta devletin zorunlu tuttuğu meslek grupları da mevcuttur. Eczacılık da artık risklerini sigortalatabilen meslekler arasındadır. Eczacı Mesleki Sorumluluk Sigortasıyla, Eczacı ve SGK ’lı çalışan eczane teknisyenleri mesleki faaliyetlerini yerine getirirken yapacakları mesleki hatalardan dolayı açılacak maddi, manevi tazminat talepleri, SGK fatura kesintileri, Avukatlık masrafları güvence altındadır. Mesleki Sorumluluk Sigortanızı TEK Sigorta’dan temin edebilirsiniz. Konut Sigortası Neleri Kapsar? İster ev sahibi olun ister kiracı evinizin ya da eşyanızın uğrayabileceği zararlara karşı önemlinizi bugünden alabilirsiniz. Evinizi , yangın ,hırsızlık , sel ve su baskını , deprem , infilak ,cam kırılması , doğal afetler ,gıda bozulması , terör vb. gibi risklere karşı güvence altına alabilirsiniz. Konut poliçesinde bulunan yardım paketleriyle anlaşmalı bölge dahilinde ücretsiz çilingir, elektrik işleri , tesisat işleri hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz. Konut sigortasıyla evinizin ve eşyalarınızın yanı sıra , sorumluluk teminatlarıyla sizden kaynaklı komşularınıza gelebilecek zararlar da sigorta kapsamındadır. Acenteliği Ltd. Şti. Herkes için Mutlu Emeklilik! Bireysel Emeklilik Ürünleri Artık Tek Sigorta’da! Gelin, geleceğinizi beraber planlayalım… Ayrıntılı Bilgi için; 0232 472 25 00 0232 475 25 02 [email protected] www.teksigorta.com.tr ECZACILARIMIZA VE ECZANE ÇALIŞANLARINA ÖZEL İNDİRİMLİ KONUT SİGORTASI TEK SİGORTA’DA. BİR KURULUŞUDUR gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM 37 HABERLERİ EDAK Ailesine Hoşgeldiniz Eczane Adı Eczacı Adı İlçe İl OZAN ECZANESİ Ecz. Çetin Şen ADANA MERKEZ ADANA HANDENAZ ECZANESİ Ecz. Hatice Tosun SEYHAN ADANA KARACAOĞLAN ECZANESI Ecz. Özlem Tuna Demirkıran YÜREĞİR ADANA İSTANBUL ECZANESİ Ecz. Hüseyin Yılmaz CEYHAN ADANA EVGİN ECZANESİ Ecz. Burhan Evgin SEYHAN ADANA YENİHAYAT ECZANESİ Ecz. Beyza Tapanyiğit SEYHAN ADANA ÜNAL ECZANESİ Ecz. Doğan Ünal ÇAY AFYONKARAHİSAR HİLAL ECZANESİ Ecz. Züleyha Uslu ÇOBANLAR AFYONKARAHİSAR SERDAR ECZANESİ Ecz. Bedriye Alpsar AFYON MERKEZ AFYONKARAHİSAR ÖZEN ECZANESİ Ecz. Abidin Hakan Savcıözen AFYON MERKEZ AFYONKARAHİSAR ANILGAN ECZANESİ Ecz. Erdem Anılgan ALANYA ANTALYA EFE ECZANESİ Ecz. Mehmet Fatih Urgancıoğlu ALANYA ANTALYA SEVGİ ECZANESİ Ecz. Başak Er ALANYA ANTALYA KIRALAN ECZANESİ Ecz. Kerem Tosun ÇİVRİL DENİZLİ ALBAYRAK ECZANESİ Ecz. Feridun Kozakbaş DENİZLİ MERKEZ DENİZLİ YELİZ ECZANESİ Ecz. Yeliz Gezgin ACIPAYAM DENİZLİ EGE IŞIK ECZANESİ Ecz. Muti Dönger BUCA İZMİR DENİZ ECZANESİ Ecz. Deniz Karaçolak Topsakal BUCA İZMİR ERENGİN ECZANESİ Ecz. Fatma Erengin KONAK İZMİR TUTKUN ECZANESİ Ecz. Buse Tutkun ÖDEMİŞ İZMİR BAŞAK ECZANESİ Ecz. Nihan Kılınç BUCA İZMİR OGUZ ECZANESI Ecz. Gülay Dostoğlu MENEMEN İZMİR KOCABIYIK ECZANESİ Ecz. Canan Kocabıyık TİRE İZMİR GONCA ECZANESİ Ecz. Gonca Bostan KARABAĞLAR İZMİR BAŞAK ECZANESİ Ecz. Başak Durmaz TORBALI İZMİR KARTAL ECZANESİ Ecz. Kabil Kartal KEMALPAŞA İZMİR MESİR ECZANESİ Ecz. Arif Umutlu MANİSA MERKEZ MANİSA DURU ECZANESİ Ecz. Nagihan Karadağ Otcuoğlu MANİSA MERKEZ MANİSA DUYGU ECZANESİ Ecz. Duygu Özçıkrıkcı MANİSA MERKEZ MANİSA DEFNE ECZANESİ Ecz. Gizem Köşmen FETHİYE MUĞLA YÜCEL ECZANESİ Ecz. Mert Dorukoğlu MARMARİS MUĞLA ENSAR ECZANESİ Ecz. Mehmet Çiftçi ŞANLIURFA MERKEZ ŞANLIURFA KARGI ECZANESİ Ecz. Mehmet Kargı UŞAK MERKEZ UŞAK Eczane Rafı EDAK Kod 42581 42580 42584 42583 42582 42585 2903 EDAK Adı Bayer Böceksavar 400 ml Bayer Sineksavar 400 ml Bayer Mat Makine Bayer Likit Yedek 60 Gece Bayer Likit Set 60 Gece Bayer Mat Tablet 20’li Racumin Fare Zehiri Birim 5.77 4.36 5.91 6.93 8.97 2.91 9.61 EDAK MF 30+15 50+25 9+1 6+3 9+1 18+9 8+8 Dökme Adeti 45 75 10 9 10 27 16 Sadece EDAK’a özel 677 TL”lik özel paket Bayer Garden Stand hediyeli Not: Ürünler dökme kesilecektir. Lütfen satış elamanınıza danışınız. Tavsiye Edilen P.S.F. 5.50 4.25 7.90 6.90 11.90 2.90 6.90 gazeteedak 38 EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Yeşil Köşe G A Z E T E Gazete Gökkuşağı bir Çevreci Eczacılar Kooperatifi süreli yayınıdır • Üç ayda bir yayınlanır • Temmuz - Ağustos - Eylül 2013 • Sayı: 01 Merhaba İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim. O zamandan bu güne kadar ‘ÇEKOOP’ adı hep atık ilaçla anılır hale geldi. Oysa bizim, aklımızda ve programımızda hala bir sürü proje var... İnsanın olduğu her yerde daha mutlu, daha sağlıklı, daha yeşil bir dünya yaratmak için çalışmaya söz verdik. Bu güne kadar size en yakın sağlık danışmanınız olan biz eczacılar, şimdi, çevre için, eğitim için, burs için kısacası daha yaşanılır bir dünya yaratmak için de varız. Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir mide düşünürüm midemde, Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne halt edeceğimi bilemem. Son yıllarda tüm büyük şirketlerin, kurumsal yapıların en önem verdiği değerlerin arasında sürdürülebilirlik gelmekte... ÇEKOOP olarak, bizim de amacımız sürdürülebilir bir çevre, sürdürülebilir bir sağlık, sürdürülebilir bir eğitim. Kısacası yaptığımız her işle sürdürülebilir bir dünya yaratmak... Böyle diyor “Dalgacı Mahmut” adlı şiirinde Orhan Veli. Başkalarının çook önemli!! işlerinin yanında, dünyayı güzelleştirmek için çalışmanın dalga geçmekle eş sayıldığı bir anlayışa karşı. Bu güne kadar neler yaptık ve neler yapmaktayız; İlk defa 2008 yılında atık ilaç hareketine başladığımızdan bugüne, bazı meslektaşlarımızdan gelen "Bunca sorunumuz varken, bir de böyle gereksiz şeylerle mi uğraşacağız?" eleştirileri bana hep bu şiiri anımsattı. Eczacının kamu kurum indirimi, fiyat düşüşleri, muayene ücretleri gibi sorunlarının yanında "Eczacı olmanın ilaca, insana ve doğaya karşı farklı sorumlulukları da vardır. Gelin, birlikte bu sorumluluklarımızı yerine getirelim" söylemi, bazıları tarafından dalga geçmek olarak nitelendirildi. 2008 yılında, EDAK Ecza Kooperatifi ile başlattığımız eczanelerdeki “Atık İlaçların İmhası” projesi, 2009 yılında İzmir Eczacı Odası, İzmir Kalkınma Ajansı ile birlikte “Evsel atık ilaçların toplanması ve imhası” projesiyle devam etti. Bu projeyle, toplumda önemli bir farkındalık yaratmayı başardık. Öyle ki herkes atık ilaç sorununu konuşmaya ve çözüm aramaya başladı. Bu projeden sonra Çevre Bakanlığı’ nda, Türk Eczacıları Birliği (TEB), dağıtım kanalları, atık ilaç proje yetkilileri ve ilaç sanayi temsilcilerinden oluşan bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyonun amacı 'Atık İlaç Yönetmeliğini 'oluşturmaktı. Ama ne yazık ki bu işte büyük sorumluluğu olan ilaç sanayi, hiç bir sorumluluk almak istemedi ve bu komisyon çalışmaları henüz bir sonuca ulaşamadı. Atık ilaç hareketinin sona ermesinden sonra, projenin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için kurumsal bir çatıya ihtiyacımız oluştu. Bu nedenle 13 eczacı arkadaşımızla birlikte 2010 yılında eczacı ve çevreci kimliklerimizi bir araya getiren Çevreci Eczacılar Kooperatifi’ ni kurduk. • Serüvenimize atık ilaçla başladık. Hala da ÇEKOOP’ a üye olan eczanelerin atık ilaçlarını alma konusundaki çalışmalarımız hızla sürüyor ve tüm yurda dağılmakta. İzmir’ den başlayan hareket, bugün başta Aydın, Denizli, Manisa, Mersin, Adana Gaziantep, yakında Diyarbakır ve üyemiz olan eczacıların bulunduğu diğer illerde devam etmekte. Kooperatifi ile birlikte yola çıktık. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, İzmir Kent Konseyi ve İzmir Çağdaş Görmeyenler Derneği’ de projemize ortak oldu. İlk olarak İzmir’ de ve gönüllü eczaneler ile başlayacak olan bu çalışmanın ileride Türkiye’de ki diğer illere de yayılmasına öncülük etmekten mutluluk duyacağız. Bugün sayısı 400’ ü bulan ÇEKOOP ailesi olarak yaptıklarımızı, gelecekte yapmayı hedeflediklerimizi sizinle paylaşmak ve önerilerinizi almak için “Gökkuşağı” adını verdiğimiz ve üç ayda bir sizlerle buluşacak olan gazetemiz aracılığıyla iletişimimizi daha da güçlendirmek amacımız. Bu nedenle, ilk sayımızda, çalışmalarımıza daha fazla yer vererek bizi daha iyi tanımanızı amaçladık. Biz, daha güzel yarınlar için çalışmaya varız... Hep birlikte… • Eğitimler düzenliyoruz. İlk ve ortaokullar için çevre eğitimleri, üniversite ve özellikle eczacılık fakülteleri için ise gençlerimizi yarınlara hazırlayan “Paramı Yönetebiliyorum”, “Eczacılıkta Mesleki Kapasite Geliştirme Günü” başlıklı Gençlik Projeleri, Ecza Kooperatifçiliği ve Finansal Okur-Yazarlık eğitimleri. • Çevre için bio torba kullanımını yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Biz, kooperatifçi eczacılar, hastalarımıza ilaçlarını, doğada %100’ e kadar çözünebilen bio torbalar ile sunuyoruz. Bio torba satışlarından elde ettiğimiz kaynağı ise atık ilaçların imhasında kullanıyoruz. • Atık kağıt, plastik ve elektronik atıkları üye eczanelerimizden ve bu konuda istekli olan diğer kurum ve kuruluşlardan topluyor, atık kağıttan elde edilen gelirin %10 unu ÇEKOOP Burs fonumuza aktararak İzmir Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ nin de desteği ile ortaokul ve üniversite öğrencilerinin geleceğine katkı sağlıyoruz. 2013 yılı itibari ile şuan 11 gencimiz ÇEKOOP Bursu’ ndan faydalanmakta. • Ve yeni projemiz “Engelsiz İlaç”. Görme engelli vatandaşlarımızın ilaç kullanımını kolaylaştırmak amacıyla başlatılan bu projeye EDAK Ecza Çevreci Eczacılar Kooperatifi “Gökkuşağı” ile ortaklarına şimdi daha yakın… Ecz. Şule İLKKURŞUNLU ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı, kooperatifçi, aktivisit, Çekoop'un kurucusu... Mesleğin evrensel dinamiklerine sıkı sıkıya bağlı.. Eylemi, değişimin olmazsa olmazı olarak gören bir ekolün sahibi... Ülkemize özgü "Kalamity" modeli J Hayatını projelere adamış olsa da eczanesine, yoga yapmaya ve kitap okumaya zaman ayırıyor. Bu aralar nehir kıyısında yeşillikler arasında bir hamakta olmayı hayal ediyor. Fazladan zamanın olsa ne yaparsın sorusuna "iki proje daha " diyor..." [email protected] Editörün Kösesi Gökkuşağı'nı Boyamak İçin Hazır mısınız? Hayat başlangıçlar ve sonlar ile dolu. Düşe kalka da olsa son nefese kadar mücadeleye, inadına sevmeye, keyif almaya ve üretmeye devam... Önemli olan yolda olmak çünkü... Dünyanın ekolojik dengesinin yok oluşuna her an tanık olurken "Bir ağaç öldü, bir millet uyandı" sloganları ile adeta dirildi ülkemiz. O ağacın yok oluşu bizi acıtırken, Türkiye'nin uyanışından heyecan duyduk. İşte böyle bir zamana denk geldi bizim başlangıcımız da. Ve "Gökkuşağı" doğdu. Eline kalemi aldı mı yazan ben ,gözünü kapattığı anda uçuşan sözcükleri yanyana dizemedi bir türlü işte. Çünkü ne yapsak az gelecek bu dünyaya, ne yazsak eksik kalacak, ne kadar koşsak yetişemeyecekmişiz gibi zamana... Güzel işler uğruna fedakarlık yapmaktan çoşku duyan bir avuç gönüllüyüz biz. "Ne yapıyoruz?", "Neresindeyiz davamızın?", "Eczacı kimliklerimizle neler ekleyebiliyoruz çevremize?" Bizi duyun istedik. Renklerimizi de biraraya getirdik ki bizi görün istedik. Nurtopu gibi bir "Gökkuşağı"mız oldu. Zormuş bir yayının doğum sancılarını çekmek ve bir o kadar da heyecan vericiymiş meğer. Yolumuz uzun. Gönlünüzde ÇEKOOP varsa , yola çıkın haydi. Yürüyelim beraberce. Hep birlikte dünyaya Gökkuşağı'nın çerçevelediği bir fotoğraftan bakabilmek dileğiyle... • ÇEKOOP; Gökkuşağı gazetesi ile bundan böyle her üç ayda bir ortakları ile sektör bileşenleri ile bulaşacak. Gökkuşağında ki her rengin ayrı bir güzelliği olduğu gibi bu yayında da gülümseyen güzel yüzler ve işler var. Evet, siz ÇEKOOP ortakları; okuyunca iyi ki buna dâhil olmuşuz, iyi ki şu işin ucundan biz de tutmuşuz, diyeceğiniz bir yayın geliyor eczanenize… Ama ben üye değilim diyorsanız üye olmakta çok kolay, siz yeter ki isteyin… • Gökkuşağı gazetesinin yayın hayatına başlaması ile ilgili olarak; ÇEKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu; “ biz daha güzel yarınlar için çalışmaya varız” dedi. İlkkurşunlu; “bugün sayısı 400’ü bulan ÇEKOOP ailesi olarak yaptıklarımızı ve gelecekte yapmayı hedeflediklerimizi paylaşmak ve önerilerinizi almak bizim için önemli” diye sözlerine ekledi. Ecz. Hülya Şenoğlu [email protected] 1| Gazete Gökkusagı Gökkuşağında ne var ne yok? Ercan Tatı ile röportaj… Buca Belediyesi Atık İlaç Hareketinin başladığı ilk günden bu yana ÇEKOOP’a desteğini sürdürmeye devam ediyor… “Engelsiz ilaç” ile ilaç kullanmak artık bir engel değil “Engelleri Kaldırıyoruz” sloganıyla kamuoyuna açıklanan proje ile başta görme engelli vatandaşlarımız olmak üzere yaşlılarımıza da hizmet vermiş olacağız… Eczanelerimize yakışan doğal destek TABİA Gökkuşağı gazetesinin editörü Ecz. Hülya Şenoğlu’nun kaleminden ve objektifinden “Tabia” hakkında herşey… ÇEKOOP bursu Eğitim şart ve eğitim için de desteğe diyorsanız siz de ÇEKOOP’a atık kağıt toplayarak bir çocuğun, gencin hayatında inanılmaz bir fark yaratabilirsiniz diyor Ecz. Güler Ünlü Alkan ve onun kaleminden ÇEKOOP Bursu’nu gazetemiz de okuyabilirsiniz… gazeteedak EDAK Kod: 56137 Otifleks Kulak Temizleme seti ECZA KO O P . KURUM 39 HABERLERİ Kod: 56138 Otifleks Kulak Kurutma Spreyi Kod: 41782 İletişim ve detaylı bilgi için; Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98 Kod: 23602 1 ADET 20450 6 ADET 23327 6 ADET 23328 6 ADET 23326 6 ADET 23319 6 ADET 23325 6 ADET 23320 6 ADET 23329 6 ADET 23330 6 ADET 23331 6 ADET 23332 6 ADET 23321 6 ADET 23322 6 ADET 23323 6 ADET 23324 Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Otifleks Ayarlı Kulak Tık. Silikon 2’li Silikon 4’lü Balmum (Doğal) 2’li Balmum (Doğal) 4’lü Vazelinli 2’li Vazelinli 4’lü Çam Tipi - S - Çocuk Çam Tipi - M Çam Tipi - L Çam Tipi - XL Çam Tipi Klasik - S Çam Tipi Klasik - M Çam Tipi Klasik - L Çam Tipiİ Klasik - XL Manisa Eczacı Odasından Vefa Örneği… Salihli İlçe Temsilciliği Toplantı Salonuna genç yaşta kaybettiğimiz Eczacı Meltem Hekimoğlu’nun adı verildi Manisa Eczacı Odası Salihli İlçe temsilciliğinde yapılan törende çok genç denecek bir yaşta kaybettiğimiz Hekimoğlu’nun meslektaşları ve yakınları bir araya geldi. Manisa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Meliha Nalân Can törende yaptığı konuşmada; “Değerli meslektaşımızı çok erken yaşta, hayatın en verimli çağında kaybettik. Onurlu, dik duruşlu, mesleğine saygılı, meslektaşlarına saygılı ve inanılmaz enerjisiyle hiç unutamayacağımız bir arkadaşımızdı. Onun adını ve değerini diğer meslektaşlarımıza da iletebilmek amacıyla toplantı salonumuza onun resmini asıyor ve adını veriyoruz böylece ilçe temsilciliğimiz başka yere taşınsa bile Meltem Hekimoğlu toplantı salonu adıyla baki kalacak” dedi. Söz Fikir cereyanları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez. Bilakis takviye edilir. Buna karşı en müessir çare: gelen fikir cereyanına mukabil fikir cereyanı vermek, fikre fikirle mukabele etmektir.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk ÖZGÜR KÖŞE Bu köşede, üyelerimizin görüş yazılarına yer vermeyi diliyoruz. Eczacı kooperatifçiliği ve sektörle ilgili görüş yazılarınızı [email protected] e-mail adresine veya 0.232.472 15 91 faks numarasına iletebilirsiniz. Her ayın 25’ine kadar elimize ulaşan yazılar bir sonraki ayın gazetesinde yer alacaktır. gazeteedak 40 EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ AYIN İPUCU Kişi veya Elektronik Kartvizit Kaydetme E-posta iletisinde kişi bilgilerini bir Elektronik Kartvizit veya kişi formu (kişi formu: Tek tek kişilerin, kişiyle birlikte depolanan tüm bilgilerini içeren bir görünümü.) (.vcf dosyası olarak) aldığınızda, kartı veya ekli .vcf dosyasını sağ tıklatıp seçenekleri belirtebilirsiniz. Kişi listenizde aynı ad zaten varsa, varolan kişiyi güncelleştirebilir veya yeni bir kişi oluşturabilirsiniz. Aldığınız bir Elektronik Kartviziti kaydetme 1. Açık iletide, kartı sağ tıklatın Outlook Kişilerine Ekle seçeneğini tıklatın. 2. Kişi sekmesinde, Eylemler grubunda, Kaydet ve Kapat seçeneğini tıklatın. 3. Yinelenen kişi adı algılanırsa, aşağıdakilerden birini yapın: Varolan yinelenen kişiler listelenir. Kişiyi çift tıklatın, kişi formundaki bilgileri güncelleştirin ve kaydedin. Yeni kişi bilgileri Kişiler’e kaydedilir ve bir Elektronik Kartvizit içerir. Kişi bilgilerini istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Alınan .vcf dosyasını kaydetme 1. İleti üstbilgisinde .vcf dosya ekini çift tıklatın. Kart, Kişiler içinde bir kişi formunda açılır. 2. Kişiler sekmesinin Eylemler grubunda Kaydet ve Kapat’ı tıklatın. NOT: Aynı adda bir kişiniz zaten varsa, Kaydet ve Kapat’ı tıklattığınızda yeni kişi eklemeyi veya varolan kişiyi güncelleştirmeyi seçebilirsiniz. Eylemler grubunda Kaydet ve Yeni’yi tıklatabilirsiniz. Bunu yaptığınızda kişi kaydedilir ve sonra yeni ve boş bir kişi formu açılır. Yeni kişi ekle’yi seçin. Yeni kişi oluşturulur. Seçilen Kişinin bilgilerini güncelleştir öğesini tıklatın. Sonraki sayımızda “Diğer kullanıcılara Elektronik Kartvizit gönderme” konusuna devam edeceğiz. iŞiTME CiHAZI iKRAM ÜRÜNLERi farma-ofis.com’da! PiLLERi · Kolay Tutuş · Kolay Açılır Paketleme · İşitme Cihaz Pillerinin 10, 13 ,312, 675 Numaraları Mevcuttur · Duracell ve Oticon marka · Fiyat: 4,93TL+KDV STERi O P K R Ü T A T A + K1625 BAYRAK M KUMAŞ 70X105C K S i D D R A H i HARiC K4059 Verbatim USB 3.0 HardDisk 500GB 2. 12,55TL+KDV Edak Ecza Koop. adına Sahibi: Ecz. Emre BACANAK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ecz. Ayşem Jale KIHTIR gazeteedak EDAK ECZA KO O P . KURUM HABERLERİ Genel Yayın Koodinatörü ve Editör: Ayşe Yeşim ERDEMİR 5inch 120TL+KDV K3450 Verbatim USB 3.0 HardDisk 1TB 2.5i nc h Yönetim Yeri ve İletişim: EDAK Ecza Koop. Karacaoğlan Mah. 6173 Sokak No:4 Işıkkent - İzmir Tel : 0 232 488 19 19 Faks : 0 232 472 15 75 [email protected] http://www.edak.org.tr 165TL+KDV Sektörel Gazete • Bölgesel Süreli Yayın • Üç ayda bir yayınlanır Tüm kooperatiflere, kooperatif üyelerine, Ecz. Odalarına, Ecz. Fakültelerine, konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlara ücretsiz gönderilir. (KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR) Uygulama ve Baskı: METRO Matbaacılık Yahya Kemal Beyatlı Caddesi No: 94 BEGOS 3. Bölge Buca / İzmir Tel: 0.232 290 33 11 Baskı Tarihi : 13 Ağustos 2013
Benzer belgeler
“25 Eylül Dünya Eczacılık Günü” Olarak kutlanacak!
görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı.
EDAK’ın gündeminde ise İletişim merk...
Parafarmasötik Merchandising
Projesi’nde olduğu gibi tüm Türkiye’ye yayılacağını
umut ediyorum. Projede Engelsiz İlaç Projesi’nde yer
alan cihazların devlet tarafından geri ödeme kapsamına alınmasını hedefliyoruz” dedi. EDAK Y...
Muğla`da Atık İlaç Paneli…
görmek ve Z kuşağımız bizlere umut ve moral verdi. İlaç -Eczacılık gündemimizde ise eczanelerimizde reçetesiz ilaç satılamayacak mı? Sorusu kafaları karıştırdı.
EDAK’ın gündeminde ise İletişim merk...
edak gazete - EDAK ECZA KOOP.
bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz…
[email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...
EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz
daha sık bir araya geldiği Bölge Meclislerimiz önemli adımlardan biri oldu. Yeni projemiz EDAK Rafı’mız ve Raf’a destek yeni dergimiz EDAKTÜEL
5. Sayı eczanelerde yerini aldı. Bölgelerimizde devam ...
EDAK Bölge Meclisleri
bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz…
[email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...
Envanter Yönetimi
bu söyleşiden çok ayrı bir keyif aldık… Sizin de aynı keyifle okuyacağınız ve hatta oraya gideceğinizi düşünerek yer veriyoruz…
[email protected]’a yazılarınızı her zaman beklediğimizi de hatı...