Tebligkitabi - İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Transkript
Tebligkitabi - İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Müdürlük Yayın No: 272 Çeşitli Yayınlar Serisi No:27 ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKĠYE MĠLLÎ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ VIII. GENEL KURULU TOPLANTISI VIII. General Commission Meeting of the Turkish National Poplar Coordinatorship 13–14 KASIM 2014, KARTEPE/KOCAELĠ TEBLĠĞLER KAVAK VE HIZLI GELĠġEN ORMAN AĞAÇLARI ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ POPLAR AND FAST GROWING TREES FOREST RESEARCH INSTITUTE KOCAELĠ/TÜRKĠYE Ön kapak: Yeni kesilmiş kavak ağaçları (foto: M. ERCAN) İç kapak: Bir atölyede kavak ambalaj kasaları (foto: M. ERCAN) Arka kapak: Dikime hazır kavak fidanları (foto: M. ERCAN) Arka kapak içi: Titrek Kavak tohumları (foto: Hülya TAMYÜKSEL) Mizanpaj: Mehmet ERCAN Yayına hazırlayan: Dr. Cemal FİDAN Aralık 2015, İZMİT Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nce bastırılmıştır. ii ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ………………………………………………………………………………………VII AÇIġ KONUġMALARI……………………………………………………………………….1 KAVAK AĞACI YETĠġTĠRĠCĠLERĠ VE ODUNUNU KULLANAN SANAYĠCĠLERĠN SORUNLARI…………………………………………………………………………………..3 KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN SORUNLARI…………………………………………………………...5 KAVAK ODUNU KULLANAN SANAYĠNĠN SORUNLARI ve BEKLENTĠLERĠ. . . . . . . . . . . . ..6 KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN VE KAVAK ODUNU ĠġLEYEN ĠġLETMELERĠN SOSYOEKONOMĠK YAPISI- SORUNLARI-BEKLENTĠLERĠ (SAKARYA VE KOCAELĠ ÖRNEĞĠ)......7 KAVAĞIN MÜHENDĠSLĠK ÜRÜNÜ AĞAÇ MALZEMLERDE KULLANIMI…………………...17 TÜRKĠYE‟DE KAVAK ISLAH ÇALIġMALARI (2000-2014 DÖNEMĠ)…………………………..26 FIRAT KAVAĞI (POPULUS EUPHRATICA OLIVIER)‟NIN DĠCLE VE FIRAT NEHĠRLERĠNDEKĠ DOĞAL YAYILIġ ALANLARI, TÜRE YÖNELĠK SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ…………………………………………………………………………….40 OKSALĠK ASĠT ÖN HĠDROLĠZ ĠġLEMĠNĠNALKALĠ YÖNTEMLERLE KAĞITHAMURU ÜRETĠMĠNE ETKĠSĠ………………………………………………………………………………….57 POPULUS (KAVAK) ve ALERJĠ…………………………………………………………………….63 TÜRKĠYE‟DE TĠTREK KAVAK (Populus tremula L.) ALANLARININ ĠRDELENMESĠ………...74 BĠYOENERJĠ HAMMADDESĠ KAVAK…………………………………………………………….82 KAVAK AĞAÇLANDIRMA VE FĠDANLIKLARINDA ZARAR YAPAN ÖNEMLĠ BÖCEK TÜRLERĠ……………………………………………………………………………………………...87 TĠTREK KAVAK (Populus tremula)‟IN KÖK ÇELĠĞĠYLE ÜRETĠMĠNDE ETKĠLĠ OLAN FAKTÖRLERĠN BELĠRLENMESĠ…………………………………………………………………..92 TUZLULUĞA DAYANIKLILIĞI BELĠRLENECEK BAZI KAVAK TÜR VE KLONLARIYLA, SULANABĠLĠR TUZLU TOPRAKLARIN, ODUN ÜRETĠMĠ AMACIYLA AĞAÇLANDIRILABĠLĠRLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI…………………………………………….98 KASTAMONU VE SAMSUN YÖRESĠNDE YAYGIN KAVAK ZARARLILARI……………….107 BAZI KAVAK ZARARLILARI ĠLE MÜCADELEDE BĠYOLOJĠK MÜCADELE AJANI OLARAK ENTOMOPATOJENLERĠN ARAġTIRILIMASI……………………………………….116 13-14 KASIM 2014, TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ VIII. GENEL KURUL KARARLARI………………………………………………………………………………………...124 TOPLANTIDAN BAZI GÖRÜNÜMLER…………………………………………………………..128 TOPLANTIYA ĠġTĠRAK EDENLER…………………………..…………………………...131 iii iv ÖNSÖZ Orman Genel Müdürlüğü‟nün 27.12.2012 tarih ve 28 nolu oluruyla çıkarılan “Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü” Talimatı gereğince, “Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü VIII. Genel Kurulu” 13 Kasım 2014 günü saat 10.00‟da Kartepe-Green Park Hotel‟de, yapılmıĢtır. Toplantıya toplam 102 üye katılım göstermiĢtir. Toplantı saygı duruĢu ve Ġstiklal MarĢımızın söylenmesinden sonra, gündem gereği açıĢ konuĢmaları ile baĢlamıĢtır. AçıĢ konuĢmalarının ardından Divan Kurulunun teĢkiline geçilmiĢtir. Divan BaĢkanının Ġcra Raporunu okumasının ardından toplantıya 30 dakika ara verilmiĢ ve aradan sonra genel oturum halinde bildiri sunumlarına geçilmiĢtir. Toplantının ikinci günü katılımcılar aĢağıda belirtildiği Ģekilde oluĢturulmuĢ olan ihtisas gruplarında çalıĢmalarını sürdürmüĢlerdir. Toplantının ikinci günü katılımcılar aĢağıda belirtildiği Ģekilde oluĢturulmuĢ olan ihtisas gruplarında çalıĢmalarını sürdürmüĢlerdir. Milli Kavak Koordinatörlüğü talimatnamesinde 4 adet ihtisas birimi belirlenmiĢtir. Ancak toplantı aĢağıda sıralanan birimler (3 birim) itibariyle yapılmıĢtır. Kavak YetiĢtiriciliği ve Kavakçılığın GeliĢtirilmesi Birimi: BaĢkan : Yard. Doç. Dr. Murat ALAN Raportör : Dr. Cemal FĠDAN II. Kavak Odunu Tüketimi ve Değerlendirilmesi, Envanter, Kavakçılık Politikası, Halkla ĠliĢkiler ve Uluslararası ĠĢbirliği Birimi: BaĢkan : Dr. NeĢat ERKAN Raportör : Selda KARAKAYA III. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele Birimi: BaĢkanı : Prof. Dr. Mustafa YAMAN Raportör : Ayhan KARAKAYA I. Ġhtisas Birimleri gündemleri gereği, kendilerine havale edilen tebliğleri, öneri ve görüĢleri incelemiĢ ve tartıĢarak karara bağlamıĢtır. Ġki gün süren toplantının sonunda Ġhtisas Birim BaĢkanları, kendi birimlerinde alınan kararları ihtiva eden raporları Genel Kurula sunmuĢlardır. Toplam 23 maddeden oluĢan kararlar, Genel Kurulda görüĢülüp tartıĢıldıktan sonra 17 maddeye düĢürülmüĢ ve Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü VIII Genel Kurul Kararları olarak Ġcra Komitesi'ne sunulmak üzere kabul edilmiĢtir. Alınan bu kararların baĢarılı bir Ģekilde uygulamaya aktarılması hususunda hep birlikte ve kararlı bir Ģekilde hareket etmek mecburiyetinde olduğumuza inanıyorum. Türkiye Millî Kavak Koordinatörlüğü Genel Kurul Toplantısı‟nın hazırlanmasına imkan tanıyan sayın Genel Müdürümüz ve Daire BaĢkanımıza Ģükranlarımı arzederim. Ayrıca, toplantıya katılan tüm bakanlık mensuplarına ve katılımcılara teĢekkürlerimi sunarım. Bu kitapta, komisyonlara sunulan 16 adet tebliğ ve Genel Kurul Kararları bir araya getirilmiĢtir. Ġlgililere faydalı olmasını temenni ederim. Ahmet KARAKAġ Türkiye Millî Kavak Koordinatörlüğü İcra Komitesi Başkanı Orman Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler, Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkan Yardımcısı v Dr. Faruk Ş. ÖZAY (Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürü) Dr. Faruk ġ. ÖZAY, ev sahibi olarak yaptığı hoĢ geldiniz konuĢmasında, kavak ağacının önemine ve dünyadaki artan odun hammaddesi açığının kapatılmasında oynadığı role dikkat çekmiĢtir. Ġkinci Dünya savaĢı sonrası artan odun ihtiyacının doğal ormanlardan karĢılanamaması ve bu ihtiyacın endüstriyel ağaçlandırmalardan karĢılanması eğilimi artmıĢtır. Bu anlamda kavak ağacının hızlı büyümesi, kültürünün kolaylığı ve odununun yumuĢak olması nedeniyle çok çeĢitli kullanım alanına sahip olması gibi hususlar, kavak ağacının doğan odun açığının kapatılmasında ön plana çıkmasına neden olmuĢtur. Kavakçılığın dünyada geliĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılması maksadıyla Uluslararası Kavak Komisyonu (IPC) kurulmuĢ ve Türkiye bu komisyona Bakanlar Kurulu Karıyla 1955 yılında üye olmuĢtur. Türkiye Milli Kavak Komisyonu (TMKK) Türkiye kavakçılığını geliĢtirmek ve kavak alanlarını geniĢletmek maksadıyla 1955 yılında kurulmuĢtur. Dr. Faruk ġ. ÖZAY TMKK‟nın tarihi geliĢim ve değiĢim aĢamalarından bahsettikten sonra Komisyonun en son Orman Genel Müdürlüğünün 2012 yılında 28 sayılı oluruyla çıkarılan bir yönetmelik değiĢikliği ile “Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü” olarak görevine devam etmesi talimatlanmıĢtır. FAO verilerine göre bir ülkede sulanabilir tarım alanlarının % 5‟inin kavakçılığa ayrılmasının tarım ürünlerinin verimliliği açısından olumsuz bir durum oluĢturmadığı, ülkemizde 5,5 milyon Ha sulanabilir tarım arazisi bulunduğunu ve bunun % 5‟inin 275 000Ha alana tekabül ettiğini belirtmiĢtir. Halen ülkemizde kavak yetiĢtirilen arazilerin büyüklüğünün 170 000 Ha olduğunu ve bu duruma göre daha 100 000Ha kavak dikilebilecek alan bulunduğunu ifade etmiĢtir. Okan KURŞUN (Sakarya Orman Bölge Müdürü) Bölge Müdürlüğü faaliyet alanı içerisinde yaklaĢık 100 Ha civarında doğal Karakavak meĢceresi bulunduğunu belirtmiĢtir. Endüstriyel ağaçlandırmaların özellikle Kavağın hızlı geliĢen bir orman ağacı olarak sanayinin odun ihtiyacının karĢılanmasında çok önemli yerinin olduğunu ve iĢletmelerin emniyet supabı gibi görev gördüğünü belirtmiĢtir. Yapılan bu toplantının kavakçılık sektörü ile ülkemiz ve dünya ormancılığının geliĢmesine katkılar sağlaması, baĢarılı geçmesi ve hayırlı olması dilek ve temennisiyle konuĢmasını tamamlamıĢtır. 1 Ahmet KARAKAŞ (Dış İlişkiler Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkan Yardımcısı) Kavak odunun yaygın bir kullanım alanına sahip olduğunu, ülkemizde kavakçılığın geliĢtirilmesi amacıyla Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsünün kurulduğunu ve bu yolla modern kavakçılık anlayıĢının tesis edildiğini belirtmiĢtir. Ülkemizde artmakta olan odun hammaddesi talebinin karĢılanması ve doğal ormanlar üzerindeki baskının hafifletilmesi için kavak ağacı yetiĢtiriciliğinin önemli olduğuna vurgu yapmıĢtır. Böylece arz talep dengesinin sağlanabileceği ve her yıl yurtdıĢına giden milyonlarca doların ülkemizde kalacağını belirtmiĢtir. Odun hammaddesi ihtiyacının karĢılanmasında hızlı geliĢen türlere ağırlık verilerek ıslah edilmiĢ materyal kullanılmasının gerekliliğine dikkat çekmiĢtir. Kavak fidanı ve kavak yetiĢtiriciliğinde sulamanın önemli olduğunu, dolayısıyla kavağın su tüketimi konusunun coğrafi bölgelere göre netlik kazandırılması gerekmektedir. Günümüzde teknolojik geliĢmelere paralel olarak kavak odunu iĢleyen sanayicilerimiz, kavak yetiĢtiricileri ve Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğünün el ele vererek yeni projeler geliĢtirmeleri gerektiğini ifade etmiĢ ve bunun Ülkemiz kavakçılığının devamlılığı açısından önem arz ettiğini belirtmiĢtir. VIII. Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü toplantısında; kavakların su tüketiminin ülkemiz Ģartlarına göre belirlenmesi baĢta olmak üzere, hastalıklara dayanıklı yeni kavak klonlarının üretilmesi, güncel öneme sahip iklim değiĢikliği kapsamında kavakların iklim değiĢikliğinde yeri ve önemi, karbon depolaması, biyoenerji ve biokütle olarak kavak kullanımı gibi konuları da dikkate alarak, ülkemiz kavakçılığına yeni bir vizyon ve misyon yüklenmesi gereğine dikkat çekmiĢtir. Hacı Mehmet KARA (Kocaeli Vali Yrd.) Kısa tuttuğu konuĢmasında; ülkemizde araĢtırmaya önem verilmeye baĢlandığını, kavağın önemli bir ağaç türü olduğunu belirterek araĢtırılmasının gerekliliğine dikkat çekmiĢtir. Nüfus artıĢına paralel olarak odun hammaddesi talebinin de arttığını, bu nedenle boĢ arazilerin endüstri ve tarım ürünü olan kavak ağacı dikilerek değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmıĢtır. 2 KAVAK AĞACI YETĠġTĠRĠCĠLERĠ VE ODUNUNU KULLANAN SANAYĠCĠLERĠN SORUNLARI Oktay KABASAKAL (Kocaeli Sanayi Odası) Bu toplantıya, hem “AhĢap Palet ve Ambalaj Sandığı” üretimi sektörünün bir temsilcisi, hem de Kocaeli Sanayi Odası “Orman ve Orman Ürünleri Gurubu” Meclisi üyesi olarak sektörümü temsilen ve Kavak üreten bir iĢ kolunun üyesi olarak davet edildim. Sizleri temsil ettiğim kurum ve sektör adına saygıyla selamlarım. Sizlere Kavak ağacının ahĢap ambalaj sanayinde ve diğer alt sektörlerdeki tüketiminde, yani sanayide kullanımında karĢılaĢılan sorunlar bağlamında, sektörümüzdeki Kavak ağacı kullanımından, arz-talep dengelerinden bahsetmeye çalıĢacağım. 90’lardan 2000’li yılların baĢına kadar ahĢap ambalaj denildiğinde odun hammaddesi olarak ilk akla gelen Kavak ağacıydı. Biz ahĢap ambalajcılar, Kavak ağacı ekili yerlerden Kavak odunu temin ederdik. Kavak ağacı eken, diken köylüler belirli sayıdaki ambalaj atölyeleri bazında üretimlerini pazarlarlardı. Bazen ayakta dikili halde bazen de kesilmiĢ tonajlanmıĢ olarak fabrikalarımıza getirirlerdi. Ġzmit, Adapazarı havalisinde yol boylarında meyve ve sebze tarımı dıĢında kalan çoğu tarımsal arazilerde Kavak dikili olurdu. Bizler de kesim çağından birkaç yıl önce ağaçları sahibinden satın alırdık. Günümüzde ise tüketimimizin tamamına yakınını Çam cinsi iğne yapraklı ağaçlar oluĢturmaktadır. Kavak ağacı kullanımının % 3-5 oranlarında olduğu ve sadece basit ucuz meyve kasaları yapımı ile sınırlı kaldığını belirtmek isterim. Peki, neden sanayideki ilk 500 ve ikinci 500 listelerindeki firmalara yaptığımız palet ve sandıklarda Kavak ağacından Çam ve Göknar ağaçlarına doğru talep yöneliĢi oldu? Bunun en büyük sebebi hammaddenin kolaylıkla ve istenilen miktarda bulunamaması gerçeğinde yatmaktadır. Bu durumu sıralarsak; 1-Kavak ağacı dikilen tarlalar Ģuyulandırılmak suretiyle arsa haline getirilirken çevrelerinden yollar geçirildi ve varisler arasında paylaĢılarak küçüldü. Keresteden baĢka hiçbir iĢe yaramadığı dile getirilen kavak ağacı dikiminden vazgeçildiği bilinen bir gerçektir. 2-Kavak ağacı üretiminin yer yer tarıma engel teĢkil etmesi ve emek istemesi nedenlerden biridir. 3-Devletimiz bildiğim kadarıyla Fındık, Ceviz vb. bitkilere yaptığı teĢvikleri kavak ağacına yapmadı. 4- Toplumda bulunan kavak ağacı polenlerinin alerjik etki yapıyor algısı yatırımdan arazi sahiplerinin vazgeçirmesine neden oldu. 5-AhĢap Ambalaj iĢi yapan firmaların kurumsallaĢamaması, basit ve donanımsız olarak bu iĢe girmeleri, Kavak odunu üreticisine yapılan ödemelerinde aksamalar oluĢu ve üreticinin küsmesi sonucu yavaĢ yavaĢ üretimden çekilmesi, 6-Kavak ağacından yapılan ambalajları tüketen ilk 500 içindeki kurumsal firmaların bu ağacın kapsadığı nem sebebiyle kavak ambalajlarından kaçınması, 3 7-Arazi sahiplerinin Kavak ağacı dikmekte çekimser kalıĢı, ağacın temininde aksamalar, taliplilerin giderek vazgeçmeleri, 8-Dikimi azalan Kavak ağacında artması gereken fiyatların artmaması, yerine endüstriyel plantasyon sahalarından elde edilen Radiata ağacının benimsenmesi, Nedenleri sıralanabilir. Bu sıraladığım düĢünceleri çeĢitlemek mümkündür. Peki, çözüm nedir, ne olabilir? Kavak ağacı tomruğu tüketiminde yatırımcımız korunmalıdır. Köylü diye diye Kavak odunu üretimini elinde arazisi ve suyundan baĢka sermayesi olmayan insanlara vakfettiğimiz için baĢarısızlığın geldiğini düĢünüyorum. Eğer ciddi manada üzerine düĢülecekse öncelikle devletin pozitif ayırımcılıkla iĢe baĢlaması gerekmektedir. En belirgin olanı teĢviklerdedir. Kavak eken yer sahibine dekar baĢına nakit teĢviki verilmelidir. Bu gün toprağı bol, suyu bol yerlere sahip arazisi sanayi, ticari olmamıĢ, hiçbir iĢ yapmayan veya bilmeyen kesimlerimize fındıkta olduğu gibi ek gelir yaratabilecektir. 20 cm. ve üzeri çaplı kavak tomruğunu 200 Tl/Ton fiyata mal etmekteyiz. Bu tomruğun ikamesi veya rakibi Sahil çamı odunu da 200 Tl/Ton dur. Fiyat farkı olmayınca sanayicinin Sahil Çamı odununa yönelmesi tabiidir. Orman Genel Müdürlüğü Çam ve Göknar ağacı üretiminde olduğu gibi Kavak ağacı üreterek ihalelerinde satarsa ve biz ambalajcılar istikrarlı bir alım yapmaya baĢlarsak bu hammaddeyi tekrar talep edilebilir hale getirebiliriz. Avrupa‟dan gelen “Euro Palet”ler, ki önemli standartlara sahip devamlı denetlenen beynelmilel bir palet türüdür, incelenirse Çam ve Kavak ağacının beraber kullanıldığı bir yapı arz eder. Bu gözlemlerimizde anlaĢılan odur ki, Avrupa Kavak ağacını standartı en yüksek ürünlerde dahi çekinmeden kullanmaktadır. Bu anlamda Avrupa ve Amerikalıların Kavak konusunda yaptıkları düzenlemeleri incelememiz gerekir. Ambalaj ve Kontrplak sektörü ne kadar ürünü hangi sıklık ve kolaylıkta nasıl temin edeceğini bilirse önü açılmıĢ olacak, bu konuya bakıĢını ve yatırımlarını, yeni iĢ alımlarını buna göre değerlendirecektir. Devletimiz orman politikalarını siyasi partiler üstü milli mesele olarak görüp uzmanlar bürokrasiden kurtulursa, üretim ve tüketim devlet veya sivil teĢebbüsler tarafından kurallar, teĢvikler silsilesinde Ģekillenirse her meselede olduğu gibi bu süreçten de baĢarı ile kalkar. Böylelikle, ormancılık sektörümüzde ölmeyecek bir hammadde değeri yaratmıĢ oluruz. Bu toplantının Ormancılık sektörüne yeni ufuklar açmasını diler, saygılar sunarım. 4 KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN SORUNLARI Halis KARATAŞ (Kavak Üreticisi Çıldırlar Mh. Muhtarı –Akyazı/SAKARYA) Biz kavak fidanı yetiĢtirmeden önce bunu nasıl satacağımızı düĢünür hale geldik. Önceleri 1000-3000 adet fidan talep edilirken ve yetiĢtirirken, Ģimdilerde 100-200 fidan ancak satabiliyoruz. Talep oldukça düĢtü. Kavak fidanı fiyatı yaklaĢık 10 yıldır değiĢmemiĢtir. Kavak odunu fiyatı da yaklaĢık 5-6 yıldır sabit kalmıĢtır. Bu durum Kavak piyasasında pazar sorunu yaĢandığını açıkça göstermektedir. Araziler artık daha çok kar getiren ve devletten teĢvik alan ceviz, fındık gibi ürünlere ayrılmakta, dolayısıyla kavak fidanı talebi düĢmektedir. Topraklar miras paylaĢımı nedeniyle bölündüğü için verimli kullanılamamakta ve bu nedenle üretim sahaları daralmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak kavak üretimi karlılığını yitirmeye baĢlamıĢtır. Kavak fidanı üreticilerine ve sanayicisine devlet tarafından gerekli destek verilmemektedir. Medyada kavak ağaçlarının sağlık açısından zararlı olmadığı konusu gereği gibi anlatılamadığı için kavakçılık gerilemektedir. Kamuoyunda hep kavağın olumsuz tarafları konuĢuluyor, kavağın faydalı yönleri topluma, insanlara anlatılmalı. Bu olumsuz durumun engellenmesi için kavağın insan sağlığına zararlı olmadığının topluma etkili bir Ģekilde anlatılması gerekmektedir. 5 KAVAK ODUNU KULLANAN SANAYĠNĠN SORUNLARI ve BEKLENTĠLERĠ Tevfik DEDEBAŞ (Emekli Orman Bölge Müdürü-Kastamonu Entegre) Türkiye hem yonga levhada hem de lif levhada son on yıldan beri inanılmaz bir büyüklüğe ulaĢtı. Türkiye‟de yonga levha sanayiinin kurulu kapasitesi 5 milyon m3‟ü geçti. Avrupada MDF üretiminde birinciyiz, yonga levhada üçüncüyüz, laminant parke üretiminde ise ilk üç arasındayız. Ülkemiz son on yıldır bu sektörün önde gelen ülkeleri arasındadır ve lokomotif ülke durumuna gelmiĢtir. Kurulu kapasitenin odun hammaddesinin büyük bölümünü OGM karĢılamakta fakat çabalarına rağmen sektörün kapasitesiyle odun üretimi eĢdeğer olarak büyümedi. 2012 yılında 3 milyon ton, 2013 yılında 2 milyon ton odun hammaddesi ithal ettik. Türkiye‟de odun hammaddesini iĢleyen bu sektöre iliĢkin 300 milyon dolar odun hammaddesi, 300-350 milyon dolar levha ve diğer rakamlarla birlikte 1 milyar dolarlık ithalat yapılmıĢ olup bu rakam ülkemizin cari açığının önemli bir kısmını oluĢturmaktadır. Hızlı geliĢen türler olarak Kavak, Okaliptüs, Radiata, Maritima türlerini çok önemsiyoruz. Arjantin, ġili‟de yaptığımız temaslarda devletin bu sektörün önünü açtığını gördük. Sektör olarak yonga levha üretiminde 6 milyon ton‟a yakın odun hammaddesi kullanıyoruz. Halen 1 milyon ton‟un üzerinde Kavak odunu kullanabilecek potansiyelimiz var. Fakat mevcut haliyle tüm sektörlerin kullanabileceği Kavak odunu miktarı 250.000 Ton. Yani burada ciddi boyutta arz açığı var. Amerika‟da odun hammaddesinin ilgili fabrikaya olan maliyeti 27-28$, Avrupa‟da 48-50$, Rusya‟da 35$ . Ülkemizde ise bu maliyet 80$ civarındadır. Ülkemizde OGM, DSĠ, Milli Emlak gibi kurumlar önümüzü açabilirse Kavak ve hızlı geliĢen türlerle ilgili Üniversiteler, OGM, AraĢtırma Enstitüleri ve ilgili kuruluĢlarla her türlü giriĢim içinde bulunmak istiyoruz. Bu fırsatları ülkemizde bulamadığımızdan önümüzdeki sene baĢlamak üzere 100 Ha‟lık bir alanda Bulgaristan Meriç Havzası, Romanya – Köstence tarafında ilerleyen dönemlerde 3500 Ha‟a ulaĢabilecek ağaçlandırma çalıĢmamız var. Bu toplantıda özellikle Urfa-Harran tarafındaki kavak türünün klonları yüksek bir cari artım verdiği zaman o tarafa doğru da sektör olarak araĢtırmalarımızı ilgili Fakültelerle yapmak durumundayız. 6 KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN VE KAVAK ODUNU ĠġLEYEN ĠġLETMELERĠN SOSYO-EKONOMĠK YAPISI- SORUNLARI-BEKLENTĠLERĠ (SAKARYA VE KOCAELĠ ÖRNEĞĠ) Selda KARAKAYA1) Prof. Dr. Ġsmet DAġDEMĠR2) Mehmet ERCAN1) ÖZ Bu çalıĢmada, Sakarya‟nın 9 ilçesinde (Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Kaynarca, Karasu, Kocaali) bulunan kavak üreticileri ve yine Sakarya ilinin 11 ilçesi (Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Arifiye, Sapanca, Karasu, Kocaali, Ferizli) ile Kocaeli‟nin 3 ilçesindeki (Gölcük, EĢme, Körfez) kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmelerinin sosyoekonomik yapısı, sorunları ve beklentileri incelenmiĢtir. Bu amaçla biri 85 kavak üreticisi, diğeri 53 kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmesi üzerinde olmak üzere iki ayrı anket çalıĢması yüz-yüze görüĢme usullüyle yapılmıĢtır. ÇalıĢmalardan elde edilen veriler sayısal olarak değerlendirilmiĢ ve bazı sonuçlar grafiklerle gösterilmiĢtir. Birinci anket çalıĢması verilerine dayanarak kavak üreticileri yaĢ, eğitim, meslek, kavaklık arazinin büyüklüğü ve sahiplik durumu, üretim faaliyetlerinde kullanılan iĢgücünün özelliği, tercih edilen kavak klonu, teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanma, kavakçılığın geleceğine bakıĢ, üretim sırasında karĢılaĢılan sorunlar ve beklentiler gibi özellikler itibariyle değerlendirilmiĢtir. Ġkinci anket çalıĢması verileri yardımıyla da kavak odunu işleyen sanayi işletmeleri yaĢ, eğitim, ana faaliyet kolu, hukuki yapı, mülkiyet yapısı, çalıĢan sayısı, faaliyet biçimleri, üretim Ģekilleri, hammadde talep miktarı ve iĢletme ölçeği, kapasite kullanım durumu, tercih edilen kavak klonu, iĢletmelerin geleceği, sorunları ve beklentileri gibi özellikler itibariyle değerlendirilmiĢtir. Bilahare kavak üreticileri ile kavak odunu iĢleyen iĢletmeler bazı sosyo-ekonomik özellikleri, sorunları ve beklentileri itibariyle karĢılaĢtırılarak, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuĢtur. Böylece kavak üreticilerinin ve kavak iĢleyen sanayi iĢletmelerinin etkin ve verimli çalıĢmalarına ıĢık tutacak bazı bulgulara ulaĢılmıĢtır. Bu bulgular ıĢığında kavak üreticileri ve kavak sanayi iĢletmeleri için birtakım öneriler geliĢtirilmiĢtir. Anahtar Kelimeler: Kavakçılık, kavak üreticisi, kavak sanayicisi, sosyo-ekonomik özellikler, Sakarya, Kocaeli. SOCIO-ECONOMIC STRUCTURE- PROBLEMS -EXPECTATIONS OF POPLAR MANUFACTURERS AND ENTERPRISES PROCESSING POPLAR WOOD (EXAMPLE OF SAKARYA AND KOCAELĠ) ABSTRACT In this paper, it is examined socio-economic characteristic of industrial enterprises that are busy with poplar wood and their problems and expectations in Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Kaynarca, Karasu, Arifiye, Sapanca, Ferizli in Sakarya and Gölcük, EĢme, Körfez in Kocaeli. For this purpose, two surveys are conducted by method of face to face interviews. First survey is conducted with 85 poplar manufacturers and second one is conducted with 53 industrial enterprises that are busy with poplar wood. The data obtained from these studies are evaluated numerically and some results are shown in the graphics. 1) Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, Kocaeli. 2) Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Bartın. 7 Based on the first survey data, poplar manufacturers are evaluated in terms of age, education, job, size and ownership status of poplar land, features of the labors that works in production activities, preferred poplar clones, technical information about poplar production and benefit from consulting and publishing services, insights into the future poplar, problems that are face with during production and expectations etc. Based on second survey data, enterprises processing poplar wood are evaluated in terms of age, education, major line of business, legal structure, ownership structure, number of employees, activity forms, production figures, the amount of demand for raw material and business scale, rate of capacity utilization, preferred poplar clones, future of enterprises and their most important problems and expectations etc. Subsequently poplar manufacturers and enterprises processing poplar wood are compared with some socio-economic characteristics, problems and expectations and thus similarities and differences are disclosed similarities and differences. Thus, some findings are reached for poplar manufacturers and enterprises processing poplar wood to work effectively and efficiently. According to these findings, some proposals have been developed for both groups. Keywords: Poplar, poplar manufacturers, poplar industrialist, socio-economic characteristics, Sakarya, Kocaeli. 1. GĠRĠġ Dünya nüfusundaki artıĢa paralel olarak artan sanayileĢme ile birlikte odun hammaddesi tüketimi de artmıĢtır. Dolayısıyla orman kaynaklarına olan ihtiyaç her geçen gün artmakta ve bu kaynakların planlı bir Ģekilde kullanılması giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda doğal ormanlar üzerindeki baskının azaltılarak tahribinin önlenmesi ve birim alandan azami odun veriminin alınmasına yönelik endüstriyel ağaçlandırmalar dünya gündemine gelmiĢtir. Endüstriyel ağaçlandırmalarda kullanılan ağaç türlerinin 25-30 yıl olan idare süreleri dikkate alındığında, var olan odun arz açığının kısa sürede kapatılmasında, idare süresi 10-15 yıl olan kavak ağaçlandırmaları büyük önem taĢımaktadır. Kavak ağaçlandırmalarının, odun hammaddesi arz açığını kapatmadaki önemli rollerinin yanında, doğal ormanlar üzerindeki baskının azaltılmasına ve dolayısıyla sürdürülebilir ormancılığın sağlanmasına önemli katkıları vardır. Ülkemizde karakavak kültürü asırlardan beri yapılmakla beraber, melez kavak kültürü ilk defa 1946 yılında baĢlatılmıĢtır (Birler vd., 1989). Ülkemizde halen kavak ağaçlandırmaları ile ilgili envanter olmadığı için, kavak odunu üretimi konusunda görüĢ birliği bulunmamaktadır. Bazı tahminlere göre, ülkemizde yaklaĢık 160 bin ha büyüklüğündeki kavak ağaçlandırmalarından yılda 4 milyon m3 kavak odunu üretilmektedir (Anonim, 1995; Birler, 1995). Diğer bir çalıĢmada ise, ülkemizde 90.000 ha melez kavak ve 60.000 ha karakavak olmak üzere toplam 150.000 ha kavak ağaçlandırmalarından, yılda 3.625 milyon m3 kavak odunu üretildiği belirtilmektedir (Birler ve Diner, 1994). Özel Ģahıslar tarafından sulanabilir tarım alanlarında yapılan kavak ağaçlandırmaları yatırımcının öz kaynakları ile kurulmaktadır (Karakaya, 2010). Bu üreticilerin çok azı kredi kullanma yolunu tercih etmektedir (Koçer, 2003). Ülkemizde odun hammaddesinin arz-talep durumuna bakıldığında; 2011 yılı itibariyle 26,92 milyon m³ toplam odun hammaddesi (endüstriyel odun ve yakacak odun toplamı) üretilmiĢ, buna karĢılık toplam 28,03 milyon m³ tüketim yapılmıĢtır. Bu rakamlar içerisinde endüstriyel odun arzı 16,83 milyon m³, tüketimi ise 17,71 milyon m3‟tür. Buna göre yaklaĢık 1,11 milyon m3 toplam odun hammaddesi arz açığı bulunmaktadır. Diğer yandan 10 yıllık (2002-2011) bir periyotta ülkemizde yıllık ortalama 13,31 milyon m3 endüstriyel odun üretilmiĢ ve 14,71 milyon m3 tüketilmiĢtir. Bu durumda yıllık endüstriyel odun arz açığı 1,40 milyon m3‟dür (Anonim, 2012). BaĢlıca arz kaynağı olarak devlet ormanları ve özel sektör kavakçılığı görülmektedir. Ülkemizde var olan odun hammaddesi açığının daha fazla artmadan karĢılanabilmesi için baĢta kavak olmak üzere hızlı geliĢen türlerle endüstriyel ağaçlandırmalar kurmak gerekmektedir. 2. MATERYAL VE YÖNTEM ÇalıĢmada; Sakarya‟nın 9 ilçesinde (Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Kaynarca, Karasu, Kocaali) bulunan kavak üreticileri ve yine Sakarya ilinin 11 ilçesi (Akyazı, 8 Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Arifiye, Sapanca, Karasu, Kocaali, Ferizli) ile Kocaeli‟nin 3 ilçesindeki (Gölcük, EĢme, Körfez) kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmelerinin sosyoekonomik yapısı, sorunları ve beklentileri incelenmiĢtir. Bu amaçla, biri 85 kavak üreticisi, diğeri 53 kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmesi olmak üzere, yüz-yüze görüĢme usulüyle yapılan iki ayrı anket çalıĢmasından (Karakaya, 2010; Karakaya vd., 2014) elde edilen veriler bu çalıĢmada materyal olarak kullanılmıĢtır. Söz konusu iki çalıĢmadan elde edilen veriler sayısal olarak özetlenmiĢ ve elde edilen bulgular, yüzde oranları ile grafikler halinde sosyo-ekonomik yapı, sorunlar ve beklentiler baĢlıkları altında incelenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir. 3. BULGULAR VE TARTIġMA 3.1. Kavak Üreticilerinin Sosyo-Ekonomik Yapısına ĠliĢkin Bulgular 1. Kavak üreticilerinin yaşı, eğitimi ve mesleği: Anket yapılan 85 kavak üreticisinin yaĢ ortalaması 55‟tir. Üreticilerin çoğunluğu (%33), 51-60 yaĢ grubunda bulunmaktadır ve %74‟ü ilkokul mezunudur. Yüksekokul mezunu olan üretici oranı ise %1‟dir (ġekil 1). Ortalama aile büyüklüğü 5 kiĢiden oluĢmaktadır. Kavak üreticisi ailelerinde yaĢayanların %65‟i çalıĢma çağındaki faal nüfus (14-64 yaĢ) grubundadır. >80 2% 71-80 11% Y üksek okul/Fak. 1% Lise 16% 31-40 21% 61-70 19% Orta 9% 41-50 14% İlkokul 74% 51-60 33% ġekil 1. Kavak üreticilerinin yaĢ ve eğitim gruplarına göre dağılımı. Kavak üreticilerinin, %63‟ünün çiftçi, %11‟inin de çiftçilikle beraber ek iĢ yaptığı belirlenmiĢtir. Buna göre üreticilerin %74‟ü çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktadır. Bu konuda Gökçe (1978) tarafından yapılan bir çalıĢmada ise; kavak üreticilerinin %55.39‟unun ilkokul mezunu olduğu, %6.15‟inin okur-yazar olmadığı ve %32‟sinin çiftçi olduğu belirlenmiĢtir. Dolayısıyla kavakçılık faaliyetlerinin genellikle eğitim seviyesi düĢük kiĢiler ve çiftçiler tarafından yapıldığı söylenebilir. 2. Kavaklık alanının büyüklüğü ve uzaklığı: Kavak üreticilerinin, %59‟unun küçük (1-10 da), %22‟sinin orta (11-20 da) ve %19‟unun büyük (>20 da) kavaklık alana sahip olduğu belirlenmiĢtir. Üretici baĢına ortalama 14,6 da kavaklık alanı düĢmektedir. Buna göre kavak üretim çalıĢmalarının çoğunluğu küçük ölçekli üreticiler tarafından yapılmaktadır. Ġkamet yerlerinin kavak alanına uzaklığı konusunda; üreticilerin %92‟sinin çok yakın (0-5 km), %5‟inin yakın (6-10 km) ve %3‟ünün uzak (>10 km) olduğu belirlenmiĢtir. Ġkamet yerinin üretim alanına çok yakın olması, kavaklığın bakım, üretim ve denetim faaliyetlerinin zamanında yapılabilmesi yönünden önem taĢımaktadır. 3. Kavak arazisinin mülkiyeti ve edinme biçimi: Kavak üreticilerinin %75‟nin kavak arazisi kendilerine ait (tam mülkiyetli) iken, %23‟ü hisseli ve %2‟si ise diğer mülkiyet (Ģirkete ait) grubundadır. Kavaklık arazisi büyük çoğunlukla (%62) miras yolu ile elde edilmekte olup, hem miras hem de satın alma yolu ile arazi sahibi olma oranı ise %4‟dür. 9 4. Kavakçılık faaliyetlerinde kullanılan işçiliğin ve araç-gerecin özelliği: Üreticilerin %45‟i kavaklık sahasının tesisi, bakımı ve üretimine iliĢkin iĢçilik faaliyetlerini, kendisi ile birlikte ailenin diğer bireyleri yapmaktadır. YetiĢtiricilerin %45‟i de kavakçılık faaliyetlerinin iĢçiliğini kendisi ve ücret karĢılığı iĢçi çalıĢtırarak yapmaktadır. YetiĢtiricilerin %10‟u ise faaliyetlerinin tamamını iĢgücü kiralayarak yürütmektedir. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise, yetiĢtiricilerin %71‟inin kavakçılığın bakım iĢlerini iĢgücü kiralayarak yaptırdığı belirlenmiĢtir. Üreticilerin büyük çoğunluğu (%50) kavakçılık faaliyetlerini yürütmek için gerekli olan araçgerecin (traktör, diskaro, pulluk ve burgu) tümüne sahiptir. Bir kısım ekipmana sahip, bir kısmını da kiralayan üreticiler (%28), genellikle tesis aĢamasında fidan çukurlarının açılması için burgu kiralamaktadır. Üreticilerin %21‟i ekipmanın tümünü kiralamakta, çok düĢük oranda (%1) ise kullandığı ekipmanları ödünç almaktadır. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise, yetiĢtiricilerin %55‟inin kavakçılık faaliyetlerini ekipman kiralayarak yaptırdığı belirlenmiĢtir. 5. Ara tarım ve sulama faaliyetleri: Ülkemizde, kavak ağaçlandırmalarındaki ara tarım uygulamaları ekonomik açıdan iki amaca yönelik yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, kavak üretiminde ilk yıllarda ağırlık kazanan ağaçlandırma masraflarının azaltılması, diğeri de üreticilerin kendi yıllık tarımsal ürün ihtiyaçlarının karĢılanmasıdır (Diner ve Koçer, 1999). Üreticilerin %45‟i kavaklık sahasında ara tarım yapmaktadır. Ara tarım üretimi yapan üreticilerin tamamı mısırı tercih etmektedir. Kavaklık arazide üreticilerin %49‟u sulama yapmaktadır. 6. Tercih edilen klon ve fidan özelliği: Üreticilerin %64‟ü dikimlerde, daha hızlı büyüdüğünü ve odununun daha ağır olduğunu ifade ettikleri Samsun klonunu tercih ettikleri görülmüĢtür. Üreticilerin %36‟sı ise I-214 klonunu kullanmıĢtır. Üreticilerin %50‟si kavak fidanlarını fidan üretim iĢi yapan özel Ģahıslardan, %13‟ü özel fidanlıklardan, %11‟i ise devlet fidanlığından temin etmiĢtir. Üreticilerin %26‟sı da fidanını kendisi yetiĢtirmiĢtir. Üreticilerin %42‟si 1 yaĢlı, %58‟i ise 2 yaĢlı fidan kullanmıĢtır. Dikimde kullanılan fidanların %86‟sı köklü, %14‟ü köksüz fidandır. 7. Kavaklık tesis edilirken duyulan maddi destek ihtiyacı: Kavak üreticilerinin %76‟sı kavaklığını kurarken herhangi bir maddi desteğe gereksinim duymazken, %24‟ü maddi desteğe gereksinim duymuĢtur. Üreticilerin tamamı ise kavaklığını kurarken herhangi bir kredi almamıĢtır. Bu sonuçlar kavak üreticilerinin finansman açısından yeterince desteklenmediğini, daha çok kendi öz kaynakları ile kavakçılık yaptıklarını göstermektedir. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise, yetiĢtiricilerin %85‟inin kredi istemediği belirlenmiĢtir. 8. Teknik bilgi, danışmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanma: Üreticilerin %89‟unun kavakçılık konusunda herhangi bir teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmadığı, ancak %11‟inin bu tür hizmetlerden istifade ettiği görülmüĢtür. Bu hizmetleri Ġzmit Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğünden almaktadırlar. Bu sonuçlar, ilgili müdürlüğün teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden üreticilerin yararlanmadığını ve bölgedeki kavak üreticilerinin kendi bilgileri çerçevesinde kavakçılık yaptığını göstermektedir. 9. Üreticilerin kavakçılık yapma nedenleri: Üreticilerin kavakçılık yapma nedenlerinden ilk üçünü sırasıyla; %34‟ü kârlı olduğu düĢüncesi, %25‟i ek iĢ olarak ve %14‟ü çevrenin etkisi oluĢturmaktadır. 3.2. Kavak Üreticilerinin Sorunlarına ve Beklentilerine ĠliĢkin Bulgular YetiĢtiricilerin kavak üretiminde karĢılaĢtıkları en önemli üç sorun sırasıyla; %24 oranla sulama, %23 oranla pazarlama, %21 oranla teknik bilgi ve danıĢmanlık hizmetleri olduğu belirlenmiĢtir (ġekil 2). Ayrıca kesim çağına gelmiĢ kavaklıkları tüccarların ucuza satın almak istemesi ve zamanında ödeme yapılmaması, sorun olarak üreticilerin karĢısına çıkmakta ve emeğin karĢılığının alınmamasına neden olmaktadır. 10 Diğer 6% Diğer 4% Finansman 16% Kavak Borsası Kurulması 19% Sulama 24% Pazarlama 23% Araç-Gereç 4% Arazi 4% Birlik Kurulması 14% Teknik Bilgi DanıĢmalık 21% Kredi 27% Taban Fiyat 24% Destekleme Alımı 10% YetiĢmiĢ Eleman 4% ġekil 2. Kavak üreticilerinin sorunları. ġekil 3. Üreticinin kavakçılık için destek beklentisi. Üreticilerin %84‟ü kavakçılığa desteğin gerektiğini, %16‟sı ise desteğin gerekmediğini belirtmiĢtir. Kavakçılık faaliyetlerinde üreticilerin destek beklentisinin ilk sırada %27 oranla devlet tarafından kredi verilmesi talebi bulunmaktadır. Ġkinci sırada özellikle alım ve satımlarda zarar etmemek için her yıl bir taban fiyatının belirlenmesi gelmektedir. Üçüncü olarak kavak borsasının kurularak fidan ve ağaç alım satım iĢlemlerinin sistemli bir Ģekilde yıllar itibariyle kayıt altına alınması beklentileri bulunmaktadır (ġekil 3). Diğer yandan kavak üreticilerinin %84‟ü kavakçılık iĢine devam etme düĢüncesindedir. Bu oran aynı zamanda üreticilerin kavak yatırımını kârlı bir iĢ olarak gördüğü anlamına da gelmektedir. Üreticilerin %43‟ü kavakçılığın geleceğini parlak, %33‟ü belirsiz ve %24‟ü karanlık görmektedir. 3.3. Kavak Odunu ĠĢleyen ĠĢletmelerin Sosyo-Ekonomik Yapısına ve Sorunlarına ĠliĢkin Bulgular 1. İşletme sahibinin yaşı, eğitimi ve ana faaliyet kolu: GörüĢme yapılan 53 iĢletme sahibinin yaĢ ortalaması 49‟dur. ĠĢletme sahiplerinin yaĢı 28-64 yaĢları arasında değiĢmekte olup, tamamı çalıĢma çağındaki faal nüfustan oluĢmaktadır. ĠĢletme sahiplerinin %36‟sı ilkokul, %30‟u ortaokul olmak üzere toplam %66‟sının ilköğretim mezunu olduğu belirlenmiĢtir (ġekil 4). ġekil 4. ĠĢletme sahiplerinin yaĢ ve eğitim gruplarına göre dağılımı. ĠĢletmelerin ana faaliyeti veya sanayi kolunun %41‟inin sandık üretimi, %32‟sinin kereste, %21‟sinin palet ve %6‟sının kontrplak olduğu saptanmıĢtır. Sebze-meyve-balık sandığı ve kereste üretimi yapan iĢletme sahiplerinin genel olarak ilk ve orta öğrenime, palet ve kontrplak üretimi yapan iĢletme sahiplerinin ise lise ve üniversite öğrenimine sahip oldukları görülmüĢtür. 11 2. İşletmelerin hukuki-mülkiyet yapısı ve edinme biçimi: Kavak odunu iĢleyen iĢletmelerin %77‟si Ģahıs iĢletmesi, %21‟i limited Ģirket, %2‟si anonim Ģirket olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. ĠĢletmelerin mülkiyet yapısına bakıldığında %81‟inin Ģahıs mülkiyetinde, %19‟unun ise kiralanmıĢ mülk olduğu belirlenmiĢtir. ĠĢletmelerin %62‟sinin iĢletme sahibinin teĢebbüsü ile kurulduğu, %30‟unun miras yolu ile ve %8‟inin ise satın alma yolu ile edinildiği belirlenmiĢtir (ġekil 5). ġekil 5. ĠĢletmelerin hukuki yapısı ve edinme biçimi gruplarına göre dağılımı. 3. İşletmelerde çalışan sayısı ve eğitim durumu: GörüĢme yapılan 53 iĢletmede 2010 yılında toplam 532, 2011 yılında 524 ve 2012 yılında ise 496 kiĢi çalıĢmıĢtır. Her üç yıl içinde çalıĢanların cinsiyete göre oranları aynı olup %9‟u kadın, %91‟i ise erkektir. ĠĢletmelerde çalıĢan kiĢilerin eğitim seviyelerinin oldukça düĢüktür. Üç yıllık ortalamalara göre; %52‟si ilkokul, %23‟ü ortaokul, %21‟i lise ve %4‟ü üniversite mezunudur. Ġlkokul ve ortaokul mezunlarının toplamı (%75) göz önüne alındığında; çalıĢanların genel olarak ilköğretim mezunu oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu da, iĢletmelerin büyük ölçüde vasıfsız iĢgücünü istihdam ettiğini göstermektedir. 4. İşletmelerin faaliyet-üretim biçimi ve standartları kullanım durumları: GörüĢme yapılan 53 adet iĢletmenin %85‟i atölye ve %15‟i fabrika olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. ĠĢlemelerin %94‟ü yalnız sipariĢ üzerine, %4‟ü ise yalnız seri üretim üzerine çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %64‟ü üretimi sırasında herhangi bir standart kullanmamaktadır. %21‟inin sipariĢte verilen ölçülere göre üretim yaptığı, %15‟inin ise üretim faaliyetleri sırasında bir standart kullandığı belirlenmiĢtir. 5. İşletmelerin günlük-haftalık-yıllık çalışma süreleri: ĠĢletmelerin günlük çalıĢma saatleri 824 saat arasında değiĢmektedir. ĠĢletmelerin %14‟ü günde 8 saat, %17‟si 10 saat, %28‟i 16 saat ve %41‟i 24 saat çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %13‟ü haftada 7 gün, %43‟ü haftada 5 gün ve %44‟ü haftada 6 gün çalıĢmaktadır. Genellikle sandık üretimi yapan iĢletmeler yılda ortalama 1-6 ay arasında çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %51‟i yılın 10-12 ayı boyunca sürekli çalıĢmaktadır. 6. İşletmelerin hammadde işleme miktarına göre ölçeği ve kapasite kullanım durumu: Yıllık hammadde iĢleme miktarına göre iĢletmelerin; %19‟u çok küçük (0-99 m³/yıl), %36‟sı küçük (100999 m³/yıl), %23‟ü orta (1000-2999 m³/yıl), %8‟i orta-büyük (3000-4999 m³/yıl), %11‟i büyük (50009999 m³/yıl), %2‟si çok büyük (10000-14999 m³/yıl) ve %2‟si dev ölçekli (>15000 m³/yıl) iĢletme olduğu görülmüĢtür. Çok küçük ölçekli iĢletmeler %84 atıl kapasite ile küçük ölçekli iĢletmeler %77, orta ölçekli iĢletmeler %43, orta-büyük ölçekliler %36, büyük ölçekli %40, çok büyük ölçekli iĢletmeler %65 ve dev ölçekli iĢletmeler ise %55 atıl kapasite ile çalıĢmaktadır. ĠĢletmeler hammadde bulmada sıkıntı yaĢamakta ve atıl kapasite oranlarının yüksek olması da bunu göstermektedir. 7. Tercih edilen klon ve hammadde temini: ĠĢletmelerin %57‟si hammadde olarak odununun daha hafif ve iĢlenmesinin kolay olması nedeniyle I-214 kavak klonunu tercih etmektedir. Samsun klonunu tercih eden iĢletmeler %7, her iki klonu tercih eden iĢletmeler %32‟dir. ĠĢletmelerin %4‟lük kısmı da I-214 ve Samsun klonunun yanında karakavak ve titrek kavak türlerini de kullanmaktadır. ĠĢletmelerin %70‟i kıĢ aylarında arazi koĢullarının olumsuz olmasından dolayı kavak odunu temininde sorun yaĢamaktadır. ĠĢletmeler kavak odunu alırken sırasıyla kavak odununun fiyatına, klonuna ve çapına dikkat etmektedir. ĠĢletmelerin %43‟ü iĢletmeye teslim biçiminde, %23‟ü de arazide dikili 12 olarak kavak odununu satın almayı tercih etmektedir. Sanayicilerin %83‟ü kavak odununu iĢletmeye 0-100 km uzaklıktan, %11‟i 101-200 km uzaklıktan temin etmektedir. 8. İşletmelerin yaptıkları işbirliği: ĠĢletmelerin üretim sırasında %87‟sinin hiçbir kurumla iĢbirliği yapmadığı, %7‟lik kısmının KOSGEB‟le, %2‟sinin üniversite, %2‟sinin ise Tarım Bakanlığı ile diyalog kurduğu saptanmıĢtır. Yine iĢletmelerin sadece %2‟sinin üretim faaliyetleri sırasında Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü ile iĢbirliği yaptığı belirlenmiĢtir. Bu sonuçlar kavak iĢleyen sanayi iĢletmelerinin fazla bir iĢbirliğine ve teknik bilgiye ihtiyaç duymadan, kendi bilgileriyle çalıĢtıklarını göstermektedir. 9. İşletmelerin geleceğe bakış açıları, sorunları ve beklentileri: Hammadde kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle, iĢletmeler sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde kavak odunu bulmada büyük sorunlar yaĢamaktadır. Bu sorun iĢletmelerin baĢka ağaç türlerine yönelmesine ve bazen de kapanmasına sebep olmaktadır. Hammadde temininde yaĢanan istikrarsızlık fiyatlara da yansımaktadır. Ayrıca enerji fiyatlarının yüksek olması, kalifiye eleman bulunmaması, satılan ürün parasının zamanında alınamaması ve kayıt dıĢı atölyelerin çalıĢması iĢletmelerin yaĢadığı sorunlar arasında yer almaktadır. Keza ambalaj sanayisinde plastik, karton ve köpük malzemenin kullanımı sandık üreten iĢletmeleri çok olumsuz etkilemiĢ ve %50‟sinin kapanmasına neden olmuĢtur. Tüm bu olumsuzluklara bağlı olarak iĢletmelerin gelecekleri ile ilgili beklentilerinin olumsuz olduğu görülmüĢtür. Özellikle çok küçük-küçük ölçekli iĢletmeler baĢta olmak üzere iĢletmelerin %42‟si sektörde bir gelecek olmadığını düĢünmektedir. ĠĢletmelerin %30‟u ise belirsizlik içinde olduklarını vurgulamıĢ, ancak %11‟i sektörün geleceğini iyi gördüğünü belirtmiĢtir. ĠĢletmelerin %11‟i sektörün geleceğini orta ve %6‟sı ise zayıf olarak görmektedir. ĠĢletmeler, sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde kavak odununu bulabilmeleri için Orman Genel Müdürlüğünün Türkiye genelinde kavak ağaçlandırma çalıĢmalarına hız vermesini beklemektedir. Ayrıca hammadde fiyatının düĢürülmesi için yetiĢtiricilerin devletçe desteklenmesi, enerji fiyatlarının düĢürülmesi ve ekonominin kayıt altına alınması beklentileri de bulunmaktadır. 3.4. Kavak Üreticileri ile Kavak Odunu ĠĢleyen ĠĢletmelerin Bazı Sosyo-Ekonomik Özelliklerinin ve Sorunlarının KarĢılaĢtırılması Burada kavak üreticileri ile kavak odunu iĢleyen iĢletmeleri aĢağıdaki gibi bazı sosyo-ekonomik özellikler ve sorunlar itibariyle karĢılaĢtırılarak, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. 1. Yaş, meslek ve eğitim durumu: Kavak üreticilerinin yaĢ ortalaması 55, %33‟lük kısmı 51-60 yaĢ grubundadır. Sanayicilerin yaĢ ortalaması 49, %49‟u 51-65 yaĢ grubunda olup, buna göre her iki grubun yaĢ durumları birbirine yakındır. Kavak üreticilerin %83‟ü ilköğretim, %16‟sı lise ve %1‟i yüksekokul mezunudur. Sanayicilerin %66‟sı ilköğretim, %23‟ü lise ve %11‟i üniversite mezunu olup, sanayicilerin eğitim seviyesinin üreticilerden daha yüksek olduğu söylenebilir. Kavak üreticilerin %74‟ü çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktadır. Sanayicilerin %41‟i sandıkçı, %32‟si keresteci, %21‟i paletçi ve %6‟sı kontrplakçıdır. 2. Mülkiyet ve edinme biçimi: Kavak üreticilerinin %75‟inin kavak arazisi kendilerine, %23‟ü hisseli ve %2‟si ise Ģirkete aittir. ĠĢletmelerin mülkiyet yapısına bakıldığında; %81‟i Ģahıs mülkiyetinde, %19‟u ise kiralanmıĢ mülktür. Buna göre kavakçılık faaliyetleri genellikle Ģahıs mülkiyetinde olan arazilerde yapılmaktadır. Kavak üreticilerinin %62‟sinin miras yoluyla, %34‟ünün satın alma ile, %4‟ünün ise hem miras hem de satın alma yolu ile arazi sahibi oldukları tespit edilmiĢtir. ĠĢletmelerin %62‟sinin iĢletme sahibinin teĢebbüsü ile kurulduğu, %30‟unun miras yolu ile ve %8‟inin ise satın alma yolu ile edinildiği belirlenmiĢtir. 3. Üretimde kullanılan işçilik: Kavak üreticilerinin %45‟i kavak üretim faaliyetlerinde iĢçiliği kendisi ile birlikte ailenin diğer bireyleri yapmaktadır. Üreticilerin %45‟i de kavakçılık faaliyetlerini 13 kendisi ve ücret karĢılığı iĢçi kiralayarak, %10‟u ise faaliyetlerinin tamamını iĢgücü kiralayarak yürütmektedir. Sanayi iĢletmelerinde 2010, 2011, 2012 yıllarında aile içinde çalıĢanların oranları sırasıyla; %29, %27 ve %28‟dir. Özellikle çok küçük- küçük ölçekli iĢletmeler aile içi çalıĢanlardan oluĢmaktadır. O halde gerek kavak üretiminde ve gerekse sanayi iĢletmelerinde kullanılan iĢgücü genelde aile içinden karĢılanmaktadır. 4. Tercih edilen klon ve hammadde temini: Kavak üreticilerinin %64‟ü Samsun klonunu tercih etmektedir. Üreticilerin %50‟si kavak fidanlarını fidan üretim iĢi yapan özel Ģahıslardan temin etmiĢ, %26‟sı fidanını kendisi yetiĢtirmiĢ ve %11‟i ise devlet fidanlığından temin etmiĢtir. ĠĢletmelerin %57‟si hammadde olarak odununun daha hafif ve biçimi kolay olması nedeniyle I214 kavak klonunu tercih etmektedir. Samsun klonunu tercih eden iĢletmeler %7, her iki klonu tercih eden iĢletmeler %32‟dir. ĠĢletmelerin %43‟ü iĢletmeye teslim biçiminde, %23‟de arazide dikili olarak kavak odununu satın almaktadır. Kavak odunu alım ve satımı ton üzerinden olmaktadır. Kavak üreticileri odununun ağır gelmesi ve buna bağlı olarak fiyatının yüksek olması nedeniyle Samsun klonunu yetiĢtirmeyi tercih ederken, sanayiciler odununun daha hafif ve biçilmesi daha kolay olan I214 klonunu tercih etmektedir. Bu durum, kavak üreticilerinin kavak odunu iĢleyen sanayilerin taleplerini dikkate almadığını göstermektedir. 5. İşletme büyüklüğü ve uzaklığı: Kavak üreticilerinin büyük çoğunluğu (%59) küçük ölçekte (1-10 da) kavaklık alana sahiptir. Yıllık hammadde iĢleme miktarına göre de kavak iĢleyen iĢletmelerin %55‟i çok küçük-küçük (0-999 m³/yıl) iĢletme sınıfındadır. Buna göre kavakçılık faaliyetleri ile uğraĢan hem üreticilerin hem de sanayicilerin çoğunluğunun küçük ölçekli iĢletmeler olduğu söylenebilir. Üreticilerin %92‟sinin ikamet yerinin kavak alanına çok yakın (0-5 km) olması ve sanayicilerin de %83‟ünün kavak odununu iĢletmeye çok yakın (0-100 km) mesafeden temin etmesi, kavakçılık faaliyetlerinin lokal ölçekte ve aile tipi iĢletme yapısıyla yürütüldüğünü göstermektedir. Ayrıca kavaklığın ve hammadde temininin yakın olması yetiĢtirme-üretim faaliyetlerinin zamanında yapılabilmesi ve ulaĢım-nakliye masraflarının minimizasyonu yönünden önem taĢımaktadır. 6. Yararlanılan teknik bilgi, danışmanlık ve işbirliği: Üreticilerin %89‟unun kavakçılık konusunda herhangi bir teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmaması ve sanayi iĢletmelerinin %87‟sinin hiçbir kurumla iĢbirliği yapmaması, üreticilerin ve sanayi iĢletmelerinin fazla bir iĢbirliğine, teknik bilgiye ve danıĢmanlık hizmetine ihtiyaç duymadan çalıĢtıklarını göstermektedir. 7. Geleceğe bakış: Kavak üreticilerinin %43‟ü kavakçılığın geleceğini parlak görmekte ve bu nedenle %84‟ü kavakçılık iĢine devam etme düĢüncesinde iken, özellikle çok küçük-küçük ölçekli iĢletmeler baĢta olmak üzere sanayi iĢletmelerinin %42‟si sektörde bir gelecek olmadığını düĢünmektedir. Özellikle sanayi iĢletmelerinin hammadde temininde yaĢadığı sorunlar, kavakçılığa bakıĢ açılarını olumsuz yönde etkilemektedir. 8. Yaşanan sorunlar: Kavak üreticilerin karĢılaĢtığı ilk üç sorun sırasıyla; sulama, pazarlama ve teknik bilgi ve danıĢmanlık hizmetleridir. Pazarlama konusunda özellikle; yetiĢtirilen kavak fidanlarını satamadıkları için imha etmek zorunda kalmaları, kesim çağına gelmiĢ kavaklıklarını tüccarların ucuza almak istemesi ve zamanında ödemenin yapılmaması sorun olmakta ve üreticileri zarara uğratmaktadır. ĠĢletmeler, hammadde kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde kavak odunu temin etmede ve yüksek fiyat konusunda büyük sorunlar yaĢamaktadır. Bu sorunları enerji fiyatlarının yüksek olması, çalıĢan kalifiye eleman bulanamaması, satılan ürün parasının zamanında alınamaması ve kayıt dıĢı atölyelerin çalıĢması izlemektedir. Kavak üreticileri kavak odunu fiyatlarını ucuz bulurken, iĢletmeler pahalı bulmaktadır. Özellikle alım ve satımlarda zamanında ödeme yapılmaması her iki kesim için de sorundur. 9. Beklentiler: Kavak üreticilerinin en önemli üç beklentisi; devlet tarafından kredi verilmesi, bir taban fiyatının belirlenmesi ve kavak borsasının kurulması iken, sanayi iĢletmeleri, Türkiye 14 genelinde kavak ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, hammadde fiyatlarının düşürülmesi için yetiştiricilerin devletçe desteklenmesini ve enerji fiyatlarının düşürülmesini beklemektedir. Buna göre her iki kesimin geleceği açısından; kavak yetiĢtiricilerine devlet tarafından kredi verilmesinin, özellikle mazot, gübre, fidan vb. konularda sübvanse edilmesinin ve enerji fiyatlarının düĢürülmesinin önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. 4. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER Ülkemizde orman rejimi altındaki potansiyel alanlarda hızlı geliĢen türlerle yapılacak ağaçlandırmaların 25-30 yıl olan idare süreleri dikkate alındığında, odun arz açığını kısa sürede çözüme kavuĢturacak alternatif yollara gereksinim vardır. Bu amaçla kullanılabilecek en uygun seçeneklerden birisi, kavakçılığın geliĢtirilmesidir. Ülkemizde yaklaĢık 160 bin ha olduğu tahmin edilen kavak ağaçlandırmalarının hemen hemen tamamı özel Ģahıslar tarafından, sulanabilir tarım alanlarında yapılmaktadır. Kavakçılık, baĢta ambalaj, kağıt, lif yonga sanayi ve mobilya sektörü olmak üzere, pek çok sanayiye hammadde sağlamaktadır. Dolayısıyla sektörün ileri bağlantıları yüksektir. Kavak üreticileri ve kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmeleri üzerinde yürütülen bu çalıĢma kapsamında yapılan değerlendirmelere göre ulaĢılan sonuçlar ve öneriler aĢağıda verilmiĢtir: Odun üretimi ve kâr maksimizasyonu açısından kavak üreticileri, ağaçlandırma faaliyetlerini öncelikle verimi-boniteti yüksek, sulanabilir ve pazara yakın arazilerde yapmalıdır. Kavak üreticilerinin eğitim seviyesi düĢük olup, büyük çoğunluğu (%89) hiçbir bilgi almadan kavak üretimi yapmaktadır. Üretimde bazen yanlıĢ uygulamalara bağlı olarak istenilen verim alınamamaktadır. Bu nedenle kavak üretimi ve pazarlama faaliyetleri konusunda üreticiler, teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmaya önem vermelidir. Üreticilerin, kavakla ilgili bilgi ve deneyimlerini artırmaya yönelik eğitim seminerleri düzenlenmeli ve ulusal-yöresel TV kanallarında görsel yayınlar yapılmalıdır. Üreticilerin büyük çoğunluğunun (%84) kavakçılık yatırımlarına devlet tarafından destek beklentisi bulunmaktadır. BaĢarılı bir kavak üretimi için üreticilere devlet tarafından kredi verilmesi, özellikle mazot, gübre, fidan vb. konularda sübvanse edilmesi gerekmektedir. YetiĢtirilen kavak fidanı ve ağacının alım ve satımlarında üreticilerin mağdur olmaması ve yıllık fiyat takiplerinin yapılabilmesi için kavak borsasının kurulması önerilmektedir. Kavak ağaçlandırmaları yetersiz olduğundan iĢletmeler istenilen miktar, kalite ve zamanda istikrarlı bir Ģekilde hammadde bulmada sıkıntı yaĢamaktadır. Keza kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmelerinin çoğunluğunun (ortalama %57) atıl kapasite ile çalıĢması, ülkemizdeki kavak ağaçlandırmalarının sektör ihtiyaçlarını karĢılamada yetersiz olduğunu göstermektedir. Bu nedenle Türkiye genelinde kavak ağaçlandırma çalıĢmalarına hız verilmesi, hammadde fiyatlarının düĢürülmesi için yetiĢtiricilerin devletçe desteklenmesi ve enerji fiyatlarının düĢürülmesi gerekmektedir. Ayrıca kavak odunu iĢleyen iĢletmelerde çalıĢanların %75‟inin ilköğretim mezunu olduğu göz önüne alındığında, sektörün vasıfsız iĢgücünü istihdam etmesi açısından büyük önem taĢıdığı anlaĢılmaktadır. Sektörün geleceği ve hammadde sorununun çözümlenebilmesi için, Orman Genel Müdürlüğünün bir kavak ağaçlandırma politikası oluĢturması ve ülke genelinde Orman ĠĢletme Müdürlüklerince kavak ağaçlandırmalarının sürekli ve planlı bir Ģekilde yapılması çalıĢmalarına hız vermesi önerilmektedir. 15 KAYNAKÇA Anonim, 1995. Türkiye Ulusal Kavak Komisyonu Raporu (BasılmamıĢ Rapor), Ankara. Anonim, 2012. T.C. Kalkınma Bakanlığı, Sürdürülebilir Orman Yönetimi, X. Kalkınma Planı Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, 104 s., Ankara. Birler, A. S. 1995. Ormanlarımızın Korunması için Endüstriyel Plantasyonların Önemi. TEMA Vakfı Yayınları No: 8., 9 s. Birler, A. S., Diner, A. 1994. Türkiye Kavakçılığının Alan, Servet ve Değer Yönlerinden Ġncelenmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü Dergisi, Yayın No:1994-1, Seri No 21, s.18-33, Ġzmit. Birler, A. S., Yüksel, Y., Diner, A. 1989. “I-214” Melez Kavak Ağaçlandırma Ekonomisi (Birim Zamanlar, Birim Maliyetler ve Mali Analizler). Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No:145, 140 s., Ġzmit. Diner, A., Koçer, S. 1999. “I-214” Melez Kavak Ağaçlandırmalarında Ara Tarımın Kavakçılık Ekonomisine Etkileri. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No:189, s.3-60, Ġzmit. Gökçe, O. 1978. Küçük Menderes Ovasında Kavak YetiĢtiriciliğinin Ekonomik Yönü ve Sorunları Üzerine Bir AraĢtırma. Doktora Tezi, s.103-111, Ġzmir. Karakaya, S. 2010. Sakarya Ġli Kavak Üreticilerinin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve BaĢarı Düzeylerini Etkileyen Faktörler. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No:209, Ġzmit. Karakaya, S., DaĢdemir, Ġ., Ercan, M. 2014. “Sakarya ve Kocaeli Ġllerinde Kavak Odunu ĠĢleyen Sanayi ĠĢletmelerinde Sosyo-Ekonomik Yapı ve Talep Analizi” adlı ve ĠZT-379(5309)/20112014 nolu Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü Projesi Verileri, Ġzmit. Koçer, S. 2003. Ülkemizde Kavakçılığın Ekonomik Görünümü. Türkiye Milli Kavak Komisyonu VII. Olağan Kurulu, Ġzmit. 16 KAVAĞIN MÜHENDĠSLĠK ÜRÜNÜ AĞAÇ MALZEMLERDE KULLANIMI Prof. Dr. Ramazan KURT1, Vedat ÇAVUġ2, Mehmet ERCAN3 1: Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi, 16200 Osmangazi, Bursa. [email protected] 2: KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, 46100, KahramanmaraĢ 3: Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, 41001 BaĢiskele, Kocaeli ÖZ Orman endüstri ve yapı sektörünün geliĢmesi, ağaç esaslı malzemeye olan ihtiyacı arttırmıĢtır. Günümüzde, istenen kalite, tür ve boyutlarda hammaddeye ulaĢmadaki problemler, hızlı geliĢen kavak türleri gibi alternatif hammadde kaynaklarını daha da önemli kılmıĢtır. Üretimde kullanılan yeni teknolojiler sayesinde bu kaynakların mühendislik ürünü ağaç malzeme (MAM) üretiminde rasyonel Ģekilde değerlendirilmeleri mümkün hale gelmiĢtir. Bildiride, kavak odununun Türkiye‟deki yakın gelecekteki MAM üretiminde değerlendirme imkânları tartıĢılmıĢ ve bu alanda Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün de katkı sunduğu bazı bilimsel çalıĢma sonuçları paylaĢılmıĢtır. Anahtar Kelimeler: Mühendislik ürünü ağaç malzemeler, Türkiye, Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları Enstitüsü USE OF POPLAR IN ENGINEERED WOOD PRODUCTS ABSTRACT The developments of the forest industry and the construction sectors, have increased the demand for wood-based materials. Nowadays, problems of getting the desired quality, species and size of raw materials, have made alternative sources of raw materials such as fast-growing poplar species more important. Thanks to new technologies in production, it has become possible to utilize these resources in production of engineered wood products (EWP) in a rational way. In this proceeding, the possibilities of utilization of poplar wood in the EWP production are discussed and some results of scientific studies that The Poplar and Fast Growing Forest Trees Research Institute made contributions are shared. Keywords: Engineered wood products, Turkey, Poplar, Poplar and Fast Growing Forest Trees Institute 1. GĠRĠġ En eski doğal malzemelerden biri olan ağaç malzeme değiĢik form ve boyutlarda üretilip hedeflenen mimari ve yapısal amaçların gerçekleĢmesini sağlayabilir. Bu malzemenin kolayca bulunabilmesi ve iĢlenmesi, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir, geri dönüĢtürülebilir, yeniden kullanılabilir, tamir edilebilir ve ekonomik olması pek çok alanda baĢarılı bir Ģekilde kullanılmasını beraberinde getirmiĢtir. Ağaç malzeme kullanım yerine uygun olarak kurutulabilir ve gerektiğinde mantar ve böceklere karĢı korunumunu sağlamak için kimyasal maddelerle emprenye edilebilir veya ısıl iĢleme tabi tutulabilir. Diğer malzemelerle karĢılaĢtırıldığında ağaç malzeme yüksek direnç/ağırlık oranına ve doğal güzellik ve dokuya sahiptir. Ağacın doğal olarak yetiĢmesi fiziksel ve mekanik özelliklerinde büyüme hızı ve Ģartları, tür ve rutubet miktarı gibi değiĢkenlere bağlı olarak farklılıkları beraberinde getirir. Bu özelliklerin bilinmesiyle ağaç malzemeden en iyi Ģekilde yararlanmak mümkündür. Yenilenebilir olan ağaç malzemenin kullanım amacına bağlı olarak en etkin Ģekilde değerlendirilmesi çevre ve ekolojik dengenin korunması açısından önem taĢımaktadır. 17 Ağaç malzeme doğal halde kereste olarak kullanılabildiği gibi kaplama, lif, yonga ve Ģerit yonga gibi daha küçük parçalara ayrılıp tutkallandıktan sonra lif levha, yonga levha, kontrplak gibi levha ürünleri veya mühendislik ürünü ağaç malzemeler (MAM) gibi yapısal amaçlar için üretilebilir. Modern üretim teknikleri, tutkal-kimya endüstrisindeki geliĢmeler, hızlı geliĢen ve farklı ağaç türlerinin kullanılma imkânlarını beraberinde getirmiĢ ve ağaç malzeme esaslı ürün yelpazesinde artıĢ görülmüĢtür. Ülkemizdeki orman kaynakları endüstri tarafından talep edilen hammadde ihtiyacına cevap verememektedir. Bu talebin endüstriyel plantasyonların tesis edilmesi ve ithalat yoluyla karĢılanması çözüm önerisi olarak sunulmuĢtur (BĠRLER, 1995). Hızlı geliĢen ağaç plantasyonlarının geniĢlemesi ve yeni endüstriyel odun ihtiyacı ile geliĢmesi devam eden ağaç esaslı kompozitler, orman ürünlerinin üretimi ve tüketimini belirleyen önemli iki faktör olarak belirlenmiĢtir (Bowyer, 2005). Ülkemizde yetiĢtirilebilen kavak gibi hızlı geliĢen türlerin endüstriye kazandırılarak MAM üretiminde kullanılması ülke ekonomisine ve ormancılığımıza kazandıracağı katma değer açısından büyük öneme sahiptir. Kavağın MAM üretiminde değerlendirilmesi ile ilgili ülkemizde yapılan araĢtırmalar bu alanda ihtiyaç duyulan bilgi eksikliğinin giderilmesine önemli katkı sağlamıĢtır. Bu bildiride, kavak odununun Türkiye‟deki yakın gelecekteki MAM üretiminde değerlendirme imkânları ortaya konmuĢ ve Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün de katkı sunduğu bazı bilimsel çalıĢma sonuçları paylaĢılmıĢtır. 2. Kavak ve Endüstriyel Kullanımı Ülkemizdeki kavak türünün ormanlarımızdaki dağılımı Tablo 1‟de verilmiĢtir. Söz konusu veriler özel Ģahıslar tarafından yapılan ağaçlandırma verilerini içermemektedir. Ülkemizde halen kavak ağaçlandırmaları ile ilgili bir envanter olmadığı için, kavak odunu üretim miktarı konusunda görüĢ birliği bulunmamaktadır. 1994 yılı itibarı ile kavak odunu üretim miktarının 3.6 milyon m3 olarak tahmin edilmiĢtir (Birler ve Diner,1994). Ülkemizde 90000 ha melez kavak ve 60 000 ha karakavak olmak üzere, toplam 150000 ha geniĢliğindeki kavak ağaçlandırmalarından, kavak odunu üretildiği belirtilmekte ve bu üretimin ülkemizdeki yasal yapacak odun üretiminin yaklaĢık % 40‟ını oluĢturduğu ve hemen hemen tamamının özel Ģahıslar tarafından yapıldığı vurgulanmıĢtır (Birler ve Diner,1994). BaĢka bir çalıĢmada, kavak odunu üretiminin 4 milyon m3/yıl düzeyinde olduğu kabul edilmiĢtir (Birler, 1995). Kavak odunu üretiminin %55‟nin melez kavak klonlarından sağlandığı rapor edilmiĢtir (Zoraliğlu, 2003). Toplam hammadde tüketimi 12 milyon m3 civarında olup lif ve yonga levha sanayiinin, ihtiyacının yüzde 8‟i özel sektörden (kavak alanları ve tapulu kesim vs.) sağlamaktadır (Anonim, 2014). Tablo 1. Kavak türünün ormanlarımızdaki dağılımı (hektar) (Koç ve ark., 2014) Ağaç Türü Kavak Normal Kapalı BoĢluklu Kapalı Toplam % 1871 4976 6547 0,03 Yapraklı 3433687 4090921 7524608 35 Ġbreli 6792336 4983059 11775395 54 Yapraklı+Ġbreli KarıĢık 1332646 1045486 2378131 11 Toplam 11558668 10119466 21678134 100 Kavak ağacı yurdumuzda dört seksion halinde yayılıĢ göstermektedir; karakavak (Populus nigra L.), akkavak (Populus alba L.), fırat kavağı (Populus eupharatica Oliv.) ve titrek kavak (Populus tremula L.)] (Gürboy ve ark., 2008). Kavak türlerin çoğu kolayca geliĢtirilmiĢ büyüme ve hastalıklara dirençli hale getirmek için melezlenebilir (Bannoun ve ark., 1984). Melez kavaklar hızlı büyüme, düzgün form, kolay uyum ve iyi lif özelliklerine (Balatinecz ve Kretschman, 2001) sahip olabilir. Ülkemizde yetiĢtirilen melez kavak klonları Tablo 2‟de verilmiĢtir. Ülkemizde titrek kavak ile melez kavak olan (Populus euramericana) I-214 ile Populus deltoides türleri yaygın olarak yetiĢtirilmektedir (URL 1). 18 Tablo 2. Melez kavak klonları (URL 1) Klon No Açıklama I-214 Avrupa -Amerika Karakavakları melezi (Populus nigra × Populus deltoides) Samsun (I-77/51) Amerikan Karakavağı (Populus deltoides) klonu I-45/51 Avrupa -Amerika Karakavakları melezi (Populus nigra × Populus deltoides) GAZĠ (TR-56/52) Yerli Karakavak klonu ANADOLU (TR-56/75) Yerli Karakavak klonu KOCABEY (77/10) Yerli Karakavak klonu Kavak odununun dünyadaki ağırlıklı kullanım alanı kağıt hamuru üretimidir. Melez kavak klonlarının kağıt endüstrisinde kullanımı azalmıĢ ve katma değeri yüksek alternatif kullanım alanları konusunda çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır (Stanton ve ark., 2002). Türkiye‟de ise kavak odununun en yaygın kullanım alanı ambalaj sanayi, kontrplak (ÖRS ve ark., 2002) ve yakacak odundur. Kavak odunu; kereste, soyma kaplama, kompozit levha üretiminde, orta yoğunluklu lif levha (MDF) (OdabaĢ ve Usta, 2010), yonga levha (Roffael ve Dix, 1994; Nemli ve ark., 2005), lamine ağaç malzeme (Keskin ve Togay, 2003), tabakalanmıĢ ağaç malzeme (TAM) üretiminde (Castro ve Paganini, 2003) ve yönlendirilmiĢ Ģerit yonga levha (OSB) (Semple ve ark., 2007) üretiminde kullanılabilir. Yapısal ürünlere talebin artması, istenen özelliklerdeki ağaç malzeme kalite ve miktarının azalması, üreticileri bazı istenmeyen özellikleri olsa da hızlı geliĢen türlerin kullanılmasını zorunlu hale getirmiĢtir (Bejo ve Lang, 2004). Yeni planlanan ve kurulan MAM fabrikalarının söğüt ve kavak gibi az değerlendirilen yapraklı ağaçların üretildikleri bölgelere kurulmaktadır (THE WOODLAND Steward, 1995). 3. Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemeler MAM ülkemizde yeni tanınmaya baĢlamıĢtır. Hammadde kaynaklarında değiĢimle birlikte, üretimlerinde hızlı geliĢen ağaç türlerini hammadde olarak kullandıkları için Türkiye‟de büyük bir geleceğe sahip olduğu düĢünülmektedir. MAM, Kuzey Amerika, Avrupa ve Uzak doğuda uzun süredir kullanılmakta olup sağladığı avantajlar ve etkin ağaç malzeme kullanım imkanları nedeniyle daha popüler bir ürün haline gelmeye baĢlamıĢtır. MAM‟lar, AMERICAN PLYWOOD ASSOCIATION (1999) tarafından odun liflerinin, kaplamalarının ve kerestelerin; genellikle son ürünün boyuna paralel olacak Ģekilde suya dayanıklı tutkallar kullanılarak sıcaklık ve basınç altında yapıĢtırılmasıyla elde edilen ağaç esaslı malzemeler olarak tanımlanmıĢtır. ÇeĢitli MAM‟ların genel görünüĢleri ġekil 1‟de verilmiĢtir. Bu malzemeler dört ana gruba ayrılabilir (AMERICAN PLYWOOD ASSOCIATION, 1999); 1. Yapısal kompozit keresteler (structural composite lumber); a. TabakalanmıĢ kaplama kereste (TAK) (laminated veneer lumber (LVL)) b. Paralel Ģerit kereste (PġK) (paralel strand lumber (PSL)) c. TabakalanmıĢ Ģerit kereste (TġK) (laminated strand lumber (OSL)) 2. TabakalanmıĢ ağaç malzeme (TAM (glued laminated timber)) 3. Yapısal ağaç malzeme panelleri; yönlendirilmiĢ Ģerit yonga levha ((oriented strand board) (OSB)) 19 4. Ağaç I-kiriĢ (wood I-beam) Yapı sektöründeki geliĢmelere paralel olarak, kerestelerin kontrplak üretimindeki gibi yapısal tutkallarla basınç altında lif yönleri birbirine dik olarak yapıĢtırılmasıyla üretilen çapraz tabakalanmıĢ kereste (cross-laminated timber (ÇTK)) beĢinci MAM grubu olarak ortaya çıkmıĢtır (Lepage, 2012). 1 2 3 4 5 6 ġekil 1. ÇeĢitli Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemeler. TabakalanmıĢ Ağaç Malzeme (TAM) (Url 2), TabakalanmıĢ Kaplama Kereste (TAK) (Url 3), Paralel ġerit Kereste (PġK) (Url 4), TabakalanmıĢ ġerit Kereste (TġK) (Url 5),Çapraz TabakalanmıĢ Kereste (ÇTK) (Url 6), AhĢap I-kiriĢ (Url 7). MAM‟ların piyasaya ticari ürün olarak çıkması 1960‟lı yıllarda olmuĢtur. Bu ürünlerin üretiminde kullanılan teknoloji yeni olmayıp, II. Dünya savaĢından önce uçak endüstrisinde kullanılmıĢtır. Yüksek direnç özelliklerinden dolayı lifleri birbirine paralel tutkallanmıĢ ladin kaplamalarından uçak kanatlarında, uçak kanatlarının destek kiriĢlerinde ve uçakların diğer yapısal elemanlarının yapımında yararlanılmıĢ ve bu teknoloji daha sonra geliĢerek MAM ürünlerinde yerini almıĢtır (Nelson, 1997). MAM‟ların üretimi Amerika BirleĢik Devletleri‟nde baĢlamıĢtır. Ġlk önce TAK üretilmiĢ daha sonraları bu üretimi PġK ve TġK takip etmiĢ, bu ürünler hızla geleneksel olarak üretilen kerestelerin yerini almıĢtır (Winistorfer ve Steudel, 2000). Bu üç ürün, MAM‟ların hafif ticari yapılar ve konutların konstrüksiyonu için piyasada en çok bilinen çeĢitleridir (WU ve ark., 2005). MAM‟lar maksimum direnç ve dayanıklılık için tasarlanarak üretilmiĢlerdir (Winistorfer ve Steudel, 2000). MAM geliĢmesindeki en önemli etkenler; değiĢen hammadde kaynakları, yeni üretim teknolojileri, çevre Ģartları, ürünlerin yüksek performans ve endüstri standartlarına sahip olması olarak sıralanabilir (Winistorfer ve Steudel, 2000). Bu ürünler kereste ve diğer ağaç esaslı levhalara karĢı önemli avantajlara sahiptirler. Bu, MAM‟ların üretim sürecinde; ağacın doğasında olan karakteristik direnç azaltan kusurların üretim içinde dağıtılmasından (Geoffrey, 2003), kurutulmuĢ malzemeden üretilmesinden, üretim sürecinin kontrollü olmasından ve yapısal tutkallar kullanılmasından kaynaklanmaktadır. MAM‟lar üstün özelliklerinden dolayı ana yük taĢıyıcı yapı elemanı olarak da tercih edilmektedir. Berglund ve Rowell (2005) MAM‟ların geliĢiminin beraberinde getirdiği avantajları altı ana grupta toplamıĢtır; 1. Daha küçük çaplı ağaçların kullanılabilmesi 2. Diğer ağaç esaslı üretim süreçlerinden atık olarak çıkan parçaların değerlendirilebilmesi 3. Üretimde istenmeyen odun kusurlarının arındırılması veya dağıtılması 4. Boyutsal sabitliği yüksek malzemler üretilmesi 5. Keresteden daha iyi özellikler taĢıyan komposit malzemeler üretilmesi 6. DeğiĢik Ģekillerde kompozitler malzemeler elde edilmesi 20 ġekil 2. ÇeĢitli MAM’ların, ağaç malzemeden yararlanma oranları (NELSON, 1997). MAM‟ların üretiminde ağaç kaynakları etkili bir Ģekilde kullanılmaktadır. Önemli bir MAM grubu olan yapısal kompozit kerestelerin ağaç malzemeden yaralanma oranları ġekil 2‟de verilmiĢtir. Keresteye göre ağaç malzemeden yararlanma oranları ürün türüne bağlı olarak %12–36 daha fazladır. Diğer yandan, MAM‟ların üretimlerindeki tutkal maliyeti, iĢçilik, üretim sürecinde dikkat gerektirmesi, amortisman, enerji tüketimi vb. nedenler bu malzemelerin üretim maliyetlerine etki etmektedir. 4. Kavağın Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemelerde Kullanımı ile Ġlgili Ülkemizde Yapılan Bazı AraĢtırmalar Ülkemizde yapılan araĢtırmalarda TAK üretimi için kara kavak (Populus nigra L.) (Burdurlu ve ark., 2007; Çelebi ve Kılıç, 2007; Erdil ve ark., 2009; Keskin, 2007; Kılıç, 2011; Keskin, 2009a ve 2009b; Keskin ve ark., 2009; Özçiftçi ve ark., 2007; Kılıç ve ark., 2010), titrek kavak (Populus tremula L.) (Kol ve ark., 2010; Özçiftçi ve ark., 2010; Uysal ve Kurt, 2005) I-214 klonu (Populus ×euramericana) (Uysal, 2006a ve 2006b; Bal ve BektaĢ, 2012a ve 2012b; Bal, 2014; Kurt ve Mengeloğlu 2008), PġK üretimi için I-214 klonu (Populus ×euramericana) (Kurt ve ÇavuĢ, 2011) ve titrek kavak (Populus tremula L.) (Özçiftçi ve ark., 2010) kullanılmıĢtır. Kavakçılık ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün katkı sunduğu çalıĢmalarda üç farklı hızlı geliĢen kavak klonları (I-214 (Populus ×euramericana), Samsun (I-77/51 (Populus deltoides)) ve Ġzmit (S.307-26 (Populus deltoides)) kullanılarak, farklı tutkallarla TAK ve PġK üretilmiĢ, en uygun üretim faktörleri belirlenmiĢ ve malzemelerin özellikleri üzerindeki etkileri belirlenmiĢtir. Kurt ve ark. tarafından 2013 yılında yapılan çalıĢmada; Samsun kavak klonundan soyma yöntemi ile elde edilen kaplama levha Ģeritleri ve üre formaldehit (ÜF) tutkalı kullanılarak farklı pres basınçlarında PġK baĢarıyla üretilmiĢtir. En uygun pres basıncı belirlenmiĢ, özgül ağırlık artıĢı ve mekanik özellikler arasında pres basıncına bağlı olarak pozitif bir korelasyon olduğu ve pres basıncının PġK‟nın yanma özelliklerini değiĢtirmediği tespit edilmiĢtir (KURT ve ARK., 2013). Kurt ve ark. tarafından 2012 yılında yapılan çalıĢmada; hızlı yetiĢen kavak klonlarından I–214 ve Samsun elde edilen soyma kaplama levha Ģeritleri ve melamin üre formaldehit (MÜF) tutkalı kullanılarak PġK üretilmiĢtir. Deney sonuçları I–214 ve Samsun melez kavak klonlarının PġK üretiminde kullanılabileceğini göstermiĢtir. PġK‟nın bazı fiziksel ve mekanik özellikleri klon türlerine göre değiĢmekte olduğunu, Samsun kavak klonunun I–214 klonuna kıyasla daha iyi özelliklere sahip olduğunu ve PġK üretimi için daha uygun olduğu tespit edilmiĢtir (Kurt ve ark., 2012). Kurt ve ark. tarafından 2011 yılında çalıĢmada; hızlı geliĢen kavak klonları (I–214 ve Samsun) soyma kaplamalarından, MÜF tutkalı kullanılarak farklı pres sürelerinde TAK‟lar baĢarıyla üretilmiĢtir. En uygun pres süresi ve TAK‟ların özellikleri üzerindeki etkileri belirlenmiĢtir (Kurt ve ark., 2011). 21 Kurt tarafından 2010 yılında ve Kurt ve ark. tarafından 2012 yılında yapılan çalıĢmada üç farklı hızlı geliĢen melez kavak klonları; I-214, Samsun ve Ġzmit soyma kaplama levhalarından fenol formaldehit (FF) ve MÜF tutkallarıyla TAK‟lar üretilmiĢtir. Turkiye‟de yetiĢtirilen iki Populus deltoides klonu ilk defa TAK üretimi için kullanılmıĢtır. Klon tipinin TAK‟ların fiziksel, mekanik ve yanma özellikleri üzerine etkileri araĢtırılmıĢ ve konuk (referans) masif ağac malzeme özellikleriyle karĢılaĢtırılmıĢ ve I-214 klonuna ek olarak, iki yeni melez Populus deltoides klonunun (Samsun ve Ġzmit) TAK üretimine uygunluğu belirlenmiĢtir. TAK‟ların ozelliklerinin klon türünden etkilendiği bulunmuĢtur. Populus deltoides klonları I-214 klonuna gore daha iyi fiziksel, mekanik ve yanma özelikleri göstermiĢtir. Bunun Populus deltoides klonlarının daha yüksek yoğunluk ve lif uzunluğu değerlerinden kaynaklanabileceği belirtilmiĢtir. Ġzmit klonu en yüksek, I-214 klonu ise en düĢük özellik göstermiĢtir (Kurt, 2010; Kurt ve ark., 2012). 5. Sonuçlar Ülkemizde, özellikle hızlı geliĢen kavak türlerinin katma değeri yüksek, MAM üretiminde kullanılması hammadde sıkıntısı çeken yapı endüstrisi önemli bir çözüm yolu olabilir. Bu alanda ülkemizde yapılan çalıĢmalar farklı kavak klonlarının MAM ve diğer odun kompozitleri üretiminde kullanılabileceğini göstermiĢtir. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü‟nün faklı melez kavak klonlarıyla ilgili yaptığı çalıĢmalar önümüzdeki dönemde bu alanda yapılan çalıĢmalara ciddi katkılar sunmaya devam edecektir. KAYNAKÇA American Plywood Association. 1999 : Oriented Strand Board, Form No: W408, Tacoma. Anonim. 2014 : Sürdürülebilir Orman Yönetimim, Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu. 10. Kalkınma Planı, T.C. Kalkınma Bakanlığı., Ankara. Bal, B.C.,BektaĢ, Ġ. 2012a : The effects of wood species, load direction, and adhesives on bending properties of laminated veneer lumber. Bioresources, 7(3): 3104-3112 s. Bal, B.C.,BektaĢ, Ġ. 2012b : The effects of some factors on the impact bending strength of laminated veneer lumber. Bioresources 7/4: 5855-5863 s. Bal, B.C. 2014 : Some physical and mechanical properties of reinforced laminated veneer lumber. Construction and Building Materials, 68: 120-126 s. Balatinecz, J., Kretschmann, David E. 2001 : Properties and utilization of poplar wood. Poplar culture in North America. Ottawa : NRC Research Press, 277-291 s. Bannoun, F., Morgan, D., Viart, M., Zsuffa, L. 1984 : The poplar - A multi-purpose tree for forestry development. Unasylva (FAO) 36: 23-33 s. Bejo, L., Lang, E. M. 2004 : Simulation based modeling of the elastic properties of structural composite lumber. Wood and Fiber Science, 36: 395-410 s. Berglund, L., Rowell, R. 2005 : Wood Composites, Handbook of Wood Chemistry and Wood Composites, ed: Rowell, R., CRC Pres, New York. 279–301 s. Birler, A. 1995 : Orman Ağaçları Tanımı. Açık Öğretim Fakültesi, Yayın No: 1270, EskiĢehir. 175– 185 s. Birler, A. S., Diner, A., 1994 : Türkiye Kavakçılığının Alan, Servet ve Değer Yönlerinden Ġncelenmesi. Çevre ve Orman Bakanlığı, Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi, 21: 18-33 s. Bowyer, J. L. 2005 : Changing realities in forest sector markets. FAO Document No: 5918. Burdurlu, E., KılıçKılıç, M., Ġlçe, A.C., Uzunkavak, O. 2007 : The effects of ply organization and loading direction on bending strength and modulus of elasticity in laminated veneer lumber (LVL) obtained from beech (Fagus orientalis L.) and lombardy poplar (Populus nigra L.). Construction and Building Materials, 21/8: 1720–1725 s. 22 Castro, G., Paganini, F. 2003 . Mixed glued laminated timber of poplar and Eucaliptus grandis clones. Holz als Roh- und Werkstoff, 61: 291–298 s. Çelebi, G., Kılıç, M. 2007 . Nail and screw withdrawal strength of laminated veneer lumber made up hardwood and softwood layers. Construction and Building Materials, 21: 894–900 s. Erdil, Y.Z., Kasal, A., Zhang, J., Efe, H., Dizel, T., 2009 . Comparison of Mechanical Properties of Solid Wood and Laminated Veneer Lumber Fabricated from Turkish Beech, Scotch Pine and Lombardy Poplar", 2009, Forest Products Journal, 59/6: 55-60 s. Geoffrey, S., 2003 . The Design of a Parallam® Bridge Deck, (Yüksek Lisans Tezi), West Virginia University Civil and Environmental Engineering, 27–34 s. Gürboy, B., Bayramoğlu, M., Koçer, S. 2008 . Türkiye‟de Lignoselülozik Biyokütle Kaynağı Olarak Kavağın Biyoetanol Potansiyelinin Değerlendirilmesi. VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES‟2008 17-19 Aralık 2008, Ġstanbul. 181 s. Keskin, H. Togay, A. 2003 . Doğu kayını (Fagus oriantalis L.) ve Karakavak (Populus nigra L.) Kombinasyonu ile üretilmiĢ lamine ağaç malzemelerin bazı fiziksel ve mekanik özellikleri. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2: 101–114 s. Keskin, H., 2007 . Effects of Impregnation Materials on Combustion Properties of Laminated Veneer Lumber (LVL) Obtained from European Oak (Quercus petraea Liebl.) and Lombardy Poplar (Populus nigra Lipsky). Journal of Applied Polymer Science, 105/4: 1766-1773 s. Keskin, H., 2009a . Impacts of Impregnation Chemicals on the Flame Source Combustion Light Intensity of the Laminated Veneer Lumber (LVL). Wood Research, 54/4: 67–78 s. Keskin, H., 2009b . Effects of Impregnation Solutions on Weight Loss During Combustion of Laminated Veneer Lumber. Gazi University Journal of Science, 22/3: 235-243 s. Keskin, H., Atar, M., Ġzciler, M. 2009 . Impacts of Impregnation Chemicals on Combustion Properties of the Laminated Wood Materials Produced Combination of Beech and Poplar Veneers. Construction and Building Materials, 23/2: 634-643 s. Kılıç,Y., Burdurlu, E., Elibol, G.C., Ulupinar, M. 2010 . Effect of Layer Arrangement on Expansion, Bending Strength, and Modulus of Elasticity of Solid Wood and Laminated Veneer Lumber Produced From Pine and Poplar. G.U. Journal of Science, 23/1: 89–95 s. Kılıç, M. 2011 . The effects of the force loading direction on bending strength and modulus of elasticity in laminated veneer lumber (LVL). BioResources 6: 2805–2817 s. Koç, M., Çiftci, M., Acar, S., Özbağci, N. 2014 . Türkiye Orman Varlığı. Orman Genel Müdürlüğü, Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı Yayın No.: 115. Kol, H.ġ., Özbay, G., Köse, L., Kurt, S. 2010 : Effects of Some Impregnation Chemicals on Combustion Characteristics of Laminated Veneer Lumber (LVL) Produced with Oak and Poplar Veneers. BioResources, 5/1: 70-80 s. Kurt, R. 2010 . Suitability of three hybrid poplar clones for laminated veneer lumber manufacturing using melamine urea formaldehyde adhesive. Bioresources, 5, 1868 s. Kurt, R., ÇavuĢ, V. 2011 . Manufacturing of parallel strand lumber (PSL) from rotary peeled hybrid poplar I–214 veneers with phenol formaldehyde adhesives. Wood Res, 56/1: 137–144 s. Kurt, R., Çil, M., Aslan, K., ÇavuĢ, V. 2011 . Effect Of Pressure Duration On Physical, Mechanical, and Combustibility Characterisics of Laminated Veneer Lumber (LVL) Made With Hybid Poplar Clones. Bioresources, 6/4: 4886-4894 s. Kurt, R., Aslan, K., Çil, M., ÇavuĢ, V. 2012 . Propeties of Parallel strand lumber from two hybrid poplar clones using melamine ürea formaldehyde adhesive. BioResources, 7/3: 3711–3719 s. Kurt, R., Meriç, H., Aslan, K. Çil, M. 2012 . Laminated veneer lumber (LVL) manufacturing using three hybrid poplar clones Turkish Journal of Agricuture and Forestry 36 : 237-245 s. Kurt, R., Aslan, K., ÇavuĢ, V. 2013 . Influence of Press Pressure on the Properties of Parallel Strand Lumber Glued with Urea Formaldehyde Adhesive. BioResources, 8/3: 4029–4037s. Kurt, R., Mengeloğlu, F. 2008 . The effect of Boric acid/Borax treatment on selected mechanical and combustion properties of poplar laminated veneer lumber. Wood Research, 53/2: 113-120 s. 23 Lepage, R. 2012 . Moisture Response of Wall Assemblies of Cross-Laminated Timber Construction in Cold Canadian Climates University of Waterloo Civil Engineering Master thesis Waterloo, Ontario, Canada, 6 s. Nelson, S., 1997 . Structural Composite Lumber, Engineered Wood Products: A Guide for Specifiers, Designers, and users, ed: Smulski, S., PFS Research Foundation, Madison. 147–152 s. Nemli, G., Örs, Y., Kalaycioğlu, H. 2005 . The Choosing of Suitable Decorative Surface Coating Material Types for Interior End Use Applications of Particleboard. Construction and Building Materials, 19/4: 307-312 s. OdabaĢ Serin, Z., Usta, M. 2010 . Melez Kavak (Populus euramericana I-214) Liflerinin Suksinik Anhidritle Modifikasyonu: II. Üre Formaldehit Tutkalı Kullanılarak Üretilen MDF‟lerin Fiziksel ve Mekaniksel Özellikleri Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 12: 61-66 s. Örs, Y., Çolakoğlu, G., Aydin, Ġ., Çolak, S., 2002 . Kayın, Okume ve Kavak Soyma Kaplamalarından Farklı Kombinasyonlarda Üretilen Kontrplakların Bazı Teknik Özelliklerinin KarĢılaĢtırılması. Politeknik Dergisi, 5: 257–265 s. Özçiftçi, A., Örs, Y., Uysal, B. 2007 . Determination of some physical and mechanical properties of laminated veneer lumber impregnated with boron compounds. Journal of Applied Polymer Science, 105/4: 2218–2224 s. Özçiftçi, A. Uysal, B. Sizüçen, H. Yapici, F. Altun, S., Kurt, ġ. Özbay, G. 2010 . A Comperative Study on Some Mechanical Properties of Structural Composite Lumbers (SCL) Produced from Poplar (Populus Tremula L.) Papels. Technology, 13/2: 85-89 s. Roffael, E., Dix, B. 1994 . Influence of the wood properties of some poplar clones on utilization. Forstarchiv, 65: 43-53 s. Semple, E., Vaıllant, M., Kang, K., Oh, S., Smıth, G., Mansfıeld, S. 2007 . Evaluating the suitability of hybrid poplar clones for the manufacture of oriented strand boards. Holzforschung, 61: 430–438 s. Stanton, B.J., Eaton, J., Johnson, D., Rice, B., Schutte, B., Moser, B. 2002 . Hybrid poplar in the pacific northwest, the effects of market driven management. Journal of Forestry, 100/4: 28–33 s. The Woodland Steward. 1995: Engineered wood products, The Woodland Steward, Purdue. Url 1. http://www.kavak.gov.tr Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 2. http://www.archiexpo.com/cat/structures-construction-systems/engineered-wood-glulambeams-AG-1070.html Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 3. http://www.archiexpo.com/architecture-design-manufacturer/laminated-veneer-lumber-panel3384.html Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 4. http://www.finehomebuilding.com/how-to/departments/what-is-the-difference/structuralcomposite-lumber.aspx Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 5. http://www.dataholz.com/Public/Baustoffe/Datenblaetter/en/en_lsl.pdf Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 6. http://www.crosslaminatedtimber.com.au/Benefits.aspx Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Url 7. www.pushpullbar.com Son eriĢim tarihi: 29.10.2014 Uysal, B. 2006a : Effects of The Steam Test on Bonding Strength of Laminated Veneer Lumbers Manufactured By Using Different Adhesives”, Journal of Applied Polymer Science, Vol.99, 2973-1977 s. Uysal, B., 2006b . Effects of the steam test on bonding strength of laminated veneer lumbers manufactured by using different adhesives. J. Appl. Polym. Sci. 99: 2973–2977 s. Uysal, B., Kurt, ġ. 2005 . Dimensional Stability Of Lamınated Veneer Lumbers Manufactured By Using Different Adhesives After The Steam Test”, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 18/4: 681-691 s. Winisintorfer, S. Steudel. H. 2000 . Issues for Structural Composite Lumber Industry. Forest Products Journal, 47/1: 43-47 s. 24 Wu.Q., Cai, Z., Lee, J. 2005 . Tensile and Dimensional Properties of Wood Strands Made From Plantation Southern Pine Lumber, Forest Products Journal, 55/2: 87-92 s. Zoralioğlu, T. 2003 . Some statistical information concerning poplar wood production in Turkey. First International Conference on The Future of Poplar Culture, Rome. 25 TÜRKĠYE’DE KAVAK ISLAH ÇALIġMALARI (2000-2014 DÖNEMĠ) Teoman KAHRAMAN , Filiz KÜÇÜKOSMANOĞLU KAHRAMAN¹, Dr Hüseyin KARATAY², Cihan ATMACA ³, Burcu UZAN³, Yusuf TAġTAN³, Çağlar UĞURLU4 ¹ Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Tarsus/MERSĠN ² Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ELAZIĞ ³ Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Ġzmit/KOCAELĠ 4 Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ERZURUM ÖZET Ülkemiz kavak odunu üretiminde Dünya‟da ki sayılı ülkeler arasında yer almaktadır. Mevcut durum da Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğünün kurulduğu 1962 yılından itibaren kavak konusunda gerçekleĢtirdiği bilimsel çalıĢmaların sonucunda ürettiği ve uygulamaya aktardığı bilginin azımsanmayacak önemi bulunmaktadır. Enstitü Müdürlüğünce yapılan ıslah çalıĢmaları 1962 yılından itibaren süre gelmekte olup, 2000-2014 yılları arasında 3 adet proje ile devam ettirilmektedir. Bu projeler; „ Türkiye‟de Karakavak‟ta ( Populus nigra L.) Islah ÇalıĢmaları‟ adı altında, Ġç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, „Melez Kavak (Populus x euramericana Dode. ) ve Amerikan Karakavak‟larında (Populus deltoides Bartr.) Genetik Islah ÇalıĢmaları‟ adı altında Marmara, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, „Kitlesel Odun Üretimine Yönelik Kavak Klonlarının Tespiti‟ adı altında Marmara Bölgesinde devam etmektedir. Devam eden bu çalıĢmaların 2000-2014 dönemi arasındaki, sonuçları mevcut kullanılan kavak klonlarından daha yüksek hacim üretimi yapan ve biyotik ve abiyotik zararlılara karĢı dirençli klonların seçilebileceğini göstermiĢtir. Bu sonuçlar ıĢığında ıslah çalıĢmalarının devamını ve geliĢtirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıĢtır. Anahtar kelimeler: Islah, Karakavak, Melez kavak, Amerikan Karakavağı, klon 26 1. GĠRĠġ Kavak ağacı ile insanlığın ilgisi çok eskiye dayanmaktadır. Kavağın Latince adı olan “Populus” kelimesinin eski Roma‟da “Arbor Populi” deyiminden kaynaklandığı ve Halk Ağacı anlamına geldiği ifade edilmektedir. Ülkemizde de, halkımızın kavakla ilgisi, folklorümüze kadar yansımıĢtır. Köylerimizde her doğan bebek için bir miktar kavak dikme geleneği halen yaĢamaktadır. Anadolu köylüsünün yetiĢtirmekte olduğu servi kavaklarının (Populus nigra ), Türklerin ana yurdu Orta Asya‟dan atalarımızın göçleri sırasında getirildiği, Ortadoğu ve Balkan Ülkelerine kadar yayıldığı bilinmektedir (Anon, 1994). Ülkemizde kavakçılığın bilimsel çalıĢmalarının temelleri ise 1955 yılında yapılan „Türkiye Ağaçlandırma ve Kavakçılık Tekniği Kongresi‟de atılmıĢtır. Bu kongre, teknik ve idari açıdan Türkiye‟deki kavakçılık çalıĢmaları için bir dönüm noktası olmuĢ ve burada alınan kararlarla teknik kavakçılık çalıĢmaları baĢlatılmıĢtır. Bu kongrede, kamu kuruluĢlarınca örnek kavak ağaçlandırmalarının yapılması, halkın fidan ihtiyaçlarının düzenli olarak karĢılanması için fidanlıkların kurulması, halkın teknik anlamda kavakçılık yapabilmesi için eğitim çalıĢmalarının verilmesi ve bu çalıĢmaların Orman Genel Müdürlüğünce koordine edilmesi kararlaĢtırılmıĢtır. En önemlisi kavakçılığın ülke Ģartlarına göre bilimsel ve ekonomik olarak organizasyonu için Kavakçılık Enstitüsünün kuruluĢunun bir an önce tamamlanması ve faaliyete geçirilmesi kararı alınmıĢtır. Türkiye Ağaçlandırma ve Kavakçılık Tekniği Kongresinde alınan karar doğrultusunda Orta Doğu ve Türkiye‟de kavakçılığın geliĢtirilmesi amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım TeĢkilatı (FAO) arasında yapılan anlaĢma sonrasında 24/04/1962 tarihinde Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Ġzmit‟te kurulmuĢtur. Enstitünün kurulmasıyla birlikte, bilimsel anlamda kavak ıslahı, yetiĢtirme tekniklerinin geliĢtirilmesi ve zararlılarla mücadele çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır (Anon., 1966). Kavak ıslah çalıĢmaları her ülkenin kendi ekonomik, ekolojik koĢullarına ve odun hammaddesi ihtiyacına göre farklılık gösterebilmektedir. Ülkemizdeki kavak genetik ıslah çalıĢmalarının amacı, farklı yetiĢme ortamlarına adapte olabilen, verim gücü yüksek kavak tür ve klonlarının tespit edilmesi esasına dayanmaktadır. Bu amaçla yapılan kavak ıslah çalıĢmaları, yurt dıĢından ithal edilen, yurt içinde selekte edilen ve yapay melezleme çalıĢmaları ile elde edilen tür ve klonların oluĢturulan gen havuzuna ait klonların fidanlık ve arazi denemeleri aĢamalarını Ģeklinde yürütülmektedir. Islah programı dahilinde klonların köklenme baĢarıları, büyüme özellikleri, biyotik ve abiyotik zararlılara karĢı dayanıklılık özellikleri ve odununun teknolojik özellikleri konusunda ayrıntılı araĢtırmalar yapılmaktadır. Günümüze kadar Türkiye‟de yapılan kavak ıslah çalıĢmaları sonucunda karasal iklim özelliklerine sahip bölgelerimiz için selekte edilerek ulusal ve uluslararası tescilleri yapılmıĢ olan Populus nigra klonları „Gazi‟, „Anadolu‟, „Kocabey‟, „Geyve‟ ve Behiçbey‟ klonları selekte edilerek galeri kavakçılığı ve ağaçlandırmalarda geniĢ bir Ģekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde ılıman iklim bölgelerinde ise melez kavak klonları (Populus x euramericana) „I214‟ ve „45/51‟ ile ağaçlandırma çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Islah çalıĢmaları sonucunda selekte edilen P. deltoides klonu „Samsun‟ klonu halen ağaçlandırmalarda yoğun bir Ģekilde kullanılmaktadır (Tunçtaner ve ark., 1994,). Son olarak ıslah çalıĢmaları sonucunda elde edilen Amerikan karakavağı ( P.deltoides) klonu „Ġzmit‟ klonunun Marmara Bölgesinde kavak ağaçlandırmalarında kullanılmak üzere ticari üretimi önerilmiĢtir (Tunçtaner ve ark., 2004). Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünce, gen bankasına eklenen yeni klonlarında kullanıldığı ıslah çalıĢmaları ait projeler günümüzde de devam etmektedir. Bu çalıĢmalarda gerek kerestelik kavak odunu üretimi gerekse lif-yonga ve benzeri sektörlerin kullandığı ince çaplı odun hammaddesi üretimine yönelik ağaçlandırmalarda kullanılabilecek kavak klonlarının seçimi amaçlanmaktadır. Enstitü Müdürlüğünce halen devam etmekte olan 27 üç adet proje bulunmakta olup, bu projelerin 2000 -2014 yılları arasında gerçekleĢtirilen aĢamaları ve bu aĢamalara ait sonuçlar irdelenmiĢ, ileriki yıllara ait projeksiyonlar oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır. 2. TÜRKĠYE’DE KARAKAVAK (POPULUS NİGRA L.)’TA ISLAH ÇALIġMALARI Karakavak ıslah çalıĢmaları 2004 yılına kadar Enstitü Müdürlüğünün IZT-306 proje numaralı “Kavaklarda Genetik Islah ÇalıĢmaları” adlı proje kapsamında çalıĢılmıĢ, sonrasında IZT-367 proje numaralı “Türkiye‟de Karakavak (Populus nigra L.)‟ta Islah ÇalıĢmaları” adıyla çalıĢmalara devam edilmiĢtir. Proje Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nün liderliğinde, Ġç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitülerinin ortaklığıyla yürütülmektedir. Karakavak ıslah programın amacı, halihazırda ülkemizde ticari üretim amacıyla seçilmiĢ olan “GAZĠ, ANADOLU, KOCABEY, GEYVE ve BEHĠÇBEY” klonlarından daha yüksek hacim geliĢimi, daha iyi odunun teknolojik özellikleri ve zararlılara dayanıklı klonların tespit edilmesidir. Bu amaçla oluĢturulan ıslah programı; fidanlık aĢaması ve arazi denemeleri aĢamalarında karakavak klonlarının performanslarının ölçülerek değerlendirilmesini kapsamaktadır. Islah programında, ülkemizde 1950‟li yıllardan baĢlayan ve 1990-1993 yılları arasında “Türkiye Kavakçılığını GeliĢtirme Projesi” kapsamında hız kazanan birey seleksiyonlarından elde edilen klonlar, yapay melezlemelerden elde edilmiĢ klonlar ile yurtdıĢından ithal edilmiĢ klonlar kullanılmıĢtır. 2.1 Fidanlık AĢaması Fidanlık aĢaması gen bankasından (çelik bahçesi, koleksiyon ) seçilen karakavak klonlarının iki yıllık değerlendirmesini kapsamaktadır. Bu aĢamada klonlarda çap, boy, yaĢayan fidan sayısı, gövde formu, lider sürgün etkinliği ve dallanma indeksi karakterlerinde ölçme ve gözlemler yapılmaktadır. Bu aĢamada karakavak türünün fidan yetiĢtirme tekniğine uygun olarak gövde çeliği kullanılmıĢ ve dikim aralığı ve kültürel tedbirlerin fidan üretimi tekniğine uygun olarak gerçekleĢtirilmesi sağlanmıĢtır. Proje kapsamında 1997-2002 yılları arasında karakavağın ticari olarak ağaçlandırmalarının yapıldığı ekolojik bölgelerde 6 adet deneme alanı tesis edilmiĢtir (Tablo 1). Her deneme alanında aynı karakterler ölçülmüĢ olup, farklı sayıda klon kullanılmıĢtır (Kahraman ve ark.,2011). Tablo 1. Karakavak fidanlık aĢaması deneme alanlarına ait bilgiler ve elde edilen genetik kazançlar Sıra 1 2 3 4 5 6 Deneme Alanı ġanlıurfaHarran Kütahya-AltıntaĢ KırĢehir-Merkez KonyaSeydiĢehir Isparta-Eğirdir Erzurum-Merkez KuruluĢ Yılı Klon Adedi Seçilen klon Adedi 1997 2001 2001 236 187 195 20 20 20 32% 26,00% 17,60% 28% 22,80% 12,20% 2002 2002 2001 208 146 144 20 20 20 24,30% 50% 23,20% 15,30% 44% 20,40% 28 Genetik Kazanç çap boy Deneme alanlarındaki verilere uygulanan istatistiki değerlendirmeler sonucunda ıslah programının sonraki aĢaması için 20 klonun seçilmesi durumunda elde edilecek artıĢlar hesaplanmıĢtır. Klonların deneme alanı ortalamasından farkı kalıtım dereceleri ile iliĢkilendirilerek deneme alanına ait genetik kazançlar hesaplanmıĢtır. Deneme alanlarında en baĢarılı 20 adet klonun sonraki aĢama için seçilmesi durumunda, en yüksek genetik kazanç Isparta Eğirdir deneme alanında çap karakterinde %50 olarak tespit edilmiĢtir. Aynı deneme alanında boy karakteri için elde edilen kazanç ise %44 olmaktadır. En düĢük genetik kazançlar ise KırĢehir deneme alanında çap ve boyda sırasıyla %17,6 ve %12,2 olarak tespit edilmiĢtir. Yukarıdaki tabloda (Tablo 1) görüldüğü üzere elde edilen genetik kazançların yüksekliği, bu türde ıslah çalıĢmalarının gerekliliğini çok açık Ģekilde ortaya koymaktadır. 2.2 Birinci AĢama Arazi Klon Denemeleri Fidanlık aĢaması denemelerinin devamı niteliğinde olan bu çalıĢmalar, ıslah uzmanlarının istatistiki ve arazi koĢullarında yaptığı değerlendirmeler sonucunda baĢarılı olarak kabul edilen klonlar ile gerçekleĢtirilmektedir. Bu aĢamada tesis edilen deneme alanları türün ağaçlandırma tekniği esaslarına uygunluk göstermektedir. Deneme alanlarında klonların baĢta çap ve boy geliĢimleri olmak üzere gövde formu özellikleri ile ağaç formunda maruz kaldıkları biyotik ve abiyotik zararlar dikkate alınarak değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu aĢama tesis edilen deneme alanları, fidanlık aĢaması deneme alanlarının kurulduğu ekolojik bölgelere paralellik göstermesi amaçlanmıĢtır. Deneme alanlarında kontrol klonları olarak “ Gazi ve/veya Anadolu” klonları kullanılmıĢtır (Tablo 2). ġekil 2. KırĢehir (6. yaĢ) ve Erzurum (4. yaĢ) deneme alanlarının genel görünümü 29 Tablo 2. Birinci AĢama deneme alanları ve kullanılan karakavak klonları Sıra Yıl 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 Ankara (2003) ANADOLU CUBUK 1 CUBUK 2 GAZĠ GEYVE KOCABEY BEHĠÇBEY N.62.191 N.64.014 N.82.001 N.83.013 N.85.004 N.85.007 N.85.011 N.85.015 N.90.001 N.90.002 N.90.035 N.91.058 N.91.070 N.92.124 N.92.131 N.92.140 N.92.152 N.92.154 N.92.170 N.92.228 N.92.236 N.92.252 KırĢehir (2003) ANADOLU ATA-1 BEHĠÇBEY ÇUBUK-1 ÇUBUK-2 GAZĠ GEYVE KOCABEY N.62.160 N.62.172 N.62.191 N.64.013 N.64.014 N.83.013 N.85.011 N.85.016 N.87.001 N.88.001 N.88.002 N.88.003 N.90.021 N.91.090 N.92.142 N.92.202 N.92.230 N.92.236 N.92.252 N.92.301 N.93.309 N.96.322 Konya (2007) ANADOLU ATA 1 ERTĠ-33 GEYVE KOCABEY N.64.014 N.83.005 N.85.007 N.85.010 N.88.008 N.90.023 N.91.084 N.91.119 N.92.160 N.92.182 N.92.228 N.96.326 SANGĠOR SÖĞÜTLÜK ġanlıurfa (1999) ANADOLU ATA-1 GAZĠ GEYVE KOCABEY N.62.172 N.63.135 N.64.013 N.64.014 N.83.013 N.85.016 N.87.001 N.91.097 N.91.111 N.92.126 N.92.152 N.92.161 N.92.205 N.92.214 N.92.218 N.92.219 N.92.228 N.92.236 N.92.260 N.92.297 N.93.304 N.96.319 Tunceli (2001) ANADOLU ATA 1 GAZI GEYVE KOCABEY N.87.001 N.90.002 N.91.058 N.91.097 N.92.136 N.92.138 N.92.139 N.92.152 N.92.154 N.92.217 N.92.218 N.92.219 N.92.236 N.92.240 N.92.241 N.92.256 N.92.297 N.93.309 N.96.132 N.96.320 Erzurum (2003) ATA 1 GAZI GEYVE N.82.001 N.83.011 N.85.010 N.85.016 N.87.001 N.89.107 N.91.051 N.92.126 N.92.133 N.92.186 N.92.214 N.92.219 N.92.256 N.92.297 Deneme alanlarında yapılan çap ölçümlerinde Ankara deneme alanında “Çubuk-1”, KırĢehir ve Konya deneme alanlarında “ N.64.014” , ġanlıurfa deneme alanında “Kocabey”, Tunceli deneme alanında “Ata-1” ve Erzurum deneme alanında ise “N.92.133” klonu baĢarılı performans göstermiĢtir. Kontrol klonu olarak kullanılan Gazi klonu ise Ankara deneme alanı dıĢındaki tüm denemelerde, deneme alanı ortalamasından düĢük bir çap geliĢimi göstermiĢtir (ġekil 1). Deneme alanları içinde ise en iyi geliĢmeyi ġanlıurfa-Harran‟da kurulan deneme alanındaki klonlar göstermiĢtir. Bu deneme alanında tam olarak uygulanan kültürel tedbirler ve bakım çalıĢmalarının klonların büyüme performansları üzerinde olumlu etkisi yüksek düzeyde kendini göstermiĢtir. 30 Deneme alanlarına ait çap değerleri (cm) 16,1 12,9 12,9 11,3 10,9 10,1 11,9 8,8 N.92.133 Ort. Ata1 Gazi Ort. Kocabey 6,3 Gazi Anadolu 9,2 6,9 Ort. 5,8 N.64.014 5,2 Ort. N.64.014 Gazi Ort. Çubuk1 8,9 Gazi 9,5 10,5 13,7 Gazi 13,7 Ort. 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 Ankara (4.yaş) Kırşehir (6.yaş) Konya (3.yaş) Şanlıurfa(6.yaş) Tunceli(6.yaş) Erzurum(6.yaş) ġekil 1. I. AĢama deneme alanlarında deneme alanı ortalaması, kontrol klonu ve en baĢarılı klonlara ait çap değerleri KırĢehir, ġanlıurfa, Tunceli ve Erzurum deneme alanlarında 6. yılın sonunda değerlendirmeye alınan klonların çap ve boy geliĢimlerine göre hesaplanan hektardaki hacim artımları kontrol klonu olarak kullanılan “Gazi” ve “Anadolu” ile kıyaslanmıĢtır. ġekil 2 „de gösterildiği üzere ġanlıurfa deneme alanında “Kocabey” klonu hektarda 43,6 m³/yıl hacim üretimi yaparken “Gazi” klonu 15 m³/yıl hacim üretimi gerçekleĢtirmiĢtir. Yine Erzurum deneme alanında “N.92.133” klonu hektarda 10 m³/yıl, “Gazi” klonu ise 5,5 m³/yıl hacim üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. Yıllık Artım(m3/ha/yıl) 43,6 50 40 30 20,5 20 17,5 15 13,8 12,3 10,5 10 5,5 Kırşehir Şanlıurfa Tunceli Gazi N.92.133 Anadolu N.92.218 Gazi Kocabey Gazi N.92.142 0 Erzurum ġekil 3.Karakavak klonlarının 6. YaĢ sonu hacim üretimleri 3. MELEZ KAVAK (P.X EURAMERİCANA) VE AMERĠKAN KARA KAVAK’LARINDA (P.DELTOİDES) GENETĠK ISLAH ÇALIġMALARI Melez kavak ve Amerikan karakavaklarında ıslah çalıĢmalarının yürütüldüğü proje 2004 yılında revize edilerek 1989-2021 yılları arasında “Melez kavak (P.x euramericana) ve Amerikan Karakavak‟larında (P.deltoides) Genetik Islah ÇalıĢmaları” adı altında yürütülmektedir. Proje Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nün liderliğinde, Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü 31 Müdürlüğünün ortaklığıyla yürütülmektedir. Projenin baĢlıca çalıĢma alanları ılıman iklim özelliklerinin hüküm sürdüğü, Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini kapsamaktadır. Islah programı dahilinde melez kavak ve Amerikan karakavağı gen bankasında bulunan klonlar fidanlık aĢaması ve arazi aĢaması klon denemeleri Ģeklinde yürütülmektedir. ÇalıĢmalarda ülkemizde 1950‟li yıllardan itibaren seçilmiĢ ve ticari üretimi yapılarak ağaçlandırmalarda kullanılan “ I-214 ve I-45/51” melez kavak klonları ile Amerikan karakavağı “ Samsun ve Ġzmit” klonlarından daha yüksek hacim üretimi yapan, biyotik ve abiyotik zararlılara dirençli yeni klonların seçilerek bölgelere göre üretime sokulması amaçlanmaktadır. 3.1 Fidanlık AĢaması Denemeleri Fidanlık aĢaması deneme alanları 2003-2004 yıllarında Marmara ve Karadeniz bölgelerinde tesis edilmiĢtir. AraĢtırma Enstitüsünün, 1997-1990 yıllarında gerçekleĢtirdiği yapay melezlemelerden elde edilen klonlar ile 1950‟li yıllardan itibaren ülkemize ithal edilmiĢ klonlardan uygun görülenler kullanılmıĢtır. Deneme alanlarında klonların büyüme performanslarını ölçmek için fidanlarda çap ve boy ölçümleri gerçekleĢtirilmiĢ, bunların yanında melez kavak ve Amerikan karakavak klonlarının ticari olarak değer taĢımasının en önemli kriterlerinden biri olan köklenme özelliği de birinci yılın sonunda yaĢayan fidan sayısı sayımları yapılarak tespit edilmiĢtir. Bu üç karakter dıĢında klonların morfolojik özelliklerinden gövde formu, dallanma özelliklerinin tespiti amacıyla dallanma indeksi ve lider sürgün etkinliği karakterlerine ait tespitler oluĢturulan skalalar yardımıyla gerçekleĢtirilmiĢtir. Ġki yıllık ölçüm ve gözlemler neticesinde elde edilen verilerin istatistik metodlar kullanılarak yapılan değerlendirilmeler sonucunda, baĢarılı bulunan ve bir sonraki aĢama olan arazi aĢamasına aktarılacak klonlar seçilmiĢtir. Tablo 3 . Melez kavak ve Amerikan karakavakları deneme alanları bilgileri ve elde edilen kazançlar Klon Kazanç Deneme KuruluĢ Seçilen adedi Klon adedi Sıra Alanı Yılı Çap Boy 1 Ġzmit 2003 227 20 39% 38% 2 Samsun 2003 163 20 27% 30% 3 Devrek 2004 200 20 30% 28% Deneme alanlarında baĢarılı bulunan 20 adet klonun deneme alanı ortalaması ile farkları hesaplanmıĢtır (Tablo 3). Bahsi geçen 20 adet klonun çap geliĢimleri deneme alanlarında kullanılan tüm klon ortalamalarından Ġzmit deneme alanında %39, Samsun deneme alanında %27 ve Devrek deneme alanında ise %30 fazla çap geliĢimi gerçekleĢtirildiği saptanmıĢtır. Aynı Ģekilde boy karakterinde Ġzmit, Samsun ve Devrek deneme alanlarında sırasıyla %38, %30 ve %28 oranında deneme alanı ortalamasından fazla oranda geliĢim tespit edilmiĢtir. Fidanlık aĢaması denemelerindeki bu sonuçlar göstermiĢtir ki yapılacak seleksiyon ıslahı çalıĢmaları ile yeni klonların ağaçlandırmalara aktarılabilmesi mümkün olabilecektir. 3.2 Arazi AĢaması Denemeleri 32 3.2.1 Marmara ve Karadeniz Deneme Alanları Proje kapsamında fidanlık aĢaması sonuçlarına göre farklı tarihlerde olmak üzere 4 adet deneme alanı tesisi gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu deneme alanlarında fidanlık aĢamaları denemelerinde baĢarılı performans gösteren 17-20 adet arasında klon denenmiĢtir (Tablo 4). ġekil 5 Tokat deneme alanında 89.M.004 klonunun 7,5 yaĢtaki görünümü Tablo 4. Marmara ve Karadeniz deneme alanlarında kullanılan klonlar Sıra Ġzmit Tokat Akyazı KeĢan KuruluĢ 2007 2007 2008 2011 1 89.M.011 89.3.3 89.M.061 D.92.282 2 D.92.176 158/85 Bellotto Samsun 3 Bellotto 89.M.011 89.M.066 Lux 4 89.M.047 89.M.061 89.M.044 D.92.258 5 1/82 89.M.020 D.92.176 89.M.011 6 89.M.063 190/85 I-214 L.Avanzo 7 Samsun D.92.282 89.M.050 140/85 8 L.Avanzo 140/85 89.M.060 89.M.066 9 I-214 Ġzmit 1//82 1//82 10 89.M.050 D.92.284 89.M.047 140/85 11 Lux 89.M.007 SAMSUN 89.M.060 12 140/85 89.M.060 39/61 89.M.044 13 39/61 89.M.004 89.M.063 89.M.047 14 89.M.044 D.92.206 D.92.258 89.M.050 15 89.M.060 89.M.063 89.M.011 89.M.063 16 Ġzmit PE.3-71 L.Avanzo 39/61 17 D.92.282 89.M.053 D.92.282 D.92.176 18 Samsun 140/85 89.M.061 19 D.92.299 Lux Ġzmit ĠZMĠT 20 33 Tokat deneme alanı 2007 ilkbaharında tesis edilmiĢ ve deneme alanında 16 adet Amerikan karakavağı (P.deltoides ) ve 3 adet melez kavak (P.x euramericana) klonu kullanılmıĢtır. Deneme alanında 8. yaĢta yapılan çap ve boy ölçümleri kullanılarak, tek ağaç hacim tabloları yardımıyla klonların hektardaki yıllık hacim artımları hesaplanmıĢtır. Deneme alanında kontrol klonu olarak kullanılan Samsun klonu 29,8 m3 yıllık artım yaparken, en iyi artımı gerçekleĢtiren 89.M.004 no‟lu klon 62,0 m3 yıllık artım gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 4). ġekil 4. Tokat deneme alanında baĢarılı klonların yıllık hacim üretimleri Sakarya-Akyazı deneme alnında 14 adet P. deltoides ve 6 adet Px.euramericana kavak klonu kullanılmıĢtır. Bu deneme alanında 7. yılsonunda yapılan değerlendirmelerde, klonların hektardaki yıllık hacim üretimleri hesaplanmıĢtır. Kontrol klonu olarak kullanılan Samsun klonu 27,1 m3/ha/yıl artım yaparken, en yüksek artımı 89.M.060 no‟lu klon 38 m3/ha/yıl ile yapmıĢtır. Bu deneme alanında kültür- bakım tedbirlerinden olan sulama yapılmamıĢ olup ağaçlar su ihtiyaçlarını yıl içindeki yağıĢlar ve taban suyundan karĢılamıĢlardır. Deneme alanındaki hacim üretimlerinin Tokat deneme alanına göre düĢük çıkmasının sebeplerinden biri olarak sulamanın yapılmamıĢ olmasını sayabiliriz. Proje dahilinde Ġzmit, Tokat, Sakarya ve Edirne-KeĢan deneme alanlarında yıllık ölçüm çalıĢmaları proje kapsamında devam etmektedir. ġekil 6. Sakarya-Akyazı deneme alanında klonların yıllık hacim artımları 3.2.2 Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Deneme Alanları Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde melez kavak yetiĢtiricilerinin ağaçlandırmalarda kullanabileceği klonların tespit edilmesi amacıyla 1993 yılında Ġtalya‟dan ithal edilen 217 adet melez kavak klonları ile çalıĢmalara baĢlanmıĢtır. Fidanlık aĢaması neticesinde ithal edilen 217 klondan 40 adedi seçilerek Birinci AĢama arazi denemelerinde denenmiĢleridir. (Toplu,2000 ve Toplu, 2001). 34 Birinci AĢamada değerlendiren 40 klon içerisinden baĢarılı bulunan 7‟Ģer adet klon ve kontrol klonu olarak seçilen I-214 ile birlikte Ġkinci AĢama denemeler Adana-Ceyhan‟da 2001 yılında ve ġanlıurfa- Birecik Orman Fidanlıklarında ise 199 yılında tesis edilmiĢtir. ġanlıurfa deneme alanında 10. yıl, Adana deneme alanında 13. yılda ölçümler gerçekleĢtirilip değerlendirmeler yapılmıĢtır. Tablo 5. Adana ve ġanlıurfa deneme alanlarında kullanılan melez kavak klonları Sıra ġanlıurfa Adana KuruluĢ yılı 1999 2001 1 83.002.003 83002016 2 83.002.021 83002049 3 83.004.002 83004016 4 83.004.016 83011015 5 83.011.013 83011018 6 83.011.015 83011021 7 84.033.039 84021029 8 I-214 I-214 Değerlendirmeler sonucunda 83.011.015 no‟lu klon Adana ve ġanlıurfa deneme alanlarında en baĢarılı kavak klonu olmuĢtur. Bu klon Adana deneme alanında 13. Yıl sonunda 15,3 m3/yıl/ha hacim artımı gerçekleĢtirirken, kontrol klonu olarak kullanılan I-214 melez kavak klonu, yaĢama yüzdesi ve 3,9m3/ha/yıl hacim artımı ile deneme alanındaki ile en zayıf klon olmuĢtur (ġekil 7). ġanlıurfa deneme alanında klonların 10. yıl ölçümleri sonucunda 83.011.015 klonu 16,4 m3/ha/yıl, kontrol klonu I-214 ise 12,7 m3/ha/yıl hacim artımı gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 7). ġekil 7. Deneme alanlarında baĢarılı klon ve kontrol klonunun yıllık hacim artımları 35 4. KĠTLESEL ODUN ÜRETĠMĠNE YÖNELĠK KAVAK KLONLARININ TESPĠTĠ Ülkemizde hızla geliĢen Yonga Levha ve Lif Levha sektörünün kullandığı baĢlıca hammadde odun hammaddesidir. Bu sektörün kullandığı hammadde %85 kapasite ile çalıĢtığında ki hammadde talebi 18 milyon sterdir. Bu talebin 1,5 milyon sterlik kısmını kavak endüstriyel ağaçlandırmalarından karĢılamaktadır. Kavak odununun geçmiĢ yıllardaki talepleri genellikle soymalık, kerestelik ve ambalaj sanayine yönelik olması nedeniyle yapılan ıslah çalıĢmaları da talebe paralel olarak geniĢ dikim aralığında, 10-12 yıllık idare sürelerinde tomruk üretimine uygun özelliklere sahip klonların seçimine yönelik yapılmaktaydı. Lif yonga sektöründe ki büyüme ve buna paralel olarak ortaya çıkan hammadde ki farklılaĢmalar neticesinde Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü Ağaç Islahı BaĢmühendisliğince lif yonga sektörüne uygun hammadde üretiminde kullanılabilecek uygun kavak klonlarının seçimi amacıyla 2012 yılında “Kitlesel Odun Üretimine Yönelik Kavak Klonlarının Tespiti” isimli ıslah projesi baĢlatılmıĢtır. Proje kapsamında Enstitü Müdürlüğü Islah Bölümünce daha önceki yıllarda ithal edilmiĢ, yapay melezlemeler neticesinde elde edilen kavak klonlarından, çeĢitli denemelerde baĢarılı performans göstermiĢ 50 adet kavak klonu proje kapsamında değerlendirilmiĢtir. Proje iki aĢamalı planlanmıĢ olup, ilk aĢamada 50 klon ile Marmara Bölgesinde 3 farklı yerde (Ġzmit, Bursa ve Tekirdağ) deneme alanları tesis edilmiĢtir. Deneme alanları, 1,9mx2 m dikim aralığında sert çelik kullanılarak tesis edilmiĢtir. 3 yıllık ölçüm ve gözlemler neticesinde baĢarılı kabul edilen 10-12 adet klon ile yine farklı bölgelerde 3 adet deneme alanı tesis edilmesi planlanmaktadır. Ġkinci aĢama deneme alanlarının daha geniĢ aralıklar (2x3 veya3x3) ve sırık çelikleri kullanılarak tesis edilmesi planlanmıĢtır. ġekil 8. Deneme alanlarında klonların çap geliĢimi Proje kapsamında 2 yıllık ölçümler sonucunda deneme alanlarında farklı klonlar baĢarılı performans göstermiĢtir. Klonların çap geliĢimi incelendiğinde Ġzmit deneme alanında P. deltoides klonu 89.M.060 klonu 4.33 cm ilk sırada yer alırken, kontrol klonu Samsun 4,06 cm, I-214 ise 2,46 cm çap geliĢimi yapmıĢtır. Bursa deneme alanında yine P. deltoides klonu 89.M.044 klonu 6.58 cm çap geliĢimi ile ilk sırada yer almıĢ, kontrol klonları Samsun ve I214 sırasıyla 6,07 ve 5,23 cm çap geliĢimi göstermiĢtir. Kırklareli-Lüleburgaz deneme alanında ise P.x euramericana klonu 1/82 en yüksek çap geliĢimini 6,48 cm ile yapmıĢtır. Kontrol klonları Samsun ve I-214 ise sırasıyla 5,56 cm ve 3,74 cm çap geliĢimi gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 8). Bu deneme alanlarından Ġzmit deneme alanında ilk yıldan itibaren 36 sulama iĢlemi gerçekleĢtirilmemiĢtir. Deneme alanında ki büyümenin zayıf olmasının nedenlerinin baĢında kültürel iĢlem olan sulamanın yapılmamıĢ olması sayılabilir. 5. SONUÇ ve ÖNERĠLER Kavak ve Hızlı Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitü Müdürlüğünün kurulduğu tarihten itibaren günümüze kadar kavak ıslah çalıĢmaları devam etmektedir. Bu çalıĢmalarda ağırlıklı olarak ticari değerleri olan türlerde sanayinin ve halkın ihtiyacı dikkate alınarak çalıĢmalar yürütülmektedir. 2000-2014 yılları arasında Enstitü Müdürlüğü Islah BaĢmühendisliğince devam 3 adet kavak ıslah programı dahilinde deneme alanları tesisi ve değerlendirmeleri devam etmektedir ( ġekil 9). ġekil 9 2000-2014 yılları arasında kavak ıslah programları dahilinde Türkiye‟de tesis edilen deneme alanları Karakavak ıslah çalıĢmaları, yurtiçinden 1950‟li yıllardan itibaren yapılan seleksiyonlar sonucunda oluĢturulan gen havuzu üzerinden yürütülmüĢtür. Bugüne kadar “Gazi, Anadolu, Kocabey, Behiçbey ve Geyve” klonları denemelerde baĢarılı olmuĢ ve ticari üretim için önerilmiĢtir. 1990-1998 tarihleri arasında Anadolu‟da yeni kavak klonları selekte edilmiĢ ve deneme alanlarına aktarılmıĢtır. Deneme alanlarının Ģuana kadar yapılan değerlendirmeleri ülkemizde kullanılan ticari klonlardan daha yüksek hacim artımı yapabilecek klonların mevcut olduğunu göstermiĢtir. Halen devam etmekte olan Karakavak ıslah programı dâhilinde aĢağıdaki önerilerin yapılması uygun olacaktır: - Harran ve benzeri ekolojilerde „KOCABEY‟ klonunun fidanları devlet fidanlıklarda üretilmeye baĢlanmalı ve bu bölge için ticari kullanıma sunulmalıdır. - Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum ve Tunceli illerinin karakavak ıslahında farklı ekolojik bölgeler olarak ele alınması gerekmektedir. - Erzurum ve benzeri ekolojik bölgelerde, ilk sonuçlara göre „N.92.133‟ ve „N.92.256‟ numaralı klonların baĢarılı olduğu tespit edilmiĢtir. Bu klonlardan devlet fidanlıklarında fidan üretimine baĢlanmalıdır. - Ġç Anadolu Bölgesinde tescilli klonlar ile birlikte „N.64.0142‟ numaralı klonun üretimi ve yaygınlaĢtırılması uygundur. - Karakavaklarda ıslah çalıĢmalarının devamı amacıyla; bölgeler bazında yapay melezleme çalıĢmalarına ivedilikle baĢlanması gerekmektedir. 37 Amerikan karakavağı ve melez kavak ıslah programı yurtdıĢından ithal edilen ve Enstitü Müdürlüğünce gerçekleĢtirilen yapay melezlemelerden elde edilmiĢ klonların oluĢturduğu gen havuzu üzerinde yürütülmektedir. Bugüne kadar yapılan çalıĢmalar neticesinde ülkemizde ağaçlandırmalarda kullanılmak üzere “ I-214 ve I-45/51” melez klonları ile “Samsun ve Ġzmit” Amerikan karakavağı klonları ticari üretime aktarılmıĢtır. Halen devam etmekte olan ıslah çalıĢmaları mevcut ticari klonlardan çok daha yüksek hacim üretimi gerçekleĢtirecek klonların mevcudiyetini göstermiĢtir. Program dahilinde elde edilen ilk sonuçlar ıĢığında aĢağıdaki önerilerin yapılması uygundur: - ġanlıurfa- Adana benzeri ekolojik bölgelerde yapılacak melez kavak ağaçlandırmalarında „83.011.015‟ numaralı melez kavak klonu kullanılmalıdır. Bu amaçla devlet fidanlıklarında bu klonun fidan üretimine baĢlanmalıdır. - „83.011.015‟ no‟lu klonun Türkiye adına „Harran‟ ismiyle uluslararası tescilinin yapılması uygun olacaktır. - Tokat ve benzeri ekolojik bölgelerde „89.M.004‟ numaralı klonun ilk sonuçlar dahilinde baĢarılı olduğu tespit edilmiĢtir. Bu amaçla uygun bir fidanlıkta ‟89.M.004‟ klonunun fidan üretim çalıĢmalarına baĢlanmalı ve düĢük miktarlarda da olsa ağaçlandırmalarda kullanılmalıdır. - „89.M.004‟ no‟lu klonun uluslararası tescil çalıĢmalarına baĢlanmalıdır. - Mevcut deneme alanları temsil eden ekolojik bölgeler dıĢında farklı bölgelerde de Melez kavak ve Amerikan Karakavağı Islah programı dahilinde deneme alanı tesisine ve klon seleksiyonu çalıĢmalarına devam edilmelidir. - Son olarak 1987-1990 yılları arasında gerçekleĢtirilen kavaklarda yapay melezleme çalıĢmalarına, projeler dahilinde elde edilen bilgiler ıĢığında tekrar baĢlanmalıdır. Günümüzde lif-yonga sektöründeki büyümeye paralel olarak odun hammaddesinde ki talebin Ģeklide değiĢim göstermektedir. Kalın çaplı yuvarlak odun talebi dıĢında ince çaplı kitlesel odun hammaddesi talebinde de yüksek miktarlarda artıĢ meydana gelmiĢtir. Enstitü Müdürlüğünce gerçekleĢtirilen “Kitlesel Odun Üretimine Uygun Kavak Klonlarının Tespiti” isimli ıslah projesi ile tespit edilecek kavak klonları ile ortaya çıkan kitlesel odun talebinin karĢılanmasında kavağın payının arttırılması amaçlanmaktadır. Bu projenin elde edilen ilk sonuçları ıĢığında aĢağıdaki önerilerin yapılması uygun olacaktır: - Proje kapsamında tesis edilen deneme alanlarının Marmara Bölgesi ile birlikte lifyonga sektörünün üretim alanlarının konuĢlandığı diğer bölgelerde de tesis edilmesi uygun olacaktır. - Kavak klonu ıslahı yanında kitlesel odun üretimi amaçlı ağaçlandırma modellerinin geliĢtirilmesi ve ağaçlandırmalarda uygulanacak yetiĢtirme ve balım çalıĢmalarının belirlenmesi gerekmektedir. - Kavak türlerinin su tüketimi ile iliĢkileri dikkate alındığında, sulanabilir ağaçlandırmalara uygun klon seçimi yanında sulanma yapılmayan (sadece yağıĢ ve taban suyu ile beslenen) ağaçlandırmalara uygun klon seçimi çalıĢmalarına baĢlanmalıdır. 38 KAYNAKLAR Anon. 1966. Biyoloji - Genetik - Kültür - Koruma- Teknoloji - Ekonomi - Yayın ve Enformasyon ġubesi ÇalıĢmaları. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Teknik Bülten No:44, s.44-37. Anon. 1994. Türkiye‟de Kavakçılık. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü. Kahraman, T., Küçükosmanoğlu Kahraman, F., Karakaya, S., Karahan A., Ünsal, G., Karatay, H.,Toplu, F., 2011. Türkiye‟de Karakavak (Populus nigra L.)‟ta Islah ÇalıĢmaları:„Fidanlık AĢaması Sonuçları‟. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü Teknik Bülten No: 210, Ġzmit Toplu, F., 2000. ġanlıurfa-Birecikte tesis edilmiĢ melez kavak ilk seleksiyon klon denemesinin sonuçları. Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Dergisi (1) (4-18) Toplu, F., 2001. Melez Kavak Birinci AĢama Klon denemesi Sonuçları (Adana-Ceyhan). Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi Toplu, F., 2001. Melez Kavak Birinci AĢama Klon denemesi Sonuçları (Adana-Ceyhan). Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi Tunçtaner, K., As, N. ve Özden, Ö., 2004. Bazı Kavak Klonlarının Büyüme Performansları, Odunlarının Bazı Teknolojik Özellikleri ve Kağıt Üretimine Uygunlukları Üzerine AraĢtırmalar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü. Teknik Bülten No: 196 39 FIRAT KAVAĞI (POPULUS EUPHRATICA OLIVIER)’NIN DĠCLE VE FIRAT NEHĠRLERĠNDEKĠ DOĞAL YAYILIġ ALANLARI, TÜRE YÖNELĠK SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ Dr. Hüseyin KARATAY1 1 . Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ELAZIĞ. ÖZET Yüksek tuzluluğa dayanabilmesinden dolayı üzerinde önemle durulan Fırat kavağı (Populus euphratica Olivier)‟nın dünya üzerinde doğal yayılıĢ alanları oldukça azalmıĢtır. Türün en önemli doğal yayılıĢ alanlarından ikisi Türkiye‟de Fırat ve Dicle nehirleridir. Bu çalıĢmada, Fırat ve Dicle nehirleri ve yan kolları çevresinde Fırat kavağının yeni doğal yayılıĢ alanları belirlenmiĢtir. Aynı çalıĢmada, türün mevcut durumu, korumaya alınabilecek doğal alanları, türden yararlanma olanakları ve türün ıslahına yönelik yapılabilecek bazı çalıĢmalar hakkında önerilerde bulunulmuĢtur. Anahtar Kelimeler: Fırat kavağı (Populus euphratica Olivier), doğal yayılıĢ alanları, çevresel tehditler, koruma. NATURAL RANGES OF EUPHRATES POPLAR (Populus euphratica Olivier)ON THE TIGRIS AND EUPHRATES RIVERS, PROBLEMS AND SOLUTIONS FOR SPECIES ABSTRACT That is particularly focused on its ability to withstand high salinity, Euphrates poplar‟s natural ranges over the world are greatly diminished. Two most important natural ranges of the species are Tigris and Euphrates rivers. In this study, two important natural ranges of the species were discovered around the Tigris and Euphrates rivers and its tributaries. In the same study, the current status of the species, problems and natural areas of the species that can be taken to protect, opportunities utilization from the species, and some suggestions were made about the works that can be done for breeding of the species. Keywords: Euphrates Poplar (Populus euphratica environmental threats, conservation. 40 Olivier), natural range, 1. GĠRĠġ Dünya ikliminin değiĢmesi, farklı çevre koĢullarına uyum ve artan insan ihtiyaçlarının karĢılanması sorunu, doğal kıt kaynakların korunması ve geliĢtirilmesine yönelik çalıĢmaları daha önemli ve gerekli hale getirmiĢtir. Bu kıt kaynaklarımızdan biri de ülkemizde doğal olarak bulunan Fırat kavağı (Populus euphratica Olivier) dır. Kavak türü, morfolojisi, yayılıĢ alanları ve ekonomik değerine göre 6 seksiyondan (Abaso, Turanga, Leucoides, Aigeiros, Tacamahaca ve Populus (Aspen and White poplars, formerly section Leuce) (ECKENWALDER, 1996) biri olan Turanga seksiyonunda yer almaktadır. Türün dünyadaki yayılıĢı Türkiye ile birlikte Çin, Hindistan, Afganistan, Ġran, Irak, Fas, Mısır, Suriye ve Ġspanya‟dır. Fırat kavağının ülkemizde en geniĢ yayılıĢını yaptığı alanların baĢında Fırat ve Dicle nehirleri gelmektedir. Ancak, yapılan bilinçsiz uygulamalar nedeniyle birçok alanda yok olmuĢ, varlığı bulunan bölgelerin büyük bölümünde çevresel tehditler üst düzeyde devam etmektedir. Fırat kavağının doğal yayılıĢ alanları TOPLU (1994, 1999) tarafından yapılan bir çalıĢmanın dıĢında kapsamlı olarak belirlenmemiĢtir. Bunun yanında türün genetik yapısı, gençleĢtirme biyolojisi ve üreme sistemi hakkında yeterli bilgi yoktur. Bu durum, türün korunması, ıslahı, yetiĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılmasında sınırlayıcı faktör olmaktadır. Bu tür üzerinde durulmasının temel nedenlerinden yüksek tuz ve kireç içeriğine sahip alanlarda yetiĢebilmesi, yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı, hızlı geliĢmesi, ot baskısına maruz alanlarda uzun süre dayanabilmesi, odun materyali yanı sıra bölgede tarım alanlarının kurutucu rüzgarlardan korunmak üzere rüzgar perdesi olarak kullanılabilmesi ve regreasyon vb. diğer kullanımlara uygunluğundan kaynaklanmaktadır. Bu çalıĢma ile Fırat ve Dicle nehirleri ve bu nehirlere katılan diğer akarsular ve yan kolları boyunca Fırat kavağının yeni doğal yayılıĢ alanları ortaya konmuĢtur. Aynı çalıĢmada, türün geçmiĢten günümüze mevcut durumu hakkında bilgi verilmiĢtir. Bunların yanında türü tehdit eden çevresel etmenler, korumaya alınabilecek potansiyel doğal alanlar, bu alanlardan yararlanma olanakları ve belirli amaçlarla yönelik bu tür ile yapılabilecek bazı çalıĢmalar hakkında bilgi verilmiĢtir. Bu çalıĢmalardan biri de ülkemizde GAP bölgesinde sulu tarıma geçilmesi ile sulanan bu tarım arazilerinde yüksek taban suyu ve tuzlanma problemleri arazilerin kullanımını ve verim gücünü olumsuz etkilemiĢtir. Fırat kavağının önemi bu gibi sorunlu alanlarda uzun süre hayatiyetini devam ettirebilme özelliğinden kaynaklanmaktadır. 1.1 Türkiye’de Fırat Kavağı ile Ġlgili Yapılan AraĢtırma ÇalıĢmaları IPC (International Poplar Comission)‟nun 1994‟te Türkiye‟de yapılan icra komitesi toplantısında Fırat kavağını, üzerinde önemle durulması ve çalıĢılması gereken bir ağaç türü olarak belirlemiĢlerdir (TOPLU, 1999). Türkiye‟de Fırat kavağına iliĢkin araĢtırmalar 1970‟li yıllarda baĢlamasına rağmen, çalıĢmaların devamlılığı olmadığından sadece münferit çalıĢmalarla kalmıĢtır. Ancak, önemi anlaĢıldıkça üzerinde daha çok durulmaya baĢlanmıĢtır. Fırat Kavağı ile ilgili Türkiye‟de yapılan çalıĢmalar arasında; ACAR (1973), türün anatomik ve teknolojik özellikleri üzerine, GÖKÇE ve ark. (1980) yetiĢme ortamı özellikleri üzerine, TOPLU (1999) bu türün yayılıĢı, biyolojisi ve diğer bazı özellikleri hakkında ve GÜLBABA (1992), türün vejetatif yoldan üretilmesi konusunda çalıĢmalar yapmıĢtır. Bunların yanında, KARATAY (2003) fırat kavağının tohumdan üretim teknikleri ve türün tohum, yaprak, fidan özellikleri ile bu özelliklere ait bazı morfolojik karakterler arasındaki iliĢkileri ortaya koymuĢtur. Bunların yanında türün yayılıĢı, korunması ve Birecik/ġanlıurfa‟da Gen Koruma Alanı‟nın kurulması (KARATAY, 2010), tohum çimlenme özellikleri (KARATAY, 2012) ile GAP bölgesinde tarla kenarlarında sulama kanaletleri boyunca fırat kavağının ilk defa arazi koĢullarında kullanımına iliĢkin önemli sonuçlar elde edilmiĢtir (KARATAY, 2014). 41 Fırat kavağı ile ilgili diğer ülke bilim adamları tarafından yapılan çalıĢmalardan MAYER ve AKSOY (1998), türün ülkemizdeki yayılıĢı ve türün tuzluluk ve kurak alanlarda yetiĢtirilmesine iliĢkin önemli tespitler yapılmıĢtır. M‟HIRIT (1994), CHEN ve arkadaĢları (2001) tuzlulukla ilgili çalıĢmalar yapmıĢtır. STERNE ve ROCHE‟a atfen OUÈDRAOGO (1997), Fırat kavağının kuraklığa dayanma, alkali veya tuzlu topraklara tolerans gösterme gibi ayrıcalıklı özellikleri bulunan kenar ve münferit populasyonlardaki tür içi genetik varyasyonun korunmasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıĢlardır. WU ve ark. (2007) fırat kavağında tuzluluğa dayanıklılığı artıran mevcut PeSOS1 genin karakterizasyonunu yapmıĢtır. SHENG ve ark (1999), fırat kavağının tuz toleransına karĢı karakteristik yapısını ortaya koymuĢtur. CHEN ve ark. (2009) da bazı melez kavaklar üzerinde tuzun büyüme, fotosenteze ve bitkide birikimi üzerine etkisini araĢtırmıĢtır. Son dönemlerde tür üzerinde moleküler düzeyde ve mikro üretim teknikler konusunda çalıĢmalar devam etmektedir. Fırat Kavağının Türkiye’deki YayılıĢı Fırat kavağının yapılan bir çalıĢmada Türkiye‟deki yayılıĢı 4 populasyon halinde değerlendirilmiĢtir. Buna göre; Göksu Populasyonu, Seyhan Populasyonu, Fırat Populasyonu, Dicle-Botan Populasyonudur (ġekil 1). ġekil 1. Fırat kavağının Türkiye‟deki yayılıĢı (TOPLU, 1994) Daha önceki çalıĢmalarda Fırat kavağının Türkiye‟deki yayılıĢı; doğu sınırında, Dicle nehri ve kollarındaki yayılıĢı ile Hakkari-Zap Suyu olarak belirtilmiĢtir. Güneyde ise Suriye ve Irak, Kuzeyde Dicle ve Fırat nehirleri ile yan kollarında yayılıĢı tespit edilmiĢtir. Batı sınırı ise Mersin iline bağlı Anamur ilçesinin doğusunda bulunan Bozyazı deresi olarak belirlenmiĢtir (TOPLU, 1999). Fırat kavağı Türkiye‟de genel olarak 370 kuzey enlemlerinin güneyinde kalan bölgelerde yayılıĢ göstermektedir. Türün, ülkemizde kuzeyden güneye gidildikçe yayılıĢındaki yoğunluk genel olarak artmaktadır. AĢağıda, Fırat kavağının Türkiye‟deki en geniĢ yayılıĢa sahip Fırat ve Dicle-Botan populasyonları yeni yayılıĢ alanları ile birlikte ayrıntılı olarak ortaya konmuĢtur. 1.1.1 Fırat Populasyonu Fırat populasyonu, türün Fırat nehri ve kollarındaki yayılıĢını oluĢmaktadır. Nehri besleyen en önemli iki ana kol, Erzurum yakınlarından doğan Karasu ile doğu kolu olan Murat Irmağı Elâzığ‟da birleĢerek Fırat‟ı oluĢturur (ANON.-A, 2010). Fırat nehri, Fırat kavağının meĢcere halinde, boylu ve yaĢlı ağaçların rastlandığı baĢlıca yayılıĢ alanlarından birisidir. Bu kavağın en kuzey yayılıĢı daha önce Toplu (1999)‟nun belirttiği Malatya KuĢsarayı‟nın dıĢında bu alandan daha kuzeyde Elazığ iline bağlı Keban ilçesinin kuzey42 kuzeybatı yönünde Keban-Arapgir yolu üzerinde Keban barajı yakınlarındaki Fırat nehrinin yan kolları üzerinde tespit edilmiĢtir. Fırat kavağı, Fırat nehri boyunca yoğun yayılıĢını Birecik barajından (37003´kuzey enlemleri) karkamıĢ barajının güneyindeki Türkiye sınırına kadar uzanmaktadır. Bunlardan KarkamıĢ barajı güneydoğusuna yakın bir konumda bulunan sınır köylerinden Ziyarette en yoğun boylu ve çaplı ağaçlar günümüze kadar korunabilmiĢtir. Türün Fırat nehri çevresindeki doğu-batı yönündeki yayılıĢı ise genel olarak Birecik barajından Suriye sınırına kadar olan alan içerisinde bulunan Fırat nehri ve yan kollarının kıvrımlarının yer aldığı 37057´-38003´ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Türün, Fırat nehri kıyıları boyunca ve Fırat nehrine karıĢan yan kollarındaki yayılıĢı tahriplerden dolayı kesikli bir yapı göstermektedir. Bu yayılıĢ münferit, galeri, grup, yer yer meĢceler halinde olmaktadır. Son yapılan çalıĢmada Diyarbakır iline bağlı Çermik ilçesi sınırlarında birleĢerek Fırat nehrine karıĢan birçok yan dereden ilçenin doğusundaki bir yan derede türün varlığı tespit edilmiĢtir. Fırat kavağının yaĢlı ağaçlarının bulunduğu en yoğun yayılıĢı, ġanlıurfa iline bağlı Birecik ilçesi ve Ziyaret köyü yakınlarındaki Fırat nehri kenarlarıdır. Son 10 yıla kadar Birecik ilçesinde Sit Alanı, daha öncesinde Zeugma Kazı Evi‟nin bulunduğu ve Ģimdiki Harran Üniversitesi‟ne bağlı Birecik Meslek Yüksek Okulu yerleĢkesi, KarĢıyaka, Meydan ve Saray Mahalleleri, Yukarıbayındır ve AĢağıbayındır Köyleri yakınındaki nehir kıyısında türün yayılıĢı bulunmaktaydı. Birecik ilçesinden geçen nehrin 15 km‟lik kuzeye doğru yaĢlı fertlerden çok gençliklere rastlanmıĢtır. Halfeti ve Keskince‟ye doğru nehir kenarı boyunca yer yer sıra veya küçük gruplar halinde ve Birecik ilçesinin güneyine doğru, Bayındırköy civarında ve bu alana yakın yerdeki ġanlıurfa-Nizip‟e bağlı Girlevik Köyü‟nün nehir kıyısında türe rastlanmıĢtır. Suriye sınırına doğru özellikle KarkamıĢ barajına kadar gençlikler dıĢında ağaç formunda az sayıda birey kalmıĢtır. Diğer taraftan, 2003 yılında Suriye sınırındaki Ziyaret köyünde meĢcere halinde çok sayıda yaĢlı fertler tespit edilmiĢtir (KARATAY, 2003). Fazla giriĢçıkıĢın olmadığı sınır bölgesindeki bu populasyon fazla tahrip görmeyerek günümüze kadar korunabilmiĢtir. Ancak, daha önce Birecik ilçesinin kuzeyinde Halfeti ve SavaĢan bölgelerinde yaĢlı ağaçların yoğun bulunduğu nehir kenarları, Birecik barajının su tutması ile birlikte barajın kuzeyinde suyunun toplandığı alan ve çevresinde Fırat kavağına nadiren rastlanmaktadır. 1.1.2 Dicle-Botan Populasyonu: Fırat kavağının önemli yayılıĢ alanlarından biri olan Dicle nehri, ana kaynağını Doğu Anadolu dağlarından ve dipten sızma yoluyla Elazığ yakınlarındaki Hazar (Gölcük) gölünden alır (ANON.-B, 2010). Bu nehir ve kolları üzerindeki yayılıĢında daha önceden TOPLU (1994) tarafından belirtilen birkaç yer dıĢında günümüze kadar bu populasyon hakkında çok az bilgi bulunmaktaydı. Bu çalıĢmada birçok yeni yayılıĢ alanı belirlenmiĢtir. Fırat kavağının Dicle-Botan Populasyonu, Dicle Nehri ve kolları üzerinde ve nehrin devamında nehri besleyen BaĢur ve Botan Çayları ile birçok yan kolları boyunca yer yer yayılıĢ göstermektedir. Fırat kavağının, Dicle nehri ve kolları üzerindeki en kuzey yayılıĢı Hasköy-Güroymak arasından baĢlayıp Dicle nehrine karıĢan Dicle‟nin kollarından biri olan Kozluk ve Tuzlagözü arasında bulunan Garzan çayı kenarları (Pisyar Köprüsü civarı) olarak son yapılan çalıĢmalarda belirlenmiĢtir. Ayrıca, Siirt‟in Baykan ilçesi ile Bitlis arasında Baykan‟a 3 km. mesafede akarsu kenarında da Fırat kavağına rastlanmıĢtır. Dicle nehri ve kollarındaki fırat kavağının en önemli yayılıĢı Siirt‟e yakın mesafede, Kuzey-Batı yönünde Kurtalan yol ayrımının 2. km‟sinde BaĢur çayı kenarındaki mesire yeri ve çevresindedir. Alanda, 90 cm‟ye kadar çap yapan çok sayıda yaĢlı ve gençlikler bulunmaktadır. Bu doğal alan yaklaĢık 6 ha‟lık bir sahayı kaplamakta olup önemli bir gen 43 kaynağı olma özelliğindedir. 2010 yılında yapılan gözlemlerde mesire yerinin kuzeyinde BaĢur çayının kıyısında çapları 50-90 cm. arasında 6 yaĢlı fert tespit edilmiĢtir. Fırat kavağının Dicle-Botan popülasyonuna ait önemli yayılıĢ alanlarında bir diğeri 2010 yılında yapılan araĢtırmada Diyarbakır iline bağlı Silvan ilçesi ile Batman ilinin Kozluk ilçeleri arasında (Diyarbakır-Bitlis yolu) tespit edilmiĢtir. MeĢcere halindeki bu doğal kavak topluluğu, 15-50 yaĢları arasında yaklaĢık 60 fertten oluĢan, yazın kuruyan ancak zemini nemli kalabilen bir dere yatağında yaklaĢık 1 ha. büyüklüğe sahiptir. Alanda 6 m‟ye kadar boy ve 30 cm‟ye kadar çap yapmıĢ fertlere rastlanmıĢtır. Fırat kavağının bu doğal ortamı uç bölgede ve aynı zamanda izole olmuĢ bir alana sıkıĢmıĢ olmasından dolayı önemli bir gen kaynağı niteliğindedir. Türün en doğudaki yayılıĢı Hakkari ili sınırlarındaki Zap Suyu ve kollarındadır. Bu yayılıĢı sınır dıĢına doğru devam etmektedir. Bunların dıĢında Siirt‟in Baykan ilçesi ile Bitlis ili arasındaki Sarıkonak yerleĢim yeri civarında doğup Dicle nehrine karıĢan Çelikli Deresi boyunca ve Dicle Nehri‟nin kollarından Avuski Çayı‟nda da bu türe rastlanmıĢtır. Silvan-Kozluk arası 5. km‟den itibaren gençliklere rastlanmıĢtır. Baykan-Kozluk arasında, Kozluk ilçesinin yakınında Yanarsu Çayı, BatmanKozluk ilçesine bağlı Kahveci Köyü, Keklikpınar Köyü ve Bekirhan Köyü‟ne yakın alanlarda, Batman Çayının kolları üzerinde, Siirt-Güçlükonak arası, Ziyaret-Siirt arası Erginler, Çamkaya, Dilektepe, Siirt-AktaĢ Köyleri ve devamındaki akarsu boyunca bu türe rastlanmıĢtır. Bu alanlarda yer yer 30-40 yaĢlarında ve 40 cm‟ye kadar çap yapan ağaçlar ve gençlikler tespit edilmiĢtir. Dicle-Botan populasyonuna ait Siirt-Aydınlar köyü (Ufaca) Siirt-Eruh arası yol boyunca nehir kenarında; Demirkaya köyü, Bahçesaray ve Zorova Çayı ve bu kolların birleĢtiği Botan çayı ve kolları, Sağlarca kaplıcası güneyine doğru yol ayrımındaki nehir kenarında, Dergalip Köprüsü, YeĢilören (Billoris), Misifran ve Üzümlük Köyüleri çevresinde nehir kıyısında aralıklı olarak ağaç ve çalı formunda bu türe rastlanmıĢtır. Dergalip Köprüsü yakınında Siirt- Bağgöze köyü yol ayrımında Botan Çayı kıyısında 5-10 m. boy, 20-70 cm. çaplar arasında değiĢen 30-60 yaĢlarında fertlere rastlanmıĢtır. Bu alanda Zorova Çayı, Botan Çayına karıĢmaktadır. Son dönemlerde bu alandaki ağaçların büyük çoğunluğu kesilmiĢ geriye gençlikler kalmıĢtır. Siirt ili Eruh arasında Demirkaya Köyü yakınlarında Botan çayı kıyısında 2003 yılında 5 adet yaĢlı bireye rastlansa da bunlardan 2010 yılında yapılan incelemede en yaĢlı (100 yaĢın üzerinde) ve 135 cm. çapa sahip ağacın (ġekil 2) da içinde bulunduğu yaĢlı 3 ağaç kalmıĢtır. 2010 yılında yapılan gözlemlerde bu yaĢlı ağaçların bulunduğu nehrin alüviyal toprakla kaplı kıyısındaki düzlüklerde sebze tarımı ve zaman zaman hayvan otlatılmaktadır. Bunların dıĢında aynı bölgede, Siirt-Fındık yolu üzerinde Siirt‟in MeĢelidere Köyü‟ne bağlı Eğlence Mezrasında, Dicle nehri kenarında ve Botan bölgesinde nehir boyunca aralıklarla birkaç adet yaĢlı fert ile birlikte Fırat kavağı gençliklerine rastlamak mümkündür. Bu bölgedeki dağlık alanlarda ağırlıklı olarak Quercus infectoria ve Q. brantii bulunan MeĢe türleri yanında nehir boyunca Rhus coriaria, Tamarix, Fraxinus, Rubus, Pistacia terebinthus L., Acer sempervirens tür ve cinsleri Fırat kavağı yayılıĢ alanında tespit edilmiĢtir. 44 ġekil 2. 100 yaĢın üzerinde bir Fırat kavağı (SiirtEruh arası Botan Çayı) 2. FIRAT KAVAĞINA YÖNELĠK ÇEVRESEL TEHDĠTLER 2.1 Fırat Populasyonu’na Yönelik Çevresel Tehditler Fırat kavağının doğal yayılıĢ alanlarından Fırat Populasyonunu tehdit eden unsurlar, geçmiĢten günümüze türün mevcut durumu ve türün korunma olanakları Ek Tablo 1‟de verildiği gibidir. GeçmiĢten günümüze ve özellikle son 10 yılda türün Birecik bölgesindeki yayılıĢı çok tahrip görmüĢtür. Fırat kavağının azalmasının baĢlıca nedenleri, bölgede yapılan barajlar, ilçe içerisinden geçen nehir taĢkınlarından korunmak üzere ağaçların kesilerek nehir kenarlarının betonlaĢtırılması, bunların yanında nehir yatağından kum çıkarılması, insan yerleĢimleriyle oluĢan yapılaĢma ve nehir kıyılarının tarım alanı olarak kullanılmaya baĢlanması olarak değerlendirilebilir. Tabloda yer alan fırat kavağının Birecik ve yakın çevresinde yayılıĢ alanlarında görülen sorunları ve türün sağlık durumlarını ayrıntılı olarak sıralarsak, 1. Türün bulunduğu alanlar, piknik alanı olarak günübirlik kullanımdan dolayı toprak sıkıĢmıĢ, yapısı bozulmuĢ ve genç fertlerin alana gelme imkanı kalmamıĢtır. Kalan yaĢlı fertlerin çoğunda kötü ortam koĢullarının da etkisiyle kurumalar, kırılmalar ve mantar-böcek hastalıkları görülmüĢtür (ġekil 3). 1980 yıllarında bu türe ait genç ve yaĢlı fertler yoğun olmasına rağmen günümüzde nehir kenarında beton ve taĢlar kullanılarak yapılan dere taĢkınlarını önleyici çalıĢmalar sonucu nehir sularından faydalanamaz duruma gelmiĢ bulunan bu meĢcere, su yetmezliği ve diğer çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla sayıları azalmıĢ ve sağlığı bozulmuĢtur. Bunun sonucu özellikle son 15 yılda böcek, mantar hastalıkları ve büyüme gerilikleri, yaĢlanmanın etkisiyle kurumalar, çürümeler ve yıkılmalar görülmeye baĢlamıĢtır. YerleĢim yeri içerisinde bulunan fertlerin, içinde bulunduğumuz koĢullarda yaĢama Ģansları bir hayli düĢük ve zamanla bu kötü yetiĢme koĢullarından dolayı kalan fertler de alandan uzaklaĢacaktır. 2. Birecik ilçesi içerisinde en yaĢlı meĢcerelerden biri olan Sit alanındaki Fırat kavaklarının diĢi ağaçlarından tohum olgunlaĢma döneminde tohum pamukçuklarının çevreye yayılmasından rahatsızlık duyulmaktadır. Bundan dolayı Sit Alanı-1 (Sit alanının güneydeki yarısı) ve özellikle çay bahçesi olarak iĢletilen Sit Alanı-2 (sit alanının kuzey yarısı)‟deki diĢi 45 bireylerin çoğu, zamanla kesilerek sadece erkek bireyler bırakılmıĢtır. MeĢcerenin doğal tozlaĢma koĢulları bozulduğundan genetik çeĢitliliğinde daralma ihtimali yüksek olacağından dolayısıyla meĢcere geleceği de riske girmiĢtir. Bu koĢullar altında alanın korunduğu söylenemez. Bu sıkıntılı durum, ilçe merkezine yakın diğer alanlar için de geçerlidir. ġekil 3. Fırat kavağı Sit Alanı 2007 (solda) ve 2014 (sağda) görünümü (Birecik/ġanlıurfa). 3. Fırat nehrinin güneyinde Suriye sınırı yakınında, meĢcere halinde çok sayıda yaĢlı bireylere rastlanan Ziyaret köyü, Bireciğin kuzeyinde Keskince Köyü ve Halfeti/SavaĢan mevkiinde nehir kenarı ve nehir içerisindeki adacıklarda mevcut olan Fırat kavağı fertlerinin bir kısmı kesilip yakacak olarak kullanılmıĢ, bir kısmı da yapılan Birecik ve KarkamıĢ baraj suları altında kalmıĢtır (ġekil 4). ġekil 4. Birecik Baraj suyu altında kalan vadi vejetasyonu. 4. Birecik yakınlarında, nehir yatağından kum çıkarılmasından dolayı nehir içerisinde bulunan küçük adacıkların birçoğu üzerinde yaĢayan Fırat kavakları ile birlikte yok edilmiĢtir. 5. Fırat Kavaklarının bir bölümü, nehir taĢmalarını önlemek için Birecik ilçesi civarında Fırat nehri boyunca nehir kenarına yapılan beton setlerden dolayı tahrip edilmiĢtir. 6. Birçok fırat kavağı topluluğu, ĢehirleĢmeden dolayı KarĢıyaka Mahallesi‟nin bir kısmında nehir kenarında ve Birecik Meslek Yüksek Okulu çevresinde, Meydan Mahallesi, Keskince bölgesi ve Halfeti‟ye bağlı savaĢan bölgesi gibi doğal alanlarında ortadan kaldırılmıĢtır. Son dönemlerde fırat nehri kıyıları tarım, bahçe, bağ ve yerleĢim vb. amaçlarla kullanılmak suretiyle fırat kavakları alandan uzaklaĢtırılmıĢtır. 46 2.2 Dicle-Botan Populasyonuna Yönelik Çevresel Tehditler Dicle-Botan Populasyonu yıllar boyu aĢırı tahriplere maruz kalmıĢtır. Bunun baĢlıca neden, yöre halkının gelir düzeylerinin düĢük olmasından dolayı kıĢlık yakacak odun ihtiyaçlarını fırat kavaklarını ve bölgede yaygın olan meĢe türlerini keserek karĢılamıĢ olmalarından kaynaklanmaktadır. Tahripler sonucu günümüzde Dicle nehri ve devamında nehre karıĢan Botan Çayı ile Zarova Çayı ve nehrin diğer kollarında yer yer küçük gruplar halinde yayılıĢ gösteren Fırat kavaklarından geriye sadece münferit fertler ve aralıklı olarak gençlikler kalmıĢtır. YaĢlı fertlerin büyük çoğunluğu kesilmiĢtir. Ancak, halen doğal yapısı kısmen de olsa devam eden kimi yayılıĢ alanları mevcuttur. Bunlardan biri de Siirt‟in 17 km. kuzeybatısında yer alan BaĢur Çayı kıyısı ve aynı alandaki mesire yeridir. Alanda boylu ve çaplı yaĢlı fırat kavaklarına rastlamak mümkündür (ġekil 5). Ancak, yaĢlı fırat kavaklarında ve aynı alanda birlikte bulunan söğütlerde doğal ölümler ve çürümeler görülmektedir. Bunların bir kısmı yöre halkı tarafından yakacak vb. ihtiyaçları için kesilmiĢtir. Geriye kalanlarda ise yaĢlanmadan dolayı gövde çürümeleri, dal kırıkları ve Ģekil bozuklukları görülmektedir. Bunun yanında alanda çoğunlukla orta ve genç yaĢlardaki fertler bulunmaktadır. ġekil 5. Botan Çayı‟nda bulunan fırat kavağı bireyleri (2003) Bunların dıĢında gerek fırat nehri ve gerekse dicle nehri boyunca, nehir yatağından yer yer kum çıkarılmakta, adeta nehir yatakları kum ocağı halinde çalıĢtırılmaktadır. Kum ve mil çıkarılan alanlarda Fırat kavakları da kesilerek uzaklaĢtırılmaktadır. Aynı zamanda materyal çıkarılan nehir yataklarında su seviyesi düĢtüğünden bazı ağaçlar sudan yeterince yararlanamadığından büyüme gerilikleri, hastalıklar ve kurumalar ortaya çıkmıĢtır. Fırat kavağının tahrip gören alanlarından biri de Silvan-Kozluk arasında tespit edilen yaklaĢık 1 ha. büyüklüğündeki fırat kavağı doğal yayılıĢ alanıdır. Buradaki ağaçların üst kısımları kesilerek yakacak odun olarak kullanılmakta ve bu alanda ayrıca hayvan otlatılarak, özellikle keçinin taze sürgünleri yemesi suretiyle alanda gençliklerin tahrip edilmesine yol açmaktadır. Son dönemlerde fırat nehri boyunda fırat kavaklarını tehdit eden benzer nedenler Dicle-Botan populusyonu için de söylenebilir. Yer yer nehir kenarında yerleĢim, tarım, bahçe vb. amaçlarla türün doğal alanları tahrip edilmiĢ ve fırat kavakları alandan çıkarılarak yakacak veya yapacak olarak kullanılmıĢtır. 47 3. FIRAT KAVAĞININ ÖNEMĠ VE KORUMA ÖNCELĠKLERĠ Fırat kavağı, dünyada çok amaçlı kullanılan ağaç türlerinden biridir. Ülkemizde günümüze kadar yayılıĢ gösterdiği alanda genel olarak yakacak odun olarak değerlendirilmiĢtir. Ancak, son dönemlerde ülkemizde özellikle sorunlu alanlarda kullanım imkanı bulan türün önemi artmaktadır. Fırat kavağının sahip olduğu kayda değer önemli özelliklerini sıralarsak – % 0,5‟in üzerinde tuza dayanabilmesi nedeniyle tuz problemi olan alanlarda yetiĢebilme imkanı olması, – Kireç oranı yüksek alanlarda yetiĢebilmesi, – Yüksek taban suyuna dayanıklı olması ve bu alanlarda taban suyu seviyesini düĢürmede kullanılabilmesi – Yüksek sıcaklıklara dayanıklı olması, – Dünyada odununun kullanım alanı geniĢliği, – Yaban hayatı için önemli bir su kaynağı muhafaza görevi yüklenmesi ve besin kaynağı niteliğinde olması – Ekosistemin bir parçası olarak üstün özellikleri ile kurak ve yarı kurak bölgelerde tür çeĢitliliği sağlayan önemli bir yere sahip olması. – Ülkemizde bazı kuĢ türlerinin (Birecik‟te Çizgili Ġshak KuĢu (Otus brucei H.) tercih ettiği bir barınma yeri olması. – Türün boylu ve yoğun ot baskısı altında uzun süre kurumadan hayatiyetini devam ettirebilmesi. – Dal budamasında budama yaralarını kolayca kapatabilmesi. Fırat kavağının ülkemiz için önemine değinirsek, yaz aylarının sıcak ve kurak geçtiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ‟nin uygulanmaya baĢlamasıyla yapılan barajlar sayesinde sulu tarıma geçilmiĢtir. Ancak, geniĢ alanlarda yapılan tarımsal faaliyetlerde suyun aĢırı kullanımı sonucu bölgede Ģiddetli buharlaĢmanın da etkisi ile ağır ve kireçli olan bu topraklarda tuzlanma problemleri ortaya çıkmıĢtır. Böylece verimli geniĢ arazilerin çoraklaĢmasına, tarıma elveriĢli olmayan koĢulların oluĢmasına yol açmıĢtır. Ülkemizde kurak bölgelerde tuzlanma problemi görülen alanlarda ve nehir taĢkınlarının zararlarından korunmak için bu alan çevrelerinde yapılacak ağaçlandırmalarda türün kullanımı yanında ekonomik ve sosyal değeri de ön plana çıkmıĢtır. Keza, Fırat Kavağı ile ilgili sulu tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu ġanlıurfa Harran bölgesinde sulamalardan faydalanmak üzere kurulan ve bölgedeki tuzlu toprakların ıslahına yardımcı olacak tarım alanları kenarları ve sulama kanaletleri boyunca kullanılan fırat kavağı bölgede rahatlıkla kullanılabilecek bir geliĢim ve yaĢama kabiliyeti göstermiĢtir. Ancak, dikimlerde erkek bireylerin kullanılması türün tohumlarının çimlenmesi yoluyla istenmeyen tarla içlerine yayılması da önlenmiĢ olacaktır. 3.1 Fırat Nehri Boyunca YayılıĢ Gösteren Fırat Kavağının Korunma Ġmkanları GAP bölgesi gibi sorunlu alanlarda kullanılabilecek bir özelliğe sahip fırat kavağının genetik çeĢitliliğinin korunması için Türkiye‟de yayılıĢ gösterdiği nehir boylarında belirli alanlarda korumaya alınması, ileriki çalıĢmalar açısından son derece önemlidir. Bunun için türün, Fırat nehri boyundaki en geniĢ yayılıĢını yaptığı Birecik yöresinden Suriye sınırına kadar olan bölgede uygun yerlerin koruma statüsüne alınması gerekmektedir. Fırat kavağının Fırat nehri boyunca yoğun yayılıĢ gösterdiği Birecik bölgesinde 2003 yılında yapılan envanter çalıĢmalarında türün yayılıĢ alanındaki tüm fertlerle ilgili çap, boy, yaĢ ve cinsiyet durumları belirlenmiĢ olan bu alanların günümüzde birçoğu elden çıkmıĢ olsa da değerlendirilebilecek bazı alanlar halen mevcut bulunmaktadır (Ek Tablo 1, 2, 3). Ancak, envanter yapılan dönemde fırat kavağının meĢcere halinde geniĢ yayılıĢ bulduğu TürkiyeSuriye sınırına yakın bölgede bulunan Birecik ilçesine bağlı Ziyaret Köyü‟nde güvenlik 48 nedeniyle ölçümler yapılamamıĢtır. Ek Tablo 1‟de mevcut durumları ve Ek Tablo 2-3‟te ise 2003 yılı mevcut yayılıĢları ve cinsiyet, yaĢ vb. özellikleri ortaya konmuĢtur. Tablolardan görüldüğü gibi Fırat nehri boyundaki en fazla sayıda fertlerin bulunduğu yerler Birecik ilçesine bağlı Ziyaret Köyü ve bunun dıĢında Birecik ilçe merkezindeki Sit Alanı ve KarĢıyaka Mahallesinde bulunmaktaydı (Tüm fertlerin 2/3‟ü). Ancak, son zamanlarda yapılan tahriplerle KarĢıyaka mahallesindeki fertlerin çoğu yapılaĢmadan dolayı mevcut az sayıda fertler dıĢında alandan uzaklaĢtırılmıĢtır. Bir türe ait populasyondaki fertler arasında gen alıĢveriĢinin ve serbest tozlaĢmanın üst düzeyde olması ve genetik çeĢitliliğin korunması önem taĢır. Populasyondaki erkek ve diĢi fertlerin oranı ve sahip oldukları genler bakımından populasyondaki dağılımı genetik çeĢitliliğin devamlılığını etkilemektedir. Fırat nehri boyundaki fırat kavaklarına iliĢkin yapılan çalıĢmada, Birecik ve yakın çevresinde yayılıĢ gösteren Fırat kavağı topluluklarında bu açıdan cinsiyet yönünden farklılıklar tespit edilmiĢtir (Ek Tablo 3). Kimi yerlerde erkek fertlerin fazlalığının baĢlıca nedeni insanların yerleĢtiği alanlarda yayılıĢ gösteren kavakların diĢi fertlerinden yayılan tohum pamukçuklardan rahatsızlık duyulması ve bunun sonucunda bu fertlerin çoğunun kesilip alandan uzaklaĢtırmasından kaynaklanmaktadır. Son yapılan gözlemlerde bu bölgelerde fırat kavağına sadece nehir boyunda Birecik-Keskince arasında yer yer münferit, gruplar ve sıralar halinde rastlanırken birçok alandaki fertler ortadan kaldırılmıĢtır. AĢağıbayındır ve Yukarıbayındır köyleri arasında mevcut kavak topluluğu, Birecik-Keskince arasında münferit topluluklar ve Birecik-Ziyaret Köyü civarındaki fertler in situ koruma imkanı bulabilir. Bunun dıĢında tüm nehir boyunca tespit edilen fırat kavaklarından materyal alınarak Birecik Orman Fidanlığında 2003 yılında kurulan 0.6 ha büyüklüğündeki gen bankası (ġekil 6) yeni bireylerin eklenmesiyle zenginleĢtirilebilir. ġekil 6. Fırat kavağı gen koruma alanı (Birecik-2010) 3.2 Dicle-Botan Nehri Boyunca Fırat Kavağının Korunma Ġmkanları Dicle-Botan nehir kıyılarında toplu halde Siirt yakınlarında Siirt-Bitlis yolu üzerinde BaĢur Çayı kenarında ve aynı yerde bulunan mesire yeri alanı içerisinde yaĢlı fertlerden genç fertlere birçok yaĢ kademesinden örnekleri bulmak mümkündür. Söz konusu alan ve çevresi hem ex-situ ve hem de in-situ korumaya uygundur. Diğer korunması gereken yer olarak 2010 yılında tespit edilen Silvan-Kozluk arasında Kozluğa yakın bir alanda yaklaĢık 1 ha büyüklüğündeki orta yaĢlı ağaçlardan oluĢan alandır. Bu alan türün uç enlem sınırlarında yayılıĢ göstermesi bakımından in situ korunması yanında alandan materyal toplanarak ex-situ gen bankası oluĢturulmasında kullanılabilir durumdadır. Ancak, alandaki ağaçların tepeleri halk tarafından kesilerek yakacak olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında ağaçlar altında otlatma yapılmakta ve alandaki toprak baskılanarak yeni 49 generasyonun alana gelmesi zorlaĢmaktadır. Bu sorunların çözülmesi halinde alandan in situ gen koruma veya materyal (tohum, çelik) olarak yararlanma imkanı bulunmaktadır. 4. SONUÇ VE ÖNERĠLER Birecik yöresinde Fırat nehri boyunca, Fırat kavağının doğal yayılıĢ gösterdiği belirli alanlar in situ gen koruma alanına konu olabilecek yerlerdir. Halen sit alanı statüsünde korunan, ancak, özelliğini büyük ölçüde yitirmiĢ, sağlıksız, yaĢlı bireylerden oluĢan ve diĢi ağaç sayısı bir hayli düĢmüĢ Sit alanındaki ağaçlar gerekli silvikültürel bakım tedbirleri uygulaması ile bir oranda iyileĢtirilebilir. Doğal sit alanı için in-situ koruma çalıĢmalarında alınabilecek önlem öncelikleri; doğal ortamdaki ağaçların bakımı, budama, hastalıklı fertlerin alandan çıkarılması, toprağın fiziksel koĢullarının iyileĢtirilmesi, alanın korumaya alınması (kullanıma kapatılması), doğal yetiĢme ortamına dönüĢ süreci koĢullarının sağlanması, meĢcerenin genetik yapısının ortaya konması ve yararlanma olanaklarının araĢtırılması ve geliĢtirilmesi olarak sıralanabilir. Ex situ gen koruma alanı kurma çalıĢmalarında; – Doğal yayılıĢ alanlarından materyal (tohum, çelik) toplanması – Materyalin dikime uygun hale getirmek için üretim çalıĢmaları (materyalin uygun ortamlara aktarılması, yeterli sayıda fidan yetiĢtirilmesi, bakımı). – Gen koruma alanı veya gen bankasının kurulması, genetik yapılarının belirlenmesi, korunması, farklı amaçlar için klon düzeyinde denemeler, uzun dönemli gözlemler ve değerlendirmeler yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler sonucunda, geliĢim planlarının hazırlanması ve türün amaçlar doğrultusunda kullanılmaya baĢlanması yanında yaygınlaĢtırılması için kolaylıkların sağlanmasına iliĢkin sosyal politikaların geliĢtirilmesi. – Tüm bu çalıĢmaların finansal kaynağı, proje uygulaması gibi ana ve destekleyici çalıĢmaların koordineli ve süreklilikle yapılması çalıĢmaların baĢarıya ulaĢma Ģansını artırır. Ülkemizde Fırat ve Dicle nehirleri ile türün diğer doğal yayılıĢ alanları olan Seyhan ve Göksu nehirlerinin kıyılarına yakın uygun alanlarda türe iliĢkin tüm populasyonları temsil eden en az 3 adet ex-situ gen koruma alanı oluĢturulmalıdır. Bunun yanında bu nehir boylarında populasyon içi ve populasyonlar arası genetik çeĢitliliği yüksek en az 1 ha büyüklüğündeki doğal alanlarda in situ gen koruma çalıĢmalarının yapılması gerekmektedir. Bunun için Fırat populasyonunun korunmasında – Fırat nehri boyunda; Birecik-Ziyaret Köyü, Birecik ilçesi içerisinde sit alanı, Birecik-Keskince yolu Belediye su pompaları yakınlarında ve Yukarıbayındır ile AĢağıbayındır köylerinin Fırat Nehri Kıyısındaki alanlar in situ koruma için düĢünülebilir. Ex-situ koruma çalıĢması için de ġanlıurfa/Birecik içerisinde yer alan Birecik Fidanlık sahasında en az 3 ha büyüklüğünde gen koruma alanı oluĢturulabilir. Dicle popülasyonunun korunmasında; – Dicle nehri boyunda Siirt yakınlarında BaĢur çayı kıyısındaki mesire yeri ve çevresinde doğal yayılıĢları bulunan Fırat kavakları, in situ korumaya alınabilecek en uygun alanlardan biridir. Bu alanda yaĢlı Fırat kavağı fertleri olduğu gibi doğal gençlikler de mevcuttur. Ayrıca aynı yer bir ex-situ gen koruma alanı oluĢturulmasına da çok uygudur. Bunun dıĢında, Silvan-Kozluk arasında, Kozluk ilçesine yakın mesafede yaklaĢık 1 ha. büyüklüğündeki doğal fırat kavakları kısa sürede in situ gen koruma alanı olarak ayrılmalıdır. Bu alan, fırat kavağının Dicle nehri ve kollarındaki kuzeye doğru extrem yayılıĢ alanı olarak önem taĢımaktadır. Fırat kavağının çözülmeyi bekleyen en önemli sorunu korumadır. Koruma yapılırken tür içi genetik çeĢitlilik de maksimum düzeyde tutulmalıdır. Koruma sağlandığı takdirde, 2. aĢama olarak türün belirli amaçlar için ıslahı gerekmektedir. Bunlar, tuz, kireç, kuraklık, düzgün gövde ve hızlı geliĢme konularında yapılabilir. 50 Islah çalıĢmalarında baĢarıya ulaĢılabilmesi için türün genetik yapısının belirlenmesine ihtiyaç vardır. Gen tanımlamaları, DNA yapıları, genetik çeĢitlilik, populasyon sınırlarını belirleme çalıĢmaları çözülmesi gereken sorunlar olarak karĢımızda durmaktadır. Moleküler düzeyde yapılacak çalıĢmalarla türün önemli görülen özellikleri ortaya konabilecektir. Böylece sağlanan bilgilerle hızla değiĢen çevre koĢullarına adapte olabilecek ve ekstrem (tuzlanma, yüksek taban suyu, kireç sorunu vb.) alanlarda kullanılabilecek iyi geliĢen, gövde formu düzgün, belirtilen etmenlere dayanıklı klonlar yapılacak laboratuvar ve arazi denemeleri ile ortaya konabilecektir. Islah çalıĢmalarında istenen özelliklere uygun tür içi ve türler arası dölleme çalıĢmaları, ülkeler arası iĢbirliği ile materyal değiĢimi de yapılabilecek etkin bir ıslah programı baĢlatılıp devam ettirilmelidir. Böylece, kısa sürede çok daha baĢarılı sonuçlar alınabilecektir. Islah edilmiĢ materyaller ile geniĢ alanlarda yapılacak plantasyonlar ile ortak çalıĢan ülkelerin kazançlı duruma gelmesi sağlanabilecektir. Bu çalıĢmalar yapılırken türün üreme ve büyüme karakteristiklerinin iyi tanımlanması gerekir. Bunlardan, yapılan ilk gözlemlerde fırat kavağının erkek fertlerinin diĢi fertlerine göre daha düzgün gövde yaptıkları, karakavaklarda ise halen devam eden ıslah çalıĢmalarında son yıllarda elde edilen ölçme ve gözlemlerde diĢi fertlerin, erkek fertlere oranla daha düzgün olduğu ve daha hızlı büyüdüğü tespit edilmiĢtir. Türlerin bu özelliklerinden yararlanarak Fırat Kavağı‟nın erkek fertleri ile Karakavağın özellikle GAP bölgesinde baĢarılı olan 77.010 numaralı Kocabey klonu ve diğer iyi geliĢmekte olan karakavağın diĢi fertleri ile yapay çaprazlamaların yapılabilme imkanları araĢtırılmalıdır. Bu durum, türe, tuzluluğa dayanabilme, düzgün gövde ve hızlı geliĢim gösterme bakımından ıslah imkanı sağlayacaktır. Bunun yanında aynı Ģekilde Fırat kavağı ile Ak kavak arasında da yapay dölleme çalıĢmaları yapılarak kireç ve tuz bakımından sorunlu bölgelerde kullanılabilecek üstün özellikli bireyler elde edilebilecektir. Ancak, burada türlerin üreme biyolojileri ve birbirine uyumları dikkate alınmalıdır. Bunun gibi bu tür ile diğer ülkelerde baĢarılı olmuĢ klonlarla yapay döllemeler yapılarak değerli klonlar elde edilebilecektir. Bunun dıĢında türün avantajlı özelliklerini sağlayan genlerin tespiti ve transferi gibi moleküler çalıĢmalar, mikro ve makro üretim imkanlarının kullanımı sonucu üstün özellikli klonların elde edilmesi gelecekte gerçekleĢtirilebilecek hedefleri kapsamaktadır. Fırat kavağını diğer türlerden farklı kılan yüksek tuz, kireç ve sıcaklık ortamlarına dayanma tolaritesinin iyi derecede olması ve yüksek taban suyu ve ot baskısı olan alanlarda kullanılabilme imkanına sahip olmasıdır. Bu nedenle fırat kavağı rezistans ıslahı çalıĢmalarında baĢlıca tür olarak kurak alanlarda ve yarı kurak bölgelerin uygun alanlarında düĢünülebilir. Özellikle GAP bölgesinde toprakta tuzlanmalarının ve yüksek taban suyunun baĢ gösterdiği alanlar, türün kullanım alanları olarak düĢünülebilir. Bunların yanında, Fırat kavağı sıcak-kurak ve yarı kurak alanlardaki ince milin çoğunlukta olduğu akarsu yataklarında tohum veya çelikle baltalık olarak enerji üretimi için yetiĢtirilmesi uygundur. Aynı zamanda akarsu yataklarının stabil hale getirilmesinde erozyonu önleme görevi görmesi nedeniyle set olarak da kullanılabilir. Ayrıca, yaprakları hayvan yemi olarak da kullanılabilmektedir. Farklı ferahlatıcı bir kokuya sahip yapraklarının kozmetikte kullanım potansiyeli de bulunmaktadır. Türün bu özelliklerinden dolayı, nehir yataklarının ıslahı ve daha verimli hale getirilmesi, yapraklarından farklı amaçlarla faydalanılması ve odun ihtiyacının karĢılanması gibi amaçlarla kullanılması ile yaygınlaĢtırılması ve yöre halkının gelir düzeyini artırılması yönünde katkılar sağlar. Dünyanın gittikçe ısınması, çölleĢmenin, toprak tuzluluğunun, kirecin ve ekstrem sıcaklıkların baĢ gösterdiği bölgelerde dayanma entansitesi bir hayli yüksek olan Fırat Kavağı‟nın bu bölgelerde yetiĢtirilmesi, doğal yayılıĢ alanlarında korunması, diğer ülkelerle materyal değiĢimi ile geniĢ çapta ıslah çalıĢmalarının yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu durum, ülkemizde ve ilgili diğer ülkelerle tür üzerinde yapılacak bilimsel çalıĢmalara materyal 51 sağlamasıyla türün devamlılığını ve dolayısıyla faydalanma alanlarında araĢtırma imkanı doğuracaktır. Fırat kavağı ile ilgili çalıĢmaların hızlandırılması için ulusal ve uluslar arası düzeyde araĢtırma ve biliĢim ağı kurulması, türün korunması, sürdürülebilir geliĢimi, ekonomik ve çevresel etkilerinin ortaya konması, gerekmektedir. Bu alanların koruma ve sürdürülebilir yönetimi için eğitim ve diğer teknolojik imkanlar sağlanmalı ve bu konularda diğer ülkelerle iĢbirliği içerisine gidilmelidir. Fırat kavağının yoğun olarak bulunduğu bölgelerden biri olan Birecik ilçesinde yine biyoçeĢitliliğin bir parçası olan ve dünyada nesli tükenmek üzere iken korunan ve korunduktan sonra sayısında artıĢ görülen, ilçenin simgesi durumunda bulunan Kelaynak (Geronticus eremita) gibi ġanlıurfa/Birecik‟te doğal olarak Çizgili Ġshak KuĢu‟nun özellikle yaĢam olanı olarak seçtiği Fırat kavağı türünün yayılıĢ alanının ilk etapta in-situ ve ex-situ korumaya alınmasıyla geleceği garanti altına alınabilecektir. Türün yaygınlaĢtırılması için 36050´ kuzey enlemlerinin altında kalan özellikle güney ve güneydoğu Anadolu ve kısmen Doğu Anadolu Bölgesi‟nin sıcak güney bölgeleri Fırat ve Dicle-Botan gibi büyük nehir yatakları ve kollarında ıslah edilmiĢ Fırat kavağı bireyleri ile ağaçlandırma çalıĢmaları yapılabilir. Bu sayede, su potansiyeli yeterli, aluviyal toprak taĢıma kapasitesi yüksek nehir yataklarında su akıĢ rejiminin düzenlenmesi, toprak kayıpların önlenmesi ve yetiĢtirildiği alanlarda toprağın verimlileĢtirilmesi ve canlı habitata yeni yaĢam imkanları sağlaması bakımından önem taĢır. Fırat kavağı, kurak ve sıcak yaĢam ortamlarına uyumu ile canlılığını sürdürebilen ekosistemin önemli bir bileĢenidir. Bu özelliği ile adeta çöl ikliminde vaha yaratma kabiletinde biyoçeĢitliliği canlandıran ve geliĢtiren bir yapıya sahiptir.Alkali ve tuzlu topraklara karĢı tolerans gösterme gibi özellikleri dikkate alındığında tuzlanmanın baĢ gösterdiği GAP bölgesinde tarla, kanal, kanalet kenarlarında sıra, grup veya galeri Ģeklinde kullanılması, ülkemiz odun hammaddesi yanında rüzgar perdesi olarak sıcak ve kuru kavurucu rüzgarların önlenerek su kaybının azaltılması, verimin artırılması, regreasyon vb. diğer yönlerden de fayda sağlayacaktır. 5. KAYNAKLAR Acar, O., 1973. Populus euphratica Oliv. Odununun Anatomik ve Teknolojik Özellikleri. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orm. Ağaçl. AraĢ. Enst., Yıllık Bülten No:8, Ġzmit, 1-109. Anonymus-A. 2010. http://www.gorgoda.com/firat-nehri Anonymus-B. 2010. http://tr.wikipedia.org/wiki/Dicle_Nehri Chen, S., Li, J., Wang, S., Hüttermann, A., Altman, A., 2001. Salt, Nutrient Uptake and Transport, and ABA of Populus euphratica; A hybrid In Response To Increasing Soil NaCl, Published Online: 2001, ıschen @ beilin.bjfu.edu.cn. Gökçe, O., Pamir, E., Öğütmen, S. 1980. Populus euphratica Oliv.‟in YetiĢme Ortamı Özellikleri Üzerine Bir AraĢtırma. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orm. Ağaçl. AraĢ. Enst.,. Yıllık Bül. No: 15, Ġzmit, 77-126. Gülbaba, A. G., 1992. Fırat Kavağı (Populus euphratica Oliv.)‟nin Vejetatif Yoldan Üretilmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları AraĢtırma enstitüsü, Enstitüsü Dergisi No:17, Seri: 1991/2. Yenilik Basımevi, Ġstanbul, 35-44. Eckenwalder, J. E. 1996. An overview of the genus Populus. In Poplar Culture in North America. Edited by Dickmann, D.I., Isebrands, J.G., Eckenwalder, J.E., Richardson, J. NRC Research Press, Ottawa, Ontario, Canada, pp 1-42. Karatay, H. 2003. Fırat Nehri Boyunca YayılıĢ Gösteren Fırat Kavağı (Populus euphratica Olivier) Populasyonunun Bazı Morfolojik Karakterleri Üzerine Bir AraĢtırma. KTÜ. Fen Bil. Enst. Orman Müh. Anabil. Dalı Yük. Lisans Tezi, Trabzon. 52 Karatay, H., Turna, Ġ., 2010. Euphrates Poplar‟s (P. euphratica Oliv.) Natural Distribution in Turkey Environmental Threats and Conservation Priorities. International Poplar Symposium (IPS-V) 20-25 September. Oral Presentation. Orvieto/Italy. Karatay, H., 2012. Determination of Morphological and Germination Characteristics and its Relationships of Some Euphrates Poplar (Populus euphratica Olivier) Seeds. International Poplar Commission 24th Session “ Improving lives with poplars and willows”. Dehradun, India, 30 October-2 November 2012. Karatay, H., 2014. Determination of some fast growing species for plantation along the irrigation canals and field edges in Southeast of Anatolia. International Poplar Symposium VI. Poster presentation. 20-23 July, Vencouver/Canada. Mayer, H., Aksoy, H., 1998. Türkiye Ormanları, Batı Karadeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Muhtelif Yayın No: 1, ODC: 188, ISSN: 975-7829-56-0, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Basımevi, Bolu. Chen, W., Zhou, D., Zhou, Guo, W., Xu, H., Shi, D. And Yang, C., 2009. Effects of Salt Stress on growth, photosynthesis and solute accumulation in three poplar cultivars. Photosynthetica 47 (3): 415-421. M’hirit O., 1994. Stuation du Peuplier de L‟Euphrate (Populus euphratica Oliv.) Proporsitions D‟actions, Division de Recherches et d‟experimentations Forestieres Rabat, DREF BP 763, Agcial (Maroc). Ouèdraogo, A. S., 1997. Orman Genetik Kaynaklarının Korunması ve Kullanılması, XI. Dünya Ormancılık Kongresi Bildirileri, Cilt 2, Antalya, 193-211. Toplu, F. 1994. Türkiye‟de Kavak Gen Kaynaklarının Korunması DanıĢman Raporu GCP/INT/539/ITA, Forestry and Food Security ın Mediterranean and Near East Regions. Toplu, F., 1999. Fırat Kavağı (Populus euphratica Olivier), GDA Orm. ArĢ. Enst Müd., ÇeĢitli Yay. Serisi No:1, ISBN No: 975-8273-22-1, Çağ Ofset Matbaacılık, Elazığ, 59. Wu, Y., Ding, N., Zhao, X., Zhao, M., Chang, Z., Liu, J., Zhang, L., 2007. Molecular characterization of PeSOS1: the putative Na+/H+ antiporter of Populus euphratica. Plant Mol Biol, 65:1-11. Sheng, Gu R., Ning, Jx, Chen, Guo Z., 1999. Structure Characteristics Associated with Salt Tolerance of Populus euphratica. Acta Botanica Sinica, 41 (6): 576-579. 53 Ek Tablo 1. Fırat nehri çevresinde yayılıĢ gösteren Fırat kavağı alanları ve güncel durumları Türün Bulunduğu Yer Mevkii ġanlıurfa Ġli, Birecik- KarĢıyaka Mahallesi- Zeugma Kazı Evi ġanlıurfa Ġli, Birecik-Sit Alanı (Birecik Meslek Yüksek Okulu Çevresi) Sit Alanı-1 güney kısmı) - Alanda Toprak sıkıĢması var, toprağın havalanma koĢulları kötü. alanı -Fertlerin yaĢlanması, kuruma ve devrilmeler, alanın yerleĢim alanı içerisinde sıkıĢıp kalması - DiĢi fertlerin pamukçuk yaymasından duyulan rahatsızlıktan dolayı oluĢan baskılar ve bir kısım ağaçların kesilmesi - Cytospora chrysosperma (Pers.) Fr. gibi mantar hastalıklarının görülmesi( - Nehir kıyısına yapılan setlerden dolayı alanın toprak altı bölümünden sızıntı ile su alımı engellendiğinden bu koĢullar ağaçların geliĢimine ve sağlığına olumsuz etki etmiĢtir. Mevcut durumda türün devamlılığını sağlayacak gençlikler yok denecek kadar azdır. (sit Sit Alanı-2 (Aile Çay Bahçesi) Zeugma Doğu (Birecik MYO) Yararlanma olanakları Fiili Durum ve Sorunlar -Silvikültürel müdahalelerle alan kurtarılabilir. Kısmen 2006 ve 2009‟da müdahale edildi. -Alternatif olarak alandaki tüm fertler alana yakın ve güvenli bir yerde çelik materyali ile aynı özellikte bir gen koruma alanı oluĢturulabilir. -Fırat nehri kenarında fertlerin çoğu tepe kısmından Mevcut durumda sadece Birecik Meslek Yakası kesilmiĢ ve çok az sayıda fert kalmıĢtır. Okulu‟nun Fırat nehri kıyısında bulunan birkaç ağaçtan tohum ve çelik materyali alınabilir. -DiĢi fertlerin büyük çoğunluğu kesilmiĢ, Zeugma Restoran Bölümü -Bir kısım fertlerde mantar hastalıkları ve kurumalar (Birecik MYO kuzeyi mevcut nehir kıyısı) -Alan kullanıldığından sıkıĢmalar var. -Daha önceleri yaĢlı ve boylu Okaliptus ağaçlandırması Zeugma Batı Bölümü ile karıĢık durumda bulunmakta iken mevcut durumda (Birecik MYO yerleĢkesi) Birecik Meslek Okulu yerleĢkesinde bulunan tüm fertler alandan yok edilmiĢtir. ġanlıurfa, Birecik-Meydan Mahallesi ġehirleĢmeden dolayı uzaklaĢtırılmıĢtır. ağaçlar kesilip alandan Alandaki ağaçlar kesilmiĢ yararlanma olanağı kalmamıĢtır. olduğundan Sadece erkek fertlerin bir kısmı kesilip yakacak olarak YaklaĢık kıyı boyunca 1 ha kadar olan alan in Gaziantep ili-Nizip Ġlçesi‟ne bağlı AĢağı kullanılmıĢtır. Alanda çok sayıda gençlikler ve 30 situ korumaya veya materyal teminine uygundur. Bayındır-Yukarı Bayındır Köyleri yaĢlarına kadar ağaçlar mevcuttur. DiĢi fertler çoğunluktadır. Birecik Fidanlığı Orman Birecik çevresi ġanlıurfa Ġli, ve Fırat nehri Birecik boyları Ġlçesi Ġlçenin kuzeyine doğru 10-15 km‟lik yol boyunca Fırat nehri ile nehre paralel devam eden yolda, yol ġanlıurfa Ġli‟ne bağlı Birecik-Keskince yapımından dolayı fırat kavağının bulunduğu alan daralmıĢ ve sadece yol Ģevlerinde genç fertler, nadiren Yol Boyu orta yaĢlı fertler (Birecik Belediyesi Su Pompaları alanları) bulunmaktadır. Ziyaret Köyü Türün yayılıĢ gösterdiği Birecik-Keskince arasındaki 15 km‟lik kısmında yol Ģevlerinde aralıklarla belirli bölgeler (Birecik Belediyesi Su Pompaları alanları) korumaya alınabilir. Aynı zamanda materyal temin edilebilecek bir alandır. MeĢcere halinde en geniĢ yayılıĢını bu bölgede MeĢcere halinde in-situ gen koruma alanı olarak yapmaktadır. Sınır bölgede bulunduğundan bu alana ayrılmaya uygun bir yerdir. Genetik kaynak ulaĢım problemi yaĢanabilmektedir. bakımından zengindir. GeniĢ faydalanma imkanı bulunmaktadır. Yer yer, münferit halde kalmıĢ fertlere de rastlansa da Saray Mahallesi ve Birecik nehir yatağından sürekli inĢaatlar için sürekli kum çevresindeki diğer alanlar ile malzemesi çıkarıldığından adacıklar ve üzerindeki bitki Fırat nehri kıyı boyları ve örtüleri (Fırat Kavağı, Söğüt ve Ilgın) tahrip edilmiĢtir. nehir içerisinde kalan nadir adacıklarda Bu alanlarda tespit edilen fertlerden materyal toplanarak gen alanı kurma çalıĢmalarında kullanılabilir. Küçük adacıkların korunarak bırakılması özellikle kuĢ türlerinin yuvalanma ve yaĢam alanı olarak biyoçeĢitliliğin sürdürülmesine katkı sağlar. Fidanlığın fırat nehrine kıyısı bulunduğu alanda nehir Birecik fidanlığında 2003 yılında kurulup halen taĢmalarını önlemek için yapılmıĢ bulunan beton kıyı mevcut gen bankasına ek olarak tabloda yer alan Birecik ilçesi sınırlarının setlerden dolayı tüm bireyler alandan uzaklaĢtırılmıĢtır. diğer alanlardan toplanan materyallerle gen güneyinde yer alan Fırat nehri bankası geniĢletilebilecek uygun bir ex situ gen kıyıları koruma özelliği taĢımaktadır. 54 Ek Tablo 2. Fırat kavağının Fırat Nehri Çevresindeki YayılıĢında yapılan envanter çalıĢması (2003 yılı mevcut durum) Toplam Fert Sayısı Alt Mevkii Zeugma kazıevi (KarĢıyaka mahallesi. Birecik MYO yerleĢkesi ve çevresi) 162 Zeugma Doğu Yakası (KarĢıyaka Mahallesi) Zeugma Batısı (Birecik MYO yerleĢkesi) Zeugma Kuzeyi (Restaurant alanı) Orman fidanlığı (Birecik) 39 Orman Fidanlığı 260 Sit Alanı 1(sit alanı güney bölümü) Sit Alanı 2 (çay bahçesi) ANA MEVKĠĠ Sit alanı Meydan mahallesi (Birecik) 15 Bayındırköy 70 Birecik-keskince yol boyu (1.-10. Km. Arası) 80 Meydan Mahallesi AĢağıbayındır ve Yukarıbayındır Köyleri boyunca nehir kıyısı Keskince yolu nehir boyunca münferit 110. km. Mevcut Ağaç Sayısı adet 62 (Az sayıda gençlik var) Ortalama Çap cm. çap Sınırları (min-max) cm. Ortalama Boy m. Ortalama YaĢ Üst yaĢ sınırı 35,5 14 - 74 8,6 35 56 59 26,1 9.5 - 44.4 10,3 26 45 41 36,4 15 - 63.5 13,4 34 55 39(Ayrıca gençlikler var) 16,5 5 - 37.5 7,1 20 55 178 39,2 19 - 72 14,4 40 70 82 41,9 24.4 - 62.8 11,7 37 68 15 (Ayrıca gençlikler var) 17.4 10 - 55 5.8 15 60 (1 adet 60, diğer fertler 1017 yaĢlarında) 70 (Çok sayıda gençlik var) 15 5 - 30 4 15 25 80 (Çok sayıda gençlik var) 15 5 - 35 6 17 35 Not: Gençlikler ölçümlere dahil edilmemiĢtir. 55 Ek Tablo 3. Fırat Nehri Boyundaki Mevcut Fırat Kavaklarının Cinsiyet Dağılımı ve Gen Bankası Ġçin Seçilen Fertler (2003). ANA MEVKĠĠ ALT MEVKĠĠ Mevcut Ağaç Sayısı adet Zeugma Doğu Yakası Nehir ZEUGMA KAZIEVĠ Kıyısı (KarĢıyaka Mahallesi) (KARġIYAKA Zeugma Batı Yakası (Birecik MAHALLESĠ) Meslek Yüksek Okulu Alanı) (Birecik Meslek Zeugma- Restaurant (KarĢıyaka Yüksek Okulu Alanı) Mahallesi Birecik MYO bitiĢiği) ORMAN FĠDANLIĞI Orman Fidanlığı (BĠRECĠK) SĠT ALANI MEYDAN MAHALLESĠ (BĠRECĠK) BAYINDIRKÖY BĠRECĠKKESKĠNCE YOL BOYU (1-10 km arası) Sit Alanı 1(sit alanı güney bölümü) Sit Alanı 2 (çay bahçesi) Meydan Mahallesi ♂ ♀ ? 2003‟te Birecikte kurulan Gen Bankasın aileleri ve tohumların alındıkları ana ağaç mevkiileri Var 46,6 43,1 10,3 3, 4 ve 5 No‟lu Aileler Yok 79,7 15,2 5,1 6 ve 7 No‟lu Aileler Yok 87,8 12,2 0,0 11 No‟lu Aile Var 58,3 41,7 0,0 12 No‟lu Aile Yok 78,3 20,0 1,7 Yok 93,9 6,1 0,0 13, 14 ve 15 No‟lu Aileler 16 No‟lu Aile 15 Var 41,7 58,3 0,0 8 No‟lu Aile Ana mevkiideki toplam Ağaç adet 62 59 162 41 39 39 178 260 82 15 Alandaki Gençlik Durumu Cinsiyet (%) Bayındırköy (Yukarı Bayındır ve AĢağıbayındır Köyleri boyunca nehir kıyısında) 70 70 Var 7,1% 92,9 0,0 9 ve 10 No‟lu Aileler Keskince yolu nehir boyunca münferit ağaçlar ve çok sayıda gençlik 80 80 Var 55,0 45,0 0,0 1 ve 2 No‟lu Aileler Bazı alanlarda aynı kökten toprak derinlerinden birkaç gövde çıkmakta ve bu fert adet olarak sayıldığı halde erkek- diĢi oranına sadece ana gövde olarak 1 fert hesaba katılmıĢtır. Bazı fertlerin de gövdenin hemen üzerinden 1-3 m‟de tepesi olmadığından cinsiyetleri gözlem yapılan dönemde tespit edilememiĢtir. 56 OKSALĠK ASĠT ÖN HĠDROLĠZ ĠġLEMĠNĠNALKALĠ YÖNTEMLERLE KAĞITHAMURU ÜRETĠMĠNE ETKĠSĠ Mehmet AKGÜL1 Birol ÜNER2 M. Onurhan GÜCÜġ3 Serkan DEMĠR4 1 Necmettin Erbakan Üniversitesi, SeydiĢehir Ahmet C. Mühendislik Fakültesi, Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Bölümü, SeydiĢehir/KONYA, [email protected] 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, ISPARTA 3 Ġstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul 4 Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Düzce ÖZ Bu çalıĢmada, Melez kavak (Populusx euramericana, I214) yongalarına önhidroliz uygulanarak kraftve soda yöntemi ile piĢirme iĢlemi gerçekleĢtirilmiĢtir.Ön hidroliz yapılacak en uygun piĢirmeyi belirlemek amacı ile her bir yöntemden 6 olmak üzere toplam 12 adet piĢirme yapılmıĢtır. Ön hidroliz için oksalik asit (OA) kullanılmıĢtır. PiĢirme iĢlemi sonunda verim ve viskoziteartmıĢ ancak mekanik özelliklerde belirgin bir değiĢiklik gözlenmemiĢtir. Optik özellikler düĢmüĢtür. Anahtar kelimeler: Önhidroliz, oksalik asit, Kraft, soda, Hamur,Kağıt EFFECT OF OXALIC ACID PRETREATMENT ON ALKALI PULPING PROCESS ABSTRACT The objective of this study was to determine prehydrolysis process on kraft and soda pulping process. Optimum cooking conditions was determined with different alkali concentration and cooking period. Oxalic acid was used to hydrolyse chip before cooking. Prehydrolysis process increased the yield and viscosity of pulp. In contrast, mechanical properties were not changed significantly. Optical properties was decreased due to lignin content. Keywords: Prehydrolysis, oxalicacid, Kraft, soda, Pulp, Paper GĠRĠġ Geleneksel kimyasal kağıt hamuru üretim yöntemlerinde kuvvetli alkalen ya da asidik piĢirme çözeltileri kullanılmakta olup piĢirme çözeltisi bileĢiminde çoğu kez çevre kirletici özellikte kükürtlü bileĢikler bulunmaktadır( Kocurek 1989). Çevreyi en fazla kirleten endüstriler içinde yer alan kağıt endüstrisi gerek çevresel gerekse yasal baskılarla karĢı karĢıya kalmaktadır (Kordsachia ve ark. 1992). Günümüz teknolojisi ile her ne kadar koku problemi yaratan kükürtlü organik bileĢiklerin oluĢumu ve atmosfere yayılımı en aza indirilebilirse de özellikle kraft yöntemi ile elde edilen hamurların ağartılması hala büyük oranda su kirliliğine yol açmaktadır (Patt ve ark. 1992). PiĢirme ile ilgili olarak hamur üretimi üzerine birçok değiĢken etki etmektedir. Bu parametreler, kullanılan odun hammaddesine bağlı faktörler(odun türü, yoğunluğu ve kimyasal bileĢimi, yonga boyutu gibi), piĢirme çözeltisiyle ilgili faktörler, piĢirme iĢleminin uygulanıĢına bağlı faktörlerdir (Kırcı, 2000). Bunun yanında ön muamele için kullanılan kimyasalın türü ve miktarı da etki etmektedir. Son yıllarda kağıt hamuru üreticileri teknolojik geliĢmelere paralel olarak daha az enerji, daha az kimyasal kullanımı, yüksek verim ve kaliteli lif üretimini temel hedef olarak belirleyerek çalıĢmalarını yürütmektedirler(Black 2001). Kağıt hamuru üreticilerinin yoğunlaĢtıkları konulardan biriside piĢirme sırasında ağartılabilir özellikte ve sağlam kimyasal hamurlar üretmektir. Bu kapsamda 57 piĢirme süresi uzatılarak hücre çeperinden daha fazla lignini uzaklaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır. Ancak, piĢirme kimyasalları bir süre sonra hemiselülozların yanında özellikle selülozu da etkiler(Samuelson ve Stolpe 1969). Selüloz zincirleri kimyasal saldırılar sonucu kopmaya ve bozunmaya baĢlar. Bu nedenle çok uzun süreli piĢirmelerden kaçınılır. Yeni arayıĢların baĢında ön muameleli (pretreatment) piĢirmeler gelmektedir (Mohieldin,2014,Solar vd. 2009, Salazar vd. 2012, Li vd.2011). Geleneksel metotlara alternatif olarak geliĢtirilen bu yöntemlerin temel yaklaĢımı, odunda bulunan ligninin bir kısmını kimyasal piĢirme öncesinde daha ılımlı Ģartlarda muameleye tabi tutarak odundan ayırma, yumuĢatma ve devamında daha az piĢirme kimyasalı ve enerji kullanarak lif üretmektir. Elde edilecek liflerin daha kaliteli, daha az lignin içeriğine ve daha fazla verime sahip olması amaçlanmaktadır. Kavak odunu kısa sürede oldukça fazla biyokütle vermesi, sert ağaç türlerinden olmasına rağmen yoğunluğunun yumuĢak ağaçlardan bile daha düĢük olması ve çözelti penetrasyonunun daha kolay gerçekleĢmesi, onun kağıt hamuru üretiminde kullanılmasını olanaklı kılmaktadır (Akgül ve Kırcı, 2009).Bu çalıĢmada, oksalik asit prehidroliz yöntemiyle kavak odunundanüretilen hamur ve kâğıtların kimyasal, fiziksel ve optik özellikleri üzerine etkisi incelenmiĢtir.Ön hidroliz yapılanhamurlarda en uygun piĢirme Ģartları belirlenerek hamur özellikleri değerlendirilmiĢtir. MATERYAL ve METOD Hammadde ÇalıĢmada kullanılan 10-12 yaĢlarındaki kavak (Populus x euramericana (I-214) odunları Düzce-Sakarya-Kocaeli havzasından temin edilmiĢtir. Yongaların Hazırlanması Kavak odunu laboratuarda elde yongalanıp, kurutularak (hava kurusu) ve sonrasında yongalar elenmek suretiyle piĢirme iĢlemi için 25x20x2 mm yonga büyüklüğü sağlanmıĢtır. Hava kurusu hale gelinceye kadar kurutulmuĢ ve sonrasında yongalar tozlarından arındırılmıĢ ve yeknesak bir yonga büyüklüğü elde edilmiĢtir. PiĢirme 5/1 sabit çözelti/yonga oranında yapılan kağıt hamuru piĢirmeleri, 15 lt. kapasiteli 25 kg/cm2 basınca dayanıklı, elektrikle ısıtılan, otomatik sıcaklık kontrollü, dakikada 4 defa devir yapan laboratuvar tipi döner kazanda, eĢit ortam ve proses suyu sıcaklığı Ģartlarında gerçekleĢtirilmiĢtir. PiĢirilen materyal, 150 mesh‟lik elek üzerinde bol su ile siyah çözelti uzaklaĢıncaya kadar yıkanmıĢ ve bunu takiben laboratuar tipi hamur disintegratöründe 10 dakika açıldıktan sonra yarık açıklığı 0,15 mm olan vakumlu elekte elenerek piĢmeyen kısımlardan ayrılmıĢtır. Elenen kısım sıkılarak yaklaĢık %20-25 kuru madde içerecek hale getirilip polietilen torbalara konulmuĢtur. Elek üzerinde kalan kısım kurutulup tartılarak elek artığı olarak kaydedilmiĢtir. Her piĢirmenin hamuru ayrı bir polietilen torbaya konulup, rutubetinin dengelenmesi için 24 saat ağzı kapalı bekledikten sonra, hamurun rutubeti TAPPI T 264 om-88 standart yöntemine göre belirlenmiĢ ve elenmiĢ hamur verimleri tayin edilmiĢtir. Ön hidrolizli piĢirmeler için öncelikle hem soda hem de kraft piĢirmelerinin optimum Ģartlarını belirlemek için piĢirmeler yapılmıĢtır. PiĢirme Ģartları Tablo 1ve Tablo 2de verilmiĢtir. Oksalik asit uygulaması Oksalik asit ön iĢlemi için ise % 0,5 - 1 ve 1,5‟ lik seyreltik OA (oksalik asit) kullanılmıĢ ve 10 dakikalık sürede 130 °C sıcaklık altında iĢlem gerçekleĢtirilmiĢtir. (Klungness, 2003). Ön iĢlem sonrası yongalar yıkanarak bir sonraki adım olan kimyasal piĢirme iĢlemine hazır hale getirilmiĢtir. 58 Tablo1.Kılavuz piĢirmesinin tayini için uygulanan Kraft ön piĢirme planı PiĢirme No KK1 KK2 KK3 KK4 KK5 KK6 KKop-OA AA (%) 18 18 18 20 20 20 KKop Sülfidite (%) 25 25 25 25 25 25 25 PiĢirme Parametreleri Mak.Sıc. ÇıkıĢ Mak. Sıc. (ºC) (dk.) 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 Mak.Sıc. PiĢ. (dk.) 60 90 120 60 90 120 KKop Tablo 2. Kılavuz piĢirmesinin tayini için uygulanan soda ön piĢirme planı PiĢirme No AA(%) KS1 KS2 KS3 KS4 KS5 KS6 KSopt.-OA KSOPT. 18 18 18 20 20 20 KSOPT PSOPT. PiĢirme Parametreleri Mak. Mak.Sıc. Sülfidite (%) Sıc. (ºC) ÇıkıĢ (dk.) 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 170 60 Mak.Sıc. PiĢ. (dk.) 60 90 120 60 90 120 KSOPT PSOPT. Fiziksel ve Mekanik Özellikleri Kâğıdın Fiziksel ve Optik Özelliklerini Belirlemede KullanılanYöntemler ise Ģu standartlara göre uygulanmıĢtır. Gramaj : ISO 536 (TS 3122, 1998) Yoğunluk : ISO 534 (TS EN ISO 534, 2006) Rutubeti : ISO 287 (TS 11093-3, 2001) Viskozite : SCAN CM 15:88 Kappa : TS ISO 302 Patlama Direnci : ISO 3123(TS EN 2759, 2004) Yırtılma : TS 4423 EN 21974 Kalınlık : ISO 534 (TS EN ISO 534, 2006) Çekme, Uzama : ISO 1924-2 (TS 3121-2, 2004) Opaklık : TS ISO 2471 BULGULAR VE TARTIġMA Ön hidroliz ajanı olarak farklı miktarlarda kullanılan oksalik asitin, verim miktarı ve Ģeker uzaklaĢmasına göre %1.5‟luk oranının en etkin miktar olduğu görülmüĢtür. Böylece Kraft ve soda yöntemlerinin kılavuz piĢirmesine %1.5‟lukoksalik asituygulanmıĢtır. PiĢirmeler sonucunda elde edilen hamurların elenmiĢ verim, kappa numarası, viskozite değerleri dikkate alınarak 4 nolu piĢirme KS4 ve Kraft piĢirmesinde de KK4 kılavuz piĢirme olarak belirlenmiĢtir. Bu piĢirmeler sonucunda optimum verim ve viskozite elde edilmiĢtir. Bu Ģartlarda ön hidroliz iĢlemi uygulanarak elde edilen hamurların verim miktarları, kappa numarası, lignin miktarı, viskozite, polimerizasyon derecesi (DP) ve bazı kimyasal özellikleri Tablo 3‟de, verilmiĢtir. Önhidroliz iĢleminde %1.5‟ luk oksalik asit muamelesi sonucunda, odun yongalarına etki ettiği, verim iĢlemler arasındaki çok az miktarlardafark olduğu tespit edilmiĢtir. Ancak hamur viskozitesi ve DP 59 üzerine önemli bir katkı sağlamıĢtır. Önhidroliz sonucunda elde edilen hamurlarda elek artığı %1 in altında bulunmuĢtur. Kavak odununun yumuĢak olması kimyasalların homojen bir Ģekilde dağılmıĢ, lignin ve hemiselulozların bir kısmının hidroliz olması ve karbonhidratların açığa çıkması kolaylaĢmıĢ ve yüksek verim eldesine rağmen düĢük elek artığı oluĢmuĢtur. Oksalik asitin ön hidroliz kimyasalı olarak kullanıldığı piĢirmelerde % 0.32-% 2.32 arasında verim artıĢı meydana gelmiĢtir. Ancak oksalik asit uygulamalarında daha fazla hemiselüloz uzaklaĢmıĢtır. Tablo 4 de ön hidrolize uğramıĢ kavak odunu yongalarından elde edilen kâğıtların fiziksel ve optik özellikleri de görülmektedir. Tablo 4 de genel olarak ön muamelenin direnç değerlerinde çok az düĢmelere neden olduğu belirlenmiĢtir. Kopma uzunluğunu doğrudan etkileyen faktörlerden biri liflerin bireysel mukavemetleri ve lifler arasındaki bağlanmalardır. Ayrıca, kâğıdın kopma dayanımı; lifler arası bağların sayısı ve miktarı ile doğru orantılıdır (Eroğlu ve Usta, 2004). Bununla birlikte; uygulanan kâğıt hamuru üretim yöntemi, kullanılan kimyasallar ve oranları, sıcaklık ve süre de liflerin yapısını etkileyerek önemli direnç kazanımlarına veya kayıplarına neden olabilir. Oksalik asit verim artıĢı sağlarken mekanik özelliklerde önemli değiĢikliklere neden olmamıĢtır. Oksidatif ön muamele, karbonhidratları bozunmaya karĢı kararlı hale getirmek ve delignifikasyon için hamuru aktive etmek amacıyla yongaların oksitlenmesi amacıyla kullanılmaktadır (Samuelsen ve ark. 1969; Allison, 1985; Parthasarathy ,1987; Quick 1999) . Kağıdın en önemli optik özelliklerinden birisi de parlaklıktır. Sonsuz sayılacak kalınlıktaki tabakadan yansıyan ıĢığa o kağıdın reflektivitesi (yansıtma yeteneği) denir. Bu özelliğe kağıdın parlaklığı adı verilmektedir. Parlaklık özellikle baskı kağıtlarının kullanılması açısından da önemlidir.Parlaklık değerlerinde ise düĢmelere neden olmuĢtur. Verime bağlı olarak hamurdaki lignin miktarı artmıĢ ve parlaklık düĢmüĢtür. 60 Tablo 3. Soda ve Kraft yöntemine göre optimum piĢirme koĢullarının belirlenmesi ve prehidroliz sonucu. PiĢirme No ElenmiĢ Verim (%) Elek Artığı(%) Toplam Verim(%) Kappa No KK1 KK2 KK3 KK4 KK5 KK6 KK4-OA KS1 KS2 KS3 KS4 KS5 KS6 KS4-OA 45,18 45,57 44,77 46,13 44,26 43,15 45,03 37,22 42,64 45,58 48,78 46,68 45,23 49,10 2,14 1,12 0,73 0,83 0,74 0,54 0,04 13,38 6.96 2.86 0,11 0,04 0,04 0,12 47,32 46,69 45,50 46,96 45,00 43,69 45,07 50,60 49,60 48,44 48,90 46,72 45,27 49,22 27,11 25,52 23,71 22,26 21,69 20,68 13,20 20,8 19,35 21,77 15,03 14,43 16,31 19,83 Viskozi te 3 cm /g 1122 1025 980 888 865 834 1275 1214 1204 1234 1175 881 736 1410 DP 1707 1545 1470 1318 1281 1230 1966 1862 1844 1896 1770 1306 1071 2197 Holoselüloz (%) 94,75 95,24 96,34 96,41 97,07 97,27 97,32 94,52 93,79 92,54 94,79 95,05 94,47 94,88 Ligni n (%) Alkol-Benzen Çöz.(%) Sıcak Su Çöz. (%) 4,07 3,83 3,56 3,34 3,25 3,11 1,97 3,12 2,90 3,73 2,25 2,16 2,45 3,17 0,21 0,76 0,28 0,96 0,83 0,11 0,69 0,31 0,98 1,51 0,97 0,92 1,10 1,29 1,77 1,62 1,45 1,67 1,47 1,35 0,9 2,25 1,73 1,73 2,53 2,45 1,25 0,6 Tablo 4. Ön muamele görmüĢ kavak odunu yongalarından elde edilen kağıtların fiziksel özellikleri PiĢirme No Ön ĠĢlem KoĢulları OA (%) KK4 KK4-OA 1,5 KS4 KS4-O4 1,5 Patlama Ġndisi 2 (kPa.m /g) Yırtılma Ġndisi 2 (mN.m /g) Kopma uzunluğu(km) Parlaklık % 2,05 4,91 6,87 9,143 29,72 80,26 1,64 5,02 6,34 8,185 25,51 67,65 101,31 1,45 6,10 6,643 10,423 30,82 69,35 101,07 1,45 5,99 5,941 10,103 27,57 Kalınlık (µm) Gramaj (%) Çekmeindisi(N m/g) 1,09 99,19 89,66 1,15 87,70 0,75 0,76 Uzama (%) 61 SONUÇ VE ÖNERĠLER PiĢirme iĢleminde kavak gibi kültive edilmesi kolay ve kısa zamanda fazla biyokütle veren odun türünün kullanılması bu teknolojiyi ormana bağımlı olmaktan kurtarmaktadır.Kraft prosesi hamur hazırlama yöntemlerinden en sık kullanılanı olarak kabul görmektedir. Soda Kraft yöntemine göre alternatif olarak geliĢtirilmiĢtir. Sulfur bileĢikleri yoktur. Elde edilen hamur mekanik özellikleri düĢüktür.Oksalik asitin kullanıldığı piĢirmelerde kappa numarası kontrol örneklerine göre soda piĢirmesinde daha yüksek bulunmuĢtur. Hamur verimi yüksek, mekanik özellikler düĢük bulunmuĢtur. Lignin miktarının artması lifler arası bağları ve fiziksel özellikleri etkilemiĢtir. Soda yönteminin verimi kraft yönteminden belirgin Ģekilde yüksek çıkmıĢtır. TEġEKKÜR Bu çalıĢma,TUBĠTAK-COST,110O558 numaralı projenin bir kısmından üretilmiĢtir. Yazarlar TÜBĠTAK‟a teĢekkürü bir borç bilirler. KAYNAKÇA Akgül M., Kırcı, H., 2009. An Environmentally Friendly Organosolv (Ethanol-Water) Pulping Of Poplar Wood, Journal of Environmental Biology, 30(5), 735-740. Allison R.W., 1985. Oxidative pretreatment with Hydrogen peroxide priorto Alkaline pulping. Phd Thesis NCSU. Black, C.C., 2001. Study of Oksalik Acid as a Pretreatment for mechanical Pulping in Papermaking, M. S., thesis, Chemical Engineering, University of Wisconsin-Madison. Eroğlu, H., Usta, M., 1989. Aksöğüt (Salixalba L.) Odunlarının Kağıt Endüstrisinde Değerlendirilmesi Üzerine AraĢtırmalar, DOĞA TÜBĠTAK Tar. Ve Or. Dergisi, 13(2) , 235245. Kırcı, H., 2000. Kağıt Hamuru Endüstrisi Ders Notları, KTU. Orman Fakültesi Yayınları, Yayın No: 63, Trabzon. Kordsachia, O.,Wandinger, B., Patt, R., 1989. SomeInvestigations an ASAM Pulping and Chlorine Free Bleaching of Eucalyptus From Spain, Holzals Rohund Werkstof, (1992).50, 85-91. Kocurek, M.A., 1989. Alkaline Pulping, Tappi, Atlanta, USA. Li, X.,Cai, Z, Horn, E., Winandy, J.E., 2011. Effect of oxalic acid pretreatment of wood chips on manufacturing medium-density fiberboard, Holzforschung, 65, 737–741, Mohieldin, S.D., 2014. Pretreatment Approaches in Non-wood Plants for Pulp and Paper Production: A Review, J. Forest Products and Industries, 3(2), 84-88. Parthasarathy V.R., 1987. Oxidation of loblolypine (Pinusteada L) with alkaline Hydrogen peroxide priorto Soda AQ pulping. Phd Thesis NCSU Patt, R.,Kordsachia, O., Schubert, H. L., 1992. Laboratoryand Pilot PlantScale ASAM Pulping of Soft and Hardwoods and Chlorine Free Bleaching of The resulting Pulps, Proc. Braz. Symp. Chem. Lignins Other Wood Company. 2ND., 3, 56-71. Quick, Sue Ann, 1999. MSc. Thesis NCSU Salazar, C, Mendonça,R.T.,Baeza,J, andFreer J., 2012. Kraft pulping and ECF bleaching of Eucalyptus globulus pretreated by the white-rot fungus Ceriporiopsis subvermispora, Acta Scientiarum. Technology, 34(3), 277-281. Samuelson O. And Stolpe L., 1969. Aldonic Acid End Groups in Cellulose After Oxygen Bleaching I. Model Experiments with Hydrocellulose Tappi, 52(9) 179-1711 Solár, R.,Geffertová J., Mamoň M., Geffert,A.and Košíková B., 2009. Influence Of Alkaline And Alkaline/Oxidation Pretreatments Of HornbeamWood On The Properties Of Kraft Pulp, Cellulose Chem.Technol. 43(4-6) 163-177. 62 POPULUS (KAVAK) ve ALERJi Cahit DOĞAN1, Hülya TAMYÜKSEL2 1 Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Beytepe-Ankara TC. Orman Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Daire BaĢkanlığı Özel Ağaçlandırma ġube Müdürlüğü Söğütözü-Ankara- 2 ÖZ Alerji, tıbbi olarak normalde zararsız olan maddelere karĢı baĢka insanların göstermediği Ģekilde, immün sistemin farklı ve aĢırı reaksiyon göstermesi olarak da tanımlanabilmektedir (Önerci, 2002). Kavak Anadolu‟nun her yerinde kolayca yetiĢtirilen, kırsal ve kentsel peyzajda önemli bir yer tutan çok yaygın bir türümüzdür. Fakat bahar aylarında etrafa yayılan tohum taĢıyan pamukçuklar, polen zannedilmekte bunlarında alerjiye neden olduğu düĢünülmekte ve kavaklara karĢı halkımızın ve yerel yönetimlerin olumsuz tepkileri görülmektedir. Hatta bazı bölgelerimizde, halkın da baskısıyla yerel yönetimlerin kavağa karĢı adeta savaĢ açtıkları ve bölgelerindeki kavak ağaçlarını kitle halinde kestirdikleri bilinmektedir. Anahtar kelimeler: Kavak, polen, alerji ALERJĠ NEDĠR? Alerji terimi, Antik Yunanca‟da ἄλλος (allos) "diğer" ve ἔργον (ergon) "iĢ" anlamına gelen kelimelerin birleĢmesiyle ortaya çıkarılmıĢtır. Alerji, ilk olarak 1906 yılında Clemens von Pirquet ve Bela Schick tarafından, at serumu veya çiçek aĢısı enjekte edilmiĢ hastaların, ikinci kez bu maddelerle karĢılaĢtığında gösterdikleri aĢırı ve ani tepkilerden yola çıkarak keĢfettikleri, aĢırı duyarlılık halidir (Von Pirquet, 1906). Alerji, tıbbi olarak normalde zararsız olan maddelere karĢı baĢka insanların göstermediği Ģekilde, immün sistemin farklı ve aĢırı reaksiyon göstermesi olarak da tanımlanabilmektedir (Önerci, 2002). Bir baĢka ifadeyle ani aĢırı duyarlılık, bazı kiĢilerde, çeĢitli yabancı antijenlerle tekrar karĢılaĢma sonrasında hızla geliĢebilen, genelde enflamasyonla seyreden Immunoglobulin E (IgE) antikoru ve mast hücresi aracılı damarların ve düz kasların tepkisidir. Ani aĢırı duyarlılık tepkileri, „„alerji‟‟ ya da „„atopi‟‟ olarak da adlandırılır (Abbas ve Litchman, 2007). Bu tepkileri geliĢtirmeye yatkın kiĢilere „„atopik‟‟ ġekil 1. Ġnsanlarda görülen ani aĢırı duyarlılık tepkileri. denir (ġekil 1). Ġmmün sistemi uyaran ve alerjiye neden olan maddelere „„alerjen‟‟ denir. Bilinen ve en sık karĢılaĢılan alerjenler polenler, hayvan tüyü, ev tozu akarları, küf mantarları, ilaçlar ve gıdalardır. Bugüne kadar 20.000 civarında alerjen tanımlanmıĢtır. Her bireyin farklı alerjene, farklı derecede ve farklı Ģekillerde ortaya çıkan alerjisi olabilir. Bu nedenle alerji konusunda her birey detaylı ve kendine özgü olarak değerlendirilmektedir (Önerci, 2002). 63 ALERJEN ÇEġĠTLERĠ NELERDĠR? Alerjenlerle ilgili bir sınıflandırma yapılması gerekirse, özellikle alerjik rinit (saman nezlesi) için, bu sınıflandırma alerjenleri, ev içi alerjenler, ev dıĢı alerjenler ve ev içi - dıĢı alerjenler Ģeklinde yapılabilir (Tablo1) (Tekat, 2002). Tablo 1. Ev içi, ev dıĢı, ev içi ve dıĢı alerjenlerin sınıflandırılması. GeliĢmiĢ toplumlarda insanların zamanlarının büyük bir kısmını kapalı ortamlarda ve ulaĢım araçları içinde geçirmeleri sonucu, ev içi alerjenlere karĢı duyarlılık oranında büyük bir artıĢ gözlenmektedir. POLENLER Alerjiye neden olan polenler, genellikle anemofilik (rüzgarla tozlaĢan) polenler olup, solunum yolları ile vücuda girerek alerjiye neden olurlar. Bir polenin alerjik reaksiyona sebep olabilmesi için Ģu özellikleri olmalıdır: Çevrede yaygın olarak bulunmalıdır, Atmosferde konsantrasyonu (yoğunluğu) yüksek olmalıdır, Çapları 35 mikrometreden küçük, kuru ve yuvarlak biçimde olmalıdır, Rüzgarlarla çok uzak mesafelere taĢınabilmelidir, Alerjik antijen oluĢturma gücü yüksek olmalıdır. Polenlere karĢı insanlarda görülen duyarlılık oranı %49-55.5 arasında değiĢmektedir. Bazı yörelerin 1 mm3‟lük atmosferinde 7.000 adet polen bulunabilmektedir. Alerjik bir reaksiyonun baĢlayabilmesi için 1 m3‟lük havada, bitki türüne de bağlı olarak en az 10-50 adet polen bulunması gerekmektedir (ġekil 2). ġekil 2. Çevremizde görülen çeĢitli bitki taksonlarına ait polenlerin morfolojik görüntüleri. ALERJEN BĠTKĠLER VE POLEN TAKVĠMĠ Bitkilerin, insan hayatı için bilinen çok sayıdaki yararları yanında, sınırlı da olsa bazı zararlı etkileri görülmektedir (Erik ve Doğan, 2002). Bu etkilerin en yaygını alerjidir. Çiçeksiz bitkilerdeki (Cryptogame) üreme aracı olan sporlar ve çiçekli bitkilerdeki (Phanerogame) üreme olayında rol alan çiçek tozları ya da diğer adıyla polenler, bahar aylarında 64 yüzlerce ya da binlerce bitki tarafından atmosfere salınmaktadır. ĠĢte bunlardan bazıları ise duyarlı Ģahıslarda bazı alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Polenlerin alerjik hastalığa neden olduğunun araĢtırılmasıyla ilgili en eski tarih, bazı otoritelere göre, Hipokrat ile baĢlamıĢtır. Hipokrat, atmosferdeki bazı zararlı tozların insanlara hücum ettiğini ve onları hastalandırdığını öne sürmüĢtür. Polenin, alerjik hastalıkların etiyolojisindeki rolü, Riedlin adlı araĢtırmacının 1690‟larda, güllerin (Rosa) astıma neden olduğunu öne sürmesiyle önem kazanmıĢtır. Bostock, 1819‟da deri, göz, burun testleriyle polenin, astım ve saman nezlesine neden olduğunu göstermiĢ; polen morfolojisi, polen kimyası ve aeropalinoloji konularına önemli katkılarda bulunmuĢtur (Pehlivan, 1984). Blackley, 1873‟te Ġngiltere‟de, yakalandığı saman nezlesinin Lolium italicum türünden kaynaklandığını deri testleriyle göstermiĢ ve polenin havadan gelebileceğini düĢünerek, 24 saat havada bıraktığı vazelinli lam üzerine yapıĢan polenleri mikroskopta ilk kez incelemiĢtir. Alerji ile ilgili çalıĢmaların baĢladığı erken dönemde bile insanlar kavak ağaçlarının alerjiye neden olduğunu düĢünerek kesip yok etmemiĢlerdir. Atmosferde bulunan ve alerjiye neden olan partiküllerin teĢhis edilmesi ve sayılması ile ilgili ilk bilimsel çalıĢma «Amerika Alerji Akademisi‟nin Polen AraĢtırma Grubu» tarafından 1946 yılında baĢlatılmıĢtır. Ülkemizin çeĢitli üniversitelerinde aeropalinolojik çalıĢmalara son yıllarda aynı yöntemlerle baĢlanmıĢ ve hala da devam etmektedir. Havanın polen ve spor içeriğini belirlemek için, günümüzde iki farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlar; 1. Gravimetrik Yöntem 2. Volumetrik Yöntem Alerjen polenler, üç mevsimlik dönem içinde etkinliklerini sürdürmektedir. 1. Erken ilkbahar dönemi: Orta veya kısa süreli olup, bu döneme ait polenler alerjik hastalıklar bakımından daha az etkilidir ve bu periyotta atmosferde çoğunlukla ağaç polenleri bulunmaktadır. Örnek olarak: Salix (Söğüt), Populus (Kavak), Fraxinus (DiĢbudak), Corylus (Fındık) ve Platanus (Çınar) cinsi bireylerini verebiliriz. 2. Erken yaz dönemi: Ġlkbahar döneminden hemen sonra baĢlar ve haziran ayı sonuna dek sürmektedir. Poaceae (Buğdaygiller) familyası bireylerinin polenleri bu dönemde atmosferde çok yoğun olarak bulunmaktadır. Ġlk çiçek açan tür, Anthoxanthum odoratum‟un (HaĢiĢe) yerini, daha sonra Dactylis glomerata (Domuz ayrığı) ve Poa pratensis (TavĢan bıyığı) almaktadır. Phleum pratense (Kedi kuyruğu) ve Agrostis alba (Çim ayrığı) polenleri haziran ve temmuz aylarında oldukça etkilidir. Ayrıca Bromus mollis‟in polenleri nisan ayından eylül ayına kadar atmosferde görülür ve alerjik yönden önemlidir. 3. Geç saman nezlesi dönemi: Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika‟da yaygın olan, Ambrosia (Üzümotu) cinsi türlerinin polenleri, alerjik hastalıklarda oldukça önemlidir. Bu cinse ait Ambrosia maritima türü, ülkemizde de yayılıĢ göstermektedir. Ayrıca bu dönemde Artemisia (Pelin otu) polenleri de önemlidir. Meteorolojik ve ekolojik koĢullara göre, bazı polenler belirli bir yöre için önem kazanabilir. Bir Ģehrin veya bir bölgenin meteorolojik koĢullarına ve vejetasyonuna bağlı olarak, havadaki polen konsantrasyonu zamanla değiĢim göstermektedir. Meteorolojik koĢullardan rüzgar yönü, polen taĢınmasında önemlidir. Hava sıcaklığı ve rüzgar artıĢı ile tozlaĢmanın da arttığı, yüksek sıcaklıkla bağıl nemin havadaki polenlerin çoğalmasına olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Hava sıcaklığının yükselmesine bağlı olarak polinizasyondaki artıĢın nedeni, polen keselerinin açılıĢına bağlıdır. GüneĢli, yağmurlu havalar sıcaklığın artıĢıyla birlikte, nemin fazlalaĢması halinde polen sayısının artmasına olumlu etki yapmaktadır. 65 BĠTKĠLERDE EġEY DAĞILIMI Erkek ve diĢi organları bir arada bulunduran çiçeklere hermafrodit (erselik, monoklin) çiçek denir. Ġleri yapılı bitkilerin çoğunun çiçekleri hermafrodit‟tir. Erkek ve diĢi organlardan sadece birini taĢıyan çiçeklere ise bir eĢeyli diklin adı verilmektedir. Erkek ve diĢi çiçekler; Betula (HuĢ ağacı), Quercus (MeĢe), Alnus (Kızılağaç), Corylus (Fındık) ve Juglans (Ceviz) cinsi türlerinde olduğu gibi aynı bitkinin ayrı ayrı dallarında bulunursa bu bitkilere monoik ya da bir evcikli (eĢeyli) bitkiler denir. Eğer diĢi ve erkek çiçekler; Salix (Söğüt) ve Populus (Kavak) cinsi türlerinde olduğu gibi aynı türün ayrı ayrı bireylerinde, yani bireyin birinde sadece erkek çiçekler, diğer bir bireyde ise sadece diĢi çiçekler bulunursa bu bitki türüne dioik ya da iki evcikli (eĢeyli) adı verilmektedir. Bazı bitkilerde ise Acer (Akçaağaç), Ulmus (Karaağaç) ve Fraxinus (DiĢbudak) cinsi türlerinde olduğu gibi hem hermafrodit ve hem de bir eĢeyli yani erkek ve diĢi çiçekler bulunabilmektedir. Bu bitkilere poligam (çok eĢeyli) denilmektedir. POPULUS L. (KAVAK) Rüzgarla tozlaĢan yaprak döken ağaçlardır. Çiçekler yapraklardan önce açar ve aĢağı doğru sarkık duruĢlu kedicik durumundadır. Yeryüzünde 50, bizim ülkemizde ise P. euphratica (Fıratkavağı), P. alba (Akkavak), P. tremula (Titrekkavak) ve P. nigra (Karakavak) olmak üzere 4 türü doğal olarak bulunmaktadır. Populus cinsine ait türlerde sadece erkek kavakların çiçekleri polen meydana getirebilmektedir (ġekil 3). ġekil 3. Populus (Kavak) cinsi taksonlarına ait erkek çiçek ve bu çiçeklerin oluĢturduğu polenler. DiĢi kavak çiçekleri ise erkek kavaktan gelen bir polen tanesi ile döllendikten sonra zigot ve besi dokuyu oluĢturur. Zigot peĢ peĢe bölünmelerle embriyoyu meydana getirir. Embriyo, besi doku ve tohum kabuğu birlikte tohumu meydana getirmektedir (ġekil 4). Tohum oluĢurken bunun etrafını beyaz renkli selüloz iplikçikler sarmaktadır. Bu iplikçiklerin görevi tohumun su kaybetmesini önlemek, tohumun yüzey alanını geniĢleterek tohumu hafifletmek ve böylece hava akımlarıyla tohumun ana bitkiden çok uzak mesafelere yayılmasını sağlamaktır. Ayrıca tohum yere indiğinde onun çimlenebileceği uygun bir ortama tutunmasına yardım etmektedir. 66 ġekil 4. Populus (Kavak) cinsi taksonlarına ait diĢi çiçekler ve meydana getirdikleri tohumlar. BASINDA ÇIKAN HABERLER Yukarıdaki bilgilerin ıĢığı altında medyamızda Populus taksonları için yanlıĢ çıkan geçmiĢten günümüze doğru olan zaman dilimindeki birkaç habere göz atacak olursak: Polen Yüzünden Kavaklar Kesildi. Kars Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri vatandaĢların dilekçeyle baĢvuruları üzerine polen üreten kavak ağaçlarının kesimine baĢlandı.19 Haziran 2014 / 13:44 BaĢkale’de polen üreten kavaklar kesiliyor. Eklenme Tarihi: 29/Nisan/2014, BaĢkale belediyesine bağlı Zabıta Müdürlüğü, güvenlikli bir Ģekilde kesim iĢlemlerini yürüttüklerini belirten ġeker, “Bütün kurum binalarının önünde ve vatandaĢlarımızın bahçelerinde bulunan ve vatandaĢlara zarar veren kavak ağaçlarını keselim yerine faydalı ağaçlar ekelim” dedi. Ankara Valiliği Ġl Çevre Müdürlüğü‟nün, 12 Haziran 2002 tarihli yazısının ekinde, „Kavak ağaçlarından kaynaklanan polenlerin, astım krizi, saman nezlesi, ürtiker gibi alerjik tepkiler oluĢturması nedeniyle il sınırları içerisinde kavak ağacı yetiĢtirilmemesi; yaĢlı ağaçların kesilerek yerlerine toprak ve iklim koĢullarına uygun Akasya, HuĢ, DiĢbudak, Gladiçya, Badem türü ağaçlarının dikilmesi‟ gibi bir kararı var. Ankara-Ümitköy'de BüyükĢehir Belediyesi eliyle onlarca ağaç köklerinden kesildi. Melis Sitesi giriĢinin önünden baĢlayan kavak ağacı kesimi (Çayyolu Haber Portalı-Çayyolu Bölgesel Haberleri www.cayyolum.com-400 × 300-Görselle ara). Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi de 2002 Haziranı‟nda beĢ yıl içinde bir milyon kavak ağacının kesilmesine karar vermiĢtir. Sonra da yurdun her tarafından kesim haberleri gelmiĢtir... Dikkat edin bu kararlar „kent sınırları‟ yerine „il sınırları içinde‟ biçiminde olduğundan, tarla ve su kenarlarındaki kavaklar bile hedef alınmıĢ durumdadır... Peki; kararlar ne derece doğrudur? BĠTKĠ TAKSONLARI VE ALERJĠ ORANLARI 2001 yılında, Ayvaz tarafından yapılan: “Trabzon ili atmosferindeki aeroalerjenlerin mevsimsel dağılımı ve çocukluk çağı solunum yolu alerjilerindeki klinik önemi” adlı uzmanlık tezi çalıĢmasında ilin atmosferinde 42 farklı bitkinin poleni belirlenmiĢtir (Ayvaz, 2001). Bu çalıĢmada 348 çocukta yapılan polen deri testi sonuçlarına göre hastalarda pozitif sonuç veren alerjen bitkiler önem derecesine göre Ģu Ģekilde sıralanmıĢtır (Tablo 2). 67 Tablo 2. Trabzon ili atmosferinde polenine rastlanan taksonlar ve bu taksonların polenlerine deri testlerinde pozitif reaksiyon gösteren hastaların % değeri. Bitki Taksonları Agrostis stolonifera Dactylis glomerata Lolium perenne Secale cereale Alopecurus pratensis Festuca rubra Triticum Poa pratensis Phleum pratense Zea mays Corylus Hordeum Avena sativa VakaSayısı (%) Bitki Taksonları 95 90 85 82 73 64 58 54 52 49 46 27 24 Salix Chrysanthemum Quercus robur Betula Artemisia vulgaris Ulmus Taraxacum officinale Urtica dioica Fagus sylvatica Alnus glutinosa Fraxinus Plantago lanceolata Populus tremula VakaSayısı (%) 23 23 21 21 19 15 15 14 12 11 10 9 5 Yukarıdaki tablo incelendiğinde 348 hastada deri testleri yapıldığında bu hastalardan sadece %5‟inin Populus tremula (Titrek kavak) polen ekstraktlarına karĢı pozitif reaksiyon verdiği görülmektedir. Bu oran yukarıda belirtilen bitki taksonları içerisindeki en düĢük değeri oluĢturmaktadır. Ülkemizin çeĢitli il ve ilçelerinde farklı yıllarda yaptığımız aeropalinolojik çalıĢmaların sonuçlarına baktığımızda Populus cinsi taksonlarına ait polen miktarı ve diğer bitki taksonlarına ait polen miktarları arasındaki iliĢkiyi daha iyi anlayabiliriz. 68 Tablo 3. 2004 yılında Diyarbakır ili atmosferinde sporları ve polenleri görülen taksonlar, bu taksonlara ait spor ve polenlerin aylık toplamları (polen/m3) (Bursalı, 2007). Hazi. Tem. Ağus. Eylül Ekim Kasım Aralık Spor Üreten Mayıs Nisan Mart ġubat Ocak Taksonlar 425 390 234 83 42 211 734 177 Toplam Alternaria 26 1141 8365 82 11910 Cladosporium 29 1252 311 11922 3962 1134 654 155 1329 671068 3922 695992 Aylık Toplam 55 1395 9617 393 12347 4352 1368 737 197 1540 671802 4099 707902 254 Acer 2 Alnus 23 Apiaceae Artemisia Betula 2 2 8 4 70 19 9 2 32 81 32 2 2 5 9 4 14 9 13 15 4 8 4 2 6 2 3 5 97 22 671 Carex Carpinus 11 40 12 4 4 287 2 3 4 12 20 9 2 5 2 2 2 2 21 2 887 10 6 2 4 4 6 22 33 38 113 1067 68 30 142 51 7 Elaeagnus Fabaceae 4 2 8 93 42 6 11 2 Galium 7 21 39 Lamiaceae 2 298 150 2 3 34 8 33 2 85 144 51 142 7 10 14 6 2141 1178 305 Plantago 1153 2 4 15 24 Populus 2 Primulaceae Quercus 81 Rhamnus 39 5 78 Platanus 10 71 10 42 9 76 31 164 4 22 Oleaceae 24 3 3 53 Morus 31 32 11 34 33 Rumex 29 Salix 2 45 66 4 62 16 21 115 11 20 37 2 2 18 4 103 48 52 2 2 2 13 103 35 4 18 8 2 2 2 2 12 101 30 2 2 7 122 4 4 Urticaceae 31 31 Tanımlanamayan 12 6 Aylık Toplam 96 159 6 188 24 Tilia Ulmus 3783 11 24 Taraxacum 1771 39 2 Rosaceae 1509 2 2 19 76 121 2 11 26 2 47 22 Typha 2 6 Cupressaceae/Taxaceae Fagus Fraxinus 36 158 3 13 2 Chenopodiaceae/Amaranthaceae Poaceae 2 6 Centaurea Pinaceae 2 25 Boraginaceae Brassicaceae 2 2 6 Asteraceae Polen Üreten Yıllık 15 1363 2023 7 17 2585 2301 69 3 793 448 142 7 8 2 83 101 76 76 10163 Tablo 4. 2005 yılında Diyarbakır ili atmosferinde sporları ve polenleri görülen taksonlar, bu taksonlara ait spor ve polenlerin aylık ve yıllık toplamları (polen/m3) (Bursalı, 2007). 66 19 81 330 78 Cladosporium 178 31 483 1485 322 102355 Aylık Toplam 1757 306 213 42761 20868 2164 35878 244 50 564 1815 400 107020 10 69 50 2 4 18 2 6 14 4 Asteraceae 13 2 3 1755 9 22 12 7 18 Betula 2 2 10 2464 29 22 40 9 4 Boraginaceae 2 Brassicaceae 9 2 5 Spor Üreten Carex 17 Carpinus Centaurea 6 Chenopodiaceae/ 4 4 15 1856 4 2590 6 2 15 Topla m 4665 79 Apiaceae 2 Aralık Eylül 2249 33629 Ekim Ağus. 243 1921 Tem. 300 20568 Hazi. 727 42034 Acer Mayıs 27 186 Nisan 77 229 Mart 468 1289 Ocak Alternaria Taksonlar ġubat Kasım Yıllık 2 2 5 4 2 42 5 13 4 31 14 6 40 4 12 58 35 4 6 4 175 6 6 4 8 8 11 5 4 5 5 66 226 244 363 61 99 12 18 6 4937 Amaranthaceae Cupressaceae/ 6 3902 Taxaceae 4 Ericaceae Polen Üreten Fabaceae 6 7 15 Fraxinus Juglans Lamiaceae 2 2 2 Morus 25 9 10 28 2 2 6 169 13 5 22 1 8 4 2458 1161 216 Plantago Platanus 7 2 Poaceae 2 6 Populus 2 29 13 510 123 14 12 20 2 2 2 9 7 3 84 24 14 21 4 2 33 2 22 209 2 20 2 4459 6 48 4 10 8 Tanımlanamayan 15 94 Aylık Toplam 98 3947 447 8305 5 1530 46 320 15 2 49 2 26 8 4 5 20 2 2 9 Urticaceae 9 29 2 2 8 157 2 2 86 2 2 22 Tilia 2 317 237 3 Typha 2 171 Rosaceae Taraxacum 239 4 385 2 2 202 4 2 Salix 2 18 29 4 4 35 Ranunculaceae Rumex 4 251 272 Quercus 91 18 2 4 Oleaceae Pinaceae 4 2 11 Polen Üreten 2 Eucalyptus 11 7 9 1885 70 685 1110 490 243 4 14 2 130 2 2 6 9 2 152 51 57 61 17379 Tablo 5. 2009 yılında Ankara-Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü atmosferinde görülen polenlerin ait olduğu taksonlar ve bu taksonlara ait aylık ve yıllık toplam polen miktarları (polen/m³) (Özmen, 2012). 16 16 Aesculus Yıllık Toplam Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Temmuz Haziran Mayıs Acer Nisan Mart ġubat Ocak Taksonlar 2 2 45 Ailanthus 44 1 Apiaceae 2 2 1 1 2 25 5 3 2 1 15 1 6 Asteraceae Betulaceae 1 2 Boraginaceae 6 3 2 Brassicaceae 3 1 Carex 1 3 Cupressaceae/ Taxaceae 1 2 15 6 1 1 1 19 7 3 3 39 1 1 1 1 4 24 30 1 25 Ericaceae 13 5 1 1 1 29 25 11 6 5 93 1 1 Fabaceaee Fraxinus 3 Fumaria 2 3 6 1 2 1 47 2 2 2 2 180 310 41 17 1 2 84 149 1 1 1 Plantago 2 Platanus Poaceae 1 Populus Quercus 50 4 57 9 15 3 1 2 13 4 1 Rumex 40 3 8 58 64 12 3 318 3 4 48 1 1 7 12 2 1 1 Thypha 3 3 Tilia 1 Ulmus 1 2 Aylık Toplam 5 23 5 1 2 3 2 2 Urticaceae 115 450 585 178 71 595 11 Rhamnaceae Salix 5 2 10 4 104 7 6 Oleaceae 1 1 Lamiaceae Moraceae 1 4 Juglandaceae Pinaceae 4 3 Cistaceae Corylus 40 6 1 Caryophyllaceae Chenopodiaceae/ Amaranthaceae 5 1 1 1 82 44 3 36 7 3 1531 Tablo 6. 2010 yılında Ankara-Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü atmosferinde görülen polenlerin ait olduğu taksonlar ve bu taksonlara ait aylık ve yıllık toplam polen miktarları (polen/m³) (Özmen, 2012). 1 1 1 1 1 1 1 2 9 5 2 12 1 1 1 1 1 5 4 2 57 1 1 2 63 2 149 119 3 19 222 8 8 84 167 26 1 142 12 5 8 11 78 794 1 9 28 25 47 13 9 1 27 1 11 2 4 4 3 4 1 10 4 6 3 4 18 2 20 15 5 3 9 63 5 2 1 562 591 1 3 15 1 114 77 1 181 1 2 3 1 7 1 1 1265 764 1 1 79 1 1 79 2 49 91 8 Yıllık Toplam 56 Aralık Kasım Ekim 1 9 1 1 Eylül 1 5 14 1 1 Ağustos 37 6 Temmuz Haziran Acer Aesculus Ailanthus Alnus Apiaceae Artemisia Asteraceae Betulaceae Boraginaceae Brassicaceae Campanulaceae Carex Chenopodiaceae/ Amaranthaceae Cistaceae Cupressaceae/ Taxaceae Fabaceaee Fraxinus Juglandaceae Moraceae Oleaceae Pinaceae Plantago Platanus Poaceae Populus Quercus Rosaceae Rumex Salix Urticaceae Tanımlanamayan Aylık Toplam Mayıs Nisan Mart ġubat Ocak Taksonlar 37 11 70 1 4 21 16 10 2 2 1 2 111 4 2 300 173 3 28 289 11 2 1293 11 183 262 2 324 2 5 30 5 4 4 3224 SONUÇ Ülkemizin çeĢitli yörelerinde yapılan araĢtırmalara göre Populus türleri polenlerini genellikle mart-mayıs dönemi arasında atmosfere salmaktadır. Bu salınan polenlerin bir metreküp hava içerisinde bulunan konsantrasyonları yukarıda verilen tablolar incelendiğinde Amerika Alerji Akademisi‟nin belirttiği değerin çok altında olduğu görülmektedir. Çok lokal kesimler dıĢında, sadece duyarlılığı çok yüksek hastalarda alerji semptomlarına neden olabilecek düzeydedir. Ayrıca bu cinsin bireylerinin tohumları olgunlaĢıp atmosfere salınmaya baĢladığı zaman, çok alerjen özelliğe sahip Poaceae (Buğdaygiller) familyası bireylerinin polenlerini çok yoğun olarak atmosfere saldıkları Erken Yaz Dönemi‟ne rastlamaktadır. Ġnsanlar, solunumla atmosferden aldıkları bu polenleri çıplak gözle göremedikleri ve o dönemde çevrelerinde sadece yoğun bir Ģekilde uçuĢan kavak tohumlarını gördükleri için bütün sorumluluk kavak türlerine yüklenmektedir. Tohum meydana 72 getiren diĢi kavak bireyleri çevrede geçici bir kirliliğe neden olabilirler, ancak asla polen oluĢturup insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olmazlar. ÖNERĠLER Yukarıda belirttiğimiz bilgilere dayanarak Ģu önerilerde bulunabiliriz: ● Kavak ağaçlarının yoğun olduğu bölgelerde bulunan yöneticilere (Vali, Kaymakam ve Belediye BaĢkanları vb.) diĢi kavak bireylerinin alerji yapmadığı pamukçukların polen değil tohum oldukları seminerler verilerek anlatılmalı. ● Aslında rahatsızlık duyulan kavağın poleni değil tohumu taĢıyan pamukçukları olduğu bilinmektedir. VatandaĢ kavak polenlerinin farkında bile değildir. Yukarıda verilen araĢtırma sonuçlarına göre diğer bitkilerin yol açtığı polen alerjisi kavaktan çok daha fazladır. Bu sebeple Belediyelerin, peyzaj mimarlarının ve park - bahçe düzenlemesi ile uğraĢan kiĢilerin bu gerçekleri bilmelerinde ve Ģikâyetlerin önüne geçmek için park-bahçelerde, yerleĢim alanları sınırları içerisinde yeni dikimlerde tohum taĢıyan pamukçukları yayan diĢi kavak klonları yerine erkek kavak klonları kullanılması tavsiye edilmelidir. Ülkemizde yaygın olarak üretilen kavak klonları ve cinsiyetleri Ģöyledir: I-214(Ġtalyan melez kavağı):diĢi KOCABEY(Karakavak):diĢi SAMSUN(Amerikan Karakavağı): erkek GAZĠ, (Karakavak):erkek ANADOLU(Karakavak), erkek ● Alerjik hastalıkların çoğunun mevsimsel tozlaĢmaya bağlı olarak, atmosferde bulunan spor ve polenlerden meydana geldiği bilinmektedir. Alerjik hastalıkların teĢhis ve tedavisini kolaylaĢtırmak için yapılan aeropalinolojik çalıĢmalar atmosferdeki spor ve polenlerin tanımını, günlük miktarlarını ve meteorolojik faktörlere bağlı olarak atmosferdeki değiĢimini incelemektedir. Birçok ülkede atmosferde bulunan spor ve polenlerin günlük hatta saatlik teĢhisleri ve sayımları sürekli olarak yapılmakta ve sonuçlar radyo, televizyon, gazete gibi iletiĢim araçlarıyla halka duyurulmaktadır. Bu madde bizim ülkemiz içinde çok kısa bir sürede hayata geçirilmelidir. KAYNAKÇA Abbas, K.A., Litchman, A.H. 2007. “AĢırı Duyarlılık Hastalıkları”, Temel Ġmmünoloji: Ġmmün Sistemin Fonksiyonları ve Bozuklukları. Editör: Camcıoğlu, Y., Deniz, G., Ġstanbul: Ġstanbul Medikal Yayıncılık. Ayvaz, A. 2001. Trabzon Atmosferindeki Aeroalerjenlerin Mevsimsel Dağılımı ve Çocukluk Çağı Solunum Yolu Alerjilerindeki Klinik Önemi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, Trabzon. Bursalı, B. 2007. Diyarbakır Ġli Atmosferik Polen ve Sporlarının AraĢtırılması, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara. Erik, S., Doğan, C. 2002. “Allerjen Bitkiler”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci, M. Ankara: Rekmay Ltd. Önerci, M. 2002. “Allerji Nedir”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci,M. Ankara: Rekmay Ltd. Özmen, E. 2012. Ankara Ġli Atmosferik Spor ve Polenlerinin AraĢtırılması, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara. Pehlivan, S., 1984. Türkiye‟nin Alerjen Polenleri Atlası, Ünal Offset, Ankara: Matbaacılık Sanayi ve Ticaret Ltd. ġirketi. Tekat, A. 2002. “Allerjenler ve Özellikleri”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci, M. Ankara: Rekmay Ltd. Von Pirquet, C. 1906. “Allergie”, Munch Med Wochenschr, 53 (5), 388-90. 73 TÜRKĠYE’DE TĠTREK KAVAK (Populus tremula L.) ALANLARININ ĠRDELENMESĠ Tamer ERTÜRK F. Alptekin KARAHAN Amenajman Rehberlik ve Denetim BaĢmühendisi Orman Ġdaresi BaĢmühendisi tamerertü[email protected] [email protected] ÖZ Bildirinin amacı, güncel verileri kullanarak (Titrek kavak Populus tremula L.)‟ın Türkiye‟deki doğal yayılıĢ alanı büyüklüğünü, kullanım yerleri ve bazı orman bölge müdürlüklerindeki hasılat ve satıĢ rakamlarını vermektir. Türkiye ormanlarının envanteri ve planlaması Orman Genel Müdürlüğü Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığınca yapılmaktadır. Bu bildiride kullanılan veriler bu Daire BaĢkanlığının veri tabanından sağlanmıĢtır. OĠPD güncel verilerine göre Türkiye‟de toplam 133.716,98 ha titrek kavak bulunmaktadır. Bu alanın 76.499,20 hektarı verimli koru ve 57.217,78 ha bozuk koru niteliğindedir. Titrek kavakların en fazla yayılıĢ alanı Trabzon (36.603,20 ha), Erzurum (31.777,90 ha) ve Giresun (20.878,70 ha) Orman Bölge Müdürlükleridir. Ġlaveten, bu bildiride kavak iĢletme sınıfına ayrılmıĢ alanlar, saf titrek kavak alanları, diğer türlerle karıĢık titrek kavak alanları, katlı meĢcere alanları, saf titrek kavak alanlarının çağ sınıflarına dağılıĢı ve 2012 yılı itibariyle bazı bölge müdürlüklerinin titrek kavak odunu satıĢlarından sağladıkları gelirler verilmeye çalıĢılmıĢtır. Titrek kavaklar ülke ormanlarında 133.716,98 ha gibi geniĢ bir alanda yayılıĢ göstermektedir. Ekonomik getirisi azımsanmayacak kadardır. Ġdare süresinin kısalığı, boĢ alanlarda kolayca yetiĢmesi ve odununun ekonomik getirisi nedenleriyle titrek kavak daha fazla önem verilmesi gereken bir ağaç türüdür. Anahtar kelimeler: Titrek kavak, envanter, Populus tremula ABSTRACT The object of this paper is to present actual data on the natural distribution sizes, areas of usage, sales figures and annual cutting amounts of Aspen (Populus tremula L.) species within the responsibility areas of various Regional Directorates in Turkey. Inventory and planning of the forested lands in Turkey is carried out by the Forest Management and Planning Department (FMPD) of Directorate-General for Forestry. The data used in this paper have been taken from the database of this department. According to actual data of FMPD, total area covered by the aspen trees is 133.716,98 ha. Only 76.499,20 ha of total covered aspen land is characterized as productive high forest and remaining area of 57.217,78 ha is considered as degraded high forest. The broadest range of Aspen trees is seen in the Regional Directorates of Trabzon (36.603,20 ha), Erzurum ( 31.777,90 ha) and Giresun ( 20.878,70 ha), respectively. In addition to the foregoing issues,, this paper includes detailed information about size of Aspen working circle, size of pure Aspen stands, size of mixed Aspen stands per each age class in Turkey and the amount of income from Aspen wood production for some Regional directorates. Aspen trees have a wide range of distribution area in Turkey, approximately 133.716,98 ha. The economic aspect of Aspens cannot be underestimated in any manner. For this reason, it should be paid more attention to Aspen species due to their short rotation period, easy spreading over the lands as well as the economic aspects. Keywords: Aspen, Inventory, Populus tremula 74 1. GĠRĠġ Dünyada ve Türkiye‟de odun hammaddesine olan talep artarak devam etmektedir. Türkiye‟de endüstriyel odun ihtiyacı 17-18 milyon m3 olup bu ihtiyacın %94‟lük bölümü Türkiye içindeki kaynaklardan karĢılanmaktadır. Kalan arz açığı ithalat yoluyla giderilmektedir. Endüstriyel odun ihtiyacının 13-13,6 milyon m3‟lük kısmı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) üretiminden, 3-3,5 milyon m3‟lük kısmı özel sektör tarafından, 1-1,5 milyon m3‟ü ise ithalat yoluyla karĢılanmaktadır. Bu gün Türkiye‟de yılda yaklaĢık 3 milyar dolar kadar kaynak odun hammaddesi ithalatında kullanılmaktadır (OGM, 2013). Odun hammaddesi açığının giderek artması, hızlı geliĢen türlerle endüstriyel ağaçlandırmaların daha fazla yapılmasını zaruret haline getirmiĢtir. Bu hızlı geliĢen türler içerisinde kavaklar önem arz etmekte olup bu çalıĢmada bugüne kadar yeterince değerlendirilemeyen doğal bir kavak türü olan titrek kavak (Populus tremula L.) ele alınmıĢtır. Öncelikle kavaklar hakkında genel bilgilere yer verilmiĢtir. Daha sonra titrek kavaklar hakkındaki genel bilgiler yer almıĢtır. Sonrasında Türkiye‟de yer, alan ve miktar olarak titrek kavak bilgileri amenajman planlarından süzülerek verilmiĢtir. 2. KAVAKLAR HAKKINDA GENEL BĠLGĠLER Botanik sınıflandırmaya göre kavaklar (Populus L.) , Spermatophyta (tohumlu bitkiler) gurubunun, Angiospermae (kapalı tohumlular) alt Ģubesine bağlı Dicotyledonae (Ġkiçenekliler) sınıfına giren Monochlamydeae alt sınıfının, Salicales takımına ait Salicaceae familyası içinde yer alırlar. Bir cinsli ve iki evcikli olan kavaklar anemogamdır (OGM,1994). Bütün örnekleri boylu ağaç halini alan kavakların her iki yarıkürenin ılıman yerlerine yayılmıĢ olan 100‟den fazla türü, birçok varyetesi ve her gün yenileri elde edilen sayısız melezleri ve klonları vardır (Kayacık, 1963, Gökmen, 1973‟e atfen OGM,1994). Kavaklar, Türkiye‟nin hemen her bölgesinde yayılıĢ gösterir. Kavakla yapılan endüstriyel ağaçlandırmalar bütün bölgelerde yapılmakla birlikte, yoğun olarak Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinde bulunmaktadır. Türkiye‟nin en büyük kavak ormanları (plantasyon) Samsun ili Terme ilçesindedir (OGM, 2013) . Türkiye‟de biri melez olmak üzere 5 kavak türü tabii olarak yayılıĢ gösterir. Akkavak (Populus alba), karakavak (Populus nigra), fırat kavağı (Populus euphratica), titrek kavak (Populus tremula), boz kavak (Populus x canescens) P.alba X P.tremula melezidir. Tabii türlerin yanında melez kavak (P.euramericana) ve amerikan karakavağı (P.deltoides) klonları ülkemizdeki kavak ağaçlandırmalarında kullanılmaktadır. ÇalıĢmada, Türkiye‟de doğal yayılıĢ yapan önemli bir gen kaynağı olan titrek kavaklar (Populus tremula) konusu iĢlenmiĢtir. 3. TĠTREK KAVAKLAR (Populus tremula L.) Avrupa ve Asya‟da kuzeye (70 derece enlemin üzerinde) ve doğuya doğru en fazla ilerleyen bir türdür. Titrek kavak türü dünyada, bütün Avrupa, Kuzey-Batı Afrika, Lübnan, Ön Asya, Kafkasya ve Sibirya‟da doğal yayılıĢ göstermektedir. Türkiye‟de ise; Batı Trakya, Batı Anadolu ve Karadeniz mıntıkalarında çok iyi geliĢme göstermekte olup Güneydoğu ve Ġç Anadolu step bölgesi dıĢında kalan tüm orman mıntıkalarındaki yapraklı ve iğne yapraklı karıĢık ormanlarda kümeler halinde veya serpili olarak, yangın geçirmiĢ ve tıraĢlama alanlarında ise saf meĢcereler halinde yayılıĢ göstermektedir ( Öner ve Aslan 2002). Bu tür, dünya üzerindeki dikey yayılıĢı bakımından dağlarda ağaç sınırına varmaktadır. Kafkasya‟da 2200 m, Ġsviçre Alplerinde 2000 m, Türkiye‟de deniz seviyesinden 2000-2350 m yüksekliklere kadar çıkmaktadır (Öner ve Aslan 2002). 75 ġekil-1.Titrek Kavak’ın Türkiye’deki Doğal YayılıĢı Ilıman ve serin iklimleri sevmekle birlikte değiĢik iklim Ģartlarına adaptasyonu yüksek bir öncü orman ağacıdır. 20-30 m boy yapar, dona dayanıklı olup optimal Ģartlarda hızlı büyür. Sığ fakat geniĢ yüzeylere dağılan yayvan kök sistemi geliĢtirir. Kök sıkıĢıklığına karĢı hassastır. Mart, nisan aylarında görülen erkek ve diĢi çiçekler aĢağıya doğru sarkan kurullar halindedir. Tohum olgunlaĢma zamanı mayıs ve haziran aylarıdır. Nemli topraklarda kolayca çimlenen tohumları bu özelliğini çabuk yitirirler. Odunu çok elastik ve yumuĢak olup kolay iĢlenir. Titrek kavak odununun çok çeĢitli kullanım alanları bulunmaktadır. Ġleri yaĢlarda öz çürüklüğü yapar. Yamaçların, çıplak alanların ve kıyıların tespitinde veya rüzgar koruyucu olarak sık kullanılır. Yüksek rakımlarda oluĢabilecek kar hareketleri, çığ oluĢumu gibi olayların önlenmesiyle hidrolojik fonksiyon özelliği görürler. Odununun yeknesak yapıda olması, yumuĢak ve kolayca soyulabilmesi, eğilme direncinin yüksek olması, kimyasal maddeleri absorbe etme özelliği ve yandığında is çıkarmaması, yıllık halkalarının dar olması, koyu renkli bir özünün bulunmaması ve düzgün lifli olması, soyma makinelerinde kolaylıkla tabakalar halinde soyulabilmesi gibi nedenlerle kibrit çöpü yapımında kullanılmaktadır (Öner ve Aslan 2002). Bunun yanında kağıt ve selüloz üretiminde, kaplama levhaları yapımında, kontraplak sanayinde, fıçı, kutu, ambalaj imalinde ve kürdan yapımında, zemin döĢemelerinde, suni bacak ve kol protezlerinde, mutfak aletleri, Ģapka kalıpları, makara, ayakkabı topukları, tersimat masaları, oyuncak yapımı vs. gibi bir çok alanda kullanılabilmektedir. Yalnız Rusya‟da kontrplak, fıçı imali ve kibrit endüstrisi için yılda 3 milyon m3 titrek kavak odununa ihtiyaç duyulmaktadır (OGM,1994). Dona dayanıklı olan titrek kavaklar, değiĢik iklim Ģartlarına uyum sağlayabilirler. Kavaklarda genel bir çoğaltma yöntemi olan gövde çeliğiyle üretilemezler (OGM, 1994). Bol kök sürgünü verirler. IĢık isteklerinin fazla olması sebebiyle açıklık sahaları süratle kaplarlar. Titrek kavaklar, orman örtüsü bir Ģekilde kaybolmuĢ alanların yeniden ormanlaĢması için öncü görev üstlenir ve öncü ağaç olarak anılırlar. Toprağı koruyucu ve ıslah edici bir vazife görürler. Bu özellikleriyle erozyon önlemede, hızlı büyümeleriyle endüstriyel ağaçlandırmalarda kullanılabilecek bir tür olan titrek kavak sahaları günümüzde maalesef giderek azalmaktadır. Titrek kavak diploittir ve kromozom sayısı 2n=38‟dir. Genom mutasyonu sonucu poliploidleri oluĢmaktadır. ( Triploid 3n=57 ve tetraploid 4n=76 euploidleri gibi). Rusya, Ġsveç, Finlandiya vs. ülkelerde ormancılık ve endüstri açısından çok değeli olan triploid formları (f.gigas) bulunmaktadır. Bunların yaprakları daha büyük, artımı daha yüksek, teknolojik açıdan odunları daha kalitelidir. Triploid titrek kavakların, doğal fert veya meĢcereleri bulunabildiği gibi genetik araĢtırma sonucu elde edilmesi de mümkündür. Atik, Nilson Ele„ye atfen bildirdiğine göre; 57 yaĢındaki bir triploid titrek kavak, diploitten boy bakımından %11, çap bakımından %10, hacim bakımından da %36 daha üstün olmaktadır (Öner ve Aslan 2002). Birçok ülkede titrek kavağın daha iyi klonlarını üretmeye yönelik seleksiyon çalıĢmaları devam etmektedir. 76 4. TÜRKĠYE’NĠN TĠTREK KAVAK ( Populus tremula L.) ENVANTERĠ Yapılan çalıĢmada, Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı verilerine göre titrek kavağın Türkiye‟de nerelerde ve ne kadar alanda yayılıĢ gösterdiği, yükseltisi, ekonomik faydası gibi konuları incelenmiĢtir. Türkiye‟nin değiĢik yörelerinde yayılıĢ göstermekle birlikte en yoğun yayılıĢ alanları GümüĢhane, Erzurum, Koyulhisar, Bingöl ve ġebinkarahisar civarları olduğu görülmüĢtür. Resim 1: Ġbreli-titrek kavak karıĢık ormanlar Titrek kavağın orman üst sınırına kadar yayıldığı, Karadeniz ardı dağlarda, mesela GümüĢhane ve Torul Orman ĠĢletme ġefliklerinde 2300 m yüksekliğe kadar ve meĢcereler halinde çıktığı tespit edilmiĢtir. Trabzon Orman Bölge Müdürlüğünde 2012 yılında 31.680 m3 üretim yapılmıĢ olup, dikili satıĢ yöntemiyle ortalama 57,81 TL /m3, 2013 yılında 26.130 m3 üretilip yine dikili satıĢ yöntemiyle ortalama 51,00 TL /m3 satılmıĢtır. Yine Giresun Orman Bölge Müdürlüğünde 2012 yılında 39.530 ster Titrek Kavak emvali üretilmiĢ olup yaklaĢık 28.877 ster piyasaya satılarak 1.087.675 TL gelir sağlanmıĢtır. 4.1-Ormanlardaki Titrek Kavak Alanları Orman Genel Müdürlüğü, Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı amenajman planlarından, ormanlarda titrek kavağın oluĢturduğu meĢcerelerin bulunduğu yer, alan, yükselti gibi veriler süzülerek tespit edilmiĢtir (Rakamlar 10.05.2014 itibariyledir). 77 Resim 2: Ormanlardaki boĢluk alanlarda titrek kavak Titrek Kavağın Ormanlarda DağılıĢı ve Alanları (OGM, 2014): Toplam titrek kavak sahaları (ha); Verimli koru: 76.499,20 - Bozuk koru: 57.217,78 - Toplam koru: 133.716,98 a) Saf titrek kavak meşcerelerinin alanları(ha); Verimli koru: 16.059,90- Bozuk koru: 28.021,70- Toplam koru: 44.081,60 b) Titrek kavağın diğer türlerle (Meşe, sarıçam, karaçam vb.) karışık meşcerelerinin alan olarak miktarı(ha); Verimli koru: 57.745,50- Bozuk koru: 29.196,08- Toplam koru alanı: 86.941,58 c) Katlı meşcerelerde (İbreli/Titrek kavak) bulunan titrek kavak alanları(ha); Verimli koru: 2.693,80 - Toplam koru: 2.693,80 d) Kavak işletme sınıfı olarak ayrılmış meşcerelerin alanları(ha); Verimli koru: 1.870,80- Bozuk koru: 4.675,70- Toplam koru: 6.546,50 e) Verimli saf titrek kavak meşcerelerinin alan olarak çağ sınıflarına dağılışı(ha); a, a0 gençlik çağında: 4.764,10 - ab, b çağında: 8.479,10 - bc, c çağında: 2.680,40 - cd, d çağında: 136,30 - Toplam: 16.059,90 ġeklinde olup “Kavak iĢletme sınıfı” alanları diğer(a,b,c) alanların içinde yer almaktadır. Resim 4: Titrek kavak meĢceresi Resim 3: Titrek kavak envanteri 78 4.3-Titrek Kavak MeĢcerelerinin Alan Bakımından Bölge Müdürlüklerine, ĠĢletme Müdürlüklerine ve Orman ĠĢletme ġefliklerine DağılıĢı. En fazla titrek kavak alanı (36.603,20 ha) Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü sınırlarında bulunmaktadır. Daha sonra sırasıyla; Erzurum Orman Bölge Müdürlüğü (31.777,90 ha), Giresun Orman Bölge Müdürlüğü (20.878,70 ha), Elazığ Orman Bölge Müdürlüğü (13.027,90 ha), Ankara Orman Bölge Müdürlüğü (9.087,00 ha) ve diğer orman bölge müdürlükleri (22.343,30 ha) titrek kavak alanına sahiptirler (Grafik 1.). Grafik 1.Titrek kavak alanlarının (ha) bölge müdürlüklerine dağılımı (OGM,2014) Orman iĢletme müdürlükleri içerisinde, en büyük titrek kavak alanı (35.087,80 ha) GümüĢhane Orman ĠĢletme Müdürlüğü sınırlarındadır. Daha sonra alan itibariyle en fazla titrek kavak alanına sahip orman iĢletme müdürlükleri; Erzurum (13.408,80 ha), Koyulhisar (10.837,40 ha), Bingöl (10.173,90 ha), ġebinkarahisar (9.535,50 ha), Oltu (6.273,50 ha), Ardahan (4.227,90 ha), Sivas (3.646,50 ha), Erzincan (3.536,00 ha), Kızılcahamam (3.332,40 ha), Ankara (1.921,00 ha), Akdağmadeni (1.519,00 ha), Torul (1.469,50 ha), Çankırı (1.290,00 ha), Ilgaz (1.228,00 ha), SarıkamıĢ (1.172,20 ha), Samsun (1.101,00 ha) ve diğer orman iĢletme müdürlükleri (23.956,58 ha) Ģeklinde sıralanmaktadırlar. (Grafik 2.) Grafik 2.Titrek kavak alanlarının (ha) orman iĢletme müdürlüklerine dağılımı (OGM,2014). Orman ĠĢletme Ģefliği olarak en fazla titrek kavak alanı (17.486,40 ha) GümüĢhane Orman ĠĢletme ġefliği sınırlarındadır. Bunu sırası ile; Kelkit (11.214,90 ha), SuĢehri (7.100,50 ha), Erzurum (6.984,00 ha), Alucra (5.555,20 ha), ġiran (5.244,70 ha), Oltu (4.346,80 ha), Kığı (4.085,90 ha), Posof 79 (3.522,50 ha), ġebinkarahisar (3.198,50 ha), Genç (3.174,10 ha), Refahiye (2.191,00 ha), Sisorta (2.186,90 ha), Sivas (1.961,50 ha), Ilıca (1.983,30 ha), Torul (1.468,50 ha), Kemah (1.345,00 ha), Karanlıkdere (1.141,80 ha), Kayseri (924,00 ha), Çankırı (594,40 ha) ve diğer orman iĢletme Ģeflikleri (48.007,08 ha) Ģeklindedir(Grafik 3.). Grafik 3: Titrek kavak alanlarının (ha) orman iĢletme Ģefliklerine dağılımı (OGM,2014). 5. SONUÇ Amenajman planları verilerinden de görüleceği gibi Türkiye ormanlarında 133.716,98 ha gibi bir alanda titrek kavak yayılıĢ göstermektedir. Türkiye‟nin birçok yerindeki ormanlarda, zahmetsiz, masrafsız, kolayca yetiĢebilen, biraz ihmal edilmiĢ bu türümüzden bir bölge müdürlüğümüzün yılda 1.087.675 TL gibi ekonomik kazanç sağlaması azımsanamayacak bir rakamdır. Odun hammaddesi ithaline yılda 3 milyar dolar harcandığı düĢünülürse, hızlı geliĢen türlerle yapılacak ağaçlandırmaların ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bu kapsamda Orman Genel Müdürlüğü Endüstriyel Ağaçlandırma ÇalıĢmaları Eylem Planı (2013-2023) hazırlamıĢtır. Kavaklarla yapılacak endüstriyel ağaçlandırmalar da bu planda yer almaktadır. Titrek kavak, tıraĢlama kesim yapılması halinde meĢe türleri gibi 1 m civarında sürgün verir ve baltalık olarak iĢletildiğinde endüstriyel odun ihtiyacımızı karĢılama konusunda üzerinde durulması gereken bir kavak türüdür. 80 Resim 5: Ormanlarda ibreli-titrek kavak gençlik sahaları Titrek kavaklar konusunda öncelikle gen kaynaklarının insütü ve exsitü olarak korunması sağlanmalıdır. Sonrasında gerek arazide gerek laboratuvarda yapılacak ıslah çalıĢmalarıyla, daha hızlı büyüyen, odununun teknolojik özellikleri daha iyi, dona, kuraklığa, hastalıklara dayanıklı vs. klonların geliĢtirilmesi tamamlanarak endüstriyel ağaçlandırmalara kazandırılması ülkemizin faydasınadır. Erozyon önleme çalıĢmalarında, özellikle yüksek rakımlarda yapılacak endüstriyel ağaçlandırmalarda ve toprak ıslahı gibi projelerde rahatlıkla kullanılabileceği düĢünülmektedir. KAYNAKÇA OGM., 1994. ”Türkiye‟de Kavakçılık”, Ġzmit. Öner,N.,Aslan,S., 2002. ”Titrek Kavak (Populus tremula L.) Odununun Teknolojik Özellikleri ve Kullanım Yerleri”, SDÜ Orman Fakültesi Dergisi,135-146 OGM., 2013. Endüstriyel Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı (2013-2023), OGM OĠPD arĢivi 81 BĠYOENERJĠ HAMMADDESĠ KAVAK Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY Ġ.Ü Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü ÖZ Hızla artan nüfusla birlikte enerji tüketimi de dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmakta buna paralel olarak sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Yaygın olarak kullanmakta olduğumuz fosil yakıtların (kömür, petrol vb.) hızla tükenmesi, pahalı olması yanı sıra atmosfere saldıkları karbon emisyonları ile doğal çevreye onarılamaz zararlar vererek nesillerin geleceğini tehdit etmektedir. Kyoto Protokolü gereğince ülkemizin sera gazlarının azaltılması, alternatif enerji kaynaklarının devreye sokulması konusunda ciddi çabalarını gerektirmektedir. Bu noktada lignoselülozik bir biyokütle olan odunun önemi daha da belirgin olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, ülkemizin Avrupa Birliğine girme sürecinde olması enerji politikalarını oluĢturma bakımından önem taĢımaktadır. AB yasal düzenlemelerine göre 2020 yılında kullanılacak sıvı yakıtların biyoyakıtlarla % 20 oranında karıĢtırılması hedeflenmekte ve bu halde kullanılacak yakıt karıĢımlarına vergi indirimi uygulanması konuları yer almaktadır (Ar ve ark.). Ülkemiz enerji ormancılığı yönünden ekonomik değeri yüksek olan ve hızlı geliĢen ağaç türleri arasında yer alan kavağın önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu bildiride önemli bir biyoenerji kaynağı olan kavak ile ilgili çalıĢmalar özetlenecektir. Anahtar kelimeler: biyoenerji, kavak, alkol ABSTRACT Rapidly growing population with increasing energy consumption in our country as well as in the parallel world also brings problems with it. Commonly use fossil fuels (coal, oil, etc.) are rapidly depleted, giving irreparable damage to the natural environment and not expensive as well as carbon emissions released into the atmosphere threatens the future of generations. In accordance with the Kyoto Protocol to reduce the country's greenhouse gas requires serious efforts on the introduction of alternative energy sources. At this point, the importance of a lignocellulosic biomass wood which stands out even more pronounced. EU seeks to mix 20% of liquid fuels with biofuels by 2020 will be used in accordance to the regulations and the implementation of this state to be used to fuel mixture tax credits is located on topic. Our country with high economic value in terms of energy and forestry has an important place among fast growing poplar tree species. This paper will summarize the work related to an important source of bioenergy poplar. Key words: poplar, bioenergy, alcohol GĠRĠġ Hızla artan global enerji talebi, fosil yakıtların kullanımı ile artan sera gazının olumsuz etkileri, araĢtırıcıları daha düĢük maliyetli, yenilenebilir ve çevre kirletme etkisi olmayan alternatif enerji kaynaklarına yöneltmiĢtir. Günümüzde bu kaynaklardan dünya enerji gereksiniminin % 10-14‟ü karĢılanmaktadır. Biyokütle durumundaki lignoselülozik malzeme, ısı, elektrik ve sıvı yakıt olarak farklı enerjilere dönüĢtürülebilir. Ayrıca, birçok kimyasal ürünün üretiminde kullanılabilir. BirleĢmiĢ Milletler Tarım Departmanı (USDA) raporlarına göre ülkenin (ABD) petrol ihtiyacının 1/3‟ünün tarım ve orman kaynaklarından karĢılanabileceği belirtilmekte ve bu alanda hükümet, üniversiteler ve endüstri araĢtırma kurumlarının gayretleri ile lignoselülozik maddelerden biyodizel üretimi çalıĢmaları hızla devam etmektedir. Yapılan incelemeler sonucunda öne çıkan bitkiler melez kavak, dallı darı, miscanthus, güney çamı, söğüt ve mısır koçanı olarak belirtilmektedir (Sannigrahi ve ark. 2010). Avrupa‟da olduğu gibi Amerika da enerji ormanlarına büyük önem vermektedir. Yapılan hesaplamalar 1 milyon hektar üzerine kurulacak enerji ormanından yılda 7 milyon ton biyokütle enerji kaynağı elde edilebileceğini göstermektedir. Bu miktar yaklaĢık 30 milyon varil ham petrole eĢ değerdir. 82 Lignoselülozik biyokütle olan odunun niĢasta ve Ģeker içeren diğer biyokütlelere oranla daha ekonomik bir hammadde olduğu bilinmektedir. Odunun kimyasal bileĢimi, lif yapısı, türler arasındaki genetik faktörlere, yetiĢme ortamı koĢullarına bağlı olarak değiĢim göstermektedir. GeniĢ yapraklı ağaç odunları iğne yapraklı ağaç odunlarına kıyasla daha yüksek selüloz ve daha düĢük lignin oranına sahip bulunmaktadır (Kunlan ve ark. 2001). Lignoselülozik maddelerden üretilecek enerji miktarı içerdiği selüloz, lignin, hemiselüloz, kabuk miktarı, nem miktarı, ısıl değeri, kül miktarı ve bileĢimi ile ekstraktif madde miktarına bağlıdır (Dinus 2001). Bir kavağın hammadde olarak değerlendirileceği alan için karakterizasyonunun iyi bir Ģekilde belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Biyodizel uygulamaları için hammadde seçiminde kül miktarı ve bileĢimi, ısıl değeri, element oranları, lignin, selüloz, hemiselüloz oranı önem taĢımaktadır. DönüĢtürme iĢleminde izlenecek yöntemin uygulanmasında en iyi hammaddenin seçimi için selülozun yapısı ve polimerizasyon derecesi, hemiselüloz bileĢimi, ligninin davranıĢı ve kimyasal yapısının bilinmesi gereklidir. Alkol üretimi için selüloz ve hemiselüloz oranının yüksek, lignin miktarının düĢük olması ve morfolojik özelliklerinin uygun olması gerekmektedir. Odundan enerji veya kimyasal ürünlerin üretiminde, idare süresi kısa olan özellikle kavak türlerini kültür plantasyonları üzerine çok sayıda çalıĢma yapılmıĢtır (Hensen ve ark. 1983; Murpley ve ark. 1979). Yaygın olarak yetiĢtirilebilmesi, hektar baĢına yıllık veriminin yüksekliği ve idare süresinin kısalığı ile kavak, alkol üretiminde en kuvvetli hammadde adayı durumundadır (Hensen ve ark. 1983). Alkol üretimi için kavak türünün seçiminde, hektar baĢına yıllık verim, yetiĢtirme maliyeti gibi faktörler yanında selülozun glikoza dönüĢüm verimi ve hızını etkileyen, odunun kimyasal yapısı ve lif morfolojisi de dolaylı olarak maliyeti belirleyici faktörlerdir. Amerika BirleĢik Devletlerinde yapılan kavak yetiĢtiriciliği çalıĢmalarında, enerji hammaddesi olarak yetiĢtirilecek melez kavaklar için hızlı geliĢen ve hastalıklara karĢı dirençli, selüloz ve/veya hemiselüloz miktarının yüksek, idare süresinin kısa ve yetiĢtirme masraflarının düĢük olduğu ürünler yetiĢtirmek bu alanda çalıĢma yapan kurumların temel amacını oluĢturmaktadır. Green Wood, biyokütle için melez kavak ağaçlarının fizibilitesini saptamak üzere bir çalıĢma yapmıĢ ve bu çalıĢmada biyokimyasal yöntemle kavağın alkole dönüĢtürülmesinde odun yoğunluğu, lignin miktarı, lignin tipi oranı, glikoz, ksiloz miktarı bakımından oldukça iyi bir enerji kaynağı olması için geliĢtirilmeye gereksinim duyulduğunu saptamıĢtır. MATERYAL VE YÖNTEM Selüloz, hemiselüloz ve lignin, lignoselülozik biyokütlenin biyokimyasal bileĢenleridir. Selüloz glikoz birimlerinden oluĢmuĢ uzun zincirli bir polimer maddedir. Bitkilerin tipine bağlı olarak selülozun polimerizasyon derecesi 2000-27000 glukan biriminden oluĢtuğu tahmin edilmektedir. Odun hücrelerinin lif yapısı bileĢiminde yönlenmiĢ, kristal yapılı düzene sahip ve en fazla bulunan bileĢendir. Selüloz, etanol ve diğer büyük moleküllü alkollerin üretiminin asidik hidroliz ve devamında fermentasyonla gerçekleĢtirildiği en uygun bileĢendir. Hemiselülozlar selüloza kıyasla daha kısa beĢ karbonlu pentozlar ile altı karbonlu heksozların dallanmıĢ polimerleridir. Heterojen yapılı polisakkarit grubudur. Amorf yapıda olup lignin ile birlikte selüloz lifleri arasına gömülü durumdadır. Yapraklı ağaç hemiselülozları pentozlar açısından daha zengin iken iğne yapraklı hemiselülozları daha fazla heksoz içermektedir. Asit ile kolaylıkla hidrolize olarak ksiloz, mannoz, galaktoz, glikoz, arabinoz, ramnoz, glukuronik asit, metil glukuronik asit, galakturonik aside dönüĢtürülebilir. Bir bitkinin biyoenerji hammaddesi olarak etkin bir Ģekilde kullanılması hücre çeperinin odunlaĢma derecesine bağlıdır. Hemiselülozlar ayrıca, yan ürün olarak yapıĢtırıcılar, kıvam arttırıcılar, emülsiye ediciler ve Ģeker türevlerinin üretiminde yararlanılabilir. Lignin, üçüncü hücre zarı bileĢeni olup fenilpropan birimlerinden oluĢmuĢ üç boyutlu bir polimerdir. Ġğne yapraklı ve geniĢ yapraklı ağaçlarda çok farklı yapılara sahiptir. GeniĢ yapraklı ağaç ligninleri daha az çapraz bağa sahip olup kimyasal prosesler sırasında daha kolay çözünür. Biyoenerji üretimi bakımından lignin miktarının düĢük olması tercih edilmektedir. Ligninin kimyasal bağları, kimyasal ve enzimatik bozunmalara son derece dayanıklıdır. Zira özellikle hidroliz reaksiyonlarını olumsuz etkilediği ve hidrolizi zayıflattığı bilinmektedir. Ligninden vanilya, fenol veya etilen gibi kimyasal maddelerin üretiminde yararlanılabilir. 83 Biyokütle içindeki anorganik elementler kül miktarını gösterir. Melez kavakların kül miktarı iğne yapraklı odunlarından biraz daha yüksek, ancak biyodizel kaynağı olarak kullanılan hammaddelerden olan yıllık bitkilerden daha düĢüktür. Ekstraktif maddeler nötral organik çözücülerde veya suda çözünen odun bileĢenleridir. Büyük ölçekteki lignoselülozik biyorafineriler için katma değer sağlanan potansiyel yan ürünlerdir. Selülozun glikoza dönüĢtürülmesi aĢamasında selülozun polimerizasyon derecesi ve kristalinite derecesi enzimatik dönüĢümü sınırlayıcı faktördür. Lignoselülozik materyalden alkol üretiminde öncelikle bu maddeler içerisindeki karbonhidrat bileĢimindeki polimerler kimyasal veya enzimatik hidroliz reaksiyonlarıyla basit Ģekerlere dönüĢtürülür ve basit Ģekerlerden fermentasyon ile alkol üretimi gerçekleĢtirilir (Klass 1998). Hidroliz prosesleri seyreltik veya deriĢik asitler kullanılarak yapılır. DeriĢik asit prosesleri seyreltik asit prosesleri ile kıyaslandığında genellikle daha yüksek Ģeker verimine sahiptir (Taherzadeh ve Karimi 2007). Belirli sıcaklık ve süre seyreltik veya deriĢik asitlerin lignoselülozik maddelere etki ettirilmesi sonucunda ilk kademede selüloz glikoza, hemiselüloz ise pentoz ve heksozlara dönüĢmektedir. Ġkinci kademede ise monomer Ģekerler fermentasyon ile alkole dönüĢtürülmektedir. Lignin ise bu iĢlemde yan ürün olmaktadır. Üretimde kullanılan ticari yöntemlerin en önemli engeli reaktör ve ekipmanların özel alaĢımlar gerektirmesi nedeniyle yatırım ve bakım masraflarının yüksekliğidir (Jones and Semrau 1984). Seyreltik asit proseslerinin ilki Scholler prosesidir (Faith 1945). Kesikli olan Scholler prosesinde % 0.5‟lik seyreltik sülfürik asitte 11-12 bar basınç altında 45 dakika sürede gerçekleĢtirilen iĢlem günümüzde uygulanan kesikli proseslerde birkaç dakikada gerçekleĢtirilmektedir (Karimi ve ark.2006b). Ġki kademeli seyreltik asit reaksiyonlarında en büyük dezavantaj özellikle ilk kademesinde Ģekerlerin bozunarak istenmeyen yan ürünlerin oluĢmasıdır. Bu olay Ģeker verimini düĢürmenin yanında alkol üretimi sürecinde fermentasyon prosesini de yavaĢlatmaktadır. Bu reaksiyonu yavaĢlatan maddelerin çoğu hidroliz aĢamasında gerçekleĢmektedir. Bu olumsuzluktan kaçınmak için iki kademeli reaksiyonun ilk kademesi daha ılımlı koĢullarda yaklaĢık 1200C‟de daha uzun sürede gerçekleĢtirilir. Ticari Prosesler Pilot ölçekte ve ticari ölçekte lignoselülozik biyokütleden kimyasal olarak hidroliz ile alkol üretimine dönüĢtürüldüğü sistemlerin kullanımı 1900‟lerin ilk yıllarına dayanmaktadır. Seyreltik sülfürik asit kullanılarak ticari anlamda hidroliz iĢleminin geliĢtirilmesi I. Dünya SavaĢı yıllarında Ewen ve Tomlinso tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. BirleĢmiĢ Milletlerde iki tesiste sürdürülen odun hammaddesinden Ģeker üretimi uygulaması ekonomik nedenlerle I. Dünya SavaĢı sonunda kapatılmıĢtır. II. Dünya SavaĢına kadar ve savaĢ süresinde Avrupa, Rusya, Çin, Kore ve BirleĢmiĢ Milletlerde lignoselülozik maddelerden alkol üreten toplam yirmiden fazla tesis iĢletmeye açılmıĢtır. Bu tesisler odun hidrolizinde ya Scholler‟in % 0.2-1 „lik sülfürik asit ya da Bergius‟un % 40-45‟lik deriĢik klorür asidinin kullanıldığı prosesler olup her iki iĢlemde de iğne yapraklı odun unu veya yongalarından % 45 „e kadar mayalanabilir Ģekerlerdir. Scholler yöntemi yatırım maliyetlerinin düĢük olması nedeniyle tercih edilir olmuĢtur. Bu tesislerin büyük çoğunluğu ekonomik nedenlerle II. Dünya SavaĢı sonunda kapanmıĢtır (Maiorella 1983). Günümüzde bu eski fabrikaların bir kaçı hala iĢletilmektedir(Badger 2002). Rusya‟da günümüzde iĢletilen endüstriyel tesislerin biri 1943 yılında kurulan ve 1970 yılında revize edilen Tavda hidroliz fabrikası olup Scholler yöntemine göre üretim yılda yaklaĢık 13.5 milyon litre alkol üretimi yapmaktadır. Üretimin % 70‟ini odun selülozundan, % 20‟sini buğday niĢastasının hidrolizinden, % 10‟unu pancar küspesinden üretmektedir. Ürünleri Ģekere dönüĢtürdükten sonra aynı mayalandırma iĢlemi ile alkol üretimini gerçekleĢtirmektedir. ĠĢlem çok kademeli seyreltik asit ile 612.5 amosfer arasında değiĢen basınç altında 100 dakikada hidrolize uğratılmakta ve toplam mayalandırma süreci 6-8 saat sürmektedir. Ġsviçre‟deki Ġnventa AG firması seyreltik asit hidrolizi prosesini geliĢtirerek uygun iğne yapraklı odunlarından teknolojik bakımdan yılda 10 milyon litre yakıt kalitesinde alkol üretebilen hale getirdi. Hidroliz reaksiyonunu odun yongalarının 140-1800 C sıcaklıkta % 0.6‟lık zayıf asit etkisiyle gerçekleĢtirdi. Reaksiyon kabı içerisindeki katı kalıntı ise yakıt olarak kullanıldı. Domat‟ta 1956 yılına kadar iĢletilen tesiste üretilen alkol verimi ton kuru odun için 240 litre kadardı (Kosaric ve ark. 1983). 84 BirleĢmiĢ Milletlerdeki BC Internaional Cooperation (BCI) ve Ġsveç‟deki SEKAB endüstriyel üretimlerde en son araĢtırma ve geliĢmelere dayanan iki kademeli seyreltik asit hidroliz kullanan yeni teknolojiler kullanılmıĢtır. Ġlk kademede yaklaĢık 170-1900 C‟de ılıman koĢullarda hemiselüloz hidrolize uğratılmıĢ ve selüloz daha set koĢullarda 200-2300 C‟de hidroliz edilmiĢtir. BULGULAR Yapraklı ağaç odunlarında ana bileĢenler olan selüloz % 49-54, hemiselüloz % 14-37, lignin ise % 17-30 kadar bulunurken, iğne yapraklı ağaç odunlarında selüloz % 42-50, hemiselüloz % 11-27, lignin ise % 20-30 kadardır. Kavak türleri ve melezlerindeki selüloz miktarı % 42-49, hemiselüloz miktarı % 16-23 ve lignin miktarı % 21-29 kadardır. Melez kavak için ısıl değer yaklaĢık 19 MJ/kg kadardır. Farklı kavak türlerinin element bileĢimi fazla değiĢiklik göstermemektedir. Kavak türlerinde kül miktarı % 0.6- 2.13 kadardır. Kavak türlerinde ekstraktif madde miktarı düĢük olup % 1.4-3.6 kadardır. Melez kavaklarda yoğunluklar 0.33-0.37 g/cm3 kadardır. Ġki kademeli hidroliz proseslerinde ilk kademede hemiselülozlardan elde edilen pentoz ve heksozların verimi yüksek olup mevcut Ģekerlerin yaklaĢık % 80-95‟i kadar iken selülozun glikoza dönüĢüm verimi genellikle düĢük olup yaklaĢık % 40-60 kadardır. Minesota‟da yetiĢmiĢ 13 yaĢındaki melez kavak odunları ile yapılan bir araĢtırmada % 35-45 alkol verimi elde edilmiĢtir (Zamora ve ark. 2013). SONUÇ VE ÖNERILER Kavak, yoğunluğunun düĢük ve poröz yapıda olması, yüksek selüloz içeriği, düĢük kül ve ekstraktif madde içeriği, orta derecedeki lignin ve hemiselüloz miktarı içermesi özellikleriyle alkol ve diğer biyoesaslı malzemelerin üretimi için cazip bir hammaddedir. Ancak, ülkemiz için mevcut klonların ve genetik çalıĢmalarla geliĢtirilen klonların kimyasal karakterizasyonlarının belirlenerek en uygun olanların belirlenebilmesi için ayrıntılı çalıĢmaların yapılması gerekmektedir. KAYNAKÇA Ar, F. F., Akdağ, N. F., Malkoç, Y. ve Çalı!kan, M., 2003, Biyokütle enerjisi ve biyomotorin, II. Enerji Sempozyumu http://www.emo.org.tr/ enerji_sempozyumuII.htm Badger, P.C., 2002. Ethanol from cellulose. A General Review. Trends in new crops and new uses, J. Janick and A. Whipkey (eds.)ASHS Press, Alexandria, VA. Dinus, R.J., 2001. Genetic improvement of poplar feedstock quality for ethanol production. Appl. Biochem. Biotechnol 91-93:24-34 Faith, W., 1945. Development of Scholler Process in the United States. Ind. Eng. Chem. 37(1), 9-11. Hensen, E.A., Moor, L., Netzer, D., Ostry, M., Phipps, H., Zavitkovski, J., 1983. Establishing intensively cultured hybrid poplar plantations for fuel and fiber. USDA NC For. Exp. Sta. Gen. Tech. Rep. NC-78. Jones, J., and Semrau, K., 1984. Wood hydrolysis for ethanol production-Preview experience and the economics of the selected processes. Biomass 5, 109-135. Karimi, K., Kheradmandinia, S., and Taherzadeh, M.J., 2006b. Conversion of rice straw to sugars by dilute-acid hydrolysis. Biomass Bioenergy 30(3), 247-253. Klass, D.L., 1998. Biomass for Renewable Energy. Fuels and Chemicals. Academic Press, New York Kosaric, N., Wieczorirek, A., Cosentono, C.P., and Magee, R.J.,1983. Ethanol fermentation, in Biotechnology. A Comprehensive Treatise, Rehm, HJ., and Reed G. ((eds.), Verlag-Chemie. 257-386. Kunlan, L., et.al. 2001. Salt-assisted acid hydrolysis of starch to D-Glucose under microwave irradition. Carbonhydrate Research. 3319-2. 85 Maiorella, B.L., 1983. Ethanol, in Industrial Chemical, Biochemizals and Fuela., Vol.3, Comprehensive Biotechnology, Young M.(eds.) Pergamon Press, Oxford. Murphy, W.K., Bowersox, T.W., and Blankenorn, P.R., 1979. Selected wood properties of young Populus hybrids. Wood Science 11(4), 263-267. Sannigrahi, P., Ragauskas, A.J., Tuskan, G.A., 2010. Poplar as a feedstock for biofuels: A review of compositional characteristics. Biofuels, Bioref. 4:309-226. Taherzadeh, M.J., and Karimi, K., 2007. Acid-Based Hydrolysis Processes for Ethanol from Lignocellulosic Materials: A Review. BioResources 2(3), 472-499. Zamora, D.S., Wyatt, G.J., Apostol, K.G., Tschirner, U., 2013. Biomass yield, energy values, and chemical composition of hybrid poplar in shortrotation woody crop production and native perennial grasses in Minesota, USA. Biomass and Bioenergy. 49(2013), 222-230. 86 KAVAK AĞAÇLANDIRMA VE FĠDANLIKLARINDA ZARAR YAPAN ÖNEMLĠ BÖCEK TÜRLERĠ Fazıl SELEK1, Mustafa YAMAN2, Sabri ÜNAL3 1 Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Ġzmir Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon 3 Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kastamonu 2 Tel: (232) 766 34 95 Dahili: 217 Fax: (232) 766 34 99 email: [email protected] ÖZ Kavak ağaçlandırmaları ülkemiz odun ihtiyacını karĢılamada önemli bir paya sahiptir. Halen ülkemiz kavak odunu üretimi yıllık 3,5 milyon m3‟tür. Ülkemiz için bu kadar önemli olan bu ağaç türünün çeĢitli zararlıları bulunmaktadır. Böcekler bu zararlılar içinde önemli derecede etkiye sahiptir. Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında böcek zararlarını en aza indirmek ve erken önlem almak için kavaklık alanları düzenli olarak gözlenmelidir. ÇalıĢmada Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma alanları ve fidanlıkları 2013-2014 yılları içinde düzenli olarak gözlenmiĢtir. Arazide görülen böceklere ait larva, pupa ve erginler laboratuara getirilmiĢ ve takip edilmiĢtir. En sık rastlanan böcekler hakkında literatür taraması yapılarak böceklere karĢı kullanılması gereken önlemler belirlenmiĢtir. ÇalıĢmada toplam 13 adet böcek tespit edilmiĢtir. Bunların 5 tanesi yaprak, 6 tanesi gövde ve dal, 2 tanesi de kök zararlısıdır. ÇalıĢmanın yapılmasında 1120807 numaralı TÜBĠTAK projesinin önemli derecede katkısı olmuĢtur. Anahtar kelimeler: Kavak, böcek zararı THE IMPORTANT INSECT SPECIES WHICH ARE HARMFUL ON POPLAR PLANTATIONS AND NURSERIES ABSTRACT Poplar plantations have the great portion to meet the need for wood in our country. Presently poplar wood production is 3,5 million m3. There are various harmful beings for this tree species and among them, insects have significant effects. The poplar plantations should be observed periodically in order to take precautions and minimize the insect damages. In this study, the poplar plantation areas and poplar nurseries were observed regularly during 2013 and 2014. The larvae, pupae and adults of the insects seen in these areas was brought to the laboratory and observed. The precautions against insects were determined by investigating literature related to the mostly seen insect species. In total, 13 insect species were found. 5 of them were leaf damagers, 6 of them were stem and twig damagers and 2 of them were root damagers. During the implementation of this study, the 1120807 TUBITAK project had been a substantial contribution. Keywords: Poplar, insect damage 87 1. GĠRĠġ Ülkemizin kavak ağaçlandırma alanlarında ve fidanlıklarda zarar yapan bazı böcek türleri önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu böceklerin sürekli takip edilmesi ve mücadelelerinde entegre yöntemin kullanılması gerekmektedir. Kavak ağaçlandırması ve fidanlığı yapan özel giriĢimciler kavak zararlılarıyla mücadele konusunda bilinçli yöntemler kullanırlarsa hem en az masrafla en faydalı sonuçlara ulaĢabilecekler hem de gereksiz masraflardan kaçınacakları için ülke ekonomisine katkıda bulunacaklardır. Kavak üreticilerinin bilinçlendirilmesi için onlarla sürekli iletiĢim halinde olmak düzenli periyotlarda ziyaretlerine gitmek zaman zaman Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nde eğitici seminerlere katılmalarını teĢvik etmek gerekmektedir. Kavak ağaçlandırma alanları ve fidanlıklarında zararlılarla mücadelede kimyasal maddelerin kullanılması en son aĢama olmalıdır. Bu alanlarda yapılacak sulama, toprak iĢleme, kaliteli fidan kullanımı, fidanların doğru bir Ģekilde ve zamanında dikimi, iklim değerlerinin kontrol edilmesi gibi konulara azami önem verilmelidir. Herhangi bir böcek zararı görüldüğünde hemen ilaçlama cihetine gidilmemeli bu böcek bilimcisi uzmanlarla böceğin yaĢam seyri gözden geçirilmeli ve en son çare olarak ilaçlama yapılmalıdır. Bu çalıĢmada 2013-2014 yılları içinde Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında yapılan düzenli gözlemler sırasında sık sık karĢılaĢılan böcekler ele alınmıĢtır. Arazide görülen böcek türlerine ait yumurta, larva, pupa ve erginler laboratuarda takip edilmiĢtir. ÇalıĢmanın yapılmasında 1120807 numaralı TÜBĠTAK projesinin önemli derecede katkısı olmuĢtur. En sık rastlanan böcekler ağaçların yaprak, kök ve gövdelerinde yaptıkları zararlara göre gruplandırılmıĢtır. 2. KAVAK ZARARLISI BÖCEKLER Kavak zararlısı böcekler böceklerin ağaçların yaprak, gövde ve köklerinde yaptıkları zararlara göre gruplandırılmıĢtır. 2.1. Yapraklarda Zarar Yapan Böcekler Kavak yapraklarıyla beslenen böcekler yaprakların azalmasına neden olmaktadır. Böceklerin salgın yapma durumlarında bu durum önem arz etmektedir. Yeni kurulan kavak ağaçlandırmalarında yaprak miktarının fazla olması ağaç hayatiyeti açısından önemli olduğu için bu dönem böcek salgınlarına müdahale edilmesi gerekmektedir. Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan yaprak zararlısı böcek türleri aĢağıda listelenmiĢtir. 1. 2. 3. 4. 5. Chrysomela populi L., Kavak yaprak böceği (Coleoptera: Chrysomelidae) Hyphantria cunea (Drury), Amerikan beyaz kelebeği (Lepidoptera: Arctiidae) Leucoma salicis (L.), Kavak örücüsü (Lepidoptera: Lymantriidae) Lymantria dispar (L.), Sünger örücüsü (Lepidoptera: Lymantriidae) Nycteola asiatica Krul. YeĢil ağ tırtılı (Lepidoptera: Noctuidae) 2.2. Gövde ve Dallarda Zarar Yapan Böcekler Bazı böceklerin larvaları kavak gövdelerinin içinde odunla beslenmekte gövdelerin iç kısmını boĢaltarak fidanların rüzgarla kırılmasına neden olmaktadır. Emici böcekler de gövdeler üzerinde ağacın özsuyunu emmekte, bu Ģekilde ağaçları zayıflatmakta, taĢıdıkları patojenleri ağaca bulaĢtırmakta ve fidanların kurumasına neden olmaktadır. Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan gövde ve dal zararlısı böcek türleri aĢağıda listelenmiĢtir. 88 1. 2. 3. 4. 5. 6. Paranthrene tabaniformis (Rott.) Saydam kanatlı kavak kelebeği (Lepidoptera: Aegeriidae) Melanophila picta (Pall.), Sarı lekeli kavak süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae) Agrilus ater L., Altı noktalı kavak süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae) Crytorrhynchus lapathi (L.), Kızılağaç hortumlu böceği (Coleoptera: Curculionidae) Chionaspis salicis (L.), Söğüt koĢnili (Homoptera: Diaspididae) Lepidosaphes ulmi (L.), Virgül koĢnili (Homoptera: Diaspididae) 2.3. Kök Zararlısı Böcekler Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarda köklerde zarar yapan böcekler özellikle fidanlıklarda kavak fidanlarının kurumasına neden olmaktadır. Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan gövde ve dal zararlısı böcek türleri aĢağıda listelenmiĢtir. 1. Melolontha melolontha (L.), Adi mayıs böceği (Coleoptera: Scarabaeidae) 2. Capnodis miliaris Klug., Kavak kök süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae) 3. SONUÇ VE ÖNERĠLER Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan böcekler yukarıda belirtilmiĢtir. Bu böceklere karĢı son derece dikkatli olmak gerekmektedir. Doğada her zararlı belli bir oranda mevcuttur önemli olan zarar eĢik düzeylerini geçmemeleridir. Chrysomela populi L. larva ve erginleri kavak yapraklarını yiyerek zarar yapmaktadır. Böceğin 1-2 yaĢlı kavak fidanlarındaki zararı son derece önemlidir. Salgın durumunda böceğin ergin ve larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri uygulanmalıdır. Hyphantria cunea (Drury) larvaları kavak yapraklarını yiyerek zarar yapmaktadır. Yılda iki generasyon vermektedir, birinci dönem Mayıs-Haziran, ikinci dönem Temmuz-Ağustostur. Larvalar zararlarını ipeğimsi bir ağ tabakası altında yapmaktadır. Böcekle mücadele larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri kullanılarak yapılmalıdır. Leucoma salicis (L.) yılda 2-3 generasyon vermektedir. Birinci dönem Mayıs-Haziran, ikinci dönem Temmuz-Ağustostur. Böcekle mücadelede larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri uygulanmalıdır. Lymantria dispar (L.) yılda bir generasyon vermektedir. Larva dönemi Mayıs-Hazirana rastlamaktadır. Mücadelesi larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri uygulayarak yapılmalıdır. Nycteola asiatica Krul.‟nın larvaları sürgün ucundaki genç yapraklarda, yaprak kıvrımları arasında veya bitiĢik yaprakların içinde yiyim yapmakta, salgıladıkları bir madde ile yaprakları sarmakta ve zarar görmüĢ yapraklar delik deĢik olmaktadır. Larva süresi hava hallerine bağlı olarak 25-40 gün devam etmektedir. Böcek yılda iki generasyon vermektedir. Birinci dönem HaziranTemmuz, ikinci dönem Ağustos–Eylül‟dür. Mücadelesi böceğin larvalarına karĢı mide ve temas zehiri uygulayarak yapılmalıdır. Paranthrene tabaniformis (Rott.)‟in larvaları 1-5 yaĢlı kavak gövdelerinde odun dokusunda zarar yapmakta ve fidanların rüzgarla kırılmasına neden olmaktadır. Yılda bir generasyon vermektedir. Böceğe karĢı mücadelede koruma tedbirlerinin çok önemi vardır. Fidan ve ağaç gövdelerinin yaralanmamasına önem verilmeli yaralanma hallerinde bunları ağaç macunu, plastik tutkal ve benzeri maddelerle kapatmalıdır. Böcek zararının yoğun olduğu bölgelerde budama yaraları da aynı Ģekilde kapatılmalıdır. Parazitlerin uçma zamanlarında ilaçlama yapmamaya çalıĢmalıdır. Ġlaçlama, erginlerin görülmesinden 20 gün sonra ilk, 15 gün ara ile ikinci, gerekiyorsa 15 gün sonra da 3. ilaçlama Ģeklinde yapılmalıdır. Melanophila picta (Pall.) larvaları odun içinde yiyim yapark zarar yapmaktadır. Zarar gören ağaçlar rüzgar etkisiyle kırılmaktadır. Bu böceğin zararının ana sebebi ağacın su kıtlığı çekmesidir. 89 Sulamada noksanlık veya kök geliĢmesini önleyici her türlü kültürel yanlıĢlıklar bu böceğin saldırısına sebep olmaktadır. Böcek zararı durumunda Mayıs ortasından itibaren kavak gövdelerini 20 gün ara ile ilaçlamalıdır. Agrilus ater L larvalar kabuk altındaki odun tabakasında yiyim yapmaktadır. Larvaların zarar yaptığı bölümlerdeki gövde kısımları renk değiĢtirmekte, üzerine bastırınca kabuk içeriye çökmektedir. DıĢarıdan bakıldığında öğüntülü kırmızı kahverenkli akıntıların çıktığı görülmektedir. Böcek çok büyük ağaçları da öldürecek kadar tehlikelidir. Tuzlu ve drenajı bozuk topraklarda çok görülmektedir. Ġlaçlı mücadelede öncelikle gövdeler incelenip donmuĢ kireç görünümlü yuvarlak yumurta grupları görüldüğünde ilaçlamaya baĢlanmalıdır. Ġlaçlama gerektiğinde 5 defa tekrarlanmalıdır. Crytorrhynchus lapathi (L.) larvaları kavak gövdelerinde odun dokusunda zarar yapmaktadır. Böceğin zarar gördüğü ağaçlar tamamen ölebilmektedir. Böcek kavaklıklar için son derece büyük tehlike oluĢturmakta ve özel tedbirler alınmasını gerektirmektedir. Böcekle ilaçlı mücadelede ilaçlamaya ġubat ortasında baĢlanmalı, 15 gün ara ile 2-3 adet ilaçlama yapılmalıdır. Chionaspis salicis (L.) ve Lepidosaphes ulmi (L.), arız oldukları kavak ağaçlarının kabuğu içine emici organlarını sokarak öz suyunu emmektedir. AĢırı üremeleri halinde ağaçları kurutabilmektedirler. Bu böceklere karĢı mücadele Yaz Mücadelesi ve KıĢ Mücadelesi olmak üzere iki devrede uygulanmaktadır. Yaz Mücadelesi, yavrular kabuk bağlamadan ilkbaharda ve yaz baĢlangıcında yapılmaktadır. Bunun için beyaz yağ ile hazırlanmıĢ insektisitler kullanılmaktadır. KıĢ mücadelesi ise kalkan altındaki ergin ve yumurtalara karĢı kullanılmaktadır. KıĢ mücadelesinde kıĢlık yağlar uygulanmalıdır. Melolontha melolontha (L.) hayat devresini 3 yılda tamamlamaktadır, asıl zararı larva yapmaktadır. Larva fidan köklerinin kabuk ve kambiyum tabakasını yediği için zarar gören fidanlar ölmektedir. Böceğe karĢı fidanlıkta boĢ ve sürülmesi mümkün sahaların tamamında derin sürüm yapılmalı ortaya çıkan larvalar imha edilmelidir. Mayısta 15-20 cm‟lik toprak iĢlemesi yapılmalı ortaya çıkan larvalar imha edilmelidir. Erginler görüldüğünde toplanıp öldürülmelidir. Ġlk ergin böceklerin görülmesinden 10-15 gün sonra göllendirme Ģeklinde sulama yapılmalıdır. Haziran ve Temmuzda ot temizliği yapılmalı erginlerin yumurta bırakması önlenmelidir. Temmuz ve Ağustosta toprak iĢlemesi yapılmalı yeni bırakılan yumurtaların ölmesi sağlanmalıdır. Ġlaçlamada sıvı ilaçlarla sadece fidan sıralarını kapsayan dar kanalcıkları doyuracak Ģekilde sulama yapılabilir. Bu Ģekilde kök ve civarına gelmiĢ larvaları öldürmek mümkündür. Fakat larvaların bulunduğu derinliklere kadar ilaçlı suyun iĢlemesini sağlamak için kanalcıkların yeterli derecede ilaçlı su ile doygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun için kanal içlerinde çapa vs. ile ufak çukurlar açarak ilaçlı suyun tam çekildiğinde toprak yüzeyinde hangi seviyeye kadar inmiĢ olduğu kontrol edilmelidir. Ġlaçlama 15 gün ara ile 2-3 gün tekrarlanmalıdır. Ġlaçlar larvalar üzerinde kısa zamanda etkili olamamaktadır. ĠlaçlanmıĢ topraklarda böcek yavaĢ seyreden bir hastalığa tutulmuĢ gibi çeĢitli hayat dönemlerinde ölmekte hatta ergin olabilse bile yumurtlamaya imkan bulamamaktadır. Capnodis miliaris Klug. Larvaları kavak köklerinde zarar yapmaktadır. Böcek özellikle aĢırı kumlu topraklarda ve sulama ile toprak iĢlemelerinin yetersiz yapıldığı kavaklık ve fidanlıklarda son derece büyük zararlara sebep olmaktadır. Böceğe karĢı alınabilecek en etkili önlem, ilkbaharda ısının 20 0C‟lerde seyretmeye baĢladığı devre baĢlayınca her 15 günde bir sulama yaparak toprak neminin % 80‟in altına düĢmemesini sağlamaktır. Kimyasal mücadeleye karar verilirse bu sulama ve toprak iĢlemeleri ile paralel yürütülmelidir. Ġlaçlama Mayıs ve Temmuzda yapılmalıdır. 90 KAYNAKÇA 1. Anonymous (1994): Türkiye‟de Kavakçılık. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Ġzmit, XXXI+224 s. 2. BaĢ, R., Selmi, E. (1990): Türkiye Ormanlarında Zarar Yapan Önemli Lymantriidae (Lepidoptera) Türleri. Ġ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 40, Sayı 2, s. 42 – 43 3. Chararas, C. (1972): Les Insectes du Peuplier (biologie, ecologie, nocitive, methodes, de protection). Librairie de la Faculte des Sciences 7, rue des Ursilines, Paris, 371 s 4. Çanakçioğlu, H., Mol, T. 1998. Orman Entomolojisi (Zararlı ve Yaralı Böcekler). Ġ.Ü. Orman Fak. Yayınları, Ġ.Ü. Yayın No: 4063, Fakülte No: 451 Ġstanbul 541 s. 5. Della Beffa, G. (1961): Gli Insetti dannosi all‟ agriculture ed i moderni metodi e mezzi di lotta. Ulrico Hoepli, Milano, XX + 1106 s 6. Güler, N. 1985. Kavaklarımız için Büyük Tehlike, Melanophila picta Pall. (Kavak Süslü Böceği). Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Dergisi, Ġzmit, s. 57-70. 7. Güler, N., Can, P. (1994): Orta ve Güneydoğu Anadolu‟da Kullanılan Kavak Klonlarında Görülen Zararlılar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Teknik Bülten No. l66, Ġzmit, 24 s. 8. Güler, N., Can, P. 1995. Kavak Fidanlıklarında Sciapteron tabaniformis Rott. Problemi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Teknik Bülten No: 173, Ġzmit 22 s. 9. Karagöz, O. 1965. Türkiye‟de Kavak ve Söğütlere Arız Olan Böcekler. Kavakçılık AraĢtırma Enst., Öğretici Yayınlar Serisi No: 3, Ġzmit, 1-19 s. 10. Sekendiz, O.A. 1974. Türkiye Hayvansal Kavak Zararlıları üzerine AraĢtırmalar. K.T.Ü. Genel Yayın No: 62, Orman Fak. Yayın No: 3 Ġstanbul 196 s. 11. Sekendiz, O.A. 1993. Böcek ve Hastalıkların Ormanlarımızın Üretim Gücü Üzerine Etkileri. T.C. Orman Bakanlığı I. Ormancılık ġurası Tebliğler Seri No: 13, Yayın No: 006 Ankara, s 264-268. 12. Selek, F. 1998: Ġzmit ve Adapazarı Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Lepidoptera Türleri, Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ÇeĢitli Yayınlar Serisi No: 13, Ġzmit, 45 s. 91 TĠTREK KAVAK (Populus tremula)’IN KÖK ÇELĠĞĠYLE ÜRETĠMĠNDE ETKĠLĠ OLAN FAKTÖRLERĠN BELĠRLENMESĠ Hülya TAMYÜKSEL1 Dr. Cemal FĠDAN2 1 Ağaçlandırma Dairesi Başkanlığı Özel Ağaçlandırma Şube Müdürlüğü E-mail:[email protected] 2 Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü; E-mail:[email protected] ÖZ Titrek kavak (Populus tremula) ülkemiz ormanlarında küçük meĢcereler, gruplar ve bireysel halde 0-2700 m arasındaki rakımlarda rastladığımız genetik varyasyonu çok geniĢ olan bir kavak türümüzdür. Son zamanlarda yapılan araĢtırmalar, Titrek kavağın ormancılığımız açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Titrek kavak, diğer kavak türlerinden farklı olarak gövde çeliğinden seri olarak üretilememektedir. Bu yüzden doğada çok kolay yayılım gösterdiği halde fidanlıklarda seri üretimi yapılamamaktadır. Yaptığımız çalıĢmada Titrek kavağın seri olarak üretimine olanak sağlayacak yetiĢtirme tekniklerinin belirlenmesi hedeflenmiĢtir. Bu amaçla, kök çelikleri, ön etüt çalıĢmaları sonucunda tesis edilen anaçlık kök çeliği bahçesinden, Ġzmit-Kartepe ve Yuvacık‟taki ormanlardan seçilen bireylerden olmak üzere, iki farklı kaynaktan temin edilmiĢtir. 2 farklı yetiĢtirme ortamı harcı kullanılmıĢtır. 1.harc; Ġzmit Orman Fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımı, 2. harç; Ġthal torf, pomza ve yavaĢ salınımlı gübreden oluĢan karıĢımdır. Kullanılan çelik boyları ise, 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm ve16-20 cm olarak belirlenmiĢtir. Deneme, 3 yinelemeli olarak tesis edilmiĢtir. Sonuç olarak, kök çeliği anaçlık parselinden temin edilen 6 cm üstündeki kök çeliklerinin, devlet fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımından oluĢan ortamda en iyi tutma baĢarısını göstermiĢtir. Anahtar kelimeler: Titrek kavak, kök çeliği, ortam ABSTRACT Aspen (Populus tremula) is being ranged in large area in Turkey and can be encounter between the altitude of 0-2700m as small stands, groups, and individually. Last researches have shown that Aspen is an important tree species for Turkish Forestry. Aspen cannot be propagated easily from one year old ripened wood buds like other poplar tree species. That is why cannot be propagated serially in nurseries. In our study, probability of serial propagation techniques of Aspen has been investigated. For this purpose, root cuttings have been used in this study and root cuttings material achieved from the orchard was established one year ago, and natural aspen‟s roots in forest around Koacaeli. In tis research, two types of mixtures were used as habitat. For the first habitat, the mixture actually used in Ġzmit Forest Nursery was chosen. Second habitat was achieved by mixing; imported turf, basaltic pumice and slowly dissolved chemical fertilizer (osmocote). Lengths of cuttings used in sample plots are; 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm, and 16-20 cm. The trial was established as three replications. As a result, highest success was achieved from the cuttings more than 6 cm length provided from the orchard and the mixture used in forest nurseries for containerized seedling. Keywords: Aspen, root cuttings, habitat 92 1. GĠRĠġ Doğa kendi ile uyumlu geçinen insanoğlunun her ihtiyacını karĢılayabilecek yeterliliktedir ve kendisine fırsat verildiği zaman da kendini yenileyebilmektedir. Bunun en iyi örneği ise Titrek kavakta görülmektedir. Eğer, ormanın herhangi bir yerinde yangın ya da tahribat olmuĢ ise Titrek kavak ormanın yarasını sarmak için iĢe baĢlamakta ve zaman içinde oranın tekrar orman örtüsüne kavuĢması için öncülük yapmaktadır. Böylece, tahrip olan alanın, zaman içinde daha kötüye gidip orman vasfını kaybetmesini önlediği gibi erozyona maruz kalmasına da fırsat vermemektedir. Üstelik Titrek kavak gittiği alanlarda toprağın yapısını ve alanın ekolojisini, kendinden sonra gelecek bitki türleri lehine iyileĢtirmekte ve sahayı bulunduğu yörenin asıl türüne hazırlamaktadır (Gültekin, 2009). YayılıĢ alanının çok geniĢ olması, diğer öncü türlere göre Titrek kavağın kıymetini daha da artırmaktadır. Titrek kavak, gövde çeliğinden seri olarak üretilemediği için orman fidanlıklarımızda Titrek kavak fidanı bulmak mümkün olamamaktadır. Oysa Titrek kavak, gerek ağaçlandırma çalıĢmalarında, gerekse Peyzaj projelerinde yer alabilecek önemli bir türdür. Bu çalıĢmada da, Titrek kavağın seri olarak üretimine olanak sağlayacak yetiĢtirme tekniklerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. 2. TĠTREK KAVAĞIN BAZI ÖZELLĠKLERĠ Titrek kavak Populus cinsi, Leuce Duby seksiyonu, Trepidae alt seksiyonuna ait bir türdür. Trepidae alt seksiyonunda, bol miktarda kök sürgünü verme kabiliyetleri vardır ve ıĢık isteklerinin fazla olması nedeniyle açıklık sahaları süratle kaplarlar. Kabukları, düzgün yeĢilimsi sarı renkte veya sarımsı-gri, yeĢilimtırak-gri, bazen de parlak açık renklidir DeğiĢik morfolojik özelliklerini değerlendirilerek, formlara ayırma imkânları açısından, kabuk rengi, önemli bir faktördür. Tomurcukları, kızıl-kestane, esmer renkte cilalanmıĢ gibi parlak ve üzerinde ince bir mum tabakası bulunmaktadır. Uçları çoğunlukla ince tüylüdür. Uzun sürgünler, üzerindeki yapraklar sivri uçlu ve dip tarafı yumurta biçimindedir. Kenarları düzensiz dilimli-diĢli, alt yüzleri yumuĢak tüylüdür. Kısa sürgünler, üzerindeki yaprakların uzunlukları geniĢliklerine eĢittir, dairemsidir ve oldukça kalındır. Yaprak uçları biraz daha küttür, dip tarafları yüreksidir. Üst yüzleri koyu yeĢil renkli ve çıplaktır. Genç yaprakların üzeri hafif tüylüdür. Bu tüylerden yararlanılarak taksonomik ayrımlar yapılabilmektedir (Guzıana 1981). Bu tüyler sonradan dökülmekte, yaprağın her iki yüzü çıplaklaĢarak mat renge dönüĢmektedir. Yaprak ayasının kenarları dilimli diĢlidir. Yaprak sapı uzundur. Erkek çiçek baĢakçıkları (çiçek kurulları), hafif kıvrık, ortalama 4–10 cm boyunda, 1cm çapında olup, uzun tüylerle kaplıdır. Anterler koyu kırmızı kırmızımtırak, erguvan rengindedir; sonraları renklerini kaybederler. Ağaçlar yapraklanmadan ortalama bir ay önce erkek çiçekleri açar. Yumurtalık, (ovaryum) canlı yeĢil renkte konik sivri uçlu, çok kısa saplıdır. Tabanında az tüylü (kirpikli) brahte bulunur. Tepecik (Stigma) kırmızı renktedir ve ikiye ayrılmıĢtır. Erkek çiçeklerden 8– 10 gün sonra, diĢi çiçekler görülürler. Tohumlar, kapsül içinde ve çok sayıdadırlar. Mayıs- Haziran aylarında diĢi çiçekler olgunlaĢırlar. Yuvarlak kapsüllerin ikiye ayrılmasıyla tohumlar saçılır. Tohumların rüzgârla uzağa taĢınmasına yarayan ipek tüylü kanatları bulunmaktadır. Tohumların çimlenme yetenekleri yüksektir; fakat bu özelliğini doğada birkaç gün içinde yitirmektedir. 1000 adet Titrek kavak tohumu 0,11 gramdır. Bol tohum yılı 4–5 yılda birdir, bu yıllarda bir ağaçtan 54 milyon tohum sağlanabilir (Aytuğ, 1984). Tohum verimi 15–20 yaĢında baĢlamakta, sürgünden geliĢenlerde ise bu süre daha erken olabilmektedir (Atik, 1995). Tepe Ģeklini, kalıtsallığın dıĢında yetiĢme ortamı, yaĢ gibi faktörler de etkilemektedir. DüĢük rakımlarda yayvan tepeler hâkimdir, yüksek rakımlarda ise daha fazla piramidal ve konik tepe formları görülmektedir (Dobrınov ve ark. 1982, Atik, 1995). Gövde formu, Titrek kavakta tek gövdeli (Monopodial) formlar hâkimdir, çatal gövde ortalaması % 5-10'u geçmez ve genelde tepenin içindedir. Kök sistemi, Gençlik çağında kazık kök geliĢtiren Titrek kavak, daha sonraki geliĢme çağlarında ise sığ kök sistemi geliĢtirdiğinden fırtınadan kolaylıkla devrilebilir. Kök sistemi ilerleyen yıllarda tepe çapını aĢarak gövdeden 35 m uzağa kadar eriĢebilir. Titrek kavak hızlı büyüyen bir ıĢık ağacıdır. Biyolojik, ekolojik ve morfolojik farklılıklar gösteren diĢi ve erkek fertler bulunmaktadır. Populâsyonda erkek bireyler daha çok sayıdadır. Erkek 93 bireylerin toprak istekleri daha az olduğu için daha fakir yerlerde yetiĢebilmekte, aynı Ģekilde bu türde büyük boyutlu, daha geniĢ tepeli ve daha geliĢmiĢ kök sistemlerine sahip fertler bulunmaktadır. Erkek fertlerde odunun daha iyi teknik özelliklere sahip olduğu ve direncinin % 4–18 daha fazla olduğu belirtilmektedir. Buna karĢılık diĢi bireylerin Fomes igniarus Fr. ve F. tremula mantarlarının meydana getirdiği çürüklüğe karĢı daha dayanıklı oldukları saptanmıĢtır (Atik, 1995). Avrupa ve Asya Titrek kavakları (Populus tremula L.) ; Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Afrika‟da geniĢ bir yayılıĢa sahiptir. Bu yayılıĢ, morfolojik özellikler bakımından da farklılıklar gösteren coğrafik ırkların oluĢmasına neden olmuĢtur. Amerika Titrek kavakları (Populus tremuloides Michx.); Kuzey Amerika ile Kuzey ve Doğu Avrupa‟da geniĢ doğal meĢcreleri bulunması nedeniyle ekonomik önemleri büyüktür. 3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1. AraĢtırma Materyali Titrek kavak kök çelikleri, kök çeliğinin alındığı kaynak, yetiĢtirme ortamı harcı ve yetiĢtirme yeri seri üretim tekniklerinin belirlenmesi amacıyla, araĢtırmanın materyalini oluĢturmaktadır. 3.2. Denemenin Kurulması ve Uygulanan ĠĢlemler Ön etüt çalıĢmalarından elde edilen bilgiler sonucunda, yeni bir deneme kurulmasına karar verilmiĢtir. Denemede, Titrek kavağın kök çeliğiyle üretiminde tutma baĢarısı açısından etkili düĢünülen; yetiĢtirme yeri, kök çeliğinin alındığı kaynak, yetiĢtirme ortamı harcı ve çelik boyu olmak üzere dört farklı iĢlem ele alınmıĢtır. Uygulanan iĢlemler ve kendi içlerindeki alt halleri Tablo 1‟de görülmektedir. Tablo 1: Denemede uygulanan ana iĢlemler ve alt iĢlemler YetiĢtirme yeri 1) Sera 2) DıĢ ortam Kök çeliğinin alındığı kaynak 1) Anaçlık kök çeliği bahçesi 2) Orman (Kartepe/Yuvacık) YetiĢtirme ortamı harcı 1) Mevcut fidanlık tüp karıĢımı 2) Ġthal torf, pomza, ozmokot gübre Çelik boyu (cm) 3–5 6–10 11–15 16–20 Tablo 1‟de de görüldüğü üzere deneme, Enstitü serası ve sera bahçesi (dıĢ ortam) olmak üzere iki farklı mekânda kurulmuĢtur. Kök çelikleri, ön etüt çalıĢmaları sonucunda tesis edilen anaçlık kök çeliği bahçesinden, ĠzmitKartepe ve Yuvacık‟taki ormanlardan seçilen bireylerden olmak üzere, iki farklı kaynaktan temin edilmiĢtir. 2 farklı yetiĢtirme ortamı harcı kullanılmıĢtır. Bunlar; 1) Ġzmit Orman Fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımı: 2 toprak + 3 yerli torf + 1 pomza + 2 humus + 1 hayvan gübresi + 1 çam kabuğu 2) Ġthal torf, pomza ve yavaĢ salınımlı gübreden oluĢan karıĢımdır. Kullanılan çelik boyları ise, 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm, 16-20 cm olarak belirlenmiĢtir. Deneme, 3 yinelemeli olarak tesis edilmiĢtir. Denemede, her yinelemede (blokta) 2 yetiĢtirme yeri, 2 çelik kaynağı, 2 yetiĢme ortamı harcı ve 4 çelik boyu olmak üzere toplam 32 adet iĢlem parseli oluĢmuĢtur. Her iĢlem parselinde 10 adet kök çeliği kullanılmıĢtır. Çelikler, 9x6x25 cm ebatlarındaki polietilen tüplere dik Ģekilde dikilmiĢtir. 3.3. Deneme Deseni Denemede, çelik yetiĢtirme yerine (serada ve dıĢ ortamda) göre bölünmüĢ rastlantı blokları deneme deseni kullanılmıĢtır. Alt iĢlemler, her iki yetiĢtirme yerinde, 3 blokta yinelenmiĢtir. Denemenin sera ve dıĢ mekânda uygulanan bir bloğuna ait deneme deseni Tablo 2‟de görülmektedir. 94 Toblo 2: deneme deseni Blok 1 Torf 16-20 cm 11-15 cm 6-10 cm 16-20 cm 11-15 cm 6-10 cm 3-5 cm 3-5 cm Anaçlık Kök Çeliği Bahçesi Orman 16-20 cm 11-15 cm 6-10 cm 3-5 cm 11-15 cm 6-10 cm 3-5 cm Orman 16-20 cm Tüp Harcı Anaçlık Kök Çeliği Bahçesi 3.4.Değerlendirme yöntemi Birinci yılın sonunda, tüm iĢlem parsellerinde köklenen birey sayısı tespit edilmiĢtir. Bu sayılar, her bir iĢlemin yaĢama oranını belirlemiĢtir. YaĢama oranı, iĢlem parsellerinde köklenen fidan sayısının, dikilen kök çeliği sayısına oranı (%) olmuĢtur. ĠĢlemlere göre yaĢama oranları arasında istatistik anlamda farklılık olup olmadığını belirlemek için varyans analizi kullanılmıĢtır. Varyans analizi, oransal değerlerin arc-sinüs‟e dönüĢtürülmüĢ hallerine uygulanmıĢtır. Ġstatistik anlamda önemli çıkan iĢlem veya iĢlem kombinasyonlarına ait ortalamalar, Duncan testi ile gruplandırılmıĢtır. 4.BULGULAR 4.1. Üretim Yeri - Çeliklerin Alındığı Kaynak - YetiĢtirme Ortamı Harcı EtkileĢiminin Tutma BaĢarısı Üzerine Etkisi Varyans analizi sonucunda, Üretim Yeri – Çeliklerin Alındığı kaynak - YetiĢtirme Ortamı Harcı etkileĢiminin tutma baĢarısı üzerine %0.1 oranında etkili olduğu görülmüĢtür. ĠĢlem kombinasyonları arasındaki farklılıkları belirlemek amacıyla yapılan Duncan testi sonucunda, oluĢan gruplaĢmalar Tablo 3‟de verilmiĢtir. Tablo 3: Üretim yeri - çeliklerin alındığı kaynak - yetiĢtirme ortamı harcı etkileĢiminin tutma baĢarısı açısından Duncan testi ile karĢılaĢtırılması Üretim Yeri Sera DıĢ ortam DıĢ ortam DıĢ ortam Sera DıĢ ortam Sera Sera Çeliklerin Alındığı Kaynak Kök çeliği bahçesi Kök çeliği bahçesi Kök çeliği bahçesi Orman Orman Orman Orman Kök çeliği bahçesi YetiĢtirme Ortamı Harcı Fidanlık tüp harcı Fidanlık tüp harcı Torf Fidanlık tüp harcı Fidanlık tüp harcı Torf Torf Torf Tutma BaĢarısı Arc-Sin 74.45 68.78 38.78 38.36 36.23 6.15 ..0.0 0.0 Tutma BaĢarısı % 92.81 86.89 39.23 38.51 34.93 1.15 0.0 0.0 Buna göre en iyi tutma baĢarısı, serada ve dıĢ ortamda, kök çeliği bahçesinde üretilen, fidanlık tüpü karıĢımına dikilen çeliklerde görülmüĢtür. Sonuçlar ġekil 1‟de grafikle gösterilmiĢtir. 95 SONUÇ VE ÖNERĠLER Dünya, bugün ormanı bir odun üretim kaynağından çok, öncelikle temiz bir hava ve su için, sigorta olarak görmektedir. Bu görüĢ, ormanları, odun tahsilâtı yapılan doğal rezervler yerine ekosistemin devamlılığı açısından koruma altına alınması gereken doğal gen kaynakları konumuna getirmiĢtir. Bu değiĢen günümüz koĢullarında önemi ve yeri daha da kesinleĢen Titrek kavağın, baĢta marjinal sahalardaki ağaçlandırma çalıĢmalarında kullanılmak üzere, büyüme performansı yüksek, odun özellikleri iyi fertlerinin seçimi ve klonal düzeyde üretimi için gerekli çalıĢmalara baĢlanmalıdır. Titrek kavak, deniz seviyesinden 2700 m rakımlara kadar çıkan Türkiye‟nin bozkır hariç, her yerinde doğal olarak bulunan çok değerli bir türümüzdür. Doğada yaptığı onarımlar dıĢında, belirlenecek üstün fertlerin endüstriyel plantasyon ormancılığında da yeri çok önemlidir. Peyzaj açısından sonbaharda oluĢan sarıdan kızıla kadar değiĢik renk tonlarındaki yaprak renkleri inanılmaz bir görsellik sunmaktadır. Gerek, kırsal peyzajda, gerekse park ve bahçelerde kullanılabilecek bir türdür. Bugün dünyada ve Türkiye‟de enerji ormancılığı açısından da Titrek kavaklar önemli bir yere sahiptir. Bilindiği üzere, enerji ormanı tesisinde önemli noktalardan biri, bölgeye en iyi uyum sağlayabilecek türlerin, öncelikli olarak da yerli türlerin hızlı büyüme ve iyi sürgün verme özelliğine sahip olmasıdır. Titrek kavak, bu anlamda geniĢ doğal yayılıĢ alanı, hızlı büyüme ve iyi sürgün verme özellikleriyle enerji ormancılığı için de önemli bir tür olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bütün bunların sonucunda, ülkemizde Titrek kavak konusunda yapılan çalıĢmalara ve gelinen noktaya baktığımızda çok tezat bir durumla karĢı karĢıya gelinmektedir. Titrek kavağın henüz yapılmıĢ ya da yapılması düĢünülen bir ıslah programı maalesef bulunmamaktadır. Dolayısıyla yapılan bireysel çalıĢmalarla ancak türün önemi ve kullanılabileceği alanlar tespit edilmiĢ ancak kullanımı için daha ilk basamağı oluĢturan elit bireylerin tespiti ve üretimi aĢaması gerçekleĢtirilmemiĢtir. Bu çalıĢma, hem türle ilgili çalıĢmalarının baĢlatılabilmesine bir adım ve sebep olmak, hem de yapılacak daha detay çalıĢmalara alt zemin hazırlamak amacıyla gündeme gelmiĢtir. Üretim aĢamasını esas alan bu çalıĢmada, Titrek kavağın kök çeliğiyle üretiminde etkili olan faktörler belirlenerek, üretim tekniği ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bu amaçla, önce yapılan ön etüt çalıĢmalarıyla, hem materyal temini sağlanmaya çalıĢılmıĢ hem de denemeye alınacak iĢlemlerin tespiti için ön deneme çalıĢmaları yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaların sonucunda oluĢturulan kök çeliği anaçlık parselinden temin edilen materyallerle, kök çeliğinin boyu, alındığı kaynak, yetiĢtirildiği ortam harcı ve üretim yeri olmak üzere dört ana faktörün köklenme üzerindeki etkisinin araĢtırıldığı deneme tesis edilmiĢtir. Ġstatistikî değerlendirmeler ve gözlemlerin sonucunda, çalıĢmadan elde edilen bilgiler aĢağıda özetlenmiĢtir; 96 Sera-Çelik Bahçesi-Torf ġekil 1: Üretim yeri, çeliklerin alındığı kaynak ve yetiĢtirme ortamı harcına göre tutma baĢarıları Sera-Orman-Torf Dış Ortam-Orman-Torf Sera-Orman Fid. Tüp Harcı Dış Ortam-Orman Fid. Tüp Harcı Dış Ortam-Çelik Bahçesi-Torf Dış Ortam-Çelik Bahçesi Fid. Tüp Harcı Sera-Çelik Bahçesi Fid. Tüp Harcı Tutma Başarısı (%) 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 - Üretimde kullanılacak kök çeliklerinin, uygulama kolaylığı açısından, hem de tutma baĢarısı açısından oluĢturulacak kök çeliği anaçlık parselinden temin edilmesi gerekir. - Anaçlık kök çeliği bahçesinden alınacak 6 cm‟nin üstündeki kök çelik boyları, üretimde kullanılabilir. Kök çeliklerinin, devlet fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımından (2 toprak + 3 yerli torf + 1 pomza + 2 humus + 1 hayvan gübresi + 1 çam kabuğu) oluĢan ortam, tutma baĢarısı açısından torf ortamına kıyasla daha baĢarılı bulunmuĢtur. Kök çeliklerinin dıĢ ortamda yetiĢtirilmesi, seraya göre tutma baĢarısı açısından daha baĢarılı sonuç verdiği tespit edilmiĢtir. Yukarıda belirtilen yetiĢtirme yöntemleri esas alınarak, kök çelikleriyle fidanlıklarda üretime geçilebilir. Kullanılan söz konusu yöntemler ileride yapılacak yeni çalıĢmalarla geliĢtirilebilir. Ancak, ülkemiz ormancılığı açısından ilk yapılması gereken iĢ, Titrek kavakta ıslah çalıĢmalarının biran önce baĢlatılmasıdır. KAYNAKÇA Atik, C. 1995: Titrek kavak ( Populus tremula L.) ve Kağıt Sanayii, Ġ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Aytuğ, B. 1984: Odun Anatomisi, Ġ.Ü. Orman Fakültesi, Ġstanbul Guziana, V. 1981. The genetics of European apsen (P. tremula L.) Jugoslavenska Akademiya znarosti umjetnasti Zagreb Gültekin, H.C. 2009 Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünden alınan 05.06.2009 tarih ve B.18.0.AGM.0.05.01.341.02.00/306 sayılı yazıya istinaden; Doğu Anadolu Bölgesinde orman kurma çalıĢmalarında kullanılabilecek önemli yapraklı ağaç türlerimizden olan Ulmus montana, Betula alba ve Populus tremula fidanlarının kitlesel üretimi, araziye doğrudan tohumlarının ekimi yoluyla orman kurma çalıĢmaları ve bu türlere ait klonal ya da populasyonu doğal tohum bahçelerinin oluĢturulması konulu görev raporu 97 TUZLULUĞA DAYANIKLILIĞI BELĠRLENECEK BAZI KAVAK TÜR VE KLONLARIYLA, SULANABĠLĠR TUZLU TOPRAKLARIN, ODUN ÜRETĠMĠ AMACIYLA AĞAÇLANDIRILABĠLĠRLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI Dilek TUĞRUL1, Dr. Mustafa ZENGĠN1, Ahmet KARAKAġ2, Hülya TAMYÜKSEL3, Halis TALU1 Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ĠZMĠT 2 TC. Orman Genel Müdürlüğü DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, ANKARA 1 3 TC. Orman Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Daire BaĢkanlığı Özel Ağaçlandırma ġube Müdürlüğü, ANKARA e-mail: [email protected] ÖZ Bu araĢtırmanın amacı, Euramarican melez kavak klonu I-214, Euramerican klonu 45/51, Populus deltoides klonları 77/51, S307/26, 89M-060 ve yerli Karakavaklardan Anadolu (TR:56/75), Gazi (TR:56/52), Geyve (TR.67/71) ve Kocabey (TR.77/10) klonlarının tuzluluğa dayanıklı olanlarını belirleyerek, sulanabilir tuzlu alanlarımızın değerlendirilmesine katkıda bulunmaktır. ÇalıĢmanın ilk aĢaması, serada yapılmıĢtır. Serada hazırlanan topraklı ve perlitli yetiĢtirme ortamlarında dikilen bir yaĢlı çelikler; 4, 6, 9 mmS/cm tuzluluk değerlerinde hazırlanan tuzlu sularla sulanmıĢtır. Sulama sularıyla ortama sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum tuzları verilmiĢtir. Kavak tür ve klonların yapraklarında tuz elementlerinin miktarları, atomik absorbsiyon aleti ile tespit edilmiĢ, bu tespitte fidanların tuzlu sulardan aldığı, sodyum, kalsiyum, potasyum elementlerinin miktarlarının yapraklarda gittikçe arttığı, magnezyum elementinin ise çok az da olsa azaldığı tespit edilmiĢtir. Ortamdaki tuzluluğun fidanlar üzerindeki etkileri; çap ve boy geliĢimleri ile yaprak renklerindeki değiĢimlerle belirlenmiĢtir. Anahtar Kelimeler: Kavak, tuzlu toprak ABSTRACT The objective of this experiment is to test the poplar clones commercially cultivated in Turkey, with regard to their resistance to salinity in order to select poplar clones for use on irrigated saline soils. The following poplar clones are tested in this experiment; Euramerican hybrid poplar clones: “I214” and “I-45/51”, Poplus deltoides (American black poplars) clones: “I-77/51”, “S.307/26” and “89M-060”, and Asiatic blak poplar clones: Anadolu (TR.56/75), Gazi (TR.56/52), Geyve (TR.67/71) and Kocabey (TR.77/10). The first stage of this experiment was conducted under greenhouse conditions where one year old poplar cuttings were planted in beds of soil and perlite, and irrigated with saline water of 4-6 and 9 mmS/cm. Na, Ca, K and Mg elements were used to produce salina irrigation water. Quantity of salt elements existing in plant leaves were determined using an atomic absorption tool. Quantities of Na, Ca and K elements observed in the leaves have increased in time, where Mg has decreased in time however very small in quantity. Saline irrigaion water has affected plant grown of diameter and height, and has changed the colour of plant leaves. Keywords: Poplar, salinity soil 98 1. GiriĢ Ülkemizde yapılmakta olan odun hammaddesi üretimi, odun hammaddesi taleplerimizi karĢılayamadığından, arz talep açığımız her geçen gün artmaktadır. Dünyada yaĢanan odun hammaddesi sıkıntısı nedeniyle, dıĢ alım olanakları zor ve pahalı olacağından, odun hammaddesi açığımızı, yurt içi üretimle karĢılamalıyız. Odun hammaddesi açığının daha fazla artmadan karĢılanabilmesi için, idare süresi 10-15 yıl olan kavak ağaçlandırmaları gibi hızlı geliĢen türlerle plantasyonlar kurmak gerekmektedir. Yüzden fazla türü, çok sayıda melez ve klonları ile değiĢik yetiĢme ortamlarına uyum sağlayabilen kavak ağaçları, yurdumuzun her bölgesinde yüzyıllardır geleneksel olarak zaten yetiĢtirilmektedir. Kavak ağaçlandırmaları genellikle I. sınıf tarım arazilerinde yapılmaktadır. Ancak, ülkemizdeki nüfus artıĢıyla beraber her türlü tarım ürününe olan ihtiyacımız da artmaktadır. Bu nedenle, Türkiye‟de sulanabilen tüm tarım arazisini veya bunların büyük bir kısmını kavak yetiĢtiriciliğinde kullanamayız. Bu noktada, doğal faktörler veya hatalı sulama sebebiyle her geçen gün artmakta olan tuzlu topraklarımız alternatif bir potansiyel saha olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu sahalarda, uygun türlerle yapılacak ağaçlandırmalarla, hem en ucuz Ģekilde ıslah edilmesi sağlanmıĢ, hem de yeniden üretime katılmasıyla milli ekonomiye katkı sağlanacaktır. ABD Tuzluluk Laboratuarına göre, satürasyon ekstraktının elektriki iletkenlik değeri 4 mmS/cm‟den büyük olan topraklar, tuzlu toprak sayılmaktadır. AraĢtırmamıza konu olan Kavak ağaçlarının tuza çok hassas olan türlerinin yanı sıra, Akkavak ve Fırat kavağı gibi tuza dayanıklı türlerinin de bulunduğu bilinmektedir. Bu çalıĢma da, sulanabilir tuzlu toprak alanlarımızın değerlendirilmesinde, yeni klonların da katılımıyla, hangi kavak tür ve klonunun kullanılabileceği belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bunun için, Akkavak, Euramarican melez kavak klonu I-214, Euramerican klonu 45/51, Populus deltoides klonları 77/51, S307/26, 89M-060, Karakavak klonlarından Anadolu (TR:56/75), Gazi (TR:56/52), Geyve (TR.67/71), Kocabey (TR.77/10) klonları seçilmiĢtir. ÇalıĢmanın ilk aĢaması, sera ortamında gerçekleĢtirilmiĢtir. Seranın köklendirme yastıkları, perlit ve toprak yetiĢtirme materyalleri ile doldurularak hazırlanmıĢ ve gövde çelikleri dikilmiĢtir. Perlit kullanımının amacı, hiçbir besin elementi içermemesi ve sadece sulama suyu ile verilen ve tuzluluğa neden olan elementlerin yaptıkları etkilerin daha net gözlenebilmesidir. ÇalıĢmada, 4, 6 ve 9 mmS/cm elektriki iletkenlik değerlerinde, üç farklı miktarda tuz içeren sularla sulama yapılarak, kavakların gösterdikleri geliĢmeler takip edilmiĢtir. Her bir kavak türünün bünyesinde barındırdığı sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum tuzlarının miktarları yapraklarından elde edilen eriyiklerden belirlenerek, geliĢimleri fotoğraflanmıĢtır. Aynı iĢlemler, doğal koĢullarda tuzun etkisini görmek için, bir de toprak yetiĢtirme materyali ile yapılmıĢtır. Toprakta tuzluluğa neden olan elementlerin fazlalığı, bitkileri ve toprağın yapısını etkilediği bilinmektedir. Toprakta tuzluluk arttıkça, toprağın su ve hava ekonomisi, biyolojik aktivitesi, fiziksel ve kimyasal özellikleri değiĢmektedir. Ayrıca bitkilerin su alımını ve toprakta ki besin elementlerinin bitkilere yarayıĢlılığını engellediği bilinmektedir. Sera aĢamasında elde edilen verilere göre, Edirne Ġpsala‟da elektriksel geçirgenlik değeriyle tuzlu olduğu belirlenen topraklarda ağaçlandırma yapılmıĢ, arazideki geliĢimler takip edilmektedir. 2. Literatür Özeti Ormanların, oksijen üreten bir doğal kaynak olarak ve karbon absorbe etme özelliği nedeniyle kötüleĢen çevresel ortamı iyileĢtirmesindeki önemi bilinmektedir. Ekolojik katkılarının yanı sıra, nüfus artıĢıyla beraber artan orman ürünleri talebi, ormanlarımızın odun hammadde kaynağı olarak da önemini arttırmıĢtır. Türkiye‟nin orman alanları yaklaĢık 20,7 milyon ha olup, ülke genel alanının %26‟sını oluĢturmaktadır. Ormanlarımızdan her yıl 18.6 milyon m3 odun hammaddesi elde edilmektedir. Orman alanları dıĢında kalan akarsu kenarları ve sulanabilir tarım arazisinde yapılan 145 bin ha kavak ağaçlandırmalarından ise yılda 4 milyon m3 odun hammaddesi üretildiği belirtilmektedir (Birler, 1995). Nüfus artıĢ oranı ve giderek artmakta olan tüketim dikkate alınarak odun hammaddesi talebinin karĢılanamayacağı, arz ve talep arasındaki farkın gittikçe büyüyeceği öngörülmektedir (Birler, 1998,s.3). 99 Kavak ağaçları, sulanabilir ya da taban suyuyla köklerin su ihtiyacı karĢılanabilen topraklarda yetiĢtirilmektedir. DSĠ (Anon, 1999) verilerine göre, yurdumuzun sulanabilir topraklarının toplamı 4.648.082 ha‟ dır. Sulanmayan alüviyal topraklarla birlikte 6.897.397 ha‟a ulaĢılmaktadır. FAO‟nun (1999) açıklamasına göre, ülkemizin de yer aldığı iklim kuĢağındaki bir ülke, sulanabilir tarım arazisinin %5‟ini kavakçılığa ayırabildiği takdirde, tarımsal geliĢmesi etkilenmediği gibi kavakçılıkta normal geliĢim seviyesine ulaĢacağı belirtilmektedir. Bu açıklamaya göre ülkemizin kavakçılığa uygun topraklarının %5‟inin kullanılması halinde, 344.869 ha‟lık alanın kavak yetiĢtiriciliğinde kullanılabileceği belirtilmektedir (Zengin ve ark., 2003). Ancak, hızlı nüfus artıĢıyla tarım ürünlerine olan talebin artması, ayrıca doğal faktörler ve hatalı sulama yöntemleri nedeniyle tuzluluk oluĢarak artık tarımda kullanılamayan, sulanabilir tuzlu tarım arazisinin gittikçe çoğalması, sulanabilen tarım arazisinin kavak ağaçlandırılmasında kullanımını zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle, tuzluluk oluĢarak artık tarımda kullanılamayan, sulanabilir tuzlu tarım arazisinin değerlendirilmesi gündeme gelmiĢtir. Tuzlu toprakların bitkilendirilerek iyileĢtirilmesinde özellikle ağaçlar kullanılmaktadır. Ağaçlar derin kökleriyle taban suyunu denetleyebilmekte, gölgeleme olanakları toprak yüzeyindeki buharlaĢmayı azaltarak, yüzey tuzlarının oluĢumunu zamanla yavaĢlatmaktadırlar. Bu amaçla Oldfield (2000) tarafından Batı Avustralya‟da yapılan çalıĢmalardan baĢarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Hintli bilim adamları yirmi yıllık çalıĢmaları sonunda; pH‟sı 10,4 olan toprakların, pH‟sını 8‟e kadar düĢürmeyi baĢarmıĢlardır. Bu çalıĢmalarında ağaçların etrafına çok küçük miktarlarda kükürt, çinko, ve potasyum elementlerinin karıĢımlarını doğrudan toprağa vermiĢlerdir (Bhojvaid, p.p. Timmer,V.R., Singh G., 1996). Arjantin‟in pH‟sı 8,5 olan alkali topraklarında Prosopis alba yetiĢtirilerek yapılan bir tarla denemesinde; büyümeyle, yapraklardaki potasyum, kükürt, fosfor ve çinko elementleri arasında pozitif, sodyum ve kalsiyum ile de negatif korelasyon saptanmıĢtır.Yapraktaki potasyum, büyümeyle en yüksek pozitif korelasyona sahiptir (M.Velarde, P.Felker, D.Gardiner., 2002). Ermenistan‟ın Ararat Valley bölgesinin oldukça tuzlu ve alkali topraklarında hızlı geliĢen türlerle yapılan plantasyon çalıĢmalarında kavak ağaçları da kullanılmıĢtır. Hibrit kavak türleri ile 2000 hektarlık alanın ağaçlandırıldığı çalıĢmanın on yıldır baĢarılı olarak devam ettiği bildirilmektedir (Fast growing hybrid poplar tree plantatıons‟ report to Acdı/Voca; September 2002). ABD Tuzluluk Laboratuarı çalıĢanlarından Shannon ve arkadaĢlarının ( 1998) yaptıkları çalıĢmaya göre 49177 ve DN-34 olarak bilinen hibrit kavağın çok miktarda tuzlulukta ĢaĢılacak Ģekilde üstesinden geldiği belirlenmiĢtir. Ülkemizde bu konuda yapılan çalıĢmalara baktığımızda ise, Gülbaba (1991/2) tarafından yapılan bir çalıĢmada, çok tuzlu topraklar sınıfına giren ve sadece birkaç tuzcul bitkinin yetiĢebildiği topraklarda, Fırat kavağının yetiĢebildiği, Gürses ve ark. (1998) tarafından yapılan baĢka bir çalıĢmada da Akdeniz Bölgesi‟ndeki tuzlu topraklarında bazı Okaliptus türlerinin yetiĢtirilebileceği belirtilmektedir. Bu çalıĢmayla atıl durumdaki sulanabilir tuzlu arazimizde, ticari amaçla hangi kavak tür ve klonlarla ağaçlandırılabileceği araĢtırılacaktır. BaĢarı sağlanması durumunda hem bu arazi değerlendirilerek hem de kavak yetiĢtirilerek ekonomik gelir sağlanmıĢ olacaktır. 3. Materyal ve Yöntem AraĢtırmanın sera aĢamasında; Euroamerican melez kavak klonu I-214, Euroamerican klonu 45/51, P. deltoides klonlarından 77/51, S307-26, 89M-060, Karakavak klonlarından Anadolu (TR 56/75), Gazi (TR 56/52), Geyve (67/1) ve Kocabey (TR 77/10) kavaklarının gövde çelikleri kullanılmıĢtır. Denemede Akkavak çelikleri de kulanılmıĢ fakat çeliklerde yeterli sayıda köklenme sağlanamamıĢtır. Sera yastıkları deneme desenine göre bölmelere ayrılarak naylonla kaplanmıĢ, drenajları için yastıklarda delikler açılmıĢtır. Bölmeler toprak ve perlit yetiĢtirme materyalleriyle doldurulmuĢtur. Belirlenen kavak tür ve klonlarının çelikleri kesilip suda bekletildikten sonra dikilmiĢtir. Çelikler yapraklandıktan sonra düzenli olarak hazırlanan tuzlu sularla, nisan ayından temmuza kadar haftada bir, temmuz ve ağustos aylarında haftada iki, eylül ve ekim aylarında yine birer kere sulama yapılmıĢtır. 4, 6 ve 9 mmS/cm değerlerinde tuzlu sulama suları hazırlanmıĢtır. Tuzlu suların hazırlanması: sulama sularının genellikle içerdiği Ca++, K+, Na, Mg ve Cl-, SO4 ve HCO3- iyonlarını kapsayabilecek 100 CaSO4, KCl ve NaHCO3, MgSO4 kullanarak hazırlanmıĢtır. 4. AraĢtırma Bulguları YetiĢtirme materyallerinde: YetiĢtirme materyali olarak toprak ve perlit kullanılmıĢtır. Toprağın katyon değiĢim kapasitesi 6 me/100g‟dır.Toprak el muayenesinde su ile nemlendirilince, suyu emmeyerek cıvıklaĢmaktadır. Bu iki özellik topraktaki kil minerallerinin, iki tabakalı kil minerallerinden kaolinit olduğunu göstermiĢtir. Prof.Dr. Doğan Kantarcı (2000), kaolen kil minerallerinin iki tabakalı olup, su alıp ĢiĢmedikleri gibi negatif elektrik yükünün çok az olması nedeniyle değiĢtirilebilir katyonları sadece yüzeylerinde tutabildiklerinden katyon değiĢim kapasitelerinin çok düĢük olduğunu belirtmiĢtir. Serada kullanılan yetiĢtirme materyalleri kavak tür ve klonlarının çelikleri dikildikten sonra çimlenme baĢlayıncaya kadar normal sulama suyuyla sulandığından toprağın kil mineralleri alabileceği suyu ve bağlayabileceği değiĢtirilebilir katyonları tutmuĢ olacaktır. Dolayısıyla araĢtırmada ortama verilen sudaki tuzların katyonlarını (değiĢtirilebilir katyonlar halinde) tutması ve materyalde bu mekanizma ile bir tuzlanmanın önemsenecek ölçüde olamayacağı anlaĢılmıĢtır. Perlitte besin elementi olmadığından, ortama sadece tuzlu su ile yapılan sulamalarla kalsiyum, potasyum magnezyum ve sodyum elementleri verilmiĢtir. Perlitteki element eksikliği, bu ortamda yetiĢtirilen kavak tür ve klonların yapraklarındaki yeĢil rengin, toprakta yetiĢtirilenlerden daha açık olmasıyla ortaya çıkmıĢtır. Topraktaki klonların yapraklarında yeĢil rengin daha koyu olmasının sebebi ise, demir iyonudur. Toprakta bulunan demir iyonu, klorofilin daha fazla üretilerek yeĢil rengin koyuluğunu sağlamıĢtır. Perlitte yetiĢtirilen kavak tür ve klonların çap ve boy değerlerinin topraktakilerden daha düĢük çıkmasının sebebi de besin elementi yetersizliğine bağlanabilir. Ayrıca perlitte yetiĢtirilen kavak tür ve klonlarda; tuzun etkisi daha çabuk görülmüĢtür. Tuzlu ortamlarda; Geyve, Gazi, karakavak klonları diğer kavak klonlarından daha fazla boy artımı, Anadolu ve 45/51 ise en az boy artımı yapan klonlar olmuĢtur (ġekil 1). Ortalama Boy (cm) 120 100 80 60 40 20 0 Geyve Gazi I-214 Kocabey 89M-060 Anadolu 77/51 S307-26 45/51 Klonlar Şekil 1.Tuzlu topraktaki kavak tür ve klonların otalama boyları Seradaki bu çalıĢmada topraktaki en iyi çap geliĢimini Geyve klonu, ikinci olarak ta I-214 klonu göstermiĢtir. En az çap değerleri Anadolu ve Kocabey klonlarında bulunmuĢtur (ġekil 2). 101 0,7 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 Ko ca be y An ad ol u G az i 77 /5 1 26 S3 07 - 06 0 89 M 45 /5 1 I-2 14 0 G ey ve Ortalama Çap (cm) 0,8 Klonlar Şekil 2. Tuzlu topraktaki kavak tür ve klonların çaplarına göre karşılaştırılması Tuz elementlerinin sonuçları Kalsiyum Serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonların yapraklarındaki kalsiyum elementinin, potasyum, sodyum ve magnezyumdan daha yüksek miktarlarda olduğu belirlenmiĢtir. Prof.Dr.Necmettin Çepel, yapraklı ve çam ormanlarında topraktan en çok alınan besin elementinin kalsiyum olduğunu. belirtmiĢtir (Orman Ekolojisi 1983.Ġst. Ün: Orm:Fak. Yayınları). Charles R. Blinn ve Edward R. Bucker‟ in çalıĢmalarında ise populus deltoides Bortr türünde kalsiyum değeri, azottan sonra gelen en yüksek element olarak verilmiĢtir. Toprak materyalindeki kavak tür ve klonların kalsiyum değerleri, 4, 6, 9 mmhos/cm tuzluluklarda ortama verilen tuz miktarı arttıkça yaprakların biriktirdiği kalsiyum miktarı artarken perlit materyalinde en az kalsiyum değeri 9mmhos/cm tuzlulukta olmuĢtur. Kalsiyum verileri klonlar arasında karĢılaĢtırıldığında, en fazla kalsiyum miktarlarının Geyve ve Gazi klonlarında olduğu onları Anadolu klonunun takip ettiği görülmüĢtür. Bu sonuçlar; en iyi çap boy artımı yapan Geyve klonu ve en az çap boy artımı yapan 45/51 ve Anadolu klonlarının kalsiyum değerlerinin birbirine yakın olduğunu göstermiĢtir (ġekil 3). Dr.Münir DÜNDAR (1973) tarafından tuzluluktan etkilenen hastalıklı Karaçam ve Sarıçam ibrelerindeki kalsiyum değerleri ile sağlam Karaçam ve Sarıçam ibrelerindeki kalsiyum değerinin farklı olmadığı tespit edilmiĢtir. Sonuçta yapraklardaki kalsiyum miktarlarının fazlalığı, kavaklarda tuzluluk etkisi yapmadığı anlaĢılmıĢtır. 102 300 250 200 150 100 50 M -0 60 I- 2 14 ey 89 Klonlar Ko ca b /5 1 77 /5 1 45 726 lu S3 0 do An a G G az i 0 ey ve Ortalama Kalsiyum (ppm) 350 Şekil 3. Kavak tür ve klonların yapraklarında bulunan kalsiyum değerleri Sodyum Yapraklardaki sodyum miktarları, klonlar arasında karĢılaĢtırıldığında en düĢük değerler topraktaki Gazi ve Geyve klonlarında bulunmuĢ ve en yüksek değeri yine S307-26 klonu göstermiĢtir (ġekil 4). AraĢtırmada sodyum miktarı fazla olan klonların boy artımlarının, diğer klonlara göre daha az olduğu tespit edilmiĢtir. Dündar (1973) araĢtırmasında hastalıklı Karaçam iğne yapraklarındaki sodyum değerlerinin sağlıklı Karaçam iğne yapraklarına göre anormal derecede yüksek olmasını Karaçam kurumalarında sodyum konsantrasyonlarının etkili olabileceğini belirtmiĢtir. Tunçkale ve Öz (1969); taban suyundaki yüksek sodyum iyon konsantrasyonunun oluĢturduğu tuzluluk nedeniyle kuruyan I-214 klonundan oluĢan kavaklıkta yaptıkları araĢtırmada, taban suyunun sodyum iyon konsantrasyonunun 7710 micromhos/cm iken kurumaların baĢladığını, 21530 micromhos/cm tuzlulukta ise kavaklığın tamamen kuruduğunu tespit etmiĢlerdir. Sonuçta melez ve deltoides klonlarının sodyumu, karakavaklardan daha fazla aldıkları belirlenmiĢtir. Melez ve deltoides klonlarının Geyve, Kocabey ve Gazi karakavak klonlarından daha az çap boy geliĢimi göstermeleri, bünyelerinde bulundurdukları sodyum miktarının fazla olmasına dolayısıyla tuzluluğun olumsuz etkisine bağlanabilir. 50 40 30 20 10 lu do An a ey ab Ko c I- 2 14 ve ey G M -0 60 i 89 az G /5 1 45 77 S3 0 /5 1 0 726 Yapraktaki Sodyum Değerleri (ppm) 60 Klonlar Şekil 4. Kavak tür ve klonların yapraklarındaki sodyum değerleri Potasyum Kavak tür ve klonlarının yapraklarındaki en yüksek potasyum değerleri, Geyve klonunda 216,46 ppm ve Kocabey klonunda 215,88 ppm Gazi klonunda 203,55 ppm olarak belirlenmiĢtir. En düĢük 103 250 200 150 100 50 lu do An a 726 /5 1 S3 0 Klonlar 45 I- 2 14 0 89 M 06 /5 1 77 az G ey ab Ko c ey G i 0 ve Potasyum Değerleri (ppm) potasyum değeri ise Anadolu klonunda 159,12 ppm çıkmıĢtır. Geyve, Gazi ve Kocabey klonlarında potasyum değerlerinin yüksek olduğu, en az çap boy geliĢimi yapan 45/51, S307-26 ve Anadolu klonlarının en düĢük değerleri taĢıdığı görülmüĢtür (ġekil 5). GüneĢ ve ark. (2004) tarafından yapılan çalıĢmada Na ile K arasında önemli etkileĢimler olduğu ve bitkinin Na düzeylerindeki arttıĢın K konsantrasyonunun düĢmesine sebep olduğunu belirtmiĢlerdir. Kavak tür ve klonlarda da sodyum değeri yüksek olan klonların, potasyum değerleri düĢük olmuĢtur. GüneĢ ve ark. (2004) toprakların, tuzluluktan dolayı ozmotik basıncının çok yükseldiğini, bitkilerin de K+ ve Ca+2 alımını arttırıp osmatik basınçlarını yükselterek tuzlulukla mücadele etmeye çalıĢtıklarını ifade etmiĢlerdir. Kantarcı (2000) potasyumun bitkide hücre özsuyunun dolayısıyla bitkinin su dengesini sağlayarak kuraklığa karĢı dayanma gücünü arttırdığını belirtmektedir. Şekil 5. Topraktaki kavak tür ve klonların ortalama potasyum değerleri Magnezyum AraĢtırmamıza konu olan tuz elementlerinden en az değerler magnezyum elementinde görülmüĢtür. Normal Ģartlarda da yapraklardaki magnezyum, potasyum ve kalsiyumdan daha düĢük değerler göstermektedir. Çepel (1958) Kayın, MeĢe, Karaçam ve Göknar ağaçlarının asimilasyon organlarında bazı önemli besin maddelerinin mevsimlik değiĢimi üzerine araĢtırmalar adlı çalıĢmasında yaprak ve ibrelerdeki en düĢük değerlerin magnezyumda olduğunu belirtmiĢtir. Munsell Renk katoloğu sonuçları Besin eksikliği nedeniyle bitki dokusunun renk değiĢimi, topraktaki kimyasal bileĢiklerin eksikliğinden kaynaklandığı gibi aĢırı su miktarı, tuzluluk, düĢük sıcaklık, fotosentetik aktivite ve hastalıkların tekrar oranından da etkilenir. Munsell renk kartları semptomların teĢhisinde renklerin doğru değerlendirilmesi ve tam olarak kaydı için kullanılmıĢtır. Munsell Renk katoloğu sonuçlarına göre, serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonların yapraklarındaki değiĢimler, tuzluluğun zamana ve miktarına bağlı olarak arttıkça: yeĢil renk tonlarının açıldığı, sarı kahverengi lekelerin oluĢtuğu, alt yaprakların zamanından önce kuruduğu ve aĢırı döküldüğü gözlenmiĢtir. Ayrıca yeni sürgün yaprakların boyutlarının küçüldüğü ve sonunda büyümenin durduğu saptanmıĢtır. GüneĢ (2004) ve arkadaĢları, bitkilerdeki azot noksanlığının yaprağın yeĢil renginin sarımsı yeĢil tonlarına dönmesi, yaprak uçlarından baĢlayan kahverengi renklenme göstermesi ve yaĢlı yaprakların zamanından önce sararak dökülmesi Ģeklinde gözlendiğini belirtmiĢlerdir. AraĢtırmamızda kavak tür ve klonlarda kalsiyum elementinin eksikliğini gösteren semptonlara rastlanmamıĢtır. GüneĢ ve ark.(2004) kalsiyum eksikliğinin bitkilerin genç yapraklarında bükülerek aĢağı doğru kıvrılmalar ve yırtılmalar Ģeklinde gözlendiğini belirtilmiĢlerdir. Kalsiyum fazlalığı genelde magnezyum alımını engelleyerek magnezyum eksikliğine sebep olduğu belirtilmiĢtir. Magnezyum eksikliği Munsell kartlarından, parlak sarı renkli 5Y tonlarının alt yaprakların tamamını 104 veya bir kısmını kaplaması Ģeklinde tespit edilmiĢtir. Potasyum eksikliğini gösteren yaprak kenarlarının yukarı doğru kıvrılması, yapraklarda koyu yeĢil ve mavimsi renklenmeler gözlenmemiĢtir. Potasyum fazlalığının ise kalsiyum ya da magnezyum elementlerinin noksanlıklarına sebep olabildiği belirtilmiĢtir. Sodyum fazlalığının özel belirtilerinin olmadığı, tuzluluk kaynaklı zararların sodyumla beraber bulunan Cl, OH- veya HCO3- iyonlarından kaynaklandığı belirtilmektedir. AraĢtırmamızda sodyum, NaHCO3 olarak verilmiĢtir. Tuzluluk etkisi, kavakların büyümelerinde azalma, aĢırı yaprak dökülmeleri Ģeklinde gözlenmiĢtir. 5. TartıĢma ve Sonuç Sera yastıklarındaki kavak tür ve klonları C2S1 ve C3S1 kalitesinde 4, 6 9 mmhos/cm tuzlulukta tuzlu sularla sulanmıĢtır. Yapılan sulamada verilen sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum elementleri ile oluĢturulan tuzlulukta, kavak tür ve klonlarının tuzlulukla mücadele edebilmek için, kalsiyum ve potasyum alımını arttırdıkları tespit edilmiĢtir.. Sulamayla ortama verilen kalsiyum, potasyum, magnezyum ve sodyum elementlerinden sadece sodyum fazlalılığının serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonları etkilediği tespit edilmiĢtir. Sodyumun, NaHCO3 olarak bulunduğu tuzlu ortamlarda, karakavak klonları ve euamerican I-214 klonu, tuzlulukla daha iyi mücadele etmiĢlerdir. Boy geliĢimlerini incelediğimizde; 4, 6 ve 9 mmhos /cm tuzluluk değerindeki toprak ve perlit yetiĢtirme materyallerinde en iyi boy geliĢimini Karakavak klonlarından Geyve‟nin, ikinci olarak da Gazi‟nin yaptığı belirlenmiĢtir. En az boy geliĢimini ise, her iki yetiĢtirme ortamında da Euramerican klonu 45/51 yapmıĢtır. Çap artımlarında en fazla çapı, toprak yetiĢtirme materyalinde karakavak klonlarından Geyve, ikinci olarak da Euramarican melez kavak klonu I-214 „ün yaptığı belirlenmiĢtir. Perlit yetiĢtirme materyalinde en fazla çapı Populus deltoides klonlarından S30 7/26 yaparken, Geyve ikinci sıradadır. En az çap artımının ise, toprak ve perlit yetiĢtirme materyallerinin ikisinde de Karakavak klonlarından Anadolu „da olduğu belirlenmiĢtir. Seranın toprak ve perlit yetiĢtirme materyallerinde tuzluluk nedeniyle kavaklardaki kurumalar, sadece 9 mmhos/cm tuzluluğunda görülmüĢtür. AraĢtırmanın arazi aĢaması, 2008 yılında Edirne –Ġpsala‟da yüksek değerlerde sodyum içeren topraklarda kurulmuĢtur. Kavak tür ve klonlardaki tuzluluk etkileri, takip edilmektedir. Alınan sonuçlar 2015 yılında değerlendirilecektir. KAYNAKÇA Avcioğlu, E., Sun O., Gurses M. K., 1984. Kumullarda Eucalyptus Camaldulensis Dehn. Ağaçlandırmalarında N, P, K ve YeĢil Gübre Etkilerinin AraĢtırılması. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülteni No: 20. Kocaeli. Aydemir, O., 1992. Bitki Beslenme ve Toprak Verimliliği. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fak. Toprak Bölümü. Erzurum. Blinn C.R., Burkner E.R., 1989. Normal Fliar Nutrien Levels in North American Forest Trees. Minnesota Agricultural Experiment Station University Station Bulletin. Carlson, M. Vasek, C., Gharabe, A., 1997. Tree Production and Development of Fast Growing Hybrit Poplars in Armanian. Institute of Botany of Armanian National Acedemy of Sciences, Armania Çepel, N., Irmak, A., 1969. Artım ve Beslenme ile Yapraklardaki Besin Maddesi Muhtevası Arasındaki ĠliĢkileri Tespit Gayesi ile Bazı Karaçam MeĢcerelerinde Yapılan AraĢtırmalar. Ġ.Ü. Orman Fak. Dergisi Seri A Cilt: 29 Sayı: 1, Ġstanbul. Dündar, M., 1973. Ankara Civarındaki Bazı Karaçam ve Sarıçam Kültürlerinde Görülen Kurumalarla Ġğne Yapraklardaki Besin Maddeleri Konsantrasyon Seviyeleri Arasındaki ĠliĢkiler. Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Yayınları Teknik Bülten Serisi No: 53 Ankara, Eruz, E., 979. Toprak Tuzluluğu ve Bitkiler Üzerindeki Genel Etkileri. Ġstanbul Ün. Orman Fakültesi 105 Dergisi Seri B Cilt: 29 Sayı: 2. Frison, G. Facciotto, G., 1992. Possibilities of Poplar Cultivation in Acid Saline and Calcareous Soils. S.A.F. Istituto di Sperimentazione per la Pioppicoltura Cesale Monferrato, Italya. Fung, L.E., Wang, S.S., Altman, A., Hutterman, A., 1998. Effect of NaCl on Growth, Photoynthesis, Ion and Water Relations of Four Poplar Genotypes. Forest Ecology and Management 107 135-146. Gökçe, O., Erten, P., E., Öğütmen, S., 1980. Populus Eupheatica Oliv. in YetiĢme Ortamı Özellikleri Üzerine Bir AraĢtırma. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülteni No: 15, Gülbaba, A.G., 1991. Fırat Kavağı (Populus euphratica oliv.)‟nın Vejetatif Yoldan Üretilmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülteni Seri No: 17, Kacar, B., 1954. Bitki ve Toprağın Kimyasal Analizleri II. Bitki Analizleri. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 453. Uygulama Klavuzu: 155. Ankara Üni. Basımevi. Ankara. Kacar, B., 1984. Bitki Besleme. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları 899 Ders Kitabı: 250. Ankara. Shannon M.C., Banuelos G.S., 1998. Poplars That Cope With Saly Water Agricultural Research / Sune 106 KASTAMONU VE SAMSUN YÖRESĠNDE YAYGIN KAVAK ZARARLILARI Doç.Dr. Sabri ÜNAL1, Prof.Dr. Mustafa YAMAN2, Ömer ERTÜRK3, Dr. Fazıl SELEK4, Mertcan KARADENĠZ1 1 Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Müh. Böl. Kastamonu Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon 3 Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ordu 4 Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Ġzmir 2 ÖZ Ülkemizde giderek artan odun hammaddesi talebini doğal ormanlarımızı tahrip etmeden karĢılayabilmek için kavak ve hızlı geliĢen türlerle endüstriyel plantasyonların geliĢtirilmesi tek çıkar yol olarak görülmektedir. Ancak, ülkemizde kavak ağacına arız olan zararlıların kavak yetiĢtiriciliğini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Kavak zararlısı böceklerin ergin ve larvaları, kavakların kök, gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan kalitede bozulmalara ve özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir. Samsun ve özellikle Kastamonu yöresi kavak alanlarında zararlılarla ilgili olarak literatürde oldukça az çalıĢmaya rastlanmıĢtır. Kastamonu ve Samsun yöresinde yapılan çalıĢmalar sonucunda Kastamonu‟da özelikle Chrysomela populi (L.) ve Crepidodera aurata (Marsh.) „nın yaygın olarak zararlı olduğu,Samsun yöresinde ise bu zararlılara ek olarak Sciapteron tabaniformis Rott., ve Cryphtorrynchus lapathi L.’ nin yaygın olarak bulunduğu tespit edilmiĢtir. Anahtar kelimeler: Kavak, Zararlı böcekler, Kastamonu, Samsun COMMON PESTS in POPLAR AREA in KASTAMONU and SAMSUN ABSTRACT Development of industrial plantations with poplar and fast growing species is the only way to meet the growing demand for wood raw material in our country without destroying our natural forests. However, it is known that pests are affecting the growing of poplar in a negative way in our country. Adult and larvae of poplar pests may cause the trees to remain weak, especially from a technical point to a deterioration in quality and may cause drying of young poplar by feeding on roots, stems and leaves. There are a few studies in the literature especially regarding the pest was found, in the poplar area in Samsun and Kastamonu regions. According the results of studies carried out in Kastamonu and Samsun region; especially Chrysomela populi (L.) and Crepidodera aurata (Marsh.) which are widely harmful in Kastamonu, and in addition to these pests Sciapteron tabaniformis., and Cryphtorrynchus lapathi L.'s commonly has been detected in Samsun region. Keywords: Poplar, Pest insects, Kastamonu, Samsun 1. GĠRĠġ Dünyada genel olarak odun hammaddesine duyulan ihtiyaç artmaktadır. Artan nüfusla birlikte çeĢitli gereksinmeler talebi artırmaktadır. Tüketim miktarı kadar üretim yapılamaması sonucunda dünya orman alanları giderek daralmaktadır (Kanat,2000). Koçer (1999), son yıllarda yapılan çalıĢmalarda dünyada odun ürünlerine olan talebin artacağı, orman ürünleri üretimin arzı aĢmayacağı, hızlı nüfus artıĢı ve ekonomik büyümenin talebi daha da artıracağı, ancak gelecekte bir kriz olmayacağı Ģeklinde genel bir görüĢ birliği olduğundan bahsetmektedir. Orman ürünleri arz açığı sadece yurdumuz için söz konusu olamayıp, tüm dünya için bir sorundur. Bu bakımdan hızlı geliĢen türlerle ağaç plantasyonları yaparak odun üretimini artırmak, odun arz açığının kapatılmasına yardımcı olacak çarelerden birisidir (ġimĢek, 2002, AktaĢ ve ġimĢek, 2010). Odununun kontrplak, kibrit ve ambalaj sanayii gibi endüstri dallarında aranan özelliklere sahip olması, iki evcikli (dioik) olması nedeniyle türler arası ve türler içi melezlemeler yapabilmesi, idare müddetinin kısalığı, birçok hızlı 107 geliĢen türlerin yetiĢme alanının sınırlı olduğu Anadolu'nun karasal iklime sahip iç kesimlerinde yetiĢebilme imkânına sahip olması gibi özellikleri nedeniyle kavak yetiĢtiriciliğinin hızlı geliĢen türler arasında ayrı bir önemi vardır (Sekendiz, 1974). Ancak, ülkemizde kavak ağacına arız olan zararlıların kavak yetiĢtiriciliğini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir (Schimitschek,1944, Acatay, 1959; Karagöz, 1965; Sekendiz, 1974;Yıldız 1975 ve 1977, Kasap, 1988, Çobanoğlu, 1992, Zeki ve Toros 1990,1992 ve 1996; Güler ve Can, 1994, Toper, 1995, Çanakçıoğlu & Mol, 1998; Selek,1998, Aslan ve Özbek, 1999, Kanat,2000, Tozlu, 2001, ġimĢek, 2005, Kaygın ve Yıldız, 2007, GümüĢ, 2013). Samsun ve özellikle Kastamonu yöresi kavak alanlarında zararlılarla ilgili olarak literatürde oldukça az çalıĢmaya rastlanmıĢtır. TÜBĠTAK‟ ın desteklediği proje kapsamında Kastamonu ve Samsun yöresinde kavak alanlarında tespit edilen zararlılar ve yaygınlıkları bu çalıĢmada ele alınacaktır. 2. MATERYAL VE YÖNTEM AraĢtırmanın materyalini Kastamonu ve samsun yöresindeki değiĢik mevkilerde bulunan kavak ağaçlarının yaprak, dal, sürgün ve gövdelerinde tespit edilen böcek türleri oluĢturmaktadır. Kavak zararlılarına ait larva ve erginler, 2013 ve 2014 yılları arasında Samsun ve Kastamonu illerinde yapılan arazi çalıĢmaları sonucunda elde edilmiĢtir. Küçük kavak zararlıları aspiratör ve emgi siselerinden yararlanılarak toplanmıĢtır. Büyük böcekler ise gövde, yaprak ve dallardan elle ya da türe özgü feromon tuzakları ile yakalanmıĢtır (ġekil 1). Elle yakalamada zararlıların simptomlarının görüldüğü ağaç organları öncelikli olarak incelenmiĢtir. 3.BULGULAR ÇalıĢma sonucunda elde edilen kavak zararlıları aĢağıda belirtilmiĢtir. 3.1. Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae) S. tabaniformis arazi çalısmaları süresince beĢ lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 1). Zararlının larvalarının özellikle genç fidelerde gövde içinde iletim demetlerinde açtığı tüneller ile zarar oluĢturduğu gözlendi. Fideler üzerindeki yumrular en temel semptomlar olarak gözlendi (ġekil 2) . 108 ġekil 1. S. tabaniformis’in türe özgü feromon tuzağı. ġekil 2. S. tabaniformis’in genç kavak fidanlarındaki yumru Ģeklindeki zararı. Çizelge 1.S. tabaniformis’in tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayıları Örnek tarihi Lokalite 26.06.2013 01.08.2014 02.08.2014 02.08.2014 31.07.2014 04.09.2014 06.09.2014 TOPLAM Samsun/Çarsamba Samsun Beylerce Samsun Havaalanı Samsun ırmaksırtı Samsun Kızılot Samsun Kızılot Samsun Kızılot Ġncelenen örnek sayısı 28 (Larva) 3 6 37 64 10 5 153 YayılıĢı Saydam kanatlı kavak kelebeği [Paranthrene tabaniformis (Rott.)]‟nin Sesiidae familyasına bağlı türler içerisinde Ülkemizde en yaygın ve kavak yetiĢtiriciliğinde önemli zararlılarından birisi durumunda bulunup Kavak türleri (Populus spp.)‟nin yetiĢtiği hemen hemen her yörede görüldüğü bilinmektedir (Sekendiz, 1974). Dünyadaki yayılıĢı ise ġimĢek 2005 e atfen Dafauce (1975), Ġspanya‟da, Woerman and Wouters, (1983), Hollanda da, Wu et al., (1987) ve Zhao and Li, (1989), Çinde ,Lapietra and Allegro, (1994), Kuzey Ġtalya‟da , Georgiev, (1995) tarafından ise Kuzey Bulgaristan‟da zararlı ile ilgili kayıtlar olduğu bildirilmektedir. 3.2. Chrysomela (Melasoma) populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae) Kavağın üretimini olumsuz etkileyen zararlılar arasında önemli bir yere sahip olan Chrysomela populi L.)‟nin ergin ve larvaları kavakların yaprakları ile beslenerek ağaçları yapraksız bırakmakta ve bunun sonucunda zayıf kalmasına ve özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir (ġekil 3). C. populi arazi çalısmaları süresince 6 farklı lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 2). 109 Çizelge 2. Chrysomela (Melasoma) populi’nin tespit edildiği tarih,yer ve örnek sayısı Örnek tarihi 17.04.2013 19.04.2013) 26.04.2013 27.04.2013 03.06.2013 19.08.2013 23.04.2014 25.04.2014 18.06.2014 23.06.2014 30.06.2014 04.09.2014 04.09.2014 TOPLAM Lokalite Samsun ÇarĢamba Kastamonu BekdemirekĢi Samsun/Dikbıyık Kastamonu BekdemirekĢi Samsun/Irmaksırtı Samsun ÇarĢamba Samsun Vezirköprü Samsun/Irmaksırtı Kastamonu-Bekd. Kastamonu-Bekd. Kastamonu-Bekd. Kastamonu-AlibeĢe Kastamonu-AlibeĢe Ġncelenen örnek sayısı 14 (Ergin) 20 (Ergin) 24 (Ergin) 48 (Ergin) 11 (Ergin) 4 (Ergin) 12 51 170 46 61 79 35 575 ġekil 3. C.populi larva ve erginleri YayılıĢı Avrupa, Kuzey Afrika, Batı ve Kuzey Asya, Hindistan, Çin ve Japonya‟da yasar (Çanakçıoğlu ve Mol, 1998). Bunlardan ayrı olarak Palearktik bölge ve Yunanistan‟da da tespit edilmiĢtir (Aslan ve Özbek, 1997).Türkiye‟de Bozdağ, Bilecik, Ġstanbul, Ġzmit, Bursa, Denizli, Trabzon, SarıkamıĢ, Kars, Ġzmir, Tire, Kiraz, ÖdemiĢ, Bergama, Kınık, Selçuk, Menemen, Düzce, Bolu, Sinop, TaĢköprü, Aydın, Bitlis, Adapazarı, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Balıkesir, Çanakkale, Kırklareli, Ġpsala ve Çatalca mıntıkalarında tespit edilmiĢtir (Çanakçıoğlu ve Mol, 1998).Türkiye‟de bunlardan ayrı olarak Amasya, Aksaray, Ankara, Çorum, NevĢehir, Sivas, Samsunda da görülmektedir (Aslan ve Özbek, 1997). 3.3. Cryphtorrynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae) Crytorrhynchus lapathi (L.) larvaları kavak gövdelerinde odun dokusunda zarar yapmaktadır. Böceğin zarar gördüğü ağaçlar tamamen ölebilmektedir. C.lapathi arazi çalıĢmaları süresince 6 farklı lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 3). Zararlının larvaları genç fidanların gövdelerinden erginleri ise gövde üzerinden (Sekil 5 ve 6) toplandı. 110 a b ġekil 5. C.lapathi a) larvasının b) ergininin kavak fidanı gövdesindeki görünümü. a b ġekil 6. a) C.lapathi zararının yoğun olarak görüldüğü bir kavak alanı b) C.lapathi larvasının beslenmesi sonucu gövdede özsuyu akıntısı YayılıĢı Crytorrhynchus lapathi ,Avrupa, Çin, Asya‟da Sibirya, Japonya, Amerika BirleĢik Devletleri ve Kanada genelinde yaygın bir zararlıdır (Tillesse ve ark.1992). Türkiye‟de ise literatürde Bayburt‟tan bir kayıt verilmiĢtir ( Erdem,1951). Çizelge 3. Crytorrhynchus lapathi (L.) nin tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayısı Örnek tarihi 16.04.2013 26.04.2013 20.05.2013 21.06.2013 19.08.2013 01.08.2014 02.08.2014 02.08.2014 31.07.2014 04.09.2014 06.09.2014 TOPLAM Lokalite Samsun-ÇarĢamba Samsun-ÇarĢamba Samsun-ÇarĢamba Samsun-ÇarĢamba Samsun-ÇarĢamba Samsun- Beylerce Samsun- Havaalanı Samsun- Irmaksırtı Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot 111 Ġncelenen örnek sayısı 25 (Larva) 15 (Larva) 8 (ergin) 28 (Ergin) 3 (Ergin) 3 (Ergin) 6 (Ergin) 37 (Ergin) 64 (Ergin) 10 (Ergin) 5 (Ergin) 204 3.4. Crepidodera aurata (Marsh.) (Coleoptera; Chrysomelidae) Böceğin zararının yoğun olduğu ağaçlar, değiĢik yaĢlı, özellikle kötü yetiĢme muhitlerindeki Salix alba, S. babylonica, Populus nigra, P. alba, ve P.x euramericana türleridir (Kaygın ve Yıldız,2007). C.aurata arazi çalıĢmaları süresince 3 lokalitede gözlendi ve toplandı (ġekil 7 ve Çizelge 4) ġekil 7. C.aurata erginlerinin kavak gövdelerinden aspiratör ve emgi ĢiĢesiyle toplanması. Çizelge 4. Crepidodera aurata „nın tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayısı Örnek tarihi 14.04.2013 16.04.2013 26.04.2013 27.06.2013 03.06.2013 19.08.2013 25.04.2014 05.09.2014 23.04.2014 01.06.2014 28.06.2014 20.09.2014 24.04.2014 01.06.2014 27.06.2014 06.09.2014 20.09.2014 24.04.2014 01.06.2014 28.06.2014 26.04.2014 TOPLAM Lokalite Kastamonu Samsun-ÇarĢamba Samsun-ÇarĢamba Samsun-Irmak sırtı Samsun-Irmak sırtı Samsun-ÇarĢamba Samsun-Vezirköprü Samsun-Vezirköprü Samsun-Irmaksırtı Samsun-Irmaksırtı Samsun-Irmaksırtı Samsun-Irmaksırtı Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot Samsun- Kızılot Samsun Havaalanı Samsun Havaalanı Samsun Havaalanı Kastamonu-BekdemirekĢi Ġncelenen örnek sayısı 16 (Ergin) 20 (Ergin) 17 (Ergin) 46 (Ergin) 30 (Ergin) 38 (Ergin) 118 40 100 84 44 14 118 87 39 12 2 66 109 89 113 1202 YayılıĢı Avrupa, Kafkasya, Sibirya ve Çin‟de yayılmıĢtır. Türkiye‟de Ġzmit-Sapanca, Ġstanbul-Belgrad Ormanı, Ankara-Kızılcahamam, Bolu (Düzce, Gerede), Zonguldak-Ereğli, Bartın, Kastamonu (Daday, 112 Araç), Edirne, Adapazarı, Balıkesir, Kırklareli ve Erzurum dolaylarında tespit edilmiĢtir (Aslan (1997,Çanakçıoglu ve Mol, 1998).Daha sonra Kaygın ve Yıldız (2007), ise Bartın‟dan kayıt bildirmiĢtir. 4. TARTIġMA VE SONUÇ Kavak, çok hızlı büyüme yeteneğine sahip oluĢu ve odununun sanayide yoğun olarak kullanılması nedeniyle, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye‟de de tam alan ağaçlandırmalarında geniĢ çapta yer almaktadır (Zeki ve Toros, 1990). Lif ve yonga levha sanayiinin toplam hammadde tüketimi 12 milyon m3 civarında olup, bunun yüzde 70‟ine yakını doğrudan veya dolaylı olarak ülke ormanlarından sağlanmaktadır. Bu üretim için gerekli hammaddenin yüzde 60‟ı OGM satıĢlarından, yüzde 24‟ü ithalat ile diğer ülkelerden, yüzde 8‟i atık materyalin kullanımından ve yüzde 8‟i özel sektörden (kavak alanları ve tapulu kesim vs.) sağlanmaktadır (Anonim, 2014). Kavak alanlarında bulunan zararlı böcekler ağaç yapraklarını yemek veya onların dal veya gövdelerini delmek suretiyle geliĢimlerini durdurabilmekte, fidanın kalitesini düĢürebilmektedir. Böylece harcanan zaman ve emekler boĢa gittiği gibi zararlı böcekler bazen bulaĢık fidanlarla, bazen da karantina tedbirlerinin yeterince uygulanmaması nedeniyle temiz alanlara taĢınabilmektedir. Bu nedenle kavak fidanlıklarında hastalık ve zararlılarla ilgili çalıĢmalar büyük önem taĢımaktadır (ġimĢek, 2005). Literatürde Kavak Zararlıları ilgili yapılan oldukça çok çalıĢma olmasına karĢılık Kastamonu ve Samsun yöresinde bu konuda yapılan çalıĢma yok denecek kadar azdır. Kastamonu ve Samsun yöresinde yapılan ön çalıĢmalar sonucunda Kastamonu‟da özelikle Chrysomela populi (L.) ve Crepidodera aurata (Marsh.) „nın yaygın olarak zararlı olduğu, Samsun yöresinde ise bu zararlılara ek olarak Sciapteron tabaniformis Rott., ve Cryphtorrynchus lapathi L.’ nin yaygın olarak bulunduğu tespit edilmiĢtir. Buna göre ilgililerin önlem alarak kavak alanlarında verimi artırmaları önem taĢımaktadır. 5. TEġEKKÜR Bu çalıĢma TÜBĠTAK Proje No:112O807 tarafından desteklenmektedir. Desteklerinden dolayı TÜBĠTAK‟a ve arazi çalıĢmaları sırasındaki yardımlarından dolayı ilgili Orman Bölge Müdürlüklerine teĢekkürlerimizi sunarız. 6. KAYNAKÇA Acatay, A., 1959. Melanophila decastigma (picta Pall.) und Gypsonoma (Semasia) dealbana Froel. (incernana Hw.) in der Turkei. Anzeiger für Schädlingskunde, 32 : 56-68. Anonim, 2014. Sürdürülebilir Orman Yönetimi ÖĠK Raporu, T.C.Kalkınma Bakanlığı, Onuncu kalkınma planı, 2014-2018. AktaĢ, H., ġimĢek, Z., 2010. Orta Anadolu Bölgesinde Cytocpora chrysosperma "Pers" Fr. ile Önemli Kavak Delici Böcekleri [(Melanophila picta (Pall.), Paranthrene tabaniformis (Rott.)]´nin Yaygınlık ve Zarar Durumları. Türk. Entomol. Derg. 34(1):117-130. Aslan, Ġ., 1997. Erzurum Ġlinde Söğüt (Salix spp.) ve Kavak (Populus spp.)' larda Zararlı Olan Yaprak Böcekleri (Coleoptera, Chrysomelidae) Üzerinde Bir AraĢtırma. Ġ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi B (47-3) 1-11, Ġstanbul. Aslan, Ġ., Özbek, H., 1997. Erzurum, Erzincan ve Artvin illeri Chrysomelinae (Coleoptera, Chrysomelidae) Alt Familyası Üzerinde Faunistik ve Sistematik Bir Arastırma. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Erzurum Aslan, Ġ., Özbek, H., 1999. Faunistic and systematic studies on the subfamily Chrysomelinae (Coleoptera, Chrysomelidae) in Artvin, Erzincan and Erzurum provinces of Turkey.Turkish Journal of Zoology, 23: 751–767. Birler, A. S., 2010. Türkiye‟de Kavak YetiĢtirme. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları Müdürlüğü, 224s, Ġzmit, 113 Çanakçıoğlu, H., Mol, T., 1998. Orman Entomolojisi Zararlı ve Yararlı Böcekler. Ġstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, Fakülte No: 451, Ġstanbul, 541 s. Çobanoğlu, S., 1992. Edirne Ġlinde Kavaklarda Zararlı Kavak Beyaz Kelebeği Leucoma salicis (L.) (Lep.; Lymantriidae)'nin YayılıĢı ve Kısa Biyolojisi Üzerinde AraĢtırmalar. Türkiye II. Entomoloji Kongresi, 28-31 Ocak, 571¬583, Adana. Dafauce C., 1975. Selective treatment of the Lepidopterous poplar borer Paranthrene tabaniformis Rott. Boletin de la Estacion Central de Ecologia ; 4 (7); 83-105. Erdem,R.,1951. Türkiye‟de yeni bir kavak kültür tahripçisi Cryptorhynchus lapathi L. Ġstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri, A,Cilt,1,sayı,2,111-114 s. Georgıev, G., 1995. Phenology the poplar clearwing moth Paranthrene tabaniformis (Lepidoptera, Aegeridae) and optimum time for pest control in Northern Bulgaria. Nauka za Gorata, 32 (1); 60-67. Güler, N., Can, P., 1994. Orta ve Güneydoğu Anadolu'da Kullanılan Kavak Klonlarında Görülen Zararlılar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Teknik Bülten No: 166, 24s, Ġzmit GümüĢ,A., 2013. Isparta Ġlinde Kavak Zararlısı Böcekler, Önemli Türlerin Biyolojileri Ve Avcıları. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta, basılmamıĢ yüksek lisans tezi,106 s. Kanat, M., 2000. KahramanmaraĢ yöresinde kavak ağaçlarında saptanan bazı böcek türleri. Türkiye 4. Entomoloji Kongresi, 12-15 Eylül 2000, Aydın, Karagöz, O., 1965. Türkiye'de kavak ve söğütlere arız olan böcekler. Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Öğretici Yayınlar Serisi no 3, pp 1-10. Ġzmit. Kasap, H., 1988. A list of some Chrysomelinae (Col., Chrysomelidae) from Turkey. II. Türkiye Entomoloji Dergisi,12: 85–95. Kaygın,T.A. ve Yıldız,Y., 2007. Bartın‟da Söğüt ve Kavaklar Ġçin Tehdit OluĢturan Bir Tür: Crepidodera aurata (Marsh.) (Coleoptera, Chrysomelidae) .Türkiye II. Bitki Koruma Kongresi 27-29 Ağustos 2007, Isparta Koçer, S., 1999: Türkiye‟de Kavakçılığın GeliĢtirilmesinde Yeni Finansman Olanakları. (Doktora tezi) Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, Teknik Bülten No:190, Ġzmit. Schimitschek, E., 1944. Forstinsekten der Turkei und ihre Umwelt. Prag, Amsterdam, Berlin, Wien, Volk und Reich Verlag: 371. Sekendiz, O., 1974. Türkiye Hayvansal Kavak Zararlıları Üzerinde AraĢtırmalar. Karadeniz Teknik Üniversitesi Genel Yayın No: 62, Orman Fakültesi Yayın No: 3. Çağlayan Basımevi, Cağaloğlu, Ġstanbul, 196 s. Selek, F., 1998. Ġzmit ve Adapazarı Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Lepidoptera Türleri. Orman Bakanlığı Yayınları: 59, Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları: 220, ÇeĢitli Yayınlar Serisi: 13, 45s, Ġzmit. ġimĢek, Z., 2002. Kenbağı Orman Fidanlığı (Çankırı)'nda Bulunan Lepidoptera Türlerinin Tespiti ile Kavak Yalancıarısı [Paranthrene tabaniformis (Rott.)]'nın Mücadele Yöntemleri Üzerinde AraĢtırmalar, T.C. Ankara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırmalar Projesi Kesin Raporu (Proje No: 2000-07-12-030), 77 s. ġimĢek, Z., 2005. Çankırı´da Kavak Fidanlıklarında Saydam Kanatlı Kavak Kelebeği [Paranthrene tabaniformis (Rott.) (Lepidoptera: Sesiidae)] ile Mücadele Ġmkanları Üzerinde AraĢtırmalar. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Sayı: 1, 84-103 Tillesse,V., Nef, L., Charles,J., Hopkin,A., Augustin,S., 1992. Damagıng Poplar Insects. Internationally important species.Published under the auspices of the International Poplar Commission. Toper, A., 1995. Bartın Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Böcekler. Yüksek Lisans Tezi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, 38s, Bartın. 114 Tozlu, G., 2001. SarıkamıĢ (Kars)‟ta Titrek Kavak (Populus tremula L.)‟ta zarar yapan böcek türlerinin tespiti ve bunlardan bazı önemli türlerin biyolojisi üzerinde araĢtırmalar. Türkiye Entomoloji Dergisi 25 (2): 133-146. Yıldız, N., 1975. Saperda populnea L.'nin Türkiye'deki YayılıĢı, Biyolojisi, Koruma ve SavaĢ Metotları Üzerinde AraĢtırmalar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülten No: 10, 261- 280, Ġzmit. Yıldız, N., 1977. Kavaklara Arız Olan Önemli Böcekler ve Mücadele Metotları. Kavak ve Hızlı YetiĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, 22s, Ġzmit. Woerman, S., Wouters, L. J. A., 1983. A Sex Attractant for the dusky clearwing moth,Paranthrene tabaniformis ( Rottemburg ) ( Lepidoptera, Sesiidae ). Rew. Appl.Entomol., 71 ( 7 ); Abstr., 5125. Wu, P.H., Li, ZY., Wei, K.N., 1987. Studies on the biological characteristics and sex pheromones utilized for the control of the poplar twig clearwig moth. Scientia Silvae Sinicae, 23 (4); 491497. Zeki, H., Toros, S., 1990. Determination of natural enemies of Chrysomela populi L. and Chrysomela tremulae F. (Coleoptera, Chrysomelidae) harmful to poplars and the efficiency of their parasitoids in Central Anatolia Region. In: Proceedings of the Second Turkish National Congress of Biological Control: 251–260. Zeki, H., Toros, S., 1992. The effect of host plant on development of Chrysomela populi L. and Chrysomela tremulae F.(Coleoptera: Chrysomelidae). In: Proceedings of the SecondTurkish National Congress of Entomology: 43–52. Zeki, H., Toros, S., 1996. The effect of host on the adults of Chrysomela populi L. and Chrysomela tremulae F. (Col.:Chrysomelidae). Bitki Koruma Bulteni, 36: 25–38. Zhao, S.Q.; Li, K.Z., 1989. Integrated pest control of larch caterpillar and three quarantine poplar pests. Rev. Appl. Entomol. 9238. 115 BAZI KAVAK ZARARLILARI ĠLE MÜCADELEDE BĠYOLOJĠK MÜCADELE AJANI OLARAK ENTOMOPATOJENLERĠN ARAġTIRILIMASI Mustafa YAMAN1, Sabri ÜNAL2, Gönül ALGI1, Beyza Gonca GÜNER1, Ömer ERTÜRK3, Eda DEMĠRKOL3, Fazıl SELEK4 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon 2 Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kastamonu 3 Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ordu 4 Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Ġzmir e-mail: [email protected] ÖZ Ġyi bir endüstri bitkisi olan kavak üretimine her geçen gün ilgi ve ihtiyaç artmaktadır. Ancak, kavak üretiminin devamlılığını ve verimini olumsuz yönde etkileyen biyotik faktörlerin baĢında, kavaklarda zarar yapan böcekler gelmektedir. Çok sayıda kavak zararlısı böceğin ergin ve larvaları, kavakların kök, gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan kalitede bozulmalara ve özellikle fidanların ve genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir. Kavak geniĢ bir zararlı böcek faunasına sahip bir bitkidir. Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae), Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera: Lymantriidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae) ve Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) gibi böcekler kavaklarda yaygın olarak karĢılaĢılan böcek türlerindendir. Bu zararlılar kavakların kök, gövde ve yapraklarında yaptıkları zararlar ile etkili olmaktadır. Ülkemizde bu zararlılarla mücadele kimyasal insektisidler kullanılarak yapılmaktadır. Kimyasal insektisidler, çevredeki faydalı hayvanları, bitkileri ve insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa entomopatojenik organizmalar sadece böcekler üzerinde etkili olan diğer canlılara zarar vermeyen ekolojik mücadele ajanlarıdır. Virüsler, bakteriler, protistler, funguslar ve nematodlar entomopatojenik organizmaları oluĢtururlar. Önemli kavak zararlıları ile mücadelede entomopatojenik organizmarın kullanımına yönelik çalıĢmalar yeterli bir düzeye kadar ulaĢamamıĢtır. Bu çalıĢmada ülkemizin farklı bölgelerinden toplanan önemli kavak zararlılarında hastalık yapan entomopatojenik organizmalara ait ilk sonuçlar verilmektedir. Devam eden çalıĢmalar ve elde edilen yeni sonuçlar irdelenmekte ve gelecek için yapılabilecek çalıĢmalar hakkında bir öneri getirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kavak zararlıları, biyolojik mücadele, entomopatojen, Türkiye INVESTIGATION OF ENTOMOPATOGENS OF SOME POPLAR PESTS AS ALTERNATIVE BIOLOGICAL CONTROL ABSTRACT Poplar is a very beneficial plant for industrial use and breeding of these species is becoming more and more popular and necessary every day. However, the most important biotic factors hindering the efficiency of sustainable poplar breeding are pest insects damaging the plants. Adult and larvae of many of the poplar pests feed on roots, trunk and leaves leaving the plants weak and vulnerable, damaging and hence lowering technical quality of the plant and most importantly causing saplings to die. Looking at previous studies on the subject it is noticeable that the number of different types of poplar pests is strikingly large. Some of the common pests are Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae), Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera: Lymantriidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae) and Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae). In Turkey, authorities try to control these pests using chemical insecticides. Knowing that chemical insecticides have many unwanted effects on the natural and beneficial animals, plants and other elements of the 116 environment, not forgetting such chemicals are also harmful against humans obviously this method should be discontinued. On the other hand entomopathogenic organisms are safe, sustainable and environmentally friendly control agents, highly host specific so other biotic and abiotic elements of the environment are unharmed. There are insufficiently very few studies on entomopathogenic organisms which can be used against poplar pests as control agents. In the present study, investigation and identification of entomopathogenic organisms infecting important poplar pests in Turkey were studied. The first results were presented and discussed. Keywords: Poplar pests, entomopathogen, biological control, Turkey GĠRĠġ Dünyaya paralel olarak ülkemizde de nüfus artıĢıyla birlikte odun hammaddesi ve kağıda olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde bazı durumlarda odun hammaddesi eksikliğinden dolayı bu hammaddeyi kullanan tesisler ancak % 60 kapasite ile çalıĢmaktadır (Kanat, 2000). Odun hammaddesi ihtiyacını karĢılamak için doğal ormanlara kıyasla 40-50 misli fazla üretim yapma gücünde olan endüstriyel plantasyonlar bu kapsamda tek seçenek olarak görülmektedir (Birler ve Diner, 1994a). Endüstriyel plantasyonlar yerli ve yabancı orijinli kavak ve hızlı geliĢen ağaç türleri ile tesis edilmektedir. Doğal ormanlar tahrip edilmeden ortaya çıkan bu açığın karĢılanabilmesi için, çok hızlı büyüme yeteneğiyle birlikte iyi bir endüstri bitkisi olan kavağın geniĢ alanlarda endüstriyel plantasyonlarının oluĢturulması büyük önem taĢımaktadır (Zeki ve Toros, 1996; Kanat, 2000). Ülkemizde kavakçılığın bu hızlı geliĢmesi, birim alanda ve birim zamanda maksimum verimin elde edilmesi sonucunu doğurmuĢtur. Ancak, kavak üretiminin devamlılığını ve verimini olumsuz yönde etkileyen biyotik faktörlerin baĢında, kavaklarda zarar yapan böcekler gelmektedir. Ülkemizde kavakçılıktaki hızlı geliĢimle birlikte, kavak zararlısı böceklerin yoğunluk kazanması, bu maksimum verim elde edilmesi amacını sekteye uğratmaktadır. Çok sayıda kavak zararlısı böceğin ergin ve larvaları, kavakların kök, gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan kalitede bozulmalara ve özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir (Zeki, Toros, 1996; Kanat, 2000; Tozlu, 2001; AktaĢ ve ark. 2008, AktaĢ, ġimĢek, 2010). Literatüre bakıldığında kavak zararlılarının oldukça çok sayıda olduğu göze çarpmaktadır. Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae), Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera: Lymantriidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae) ve Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) yaygın olarak karĢılaĢılan baĢlıca böcek türlerindendir. Kavak zararlısı böcekler kavak üretiminde ve dolayısıyla da ülke ekonomisinde bu denli önemli kayıplara neden olurken, bu zararlılar ile mücadele çalıĢmaları nispeten sınırlıdır (Güler ve ark.,1995; AktaĢ ve ġimĢek, 2010). Mevcut durumda bu zararlıların bazılarıyla mücadelede uygulama kolaylığından dolayı kimyasal mücadele zaman zaman kolayca tercih edilmekte ve güncel olarak kullanılmaktadır. Türkiye‟de kavak zararlıları ile yapılan birbirinden bağımsız mekanik ve kimyasal mücadele çalıĢmaları istenilen baĢarıya ulaĢamamıĢtır. Ġnsektisitler zararlı böceklerin predatörlerine ve çevredeki diğer yararlı canlılara birçok yönden ciddi zararlar vermektedir (Ecevit, 1988). Bu nedenle son yıllarda türe özgü mücadele ajanları vasıtasıyla hedef zararlının dıĢındaki canlılara zarar vermeyen biyolojik mücadele çalıĢmalarına ağırlık verilmektedir. Ancak biyolojik mücadele çok uzmanlık gerektiren bir konudur, kullanılacak ajanın dikkatle seçilmesi ve türe özgü olması çok önemlidir. Bu nedenle, son zamanlarda dünyada yoğun bir Ģekilde zararlıların patojenleri üzerine araĢtırmalar yapılmaktadır. Bu tip patojenler arasından türe özgü ve öldürücü etkisi yüksek olanları araĢtırılmaktadır. Zararlı böceklerde doğal olarak hastalık yapan patojenlerin varlığının araĢtırılması biyolojik mücadele ajanlarının belirlenebilmesi için gerekli bir ön çalıĢmadır. Kavak bitkisinde zarar yapan böceklerin bolluğu ve çeĢitliliği, onların bir çoğuyla biyolojik mücadele, özelliklede entomopatojenik organizmaların kullanıldığı bir mücadele yöntemine kolaylıkla imkan sağlayabilir (Yaman ve Radek, 2003; Yaman ve ark., 2005a,b; 2007; 2008a,b; 2009; Yaman, 2012). Zengin bir entomopatojen çeĢitliliğe sahip ülkemizde kavak zararlılarıyla mücadelede uygun entomopatojenik virus, bakteri, mantar ve protistlerin bulunması ve uygulamaya sunulması göz ardı edilmiĢtir. Oysa konumu itibariyle Asya ile Avrupa arasında köprü olan Türkiye yeni ve farklı patojenlerin araĢtırılması için potansiyel bir kaynaktır (Muriollo ve ark. 2001). Bu çalıĢmada, 117 ülkemizde mevcut önemli kavak zararlıları ile biyolojik mücadele amaçlı yapılan entomopatojenik çalıĢmalar ile ilgili ilk ve güncel sonuçlar hakkında bilgiler verilecek ve irdelenecektir. MATERYAL VE YÖNTEM ÇalıĢmada kullanılan önemli kavak zararlılarına ait larva ve erginler, Ordu, Samsun, Kastamonu, Amasya, Çankırı, Ġzmit, Adapazarı, Bursa ve Kırklareli illerinden yapılan arazi çalıĢmaları sonucunda toplandı. Örnekleme yapılarak elde edilen erginler çalıĢma süresince bekletilmeden, disekte edilip, ıĢık mikroskobu altında incelenmiĢtir. Bu iĢlem Ringer solüsyonu içerisinde her bir larva ya da ergin disekte edilerek gerçekleĢtirilmiĢtir. Bağırsak, yağ dokusu, hemolenf ve salgı bezleri gibi organ ve dokulardan alınan örnekleri içeren, lam üzerine 2-3 damla Ringer solüsyonu ekleyerek hazırlanan preparatlar ıĢık mikroskobu altında 400x ile 1000x arasındaki büyütmelerde incelenerek patojenler tespiti için incelenmiĢtir. Gerektiği durumlarda patojene ait yapılar giemsa boyama yöntemiyle de teyit edildi. Bakteriyal izolatlar Yaman (2012)‟de açıklandığı gibi zararlı böceklerden izole edildi ve VĠTEK Bakteriyal Ġdentifikasyon Kiti kullanılarak tür tespitleri yapıldı. BULGULAR Bu çalıĢma süresince ülkemizde önemli kavak zararlılarında tespit edilen patojenler üç grup altında toplanmıĢtır. Her gruba ait sonuçlar aĢağıda maddeler halinde sıralanmıĢtır. 1.Virüsler Viral çalıĢmaların gerçekleĢtiği ve kavakta zarar yapan böcek Adi Mayıs böceği Melolontha melolantha olup, bu zararlı üzerindeki çalıĢmalar entomopoxvirüsler üzerine yoğunlaĢmıĢtır (Hurpin ve Robert, 1977). ÇalıĢmalarımız süresince bu zararlının Ġzmit yöresinden toplanan erginlerinde entomopoxvirüs enfeksiyonuna rastranılmıĢtır (ġekil 1). ġekil 1. M.melolontha’da gözlenen entomopovxirüse ait inklüzyon yapısı (IB) (1000X) 2.Bakteriler Böceklerde hastalık oluĢturan bakteriler entomopatojenik organizmaların kullanımına yönelik olarak ülkemizde farklı böceklerden yada topraktan izole edilerek tanımlanan en geniĢ grubu içermektedirler. Bu amaçla çok sayıda bakteri izole edilerek tanımlanmıĢtır. Ancak entomopatojenik bakteriler yaygın olarak çalıĢılmasına rağmen kavak zararlıları üzerindeki çalıĢmalar oldukça sınırlı kalmıĢtır. Kavak zararlıları üzerindeki entomopatojenik bakteriler üzerine en yoğun çalıĢma burada sunulan çalıĢma olup, Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae), Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) ve Nycteola asiatica ((Lepidoptera) gibi yaygın kavak zararlılarının farklı popülasyonlarından ve farklı hayat safhalarından 94 tane bakteriyal izolat izole edilmiĢ ve tür seviyesinde tanımlanmıĢtır. Bunların bir kısmının izole edildikleri böcekler üzerinde 118 inzektisidal etkileri denenmiĢtir. Bazı izolatların zararlı böcekler üzerinde yüksek oranda inzektisidal etki gösterdiği belirlenmiĢtir. Bacillus, Enterobacter, Serratia ve Pseudomonas cinslerine ait türler en çok izole edilen türler arasında yer almıĢtır. Birbirine uzak farklı lokalitelerden izole edilen bakteriler tür olarak benzer çıkmıĢtır. Bu sonuç bazı entomopatojenik bakterilerin kavak zararlılarının farklı popülasyonlarında doğal olarak bulunduğunu ve baskılayıcı etkenlerden biri olduğunu teyit etmektedir. 3.Protistler Yapılan arazi çalıĢmaları süresince toplanan ve diseksiyonu yapılan böceklerden 3 tanesinde entomopatojenik protiste rastlanılmıĢtır. Bu zararlılar Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae), Melolontha melolontha ve Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae) olup bu zararlılarda üç farklı protist gözlenmiĢtir. Yapılan ilk teĢhis çalıĢmaları sonucunda Crepidodera aurata‟da tespit edilen protist Microspora, Chrysomela populi‟de tespit edilen protist Apicomplexa ve Melolontha melolontha‟da tespit edilen protistler ise Apicomplexa ve Coccidia grubuna dahil edilmiĢtir. Tespit edilen her üç çeĢit protistte konaklarından ülkemizden ilk kez kaydedilmiĢtir. Crepidodera aurata‟da tespit edilen protist bir mikrosporidyum olup (ġekil 2) bu zararlının farklı lokalitelerindeki populasyonlarında doğal enfeksiyonlar oluĢturduğu ve bu enfeksiyonların düĢük oranda ve sabit bir seviyede gerçekleĢtiği tespit edilmiĢ olup,mikrospor enfeksiyonunun yıl içinde nesilden nesile taĢındığı belirlenmiĢtir. ġekil 2. Crepidodera aurata’da tespit edilen mikrosporidyum patojenine ait sporlar (1000X) Chrysomela populi‟de tespit edilen protistin ise bir neogregarin patojeni olduğu belirlenmiĢtir (ġekil 3). Bu patojeninde C.populi‟nin farklı lokalitelerinde ağır enfeksiyonlar oluĢturduğu, çoğu zaman ergin bireylerin ölümüne neden olduğu belirlenmiĢtir. ġekil 3. C.populi’de gözlenen neogregarin patojenine ait ookistler 119 Melolontha melolontha‟da ise iki farklı protist tespit edilmiĢtir. Bunlardan biri Apicomplexa grubuna dahil edilirken diğeri Coccidia grubuna dahil edilmiĢtir (ġekil 4 ve 5). Enfeksiyon oranları ise düĢük seviyede gerçekleĢmiĢtir. Her iki protistte ülkemizden ilk kez tespit edilen protistlerdir. ġekil 4. M.melolontha‟da tespit edilen neogregarin patojenine ait ookistler (1000X) ġekil 5. M.melolontha’da tespit edilen coccidian patojenine ait ookistler (400X) TARTIġMA VE SONUÇ Bu çalıĢma ülkemizde kavak zararlılarındaki entomopatojenik organizmaların tespitine yönelik ilk çalıĢmadır. Bu ilk çalıĢmada hem ülke hem de dünya literatürü için ilk kayıtlar yapılmıĢ, 94 bakteri, 1 virüs ve 3 farklı protist tespit edilmiĢtir. ÇalıĢılan zararlılardan biri olan Crepidodera aurata‟dan bu zamana kadar hiçbir entomopatojen kaydı yoktur. Bu çalıĢmada bu zararlıdan izole edilen 5 bakteri ve bir mikrospor dünya literatürü için bu zararlıda tespit edilen ilk entomopatojenlerdir. Bu zamana kadar Chrysomela populi‟de bir mikrsopor olan Nosema chrysomelae tespit edilirken herhangi bir apikompleksan kaydı yoktur. Bu çalıĢmada tespit edilen neogregarin patojeni Chrysomela populi‟de tespit edilen ilk ve tek apikompleksan patojendir. Özellikle larval dönemde genç fidanların köklerinde zararlara neden olan Melolontha melolontha‟da ise bir virüs, iki protist patojeni tespit edilmiĢtir. Literatürde Melolontha melolontha‟dan tespit edilmiĢ protist olarak mikrosporidyum ve coccidian patojeni verilmektedir (Kharazi-Pakdel ve Amargier, 1973). Bu çalıĢmada tespit edilen neogregarin ilk kez kaydedilmektedir. Bu çalıĢma süresince elde edilen ilk bulgular, ülkemizde kavaklarda ekonomik kayıplara neden olan böceklerin geniĢ bir entomopatojenik organizma çeĢitliliğine sahip olduğunu göstermektedir. Virüs, bakteri ve protistler gibi farklı gruplardan organizmaların belirlenmesi, bir çoğunun ilk kez 120 kaydedilmesi ve bilinenlerin ise farklı coğrafik bölgelerde yeniden tespiti, ülkemizde kavak zararlıları ile biyolojik mücadelede entomopatojenlerin kullanılabileceğini desteklemektedir. Dünyanın farklı bölgelerinde elde edilen sonuçlarda bunu desteklemektedir. Bu duruma en güzel örnek kavak ağaçlarında zararlı lepidopterler ile biyolojik mücadelede entomopatojenik virüslerin kullanımı verilebilir. Kavak zararlıları ile biyolojik mücadelede virüslerin kullanımı ağırlıklı olarak Lepidoptera üyeleri üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Baculovirüsler en çok kullanılan ve ticari preparatları hazırlanan virüslerdir. Kavakta zarar yapan lepidopterlerden Lymantria dispar entomopatojenik virüslerin en çok kullanıldığı ve ticari süspansiyonlarının uzun süredir üretilerek satıldığı zararlıdır. Bu zararlıya karĢı kullanılan virus 1900 yılların baĢlarında L. dispar‟a karĢı etkili bir mücadele ajanı olarak önerilmiĢtir (Reiff, 1911). ABD Orman Servisi kendi izolatlarının alan testlerini 1964 yılında tamamlamıĢ (Rollinson ve ark, 1965) ve 1978‟de Gypchek markasıyla ticari halde piyasaya sunulup geniĢ olarak kullanılmaya baĢlanmıĢtır (Hunter-Fujita ve ark., 1998). Lymantria dispar‟a karĢı her yıl bu böceğin virüsü (LdNPV) binlerce hektarlık ormanlık alanlara havadan uygulamalar yapılmaktadır. Bu virüs L. dispar‟a karĢı oldukça etkili olurken diğer zararsız hayvanları etkilememektedir. Tüm dünyada bu zararlı ile mücadelede viral ajan etkili olarak kullanılırken ülkemizde bu zararlıdan entomopatojenik virüs kaydı ilk ve tek olarak Yaman ve ark. (2012) tarafından yapılmıĢ ve virüs LydiMNPV-TR olarak kaydedilmiĢtir. Yine diğer önemli bir kavak zararlısı olan Leucoma salicis ile de dünyanın farklı bölgelerinde entomopatojenik virüsler ile mücadele yöntemleri kullanılmıĢtır. Ağırlıklı olarak bu zararlının nükleopolihedrovirüs ve sitoplazmik polihedrozis virüsü böceğe karĢı kullanılmıĢtır (Ziemnicka, 1981). Leucoma salicis‟te etkili olan baculovirüsün farklı ülkelerdeki izolatlarının zararlı üzerindeki etkilerinin farklı olduğu kanıtlanmıĢtır. Örneğin bu virüsün Polonya izolatının Yugozlavya izolatından 7 kat daha enfeksiyon kabiliyetinde olduğu gösterilmiĢti (Ziemnicka 1981, Lameris et al. 1985; Lipa 1998). Ülkemizden ise bu zararlının ilk ve tek bir virüsü Yaman (2008) tarafından tanımlanmıĢ ve LesaMNPV-TR olarak kaydedilmiĢtir. Arazi çalıĢmalarında bir yıl arayla virüsün doğal ortamda zararlı üzerindeki etkisi gösterilmiĢtir (ġekil 6). ġekil 6. Leucoma salicis’in zararı (A) ve popülasyonda baculovirüsün enfeksiyonu sonucu bir sonraki yıldaki aynı yabani kavak fidanlığının durumu (B) Gerek bu çalıĢmanın ilk bulguları gerekse yukarıda verilen entomopatojenik virüslerin kullanımı örneği, ülkemizde kavak zararlıları ile mücadelede entomopatojenik organizmaların kullanımının mümkün olabileceğini ve bu konuda oldukça sınırlı kalan çalıĢmaların hızlandırılması ve özel ya da kamu sektörün konuya ilgi göstermesi ve gerekli giriĢimleri baĢlatmaları gerektiğini göstermektedir. TeĢekkür Bu çalıĢma TUBITAK 112O807 nolu proje ile desteklenmiĢtir. 121 KAYNAKÇA AktaĢ, H., ġimĢek, Z., 2010. Orta Anadolu Bölgesi‟nde Cytospora chrysosperma “Pers” Fr. ile önemli kavak delici böcekleri [Melanophila picta (Pall.), Paranthrene tabaniformis (Rott.)]‟nin yaygınlık ve zarar durumları. Türkiye Entomoloji Dergisi. 34: 117-130. AktaĢ, H., ġimĢek, Z., Kondur, Y., 2008. Ġç Anadolu Bölgesi‟nde kavaklarda kurumalara neden olan Cytospora chrysosperma “Pers.” Fr.‟nın morfolojik özellikleri, zarar durumu ve Paranthrene tabaniformis (Rott.) (Lepidoptera: Sesiidae) arasındaki iliĢkiler. Bitki Koruma Bülteni, 48 (3):1 – 14. Birler A.S., Diner A., 1994a. Türkiye Kavakçılığının Alan Servet ve Değer Yönlerinden Ġncelenmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi No:21, Ġzmit. Ecevit, O., 1988. Zirai Mücadele Ġlaçları ve Çevreye Olan Etkileri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları, Samsun. Güler, N., Can, P., Özay, F., 1995. Cryptorhyncus lapathi L.'YE KarĢı Mücadele, ODC:145.7:19.91:176.1. Hunter-Fujita, F.R., Entwistle, P.F., Evans, H.F., 1998. Insect viruses and pest management, John viley & Sons. Hurpin, B.; Robert, P. H., 1977. Effects on a natural population of Melolontha melolontha (Col.: Scarabaeidae) of the introduction of Rickettsiella melolonthae and Entomopoxvirs melolonthae. Entomophaga, 1977, 22: 85-91 Kanat, M., 2000. KahramanmaraĢ yöresinde kavak ağaçlarında saptanan bazı böcek türleri. Türkiye 4. Entomoloji Kongresi, 12-15 Eylül 2000, Aydın, Kharazi-Pakdel, A. Amargier, A., 1973. Pathogenesis of simultaneous infections with Adelina melolonthae and Nosema melolonthae in Melolontha melolontha. Entomophaga, 18; 229-23. Lameris, A.M.C., Ziemnicka, J., Peters, D., Grijpma, P. Vlak, J.M., 1985. Potential of baculoviruses for control of satin moth, Leucoma salicis L. Med. Fac. Landbouww. Rijksuniv. Gent 50, 431-439. Lipa, J.J., 1998. Eastern Europe and the Former Soviet Union. In: (Eds. Hunter-Fujita, R. F., Entwistle, P.F., Evans, H.F., Crook, N. E..) Insect Viruses and Pest Management, John Wiley & Sons, London, pp. 216-231. Murillo, R., Munoz, D., Lipa J. J., Cabellero, P., 2001. Biochemical characterization of three nucleopolyhedrovirus isolates of Spodoptera exigua and Mamestra brassicae. J. Appl. Ent.,125, 267-270. Reiff, W., 1911. The wilt disease or flacherie of the gypsy moth. In contributions of the Entomology laboratory, Harvard, M.A. Rollinson, W.D., Lewis, F.B., Waters, W.E., 1965. The successful use of a nuclear polyhedrosis virus against the gypsy moth. J. Invertebrate Pathology, 7, 515-517. Tozlu, G., 2001. SarıkamıĢ (Kars)‟ta Titrek Kavak (Populus tremula L.)‟ta zarar yapan böcek türlerinin tespiti ve bunlardan bazı önemli türlerin biyolojisi üzerinde araĢtırmalar. Türkiye Entomoloji Dergisi 25 (2): 133-146. Yaman, M., Radek R., 2003. Nosema chaetocnemae sp. n., a microsporidian (Microspora; Nosematidae) parasite of Chaetocnema tibialis (Chrysomelidae, Coleoptera), Acta Protozool., 42, 231-237. Yaman, M., Aslan Ġ., Radek R., 2005a. Phyllotreta nigripens (Coleoptera:Chrysomelidae), a new host of Nosema phyllotretae (Microsporida) in Turkey, J. Pest Sci., 78, 239-243. Yaman, M., Radek R, Aslan Ġ., Ertürk Ö., 2005b. Characteristic features of Nosema phyllotretae Weiser 1961, a microsporidian parasite of Phyllotreta atra (Coleoptera: Chrysomelidae) in Turkey, Zoological Studies, 44, 368-372. 122 Yaman, M., Radek, R., 2007. Infection of the predator beetle Rhizophagus grandis Gyll. (Coleoptera, Rhizophagidae) with the insect pathogenic alga Helicosporidium sp. (Chlorophyta: Trebouxiophyceae). Biological Control, 41: 384-388. Yaman, M., Radek R., Toguebaye B., 2008a. A new microsporidian of the genus Nosema, parasite of Chaetocnema tibialis (Coleoptera: Chrysomelidae) from Turkey, Acta Protozool., 47, 279285. Yaman, M., 2008b. The First Record of Nucleopolyhedrovirus Isolated from the Satin Moth Leucoma salicis L. (Lepidoptera, Lymantriidae) in Turkey. Folia Biologica 56: 273-276. Yaman, M., R. Radek, Tosun, O., Aydın Ç., Ertürk, Ö., 2009. First Record of the Insect Pathogenic Alga Helicosporidium sp. (Chlorophyta: Trebouxiophyceae) Infection in Larvae and Pupae of Rhizophagus grandis Gyll. Coleoptera, Rhizophagidae) from Turkey. Journal of Invertebrate Pathology, 102: 182-184. Yaman, M., 2012. Biyolojik Mücadelede Entomopatojenler için Böcek Patolojisi Atlası, SAGE YAYINCILIK, Trabzon, 186 sf. Zeki, H., Toros, C., 1996. Chrysomela populi L. ve Chrysomela tremulae F. (Col.:Chrysomelidae) erginlerine konukçunun etkisi, Bitki Koruma Bülteni, 36 (1–2):25 – 38. Yaman, M., Bekircan, Ç., Radek, R., Linde, A., 2012. The first record of nucleopolyhedrovirus isolated from the gypsy moth, Lymantria dispar (Lepidoptera, Lymantriidae) in Turkey. Turkiye Parazitol Derg., 36: 92-95. Ziemnicka, J., 1981. Studies on nuclear and cytoplasmic polyhedrosis viruses of the satin moth (Stilpnotia salicis L.) (Lepidoptera, Lymantriidae). Prace Nauk. Inst. Ochr. Roslin 23, 75–142. 123 13-14 KASIM 2014 TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ VIII. GENEL KURUL KARARLARI KAVAKÇILIK ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR Yeni kavak klonlarının bulunması, uygulamaya kazandırılması ve genetik-ıslah çalıĢmaları: 1.) Ülkemiz de doğal olarak yetiĢen Kara Kavak, Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak yayılıĢ alanlarının belirlenmesi ve bu türlerde ıslah çalıĢmalarına baĢlanılarak in-situ ve ex-situ koruma alanlarının oluĢturulması. YetiĢtirme teknikleri, ekonomi, envanter ile ilgili çalıĢmalar: 2.) Islah edilmiĢ Kavak klonlarının kullanımının teĢvik edilmesi, Kavak yetiĢtirilen alan ile üretim miktarlarının klon bazında envanterinin yapılması ve gerekirse bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ile iĢbirliği yapılması. 3.) Kavak ağacının peyzaj çalıĢmalarında kullanımının yaygınlaĢtırılması ve bioenerji örneğinde olduğu gibi kavak odununa yeni kullanım alanları kazandırmak amacıyla bilimsel araĢtırmalar yapılması. Koruma çalıĢmaları: 4.) Kavak yetiĢtiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı bölgelerde böcek ve hastalıkların mevcudiyetinin her yıl izlenerek sonuçlarının duyurulması, böcek ve hastalıklarla mücadele konusunda kavak yetiĢtiricilerine eğitim ve danıĢmanlık hizmeti verilmesi. 5.) Özellikle yaprak zararlısı böceklerin parazit, parazitoid ve parçalayıcılarının biyolojilerinin araĢtırılması, elde edilen bilimsel verilerin üretici ve sanayicilere aktarılmasının sağlanması. 6.) Kavak zararlılarıyla mücadelede biyolojik pestisitlerin kullanılma olanaklarının geliĢtirilmesi ve bu konuda bilimsel araĢtırmalar yapılması. Eğitim, tanıtım, yayın, halkla iliĢkiler ile ilgili çalıĢmalar: 7.) Kavak odunu kullanan sanayinin talep ettiği ürün standartlarının belirli dönemlerde belirlenmesi ve bu taleplere uygun kavak yetiĢtirilmesi için kavak üreticilerinin yönlendirilmesi. 8.) Kavak ağaçlarının çevre ve insan sağlığı üzerine zararlı etki yaptığına dair oluĢan olumsuz algının giderilmesi için toplumu bilinçlendirici faaliyetlerde bulunulması. DIġ ĠLĠġKĠLER EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA DAĠRESĠ YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR BAġKANLIĞI TARAFINDAN 9.) Kavak yetiĢtiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı ülkelerdeki araĢtırma, bilgi ve tecrübenin izlenerek, ülkemize kazandırılması için gerekli çalıĢmaların yapılması. AĞAÇLANDIRMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR 10.) Kavak yetiĢtiriciliği açısından GAP ve KOP gibi büyük potansiyele sahip yetiĢme alanlarının değerlendirilmesi için çalıĢmaların yapılması. 11.) Özel ağaçlandırma ve OR-KÖY kredilerin de kavak ağaçlandırmalarının daha cazip hale getirilmesi, kavak üreticiliğinin tarımsal ürün destek programına alınması konusunda çalıĢılması. FĠDANLIK VE TOHUM ĠġLERĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR 12.) Karakavak ve Melez kavaklar için en az iki adet akredite fidanlığın oluĢturulması, kavak ağaçlandırılmalarında kullanılacak sertifikalı ticari klon materyallerinin buralardan temin edilmesinin sağlanması. 124 13.)Bitki pasaportu uygulamalarının, sertifikalı fidan yetiĢtirilmesi ve kullanılması konularında mevzuat geliĢtirilmesi ve bu alanlarda denetim yapacak birimlerin oluĢturularak buralarda görev yapacak uzmanların yetiĢtirilmesi. ORMAN ĠDARESĠ VE PLANLAMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR 14.) Endüstriyel plantasyon planlamasında uygun yerlerde kavak ağaçlandırmalarına öncelik verilmesinin sağlanarak “Samsun Gölardı Kavakçılık ĠĢletme ġefliği” benzeri orman iĢletme Ģefliklerinin kurulması ve bu Ģefliklere özel amenajman planlarının hazırlanması. 15.) Orman Amenajman Planlama çalıĢmalarında titrek kavak iĢletme sınıfı ayrılarak planlanması konusunda ilgili Daire BaĢkanlığı ile mutabakat sağlanması. ĠġLETME VE PAZARLAMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR 16.) Kavak odunu ve kavak fidanı üreticilerini ve tüketicilerini bünyesinde bulunduran “Kavak Odunu Üreticileri ve Tüketicileri Birliği‟nin kurulması için gerekli çalıĢmalarda bulunulması. 17.) Kavak fidanı ve kavak odununun alım ve satımının yapılabileceği “Kavak Borsası‟nın kurulması maksadıyla fizibilite çalıĢmalarının yapılması. ORMAN AĞAÇLARI VE TOHUMLARI ISLAH ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR 1.) Ülkemiz de doğal olarak yetiĢen Kara Kavak, Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak türlerinde Gen Koruma Ormanı seçilmesi yayılıĢ alanlarının belirlenmesi ve bu türlerde ıslah çalıĢmalarına baĢlanılarak in-situ ve ex-situ koruma alanlarının oluĢturulması. ÜNĠVERSĠTELER TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR 1.) Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak türlerinde ilgili Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü ile iĢbirliği yaparak ıslah araĢtırmalarında bilimsel destek vermek 2.) Kavak odununa yeni kullanım alanları kazandırmak amacıyla bilimsel araĢtırmalar yapılması. 3.) Yaprak zararlısı böceklerin parazit, parazitoid ve parçalayıcılarının biyolojilerinin araĢtırılması. 4.) Kavak zararlılarıyla mücadelede biyolojik pestisitlerin kullanılma konusunda araĢtırmalar yapılması. 125 TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ VIII. KURUL KARARLARI ÖZET TABLO NO KARAR ÖZETĠ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Doğal kavak türlerinin in-situ ve exsitu koruma alanlarının oluĢturulması Doğal kavak türlerinde ileri ıslah çalıĢmalarına geçilmesi ve Kavak yetiĢtirilen alanların klonlar bazında envanterinin yapılması Kavak ağacının peyzaj çalıĢmalarında kullanımı ve odununun biyoenerji olarak değerlendirilmesi imkânları Kavak yetiĢtiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı bölgelerde böcek ve hastalıklarının her yıl izlenmesi ile sonuçlarının duyurulması ve bu konuda üreticilere eğitim verilmesi Yaprak zararlısı böceklerin parazit, parazitoit ve parçalayıcılarının izlenmesi, sonuçların duyurulması Kavak zararlılarıyla mücadelede ekolojik mücadele kapsamında biyolojik pestisitlerin kullanılma olanaklarının araĢtırılması Kavak odunu arz/talep projeksiyonunun dönemler halinde belirlenmesi, sanayi kuruluĢlarının taleplerine uygun kavak üretimine yönelik kavak yetiĢtiricilerinin bilgilendirilmesi Kavak ağaçlarının çevre konusunda ve insan sağlığı üzerinde oluĢan olumsuz algının giderilmesi maksadıyla toplumu bilinçlendirici faaliyetlerde bulunulması Kavak yetiĢtiriciliği konusunda ileri olan ülkelerden mevzuat ve teknik bilgi transferi ile ülkemize uyarlanması Kavak yetiĢtiriciliği açısından GAP ve KOP gibi büyük potansiyele sahip yetiĢme alanlarının değerlendirilmesi NĠTELĠĞĠ Islah çalıĢması YÜRÜTÜCÜ/ ÇALIġMANIN DÜZENLEYĠCĠ ACĠLĠYETĠ KAE Kısa vadeli Islah çalıĢması Envanter KAE , OSĠB, GTHB, DĠE Kısa vadeli Peyzaj Enerji KAE Yeni proje ile kısa vadeli Koruma Eğitim KAE Sürekli Koruma KAE Koruma KAE Sürekli ÇalıĢmalar sürüyor Yeni proje ile uzun vadeli Ġzleme ve Bilgilendirme OGM , KAE Sürekli Bilgilendirme KAE, TRT Bilinçlendirme Hemen Bilgi transferi OGM Hemen Ağaçlandırma OGM Kısa vadede Özel ağaçlandırma ve OR-KÖY TeĢvik kredilerinde kavak ağaçlandırmalarının daha cazip hale getirilmesi, kavak üreticiliğinin tarımsal ürün destek programına alınması konusunda çalıĢılması. Klonal bazda sertifikalı fidan Yetkilendirme üretiminin gerçekleĢtirilebilmesi için akredite fidanlıkların belirlenmesi OGM Hemen OGM Hemen 126 13 14 15 16 17 Bitki pasaportu uygulamalarına geçilerek sertifikalı fidan kullanımının sağlanması Yenilenen Orman Amenajman Planlarında titrek kavak alanlarının belirlenerek bu alanların ayrı bir kavak iĢletme sınıfı olarak ayrılması OGM‟nin uhdesinde bulunan kavak yetiĢtirmeye uygun alanlarla ilgili “Samsun Gölardı Kavakçılık ĠĢletme ġefliği” benzeri iĢletme Ģefliklerinin yaygınlaĢtırılması ve bu Ģefliklerle ilgili özel amenajman planlarının hazırlanması Kavak Odunu Üreticileri ve Tüketicileri Birliği‟nin kurulması Kavak Fidan ve Odun Borsasının kurulması maksadıyla fizibilite çalıĢmalarının yapılması Ġzleme ve denetim OGM Sürekli Planlama OGM Sürekli Planlama OGM Kısa vadeli Birlik kurma OGM, STB Kısa vadede Ürün ve Pazar izleme OGM Kısa vadede 127 Hacı Mehmet KARA Kocaeli Vali Yrd. Ahmet KARAKAġ DĠAED Daire BĢk. Yrd Okan KURġUN Sakarya Orman Bölge Müdürü Dr. Faruk ġakir ÖZAY KHGOAAEM Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ramazan KURT Bursa T. Ü. Orman Fakültesi /Dekan Oktay KABASAKAL Sanayici 128 Halis KARAKAġ Üretici (Muhtar) Tefik DEDEBAġ Lif ve yonga levha iĢletme Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY Ġ. Ü. Orman Fakültesi/ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet AKGÜL Konya Necmettin Erbakan Ü./Dekan Yrd. Doç. Dr. Cahit DOĞAN Hacettepe Ü. Biyoloji Bölümü/Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sabri ÜNAL Kastamonu Ü. Orman Fakültesi/ Öğr. Üyesi Selda KARAKAYA KHGOAAEM/BaĢmühendis V. Prof. Dr. Mustafa YAMAN Karadeniz T. Ü./Öğretim Üyesi Dilek TUĞRUL KHGOAAE/ Kimya Yük. Mühendisi Dr. Hüseyin KARATAY GDA Ormancılık AraĢtırma Müd. Hülya TAMYÜKSEL Ağaçlandırma Dairesi BaĢkanlığı /Mühendis Tamer ERTÜRK DĠPD. Denetici Ank. Dr. Fazıl SELEK Ege Ormancılık ArĢt. Enstitüsü/Mühendis Mehmet YILDIZ OGM iĢletme Pazarlama Teoman KAHRAMAN DAOAE /Mühendis 129 130 KATILIMCI LĠSTESĠ DÜZENLEYEN BĠRĠM KONUSU YERĠ TARĠHĠ DIġ ĠLĠġKĠLER EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ TOPLANTISI ĠZMĠT 13-14 KASIM 2014 GÖREV YERĠ ADI SOYADI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. Hacı Mehmet KARA Ahmet KARAKAġ Mehmet KOÇYĠĞĠT Murat BAġAR Ali Murat GÜLSOY Okan KURġUN Süleyman IĢık DERĠLGEN Sıtkı ÖZTÜRK Numan GÜLġAH Ersan KABAKÇI Hacı Emir KURT Arif TEKKOYUN Hakkı TORUN Mikail DENĠZ Ertan ALBAS Rasim ÇETĠNER Ġsmail TÜFEKÇĠ Faik Alptekin KARAHAN Dr. Hüseyin KARATAY Ġlhan Sıddık SÖZER Uğur TÜFEKÇĠOĞLU Ahmet ÇOK Tamer ERTÜRK Rıdvan ÇARIKÇI Hacer DĠLAVER Hakan KELEġ Ahmet BALABANLI Süleyman MEMĠġ Mehmet YILDIZ Necati ÇOLAK Bilal DĠNÇ Aynur ġANLITÜRK Hamdi KAPTANOĞLU Musa KALKAN Hülya TURNA Hasan Ali DEMĠR Dr. ġ. Teoman GÜNER Ahmet ÖZDEMĠR Dr. NeĢat ERKAN Dr. Fazıl SELEK Raif ÇOPUR Osman BALCI Prof. Dr. Alaettin BOBAT Hülya TAMYÜKSEL Ziya KARAGÜZEL Mehmet YAMAN BarıĢ Cem AKPINAR Fahri SÖNMEZOĞLU Hasan Fehmi KAYNAR Mehmet YAMAN Kocaeli Valiliği DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Orman Ağaçları ve Tohum Islah AraĢtırma Enstitüsü Md. Orman Zararlılarıyla Mücadele Dairesi BaĢkanlığı ÇEKÜL Vakfı Ankara Orman Bölge Müdürlüğü Adana Tarım Ġl. Md. Denizli Orman Bölge Müdürlüğü Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü Zonguldak Gıda Tarım Ġl Md. Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı GDA Ormancılık AraĢtırma Müd. Fidanlık Daire BĢk. Toprak Muhafaza ve Havza Islahı Dairesi BĢk. Elazığ GDA Or. ArĢt. Enst. Md. DĠPD. Denetici Ank. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü Sakarya Fidanlık Müdürlüğü Doğu Akdeniz AraĢtırma Enstitü Müdürlüğü Süleymaniye ĠĢletme ġefliği Bolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü OGM iĢletme Pazarlama Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü Samsun Orman ĠĢletme Müdürlüğü Ankara Orman Fidanlık Müdürlüğü Gölcük Orman ĠĢletme Müdürlüğü Amasya OBM Trabzon AraĢtırma Ens. Md. Sakarya OBM OTEAEM EskĢehir Hendek orman Fidanlık ġefliği Antalya Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Çankırı Orman ĠĢletme Md. ĠĢletme ve Pazarlama Daire. BaĢkanlığı Kocaeli Üviversitesi Ağaçlandırma Dairesi BaĢkanlığı Sakarya OBM Ağaçlandırma ġb Md. Ġstanbul E.P. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Ġstanbul Etüt Proje BaĢ M. 131 UNVANI Vali Yrd. Daire BĢk. Yrd ġb. Md. ġb.Md. Mühendis Bölge Müdürü Enst. Müdürü ġube Müdürü Ġl temsilcisi Mühendis ġube Müdürü ġube Müdürü ġube Müdürü ġube Müdürü Md. Yrd. BaĢmühendis ġube Md. ġube Müdürü Enstitü Müdürü Fidanlık Müdürü Müdür Yrd. ġef Enstitü Müdürü ġube Müdürü Enstitü Müdürü Müdür Yardımcısı Müdür Yardımcısı Müdür Gölardı Orman ĠĢl. ġefi Enstitü Müdürü Etüt Proje BaĢmühendisi Enstitü Müdürü Fidanlık ġefi Enstitü Müdürü Mühendis ĠĢletme Müdürü Mühendis ġube Müdürü BaĢmühendis M. KemalpaĢa ATM ġefi Bölge Md. Yrd. ġube Müdürü BaĢmühendis 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. 99. 100. 101. 102. Ercan ÖZYÜREK Dr. Ġsmail ġAFAK Birgül UÇUM Serdar ÖZKAN Çağlar UĞURLU Göksel ÇÜÇEN Talip KAVLAK Ġsmail ġAN Hakan MERCAN Nurgül SERTLĠ Emrah YAġA Gökhan ULUDAĞ Abdullah DUMAN Yunus SEVEN Metehan AKDOĞAN Teoman KAHRAMAN Hasan ADIYAMAN Tevfik DEDEBAġ Halis KARAKAġ Hikmet DEMĠR Fahrettin DUMAN Ahmet AKSOY Oktay KABASAKAL Nurettin KOÇ Sedat KOÇ Mustafa GÜNGÖR Prof. Dr. Ramazan KURT Prof. Dr. Mehmet AKGÜL Prof. Dr. Mustafa YAMAN Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY Doç. Dr. Sabri ÜNAL Yrd. Doç. Dr. Cahit DOĞAN Yrd. Doç. Dr. Murat ALAN Yrd. Doç. Dr. Fatih TEMEL Dr. Faruk ġAKĠR ÖZAY Ercan VELĠOĞLU Dr. Cemal FĠDAN Ufuk PEKMERTOL Selda KARAKAYA Ayhan KARAKAYA AĢkın BOZKURT Cihan ATMACA Selin ÖZBAY H. Ali ġAHĠN Muhammed Said KARA Erol CABAK Hamdi UZUN Ġbrahim AKSEKĠ Yunus BAYIR Dilek TUĞRUL Burcu UZAN Melek KURT Marmara Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Batı Karadeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Ġzmit Fidanlık ġefliği Silvikültür Dairesi BaĢkanlığı Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Ġstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Ġzmit Orman ĠĢletme Müdürlüğü Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Sakarya Orman Bölge Md. Gölcük orman iĢletme Md. Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü Ġzmit Orman ĠĢletme Müdürlüğü OGM ĠĢletme Pazarlama Dairesi Kayseri Orman Fidanlık ġefliği Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md. Adıyamanlar A.ġ. Sapanca Kastamonu Entegre Üretici Üretici Üretici Üretici Sanayici Sanayici Sanayici Sapanca-Keresteci Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ġstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Karabük Orman Fakültesi Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md 132 Md. Yrd. Md. Yrd. Mühendis ġube Müdürü BaĢmühendis Ġzmit Fidanlık ġefi Ġstanbul ġube Müdürü Müdür Yardımcısı V. TaĢköprü ĠĢletme ġefi Md. Yrd. Suadiye ĠĢletme Ģefi Kefken ĠĢletme ġefi ĠĢletme Müdürü ġube Müdürü Fidanlık ġefi Mühendis Genel Müdür Muhtar Dekan Dekan Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Müdür Müdür Yrd. BaĢmühendis BaĢmühendis BaĢmühendis V. BaĢmühendis V. Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Mühendis Kimya Yük. Mühendisi Biyolog Bilgisayar ĠĢletmeni
Benzer belgeler
Kavak ağacı
anlayıĢının tesis edildiğini belirtmiĢtir. Ülkemizde artmakta olan odun hammaddesi talebinin
karĢılanması ve doğal ormanlar üzerindeki baskının hafifletilmesi için kavak ağacı yetiĢtiriciliğinin
ön...
Çankırı Ormanlarının Zararlı Böcekleri ve Mücadele
(30.728 ha) Ilgaz ormanlarında yer almaktadır. Ormanların yaklaşık %60’ı sarıçam,
karaçam; %15-20’si göknar; %10’u meşe; %10’u ise diğer ağaç türlerinden
oluşmaktadır. Dolayısı ile Çankırı ilinde o...