20. ULUSAL PAZARLAMA KONGRESİ Anadolu Üniversitesi
Transkript
20. ULUSAL PAZARLAMA KONGRESİ Anadolu Üniversitesi
20. ULUSAL PAZARLAMA KONGRESİ Anadolu Üniversitesi - Eskişehir “Oksimoron Bir Gösteren Olarak Reklamlarda Anne” “As an Oxymoron Indicator Mother in Ads” Ali Arıcı1 Özet Reklamların çekicilik türleri bağlamında çelişki (oksimoron) içeren mesajlar içermesi, toplumsal bağlamın ikna sürecine işleyen alt anlamlarını gün yüzüne çıkarabilmektedir. Bu bağlamda çalışma, anne imgesinin -kitle iletişim dili ve tutundurma elemanı olan- reklamlardaki işleniş şeklini ve anlam karşılığını araştırmaktadır. Eleştirel söylem analizi üzerinden incelenen anne şemalı reklamlar, figür ve değer olarak anne kavramını sorgulamakta; feminist teori eşliğinde reklam metinlerinin sökümünü yapmaya çalışmaktadır. Araştırma sonucunda modernik söyleme sahip reklamların anneliği kökensel anlamına sadık kalarak betimlediği, toplumsal cinsiyet ve rolleri sahiplendiği görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Reklam, Söylem Analizi, Kadın ve Annelik Abstract The attractiveness of the types of advertising in the context of contradiction (oxymoron) contain messages with, the social context of the persuasion process that handles the sub-can reveal their meaning. In this context study, mother image -which are the elements of the language and the promotion of mass communicationshape and is searching for meaning in the context of the ad. With critical discourse analysis mom schematic ads, question the concept of the mother figure and as the value. With the feminist theory, the study is trying to deconstruct of advertising texts. As a result of research the ads are included in the study is observed that adopt gender and social roles. Giriş ve Amaç Tutundurma fonksiyonuyla reklam ihtiyaç tanımını güncelleyerek “rıza efekti” (Poulantzas) yaratmakta (Jessop, 1985) ve pazarlama iletişiminin praksis boyutunu var etmektedir. Popüler kültürü “ekme” ve yeniden üretme noktasında anlam çoğaltan reklamlar insanı ve davranışlarını mekanik-tek tip (Adorno, Horkheimer) yapabilmekte; taklit yaşamları (psikografik) referans haline getirebilmektedir (Tekinalp & Uzun, 2006). Popüler kültür içerisinde birbirini aynalayan tüketicilerin “sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar”ına (Protagoras) seslenen reklamcılar trend-setting diliyle yaşam tarzları yaratmakta; anlam operasyonları üretebilmektedir. Ayna benliğe (Cooley) dönüşen ve farklılık çizgisini törpüleyerek benzerleştiren reklam şemaları Karl Marks’ın söylediği meta fetişizmini körüklemekte; şeyleşen (Lukacs) ve seküler anlamı yücelen nesneleri toplumsal değer atfeden kavramlara da taşımaktadır. Annelik imgesini toplum referanslı kadın prototipinden alan reklamlar, varoluş yerine “varolunmuşluk” duygusu taşıyan -edilgen çağrısıyla- tüketicinin (kinik bakış yerine) anti-stoacı tavrını beslemektedir. Pragmatist anlayışın tezahürü olan reklam iletişimi, fordizmin vitrini olarak bandwagon etki (sürü psikolojisi) yaratmakta; hedonist kültüre boyun eğen postmodern tüketiciye seslenmektedir (Giddens, 2008: 794-800). Bu çağrıda kadın, anne ve aile söylemleri şematik iletişim dilinden beslenerek kadın ve aile temsilini toplumsal cinsiyet güdümünde tesis etmektedir. Keywords: Advertising, Discourse Analysis, Women and Motherhood 1 Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, [email protected] 269 “Oksimoron Bir Gösteren Olarak Reklamlarda Anne” Kavramsal Çerçeve Anne Kavramı ve Toplumsal Bağlamda Annelik Eski Yunanca’da kelime anlamı “kadınımsı” olan femininus sözcüğünden türeyen feminizm, anne kavramını toplumsal cinsiyet temelinde okuyarak anlamlandırmaktadır. Sözlük anlamı “çocuğu olan kadın” olan anne’yi, toplumsal bağlamı üzerinden değerlendiren eleştirel bakış, önce kadın sonra anne olan biyolojik cinsiyeti, toplumdaki algı düzeyi ve praksis değeri ile açıklamaktadır. Etimolojik okumada “woman (kadın)” ve “wife (kadın eş)”sözcüklerinin köken olarak “wifmann”dan; yani “servant (hizmet eden, hizmetçi)” kelimesinden geldiğini, “wifmann” sözcüğündeki “-mann” ekinin ise “erkek”ten türediği dillendiren feminist yaklaşım, erkekçil söylemin derinlikli; yapısal; ideolojik içseline vurgu yapmaktadır. Ataerkil kabulün dilden sosyal gerçekliğe kaydığını ifade eden kuram, sosyal gerçekliğin her katmanına yayılan essah (toplumsal) cinsiyeti sökmeyi amaçlamaktadır. İngilizcede “lady (hanımefendi)” sözcüğünün “liafdi (ekmek)” ve “lavedi (yoğuran)” kelimelerinden geldiği, anlamının ise “wife of lord (lordun karısı)” olduğu düşünüldüğünde kazınması gereken köklü bir anlam iskeletinin kadın aleyhine inşa edildiği ifade edilmektedir (Türkçe’deki hanım-efendi karşılığı da dilsel farklılığa rağmen erkeğin otoritesini korumaktadır). İmtiyazlı ortaklıkta erkeğin referans değerinin kabul görmesi ve kadının konumunun erkeğe atfedilerek yapılması da bu durumu örneklendirmektedir (Benton, 2008). Deridyan yapısökümünde erkeğe yaslanan “kadın” gerçekliği, dilsel algoritmalarda da kendini göstererek ata (erkek) temelli dünya; sistem görüşünü desteklemektedir. Bu bağlamda verilen aşağıdaki örnekler, ikircikli ya da imtiyazlı olan erkekçil söylemin düşünsel temelini resmetmektedir (Sağlam, 2012: 296): • Woman: Wife of the Man (erkeğin eşi), • Mankind: Man’s kind (erkeğin türü; cinsi), • History: His story (erkeğin hikayesi), • Management: Man’s management (erkeğin yönetimi), • Command: Erkeğin idaresi-talimatı (kumanda, komando, vb), • Human: He-man (o; erkek), • Manufacture: Man-factory (erkek işi). 270 Dromolojik ya da modernik ilerlemede erkeğin baskın ve belirleyen rolü, profil-kimlik olarak temsil değeri, erkek güdümlü kadın hak savaşı kadının lojistik eş olarak “savaşın ve yük arabasının anası rolünü oynadığı bir toplum” yaratmaktadır. Yaratılan kompozisyon dilsel temelden çıkıp toplumsal katmanlara sızmakta; tesis edilen ayrımcılığı -pozitif denerek de içselleştirilen- doğallaştırmaktadır. Türkçe’de de kendini gösteren dilsel mekanik (“adam olmak”, “adam gibi adam”, “devlet baba”, “baba adam”, “bilim adamı”, “devlet adamı”, “din adamı”, “işadamı”, “ademoğlu”, “erkek”, “genç”, “yiğit”, “mert”, “delikanlı” ve “erkekler ağlamaz” gibi söylenceler), sosyal tanısı ve tespiti eleştirel kalan gizil anlamları unutturarak erkeği (adam; adem) öncellemektedir. Öte yandan günlük deneyimlerin içine dalan atasözleri, deyişler ve günlük dil de kadın söylemini (“hanım”, “bay’dan türetilen bayan”, “avrat”, “karı”, “yenge”, “sekreter”, “hizmetçi”, “bacı”, “dadı”, “cariye”, “metres”, “cadı”, “kocakarı” ve “saçı uzun, aklı kısa” gibi demeler) erkek ağı üzerinden aşağılık kompleksiyle çevrelemektedir (Suğur, 2014). Biyolojik cinsiyetin erkek ile kadın arasındaki bedensel farklılıkları nitelemek için kullanıldığı, bireylerin fiziksel farklılıklara göre erkek (male) ve kadın (female) olarak sınıflandırılmaları anlamına geldiği düşünüldüğünde teorik boyutlu kadın anlamı kulağa masum ve doğal gelmektedir. Kadın veya erkek olmanın biyolojik eşdeğerliği ve organizmaları arasındaki doğurganlık, cinsel uzuvlar ve üreme gibi biyolojik farklılıkları toplumdaki cinsiyete evrildiğinde farklı anlamlar ve sosyal gerçeklikler yaratmaktadır. Bu bağlamda “toplumsal cinsiyet” olgusu kadınların ve erkeklerin toplumdaki farklı rol ve davranışlarını nitelendirirken cinsler arasındaki ayrımı biyolojik değil sosyal ve kültürel kavramlar ile izah etmektedir (Bal, 2014: 62-68). Temel rollerin -Max Scheler’in ifadesiyle temel, yan ve bağımsız rollerin- dişilik ve erillik (masculinity, feminitiy) gibi şemaların sosyalleşme yoluyla toplumdan öğrenildiği gerçeği bu durumu aydınlatmaktadır. Bay-bayan, güçlü- zayıf, aktif-pasif, dirençli-kırılgan, bağımsız-bağımlı, cesur-korkak, risk alan-riskten korkan, yöneten-yönetilen, akılcı-duygusal ve benzeri rol ve davranışlar toplumsal cinsiyet üzerinden belirlenen ve erkeği üstün/dayanak atfeden anlam temelleri olarak dikkat çekmektedir. “Biyolojik cinsiyet”in doğuştan, “toplumsal cinsiyet”in ise sonradan edinildiği gerçeği, sosyal yaşamla gelen kimlikleri, statüleri, tutumları ve davranış düzlemini deşifre etmektedir (Giddens, 2008: 208-212). 20. Ulusal Pazarlama Kongresi, 10-13 Haziran, 2015 Feminist hareketin ortaya çıkışı, birinci dalga (18. Yüzyıl; hukuki-siyasi eşitlik mücadelesi odağında geçen), ikinci dalga (1960’lı yıllar ile birlikte postmodernist dilden de etkilenen sosyolojik mücadele evresi) ve üçüncü dalga (1980 ve sonrası süreçte disiplin ve akademik anlam oluşturan çalışma ve mücadele sahası) şeklinde aşamalara ayrılmaktadır. Birinci dalganın “liberal feminizm”, ikinci dalganın “sosyalist feminizm” ve üçüncü dalganın “radikal (köktenci) feminizm” dokulu işleyişi dönemlerin kadın kimliği açısından geçerli hak arayışını “patriarkal (erkek egemen toplumsal yapı)” işlemden kurtarmayı amaçlamaktadır. Özellikle 1980 ve sonrası süreçte radikal düşünceler ve kemikli söylemle akademik bir çalışma alanı haline gelen feminist teori, kadın ve anne kavramlarını toplumsal arkaplanı açısından irdeleyerek çözümlemek istemektedir. Feminist yaklaşımın feminist yönteme dönüşmesi, kadıncıl bakışın söküm işlemi için gerekli olduğu savı üzerine temellenmekte ve sosyo-ekonomik doğayı akımlar vasıtasıyla irdelemektedir. Liberal (siyasal eşitlik, hukuki hakların elde edilmesi, seçme ve seçilme hakkı, boşanma ve miras ile ilgili hakların gelişmesi), Sosyalist (toplumsal cinsiyet ayrımını ve kadının ezilmişliğini kapitalist üretim ilişkilerinde arayan ve çözümleyen bakış) ve Radikal (kadının ezilmişliğini ve sömürülmesini erkek egemen yapı ile ilişkilendiren ve çözüm arayan yaklaşım) feminist söylem, kadının anne kimliğinde de yenilen, haksızlaştırılan ve erkek felsefesinde yer bulmuş edilgen bir profil olarak değerlendirilmesini eleştirmektedir (Giddens, 2008: 516-526). Niçe’nin ifadesiyle insanlığın temel doğasının eşitsizlik dolgulu oluşu ve söz konusu eşitsizliğin öğrenme ve sosyalleşme süreçleriyle üretildiği toplum kompozisyonu kendi doğrusunu gerçekliğe aşılamaktadır. Bu doğrultuda kadına yönelik eşitsizlik, insan (erkek) tarafından inşa edilen eşitsizliklerin en derin olanlarından birisi olarak kayda geçmektedir. Toplumsal pratikte övgü ifadelerinin dahi erkek göndermeli oluşu (adam gibi adam, adam olmak vb), kadın’lı söylemlerin ise aşağılama veya ironi içermesi (karı, avrat, karı gibi kıvırtmak vb) bu durumu yüzeye taşımaktadır. “Devlet baba (otorite-güç imgesi)”ya karşı “anavatan (namus)” ikilemi toprağa yönelik “tecavüz” gibi id’sel sökümleri beraberinde getirmektedir. Öte yandan toplumsal cinsiyet hiyerarşisinde “hegemonyacı erilliği” onaylayan toplum örgüsü, dişilikleri de erkek rolü üzerinden dizayn etmektedir (Giddens, 2008: 506-512). Tanrısal metinlerde ve ilahi okumalarda erkek çevirisi içselleştirilen Tanrı (He) ve din de, gizil üstünlüklerin tezahürü olarak okunarak feminist teori tarafından tartışmaya açılmaktadır. Siyaset, ekonomi, felsefe, doğa bilimleri ve daha pek çok alanda erkek adlarının yadsınamaz üstünlüğü ve kadın varoluşunun epistemolojik görmezden gelinişi (fıtrat vb söylemlerle) insan tarihinin (mankind?) yazımını da erkek gözü ve görüsüyle yapılandırmaktadır (Suğur, 2014). Öte yandan insan eylemliliğinin (aydınlanma ereği; özgür irade ve rasyonellik) erkek egemen toplumsal yapılar tarafından belirlendiğini ifade eden feminist dil, bilinçli insan davranışlarıyla söz konusu yapının değiştirilebileceğini ve kadının özne olabileceğini dile getirmektedir. Sosyolojik bakışla ailenin tarihi ve annelik ilişkisi irdelendiğinde “Fonksiyonalist Yaklaşım”, “Çatışma Kuramı”, “Sembolik Etkileşim Kuramı” ve “Feminist Teori”nin kadın ve roller üzerinden aileyi çözümlediği görülmektedir. Özellikle Çatışma Kuramı ve Feminist Teori eleştirel bakışla aile içinde kadına biçilen statünün “ikinci mesai” şeklinde işlediğini ifade etmekte erkek kontrolündeki yasal mülkiyetin modernite (Rönesans ve Reform hareketleri kökeninde gelişen bilimsel; “kilise dışı nesnel bilgi”, ekonomik; “Sanayi Devrimi”, düşünsel; “Fransız İhtilali” devrim) ile değişmeye başladığını belirtmektedir. Söz konusu değişim toplumsal cinsiyeti toptan silmeden gizil ilişki ağını kadın yerien anne üzerinden sürdüregelmektedir. Tarihsel süreçte tek eşli ailenin gelmesi, yasal ve siyasal haklar sonrası toplumsal cinsiyet rolü başkalaşan kadın, temel aile türlerinden çekirdek ve geleneksel geniş ailede anne kimliğine indirgenerek “neslin devamını sağlama (biyolojik görev)” işlevini üstlenmektedir. Bu durum modern kentsel ailede “tek ebeveynli aileler, evlenmeden birlikte yaşama ve boşanma” konuları gündeme getirmekte ancak kadının toplumsallaşma görevindeki rol davranışları özgürleşmemektedir. Ogburn’un nitelediği biyolojik, psikolojik ve ekonomik görev dağılımıyla aile, kadını anneleştirirken, toplumsal cinsiyet güdümünde odağını annelik temasına (terbiye) dönüştürmektedir (Özkalp, 2012: 84-99). Reklamlarda Anne Figürü Reklam metinlerinin de bir ürün veya hizmeti iletişime dökerken kültürel kodları ve şemaları sorgulamadan kullanmakta ve kamuoyu yanlısı dilini meşrulaştırmaktadır. Anne kavramının hedef kitle nezdindeki 271 “Oksimoron Bir Gösteren Olarak Reklamlarda Anne” kabulü, toplumsal kabulde yatan ortak resmi, kimi kod ve sembolleri normalleştirmekte ve genel algıtutum-niyet evrenini aynalamaktadır. Yarar ekseni (işlevsel, sembolik ve deneyimsel fayda) ve etkiler hiyerarşisi (bilişsel, duygusal ve davranışsal boyut) bağlamında anneyi, toplumsal iletişim temas noktaları (hot buttons) üzerinden yansıtan reklamlar, “metin” ve “görsel ögeler (metafor, gösterge ve simgeler aracılığıyla işleme giren, duygularını ve inançlarını harekete geçiren göstergeler)” üzerinden anlam zeminini katmanlaştırmaktadır. “Kadınlık durumu”nu kullanan ve bu doğrultuda toplumsal cinsiyetin kuruluşuna temas ve hizmet eden reklamlar anne mitini fedakar, titiz, özverili, işlevsel ve geleneksel değerler temelinde kurgulamaktadır. Söz konusu “annelik kurgusu” yeniden tüketime ve yaşam tarzlarına evrilerek yerleşik anlamları yeniden yinelemektedir (Bal, 2014: 62-68). Modern ve model reklam metinlerinde baş gösteren ön kabuller, stereotipler ve tutumlar reklamı besleyerek anne rolünü statükocu üslup ve dilde; anlamda geçerli kılmaktadır. Kamusal alandaki temsil değeriyle mutlu, memnun, sorumlu, domestik (ev içi kadınlık), güçlü (ev sınırlarında) ve emekçi resmedilen “anne”, kendine bahşedilen verili imajı yaşatmaktadır. Durkheim’in ifadesiyle kadının “doğanın ürünü” iken erkeğin “toplumun ürünü” olması durumu, söz konusu görüntüyü nedenselleştirmektedir (Giddens, 2008: 147). “Erkek egemen hane” kavrayışına destek çıkan reklam imajları, kadınlık imgesinden beslenen ve toplumsal işbölümünü onaylayan tavırda kronikleşmiş toplum kozasını korumaktadır. Cinsiyetlere özgü normal nitelikler olarak gelenekselleştirilen kadın-anne duruşu, anneliğin inşasının oluşturulması sürecinde kalıp yargıları görev bilinciyle birleştirmektedir (Günay & Sönmez, 2009: 7). Annelik formasyonunda “aile ücreti (family wage)”ni üstlenen erkek (baba) ve “hizmeti gören (emek)” kadın (anne) aile (evlilik) denen düzenin sağlamasını yaparken anneyi de biçimlemektedir. Reklamlar da popüler tutundurma araçları olarak söz konusu anlam temellerinden; geçişlerinden üremektedir. Başat mitleri dolaşıma sokan ve kitle boyutunda iletişimi (cinsiyetleştirilmiş) tüketim kültüründe yaşatan reklam, anne-baba rollerinin sağlamasını yaparak (kitlesel) iletişimi tasarlamaktadır. Örtük (meta) anlamları geçerli ideolojik kabul ve paradigmalar aracılığıyla işleme döken reklam iletişimi, yapay; organize tasarımını doğal gibi sahnelemektedir (Giddens, 2008: 280-282). 272 Oksimoron Bir Gösteren Olarak Annelik Kökeni Yunanca oxus (keskin) ve môros (aptalca) sözcüklerinden gelen oksimoron kavramı, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması şeklinde oluşturulan felsefi sözcükler veya sözcük öbekleri olarak tanımlanmaktadır. Düşünsel derini diyalektik bağlam içeren sosyolojik olguların, “kaotik düzen (oksimoron ifade örneği)”de karşılık bulması, özellikle kitle iletişim araçlarıyla ileti trafiğini meşrulaştıran modernitenin çıktısı olarak görülmektedir (Kongar, 2014). Bu bağlamda tabulaşan ya da mitleşen medyadaki “anne-lik” feminist teorinin ifade ettiği eleştiriler üzerine kurularak kendine yabancılaşmaktadır. Sıradanlaşan ve olumlu anlamlarını olumsuzla pekiştiren ya da değiştiren kitle iletileri, muğlak doğruları “oxus” hale getirmektedir. Oksimoron göstergelerin; kendi içinde çelişen ve paradoks özellikler ihtiva eden yapısı, -Laclou, Dijk ve Hall “gösteren”i olarak (Purvis & Hunt, 2014)- toplumsal bağ ve sosyal bilinç içermektedir («liberal faşist», “orijinal kopya”, “demokrat diktatör”, “bilimkurgu” vb örnekler). Anne ve kadın imgesinin iletişim ve reklam dünyasındaki tezahürü, anne kavramını teorik olmaktan çıkarıp praksis yanıyla temsil ve tescil etmektedir. Anne kavramının kendi ontolojik oluşuyla çelişen iletişim karşılığı, kutsal, otoriter ve/ veya manevi olmaktan çıkıp kitle iletişim araçlarında meta fetişizmi (materyalizm; şeyleşme) sürecine; hipnotize edilen bilince katkı sağlamaktadır (Taşkaya, 2009: 122). Tasarım ve Yöntem Arama motoru “www.google.com.tr” web sitesine “anne ve reklam” sözcükleri arama kriteri olarak girilmiş, sonuç ekranına yansıyan sayfadaki reklam örneklerinden ilk beşi örneklemi oluşturmuştur. Yargısal örneklem türlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 107-109) temelinde tasarlanan araştırma, Google arama motorundaki ilk sayfa sonuçları ile sınırlı kalmıştır. “Anne ve reklam” sözcükleri kısıtında yapılandırılan araştırma iskeleti, ekrana yansıyan reklamlar üzerinden reklamlardaki ‘anne’yi analiz etmektedir. Güncel ve popüler bilgi dağarcığı olması ve seyir değerini yansıtan algoritmalar içermesi bakımında evren kabul edilen Google, ilk sayfa örneklemiyle en çok tık alan “anne ve reklam” sınırlılığındaki içeriği yansıtmaktadır. Bu bağlamda sonuç ekranına düşen “en çok 20. Ulusal Pazarlama Kongresi, 10-13 Haziran, 2015 tık alan” anne ve reklam temalı ilk beş reklamı P&G (“Proud Sponsor Of Mom” reklamı), Teknosa (“Son Teknoloji Anneler” reklamı), Profilo (“Ben Annemi Özledim” reklamı), Arçelik (“Kraliçe; Arçelik” reklamı) ve Profilo (“Anne Niçin Baktın Bana Öyle Kılavuzu” reklamı) reklam kampanyaları oluşturmuştur. Teun A. Van Dijk’in ifadesiyle “toplumsal güç kullanımından kaynaklı suistimal ve tahakküm süreçleri ile toplumda baş gösteren ve her yeni gün yeniden üretilen toplumsal eşitsizliklere dair çözümleme ve diyalojilerin analizi” olan söylem analizi, gömülü niyetlerin -psikanaliz benzeri tahakkümle- ortaya dökülmeye çalışıldığı sistematik dil diyalektiğini ifade etmektedir. Özetle “dilin kullanım birimlerine dair Reklam Hakkında: “Proud Sponsor Of Mom (Annelerin Gururlu Sponsoru)” adlı P&G reklamı, 2012 Londra Olimpiyatları öncesi ve sırasında gösterilen, prodüksiyonu Wieden+Kennedy, Portland, Ore ajansına ait sponsorluk temasını; mesajını duygusal çekicilik ile işleyen kampanya olarak dikkat çekmektedir (Adweek, 2014). Duygusal çekicilik üzerine kurulu iletişim tasarımını, transforme ettiği anlamla bütünleyen reklam, ajite ettiği anne şemasını rövanşizm ile sonlandırmaktadır. Evrimsel ilerleme ile hikayeleşen (ürün yaşam eğrisi benzeri); doğan, büyüyen ve gelişen çocuğu annesi üzerinden konumlandıran kampanya, irrasyonel gerekçesini mantık; gerçek dünya üzerinden kurgulamaktadır. Söz konusu kurgu dünyayı doğal mizansen edasında yapılandıran reklam filmi, eğiten, yönlendiren, görevselci, işlevsel, fedakar, özverili, pasif tanımlamaların sistematik bir şekilde su yüzüne çıkarılması” olan söylem (Van Dijk, 1988), yöntem olarak gizlenen semantik ve semiyolojik bağların ardını sorgulamaktadır. Analiz safhasında eleştirel söylemin “gösterenler (signifiers; gösterge kavramının bir parçası ve anlamın oluşmasını sağlayan maddi unsur)”, “gönderge sistemleri (çağrışımlar; uzamlar)” ve “analiz (gömülü anlam ve yorum)” başlıkları reklamları çözümlemede anahtar gereçler olarak yol gösterici olmaktadır (Şener & Dal, 2006: 3-7). Bulgular ve Tartışma P&G Reklamı ve Anne: “Proud Sponsor of Mom (02:02)” anne profilini (emek üreten) duygusal temada işleme dökmektedir. Acıya gösterilen tahammül ile toplumsal cinsiyet tahakkümünü besleyen içeriğiyle reklam, meta boyutunu da devreye sokarak markanın ürün yelpazesini (temizlik ürünleri) hatırlatmaktadır. Evdeki eğitici ve hizmet üretici olarak otoritesini sınırlayan anneyi betimleyen reklam, duygu dilini (güçsüz; annelik dürtüsü) yürürlüğe sokmaktadır. Toplumsal denetimi sosyal kabul için onaylayan anneler, jüri (toplum; eşik bekçileri) önüne çıkarak kendini gerçekleştirme emellerini çocukları üzerinden gidermeye çalışmaktadır. Başarma ihtiyacını çocukları üzerinden dolaylı olarak gideren anne’ler, histen oluşan organizmalar şeklinde resmedilmektedir. Teknosa Reklamı ve Anne: “Son Teknoloji Anneler (01:56)” 273 “Oksimoron Bir Gösteren Olarak Reklamlarda Anne” Reklam Hakkında: “Son Teknoloji Anneler” reklamı Teknosa’nın “41?29!” işbirliği ile hazırladığı viral sosyal medya stratejisini baz alan, “Anneler Günü” öncesi, sırası ve sonrasında yürütülen kampanyası olarak öne çıkmakta ve reaktif iletişim dilini kullanmaktadır (Mediacatonline, 2013). Anne temsilini, kullanım kılavuzu ile birlikte sunan ve oximoron dili pratiğe döken reklam filmi, hedef kitleye ulaşma bağlamında iletişim dilini anneyi de metalaştırarak işleme dökmektedir. “Hizmetçi” şeklindeki işlevsel cinsiyet rolünü toplumsal statü ve rolüyle bütünleyen tasvir, mekanik organizmasıyla anneyi -teknoloji metaforu eşliğinde- tüketim kültürüne yedirmektedir. Pasifize edilen anne figürünü, eve adanmış hayat olarak niteleyen kampanya, toplumsal bekçi formatında yansıtmaktadır. Toplumsal algo- Reklam Hakkında: “Ben Annemi Özledim” sloganıyla Profilo reklamı, 2012 yılında “Anneler Günü” adına Rafineri Ajans tarafından tasarlanmış, irrasyonel çekicilik unsurları içeren fonksiyonalist temalı kampanya ürünüdür (Campaigntr, 2013). 274 ritmada oluşan anne mizansenini, şematik kuralları beraberinde sunan film, evdeki hazırkıta görevleri anneye havale etmektedir. Sıradanlaşan, normalleşen ve onaylanan görev başındaki (ev işlerini yerine getiren) anne, fonksiyonalist kuramın dillendirdiği aile kurumunu temsil etmektedir. Sınırlı yetkisini ev sınırları içinde resmileştiren anne statükosu, reklam bünyesinde haklı çıktığı temas noktalarını (hot buttons) yine anne görevleri üzerinden var etmektedir. Rehber, kumanda, takipçi mekaniğini üstlenen ortalama anne, kültürel kodlardan oluşan bünyesiyle hassas, kırılgan, duygulu kişilik özelliklerini tariften pratiğe çevirmektedir. Profilo Reklamı ve Anne: “Ben Annemi Özledim (01:23)” Anne çağrışımlarını uzaktayken hatırlatan ve ev işleri (görevleri) üzerinden betimleyen reklam filmi, benzetme eşiğini ev aletleri üzerinden yapılandırmaktadır. Çözüm üreten anneliğin, görevselci işlem gören vasfını postmodern kuşak (Y ve M kuşakları) 20. Ulusal Pazarlama Kongresi, 10-13 Haziran, 2015 üzerinden çeşitlendiren kampanya, önceki reklamlar da olduğu gibi anne şemasını -anne imgesine başvurmaksızın- kültürel olarak kodlamaktadır. “Evde denemeyin” şeklindeki uyarı mekanizmasıyla irrasyonel dilini formalleştiren ve sorumluluk bilinci yansıtan (!) reklam, arka planda çalan müzik ile tematik duygu işleminin sağlamasını yapmaktadır. Kusurlu çocuk imajlarının kusursuz annelik olmadığında çalışmadığını gösteren görsel, teknolojik bağlam ve aracılık ile hedef kitleye seslenmektedir. “Çaresiz çare” halinde oksimoron temsiliyle (sembolik) anne, görev dağılımını -reklam filminde görevleri geçici olarak çocuklar yapsa da- yine anneye devretmektedir. Tost makinesi, süpürge, ütü vb olabilen annelik (çağrışımları), direktif diliyle kadını otomasyon ilişkisinde resmetmektedir. Reklam Hakkında: 2010 yılının en etkili cıngılı seçilen Arçelik’in Y&R Reklamevi’yle birlikte hazırladığı Anneler Günü reklamı, “kraliçe” anagramını kullanmaktadır (Mediacatonline, 2011). oyunu)” mottolarını (hiç durmayan; peşi sıra gelen) işlerle birlikte görselleştirmektedir. Hızlı işlevselliği, akıcı ve süreğen kurgusuyla koyulaştıran film içeriği, konusunu günlük yaşam deneyimlerinden; farklı mekanlarda iş yapan anne resimlerinden seçmektedir. Kültürel davranış düzlemini; gelenekleri (gidenin arkasından su dökmek, alnından öpmek vb) onaylayan sosyalleşme görüntüleri birlikteliğinde “yerleşik” anne stereotip’ı kullanan film, acı çeken, çilekeş, ezilen kadını anneleştirmektedir. Diğer reklam temsillerinde olduğu gibi anne aracının (!) kültürel şema, statü ve rollere hizmet ettiği kampanya, iletişim tasarımını gözetleyen, koruyan, kollayan, yolcu eden, evi çekip çeviren, ev sınırlarında bulunan anne profili üzerinden oluşturmaktadır. Şefkat, neşe, hüzün gibi duyguları altı evrensel duygu (mutluluk, korku, üzüntü, öfke, şaşkınlık, tiksinme) sentezi şeklinde anneye indirgeyen reklam filmi, fondaki “çok yaşa sen anne (jingle)” ve “kraliçe (dil Arçelik Reklamı ve Anne: “Kraliçe; Arçelik (01:01)” Profilo Reklamı ve Anne: “Anne Niçin Baktın Bana Öyle Kılavuzu (01:07)” 275 “Oksimoron Bir Gösteren Olarak Reklamlarda Anne” Reklam Hakkında: “Anne Niçin Baktın Bana Öyle Kılavuzu” adlı Profilo reklamı, künyesinde Rafineri ajans ekibini barındıran ve 2011 yılı Kurban Bayramı döneminde vizyona giren iletişim kampanyasıdır (Evenmag, 2011). “Yavru” sözcüğüyle anne imajına yüklediği duygusal katmanı yüzeye taşıyan reklam, imposition sloganı ile anneliği “kılavuz”a ihtiyaç duyan bir tanı olarak betimlemektedir. Mizahi çekicilik ve irrasyonel gerekçe ikileminde, annelik görevlerini ve şemalarını sıralayan “anne kılavuzu (!)”, annenin fiziksel, biyolojik ve toplumsal anlamını “misafir”, “görgü kuralları”, “çocuk görevleri (ikinci anne gibi anneye; anneliğe yardım eden)” gibi temalar üzerinden aynalamaktadır. Çalışmayan, elinde çay tutarak günü doldurmaya çalışan, boş vakit sahibi, titiz; düzenli, kontrolcü, (ama) şefkatli kişilik özelliklerine haiz ortalama-genel geçer- standardize ve sterilize edilmiş anneyi onaylayan kampanya, kültürel kabulü anne’nin statü mitiyle eşleştirmektedir. “Dayanıklı” sloganını annelik üzerinden tasarlayan reklam iletisi, rolün taşıdığı tüm oksimoron tabuları bir arada sunarak yapay dilini doğallaştırma gayretine girişmektedir. Sonuç, Öneriler ve Kısıtlar Örneklem alınan beş reklam filminin taşıdığı iletiler ve anlamlar, reklamın ideolojik ve paradigma temelli ardalanını destekler biçimde baskın ve popüler kültürün temas noktalarına hizmet etmektedir. Kadının anneleştiği, temsil değerine -feminist teorinin eleştirdiği gibi- atıf içerdiği kitlesel iletişim kodları, toplumsal cinsiyet kabulüyle medyada yer bulmaktadır. Söylem analizinin ifade ettiği “gösterenler”i oksimoron şekilde resmeden anne temalı reklamlar, “gönderge sistemleri”ni emekçi formatında işgören olarak anne imajına yedirmektedir. Toplumsal çağrışımlara uyum gösteren reklam kampanyaları sahip çıktıkları fiziksel, biyolojik ve sosyal anneliği, cinsiyetleştirilmiş tüketim teması ve irrasyonel (emotional appeal) gerekçeler eşliğinde kurgusunu tamamlamaktadır. Bu bağlamda doğal kompozisyon yarışına giren, anneyi kılavuz, rehber, hizmetkar, duygusal, şefkatli, kontrolcü gibi isim ve/veya sıfatlarla anan reklamlar, standardize-sterilize edilmiş (tanısal figürdeki) anneyi kitle mesajı olarak tasarlamaktadır. Yeniden ve ısrarla üretilen aynı; “ayna” annelik, reklamlarda tescillenen imajıyla pazarlama kaygısına ve tutkusuna geçiş yapmaktadır. Transforme edilen diliyle örtülü söylemini toplumsal bağlam ardında gösterge haline getiren reklamlar, toplum (toplu; yığın) zihninin anne çağrışımlarını reklam çekicilikleri, etkiler hiyerarşisi ve yarar ekseni çerçevesinde pratiğe dökmektedir. 276 Çalışma geniş açılı bakmak için farklı örneklemde “çocuk ve anne”, “marka ve annelik” veya “modernite-aile-anne” ilişkisini aralayan söylem ve/veya içerik analizleri (Derrida veya Lacan yapısöküm eleştirisi benzeri) üzerinden yapılandırılabilir görünmektedir. Reklamlardaki annelik temasını tüketici algısı ve davranışı boyutunda okumak ve sosyal açıdan anneleşen (sosyal sorumluluk projeleri) markaları analiz etmek de çalışmanın farklı bir versiyonu olarak araştırılmaya değer olacaktır. Öte yandan toplumsallaşma sürecinde reklamın etkisinden bahsederek bu süreçteki annelik şemasını “kelime bulutu” veya “sosyal ağ analizi” türü metotlarla irdelemek çalışmanın doğasını ve perspektifini zenginleştirecektir. Kaynakça Arkonaç, S. A. (2014). Psikoloji ve Söylem Çalışmaları. Eleştirel Psikoloji Bülteni, 5. Bal, S. (2014). Reklamların Eskimeyen Yüzü “Muhteşem Annelik”. İLEF Dergisi, 1 (2). Bell, D. & Hollows, J. (2005). Ordinary Lifestyles: Popular Media, Consumption and Taste. NY: Open University. Benton, T. (2013). Sosyolojinin Felsefi Kökenleri. İstanbul: Küre. Benton, T. & Craib, I. (2008). Sosyal Bilim Felsefesi (Çev: Ümit Tatlıcan & Berivan Binay). İstanbul: Sentez. Berger, J. (2014). Görme Biçimleri. İstanbul: Metis. Çelik, H. & Ekşi, H. (2008). Söylem Analizi. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi. Dijk, V. T. A. (2008). Critical Discourse Analysis. http://www.discourses.org/OldArticles/Critical%20discourse%20analysis.pdf Dijk, V. T. A. (1988). News as Discourse. NJ: Erlbaum. http://www.discourses.org/OldBooks/Teun%20 A%20van%20Dijk%20-%20News%20as%20Discourse.pdf Giddens, A. (2008). Sosyoloji. İstanbul: Kırmızı. Giddens, A. (2009). Sosyoloji. İstanbul: Say. 20. Ulusal Pazarlama Kongresi, 10-13 Haziran, 2015 Gül, S. (2014). Yapısökümcülük Neyi Söküyor: Jacques Derrida’yı Anlamak. Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1 (3). Günay, V. D. & Sönmez, Ö. (2009). Reklamlarda Kadına Yönelik Söylem. Dilbilim, 1 (1). Gür, T. (2013). Post-Modern Bir Araştırma Yöntemi Olarak Söylem Çözümlemesi. Journal of World of Turks, 5 (1). Jessop, B. (1985). Nicos Poulantzas, Marxist Theory and Political Strategy (Prepared for the Internet by Nader Talebi, June 2013). Kuhn, T. (1982). Bilimsel Devrimlerin Yapısı. İstanbul: Alan. Oskay, Ü. (2010). XIX. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri, Kuramsal Bir Yaklaşım (5. Basım). İstanbul: Der. Özkalp, E. (2012). “Aile ve Toplumsal Gruplar”. Davranış bilimleri I (Ed: A.Ç. Kırel & Z. Sungur). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Yayınları, ss. 84-116. Plumwood, V. (2004). Feminizm ve Doğaya Hükmetmek. İstanbul: Metis. Popper, K. (2010). Bilimsel Araştırmaların Mantığı. İstanbul: Yapı Kredi. Purvis, T. & Hunt, A. (2014). Söylem, İdeoloji, Söylem, İdeoloji, Söylem, İdeoloji… MomentDergi, 1 (1). Reynolds, F. D., Crask, M. R. & Wells, W. D. (1977). The Modern Feminine Life Style. Journal of Marketing. Sağlam, R. (2012). Derrida ve Dworkin Arasındaki İlişki: Yapıbozum ve Yargıç Herkül. AUHFD, 61 (1). Uçan, H. (2009). Modernizm/Postmodernizm ve J.Derrida’nın Yapısökümcü Okuma ve Anlamlandırma Önerisi. International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish, 4 (8). Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2011). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin. Yılmaz, N. (2007). Televizyonda Yayımlanan Gıda Reklamlarında Kadın İmgesinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Bitirme Projesi). Ankara: Ankara Üniversitesi. İnternet Kaynakları Proud Sponsor of Mom Reklam Filmi: http://www.youtube.com/watch?v=0JaHtpjzIME Son Teknoloji Anneler Reklam Filmi: http://www.youtube.com/watch?v=0g3Bhce3zdc Ben Annemi Özledim Reklam Filmi: http://www.youtube.com/watch?v=sA4cEYZ5Gmo Kraliçe; Arçelik Reklam Filmi: http://www.youtube. com/watch?v=qkSPC4wErVQ Anne Niçin Baktın Bana Öyle Kılavuzu Reklam Filmi: http://www.youtube.com/watch?v=cahO95eFqJQ Kongar, E. (2014). http://www.kongar.org/diger/oksimoron.php Adweek. (2014). http://www.adweek.com/news/advertising-branding/ad-day-it-wouldnt-be-mothersday-without-pg-making-you-weep-157519 Mediacatonline. (2013). http://www.mediacatonline. com/teknosa-reklaminin-sosyal-medya-yansimalari/ Suğur, N. (2014). Sosyal Bilim Felsefesi (Ders Notları). Campaigntr. (2013). http://www.campaigntr. com/2013/05/07/42850/ben-annemi-ozledim/ Şener, G. & Dal, A. (2006). Cinsel Öğelerin Reklamda Kullanımı. Küresel İletişim Dergisi, 1 (3). Mediacatonline. (2011). http://www.mediacatonline. com/yilin-cingili-cok-yasa-sen-anne/ Taşkaya, M. (2009). Kitle İletişim Araçlarında Kadın Bedeninin Nesneleştirilmesi: Ürün ve Marka Fetişizminde Cinsellik Kullanımı. ToplumBilim. Evenmag. (2011). http://www.evenmag.com/reklam/ profilo-anne-nicin-baktin-bana-oyle-klavuzureklam-filmi.html Erişim Tarihleri: 05.01.201510.01.2015. Tekinalp, Ş. ve Uzun, R. (2006). İletişim Araştırma ve Kuramları. İstanbul: Beta. 277
Benzer belgeler
toplumsal cinsiyeti inşaa eden bir kurum olarak medya
uzun, aklı kısa” gibi demeler) erkek ağı üzerinden aşağılık kompleksiyle çevrelemektedir (Suğur, 2014).
Biyolojik cinsiyetin erkek ile kadın arasındaki bedensel farklılıkları nitelemek için kullanı...
Reklamların Eskimeyen Yüzü “Muhteşem Annelik”
bağlamında anneyi, toplumsal iletişim temas noktaları (hot buttons) üzerinden yansıtan reklamlar, “metin” ve “görsel ögeler (metafor, gösterge ve simgeler
aracılığıyla işleme giren, duygularını ve ...