RSL VE SIFIR DEŞARJ - Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği
Transkript
RSL VE SIFIR DEŞARJ - Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği
Sayı: 9 / Aralık 2015 Üç ayda bir yayımlanır Türk kumaşının çevreciliği Tescİllendİ TTTSD ÖNDERLİĞİNDE; MARKALARDAN RSL VE SIFIR DEŞARJ KONUSUNDA BİLGİLENDİRME TOPLANTISI SAHiBi Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği adına Vehbi Canpolat YAYIN KURULU Fatma Şener, Kemal Oğuz YAZI KURULU Enis Öztürk YÖNETİM YERİ Organize Sanayi Bölgesi Karaağaç Yolu Üzeri 13. Sokak No:6 59500 Çerkezköy / Tekirdağ Tel: +90 282 758 35 64 e-mail: [email protected] YAPIM 6 Tttsd önderliğinde; markalardan rsl ve sıfır deşarj konusunda bilgilendirme toplantısı YAYIN YÖNETMENİ Erkan ERSÖZ [email protected] EDİTÖRLER Bahtiyar ORHAN [email protected] Meral GÜLER [email protected] ART DİREKTÖR Uğur KARAGÜL [email protected] GRAFİK TASARIM Elif GÜLAYDIN [email protected] FOTOĞRAFLAR Fatih YALÇIN [email protected] 14 PAZARLAMA İLETİŞİMİ REKLAM GRUP DİREKTÖRÜ Özgür SEYHAN [email protected] Tekstilde önemli Ar-Ge işbirliği REKLAM SATIŞ KOORDİNATÖRÜ Özgür HASÇELİK [email protected] İLETİŞİM Kaptanpaşa Mah. Darülaceze Cad. Bilaş İş Merkezi A Blok No:31 K:6 D:63 Şişli/İstanbul www.kucukmucizeler.com (0212) 211 68 53 BASKI-CİLT Belmat Baskı İkitelli OSB Giyim Sanatkarları 2B Blok No: 14 Başakşehir/İstanbul Tekstil Terbiye Dergisi üç ayda bir yayımlanır, TTTSD üyelerine ücretsiz olarak dağıtılır. Tekstil Terbiye Dergisi adı kullanılarak alıntı yapılması yazılı izne tabidir. Gönderilen yazı ve fotoğraflar iade edilmez. Yayınlanan makalelerdeki görüşler yazarına aittir. Tekstil Terbiye Dergisi Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği adına Küçük Mucizeler Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından yayına hazırlanmaktadır. 26 Kumaşın geleceğini çizen yarışma 32 Pakistan, Türk tekstili için tehdit mi? 46 içindekiler 4 BAŞKAN’DAN 6 YÖNETİM FAALİYETLERİ •Tttsd önderliğinde; markalardan rsl ve sıfır deşarj konusunda bilgilendirme toplantısı 9 SEKTÖR GÜNDEMİ •Dünyanın gözü ITMA'nın üzerindeydi •Ali Osman Kilitçioğlu'na mükemmellik elçisi ödülü •Turkish Green Textile tescillendi •e-Defter ve e-Fatura’da kapsam genişledi •e-Tebligat için geri sayım başladı •e-Arşiv, Ocak 2016’da zorunlu hale geliyor •Çin tekstil devleri ABD’ye kayıyor •Tekstilde önemli Ar-Ge işbirliği •YKTS’ye giriş yapmayan firma dış ticaret yapamayacak •Markalar çevre dostu üretime odaklanıyor •Hazır giyim ihracatçılarının gözü 2016’da •‘Better Cotton’ ile pamuk pahada daha ağır •PV İstanbul gücünü kanıtladı •Kumaşın geleceğini çizen yarışma •Bossa, En Sürdürülebilir Firma Ödülü’nü aldı •Trans Pasifik Anlaşması’nın Asya ve ABD’ye etkileri •Pakistan, Türk tekstili için tehdit mi? 34 BÖLGESEL YAKLAŞIMLAR •Canlar Mekatronik, tekstil terbiye sektöründe zirveyi hedefliyor •ARGE Tekstil, gelecek için doğru adımlar atıyor •İplikte iddialı bir isim: Zafer Tekstil •İplikte yenilikçi bir isim: Ulusoy Tekstil 44 BÖLGESEL YAPTIRIMLAR •Velimeşe OSB geleceğe yürüyor 46 RÖPORTAJ • Leke Jeans perakende ile dünyaya açılıyor Leke Jeans perakende ile dünyaya açılıyor 52 MAKALE • Spunshades ile çevresel sorunlara çözüm 54 YÖNETSEL EĞİTİM • İşletmelerde kurumsal itibar yönetimi 56 EKONOMİK GÖSTERGELER Türk 2015 anır / Aralık Sayı: 9 a bir yayıml Üç ayd 50 50 ÇEVRESEL YAKLAŞIMLAR • ADR yönetmeliği neler getiriyor? şının kuma iliği çevrec NDİ İLLE TESC DAN LAR J ŞAR I R DE PLANTIS RKA ; MA İNDE LİĞ DER N SD Ö E TO IFI VEA BSİLGİLENDİRM RSNL ND U S U TTT KO ADR yönetmeliği neler getiriyor? TÜRKİYE TEKSTİL TERBİYE SANAYİCİLERİ DERNEĞİ DERGİSİ SAYI: 9 / ARALIK 2015 başkan'dan TÜRK KUMAŞI BİR DÜNYA MARKASIDIR Değerli arkadaşlar, yeni sayımızda yine birlikteyiz. Dr. Vehbi Canpolat TTTSD Yönetim Kurulu Başkanı Ülkemiz ve coğrafyamız zor bir süreçten geçiyor. Bu süreçten en çok etkilenenler de sanayiciler ve başta da modanın kumaşını üreten tekstil terbiyeciler oluyor. Zira bizim stok yapma lüksümüz yok. Günümüzde gittikçe artan pronto moda dediğimiz gruba gününde ve günün kumaşını vermemiz gerekiyor. Deyim yerinde ise bizim yaptığımız ramazan pidesi gibi ne iftardan önce ne iftardan sonra gerekiyor sadece iftarda ve sıcak taze olmalı. Bizde hep bunu yaptık, yine yapacağız. Günümüze baktığımızda krizleri aşmanın yolu daha çok modayı ve dünyayı takip ve daha çok servis vermekten geçiyor. Bu çerçevede dünyaca bilinirliği olan tekstil ve kumaş fuarı Premiere Vision, bir yıldır Türkiye’de de yapılıyor. İnanıyorum ki coğrafyamız da en büyük kumaş üreticisi ve en büyük tekstil terbiye sektörüne sahip ülkemiz dünyada ki alıcılarla bu vesile ile daha çok buluşacak ve tanınarak satışını arttıracaktır. Değinmek istediğim ikinci konu ise, gün geçtikçe görüyoruz ki dünyada büyük alıcılar ülkemizden daha fazla alım yapmak istemekte. Bu gerek kumaş, gerek hazır giyim olarak daha da artacak. Çünkü bunun temelinde ülkemizin çok güçlü, hızlı, yeniliğe açık servis veren, başta tekstil terbiye sektörü olmak üzere tekstil alt yapısı bulunmasıdır. Dünya markalarının alım yaparken çevre ve insan sağlığına uygun ürünler alma isteği gün geçtikçe artmakta hatta yaklaşık 20 marka bir araya 4 gelerek ortak standartlar oluşturma yolunda çalışmalar yapmakta. Bu nedenle biz Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği öncülüğünde 30 Kasım 2015 tarihinde Çerkezköy’ de birçok dünya markasının Türkiye temsilcileri ve sizlerin katılımınız ile dünya markalarının Türk tekstilcilerinden sıfır deşarj ve diğer çevresel konularda neler istediklerine yönelik başarılı bir sempozyum düzenledik. Bunların devamını gerek İstanbul’da gerek Bursa, Kahramanmaraş gibi tekstilin yoğun olduğu illerimizde de yapıp sektörümüzü daha iyiye ve ileri götürmenin yollarına bakacağız. Orada da belirttiğimiz bir şey var. Bizden istenen şartlar başta Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere diğer üretici ülkelerden de istenirse biz en iyisini yaparız. Ama bizden gerek sıfır deşarj ya da diğer kriterler istenirken Çin veya Vietnam gibi ülkelerden istenmezse, bu adil bir yarış ve rekabet olmaz. Umarım onlar da sözlerinde durur, eşit koşullarda alım yaparlar. TTTSD olarak bizim bir hayalimiz var. Bu da; ‘Türk kumaşının bir dünya markası’ olmasıdır. Buna göre dikili ürünlerin üzerinde “Türk kumaşından üretilmiştir. Çevre ve insan sağlığına uygundur” etiketinin bulunmasını hedefliyoruz. İnanıyorum bu hayalimizi bir gün başaracağız. Bunun için oluşturduğumuz logomuz için patentimizi alıp, yola çıktık. Bir daha ki sayıda görüşmek üzere hoş çakalın… bölgesel yaklaşımlar 10 yönetim faaliyetleri TTTSD ÖNDERLİĞİNDE; RSL VE SIFIR DEŞARJ KONUSUNDA BİLGİLENDİRME TOPLANTISI TTTSD, tekstilin öncü markalarının katılımı ile ‘Tehlikeli Atıkların Sıfır Deşarjı’ konulu bilgilendirme semineri düzenledi. Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi (ÇOSB) Konferans Salonu’nda gerçekleşen seminere, ÇOSB’de ve bölgede faaliyet gösteren çok sayıda tekstil firması temsilcisi katıldı. 6 S anayinin gelişmesi ile birlikte büyüyen çevresel sorunlara yönelik çözümlerde giderek hız kazanmaya başladı. Tekstil sektöründe kullanılan suların en uygun bir şekilde arıtılmasına yönelik olarak firmalar her zamankinden daha fazla duyarlı durumda. Bu konuda ortaya çıkan gelişmeleri daha yakından takip eden tekstil firmaları bu konuda yapılan çalışmalara da destek veriyorlar. Bu çalışmalardan birini de 30 Kasım 2015 tarihinde Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonu’nda Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği’nin düzenlediği Teklikeli Atıkların Sıfır Deşarjı konulu semineri oluşturdu. H&M firmasından Çağdaş Doğru ve Levi’s firmasından Yener Esen’in sunumlar gerçekleştirdiği seminerin açılış konuşmasını ise Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği Başkanı Dr. Vehbi Canpolat yaptı. Seminere tekstil sektöründe yer alan yetkili isimlerin yoğun ilgi gösterdiği görüldü. Seminere H&M, M&S, C&A, Bestseller, Puma, LCW, Inditex, Tesco, Levi’s, Varner ve Adidas markalarının yetkili isimleri de katıldı. Şartlar bütün dünyada eşit olmalı Seminerin açılış konuşmasını TTTSD Başkanı Dr. Vehbi Canpolat, üretim yaparken çevre ve insan sağlığına yönelik tedbirlerin alınması konusunun çok önemli olduğunu vurgulayarak rekabet edebilmek için herkesin üze- rine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin gelecekte tekstil üretiminde bugün bulunduğu yerden çok daha iyi bir yerde olacağına inandığını belirten Canpolat, “Dünyada tekstil alım şekli değişti. Bütün dünyada fast fashion olarak adlandırılan hızlı moda öne çıkmaya başladı. Tekstil sektörüne yön veren büyük zincir mağazalar oluşmaya başladı. Bu firmaların da insan ve çevre sağlığı konusunda her zamankinden daha duyarlı bir konuma geçtiklerini görüyoruz. Türkiye’de sahip olduğu güçlü tekstil altyapısı ile bu firmaların istediği tarzda üretim yapacak şansa sahip bulunuyor. Bu noktada en önemli şey bu markaların üretim için Türkiye’den istedikleri şartları Uzakdoğu veya başka bölgelerdeki üreticiler için de istemeleridir. Bu anlamda dünyadaki diğer tekstil üreticiler ile Türkiye tekstilcisinin eşit şartlarda rekabet etmesi gerekiyor. Bu durumda Türkiye tekstil sektörü daha fazla şansa sahip bir konumdadır. Ancak Türkiye teksitl sektöründen beklenen belli şartlar ve unsurlar Uzakdoğu’daki üreticilerden istenmezde bu durumda da ciddi bir haksız rakabet ile karşı karşıya kalınacağını belirtebilrim” dedi. polat: “Dünyada yeni gelişen gerçek büyük laboratuarlarda bunun içinde kumaşın tahlilinden tutunda fabrikanın insan sağlığına duyarlı olup olmadığı, kullandığı boyanın ve kimyasalın insan ve çevre sağlığına uygunluğuna kadar denetleniyor. Türkiye’de de bu işi yapabilecek uluslar arası geçerliliği olacak yerli bir laboratuarın olması gerekiyor. Çünkü bir laboratuar gün geçtikçe daha çok önem kazanıyor. Bir an önce bunun hayata geçmesi gerekiyor. Tekstil firmalarımızın da daha duyarlı olmaları gerekir. Çünkü büyük dünya markaları Türkiye tekstil sektöründen 2020 yılına kadar ortaya konulan kriterlere uygun üretim yapılmasını bekliyor. Bugünden başlayarak bu firmaların bu duruma uygun altyapıları hayata geçirmesi gerekiyor. Eğer diğer ülkelerden de aynı şartları isterlerse biz daha kolay uyum sağlarız. Ama bu firmalar bütün bunları bizden isterken gidip Bangladeş gibi ülkelerden herhangi bir şey sormazsa bu da bir haksızlık yaratır. Her şeye rağmen Türkiye’nin hem tekstil üretiminde hem de konfeksiyon üretiminde şansının gelecekte çok yüksek olduğuna inanıyorum” dedi. Yerli bir laboratuvar şart Türk tekstili gücünü tekstil terbiyeye borçlu Türkiye tekstil terbiye sektörünün bir hayali olduğuna değinene Vehbi Canpolat, “Bizim gönlümüzden geçen Türk kumaşının çevreye ve insana duyarlı bir kumaş olduğunu bir etiket ile lisans altına alınması. Dünya bu ürün bir Türk kumaşından yapılmıştır algısını oturtmak. Bunu başarırsak Türkiye çok önemli bir sınıf atlar. Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği olarak bu tarz bir hayali gerçekleşleştirmek için sürekli çalışıyoruz. Bu çalışmalar sonucunda Türk kumaşını bir dünya markası haline getirmeyi arzuluyoruz. Bu durum hem tekstilde güçlü bir imaj sağlar hem de Türkiye’nin ülke olarak imajını güçlü kıllar. Bu yol çok uzun bir yol bunu yapmak için gerçek anlamda altını doldurmamız gerekiyor. Türkiye’de en büyük tekstil ile alakalı problemlerden birinin de uluslararası kabul edilebilir bir laboratuarın olmaması olduğunu söyleyen Vehbi Can- Türkiye’nin dünya da tekstil alanında adından söz ettirmesinin en önemli unsurunun güçlü bir tekstil terbiye altyapısına sahip olmasını olduğunu Dr. Vehbi Canpolat TTTSD Başkanı TTTSD Başkanı Dr. Vehbi Canpolat’ın açılış konuşmasını yaptığı seminerde H&M, M&S, C&A, Bestseller, Puma, LCW, Inditex, Tesco, Levi’s, Varner ve Adidas markalarının yetkili isimleri de yer aldı. konuşmasından vurgulayan Vehbi Canpolat, hızlı modaya ayak uydurmanın tek yolunun ana hammaddenin yani kumaşın erken hazırlamak olduğunu belirtti. Konfeksiyonu bir çok ülkenin hızlı üretebileceğini ama asıl Tekstil terbiye 7 yönetim faaliyetleri Türkiye’de en büyük tekstil ile alakalı problemlerden birinin de uluslararası kabul edilebilir bir laboratuarın olmaması olduğunu söyleyen Vehbi Canpolat: “Türkiye’de bu işi yapabilecek uluslar arası geçerliliği olacak yerli bir laboratuarın olması gerekiyor” dedi. Çağdaş Doğru H&M Yetkilisi önemli olan istenen kumaşın hızlı bir şekilde hazırlanması gerektiği olduğunu belirten Canpolat, “Türkiye’nin en büyük şansı kendini yenileyebilen ve güçlü tekstil terbiye sektörüne sahip olması. Gelecekte de Türkiye’de bir tekstil sanayisi olacaksa bu güce dayanacaktır. Tekstilin dinamosu tekstil terbiyedir. Tekstil terbiyesi güçlü olmayan hiçbir ülkenin gelecekte tekstil konusunda aşama kaydedeceğini düşünmüyorum. Bugün başka ülkelerde konfeksiyon işçiliğin ucuz olmasından dolayı gelişebilir ama hammaddeyi bir yerlerden tedarik etmek zorunda. Bu kadar hızlı bir şekilde kumaşı tedarik edemeyeceği için Türkiye’nin karşısında yine şanslarının zayıf olduğunu düşünüyorum. Tekstil terbiye sanayi de kısa zamanda hazırlanabilecek bir sektör değil. Buna bilgi birikimi, sermaye birikimi gerekiyor. Türkiye bu işleri ciddi şekilde aştı. Aşama kaydetti. Çevre ülkelerin bunu geçebileceğini düşünmüyorum. Türkiye’nin tekstil deki en büyük şansı tekstil terbiye sanayinin gücü ve kendini yenileyebilir olmasıdır” dedi. Çevre konusunda organize çalışmak şart Canpolat’ın konuşmasının ardından seminere geçildi. Seminerde sırasıyla; H&M firmasından Çağdaş Doğru ve Levi’s firmasından Yener Esen tehlikeli atıkların sıfır deşarj edilebilme- 8 Yener Esen Levi's Yetkilisi siyle ilgili bilgiler verdi. Seminerde öne çıkan konu başlıkları ise şunlardan oluştu: “Firmalar kimyasal yönetim sistemlerini oluşturmalı. Sıfır deşarj konusunda markaların beklentileri iyi belirlenmeli. Dünya markalarının ne istediği bilinir ve ona göre yatırım yapılırsa sektör daha da büyür. Çevre ile ilgili konular bumerang gibidir. Döner dolaşır hepimizi etkiler. Bu konuda organize bir çalışma olmadığı için firmalar kendi çalışma gruplarıyla sorunları çözmeye çalışıyorlar. Zincirleme kimyasal yönetimi geliştirilmeli ve diğer sektörlerle entegre olmalıdır. Dünya çapında birçok marka tehlikeli kimyasalların sıfır deşarjı konusunda taahhütte bulundu. Markalar bunu tedarikçilerinden de istiyor. Çalışmalar bu yönde yoğunlaşmalıdır. Tedarik zincirlerine de bir standart getirildi. Kimyasal yönetim sisteminin hedefi, çalışan güvenliği, çevre ve sağlık güvenliğidir.” Levi’s firmasından Yener Esen’de KYYS ve Markaların Beklentileri başlığıyla yaptığı sunumda tehlikeli maddelerin neden sıfır deşarjının yapılması konusu üzerinde durdu. Üretimde kullanılan kimyasal etkisi olan ürünlerin kullanımın artması, kullanılan kimyasallardan bazılarının insan sağlığı, çevre ve sudaki organizmalar üzerindeki olumsuz etkileri gibi başlıklar ele alındı. Kimyasal yönetim sisteminin hedeflerine de değinilen seminerde bu hedefler arasında çalışan güvenliği, tüketicinin korunması ve çevre koruma sağlığının bulunduğu dille getirildi. Üreticilerin bu konularda sorumlulukları üzerinde durularak bu konuların işleyiş mekanizmaları da ele alındı. sektör gündemi DÜNYANIN GÖZÜ ITMA’NIN ÜZERİNDEYDİ Dünyanın en büyük İhtisas fuarlarından biri olan ITMA Fuarı 12-19 Kasım 2015 tarihlerinde İtalya’nın Milano kentinde düzenlendi. Fuar'a Türkiye’den tekstil firmaları yoğun ilgi gösterdi. B u dönem 12-19 Kasım tarihleri arasında İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen ITMA 2015 Fuarı, rekor düzeyde katılım oranı ile dikkat çekti. 108 bin metrekare alandan oluşan fuar alanı ITMA tarihindeki en yüksek katılım oranı ile 123 bin kişiye ulaştı. Katılımcı ülke sayısı 46, ziyaretçi ülke sayısı ise 147 oldu. Fuarın ana konusu Sürdürülebilirlik ITMA 2015’in ana teması sürdürülebilirlikti. Her zaman gösterinin temeli olan makine bölümlerinde, bu konunun mühendislik laboratuarları mantığı dışında sektörün gelişimi, ve ürün geliştirme ekipleri tarafından sinerji, güç birliği ve satış mantığı ile ne kadar ciddiye alındığının kanıtı hareket ediyor. Avrupa’nın en büyük daha az enerji ve su kullanan, daha dokuz ülkesinin makine dernekleri az emisyon üreten ve daha az atık ve meslek grupları tarafından desoluşturan yeni ekipmanda görüldü. teklenen ve kendi için de disiplini Şirketler tüketicinin ve düzenleme güçlü olan bir fuar olarak biliniyor. beklentilerinin önünde olmak istediği Türkiye’den ITMA Fuarlarına 100’e için daha yeni boya maddelerinde yakın Tekstil / Konfeksiyon Makina ve kimyasallar bölümlerinde de beüreticileri, Kimya ve İplik sektörü lirtti. Biyo-hammaddelerden ve geri temsilcileri katılıyor. dönüştürülmüş atıklardan yapılan polimerlerin uygulanmasındaki artış elyaf ve iplik alanlarında da görüldü. ITMA Tekstil Terbiye İçinde Dağılımı Oransal (%) 2015 hakkındaki ye %23 nilik ise dijital tekstil Dyeing&Finishing (303 katılımcı) baskı yerini ITMA %14 Barselona’dan bu Spinning (290 katılımcı) yana büyük bir sektör haline gelmiş olup Milano’da kendi özel alanını buldu. Katılımcı Sayısı 1691 Dört yılda bir yapılan Katılımcı Ülke Sayısı 46 dünyanın en büyük 108.100 m2 Tekstil / Konfeksiyon Toplam Alan Ölçüsü (ITMA 2011 den Makinaları, Tekstil %20 büyük) Kimyasalları ve İplik fuarı ITMA, kazanç Tekstil terbiye 9 sektör gündemi ALİ OSMAN KİLİTÇİOĞLU’NA MÜKEMMELLİK ELÇİSİ ÖDÜLÜ Ali Osman Kilitçioğlu TTTSD Yönetim Kurulu Üyesi Avrupa’nın en büyük yönetim kongresi KalDer 24. Kalite Kongresi, iş dünyasının önde gelen temsilcilerinin katılımıyla 17-18 Kasım tarihleri arasında düzenlendi. Türkiye Mükemmellik Ödüllerinin dağıtıldığı etkinlikte TTTSD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Osman Kilitçioğlu’da KalDer’e verdiği emekten dolayı Mükemmellik Elçileri Onur Plaketi aldı. 10 1 7-18 Kasım’da İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen KalDer 24. Kalite Kongresi, 2015 Türkiye Mükemmellik Ödülleri Töreni ile sona erdi. İş dünyasından yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı dev kongreye, KalDer ile TÜSİAD’ın 23 yıldan bu yana ortaklaşa düzenlediği Türkiye Mükemmellik Ödülleri damgasını vurdu. Türkiye Mükemmellik Ödül Jürisi tarafından yapılan değerlendirmede; küçük ve orta ölçekli işletmeler kategorisinde finale kalan Damla Su Sapanca Fabrikası, küçük ve orta ölçek kamu yönetimi ve toplum hizmetleri kategorisinde finale kalan Antalya Muratpaşa Sabiha Gökçen Anaokulu ve büyük ölçek kamu yönetimi ve toplum hizmetleri kategorisinde yarışa katılan İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nün yeni sahibi oldu. 2015 Türkiye Mükemmellikte Süreklilik Ödülü için başvuran İGDAŞ İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş.’ye ise Türkiye Mükemmellikte Süreklilik Ödülü verildi. Toplam kalite yönetim felsefesinin yaygınlaşmasında önemli rol oynayan organizasyonda Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü kazanan kuruluş sayısı 32’ye, Mükemmellikte Süreklilik Ödülü kazanan kuruluş sayısı ise 7’ye yükselmiş oldu. Ayrıca törende EFQM Modeli’ni Avrupa’da uygulayan tek parlamento olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İdari Teşkilâtına ‘EFQM Mükemmellikte Kararlılık Belgesi’ takdim edildi. KalDer bu yıl bir ilke imza atarak uzun yıllar emek veren Mükemmellik Elçileri’ni de plâketle ödüllendirdi. Mükemmellik Eliçileri Onur Töreni’nde plâket alan bazı kurum ve kuruluşların isimleri ise şöyle; TÜSİAD, Sabancı Holding, Koç Holding, Borusan Holding, Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Eczacıbaşı Holding, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş., Siemens A.Ş., Coca Cola İçecek, Bilim İlaç A.Ş., İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (İGDAŞ), KalDer geçmiş dönem yönetim kurulu başkanları ve kurucu üyeleri, KalDer geçmiş dönem TMÖYK başkanları. Mükemmellik Elçileri Onur Ödülü’nü alan isimlerden biri de KalDer yönetiminde yer alan TTTSD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Osman Kilitçioğlu oldu. TÜSİAD ile birlikte çıkılan yolculukta Türkiye’ye ve her biri ekonominin önemli birer mihenk taşı olan kurum ve kuruluşlara kattıkları değerin her geçen yıl katlanarak büyüdüğünü ifade eden KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan, ödül sahibi kurum ve kuruluşları tebrik etti. sektör gündemi Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği tarafından Türk kumaşının çevre ve insan sağlığına uygun bir şekilde üretildiğine dair algının güçlendirilmesi için yarattığı “Turkish Green Textile”, Türkiye Patent Enstitüsü tarafından tescillendi. K umaş üretiminin en can alıcı noktasında bulunan tekstil terbiye sektörü, insan ve çevre sağlığına yönelik en uygun üretimin yapılması ve bu konuda algı oluşturmak için Turkish Green Textile logosu ile “Türk kumaşlarından yapılmış ürün yeşildir” algısını tüm dünyada oluşturmak için çalışıyor. Tekstil terbiye sektör temsilcileri, üretim yaparken gerek insan sağlığı gerekse çevre duyarlılığı konularını en iyi şekilde çözdüklerinde dünyada Türk kumaşını marka yapabileceklerine inanıyorlar. Bu çerçevede Turkish Green Textile logosunu oluşturan Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği, Türk kumaşının dünyada hak ettiği yere ulaşması için çalışıyor. Bu çerçevede Türkiye Patent Enstitüsü’ne Turkish Green Textile logosunun tescillenmesi için başvuru yapan TTTSD, bu girişiminin sonucu olarak logo tescilini almış durumda. Türk tekstil ürünlerinin dünyada marka bilinirliğini arttırmak için önemi bir girişimin ayaklarından biri de böylece gerçekleşmiş durumda. “TURKISH GREEN TEXTILE” TESCİLLENDİ “Türk kumaşlarından yapılmış ürünler yeşildir” “Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği’nin bu tarz bir çalışmayı yapmaya iten neden nedir?” diye sorduğumuzda ise son yüzyılda gerçekleşen yoğun kalkınma çabaları, aşırı doğal kaynak kullanımı, sağlık, çevre sorunları gibi birçok sorunu beraberinde getirmesinin sektörün bu konulara daha duyarlı olması sonucunu getirmiş. Yaşanan bu gelişmeler pek çok kurum/ kuruluşun iş yapma tarzında bu sorunları yönetmeye yönelik farklılaşmalara yol açmış durumda. Bu yeni paradigma, şirketlerin tüm iş süreçlerinde ve kararlarında sürdürülebilirliği göz önünde bulundurmalarının çok önemli olduğu sonucunu da beraberinde getiriyor. Yasal baskılar, kamuoyunun çevre duyarlılığındaki artış, müşteri tercihleri, dış ticaret engelleri gibi nedenler kar ve büyüme odaklı konvansiyonel iş yapma tarzını son dönemde hızla değiştiğini görüyoruz. Büyük ölçekli ve uluslar ötesi firmalar başta olmak üzere, sürdürülebilirlik bazlı çalışmalar tüm sanayi sektörlerinde, istenilen düzeyde olmasa da, yaygınlaşıyor. Bu eğilime koşut olarak, son dönemde, tekstil sektöründe de sürdürülebilirlik ve kaynak verimliliği odaklı uygulamalarda da önemli bir artış olduğu dikkat çekiyor. Tekstil sektöründe kullanılan boya maddelerinden, atık yönetimine kadar sürdürülebilirlik bazlı Ar&Ge çalışmalarının da bu belirtilen çerçevede oluşturulduğu görülüyor. Tekstil sektöründe gerçekleştirilen çevresel sürdürülebilirlik çalışmaları gelişmiş ülkelerde yüksek performansın bir göstergesi olarak algılanıyor. Buradan hareketle Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği, Türk kumaşlarının üretiminde çevre duyarlılığının en üst seviyede gerçekleştirdiğini de Turkish Green Textile logosu ile ispatlıyor. Tekstil terbiye 11 sektör gündemi E-DEFTER VE E-FATURA’DA KAPSAM GENİŞLEDİ olmaksızın kapsama dahil edildi. Ancak, bayilik lisansı olan mükellefler, münhasıran bu lisansa sahip olmaları nedeniyle zorunluluk kapsamında değerlendirilmeyecek. 20 Haziran 2015 tarihinden önce, lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren, 20 Haziran 2015 tarihinden sonra lisans alan veya mükellefiyet tesis ettirenler ise lisans aldıkları ya da mükellefiyet tesis ettirdikleri tarihi izleyen hesap döneminin başından itibaren elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasına geçmek zorundalar. Ancak, lisans ya da mükellefiyet tesis tarihi ile izleyen hesap dönemi arasındaki sürenin üç aydan kısa olması halinde isteyen mükellefler bir sonraki hesap döneminin başından itibaren elektronik defter tutabilecekler ve e-fatura uygulamasına geçebilecekler. 2014 yılı başından itibaren e-fatura, 2015 yılı başından itibaren de e-defter uygulanmaya başlamıştı. Zaten çok geniş olan kapsam, şimdi daha da genişletildi. 20 Haziran tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 454 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile e-defter ve e-fatura kapsamına girecek mükellefler açıklandı. V ergi Usul Kanunu 421 sıra numaralı Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak, aşağıda sayılan mükelleflere elektronik defter tutma ve e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirildi. 12 Kapsama girenler? 1) 2014 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 10 milyon TL ve üzeri olan mükellefler kapsama dahil edildi. Bu ciro şartını 2014 hesap döneminde sağlayan mükellefler, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren, 2015 veya müteakip hesap dönemlerinde sağlayan mükellefler ise ilgili hesap dönemine ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başından itibaren e-defter ve e-fatura uygulamasına geçmek zorundalar. Buna göre, 2015 brüt satış hasılatı 10 milyon TL’yi aşan mükelleflerin 1 Ocak 2017 tarihinde e-fatura ve e-defter kullanması gerekiyor. 2) Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK) lisans alan mükellefler, herhangi bir ciro sınırı 3) Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli III sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler de herhangi bir ciro sınırı olmaksızın kapsama dahil edildi. Bunların uygulamaya geçme tarihleri ise bir üst başlıkta açıklandığı şekilde tespit edilecek. İşlemlerde zorunluluk E-fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerin, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11. maddesi kapsamındaki mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecekleri faturaların 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren e-fatura olarak düzenlenmesi zorunlu hale getirildi. Kapsam gittikçe genişliyor. Uygulama zor ve maliyetli. Yakın bir gelecekte tüm mükellefler e-fatura ve e-defter uygulaması kapsamına alınacak. Şimdiden hazırlıklı olmakta fayda var. sektör gündemi e-TEBLİGAT İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, e-Tebligat uygulamasının 1 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe gireceğini, kademeli geçişin olmayacağını bildirdi. Şimşek, uygulama ile yaklaşık 115 milyon liranın devletin kasasında kalacağını ifade etti. e-Tebligat akıllı telefonlarda da olacak M ükelleflere yönelik bildirim ve tebligatların elektronik yolla, hızlı ve etkin yapılmasını sağlayacak e-Tebligat uygulaması 1 Ocak'ta hayata geçecek. Bu sayede hız, etkinlik ve verimlilik artarken, tebligatların ulaşım sorununun da ortadan kalkması hedefleniyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB), söz konusu uygulama ile tebligatlarını mü- kelleflere elektronik ortamda göndereceğini söyledi. Şimşek, halen kullanılan internet vergi dairesi içinde her mükellefin bir hesabının olacağını ve tebligatların, bu sistem üzerinden ulaştırılacağını kaydetti. Tebligat yapıldığında, mükellefin sisteme kayıtlı cep telefonuna veya e-mail adresine de bildirim gideceğini anlatan Şimşek, "Mükellefler böylece, sistem üzerinden kendilerine tebligat geldiğinden haberdar olacak. Mükellefler tebligata baktığı zaman GİB'in bundan otomatik haberi olacak ve böylece tebligatın kişiye iletildiğinden emin olunacak. Ayrıca mükellef buraya baksın veya bakmasın, belirli bir gün sonra tebligat yapılmış sayılacak" dedi. IPhone, iPad ve Android özelliği taşıyan tüm akıllı telefonlara GİB'in mobil uygulamalarının yüklenebileceğini belirten Şimşek, bu sayede mükelleflerin tebligatlara daha rahat ulaşabileceğini bildirdi. Şimşek, böylece "tebligatı almadık, ulaşmadı" gibi gerekçelerin ortadan kalkacağını ifade etti. e-Tebligat uygulamasıyla, gönderimlerle ilgili her aşamanın kayıt altına alınacağını da anlatan Şimşek, bu sayede GİB ve mükellef açısından ispat yükümlüğünün de kolaylaşacağını kaydetti. Şimşek, uygulamanın 1 Ocak 2016'da yürürlüğe gireceğini, kademeli geçişin olmayacağını bildirdi. 115 milyon lira devletin kasasında kalacak Uygulamanın maddi boyutuna da dikkati çeken Şimşek, bu sayede yaklaşık 115 milyon liranın devletin kasasında kalacağını bildirdi. GİB'in 1 Ocak'a kadar uygulama hakkında mükellefleri bilgilendirici çalışmalar yürüteceğini, bu kapsamda kamu spotlarının hazırlanacağını dile getiren Şimşek, akademisyenlerden alınan destekle üniversite öğrencilerinin de bilgilendirileceğini ifade etti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kurumlar vergisi mükellefleri ile gelir vergisi mükelleflerinden ticari, zirai ve mesleki yönden kazanç elde edenlerin e-Tebligat sistemini kullanmalarının zorunlu olduğunu sözlerine ekledi. Tekstil terbiye 13 sektör gündemi e-ARŞİV, OCAK 2016'DA ZORUNLU HALE GELİYOR e-Arşiv özellikle kayıt dışı ekonomiyi azaltmada ve naylon fatura gibi dolandırıcılık suçlarının önlenmesinde etkili bir rol oynayacak. Milyarlarca sayfa kağıt tasarrufu, daha az karbon salınımı, mali süreçlerin hızlanması ve basitleşmesi gibi birçok avantaj sağlayacak e-Arşiv kullanımı, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle zorunlu hale geliyor. E -Dönüşüm'ün Türkiye'deki lider ismi FIT Solutions, binlerce şirketi etkileyecek olan e-Arşiv kullanımı zorunluluğu sürecinde hem e-ticaret hem de birçok muhasebe programı ile uyumlu çalışan altyapısı ile e-Arşiv dönüşümlerinde şirketlerin yanında oluyor. Türkiye'de hızla benimsenen e-Dönüşüm süreci, e-Fatura, e-İmza ve e-Defter'den sonra şimdi de e-Arşiv ile gelişmeye devam ediyor. Elektronik Fatura Kayıt Sistemi (EFKS) kapsamında faturalarını elektronik ortamda oluşturma ve koruma izni alan, internet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan, 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı da 5 milyon TL ve üzerinde olan mükellefler, en geç 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-Arşiv Fatura Uygulaması'na geçmek zorunda. 433 seri numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yürürlüğe giren e-Arşiv Fatura uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından belirlenen standartlara uygun olarak faturanın elektronik ortamda oluşturulması, elektronik ortamda korunması, ibrazı ve raporlamasını kapsayan bir uygulama bütünü. Bu uygulamadan 14 yararlanmak isteyen mükelleflerin ise öncelikle e-Fatura uygulamasına kayıtlı olmaları gerekiyor. 1 Ocak 2016 itibariyle zorunlu hale gelen e-Arşiv uygulaması, süreçlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesinin yanı sıra, işletmelerin iş yükünü azaltırken, saklama alanı, arşivleme zorluğu gibi problemleri ortadan kaldırıp, mali tasarrufu da beraberinde getirecek. Tüm faturaların ikinci kopyalarının elektronik olması ile kırtasiye masrafları neredeyse sıfırlanırken, arşiv alanı problemi de çözülmüş olacak. e-Arşiv yoksa fatura naylon sayılacak Konu hakkında görüşlerini paylaşan FIT Solutions CEO'su Koray Gültekin Bahar, "e-Arşiv özellikle kayıt dışı ekonomiyi azaltmada ve naylon fatura gibi dolandırıcılık suçlarının önlenmesinde etkili bir rol oynayacak. Dahası, eğer fatura elektronik değilse artık naylon fatura sayılacak. Elektronik olarak her fatura takip edilebilecek. 10 yıl boyunca faturaları saklayabilecek olan sistemimiz ile bu dönemde milyarlarca faturanın saklanması gerçekleştirilecek. İşletmelere büyük maddi tasarruf getirisinin yanında e-Arşiv sistemi aynı zamanda hataları azaltmada, zaman kazanmada ve işlem hızlarında büyük gelişim sağlayacak. Geliri 5 milyon TL'nin üzerindeki işletmelere zorunlu kılınması, e-Arşiv için yalnızca daha başlangıçtır ve diğer işletmeleri sınırlamamaktadır. Tüm işletmeler, kırtasiye ve işgücü masraflarından kurtulmak, ayrıca çevreci bir yol benimsemek için e-Arşiv'e geçebilirler" dedi. Rudolf Duraner A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Sarı Cadde 4.Sk. No:2 Bursa/TÜRKİYE www.rudolf-duraner.com.tr Tel: (0) 224 242 85 40 RUCO-THERM CCB COOL COMFORT BOOST THERMOREGÜLASYON apresi • polimer sistemi • Özellikle sentetik kumaşlar için önerilen, farklı bitim işlemleri ile kombine edilebilen noniyonik ve yıkama dayanımına sahip yeni nesilTekstil konfor apresi 15 terbiye sektör gündemi Çin tekstil devleri ABD’ye kayıyor Çin’de artan maliyetler ve pamuğa uygulanan ithalat kotalarından dolayı Çinli tekstil devleri ABD’de pamuk üretimine yöneliyor. ABD, ucuz enerji, pamuk ve uygun sübvansiyonlar ile Çinli firmalara oldukça karlı görünüyor. Ç in’deki tekstil üretimi, artan ücretler, enerji ve lojistik maliyetleri ile ithal pamuğa konulan kotalar nedeniyle her geçen gün daha az karlı hale geliyor. Bununla birlikte ABD’deki üretim maliyetleri ise daha rekabetçi olmakta. Ayrıca Trans Pasifik Ticaret Anlaşması, Çinli iplik firmalarının karlı olan ABD pazarından dışlanmasına sebep olabilir. Bu nedenle Keer Grup gibi Çinli firmalar ABD’de pamuk işletmeleri açıyor. Keer Grup firmasının Çin’de yer alan 218 milyon dolar değerindeki iplik üretim tesisi, Asya pazarındaki tekstil firmalarına üretim yapıyor. Keer firması ham pamuğu ABD’den alıp, üretiminin büyük kısmını Çin’deki fabrikasında yapmakla beraber, bu durum yavaş yavaş değişiyor. Keer Grup yetkililerine göre, Çin’deki tüm iplik üreticileri para kaybediyor, ancak ABD’de ise durum farklı. 16 Boston Danışmanlık şirketine göre, Çin’de saatlik işçilik ücretleri son 10 yılda 4,35 dolardan 12,47 dolara çıkarak neredeyse üçe katlandı. ABD’de ise 10 yıl içerisinde yüzde 30’ın altında artarak 22,32 dolara çıktı. ABD’de daha yüksek olan işçilik ücretleri ise doğalgaz fiyatları, ucuz pamuk ve sübvansiyonlar ile dengelendi. Bugün herhangi bir ürünü üretmek için gerekli maliyet ABD’de 1 dolar iken Çin’de 0,96 dolar Çin’deki iplik üretim maliyeti ise ABD’ye nazaran yüzde 30 yüksek. Herkes Çin’in daima daha ucuz üreteceğini düşünüyordu, ancak olaylar kimsenin tahmin edemeyeceği kadar hızlı değişiyor. Artan maliyetler bazı üretimlerin Bangladeş, Vietnam, Hindistan gibi daha düşük maliyetli ülkelere kaymasına yol açıyor. Birçok durumda ise yaşanan bu üretim göçü bizzat Çinliler tarafından yönetiliyor. ABD’de bu göçten nasibini alan ülkelerden. 2000-2014 yılları arasında Çinli firmalar özellikle son 5 yılda yoğunlaşmak üzere ABD’de 46 milyar dolarlık projelere imza attılar. Örneğin Carolinas 20’den fazla Çinli şirkete ev sahipliği yapıyor. Bu şirketler arasında pamuk ipliği üretim tesisi kuran Keer Grup ve polyester elyaf tesisi kuran Sun Fiber firması da yer alıyor. Keer Grup firmasında günde 85 ton iplik üretiliyor. Gelecek sene 2. fab- rikasını açacak ve 500 kişiye yeni iş imkanı sağlayacak. Keer Grup ABD’de üretilen iplikleri Asya ülkelerindeki tekstil ve konfeksiyon üreticilerine ihraç ediyor. Firma Meksika, Orta Amerika ve Karayipler’deki üreticilere de satış yapmayı hedefliyor. Kesim ve dikim işlemleri ise halen yoğun işçilik gerektirdiğinden dolayı, ABD’nin bu konuda rekabetçi olması zor görünüyor. ABD tekstiline yapılan yatırımlar sadece Çin’den gelmiyor. Geçen sene Hindistan’ın önde gelen tekstil firmalarından ShriVallabh Pittie Grup ABD’de 70 milyon dolarlık yatırıma imza attı. Brezilyalı denim üreticisi Santana Textile ise 2012 yılında eğirme, dokuma ve boyama tesisi kuracağını açıkladı. Keer Grup’un yaptığı yatırım hiç risk içermiyor denemez. Güçlenen dolar ABD’deki üretim maliyetlerini arttırdı. Arizona ve California’da yaşanan su sıkıntısı pamuk üretimini etkileyebilir ve pamuk sübvansiyonları tehlikeye girdi. Ancak Trans Pasifik Anlaşması Keer Grup’un ABD’deki yatırımlarının sonuçlarını da etkileyecek gibi görünüyor. Buna göre konfeksiyon üreticileri vergi indirimlerinden faydalanabilmek için, anlaşmaya taraf olan ülkelerden iplik almak zorundalar (Çin bu anlaşma dahilinde değil) ve Keer Grup ABD’de üretim yaparak Vietnam gibi ülkelere Trans Pasifik Anlaşması kapsamında satış yapmaya devam edebilecek. The new generation Steamer Fabrika Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi 5. Yanyol Cad. No:7/1, 59930 Ergene, Tekirdağ-TURKEY İletişim +90 (282) 674 48 84, +90 (282) 674 48 96 [email protected] www.has-group.com Tekstil terbiye 17 15 sektör gündemi TEKSTİLDE ÖNEMLİ AR-GE İŞBİRLİĞİ İstanbul, Akdeniz, Ege, Uludağ ve Güneydoğu Anadolu Tekstil İhracatçıları Birliklerinin ortak olduğu İstanbul Tekstil Araştırma Eğitim ve Danışmanlık Protokolünde imzalar atıldı. İmza töreninde ayrıca, tekstil sektöründe Ar-Ge çalışmalarını artırmak amacıyla Alman Aechen Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ile İTA arasında işbirliği protokolü de gerçekleştirildi. D ört yıl önce çalışmalarına başlanılan ve 22 Ekim Perşembe günü imzalanan protokolle nihayete eren İstanbul Tekstil Araştırma Eğitim ve Danışmanlık A.Ş’nin 18 kuruluş protokolü, İstanbul, Akdeniz, Ege, Uludağ ve Güneydoğu Anadolu Tekstil ihracatçıları birliklerinin katılımıyla start aldı. İTHİB Başkanı İsmail Gülle önderliğinde ilerleyen proje, diğer birliklerin de katılımıyla yalnızca İstanbul’a değil, Türkiye’nin tüm bölgelerine hizmet sağlayacak bir mekanizmaya döndü. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve birlik başkanlarının katıldığı imza töreninde ayrıca, Tekstil sektöründe Ar-Ge çalışmalarını artırmak amacıyla Alman Aechen Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi ile İTA arasında işbirliği protokolü de gerçekleştirildi. İmza protokolünde; TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, İTHİB Başkanı İsmail Gülle, Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zeki Kıvanç, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Sabri Ünlütürk, Aachen Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Thomas Gries, Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcısı & Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Mehmet Akalın, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Ekonomik Kalkınma Ajansı Temsilcilik Müdürü Dr. Adem Akkaya’nın yanı sıra bir çok akademisyen de yer aldı. Yenilikçi tekstil uygulamalarına ihtiyaç var Almanya Aachen Üniversitesi Tekstil Teknolojileri Enstitüsü ile 2009 yılından bu yana müzakereleri devam eden teknoloji transferine ilişkin müzakerelerin olumlu şekilde sonuçlanmasıyla Türkiye tekstil sektörüne büyük rekabet gücü katacak olan proje imza aşamasına geldi. Aachen Tekstil Teknolojileri Enstitüsü tarafından 2015 yılı itibarıyla yürütülen Ar-Ge projesi satışlarının toplam değeri 15 milyon Euro’yu buluyor. Bu satışların yüzde 30’u doğrudan sanayicilere yapılan projelerden oluşuyor. Enstitü'nün Türkiye’de devam etmekte olan Ar-Ge projelerinin satış cirosu 1,3 milyon Euro olup, proje sahipleri arasında ISKO, Kordsa, Spinteks, THY, Tırsan, Arçelik gibi firmalar bulunuyor. Teknoloji transferinin gerçekleşmesiyle yenilikçi tekstil uygulamalarına ihtiyaç duyan Türk firmaları, İstanbul Tekstil Araştırma Merkezi’nde yaptırabilecek. Proje tüm Türkiye’ye hizmet edecek Konuşmasında Türkiye’nin yüzyıllara dayanan geleneksel tekstil bilgi ve becerisinin varlığına değinen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, projenin hem üniversite sanayi iş birliğini barındırması hem de ihracatçı birliklerinin bu proje içinde olmasının ArGe, inovasyon konusunda sektöre fayda sağlayacağını ifade etti. İmza töreninde konuşan İTHİB Başkanı İsmail Gülle ise “Hepimiz katma değerli ihracat yapma, tasarım ve Ar-Ge’nin önemini her konuşmamızda vurguluyoruz. Bugün bunu gerçekleştirecek merkezi alt yapıyı kurmanın mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Projenin sadece İstanbul’a değil, tüm birliklere hizmet edeceğini söyleyen İsmail Gülle, çok mücadele ettiklerini belirterek, “Bundan sonraki süreçte, Türkiye’deki tüm tekstil sektörünün bu projeye inanması, sahip çıkması gerekiyor” dedi. Projenin 2023 hedeflerine çok büyük hizmet edeceğini söyleyen İsmail Gülle, Türkiye’yi dünyadaki değişim ve dönüşümü anlayarak hizmet eden bir merkeze dönüştüreceklerini belirtti. Ortak hedefler doğrultusunda bir araya geldiklerini söyleyen Aachen Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Thomas Gries, “Ortak değerlerimiz saygı, güven ve mükemmeliyet ve tabii ki birbirini tamamlayan güçlerimiz ortak yürüdüğümüz bu yolun temelini oluşturuyor. Bizim iş birliğimiz araştırmayı zenginleştirecek. Hem tekstil endüstrisi hem tekstil makineleri yapımı için bu işbirliği önemli. Bu işbirliğimizin sonucu bir deniz feneri gibi yolumuzu aydınlatacak. İsmail Gülle bu işin başındaki isim. Kendisi olmasaydı tüm birlikleri bir araya getirmemiz mümkün olmayacaktı” dedi. Projenin getirileri Konuşmaların ardından protokol imza aşamasına geçildi. İmzaların atılmasıyla ilk araştırma projelerinin 2016 yılı başından itibaren başlaması hedefleniyor. Bu kapsamda Avrupa Birliği Horizon 2020 Çerçeve Programı kapsamında sunulmak üzere hazırlanmış olan 14 milyon Euro bütçeli, ön çalışması tamamlanmış 3 projede Türk ortakların payı 1,7 milyon Euro’yu buluyor. İşbirliğinin hayata geçmesi durumunda söz konusu projeler İstanbul’daki merkez tarafından gerçekleştirilecek. Enstitü halen faaliyetlerine 5’i Almanya’da yerleşik üçüncü jenerasyon Türk olmak üzere 110 araştırma görevlisi bilim adamı ve yine 15’i Türk olmak üzere 65 teknisyen ve 200 lisans öğrencisi araştırma asistanı ile devam ediyor. Proje ile Almanya’da yetişmiş genç Türk bilim insanlarının Türkiye’ye dönüşleri sağlanacak. Ayrıca bu bilim insanlarının Türk araştırmacılarına ileri teknoloji proje planlama ve uygulama konusunda önderlik edebilecekleri ortam da sağlanmış olacak. Teknoloji transferinin gerçekleşmesiyle yenilikçi tekstil uygulamalarına ihtiyaç duyan Türk firmaları, projelerini İstanbul Tekstil Araştırma merkezinde yaptırabilecek. Tekstilin olduğu illere Ar-Ge merkezi Protokol imza toplantısında konuşan Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Zeki Kıvanç, projeyi ilk duyduğu andan itibaren hissettiği heyecanı paylaşarak, tekstil sektörünün ileriye gitmesi için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarını belirtti. Ar-Ge merkezlerini yerinde incelediklerini ifade eden Zeki Kıvanç, çok beğendiklerini belirterek, bu merkezlerden İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Bursa’da olmak üzere Türkiye’de tekstil sektörünün ağırlıkta olduğu illerde, üniversite işbirlikleriyle beraber gerçekleş- tirme temennisinde bulundu. Kıvanç, “Artık herkes biliyor ki Ar-Ge Mehmet Akalın Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Teknoloji Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı ve inovasyonun olmadığı hiçbir iş başarılı olmuyor, katma değer üretilemiyor. Umarım tekstil sektöründe Ar-Ge merkezlerimiz çoğalır” dedi. Mehmet Akalın da Türkiye’nin Ar-Ge potansiyeline rağmen bunu kullanamadığına dikkat çekti. Mehmet Akalın, “Bunun birçok sebebi var. En başında da ArGe nedir bilmememiz geliyor. Ar-Ge merkezlerini kullanamıyoruz. Bu birliktelikle sektörümüz daha fazla Ar-Ge yapacak” diye konuştu. Akalın, şöyle devam etti: “Sürekli üniversite sanayi işbirliğinden bahsediyoruz, burada sadece bir tane üniversite yok. Birçok üniversite var. Sadece İstanbul tekstil sektörü yok, bütün Türkiye’deki tekstil sektörleri var. Dolayısıyla buradan bir şeyler çıkması gerekli. " Prof. Dr.Thomas Gries Aachen Üniversitesi Öğretim Üyesi Tekstil terbiye 19 sektör gündemi YKTS’YE GİRİŞ YAPMAYAN FİRMA DIŞ TİCARET YAPAMAYACAK 2014 yılı sonunda hayata geçirilen Yükümlü Kayıt ve Takip Sistemi’ne (YKTS) 21 Aralık'a kadar kayıt yaptırmayan firmalar, dış ticaret yapamayacak. YKTS ile yetkisiz kişilerin dış ticaret işlemlerini yapmasının önüne geçilmesi hedefleniyor. D ış ticaret firmalarını uyaran İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği (İGMD) Başkanı Serdar Keskin, YKTS’ye kayıt yaptırmayan firmaların dış ticaret yapamayacakları uyarısında bulunuyor. Keskin, 20 Aralık 2014’te hayata geçirilen YKTS’ye kayıtların 21 Aralık’ta son bulacağı uyarısında bulunurken, YKTS’ye kayıtlı olmayanların gümrüklerde işlem takip etmelerinde sıkıntı yaşayabileceklerinin altını çiziyor. Eski sistemde istenen evrak sayısı altı iken yeni sistemde Ticaret Sicil Gazetesi ve vekaletnamenin yeterli olduğunu belirten Keskin, firma tanımlaması yapmayan birçok yükümlünün bulunduğunu belirtiyor ve “Yetkisiz kişilerin dış ticaret işlemleri yapmasının önüne geçmeyi hedefleyen YKTS’ye 21 Aralık’tan 20 sonra da kayıt yapmak mümkün; ancak gümrük idareleri başvurudan sonra iki iş gününde sistem onayını verebilirken aşırı yoğunluk nedeniyle onay süresi bir aya kadar uzayabiliyor. Bu da firma ve temsilci tanımlamalarını yapmayan yükümlülerin 21 Aralık’tan sonra YKTS onay süresince dış ticaret işlemi yapamayacakları anlamına geliyor” diyor. Sisteme girişte sıkıntı var Dolaylı ve doğrudan temsilcilerin tanımlanması aşamasında, yeni sistemde sıkıntıların yaşandığına dikkat çeken İGMD Yönetim Kurulu Üyesi Kutluhan Tanısalı ise firmaların doğrudan ya da dolaylı temsil yoluyla yetkilendirdiği kişilerin öncelikle gümrük idaresi sistemine tanımlanmaları, ardından da her bir kişinin ilgili temsilnameye istinaden tek tek firma ile eşleştirilerek sisteme tanımlanması gerektiğini belirtiyor. Bu çerçevede, gümrük müşavirliği firmalarının çalıştığı her bir firmanın kaydının sisteme tek tek yeniden tanımlaması gerektiğini dile getiren Tanısalı; “Firmaların adres veya unvan değişikliklerinde eski tanımlamayı iptal ederek, gümrük idarelerinde öncelikle iptal işlemini onaylatması, daha sonrasında tekrar tanımlama yaparak gümrük idarelerine yeniden onaylatması bir iş yükü doğuracaktır” uyarısında bulunuyor. Tanısalı, diğer yandan, YKTS'nin yetkilendirilmeyen kişilerin işlem yapmasının önüne geçeceği gibi evrak tarama ve sisteme yükleme işlemlerinin olmamasının dış ticaret işlemlerinin kolaylaşması açısından önemli olduğunu belirtiyor. sektör gündemi MARKALAR ÇEVRE DOSTU ÜRETİME ODAKLANIYOR Sanayileşmenin en olumsuz etkileri arasında kimyasal atıkların çoğalması ve küresel ısınma gibi doğanın dengesini bozan etkenlerin artması gösteriliyor. Bu etkenleri en aza indirebilmek ve özellikle gelecekteki nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için basın ve sivil toplum kuruluşları gibi birçok girişim, çevrenin korunmasına giderek daha fazla dikkat çekiyor. S anayileşmenin çevre üzerinde yarattığı olumsuzluklar toplumların genelinde çevre bilincinin gelişmesini sağlıyor. Çevre bilinci, bir birey olarak sadece evsel atıkların rastgele doğaya bırakılmamasını değil, bunun yanında çevreci ürünleri tüketilmesini kapsamakta. Şirket yöneticilerinin kendi insiyatiflerinin yanında tüketicilerin ve firmaların ilişkide olduğu diğer kurumların (paydaşlar, sivil toplum kuruluşları, vb.), çevrenin korunması konusundaki artan istekleri, şirketlerin çevreci ürünler üretmeleri ve çevreci faaliyetlerde bulunmaları için itici bir güç. Şirketler, çevreyle ilgili uygulamalarının iletişimini, ürün içeriği ve ambalaj gibi ürünü oluşturan diğer bileşenler ve/veya doğanın korunmasına yönelik genel faaliyetler yoluyla yapabilirler. Tüketicinin çevre bilincinin artması, çevreyi koruyucu aktiviteleri desteklemesi göz önüne alındığında şirketler tarafından yapılan çevreyi koruyucu uygulamaların inandırıcılığı ve dolayısıyla tüketicinin algısı üzerindeki etkisi araştırılması gereken bir konudur. Yeşil pazarlama, bir markanın pazarlama aktivitelerini doğanın korunması ve temiz çevrenin sürdürülmesi ekseninde şekillendirmesidir. Pazarlama karmasının çevre dostu davranış biçimine uygun olarak yapılandırılması ile yeşil pazarlama stratejisinin uygulanması sağlanır. Çevreye duyarlı (yeşil) ürün, çevresel söylemler içeren (yeşil) tanıtım kampanyaları ile ticaretten bağımsız toplum yararına sosyal sorumluluk kampanyaları, çevreye zarar vermeyen (yeşil) dağıtım ve yeşil ürünlerin fiyatlandırılması ile pazarlama karması yeşil pazarlama kapsamında adapte edilir. Pazarlama karması içinde bir markanın çevre dostu uygulamalar içerisinde bulunup bulunmadığının tüketici tarafından anlaşılmasını en kolay sağlayan bileşenler ise hiç kuşkusuz ürün ve tanıtım karmasıdır. Çevreye duyarlı (yeşil) ürün, ürünün doğası gereği sahip olduğu özelliklerini ve ürünü oluşturan özelliklerden bağımsız olan fakat ürünün bir parçası kabul edilen ambalajlama ya da etiketleme gibi görselliklerini kapsar. Ürünün özellikleri yoluyla çevreye duyarlılık, üretimle bağlantılıdır. Karbondioksit salınımı yapmayan, atıkları doğaya bırakmayan, atıkları üretimin hammaddesi olarak kullanan, canlılara zarar vermeyen ve az enerji harcayarak üretim yapılmasını gerektirir. Çevreye duyarlı üretimin sağlanabilmesi için üretim sürecinde çevre dostu yeni teknolojiler kullanılmalıdır. Üretim sürecini değiştirmeden üretim sonucunda ortaya çıkan kirliliği, atıkları önleyen, üretim sürecini değiştirerek doğal kaynak girdileri ile atıkları en aza indirgeyen ve atıkların hammaddeye dönüştürülerek yeniden kullanımını sağlayan teknoloji olmak üzere üç tip çevre dostu teknoloji bulunmakta. Yeşil ambalajlama, ürünün çevreye duyarlı özellikleriyle ilgili bilgiler sunar. Bilgiler, işaretle (örn; geri dönüşüm işareti) ya da yazıyla (örn; ozon dostu ibaresi) tüketiciye aktarılır. Bu sayede tüketici, hem ambalajın hem de ürünün çevreye duyarlı olup olmadığı konusunda bilgi edinir. Tekstil terbiye 21 sektör gündemi HAZIR GİYİM İHRACATÇIsı 2016 YILINA ODAKLANDI 2016’da 20 milyar dolar hedefleniyor İ HİKMET TANRIVERDİ İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Dolar ve euro arasındaki parite etkisinin hazır giyim ihracatına olumsuz yansıması ile sektör hedeflediği ihracat rakamlarına ulaşmadı. 2016'da 20 milyar dolarlık ihracat hedefleyen İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, hazır giyimdeki ihracat kaybını 2016 yılında kapatacaklarını söyledi. 22 stanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, 1 Kasım'da sandıktan tek parti iktidarı çıkmasıyla siyasi belirsizliğin sona erdiğini ve ekonomide yeniden istikrarlı bir yönetim beklentisi oluştuğunu belirterek, "Yaklaşık bir yıl aradan sonra ilk kez bu kadar umutluyum. Soğuyan çarkları yeniden ısıtıp, ihracattaki kaybı 2016'da kapatacağız" değerlendirmesinde bulundu. Tanrıverdi, yaptığı yazılı açıklamada, hazır giyimde 1,8 milyar dolara mal olan parite krizinin etkisini kaybettiğini ve Türkiye'de imalat sanayisinin lokomotif sektörü hazır giyim ihracatında 11 ay aradan sonra ibrenin yeniden yukarıya döndüğünü aktardı. Kasım 2014'ten bu yana aylık rakamlarda bir önceki yılın gerisinde kalan hazır giyim ihracatının ekimde yüzde 6,5 yükselerek yaklaşık 100 milyon dolar artıya geçtiğini belirten Tanrıverdi, son çeyrekle birlikte başlayan sıçramanın sektöre büyük bir moral verdiğini ve 2016 için artık çok daha umutlu olduklarını ifade etti. Bu yılın ocak-eylül döneminde geçen yıla göre tonaj olarak daha çok ürün ihraç etmelerine karşın 1,8 milyar dolar daha az kazandıklarını hatırlatan Tanrıverdi, şunları kaydetti: "Kötü gidişatı beklentilerimiz doğrultusunda son çeyreğe girerken durdurduk. Parite patinajının zayıflamasıyla ekimde önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,5 artışla 1 milyar 596 milyon dolarlık hazır giyim ihracatı yaptık. 2014'te bu rakam 1 milyar 499 milyon dolardı. Yani geçen yılın aynı ayına göre 100 milyon dolar artıya geçmiş olduk. Yılın son iki ayını da artıda kapatacağımıza inanıyorum. Son çeyrek, hazır giyim ihracatımız için toparlanma dönemi olacak ve 2016 ile birlikte yeniden atağa kalkacağız." Tanrıverdi, en büyük pazarları Avrupa'da büyüme hızının artışına paralel olarak parasal genişleme beklediklerini aktararak, "Haliyle AB ülkelerine ihracatımızda büyük bir canlanma olacak. Diğer taraftan İran ve bölge ülkeleri ile başta Rusya olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerine ihracatımızda büyük bir sıçrama öngörüyorum. Bütün bu beklentiler ışığında sektör olarak 2016'da 20 milyar dolarlık bir ihracat hedefine odaklandık. Böylece bu yılın kaybını da seneye kapatmış olacağız" ifadelerini kullandı. "İhracattaki kaybı 2016'da kapatacağız" Hikmet Tanrıverdi, 1 Kasım'da sandıktan çıkan sonuçla siyasi belirsizliğin sona erdiğini, ekonomide yeniden istikrarlı bir yönetim beklentisinin oluştuğunu vurguladı. Güçlü bir ekonomi yönetimiyle yeniden güven ortamının tesis edileceğine ve üretimin canlanacağına inancının tam olduğunu belirten Tanrıverdi, "Bir yıl aradan sonra ilk kez bu kadar umutluyum. Daha fazla zaman kaybetmeden reformlara ve üretime odaklanalım" diye ifade etti 10-12 Mart / March 2016 Istanbul Expo Center 3. Tekstil Boyarmadde, Baskı Mürekkepleri, Pigmentler, Kimyasallar, Baskı ve Boyama Teknolojileri Fuarı 3rd Dyestuff, Printing Inks, Pigments, Chemicals, Printing and Dyeing Technologies Exhibition HALL 9-10 TEKSTİL BOYALARI, KİMYASALLARI, BASKI MÜREKKEPLERİ VE TEKNOLOJİLERİ TEXTILE DYES, CHEMICALS, PRINTING INKS AND TECHNOLOGIES Ziyaret Saatleri Visiting Hours Medya Partneri Media Partner Destekleyen Supporter 10:00 - 18:00 İş birliği ile In corporation with Organizatör Organiser Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. THIS FAIR IS ORGANIZED UNDER SUPERVISION OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174 10-12 Mart / March 2016 Istanbul Expo Center Ayrıntılı Bilgi İçin / Detailed Information www.interdyeprinting.com Lütfen Hangi Sektörde Faaliyet Gösterdiğinizi İşaretleyiniz / Please select the sector that your company operates in BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. THIS FAIR IS ORGANIZED UNDER SUPERVISION OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174 sektör gündemi ‘BETTER COTTON’ İLE PAMUK PAHADA DAHA AĞIR İ yi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD), Türkiye de pamuk üretimini, pamuğu üreten kesimler için, pamuğun yetiştirildiği çevre için ve sektörün geleceği için daha iyi bir hale getirmek amacıyla eylül 2013’te kuruldu. 10 Mart 2014 yılında ilk genel kurulunu gerçekleştiren derneğin yönetim kurulunda İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, İstanbul Tekstil Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, İzmir Ticaret Borsası, Çukobirlik, Sanko Tekstil, Spot Tekstil, Tariş, Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar, Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Tanmanlar Ziraat, Ulusal Pamuk Konseyi gibi pamuk ve tekstil sektörünün farklı paydaşları ve lider kuruluşları yer alıyor. Türkiye’deki pamuk üretimini çevresel, ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir kılmak ve sürdürülebilir pamuğu ana ticari ürün haline getirerek Türkiye genelindeki pamuk üretimini daha iyi yönde dönüştürmek amacıyla IPUD, ‘Better Cotton’ yani İyi Pamuk lisanslı pamuğu Türkiye’de üretmek üzere 2014 yılında BetterCottonInititative (BCI) ile Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı. Türkiye’deki pamuk üretimini çevresel ve ekonomik alanda sürdürülebilir kılmak için çabalayan İyi Pamuk Uygulamaları Derneği, Türkiye genelindeki pamuk üretimini daha iyi yönde dönüştürüyor. Dernek bu amaçla, ‘Better Cotton’ lisanslı pamuğu Türkiye’de üretmek üzere BCI ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. 24 Better Cotton Initiative… BCI, üreticiden perakendeciye kadar birçok farklı paydaşın bir araya gelip, ortak hareket ederek pamuk üretiminin olumsuz çevresel ve sosyal etkilerini azaltmayı ve sektörün geleceğini daha güvenli hale getirmeyi hedefleyen çok paydaşlı, uluslararası bir inisiyatiftir. Küresel pamuk üretimini, pamuk üreticileri için, içinde yetiştiği çevre için ve sektörün geleceği için daha iyi hale getirme misyonu ile 2009 yılında Cenevre’de kurulmuş. Better Cotton üretim standardını geliştirmiş. Better Cotton beş kıta ve 20 ülkede üretiliyor. BCI’ın amacı BetterCotton’un sürdürülebilir, genel geçer bir emtia olarak geliştirilmesi yoluyla dünya çapındaki pamuk üretimini dönüştürmek. BCI’ın 2020 yılına ilişkin hedefi, dünya pamuğunun yüzde 30’unun Better Cotton lisanslı pamuk olarak üretilmesi. BCI; H&M, IKEA, Marks&Spencer, Levi’s, Adidas, Nike gibi tekstil sektörünün önde gelen markalarınca destekleniyor ve bu markalarca tedarik ediliyor. BCI’a üye olan yaklaşık 50 uluslararası marka sürdürülebilir pamuk olan Better Cotton tedariğinde Türk üreticilerle çalışma hacmini her geçen gün artırıyor. Mustafa Kemal Üniversitesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Berkant Ödemiş’in desteği ile Hatay, Melekli’de pamuk sulaması ve kullanılan suyun efektif kullanımı ile ilgili arazi tespiti yapılıyor. sektör gündemi PV İSTANBUL GÜCÜNÜ KANITLADI Premiere Vision İstanbul Fuarı, 15 ülkeden 161 katılımcı ile düzenlendiği üçüncü döneminde 8 bin 407 ziyaretçi ile çok önemli bir başarıyı yakalamış oldu. Tekstil firmaları için çok önemli bir ticari platforma dönüşen fuar da tekstil trendleri de belirleniyor. P remiere Vision İstanbul, düzenlendiği üçüncü sezonda, Ortadoğu ve Doğu Avrupa’nın tekstil ve moda sektörü profesyonellerinin ajandalarında “kaçırılmaması gereken” uluslararası etkinlik olarak yerini sağlamlaştırdı. Yüzde 18’i yabancı 8 bin 407 ziyaretçi ve 14 ülkeden 161 katılımcı firmayla üçüncü dönemini tamamlayan Premiere Vision İstanbul, 23-25 Mart 2016 tarihleri arasındaki dördüncü edisyonunda kapılarını yeniliklere açacak. İstanbul’da 23-25 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleştireceği dördüncü edisyonunda kapılarını yeniliklere açmaya hazırlanan dünyanın en önemli tekstil ve moda fuarı Premiere Vision, 21-23 Ekim 2015 tarihindeki üçüncü İstanbul edisyonunda kez daha yoğun ziyaretlere ve iş görüşmelerine sahne oldu.Premiere Vision İstanbul’da, toplam 161 katılımcı, Sonbahar/Kış 2016-17 sezonu için geliştirdikleri ürünleri sergiledi. Premiere Vision İstanbul’un Türkiye’de düzenlendiği ilk tarih olan Ekim 2014 fuarına kıyasla sayıca yüzde 5’lik bir artış gösteren katılımcıların yüzde 69’u Türk ve yüzde 31’i 14 farklı ülkeden gelen uluslararası katılımcılardan oluşuyor. Fuarda temsil edilen ülkeler Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Çin, Fas, Fransa, Hindistan, Hollanda (ilk katılım), İngiltere, İtalya, Litvanya, Pakistan, Portekiz ve Romanya oldu. rarası olmak üzere toplam 8 bin 407 ziyaretçi ağırlandı. Ekim 2014’teki ilk edisyonu ile karşılaştırıldığında Premiere Vision İstanbul’u ziyaret eden sayısında yaşanan toplam artış ise yüzde 1,3 oldu. Ziyaretçilerin yüzde 18’lik bölümünü yabancıların oluşturduğu Premiere Vision İstanbul’da özellikle BDT ülkeleri, Ukrayna ve İran’dan gelen ziyaretçilerin yoğunluğu dikkat çekti. Yabancı ziyaretçilerin ilgisine dikkat çeken Premiere Vision Uluslararası Fuarlar Direktörü Guglielmo Olearo, bunu, Premiere Vision’un çekim gücünün bir kez daha kanıtlanması olarak yorumlayarak şunları söyledi : “Premiere Vision İstanbul, yüzde 18’lik yabancı ziyaretçi oranı ile pazardaki çekim gücünü bir kez daha kanıtladı. Hedef pazarlardaki lokal temsilcilerimiz, sektör temsilcileri ile her daim temas halindeler. Bu, fuarımızın başarısının en önemli yapı taşlarından biri ve bu çalışmaların meyvelerini her fuarda biraz daha fazla topluyoruz. Uluslararası ziyaretçilerimizin yüzde 24’ü BTD ülkeleri ve Ukrayna’dan, yüzde 11,5’i Yunanistan’dan, yüzde 10’u İran’dan geldi. Fuar katılımcılarımız, ziyaretçi profilinin kalite anlamında da oldukça yükseldiğinin sinyallerini verdi. Geçtiğimiz üç fuarda, Premiere Vision İstanbul, Ortadoğu ve Doğu Avrupa tekstil pazarlarının merkez üssü olduğunu bir kez daha kanıtladı.” Yabancı ziyaretçi sayısında artış CNR Expo’da gerçekleştirilen fuarda özellike yabancı ziyaretçi sayısında önemli bir artış yaşandı. Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen ilk fuara göre uluslararası ziyaretçi sayısında yüzde 10’luk artış yaşanan Premiere Vision İstanbul’da bin 530’u ulusla- Tekstil terbiye 25 sektör gündemi KUMAŞIN GELECEĞİNİ ÇİZEN YARIŞMA Bu yıl 10’uncu yaşına giren İTHİB Kumaş Tasarım Yarışması, ilk günün heyecanı ile final gecesine katılan konuklara unutulmaz bir gece yaşattı. Bugüne kadar onlarca genç ismi tekstil sektörüne kazandırmayı başaran etkinlik, üretimden modaya giden yolun köprüsü konumunda. 26 T ekstil sektörünün yaratıcı gücünün yükselmesine, özgün tasarımlar yaratma ve satma isteklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayan İTHİB Kumaş Tasarım Yarışması, 10’uncu yılını görkemli bir final ile 22 Ekim’de Çırağan’da düzenlendi. İTHİB Kumaş Tasarım Yarışması Jürisi tarafından belirlenen 10 tasarımcı adayı “Yine Yeni Yeniden Tasarla” yarışma mottosu ile dizayn ettikleri kumaşları sergiledi. Finalde, 10 finalistin üretilen altı tasarımı özel bir sunum ile yerli ve yabancı basın mensupları, akademisyenler ve çalışmaları ile tekstil sektörüne yön veren İTHİB üyelerinden oluşan jüriye ve seçkin davetlilere sunuldu. Finale kalan 10 tasarımcının ürettiği ku- maşlar, ünlü modacı Hakan Akkaya’ın düzenlediği bir defilede sergilendi. İş, moda ve sanat dünyasından oluşan jürinin değerlendirmesi sonucunda genç tasarımcı Kenan Saatçioğlu’nun tasarımları ilk sırayı aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, tekstil sektörünün duayenlerinden Halit Narin ve TTTSD Başkanı veİTHİB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Vehbi Canpolat’ın da katıldığı ödül töreninde Ufuk Akkaya ikinci, Didem Taşdemir ise üçüncü oldu. Katılımcılar yarışmaya dokuma, örme, baskı ve dokusuz yüzeyler olmak üzere dört üretim tekniğinden en fazla ikisiyle katılabilecek.10 finalist; Ayşe Şahin, Bahriye Ölmez, Büşra Balota, Didem Taşdemir, Evrim Terkeşli, Kenan Saatçioğlu, Nilufer Ünay Çubukcu, Reyhan Polat, Serap Aydemir, Ufuk Akkaya oldu. Jüride tekstil sektörünün önde gelen isimlerinden Süleyman Orakçıoğlu, Ekrem Akyiğit ve Tamer Pala gibi isimlerin de yer aldığı yarışmada birinci olan tasarımcı 20 bin lira para ödülünün yanı sıra, Ekonomi Bakanlığı desteği ile yurt dışında eğitim imkânı ve altı ay yabancı dil eğitim hakkı kazandı. Yarışmada ikinci ye 10 bin, üçüncüye de 5 bin lira para ödülü verildi. Dereceye giren yarışmacılar ayrıca İTHİB tarafından dünyanın en prestijli fuarı olan Première Vision Paris’e gitme şansına da sahip oldu. 10 numara işler 10 numara adamlarla yapılır Yarışmanın finalinde konuşan İTHİB Başkanı İsmail Gülle, ayrı bir heyecan duyduğunu ifade ederek gençlerin tekstil sektörüne katılması adına yarışmaya destek olan tüm isimlere teşekkür etti. Yarışmanın 10’uncu yılına ithafen 10 rakamına vurgu yapan İsmail Gülle, “10 çok önemli bir rakam. Takımlarda 10 numarayı özellikle belirlemeye çalışırız, çünkü değerlidir. Bir insan için deriz ki ‘10 numara adam’. Yapılan iş çok iyiyse ‘10 numara iş’ deriz. Değer verdiğimizi belirtmek, yapılan işin kalitesini belirtmek için 10 rakamını kullanırız. Bu yarışmanın 10’uncusunu yapmak bizim için çok önemli. Ama asıl önemli olan bu 10 yıllar içerisinde 10’larca öğrencimizi bu sektöre kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çok mutluyuz, gururluyuz. Onlar bizim yüzümüzü güldürdü. Çünkü 10 numara işler 10 numara adamlarla yapılır” ifadelerini kullandı. milyar dolara yaklaştı. Euro/ dolar paritesindeki gerileme tüm sektörlerimizi olduğu gibi tekstil sektörümüzü de etkiliyor. Çünkü tekstil ihracatımızda AB’nin payı yüzde 46. Paritenin gerilemesinin dokuz ayda tüm ihracatımıza maliyeti 10 milyar dolara yaklaştı. Sadece tekstil sektörüne maliyeti ise 600 milyon dolar oldu. Ama geçen sene ile karşılaştırdığımızda kilogram bazında tekstil ihracatı yüzde 5 arttı. Euro bazından bakıldığında ise sektörün AB’ye ihracatı yüzde 6 artış gösterdi. Dolayısıyla tekstilcilerimiz, tüm dünyaya ve Avrupa’ya daha fazla mal satıyorlar. Dünya ticaretinin daraldığı bu atmosferde pazar pazı kazanarak yollarına devam ediyorlar” diye konuştu. Daralan dünya ticaretine rağmen ihracat Önümüzdeki dönemde akıllı kumaşların, akıllı giyilebilir çözümlerin ve fonksiyonel kullanıma elverişli teknik tekstilin öne çıkacağını yarışmada yaptığı konuşmada ortaya koyan Mehmet Büyükekşi, “Rekabetçi olduğumuz konvansiyonel tekstil ürünlerinin yanı sıra teknoloji tabanlı teknik tekstil ürünlerinin geliştirilmesi ile ihracat potansiyelimizin artacağına inanıyoruz” dedi. Büyükekşi, “Sü- TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de yaptığı konuşmada katma değeri yüksek ürünler için, Ar-Ge, inovasyon, marka ve modanın önemine bir kez daha dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl, tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın 8,9 milyar dolar olarak gerçekleştiğini söyleyen Mehmet Büyükekşi, “2015 yılının dokuz ayında ise, ihracatımız 6 Teknoloji tabanlı teknik tekstil ürünleri ihracatı artıracak Gecede, finalistlere sponsor olan Koçaklar Tekstil, Kipaş Holding, Espe Ömürteks, Mega Tekstil, Köseoğlu Tekstil, Aydın Tekstil, Alfateks Tekstil, Migiboy Tekstil, Ankara Tekstil, Öztek Tekstil firmalarına destekleinden dolayı plaket verildi. reçlerde ise; ‘Hızlı moda’nın önem kazanmasıyla ‘tasarım inovasyonları’ öne çıkacak. ‘Dijital inovasyonlar’ ile son kullanıcıya, katma değeri daha yüksek ürünlerin satışı artacak. Tüm bu trendleri ve öngörüleri yakından takip ederek genç tasarımcılarımızın dinamizmi ve ihracatçılarımızın girişimci azimleriyle uzun vadeli hedeflerimize ulaşacağımıza tüm kalbimizle inanıyoruz” dedi. Tekstil terbiye 27 sektör gündemi Bossa, En Sürdürülebilir Firma Ödülü’nü aldı Yüzde 100 geri dönüşümlü kumaşlarını Re-set Koleksiyonu ile satışa sunan Bossa, başarısını dünya çapında da taçlandırdı. Amsterdam’da düzenlenen Global Denim Awards’tan Bossa, kumaş kategorisinde ‘En Sürdürülebilir Firma’ unvanı ile geri döndü. Sedef Uncu Akı Bossa Satış ve Üretim Genel Müdür Yardımcısı E ntegre yapısı ile dünya tekstil sektörünün önemli kuruluşları arasında yer alan Bossa, ‘Eden’ adını verdiği bir iplikhane ile yüzde 100 telef ürünleri yeniden üretime kazandırıyor. Bossa, geri dönüşümle ürettikleri kumaşları Re-set Koleksiyonu ile satışa sunuyor. Firma bu üretimiyle Amsterdam’da düzenlenen Global Denim Awards yarışmasının kumaş kategorisinde ‘En Sürdürülebilir Firma’ ödülünü aldı. Adana’daki 650 bin metrekare alana yayılmış üç üretim tesisi ile yarım asrı aşan bir süredir üretim yapan Bossa, sürdürülebilir ürün çalışmalarına hız kazandırdı. Bossa’nın Türkiye’nin en büyük entegre tekstil kuruluşlarından biri olduğunu ifade eden Bossa Satış ve Üretim Genel Müdür Yardımcısı Sedef Uncu Akı, 3 ayrı ürün grubunda işletmelerinin olduğunu aktardı. Akı, yüzde 60’ı denim olmak üzere dış giyim grubu ve gömleklik üretimi yaptıklarını dile getirerek, bu üç ayrı grupta önemli global oyuncular arasında olduklarını ve dünya çapında isim yapmış büyük markalarla çalıştıklarının altını çizdi. Akı, suyu daha az kullanan teknoloji, doğal boyalar, enerjiyi daha az ve verimli kullanan sistemler üzerine çalışmalar yaptıklarını anlata- 30 rak, geri dönüştürülmüş pamuğun yanı sıra geri dönüştürülmüş polyester de kullandıklarını ifade etti. Dünya modasındaki trendleri de dikkate alarak, katma değeri daha yüksek, daha çevreci, daha şık ve yenilikçi çizgide kumaşlar üretmek için yeni yatırımlar yaptıklarını dile getiren Akı, inovatif ürünler üzerine çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. "Enerjiyi daha az ve verimli kullanıyoruz" Akı, Bossa’nın suyu daha az kullanan teknolojiler, doğal boyalar, enerjiyi daha az ve verimli kullanan sistemler üzerine yaptığı araştırma ve uygulamalarını geliştirerek sürdürdüğünü ifade ederek, geri dönüştürülmüş hammadde içeren denimlerle birlikte geri dönüştürülmüş polyesteri de kullanmakta olduğunu dile getirdi. Akı, elyafları geri dönüşümden geçirip pamukla karıştırıp yeniden kullanarak yün elde ettiklerine vurgu yaparak, şunları söyledi: “Sıfırdan pamuk satın almak yerine ürünün içerisine telef olmuş bir maddeyi alıp geri dönüştürüp tekrar kazandırmış oluyoruz. Ve bu bağlamda geri dönüştürülmüş bir ürün elde etmiş oluyoruz. Bununla ilgili olarak Eden diye bir ip- likhane kurduk. Normal pamuk lifinin boyu geri dönüşümde kısalıyor ve iplik olarak işlenmesini zorlaştırıyor. Bunun için özel bir teknik gerekiyor. Özel bir Ar-Ge çalışmasıyla bu işin karışımından başlayarak erimesine kadar özel bir hat var. Bununla alakalı ciddi projeler yaptık. Amacımız yüzde 100 geri dönüştürülmüş ürün üretebilmek. Sonrasında bunu bir proje olarak geliştirdik ve bu proje doğrultusunda geliştirdiğimiz ürünü geçen sene Amsterdam’da bir fuarda sergiledik. Tamamı yüzde 100 geri dönüştürülmüş. Re-set ürün koleksiyonumuzdan kumaşlar ile Global Denim Awards yarışmasına katıldık ve dünyanın çeşitli yerlerinden 6 tane şirket içerisinde ‘En Sürdürülebilir Firma’ ödülünü aldık.” Organik pamuğa alternatif “iyi pamuk” Organik pamuklu ürünlere başlamalarının ardından Re-set Koleksiyonu’nu da çıkardıklarına değinen Akı, pamuğun yanına ekolojik kimyasalları da eklediklerini ifade etti. Akı, pamuktan başlayarak bütün girdileri analiz ettikleri Bossa Carries ile süreci ve bütün süreç adımlarında neler yapılabileceğini düşündükleri bir program oluşturduklarını anlattı. sektör gündemi TRANS PASİFİK ANLAŞMASI’NIN ASYA VE ABD’YE ETKİLERİ Dünya iç giyim firmalarının en büyüklerinden birinin yöneticisi olan Willie Fung, Trans Pasifik Anlaşması sonuca yaklaştıkça, Vietnam gibi muhtemel lokasyonlarda yeni fabrika kurma arayışına girdiklerini belirtiyor. Çünkü firmanın Çin, Tayland, Kamboçya, Myanmar gibi anlaşmaya dahil olmayan ülkelerde bulunan fabrikaları, Vietnam gibi ABD’de daha düşük tarifelere sahip olacak ülkelere nazaran rekabet dezavantajı yaşayacak. J aponya ve Vietnam pazarlarını Çin'e göre ABD’ye daha da çok açıyor, bu şekilde ABD’nin güvenli şemsiyesine daha kolay girebiliyorlar. Anlaşma imzalandığı takdirde Vietnam, Çin ve Doğu Asya’daki diğer ülkelere nazaran açıkça avantaj sağlayacak. Çünkü anlaşmadaki kurala göre Bölgesel Ticaret Anlaşmasında sıfır veya düşük tarifeden faydalanmak için, giysiler üye bir ülkede üretilmiş bir kumaştan yapılmalıdır ve kumaş yine üye bir ülkeden alınan iplikten örülmelidir veya dokunmalıdır. Vietnam düşük işçilik maliyetlerine sahip olmakla birlikte, yeterli iplik ve kumaş üretimine sahip bir ülke değil. Anlaşmaya imza atacak ülkeler arasında yeterli pamuk ipliği üretimine ve pamuklu kumaş üretimine sahip tek ülke ABD. Yeterli sentetik kumaş üretim kapasitesine ise ABD dahil sadece birkaç ülke sahip. ABD’den Asya’ya olan navlun ücretleri çok düşük. Asya’dan ABD’ye mal gönderen nakliye firmaları, konteynerler Asya’ya boş dönmesin diye çok düşük fiyatlar veriyorlar. Yabancı yatırımcılar Vietnam’da iplik ve kumaş üretim tesisleri kurabilirler, ancak bu durum en az birkaç yıl alacaktır. Asya kumaş endüstrisi Çinli ve Tayvanlı firmalar tarafından domine edilse bile, politik riskler nedeniyle bu firmalar Vietnam’da yapacakları operasyonlar konusunda temkinli olacaklardır (geçtiğimiz yıl hem Çin hem de Vietnam’ın hak iddia ettiği Vietnam açıklarında bir yerde, Çin hükümeti petrol sondaj tesisi kurmaya çalıştığı için, Vietnam endüstri bölgesinde yer alan Çinli ve Tayvanlı firmaların yakılmasına kadar varan olaylar çıkmıştı. Bu nedenle Çinli ve Tayvanlı firmalar Vietnam’a yapacakları yeni yatırımlar konusunda temkinli davranıyorlar). Bu nedenle yeni tesisler kuruluncaya kadar ABD kumaşı Vietnam’da daha rekabetçi olabilir. Bu nedenle giysi üreticileri Vietnam’dan ABD’ye yapacakları ihracat için, ABD’den kumaş tedarik edebilirler. Kumaş maliyeti toplam maliyet içinde önemli bir yer tutuyor. Örneğin yazının başında geçen Bay Fung ABD’ye bir sütyeni 10 dolara sattığı taktirde, kumaş maliyetinin 5,5 olduğunu belirtiyor. Çinli yetkililere göre ise bu anlaşmaya dahil olan ülkeler arasında sadece ABD geniş bir ihracat pazarına sahip. Diğer üretici ülkelerin ise ithal mallara olan talebi kısıtlı. Bu nedenle işleri geliştirmek için yeterli pazar mevcut değil. Çin gibi bir üretici ve devasa bir pazara ihtiyaç var. Bundan dolayı daha geniş bir katılıma ve örneğin 20 üye ülkeye ihtiyaç var. Trans Pasifik Ticaret Anlaşması ana başlıkları • Tarifeler ve kotalarda kolaylık • Çevre ve işgücü standartları •Bilgi akışı • Servis (finans, mühendislik, software, eğitim, bilgi teknolojisi) desteği Trans Pasifik Anlaşması’na imza atacak ülkeler • ABD • Avustralya • Brunei • Japonya • Kanada • Malezya • Meksika • Peru • Singapur • Şili • Vietnam • Yeni Zelanda Tekstil terbiye 31 sektör gündemi PAKİSTAN, TÜRK TEKSTİLİ İÇİN TEHDİT Mİ? Pakistan’ın AB ülkelerinde vergi avantajı sağlayarak Avrupa’nın önemli tekstil tedarikçisi ülkesi konumuna geçtiğini söyleyen Sasa Polyester Sanayi Genel Müdürü Toker Özcan, bunun Türk testili için bir tehdit oluşturduğunu kaydetti. 32 P akistan’ın Avrupa tarafından “Yeni Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi”( GTS+) kapsamına alınması ile bölgeye yönelik tekstil ihracatında yükselişe geçen ülkeler arasında yer aldığı belirtildi. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile 2014 yılında Pakistan’ın ihracatının yüzde 63 ile yüzde 68’lik kısmını tekstil sektörü oluştururken, elde edilen cironun yüzde 54’ünün de yine bu sektör tarafından sağlandığı bildirildi. Sasa Polyester Sanayi Genel Müdürü Toker Özcan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’nin en önemli pazarı olarak görülen tekstilin 2014 yılından itibaren Pakistan’ın etkisi altında kaldığını söyledi. Özcan, 1 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe giren Pakistan- AB (GTS+) anlaşmasıyla Pakistan’ın önemli bölgelere özellikle tekstil sektöründe hızlı giriş yapmasını sağladığını ifade etti. Özcan, söz konusu anlaşma ile Pakistan’ın AB ülkelerinde vergi avantajı sağlayarak Avrupa’nın önemli tekstil tedarikçisi ülkesi konumuna geçtiğinin altını çizerek, 2014 yılında Pakistan’ın AB’ye tekstil ihracatında yüzde 18,1, giyim sektörü ihracatında ise yüzde 30.5 artış sağladığını kaydetti. Özcan, gelişmelere bağlı olarak Pakistan’ın tekstil sektöründe AB’nin en önemli tedarikçi ülkesi konumuna geldiğine dikkat çekerek, AB’nin Pakistan’dan gerçekleştirdiği tekstil ihracatının alt kırılımlarına bakıldığında giyimin yanı sıra; Türkiye’nin dünya markası yaratmayı hedeflediği ev tekstili sektöründe de önemli tedarikçi konumunda yer almaya başladığını ifade etti. Pakistan’ın ev tekstilinde İspanya’da yüzde 37,1, Fransa’da yüzde 28,7, İtalya’da yüzde 24.7, Belçika’da yüzde 14.8, İngiltere’de yüzde 14.0 büyüdüğüne vurgu yapan Özcan, 2014 yılının “Avrupa tekstil ve giyim konfederasyonu” tarafından verimsiz bir yıl olarak değerlendirildiğini, buna rağmen Pakistan’ın ihracatında İtalya’da yüzde 30.9, Fransa’da yüzde 18.8, İspanya’da yüzde 25.5, İngiltere’de yüzde 18.9 artış yaşandığını söyledi. Tekstil ve hammaddeleri ihracatında yüzde 12 düşüş Tekstil İşveren Sendikası Genel Sekreter yardımcısı Levent Oğuz ise, TİM’in verilerinden yola çıkarak, tekstil ve hammaddeleri sektörünün ilk 6 aylık ihracatının geçen yıla oranla yüzde 12, hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe ise yüzde 13 azaldığını belirtti. Oğuz, 2014-2015 yıllarının ilk 6 ay özeline bakıldığında ülke kırılımlarında, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün Fransa’da yüzde 28.18, Belçika’da yüzde 25.73, Almanya’da yüzde 23.57, İtalya’da ise yüzde 18.60 kayıp yaşadığını ifade etti. GTS Programı nedir? GTS programının genel amacı, gerçekten ihtiyacı olan ülkeleri belirleyerek bu ülkelere yardım etmeye odaklanmak olarak açıklanırken, (GTS+) programı, iyi yönetim ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmeyi hedefliyor. Toker Özcan Sasa Polyester Sanayi Genel Müdürü Ayrıca, yeni GTS programı ile daha şeff af, tahmin edilebilir ve sabit bir program oluşturulması amaçlanıyor. Yeni GTS programı, genel tercihli ticaret programının yanı sıra (GTS+) ve en az gelişmiş ülkelere yönelik “silah hariç her şey” programlarından oluşmaktadır. (GTS+) programı, belirlenen kurallar sayesinde tercihli ticaret sağlanan ülkede çalışma koşullarının iyileştirilmesini, çevreye duyarlı üretim yapılmasını ve iyi yönetim uygulamalarını teşvik etmeyi hedeflerken, “silah hariç her şey” programı ise, yeni GTS programı kapsamında daha etkili hale getirilmiş ve güçlendirilmiştir. Pakistan dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında dokuzuncu sırada yer alıyor. Resmi hesaplamalara göre Pakistan’ın nüfusu 2011 yılında 176,8 milyon düzeyindeydi. Ülkenin nüfus artış hızı aile planlama programlarının da katkısıyla 1980’lerin başında yüzde 3’ten 2006 yılında yüzde 2’ye düşürülmüş. Bununla beraber ülkede son nüfus sayımı 1988 yılında yapıldığı için nüfus ile ilgili rakamların kesinliği şüphelidir. Nüfusun yüzde 0,6’sı başkent İslamabad’da yaşamakta. Pakistan’da çalışabilir işgücü nüfusun yüzde 28’ini oluşturuyor. Nüfusun yüzde 50’si tarımda, yüzde 18’i imalat sektöründe çalışıyor ve yüzde 17’si de ticaretle uğraşıyor. İşsizlik oranı kentlerde yüzde 9, kırsal alanlarda yüzde 6 civarında kaydediliyor. Sindh bölgesinde hidrokarbon rezervleri ge- 1 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe giren Pakistan- AB (GTS+) anlaşmasıyla Pakistan’ın önemli bölgelere özellikle tekstil sektöründe hızlı giriş yaptı. Söz konusu anlaşma ile Pakistan’ın AB ülkelerinde vergi avantajı sağlayarak Avrupa’nın önemli tekstil tedarikçisi ülkesi konumuna geçti. 2014 yılında Pakistan’ın AB’ye tekstil ihracatında yüzde 18,1, giyim sektörü ihracatında ise yüzde 30,5 artış kaydettiği görülüyor. niş bir alana yayılmış olan Pakistan’da Belucistan’da doğal gaz rezervleri bulunuyor. Bununla beraber bölgede merkezi hükümetin kontrolü zayıftır ve yerel aşiret liderleri çıkarılan doğal gazdan daha fazla hak talep ediyorlar. Bölgede ruhsat sahibi olan bazı yabancı sermayeli şirketler Marri ve Bugti gibi aşiretlerin engellemeleri yüzünden olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalmış durumda. Belucistan’daki gaz taşıyan boru hatlarında, ülkenin diğer kesimlerinde de yapılan enerji kesintileri yüzünden sıklıkla arızalar meydana gelmektedir. Ülkede doğalgaz dışında az miktarda petrol, düşük kalitede kömür, demir, bakır, tuz ve kireçtaşı rezervleri mevcut. Tekstil terbiye 33 bölgesel yaklaşımlar - tekirdağ Canlar Mekatronik, tekstil terbiye sektöründe zirveyi hedefliyor Tekstil terbiye ve finisaj makineleri üretiminde en önemli firmalardan biri olan Canlar Mekatronik, yaptığı yeni yatırımlar ile üretim kapasitesini iki katına çıkarmış durumda. Ar-Ge konusunda çalışmalarını aksatmadan sürdüren firma, tekstil terbiye ve finisaj makineleri konusunda yurt içi ve yurt dışında bilinirliğini artırıyor. 34 K umaş boyama, bobin boyama, pipo tipi boyama, elyaf boyama, levent boyama, ramöz, egalize ve serbest kurutma, fularlı kesme, tumbler kurutma ve benzeri tekstil makineleri üretiminde küresel bir oyuncu olma hedefiyle çalışmalarına devam eden Canlar Mekatronik, müşteri memnuniyeti odaklı üretim ve satış sonrası servis anlayışıyla tekstil sektöründeki firmalar ile çözüm ortaklıkları sürdürüyor; mevcut ürünlerin optimizasyonunun yanı sıra yenilikçi teknolojilerin tespitine odaklanan yoğun bir araştırma ve geliştirme programını uyguluyor. Çevre dostu ürünlerin geliştirilmesinin yanı sıra ürettiği makineleri hem müşteri gereksinimleri hem de teknik standartlar ve düzenlemelere uygun olarak üreten Canlar Mekatronik, teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak, tekstil makineleri sektöründe rekabet etmek için çalışıyor. Bu çalışmalar içinde Ar-Ge’ ye de büyük önem veren Canlar Mekatronik, tekstil makineleri sektöründe 25 yıllık bilgi birikimi ve tecrübesiyle, 2015 yılının başında yeni bir yapılanma sürecine başladı. Bu anlamda, Canlar Mekatronik AŞ adı altında hizmetlerine Canlar Mekatronik’te yeni yapılanma ile birlikte personel sayısında yaklaşık yüzde 130’luk bir artışa gidilmiş durumda. Pazar ihtiyaçlarına da hızlı cevap verebilmek için de ArGe departmanınında nitelikli mühendis sayısı da arttırılmış durumda. devam edeceklerini belirten Canlar Mekatronik Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çakıcı, tekstil terbiye ve finisaj makine sektöründe zirveyi hedeflediklerini ve dünya standartlarında hizmet vereceklerini söylüyor. Canlar Mekatronik, halen, Ali Çakıcı liderliğindeki tecrübeli yöneticileriyle, ekibindeki nitelikli eleman ve mühendis sayısını 150'ye ulaştırmış durumda. Üretim aşaması için de yeni üst donanımlı tezgah ve otomasyon sistem yatırımlarını çok hızlı bir şekilde gerçekleştiren Canlar Mekatronik, üretim kapasitesini de yaklaşık iki katına ulaştırdı. Kalitesini ispatlamış olduğu makineleriyle yurt içi ve yurt dışı pazarlarını daha da güçlendirerek yoluna devam eden Canlar Mekatronik, müşterilerine her zaman kaliteli, verimli ve müşteri ihtiyaçlarını karşılayan makineleri üretmeye devam etmek üzere yapılanma süreçlerine devam ediyor. Bu çerçevede, Canlar Mekatronik Genel Müdürü Fethi Özkök, yeni yapılanma çalışmaları hakkında sorularımızı cevaplandırdı. Yeni yapılanma ile firmanızdaki yeni gelişmelerden ve üretim bandınızdan bahseder misiniz? Ali Çakıcı Canlar Mekatronik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı kinelerimizde var olan güçlü pazar payımızı, finisaj makinelerinde de ürettiğimiz kaliteli ve üst donanımlı makinelerle arttırmış bulunuyoruz. Firmanızın önümüzdeki süreçte hedefleri nelerdir? Nihai hedefini koşulsuz müşteri memnuniyeti olarak belirleyen Canlar Mekatronik, tüm yatırımlarını bu doğrultuda şekillendirmiştir. Canlar Mekatronik olarak, kumaş boyama makinesi, ram, kurutma gibi tekstil terbiye ve finisaj makineleri imalatı gerçekleştiren şirketimizde, üretim anlayışımızda baz aldığımız öncelikli detaylar su, buhar, elekrtik, kimyasal malzeme ve zaman tasarrufu sağ- layan ve pazar ihtiyaçlarına cevap verebilecek makineleri üretmektir. Sektöre sunmuş olduğunuz ürünlerle, tekstil üreticilerine nasıl bir katkı sağlıyorsunuz? Üzerine yeni teknolojiler katarak geliştirmeye devam ettiğimiz tüm makinelerimizde gerek proses süresi, gerek enerji harcaması, gerekse proses kalitesi açısından müşterilerimize en iyi makineleri sunmaya devam etmekteyiz. Su kullanım oranlarındaki sağladığımız düşük değerler ile buhar ve kimyasal madde kullanımı da doğrudan aşağılara inmekte, elektrik tüketimleri de rakiplerimize göre yüzde 20 daha aşağılarda kalFethi Özkök Canlar Mekatronik A.Ş. Genel Müdürü Yeni yapılanma ile birlikte personel sayımızda yaklaşık yüzde 130’luk bir artışa gittik. Pazar ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilmek için Ar-Ge departmanımızdaki nitelikli mühendis sayısını; yeni alınan CNC tezgahlar ile üretim kalitesini ve hızını arttırdık. Kaynak hattını robot otomasyon ile destekleyip iş gücü miktarını yaklaşık iki katına çıkardık. Boyama ma- Tekstil terbiye 35 bölgesel yaklaşımlar - tekirdağ maktadır. Sağlanan bu avantajlarla, kısa proses sürelerine ve düşük tüketim maliyetlerine ulaşılarak makine yatırım maliyetlerinin kısa sürede karşılanması sağlanmaktadır. Çevre ve insan sağlığı konusunda yapılması gerekenler nelerdir? Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor? Yola çıkarken ana esaslarımızdan biriside çevre ve insan sağlığı bilinciydi. Yarınımız olan çocuklarımıza, gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakmak için doğaya duyarlı, enerji kaynaklarını verimli kullanan makineler üretmekteyiz. Kendi çalışanlarımız için de iş güvenliğinin gerektirdiği önlem ve koşulların gerekliliklerini yerine getirmekteyiz. Önümüzdeki süreçte sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörümüz artan talepler doğrultusunda her geçen gün büyümektedir. Bu büyüme de beraberinde rekabeti arttırmaktadır. Rekabetin artması kaliteyi de ön plana çıkarmaktadır. Bildiğiniz üzere ülkemiz tekstilde tüm dünyada kalitesini ispatlamıştır. Aynı şekilde tekstil makinelerinde de bu kalite bilinirliği tüm dünya pazarında kabul görmeye hızla devam edecektir. Son olarak eklemek istediğimiz. Tekstil makinelerinin olimpiyatı olarak kabul edilen ve 4 yılda bir yapılan ITMA fuarı bu yılda ITMA 2015 olarak İtalya’nın Milano şehrinde gerçekleşti. Bizde bu büyük organizasyonda yer alarak yeni geliştirdiğimiz ve müşterilerimize her bakımdan önemli tasarruflar sağlayan HT kumaş boyama makinemizi sergiledik. Dünya tekstil terbiye sanayicileri makinamıza çok yoğun bir ilgi göstererek detaylı inceleme ve gözlemler yaptılar. Bizim için çok iyi sayılabilecek derecede iş bağlantıları yaptık. ITMA’da Türk makine sektörünü başarı ile temsil ettiğimize eminiz. Serbest ve Egalize Kurutma Makinesi Tüp ve açık en örgü kumaşların çekmezlik ve tansiyonsuz kurutma işlemleri için tasarlanmış çok yönlü bir terbiye makinesidir. Fan, hava kanalı, düze ve benzeri makine ekipmanlarının hava akışını en kusursuz şekilde yönlendirmesi; makine tasarım, izolasyon ve ısıtma sistemlerinin enerji kayıplarını minimuma indirecek şekilde dizayn edilmesi sayesinde yüksek kalite ürün elde edilirken, üretim maliyetlerinin minimize edilmesine olanak sağlamaktadır. 36 Fikse ve Kurutma Ramözü Sektörün gereksinimleri ve günümüz enerji maliyetleri göz önüne alınarak dizayn edilen yüksek performanslı kurutma ve fiske ramözü, yatırım ve bakım maliyetlerini minimum seviyede tutarken, maksimum üretim kapasitesi ve yüksek kalitede üretim sağlar. Yoğun ar-ge çalışmaları neticesinde ortaya çıkan hava sirkülasyon sistemi sayesinde hassas örgü ve dokuma kumaşların rahatlıkla işlem görmesini sağlar. Tumbler Kurutma Makinesi Örgü kumaşların düşük sıcaklıkta kurutularak çekmezlik değerlerinin iyileştirilmesini, kadife kumaşların elyaflarını şişirilerek kumaşa canlılık kazandırılmasını ve ayrıca iyi bir tıraşlama kalitesi alabilmek için gerekli ön işlemin tamamlanmasını sağlayan bir kurutma makinesidir. Açık En Fularlı Tüp Kesme Makinesi Boyama veya yıkama süreçlerinden çıkan ıslak tüp formundaki kumaşın açık en formuna getirilip fularda sıkılarak pastallanmasını sağlar. Ayrıca açık en formundaki ıslak kumaşın fularda sıkılarak pastallanmasını sağlar. Aynı hat üzerinde kesme, sıkma ve pastallanma işlemlerini yapması açısından üretim kapasitesini optimum oranda arttırmasıyla birlikte aynı zamanda üretim süreçlerinde ciddi tasarruflar sağlar. HT Bobin ve Elyaf Boyama Makinesi Bobin ya da elyaf formundaki pamuk, polyester, pamuklu polyester, akrilik, naylon, yün gibi materyallerin kasar, boyama ve yıkama işlemleri için dizayn edilmiştir. Kısa proses süresi ve sağladığı enerji tasarrufu sayesinde işletme maliyetlerinin düşürülmesi açısından önemli avantajlar sunan bir teknolojiye sahiptir. HT Kumaş Boyama Makinesi Günümüz boyama ve finisaj sektörünün gereksinimleri göz önüne alınarak geliştirilmiş olan kumaş boyama makinesi, tüp ve açık en formdaki pamuk, sentetik ve karışık elyaftan yapılmış kumaşların, kasar, boyama ve yıkama işlemlerini ürün kalitesinden ödün vermeden minimum enerji ve su sarfiyatıyla gerçekleştirmektedir. Tekstil terbiye 37 bölgesel yaklaşımlar - muratlı ARGE TEKSTİL, GELECEK İÇİN DOĞRU ADIMLAR ATIYOR elyaftan oluşacağı, flament ipliğe talebin artacağı gelişmiş ülkelerin yeni nesil yüksek performanslı (yüksek olasılıkla selülozik bazlı) özel kimyasal elyaf geliştirmeye yönelecekleri ön görülmekte. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde yeni kompozit malzemeler ve çok farklı yönlü akıllı tekstil ürünleri ile pazar payının arttırılması sağlamalı” diyor. Kemal Eren Arge Tekstil Fabrika Müdürü Bilinçsiz yatırımlar sektörü etkiliyor Aylık bin 200 ton kumaş üretim kapasitesine sahip olan Arge Tekstil, Türkiye’nin tekstil hedeflerinin yakalanmasında örnek alınacak firmalar arasında gösteriliyor. Sektörün sorunlarına çözüm ararken fırsatları da değerlendiren Arge Tekstil, aynı zamanda enerji verimliliği ve çevresel konularda da duyarlılığı ile dikkat çekiyor. 2 009 yılında, dünya standartlarına uygun olarak çevre ve insan sağlığını ön planda tutarak daha kaliteli ürünü daha ucuza üretmek amacıyla kurulduklarını belirten Arge Tekstil Fabrika Müdürü Kemal Eren, firmalarının, yönetim sistemi ile entegre edilmiş son teknolojiye sahip 29 adet HT Boya Makinesi, beş adet ram makinesi, iki adet sanfor makinesi, bir adet kurutma makinesi, bir adet 38 tüp sanfor makinesi, üç adet şardon makinesi, bir adet fırça, bir adet tıraş makinesi, üç adet kalite kontrol makinesi, dört adet top açma makinesi, bir adet dolap tampler makinesi, üç adet kesme makinesi, bir adet balon sıkma makinesi ve bir adet ters çevirme makinesi ile aylık bin 200 ton üretim kapasitesine sahip olduğunu belirtiyor. Arge Tekstil'in üretim kapasitesini arttırmak ve müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmak adına makine parkuruna bir adet şardon, bir adet fırça, bir adet traş ve beş adet boya makinesini ilave ettiklerini belirten Eren, iki adet ram makinesi siparişi verdiklerinin de altını çiziyor. Katma değer için yeni elyaf çeşitleri şart Türkiye’nin tekstil sektöründeki rolünün bundan sonra katma değerli ürünlere yönlenmesiyle çıkış bulacağına değinen Kemal Eren, “Bu da yeni elyaf çeşitliliği ile olacaktır. Önümüzdeki 20 yılda hammadde üretiminin yüzde 75’nin Asya’da gerçekleşeceği, elyaf üretimini yüzde 80’inin sentetik Tekstil sektörünün sorunlarının bir kısmının genel sorunlardan oluştuğunu belirten Kemal Eren, bu sorunların Türk ekonomisinin tümünü ilgilendirdiğini söylüyor. Kemal Eren sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu endüstri kolunun sahip olduğu genel sorunlar şu şekilde sıralanabilir; bilinçsiz yapılan yatırımlar özellikle 1995 yılından sonra devlet yatırım teşviklerinin çarpıklığıyla birlikte tekstil sektöründe kapasite fazlalığına yol açtı. Yatırımların büyük çoğunluğunun yüksek faizli ve kısa vadeli borçlanma şeklinde yönlendirilmesi, işletmelerin mali yapılarını daha da bozdu. Kriz dönemlerinde plansız davranılarak yatırıma devam edilmesi, sektörün genel yapısına zarar veriyor. Sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun KOBİ’lerden oluşuyor olması, işletmelerin bozuk finansal yapılarının temel nedenini oluşturuyor. Özkaynak yetersizliği ve Uzak Doğu rekabeti sektörü olumsuz etkiliyor. Tekstil ürünleri ithalatının, yeterli yerli üretim ve aşırı kapasite fazlalığı olmasına rağmen büyük boyutlarda yapılıyor olması ise özellikle hazır giyim sektörünün ihracat şansını azaltıyor.” Sektör için yeni düzenlemeler şart Tekstil mamullerinin maliyetlerinde doğrudan etkili olan hammadde, enerji ve işçilik unsurlarının fiyatlarının yüksek olmasının dış ticaret için son derece önemli olduğuna değinen törde nitelikli eleman yetersizliği de söz konusu. Üniversite sanayi işbirliği yeterli düzeyde gerçekleştirilemiyor. Sektörün diğer bir sorunu ise tasarım yapamamak, marka olamamak ve moda yaratamamak. Tekstil firmaları çalışanlarına gereken yatırımı yapmıyor” diyor. Sektörün sorunları doğru ele alınmalı Kemal Eren, “Sektörde ciddi bir pazar problemi yaşanıyor. Dünyada tekstil ve konfeksiyon arzının artacağı ve hatta talepten fazla olacağı dikkate alınarak mal satabilmenin zorlaşacağı, pazarlamanın öneminin daha da artacağı sektör için sorun olarak mutlaka değerlendirilmeli. Türkiye’de tekstil endüstrisinin temeldeki en büyük sorunu ar-ge eksikliğidir. Tekstil makinelerinin büyük oranda gelişmiş ülkeler tarafından üretiliyor olması; tekstil üretiminde teknolojinin her geçen gün daha da yenilenerek üretim maliyeti içinde işçilik maliyetlerini düşürmesi ve miktar kısıtlamaları avantajının etkisiyle gelişmiş ülkelerin ciddi boyutlarda tekstil üretimi ve ihracatı devam ediyor. Gelişmiş ülkelerin tekstil üretimi ve ticaretindeki etkinliği devam ederken hazır giyim üretim ve ihracatı azalıyor, ithalat ise hızla artıyor. Bu durumu, yapılabilecek yeni düzenlemelerle ülkemiz lehine çevrilebiliriz” diyor. konusunda bilgisiz ve kararsız. Bu durum, tekstil sektörünü AB sürecinde sorunlarla karşı karşıya bırakacak. Strateji konusunda ticaret ve sanayi odalarının teşvikleri gerekli. Çin’in aşırı, acımasız ve haksız rekabeti çok önemli bir sorun olmaya devam ediyor; gerekli önlemler alınmadığı takdirde birçok işletme kapanacak. Yurt dışındaki rakiplere göre enerji, doğal gaz, vergi, sigorta gibi temel girdiler ülkemizde oldukça yüksek. Diğer ihracatçılar gibi tekstilciler de kur riski ile karşı karşıya; kurlardaki düşüş ihracatçıların rekabet şansını azaltıyor. Tekstil sektörünün en önemli sorunlarından birisi de kayıt dışılık: Kayıt dışı çalışan tekstil işletmeleri rekabet ortamının bozulmasına, makine parkının bilinmemesine ve istihdam bilgilerinin yetersizliğine neden oluyor. Yetersiz bilgiler, sektörle ilgili geleceğe ilişkin doğru tahminler yapılmasına olanak vermiyor. diğer yandan, sek- Tekstil sektörüne ilişkin sorunların ancak akılcı ve sektörün yapısına uygun çözümler getirilerek aşılabilineceğine değinen Kemal Eren sözlerine şöyle devam ediyor: “Genel olarak getirilebilecek çözümler; öncelikle sağlıklı bir sektör envanteri çıkarılmalı ve sorunlar masaya yatırılmalıdır. Bu endüstriye ilişkin kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlenmeli, vizyon oluşturulmalı ve dünyadaki gelişmelere göre izlenecek stratejiler tespit edilmeli. Belirlenen hedef ve stratejiler sektör bünyesindeki firmalara anlatılmalı. Bunu sadece boyahaneye indirgemenin ötesinde tekstile taşımalıyız. 2005 sonrasında tekstil ve hazır giyim ürünlerine uygulanan kotaların kaldırılmaya başlanması ve Çin’in artan ihracatı ile dünya tekstil ve hazır giyim sektörü yeniden yapılanıyor. Bu yapılanma içinde Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün geleceği konusu da sürekli gündemde. Bu tartışmanın ana ekseninde ise düşük fiyatla rekabet, fasonculuk, marka yaratma, istihdam, kur ve kamu teşvikleri yer alıyor. Şu ana kadar yapılan tartışmada bir taraf Çin’in rekabeti karşısında katma değeri düşük ürünlerle rekabet etmenin İşgücü verimliliğine odaklanılmalı Kaliteli üretim için gerekli olan işgücü verimliliğinin Türkiye’de son derece düşük olduğuna değinen Kemal Eren, “Toplam tekstil ürünleri ihracatımızın üçte ikisi tekstil makineleri ithalatı için döviz olarak yurt dışına geri dönüyor. Teknoloji üretmeyen bir ülke olduğumuz, bu bağlamda asla unutulmamalı. Tekstil sektöründe vizyon ve strateji eksikliği var. Bu nedenle, sektördeki birçok işletme, AB kapsamında çalışmalarını hangi yöne çevireceği Tekstil terbiye 39 bölgesel yaklaşımlar - muratlı “Enerji tasarrufumuzu atık kirli sıcak suyun taşıdığı tasarruf potansiyeli ile sağladık. Boya makinelerimizdeki teknolojik yatırımlarımızla da üretim süreçlerimizdeki flote oranlarını düşürdük ve katı yakıt yakma sistemimize entegre ettiğimiz mekatronik bir sistemle, bir yandan çevreye olan duyarlılığımızı arttırırken, diğer yandan -enerji maliyetlerimizi minimize etmiş olduk.” mümkün olamayacağını ve bu yüzden bu sektörün geleceğinin olmadığını söylerken, biraz daha olumlu düşünenler marka yaratmanın sektörün tek çıkış noktası olduğunu söylüyor.” Fasonculuk doğru ele alınmalı Marka yaratmak veya fasonculuk seçiminin her şirket için doğru strateji, kendi kaynakları, öz yetenekleri ve kısıtları çerçevesinde belirlenen strateji olduğuna değinen Kemal Eren, “Bir stratejinin sektörde yer alan tüm şirketler için izlenmesi gereken bir başarı yolu olarak sunulması, kaynakları ve gerçekleri farklı olan şirketler için yarardan çok zarar getirebilir. Marka yaratma fasonculuktan daha itibarlı bir strateji değil, şirketlerin verdikleri stratejik kararların bir sonucudur. Doğru yapılan fasonculuk, rekabetçi bir strateji olabilir. Kârlı bir fason üretim, zarar eden bir markayı üretmekten daha iyidir. Türk tekstil ve hazır giyim sektöründe ‘marka yaratmak mı, fasonculuk mu’ şeklinde ortaya konulan bir sektör stratejisi seçimi doğru değildir. Belli özelliklere sahip 40 sınırlı sayıda şirket için markalaşma gerçekleştirilebilecek bir strateji olabilir. Öte yandan sektörün büyüklüğü düşünüldüğünde markalaşma her şirket için önerilecek bir sektör stratejisi olamaz. Bugün İtalya’da üretimin sadece yüzde 10’u markalı ürünler için yapılmakta” diyor. Çevre mevzuatına tam uyum Arge Tekstil olarak doğayla uyumlu bir şekilde üretim faaliyetlerini sürdürmek adına, Çevre Mevzuatı kapsamındaki kanun ve yönetmeliklere uyduklarının da altını çizen Kemal Eren, “Çevre mevzuatı kapsamında almamız gereken izin ve lisans süreçlerini yakından takip etmekte, kanun ve yönetmeliklerdeki revizyon ve değişimleri en kısa sürede firmamız bünyesinde uygulamaktayız. Firmamızda üretim sonucu gerçekleşen katı, sıvı ve gaz atıklarımızı yönetmelik yükümleri çerçevesinde değerlendirmekteyiz. Örneğin; evsel ve endüstriyel atık sularımızı su kirliliği kontrolü yönetmeliği sınır değerleri altında kalmak koşulu ile doğaya vermekte, baca gazı emisyonlarımızı yani gaz atıklarımızı sanayi kaynaklı hava kirliliği kontrolü yönetmeliği sınır değerleri altında kalarak atmosfere vermekte ve firmamızdan oluşan diğer tehlikeli, tehlikesiz ve ambalaj atıklarımızı ilgili atık lisanslarına sahip geri dönüşüm ve bertaraf tesislerine göndermekteyiz. Örneğin şu sıralar boyada kullanılan bir proses üzerinde çalışmaktayız. Bu proses ile en önemli atık olan boyama banyosunun en az, on banyo da bir tanesini arıtmaya gönderip diğerlerini tekrar tekrar kullanarak çevre konusunda (arıtma) bir devrim yaratacağız. Bu konuda KOSGEB’e müracaat edeceğiz. Çalışmalarımız sonuçlanmak üzere. Çevre mevzuatlarına harfiyen uyan ve uygulayan bir firmayız ve bu bizim misyonumuzdur” diyor. Türk kumaşının bayrağı göndere çekilecek Kemal Eren, tekstil sektörüne yönelik olarak görüşlerine şöyle devam etti: “Tekstil sektörünün Türk ekonomisindeki önemi nedeniyle sektörün önündeki engellerin bertaraf edilmesiyle bu endüstri dalında sağlıklı ve istikrarlı bir gelişim sürdürebilecek ve ülkemizin AB kapsamında sanayileşmesini tamamlaması yolunda iyi bir adım olacaktır. Bu kapsamda dünya tarafından çok iyi bilinen ‘Türk kumaşının’ bayrağı tekrardan göndere çekilmiş olacaktır. Türkiye tekstil terbiye sanayicileri derneğinin, tekstil terbiye konusunda ön görülü olmasını tüm tekstil terbiyecilerini örgüt çatısı altında toplayıp krizlere ve fırsatlara karşı alınacak ortak tavırda bilgi diyaloğu yaratmasını isteriz. Ayrıca bu konuda çok eksiğimiz olan eğitim ve konferans faaliyetlerini arttırmasını bekliyoruz. Yine de derginizle ve çalışmalarınızla büyük bir boşluk doldurduğunuz için teşekkür ederiz. Sesimizi bir nebze olsun duyurmamıza katkıda bulunduğunuz için de ayrıca teşekkür ederiz.” bölgesel yaklaşımlar - gaziantep İPLİKTE İDDİALI BİR İSİM: ZAFER TEKSTİL Halı ve triko ipliği konusunda uzmanlaşmış olan Zafer Tekstil, yıllık 15 bin ton iplik üretimi ile Gaziantep’in önemli tekstil firmalarından biri. Üretimi ile bölgede çok önemli bir yerde olan firma, önümüzdeki 5 yılda da önemli yatırımlar yapacak. Ferhat Şirin Zafer Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi Z afer Tekstil firmasının 1970’lerde Gaziantep’te Şirin Kilim adıyla kurulduğunu belirten firmanın Yönetim Kurulu Üyesi Ferhat Şirin, “Ülkemizin ihtiyacı olan ve Gaziantep’te halıcıların kullandığı akrilik halı ipliği üretimini ise 1990 yılında yeni bir yapılanma ile Zafer Tekstil adı altında ikinci bir firma olarak halı ipliği imalatı gerçekleştirdik. 1995 yılında ise firmamız Gaziantep’te 1. OSB’de 5 bin metrekare alanda yıllık 2 bin 500 ton bir kapasiteyle yeni bir yatırımla akrilik halı üretiminin yanı sıra triko ipliği üretimine başladı. 2000 yılında entegre bir tesis olarak Gaziantep 2.OSB’de 15 bin metrekarelik kapalı alanda yıllık 3 bin 500 ton tow elyaf boyama tesisini açtı. Firmamız akıllı mantıklı ve istikrarlı bir şekilde 2.OSB’de yıllık 5 bin ton akrilik triko ipliği ve karışımlı iplikler olarak yatırımlarını devam ettirdi. Bu oranda boyama tesisini de kapasite ve teknoloji anlamda büyüttük. Yine ülkemizin ihtiyacına istinaden 2011 yılında 4.OSB’de 1 hat yıllık 3 bin ton kapasiteli karde kısa elyaf tesisi ile yine 1 hat yıllık 3 bin ton kapasiteli penye kısa elyaf karışımı 25 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulmuş durumda. Bugün için uluslararası akredite olmuş Oeko-Tex belgemiz ile toplam ortalama yıllık 15 bin ton iplik üretmekteyiz” diyor. Yeni yatırımlar yolda Zafer Tekstil’in istikrarlı bir şekilde yatırımlarını gerçekleştirdiğini belirten Ferhat Şirin, önümüzdeki 5 yıllık bir süreçte yeni yatırımlar yapacaklarını belirtiyor. Şirin sözlerine şöyle devam ediyor: “Zaten ülkemiz çevresindeki komşularımız ve Kuzey Afrika ülkelerindeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlık yeni yatırım yapma isteğimizi ertelemiştir. Firmamız geçmiş yılların vermiş olduğu tecrübeye istinaden sürekli yeni ve değişik ürünler üreterek müşterilerine gerekli hizmeti sunmaktadır. Yapmış olduğumuz ürünler ara mamül ürünü olduğu için marka konusunda bilinebilirlik sıkıntısı çekmekteyiz. Buna rağmen Zafer Tekstil olarak sektörümüzde özellikle Gaziantep piyasası ve İstanbul piyasasında bilinirliğimiz olduğuna inanıyoruz. Yalnız ülkemizde marka konusu hala istenilen bir seviyeye gelmemiştir. Çünkü halen merdiven altı kalitesiz ve standart dışı ürünler üretilmektedir. Bu tip üretim yapılan yerlerde sigorta, vergi ve diğer sosyal haklar verilmeden üretim yapıldığı için piyasada da haksız rekabet oluşmaktadır. Ülkemizde iplik yatırımları konusundaki görüşlerimiz ise Türkiye’nin Avrupa’ya yakın olması vesilesi ile temrin konusu önem arz ettiği için avantajlı bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda kaliteli üretim yaparsak yatırımlar artarak devam edecektir. Son yıllarda ülkemizde çevresel faktörler önem arz etmektedir. Her firmanın kendi arıtma tesisi kurması maliyetli ve zahmetli olacağı için OSB’lerin bu konuda daha duyarlı olması gerekmektedir. Gaziantep OSB bu konuda üstüne düşeni layıkıyla yerine getirmiş olup sanayinin çıkışına bir arıtma tesisi kurarak bu sorunu kökten çözmüştür. Tekstil sektörü emek yoğun olarak halen istihdamdaki yerini muhafaza etmektedir. Ülkemizde genç çalışan sayısının fazla olması ve çevre ülkelerden göç eden mülteciler olduğu müddetçe tekstil sektörü ayakta kalmaya devam edecektir. Ne zaman ki çalışan genç sayısında sıkıntı olursa o zaman tekstil sektörü ülkemizi terk edecektir. Bu bizim için büyük bir kayıp olacaktır. Çünkü sanayi sektörü aynı zamanda tarım sektörünü de harekete geçiren bir yapıdır. Dolayısı ile ülkenin milli gelirinde ciddi bir düşüş olacaktır.” Tekstil terbiye 41 bölgesel yaklaşımlar - adana İPLİKTE YENİLİKÇİ BİR İSİM: ULUSOY TEKSTİL Adana Hacı Sabancı OSB’de iplik üretimi yapan Ulusoy Tekstil firması, entegre bir yapı ile sektöre hizmet veriyor. Türkiye’nin ilk şönil iplik üreticisi olan firmanın sektördeki yerini Ulusoy Tekstil Teknik Müdürü Arif Şener ile konuştuk. 42 Ulusoy Tekstili bize tanıtır mısınız? Şirketimiz, 1986 yılında Türkiye’nin pamuk diyarı Çukurova’da kuruldu. Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim yapan Ulusoy Tekstil, 120 bin metrekare açık alan 60 bin metrekare kapalı alana sahip. Ulusoy Tekstil, bünyesinde en modern fantezi iplik ve şönil iplik üretim tesisleri ile boyahane üniteleri bulunduran tam entegre bir tekstil kuruluşu konumunda bulunuyor. Şönil iplik ihtiyacını gidermek amacıyla kurulmuş olup daha sonra Türkiye ve dünya pazarının ihtiyaçlarına cevap verebilmek için triko, el örgü ve halı pazarlarına çok çeşitli ürünlerle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Makine kapasiteniz ve yeni yatırımlarınız hakkında bilgiler verir misiniz? Aylık 900 ton kapasiteye sahip firmamız, son yıllarda ''klasik iplik üretim'' yatırımları ile fantezi iplik üretiminin yanında klasik iplik alanında da Türkiye’nin ilk üç üreticisi arasında yerini almıştır. Firmamızın üretiminin 600 tonu şönül iplik 300 tonu ise fantezi ipliklerden oluşuyor. Türkiye’nin ilk şönil ipliği üreticisi olmanın ayrıcalığını yaşamaktayız. Ulusoy Tekstil, Nm 0.5 ile Nm 8 aralığında; akrilik, viskon, pamuk, pamuk/viskon, ve polyester şönil ipliği üretiyor. Ayrıca,her türlü fantezi iplik üretebilme özelliğine sahip, delikli iğ fantezi iplik makineleri; kesimli ve tüp iplik üreten fantezi iplik makineleri; ve kroşe iplik makineleri ile uzun elyaf ring tesisine sahibiz.Fantezi iplik işletmesinde üretilen iplikler, ağırlıklı olarak triko ve el örgü pazarına satılıyor. Ayrıca döşemelik ve perdelik kumaşlar için de birçok fantezi iplik çeşidi firmamızda üretiliyor. Ulusoy Tekstil yüksek kaliteli ürünlerini çevre koruma bilinci ile dünya standartlarında üretiyor. Kullanılan hammadde ve boyarmaddeler sektöründe lider olan uluslararası firmalardan tedarik edilmekte ve insan sağlığı göz önünde bulundurularak boyama yapılmakta. Bu sayede müşterilere sorunsuz iplikler sevk ediliyor. Türkiye’nin ve Dünya’nın en ünlü el örgü firmalarına iplikler üreterek, müşterilerimize paketlenmiş halde yumaklar sevk ediyoruz. Tekstilde markalaşma konusunda, boyahanelerinin eksikleri sizce nelerdir? Tekstil sektöründe bir çok boyahanede kullanılan boyar maddeye dikkat edilmemekte. Firmaların birçoğu Oekotex ve ISO Kalite standartlarına uygun olmayan üretimler yapmakta. Firmanız daha çok hangi alana hizmet etmektedir? El örgü iplikleri, triko iplikleri , ev tekstili ve halı iplik üretimi alanında hizmet vermekteyiz. Red Heart;Coats&Clark, Bernat;Spinrite , Pingouin Yarns;Ephigea , Crafty Knit ;Super Sew gibi Amerika, İngiltere ve Avrupa'nın en büyük markaları ile çalışıyoruz. Firmanızın sosyal sorumluluk çalışmaları var mıdır? Firmamız ekolojik boya kazanları, zararlı kimyasal içermeyen boyarmadde kullanımı, geri dönüşüm sağlayan atık madde kuyuları ile çevreye duyarlı projelere sahip bulunuyor. Bölgenizde yatırımlar hangi alanlara yönelmiş durumdadır? Bölgemizde yüzde 60 iplik üretimi, yüzde 40 dış giyim ve kumaş üretimi alanında yatırım yapan firmalar mevcut. Çevre - İnsan mevzuatı, ülkemizde yasaların ve markaların direktifleri ile oluşuyor, bu konunun yeni yatırımlarınızı yönlendirmede etkisi oluyor mu? Ulusoy Tekstil kuruluşundan itibaren çevre ve insan sağlığı konusunda azami duyarlılığa sahip olup , gerek pazarı bulundugu ülkeler gerekse de satış yaptıgı markalar dolayısıyla yatırımlarını bu çerçevede sürdürüyor. Türkiyede halıcılık ve el örgü ipliği konusunda üretimi nasıl buluyorsunuz? Türkiye'de halıcılık, başta Gaziantep ilimizin öncülügünde pazar olarak başta Kuzey Afrika ve Orta Avrupa ülkeleri olmak üzere niş bir üretim alanına sahiptir ve üretim kapasitesi her yıl önemli bir artış göstermektedir. Ancak, pazarı bulundugu “Aylık 900 ton kapasiteye sahip firmamız, Türkiye’nin ilk üç üreticisi arasında yer alıyor. Firmamızın üretiminin 600 tonu şönül iplik 300 tonu ise fantezi ipliklerden oluşuyor.” kuzey afrika ülkerindeki problemler, halı üretimde önümüzdeki birkaç yıl içerisinde satış anlamında bir düşüşe neden olacaktır. El örgü alanında firmalar, içerisinde bulundugumuz Ulusoy Tekstil başta olmak üzere Çin ve İtalyan firmaları ile rekabet içerisindedir. Gerek kalite gerekse de fiyat politikası son yıllarda bahsi geçen ülkeleri Türkiye'nin bir adım gerisinde kalmaya zorlamakta. Bu bağlamda dünyadaki bütün büyük markalar Türk üreticiler ile çalışmaktan son derece memnunlardır. Pazarı bulundugu ülkelerdeki artan talep , bu sektörün önümüzdeki yıllarda daha da büyümesine yol açacaktır. Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği’nin bölgenizde hangi faaliyetlerde bulunmasını istersiniz? Özellikle danışmanlık ve inovasyon alanlarında daha aktif bir rol üstlenilmesini isteriz. Tekstil terbiye 43 bölgesel yaptırımlar - tekirdağ VELİMEŞE OSB GELECEĞE YÜRÜYOR Tekirdağ’ın en büyük organize sanayi bölgesi olmaya aday olan Velimeşe OSB, bünyesinde 186 işletmeyi barındırıyor. 8 bin 392 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan Velimeşe OSB, 2017 yılında tamamlanacak Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise sayılı arıtma tesislerinden birine kavuşacak. E konomik kalkınmada önemli görevler yüklenmiş olan Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) 19. asrın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve ilk olarak İngiltere ile ABD’de uygulanmaya başlanmış. Türkiye’de ise, OSB uygulaması planlı ekonomi döneminde ilk olarak 1962’de Bursa’da başlamıştır. OSB’ler, kapsamlı planlar 44 dahilinde elektrik, su, doğalgaz vs altyapı hizmetlerinin sağlandığı arazi parçalarının beraberce yararlanabilecekleri diğer hizmetlerle birlikte girişimcilerin yararına sunulduğu organizasyonlar olarak ele alınıyor. Tekirdağ sınırları dahilinde kurulan sekiz adet Islah Organize Sanayi Bölgesinden biri olan Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olarak 2012 yılında faaliyetlerine başlıyor. Yapılan çalışmalar sonucu Velimeşe OSB, Ekim 2013 tarihinde onaylanan kuruluş protokülü ile Islah özelliğinden çıkarak OSB niteliğini kazanıyor. Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi’nin ilk Müteşebbis heyetimiz , Tekirdağ eski valisi Ali Yerlikaya başkanlığında,Tekirdağ İl Özel İdaresi,Çorlu Ticaret Ve Sanayi Odası,Çorlu Belediyesi, Ergene Belediyesi katılımcıları ile 15 asil ve 15 yedek üyeden oluşmakta idi. 6360 Sayılı Yasa ile İl Özel İdaresinin Yetkilerin Yatırım İzleme ve Koor- dinasyon Merkezi’ne devir olması, Belde Belediyesi olan Velimeşe Belediyesi’nin kapanması ve Ergene İlçe Belediyesinin kurulması ile Bölgenin kuruluş protokolü ve yeni şeklini almış. Tekirdağ’ın en büyük OSB’si olmaya aday Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi sınırı, yollar hariç toplamda 8392 hektarlık alanı ile Tekirdağ bölgesinin en büyük organize sanayi bölgesi olmaya aday konumda bulunuyor. Bölge içerisindeki 186 adet işletme genel olarak, tekstil, maden endüstrisi,enerji üretimi,lojistik ve depolama, ağır sanayi, tekstil ürünleri, kimyasal madde ve akaryakıt gibi sanayi kollarında faaliyet gösteriyor. Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi’nde 17 adet hizmet destek alanı, 5 adet teknik altyapı alanı ve 7 adet idari ve sosyal alan ve 456 adet sanayi arsası ile toplam 485 adet parselden oluşmakta. Velimeşe Organize Sanayi Bölgesinin 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesi / geçici 2 nci maddesi / geçici 3 üncü maddesine göre oluşturdukları kurucu ortaklar, katılma payı oranları ve müteşebbis heyette temsil edilecekleri üye sayıları aşağıda gösterilmiştir. Kurucu Ortaklar Katılma Payı Oranları(*) Müteşebbis Heyette Temsil Edilecek Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı % 34 5 Ergene Belediye Başkanlığı % 33 5 Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası % 33 5 Toplam % 100 15 kişi Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi’nde 17 adet hizmet destek alanı, 5 adet teknik altyapı alanı ve 7 adet idari ve sosyal alan ve 456 adet sanayi arsası ile toplam 485 adet parselden oluşmakta. . Bölge içerisindeki 186 adet işletme genel olarak, tekstil, maden endüstrisi,enerji üretimi,lojistik ve depolama, ağır sanayi, tekstil ürünleri, kimyasal madde ve akaryakıt gibi sanayi kollarında faaliyet gösteriyor. En büyük arıtma tesisi 2017’de devreye giriyor Ergene havzası Koruma Eylem planı içinde yer alan ve tamamlandığında Türkiye’nin en büyük, dünyanın sayılı arıtma tesisleri arasında yer alacak Velimeşe OSB Evsel ve Endüstriyel Arıtma Tesisi 2017 yılında tamamlanarak Velimeşe, Veliköy, Kapaklı ve Yalıboyu OSB’lerin ortak arıtma tesisi olacak. Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi Atık Su Arıtma Tesisi, toplam 174 dönüm üzerinde inşa edilerek sayılı arıtma tesislerinden biri olmaya aday konumda. KURUCU MÜTEŞEBBİS HEYET ASIL ÜYELERİ YEDEK ÜYELER Başkan Vali Enver Salihoğlu TEMSİL ETTİKLERİ KURUM VE KURULUŞ Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Başkan V. Metin Akgün Ali Aksongur Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Mustafa Işık Işık Yavuz Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Levent Kılıç Recep Göncü Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Mustafa Gönültaş Ayten Aydın Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Tolga Göçmen Özkan Aydoğdu Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Rasim Yüksel Merdin Cantaş Ergene Belediyesi Hülya İnci Mülayim Bedir Ergene Belediyesi Hasan Demirkol Yüksel Baydarlı Ergene Belediyesi Temel Yürük Ali Aydoğdu Ergene Belediyesi Ali Bakır Ekrem Tutan Ergene Belediyesi Serdar Sert Ufuk Alemdağ Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Mehmet Elverdi Ufuk Gürpınar Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası İbrahim Kasap Mahmut Subaşı Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Nüvit Kırçuval Zeki Gücer Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Tekstil terbiye 45 röportaj LEKE JEANS PERAKENDE İLE DÜNYAYA AÇILIYOR Cengiz Acar Leke Jeans YK Başkanı Denim dünyasında yenilikçi ürünleri ve uygun fiyat politikaları ile kendine vazgeçilmez bir yer edinerek önemli bir marka haline gelen Leke Jeans, dünyanın birçok noktasında da mağaza açmayı hedefliyor. Moda dünyasındaki başarılarının yanı sıra inşaat ve otelcilik alanında da yatırımlara yöneliyor. 46 T ürkiye hazır giyim sektörünün önemli markalarından biri olan Leke Jeans, sokağın ruhunu ve modern şehrin tarzını birleştiren özgün tasarımları ile yaş, cinsiyet, beden sınırları olmadan, gençlerin ve her zaman genç kalanların markası olma hedefiyle 1995 yılında Osmanbey’de kuruldu. Çok tercih edilen bir marka olmasının en önemli sebeplerinden biri söz konusu kitleye fiyat bazında daima istikrarlı, kaliteli ve günün trendine uygun koleksiyonlarıyla hizmet vermesi olarak ele alınıyor. Türkiye genelinde 400’e yakın satış noktasında müşterileriyle buluşan firma, ürünlerini kendi üretim tesislerinde üretiyor. Türkiye ve yurtdışında üretim yapan firmanın toplamda 3 bin çalışanı bulunuyor. Başarının arkasındaki isim: Cengiz Acar Her markanın, her firmanın ve her girişimcinin ayrı bir hikayesi, bir başarı öyküsü var. Hepsinin ortak noktası ise sıfırdan başlayıp kısa sürelerde marka olmaları. Leke Jeans de bunlara bir örnek. Leke Jeans markasının arkasındaki isim ise firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Acar. Cengiz Acar, azim ve sabırla Leke Jeans’i önemli bir marka haline getirmeyi başarmış durumda. Acar, tez- gahtarlıktan yetişme bir işadamı. Kardeşi Cevdet Acar'la birlikte isimlerinin baş harfinden yola çıkarak CC ismiyle 1994 yılında Osmanbey'de mağaza açmışlar. Her türlü giyim ürününün satıldığı CC mağazalarının sayısını kısa sürede 5'e çıkardıktan sonra, denimin daha fazla sattığını görüp bu ürüne odaklanmaya karar vermişler. Tabii o yıllarda blue jean pantolon Türkiye'de pek üretilmiyor. Hollanda'da yaşanan ağabeyinden bir miktar jean isteyen Cengiz Acar, "boru paça" denilen jean modelini, tanıdığı atölyelerde diktirmeye başlamış. Ancak verdiği siparişleri bir türlü teslim alamamış. Çünkü sermaye kıtlığı çeken Acar, atölyeye verdiği siparişleri peşin parayı bastıranlara kaptırmış. Bir iki denemeden sonra da bu ürünleri kendisi üretmeye karar vermiş. Osmanbey'de küçük bir atölye satın alan Cengiz Acar, Hollanda'dan getirttiği boru paça jean'lerin üretimine başlamış. Markasız üretilen ürünleri toptan satmaya başlayan Acar, bir yandan da yeni mağazalar açmaya koyulmuş. Leke ismi nasıl doğdu? Ancak bir yandan üretim bir yandan mağazacılık olunca işlerin yönetiminde sıkıntıya girince, mağazaları elden çıkarmış. Büyümenin tek yolunun marka olmaktan geçtiğini gören Cengiz Acar, başlamış marka ismi aramaya. Acar o dönemi şöyle anlatıyor: "Dünyadaki tüm jean markalarını gözden geçirdik. Baktık çoğunun ismi L harfiyle başlıyor. Ayrıca hepsi 4 ya da 5 harften oluşuyor. Bu kriterlere uygun yüzlerce kelime belirledik. Ancak hiçbiri içime sinmedi. 6 ay boyunca marka ismi aradık. Bir gün tüm şirket yöneticilerini ve arkadaşlarımı evimde topladım. 'Bu gece bir isim bulacağız' dedim. O sırada televizyon açıktı. Bir deterjan reklamına gözüm takıldı. Birden ekran karardı ve leke kelimesi yazıldı. 'İşte markamızın ismi bu' dedim..." Leke ismini tescil ettirip hemen üretime başlayan Cengiz Acar, başlarda tüketicinin tepkisiyle karşılaşmış. Neden mi? Söz yeniden Acar'da: "Satışlarımız birden kesildi. Daha önce markasız olarak kapış kapış satılan jeanlar, üzerinde Leke markası olunca talep görmemeye başladı. Hatta insanlar ilk başlarda Leke etiketini söktürüp ürünü öyle alıyordu. Bir gün fabrikaya gittiğimde bir mucizeyle karşılaştım. Kapıda Anadolu'dan gelmiş toptancılar vardı. Bizim ürünlerimizden almak istiyorlardı. O yörelere giden öğrencilerde Leke marka jeanların beğeni topladığını gören esnaflar bizden mal talep etmeye başladılar. Böylece Leke'nin kaderi değişti. Artık leke denince kir değil, kot markası akla geliyor." Leke Jeans bugün entegre bir jean firması. Mont, triko, etek, penye, tişört gibi dış giysileri ise kendi tasarım ekibi tarafından tasarlıyor. Cengiz Acar, birçok jean markasına göre Leke'nin daha ucuz fiyatla satılmasını buna bağlıyor. Çünkü Acar'a göre, üretim maliyetleri birçok firmaya göre çok daha düşük. Ayrıca firmanın mağazacılıkta uyguladığı farklı konsepte başarıda büyük bir pay alıyor. Leke’nin ilk hedefi İran Türkiye’nin ihracatında 2015 yılında yaşanan ciddi kayıptan dolayı tekstil ve hazır giyim sektörünün de alterna- Leke Jeans, Türkiye genelinde Marmara, Trakya, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde, 100’ü yetkili mağaza olmak üzere 300 mağaza, 80 corner ve 1 fabrika satış mağazası ile toplam 381 satış noktasında hizmet veriyor. LK & JNS DEW, denim piyasasındaki mevcut markalar arasında, en çok mağaza adedine sahip olan firmalardan biri olarak dikkat çekmekte. tif pazarlara yöneldiğini görüyoruz. Parite farkından doğan sorunlar, siyasi gerilimler ve birçok etken bunda etkili oluyor. Cengiz Acar hem yurtiçi hem de yurtdışında hazır giyim ve tekstil sektörünün yaşadığı sıkıntıları değerlendirerek sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de yaşanan siyasi çalkantılar ekonomiyi de olumsuz etkiledi. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında ciddi sıkıntılar yaşattı bu durum.1 Kasım Türkiye Genel Seçim’inde çıkan sonuç ile siyasi istikrarsızlığın son bulduğunu görüyoruz. Bu anlamda 1 Kasım’ın siyasi istikrarsızlığa bir cevap olduğu- Tekstil terbiye 47 röportaj Rusya’da mağazalaşmaya yönelik çalışmalarımız bulunuyor. Azerbaycan ve Gürcistan’da da franchising verdik. Yurtdışına odaklı bir büyümeyi hedefliyoruz.” Yeni moda akımı ile yol alıyor nu gördük. Biz de Leke Jeans olarak yapacağımız yatırımlar için doğal olarak seçim sonuçlarını bekliyorduk. Bu sonuçlardan dolayı oluşan uygun ekonomik konjönktörün etkisiyle yurtdışında mağazalaşma faaliyetlerimize hız vereceğiz. Yurtdışında Turquality destekleri ile markalaşmak için çalışmalarımıza başlayacağız. Şirketimiz açısından markalaşma adına ciddi bir altyapımız bulunuyor. 6 fabrikada üretim yapıyor, 250 mağazamızda ürünlerimizi tüketicilere sunuyoruz. Yurtdışında da Türkiye’de yaptığımız şekilde mağazalaşmaya çalışacağız. Özellikle İran’da görüştüğümüz güçlü iş insanları bulunuyor. İran’a yönelik uluslararası ambargo kısmı olarak kaldırılmaya başlandı. İranlı bir gruptan bizden ülkelerinde 100 mağazalık bir Leke Jeans zincir oluşturmasına yönelik talepleri bulunuyor. Ayrıca Ortadoğu Ülkeleri, Doğu Bloğu ve Balkanlar Ülkelerinde mağazalar açabiliriz. Bu alanlara yönelik kuracağımız sisteme göre fizibilite çalışmalara yapıyoruz bu ülkelerde. İlk hedefimiz İran’a yönelik gerçekleştireceğimiz mağaza zinciri olabilir. İran’ın en şık caddesinde bir mağaza açarak bu mağaza üzerinden franchise ağı oluşturmayı planlıyoruz. Ayrıca Mısır’da bizim bir fabrikamız bulunuyor. Mısır’da da franchising yöntemi ile mağazalaşacağız. Ayrıca 48 “İran’a yönelik uluslararası ambargo kısmi olarak kaldırılmaya başlandı. İranlı bir gruptan bizden ülkelerinde 100 mağazalık bir Leke Jeans zincir oluşturmasına yönelik talepleri bulunuyor. Ayrıca Ortadoğu, Doğu Bloğu ve Balkan Ülkelerinde mağazalar açabiliriz.” Leke Jeans’i öne çıkaran yeni bir moda akımını ortaya çıkarmasıydı. Bu durumun kendilerinin yurtdışında kendilerinin elini güçlendirip güçlendirmediği konusunda ki sorumuza ise Cengiz Acar şöyle cevap verdi: “Bizim firmanın çatısı altında altı fabrikamız bulunuyor. Bu fabrikalarımızda bin 500 kişiyi istihdam ediyoruz. Piyasaya ilk çıktığımızda blue jeans üretimi ile ortaya çıktık. Ama şu anda mont, triko, gömlek ve neredeyse bütün konfeksiyon ürünlerini üreten bir yapıya dönüşmüş durumdayız. Konfeksiyon ürünlerinin her dalını üretiyor olmamız bizim yurtdışında elimizi çok güçlendireceğini düşünüyoruz. Özellikle uyguladığımız fiyat politikasının da yurtdışı pazarlar da bizi güçlü kılacağını inanıyorum. Biz gireceğimiz pazarlara önceden belli çalışmalar yaparak giriyoruz. Bu konuda yaptığımız çalışmalarda da uzmanlar da düşüncelerini bu yönde dile getiriyor. Yurtdışında gireceğimiz pazarlara yönelik yaptığımız teknik analizler de bizi bu pazarlara yönelik umutlu kılıyor.” Merter'de yeni buluşma noktası: Ramada Leke kendi tasarımcılarını yetiştiriyor Kendilerinin sahip olduğu 6 fabrikanın ayakta kalması için Ar-Ge’ye önem vermelerinin bir zorunluluk olduğuna değinen Cengiz Acar, bunun için de tasarımcı ekinin sürekli olarak güçlü tutmak için çalışmalar yaptıklarını söylüyor. Tasarımcı konusunda eğit-yetiştir modelini benimsediklerini belirten Acar, “Genç arkadaşları çekirdekten alıp tasarım konusunda yetiştiriyoruz. Şu anda birçok başarılı firmanın başında bizden eğitim alıp sektöre adım atan isimler bulunuyor. Çünkü biz, aynı zamanda fabrikalarımızı sektörün bir üniversitesi olarak düşünüyoruz. Bu anlamda Leke Jeans, moda dünyasına kalifiye eleman kazandıran bir konuma gelmiş durumda. Biz tasarımı oldukça fazla önemsiyoruz. Çünkü biliyoruz ki yenilik ve tasarım sektörün yürüyeceği ana yollardan biridir. Firmamız bünyesinde bir tasarım üretim merkezimiz de bulunuyor. Bir tasarım fabrikası olarak gibi çalıştığımızı söylemek abartı olmaz. Leke Jeans’te her 3 dakika da bir yeni ürün tasarlıyoruz. Bu anlamda tasarımın kendi bünyemizde önemli yer alması daha da öne çıkmış oluyor. Bu tarz çalışmıyor olsak bunu başarmamız söz konusu olamaz” dedi. “Tekstil sektörünün kalbi olan Merter’e 143 standart oda, 28 deluxe oda, 2 engelli odası, 25 Junior suite, 1 Executive Suite ve 1 Presidential Suite olmak üzere toplam 200 oda kapasitesine sahip bir otel kazandırmaktan dolayı gururluyuz. Merter Ramada Oteli, Merter’in en önemli konaklama noktalarından biri konumuna gelmiş durumda.” Leke Jeans aynı zamanda tekstil ve moda dünyasının dışında yeni yatırımları ile de adından söz ettiriyor. Leke Jeans’in Merter’de hayata geçirdiği Ramada Otel yatırımına ilişkin olarak Cengiz Acar şunları aktarıyor: “ Tekstilcilerin çok kullandığı bir deyim vardır. ‘Yumurtaları aynı sepete koyma’. Bizim ekstra tekstilin dışında başka bir iş alanı araştırırken inşaatı öğrendik, inşaattan sonra otel projesi gerçekleştirdik. Merter’deki otelimizde 143 standart oda, 28 deluxe oda, 2 engelli odası, 25 Junior suite, 1 Executive Suite ve 1 Presidential Suite olmak üzere toplam 200 oda kapasitesine sahip bulunuyor. Bölgenin en önemli konaklama noktalarından biri konumuna gelmiş durumda otelimiz. Bu tarz bir yatırım yapmış olmaktan çok gurur duyuyoruz. Çünkü Merter bölgesinde tekstil firmalarımızın misafirlerini ağırlayacakları konaklama merkezleri açığı bulunuyordu. Bu anlamda sektöre bu yönlü bir katkı yapıyor olmakta bize gurur veriyor. Bu anlamda önemli bir ihtiyacı böylece karşıladığımızı düşünüyoruz. Yakın zamanda ikinci otel projemizi hayata geçirmek için çalışmalara başlayacağız. Yine bu yatırımımız da Merter’de olacak. Bunun dışında inşaat alanında yürüttüğümüz başka projelerimiz de bulunuyor. İki ay önce 24 bin metrekarelik bir okul inşaatını bitirdik. Okul yapma projelerimiz devam ediyor. İnşaat alanında tamamen otel, okul, alışveriş merkezi konusunda çalışıyoruz. Merter’deki otelimizde tekstilci dört arkadaş ortağız. Otelimiz aynı zamanda bir iş oteli olarak adlandırılabilinir. Bu tarz bir oteli tekstil sektörünün kalbi olan Merter’e kazandırmaktan ortaklarım ve ben çok mutluyuz. Yakın bir zamanda Merter’deki firma ve derneklere yönelik organizasyonlar ve kahvaltı etkinlikleri de başlatacağız.” Tekstil terbiye 49 çevresel yaklaşımlar ADR YÖNETMELİĞİ NELER GETİRİYOR? Yürürlükte olan Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik (ADR) tehlikeli maddelerin taşınması konusunda; ambalajlama, dolum, nakliye, boşaltma ve tanker üretimi yapan firmalara bir dizi yaptırım ve belgelendirme zorunluluğu getiriyor. A DR kuralları olarak adlandırdığımız Tehlikeli Maddelerin Karayolunda Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması’nın mevzuatımıza girişiyle ilgili kısa bir açıklama yapacak olursak; ‘ADR Konvansiyonu’ uluslararası alanda 1968 yılından beri uygulanan ve 28 Avrupa Birliği üyesi olmak 50 üzere Türkiye’nin de içinde bulunduğu toplam 46 ülkenin taraf olduğu uluslararası bir anlaşmadır. AB üyelik sürecini yürüten ülkemiz 94/55 sayılı AB direktifi aracılığıyla 6 Aralık 2005 tarihinde ‘ADR Konvansiyonu’na taraf olmayı uygun görmüş, böylelikle gerek kamuoyu bilgilendirme ve farkındalık eğitimleri gerekse mevzuatın hazır hale getirilmesi yönündeki çalışmalar hız kazandı. 2004 yılında önemli bir çalışmayla taşımacılık sektörümüze kazandırılan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunumuz ile yeniden yapılandırılan karayolu taşımacılık sektörümüz, bu kapsamda ilgili konvansiyonel yapıya uyumu sağlamak amacıyla yayımlanan 31 Mart 2007 tarihli ve 26479 sayılı Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik ile ADR kurallarıyla tanışmıştır. Yönetmenlik tehlikeli maddelerin; insan sağlığı ve diğer canlı varlıklar ile çevreye zarar vermeden güvenli ve düzenli bir şekilde kamuya açık karayoluyla taşınmasını sağlamayı amaçlıyor. Yönetmelik, karayolu ile yapılan tehlikeli madde taşımacılığını, tehlikeli maddeleri gönderenleri ve bu maddelerin alıcılarını, tehlikeli maddeleri dolduran, yükleyen, boşaltan ve paketleyenleri, maksada uygun teknik özelliklere sahip her türlü taşıt ile taşıma yapan taşımacıları, tehlikeli madde yüklü her türlü taşıtı kullanan sürücü ve operatörleri, işletmecileri ve bu faaliyetlerde kullanılan her türlü taşıt, araç, gereç ve benzerlerini kapsıyor. Yönetmelik kapsamındaki tehlikeli maddelerden bir takvim yılı içerisinde net elli ton ve üstü miktarlarda işlem yapan; dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, alıcı, boşaltan ve tank konteyner/taşınabilir tank işletmecisi olarak bu faaliyetlerden biri veya birden fazlasıyla iştigal eden işletmeler, Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi almak zorundadır. Yönetmelik Gereği Yükümlülükler; Yükümlülük sahibi Yapılması gereken Termin Faaliyet Belgesi Yürürlükte Tehlikeli Madde Güv. Dan ≥ 50 ton/yıl Yürürlükte Yılda bir kez yönetim kadrosuna, lojistik çalışanlarına, süreç içinde görevi olanlara ADR kapsamında eğitim verilmesi ve belgelendirilmesi 31.12.2015 Faaliyet Belgesi Yürürlükte Tehlikeli Madde Güv. Dan ≥ 50 ton/yıl Yürürlükte Yetki Belgesi Yürürlükte ADR Taşıt Uygunluk Belgesi Yürürlükte Tehlikeli Madde Mali Sorumluluk Sigortası Yürürlükte Tehlikeli yük taşımacılığı yapacak şoförlerin, (SRC5) /ADR Şoför Eğitim Sertifikasına sahip olmaları Yürürlükte Tehlikeli Madde Güv. Dan ≥ 50 ton/yıl Yürürlükte Paketleyen Paketlemede sertifikalı ambalajların kullanılması (UN sertifikalı) Yürürlükte Gönderen Taşıma sırasında, "taşıma evrakı-sevk evrakı" bulundurulması Yürürlükte Taşıma esnasında sürücünün yanında, taşınan yük ile ilgili yazılı acil durum talimatı bulundurulması. Yürürlükte Araçta ADR Uygunluk Belgesi/Taşıt Uygunluk Belgesi bulunması Yürürlükte Tehlikeli yük taşımacılığı yapacak şoförlerin, Tehlikeli Mal Taşımacılığı Sürücü Eğitim Sertifikası (SRC5) /ADR Şoför Eğitim Sertifikasına sahip olmaları Yürürlükte Tehlikeli madde taşımacılığında ADR’de tanımlanan etiket, işaret ve turuncu plakaların kullanılması Yürürlükte Araçta Acil durumlar için yazılı talimat bulundurmak Yürürlükte Yazılı talimatlarda belirtilmiş olan teçhizatların araçta bulunmasını sağlamak Yürürlükte Yetki Belgesi Yürürlükte Tehlikeli Madde Mali Sorumluluk Sigortası Yürürlükte Gönderen, dolduran, paketleyen, yükleyen, boşaltan, tank-konteyner/taşınabilir tank işletmecilerini kapsar. İdari sorumluluk Taşıyıcı LPG, CNG ve LNG parekende satış Operasyonel sorumluluk Nakliyeci Tekstil terbiye 51 makale SPUNSHADES İLE ÇEVRESEL SORUNLARA ÇÖZÜM Tekstil sektöründe fazla kimyasal madde kullanımı ve su tüketiminin önüne geçmek için son yıllarda birçok çalışmalar yapılıyor. Bunların en dikkat çekici olanının ise Aditya Birla Group bünyesinde geliştirilen Spunshades boyalı viskon elyaf üretimi olduğu kaydediliyor. 52 T ekstil sektörü küresel çapta en fazla kimyasal madde ve su tüketen sektörlerin başında gelmekte. Örneğin Çin Halk Cumhuriyeti’nde tekstil sektörünün diğer tüm sektörlerden daha fazla su tükettiği biliniyor. Tekstil endüstrisinde 2 binden fazla değişik kimyasal maddenin kullanıldığı ve bu rakamın dünyada üretilen tüm kimyasalların yaklaşık yüzde 25’ine denk geldiği tahmin ediliyor. En çok suyu boyahaneler kullanıyor Tekstil sektöründe en çok atık su açığa çıkan bölüm ise boyahaneler. Tekstil sektörünün değişik departmanlarının ortaya çıkardığı atık su oranı aşağıdaki grafikte gösteriliyor. Tekstil Boyama ve Atık Su Miktarı: %80 Elyaf Atık Su Miktarı: %12 Diğer Tekstil Üretim Aşamalarında Atık Su miktarı: %8 Bunun yanı sıra boyarmadde kullanımı da çevreye zarar verebiliyor. Araştırmalara göre boyamada yaklaşık 72 değişik toksik madde kullanılıyor ve bu maddelerden 30 tanesi sudan tam olarak uzaklaştırılmıyor. Spunshades ile mükemmel renk düzgünlüğü “Aditya Birla Group” bünyesindeki “Birla Cellulose” şirketi, dünyanın en büyük viskon üreticilerinden bir tanesi olup, Spunshades markası ile bu çevresel problemleri minimum düzeye indirgenmeyi hedefliyor. Spunshades , Birla Cellulose firmasının boyalı viskon elyaflar için kullandığı tescilli markadır. Spunshades elyafın üretim metodunda, viskon staple elyafın eğirme aşamasından önce viskon çözeltisine pigment boya enjekte ediliyor. Bu şekilde boyalı elyaf elde ediliyor ve daha sonra yapılan boyama adımlarına gerek kalmıyor. Yüksek haslıklar ve mükemmel renk düzgünlüğü sağlanırken, çevreye verilen zarar en az seviyeye indiriliyor. Boyalı elyaf AZO-free olduğundan OekoTex 100 standartlarına da uyumakta. Elyaf boyalı viskonun, boyama ve baskı yöntemi ile renklendirilen viskondan farkı aşağıda gösteriliyor: Baskı Birla Cellulose, Spunshades markası ile aşağıdaki imkanları da müşterilerine sağlıyor: •Her türlü renk yapılabiliyor • Minimum 5 tona kadar üretim imkanı bulunuyor •Yüksek haslık elde ediliyor • Üretilen elyafın pantolon, örgü giysi, halı, döşemelik gibi çok değişik alanlarda kullanılma imkanı var Parça Boyama Spunshades Tekstil terbiye 53 YÖN ETMEK İŞLETMELERDE KURUMSAL İTİBAR YÖNETİMİ B Dr. Ahmet Temiroğlu TTTSD YK Üyesi Özen Mensucat YK Başkanı [email protected] Kuruluşların başarıları değerlendirilirken genel olarak ve en çok finansal sonuçlara bakılır. Oysa modern yönetim yaklaşımlarına göre finansal olmayan sonuçlar da en az finansal sonuçlar kadar önemlidir. Finansal olmayan sonuçlar içerisinde de kurumsal itibar en önemli kriterlerden biridir. 54 undan 35 yıl önce yeni ve küçük bir işletmenin sahibi olarak kimyasal hammadde almak için bir firmaya gitmiştim. Fiyat ve ödemelerle ilgili konuşurken, ben iki ay vadeli çek ile ödeme yapacağımı söyledim. Bunun üzerine işletmenin sahibi hala kulaklarımda olan tok bir sesle “Sen o çek defterini cebine koy. 10 bin lira nakit paranı hazırla öyle gel. Hem de 10 tane binlik olsun. İçinde beş yüzlük banknot olursa kabul etmem ’’demişti. Ben de “tamam öyle olsun. Ancak bizi tanıdığınızda bu sözlerinizden ötürü üzüleceksiniz ’’ demiştim. O da “ İnşallah öyle olur. Görelim. Bakalım’’ demişti. Gerçekten de daha sonraları o şirketten, şirketin en çok güvendiği müşterilerinden biri olarak yıllarca değil nakit para vermek, hiçbir güvence aracı vermeksizin “açık hesap’’ olarak hammadde tedarik ettik. Tek güvencemiz itibarımızdı. Aradaki zaman içerisinde o tedarikçinin nezdinde itibarımızı artırmış, onların güvenini kazanmıştık. Güvenle ilgili olarak, ünlü Alman mucit ve işadamı Robert Bosch (18611942) “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” demiştir. Bugüne baktığımızda da, globalleşen dünyanın yok edici rekabet ortamında, kuruluşlar için itibar sahibi olmanın daha da önemli olduğunu söyleyebiliriz. Kuruluşların başarıları değerlendirilirken genel olarak ve en çok finansal sonuçlara bakılır. Oysa modern yönetim yaklaşımlarına göre finansal olmayan sonuçlar da en az finansal sonuçlar kadar önemlidir. Finansal olmayan sonuçlar içerisinde de kurumsal itibar en önemli kriterlerden biridir. İşadamları olarak kendi çevremize baktığımızda da, sözü edildiğinde herkesin takdir ettiği ya da sözü edildiğinde ‘‘suratların ekşidiği” kişi ve kuruluşlar hemen aklımıza gelebilir. Kurumsal itibarın tanımı Kurumsal itibar, bir işletmelerin ilişki içinde oldukları bütün sosyal paydaşları üzerinde oluşturdukları algıdır. Bu sosyal paydaşları şu şekilde sıralayabiliriz; • Müşteriler • Tedarikçiler • Çalışanlar • Hissedarlar • Rakipler • Yakın çevre • Ulusal çevre • Uluslararası çevre Kurumsal itibar yönetiminde en önemli konulardan biri de sosyal paydaşlar üzerinde oluşturulan algıdır. Kuruluş bu algıyı da tesadüflere bırakmamalıdır. Halkla ilişkiler yönetimi, kurumsal iletişim yönetimi, reklam çalışmaları ve diğer iletişim araçlarını bilimsel yöntemlerle kullanarak bu algıyı yönlendirmeye çalışmalıdır. • Devlet kuruluşları • Sivil toplum örgütleri • Mesleki kuruluşlar Kurumsal itibar, tanımda da belirtildiği gibi kuruluşun ne olduğunun yanında nasıl algılandığıyla da ilgili bir kavramdır. Yukarıda sıraladığımız paydaşlar üzerinde kurumun oluşturduğu algılar o paydaşların kurumla ilgili görüş ve düşüncelerinin oluşmasına neden olurlar. Bu görüş ve düşünceler de o kuruma ait kurumsal itibarı şekillendirirler. Aslında kurumsal itibarın özünde o kuruma duyulan güven vardır. Bir kuruluşun sosyal paydaşları üzerinde bu güveni oluşturması kolay değildir. Ancak oluşturulmuş güvenin kaybedilmesi ise çok kolay olabilmektedir. Bu nedenle kuruluşlarda nasıl ki iş süreçleri, finansal süreçler varsa, bir de "Kurumsal İtibar Yönetimi Süreci" olmalıdır. Kurumsal itibarın oluşması tesadüflere bırakılamaz. Kurumsal itibar yönetimi Kurumsal İtibar Yönetimi, kurumun öz değerlerini oluşturmakla başlar. Bir kurumun öz değerleri o kurumun her türlü şart altında asla vazgeçmeyeceği ilkeleridir. Örneğin kurumun çalışanlarına yönelik tutumu, doğanın korunmasıyla ilgili tutumu, devlet kurumlarıyla ilgili tutumu nasıldır? Bir kuruluşun her türlü şartlar altında çalışanlarına değer vereceğini ve çalışanların memnuniyetini sağlamaya çalışacağını, müşteri ve tedarikçilerine karşı her zaman dürüst olacağını, maliyeti ne olursa olsun doğal çevreye zarar vermek bir yana onu koruyacağını ve iyileştireceğini, yine her türlü şartlar altında devletle olan vergi, ruhsat gibi ilişkilerinde dürüst davranacağını belirtmesi öz değerlere ait güzel örnekler olarak belirtilebilir. Kuruluşun öz değerleri genel olarak işveren ve üst düzey yönetim tarafından belirlenir. Kolay kolay değişmez ancak zaman içerisinde gelişmelere göre yenilenebilir. İtibar yönetimi, kuruluşun her türlü işlerinde bu temel değerlere sürekli olarak uymasını sağlayan bir yönetim sürecidir. Bu konuda kuruluştaki herkes sorumlu ve görevli olmalıdır. Kurumsal itibar yönetiminde en önemli konulardan biri de yukarıda belirtildiği gibi sosyal paydaşlar üzerinde oluşturulan algıdır. Kuruluş bu algıyı da tesadüflere bırakmamalıdır. Halkla ilişkiler yönetimi, kurumsal iletişim yönetimi, reklam çalışmaları ve diğer iletişim araçlarını bilimsel yöntemlerle kullanarak bu algıyı yönlendirmeye çalışmalıdır. Kurumsal itibarın yararları • Kurumsal itibarı yüksek olan kuruluşlar iyi nitelikli işgücünü kendilerine çekerler. • İşyerlerine güvenen ve işyerlerini seven çalışanlarla verimlilik artabilir. Birim üretim başına işçilik maliyetleri rakiplere gore daha düşük olabilir. • Bu kuruluşlar rakiplerinden daha iyi şartlarda hammadde ve malzeme tedarik edebilirler. • Yine aynı özellikteki ürünü rakiplerinden daha yüksek fiyata satabilirler. • Sadık müşteri kitlelerine sahip ola- bilirler. • Bankalar, fonlar ve diğer finans kaynakları nezdinde daha cazip müşteri olabilirler. • Devlet kuruluşları ile ilişkilerinde olumlu tepkiler alırlar ve devletle olan işlerini daha kolay yürütürler. • İtibarı yüksek olan kuruluşların maddi değerleri bilançolarında belirtilen değerlerden çok daha fazla olabilmektedir. Kurumsal itibari tehdit eden riskler Kurumsal itibar yönetimi uygulayan şirketler, şirket itibarını kötü yönde etkileyebilecek faktörleri önceden belirler ve bu riskleri yönetirler. Bu risklerden bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Çalışma ortamında işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından uygun olmayan unsurların varlığı nedeniyle oluşabilecek iş kazaları, • Çeveyi kirletebilecek iş süreçlerinin doğru yönetilmemesi ve çevrenin kirletilmesi, • Üretilen ürünlerde müşteri tarafından tespit edilen hata ve arızalar, • Sosyal paydaşlarla ilişkilerde etik olmayan davranışlarda bulunulması, • Kurumsal itibar yönetim uygulamalarının üst yönetim ve tüm çalışanlar tarafından sahiplenilmesi yerine sadece reklam ajansı, danışmanlar gibi dış kurumlara terk edilmesi, • Kuruluş içi ve kuruluş dışı iletişimde yanlışlar yapılması ve paydaşlar üzerinde yanlış algıların oluşması. Tekstil terbiye 55 ekonomik göstergeler TÜRKİYE’NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ Üretici Fiyatları Endeksi Aylık Değişim (%) Yıl/AyOcak Şubat MartNisan Mayıs HaziranTemmuzAğustosEylülEkimKasımAralık 2005-0,410,11 1,261,21 0,20 -0,48 -0,74 1,04 0,780,68 -0,95 -0,04 2006 1,96 0,26 0,25 1,94 2,77 4,020,86-0,75-0,23 0,45 -0,29 -0,12 2007 -0,05 0,95 0,97 0,80 0,39 -0,11 0,06 0,85 1,02 -0,13 0,89 0,15 2008 0,42 2,56 3,17 4,50 2,12 0,321,25-2,34-0,90 0,57 -0,03 -3,54 20090,231,17 0,290,65 -0,050,94 -0,71 0,42 0,620,28 1,29 0,66 20100,581,66 1,942,35 -1,15-0,50 -0,16 1,15 0,511,21 -0,31 1,31 20112,361,72 1,220,61 0,15 0,01 -0,03 1,76 1,551,60 0,65 1,00 20120,38-0,09 0,360,08 0,53 -1,49 -0,31 0,26 1,030,17 1,66 -0,12 2013-0,18-0,13 0,81-0,511,00 1,46 0,99 0,04 0,880,69 0,62 1,11 2014 3,32 1,38 0,74 0,09 -0,52 0,06 0,73 0,42 0,85 0,92 -0,97 -0,76 20150,331,2 1,051,43 1,11 0,25 -0,32 0,98 1,53-0,2 -3,42 Tüketici Fiyatları Aylık Değişim (%) Yıl/AyOcak Şubat MartNisan Mayıs HaziranTemmuzAğustosEylülEkimKasımAralık 20050,550,020,260,710,92 0,10 -0,57 0,851,021,791,40 0,42 20060,750,220,271,341,88 0,34 0,85 -0,441,291,271,29 0,23 20071,000,430,921,210,50 -0,24 -0,73 0,021,031,811,95 0,22 20080,801,290,961,681,49 -0,36 0,58 -0,240,452,600,83 -0,41 20090,29-0,34 1,10 0,02 0,64 0,11 0,25 -0,300,392,411,27 0,53 2010 1,85 1,45 0,58 0,60 -0,36-0,56-0,480,40 1,23 1,83 0,03-0,30 20110,410,730,420,872,42 -1,43 -0,41 0,730,753,271,73 0,58 20120,56 0,56 0,41 1,52-0,21 -0,90 -0,23 0,561,031,960,38 0,38 20131,650,300,660,420,15 0,76 0,31 -0,100,771,800,01 0,46 20141,980,431,131,340,40 0,31 0,45 0,090,141,900,18 -0,44 20151,10,711,191,630,56 0,51 0,09 0,400,891,550,67 2015 Aylık Döviz Kurları $ � 1 Ocak 2015 2.3491 2.8309 1 Şubat 2015 2.4280 2.7504 1 Mart 2015 2.5165 2.8206 1 Nisan 2015 2.5985 2.8120 4 Mayıs 2015 2.7109 3.0218 1 Haziran 2015 2.6762 2.9222 1 Temmuz 2015 2.9745 2.9749 1 Ağustos 2015 2.7736 3.0421 1 Eylül 2015 2.9561 3.3198 1 Ekim 2015 3.0174 3.3639 2 Kasım 2015 2.8035 3.0898 1 Aralık 2015 2.8923 3.0650 56 Ürün Grupları Bazında Tekstil ve Hammaddeleri İhracatı Birim 1000 $ 2014 Ocak - Ekim 2015 Ocak - Ekim Değişim Elyaf İhracatı 530.204 498.177 -6,0% İplik İhracatı 1.506.450 1.352.729 -10,2% Dokuma Kumaş İhracatı 2.433.395 2.176.487 -10,6% Örme Kumaş İhracatı 1.460.044 1.231.700 -15,6% Dokusuz Yüzey (non-woven), Vatka ve Keçe İhracatı 383.840 371.234 -3,3% Diğer Tekstil Ürünleri İhracatı 1.166.079 1.039.587 -10,8% Toplam Tekstil ve Hammaddeleri İhracatı 7.480.013 6.669.914 -10,8% Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları