Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır

Transkript

Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır
Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır • Sayı: 23 • Temmuz 2013
Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Türkçe Yayınlanır • Sayı: 23 • Temmuz 2013
Yayın Sahibi
OSİAD
Ostim Sanayici ve İşadamları
Derneği Adına
Adnan KESKİN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şadan AYCAN
Yayın Kurulu
Ahmet KURT
Ahmet ERBASAN
Ayhan DÖNMEZ
Bülent VURAL
Gülşen İNAL
Güven BOZSU
Serhad ŞAHİN
Taner Ahmet SARAÇ
Grafik Tasarım
İsmail Şadi AYCAN
0532 598 05 62
[email protected]
OSİAD Üyeleri İçin Reklam Fiyat Tarifesi
Reklam Yeri
Ebadı
Tek Yayın
6 Yayın (1 Yıl)
Arka Kapak
Tam Sayfa
1.000 TL.+KDV
850 TL.+KDV
Ön Kapak İçi
Tam Sayfa
500 TL.+KDV
400 TL.+KDV
Arka Kapak İçi
Tam Sayfa
500 TL.+KDV
400 TL.+KDV
İç Sayfalar
Tam Sayfa
400 TL.+KDV
300 TL.+KDV
İç Sayfalar
1/2 Sayfa
200 TL.+KDV
150 TL.+KDV
OSİAD Üyesi Olmayanlar İçin Reklam Fiyat Tarifesi
Reklam Yeri
Ebadı
Tek Yayın
6 Yayın (1 Yıl)
Arka Kapak
Tam Sayfa
1.250 TL.+KDV
1.100 TL.+KDV
Ön Kapak İçi
Tam Sayfa
750 TL.+KDV
650 TL.+KDV
Arka Kapak İçi
Tam Sayfa
750 TL.+KDV
650 TL.+KDV
İç Sayfalar
Tam Sayfa
500 TL.+KDV
400 TL.+KDV
İç Sayfalar
1/2 Sayfa
250 TL.+KDV
200 TL.+KDV
Yayın Yönetim
Uzayçağı Cad. No: 12 Ostim-ANKARA
Tel: 0312 354 47 47 (pbx)
Faks: 0312 354 47 52
e-mail: [email protected]
www.osiad.org.tr
Baskı
DuMat Ofset Matbacılık
Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6
Şaşmaz - ANKARA
Tel: 0312 278 82 00
www.dumat.com.tr
Basım Tarihi: 05.07.2013
Perçin Dergisi’ne Reklam vermek için;
Uzayçağı Caddesi No: 12 Ostim - ANKARA
Tel: 0312 354 47 47 • Faks: 0312 354 47 52
e-mail: [email protected]
www.osiad.org.tr
bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir.
Dergideki yazılardan yazarları sorumludur.
Dergimizden izinsiz görüntü ya da her hangi bir
alıntı yapılamaz.
3
AVM’ler ve bankalar
İÇİNDEKİLER
Keskin: Taş zenginiyiz ama taş
ithal ediyoruz
45 fabrikanın temeli atıldı
22. yılımızı coşkuyla kutladık
Kılıçdaroğlu’na banka şikayeti
6
9
12
15
Tarımda tehlike sinyalleri
Kamu alımlarında Kobi’lere
destek
31
32
Sermaye şirketlerinin
yönetimleri tarafından
her yıl düzenlenecek olan
faaliyet raporları
34
Hukuk
36
21
Üye Firma Tanıtımları
38
23
Gelir Vergisi Kanunu
değişiyor
44
17
Gelişmekte olan ülkelerde tahvil
piyasaları sarsılıyor
29
Dolaylı vergide hızlı artış
Yanık ve yaraları yüzde 30 daha
çabuk iyileştiren cihaz
“Türk’ün Türküsü: Çanakkale”
konseri
KOBİ’ler savunma sanayiine
giriyor
33
16
Ankara Metrosu’nda Offset Şartı
kağıtta mı kalacak!
25
KOBİ Kümelenme ve
Rekabetçilik
OSİAD’dan İran’la işbirliği
arayışları
OSİAD’ın anayasa görüşü
Bankalar sokak sokak risk
haritasını takip edecek
18
20
24
4
Kitap
46
Türkiye tarihinde benzeri
olmayan bir sosyal olayla
karşı karşıyayız. İstanbul
Taksim’de Gezi Parkı’na Topçu
Kışlası ve AVM yapılmasına
karşı çıkan gruba polis
müdahalesiyle başlayan
ve giderek Türkiye’nin her
yerine yayılan olaylar,
izlediği seyir, içerdiği mizah,
farklı eylem yöntemleriyle
herkesi şaşırttı, bilinen bütün
ezberleri bozdu. Şimdi herkes
bu eylemin Türkiye’nin
geleceği açısından nasıl bir
dönüm noktası oluşturacağını
konuşuyor, sosyal bilimciler,
siyasetçiler olayı anlamaya
çalışıyor.
Bir süre önce yaptığım ve
medyada da geniş yer bulan
bir açıklamamda AVM’lere
karşı çıkmış, sosyal ilişkileri
öldürdüğünü yazmış, AVM
çocuklarının da toplumsal
olaylara duyarsız kaldığını
söylemiştim. Herhalde
benim de ezberimi bozan
bir gelişme oldu ve AVM
çocukları AVM’lere karşı
çıkmaya başladı.
AVM’ler son yıllarda bir
mantar gibi çoğaldı ne yazık
ki… Belediyeler açısından
birer prestij kaynağına
dönüştü ve plansız, geniş
bir esnaf ve sanatkar
kesimini nasıl etkileyeceği
düşünülmeden yapılan
AVM’lerin sayısı bugün
itibariyle 300’ü geçti. Bazı
yerlerde AVM’ler kapanıp
başka bir işleve kavuşsa
da inşaatlar hız kesmeden
devam ediyor. Sektörün bu
kadar başıboş olması ise
küçük esnaf ve sanatkara
darbe vuruyor. AVM’ler,
esnafın celladı oldu adeta…
Belki de Taksim olaylarına
bir de bu cepheden
bakmak gerekiyor.
Küçük esnaf ve sanatkarın
başı AVM’lerle dertte iken
KOBİ’ler de haksız banka
uygulamalarıyla boğuşuyor.
Sayın Bakanımız Zafer
Çağlayan’a bile “el insaf”
dedirten işlem ücretleri,
yüksek kar oranlarının,
huzursuzluğu daha da
artırdığı bilinmelidir. Geçen
yılın kurumlar vergisi
rekortmenleri listesinin ilk
20 sırasında 11 bankanın
5
bulunması, aslında
ekonomideki çarpıklığın
ifadesinden başka bir şey
değil. KOBİ’lerin ya da genel
ekonominin büyüme hızıyla
bankaların büyüme hızları
arasındaki dengesizlik,
uzun dönemde şimdi
öngöremediğimiz bir dizi
sorunu ortaya çıkarabilir.
Çünkü, bu sınır tanımaz
uygulamaların kurbanı
doğrudan reel sektörü
etkilemektedir.
Bir ülkede bankaların faiz
dışı gelirleri, personel
giderlerinin 2 katı kadar ise
BDDK’nın müdahale etmesi
gerekir. Örneğin, BDDK,
mevduat faizlerine müdahale
edebiliyorsa işletmelere
verilen kredi faizlerine de üst
sınır getirebilir.
Adnan KESKİN
Ostim Sanayici ve İşadamları
Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı
Keskin: Taş zenginiyiz ama taş
ithal ediyoruz
Genel Kurula CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan
Toprak, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, ASO
Başkanı Nurettin Özdebir, Çırak Eğitim Vakfı Başkanı
İbrahim Karakoç, Ostim OSB Başkanı Orhan Aydın,
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, OSBDER
ve Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, S. S.
Orta Büyüklükte Yapı Kooperatifi Başkanı Özgür Savaş
Özüdoğru, OSİAD A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Akman
Karakülah, S. S. OSİAD Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi
Başkanı Ahmet Şevki Oğan katıldı
Osiad’ın 22. Genel Kurulunun
açılışını yapan OSİAD Başkanı
Adnan Keskin, yerli ürünlerin
tercih edilmesi konusunda
hükümetin bir çok genelge
yayınladığını hatırlatarak,
savunma sanayi ve otomotiv
sektörü başta olmak üzere
bazı sektörlerde yerlileştirme
oranlarının yükseltilmeye
çalışıldığını kaydetti.
Kamu İhale Yasası ve Kamu
Alım İhale Sözleşmesi’nde 2003
yılında yapılan değişiklikle kamu
ihalelerinde ve alımlarında yüzde
51 yerli alım şartı getirildiğini
anımsatan Keskin, “Ancak
gelin görün ki uygulamada
ne bu genelgeler, ne de diğer
yasal düzenlemeler dikkate
alınıyor. Kamu kurumları,
muadili olmasına rağmen ithal
ürünleri tercih ediyor. Örneğin,
Türkiye, bir taş zengini olmasına
rağmen Çin’den taş ithal ediyor”
değerlendirmesinde bulundu.
Keskin Ankara metrosu ihalesini
kazanan Çinli firmanın, Ostim’deki
raylı sistem kümelenmesini
dikkate almadığını ve yüzde 51
şartına uymadığını savundu.
olduklarını kaydetti.
Üretim merkezlerinin batıdan
doğuya doğru kaydığına
işaret eden Toprak, “Türkiye
burada güçlü ekonomisiyle
tutunmak zorunda. CHP olarak
hiç bir parti ayrımı yapmadan
hangi partiye oy verirseniz
verin biz sizleri desteklemek
istiyoruz. Biz güçlü Türk
ekonomisini yaratmak istiyoruz”
değerlendirmesinde bulundu.
Keskin, OSİAD’ın, sadece
sorunları tespit etmediğini,
imkanları çerçevesinde çözüm
de bulduğunu anlatarak, “Kadına
yönelik şiddetle ilgili bir proje
hazırlayıp AB’ye sunduk” dedi.
Toprak: Sanayiciye sahip
çıkmamız lazım
Genel kurulda konuşan CHP
Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan
Toprak, Türk sanayicisinin ülke
ekonomisi için büyük önem
taşıdığını ifade etti. Toprak, “Sizin
yaptığınız her ihracat Türkiye’de
bir atölyenin çalışması demek.
Sizin yaptığınız her bir liralık
6
ihracat Türkiye’de bir vatandaşın iş
bulması demek, o bir vatandaşın
iş bulması da ailenin tenceresinin
kaynaması ve o ailenin mutluluğu
demek. Ülkede mutluluk ailede
başlar eğer aile mutluysa ülke
mutludur” ifadelerini kullandı.
“İktidar muhalefet ayrımı
yapmadan Türk sanayicisine
sahip çıkmamız lazım” diyen
Toprak, CHP’nin “Türkiye bir krize
girsin iktidar puan kaybetsin
ben geleyim gibi” anlayışının
olmadığına dikkati çekti.
Toprak, CHP olarak Türkiye’nin
önünü açacak yasalara
destek vermeye hazır
Özdebir: “Türkiye sanayide
ciddi mesafeler aldı”
Ankara Sanayi Odası (ASO)
Başkanı Nurettin Özdebir,
Türkiye’nin sanayide ciddi
mesafeler aldığını belirterek,
Türk savunma ve havacılık
sanayisinin her geçen
bilinirliğinin arttığını söyledi.
Özdebir, 2012’nin iç piyasaya
üretim yapan işletmeler için zor
geçtiğini ifade ederek, “Şu anda
para politikasını yönetenlerin
tavrında çok büyük bir değişiklik
gözükmemekte. Bu bize
2013 yılının da aynı şekilde
gitme tehlikesini gösteriyor.
Bu anlamda bizim önümüzü
açacak tedbirlerin bir an önce
alınması lazım” diye konuştu.
Başkan Yaşar: Üretene
destek yok
Genel kurula, Yenimahalle
Belediye Başkanı Fethi Yaşar,
demokratik kitle örgütlerinin
bağımsız ve özgür olması halinde
demokrasinin kökleşebileceğini
söyledi. Memur şehri Ankara’nın
artık sanayinin şehrine
dönüştüğünü ifade eden Yaşar,
üretenlerin kaybettiği bir
dönemin yaşandığını, köylerin
boşaldığını, tarım ve hayvancılığın
öldüğünü söyledi. Televizyonlarda
her şeyin güllük gülistanlık
gösterilmesinden yakınan
Yaşar, teşviklerin de tabana
yayılmadığını, sıkıntı içindeki
firmaların teşvik sisteminden
yararlanamadığını anlattı.
Yenimahalle Belediyesi’ne 10
bin üzerinde üniversitelinin iş
bulmak için başvurduğunu dile
getiren Yaşar, Ankara’daki çarpık
sanayileşmeden de dert yandı.
Aydın: OSİAD’ın bölgeye
katkısı büyük
Ostim Organize Sanayi Bölgesi
Başkanı Orhan Aydın, OSİAD’ın
7
Ostim’le bütünleşmiş bir dernek
olduğunu ve bölgeye katkılarının
büyük olduğu hatırlatarak
başladığı konuşmasını “Ostim,
Ankara’nın sanayileşmesinde
önemli bir merkezdir. Ostim,
Ankara’nın diğer yerlerine
gitmiş firmaları da Ostimli kabul
ediyor, Ostim’de büyüttüğümüz
firmaların gururunu yaşıyoruz”
diyerek sürdürdü.
Savunma ve havacılık alanında
işbirliği toplantıları organize
ettiklerini, son toplantılarda
4 bin iş görüşmesi yapıldığını
dile getiren Aydın, Ankara
metrosunda yüzde 51 yerli ürün
şartına rağmen Çinli firmanın
güçlük çıkardığını söyledi. Aydın,
“Ne yazık ki, eli çantalı adamlar,
maliyeti sıfır olan adamlar, bizim
aleyhimizde konuşabiliyor” dedib
AOSB Başkanı Tuncay:
Kuluçka merkezi olacağız
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi
Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay,
Türkiye’de artık ak ve karanın
tartışıldığını belirterek “Bugün,
siyah denilen şeyin beyaz,
beyaz denilen şeyin de siyah
olduğunu tartışır hale geldik. Son
gelişmelerden kaygılıyız” dedi.
Ostim’in adeta bir okul olduğunu
hatırlatan Tuncay, Anadolu OSB’yi
kurduklarını, AOSB’nin büyümek
isteyen firmalar için kuluçka
merkezi olacağını söyledi. Ülke
kaynaklarının iyi yönetilmesi
gerektiğine dikkat çeken Tuncay,
Eskişehir yolunda, şimdi sökülen
çelik kafes için belediyenin
60 milyon lira harcadığını, 15
bin kişinin istihdam edileceği
Anadolu OSB’nin altyapısı için
ise 90 milyon lira civarında bir
para harcadıklarını belirtirken
“Ankara’nın kaynakları iyi
kullanıldığında önemli şeyler
yapılır” diye konuştu.
Akyürek: Temsilde
bizi de düşünün
OSİAD’ın Onursal Başkanlarından
Mehmet Akyürek de Ostim
ve İvedik’te 15 bin işletmenin
bulunduğunu belirtti ve siyasette
iş dünyasının temsilcilerine de yer
verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yeni yönetim
22. Olağan Genel Kurul
Divan Başkanlığını OSİAD
Onursal Başkanlarından Sait
Ulusoy yaptı. Dİvan Başkan
Yardımcılığını ise Hasan Gürel ve
Bülent Vural yaptılar. Gündem
maddelerinin görüşülmesinin
ardından seçimlere geçildi.
Tek adayın yer aldığı seçim
sonunda Keskin’in başkanlığındaki
OSİAD yönetim kurulunda Ahmet
Kurt, Emrullah Balıkçıoğlu, Serhad
Şahin, Ahmet Erbasan, Atila
Çınar, Yeliz Özkaraoğlu, İsmet
Beyazkılıç, Süleyman Ekinci,
Tamer Tuğlu ve Esat Hisarcıklılar
yer aldı. Denetim kuruluna ise
Mert Taş, Ayşegül Çakmak Genç
ve Kemal Özdem seçildi.
Genel kurulda daha önce görev
alan tüm başkanların da onursal
başkan olmasına karar verildi.
Teşekkür plaketi
Genel Kurulun ardından Önceki
dönem yönetim kurulunda
bulunan ancak bu dönem
görevlerini yeni Yönetim
Kurulu üyelerine devreden
üyelere Hizmetlerinden dolayı
Teşekkür plaketi sunuldu.
45 fabrikanın temeli atıldı
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Geleneksel
5. buluşması ve 45 fabrikanın temel atma töreni
Malıköy’de gerçekleştirildi. AOSB Yönetim Kurulu
Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, “Atalarımız bize
kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize düşen görev ise
bize bırakılan o kurtarılmış topraklarda ekonomik
zafer kazanmak, şehitlerimizin torunlarına istihdam
yaratmaktır” diye konuştu.
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi
(AOSB) Geleneksel 5. buluşması
ve 45 fabrikanın temel atma
töreni Malıköy’de gerçekleştirildi.
Temel atma törenine, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
Sincan Belediye Başkanı Mustafa
Tuna, Yenimahalle Belediye
Başkanı Fethi Yaşar, Ayaş Belediye
Başkanı Ali Başkaraağaç, Ankara
milletvekilleri Aylin Nazlıaka ve
Sinan Aygün, Çankaya Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin
Güvenç, Ankara Sanayi Odası
(ASO) Başkanı Nurettin Özdebir,
milletvekilleri ve Anadolu
Organize Sanayi Bölgesi Yönetim
Kurlu üyelerinin yanı sıra çok
sayıda sanayici katıldı.
Törenin açılış konuşmasını OSİAD
Başkanı Adnan Keskin yaptı.
Keskin, OSİAD’ın 2002 yılında
başlattığı bir projeyi bitirmenin
gururunu yaşadıklarını söyledi.
Derneğin öncülüğünde kurulan
Anadolu OSB’nin, Türkiye’de bir
sivil toplum örgütünün kurduğu
ilk OSB olması bakımından örnek
alınacak model olduğunu, bunun
OSİAD kadrolarının vizyonunu,
üretime olan sevdasını, Türkiye’de
sanayiye, kalkınma ve refaha
8
verdiği önceliği gösterdiğini
belirten Keskin, “Anadolu
OSB’de bacası tüten her fabrika,
bizim gururumuzdur. Açılan
istihdam kapısıyla bu ülkeye
olan borcumuzu ödemiş olmanın
vicdani rahatlığını yaşayacağız”
dedi.
Keskin, “Tam bağımsızlığın
ekonomik bağımsızlıktan geçtiği
bilinciyle harekete ederken
biz diyoruz ki, vatanı sevmek
ancak böyle olur. Biz vatan
sevgimizi fabrikalar açarak
gösteririz. Ne zaman ki, bir
kişiye ekmek kapısı açtık; biz o
gün daha rahat uyuruz. Çünkü,
üretmek var olmaktır. OSİAD
ailesinin birlikteliğinin gücünü
gösteren Anadolu OSB ile ne
kadar gurur duysak azdır. Üstelik,
9
bu sanayi bölgesi, göleti, yeşil
alanları, bademliği, sosyal donatı
alanlarıyla, insan ve doğayla
barışık şekilde yapıldığı için de
ayrıca göğsümüz kabarıyor. Biz
burada herkese sanayileşmenin
yarattığı risklerin azaltılabileceğini
de gösteriyoruz. Bugün bizim
düğünümüz var. Bugün,
bayramımız var. Sofralara bereket
sunacağız. Orta Anadolu’nun
bozkırında, bir zenginlik vahası
yaratacağız. Biz övünmeyeceğiz
de kim övünecek?” diye konuştu.
Tuncay: Vatana borcumuzu
çalışarak ödüyoruz
Anadolu OSB Yönetim Kurulu
Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay,
amaçlarının üretmek, istihdam
yaratmak, uluslararası piyasalara
açılmak, insana ve doğaya saygılı
bir sanayileşmenin mümkün
olabileceğini göstermek olduğunu
kaydetti. Tuncay, “Atalarımız bize
kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize
düşen görev ise bize bırakılan o
kurtarılmış topraklarda ekonomik
zafer kazanmak, şehitlerimizin
torunlarına istihdam yaratmaktır”
diye konuştu.
Diğer OSB’lerden farklı olarak
Anadolu OSB’de, gölet ve göletin
çevresindeki 6 bin fidanlı, 120
bin metrekarelik bir doğal yaşam
ortamı bulunuyor. Çanakkale
Savaşı’nda Ankara ve çevresinde
şehit düşen askerler için bir anıtın
inşa edildiği Anadolu OSB’de,
tüm cadde adları da Kurtuluş
Mücadelesi’ndeki tarihi gün ve
mekânlardan meydana geliyor.
Her bir şehit için badem ağacı
dikilen yüksek gerilim hattının
geçtiği alandan elde edilecek
gelirin ise mesleki eğitimin
yaranına kullanılması amaçlanıyor.
Tuncay, 15 yıllık hayallerinin bu
dev yatırımla gerçekleştiğini
kaydetti. Belediyecilik anlayışıyla
çalıştıklarını dile getiren
Tuncay, sanayi bölgede 330 bin
metrekare idari ve sosyal tesis
alanları, konferans, fuar, sergi
salonları, sağlık ve mesleki eğitim
tesisleri, yürüyüş-koşu, bisiklet
parkurları 45 bin metrekarelik
ticaret sahasında da ticaret
merkezleri kurulacağını belirtti.
“Vatana borcumuzu çalışarak
ödüyoruz” diyen Tuncay,
amaçlarının üretmek, istihdam
yaratmak, uluslararası piyasalara
açılmak, insana ve doğaya saygılı
bir sanayileşmenin mümkün
olabileceğini göstermek olduğunu
kaydetti. Tuncay, “Atalarımız bize
kurtarılmış bir vatan bıraktı. Bize
düşen görev ise bize bırakılan o
kurtarılmış topraklarda ekonomik
zafer kazanmak, şehitlerimizin
torunlarına istihdam yaratmaktır”
diye konuştu.
Kılıçdaroğlu: Şükran
borçluyuz
Temel atma töreninin açılışında
konuşan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, sanayicilerin
Türkiye’nin büyümesine,
kalkınmasına ve istihdamına
katkıda bulunduklarını söyledi.
Sanayicilerin yüceltilmesi gereken
10
kişiler olduğunu vurgulayan
Kılıçdaroğlu, “Onlar önlerindeki
engelleri kaldırmamız gereken
kişilerdir. Çünkü onlar üretiyorlar,
ihracat yapıyor, uluslar arası
alanda rekabet ediyorlar ve
yatırım yapıyorlar. Bütün olumsuz
koşullara rağmen biz Türkiye’yi
büyüteceğiz, biz Türkiye’yi
geliştireceğiz, biz Türkiye’de
istihdam yaratacağız ve biz
Türkiye’nin adını bütün dünyaya
duyuracağız diyorlar. Bu nedenle
onlara şükran borçluyuz” dedi.
Türkiye’de 150’ye yakın organize
sanayi bölgesi olduğunu ve bu
rakamın çok önemli olduğunu
vurgulayan Kılıçdaroğlu, organize
sanayi bölgelerinde bir milyonu
aşkın kişinin çalıştığını dile
getirdi. Kılıçdaroğlu, bir milyonu
aşkın kişinin çalıştığı ve ürettiği
Türkiye’nin yeterli olmadığını daha
fazla organize sanayi bölgelerinin
yapılarak bir çok insana iş imkanı
açılmasının gerektiğini anlattı.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin
büyümeye Türkiye’den daha
sonra başladığına dikkat çeken
Kılıçdaroğlu, Türkiye ile Çin
arasındaki farklara bakıldığında
Türkiye’nin durumunun iç açıcı
olmadığını belirtti. Kararlı iş adamı
ve kararlı sanayicilerin olması
durumunda Türkiye’nin gücünün
bütün dünyaya bedel olduğunun
altını çizen Kılıçdaroğlu, “Yeter
ki çalışalım, yeter ki onların
önündeki engelleri kaldıralım”
dedi. Türk insanının yaratıcı,
dinamik ve taşı sıksa suyunu
çıkaracak gençleri olduğunu
kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Bunların
önünü açtığımız zaman bilgiyi
üniversiteyle beraber sanayiye
kattığımız zaman, sanayicinin
emeğine kattığımız zaman
göreceksiniz çok güzel şeyler
yapabiliriz.”
Organize sanayi bölgelerinin
vergiden muaf olduğunu
hatırlatan Kılıçdaroğlu,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Şimdi dolaylı olarak organize
sanayi bölgeleri yönetimlerini
vergilendirmek istiyor. Bundan
vazgeçsinler, böyle bir şey olmaz.
Organize sanayi bölgelerini sizin
vergi muafiyeti getirmeniz lazım.
Getirdiğiniz vergi muafiyetinizin
sizin arkanızda durmanız
lazım. Binlerce kişiye istihdam
yaratıyorlar. Onları cezalandırarak
arkadan dolanıp vergilendirmeyi
doğru bulmuyoruz. Her türlü
Kurumlar Vergisi’nden muaftır
diye çok açık ve net ifadeler
kullanmamız gerekiyor. Bu
konuda yasal düzenleme
Parlamento’ya geldiğinde
her türlü desteği CHP olarak
vereceğiz.”
Organize sanayi bölgelerinin
yüzde 54’ünde atık su arıtma
tesisi olmadığını anlatan
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Çoğunun imkanları
yok ama devletin bu konuda
katkı vermesi lazım. Gerçi
buraya devletten bir kuruş
yardım almadan önemli
yatırımların yapıldığını başkanlar
söyledi. Kendi güçleriyle, kendi
kararlılıklarıyla Anadolu’nun
bozkırında binlerce kişiye istihdam
yaratacaklar. Ama her taraf böyle
değil, dolayısıyla devletin atık
su arıtma tesisleri konusunda
organize sanayi bölgelerine
katkı vermesi gerekiyor. Yine
bu bölgelerde yatırım yapan
sanayiciye bölge ayrımı
yapılmaksızın teşvik getirilmesi
gerekiyor. Hem sanayinin
kümelenmesi ve toplanması
11
açısından hem de daha sağlıklı
üretimlerin gerçekleşmesi
açısından. Bir başka sorunları ise
sanayicilerin BOTAŞ’ın her yılın
Ekim ayında organize sanayi
bölgelerine baskı kurması. Bu
doğru değil. Organize sanayi
bölgelerinin zaten sıkıntıları var
ama bunları anlaşarak çözmek
mümkün. Bunu yapabilirler ve
bizde bunun takipçisi olacak.”
Yapılan konuşmaların ardından
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Sincan Belediye
Başkanı Mustafa Tuna, ASO
Başkanı Nurettin Özdebir ve
sanayiciler butona basarak 45
fabrikanın aynı anda temelini
attı. Açılışın gerçekleştirilmesinin
ardından CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu, fabrikaların
kurulacağı alana giderek işçilerle
sohbet etti hatıra fotoğrafı
çektirdi.
Konuşmaların ardından
Kılıçdaroğlu’nun butona basması
ile 45 katılımcıyı temsilen
Erdoğan Bayraktar’ın sahibi
olduğu EAG Demir Sanayi A.Ş.’nin
temeline ilk harç konuldu.
22. yılımızı coşkuyla
kutladık
Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin 22. kuruluş
yıldönümü gecesi Bilkent Otel’de yapıldı. Geleneksel
buluşmamız, OSİAD ailesinin birlik ve beraberliğinin en
güzel görüntülerine sahne oldu.
Bilkent Otel’de yapılan OSİAD’ın
kuruluş yıldönümü gecesi,
sanayici ve işadamlarını bir
araya getirdi. Gecede yapılan
konuşmalar, üretimin önemine
dikkat çeken vurgularla doluydu.
Zafer Çağlayan’a ve ekonomi
yönetimine teşekkür etti.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin,
‘Bankalar yüksek karlar elde
ederken reel sektörün maliyetli
krediler almak zorunda
bırakılmasının bankacılara da
ülkeye de yararı yok’ dedi.
Bilkent Otel’de düzenlenen
OSİAD 22. Kuruluş Yılı Yemeği’ne
Yenimahalle Belediye Başkanı
Fethi Yaşar, Anadolu OSB ve
OSBDER Başkanı Hüseyin
Kutsi Tuncay, Ostim OSB
Başkanı Orhan Aydın, İÇASİFED
Başkanı Nihat Güçlü, önceki
dönem başkanlarımızdan
Mehmet Akyürek ve Suat
Hisarcıklılar da katıldı.
Gecenin açılış konuşmasını yapan
OSİAD Başkanı Adnan Keskin,
Reyhanlı saldırısını kınayarak
başladığı konuşmasına 19
Mayıs’ın önemini anlatarak
devam etti. 19 Mayıs’ın
olumsuz şartlara rağmen zafere
ulaşılabildiğini gösteren bir
yolculuğun başlangıcı olduğunu
ve bu günü gençlere bayram
olarak armağan ettiğini ifade
eden Keskin, Mustafa Kemal’in
gençlere işgalden kurtarılmış bir
ülke bıraktığını ancak günümüzde
her 4 gençten birinin işsiz
olduğunu söyledi. Mesleki
eğitime önem vermeyerek
en büyük kötülüğün gençlere
yapıldığını ifade eden Keskin,
OSİAD’ın mesleki eğitimi
önemsediğini hatırlattı ve
“Biz kendi adımıza geçen yıl
öğrenci- sanayici buluşmalarını
12
gerçekleştirmeye başladık.
Meslek lisesi mezunu olup da
mesleğinde zirveye ulaşmış
üyelerimiz, okullara giderek
öğrencilerin moral değerlerini
yükseltmeye çalışıyorlar. Her
sanayiciye de bir meslek lisesi
öğrencisinin sorumluluğunu
verdik. Şu an sayımız çok az
ancak ilerleyen yıllarda projeye
dahil olan sanayici sayısının
artacağına inanıyorum” dedi.
Keskin, kredi derecelendirme
kuruluşu Moody’s’in, Türkiye’nin
notunu artırdığına da değinerek,
gösterdikleri çabalardan
dolayı Ekonomi Bakanı
Bankacılara eleştiri
Bankaların kredi faizlerinde
uyguladığı oranlarla KOBİ’leri
zor durumda bıraktığını, Merkez
Bankası’nın kredi faizlerini
indirmesine rağmen reel faizlerin
her zaman 4-5 puan fazla
olduğuna dikkat çeken Keskin,
“Bankaların faaliyet dışı gelirleri
de oldukça yüksektir. Bankalar
çok yüksek karlar elde ederken
reel sektörün yüksek maliyetli
krediler almak zorunda bırakılması
uzun vadede bankacılara da
bu ülkeye de fayda getirmez.
Çünkü KOBİ’ler ve finans
kuruluşları birbirine muhtaçtır.
BDDK, bazı işlemlerden
alınan ücretler ve reel sektöre
kullandırılacak kredilerle ilgili
üretimden yana tavır almalıdır.
Biz kazanırsak bankacılar da
kazanır” diye konuştu. Keskin,
sözlerini şöyle sürdürdü:
Hayalimiz üreten Türkiye
OSİAD, mütevazı olanaklarıyla
üretim, istihdam, ihracat
bilincini yaymaya çalışıyor.
Çok fazla lafa gerek yok, bu
konudaki samimi gayretimizi
15 bin kişinin istihdam edileceği
Anadolu OSB’nin kuruluşundaki
öncülüğümüz anlatmaktadır.
Komatek, yerel yönetimler,
tarım fuarları, yurtdışı gezi
organizasyonları, AB projelerimiz,
kurduğumuz kooperatiflerimiz,
sosyal sorumluluk projelerimizle
OSİAD, SİAD’lar içinde kendine
özgü bir yere sahiptir.
Mesela, bir organize sanayi
bölgesi içinde tamamen
üyelerinden toplanan bağışlarla
şehitlik anıtının yapılmasının
örneği yoktur. Ama bizler,
Kurtuluş savaşınhda Ankara’da n
cepheye gidip de şehit düşen
askerlerimizin anısına Anadolu
OSB içinde Şehitler Anıtı yaptırdık.
Askerlerimizin bizlerin daha
bağımsız bir ülkede özgürce
yaşaması için canını kanını
vermesi karşısında bizler de
vefa göstermek istedik. Ostim
merkezde zor şartlar altında nasıl
13
ki Atatürk Anıtı’nı yaptırdıysak
Anadolu OSB içinde de Şehitler
Anıtı’nı açtık. Biz, üreten Türkiye
hayaline sahibiz. Bilgiyi,
teknolojiyi, düşünceyi üreten
bir Türkiye istiyoruz ve çabamız
bu yöndedir. Siyasi bağımsızlığın
ekonomik bağımsızlıkla mümkün
olabileceğine inanıyoruz.
Halkbank 3. Bölge Müdürü
İsmet Gergerli
Halkbank’ın esnaf ve sanayiciye
ihtiyaç duyduğu krediyi vermek
üzere kurulduğunu ve 75 yıldır
en uygun şartlarda kredi vermek
için çalışma yapıldığını söylerken,
gecenin sponsorlarından
Kam Beton’un sahibi Mahir
Baykam, 30 yıl önce kurdukları
Kam Beton’un lider bir kuruluş
olduğunu anlattı. Patent,
faydalı modelleri bulunduğunu
belirten Baykam, son 10 yıldır
daha fazla tanındıklarını,
bunun da kalite yolculuğu ile
ilgili olduğunu vurguladı.
İÇASİFED Başkanı Nihat Güçlü,
OSİAD’ın 22 yılı başarıyla geride
bıraktığını belirterek “Artık
ödeyebileceklerini belirtirken 25
Mayıs’ta 45 firmanın temelinin
atılacağının müjdesini verdi.
birbirimize daha fazla destek
olmalıyız, daha fazla paylaşmacı
davranmalıyız. Güçlerimizi
birleştirmeliyiz” diye konuştu.
Aydın: Ostim bir marka
OSTİM OSB Başkanı Aydın,
22 yıl öncesine göre Ostim’in
büyük bir ilerleme gösterdiğini,
Ankara’nın pek çok sanayi
bölgesine Ostim’den firmaların
gittiğini anlattı. Ostim’in artık bir
markalaştığını ve bundan gurur
duyduklarını ifade eden Aydın,
“Ostim, 22 yıl önceki Ostim değil,
savunma ve havacılıkta marka
oldu, iş ve inşaat makinelerinde
odak noktası, temiz enerjide
de Ostim’i marka yapmak
istiyoruz. Metro araçlarını
üretebilecek kapasitemiz var.
Medikal konusunda mesafe
aldık. Ostim’deki firmaları
rekabetçi yapabilmek için onlara
ucuz enerji temin etmeye
çalışıyoruz” diye konuştu.
konusunda karar aldığını belirten
Tuncay, Anadolu Organize Sanayi
Bölgesi için toplanan 20 liralarla
işe başlandığını ve bugün 300
milyon dolarlık bir büyüklüğe
ulaştığını anlattı. Altyapı için
de 80 milyon lira harcandığını
ifade eden Tuncay, “Bu miktar,
Ankara’da Eskişehir yolunda önce
yapılan ardından da sökülüp atılan
çelik kafes için harcanan paraya
eşit. Bu parayla Ankara’da büyük
bir sanayi yerleşkesi kuruldu”
dedi. Tuncay, OSİAD üyeleri
ve Anadolu OSB katılımcıları
olarak geçmiş nesillere olan
vefa borcunu ancak üreterek
Başkan Yaşar: Üretenin
yanında olunmalı
Yenimahalle Belediye Başkanı
Fethi Yaşar da Türkiye’nin
üretmek zorunda olduğuna
dikkat çektiği konuşmasında
ithalatın sakıncalarına değindi.
Daha çok üreterek, istihdam
yaratarak mutlu olunabileceğini
anlatan Yeşer, üretim
yapılmadan kalkınmanın
gerçekleştirilemeyeceğini söyledi.
Toplumsal barış ve huzuru da
üretimle sağlayabileceklerini
dile getiren Yaşar, “19 Mayıs’ı
coşkuyla kutlayacağız. 7 düvelin
işgal ettiği ülkeyi, yabancı
kuvvetlerden temizlediysek,
demokratik bir cumhuriyeti
kurduysak, Başbakan
oluyorsak, cumhurbaşkanı
oluyorsak bunu Mustafa
Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Barış, cumhuriyetin ilkelerine
inanmakla olur” diye konuştu.
Yaşar, üretmenin en büyük
ibadet olduğunu da söyledi.
Konuşmaların ardından yeni
üyelere plaket verilirken, 22.
kuruluş yılı pastası kesildi.
Kılıçdaroğlu’na banka şikayeti
Ostim Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin mart ayında seçilen
yeni yönetim kurulu üyeleri
Adnan Keskin’in başkanlığında
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin,
Başkan Yardımcıları Ahmet
Kurt ve Emrullah Balıkçıoğlu ile
yönetim kurulu üyesi Atilla Çınar,
Serhad Şahin, Atila Çınar, İsmet
Beyazkılıç, Mert Taş, Bülent Vural,
Mehmet Fatih Özeren, Levent
Saruhan, Sahir Keskin, Soner
Özgen, Gürhan Cihaner, Güven
Bozsu ve Gülşen İnal’dan oluşan
işadamı heyetinin ziyaretinde CHP
Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan
Toprak da bulundu.
Ziyarette, iş dünyasının yaşadıkları
önemli sorunlar ile barış
süreci gündeme geldi. OSİAD
Başkanı Adnan Keskin, kıdem
tazminatıyla ilgili CHP’nin bir rapor
hazırlaması gerektiğini belirtirken
bankaların yüksek karlarından ve
uyguladıkları faiz oranlarından
şikayet etti.
Kıdem tazminatlarının devlet
tarafından güvence altına
alınması konusunun önemine
işaret eden Keskin, çalışma
ortamında da bir barışa ihtiyaç
duyulduğunu söyledi. İşçi
ve işveren ilişkilerinde de
barışın sağlanması durumunda
ekonomideki verimliliğin de
artacağına işaret eden Keskin,
CHP’nin kıdem tazminatı
konusunda rapor hazırlayarak
hükümetle, TBMM ve kamuoyu
ile paylaşmasını istedi.
Keskin’in yakındığı konulardan
biri de bankaların yüksek
karlılığı idi. Önceleri Merkez
Tuncay: OSİAD ile
gurur duyuyoruz
Anadolu OSB ve OSBDER
Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay
da üyesi olduğu OSİAD ile
gurur duyduğunu söyledi. OSİAD
yönetiminin 1997 yılında
organize sanayi bölgesi kurma
14
CHP Genel Başkanı’nı ziyaret eden OSİAD heyeti,
bankaların yüksek kâr oranlarından ve bunun
KOBİ dünyasına olumsuz yansımalarından yakındı.
OSİAD Başkanı Keskin, “Büyük firmalar, daha uygun
koşullarda kredi alıyor, krediye daha çok ihtiyaç
duyan ise alamıyor. Reel sektörden alınan faiz
oranları, kağıt üstündeki faiz oranlarının çok çok
üstünde” dedi.
Bankası’nın faiz indirmediğinden
şikayet edildiğini, ancak Merkez
Bankası’nın faizleri düşürmesine
rağmen işletmelerin finans
sorunlarının devam ettiğini
anımsatan Keskin, “Kağıt
üstündeki faiz oranları ile
reel sektöre uygulanan faiz
oranları birbiriyle uyuşmuyor.
Bankalar, yüzde 10- 12 ile
kredi kullandırıyorlar. Büyük
işletmeler, yani krediye çok da
ihtiyacı olmayanlar daha uygun
koşullarda kredi kullanırken
KOBİ’lere ağırlaştırılmış koşullar
öne sürüyorlar. Bankaların
uyguladıkları faiz oranları,
kesinlikle maliyetlerin üzerinde”
dedi. Keskin, bankaların üç
yılda 60 milyar lira civarında kâr
elde ettiğini belirtirken “Bu kâr,
KOBİ’lerden alınan paradır. Bu
para KOBİ’lerin cebinden çıkmıştır.
Eğer bankalar bu kârın yarısını
elde etmiş olsalardı 30 milyar
lira piyasada olacaktı, KOBİ’lerde
15
15
kalacak ve piyasalar canlanacaktı.
Bu para, piyasayı hoplatırdı” diye
konuştu.
Barış süreci de konuşuldu
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu da üretimin
ikinci plana atıldığını,
verimliliği, üretimi, ihracatı
artıracak politikaların daha da
etkinleştirilmesi gerektiğine
dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, iş
dünyası ile ilişkileri daha da
geliştireceklerini söyledi.
Ziyarette barış süreci de ele alındı.
Bu konuyla ilgili bir soruya CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
hükümetin işin bütün yükünü
CHP’nin omuzlarına yüklemek
istediğini, CHP’nin tabanının yüzde
100’ünün barışı desteklediğini
belirterek “Kim ister ki bir
gencin ölmesini, anaların evlat
acısı yaşamalarını… Kimse
savaşı, insanların öldürülmesini
destekleyemez” diye konuştu.
OSİAD’dan İran’la işbirliği
arayışları
OSİAD, İran’ın yeni Büyükelçisi
Alirıza Bikdeli’yi kahvaltıda
ağırladı. Bikdeli’nin ziyaretinde
Türkiye ve İran arasındaki ticari
ilişkilerde firmaların yaşadıkları
sorunlar gündeme getirildi.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin
ve yönetim kurulu üyeleri
ile İran’a iş yapan işadamları
tarafından karşılanan İran’ın
Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli,
kahvaltıya “Türk milletinin sofrası
bereketli olsun” diyerek başladı.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin,
Bikdeli’ye Ostim ve OSİAD
hakkında bilgi verdi. OSİAD’ın
1991 yılında kurulduğunu, iki
kooperatifi, çok ortaklı bir şirketi
bulunduğunu ifade eden Keskin,
dernek öncülüğünde kurulan
Anadolu OSB’de 15 bin kişinin
istihdam edileceğini anlattı.
Ostim’den 160 ülkeye ihracat
yapıldığını, 11 bin işyerinde 150
bine yakın çalışan bulunduğunu
ifade eden Keskin, ziyaretin
İran’la yaşanan ticari sıkıntıların
giderilmesinde önemli bir
fırsat olduğunu söyledi. Keskin,
Türkiye’de yatırım yapmak
isteyen İranlı firmalar için
OSİAD’ın kurduğu Anadolu
OSB’de altyapısı bitmiş arsalar
bulunduğunu da anımsattı.
Büyükelçi Bikdeli: İşbirliği artmalı
İki ülke arasındaki ekonomik
işbirliğinin artmasından yana
olduklarını ifade eden Büyükelçi
Alirıza Bikdeli ise İran’la çalışan
şirketleri parlak bir gelecek
beklediğini, sanayiyi temel
edinmiş şirketlerin kapasite ve
garantilerini belirleyerek çalışmak
istediklerini bildirdi. İran pazarında
OSİAD, üyelerinin iş yapma olanaklarını artırmak
amacıyla İran’la işbirliği zeminleri yaratmaya
çalışıyor. İran’ın Ankara Büyükelçisi Alirıza Bikdeli’nin
OSİAD ziyaretinden sonra bu kez OSİAD yönetimi ve
İran’da iş yapan firma temsilcileri İran büyükelçiliğini
ziyaret etti.
Hindistan, Çin ve Rusya’nın ciddi
bir ağırlığının bulunduğunu
belirten Bikdeli, “Biz, Türkiye’yi
İran’ın birinci ticari ortağı
haline getirmek isteriz. Coğrafi
konumumuzdan dolayı Türkiye,
bizim için daha önceliklidir. İran
ekonomisinde Türkiye’nin ağırlığını
yükseltmek gerekiyor. İran
pazarı, büyük bir pazardır” dedi.
OSİAD yönetimi ve sanayiciler
İran Büyükelçiliği’nde
Büyükelçi Bikdeli’nin OSİAD
ziyaretinden sonra, OSİAD
yönetim kurulu ve İran’la iş
yapmak isteyen sanayici ve
işadamları, İran Büyükelçiliği’nde
akşam yemeğinde bir araya geldi.
Yemekte Ticari Ateşe Faraz
Chamani, OSİAD Başkanı Adnan
Keskin, yönetim kurulu üyeleri
ve İran’a iş yapan firmaların
temsilcileri bulundu. Ticari
Ataşe Faraz Chamani, Türkiye
açısından İran’ın iyi bir pazar
olduğunu, Türk sanayicilerinin
de bu pazarda yer edinmelerini
istediklerini söylerken Büyükelçi
16
Alirıza Bikdeli, İran ve Türkiye
arasındaki işbirliğinin artmasından
yana olduklarını bildirdi.
İran’a uygulanan yaptırımlar
nedeniyle iki Müslüman
komşu ülkenin işbirliğine
engel konulduğunu belirten
Bikdeli, “Türkiye, komşu ülkeleri
ile ilişkilerini güçlendirmek
zorundadır. Türkiye’nin büyümesi
sevindiricidir. Ticaret adamı
güvenliği olan yerde yatırım
yapmak ister. İran, Türk
yatırımcılar için güvenli bir ülkedir.
İran’a gelin, yatırım yapın” dedi.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin
ise para transferlerinde yaşanan
sorunlara dikkat çekti. Ticarette
güvenli bir ortamın önemli
olduğunu, dernek olarak
komşularla olan ekonomik
işbirliğinin artmasını arzu
ettiklerini ifade eden Keskin,
yaşamsal konulardaki ambargoyu
doğru bulmadıklarını söyledi.
Keskin, iki ülke arasındaki
sorunların aşılmasından sonra
ticaret yapmaktan mutluluk
duyacaklarını sözlerine ekledi.
Yanık ve yaraları yüzde 30
daha çabuk iyileştiren cihaz
Yanık ve yara tedavileri alanında
çalışmalar yapan Ankara
Ostim’deki Teknomar şirketi
TÜBİTAK desteğiyle ‘Topivac’
adında dünyada bir ilk olan yara
bakım cihazını geliştirdi.
Yanık ve yara alanında daha
önceden de birçok projeleri
olduğunu belirten Teknomar
Genel Müdürü Hasan Tahsin
Özbek, ‘Topivac’ adında dünyada
bir ilk olan yara bakım cihazını
TÜBİTAK desteğiyle ürettiklerini
söyleyerek, “Biz şirket olarak
daha öncede yanık tedavisi
üzerine çalışıyorduk. Daha önce
yaptığımız projelerde yanık
tedavisinin genelini ele almıştık.
Bu projemizde ise daha önceden
elde ettiğimiz bilgi birikimleri ve
TÜBİTAK’ın desteği sayesinde 3.
ve 4. derecede yanık yaralarını
hedef aldık. Projedeki amacımız
tedaviyi tek cihazda toplamak ve
tedavi sürecini kısaltmaktı. Bunun
için Topical vacum yöntemi
kullanmamızı sağlayacak hibrid
bir cihaz geliştirmeyi planladık.
Bu cihazla yaranın iyileşmesi için
gerekli olan oksijeni homojen
olarak vermeyi, yarayı dezenfekte
etmek için ozon terapi tedavisi
uygulamayı ve yara üzerinde
toplanacak irin, ölü deri, bakteri
tabakalarını vakum ile çekerek
sağlıklı dokuların gelişmesini
sağlamayı kendimize ilk amaç
olarak belirledik. Geliştirmeyi
düşündüğümüz cihazın en
önemli özelliğinin, vakum ve
oksijen/ozon nemlendirme
uygulamasının aynı anda tatbik
edilecek özelliklere sahip olmasını
hedeflemiştik. Ama bu dediğimiz
TÜBİTAK desteğiyle yanık ve yaraları yüzde 30 daha
çabuk iyileştiren cihaz geliştirildi. Dünyada ilk olma
özelliğini taşıyan ‘Topivac’ı geliştiren Ostimli sanayici,
ürününü dünya pazarına açmaya hazırlanıyor.
çalışmaları yapabilmek için
gerekli maddi imkanımız ve alt
yapımız yoktu. Bu imkanları bize
TÜBİTAK sağladı. Projeyi TÜBİTAK’a
borçlu olduğumuzu açık sözlülükle
söylemeliyim” dedi.
TÜBİTAK TEYDEB 1507-KOBİ ArGe Başlangıç Destek Programı
kapsamında “Yanıklı yara
tedavisi için topical vacum tedavi
yöntemi kullanılarak hibrid cihaz
ve bu cihaza ilişkin tedavi sarf
malzemelerin geliştirilmesi”
projesiyle yaklaşık 150 bin TL ile
desteklenen çalışma sonucunda
‘Topivac’ adlı dünyada tek
olma özelliğine sahip cihazı
geliştirdiklerini belirten Özbek,
“Bugüne kadar ki tedavi
süreçleri, birbirinden bağımsız
olarak çeşitli uygulamaların,
pansumanların yaraya tatbiki
ile olmaktaydı. Geliştireceğimiz
yöntemle ve hibrid cihazla, biz
bağımsız gözüken uygulamaları
birbirine entegre edip, tek tedavi
yöntemiyle hem yara drenajını
sağlamakta, hem de iyileştirme
sürecini hızlandıran O2 ve/
veya O3 uygulamasını aynı anda
uygulayarak tedavide yeni bir
çığır açtık. Geliştirdiğimiz cihaz
kronik yaralar, yanık yaraları,
diyabetik yaralarda rahatlıkla
kullanılabilecek” dedi.
Topivac’ın Getirdiği Yenilikler
Topivac’ın yanık dokusunun
ve yaranın hızlı ve uygun
koşullarda, enfeksiyon riskinden
17
uzak iyileşmesini sağlayan
ileri teknoloji bir tedavi sistemi
olduğunu belirten Özbek, ağrıyı
azaltmada ve iyileştirmenin
hızlanmasında özel dizayn
edilmiş yara kapama pedleri
sayesinde negatif basınç altında
oksijenin dokuya zarar vermeden
yaraya ulaşarak yaranın iyileşme
sürecini başlattığını belirtti.
Yanık ve yara tedavisinde en
önemli sorunlardan birinin
enfeksiyon kapma riski olduğuna
vurgu yapan Özbek, yara pedleri
ile doktor tercihine göre ozonlu
su, oksijenli su, bidistile su
yada başka medikal sularla
doğrudan yaranın temizliğinin
yapılabildiğine dikkat çekti.
Cihazın kolay kullanımlı ana
ve ara menüsüyle yara veya
yanık çeşidine göre tedavi
reçete belirlenebildiğini
sözlerine ekleyen Özbek, cihazın
ergonomik yapısı ve ayakları
sayesinde servislerde ve yoğun
bakım ünitelerinde rahatlıkla
kullanılabileceğine dikkat çekti.
Patentini aldıkları Topivac’in
satışa çıkacağını belirten Özbek,
“Bugüne kadar yanık ve yara
tedavisi için alınan ürünler
genelde yurt dışından geliyordu.
Toplu bir cihaz yok ayrı ayrı
cihazlar olduğu için çok yüksek
ücretlerle alınabiliyor. Bizim
geliştirdiğimiz cihaz hem yara
tedavisinde kullanılacak bütün
parçaları içinde barındırıyor hem
de yerli imkanlarla geliştirildiği
için daha ekonomik” dedi.
OSİAD’ın anayasa görüşü
OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve beraberindeki
yönetim kurulu üyeleri, anayasa taslağını TBMM
Başkanı Cemil Çiçek’e sundu. Taslakta resmi dilin
Türkçe olması gerektiği ancak anadil eğitim hakkının
yerel yönetimlere bırakılabileceği belirtildi. Özel
yetkili mahkemelerin kaldırılması, sözlü sınavların
kayıt altına alınması, Anayasa Mahkemesi başkanının
hukukçu olması, seçim barajının düşürülmesi
istenirken, “Anayasa değişikliğinin Meclis’in
üye tamsayısının 3 / 4 ‘ü ile yapılmasında fayda
görüyoruz” denildi.
Ostim Sanayici ve İşadamları
Derneği Hukuk Komitesi
tarafından hazırlanan anayasa
görüşü TBMM Başkanı Cemil
Çiçek’e sunuldu.
OSİAD Başkanı Adnan Keskin ve
beraberindeki yönetim kurulu
üyeleri TBMM Başkanı Cemil
Çiçek’i ziyaret ederek anayasa
ile ilgili görüşlerini sundular.
Anayasa ile ilgili bildirilen yazılı
görüşte, Anayasanın başlangıç
ilkelerinin her Türk yurttaşının
aynı anlamı çıkacağı şekilde net
olarak ifade edilmesi istenirken
Anayasa Mahkemesi’ne başkanlık
yapacak üyenin hukukçu olması
ve üyelerin görev sürelerinin
belirli sürelerle sınırlandırılması
gereğine dikkat çekildi, ayrıca
hâkimlik ve savcılık sınavlarının
bir komisyon tarafından adil ve
tarafsız yapılması, sözlü sınavların
da kayıt altına alınması istendi.
Gerçek ve tüzel kişilere de yasa
teklifi verme imkanı tanınmasını
talep eden OSİAD, “Bu tekliflerin
meclisin çalışmasında zorluk
veya iş yükü çıkarmaması için
TBMM başkanlığı tarafından
Milletvekilleri arasından
oluşturulacak bir kurul tarafından
değerlendirilmesini ve uygun
görülenlerin Meclis Başkanlığına
sunulmasını öneriyoruz” ifadesine
yer verdi.
Anadil eğitimi yerel yöntemlere
Seçim barajının düşürülmesini,
özel yetkili mahkemelerin
kaldırılmasını, anayasanın kısa ve
net hükümleri, temel prensipleri
içermesini bu şekilde sık sık
anayasa değişikliği konusunun
gündeme getirilmesinin
önüne geçilmesini isteyen
OSİAD, resmi dilin Türkçe
olması gerektiği, ancak diğer
dillerde eğitim hakkının da
yasayla düzenlenmesini talep
etti ve “Toplumda konuşulan
veya istenilen farklı dillerin
öğretimi için Yerel yönetimler
yetkilendirilmelidir” denildi.
Anayasa görüş önerisinde Devrim
yasalarının korunması gereğine
dikkat çekildi. OSİAD’ın anayasa
görüş önerisinde şu ifadelere yer
verildi:
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ:
Devlet ifade özgürlüğünün
sağlanması için gerekli ortamı
sağlar. Hiç kimse görüşlerini
18
açıkladığı için tutuklanamamalı,
yasal haklarını kullanması
engellenememelidir.
VERGİ, EKONOMİK VE TİCARİ
HAYAT:
Bir bütçe dönemi içerisinde
o dönem için öngörülmüş
olan vergiler ve sair mali
yükümlülükler sonradan o dönem
için artırılamaz. Artış yapılması
halinde, bu artışlar bir sonraki
bütçe dönemi için uygulanır.
Devlet haksız rekabetin ve kayıt
dışı ekonominin önlenmesi
için gerekli tedbirleri alır.
Ulusal sanayinin geliştirilmesi
toplum ve devlet için hayati
önem taşımaktadır. Bu sebeple
yerli üretimin teşvik edilmesi,
özendirilmesi, sanayinin
korunması ve geliştirilmesi için
gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ:
Anayasa değişikliğinin Meclis’in
üye tamsayısının 3 / 4 ‘ü ile
yapılmasında fayda görüyoruz.
Referanduma başvurulması için
de meclisin 3 / 4” ünün uygun
görmesi şartı aranmalıdır. Yani bir
anayasa değişikliğini referanduma
götürebilmek için de TBMM. nin
3 / 4 oranında çoğunluğunun
olumlu yönde oy kullanmalıdır.
SİYASAL KATILIM VE
KADINLARIN SİYASİ HAYATA
KATILIMI: Anayasamız ve
ilgili mevzuat siyasal katılımı
özendirecek, artıracak şekilde
düzenlenmelidir. Toplumun
siyasal bilincinin ve Kadınların
siyasal katılımın artırılması toplum
yaşamının daha sağlıklı olmasını
sağlayacaktır.
ÜNİVERSİTE, YÖK VE MİLLİ
EĞİTİM:
Yükseköğretim kurumu
kaldırılmalı veya yetkileri çok
sınırlanmalı, Üniversitelerin
özerkliği sağlanmalıdır.
Üniversitelerin esas varlık
alanının bilim üretmek olduğu
vurgulanarak buna uygun
yapılanma sağlanmalıdır. Milli
eğitim 6 -18 yaş arası herkes
için kesintisiz ve parasız olmalı,
toplumun geleceği olan çocuk ve
gençlerin eğitiminin tamamıyla
parasız ve çok yönlü olması
sağlanmalıdır.
MUHALEFET BAKANLIĞI:
Bakanlar kurulunda, muhalefet
partileri adına görev yapacak
bir üyenin de yer alması
sağlanmalıdır. Bu üyenin oy hakkı
ve kadrosu bulunmamalı, ancak
Bakanlar Kurulu çalışmalarına
katılmalı ve görüş ve eleştirilerini
bildirmelidir.
CUMHURBAŞKANININ SECİMİ:
Cumhurbaşkanının TBMM
tarafından seçilmesinin
uygun olduğu kanaatindeyiz.
Cumhurbaşkanlığı makamının
yetkileri daraltılmalı makamın
manevi anlamı da nazara alınarak
her türlü tartışmanın dışında,
meclis tarafından seçilmesinin
uygun olduğu kanaatindeyiz.
ÇALIŞANLAR ADINA
OLUŞTURULAN FONLAR:
Çalışanlar adına oluşturulan
fonlarda birken paralar başka
amaçla kullanılamaz. Haklı ve
zorunlu sebeplerin varlığı halinde
yasa ile ödünç alınabilir ve
yasal faizden az olmamak üzere
faizlendirilerek iade edilir. Bu
kullanım süresi 1 yılı geçemez.
Tüm kamu gelir ve giderleri
şeffaf ve milletin denetimine açık
olmalıdır.
TORBA YASA:
Torba yasa çıkarılamaz. Her
yasal düzenleme, kendi konusu
içinde değerlendirilir. Bir konu,
kendisi ile ilgisi olmayan
konular için yapılacak olan
yasal düzenlemeler içinde ele
alınamaz, yasal düzenlemeye
konu edilemez. Her konu kendisi
ile ilgili yasal düzenlemeler içinde
ele alınır.
KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAME:
Kanun hükmünde kararname
çıkarılması ancak savaş, çok yakın
savaş tehdidi ve tabii afetler
halinde mümkün olabilir. Bunun
dışında meclisin yasa yapma
yetkisini devir edecek şekilde KHK
çıkarılamaz.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e ziyaret
OSİAD’ın 22. olağan genel
kurulunda seçilen yeni yönetim
kurulu, Adnan Keskin’in
başkanlığında TBMM Başkanı
Cemil Çiçek’i ziyaret etti. OSİAD
Başkanı Adnan Keskin ve Başkan
Yardımcısı Ahmet Kurt, Ahmet
Erbasan, Süleyman Ekinci,
Tamer Tuğlu, Mert Taş, Soner
Özgen, Kemal Özdem, Güven
Bozsu, M. Zafer Oğuz ve Gürhan
Cihaner’den oluşan yönetim
kurulunun ziyaretinde barış süreci,
yeni anayasa çalışmaları konusu
gündeme geldi. TBMM Başkanı
Cemil Çiçek, siyasi partilerin
yeni anayasanın çıkarılması
konusundaki sorumluluğuna
19
dikkat çekerken barış sürecine
de toplumun geniş bir kesiminin
destek vermesi gerektiğini anlattı.
Ankara Metrosu’nda Offset Şartı
kağıtta mı kalacak!
Ankara Metrosunda yüzde 51
yerli katkı şartı getirilmesinin
ardından offset uygulamasının
bütün sektörlerde uygulanabilirliği
tartışılmaya başlanmıştı. Ancak,
Ankara Metrosu İhalesini
kazanan Çinli firma CSR Electric
Locomotive’nin, ilk teslim tarihine
az bir süre kalmış olmasına
karşın, yüzde 51 yerli katkı
şartına şimdiye kadar uymadığı
ortaya çıktı. Çinli firmanın
kümede bulunan firmalarla hiç
görüşmediğini, bunun da iyi
niyetli olmadığını ifade eden
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri
Kümelenmesi (ARUS) Yönetim
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya
Burhanettin Güvenç, bu zamana
kadar sadece 1 küme üyesiyle bir
kez görüşme gerçekleştirildiğini
dile getirdi. Güvenç, “O firmanın
sertifikasyonu yok, testi yok gibi
mazeretlerle ondan o parçayı
alamayacaklarını söylediler.
Ancak sertifikasyonu ve test
sorunu olmayan firmalarımız
da var. Onlara hiç uğramıyorlar.
Çinli firma 400 milyon doların
tamamını kendine ayırmaya
çalışıyor” dedi.
“Türkiye artık açık pazar
değil”
Ankara Metrosu’nda şartnameye
yüzde 51 yerlilik payının
konulmasının Türkiye’de bir
kırılma noktasını teşkil ettiğini
kaydeden OSTİM Başkanı
Orhan Aydın, “Geçtiğimiz
günlerde İstanbul’da bir fuarda
Almanya’daki bir kümelenmenin
başkanıyla görüştük. Kendisi,
Türkiye’nin artık açık pazar
olmadığını ve gelip burada
üretim yapmaları gerektiğini
öğrendiklerini söyledi. Bunların
hepsinin arkasında bizim
“Türk’ün Türküsü: Çanakkale” konseri
OSİAD’ın ev sahipliğinde Çanakkale şehitlerini anmak amacıyla Nazım Hikmet
Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan gece duygu doluydu.
İşadamları Derneği (OSİAD)
Başkanı Adnan Keskin, CHP Genel
Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya,
CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ali
Buçan, Yenimahalle Milli Eğitim
Müdürü Mehmet Yıldırım, OSBDER
ve Anadolu OSB Başkanı Hüseyin
Kutsi Tuncay katıldı.
Yüzde 51 şartı ile ilgili sorunlar yaşandığını
açıklayan OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, “Çin tarafında bir
vurdumduymazlık var” dedi.
kümemizin çalışmaları var.
Bir şartnamede bir cümlenin
neleri değiştirebileceğini
çok net gördük” dedi. Offset
uygulamasının her sektörde
uygulanabileceğini dile getiren
Aydın, “Bunun kanun haline
getirilmesi gerek” dedi.
“Bir tane sipariş geçilmedi”
Yüzde 51 şartı ile ilgili sorunlar
yaşandığını açıklayan OSTİM
Teknoloji A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Doç. Dr.
Sedat Çelikdoğan, “Çinlilerle
konuşuyoruz, görüşüyoruz.
Ancak bizim firmalara daha bir
tane sipariş geçilmedi. Yüzde 51
konusunda Almanya bizi ciddiye
alıyor. Türk devletinin felsefesi
değişti diyor. Ama Çin tarafında
bir vurdumduymazlık var. Yüzde
51 ne olacak diye soruyoruz.
Biz bunu kağıtta kalsın diye mi
yaptık? Bu bizi üzüyor” diye
konuştu. Çinli firmanın hiçbir
uluslararası sertifikasyonun
olmadığına dikkat çeken
Çelikdoğan, “Bizim firmalardan
istiyorlar ama onlarda yok”
diyerek, firmanın şartnameye
uymaması halinde teminatının
yanacağına ve ihalelerden men
edileceğine işaret etti.
“Kümemizi görmezden
gelerek hareket ediyorlar”
ARUS Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Ziya Burhanettin
Güvenç ise, “Kümede bulunan
firmalarımızla hiç görüşmemesi
Çinli firmanın iyi niyetinin
olmadığını gösteriyor. Biz
geçtiğimiz Eylül ayında kümenin
20
bütün firmaların listesini, internet
sitelerini ve bilgilerini e-posta
ile Çinli firmaya gönderdik.
Önünüzde fazla süre yok, 324
tane vagonun hizmete girmesi
için vakit kısıtlı. Yüzde 51
katkıyı nasıl temin edeceğiz,
kimlerle görüşeceğiz diye
zaman kaybetmeyin, dedik.
Hangi firmaya güveniyorsanız
onunla çalışın dedik. Ancak
biz Çinli firmaya bu kadar
yaklaşmaya çalışırken onlar bizim
kümemizi görmezden gelerek
hareket etmeye başladı” diye
konuştu. Çinli firmanın, küme
üyelerinden sadece 1 tanesiyle
bir görüşme gerçekleştirdiğini
dile getiren Güvenç, “O firmanın
sertifikasyonu yok, testi yok gibi
mazeretlerle ondan o parçayı
alamayacaklarını söylediler.
Ancak sertifikasyonu ve test
sorunu olmayan firmalarımız
da var. Onlara hiç uğramıyorlar.
Çinli firma 400 milyon doların
tamamını kendine ayırmaya
çalışıyor” dedi.
İhale süreci nasıl
gerçekleşmişti?
Geçtiğimiz yıl Mart ayında
gerçekleştirilen Ankara Metrosu
ihalesine Koreli, İspanyol ve Çinli
firmalar katılmış, ihaleyi 391
milyon dolarlık teklifle Çinli firma
CSR kazanmıştı. Dört metro hattı
için 324 vagon üretecek olan
CSR’nin ilk 15 vagonu 20 ay içinde
teslim edeceği, kalan vagonları
ise 39 ay içerisinde Türkiye’ye
göndereceği belirtilmişti.
Kaynak: Ostim gazetesi
Ostim Sanayici ve İşadamları
Derneği, 18 Mart Şehitleri
Anma Günü ve Çanakkale Deniz
Zaferi’nin 98. yıldönümünde
Başkent Sanat Topluluğu’nun
konseriyle duygu dolu anlar
yaşattı.
Yenimahalle Belediyesi, Nazım
Hikmet Kongre ve Kültür
Merkezi’nde yapılan geceye
Yenimahalle Belediye Başkanı
Fethi Yaşar, Ostim Sanayici ve
Filiz Karadağ’ın sunuculuğunda
“Türk’ün türküsü Çanakkale”
isimli programla sahne alan
koronun şefliğini Mehmet Erhan
Efe yaptı. Koca Seyit’in hikayesini
Aşık Veysel’in türküleri eşliğinde
dinleyen davetliler duygu dolu
anlar yaşadılar. Savaşı anlatan
fotoğrafların ve film kesitlerinin
de gösterildiği gecede tek kişilik
performanslar da seyirciler
tarafından dakikalarca alkışlandı.
Çankaya Üniversitesi öğrencileri sahaya indi
Ostim’de üniversite-sanayi işbirliğine yönelik adımlar artıyor. Son olarak
Çankaya Üniversitesi’nin öğrencileri önce OSİAD’ı ziyaret etti, ardından
işyerlerini gezdi.
Öğrencilerin OSİAD’ı ziyareti
sırasında konuşma yapan
OSİAD Başkan Yardımcısı
Ahmet Kurt, derneğin
Türkiye’nin en önemli
SİAD’larından biri olduğunu,
sadece Ostim’le ilgili değil
genel politikalar konusunda
da üstlendiği görevleri
bulunduğunu söyledi. İş
dünyasının örgütlenmesine
yönelik olarak 98 ortaklı
bir şirketi ile kooperatifleri
ve Anadolu OSB’de kurucu
ortaklığı bulunduğunu
anımsatan Kurt, “Ostim,
dünyaya model olabilecek
bir örnektir. Burası kuluçka
merkezidir. Firmalar burada
büyüyor ve fabrikalaşıyor.
Bugün Sincan OSB’de
bulunan pek çok firma
OSTİM’den gitmiştir. 7
farklı alanda da kümelenme
çalışması var” dedi.
OSİAD Yönetim Kurulu Üyesi
Atilla Çınar’da Ostim’in artık
mühendissiz yapamayacak
noktaya geldiğine işaret
etti. Bölgedeki kümelenme
çalışmalarının devam ettiğini,
teknokent kurulduğunu
21
belirten Çınar, “Ostim,
geleceği olan bir alan.
Ostim’de parça üretmeyi
öğrendik. 15-20 yıl öncesine
göre daha iyi bir konumdayız.
Parça tasarlama ve üretmeyi
başardık ama asıl önemli
olan parçaları birleştirmektir.
Parçadan sisteme geçmeli,
sistem tasarlamayı ve
üretmeyi başarmamız
gerekiyor” diye konuştu.
Çankaya Üniversitesi’nin
öğrencileri, OSİAD
ziyaretinden sonra firmaları
gezdiler.
Gelişmekte olan ülkelerde tahvil
piyasaları sarsılıyor
ABD Merkez Bankası Fed’in
parasal genişlemeyi 2014
ortalarında sona erdirebileceği
şeklinde açıklamasının ardından
gelişmekte olan ülkelerdeki
tahvil piyasalarında borçlanma
ihalelerinde hacim küçültme
veya erteleme faaliyetleri
arttı. Gelişmekte olan ülkelerin
borçlanma maliyetlerinin 2008
krizinden bu yana en yüksek
seviyeye çıkması sonrasında
Romanya 7 yıllık tahvil satışına
dair tüm teklifleri piyasadaki
volatiliteden ötürü önceki gün
reddetti. Rusya 19 Haziran’da 15
yıl vadeli ruble cinsinden tahvil
satışından vazgeçti. Kolombiya 20
yıl vadeli pezo cinsinden tahvil
satışına gelen teklifi yüzde 40
kırptı. Benzer bir şekilde nakit
yetersizliği Çin Maliye Bakanlığı’nın
tahvil satışlarında aksaklıklara
yol açtı. Yatırımcıların gelişmekte
olan piyasalardan son iki yılın
en büyük çıkışıyla alevlenen
tahvil, borsa ve kurlardaki düşüş
Fed’in de parasal genişlemeyi
sonlandırabileceğine dair
mesajlarıyla kredi musluklarının
daha da kısılmasına yol açtı. Fed’in
parasal genişleme politikaları
faizleri düşürerek yatırımların
artmasına olanak tanımıştı.
Gelişmekte olan belli başlı
ülkelerdeki tahvil piyasalarında
faiz oranları yükselişe geçti. Para
birimleri ise dolar karşısında değer
kaybetti. Hisse senedi piyasaları da
düştü. Bloomberg’in haberine göre
yerel kur cinsinden gelişmekte olan
ülke tahvil faizleri bu ay 82 baz
puan artarak yüzde 6.58’e çıkarak
son beş yılın en yüksek seviyesine
çıktı. Türkiye ve Brezilya’da
hükümet karşıtı gösteriler ilave fon
22
ABD Merkez Bankası’nın son toplantısında gelecek
yıl parasal genişlemeyi sonlandırabileceğine dair
mesajı gelişen ülke tahvil piyasalarını vurdu.
gerektiren kalkınma planlarının
önüne zorluklar çıkarıyor.
Bloomberg’e konuşan Marketfield
Varlık Yönetimi Başkanı Michael
Shaoul, “Yerel para cinsinden tahvil
çıkarmak çok daha güç. Çünkü
kimse bunu istemiyor ve hala biraz
talep çekecek ABD doları cinsinden
borç daha pahalı hale gelecek.
Yüksek borç servisi sorunuyla
karşı karşıya olan ülkeler için mali
pozisyonlarının önemli ölçüde
bozulacağını söyleyebiliriz” dedi.
3.9 trilyon dolarlıkkaynak yön
değiştiriyor
Amerikan finans devi Morgan
Stanley’ye göre 19 Haziran’a
kadarki dört hafta içinde
gelişmekte olan ülke tahvili satın
alan fonlardan toplam 6.9 milyar
dolar çıktı. Çıkış 2011 yılından
bu yana en yüksek düzey oldu.
Sermaye çıkışının başlamasıyla
birlikte son dört yılda gelişmekte
olan ülkelere girmiş olan 3.9
trilyon dolarlık likiditenin de yön
değiştirmekte olduğu belirtiliyor.
Çin’in para piyasası oranı bu ay
rekor seviyeye çıkarken, öncü
imalat PMI endeksi de hızlı düşüş
sergiledi. MSCI gelişmekte olan
ülkeler borsa endeksi dördüncü
günde de düşerken son 13 ayın en
büyük haftalık kaybıyla karşılaştı.
Brezilya para birimi real bu hafta
son dört yılın en düşük seviyesine
düşerken Hindistan para birimi rupi
ile Türk lirası da ciddi düşüş yaşadı.
MSCI endeksi yüzde 0.9 düşerek
yılın en düşük seviyesi olan
900.54’e indi.
23
Brezilya Hazinesi sabit-oranlı
menkul kıymetlerin yüzde 17’sini,
sıfır-kuponlu bonoların ise yüzde
88’ini sattı. Ülkenin gösterge
niteliğindeki 2021 yılı vadeli
sabit-oranlı tahvil faizleri 17 ayın
en yüksek seviyesine çıkarak
dün yüzde 11.57’ye yükseldi.
Geçen ay boyunca ise 172 baz
puan arttı. Romanya 688 milyon
leylik (201 milyon dolar) tahvil
satışı tekliflerini önceki gün kabul
edilemez fiyat önerilerinden ötürü
reddetti. Geçen ağustostan bu yana
bu, ilk tahvil ihalesi başarısızlığı
oldu. Güney Kore bu hafta 600
milyar won (520 milyon dolar)
hedeflediği 10 yıl vadeli enflasyona
bağlı tahvil satışının sadece
yüzde 9’unu gerçekleştirebildi.
Kolombiya hükümeti 19 Haziran’da
20 yıl vadeli enflasyona bağlı pezo
cinsinden tahvil satışını yüzde 40
kırparak 150 milyon pezoya (77
milyon dolar) indirdi. Rusya ise bu
hafta 10 milyar ruble değerinde
(304 milyon dolar) planlanmış
tahvil satışını yüzde 7.70 ila yüzde
7.75’lik kabul edilebilir faiz oranı
aralığı yokluğundan ötürü iptal
etti. Ruble cinsinden 2028 vadeli
tahvil faizleri önceki gün 30 baz
puan artarak yüzde 8.1’e çıkarak
geçen ocaktan bu yana en yüksek
seviyeye ulaştı. Rusya Maliye
Bakanlığı 5 Haziran tarihli bir
tahvil ihalesinden vazgeçmiş, 22
Mayıs’ta ise rekabetçi tekliflerin
olmamasından ötürü bir tahvil
ihalesini daha rafa kaldırmıştı.
Kaynak: Dünya gazetesi
Tarımda tehlike sinyalleri
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Kırsalda
genç nüfusun azalması tarımı olumsuz etkiliyor.
Bankalar sokak
sokak risk haritasını takip edecek
Finans sektörünün ‘Google Earth’ü geliştirildi.
Sistem, Türkiye’nin her sokağını BBG evine
dönüştürecek.
Finans sektörünün ‘Google Earth’ü
geliştirildi. Sistem, Türkiye’nin her
sokağını BBG evine dönüştürecek.
O sokaktaki vatandaş ne kadar kredi
kullandı ya da borcunu ne kadar
geciktirdi hepsi anlık görülebilecek.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
“Kırsalda genç nüfusun azalması
tarımı olumsuz etkiliyor.
Tarım ve kırsalda genç nüfusu
tutmanın tek yolu kırsal
kalkınma”.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
kırsalda genç nüfus azalmasının
tarımı olumsuz etkilediğini
belirterek, “Tarım ve kırsalda genç
nüfusu tutmanın tek yolu kırsal
kalkınma” dedi.Bayraktar, yaptığı
yazılı açıklamada, yaş grupları içinde
kırsaldaki en fazla nüfus azalmasının
çocuklarda ve gençlerde yaşandığını,
en fazla nüfus artışının ise 55-64 yaş
grubunda görüldüğünü bildirdi.
KÖY NÜFUSU HIZLA DÜŞÜYOR
Cumhuriyet sonrası yaşanan
ekonomik kalkınmanın kentlerin
cazibesini artırdığını ifade
eden Bayraktar, “Ülkemizde,
kentlerde yaşanan ekonomik,
sosyal gelişme, kırsala çok geç
yansımıştır. Hala kırsalda gelir
seviyesi ülke ortalamasının üçte
biri dolaylarındadır. Türkiye’de belde
ve köylerde yaşayan nüfus, 1935
yılında yüzde 76,5 iken, 1960 yılında
yüzde 68,1, 1980 yılında yüzde
56,1, 2012 yılında ise yüzde 22,7’ye
düştü” bilgisini verdi. Kırsalda genç
nüfusun azalmasının tarımı olumsuz
etkilediğinin altını çizen Bayraktar,
kırsalda ve tarımda genç nüfusu
tutmanın tek yolunun kırsal kalkınma
olduğunu ifade etti. Bayraktar, bu
konuda yapılması gerekenleri şöyle
sıraladı:
KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARINA
AĞIRLIK
“Tarım sektöründe iş kurmak
isteyen genç girişimcilere özendirici
destekler verilmeli, 40 yaşın
altındaki genç çiftçilere, Avrupa
Birliği’ndeki gibi köyden kente göçün
24
önlenmesi, üretimin teşvik edilmesi
ve sürdürülebilirliğinin sağlanması
için faizsiz yatırım desteği gibi
özel destekler verilmeli, tarımda
ülke ortalamasının üçte biri olan
yurt içi gelirin, ülke ortalamasına
hızla yaklaştırılması için önlemler
alınmalı, kırsal kalkınma yatırımlarına
hız verilmeli. Topyekun kalkınma
sağlanmalı, kırsalda sosyal kalkınma
sağlanmalı, GAP, KOP, DAP, DOKAP
gibi büyük bölgesel projelerinin
özellikle tarım ve kırsal kalkınmayla
ilgili yatırımları hızla tamamlanmalı,
Türk tarımına uluslararası piyasada
rekabet koşulları kazandıracak
önlemler alınmalı, pazara yönelik,
sözleşmeli üretim yapılmalı, üretim
planlamasına gidilmeli, Türkiye’nin
mukayeseli üstünlüğü olduğu
ürünlerin üzerinde odaklanılmalı, bu
ürünlere tanıtım ve ihracat destekleri
verilerek dünya pazarlarında
hakimiyetleri sürdürülmeli ve
artırılmalı.”
Kredi Kayıt Bürosu (KKB) sokak
sokak Türkiye’nin risk profilini
çıkartacak. GeoMis adı verilen sistem
ile tüm bankacılık verileri harita
bazlı izlenecek. Bir anlamda finans
sektörünün ‘Google Earth’ü olacak
GeoMis adlı haritada, sokak sokak
bireysel müşterilerin kullandığı
krediler ve gecikmiş alacakları
görülebilecek. Sisteme önümüzdeki
günlerde ticari müşteri bilgileri ile
ödenen çek bilgileri de eklenecek.
Böylece her banka haritadan seçilen
bölge özelinde hem bu bilgileri
görecek hem de kredi notlarının
ortalamasını, trend anlamında
portföyün iyiye mi, yoksa kötüye mi
gittiğini görebilecek.
BANKACILARIN ‘ELİ AYAĞI’
AKŞAM’A konuşan Kredi Kayıt
Bürosu (KKB) Genel Müdürü Kasım
Akdeniz’e göre, GeoMis bir anlamda
‘bankacıların eli ayağı’ olacak.
Akdeniz, projenin detaylarını şöyle
aktardı:
“Biz bütün bilgileri harita bazlı
giriyoruz. Bölgeyi işaretlediği zaman
bankalar bu sistem üzerinden ne
kadar kredi ve gecikmiş alacak
olduğunu görebilecek.
Bu bilgiler rekabeti engellemeyecek
şekilde paylaşılacak. O bölgede 3’ten
az sayıda banka faaliyet gösteriyor
ise bu bilgiler paylaşılmayacak.
Çünkü kendi rakamını bilen banka,
diğer iki bankanın rakamlarını da
tahmin edebilir.
Bankalar nerede bankacılık
faaliyetleri olduğunu görüp buna
göre politikalarını oluşturabilecek.”
Karşılıksız çekte artış trendi
Karşılıksız çek ve protestolu senet
seyrine ilişkin de bilgi veren
Kasım Akdeniz, karşılıksız çek ve
protestolu senette artış trendinin
sona erdiğini söyledi. Karşılıksız
çek sayısı ile büyüme arasında ters
orantı olduğundan hareketle verileri
büyümenin öncü göstergesi olarak
değerlendiren Akdeniz, “Trend
devam ederse 2013’te büyümenin
beklentilerin üzerinde olacağını
söyleyebilirim” dedi. Akdeniz’in
verdiği bilgiye göre, geçen yılın ilk
5 ayında 10.2 milyon çek keşide
edilirken bu yılın aynı döneminde
sayı 9.1 milyon oldu. Bu sayının
da yüzde 3.3’ünü karşılıksız çekler
25
oluşturdu.
250 milyon kez sorgulandık
Üye sayılarının 142’ye yükseldiğini
söyleyen Akdeniz, 2001’de 4
milyon olan sorgulama sayılarının
da 2012’de 250 milyona ulaştığını
belirterek, “Sorgulama sayısı demek
bankaların KKB’den müşterileri ile
ilgili aldıkları rapor demek. Yani
bankacılık sistemi 2012 yılında 250
milyon kez KKB’den müşteri bilgisi
talep etti” dedi.
Kredi kararını ‘robot program’
verecek
KKB’nin yeni projelerinden
birisinin de ‘Karar Destek Sistemi’
olduğunu belirten Kasım Akdeniz’in
bu sistemin aslında bankaların
derecelendirme sistemlerinin bir
benzeri olduğunu ifade etti. Akdeniz,
sistemin işleyişini şöyle anlattı: “Her
banka kendi politikası doğrultusunda
parametre girecek. Örneğin, ‘son
18 ay içinde ödenmemiş çeki olana
kredi verme’ ya da ‘18 aydan uzun
vadeli kredi verme’ gibi... KKB olarak
küçük ve orta ölçekli bankaların
yanında bu sistemi reel sektöre de
yaygınlaştıracağız ki, vadeli satışlarda
bilgiye dayalı karar verebilsinler.
Temmuz ayından itibaren bu
sistemin tanıtımına ve kullanılmasına
başlayacağız.”
26
27
Sanayi ithal girdiye sarıldı dış
ticaret açığı büyüdü
ANKARA - Türkiye’nin yeterli
rezervi olmadığı için büyük
oranda dışa bağlı bulunduğu
petrol, gaz gibi enerji ürünlerinde
ithalat yılın ilk beş ayında
azalırken, sanayide ithal girdiği
bağımlılığı ve montajcılığı
gösteren “işlem görmüş
hammaddeler” ithalatı ise hızlı bir
artış gösterdi. Bu dönemde ithalat
faturasında yaşanan artış ve dış
ticaret açığındaki büyüme büyük
oranda bu kalemden kaynaklandı.
DÜNYA’nın TÜİK verilerinden
yaptığı belirlemelere göre ocakmayıs döneminde sanayi için
işlem görmüş hammaddelerin
ithalatı yüzde 24.3 artışla
37.1 milyar dolara ulaştı. Bu
kalemde geçen yıla göre 7.3
milyar dolar daha fazla ithalat
gerçekleştirildi. Buna karşılık, ara
malı (hammadde) niteliğindeki
diğer fasıllarda ithalat geçen
yıla göre geriledi ya da düşük
artışlar gösterdi. Özellikle
en önemli girdilerden enerji
ürünlerinde ithalatın düşüş
gösterdiği belirlendi. “Gizli
veri” kapsamındaki ham petrol,
bitümenli taşkömürü ve doğal
gaz ithalatı 15 milyar dolarla
geçen yılın aynı dönemindekine
göre 1.3 milyar dolar daha düşük
kaldı. Geçen yıla göre işlem
görmemiş yakıt ve yağlar 187.4
milyon, işlem görmüş diğer yakıt
ve yağlar 104.5 milyon dolar
azaldı. Aynı zamanda sanayi için
işlem görmemiş maddelerde 851
milyon dolarlık bir düşüş yaşandı.
Geçen yılın aynı dönemine göre
yatırım mallarının aksam ve
parçaları ithalatı 653 milyon,
esası yiyecek ve içecek olan
işlenmemiş hammedeler ithalatı
Toplam ithalatın yüzde 74’ünü oluşturan hammadde
ithalatı, beş ayda gerçekleştirilen toplam ihracatın
yüzde 123’ü düzeyine çıktı. Başka deyişle yapılan tüm
ihracatla, hammadde ithalatının sadece yüzde 81’i
karşılanabildi.
164.2 milyon, bunların işlenmiş
olanlarının ithalatı 13.4 milyon,
taşımacılık araçlarının aksam ve
parçalarının dış alımı da 24.2
milyon dolarlık bir artış gösterdi.
5 ayda 77.4 milyar dolarlık
ithalat
Bu gelişmelerle toplam ara malı
ithalatının beş aylık tutarı, geçen
yıla göre yüzde 7.9 oranında 5.7
milyar dolarlık artışla 77.4 milyar
dolara ulaştı. Aynı dönemde
yatırım malı ithalatı sadece 604
milyon dolarlık artışla 14.9 milyar,
büyük bölümü binek otomobil
olmak üzere toplam tüketim malı
ithalatı da 1.5 milyar dolarlık bir
artışla 12.2 milyar dolar oldu. Bu
gelişmelerle toplam ithalat geçen
yıla göre yüzde 7.8 milyar dolar
büyüyerek 104.8 milyar dolara
çıkarken, bu artışın 5.7 milyar
dolarının ara malı ithalatından
geldiği dikkati çekti.
Geçen yıla göre toplam ithalattaki
7.8 milyar dolarlık artışa karşılık,
toplam ihracat 1.8 milyar dolar
artışla 62.8 milyar dolar oldu. Beş
ayda yaklaşık 42 milyar dolarla,
geçen yıla göre 6.1 milyar dolar
28
daha fazla dış ticaret açığı verildi.
Açıktaki büyüme büyük oranda
ara malı grubundaki ithalattan,
bu gruptaki artış da esas olarak
“sanayi için işlem görmüş” ara
mallarından kaynaklandı.
Toplam ihracatın yüzde 123’ü
kadar ithal hammadde
Türkiye’nin yaptığı toplam
ihracat, aynı dönemdeki ara malı
ithalatına yetmiyor. Bu orantısız
tablonun bu yıl ilk beş ayda daha
da bozulduğu gözlendi. Beş aylık
toplam ithalatın yaklaşık yüzde
74’ünü oluşturan hammadde
ithalatı, aynı dönemdeki toplam
ihracatın yüzde 123.2’si düzeyinde
gerçekleşti. Bu oran geçen yılın
aynı döneminde de yüzde 117.4
olmuştu. Başka deyişle beş aylık
dönemlere göre toplam ihracatın
ara malı ithalatını karşılama oranı
yüzde 85.1’den yüzde 81.2’ye
geriledi.
Ocak-mayıs döneminde tüketim
malı ihracatının ara malı ithalatına
oranının yüzde 31.5’le düşük
kalması ise sanayinin kullandığı
ithal girdilerin ihraçlık ürünlerden
çok iç tüketime yönelik üretimde
kullandığını gösteriyor.
KOBİ’ler savunma sanayiine
giriyor
Son yıllarda yapılan Ar-Ge
çalışmalarıyla belli başlı ürünlerin
sahip olduğu teknolojilerin yerli
imkânlarla geliştirildiğini belirten
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün, KOBİ niteliğindeki
işletmelerin savunma sanayiinde de
rol almasını amaçladıklarını söyledi.
Başarılı Ar-Ge projelerinin küçük
çaplı üretimden öteye gidemediğine
dikkat çeken Ergün, “Ar-Ge’de
önemli mesafeler kat ettik. Şimdi
ise geliştirdiğimiz ürünleri ihraç
edebilmemiz için ticarileşme
sürecine giriyoruz.” dedi.
Zaman’dan Ercan Baysal’ın haberine
göre; katma değeri yüksek teknolojik
ürünlerin geliştirilmesi için son
yıllarda hem kamu hem de özel
sektör, araştırma geliştirmeye önemli
miktarda pay ayırıyor. TÜBİTAK,
sanayi kuruluşlarına, kamuya
ve araştırmacılara geçen yıl bu
kapsamda 1,4 milyar liralık destek
verdi. Türkiye, GSMH’nın yüzde
0,86’sını Ar-Ge’ye ayırıyor. Bunun
Türkiye’nin araştırma geliştirmeye yönelik yatırımları
artarken, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
(KOBİ) sanayinin her ayağında üretim yapmaya
hazırlanıyor.
sonucunda savunma, otomotiv,
enerji ve sağlık gibi birçok alanda
dünyada sayılı ülkelerin sahip olduğu
teknolojiler artık Türkiye’de geliştirilir
duruma geldi.
Ar-Ge’ye aktarılan kaynakların
etkisiyle bu alanda güzel gelişmeler
olduğunu belirten Bakan Ergün,
TÜBİTAK’ın geliştirdiği ancak
seri üretim yapmadığı ürünlerin
raflarda kalmasına müsaade
etmeyeceklerini söyledi. TÜBİTAK’ta
köklü değişiklikler yaptıklarını ifade
eden Ergün, “Kurum, daha sanayi
odaklı, daha iş dünyası odaklı, daha
ticari, teknolojinin ticarileşmesi
odaklı bir destek programı ve
araştırma programına yönelmiş oldu.
Şimdi bir taraftan tabii ki kamunun
araştırmalarını da yürütüyor, askeri
nitelikli araştırmalar da yürütülüyor,
savunma sanayii araştırmaları
da yürütülüyor, ama bir taraftan
da geliştirilmiş teknolojilerin
ticarileştirilmesi çalışmaları
29
sürdürülüyor.” şeklinde konuştu.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Ergün, küçük ve orta ölçekli
firmalar ile savunma sektörünün
de desteğiyle dünya piyasalarına
taşınacak ürünler sayesinde ArGe’de asıl hedefe ulaşılacağını
söyledi. TÜBİTAK’ın askerî amaçla
geliştirdiği projelerin önemine
değinen Ergün, şöyle konuştu: “Biz
askerî amaçlı mayın tarama cihazları
yapıyoruz. Küçük çaplı bir üretim
tesisi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
mayın tarama cihazı talebini
karşılıyoruz. Bu 100 tane veya
500 tane ancak bu seri üretimle
değil, atölyede üretiliyor. Aslında
bu ticarileşebilir ve tüm dünyaya
ihraç edilebilir bir ürün. Biz bu tür
teknolojilerin dünya piyasalarına
sunulması amacıyla, artık lisansıyla,
patentiyle ve teknolojisiyle KOBİ’lere
transfer etmek istiyoruz. TÜBİTAK
yakında bu hedefler doğrultusunda
çağrıya çıkacak ve şu teknolojiyi
ticarileştiriyoruz diyecek.”
Kamu alımlarında Kobi’lere
destek
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, KOSGEB ile Devlet
Malzeme Ofisi (DMO) arasında imzalanan protokolün
kamu alımlarında KOBİ’lere önemli destek
sağlayacağını söyledi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
KOSGEB ile Devlet Malzeme
Ofisi (DMO) arasında imzalanan
protokolün kamu alımlarında
KOBİ’lere önemli destek
sağlayacağını söyledi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün ile Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek, KOSGEB ile
Devlet Malzeme Ofisi arasında
imzalanan işbirliği protokol
törenine katıldı.
İmzalanan protokolün kamu
alımlarında KOBİ’lere önemli
destek sağlayacağını söyleyen
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
“Protokol önemli bir protokol,
DMO kamu alımlarında önemli
bir piyasa yapacak. Dolayısıyla bu
protokol bizim KOBİ’lerin kamu
alımlarında daha yüksek bir paya
sahip olmasını sağlayacaktır.
KOBİ’ler ekonomide çok önemli.
TÜİK’in rakamlarına göre
Türkiye’deki girişimcilerin yüzde
99’u KOBİ veya mikro düzeyinde.
Bu protokol çerçevesinde
inanıyorum ki kamu alımlarında
KOBİ’lerin payı yükselecektir”
dedi.
KOBİ’lerin ekonomideki
durumlarını daha da düzeltmek
için yapılan çok iş olduğuna
dikkat çeken Bakan Şimşek, “En
son gelir vergisi tasarısı vardı,
onu Meclis’e yeni gönderdik, alt
komisyonda görüşülüyor. Genel
olarak vergi yüklerini geçmiş
dönemde indirdik. Bu sayede bir
KOBİ ya da herhangi bir şirketimiz
100 liralık kar ettiğinde yüzde 65
vergi ödüyordu, biz bunu yüzde
35’e kadar indirdik” diye konuştu.
Özel sektörün önünü açtıklarını
ve bu sayede Türkiye’de istihdam
ve katma değerin arttığını,
ekonominin büyüdüğünü
söyleyen Şimşek, “1990 yılında
milli gelir 198 milyar dolardı,
2000’li yıllarının başında 200
milyar dolar, 10 yıl yerinde
saymış. 2012 yılında neredeyse
800 milyar dolara ulaşmış. Burada
önemli olan verimlilik artışı,
istihdam artışıdır. Son 5 yıl içinde
5 milyon insanımıza iş bulmuşuz.
Son 1 yılda dahi Türkiye 1 milyon
150 binin üzerinde bir istihdam
oluşturmuştur. Bunu büyük ölçüde
KOBİ’ler oluşturmuştur. Biz yükleri
mümkün olduğunca aşağıya
çektik. Kayıt dışı ile mücadelede
çok yol katettik. Geçen sene
vergi kanunlarında çok önemli
düzenlemeler yaptık, özellikle
girişimcilere destek anlamında
çok ciddi vergi avantajları
sağladık” şeklinde konuştu.
“KOBİ’LERİN NİTELİĞİNİN
ARTIRILMASINI DESTEKLİYORUZ,
ÇÜNKÜ DÜNYA İLE BÖYLE REKABET
EDİLEBİLİR”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Ergün ise, “İmzalanan protokolle
KOBİ’lerin kamu alımlarındaki
payını artıracak olan bir adımı
atmış oluyoruz. Türkiye’nin
ekonomik ve sosyal hedeflerine
varabilmesi için rekabet gücü
yüksek özel sektöre ihtiyaç var.
Son yıllarda artık daha fazla
üretenin yanında daha nitelikli
ürünler üretme noktasında
adımlar atıyoruz. Daha pahalı
31
dediğimiz ürünlere doğru
yöneliyoruz. Sektörel strateji
belgelerinde üzerinde en çok
durduğumuz konu bu oldu” dedi.
Son teşvik sisteminde nitelikli
ürünlere daha nitelikli destekler
verildiğine dikkati çeken Ergün,
bu konuda rekabetçi bir özel
sektör oluştururken işin üretim
ayağına verilen destek kadar
tüketim ayağına verilen desteğin
de önemli olduğunu dile getirdi.
Ergün, Türkiye’nin dünyanın
en dinamik iç pazarı haline
geldiğini belirterek, bugün dünya
devi denilen birçok firmanın
aslında başarı yaşarken kendi içi
pazarlarındaki başarının üstüne
inşa ettiklerini ifade etti. Ergün,
“Bunu yaparken kesinlikle
ekonominin gerçeklerine aykırı
olarak yapamazsınız. Kamu
alımında KOBİ’ler desteklensin,
peki KOBİ olsun da ne olursa
olsun diye mi düşüneceğiz.
Öyle düşünmeyeceğiz, onlara
yol göstermemiz lazım. Biz,
KOBİ’leri destekliyoruz ama
KOBİ’lerin niteliğinin artmasını da
destekliyoruz. Çünkü, dünyayla
ancak böyle rekabet edilebilir”
ifadelerini kullandı.
Ürünlerin satın alınırken KOBİ’lere
de yol gösterileceğine işaret
eden Ergün, açık ekonomilerde
tüketicilerin kaliteli ve uygun
ürünlere sahip olmayı istediğini
söyledi. “Kamu olarak tüketicilere
örnek olmak zorundayız” diyen
Ergün, bugüne kadar kamu
alımlarında yerli ürünlerle ilgili
düzenlemeler yapıldığını ifade
etti.
Dolaylı vergide hızlı artış
KDV, ÖTV gibi tüketimden alınan dolaylı vergilerdeki
tahsilat, ilk beş ayda geçen yıla göre yüzde 25.4 arttı.
Tüketimden alınan KDV, ÖTV gibi
dolaylı vergilerde yılın ilk beş
ayında yaşanan hızlı tahsilat artışı, iç
talepte ve genel olarak ekonomide
canlanma işareti verdi. Tüketimde
ve vergi doğuran faaliyetlerdeki
daralma sonucu ekonominin
yavaşladığı 2012 yılında devletin
vergi tahsilatı düşük kalmıştı.
DÜNYA’nın Maliye Bakanlığı
verilerinden yaptığı belirlemelere
göre, “doğrudan vergi” niteliğindeki
gelir ve kurumlar vergisi ile
mülkiyetten alınan vergilerde beş
aylık toplam tahsilatın sadece yüzde
6.9 artışla 42 milyar 759 milyon
lira olduğu ocak-mayıs öneminde
“dolaylı” vergi tahsilatı ise yüzde
26.9’luk artışla 88 milyar 874
milyon liraya ulaştı. Geçen yılın
aynı dönemine göre 18 milyar TL
daha fazla dolaylı vergi geliri elde
edildi. Bu yılın tümünde 218 milyar
lira dolayında öngörülen dolaylı
vergilerde ilk beş ayda hedefle
uyumlu olarak bunun yaklaşık yüzde
41’i oranında bir gerçekleşme
sağlandı. Toplam vergi tahsilatı
ilk beş ayda yüzde 18.7 artışla
131 milyar 651 milyon lira olarak
gerçekleşti. Dolaylı verginin toplam
vergi gelirleri içinde geçen yıl ilk beş
ayda yüzde 63.9 olan payı, bu yıl
aynı dönemde 4 puana yakın artışla
yüzde 67.5’e yükseldi.
İthalde KDV tahsilatı yükseldi
Dolaylı vergiler kapsamında dahilde
alınan KDV’de beş aylık tahsilat
yüzde 19 artışla 15 milyar 467
milyon liraya ulaşırken, hızlanan
ithalat paralelinde ithalde alınan
KDV ise yüzde 29.1’le çok daha
KOBİ Kümelenme ve
Rekabetçilik
Şefik Ergönül
İhracat Sohbetleri
yüksek oranlı bir artışla 24 milyar
748.4 milyon lira oldu. Geçen yıl
gerileyen ithalatta bu yıl yaşanan
hızlanma, bu gelişmede etkili oldu.
Beş aylık tahsilat dahilde alınan
KDV’de yılın tümü için öngörülen
36.4 milyar liralık hedefin yüzde
42.5’ini, ithalden alınan KDV’de ise
61.2 milyar lira olan hedefin yüzde
40.4’ünü oluşturdu.
31.8 milyarlık ÖTV geliri oldu
Dolaylı vergi gelirlerinin en büyük
bölümünü oluşturan ÖTV’de ise
tahsilat yüzde 27 ile hızlı bir artış
göstererek 31 milyar 751 milyon
liraya ulaştı. Bu yılın tümünde 83
milyar 137 milyon liralık ÖTV geliri
hedefleniyor. İlk beş ayda bunun
38.2’si gerçekleşti. Bu kapsamda
petrol ürünleri ve doğalgazdan
alınan ÖTV yüzde 41.5 artışla 17
milyar 563.4 milyon lira oldu. Sigara
ve diğer tütün mamullerinden alınan
ÖTV’de beş aylık tahsilat yüzde 5.8
artışla 7 milyar 347 milyon, motorlu
taşıt satışlarından elde edilen ÖTV
yüzde 24.3 artışla 3 milyar 674
milyon, alkollü içkilerden elde edilen
ÖTV yüzde 15.8 artışla 2 milyar
20.4 milyon, kolalı gazozların ÖTV
geliri yüzde 13.3 artışla 93 milyon
lira oldu. Dayanıklı tüketim diğer
ürünlerin satışlarından sağlanan
toplam ÖTV geliri de yüzde 21.8
artışla 1 milyar 54 milyon liraya
ulaştı.
Damga vergisi ve harçlarda
durum
Yılbaşında damga vergisi ve harçlara
yapılan zamlar, ilk beş ayda bu
kalemlerde önemli bir gelir artışı
32
yarattı. Yurttaşlar, ilk beş ayda geçen
yılın eş dönemine göre yüzde 30.2
daha fazla olmak üzere 3 milyar 989
milyon liralık harç ödedi. Çeşitli resmi
işler dolayısıyla ödenen damga
vergisinde ise beş aylık tahsilat
yüzde 42.3’lük bir artışla 5 milyar
793 milyon liraya ulaştı.
İlk beş ayda, dolaylı vergi
niteliğindeki diğer kalemlerden
banka ve sigorta muameleleri
vergisinde yüzde 14.2 artışla 2
milyar 523 milyon liralık tahsilat
gerçekleşti. Özel iletişim vergisinde
beş aylık tahsilat 1 milyar 48 milyon
lira geçen yılın eş dönemindeki ile
yaklaşık aynı düzeyde gerçekleşirken,
şans oyunları vergisinde ise tahsilat
yüzde 13.8 artışla 316 milyon liraya
ulaştı. Dahilde alınan diğer mal ve
hizmet vergileri de 339.5 milyon lira
oldu.
Doğrudan vergi hedefle uyumlu
İlk beş ayda doğrudan vergilerdeki
tahsilat ise sadece yüzde 6.9 artışla
42 milyar 759 milyon lira düzeyinde
gerçekleşti. Doğrudan vergilerde,
99 milyar 640 milyon liralık yıllık
hedefin yaklaşık yüzde 43’ünü
oluşturdu. Başka deyişle artış düşük
kalmakla birlikte yıllık hedefle
uyumlu gerçekleşti. Bu kapsamda
gelir vergisi tahsilatı yüzde 11.6
artışla 24 milyar 871 milyon lira
olurken, kurumlar vergisi tahsilatı
yüzde 0.7 azalışla 14 milyar 272.4
milyon ve mülkiyet üzerinden alınan
veraset intikal ile motorlu taşıt
vergilerinin toplam tahsilatı yüzde
8 artışla 3 milyar 615.8 milyon lira
düzeyinde gerçekleşti.
Evvelki hafta Ankara’da yapılan
bir uluslararası “KOBİ İşbirliği ve
Kümelenme Projesi” kapsamında
yapılan “Uluslararası İşbirliği ve
Rekabetçilik” (www.kobikumelenme.
gov.tr) toplantısından söz etmiştik.
Geçtiğimiz hafta da İstanbul Ticaret
Odası ( İTO ) tarafından düzenlenen
“Uluslararası Rekabetçiliğin
Geliştirilmesi, Destekleri Ve
Beklentiler” toplantısında, KOBİ
rekabetçiliğinin geliştirilmesinde
“Kümelenme” kavramının önemini
ve bu olgunun rolünü tartıştık.
Bu konuya neden bu kadar önem
ve yer verdiğimizi anlatarak
sohbetimize başlayalım isteriz.
Uluslararası rekabet arenasında
yer almaya çalışan KOBİ sahibi ve
yöneticilerinin karşılaştığı güçlükleri
her zaman konuşuyoruz, sorunları
dile getirmeye ve dağarcığımızdaki
bilgileri aktarmaya çalışıyoruz.
Güçlüklerin en önde geleni kaynak
yetersizliği. Kaynak dediğimiz zaman
sadece parayı kastetmiyoruz. Bizim
en önemli kaynak dediğimiz ilişkiler
ve bu ilişkilerle oluşturulan ilişki ağı
ile bilgi ve beceri bilgisi kaynaklarını
ön sıralara yerleştiriyoruz. Her
zaman söylediğimiz gibi kümelenme
bize, çok sevdiğimiz bir toplumsal
geleneğimiz olan “İmece”yi
çağrıştırıyor. Bu toplantıya da bu
pencereden baktık. Çünkü küme
uygulamalarındaki başarılarını
bizlerle paylaşan dostlarımızın
anlattıkları ve toplantıya katılan
yöneticilerin bu iyi uygulama
örneklerinden aldıkları, söyledikleri
mesajlar bizleri işbirliği
uygulamalarının geleceği konusunda
cesaretlendirdi.
Kümelenme ile çalışan KOBİ’ler, küme oluşumunu
sağlayan işbirliği kuruluşlarının olanaklarına devletin
verdiği destekler katıldığında ortaya çıkan verimli
gücü kullanarak uluslararası rekabet arenasında daha
güçlü bir yer bulabiliyorlar.
Kümelenme KOBİ’lere, bilgi, ilişki
ve finansal kaynaklar konusunda
önemli destekler sağlıyor. Her bir
işletmenin, kendi başına hareket
ederek erişemeyeceği yerlere
erişim sağlamalarını, doğru
ilişkileri kurmalarını, bu ilişkileri
kurarken gereken insan kaynağı,
finansman ve bilgi gereksinimleri
için bireysel yatırım yapmadan
çalışabilmelerini “Küme” yönetimi
sağlıyor. Madalyonun öteki tarafına
yani desteği sağlayan devlet
tarafına baktığımızda da 15 / 25
şirketle uğraşmak yerine bir küme
ile uğraşmak durumunda kalan
bürokrasinin de işi azalıyor ve verimi
yükseliyor.
Kümelenme ile çalışan KOBİ’ler,
küme oluşumunu sağlayan işbirliği
kuruluşlarının olanaklarına devletin
verdiği destekler katıldığında ortaya
çıkan verimli gücü kullanarak
uluslararası rekabet arenasında daha
güçlü bir yer bulabiliyorlar.
Havacılık ve Uzay Kümelenmesi
Derneği Genel Sekreteri Sayın
Yalçın Yılmazkaya yaptığı
konuşmada, firmaların kendi
başlarına hareket etmeleri halinde,
görüşme randevusu bile almakta
zorlanacakları havacılık ve uzay
sanayiinde çalışan dünya devlerini
görüşme masasına getirip, küme
üyeleri ile görüştürebilmenin,
bilinçli bir işbirliği ve güçbirliğinin
eseri olduğunu ifade ettiler. Çelik
İhracatçıları Birliği’ni temsilen
küme çalışmaları hakkında konuşan
Sayın Mehmet Emre Eyüboğlu da
yurtdışına pazarlama yapmak için,
33
küme üyesi firmaları seyahate
götürmeden önce Birliğin,
hedef olarak seçilen ülkelere ön
araştırma heyeti gönderdiğini, bu
araştırmaların sonucunda elde edilen
bilgilerin değerlendirilmesiyle de
hangi ülkelere pazarlama seyahati
yapılmasına karar verildiğini söyledi.
Diğer konuşmacımızın da belirttiği
gibi, gidilen ülkelerde daha önce
yapılan bu çalışmalar sonucunda, o
ülkelerin gerçek ve güçlü alıcıları ile
görüşme masalarına oturabildiklerini
ifade etti.
Bu konuyu tekrarlamakta ve ısrarla
vurgulamaktaki amacımız, KOBİ
yöneticisi ve sahiplerinin, 2010/8
sayılı Ur-Ge tebliği çerçevesinde,
işbirliği kuruluşları aracılığı ile
alabilecekleri desteklerin peşine
düşmelerini sağlamak.
Bakanlık yetkililerinin verdiği bilgiye
göre bugün itibariyle 116 Ur-Ge
projesi yapılmaktadır. Her projede
ortalama 20 firma olsa toplam 2320
firma yapar ki toplam KOBi sayısına
bakarsanız bunun az olduğunu
söylemek bile kifayetsiz kalır.
Konuyu daha detaylı incelemek
isteyen dostlarımız Ekonomi
Bakanlığı’nın internet sayfasında
Politika Araçları sekmesindeki
Destek Programları altında, “2010/8
Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin
Geliştirilmesinin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ” başlığına bakarak
daha fazla bilgiye erişebilirler.
Kaynak: Dünya gazetesi
(25 Haziran 2013)
Sermaye şirketlerinin yönetimleri
tarafından her yıl düzenlenecek
olan faaliyet raporları
Mehmet DUMAN
1. GİRİŞ
Faaliyet raporları varoluş amacı
kanuni zorunluluktan doğmayıp,
örgütlerin belirli periyotlarda
niceliksel ve niteliksel olarak neler
yaptıklarını, örgüt organlarının
faaliyetlerini belgeleyen yazılı
dokümanlardır. Ölçmeden
değerlendirme yapılmaz ana
ilkesi bu faaliyet raporlarının
daha anlamlandırmaktadır. Bu
faaliyet raporları her dönem
düzenlenmekte ve içeriği
itibariyle bünyesinde geçmişi,
yaşanılan dönemi ve geleceği
barındırmaktadır. Bu özelliği
faaliyet raporlarına karşılaştırılablir
olma yetisi sağlamaktadır.
2. KİMLER, NASIL HANGİ İLKELERE
GÖRE DÜZENLER VE TANIMI
İhtiyaçtan üretilmiş olan faaliyet
raporları, günümüzde yasal
düzenlemeler ile zorunluluk haline
getirilmiş, hatta düzenlememesi
durumunda ciddi yaptırımlar
öngörülmüştür. Ekonomik
olsun, olmasın faaliyeti kamuyu
ilgilendiren her türlü birlikteliklerin
faaliyetleri bu raporlara konu
edilmiştir. Yeni Türk Ticaret
Kanunu gereği (TTK Md:516)
tüm sermaye şirketleri yönetim
organları tarafından düzenlenip,
genel kurula sunulmak zorundadır.
Faaliyet raporları, her yıl önceki
yıla ait faaliyetlerin akışını, finansal
durumunu finansal tablolara dayalı
olarak doğru, dürüst, dolambaçsız
ve anlaşılır bir dilde, şirketin
karşılaşması muhtemel riskleri ve
beklenen faydaları açıkça işaret
eden bir rapordur. Yıllık faaliyet
raporu faaliyet yılını izleyen 2 (iki)
ay içerisinde hazırlanır. Şirketin
yönetim organı başkanı ve varsa
üyeleri tarafından imzalanır.
Üyelerin raporun her hangi bir
bölümüne itirazı var ise veya eksik
bilgi verildiği düşüncesinde ise bu
durum ayrıca gerekçeleri ile birlikte
raporun bir kısmında bunlara yer
verilir. Raporun düzenlendiği tarih
ile raporun bitiş tarihi arasında
meydana gelen önemli olaylar
muhakkak açıklanmalıdır.
3. ASGARİ İÇERİĞİ
Söz konusu faaliyet raporlarının
asgari içeriği, T.C. Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı tarafından
28.08.2012 tarih 28395 sayılı resmi
gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Yıllık faaliyet raporu
hazırlanırken, ortakların şirketin
faaliyetleri hakkında her türlü
bilgiye tam ve doğru bir şekilde
ulaşmasını sağlayacak şekilde
hazırlar. Mümkün olduğunca basit
kavram ve terimler kullanılır,
tereddüte neden olabilecek belirsiz
ifadelerden kaçınılır. Raporda
finansal olmayan risklere de yer
verilir. İç kontrolün etkinliği ve
yeterliliği konusunda açıklamalara
yer verilir. Raporda grafiklere
istatistiki bilgilere yer verilebilir.
Sektör karşılaştırılması yapılabilir.
34
Geleceğe yönetmelik tahminlerin
gerekçeleri ve istatistiki bilgilere
de yer verilmesi zorunludur.
Bu tahminlerin şirketin mevcut
finansal durumu ve amaçları ile
de uyumlu olmalıdır. Faaliyet
raporunda firmanın bulunduğu
sektöre, ortaklık yapısına vs
özelliklerine göre değişiklik
gösterebilecek hususlar eklenebilir.
Örnek olarak asgari içerik aşağıdaki
gibidir;
1- Genel Bilgiler
Raporun dönemi, şirketin unvanı,
merkez, şube, irtibat bürosu ve
fabrika vs. yerlerin adresleri,
iletişim bilgileri, şirketin üst
yönetiminde sermaye ve ortaklık
yapıları ile personel sayıları
hakkında bilgiler verilir. Ayrıca
şirket yönetimi tarafından
hazırlanmış özet faaliyet raporuna
yer verilebilir.
2- Yönetim organı üyeleri ile üst
yöneticilere sağlanan mali haklar
Sağlanan huzur hakkı, ücret,
ikramiye ve prim vs. ödemelerin
toplam tutarları, verilen ödenekler,
konaklama ve temsil giderleri
ile gayrinakdi menfaatlerden
bahsedilebilir.
3- Şirketin araştırma geliştirme
çalışmaları
Arge tanımından hareketler varsa
şirketin gerçekleştirmiş olduğu arge
harcamaları ve sonuçları hakkında
bilgiler verilebilir.
4- Şirket faaliyetleri ve
faaliyetlere ilişkin önemli
gelişmeler
Yatırımlara ilişkin bilgiler, iç kontrol
ve denetim faaliyetleri, varsa
iştirakler, şirketin dönem içinde
kendi payını iktisap edip etmediği,
özel veya kamu denetimine tabi
tutulup tutulmadığı, aleyhte açılan
davaların şirketin mali durumunu
nasıl etkileyeceği, adli ve idari
yaptırımlar, geçmiş dönemlerde
belirlenen hedeflere ulaşılıp
ulaşılamadığı, olağanüstü yapılan
genel kurullar hakkında bilgiler,
bağış ve yardımlar, bir topluluğa
bağlı ise bunların yararına yapılan
işlerden bahsedilebilir.
oranı ve benzeri konularda ileriye
dönük risklerden bahsedilebilir.
7- Diğer hususlar
Faaliyet yılının sona ermesinden
raporun hazırlanma dönemine
kadar geçen sürede finansal
tablolarda raporlanmış bilgilerde
meydana gelen önemli
değişikliklerden, alacaklıların
haklarını etkileyebilecek nitelikte
önem taşıyan açıklamalara yer
vermek zorunludur.
5- Finansal durum
Finansal durum hakkında yönetimin
değerlendirmesi, oran analizleri,
trend analizleri, gelir oluşturma
kapasitesi, sermayenin karşılıksız
kalıp kalmadığı, borca batık olup
olmadığına ilişkin tespitler ile
kar dağıtım politikasına ilişkin
bilgiler ile dağıtılmayan karın
nasıl kullanılacağı hakkında bilgi
verilebilir.
6- Riskler ve yönetim organının
değerlendirmesi
Şirketin öngörülen risklere
karşı uygulayacağı risk yönetim
politikasına ilişkin bilgiler ile
oluşturulmuşsa riskin erken
saptanması komitesi çalışmalarına
ve satışlar, verimlilik, gelir yaratma
kapasitesi, karlılık, borç/özkaynak
8- Şirketler topluluğunda ana
şirketin raporları
Ana şirketin raporlarında yukarıda
sayılanlara ek olarak, varsa bir
sermaye şirketindeki doğrudan
veya dolaylı olarak edinilen
payların yüzdelerinde yaşanan
düşüşün sebebini topluluğa
dahil işletmelerin ana şirket
sermayesindeki payları hakkında
bilgiler ile konsolide finansal
tabloların hazırlanması süreci ile
ilgili olarak topluluğun iç denetim
ve risk yönetimi sistemlerine ilişkin
açıklamalar hakkında bilgi verilir.
4. ÖNERİLER VE SONUÇ
Asgari içerik sağlandığı takdirde
yasal zorunluluk yerine getirilmiş
olacaktır. Ancak, yönetimin
faaliyetleri pay sahiplerine
en iyi ve en anlaşılır nasıl
ifade edilebilecekse o şekilde
anlatılmalıdır. İçeriğinde tablo,
grafik, fotoğraf ve sair açıklayıcı
görsellere yer verilebilir. Amaç
kamuya faaliyeti izah etmek ise
bunu bir tablo, bir resim veya
bir istatistiki bilgi daha iyi ifade
ediyorsa asgari içeriğe ek olarak
kesinlikle bu bilgi kullanılmalıdır.
Faaliyet raporu şirketin kurumsal
kimliğine uygun dizayn edilmelidir.
Raporda bir kapak sayfası ve
şirket tepe yöneticisinin faaliyet
yılını özetleyen kısa bir notu
olmalıdır. Şirket hakkında açılmış
önemli bir alacak davası veya
şirketin dava konusu etmiş olduğu
idari bir işlem var ise bunlardan
bahsedilmelidir. Şirketin almış
olduğu ödüller, desteklediği sosyal
sorumluluk projeleri var ise bunlar
neşredilmelidir.
Bu çalışma ile okuyucularımızın
sermaye şirketlerinin faaliyet
raporlarını düzenlerken
dikkate alınması gereken
hususları açıklamaya çalıştım,
düşüncelerimin sizlere faydalı
olacağını ümit eder, esenlikler
dilerim.
- ŞÜKRÜ DURUKAN’IN ANNESİ MAKBULE DURUKAN 16 NİSAN 2013 TARİHİNDE,
- A. AYHAN İLDAM’IN ANNESİ MELİHA İLDAM 28 MAYIS 2013 TARİHİNDE,
- KÜRŞAT TİRİTOĞLU’NUN KAYINPEDERİ SEDAT TAHİR 6 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE.
- AHMET OKAN GEZİNİR’İN BABASI MEHMET NURİ GEZİNİR 15 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE,
- CEM SARISÜLÜK’ÜN KARDEŞİ ETHEM SARISÜLÜK 15 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE,
- ÖZGÜR BAYRAKTAR’IN KAYINPEDERİ AV. YALÇIN KOÇAK 27 HAZİRAN 2013 TARİHİNDE,
VEFAT ETMİŞLERDİR.
Kendilerine Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.
OSİAD
35
Hukuk - Fatura
veya yol göstericilik iddiası taşımamaktadır. Bu anlatımlar sadece okuyucuya bir fikir vermeye yöneliktir.
Av. Serhad ŞAHİN
“Fatura, Ticari hayatın önemli belgelerinden birisi olup, Ticaret Kanunu
ve Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir.” 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanununun (kısaca TTK) 21. Maddesine göre, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş
görmüş veya bir menfaat sağlamış
olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli
ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Vergi usul Kanununun (kısaca VUK) 229. Maddesine göre ise fatura, satılan emtia
veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek
üzere emtiayı satan veya işi yapan
tüccar tarafından müşteriye verilen
ticari vesikadır.
Her iki tanımın birbirini tamamladığını söyleyebiliriz. Her tacir (ister gerçek kişi ister tüzel kişi olsun,
geniş anlamı ile tacir) fatura kullanmak zorundadır. Fatura kullanmamak Vergi usul kanunu ve Ceza hukuku anlamında yaptırım gerektirir.
Fatura bir mal veya bir hizmete ilişkin olabilir. Satışı yapan kişi, doğrudan imalatçı olabileceği gibi tüccar
da olabilir. Biz aşağıdaki anlatımlarımızda, satıcı dediğimizde bunların
tamamını kastetmiş olacağız, doğal
olarak bu anlatımlarımız kendi fikirlerimiz olup herhangi bir tavsiye
a) Faturanın unsurları; TTK. 21/1
maddesine göre , faturanın yapılan
işi , satılan malı, hizmeti veya fatura
kesilmesini gerektiren hususu göstermesi gerekmektedir. Yine aynı
madde hükmüne göre, müşteri , fatura bedelini ödemiş ise bunun da
faturada gösterilmesini isteyebilir.
Demek ki, bedelin ödenmiş olması
faturanın zorunlu bir unsuru değildir.
Şayet müşteri bedeli ödemiş ise ve
talep ederse ödeme kaydı faturaya
yazılacaktır. VUK.230.maddesi bu
konuda daha katı ve düzenleyicidir.
Madde, faturada bulunması gereken
asgari unsurları tek tek saymıştır.
Bunlar faturanın düzenleme tarihi,
seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret ünvanı,
iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi
ve hesap numarası, müşterinin adı,
ticaret ünvanı, adresi, varsa vergi
dairesi ve hesap numarası, malın
veya işin nevi, miktarı,fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve
irsaliye numarası. (VUK.231.md.ye
göre mal, sevk irsaliyesi ile birlikte
taşınır. İrsaliyeli fatura düzenlenmişse veya alıcı, tüketmek üzere
satın alan tüketici ise, fatura veya
perakende satış fişinin bulunması
kaydıyla,sevk irsaliyesi aranmaz.)
Uygulamada , fatura basma yetkisi Maliye Bakanlığından izin alma
koşuluna bağlanmıştır. Yani ancak
Maliye Bakanlığından yetki almış
olan basımevleri fatura basabilirler
ve bu kişilerde yaptıkları basıma
ilişkin gerekli bilgi ve belgeleri vergi
dairesine verirler. Bunun dışındaki
basımlar sahte faturadır ve ticari hayatta kullanılmaları halinde çok ağır
sonuçlar doğururlar.
b) Fatura, bir sözleşme değildir. Fatura, taraflar arasında (yazılı veya sözlü) bir sözleşmenin ifa,
yani uygulama aşamasına yönelik
bir belgedir. Fatura, düzenleyenin
tek taraflı olarak (yani karşı tarafın
katılımı olmaksızın) düzenlediği bir
belgedir ve doğal olarak düzenleyen
için bağlayıcıdır. Yukarıdaki tanımlardan anlaşılacağı üzere, esas olan,
bir hukuki ilişkidir. Fatura ise bu hu-
36
kuki ilişkinin uygulama aşamasına
yönelik bir belgedir. Tek başına bir
sözleşme değildir, bir sözleşmeden
beklenebilecek hak ve mükellefiyetler fatura için geçerli değildir. Fatura, taraflar arasındaki alım-satım
ilişkisinin varlığına delalet eden ve
satıcı tarafından düzenlenmiş olan
bir belgedir. Doğal olarak , muhatap
tarafından akdi ilişkiye karşı çıkıldığında, yani itiraz edildiğinde, böyle
bir akdi ilişkinin kurulmadığı iddia
edildiğinde , bu akdi ilişkinin varlığının ve bu sebeple fatura düzenlendiğinin ispatı faturayı düzenleyene
düşer. (taraflar arasındaki akdi ilişki
yazılı veya sözlü olmasında kanuni
bir engel yoktur, ancak ispat konusunda sıkıntılar yaşanabilir.)
Alıcı ile satıcı (veya imalatçı) arasında kurulmuş olan bir hukuki ilişkide
satıcının satıma konu olan mallarının nitelikleri, birim fiyatı, toplam
bedeli faturada gösterilir. Fatura ticari hayatta pek çok tartışmalara yol
açmıştır. Örneğin, faturaya yazılmış
olan vade farkı kaydı, veya taraflar
arasındaki sözleşmeye aykırı kayıtlar, faturadaki gerçeğe aykırı kayıtlar, malı satanın başka kişi faturayı
düzenleyenin başka kişi olması hali
v.s. bunlar hem hukukçular arasında tartışmalara ve hem de pek çok
Yargıtay ve Danıştay kararına konu
olmuştur.
c) Fatura tek başına kesinlik arzetmez. VUK.nun 3/B maddesine
göre, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır
ve bu durum, yemin hariç, her türlü
delille ispatlanabilir. Yani bir faturanın içeriğinin doğru olmadığı, kanunun gösterdiği delillerle, ispatlanabilir. Gerek vergi hukuku açısından
gerekse ticaret hukuku açısından
önemli olan gerçek mahiyettir. Fatura bu gerçekliğe uygun olmak durumundadır.
d) Faturanın ticari defterleri
kaydedilmiş olması hali: Bir tacir, bir faturayı kendi ticari defterlerine kaydetmiş ise, fatura içeriğini
kabul etmiş sayılır. Yukarıdaki anlatımlardan anlaşılacağı üzere, faturanın içeriğini oluşturan bilgilerin
doğruluğunu kabul etmek ile fatura
konusu malı teslim almak ayrı hususlardır. Faturanın ticari defterlere
kaydedilmiş olması, fatura içeriğinin doğru olduğunu kabul anlamına gelir, ancak malın teslim edildiği
konusunda bir uyuşmazlık çıkarsa,
satıcının, malı teslim ettiğini ayrıca
ispatlaması gerekir. Örneğin satıcı
sattığı mala ilişkin fatura düzenledi ve alıcıya teslim etti, alıcı da bu
faturayı ticari defterlerine kaydetti.
Satıcı fatura bedelini talep ettiğinde
alıcı, malın kendisine teslim edilmediğini iddia ederse, bu durumda satıcı malı teslim ettiğini ispat etmekle yükümlüdür.
e) Faturaya itiraz: TTK.21.maddesi
gereğince , bir tacir, kendisi adına
düzenlenmiş olan faturaya 8 (sekiz) gün içinde itiraz etmelidir. Bu
8 günlük süre faturanın muhataba
ulaştığı tarihte başlar. Faturayı alan
tacir 8 gün içinde fatura içeriğine
itiraz etmez ise, kural olarak fatura içeriği kesinleşmiş sayılır. Vergi
usul kanununa göre, fatura düzenlemekle yükümlü olan tacirin satış
(veya yapılan iş) tarihinden itibaren
10 gün içinde faturayı düzenlemesi gerekmektedir. VUK.na göre, 10
gün içinde düzenlenmeyen fatura
yok hükmündedir. Ancak bu hüküm
VUK. Kanunu açısından böyledir,
yoksa ticari hayat açısından bu faturanın yok hükmünde sayılması sonucu doğmaz. Her ne olursa olsun,
kendisi adına düzenlenmiş olan bir
faturayı alan tacir bu fatura içeriğine
bir itirazı var ise, 8 gün içinde itirazını yapmalıdır. Bu itirazın muhakkak
yazılı olması ve ispatlanabilir olması
gerekmektedir. TTK. gereğince tacirler arasındaki ilişkilerin yazılı olması gerekmektedir. Diyelim ki faturayı
alan kişi fatura içeriğine itiraz etti,
ancak karşı taraf böyle bir itiraz yapılmadığı iddiasında ise ne olacak?
Bu durumda, fatura içeriğine itiraz
eden tacirin itiraz ettiğini ispatlamakla yükümlü olduğun bildirelim.
Bu ispatı da ancak yazılı belge ile
yapabilecektir. Bizim tavsiyemiz bu
tür itirazların noter vasıtasıyla yapılmasıdır.
Bu noktada akla gelen bir başka
soru da şu olmaktadır: faturayı alan
tacir önce kendi defterlerine intikal
ettirip ardından iade faturası mı kesmelidir , yoksa hiç kendi kayıtlarına
intikal ettirmeden, fatura içeriğini
kabul etmiyorsa, derhal iade etmeli
ve itirazlarını da bildirmeli midir ?
Bu noktada bizim önerimiz fatura
içeriğini kabul etmeyen tacirin bunu
kendi kayıtlarına intikal ettirmeden,
noter vasıtasıyla ve itirazlarını da
bildirerek iade etmesidir, zira faturanın defterlere kaydedilmesinden
sonra , iade faturası kesmesi halinde hak kaybına uğrama ihtimali
yüksektir. TTK bu konuda çok nettir:
faturayı alan kişi 8 gün içinde , varsa itirazlarını bildirmelidir.
f) Faturanın sözleşmeye aykırılığı: taraflar arasında yazılı bir sözleşme var ve bu sözleşmeye istinaden
fatura düzenlenmiş ise sorun yoktur.
Peki , bu fatura taraflar arasındaki
sözleşmeye aykırı olarak düzenlenmiş ise ne olacak ? Borçlar Hukukundaki temel ilke bir sözleşmenin oluşması için en az iki tarafın bu yöndeki
ortak iradesinin olması gerektiğidir.
Doğal olarak en az iki tarafın ortak
iradesi ile ortaya çıkan sözleşmenin
değiştirilmesinin de yine ortak irade
ile gerçekleşmesi gerekir. Bu sebeple, sözleşmeye aykırı olarak fatura
düzenlenmiş ise, faturayı alan için
bu değişikliğin bağlayıcı olmayacağı
kanısındayız.
g) Faturanın ispat gücü: Fatura, düzenleyen kişi tarafından karşı
tarafa ulaştırılmış ve karşı taraf da
sekiz gün içinde buna itiraz etmeyip
kendi kayıtlarına aktarmış ise, bu
durumda fatura içeriği kesinleşmiş
sayılır. Yani her iki taraf için de bağlayıcı hale gelmiştir. Fakat, fatura
düzenleyici bu faturayı usulune uygun olarak karşı tarafa ulaştırmamış
ise, bu fatura karşı tarafa için bağlayıcı sayılmaz. Karşı tarafın herhangi bir şekilde fatura içeriğinden
haberdar olmasının yeterli olmadığı kanısındayız. Faturanın muhatap
açısından bağlayıcı olabilmesi için
usule uygun bir şekilde muhataba
ulaştırılmış olması gerekir. Bu halde
dahi fatura, örneğin satım sözleşmesine konu olan malın teslim edildiği (veya bir imal / eser sözleşmesi
sözkonusu ise malın yapılıp teslim
edildiği) anlamına gelmez. Taraflar
arasında malın teslimi konusunda bir uyuşmazlık çıkması halinde,
yani, alıcı malın kendisine teslim
edilmediği iddiasında ise, satıcının
malın teslim edildiğini ispat etmesi
gerekmektedir.
37
37
h) Faturada vade farkı kaydının
bulunması hali : Kimi faturalarda
fatura bedelinin ödenmemesi halinde vade farkı uygulanacağı ihtarı
bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, vade farkı uygulanacağı
kaydı faturada bulunması gerekli bir
unsur değildir. Bu kaydın varlığı ve
muhatabın bu faturayı kayıtlarına
intikal ettirmiş olması fatura düzenleyene faturada yazılı vade farkını
talep hakkı vermez. Ancak, bu faturaya dayanılarak bir vade farkı faturası düzenlenmiş ve muhatap bu faturayı da kayıtlarına intikal ettirmiş,
herhangi bir itirazda bulunmamış
ise, bu durumda bunu kabul etmiş
sayılacağı kanısındayız. Ayrıca faturadaki bu kayda dayanarak faturayı
alan kişi faturayı kesen kişiye vade
farkı ödemesi yapmış ise, bu durumda bu vade farkı kaydını kabul
etmiş sayılır. Sonradan buna itiraz
edemez.
i) Faiz: faturanın düzenlenmiş ve
muhatap tarafından defterlerine
kaydedilmiş olması, alacaklının faiz
talep edebilmesi için yeterli değildir.
Taraflar arasında düzenlenmiş bir
sözleşme yok ise, faturanın defterlere kaydedilmesinin faiz talep hakkı vermeyeceği kanısındayız. Borçlar
Kanunu gereğince alacaklının karşı
tarafı temerrüde düşürmesi halinde,
temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebileceği kanısındayız. Yani,
faturayı düzenleyenin (alacaklı tarafın) faturayı alan tarafa ( borçlu tarafa ) fatura konusu borcu ödemesi
için ihtarname tebliğ etmesi gerekir.
Biz bu konuda herhangi bir tereddüt
yaşanmaması için bu ihtarnamenin
de noter vasıtasıyla gönderilmesini
öneriyoruz.
Fatura konusu oldukça geniş bir
konudur. Biz bu yazıda okuyucuya
bir fikir vermeye çalıştık. Bu bilgiler
kesin bilgiler olmayıp kendi fikirlerimizdir. 12.06.2013
Şahin Hukuk Bürosu
Av. Serhad ŞAHİN Alınteri Bulvarı
Ostim İş Merkezleri B Blok No:27/13
Ostim Ankara
Tel: 354 56 19
Faks:385 46 02
GSM: 0532 313 81 79
ısıcamda bölgesinde lider olma yolunda
Yangın güvenlik sektörüne yön veriyor
Makine mühendisleri tarafından Ankara’da kurulan Fetaş, 1980 yılından
bu yana yangın güvenlik sektöründe imalatçı firma olarak hizmet veriyor.
Fetaş’ın amacı; yangın güvenliğinde dünya markası olmak.
ergonomisi yine kendi
laboratuarında test edilebiliyor.
Firma kurulduğu ilk yıllarda,
yangın dolabının ne olduğunu,
niçin kullanılması gerektiğini,
özel ve kamu kuruluşlarına
anlatarak Türkiye’de
yangın dolabı kullanımının
sağlanmasına önayak oldu.
Bugün geldiği noktada Fetaş;
tasarımları, kalitesi ve hizmet
anlayışıyla yangın güvenlik
sektörüne yön veriyor.
Yangın güvenliğinde dünya
markası olma vizyonuna sahip
FETAŞ’ın misyonu ise “Müşteri
tercihlerinde 1 numara
olmayı korumak, tasarım ve
performanslarıyla ürünlerini
pazarın ilk sırasında tutmak,
uluslararası yangın güvenlik
sektöründe Türkiye’yi yüksek
kalite ve hizmet anlayışımızla
temsil etmek”…
Fetaş tesislerinde bulunan
laboratuarda, EN 671-1 ve EN
671-2 standardının öngördüğü
deneyler yapılabiliyor.
Yeni tasarlanan ürünlerin
performansı, kalitesi ve
38
Grupcam, Ankara-Eskişehir karayolu 40. km’de (Malıköy) bulunan
Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’nde, inşaatı 2013 yılında tamamlanacak
olan toplam 5.300 m2’lik yeni fabrikasıyla kapasitesi ve büyüyen kadrosu
ile kaliteden ödün vermeksizin ısıcam üretiminde bölgede lider konuma
ulaşmayı hedefliyor.
Grupcam, Trakyacam’ın Isıcam
yetkili üreticisi (kapsamlı)
olarak; 20 yıldır “Isıcam”
markası ile üretim yapıyor.
Fetaş ekibi, yazılım konularında
en son gelişmeleri ve
programları da takip ediyor.
Yalnız ürün kalitesine
odaklanmayıp, hizmet
kalitesine de aynı değeri
veren firma, gerek işletme
içinde, gerek müşterilerle olan
iletişime büyük önem veriyor
ve hatasız iletişim için gerekli
yazılımları kullanıyor.
Fabrikada ısıcamlar; isteğe
bağlı olarak Isıcam Klasik, Isı
Kontrol (Isıcam Sinerji), Isı ve
Güneş Kontrol (Isıcam Konfor),
Güvenlik (temperli ve lamine),
Reflektif Güneş Kontrollü,
Dekoratif, Karolajlı ve Jaluzili
olarak çeşitli kombinasyonlarda
üretiliyor. ISO 9001:2008
belgesine sahip tesiste üretilen
Isıcam markalı ürünlerimiz, CE
işaretli ve 10 yıl garantili.
Tüm dünyada takdir toplayan
Fetaş, kalitesini, üretimin her
adımında kullandığı bilgisayar
kontrollü, yüksek hassasiyetli
makina parkuruyla sürekli
kılıyor.
Taleplere uzman kadro, en
kısa zamanda yanıt verirken,
siparişler direkt stoktan veya
en kısa sürede imal edilerek
taahhüt edilen tarihte teslim
ediliyor.
Firma, yalıtımlı çift cam
üretmek üzere 1993 yılında
60.000 m2/yıl kuruluş
kapasitesi ile Ostim 30. sokakta
çalışmalarına başladı; kısa
sürede teknolojik yenileme
ve iyileştirmelerle kapasitesini
her nitelikte yalıtım camı
üretecek şekilde 100.000 m2/
yıl’ın üzerine çıkararak Isıcam
üretiminde vazgeçilmez
bir marka haline geldi.
Günümüzde, tam otomatik
kesim ve üretim hatları ile
faaliyet gösteren fabrikada
30’dan fazla kişiye istihdam
sağlanıyor.
Müşteri memnuniyetini
ve kaliteyi kurulduğu ilk
günden itibaren başarının
önkoşulu olarak tanımlayan
firmanın imajı, geçtiğimiz
bu süre içerisinde yalıtımlı
çift cam üretimi piyasasında
üretimden satış sonrası
hizmetlere kadar “toplam
kalite” anlayışı ile eşdeğer
hale geldi. Firmanın öncelikli
hedefi ise, her geçen gün
kalite standartlarını arttırarak
tüm hizmetleri zamanında ve
39
en düşük maliyetle sunmak.
Firma, müşterilerinin olduğu
kadar çalışanlarının da
memnuniyetini, huzurunu,
sağlığını ve güvenliğini ön
planda tutarak yeterliliklerinin
sürekli geliştirilmesine koşulsuz
destek sunuyor.
Grupcam, Ankara-Eskişehir
karayolu 40. km’de (Malıköy)
bulunan Anadolu Organize
Sanayi Bölgesi’nde, inşaatı
2013 yılında tamamlanacak
olan toplam 5.300 m2’lik yeni
fabrikasıyla kapasitesi ve
büyüyen kadrosu ile kaliteden
ödün vermeksizin ısıcam
üretiminde bölgede lider
konuma ulaşmayı hedefliyor.
Aken Elektrik Enerji yeni
binasında
Fiziksel olarak da büyüyen Aken Elektrik
Enerji, uluslararası kalite belgelerine sahip
tescilli marka ürün grubu satışı ile kalite
seviyesinde ve markalaşma yolunda önemli aşamalar kat
ediyor.
Başarısını sektöre özel ürünler ve buna bağlı çözümler sağlamakla
sağlayan Aken Elektrik; yeni yerine taşındı. Daha önce 800 metrekarelik
bir binada hizmet veren Aken Elektrik Enerji, fiziksel olarak da büyüdü ve
2012 yılında 2600 metrekarelik alana sahip yeni binasına geçti.
3. Göz, ticari ortak
anlayışıyla fark
yaratıyor
3. Göz Ajans Başkanı Soner Özgen, 3. Göz’e inanan ve
güvenen iş ortaklarının rekabetçi piyasa koşullarında
tanıtımını en etkin yöntemlerle destekleme ve yeni projeler
üretmenin temel ilkeleri olduğunu söyledi.
Sektöründe lider olma yolunda ilerleyen bir yapıya sahip olan firma, büyümeye ve
gelişmeye devam ediyor.
Medya planlama, reklam tanıtım, interaktif medya ve grafik tasarım
alanlarında faaliyet gösteren 3. Göz, alışılmış reklam anlayışı ile hareket
etmiyor.
Aken Elektrik Enerji, alçak-orta ve zayıf akım kabloları, alçak gerilim şalt,
endüstriyel otomasyon malzemeleri, elektrik dağıtım ve topraklama malzemeleri,
profesyonel ve endüstriyel aydınlatma malzemeleri, otomasyon sistemleri tasarımı
ve uygulaması, otomasyon panoları satışı montaj ve devreye alma uygulaması gibi
geniş ürün ağı ile kuruluşundan bugüne kadar sizlere hizmet veriyor.
Hedef kitlesi ve iş stratejileri doğrultusunda müşterisinin daha fazla büyümesi,
üretmesi istihdam yaratması ve ülkemize katma değer sağlaması amacıyla
“Ticari ortak” anlayışı ile hareket eden ve bu vizyonu kendisine ilke edinen 3.
Göz, bu yönüyle farklı bir ajans özelliğine sahip.
Ürün genişliği, bilgi ve proje desteği, lojistiği, pazarlama hizmetleri ve eksiksiz
ticari çözümleri ile verdiği hizmetler hem müşterilerine hem de sektöre rekabetçi
avantajlar sunmakla kalmıyor, maliyet azaltımı ile birlikte müşteri memnuniyetinin
de sağlanması amaç olarak görülüyor.
Aken Elektrik’in başarısı sektöre özel ürünler ve buna bağlı çözümler sağlamaktan
geçiyor.
Firmadan yapılan açıklamada, “Sizlere daha kaliteli hizmet sunabilmek için hizmet
anlayışını ve kurumsal gelişimini her geçen gün daha üst seviyelere taşıyan Aken
Elektrik, uluslararası kalite belgelerine sahip tescilli marka ürün grubu satışı
ile kalite seviyesinde ve markalaşma yolunda önemli aşamalar kat etmektedir”
deniliyor.
AKEN ELK.ENERJİ ELEKTRO.MAK.İTH.İHR.SAN.TİC.LTD.ŞTİ.
Turan Çiğdem Cad.No:15 OSTİM / ANKARA
Tel: 0312 394 69 11-13 • Fax:0312 394 69 12
40
Ajans Başkanı Soner Özgen, 3. Göz’ün, “insan merkezli”, “kurumsallaşmayı”
öne çıkaran, “markalaşmaya” giden yolu hedefleyen, bu yolda müşterilerinin
tüm talep ve önerilerini dikkate alarak, reklam sektörüne her zaman yeni
açılımlar getirdiğini söyledi. Özgen, “3. Göz, istenilen sonuca da en yakın
zamanda ulaşır ve ulaştırır” dedi.
Ajans Başkanı Özgen, bugüne kadar edindiği tecrübe ve kazançları her zaman
daha modern, daha profesyonel hizmet için yatırıma dönüştüren 3. Göz reklam
ajansının hedefini şöyle açıkladı:
“Hedefimiz; bize daima inanan ve güvenen, iş ortaklarımızın rekabetçi
piyasa koşullarında tanıtımını en etkin yöntemlerle desteklemek ve yeni
projeler üretmek ilkemizdir.”
41
Aryol Prefabrik
Ankara’dan 30 ülkeye ihracat
En üst düzey müşteri memnuniyeti ve ürün kalitesi
politikasıyla çalışma yürüten Aryol Prefabrik, ISO 9001 Kalite
Belgesi ile EN ISO 3834-2 Güvenli Kaynak Belgesine sahip ve
30’u aşkın ülkeye ihracat yapıyor.
Aryol Prefabrik, 1984 yılında çelik prefabrik
yapı üretimini gerçekleştirmek üzere Ankara’da
kuruldu. Toplam 10 bin 500 m² alan üzerinde
kurulu olan fabrikanın kapalı alanı ise
4000 m2.
Fabrikada, prefabrik şantiye binaları, ofis, yemekhane, yatakhane, lojman, wcduş yapıları, sosyal tesisler, okullar, hastaneler, sağlık merkezleri, askeri yapılar,
prizmatik kesitli izolasyonlu veya izolasyonsuz hangar binaları ve konteyner
üretimleri yapılıyor; alt yüklenici veya inşaat kalemleri de dahil anahtar teslim
olarak müşterilerine hizmet veriyor.
Ayrıca CNC Rollform makina parkı ile “hafif çelik yapı” alanında müşterilerinden
gelen, kalıcı yapı özelliklerine sahip çelik taşıyıcılı villa, amerikan tipi konut, VIP
binalar ve benzeri tüm konsept proje talepleri en son teknolojiler kullanılarak
1. kalite malzemeler eşliğinde hızlı ve kusursuz olarak karşılanıyor. Tüm statik
hesaplar, mimari projeler ve arge çalışmaları fabrika bünyesindeki deneyimli teknik
ekibi ile gerçekleştiriliyor.
Firma en üst düzey müşteri memnuniyeti ve ürün kalitesi politikasıyla çalışma
yürütüyor; ISO 9001 Kalite Belgesi ile EN ISO 3834-2 Güvenli Kaynak Belgesine
sahiptir, ayrıca Türk Yapısal Çelik Derneği üyesidir. Firma 30’u aşkın ülkeye ihracat
yapıyor. Hedefi ise sürekli ve yenilenen tasarımlarıyla ürün kalitesini arttırmak ve en
üst düzey müşteri memnuniyeti ile hizmet vermek.
İLETİŞİM
ATİSAN SANAYİ SİTESİ 1572. SK. NO:8 OSTİM/ ANKARA
TEL: 385 00 78 (pbx)
42
“Sektöre yönelik tedarikçi konumunda
çalışmaktayız”
1996 yılında Ankara Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde
faaliyetlerine başlayan Kıran Bilyacılık, oldukça geniş bir
ürün grubuna sahip.
1996 yılında Ankara Ostim Organize Sanayi
Bölgesi’nde faaliyetlerine başlayan Kıran
Bilyacılık, oldukça geniş bir ürün grubuna sahip.
Kıran Bilyacılık, Ostim OSB’de faaliyete başladı
ama kısa sürede bir de şube açtı. Ostim
merkez ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi Sitesi
şubesinde gerek imalat, gerek otomotiv ve
iş makineleri yedek parça sektörüne yönelik
tedarikçi konumunda hizmet veren Kıran
Bilyacılık, FAG / INA rulmanları Ankara Bölgesi Distribütörlüğünü da yapıyor.
Kıran Bilyacılık, bu markanın yanı sıra ORS, TIMKEN, NSK, RHP, SNR, KOYO, NACHI;SKF, ZKL,
EMES, RULSAŞ, HRB, GBM, TORRINGTON gibi başlıca markaların bayiliğini ve toptan satışını
da yürütüyor.
Firmanın geniş bir ürün yelpazesi mevcut. Her tür otomotiv ve sanayi rulmanlarının yanı
sıra ürün grubunda KT, FDT, CORTECO, SUPTEX, FEKO gibi yağ keçeleri ve O-ringleri, BANDO,
DAYCO; PIX gibi önde gelen marka V-kayışları, zaman kayışları, triger kayışları, OKS özel
yağ ve bakım ürünleri, REXNORD makaralı zincirler, LOCTITE ürün grubu ve rulman grubu
diğer manşon, somun, pul, yataklı rulmanlar, kasnak, kaplin, segman, bilya, masura,
zincir dişliler ve takma, sökme, bakım ürünleri ile ekipmanları gibi tamamlayıcı ürünler ve
aksesuarlar da yer alıyor.
Kıran Bilyacılık Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi
MERKEZ: OSTİM SAN. SİT. 100. YIL BULVARI, BOSNA İŞ MERKEZİ,35 /K ANKARA
TEL: (0) 312 385 64 15-385 64 16-385 64 17 • FAX : (0) 312 385 64 19
ŞUBE: İVEDİK ORGANİZE SAN.BÖL. 1473. (690) SOK. NO: 51 ANKARA
TEL: (0) 312 395 14 40-395 14 43 • FAX: (0) 312 395 18 01
43
Gelir Vergisi Kanunu değişiyor
Tasarıyla, 210 maddeyi aşan Gelir Vergisi Kanunu
ile 45 maddeden oluşan Kurumlar Vergisi Kanunu
birleştirilerek, 92’ye indiriliyor.
Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı, TBMM
Başkanlığı’na sunuldu. Tasarının
gerekçesinde, düzenlemenin yatırım,
üretim, istihdam ve tasarrufların
teşvik edilmesi, vergiye gönüllü
uyumun artırılması ve kayıtlı
ekonomiye geçişin hızlandırılması,
vergi tabanının genişletilmesi ve
vergi adaletinin pekiştirilmesi,
vergi güvenliğinin güçlendirilmesi
ile sosyal ve çevresel politikalarla
uyumlu düzenlemelerin yapılması,
yürütmede esneklik ve etkinliğin
artırılmasının amaçlandığı vurgulandı.
Tasarının gerekçesine göre, yatırım,
üretim ve istihdamın artırılmasına
olumlu katkılar sağlayan vergi
oranları ve tarife yapısı korunuyor. Bu
çerçevede, gerçek kişilerin gelirleri
artan oranlı tarifeye göre yüzde
15 ile yüzde 35 arasında, kurum
kazançları ise yüzde 20 oranında
gelir vergisine tabi tutulmaya devam
edilecek.
Asgari geçim indirimi müessesesinin,
ücretlerde özel indirim adı altında
uygulanması sürdürülecek, üçüncü
çocuk için indirim oranı yüzde 5’ten
yüzde 10’a çıkartılıyor.
Tasarrufların katma değeri yüksek
yatırımlara yönlendirilmesi ile
üretim, istihdam ve rekabetçiliğin
artırılması amacıyla, yatırım teşvik
sistemi kapsamında yürütülen
indirimli kurumlar vergisi uygulaması
da indirimli gelir vergisi adı altında
düzenleniyor. Benzer şekilde, yatırım
teşvik sistemi kapsamında, sosyo
ekonomik gelişmişlik düzeyine
göre belirlenen iller için sağlanmış
olan istihdam teşviklerine devam
edilecek.
Yüksek katma değer yaratma
potansiyeli bulunan mal ve
hizmetlerin üretiminin artırılması ve
Türkiye’nin katma değer zincirinde
daha yukarılara taşınabilmesi için
uygulanmaya konulan hizmet
ihracına yönelik teşvikler, tasarıda
yer alıyor. Ülke ekonomisinin
uluslararası düzeyde rekabet gücünü
artırmak amacıyla, yapılan Ar-Ge
harcamalarının tamamı beyanname
üzerinden indirilebilecek.
Kurumların halka açılması teşvik
edilmek suretiyle, sermayenin
tabana yayılması kolaylaştırıyor.
Finansal piyasaların derinliğini
artırmak, yatırımlara kaynak
sağlamak ve girişimciliği
desteklemek amacıyla bireysel
katılım sermayesi, girişim sermayesi
ve uluslararası fon yönetim
şirketlerinin ülkemizde faaliyette
bulunması destekleniyor.
Yurtiçi tasarruf seviyesinin artmasını
desteklemek amacıyla işverenler
tarafından çalışanlan için bireysel
emeklilik sistemine ödenen katkı
payları, gelir ve kazançlardan
indirilebilecek.
Genç girişimciye destek
Genç girişimcilere vergi indirimi
getiriliyor. İlk defa gelir vergisine
tabi olacak 29 yaşını doldurmamış
genç girişimcilerin iş kurmaları
teşvik ediliyor. Bu kapsamda, 3 yıl
boyunca elde edilen kazancın asgari
ücrete tekabül eden kısmı üzerinden
hesaplanan vergi, genç girişimciler
tarafından verilecek gelir vergisi
beyannamesi üzerinden hesaplanan
vergiden indirilebilecek.
Tarımda yatırım, üretim ve
44
istihdamın çok daha güçlü bir
şekilde teşvik edilmesi ihtiyacına
yönelik, tasarıyla tarımda verimliliğin
artırılması ve ölçek ekonomisine
ulaşılabilmesi amacıyla tarım
sektöründe kurumsallaşmayı
teşvik edici uygulamalar getiriliyor.
Münhasıran zirai faaliyette bulunan
ve işletme büyüklüğü ölçülerini aşan
şirketler, gerçek kişi çiftçilerle benzer
esaslarda vergilendirilecek.
Ticari kazanç olarak vergilendirmeyi
gerektiren sertifikalı tohum, yumru
ve fide yetiştiriciliği ile hayvan
fetüsü üreticiliği de zirai faaliyet
kapsamına alınıyor. Çiftçi ve çiftçi
sayılanın yanında çalışan işçilerin
asgari ücrete tekabül eden ücretleri
için vergi indirimi getiriliyor. Ayrıca
biçerdöver, kamyon veya ikiden
fazla traktöre sahip olmak tek başına
gerçek usulde vergilendirilmeyecek.
Halihazırda ek, geçici ve mükerrer
maddeleriyle birlikte 210 maddeyi
aşan Gelir Vergisi Kanunu ile 45
maddeden oluşan Kurumlar Vergisi
Kanunu birleştirilerek, toplamda
92 maddeye indiriliyor. Kanunun
daha basit ve anlaşılır bir hale
getirilmesi için vergi kesintisi
yükümlülükleri, gelir unsurları
itibariyle gruplandırılıyor. Gelir ve
Kurumlar Vergisi kanunlarında ayrı
ayrı düzenlenmiş hükümler tek bir
çatı altında birleştiriliyor.
Tutar aşımına beyanname
Tasarı ile beyanname veren mükellef
sayısının artırılması öngörülüyor. Bu
kapsamda, ücret ve istisna serbest
meslek kazancı elde eden gerçek
kişilerden, elde etikleri gelirleri,
Kanunda belirlenen tutarı aşanlara
da beyanname verme zorunluluğu
getiriliyor. Beyanname verilmesi
durumunda bu kişiler; yaptıkları bağış
ve yardımlarını vergi matrahlarından,
eğitim ve sağlık harcamalarının bir
kısmını hesaplanan vergilerinden
indirebilecek. Mükellefin vergiye
uyum maliyetlerinin azaltılarak
vergiye gönüllü uyumunun
artırılması hedefleniyor. Tasarıda
beyanname verme süreleri bir ay
öne çekilerek, dördüncü dönem
geçici vergi beyannamesi kaldırılıyor.
Gerçek usulde vergilendirilen
mükelleflerden, hasılat eşiklerinin
altında kalanların, basit usulde
vergilendirilebilmesi imkanı
korunuyor. Ayrıca, basit usule tabi
mükellefler kayıtlarını kendileri
tutabilecek.
İstisnalar daraltılıyor
Tasarı ile vergi tabanını
genişletmeye ve vergi adaletini
güçlendirmeye yönelik önemli
önemli düzenlemeler yapılıyor.
Kentsel rantların ve sermaye
kazançlarının vergilendirilmesindeki
istisnalar daraltılıyor. Buna göre;
taşınmazlar, pay senetleri,
ortaklık hakları ve hisselerinin
elden çıkarılmasından sağlanan
kazançlar, elde tutma süresine
göre kademeli olarak istisnaya tabi
tutularak vergilendirilecek. Vergi
tabanını genişletmeye yönelik
yapılan diğer bir önemli düzenleme
ise kira gelirlerinde götürü gider
uygulamasına getirilen sınırlama.
Taşınmazların konut olarak
kiralanmasından elde edilen gelirin
beyanında uygulanan götürü gider,
elde edilen hasılat tutarına göre
sınırlandırılıyor ve belli bir hasılat
tutarı üzerinde gelir elde edilmesi
halinde ise kaldırılıyor.
Haklar ile taşınmazların konut olarak
kullanım dışındaki amaçlarla kiraya
verilmesinden elde edilen hasılat
için ise götürü gider uygulamasına
son veriliyor. Ancak, bu mükellefler,
kiralamaya konu taşınmazlar
için yaptıkları gerçek giderleri
gelirlerinden indirebilecek.
Vergi tabanı genişletiliyor
Türkiye’de kalma süresi 3 tam
yılı aşan iş adamları, uzmanlar,
memurlar, basın ve yayın
çalışanları tüm kazançları üzerinden
vergilendirilecek. Tam mükellefiyet
ölçütü, OECD uygulamalarına
paralel olarak, 12 aylık herhangi bir
kesintisiz dönemde, toplam 183 gün
veya daha fazla Türkiye’de kalanları
kapsayacak şekilde düzenleniyor.
Bu düzenlemeler ile vergi tabanı
daha da genişliyor. Vergi tabanını
genişletmeye yönelik olarak,
teknolojik gelişmeler ışığında her
türlü elektronik ortam veya alan
adlarının kiralamasından elde edilen
iratların gayrimenkul sermaye
iradı olduğu hükme bağlanıyor.
Kurumların, yönetim kurulu
başkan ve üyelerine ortaklık payı
ile ilişkili olmaksızın ödenen kar
paylarının ücret olarak tarifeye göre
vergilendirilmesi öngörülüyor. Vergi
alacağını güvence altına almak,
vergi kaçırmaya veya vergiden
kaçınmaya yönelik girişimlerin önüne
geçebilmek amacıyla vergi güvenlik
müesseselerine yer veriliyor.
Emsal kira bedeli uygulamasına son
Konut sahipliğinin temel ihtiyaçlar
arasında yer aldığı gerçeğinden
hareketle, ikamet amacıyla kullanılan
tek konutun elden çıkarılmasından
doğan kazançlar vergiden istisna
ediliyor.
Bu düzenlemenin, aynı zamanda
inşaat sektörünü canlandırarak
ekonomik büyümeye olumlu katkı
sağlayacağı öngörülüyor.
Türk aile yapısının sosyal değerleriyle
uyumlu olarak, kira gelirleri için
eşin anne ve babasının kullanımına
bedelsiz olarak tahsis edilen
konutlarda emsal kira bedeli esası
uygulamasından vazgeçiliyor.
45
Sahip olduğu konutu eşinin anne
ve babasının ikametine bedelsiz
olarak bırakanlar bu konutlar
için emsal kira bedeli üzerinden
gelir beyan etmek zorunda
kalmayacaklar. Çocuk tanımının
kapsamı genişletiliyor. Kardeşler
ve anne babasını kaybetmiş
kardeş çocukları da kanunun
uygulanmasında mükelleflerin kendi
çocukları gibi vergi indirimlerinden
yararlandırılacak.
Üçüncü çocuk için vergi indirimi
tutarı artırılarak çocuklara bakmakla
yükümlü olan mükellefin üzerindeki
vergi yükü hafifletiliyor. Kreş
hizmetlerinin yaygınlaştırılması
teşvik edilerek, kadınların çalışma
hayatına katılımını ve aile ve toplum
refahını arttırmak için nüfus ve aile
politikaları çerçevesinde destekleyici
vergi düzenlemeleri yapılıyor.
Öğrencilere, bakıma muhtaç olanlara
ve yaşlılara destek olmak amacıyla;
öğrenci yurtları, bakımevleri ve
huzurevlerine ödenen oda ve yatak
ücretlerinin gayrimenkul sermaye
iradından indirilmesine olanak
sağlanıyor.
Gerçek kişiler ile sermaye şirketleri,
kooperatifler, iktisadi kamu
kuruluşları, dernek veya vakıflara ait
iktisadi işletmeler, iş ortaklıkları gelir
vergisi mükellefi olacak.
İktisadi kamu kuruluşları ile dernek
veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin
kazanç amacı gütmemeleri,
faaliyetlerinin kanunla verilen
görevler arasında bulunması,
tüzel kişiliklerinin olmaması,
bağımsız muhasebelerinin ve
kendilerine ayrılmış sermayelerinin
veya işyerlerinin bulunmaması
mükellefiyetlerini etkilemeyecek.
Mal veya hizmet bedelinin sadece
maliyeti karşılayacak kadar olması,
kar edilmemesi veya karın kuruluş
amaçlarına tahsis edilmesi bunların
iktisadi niteliğini değiştirmeyecek.
“Yav İşte Fabrikalaşak” Anadolu Sermayesinin Oluşumu: Kayseri-Hacılar Örneği
“Günücülük. Yani azim etmek. Azim etmek, yani mücadele etmek. O hedefe ben de varacağım demek...
Günücülükte adam, ‘Ağabey onun var benim niye olmasın ya! Ben de çalışırım. Benim neyim eksik.
Düşünürüm, koşarım, kovalarım, çalışırım!’ der - ve neticede Hacılarlı’da bu var.”
“Afrika’daki adamları internet’ten, sanayi odalarından, ticaret odalarından oralardaki bizim Türk
ataşelerinden buluyoruz... Ben Cezayir’e gittim Tunus’a gittim. Tunus’ta vardım ticari ataşenin yanına.
Bayan da bir hanımefendiymiş. Çok da ilgilendi bizimle. Selamünaleyküm Aleykümselâm. Birer kilo da
lokum almıştım. Artık çok zor değil yani, eskisi gibi değil.”
Anadolu kaplanları”… “Yeşil sermaye”… “İslami Kalvinistler”… Bu tabirlerTürkiye’de 20./21. yüzyıl
dönümünden beri sadece sosyal bilimlerin değil medyanın da moda deyişleri arasına girmiş durumda.
Taşra şehirlerinin global piyasayla eklemlenen muhafazakâr-dindar girişimcileri kastediliyor bu tabirlerle.
Elinizdeki kitap, moda tabirlerin cazip olduğu kadar kolaycı genellemelerine kapılmaksızın, işte bu olguyu
mercek altına alıyor. Olgunun tipik bir örneğine bakıyor: Kayseri’nin kıyısında bir küçük kasaba iken,
global piyasaya iş yapan bir merkeze dönüşen Hacılar’a tutuyor merceğini… Tipik bir kapitalistleşme ve
modernleşme hikâyesi bu. Hırsla “hatta hınçla” çalışan pratik ve pragmatik bir kapitalist tipinin hikâyesi...
Bir girişimci iştahının hikâyesi… Moda tabirlerin düşündürdüğü türden “kendine mahsus” bir hikâye
değil. İlginçliği daha çok, modernizmin ve kapitalizmin nüfuz kudretini olanca canlılığıyla gösteriyor
olmasında. Kurtuluş Cengiz, datasıyla, zengin mülakatlarıyla, ayrıntılı gözlemleriyle, teorik akıl yürütmesi
ve keşif heyecanıyla, Türkiye’de modernleşme literatüründe köşe taşı olacak bir eser ortaya koyuyor.
Kurtuluş Cengiz, İletişim Yayınları
Son Haçlılar
Vasco da Gama’nın keşif seferleri... Hıristiyan ve İslam dünyası
arasındaki mücadelenin hikâyesi…
Son Haçlılar, Hıristiyan ve İslam dünyası arasındaki din ve kültür çatışmasının kökenlerini, Haçlı
Seferleri’nin doğuşunu ve sonuçlarını, Hindistan’a giden deniz yolunu bulmayı hedefleyen Vasco da
Gama’nın ve Kristof Kolomb’un önderlik ettiği keşif seferlerini, Batı’nın Doğu’daki baharat, ipek ve değerli
taşlar pazarını ele geçirmek için yaptığı kanlı savaşları ve kâşiflerin ulaştığı yerlerde sömürgeleşmesini
anlatıyor.
Bir başucu kitabı niteliğindeki bu yapıt, Batı’nın dikkatinin yeniden Doğu’ya çevrildiği günümüzde, çağlar
boyu süregelen ve bugünlerde yeniden canlanan İslam ve Hıristiyan dünyası arasındaki din ve kültür
çatışmasına yeni bir açıdan bakmamızı ve bu çatışmanın nedenlerini daha iyi kavramamızı sağlıyor.
Tarihçi, biyografi yazarı ve eleştirmendir. Oxford Ünivesitesi’nde öğrenim görmüş ve burada İngiliz
Edebiyatı Beddington Ödülü’nü kazanmıştır. London Times gazetesinde yazıları, Economist’te çeşitli
makaleleri yayınlanmıştır. İlk kitabı olan Shakespeare Ayaklanmaları, National Award for Arts Writing
ödüllerinde finale kalmış ve Washington Post tarafından 2007 yılının kurgusal olmayan en iyi
kitaplarından biri olarak gösterilmiştir. Cliff, balerin eşi Viviana Durante’yle birlikte Londra’da yaşamaktadır.
Nigel Cliff, Remzi Kitapevi
Çapulcunun Gezi Rehberi
Önce bir ağaç, sonra bir park, ardından bir şehir ve son olarak bütünüyle kocaman bir ülke…
“Çapulcunun Gezi Rehberi”, Türkiye’nin öyküsüdür bir bakıma.
Occupygezi (direngezi), sadece birkaç ağacın öyküsü değildi aslında. Ağaçlar bu direnişin
hem önderi hem de sembolü oldu. “İnsana Rağmen” hiçbir düşüncenin ve dayatmacı Yaşam
Biçimi”nin karşılık bulamayacağını gördük hep beraber. Ve yine hepimiz şu ana şahit olduk;
hayal dahi edilemeyecek kadar zıt kutuplar, fikirler ve elbette insanlar, bir amaç için “tek
yürek” oldu. İşte bu kitapta yer alanlar, kendini tek bir amaç için sokağa atan yüzbinlerin
hikâyesi.
Der.: Eylem Aydın
46
47