“Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY Türkiye 30`uncu yılını kutladı EY
Transkript
“Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY Türkiye 30`uncu yılını kutladı EY
Mart 2014 Üç aylık EY kurumsal dergisi “Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY Türkiye 30’uncu yılını kutladı EY Türkiye, Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu’nu açıkladı Vergi Maratonu Yarışması başladı İçindekiler 29 12 22 4 Güncel 4 ”Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu 6 EY Türkiye 30’uncu yılını kutladı 8 EY Türkiye, Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu’nu açıkladı 10 Türkiye’deki aile şirketleri, kriz dönemlerinde Avrupa’ya oranla daha fazla kenetleniyor 12 EY Türkiye TAİDER Aile Şirketleri Zirvesi'nde yer aldı Söyleşi 14 Global Takaful Insights raporu ve İslami sigortacılık Güncel 16 Türkiye'nin diyaliz hizmeti harcamalarına çözüm üretecek “yenilikçi geri ödeme modeli 18 Otomotiv sektöründe roller değişiyor 19 Vergi Maratonu yarışması başladı Makale 20 EY “İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” isimli raporunu açıkladı Güncel 22 Altın Küre’nin sırrını 27 Spor yapan kadın 23 EY Türkiye’nin 28 Pratik bilgiler 41 yıldır EY koruyor rapor sponsorluğunda yürütülen CDP Türkiye 2013 İklim Değişikliği Raporu açıklandı Söyleşi 24 Kusurlu yönetim kurulu üyesi şirketin vergi borcunu öder yöneticiler kariyerlerinde daha hızlı ilerliyor 29 Zirveye yolculuk Online 30 EY Türkiye YouTube ve LinkedIn’de! Eğitim Takvimi 31 Ocak-Haziran Güncel 26 Girişimcilik dünyasında başarıya hazırlık: EY Junior Academy Programı EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory EY Hakkında EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY, güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı diğer çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasında önemli bir rol üstlenmektedir. EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok, üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret ediniz. Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe, vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır. ey.com/tr vergidegundem.com facebook.com/ErnstYoungTurkiye twitter.com/EY_Turkiye © 2014 EY Türkiye. Tüm Hakları Saklıdır. TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz. Ülke Başkanı'ndan… D eğerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY dostları… Ülke ekonomisinde birçok gelişmeyi beraber takip ediyoruz. Genel olarak tüm uzmanlar, 2014 yılında Türkiye ve dünya ekonomisinin performansının, 2013 yılında yakalanan ekonomik performansa oranla daha düşük seviyelerde seyredeceği yönünde görüş birliğinde. Ekonomik belirsizliklerin yaşanacağı bu dönem içerisinde EY Türkiye ailesinin her bir üyesi olarak üzerimize düşen görev, 2013 yılında gösterdiğimiz performansı sergilemek ve ülke ekonomisine katma değer sağlamak. Geride bıraktığımız 2013 yılı EY Türkiye açısından güzel gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. EY Türkiye’nin 30’uncu yılını, Shangri - La Bosphorus Hotel’de bir gala gecesi ile kutladık. 30 yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz atılımları bu geceye özel büyük bir özveri ile hazırlanan 30. yıl belgeseli ile yeniden yaşamış olduk. Aynı zamanda bizim için büyük önemi olan bu yılı, eski çalışma arkadaşlarımızın katılımıyla ayrı bir alumni gecesi ile kutladık. 30 yıl boyunca bizlerden desteğini esirgemeyen ve yol gösteren kurucularımıza ve tüm EY çalışanlarına bir kez daha teşekkür ederim. EY olarak, ülkemize kaliteli hizmet anlayışımız ile katkıda bulunmaya ve kurum kültürümüz olan bu mirası gelecek nesillere aktarmaya devam edeceğiz. Türkiye ekonomisine, insanlarına, topluma katkı sağlamayı ana felsefemiz olarak benimsedik ve bu yolda çalışmaya devam ediyoruz. Girişimcilik konusunda dünyanın en prestijli iş dünyası ödül programı olarak kabul edilen “Yılın Girişimcisi” programının bu yılki Türkiye kazananı Baydöner oldu. 20 Şubat’ta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla gerçekleştirilen gala gecesinde, “Yılın Girişimcisi” ödülünü alan Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feridun Tunçer, Monte Carlo’daki dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek. 2014 yılının ilk sayısında, Türkiye’nin de dahil olduğu, dünya genelinde çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 641 şirket yöneticisinin katılımı ile iş dünyasını bekleyen riskler ve fırsatlar üzerine hazırladığımız raporumuz, “Birleşme ve Satın Almalar 2013” sonuçları, Sabancı Üniversitesi ile birlikte geçekleştirdiğimiz “CDP Türkiye 2013 İklim Değişikliği Raporu” ve Türkiye’deki aile şirketleri üzerine hazırladığımız araştırma gibi birbirinden önemli birçok konuyla sizlerle birlikteyiz. 2014 senesinin tüm Türkiye için güzel başlangıçların yaşandığı bir yıl olmasını diliyorum. Keyifle okumanız dileğiyle… Saygılarımla, Mustafa Çamlıca EY Türkiye Ülke Başkanı Güncel “Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY’nin dünya çapında gerçekleştirdiği ve girişimcilik konusunda dünyanın en prestijli iş dünyası ödül programı olarak kabul edilen “Yılın Girişimcisi” programının Türkiye ayağı sonuçlandı. 20 Şubat’ta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla gerçekleştirilen gala gecesinde, “Yılın Girişimcisi” ödülünü alan Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feridun Tunçer, Monte Carlo’daki dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek… EY’nin bu yıl dünya çapında 27’nci, Türkiye’de ise Hürriyet Gazetesi iş birliği, CNN Türk ve Endeavor’un katkılarıyla 9’uncusunu düzenlediği “Yılın Girişimcisi” programının kazananı, Türk mutfağının önemli ürünlerinden biri olan döneri, fast food ürünlerle rekabet edebilir bir seviyede dünyaya tanıtmayı hedefleyen Baydöner oldu. Çırağan Sarayı’nda düzenlenen görkemli gala gecesinde “Yılın Girişimcisi” ödülünü alan Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feridun Tunçer, 4-8 Haziran 2014 tarihlerinde Monte Carlo’da düzenlenecek “World Entrepreneur Of The Year - Dünya Yılın Girişimcisi” programında Türkiye’yi temsil edecek. “Yılın Girişimcisi” programında başarıya ulaşan Baydöner’in kurucuları, medya ve iş dünyasının seçkin isimlerinden oluşan jüri tarafından girişimcilik ruhu, stratejik bakış açısı, sosyal ve kültürel etki, finansal performans, saygınlık ve yenilikçi anlayış gibi kriterler doğrultusunda birinci seçildi. Mustafa Çamlıca, Levent Yılmaz, Fikri Işık, Feridun Tunçer, Hanzade Doğan Boyner 4 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 Bu yıl Türkiye’yi Monte Carlo’da temsil edecek olan “Yılın Girişimcisi” Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz, “Başarısı sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp dünya çapında kanıtlanmış olan saygın jüri üyelerinin takdirini kazanmak bizim için bir onurdur. Türkiye’nin değeri olan döneri dünya çapında hak ettiği yere ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız” sözleriyle yaşadığı mutluluğu dile getirirken, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feridun Tunçer ise, “Bu ödül bizim için bir ödülden çok daha fazlasını ifade ediyor” dedi. Devlet fikri olanın yanında Girişimciliğe verdiği destekten dolayı EY Türkiye’ye teşekkür eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yarışmaya katılan 5 finalisti cesaretlerinden dolayı tebrik etti. Hiçbir başarının tesadüf olmadığını, başarıyı yakalamış bütün ekonomilerin hikayelerinin altında disiplinli ve çok çalışmanın olduğunu ifade eden Işık, "Başarı için sadece parlak fikir ve cesaret yetmiyor. Aynı zamanda doğru ve stratejik adımların atılması gerekiyor" diye konuştu. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması noktasında bilim ve teknoloji ile girişimciliği olmazsa olmaz olarak gördüklerini vurgulayan Işık, şunları söyledi: “Girişimciliğin desteklenmesi adına önemli adımlar atıyoruz. Fikri olanın artık devlet yanındadır. Her noktada, fikirden ürüne, üründen pazarlamaya, pazarlamadan satışa kadar her aşamada çok büyük oranda hibe olmak üzere destekliyoruz.” Türkler, Avrupalı ve Amerikalılardan daha girişimci Türklerde girişimci ruhunun var olduğunu kaydeden jüri başkanı Doğan Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan Boyner ise, “Euro Barometre araştırmasına göre Amerikalıların yüzde 61’i, Avrupalıların ise yaklaşık yüzde 50’si kendi işini kurmak istiyor. Benzer bir araştırmayı Türkiye’de 3 bin kişinin katıldığı bir anket çalışmasıyla gerçekleştirdik. Anketten çıkan sonuca göre, katılımcıların yüzde 66’sı kendi işini kurmak istiyor. Bu da bizim Amerikalılar ve Avrupalılardan daha girişimci ruhuna sahip olduğumuzun bir kanıtıdır” dedi. Ülkemizde “Chobani” gibi nice cevherler var Ödül töreninde bir konuşma yapan EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, girişimciliğin ülke ekonomisinin gelişmesinde büyük bir rol oynadığını belirterek girişimcilik kültürünün ülkemizde yaygınlaşmasıyla birlikte dünya arenasında daha fazla markanın boy göstereceğine vurgu yaptı ve sözlerine şöyle devam etti; “Gerekli desteğin sağlanması ve başarı yakalamış girişimcilerin doğru şekilde tanıtılmasıyla bu coğrafyadan çok daha fazla girişimcinin çıkacağına inanıyorum. Geçtiğimiz yıl ‘World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi’ ünvanını kazanan Erzincan doğumlu iş adamı Chobani Yoğurtları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Ulukaya, girişimcilik konusunda ülke insanına olan inancıma güzel bir örnek teşkil ediyor.” Girişimcilere birçok kapı açıyoruz “Yılın Girişimcisi” programına katılan girişimciler açısından prestijin yanı sıra birçok iş fırsatı da sağladığını belirten EY Yılın Girişimcisi Ülke Lideri Demet Özdemir ise, “Yılın Girişimcisi, bir yarışmadan çok iş dünyasından önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşen bir girişimcilik programı. Bu program vesilesiyle, katılan tüm finalistlere ülke çapında bilinirliklerini arttırmak, yerel ve global pazarlarda önemli bir network ağı içerisine dahil olmalarını sağlamak ve iş dünyasının önde gelen iş adamlarından oluşan bağımsız jüri üyeleri ile tanışma fırsatı sağlamak gibi birçok fayda sağlıyoruz. Markanın değerine büyük katkı sağlayan bu lokal sürecin sonunda Monte Carlo’da düzenlenen EY Dünya Yılın Girişimcisi programında Türkiye’yi temsil eden Yılın Girişimcisi, global bir platforma da açılmış oluyor. Bu platform üzerinden kazanılan ilişkiler yeni iş fırsatları sunuyor” dedi. “World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi" hakkında İş yaşamında başarılara imza atan girişimcileri ödüllendirmek ve dünya çapında girişimcilik ruhunu teşvik etmek için 1986 yılında ABD’de başlatılan ve bugün 60 ülkede 145’den fazla şehirde düzenlenen ‘Yılın Girişimcisi’ programında bugüne kadar dünya çapında 900’ün üzerinde girişimci ödüllendirildi. Yılın Girişimcisi programı, yaratıcılıklarını kullanan, büyük bir azimle çalışan, başarılı ve büyüyen işler kuran girişimcileri ödüllendirmek, onların iş dünyasına ilham kaynağı olabilecek girişimcilik hikayelerini tüm dünyayla paylaşmalarına katkıda bulunmayı hedefliyor. TurkEYnews | 5 Güncel EY Türkiye 30’uncu yılını kutladı EY Türkiye, 30’uncu yılını iş dünyasından üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleştirdiği gala gecesiyle kutladı. Kurulduğu günden bu yana verdiği hizmetlerle ekonomiye katma değer sağlayan EY Türkiye, iş dünyasından üst düzey yöneticileri Shangri - La Bosphorus Hotel’de düzenlediği gala gecesinde bir araya getirdi. Sunuculuğunu Fatih Türkmenoğlu’nun yaptığı gecede EY Türkiye’nin 30’uncu yılına özel olarak hazırlanan film tüm katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi. EY Türkiye’nin 30’uncu yılı aynı zamanda 3 Aralık Salı günü, The Marmara Taksim’de eski çalışanların da katılımıyla tüm EY Türkiye ailesinin bir araya geldiği bir gece ile kutlandı. Küçük bir apartman dairesinden dev bir şirkete 30. yıl gala gecesinde konuşma yapan EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca başarıyla dolu 30 yılı geride bıraktıklarını belirtirken, sözlerine söyle devam etti; “1983 yılında 5 kişinin öncülüğünde “Denver Denetim Vergi Müşavirliği” ismiyle Esentepe’de faaliyete başlayan EY Türkiye ofisi, o günden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüdü ve bugün Türkiye iş dünyasında imza attığı başarılı çalışmalarla önemli bir 6 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 aktör olarak konumlandı. Tüm EY ailesi olarak ülkemize kaliteli hizmet anlayışımız ile katkıda bulunmaya ve kurum kültürümüz olan bu mirası bir sonraki kuşağa layıkıyla aktarmaya devam edeceğiz. Türkiye ekonomisine, insanlarına, topluma katkı sağlamayı ana felsefemiz olarak benimsedik ve "Building a beter working world – Daha iyi bir çalışma hayatı oluşturmak” mottomuz da bu misyon ile birebir örtüşüyor.” EY Türkiye’nin 2013 finansal yılı büyüme hızı 21,6 2013 yılını 21,6 oranında bir büyüme ile kapattıklarını belirten Mustafa Çamlıca, EY Türkiye’nin bu başarıyla tüm EY içinde en hızlı büyüyen ikinci pazar olduğunun altını çizdi ve sözlerine şöyle devam etti; “EY’nin 30’uncu yılı olan 2013’te Türkiye ekonomisi için toplam bir milyon yüz bin saatten fazla hizmet ürettik. 2013 yılında 7 yeni partnerin daha EY ailesine katılmasıyla birlikte toplam partner sayımız 38’e, yurtdışından bize katılan ortaklarımızla 40’a ulaştı. Küçük bir ofiste beş kişiyle başladığımız yolculukta, genç mezunların da aramıza katılmasıyla birlikte bugün kadromuz 1000’in üzerinde.” Mustafa Çamlıca TurkEYnews | 7 Güncel EY Türkiye, Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu’nu açıkladı İşlem sayısında rekor, hacimde ise önemli bir düşüş gerçekleşti… EY Kurumsal Finansman Bölümü, her yıl hazırladığı ve bu yıl 12.’sini yayınladığı Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu’nu, bir basın toplantısı ile açıkladı. Rapora göre, tüm dünyada birleşme ve satın alma aktivitelerinde yaşanan ciddi yavaşlamaya rağmen Türkiye, gerçekleşen 336 işlem ile rekor kırdı. İşlem hacminde ise 2012’ye göre düşüş gerçekleşti. İşlem değeri açıklanan 135 işlemle toplam 13,7 milyar dolar tutarında işlem hacmi yaratıldı. Değeri açıklanmamış işlemlerle birlikte toplam hacim yaklaşık 20 milyar dolar oldu. İşlem sayısı bazında rekor kırılan 2013’te, önceki yıla göre işlem hacminde yaşanan düşüşün, 2014 yılında da kalıcı olabileceğini söyleyen EY Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler, 2014 yılında Türkiye’de birleşme ve satın alma aktivitelerinin 2013 yılı ile paralel seyretmesini beklediklerini belirtti. EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü, her yıl yayınladığı ve bir başvuru kaynağı olarak kabul edilen Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Raporu’nun 12.'sini açıkladı. Rapora göre; Türkiye, 2013 yılında yatırımcılar için cazip olmaya devam etti ve 336 işlem ile son on iki yılın rekoru kırıldı. 2014 yılı için ise beklenen kamu kaynaklı ve özel sektör işlemlerinin gerçekleşmesiyle birlikte 2013 yılına paralel ve yaklaşık 20 milyar ABD doları tutarında işlem hacmi öngörülmekte. Türkiye ekonomisi, yaşanan olumsuzluklara rağmen beklentilere paralel performans sergiledi Amerikan merkez bankası FED’in politikaları, siyasi belirsizlikler ve Avrupa ülkelerinde 2008 yılından beri süregelen global ekonomik krizin etkilerinin azalarak da olsa hissedilmeye devam etmesi 8 | TurkEYnews Türkiye ekonomisi için önemli riskler olarak ortaya çıktı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi beklentilere paralel bir büyüme gerçekleştirdi. Yılın ilk yarısında, uluslararası bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları tarafından gelen not artışları ise Türkiye ekonomisi için olumlu gelişmeler olarak yer aldı. 2013 yılında, tüm dünyada birleşme ve satın alma aktivitelerinde yavaşlama yaşanırken, Türkiye işlem sayısı açısından yeni bir rekor kırdı. Öte yandan, 2012’ye göre hacim bazında yavaşlama görüldü ve değeri açıklanan 135 işlemle toplam 13,7 milyar ABD doları tutarında bir işlem hacmi gerçekleşti. Değeri açıklanan işlemler arasında milyar ABD doları seviyesini aşan 4,100 milyon ABD doları seviyesini aşan 22 işlem yer aldı. KOBİ’lere olan yoğun ilgi 2012 yılında olduğu gibi 2013 yılında da artarak devam etti. Sayı 4 – Mart 2014 Yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirilen birleşme ve satın almalarda azalma yaşandı sermaye fonlarının gerçekleştirdiği en yüksek hacimli işlem ise Gözde Girişim Sermayesi ve Turkven’in Ziylan Grubu’na ortak olması oldu. oluştururken, 2013’te kamu kaynaklı işlemler ağırlığını artırarak değeri açıklanan işlemlerin yüzde 61’ini oluşturdu. 2012 yılında toplam işlem hacminin yaklaşık olarak yüzde 51’ini gerçekleştiren yabancı yatırımcılar, 2013 yılında toplam işlem hacminin yüzde 24’ünü gerçekleştirerek yerli yatırımcıların önemli ölçüde gerisinde kaldı. İşlem adedi olarak ise geçen senelerde olduğu gibi yerli yatırımcılar, yabancı yatırımcıları geride bırakarak 222 işlem ile son on iki yılın rekor seviyesine ulaştı. Yabancı yatırımcıların işlem sayısı ise 2011 ve 2012 seviyesinin altına inerek 114 olarak gerçekleşti. Bu yıl da enerji sektörü hacim bazında birinci olurken, bilişim sektörü adet bazında öne çıktı 2014 yılında ABD ve Avrupa ekonomilerinde toparlanma bekleniyor… Gerçekleştirdikleri işlem hacmi azalmasına rağmen, özel sermaye fonlarının Türkiye’ye ilgisi 2013 yılında da devam etti Özel sermaye fonlarının Türkiye’ye ilgisi 2013 yılında da devam etti. Özel sermaye fonları, bu yıl toplam 74 işleme imza atarak yeni bir rekor kırarken, işlem hacmi baz alındığında açıklanan toplam 503 milyon dolar ile 2012’ye göre azalma gösterdi. Bu yıl, toplam işlem adedinin yüzde 22’sini oluşturan özel 2012 yılında sektörel bazda, hem işlem hacmi hem de işlem sayısı bakımından birinci sırada yer alan enerji sektörü, 2013 yılında da hareketli sektörlerin başında yer aldı. Sektörde gerçekleşen 36 işlem ile 6,0 milyar ABD doları tutarında işlem hacmi ortaya çıktı. Enerji sektöründe özelleştirme işlemleri dikkat çekerken, en yüksek değerli işlem Toroslar EDAŞ’ın özelleştirme ihalesinin EnerjiSA tarafından 1,7 milyar ABD doları bedelle kazanılması olarak göze çarpıyor. İşlem adedinde ise çoğunluğu küçük işlemlerden oluşan 80 işlem ile bilişim sektörü öne çıktı. İşlemlerin yüzde 61’i kamu kaynaklı... Çoğunun yerli yatırımcı olması dikkat çekici! 2012 yılında gerçekleşen kamu işlemleri, değeri açıklanan işlemlerin yüzde 54’ünü EY Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013 Raporu aynı zamanda 2014 öngörülerini de ortaya koyuyor. Raporda, Türkiye için 2014 yılında ölçülü büyümenin devam edeceği öngörülürken, BDDK tarafından getirilen kredi düzenlemeleri ile iç talebe bağlı büyümenin ve ithalatın azalması ve yatırımların hızlanmasının beklendiği yer alıyor. Raporda 2014 yılı için, önceki yıllarda da olduğu gibi ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli işlemlerin yoğun olmasının beklendiği, enerji, ulaştırma ve finansal hizmetler sektörlerinde büyük ölçekli işlemlerin gerçekleşme olasılığının bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca, enerji ve ulaştırma sektörlerinde hem özelleştirmelerin hem de özel sektör işlemlerinin önemli rol oynamaya devam edeceği öngörülüyor. EY Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler konuyla ilgili şunları söylüyor; “2014 yılının, dünyadaki tüm ekonomik sıkıntılara ve çevresindeki politik belirsizliklere rağmen Türkiye’nin yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye devam edeceği bir yıl olacağını öngörmekteyiz. Avrupa’daki toparlanma ve ABD’deki parasal genişlemenin yavaşlaması tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisi için de belirleyici rol oynayacaktır. 2013’te işlem hacminde bir düşüş yaşandığını gözlemledik. 2014 yılında ise global pazarlarda olduğu gibi Türkiye’deki birleşme ve satın almalar için de olumlu ancak ölçülü bir beklentinin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sonucu olarak, şirket birleşme ve satın almalarında 2013 yılına paralel bir performans bekliyoruz.” İş dünyasında 2014 için karamsarlık söz konusu EY’nin Türk iş dünyasının önde gelen isimleri ve üst düzey yöneticileri ile gerçekleştirdiği, “Türk iş dünyasının birleşme ve satın alma faaliyetlerine bakışı” konulu geleneksel anketinin sonuçları da aynı raporda açıklandı. Buna göre; yılın işlemleri olarak AYEDAŞ’ın özelleştirmesi ve Yapı Kredi Sigorta’nın %94 hissesinin AllianzSE tarafından satın alınması (yüzde 24’er oy ile) seçildi. Ankete katılanların yüzde 51’i, 2013 yılında gerçekleşen işlem hacminin beklenenden düşük olduğunu belirtirken, yüzde 56’sı özel sermaye fonlarının 2013 yılı performanslarını olumlu buluyor. Enerji sektörü yüzde 16’lık oranla katılımcılar tarafından 2014 yılında en fazla hareket beklenen sektör oldu. Enerji sektörünü perakende, yiyecekiçecek ve hizmetler sektörleri izliyor. Katılımcıların çoğunluğu (yüzde 54) AB bölgesindeki kriz ortamından Türkiye’nin sınırlı etkileneceği düşüncesinde. Ankete katılan iş adamları ve yöneticilerin sadece yüzde 20’si (geçen yıl yüzde 58 idi) 2014 yılı yatırım ortamını olumlu olarak beklerken, yüzde 76’sı ise yatırım ortamının durağan olacağını öngörüyor. Bu durum, 2014’ün yatırım ortamına ilişkin beklentilerde, bir önceki seneye göre önemli bir bozulma ve karamsarlık olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 49’u tarafından FED’in varlık alımlarını azaltmasının önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi üzerinde yüksek etkisi olacağı belirtiliyor. Mert Göknar, Müşfik Cantekinler, Cem Günfer, Cevdet Akçalı TurkEYnews | 9 Güncel Türkiye’deki aile şirketleri, kriz dönemlerinde Avrupa’ya oranla daha fazla kenetleniyor EY’nin aile şirketleri üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, ekonomik kriz dönemleri ve zor piyasa koşullarında aile şirketi olmak rekabet avantajı sağlıyor. Daha çabuk karar alma, aile kültürü ve değerlere bağlı kalma, bu dönemlerde şirketlerin daha hızlı büyümesine yardımcı oluyor. EY’nin Türkiye’de 2013 yılı içerisinde 50 adet aile şirketinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik” araştırması, aile şirketlerinin kriz ortamlarında ayakta kalma anlamında daha sağlam bir duruş sergilediklerini ortaya koyuyor. En fazla bin, en az 250’den fazla kişinin istihdam edildiği şirketler ile gerçekleştirilen anket çalışmasına göre, piyasalardaki çalkantılara ve zor rekabet ortamına rağmen, Türkiye’deki aile şirketlerinin büyük çoğunluğu (%64) kriz dönemlerinde yıllık %10 ila %15 düzeyinde büyüme başarısı gösteriyor. Öte yandan Euro Bölgesi krizinden darbe alan Avrupa’daki aile şirketlerinin ise yüzde 15 ve üzerinde büyüdüklerini ifade edenlerin oranı yüzde 10. Araştırmada bu başarının temel nedeni ise, bu tür şirketlerin aile kültürüne ve değerlerine bağlı kalmaları ve hızlı karar alabilme imkanına sahip olmaları olarak gösteriliyor. Zor ekonomik koşullar altında büyümek – Geçen seneki büyüme performansı %15 ve üzeri artış %10 -%15 artış +%10 ve -%10 arası %10 -%15 azalış %15 ve üzeri azalış 0% 10% 20% Türkiye 30% 40% 50% Dünya • Türkiye’deki anket katılımcılarının %64’ü, %10 ve üzeri büyüme yaşadıklarını belirtmiştir. • Üçte biri %15 ve üzeri büyüme bildirmiştir. 10 | TurkEYnews 60% Sayı 4 – Mart 2014 Kuşak devri Avrupa’ya oranla daha fazla Şu an aile şirketini hangi nesil yönetiyor? Türkiye’den ankete katılanların yüzde 90’ının şirketlerini bir sonraki kuşağa devretmeyi planladıklarını belirten EY Orta ve Güneydoğu Avrupa Bölgesi - Stratejik Büyüyen Pazarlar ve Aile Şirketleri Lideri ve EY Türkiye Şirket Ortağı Metin Canoğulları, bu oranın dünya ortalamasının çok üzerinde yer aldığına dikkat çekti. 50% 40% 30% 20% Genç kuşak çalışmaya niyetli değil 10% Her ne kadar aileler, şirketlerini sonraki kuşaklara devretmekte istekli olsa da gerçekleştirilen görüşmelerde genç kuşağın aile şirketinde yönetimi devralma konusunda hevesli olmadığını belirten Canoğulları, “Diğer ülkelerde de şahit olduğumuz bu durum dünya genelinde aile şirketleri arasında kaygı uyandırıyor. Türkiye’deki aile şirketlerinde çoğunlukla birinci ya da ikinci kuşağın yönetimde olduğunu dikkate alırsak, sorunun daha ciddi boyutlarda olduğunu görebiliriz. Bu şirketlerin birçoğu yönetimin devri sorunuyla ilk kez karşılaştılar ya da önümüzdeki yıllarda karşılaşacaklar” dedi. Özellikle miras devrinin ve veraset vergilerinin karmaşıklığı nedeniyle, yönetim devri / örgütsel yedekleme planlamasının 0% Nesil 1 Nesil 2 Nesil 3 Türkiye Nesil 4 ve sonrası Dünya • Türkiye’de, yönetim ağırlıklı olarak birinci ve ikinci nesildedir. aile şirketlerinin en karmaşık konularından biri olduğuna dikkat çeken Canoğulları, araştırmaya göre aile şirketlerinin yüzde 50’sinde örgütsel yedekleme planlamasının yapılmadığını belirtti. Devir planlaması – başarılı bir devir için kilit unsurlar Başarılı bir devir için en belirgin unsurlar nelerdir? (Cevaplar tüm katılımcıların %91’i olan ve işini gelecek kuşağa aktarmayı düşünen katılımcılar tarafından sağlanmıştır.) Planlı bir süreç izlenmesi Devamlılığın garanti altına alınması Devir sürecine erken başlanılması Potansiyel varislerin yeterliliğinin değerlendirilmesi Tüm aile bireylerinin dahil edilmesi Tüm aile bireylerine eşit ve dürüst yaklaşılması Veraset ve intikal vergisi yükümlülüğünün optimize edilmesi Liderliğin devredilmesi için somut bir tarih belirlenmesi 0% 10% Türkiye 20% 30% 40% 50% 60% 70% Dünya • Katılımcıların %70’i bir sonraki nesile devri planlı bir süreç içinde takip ettiklerini belirtmişlerdir. TurkEYnews | 11 Güncel EY Türkiye, TAİDER Aile Şirketleri Zirvesi'nde yer aldı Aile işletmelerine, gelecek kuşağa ve Türkiye’ye yararlı katkılarda bulunma hedefiyle yola çıkan zirvenin sponsorları arasında EY Türkiye de yer aldı. Türkiye’de aile şirketlerinin sürdürülebilir başarısı ve kurumsallaşması için çalışmalar yürüten Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) ilk ulusal zirvesini 29 - 30 Kasım 2013 tarihleri arasında Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirdi. 12 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 Türkiye’de aile şirketlerinin sürdürülebilir başarısı ve kurumsallaşması için çalışmalar yürüten Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) ilk ulusal zirvesini 29 - 30 Kasım 2013 tarihleri arasında Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirdi. Zirve, aile işletmesi sahiplerini ve ailelerin genç nesil temsilcilerini, akademisyenleri, iş dünyasını ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek, kurumsal yönetim, aile şirketlerinde karar alma süreçleri ve gelecek planlaması konularında ülke ekonomisinin can damarı olan aile işletmelerine ışık tuttu. Aile işletmelerine, gelecek kuşağa ve Türkiye’ye yararlı katkılarda bulunma hedefiyle yola çıkan zirvenin sponsorları arasında EY Türkiye de yer aldı. Şükrü Ünlütürk, Metin Canoğulları Herkes için aynı reçetenin geçerli olmayacağı bilinci içerisinde, aile şirketlerinin özel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çok çeşitli profesyonel hizmetler sunan EY Türkiye, etkinlik süresince zirve katılımcılarını standında ağırlayarak hizmet ve yayınlarını tanıttı. Büyük çoğunluğu aile işletmeleri üyelerinden oluşan katılımcıları, onları başarıya götüren faktörleri iyi bilen uzman ekibi ile bir araya getirerek, uluslararası ölçekte birçok başarılı aile şirketiyle yakın çalışmaları sonucunda edindikleri deneyim, bilgi ve kaynaklarını onlarla paylaşma fırsatı buldu. “Ailede Birlik, İşletmede Sürdürülebilirlik” temasıyla gerçekleşen ve iki gün süren zirvenin birinci günü tüm katılımcılara, ikinci günü ise gelecek nesillere açık olarak gerçekleşti. “Birinci Nesilden İkinci Nesile Geçişte Yapılanma”, “Aile Şirketlerinde Duygusal Sermaye, Kültür ve Değerler”, “Aile Anayasasından Kurumsal Yönetime”, “Aile İşletmelerinde Profesyonel Yapıya Geçiş (GM/CEO)” ve “Aile Şirketlerinde Karar Alma Süreçleri ve Gelecek Planlaması” konu başlıklı panellerden oluşan zirvenin ikinci gününde Uluslararası Aile Şirketleri Kurumsallaşma Uzmanı Dr. Haluk Alacaklıoğlu tarafından gelecek kuşağa özel “Kuşaklar Arası Geçiş” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirildi. İnci Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Şerife İnci Eren’in açılış konuşmasıyla başlayan zirvenin konuşmacıları arasında Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bayraktar, Eti Grup Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı, Kadooğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Psikolog Doğan Cüceloğlu, Arzum A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Murat Kolbaşı gibi önemli isimler yer aldı. TurkEYnews | 13 Söyleşi Seda Hacıoğlu EY Türkiye Denetim Bölümü Ortağı ve Sigorta Sektörü Lideri Seda Hacıoğlu ile Global Takaful Insights raporu ve İslami sigortacılık üzerine konuştuk 1. Global Takaful Insights 2013 çalışmasının amacı, hazırlanma yöntemi ve ana başlıkları hakkında bilgi verir misiniz? Bu çalışma, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke piyasalarındaki İslami sigortacılık sektörü ve regulatif yapılarda meydana gelen önemli gelişmeleri ortaya çıkarmak ve özetlemek amacıyla yapılmış bir çalışma. Bu çalışmayla sektörün büyümesi, karlılığı, ortaya çıkan fırsatlar ve zorluklar hakkında da bilgi verilmesi amaçlanıyor. Çalışmanın birçok yerinde EY ve sektör yöneticileri ile uzmanlarının görüş ve değerlendirmelerinden yararlanıldı. Başlangıç olarak sektörün 2002 – 2012 yılları arasında geçirdiği tarihsel süreç ve önemli olayları irdelenerek, yakın geçmişte yaşanan global olayların şu andaki etkileri ile gelecekte beklenen sonuçları üzerine kısaca ışık tutulmaya çalışıldı. Global sektörün ve Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerin son birkaç yıllık performansları ile genel ve finansal görünümleri gerek değerlendirmelerle, gerekse de rakamsal olarak incelendi. Bunun için hem ülkeler seviyesinde, hem de global düzeyde birçok kaynaktan yararlanıldı. Bu kaynaklar arasında World Islamic Insurance Directory, The Global Competitiveness Report, World Bank’s Databook, Annual Takaful Statistics, World Insurance Report, The Saudi Insurance Market Report ile incelenen ülkelere ait sigorta raporları bulunuyor. Bunların yanında, bu sektörde faaliyet gösteren birçok büyük şirketin yayımlanmış mali tablolarından ve EY’nin kendi analizleri ve deneyimlerinden yararlanıldı. 2. İslami sigortacılığın dünyadaki tarihçesi, gelişimi ve yaygın olduğu piyasalar konusunda bilgi verir misiniz? İslami sigorta yani bir diğer adıyla “tekafül”, İslam hukuku kuralları ve düzenlemeleri çerçevesinde oluşturulan ve işleyen sigortacılığı ifade ediyor. Tekafül sistemi, risk ve karın, katılımcı ve sigortacı arasında paylaşılma esası üzerine kurulu bir model olup, bu model, islami sigortacılığı, klasik sigortacılıktan ayrılan en önemli unsudur. Çeşitli kaynaklara göre tekafül sistemin farklı şekillerde 1400 yıldır uygulandığı bilinmekte olup, günümüze kadar gelişme göstererek gelişimini sürdürmüştür. Bunun yanı sıra tekafül sistemi ile ilgili modern ilk düşünceler 1981 yılında gerçekleştirilen “İslam Bankaları ve Ekonomik İşbirliği Stratejileri Uluslararası Sempozyumunda ele alınmıştır. Bu sempozyumda faizsiz çalışan banka, yatırım şirketi ve sigorta şirketi üçlüsünün bir arada hizmet vermesi ve bütün bu kuruluşların kar ve zarara katılma sistemiyle çalışmasının sistemin 14 | TurkEYnews gelişmesi açısından önemli olacağına karar verilmiş olup, o günden bu yana bu üçlü sistemin geliştirilmesi üzerine çalışmalar ve yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar ve yatırımlar islami sigortacılığın bugünkü yapısına ulaşmasını sağladı. EY’nin yayınlamış olduğu “Global Takaful Insights 2013” raporunda 2012 yılında toplam tekafül sistemiyle elde edilen katılımın 11 milyar dolara ulaştığı tahmin edilirken, bir önceki yıla oranla artışın %16 olduğu görülüyor (2011 yılı itibariyle toplam katılım yaklaşık 9,4 milyar dolar.) Tekafül (İslami Sigorta) sistemi, Müslüman nüfusunun yoğun yaşadığı başta Arap bölgeleri olmak üzere Malezya ve Endonezya gibi Uzak Doğu ülkeleri ve birçok Avrupa ülkesiyle Amerika’da uygulanıyor. Şu an dünyada 33 ülkede 200’ün üzerinde tekafül (İslami Sigorta) şirketi olduğu tahmin edilirken, 2012 yılındaki katılımın %51’i Suudi Arabistan, %25’i Asya bölgesinden sağlandı. 3. İslami sigortacılığın bilinen klasik sigortacılıktan farkları nelerdir? Genel olarak farkları özetlemek gerekirse; islami sigortacılıkta, katılımcılar tarafından ödenen katılımların bir kısmı veya tamamı diğer katılımcıları potansiyel risklere karşı korumak için tekafül fonuna aktarılır. Klasik sigortacılıkta ise, ödenen primler beklenen risklere karşı sigorta şirketine aittir. İslami sigortacılıkta, tekafül fonundaki kâr sadece katılımcılar arasında dağıtılırken, klasik sigortacılıkta kâr sermayedara aittir. Diğer bir fark da, islami sigortacılıkta, fon olarak toplanan katılımlar, islami kurallara uygun olarak belirlenen yatırım araçlarında değerlendirilebilirken, klasik sigortacılıkta yatırım araçlarında bu yönde bir kısıtlama söz konusu değil. 4. İslami sigortacılıkta reasürans mekanizması nasıl işlemektedir? Klasik sigortacılıkla aynı mıdır? Tekafül sisteminde islami sigortacılık faaliyetinde bulunan şirketler, islami kurallara uygun olarak çalışan retekafül şirketleri ile reasürans faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Retekafül uygulaması, tekafül sigortacılığı ile toplanan risklerin daha büyük şirketlerle paylaşılarak riskin dağıtılması mantığına dayanıyor. Bu açıdan baktığımız zaman klasik sigortacılıktan farklı bir reasürans mantığı olamadığını söyleyebiliriz. Bunun ile birlikte dünyadaki büyük reasürans şirketleri, retekafül faaliyetlerinde bulunabilmek için retekafül grup şirketlerini kurmaya başladılar. Sayı 4 – Mart 2014 5. Çalışmada, Türkiye'de dini saiklerle klasik sigortacılığa uzak duran kesimler hakkında bilgi/tahmin yer almakta mıdır? Bu alandaki sigortacılık potansiyeli ne kadar tahmin edilmektedir? Tekafül sigorta sisteminin kurulması için, teorik olarak belirli bir sermaye gerekli değil. Ancak 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’na istinaden sigortacılık faaliyetinde bulunabilmesi için şirketler ya anonim şirket ya da kooperatif şeklinde kurulmaları gerekiyor. Bu da dolayısı ile minimum sermayeyi yasal olarak zorunlu hale getiriyor. Aslında çalışmada, 2011 yılında Türkiye’deki İslami bankacılık varlıklarının değeri 31 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Öte yandan %99’u Müslüman olan yaklaşık 74 milyon nüfusa sahip bir ülkeden bahsediyoruz. Sigortacılık sektörüne baktığımızda ise 2012 yılında %3’lük bir büyüme görüyoruz. Ancak ne yazık ki penetrasyon sadece %1.4 civarlarında. Dolayısıyla çalışmada bu yönde bir bilgiden bahsedilmeyip, bu durumun ciddi fırsatlar doldurulabileceği üzerine vurgu yapılıyor. Tekafül sisteminde faiz getiren bir yatırım aracını kullanmamak ve katılımcılardan elde edilen katılımların faiz getiren finansal bir üründe değerlendirilmemesi kural olarak yer alıyor. Ancak sigortacılık kanunu gereği olarak şirketlerin, Hazine Müsteşarlığı nezdinde bankalarda teminat tesislerini bulundurma zorunlulukları vardır. Bu da geçmiş yıllarda ister istemez sigorta şirketleri için faiz geliri demekti. Özel finans kurumlarının, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu ile “Katılım Bankaları” hüviyetini almaları da bu engeli ortadan kaldırılmasıyla birlikte ülkemizde tekafül sisteminin gelişmesinde önemli bir adım atıldı. 6. İslami sigortacılığın Türkiye'de yaygınlaşması için neler yapılması gerekir? Mevcut yasal engeller nelerdir? Her şeyden önce islami sigortacılığın yasal alt yapısının olması lazım. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda ne İslami sigortacılık ile ilgili, ne de buna karşı bir hüküm var. Fakat dünyadaki örneklerine bakıldığında Hazine’nin yayınlamış olduğu formatlardan farklılık gösteriyor. Türkiye’de, diğer ülkelerdeki gibi İslami standartlarda gelişmiş bir sermaye piyasasının henüz oturmamış olması İslami sigortacılığın yaygınlaşmamasının başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Başka bir sebep de karlılık. Çalışmada Türkiye’de özellikle fiyatlama konusunda bazı problemler olduğundan, fiyat seviyelerinin göreceli olarak düşük kaldığından bahsediliyor. Tekafül, teorik olarak dönem sonunda kar edildiği bir sistemde çalışan bir sistem. O yüzden, çalışmada bu önemli bir tehdit ve zayıflık olarak belirtiliyor. Hazine’nin bu konuda bir düzenleme çıkarırken buna da dikkat etmesi gerekli. Ayrıca, Türkiye’de ne yazık ki sigortacılık bilinci, her ne kadar son yıllarda gelişmişse de henüz istenilen seviyede değil. Bu aslında sadece tekafül’ün değil, tüm sigortacılık sisteminin sorunu. Zaten penetrasyonun bu kadar düşük olmasının önemli sebeplerinden birisi de bu. 7. Gerekli düzenlemeler yapılırsa Türkiye'deki mevcut klasik sigorta şirketleri İslami sigortacılık da yapabilecek midir? Bunun için ayrı şirketler mi kurulması gerekecektir? Ülkemiz, bulunduğu konum itibarıyla komşu ülkelerden her alanda etkilenmiştir ve etkilenmeye de devam ediyor. Özellikle son yıllarda Orta doğu, Uzak doğu ve Arap dünyasıyla olan iş hacminin genişlediği, ticaret sınırlarının hızla yok olduğu bir ortamda bulunmamıza rağmen Türkiye’de tekafül sisteminin geç ve yavaş bir hızla ilerlediğini söylemek yanlış olmaz. Bunun yanında gelişmiş dünya uygulamalarında gördüğümüz husus ise klasik sigorta şirketlerinin yeni açılım yaparak bünyelerinde tekafül yapması değil, ayrı bir tüzel kişilik kurulması şeklinde yapılıyor. Bu konuda düzenleyici kurum olarak Hazine Müsteşarlığı karar verici konumda yer alırken uygulamaya yönelik düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. 8. İslami sigortacılığın yaygınlaşmasının Türkiye sigorta piyasasına ne gibi etkileri olacaktır? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, ülkemizde henüz tam olarak bir sigorta kültürünün oluşmamış olması hem klasik hem de islami sigortacılığın önündeki en büyük engel olarak duruyor. İslami sigortacılığın ülkemizde yaygınlaşmasının sağlanması sigorta kültürünün oluşması açısından klasik sigortacılığa da katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Ne kadar fazla katılımcı / poliçe sahibi sigorta sistemine katılırsa, risklerin dağıtılması ve paylaşılması açısından o kadar önemli olacağını düşünüyoruz. 9. İslami sigortacılık konusunda Türkiye'nin güçlü ve zayıf yönleri nelerdir? Öncelikle ülkemiz nüfusunun %99 müslüman olması ve ülke nüfusunun hızla büyümesi, islami sigortacılık konusunda en önemli nokta olarak dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, Ortadoğu ve Arap Dünyası ile olan ticari hacmin genişlemesi ve etkileşimin artması, Türkiye’nin islami sigortacılıkta hızlı bir büyüme sergilemesini sağlayabilir. Ayrıca, yasal düzenlemeler ile hem katılım bankacılığı sisteminin geliştirilmesi, hem de tekafülun esasına uygun yatırım araçlarının geliştirilmesi, islami sigortacılığın güçlü tarafları olarak düşünüyoruz. Aynı zamanda halen sigorta kültürünün yaygınlaşmamış olması hem klasik sigortacılık hem de islami sigortacılık için en önemli engel olarak karşımızda duruyor. TurkEYnews | 15 Güncel Türkiye’nin diyaliz hizmeti harcamalarına çözüm üretecek “yenilikçi geri ödeme modeli” EY, son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) üzerine genel bir bakış açısı geliştirmek, Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun yeni bir potansiyel diyaliz geri ödeme modeli sunmak amacıyla; ilgili kamu kurumları, nefrologlar, hizmet sunucular ve hasta örgütleri başta olmak üzere diyaliz alanının paydaşlarını 25 Şubat 2014 tarihinde Ankara’da bir araya getirdi. 16 | TurkEYnews Türkiye’de 2001 ile 2012 yılları arasında son dönem böbrek yetmezliği hastalarının prevelansı yıllık yüzde 9'luk bir artışla milyonda 353'ten 868'a çıktı. Türkiye'deki SDBY vaka sayısı milyonda 238 ile 2011'de dünya geneli sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Artan yaşlı nüfusun son dönem böbrek yetmezliği hastalarının sayısını daha da artıracağı, buna bağlı olarak da diyaliz hizmeti harcamalarının Türkiye sağlık sistemine ek bir ekonomik yük oluşturacağı öngörülüyor. EY, Türkiye’nin diyaliz hizmeti harcamalarını belirli bir ekosisteme oturtacak yeni bir diyaliz geri ödeme modeli sunmak amacıyla hazırladığı “Türkiye’de diyaliz hizmetleri sunumu için yenilikçi geri ödeme modeli” raporunu, 25 Şubat 2014 tarihinde ilgili kamu kurumları, nefrologlar, hizmet sunucular ve hasta örgütleri başta olmak üzere diyaliz alanının paydaşlarının katılımıyla düzenlediği etkinlikte açıkladı. Sayı 4 – Mart 2014 EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca ve Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası’nın açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği etkinlikte; Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Kenan Ateş’in “Kronik Böbrek Yetmezliği’nin Türkiye’deki durumu” ve Kurumsal Özel Diyaliz Merkezleri Derneği (DİADER) Genel Sekreteri Mustafa Işık’ın “Türkiye’de diyaliz hizmetleri sunumu” başlıklı konuşmalarının ardından EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Serter Baltacı rapor sunumunu gerçekleştirdi. Raporu hazırlarken birçok uluslararası uygulama örneklerini incelediklerini belirten EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, raporda Türkiye’deki mevcut durum ve trendlere ayna tutmaya çalıştıklarını dile getirdi. EY’nin önerdiği modelin hizmet sunumunda kaliteyi de teşvik edeceğini ve en önemli faydayı ise hastalara sağlayacağına dikkat çeken Çamlıca, “Raporumuzda, Türkiye’nin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak sistemin tüm paydaşlarının çıkarlarını gözetecek bir geri ödeme modeli ve bu modelin uygulanmasına ilişkin bir yapı önerisinde bulunduk” dedi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun diyaliz hizmet sunucularına yaptığı ödemeleri, bu ödemelerin sistemlerini ve hizmet sunucularında kaliteli hizmetin teşvik edilmesini içeren rapor, Türkiye ve dünyada kronik böbrek yetmezliği ve son evre böbrek hastalığının durumuna, farklı ülkelerdeki ödeme modellerine ve Türkiye için önerilen ödeme modeline odaklanıyor. Modelin hasta için en önemli artısı kaliteli hizmetin teşvik edilmesi olarak gösterilirken devlet için artısı ise verimliliğin teşvik edilmesi. Türkiye'de sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak ve aynı zamanda hastanın bakım kalitesini güvence altına alacak yeni formüller geliştirilmesi gerektiğini dile getiren EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Serter Baltacı “Türkiye’de Genel Sağlık Sigortalı hastalar diyaliz merkezlerinde ücretsiz diyaliz tedavisi alıyor. SGK ise her hasta için bu merkezlere seans başına standart ödeme yapıyor. Ancak dünyada farklı ülkelerde bu alan ile ilgili kalite ve verimlilik bazlı ödeme yöntemleri mevcut. Farklı kalite ve verimlilik kriterleri incelenerek diyaliz merkezlerine seans başına daha yüksek veya düşük bedeller ödenebiliyor” dedi. Serter Baltacı, Mustafa Çamlıca, Arif Kapuağası, Kenan Ateş, Mustafa Işık TurkEYnews | 17 Güncel Otomotiv sektöründe roller değişiyor EY’nin otomotiv sektörü özelinde hazırladığı “Riskler ve Fırsatlar” raporuna göre Çin, Brezilya ve Hindistan gelecek dönemde otomotiv sektörünün parlayan yıldızları arasında yer alacak. Bugün bin kişiye yaklaşık olarak 800 aracın düştüğü ABD ile karşılaştırıldığında bu oran Çin’de 50, Hindistan’da ise 20 civarında olduğuna dikkat çeken rapor, gelecek dönemde bu iki piyasadaki düşük araç rakamlarının otomotiv şirketleri için büyük fırsat sunacağı yönünde tahminlerde bulunuyor. Rapora göre, gelişen ülkelerdeki orta sınıfın yaklaşık 30 bin dolar hane başı harcamasıyla hızla büyüyor ve 2020 itibarıyla bu rakamın 120 milyon dolar olan ABD ve 116 milyon dolar olan Avrupa bölgesini sollayarak 149 milyon dolara çıkması bekleniyor. Brezilya’da orta sınıfın son 10 yılda hızlı bir büyüme yakalayarak toplam nüfusun yüzde 52’sine ulaşması, Hindistan’da ise 50 milyon ile nüfusun yüzde 5’ini oluşturan orta sınıfın 2020 itibarıyla 200 milyona ulaşması bekleniyor. Geçen sene Çin’de 15, Hindistan’da 3, Brezilya’da ise yaklaşık 4 milyon yolcu taşıtı satıldığına dikkat çeken raporda, bu üç bölgede artan orta sınıf harcamaları ve gelişen altyapıların otomobil satışlarında patlama yaratacağına vurgu yapılıyor. Bu gelişmelerin otomotiv sektöründe yeni talepler oluşturacağı ve bu taleplerin çoğunu da ilk kez araç sahibi olanların oluşturacağı tahmin ediliyor. 18 | TurkEYnews Rapora göre Brezilya, 45 farklı marka, 2.000 model ve 4.000 bayi ile dünyadaki en büyük dördüncü otomotiv piyasası olma yolunda hızla ilerlerken, tahminlere göre Çin, çok yakın gelecekte ABD’yi sollayarak en büyük pazar olacak. EY Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Serdar Altay; “Küresel durgunluğun otomotiv sektörünü baştan aşağı değiştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Sektör iyileşmeye devam ederken, değer zincirindeki otomotiv şirketlerinin karlı ve sürdürülebilir büyümeye, finansal ve operasyonel esnekliğe, yeni teknolojilere yatırıma ve yüksek büyüme oranlı pazarlardaki fırsatlardan faydalanmaya odaklanması gerekiyor.” dedi. EY’nin otomotiv sektörü üzerine hazırladığı rapora göre Çin, Hindistan ve Brezilya küresel otomotiv sektörünün geleceğinde önemli bir kaldıraç etkisi yaratacak. Bu ülkelerde araç sahiplik oranının düşüklüğü, ekonomik gelişme ve orta sınıfın artan alım gücü küresel otomotiv sektörünün hızla büyümesinde lokomotif rolü oynayacak. Sayı 4 – Mart 2014 Vergi Maratonu Yarışması başladı Gelecek nesil vergi profesyonellerinin yeteneklerini bugünden keşfetmek ve onlara EY Türkiye’deki kariyer fırsatlarını tanıtmak amacıyla düzenlenen Vergi Maratonu Yarışması 27 Ocak’ta başladı. Vergi alanında kariyer yapmayı hedefleyen üniversite 3. ve 4. sınıf öğrencileriyle, yüksek lisans öğrencileri arasında düzenlenen yarışmada finale kalan öğrenciler, EY Türkiye vergi uzmanlarıyla birebir çalışma fırsatı yakalarken, gala gecesinde sektörün önemli isimleriyle bir araya gelecek. Ayrıca finale kalan tüm adaylar, EY Türkiye’de staj yapmaya hak kazanacak. Vergi Maratonu Yarışması’nın birincisi, 5.000 TL’lik para ödülünün yanı sıra, yurt dışında gerçekleşecek olan “Young Tax Professional of the Year - Yılın Genç Vergi Profesyoneli” yarışmasında ülkemizi temsil etme fırsatı yakalayacak. Ayrıca yarışmanın ikincisini 3.000 TL, üçüncüsünü ise 1.000 TL’lik para ödülü bekliyor. 2013 yılının 1.si Alaz Dağlar Keyvanklıoğlu ülkemizi Kopenhag, Danimarka’da düzenlenen yarışmada temsil ederken, 2012 yılının 1.si Dilek Karataş ülkemizi Boston, Amerika’da düzenlenen yarışmada temsil etti. Young Tax Professional of the Year Yılın Genç Vergi Profesyoneli Yarışması hakkında 20’den fazla ülkenin katılımıyla gerçekleşen “Young Tax Professional of the Year” finaline farklı bilgi birikimi ve tecrübelere sahip uluslararası vergi profesyonelleri katılıyor. Bu açıdan yarışma, katılımcılar için farklı kültürlerle tanışma, vaka analizleri ve mülakatlar ile deneyim kazanma fırsatı sunuyor. Young Tax Professional of the Year - Yılın Genç Vergi Profesyoneli yarışmasına katılacak ülkeler; Asya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Mısır, Finlandiya, Fransa, Alanya, Macaristan, Hindistan, İtalya, Kazakistan, Kenya, Doğu Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere ve Ukrayna. Global yarışmayı kazanan ilk 3 ismi ise aşağıdaki ödüller bekliyor: 1.lik ödülü: EY'nin yurtdışındaki vergi merkezlerine yapılacak 30 günlük iş seyahati (Londra, Washington ve Hong Kong) 2.lik ödülü: EY'nin yurtdışındaki vergi merkezlerinden birine 10 günlük ziyaret EY ortakları ve üst düzey müşterileriyle 3.lük ödülü: tanışma fırsatı sağlayacak yurtdışındaki konferansa davet TurkEYnews | 19 Makale EY “İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” isimli raporunu açıkladı Arzu Pişkinoğlu EY olarak “İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” isimli raporumuzu geçtiğimiz günlerde açıkladık. Global pazarlarda ürün ve hizmetleriyle lider konumda bulunan şirketlerin üst düzey yöneticileri ile yapılan araştırmamız riskler ve fırsatların analizine yönelik çarpıcı sonuçlar içeriyor. Oldukça geniş kapsamlı olan araştırmamız dünya genelinde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 21 ülkede çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 641 şirketin yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Araştırmamıza göre, dünya genelinde “fiyat baskısı” riski şirketler için birinci sırada yer alırken, Türkiye’de birinci sırayı “piyasa riskleri” alıyor. Türkiye için birinci sırada fırsat olarak “gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı” gösterilirken, dünya genelinde ilk fırsat olarak “ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon” öne çıkıyor. Tablo 1: Küresel ve Türkiye katılımcıları tarafından belirlenen ilk 10 risk Küresel Türkiye 1 Fiyat baskısı Piyasa riskleri 2 Maliyet düşürme ve kâr baskısı Fiyat baskısı 3 Piyasa riskleri Maliyet düşürme ve kar baskısı 4 Makroekonomik risk: Daha zayıf ya da değişken küresel büyüme Makroekonomik risk: Daha zayıf ya da değişken küresel büyüme 5 Yetenek yönetimi ve nitelikli çalışan ihtiyacı Politik istikrarsızlık 6 Devletin artan rolü Devletin artan rolü 7 Mevzuat ve uyum Vergi riski 8 Ülke borçları: Mali krizlerin etkisi Finansmana erişim ve yatırım yapabilme 9 Yeni teknolojiler Sosyal kabul riski ve kurumsal sosyal sorumluluk Politik istikrarsızlık Mevzuat ve uyum / Yetenek yönetimi ve nitelikli çalışan ihtiyacı 10 Öte yandan, diğer sonuçlara bakıldığında genel olarak hem Türkiye’deki, hem de küresel şirketlerin yöneticilerinin benzer risk ve fırsatları işaret ettiğini görüyoruz. Rapora yansıyan tabloya göre, şirketler gelecek yıl da gelişmekte olan pazarları hedeflerinin merkezine oturtacak ve maliyetleri kısarak karlılığı arttırmayı en önemli gündem konularından biri olarak görecek. 20 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 Tablo 2: Küresel ve Türkiye katılımcıları tarafından belirlenen ilk 10 fırsat Küresel Türkiye 1 Ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon Gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı 2 Gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı Yeni pazarlama kanalları 3 Verimlilik artışı için süreçlere, araçlara ve eğitime yatırım Ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon 4 Yeni pazarlama kanalları Çevreye duyarlı teknoloji yatırımları 5 Stratejinin tüm iş birimlerinde daha etkin uygulanması Kurumsal sosyal sorumluluk ve kamuoyu güveninden yararlanma 6 Bilgi teknolojileri yatırımları Yatırımcı ilişkilerinde mükemmeliyet 7 Yatırımcı ilişkilerinde mükemmeliyet Küresel optimizasyon ve ana fonksiyonların taşınması 8 Kurumsal sosyal sorumluluk ve kamuoyu güveninden yararlanma Sektörler arası işbirliği ve ortaklıklar 9 Çevreye duyarlı teknoloji yatırımları Verimlilik artışı için süreçlere, araçlara ve eğitime yatırım Küresel optimizasyon ve ana fonksiyonların taşınması Bilgi teknolojileri yatırımları 10 Raporun sonuçlarında dikkat çeken bir diğer husus ise 2011’de ilk 10 risk listesine ilk kez yedinci sıradan giren “devletin artan rolü”nün, günümüzde bir basamak yükselmesi ve hem dünya hem de Türkiye sonuçlarında altıncı sırada yer alması. Özellikle finans sektöründe yapılan sıkı mevzuat düzenlemeleri ile hızlı büyüyen ülkelerde devletin ilaç ve sağlıktan; enerji ve altyapıya kadar birçok sektörde giderek daha aktif bir rol üstlenmesinin böyle bir risk algısının oluşmasında önemli rolü olduğunu görüyoruz. Araştırmamız, gelişmekte olan piyasalara ilişkin de önemli sonuçlara yer veriyor. Araştırmada bahsedildiği üzere mevcut durumda küresel tüketici harcamalarının üçte ikisinin hızlı büyüyen pazarlardan geldiği görülmekle birlikte, hızlı büyüyen pazarlardaki 30.000 dolar üzeri kazanan hane halkı sayısının 2020 yılı itibarıyla iki katından fazlasına çıkarak 149 milyon kişiye ulaşması ve bu rakamla Amerika (120 milyon) ile Avrupa (116 milyon) bölgelerini geçmesi öngörülmekte. Bu sonucu, Türkiye sıralamasında birinci, dünya geneli sıralamasında ikinci sırada yer alan gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı fırsatına dayanak olarak göstermek mümkün. Elbette ki bu durum firmaların stratejik planlamalarına yön veriyor. “İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” araştırmamızın ortaya koyduğu bir diğer sonuç ise özellikle sosyal medyanın gelişmesi ile birlikte Türkiye’deki şirketler tarafından “yeni pazarlama kanalları” fırsatının oldukça önemli olarak belirlenmesi. İki yıl önceki çalışmamızda dünya genelinde şirketler tarafından sekizinci sırada bir fırsat olarak görünen yeni pazarlama kanalları günümüzde dördüncü sıraya kadar yükseldi. Ülkemizde ise yeni pazarlama kanallarının stratejik farkındalığı şirketler tarafından ikinci sırada bir fırsat olarak ele alınıyor. Sosyal medyaya yön veren Facebook ve Twitter’a yıllar itibarıyla yüz milyonlarca kullanıcının dahil olması, bu fırsatın büyüyen önemini gösteriyor. Raporun tamamına aşağıdaki linkten erişilebilir. www.ey.com/danismanlik/businesspulse TurkEYnews | 21 Güncel Altın Küre’nin sırrını 41 yıldır EY koruyor Herkes Altın Küre ödüllerinin sahiplerini merak ederken, bu büyük sırrı 3 EY ortağı koruyor. Bu yıl Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından 71. kez düzenlenen Altın Küre Ödülleri’nde EY, oylama sonuçlarının bir araya getirilmesi ve gizliliğin sonuçlar açıklanana kadar koruması için tüm süreci yönetiyor. Altın Küre Ödülleri’nden sorumlu EY ortağı Andy Sale, ödüllerle ilgili olarak; “EY’nin Altın Küre ödülleri ve ödülü düzenleyen Hollywood Yabancı Basın Birliği ile uzun süreli ve başarılı bir ilişkisi var. Oy verme ve sonuçlarının bir araya getirilmesi sürecinde tüm etkenleri göz önünde bulunduruyoruz” dedi. EY, aday gösterilme oylamasından başlayarak, tüm oylama süreçlerini yönetiyor. Sonuçlar 3 kez kontrol edilerek, hata payı en aza indiriliyor. Kazanan isimlerin bulunduğu zarflar EY tarafından korunuyor ve sonuçlar açıklanmadan hemen önce, ödülü açıklamak için sahneye çıkan ünlü isme teslim ediliyor. EY olarak 41 senedir Altın Küre Ödülleri’nin gizliliğini korumaktan mutluluk duyuyoruz! 22 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 EY Türkiye’nin rapor sponsorluğunda yürütülen CDP Türkiye 2013 İklim Değişikliği Raporu açıklandı Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından EY Türkiye’nin rapor sponsorluğu ve Akbank’ın ana sponsorluğunda yürütülen CDP (Karbon Saydamlık Projesi) Türkiye’nin 2013 yılı raporu, 26 Kasım 2013 Salı günü Sabancı Müzesi the Seed salonunda düzenlenen etkinlik ile kamuoyu ile paylaşıldı. EY Türkiye, 2010 yılından beri raporun hazırlanmasında Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ile birlikte çalışıyor. EY Türkiye sponsorluğun yanı sıra, raporun hazırlanma sürecinde CDP’ye Türkiye’den yanıt veren şirketleri CDP’nin uluslararası derecelendirme metodolojisine göre derecelendirerek raporun veri analizi ve temel bulgular bölümlerini hazırlıyor. Şirketlerin iklim değişikliğine yönelik stratejilerini uluslararası kurumsal yatırımcıların bilgisine sunabileceği bir platform sağlayan CDP, dünyanın en prestijli ve yaygın çevre girişimi olarak kabul ediliyor. 26 Kasım Salı günü düzenlenen etkinlikte ayrıca CDP Türkiye İklim Değişikliği Liderleri ödülleri de sahiplerini buldu. EY Türkiye tarafından gerçekleştirilen derecelendirme sonrası ödül almaya hak kazanan şirketlere ödüllerini EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Ortağı Zeynep Okuyan takdim etti. Zeynep Okuyan ödül töreninde “Ekonomik büyümeyi sağlarken düşük karbon ekonomisine geçişi sağlamak Türk iş dünyasının karşılaştığı önemli zorluklardan biri. CDP Türkiye İklim Değişikliği Raporu 2013 için katılımcı şirketlerin vermiş olduğu yanıtlarda birçok şirketin iklim değişikliği stratejilerini hayata geçirmeye başladıklarını ancak geçen seneye göre emisyonlarda artış olduğunu görüyoruz.” dedi. Zeynep Okuyan TurkEYnews | 23 Söyleşi Kusurlu yönetim kurulu üyesi şirketin vergi borcunu öder ‘Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu’ adlı çalışma, vergi ve ticaret hukukunun kesişim alanlarında çalışmalarını yoğunlaştıran Yaralı’nın ilk kitabı değil. Yaralı daha önce de sırasıyla ‘Limited Şirketin Kamu Borçlarından Müdürlerin ve Ortakların Sorumluluğu’ ve ‘Şirketler Hukukuna İlişkin Yargıtay Kararları’ isimli iki kitap kaleme aldı. Levent Yaralı Karmaşık yapısı nedeniyle Türkiye’de birçok şirket tarafından tam olarak anlaşılamayan ticaret ve vergi kanunları, mükellefleri çoğu zaman zor durumda bırakabiliyor. Bu alanda çalışmalarıyla dikkat çeken Avukat Levent Yaralı, ‘Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu’ kitabıyla, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu alanında soru işaretlerini bertaraf etmeye çalışıyor: “Yönetim kurulu üyesi kusurluysa, şirketin vergi borcundan kesinlikle sorumludur.” Türk Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda değişiklikler sürekli yapılsa da bazı noktalar mükellefler için hala tam anlamıyla açık değil. Ticaret şirketlerinin vergi borçlarından sorumluluğun kime ait olduğu konusu da şirket ortakları ve yöneticileri için en önemli konuların başında geliyor. Av. Levent Yaralı’nın kaleme aldığı ve EY Türkiye tarafından yayınlanan ‘Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu’ isimli kitap bu alanda yazılmış önemli kaynaklardan birini teşkil ediyor. Yeni kitabıyla ilgili kendisiyle görüştüğümüz Levent Yaralı ile hem araştırmasına konu olan anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin vergisel sorumluluğundan hem de Türkiye’de vergi konusunu konuştuk. 24 | TurkEYnews Ortakların vergi borçlarından sorumluluğu var mı? Anonim ve limited şirket ortakları, şirketin vergi borçlarını ödemek zorunda mı? şeklindeki sorumuza Yaralı şu cevabı veriyor; ‘‘Anonim ve limited şirketler sermaye şirketleri. Sermaye şirketlerinde sınırlı sorumluluk esastır. Sınırlı sorumluluk, ortağın koymayı taahhüt ettiği sermayeyi şirkete ödeme borcu dışında sorumlu tutulamamasıdır. Örneğin, Ali 25.000-TL ve Veli 25.000-TL sermaye taahhüt ederek toplam 50.000-TL sermayeli bir anonim şirket kurmuş ve taahhütlerini yerine getirmişlerse sorumlulukları sona erer. Şirketin alacaklıları şirketten alacaklarını alamadıklarında ortağa ‘sen sorumlusun öde bu borcu’ diyemezler. Anonim ve limited şirket ortaklarının şirket dışında 3. kişilere 1 kuruş dahi sorumlulukları bulunmuyor. Kural bu ama önemli bir istisna da var limited şirketlerde.’’. Limited şirketlerdeki önemli istisna nedir? Türkiye’de sayısı 700.000’i bulduğu söylenilen limited şirketler ile ilgili önemli istisnayı sorduğumuz Yaralı şu ifadeleri kullandı; ‘‘Limited şirket ortaklarının sorumluluğu konusunda Devlet, kamu alacakları açısından farklı ve eleştiriye açık bir düzenleme yapmış durumda. Limited şirket ortağı şirkete koymayı taahhüt ettiği sermaye dışında 3. kişilere karşı şirket borçlarından sorumlu değil ama Devlet kendisini bundan istisna tutmuş. Örneğin; Ahmet tek kişilik ve 10.000 sermayeli bir limited şirket kurmuş, işler iyi yürümemiş ve şirket piyasaya 30.000-TL borç ve devlete 50.000-TL vergi borcu ile batmış olsun. Bu durumda alacaklılar Ahmet’e 30.000-TL’yi sen öde dediklerinde, Ahmet ben 10.000-TL sermayeyi taahhüt ettim ve ödedim, şirketin borçlarından sorumlu değilim diyebiliyor. Ahmet aynı şeyi vergi alacaklısı olan Devlet’e söyleyemiyor. Çünkü limited şirketlerde ortak, kamu borçlarından sermaye hissesi oranında sorumlu. Örnekte 10.000-TL sermayenin %100’üne sahip olan Ahmet, vergi borcunun da tamamını şahsi malvarlığından ödemek zorunda kalacak. Anonim şirketlerde ise sermaye borcunu ödeyen ortakların alacaklılara da devlete de şirketin borçlarından bir kuruş dahi sorumlulukları yok. ’’ Yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları var mı? Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun ticaret ve vergi kanunlarımızda nasıl öngörüldüğünü sorduğumuz Yaralı, söz konusu sorumluluğun ortakların sorumluluğundan farklı esaslara bağlı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı ‘‘Bir anonim şirkete ortak olmak onun yönetim kurulu üyesi olma sonucunu doğurmuyor. Ortaklar genel kurulda şirketi kimin yöneteceğine karar veriyor, gerektiğinde beğenmedikleri yönetim kurulu üyelerini azlediyorlar. Yönetim kurulu üyeleri şirkete ait malvarlığını yöneten, güvenilen kişi konumundalar. Bundan dolayı da belirli şartların gerçekleşmesi halinde üyelerin ve diğer yöneticilerin sorumluluğu söz konusu olabiliyor.’’ Kusur varsa sorumluluk da var! Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kusurlu sorumluluk olduğunu vurgulayan Yaralı konu ile ilgili olarak şunları ekledi: ‘‘Yönetim yetkisini düzgün bir şekilde kullanmayan, kusurlu davranan yönetim kurulu üyeleri ve onlara bağlı yöneticilerin Sayı 4 – Mart 2014 şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumluluğu söz konusu olabiliyor. Yöneticinin kusuru varsa, sorumluluğu da söz konusu oluyor. Örneğin, şirket borca batık ve iflas etmiş ama piyasadan veresiye mal almaya devam ediyor. Bu şirkete mal satan ve alacağını alamayan alacaklı, iflas başvurusunda bulunmayarak piyasa ile ticarete devam eden yönetim kurulu üyelerine dava açarak bunların şahsi malvarlığından alacağını tahsil edebiliyor. Bir diğer örnek olarak, şirketin kesesinden hileli işlemlerle cebini dolduran yöneticilere şirket ya da pay sahiplerinin dava açabilmesini verebiliriz.’’ Kusur yoksa sorumluluk da yok! Konuyu biraz daha açan Yaralı, ‘‘Şirketler hukukunda bir yöneticinin sorumluluğundan bahsedebilmeniz için, onun bir görev ve yetkisi olmalı ve bunu hukuka aykırı kullanmalı. Görev ve yetki yoksa sorumluluk da yok. Kusur yoksa sorumluluk da yok. İlgili düzenlemeleri, yöneticiler ne olursa olsun sorumlu tutulabilir şeklinde anlamamak gerekir. Bu her şeyden önce adil olmaz, adil olmayan bir şeyi de hukuk korumaz, korumamalı. Örneğin, iflas etmiş şirkete yeni yönetim kurulu üyesi olarak birisi atanmış, kasada para yok, geçmiş dönem vergi borçlarını ödeyemiyor, olsa ödeyecek. Bu kişiyi şirketin vergi borçlarından sorumlu tutamazsınız. TMSF’nin el koyduğu şirketlere atadığı yöneticileri düşünün, geçmiş dönem vergi borçlarını kasada para yok diye ödeyemiyorlar. Bu kişileri sorumlu tutamazsınız.’’ Şirketin vergi borçlarından üyeler sorumlu mu? Uygulamada şirketin vergi borçlarından dolayı şirket yöneticilerinin sıklıkla takip edildiği görülüyor. Bu konudaki düzenlemeleri sorduğumuz Yaralı, ‘‘Vergi borçlarından sorumluluk, hukuk sistemimizin en karmaşık konularından birisi. Son kitap çalışmamda, bu karışık konuyu anonim şirketler açısından Danıştay kararları ve bilimsel görüşler eşliğinde inceledim. Anonim şirketin vergi ödevlerini yerine getirme görevi yönetim kurulunun. Bu görevi düzgün bir şekilde yerine getirmeyen, vergi borcunu zamanında ödemeyen üyeler sorumlu. Burada şuna dikkat etmek gerek; eğer üyeler kendi içlerinden birisine ya da 3. bir kişiye vergi ödevlerini yerine getirme konusunda tüm yetkilerini devretmişlerse, sorumlu olmayabilirler. Vergi borcundan sorumluluk kusura dayanan bir sorumluluk olduğu için, vergi borcunu şirkette kim ödeme yetkisine sahip ona bakılmalı. Yetki kimde, neden yerine getirmedi, kasada para mı yoktu, yoksa patronun hukuka aykırı talimatı nedeniyle mi vergiler ödenmedi, ayrıntılı bir şekilde araştırılmalı. Alacağın sahibi Devlet de olsa, vergi mükellefi ve sorumlularının haklarını korumak için öngörülen prosedüre uyulmalı.’’ Vergi borçlarından üyelerin sorumluluğunun şartları nelerdir? Şirketin vergi borcunu yönetim kurulu üyelerinden almanın şartları hakkında Yaralı şu ifadeleri kullandı: ‘‘Vergi borcunu almak için Devlet öncelikle anonim şirketi takip etmeli. Ödeme emri yollamalı. Tüm icra sürecini takip etmeli. Şirketin malvarlığının vergi borcunu ödemeye yetmeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde, yönetim kurulu üyeleri takip edilmeli. Üyeler takip edileceği esnada da, hangi üyelerin vergi ödevlerini yerine getirmekle yükümlü olduğu saptanmalı. Vergi borcu ile alakasız üyeler, sırf üye oldukları için takip edilmemeli. Vergi borcunun ilgili olduğu dönemdeki üyelere bakılmalı. Görevden ayrılan üye, ayrılışı sonrasındaki döneme ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulmamalı. Yapılan takiplerde, yalnızca kusuru olan üyelerden vergi borcu alınmalı. Ben eski ya da yeni, görevli olan ya da olmayan üyelere ödeme emri yollarım, bulduğumdan vergi borcunu alırım, gerisi ile onlar uğraşsın anlayışı hukuka aykırı bir anlayış. Vergi borcu ile alakası olmayan kişiye bile bile ödeme emri yollayan ve o kişiye borcu olmayan bir tutarı ödettirmeye çalışan kamu görevlisi, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu işlemesi nedeniyle cezalandırılabilir.’’ Mevzuatın karışık yapısı vergi adaletini yok ediyor Sorularımız üzerine Türkiye’deki vergi ortamını da değerlendiren Levent Yaralı vergi mevzuatının, bu alanda uzmanların dahi zorlukla içinden çıktığı karmaşık yapısı nedeniyle vatandaş tarafından iyi bilinmediğini, bunun da vergi konusunda önemli sıkıntılar ve hak kayıplarına neden olduğuna dikkat çekti. Vergi kanunlarının uygulanmasında birliğin sağlanamadığı ifade eden Yaralı, şu şekilde devam etti ‘‘Vergi idaresi ve vergi yargısı mevzuatın karışık yapısı nedeniyle aynı konuda farklı hükümler verebiliyor. Danıştay’ın bir dairesi limited şirketten vergi alacağını alamamışsan önce müdürü sonra ortağı takip et derken, diğer daire her ikisini de aynı zamanda takip edebilirsin diyebiliyor. Uyuşmazlık dosyası, düştüğü mahkemeye göre farklı sonuca bağlanabiliyor. Aynı mükellefin aynı konuda farklı vergi dönemleri ile ilgili olarak açtığı 2 dava farklı mahkemelere düştüğünde mükellef davaların birisini kaybedip birisini kazanabiliyor. Bunun nedenini mükellefe izah etmek çok zor, çoğu zaman da mümkün olamıyor. Vergi mevzuatının ve uygulamasının bu karmaşık yapısı, vergi adaletini yok ediyor, mükellefin vergi kanunlarına ve Devletin adaletine olan inancını zayıflatıyor, dürüst mükellefi de hukuk dışına itebiliyor. Farklı karar ve uygulamalar, kanunun aynı maddesinin farklı yorumlanmasından kaynaklanıyor. Bundan dolayı vergi kanunları sade vatandaşın dahi kolayca anlayacağı açıklıkta olmalı ki, mağduriyetler azalsın". TurkEYnews | 25 Güncel Girişimcilik dünyasında başarıya hazırlık: EY Junior Academy Programı Fırsatlarla dolu iş dünyasında aile şirketlerini daha başarılı ve sürekli kılmak amacıyla hazırlanan bu özel program, şirketi temsil etmeye hazırlanan genç kuşağın kendi hedefleri ve fikirleriyle ailenin beklentileri arasında iyi bir denge kurmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Bu sene düzenlenecek EY Junior Academy Programı’nın içeriği ve tarihleri şu şekildedir: Junior Academy Giriş Programı — Sınırlarınızı zorlayın! Oryantasyon: 16–20 yaş aralığındaki aile bireyleri için düzenlenen bu program genç kuşak girişimci adaylarının iş hayatındaki potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olmaktadır. EY, aile işletmesini büyütmek için somut ve yenilikçi projeler planlayan ya da uluslararası genç girişimci ağında bağlantılarını kuvvetlendirmek amacıyla bu programa katılan 16–30 yaş arası gençlere, tüm bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için gerekli olan potansiyeli açığa çıkarmaları ve fark yaratabilecek vizyoner bir lidere dönüşmeleri yolunda destek olmayı vadediyor. EY Junior Academy Programını tamamlayanlar aynı zamanda uluslararası genç girişimciler ağı “NextGen Club”ın da bir parçası oluyor. 38 farklı ülkeden NextGen Club üyeleri hem kişisel hem de iş anlamında faydalanabilecekleri ücretsiz hizmetler sunan bir online platforma erişerek hem diğer genç girişimcilerle hem de EY’nin global liderleri ile iletişim kurma fırsatı yakalıyorlar. • 13–19 Temmuz 2014, Ashridge Business School, Hertfordshire, Birleşik Krallık • 10–16 Ağustos 2014, Richard Ivey School of Business, London Ontario, Kanada Junior Academy İleri Düzey Programı — Fırsatları yakalayın! Kişilik: 21–25 yaş aralığındaki aile bireyleri için düzenlenen bu program yarının liderlerinin girişimcilik yeteneklerini geliştirmelerine destek olmaktadır. • 5–12 Temmuz 2014, INSEAD Business School, Fontainebleau, Fransa • 16–23 Ağustos 2014, Stanford University, California, ABD Junior Academy Mükemmellik Programı — Fark yaratın! Vizyoner liderlik: Aile şirketlerinde profesyonel olarak çalışan 26–30 yaş aralığındaki aile bireyleri için düzenlenen bu programda katılımcıların değişimin temsilcisi olmaları ve inovasyonu değere nasıl dönüştürebileceklerini öğrenmeleri teşvik edilmektedir. • 30 Ağustos–6 Eylül 2014, CEIBS China Europe International Business School, Shanghai, Çin 26 | TurkEYnews EY'nin Aile Şirketleri Mükemmellik Merkezi tarafından her yıl aile şirketlerinde bayrağı devralacak genç kuşak temsilcilerine yönelik olarak düzenlenen EY Junior Academy Programı için bu yıl da başvurular başladı. Sayı 4 – Mart 2014 Spor yapan kadın yöneticiler kariyerlerinde daha hızlı ilerliyor EY'nin spor ve liderlik arasındaki bağlantıya ve takım çalışmasının önemine odaklanan araştırması, spor yapan kadın yöneticilerin liderlik vasıflarını daha fazla geliştirdiklerini ve takım çalışmasında sporun kritik rolünü ortaya koyuyor. EY’nin profesyonel ve amatör sporcuları bir araya getirmek için kurduğu ‘Kadın Sporcular Küresel Liderlik Ağı’nın yapmış olduğu araştırma, sporun, kadın yöneticilerin liderlik ve ekiplerini motive edebilme becerileri üzerindeki önemli rolünü ortaya koyuyor. EY’nin 821 üst düzey yönetici ile yaptığı araştırmaya göre, üst düzey yönetici seviyesinde yer alan kadın katılımcıların yüzde 50’si, diğer kadın yöneticilerin yüzde 39'u ile karşılaştırıldığında üniversite düzeyinde sporla ilgileniyor. Araştırmaya katılan orta kademe kadın yöneticilerin yüzde 90’ı, daha önce ilköğretim ya da üniversite hayatı süresince sporla ilgilenirken, bu oran üst düzey kadın yöneticilerde yüzde 96’ya ulaşıyor. Ayrıca, araştırmaya katılan kadın yöneticilerin dörtte üçü; daha önce sporla ilgilenmiş kişilerin, daha önce sporla hiç ilgilenmeyenlere oranla ekip ruhuna katılım açısından daha başarılı oldukları konusunda görüş bildiriyor. Kadın katılımcıların yüzde 76'sı, spordan gelen davranış ve teknikleri benimsemenin takım çalışması performansını arttırma konusunda en iyi yöntem olduğunu düşünüyor. Kadın yöneticiler arasında sporla ilgilenmenin çalışma ortamında pozitif etkisi olduğu konusunda güçlü bir anlayış hakim. Daha önce sporla ilgilenmeyen kadınların birçoğu, spor yoluyla öğrenilen davranış ve tekniklerin şirket ortamında ekibi motive etme ve performanslarını arttırmada kritik olduğunu düşünüyorlar. Araştırmadan çıkan sonuçlar ise şöyle; • Üst düzey yönetici seviyesinde yer alan kadınların yüzde 67'si çalışan bir yetişkin olarak spor ile ilgilenirken, diğer kadın yöneticilerde ise bu oran yüzde 55. • Araştırmaya katılanların yüzde 90'ı, ekip çalışmasının karmaşık sorunları çözmekte en iyi yöntem olduğu yönünde görüş bildirirken, yüzde 82'sinin düşüncesi ise, bir ekibi yönetmek için organizasyon yeteneklerini geliştirmenin gelecekteki rekabet ortamı için gerekli olacağı yönünde. • Kadın yöneticilerin yüzde 87'si farklı bakış açıları geliştirilmesini teşvik eden ve etkileyen kapsayıcı liderliğin takım performansını geliştirme konusunda en etkili yol olduğunu düşünüyor. "Spor yapmanın psikolojik ve fiziksel etkilerinin yanı sıra zaman yönetimi ve planlama konusunda oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Ayrıca spor, zorluklarla mücadele etme konusunda önemli bir eğitim aracı. Tahmin edilenin aksine, iş hayatının stresini, zihinsel yorgunluğunu yaşayan biri için spor yapmak inanılmaz bir dinlenme fırsatı. " Zeynep Okuyan EY Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı TurkEYnews TurkEYnews || 27 27 Pratik Bilgiler Gelir Vergisi Amortisman sınırı Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Ücretler) Gelir dilimi 11.000 TL’ye kadar 27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası 97.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası 97.000 TL’den fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL, fazlası Vergi oranı % 15 % 20 % 27 % 35 Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Diğer gelirler) Gelir dilimi 11.000 TL’ye kadar 27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası 60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası 60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL, fazlası Vergi oranı % 15 % 20 % 27 % 35 Gelir vergisinden istisna günlük yemek yardımı (KDV hariç) Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 11,70 12,00 12,00 Engellilik indirimi (2014) Tutar (TL) 770 800 800 Reeskont ve avans işlemlerinde iskonto ve faiz oranları Reeskont işlemlerinde Avans işlemlerinde VUK kapsamındaki reeskont işlemlerinde % 10,25 % 11,75 % 11,75 Not: Bu oranlar 27.12.2013 tarihinden itibaren yapılan işlemler için geçerlidir. Damga Vergisi Azami damga vergisi (Her bir kağıt için) Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 1.379.775,30 1.487.397,70 1.545.852,40 Damga vergisi oran ve tutarları (2014) Engellilik derecesi Birinci derece engelliler için İkinci derece engelliler için Üçüncü derece engelliler için Tutarı (TL) 800 400 190 Asgari geçim indirimi (2014) Çocuk sayısı/ Çocuk yok 1 çocuk Eşin durumu Çalışıyor 80,33 TL 92,37 TL Çalışmıyor 96,39 TL 108,44 TL Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 2 çocuk 3 çocuk 4 çocuk 104,42 TL 120,49 TL 112,46 TL 128,52 TL 120,49 TL 136,55 TL Konut kira geliri istisnası Gelirin elde edildiği yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 3.000 3.200 3.300 Değer artış kazançlarında istisna (Menkul kıymetler hariç) Kazancın sağlandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 8.800 9.400 9.700 Arızi kazançlara ilişkin istisna Kazancın sağlandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 20.000 21.000 21.000 Gelir vergisinden istisna kıdem tazminatı tavanı Uygulandığı dönem 01.01.2014 - 31.12.2014 Tutar (TL) 3.438,22 Damga vergisine tabi kağıtlar Sözleşmeler Ücretler (Avanslar dahil) Kira sözleşmeleri Bilanço Gelir tablosu Yıllık gelir vergisi beyannamesi Kurumlar vergisi beyannamesi Katma değer vergisi ve muhtasar beyannameler SGK sigorta prim bildirgesi Oran/Tutar Binde 9,48 Binde 7,59 Binde 1,89 31,80 TL 15,40 TL 41,20 TL 55,00 TL 27,20 TL 20,30 TL Veraset ve İntikal Vergisi İstisnalar (2014 yılı) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde İvazsız suretle meydana gelen intikallerde Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde 146.306 TL 292.791 TL 3.371 TL 3.371 TL Vergi tarifesi (2014 yılı) Vergi Oranı Matrah dilim tutarları Veraset yoluyla intikal İvazsız intikal %1 %3 %5 %7 % 10 % 15 % 20 % 25 % 10 % 30 İlk 190.000 TL için Sonra gelen 440.000 TL için Sonra gelen 970.000 TL için Sonra gelen 1.800.000 TL için Matrahın 3.400.000 TL’yi aşan bölümü için Asgari Ücret ve Sosyal Güvenlik Vergi Usul Kanunu ve 6183 Sayılı Kanun Asgari ücret ve yasal kesintiler Ödemeler / kesintiler Gecikme zammı ve gecikme faizi oranları (Aylık) Uygulandığı dönem 21.04.2006 - 18.11.2009 19.11.2009 - 18.10.2010 19.10.2010 tarihinden itibaren Oran (%) 2,50 1,95 1,40 Tecil faizi oranları (Yıllık) Uygulandığı dönem 28.04.2006 - 20.11.2009 21.11.2009 - 20.10.2010 21.10.2010 tarihinden itibaren Oran (%) 24 19 12 Brüt asgari ücret Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14) İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1) Gelir vergisi matrahı Hesaplanan gelir vergisi (% 15) Asgari geçim indirimi (Bekar) (-) Kesilecek gelir vergisi Damga vergisi (binde 7,59) Kesintiler toplamı Net asgari ücret Yeniden değerleme oranları Yıl 2011 2012 2013 Oran (%) 10,26 7,8 3,93 Fatura düzenleme sınırı Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 28 | TurkEYnews Tutar (TL) 770 800 800 01.01.201430.06.2014 (TL) 1.071,00 149,94 10,71 910,35 136,55 80,33 56,22 8,13 225,00 846,00 01.07.201431.12.2014 (TL) 1.134,00 158,76 11,34 963,90 144,59 80,33 64,26 8,61 242,97 891,03 Yıllık brüt asgari ücret Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 10.962,00 12.000,60 13.230,00 Sosyal güvenlik primine esas aylık kazançların alt ve üst sınırları Uygulandığı dönem 01.01.2014-30.06.2014 01.07.2014-31.12.2014 Alt sınır (TL) 1.071,00 1.134,00 Üst sınır (TL) 6.961,50 7.371,00 Sayı 4 – Mart 2014 Zirveye Yolculuk EY Türkiye Assurance Social Club 21-22 Aralık’ta Uludağ’daydı. “Zirveye Yolculuk” ismiyle düzenlenen etkinliğe 30’dan fazla EY Denetim Bölümü çalışanı katıldı. 21 Aralık sabahı erken saatlerde Beytem Plaza önünden yola çıkan grup, 2 gün boyunca kış sporlarının tadını çıkarttı ve yoğun dönem öncesi stres attı. Zirveye Yolculuk etkinliğinden önce dalış, rafting, paintball ve yelken etkinlikleri düzenleyen EY Assurance Social Club, belirli aralıklarla düzenlediği etkinliklere yoğun dönem sonrası yenilerini eklemeye devam edecek. TurkEYnews | 29 Online EY Türkiye YouTube ve LinkedIn’de! bitly.com/EYTurkiyeYouTube bitly.com/EYTurkiyeLinkedIn 30 | TurkEYnews Sayı 4 – Mart 2014 Eğitim Takvimi Aylar Tarih Şehir Eğitim Ocak 27-28 Ocak 2014 İstanbul UFRS eğitimi 06 Şubat 2014 İstanbul Sermaye kaybı ve borca batıklık durumunda alınması gereken önlemler 11 Şubat 2014 İstanbul Transfer fiyatlandırması ve dökümantasyonu 18 Şubat 2014 İstanbul Şirket yöneticilerinin hukuki, cezai ve vergisel sorumluluğu 19 Şubat 2014 İstanbul Türev işlemlerin vergilendirilmesi (1/2) 20 Şubat 2014 İstanbul Gümrük kolaylıklarından yararlanma yolları 21-22 Şubat 2014 İstanbul UFRS eğitimi 13-14 Mart 2014 İzmir UFRS eğitimi 17-18 Mart 2014 İstanbul UFRS eğitimi 10-11 Nisan 2014 Ankara UFRS eğitimi 17-18 Nisan 2014 İstanbul UFRS eğitimi 3-4 Mayıs 2014 Bursa UFRS eğitimi 15-16 Mayıs 2014 İzmir UFRS eğitimi 22-23 Mayıs 2014 İstanbul UFRS eğitimi 12-13 Haziran 2014 Ankara UFRS eğitimi 19-20 Haziran 2014 İstanbul UFRS eğitimi Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran TurkEYnews | 31
Benzer belgeler
“EY World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi” ödülü
adamlarından oluşan bağımsız jüri üyeleri ile tanışma fırsatı sağlamak
gibi birçok fayda sağlıyoruz. Markanın değerine büyük katkı sağlayan
bu lokal sürecin sonunda Monte Carlo’da düzenlenen EY Dün...