konak belediyesi veterinerlik müdürlüğü rehabilitasyon
Transkript
KONAK BELEDİYESİ VETERİNERLİK MÜDÜRLÜĞÜ REHABİLİTASYON : Çevre ve halk sağlığı açısından daha güvenli bir ortam yaratabilmek için, insanların sağlıkları kadar, gündelik yaşamımız içinde yer alan sahipli/sahipsiz hayvanların sayı, sağlık, kayıt ve üremelerinin kontrolü de önemlidir. Bu faktörlerin kontrol edilebiliyor olması onların özgürlüklerini kısıtlama gibi görünse de, halk sağlığı ile birlikte onlara verilecek hizmetlerin ve yaşam standartlarının yükseleceği kesindir. Gelişmiş ülkelerde başı boş hayvan terimi bizdeki anlamında sokakta yaşayan/barınan hayvanlar anlamını taşımamaktadır. Başıboş hayvan terimi onlara vahşi hayattaki hayvanlar anlatmaktadır. Zaten bu ülkelerin bir çoğunda kuduz vahşi hayatta kalmıştır. Eradikasyon çalışmaları da bu yönde yürütülmektedir. Başıboş köpeklerin şehirlerin sokaklarında gezmekte olması Kuduz ve Kist hidatik gibi zoonozların (hayvanlardan insanlara geçebilecek hastalıkların) problem olması sonucunu doğurmaktadır. Diğer yandan başıboş hayvanlar gürültü, kirlilik, saldırganlık gibi sebeplerle insanları rahatsız etmektedirler. Sahipsizlik bu hayvanları kötü beslenme, iç parazitler, uyuz başta olmak üzere dış parazitler, trafik kazaları, kötü amaçlı kimseler gibi bir çok tehlikeyle de baş başa bırakmaktadır. Tabi aşırı üremeyle birlikte sayıları günden güne artmaktadır. Dişi köpeklerin kızgınlık dönemlerinde grup halinde gezen köpekler, çevreye karşı da daha saldırgan bir hal almaktadırlar. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde ve bilimsel olarak olaya bakıldığında sokak köpekleri ya da başıboş hayvanlar fikri kulağa hiç de hoş gelmemektedir. Öncelikle sahipsiz olmaları hayvanların ihtiyaçları ve sağlık gerekleri açısından ve insan sağlığı yönünden olumsuz sonuçlar doğurabilecek boyuttadır. Sahipsiz, cılız, uyuz, bakımsız, tüyleri dökülmüş bir köpek, ya da trafik kazasına uğramış bir hayvan veya kötü kalpli kişilerce sadist davranışlara maruz kalmış bir hayvan daima içimizi sızlatan bir şekilde karşımıza çıkmıştır. Bu hayvanların kuduz ve kist hidatik gibi zoonozların yayılmasında rol oynadıkları göz ardı edilemeyeceği gibi, yukarıda sayılan problemler de göz ardı edilemez. Görülüyor ki sahipsizlik hem hayvanlar hem de insanlar için tehlikeli bir durumdur. Bu fikirden kesinlikle vazgeçilmelidir. Sokaklarda başı boş hayvan olmamalı ve mutlaka sahiplenilmelidir. Hayvanları şahıslar sahiplenebileceği gibi belediyeler ve gönüllü kuruluşlar da sahiplenebilir. Ancak temel fikir hayvanlar başıboş bırakmamalı, yerel yönetimler bu konuda üzerlerine düşen görevleri bir yandan yaparken, diğer yandan insanlara hayvan sevgisi aşılanmalı, köpek ve kedi gibi hayvanların insanlara dost, gereği gibi bakıldıklarında tehlikesiz, zararsız, sevimli yaratıklar oldukları vurgulanmalıdır. Hatta arkadaş olarak köpek veya kedi beslemek gelişmiş ülkelerde neredeyse gelişmişlik düzeyine paralel bir hal almış, uygarlık seviyesinin belirleyici öğelerinden olmuştur. Sokaktaki başıboş köpeğe acıma ya da kızmak veya korkmak çözüm değildir. Çözüm sahiplenmekten ve sahiplenilen hayvanlara uygun şekilde bakmaktan geçer. Hayvan sevgisi bu duyguyu tadanların vazgeçemeyeceği kadar güzeldir. Hayvan sevgisi insanlara sağlık yönünden de yararlar sağlar. Avustralya yapılan bir çalışmada köpek sahibi olanların uyuma güçlüğü, yüksek kolesterol, kalp problemleri, yüksek kan basıncı, stres gibi problemlerle daha az karşılaştıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu tip çalışmalar gazetelerde sürekli haber olarak çıkmaktadır. Hatta köpeklerin sahiplerini sürekli eksersiz yapmaya teşvik etmeleri ve stresi azaltıcı etkileri dolayısıyla köpek sahiplerinin fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklarını korudukları saptanmıştır. Bütün bunlara bakarak sokak köpeği kavramının giderek yok olması, sahiplenme duygusuyla şahısların, derneklerin ve yerel yönetimlerin bunları alarak gerekli sağlık koşullarını yerine getirmek suretiyle bakmaları söz konusu olmalıdır. Sokakta başıboş hayvanlar olduğu sürece, yapılabilecek diğer bilimsel sayılan yöntemler pratikte geçerli olmayacaktır. Hayvanları sokakta barındırmak suretiyle, kuduz aşısı yapmak ve kısırlaştırarak bu problemle başa çıkmak pek etkin görülmemektedir. Aşırı üremeyi önlemek için sokaktaki dişilerin ve erkeklerin kısırlaştırılması, tekrar sokağa bırakmakla sonuçlanacaksa yine başarı şansı düşük bir yola girilmiş olunacaktır. Sonra, konu sadece bir kez kuduz aşısı yapılması ile halledilmez. Kuduz aşısının her yıl tekrarlanması gerektiği gibi Kist hidatik mücadelesi için de parazitin yaşam çemberi ve bulaşma yolları göz önüne alındığında 3 ila 6 aylık tekrarlar gerektirir. Bütün bunlar sokaktaki sahipsiz hayvanlar üzerinde uygulama olanağı bulamayan, kandırıcı tedbirlerdir. Yani bir şeyler yapılıyormuş görüntüsü altında hiçbir şey yapmamaktır. Diğer yandan dişi kısırlaştırma operasyonları ameliyat sonrası bakımı gerektirir. Bir başka problem başıboş hayvanların yakalanarak Veteriner hekime operasyon veya hastalık mücadelesi için getirilmesidir. Bu her zaman sorun olmuştur. Bilimsel yönden bakıldığında ağızdan kuduz aşılaması mücadelede bir yöntem olarak KONAK BELEDİYESİ - Tel: 0(232) 459 24 10 - E-Posta: [email protected] düşünülebilir. Yabancı ülkeler bu yöntemi vahşi hayattaki kuduzun önlenmesinde kullanmaktadırlar. Köfte veya tavuk kafası gibi tuzak yemlerle verilen aşıların yararlı olduğu ortaya konulmuştur. Ancak enjeksiyon yöntemiyle yapılan kuduz mücadelesinin vahşi hayattaki bir uzantısı olarak görülen ve ancak tamamlayıcı bir yöntem olarak devreye sokulabilecek olan ağızdan asılama yolu ülkemizde yoğun olarak kullanılabilir hale gelse bile, hayvanların sokakta kalması fikri yine de doğru değildir. Ne yazık ki ülkemiz Avrupa'da sokak hayvanları problemiyle karşı karşıya olan tek ülkedir. Çevremizde bulunan kist hidatik, Leishmania ve kuduz taşıma şüphesi olan başıboş hayvanlar çevre kirliliğinin nedenlerinden biri olup, bunların sokaklardaki sayısının kontrol edilebilir sınırlara çekilmesi hem insanların hem de hayvanların yararına olacaktır. ABD'de Kuduzla mücadelenin başarı öykülerinden biri olan San Bernardino bölgesindeki Kuduz eradikasyonu hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. San Bernardino 1920-1948 yılları arasında Kuduz olayların yoğun olarak görüldüğü bir bölge idi. 1947 yılında toplu aşılama klinikleri kuruldu. 6 haftalıktan daha büyük tüm köpekler aşılandı. Bir yıl içinde Kuduz kontrol altına alındı. 1948 Yılından beri bölgede kuduz olayı görülmüyor. San Bernardino yetkilileri başarı için şunları sıralıyorlar : 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) Güçlü yönetim Personel için yeterli ödenek Alet – Ekipman – Malzeme Barınaklar İletişim Sistemleri Katı kanun ve yönetmelikler Etkili sağlık eğitimi Devlet kuruluşları, insan hekimleri, veteriner hekimler, insan ve hayvanları himaye eden kuruluşlar, pet sahipleri ve kitle iletişim araçları arasında etkili işbirliği Yapılan araştırmalarda başıboş hayvanlarla ilgili olarak her zaman "başıboş hayvanlar ortadan kaldırılmalı" ya da "sayılarının kontrol edilebilir sınırlarda tutulması" ifadelerine rastlanmıştır. Bunun en iyi yönteminin de ciddi çevre düzenlemeleri yapıldıktan sonra sahipli/sahipsiz hayvanların kayıt altına alınıp hızlı şekilde kısırlaştırılmasındadır. Çözümde rol oynayabilecek faktörler: A) B) C) D) E) Finans Eğitim Lojistik destek Gönüllü kuruluşların çalışmaları Medya Her konuda olduğu gibi finans bu konuda da en önemli rolü oynar.Ağızdan kuduz aşısı başarılı bir yöntem olsa da enjeksiyonla yapılan aşılamanın artırılarak sistemli bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Bakım yerleri, yakalama harcamaları, yakalananların kısırlaştırılması için yapılan harcamalar, aşılama, işaretleme masrafları ve gıda temini büyük bir finans ihtiyacı doğurmaktadır. Eğitim her konuda önemli olduğu gibi burada da önem taşımaktadır. Veteriner hekimlerin ve Veteriner hekim odalarının en yararlı olabileceği hususlardan biri eğitimdir. Hayvan sahibi olmanın gerekleri, yararları, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar ve benzeri konularda mutlaka eğitim verilmelidir. Gönüllü kuruluşların bu konulardaki destekleri sağlanmalıdır. Bu konuda gönüllü kuruluşlara çok iş düşmektedir. Medyanın desteği ise kaçınılmaz bir şekilde şarttır. Eğitim çalışmalarında, gönüllü kuruluşların katkılarının alınmasında, hatta finans sağlanmasında bile medyanın gücünden yararlanılabilir. KENTİMİZDE YAŞAYAN BAŞIBOŞ SOKAK HAYVANLARININ NEDEN OLDUĞU SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ : İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler yaşadığımız ortamın ayrılmaz birer parçasıdır ve bir bütün olarak düşünüldüğünde anlam kazanırlar. Hayvanlar ve bitkilerin biyolojik dengenin en temel taşı olduğu unutulmamalıdır. KONAK BELEDİYESİ - Tel: 0(232) 459 24 10 - E-Posta: [email protected] İnsanoğlunun var oluşundan bugüne kadar hayvanlar, insan hayatına sundukları birçok olumlu faktörün yanı sıra kontrolsüz ve denetimsiz ortamlarda özellikle insan sağlığını tehdit eden birçok olumsuz unsuru da beraberinde getirmektedir. Olumsuz unsurlar içinde en büyük payı da zoonoz hastalıklar almaktadır Gerek başıboş ve gerekse sağlık kuralları dikkate alınmadan sahipli olarak yetiştirilen değişik tür hayvanlardan kaynaklanan hastalıklar, halk sağlığı açısından büyük problemler oluşturmaktadır. Bu hastalıklardan gerek hayvanlar gerek insanlar için en dramatik sonucu yaratanlardan bir tanesi şüphesiz kuduzdur. Kuduz hastalığını bu kadar dramatik ve korkunç yapan neden hastalığın tedavisinin mümkün olmaması ve mutlak ölümle sonuçlanmasıdır. Ekinokok ve toxoplazma GİBİ paraziter hastalıklar da sahipli ve sahipsiz hayvanların neden olabileceği önemli hastalıklardandır. BAŞIBOŞ SOKAK HAYVANLARININ KAYNAĞI Belirli bir sahibi olmayan ve yaşam alanlarımız içerisinde hiçbir sağlık kontrolü olmadan gerek sürü ve gerekse bireysel olarak dolaşan hayvanları başıboş hayvan tanımı içerisinde değerlendirmemiz mümkündür. Bu tür hayvanların çok kısa bir süre içerisinde hayvan ve insan sağlığını tehdit edecek boyutlarda çoğalmaları belirli bir süreç içerisinde artarak insan, hayvan ve çevre sağlığını tehdit eder boyuta geldiği bir gerçektir. Başıboş sokak hayvanlarının kaynağını şöyle sıralayabiliriz : 1) Mevcut sokak hayvanları : Bir bölgede yaşayan hayvan sayısını hesaplamak için kullanılan bazı formüller vardır. Bu formüllerle bir hesap yaptığımızda Konak ilçesi için iyimser bir hesapla 47.000 başıboş köpeğin olduğu görülmektedir. Bunların yarısının dişi olduğu ve her bir dişinin bir batında ortalama 6 yavru ve yılda iki kez doğurduğu göz önüne alınırsa nasıl bir üreme potansiyeline sahip oldukları daha net anlaşılacaktır. Başıboş kedilerin sayısını bile tahmin etmek mümkün değildir. Aynı formüller kullanıldığında 70.000 başıboş kedi olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların yarısının dişi olduğunu kabul edersek, bunlarında bir batında ortalama 6 yavru dünyaya getirdiği ve yılda 3 hatta 4 kez doğurduğu göz önüne alınırsa köpeklere göre daha yüksek bir üreme yetenekleri olduğu görülecektir. 2) Gecekondu bölgeleri, mücavir alan ve yakın köylerdeki köpekler : Metropol illerdeki en önemli kaynaklardan birisidir. İnsanlar güvenliklerinin sağlanması için köpek beslemekte ve ekonomik durumlarından dolayı hayvanlarına yeterli sağlık kontrolü yaptıramamaktadırlar. Doğan yavrular bir süre bakıldıktan sonra terk edilmekte, bu terk işlemi de şehir merkezlerine olmaktadır. 3) Beslenme ortamının yoğun olmasından dolayı çevreden göç : Sokak aralarında gelişigüzel bırakılmış, kapağı olmayan veya kapağı kapatılmayan çöp konteynırları ile duyarsız kişilerce gelişi güzel etrafa atılmış gıda artıkları başıboş sokak hayvanları için uygun beslenme ortamıdır. Bunun yanında hayvan sevgisi nedeniyle düzenli olarak sokak aralarında gıda artıkları verilerek beslenen hayvanların aynı bölgeye şartlanmaları ve o bölgede koloni oluşturarak sürekli çoğalan hayvanlar başıboş hayvan sayısındaki artışa neden olmaktadır. 4) Sahipli hayvanlar ve yavruları : Evlerde bakılan köpeklerin bakım zorlukları ve doğan yavrularının ekonomik sıkıntı yaratması nedeniyle sokağa salınmaları da sokak hayvanlarındaki artışa neden olmaktadır. 5) Yazlıkçıların bıraktığı köpek ve kediler : Havaların ısınması ve okulların kapanmasıyla yazlık bölgelere giden insanların çocuklarına aldıkları ve yaz boyunca bakıldıktan sonra okulların açılması sonucu geri dönüşte sokağa terk edilen hayvanlar artışa neden olmaktadır. 6) Yarı sahipli hayvanlar : Kişilerin sahiplilik gereklerini yerine getirmeden zaman zaman gıda vererek besledikleri, fakat genellikle sokak'1a dolaşan köpekler de başıboş sokak hayvanı katliamı içinde değerlendirilmelidir. KONAK BELEDİYESİ - Tel: 0(232) 459 24 10 - E-Posta: [email protected] BAŞIBOS HAYVANLARIN NEDEN OLDUĞU SORUNLAR A) ZOONOZ HASTALIKLAR : Ekinokok ve toxoplazma gibi hastalıkların son konakçısı kedi ve köpeklerdir. Ancak ara konakçısının insan olması açısından önemlidir. Daha önemli bir hastalık da kuduzdur. Hastalığın zamanında tedavi yapılmazsa dönüşümsüz olması ve mutlak ölümle son bulması nedeniyle bu konu raporda önemli bir yer almıştır. Kuduz hastalığının insanlardaki durumu ve uygulamalar : Bir sokak hayvanı tarafından ısırılan kişi eğer ısıran hayvanı takip edemez veya bir yerde kontrol altında tutulmasını sağlayamazsa bu kişiye altı doz koruyucu kuduz aşısı yapılma zorunluluğu vardır. Eğer ısırılan kişinin yaraları geniş veya başa yakın bir yerden ısırılmışsa bu kişiye aşıya ilave olarak kuduz serumu da yapılması gerekmektedir. Kuduz hastalığının tam olarak eradike edilmesi halk sağlığı açısından önemli olduğu kadar ülke ekonomisine getirdiği ekonomik yükü yönüyle de oldukça önemlidir. 2000 yılında Türkiye genelinde insan ve hayvan için kullanılan aşı maliyeti 8,100,000 YTL 'dir ve bunun 1,300,000 YTL 'si İzmir için harcanmıştır. 2001 yılının ilk üç ayında insanların İzmir'de kuduza karşı aşılanması için harcanan para 266,000 YTL dir, bu miktara kuduz serumunun maliyetleri dahil değildir. Hayvanlarda Kuduz hastalığın durumu ve uygulamalar : İzmir' de 1990'lı yılların başında eser miktarda görülen hastalık çıkışları 1994 yılından itibaren artış göstermiş ve 1999 yılında da en üst seviyeye çıkmıştır. 1996 yılından 1999 Yılına kadar kuduz hastalığının arttığı bir gerçektir. 1999 yılındaki 63 hastalık mihrakının 2000 yılında 52 mihraka inmesi hastalık çıkışlarında azalma var gibi görünse de, bu sayılarda bir önceki yıla göre % 40, 50, 60 gibi bir düşüş olmadığı sürece gerçek anlamda azalma var denemez. Bu rakamlar metropol ilçeler ve diğer ilçeler ayrı ayrı ele alındığında da aynı sonucu vermektedir. Merkez ilçelerde 1996 da 37, 1997 de 36, 1998 de 23, 1999 da ise 34 mihrakla hastalık çıkarken ve diğer ilçelerde bu sayılara oranla hastalık çıkışı daha az olurken, 2000 de merkez ilçelerde 15 hastalık mihrakına karşılık diğer ilçelerde 37 hastalık mihrakı görülmüştür. Bugün en büyük sorun başıboş hayvanlardır. Kemalpaşa ve Menderes gibi ilçelerimizdeki hayvan nakil trafiğinin fazla ve mezbaha çevresinin denetimsiz olması, her zaman İzmir için potansiyel hastalık kaynağı gibi görülmesi gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Bütün bunların yanında, hastalık filyasyonunda da bazı değişmeler meydana geldiği, ileride sadece başıboş hayvanlarda bulunan kuduzun yanında, yaban hayatındaki kuduzun da ilimiz açısından büyük problemler yaratacağı bir gerçektir. 2000 yılında kuduz vakalarının 27 tanesini yabani hayvanlar oluştururken, bunlardan 9 tanesinin kaynağı tilkidir. Bu açıdan en önemli ilçelerimiz başta Kemalpaşa olmak üzere Seferihisar ve Urla 'dır. 2001 Yılında Kemalpaşa'da görülen 3 insan kuduz vakasının da kaynağı tilkilerdir. Bu verilere göre, normal döngüde yaban hayatından şehir merkezlerine kuduz hastalığının yayılması gerekirken, bunun tam tersi şehir merkezlerinden yaban hayatına kuduzun sıçradığı gibi bir sonuca varılmaktadır. B) ÇEVRE KİRLİLİĞİ : Yerleşim alanlarında hasta, cılız, bakımsız, tüyleri dökülmüş itilip kakılan, horlanan köpek veya kedileri görmek hiç kimsenin arzu etmeyeceği bir çevre sorunudur. Belirli bir sahibi veya barınağı yoksa bu durum tüm sokak hayvanları için kaçınılmaz bir durumdur. Ayrıca çiftleşme döneminde olan bir dişi köpeğin etrafında 10-15 adet erkek köpek toplanmaktadır. Toplu halde bulunmaları bu hayvanların gürültü yapmalarına neden olduğu gibi, bu dönemde erkek köpeklerin daha saldırgan ve hırçın olmaları, sürü halinde gezmeleri, yerleşim alanlarında barınmaları da insanların korkularını artırmakta, sabah çocuğunu okula götüremeyen anneler, mektup dağıtamayan postacılar, sayaç okuyamayan görevliler, sokaklarda rahat yürümeyen insanlar gibi sonuçlara neden olmaktadırlar. Bir bütün olarak ele aldığımızda çevre ve halk sağlığı yanında görüntü ve ses kirliliğine de neden olmaktadırlar. Birçok başıboş kedi ve köpek belirli semtlerdeki çöplükleri mesken tutmuş ve tüm beslenmesini buradan karşılamaktadır. Çöp poşetleri parçalanarak etrafa pislik saçılmakta, hatta çöp bidonlarına çöp atılırken bile birkaç kedi veya köpek dışarı fırlamaktadır. Bu nedenle bazı insanların çöplerini çöp bidonu veya konteynır yanına bıraktıklarına şahit olmaktayız. Bunun yanında park, bahçe ve sokaklardaki her direk, ağaç veya kumlu bölge birer tuvalet halini almakta, tüm çocukların oyun oynadığı bu yerlerde zoonoz hastalık kaynağı olmaktadır. Seralar ve çiğ yenen sebzelerin üretildiği yerlere bulaşan dışkılar da kist hidatik ve toxoplazmanın yayılışı açısından çok önemlidir. Ayrıca sera ve bahçeler içerisinde dolaşarak ürünlerin zarar görmesi sonucu maddi kayıplara neden olmaktadırlar. Hemen hemen her gün bir cadde üzerinde araçlar tarafından ezilmiş hayvanlar ve onların açtığı maddi kayıp kazalar yanında, yetişkin ve çocuk bütün insanların bu manzara karşısında vicdanlarında olumsuz etkileri gözlenmekte ve trafik güvenliğini tehdit etmektedirler. KONAK BELEDİYESİ - Tel: 0(232) 459 24 10 - E-Posta: [email protected] C) PSİKOLOJİK BOYUTU : Hayvan sahiplenmenin insan yaşamına kattığı olumlu etkiler vardır. Sahiplenildiklerinde hem fiziksel hem de psikolojik yöndeki katkıları yanında sahipli ve sahipsiz hayvanların neden olduğu olumsuz etkiler de bulunmaktadır. Sahipsiz hayvanların sürü halinde dolaşarak insanları korkutmaları, ısırık ve saldırıdan dolayı insanın zihninden silemeyeceği derin etkiler bırakmaları nedeniyle, ister yetişkin olsun ister genç olsun insanların bu canlıları tehdit olarak görmelerine neden olmaktadır. Derin maddi kayıplı yaralar oluşturmaları nedeniyle ister istemez her ana ve baba çocuklarını korumak amacıyla başıboş hayvanlardan uzak durmalarını tembihlemekte bu durum küçük dimağlarda potansiyel hayvan düşmanlığı gelişmesine neden olabilmektedir Kısırlaştırmanın önemi : Sorumluluğunu bilen hayvan sahipleri olarak rolünüzün önemli bir kısmı da hayvanınızı çiftleştirmek, çiftleştirmemek yada kısırlaştırmak için vereceğiniz karar olacaktır. Eski alışkanlıklarla söylenen ve dişi hayvanın kısırlaştırılmadan önce en azından bir kez yavru yapması lazım geldiği fikri gerçeğe uygun değildir. Kısırlaştırma geri dönülmesi mümkün olmayan cerrahi bir müdahaledir. Hayvanınızı çiftleştirmek istemediğinizden emin olmalısınız. Kısırlaştırma işlemi, dişilerde yumurtalık ve rahimin (Ovariyohysterectomi) erkeklerde testislerin (orşidektomi) alınmasıdır. Sadece istenmeyen hamilelikleri ortadan kaldırmaz aynı zamanda hayvanınızın ilerde karşılaşacağı ciddi problemleri de ortadan kaldırır. a) Kanserlerin önlenmesi : Dişiyi ilk adetten önce kısırlaştırmak bu hastalığa yakalanma olasılığını hemen hemen yok eder. 1 ve 2. Adet arasında kısırlaştırmak dahi meme kanseri riskini azaltır. Kısırlaştırmak aynı zamanda pyometra (rahim iltihabı) denilen ölümcül hastalığı da engeller. Rahim ve yumurtalık kanseri olasılıkları da kısırlaştırma ile ortadan kalkar. Erkek hayvanı kısırlaştırmak testis kanserini ortadan kaldırır ve perianal tümör ve perineal fıtık ihtimali azalır kısır erkek köpeklerde prostat hastalıkları da daha azalır. Kısırlaştırılmış erkek kediler FIV ve FLv ye yakalanma olasılıkları azalır. Çünkü sokaklarda dişi peşinde koşmayacaklar ve başka kedilerle kavga etmeyecektir. b) Hayvanınıza ve çevrenize faydaları : Kısır hayvanlar daha iyi aile peti olmaktadırlar. Erkekler daha az agresif olurlar. Evden kaçma eğilimleri azalır, idrarları daha az kokar, sağa-sola işaret bırakmazlar, Dişi kızgınlık göstermediği için kanama olmayacak, çevredeki erkek köpekler onu rahatsız etmeyecekler ve siz istenmeyen bir sürü yavru ve onlar için sahip bulma probleminden kurtulmuş olacaksınız. Kısırlaştırma operasyonu genç yaşta yapıldığında daha az risk taşır. Operasyon genel anestezi altında yapılır. Operasyondan 8-10 gün sonra dikişleri alınır. Operasyon sonrasında hayvanınız kısa sürede normal yaşantısına başlayabilir. Operasyondan hemen sonra aşırı egzersizler atlama zıplama v.b. şeyler yapılmaması, dikkatli olunması gerekir. Operasyondan sonra kilo almaması için uygun diyetle beslenmelidir. KONAK BELEDİYESİ - Tel: 0(232) 459 24 10 - E-Posta: [email protected]
Benzer belgeler
28 Eylül Dünya Kuduz Günü - Trabzon Halk Sağlığı Müdürlüğü
Kuduz hastalığının insanlardaki durumu ve uygulamalar : Bir sokak hayvanı tarafından ısırılan kişi
eğer ısıran hayvanı takip edemez veya bir yerde kontrol altında tutulmasını sağlayamazsa bu kişiye...
Kuduz
mücadelesi için de parazitin yaşam çemberi ve bulaşma yolları göz önüne alındığında 3 ila 6 aylık tekrarlar
gerektirir. Bütün bunlar sokaktaki sahipsiz hayvanlar üzerinde uygulama olanağı bulamayan...
Olası bir maruz kalma sonrası ne yapılmalı?
mücadelesi için de parazitin yaşam çemberi ve bulaşma yolları göz önüne alındığında 3 ila 6 aylık tekrarlar
gerektirir. Bütün bunlar sokaktaki sahipsiz hayvanlar üzerinde uygulama olanağı bulamayan...
Samsun İli Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Komisyonu Kararı için tıklayınız
alınması ve aşılı olması önemlidir. Belediye sorumluluk alanındaki veya muhtarların yazılı
talebi üzerine köylerdeki üç aydan büyük sahipsiz köpek ve kedilerin belediye veteriner
hekimleri tarafınd...
Slayt 1 - Tekirdağ Şube Müdürlüğü
getirilmediği il müdürlüğünce tespit edildiğinde sahiplenme şartları ortadan kalkar, il müdürlüğünce hayvana el konulur ve
uygun bir yere gönderilmesi sağlanır. Sahiplenilen hayvan kaçtığında ya da...