Makalenin tamamını görüntülemek için tıklayınız.
Transkript
Makalenin tamamını görüntülemek için tıklayınız.
Mukderden Editörün Seçimi MALİ SAYDAMLIĞIN GENEL ESASLARI Mali saydamlığın iyi yönetişime çok büyük katkısı olacaktır. Mali politikaların planlanması ve sonuçları ile ilgili daha bilinçli bir kamuoyunun oluşmasına, mali politikaların uygulanması konusunda hükümetlerin sorumlu tutulmasına ve böylece makro ekonomik politikaların ve seçimlerin daha iyi anlaşılmasına ve geçerlilik kazanmasına yol açacaktır. Küresel bir dünyada, makro ekonomik istikrar ve yüksek kalite odaklı büyümenin gerçekleştirilmesinde mali saydamlık büyük önem taşımaktadır. Mali saydamlık konusunda en ciddi yazılı kaynaklardan biri olan ve IMF tarafından yayımlanan Mali Saydamlık ile İlgili İyi Uygulamalar Tüzüğü aşağıdaki temel hedefler üzerine kuruludur: Hükümette görev ve sorumluluklar net ve açık olmalıdır; hükümet faaliyetleri ile ilgili bilgiler kamuoyuna sunulmalıdır; bütçe hazırlığı, uygulaması ve raporlaması şeffaf bir şekilde ele alınmalıdır ve mali bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliği bağımsız mercilerin denetimi altında olmalıdır. Tüzük prensipte ve pratikte bu hedeflere ulaşmak için hükümetlerin ne yapması gerektiğini sunmaktadır. Mali Saydamlık ile İlgili İyi Uygulamalar Tüzüğü Prensipler Duyurusu (IMF BELGESİ) I. Görev ve Sorumluluklarda Açıklık ve Netlik 1.1. Kamu sektörü ekonominin geri kalanından net bir şekilde ayrıştırılmalıdır ve hükümet içerisindeki roller çok iyi tanımlanmalıdır. 1.1.1. Kamu sektörü ile ekonominin geri kalanı arasındaki sınır net bir şekilde tanımlanmalı ve herkesçe anlaşılmalıdır. Kamu sektörü hem merkezi hükümeti, hem de alt seviyeleri ve bütçe dışı faaliyetleri kapsamalıdır. 1.1.2. Ekonominin geri kalanında hükümetin oynadığı rol (örneğin kanuni düzenlemeler veya mülkiyet ilişkileri) kamuoyuna açık olmalıdır ve ayrım gözetmeyen net kural ve uygulamalar üzerine kurulu olmalıdır. 1.1.3. Hükümetin farklı seviyeleri arasındaki ve yasama, yürütme ve yargı kolları arasındaki sorumluluk dağılımı net bir şekilde tanımlanmalıdır. 1.1.4. Bütçe ve bütçe dışı faaliyetlerin koordinasyonu ve yönetimi için açık mekanizmalar oluşturulmalı ve diğer kamu birimlerine (örneğin merkez bankası, devlet kontrolündeki finansal ve finansal olmayan kurumlar gibi) ilişkin iyi tanımlanmış düzenlemeler bulunmalıdır. 1.2. Mali Yönetim için şeffaf ve net, hukuksal ve idari bir çerçeve olmalıdır. 1.2.1. Mali Yönetim, bütçe içi ve bütçe dışı faaliyetleri kapsayan etkin kanunlar ve idarî kurallar tarafından yönetiliyor olmalıdır. Herhangi bir hükümet fonu kullanımı veya harcaması hukuksal bir yetkiye dayanmalıdır. 1.2.2. Vergilerin açık bir hukuksal dayanağı olmalıdır. Vergi kanunları ve kuralları kolay ulaşılır ve anlaşılır olmalıdır; uygulanmasında ise idari inisiyatifi net kriterler yönlendirmelidir. 1.2.3. Kamu hizmetlileri için geçerli olan ahlaki standartlar net ve açık bir şekilde duyurulmuş olmalıdır. II. Bilginin Kamuoyuna Açık Olması 2.1. Kamuoyu, hükümetin geçmiş, mevcut ve gelecekteki mali faaliyetleri hakkında tamamen bilgilendirilmelidir. 2.1.1. Yıllık bütçe, merkez hükümetinin tüm operasyonlarını detaylı bir şekilde kapsarken, merkezi hükümetinin bütçe dışı faaliyetleri ile ilgili bilgiyi de sunmalıdır. Buna ek olarak hükümetin alt seviyelerinin gelir ve giderleri ile ilgili yeterli veri de sunmalıdır. 2.1.2. Yıllık bütçeleri kıyaslayabilmek için, bütçeyi takip eden 2 yıla ait önemli bütçe bileşenlerinin tahminleri ve önceki 2 mali yılın sonuçları sunulmalıdır. 2.1.3. Vukuu muhtemel yükümlülükler, vergi harcamaları, mali faaliyetlerin yapısı ve mali önemlerini belirten tablolar yıllık bütçe ile birlikte yayınlanmalıdır. 2.1.4. Merkezi hükümet, hükümet borçlarının ve mali varlıklarının yapısı ve seviyesi ile ilgili bilgileri düzenli olarak yayınlamalıdır. 2.2. Mali bilgilerin düzenli yayınlanması konusunda kamuoyuna karşı açık bir taahhüde bulunulmuş olunmalıdır. 2.2.1. Mali bilgilerin yayınlanması konusunda somut taahhütler olmalıdır. 2.2.2. Kamuoyuna mali raporlamanın ne zaman yapılacağı konusunda takvimler sunulmalıdır. III. Saydam Bütçe Hazırlığı, Uygulaması ve Raporlaması 3.1. Bütçe ile ilgili dökümanlar, mali politika hedeflerini, makroekonomik çerçeveyi, bütçenin dayanağını ve önemli mali riskleri de belirtmelidir. 3.1.1. Yıllık bütçenin çerçevesi mali politikaların hedefini belirten açıklamalar ve sürdürülebilir mali politikaların değerlendirmesinden oluşuyor olmalıdır. 3.1.2. Benimsenen tüm mali kurallar (örneğin dengeli bütçe koşulu veya hükümetin alt kademeleri için geçerli olan borç limitleri gibi) açıkça belirtilmelidir. 3.1.3. Yıllık bütçe, kapsamlı ve tutarlı bir makroekonomik çerçeve içerisinde sunulmalı ve bütçe hesaplamalarının altında yatan ekonomik varsayımlar ve önemli parametreler (örneğin efektif vergi oranları) açıkça sunulmalıdır. 3.1.4. Yıllık ayrıştırılmalıdır. bütçeye katılan yeni politikalar mevcut yükümlülüklerden 3.1.5. Ekonomik varsayımlardaki değişiklikler ve belli başlı giderlerin belirsiz maliyetleri (örneğin mali yeniden yapılanma) dahil olmak üzere, yıllık bütçeye ilişkin önemli riskler belirlenmeli ve rakamsal olarak belirtilmelidir. 3.2. Mali hesaplar politika analizlerinin yapılmasını ve hesap verme işlevini teşvik edecek şekilde ve muhasebe güvenilirliği içerisinde sunulmalıdır. 3.2.1. Hükümet işlemleri gelir, gider ve finansmanı ayrıştırarak brüt olarak raporlanmalıdır. Giderler de ekonomik, fonksiyonel, kurumsal ve finans olmak üzere 4 kategoride ele alınmalıdır. 3.2.2. Önemli bütçe programlarının hangi hedeflere ulaşmayı amaçladığı (örneğin ilgili sosyal göstergelerin iyileştirilmesi) bildirilmelidir. 3.2.3. Hükümetin genel dengesi, hükümetin mali durumunu belirten standart, özet bir gösterge olmalıdır. Sadece genel dengeye dayalı kararlar almanın doğru olmadığı ekonomik koşullar halinde, genel denge diğer mali göstergeler (örneğin yapısal bilanço) tarafından desteklenmelidir. 3.2.4. Yıllık bütçe ve nihai hesaplarda da, kullanılan muhasebe temeli (örneğin nakit veya tahakkuk muhasebesi) açıklanmalı, bütçe verilerinin hazırlanışı ve sunumunda kullanılan standartları belirtmelidir. 3.3. Onaylanmış harcamaların uygulanması ve denetlemesi ile ilgili prosedürler açıkça belirtilmelidir. 3.3.1. Kapsamlı ve uyumlu bir muhasebe sistemi oluşturulmalıdır. Bu sistem, ödeme gecikmelerinin değerlendirilmesinde güvenilir bir temel oluşturmalıdır. 3.3.2. İstihdam ve tedarik ile ilgili prosedürlerin standardı oluşturulmalı ve ilgilenen tüm tarafların ulaşabilmesi sağlanmalıdır. 3.3.3. Bütçe uygulamaları iç denetime tabii tutulmalı ve denetim prosedürleri incelemeye açık olmalıdır. 3.4. Mali raporlama, zamanında, kapsamlı ve güvenilir olup bütçeyle olan sapmaları belirlemelidir. 3.4.1. Bütçe içi ve bütçe dışı sonuçlar yıl içerisinde düzenli olarak raporlanmalı ve orijinal hesaplamalarla kıyaslanmalıdır. Hükümetin alt seviyelerine ait detaylı bilgilerin eksikliği halinde, mali durumları ile ilgili mevcut göstergeler sunulmalıdır. 3.4.2. Bütçe dışı faaliyetlere ilişkin belgelerle birlikte zamanlı, kapsamlı, ve denetlenmiş genel bütçe hesapları yasamaya sunulmalıdır. 3.4.3. Önemli bütçe programlarının hedefleri doğrultusunda elde edilen sonuçlar yasamaya raporlanmalıdır. IV. Dürüstlük için Güven Vermek 4.1. Mali bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliği kamu ve özel kesimlerin incelemesine açık olmalıdır. 4.1.1. Hükümet hesaplarının doğruluğu ve güvenirliğine ilişkin raporları kamuoyuna ve yasamaya sunmakla sorumlu olan ulusal bir denetim birimi veya eşdeğer bir kurum, yasama tarafından görevlendirilmelidir 4.1.2. Makroekonomik öngörümler, varsayımlarıyla birlikte, bağımsız uzmanların incelemesine açık olmalıdır. 4.1.3. Mali istatistiklerin doğruluğu ve güvenirliği, ilgili birimlerin kurumsal bağımsızlığı ile arttırılmalıdır. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA DÜNYA ZİRVESİ, JOHANNESBURG, GÜNEY AFRİKA, 2002 Editörün Seçimi [email protected] Rio'da kabul edilen prensiplerin daha iyi uygulanabilmesinin mekanizmalarının oluşturulabilmesi için 26 Ağustos-4 Eylül 2002 tarihlerinde Johannesburg'da Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi düzenlendi. Bilindiği üzere, 1992 yılında Rio'da gerçekleştirilmiş olan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED), sürdürülebilir kalkınma konusunu somut bir şekilde dünya gündemine taşımıştır. Aradan geçen 10 yılda gelinen noktaların tespiti ve Rio'da kabul edilen prensiplerin daha iyi uygulanabilmesinin mekanizmalarının oluşturulabilmesi için 26 Ağustos-4 Eylül 2002 tarihlerinde Johannesburg'da Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi düzenlenmiştir. Türkiye'nin zirveye dönük ulusal hazırlıkları Çevre Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, DPT Müsteşarlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Ulusal Çevre ve Kalkınma Programı'nın temsil edildiği Ulusal Koordinasyon Grubu tarafından yürütülmüştür. Zirveye yönelik ulusal hazırlıkların en önemli kısımlarından biri Türkiye'nin zirvede sunmuş olduğu Ulusal Rapor'un yazılmasıydı. Ulusal Rapor, 1992 Rio Konferansı'ndan sonraki dönemde Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmaya bakış açısıyla bir değerlendirmesini yaparak ilerisi için öneriler sunmaktadır. Sözkonusu rapor, Türkiye'nin ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde verdiği taahhütleri ve yükümlülüklerini değerlendirerek, sürdürülebilir kalkınmadaki başarılarını ve geliştirmesi gereken yönlerini belirlemektedir. Ulusal Raporda yer alan konu başlıkları ilgili Sivil Toplum Kuruluşları'nın koordinatörlüğünde yürütülmüştür. Ulusal raporun metnine Çevre Bakanlığı'nın http://www.cevre.gov.tr/index_trk.htm adresindeki websitesinden ulaşılabilir. Türkiye'nin zirve hazırlıkları kapsamında yine sivil toplum örgütleri ile koordinasyon içinde sürece dahil olan tüm kurum ve kuruluşlardan belirli ölçütleri karşılayan "En İyi Uygulama" önerileri istenmiş, seçilen en iyi uygulamalar birer broşür halinde basılarak "En İyi Uygulama Dosyaları" hazırlanmıştır. Bunun yanında uluslararası ölçekte tanıtım için de sözkonusu projeler Internet aracılığıyla yurtdışında tanıtılmıştır. Bu kapsamda seçilen projeler ve İngilizce hazırlanmış broşürleri de Çevre Bakanlığı'nın anılan websitesinde mevcuttur. 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi ulusal hazırlıklarını tamamlayan Türkiye bu zirveye Cumhurbaşkanlığı seviyesinde ve bir heyetle katıldı. 26 Ağustos 2002 tarihinde açılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi, 4 Eylül 2002 günü Liderler Zirvesi'nin de bitmesiyle birlikte sona erdi. Bazı gruplar hükümetlerin isteksizliği/anlaşmazlığı ve kar amaçlı ticari grupların etkileri nedeniyle Zirve'nin beklenen sonuçları getirmediğini savunurken, bazı gruplar da Zirve'de bu kadar geniş konunun kapsanmasının konuların derinlemesine tartışılmasını engellediğini, bu nedenle de sorunlara önerilen çözümlerin yüzeysel kaldığını savundular. Zirve'de tüm dünyanın sürdürülebilir kalkınması için somut/yararlı çözümler üretilemediğini savunan bu grupların yanında, zirve'nin belli konuların tartışılması, eylemlerin planlanması ve hükümetlerden taahhüt alınması yönünde başarılı bir başlangıç olduğunu savunan kişi ve gruplar da var. Zirve'nin en önemli sonuç belgesi olan Uygulama Planı, on bölümden oluşuyor ve önceden belirlenen beş öncelikli alanda (su ve halk sağlığı, enerji, sağlık, tarım ve biyolojik çeşitlilik) eylemler içeriyor. Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Genel Sekreteri Nitin Desai yaptığı açıklamada Zirve'nin, bu öncelikli alanlarda acil eylemler için taahhütler verilmesi ve ölçülebilir sonuçlara yönelik ortaklıklar kurulması açısından oldukça başarılı olduğunu belirtti. Örneğin, su ve halk sağlığı konularında ülkeler, 2015 yılına kadar temiz suya ve iyi sağlık koşullarına sahip olmayan kişi sayısının yarıya düşürülmesi için gerekli önlemleri almayı taahhüt ettiler. Dünyada 2 milyar insanın sanitasyona, 1 milyar insanın ise temiz içme suyuna erişimi yok. Her yıl 2 ila 10 milyon arasında çocuk kirli içme suyundan hayatını kaybediyor. Enerji konusunda, enerji hizmetlerine ulaşamayan iki milyar kişinin de bu hizmetlere ulaşabilmesi hedefi kondu. Yenilenebilir enerji hedefleri ile ilgili olarak ülkeler arasında bir anlaşma sağlanamazken, yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji kaynaklarına oranının artırılması Uygulama Planı'nda yer aldı. Sağlık alanında ise HIV/AIDS, kirlilikten ve kirli sulardan kaynaklanan hastalıklarla mücadele yanında ülkeler insan/çevre sağlığına zararlı kimyasalların üretimi ve tüketiminin engellenmesi konusunda da anlaşma sağladılar. Toplantılarda Afrika kıtasında AIDS hastalığının yaygınlığının korkutucu boyutlara geldiği sergilendi. Örnek olarak: Mozambik'te halkın %18'inin AIDS hastası olduğu, 2002 senesinin sonunda 2 milyon insanın AIDS'ten hayatını kaybedeceği, halkın %70'inin yoksulluk sınırının (0.4$ / gün) altında yaşadığı, öğretmenlerin %17'sinin, polislerin ise %18'inin AIDS hastalığı taşıdığı çarpıcıydı. Mozambik'te ortalama yaşam süresi 43 yıl. Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'nin uygulanması için GEF (Küresel Çevre İmkanı) kaynaklarından yararlanılması önerisinin kabulünün, kurak alanlarda tarımın geliştirilmesi için fırsatlar yaratması bekleniyor. Bu fırsatlar da yoksullukla mücadele için güçlü bir silah olacak. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekosistem yönetimi için de pek çok taahhüt verildi. Biyoçeşitlilikteki kaybın azaltılması için 2010 yılının hedeflenmesi, balıkçılık alanlarının 2015 yılına kadar sürdürülebilir bir şekilde en yüksek verime ulaşması ve gelişmekte olan ülkelerin ozona zarar veren kimyasallara alternatif olacak çevreye duyarlı maddelere dönmesi bu hedeflerden bazıları. Katılımın yüksek olduğu Zirve'de, hükümetlerin programlarıyla desteklediği taahhütlerin yanında, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik olarak şimdilik 235 milyon $'lık kaynak ile 220'den fazla ortaklık kuruldu. Bunların yanında, resmi Zirve görüşmeleri dışında da ortaklıklar için çok sayıda görüşme yapıldı. Uzun tartışma ve görüşmeler sonunda verilen kararlar, hazırlanan eylem planları ve kurulan ortaklıkların başarısı ise, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın da belirttiği gibi ancak Zirve sonrasında yapılacak uygulamalar ile ölçülebilecek. Bu anlamda, Kofi Annan'a gore, Zirve sadece bir başlangıç olarak görülmeli. KAYNAKÇA Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı internet adresi www.tesev.org.tr Çevre Bakanlığı internet adresi olan www.cevre.gov.tr İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ MADDE 1 : Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar. MADDE 2 : Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuş farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin bu bildirgede belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler. MADDE 3 : Yaşamak, özgürlük ve kışı güvenliği herkesin hakkıdır. MADDE 4 : Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü biçimiyle yasaktır. MADDE 5 : Hiç kimseye işkence yapılamaz; kıyıcı, insanlık dışı, onur kırıcı ceza ve davranışlar uygulanamaz. MADDE 6 : Herkes nerede olursa olsun, yasal haklarının tanınması hakkına sahiptir. MADDE 7 : Herkes yasalar karsısında eşittir ve ayrımsız olarak yasaların koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin, bu bildirgeyle belirtilen haklarına ters düşen ayırt edici davranışlar için yapılacak kışkırtmalara karşı eşit korunma hakkı vardır. MADDE 8 : Herkesin, kendisine anayasa ya da yasalarla tanınan temel haklarının yok edilmesi ya da zedelenmesi girişimine karsı ulusal mahkemelere başvuru hakkı vardır. MADDE 9 : Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alı konamaz ya da sürülemez. MADDE 10 : Herkes, haklarının, görevlerinin ya da kendisine cezai sorumluluk yükleyecek herhangi bir suçlamanın belirlenmesinde tam bir eşitlikle, davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adilane ve acık olarak görülmesi hakkına sahiptir. MADDE 11 : a) Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli tüm koşulların sağlandığı açık bir yargılanma sonucunda yasalarca suçlu olduğu saptanmadıkça suçsuz sayılır. b) Hiç kimse, işlendikleri sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan eylemlerden ya da ihmallerden dolayı mahkum edilemez. Bunun için, suçun işlendiği sırada uygulanan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez. MADDE 12 : Hiç kimsenin özel yaşamına, ailesine konut dokunulmazlığına ya da yazışma özgürlüğüne keyfi olarak karışılamaz; kimsenin onur ve ününe karşı kötü davranışlarda bulunulamaz. Herkesin bu karışma ve kötü davranışlara karşı yasalarla korunma hakkı vardır. MADDE 13 : a) Herkesin, herhangi bir devletin toprakları üzerinde serbestçe yolculuk yapma ve yasama hakkı vardır. b) Herkes, kendi ülkesi içinde olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yine dönmek hakkına sahiptir. MADDE 14 : a) Herkesin, baskı ve kıyıcılık karsısında başka ülkelere sığınma ve bu ülkeler tarafından sığınık olarak kabul edilmesi hakkı vardır. b) Bu hak, adi bir suçun işlenmesi ya da Birleşmiş Milletlerin ilke ve amaçlarına ters düşen etkinliklere dayanan kovuşturmalar durumunda ileri sürülemez. MADDE 15 : a) Herkesin bir vatandaşlığa hakkı vardır. b) Hiç kimse keyfi olarak vatandaşlığından ya da vatandaşlığını değiştirmek hakkından yoksun bırakılamaz. MADDE 16 : a) Evlilik cağına varan her erkek ve kadın, ırk, vatandaşlık ya da din bakımlarından hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir. Evlilik bakımından, kadın ve erkek evliliğin sürdürülmesinde, bozulmasında eşit haklara sahiptir. b) Evlenme bağıtı ancak evlenecek kişilerin özgür ve tam isteğiyle yapılır. c) Aile, toplumun doğal ve temel öğesidir; toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. MADDE 17 : a) Herkes tek basına ya da başkalarıyla birlikte mal ve mülk edinme hakkına sahiptir. b) Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılamaz. MADDE 18 : Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir. Buna göre, herkes din ya da inanç değiştirmekte özgürdür. Ayrıca dinini ya da inancını tek başına ya da toplulukla birlikte açık olarak ya da özel olarak öğretim, uygulama, ibadet ve ayinlerle açıklama özgürlüğüne sahiptir. MADDE 19 : Herkesin düşünme ve anlatma özgürlüğü vardır. Buna göre, hiç kimse düşüncelerinden dolayı rahatsız edilemez. Ayrıca ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve düşünceleri her türlü araçla aramak, sağlamak ve yaymak hakkına sahiptir. MADDE 20: a) Herkes barışçıl yollarla toplantı yapmak, dernek kurmak ve derneğe katılmak hakkına ve özgürlüğüne sahiptir. b) Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz. MADDE 21 : a) Herkes, doğrudan doğruya ya da serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığıyla, ülkesinin devlet işleri yönetimine katılma hakkına sahiptir. b) Herkesin, ülkesindeki devlet hizmetinden eşitlikle yararlanma hakkı vardır. c) Hükümet yetkisinin temeli halkın iradesidir; halk bu iradesini gizli ya da açık bir şekilde özgürce oy vermelerinin sağlandığı devreli ve dürüst seçimlerle belirtir. MADDE 22 : Herkesin, toplumun bir üyesi olması nedeniyle sosyal güvenliğe hakkı vardır. İnsanların onur ve kişiliklerinin özgürce gelişmesi için zorunlu olan ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların, ulusal cabalar ve uluslararası işbirliği yoluyla her devletin örgütleri ve kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirmesine hakları vardır. MADDE 23 : a) Herkes, çalışma, işini özgürce seçme, adil ve uygun çalışma şartlarının sağlanması ve işsizlikten korunma haklarına sahiptir. b) Herkesin, hiçbir ayrım gözetilmeksizin, eşit çalışma karşılığında eşit ücret almaya hakkı vardır. c) Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşam sağlayan ve gerekirse her türlü toplumsal koruma araçlarıyla da tamamlanan adil ve uygun bir ücrete hakkı vardır. d) Herkesin, çıkarlarını korumak için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır. MADDE 24 : Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma suresinin uygun biçimde sınırlanmasına ve belirli devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. MADDE 25 : a) Herkesin gerek kendisine gerekse ailesi için, beslenme, giyim, barınma, sağlık ve öteki sosyal hizmetler de içinde olmak üzere; sağlığını ve güvencini sağlayacak, uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır. İşsizlik, hastalık, dulluk, yaşlılık ya da geçim olanaklarından kendi isteği ve iradesi dışında yoksun kalma gibi durumlarda sosyal güvenlik hakkına sahiptir. b) Analık ve çocukluk, özel koruma ve yardım görme hakkına sahiptir. Bütün çocuklar, evlilik içinde ya da dışında doğsunlar aynı sosyal korunmadan yararlanırlar. MADDE 26 : a) Herkes eğitim görme hakkına sahiptir. Eğitim parasızdır; hiç değilse ilk ve temel eğitim aşamalarında böyle olmalıdır. İlk öğrenim ve eğitim zorunludur. Teknik ve mesleki öğretimden herkes yararlanabilmelidir. Yüksek öğretim, diğerlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır. b) Eğitimin amacı, insan kişiliğinin tam ve özgürce gelişmesi, insan hak ve özgürlüklerine saygının güçlenmesi olmalıdır. Bütün milletler, ırk ve din grupları arasındaki anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın sürdürülmesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. MADDE 27 : a) Herkes, toplumdaki kültürel çalışmalara serbestçe katılmak, güzel sanatlarla ilgilenmek, bilimsel ilerlemenin getirdiği yararlara ortak olmak ve bundan yararlanma hakkına sahiptir. b) Herkesin, sahibi bulunduğu her türlü bilim, edebiyat ya da sanat yapıtlarından doğan moral ve maddi çıkarların korunması hakkı vardır. MADDE 28 : Herkesin, bu bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin tam uygulanmasını sağlayacak bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır. MADDE 29 : a) Herkesin kişiliğinin tam ve özgür gelişmesi, içinde yaşadığı topluma karşı görevlerini yerine getirmesiyle olanaklıdır. b) Herkes, haklarını kullanmak ve özgürlüklerinden yararlanmak konusunda; ancak yasalarla sırf başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınmasını ve bunlara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla ve toplumun ahlak, düzen ve genel gönencinin gereklerini karşılamak için belirlenmiş kurallara bağlıdır. c) Bu hak ve özgürlükler hiçbir şekilde Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine ters düşecek biçimde kullanılamaz. MADDE 30 : Bu bildirgenin hiçbir yargısı, içinde yayınlanan hak ve özgürlüklerin bir devlet, sınıf ya da kişi tarafından yok edilmesini güden bir çalışmaya girişmeye ya da eylemli olarak bunu işlemeye herhangi bir hak getirir nitelikte yorumlanamaz. Editörün Seçimi İnsani Gelişme Raporu-2003 2003 İnsani Gelişme Raporu Türkiye Genel Profili Türkiye, insani kalkınmada ki performansı ile 2001 verilerine göre: - 175 ülke içinde 96 ncı sırada, - Orta düzeyde kalkınma performansı gösteren 85 ülke arasında ise 41 inci sırada yer alıyor. - En yüksek İnsani kalkınma performansı gösteren Norveç için HDI değeri 0.944 - Türkiye için HDI (İnsani Gelişme İndeksi) değeri 0.734 dir. - Türkiye’nin 1975 - 2001 yılları arasında İnsani kalkınma performansı 0.145 değerinde artış göstermiş. - Düşük insani gelişme gösteren ülkeler grubunda, listenin en sonunda yer alan Sierre Leone da insani gelişme endeks değeri – en yüksek değer 1.0 olarak düşünüldüğünde- 0.252 olarak kalmaktadır. TÜRKİYE İÇİN YOKSULLUK GÖSTERGELERİ - 40 yaşına kadar yaşama olasılığı: % 80 (2000-05) - Okur- yazar olmayan yetişkin nüfus : % 14.5 (2001) - Sağlıklı içme suyuna ulaşamayan nüfus: % 18 (2000) - Yaşa göre yetersiz kilodaki 5 yas altı çocuk: % 8 (1995-2001) - Günde 1 Dolarla geçinen nüfus: < % 2 (1990-2001) (Mutlak yoksulluk) - Günde 2 Dolarla geçinen nüfus: %10.3 (1990-2001) (Yoksulluk sınırı) DEMOGRAFİK EĞİLİMLER - Toplam Nüfus: - Yıllık nüfus artış oranı: - Kent nüfusu: - 15 yaş altı nüfus: - 65 yaş ve üstü nüfus: - Toplam doğurganlık oranı (her kadın için ) 69.3 milyon % 1.2 % 66.2 % 31.2 % 5.6 2.4 çocuk (2001) (2001-2015) (2001) (2001) (2001) (2000-05) TÜRKİYE’NİN SAĞLIK, EĞİTİM VE GELİR GÖSTERGELERİ - Beklenen ortalama yaşam süresi: 70.1 yıl (K: 72.8 , E: 67.6) - Yetişkin okur- yazarlık (2001): % 85.5 (15 yaş üstü) - 15-24 yaş genç nüfus (2001): % 96.7 - Okullaşma oranı (2000-2001): % 82 (ilk -orta –teknik) - Kişi başına gelir (2001) 5890 Dolar (PPP: Harcama gücü paritesi) KAMU HARCAMALARINDA ÖNCELİKLER (GSYİH oranlar) 1998-2001 - Eğitim harcamaları: % 3.5 - Sağlık harcamaları: % 3.6 - Askeri harcamalar: % 4.9 - Borç ödemeleri: % 15.2 GÖSTERGELERDE DÖNEMSEL DEĞİŞİMLER : İYİLEŞME VE GERİ DÖNÜŞLER - Ömür Beklentisi: 57.9 (1970-75) 70.5 (2000-05) - Bebek Ölüm hızı (1000 canlı doğumda): 150 (1970) 36 (2001) - 5 yaş altı çocuk ölüm oranı (1000’de) : 201 (1970) 43 (2001) - Doğumda 65 yaşa erişme beklentisi: kadın: % 81.0 erkek: % 71.0 - Anne ölüm oranı (her 100.000 doğumda): 130 (1985-2001) TEKNOLOJİ KULLANIMI - GSYİH’dan eğitime ayrılan harcama payı : - Toplam hükümet harcamalarından eğitime ayrılan pay: - GSYİH (%) AR-GE harcamaları (1996-2000): - Bilim- mühendislik araştırması: - 1000 kişi başına telefon sayısı: - 1000 kişi başına cep telefonu: - 1000 kişide internet aboneliği: - AR-GE alanında bilim insanı (1 milyonda) (96-2000) % 3.5 % 14.7 % 0.6 (Norveç 1.7) 303 (1 milyon kişide) 285 (Norveç 732) 295 (Norveç 815) 60.4 (Norveç 464) 306 (Norveç 4112) EKONOMİK PERFORMANS : GELİR VE PAYLAŞIMDA EŞİTSİZLİKLER - GSYH (2000 yılı): 147.7 milyar USD - GSYH yıllık büyüme (1990-2001) % 1.7 - Kişi başına gelir (PPP) 5.890 USD (% 15 düşüş) - Kişi başına gelir (2002 Raporu) 6.974 USD - En zengin % 10 nüfusun payı: (2000) % 30.7 (%2 düşüş) - En zengin % 20 nüfusun payı : (2000) % 46.7 (%1 düşüş) - En yoksul % 20 nüfusun payı (2000) %6.1 (geçen yıl 5.8) - En yoksul % 10 nüfusun payı (2000) %2.3 (aynı) OECD üyesi 30 ülke arasında, çalışmayan (çalışabilir) nüfus açısından Türkiye 6. sırada yer alıyor. % 8.5 işsizlik oranı, % 19.9 çalışmayan genç nüfus (% 88’i kadın) ve 12 aydan fazla işsiz kalan nüfus kadın için % 33.3, erkek için % 20 olarak görülen bir Türkiye profili çıkıyor önümüze. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ GÖSTERGELERİ - Kadının toplumsal konumu ve gelişmişliği endeksine göre, 144 ölçülen ülke arasında Türkiye 81. sırada yer alıyor. - Kadının topluma katilimi (GEM) endeksi için ölçülen 70 ülke içinde, Türkiye 66. sırada yer alıyor. - Türk kadını için beklenen yaşam süresi 72.8 yıl (erkek için 67.6) - Okullaşma oranı: % 54 (E: % 65) - Yetişkin okur-yazarlık oranı % 77.2 (E: %93.7) - Kişi başı gelir (PPP): $ 3717 (E: $ 8.028) - Mecliste kadınların temsil oranı: % 4.4 - Üst düzey yöneticiler, hukuk ve yönetimde kadın: %8 - Profesyonel ve teknik çalışanlarda kadın oranı : %31 KADIN ve İNSANİ KALKINMA FIRSATLARINA ERİŞİMİ: Kadın, Türkiye’deki eğitim ve ekonomik olanaklardan, erkeklerle eşit oranda yararlanamıyor. - 15 yaş ve üstü kadınların % 22.8 i okuma yazma bilmiyor - Her 100 okur-yazar erkek için 82 kadın okur-yazar - 15-24 yaş genç kadın okur yazar: % 94.4 - Her 100 (15-24 yaş) erkek için 95 genç kadın okur-yazar - Çalışabilir (15 yaş üstü) kadın nüfusun % 50.3 ü ekonomik faaliyette bulunuyor. - Her 100 çalışan (15 yaş üstü) erkek için, 62 kadın ekonomik faal - Tarım çalışanlarında kadın oranı : % 72 (ücretsizler dahil) - Sanayi çalışanlarında kadın oranı: % 10 - Hizmet sektöründe kadın oranı : % 18 - Ekonomik gelir katkısında bulunan aile fertleri açısından toplam içinde % 35 kadın, % 65 erkek İNSANİ GELİŞMİŞLİK İLE İLGİLİ ULUSLARARASI ANLAŞMALAR VE TÜRKİYE’NİN İMZA ve ONAMA STATÜSÜ - Irk Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Anlaşma (1965): Onandı - Sivil ve Siyasi Haklar Uluslararası Şartnamesi (1966) : İmzalandı - Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Şartnamesi (1966): İmzalandı - Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (1979): Onaylandı - İşkence ve Kötü Muamele ile Ceza Uygulamalarının Önlenmesi Sözleşmesi (1984): Onaylandı - Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989) : Onaylandı - Çalışma Hakları ile ilgili ILO-4 Sözleşmesi: Onaylandı 2003 İnsani Gelişme Raporunun Esas Konusu olan ve 2015 Yılına kadar Ulaşılması Öngörülen “Binyıl Kalkınma Hedefleri” açısından Türkiye’nin Konumu (1990-2001) Hedef- 1: Mutlak yoksulluk ve açlık çeken insan sayısının yarı yarıya azaltılmasi: Göstergeler: - 1 dolardan az gelirle yaşayan nüfus: < % 2 (0.5’lik bir hamle ile bu durum düzeltilebilir) - Yetersiz beslenen 5 yaş altı çocuk nüfus : %8 Hedef- 2: Herkes için (kız ve erkek) temel eğitim Göstergeler: - İlköğretim okullarına kayıt: % 95 (DIE açıklamasına göre Türkiye hedefe ulaştı) - 5. sınıfa erişen çocuklar: - Genç nüfusta (15-24 yaş) okur yazarlık: % 99.8 Hedef - 3 : Toplusal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Toplumsal Durumunun Güçlendirilmesi Göstergeler: Kız çocuklarının temel ve orta öğretimden eşit oranda yararlanmasının tercihen 2005, en geç 2015 yılına kadar gerçekleşmesi hedefleniyor. - İlköğretim: % 89 - Orta öğretim: % 69 - Diğer: % 69 - Okur-yazar kadın (her 100 okur-yazar erkek için): - Tarım dışı ücretli istihdamda kadının payı: - Mecliste kadınların temsil oranı: % 95 % 43 % 4.4 Hedef- 4 : 5 yaş altı çocuk ölümlerinin 2/3 oranında azaltılması Ulaşılmış / ulaşılabilir Gösterge: - 5 yaş altındaki çocuk ölüm hızı (her 1000 canlı doğumda): - Bebek ölüm oranı (her 1000 canlı doğumda): 43 36 Hedef- 5 : Gebelik ve doğum sırasındaki anne ölüm oranının ¾ oranında azaltılması Gösterge: - Anne ölüm oranı (her 100,000 doğumda): 55 - Nitelikli sağlık personeli nezaretinde doğumlar: % 81 Hedef- 6: HIV/AIDS, sıtma ve diğer salgın hastalıkların yaygınlaşmasının durdurulması Göstergeler: - HIV/AIDS : - Sıtma (her 100.000 kişide): 17 - Tüberkülozdan ölüm (100.000 kişide): 6 Hedef- 7 : Doğal ve çevresel kaynakların kaybının önlenmesi Çevrenin sürdürebilirliğini, ülke strateji ve politikalarına yerleştirmek Göstergeler: Ozon tabakasının hasarına yol açan kloroflorakarbon kullanımını: 731 ton (Norvec: 48) - Karbondioksit emisyonu : %3.1 - Temiz içme suyuna erişim: kırsal:% 86, kentler:% 81 Hedef- 8: Kalkınma için küresel ortaklıklar geliştirmek Hedefler: - Açık ve şeffaf ticaret ve finansman sistemlerinin oluşturulması, - Küçük ada ülkelerine özel yardım - Dış borç yükü altındaki gelişmekte olan ülkelere, ulusal ve uluslararası önlemlerle kalıcı çözümler getirmek - İş ve çalışma olanaklarını geliştirmek - Temel ilaç ve yeni teknolojiye ulaşımda kolaylıklar Göstergeler: - Toplam ihracatın % 24.6 ı borç ödenmesine ayrılıyor - 15-24 yaş genç nüfus için işsizlik oranı %20 (k: %18, e:%21) - Temel ilaçlara a ulaşım: %95-100 arasında Yeni teknoloji ve kullanım göstergeleri - Her 100 kişiden 58 i telefon kullanıcısı - Her 100 kişiden 6 tanesi internet kullanıcısı - Her 100 kişiden 4.1’inin kişinin bilgisayarı var Temel mesajlar: - UNDP 2003 İnsani Gelişme Raporu’nun temel mesajı, insani gelişme açısından dünya ülkeleri arasında büyük farklılıklar ve eşitsizlikler olduğudur. - Rapor, tüm dünyada eşitlikçi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için, tüm insanların eşit yararlanacağı ‘küresel kalkınma kavramı’ oluşturulmasını ve tüm ülkelerin bu sözleşmeye desteğini taahhüt etmelerini istemektedir. - Binyıl Hedeflerine Ulaşma açısından Türkiye önemli ilerlemeler gerçekleştirmiştir. Bu yöndeki çalışmalar, UNDP ve BM Sistemi programları işbirliğinde, resmi ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışılarak sürdürülmektedir. - Türkiye için ilk Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu (MDGR), UNDP, Dışişleri Bakanlığı ve DPT işbirliğinde Boğaziçi Üniversitesinde kurulan İnsani Gelişme Merkezi ile işbirliği içinde hazırlanmaktadır. Türkiye Raporu 8 tane hedeften oluşan Binyıl Kalkınma Hedeflerinin analizi ve Türkiyenin bu hedeflere ulaşımında hangi yerde olduğunu göstereceği için önemlidir. - Merkez bu çalışmalarını Devlet İstatistik Enstitüsü ve diğer ilgili kuruluşların ortak desteği ile sürdürmektedir. BM kuruluşlarının tamamı tarafından desteklenen bu raporun ilk taslağı 2003 sonunda kamuoyuna sunulacak; kamudan ve diğer uzmanların görüşlerinden faydalanarak hazırlanacak nihai rapor ise 2004’ün ilk yarısında kamuoyuna açıklanarak politika yapıcılar, siyasi kurumlar ve kalkınma sektöründeki tüm çalışanların kullanımına sunulacaktır. - UNDP ayrıca, “Türkiye’de İnsani Gelişme ve Teknoloji” konulu 2003 Türkiye İnsani Gelişme Raporunu da Aralık ayında kamuoyuna sunacaktır. Bu rapor da İnsani Gelişme Merkezi ile işbirliğinde Türk uzmanlarca hazırlanmaktadır. TÜRKİYE: 2003 YILI KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ 1. GİRİŞ Avrupa Konseyinin Aralık 1997 tarihinde Lüksemburg’da gerçekleştirilen toplantısında, katılım ortaklığının, aday ülkelere sağlanacak tüm yardımların tek bir çerçeve altında toplandığı güçlendirilmiş katılım öncesi stratejinin temel unsuru olması kararlaştırılmıştır. Bu suretle, Topluluk, katılım sürecinde karşılaşılan özel sorunların giderilmesine destek sağlamak amacıyla, yardımlarını her bir aday ülkenin spesifik ihtiyaçlarına yönlendirmiştir. Türkiye için ilk Katılım Ortaklığı Belgesi Mart 2001'de kabul edilmiştir. Komisyonun genişlemeye ilişkin 9 Ekim 2002 tarihli Strateji Belgesinde, Komisyon tarafından Türkiye için yenilenmiş bir Katılım Ortaklığı Belgesi önerileceği belirtilmiştir. 2. AMAÇLAR Katılım Ortaklığı Belgesinin amacı; Türkiye’nin AB’ye katılım çerçevesinde kaydettiği ilerlemeye ilişkin Komisyonun 2002 Yılı İlerleme Raporunda belirlenen ve daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerektiği ifade edilen öncelikli alanların, bu önceliklerin yerine getirilmesinde yardımcı olmak üzere Türkiye’ye sağlanacak mali imkanların ve bu yardımın tabi olacağı şartların tek bir çerçevede toplanmasıdır. Katılım Ortaklığı Belgesi, aday ülkelere, üyeliğe yönelik hazırlıklarında yardımcı olacak bir dizi politika aracının temelini oluşturmaktadır. Türkiye’nin, bu yenilenmiş Katılım Ortaklığı Belgesine dayanarak, müktesebatın üstlenilmesine ilişkin Ulusal Programını yenilemesi beklenmektedir. 3. İLKELER Her aday ülke için belirlenmiş olan temel öncelikli alanlar, aday ülkelerin Kopenhag kriterlerinin gereklerini üstlenme yeteneğine ilişkindir. Üyelik için gerekli bu kriterler: • aday ülkenin, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı ve onların korunmasını güvence altına alan kurumların istikrarını sağlamış olması; • işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ve Birlik içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile baş edebilme kapasitesinin olması; • siyasi, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına bağlılık da dahil, üyelik yükümlülüklerini üstlenme yeteneğinin bulunmasıdır. 1995 Madrid Zirvesinde, katılım sonrasında Topluluk politikalarının uyumlu olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla, aday ülkelerin idari yapılarının uyumlaştırılması gereği vurgulanmıştır. 1997 Lüksemburg Zirvesinde, AB müktesebatının ulusal mevzuata aktarılmasının gerekli olduğu, ancak bunun tek başına yeterli olmayıp söz konusu müktesebatın uygulanmasının da gerekli olduğu vurgulanmıştır. 2000 Feira ve 2001 Göteburg Zirvelerinde de aday ülkelerin AB müktesebatını etkili uygulama kapasitesinin büyük önem taşıdığı teyit edilmiş ve bunun, aday ülkelerin idari ve adli yapılarını güçlendirmesi ve reforme etmesi yönünde büyük çaba gerektirdiği ifade edilmiştir. 4. ÖNCELİKLER Komisyonun ilerleme raporları, aday ülkelerin katılıma hazırlık yönünde kaydettikleri gelişmelerin yanı sıra, belirli alanlarda hala çaba göstermeleri gerektiğine işaret etmiştir. Bu çerçevede, ara dönemlerin öncelikler şeklinde belirlenmesi ve bunlara ilgili ülke ile işbirliği halinde tespit edilen açık hedeflerin eşlik etmesi gerekmektedir; Verilecek yardımın derecesi, bazı ülkeler ile sürdürülmekte olan müzakerelerdeki ilerleme ve diğer bazı ülkelerle yeni müzakerelerin açılması söz konusu hedeflerin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Katılım Ortaklığı Belgesindeki öncelikler, kısa ve orta vadeli olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Kısa vadeli öncelikler, gerçekçi bir değerlendirme ile Türkiye tarafından 2003 ve 2004 yıllarında yerine getirilebileceği düşünülen hedefleri kapsamaktadır. Orta vadede yer alan öncelikler, 2003-2004 döneminde çalışmalar önemli ölçüde ilerlemiş olsa da, tamamlanması bir yıldan fazla sürmesi beklenen hedeflerdir. Katılım Ortaklığı Belgesi, Türkiye’nin üyelik hazırlıklarına yönelik öncelikli alanları belirlemektedir. Bununla birlikte Türkiye'nin, ilerleme raporunda işaret edilen tüm hususları ele alması gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin, Ortaklık Anlaşması, gümrük birliği ve AT-Türkiye Ortaklık Konseyinin ilgili kararları (örneğin tarım ürünleri ticaretine ilişkin olanlar) çerçevesindeki yükümlülüklerine uygun olarak, mevzuat yaklaştırması ve müktesebatın uygulanmasına ilişkin taahhütlerini yerine getirmesi de önem taşımaktadır. Müktesebatın iç hukuka aktarılmasının tek başına yeterli olmadığı göz önünde tutulmalı, iç hukuka aktarılan müktesebatın Avrupa Birliği standartlarında fiilen uygulanması da temin edilmelidir. Aşağıda belirtilen alanların tümünde, müktesebatın güvenilir ve etkili bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Komisyonun İlerleme Raporunda yer alan tespitler doğrultusunda, Türkiye için aşağıdaki öncelikler belirlenmiştir: KISA VADE EKONOMİK KRİTERLER - IMF ve Dünya Bankasıyla mutabakata varılan, mevcut enflasyonla mücadele ve yapısal reform programının uygulanmasının sağlanması ve özellikle kamu harcamalarının kontrolünün temin edilmesi. - Mali sektör reformunun uygulamasına devam edilmesi ve özellikle ihtiyati ve şeffaf düzenlemelerin uyumlaştırılması ve bunların uluslararası standartlar çerçevesinde izlenmesi. - Piyasayı düzenleyici otoritelerin bağımsızlığının korunması. - Tarım reformuna devam edilmesi. - Kamu işletmelerinin özelleştirilmesinin, sosyal boyutun da dikkate alınarak hızlandırılması. - Özellikle tütün ve şeker alanlarında piyasanın serbestleştirilmesine devam edilmesi. - Doğrudan yabancı yatırım girişinin kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi. - Özellikle Katılım Öncesi Mali İzleme Prosedürü çerçevesinde, makroekonomik istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlanmasına yönelik uygun önlemlere ve yapısal reformların uygulanmasına önem verilerek, AB ile ekonomik diyalogun artırılması. - Kayıtdışı ekonomi sorununa çözüm bulunmasına yönelik önlemler alınması. ÜYELİKTEN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLERİ ÜSTLENEBİLME YETENEĞİ Malların Serbest Dolaşımı - Ticaretin önündeki teknik ve idari engellerin kaldırılması. Avrupa standartlarının uyumlaştırılması ve uygulanmasının hızlandırılması. İç pazar mevzuatına uygun olarak, etkin bir piyasa kontrolünün ve malların serbest dolaşımının sağlanması. - Yeni ve Küresel Yaklaşım direktiflerine uygun olarak, belgelendirme, uygunluk değerlendirme ve CE işaretlemesi uygulamalarına başlanması; mevcut piyasa gözetim ve uygunluk değerlendirme yapılarının malzeme ve eğitim bakımından güçlendirilmesi ve uygun idari kapasitenin oluşturulması; - Uyumlaştırılmamış alanlarda karşılıklı tanıma ve müktesebat uyumuna ilişkin çalışmaların tamamlanması (AT Antlaşmasının 28-30’uncu maddeleri ve ilgili hukuki araçlar). - Standardizasyon, belgelendirme ve piyasa gözetimine ilişkin işlevlerin birbirinden ayrılmasını sağlayacak etkin bir metroloji alt yapısının geliştirilmesi ve Türk Standartları Enstitüsünün yeniden yapılandırılması. - Gıda mevzuatı alanındaki müktesebata uyumun tedricen geliştirilmesi de dahil olmak üzere, gıda güvenirliğine ilişkin çabaların sürdürülmesi ve kurumsal yapılar oluşturulması veya duruma göre mevcut kurumsal yapıların yeniden yapılandırılması. - Kamu ihaleleri mevzuatının müktesebata uyumunun tamamlanması. - Yeni Kamu İhale Kanununun uygulanması ve izlenmesi için Kamu İhale Kurumunun kapasitesinin artırılması. Hizmet Sunumu Serbestisi - AT Antlaşmasının yerleşme hakkı ve hizmet sunumu serbestisine ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil edebilecek hususların tespiti ve giderilmesi. - Bilgi toplumu hizmetlerine ilişkin müktesebata uyum sağlanması. - Mali hizmetlerde mevzuat uyumunun tamamlanması ve düzenleyici otoritelerin bağımsızlığının muhafaza edilmesi de dahil olmak üzere denetim yapılarının ve uygulama kapasitesinin güçlendirilmesi. - Bankacılık ve sigortacılık alanında AB mevzuatına tam uyum sağlanması ve bir sigorta denetim kurumunun oluşturulması. - Kişisel verilerin korunmasına ilişkin müktesebata uyum sağlanması. Sermayenin Serbest Dolaşımı - Türkiye’deki bütün ekonomik sektörlerde AB kaynaklı yabancı yatırımları etkileyen tüm kısıtlamaların kaldırılması. Şirketler Hukuku - Şirketler ve muhasebe alanlarındaki mevzuatın müktesebata uyumunun tamamlanması. - Eczacılık ürünleri konusundaki fikri mülkiyet hakları mevzuatı dahil olmak üzere, fikri ve sınai mülkiyet hakları alanındaki müktesebata uyumun tamamlanması ve korsanlık ve sahtecilik ile mücadelenin güçlendirilmesi. Rekabet - Devlet yardımlarına ilişkin müktesebata uyum sağlanması ve AT kriterlerini esas alan etkin bir devlet yardımları kontrolünün sağlanması amacıyla bir ulusal devlet yardımları izleme otoritesinin kurulması. - Tekeller ile özel ve inhisari haklara sahip teşebbüslere ilişkin mevzuatın müktesebata uyumunun sağlanması. - Anti-tröst alanındaki ikincil mevzuata uyumun tamamlanması. - Özellikle kamu iktisadi teşebbüsleri ile özel ve inhisari haklara sahip teşebbüslere yönelik olarak, anti-tröst alanındaki uygulama kapasitesinin güçlendirilmesi. - Rekabet ihlalleriyle ilgili temyiz başvurularının sonuçlandırılmasında karşılaşılan gecikmelerin azaltılması. Tarım - Entegre İdare Kontrol Sisteminin kilit unsurlarından olan hayvan kimlik sisteminin oluşturulmasının tamamlanması, ayrıca, arazi-parsel tanımlama sistemleri gibi diğer unsurlar için hazırlık çalışmalarının başlatılması. - AT kırsal kalkınma politikası ve ormancılık stratejisine giriş için bir stratejinin belirlenmesi. - Hayvan sağlığına ilişkin çerçeve bir kanun ve müktesebat ile uyumlu ikincil mevzuatın çıkartılması, ilgili idari ve bilimsel yapıların, test ve kontrolden sorumlu birimlerin beşeri, teknik ve bilgi kaynaklarının güçlendirilmesi, mevzuatın etkili uygulanmasının sağlanması, hayvan hastalıklarını yok etme çalışmalarının hızlandırılması, muhtemel sorunlara ilişkin planlamanın ve izleme kapasitesinin iyileştirilmesi. - AT ile uyumlu bir Sınır Kontrol Noktaları sistemin üçüncü ülkelerle birlikte geliştirilmesi ve yürütülmesi amacıyla söz konusu noktaların belirlenmesi. - Hayvan ve bitki sağlığı müktesebatının iç hukuka aktarılmasına yönelik bir program kabul edilmesi; özellikle laboratuvar testleri olmak üzere bitkilerin korunmasına ilişkin müktesebatın etkili bir şekilde uygulanması için idari, bilimsel ve teknik yapıların güçlendirilmesi; yerli üretime, bitki ve bitkisel ürün ithalatına ve gıda işleme tesislerine ilişkin denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi. Ulaştırma - Hava taşımacılığı da dahil, taşımacılık alanındaki AB müktesabatının iç hukuka aktarılması ve uygulanması için bir program kabul edilmesi. - Deniz güvenliği ve karayolu ve demiryolu taşımacılığı alanlarında mevzuat uyumuna başlanması; özellikle deniz güvenliği ve karayolu taşımacılığı standartlarının etkili bir şekilde uygulanmasının güçlendirilmesi. - Sınıflandırma kuruluşlarının izlenmesi ve Türk bandıra sicilinin performansının iyileştirilmesi konularında denizyolu taşımacılığı alanında, mümkün olan en kısa zamanda, bir eylem planı kabul edilmesi. Türk filosunun deniz güvenliği kayıtlarının, Paris Mutabakat Zaptı çerçevesinde, gerekli tüm tedbirlerin kabul edilmesi ve uygulanması suretiyle ivedilikle geliştirilmesi. - Denizcilik idaresinin ve özellikle bayrak devleti denetiminin güçlendirilmesi. - Türk karayolu taşımacılığı filosunun AB standartlarına uyumu için bir program kabul edilmesi. Vergilendirme - Özellikle uygulanan oranlar, muafiyet işlemlerinin kapsamı ve vergi yapısı bakımından, özel tüketim vergisi ve KDV’nin uyumlaştırılmasına devam edilmesi ve ayırımcı uygulamalara yol açabilecek vergi önlemlerinin kaldırılması; çıkartılacak mevzuatın İşletmeler İçin Vergilendirme Usul ve Esasları ile uyumlu olmasının sağlanması. - Vergi mükelleflerinin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin sağlanması ve vergi gelirlerinin toplanmasının iyileştirilmesi amacıyla vergi idaresinin modernizasyonu ve güçlendirilmesi. İstatistik - İstatistik alanında, AB standartlarıyla uyumlu yeni bir kanunun kabul edilmesi. - Temel sınıflandırmaların (NACE, CPA, PRODCOM vb.), DİE ve Türk istatistik sistemindeki tüm kamu kuruluşları tarafından kabul edilmesi. - İlgili İstatistik Birimlerinin (KAU, LKAU vb.) tamamıyla kabul edilmesi. - ESA 95’in uygulanması amacıyla, Milli Muhasebe Metodolojisinin yenilenmesi. - Özellikle demografik istatistikler ve İşgücü Anketi istatistikleri, bölgesel istatistikler, ticari işletme istatistikleri (Ticaret Sicili dahil) ve tarım istatistikleri alanlarında istatistiklerin geliştirilmesine yönelik stratejinin güçlendirilmesi. - Personel için yeterli eğitimin sağlanması ve idari kapasitenin artırılması. Sosyal Politika ve İstihdam - İş hukuku, kadın ve erkek arasında eşit muamele, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ayırımcılıkla mücadele ve halk sağlığı alanlarındaki AB müktesebatının iç hukuka aktarılması için bir program kabul edilmesi. - Yatırımın finanse edilmesi için, uyumlaştırmanın gerçekçi bir değerlendirmesine ve var olan kamu ve özel sektör kaynaklarına dayanan yıllık bir plan geliştirilmesi. - Diğer hususlar yanında, sendika faaliyetlerine ilişkin sınırlayıcı hükümleri kaldırmak ve sendikal haklara saygı gösterilmesini temin etmek suretiyle, aktif ve özerk, iki taraflı ve üç taraflı sosyal diyaloğun koşullarının oluşturulması. - Sosyal tarafların kapasite geliştirme çabalarının, özellikle istihdam politikası ve sosyal politikanın geliştirilmesinde ve uygulanmasında gelecekte oynayacakları rol göz önünde tutularak, bilhassa özerk sosyal diyalog yoluyla geliştirilmesi ve uygulanmasının desteklenmesi. - Çocuk işçiliği sorunuyla ilgilenilmesi yönündeki çabaların sürdürülmesi. - Bu alandaki AB müktesebatının iç hukuka aktarılmasında yer alan tüm kurumların kapasitesinin gözden geçirilmesi. Enerji - Özellikle enerji iç pazarını ilgilendiren mevzuatın dışındaki enerji müktesebatının üstlenilmesi amacıyla bir programın oluşturulması. - Elektrik ve gaz sektörleri için düzenleyici otoritenin bağımsızlığının ve etkili işleyişinin sağlanması ve söz konusu otoritenin görevlerini yerine getirmesi için uygun araçlarla donatılması. - Elektrik ve gaz direktifleri ile uyumlu olarak, rekabetçi bir enerji iç pazarının kurulmasının sağlanması. - Enerji verimliliğine ilişkin müktesebat uyumunun daha ileri düzeyde sağlanması ve enerji tasarrufu uygulamalarının güçlendirilmesi. - Türk ekonomisinin enerji bağımlılığını azaltacak ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artıracak bir programın oluşturulması ve uygulanmasına başlanması. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler - Avrupa Küçük İşletmeler Şartı ve İşletme ve Girişimcilik İçin Çok Yıllı Programla uyumlu bir ulusal KOBİ Stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması. Bu strateji, özellikle finansman ihtiyacı söz konusu olduğunda, KOBİ’ler için iş ortamının iyileştirilmesini kapsamalıdır. - KOBİ tanımının AB tanımı ile uyumlaştırılması. Telekomünikasyon ve Bilgi Teknolojileri - Kiralık hatlar, elektronik iletişimde kişisel verilerin korunması, bağlantı ve evrensel hizmet, taşıyıcı seçimi ve numara nakli ile ilgili alanlarda mevzuatın kabul edilmesi. - Tarifeler ve lisanslar ile ilgili mevzuatın etkili uygulamasının sağlanması. - Yeni müktesebatının (2002) iç hukuka aktarılmasına ilişkin bir takvim belirlenmesi. - Düzenleyici otoritenin idari kapasitesinin ve uygulamaya ilişkin yetkilerinin güçlendirilmesi. - Posta hizmetlerine ilişkin müktesebata uyum çalışmalarına başlanması. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu - Ulusal Kalkınma Planı ve NUTS 2 düzeyinde bölgesel kalkınma planları hazırlanması suretiyle, bölgesel farklılıkları azaltmayı amaçlayan bir ulusal ekonomik ve sosyal uyum politikasının geliştirilmesi. - Bu başlık altındaki müktesebatın uygulanmasını kolaylaştıracak yasal çerçevenin kabul edilmesi. - Bölgelere yönelik kamu yatırımlarınına ilişkin öncelik kriterlerini ortaya koyan çok yıllı bütçeleme usullerinin oluşturulması. - Bölgesel kalkınmayı yürütecek idari yapıların güçlendirilmesi. Çevre - Müktesebatın iç hukuka aktarılması için bir program kabul edilmesi. - Yatırımların finansmanına yönelik, uyumlaştırma maliyeti tahminlerine ve kamu ve özel sektörden sağlanacak gerçekçi finansman kaynaklarına dayalı bir plan geliştirilmesi. - Çerçeve mevzuata, çevre alanındaki uluslararası sözleşmelere ve doğa koruma, su kalitesi, Entegre Kirlilik Önleme-Kontrol ve atık yönetimi konusundaki düzenlemelere ilişkin müktesebatın iç hukuka aktarılmasına ve uygulanmasına başlanması. - Çevresel Etki Değerlendirilmesi direktifinin etkili biçimde uygulanması. - Sınır aşan sulara ilişkin işbirliğinin, su çerçeve direktifi ve AT'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun olarak geliştirilmesine devam edilmesi. Tüketicinin Korunması ve Sağlık - Müktesebata daha fazla uyum sağlanması ve başta piyasa gözetimi olmak üzere, etkili uygulama için alt yapının geliştirilmesi. - Ulusal düzeyde tehlikeli ürünlerin bildirimine ilişkin sistemlerin daha da geliştirilmesi ve TRAPEX veya ilgili diğer sistemler vasıtasıyla söz konusu bildirimlerin uluslararası düzeyde değişim imkanının kullanılması. Adalet ve İçişleri Alanında İşbirliği - Yasadışı göçle mücadelenin güçlendirilmesi ve Avrupa Topluluğu ile bir geri kabul anlaşmasının müzakere edilerek mümkün olan en kısa zamanda sonuçlandırılması. - Özellikle mevzuat uyumu, idari kapasitenin geliştirilmesi ve farklı kolluk kuvvetleri arasında işbirliğinin artırılması suretiyle, organize suç, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, sahtecilik, yolsuzluk ve karapara aklanması ile mücadelenin güçlendirilmesine devam edilmesi - Özellikle polisin hesap verebilirliğinin sağlanması amacıyla, ilgili tüm kuruluşların daha fazla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi. Yargı da dahil olmak üzere, bütün kanun uygulayıcı kurumlar arasında işbirliğinin artırılması. - Yasadışı göçün önlenmesine ve yasadışı göçle mücadele edilmesine yönelik olarak, yasadışı yollarla çoğaltılmış ve tahrif edilmiş belgelerin tespit edilmesi de dahil olmak üzere, AB müktesebatı ve iyi uygulamalar ile uyumlu etkin bir sınır yönetimi geliştirmek amacıyla, kamu idaresinin kapasitesinin güçlendirilmesi. - Adalet ve içişleri alanında Avrupa Birliği mevzuatı ve iyi uygulamalarına ilişkin bilgilendirme ve bilinçlendirme programlarının geliştirilmesi için sarf edilen çabaların artırılması. Gümrük Birliği - Serbest bölgeler alanındaki mevzuata uyum sağlanması ve yeni Gümrük Kanununun ve ilgili uygulama mevzuatının etkili biçimde uygulanmasının temin edilmesi. - Gümrük idaresinin idari ve operasyonel kapasitesinin güçlendirilmesi. - Özellikle sahtecilikle ilgili soruşturmalarda, müktesebata ve 1/95 sayılı OKK’nın ilgili hükümlerine uyulmasına ilişkin idari işbirliğinin tam olarak sağlanması. - Malların ticaretinde Türk ve AB üyesi ülke vatandaşları arasında ayırımcılığı ortadan kaldırmak amacıyla, başta alkollü içeceklere ilişkin tekel olmak üzere, ticari nitelikli devlet tekelleri alanında müktesebata uyum sağlanması. - Hizmetler ve kamu ihaleleri alanında yeni bir müzakere turunun başlatılması. - Topluluğun ticaret politikasına uyum çerçevesinde, menşe kurallarının Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi de dahil olmak üzere, AT’nin tercihli rejimlerindeki menşe kurallarına uyumunun sağlanması. Dış İlişkiler - Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi de dahil olmak üzere, AT’nin tercihli ticaret rejimlerine uyum sağlanması suretiyle, AT’nin Ortak Ticaret Politikasına uyumun tamamlanması. - Gümrük Birliği Kararında öngörülen üçüncü ülkelerle sürdürülmekte olan serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin tamamlanmasına yönelik çabalara devam edilmesi. Mali Kontrol - AB uygulamaları ve uluslararası düzeyde kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun olarak, kamu iç mali kontrolüne ilişkin mevzuatın kabul edilmesi ve etkili biçimde uygulanmasının sağlanması. - Komisyona usulsüzlüklerin etkin bir şekilde iletilmesi de dahil olmak üzere, katılım öncesi yardımı etkileyecek usulsüzlükler ve şüpheli sahtecilik vak'aları ile ilgili işlem yapacak idari kapasitenin güçlendirilmesi. Mali ve Bütçesel Hükümler - Topluluk katılım öncesi fonlarının yönetimi için ademi merkeziyetçi bir sistemin oluşturulması. - 2004 yılı bütçesi için, Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni bütçe kodu yapısının bütçe içi, bütçe dışı ve döner sermayeli bütün kamu kurumlarını kapsayacak şekilde uygulanması. ORTA VADE EKONOMİK KRİTERLER - Özelleştirme sürecinin tamamlanması. - Mali sektör reformunun tamamlanması ve tarım sektörü reformuna devam edilmesi. - Emeklilik ve sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması. - Gençlere ve dezavantajlı bölgelere özel önem verilmesi suretiyle, genel eğitim ve sağlık düzeyinin artırılmasının sağlanması. ÜYELİKTEN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLERİ ÜSTLENEBİLME YETENEĞİ Malların Serbest Dolaşımı - Müktesebat uyumunun tamamlanması; mevcut belgelendirme, piyasa gözetimi ve uygunluk değerlendirmesi yapılarının güçlendirilmesinin tamamlanması. - Kamu İhale Kurumunun iyi işlemesinin sağlanması. - Kamu ihale rejiminin etkili uygulanması ve denetiminin müktesebata uygun bir biçimde sağlanması. Hizmet Sunumu Serbestisi - Bu alandaki mevzuat uyumunun tamamlanarak uygulanması ve yerleşme hakkı ve hizmet sunumu serbestisine ilişkin tüm engellerin kaldırılması. - Kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın etkili biçimde uygulanmasının sağlanması. Şirketler Hukuku - Yargı da dahil olmak üzere, uygulama birimleri ve mekanizmalarının güçlendirilmesi suretiyle, uyumlaştırılmış fikri ve sınai mülkiyet mevzuatının etkili biçimde uygulanmasının sağlanması. Tarım - Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin oluşturulmasının tamamlanması. - AT kırsal kalkınma politikası ile ormancılık stratejisinin uygulanması için gerekli idari yapıların kurulması. - Ortak piyasa düzenleri kurulması ve tarımsal piyasaların etkin bir şekilde izlenmesi için gerekli yasal temelin kabul edilmesi, idari yapılar ile uygulama mekanizmalarının oluşturulması. - Müktesebata uyumlu olarak, üçüncü ülkelere yönelik sınır kontrol noktalarında uygulanan sistemin iyileştirilmesine ilişkin bir plan ve takvimin sunulması. - Gıda güvenliği ve denetimi sistemininin yeniden düzenlenmesi ve güçlendirilmesi ve AT gıda güvenliği standartlarına uyum sağlanması amacıyla sistemin beşeri, teknik ve mali kaynaklarının iyileştirilmesi. - AT hijyen ve kamu sağlığı standartlarının karşılanabilmesi için gıda işleme tesislerinin modernizasyonuna yönelik, takvime bağlanmış bir iyileştirme planının oluşturulması ve ayrıca, test ve tanı tesislerinin kurulması. Balıkçılık - Balıkçılık idaresinin yeniden organize edilmesi ve idari kapasitesinin güçlendirilmesi; balıkçılık alanında yönetim, denetim, pazarlaması ile yapısal uyum ile ilgili uygulamaların müktesebata uyumlu hale getirilmesi; müktesebata uyumlu bir bilgisayar destekli balıkçılık, tekne kayıt ve istatistiki bilgi sisteminin geliştirilmesi ve uygulanması. Ulaştırma - Karayolu (pazara giriş, yol güvenliği, sosyal, mali ve teknik kurallar), demiryolu ve havayolu taşımacılığı (özellikle hava güvenliği ve hava trafiği yönetimi) alanlarında mevzuat uyumunun tamamlanması. - Özellikle deniz güvenliği, kara ve hava taşımacılığı alanlarında, ulaştırma mevzuatının etkili biçimde uygulanmasının sağlanması. - Güvenlikle ilgili ve ilgili olmayan alanlarda, AB denizcilik mevzuatı ile uyumun tamamlanması; deniz güvenliğinin artırılması çerçevesinde, özellikle deniz güvenliğinden sorumlu idari kurumların performansının, önce bayrak devleti ve sonra liman devleti olarak iyileştirilmesi ve bu kurumların bağımsızlıklarının sağlanması - Özellikle deniz ve kara taşımacılığı olmak üzere, Türk taşımacılık filosunun AT teknik normlarına uyumu için bir program uygulanması. - Türkiye’deki taşımacılık alt yapısının başlıca ihtiyaçlarını ve ilgili taşımacılık ağı projelerini tespit etmek amacıyla, Avrupa Topluluğu TEN-Taşımacılık Yönlendirici İlkeleri ile uyumlu bir program kabul edilmesi. Vergilendirme - Vergi mevzuatının, özellikle KDV ve özel tüketim vergisi bakımından AB müktesebatı ile uyumlaştırılmasının tamamlanması. - Vergi mükelleflerinin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin sağlanması ve vergi gelirlerinin toplanmasının iyileştirilmesi amacıyla vergi idaresinin modernizasyonuna ve güçlendirilmesine devam edilmesi. Ekonomik ve Parasal Birlik - Mevzuatın, merkez bankasının bağımsızlığı ile kamunun mali kurumlara imtiyazlı erişiminin ve kamu sektörünün doğrudan finansmanının engellenmesi konularındaki müktesebat hükümleriyle uyumlu hale getirilmesi. - Kamu maliyesi istatistiklerinin ESA 95 kurallarıyla tam uyumlu hale getirilmesi. İstatistik - Ticaret Sicilinin AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi. - Makroekonomik istatistikler alanında, özellikle GSYİH tahminleri, uyumlaştırılmış tüketici fiyat endeksleri, kısa vadeli göstergeler, ödemeler dengesi ve sosyal istatistiklere ilişkin olarak müktesebata uyumun artırılması. Sosyal Politika ve İstihdam - İş hukuku, kadın ve erkek arasında eşit muamele, işçi sağlığı ve iş güvenliği, halk sağlığı (salgın hastalıkların izlenmesi ve kontrolü dahil) ve ayırımcılıkla mücadele alanlarındaki AB müktesebatının iç hukuka aktarılması ve uygulanması; iş teftiş kurumları da dahil olmak üzere, ilgili idari yapıların ve uygulama yapılarının güçlendirilmesi. - Sağlık hizmetlerine erişimin ve bu hizmetlerin kalitesinin artırılması ve toplumun sağlık durumunun iyileştirilmesi amacıyla tedbirler alınması. - Sosyal politika ve istihdam alanındaki AB müktesebatının etkili biçimde uygulanmasının temin edilmesi. - Gelecekte Avrupa İstihdam Stratejisine katılmak için, bir Ortak İstihdam Politikası Değerlendirmesinin hazırlanması ve uygulanması da dahil olmak üzere, ulusal bir istihdam stratejisinin hazırlanması ve işgücü piyasasının ve sosyal gelişmelerin izlenmesi için kapasite geliştirilmesi. - Topluma kazandırma konusunda, veri toplama da dahil, AB uygulamalarına paralel bir ulusal strateji hazırlanması. - Sosyal güvenlik ve emeklilik sistemi reformunu mali bakımdan sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla konsolide etmek ve sosyal güvenlik ağını güçlendirmek suretiyle, sosyal korumanın daha fazla geliştirilmesi. Enerji - Enerji hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve müktesebata uygun olarak enerji piyasasının rekabete açılması; idari ve düzenleyici yapıların daha fazla güçlendirilmesi. - Sınırötesi enerji ticaretindeki kısıtlamaların kaldırılması. - Ulusal mevzuatın AB müktesabatına uyumunun tamamlanması. - Avrupa Topluluğu TEN-Enerji Yönlendirici İlkelerinde ortak yarar projeleri olarak sayılan projelerin, Türkiye’de uygulanmasının desteklenmesi. Telekomünikasyon ve Bilgi Teknolojileri - Pazarın tam olarak serbestleştirilmesi için hazırlık yapılması, - Müktesebatın iç hukuka aktarılmasının tamamlanması, - Elektronik iletişim sektörünün geliştirilmesi için kapsamlı bir politika kabul edilmesi. Çevre - Müktesebatın iç hukuka aktarılmasının tamamlanması ve veri toplama da dahil olmak üzere, çevre korumasının sağlanması için kurumsal, idari ve denetim kapasitesinin güçlendirilmesi. - Sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin, diğer bütün sektörel politikaların tanım ve uygulamalarına entegre edilmesi. Tüketicinin Korunması ve Sağlık - Müktesebat uyumunun tamamlanması. - Tüketicilerin ve üreticilerin yeni düzenlemeler hakkında bilinçlendirilmesi ve tüketici örgütlerinin güçlendirilmesi. Gümrük Birliği - Özellikle serbest bölgelere, çift kullanımlı eşya ve teknolojilere, uyuşturucu yapımında kullanılan maddelere, taklit ve korsan mallara ilişkin mevzuat uyumunun tamamlanması. - Bilgi teknolojisi sistemlerinin Topluluğun bilgi teknolojisi sistemleri (CCN/CSI kurulumu, NCTS için gerekli gelişmeler, Birleşik Tarife İdare Sistemi) ile karşılıklı bağlanabilirliğinin sağlanması. Adalet ve İçişleri - İdari kapasitenin güçlendirilmesi ve kuruluşlar arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacı da dahil olmak üzere, adalet ve içişleri alanında müktesebata ve müktesebatın uygulanmasına ilişkin sürdürülebilir eğitim programlarının geliştirilmesine yönelik çabaların artırılması. - Hukuki yardım sisteminin, tüm vatandaşların adalete erişimini sağlamak üzere daha fazla geliştirilmesi. - Verilerin korunması ve mevzuatın uygulanması için kişisel verilerin değişimi alanındaki AB müktesebatının kabul edilmesi ve Schengen Bilgi Sistemi ve Europol’e tam katılım sağlanabilmesi amacıyla bağımsız bir denetleyici otoritenin oluşturulması da dahil olmak üzere, müktesebatın uygulanması için idari kapasitenin oluşturulması. - Vize mevzuatı ve uygulamalarının AB müktesebatı ile uyumlaştırılmasına devam edilmesi. - Yasadışı göçün önlenmesi amacıyla, göçe (kabul, geri kabul, sınırdışı etme) ilişkin müktesebatın ve iyi uygulamaların kabul edilmesi ve uygulanması. - Schengen müktesebatının tam olarak uygulanabilmesine hazırlık amacıyla, sınır yönetimine ilişkin AB müktesebatına ve iyi uygulamalara uyum sağlanmasına devam edilmesi. - 1951 Cenevre Sözleşmesine getirilen coğrafi çekincenin kaldırılması da dahil olmak üzere, iltica alanında AB müktesebatı ile uyumlaştırmaya başlanması; iltica başvurularının incelemeye alınması ve değerlendirilmesi sisteminin güçlendirilmesi; sığınmacılar ve mülteciler için barınma imkanı ve sosyal destek sağlanması. - Euro'nun ve Topluluğun mali çıkarlarının ceza hukuku çerçevesinde korunması, yolsuzluk, uyuşturucu ile mücadele, organize suç, kara paranın aklanması ve cezai ve hukuki meselelerde adli işbirliği alanlarında müktesebatın kabul edilmesi ve uygulanması; bu alanlarda idari kapasitenin ve farklı kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğinin daha fazla güçlendirilmesi ve uluslararası işbirliğinin artırılması. - AB Uyuşturucu Stratejisi ve Eylem Planı ile uyumlu bir ulusal uyuşturucu stratejisi geliştirilmesi ve uygulamaya konulması. Mali Kontrol - Toplulukların mali çıkarlarının korunmasının hukuki, idari ve operasyonel tüm yönlerden koordinasyonundan sorumlu ve yürüttüğü işlemler bakımından bağımsız bir sahtecilikle mücadele koordinasyon birimi oluşturulmasına yönelik hazırlıkların yapılması. - Dış denetim işlevinin INTOSAI kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi, Sayıştayın bağımsızlığının sağlanması, Sayıştayın ex ante denetim işlevinin kaldırılması ve sistem bazlı mekanizmaların ve performans denetiminin geliştirilmesi için yeni mevzuat çıkartılması. Mali ve Bütçesel Hükümler - KDV ve gümrük vergilerinin tahsil edilmesi için idari kapasitesinin güçlendirilmesi ve sahtecilikle mücadele için etkili araçlar oluşturulması. - Özkaynaklar sistemine ilişkin idari hazırlıklardan sorumlu bir koordinasyon biriminin oluşturulması. http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/kob/2003.pdf T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI Hazine Hesapları 2003 Yılı İzleme Raporu Sayıştay Genel Kurulu’nun 6/10/2003 tarih ve 5071/1 sayılı kararı ile kabul edilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmesi uygun bulunmuştur.” T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI, ANKARA, 2003. http://www.sayistay.gov.tr GİRİŞ Bu rapor, ilki 1997 yılından itibaren hazırlanan İzleme Raporlarının altıncısıdır. İzleme raporlarının yazılması süreci 1997 yılından 2001 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. Bunun tek istisnası 2002 yılıdır. 2001 yılı hazine hesapları ile ilgili izleme raporu yazılamamıştır. Rapor yazılamamasının çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi bu dönemde hazine hesapları üzerindeki Sayıştay denetiminin önceki yıllarda 6 defa reddedilmiş, 2001 yılı hesabıyla ilgili olmak üzere de uygunluk derecesinin tespiti yapılamamış olan dış borçlar hesabının, stok raporu olarak Sayıştay’a verilmesi üzerine Sayıştay denetiminin bu hesapların denetimi üzerinde odaklanmış olmasıdır. Diğer önemli nedeni ise 2001 yılı hazine hesapları ile ilgili olarak daha önceden raporlanan konularda yeni bir gelişmenin olmayışıdır. Meclise ilk olarak 1996 yılında gönderilen Hazine İşlemleri Raporu, Dış Borçlar Hesabının reddedilmesine neden olmuş ve Plan ve Bütçe Komisyonu konunun bir sonraki yıl bütçe görüşmelerinde tekrar ele alınmasını kararlaştırmıştır. Komisyonun bu kararı üzerine, 1997 yılı içinde bu sorunla ilgili detaylı çalışmalar yapılmış ve ilk İzleme Raporu hazırlanarak Meclise sunulmuştur. İzleme raporları Sayıştay’ın, denetim sonuçları hakkında hazırladığı yargı raporların önemli bir tamamlayıcı unsuru haline gelmiştir. Bu raporlarla, Sayıştay hazine hesapları ile ilgili belirli konularda meclisi bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. İzleme Raporları ile, günümüze kadar gündeme getirilen sorunların çözümü konusunda sağlanan ilerlemeler ve bunlara ilişkin denetim sonuçları, Raporlarda yer verilen öneriler, bu öneriler doğrultusunda raporların ilgili olduğu kurumlar tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, İzleme raporlarının konusunu oluşturmaktadır. İzleme raporlarının tarihi gelişimi şu şekilde özetlenebilir: Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan raporlarda geleneksel olarak birtakım önerilere yer verilmekte ve bu öneriler Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından görüşülmekte ve oylanmaktadır. Denetlenen kuruluşun da görüşü alınarak yapılan bu oylamalar sonucunda bugüne kadar gönderilen tüm raporlarda yer alan öneriler komisyon tarafından kabul edilmiştir. Sayıştay Genel Kurulu tarafından önerilen hususların aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu kararı haline gelmesi, bir sonraki denetim döneminde yapılacak çalışmaların hangi prensipler çerçevesinde yürütüleceğini, idarenin çalışmalarının nasıl sorgulanacağını ve dolayısıyla yeni İzleme Raporunun nasıl hazırlanacağını belirlemektedir. Hazine Hesapları ile ilgili konuların Meclise raporlanmasını takip eden yıllarda dış borçlarla ilgili sorunlar, tüm çalışmalara rağmen çözüme kavuşturulamamış ve Sayıştay’a hesap verilememiştir. Dış borçlarla bağlantılı farklı Hazine hesapları üzerinde yapılan çalışmalar, başka hesapların da reddedilmesi ile sonuçlanmıştır. 2002 yılında 2001 yılına ait iki adet Hazine hesabı Sayıştay Genel Kurulu kararı ile reddedilmiş, üç adet hazine hesabının ise uygunluk derecesinin tespiti yapılamamıştır. Bu hesaplar: Kamu kesiminin dış borçlarının takip edildiği, 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları Dış Borçlar Hesabı, Hazine alacaklarının takip edildiği 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları Genel Bütçe Dışındaki Daire ve Kurum Borçları Hesabı, KİT sermayelerinin takip edildiği 1997, 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları Genel Bütçe Dışındaki Dairelere Yatırılan Sermayeler Hesabı, Dış borçlara ilişkin olarak yeni ihdas edilen 1999, 2000 ve 2001 yılları Kredi Anlaşmaları Hesabı ve Kullanılacak Dış Krediler Hesabı. Daha önceki yıllarda reddedilmiş ve Sayıştay denetimine sunulamamış olan hesaplardan dış borçlar hesabı 2002 yılında, Genel ve Katma Bütçe Dışındaki Daire ve Kurum Borçları Hesabı 2003 yılında Sayıştay’a verilebilmiştir. 2002 ve 2003 yılında yapılan denetim çalışmaları, 2002 yılı GBDDYS hesabındaki sorunların ortadan kalkmış olduğunu göstermiştir 1. Kamu Dış Borçları Devlet dış borçlanmasının yapılması ve yönetilmesi konusunda yetkili kurum Hazine Müsteşarlığı’dır. Hazine Müsteşarlığı’na bağlı olan Dış Ekonomik ilişkiler Genel Müdürlüğü ile Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü (KAF), dış borçlanmanın yapılması ve yönetilmesi konusunda yetkili birimler olarak yer almaktadır. Dış borçlanma konusunda; Milletlerarası ekonomik işbirliğine taalluk eden her türlü dış kamu borçlanmalarının hazırlık, akit, kefalet ve garanti işlemlerini yürütmek Dış Ekonomik ilişkiler Genel Müdürlüğü’nün görev alanına girerken, Devlet iç ve dış borçlarının yönetimine ilişkin olarak; ödeme, erken ödeme, kayıt işlemlerini yürütmek ve Hazine garantisinin yerine getirilmesine yönelik ödemeleri borç idaresi altında yapmak ve bu amaçla Devlet Borçları saymanlığı kurmak ve yönetmek, borç yönetiminin hesabını tutmak Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü’nün görev alanına girmektedir. Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü devlet dış borç takibini kreditörlerden gelen bilgiler doğrultusunda kurmuş olduğu dış finansman bilgi sistemi(EFİS) yardımı ile izlemektedir. Yapılan kredi anlaşmaları ve şartları da Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdülüğünce yine EFİS’e kaydedilmektedir. Kamu Finansmanı Genel Müdürlügü bünyesinde görev yapan Devlet Borçları Saymanlığı devlet dış borçlarının muhasebeleştirilmesi ve kayıt işlemlerini yürütmektedir. Saymanlık 1995-2002 yılları arasında dış borçlar hesabına yaptığı kullanım kayıtlarını Devlet Muhasebesi yönetmeliğine göre kredi kullanan kuruluşlardan gelen bilgiler doğrultusunda yapmıştır. 1.1 2002 Yılına Kadar Reddedilen Dış Borçlar Hesabı Kamu dış borçlarına ilişkin denetim sonuçlarının izleme raporları ile Meclise bildirilmesi çalışmaları çeşitli aşamalardan geçmiştir. Kamu dış borçlarına ilişkin sorunların geçirdiği aşamalar 2001 Yılı İzleme Raporunda şu şekilde özetlenmiştir; “İlk olarak 1996 yılında Dış Borçlar Hesabına kaydedilen 600 trilyon liralık bir muhasebe fişinin detayının sorgulanması ile tespit edilmiştir. Denetim sırasında bu fişin detayının tespit edilemediği Sayıştay tarafından gönderilen bir raporla Meclise bildirilmiştir. Bu ikaz sonucunda 1996 yılı Dış Borçlar Hesabı, Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından reddedilmiş ve Kesin Hesap Kanunundan çıkarılmıştır. Komisyon Sayıştay’ın, bu konuyu incelemesini ve denetim sonuçlarını takip eden yıl kesin hesabı ile Meclise sunmasını istemiştir. 1997 yılında yapılan çalışmalar, Dış Borçlar Hesabı’na ilişkin sorunların söz konusu 600 trilyon liralık kayıtla sınırlı olmadığını, hesapta yer alan dış borç stokunun ve bilgisayar sistemlerindeki verilere dayanılarak hazırlanan yardımcı cetvellerin büyük oranda hatalı olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalar sonucunda dış borç stokunun, yıl içi kullanım kayıtlarının ve bunlara ilişkin kur farkı hesabının yanlış olduğu tespit edildiğinden, 1996 yılı Dış Borçlar Hesabı bu defa Sayıştay Genel Kurulu tarafından reddedilmiştir. 1997 yılından sonra dış borç kayıtlarının ve kayıtların takip edildiği sistemlerin yenilenmesi için kapsamlı çalışmalar başlatılmıştır. Söz konusu yeniden yapılanma çalışmalarının tamamlanmaması nedeniyle 1997, 1998 ve 1999 yılı Dış Borçlar Hesapları, dış borç stoku ve dış borç kullanımları ile ilgili bilgileri içermeyecek şekilde verilmiştir. Hesapların bu şekilde tanzim edilmesi, teknik tabiriyle “hesabın verilmemesi” anlamına geldiğinden, Sayıştay Genel Kurulu tarafından reddedilmiştir.” 2001 yılı İzleme Raporunda 2000 Yılı Dış Borçlar Hesabı 1. Saymanlık kayıtlarında dış borç stokunun yer almaması, 2. Saymanlığın, dış borç kullanımlarını tam olarak takip edememesi, 3. Dış borç kur farklarının tam olarak hesaplanamaması, nedenleri ile, kamu dış borçlarını tam, doğru ve uygun şekilde göstermemesinden dolayı rededilmiştir. Hesapla ilgili en önemli gelişme 2002 yılı içerisinde gerçekleşmiştir. Bu döneme ilişkin gelişmeler 2001 Yılı Hazine İşlemleri raporunda şu şekilde özetlenmiştir; “1995-2000 yıllarına ilişkin Dış Borçlar Hesapları’nın, Hazinenin dış borçlarını tam doğru ve uygun bir şekilde göstermediği gerekçesiyle Sayıştay Genel Kurulu kararları ile reddedilmesini izleyen süreçte Hazine Müsteşarlığı bünyesinde yeniden yapılandırma çalışmaları başlamıştır. İzleyen süreçte, Hazine Müsteşarlığı 1995-2001 yıllarına ait Dış Borç Hesaplarının yeniden tanzimi işlemini tamamlamış ve söz konusu hesapları denetlenmesi için, 26.6.2002 tarihinde, Sayıştay Başkanlığı’na teslim etmiştir. Sayıştay Başkanlığı tarafından Temmuz ayı içerisinde,1995-2001 yılları dış borçlar Hesabının denetlenmesi amacıyla yeni bir ekip oluşturulmuş ve çalışmalara başlanılmıştır. 1995-2001 dönemi Dış Borçlar Hesabı ile ilgili olarak son derece karmaşık ve değişken özellikler gösteren, yaklaşık 2000 adet borca ait 40 0000 in üzerinde bilgi ve belgenin Sayıştay Başkanlığı tarafından denetlenmesi gerekmiştir. Ancak, denetim ekibi tarafından yapılmakta olan çalışma henüz sonuçlandırılamamış olduğu için, 2001 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısında kayıtlı dış borç rakamları ile ilgili olarak uygunluk derecesinin tespiti yapılamamıştır. Denetimin tamamlanması sonucunda Dış Borçlar Hesabı ile ilgili olarak Anayasanın 194 üncü ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun 81 inci maddeleri uyarınca, 2002 yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile birlikte, ek uygunluk bildirimi ile Sayıştay’ca TBMM’ye sunulmasına karar verilmiştir. 1.2 1995-2002 Yılları Dış Borçlar Hesabı Denetim Çalışmaları Hazine Müsteşarlığınca, 1995-2001 yıllarına ait 7 yıllık dış borçlar hesabına ilişkin raporlar 26 Haziran 2002 tarihinde Sayıştay Başkanlığı’na verilmiştir. 7 yıllık hesaba ilişkin yapıları birbirinden tamamen farklı ve değişken özellikler gösteren 1845 adet dış borca ait 1800 klasör,çok sayıda bilgi, belge ve kayıt olduğu görülmüştür. Konunun önemi nedeniyle Sayıştay Başkanlığınca özel denetim ekibi oluşturulmuş, aynı zamanda uzman desteğinden de faydalanılmıştır. Denetim ekibi önceki yıllarda hesapların reddine neden olan hususların ortadan kaldırılıp kaldırılmadığı ve hesaba uygunluk verilip verilmeyeceğine dair bir kanaate ulaşmak için çalışmalar yapmıştır. Denetim ekibinin yaptığı çalışmalar saymanlık kayıtları, kredi kullanımında ve geri ödemesinde KAF’ın arşivi niteliğinde olan kredi dosyaları, bu kayıtlardan türetilen stok raporları ve kamu borçlarının takibinde kullanılan dış finansman bilgi sistemi (EFİS) üzerinde yoğunlaşmıştır. İncelenecek alanın genişliği belirlenen kriterlere göre denetlenecek örneklemenin çok dikkatli yapılmasını zorunlu kılmıştır. Örneklemenin hesabın bütününü temsil etmesine önem verilmiştir. Bu çerçevede tutar yönünden önemli kredi anlaşmaları, farklı kreditörlerden sağlanan krediler, kredi kullanan kurumlar, farklı projelerden seçim ve işlem hacmi gibi kriterlere göre örnekleme yapılmıştır. Yapılan örnekleme hesaplarla ilgili kayıtların %50 sini, kreditörlerin %70’ini, dosyaların %70’ini, kredi kullanan kurumların % 70’ini, kredi kullanımlarının %95 ‘ini, 2001 yılı stokunda yer alan kredilerin % 90' ını, dış borç geri ödeme kayıtlarının %90'ını içeren sayıda kayıt ve dosyayı kapsayacakk şekilde seçilmiştir. Böylece hesabın tamamı hakkında sağlıklı bir sonuca varmak mümkün olabilmiştir. Saymanlık stok raporlamasına gelinceye kadar kredinin alınmasıyla başlayan Hazine Müsteşarlığındaki kayıt süreci, saymanlık, EFİS kredi dosyaları ve stok raporları arasındaki ilişkiler yönüyle incelenmiştir. Hazine Müsteşarlığı’nda dış borç kayıtları için iki farklı sistem oluşturulmuştur. Bir taraftan saymanlık, dış borç kayıtlarını muhasebeleştirmeye çalışırken, diğer taraftan Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü kurulan dış finansman bilgi sistemi vasıtasıyla dış borçları kayıt ve takip etmeye çalışmıştır. Saymanlık Kayıtları: Saymanlık, kayıtlarında Devlet Muhasebesi Yönetmeliğini esas almıştır. Buna göre Saymanlık, dış proje kredileri ile ilgili kullanımların dış borç kaydını, kullanıcı kuruluşların beyanını esas alarak yapmıştır Program Kredilerinde ise saymanlığın bilgi kaynağı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Merkez Bankasıdır. Tahakkuk Kayıtları; Dış borç servisinin yapılabilmesi ve yönetimin ihtiyaç duyduğu birtakım istatistiki bilgilerin elde edilmesini teminen dış finansman bilgi sistemi kurulmuştur. Kurulan bu sistemde verinin kaynağı kreditördür. Kreditörden gelen fax, mektup veya internet vasıtasıyla temin edilen borç bilgileri esas alınarak veri girişleri yapılmıştır. Kullanım ve geri ödemeye ilişkin veri girişlerinin dışındaki muhasebeye ilişkin matematiksel işlemler geliştirilen yazılımlar vasıtasıyla yapılmaktadır. TL dönüşümleri, borç dönüşümü, kur farkı hesaplamaları, geçmişe yönelik yeniden değerlemeler sistem tarafından yapılmaktadır. 2003’ten sonra yürürlüğe giren Muhasebe Yönetmeliği kreditör verisinin esas alınarak kayıt yapılması öngörülmektedir. Raporlar: Dış borç hesabıyla ilgili olarak her yıla ait “Devlet Dış borçları Hesabı Raporu” verilmiştir. Bu rapor geçen yıldan devreden borç bakiyesi ile Devlet dış borcuna ilişkin olarak stok miktarını etkileyen yıl içi işlemlerini gösteren rapordur. Stok miktarını etkileyen işlemler ise brüt kullanım, borç dönüşümü, kreditörce ana para iadesi, lehte ve aleyhte kur farkları, kullanım iadesi, ana para ödemesi , kreditörce silinen borç başlıkları altında raporlanmıştır. Bu raporda program ve proje finansmanı amacıyla sağlanmış olan tüm Devlet dış borçları yer almaktadır. İncelenen Temel Konular Dış borçlara ait hesaplara ilişkin denetimler aşağıda yazılı temel konular üzerinde sürdürülmüştür. 1- Belge ve Kayıt Sisteminin İncelemesi: Dış borçlarla ilgili kullanım, iade, geri ödeme ve diğer işlemlerin belgeye dayalı olarak doğru bir şekilde kaydedilip edilmediği; 2- Raporlama ve Matematiksel İşlemler: Dış borçlarla ilgili matematiksel işlem ve hesaplamaların doğru yapılıp yapılmadığı; sistemde kayıtlı bilgilerin doğru bir şekilde muhasebe esaslarına göre raporlanıp raporlanmadığı; 3- Bilişim Sistemi ve İç Kontrol Mekanizmalarının Denetimi: Kurulu sistemde kayıt, raporlama, arşivleme konularında bilgi güvenliğini etkileyecek riskli alanların olup olmadığı araştırılmıştır. Kredi Dosyaları, Kayıtlar, Raporlar ve EFİS Üzerindeki Denetim Bulguları Aşağıda sayılan bulgular hesabın daha çok kayıt ve raporlama yönünden ortaya çıkan sorunlarına işaret etmektedir. Hesapla ilgili olarak elde edilen bulgular kreditöre fazla ödeme yapıldığı anlamına gelmemektedir. Bu hatalar borçların kendi yapısından kaynaklanan sorunlardan, hatalı kayıt ve raporlama işlemlerinden dolayı ortaya çıkmaktadır. 1) Yıl Sonu Devir Rakamlarındaki Hatalar ve Hesapla İlgili Maddi Hatalar, 1995-2001 yıllarına ait Dış Borçlar Hesabında yer alan İslam Kalkınma Bankasına ait borçlarda ana para rakamlarına faiz benzeri giderler eklenerek hesaplama yapılmış ve raporlanmıştır. Bunun neticesinde bu yıllara ait raporlarda İslam Kalkınma Bankası (ISD) para birimi cinsinden borçlar hatalı raporlanmıştır. Örneğin 2001 yılında hatalı raporlamadan kaynaklanan fark döviz bazında 30,7 milyon İslam Dinarı, TL bazında 55,7 trilyon lira olmuştur. Bu farklar İslam Kalkınma Bankasınca açılan kredilerin kendine has özellikler taşımasından kaynaklanmaktadır. Dünya Bankası Havuz Borçları döviz cinsinden hesaplanırken Dünya Bankası’nın açıklamış olduğu pariteler esas alınmaktadır. Bazı borçlarda hesaplama yapılırken yılın son işlem günü değil aralık ayına ait farklı günler esas alınmıştır. Bu yüzden 13418 ve 13420 Dış Finansman Numaralı borçlarda olduğu gibi yaklaşık 15 borçta 1997 ve 2000 yılı stoku yanlış hesaplanmıştır. 2002 yılında 34281 Dış Finansman Numaralı borçta yıl sonu devir bakiyesi yaklaşık 8,5 trilyon lira eksik raporlanmıştır. Bu itibarla stok 14,6 trilyon eksik hesaplanmıştır. Raporlarda özellikle Dünya Bankası’na ait borçların gösteriminde birtakım matematiksel uyumsuzluklar olduğu tespit edilmiştir. Dış borçlar hesabında bir hesabın alacak toplamı ile borç toplamı arasındaki farkın bir sonraki yıla devreden tutarı vermesi gerekmektedir. Ancak toplam 107 farklı borçta bu hesaplamaya uygun sonuçlara ulaşılamadığı görülmüştür. Bunun temelinde Dünya Bankası borçlarında çapraz kur etkisi nedeniyle oluşan artış veya eksilişin döviz bazında lehte veya aleyhte kur farkı olarak raporlara yansıtılamamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. 2. Lehte ve Aleyhte Kur Farkı Hesaplamalarında Yapılan Hatalar, 1999,2000 ve 2002 yılları hesaplarında ECU cinsinden borçlar üç yıl öncesinin kuru (1998 yılı) esas alınarak hesaplanmıştır. Lehte kur farkında 513,4 trilyon lira, ana para geri ödemesi 683,7 trilyon lira eksik hesaplanmıştır. Lehte kur farkı ise 170.3 trilyon lira fazla hesaplanmıştır. 3. Tahvil İhraçlarında Brüt Kullanımların Raporlara Yansıtılmaması, 1999 ve 2000 yılı raporlarında tahvil borçlanmalarına ait kullanımların bilgi sisteminde kayıtlı olduğu halde brüt kullanımlar arasında raporlara yansıtılamadığı tespit edilmiştir. 1999 yılında bu rakam 1,1 milyar dolar; 2000 yılında ise 500 milyon dolar olmuştur. 4. Avrupa Birliği Ortak Para Birimine Geçiş Sürecinde Borç Dönüşümlerinde Tespit Edilen Eksiklikler, Avrupa Birliği ortak para birimine geçiş süreci 31.12.2001 tarihinde başlamıştır. Böylece bazı yabancı para birimleri cinsinden olan mevcut borçların yapısında değişiklikler meydana gelmiştir. Bu tip borçların EURO’ ya çevrilmesi gerekmiştir. Hazine Müsteşarlığı’nca bu işlem yapılırken bazı borçlarda matematiksel hatalar yapılmıştır. Örneğin sadece 36224 DFN li borçta borç 12,8 trilyon lira fazla, 36199 nolu borçta 1,8 trilyon lira, 5809 nolu borçta 1,5 trilyon lira eksik hesaplama yapıldığı görülmüştür. Bunlardan 36224 ve 36199 nolu borçlar yıl sonu stokunu da etkilemiştir. 1.3 Dış Finansman Bilgi Sistemi İle İlgili Denetim Çalışmaları Sayıştay Başkanlığınca Hazine Müsteşarlığı Bilişim Sistemleri tarafından üretilen bilgilerin güvenilir olup olmadığı sorusuna cevap verebilmek için bilişim sistemi iç kontrollerinin güvenilir bir şekilde çalışıp çalışmadığını denetleyen bir çalışma yapılmıştır. Çalışma sonuçları Hazine Bilişim Sistemleri Raporu adı ile Genel Uygunluk Bildirimi eki olarak Sayıştay Genel Kurulu’na sunulmuştur. 1997 yılından itibaren düzenli olarak hazırlanan “Hazine Hesapları İzleme Raporları” ile Meclise bildirilmiştir. Bu raporlarda Hazine Müsteşarlığı’nın iç kontrol sisteminden ve borçların takip edildiği bilgisayar sisteminden kaynaklanan sorunlar üzerinde hassasiyetle durulmuştur. Geçmiş yıllar izleme raporlarında değinilen bu zaaflar ilk defa kapsamlı bir çalışmanın konusu olmuş ve Hazine hesapları izleme raporundan bağımsız bir rapor haline gelmiştir. İzleme raporlarıyla takibi yapılan bu konunun geldiği aşamayı göstermesi açısından adı geçen rapor, 2003 Yılı İzleme Raporu’na sadece özet olarak aşağıdaki şekli ile alınmıştır. Hazine Müsteşarlığı, 1983 yılından başlayarak bilgi teknolojilerine dayalı olarak faaliyet göstermek üzere çeşitli projeler uygulamış ve yatırımlar yapmıştır. Bu çerçevede devletin borç stokuna ilişkin tüm bilgiler bilgisayar sistemlerine aktarılarak bu sistemler üzerinden yönetilmeye başlanmıştır. Bugün gelinen noktada Hazine Müsteşarlığı’nın bilişim faaliyeti, kurumun temel fonksiyonlarını icra edilebilmesi için vazgeçilmez hale gelmiştir. Hazine bilişim sistemleri, bu sistemlerin çıktısı üzerinden denetim yapan Sayıştay’ı yakından ilgilendirmektedir. Zira kamu kesiminin yükümlülüklerini gösteren, hangi tarihte ne kadar borç ödeneceğini belirleyen bütün bilgiler bilgisayarlarda tutulmaktadır. Kamu kesiminde iç kontrollere ilişkin olarak net bir hukuki çerçeve bulunmamaktadır. İç kontrollere ilişkin birçok temel prensibe öz itibariyle değişik kanunlarda rastlamak mümkündür. Fakat mevcut düzenlemeler kamu kuruluşlarını iç kontrolu bir yönetim tarzı olarak benimsemeye ve bir iç kontrol sistemi kurmaya zorunlu kılmamaktadır. Ancak Sayıştay Raporlarında, Hazine Müsteşarlığı’nın iç kontrollerinin, Sayıştay tarafından belirlenen standartlarına yeniden yapılandırılması gereğine dikkat çekilmiştir. Raporlarda bu konulara ilişkin olarak yer alan öneriler Sayıştay Genel Kurulu tarafından kabul edilerek TBMM’ye bildirilmiştir. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu da söz konusu önerileri, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanının da muvafakatini almak suretiyle oylayarak kabul etmiştir. İç kontrollerle ilgili olarak Sayıştay Genel Kurulu ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından benimsenen bu prensipler uyarınca 2003 yılında Hazine Müsteşarlığının iç kontrol sisteminin denetlenmesine karar verilmiştir. Müsteşarlığın faaliyetlerinin büyük ölçüde bilgisayar ortamında gerçekleştirildiği dikkate alınarak, bilişim ortamındaki iç kontrollerin değerlendirilmesi amacıyla Hazine Bilişim Sistemleri denetlenmiştir. Hazine Müsteşarlığı, uzun süredir bilişim sistemlerini yeniden yapılandırmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar sırasında halen uygulanan sistemin birçok eksiği tespit edilmiş ve yeni geliştirilmekte olan sistemde bunlara ilişkin önlemler alınmıştır. Denetim çalışmasında Hazine Müsteşarlığı’nın bilişim sistemi, genel kontroller ve uygulama kontrolleri olmak üzere iki ana kategori de incelenmiştir. Denetim çalışmalarında, Hazinede kurulması gereken kontroller, uluslararası alanda genel kabul görmüş standartlar ve iyi uygulama örnekleri esas alınarak belirlenmiştir. Belirlenen ana denetim konuları için hazırlanan kriter setleri, denetimin çerçevesini oluşturmakta ve Hazinede kurulması gereken iç kontroller için asgari yapıyı belirlemektedir. Denetim çalışmaları, başta Bilgi İşlem Merkezi’nin bağlı olduğu Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünde yürütülmüştür. Tüm bu çalışmalar gerçekleştirilirken denetim faaliyetinin uluslararası standartlara uygunluğunu sağlamak ve bir takım teknik testleri gerçekleştirmek amacıyla, uluslararası denetim firmalarından Price Waterhouse Coopers’tan danışmanlık hizmeti alınmıştır. Raporda Hazine iç kontrol sisteminin yeniden yapılandırılmasının önünde, kısa vadede aşılması zor olan sorunlar; -Personel sayısının yetersizliği, -Kaynakların yetersizliği. olarak sayıldıktan sonra bu sorunlara neden olan faktörler ve çözüm önerileri sıralanmıştır. 1.4 Hazine Hesapları ve İç Kontrol Sistemi Hazine Bilişim Sistemleri Denetim Raporu İç kontrolü, yönetim hedeflerinin gerçekleştiği konusunda yeterli güvence sağlamakta yararlanılan bir yönetim aracı olarak tanımlamıştır. Bir iç kontrol yapısı, yönetimin tutumu, metotlar, usuller ve hedeflere ulaşılmasına yeterli güvence sağlayan diğer önlemler dahil olmak üzere bir kurumun planlarıdır. Her devlet kuruluşunun yöneticisi, iç kontrolün etkin olması bakımından yeterli iç kontrol yapısının kurulmasını, gözden geçirilmesini ve güncelleştirilmesini sağlamalıdır. Sayıştay iç kontrollerle ilgilenirken kurum yönetimine ve politikasına müdahalede bulunmaz. Sadece yol gösterici ve gerektiğinde uyarıcı bir yol izler. Kamu hizmetlerinin bilgi teknolojilerine dayalı sistemler ile yürütülme çabasının hızlanarak yaygınlaşması, kamu harcamaları içerisinde bilgi teknolojileri yatırımlarının giderek artması ve gelecekteki devletin e-devlet olarak tasarlanması, iç kontrol yapısını geçmişe nazaran çok daha önemli kılmaktadır. Zira bilgi teknolojilerine dayalı faaliyetlerin kontrol edilmesi, daha bütüncül, sistemli ve güvenliği sağlamayı temel alan bir yönetim yaklaşımı gerektirmektedir. Hazine Müsteşarlığı’nın Yapısı Hazine Müsteşarlığının iç kontrol yapısı, Hazine bilişim sistemleri tarafından üretilen cetvel ve raporların güvenilirliğini etkileyen önemli zaaflar taşımaktadır. Ancak bu husus değerlendirilirken, Müsteşarlığın bu zaafların önemli bir kısmının farkında olduğu ve sorunların çözümü için büyük bir gayret gösterdiği göz önünde tutulmalıdır. Hazine bilişim sistemleri, 1990’lı yılların başlarında yaşanan sorunların 1995 yılında Sayıştay tarafından tespit edilmesinden sonra yeniden yapılandırılmıştır. Hazine, denetim açısından hem büyük sorunların yaşandığı, hem de kamu kesimindeki en iyi uygulama örneklerinin görüldüğü bir kurum konumundadır. Bilgi İşlem Merkezi, Devlet Borçları Saymanlığı ve Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar, mevzuatın gerektirdiği yapının ilerisindedir. Ancak bu uygulamalar, kişilerin ve birimlerin insiyatifine bağlı olarak yürütülmektedir ve sürekli uygulanmaları kurum yönetiminin iradesi ile zorunlu kılınmamıştır. Hazine, kanunlar karşısında, bir iç kontrol sistemi kurmakla yükümlü tutulmamaktadır. Ancak, kurumun devasa işlem hacminin ve Türkiye’nin karmaşık borç stokunun takip edildiği bir sistemin, sağlıklı bir iç kontrol yapısı olmaksızın düzenli ve güvenilir bir şekilde çalışması mümkün değildir Sayıştay tarafından gerçekleştirilen denetimlerde Hazine hesapları ile ilgili sorunların iç kontrollerden kaynaklandığı belirtilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen raporlarda iç kontrollerin yeniden yapılandırılması gerektiği belirtilmiştir. İç kontroller yapılandırılırken esas alınacak temel standartlar da uluslararası alanda kabul görmüş uygulamalar esas alınarak raporlarda belirtilmiştir. Sonuçta Hazine Müsteşarlığında iç kontrol sisteminin yeniden yapılandırılması gereği, Sayıştay Genel Kurulu ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından alınan kararlarla vurgulanmıştır. Hesaplarla İlgili Genel Değerlendirme Hazine Müsteşarlığında şu anda kullanılmakta olan bilişim sisteminde yer alan zaaflar, bu sistemin çıktısı olan raporların doğru ve güvenilir olmamasına yol açabilecek önemli riskler doğurmaktadır. 2003 yılında yürütülen denetim çalışmalarında elde edilen bulgular, bu risklerin gerçekleştiğini ve Sayıştay’a verilen dış borç cetvellerinde hesabın reddedilmesine neden olacak önemli hatalar bulunduğunu göstermiştir. Sistemle ilgili çalışmalarla ilgili giriş bölümünde değinildiği üzere, Hazine Müsteşarlığı, mevcut bilişim sisteminin yetersizliklerinin farkındadır ve bu sorunları çözmek amacıyla sistemi yeniden yapılandırmaktadır. 1.5 İnceleme Sonuçlarına Göre Hesabın Durumu Sayıştay Başkanlığı tarafından 2002 yılı temmuz ayı içinde, 1995-2001 yılları Dış Borçlar Hesabının denetlenmesi amacıyla yeni bir ekip oluşturulmuş ve çalışmalara başlanılmıştır. Ancak, 2001 yılı uygunluk bildiriminin TBMM’ye sunulduğu tarihe kadar hesapların denetiminin tamamlanamamış olması nedeniyle, anılan yıl Genel Uygunluk Bildirimde dış borçlar hesabına ilişkin olarak uygunluk derecesinin tespiti yapılamamıştı. 2002 yılına ait Dış Borç Stoku da 23.6.2003 tarihinde Sayıştay Başkanlığına teslim edilmiştir. Denetim ekibi tarafından -Belge ve kayıt düzeninin, -Raporlama ve matematiksel işlemlerin, -Bilişim sistemi ve iç kontrol mekanizmalarının, denetimi yapılmıştır. Denetim faaliyetleri sonucunda 1995-2002 yıllarına ait Dış Borçlar Hesabı ve buna ilişkin cetvellerde; -Brüt kullanım -Anapara geri ödemeleri, -Borç dönüşümleri, -Lehte ve aleyhte kur farkı, -Bir önceki yıldan devir, -Bir sonraki yıla devir rakamlarında, Hatalar olduğu tespit edilmiştir. Dış borçlara ilişkin olarak Sayıştay Başkanlığına verilen cetveller, bilişim sisteminde yer alan veriler kullanılarak, çeşitli raporlama araçları vasıtasıyla üretilmektedir. Yapılan denetimlerde, hesaba ilişkin veri tabanındaki temel nitelikli verilerdeki değişikliklerin büyük ölçüde kontrol altına alınmış olduğu görülmüştür. Ancak, Sayıştay denetimi, bu sistemdeki veriler esas alınarak üretilen bilgiler ve cetveller üzerinden yürütülmektedir. Dolayısıyla, verilerin cetvellere hatalı şekilde yansıtılması, denetimin sonucunu temel şekilde etkilemektedir. Denetim sırasında cetvellerde tespit edilen hatalar Müsteşarlıkça dikkate alınmış, raporların hatalar giderilerek yeniden tanzim edilebileceği bir aşamaya gelinmiştir. Sonuç Yeniden tanzim edilerek Sayıştay Başkanlığına verilen 1995-2002 yıllarına ait dış borç hesaplarına, tam, doğru ve uygun olmadıkları gerekçesiyle Sayıştay Genel Kurulunun 06.10.2003 tarih ve 5071/1 sayılı kararı ile uygunluk verilmemiştir. Hazine Müsteşarlığı tarafından dış borçlar hesabının takip edildiği ve raporların alındığı bilişim sisteminde çeşitli zaaflar vardır. Bu zaaflar, bu sistemin çıktısı olan raporların doğru ve güvenilir olmamasına yol açabilecek önemli riskler doğurmaktadır. Reddedilen Hazine hesaplarına uygunluk verilebilmesi için; -Hazine bilişim sistemlerinin yeniden yapılandırılması çalışmaları tamamlanmalıdır. -Yeni sistemde, Hazine Bilişim Sistemleri raporunda değinilen ve sistemin güvenilirliğini zedeleyen kontrol zaafları giderilmelidir. -Sistem tarafından üretilen cetvel ve bilgiler, 2003 yılı uygunluk bildirimi çalışmalarından önce, Hazine Müsteşarlığının da görüşü alınmak suretiyle Sayıştay Genel Kurulu tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde Devlet Borçları Saymanlığına intikal ettirilerek Sayıştay’a verilmelidir. 1.6 1998-2002 Yılları Kullanılacak Dış Krediler Hesabı ve Kredi Anlaşmaları Hesabı Kullanılacak Dış Krediler Hesabı ve Kredi Anlaşmaları Hesabı Dış borçların daha sağlıklı şekilde takip edilmesi amacıyla, 1999 yılında ihdas edilmiştir. Bu iki hesap yardımıyla, Hazine tarafından anlaşması yapılan ve kreditörler tarafından kullandırılması taahhüt edilen kredilerin ve bu kredilerden yapılan kullanımların kayıt altına alınması amaçlanmıştır. 1999-2000 yıllarında Kullanılacak Dış Krediler Hesabı ve Kredi Anlaşmaları Hesabı, anlaşmalarla temin edilen dış borç miktarlarını ve bunlardan kullanılan tutarları tam, doğru ve uygun bir şekilde göstermediği gerekçesiyle Sayıştay Genel Kurulu Kararları ile reddedilmiştir. Bu iki hesabın kayıtlarının, saymanlık dış borçlar hesabında yıl içinde ihdas edilen kayıtlarla tutarlı olması gerekmektedir. Ancak, bölüm 1.5’de belirtilen nedenlerle dış borçlar hesabına uygunluk verilmemiştir. Dolayısıyla, dış borçlar hesabında yer alan kayıtlar ile Kullanılacak Dış Krediler Hesabı ve Kredi Anlaşmaları Hesabındaki kayıtların tutarlı olup olmadığı belirlenememiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, 2001 ve 2002 yılları Kullanılacak Dış Krediler Hesabı ve Kredi Anlaşmaları hesabı 6/10/2003 tarih ve 5071/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararı ile uygunluk verilmemiştir. ULUSLAR ARASI DENETİM STANDARTLARI VE ÜLKE UYGULAMALARI I. TEFTİŞ, SORUŞTURMA ve İNCELEME STANDARTLARI: Teftiş, inceleme ve soruşturma konusunda uluslararası standartlar temel olarak bu konularda görev yapacak kişilerin meslekle ilgili taşıması gereken nitelikler (genel) ile teftiş, inceleme ve soruşturma görevin yapılması sürecine (kalite) ilişkin ilkeler belirlemektedir. A.B.D.’nin Genel Müfettişlik Ofisinin hazırladığı bu standartlar aşağıda belirtilmiştir. A- GENEL STANDATLAR 1-Mesleğe giriş için aranan nitelikler: Eğitim, deneyim, karakter, fiziki kapasite, yaş gibi özellikleri bakımından uygun olması, Öte yandan, mesleğe girişten sonra teftiş, soruşturma ve inceleme için gerekli bilgi, beceri ve yeterliliğin sağlanması; mevzuat, teknikler, uygulama ilkeleri ile bunları kullanabilme yeteneğinin kazanılması. 2-Bağımsızlık; teftiş, soruşturma ve inceleme yapacak kişilerin kurumsal olarak bağımsız olma ve bu bağımsızlığı çalışmaları süresince devam ettirebilmesidir. 3-Profesyonellik; teftiş, inceleme ve soruşturmaların yürütülmesi ve raporların hazırlanmasında asgari bir mesleki yeterliliği ifade etmektedir. Profesyonellik soruşturmaların başından sonuna kadar görevli kişinin hem en ince ayrıntıyı dikkate alan eksiksiz bir çalışma yapabilmesi hem de raporun bütün mevzuat ve kuralları kapsayan bütüncül bir çalışma olmasını ifade etmektedir. Bu çalışmalarda özel yöntem ve tekniklerin kullanılmasını, soruşturmacının tarafsız bir gözle gerçekleri saptamasını, teftiş, inceleme ve soruşturma öğelerini nesnel bir şekilde toplaması ve değerlendirmesi ile soruşturmanın zamanında, eksiksiz olarak yerine getirilmesini ifade eder. B- KALİTE STANDARTLARI Kalite standartları işin nasıl yapılacağına ilişkin kural ve ilkeleri ifade etmektedir. Bunlar teftiş, inceleme ve soruşturmanın planlanması, uygulanması, raporlaması ve bilgi yönetimi aşamalarına ilişkin prensiplerdir. 1-Planlama; teftiş, inceleme ve soruşturma yapılacak kurum ve kişilerin belirlenmesini takiben yapılacak iş planlamasıdır. Soruşturmacı, konuyla ilgili iddiaları, buna ilişkin yasal düzenlemeleri, soruşturmanın gidişatı ve aşamalarını planlamak, soruşturmanın zaman planlamasını yapmak ve raporla ilgili formatı belirlemek ve soruşturma sonucunda düzenlenecek raporla yapılması gereken işlemleri belirlemekle görevlidir. 2-Uygulama; teftiş, inceleme ve soruşturmanın zamanında, etkin, tam ve yasal düzenlemelere uygun olarak yapılmasını ifade etmektedir. Bu ise bilgi kaynakları ile görüşmeyi , kanıt toplamayı, dosya oluşturmayı, toplanan bilgi ve belgelerden yasal sonuçlar çıkarmayı ve yazılan raporun yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesini ifade eder. 3- Raporlama; teftiş, inceleme ve soruşturma raporlarının net, tam, öz, mantıksal olarak tutarlı, objektif ve zamanında yazılmasını ifade eder. 4- Bilgi Yönetimi: Toplanan bilgilerin analizi, çapraz kontrolü ve yeniden kullanımı için gereken bilgi sistemini ifade eder. Bu aynı zamanda kurumun başarısını ölçecek ve değerlendirecek istatistikler oluşturma amacını taşır. II. ULUSLAR ARASI UYGULAMA MODELLERİ: A. KITA AVRUPASI MODELİ 1. FRANSA: Kıta Avrupası ülkelerinden Fransa’da denetim, bakanlıklar bünyesinde bulunan teftiş kurulları tarafından yapılmaktadır. Mali denetim ise esas olarak bakanlıklar arası yetkiye sahip, Maliye ve Hazine Bakanlıklarının birleşmesiyle oluşan, “Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanlığı”nda doğrudan bakana bağlı olarak çalışan Teftiş Kurulu tarafından yapılmaktadır. Teftiş, soruşturma ve incelemelerle Bakanlığın etkin ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla kurulmuş olan kurul Genel Maliye Müfettişi ve Maliye Müfettişlerinden oluşmaktadır. Müfettişler teftiş, inceleme ve soruşturma yapmakla birlikte kamu politikalarının değerlendirilmesi konularında danışmanlık hizmeti de vermektedirler. Ayrıca, Maliye Bakanlığı’nda özel olarak vergi incelemeleri yapmak üzere Vergi Müfettişleri bulunmaktadır. Kamu kaynaklarının kötüye kullanımını engellemek üzere her bakanlıkta Teftiş Kurulları olup, ayrıca Kamu Harcamaları Komitesi bulunmaktadır. Ayrıca parlamento adına kamu harcamalarının en üst hesap mahkemesi olarak denetimini yapan merkezde ve bölgelerde örgütlenmiş Sayıştay bulunmaktadır. 2. İTALYA: İtalya’da mali denetim Ekonomi ve Maliye Bakanlığı’na hiyerarşik örgütlenme dışında bağlı olarak kurulmuş olan Kamu Mali Denetim Birimi tarafından yapılmaktadır. Kamu Mali Denetim Birimi, merkezde Mali Denetim Birimi ve Merkezi Vergi Denetim Birimi olmak üzere iki grup olarak çalışmaktadır. Temel görevleri, teftiş, inceleme ve yasalara uygunluk denetimi yapmak olan bu birim kurumlar arasında, merkezi bir denetim koordinasyon görevi yürütmektedir. Mali konularda bakanlıklar arası görev yapan bu birim konular (bakanlıkların görev alanları) ve bölgeler itibariyle örgütlenmiştir. 148 teftiş ve denetim görevlisinden oluşan Mali Denetim Birimi görevlilerinin 62’si mali ve idari teftiş, 86’sı rutin teftiş ve denetim yapmaktadır. Birim Başkanı yıllık denetim programlarını hazırlamak, koordinatör Müfettiş ise merkez ve taşradaki Maliye Bakanlığı birimleriyle işbirliği içinde teftiş ve inceleme konuları belirlemekle görevlidirler. Kamu Mali Denetim Birimi dışında her kurum ve kuruluşun idari teftiş ve soruşturmalarını yürüten İç Denetim Müfettişleri bulunmaktadır. İç Denetim Müfettişleri her bakanlık veya kuruluşta hiyerarşik yapı içinde farklı birimler şeklinde görev yapmakta, disiplin veya cezai fiil ve işlemleri tespit amacı taşıyan idari soruşturma yapmakla görevli kişilerdir. Bunların dışında, parlamento adına soruşturma ve inceleme yapmakla görevli Savcılık ve bir hesap mahkemesi olarak Sayıştay bulunmaktadır. 3. İSPANYA: İspanyada, Ekonomi ve Maliye Bakanlığı içinde örgütlenmiş olan, Kamu Kurumlar Arası Yönetim Birimi merkezi hükümetin bütün mali işlemlerini denetlemekle yetkili kılınmıştır. Mali denetim dışında Kamu Yönetimi Bakanlığı içinde her bakanlığın teftiş, denetim ve inceleme programlarını hazırlayan Kamu Yönetimi Genel Teftiş Kurumu bulunmaktadır. 4. İRLANDA: Anglo-Sakson yönetim geleneğe sahip olup Avrupa Birliği ülkeleri arasında yer alan İrlanda’da, parlamento adına kamu gelir ve giderleri bir hesap mahkemesi olarak denetleyen Sayıştay, ile yolsuzluk denetimlerini yerine getiren yüksek mahkeme statüsünde bulunan Soruşturma Komisyonları tarafından yerine getirilmektedir. Maliye Bakanlığı bütün kamu kurumlarında denetimle ilgili genel kurallar rehberi hazırlamak, kurumlar bu genel ilkelere göre iç denetim birimlerini oluşturmakla yükümlüdürler. Denetim sisteminin kurulması ve gereken şekilde çalışıp çalışmadığı Maliye Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Maliye Bakanlığı denetçinin yönetimde tespit ettiği yanlış veya eksik uygulamaların yöneticiye bildirilerek gereken önlemlerin alınmasını sağlayacak sistemi kurmakla yükümlü bulunmaktadır. 5.YUNANİSTAN: 1995 yılında “Maliye Bakanlığının Yeniden Yapılandırılması ve Diğer Düzenlemeler” konusunda yapılan 2343 sayılı yasa ile Maliye Müfettişleri Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin mali işlemleri ve hukuki yapılarını doğrudan veya dolaylı olarak teftiş ve incelemekle görevlidir. Parlamento adına kamu kurum ve kuruluşlarının gelir ve gider hesaplarının denetimini yapan ve rapor sunan Sayıştay bulunmaktadır. B. ANGLO - SAKSON MODEL (Amerika Birleşik Devletleri) 1978 tarihli Genel Müfettişlik Yasası ile teftiş, soruşturma, inceleme yapmak, yolsuzluk ve usulsüzlükleri tespit etmek ve engellemek, yönetimin etkin ve verimli çalışmasını geliştirmek amacıyla 1989 yılında 14 Bakanlık ve 43 kuruluş olmak üzere toplam 57 birimde “Genel Müfettişlik Ofisi” kurulmuştur. Diğer Bakanlık ve kuruluşlara paralel olarak Hazine Bakanlığı’nda kurulmuş olan “Genel Müfettiş Ofisi”nde 282 Genel Müfettiş bulunmaktadır. Genel Müfettiş, Senatonun tavsiyesi ve Başkanın onayı ile doğrudan atanır. Teftiş ve soruşturma yapmakla yetkili Ofisin başkanı Genel Müfettiş, bakanlık birimlerinin program ve işlemleriyle ilgili sorun ve eksiklikleri Hazine Bakanı ve Temsilciler Meclisine, raporla bildirir. Genel Müfettiş Ofisi teftiş, soruşturma, denetim ve danışmanlık birimlerinden oluşmaktadır. Teftiş, inceleme ve soruşturma yapmakla görevli olan Genel Müfettiş, teftiş yaptığı kurumun iç denetim, teftiş ve soruşturma faaliyetlerini inceler, değerlendirir ve çalışma sonuçlarını ilgili kuruma ve altıaylık dönemler itibariyle Temsilciler Meclisine rapor sunar. Kamu görevlileri, yükleniciler, diğer kişilerden gelen ihbar ve şikayetleri almak ve bunları soruşturmakla görevli olan Genel Müfettişlerin inceleme veya soruşturmaları hiçbir şekilde engellenemez. Görev alanıyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi almaya yetkisiyle donatılmış Genel Müfettiş, hangi alanlarda teftiş, soruşturma, inceleme ve kontrol yapılacağını belirler ve sonuçlarını raporla doğrudan söz konusu birimin en üst yöneticisine, ayrıca cezai bir suç olduğu sonucuna ulaşırsa Savcılığa bildirir. Federal ve eyalet makamları ile yerel yönetimlerden gereken her türlü yardımı alır. Çalışmalarında gerekli her türlü araç, gereç ve hizmet ile personel, uzman kişi, danışman kiralayabilir. A.B.D.’nde Genel Müfettişlik dışında federal hükümetin faaliyetleriyle ilgili Kongreye raporlar hazırlayan Sayıştay (The General Accounting Office) ile eyalet ölçeğinde denetim yapan birimler bulunmaktadır. Denetim Standartları http://www.bumko.gov.tr/proje/proje4/dokuman/denstandart.htm Denetim, bir doğruluk, uygunluk ve akılcılık sorgulaması olduğundan, denetim faaliyetinin bizzat kendisinin de kalite ve güvenirlik sorgulamasının yapılması bir zorunluluktur. Denetimde kalite ve güvenirliğin güvencesi ise, denetim faaliyetinin önceden belirlenmiş ölçütlere uygunluğuna bağlıdır. Bu belirleme bizi denetçinin niteliklerine ve denetim sürecinin geneline yönelik denetim standartlarına ulaştırır. Denetim standartları bir yerde yapılan işin kalitesine ilişkin ölçütler bütünü olup, hem kişisel özellikleri itibariyle denetçiyi, hem de başından sonuna kadar tüm denetim sürecini kapsar. Denetim standartları, denetçiye mesleki sorumluluğunu yerine getirmesinde yardımcı olan, ona denetim faaliyetinde ışık tutan genel ilkelerdir. Yapılan denetimin uygun ve geçerli kabul edilebilmesi için denetçinin bu ilkelerden hiçbir şekilde ayrılmaması gerekir. Denetim standartlarının belirlenmesi anlamında bir çok ulusal ve uluslararası mesleki kuruluş denetim mesleğinin icrası ve denetim elemanlarının uyacakları standartları belirleme yoluna gitmişlerdir. Uluslararası alanda belirlenen denetim standartları ile ilgili standartların belirlenmesinde rol oynayan bazı uluslararası denetim kuruluşları itibarıyla bu standartları inceleyebiliriz. Meslek örgütlerince kabul edilmiş ve denetim kuruluşları ile denetçilerin uymak zorunda oldukları standartlara “Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları” denilmektedir. Bu standartlar ilk defa 1947 yılında Amerikan Yeminli Serbest Muhasebeciler Enstitüsü (American Institute of Certified Public Accountants- AICPA) tarafından kabul edilmiştir. AICPA tarafından yayınlanan bu standartlar, bir çok ülkede benimsenmiş ve günümüze kadar çok az değişikliğe uğrayarak gelmiştir. Birçok ülkenin kamu denetim organları ve muhasebe kuruluşları denetim standartları yayımlamışlardır. Ancak denetim organları ve muhasebe kuruluşları tarafından yayınlanan denetim standartları büyük oranda benzerlikler göstermektedir. Bu incelemede öncelikle AICPA tarafından yayınlanan “Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları” dikkate alınmış ve muhasebe denetimine ilişkin olan standartlar genel standartlara dönüştürülmüştür. Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları denetçilere ayrıntılı olarak yol gösteren ve onlara denetim sırasında neler yapmaları gerektiği, hangi denetim yöntemlerine başvurmaları konularında ayrıntılı bilgiler veren denetim kılavuzu niteliğinde standartlar değildir. Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları genel nitelikli standartlar olup, sadece ilk on standarttır. Zaman zaman bunlarla ilgili yorumlar ve açıklayıcı alt ilkeler yayınlanmakta, yorumlayıcı ve açıklayıcı nitelikteki ilkelere sadece denetim standartları denilmektedir. Denetim ile ilgili bir sorun ortaya çıktığında bu sorunu çözümlemek amacıyla resmi olarak yayınlanan yorumlayıcı ve açıklayıcı alt ilkeler denetim standartlarını oluşturmaktadır. Her denetçi on adet Genel Kabul Görmüş Denetim Standartlarına aykırı olmayan bu denetim standartlarına da uymak zorundadır. Yine Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları denetim faaliyetleri açısından uyulması gereken asgari standartlardır. Bunları denetim kurallarının bütünü olarak değerlendirmemek gerekir. Karşılaşılan bir durumu dikkate almadan sadece standartlara dayanarak denetimin kapsamını daraltmaya çalışan bir denetim anlayışı, denetim standartlarının özüne aykırılık oluşturur. Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları; Genel Standartlar, Çalışma Alanı Standartları ve Raporlama Standartları olmak üzere üç ana gruba ayrılır ve toplam on adettir A) Genel Standartlar: Genel kabul görmüş denetim standartlarının ilk grubu olan genel standartlar, gerçekleştirilecek denetim faaliyetinin kalitesinden emin olmak için atılacak adımları veya alınacak tedbirleri oluşturmaktadır. Bu grubu oluşturan standartlar 3 tanedir: —Denetim faaliyeti, yeterli teknik bilgi, deneyim ve uzmanlığa sahip kişi veya kişilerce gerçekleştirilmelidir. —Denetim faaliyetinin her aşamasında, denetçi veya denetçiler bağımsız davranmalıdır. —Denetim faaliyetinin her aşamasında gerekli olan mesleki özen ve titizlik gösterilmelidir. B) Çalışma Alanı Standartları: Çalışma Alanı Standartları, denetim faaliyetinin planlanması ve yürütülmesi ile ilgilidir. Bu grupta da 3 standart söz konusudur. —Denetim faaliyeti yeterli bir şekilde planlanmalı ve varsa yardımcılar uygun bir şekilde gözetlenmelidir. —Denetim faaliyetinin planlanması ve yapılacak örnekleme çalışmasında örnek kütlenin belirlenmesi için denetlenecek işletmenin iç kontrol sistemi incelenmelidir. —Denetim faaliyeti sonucunda bir yargıya ulaşılabilmesi için denetlenen, işletmede, çeşitli denetim teknik ve yöntemlerinin uygulanarak yeterli kanıt toplanması gereklidir. C) Raporlama Standartları: Raporlama Standartları, denetim faaliyeti sonucunda ulaşılan sonucun ilgililerine sunulmasını kapsamaktadır. Bu grubu oluşturan standartlar, daha ziyade finansal tabloların denetimi kapsamındadır. Bu grupta ise dört standart söz konusudur. —Düzenlenecek rapor, finansal raporların genel kabul Görmüş Muhasebe İlkelerine uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığını belirtmelidir. —Düzenlenecek raporda, cari dönem finansal tablolarını etkileyen muhasebe yöntem ve teknikleri ile bir önceki dönem finansal tablolarını etkileyen muhasebe yöntem ve teknikleri arasında farklılıklar söz konusu ise bunların ayrıntılı bir şekilde açıklanmasına yer verilmelidir. —Düzenlenecek raporda aksine bir bilgi yoksa, finansal tabloların elinde yer alan açıklayıcı dipnotlardaki bilgiler yeterli kabul edilecektir. —Denetim faaliyeti sonucunda düzenlenecek raporda, denetim faaliyeti ile ilgili olarak bir yargıya ulaşmalı ve bu yargı, mutlaka olumlu görüş, şartlı görüş, görüş bildirmeden kaçınma veya olumsuz görüş belirtmelidir. Bu yargı görüş bildirmekten kaçınma şeklindeyse bu durumun nedenleri ayrıntılı bir şekilde raporda yer almalıdır. İç denetim alanında bugün oldukça önemli bir noktada bulunan ve iç denetim mesleğinin gelişimi konusunda dinamik ve sistemli çalışmalar yapan ve uluslararası bir nitelik taşıyan İç Denetçiler Enstitüsü (IIA), iç denetim mesleğine yönelik olarak tüm dünyada kabul edilen “İç Denetim Mesleki Uygulama Standartları”nı belirlemiştir. İç denetim fonksiyonunun sağlıklı ve kendisinden beklenilenleri amaca uygun şekilde yerine getirebilmesi ve ortamdan ortama ve kişiden kişiye değişmemesi için, belli normlar dahilinde yürütülmesi önem arz etmektedir. Bu doğrultuda IIA bünyesinde 1974 yılında oluşturulan “Profesyonel Standartlar ve Sorumluluklar Komitesi” (PSRC) iç denetim standartlarını belirlemek için çalışmaya başlamış ve neticede Endüstri, Banka, Hükümet, Sigorta ve akademik çevrelerin temsilcilerinden teşekkül eden komite bir dizi standart belirlemiştir. 1978 yılında IIA yönetim kurulu bu standartları son şekli ile kabul etmiştir. Bununla birlikte söz konusu Komite, 1981 yılından itibaren iç denetimin yürütülmesi ile ilgili yaptırım gücü olmayan soru-cevap şeklinde düzenlenen Denetim Kılavuzları yayınlamaya başlamıştır. Bu kılavuzlarda, iç denetimin rolünü ve sorumluluklarını belirlemek ve iç denetim faaliyetleri için geliştirici, yol gösterici doğrultuda temel alınacak ortak bir temel ve standart oluşturmak amaçlanmıştır. Standartların oluşturulmasında aşağıdaki hususlar dikkate alınmıştır: 1- Yönetim Kurulu üyeleri, kurumun iç kontrol ve performans kalitesinin yeterliliği ve etkinliğinden sorumludur. 2- Yöneticiler, kurumun denetimi ve performansı hakkında objektif değerlendirmeler ve analizler yapma, tavsiyelerde bulunma, danışma ve bilgi almada iç denetime güvenmelidir. 3- Dış denetçiler kendi denetimlerini yaparken, iç denetçilerin bağımsız ve kaliteli denetimlerinin sonuçlarını kullanırlar. Tüm bu hususlar ışığında standartların amaçları; - Yönetimin tüm kademelerine, yönetim kuruluna, kamuya, dış denetçilere ve ilgili diğer mesleki kuruluşlara iç denetimin rolünü ve sorumluluklarını aktarmak, - İç denetim faaliyetlerinin yönlendirilmesi ve değerlendirilmesi için temel hazırlamak, - İç denetim faaliyetlerini geliştirmektir. IIA tarafından belirlenen ve sürekli olarak güncellenen iç denetim mesleki standartları önceleri 100’lü kod sistemi uygulanarak 5 genel ve 25 özel (spesifik) standarttan oluşuyordu. Bu kod sistemine göre; Genel standartlar; bağımsızlık, mesleki uzmanlık, faaliyet alanı, iç denetim çalışması ve iç denetim biriminin yönetilmesidir. İç denetçiler denetim yaparken bağımsız olmalıdırlar. İkinci olarak iç denetim uzman bir anlayışla ve profesyonel bir itina ile gerçekleştirilmelidir. Üçüncü standart yani faaliyet alanı; genel denetim çevresinin görünen sorumluluklarını yerine getirirken çalışmanın kalitesinin ve iç denetim organizasyon sisteminin yeterliliği ve etkinliğinin tetkiki ve değerlendirme konusunda uyum içinde olması gereğine dayanmaktadır. Dördüncü genel standart olan iç denetim çalışması; içinde yer alan 4 maddeyi içerir; iç denetimin planlanması, bilginin tetkiki ve değerlendirilmesi, yönetime ve otoritelere bilgi aktarımı ve tavsiyelerin takip edilmesidir. Son genel standartta ise iç denetim biriminin yönetilmesinde dikkat edilmesi gerekli olan hususlarının tespiti yapılmıştır. Buna göre, İç Denetim Mesleki Uygulamasının Genel ve Özel Standartları ayrıntılı olarak aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır: STANDART 100 – BAĞIMSIZLIK Genel Standart – BAĞIMSIZLIK 100 İç denetim elemanları denetledikleri faaliyetlerden bağımsız olmalıdırlar. Spesifik Standart - Kurumsal Statü 110 İç denetim biriminin kurumsal statüsü birimin denetim sorumluluklarını yerine getirebilmesine olanak verebilecek nitelikte olmalıdır. Spesifik Standart – Tarafsızlık (Objektiflik) 120 İç denetim elemanları incelemelerini yürütürken tarafsız olmalıdırlar. STANDART 200- MESLEKİ EHLİYET Genel standart – MESLEKİ EHLİYET 200 İç denetim mesleki ehliyetle ve özenle yürütülmelidir. Spesifik Standart - Personelin İşe Alınması ( Kadro) 210 İç denetim birimi, iç denetim elemanlarının teknik yeterliliklerinin ve öğrenim durumlarının yürütülecek denetimler için uygun olduğunu güvence altına almalıdırlar. Spesifik Standart - Bilgiler, Beceriler ve Uzmanlıklar 220 İç denetim birimi, denetim sorumluluklarının yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan bilgilere, becerilere ve uzmanlıklara sahip olmalı ya da bunları edinmelidir. Spesifik Standart - Gözetim (Kontrol) 230 İç denetim birimi, iç denetim faaliyetine eksiksiz bir biçimde nezaret edilmesini güvence altına almalıdır. İç denetçi, Spesifik Standart - Davranış Standartlarına Uygunluk 240 İç denetim elemanları mesleki davranış standartlarına uymalıdırlar. Spesifik Standart - Bilgiler, Beceriler ve Uzmanlıklar 250 İç denetim elemanları denetimin kalitesi için gerekli bilgilere, becerilere ve uzmanlıklara sahip olmalıdırlar. Spesifik Standart - İnsan İlişkileri ve İletişim 260 İç denetim elemanları, insan ilişkilerinde ve kişilerle etkin biçimde iletişim kurmada becerikli olmalıdır. Spesifik Standart - Sürekli Eğitim 270 İç denetim elemanları, teknik ustalıklarını sürekli eğitim yoluyla sürdürmelidirler. Spesifik Standart - Mesleki Özenin Gösterilmesi 280 İç denetim elemanları, denetimlerini yürütürken gerekli mesleki özeni göstermelidirler. STANDART 300 ÇALIŞMANIN KAPSAMI Genel Standart – ÇALIŞMANIN KAPSAMI 300 Verilen sorumlulukların yerine getirilmesinde iç denetim kapsam, kurumun iç kontrol sisteminin yeterliliği ve etkinliği ile performans kalitesinin incelenmesini ve değerlendirilmesini içermelidir. Spesifik Standart – Bilginin Güvenilirliği ve Doğruluğu 310 İç denetim elemanları mali ve operasyonel bilgilerin belirlenmesinde, ölçümünde, tasnifinde ve raporlanmasında kullanılan araçların güvenilirliğini ve doğruluğunu araştırmalıdırlar. Spesifik Standart – Politikalara, Planlara, Prosedürlere, Kanunlara ve Kurallara Uygunluk 320 İç denetim elemanları, faaliyetler ve raporlar üzerinde önemli etkisi olan politikalara, planlara, prosedürlere, yasalara ve kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuş ve sistemleri incelemeli ve kuruluşun bunlara uyup uymadığını değerlendirmelidir. Spesifik Standart – Varlıkların Korunması 330 İç denetim elemanları, varlıkları koruma yöntemlerini incelemeli ve gereken durumlarda varlıkların mevcut olup olmadığını araştırmalıdırlar. Spesifik Standart – Kaynakların Tutumlu ve Verimli Kullanılması 340 İç denetim elemanları, kaynakların tutumlu ve verimli kullanılıp kullanılmadığını değerlendirmelidir Spesifik Standart – Programlara veya Faaliyetlere İlişkin Olarak Saptanmış Amaçlara ve Hedeflere Ulaşılması 350 İç denetim elemanları, sonuçların saptanmış amaçlarla ve hedeflerle uyumlu olup olmadığını ve faaliyetlerin planlandığı gibi yürütülüp yürütülmediğini araştırmak amacıyla faaliyetleri ve programları incelemelidirler. STANDART 400 – DENETİM ÇALIŞMASININ İCRASI Genel standart – DENETİM ÇALIŞMASININ İCRASI 400 Denetim çalışması denetimin planlanmasını, değerlendirilmesini, sonuçların bildirilmesini ve izlemeyi içerir. bilgilerin Spesifik Standart – Denetimin Planlanması 410 İç denetim elemanları her bir denetimi planlamalıdırlar. Spesifik Standart – Bilgilerin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi incelenmesini ve 420 İç denetim elemanları, denetim sonuçlarını destekleyecek bilgileri toplamalı, analiz etmeli, yorumlamalı ve belgelendirmelidirler. Spesifik Standart – Sonuçların İletilmesi 430 İç denetim elemanları, denetim çalışmalarının sonuçlarını raporlamalıdırlar. Spesifik Standart – İzleme 440 İç denetim elemanları, raporlanan denetim bulguları hakkında uygun tedbirin alınıp alınmadığını tespit etmek üzere izleme faaliyetinde bulunmalıdırlar. STANDART 500 İÇ DENETİM BİRİMİNİN YÖNETİMİ Genel Standart - İÇ DENETİM BİRİMİNİN YÖNETİMİ 500 İç denetim birimi yöneticisi iç denetim birimini işin gereğine uygun olarak yönetmelidir. Spesifik Standart – Amaç, Yetki ve Sorumluluk 510 İç denetim birimi yöneticisi iç denetim biriminin amacını, yetkisini ve sorumluluğunu gösteren bir dokümana sahip olmalıdırlar. Spesifik Standart – Planlama 520 İç denetim birimi yöneticisi iç denetim biriminin sorumluluklarını yerine getirebilmesi için planlar hazırlamalıdır. Spesifik Standart – Politikalar ve Prosedürler 530 İç denetim birimi yöneticisi yol göstermek üzere denetim personelini yazılı politikalar ve prosedürlerle donatmalıdır. Spesifik Standart – Personel Yönetimi ve Gelişimi 540 İç denetim birimi yöneticisi birim personelinin seçilmesine ve geliştirilmesine ilişkin bir program oluşturmalıdır. Spesifik Standart – Dış Denetim Elemanları 550 İç denetim birimi yöneticisi iç ve dış denetim çabalarının gerektiği gibi koordine edilmesini sağlamalıdır. Spesifik Standart – Kalite Güvencesinin Sağlanması 560 İç denetim birimi yöneticisi iç denetim biriminin faaliyetlerini değerlendirmek için bir kalite güvence programı oluşturmalı ve bunu sürdürmelidir. IIA, 100’lü kod sisteminde yukarıdaki gibi belirlemiş olduğu iç denetim standartlarını daha sonra 1000’li kod sisteminde ve iki ana başlık altında niteliksel ve performans standartları olarak yeniden düzenlemiştir. Bu yeni kodlama sistemi ile iç denetimin güvence verme (assurance) ve danışmanlık (consulting) yönü daha ayrıntıda ve birbirinden ayrı olarak görülmesini sağlayacak şekilde düzenlemiştir. Ancak kodlama sisteminin değişmesinin, standartların özünde bir değişiklik olarak algılanmaması, özü koruyan şekli bir düzenleme olarak görülmesi gerekmektedir. AICPA tarafından yayınlanan ve Genel Kabul Görmüş Denetim Standartları olarak anılan standartlarla, IIA tarafından yayınlanan İç Denetim Standartları karşılaştırıldığında; denetimin ana temasını oluşturan çalışma sahasına yönelik standartların belirli ölçüde birbirine paralellik arzettiği görülmektedir. Bu standartların temel niteliğine bakıldığında, bunların büyük ölçüde bağımsızlık, mesleki eğitim ve yeterlilik, mesleki özen ve dikkat, objektiflik, iç denetim biriminin idaresi, iç denetimde görev dağılımı, denetimin icrası ve yapılacak iç denetimin kapsamı gibi hususlarda odaklaştığı görülmektedir. İngiltere Hazinesi, IIA’in standartlarına uygun olarak ancak kamu organizasyonları için uygulanabilirliği daha net olan ve kamu sektörünü bütünüyle kavrayan iç denetim standartlarını belirlemiş ve bu standartları kurumsal ve çalışma standartları olmak üzere iki kategoride ve 10 ana başlık altında ayrı ayrı düzenlemiştir. Kamu İç Denetim Standartları (Government Internal Audit Standarts- GIAS) iki kategoride gruplandırılır. İlk grup iç denetimin kurum ve yapı ile ilgili cephelerini; ikinci grup iç denetim etkinliğini ve çalışmasını kavrar: INTOSAI özellikle dünya çapındaki Sayıştayların ve meslek mensuplarının uyacakları denetim standartlarını belirlemiştir. Tokyo ve Lima Deklârasyonları, çeşitli Kongrelerde INTOSAI tarafından kabul edilen bildiri ve raporlar ile Birleşmiş Milletlerin Gelişmekte olan Ülkelerin Kamu Muhasebesi ve Denetimi konulu Uzman Grup Toplantısı raporu, INTOSAI denetim standartlarının iskeletini oluşturmaktadır. INTOSAI denetim standartları dört grupta toplanmaktadır. a) Temel Önermeler b) Genel Standartlar c) Çalışma Standartları d) Raporlama Standartları INTOSAI bu standartları, denetimin yürütülmesinde (bilgisayara dayalı sistem denetimleri de dahil olmak üzere) izlenecek bazı usuller (prosedürler) ve uygulamalar tesis etmek amacıyla gerçekleştirmiştir. Söz konusu standartların Sayıştayların belirli anayasal, yasal ve diğer şartları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Standartlarla ilgili olarak iç kontrol standartlarına değinmek faydalı olacaktır. İç kontrol standartları, kamuda iç kontrol için kabul edilebilir minimum kalite düzeyi tanımlanmakta ve iç kontrol uygulamasına ilişkin yapılacak değerlendirmeler için bir temel oluşturmaktadır. Standartlar, kurumun tüm faaliyetlerine her açıdan uygulanabilir niteliktedir. Buna karşın, söz konusu standartlar yasal düzenlemelerde bulunma, kural koyma ya da bir kurum içinde takdir yetkisine dayalı diğer politika yapıcı mekanizmaları kullanmaya ilişkin olarak devredilmiş yetkiye müdahale ya da yetkiyi sınırlamaya yönelik olarak kullanılamaz. Genel bir çerçeve sağlayan bu standartların uygulanmasında yönetim, kurum faaliyetlerine uygun detaylı politika, prosedür ve tatbikatların geliştirilmesi ve bu çalışmaların, kurum faaliyetlerinin bütünsel bir parçası olarak görülmesi hususunda sorumluluk taşımaktadır. AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ'NİN KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN MODEL DAVRANIŞ KURALLARI HAKKINDA (2000) 10 SAYILI TAVSİYE KARARI (2000) 10 sayılı Tavsiye Kararı'na Ek Yorum ve Uygulama Madde l 1.Bu kurallar bütün kamu görevlilerine uygulanır. 2. Bu kurallarda sözü edilen "kamu görevlisi" ifadesi kamu kurum ve kuruluşları tarafından çalıştırılan kişiyi kasteder. 3. Bu kurallarda ifade edilen hususlar, kamu hizmeti ifa eden özel kuruluş çalışanlarına da uygulanabilir. 4.Bu kurallarda ifade edilen hususlar; milletvekilleri, hükümet üyeleri ve yargı mensuplarına uygulanamaz. Madde 2 1. Bu Davranış Kuralları'nın yürürlüğe girebilmesi için kamu yönetimi, kamu görevlilerine kuralların öngördüğü hususlara ilgili bilgilendirmekte yükümlüdür. 2. Bu Kurallar kamu görelilerine tebliğ edildiği andan itibaren kamu görevlilerinin çalışanlarına yönelik mevzuatın bir parçası haline gelir. 3. Her kamu görevlisi kurallarda belirtilen hususlara uymak için gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür. Madde 3 Kuralların amacı Bu kuralların amacı; dürüstlük ve kamu görevlileri tarafından takip edilmesi gereken davranış standartlarını belirlemek, kamu görevlilerinin belirlenen standartlara ulaşmalarına yardım etmek ve halkı kamu görevlilerinden beklemeye hakkı olan davranışlar konusunda bilgilendirmektir. Madde 4 Genel prensipler 1. Kamu görevlisi, görevlerini; kanuna, kanuni talimatlara ve kendi görevi ilgili etik standartlara uygun icra etmelidir. 2. Kamu görevlisi, politik açıdan tarafsız davranmalı ve kamu kurum veya kuruluşların hukuka uygun olarak oluşturduğu politik, karar, işlem ve eylemlerini engellemeye çalışmamalıdır. Madde 5 1. Kamu görevlisi, hukuka uygun olarak kurulmuş milli, yerel veya bölgesel kurum veya kuruluşuna sadakatle hizmet etmekle yükümlüdür. 2. Kamu görevlisinden dürüst, tarafsız ve etkin olması; görevini yaparken sadece kamunun menfaatlerini ve ilgili durumun koşullarını göz önünde bulundurarak, mevcut yeteneği, adalet duygusunu ve anlayış kabiliyeti ile yapabileceğinin en iyisini yapması beklenir. 3. Kamu görevlisine hem hizmet ettiği vatandaşlarla ilişkilerinde, hem de amirleri, mesai arkadaşları ve ast personeli ile ilişkilerinde kibar ve saygılı olmalıdır. Madde 6 Kamu görevlisi vazifenin icrası esnasında başka bir kişi,grup veya kuruluşa zarar verecek şekilde keyfi hareket etmemeli ve diğer herkesin haklarına ,görevlerine ve haklı çıkarlarına gereken saygıyı göstermelidir. Madde 7 Kamu görevlisi karar verirken hukuka uygun hareket etmeli sadece durumun koşullarını dikkate alarak taktir yetkilerini tarafsız kullanmalıdır. Madde 8 1.Kamu görevlisi kendi şahsi çıkarlarının resmi konumuyla çelişmesine meydan vermemelidir.Mevcut potansiyel veya görünüşte olsun söz konusu çıkar çatışmalarından kaçınmak ilgili kamu görevlisinin kişisel sorumluluğudur. 2.kamu görevlisi şahsi çıkarları için resmi konumunu kullanarak haksız fayda elde etmemelidir. Madde 9 Kamu görevlisi, her zaman kamu hizmetinin dürüst,tarafsız ve etkin ol sunulduğuna ve daha da geliştirildiğine dair halkın inanç ve güvenini sağlayacak geleneksel kendi davranışlarını oluşturma sorumluluğu taşımaktadır. Madde 10 Kamu görevlisi, kanunda aksi belirtilmediği müddetçe, ilk amirine hesap vermekle sorumludur. Madde 11 Kamu görevlisi, resmi bilgiye ulaşma yetkisi açısından gereken saygıyı gösterebilmek için, görevi esnasında veya görevinin bir sonucu olarak elde ettiği bilgi ve belgeleri gerekli gizlilik kurallarına uygun olarak işleme tabi tutmakla yükümlüdür. Madde 12 Rapor etme 1.Kamu görevlisi,kendinden hukuka aykırı, uygun olmayan veya etik dışı tarzda veya kötü yönetim içerecek şekilde veya bu Kurallar ile uyuşmayan bir tarzda davranması istenirse , kanuna uygun bir şekilde bu sorunu rapor etmelidir. 2.Kamu görevlisi,başka kamu görevlilerinin bu kuralları ihlal ettiğinden haberdar olursa,bu durumu kanun uyarınca yetkili makamlara rapor etmelidir. 3Yukarıda belirtilen hususlardan herhangi birisiyle ilgili kanun uyarınca yetkili makamlara rapor etmelidir. 4.Yukarda belirtilen hususlardan herhangi biriyle ilgili kanun uyarınca rapor etmiş olan kamu görevlisi,cevabın kendi kaygılarını karşılamadığına inanıyorsa,konuyu kamu hizmetinden sorumlu en üst seviyedeki ilgili yöneticiye yetkili olarak rapor edebilir. 5.Bir sorunun,kamu hizmeti ile ilgili kanunlarda belirtilen prosedürlere başvurulara rağmen ilgili kamu görevlisince kabul edilebilecek bir tarzda çözülemediği durumlarda,kamu görevlisi kendine verilen hukuka uygun talimatları yerine getirmelidir. 6.Kamu görevlisi,işini yaptığı sırada ya da işi gereği öğrendiği kamu hizmeti ilgili hukuka aykırı bir durum veya suç fiili ile bağlantılı her türlü delil,iddia ya şüpheyi yetkili makamlara rapor etmelidir.Rapor edilenlerin gerçek olup olmadığının o soruşturulması yetkili makamlar tarafından yürütülmelidir. 7.Kamu yönetimi,yukarıda belirtilen hususlarla ilgili makul sebeplere ve iyi niyete dayanarak rapor veren kamu görevlisine hiçbir zarar gelmemesini temin etmelidir. Madde 13 Çıkar Çatışması 1.Çıkar çatışması,kamu görevlisisin resmi görevini icra ederken tarafsız ve objektif olmasını etkileyen veya etkileyecekmiş gibi gözüken ve benzeri şekilde kamu görevlisinin özel çıkarlarının bulunduğu bir durumda ortaya çıkar. 2.Kamu görevlisinin özel çıkarları;kendisine,ailesine,yakın akrabalarına,şu anda veya geçmişte iş veya kuruluşlara her hangi bir şekilde bir avantaj sağlamasını içerir.Bu özel çıkarlar,yukarıda sayılan kişi ve kuruluşlarla bağlantılı gerek mali ve gerekse manevi her türlü yükümlülükleri de içerir. 3.Böyle bir durumda olup olmadığını bilebilecek tek kişi genellikle kamu görevlisinin* kendisi olduğundan;aşağıda belirtilen hususlarla ilgili şahsi olarak sorumluluğu vardır; -Her türlü gerçek ve potansiyel çıkar çatışmalarına karşı uyanık olmak, -Bu tür çatışmaları önlemek için tedbir almak, -Bir çatışma olduğunu fark eder etmez amirine bu durumu bildirmek, -Bulunduğu mevkiden uzaklaştırılması konusunda alınan nihai karara uymak veya çatışmaya sebep olan avantajdan feragat etmek. 4.Kamu görevlisi,kendisinden istendiği her zaman,bir çıkar çatışması olup olmadığını açıklamalıdır. 5.Kamu hizmetinde yeni bir göreve atanmaya aday olan kişilerin açıkladıklar her türlü çıkar çatışmaları, atanmalarından önce çözülmelidir. Madde 14 Kişisel servetin bildirilmesi Resmi görevlilerin şahsi veya özel çıkarlarını muhtemelen etkileyeceği bir mevkide bulunan kamu görevlisi,hukuken istendiği şekilde,ilk atanmada,ondan sonra düzenli aralıklarla ve servetinin mahiyetinde veya miktarında her değişiklik olduğunda konu ile ilgili bildirim yapmalıdır. Madde15 Görevle bağdaşmayan harici uğraşılar 1.Kamu görevlisi,resmi görevleriyle bağdaşmayan veya yaptığı resmi görevlerden beklenen performansı düşürecek olan,ücretli veya ücretsiz olsun,hiçbir etkinlikle veya işle uğraşmamalı,bu şekildeki hiçbir makam veya görevi üslenmemelidir.bir faaliyetin görevle bağdaşıp bağdaşmayacağı açıkça belli değilse, kamu görevlisi amirine danışmalıdır. 2.kamu görevlisi,kamu hizmetindeki memuriyetinin dışında belirli bir makam veya görevi kabul etmeden önce veya ücretli olsun,belirli bir faaliyeti yürütmeden önce mensubu olduğu kamu hizmeti işverenine,kanun hükümlerine uygun olarak durumu bildirmeli ve onun onayını almalıdır. 3.Kamu görevlisi,makamına göre düşürülebilecek veya yaptığı resmi görevlerden beklenen performansı düşürebilecek olan kuruluşlarla ilişkilerini veya bu kuruluşlara üyeliklerini açıklamayı gerekli hukuki zorunluluklara uymalıdır. Madde 16 Politik veya toplumsal faaliyetler l.Temel ve anayasal haklara saygı gereği,kamu görevlisine politik faaliyetlerinin ne de politik veya toplumsal konulardaki ilgilerinin,görevlerini tarafsızla ve sadakatle icra etme yeteneği hakkında toplumun ve işverenin kendisine duyduğu güveni zayıflatmamasına dikkat etmelidir. 2.Kamu görevlisi,görevini yaparken,kendisini partizan politik amaçlar uğruna kullanılmasına izin vermemelidir. 3.kamu görevlisi,görevlerinin özelliği gereği veya işgal ettiği makam sebebiyle belirli statüdeki kamu görevlilerine yönelik hukuken getirilen politik faaliyetler konusundaki her tülü kısıtlamalara uymalıdır. Madde17 Kamu görevlisinin özel hayatının gizliliğinin korunması Kamu görevlisinin özel hayatının gizliliğine uygun bir şekilde say gösterilmesini sağlamak için gerekli bütün tedbirler alınmalıdır ve bundan dolayı ak kanunen emredilmediği müddetçe,bu kuralların şart koştuğu bildirimler gizli tutulmalıdır. Madde18 Hediyeler 1.Kamu görevlisi; kendisi,ailesi,yakın akraba ve arkadaşları geçmişte veya şimdi iş veya politik ilişki içersinde olduğu kişi veya kuruluşlar için,yürüttüğü görevlerdeki tarafsızlığını etkileyebilecek veya etkileyecek gibi gözükebilecek ya ( hizmetlerine bir karşılık teşkil edebilecek veya teşkil edecek gibi gözükebilecek türden hediye,yardım,ikram yada her hangi bir başka menfaat talep veya kabul etmemelidir.Bu yasak,geleneksel misafirperverlik gere yapılanları ve küçük hediyeleri kapsamaz. 2.Kamu görevlisi,hediyeyi ve ikramı kabul edebilip edemeyeceği konuşum tereddüde düştüğünde, amirinin tavsiyelerini almalıdır. Madde19 Kanuna aykırı tekliflere karşı hareket tarzı Kamu görevlisi,kendisine kanuna aykırı bir teklif yapılırsa,kendisini korumak için aşağıdaki tedbirleri almalıdır: -Kanuna aykırı menfaati reddedin;bu menfaati.delil olarak kullanırı, üzere kabul etmeye gerek yoktur. -Teklifi yapan kişinin kimliğini belirlemeye çalışın. -Uzun süreli ilişkilerden kağnın; fakat teklifin sebebini bilmek delil olarak faydalı olabilir. -Eğer hediye reddedilmemiş veya gönderene iade edilememişi ;muhafaza edilmeli,fakat mümkün olduğunca az kullanılmalıdır. -Mümkünse.yakınınızda çalışan iş arkadaşları gibi kimselerden tanıklar bulun. -Mümkün olan en kısa sürede,teşebbüs ile ilgili olarak tercihen resmi l deftere kaydetmek suretiyle bir tutanak tutun. -Mümkün olan en kısa sürede,teşebbüsü amirinize veya doğrudan yeti kanun uygulayıcılarına rapor edin. -Bilhassa teklif edilen kanuna aykırı menfaatin bağlantılı olduğu konul başta olmak üzere normal çalışmaya devam edin. Madde 20 Başkalarının tesirlerine açık hale gelinmesi Kamu görevlisi,kişi veya kuruluşlara iyilik karşılığı ödemek mecburiyeti içine sokacak bir duruma veya bu şekilde gözükecek bir duruma kendisini düşürmemeli;gerek resmi sıfatıyla hareket ederkenki ve gerekse özel hayatındaki davranışları,kendisini başkalarının uygunsuz etkilerine açık bir hale getirmemelidir. Madde 21 Resmi mevkiin kötüye kullanılması 1.Kamu görevlisi,hukuken yetkilendirilmediği müddetçe,kimseye resmi mevkisiyle bir şekilde bağlantılı hiçbir avantaj teklif sağlamamalıdır. 2.Kamu görevlisi,diğer kamu görevlileri de dahil hiçbir kimseyi veya kuruluşu,resmi mevkisini kullanarak veya onlara kişisel avantajlar teklif ederek,özel maksatları için etkilemeye çalışmamalıdır. Madde 22 Kamu kurum ve kuruluşlarının sahip olduğu bilgiler 1.Kamu kurum ve kuruluşlarının sahip olduğu bilgilere erişim konusunda iç hukukta yapılmış düzenlemeleri dikkate alarak,bir kamu görevlisi,bilgileri ancak kendisini istihdam eden kamu kurum veya kuruşunun kural ve usullerine uygun olarak açıklayabilir. 2.Kamu görevlisi,sorumlusu olduğu veya öğrendiği bilgilerin güvenliğini ve gizliliğini korumak için uygun tedbirleri almalıdır. 3.Kamu görevlisi,kendisinin edinmesi uygun olmayan bilgilere erişmeye çalışmamalıdır.Kamu görevlisi,görevi esnasında öğrenebileceği veya görevi gereği oluşacak bilgileri kanuna aykırı bir şekilde kullanmamalıdır. 4.Aynı zamanda,Kamu görevlisinin,açıklanması gereken resmi bilgileri saklamamak ile yanlış veya yanıltıcı olduğunu bildiği ya da yanlış veya yanıltıcı olduğuna inanmak için makul sebepleri olduğu bilgileri vermemek görevleri de vardır. Madde 23 Kamusal ve resmi kaynaklar Kamu görevlisi,taktir yetkilerini kullanırken,kendisine emanet edilen hem personeli,hem de kamuya ait malları,tesisleri,hizmetleri,mali kaynakları;etkin,verimli ve ekonomik bir şekilde yönetmeli ve kullanmalıdır.Bunlar hukuken izin verilen durumlar hariç,özel amaçlar için kullanılmamalıdır. Madde 24 Dürüstlük kontrolü 1.İşe alma,terfi ettirme ve bir göreve atama hizmetlerinden sorumlu olan kamu görevlisi,adayın dürüstlüğü hakkında uygun kontrollerin hukuken istendiği şekilde yürütülmesini sağlamalıdır. 2.Kamu görevlisi,bu tür bir kontrol sonucunda nasıl ilerleyeceği konusunda karasız kalır ise,uygun tavsiye almalıdır. Madde 25 Yönetici hesap verebilirliği 1.Diğer kamu görevlilerini denetlemek veya yönetmekle görevli kamu görevlisi; bu görevini,calıştığı kamu kurum veya kuruluşunun politika ve amaçlarına uygun olarak yapmalıdır.Bu kamu görevlisi,personelinin,kurum politika ve amaçlarıyla tutarlı olamayan işlem,eylem veya ihtimallerini önlemek için kendi mevkiinde bulunan bir kişiden beklenebilecek makul tedbirleri almamışsa; bu tür işlem,eylem veya ihtimallerden sorumlu olmalıdır. 2.Diğer kamu görevlilerini denetlemek veya yönetmekle görevli kamu görevlisi; personelinin memuriyetleriyle ilgili yolsuzluklarını önlemek için m, tedbirleri almalıdır.Bu tedbirler; kural ve düzenlemeleri hatırlatmayı uygulamayı,uygun öğretim ve eğitim sağlamayı,personelinin mali ve diğer sıkıntılaı belirtilerine karşı uyanık olmayı ve uygunluk ile dürüstlük konusunda kendi davranış örnek olmayı kapsayabilir. Madde 26 Kamu hizmetinden ayrılma 1.Kamu görevlisi, kamu hizmeti dışında iş bulma imkanı elde etmek amaç memuriyetinden uygun olmayan bir şekilde yararlanmalıdır. 2.Kamu görevlisi,başka bir işe muhtemel aday olmasının,kendisi gerek,potansiyel veya açık bir çıkar çatışması yaratabilecek türden herhangi bir somut iş teklifi aldığında,bu durumu derhal amirine bildirmelidir. 3.Kanunen öngörüldüğü şekilde,uygun hizmetindeyken çalıştığı v danışmanlık yaptığı ve kişi ve kuruluşlara belirli faydalar sağlayacak herhangi bir konu ilgili olarak bu kişi ve kuruluşlar adına çalışmamalıdır. 4.Eski kamu görevlisidir kamu görevlisi olarak elde ettiği gizli bilgileri hukuken yetkilendirilmediği müddetçe kullanmamalı veya açıklamamalıdır. 5.Kamu görevlisi,görevinden ayrıldıktan sonra iş kabul etme konusu kendisini ilgilendiren bütün hukuk kurallarına uymalıdır. Madde 27 Eski kamu görevlilerine karşı muamele şekli Kamu görevlisi,eski kamu görevlilerine ayrıcalıklı muamele yapmamalı veya kişilerin kamu hizmetlerine imtiyazlı bir şekilde ulaşmalarını sağlamamalıdır. Madde 28 Bu Kurallar'a uyma ve yaptırılması l.Bu kurallar,kamu hizmetlerinin bağlı olduğu bakan veya başkan tarafından yayımlanır.Kamu görevlisi,bu Kurallar'a uygun hareket etmekle ve bu nedenle kendi Kurallar'ın içerdiği veya herhangi bir değişikliği hakkında bilgili tutmakla yükümlüdür.Kamu görevlisi,nasıl davranacağı konusunda tereddütleri olduğuna uy hareket etmekle ve bu nedenle kendisini Kuralların içeriği ve herhangi bir değişi hakkında bilgili tutmakla yükümlüdür.Kamu görevlisi,nasıl davranacağı konusu tereddütleri olduğunda uygun bir kaynaktan tavsiye almalıdır. 2.İkinci maddenin ikinci fıkrasına bağlı olarak,bu Kurallar'da belirtilen hususlar kamu görevlileri ile ilgili iş mevzuatının bir parçasını oluşturur.Bunların ihlali diş tedbirlerinin uygulanması ile sonuçlanabilir. 3.İş mevzuatı ile ilgili düzenlemeleri yapmakla görevli kamu görevli; düzenlemeler arasına bu Kurallara uyulmasını ve bu Kuralların bu tür mevzuatın parçası olmasını sağlayıcı şekilde bir şart koymalıdır. 4.Diğer kamu görevlilerini denetlemek veya yönetmekle görevli k. görevlisi,personelinin bu Kurallara uymasını takip etmekten ve bu Kuralların i halinde uygun disiplin tedbirlerini almak veya teklif etmekten sorumludur. 5.Kamu yönetimi,bu Kurallar'la getirilen hususları düzenli olarak gözden geçirecektir. MUHASEBAT KONTROLÖRLERİNİN SAĞLIK HARCAMALARI ÜZERİNDE YAPTIKLARI DENETİM SONUÇLARI 2004–2005 Dönemi Muhasebat Kontrolörleri Kış Çalışma Programı çerçevesinde İstanbul ve İzmir Grupları da dâhil olmak üzere genel ve katma bütçe ile döner sermaye saymanlıklarından oluşan 32 birim 73 Muhasebat Kontrolörü ve Muhasebat Başkontrolörü tarafından denetlenmiştir. A- 32 birimin 27 si Ankara, İstanbul ve İzmir Muhasebe Müdürlüklerinin de bulunduğu Genel Bütçe Saymanlıklarıdır. Katma Bütçe olarak DSİ Genel Müdürlüğü Merkez Saymanlık Müdürlüğü de denetime alınmıştır. Genel ve Katma Bütçe olmak üzere toplam 28 Saymanlığın 1 Aralık – 31 Aralık 2004 dönemine ait “tedavi giderleri”nin denetlenmesi öngörülmüştür. 28 saymanlıkta yapılan denetimler sonucunda, mutad tespitlerden farklı olarak; 1- Yaklaşık 15 ayrı ilaç firmasına 224 adet ilaç fiyat kupürü ve barkot diyagramının sahte olabileceği şüphesi ile yazı yazılmış sadece Maliye Bakanlığı Merkez Saymanlığından ödemesi yapılan Roche Firmasına ait bir adet Neorecormon 5000IU adlı ilacın sahte olduğu ilgili firma tarafından teyit edilmiş ve gerekli inceleme görevli Kontrolörler tarafından başlatılmıştır. 2- İstanbul Muhasebe Müdürlüğünde yapılan denetimde kamu personeli ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler adına çeşitli sağlık kurumlarından alınan tedavi hizmetlerinin karşılığı ödenirken, katma değer vergisi mükellefi olmayan sağlık kurum ve kuruluşlarına ait fatura bedellerine Katma Değer Vergisi dahil edilmesi nedeniyle fazla ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir. Katma değer vergisi mükellefi olmayan sağlık kurum ve kuruluşlarına yersiz ödenen Katma Değer Vergisi tutarlarının ilgili kurumlardan tahsil edilmesi konusunda Cevaplı Raporda gerekli öneri yapılmıştır. 3-Karşıyaka Malmüdürlüğü’nde yapılan denetim esnasında; Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde trafik kazası nedeniyle tedavi olan Yeşil Kartlı hastaların tedavi giderlerinin sigorta şirketleri yerine 3816 sayılı Kanun kapsamında Devlet’ten tahsil edildiği tespit edilmiştir. Devlet memuru, yeşil kartlı trafik kazazedelerine ait tedavi bedelinin Sigorta Şirketlerine veya Trafik Sigortası Garanti Fonu’na fatura edilmesi konusunda Cevaplı Raporda gerekli öneri yapılmıştır. 28 genel ve katma bütçeli saymanlığa ait tedavi giderlerine ilişkin denetimlerde 2004 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı (4 Sıra Nolu) hükümlerine aykırı hususlar tespit edilmiş ve Cevaplı Raporlarda değerlendirilmiştir. B- 2004-2005 Dönemi Kış Çalışma Programı çerçevesinde Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Ege Üniversitesi Döner Sermaye Saymanlıkları da denetime alınmıştır. a-Ankara Üniversitesi Döner sermaye Saymanlık Müdürlüğünde yapılan denetim sırasında; 1- 2005 Mali Yılı içinde yapılan tetkik, tahlil, tedavi işlemlerine 2004 yılı birim fiyatlarının uygulandığı ve fiyatlardan KDV’nin indirilmediği, 2- Tedavi Yardımı ile ilgili 2003 Yılı Bütçe Uygulama Talimatında 368.800 kodunda yer alan DNA dizi analizlerinin, 2004 Yılı Bütçe Uygulama Talimatıyla kaldırılmasına karşın kurumlara faturalandırılmaya devam edildiği, 3-Eğitim vakası gerekçesiyle bazı hastalardan tedavi bedellerinin tahsil edilmediği, tespit edilmiştir.. b-Ege Üniversitesi Döner Sermaye Saymanlığı Harcama belgelerinin denetiminde; Asgari ücret artışından kaynaklanan fiyat farklarının yanlış hesaplanması sonucu, Döner Sermaye İşletme Müdürlüğüne bağlı birimlerin temizlik hizmetlerini yürüten firmaya fazla ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir. C- Sağlık Kurumlarına bağlı döner sermaye saymanlığı olarak denetime alınan tek birim Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesinde ise Hemşire Hizmetlerinin Monitorizasyon Adı Altında Fatura edildiği tespit edilmiştir. D- Özellik arz eden bu hususlardan farklı olarak tespit edilen mevzuata aykırı ödemelerden bazıları şunlardır. 1-Sağlık Kurumları Tarafından yatan hastalara reçete edilemeyecek Temini Zorunlu Sağlık Malzeme bedellerinin hem kurumdan hemde hastalardan tahsil edilmesi, 2-Sağlık kurumuna ödenen bedele dâhil olan sarf malzemelerinin hastanelerce yatan hastalara reçete edilmek suretiyle dışarıdan temin ettirildiği ve Saymanlıkça da bu malzemelerin bedelinin hastalara ödenmesi, 3-Yoğun bakım tedavi bedeline dâhil olan tetkik ücretlerinin ayrıca fatura edilmesi, 4-Sağlık Kurumları Tarafından Temini Zorunlu Yatan Hastalara Reçete Edilemeyecek ve Faturalarda Gösterilecek Tıbbi Sarf Malzemeleri” listesinde yer alan malzemelerin liste fiyatından yüksek fiyatlandırılması, 5-Tam Kan (torbada), Sütür alınması Tetkik veya işlem bedeline dahil olduğu halde ayrıca fatura edilmesi, 6-Sadece yeni doğanlarda uygulanması halinde faturalandırılabilen intravenöz mayi takılması işlemlerinin yeni doğan dışındakiler için de faturalandırılması, 7-Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmadığı halde, düzenlediği faturalardaki “8.Radyolojik Görüntüleme ve Tedavi” ile “9.Laboratuvar İşlemleri” bölümlerinde yer alan işlem bedellerine % 10 oranında ilave edilmesi, 8-Talimatta günlük olarak fiyatı belirtilen İntravenöz İlaç İnfüzyonu işleminin yatan hastalarda en fazla hastanın yatış gün sayısı kadar fatura edilebileceği halde yatış gün sayısından daha fazla fatura edilmesi, 9-Hastanın hastanede yatış gününden fazla yatak ücreti fatura edilmesi, 10-Günlük olarak ödenmesi gereken monitorizasyon ücretinin hastanın hastanede yatış gününden fazla fatura edilmesi, 11-İhale yöntemiyle satın almak suretiyle yatan hastalara kullanılan ilaç bedellerinin faturalandırılmasında Sağlık Bakanlığınca belirlenen perakende satış fiyatından daha yüksek fiyat tahakkuk ettirilmesi, 12-2004 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatının (EK-8) sayılı Fiyat tarifesinin yürürlük tarihinden sonra düzenlenen faturalarda, 2004 yılı Fiyat Tarifesinin uygulanması gerekirken birim fiyatları daha yüksek olan 2003 yılı fiyat tarifesinin uygulanması, 13-Çeşitli gerekçelerle düzenlenen alacak senetlerinin Saymanlığa teslim edilerek tahakkuk kayıtlarının yapılmadığı senet bedeli tahsil edildiğinde tahsil edilen tutarların kayıtlara alınması, 14-Eğitim vakası gerekçesiyle bazı hastalardan tedavi bedellerinin tahsil edilmediği tespit edilmesi, 15-Tedavi Yardımı ile ilgili Bütçe Uygulama Talimatlarında yer alan günlük, sayısal ve hasta başına getirilen faturalama ile ilgili kısıtlamalara uyulmaması, 16-Yoğun bakımda yatan bazı hastalara yoğun bakım ücretinin yanısıra, moniterizasyon, ventiletör ve oksijen tedavi ücretlerinin de ayrıca faturalandırılması, 17-Çevre Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı (ÇESAV) ile Türkiye Aile Planlaması Derneği İktisadi İşletmesi (TAPDİ) tarafından işletilen tıp merkezlerine yapılan ödemelerde, 2005 yılı yerine 2004 Mali Yılı tedavi yardımına ilişkin 4 Nolu Bütçe Uygulama Talimatında belirlenen katma değer vergisi dahil fiyatlar üzerinden ödeme yapıldığı, 2 18-Part time çalışma sözleşmesi düzenlenen doktorların resmi hastaları muayene ve tedavi etmesi, 19-Devlet memurları ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin 01.06.2004 tarihinden önceki tedavilerinde; tomografi, magnetik rezonans, nüklüer tıp gibi ileri tetkik hizmetleri dışındaki labaratuar hizmetlerinin Protokol hükümlerine aykırı olarak dışarıdan satın alınması, 20-Özel sağlık kurum ve kuruluşlarına ait tedavi evraklarında devlet memurları ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin ayaktan tedavilerinde, Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı olarak ilaç verilerek fatura edilmesi, 21-Devlet memurları ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin tedavilerinde, Protokol ve eki Paket Programa aykırı olarak, aynı hastalık için 15 gün içinde yapılan kontrol ve takiplere ait muayene ücretinin fatura edilmesi, 22-Yeşil Kartlı Hastalara ait faturaların ödeme belgelerinde yatan hastalar için kullanılan sevorane ve forane isimli ilaçların, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen fiyatlardan daha yüksek fiyatlarla fatura edilmesi, 23-Çevre Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı (ÇESAV) tarafından işletilen tıp merkezlerine yapılan ödemelerden damga vergisi kesintisi yapılmaması, 24-Kontrol ünitesi incelemesine tabi olan bazı faturaların, bu ünite incelemesinden geçmeden tahakkuk ettirilmesi ve ödenmesi, 25-Ödenmesi sağlık kurulu raporuyla öngörülmeleri şartına bağlı olan ortez ve protez bedellerinin bu rapor olmadan ödenmesi, 26-Bazı sağlık kuruluşlarınca memur ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere ait ilaçların sağlık karnesindeki kendinden kopyalı reçete yerine başka reçetelere yazılması, 27-Özel muayene olması nedeniyle hastadan alınması gereken özel muayene farkının hastane faturasında “Öğretim Üyesi Farkı” olarak ayrıca gösterilmek suretiyle kuruma fatura edildiği, 28-Sağlık Kurulu raporu için bir adet sağlık kurulu rapor ücreti fatura edilmesi gerekirken kurula katılan hekim sayısı kadar sağlık kurulu rapor ücreti fatura edilmesi, 29-Sağlık kurulu raporunda uzun süreli kullanımı gerekli görülmekle beraber 2004 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı eki (EK-2) sayılı “hasta katılım payından muaf ilaçlar” listesinde yer almadığı halde, ilaç bedeli üzerinden hasta katılım payı alınmaması, 30-Sağlık Bakanlığınca çeşitli tarihlerde ilaç fiyatlarında yapılan değişikliklerin, ilaç fiyatlarına yansıtılmadan yüksek fiyatla faturalandırılması, 31-Bedeli hastalar tarafından karşılanması gereken preparatların bedellerinin eczanelere ödenmesi, 32-Devlet memurları ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin tedavilerinde özel hastanelerce yapılan muayenelerin fiyatlandırılmasında, acil muayene birim fiyatı üzerinden faturalandırılması, Yukarıda belirtilen hususlar ile diğer konular hakkında Cevaplı Raporlarda gerekli öneriler yapılmıştır. 3 Editörün Seçimi DENETİMLE İLGİLİ KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1 Ülkemizde denetim olgusu ve bu çerçevede ele alınan kavramlar konusunda ortak bir paydanın varlığından ve terminolojik açıdan homojen bir değerlendirmeden söz etmek güçtür. Söz konusu kavramların uluslararası terminolojide de net olduğunu ortaya koymak güçtür. Bu bakımdan denetimin kavramsal çatısı altında kullanılan, iç denetim, dış denetim, teftiş, soruşturma, yolsuzluk, inceleme, hiyerarşik denetim, düzenlilik denetimi, personel denetimi, yönetsel denetim, vesayet denetimi gibi kavramlar üzerinde, bu kavramları daha önce ele almış olan dokümanlar referans alınarak durmakta fayda bulunmaktadır. A- Denetim Türk Dil Kurumu Sözlüğünde denetim denetlemek işi olarak tanımlanmaktadır. Aynı sözlükte denetlemek; “Bir işin doğru ve yönetime uygun yapılıp yapılmadığını incelemek, teftiş etmek, kontrol etmek” şeklinde tanımlanmaktadır. Kamusal erklere sahip kurum ve organlar, gereğinde zor kullanma gücüne dayanarak, yönetilenler üzerinde denetim yapabilirler. Ancak, bu denetim, özellikle demokratik toplumlarda tek yanlı değildir. Yönetilenlerin de benzer alanlarda ve çeşitli yollardan yönetenleri, kamusal kurum ve organları denetlemesi, onların yetkilerini sınırlaması olanaksız değildir. Bu sınırlama, sosyal ve siyasal alanda, dernekler, diğer mesleki örgütler, sendikalar, siyasal partiler, basın, kamuoyu; ekonomik alanda, şirketler, kartel ve tröstler, holdingler, sermaye gücü, işveren sendikaları ve birlikleri vb., tarafından ve doğal yollardan yapılabildiği gibi;seçimler, referandum, plebisit, halkın vetosu ve girişimi gibi demokratik kurumlar ve usullerle de gerçekleştirilebilir. B- İç Denetim İç denetim, bir örgütün kendi içinde denetlenmesidir. İç denetim, idarenin kendi kendini denetlemesi, yani hizmeti yürüten görevlilerin işlemlerinin denetlenmesidir. Memurların mertebeler silsilesine uyarak yukarıdan aşağıya doğru yaptıkları kontrolü de ifade eden hiyerarşik denetimdir. Yönetim sisteminin kendi kendini denetlemesi anlamında, iç denetim, işgörenler eliyle yürütülen işlemlerin denetlenmesine yönelik eylemleri kapsamaktadır. INTOSAI Denetim Standartlarında; iç denetime, dış denetim penceresinden bakılarak bir tanım getirilmeye çalışılmaktadır. Buna göre iç denetim, bir kurum yöneticilerinin hesabını vermekle yükümlü oldukları yönetim süreçlerinin yolsuzlukların, hataların veya 1 Bu bölümün hazırlanmasında, Türk Dil Kurumu Sözlüğü (1994), Türkiye İç Denetim Enstitüsü, Uluslararası İç Denetim Standartları (Çeviri); İhsan Gören, Sayıştay Uzman Denetçisi 23/Kasım/1999 Tarihinde İstanbul/Divan Otel’de Düzenlenen, “Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Düzenlenmesi Bağlamında Sayıştay” Konulu Seminer; Sacit YÖRÜKER, Başka Ülke Örnekleri Temelinde Kontrol, Denetim, Teftiş ve Soruşturma:Kavramsal Bir Çerçeve, Ankara 2004 adlı eserlerden alıntılar yapılmıştır. verimsiz ve israfçı uygulamaların vukuu olasılığını en aza indirecek tarzda işlediğine dair kurumun iç kaynaklarından güvence almalarına yarayan fonksiyonel araçlardır. İngiltere Hazinesi tarafından yayımlanan “Kamu İç Denetim Standartları” başlıklı dokümanda iç denetim; bir organizasyonun bünyesindeki bağımsız ve tarafsız değerlendirme hizmetidir, şeklinde tanımlanmıştır. İç denetim, esas itibariyle, organizasyonun kabul edilmiş hedeflerinin gerçekleşmesindeki etkinliği ölçmek ve değerlendirmek suretiyle risk yönetimi, kontrol ve yönetişim hakkında Kurum Başkanına bağımsız ve tarafsız bir görüş sunar. Ayrıca, iç denetimin bulguları ve tavsiyeleri denetlenen alanlardaki hat yönetimine (line management) yarar sağlar. Risk yönetimi, kontrol ve yönetişim; hedeflerin gerçekleşmesini, uygun risk değerlendirmesini, iç ve dış raporlamadaki ve hesapverme sorumluluk süreçlerindeki güvenilirliği, yürürlükteki yasalara ve yönetmeliklere riayeti, organizasyon için saptanan davranışsal ve ahlaki standartlara uymayı sağlamak üzere belirlenmiş politikaları, prosedürleri ve faaliyetleri kapsar. İç denetim, özellikle, organizasyonun risk yönetimini, kontrolünü ve yönetişimini geliştirmede hat yönetimine yardımcı olmak üzere bağımsız ve tarafsız bir danışmanlık hizmeti de sağlar. İç Denetimin danışmanlık hizmeti; yönetimin organizasyonun hedeflerini gerçekleştirmesini sağlamak üzere uygulamaya koyduğu politikaların, prosedürlerin ve faaliyetlerin sistemli ve düzenli bir biçimde değerlendirilmesi ve geliştirmeye yönelik tavsiyelerde bulunulması yoluyla iç denetim becerilerinden yararlanır. Bu tür danışmanlık çalışması iç denetimin risk yönetimi, kontrol ve yönetişim hakkında sunduğu görüşe katkıda bulunur. Uluslararası İç Denetim Enstitüsü tarafından yayımlanan denetim standartlarında iç denetim; “Bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim, kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.” şeklinde tanımlanmaktadır. C- Dış Denetim Dış denetim, kanunların bazı yükümlülükler yüklediği özel kişilerin ve kuruluşların bu görevleri kanunlara uygun biçimde yerine getirip getirmediklerinin denetlenmesidir. Yasaların verdiği görev ve sorumluluklar çerçevesinde gerçek kişi ve özel hukuk tüzelkişiliğine sahip kuruluşların denetlenmesi anlamındaki dış denetim de anılan kişi ve kuruluşların görev ve sorumluluklarını hukuka uygun biçimde yapıp yapmadıklarıyla ilgilidir. İngiltere’de Sayıştay, Denetim Komisyonu, İskoçya Denetim Kurumu ve Kuzey İrlanda Denetim Ofisi’nin oluşturduğu Kamu Denetim Forumu tarafından hazırlanan “Kamu Denetiminin (Dış Denetimin) Prensipleri” başlıklı dokümanda, “Dış denetim hesapverme sorumluluk zincirinde önemli bir halkadır. Dış denetim, hem kaynak sağlayan seçilmiş ya da atanmış kişilere yönelik olarak yukarı doğru ve hem de tüketicilere, yararlananlara, vergi mükelleflerine ve kamuoyuna yönelik olarak dışa doğru hesapverme sorumluluğunu güçlendirmektedir.” denilmektedir. Eğer denetim, denetlenen kurum veya kuruluşun örgütsel yapısına dahil olmayan, ondan bağımsız bir dış organ tarafından yürütülüyorsa bu dış denetimdir. İç denetim hizmetleri zorunlu olarak içinde kuruldukları teşkilatın başındaki görevlinin astı durumunda olduğu halde, dış denetim hizmeti denetlenen kurumdan tamamen bağımsızdır. Dış denetimin temel amacı, hesapların, mali tablolarla işlemlerin ve mali yönetimin düzenliliği ve mevzuata uygunluğu hakkında kanaat (görüş) bildirmek ve rapor vermektir. D- Teftiş İngiltere Kamu Denetim Forumu tarafından hazırlanan “Dış Denetim, Teftiş ve Düzenlemenin Farklı Rolleri: Kamu İdaresi Yöneticileri İçin Rehberde”; “Hizmetlerin ulusal ve yerel performans standartlarını, yasal ve meslekî gereklilikleri ve hizmetin kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığı hakkında bağımsız bir kontrol sağlayan ve raporlamada bulunan periyodik ve hedefli bir inceleme (scrunity) sürecidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. E- Suiistimal (Yolsuzluk, Fraud) Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü tarafından yayımlanan standartlar eki sözlükçe de; “Hile, sahtekârlık, emniyeti kötüye kullanma ile nitelendirilebilecek hukuk dışı fiillerdir. Bu fiiller, sadece şiddet tehdidi veya fizikî güç kullanımının gerçekleştirilmesine bağlı değildir. Suiistimaller para, mal veya hizmet sağlamak, hizmet kaybından veya ödeme yapmaktan kaçınmak veya şahsıyla veya işle ilgili bir avantaj elde etmek amaçlarıyla çeşitli taraflar ve kurumlar tarafından gerçekleştirilebilir.” şeklinde tanımlanmaktadır. F- Soruşturma Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre; “Herhangi bir konuda ilgili kişilere soru yönelterek bilgi toplama işi; sormaca, tetkik, tahkik, anket. Bir idari ve adli makamın yönettiği inceleme, tahkikat. Herhangi bir konuyla ilgili durum veya tutumu belirlemek için düzenlenmiş ayrıntılı ve kapsamlı soru dizisi. Hakkında suç işlediğine yönelik iddia bulunan memurlarla ilgili olarak yapılan işlemler.” şeklinde tanımlanmıştır. G- İnceleme İnceleme, belirli bir olay ya da durumla ilgili olarak yürütülen, bu olay ve durumla ilgili olan tüm yönlerin etraflıca gözden geçirilmesi, araştırılması ve değerlendirilmesini içeren ve bir sonuç ortaya koyan araştırma faaliyetidir. H- Mali Denetim Mali denetim kavramını “bir iş ya da çabanın maliye bilimi kurallarına, mali yasaların kurallarına ya da mali düşünce kurallarına uygunluğunun zaman içinde araştırılması eylemi” olarak tanımlayabiliriz. Avrupa Toplulukları Sayıştayınca çıkarılan “Denetim Terimleri” sözlüğünde mali denetim, “hesaplar ve mali tablolar ile işlemlerin düzenliliğinin ve mevzuat uygunluğunun bir denetçi tarafından incelenmesidir, ki bu inceleme bir kanaat bildirebilme veya bildirememe ile sonuçlanır,” biçiminde tanımlanmaktadır. Aynı kaynak mali denetimin kapsamını da şöyle çizmiştir: • Denetlenenin hesaplarının ve mali tablolarının aşağıdaki noktaların belirlenmesi bakımından incelenmesi: Bütün işlemlerin ve yalnızca bu işlemlerin kuralına uygun şekilde taahhüde bağlanıp bağlanmadığı, tahakkuk ettirilip ettirilmediği, bunlar için ödeme emri verilip verilmediği ve kayda geçirilip geçirilmediği; Eksiksiz kayıt yapmak ve varlıkları (nakit, yatırımlar, sabit kıymetler, stoklar) korumak için uygun önlemlerin alınıp alınmadığı; • Aşağıdaki hususların sağlanması bakımından düzenliliğin ve mevzuata uygunluğun incelenmesi: Kaydedilen bütün işlemlerin yürürlükteki genel ve özel kurallara uygun olup olmadığı; Bütün gider ve gelirlerin yetki sınırları ve parasal limitler çerçevesinde ödenip ödenmediği, tahsil edilip edilmediği; Bütün borçların ve mükellefiyetlerin kurallara uygun olarak hesaplanıp hesaplanmadığı ve yönetilip yönetilmediği. Görüleceği üzere mali denetim, mali tabloların denetimini ve mali konularla ilgili alanları kapsar. Mali tabloların denetimi, denetlenen bir kurumun mali tablolarının kurumun mali durumu, faaliyet sonuçlarını ve nakit akışlarını genel kabul görmüş muhasebe prensipleriyle veya başka esaslı muhasebe kurallarıyla uyumlu ve doğru olarak gösterip göstermediği hususunda kabul edilebilir güvence sağlamaya dönüktür. J- Uygunluk Denetimi Özel olsun kamu olsun her teşkilatın yönetimi, yönetici olmanın doğal bir sonucu olarak, yönetimleri altındaki teşkilatın bütün faaliyetlerinde, tüm ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata uyulmasını temin etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte, uygunluk denetimi kamu sektöründe ek bir öneme sahiptir, zira, hükümetler ve kamu sektörünün diğer birimleri düzenleyici bir mevzuat örgüsü içinde faaliyet göstermektedir. Kamu yönetiminde olagelen gelişmelere paralel olarak, kimi ülkelerde, yönetimlerin çabuk ve etkili sonuç almasını kolaylaştırmak için, kamu kesimi üzerindeki uyulması gereken mevzuat hükümleri gevşetilmiş; kimilerinde ise, kamuoyu görüşleri paralelinde hesap verme yükümlülüğünü pekiştirmek için sıkılaştırılmıştır Demokratik bir yönetim sisteminde, kamuya karşı ve özellikle de onun seçilmiş temsilcilerine karşı hesap verme (açıklama yapma) yükümlülüğü bir kamu idaresinin en baskın (çarpıcı) özelliğidir. Kamu idareleri, kendilerini yapılandıran ilgili kanunların, düzenlemelerin ve diğer mevzuatın hükümlerine uygun bir şekilde faaliyet göstermek sorumluluğundadırlar. Yasalar ve diğer kurallar, yasa koyucuların, kamu kesiminin elde ettiği gelirleri ve yaptığı giderleri kontrol edebileceği (sınırlayabileceği) en temel araçlar olduğundan, çoğu kamu kuruluşunun denetimi için, ilgili mevzuata uygunluğun denetimi genellikle denetim yetkisinin önemli ve ayrılmaz bir parçasıdır. K- Düzenlilik Denetimi INTOSAI Denetim Standartlarına göre; düzenlilik denetimi; sorumlu kurumların finansal hesapverme sorumluluklarının, finansal kayıtların incelenmesi, değerlendirilmesi ve finansal tablolar hakkında görüş belirtilmesi de dahil olmak üzere doğrulanmasını; finansal sistemlerin ve işlemlerin ilgili kanun ve düzenlemelere uygunluğunun değerlendirilmesi de dahil olmak üzere denetlenmesini; bir bütün olarak devlet yönetiminin mali hesapverme sorumluluğunun doğrulanmasını, iç kontrol fonksiyonunun denetimini; denetlenen kuruluşlarca alınan idari kararların doğruluğunun ve uygunluğunun denetimini; denetimden doğan veya denetimle ilgili olan ve dış denetim organınca açıklanması gereken konuların rapor edilmesini kapsar. L- Performans Denetimi Avrupa Toplulukları Sayıştayı, mali yönetimin denetimi olarak da nitelendirdiği performans denetimine, yönetimin bütün kademelerini, bunların programlanmaları, uygulanmaları ve kontrolları aşamalarındaki verimlilik, etkinlik ve tutumluluk açısından kavrayan denetim biçiminde bir tanım getirmektedir. INTOSAI denetim Standartlarında; denetlenen idarenin görevlerini yaparken kaynaklarını ne kadar verimli, etkili ve tutumlu olarak kullandığının denetimidir, tanımlaması yapılmış ve standartlarda performans denetiminin: • Sağlam idari ilke ve uygulamalar ile yönetim politikalarına uygun olarak idari faaliyetlerin tutumluluğunun denetimini, • Bilgi sistemlerinin, performans ölçütlerinin, iş gözetim düzenlemelerinin ve belirlenen zaafların giderilmesi için denetlenen kurumlarca izlenen prosedürlerin incelenmesi de dahil olmak üzere insan kaynakları ile mali ve diğer kaynakların kullanımının verimliliğinin denetimini, • Denetlenen kurumun amaçlarını elde etmesiyle bağlantılı olarak performansın etkinliğinin denetimini ve amaçlanan etkilere göre faaliyetlerin gerçek etkilerinin denetimini, Kucaklayacağına işaret edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Sayıştayı GAO tarafından hazırlanan denetim standartlarına (Sarı Kitap) göre; işleri gözetmekle veya düzeltici eylemi başlatmakla görevli olan tarafların karar vermelerini kolaylaştıracak ve kamusal hesap verebilirliği geliştirecek bilgileri sağlamak için bir kamu organizasyonunun, programının, faaliyetinin veya fonksiyonunun performansının bağımsız olarak değerlendirilmesi amacıyla mevcut kanıtların tarafsız ve sistematik olarak incelenmesi performans denetimidir. Performans denetimi denetlenen kurumların: • Kaynaklarını elde etmede, korumada ve kullanmada tutumlu ve verimli davranıp davranmadığının, • Verimsiz ve tutumsuz uygulamalarının sebeplerinin, • Yasama organınca veya yetkili başka bir organca tespit edilen hedeflerinin elde edilme derecesinin, • Sayılan alanları düzenleyen uygulanabilir mevzuata uyup uymadığının, Belirlenmesi ile organizasyonların, etkililiğinin değerlendirilmesini içerir. programların, faaliyet ve fonksiyonların M- Yönetim Denetimi INTOSAI Denetim Standartları yönetim denetimini; kamu harcamalarının yönetim ilkelerinin ışığında analizi ve irdelenmesi biçiminde tanımlar. Burada yönetimin karar verme süreçleri masaya yatırılır. Bu süreçlerin posedürleri, organizasyonu, dokümantasyonu gibi yönleri üzerinde durulur. Bu alanla ilgili bir başka kavram da, Yönetim Uygulamalarının Denetimidir. Bu isim, yöneticilerin kararlar almada, bu kararları uygulamada ve arzulanan sonuçların ne ölçüde gerçekleştiğini değerlendirmede yararlandıkları çeşitli sistemlerin ve metodların denetlenmesi için kullanılır N- Yüksek Denetim Sayıştaylarca yürütülen dış denetimin diğer dış denetim organlarınca yapılan denetimden farklılığını belirtmek üzere yüksek denetim olarak da nitelendirilmektedir. Yüksek Denetim Kurumları (ki bunlar kısaca sayıştaylar olarak adlandırılır) kendi ülke yönetimlerinin dış denetim organlarıdır ve bunların yaptığı denetime kimi kaynaklarda Devlet Denetimi (State Audit) veya Hükümet Denetimi (Government Auditing) adları da verilmektedir. Dış denetçi sıfatıyla sayıştayların iç denetimin etkinliğini inceleme görevi vardır. Eğer yaptığı değerlendirmeler sonunda iç denetimin etkin olduğu kararına varırsa, kendi tam denetim yapma hakkına halel getirmeksizin bir Yüksek Denetim Kurumu, zaten kıt olan toplam denetim kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla iç denetimle en uygun görev bölüşümünü ve işbirliğini yapmak için çaba harcamalıdır. Yüksek denetim, bir ülkedeki kamu kesiminin genel yapılanması içerisinde, ülkenin yönetimiyle ilgili olarak konulan kuralları hayata geçirmekle görevli olan Yürütme ve İdarenin bütün mali işlem ve eylemlerinin kuralları koyma yetkisini elinde bulunduran Yasama Organı adına en üst düzeyde ve en nihai olarak denetlenmesini anlatmak için, özellikle uluslararası platformlarda sıkça kullanılan bir terimdir. O- Ön denetim Ön denetim, idari veya mali faaliyetlerin, bunların gerçekleşmesinden önce incelenmesini anlatmak için kullanılan bir terimdir. İster Yüksek Denetim Kurumunca isterse başka bir denetim kurumunca gerçekleştirilsin etkin bir ön denetim kamuya emanet edilen fonların sağlıklı kullanımı için vazgeçilmez bir işlevdir. Bir Yüksek Denetim Kurumunca yapılan ön denetimin, zararı vukua gelmeden önce önleme avantajına karşılık kendine aşırı iş yükü yaratma ve kamu yönetiminde görev ve sorumlulukları bulanıklaştırma gibi dezavantajları vardır. Lima Deklarasyonu her ülkenin kendi yasal durumu ile ülke gerçekleri ve ihtiyaçlarının, Yüksek Denetim Kurumunun ön denetim yapıp yapmamasında belirleyici olacağını kabul etmektedir. P- Vesayet Denetimi Yerel yönetimlerle, yerinden yönetim kuruluşlarının organ, eylem ve işlemleri yönünden merkezi yönetimce denetlenmesidir. Sayı :2005-56 05 Aralık 2005 ENFLASYON HEDEFLEMES REJMNN GENEL ÇERÇEVES ve 2006 YILINDA PARA ve KUR POLTKASI Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ARALIK 2005 1 I. ENFLASYON HEDEFLEMESİ REJİMİNE GEÇİS Giriş 1. Enflasyon hedeflemesi, gerek gelişmiş ülkelerde gerekse gelişmekte olan ülkelerde başarısı kanıtlanmış ve giderek artan sayıda ülke tarafından uygulanan bir para politikası rejimidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (Merkez Bankası), 2002 yılı basında para politikasının genel çerçevesine ilişkin yaptığı duyuruda, para politikasında nihai hedefin enflasyon hedeflemesine geçmek olduğunu, ancak gerekli ön koşullar tamamlanmadan enflasyon hedeflemesine geçilmesinin rejimin güvenilirliğini daha başlamadan sarsacağını ve bu nedenle enflasyon hedeflemesine geçiş için, para politikasının etkinliğini kısıtlayan unsurların zayıflamasının bekleneceğini vurgulamıştı. Aynı duyuruda, enflasyon hedeflemesi rejimine geçilene kadar “örtük enflasyon hedeflemesi” uygulanacağı belirtilmişti. Bu doğrultuda Hükümet ile birlikte enflasyon hedefleri saptanmıştır. Kısa vadeli faiz oranları enflasyonla mücadelede etkin olarak kullanılırken, para tabanı da ek bir çapa olarak belirlenerek, enflasyon hedeflerinin güvenilirliğinin artırılması amaçlanmıştır. Uygulanan bu politika; Merkez Bankası’nın bağımsızlığı yolunda atılan adımlar, mali disiplin ve süregelen yapısal düzenlemelerin de katkısıyla, fiyat istikrarı yolunda önemi yadsınamaz kazanımları da beraberinde getirmiştir. 2. Geçen süre zarfında, dalgalı kur rejimine uyum artmış ve enflasyon hedeflemesi rejimine geçiş için elverişli bir ortam oluşmasına yönelik önemli mesafeler alınmıştır: Enflasyon hedeflerinin tümüne ulaşılmış, güvenilirlik artmış, enflasyon bekleyişleri hedeflere yakınsamıştır. Bugün enflasyon son otuz yılın en düşük seviyelerinde bulunmaktadır. Kamu borç stokunun çevrilebilirliğine ilişkin tartışmalar geçmişte ekonomideki gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer alırken bugün artık bu yerini kaybetmiştir. Mali disiplinin sürekliliği konusundaki kaygılar büyük ölçüde hafiflemiştir. Finansal piyasaların derinliği artmaya başlamış, finansal kesimin kırılganlığı azalmıştır. 3. Ekonomik istikrarda alınan mesafeler ters dolarizasyon sürecinin başlamasını sağlamış, zaman zaman kesintiye uğrasa ve alınması gereken daha mesafe olsa da, portföy tercihlerinde Türk parası cinsinden yatırımların ağırlığı artmaya başlamıştır. 4. Yine bu süreçte, Türk lirasından altı sıfır atılarak Yeni Türk Lirası’na geçilmiştir. Para reformu olarak adlandırdığımız bu adım, elde edilen kazanımların kalıcılığına duyduğumuz güvenin bir göstergesi olmuştur. 5. Orta vadeli programın açıklanması, Avrupa Birliği ile tam üyelik amaçlı müzakere sürecinin başlaması ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan anlaşmayla birlikte temel makroekonomik değişkenlerin öngörülebilirliği daha da artmaya başlamıştır. 6. 2001-2005 döneminde, enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesi açısından ön koşullardan bir diğeri olan para politikasında kurumsal alt yapının iyileştirilmesi konusunda da çok önemli adımlar atılmıştır. Bu süreç içinde Merkez Bankası, kurumsal çerçevesini etkinleştirmiş, iletişim politikasını daha net ortaya koymuş, bilgi setini genişletmiş ve enflasyon öngörü yöntemlerini geliştirmiştir. Ayrıca geçen zaman içinde, Merkez Bankası bağımsızlığı konusunda uygulama anlamında önemli mesafe alınmış; bu gelişme, kronik enflasyonist sürece tekrar dönülmeyeceği konusundaki bekleyişleri de güçlendirmiştir. 7. Bütün bu gelişmeler, enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesi için ön koşulların büyük oranda oluştuğuna ve doğru zamanın yaklaşmakta olduğuna işaret etmiştir. Gerek Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı fiyat endekslerinde yapmış olduğu değişiklikler, gerekse gerçekleştirilen para reformu nedeniyle, Merkez Bankası, 2005 yılında da enflasyon hedeflemesi rejimine geçmemiş, ancak bu dönemi enflasyon hedeflemesi rejimine geçiş için son hazırlık dönemi olarak ilan etmiştir. Bu hazırlık döneminde para politikasının daha da kurumsallaşması yönünde atılan adımlar, para politikası stratejisi uygulamasını enflasyon hedeflemesi rejimine bir kademe daha yaklaştırmıştır. Söz konusu dönemde, Para Politikası Kurulu toplantıları önceden belirlenen ve kamuoyuna ilan edilen tarih ve saatte yapılmaya ve faiz kararları bu toplantılardan sonra ve toplantıdaki görüşler de dikkate alınarak takip eden işgünü saat 9.00’da açıklanmaya başlanmıştır. Kararların ardından ise, Para Politikası Kurulu üyelerinin de görüşlerini içeren ve kararın gerekçesi niteliğinde bir metin gecikmeksizin yayımlanmaya başlanmıştır. Bu metinler sadece mevcut kararı gerekçelendirmekle sınırlı kalmamış, faiz oranlarına ilişkin kararların gelecekte izleyeceği seyre ilişkin sinyaller de vermiştir. Yine bu dönemde kurum içinde organizasyon yapısı yenilenmiş ve para politikasına ilişkin görev tanımları netleştirilmiştir. Sonuç olarak, son dört yıllık dönemde özellikle de son bir yıl içinde para politikasının öngörülebilirliği belirgin bir ölçüde artmış, kurumsal altyapı ve şeffaflık konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. 8. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2006 yılında para politikası kurumsallaşma süreci çerçevesinde enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulamasına geçecektir. Bu rejim ile birlikte, son yıllardaki “düsen enflasyon” sürecinden “fiyat istikrarı” sürecine doğru ilerlenmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda, önümüzdeki dönemde para politikasının genel çerçevesinde, enflasyon hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için izlenilecek politikalar konusunda giderek artan bir açıklık ve hesap verme söz konusu olacaktır. Bu duyuru, enflasyon hedeflemesi rejiminin çerçevesine ilişkin temel bir politika metni olarak algılanmalıdır. ENFLASYON HEDEFLEMESİ REJİMİNİN GENEL TANIMI 9. Merkez bankalarının birincil ve öncelikli amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Enflasyon hedeflemesi ise, fiyat istikrarına ulaşılabilmesi amacıyla uygulanan ve giderek yaygınlaşan bir para politikası stratejisidir. Akademik yazında bir çok farklı tanım bulunsa da, uygulamalara bakıldığında enflasyon hedeflemesi rejimini diğer rejimlerden ayıran iki ana unsurun bulunduğu görülmektedir: i. Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayan merkez bankaları, enflasyon hedeflerini rakamsal olarak açıklamakta, bu hedeflere ulaşmayı taahhüt etmekte ve açıklanan hedeflere ulaşılamaması durumunda kamuoyuna hesap vermekle yükümlü olmaktadırlar. ii. Para politikası kararlarının ekonomiyi etkilemesi belli bir süre gerektirdiğinden, merkez bankaları bugünkü enflasyonu değil gelecekteki enflasyonu kontrol edebilmekte, bu amaçla belirli zaman aralıklarıyla enflasyon tahminleri oluşturmakta ve bu tahminleri kamuoyu ile paylaşmaktadırlar. Bu nedenle, enflasyon hedeflemesi rejimi çoğu zaman “enflasyon tahmini hedeflemesi” olarak da adlandırılabilmektedir. Bu doğrultuda, öngörülerin enflasyon hedefi ile tutarlılığı ve hedeften sapma konusundaki riskler kamuoyuna anlatılmaktadır. 10. Türkiye’de uygulanan para politikası kademeli olarak enflasyon hedeflemesi rejimine yaklaşmıştır. 2006 yılında ise şeffaflık ve hesap verebilirlik alanında atılacak yeni adımlar ile, uygulanacak olan para politikası artık enflasyon hedeflemesi rejimi olarak tanımlanacaktır. Diğer ülke örnekleri ve Türkiye’nin geçmiş deneyimleri incelendiğinde, enflasyon hedeflemesi rejiminin para politikasında bir son olmadığı; aksine, kesintisiz bir “gelişme” sürecinin bir parçası olduğu görülmektedir. Kuskusuz, bu gelişme süreci sadece politika uygulayıcıları için değil, tüm ekonomik birimler için de geçerlidir. Bu süreçte kamuoyu ile karşılıklı etkileşimin ve bilgi paylaşımının artması rejimi daha işlevsel ve etkin kılacaktır. Bu doğrultuda, Merkez Bankası açısından önümüzdeki dönemin baslıca gündem maddeleri, şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve öngörülebilirliğin artırılması olacaktır. Önümüzdeki dönemde uygulanacak para politikasının ana ilkeleri aşağıda özetlenmektedir. TÜRKİYE’DE ENFLASYON HEDEFLEMESİ REJİMİNİN GENEL ÇERÇEVESİ 11. Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi rejimi konusunda 2000 yılından bu yana çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’de enflasyon hedeflemesi rejiminin ana çerçevesi oluşturulurken, bu rejimi uygulayan 20’yi askın gelişmis ve gelişmekte olan ülkenin deneyimlerinden faydalanılmıstır. _ncelenen ülke örnekleri, tarihsel, kültürel, ekonomik ve siyasal farklılıklar nedeniyle, “her ülkeye uygun tek ve en iyi uygulama” olmadıgını göstermistir. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde genel yapı olusturulurken Türkiye’ye özgü bir modelin olusturulması gerektigi göz önüne alınmıstır. Enflasyon Hedefi ve Hedefleme Süresi 12. Kamuoyu tarafından kolay anlasılabilirligi ve iletisim açısından avantajları göz önüne alınarak, enflasyon hedefi “nokta hedef” olarak belirlenmistir. Toplumun her kesimi tarafından kolaylıkla takip edilebildigi ve günlük yasam maliyetini iyi ölçen bir gösterge oldugu için, enflasyon hedefinin Tüketici Fiyat Endeksi üzerinden tanımlanması tercih edilmistir. Bu dogrultuda, hedeflenen degisken 2003 temel yıllı Tüketici Fiyat Endeksi’nin yıllık yüzde degisimi ile hesaplanan yıl sonu enflasyon oranıdır. 2006 yılından itibaren üç yıllık bütçe uygulamasına geçildigi göz önüne alındıgında, üç yıllık bir hedef patikasının açıklanmasının, enflasyon hedeflerinin içsel tutarlılıgını ve diger makroekonomik projeksiyonlarla uyumunu artıracagı düsünülmektedir. Bu nedenle, enflasyon hedeflemesi rejiminin bu ilk asamasında hedefler üç yıllık olarak ilan edilmektedir. Katılım Öncesi Ekonomik 5 Program ve üç yıllık bütçe planlarıyla uyumlu olarak, 2006, 2007 ve 2008 için yıl sonu hedefleri sırasıyla yüzde 5, yüzde 4 ve yüzde 4 olarak belirlenmistir. 2009 yıl sonu hedefi ise 2006 yılı içinde açıklanacaktır. Hedefin Yorumlanması 13. Örtük enflasyon hedeflemesi çerçevesinde 2002-2005 yılları arasında yıl sonu enflasyon hedefleri açıklanmıs, enflasyon ilk üç yıl üst üste belirlenen hedeflerin altında gerçeklesmistir. Büyük bir olasılıkla 2005 yılında da hedefin altında kalınacagı öngörülmektedir. Enflasyonun düsük seviyelerde istikrara kavustugu normal sartlar altında, gerçeklesen enflasyon rakamının sistematik olarak hedefin altında kalması olumsuz bir durum olarak degerlendirilebilir. Ancak, 2001-2005 döneminde kronik enflasyonist ortamdan tek haneli rakamlara giderken temel amaç yüksek enflasyonu düsürmek oldugundan, hedeflerin altında kalınması bekleyisleri olumsuz etkilememis; aksine enflasyondaki düsüsün sürecegine dair algılamaları kuvvetlendirmistir. Dolayısıyla, söz konusu dönemde enflasyonun hedeflerin altında kalması, üzerinde kalmasına oranla daha kabul edilebilir bir durum olarak degerlendirilmistir. Bu baglamda Merkez Bankası’nın ilan ettigi hedefler, örtük bir sekilde “üst sınır” olarak algılanmıstır. Ancak, önümüzdeki yıllarda bu durumun degismesi kaçınılmazdır. Zira, enflasyonun istikrara kavustugu ekonomilerde para politikası, enflasyonun hedefin altında olmasından çok hedeflerle tutarlı olmasını amaçlamak durumundadır. Bu dogrultuda, bundan böyle Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi rejimi sürecinde hedeften asagı ya da yukarı yönlü sapmaları aynı sekilde degerlendirecektir. Bir diger deyisle, enflasyonun hedefin belirgin olarak altında kalması, belirgin olarak üzerinde olması kadar önem tasıyacak ve nedenleri kamuoyuna açıklanması gereken bir durum olarak degerlendirilecektir. Hedeften Sapma ve Hesap Verme 14. Tüketici Fiyat Endeksi gibi kapsamlı bir endeksle ölçüldügünden, enflasyon, para politikasının denetimi dısındaki unsurlardan kaynaklanan oynaklıklar gösterebilecektir. Petrol fiyatlarındaki gelismeler, uluslararası likidite kosulları ile küresel risk algılamasındaki degisimler, dolaylı vergi ve kamu fiyat ayarlamaları, islenmemis gıda fiyatlarındaki öngörülemeyen hareketler gibi unsurlar, enflasyonda zaman zaman dalgalanmalar yaratabilecektir. Bütün bu unsurlara ekonomideki veri ve model belirsizligi de eklenince, nokta hedef söz konusu 6 oldugunda enflasyon gerçeklesmesinin hedefle birebir aynı olma olasılıgının son derece düsük oldugu açıktır. _ste bu nedenle, Merkez Bankası’nın, enflasyonun belirlenen nokta hedeflerden en ufak bir sapma dahi göstermeyecegi taahhüdünü vermesi mümkün degildir. 15. Ancak bu durum hesap vermeme anlamına gelmemelidir. Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamasında, enflasyonun herhangi bir dönem içinde hedeften belirgin olarak sapması durumunda, Merkez Bankası söz konusu gelismenin nedenlerini yayımladıgı raporlar aracılıgıyla kamuoyuna açıklayacaktır. Bu baglamda, Merkez Bankası yayımlayacagı raporlar aracılıgıyla kamuoyuna sürekli olarak hesap vermek durumunda olacaktır. Ancak yine de, enflasyon gerçeklesmelerinin hedeften asırı sapma gösterdigi durumlarda, Merkez Bankası’nın bu durumu kamuoyuna açıklayacagı ayrı bir mekanizma olusturması önem tasımaktadır. Zira Merkez Bankası Kanunu’nun 42. maddesinde, “Banka, belirlenen hedeflere ilan edilen sürelerde ulasılamaması ya da ulasılamama olasılıgının ortaya çıkması halinde, nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükümete yazılı olarak bildirir ve kamuoyuna açıklar.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu madde, hesap verebilirligi sagladıgından, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde titizlikle uygulanacaktır. 16. Bu noktada yanıtlanması gereken temel soru, bu mekanizmanın nasıl olusturulacagıdır. Yukarıda 14. paragrafta açıkça belirtildigi gibi, nokta hedefin tam olarak tutturulması olasılıgı hemen hemen sıfırdır. Bu durumda, hedeften ondalık hatta yüzdelik rakamlarla ifade edilebilecek bir sapma durumunda bile hesap verme gündeme gelecek midir? Ne büyüklükte bir sapma bu tür bir açıklama yapılmasını gerektirmektedir? Açıktır ki, bu düzeyin büyüklügü önemlidir, ancak, bu düzeyin nasıl algılanacagı çok daha önemlidir. Sapma düzeyinin belirlenmesi, bizatihi bir “belirsizlik aralıgı”nın ifade edilmesi anlamına gelmektedir. Kritik olan nokta, bu aralıgın hiç bir sekilde enflasyon hedefi aralıgı olarak algılanmamasının gerekliligidir. 17. Hedef etrafında bir aralık olusturulması, enflasyon hedeflemesi uygulayan ve nokta hedef ilan eden merkez bankalarının büyük bir çogunlugu tarafından tercih edilen bir uygulamadır.1 Merkez bankalarının nokta hedef etrafında bir aralık 1 International Monetary Fund, 2005, “Does Inflation Targeting Work In Emerging Markets?”, World Economic Outlook, 4, Bölüm 4, s.161-186, Eylül, Washington DC. 7 olusturmaları, para politikasının normalin üzerinde gevsetilecegi anlamına gelmemektedir. Tekrar vurgulamak gerekirse, belirsizlik aralıgı herhangi bir hedef olarak algılanmamalıdır; 2006 yılında açıklanan aralık hedeften her iki yönde “asırı sapma” esikleri için sadece gösterge niteligi tasımaktadır ve Merkez Bankası iletisim politikasını kolaylastıracak bir unsurdur. Büyük dıssal sokların olusmadıgı ana senaryo altında, Merkez Bankası’nın amacının nokta hedefe mümkün oldugunca yakın olmak oldugu ve dolayısıyla yüzde 5 hedefinden yukarı ve asagı yönlü sapmaların Bankaca esit ölçülerde degerlendirileceginin kamuoyunca son derece iyi anlasılması gerekmektedir. Ayrıca, önümüzdeki yıllarda fiyat istikrarına daha da yaklasılması sonucu belirsizlik aralıgının daralmasının söz konusu olabilecegi de ekonomik birimlerce not edilmelidir. 18. Yukarıdaki degerlendirmeler ısıgında, 2006 yılı için “belirsizlik aralıgı” her iki yönde de iki puan olarak olusturulmustur. Yıl sonu hedefi ile tutarlı enflasyon patikası ve etrafındaki belirsizlik aralıkları asagıda verilmektedir. Bu aralıkların dısına çıkılması durumunda, Merkez Bankası bunun nedenlerini ve alınması gereken önlemleri ayrı bir raporla Hükümete sunacak ve bu raporu kamuoyu ile paylasacaktır. TABLO 1. YIL SONU HEDEF_ _LE TUTARLI ENFLASYON PAT_KASI VE BEL_RS_ZL_K ARALIGI Mart 2006 Haziran 2006 Eylül 2006 Aralık 2006 Belirsizlik Aralıgı Üst Sınır 9.4 8.5 7.8 7 Hedefle Tutarlı Patika 7.4 6.5 5.8 5 Belirsizlik Aralıgı Alt Sınır 5.4 4.5 3.8 3 Orta Vadeli Bakısın Yaygınlasması 19. Belirsizlik aralıgının olusturulması ile “orta vadeli bakıs” arasında da yakın bir iliski vardır. Enflasyonu belirgin sekilde artıran veya azaltan geçici dıssal soklarla mücadele edilirken makroekonomik dalgalanmaların en aza indirgenebilmesi açısından da, nokta hedefin etrafında referans olarak alınabilecek bir “belirsizlik 8 aralıgına” ihtiyaç duyulmaktadır. Merkez Bankası açısından orta vadede önemli olan, enflasyondaki geçici dalgalanmalardan ziyade, enflasyonun kademeli olarak asagı inerek bir yıl içinde yüzde 5, iki yıl içinde ise yüzde 4 civarına gelmesi ve belirli bir istikrara kavusmasıdır. Dikkat edilirse, bu tür bir uygulamada orta vadeli enflasyon hedefi ön plana çıkmaktadır. Büyük dıssal sokların enflasyon üzerindeki geçici etkilerine anında tepki verilmemekte, orta vadeli hedeflere vurgu yapılarak politika tepkisi zamana yayılmaktadır. Bu baglamda, Merkez Bankası, enflasyonu hedeften uzaklastıran bir sokun nasıl algılandıgını (hangi oranda kalıcı hangi oranda geçici nitelik tasıdıgının degerlendirilmesi gibi) kamuoyuna açıklıkla anlatacak, hedefe tekrar yakınsamaya yönelik politikaları uygulamakla kalmayacak, aynı zamanda 15. paragrafta deginilen Kanunu’nun 42. maddesi geregi bu konuda yapılması gerekenleri de siyasi otorite ile paylasacak ve hedefe ne kadar zaman içinde tekrar yakınsanacagı konusunda kamuoyuna bilgi verecektir. 20. Örnegin, petrol fiyatlarının yükselmesi durumunda, bu yükselisin birincil etkilerine karsı merkez bankalarının tepki vermemeleri gerektigi genel kabul gören bir görüstür. Ancak bu görüsün uygulamaya konulabilmesi bir ölçüde esneklik gerektirdiginden, hedef etrafında belirsizlik aralıgı olusturulması gereklidir. 21. Bu hususun bir örnekle açıklanmasında fayda görülmektedir: Önümüzdeki aylarda petrol fiyatlarının varil basına 100 ABD dolarına çıktıgı ve 2006 yılı boyunca bu seviyenin devam ettigi bir senaryo altında, petrol fiyatlarının enflasyon üzerindeki birincil etkileri 3-4 puana ulasabilecek ve dogal olarak Merkez Bankası 2006 yıl sonu enflasyonunun yüzde 5 hedefinin üzerinde olusmasına müsamaha gösterecektir. Zira, Merkez Bankası petrol fiyatlarında varsayılan artısa ragmen 2006 yılında yüzde 5’lik hedefine ulasma çabasına girerse, faizleri çok yüksek düzeylere çıkarmak zorunda kalabilecek ve ekonomik faaliyette normalin çok üzerinde bir daralma yaratarak, toplumsal refah seviyesini olumsuz etkileyebilecektir. Bunun yerine, Merkez Bankası söz konusu örnek durumda 2006 yılı hedefinden sapılmasına izin verecek, ancak ikincil etkileri önlemek ve bekleyisleri denetim altında tutmak amacıyla, enflasyonu 2007 yılında yüzde 4’e indirmeyi taahhüt edecektir. Benzer bir uygulama, uluslararası likidite kosullarındaki degisimler, dolaylı vergi ve kamu fiyat ayarlamaları, yapısal 9 düzenlemeler sonucu kurumların fiyatlamasındaki farklılasmalar ve tarımsal ürün fiyatlarındaki ani hareketler gibi olası gelismeler için de söz konusu olacaktır. 22. Burada önemli olan, yukarıda da açıklandıgı gibi, enflasyonun hedeften uzaklastıgı dönemlerde Merkez Bankası’nın bunun nedenlerini kamuoyuna seffaf bir sekilde açıklayabilmesi ve enflasyonun tekrar hedefe yakınsama zamanlaması ile bu konuda izlenecek para politikası konusunda kamuoyunu bilgilendirebilmesidir. Kuskusuz, söz konusu zaman aralıgı sokların cinsine ve büyüklügüne göre farklılasabilecektir. Farklı sokların enflasyon üzerindeki etkileri zamana ve döneme baglı olarak degisebildiginden, hedeften belirgin olarak sapılması durumunda enflasyonun tekrar hedefe yakınsama süresi, soklar gerçeklestikten ve kaynagı belirlendikten sonra açıklanacaktır. Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri 23. Enerji, islenmemis gıda ve kamu fiyatları ile dolaylı vergilerde ortaya çıkan dalgalanmalar sonucu TÜFE’de zaman zaman öngörülemeyen hareketler meydana gelmektedir. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesi rejiminde hedef ölçütü olarak kullanılacak olan TÜFE enflasyonu, zaman zaman para politikasının denetiminde olmayan unsurlar tarafından etkilenebilmektedir. Bu nedenle, ana enflasyon egiliminin daha iyi anlasılabilmesi baglamında, Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri (ÖKTG), Merkez Bankası’nın ileriye yönelik enflasyon analizinin ve iletisim politikasının bir parçası olmaya devam edecektir. Enflasyona gelen soklar dönemler itibarıyla farklı nitelikte olabilecegi için, tek bir “çekirdek enflasyon” göstergesinin para politikası denetiminde olmayan bütün unsurları dıslama olasılıgı oldukça zayıftır. Bu nedenle, çekirdek olarak adlandırılabilecek tek bir gösterge yerine farklı dıssal sokların ayrıstırılmasına yardımcı olabilecek birden fazla göstergenin birarada degerlendirilmesi yaklasımı benimsenmistir. Kuskusuz, söz konusu göstergelerden bazıları zaman içinde ön plana çıkabilecektir. Ancak, su an itibarıyla tek bir göstergenin çekirdek enflasyon olarak tanımlanması mümkün görünmemektedir. Bu süreçte, Merkez Bankası hangi göstergeye ne önem atfettigini kamuoyu ile açıklıkla paylasacaktır. Bunun yanında, zaman içinde yeterli gözlem sayısına ulasılması ile, farklı tekniklere dayalı olarak hazırlanan endekslerin olusturulması ve ekonomideki degisen sartlara göre ÖKTG tanımlarının güncellenmesi de söz konusu olabilecektir. 10 Hedeflerin Degistirilme Kosulları 24. Önceden açıklanan bir enflasyon hedefi, sadece, para politikasının denetimi dısındaki unsurlara baglı olarak hedeflerden çok büyük ve uzun süreli sapmalar görüleceginin belirlenmesi ve orta vadeli hedeflerin anlamsız kalması durumunda degisecektir. Bu durumda, yeni hedef Yasa geregi yine Hükümet ile beraber saptanacaktır. 25. Geçici soklar ise, enflasyon hedeflerini degil, enflasyon tahminlerini degistirecektir. Örnegin, dolaylı vergilerin bir defaya özgü ayarlanması o dönemde enflasyonu hedeften uzaklastırsa dahi, bir yıl sonrasının enflasyon tahminleri üzerindeki etkisi çok kısıtlı olacagından hedefin degistirilmesi söz konusu olmayacaktır; bunun yerine, kısa vadeli tahminler degistirilecektir. Böylesi bir durumda, ekonomik birimler için referans olması gereken deger kısa vadede enflasyon tahminleri, orta vadede ise enflasyon hedefi olacaktır. Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde, olaganüstü gelismeler hariç hedeflerin degistirilmemesi esastır. Enflasyon Hedeflemesi Rejiminde Kamu Kesiminin Rolü 26. Dogru para politikası, fiyat istikrarına giden yolda gerek sarttır; ancak tek basına yeter sart degildir. Fiyat istikrarına ulasılabilmesi için, son yıllarda oldugu gibi önümüzdeki yıllarda da maliye politikalarında disiplinin sürmesi esastır. Ülkemizde mali disiplin, enflasyon hedeflemesi rejiminin performansını temelde dört kanaldan etkileme potansiyeline sahiptir. Bunlardan birincisi, uzun dönemli bekleyisler kanalıdır. Mali disiplinin sürdürülerek kalitesinin daha da iyilestirilmesi, borçlanma vadelerini uzatıp risk primini ve risk primindeki oynaklıkları azaltarak para politikasının etkinligini ve öngörülebilirligini artıracak ve enflasyon hedeflemesi rejiminin güvenilirligine katkıda bulunacaktır. 27. _kinci kanal, kamunun kendi ürettigi mal ve hizmetlerin fiyatları yoluyla gerçeklesmektedir. Dogaldır ki, kamu kesiminin ürettigi mal ve hizmetlerin fiyatlarının enflasyon hedefleriyle uyumlu seyretmesi fiyat istikrarına ulasılması açısından son derece önemlidir. 28. Üçüncü kanal ise kamunun gelirler politikası üzerinden çalısmaktadır. Türkiye’de fiyat ve ücret enflasyonuna dair bekleyislerin en önemli belirleyicilerinden biri kamunun kendi çalısanlarına uyguladıgı ücret artıslarıdır. Bu baglamda gelirler 11 politikasının enflasyon hedefi ile uyumlu seyretmesi de enflasyon hedeflemesi rejiminin basarısı için olmazsa olmaz bir sart olarak görülmektedir. 29. Dördüncü kanal dogrudan harcama kanalıdır. Kamunun dogrudan mal ve hizmet alımları, toplam talep yoluyla enflasyona yansımaktadır. Bütün bu kanalların halen önemli bir konumda olması, kronik enflasyon anılarının taze oldugu bir dönemde mali disiplinin sürekliliginin kritik önem tasıdıgı anlamına gelmektedir. Sonuç olarak, enflasyon hedeflemesi rejiminde mali disiplinin sürdürülmesi ve maliye politikalarının hedeflerle tutarlı olarak yürütülmesi, rejimin basarısı açısından temel teskil etmektedir. Enflasyon Hedeflemesi Rejimi ve IMF Sartlılıgı 30. 2006 yılı basında enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte, “IMF programı sartlılıgı” kapsamında; Net Uluslararası Rezervler performans kriteri olmayı sürdürecek, ancak Para Tabanı performans kriterinin ve Net _ç Varlıklar gösterge hedefinin yerlerini “enflasyon gözden geçirme kriterleri” alacaktır. Bu dogrultuda, 2006 yılından itibaren, program çerçevesinde IMF ile gözden geçirmelerde kullanılmak üzere her yılın basında yıl sonu hedefi ile tutarlı bir patika olusturulacaktır. 2005 yılının sonu itibarıyla 2006 yılı Mart, Haziran, Eylül ve Aralık ayı sonları için yıl sonu hedefi ile tutarlı enflasyon rakamları hesaplanmıs ve 18. paragrafta açıklanmıs olan bu rakamlar Niyet Mektubunda yer almıstır. 31. IMF ile yapılan program çerçevesinde, gözden geçirmelerde kullanılmak üzere hazırlanan üç aylar itibarıyla 2006 yıl sonu hedefi ile tutarlı enflasyon patikası Grafik 1’de sunulmaktadır. Söz konusu patika olusturulurken baz etkisi ve mevsimsellik gibi unsurlar göz önüne alınmıstır. 2007 yılına iliskin patika, 2006 yılının sonunda olusturulacaktır. 12 32. Grafik 1’den de görülecegi gibi, hedefle tutarlı patikanın etrafında gözden geçirme kriterleri olusturulmustur. Her üç aylık dönemler itibarıyla, hedefle tutarlı patikanın bir puan ya da daha fazla altında kalınması veya üzerine çıkılması durumunda gözden geçirmelerde IMF teknik elemanları ile görüsmelerde bulunulması söz konusu olacaktır. Böyle bir durumun ortaya çıkması halinde, Merkez Bankası sapmanın nedenlerini yayımladıgı dönemsel raporlar aracılıgıyla kamuoyuna açıklayacaktır. 33. Hedefle tutarlı patikanın 2 puan ya da daha fazla altında kalınması veya üzerine çıkılması durumunda ise, söz konusu durum program sartlılıgının ihlal edilmesi anlamına geleceginden, program esasları dahilinde alınması gereken önlemler açıklanacaktır. Bu uygulama, aynı zamanda yukarıda hesap verebilirlik bölümünde deginilen, “Merkez Bankası’nın hedefle uyumlu patikanın iki puan altında veya üzerinde olması durumunda ayrı bir metin hazırlayarak bu durumun nedenleri ve alınması gereken önlemleri kamuoyuna açıklaması ve Hükümete yazılı olarak bildirmesi” ilkesi ile uyumludur. Böylece program sartlılıgının olası bir ihlalinde kamuoyuna yapılacak olan açıklama IMF’ye de sunulacak ve bu konudaki seffaflık tesis edilmis olacaktır. GRAF_K 1. PROGRAM SARTLILIGI: YIL SONU HEDEF_ _LE TUTARLI ENFLASYON PAT_KASI* 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 03.06 06.06 09.06 12.06 Yıl Sonu Hedefi: * _ç Aralık : +/- 1 yüzde puan Dıs Aralık: +/- 2 yüzde puan 13 34. Burada vurgulanması gereken son derece kritik bir husus bulunmaktadır: Yukarıda çerçevesi açıklanan program sartlılıgı, para politikasının üç aylık dönemlere odaklanması anlamına gelmemektedir. Program dahilinde olusturulan patika, enflasyonun yıl içinde izleyecegi seyrin hedeflerle tutarlılıgının degerlendirilmesi bakımından göreli bir önem tasıyacaktır; Merkez Bankası, para politikası kararlarında orta vadeli yaklasımını devam ettirecektir. Örnegin, 2006 yılı Ocak ayı itibarıyla, hedefle tutarlı patikadan Mart ayında önemli bir sapma olacagının öngörülmesi halinde, enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle tutarlı ise, bu durum kamuoyuna açıklanacak ve para politikası tepki vermeyecektir. Enflasyon Raporu ve Öngörüler 35. Enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle beraber, para politikasının temel iletisim aracı üç ayda bir yayımlanacak olan Enflasyon Raporu olacaktır. Rapor’un 2006 yılı yayım tarihleri Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının son haftası olarak belirlenmistir. Rapor’un ilk sayısı, 2006 yılında, Ocak ayının sonunda yayımlanacaktır. Daha önce yine üç ayda bir yayımlanmakta olan Para Politikası Raporu ise yeni dönemde yayımlanmayacaktır. 36. Enflasyon Raporu’nda enflasyon ve genel makroekonomik gelismeler kapsamlı olarak ele alınacaktır. Rapor’daki en büyük yenilik, Merkez Bankası’nın enflasyon öngörülerinin yayımlanması olacaktır. Geçmis Rapor’da yer alan öngörülerde bir degisiklik olması durumunda ise güncel öngörülerin bir önceki döneme oranla neden farklılastıgına iliskin bilgi verilecektir. Ayrıca Rapor’da, enflasyonu etkileyen unsurların genel degerlendirmesi esliginde gelecekte uygulanabilecek politikalara iliskin sinyaller de yer alacaktır. Böylelikle, enflasyon hedeflemesi rejiminin gerektirdigi seffaflık ve hesap verebilirlik alanlarında önemli bir adım daha atılmıs olacaktır. 37. Hiç süphesiz, para politikası ve enflasyon öngörülerinin olusturulma asamasında, dıssal soklardan veya ekonominin sürekli bir degisim içinde olmasından kaynaklanan bir çok belirsizlik bulunmaktadır. Söz konusu belirsizlik dünyadaki bütün ekonomiler için geçerli olup, Türkiye gibi yapısal dönüsüm yasanan ekonomilerde daha da yüksek olmaktadır. Bütün bu olası sokların ve belirsizliklerin enflasyon öngörülerine yansıması kaçınılmazdır. Bu baglamda, öngörülerin Merkez Bankası’nın enflasyona bakısını Rapor’un çıktıgı dönem itibarıyla yansıtacagı, dolayısıyla iki Rapor dönemi arasında ortaya çıkabilecek 14 sürpriz gelismelerin ve alınacak her türlü yeni bilginin enflasyon öngörülerini degistirebilecegi hususunun kamuoyu tarafından anlasılması son derece önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken, öngörülerde degisiklik olması degil, degisikligin nedenlerinin Enflasyon Raporu aracılıgıyla kamuoyuna açıklıkla anlatılacak olmasıdır. Diger bir ifadeyle, Merkez Bankası’nın sürekli bir hesap verme durumu söz konusu olacaktır. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti 38. Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanmasında Enflasyon Raporu’nun yanı sıra, Para Politikası Kurulu toplantı özetleri de iletisim politikasının önemli araçlarından biri olacaktır. Bugüne kadar benzer bir islevi üstlenen aylık Enflasyon ve Görünüm Raporu yerini ikili bir raporlama sistemine bırakacaktır: Para politikası kararının hemen ardından, karar ile birlikte kararın gerekçesini özetleyen kısa bir metin yayımlanacaktır. Para Politikası Kurulu’nun degerlendirmelerini ve enflasyon görünümüne yönelik durusunu özetleyen metin ise toplantı tarihinden sonra 5 is günü içinde yayımlanacaktır. Diger _letisim Araçları 39. Enflasyon hedeflemesi rejiminde iletisim politikası kapsamında kullanılacak bir diger önemli araç ise, basın toplantıları ve sunumlar olacaktır. Merkez Bankası, zaman zaman enflasyon hedeflemesi rejiminin genel çerçevesini, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerindeki sunumlar aracılıgıyla kamuoyuyla paylasacaktır. 2006 yılı Ocak ayında Enflasyon Raporu’nun yayımlanmasıyla beraber, Rapor’un içerigi bir basın toplantısıyla tanıtılacaktır. Takip eden dönemde ise her üç ayda bir Enflasyon Raporu’nun temel mesajı yine bir basın toplantısıyla kamuoyuna sunulacaktır. 40. _letisim politikasının bir diger ayagı, Merkez Bankası’nın yayımladıgı teknik raporlar, aktarım mekanizmasının daha iyi anlasılmasına yönelik notlar ve enflasyon tahminlerinde kullanılan yöntemlere iliskin sunuslar olacaktır. Hali hazırda Merkez Bankası bünyesinde para politikası kararlarını desteklemek üzere bir tahmin ve politika analizi sistemi olusturulmustur. Ancak, bu asamada Merkez Bankası tek bir modele baglı kalmayacaktır. Aktarım mekanizmasının isleyisine iliskin belirsizlikler ve ekonominin hızla degisen yapısı nedeniyle, tek bir modele baglı kalınmasının dogru olmadıgı ve para politikası kararlarında farklı 15 varsayımları içeren farklı modellerin uzman görüsleriyle desteklenerek bir arada degerlendirilmesinin önemli oldugu düsünülmektedir. Bu konuda gerek akademik yazın, gerekse merkez bankacılıgı deneyimleri hemfikir durumdadır. Bu nedenle, bu asamada bir model açıklanması söz konusu olmayacaktır. Nitekim, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Brezilya gibi gelismekte olan ülkelerin bir çogunun da enflasyon hedeflemesinin ilk yıllarında her hangi bir model açıklamadıkları görülmektedir.2 41. Bugüne kadar Merkez Bankası, ekonominin isleyisine iliskin görüslerini zaman zaman çesitli sunumlar, raporlar ve çalısma tebligleri aracılıgıyla kamuoyuna sunmustur. Diger ülkelerde oldugu gibi Türkiye’de de, aktarım mekanizması önceki dönemlere göre belirginlesmekle birlikte halen önemli düzeyde belirsizlikler tasımaktadır. Ancak yine de, seffaflık ilkesinin bir geregi olarak Merkez Bankası ekonomiye bakısını kamuoyuyla paylasmak durumundadır. Bu dogrultuda Merkez Bankası, para politikasının enflasyon üzerindeki etkilerine iliskin görüslerini gerek raporlar, gerekse sunumlar aracılıgıyla kamuoyuyla paylasmaya devam edecektir. Yeni dönemde bu konudaki çabalar artarak sürecek, Merkez Bankası bünyesinde enflasyon tahminlerinin nasıl olusturulduguna iliskin bilgiler kademeli olarak kamuoyuyla paylasılacaktır. 42. Özellikle enflasyon hedeflemesi rejimine geçildigi 2006 yılından itibaren, kamuoyunun Merkez Bankası’nın yayımladıgı raporları ve diger belgeleri iyi takip edip dogru yorumlaması son derece önem tasımaktadır. Bu konuda bir örnek verilmesi faydalı olacaktır: 2005 yılı Ekim ayı enflasyon rakamları yayımlandıktan sonra, kamuoyunda “Ekim ayında, enflasyon beklentilerin üzerinde gerçeklestigi için Merkez Bankası’nın temkinini artırdıgı” gibi yorumlar görülmüstür. Ekonomi politikalarının etkinliginin artması açısından bu ve benzeri yorumlara sebep olan kısa vadeli bakıs açısının bir an önce kırılması ve yayımladıgımız metinlerin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Zira, bir ay önce yayımlanan Enflasyon ve Görünüm Raporu’nda Ekim ayında fiyat artıslarının yüksek olacagı öngörülmüstü; dolayısıyla, bu gelisme Kasım ayı para politikası kararında önemli bir yeni bilgi olarak degerlendirilmemistir. Merkez Bankası’nın temkin düzeyini etkileyen unsurlar, her hangi bir ayda bazı malların fiyatlarındaki mevsimsel artıslardan çok, 2 Schaechter Andrea, Mark R. Stone, ve Mark Zelmer (2000): “Adopting Inflation Targeting: Practical Issues for Emerging Market Countries”, IMF Çalısma Tebligi, No 202 16 orta vadeli enflasyon görünümünün hedeflerle tutarlılıgına iliskin öngörüler olmaktadır. Karar Alma Süreci 43. Enflasyon hedeflemesi rejimine geçildiginde, Para Politikası Kurulu para politikası kararlarında “tavsiye veren” konumdan “karar alıcı” konuma geçecektir. Olaganüstü kosullar hariç, Para Politikası Kurulu, 2001’den bu yana oldugu gibi, 2006 yılında da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu geregi aylık olarak toplanmaya devam edecektir. 2005 yılından farklı olarak, toplantı tarihleri her ayın aynı gününe denk gelmeyecek, ancak seffaflık ilkesiyle uyumlu olarak, toplantı tarihleri yıllık olarak önceden kamuoyuna ilan edilecektir. Ek’te verilen 2006 yılı toplantı tarihlerinden de görülecegi gibi, toplantıların her ayın ikinci yarısına denk gelmesi ilkesi benimsenmistir. Toplantı tarihleri; resmi tatiller, bayramlar, ay içindeki veri akım süreci ve milli gelir verilerinin açıklanma tarihleri gibi unsurlar göz önüne alınarak belirlenmistir. Önümüzdeki dönemde enflasyon projeksiyonlarının yenilenmesi ve Enflasyon Raporu’nun yayımlanması ise milli gelir rakamlarının açıklanmasını takiben yılda dört defa gerçeklestirilecektir. Dolayısı ile, yıl içindeki on iki Para Politikası Kurulu toplantısından dördü Enflasyon Raporu’nun yayımlanması ile aynı döneme denk gelecektir. 44. Yeni dönemde toplantılar saat 14.00-17.00 arasında iki asamalı olarak düzenlenecektir. _lk asamaya Merkez Bankası yetkilileri ve uzmanları ile Hazine Müstesarlıgı yetkilileri katılacaktır. Bu asamada, Merkez Bankası’nın ilgili birimleri ve Hazine Müstesarlıgı yetkilileri, ekonomik gelismelerle ilgili olarak hazırladıkları degerlendirmeleri Para Politikası Kurulu’na sunarak tartısmaya açacaktır. Aynı gün gerçeklesecek ikinci asamada ise sadece Para Politikası Kurulu üyeleri toplanacak ve görünüme iliskin son degerlendirmeler yapıldıktan sonra oylamaya geçilecektir. Oylama bittikten sonra Para Politikası Kurulu üyeleri gerekçeye temel teskil edecek kısa metni olusturacaktır. Karar, gerekçesiyle birlikte aynı gün saat 17.00 ile 19.00 arasında Merkez Bankası tarafından bir basın duyurusu ile açıklanacak ve internet sitesinde yer alacaktır. 17 II. DÖV_Z KURU POL_T_KASI, DÖV_Z ALIM _HALELER_ VE L_K_D_TE YÖNET_M_ Döviz Kuru Politikası ve Döviz Alım _haleleri 45. Merkez Bankası 20 Aralık 2004 tarihinde “2005 Yılında Para ve Kur Politikası” baslıklı basın duyurusu ile uygulanmakta olan kur politikası ve döviz alım ihalelerinin genel çerçevesini kamuoyu ile paylasmıstır. Buna göre; i. 2001 yılı krizinden sonra yasanan iktisadi dönüsüm süreci, makroekonomik istikrar yolunda önemli mesafelerin alınmasını saglayarak geçmis dönemdeki istikrarsız makroekonomik politikalar ve yüksek enflasyonun yarattıgı ‘dolarizasyon’un giderek azalmasını saglamıstır. 2002 yılından itibaren temel egilim, ekonomik birimlerin portföylerinde giderek daha fazla Türk parası cinsinden varlık tutmaları olmustur. Söz konusu ‘ters dolarizasyon’ süreci, ödemeler dengesindeki olumlu gelismeler ile birlikte ekonomide döviz arzının giderek artmasını desteklemistir. ii. Güçlü döviz rezervi pozisyonuna sahip olmanın uygulanan programa iliskin güvenin artmasına saglayacagı katkı, Hazine’nin dıs borç ödemeleri ile ülkemize özgü bir durum olan ve Merkez Bankası bilançosunda yükümlülükler içinde önemli bir yer tutan yüksek maliyetli isçi dövizi hesaplarının uzun vadede asamalı olarak azaltılması gerekliligi dikkate alınarak, döviz arzının döviz talebine kıyasla giderek arttıgı dönemlerde Merkez Bankası’nca rezerv biriktirme amaçlı döviz alım ihaleleri gerçeklestirilmistir. 1 Nisan 2002 tarihinde baslanan döviz alım ihaleleri 2003 ve 2004 yıllarında da piyasa kosulları elverdigince çesitli aralıklarla sürdürülmüstür. iii. Dalgalı kur rejimi uygulamasında temel ilke, döviz kurunun bir para politikası aracı olarak kullanılmaması ve Merkez Bankası’nın herhangi bir kur hedefinin bulunmamasıdır. Bu nedenledir ki, ılımlı bir rezerv arttırma politikası yürüten Merkez Bankası, döviz piyasasındaki arz ve talep kosullarını, dolayısıyla kur seviyesini mümkün oldugunca düsük düzeyde etkilemek ve dalgalı kur rejiminin temel ilkelerine ve isleyisine sadık kalmak 18 için döviz alımlarını kuralları önceden belirlenen ihaleler yoluyla yapmaktadır. iv. Bu çerçevede Merkez Bankası; merkezinde mali ve parasal disiplin ile yapısal reformların yer aldıgı yeni bir üç yıllık ekonomik program uygulanacak olmasının ve Avrupa Birligi’ne tam üyelik amaçlı müzakere sürecindeki olumlu gelismelerin hem ters dolarizasyon sürecini hem de ödemeler dengesini olumlu bir biçimde etkileyecegini öngörerek, 22 Aralık 2004 tarihinden itibaren bir süredir ara verdigi döviz alım ihalelerine yeniden baslayacagını açıklamıstır. Ayrıca, döviz alım ihalelerinin döviz piyasasına olan etkisini en aza indirebilmek amacıyla yıllık bir program açıklanmasına ve döviz likiditesinde olaganüstü farklılasmalar görülmedikçe bu programda degisiklige gidilmemesine karar vermistir. v. Diger taraftan, döviz kurundaki oynaklıgın her zaman oldugu gibi Merkez Bankası’nca yakından izlenecegi ve kurlarda her iki yönde olusabilecek asırı oynaklık durumunda piyasaya dogrudan müdahale edilebilecegi, müdahale kararlarının sadece geçmis verilere bakılarak mekanik bir sekilde degil, olusan ve olusabilecek potansiyel oynaklıkların nedenlerinin bütün yönleri ile degerlendirilerek alınmakta oldugu bir kez daha vurgulanmıstır. 46. 2005 yılında düzenlenen döviz alım ihaleleri için, 20 Aralık 2004 tarihinde günlük 15 milyon ABD doları ihale ve yüzde 200 oranında opsiyon (30 milyon ABD doları) olmak üzere toplam 45 milyon ABD doları günlük alım yapılacagı açıklanmıs, söz konusu tutarlar yıl içinde degistirilmemistir. 22 Aralık 2004 tarihinde baslanan döviz alım ihalelerinde 2 Aralık 2005 tarihine kadar toplam 7,1 milyar ABD doları alınmıstır. Söz konusu dönem içinde düzenlenen toplam 231 ihalede ortalama alım tutarı ise 30,9 milyon ABD doları olmustur. 47. Ayrıca, döviz kurlarında olusan ya da olusması beklenen asırı oynaklık üzerine, Merkez Bankası 2005 yılı içinde döviz piyasasına altı defa dogrudan alım yönünde müdahalede bulunmustur. Uygulanmakta olan para ve kur politikalarının bir geregi olan ve sürekli gelistirilen seffaflık ilkesi çerçevesinde, 2002 yılından itibaren gerçeklestirilen dogrudan döviz alım/satım müdahalelerine iliskin veriler 21 Ekim 2005 tarihinden itibaren Merkez Bankası internet sitesinin (www.tcmb.gov.tr) “Veriler/Piyasa Verileri/TL Karsılıgı Döviz Alım-Satım Müdahaleleri” bölümünde yayımlanmaya baslanmıstır. 19 48. 2005 yılı içinde, 2 Aralık 2005 tarihi itibarıyla ihaleler ve müdahaleler yoluyla alımı yapılan toplam döviz tutarı 21,5 milyar ABD doları olmustur. Merkez Bankası’nca 2002 yılından itibaren alımı yapılan net döviz tutarları yıllık bazda asagıdaki Tablo 2’de yer almakta olup, 2005 yılında alımı yapılan döviz tutarı, simdiye kadar Merkez Bankası’nca bir takvim yılı içinde alınan en yüksek tutardır. Böylece, 2002 - 2 Aralık 2005 döneminde toplam net döviz alım tutarı 37,5 milyar ABD dolarına ulasmıstır. TABLO 2. MERKEZ BANKASI’NCA NET ALIMI YAPILAN DÖV_Z TUTARLARI (2002-2005; Milyon ABD Doları) * 2 Aralık 2005 tarihi itibarıyla 49. Uygulanmakta olan ekonomik program ile 3 Ekim 2005 tarihinde baslayan Avrupa Birligi’ne katılım müzakere sürecinin, hem ters dolarizasyon sürecini hem de ödemeler dengesini olumlu biçimde etkilemeye devam etmesi beklenmektedir. 20 Aralık 2004 tarihli duyurumuzda yer alan ve yukarıda 45. maddede özetlenen kur politikası uygulamasına iliskin genel çerçeve 2006 yılı için de geçerlidir. Diger bir ifade ile, 2006 yılında da döviz arzının yüksek seyredecegi öngörülerek günlük döviz alım ihalelerine devam edilmesine karar verilmistir. _halelerde alımı yapılacak tutar ise 2006 yılı basından itibaren günlük 15 milyon ABD dolarından 20 milyon ABD dolarına çıkarılacaktır. 2006 yılında da döviz likiditesinde olaganüstü farklılasmalar görülmedikçe bu programda degisiklige gidilmeyecektir. 50. Döviz alım ihale esasları asagıdaki gibidir: i. 2 Ocak 2006 tarihinden itibaren baslamak üzere 2006 yılı için günlük ihale tutarı 20 milyon ABD doları olarak belirlenmistir. ii. Türkiye’de isgünü olmasına ragmen; Amerika Birlesik Devletleri’nde ödeme sistemlerinin tatil oldugu günlerde, yarım isgünlerinde ve ihale öncesinde Yıl Döviz Alım _haleleri Net Döviz Alım Müdahaleleri Toplam Net Döviz Alımları 2002 795 4 799 2003 5.652 4.229 9.881 2004 4.104 1.274 5.378 2005* 6.900 14.565 21.465 Toplam 17.451 20.072 37.523 20 Merkez Bankası’nca dövize dogrudan alım ya da satım yönünde müdahale edilen günlerde ihale düzenlenmeyecektir. iii. Sadece ihalede kazanan bankalara mahsus olmak üzere, ihalede gerçeklesen ortalama fiyat üzerinden ek satım opsiyonu tanınacaktır. Bu sekilde kullanılabilecek opsiyon tutarı her bankanın ihalede sattıgı tutarın yüzde 200’ü kadar olacaktır. Böylelikle, 20 milyon ABD doları ihale ve 40 milyon ABD doları opsiyon hakkı olmak üzere günlük olarak alınacak tutar en fazla 60 milyon ABD doları olacaktır. iv. _hale numarası saat 13.30’da Reuters sisteminin CBTQ sayfasında ilan edilecek, bankalar ihale tekliflerini saat 13.30-13.45 arasında verebileceklerdir. v. _hale sonuçları Reuters sisteminin CBTQ sayfasında ilan edildikten sonra bankalar saat 14.00’e kadar opsiyon haklarını kullanabileceklerdir. vi. Döviz alım ihalesiyle ilgili diger kosullar degistirilmemis olup, önceki dönemdeki gibi uygulanmaya devam edilecektir. vii. Diger taraftan, büyük bir dıssal sok ya da öngörülemeyen olaganüstü gelismeler nedeniyle döviz piyasasında derinligin kaybolması; buna baglı olarak döviz fiyatlarında ortaya çıkabilecek asırı oynaklık ve saglıksız fiyat olusumlarının gözlenmesi halinde, önceden kamuoyuna duyurularak döviz alım ihalelerine ara verilebilecektir. 51. Sonuç olarak, 2006 yılında da döviz kurları piyasada arz ve talep kosulları tarafından belirlenecektir. Döviz arz ve talebini belirleyen esas unsurlar ise, uygulanan para ve maliye politikaları ile yapısal reform süreci tarafından belirlenen ekonomik temeller ve bekleyislerdir. Kuskusuz, ekonomik temeller ve istikrar programına iliskin gelismeler ile bekleyislerde bozulmaların ortaya çıkması halinde döviz kurunda dalgalanmalar gözlenebilecektir. Unutulmaması gerekir ki, dalgalı döviz kuru rejiminde ekonomik birimler kur riskinin piyasada oldugu bir ortamda faaliyette bulunmaktadırlar. Ancak, Merkez Bankası’nca sürekli vurgulandıgı üzere kur riski yönetilebilir bir risk olup, ekonomik birimlerin bu riskin etkin bir sekilde yönetilebilmesini saglayacak mekanizmaları olusturmaları gerekmektedir. 21 52. 2 Ocak 2002 tarihli “2002 Yılında Para ve Kur Politikası ve Muhtemel Gelismeler” baslıklı basın duyurusunda, Merkez Bankası, Döviz ve Efektif Piyasalarında aracılık islemlerinden asamalı olarak çekilecegini, ancak, döviz depo piyasasındaki aracılık islevine sadece kamu bankalarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesindeki bankalardan devraldıkları depolarla sınırlı olmak üzere devam edecegini açıklamıstır. Ancak, kamu bankalarının TMSF bankalarından kendilerine devredilen ve Merkez Bankası Döviz ve Efektif Piyasalarında kullandıkları döviz depoları 26 Aralık 2005 tarihi itibarıyla kapanacak olup, söz konusu tarih itibarıyla Merkez Bankası’nın Döviz ve Efektif Piyasalarındaki aracılık islemleri tamamen sona erecektir. Diger taraftan, bankalar Döviz ve Efektif Piyasası – Döviz Depo Piyasasında, kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası’ndan ABD doları ve euro cinsinden haftalık vadede döviz depo alabileceklerdir. Ayrıca, Döviz ve Efektif Piyasalarında Merkez Bankası ile söz konusu piyasalarda islem yapmaya yetkili kuruluslar arasında gerçeklestirilen döviz karsılıgı döviz, döviz karsılıgı efektif ve efektif karsılıgı efektif islemlerine devam edilecektir. Likidite Yönetimi 53. Merkez Bankası’nın Subat 2001 krizi sonrası kamu bankaları ve TMSF bünyesindeki bankaların likidite ihtiyaçlarının karsılanması amacıyla söz konusu bankalardan 14 milyar Yeni Türk Liralık Devlet _ç Borçlanma Senedi (D_BS) alması ve 2003 ve 2004 yıllarındaki yogun döviz alımları sonucu, 2001 – 2004 döneminde piyasada sürekli Türk lirası likidite fazlası olusmustur. Merkez Bankası piyasadaki fazla likiditeyi bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası’ndaki Türk lirası depo islemleri ve _stanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarı’nda gerçeklestirdigi islemler ile çekmis, böylece gecelik piyasa faiz oranları sürekli olarak Merkez Bankası’nın borçlanma faiz oranı düzeyinde olusmustur. Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın borçlanma faizi para piyasaları için gösterge niteligi kazanmıstır. 54. 20 Aralık 2004 tarihli “2005 Yılında Para ve Kur Politikası” baslıklı basın duyurumuzda, Merkez Bankası’nın tüm döviz alımlarının miktarı ve Hazine’nin net döviz cinsi borçlanması konusunda kesin bir öngörüde bulunmak mümkün olmasa da, temel senaryoya göre 2001 – 2004 döneminde görülen Türk lirası likidite fazlasının 2005 yılında asamalı olarak ortadan kalkacagı ifade edilmistir. 22 Likiditenin eksiye dönmesi ile birlikte Merkez Bankası’nın para politikası hedefleri çerçevesinde uygulayacagı likidite yönetimi stratejisi detaylı olarak açıklanmıstır. 55. Nitekim, piyasada zaman zaman likidite sıkısıklıgı ortaya çıktıgında, Merkez Bankası, para piyasası faiz oranlarının asırı dalgalanmasına izin vermemis; ilan edilen çerçevede, repo ihaleleri ve piyasa yapıcı bankalara saglanan likidite imkanları ile bankaların ihtiyaç duydugu likiditeyi etkin bir sekilde saglamıstır. Ancak, geçici nitelikte likidite sıkısıklıkları yasansa da, Merkez Bankası’nın 2005 yılında döviz alım ihaleleri ve dogrudan alım müdahaleleri ile temel senaryoda öngörülen tutarın çok üzerinde döviz alması ve karsılıgında piyasaya büyük miktarda Türk parası likidite vermesi sonucu, piyasadaki fazla likidite kosulları yıl boyunca devam etmistir. Piyasadaki fazla likidite tutarı, 2 Aralık 2005 itibarıyla 6,6 milyar Yeni Türk Lirası düzeyindedir. 56. Mevcut verilere göre, yılın kalan döneminde ve 2006 yılında, piyasadaki likiditeyi asıl olarak; i. Para tabanı talebi artısı, ii. Hazine’nin Merkez Bankası’na olan kupon ve anapara itfaları ve iii. Hazine hesaplarındaki artıs azaltıcı yönde etkilerken; i. Merkez Bankası’nın net döviz alımları, ii. Merkez Bankası’nın zorunlu karsılıklar ve fazla likiditeyi çekmek için yapacagı faiz ödemeleri ve iii. Hazine’nin net döviz cinsi girislerinin Türk parası cinsi borç ödemelerinde kullanılması artırıcı yönde etkileyecektir. 57. Daha önceki dönemlerden farklı olarak, 2006 yılında Hazine’nin döviz cinsi gelirgider dengesi likidite üzerinde daha fazla önem kazanabilecektir. Zira, özellestirme gelirleri ile TMSF’nin varlık satıslarından elde edilecek gelirleri yüksek tutarlara ulasacaktır. Bu gelirlerin Merkez Bankası nezdindeki Hazine hesaplarına aktarılacak kısmının büyük oranda döviz cinsinden olacagı öngörülmektedir. Bu nedenle, Hazine’nin döviz islemleri piyasadaki likidite üzerinde azaltıcı etki yapmayabilecektir. Diger bir ifade ile, 2005 yılının kalan dönemi ile 2006 yılında Hazine’nin, özellestirme gelirleri ve TMSF varlık satıslarından elde edecegi 23 gelirler ile döviz cinsi borçlanma tutarı, iç ve dıs borç dahil döviz cinsi borç ödemelerinin karsılanmasına ya da önceki yıllardan farklı olarak önemli bir açık vermemesine neden olabilecektir. 58. Dolayısıyla, önceki yıllarda oldugu gibi, likiditeyi etkileyen temel unsurlardan Hazine’nin net döviz cinsi geliri ve Merkez Bankası’nın döviz alım tutarı konusunda simdiden kesin bir öngörüde bulunmak mümkün degildir. Bu tutarlardaki oynamalara baglı olarak piyasadaki likidite durumu önemli ölçüde degisebilecektir. Ancak, Hazine’nin döviz girislerinin döviz çıkıslarına yakın olacagı varsayımı ve Merkez Bankası döviz alım ihale programı temel alındıgında, piyasadaki likidite fazlasının 2006 yılında da devam etmesi ve para piyasalarında Merkez Bankası borçlanma oranının gösterge niteligini sürdürmesi olasılıgı daha yüksektir. 59. Merkez Bankası’nın 2006 yılındaki likidite yönetimi stratejisine iliskin düzenlemelerde, Yeni Türk Lirası faizlerinin önemli ölçüde düstügü dikkate alınarak, gecelik vadedeki faizlerin potansiyel oynaklık aralıgının azaltılması için bazı teknik faiz degisikliklerinin gerçeklestirilmesi gerekli görülmüstür. Ancak, potansiyel oynaklık sınırlarının azaltılmasına yönelik bu teknik faiz degisiklikleri, Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini dikkate alarak belirledigi bir faiz degisikligi anlamına gelmemektedir. Zira, mevcut fazla likidite kosullarında, Merkez Bankası’nın gün içindeki borçlanma islemleri için belirledigi faiz oranı gösterge faiz niteligi tasımakta olup, söz konusu faiz oranında bu amaçla herhangi bir degisiklige gidilmemistir. Bu çerçevede, 2006 yılı likidite yönetimi stratejisi asagıdaki gibi olacaktır: i. Merkez Bankası, bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası’nda 10.00–12.00 ve 13.00–16.00 saatleri arasında gecelik vadede borçlanma ve borç verme faiz oranlarını ilan etmeye devam edecektir. Gün içinde likiditenin sıkısması halinde, bankalar limitleri ile sınırlı olmak üzere Merkez Bankası borç verme faiz oranından borçlanabilecekler, likiditenin artması sonucu faizlerin düsmesi halinde ise limitsiz olarak Merkez Bankası borçlanma faiz oranından Merkez Bankası’na Yeni Türk Lirası depo yapabileceklerdir. Ayrıca, 2 Ocak 2006’dan itibaren, borç verme faizi 1 puan düsürülmek suretiyle mevcut durumda 4 puan olan borçlanma ve borç verme faiz oranı aralıgı 3 puana indirilecektir. 24 ii. Merkez Bankası, saat 16.00 – 16.30 arasındaki Geç Likidite Penceresi uygulamasına devam edecek; bankalar, söz konusu saatler arasında Merkez Bankası’ndan teminat karsılıgı olmak üzere limitsiz olarak borçlanabilecek ya da Merkez Bankası’na borç verebileceklerdir. Ayrıca, 2 Ocak 2006’dan itibaren, Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesindeki Merkez Bankası borç verme faiz oranı, gün içindeki borç verme faiz oranından 3 puan daha yüksek, borçlanma faiz oranı ise gün içindeki borçlanma faiz oranından 4 puan daha düsük olacak sekilde belirlenecektir. iii. Merkez Bankası’nın 1 haftalık vadede borçlanma faizi ilan etmesi, özellikle faiz kararlarının alındıgı dönemlerde, fazla likiditenin Merkez Bankası’na yönelmesine yol açarak piyasadaki likiditenin daralmasına neden olmakta, böylece gecelik faizlerde geçici dalgalanmalar olusabilmektedir. Bu tür dalgalanmaların önlenmesi amacıyla Merkez Bankası, bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve _stanbul Menkul Kıymetler Borsası RepoTers Repo Pazarı’nda 2 Ocak 2006’dan itibaren 1 haftalık vadelerde borçlanma faizi ilan etmeyecektir. iv. Merkez Bankası, geçici ya da kalıcı likidite sıkısıklıgının ortaya çıkması halinde, likidite yönetimini asıl olarak 1 haftalık repo ihaleleri ile gerçeklestirmeye devam edecektir. Merkez Bankası, piyasada likidite sıkısıklıgının oldugu her gün saat 10.00’da o gün gerçeklestirilecek repo ihale miktarını Reuters sisteminin CBTF sayfasından ilan edecek ve ihale miktarlarını belirlerken, ortalama ihale faizlerinin mümkün oldugunca Bankalararası Para Piyasası’nda ilan edilen Merkez Bankası borçlanma faiz oranının yaklasık 1 puan üzerinde olusmasına özen gösterecektir. v. 1 haftalık repo ihaleleri saat 11.00’de gerçeklestirilecek ve sonuçların en geç saat 11.30’da Reuters sisteminin CBTG sayfasından ilan edilmesine özen gösterilecektir. _haleler, geleneksel ihale yöntemiyle gerçeklestirilecek, diger bir deyisle ihaleyi kazanan teklifler kendi faizleri üzerinden degerlendirilecektir. vi. Gerek görüldügü takdirde, gün içinde likiditenin öngörülmeyen nedenlerle asırı azalması ve bunun da para piyasası faiz oranları üzerinde asırı baskı yaratması halinde, Merkez Bankası saat 11.00’de gerçeklestirdigi olagan 25 repo ihalesine ilave olarak daha sonra “Gün _çi Repo” ihalesi de açabilecektir. vii. Merkez Bankası’nın açık piyasa islemleri çerçevesinde piyasa yapıcı bankalara tanıdıgı likidite imkanları devam edecektir. Mevcut durumda, piyasa yapıcı bankalara gecelik ve bir haftalık vadelerde tanınan repo imkanı faiz oranı, Merkez Bankası’nın gün içindeki borçlanma islemleri için ilan ettigi faiz oranından 2 puan daha yüksek olarak belirlenmektedir. Bu uygulamaya 2006 yılında da devam edilecektir. Piyasa yapıcı bankalar söz konusu repo imkanından 10.00–12.00 ile 13.00–16.00 saatleri arasında yararlanabileceklerdir. viii. Bankacılık sisteminde kalıcı likidite açıgının ortaya çıkması halinde, piyasalarda gösterge olarak alınan kısa vadeli faizler Merkez Bankası’nın borçlanma faizi degil, repo ihale faizleri olacaktır. Dolayısıyla, likiditenin sıkısmaya baslaması halinde, piyasalarca gösterge olarak alınan faiz oranı likiditenin azalması nedeniyle yükselmis olacaktır. Böyle bir durumun yaratabilecegi olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için, Merkez Bankası, enflasyondaki görünümün degismemesi halinde bile, faizlerini likidite sıkısıklıgının yarattıgı baskıyı giderecek sekilde gözden geçirebilecektir. Tekrar vurgulamak gerekirse bu faiz degisikligi tamamen likidite kosullarındaki degisimden kaynaklanan bir düzenleme olacak, para politikasının gevsetilmesi ya da sıkılastırılması anlamına gelmeyecektir. ix. Merkez Bankası, piyasada kalıcı likidite sıkısıklıgının ortaya çıkması halinde, _stanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarı’ndaki islemlerine önceden duyurarak son verecek, likidite yönetimini diger merkez bankalarında oldugu gibi kendi bünyesinde gerçeklestirecektir. Merkez Bankası’nın Repo-Ters Repo Pazarı’ndaki islemlerine son vermesinin, yukarıda açıklanan likidite yönetimi stratejisi dikkate alındıgında, söz konusu piyasa faiz oranlarında önemli bir dalgalanma yaratması beklenmemektedir. 60. Merkez Bankası, 16 Kasım 2005 tarihli Zorunlu Karsılık ve Umumi Disponibilite Hakkında Tebliglerine _liskin Basın Duyurusu’nda da belirtildigi üzere, bankaların likidite yönetimlerini etkinlestirmelerine katkı saglamak amacıyla, zorunlu karsılık ve umumi disponibilite uygulamasında da yeni düzenlemeler yapmıstır: 26 i. Öncelikle, disponibilite uygulamasına son verilerek bankaların Merkez Bankası nezdinde D_BS tutma zorunlulugu kaldırılmıs, bankalara kaynaklarını daha esnek kullanma olanagı saglanmıstır. Bu düzenleme ile Avrupa Birligi müktesabatına uyum konusunda önemli bir adım atılmıstır. ii. Daha önce yarısı serbest mevduatlarda 2 haftalık ortalama, yarısı da bloke hesapta tutulan Yeni Türk Lirası zorunlu karsılıkların 2005 yılı sonundan itibaren tamamının serbest mevduatlarda 2 haftalık ortalama olarak tesis edilmesine karar verilmistir. Böylelikle, likiditenin geçici olarak sıkıstıgı dönemlerde bankaların zorunlu karsılıkları daha esnek kullanmaları saglanarak, faiz oranlarındaki dalgalanmaların azaltılmasına imkan tanınmıstır. iii. Ayrıca, zorunlu karsılıkların zamanında tesis edilmemesi ya da eksik tesis edilmesi halinde uygulanacak yaptırımlar degistirilmistir. Buna göre, zorunlu karsılık yükümlülüklerinin eksik yerine getirildigi hallerde, cezai faizin bir defada ve nakden tahsil edilmesi yerine eksik tesis edilen kısmın Yeni Türk Lirasında 2 katı, dövizde ise 3 katı kadar faizsiz mevduat bulundurma zorunlulugu getirilmistir. Böylece, bankaların mali bünyeleri üzerindeki olası olumsuz etkilerin azaltılması amaçlanmıstır. 61. Merkez Bankası, finansal piyasaların istikrarını ve gelismesini, fiyat istikrarına iliskin politikaların etkin yürütülebilmesi için destekleyici amaç olarak görmektedir. Nitekim, dalgalı kur rejimi çerçevesinde ve bu rejimle bagıntılı olarak, Kasım 2003’de _stanbul’da meydana gelen terör olayları ertesinde oldugu gibi, son dört yılda bir çok defa finansal istikrarı saglamaya yönelik önlemleri hayata geçirmistir. Bu nedenle, yasal görevi fiyat istikrarını saglamak olan Merkez Bankası, simdiye kadar oldugu gibi, 2006 yılında da para politikasının ve likidite yönetiminin etkinlestirilmesine yönelik uygulamalara devam edecektir. Bu çerçevede, piyasa kosullarındaki beklenmedik degisikliklere ve ortaya çıkacak ihtiyaçlara göre, simdiye kadar oldugu gibi, gelecek dönemde de likidite yönetimi stratejisinde ve yukarıda belirtilen faiz aralıklarında degisikliklere gidilebilecektir. 62. 20 Aralık 2004 tarihli basın duyurumuzda, likiditenin bankacılık sistemi içinde homojen bir dagılım göstermedigi, ancak para piyasalarının etkin çalısması açısından likiditenin akıskanlıgını saglamak üzere bankacılık sisteminin, risk yönetimi prensiplerini de dikkate alarak ikincil piyasa islemlerinin gelismesinde 27 gerekli katkıyı saglamasının faydalı olacagı belirtilmisti. Likidite, mevcut durumda da bankacılık sistemi içinde homojen bir dagılım göstermemekle birlikte, 2005 yılında likidite akıskanlıgının önemli ölçüde arttıgı ve para piyasalarının göreceli olarak etkinlestigi izlenmistir. Aynı gelismenin 2006 yılında artarak devam etmesi, hem Merkez Bankası likidite yönetiminin etkinlesmesini hem de para piyasalarının gelismesini destekleyecektir. 63. 2001 yılından bu yana uygulanan sıkı para ve maliye politikaları ile yapısal reform süreci ve bunlara baglı olarak uygulanan ekonomik politikalara artan güven bir yandan finansal derinlesmeye, dolayısıyla bankacılık sistemi toplam bilançosunun hızla büyümesine yol açarken, diger yandan iç borç stokunun artısını yavaslatmıstır. Böylelikle, borç stokunun milli gelire oranının sürekli düsmesi saglanmıstır. Bu gelisme, aynı zamanda, kamu borç stokunun bankacılık sistemi toplam bilançosu içindeki payının azalmasını saglamaktadır. 2006 yılında mali disiplinin sürecegi ve özellestirme gelirlerinin yüksek tutarlara ulasacagı dikkate alındıgında, bu sürecin daha da hızlanması öngörülmektedir. Hazine’nin borç çevirme oranının önceki yıllara göre daha düsük olması ekonomideki mali baskınlıgın daha da azalmasına yol açacaktır. Bu nedenle, bir yandan bankacılık sistemi reel sektör ve tüketici kredilerinin hızla artmaya devam etmesi, diger yandan da kredi piyasasında rekabetin artması ve vadelerin uzaması beklenen bir gelismedir. 64. Kuskusuz, dalgalı kur rejiminde, Merkez Bankası, Yeni Türk Lirası likidite politikasını sabit/öngörülebilir kur rejimine kıyasla çok daha esnek uygulayabilmekte, bankacılık sisteminin Yeni Türk Lirası likidite ihtiyaçlarına çok daha esnek ve süratle cevap verebilmektedir. Merkez Bankası, enflasyon hedefi ile uyumlu oldugu sürece, para piyasası faiz oranlarının asırı dalgalanmasını önleyebilmektedir. Nitekim, yukarıda açıklanan likidite yönetimi stratejisi bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, bankacılık sisteminin, Merkez Bankası’nın esnek ve etkin likidite yönetimini baz alarak risk yönetimi ilkelerinde rehavete kapılmaması gerekmektedir. Aksine, artacak olan rekabet, kredi hacmi ve uzayan vadeler dikkate alındıgında, bankacılık sisteminde risk yönetiminin daha da etkinlestirilmesinin geregi açıktır. Kamuoyunun bilgisine sunulur. 28 EK 1 2006 YILI PARA POL_T_KASI KURULU TOPLANTI TAKV_M_ VE ENFLASYON RAPORU YAYIMLANMA TAR_HLER_ PPK TOPLANTI TAKV_M_ ENFLASYON RAPORU 23 Ocak 2006 31 Ocak 2006 23 Subat 2006 23 Mart 2006 27 Nisan 2006 28 Nisan 2006 25 Mayıs 2006 20 Haziran 2006 20 Temmuz 2006 28 Temmuz 2006 24 Agustos 2006 26 Eylül 2006 19 Ekim 2006 31 Ekim 2006 23 Kasım 2006 21 Aralık 2006 29 EK 2 ENFLASYON HEDEF_N_N NOKTA YA DA ARALIK OLARAK BEL_RLENMES_ ÜZER_NE B_R NOT: ÜLKE UYGULAMALARI Giris Enflasyon hedefinin belirlenmesi, enflasyon hedeflemesi rejiminin tasarlanmasında en önemli asamalardan birini olusturmaktadır. Hedefin belirlenmesi, fiyat endeksinin seçimi, hedefin düzeyinin ve hedefleme ufkunun belirlenmesi, hedefin nokta mı aralık mı olacagına karar verilmesi, aralık olacaksa genisliginin ne olacagı gibi konuları içermektedir. Tüm bunlar esneklik-güvenilirlik ya da güvenilirlik-kontrol edilebilirlik ödünlesimi tasıdıgından, ülkelere özgü faktörlere de baglı olarak, üzerinde karara varılması güç konular olarak görünmektedir. Bu notta, nokta ya da aralık hedef seçimi konusunda ülke deneyimlerini aktarmak yoluyla Türkiye ile karsılastırma imkanı sunulmaya çalısılmıstır. Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkelerdeki hedef degiskenlerle ilgili bilgiler Tablo 1’de özet olarak sunulmustur. Enflasyon hedeflemesi uygulayan diger ülke deneyimleri incelendiginde, ilk olarak, ülkelerin enflasyon hedeflerini, politika metinlerinde nasıl ifade ettiklerine bakarak, nokta ya da aralık olarak keskin bir sekilde sınıflandırmanın yanıltıcı olabilecegi görülmektedir. Söyle ki, ilk bakısta nokta hedef benimsemis görünen ülkelerde, tolerans aralıgı, hesap verebilirlik ve /veya IMF sartlılıgı yoluyla hedefe bir ‘aralık’ niteligi yüklenebilmektedir. Aralık hedef belirleyen ülkelerde ise, özellikle gelismis ülkelerde, aralıgı dar tutma ya da zamanla daraltma egilimi gözlenmektedir3. Bunun da ötesinde aralık hedef ilan eden ülkelerde, uygulamada beklentilerin aralıgın ortasında bir noktaya yönlendirilmeye çalısıldıgı da görülmektedir4. _kincisi, hedefin aralık olarak belirlenmesi durumunda genisliginin ne olacagı ya da nokta hedef ise hedeften sapmalara ne ölçüde izin verilecegi konusunda, belli ilkelerden söz edilebilse de, belirli durumlar için her zaman geçerli bir büyüklükten söz etmek mümkün gözükmemektedir. Bu büyüklük ülkelerin kendi dinamikleri tarafından belirlenmekte ve zaman içinde degisimlere ugrayabilmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin durumuna bakıldıgında, sunları söylemek mümkündür: Bilindigi gibi, Türkiye’de 2006 yılından itibaren baslayacak enflasyon hedeflemesi rejiminde enflasyon hedefi nokta olarak ilan edilmis ve hedefin bu niteligi güçlü bir sekilde 3 Çok dar aralıklar akademik yazında kalın nokta (thick point) olarak nitelendirilmektedir. 4 Ayrıca, hedefin nokta ya da aralık olarak belirlenmesinin enflasyon performansı üzerinde etkili olmadıgını ileri süren çalısmalar da mevcuttur. Örnegin, Castelnuovo ve digerleri (2003), Kuttner (2004). 30 vurgulanmıstır. Ek olarak, hedeften 2 yüzde puan sapma oldugunda hükümete ve kamuoyuna hesap verilecegi de açıklanmıstır. Bu haliyle, Türkiye uygulaması _ngiltere, Norveç ve _zlanda’daki uygulamalara yaklasmaktadır. Sapmanın genisliginin, aralık ya da nokta hedef ayrımı yapmaksızın tüm ülke deneyimleri ile karsılastırıldıgında ise, Türkiye’ye benzer gelismekte olan ülkelerden de izler tasıdıgı söylenebilir. Sonuç olarak, enflasyon oranlarının yüzde 2 civarında seyrettigi gelismis ülkelerde en az 1 puanlık aralıkların tanımlandıgı da dikkate alındıgında düsen enflasyon sürecini yasamakta olan Türkiye için 2 puanlık bir belirsizlik aralıgının öngörülmesi makul karsılanmalıdır. Notun son bölümünde de deginildigi üzere, IMF programı uygulayan ülke deneyimleri bu görüsü daha da güçlendirmektedir. Nokta ya da Aralık Hedef Seçimi Nokta hedef belirleyen merkez bankaları, enflasyon oranını, genellikle bir aralıgın ortası olan, belirli tek bir noktaya getirmeyi amaçlamaktadırlar. Aralık hedef belirleyen merkez bankaları ise, enflasyon oranını belirli bir noktaya odaklanmaksızın bir aralık içine getirmeyi ve o aralık içinde tutmayı amaçlamaktadırlar. Hedefin, aralık olarak belirlenmesi, soklara tepki vermede merkez bankasına esneklik saglamaktadır. Ayrıca, hedefi tutturma ihtimali nokta hedeften daha fazladır. Öte yandan, beklentiler, özellikle tam güvenilirlik saglanamamıssa, aralıgın üst sınırına odaklanabilmekte ve hedefin tutturulamaması durumundaki itibar kaybı, nokta hedefe oranla daha yüksek olmaktadır. Aralıgın genisligi, genellikle ülkelerin tarihsel enflasyon dinamikleri, makroekonomik modelleri ve deneyimleri ısıgında belirlenmekte ve temel olarak merkez bankasının, orta nokta etrafında dalgalanmalara ne kadar izin verecegi konusunda sinyal vermektedir. Aralıgın çok genis olması, enflasyon beklentilerinin nereye odaklanacagını belirsizlestirmekte ve merkez bankasının hedefinin aralık içinde nerede oldugu net olmadıgı için, güven kaybına neden olmaktadır. Kamuoyu güvenini sarsacak sekilde sık sık aralıgın dısına çıkılmadıgı sürece, dar aralıkların, güvenilirliginin yüksek oldugu düsünülmektedir. Kuskusuz, dar ve genis aralıklar arasındaki ödünlesim, sokların sıklıgından, kalıcılıgından ve merkez bankasının itibarından bagımsız degildir. Hedefin, nokta olarak belirlenmesi, kamuoyunca kolay anlasılır olması nedeniyle iletisim açısından avantajlıdır. Ayrıca, beklentilerin belli bir noktaya odaklanması mümkün olmaktadır. Öte yandan, hedefin tutturulması aralık seklindeki hedefe göre daha zordur, çogu 31 zaman imkansızdır. Çünkü, ekonomik gelismeler ve enflasyonla ilgili daima bir belirsizlik ve sok olasılıgı mevcuttur. Örnegin, para politikasının kontrolü dısındaki petrol fiyatları, uluslararası likidite kosulları ve küresel risk algılamalarındaki degisimler, vergi ve kamu fiyat ayarlamaları gibi unsurlar nedeniyle Tüketici Fiyat Endeksine göre belirlenen enflasyonda dalgalanmalar görülebilmektedir. Ekonomideki veri ve model belirsizligi de eklenince, enflasyon gerçeklesmesinin nokta hedefle birebir aynı olma olasılıgı son derece düsük olmaktadır. Ülke Deneyimleri Bugün enflasyon hedeflemesi rejimini benimseyen yirmi iki ülkeden on tanesi aralık hedef ilan etmektedir. Bu ülkeler Yeni Zelanda, Kanada, _srail, Avustralya, Kore, Kolombiya, Sili, Tayland, Filipinler ve Güney Afrika’dır. Enflasyon beklentilerine net olarak rehberlik etmek amacıyla, merkez bankaları genellikle 2 puan ya da daha dar aralıklar seçmektedir. Bunun iki istisnası Güney Afrika ve Tayland’dır. Enflasyon hedeflemesine en erken geçen ülkelerden Yeni Zelanda, _srail ve Kanada’da hedefler yüzde 1-3 aralıgında belirlenirken, Avustralya’da yüzde 2-3 aralıgındadır. Öte yandan, ülkeler hedeflerini aralık olarak belirleseler de Kolombiya, Kanada ve Sili’de oldugu gibi, aralıgın orta noktasını para politikası kararlarına rehberlik eden operasyonel hedef olarak öne çıkarabilmektedirler. Aralıgın genisliginin, ülke kosullarına baglı olarak zamanla ayarlanabildigi de görülmektedir. Örnegin, enflasyon hedeflemesine ilk geçen ülke olan Yeni Zelanda’da yüzde 0-2 ile baslayan hedef aralıkları 1996’da yüzde 0-3 olmus ve nihayet 2002 yılından itibaren yüzde 1-3 olarak uygulanmıstır. Rejimin baslangıcından 2002 yılına kadar nokta hedef belirleyen Kolombiya’da ise, (yüzde 3 olan uzun dönem hedefe ilaveten) 2003 yılında yüzde 4-6 olan hedef aralıgının, 2007 yılında, yüzde 3-4,5 aralıgı olacagı dolayısıyla aralıgın daraltılacagı duyurulmustur. Benzer sekilde, Kore, rejimin basından itibaren bir aralık ile birlikte nokta hedef açıklarken, 2000 yılından itibaren aynı zamanda yüzde 2,5 oranını orta vadeli hedefi olarak ilan etmeye baslamıstır. 2003 yılından sonra ise, enflasyon hedefini aralık seklinde orta vadeli hedef olarak degistirmistir. Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler arasında on iki tanesi nokta hedef ilan etmektedir. Bu ülkeler, _ngiltere, _sveç, Çek Cumhuriyeti, Brezilya, Polonya, _sviçre, 32 _zlanda, Macaristan, Meksika, Norveç, Peru, Romanya’dır5. Bunlar arasında _ngiltere, _zlanda ve Norveç, enflasyon hedeflerini herhangi bir aralıga dogrudan referans vermeksizin nokta seklinde açıklamaktadırlar6. Öte yandan bu ülkeler, hesap verme mekanizmaları yoluyla nokta hedeften sapmalar için örtük bir aralık da vermektedirler. Örnegin, _zlanda, hedefini yıllık ortalama enflasyonun mümkün oldugunca yüzde 2,5 oranında tutmak olarak tanımlamakta ve bu hedeften sapma her iki yönde 1,5 puanı geçerse hükümete bir raporla sapmanın nedenlerini ve merkez bankasının tepkisinin ne olacagını açıklayacagını, bunu kamuoyu ile de paylasacagını bildirmektedir. Enflasyon hedefinin yıllık yüzde 2 olarak belirlendigi _ngiltere’de de, benzer sekilde, hedeften sapma her iki yönde 1 puanı astıgında ilgili bakana açık mektup yazılması taahhüt edilmektedir. Norveç’te ise, uygulama biraz daha yumusatılmıs ve enflasyon oranı yüzde 2,5 olan hedeften 1 puandan daha fazla saparsa yıllık raporda bunun bir degerlendirmesinin yapılacagı öngörülmüstür. Nokta hedef belirleyen ülkeler arasında özellikle gelismekte olan ülkelerin hedeflerini açıklarken, hedefle birlikte öngörülemeyen geçici soklar karsısında sapmalara ne ölçüde izin verilebilecegini gösteren ve genellikle simetrik olan, bir aralık belirledigi de görülmektedir. Baslangıçta belirlenen bu aralıklar Çek Cumhuriyeti ve Brezilya dısında, degistirilmemistir. Çek Cumhuriyeti’nde, enflasyon hedeflemesine geçis yılı olan 1998 yılından bugüne kadar hedeflenen degisken konusunda farklı uygulamalar denenmistir. Uygulamanın ilk iki yılında hedef, her iki yönde 0,5 puanlık bir aralıkla birlikte açıklanmıs, 2000 yılında bu aralık 1 puana yükseltilmistir. 2001 yılının sonunda, 2002 yılı basından itibaren hedefin yıllık yıl sonu yüzde 3-5 aralıgından 2005 yılı sonuna kadar yüzde 2-4 aralıgına düsürülmesinin hedeflendigi ilan edilmistir. Böylece, 2002 yılına kadar yıl sonları için belirlenen hedefler sürekli aralık niteligine kavusmustur. 2006 yılından itibaren ise hedefler Euro bölgesine girinceye kadar yüzde 3 hedef etrafında 1 puan sapmaya izin verecek sekilde belirlenmistir. Brezilya’da ise enflasyon hedeflemesinin ilk dört yılında nokta hedef etrafında 2 puanlık bir aralık açıklanırken, dıssal soklar nedeniyle 2003 yılından itibaren zaman zaman hedeflerin yenilenmesi söz konusu olmus ve aralıgın genisligi her iki yönde 2,5 puana yükseltilmistir. Gidisatın normale dönmeye baslamasıyla birlikte, 2006 yılından itibaren aralık yeniden 2 puana düsürülmüstür. 5 _sviçre enflasyon hedefini yıllık yüzde 2’den az olarak açıklamaktadır. Ancak politika kararlarında deflasyon riskini de göz önüne almaktadır. Bir baska deyisle enflasyonun 0’ın üzerinde kalmasını da amaçlamaktadır. Bu nedenle enflasyon hedefi yüzde 0-2 aralıgı olarak da nitelendirilebilir. 6 Giris bölümünde de belirtildigi gibi Türkiye’deki uygulama bu ülkelerdeki uygulamaya daha yakındır. 33 Tablo 1: Enflasyon Hedefinin Belirlenmesinde Ülke Deneyimleri * Kaynak: Kuttner (2004), Internatioanal Monetary Fund (2005), ülke merkez bankalarının internet sayfaları. * 2006 yılı itibarıyla geçerli olan durumu göstermektedir. (1) Her yıl enflasyon hedefi açıklanırken 2 yıl sonraki hedef de ilan edilmektedir. (2) _sviçre resmi olarak enflasyon hedeflemesi uyguladıgını açıklamamıstır. Ancak, parasal hedeflerin kullanılmaması, açık rakamsal bir enflasyon hedefi ilan etmesi ve enflasyon tahminlerini yayınlaması gibi nedenlerle genellikle enflasyon hedeflemesi ülkesi olarak nitelendirilmektedir. (3) _sviçre, politika kararlarında deflasyon riskini göz önüne almakta ve enflasyonun 0’ın üzerinde kalmasını da amaçlamaktadır. Bu nedenle enflasyon hedefi yüzde 0-2 aralıgı olarak da düsünülebilir ve uygulamada aralık hedef seklinde de sınıflandırılabilir. (4) 2006 yılından sonra hedef ufku belirsiz; %3 sürekli orta vadeli hedef. (5) Her yıl enflasyon hedefi açıklanırken 1 yıl sonraki hedef de ilan edilmektedir. (6) CPIX: Büyük sehir ve diger kentsel alanlardaki tüketici fiyatlarından ipotege dayalı uzun vadeli konut kredilerine baglı tahvillerin faiz maliyetinin çıkarılması ile ulasılan fiyat endeksi. Ülkeler Enflasyon Hedeflemesine Geçis Tarihi Hedef Ufku Hedefin Niteligi Hedeflenen Degisken Geçerli Olan Son Hedef Açıklamalar Yeni Zelanda 1989 Orta vade Aralık TÜFE % 1-3 Kanada 1991 Orta Vade (5 Yıl ) Aralık TÜFE % 1-3 _ngiltere 1992 Sürekli Nokta TÜFE % 2 Hedeften % 1 puan sapma oldugunda ilgili bakana açık mektup yazılıyor. _srail 1992 Sürekli Aralık TÜFE % 1-3 Avustralya 1993 Orta vade (_s çevrimi) Aralık TÜFE % 2-3 _sveç 1993 Sürekli Nokta +Aralık TÜFE % 2 ±1 Çek Cumhuriyeti 1998 Sürekli Nokta +Aralık TÜFE % 3 ± 1 Kore 1998 Orta vade (3 yıl) Aralık Çekirdek TÜFE % 2,5-3,5 Brezilya 1999 Çoklu Yıl(1) Nokta +Aralık TÜFE % 4,5 ±2 Polonya 1999 Sürekli Nokta +Aralık TÜFE % 2,5 ±1 _sviçre(2) 2000 Sürekli Nokta(3) TÜFE % 2'den az Kolombiya 2000 Çoklu Yıl(1) Aralık TÜFE % 4-5 Sili 2000 Sürekli Aralık TÜFE % 2-4 Tayland 2000 Sürekli Aralık Çekirdek TÜFE % 0-3,5 _zlanda 2001 Sürekli Nokta TÜFE % 2,5 Hedeften % 1,5 puan sapma oldugunda hükümete ve kamuoyuna açıklama yapılıyor. Macaristan 2001 Çoklu Yıl(1)(4) Nokta +Aralık TÜFE % 3,5 ±1 Meksika 2001 Sürekli Nokta +Aralık TÜFE % 3 ± 1 Norveç 2001 Sürekli Nokta TÜFE % 2,5 Hedeften % 1 puan sapma oldugunda yıllık raporda degerlendirmesi yapılıyor. Filipinler 2002 Çoklu Yıl(5) Aralık TÜFE % 4-5 G. Afrika 2002 Sürekli Aralık Özel Tanımlı TÜFE(6) % 3-6 Peru 2002 Sürekli Nokta +Aralık TÜFE % 2,5 ± 1 Romanya 2005 Çoklu Yıl(1) Nokta +Aralık TÜFE % 5 ±1 Türkiye 2006 Çoklu Yıl(1) Nokta TÜFE 5% Hedeften % 2 puan sapma oldugunda hükümete ve kamuoyuna açıklama yapılıyor ve IMF ile istisarelerde bulunuluyor. 34 IMF Sartlılıgı Enflasyon hedeflemesinin, gelismekte olan ülkelerde de uygulanmaya baslanmasıyla birlikte, IMF programının içinde yer alan standart sartlılık ilkesi de degisime ugramaktadır. Bilindigi gibi, standart IMF sartlılıgının parasal ayagı merkez bankası bilançosu üzerinde seçilmis bazı kalemler üzerine tavan ve taban degerler konulmasını içermektedir. Bu düzenleme genellikle, Net Uluslararası Rezerv için taban, Net _ç Varlıklar ve Para Tabanı için tavan olarak belirlenen performans kriteri niteligindeki hedefleri kapsamaktadır. Net _ç Varlıkların parasal sartlılıgın bir parçası olarak kullanılması esasında, parasal büyüklüklerdeki artısın enflasyonun öncü göstergesi oldugu görüsüne dayanmaktadır. Ancak, enflasyon oranlarının düsmekte oldugu ekonomilerde enflasyon ve parasal büyüklükler arasındaki iliski giderek zayıflamaktadır. Bu nedenle, net iç varlıklar ya da para tabanı için hedefler olusturulması enflasyon hedeflemesi rejiminde, para politikasının etkinligini azaltabilmektedir. Örnegin, para talebinin arttıgı dönemlerde, enflasyon hedefinden bagımsız olarak faiz oranlarının artırılması söz konusu olabilmektedir. Buradan hareketle, açık enflasyon hedeflemesi rejiminde, IMF destekli programların parasal sartlılık ilkesi ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla, net iç varlıklar ya da para tabanı alt/üst sınır degerine iliskin kriterler yerine, gözden geçirmelerde, enflasyon performansına iliskin göstergeler gündeme getirilmektedir. IMF’in enflasyon performansını degerlendirme konusundaki geleneksel uygulaması nokta hedef etrafında belirlenen iç içe geçmis iki “müzakere aralıgı” olarak özetlenebilir. Dar olan aralık, dısında kalındıgı takdirde IMF ile gözden geçirmelerde ele alınması gereken bir aralık olarak görülmektedir. Genis olan aralık ise, dısında kalınması halinde IMF icra direktörleri kurulu veya daha üst yönetime açıklama yapılması gereken bir aralık olarak öngörülmektedir. Bugüne kadar Brezilya ve Peru’da bu sekilde gerçeklesen uygulama Kolombiya’da tek bir aralık seklinde yürütülmüstür (Tablo 2). Kolombiya’da, enflasyon hedeflemesine geçilmesi ile birlikte nokta hedef etrafında 2 puan genisliginde konsültasyon aralıgı belirlenmis, olumlu gelismelere baglı olarak bu aralık 2005 yılında 1 puan daraltılmıstır. _kili aralık sisteminin benimsendigi Peru’da programın basından itibaren 3 puan genisliginde olan konsültasyon aralıkları degistirilmezken, Brezilya’da ekonominin göreli olarak istikrarsız yapısı nedeniyle (toplam) aralık genisligi 2002 yılında 0,5 puan artırılarak 2,5 puana çıkarılmıstır. 35 Tablo 2: IMF Sartlılıgı Altında Enflasyon Performans Kriterleri* Kaynak: _lgili ülkelerin IMF’ye yazdıkları niyet mektupları. *Brezilya için 2004-Q4, Kolombiya ve Peru için 2005-Q4 degerleri. Enflasyon Hedeflemesine Geçis Tarihi IMF Sartlıgında Enflasyon Performansına _liskin Kriterlerin Yer almaya Baslaması Enflasyon Performans Kriterleri Brezilya 1999 1999-Q4 Dıs bant (üst sınır) % 8 _ç bant (üst sınır) % 6,5 Hedef % 5,5 _ç bant (alt sınır) % 4,5 Dıs bant (alt sınır) % 3 Kolombiya 2000 2001-Q1 Üst Sınır % 6 Hedef % 5 Alt sınır % 4 Peru 2002 2002-Q4 Dıs bant (üst sınır) % 5,5 _ç bant (üst sınır) % 4,5 Hedef % 2,5 _ç bant (alt sınır) % 0,5 Dıs bant (alt sınır) % -0,5 Türkiye 2006 2006-Q1 Dıs bant (üst sınır) % 7 _ç bant (üst sınır) % 6 Hedef % 5 _ç bant (alt sınır) % 4 Dıs bant (alt sınır) % 3 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı EDİTÖRÜN SEÇİMİ MUHASEBAT KONTROLÖRLERİ 2005 YILI FAALİYET RAPORU I – GİRİŞ A- KURULUŞUMUZ VE TEŞKİLAT KANUNLARINDAKİ YERİMİZ Maliye Bakanlığında, Muhasebat Kontrolörlüğü 29.05.1936 tarih ve 2996 sayılı Maliye Vekaleti Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında Kanunla kurulmuştur. Bu Kanunda, Muhasebat Kontrolörlerinin, merkezde ve icab ettiği yerlerde mal sandıklarıyla müessesat hesaplarını tetkik ve murakabe vazifesi ile mükellef oldukları ve Bakanlıktan verilen mezuniyet üzerine her türlü takibatı yapabilecekleri açıkça belirtilmiştir. Teşkilat Kanunlarında zaman içinde meydana gelen değişiklikler sonunda Muhasebat Kontrolörlüğünün görev ve yetkilerinde bir takım gelişmeler olmasına karşın, esas itibariyle görevin özü muhafaza edilmiştir. Son olarak, 178 Sayılı Maliye Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 ve 43 üncü maddelerinde Muhasebat Kontrolörlüğünün görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiştir. B- GÖREV VE YETKİLERİMİZ 178 sayılı Maliye Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 ve 43 üncü maddelerine istinaden çıkarılan Muhasebat Kontrolörleri Görev ve Çalışma Yönetmeliğine göre, Muhasebat Kontrolörleri; a) Genel ve katma bütçe saymanlıkları, genel ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye ve Fon saymanlıkları işlemlerini; kanun, kararname, tüzük, yönetmelik ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine uygunluğu yönünden denetlemek, b) Denetlenen saymanlıklarda hesap ve kayıtların muhasebe yönetmelikleri gereğince düzenlenmelerini sağlamak, c) Suç sayılan eylem ve işlemleri görülenler hakkında soruşturma yapmak, d) Denetlenen ünitelerin amirleri ve gerekli görülen memurları hakkında değerlendirme belgesi düzenlemek, e) Kanun, kararname, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile ilgili görüş bildirmek ve önerilerde bulunmak, f) Genel Müdür tarafından verilen diğer görevleri yapmak, g) Denetim, araştırma, inceleme ve soruşturma sırasında gizli de olsa bütün defter, dosya ve belgeleri görmek, istemek, incelemek ve gerektiğinde zimmet karşılığında almak, Görev ve yetkilerine sahiptirler. C- DENETİMİN KAPSAMI Yürürlükteki mevzuata göre; a) Başbakanlık, bakanlıklar ve bağlı genel müdürlükler gibi genel bütçeli dairelerin gelir ve harcamalarını gerçekleştiren saymanlıkların, b) Üniversiteler, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gibi katma bütçeli idarelerin gelir ve harcamalarını gerçekleştiren katma bütçe saymanlıklarının, 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 1 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı c) Hastaneler, orman işletmeleri, teknik okullar gibi genel ve katma bütçeli kuruluşlar bünyesinde faaliyet gösteren döner sermaye işletmelerinin gelir ve giderlerini gerçekleştiren döner sermaye saymanlıklarının, d) Afetler ve çevre fonları gibi genel ve katma bütçeli idareler bünyesinde bulunan ve kuruluş kanunlarında Maliye Bakanlığınca denetleneceği öngörülen fonların gelir ve giderlerini gerçekleştiren fon saymanlıklarının, e) Sayman mutemetliği ve ita amiri mutemetliği görevlerini yürüten elçilik ve konsoloslukların, f) Yılları Bütçe Kanununda Maliye Bakanlığına yetki verilmiş olması kaydıyla; genel ve katma bütçeli kuruluşlardan yardım alan vakıf, dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllerle, kamu kurum ve kuruluşlarına üstlendikleri görevi yerine getirmede maddi katkı sağlayan vakıf ve derneklerin, İşlem ve personelinin denetimini kapsar. 1-Denetim Kapsamı İçindeki Birimlerin Dağılımı: 31.12.2005 tarihi itibariyle Muhasebat Kontrolörlerinin denetimi kapsamına giren birimler aşağıda gösterilmiştir. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 2 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı Genel Bütçeli Saymanlık Katma Bütçeli Saymanlık Döner Sermaye Saymanlığı Elçilik ve Konsolosluk Sayman Mut. TOPLAM 1.006 111 1.425 145 2.687 Elçilik ve Konsolosluk Sayman Mut. 5% Genel Bütçeli Saymanlık 37% Döner Sermaye Saymanlığı 54% Katma Bütçeli Saymanlık 4% Genel Bütçeli Saymanlık Katma Bütçeli Saymanlık Döner Sermaye Saymanlığı Elçilik ve Konsolosluk Sayman Mut. D- İNSAN KAYNAKLARIMIZ 2005 yılında Denetim Birimi Başkanlığında; 65’ i Başkontrolör ve 49’u Kontrolör olmak üzere toplam 114 merkez denetim elemanı görev yapmıştır. Bu sayıların belirlenmesinde çeşitli görevlendirme ve atamalardan dolayı ayrılanlar, kısmen de olsa faaliyette bulundukları için 2005 yılında görev yapan Kontrolörler olarak dikkate alınmışlardır. II-DENETİM FAALİYETLERİ Saymanlıkların, 2005 Yılı Kış Çalışma Programı ve 2005 Yılı Yaz Turne Programı çerçevesinde, vezne ve muhasebe işlemleri ile harcama belgelerinin programlarda yer alan ilkeler de göz önünde bulundurularak denetlenmesidir. 2005 yılında denetlenen birimler ve denetim sonuçları aşağıda gösterilmektedir. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 3 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 1-Denetlenen Birimlerin Dağılımı: Merkez Saymanlık Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğü Malmüdürlüğü Katma Bütçe Saymanlık Müdürlüğü Döner Sermaye Saymanlığı Sağlık Kurumları Saymanlığı TOPLAM Sağlık Kurumları Saymanlığı 3% 15 15 29 6 32 3 100 Merkez Saymanlık Müdürlüğü 1% Döner Sermaye Saymanlığı 40% Muhasebe Müdürlüğü 13% Katma Büt. Say. Müd. 8% Merkez Saymanlık Müdürlüğü Malmüdürlüğü Döner Sermaye Saymanlığı Malmüdürlüğü 35% Muhasebe Müdürlüğü Katma Bütçe Saymanlık Müdürlüğü Sağlık Kurumları Saymanlığı 2-Düzenlenen Raporlar ve Dağılımı: 2005 Yılı Kış Çalışma Programı ve Yaz Turne Programı uyarınca yapılan denetimler neticesinde düzenlenen raporların dağılımı aşağıda gösterilmektedir. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 4 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı Cevaplı Rapor Cevaplı Rapor Yer.Geçen Yazı Denetim Raporu Personel Denetleme Raporu TOPLAM 88 10 101 240 439 240 250 200 150 101 88 100 50 10 0 Cevaplı Rapor Denetim Raporu Cevaplı Rapor Yer.Geçen Yazı Personel Denetleme Raporu 3-Tespit Edilen Hazine Zararının Saymanlıklar İtibariyle Dağılımı: 2005 Yılı Kış Çalışma Programı ve 2005 Yılı Yaz Turne Programı uyarınca yapılan denetimler sonucunda 34.222.635,91YTL hazine zararı ve bütçeye gelir kaydı gereken tutar tespit edilerek bir kısmı tahsil ettirilmiş, geriye kalan kısmı da gelir kaydettirilmiş veya ilgilileri adına borç kaydettirilerek takibat süreci başlatılmıştır. Tespit edilen tutarların saymanlıklar itibariyle dağılımı aşağıdaki tablo ve grafikte gösterilmiştir. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 5 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı (YTL) Muhasebe Müdürlüğü 10.486.528,01 Merkez Saymanlık Müd. 27.667,80 Katma Bütçe Saymanlığı 111.205,79 Malmüdürlüğü 1.088.568,19 Sağlık Kurumları Döner Sermaye Say. 14.152.281,49 Diğer Döner Sermaye Say. 8.356.384,63 TOPLAM 34.222.635,91 Merkez Saymanlık Müd. Muhasebe 0% Müdürlüğü 31% Katma Bütçe Saymanlığı 0% Malmüdürlüğü 3% Sağlık Kurumları Döner Sermaye Say. 42% Diğer Döner Sermaye Say. 24% Muhasebe Müdürlüğü Katma Bütçe Saymanlığı Sağlık Kurumları Döner Sermaye Say. Merkez Saymanlık Müd. Malmüdürlüğü Diğer Döner Sermaye Say. III-İNCELEME VE SORUŞTURMA FAALİYETLERİ A- BAŞKANLIKÇA VERİLEN SORUŞTURMA FAALİYETLERİ VE RE’SEN BAŞLANAN İNCELEME VE Başkanlıkça yapılan görevlendirmeler (merkez emri görevlendirmeleri ve diğerleri) gereği yürütülen inceleme ve soruşturma faaliyetleri ile 2005 Yılı Kış Çalışma Programı ve 2005 Yılı Yaz Turne Programı çerçevesinde saymanlıklarda yürütülen denetimler sırasında Kontrolörlerce re’ sen gerçekleştirilen inceleme ve soruşturma faaliyetlerinden ibarettir. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 6 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 2- Düzenlenen Raporlar ve Dağılımı: 2005 yılında, gerek denetimlerde tespit edilen ve gerekse görevlendirmelerle verilen konular üzerinde yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda düzenlenen raporların dağılımı aşağıda gösterilmektedir. İnceleme Raporu Ön İnceleme Raporu Soruşturma Raporu Toplam İnceleme - Soruşturma Raporu 105 6 2 113 105 120 100 80 60 40 6 20 2 0 İnceleme Raporu Ön İnceleme Raporu Soruşturma Raporu 3- Tespit Edilen Hazine Zararının Saymanlıklar İtibariyle Dağılımı: 2005 Yılı Kış Çalışma Programı ve 2005 Yılı Yaz Turne Programı uyarınca re’sen ve Başkanlıkça yapılan görevlendirmeler (merkez emri ve diğer görevlendirmeler) gereği yürütülen inceleme ve soruşturma faaliyetleri sonucunda 4.693.540,73YTL hazine zararı ve bütçeye gelir kaydı gereken tutar tespit edilerek bir kısmı tahsil ettirilmiş, geriye kalan kısmı da gelir kaydettirilmiş veya ilgilileri adına borç kaydı yaptırılarak takibat süreci başlatılmıştır. Tespit edilen tutarın saymanlıklar itibariyle dağılımı aşağıdaki tablo ve grafikte gösterilmiştir. Merkez Saymanlık Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğü 1.532.130,71 122.978,37 Malmüdürlüğü 7.407 ,00 Katma Bütçe Saymanlığı 5.195,65 Sağlık Kurumları Döner Sermaye Say. 2005 Yılı Faaliyet Raporu 53.392,00 Diğer Döner Sermaye Saymanlıkları 2.420.524,00 Özel Bütçe (T.Ş.Odası+T.Tarih Kur.) 551.913,00 Sayfa 7 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 4- İnceleme ve Soruşturma Raporlarında Önerilen Hususlar: 2005 yılında re’sen ve başkanlıkça yapılan görevlendirmeler gereği gerçekleştirilen inceleme ve soruşturma faaliyetleri sonucunda düzenlenen raporlarda kişiler hakkında adli, idari ve disiplin yönünden yapılan öneriler aşağıda gösterilmektedir. a) Adli Yönden: Yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda ayrıntısı aşağıda gösterildiği üzere toplam 60 memur hakkında Türk Ceza Kanununa istinaden suç duyurusunda bulunulmuştur. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 8 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı İlgili Kanun ve Madde Numarası Hakkında İşlem Yapılan Kişi Sayısı Güveni Kötüye Kullanma 5237 Sayılı TCK-155 1 Görevi Kötüye Kullanma 5237 Sayılı TCK-257/2 3 5237 Sayılı TCK-157,158 1 5237 Sayılı TCK204,37,207 7 Keyfi Muamele TCK-228 1 Görevi İhmal TCK-230 17 Görevi Kötüye Kullanma TCK -240 10 Resmi Evrakta Sahtekarlık TCK-339 6 Resmi Evrakta Sahtekarlık TCK-340 2 Yetkili Olmayanların Resmi Evrakta Sahtekarlık Yapması TCK-342 4 Memura Yalan Beyanda Bulunmak TCK-343 1 Dolandırıcılık TCK-504 6 TK 1 TOPLAM 60 İsnat Edilen Suç Dolandırıcılık, Nitelikli Dolandırıcılık Resmi Belgede Sahtecilik, Özel Belgede Sahtecilik Taşıt Kanununa Muhalefet Ayrıca, yapılan inceleme ve soruşturmalar neticesinde 1 akaryakıt firmasının yöneticileri hakkında 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun 342 inci maddesinde düzenlenen “Dolandırıcılık” suçunu, bir firma yetkilisi ve bir şahıs hakkında da 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun 339 uncu maddesinde düzenlenen resmi evrakta sahtekarlık suçunu işledikleri iddiasıyla, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. b) Disiplin Yönünden: Düzenlenen inceleme raporları sonucunda ayrıntısı aşağıda gösterildiği üzere toplam 47 memur hakkında disiplin cezası önerilmiştir. İlgili Kanun ve Hakkında İşlem Yapılan Kişi Sayısı Önerilen Disiplin Cezası Madde Numarası Uyarma 657 Sayılı DMK 125/A 23 Kınama 657 Sayılı DMK 125/B 8 657 Sayılı DMK 125/C Aylıktan Kesme Kademe İlerlemesinin Durdurulması Devlet Memurluğundan Çıkarma 9 657 Sayılı DMK 125/D 6 657 Sayılı DMK 125/E 1 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 9 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı TOPLAM 47 c) İdari Yönden: Düzenlenen inceleme raporlarında 21 maliye personeli hakkında disiplin hükümleri ile ilişkilendirilmeksizin yazılı olarak uyarıda bulunulması ve 14 maliye personeli hakkında görev yerlerinin değiştirilmesi önerilmiştir. d) Diğer: Bunlardan başka Sağlık Bakanlığına 3, Bayındırlık Bakanlığına 1, Gazi Üniversitesine 1, Selçuk Üniversitesine 2, Süleyman Demirel Üniversitesine 1, DSİ Genel Müdürlüğüne 2 defa farklı konularda suç duyurusunda bulunulmuştur. 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 10 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı IV- PROGRAMLI DENETİM FAALİYETLERİ İLE İNCELEME VE SORUŞTURMA FAALİYETLERİNİN KONSOLİDE SONUÇLARI 1- Programlı Denetim Faaliyetleri ile İnceleme ve Soruşturma Faaliyetleri Sonucunda Düzenlenen Raporlar ve Dağılımı: Cevaplı Rapor Cevaplı Rapor Yer.Geç.Yazı Denetim Raporu Ön İnceleme Raporu İnceleme Raporu Personel Denetleme Raporu Soruşturma Raporu TOPLAM Personel Denetleme Raporu 43,48% 88 10 101 6 105 240 2 552 Soruşturma Raporu 0,36% Cevaplı Rapor 15,94% Cevaplı Rapor Yer.Geç.Yazı 1,81% Denetim Raporu 18,30% Ön İnceleme Raporu 1,09% İnceleme Raporu 19,02% Cevaplı Rapor Ön İnceleme Raporu Soruşturma Raporu Cevaplı Rapor Yer.Geç.Yazı İnceleme Raporu Denetim Raporu Personel Denetleme Raporu 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 11 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 2-Hazine Zararının Konularına ve Tespit Şekillerine Göre Dağılımı: İHALE PERSONEL GELİR TEDAVİ YEŞİL KART TOPLAM Programlı Denetim 2.214.252,71 İnceleme ve Soruşturma 2.684.421,39 587.540,96 362.672,40 1.058.905,98 0,00 4.693.540,73 TOPLAM 4.898.674,10 1.550.442,27 4.679.474,89 27.030.576,43 757.008,95 38.916.176,64 962.901,31 4.316.802,49 25.971.670,45 757.008,95 34.222.635,91 TEDAVİ 70,84% GELİR 12,26% PERSONEL 4,06% İHALE Yeşilkart Tedavi PERSONEL İHALE 12,84% GELİR TEDAVİ : Yeşilkart mevzuatına aykırı işlemlerden kaynaklanan hazine zararı : Tedavi mevzuatına aykırı işlemlerden kaynaklanan hazine zararı Personel : Personel kanunları, harcırah ve bağlı mevzuata aykırı işlemlerden kaynaklanan hazine zararı İhale : 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve bağlı mevzuata aykırı işlemlerden kaynaklanan hazine zararı Gelir : Genel bütçeli, katma bütçeli ve döner sermayeli kamu kurum ve kuruluşları açısından mevzuatlarında gelir olarak tanımlanan unsurlardan eksik tahsilat veya kesinti yapılması nedeniyle hazineye gelir kaydedilmesi gereken tutarlar ile vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden kaynaklanan hazine zararları 3-Tespit Edilen Hazine Zararının Bütçeler İtibariyle Dağılımı: 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 12 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı Muhasebe Müdürlüğü 10.609.506,38 Merkez Saymanlık Müd. 1.559.798,51 Malmüdürlüğü 1.095.975,19 Katma Bütçe Saymanlığı 116.401,44 Özel Bütçe (T.Ş.Odası+T.Tarih K.) 551.913,00 38.916.176,64 50 90 09 . 76 . .6 10 10 .7 14.000.000,00 6, 8, 38 63 14 16.000.000,00 .2 05 . 67 3, 49 TOPLAM 12.000.000,00 10.000.000,00 8.000.000,00 0 ,0 55 1. 4 ,4 6. 40 1 09 1. 91 3 75 5. 9 9. 7 55 1. 4.000.000,00 ,1 98 9 ,5 1 6.000.000,00 11 2.000.000,00 0,00 Sağlık Kurumları Döner Sermaye Say. Muhasebe Müdürlüğü Malmüdürlüğü Özel Bütçe (T.Ş.Odası+T.Tarih K.) Diğer Döner Sermaye Saymanlıkları Merkez Saymanlık Müd. Katma Bütçe Saymanlığı 4-Tedavi Giderlerinde Saptanan Hazine Zararının İç Dağılımı: 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 13 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı Kamu Görevlileri Yeşil Kartlı Hastalar TOPLAM 27.030.576,43 757.008,95 27.787.585,38 27.030.576,43 30.000.000,00 25.000.000,00 20.000.000,00 Kamu Görevlileri Yeşil Kartlı Hastalar 15.000.000,00 10.000.000,00 757.008,95 5.000.000,00 0,00 Kamu Görevlileri Yeşil Kartlı Hastalar 5) 2005 Yılı Denetim ve İnceleme Faaliyetleri Sonucu Tespit Edilen Hazine Zararının İller Bazında Dağılımı: (YTL) NO İL 1 AFYON 2 AKSARAY 3 İHALE PERSONEL GELİR TEDAVİ 1.728,99 13.690,00 16.491,00 1.734,61 40.991,75 AMASYA 0,00 850,00 4 ANKARA 1.230.067,39 684.366,31 5 ANTALYA 902.069,27 YEŞİL KART TOPLAM 1.968,52 17.387,51 22,29 15.134,00 74.373,65 0,00 576,91 0,00 1.426,91 383.060,40 5.835.940,92 112,57 8.133.547,59 157.174,11 1.389.664,83 1.302.775,20 23.507,69 3.775.191,10 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 14 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 6 ARTVİN 7 AYDIN 8 BALIKESİR 9 BAYBURT 2.690,03 1.322,10 246,45 40.429,06 3.375,96 49.063,78 276,99 113.341,20 4.050,97 427.340,84 111.742,11 14.680,69 30,69 408.332,04 908,00 908,00 10 BOLU 11 BURDUR 12 BURSA 2.568,73 64.375,00 64.375,00 127,00 127,00 10.826,32 11.454,11 1.828,80 330.650,45 354.759,68 13 ÇANAKKALE 255,00 10,00 19.564,45 1.161,83 20.991,28 14 ÇANKIRI 483,00 4.759,00 28.513,00 1.614,00 540,00 35.909,00 183.933,90 1.677,51 186.058,47 15 DİYARBAKIR 447,06 16 EDİRNE 6.080,85 60.022,40 615.835,99 29.196,71 17 ELAZIĞ 14.601,00 0,00 0,00 4.523.475,00 36.722,69 121,19 18 ERZİNCAN 19 ERZURUM 16.349,26 17.609,81 516.235,80 155.893,60 20 ESKİŞEHİR 30.455,30 226.253,80 52.467,00 328.506,08 21 GAZİANTEP 8.217,90 22 ISPARTA 3.790,00 2.399,42 949,00 24 İZMİR 802.275,45 874,00 356,00 4.538.432,00 55.525,32 92.369,20 706.088,47 123,44 637.805,62 104.738,16 108.471,62 223.827,10 45.718,00 23 İSTANBUL 711.135,95 36.238,00 86.695,00 2.282.152,32 183.037,19 2.465.189,51 10.639.274,34 167.300,00 11.609.723,79 25 KARABÜK 1.588,30 251,93 26 KAYSERİ 4.518,97 65.108,15 105,13 199.272,00 14.265,00 82.488,00 8.468,00 28.114,00 8.213,00 44.795,00 1.439.203,00 2.517,44 32.665,00 47.223,25 1.521.608,69 36.424,38 43.278,51 5.977,42 85.680,31 27.254,60 27.254,60 37.072,01 175.157,57 27 KIRKLARELİ 28 KIRŞEHİR 29 KONYA 30 KÜTAHYA 31 MALATYA 32 MANİSA 138.085,56 1.840,23 69.732,25 60.803,00 356.828,00 33 MERSİN 8.897,12 114.810,94 232.697,64 12.165,77 368.571,47 34 MUĞLA 2.886,21 65.409,87 18.807,41 71.527,56 158.631,05 35 MUŞ 36 SAKARYA 2.638,00 37 SİNOP 38 SİVAS 39 ŞANLIURFA 104.369,46 36.096,38 36.096,38 14.271,00 2.426,00 11.913,00 31.248,00 339,00 8.093,00 356,00 8.788,00 28.316,21 647.724,64 257.680,88 3.031,90 1.041.123,09 23.242,82 7.287,94 30.530,76 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 15 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı 40 TEKİRDAĞ 185,44 41 TOKAT 606,18 42 TRABZON 8.588,60 9.352,56 6.342,00 54.750,65 46 ZONGULDAK 0,00 682,44 79.672,76 5.675,57 6.342,00 475.033,53 45 YOZGAT TOPLAM 157,78 79.672,76 43 VAN 44 YALOVA 497,00 535.459,75 409,74 19,31 0,00 239,32 45,71 429,05 0,00 285,03 4.898.674,10 1.550.442,27 4.679.474,89 27.030.576,43 757.008,95 38.916.176,64 V- DESTEK FAALİYETLERİ A-EĞİTİM FAALİYETLERİ Muhasebat Kontrolörlerinin 2005 yılındaki eğitim faaliyetlerini 3 başlık altında özetleyebiliriz: 1) Verilen Eğitimler 2) Yabancı Dil Eğitimi 3) Proje Görevleri 1-Verilen Eğitimler a) Maliye Bakanlığı Denetim Elemanları ile Uzman Yardımcılarına Verilen Eğitimler: - Milli Emlak Genel Müdürlüğü Uzman ve Denetmen Yardımcılarına Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığı’nda 2005 yılı hizmet içi eğitim planı çerçevesinde 07.03.2005-08.07.2005 tarihleri arasındaki Temel Mesleki Eğitim Programında 1 Muhasebat Başkontrolörü tarafından 6 saat Ayniyat Talimatnamesi, 2 Muhasebat Kontrolörü Tarafından 12 saat Devlet Muhasebesi Yönetmeliği ve 6 saat de Devlet Harcama Belgeleri Yönetmeliği konularında olmak üzere toplam 24 saat ders verilmiştir. -Devlet Gelir Uzman Yardımcısı adaylarına Temel Mesleki Eğitim Kursu Programı çerçevesinde 2 Muhasebat Kontrolörü tarafından 90 saat Tek Düzen Muhasebe ve 42 saat Gider Kanunları konularında olmak üzere toplam132 saat ders verilmiştir. b) Maliye Bakanlığı Ankara Mesleki Eğitim Kursuna: Ankara Mesleki Eğitim Kursunun 2004-2005 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısında Genel Bütçeye Dahil Daireler ve Katma Bütçeli İdareler Muhasebe Yönetmeliği ve 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu konularında 3 Muhasebat Başkontrolörü tarafından 64 saat ders verilmiştir. c) Maliye Bakanlığı İzmir Mesleki Eğitim Kursuna: İzmir Mesleki Eğitim Kursunda 19.09.2005-31.12.2005 tarihleri arasındaki eğitim kapsamında, 6245 Sayılı Harcırah Kanunu, Kamu İhale Mevzuatı, Genel Bütçeye Dahil Daireler ve Katma Bütçeli İdareler Muhasebe Yönetmeliği, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu konularında ders vermek üzere 3 Muhasebat Başkontrolörü ve 2 Muhasebat Başkontrolörü eğitici olarak görevlendirilmiş olup, toplam 480 saat ders verilmiştir. d) 3 üncü Dönem Devlet Muhasebe Uzman Yardımcıları 28.03.2005-28.07.2005 tarihleri arasında düzenlenen mesleki eğitim seminerinde; Genel Bütçeye Dahil Daireler ve Katma Bütçeli İdareler Muhasebe Yönetmeliği, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve İlgili Mevzuat, Tekdüzen Muhasebe, 6245 Sayılı Harcırah Kanunu, Türkçe Dilbilgisi ve Yazışma 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 16 Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörleri Denetim Birimi Başkanlığı Kuralları ve Dosyalama Teknikleri konularında 3 Muhasebat Başkontrolörü ve 2 Muhasebat Kontrolörü tarafından toplam 189 saat ders verilmiştir. e) 8 inci Dönem Muhasebe Denetmen Yardımcıları ve 6 ncı Dönem Devlet Muhasebe Uzman Yardımcılarına: 19.09.2005-02.03.2006 tarihleri arasında düzenlenen temel mesleki eğitim kursu kapsamında 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve İlgili Mevzuat, Tekdüzen Muhasebe ve 6245 Sayılı Harcırah Kanunu derslerini vermek üzere 1 Muhasebat Başkontrolörü ve 2 Muhasebat Kontrolörü görevlendirilmiş olup, bu kurs kapsamında 2005 yılı içerisinde toplam 120 saat ders verilmiştir. f) Maliye Bakanlığı Dışındaki Kurum Mensuplarına Verilen Dersler: Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı personeline 03.01.2005-18.02.2005 tarihlerinde 10 saat Genel Muhasebe ve 10 saat Harcırah Kanunu, 29.08.2005-31.08.2005 tarihleri arasında da 9 saat Harcırah Kanunu konularında ders verilmiştir 2-Yabancı Dil Eğitimi 2005 Mali Yılı Bütçe Kanunun “03.5.9 -Diğer Hizmet Alımları” ekonomik kodunda yer alan hüküm uyarınca %40’ı kursa katılanlarca, %60’ı ise bütçeden karşılanmak üzere 11 Kontrolör yeterlilikleri Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yabancı dil kurslarında yabancı dil eğitimi almıştır. 3-Proje Görevleri a) 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa yönelik eğitim çalışmaları ve mevzuat hazırlıkları için oluşturulan proje grubunda 3 Muhasebat Başkontrolörü ve 2 Muhasebat Kontrolörü görevlendirilmiştir. b) Kamu Mali Yönetimi Projesi kapsamında çalışmak üzere 1 Muhasebat Başkontrolörü ve 3 Muhasebat Kontrolörü görevlendirilmiştir. c) 2005 yılında 2 Muhasebat Kontrolörü Maaş Otomasyon Projesinde görevlendirilmiştir B- RAPOR OKUMA Başkanlığımızca 2005 yılında Kontrolörlerce düzenlenen raporların usul ve esas yönünden değerlendirilmesi için 19 Muhasebat Başkontrolörü Rapor Okuma ve Değerlendirme Grubunda görevlendirilmiştir. Bu sayede, düzenlenen raporların usul ve esas yönünden değerlendirilmesi yapılarak, uygulama ve görüş birliğinin sağlanması temin edilmiştir. C- MESLEKİ YAYINLAR 1- Muhasebat Kontrolörleri Derneğinin 3 aylık periyotlarla yayımladığı Mali Kılavuz Dergisi, 2005 yılında da düzenli olarak yayımlanmıştır. 2- Muhasebat Kontrolörü Erkan KARAASLAN yazarı olduğu ve TÜRMOB yayını olan “Devlet Muhasebesi Olgusu ve Ülkemizde Devlet Muhasebesi Standardı” kitabı yayınlanmıştır. Ankara , 17.03.2006 Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü Denetim Birimi Başkanlığı 2005 Yılı Faaliyet Raporu Sayfa 17
Benzer belgeler
PDF ( 4 ) - DergiPark
1.1. Kamu sektörü ekonominin geri kalanından net bir şekilde ayrıştırılmalıdır ve hükümet
içerisindeki roller çok iyi tanımlanmalıdır.
1.1.1. Kamu sektörü ile ekonominin geri kalanı arasındaki sını...