Ankaferd Araştırma Etkinlikleri Raporu 2008
Transkript
Ankaferd Araştırma Etkinlikleri Raporu 2008
ANKAFERD BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu - 2008 Bölüm 1 Ankaferd İlaç Kozmetik Üretim Pazarlama A.Ş., Kağıthane, İstanbul, Türkiye Baskı Numarası.......................................... : 01.2 Tarihi ........................................................... : 23 Şubat 2009 Bu belgede yer alan bilgiler gizlidir ve ANKAFERD İLAÇ A.Ş.’nin destekleyici olarak yer aldığı klinik çalışmalara katılan ve çalışma ilacından kullanan ve bu yüzden bilgilendirilmiş olur alınması gereken kişiler ya da yerel yetkililer veya araştırma kurulları ya da çalışmaların yürütülmesinde görev alanlar dışındaki kişilere ANKAFERD İLAÇ A.Ş.’den yazılı onay almadan açıklanamaz. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 1/111 İÇİNDEKİLER 1. ÖZET ............................................................................................................................................. 6 2. GİRİŞ ............................................................................................................................................ 7 3. FİZİKSEL, KİMYASAL VE FARMASÖTİK ÖZELLİKLER ........................................... 14 3.1. Ürünün içerdiği maddelerin isimleri (IUPAC, INN gibi) ........................................ 14 3.2. Ürünün üretim şekli, kontrol ve analiz yöntemleri .................................................. 14 3.3. Ürünün farmasötik formları......................................................................................... 15 3.4. Saklama koşulları ........................................................................................................... 17 4. DENEY HAYVANLARINDA TOKSİSİTE TESTLERİ ................................................... 18 4.1. İrritasyon testi ................................................................................................................ 18 4.2. Duyarlılık testi ................................................................................................................ 18 4.3. Sitotoksisite testi ............................................................................................................ 19 5. DENEY HAYVANLARINDA HEMOSTATİK ETKİNLİK ÇALIŞMALARI............. 21 5.1. In vitro çalışmalar ........................................................................................................... 21 5.1.1 Temel hemostatik parametreler üzerine etki ve kanama durdurucu etki mekanizması ........................................................................................................................... 21 5.1.2 Proteomik analiz ..................................................................................................................... 27 5.1.3 İnsan umbilikal ven endotelinde transkripsiyon faktörleri ve eritrosit protein profili üzerine etki .................................................................................................................. 30 5.2. In vivo çalışmalar ............................................................................................................ 33 5.2.1 Domuzlarda yüzeyel ve derin kesilerde hemostatik etki modeli .................................... 33 5.2.2 Köpek ve kedilerde ortopedik cerrahide hemostatik etki ................................................ 34 5.2.3 Antikoagüle sıçanlarda arka bacak amputasyon modelinde hemostatik etki ............... 35 5.2.4 Sıçanlarda kuyruk kesimi modelinde hemostatik etki ...................................................... 37 5.2.5 Sıçan parsiyel nefrektomi modelinde hemostatik etki ...................................................... 39 5.2.6 Sıçanda renal travma modelinde hemostatik etki ............................................................. 40 5.2.7 Sıçanda penil fraktür modelinde hemostatik etki .............................................................. 41 5.2.8 Sıçanda izole karotis arteri çalışması ................................................................................... 42 6 İNSAN ÇALIŞMALARI ......................................................................................................... 43 6.1. İnsanlardaki uygulamalarda ABS’nin etkililiği ......................................................... 43 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 2/111 6.1.1. Cilt-cilt altı kesilerinde ABS kullanımı ................................................................................ 43 6.1.1.1. 6.1.2. ABS tampon formu ile normal steril spançın cilt-cilt altı kesilerinde meydana gelen kanamada uygulanması .................................................................................................... 43 Kalıtsal kanama diyatezinde topikal ABS kullanımı ......................................................... 45 6.1.2.1. Hemofili A’da ABS uygulaması ....................................................................................... 45 6.1.2.2. von Willebrand hastalığında ABS uygulaması ................................................................ 46 6.1.2.3. Afibrinojenemide ABS uygulaması .................................................................................. 46 6.1.2.4. Kalıtsal trombositopenide ABS uygulaması ..................................................................... 46 6.1.2.5. Glanzmann trombastenisinde ABS uygulaması............................................................... 47 6.1.3. Edinsel kanama diyatezinde topikal ABS kullanımı ......................................................... 47 6.1.3.1. Çeşitli sistemik hastalıklara bağlı edinsel kanama diyatezlerinde ABS kullanımı ............ 47 6.1.3.2. Dissemine intravasküler koagülasyonda ABS kullanımı.................................................. 48 6.1.3.3. İlaç kullanımına bağlı edinsel kanama diyatezlerinde ABS kullanımı ............................. 49 6.1.4. Diş hekimliğinde ABS kullanımı .......................................................................................... 50 6.1.5. Gastrointestinal sistem kanamalarında endoskopik, oral ve rektal yolla ABS kullanımı.................................................................................................................................. 52 6.1.5.1. 6.1.5.2. Üst gastrointestinal sistem kanamasında endoskopik ABS uygulaması .......................... 52 Siddetli gastrointestinal kanamaların kontrolünde oral, rektal ve nazal yolla ABS kullanımı ........................................................................................................................... 54 6.1.5.3. Sindirim kanalında Dieulafoy lezyonuna bağlı, yaşamı tehdit eden ciddi arteryel kanamanın tedavisinde etkili bir yardımcı hemostatik ajan olarak ABS........................... 56 6.1.5.4. Tek rektal ülserin topikal ABS ile tedavisi ........................................................................ 57 6.1.6. Kulak-burun-boğaz kanamalarında ABS kullanımı .......................................................... 58 6.1.6.1. 6.1.6.2. Alt konka rezeksiyonlarından sonra ABS’li tampon uygulaması ..................................... 58 Aplastik anemide allojenik kök hücre transplantasyonu sonrası aplazik dönemde trombosit transfüzyonuna refrakter epistaksis tedavisinde lokal ABS uygulaması .......... 59 6.1.6.3. Tekrarlayan burun kanamasında nazal yolla ABS kullanımı ........................................... 60 6.1.7. Endobronşiyal yolla ABS kullanımı..................................................................................... 60 6.1.8. Çeşitli durumlarda ABS kullanımı ...................................................................................... 63 6.1.8.1. 6.1.8.2. 6.1.8.3. 6.1.8.4. 6.2. Koroner arter bypass greft cerrahisi sırasında ABS uygulaması ...................................... 63 Retropubik radikal prostatektomide hemostazın sağlanması amacıyla ABS kullanılması ...................................................................................................................... 63 ABS tamponu ile alt ekstremitenin arteriyovenöz malformasyon kanamasının etkili kontrolü............................................................................................................................. 64 Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalarında topikal ABS deneyimi ................................... 65 İnsanlardaki uygulamalarda ABS’nin güvenliliği .................................................... 66 6.2.1. Sağlıklı gönüllülerde faz I klinik çalışma ............................................................................ 66 6.2.2. Cilt-cilt altı kesilerinde ABS kullanımının güvenliliği ...................................................... 75 6.2.3. Diş tedavisinde ABS kullanımının güvenliliği ................................................................... 76 7 DİĞER ETKİLERİ .................................................................................................................... 78 7.1. 7.1.1. Antimikrobiyal etki ....................................................................................................... 78 In vitro antibakteriyel etkinliğin değerlendirildiği çalışmalar.......................................... 78 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 3/111 7.1.1.1. Ankaferd BloodStopper®’ın (ABS) insan ve gıda patojenlerine karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin nisinle karşılaştırılması .......................................................... 78 7.1.1.2. ABS’nin sık karşılaşılan mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin değerlendirilmesi ............................................................................................................... 81 7.1.1.3. ABS’nin hastane infeksiyonu etkeni mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin vankomisin ve imipenemle karşılaştırılması ................................................. 82 7.1.1.4. ABS’nin çeşitli çok-ilaca dirençli mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin değerlendirilmesi ........................................................................................... 84 7.1.1.5. Ankaferd Proteomix besin takviyesi ve Ankaferd Sır Kozmetik preparatın in vitro anti-mikrobiyal etkinliklerinin karşılaştırılması ............................................................... 85 7.1.2. ABS’nin in vitro antifungal etkinliğinin tanımlanması ...................................................... 88 7.1.3. 7.2. Ankaferd Proteomix’in HIV antiviral etkisi (yayınlanmamış bulgular):........................ 89 Doku iyileşmesi üzerine etkileri .................................................................................. 90 7.2.1. ABS’nin erken dönem kemik dokusu iyileşmesi üzerine etkileri .................................... 90 7.2.2. ABS’nin flep sağkalımına etkisinin ve sekonder yara iyileşmesi üzerine etkisinin sıçanlarda değerlendirilmesi................................................................................................. 94 7.3. 7.3.1. 7.4. 7.4.1. İn vitro mezenkimal kök hücre gelişimi üzerine etkisi ............................................ 94 ABS’nin in vitro ortamda mezenkimal kök hücre gelişimi üzerine etkisi....................... 94 Kanser hücreleri üzerine etkileri ................................................................................. 95 ABS’nin in vitro ortamda osteosarkom (SAO-2) hücre dizilerinde olan anti-kanser aktivitesi................................................................................................................................... 95 7.4.2. ABS’nin in vitro ortamda insan kolon kanseri (CACO-2) hücreleri üzerine olan antikanser aktivitesi ...................................................................................................................... 97 7.4.3. 7.5. Çeşitli kanser hücreleri üzerinde ABS’nin etkisi ile ilgili çalışmalar............................. 100 ABS bileşenlerinin çeşitli etkileri ............................................................................... 100 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 4/111 Kısaltmalar listesi: AAST ...................... Amerikan Travma Cerrahisi Birliği (American Association for Surgery of Trauma) ABS ......................... Ankaferd BloodStopper® AlloKİT .................. Allojeneik kök hücre transplantasyonu aPTT ....................... Aktive parsiyel tromboplastin zamanı CHCA..................... Cyano-4-hydroxycinnamic acid DKB ........................ Diyastolik kan basıncı DSMZ ..................... Alman Biyolojik Materyal Kaynak Merkezi ESBL ....................... Geniş spektrumlu beta-laktamaz (Extended spectrum beta lactamase) GA........................... Güven aralığı HUVEC .................. İnsan umbilikal ven endotel hücreleri INR ......................... Uluslararası normalize oran KKKA ..................... Kırım-Kongo kanamalı ateşi LPS .......................... Lipopolisakkarid MKH ....................... Mezenkimal kök hücreler NO .......................... Nitrik oksid PSA ......................... Prostata spesifik antijen PT ............................ Protrombin zamanı SKB ......................... Sistolik kan basıncı TCA ........................ Trikloroasetik asit TF ............................ Doku faktörü (Tissue factor) TFPI ........................ Doku faktörü yolağı inhibitörü (Tissue factor pathway inhibitor) TT ............................ Trombin zamanı VEGF ...................... Vasküler endotelyal büyüme faktörü (Vascular endothelial growth factor) VKİ.......................... Vücut kitle indeksi vWF ........................ von Willebrand faktörü Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 5/111 1. ÖZET Ankaferd BloodStopper® (ABS) folklorik olarak geleneksel Türk hekimliğinde hemostatik ajan olarak kullanılmış bir bitkisel ekstrakttır. ABS, Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımından oluşmaktadır. Bu bitkilerin tümü tek başına endotel, kan hücreleri, damar oluşumu (angiogenesis), hücresel üreme, vasküler dinamikler ve mediyatörler üzerinde etkilidir. Kanamanın durdurulması maksadıyla kullanılmakta olan ABS ampul, tampon ve sprey formlarında bulunmaktadır. İçeriğindeki bitkilerle ilgili literatür bilgilerinin desteklediği üzere hayvanlarda hemostatik etkileri gözlenen ABS’nin etki mekanizması in vitro çalışmalarla aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Hayvanlarda kullanımının etkinliği gösterilmiştir. İnsanlarda diş tedavisinde ara ürün kategorisinde kullanımı ABS’nin insanlarda güvenliliğine ait ilk gayriresmi ipuçlarını oluşturmaktadır. Ancak ABS’nin insanlarda hem topikal, hem de oral kullanımının güvenliliğini ortaya koymak için iyi tasarlanmış kontrollü bir protokolün uygulanması gereklidir. Bu maksatla Türkiye’de ABS’nin sağlıklı gönüllülerde topikal kullanımının güvenliliğinin araştırıldığı, plasebo ile karşılaştırmalı olarak ve randomize, çift-kör, çapraz-geçişli bir faz I klinik çalışma yapılmış ve Kasım 2008’de sonuçlandırılmıştır. Bu rapor iki bölüm halinde hazırlanmış olup; birinci bölümde ABS ile ilgili bulgular sunulmuştur. Bu bölümün sonunda, elde edilen verilerin sunulduğu bildirilerin ve makalelerin bir listesi bulunmaktadır. Raporun ikinci bölümünde ise ABS’nin içeriğindeki bitkisel ekstraktlarla, ilgili bilgiler derlenmeye çalışılmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 6/111 2. GİRİŞ Pıhtılaşma mekanizmaları Normal kan akışı; koagülan, antikoagülan ve fibrinolitik sistemler arasındaki hassas dengenin korunmasıyla sağlanmaktadır. Bu hemostatik denge, hem kanamayı hem de uygun olmayan pıhtı oluşumunu önlemektedir. Normal hemostaz, damar duvarındaki yaralanmayı takiben pıhtı oluşumu ve doku tamiri ile sonuçlanan süreçleri içerir. Damar endotel hücreleri, trombositler, von Willebrand faktörü (vWF), doku faktörü, serinproteaz yapısında pıhtılaşma proteinleri, fibrinolitik sistem, antikoagülan proteinler hemostaz sisteminin elemanlarını oluştururlar. Normal laminer kan akımı sağlıklı bir hemoreolojik sistem ve normal hemostaz için mutlaka gereklidir. Bir damar hasarı olduğunda çözünür olmayan trombosit ve fibrin tıkacı oluşarak kan kaybı önlenir ve ardından da damar bütünlüğü tekrar sağlanır. Damar hasarının olduğu bölgede trombositlerin tıkaç oluşturmasına primer, bunu takiben koagülasyon sisteminin aktif hale gelerek fibrin pıhtısını oluşturmasına sekonder hemostaz adı verilir. Primer hemostaz sisteminin bileşenleri başlıca vasküler endotel ve trombositlerdir. Primer hemostaz, trombositlerin ve endotel hücresinin aktivasyonu ile gerçekleşir. Trombositler hasarlı bölgeye gelerek, yapışma (adezyon), granül içeriklerini ortama salgılama (sekresyon) ve kümeleşme (agregasyon) fonksiyonlarını yerine getirirler. Trombositler hasar sonucu açığa çıkan vasküler subendoteliyal bölgedeki kollajene doğrudan glikoprotein Ia/IIa reseptörü aracılığı ile veya glikoprotein Ib-IX/V reseptörü ile endoteldeki vWF’e bağlanarak yapışırlar. Takiben trombositler granül içeriklerini salgılayarak yeni trombositlerin aktif hale gelmesini sağlarlar. Aktive olmuş trombositler glikoprotein IIb/IIIa reseptörleri ve fibrinojen aracılığı ile kümeleşerek primer hemostatik tıkacı oluştururlar. Eğer endotel hasarı küçük ise, oluşan bu trombosit tıkacı kanamayı durdurmakta yeterli olabilir. Ancak daha büyük yaralanmalarda koagülasyon proteinlerinin de aktive olarak sekonder hemostazı başlatması gerekir. Damar hasarının onarılması koagülasyon sistemini oluşturan birçok reaksiyonun dengeli bir şekilde meydana gelmesi ile olur. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 7/111 Sekonder hemostaz sisteminin bileşenleri başlıca koagülasyon ve fibrinolitik sistemlerdir (Şekil 2.1). Eski yıllarda koagülasyonun Faktör XII’den başlayarak intrinsik yoldan veya Faktör VII’den başlayarak extrinsik yoldan aktive olduğu kabul ediliyordu. Günümüzde pıhtılaşma sisteminin in vivo şartlarda, sadece doku faktörü üzerinden aktive olduğu anlaşılmıştır. Damar yaralanmasını takiben, açığa çıkan doku faktörü (Tissue factor; TF), dolaşımda az miktarda bulunan Faktör VIIa’ya bağlanarak fibrin pıhtısı oluşturmak üzere bir dizi reaksiyonu başlatır. Faktör VIIa-TF kompleksi Faktör IX ve Faktör X’un Faktör IXa ve Faktör Xa’ya dönüşümünü tetikler. Aktive olmuş trombositlerin yüzeyi negatif yüklü fosfolipidlerden zengindir. Pıhtılaşma sistemi faktörleri ile birleşerek reaksiyonların devamını sağlarlar. Faktör Xa, aktive Faktör V, kalsiyum ve fosfolipid (protrombinaz kompleks) varlığında protrombin trombine dönüştürülür. Trombin ise fibrinojenin fibrine dönüşmesini sağlar. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 8/111 Şekil 2.1. (a) Pıhtılaşma mekanizmasını başlatan ekstrinsik yol ve (b) Pıhtılaşma mekanizmasını başlatan intrinsik yol Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 9/111 Şekil 2.1 (devamı). (c) Pıhtılaşma proteinlerinin aktivasyonu ve fibrin oluşumunun güncel bilgilere göre şeması (DFYĐ, doku faktörü yolu inhibitörü) Trombin pıhtılaşma sisteminin en önemli enzimidir. Trombositlerin aktivasyonu, fibrinojenin fibrine çevrilmesi, Faktör VIII, Faktör V, Faktör XI, ve Faktör XIII’in aktivasyonu gibi birçok görevi vardır. Faktör X’un TF-Faktör VIIa kompleksi tarafından aktivasyonu, pıhtılaşmayı başlatan ilk basamak olmasına rağmen, bu kompleks endotelden salınan spesifik bir inhibitör (Tissue factor pathway inhibitor-TFPI) tarafından inhibe edilir. Diğer taraftan aktive olan Faktör IX, Faktör VIIIa, fosfolipid ve kalsiyum varlığında “tenaz” kompleksini meydana getirerek Faktör X’u aktive ederler. Ortak yoldan devam eden reaksiyonlar sonucunda oluşan fibrin polimerize olur ve daha sonra Faktör XIIIa tarafından çözünür olmayan fibrin pıhtısını oluşturur. Koagülasyon kaskadı, aktivatör ve inhibitörlerle çok sıkı denetlenen bir sistemdir. Bu reaksiyonlar devam ederken, pıhtılaşmayı sadece gerekli bölgeye sınırlamak için doğal koagülasyon inhibitörleri devreye girer. Antitrombin, protein C ve protein S değişik koagülasyon faktörlerinin fizyolojik inhibitörleridir. Diğer yandan fibrinolitik sistem global hemostaz sürecinde en az Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 10/111 pıhtılaşma sistemi kadar önemli diğer bir sistemdir. Plazmin, fibrinojen ve fibrin pıhtısını eriterek pıhtının sınırlanmasını sağlar. Sonuçta hemostatik sistem, şu beş önemli sistemde bağlantılı olarak stimüle edici ya da inhibe edici yolların mozaikliğinden oluşan bir bütündür: Kan damarları, trombositler, pıhtılaşma faktörleri, pıhtılaşma inhibitörleri ve fibrinoliz. Bundan başka hemostaz ile bedenin diğer savunma mekanizmaları olan immün sistem ve inflamatuvar sistemler arasında (kompleman ve kinin sistemleri ve fagositoz) ilişkiler vardır. Ankaferd BloodStopper® (ABS) ve kanamanın durdurulması: ABS folklorik olarak geleneksel Türk hekimliğinde hemostatik ajan olarak kullanılmış bir bitkisel ekstrakttır. ABS, Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımından oluşmaktadır. Bu bitkilerin tümü tek başına, endotel hücreleri, kan hücreleri, damar oluşumu (angiogenesis), vasküler dinamikler ve mediatörler üzerinde, hemostatik etkiye katkıda bulunabilecek etkileri vardır: Thymus vulgaris yapraklarının, bilinen antioksidanlar olan alfa-tokoferol ve bütile hidroksitoluenle kıyaslanabilir düzeyde antioksidan etki gösterdiği bildirilmiştir (Lee ve arkadaşları, 2005). Glycyrrhiza glabra köklerinden elde edilen ekstraktın in vitro hücre dizilerinde antianjiyojenik aktivite gösterdiği bildirilmiştir (Sheela ve arkadaşları, 2006). Bu bitki kökünün antiinflamatuvar, antitrombotik, antioksidan ve antiaterosklerotik etkileri çeşitli araştırmalarla gösterilmiştir (Bkz. Bölüm 2; Glycyrrhiza glabra referansları: Bradley 1992; Francischetti, 1997; Fuhrman ve arkadaşları, 1997; Kimura ve arkadaşları, 1993; Nagumo, 1999; Shibata, 1999a; Varya ve arkadaşları, 1997; Yokota, 1998). Öte yandan meyan kökünün, olasılıkla mineralokortikoid etki nedeniyle kan basıncını yükselttiği bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 2; Glycyrrhiza glabra referansları: Van Rossum ve arkadaşları, 1998). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 11/111 Alpinia officinarum, lipopolisakkaridle (LPS) aktive edilmiş fare peritoneal makrofajında nitrik oksit (NO) üretimini inhibe eder (Matsuda ve arkadaşları, 2006). Urtica dioica’nın sıçanda endotel kaynaklı hipotansif yanıt oluşturduğu, bunun endotelden NO salıverilmesi ve potasyum kanallarının açılması sonucu oluşan vasodilatasyona ve negatif inotropik etkiye bağlı olabileceği bildirilmiştir (Testai ve arkadaşları, 2002). ABS’nin diğer etkileri: ABS’nin antimikrobiyal etkinliğine dair araştırmalar vardır (Bkz. Referans listesi); bu çalışmaların sonuçları rapor içinde özetlenmiştir. Urtica dioica kökünün ise antifungal (Bkz. Bölüm 2; Glycyrrhiza glabra referansları: Bombardelli ve Morazzoni, 1997) ve antiviral (Bkz. Bölüm 2; Glycyrrhiza glabra referansları: Lichius ve Muth, 1997) etkilerinden söz edilmektedir. Benzer şekilde Glycyrrhiza glabra köklerinin de antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkileri araştırılmıştır (Bkz. Bölüm 2; Glycyrrhiza glabra referansları: Baba ve Shigeta, 1987; Christensen ve arkadaşları, 1994; Hatano ve arkadaşları, 2000; Itoh ve Kumagai, 1983; Ito, 1987; Ito ve arkadaşları, 1987; Kimura ve arkadaşları, 1993; Nakashima, 1987; Sato, 1996; Saleh ve arkadaşları, 1990; Utsonomiya, 1999; Van Rossum ve arkadaşları, 1998). Ayrıca ABS’nin doku iyileşmesi (Demircan ve ark., 2008a ve 2008b; Yeşilada ve arkadaşları, yayınlanmamış bulgular), mezenkimal kök hücre gelişimi (Kılıç ve ark., 2008) ve kanser hücreleri üzerine etkileri (Göker ve ark., 2008a ve 2008b) araştırılmaktadır. Bu bitkilerin yukarıda anılanlar dışında da çeşitli etkileri vardır ve tek başlarına çeşitli endikasyonlarda kullanımları söz konusudur (Bakınız Bölüm 2). Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımı olan ABS ise hemostatik etkisi nedeniyle klinik kullanıma sunulmuş olup, bileşenlerinin etkilerine, en azından bazılarına sahip olması beklenir. Bu potansiyel etkiler Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 12/111 ABS’nin yeni endikasyonlar için değerlendirilebileceğini, ancak aynı zamanda, ABS’nin olası sistemik istenmeyen etkileri açısından dikkatli olunması gerektiğini Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 13/111 düşündürmektedir. 3. FİZİKSEL, KİMYASAL VE FARMASÖTİK ÖZELLİKLER 3.1. Ürünün içerdiği maddelerin isimleri (IUPAC, INN gibi) Ankaferd BloodStopper® (ABS) folklorik olarak geleneksel Türk hekimliğinde hemostatik ajan olarak kullanılmış bir bitkisel ekstrakttır. ABS, Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımından oluşmaktadır. 3.2. Ürünün üretim şekli, kontrol ve analiz yöntemleri Öncelikle bitkiler toplanır, ardından kümeler halinde depolanan bitkilerin uygunluk bakımından kalite kontrol işlemi eşzamanlı olarak gerçekleştirilir. Kalite kontrol sürecinin ardından bitkiler aşağıda listelendiği şekilde parçalara ayrılırlar: 1. Urtica dioica (kurutulmuş kök) 2. Vitis vinifera (kurutulmuş yaprak) 3. Glycyrrhiza glabra (kurutulmuş yaprak) 4. Alpinia officinarum (kurutulmuş yaprak) 5. Thymus vulgaris (kurutulmuş ot) Parçalara ayırma işleminin tamamlanmasını takiben ekstraksiyon ve damıtma (distilasyon) işlemlerine geçilir. Fiziksel ve kimyasal özellikler açısından yapılan kalite kontrolünün ardından dolum ve ambalajlama işlemleri başlar ve ardından son ürün, kontrol ve analiz için tekrar laboratuvara gönderilir. Kontrol ve analiz işlemlerinden geçerek depolanan ürün aşağıda belirtilen ticari takdim şekillerinde hazırlanır. Sterilite testi: T.C Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığınca, ABS numunesinin Avrupa Farmakopesi 5.0’ye göre yapılan sterilite testi bakımından uygunluğu bildirilmiştir (2006; Rapor No 6). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 14/111 3.3. Ürünün farmasötik formları Ankaferd BloodStopper® ampul, tampon ve sprey olmak üzere 3 farklı farmasötik formda hazırlanmıştır: 1. Ankaferd® BloodStopper® ampul 2 mL 2. Ankaferd® BloodStopper® tampon 2.5 cm x 7 cm – 3 mL 5 cm x 7.5 cm - 10 mL 20 cm x 20 cm – 100 mL 3. Ankaferd® BloodStopper® sprey 5 mL 10 mL 25 mL 50 mL 200 mL Birim farmasötik formda bulunan etkin madde miktarları Tablo 3.1 ve Tablo 3.2’de özetlenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 15/111 Tablo 3.1. Ampul ve tampon formunda Ankaferd BloodStopper® içerikleri. Etkin madde miktarı (mg) Etkin madde adı Ampul Tampon 2 mL 2.5 X 7 cm 3 mL 5 X 7.5 cm 10 mL 20 X 20 cm 100 mL Urtica dioica1 0.12 0.18 0.6 6 Vitis vinifera2 0.16 0.24 0.8 8 Glycrrhiza glabra2 0.18 0.27 0.9 9 Alpinia officinarum2 0.14 0.21 0.7 7 Thymus vulgaris3 0.10 0.15 0.5 5 1 kurutulmuş kök ekstresi, 2 kurutulmuş yaprak ekstresi, 3 kurutulmuş ot ekstresi Tablo 3.2. Sprey formunda Ankaferd BloodStopper® içerikleri. Etkin madde adı 1 Etkin madde miktarı (mg/mL) Urtica dioica1 0.06 Vitis vinifera2 0.08 Glycrrhiza glabra2 0.09 Alpinia officinarum2 0.14 Thymus vulgaris3 0.10 kurutulmuş kök ekstresi, 2 kurutulmuş yaprak ekstresi, 3 kurutulmuş ot ekstresi Pazarlama izni: Her üç form için de, TC Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nden, “kozmetikler, tedaviye yönelik olmayan bitkisel ürünler, beslenmeyi destekleyici ürünler, nutrasötikler ve topik uygulanan ilaç dışı ürünler” kategorisinde pazarlama izni alınmıştır (Mayıs 2007). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 16/111 3.4. Saklama koşulları Ürün oda sıcaklığında, ortam sıcaklığının 30°C’yi geçmediği ve 15°C’nin altında olmadığı koşullarda saklanmalıdır. Raf ömrü 24 aydır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 17/111 4. DENEY HAYVANLARINDA TOKSİSİTE TESTLERİ 4.1. İrritasyon testi Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı tarafından, EN ISO 10993-1 ‘‘Tıbbî cihazların biyolojik değerlendirilmesi’’ ve ISO 10993-10; 2002 “İrritasyon ve Gecikmiş Tipte Hipersensitivite Testleri” kılavuzlarına uygun şekilde 2006 yılında yapılan test aşağıda özetlenmiştir (Rapor No 4). Bu testte Ankaferd BloodStopper®’ın (ABS) raporda belirtilen parti no’lu örneği kullanılmış, bu örneğin sağlıklı yetişkin bir albino tavşanda (erkek, 2300 g) cilt üzerinde irritan etkisi bulunup bulunmadığı gözlenmiştir. Bunun için, deney gününden 1 gün önce hayvanın sırt kısmındaki tüyler tıraş edilmiştir. Omurganın her iki tarafında testlerin uygulanabileceği ve gözlemlenebileceği yeterli mesafe bırakılmıştır. 25 mm x 25 mm 4 katlı gazlı bez test materyalinin içine batırılmış ve bir negatif kontrol örneği tavşanın iki taraflı olarak derisine doğrudan uygulanmıştır. Uygulama yapılan alan 60 mm x 60 mm gazlı bezle örtülmüş ve yarı-oklüzif bandajla 4 saat süreyle sarılmıştır. Temas süresinin ardından gazlı bez ve bandaj çıkarılmış ve söz konusu bölge işaretlenmiştir. Akut test (tek sefer maruziyet) sonrası gazlı bezlerin uzaklaştırılmasını takip eden 1., 24., 48. ve 72. saatlerde uygulama yapılan alan eritem ve ödem açısından gözlenmiştir. Deneyde 1., 24., 48. ve 72. saatlerin sonunda negatif kontrol ve test örneğinin herhangi bir lezyona neden olmadığı gözlenmiştir. Bu nedenle gerek negatif kontrol, gerekse de test materyali için “Cilt reaksiyonu için skorlama sistemi” başlıklı Tablo’da (EN ISO 10993-10) irritasyon skoru 0 (sıfır), “Tavşanlarda irritasyon cevabı kategorileri” başlıklı Tablo’da cevap kategorisi “ihmal edilebilir” olarak belirlenmiştir. İrritasyon reaksiyonu gözlenmemiştir. 4.2. Duyarlılık testi Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı tarafından, EN ISO 10993-1‘‘Tıbbî cihazların biyolojik değerlendirilmesi’’ ve ISO 10993-10; 2002 “İrritasyon ve Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 18/111 Gecikmiş Tip Aşırı Duyarlılık Testleri” kılavuzlarına uygun şekilde 2006 yılında yapılan test aşağıda özetlenmiştir (Rapor No 1). Bu testte ABS’nin raporda belirtilen parti no’lu örneği kullanılmış, bu örneğin tavşanda cilt üzerine uzun süreli uygulanmasının herhangi bir cilt reaksiyonu oluşturup oluşturmadığı gözlenmiştir. Deneylerde, tek türden 300-500 g ağırlıklarında her iki cinsiyetten sağlıklı yetişkin albino kobaylar kullanılmıştır. On kobay test materyali için, beş kobay da kontrol grubu için kullanılmıştır. Test prosedürünün her aşamasından önce deney hayvanlarının sırtındaki tüyler tıraş edilmiştir. Test materyali ve negatif kontrol örneklerine batırılmış 25 mm x 25 mm dört kat gazlı bez direkt olarak klipslenmiş bölgeye oklüzyon şeklinde 6 saat boyunca uygulanmış ve kaldırılmıştır. %0.9 (a/h) NaCl kontrol hayvanlarında negatif kontrol olarak kullanılmıştır. Bu prosedür haftada arka arkaya 3 gün olarak üç hafta boyunca tekrarlanmıştır. Son indüksiyon uygulanmasından 14 gün sonra tüm test ve kontrol hayvanları aynı prosedür kullanılarak test materyalinin ekstresi içine batırılmış patch ile muamele edilmiştir. İlk muameleden 24 saat sonra hayvanların muamele edilen bölgeleri tıraş edilmiştir. En az 2 saat sonra test bölgeleri derecelendirilmiştir. Dereceleme muamele patchlarının kaldırılmasından 48 saat sonra tekrarlanmıştır. Test ve kontrol gruplarının her ikisinde de 24 ve 48. saatlerde lezyon gözlemlenmemiştir. Bu nedenle, test ve kontrol gruplarının her ikisi için de dereceleme 0 (sıfır) olmuştur. 4.3. Sitotoksisite testi Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı tarafından, EN ISO 10993-1‘‘Tıbbî cihazların biyolojik değerlendirilmesi’’ ve ISO 10993-10; 2002 “Sitotoksisite Testleri, In Vitro Metodlar” kılavuzlarına uygun şekilde 2006 yılında yapılan test aşağıda özetlenmiştir (Rapor No 5). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 19/111 Bu testte Vero hücre kültürlerinde (Afrika Maymunu böbrek hücre kültürü), ABS’nin raporda belirtilen parti no’lu örneği kullanılmış, bu örneğin sitotoksik etkiye sahip olup olmadığı incelenmiştir. İndirekt kontakt testi (Agar difüzyon testi) uygulanmış; bunun için tek tabakalı hücreler (tamama yakın bir kısmı yayılmış olan) 1 mL test örneği ile doyurulmuş disk ile 48 saat süreyle temas halinde bırakılmıştır. 48 saatin sonunda hücreler yayılım, granülasyon, hücre membranı erimesi, yuvarlak hücre oluşumu, agregasyon, vakuolizasyon, perakut toksisite ve piknotik hücre varlığı yönünden incelenmiştir. Sonuçta test örneğinin sitotoksik olmadığı belirlenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 20/111 5. DENEY HAYVANLARINDA HEMOSTATİK ETKİNLİK ÇALIŞMALARI 5.1. In vitro çalışmalar 5.1.1 Temel hemostatik parametreler üzerine etki ve kanama durdurucu etki mekanizması Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Ünitesi’nce yapılan çalışmada uluslararası kabul edilen EN ISO 10993-1 ‘‘Tıbbî (Medikal) Aletlerin Biyolojik Değerlendirilmesi’’ ve ISO 10993-4 ‘Tıbbî Medikal) Aletlerin Biyolojik Değerlendirilmesi - Kan ile etkileşimler için testlerin seçimi’’ rehberlerinde bulunan prosedürler izlenerek, Ankaferd BloodStopper®’ın (ABS) in vitro hemostatik etkisi araştırılmıştır (Haznedaroğlu ve Göker, 2007 (Rapor No 2); Göker ve arkadaşları, 2007 ve 2008c). Bu çalışmada ABS’nin temel hemostatik laboratuvar testlerindeki etkileri ABS’nin bu amaçla deney tüpünde işletilmesinden sonra birincil ve ikincil hemostatik sistem elementlerinin (koagülasyon proteinleri, plateletler, kan hücreleri) durumunu belirlemek için incelenmiştir. ABS’nin aşağıdaki parametreler üzerinde etkisi incelenmiştir: Koagülasyon faktörleri (koagülasyon faktör II, koagülasyon faktör V, koagülasyon faktör VII, koagülasyon faktör VIII, koagülasyon faktör IX, koagülasyon faktör X, koagülasyon faktör XI, koagülasyon faktör XIII) Protrombin zamanı (PT-INR) Aktive edilmiş tromboplastin zamanı (aPTT) Fibrinojen Trombin zamanı (TT) D- dimer testi Trombosit agregasyon testi Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 21/111 Diğer hemostatik parametreler Total protein, albümin ve globülin düzeyleri ABS’nin kana yayılmasından sonraki morfolojik değerlendirmeler ve mikroskopik incelemeler Elde edilen bulgular aşağıda özetlenmiştir. ABS’nin normal plazmaya eklenmesi çok hızlı bir şekilde (1 saniyeden daha kısa) protein ağı oluşumu ile sonuçlanmıştır (Şekil 5.1a ve Şekil 5.1b). Ayrıca, ABS’nin normal seruma eklenmesi de çok hızlı bir şekilde (1 saniyeden daha kısa) aynı görünümde ağ oluşumuna neden olmuştur (Şekil 5.2a ve Şekil 5.2b). Şekil 5.1. (a) ABS eklenmeden önce (b) ABS eklendikten sonra. ABS’nin normal plazmaya eklenmesi çok hızlı bir şekilde (1 saniyeden daha kısa zamanda) ağ oluşumu ile sonuçlanmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 22/111 Şekil 5.2. (a) ABS eklenmeden önce (b) ABS eklendikten sonra. ABS’nin normal seruma eklenmesi çok hızlı bir şekilde (1 saniyeden daha kısa zamanda) ağ oluşumu ile sonuçlanmıştır. Plazmaya ABS eklenmesi, pıhtılaşma faktörlerinin (koagülasyon faktör II, V, VII, VIII, IX, X, XI ve XIII) düzeylerini etkilememiştir. TT uzamasına paralel olarak, plazma fibrinojen aktivitesi 302 mg/dL'den >10 mg/dL'ye, fibrinojen antijen düzeyi 299 mg/dL'den <30 mg/dL'ye düşmüştür. Ayrıca biyokimyasal testler ABS ile etkileşim sonucu serumda total protein, albümin ve globülin düzeylerinin anlamlı derecede azaldığını göstermiştir. Kan hücreleri (eritrositler ve trombositler), özellikle eritrositler, ABS varlığında hızla (<1 saniye) kümeleşmiş ve ağ oluşumuna katılmışlardır. Tam kanda oluşan etki Şekil 5.3'te gösterilmiştir. ABS’nin neden olduğu ağ oluşumunun mikroskopik görünümü Şekil 5.4’te gösterilmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 23/111 Şekil 5.3. (a) ABS eklenmeden önce (b) ABS eklendikten sonra. ABS’nin normal kana eklenmesi çok hızlı bir şekilde (1 saniyeden daha kısa zamanda) ağ oluşumu ile sonuçlanmıştır. Şekil 5.4. ABS’nin neden olduğu ağ oluşumunun mikroskopik görünümü (10x, 40x ve 100x) Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 24/111 Sonuç olarak; ABS, plazma ve serumda çok hızlı bir (1 saniyeden daha kısa) protein ağı oluşumunu indüklemektedir (Şekil 5.1 ve Şekil 5.2). ABS’nin etkilerine bağlı olarak oluşan her iki ağın da koagülasyon ve hemostaz adına muhtemel reaksiyonlarını durdurma yetisine sahip olduğu gözlenmiştir. Genel hemostatik ve biyokimyasal testler, ABS tarafından oluşturulan ağın, temel olarak, başlıca fibrinojen olmak üzere kan proteinleri ile etkileşmesine bağlı olduğunu göstermektedir. Pıhtılaşma faktörlerinin düzeyi etkilenmediği için ve plazma ve serumdaki ağ oluşumunun işaret ettiğine göre, ABS’nin bir ağ (network) oluşturmak için fibrinojen ve diğer protein moleküllerinin aglütinasyonunu sağladığı düşünülmüştür. Kan hücreleri (eritrositler ve plateletler) kümeleşerek, özellikle eritrosit kitlesi oluşturarak ağ oluşumuna katılmışlardır. Bu gözlemlere dayanarak ABS’nin yol açtığı ağın, herhangi bir pıhtılaştırıcı faktörü spesifik olarak etkilemeksizin, tüm fizyolojik hemostaz sürecini etkilediği ileri sürülebilir. Bundan dolayı ABS hem normal hemostaz parametrelerine sahip bireylerde hem de, dissemine intravasküler koagülasyon da dahil olmak üzere primer ve/veya sekonder hemostaz yetersizliği olan hastalarda etkili olabilir. ABS’nin plazmada neden olduğu ağ oluşumunun ışık mikroskopik ve elektron mikroskopik görünümü Şekil 5.6’da gösterilmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 25/111 Şekil 5.6. Plazma örneği. (a) Işık mikroskopisi ABS uygulamasından önce, (b) Işık mikroskopisi ABS uygulamasından sonra, (c) elektron mikroskopisi ABS uygulamasından önce ve (d) elektron mikroskopisi ABS uygulamasından sonra. Olası in vitro etki mekanizması şu şekilde özetlenebilir: ABS mekanizmasının temel etki mekanizması eritrosit yığınları için odak noktaları olan kapsülleşmiş bir protein ağının oluşumu gibi görünmektedir. Belli bölgede ABS’ye maruz kalınması doku oksijenasyonuyla birlikte herhangi bir bireysel pıhtılaştırıcı faktörünü devreye sokmadan fizyolojik hemostatik süreci sağlamaktadır. Bu benzersiz mekanizma ABS’ye diğer hemostatik etkili aktif bitki özlerine göre avantaj sağlamaktadır. Eritrositlerin agregasyonu damar direncini ve mikrovasküler akış dinamiklerini etkiler. Lokal olarak kapiller damarda oluşan yoğun eritrosit agregasyonu hızla lümendeki normal kan akımını ve kan akımının reolojik özelliğini bozar. Eritrositler aynı zamanda trombosit agregasyonunu da etkiler. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 26/111 Eritrosit agregasyonu fibrinojen varlığında artar. Bu çalışmada elde edilen bulgular, ABS’nin fibrinojen-eritrosit aglütinasyon ilişkisini etkileyerek, eritrosit agregasyonunu uyaracak kapsüllü bir protein ağı oluşumuna neden olduğunu göstermektedir. Eldeki verilere göre, ABS, klinik uygulamalardaki cilt kanamaları ve/veya yüzeysel mukozal kan sızıntısı gibi harici kanamaların kontrolünde etkin olarak kullanılabilecek bir üründür. 5.1.2 Proteomik analiz Akar ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen proteomik analiz (2008) ABS’nin fonksiyonel proteomik analizi ile koagülasyon üzerine etki mekanizmasını aydınlatmak amacı ile yapılmıştır. Proteomik analizler için 10 mL ABS solusyonu Trikloroasetik asit (TCA) yöntemi ile protein çöktürülmesi işlemine tabi tutulmuştur. 1 mL ABS/100 µL 100%’lük TCA olacak şekilde gerçekleştirilen çöktürme işmini takiben total protein miktarı BCA (Pierce, USA) yöntemi ile değerlendirilmiştir. İki boyutlu jel elektroforezi ile proteinlerin ayrımı gerçekleştirilmiştir. I. boyut ayrım pI noktalarına gore ve II. boyut ayrımları moleküler ağırlığa göre gerçekleştirilen ABS, floresan boyama (SYPRO Ruby) ve PDQuest programı ile (Bio-Rad, USA) protein profil haritası çıkarılarak değerlendirimiştir. Aynı sisteme ait Proteome Works Spot kesici robot (Bio-Rad Laboratories, USA) yardımı ile jelden geri kazanılan protein spotlar kütle spektrometreleri ile detaylı analizlere hazırlanmıştır. Bu amaçla proteinler enzimatik olarak triptik kesime uğratılarak oluşan peptidler ZipTip (Millipore, France) pürifikasyonu ile iyonlaşma için uygun hale getirilmiştir. ZipTip pürifikasyonunu takiben 50% ACN / 0.1% TriFlora asetik asit çözücü tamponda 2 mg/mL cyano-4-hydroxycinnamic acid (CHCA) olacak şekilde hazırlanan iyonlaşma matriksi ile peptid örnekleri kütle spektrometresi yükleme plakalarına spotlanmıştır. Protein tanımlanmasında matriks tabanlı lazer bağımlı iyonlaşma ile uçuş süresi tanımlanarak m/z değerleri tanımlayan (MALDI–TOF) kütle spetrometresi tercih edilmiştir MALDI – TOF analizi MasLynx (Waters, UK) programı ile spektra ve kromotogram verileri analiz edilmiştir. Pozitif-iyon modunda eksternal kalibrasyon; sub-P, anjiotensin, renin, ACTH Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 27/111 ve glu-fib peptid karışımı ile gerçekleştirilmiştir. PLGS (Waters, UK) programı ile SwissProt veri tabanlı tarama yapılmış ve 50 ppm hassasiyet tercih edilmiştir. Proteinler uyumlu triptik kesim ürünü peptidler ile eşlenerek değerlendirilmiştir. Peptid eşlenmeleri İki boyutlu jel elektroforezi analizleri ile pI ve moleküler ağırlıklar açısından da tekrar kontrollü olarak değerlendirilmiştir. Sonuçta iki boyutlu jel elektroforezi ve MALDI–TOF ile kütle spektrometresi analizleri ile ABS içeriğinde tanımlanan bitkisel proteinler şunlardır: NADP-bağımlı malik enzim Ribuloz bisfosfatkarboksilaz büyük zinciri Maturaz K ATP sentaz beta altünitesi ATP sentaz alfa altünitesi Chalcon flavonon isomeraz-1 Chalcon flavonon izomeraz 2 Aktin-depolimerizasyon faktörü Ayrıca ABS kapsamında koagülasyon için oldukça önemli çeşitli insan proteini benzeri proteinler de tanımlanmıştır. Bu proteinler şunlardır: ATP sentaz Musin16 (CD164-sialomüsin-benzer-2 protein) Helezonal kangal taşıyan protein-141 Hipotetik protein LOC283638 izoform 1 Hipotetik protein LOC283638 izoform 2 Dinaktin 5 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 28/111 Kompleks 1 intermedia ilişkili protein 30 Mitokondrial protein NADH dehidrogenaz (Ubiquinone) 1 alfa altkompleksi TP sentaz H+ taşıyıcı protein Mitokondrial aktin bağlayıcı protein 1 LIM kangal ve aktin bağlayıcı alt ünite 1 izoform a LIM kangal ve aktin bağlayıcı alt ünite 1 izoform b Spektrin alfa non eritrotik 1 Prolaktin salgılattırıcı hormon reseptörü Utrophin tet onkogen aile üyesi 2 izoform b Protein fosfotaz 1 regulatory altünit 12A NIMA-ilişkili kinaz ATP-bağlayıcı protein C12 Homo sapiens malik enzim 1 Mitokondrial NADP (+) bağımlı malik enzim 3 ME2 protein Nükleer faktör 1 Abihidrolaz kangal taşıyıcı protein SUMO-protein ligaz PIAS2 Alfa-1,2-glukosiltransferaz ALG10-A Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 29/111 Kofilin 18 kDa fosfoprotein p18 Aktin-depolimerizan faktör ADF Twinfilin-1 Ankirin tekrarlayan ve FYVE kangalı içeren protein 1 Usherin öncüsü Urotensin II reseptör Proteomik analizler sonucu elde edilen proteinler ABS’nin hemostatik, yara iyileştirme ve anti-inflamatuvar etkilerinin araştırılmasına ışık tutacak ve açıklayıcı olacak niteliktedir. 5.1.3 İnsan umbilikal ven endotelinde transkripsiyon faktörleri ve eritrosit protein profili üzerine etki Bir diğer çalışmada, ABS’nin insan umbilikal ven endotelinde transkripsiyon faktörleri ve eritrosit protein profili üzerine etkisi incelenmiştir (Yılmaz ve arkadaşları, 2008; Demiralp ve arkadaşları, 2008a ve 2008b). ABS’nin uygulandığı bölgede potansiyel olarak yapabileceği yeni uyarımlar olması söz konusudur, bu etkilerin en merkezindeki yöneticiler ise transkripsiyon faktörleridir. Bunun için endotel üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla ABS’nin insan umbilikal ven endotel hücreleri (HUVEC)’ler üzerindeki olası transkripsiyon faktör değişikliklerinin incelemesi amaçlanmıştır. Eritrositler arasındaki mekanizması belli olmayan ve bağ oluşturan yapıların gözlemlenebilir olup olmadığı; olası protein profilinin gösterilmesi planlanmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 30/111 Bu amaçla HUVEC’lere (75cm2’de; ~%75 dolgunluk) 5 µL ve 50 µL ABS, 5 dak ve 15 dak zaman aralıklarında verilmiştir. HUVEC’lerden çekirdek izolasyonu yapılmış ve transkripsiyon faktörleri AP2, AR, CRE/ATF1, CREB, E2F1-5, E2F6, EGR, GATA, HNF-1, ISRE, Myc-Max, NF-1, NFkB, p53, PPAR, SMAD 2/3, SP1, TRE/AP1, YY1 düzeyleri incelenmiştir (Luminex 100, Marligen Biosciences). Eritrositler arası protein ağının incelenmesinde 10 mL kan dansite gradientlerine göre ayrıştırılmıştır (Ficoll ayırım solüsyonu d=1.077). Eritrositler üç defa PBS ile yıkanarak ABS 25 µL/mL, 50 µL/mL ve 150 µL/mL uygulanmıştır. Eritrositlerden membran izolasyonu yapılarak %10'luk SDS-PAGE'de incelenmiştir. Sonuçta HUVEC'lere ABS uygulaması sırasında mikroskopik gözlem olarak hücrelerin plastik yüzeyden kalkıp birbirlerine yapıştığı gözlenmiştir. Düşük doz uygulaması sırasında (5 µL) 15 dakika muamele edildiğinde bütün transkripsiyon faktörlerinin en yüksek seviyelerine çıktığı daha yüksek dozda ise (50 µL) çok etkilenmediği gözlemlenmiştir. Eritrosit süspansiyonuna ABS uygulaması sırasında yine doz-bağımlı olarak hücrelerin birbirlerine yapıştıkları gözlemlenmiş, değişik dozlarda oluşan hücre birlikteliklerinin (pellet) büyüklükleri de farklı olmuştur. Eritrosit membran izolasyonundan sonra denatüre edilmesine rağmen protein komplekslerinin dağılmadan kaldığı gözlenmiştir. Oluşan protein kompleksinin ısı ve deterjanlara dayanıklı olduğu söylenebilir. Bu kompleksi açmak için tripsin ve sonikasyon yapıldığında birlikteliğin ayrıldığı ve SDSPAGE’de eritrositlerin membran proteinlerinin ortaya çıktığı görülmektedir (Şekil 5.7). Sonuçlar gözönüne alındığında ABS’nin hücreler arasında inanılmaz hızlı kompleks oluşturma hızı ile kanamaları durdurmada son derece etkili olduğu teyit edilmiş, kompleks içinde oluşan bağın son derece sağlam olduğu sonucuna varılmıştır. Düşük dozlarda hücrelerin sadece dışında değil içinde de çok etkili olduğu hücre içinde bir çok mekanizmaları etkileyebileceği düşünülmektedir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 31/111 Şekil 5.7 (a, b). ABS’nin insan umbilikal ven endotelinde transkripsiyon faktörleri ve eritrosit protein profili üzerine etkisinin incelendiği çalışmadaki SDS-PAGE görünümleri. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 32/111 5.2. In vivo çalışmalar 5.2.1 Domuzlarda yüzeyel ve derin kesilerde hemostatik etki modeli Haznedaroğlu’nun başkanlığında bir grup araştırıcı tarafından, ABS’nin farklı preparatları (sprey, solüsyon ve tampon) hemostatik etkinliğinin değerlendirilmesi amacı ile iki domuza uygulanmıştır (Bilgili ve arkadaşları; 2008a ve 2008b). Gerekli etik kurul onayı alındıktan sonra genel anestezi (ksilazin hidroklorür ve ketamin) altında kanatılan domuzlardan birinde yüzeyel abdominal kesiler, derin abdominal kesiler ve karında orta çizgide laparotomi kesisi yapılmıştır. Tüm kesilere ABS preparatları uygulanarak kanama süreci incelenmiştir. Ayrıca laparotomi kesisinden karaciğere ve dalağa ulaşılarak bu organlar kanatılmış ve benzer şekilde ABS’nin kanama üzerinde etkisi gözlenmiştir. İkinci domuzda ise sağ kalçada uzunlamasına bir kesi açılarak safen ven ve safen artere ulaşılmış; işlem sırasında kanamayı kontrol etmek amacıyla ABS sprey kullanılmış, ardından sırasıyla safen ven ve arter kanatılmış ve ABS tampon uygulanmıştır (Tablo 5.1) Bu olgu serisinde, bir deney hayvanı kanama modelinde ABS’nin hemostatik etki potansiyeli ortaya konmuş ve ileri çalışmalar yapılması önerilmiştir. Tablo 5.1. Kesilerde ABS’nin gözlenen hemostatik etkisi (Kesilerdeki hasar AAST (American Association for Surgery of Trauma) ölçeğine gore derecelendirilmiştir). Đnsizyonel hasar (AAST evresi) ABS sprey ABS solüsyon (ampul) ABS tampon Yüzeyel cilt kesisi + + + Derin cilt kesisi + + + Karaciğer kesisi (Evre II) + + NA Dalak kesisi (Evre II) - -* +** Safen ven kesisi (Evre II) NA NA + Safen arter kesisi (Evre IV) NA NA + NA Değerlendirilmedi; + Etkin hemostaz; - Başarısız kanama kontrolü; * Yinelenen ABS solüsyonu uygulaması ile kanama kontrolü sağlandı; ** Geçici hemostaz Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 33/111 5.2.2 Köpek ve kedilerde ortopedik cerrahide hemostatik etki Ankara Üniversitesi’nde, ortopedik problemleri bulunan değişik tür, ırk, yaş ve cinsiyette 10 köpek ve 5 kedi üzerinde, ABS’nin insizyon yaralarında kanamanın durdurulmasına etkisinin gözlendiği bir çalışma gerçekleştirilmiştir (Bilgili, 2006, Rapor No 2). Bu çalışma ABS’nin deney hayvanlarında denendiği ilk in vivo çalışmadır. Ortopedik sorunları nedeniyle genel anestezi (ksilizin hidroklorür ve ketamin) altında ameliyata alınan olgularda, operasyon bölgesinin traş ve genel temizliğini takiben ortopedik problemin yerine göre uygun uzunlukta insizyon yapılmıştır. İnsizyon bölgesine, kanamayı durdurmak için diğer herhangi uygulama (gazlı bez, tampon v.s.) yapılmadan, ABS solüsyonu dökülmüş veya ABS gazlı beze emdirilerek tampon şeklinde değişik sürelerde uygulanmıştır. • Kanama bölgesine uygulama süresi olgulara göre 1-4 dakika arasında değişirken, kanamanın durma süresi ise 1-3 dakika arasında değişiklik göstermiştir. • Operasyon bölgesinde ve yarada herhangi bir sorun gözlenmemiştir (alerjik reaksiyon, renk değişikliği, kimyasal reaksiyon, vb). • Kanamanın 0-1 dakika arasında durması "çok iyi"; 2-3 dakika arasında durması "iyi" ; 3 dakikadan daha geç durması ise "tatminkar" olarak değerlendirildiğinde; toplam 15 (10 köpek ve 5 kedi) olgudan o 10'unda (7 köpek ve 3 kedi; %67) "çok iyi", o 4'ünde (3 köpek ve 1 kedi; %27) "iyi" ve o 1’inde ise (1 kedi; %7) "tatminkar" sonuç elde edilmiştir. Sonuç olarak ABS’nin kedi ve köpeklerin insizyonel yaralarında kanamanın kontrolü ve durdurulmasında güvenle kullanılabilecek bir madde olduğu kanısına varılmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 34/111 5.2.3 Antikoagüle sıçanlarda arka bacak amputasyon modelinde hemostatik etki ABS’nin hayvanlarda in vivo hemostatik etkinliği Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı’nda yapılan çalışmada hemostatik etkinliği plaseboya karşı denenmiştir (Çipil ve arkadaşları [2008a, 2008b]). Çalışmaya alınan farelerin 7’sine varfarin verilerek, 7’sine ise herhangi bir ilaç verilmeden her iki arka bacağa dizüstü 0.5-1 cm’den ampütasyon yapılmıştır. Tüm farelerin bir bacaklarına ABS, diğer bacaklarına plasebo uygulanarak kanama süresi ve miktarı bakımından sonuçlar gözlemlenmiştir. ABS ile plasebo kanama süresi açısından karşılaştırıldığında varfarin verilmeyen grupta iki taraflı ampütasyon sonrası kontrol tarafında 4.21 dakika olan kanama süresi ABS uygulanan tarafta 2.79 dakika olarak gerçekleştirilmiştir. Yani ABS ile kanama zamanı 1.42 dakika (%95GA: 0.35-2.49) kısalmıştır. ABS ile kontrol tarafı arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0.028) (Şekil 5.8). Öte yandan varfarin verilen grupta kontrol tarafında 12.05 dakika olan kanama süresi ABS uygulanan tarafta 6.94 dakika olarak gerçekleştirilmiştir. Yani ABS ile kanama zamanı 5.12 dakika (%95GA: 2.16-8.07) kısalmıştır. ABS ile kontrol tarafı arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0.018) (Şekil 5.8). ABS ile plasebo kanama miktarı açısından karşılaştırıldıında varfarin verilmeyen grupta ABS ile kanama miktarı 0.68 mL azalmıştır, ama ABS ile kontrol tarafı arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p=0.25). Öte yandan varfarin verilen grupta ABS ile kanama miktarı 1.96 mL (%95GA: 0.63-3.29) azalmıştır. ABS ile kontrol tarafı arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0.018) (Şekil 5.8). Özetlenecek olursa topikal ABS uygulaması, ampüte bacakta kanama zamanını, varfarin almış grupta daha belirgin olmak üzere azaltmıştır (%31.9 [%95GA: 035-2.49] ve %43.5 [%95GA: 2.16-8.07]). Kanama miktarı varfarin ön-uygulaması yapılmış hayvanlarda %53.8 oranında azalmış; diğer grupta anlamlı bir azalma bulunamamıştır (Şekil 5.8). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 35/111 Varfarin Verilmeyen Grup: Kanama Süresi Kanama süresi (dakika) 6 5 4 3 2 1 0 ABS Kontrol Varfarin Verilen Grup: Kanama Süresi Kanama süresi (dakika) 16 12 8 4 0 ABS Kontrol Varfarin Verilmeyen Grup: Kanama Miktarı Kanama miktarı (mL) 5 4 3 2 1 0 ABS Kontrol Varfarin Verilen Grup: Kanama Miktarı Kanama miktarı (mL) 6 5 4 3 2 1 0 ABS Kontrol Şekil 5.8. Varfarin ön-uygulaması yapılan ve yapılmayan sıçanlarda, bacak ampütasyonunu takiben ABS’nin kanama miktarı ve zamanına etkisi (Çipil ve arkadaşları; 2008a ve 2008b). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 36/111 5.2.4 Sıçanlarda kuyruk kesimi modelinde hemostatik etki ABS’nin hayvanlarda in vivo hemostatik etkinliğine ilişkin Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı’nda yapılan diğer bir çalışmada ise ABS’nin hemostatik etkinliği aspirin ve/veya enoksaparin verilen sıçanlarda denenmiştir (Çipil ve arkadaşları [2008b], Koşar ve arkadaşları [2008]). Bu çalışmada 42 farenin 14’üne aspirin, 14’üne heparin (enoksaparin) verilerek, diğer 14’üne ise herhangi bir ilaç verilmeden kuyrukları distalden 4’üncü cm’den kesilmiş, her üç grupta da farelerin yarısına (n=7) ABS, yarısına ise (n=7) plasebo uygulanarak kanama süresi ve miktarı bakımından sonuçlar gözlemlenmiştir. ABS ile plasebo kanama süresi açısından karşılaştırıldığında aspirin ve/veya heparin verilmeyen grupta kuyruk kesilmesi sonrasında kontrol grubunda 25.61 dakika olan kanama süresi ABS uygulanan grupta 1.81 dakika olarak gerçekleştirilmiştir. Yani ABS ile kanama zamanı 23.81 dakika kısalmıştır. ABS grubu ile kontrol grubu arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0.001) (Şekil 5.9). Aspirin verilen grupta ABS ile kanama zamanı 22.97 dakika (%95GA: 17.29-28.64) kısalmıştır (p=0.001). Heparin verilen grupta ABS ile kanama zamanı 19.43 dakika (%95GA: 12.35-26.51) kısalmıştır (p=0.001) (Şekil 5.9). ABS ile plasebo kanama miktarı açısından karşılaştırıldığında aspirin ve/veya heparin verilmeyen grupta ABS ile kanama miktarı 0.98 mL (%95GA: 0.43-1.52) azalmıştır (p=0.002). Aspirin verilen grupta ABS ile kanama miktarı 1.01 mL (%95GA: 0.50-1.53) azalmıştır (p=0.002). Heparin verilen grupta ABS ile kanama miktarı 1.07 mL (%95GA: 0.44-1.70) kısalmıştır (p=0.017) (Şekil 5.9). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 37/111 Aspirin/Heparin Verilmeyen Grup: Kanama Miktarı 40 35 30 25 20 15 10 5 0 2.5 Kanama miktarı (mL) Kanama süresi (dakika) Aspirin/Heparin Verilmeyen Grup: Kanama Süresi 2.0 1.5 1.0 0.5 0.0 ABS Kontrol ABS Aspirin Verilen Grup: Kanama Süresi Aspirin Verilen Grup: Kanama Miktarı 2.5 Kanama miktarı (mL) Kanama süresi (dakika) 50 40 30 20 10 0 2.0 1.5 1.0 0.5 0.0 ABS Kontrol ABS Heparin Verilen Grup: Kanama Süresi Kontrol Heparin Verilen Grup: Kanama Miktarı 4 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Kanama miktarı (mL) Kanama süresi (dakika) Kontrol 3 2 1 0 ABS Kontrol ABS Kontrol Şekil 5.9. Aspirin veya enoksaparin ön-uygulaması yapılan ve yapılmayan sıçanlarda, kuyruk kesilmesini takiben ABS’nin kanama miktarı ve zamanına etkisi (Koşar ve arkadaşları 2008, Çipil ve arkadaşları 2008b). Özetlenecek olursa, kuyruk kesme modelinde, aspirin almış sıçanlarda topikal ABS kanama zamanı ve miktarını sırasıyla %68.4 ve 54.6 oranında azaltmış (p<0.01), benzer etkiler daha zayıf olmak kaydıyla enoksaparin grubunda da görülmüştür (%30.6 ve 32.8; p<0.01). Deney hayvanlarında topikal ABS uygulamasının hemostatik etkilerini gösteren bu çalışmalar (Çipil ve arkadaşları; 2008a ve 2008b), bu ürünün insanda klinik kullanımına zemin hazırlamıştır. Konuyla ilgili sistematik çalışmalar devam etmektedir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 38/111 5.2.5 Sıçan parsiyel nefrektomi modelinde hemostatik etki Güncel üroloji pratiğinde özellikle 4 cm’den küçük böbrek tümörlerindeki önemli bir tedavi seçeneği olan parsiyel nefrektomi sırasındaki kanamanın ve bu durumla ilişkili olarak renal artere uygulanan sıcak iskemi süresinin uzaması parsiyel nefrektomi sırasında renal fonksiyon kaybına neden olabilmektedir. Bu nedenle kanama kontrolünün erken dönemde sağlanması önem kazanmaktadır. Huri ve arkadaşları (2008a ve 2008b) tarafından yapılan çalışmanın ABS’nin parsiyel nefrektomi modelindeki kanama durdurucu özelliğinin ve histopatolojik değişimlerin değerlendirilmesidir. Çalışma Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hayvan Deney Laboratuvarı’nda yerel etik onayının alınmasını takiben uygun şartlarda planlanmıştır. Toplam 24 Wistar sıçan çalışmaya dahil edilmiştir. Denekler dört gruba ayrılmıştır: Grup I hilar kontrolü takiben intrakorporeal sütürle parsiyel nefrektomi (konvansiyonel metod) Grup II konvansiyonel parsiyel nefrektomi ve ABS Grup III hilar kontrol yapılarak eksize edilen yüzey üzerine sadece ABS uygulaması Grup IV hilar konrol yapılmaksızın parsiyel nefrektomi ve ABS uygulaması Birinci ayda sakrifikasyon yapılmıştır. Sıcak iskemi süresi, parsiyel nefrektomi süresi, ABS uygulama sayısı ve kanama kontrolü değerlendirilmiştir. Mikroskopik ve makroskopik inceleme yapılmıştır. Ortalama böbrek büyüklüğü 2x2.5x0.5 cm’dir. Ortalama parsiyel nefrektomi süreleri grup I’de 3.7±0.8 dakika, grup II’de 2.7±0.5 dakika, grup III’te 1.8±0.8 dakika ve grup IV’te 3.2±0.8 dakika olarak gerçekleşmiştir. Grup I ve grup III arasındaki fark anlamlıdır (p=0.007). Grup III’te sıcak iskemi süresi grup I’e göre anlamlı olarak daha kısadır (p=0.011). ABS uygulama sayısı grup III ve grup IV’te grup II’ye göre anlamlı olarak daha fazladır (p=0.003). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 39/111 Glomerüler nekroz grup I’de grup III ve grup IV ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak daha sıktır (p=0.015). Kalsifikasyon grup I’de diğer gruplara göre anlamlı olarak daha fazladır (p<0.05). Eritrosit agregasyonu grup II, III ve IV’te grup I’e göre anlamlı olarak belirgindir (p=0.015). Dev hücre reaksiyonu, inflamasyon, fibrozis, mikrovasküler proliferasyon açısından gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Sonuçta ABS uygulamasının hemostaz kontrolünü sağlayarak parsiyel nefrektomi ve sıcak iskemi süresini kısalttığı görülmüştür. Eritrosit agregasyonunun görülmesi ABS’nin hemostatik mekanizmasının böbrekte de oluştuğunu desteklemektedir. Glomerüler nekroz ve kalsifikasyonun olmaması renal dokuya olan pozitif etki olarak değerlendirilebilir. 5.2.6 Sıçanda renal travma modelinde hemostatik etki Huri ve arkadaşları (2008c ve 2008d) tarafından yapılan çalışmanın amacı ABS’nin renal travmada kanamayı durdurmaya olan etkinliğinin değerlendirmesidir. Altı adet Wistar sıçan çalışmaya dahil edilmiştir. Genel anestezi altında orta hat insizyonu ile sağ böbreğe ulaşılıp, alt polde 1 cm derinliğinde insizyon yapılmış ve takiben 1 cm2 doku çıkarılmıştır. Kanama gözlenmesini takiben ABS solüsyonu kanama olan alana damla şeklinde uygulanmış ve en az iki dakika dokuya el yardımı ile baskı uygulanmıştır. Kanamanın durup durmadığı incelenmiştir. Kanama kontrol süresi, ABS damla sayısı, ameliyat sonrası sışanların yaşam durumu değerlendirilmiştir. Birinci ayda sakrifiye edilen sıçanlara nefrektomi yapılmış ve makroskopik ve mikroskopik değişimler incelenmiştir. Ortalama kanama kontrol süresi 3.2±0.8 dakika (2 ila 4) idi. Her böbrekte rezeke edilen doku alanında aktif kanama kontrolü ve ABS agregat oluşumu gözlenmiştir. Ortalama uygulanan ABS damla sayısı 6.0±1.1 (5 ila 8) idi. Birinci ayda ölen rat yoktu. Makroskopik değerlendirmede her böbrekte rezeke edilen alan ve çevresinde sağlıklı, jelatinöz, kırmızı görünüm saptanmıştır (Resim 1). Hematom, ürinom saptanmamıştır. Hematoksilen-eozin ile yapılan değerlendirmede, dev hücre reaksiyonu, akut inflamasyon, fibrozis, adhezyon, tiroidizasyon, fibroblast aktivasyonu, kalsifikasyon, glomerüler nekroz saptanmazken eritrosit agregasyonu, siderofaj ve mikrovasküler proliferasyon gözlenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 40/111 Sonuç olarak ABS’nin majör renal travma modelinde kanamanın durdurulmasında etkili olduğu saptanmıştır. İnflamasyonun, fibrozisin ve doku hasarının olmaması ABS’nin kanama kontrol mekanizması olan eritrosit agregasyonunun gözlenmesi böbrek histopatolojisindeki olumlu değişimler şeklinde değerlendirilebilir. 5.2.7 Sıçanda penil fraktür modelinde hemostatik etki Akgül ve arkadaşlarının çalışması aşağıda özetlenmiştir (2008). Korpus kavernozumun tunika albuginea yapısının travmatik rüptürü olan penil fraktürde patolojik lezyon tunika albugineanın dıştaki longitudinal tabakasının hematom, şişme ve ciltte renk değişikliğine neden olacak şekilde yırtılmasıdır. Bu çalışmada ABS’nin penil kavernozal doku üzerine olan histopatolojik etkisi ve penil fraktür onarımında hemostatik etkisi incelenmiştir. Çalışmaya alınan 32 Wistar albino sıçanda deneysel penil fraktür modeli penis proksimalinin dorsal tarafına uygulanan insizyon ile oluşturulmuş ve sıçanlar her grup 8 sıçan içerecek şekilde 4 gruba ayrılmıştır. Kontrol grubundaki sıçanların insizyonları onarılmamış ve sekonder iyileşmeye bırakılmıştır. “ABS” grubundaki sıçanların insizyonları üzerine sadece ABS damlatılmıştır. “Primer onarım” grubunda insizyon primer olarak onarılmış ve “Primer onarım + ABS” grubunda ise primer onarımı takiben insizyon bölgesine ABS damlatılmıştır. Sıçanlar 3 hafta boyunca ısı ve nem kontrollü odada yaşatımış ve üç haftanın sonunda tüm sıçanların penektomi operasyonu uygulanarak sıçanlar sakrifiye edilmiştir. Penektomi materyalleri ışık mikroskobu altında histopatolojik olarak incelenmiştir. Deney boyunca mortalite, infeksiyon, alerjik reaksiyon ve idrar retansiyonu gözlenmemiştir. ABS grubunda iki sıçanda fibrozis gözlenmiştir. Bu grup kavernozal iyileşme bakımından en iyi grup olarak görünmektedir. Kontrol grubu ile ABS grubu ve “Primer onarım + ABS” grubu arasında inflamasyon yönünden bir fark izlenmese de, ABS grubu ve “Primer onarım + ABS” grubunun sadece primer onarım yapılan gruptan daha iyi olduğu gözlenmiştir (p=0.046). Siderofaj ve kırmızı kan hücrelerinin varlığı sadece ABS grubu ve “Primer onarım + ABS” grubunda gözlenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 41/111 Gruplar tam iyileşme yönünden karşılaştırıldıklarında ise en iyi sonuçların ABS grubu ve “Primer onarım + ABS” grubunda olduğu gözlenmiştir. Sonuç olarak ABS’nin hemostatik ve anti-inflamatuvar özellikleri nedeniyle penil kavernozal cerrahilerde kullanılabileceği düşünülmüştür. Eritrosit agregasyonunun görülmesi ABS’nin hemostatik mekanizmasının peniste de oluştuğunu desteklemektedir. 5.2.8 Sıçanda izole karotis arteri çalışması Aktaş ve arkadaşları tarafından, sıçan izole karotis arteri preparatları üzerinde ABS’nin kasıcı ve gevşetici etki potansiyeli araştırılmaktadır. Bu çalışmanın sonucunda ABS’nin olası damar büzücü etkisinin hemostatik etkiye katkısı olması olasılığı ortaya çıkartılabilecektir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 42/111 6 İNSAN ÇALIŞMALARI Etki mekanizmasının aydınlatılmasını takiben, Ankaferd BloodStopper® (ABS) ürünleri stabilite, toksisite, sterilite ve irritabilite testlerinden başarıyla geçmiş ve T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından eksternal kanamaların kontrolünde kullanılmak üzere ara ürün olarak ruhsatlandırılmıştır (Mayıs 2007). Bu bağlamda halen insanlarda aşağıdaki durumlarda kullanılmaktadır: • Dental girişimlerde kanamaların kontrolü amacıyla • Acil Servis ve 112 ilk yardım ambulanslarında kanama kontrolü amacıyla 6.1. İnsanlardaki uygulamalarda ABS’nin etkililiği 6.1.1. Cilt-cilt altı kesilerinde ABS kullanımı 6.1.1.1. ABS tampon formu ile normal steril spançın cilt-cilt altı kesilerinde meydana gelen kanamada uygulanması Al ve arkadaşlarının çalışmasında (2008) ABS ile normal steril spançın cilt-cilt altı kesilerinde meydana gelen kanamanın kontrolü üzerine etkileri arasında fark olup olmadığı araştırılmıştır. Sağ veya sol hemitoraksa port takmak için tam sterilizasyon sağlandıktan sonra 2.5 cm genişliğinde, 0.5 cm ile 1 cm derinliğinde cilt-cilt altı eksizyon yapılmıştır. Meydana gelen kanamayı durdurmak için ABS ile normal steril spanç kullanılmıştır. Bu işlem için ABS’nin 2.5 cm x 7 cm büyüklüğünde ve 3 mL ABS içeren steril tampon formu ikiye bölünerek kullanılmıştır. Karşılaştırma için aynı ebatlarda normal steril spanç kullanılmıştır. Tamponlar kanamanın üzerine konularak normal bir bası uygulanmış ve her 20 saniyede bir tamponlar hafif kaldırılıp kanama kontrol edilmiştir. Kanamaların kontrol altına alınıp alınamadığı, durma süreleri, tekrarlayıp tekrarlamadığı ve gelişen komplikasyonlar kaydedilmiştir. Hastalar bir ay süre ile takip edilmiş ve sonuçlar iki grup arasında karşılaştırılmıştır. Tüm işlemler aynı kişi tarafından yapılmıştır. İşlem öncesi tüm hastaların tam kan, biyokimya, PT (İNR) değerleri kaydedilmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 43/111 Çalışmaya toplam 69 hasta (36, %52.2 kadın olmak üzere) dahil edilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 50.6±13.2 yıl, ortalama vücut ağırlıkları ise 69.5±11.1 kg idi. Hastaların 22’sinde (%31.9) kolon kanseri, 11’inde (%15.9) lösemi olmak üzere, hepsinde değişik sistem kanseri tanısı mevcuttu. Otuz yedi hastada ABS tampon, 32 hastada normal steril spanç kullanılmıştır. Normal steril spanç kullanılan hastalarda kanama durana kadar geçen süre ABS kullanılanlara göre yaklaşık 4 katı daha uzundu. Her iki gruptan da birer hastada kanama tamponlarla 200 sn içinde durdurulamamıştır. ABS kullanılan hastaların dokuzunda (%24.3), normal spanç kullanılan hastaların 16’sında (%50.0) kanama durduktan sonra tekrarlamıştır (Tablo 6.1). Çalışma sırasında sadece beş hastanın trombosit değerleri 20-70x103/µL arasında idi; bunun dışında tüm hastaların tüm laboratuvar değerleri normal sınırlar içerisinde idi. Tablo 6.1. Cilt-ciltaltı kesilerinde ABS ve normal spançın kanama kontrolü parametreleri üzerine etkileri (Al ve arkadaşları 2008). ABS (n=37) Normal spanç (n=32) Kanamanın durma süresi (sn) 31.6±28.6 (20 ila 200) 129.0±48.4 (60 ila 260) Kanamanın 200 saniye içinde durdurulamaması (n, %) 1 (%2.7) 1 (%3.1) Kanama tekrarı (n, %) 9 (%24.3) 16 (%50.0) Sonuçta ABS kullanılan hastalarda kanama daha kısa sürede durdurulmuş ve daha az oranda tekrarlamıştır. Bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamı çıkmıştır (kanamanın durma süresi için p=0.027, kanamanın tekrarlama sıklığı için p=0.020). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 44/111 6.1.2. Kalıtsal kanama diyatezinde topikal ABS kullanımı 6.1.2.1. Hemofili A’da ABS uygulaması Öner ve arkadaşları (2008a) tarafından sunulan, hemofili A tanısıyla takip edilen 16 yaşındaki erkek hasta sünnet sonrası devam eden sızıntı şeklinde kanama şikayeti ile hastaneye getirilmiş. Sünnet operasyonu 2 gün önce başka bir merkezde hemofili A olan kardeşi ile birlikte yapılmış ve kardeşinde kanama problemi olmamış. Operasyon sonrası 50 U/kg 12 saatte bir faktör VIII verilmiş, kanama durmayınca olgu hastaneye sevk edilmiş. Fizik muayenesinde kan basıncı 120/70 mmHg, vücut ağırlığı 40 kg, vital bulgular stabildi. Sünnet yerinden sızıntı şeklinde kanaması mevcuttu. Diğer fizik muayene bulguları normaldi. Hemoglobin 13.3 g/dL, hematokrit %26, beyaz küre sayısı 6500/mm3 ve trombosit sayısı 446.000/mm3 idi. Karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri normaldi. İnhibitör düzeyi 6.4 BU olarak tespit edildi. Hastaya faktör VIII tedavisi 50 U/kg/8 saat olacak şekilde başlandı. Kanama durmayınca faktör VIII tedavisi dozu 100 U/kg/8 saat’e yükseltildi. Yatışının üçüncü gününde NovoSeven© (rVIIa) 270 µg/kg/doz verilmiştir. Hastaya verilen toplam faktör VIII miktarı 95.000 U/15 gün, toplam rVIIa miktarı 14.4 mg, toplam Faktör VIII inhibitör bypass aktivitesi (FEIBA©) miktarı 3000 ünitedir. Ayrıca diğer tedavi seçenekleri olarak siklofosfamid, prednizolon verilmiştir. Bütün bu önlemlere rağmen kanama durdurulamamıştır. ABS’nin kanayan yere yüzeyel sürülmeye başlangıcından sonra birkaç dakika içinde kanama tamamen durmuştur. Takipte kanaması olmayan hasta kontrollere gelmek üzere taburcu edilmiştir. Olgu ABS kullanılan ilk klinik deneyimdir. Canatan ve arkadaşları (2008) tarafından bildirilen diğer vaka 13 yaşında 9 aylıktan itibaren ağır hemofili A (FVIII düzeyi %0.4) tanısı ile izlenmekte olan bir erkek hastaydı. Defalarca geniş hematomlar nedeniyle hospitalize edilip, FVIII replasman tedavisi almıştı. Hemofili A tanısına ek olarak, 6 yaşında inhibitör gelişmiş ve değişik ölçümlerde inhibitör düzeyi 15-20 BU arasında ölçülmüştü. Operasyon öncesinde 90 µg/kg Faktör VIIa verildi. Genel anestezi altında cerrahi sünnet yapıldı. Operasyon esnasında kanamalar 5/0 monocryl ile bağlandı. Daha sonra 2.5X7 cm boyutlarında 3 mL ABS solüsyon emdirilmiş steril tampon sünnet insizyonuna çepeçevre sarılarak yaklaşık olarak 1-2 dakika beklendi. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 45/111 Bactigras (15X20) ve ekstrafor ile sarılarak köpük pansuman (Cavi-care) ile kapatıldı. Operasyondan sonra 2 saat ara ile 2 doz rFVIIa verildi. Hastanın kanaması başarı ile kontrol altına alındıktan sonra taburcu edildi. 6.1.2.2. von Willebrand hastalığında ABS uygulaması Turgut ve arkadaşlarının (2008) raporunda standart antihemorajik yöntemlerle kontrol altına alınamamış kritik kanamaların ABS ile topikal kontrolüne ilişkin hasta örnekleri arasında yer alan tip II von Willebrand hastalığı olan 42 yaşında bir bayan hastada vWF eksikliğine bağlı trombosit adezyon bozukluğu ile birlikte düşük faktör VIII düzeyleriyle ilişkili kombine (primer + sekonder) hemostaz bozukluğunda gelişen kanamanın kontrolü topikal ABS uygulamasıyla sağlanmıştır. Alanoğlu ve arkadaşlarının (2008) diş hekimliğinde ABS uygulamasını bildirdikleri dört olgudan biri olan 28 yaşında kadında kolay morarma ve daha önceki diş çekimlerinde ve tonsillektomi sonrası kanamanın uzun sürmesi öyküsü var. Adetleri 10 gün pıhtılı. vWF %50.0 (56-150), faktör VIII %43.1, aPTT 35.58 sn, trombosit 325.000/mm3. vWF eksikliği tanısı konuldu. Hastanın mandibuler 1. molar dişi çekildi. Kaviteye ve daha sonra tampona ABS ampul formu uygulandı. 10. ve 20. dakikada yapılan erken kontrollerde ve daha sonra ek bir kanama gözlenmedi. Hasta kontrol edildiği saatler içinde kanama görülmedi. 6.1.2.3. Afibrinojenemide ABS uygulaması Çalışkan ve arkadaşlarının (2008a) bildirisinde tanımlanan olguda sol elinde kesi nedeniyle hastaneye başvuran ve kesisine cerrahi dikiş yapılan 6 yaşındaki afibrinojemili hastada ertesi gün aktif kanama görülmüştür. Kanayan yaraya ABS püskürtülmüş ve ıslak ABS tampon ile yara kapatılmıştır. Bu şekilde kanama başarıyla durdurulmuştur. 6.1.2.4. Kalıtsal trombositopenide ABS uygulaması Çalışkan ve arkadaşlarının (2008b) bildirisinde tanımlanan TAR sendromlu olguda diş çekimi sonrası kanaması ABS ile kontrol altına alınmıştır. Bildiride diş çekiminden bir gün önce traneksamik asit başlanan TAR sendromu tanısı olan 15 yaşındaki erkek hastanın iki adet molar diş çekimi sonrasında gözlenen aktif kanamasının ABS ile kontrol Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 46/111 altına alınması özetlenmiştir. Aktif kanama sırasında kanama bölgesine ABS sprey püskürtülen ve takiben ABS içeren ıslak tampon yerleştirilen hastada sekiz saat sonra tampon çekildiğinde kanaması hafif olarak devam ettiği için aynı işlemler tekrarlanmış, ertesi gün tampon çıkarıldığında ise kanamanın tamamen durduğu görülmüştür. Hastanın trombosit süspansiyonu ihtiyacı olmadan kanaması ABS sprey + ABS tampon ile kontrol altına alınmıştır. 6.1.2.5. Glanzmann trombastenisinde ABS uygulaması Çalışkan ve arkadaşlarının (2008c) bildirisinde tanımlanan Glanzmann trombastenili olguda diş çekimi ve sünnet sonrası kanamalar ABS ile kontrol altına alınmıştır. Bir gün arayla diş çekimi ve sünnet yapılması planlanan 4 yaşındaki Glanzmann trombastenili hastada işlemden bir gün önce traneksamik asit başlanmış, ayrıca diş çekimi sırasında ADH infüzyonu yapılmıştır. Çekimden sonra devam eden kanama nedeniyle önce ABS sprey püskürtülmüş, ama yarım saat sonra sızıntı şeklinde devam eden kanama nedeniyle ABS + adrenalin + traneksamik asitli tampon hazırlanıp kanama bölgesine yerleştirilmiş ve hastada kanama sorunsuz şekilde kontrol altına alınmıştır. Ertesi gün yapılan sünneti sırasında kanayan bölgelere ABS sprey püskürtülmüştür. Hasta 24 saatlik gözlem süresini takiben taburcu edilmiştir. Tüm işlemler sırasında hastaya trombosit süspansiyonu verilmesi gerekmemiştir. 6.1.3. Edinsel kanama diyatezinde topikal ABS kullanımı 6.1.3.1. Çeşitli sistemik hastalıklara bağlı edinsel kanama diyatezlerinde ABS kullanımı Turgut ve arkadaşlarının (2008) raporunda standart antihemorajik yöntemlerle kontrol altına alınamamış kritik kanamaların ABS ile topikal kontrolüne ilişkin hasta örnekleri sunulmuştur. Böbrek yetmezliğine eşlik eden hemostaz bozukluğuna bağlı kateter giriş yeri kanaması olan 69 yaşında bir erkek hastada sağ juguler kateter giriş yerine cilt ve cilt altı dokuya, sağ koldaki çok odaklı kanama alanlarına ABS 1 mL uygulanmıştır. Uygulama sonrası sağ juguler kateter giriş yerindeki kanamanın tamamen durduğu, sağ koldaki açık nekrotik yara üzerindeki kanamanın azaldığı görülmüştür. Yaklaşık 24 saat sonra kanamanın Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 47/111 tamamen durduğu gözlenmiştir. Böylece ABS ile yaklaşık 18 gün boyunca sızıntı tarzında olan kanamaları kontrol altına alınmıştır. Hepatik yetmezlik ve hipersplenizm sonucunda koagülasyon faktör eksikliğine bağlı sekonder hemostaz bozukluğu (yüksek INR) ve trombositopeniye bağlı primer hemostaz bozukluğu olan 54 yaşında bir kadın hastada infekte dişe yapılan dental cerrahi girişimi sonrası gelişen kanamanın kontrolü topikal ABS uygulamasıyla sağlanmıştır. Aktaş ve arkadaşlarının bildirisinde (2008) etyolojisi bilinmeyen kronik karaciğer yetmezliği ve hipersplenizmi bulunan ve pansitopenisi olan hastada taze donmuş plazma ve vitamin K ile trombosit sayısı istenen seviyeye getirilememiştir. Üç farklı zamanda diş çekimi gerçekleştirilen hastada işlemler ABS varlığında yapılmıştır. Postoperatif kanama ve infeksiyon görülmemiştir. Aktaş ve arkadaşlarının (2008) sunduğu diğer hastada ise derin ven yetmezliği, protein C direnci ve trombosit fonksiyon bozukluğu gibi hemorajik ve trombotik yönde hemostaz bozuklukları mevcuttu. Hastanın çekilen dişine topikal ABS uygulaması sonrası kanama problemi veya trombotik komplikasyon gelişmemiştir. Yara iyileşmesi üst düzeyde sağlanmıştır. Bu hastalardaki retrospektif gözlem verileri ABS’nin edinsel kanama diyatezlerindeki kritik kanamalarda kullanımı açısından kontrollü klinik çalışmaların yapılmasını gerekli kılmaktadır. 6.1.3.2. Dissemine intravasküler koagülasyonda ABS kullanımı Öner ve arkadaşlarının sunumunda (2008b) öncesinde sağlıklı olan 12 yaşında erkek hasta bisikletten düşme şikayeti ile getirilmiştir. Fizik muayenesinde genel durum iyi, bilinci açık, vital bulgular stabil idi. Batın sol alt kadranda hassasiyeti mevcuttu, rebound yoktu. Laboratuvar incelemelerinde hemoglobin 9.7 gr/dL, hematokrit %30, beyaz küre 25.630/mm3, trombosit sayısı 407.000/mm3 idi. PT 19 saniye, aPTT 28 saniye idi. Batın ultrasonografisinde karaciğer kontüzyonu, bilgisayarlı tomografide karaciğerde laserasyon görünümü ve çevresel hematom izlenmiştir. Olgu karaciğer laserasyonu ön tanısıyla acil operasyona alınmıştır. Lasere karaciğer odaklarına primer sütur atılmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 48/111 Takiplerinde anormal bir bulguya rastlanmayan olgu yatışının dokuzuncu gününde izinli gönderilmiştir. Üç gün sonra karın ağrısı, bulantı, kusma nedeniyle getirilmiştir. Genel durum kötü, bilinç konfüze idi. Batın hafif distandü, hassastı. Yatışının 28. gününde daha önce kan alınan yüzeyel yerlerden kanamasının olması üzerine bakılan hemoglobin 8.5 gr/dL, hematokrit %24, beyaz küre 11.300/mm3, trombosit sayısı 44.000/mm3, PT 21 saniye, aPTT 33 saniye, fibrinojen 277 mg/dL, D-dimer 33.4 µg/mL olması üzerine olgu dissemine intravasküler koagülasyon olarak kabul edilmiştir. Olguya taze donmuş plazma ve trombosit süspansiyonu verilmiştir. Buna rağmen kanamaları durmayan hastada yüzeyel kanamaları için lokal olarak ABS kullanılmıştır. ABS kullanılan yerlerdeki kanamaların hemen durduğu gözlenmiştir. Takiplerde lokal kanama gözlenmemiştir. Hematokrit değerleri düşen olguya tam kan ve eritrosit süspansiyon destekleri yapılmıştır. Cevap alınamayınca tedavinin yirminci gününde opere edilmiştir. İşlem sırasında kardiak arrest gelişen hastaya yapılan resüsitasyona yanıt alınamamış ve hasta kaybedilmiştir. Bu vakadaki gözlemler dissemine intravasküler koagülasyonlu hastalarda yüzeyel kanamalarda ABS’nin güvenle kullanılabileceğini desteklemektedir. 6.1.3.3. İlaç kullanımına bağlı edinsel kanama diyatezlerinde ABS kullanımı Turgut ve arkadaşlarının (2008) raporunda standart antihemorajik yöntemlerle kontrol altına alınamamış kritik kanamaların ABS ile topikal kontrolüne ilişkin hasta örnekleri sunulmuştur. Dolaşım yetmezliği ve ritm bozukluğu nedeniyle varfarinle kronik antikoagüle edilen 65 yaşında bir erkek hastada pace-maker implantasyonu yapılmış olan alanda vasküler doku hasarına sekonder gelişen kanamanın lokal ABS uygulamasıyla kontrol edildiği gözlenmiştir. Koroner arter hastalığı nedeniyle koroner anjiografi yapılan 52 yaşında bir erkek hastada ciddi koroner arter darlığı nedeniyle intrakoroner tPA uygulanması sonrasında sistemik hiperfibrinoliz gelişmesi sonrası heparinize edilerek sekonder hemostaz bozukluğu Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 49/111 gelişmiş ve kasıktaki girişim alanında gelişen arteriyel kanama lokal ABS uygulamasıyla kontrol edilebilmiştir. Bu hastalardaki gözlemler ABS’nin antikoagüle edilmiş hastalarda kullanımı açısından umut vericidir. 6.1.4. Diş hekimliğinde ABS kullanımı Alanoğlu ve arkadaşları (2008) diş hekimliğinde ABS uygulaması yapılan olgularını bildirmişlerdir. Olgu 1: 28 yaşında kadın, öyküde kolay morarma, daha önceki diş çekimlerinde ve tonsillektomi sonrası kanamanın uzun sürmesi, adetleri 10 gün pıhtılı, vWF %50.0 (56150), faktör VIII %43.1, aPTT 35.58 sn, trombosit 325.000/mm3. vWF eksikliği tanısı konuldu. Hastanın mandibuler 1. molar dişi çekildi. Kaviteye ve daha sonra tampona ABS ampul formu uygulandı. 10. ve 20. dakikada yapılan erken kontrollerde ve daha sonra ek bir kanama gözlenmedi. Hasta kontrol edildiği saatler içinde kanama görülmedi. Olgu 2: 40 yaşında kadın, öyküde kolay morarma, daha önceki diş çekimlerinde kanamaları olmuş. Anne ve babasında da kolay kanama oluyormuş. Trombosit 215.000/mm3, aPTT 27.2 sn, PT 12.5 sn, vWF %88.1, Kollagen ADP 135, Kollagen EPI 88, agregasyon normal. Hastanın maksiler premolar dişi çekildi. Kaviteye tampon yerleştirildi ve daha sonra tampona ABS ampul formu uygulandı. 10. ve 20. dakikada yapılan erken kontrollerde ve daha sonra ek bir kanama gözlenmedi. Hasta kontrol edildiği saatler içinde kanama görülmedi. Olgu 3: 42 yaşında kadın, kronik karaciğer hastalığı tanısı mevcut. PT 15.1 sn, INR 1.3, trombosit 55.000/mm3. Hastanın mandibuler 1. molar dişi çekildi. Kaviteye tampon yerleştirildi ve daha sonra tampona ABS ampul formu uygulandı. 10. dakika kontrolünde sızıntı şeklinde kanama tespit edildiği için tampona tekrar ABS ampul formu uygulandı. 20. dakika ve daha sonraki kontrollerinde ek bir kanama gözlenmedi. Hasta saatler içinde kontrol edildi. Kanama görülmedi. Ertesi günkü kontrolünde de ek kanama gözlenmedi. Olgu 4: 45 yaşında erkek, mitral kapak replasmanı uygulanmış. Coumadin kullanıyor, bir hafta önce diş çekimi sonrası kanamasının durmaması nedeniyle başvurdu. INR 1.75, Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 50/111 trombosit 261.000/mm3. Hastanın diş kavitesine ABS uygulandı. Hemostaz sağlandı, ancak hasta yeniden kanamanın devamı nedeniyle yeniden başvurdu. Coumadin doz ayarlaması yapılarak kanama durdurulabildi. Mevcut kanama eğilimleri nedeniyle diş çekim operasyonlarında problem yaşanan dört hastanın dördünde de akut dönemde başarılı yanıt alınmıştır. Antikoagüle edilmiş olan hasta dışındaki üç hastada yanıt kalıcı olmuşken, bu hastada kanama tekrarı olmuştur. Turgut ve arkadaşlarının (2008) raporunda standart antihemorajik yöntemlerle kontrol altına alınamamış kritik kanamaların ABS ile topikal kontrolüne ilişkin hasta örnekleri arasında yer alan hastalardan biri komplike bir vakada diş cerrahisi sırasında ABS kullanımı ile ilgilidir. Hepatik yetmezlik ve hipersplenizm sonucunda koagülasyon faktör eksikliğine bağlı sekonder hemostaz bozukluğu (yüksek INR) ve trombositopeniye bağlı primer hemostaz bozukluğu olan 54 yaşında bir kadın hastada infekte dişe yapılan dental cerrahi girişimi sonrası gelişen kanamanın kontrolü topikal ABS uygulamasıyla sağlanmıştır. Aktaş ve arkadaşlarının bildirisinde (2008) etyolojisi bilinmeyen kronik karaciğer yetmezliği ve hipersplenizmi bulunan ve pansitopenisi olan hastada taze donmuş plazma ve vitamin K ile trombosit sayısı istenen seviyeye getirilememiştir. Üç farklı zamanda diş çekimi gerçekleştirilen hastada işlemler ABS varlığında yapılmıştır. Postoperatif kanama ve infeksiyon görülmemiştir. Aktaş ve arkadaşlarının (2008) sunduğu diğer hastada ise derin ven yetmezliği, protein C direnci ve trombosit fonksiyon bozukluğu gibi hemorajik ve trombotik yönde hemostaz bozuklukları mevcuttu. Hastanın çekilen dişine topikal ABS uygulaması sonrası kanama problemi veya trombotik komplikasyon gelişmemiştir. Yara iyileşmesi üst düzeyde sağlanmıştır. Çalışkan ve arkadaşlarının (2008b) bildirisinde tanımlanan TAR sendromlu olguda diş çekimi sonrası kanaması ABS ile kontrol altına alınmıştır. Bildiride diş çekiminden bir gün önce traneksamik asit başlanan TAR sendromu tanısı olan 15 yaşındaki erkek hastanın iki adet molar diş çekimi sonrasında gözlenen aktif kanamasının ABS ile kontrol altına alınması özetlenmiştir. Aktif kanama sırasında kanama bölgesine ABS sprey püskürtülen ve takiben ABS içeren ıslak tampon yerleştirilen hastada sekiz saat sonra Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 51/111 tampon çekildiğinde kanaması hafif olarak devam ettiği için aynı işlemler tekrarlanmış, ertesi gün tampon çıkarıldığında ise kanamanın tamamen durduğu görülmüştür. Hastanın trombosit süspansiyonu ihtiyacı olmadan kanaması ABS sprey + ABS tampon ile kontrol altına alınmıştır. Çalışkan ve arkadaşlarının (2008c) bildirisinde tanımlanan Glanzmann trombastenili olguda diş çekimi ve sünnet sonrası kanamalar ABS ile kontrol altına alınmıştır. Bir gün arayla diş çekimi ve sünnet yapılması planlanan 4 yaşındaki Glanzmann trombastenili hastada işlemden bir gün önce traneksamik asit başlanmış, ayrıca diş çekimi sırasında ADH infüzyonu yapılmıştır. Çekimden sonra devam eden kanama nedeniyle önce ABS sprey püskürtülmüş, ama yarım saat sonra sızıntı şeklinde devam eden kanama nedeniyle ABS + adrenalin + traneksamik asitli tampon hazırlanıp kanama bölgesine yerleştirilmiş ve hastada kanama sorunsuz şekilde kontrol altına alınmıştır. Ertesi gün yapılan sünneti sırasında kanayan bölgelere ABS sprey püskürtülmüştür. Hasta 24 saatlik gözlem süresini takiben taburcu edilmiştir. Tüm işlemler sırasında hastaya trombosit süspansiyonu verilmesi gerekmemiştir. ABS diş çekim operasyonlarında lokal kanamayı kontrol etmeye yönelik etkin bir ajan olarak değerlendirilebilir. 6.1.5. Gastrointestinal sistem kanamalarında endoskopik, oral ve rektal yolla ABS kullanımı 6.1.5.1. Üst gastrointestinal sistem kanamasında endoskopik ABS uygulaması Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Kliniği’nde evre IIB (T2N1M0) distal kolanjiyokarsinom tanısı ile ameliyat edilen ve ardından 6 kür kemoterapi alan 52 yaşında erkek hasta Ocak 2008’de ağır üst gastrointestinal kanama ile hastaneye başvurmuştur. Hastaya 6 ünite eritrosit süspansiyonu verilmiş, yapılan endoskopide epinefrin enjeksiyonu ve argon plazma koagülasyon tedavisine rağmen optimal kanama kontrolü sağlanamamıştır. Hastanın hemoglobin düzeyi 6 günde 11.4 g/dL’den 9.0 g/dL’ye düşmüştür (Şekil 6.1). Nüks olasılığını araştırmak amacıyla planlanan ikinci endoskopi öncesinde, olası akut kanamanın kontrolü amacıyla ABS uygulaması için onay alınmış ve biyopsi alınan bölgelere topikal olarak 15 mL ABS verilmiştir. ABS uygulaması ile ani Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 52/111 kanama kontrolü sağlanmıştır (Resim 6.1). Takiplerde hemoglobin düzeyleri Şekil 6.1’de görülmektedir. Araştırıcılar bu bulgularını Am J Gastroenterol’de Editöre Mektup şeklinde yayımlamışlardır (Kurt ve arkadaşları, 2008a). Şekil 6.1. Endoskopik girişim sırasında topikal ABS uygulaması yapılan hastanın hemoglobin düzeyleri. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 53/111 Resim 6.1. Üst panel (A): Opere distal kolanjiyokarsinomalı hastada aktif olarak kanayan aferent loop ve ülserleşmiş hepatikojejunoanastomoz ağzı. Alt panel (B): Endoskopik girişim sırasında topikal ABS uygulaması ile saniyeler içinde kanama kontrolü sağlanmıştır. 6.1.5.2. Siddetli gastrointestinal kanamaların kontrolünde oral, rektal ve nazal yolla ABS kullanımı Kurt ve arkadaşlarının olgusunda (2008b) 69 yaşında bir erkek hasta acil servise hemorajik şok tablosuyla başvurdu. Onbeş gün önce, saptanan sarılığın etyolojisinin aydınlatılması amacıyla hastaneye yatırılan hastada Klatskin tümörü saptanmıştı. Bir sfinkterotom ile endoskopik biliyer dekompresyon uygulanan hastaya plastik stent yerleştirilerek nazobiliyer drenaj uygulanmıştı. Ertesi gün masif hematemez ve hematoşezi gelişen hastada tabloya hipotansiyon eşlik ediyordu (kan basıncı 60/40 mmHg). Laboratuvar değerleri şöyleydi: Hb 6.1 g/dL (4 ünite kan kaybı sonrası), trombosit 259x103/µL, aktive parsiyel tromboplastin zamanı 67.2 saniye, protrombin zamanı 33.0 saniye. Acil koşullarda yapılan üst gastrointestinal endoskopi, midede koyu renkli pıhtılar ve kahve telvesi görünümünde kan bulunduğunu ortaya koydu. Mide mukozası hiperemik ve ödemli görünümdeydi ve çok sayıda milimetrik ülser vardı. Duodenum bulbusunda aktif kanama gözlenmeyen, bir santimetre çaplı bir başka ülser daha vardı. Sfinkterotomi Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 54/111 uygulanan papillada kan sızıntısı yoktu. Kolonoskopik değerlendirme lümende görüşü engelleyen kan olması nedeniyle yetersizdi. Selektif mezenterik anjiyografide aktif kanama odağı görülmedi. Hasta, intravenöz sıvı, dopamin, eritrosit süspansiyonu ve taze dondurulmuş plazma uygulanmasına rağmen hâlâ hipotansifti. ABS’nin hemostaz sağlanması amacıyla deneysel kullanımına ilişkin bildirilmiş onam alındıktan sonra, toplam 100 mL ABS solüsyonu oral ve rektal yolla uygulandı. Rektal uygulama için bir lavman seti kullanıldı. İzleyen günlerde, koyu renkli pıhtılar içeren az miktarda kanın aralıklı olarak boşaltılması ve burun kanaması atakları dışında, kanama bulgusu izlenmedi. Hasta hemodinamik açıdan stabilize edildi; eritrosit süspansiyonu ve kan ürünlerine duyulan gereksinimde belirgin bir azalma oldu (Şekil 6.2). Dopamin uygulanmasına son verildi. İlk iki burun kanaması atağı nazal tampon ve topikal adrenalin uygulanarak durduruldu. Ancak, son burun kanaması atağının durdurulması için nazal tampon ile birlikte topikal olarak 8 mL ABS solüsyonu uygulanması gerekti. Bu kombine yaklaşımdan sonra burun kanaması tekrarlamadı (Şekil 6.2). Şekil 6.2. Hastanın hemoglobin düzeyleri (Kurt ve arkadaşları, 2008b). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 55/111 6.1.5.3. Sindirim kanalında Dieulafoy lezyonuna bağlı, yaşamı tehdit eden ciddi arteryel kanamanın tedavisinde etkili bir yardımcı hemostatik ajan olarak ABS Kurt ve arkadaşlarının raporunda (2008c) 63 yaşında bir erkek hasta rektal kanama ile acil servise başvurdu. Otuz yıl once kanayan peptik ülser tanısıyla Billroth II ameliyatı geçirmişti. Başka bir tıbbi sorunu yoktu ve ilaç kullanmıyordu. Hemoglobin düzeyi 5.6 g/dL idi. Yapılan acil üst gastrointestinal endoskopi, mide kalıntısında ve eferent kıvrımda kan ve pıhtılar olduğunu gösterdi. Gastrojejunal anastomoz yakınında fışkıran kanama olan bir Dieulafoy lezyonu saptandı. Lezyona önce üç hemoklip kondu, ancak kanama devam ettiği için kanama alanının çevresine 2 mL (1:10000 dilüsyonda) adrenalin enjekte edildi. Ancak mukozal sızıntı yine de devam etti (Resim 6.2) ABS’nin hemostaz sağlanması amacıyla endikasyon dışı kullanımı için hastadan bilgilendirilmiş onam alındıktan sonra, tek kullanımlık lavaj kateteri ile (model: PW-205 L, Olympus firması, Japonya) 12 mL ABS topikal olarak uygulandı. Kanamanın iki saniye içinde durduğu gözlendi. Hastanın hemoglobin düzeyi, başka transfüzyona gereksinim olmaksızın 10.2 g/dL’de sabitlendi ve devam eden gastrointestinal kan kaybına dair kanıt yoktu. Üç gün sonra, üst gastrointestinal endoskopi ile incelenen hemoklip konmuş alanda kanama yoktu. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 56/111 Resim 6.2. Hastadan kaydedilen endoskopik görüntüler (Kurt ve arkadaşları, 2008c). 6.1.5.4. Tek rektal ülserin topikal ABS ile tedavisi İbiş ve arkadaşlarının sunumunda (2008) 64 yaşında bir kadın hasta kabızlık ve aralıklı rektal kanama yakınmalarıyla başvurdu. Hipertansiyonu ve tip 2 diyabeti vardı ve düzenli olarak metformin, asetilsalisilik asit ve losartan/hidroklorotiyazid alıyordu. Kolonoskopide dentat çizginin yakınında, taban genişliği 1 cm olan bir rektal polip izlendi (28 Nisan 2008). Polipin altına submukozal olarak yapılan adrenalin enjeksiyonundan sonra, polip kotere bağlı telle yapılan tek transeksiyonla alındı. Histolojisi soliter rektal ülser olarak bildirildi. Ancak rektal kanama atakları devam etti. Fleksibl rektosigmoidoskopide polipektomi yerinin kenarında rektal ülser ve kanama gözlendi (5 Mayıs 2008) (Resim 6.3a). Tek kullanımlık bir lavaj kateteri (model: PW-205 L, Olympus firması, Japonya) ile ülserin üzerine 10 mL ABS topikal olarak uygulandı. Bu uygulama ile gastrointestinal mukoza üzerinde griye dönen geçici bir renk değişikliği gözlendi (Resim 6.3b). Kanama 3 saniye içinde durdu. İşlem sonrasında kanama görülmedi. Kontrol sırasında ülserin üzerinin Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 57/111 beyaz bir eksüda ile kaplı olduğu ve rektal mukozadaki renk değişikliğinin de geçmiş olduğu izlendi (13 Mayıs 2008) (Resim 6.3c). 250 mg 5-aminosalisilik içeren fitil ile tedaviye başlandı. Ülser tamamen iyileştikten bir ay sonraki görünüm (13 Haziran 2008) (Resim 6.3d). Resim 6.3. Hastadan kaydedilen endoskopik görüntüler (Đbiş ve arkadaşları, 2008) 6.1.6. Kulak-burun-boğaz kanamalarında ABS kullanımı 6.1.6.1. Alt konka rezeksiyonlarından sonra ABS’li tampon uygulaması Karabulut ve arkadaşlarının çalışmasında (2008) ABS’nin nazal cerrahi sırasında ve sonrasında kanama kontrolü üzerine etkinliği araştırılmıştır. Randomize kontrollü olarak yapılan çalışmaya bilateral parsiyel alt konka rezeksiyonu uygulanan 20 hasta alınmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 58/111 Sağ/sol rastgele bir nazal pasaja ABS emdirilmiş ‘Polyvinyl acetal’ (merocel) tampon uygulanırken diğer tarafa sadece merocel tampon uygulanmıştır. ABS emdirilmiş Merocel tamponlar per-op ve post-op kanama üzerine Merocel tampondan daha etkili bulunmuştur. Tamponlar alındıktan sonraki kanama miktarı ve sıklığı ABS emdirilmiş tamponların kullanıldığı hastalarda merocel tampona kıyasla istatistiksel olarak anlamlı oranda (p<0.001) daha düşüktür. ABS kullanılan hastalarda 7. günde yara iyileşmesinin daha iyi olduğu gözlenmiştir. 6.1.6.2. Aplastik anemide allojenik kök hücre transplantasyonu sonrası aplazik dönemde trombosit transfüzyonuna refrakter epistaksis tedavisinde lokal ABS uygulaması Göker ve arkadaşlarının bildirisinde (2008d) allojeneik kök hücre transplantasyonuna (AlloKİT) eşlik eden kanamalarda ABS kullanımına ilişkin bir örnek vaka sunulmuştur. Dört yıldır yılından beri ciddi aplastik anemi tanısıyla izlenen ve ATG/siklosporin-A tedavisine yanıt vermediği için AlloKİT açısından yönlendirilen 20 yaşında bir bayan hastaya tam uyumlu kardeşinden AlloKİT yapılmıştır. İşlem öncesi bile ciddi aplastik anemi nedeniyle düşük olan kan değerleri, hazırlık rejimi sonrası trombosit sayısının 10.000/mm3 dolayına inmesiyle +3. günde hastada epistaksis gelişmiştir. Hb değerinde ek düşmeye yol açan epistaksis, 12 ünite trombosit süspansiyonu transfüzyonu, tamponat ve standart girişimlerle kontrol altına alınamamış, 24 saatten fazla sürmüş ve hastada paniğe yol açmıştır. Konvansiyonel yöntemlerle epistaksis kontrol altına alınamadığından hastaya lokal 2 mL ABS uygulanmıştır. ABS uygulamasını takiben bir dakikadan daha kısa sürede kanama durmuştur. Herhangi bir yan etki gözlenmemiştir. Hastanın trombositopenisi posttransplant dönemde devam etmesine karşın epistaksis nüks etmemiştir. Bu transplant hastasındaki deneyim ABS uygulamasının antihemorajik, hemostatik etkinliğinin epistaksis kontrolünde emniyetle kullanılabileceğini göstermektedir. AlloKİT seyrinde görülen diğer kanamalarda da ABS etkinliği araştırılmalıdır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 59/111 6.1.6.3. Tekrarlayan burun kanamasında nazal yolla ABS kullanımı Kurt ve arkadaşlarının olgusunda (2008b) Klatskin tümörü olan 69 yaşında bir erkek hastanın yoğun gastrointestinal kanaması oral ve rektal yolla uygulanan ABS ile kontrol altına alınırken, hastanın izleminde burun kanamaları da ortaya çıktı. İlk iki burun kanaması atağı nazal tampon ve topikal adrenalin uygulanarak durduruldu. Ancak, son burun kanaması atağının durdurulması için nazal tampon ile birlikte topikal olarak 8 mL ABS solüsyonu uygulanması gerekti. Bu kombine yaklaşımdan sonra burun kanaması tekrarlamadı. 6.1.7. Endobronşiyal yolla ABS kullanımı Turgut ve arkadaşlarının (2008) raporunda standart antihemorajik yöntemlerle kontrol altına alınamamış kritik kanamaların ABS ile topikal kontrolüne ilişkin hasta örnekleri arasında yer alan hastalardan birinde kanama nedeni tümoral damar invazyonudur. Akciğer tümörünün damar invazyonuna bağlı anatomik bütünlüğün bozulmasına sekonder akut solunum yetmezliği geliştiren masif öldürücü akciğer kanamasının bronkoskopik lokal ABS uygulamasıyla kontrolü 62 yaşında bir erkek hastada gözlenmiştir. Hemoptizi şikayetiyle başvuran bu hastada toraks BT incelemesinde sağ akciğer alt lobda kitle saptanmıştır. Bronkoskopi sırasında masif kanama ortaya çıkmıştır. Aspirasyon sonrası sağ akciğer alt lobunu tama yakın oblitere eden vejetan kitlede (skuamöz hücreli kanser) kanama belirlenmiştir. Hastanın oksijen satürasyonu düşük ve kanama kontrol altına alınamayıp ciddi olduğundan 2 mL ABS uygulanmasından sonra kanama derhal durmuştur. Arslan ve arkadaşlarının yayımlanmamış olan uygulamalarında ABS’nin yoğun akciğer kanamasında endobronşiyal yolla kullanımı denenmiştir. Altmışiki yaşında erkek hasta acil servise ağır hemoptizi, hipoksemi, anemi ve hemodinamik dengesizlik nedeniyle başvurdu. Acil koşullarda uygulanan fiberoptik bronkoskopi, sağ intermediyer bronş ağzının aktif kanamalı endobronşiyal neoplastik bir lezyonla neredeyse tamamen tıkalı olduğunu gösterdi (Resim 6.4a). Daha sonra lezyondan doku biyopsileri alındı ve yaşamı tehdit eden acil bir durum söz konusu olduğu için, kanayan kitleye 2 mL ABS uygulandı ve saniyeler içinde hemostaz sağlandı (Resim 6.4b). Takip eden günlerde kanama Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 60/111 bulgusuna rastlanmadı. Hasta hemodinamik açıdan stabildi. ABS uygulamasından sonra dokuların histopatolojik görünümü, ABS’nin eozinofilik protein ağı içinde eritrositten zengin agregatlar oluşturan özgül etkisiyle bağıntılıdır (Resim 6.5a ve Resim 6.5b). ABS’nin uyardığı hemostatik ağa takılmış kötü diferansiye skuamöz hücreli karsinom hücreleri de görülmektedir (Resim 6.5c). Resim 6.4. (a) Fiberoptik bronkoskopide sağ intermediyer bronş ağzının aktif kanamalı endobronşiyal neoplastik bir lezyonla neredeyse tamamen tıkalı olduğu görülüyor. (b) Biyopsilerin alınmasını takiben kanayan kitleye 2 mL ABS uygulandı ve saniyeler içinde hemostaz sağlandı. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 61/111 Resim 6.5. (a) Dokunun histopatolojik görünümü. ABS’nin eozinofilik protein ağı içinde eritrositten zengin agregatlar (b) Dokunun histopatolojik görünümü. ABS’nin eozinofilik protein ağı içinde eritrositten zengin agregatlar (c) ABS’nin uyardığı hemostatik ağa takılmış kötü diferansiye skuamöz hücreli karsinom hücreleri Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 62/111 6.1.8. Çeşitli durumlarda ABS kullanımı 6.1.8.1. Koroner arter bypass greft cerrahisi sırasında ABS uygulaması Doğan ve arkadaşları (2008) mediasten kanamasının ciddi bir sorun teşkil ettiği açık kalp ameliyatlarında ABS kullanımının sonucunu bildirmişlerdir. Taze dondurulmuş plazma, trombosit süspansiyonu transfüzyonu gibi önlemler alınsa da, bazı olgular postoperatif şiddetli kanama nedeniyle tekrar ameliyat edilirler. Bu nedenle Doan ve arkadaşlarının çalışmasında koroner arter bypass greft cerrahisinde ABS kullanımının hemostatik etkisi incelenmiştir. Koroner arter bypass greft cerrahisi uygulanan 20 olguda protamin infüzyonunu takiben, bypass sütür çizgisine veya kanama alanına 4-8 mL ABS çözeltisi püskürtülmüş ve bu şekilde bölgede protein ağı oluşturulması hedeflenmiştir. Tüm olgularda, sütür çizgisi de dahil olmak üzere tüm mediastinal yapılardan kanama durmuştur. Ortalama total mediastinal drenaj hacmi 550±125 mL olarak gerçekleşmiştir. Hastaların hiçbirinde mediastenden şiddetli kanama nedeniyle cerrahi revizyon gereksinimi ortaya çıkmamıştır. Araştırıcılar, ABS’nin açık kalp ameliyatlarınde kanama kontrolü için umut vadeden bir ajan olduğu sonucuna varmışlardır. 6.1.8.2. Retropubik radikal prostatektomide hemostazın sağlanması amacıyla ABS kullanılması Huri ve arkadaşlarının sunduğu bildiride (2008e) alt üriner sistem yakınmaları ile başvuran 66 yaşında erkek hasta incelenmiştir. Öykü, fizik muayene, kan ve idrar analizleri, prostat spesifik antijen (PSA), parmakla rektal muayene, üroflovmetri, semptom skoru (IPSS) değerlendirilmiştir. Total PSA 15.9 ng/dL idi. Oniki kadranlı transrektal ultrason eşliğinde biyopsi sonucu ‘sağ lobda prostat adenokarsinom ve high grade PIN, Gleason (3 + 4:7) olarak belirlenmiştir. Pelvik tomografi normaldi. Retropubik radikal prostatektomi planlandı. Yapılacak cerrahinin onam formu ve ABS uygulanması için hazırlanmış özel izin belgesi hasta tarafından okundu ve imzalandı. Cerrahi sırasında hemostaz sağlama amacıyla rutin olarak elektrokoter, plazmakinetik open forseps, metal klipler kullanıldı. Standart yolla hemostaz sağlanamadığı durumlarda ABS kullanıldı. Üç mL ABS içeren 2.5x7 cm’lik tampon kullanıldı. ABS dorsal venöz kompleks, nörovasküler alan ve üretra üzerine uygulanmadı. Özellikle posterior Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 63/111 Denonviller fasya üzerinde olan kanamalarda kompres şeklinde iki dakika baskılı uygulama ile kanama kontrol altına alındı (Resim 6.6a). Yazarların gözlemlerine göre prostat çıkarıldıktan sonraki kanamalara ABS uygulanmasını takiben ABS agregatının kırmızı bir yatak şeklinde görüldüğü ve takiben kanamanın durduğu tespit edilmiştir (Resim 6.6b). Sonuç olarak ABS radikal prostatektomide bazı durumlarda kanamanın kontrol altına alınması amacıyla etkinlik sağlamıştır. Bununla ilgili yapılacak klinik çalışmalar bu hemostatik ajanın radikal prostatektomide etkin kullanımının gösterilmesi açısından önemli bir değere sahiptir. Resim 6.6. (a) ABS tamponun iki dakikalık tampon Resim 6.6 (b). ABS uygulaması sonrası kanamanın şeklinde uygulaması durduğunun gösterilmesi 6.1.8.3. ABS tamponu ile alt ekstremitenin arteriyovenöz malformasyon kanamasının etkili kontrolü Coşkun ve arkadaşlarının sunumlarında (2008a ve 2008b) 25 yaşında bir erkek hasta, sol kalçasındaki arteriyovenöz malformasyona (AVM) bağlı ağır kanama nedeniyle hastaneye başvurdu. Hastada yarım saatten uzun süreden beri kanama mevcuttu ve başvurudan üç gün önce AVM’ye yönelik embolizasyon uygulanmıştı. Hastanın kendisi, kompresyon uygulayarak kanamayı evde durdurmaya çalışmıştı. Fizik muayenesinde Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 64/111 hasta güçsüz ve sağlıksız görünüyordu; vital bulguları stabildi. Sol kalçası, ambulanstaki hekim tarafından, yoğun kanamayı durdurmak amacıyla bandajlanmıştı. Bunun dışında fizik muayene bulgusu yoktu. Tam kan sayımında lökosit sayısı 9.8X103/µL, eritrosit sayısı 3.79×106/µL ve hemoglobin düzeyi 10 g/dL idi. INR, aPTT) ve kanama zamanından oluşan hemostatik testlerin hepsinin sonuçları normal sınırlar içindeydi. Hastanın sol kalçasındaki masif dış kanamanın tedavisi için ABS ile ıslatılmış tampon, başvuru sırasında, etkilenmiş bölgeye uygulandı. ABS ile beş dakika süreyle uygulanan kompresyonun ardından kanama tamamıyla durdu. 6.1.8.4. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalarında topikal ABS deneyimi Bodur’un çalışmasında (2008) virüs veya virüs tarafından uyarılan makrofajlar ve lenfositlerce salınan mediatörlerin, başta endotel, karaciğer ve kemik iliği olmak üzere hedef organlarda yaptığı değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan, ateş ve kanamaların klinik tabloya hakim olduğu, destek tedavisi dışında etkene yönelik kesin tedavisi olmayan, %10 civarında mortalitesi olan bir viral hastalık olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında lokal kanamalarda ABS’ın hemostaz üzerine etkinliği ve yan etkileri araştırılmıştır. Çalışma etik kurul onayı alınarak, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğinde yapılmıştır. 2008 yılı Mart Temmuz ayları arasında, KKKA tanısı konulan 45 hasta çalışmaya aday olarak seçildi. Hastaların 32’si erkek, 13’ü kadın idi. Hastaların sekizinde kanama bölgelerine (epistaksis, diş eti kanaması, hemoroid kanaması, intra venöz enjeksiyon bölgesinde cilt kanamaları) lokal ABS uygulanmıştır. ABS, burun ve hemoroid kanamalarında tampon, cilt ve dişeti kanamalarında sprey ve/veya tampon formunda uygulanmıştır. Kanamaya yanıt, lokal veya sistemik yan etkiler ve hastaların ABS’yi tolere edip edemedikleri değerlendirilmiştir. ABS uygulanan hastaların ortalama en düşük trombosit sayısı 14.500/mm3, ortalama en yüksek aPTT 56.7 sn, ortalama en yüksek PT 20 sn, ortalama en yüksek INR ise 1.5 idi. Lokal ABS uygulanan sekiz hastanın kanaması saniyeler içinde durmuştur. Daha sonra tekrarlayan kanamalarda da uygulandığında lokal olarak kanamanın hızla durduğu tespit Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 65/111 edilmiştir. Hastaların hiçbirinde ABS uygulanan yerlerde lokal yan etkiler (irritasyon, kızarıklık, şişlik, kaşıntı, döküntü, ağrı acı hissi vb) gözlenmemiştir. Sistemik yan etki veya ilacı tolere edememe gibi bir durumla karşılaşılmamıştır. Sonuçta KKKA hastalarında dişeti kanaması, burun kanaması, enjeksiyon yerlerinde kanama, hemoroid kanaması gibi lokal kanamaları kontrol altına almada yan etki olmaksızın ABS’nin etkili olabileceği gözlemlenmiştir. Daha geniş vaka serilerinde deneyimlerin arttırılmasına ihtiyaç vardır. 6.2. İnsanlardaki uygulamalarda ABS’nin güvenliliği 6.2.1. Sağlıklı gönüllülerde faz I klinik çalışma ABS’nin insanlarda topikal kullanımının güvenliliğini ortaya koymak amacıyla ABS’nin sağlıklı gönüllülerde kullanımının güvenliliğinin plasebo ile karşılaştırmalı olarak ve randomize, çift-kör, çapraz-geçişli bir çalışma tasarımı altında araştırılacağı bir faz I klinik çalışma planlanmış, gerekli etik kurul onayları alınmıştır. Bu çalışmanın hedefi sağlıklı gönüllülerde ABS’nin topikal kullanımının güvenliliğinin plasebo ile eşdeğer/karşılaştırılabilir olduğunu göstermektir. Çalışma Prof. Dr. Ali Koşar’ın yönetiminde Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Departmanı’nda yapılmıştır. Çalışmaya 18-60 yaşları arasında sağlıklı ve çalışma katılmaya gönüllü olan herhangi bir cilt hastalığı olmayan, (kadınlar için) gebe veya emzirmekte olmayan, ciddi sistemik veya ruhsal hastalık varlığı veya öyküsü olmayan, ABS’nin bileşimindeki bitkisel kökenli maddelere aşırı duyarlılık öyküsü olmayan, alkol bağımlılığı veya düzenli alkol kullanımı olmayan, sigara kullanmayan 24 kişi alınmıştır. Bu çalışma çapraz geçiş dönemleri arasında 5 günlük bir arınma dönemi bulunan çift kör, randomize, plasebo kontrollü, çapraz geçişli bir çalışmadır. Başlangıçtaki tarama vizitinde gönüllülerin çalışmaya alma ve almama kriterlerine uygunluğu ve bazal laboratuvar testleri değerlendirilmiştir. Tarama vizitinden bir gün sonra yapılan vizitte gönüllünün çalışmaya uygun olduğu yeniden doğrulanıp gönüllü ABS ya da plasebo grubuna Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 66/111 randomize edilmiş ve 1’inci çapraz geçiş dönemi başlatılmıştır. Uygulanan çalışma işlemleri ve uygulama zamanları şunlardır: 0. dakika: Öncelikle gönüllünün ciltle ilgili semptomlar açısından sorgulanması ve cilt muayenesi yapılmıştır. Takiben 2.5 X 7 cm’lik ABS veya plasebo emdirilmiş tampon dominant olmayan kolda önkol iç yüzünde (sabunla yıkanmış ve kurutulmuş olan) kılsız bir alana yerleştirilmiş ve gönüllü 30 dakika poliklinikte bekletilmiştir. 30. dakika: Tampon çıkarılmadan önce gönüllüden ciltle ilgili advers olay sorgulaması yapılmış, takiben sargı bezi çözülüp tampon çıkarılıp cilt muayene edilmiştir ve yeni bir 2.5 X 7 cm’lik ABS veya plasebo emdirilmiş tampon aynı bölgeye yerleştirilmiştir. Gönüllü 90 dakika daha poliklinikte bekletilmiştir. 120. dakika: Tampon çıkarılmadan önce gönüllüden ciltle ilgili advers olay sorgulaması yapılmış, takiben sargı bezi çözülüp tampon çıkarılıp cilt muayene edilmiştir. Gönüllü 30 dakika poliklinikte bekletilmiştir. 150. dakika: Ciltle ilgili advers olay sorgulaması yapılmış ve cilt muayene edilmiştir. Gönüllü 30 dakika poliklinikte bekletilmiştir. 180. dakika: Ciltle ilgili advers olay sorgulaması yapılmış ve cilt muayene edilmiştir. Gönüllü 48 saat sonra gelmek üzere gönderilmiştir. 48. saat: Gönüllüye ciltle ilgili advers olay sorgulaması yapıldıktan sonra cilt muayenesi yapılmış ve ardından laboratuvar testleri tekrarlanmıştır. Birinci çapraz geçiş döneminden sonra 5 günlük bir arınma dönemi geçmiş ve arınma döneminin ardından, ikinci çapraz geçiş dönemi vizitinde gönüllülerin tedavisi değiştirilmiş ve tüm çalışma işlemleri birinci çapraz geçiş dönemindeki sıra ve yöntemle uygulanmıştır. Tarama vizitinde, birinci çapraz geçiş döneminin sonunda, ikinci çapraz geçiş döneminin başında ve sonunda olmak üzere toplam dört kez olmak üzere laboratuvar testleri Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 67/111 yinelenmiştir. Laboratuvar panelinde şu testler yer almıştır: Tam kan sayımı, BUN, kreatinin, ALT, AST, AP. total bilirubin, beta-2-mikroglobülin, INR, aPTT ve fibrinojen. Çalışmanın akışı Tablo 6.2’de şematize edilmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 68/111 Birinci çapraz geçiş dönemi Vizit no 1 X Çalışmaya alma/almama kriterlerine uygunluk X Tıbbi öykü X Fizik muayene X Vital bulgular X Laboratuvar paneli* X 3 0 0 Bilgilendirilmiş olur formu Đkinci çapraz geçiş dönemi 2 Vizit zamanı (gün) -1 Vizit zamanı (dak) Arınma dönemi Tarama Tablo 6.2. Faz I klinik çalışmanın akış şeması (Ali Koşar ve arkadaşları). 30 120 +2 150 +3 - +7 180 +8 0 30 120 +10 150 180 X X X X Laboratuvar test sonuçlarının çalışmaya alma kriterlerine uygunluğunun teyidi X Randomizasyon ve çalışma numarasının verilmesi X Çalışma ilacının uygulanması X XXX X XXX Cilt muayenesi X X X X X X X X X X X X Advers olay sorgulaması X X X X X X X X X X X X * Tam kan sayımı, BUN, kreatinin, ALT, AST, AP, total bilirubin, beta-2-mikroglobülin, INR, aPTT, fibrinojen, kadınlarda gebelik testi Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 69/111 Çalışma Prof. Dr. Ali Koşar’ın yönetiminde Fatih ÜTF Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Departmanı’nda yapılmıştır. Çalışmaya ortalama±SD yaşı 30.9±4.7 yıl olan 22-44 yaşları arasında 24 gönüllü alındı. Çalışmaya alınan gönüllülerin 11’i erkek, 13’ü kadındı. Gönüllülerin ortalama VKİ değeri 24.3±3.0 kg/m2 idi. Çalışmaya alınan gönüllülerin ortalama nabız sayısı 82.9±22.1 atım/dak idi. Ortalama nabız sayısı her iki çalışma dönemi boyunca 79 ile 81 atım/dak arasında kaldı. Sistolik ve diyastolik kan basıncı 118±10 mmHg ve 74±7 mmHg idi. Ortalama SKB her iki çalışma dönemi boyunca 115 ile 118 mmHg arasında, ortalama DKB ise 73 ile 76 mmHg arasında kaldı. Tüm biyokimyasal, hematolojik ve hemostaz parametrelerinde tampon öncesi ve sonrası arasındaki farklar ve yüzde değişim miktarları ABS ile plasebo arasında farklı değildi (Tablo 6.3, Tablo 6.4 ve Tablo 6.5). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 70/111 Tablo 6.3. Faz I klinik çalışmada değerlendirilen biyokimyasal parametreler. ABS Ortalama ± SD Plasebo Ortalama ± SD p değeri BUN, mg/dL Önce 12.75 ± 3.37 12.71 ± 3.18 Sonra 13.08 ± 3.72 13.92 ± 3.81 Fark 0.33 ± 1.81 1.21 ± 3.04 0.20 Yüzde fark 3.03 ± 12.73 12.03 ± 24.33 0.11 Önce 0.77 ± 0.18 0.75 ± 0.18 Sonra 0.73 ± 0.21 0.75 ± 0.20 Fark -0.04 ± 0.07 -0.01 ± 0.09 0.23 Yüzde fark -5.60 ± 10.73 -1.21 ± 13.44 0.21 Önce 20.46 ± 12.01 19.50 ± 7.91 Sonra 20.25 ± 9.60 21.08 ± 11.67 Fark -0.21 ± 4.85 1.58 ± 4.53 0.29 Yüzde fark 3.69 ± 29.85 5.46 ± 13.97 0.80 Kreatinin, mg/dL ALT, IU/L AST, IU/L Önce 18.38 ± 6.35 17.50 ± 4.66 Sonra 16.92 ± 4.28 17.75 ± 5.49 Fark -1.46 ± 3.95 0.25 ± 2.97 0.13 Yüzde fark -4.73 ± 17.33 2.10 ± 18.42 0.21 Önce 71.75 ± 20.37 71.79 ± 22.16 Sonra 67.29 ± 20.22 69.75 ± 19.77 Fark -4.46 ± 12.91 -2.04 ± 5.55 0.36 Yüzde fark -5.15 ± 14.31 -2.07 ± 7.32 0.33 Önce 0.63 ± 0.19 0.63 ± 0.19 Sonra 0.62 ± 0.20 0.62 ± 0.19 Fark 0.00 ± 0.14 -0.01 ± 0.14 0.82 Yüzde fark 1.92 ± 23.66 0.77 ± 22.09 0.87 Önce 0.80 ± 0.52 0.63 ± 0.54 Sonra 0.68 ± 0.64 0.75 ± 0.47 Fark -0.12 ± 0.43 0.13 ± 0.39 0.07 -26.18 ± 52.36 5.05 ± 44.56 0.64 Alkalen fosfataz, IU/L Total bilirubin, mg/dL Beta-2-MG, mg/dL Yüzde fark Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 71/111 Tablo 6.4. Faz I klinik çalışmada değerlendirilen hematolojik parametreler. ABS Ortalama ± SD Plasebo Ortalama ± SD p değeri Hemoglobin, g/dL Önce 13.48 ± 1.66 13.50 ± 1.87 Sonra 13.33 ± 1.67 13.38 ± 1.87 Fark -0.15 ± 0.47 -0.13 ± 0.37 0.83 Yüzde fark -1.13 ± 3.50 -0.89 ± 2.81 0.81 Önce 40.08 ± 4.40 40.10 ± 5.25 Sonra 39.90 ± 4.66 39.76 ± 5.05 Fark -0.17 ± 1.50 -0.33 ± 1.28 0.73 Yüzde fark -0.44 ± 3.73 -0.71 ± 3.25 0.82 Önce 6.90 ± 1.57 6.96 ± 1.87 Sonra 6.45 ± 1.24 6.75 ± 1.88 Fark -0.45 ± 1.11 -0.21 ± 1.05 0.40 Yüzde fark -5.09 ± 12.74 -1.84 ± 15.25 0.37 Önce 5.07 ± 0.48 5.06 ± 0.52 Sonra 5.02 ± 0.47 5.01 ± 0.53 Fark -0.05 ± 0.18 -0.05 ± 0.14 0.95 Yüzde fark -0.87 ± 3.47 -0.96 ± 2.87 0.93 Önce 293.25 ± 45.72 290.33 ± 47.42 Sonra 296.33 ± 49.11 296.17 ± 53.22 Fark 3.08 ± 19.65 5.83 ± 22.82 0.56 Yüzde fark 1.04 ± 6.20 2.05 ± 7.93 0.46 Hematokrit, % Lökosit, 1000/mm3 Eritrosit, milyon/mm3 Trombosit, 1000/mm3 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 72/111 Tablo 6.5. Faz I klinik çalışmada değerlendirilen hemostaz parametreleri. ABS Ortalama ± SD Plasebo Ortalama ± SD p değeri Protrombin zamanı, san Önce 11.37 ± 1.12 11.10 ± 0.70 Sonra 11.23 ± 0.65 11.25 ± 0.61 Fark -0.14 ± 1.27 0.15 ± 0.55 0.31 Yüzde fark -0.57 ± 8.64 1.56 ± 4.93 0.32 Önce 0.92 ± 0.04 0.92 ± 0.06 Sonra 0.93 ± 0.06 0.92 ± 0.05 Fark 0.01 ± 0.05 0.00 ± 0.05 0.85 Yüzde fark 0.75 ± 5.92 0.51 ± 5.05 0.89 Önce 32.54 ± 2.70 32.17 ± 2.89 Sonra 30.09 ± 3.00 29.69 ± 2.07 Fark -2.45 ± 2.02 -2.48 ± 2.77 0.96 Yüzde fark -7.48 ± 5.81 -7.27 ± 7.40 0.91 Önce 285.28 ± 48.05 275.88 ± 44.06 Sonra 230.17 ± 28.46 235.07 ± 37.31 Fark -55.11 ± 33.32 -40.81 ± 30.26 0.11 Yüzde fark -18.21 ± 10.00 -14.25 ± 10.39 0.21 INR, % aPTT, san Fibrinojen, mg/dL ABS döneminde 5 gönüllüde (%20.8) cilt bulgusu rapor edildi. Üç gönüllüde cillte yanma hissi, bir gönüllüde cillte kaşıntı, bir gönüllüde de hem kaşıntı, hem de yanma hissi ortaya çıktı. Bu yakınmalar tampon uygulanmasından 5-40 dakika sonra ortaya çıktı ve 5 ila 80 dakika sürdü. Cilt yakınması olan 5 gönüllüde de yakınmanın şiddeti “Hafif” olarak rapor edildi (Tablo 6.6). Plasebo döneminde 4 gönüllüde (%16.7) cilt bulgusu rapor edildi. Bir gönüllüde cillte kaşıntı, üç gönüllüde de hem kaşıntı, hem de yanma hissi ortaya çıktı. Bu yakınmalar tampon uygulanmasından 5-35 dakika sonra ortaya çıktı ve 10 ila 70 dakika sürdü. Cilt yakınması olan 4 gönüllüden üçünde yakınmanın şiddeti “Hafif” olarak, birinde ise “Orta” olarak rapor edildi (Tablo 6.6). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 73/111 Tablo 6.6. Faz I klinik çalışmada gözlenen cilt bulguları ile ilgili sonuçlar. ABS Plasebo n % n % Herhangi bir cilt bulgusu 5 20.9 4 16.7 Ciltte kaşıntı 1 4.2 1 4.2 Ciltte yanma hissi 3 12.5 - - Ciltte yanma hissi ve kaşıntı 1 4.2 3 12.5 Cilt bulgusu gelişmedi 19 79.2 20 83.3 Cilt lezyonu p= 0.71 Ciltte kaşıntı p= 0.38 Ciltte yanma hissi p= 0.68 Başlama zamanı (dak) n % n % 5 1 4.2 2 8.3 10 3 12.5 - - 15 - - 1 4.2 35 - - 1 4.2 40 1 4.2 - - n % n % 5 1 4.2 - - 10 2 8.3 1 4.2 25 - - 1 4.2 40 1 4.2 - - 50 - - 1 4.2 70 - - 1 4.2 80 1 4.2 - - n % n % Hafif 5 20.8 3 12.5 Orta - - 1 4.2 Süresi (dak) Şiddeti Bu randomize, plasebo-kontrollü, çapraz-geçişli faz I klinik çalışmada sağlıklı gönüllülerde 120 dakika süreyle topikal ABS tampon uygulanmasının gerek lokal cilt bulguları, gerekse de sistemik laboratuvar testleri açısından plasebodan farklı olmadığı görülmüştür. Bu bulguları takiben ABS’nin topikal olarak kullanımının güvenli olduğu sonucuna varılmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 74/111 6.2.2. Cilt-cilt altı kesilerinde ABS kullanımının güvenliliği Al ve arkadaşlarının çalışmasında (2008) ABS ile normal steril spançın cilt-cilt altı kesilerinde meydana gelen kanamanın kontrolü üzerine etkileri arasında fark olup olmadığı araştırılmıştır. Sağ veya sol hemitoraksa port takmak için tam sterilizasyon sağlandıktan sonra 2.5 cm genişliğinde, 0.5 cm ile 1 cm derinliğinde cilt-cilt altı eksizyon yapılmıştır. Meydana gelen kanamayı durdurmak için ABS ile normal steril spanç kullanılmıştır. Tamponlar kanamanın üzerine konularak normal bir bası uygulanmış ve her 20 saniyede bir tamponlar hafif kaldırılıp kanama kontrol edilmiştir. Hastalar bir ay süre ile takip edilmiş ve sonuçlar iki grup arasında karşılaştırılmıştır. Çalışmaya yaş ortalaması 50.6±13.2 yıl, ortalama vücut ağırlıkları ise 69.5±11.1 kg olan tümünde değişik sistem kanserleri olan 69 hasta dahil edilmiştir. Otuz yedi hastada ABS tampon, 32 hastada normal steril spanç kullanılmıştır. Yara yerinde kızarıklık, şişkinlik, ağrı ve yara yerindeki sütürlerde açılma olan hastaları oranı açısından ABS ile normal steril spanç arasında önemli ölçüde fark gözlenmemiştir (Tablo 6.7). Sonuçta komplikasyonlar açısından iki grup arasındaki farklar, istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Tablo 6.7. ABS ile normal spançın komplikasyonlar açısından karşılaştırılması (Al ve arkadaşları, 2008). ABS (n=37) Normal spanç (n=32) Yara yerinde kızarıklık (n, %) 5 (%13.5) 3 (%9.4) Şişkinlik (n, %) 3 (%8.1) - Ağrı (n, %) 3 (%8.1) 2 (%6.2) Sütürlerde açılma (n, %) 2 (%5.4) 1 (%3.1) Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 75/111 6.2.3. Diş tedavisinde ABS kullanımının güvenliliği Ara ürün olarak ruhsatlandırıldıktan sonraki dönemde diş tedavisi sırasında ABS kullanımı yapılan bir klinikte oral-topikal kullanılan ABS’nin rutin uygulamada yutulması istenmemekle gastrointestinal sistem birlikte yoluyla yine de vücuda ağız mukozasından alınmasına bağlı olası emilim ve/veya gastrointestinal, hematolojik, renal ve hepatik yan etkiler klinik ve laboratuvar testleri ile taranmıştır (Erçetin ve arkadaşları, 2008 ve yayınlanmamış sonuçlar). Bu çalışmada diş çekimi, periodontit ve diğer diş sorunları nedeniyle kanamalı diş tedavisi uygulanan hastalarda 1 ila 5 mL ABS uygulanmış; topikal ABS uygulamasından 48 saat sonra klinik ve/veya laboratuvar değerlendirme yapılabilen 23 hastaya (6 hastada klinik, 3 hastada laboratuvar, 14 hastada ise hem klinik hem de laboratuvar değerlendirme) ait gözlemler ve sonuçlar aşağıda özetlenmiştir (Klinik değerlendirme sonuçları 20 hastanın, laboratuvar değerlendirme ise 17 hastanın verilerine dayanmaktadır.): • Gastrointestinal yan etkilerin klinik olarak değerlendirildiği 20 hastanın, o 18’inde 3-5 dakika süreli ağızda ekşi tad dışında herhangi bir gastrointestinal yakınma oluşmamıştır o bir hastada ABS kullanımını takiben kısa süreli ağızda gerilme hissi ve uyuşukluk olmuştur o bir hastada ise ABS’den 24 saat sonra bir kez sulu dışkılama ve 24 saat süreyle devam eden dil ve boğazda yanma ve metalik tad hissi bildirilmiştir • Laboratuvar değerlendirme yapılan 17 hastada, o renal fonksiyon testlerinden BUN, serum kreatinin ve sistatin-C düzeylerinde anlamlı değişiklik gözlenmemiştir Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 76/111 o karaciğer fonksiyon testlerinden AST, ALT, alkalen fosfataz, total bilirubin, direkt bilirubin, total protein ve albüminin serum düzeylerinde anlamlı bir değişiklik bulunamamıştır o diğer biyokimyasal laboratuvar testlerinden ürik asit, kreatin kinaz, sodyum ve potasyum düzeylerinde anlamlı değişiklik gözlenmemiştir o hematolojik testlerden PT, aPTT, fibrinojen ve tam kan sayımında herhangi bir değişiklik olmamıştır o tedavi öncesinde 1752±374 mg/dL olan beta-2-mikroglobülin düzeyi tedavi sonrasında 1952±379 mg/dL düzeyine yükselmiştir (p=0.034). Her ne kadar aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunsa da, bu bulgunun tek başına herhangi bir klinik anlamı yoktur. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 77/111 7 DİĞER ETKİLERİ 7.1. Antimikrobiyal etki 7.1.1. In vitro antibakteriyel etkinliğin değerlendirildiği çalışmalar 7.1.1.1. Ankaferd BloodStopper®’ın (ABS) insan ve gıda patojenlerine karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin nisinle karşılaştırılması Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı’nda ABS’nin in vitro antibakteriyal aktivitesini değerlendirmek amacı ile bir çalışma yapılmıştır (Akkoç ve arkadaşları, 2008a ve yayınlanmamış bulgular). Bu çalışmada agar difuzyon yöntemi kullanılarak ABS’nin insan ve gıda patojenleri, Gram pozitif ve Gram negatif bakterilerden oluşan 26 indikatör suşa karşı antagonistik aktivitesi değerlendirilmiş ve tüm suşlara karşı etkili olduğu gösterilmiştir (Tablo 7.1). Kontrol olarak kullanılan bir gıda koruyucu bakteriosin olan nisin ise Gram negatif suşlara karşı inaktif bulunmuştur. Tablo 7.1. ABS’nin antimikrobiyal etkinlik gösterdiği mikroorganizmalar. 1 L. lactis subsp. lactis SIK-83 (nisin producer) 2 L. lactis subsp. lactis ATCC7962 (nisin producer) 3 L. lactis subsp. lactis LMG2908 (nisin producer) 4 Micrococcus luteus NCIMB8166 5 Bifidobacter bifidum CHL17 6 Bifidobacter longum CHL21 7 Lactobacillus sake NCDO2714 8 Lactobacillus plantarum LMG2003 9 Leuconostoc carnosum DSM5576 10 Enterococcus faecium 11 Enterococcus faecalis LMG2602 12 Staphylococcus aureus ATCC6538 Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 78/111 13 Staphylococcus carnosus MC1B 14 Clostridium tyobutyricum 15 Clostridium sporogenes 16 Bacillus subtilis 12 17 Bacillus licheniformis 40 18 Bacillus cereus LMG2732 19 Pseudomonas fluorescens P1 20 Pseudomonas aureginosa ATCC15442 21 Escherichia coli CFA1 22 Salmonella enterica Typhimurium 23 Klepsiella pneumonia 24 Pediococcus pentosaceus LMG2001 25 Listeria innocua 2813 26 Listeria monocytogenes ATCC15313 ABS’nin insan ve gıda patojenleri, Gram pozitif ve Gram negatif bakterilere karşı yüksek inhibitör aktivitesine ek olarak, değişik sıcaklıklarda ve enzimlerin varlığında nisinden daha stabil olduğu görülmüştür (Tablo 7.2). Resim 7.1’de örnek inhibisyon zonları gösterilmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 79/111 Tablo 7.2. Çeşitli enzimlerin varlığında ve farklı ortam ısılarında ABS’nin Micrococcus luteus NCIMB8166 suşu üzerindeki inhibitör etkisi Inhibitör Aktivite ABS Nisin (1000 IU/mL) Tripsin (Sigma, No. T8658) +++ +++ α-kimotripsin (Sigma, No. C-6423) +++ - Proteinaz K (Sigma, No. P-6390) +++ - Pepsin (Merck, No. 7147) +++ +++ α-amilaz (Sigma, typ VII A) +++ +++ Lipaz (Sigma, No. L17714) +++ +++ Katalaz (Sigma, No. C-10) +++ +++ Lizozim (Sigma, No. L7651) +++ +++ 80ºC’da 15 dakika +++ +++ 90ºC’da 15 dakika +++ +++ 100ºC’da 15 dakika +++ ++ 121ºC’da 15 dakika +++ + Enzim Isı Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 80/111 Resim 7.1. ABS’nin S. enterica typhimurium’a karşı inhibisyon zonları (Akkoç ve ark., 2008) Sonuç olarak ABS’nin hemorajik yaraların iyileşmesinde hemostatik etkisine ek olarak anti-mikrobiyal özelliğinin de yararlı olabileceği, ek olarak farklı tip gıda patojenlerinden korunma maksadıyla gıda koruyucu kullanım potansiyeline dikkat çekilmiştir. 7.1.1.2. ABS’nin sık karşılaşılan mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin değerlendirilmesi Berktaş ve arkadaşlarının “Ankaferd Blood Stopper; aynı zamanda ideal bir antibiyotik öncülü mü?” başlıklı çalışma (2008) ABS’nin antibakteriyel etkinliğini saptamak amacıyla planlanmıştır. Antibakteriyel etkinliğin araştırılmasında Klebsiella pneumoniae (ATCC 31488), Escherichia coli (ATCC 25922), Pseudomonas aeruginosa (ATCC 27853), Proteus vulgaris (ATCC 13315), Enterococcus faecalis (ATCC 29212) ve Staphylococcus aureus (ATCC 29213) suşları kullanıldı. Bu suşların McFarland 0.5 konsantrasyonları ile ABS’de 1:10 oranında (900 µL ABS + 100 µL McFarland 0.5 bakteri) karışımları hazırlandı. Tüm suşların başlangıçtaki Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 81/111 McFarland 0.5 konsantrasyonları ile ABS’li karışımlarından 0, 0.5, 1, 2, 4 ve 24. saatlerde logaritmik ekimleri yapılarak sonuçlar kaydedilmiştir. McFarland 0.5 olarak hazırlanan bakteri konsantrasyonlarından yapılan kültürlerde bakteri sayılarının 2.55 x 108 cfu/mL (K. pneumoniae) ile 3.53 x 108 cfu/mL (P. vulgaris) arasında değiştiği, ABS ile karışımdan hemen sonra yapılan ekimlerde ise bu sayıların 6.25 x 107 cfu/mL (K. pneumoniae) ile 2.18 x 108 cfu/mL (S. aureus) düzeyine gerilediği gözlenmiştir. ABS ile karışımdan sonraki 30. dakikanın sonunda yapılan E. coli’ye ait ekimlerde 10-2 ve 10-3 dilüsyonlarda gözlenen birer koloni (sırasıyla 2500 cfu/mL ve 25000 cfu/mL) dışında 1, 2, 4 ve 24. saatlerde yapılan logaritmik ekimlerin hiçbirisinde üreme saptanmadı. Buna göre, bakteri süspansiyonlarına eklenen ABS’nin 1 saatlik etkileşim sonrası çalışmada kullanılan 6 standart suşun hepsine karşı tam bir bakteriyolitik etki gösterdiği tespit edildi. Çalışma sonucunda güçlü hemostatik etkiye sahip olduğu bilinen ABS’nin aynı zamanda çok güçlü bir antibakteriyel etkinliğe sahip olduğu da ortaya konuldu. 7.1.1.3. ABS’nin hastane infeksiyonu etkeni mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin vankomisin ve imipenemle karşılaştırılması Sarıbaş ve arkadaşlarının çalışmasının (Rapor No 3 ve 2008a) çalışmanın amacı ABS’nin antibakteriyel etkisinin araştırılmasıdır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hastanesi’nde hastane enfeksiyonu etkeni olarak izole edilen metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) (n=30), Enterococcus spp. (n=30), Escherichia coli (n=30), Klebsiella spp. (n=29), Acinetobacter spp. (n=30), Pseudomonas spp. (n=30) suşları çalışmaya dahil edilmiştir. ABS’nin bu izolatlara karşı antibakteriyel etkinliğini test etmek amacıyla agar kuyucuk difüzyon yöntemi kullanılmıştır. Bakteriler 0.5 McFarland bulanıklık standardına denk bulanıklıkta hazırlandıktan sonra 100 µl alınarak; 4 mL hacimdeki, %0.7 agar içeren yumuşak agara eklenmiştir. Bu karışım Mueller-Hinton besiyerine dökülmüştür. Her suş için bir besiyeri hazırlanmıştır. Besiyerinde 8 mm çaplı çukurlar açılarak, 100’er µL ABS ve kontrol antibiyotiği eklenmiştir. Kontrol antibiyotik olarak MRSA ve Enterococcus spp. için vankomisin; E. coli, Klebsiella spp., Acinetobacter spp. ve Pseudomonas spp. için imipenem kullanılmıştır. Bir gecelik inkübasyonu takiben ABS ve Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 82/111 kontrol antibiyotiği için inhibisyon zon çapları ölçülerek antibakteriyel aktivite değerlendirilmiştir. ABS ve kontrol antibiyotiği ile elde edilen sonuçlar Tablo 7.3’te görülmektedir. Bu sonuçlara göre ABS çalışmaya dahil edilen bakterilerin % 92.8’inde >10 mm inhibisyon zon çapında belirgin antibakteriyel etkinlik göstermiştir. Kontrol antibiyotikle kıyaslanarak yapılan bu çalışma sonuçlarına göre, ABS, hastane enfeksiyonlarına karşı antibakteriyel aktiviteye sahiptir. Bu doğrultuda yapılacak ek çalışmalarında; inhibisyon zon çaplarının ve kullanılan ABS miktarının standardize edilmesi ve bu in vitro etkinin in vivo karşılıklarının test edilmesi gerekmektedir. Klinikte kanama ve infeksiyon birlikte morbidite ve mortaliteye yol açabildiklerinden bu verilerin klinik karşılıklarının ortaya konması önem taşımaktadır. Resim 7.2’de örnek inhibisyon zonları gösterilmiştir. Tablo 7.3. ABS’nin ve kontrol antibiyotiğin antimikrobiyal etkinliğinin denendiği mikroorganizmalar ve karşılık gelen inhibisyon zon çapları ABS Kontrol antibiyotik ≤10 mm* >10 mm ≤10 mm >10 mm Bakteri türü n (%) n (%) n (%) n (%) MRSA 2 (6.7) 28 (93.3) 4 (13.3) 26 (86.7) 0 (0) 30 (100.0) 3 (10.0) 27 (90.0) Escherichia coli 2 (6.7) 28 (93.3) 0 (0) 30(100.0) Klebsiella spp 8 (27.6) 21 (72.4) 3 (10.3) 26 (89.7) Acinetobacter spp 0 (0) 30 (100.0) 14 (46.7) 16 (53.3) Pseudomonas spp 1 (3.3) 29 (96.7) 1 (3.3) 29 (96.7) Enterococcus spp * inhibisyon zon çapı Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 83/111 Vanko ABS ABS ABS Vanko Resim 7.2. ABS ve vankomisinin bir MRSA suşu Resim 7.3. ABS ve vankomisinin vankomisin dirençli üzerine etkinliği. Enterococcus feacium üzerine etkinliği. 7.1.1.4. ABS’nin çeşitli çok-ilaca dirençli mikroorganizmalara karşı in vitro antibakteriyel etkinliğinin değerlendirilmesi Fisgin ve arkadaşlarının çalışmalarında (2008a ve 2008b) ABS’nin in vitro antimikrobiyal etkinliği araştırılmıştır. Çalışmada 102 hastadan elde edilen klinik izolat üzerinde ABS’nin antimikrobiyal etkinliği, agar kuyu diffüzyon metoduyla çalışılmıştır. Çalışmada kullanılan mikroorganizmalar ve izolat sayıları şunlardır: 10 Acinetobacter baumanii geniş spektrum beta laktamaz (ESBL) pozitif Escherichia coli ESBL pozitif Klebsiella pneumonia Pseudomonas aeruginosa Enterobacter spp. (6 Enterobacter cloacae ve 4 Enterobacter aerogenes) 10 Stenotrophomonas maltophilia Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 84/111 9 metisilin-dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) metisilin-duyarlı Staphylococcus aureus (MSSA) 9 metisilin-dirençli koagülaz negatif staphylococcus 9 vankomisin-duyarlı Enterococcus (6 Enterococcus faecalis ve 4 Enterococcus faecium) 10 vankomisin-dirençli enterococcus. Ayrıca MRSA ATCC 43300, MSSA ATCC 25923, P. aeruginosa ATCC 27853, E. coli ATCC 35218 standart izolatlarda test edilmiştir. Gram negatif ve gram pozitif tüm mikroorganizmalardaki ABS’ye karşı oluşan zon çapları 10-18 mm arasında saptanmış olup ortalama değer 14 mm’dir. Bu durum ABS’nin antimikrobiyal olarak etkin olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak yazarlar tarafından çok ilaca dirençli bakteriler ile oluşan yara yeri infeksiyonların tedavisinde ABS’nin yara yeri iyileşmesinde kullanımı ile ilgili çalışmaların planlanması önerilmiştir. 7.1.1.5. Ankaferd Proteomix besin takviyesi ve Ankaferd Sır Kozmetik preparatın in vitro antimikrobiyal etkinliklerinin karşılaştırılması Akkoç ve arkadaşlarının çalışmasında (2008c) besin takviyesi olarak ruhsatlanan oral yolla kullanılan Ankaferd Proteomix ile kozmetik solüsyon olarak ruhsatlanan topikal olarak kullanılan Ankaferd Sır’ın antiinfektif etkinliği karşılaştırılmıştır. Agar kuyu diffüzyon yöntemi kullanılarak yapılan denemeler sonucunda Ankaferd Proteomix şurup preparatının; Pseudomonas aeruginosa, Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Listeria innocua, Micrococcus luteus bakterilerine; Sacharomyces cerevisiae, Candida albicans Zygosacharomyces bailii mayalarına ve Monilia brunnea, Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus küflerine karşı orta düzeyde; Klebsiella pneumonia, Streptococcus epidermidis, Streptococcus pneumonia, Streptococcus agalactiae, Staphylococcus carnosus, Salmonella enterica serovar. typhimurium ve Bacillus cereus’a karşı düşük düzeyde Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 85/111 antimikrobiyel aktivite gösterdiği (mikroorganizma gelişimini engellediği) tespit edilmiştir. Bunun yanında söz konusu preparat Enterococcus faecalis, Vibrio parahaemolyticus, Pediococcus pentasaceus, Lactobacillus sake ve Lactobacillus plantarum’a karşı antimikrobiyel aktivite göstermemiştir. Antimikrobiyel aktivite denemelerinde, gıda korumada etkin bir ajan olarak kullanılan nisin (bakteriyosin) preparatından yararlanılmıştır. Sonuçlar toplu olarak değerlendirildiğinde Ankaferd Proteomix Şurup’un nisinden çok daha yüksek ve geniş bir antibakteriyel etki spektrumuna sahip olduğu belirlenmiştir. Ankaferd Proteomix Şurup preparatının gıda bozulması ve gıda kökenli patojenlere karşı etkinlik göstermesi yanında özellikle fermente gıdalar ile vucuda alınan yararlı bakteriler (bazı türleri probiyotik olarak değerlendirilmektedir) Pediococcus pentasaceus, Lactobacillus sake ve Lactobacillus plantarum’a karşı etkinlik içermemesi de kullanımında önemli avantaj teşkil etmektedir (Tablo 7.4). Agar kuyu diffüzyon yöntemi kullanılarak yapılan denemeler sonucunda, Ankaferd Sır Kozmetik Yanık Solüsyonu preparatının Pseudomonas aeruginosa, Streptococcus pneumonia, Staphylococcus carnosus, Salmonella enterica serovar. typhimurium, Bacillus cereus, Vibrio parahaemolyticus, Escherichia coli, Listeria innocua ve Micrococcus luteus bakterilerine; Sacharomyces cerevisiae, Candida albicans, Zygosacharomyces bailii mayalarına ve Monilia brunnea, Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus küflerine karşı düşük düzeyde antimikrobiyel aktivite gösterdiği saptanmıştır. Ankaferd Proteomix antimikrobiyel etkinlik açısından Ankaferd Sır (Ankaferd Kozmetik Yanık Solüsyonu) preparatına göre daha etkilidir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 86/111 Tablo 7.4. Ankaferd Proteomix ve kontrol nisinin antimikrobiyal etkinliğinin denendiği mikroorganizmalar ve karşılık gelen antimikrobiyal etkinlik dereceleri. Đndikatör mikroorganizma Ankaferd Proteomix Kontrol *(Nisin 600 IU/ml) Suş Kaynağı Ortam Pseudomonas aeruginosa ++ - NHL LB Klebsiella pneumonia + - NHL LB Streptococcus epidermidis + - NHL NB Staphylococcus aureus ++ ++ NHL NB Streptococcus pneumonia + ++ NHL TSYB Streptococcus agalactiae + ++ NHL NB Staphylococcus carnosus + + NHL LB S. enterica typhimurium + - NHL LB Bacillus cereus + + NHL LB Vibrio parahaemolyticus - - NHL TSYB Escherichia coli ++ - NHL LB Listeria innocua ++ + NHL LB Enterococcus faecalis - - NHL MRS Pediococcus pentasaceus - +++ NHL M17 Lactobacillus sake - ++ NHL MRS Lactobacillus plantarum - + NHL MRS Micrococcus luteus ++ ++ NHL LB Sacharomyces cerevisiae ++ - DSMZ MEA Candida albicans ++ - DSMZ MEA Zygosacharomyces bailii ++ - DSMZ MEA Monilia brunnea ++ - DSMZ MEA A. flavus ++ - DSMZ MEA A. parasiticus ++ - DSMZ MEA Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 87/111 ABS’nin in vitro antifungal etkinliğinin tanımlanması 7.1.2. Akkoç ve arkadaşlarının çalışmasında (2008b) ABS’nin antifungal etkilerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan maya ve küfler DSMZ’den (Alman Biyolojik Materyal Kaynak Merkezi) sağlanmıştır. Antifungal etkinliğinin in vitro tanısında Perez et al. (1990) tarafından tanımlanan agar kuyu diffüzyon yöntemi kullanılmıştır. Agar kuyu diffüzyon testine tabi tutulan ABS, Zygosaccharomyces bailii, Candida albicans, Mucor rouxii, Mucor brunnea, Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus’a yüksek düzeyde (+++) antifungal etkinliğe sahip bulunmuştur (Resim 7.4 ve Resim 7.5). ABS’nin bu etkinliği, sıcaklık ve enzim muamelelerine karşı stabilitesini korumuştur. Bu bulgular ABS’nin kanama durdurucu özelliğinin yanı sıra antienfektif bir ajan potansiyeli taşıdığına işaret etmektedir. Febril nötropenik hastalarda mantar infeksiyonu zemininde sitopenik kanamalar önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olduğundan ABS’nin bu zeminde kullanımı kontrollü çalışmalarla gösterilmelidir. Resim 7.4. ABS'nin Aspergillus'a karşı in vitro etkinliği Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 88/111 Resim 7.5. ABS'nin Mucor'a karşı in vitro etkinliği 7.1.3. Ankaferd Proteomix’in HIV antiviral etkisi (yayınlanmamış bulgular): Antimikrobiyal ve antifungal etkilerden besin takviyesi olarak yararlanmak üzere Ankaferd Proteomix aromatik bitki suyu alımını takiben HIV’de CD4 oranı ve HIV viral yük değişimi araştırılmıştır. Bulgular Şekil 7.1’de gösterilmiştir. ABS’nin anti-HIV etkisi konusunda in vitro ve in vivo araştırma yapılması düşünülmektedir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 89/111 Şekil 7.1. cd4 (a) Ankaferd Proteomix kullanımı 600 sırasında CD4 düzeylerinin seyri. 500 cd4 400 cd4 300 200 100 0 0 50 100 150 gün Şekil 7.1. viral yük (b) Ankaferd Proteomix kullanımı viral yük 800000 700000 sırasında HIV viral yük 600000 düzeylerinin seyri. 500000 viral yük 400000 300000 200000 100000 0 0 50 100 150 gün 7.2. Doku iyileşmesi üzerine etkileri 7.2.1. ABS’nin erken dönem kemik dokusu iyileşmesi üzerine etkileri Demircan ve arkadaşlarının deneysel çalışmalarında (2008a ve 2008b) ABS kullanımının erken dönem kemik dokusu iyileşmesine olan etkileri bir sıçan modeli üzerinde araştırılmıştır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 90/111 Çalışmadaki deney hayvanlarının ameliyatları İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Laboratuvarı’nda, kemik dokularının histopatolojik incelemeleri İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Tümör Patolojisi ve Onkolojik Sitoloji Bilim Dalı’nda gerçekleştirilmiştir. Çalışma için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi’nden etik kurul onayı alınmıştır. Çalışmada 16 adet Wistar Albino cinsi 240±20 g ağırlığında erkek denek kullanılmıştır. Denekler deney süresi boyunca 21±1°C sıcaklıkta, bağıl nem oranı %40-60, ışık periyodu 12 saat aydınlık - 12 saat karanlık standardını sağlayacak sekilde otomatize edilmiş olan ortamda, metal kafesler içerisinde muhafaza edilmişlerdir. Denekler normal su (çeşme suyu) ve İstanbul Yem Sanayii tarafından hazırlanan yemlerle beslenmiştir. Çalışmada kullanılan tüm deneklerin sağ ve sol tibiaları deney protokolüne dahil edilmiştir. Deneklere 5 mg/kg Xylazin hidroklorid ve 6 mg/kg Ketamin HCL karışımının periton içine enjeksiyonu ile genel anestezi uygulanmıştır. Standart postürde sabitlenen deneklerin sağ ve sol arka bacaklarının medial yüzeyleri temizlenerek cerrahi saha povidon-iyot çözeltisi ile silinmiştir. Sağ ve sol bacaklar fleksiyon pozisyonuna getirilerek tibiaların medial yüzeylerine ulaşmak amacıyla 20-25 mm uzunluğunda longitudinal yönde cilt, cilt altı ve periost kesisi yapılmıştır. Künt disseksiyonla tibiaların medial yüzeyleri açığa çıkarılıp yumuşak dokular ekarte edilmiştir. Tur motoruna bağlı piyasemene takılan 3 mm çapındaki yuvarlak uçlu paslanmaz çelik frezle, steril serum fizyolojik çözeltisi irrigasyonu altında 5 mm uzunluğunda 3 mm genişliğinde, kemiğin korteks ve medulla tabakalarını içine alan kemik defektleri oluşturulmuştur. Oluşturulan defektlerden sağ tibiadakine yumuşak doku kapatılmadan önce ABS uygulanmış ve yumuşak doku 3-0 ipek dikişlerle kapatılmıştır. Sol tibiadaki defekt ise ABS uygulaması olmaksızın yumuşak doku kapatılmıştır. Tüm denekler postoperatif 7. günde sakrifiye edilmiştir. Elde edilen kemik dokusu örnekleri histopatolojik olarak değerlendirilmiştir (Tablo 7.5). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 91/111 İltihap: ABS ve kontrol gruplarının iltihap skorları dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiştir (p=0,001). Kontrol grubunun tümünde en az 1+ iltihap varlığı saptanmıştır. Kontrol grubunda 10 tibiada (%62) 1+, 6 tibiada ise (%38) 2+ iltihap varken, ABS grubunda sadece 4 tibiada (%36) 1+ iltihap gözlenmiştir. ABS grubunda 2+ iltihap saptanmamıştır. Nekroz: ABS ve kontrol gruplarının nekroz skorları dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiştir (p=0.0001). Kontrol grubunun tümünde en az 1+ nekroz varlığı saptanmıştır. Kontrol grubunda 1 tibiada (%6) 1+, 14 tibiada (%88) 2+, 1 tibiada ise (%6) 3+ nekroz varken, ABS grubunda sadece 1 tibiada (%9) 1+ nekroz gözlenmiştir. ABS grubunda 2+ veya 3+ nekroz saptanmamıştır. Fibrozis: ABS ve kontrol gruplarının fibrozis skorları dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p=0.17). Yeni kemik yapımı: ABS ve kontrol gruplarının yeni kemik oluşumu skorları dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiştir (p=0.001). Yeni kemik oluşumu kontrol grubunda 5 tibiada (%31) negatif, 11 tibiada (%69) sadece 1+ iken, ABS grubunun tümünde en az 1+ yeni kemik oluşumu saptanmıştır. ABS grubunda 2 tibiada (%18) 1+, 5 tibiada (%46) 2+, 4 tibiada (%36) ise 3+ yeni kemik oluşumu gözlenmiştir. Yabancı cisim reaksiyonu: Kontrol grubu ile ABS grubunda hiçbir örnekte yabancı cisim reaksiyonu saptanmamıştır. Sonuç olarak ABS grubuna ait örneklerde istatiksel olarak anlamlı derecede düşük iltihap ve nekroz oranları izlenmiştir. Yeni kemik yapımı ABS grubunda anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. ABS uygulaması erken dönem kemik dokusu iyileşmesini olumlu yönde etkilemektedir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 92/111 Tablo 7.5. ABS ve kontrol nisinin erken dönem kemik dokusu iyileşmesi üzerine etkileri (Demircan ve arkadaşları, 2008). ABS (n=11) Kontrol (n=16) n % n % - 7 64 - - + 4 36 10 62 ++ - - 6 38 - 10 91 - - + 1 9 1 6 ++ - - 14 88 +++ - - 1 6 - 1 9 - - + 3 27 10 62 ++ 6 54 6 38 +++ 1 9 - - Đltihap Nekroz Fibrozis Yeni kemik oluşumu - - - 5 31 + 2 18 11 69 ++ 5 46 - - +++ 4 36 - - Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 93/111 7.2.2. ABS’nin flep sağkalımına etkisinin ve sekonder yara iyileşmesi üzerine etkisinin sıçanlarda değerlendirilmesi Yeşilada ve arkadaşlarının yürüttükleri (yayınlanmamış bulgular) deneysel bir sıçan çalışmasında ABS’nin McFarlene flebi oluşturulan 32 sıçanda nekroz oranını azalttığı ve flep sağkalımını artırdığı, diğer bir çalışmada ise sırt ciltlerinde yara oluşturulan 20 sıçanda sekonder yara iyileşmesini hızlandırdığı gözlenmiştir. 7.3. İn vitro mezenkimal kök hücre gelişimi üzerine etkisi 7.3.1. ABS’nin in vitro ortamda mezenkimal kök hücre gelişimi üzerine etkisi Mezenkimal kök hücreler başta hematopoietik kök hücre nakilleri, rejeneratif tıp, doku mühendisliği ve gen tedavileri olmak üzere birçok alanda klinik kullanım potansiyeli olması ve in vitro ortamda kolaylıkla çoğaltılması nedeniyle ilgi uyandırmaktadır. Kılıç ve arkadaşlarının çalışmasında (2008) ABS’nin kanama durdurulması ve yara iyileşmesi üzerine olan etkileri üzerinde stromal kökenli olan mezenkimal kök hücrelerin (MKH) katkısının in vitro ortamda araştırılması amaçlanmıştır. Sağlıklı kemik iliği nakli donörlerinden elde edilen ve %10 fetal calf serumu %1 pen/strep içeren DMEM-LG gelişim vasatı içinde geliştirilen, akım sitometri cihazı ile yüzey antijen özellikleri ve farklılaşma potansiyellerine göre tanımlanan MKH’ler kullanılmıştır. İlk grupta 12 kuyucuklu doku kültür kaplarında gelişim vasatı içerisinde geliştirilen ve Konfluent olan MKH hücre grupları üzerine 2, 4, 6, 8, 10, 25, 50, 100 µL/mL konsantrasyonunda ABS solüsyonundan ilave edilmiştir. Kontrol grubu olarak ise gelişim vasatında geliştirilen ve ilaç eklenmemiş hücreler kullanılmıştır. İkinci grupta ise serum bulunmayan DMEM-LG içerisine ABS solüsyonu ilave edilerek hücrelerin gelişimine etkisi araştırılmıştır. Hücreler 14 gün süresince takip edilmiştir. Sıvı ve homojen görünümlü olan ABS MKH’lerin geliştiği vasata ilave edildiğinde agregatların oluştuğu görülmüştür (Resim 7.6). Vasata ilave edilen ABS oranına göre agregasyonun arttığı ve hücrelerin kültür kaplarına yapışmadığı veya adezyon gösteren hücrelerde granül oluştuğu gözlenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 94/111 Resim 7.6. Mezenkimal kök hücreler (MKH) 14. gün. Hücreler, bulundukları ortamdan ayrılarak birbirlerine yapıştıklarından ileri gelişim basamakları gözlenememiştir. Sonuç olarak bu oranlarda kullanıldığında ABS’in, MKH’lerin in vitro gelişimi uzerine ortamda yoğun aggregasyon nedeniyle kültür vasatında negatif yönde etki ettiği tespit edilmiştir. In vitro daha düşük konsantrasyonlardaki ABS etkileri, ve ABS’nin in vivo kök hücre dinamikleri ve “kanser stem cell” üzerine olan etkileri ileri çalışmalarla ortaya konulmalıdır. 7.4. Kanser hücreleri üzerine etkileri 7.4.1. ABS’nin in vitro ortamda osteosarkom (SAO-2) hücre dizilerinde olan antikanser aktivitesi Göker ve arkadaşlarının çalışmasında (2008a) ilaç dirençlilik çalışmalarında sıkça kullanılan kemik tümörü (osteosarkom) Saos-2 hücreleri kullanılmıştır. ABS’nin Saos-2 osteosarkom hücrelerinin yaşamı ve çoğalması üzerine anti-neoplastik etkileri araştırılmıştır. Saos-2 hücre hatları ise %10 FCS, %1 pen/strep, %1 Na-piruvat içeren RPMI vasatında adezyon gösteren tek tabaka halinde geliştirilerek bu çalışmada kullanılmıştır. Hücreler ayrı ayrı 12 kuyucuklu doku kültür kaplarına konulmuş ve aynı zamanda gelişim vasatı Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 95/111 içerisine 2, 4, 6, 8, 10 µL/mL konsantrasyonda olacak şekilde ABS solüsyonundan ilave edilmiştir. Kontrol grubu olarak ise gelişim vasatında gelişen ancak ABS’a maruz bırakılmayan hucreler kullanılmıştır. Saos-2 hücrelerinin gelişimi 17 gün süresince takip edilmiştir. ABS hücrelerin gelişim vasatına ilave edildiğinde sarı renkte ve bulanık görünümlü agregatların oluştuğu görülmüştür. Vasata ilave edilen ABS oranına gore agregasyonun arttığı ve hücrelerin çoğalmasında doza bağlı inhibisyon ve osteosarkom (Saos2) hücrelerinin canlılıklarında belirgin azalma olduğu gözlenmiştir (Resim 7.7a’da kontrol ve Resim 7.7b’de ABS 10 µL uygulandıktan sonra 17. günde hücre canlılıkları). ABS’in Saos-2 hücreleri üzerine olan inhibe edici etkinliği 2 µL/mL’de başlamış ve 10 µL/mL’de ise çok belirgin hale gelmiştir. Ortama ilave edilen ABS oranına gore aggregasyonun arttığı ve hücrelerin invazyonunda doza bağlı inhibisyon olduğu gözlenmiştir. Sonuç olarak ABS’a maruz bırakılan Saos-2 osteosarkom hücrelerinin in vitro ortamda adezyon özelliğini kaybettiği, hücrelerin invazyonunda doza bağlı inhibisyon ve canlılıklarında ise azalma olduğu tespit edilmiştir. ABS’nin antineoplastik etkilerinin hangi mekanizmayla geliştiği (anti-anjiyogenez, neoplastik hücre haberleşme- sinyalizasyon süreçinin kesilmesi, defektif transkripsiyonun düzeltilerek neoplastik hücrelerin programlanmış ölüme yönlendirilmesi, diferansiyasyonun arttırılması, kanser hücre mobilizasyonunun azalması/ mikroçevreyle bağın kopması vb.) ileri in vivo ve in vitro çalışmalarla ortaya konulmalıdır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 96/111 Resim 7.7. (a) Kontrol Resim 7.7. (b) ABS 10 µL uygulandıktan sonra 17. günde hücre canlılıkları (mikroskop altında 10x büyütme) 7.4.2. ABS’nin in vitro ortamda insan kolon kanseri (CACO-2) hücreleri üzerine olan anti-kanser aktivitesi Göker ve arkadaşlarının (2008b) çalışmasında ABS’nin insan kolon kanser hücrelerini temsil eden Caco-2 hücreleri çoğalması üzerine etkisi araştırılmıştır. Caco-2 hücre hatları %10 FCS, %1 pen/strep içeren DMEM-LG gelişim vasatı içerinde adezyon gösteren tek tabaka halinde geliştirilerek bu çalışmada kullanılmıştır. İki hücre tipi ayrı ayrı 12 kuyucuklu doku kültür kaplarına hücreler konulmus ve aynı zamanda Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 97/111 gelişim vasatı içerisine 2, 4, 6, 8, 10 ul/ml konsantrasyonda olacak şekilde ABS solüsyonundan ilave edilmiştir. Kontrol grubu olarak ise gelişim vasatında gelişen ancak ABS’a maruz bırakılmayan hücreler kullanılmıştır. Caco-2 ve Saos-2 hücrelerinin gelişimi 16 gün suresince takip edilmiştir. ABS, hücrelerinin gelişim vasatına ilave edildiğinde sarı renkte ve bulanık görünumlu agregatların oluştuğu görülmüştür. Vasata ilave edilen ABS oranına göre agregasyonun arttığı ve hücrelerin çoğalmasında doza bağlı inhibisyon ve insan kolon kanseri CaCo-2 hücrelerinin in vitro ortamda canlılıklarında belirgin azalma olduğu gözlenmiştir. (Resim 7.8a’da kontrol ve Resim 7.8b ve 7.8c’de ABS 10 µL uygulandıktan sonra 16. günde hücre canlılıkları). Ortama ilave edilen ABS oranına göre aggregasyonun belirgin arttığı ve hücrelerin invazyonunda doza bağlı inhibisyon olduğu gözlemlenmiştir. ABS’in CaCo-2 hücrelerinin üzerine olan inhibe edici etkinliği 2 µL/mL’de başlamış ve 10 µL/mL’de ise çok belirgin hale gelmiştir. Sonuç olarak ABS’a maruz bırakılan CaCo-2 hücrelerinin in vitro ortamda adezyon özelliğini kaybettiği ve canlılık oranlarında belirgin azalma olduğu da tespit edilmiştir. ABS’nin antineoplastik etkilerinin hangi mekanizma ile geliştiği ileri in vitro ve in vivo çalışmalar ile ortaya konulmalıdır. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 98/111 Resim 7.8. (a) CaCo-2 kolon kanseri hücre dizileri, 16. gün, Kontrol (10x büyütme) Resim 7.8. (b) ABS 4 µL varlığında, CaCo-2 hücreleri inhibe edilmiş ve apopitoz baslamış, 16. gün (10x büyütme) Resim 7.8. (c) ABS 10µL varlığında, CaCo-2 hücreleri azalmış, 16. gün belirgin (10x büyütme) Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 99/111 7.4.3. Çeşitli kanser hücreleri üzerinde ABS’nin etkisi ile ilgili çalışmalar Akalın, Haznedaroğlu ve Göker’in çeşitli kanser hücreleri (kronik lenfoid lösemi, RAJI kanser hücre dizisi, insan Burkitt ALL) üzerinde ABS’nin etkisi ile ilgili çalışmaları sürmektedir. 7.5. ABS bileşenlerinin çeşitli etkileri ABS, Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımından oluşmaktadır. Bu bitkiler tek başlarına uzun yıllardır folklorik ilaçlar olarak kullanılmakta olup, her birinin farklı etkileri olduğu ileri sürülmüştür. Bu etkilerin kısmen karışımla da gözlenmesi olasıdır. Bileşenlerle ilgili detaylı bilgi için, bu raporun 2. bölümüne bakınız. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 100/111 Ankaferd BloodStopper ile ilgili kaynaklar I. Faz 1 Klinik Çalışma: “Ankaferd® BloodStopper® (ABS)’nin güvenliliğinin incelendiği faz I klinik çalışma” başlıklı ‘ABS0801’ protokol numaralı klinik araştırma II. ABS ile ilgili yayınlar Ak G, Zülfikar B, Erçetin S, Kılıç S (2008). Hemofili hastalarında diş çekimi sırasında Ankaferd BloodStopper kullanımı. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B055 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Akar N, Özel Demiralp D, Haznedaroğlu İC, Göker H (2008). Functional proteomics of Ankaferd BloodStopper. 50. Annual Meeting of Am Soc Hematol 6-9 Aralık 2008, San Francisco – California, USA (Blood (J Am Soc Hematol) 112:Abstract 4103.) Akgül T, Huri E, Ayyıldız A, Üstün H, Germiyanoğlu C (2008). Yerel tıbbi bitki ekstresi olan Ankaferd BloodStopper®’ın sıçan penil fraktür modeli üzerine olan histopatolojik etkisi: Deneysel çalışma. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P042 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Akkoc N¸ Akcelik M, Haznedaroglu I, Goker H, Aksu S, Kirazli S, Firat H (2008a). In vitro anti-bacterial activities of Ankaferd Blood Stopper. Int J Lab Hematol 2008:30 (suppl 1):95. Akkoç N, Akçelik M, Haznedaroğlu İC. Göker H, Turgut M, Aksu S, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008b). Ankaferd tibbi bitki ekstresinin in vitro anti-fungal etkinliğinin tanımlanması. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, S017 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Akkoç N, Akçelik M, Haznedaroğlu İC, Kirazli Ş, Fırat HC (2008c). Ankaferd Proteomix besin takviyesi ve Ankaferd Sır kozmetik preparatın in vitro anti-mikrobiyal etkinliklerinin karşılaştırılması. 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre Kitabı, P219 no’lu bildiri, 15-19 Ekim 2008, Antalya. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 101/111 Akkoç N, Akçelik M, Haznedaroğlu IC, Göker H, Turgut M, Aksu S, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008). In vitro anti-bacterial activities of Ankaferd medicinal plant extract. Türkiye Klinikleri Dergisi (kabul edildi). Aktaş A, Er N, Çehreli Z, Onur MA, Zeybek D, Korkusuz P (2008). Hemostatik ajan olarak kullanılan bitki ekstresinin izole rat damarı üzerine etkisinin incelenmesi (yayınlanmamış bulgular). Aktaş A, Er N, Kiriş S, Haznedaroğlu İC (2008). Hemorajik diyatezli iki hastada Ankaferd Blood Stopper ile tedavi. Türk Oral ve Maksillofasiyal Cerrahi Derneği, 15 Uluslararası Kongresi, 29 Ekim - 2 Kasım 2008, Antalya. Al B, Yıldırım C, Taysı S, Zengin S, Büyükaslan H (2008). Ankaferd Bloodstopper’ın tampon formu ile normal steril spançın cilt-cilt altı kesilerinde meydana gelen kanamada uygulanması. 4. Türkiye Acil Tıp Kongresi, S-076 no’lu bildiri, 5-9 Kasım 2008, Antalya. Alanoğlu G, Koçer G, Baykul T (2008). Ankaferd BloodStopper® deneyimimiz. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B054 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Arslan S, Öz B, Haznedaroglu İC, Göker H (2008). Endobronchial application of Ankaferd BloodStopper to control profuse lung bleeding leading to hypoxemia and hemodynamic instability. Resp Med, (baskıda). Berktaş M, Yaman G, Ayhan H, Aksakal A, Güdücüoğlu H, Öztürk Ö, Parlak M (2008). Ankaferd BloodStopper: aynı zamanda ideal bir antibiyotik öncülü mü? 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0146 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Bilgili H, Koşar A, Kurt M, Önal IK, Göker H, Çaptuğ Ö, Shorbagi A, Turgut M, Kekilli M, Kar Kurt Ö, Kirazlı Ş, Aksu S, Haznedaroğlu IC (2008a). Hemostatic efficacy of Ankaferd BloodStopper® in a swine bleeding model. Medical Principles and Practice (kabul edildi) Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 102/111 Bilgili H, Çaptuğ Ö, Koşar A, Kurt M, Önal IK, Shorbagi A, Göker H, Kirazlı Ş, Aksu S, Haznedaroğlu IC (2008b). Domuz kanama modelinde Ankaferd BloodStopper'ın etkisi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0142 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Bodur H, Öngörü P, Akıncı E, Eren SS, Gözel G, Baştuğ A, Yılmaz S. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalarında lokal Ankaferd BloodStopper deneyimi (2008). 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P082 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Canatan D, Savaş Ç, Kubulu AE, Çubukçu E, Anıl H, Duman H, Gürtuna A (2008). İnhibitörlü hemofili A hastasında RFVIIA ve Ankaferd kullanımı. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B056 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Çalışkan Ü, Uçar Albayrak C, Acıpayamlı C. Afibrinojenemili bir vakada cilt kesisine bağlı kanamanın Ankaferd ile durdurulması (2008a). 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0137 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Çalışkan Ü, Uçar Albayrak C, Acıpayamlı C. Tar sendromlu bir vakada diş çekimine bağlı kanamanın Ankaferd ile durdurulması (2008b). 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0139 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Çalışkan Ü, Uçar Albayrak C, Acıpayamlı C. Glanzmann trombastenili bir vakada diş çekimi ve sünnete bağlı kanamanın Ankaferd ile durdurulması (2008c). 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0140 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Çipil HS, Kosar A, Kaya A, Uz B, Haznedaroglu IC, Goker H, Ozdemir O, Köroğlu Ş, Kirazli S, Firat HC (2008a). In vivo hemostatic effect of the medicinal plant extract Ankaferd BloodStopper® in rats pretreated with warfarin. Clin Appl Thromb Hem (baskıda). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 103/111 Çipil H, Koşar A, Haznedaroğlu IC, Uz B, Göker H, Özdemir O, Kirazlı Ş (2008b). Aspirin, düşük molekül ağırlıklı heparin, varfarin alan ratlarda Ankaferd Bloodstopper'ın topikal kullanımının ampütasyon ve kuyruk modelinde kanama süresi ve kanama miktarına etkisinin araştırılması. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B050 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Coşkun F, Pekbüyük K, Akküçük H, Ataman DK, Haznedaroğlu İC (2008a). Effective control of the bleeding from an arteriovenous malformation of the lower extremity via topical Ankaferd BloodStopper® tamponade: A case report. J Emerg Trauma Shock (editöryel değerlendirmede). Coşkun F, Pekbüyük K, Akküçük H, Ataman DK, Haznedaroğlu İC (2008b). Effective control of the bleeding from an arteriovenous malformation of the lower extremity via topical Ankaferd BloodStopper® tamponade: A case report. 5th European Congress on Emergency Medicine, 15-18 Eylül 2008, Münih, Almanya. Demircan S, İşler SC, Çakarer S, Çebi Z, Keskin C, Soluk M (2008a). Ankaferd BloodStopper’in erken dönem kemik dokusu iyileşmesi üzerine etkileri: Sıçanlar üzerinde deneysel çalışma. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B020 no’lu bildiri, 811 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Demircan S, İşler SC, Çakarer S, Yüzbaşıoğlu E, Soluk M, Çebi Z, Keskin C (2008b). Ankaferd BloodStopper’in erken dönem kemik dokusu iyileşmesi üzerine etkileri: Sıçanlar üzerinde deneysel çalışma. 8. Oral Cerrahi Kongresi, 24-29 Mayıs 2008, Bodrum, Muğla. Dogan OF, Ozyurda U, Uymaz OK, Ercetin S, Haznedaroglu I (2008). New anticoagulant agent for CABG surgery. 4th Clinical Vascular Biology Congress, 7-1 May 2008, Antalya, Turkey (European Journal of Clinical Investigation 38: 341). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 104/111 Erçetin S, Haznedaroğlu İC, Kurt M, Önal İK, Aktaş A, Göker H, Özdemir O, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008). Ağız ve diş çene cerrahisinde Ankaferd BloodStopper’ın etkinliği ve güvenilirliği. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P0143 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Erçetin S, Haznedaroğlu IC, Kurt M, Onal IK, Aktaş A, Kekilli M, Göker H, Özdemir O, Kirazlı S, Fırat HC (2008). Safety and efficacy of Ankaferd BloodStopper® in dental surgery and bleeding. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology and Endodentology (yayına gönderildi) Göker H, Uçar Çetinkaya D, Kılıç E, Haznedaroğlu İC, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008a). Ankaferd BloodStopper’in (ABS) in vitro ortamda osteosarkom (Saos-2) hücre dizilerinde olan anti-kanser aktivitesi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P066 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Göker, Kılıç E, Uçar Çetinkaya D, Büyükaşık Y, Aksu S, Turgut M, Haznedaroğlu İC (2008b). Ankaferd’in in vitro ortamda insan kolon kanseri (CaCo-2) hücreleri üzerine olan anti-kanser aktivitesi. 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre Kitabı, P044 no’lu bildiri, 15-19 Ekim 2008, Antalya. Goker H, Haznedaroglu IC, Ercetin S, Kirazli S, Akman U, Ozturk Y, Firat HC (2008c). Haemostatic actions of the folkloric medicinal plant extract, Ankaferd BloodStopper. J Int Med Res 36:163-170. Göker H, Aksu S, Haznedaroğlu İC, Ateş İK, Alkan A, Büyükaşık Y, Avcı G, Özcebe Oİ (2008d). Aplastik anemide allojenik kök hücre transplantasyonu sonrası aplazik dönemde trombosit transfüzyonuna refrakter epistaksis tedavisinde lokal Ankaferd uygulaması. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P232 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 105/111 Göker H, Haznedaroglu IC, Ercetin S, Kirazli S, Akman U, Ozturk Y, Firat HC. Haemostatic actions of the folkloric medicinal plant extract, Ankaferd BloodStopper (2007). 49. Annual Meeting of Am Soc Hematol 8-11 Aralık 2007, Atlanta – Georgia, USA (Blood (J Am Soc Hematol) 110:Abstract 3943.) Haznedaroglu BZ, Haznedaroğlu İC, Walker SL, Bilgili H, Göker H, Koşar A, Aktaş A, Captuğ Ö, Kurt M, Özdemir O, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008). Ultrastructural and morphological analyses of the in vitro and in vivo hemostatic effects of Ankaferd Blood Stopper. Blood Coagul Fibrin (editöryel değerlendirmede). Haznedaroğlu İC, Göker H (2008). Time to take a healthier view of history with Ankaferd (The single power on Phoenix). J Intern Med Res (baskıda). Haznedaroğlu İC (2008). Ankaferd Blood Stopper: İn vivo ve in vitro çalışmalar (Sözlü sunum). 4. Ulusal Acil Tıp Kongresi, 8-11 Mayıs 2008, Antalya. Huri E, Akgül T, Ayyıldız A, Üstün H, Germiyanoğlu C (2008a). Haemostatic role of the folkloric medicinal plant extract Ankaferd Bloodstopper® in rat partial nephrectomy model: controlled experimental trial. EAU 4th Southeastern European Meeting, 17-18 Ekim 2008, Tiran, Arnavutluk. Huri E, Akgül T, Ayyıldız A, Üstün H, Germiyanoğlu C (2008b). Yerel tıbbi bitki ekstresi olan Ankaferd BloodStopper hemostatik etkinliğinin rat parsiyel nefrektomi modelinde değerlendirilmesi: Hayvan deneyi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P039 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Huri E, Akgül T, Ayyıldız A, Üstün H, Germiyanoğlu C (2008c). Ankaferd Bloodstopper®’ın majör renal travmada kanamayı durdurmaya olan etkinliğinin değerlendirmesi: Hayvan deneyi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P040 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Huri E, Akgül T, Ayyıldız A, Üstün H, Germiyanoğlu C (2008d). Haemostatic efficacy of Ankaferd Bloodstopper® in acute major renal trauma model. EAU 4th Southeastern European Meeting, 17-18 2008 Ekim, Tiran, Arnavutluk. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 106/111 Huri E, Akgül T, Ayyıldız A, Germiyanoğlu C (2008e). Retropubik radikal prostatektomide hemostazın sağlanması amacıyla Ankaferd BloodStopper’in kullanılması: Üroloji alanında ilk klinik kullanım – Olgu sunumu. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P064 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. İbiş M, Kurt M, Onal İK, Kekilli M, Haznedaroğlu İC (2008). Successful management of bleeding due to solitary rectal ulcer via topical application of Ankaferd BloodStopper. J Altern Complement Med (baskıda). Karabulut H, Acar B, Babademez MA, Günbey G, Karaşen RM (2008). Alt konka rezeksiyonlarından sonra “Ankaferd BloodStopper”li tampon uygulaması. 30. Ulusal KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi / 4. Türk-Amerikan KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Ortak Toplantısı, 8-12 Ekim 2008, İstanbul. Kılıç E, Çetinkaya DU, Haznedaroğlu İ, Turgut M, Aksu S, Kirazlı Ş, Göker H (2008). Ankaferd BloodStopper’in (ABS) in vitro ortamda mezenkimal kök hücre gelişimi üzerine etkisi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P065 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Koşar A, Çipil HS, Kaya A, Uz B, Haznedaroğlu İC, Göker H, Özdemir O, Erçetin S, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008). The efficacy of Ankaferd BloodStopper in antithrombotic druginduced primary and secondary hemostatic abnormalities of a rat bleeding model. Blood Coagul Fibrin (baskıda). Kurt M, Dişibeyaz S, Akdoğan M, Saşmaz N, Aksu S, Haznedaroğlu İC (2008a). Endoscopic application of Ankaferd BloodStopper as a novel experimental treatment modality for upper gastrointestinal bleeding: A case report. Am J Gastroenterol 103(8);2156-2158. Kurt M, Oztas E, Kuran S, Onal İK, Kekilli M, Haznedaroglu İC (2008b). Tandem oral, rectal and nasal administration of Ankaferd Blood Stopper to control profuse bleedings leading to hemodynamic instability (Case Report). Am J Emergency Med (baskıda). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 107/111 Kurt M, Kaçar S, Onal İK, Akdoğan M, Haznedaroğlu İC (2008c). Ankaferd Blood Stopper as an effective adjunctive hemostatic agent for the management of life-threatening arterial bleeding of the digestive tract. Endoscopy 40:E262. Öner AF, Doğan M, Kaya A, Sal E, Bektaş MS, Aktar F, Yeşilmen O, Ayhan H (2008a). Sünnet edilme yerinde durdurulamayan kanaması olan inhibitörlü hemofili A olgusunda Ankaferd BloodStopper ile dramatic cevap. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B051 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Öner AF, Kaya A, Temel H, Melek M, Karaman K, Epçaçan S, Beğer B, Ayhan H (2008b). Dissemine intravasküler koagülasyonlu bir hastada yüzeyel Ankaferd BloodStopper kullanımı: Bir olgu sunumu. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, B052 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Özel Demiralp D, Akar N, Haznedaroğlu İC, Gümüştekin Ç, Göker H (2008a). Ankaferd'in kanama durdurucu etkisinin proteomik analizi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P025 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Özel Demiralp D, Akar N, Haznedaroğlu İC, Gümüştekin Ç, Göker H (2008b). Ankaferd'in kanama durdurucu etkisinin proteomik analizi. 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre Kitabı, S04 no’lu bildiri, 15-19 Ekim 2008, Antalya. Sarıbaş Z, Şener B, Haznedaroğlu İC, Hasçelik G, Kirazli Ş, Göker H (2008a). Hemostatik bir ajan olan Ankaferd’in antibakteriyel etkinliğinin araştırılması. 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre Kitabı, P220 no’lu bildiri, 15-19 Ekim 2008, Antalya. Sarıbaş Z, Şener B, Hasçelik G, Haznedaroğlu İC, Kirazlı Ş, Göker H (2008b). Ankaferd tibbi bitki ekstresinin hastane infeksiyonlarına karşı etkinliği. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P077 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Tasdelen Fisgin N, Çaycı YT, Çoban AY, Özatlı D, Tanyel E, Durupınar B, Tulek N (2008a). Antimicrobial activity of plant extract Ankaferd BloodStopper. Fitoterapia (baskıda). Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 108/111 Taşdelen Fisgin NT, Çaycı YT, Çoban AY, Özatlı D, Tanyel E, Tülek N (2008b). Bitki ekstrelerinden oluşan Ankaferd BloodStopper’ın antimikrobiyal etkinliği. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı, P078 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Turgut M, Aslan S, Çelebi N, Pamuk F, Haznedaroğlu İC, Demircan S, Aktaş A, Kalan I, Göker H, Atalar E, Kirazlı Ş, Fırat HC (2008). Kritik kanamaların kontrolünde Ankaferd BloodStopper (ABS) uygulamaları. 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi Kongre Kitabı, P242 no’lu bildiri, 15-19 Ekim 2008, Antalya. Uçar Albayrak C, Çalışkan Ü (2008). Haemostatic effects of Ankaferd BloodStopper. J Int Med Res 36:1447-1448. Yeşilada AK, Tatlıdede S, Bayraktaroğlu SB, Sakız D, Yeşiloğlu N, Baş L (2008). Ankaferd BloodStopper hemostatik ajanın flep yaşanabilirliğine etkisinin ratlarda değerlendirilmesi (yayınlanmamış bulgular). Yeşilada AK, Tatlıdede S, Sümer O, Şirvan S, Sakız D, Yeşiloğlu N, Baş L (2008). Ankaferd BloodStopper hemostatik ajanın sekonder yara iyileşmesi üzerine etkisinin ratlarda değerlendirilmesi: Deneysel çalışma (yayınlanmamış bulgular). Yılmaz E, Güleç Ş, Haznedaroğlu İ, Akar N (2008). Hemostatik ajan Ankaferd’in insan umbilical ven endotelinde transkripsiyon faktörleri ve eritrosit protein profili üzerine etkisi. 34. Ulusal Hematoloji Kongresi Bildiri Özet Kitabı,P0935 no’lu bildiri, 8-11 Ekim 2008, Çeşme, İzmir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 109/111 III. ABS ile ilgili raporlar: 1. Duyarlılık test raporu (Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AbD.) 2. Hemostatik test raporları (Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye AbD. Hematoloji Ünitesi) 3. İn vitro mikrobiyolojik etkinlik raporu (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji AbD.) 4. İrritasyon testi raporu (Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AbD.) 5. Sitotoksik test raporu (Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AbD.) 6. Sterilite testi raporu (SB Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi) Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 110/111 IV. ABS’nin içindeki bitkilerin hemostatik etkiye katkısı olabilecek etkileri ile ilgili yayınlar: 1. Lee S-J, Umano K, Shibamoto T, Lee K-G. Identification of volatile components in basil (Ocimum basilicum L.) and thyme leaves (Thymus vulgaris L.) and their antioxidant properties. Food Chem 2005;91:131–137. 2. Matsuda H, Ando S, Kato T, Morikawa T, Yoshikawa M. Inhibitors from the rhizomes of Alpinia officinarum on production of nitric oxide in lipopolysaccharide-activated macrophages and the structural requirements of diarylheptanoids for the activity. Bioorganic Med Chem 2006;14:138–142. 3. Sheela ML, Ramakrishna MK, Salimath BP. Angiogenic and proliferative effects of the cytokine VEGF in Ehrlich ascites tumor cells is inhibited by Glycyrrhiza glabra. Int Immunopharmacol 2006;6:494 – 498. 4. Testai L, Chericoni S, Calderone V, Nencioni G, Nieri P, Morelli I, Martinotti E. Cardiovascular effects of Urtica dioica L. (Urticaceae) roots extracts: in vitro and in vivo pharmacological studies. J Ethnopharmacol 2002;81:105 -109. NOT: Bileşenlerle ilgili diğer kaynaklar, raporun ikinci bölümünde monografları takiben listelenmiştir. Ankaferd BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu – 2008 / Bölüm 1 / versiyon 1.2 / tarih: 23 Şubat 2009 -GĐZLĐ- 111/111
Benzer belgeler
ANKAFERD BloodStopper Araştırma Etkinlikleri Raporu
Bu belgede yer alan bilgiler gizlidir ve ANKAFERD İLAÇ A.Ş.’nin destekleyici olarak yer aldığı
klinik çalışmalara katılan ve çalışma ilacından kullanan ve bu yüzden bilgilendirilmiş olur
alınması g...