PDF SAYI 29 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 29 - Hayat Online
29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 1 DiTiB`den Duisburg’a Muhteþem Eser Sayfa: 6`da IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bosna`ya Kardeþlik Gezisi Düzenledi Sayfa: 16`da hayat He sse Ba n-N vy er RW a Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 29 . Yýl/Jahre: 5 . Kasým-November 2008 / Zi`l Kade 1429 Küresel Kapitalizmin Çöküþü Dr. Yusuf IÞIK Dosya Sayfa 5`te “Kumarhane Kapitalizmi” Ýçiþleri Bakaný Schäuble: Almanya`da daha fazla camiye ihtiyacýmýz var Sayfa: 20`de Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 06134-565965-66 www.oku-san.de KÜRESEL KRÝZ MÝ AÇ GÖZLÜLÜK MÜ? Ýlhan BÝLGÜ Sayfa 27`de Dosya ALLAH`A EMANET EDÝLMÝÞ ÜLKE: BOSNA Murat ÝLERÝ Sayfa 25`te Dosya Ebedi Aleme Ýrtihalinin 5. Yýlýnda Aliya Ýzzetbegoviç`i Rahmetle Yad Ediyoruz Sayfa: 19`da Global Mali Kriz! Mahmut AÞKAR Sayfa 7`de Dosya Aklýmýzý kullanmadýðýmýzdan dolayý hesaba çekilmek... Dosya Selma ÖZTÜRK Sayfa 13`te Hacarabýn Serüvenleri 16 Özel Köþe M. Salih AYDIN Sayfa 29`da Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu Dosya Oðuz ÜÇÜNCÜ Sayfa 11`de 111 Ülkeden yaklaþýk 7000 Yayýnevinin Katýldýðý 60. Frankfurt Uluslararasý Kitap Fuarýnýn Bu Yýlki “Onur Konuðu Ülke”si Türkiye idi. Deðerlendirme yazýsý sayfa: 9-10 IGMG Kurban Kampanyasý gönüllüleri bir araya geldi Sayfa: 12`de 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 2 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Sivil Ýslami Teþkilatlar Almanya için önemli rafýndan kaygý ile takip edilmektedir. Özellikle 11 Eylül`den sonra Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan bu tür baský politikalarýný bir yerden sonra kabul etmek mümkün deðildir. Burada bulunan sivil Ýslami Teþkilatlar Almanya`nýn resmi prosedürüne kurulmuþ ve çalýþmalarýný bu doðrultuda yapmaktadýrlar. Ve bu teþkilatlarýn çalýþmalarý Almanya`nýn huzur ortamý için gerçekten büyük bir öneme sahiptir. Þu ana kadar hiçbir Ýslami sivil teþkilatýn çalýþmalarýnda toplum huzuruna ters hareketlere rastlanmamýþtýr. Zaman zaman ferdi hareketlerden kaynaklanan ufak sýkýntýlar yaþanmiyor deðil. Ama bu her toplumda yaþanan basit olaylardýr. Sivil teþkilatlar onbinlerce insanýn katýldýðý programlar düzenliyorlar. Bu programlarda hiç bir kayda deðer olaya rastlanmamýþtýr. Maçlar esnasýnda yüzlerce polis görev alýrken bile olaylar çýkmakta iken, sivil Ýslami Teþkilatlarýn düzenlediði programlarda býrakýn olay çýkarmayý polise görevi esnasýnda hiçbir iþ düþmemektedir. Bunu emniyet teþkilatýndaki görevlilerin bizzat kendileri söylemektedirler. Biz Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlarýn buradaki huzur ortamý için bir emniyet sübabý görevi gördüðü kanaatindeyiz. Tabiki buralarda bulunan in- 3 Eylül-September 2008 Ramazan 1429 sanlardan bazýlarýnýn zaman zaman sýkýntýlarý olmaktadýr. Ama bu sýkýntýlý durumlarý genele uyarlayarak bakmak doðru deðildir. Zaman zaman bu teþkilatlardan bazýlarýnýn üsuller dairesinde resmi makamlarýn kontrolünden geçmesinde bir mahsur bulunmamaktadýr. Aksine varsa bir eksikleri bu vesile ile bunu da öðrenip düzeltme imkanýna sahip olurlar. Ama son dönemde yapýlan baskýnlardaki üslup biraz üzücü. Herhangi bir sivil Ýslami Teþkilatýn merkezine yüzlerce polis eþliðinde baskýn yapmaya gerek yoktur. Zaten bu baskýnlarý gerçekleþtiren görevliler de buna gerek olmadýðýný bizzat müþahade etmektedirler. Yani kýsacasý sevgili Alman resmi makamlarýndaki görevliler; biz müslümanlar bazýlarýnýn göstermek istediði gibi zararlý deðil aksine bulunduðu toplumda daima faydalý olan insanlarýz. Ve Almanya`nýn bir hukuk devleti olduðuna inanan ve bu doðrultuda hareket eden insanlarýz. Zaman zaman ferdi yanlýþlýklarý genellemeden bize bakýþýnýzi deðiþtirmeyin. Burada yaþayan müslümanlar da buranýn vatandaþý mesabesindedir. Geçtiðimiz Aðustos ayýnda Türkiye`de haksýz bir þekilde ev hapsinde tutulan T.C 54. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Sayýn Necmettin Erbakan`ýn bu durumu ortadan kalktý. T.C. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül yetkisini kullanarak bu affý yerine getirdi. Geçen sayýdaki yazýmýzda da belirttiðimiz gibi bu durum haksýz bir uygulama idi. Bu haksýz uygulamanýn kalkmasýndan dolayý memnuniyetimizi belirtiyoruz. Müslümanlar olarak Ramazan ayýnda üzerimize düþen görevler bulunmaktadýr. Zekat, fitre vs. gibi. Bu görevlerimizi de yerine getirmeyi unutmayalým. Bu konuda çalýþmalar yapan sivil Ýslami teþkilatlarýn bu çalýþmalarýna iþtirak edelim. Son olarak Ramazan`ýnýzý ve Ramazan Bayramýnýzý þimdiden tebrik ediyoruz. Ramazan tüm dünyadaki insanlarýn huzuruna ve barisa vesile olsun. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. hasbihal Sevgili dostlar! Ýzin sezonundan sonraki ilk sayýmýzla yine beraberiz. Bu sene Ramazan ayý Almanyadaki eyaletlerin izin dönemlerinin farklýlýðýndan dolayý biraz telaþlý geçiyor. Eylül ayý ortasý itibariyle daha izinden gelmeyen eyaletler bulunmaktadir. Türkiyemizde Ramazanýn ilk günlerini geçirip de gelen kardeþlerimiz biraz daha þanslý diye düþünüyoruz. Her sene Ramazan mevsimi geldiðinde tüm dünyada olduðu gibi Avrupa`da bulunan müslümanlarda da farklý bir hareketlilik yaþanmaktadýr. Bu hareket hem müslümanlarýn ailelerinde ve hem de bulunduklarý çevrede kendisini hissettirmektedir. Bizler müslümanlar olarak Ramazan ayýnýn güzelliklerini hem kendimiz yaþamak durumundayýz ve hem de Peygamber Efendimizin yaptýðý gibi komþularýmýza da yaþatmak durumunda olmalýyýz. Bu güzel ayda sadece kendi insanýmýza iftar davetleri vermemeliyiz. Çevremizdeki gayri müslim komþularýmýzý da bu davetlerimize çaðýrmalýyýz. Bu tür davetlerde dini vecibelerimizin yanýnda ecdadýmýzýn bizlere miras býraktýðý güzel adetlerimizi de devam ettirmeliyiz. Davetlerimizde gayri müslim misafirlerimize sadece güzel yemekler ikram etmemeliyiz. Bunun yanýnda Ramazaný hatýrlatacak hediyeler de ikram etmeliyiz. Çocuklarýmýza Ramazaný sevdirecek çeþitli hediyeler hazýrlamalýyýz. Bu noktada son zamanlarda hazýrlanan hediye çeþitleri takdire þayandýr. Çocuklarýmýzý mutlaka imkanlarýmýz dahilinde bayram alýþ veriþine götürmeliyiz. Kýsacasý ev halkýmýz Ramazaný ve bayramý her yönüyle hissetmelidir. Son dönemlerde Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan çeþitli baskýlar gündemi meþgul etmektedir. Ýslam Kültür Merkezlerine karþý yapýlan baskýlar uzunca bir süredir devam etmektedir. Ayný þekilde ne hikmetse tam da Ramazan ayýna çok kýsa bir süre kala Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn Genel Merkezine ve bazý Bölge Merkezlerine yapýlan son baskýnlar da Almanya`da bulunan insanýmýz ta- Seite 3 Impresium/Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Eylül-September 2008 Ramazan 1429 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas, M. Salih Aydýn Bölge Temsilcileri Münih: Ýshak Özen 0179-8335363 . [email protected] Nürnberg: Erol Ergün 0157-72176636 . [email protected] Ulm: Cengiz Aslan 0178-5333144 . [email protected] Bielefeld: Ufuk Ulun 0177-7211664 . [email protected] Osnabrück: Mehmet Demir 0178-2063526 . [email protected] Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.de Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr 4 GMG Güney Bavyera bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini Hausham Yeni Camii þehitlerimiz için ‘Kur’an-ý Kerim Ziyafeti ve Dua’ programý düzenledi. Haftasonunda öðle namazýný müteakiben düzenlenen program havanýn da güzel olmasýyla yoðun bir katýlýma sahne oldu. Rosenheim Fatih Camii Ýmam Hatibi Dursun Aydýn, Hausham Yeni Camii Ýmam Hatibi Kemal Aydýn ve üyelerden Çakýr Güzel’in kýra- I GMG Kuzey Bavyera Bölgesi Þubelerinden Treuchtlingen Medine Camii, Ramazan’ýn Son Günlerinde bir iftar verdi. Ýftara Treuchtlingen Belediye Baþkanýnýn yanýnda çok sayýda Öðretmen, Okul Müdürleri ve Bürokrasinin yanýnda halktan katýlým güzeldi. Ýslami konularda birtakým tanýtým faaliyetlerinin Ý ürnberg Merkez camiinde Camiilerinde yapýlan toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir þekilde irdelendi ve hizmetlerde artý ve eksiler gözden geçirildi. Bölge Birim Baþkanlarýnýn bilgilendirmelerinden sonra, toplantýda yapýlan deðerlendirmelerden sonra bir deðerlendirme ve teþekkür konuþmasý yapan IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu; ‘Ümmetin % 95’i ya savaþ altýnda inim inim inliyor, veya ölümüne bir açlýk ve yoksulluk altýnda, ya da doðal afet altýnda en aðýr þartlarda hayat-memat mücadelesi verirken, dünyanýn hakim ve ma’lum güçleri ile N Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 IGMG Güney Bavyera Hausham’da Þehitlere Dua atleriyle renklenen programa IGMG Güney Bavyera Bölgesi Tanýtma Baþkan yardýmcýsý Mahmut Karali ve Eski Bölge Baþkaný Mehmet Gündoðar’ýn yanýsýra çevre teþkilatlardan da çok sayýda vatandaþýmýz katýldý. Hep birlikte Ýstiklal Marþý’nýn okunmasýyla baþlayan programda kýsa bir selamlama konuþmasý yapan þube baþkaný Þahin Çoban yurtdýþýnda yaþayan Avrupalý Türklerin vatandan kilometrelerce uzakta olmalarýna raðmen yüreklerinin Türkiye ile çarptýðýný belirterek son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldýrýlarýnda hayatýný kaybeden þehitlerimizi yad etmek amacýyla böyle bir karar aldýklarýný anlattý. Hausham Yeni Camii Ýmam Hatibi Kemal Aydýn IGMG Kuzey Bavyera Treuchtlingen Medine Camii, Açýk Kapý Günü Programý Tertip Etti yanýnda Camii ve müþtemilatý hakkýnda bilgi verildi. Ayrýca Açýk Kapý Günü Proðramýna ilgi de bir hayli yüksekti. Proðramda bir açýlýþ konuþmasý yapan Medine Camii Sekreteri Seyfettin Önal, katýlýmcýlara hassa- siyetle katýlýmlarýndan dolayý teþekkür etti. Açýk Kapý günü, Kuzey Bavyera Bölge Gençlik Teþkilatý Baþkaný Zekeriyya Kolu; ‘Ýslam ve Ýbadet Konulu Almanca bir sunum yaptý.’ Her iki proðrama da katýlarak birer konuþma yapan IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu, hem proðramý düzenleyen cemiyet idarecilerine, hem de katýlýmcýlara bu duyarlýlýklarýndan dolayý teþekkür ederek baþladýðý kýsa konuþma- IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Geniþletilmiþ Ýdareciler Toplantýsý yaptý onlarýn iþ birlikçileri, insanlýðýn gerçekleri görmemesi için dünyayý toz-pembe gösterme çabasýnda. Ýnsanlýðýn gözünün önüne, tabir yerinde ise; bir iðne koymuþlar ve bu iðnenin deliðinden gördüðün kadarýný bil. Dünya bu iðnenin deli- ðinden gördüðün kadar deniyor. Bunun karþýsýnda insanlýðýn gözünün önüne konan perdeyi veya iðne deliðini atýp, Allah’ýn verdiði Feraset ile bakmayý öðretecek bir klavuzluk ve rehberlik hizmeti gerekiyor ki, bu anlayýþ Peygamberler görüþüdür. Biz buna Milli Görüþ diyoruz’ Ýþte Ümmetin % 5`i olan bizlerin hayat þartlarý, yukarýda anlatmaya çalýþtýðýmýz insanlýk Dramýný yaþayan ‘Mazlum ve Madurlara karþý, insanlýðýn bir sorumluluðu olduðuna inanýyo- haber da programda yaptýðý veciz konuþmada Ýslam’da þehadetin önemini vurguladý. Programda Hausham Yeni Cami’de öðrenim gören erkek ve kýz öðrenciler de okuduklarý sureler ve söyledikleri birbirinden güzel ilahi ve þiirlerle katýlýmcýlarýn gönlünde taht kurdu. Programýn ardýndan tüm misafirlere Kadýn Kollarý tarafýndan hazýrlanan nefis bir de ziyafet sunuldu. sýnda, ‘Entegrasion isteyenler önce Trechtlingen Medine Camiimizi gelip bir görsünler, sonra aradýklarýnýn bizim gerçekleþtirdiðimiz proðramlar olduðunu göreceklerdir dedi. Göçmenleri yok saymanýn faturasýný aðýr ödeyen siyasetçilerin, yanlýþ politikalarýný gözden geçireceklerini umuyorum dedi. rum. Bu mana da sloganýmýz olan; Milli Görüþ, ‘Mazlum ve Maðdurlara uzanan Dost El’ demektir anlayýþýyla çalýþmalarýmýza hýz vererek, canla ve baþla çalýþmalýyýz’ dedi. Toplantýda genel bir deðerlendirme yapan, IGMG. Teþkilatlanma Bþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Kaygýsýz; ‘Þimdiye kadar Milli Görüþ anlayýþýna ve kaliteli Milli Görüþ hizmetlerine olan ihtiyaç azalmamýþtýr, aksine artmýþtýr. Dedi-koduya düþmeden, Milli Görüþ Hizmetlerine ihtiyacý olan her yere bu hizmetleri götürme sorumluluðumuz var. Bunun için daha bilinçli ve kararlý çalýþmalar ortaya koymalýyýz’ dedi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya u sýralarda ülkelerin ekonomileri bir bir sallanýyor, borsalar çöküyor, iþten çýkartmalar artarak devam ediyor, bankalar batýyor, faizler inerken dolarda yükseliþ devam ediyor, petrol fiyatlarý düþerken enerji pahalanýyor vs... Bütün bu göstergeler, dünya insanlýðýný tehdit ediyor ve karamsarlýða itiyor. Kimi devletler piyasaya para pompalýyor ve böylece çökmekte olan “Küresel vahþi kapitalizmi” suni teneffüslerle yaþatmaya çalýþýyorlar. Ýsterseniz konuyu tam olarak kavrayabilmek için kapitalizmin ne olduðunu ortaya koyalým. Kapitalizm; özel mülkiyet ve teþebbüs hürriyetine dayanan faizli bir piyasa ekonomisi düzenidir. Günümüzde yürürlükte olan kapitalist ekonomi sistemi uzun bir geliþme sonucu meydana gelmiþtir. Ve bugünkü kapitalizm, bir asýr öncesinin kapitalizminden özde ayný teferruatta ve tatbikatta farklýlýklar göstermektedir. Kamu yararýný korumak için kapitalizmin dayandýðý temel araçlar, bazý sýnýrlamalara tabi tutulmuþtur. Ancak, özel mülkiyet ve teþebbüs hürriyeti kapitalizmin esasýný teþkil etmektedir. Üretim ve tüketim faaliyetleri, sayýsýz ekonomik birimlerin kararlarýna göre cereyan eder. Hangi mallarýn ne miktarda üretileceði ve nasýl üretileceðine esas itibariyle kar etmek için çalýþan özel firmalarca karar verilir. Gelir daðýlýmý, üretim faktörleri piyasasýnda teþekkül eden fiyatlara göre olur. Hareket serbestliði ve kýt kaynaklarýn rasyonel kullanýlmasý ilkelerinden hareket eden kapitalist düþünce; liberalizm ve ferdiyetçilik olmak üzere baþlýca iki temel felsefeye dayanmaktadýr. Liberalizm; Ekonomide hürriyet prensiplerinin yararlýlýðýný savunan bir görüþtür. Her kiþi dilediði gibi hareket ederek arzuladýðý mesleði seçebilmeli, kar ve zararý kendisine ait olmak üzere istediði teþebbüslerde bulunmalýdýr. Ekonomide serbest rekabe- Þ 16:09 Uhr Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Küresel Kapitalizmin Çöküþü tin hakim olmasý istenir ve devletin ekonomiye müdahalesine karþý çýkýlýr. “Býrakýnýz yapsýnlar býrakýnýz geçsinler” sözü liberalizmin parolasýdýr. Ferdiyetçilik; Kiþi hak ve hürriyetlerinin ön plana alýnmasýdýr. Ekonomide bir ferdin kendi menfaatine uygun olarak çalýþmasýnýn ayný zamanda toplum yararýna olacaðý inancýný ifade eder. Bu prensip, kapitalizmin, marksizmden ayrýldýðý noktalardan birisidir. Kapitalist sistemi tenkidi; Kapitalist ekonomik sistemin tenkit edilen yönlerinin baþýnda gelir daðýlýmýndaki adaletsizlik gelmektedir. Bu sistem, zengini kollayan, fakiri ezen, orta sýnýfý yok eden bir sistemdir. Bunun doðal sonucu olarak da zengin, daha zengin, fakir de daha fakir olmaktadýr. Küresel bazda bu sistemin vahþice iþletilmesi neticesinde dünya insanlýðý ikiye ayrýlmýþ durumdadýr. Birincisi zenginler kulübü, ikincisi onun dýþýnda kalanlar. Zenginler kulübü dünyada elde edilen gelirin yüzde seksenini kendi aralarýnda paylaþýrlar. Zenginler kulübü, dünya nüfusunun yüzde yirmisini oluþturur. Dünya nüfusunun yüzde seksenini oluþturan zenginler kulübünün dýþýnda kalan insanlar ise tüm dünyada elde edilen gelirin ancak yüzde yirmisini elde ederler ve kendi aralarýnda paylaþýrlar. Bu ise, sosyal adaletsizliðe yolaçmakta ve dünya insanlýðý sosyal patlamanýn eþiðine gelmektedir. Necip Fazýl`ýn tesbiti bunun için çok doðrudur: “Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara Þah olsa, Yaþasýn kefenim kefili karaborsa” Kapitalizm`de herkes gelirini serbestçe kullandýðýndan, bu harcamayla gelir arasýnda dengenin bozulmasýna sebeb olur. Gelirle harcama arasýndaki fark olan tasarruflar, yatýrýmda kullanýlmayabilir. Dr. Yusuf IÞIK Bu durum talep yetersizliðine, bu ise üretim kararlarýný olumsuz yönde etkileyerek, üretimin daralmasýna ve iþsizliðe yol açar. Bir toplumda iþsizliðin artmasý ise sosyal dengeyi bozar. Bu bakýmdan devletler issizliði ortadan kaldýrmak için tedbirler almalýdýrlar. Kapitalist sistemde kar amacýyla hareket eden ve rekabet içinde faaliyette bulunan ekonomik üniteler, rekabet sonucu rakiplerini safdýþý ederek piyasaya hakim olabilmektedirler. Arz`ý ve satýþ fiyatlarýný kontrol ederek tekel ve aþýrý kar meydana getirirler. Dolayýsýyla bu sistem tüketicileri istismar etmektedirler. Kapitalist sistemde, ayrýca kaynak israfý söz konusudur. Bu sistemde plan bulunmadýðýna ve esas hedef en çok en büyük payý elde etmek olduðuna göre karlý üretimin her zaman verimli olmasýnýn söz konusu olmadýðýný ileri sürmektedirler. Kapitalizm esasta materyalist/maddeci bir sistemdir. “Azami kar, ne pahasýna olursa olsun kar” diyen bir sistemdir. Manevi kýymetler, dini prensipler, etik kurallar onu ilgilendirmez. Esasý, ekonomik ve maddi kýymettir. Ýnsan, makina gibi, toprak gibi sadece bir üretim faktörüdür ve insan araçtýr. Mümkün olduðu kadar ucuza alýnmalý ve kullanýlmalý, kendisinden azami verim saðlanmalý, ise yaramaz hale gelince bir kenara atýlmalýdýr. Marksist sistemin insana bakýþý aynen kapitalist sistemin insana bakýþý gibidir. Komünist sistem gibi bu haliyle kapitalizm, merhametsiz ve acýmasýz bir sistemdir. Kar ve menfaat yolunda ahlaki, vicdani, insani bir kayýt þartý tanýmayan bir sistemdir. Çocuklara, kadýnlara, fakir ve hastalara, sakatlara aldýrmayan bir sistemdir. Sayýca az bir sermaye sahipleri gurubunun çýkarlarý için kitleleri sefalet içinde býrakan bir sistemdir. Bütün bu deðerlendirmelerin sonucunda dünyanin geldiði bugünkü bunalimi ve çözümü ortaya koyalým. Eðer Amerika bugün dünyadaki kapitalizmi kendisine uydurarak komünist devletler olmasýna raðmen kapitalist kurallarla oynayan Çin ile yeniden masaya oturup dünyadaki paylaþým alanlarýný yeniden deðerlendirmezse üçüncü dünya savaþý bile çýkabilir. Týpký kapitalizmin kendi iç çeliþkisi nedeniyle ayný birinci ve ikinci dünya savaþýnda olduðu gibi. Küresel kapitalizmin baþ aktörü Amerika tahminlere göre Çin ile masa- 5 ya oturacaktýr. Dünyayý ikinci Yalta anlaþmasý gibi yeniden paylaþacaklardýr. Paylaþmazlarsa Amerikanýn basrollerini oynadýðý küresel vahþi kapitalizmin sonu gelecektir. Çünkü kapitalizmin bugünkü politikalarý çökmüþtür, iflasýn eþiðindedir, bitiþin baþýndadýr. Amerika`da bu krizle birlikte sermayenin el deðiþtireceðini belirten uzmanlar; Bir zengin battýðýnda para yok olmaz, baþkasýna gider. Amerika`da küresel sermayenin aktörleri deðiþecek, büyük þirketlerde deðiþiklik olacak. Ama bu kriz üçüncü dünya ülkelerine tsumani dalgasýyla geldiðinde dünyadaki kapitalist hiyararþisini deðiþtirecek. Ülkelerin lig deðiþikliði olacak. Ama kapitalizm suni teneffüsle biraz daha yaþatýlacak. Krizin Avrupa`ya yansýmasýný göstermemek için rakamlarýn saklandýðýný belirten uzmanlar, Avrupa; Amerikadan daha kötü durumda tesbitini de yapmaktadýrlar. Çözüm: Ýçinde faizin bulunmadýðý, serbest rekabete dayalý, manevi kriterlere uygun, özgürlükçü, çoðulcu ve paylaþýmcý ve adaletli bir sistem bu dünyayý batmaktan kurtaracaktýr. Ýnsanlýðýn mutluluðu bu formülde yatmaktadir. Gerisi laf-u güzaftýr. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 6 çýlýþ programýna, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç, Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti Baþbakaný Jürgen Rüttgers, Uyum Bakaný Armin Laschet ile Ýmar ve Ýskan Bakaný Oliver Wittke, Duisburg Anakent Belediye Baþkaný Adolf Saurland, Düsseldorf Amerikan Baþkonsolosu Matthew G. Boyse, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Avrupa Parlamentosu Üyesi Cem Özdemir. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Lahey Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri Prof. Dr. Bülent Þenay, Gaziantep Büyükþehir Belediye Baþkaný Asým Güzelbey, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün, T.C. Baþkonsolosluklarý Köln Din Hizmetleri Ataþesi Hasan Çýnar ile Essen Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, Münster Din Hizmetleri Ataþesi Þaban Özbudak, DÝTÝB yönetim kurulu üyeleri, Hýristiyan ve yahudi cemaatinin önde gelen din adamlarý, DÝTÝB birim müdürleri ile beþ binin üzerinde Türk, Alman ve diðer uluslara mensup davetli iþtirak etti. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, caminin açýlýþýnda yaptýðý konuþmasýnda, kültürlerin buluþmasý, özgürlüklerin geliþtirilmesi ve din özgürlüðünün temel hedef olmasý noktasýnda yapýlacak çok iþin bulunduðunu belirterek, “Bu caminin açýlýþýna siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin, halkýn ve din A 16:09 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Duisburg’a Muhteþem Eser Duisburg-Pollmann’da Warbruck Straße’de bulunan DÝTÝB Merkez Camii, düzenlenen muhteþem bir törenle ibadete açýldý. adamlarýnýn verdiði destekten ötürü hepsini yürekten kutluyorum. Camilerin mimarisi konusunda atmamýz gereken daha bir çok adým var. Yeni mimari tarzlar denenmeli, her bölgede o bölgenin coðrafyasýna uygun tarzlar geliþtirilmeli” dedi. Cami açýlýþýna gelmeden önce KRV Eyaleti Uyum Bakaný Armin Laschet ile görüþtüðünü hatýrlatan Bardakoðlu, ”Buraya gelmeden önce Uyum Bakaný ile beraberdik. Kendisiyle din görevlilerimizin Almanca bilmeleri, daha iyi eðitilmeleri konularýnda bilgi alýþveriþinde bulunduk. Gelecek için çok olumlu bir görüþmeydi. Kendisine teþekkür ediyorum” dedi. Bardakoðlu, “Din, ayrýþma sebebi olmamalý, aksine bizi buluþturmalýdýr. Tüm mabetler barýþ mekanýdýr, din adamlarý barýþ elçileridir. Ülkemizde din özgürlüðü konusunda mesafeler aldýk ve almaya devam edeceðiz” dedi. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý olarak herkesin din ve ibadet özgürlüðünü savunduklarýný ve savunmaya devam edeceklerini kaydeden Bardakoðlu, sözlerini þöyle sürdürdü: ”Ýnsanlarý dýþlayarak deðil, özgürlükleri ve insan sevgisini egemen kýlarak yapabiliriz. Birbirimizin kutsalýna saygý göstermek Allah’ýn emridir. Burada gördüðüm ahengi hepimizin örnek almasý gerekir. Derneðin bayanlarýný, gençlerini, bu caminin yapýlmasýna ön ayak olanlarý herkesi yürekten kutluyorum. Bu camiyi yapmak kadar onu korumak, onu kardeþliðin buluþma merkezi kýlmak da önemlidir. Bu buluþma insanlýða hayýrlý olsun” dedi. KRV Eyaleti Baþbakaný Rüttgers de Almanya’nýn daha çok camiye ihtiyacý olduðunu, ancak bunlarýn þehir dýþýnda ve arka avlularda deðil, görünen mimarileriyle kent mimarisine görkem katan camiler olmasý gerektiðini söyledi. Burada bugün bu caminin açýlýþýný kutladýðýmýz için çok mutluyum diyen KRV Baþbakaný Rüttgers, yapým aþamasýnda bu camiyi ziyaret ettiðini, caminin Duisburg’ta yaþayanlar için uyum konusunda çok önemli bir simge olduðunu söyledi. Duisburg Anakent Belediye Baþkaný Adolf Sauerland da bugün çok sevinçli olduðunu belirterek, “Yýllarca bugün için çalýþtýk. Eyalet ve biz büyük iþ baþardýðýmýzý düþünüyoruz. Almanya için çok büyük bir iþ bu. Burasý Almanya için ýþýk saçan bir model. Burada yaþayan herkesin kendi inancýný yaþamasý en doðal hakkýdýr. Tüm bunlar diyalogla mümkün. Diyalog bu projenin taþýyýcý gücüdür. Uyum adýna sevindirici bir gün” dedi. T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç, Pollmann DÝTÝB camiinin açýlýþýndan duyduðu haber memnuniyeti ifade edrek, baþta DÝTÝB Merkez olmak üzere, emeði geçenlere teþekkür etti. Yahudi ve hiristiyan cemaatinin temsilcileri de konuþmalarýnda, bu kapsamlý eserin bölgelerinde bulunmasýndan dolayý memenun olduklarýný ifade ederek, dinler ve kültürlerarasý iliþkilerde büyük katkýlarý olacaðýný ifade ettiler. Yoðun güvenlik önlemlerinin alýndýðý açýlýþ töreninden Duisburg Filarmoni Orkestrasý muhteþem bir konser verdi. Bilhassa Sami Özer’in, tasavvuf müziðinden örnekler sunduðu konseri davetliler tarafýndan beyeniyle takip edildi. 2005 yýlýnda yapýmýna baþlanan ve 19 kubbesi, 2800 metre karelik kullaným alaný, seminer salonlarý, gençlik lokali, gasilhane, Ýslam arþivinin yer aldýðý kütüphane ve 24 metre yüksekliðindeki minaresiyle, Almanya’nýn en güzel ve kapsamlý camilerinden biri olan Pollmann DÝTÝB Merkez Camii’nin açýlýþ kurdelasý, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç, KRV Eyaleti Baþbakaný Jürgen Rüttgers, Uyum Bakaný Armin Laschet, Ýmar ve Ýskan Bakaný Oliver Wittke, Duisburg Anakent Belediye Baþkaný Adolf Saurland, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere tarafýndan kesilerek ibadete açýldý. Program, Pollmann DÝTÝB Merkez Camii Kadýn Kollarý tarafýndan hazýrlanan ikramýn misafirlere sunumuyla sona erdi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr dosya odernizm ve akabinde postmodernizmin vesile olduðu fikrî (ideolojik) ve beþerî (sosyal) devrimlerden sonra globalizm, geçen yüzyýldan kalma þablonlarý ezip geçerken ezberimizdeki ideolojik söylemleri de hafýzalarýmýzdan sildi götürdü. Globallaþma, son zamanlarda sýkca kullanýlan tabirle, ezberimizi bozdu. Batý’daki deðiþimi ortalama elli senelik bir gecikmeyle takip etmemize raðmen, ne ibret almasýný ne de tedbir almasýný beceremedik. Modernite kendi kültür coðrafyasýnda yarým asýr içinde birkaç kez gömlek deðiþirken, biz; 20. yüzyýl baþlarýnda o günün þartlarýna göre algýladýðýmýz, kendimize göre yorumladýðýmýz bu akýmý doktriner resmî ideolojimizin vazgeçilmez ve bir o kadar da deðiþilmez bir parçasý hâline getirdik. Berlin Duvarý’nýn 1989’un sonlarýna doðru fiilen yýkýlmasýndan sonra komünizmin, hem rejim olarak, hem de ideoloji olarak çökmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmeden yeni bir dalga olan “küreselleþme” devri baþladý. Ne garip bir tecellidir ki; küreselleþmenin getirdiði rüzgarla dünyalýlar birbiriyle biraz daha yakýndan tanýþarak yaþadýðýmýz küreyi adeta küçültürlerken, biz Türkler birbirimizden ayrýþarak öz ülkemizde baþka dünyalar meydana getirdik: Laikçiler, Muhafazakârlar, Ulusalcýlar, Milliyetçiler, Aleviciler, Kürtçüler ve Ýslâmcýlarýn oluþturduðu, tasavvur ettiði ve mücadelesini verdiði Türkiye... Birbirimizle didiþmekten fýrsat bulup baþýmýza kaldýrdýðýmýzda, globallaþan dünyaya ayak uydurmak, adapte olmak için elimizi çabuk tutmamýz gerektiðini, aksi taktirde bu fýrsatý da kaçýracaðýmýzý birbirimize telkin etmeðe çalýþtýk. Önceki deðiþimlerde olduðu gibi, bu sefer de yine geç kalmýþtýk. Komünizm gelsin mi, gelmesin mi, kavgasýnda binlerce evladýmýzý kaybettikten sonra komünizmin bitiþini hayretler içinde seyrettiðimiz gibi, bu sefer de; küreselleþelleþmek mi, yoksa ulusallaþmak mý, kavgasýný içerde en þiddetli þekilde verirken; ‘küresel kriz’in yarattýðý küre ölçekli M Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Global Mali Kriz! depremle irkildik: Sistemin önce en büyük vataný Amerika Birleþik Devletleri’nde çatýrdamaða baþladýðýný görünce yine aðzýmýz açýk seyretmeðe baþladýk... Ýflas eden özel bankalarý, ulusal hükümetler birtaraftan devletleþtiriyor diðertaraftan da halkýna ‘bize güvenin’ çaðrýsýný yaparak, (vahþi) kapitalist sistemin çökmediðini anlatmaya çalýþýyorlarken Garp Cephesi’nden; ‘bu iþ buraya kadardý’ itirafýnda bulunan aydýnlarý bizimkilerin henüz daha duymadýðý ve duyanlarýn da iþin vahametini idrak edemediklerini görüyoruz. Küreselleþme hadisesini eleþtirel bir gözle izleyenlerin baþýnda gelen A.B.D’li Yazar Michael Hardt, daha 2003 yýlýnda, “Amerika Birleþik Devletleri’nin dünyayý kontrolü altýna alma giriþimi akamete uðrayacaktýr” demiþti. Alman gazetesi ‘taz’la, 23.9.08 tarihinde yaptýðý söyleþide Hardt; “Bush, Cheney veya Rumsfeld’in düþlerine raðmen, ulusal devlet emperyalizminin zamanýnýn geçtiði, artýk Irak’taki askerî hezimetle belgelenmiþtir. Finans krizi, ABD’nin süpergüç olma hâyâlinin son tabutçivisidir.”. Michael Hardt’ýn son cümlesi, bizim alýþýk olduðumuz Türkçe ile: Þu anda yaþanan malî kriz, A.B.D’nin dünya hâkimiyeti ülküsünün konulduðu tabuta çakýlan son çiviy- Mahmut AÞKAR di. Siyasetbilimci ve Strateji Danýþmaný Hint asýllý Amerika Birleþik Devletleri Vatandaþý Parag Khanna, “Der Kampf um die zweite Welt (Ýkinci Dünya Ýçin Savaþ)” adlý kitabýnda, A.B.D’nin þimdiki pozisyonunu artýk muhafaza edemeyeceðini ve geleceðin dünyasýnda ilk etapta A.B.D’nin yanýsýra Avrupa Birliði ve Çin’den sonra, Japonya, Hindistan, kýsmen Ýslâm dünyasý ve Latin Amerika ve Rusya’nýn ikinci derecede önemli rol oynayacaklarýný iddia etmektedir (Frankfurter Rundschau, 28.4.08). Nobel ödüllü Ekonomist Muhammad Yunus’un krizle ilgili görüþü sorulduðunda; daha çok kazanmaktan baþka bir gayesi olmayan anlayýþ yerine, daha çok insanlara faydalý olabilen bir iþ anlayýþýnýn geçerlilik kazanmasý gerektiðinin altýný çizdikten sonra; “Ýhtirasýn hâkim olduðu piyasalardaki malî krizin sebebi, kumarhaneye dönüþen bugünkü kapitalist sistemdir” demesiyle, hem dünya borsalarýnda oynanan oyuna hem de sistemdeki kokuþmuþluða dikkat çekmiþ (Spiegel Online, 9.10.08). Her sistem gibi kapitalizmin de birzamanlar kendine göre ahlakî normlarý vardý. Globallaþan çaðýn kapitalizmi, daha çok kâr etmek ve daha çok sahiplenmek uðruna kendi koyduðu kurallarý bile yok sayarak, insanî ve bununla birlikte ahlakî (etik) kurallarýný da yine kendisi geçersiz kýldý. “Bu nüfuz sahibi olmanýn ötesindeki, artýk kural tanýmaz geliþmeye ben kirlenme diyorum. Kurallarýn rafa kaldýrýldýðý bir dünyada yaþýyoruz. Bu kirlenmenin önüne kim geçebilir? Hiç birþey ve hiç kimse bunu durduramayacak.”. Bu sözler, bizim de bu yazýmýzýn baþlýðý olarak aldýðýmýz, “Globallaþmanýn Pezevenkleri” adlý kitabýn yazarý Loretta Napoleoni’ye ait. Böylesi bir isimle bizim cenahta bir kitap yayýmlanmýþ olsaydý, Batýlýlardan önce bizim Batýcýlar adamý bir kaþýk suda boðarlardý. Yeni dünyanýn proleteryasýnýn kendi çocuklarýnýn olacaðýný öngören yazar; “Bunun için onlarý, toplumdaki yeni rollerine hazýrlýyor ve diyorum ki, benim kuþaðýmýn elde etmeðe çalýþtýkla- Mahkemede baþörtülü protokol görevlisine CDU’dan red harlottenburg Yerel Mahkemesinde bir protokol görevlisinin baþörtülü olmasý CDU’yu rahatsýz etti. CDU Milletvekili Sven Rissmann iki avukatýn þikayeti üzerine Adalet Senatör’üne protokol görevlisinin baþörtüsünün tarafsýzlýk ilkesinin ihlali anlamýna gelip gelmediði konusunda baþvuruda bulundu. C Adalet Senatörü Gisela von der Aue (SPD) ise verdiði cevapta protokol görevlisinin bir hakimin ida- resi altýnda mahkeme salonunda bulunduðunu belirtti ve “ Charlottenburg Yerel Mahkemesi’nin Baþkaný bu nedenle protokol görevlisi konusunda müdahele etmemiþtir” dedi. “Berliner Tagesspiegel” adlý gazetede yer alan haberde Rissmann’ýn konu baðlamýnda kanunda düzenleme gerekliliði olup olmadýðý konusunu tetkik ettireceði belirtildi. 7 rýna heveslenmeyin; küçük þeylerde mutlu olmaya bakýn!” þeklinde nasihatta bulunuyor. Uzun yýllar bankacýlýk ve sanayi sektöründe çalýþmýþ olan Bayan Loretta Napoleoni; kapitalist ( mali) sistem, Ýslâmî sistem karþýsýnda en fazla on sene dayanabileceðini söyledikten sonra, bizim (müslüman) aydýnlarýmýzýn bir kýsmýnýn söylerken içini dolduramadýðý, birkýsmýnýn da söylemeðe cesaret edemediði hakikatý Batý dünyasýndan haykýrýyor: “Ýslâm’ýn malî sisteminde, bizim çoktan beri kaybettðimiz bir ahlâkî kod var.”. Dünyadaki finansal krizden etkilenmecek tek sistemin, Ýslâm’a göre faizsiz bankacýlýk ve yatýrým yapan sistemin olacaðýný iddia eden yazarýn tek söylemediði veya (þimdilik) söyleyemediði þey, insanoðlunun maddî ve manevî huzurunu ancak Ýslâm’da arayabileceði gerçeðidir. Bunlar, Batýlý entellektüellerin çok severek itiraf ettikleri hakikatler elbetteki deðil! Tam tersine; Ýslâm dünyasýna karþý ortalama üç asýrdan beri üstünlüðünü kabul ettirmiþ ve bunun getirdiði avtajlarla yaþattýðý bir sistemin giderek çöküþünü görmek, Batýlýlar için kabullenilmesi ve hazmý kolay olmayan, alýþýk da olmadýklarý bir hadisedir. Batý’nýn öncelikle Ýslâm dünyasýnda giderek inanýrlýðýný yitirmesini, “Hiçbirþey Batý’nýn önemini yitirdiðini deðiþtiremez artýk...” cümlesindeki hüzünle karýþýk itirafta görmek mümkün. Gerek bu çöküþü kabullenmek ve gerekse kapitalist sistemin en büyük alternatifi olarak Ýslâm’ýn sunduðu faizsiz sistemi bir kurtuluþ reçetesi olarak görmek, bir erdemliliktir. Bugünlerde piyasalarý sarsan bu krizi fýrsat bilerek sloganvarî Ýslâmcýlýk propagandasýnýn ne dine ne de dindara bir getirisi olmaz... Müslüman aydýnýn basiretsizliði devamederse, görünür bir zaman dilimi içinde Batýlý aydýnlarýn, bizimkilerin ihmal ettikleri konuya, yani Ýslâm’ýn faizsiz finans sistemine ciddi manâda eðilerek, buradan hareketle yeni bir model geliþtireceklerinden kimsenin þüphesi olmasýn. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 8 16:09 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 haber Prof. Dr. Bardakoðlu, Goethe Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesindeki Öðrencilerle Bir Araya Geldi T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Bardakoðlu, Bayreuth Üniversitesinde Konferans Verdi .C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, Bayreuth Üniversitesinde, “ Din ve Toplum” konulu bir konferans verdi. Bayreuth Üniversitesine, T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Akþit ve T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel ile birlikte gelen ve Rektör Prof Dr. Dr. h.c. Helmut Ruppert ve Prof. Dr. Christoph Bochinger tarafýndan karþýlanan Prof Dr. Bardakoðlu’nun konferansýna çok sayýda Türk ve Alman T .C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, bir dizi ziyaret, konferans ve toplantýlara katýlmak için bulunduðu Frankfurt’ta, Goethe Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesinde öðrenim gören öðrenciler ile öðretim üyelerine, Mövenpick otelinde bir yemek verdi. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri T ielefeld'de farklý dinlere ait insanlar beraberce yaþamakta. Bunlarýn arasýndaki Musevi, Hristiyanlar ve Müslümanlarý bir þekilde birbirine baðlayan özel geçmiþleri vardýr. Her üç dininde inandýðý Allah'ýn bir olmasý ve her üç dininde Hz. Ýbrahim soyunda gelmesi gibi. Bundan dolayi üç dinin mensuplarý bir araya gelip "Hz. Ýbrahim Þenliðini" hazýrladýlar. Amaçlarý Bielefeld'de beraberce ve barýþ içinde yaþamayý saðlamak. Programýn katýlýmcý konuþmacýlarý: Prof. Dr Karl-Josef Kuschel (Universität Thüringen), Büyükþehir Belediye Baþkaný Eberhard David, Christlich-Islamische Arbeitsgemeinschaft: Bündnis Islamischer Gemeinden, Evangelischer Kirchenkreis, Gesellschaft für Christ- B Ataþesi Galip Akýn, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel, Göethe Üniversitesi Öðretim Üyelerinden, Prof. Dr. Ömer Özsoy, Prof Dr. Salih Yýldýrým, DÝTÝB Araþtýrma Merkezi Müdürü Dr. Hasan Karaca, Basýn Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen ile çok sayýda öðrencinin hazýr bulunduðu yemekte bir konuþma yapan Prof. Dr. Bardakoðlu: “ Öncelikle sizlerle birlikte olduðum için çok mutlu olduðumu ifade etmek istiyorum. Sizler bizim için çok önemlisiniz. Kendinizi çok iyi ye- tiþtirmeniz, deðerli hocalarýnýzý iyi dinlemeniz ve onlardan istifade etmeniz gerekiyor. Çok iyi türkçe, çok iyi almanca ve bilhassa çok iyi arapça bilmeniz, tahsilini yaptýðýnýz mesleðiniz için olmazsa olmazlardandýr. Dindar insan ahlaklý olmak zorundadýr. Eðer ahlakýnýz yeterli deðilse, mesleðinizi iyi yapmanýz ve baþkalarýna anlatmanýz mümkün olamaz. Bu özelliðinizi iyi korumanýz lazým. Ben sizlere ve sizi yetiþtiren anne ve babalarýnýza teþekkür etmek istiyorum. Hepinize baþarýlar diliyorum” dedi. Bielefeld'de Hz. Ýbrahim Þenliði lich-Jüdische Zusammenarbeit, Interkultureller rat in Deutschland e.V. Bielefeld'de Hz. Ýbrahim'i Anma Günü Ýslami Cemiyetlerin Çatý Kurulu- þunda iftar programýnda çadýrda bir araya geldiler. IGMG Cemiyet Baþkanlarý, Ýslam Kültür Merkezi Cemiyet Baþkanlarý, Belediye Baþkan ve Belediye Encümenleri ile ayný sofrada iftar açtýlar. Bu programýn sorumlusu Yabancýlar Meclis Üyesi Hasan Eraslan: "Bielefelddeki Müslüman ve Din görevli- davetli iþtirak etti. DÝTÝB Araþtýrma Merkezi Müdürü Dr. Hasan karaca tarafýndan çevirisi yapýlan konuþmasýnda Bardakoðlu: “Dinler birbirinden farklý olduðu sürece anlamlýdýr. Dinlerin özünde birlik ve beraberlik yatar. En önemli deðer, Allah’ýn yarattýðý insandýr. Bizler birbirimizin insan olduðundan yola çýkarak deðer verirsek, birbirimiz daha iyi ve yakýndan anlarýz ki, o zaman aramýzdaki proplemlerimizi daha kolay çözebiliriz. Hepimizin acýma duygusu gibi bir ortak bir duygusu vardýr. Bu ortak deðerlerle Allah tarafýndan dünyaya gönderilmiþ olan insanlar, birbirlerinin kültürel deðerlerine saygý duyarak, birlik ve beraberlik içerisinde yaþamalýdýrlar” dedi. lerine böyle bir anma gününde Bielefeld þehrinin ortasýnda bu çadýrda toplamak benim için bir þerefdir" dedi. IGMG Bölge Dýþ Ýþler Sorumlusu Nihat Köse: "Dinler arasý dialog çok güzel geçti. Bu tür programlarýn yapýlmasýnda fayda var" dedi. Dr. Ýlyas: “Müslüman ve gayri Müslüm kardeþleri bu çadýrda toplu bir kitle olarak görünmektedirler ve toplu halde iftar açýlmasýný beklemeleri beni duygulandýrdý” dedi. Bielefeld Büyükþehir Baþkaný: “Hepimiz bir kardeþiz ben de sizlerin içinde olduðumdan gurur duyuyorum hayýrlý Ramazanlar diliyorum” dedi. Merkez Camii Ýmamý Mehmet Hocanýn okudugu Akþam Ezaný ile oruçlar açýldý ve program sona erdi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr deðerlendirme Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 [email protected] Frankfurt aynasýnda Türkiye Dört gün boyunca dünya yayýncýlarýný bir arada gördük, farklý ülkelerin, inanýþlarýn, zeminlerin etrafýnda dolaþtýk. Bu yýl Frankfurt Kitap Fuarý’nda onur konuðu Türkiye idi. Gelecek yýl sýra Çin’e gelecek. Türkiye tam hazýrlýklý gidemediði Frankfurt aynasýnda geleceðini gördü. Bünyamin Yýlmaz aradeniz’in herhangi bir þehrinde dolaþtýðým hissine kapýldým. Biraz fazlaca sararmýþ yapraklar vardý etrafta. Pelit aðaçlarýyla süslenmiþ çevrenin meyve olarak en yakýn dostu elma. Þehre vardýðýnýzda sizi yaðmurun ardýndan ilk karþýlayan planlý bir þehircilik oluyor. Adeta size yazýlmýþ bir rolü oynar gibisiniz hayatta. Trafikte ortalýðý birbirine katan klakson sesleri yok. Gürültü bir senfoni haline getirilip volümüne müdahale edilmiþ gibi. Gelecek kaygýsýndan ziyade gelecekle ilgili planlama yapýldýðý izlenimi veriyor karþýlaþtýðýnýz her insan. Hatta gurbet ellerde yaþayan bir görevlinin ifadesiyle ‘kriz hesabý bile bugüne ait deðildir. En az seksen yýl sonrasýnýn dalgalanmasýný hesap edip üzülen bir millet’ten söz açýyoruz aslýnda. Evliya Çelebi merhum benim yerime Frankfurt’a gitseydi sanýrým en çok iþin bu yönüne açýlýr, bizi neþelendirecek bilgilere ulaþýrdý. Alýþtýðýmýz güzelliklerin farký Alman dýþiþleri bakaný konuþmasýnda Boðaz köprüsünden bahsediyor. Hani bizim sürekli üzerinden geçtiðimiz -hatta o kadar alýþmýþýz ki elimizdeki gazeteden baþýmýzý kaldýrmadan ilerlediðimiz- güzellikleri var ya, iþte ondan, anlatýþýyla boðazýmýzýn güzelliði gözümün önünden geçiyor. Alman mühendislerin yapýmýnda görev almasýný bile sevinçle K anlatýyor bakan. Frankfurt’u gezerken Main Nehri üzerindeki minyatür denilebilecek ölçülerde boðaz köprüsünün benzerini görüyor, durumu anlaþýlýr hale getirebiliyorsunuz. Savaþýn tarumar ettiði þehirler elbirliðiyle yenilenmiþ ve güçlenmiþ. Tarihi bölgeler ise koruma altýnda. Peki ama neden? Çok ahlâklý bir toplum oluþmuþ da bizim mi haberimiz yok! Bir dönem trenlerle gurbete giden ilk nesil gurbetçilerin çocuklarý, torunlarý artýk söz sahibi olmaya baþlamýþ. Her attýðýnýz adýmda Türklere rast gelebiliyorsunuz. Çoðu artýk iþveren konumuna gelmiþ. Farkli kültürlerin bir arada yaþamasý teoride kolay gibi görünmekle birlikte Almanya’da pratiðe farklý yansýmýþ. Son yýllardaki açýlýmlar bir yana alýnýrsa, biraz kendi içinde korunaklý bir yapýnýn ortaya konduðunu söylemek mümkün. Eðitimli yeni nesiller içinse artýk orasý da bir ‘vatan’. Kuþak çatýþmalarý, yerleþik kültüre adapte olma, sýnýrsýz özgürlük, kimliðini yitirme, kendine ait olaný kurmadan karþýndakine öykünme edebiyatýn, romanlarýn alanýnda büyük hikayelerin ortaya çýkmasýna sebep oluyor. Almanya’daki büyük Türk kuruluþlarý artýk hesapsýz, kitapsýz iþ yapmýyor. Doðaçlama yeteneklerini kurallar dahilinde göstermeye çalýþýyorlar. Ekmek artýk gerçekten de aslanýn aðzýnda. Çoðu Türk için o þaþaalý günler geride kalmýþ. Sistem ucuz iþ gücüne doðudan gelenlerle sahip olunca dýþla- yabileceði kesimleri de Türklerden seçmekte imtina etmiyor. Frankfurt’ta karþýlaþtýðým Alman vatandaþlýðýna geçmeyen pek çok Türk’ün ülkelerine geri dönme arzusunu yüzlerinden okudum, kendilerinden dinledim. Ama ya çocuklar? Doðu ve Batý entelektüelleri buluþtu Almanya’da yaþamak bir bedel istiyor artýk. Bu bedel, Merkel’le geçtiðimiz yýl bizim baþbakanýmýz arasýndaki karþýlýklý konuþmalarýn da baþmaddesiydi. Bütün sýkýntýlara raðmen Almanlarýn Türkiye’yi sevmediðini söylemek yanlýþ olur. Her mevsimine uðramayý adet edinen yaðmur ve kapalý hava, güneþi ulaþýlmaz sevgili haline getiriyor. Pek çok Alman’ýn Türkiye’nin turistik yörelerinde 9 ev sahibi olmasýnýn altýnda yatan sebep de bu. Frankfurt, edebiyatýn, sanatýn içinde yer alanlar için ‘yazma heyecaný’ný kamçýlayan bir þehir. Belki de bu yüzden bu y›l 60.sý düzenlenen Frankfurt kitap fuarý bu þehre çok yakýþýyor. Doðu ve Batý’nýn entelektüel zemininin Frankfurt’ta buluþmasý pek tesadüfi deðil gibi geliyor bana. Artýk paranýn, kapitalin de merkezi gibi algýlanan Frankfurt, adeta þehrin estetiðine katýlan gökdelenlerin zorlamasýyla sakinliðini Euro’nun dayanýlmaz hafifliðine kurban ediyor gibi. Bütün bunlara raðmen bizdeki gibi muamma bir þehir plancýlýðý yok elbet. Havaalanýna çok çeþitli aðaçlar görmeden gidemiyorsunuz. Stadyumu þehrin göbeðine yapýp da ortalðý birbirine katmamýþlar. Ýçinizdeki fanatiði bile kentin trafiðine yerleþtirip keþmekeþ oluþturamýyorsunuz. “Hayat iþten ibarettir”. Ýþte benim en çok korktuðum cümle budur. Frankfurt özelinden Avrupa’ya baktýðýnýzda bu cümlenin adeta gönüllü köleleri gibi görünüyor insanlar. Sabah iþe gidiþte yaþanan trafik, þehrin sessizliðine darbe vurmuyor, iþin önemini herkese belirtiyor. Akþam yaþanan da farklý deðil. Ýþ merkezlerinden oldukça uzakta olan evlerden ise çocuk sesleri dahi sýzmýyor hayata. Almanlarýn en büyük hafta içi eðlencesi iþten eve geliþte patlamýþ mýsýrýný, birasýný alýp TV karþýsýna geçmek. Komþuluklar pek yok. Çünkü artýk evlilikler de yok. Yeni nesil Türklerin dahi alýþtýðý ‘karmaþa’ evliliklerde yaþanýyor. Devletin çocuk parasýný artýrmasý bile insanlarý evliliðe yöneltmiyor. Burada ‘hesap’ devreye giriyor. Uzun sürmeyen evlilikler mal bölüþümü yüzünden iki tarafý da mutsuz hale getiriyor. Sokaklarda köpeðini gezdiren hanýmlara ya da beylere þaþýrmýyorsunuz bile. Evlerde 29. sayi sayfalar 30.04.2009 10 neredeyse bir aile sýcaklýðý deðil de birliktelikler yaþanýyor. Geçici, diyalogsuz, kýsýr, anlýk mutluluklara açýk, uzun vadede büyük bir boþluk duygusu… Hafta sonu ise tüm batý ülkelerinde olduðu gibi burada da karnaval havasý var. Ýnsanlarýn iþten dolayý yaþadýklarý yoðunluðu hafta sonu eðlenceleriyle daðýtýyorlar. Kent, kirli rengini buluyor, eðlence zihinleri ‘normal’i hapsederek teslim alýyor. Uyuþturucu illeti, içlerinde büyük yalnýzlýklar yaþayan ‘çalýþkan’ þehrin gençlerini rehin alýyor. Planlý þehirciliðin bir yansýmasý, yerleþim yerleri, eðlence yerleri, iþ merkezleri, fuar alanlarý, sanat mekânlarý farklý yerlerde. Ýnsanlar karmaþayý bile planlý yaþamak zorunda. Kitap fuarý boyunca dünyanýn her yerinden yayýncýlarý, yazarlarý aðýrlýyor Frankfurt. Türkiye’nin ilgisi pek eski deðil fuara. Daha önce kendi çalýp oynayan kesimlerin, çevrelerin, ellerinde kadehlerle caka satarak ülkelerinde anlattýklarý, muhalif kimliklerine, toplum dýþýlýklarýna destek gibi olan Frankfurt bu yýl Türkiye’den farklý kesimleri aðýrladý. Zihni batýlý gibi iþleyen, yeteneði ise doðulu olan pek çok yazar ve þairin iç acýtýcý maceralarýna þahit oluyorsunuz fuar etkinliklerinde. Türkiye’de hakim kültürü oluþturan inançlý insanlarýn sadece kendi gölgeliklerinde dinlendiðini de fark ediyorsunuz burada. ‘Türkiye’nin renkleri’ öne çýkmýþ fuarda. Kültür ve Turizm Bakanlýðý bu yýl birbirini besleyen farklýlýklara vurgu yapmak istemiþ. Ertuðrul Günay fuar boyunca Türk stantlarýný yalnýz býrakmýyor, yanýndaki Alman yetkililerle yayýncýlar› ve yazarlarý ziyaret ediyor. Türkiye’den katýlan ya- 16:09 Uhr Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir zar ve þairler düzenlenen programlarda konuþuyorlar. Büyük ihtimal, karýþýklýk dolayýsýyla dindar kesimden konuþacak olan yazarýn ismi masada, kendisi yok. Ortada tek baþýna konuþan yazar ise þiirle geleneðin birbirine olan uzaklýðýyla ilgili bir cümle kuruyor. Muhafazakâr yayýncýlarýn çoðu solculara aðýrlýk verildiðini söylüyor. Hüsrev Hatemi’nin hüzünlü sözleri çalýnýyor kulaðýmýza. “Küçük Ýskender kadar….” Ah, yayýncýlar bir de haklý olsa… Türkiye’nin onur konuðu olduðu fuara Türkiye’den katýlmayan yazar ve þairler de var. Katýlanlar ise Türk yayýncýlara ayrýlan yerin yanýndan uzaklaþmýyorlar. Çünkü dýþarýda çok büyük bir dünya var. Bu dünyayla tanýþ olmak yerine tedirginliði, kýzgýnlýðý kuþanmayý tercih ediyorlar. Türkiye’nin onur konuðu olarak aðýrlýðý elbette ki var. Açýlýþ konuþmalarýnda Orhan Pamuk’un sözleri damgasýný vurmuþ fuara. Batýlýlara özendiðini belirten ve azýnlýklarýn sesi gibi algýlanan Pamuk’un konuþmasý, Türkiye’nin kendi içinde özgürlüklerini kýsýtlayan ülke konumuna indirgendiðini gösteriyor. Ýþin kötü tarafý Pamuk bazý konularda haklý. Kitabýný yazarken Youtube’den yararlandýðýný söyleyen Pamuk, mahkeme kararýyla kapandýðý için þu an kitap yazacak olsa Türkiye’de Youtube’dan yararlanamayacaðýný söylüyor. Özgürlüklerin önündeki engellerin çoðu da kalkmýþ deðil. Bu yüzden Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün anlamlý konuþmasý, sýkýntýlý bir yüz ifadesiyle kenarda kalýyor. Statükonun acýsýný sadece siyaset deðil, edebiyat da çekiyor. Açýlýþa katýlan yazarlarýn, yayýncýlarýn çoðu- hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 nu yüzünde ‘daraltýlmýþ alan’ fobisinin izleri var. Fuar alanýnda 10 bölüm var bunlardan birkaçý tadilatta. Geri kalanýnda ise devasa alanlarda dört günde dolaþýlamayacak kadar stantlar var. Dünya yayýncýlarý bir araya geliyor Frankfurt’ta. Amerika kýsmýnda yoðun olarak yayýnevine ayrýlan yerlerdeki masalara bakýyorsunuz. Boþ yer yok. Karþýlýklý farklý ülkelerden yayýncýlar oturmuþ anlaþmalarýný yapýyorlar. Türkiye’den çok az yayýncý hazýrlýklý gelmiþ. Kaknüs Yayýnlarý’ndan Muhammet Çiftçi alýnmýþ randevularý olduðunu, görüþmelerin de çoðunun olumlu geçtiðini söylüyor. Türkçe dýþýnda diðer dillere uzak duran yayýncýlar ise belki ‘çocuklarý’nýn zamanýnda tam bir yayýncý kaynaþmasý ve anlaþmasý olabileceðini söyleyerek hayýflanýyor. Almanya’nýn fuara çok iyi hazýrlandýðýný söylemeye bile gerek yok. ‘Düzen’li, ‘plan’lý bir fuar yaþandý Frankfurt’ta. Kudsi Ergüner ve ekibinin Goethe Divaný çalýþmasý Türklerin yaný sýra Almanlarýn da ilgisini çekti. Yabancý ülke stantlarýnýn bir bölümünü Yusuf Kaplan’la gezdik. Hayýflandýðýmýzý söylemeye gerek var mý? Tekdüze bir Türkiye bölümünden sonra tasarým ve zengin içerikle oluþturulmuþ farklý ülkelerin stantlarýnda ‘boy ölçümüzü alarak’ geziniverdik. Fuar boyunca yapýlan sinema gösterimlerinde unutulan “Dinle Neyden” filminin gösterimi de Ýngilizce altyazýlý olarak yapýldý. Asým Gültekin’le komiks bölümünü ve Uzakdoðu yayýnevlerinin stantlarý arasýnda dolaþtýk. Cafcaf dergisini gördük Bakan Günay’ýn elinde ve komiks standýnda. Batýlý Pamuk, doðulu Coelho! Rasim Özdenören, hazýr- deðerlendirme lýklý gelinmesi halinde çok þey yapýlacaðýný söyledi otel lobisinde bir araya geldiðimizde. Cihan Aktaþ, ‘hayret’ makamýný kuþanmýþtý. Hayat Yayýnlarý standý neredeyse çeþitli tv kanallarýnýn program üssü gibiydi. Türk yayýncýlar acemiliði atma telaþýnda. Umuyorum gelecek yýllarda çok daha hazýrlýklý gelecekler ve dünyayý bizimle tanýþtýracaklar. Almanya’dan Türkiye farklý görünüyor. Buradaki yazarlarýn fikir ayrýlýðý orada görünmüyor bile. Anlayabildiðimiz, Türkiye’nin artýk geçmiþiyle, gelenekleriyle barýþmasý gerektiði. Sol yazarlarýn da artýk geçmiþleriyle kavga etmemeyi öðrenmesi gerekiyor elbet. Almanya’dan onlarýn da alacaðý dersler olmalý. Alman yayýnevi stantlarýný dolaþýrken ilgiden boðulan Orhan Pamuk’un kitaplarýnýn Almancasýný imzalarken gördüm. Tanýdýk gelmedi sahne. Sadece yazarýn ismini biliyordum o kadar. Biraz ilerlediðimde ise Simyacý’nýn yazarý Paulo Coelho’yu gördüm. Daha doðrusu ne kadar benziyor dedim. Çünkü Ýslam dünyasýndan bir yayýnevinin tasarýmý hoþ standý içinde kahvesini yudumluyordu. Çevresindeki gençlerle çok tatlý bir sohbet ortamý oluþturmuþtu. Az sonra kendisine tespih hediye edildi. Gözlerinin içi güldü. Dille deðil ama kalben bir olmuþ, anlaþmýþtýk Coelho ile. Pamuk’la batýya gitmek yerine Coelho ile doðuya gitmeyi tercih etmiþtim ve çok da mutlu olmuþtum. Yüzü gülen bir yazar gördüm yahu. Batýlý gibi kasmamýþ kendini, neþeli, hoþsohbet. Almanya baskýcý bir Türkiye’nin izlerinin Batý’da dolaþtýðýna dair fotoðraflar sundu bize. Entelektüel dünyada güzellikleri ve köklü geçmiþinden ziyade askeri ve siyasal düzlemde yaþanan sarsýntýlarý ile gün- deme gelen bir Türkiye. Bir de yazarlarýmýzýn yaþadýklarý, ya da yazdýklarý acýlarý paylaþmasý, bu ülkede güzel þeyler olmuyor sonucunu doðuruyor. Eh, Ýslâm köklü geleneðini bile Orhan Pamuk’un tercümelerinden okuyan Batý’nýn doðuyu anlamasý mümkün müdür? Bir tane kendi geçmiþinin farkýnda olan ve dünyaya onu anlatmaya çalýþan yazarýmýz yok mudur? Entelektüel Ýslamcýlarýn artýk kendilerini böylesi zeminlerde ifade etmesi gerekiyor. Yani büyük düþünmek gerekiyor. Tatminsiz dünyanýn ‘hikmet’ arayýþý Frankfurt’a gelmeyen ya da oradan memnun olmayan yazarlarý, yayýncýlarý anlayabiliyorum. Biz kendi küçük dünyamýzda çok mutluyuz. Ama dünya oldukça küçüldü ve hakim kültür diðerlerini eziyor. Çünkü ‘bilgi’ sümenaltý edilmiþ. Sanal ve oluþturulmuþ bilgi hakiki bilgiyi gizlenmek zorunda býrakmýþ. Frankfurt bu yýl bize ‘onur’lu bir ayna tuttu. Herkes almasý gerekeni alacak. Peki biz bu fuardan hangi hisse ile ayrýldýk? Koskoca bir Osmanlý’nýn bakiyesi olarak aðýr bir yük taþýyan devin küçük adýmlarýný gördük Frankfurt’ta. Çabalarýmýz çok az. Gücümüz yetersiz. Tercüme etmeyi, tercüme edilmeye tercih etmiþiz. Dilimiz çok kekre. Derdimizi ifade edemiyoruz. Kendimizi tam tanýyamadýðýmýz gibi tanýtma hedeflerimizi de belirginleþtiremiyoruz. Ýç dünyamýzýn zenginliðini ‘tatminsiz’ bir dünyaya sunarken geri geri gitmek yerine ileriye doðru gidebilsek, dünyaya da faydamýz olacak. Frankfurt aynasýnda benim görebildiklerim bunlar. Dilerim yayýncýlarýmýz, yazar ve þairlerimiz daha zengin görüntüler elde etmiþlerdir. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya aha önce bunu Lale Akgün yapmýþtý, Wolfgang Schäuble de. Þimdi ise ayný þeyi Münster’deki Ýslam din dersi profesörü olan Muhammed Sven Kalisch yapýyor. Federal Almanya’da kamu hayatýnýn önde gelen aktörleri, teþkilatlanmýþ Ýslamî dinî cemaat temsilcilerinin istek ve gerekçelerine artýk daha fazla bir mazeret üretemeyeceklerini anlayýnca, sürekli olarak Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu efsanesinin arkasýna sýðýnýyorlar. Peki, görüþlerini paylaþtýklarýný ima ederek kendilerine emin bir þekilde atýfta bulunduklarý bu sessiz çoðunluk kim? Herþeyden önce bu sessiz çoðunluk ne yapar? Prof. Kalisch örneðini ele alalým. Ýslam din dersleri öðretmenlerini eðitim görevinden alýndýktan sonra, Die Zeit gazetesi ile yaptýðý bir söyleþide þu unutulmayan sözleri söylemiþti: “Masa örtüsünü ben parçalamadým. Ancak, tam da Ýslamî derneklerin bu sert tepkisi sonrasýnda, bu kuruluþlarla çalýþýp çalýþmamanýn bir anlamý olup olamayacaðý sorusu gündeme geliyor. D ale Akgün tut es, Wolfgang Schäuble tut es auch und auch Muhammed Sven Kalisch, seines Zeichens Professor für Islamkunde in Münster, tut es jetzt auch. Immer wieder verstecken sich Akteure des öffentlichen Lebens in der BRD hinter einer mysteriösen schweigenden Mehrheit der Muslime, wenn sie den Argumenten und Forderungen der Vertreter der s.g. organisierten muslimischen Religionsgemeinschaften nichts mehr entgegen zu setzen haben. Wer aber ist denn bloß diese schweigende Mehrheit und vor allen was macht die, die sich auf diese berufen so sicher, dass sie deren Vor-stellungen teilen würde. Nehmen wir nur mal das Beispiel von Professor Kalisch. Der sagte nach seiner Abberufung als Ausbilder für künftige Lehrer für islamischen Religionsunterricht in Zeit Interview mit der folgende denkwürdigen Sätze: „Ich habe das Tischtuch nicht zerschnitten. Aber gerade nach der hars- L 16:09 Uhr Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu Çünkü bu kuruluþlar hiç bir þekilde Almanya’da Müslümanlarýn çoðunluðunu temsil etmiyorlar. Müslümanlarýn sessiz çoðunluðunun, aksini düþündüðüne eminim.” Buna göre, Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu sanki kendisi gibi düþünüyormuþ. Yani, Ýbrahim, Musa, Ýsa ve Muhammed (aleyhimusselam) gibi peygamberlerin varlýðý belgelenemezmiþ, Kur’an aslýnda bir Hristiyanî metin imiþ. Diðer dinlerin olduðu gibi Ýslam da, karmakarýþýk bir hayatýn üstesinden gelmek için sadece bir koltukdeðneyi imiþ. Ýlginçtir ki, kendi bilimselliðini öne çýkaran Profesör, önemli bir konuda kamuoyunu aydýnlatmadan ortalýkta býrakýyor: Anlaþýlmasý zor düþüncelerini destekleyen hangi deneysel araþtýrma bu düþüncelerinin, sessiz çoðunluk tarafýndan desteklendiðini ortaya koyuyor? Oðuz ÜÇÜNCÜ Ama ne var ki, Bertelsmann Vakfý’nýn daha yeni açýkladýðý ve 18 yaþýndan büyük temsilî özelliði olan 2000 Müslüman arasýnda yaptýðý “Religionsmonitor 2008 - Muslimische Religiosität in Deutschland” isimli özel araþtýrmasý baþka bir dili konuþuyor. Ýþte bir kaç ilginç rakam: Araþtýrmaya göre Almanya’da yaþayan Müslümanlarýn yüzde 90’ý dindar. Hatta bunun yüzde 41’i oldukça iyi dindar. Yüzde 5’i dindar deðil. Bu dindarlýk seviyesine göre de, dinî kurallara riayet ederken farklý uygulamalar ortaya çýkýyor. Domuz eti yeme yasaðýna uyanlarýn oraný yüzde 86. Yüzde 58’i de hiç bir zaman alkol almadýklarýný belirtirlerken, Müslümanlarýn üçte ikisi Ramazan orucu, Hac, Zekat ve gýdalarýn haram ve helalliði ve güsül gibi dinî emir ve yasaklarý çok, hatta çok çok önemsiyor. Müslümanlarýn yüzde 34’ü, ayda en az bir kez cemaatle namaza veya Cuma namazýna gidiyor. Yüzde 60’ý günlük namaz kýlarlarken yüzde 28’i de sürekli olarak 5 vakit namaz kýlýyor. Bununla birlikte, Bertelsmann Vakfý’nýn araþtýrmasýna göre, Almanya’da Müsülümanlarýn dindarlýðý iki önemli vasfý daha ortaya koyuyor: Çoðulculuða saygý ve farklý fikirlere müsamaha. Sürekli olarak Almanya’daki Müslümanla- Die schweigende Mehrheit der Muslime... chen Reaktion der muslimischen Verbände stellt sich die Frage, ob es wirklich sinnvoll ist, mit ihnen zusammenzuarbeiten. Diese Ver-bände repräsentieren ja bei Weitem nicht die Mehrheit der Muslime in Deutschland. Ich glaube, die schwei-gende Mehrheit der Muslime denkt anders.“ Demnach scheint die schweigende Mehrheit der Muslime wohl auch wie er zu glauben, dass die Existenz der Propheten Abraham, Moses, Jesus und auch Muhammad nicht zu beweisen ist, dass der Koran ursprünglich ein christlicher Text ist und das der Islam, wie übrigens jede andere Religion auch, sowieso nur als Lebenskrücke für die Bewältigung eines komplexen Lebens zu verstehen ist. Interessant nur, dass der auf seine Wissenschaftlichkeit so bedachte Professor die Öffentlichkeit im Unklaren darüber lässt, welche empiri-schen Studien seine Wahrnehmung von einer se- ine abstrusen Ideen unterstützenden aber eben schweigenden Mehrheit stützen. Nun, die jüngst veröffentlichte Sonderstudie “Religionsmonitor 2008 - Muslimische Religiosität in Deutschland” der Bertelsmann Stiftung, bei der 2.000 Muslime ab 18 Jahren repräsentativ befragt wurden, spricht eine andere Sprache. Hier ein-mal ein paar beeindruckende Zahlen: Laut Studie sind 90% der in Deutsch-land lebenden Muslime religiös, davon 41% sogar hochreligiös. 5% sind nichtreligiös. Mit Blick auf die Konsequenzen dieser Religiosität fällt die unterschiedliche Akzentsetzung bei der Beachtung religiöser Vorschriften auf. Das Verbot des Verzehrs von Schweinefleisch wird von 86% nach eigenen Angaben eingehalten. 58% geben an, niemals Alkohol zu trinken. Das Fasten im Ramadan, die Pilgerfahrt, die Pflichtabgabe, die Speisevorschriften oder die rituellen Reinheitsgebote werden von zwei Drittel aller Muslime als ziemlich oder sehr wichtig angesehen. 34% der Muslime nehmen mindestens einmal im Monat am Gemein-schafts- bzw. Freitagsgebet teil. Das persönliche Gebet praktizieren 60% der Muslime täglich; dem fünfmaligen Pflichtgebet in vollem Umfang kommen 28% nach. Insgesamt, so die Erkenntnis der Studie der Bertelsmann Stiftung, ist die hohe Religiosität der Muslime in Deutschland gepaart mit einer sehr pluralistischen und toleranten Ein-stellung. Hier genau liegt wohl die Wahrnehmungsverzerrung derjenigen, die sich immer wieder auf die s.g. schweigende Mehrheit der Muslime in Deutschland berufen. Sie verwechseln bewusst oder vielleicht sogar unbewusst die Toleranz und den Respekt dieser Menschen für einen pluralistischen Diskurs mit einer Zu-stimmung zu ihren 11 rýn sessiz çoðunluðuna atýfta bulunanlarýn algýlama çarpýtmasý tam olarak burada yatýyor. Müslümanlarýn çoðulculuða saygýsý ve farklý fikirlere müsamahasýný kendi ilginç fikir ve inanç anlayýþlarýna destek ile karýþtýrýyorlar. Bay Schäuble, Bayan Akgün ve hatta Profesör Kalisch’in tartýþma örneðinden hareketle, þu “örgütlü Müslümanlar” denilen Müslümanlar, yani “söz alan azýnlýk”, açýklanan bu rakamlara göre, Almanya’da Müslümanlarýn ezici bir çoðunluðunun kendileri gibi düþündüðünü tam olarak öne sürebilirler. Ama, Ýslamî kuruluþlar ve temsilcileri bunu söylemeyi tercih etmiyorlar. Bu temsilciler daha çok, kendi üyeleri adýna ve bu üyelerin vekaletiyle söze sarýlýyorlar. Ancak bu görevle, arkalarýnda, formel olarak herhangi bir cemaate baðlý olmayan Müslümanlarýn da desteðinden emin olarak, Ýslam’ýn hem hukukî hem de toplumsal entgrasyonunu temin etmek için çalýþýyorlar!!! merkwürdigen Ideen und Glaubensvorstellungen. Ausgehend von den Argumentationsmustern von Herrn Schäuble, Frau Akgün und auch Professor Kalisch könnten die s.g. „organisierten Muslime“, also wenn man so will, die „wortergreifende Minderheit“, auf Basis der veröffentlichten Zahlen genauso behaupten, dass sie die mit den von Ihnen öffentlich vertretenen Glaubensvorstellungen für die über-wältigende Mehrheit der Muslime in Deutschland spricht. Darauf verzichten die islamischen Religionsgemeinschaften und ihre Vertreter. Vielmehr ergreifen sie das Wort Namens und im Auftrag ihrer Mitglieder und versuchen mit diesem Mandat, die rechtliche und gesellschaftliche Integration des Islam in Deutschland voranzubringen. Allerdings mit der Überzeugung, dass ihnen auch die Unterstützung der Muslime gewiss ist, die sich nicht formell irgendeiner Gemeinschaft angeschlossen haben!!! 29. sayi sayfalar 30.04.2009 12 GMG 2008 Kurban Kampanyasý’nda görev alan kesim ve daðýtým gönüllüleri kampanya ile ilgili son hazýrlýklarý yapmak üzere Kerpen’de buluþtu. IGMG Genel Merkezi’nde yapýlan Kurban Kampanyasý kesim ve daðýtým görevlileri toplantýsýnda selamlama konuþmasý yapan Genel Baþkan Yavuz Çelik Karahan, bu sene 24. Kurban Kampanyasý’ný gerçekleþtirdiklerini, dünyanýn her tarafýndan mazlum ve maðdurlara ulaþmak üzere hizmetlere devam ettiklerini vurgularken, hizmette görev alan gönüllerinin Avrupa’daki Müslümanlarýn temsilcileri olduklarýnýn altýný çizdi. Tüm hizmetlerde Allah’ýn (c.c) rýzasýný gözet- I rankfurt bölgesi Haiger DÝTÝB Anadolu Camii, ibadet bölümleri, derslikleri ve diðer kültürel hizmet alanlarýyla birlikte tamamlanarak hizmete açýldý. Açýlýþ törenine, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frakfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Genç, Basýn Yayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen, kilise yetkilileri, bölge DÝTÝB dernekleri din görevlileri ve dernek yöneticileri ile çok sayýda vatandaþ iþtirak etti. Dernek Baþkaný Hacý Ýpek’in Anadolu Camii ile ilgili verdiði bilginin ardýndan, T.C. Frankfurt F 16:09 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 IGMG Kurban Kampanyasý gönüllüleri bir araya geldi tiklerini, bunun hiç akýldan çýkarýlmamasý gerektiðini belirten Karahan, ümmet þuuru içerisinde dayanýþmanýn devamýnýn önemine vurgu yaptý. IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü ise toplantýda yaptýðý konuþmada, küresel kriz nedeniyle bu kampanyanýn daha da bir önem kazandýðýný, yoksulluðun daha da arttýðýna dikkat çekti. Kurban Kampanyasý vesilesiyle yapýlan yardýmýn sýnýrlý olduðunu kendilerinin de bildiðini, ancak bunun bir duruþun iþareti olduðunu ifade eden Üçüncü, “Yeryüzünde adaletsizlik ortadan kalkmadýðý müddetçe kurban taþýmaya devam edeceðiz, amacýmýz yeryüzündeki adaletsizliði ortadan kaldýrmak” dedi. IGMG Sosyal Hizmetler Baþkaný ve Kurban Kampanyasý Sorumlusu Ali Bozkurt, bu hayýrlý ve bereketli hizmet için gönüllü olarak katýlan görevlilere teþekkür etti ve kampanyanýn baþladýðýný bildirdi. Bu yýl daha önceki ülke ve bölgelere ilaveten Çin’de Doðu Türkistan’ýn yaný sýra diðer bölgelere Moritanya’nýn da dâhil edildiðini belirten Bozkurt, her yýl ülke ve kurban sayýsýnýn arttýrmayý hedeflediklerini ifade etti. Kurban kesim görevlisi olarak bu yýl 200’den fazla gönüllünün Avrupa’daki Müslümanlarýn elçileri olarak, baþta Türkiye olmak üzere, dünyanýn her yerine hizmet için gideceðini bildiren Bozkurt, Kurban Kampanyasý’ndaki asýl hedefin, DÝTÝB`den Haiger’e Yeni Cami Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn yaptýðý konuþmasýnda, “Büyük bir yardýmlaþma örneði gösterilerek ibadete açýlan bu eserin, plan aþamasýndan, açýlýþýna kadar emeði geçen bütün hayýrsever vatandaþlarýmý kutluyorum” dedi. T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan da konuþmasýnda, “Öncelikle bu Pazar gününde, davetimize iþtirak edip, buraya gelerek bizleri onurlandýrdýðýnýz için hepinize teþekkür ediyorum. Bugün burada bölgemizde faaliyet gösteren camilerimizin bir yenisini açmýþ olmanýn verdiði mutlulukla toplanmýþ bulunmaktayýz. Bu açýlýþýn herkese hayýrlý olmasýný diliyorum. Cami sayýsýnýn artmasý, bir bakýma birlik ve beraberliðin en üst seviyede gerçekleþmesi anlamýna da gelmektedir. Hakikaten bugün itibaryle geldiðimiz noktaya kolay gelinmedi. Teþkilatýmýzýn bu seviyeye gelmesinde gerçekten çok büyük emekler harcandý. Ben huzurlarýnýzda bir kez daha Alman resmi makamlarýna, Alman komþularýmýza, dernek yetkililerimize ve bütün vatandaþlarýma teþekkür ediyorum. Cami; insanlarý bir araya toplayan, problemlerine çare bulduðu, insanlarýn kültürlerinin geliþtiði, insanlarýn dostluklarýnýn oluþtuðu, insanlarýn eðitim aldýklarý yer demektir. Camiler sosyal faaliyetlerimizin Alman dostlarýmýz ve komþularýmýz tarafýndan davet edilerek gösterildiði yerlerdir. Ayrýca camilerimiz, hanýmlarýmýzýn bir araya geldiði, eðitim aldýðý, aldýklarý eðitimi yine kendi dostlarýna, arkadaþlarýna aktardýðý yerlerdir. Bu anlattýðýmýz çerçevede, biz camilerimizi uyumun merkezleri olarak görüyoruz. Bu caminin yapýlmasýnda emeði geçen herkese tekrar teþekkür eder, hepinize saðlýk ersenlik ve mutluluk dileklerimle saygýlar sunarým” dedi. haber kiþilere 3–5 kilo et daðýtýmý olmadýðýný, aksine, bu projenin Allah’ýn (c.c) rýzasýný kazanmayý amaçlayan bir ümmet buluþmasý ve dayanýþmasý olduðunu bildirdi. 2007 senesi Kurban Kampanyasý’nýn tanýtýmýna yönelik 5 dilde hazýrlanan tanýtým filminin de izlendiði programda, hazýrlanan bu tanýtým CD’lerinin ve kurban gönüllülerinin gidecekleri ülkelere getirecekleri afiþ, þeker, poþet gibi malzemelerin de daðýtýmý yapýldý. Kurban Kampanyasý gönüllülerinin kamera ve fotoðraf çekimleri konusunda da bilgilendirildikleri toplantý, katýlýmcýlarýn dilek temennilerini iletmeleri ile sona erdi. Arslan ayrýca, Haiger DÝTÝB Anadolu Camii Dernek Baþkaný Ýpek’i baþarýlarýndan dolayý kutlayarak, DÝTÝB adýna bir plaket takdim etti. Haiger DÝTÝB Anadolu Camii’nin açýlýþ kurdelasý, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frakfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Genç ve diðer davetliler tarafýnda kesilerek hizmete açýldý. Açýlýþ sonrasý davetlilerle birlikte cami gezildi ve cami müþtemilatý hakkýnda bilgi verildi. Program, Kadýn Kollarý’nýn hazýrladýðý ikramýn misafirlere sunulmasýyla sona erdi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya nsanoðlu Allah tarafýndan yaratýlmýþ bir varlýk olarak bir çok nimetlerle donatýlmýþtýr. Bu nimetlerden bazýlarý beden saðlýðý, ruh saðlýðý, yemek ve içmek gibi envayi çeþit nimetlerdir. Fakat lutuflar ve ihsanlar bununla sýnýrlý deðildir. Allah-u Teala’nýn insanoðluna vermiþ olduðu en büyük nimetlerden birisi hiç kuþkusuz AKIL nimetidir. Þimdi ise akýl kavramý üzerinde biraz duralým. Akýl vardýr, zeka vardýr, us vardýr bir de fikir vardýr. Bunlarýn hepsi soyut olarak eþ anlamlara gelseler de aralarýnda ince de olsa farklar görülmektedir. Her akýl sahibi insan ille de zeki olmasý anlamýna gelmez. Fakat her zeki insan muhakkak bir akýla sahiptir. Demek ki zeka akýla bina edilmiþtir. Bazý insanlarýn ise aklý vardýr, fakat maalesef fikri yoktur. Fikir sahibi olmak ve fikir adamý olabilmek yine her insana nasip olmayan bir nimettir. Bu kelimeler Türkçemizde farklý yerlerde kullanýlýr. Mesela bir çocuða: “Akýllý dur! Uslu dur! Yaramazlýk yapma!” deriz. Fakat “Zekalý dur! Fikirli dur!” dememiz biraz abes olur. Kelimeler hak ettikleri yerlerde ve hak ettikleri þekilde kullanýlmalýdýr. Zeki olmak, hatta üstün zekaya sahip olmak büyük bir nimet olmakla beraber, ayný anda insana büyük bir “bela” da olabilir. Yani zeki olmak o zekaya sahip olan insana günlük hayatýnda bir takým sýkýntýlar getirebilir. Buna en iyi örnek olarak rahmetlik üstad Necip Fazýl Kýsakürek’i verebiliriz. Adamcaðýz üstün ve keskin zekasýndan dolayý yaþam süreci içinde bir takým sýkýntýlara maruz kalmýþ, hýzlý ve geniþ düþünmesinden dolayý diðer insanlar tarafýndan hak ettiði bir þekilde anlaþýlmama sýkýntýsýný çeken bir zattýr. Evet, hakikaten de insan bildiðini bilinmiþ sanýr ve karþýsýndaki muhatabýný kendi açýsýndan gördüðü için, kendi derecesine göre ölçer... Allah Rasulu: “Kellimin nase ala kaderi ukulihim!”, yani insanlarla akýl derecesine göre konuþun diye ifade buyurmuþtur. Bu peygamber tavsiyesi bizlere – o yüce ve eþsiz zatýn söylemiþ Ý 16:09 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Aklýmýzý kullanmadýðýmýzdan dolayý hesaba çekilmek... olduðu her söz gibi- büný kullanmayýp yapmýþ yük bir öðretidir. Bu olduklarýndan dolayý sözlerden ibret ve ders deðilde, aklýný kullanýp almak ise bizim için kayapmamýþ olduklarýnçýnýlmaz bir vazifedir. dan dolayý da hesaba Allah Rasulu ne diyor, çekilecektir ve bu akýl niye diyor? Bu soruyu nimetinden yeterli ve kendimize sürekli sorgerekli bir þekilde istifamamýz gerekir. Hadisde etmemeyiþinin hesaleri hafife almayalým. býný hiç þüphesiz verHer birinde derin bir mek mecburiyetindemanadan ziyade gündir. Çünkü mesuldur, lük hayatýmýz için yarsorumludur. Ayrýca bu dýmlar vardýr. sadece “Ýlahi Kanunda” Stj. Av. Selma Öztürk deðilde, günümüzün Ýnsanlarla akýl seviyesine göre konuþun ceza kanununda da demekle evvelen insanböyledir. Özel sorumluleri bir muameleye iþarettir. larýn akýl derecelerinin Bilinçli, þuurlu ve mutevazi luk taþýyan kiþi gerektiði farklý ve ayný olmadýðý anlý- (alçakgönüllü) bir müslü- yerde ve anda gereken eyyoruz. Bir çocukla yaptýðý- man da muhakkak ve mu- lemde bulunmadýðý için damýz bir konuþmayla bir er- hakkak böyle davranýr. ha aðýr bir ceza görür. Megenle yaptýðýmýz bir sohbet Evet, akýl Allah tarafýn- sela Alman ceza kanunuelbette ayný olamaz. Bir dan verilmiþ olan bir nimet nun 13’üncü maddesinde profesörle yaptýðýmýz bir olduðuna göre, mahþer gü- (§13 StGB Unterlassen) bu konuþmayla bir ummiyle nü her nimet için hesaba çe- böyledir. Ýhmal suçu dediyaptýðýmýz bir konuþma yi- kileceðimiz gibi, iþte bu ni- ðimiz suçtur bu. Yani eðer ne ayný olamaz, olmamalý- metten dolayý da hesaba çe- bir insan yaptýðý daha doðdýr. Kullanýlan kelimeler ve kileceðiz. Bu durumu Al- rusu yapmadýðý bir iþten tarz muhataba göre özel se- lah-u Teala kendisi bizzat dolayý o iþte taþýmýþ olduðu çilmelidir. Burada bir yanlýþ Tekasur suresinin son aye- özel bir sorumluluðu varsa, anlaþma olmasýn efendim! tinde “Summe letuselunne o sorumluluðu gereði yasaBu insanlarý küçümseme yevme izin anninneim” lara göre daha aðýr bir suç veya onlara deðer verme- ayetiyle açýk bir þekilde tey- iþlemiþ olur. me anlamýna gelmez. Bila- kitle ifade ediyor zaten. KiDemek ki herkes (ve hekis! Bu onlara asýl hak ettik- þi Hesab-ý Kebir’de sýrf aklý- pimiz) elinde olan imkan- 13 larla akýl denen bu nimeti saðlýklý ve gerekli bir þekilde kullanarak kendi üzerine düþen ferdi vazifesini yani Allah’a karþý olan kulluk görevini yerine getirmekle mükelleftir, buna mecburdur. Kur`an-ý Kerim’de Allah-u Teala defalarca kitabýný okuyanlara ve o kitaba inananlara þu sorularý yöneltmiyor mu? “Efela tea’gýlun”, Efela tetefekkerun”, Efela tezekkerun”. Yani Allah-u Teala “Siz (hiç) düþünmez misiniz?” demekle “Düþünün!” diyor bizlere. Bu istifham dediðimiz sorularýn içinde derin manayla birlikte cevapta vardýr. Bu suallar insaný düþünmeye teþvik eder ve etmelidir. Ayný zamanda hem öneri, hem de ikaz mahiyetindedir. Yaradanýn seçmiþ olduðu usül budur iþte. Kelime-i Þehadeti anlayýp hakkýyla yerine getirmek istiyorsak, aklýmýzý hakkýnca kullanmamýz lazým. Bu taktirde mahþer günü bazý iþlerimiz daha da kolaylaþacaktýr, inþaallah. La Ýlahe Ýllallah demekle iþ bitmiyor efendim, asýl iþ o zaman baþlýyor. Bir de üstüne Muhammed Rasulallah ilavesinde bulunursak, gerisini aklýnýzý kullanýp sizler düþünün artýk... 29. sayi sayfalar 30.04.2009 14 .C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, Nürnberg DÝTÝB Eyüp Sultan Camii Konferans salonunda, T.C. Münih ve Nürnbeg Baþkonsolosluklarý Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma bölgelerinde görev yapan din görevlileri ile bir araya geldi. T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal, T.C.Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Akþit ve T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi T 16:09 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Prof. Dr. Bardakoðlu Nürnberg’de Din Görevlileri Ýle Bir Araya Geldi Mustafa Temel’in de hazýr bulunduðu toplantýnýn açýlýþ koýnuþmasýný, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan yaptý. Arslan konuþmasýnda: “sözlerime baþlamadan önce, Sayýn T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanýmýz’ý herkes adýna hoþgeldiniz diyorum. Ayaklarýnýn tozuyla Zat-ý Alilerine buraya getirdiðimiz için kendilerinden özür diliyorum. Avrupa’da özellikle Almanya’da hizmetlerimiz çok önemli bir noktaya gelmiþtir. Almanya’da, 13 Din Hizmetleri Ataþesi, 550 si kadrolu, 200’si de geçici süreli olmak üzere 750 görevlimizle birlikte hizmetlerimize devam ediyoruz. Almanya’da toplam olarak 887 DÝTÝB derneðimiz mevcut olup, bunlarýn 750’sinde camii bulunmaktadýr. Diðerleri daha çok sportif faaliyetler yapan dernekleriTeþkilatýmýzýn hizmetleri hem vatandaþlarýmýzýn nezdinde, hem beraber yaþadýðýmýz Alman dostlarýmýz nezdinde, hemde diðer kesimler tarafýndan övgüyle söz edilmektedir” dedi.mizdir. T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal da konuþmasýnda, Sayýn T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu’nu Nürnberg’de görmekten duyduðu mutluluðu ifade ederek, : ” Sayýn Baþkaným, DÝTÝB dernekleri hem kendi sahasýnda uzman olan din görevlilerimizle, hem de derneklerimizin yaptýðý etkinliklerle vatandaþlarýmýzýn büyük takdir ve teveccühlerini kazanmýþtýr. Bu yönüyle DÝTÝB, adeta bir köprü vazifesi ifa etmektedir” dedi. T.C. Diyanet Ýþleri Baþ- haber kaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu da toplantýda yaptýðý konuþmasýnda: “DÝTÝB kendi bünyesinde bulunan din görevlilerimizle Almanya’nýn her bölgesinde hizmet sunan önemli bir kuruluþtur. Bizim asýl amacýmýz, yeni nesillere en iyi hizmeti verebilmektir. Onlar bizlere emanettir. Hem almancaya hakim olmalý, hem de güzel türkçemizi en iyi bir þekilde konuþmamýz gerekir. Ancak böyle olduðumuz takdirde bulunduðumuz toplumda bir deðerimiz olur. ” dedi. Toplantý, Nürnberg DÝTÝB Eyüp Sultan Camii Kadýn Kollarýnýn hazýrladýðý ikramýn misafirlere sunumuyla sona erdi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr 1) BORPOWER® nedir? BORPOWER® olaðanüstü Tribolojik özellikleri olan nano teknolojik bir yaðlayýcýdýr. BORPOWER® tüm 4 zamanlý araçlarda kullanýlabilen, katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý katkýsýdýr. BORPOWER® etkinliðini, içerdiði nano kristal yapýdaki aktif maddeleri Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un özellikleriyle ortaya koyar. BORPOWER® Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un olaðanüstü özelliklerini kullanarak, motordaki sürtünmeyi, kaplama ve bilye yataðý etkisiyle minimum düzeye indirir. 2) BORPOWER ® kullanýmýnýn aracýma ve bana saðladýðý fayda ve kazanýmlar nelerdir? BORPOWER® olaðanüstü etkileri olan bir nano yaðlayýcýdýr. BORPOWER® motordaki aþýrý ýsýnmayý önleyerek, yað yakmayý ve buharlaþmadan kaynaklanan yað kaybýný önler, yaðýn kullaným ömrünü artýrýr ve bu ýsý dengelemesi ile optimal bir verim sunar. BORPOWER® sürtünme ve aþýnmalarý azaltarak; yakýt tüketimini azaltýr, motorun kullaným ömrünü artýrýr ve motorun daha sessiz çalýþmasýný saðlar. BORPOWER® egzoz gazlarýný minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda saðlar. BORPOWER® motor iç yüzeyini 9 Mohs sertliðinde ve 6-8 atom kalýnlýðýnda bir film tabakasý ile kaplayarak; ýsý ve yüksek basýnçtan oluþan dislokasyon hareketlerini tamamen önler ve Metalin Dinamik-Termik direncini artýrýr. Sürtünme ve Aþýnmayý azaltan bu etkili koruma oluþan enerji kayýplarýný tamamen kazanýma dönüþtürerek performans artýþý saðlar. 3) BORPOWER® kullanýmý aracýmýn motorunda hasara yol açar mý? BORPOWER®da bulunan Aktif maddeler kimyasal etkileþim sunmazlar. Bu parçacýklar nano kristal özelliðindedir yani çok küçük boyutta olmalarýndan dolayý motorda hiçbir yeri týkamazlar. BORPOWER® ´da bulunan aktif maddeler motorda oluþan yüksek ýsý ve basýnçlarda bile özelliklerini kaybetmezler, stabil kalýrlar. Böylelikle BORPOWER® istenmeyen ve hasara yol açabilecek etkiler ortaya koymaz. 4) BORPOWER®´in piyasadaki diðer benzer ürünlerden farký nedir? BORPOWER® katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý katký maddesidir. Örneðin içerdiði aktif maddelerden biri olan Nano Bor katý yaðlayýcý maddeler arasýnda en düþük sürtünme deðerine sahiptir. BORPOWER® nano yaðlayýcý olarak tamamen fiziksel bir etkileþim tarzý ortaya koyarak piyasada bulunan diðer yaðlayýcý ürünler ile karþýlaþtýrýldýðýnda bir çok farklýlýk sergiler. Bu farklýlýklarý Ürünler - BORPOWER® bölümünde ayrýntýlý olarak inceleyebilirsiniz. 5) BORPOWER® kullanýmý motor yaðýnýn etkisini azaltýr mý? BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn etkisini azaltmasý söz konusu deðildir. Bilakis motor için saðladýðý fayda ve kazanýmlarýnýn yani sýra motor yaðýnýn ömrünü de %100 artýrýr. 6) Yüksek performanslý sentetik motor yaðlarýyla çalýþan motorlarda BORPOWER® kullanýmýnýn sonuçlarý nelerdir? BORPOWER®´da bulunan mineral yað bu yaðlarýn etkisini azaltýr mý? Motor yaðlarýnýn temel görevi Seite 15 -BORPOWERKAFA AUTO GÜVENCESÝYLE MÜÞTERÝLERÝMÝZE HÝZMET VERMEYE DEVAM EDÝYORUZ motorun hareketli parçalarý arasýnda yaðlayýcý bir film tabakasý oluþturup sürtünmeyi azaltmaktýr. Bu yaðlayýcý film ortadan kalkýp metal metal ile sürtünürse motordaki aþýnma ve sürtünmeden doðan ýsý oluþumu çok yükselir ve sonuçta kýsa sürede hasarlara yol açar. Maalesef motor yaðlarýnýn optimal bir yaðlayýcý film oluþturma kabiliyetleri büyük ölçüde yaðýn sýcaklýðýna baðlýdýr. Ýdeal bir motor yaðý, kýþýn motorun çalýþtýrýlmasýnda (-30°C) ve 250 Km/s hýzla otobanda (motorun hareketli parçalarýnda bir kaç yüz °C) hep akýþkan ve ayný zamanda kaplayýcý özelliðinde olup aralýksýz ve eþit yaðlayýcý bir film oluþturur. Çalýþma sýrasýnda stabil kalarak yanmaz. Reel bir motor yaðý hiç bir zaman bu taleplerin hepsini birden optimal karþýlayamaz. Piyasada bulunan motor yaðlarý bu taleplerin sadece belirli bölümlerini karþýlayabilmektedir. BORPOWER® kullanýmýyla motor, yað filminin yaný sýra katý yaðlayýcý bir katman tarafýndan korunur. Yað filminin koptuðu yerlerde bile çok sert, pürüzsüz, sýcaklýk ve basýnca dayanýklý Bor partikül tabakalarý birbiriyle sürtünür ve kapladýklarý metal parçalarý aþýnmadan korurlar. Oluþan sürtünme sýcaklýðýnýn iletilmesi için yaðlayýcý bir tabakanýn gerekliliði devam eder. BORPOWER® bu özellikleriyle motor yaðý BORPOWER`IN FAYDALARI - 15%`E KADAR YAKIT TASARRUFU SAÐLAR (ORTALAMA 10%) - MOTORUN GÜCÜNÜ YAKLAÞIK 9% ARTIRIYOR - MOTOR YAÐI`NIN KULLANIMI ÝKÝ KAT ARTIYOR. YANÝ 15.000 KM`DE BÝR YAÐ DEÐÝÞTÝRÝYORSANIZ BORPOWER`Ý KOYDUKTAN SONRA 30.000 KM`DE BÝR YAÐ DEGÝÞTÝRECEKSÝNÝZ. - MOTOR YAÐINDAN %100 TASARRUF. - YAÐ SICAKLIÐI %30 AZALIR. - MOTORDAKÝ SÜRTÜNMELER %70 AZALIR, BU BAKIMDAN HEM MOTORUN ÖMRÜ %100 UZAR HEM DE MOTORUN YAÐ EKSÝLTMESÝ EN AZA ÝNER. - MOTORDA MEYDANA GELEBÝLECEK PASLANMALAR EN AZA ÝNER. - SÜRTÜNME %70 AZALDIÐI ÝÇÝN, MOTORUN SESÝ AZALIR. - MOTORUN SICAKLIÐI DÜÞER VE MOTOR CONTASI (ZYLINDERKOPFDICHTUNG) ARIZALARI EN AZA ÝNER. - EKSOZ`DAN ÇIKAN KÝRLÝ GAZ CO2 %15 AZALIR VE DOÐAYA DAHA AZ KÝRLÝ GAZ BIRAKMAYI SAÐLAR. - TAKSÝCÝLER, TRANSPORT FÝRMASI OLANLAR VE ÇOK KÝLOMETRE YAPAN KÝÞÝLER DAHA FAZLA TASARRUR EDER. - PKW`LERDE 1000 EURO`YA KADAR LKW`LERDE 2500 EURO`YA KADAR YÝLLÝK TASARRUF IMKANI. Not: Bizden alýnan PORPOWER`in faydasýnýn olmadýðýný söyleyen müþterilerimize bir yað deðiþimini parasýz yapýyoruz. Böylece müþterimiz hiçbir maddi zarara uðramýyor. Sattýðýmýz ürüne güveniyoruz!. Ayrýntýlý bilgi için: www.nnt-nanotechnology.com Bor Power kullanýcýlarý Bor Power`dan kaynaklanabilecek hasarlara karþý 2 Milyon Euro`ya kadar sigortalýdýr. BAYERN`DE TEK YETKiLi SATICI Bayern`de bayilikler verilecektir. Nürnberg, Landshut, Ingolstadt, Kempten, Garmisch, Augsburg, Rosenheim, Regensburg, Passau, Coburg, Halle, Hof. KAFA AUTO (Fahrettin YAVUZ) DAIMLERSTR.10 . 85748 GARCHING bei MÜNCHEN Tel.: 089-327 07 738 . Fax.: 089-327 07 740 Handy: 0178-2696997 www.kafaauto.de . [email protected] için bir performans artýrýcý etki göstererek kullanýcýya daha az maliyetli ve yaðlama özelliði daha az olan konvansiyonel motor yaðlarýný kullaným olanaðýný sunar. Kullanýlan yüksek performanslý motor yaðý, yaðlama görevinin dýþýnda baþka görevler yerine getiriyor olsa bile BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn özelliðini deðiþtirmez. BORPOWER®´da bulunan mineral yað (bir þiþe BORPOWER®‘da yaklaþýk 162 cm³) yüksek performanslý motor yaðýna oranla çok az miktarda olduðundan katýldýðý yaðýn etkisini deðiþtirmez. 7) BORPOWER® gereðinden fazla kullanýlýrsa, örneðin 5 Litre motor yaðýna 250 ml.den fazla miktarda BORPOWER® eklenirse sonuçlarý ne olur? BORPOWER®´in fazla miktarda kullanýlmasý motorda hasar oluþturmaz. Aksine aþýnmalara karþý daha etkili bir koruma saðlar. Gerçi bahsi geçen daha fazla etkinlik normal kullaným miktarýna göre az bir farktýr. Yakýt tüketimini daha fazla düþürmesi de görülebilmektedir ama garanti edilemez. En düþük fiyata en optimal etki, öngörülen dozaj (5 litre motor yaðýna 250 ml. BORPOWER®) ile elde edilir. 8) BORPOWER ® kullanýmýnda dikkat etmem gereken noktalar nelerdir? Konuyla ilgili ayrýntýlý bilgiyi sitemizin Ürünler–Kullaný bölümünde bulabilirsiniz. 9) BORPOWER® motor içerisinde nasýl çalýþýr? BORPOWER® aktif madde olarak bor elmas tozu (MCDP) ve nanobor (NBN) içerir. MCDP-Kristalleri yüksek basýnç altýnda pürüzlü metal yüzeylere sýkýca preslenir, mikron mertebesinde boþluklarý doldururlar ve elmas sertliðinde, pürüzsüz koruyucu bir film tabakasý oluþtururlar. Nanobor bu yüzeyleri kaplayan MCDP katmanlarý arasýnda ayrýyeten bir katý yaðlayýcý etkisi gösterir. Preslenmemiþ olan MCDP-kristalleri MCDP tabakalarý arasýnda bilye yataðýnda gibi yuvarlanarak sürtünmeyi daha da azaltýr. MCDP-kristallerinin çapý 0,5 ila 5 nanometre arasýndadýr. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16 Mehmet Demir GMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Teþkilatýnýn düzenlediði Bosna gezisi tek kelime ile muhteþem geçti. Bir otobüs dolusu yüreði genç, kendisi dinç ekiple, tarihin derinliklerine, ecdad yadigarý eserleri temaþa etmek, yakýn bir tarihteki acýmasýz eserlere þahidlik etmek üzere zevkli ve heyecanlý bir yolculuk yapýldý. Yol boyunca ilahiler, marþlar, yarýþmalar, fýkra anlatýmlarý eþliðinde: “Önce vezirler diyarý Travnik þehri gezildi, daha sonra meþhur Bosna kebabý ikram edildi. Daha sonra kalplerin attýðý, yüreklerin I 16:09 Uhr Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinden Bosna Gezisi çarptýðý, Osmanlý`nýn takriben 200 sene hüküm sürdüðü, daðlarla çevrili, yemyeþil bir tabakayla örtülü, içerisinde beyaz kelebekler olan þehitler diyarý Sarajevo`ya varýldý. Türk üniversitesinde okuyan iki gencimizin rehberlik ettiði programým dolu ve bir o kadar da zevkli geçti. Hakk davasý uðruna ülkesini düþmana teslim etmeyen baþta Aliye Ýzzetbegoviç olmak üzere þehitlikleri ziyaret ederek, Yasinler okundu, dualar edildi, gözyaþlarý ile çimenler sulandý. Savaþ anýnda sebze pazarý olan ve yaklaþýk 70 kiþinin hayatýný kaybettiði can pazarýný, rehberlerimiz yaþananlarý anlatýrken, dinleyenler hüzünlendiler. Köprüsüyle meþhur Mostar þehri ve müthiþ manzarasýyla, daðýn dibine kurulan Sarý Saltuk tekke ziyaretleri yapýldý. Gezinin son akþamý Morica Han`da Bosna Kahvesi ikramý eþliðinde genel bir deðerlendirme imkaný oldu. Bir asra yakýn ömrüyle yaþayan bir tarih olan, nice tarihi olaylara tanýklýk eden Nimet Teyze`yi dinleme, tarihin derinliklerine dalma fýrsatýmýz oldu. Sohbetinde Milli Görüþ`ün desteðini hiç unutmadýklarýný, dua ve yardýmlarýyla kendilerini unutmayan din kardeþlerine teþekkür etti. Ardýndan IGMG Kuzey gezi haber Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri bu doyumsuz geziyi tertip eden Bölge Gençlik Baþkanýný tebrik edip, tüm imkanlarýmýzla gençliðin yanýndayýz dedi. Son olarak IGMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Baþkaný Ufuk Ulun unutulmaz bir geziyi nasip ettiði için Allah`a þükür ederek, geziye katýlanlara tebrik ve teþekkürlerini sundu. Kafýle en kýsa zamanda böylesine doyumsuz bir gezinin tekrar düzenlenmesini istirham ederek, emeði geçen bölge yöneticilerine þükranlarýný sundular. 6 günlük gezinin ardýndan kafile salimen evlerine geri döndüler. 29. sayi sayfalar haber 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 17 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 18 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya erhum Aliya Ýzzetbegoviç Ýstanbul’da Baðcýlar Belediyesi’nin düzenlediði iki günlük bir sempozyumla anýldý. Ýstanbul Baðcýlar Belediyesi Bosna-Hersek’in kurucu Cumhurbaþkaný Merhum Aliya Ýzzetbegoviç’i iki süren süren bir sempozyumla andý. Bir “yabancý” devlet adamýnýn bir baþka ülkenin belediyesi tarafýndan anýlmasý için gerçekten de olaðanüstü bir þeylerin olmasý gerekirdi. Fakat, söz konusu kiþinin Aliya Ýzzetbegoviç olmasý onu yabancýlýk”tan çýkarýp “bizden” birisi haline getirmesi, yani o olaðanüstü þeylerin hepsinin de var olduðunu gösteriyordu. Aslýna bakýlýrsa, burada olaðanüstülük de yok. Ýzzetbegoviç’in hayatý boyunca verdiði özgürlük ve hakikati anlama/anlatma mücadelesi bu olaðanüstülüðü kapsadýðý gibi, olaðanlaþtýrýyordu da. Merhum 19 Ekim 2003 tarihinde bu dünyaya gözlerini kapattý. Giderken sadece, özgürlüðü uðruna büyük müdacedeleler vererek kurtlar sofrasýndan kurtarmak için didindiði Bosna’yý deðil, tüm Müslümanlarý yetim býrakarak gitti. Bosnalý çocuklarýn “dedo”su ve bütün bir ülkenin “babo”su bu çaðda hikmet pýnarlarýnýn yolunu, “doðu”dan da, “batý”dan da beslenerek, lâkin mensubu bulunduðu Ýslâmî kültür süzgecinden geçirerek açmak için çabaladý. Yazdýklarý, söyledikleri ve en önemlisi de davranýþlarý hep “hikmet”ten bir þeylerle doluydu. “Doðu”yu da, “Batý”yý da eleþtirmeyi bir görev bilmiþti. Vefatýnýn 5. yýlýnda Bosna ve Türkiye’den toplam 27 M onn’da yapýlan 13. Metropolis Konferansý’nda konuþan Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble, Alman Göç Politikasýnýn yanlýþlarýný kabul etti Konferans’ta Göç ve Entegrasyon hakkýnda konuþan Schäuble, “Evet, sosyal ve kültürel arka planý dikkate almadan Türkiye, Ýtalya ve Portekiz gibi ülkelerden insanlarý ülkemize getirmemiz hataydý. Çünkü biz kalacaklarýný düþünmemiþtik” dedi. Konuþmasýnda AB Göç Anlaþmasýna deðinen Schäuble, dýþ sýnýrlarýn daha güvenli hale getirilmesi gerektiðini, kanunsuz göç engellenmediði takdirde göç kelimesinin top- B 16:09 Uhr Seite 19 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Aliya Ýzzetbegoviç’i anarken tebliðcinin anlatýmý ile Aliya Ýzzetbegoviç bir düþünür, bir devlet adamý, bir özgürlük aþýðý olarak ve “Doðu ve Batý Arasýnda Ýslam” kitabýnýn yazarý olarak ele alýndý. Oðlu Bakir Ýzzetbegoviç, yakýn mücadele arkadaþlarýý, Prof. Ýsmet Kasimagiç onu anlatýrlarken, yine yol arkadaþý Prof. Cemaleddin Latiç onu “Batý’daki Ýkbal” olarak fikirlerini tahlil etti. Merhumu, yakýndan tanýma fýrsatý bulan ve iþgal ve saldýrý döneminde Bosna’ya hizmetleri geçen Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, IHH Baþkaný Bülent Yýldýrým, Sakarya eski Milletvekili Dr. Süleyman Gündüz, gazeteci Mehmet Koçak ve Ýstanbul eski Milletvekili Hüseyin Kansu ile Mazlumder Eski Baþkaný Cevat Özkaya da Ýzzetbegoviç’in hayatýndan etkileyici kesitler sundular. Ýlhan BÝLGÜ Onun özellikle, büyük acýlarýn çekildiði, çocuklarýn bile öldürüldüðü, kadýnlarýn tecavüze uðradýðý menfur savaþ ve iþgal dönemindeki, hikmetli sisayet ve idaresi ile bir bilgelik örnekliðine vurgu yapýldý. Bu anlamda, çaðdaþ diplomaside, vermiþ olduðu büyük mücadele ile bilgeliði hakettiðine vurgu yapýldý. Merhum Ýzzetbegoviç Türkiye’de “Bilge Kral” olarak tanýmlanmak istendi. Fakat bilgeliði ve krallýðý bilenler bu iki tanýmlamanýn, söz konusu olan kiþi Ýzzetbegoviç olunca birbiriyle tamamen zýtlaþýyor. O bilgeydi, amma kral asla deðildi. Partisinin ve hükümetinin toplantýlarýnda herkes onu övme yarýþýna girerken o, ken- disini eleþtirmeyi de biliyordu. “Düþmanlarýnýza kin tutmayýn. Ama, yaptýklarýný da unutmayýn,” öz deyiþi onun kendi mücadele arkadaþlarýna yaptýðý eleþtiri olduðu kadar bir yol haritasý idi de. Meselâ, Mostar köprüsünün yýkýlmasýnýn arkasýndan þehrin Birleþmiþ Milletler idaresine verilmesi sýrasýnda yaptýðý konuþmada önce, beþ yüzyýllýk hoþ görünün bu köprülü þehir anlamýndaki þehirde neden yýkýldýðýnýn da bilinmesini istedikten sonra, saldýrgan kendileri olmadýðý halde þunlarý söyleyebiliyordu: “Nehirlerin üzerindeki köprüleri yenibaþtan inþa etmek için, önce insanlarýn kalbinde onlarý yeniden yeþertmeliyiz. Biz buna hazýrýz.” Tam da savaþýn çirkinliðinin ve mel’unluðunun sür- Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble, “Alman göç politikasý tarihi ihmallerle dolu” lumda olumsuz anlama sahip olacaðýný belirtti, ancak göçün tehdit olmadýðý, aksine bir zenginlik olduðunu vurguladý. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Entegrasyon Bakaný Armin Laschet, farklýlýklarý zenginlik olarak nitelerken, Duisburg’ta yapýlan caminin baþarýlý bir entegrasyonun örneði olduðunu ifade etti ve “burada kalýcý bir þeyler inþa edenler, kalýcýdýrlar” dedi. Yazar Ralph Giordano’nun cami yapýmý ile ilgili sözlerini “endiþe verici” olarak nitele- yen Laschet, Ýslam’ý “köktendinci” olarak niteleyen Giordano’nun tartýþmalarý alevlendirdiðini, açýklamalarýn “neredeyse ýrkçý” olduðunu belirtti. Bunun yaný sýra “Westdeutschen Allgemeinen Zeitung” da yer alan bir haberde Washington’daki Göç Politi- kalarý Enstitüsü Baþkaný Demetrios Papademetriou’nun, Alman ekonomi harikasýnýn “misafir iþçilerin” inayetiyle oluþan ekonomik bir baþarý olduðu, ancak insanlýk açýsýndan baþarýlý olduðunun söylenemeyeceðini ifade ettiði belirtildi. “Küreselleþmiþ Dünyada Mobilite, Entegrasyon ve Geliþme” Bonn’da 13.sü gerçekleþtirilen Uluslar arasý Metropolis Konferansý’nýn Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Entegrasyon Bakanlýðý tarafýndan 19 düðü sýrada kurmaya çalýþtýðý ordusuna, her bir askerin kin ve öfke ile dolu anda verdiði ilk emir “Onlarýn ordularý, her þeyi yapabilir ve hiç bir þeyle mukayyet deðildir. Fakat, sizler, hukuka baðlý olmak zorundasýnýz” olabiliyordu. “Savaþ istemiyoruz! Lâkin saldýrgana da teslim olmayacaðýz.” “Tüm savaþlar kirlidr,” diyerek de savaþmaktan kaçýnmadýklarýný, gerekirse özgürlük uðruna savaþacaklarýný ancak, düþmanlarýnýn kirlerine bulaþmayacaklarýný vurguluyordu. Yine intikam intikam sesleri ile çýnlayan Bosna’da bir bilgelik örneði sergiliyordu: “Bana yaptýklarýndan dolayý düþmanlarýmý affedebilirim. Ama kadýnlarýmýza ve çocuklarýmýza yaptýklarýný asla.” Ýþte Ýzzzetbegoviç’in bu bilgeliðinin krallýk vasfýna büründürülmesine de karþý çýkýldý bu sempozyumda. Önce T.C. Milli Eðitim Bakaný Hüseyin Çelik karþý çýktý buna. Mealen, “Krallýk ve bilgelik yan yana bulunmaz. Kendisinde bilgelik bulunan Ýzzetbegoviç’e ise krallýk hiç yakýþmaz,” diyen Çelik’in bu yorumu hem büyük takdir aldý hem de sempozyumun ilerleyen bölümlerinde konunun daha da iyi tartýþýlmasýna öncülük etti. Yoðun bir programla hatýrasý yad edilen Merhum Aliya Ýzzetbegoviç kenidisini ise þöyle tanýmlýyordu: “Dinî açýdan Doðu’lu, eðitim bakýmýndan Batýlý’yýz. Kalben bir dünyaya, aklen diðerine ait bulunuyoruz... Bana gelince. Ben kendime Avrupa’lý Müslüman olduðum cevabýmý verdim ve bu tanýmlamada kendimi rahat ayakkabýlar içindeki biri gibi hissediyorum.” düzenlendiði, Uluslararasý Metropolis Projesi’nin Araþtýrma, Politika alanlarýnda yapýlan göç ve çoðulculuk çalýþmalarýný birleþtiren bir forum olduðu belirtildi. Projenin amacýnýn ise göç ve çoðulculuk alanlarýnda akademik araþtýrma kapasitelerinin geliþtirilip desteklenmesi ve bu araþtýrmalarýn hükümetler tarafýndan diðer organizasyonlarý destekleme amacýyla kullanýlmasý olduðu belirtiliyor. Konferansta ayrýca katýlýmcýlarýn önemli konularý tartýþma imkânlarý olduðu kaydedilirken, araþtýrma ve siyaset noktalarýnda eksikliklerin tespit edilerek yeni iletiþim aðlarý geliþtirildiði belirtiliyor. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr 20 GMG Genel Merkez’inde gerçekleþtirilen ve bu yýl beþincisi düzenlenen Kur’an-ý Kerim Okuma Yarýþmasý yoðun bir manevi atmosfer içinde geçti. Son derece heyecanlý ve çekiþmeli geçen program, bir önceki yýlýn birincisi olan Esma Serin’in okuduðu Kur’an-ý Kerim ile baþladý ve IGMG Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra Dizman haným topluluða selamlama konuþmasý yaptý. Öncelikle topluluða iþtiraklerinden dolayý teþekkür eden Z. Dizman: “Müslüman fertler olarak bizim en ulvi gayemiz Yüce Rabbimizin Kitabýný okumak, anlamak ve O’nun koyduðu prensipler istikametinde yaþamaktýr. Ne mutlu bu genç kýzlarýmýza ki, Kur’an-ý Kerim’i büyük bir aþk ve þevk ile okumayý kendilerine en güzel meþgale olarak seçmiþler... Kendilerini tebrik ediyorum, baþarýlarýnýn devamýný C.Allah’dan diliyo- I uisburg’ta inþa edilen Almanya’nýn en büyük caminin açýlýþýnda konuþan Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble Ýslam’ýn Almanya’da yerli olduðunu vurguladý “Westdeutschen Allgemeinen Zeitung” adlý gazeteye cami yapýmý ve Almanya’da Ýslam konularýnda demeç veren Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble, “Ýslam bu ülkenin parçasýdýr, camide bunun görünen iþaretidir” dedi. Almanya’nýn ülkede yaþayan azýnlýklara karþý hoþgörülü olduðunu, ancak Almanya’nýn çoðunluðu Hristiyan ülke olduðunun da açýk olduðunu belirten Schäuble, camii yapýmýnýn abartýlmamasý, toplumun korkularýnýn da ciddiye alýnmasý gerektiðini ifade etti. Kuzey Ren Vestfalya D Seite 20 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 Ýslam Toplumu Milli Görüþ (IGMG) Kadýn Kollarý’nýn Düzenlediði Avrupa Kur’an-ý Kerim Okuma Yarýþmasý’nýn 5.si Yapýldý rum. Anne ve babalarýný, onlarý yetiþtiren deðerli hocalarýný,uzak yakýn demeden proðramýmýza iþtirak eden bölge baþkanlarýmýzý, yöneticilerimizi, üyelerimizi ve bütün misafirlerimize hoþ geldiniz diyorum. Kur’an’a hürmet eden ve yaþanmasý için gayret gösteren herkesden Allah razý olsun. 5.sini gerçekleþtirdiðimiz yarýþmamýz öncelikle tüm bölgelerimizin arasýnda gerçekleþtirildi. Daha sonra yapýlan elemelerde 6 bölgemiz (Berlin, Ruhr A, Würtenberg, Paris, Köln, K. Ruhr) finale kaldý. Kur’an okuma yarýþmalarýnýn bütün bölgelerimizde yapýlmasýný ve kýzlarýmýzýn bu istikamette yetiþtirilmesini arzuluyoruz. Teþkilatlarýmýz bu hususta çok daha duyarlý olmalýdýr. Biraz sonra yarýþmaya geçecek ve daha sonra da jüri neticeyi açýklayacak. Ancak özellikle belirtmeliyim ki, bu finale katýlan kýzlarýmý- zýn hepsi gönüllerimizin birincisidir. Bu manada yarýþmacýlarýmýzýn hepsini gönülden tebrik ediyorum. Aslolan burada birinci olmak deðil, Allah katýnda en iyilerden olmak ve Kur’an ile amel etmektir.” dedi. Kadýn Kollarý Baþkaný Z. Dizman’ýn selamlama konuþmasýný tamamladýktan sonra yarýþmaya geçildi ve yarýþmacýlar sýrasýyla, önce ezberden daha sonra da yüzünden okuyuþlarýný baþarý Federal Ýçiþleri Bakaný Schäuble: “Almanya’da daha fazla camiye ihtiyacýmýz var” Eyaleti Baþbakaný Jürgen Rüttgers, ülkede daha fazla cami olmasýný, ancak görünür olmalarýný istediklerini belirterek, Müslümanlarý küçük Asya’daki kilise yapýmlarýný desteklemeye çaðýrdý. Bunun yaný sýra dinlere karþý daha fazla saygý talebinde bulunan Rüttgers, “Köklere baðlý olan herkes, fundametalist deðildir” dedi. Rheinland Protestan Kilisesi Baþkaný Nikolaus Schneider, Türkiye Diyanet Ýþleri Baþkaný’ndan Türkiye’de daha fazla din özgürlüðü talebinde bulu- nurken, cami yapýmý eleþtirilerinin kulak ardý edilmemesi gerektiðini savundu. Protestan Kilisesi üyelerinin kiliseler kapanýrken nasýl olurda büyük camiler yapýlýr diye kendisine sorduklarýný belirten Schneider, söz konusu kiþilere bu hissiyatlarýna uygun yaklaþýlmasý gerektiðini ifade etti. Giordano’dan gizli “Ýslamlaþma” uyarýsý Öte yandan cami yapýmýna karþý seslerde yükseliyor. Yazar Ralph Giordano, temsil gücü yüksek camilerin yapýmýný entegras- yon karþýsýnda kimliðin korunmasý anlamýna geldiðini savunurken, gizli “Ýslamlaþma”ya karþý mücadele çaðrýsýnda bulundu. Giordano ayrýca cami haber ile yaptýlar. Jürinin deðerlendirmesi için ara verildi. Proðramýn ikinci bölümü Ruhr A Bögesi’nden B. Özbay hocahanýmýn Kur’an tilaveti ile baþladý. Bu esnada deðerlendirmesini tamamlayan jüri sonuçlarý açýkladý. Buna göre, Berlin Bölgesi’nden Zülal Çelebi birinciliði elde ederken, Ruhr A Bölgesi’nden Rümeysa Yalçýn ikinci , Würtemberg Bölgesi’nden Betül Tülay Ateþ üçüncü oldu. Paris Bölgesi’nden Medine Daþ, Köln Bölgesi’nden Dilek Bayrak ve Kuzey Ruhr Bölgesi’nden Büþra Çatal ise dördüncü ilan edildiler. Dereceye girenlere hediye ve ödülleri IGMG Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra Dizman tarafýndan takdim edildi. Program, Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý baþkaný Cahide Yýlmaz’ýn yaptýðý dua ve yarýþma birincisi Zülal Çelebi’nin okuduðu Kur’an-ý Kerim’i ile sona erdi. yapýmýnýn yasaklanmasý yönünde bir adýmýn bu yönde ilk adým olabileceðini belirtti. Irkçý Hareket “Pax Europa”nýn Baþkaný Udo Ulfkotte’de bir gazete için kaleme aldýðý yorumda Duisburg’taki cami yapýmýný eleþtirirken, o bölgeden Avrupa deðerlerinin uzaklaþtýðýný savundu ve Müslümanlarýn kendilerine uymalarý gerektiðini iddia etti. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 haber rankfurt bölgesi Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii’nin temeli düzenlenen törenle atýldý. Temel atma törenine; T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, Limburg Belediye Baþkaný adýna Meclis Üyesi Anita Buckard, Limburg Hýristiyan Kiliseler Ýþbirliði Baþkaný Heinz Münz, Katolik ve Protestan kilise temsilcileri, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Genç, BasýnYayýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü Ekrem Ceþen, Frankfurt bölgesi DÝTÝB dernekleri din görevlileri ve dernek yöneticileri ile çok sayýda Türk ve Alman davetli iþtirak etti. Türk ve Alman milli marþlarýnýn okunmasýnýn 16:09 Uhr Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 F unucu Kadir Çataklý açýlýþ Kur´an-ý Kerim´inin ardýndan yoklamayý yaptý. Daha sonra toplantýda IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri Þube Baþkanlarýna gayretli çalýþmalarýndan dolayý teþekkür ederek konuþmasýna baþladý. Baþkan Ýleri ynümüzdeki aylardaki prog- S er sene Almanya`da 3 Ekim gününde Açýk Cami Günleri düzenlenmekte. Bu sene de düzenlenen etkinliklerde Alman misafirlere hem kültürümüzü ve hem de dinimizi tanýtýcý etkinlikler yapýlmaktadýr. Zengin yiyecekleri ile göz H Limburg’da Temel Atma Heyecaný ardýndan, Kur’an-ý Kerim tilaveti ile baþlayan programda Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii Dernek Baþkaný Ýslam Hamdi Dündar ve Din Görevlisi Cihangir Bilgi yeni cami hakkýnda bilgiler verdiler: Dündar ve Bilgi, 450 metrekare üzerine çifte minareli ve kubbeli inþa edilecek cami iki kattan oluþacaðýný ifade ederek, “Caminin sadece ibadethane ile sýnýrlý kalmayacaðýný, yanýsýra eðitim, kültürel ve sosyal alanlarda da çalýþmalarýn yapý- lacaðýný“ belirttiler. Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn da, camiler merhametin, sevginin, birlik ve beraberliðin merkezleri olduðunu söyledi. Akýn, camilerimizin inþasýnda emeði olan herkesten Allah razý olsun. Hayýrlý ve uðurlu olsun” dedi. Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan Türkçe ve Almanca yaptýðý, konuþmasýnda, temelini atacaklarý Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii’nin kendi görev süresi dolmadan açýlýþýný da yapmak istediðini dile getirdi. Birlikte yaþamý ve uyumu destekleyen her konuda birlikte çalýþmaya ve yardýmcý olmaya hazýr olduklarýnýn vurgulayan Arslan, “DÝTÝB entegrasyonu destekliyor. Artýk Almanya’daki Müslümanlar ibadetlerini arka mahallelerde, barakalarda ifa etme dönemi bitmiþtir. Artýk Almanya genelinde yeni, modern, kubbeli ve minareli camiler yapmaktayýz. Ayrýca, dernekle- IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þube Baþkanlarý 2. ÞBT`de Beraberlerdi ramlarýn hedefini açýkladý. Geçmiþ programlarý deðerlendirdi. Birim baþkanlarý birim açýklamalarýný ve bilgilendirmeyi þube baþkanlarýna aktardýlar. IGMG Kuzey Ruhr Böl- ge Eðitim Baþkaný Mahmut Engel günümüzde eðitimin önemini ve geleceðimizde bu yaptýðýmýz eðitimin büyük rol oynadýðýný anlattý. Sonra deðerlendirme konuþmasý yapan IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ileri: “BYK´mýn birim bilgilendirmede verdikleri açýklama siz baþkanlarým için çok önemlidir. Siz baþkanlarým da buradan aldýðýnýz bilgileri IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinde 3 Ekim Coþkusu kamaþtýran Türk mutfaðý Almanlarýn dikkatini topladý. Bu yýl deðiþik bir Açýk Kapi Günü uygulayan IGMG Kuzey Ruhr Þubeleri Almanlara yönelik ‘Gül Muhammedim’ adlý Almanca kitapçýk verdiler. Görevliler ise Ýslam´ý ve namazý anlatýrken Alman ziyaretçiler merakla dinlediler. 21 rimizi birer cazibe merkezi haline getirilmelidir. Derneklerimizde uyum ve kültürel kurslara, sportif faaliyetlere aðýrlýk verelim. Camilerimiz herkese açýktýr. Açýklýk güven getirir. Böyle bir eserin ortaya çýkmasýnda en büyük emek, en büyük pay sizlerindir. Ben de bu payýnýza dualarýmla iþtirak etmek istedim. Baþta dernek baþkanýmýz ve din görevlimiz olmak üzere, bu güzel caminin yapýmýnda emeði geçen herkese teþekkür ediyorum” dedi. Konuþmalarýn ardýndan, Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii’nin temeline ilk harç, Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan ve Frankfurt Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn ve diðer Alman davetliler tarafýndan konuldu. ÞYK´da deðerlendirmenizi istiyorum. Tekrar BYK´ma ve siz deðerli baþkanlarýma tesekkür ederim.“ dedi. Kur´an-ý Kerim ile baþlayan program yine Kur´an-ý Kerim ile kapandý. Ardýndan da Bölgenin vermiþ olduðu ziyafet ile sona erdi. Daha sonra da Cuma namazýný dikkatle izlediler. Almanca okunan hutbeyi de dinlediler. Ardýndan da Türk mutfaðýndan faydalandýlar ve herþeyden çok memnun kaldýklarýný dile getirerek camilerden ayrýldýlar. 29. sayi sayfalar 22 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 özel 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya arfedilen bir ifadenin, sürekli kliþelerin tekrarlandýðý tartýþmalara yol açtýðýný gözlemlemek aslýnda þaþýrtýcý. Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi’nin (KRM) Münster Dinî Araþtýrmalar Merkezi’nin (CRS) danýþma kurulundan ayrýlma kararýndan sonra ortaya çýkan tepkilerde de ayný durumu yaþýyoruz. Tekrarlanan bir þekilde sürekli olarak Müslümanlarýn çoðunluðunu temsil yetkisine hakký olmamakla itham edilen KRM, ayrýca bilim düþmanlýðý, otoriterlik, gericilik ve akýl dýþýlýk ile suçlanýyor ve kendini Ýslam adýna haklý çýkarmak durumunda býrakýlýyor. CRS kýsaca “Münster Westfälische Wilhelm Üniversitesi Din bilimleri Araþtýrmalarý ve Öðretimi görevini üstlenmiþ”, ayrýca “Dinlerarasý ve Kültürler arasý sorunlarý ve Araþtýrma Perspektiflerini oluþturma”1 konusunda derinleþmekle yükümlü ve 2003 Aralýk ayýnda açýldý. CRS’e ayrýca “dinî cemaatler tarafýndan þikayet konusu olan, çoðunlukla niyet yokluðundan deðil, aksine gerekli kurumlarýn mevcut ve yeterli bilgi sahibi olunmamasý nedeniyle “dikkate alýnmama” ile mücadele etmek için” bir kurul eklenmiþtir.2 Hamburg’tan pek de bilinmeyen ancak gündemde olan konular nedeniyle tanýnmaya baþlanan bir Ýslam bilimcisi ve Ýslam dinini seçmesinden sonra Muhammed adýný alan Sven Kalisch Münster Üniversitesi’nde görevlendirilmiþti. Þiî mezhebinin Zeydîye koluna mensup olan Kalisch, böylece Almanya’da ilk “Ýslam Dini” bölümünün baþýna getirilmiþ oldu. Zamanýn Bilim Bakaný Hannelore Kraft bölümün açýlýþýnda “Münster böylece federal çapta bir ilke imza atarak Ýslam dersi konusunda öðretmen yetiþtiren ilk yüksek okul olmaktadýr” demiþti. Ýslam Konseyi Baþkaný ve ayný zamanda KRM dönem Sözcüsü olan Ali Kýzýlkaya, KRM’in kuruldan ayrýlma sebebi olarak “Ýslam öðretisinin temel esaslarý ile CRS müdürünün kamuoyuna açýkladýðý düþünceleri arasýnda var olan önemli ayrýlýklarý” göstermiþti. S 16:09 Uhr Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Peygambersiz Ýslam din dersi olamaz Muhammed Sven Kalisch meselesi Kein Islamunterricht ohne den Propheten Der Fall Muhammad Sven Kalisch Ali METE • [email protected] Kýzýlkaya ayrýca, Mart 2007 tarihinden bu yana KRM’e üye birliklerin etkisinin dondurulduðu, bu nedenle KRM’e üye birliklerin Müslüman öðrencilere Münster üniversitesindeki bölümde okumayý tavsiye edemeyeceklerini açýklamýþtý.3 Kalisch ile ortak çalýþmanýn sona ermesine neden olan sözlerinin bazýlarý þunlardý: “Ýslam kaynaklarýnýn haber verdiði gibi, erken Ýslam tarihinin kýsmen veya tamamen kurmaca olduðunu düþündürecek iyi sebepler var. Böylece, Muhammed’in tarihî bir kiþilik olduðunun kabullenilmesi noktasýnda kesinlik ortadan kalkmýþ oluyor. Muhammed’in tarihte yaþamýþ olmasý halinde de, bana göre Muhammed, belki de Muhammed’in kiþiliðinin inþasýnýn oluþturulmasýnda bir örnek olan Tevrat’ýn tamamýyla tarihî olmayan Musa’sýndan daha az mistik deðildir.?4 “Yeni bir din, daha eski bir dinden ayrýlarak tezahür edebilir ve böyle bir süreçte kurucu bir figürün olmasý da þart deðildir. Siyasî unsurlar da rol oynamýþ olabilir.”5 Kalisch bu arada dinleri “koltuk deðneði” olarak algýlamakta ve onlarý “kiþiye çok þey verebilen ancak yeni bilgiler ýþýðýnda sürekli eleþtirel yaklaþýlmasý gereken ruhçu gelenekler” olarak görmekte ve faydalý ve iyi olduklarýný belirtmekte, ancak, onlardan uzaklaþabilmenin de öðrenilmesi gerektiðini ifade etmektedir.6 Bu tartýþma, Ýslam konusunda tartýþmaya uymayan 23 Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 birçok çaðrýþýmý uyandýrmasý nedeniyle yapay bir mahiyet arz etmektedir. Aksi takdirde KRM veya tek tek Müslümanlarýn hiçbir þekilde bilimsel çalýþmalarý yasaklamak gibi bir derdinin olmadýðýnýn anlaþýlmasý gerekirdi. Böyle bir durum, zaten, Ýslam anlayýþý ve Ýslam’ýn bilim anlayýþýna aykýrý olacaktýr. Bu anlamda ne KRM, ne de, Müslüman organizasyonlar veya kiþiler, tezleri Kalisch’inkilerle büyük ölçüde benzeþen Teolog Karl-Heinz Ohlig ile ilgili açýklama yapma ihtiyaç hissetmediler. Kalisch, Focus Dergisi’ne yaptýðý açýklamada “Saarbrücken okulunun Kur`an’ýn temelinde Hristiyan metinlerin yer aldýðý yönündeki fikirlerini doðrudan benimsemiyorum, ancak yöntemsel yaklaþýmlarý, arkeolojik delilleri, paralarý ve Ýslam dýþýndaki rivayetleri araþtýrmaya dâhil etmeyi desteklerim” ifadelerinde bulunmuþtu.7 Yaþanan tartýþmalar baðlamýnda hiç kimse KRM’i, Ýslam’ýn temel öðretilerini ilgilendiren konularda kamuoyuna yapýlan açýklamalara karþý tutum almasý nedeniyle suçlayamaz. Tepkilerin anlaþýlabilir olduðunu kavrayabilmek için, bilimsel araþtýrma yöntemleri ve din dersi arasýnda ayrýma gidilmelidir. Zira “din dersinin amacý, dini, hem inanç olarak ve de hayata pratik olarak uygulanmasýný öðretmektir. Din dersi, inancý aktarmalý, kimliðin oluþmasý ve deðerler eðitimine hizmet etmelidir. Din dersi, ta- rafsýz olamaz, “Kimliðin belirlenmesi”ni arar, hakikat talebi vardýr ve neye inanýlmasý gerektiðini öðretir. Bundan dolayý anayasa hukuku tarafýndan talep edilen din dersi, o dinin deðerlerinden baðýmsýz olamaz, aksine bu dinin deðerleri merkezlidir” denilmektedir.8 Bir dinî cemaat ve Müslümanlarýn temsilcisi olarak KRM’in, Ýslam din dersinin “deðer merkezli” þekillenmesini istemesi ve Ýslam din dersini verecek öðretmenlerin eðitimine müdahil olmasý doðal bir durumdur. Çocuklarýný okula gönderen ailelerin ve tüm Müslümanlarýn benimsediði Kelime-i Þehadet “Ben þehadet ederim ki Allah’tan (cc) baþka ilah yoktur ve yine þehadet ederim ki Hz. Muhammed (sav) onun kulu ve elçisidir” þeklindedir. Siyasîler, Müslümanlarý görmezden gelerek karar alma ve yerine getirmenin mümkün olmadýðýný anlamýþ gözükmektedir. Bu anlamda, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti, CRS’de ikinci bir kürsü açmaya karar verdi. Bilim Bakaný Prof. Andreas Pinkwart (FDP) ise Ýslam dersini verecek ve öðretmenleri yetiþtirecek kürsünün doldurulmasý yönünde “kuruluþlarýn oybirliðine”9 baþvurulmasý gerektiðini kaydetti. Prof. Kalisch’in ise Münster’de görevine devam edeceði, ancak öðretmenlik alanýnda ders vermeyeceði belirtiliyor. Bunun nasýl gerçekleþeceði sorusu ise halen net deðil. Kaynaklar: 1 http://www.uni-muenster.de/ReligioeseStudien/Organisation/Ziele.html 2 http://www.uni-muenster.de/ReligioeseStudien/Organisation/Beirat.html 3 KRM Basýn Açýklamasý, 4 Eylül 2008 4 „Zukunft der Religion in Europa“ makalesi, LIT Verlag Berlin-HamburgMünster, 2007 5 ZEIT ONLINE; 41/2008 s. 41; http: //www.zeit.de/2008/41/P-Kalisch 6 Ayný yer 7 Focus, 22 Eylül 2008. No. 39, s. 70 ve 72 8 http://www.igmg.de/muslimerecht/islamischerreligionsunterricht.ht ml ve http: //www.igmg.de/tr/hukuk/islamdindersi.html 9 h t t p : //www.faz.net/s/RubCF3AEB154CE64 960822FA5429A182360/Doc~EE48A93D EE1104B999178ED969DAA9959~ATpl~ Ecommon~Scontent.html s ist schon erstaunlich, wie immer wieder selbst einfache Aussagen dazu führen können, dass eine künstliche Debatte hochkocht, in der lediglich Klischees wiederholt werden. Ein letztes Beispiel dafür ist teilweise die öffentliche Reaktion auf den Beschluss des Koordinationsrates der Muslime in Deutschland (KRM), aus dem Beirat des Centrums für Religiöse Studien in Münster (CRS) auszutreten. Dem KRM, dem immer wieder vorgeworfen wird, nicht den Anspruch auf eine Vertretung der Mehrheit der Muslime erheben zu dürfen, wird Wissenschaftsfeindlichkeit, Autoritarismus, Rückständigkeit und AntiRationalismus vorgeworfen; im Namen des Islams soll er sich nun rechtfertigen. Das CRS, das der „religi- E 29. sayi sayfalar 30.04.2009 24 16:09 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 ohnehin das Vorbild für die Konstruktion der Person Muhammads geliefert hat.“ „Eine neue Religion kann als Abspaltung aus einer älteren Religion entstehen, und bei einem solchen Prozess braucht es nicht unbedingt eine ausschlaggebende Gründungsfigur. Auch politische Elemente können eine Rolle gespielt haben.“ Religion betrachtet Kalisch inzwischen als „Krücken“ und „spirituelle Tradition, die einem vieles geben kann, aber auch immer wieder angesichts neuer Erkenntnisse kritisch hinterfragt werden muss… Sie sind nützlich und gut, aber man muss lernen, sich von ihnen zu emanzipieren.“ Die Diskussion wirkt deshalb sehr künstlich und aufgebauscht, da beim Thema Islam stets andere Assoziationen mitschwingen, die nicht recht in die Debatte passen. Denn sonst würde man begreifen, dass es dem KRM oder auch nur einem einzelnen Muslim in keiner Weise um die Untersagung von wissenschaftlicher Arbeit geht. Dies würde dem genuinen Verständnis des Islams und seiner Wissenschaften widersprechen. Schließlich haben sich weder KRM noch andere muslimische Organisationen oder Einzelpersonen beispielsweise bisher zum Saarbrücker Theologen Karl-Heinz Ohlig geäußert, dessen Thesen denen von Prof. Kalisch verblüffend ähnlich sind. Dem Magazin Focus sagte er: "Ich vertrete zwar nicht pauschal die Theorien der Saarbrücker Schule der Islam-Wissenschaft, dass der Koran im Grunde ein christlicher Text sei. Ich begrüße aber die methodischen Ansätze, archäologische Zeugnisse, Münzen und Überlieferungen außerhalb des Islam zur Forschung heranzuziehen" Niemand kann dem KRM verübeln, dass er zu öffentlichen Äußerungen, die die fundamentale Grundlehre des Islams betreffen, klar Stellung bezieht. Um zu erkennen, dass diese Reaktion durchaus angebracht ist, muss zwischen der wissenschaftlichen Herangehensweise und dem Religionsunterricht unterschieden werden. Denn „Ziel des Religionsunterrichts ist die Vermittlung der Religion als Glauben und die Lehre der Grundlagen für den lebenspraktischen Vollzug. Der Unterricht soll das Bekenntnis vermitteln und zur Identitätsbildung und Werterziehung beitragen. Er kann nicht neutral sein, er verlangt „Identifikation“, tritt mit Wahrheitsanspruch auf und lehrt, was geglaubt werden solle. Demnach ist der verfassungsrechtlich geforderte Religionsunterricht nicht wertneutral, sondern wertbezogen. Als muslimische Religionsgemeinschaft und als onswissenschaftlichen Forschung und Lehre an der Westfälischen Wilhelms-Universität Münster dienen“ und die „ Ausarbeitung von interreligiösen sowie interkulturellen Fragestellungen und Forschungsperspektiven“ vertiefen soll, wurde im Dezember 2003 eröffnet. Dem Zentrum ist ein Beirat angeschlossen, welches ein „Forum“ darstellen soll, dass „der von den genannten Religionsgemeinschaften häufig beklagten "Mißachtung" entgegenwirkt, die i.d.R. nicht durch mangelnden Willen, sondern durch das Fehlen einschlägiger Institutionen bedingt ist.“ Mit dem aufgrund der aktuellen Begebenheiten bekannt gewordenen Sven Kalisch, der sich nach seiner Konversion zum Islam als Jugendlicher den Namen Muhammad gab, wurde ein unauffälliger Islamwissenschaftler aus Hamburg an den Lehrstuhl berufen. Der sich zu der zaiditischen Rechtsschule des Schiitentums zählende Kalisch erhielt somit den ersten deutschen Lehrstuhl für das Fach „Religion des Islam“. „Münster bietet damit bundesweit als erste Hochschule ein wissenschaftliches Hochschulstudium im Bereich Lehrerausbildung Islamunterricht an", betonte die damalige Wissenschaftsministerin Hannelore Kraft. Der Grund für den Rückzug des KRM aus dem Beirat liegt laut der Erklärung des damaligen KRM-Sprechers und Islamratsvorsitzenden Ali Kýzýlkaya „in der erheblichen Diskrepanz zwischen den Grundsätzen der islamischen Lehre und veröffentlichten Positionen des Leiters des CRS in Münster“. Kýzýlkaya führte weiter aus, „dass die bereits seit März 2007 eingefrorene Mitwirkung der Mitgliedsverbände des KRM nun eingestellt wird“ und „dass die Mitgliedsverbände des KRM sich nicht weiter in der Lage sehen, muslimischen Studierenden empfehlen zu können, sich an diesem Lehrstuhl einzuschreiben“. Grund für die bereits zuvor aufgegebene Mitarbeit sind Aussagen Kalischs, wie „Es gibt gute Gründe die Version der frühislamischen Geschichte, wie die islamischen Quellen sie berichten als weitgehend oder vollständig erfunden zu betrachten. Damit entfällt aber auch die Sicherheit der Annahme, dass es sich bei Muhammad um eine historische Person gehandelt haben muss. (...) auch wenn er (Muhammad) eine historische Person gewesen sein mag, ist nicht viel weniger mythisch als etwa der meines Erachtens völlig unhistorische Moses des Alten Testaments, der vielleicht ederal Almanya Cumhuriyeti Eðitim Bakaný Annette Schavan “Hamburger Abendblatt” gazetesine verdiði demeçte “Belirli yaþ seviyelerine göre bazý derslerde kýz ve erkek öðrencilerin ayrý eðitim almalarý daha mantýklý olabilir. Zaten bazý eyaletlerin okul yasalarý bu imkâný sunuyor” þeklinde konuþtu. Özellikle doða bilimleri veya dil bilimleri alanlarýnda erkek ve kýz öðrencilere ayný yaklaþýmý sergilemenin mümkün olmadýðýný belirten bakan “derslerin erkek ve kýz öðrencilere eþit þekilde nüfuz edebilme imkânýný sunmasý” gerektiðini ve þayet ideale Eðitim Bakaný derslerde kýz erkek ayrýmýna gidilmesi talebinde bulundu F Federal Almanya Eðitim Bakaný Annette Schavan okullarda gösterilen bazý derslerde belirli yaþ dönemlerine göre erkek ve kýz öðrencilere ayrý eðitim verilmesi yönünde görüþ bildirdi. Bakanýn bu talebi partiler arasýda ideolojik bir tartýþma baþlattý giden yolda ayrý eðitim ihtiyacý varsa bunun uygulanmasýnýn lazým geldiðini kaydetti. Diðer yandan bakanýn bu talebinin partiler arasýda ideolojik bir tartýþma baþlattýðý gözlendi. SPD Eðitim Uzmaný Ulla Burcardt “Hamburger Abendblatt” gazetesine verdiði demeçte, konuyla ilgili olarak “kendisini 30 yýl öncesinde hissettiðini” belirtti. Yeþillerin eðitimden sorumlu sözcüsü Kai Gehring ise eðitim gruplarýnda zaman zaman kýz erkek ayrýmýna gidilmesi önerisine açýk olduklarýný belirtti. Ancak Gehring, Schavan’ýn talebiyle ilgili olarak, kýz erkek ayrýmýnýn arkasýnda muhafazakâr ideolojinin yattýðý endiþesini de dile getirdi Ayrý eðitim fýrsat eþitliði bakýmýndan faydalý dosya Vertreter von Muslimen, wie viele es sind, spielt gar keine Rolle, ist es eine Selbstverständlichkeit, dass der KRM Wert darauf legt, dass dieser „wertbezogenen“ Ausgestaltung des Unterrichts auch bei der Ausbildung der Islamunterrichtslehrer legt. Und das muslimische Glaubensbekenntnis lautet für diejenige, die ihre Kinder in diesen Unterricht schicken sollen und für die Gesamtheit der Muslime immer noch: Ich bezeuge, dass es keinen Gott außer Allah gibt und ich bezeuge, dass Muhammad sein Gesandter ist. Die Politik scheint begriffen zu haben, dass es nicht möglich ist, über den Köpfen der Muslime hinweg zu entscheiden, geschweige denn zu handeln. So hat das Land Nordrhein-Westfalen weitere Mittel für eine zweite Professur am CRS zur Verfügung gestellt. Wissenschaftsminister Prof. Andreas Pinkwart (FDP) teilte mit, dass für die Besetzung des Lehrstuhls „ein Votum der Verbände“ eingeholt werden soll, um eine möglichst breite Akzeptanz der Lehrerausbildung für Islamkunde zu erzielen. Prof. Kalisch soll zwar noch in Münster lehren, jedoch nicht in die Lehramtsstudiengang eingebunden werden. Doch wie genau die Realisierung sein soll, ist noch unklar. Kýz ve erkek öðrencilere ayrý eðitim konusunda yapýlan araþtýrmalar, karma eðitimden ayrý eðitime geçiþ sürecinde, ilgi alanlarýna yönlendirildiklerinde kýz öðrencilerin eðitimleri açýsýndan olumlu sonuçlar doðurduðunu gösterdi. Ayrýca ayrý eðitimin öðreticiler açýsýndan kýz ve erkek öðrencilerle olan iliþkilerinde, onlarýn problemleriyle daha ilgili olma imkâný saðladýðý belirtildi. Öte yandan Almanya genelinde bazý model uygulamalarýn, özellikle de teknik ve doða bilimlerindeki maðduriyet örnekleriyle bu talebi destekler durumda olduðu kaydedildi. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 gezi notlarý liya`nýn anýldýðý, anlaþýlmaya çalýþýldýðý Bosna`nýn yakýn tarihiyle ilgili hatýralarýn canlandýðý bu günlerde, “Hayat”ýmýzýn bu sayýsýnda, Ekimin baþýnda yaptýðýmýz Bosna gezisi esnasýndaki izlenimlerimi ve gördüklerimi sizlerle paylaþmayý düþündüm. IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Gençlik Teþkilatýnýn organize ettiði ziyaret çerçevesinde, Ecdad Yadigarý, Vezirler Diyarý Bosna ile kucaklaþmak için yola çýktýk. Neþe ve heyecan dolu bir yolculuktan sonra, gümrükten ülkeye vardýðýmýzda, Bosna’da savaþýn izleri hala görülebilmekteydi… Ýlk durak Vezirler ve Alimler diyarý Travnik Þehrindeyiz 70.000 nufüslu 19 Osmanlý Vezirinin türbesinin bulunduðu, Travnik þehri Osmanlýnýn Balkanlardaki merkezi konumundaydý. Osmanlýnýn açtýðý ilk ilim yuvasý, Elçi Ýbrahim Paþa Medresesi, bugünki adýyla Ýslam Medresesi, 100`ü kýz, 100 erkek olmak üzere 200 öðrenci barýndýrmakta, savaþta dahil hiç bir dönem eðitime ara verilmediðini öðreniyoruz. Türkiyedeki Ýmam Hatip okuluna denk bir eðitim verilmektedir. Tabiki burada kýlýk, kýyafetle uðraþan yok. Hatta isteyen hocalar dini kisveyle okula bile girebiliyorlarmýþ. Daðlardan inci taneleri gibi süzüle süzüle gelen ve insan ruhunu coþturan þelaleler, þehrin içerisinde çatallanarak kendini su deðirmenlerinin kanatlarýna býrakýyordu adeta. Daðýn eteði dediðimiz þehrin en üst noktasýnda, tarihi minareli kale þehri kem gözlerden koruyordu. Kaleye þehrin göbeðinden çýkarken Osmanlý dedelerimizin ayak izleri, etrafý minarelerle çevrili camiler, ahþab nostaljik evlerden, güler yüzle bize selam veren (Boþnak) müslümanlar ile karþýlaþýyoruz. Yükseldikçe tepeye tertemiz havasý, ciðerlerimize belkide yýllardýr özlediði oksijeni pompalýyor. Kayalarýn üstünü yorgan gibi örten yeþillikler, gözlerimize renk katýyor. Gezimizin ilk göz aðrýsý olan Travnik þehrini A 16:09 Uhr Seite 25 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 ALLAH`A EMANET EDÝLMÝÞ ÜLKE: BOSNA -Bosna Gezisi Notlarýturlarken etrafýmýzda bizi adým adým takip eden ýrmaklar mest ediyor adeta. Farklý bir mimariye sahip Alaca Þareno Camiinde, namazlarýmýzý eda ettikten sonra, Türk kahvesi ve kebabýyla meþhur mutfaðýndan nasibimizi alarak Sultanlar þehri Sarayova’ya varýyoruz. Sarayova, Osmanlý tarafýndan feth edilmiþ, etrafý daðlarla çevrili, ortasýndan büyük bir nehrin geçtiði çerçevelenecek bir manzaraya sahip bir þehir. Sarayova’da nüfusun %80’nini Boþnaklar oluþturuyor. Yol boyunca etrafý seyrederken evlerin ve binalarýn üzerinde, savaþýn üzerinden onüç yýldan fazla bir süre geçmiþ olmasýna raðmen, hala roket ve makineli tüfek izlerini görüyoruz. Baþ Çarþý’ya vardýðýmýzda da bizi sebilin ihtiþamý karþýlýyor “Evinize hoþ geldiniz” der gibi. Baþ Çarþý, saðlý sollu sýralanmýþ tek katlý dükkanlarý, Arnavut kaldýrýmlarý, camileri, medreseleri ve çeþmeleriyle buram buram Osmanlý kokan bir yer. Baþ Çarþý’yý gezerken dükkan sahiplerinin “Buyrun” davetleri ve ayrýlýrken söyledikleri “Allaha Ýmanet olun” sözleri, kendinizi evinizdeymiþ hissiyatýna sevk ediyor.2 Yürüyerek yaptýðýmýz þehir turunda, 1995`te Ateþkes saatlerinde Sýrplarýn acýmasýzca bombalarýna maruz kalan, 67 kiþinin öldüðü Bosna pazarýna da uðradýk. Hüzünlü kalplerle þehitlerimize Fatihalar okundu. Ardýndan Titonunun sembolik icadý, sözde farklý din ve milletlerin bir arada barýþýný simgeleyen özgürlük ateþine uðradýk. Günümüze dek muhafaza edilen ateþ, halen yanmakta… Bu ateþ sözde o topraklarda yaþayan milletlerin bir arada barýþýný simgeliyormuþ, realite ise, zülm ve diktatorluðun sür- Murat ÝLERÝ düðü her yerde olduðu gibi, bu topraklarda kan ve gözyaþý ile yoðrulduðunun meþalesi olsa gerekir. Gezdikçe gördüðümüz Avusturya–Macaristan Ýmparatorluðu dönemine ait yapýlar ve Birinci Dünya Savaþý’nýn baþlamasýna sebep olan suikastýn yaþandýðý köprü, tarihte bir gezintiye çýkmýþýz hissini veriyor. Sarayova ve Miladi Müslümani Teþkilatý Baþkentte bulunan Baþ Çarþý bir Osmanlý þehrinin tüm estetik ve mimari çizgilerini yansýtan tipik bir Anadolu muhiti, ayný zamanda Osmanlýnýn þehircilik anlayýþýnýn bir hülasasý gibi.. Camisi, Çeþmesi, Kapalý Çarþýsý, Esnafý ve kahveleriyle kendinizi Anadolunun o sýcak kucaðýnda hissediyorsunuz. Baþ Çarþý’nýn orta yerinde bulunan sebilden içenler mutlaka bir daha buraya geliyorlarmýþ. Baþ çarþýya gider de, Moriçe Han’a uðramadan, burada bir Bosna kahvesi içmeden olur mu hiç, derler oraya gidip gelenler. Biz de Ya Allah deyip yola düþüyoruz. Üst katýnda Miladi Müslümani (Genç Müslümanlar) Derneði’nin lokali var. Lokal özellikle Üniversiteli gençlerin uðrak mekaný, buluþma yeri. Biz de burada bir asra yakýn ömrüyle, yaþayan bir tarih olan, nice tarihi olaylara tanýklýk eden Osmanlý torunu 88 yaþýndaki Nimet nineyi dinleme, tarihin derinliklerine dalma fýrsatýmýz oldu. Sohbetinde, özellikle savaþ yýllarýnda dua ve yardýmlarýyla Boþnak müslümanlarý unutmayan din kardeþlerine teþekkür etti. Aliya Ýzzet Begoviçin gençliðinde katýldýðý ve çeþitli çalýþmalarda bulunduðu dernek binasýnda etrafý incelerken, bakýr tepsilerde, herkes için ayrý cezve içinde, kahvelerimiz geliyor. Yanýnda bir lokum ve þeker de var. Þekerinin neden içine atýlmadýðýný sorduðumuzda, “Sýrplar þekerini içine atýp içer, biz de içine atmadan içeriz,.” diyorlar. Düþünüyorum; Kim böyle acýmasýz katillerle ufak bir benzerliðinin olmasýný dahi ister ki. Yeþil zemin üzerine ay yýldýz… Gazi Hüsrev Camii’ne gidiyoruz. Akþam namazý , cami aðzýna kadar dolu. Camide çoðunluðun genç oluþu özellikle kafilemizdeki gençleri çok etkiliyor. Öðreniyoruz ki; karþýsýndaki tarihi binada Bosna Ýslam oldu olalý inkitasýz medrese eðitimi veriyorlarmýþ. Bir anda aklýma, Manevi altyapýlarýnýn ve inanç temelinin sýrrý burda yatýyor diye geldi. Yani okul ve Cami, Kýþla ve Cami yanyana. Birbirini tamamlayan bir vücudun azalarý gibi. Cami çýkýþýnda gözüme minberdeki yeþil yemin üzerine ay yýldýz bulunan Osmanlý bayraðý iliþiyor. Bu bayraðýn her bayramda minarelere asýldýðýný ve bayram dýþýnda da minberde asýlý olduðunu öðrendiðimde,3 Bosna’nýn ne kadar bizden olduðunu ve ne kadar geleneklerine, geçmiþine baðlý olduðunu düþünürken, bizdeki vefasýzlara da içimden kahredesim geliyor. Pes etmeyen bir lider, Aliya Ýzzet Begoviç! Savaþtan önce çocuk 25 parký olan Kovaçi Þehitliði’ne gidiyor ve vasiyetinde þehitlerin arasýna defnedilmek isteyen Aliya’nýn, hilal þeklindeki bir havuzun içinde yýldýzý temsil eden mezarýný ziyaret ediyoruz. Aliya’nýn kabri baþýnda, eli kalbinde hiç kýpýrdamadan nöbet bekleyen askerler bulunuyor. Aliya’nýn kabrinde okuduðumuz Yasin-i Þerif ve fatihalardan sonra tüm þühedaya dualarýmýzý sunarak oradan ayrýlýyoruz. Bosna’daki Hayat tüneli Savaþýn aðýr þartlarýný, müslümanlarýn çektiði ýzdýrap ve sýkýntýlarý daha iyi gözlemlemek için, Bosna`ya yolunuz düþerse, mutlaka Hayat tüneline uðramalýsýnýz. Þehrin etrafý kuþatýlan, aðýr silahlarla bunaltýlan ve teslime zorlanan baþkent halkýnýn imdadýna iþte bu tünel yetiþmiþ. Bir metre eninde, 1,5 metre yüksekliðinde ve 800 metre uzunluðundaki tünelin kazýlmasý, 4 ay 10 gün sürmüþ. Ýçine, 5 cm’lik St-37 köþebentlerle ray’lar döþenerek, mini vagonlarla dýþardan gelen yardým ve her türlü ihtiyacýn Sareyova halkýna ulaþýmý saðlanmýþ, hatta yaralý, hasta ve sivil geçiþlerinde bile kullanýlmýþ. Günde 4000 bin kiþi ile araç-gereç geçiþleri yapýlmýþ. Ayrýca; orada yaþayanlarýn anlattýklarýna göre, Almanlarýn da yardýmýyla tünelin içine, akaryakýt nakli için boru hattý ve elektrik ve telefon-telgraf kablolarý da döþenmiþ. Bu “savaþ tüneli” þehir halký ve askeriye için, deðeri biçilemeyecek kadar çok önemli rol oynamýþtýr. Sýrplar bu faaliyetleri, 12 ay hiç fark edememiþler… Nihayet bir yýl kadar sonra fark ettiklerinde, tünelin giriþ ve çýkýþlarýný bombalamýþlar. Havaalanýnýn altýna yapýlarak ilk etapta dikkatleri çekmemek gibi müthiþ bir askeri deha örneðine þahid oluyoruz. Ardýndan yolculuðumuz Mostar`a idi. Mostarýn 20 km güneyinde kalan, Osmanlý`nýn fethettiði tarihi türk köyü Poçitel`de konakladýk. Neretva ýrmaðýnýn yanýnda, daðýn yamacý- 29. sayi sayfalar 30.04.2009 26 na kurulmuþ, Nar aðaçlarýyla süslenmiþ olan bu þehirde de yine Osmanlý ecdadýmýzýn miras býraktýðý, bulutlarýn gölgesindeki bir kaleye doðru yükselirken, nostaljik ahþap evlerin bahçesinde-adeta yeþile boyanmýþ Nar aðaçlarý ve kapýlardan Türkçe‚ ’’buyurun diyen ecdadýn torunlarýyla selamlaþýyoruz. Ýlerledikçe önümüze çýkan köyün camisinde mescid namazýný eda etmeden kaleye çýkýlmaz düþüncesiyle iki rekat mescit namazlarýmýzý eda ediyoruz. Kapýda Ýmam ve imamýn hanýmý karþýlýyor bizi heyecanlý bakýþlarla. Hoþ geldiniz köyünüze diyorlar sevinçle. Bizi Allah`a emanet ettikten sonra cesaretli adýmlarla kalenin en üst tepesine varýyoruz. Kalenin her bir penceresi, köyün bir cephesine bakýyor. Bir tarafta Nar aðaçlarýyla donatýlmýþ Osmanlý Hanlarý, diðer tarafta ise kubbe ve minaresiyle zamaný kokutanlara meydan okuyan, ihtiþamlý duruþuyla4 cami, karþýda ise yol boyunca bize refakat eden, Yeþil mavi karýþýmý, posterlik bir tabloyu andýran Neretva ýrmaðý yaþananlara tanýklýk edercesine hedefine doðru akýyor. Erenler diyarý Sarý Saltuk Tekkesi. Sarý Saltuk Osmanlýnýn öncü erleri, Ýslam`ýn gülen yüzlerinden biri idi. Evvela gönüller feth edilirdi, zaten sonrasý kendiliðinden gelirdi. Muhteþem manzarasýyla görenleri büyüleyen Lagiç köyüne postunu serer, geceleri Zahid, gündüzleri Mücahid edasýyla dað taþ demeden, susayan yüreklere tohum serper, Fatihlere de biçmek ve harmanlamak düþermiþ. Daðýn dibinde, nehrin kaynaðýnýn baþýna kurulan tekkede, öðle namazýmýzýn ardýndan, maneviyat okyanusuna dalmak üzere zikirler çektikten sonra, erenler mekanýndan dualarla ayrýlýyoruz. Sarý Saltuk`a gelinir de akar sularda beslenen balýk yenmez mi hiç. Rabbimin güzellikleriyle süslediði nehir boyunca sýralanan lokantalarda balýklarýmýzý yedikten sonra, Mostara devam ediyoruz. Köprüsüyle meþhur Mostar. Köprünün bir tarafýnda 16:09 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Müslüman yerleþimi, diðer tarafýnda ise gayrý müslimler. Bu þehir daha çok 45 – 50 metre yüksekliðinde olan köprüsüyle meþhur. Savaþ döneminde Hýrvatlar tarafýndan bombalanýp yýkýlmýþ, savaþtan sonra ise bir Türk Mimarý tarafýndan tekrar inþa edilmiþ. Yerel inanca göre, evlenecek olan genç bu köprüden aþaðýya atlayarak, kendisinin evliliðe hazýr olduðunu ispatlarmýþ. Bu inancý meslek edinmiþ olan ve 30 Euro karþýlýðý atlayan genç Mostarlýlar bekliyor köprünün üzerinde. Çarþýsý ve tabii güzellikleriyle turistlerin gözde uðrak yerlerinden. Osmanlýlar zamanýnda inþa edilen Koska Mehmet Ali Paþa ca- hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 miinde namazýmýzý eda ettikten sonra Sareyova`ya doðru yola çýktýk. Ýkman Daðlarýnýn eteðine kurulmuþ, buz gibi akan sularla çevrili, 67 akargözlü olduðu söylenen Vilano Bosna (eski Bosna) Ormanlýðýnda kýsa bir süre mola verdikten sonra Baþkentteki otelimize vardýk. Allah’a “imanet” bir ülke Herhalde Boþnaklar dünyada en çok birbirlerini Allah’a emanet eden milletlerin baþýnda geliyorlar. Her buluþma selam, her veda bu klasik cümleyle sona eriyor. Onlarýn diliyle Allah`a imanet. Belki de bundan olsa gerektir, Sarayevo’nun onca kuþatmaya ve bombalamaya raðmen, zül- me karþý direniþi ve ayakta kalýþý. Osmanlý’nýn geri çekilmesiyle bu topraklar yalnýzlýða terk edilmiþ, ümmetin yetim çocuðu gibi zamana ve zamaný kokutanlara meydan okurcasýna, tüm vakar ve haþmetiyle ayakta kalmaya, tevhidi ve adaleti haykýrmaya devam ediyorlar. Duvarlardaki bomba ve aðýr silah izleri, hala acýlarý canlý tutan bir belge5 gibi. Kadýn, çoluk çocuk demeden yapýlan kýyýmlar ve Camilerin yýkýlmasýna karþýn, Aliya tek diþi kalmýþ canavarlara medeniyet dersi verircesine mabetlere dokunulmamasý talimatýný veriyordu. Fatih Sultan Mehmet de Bosna’yý fethettiði zaman Ýslam medeniyet an- gezi notlarý layýþýnýn bir gereksinimi olarak bölge halkýnýn inançlarýna ve mabetlerine dokunmama prensibini getirmiþti. Bu Ahidname Avrupa`da bilinen en eski Ýnsan Haklarý hareketi olan Fransýz Ýhtilali ve 1948 Uluslararasý Ýnsan Haklarý bildirgesinden çok önce, 28 Mayýs 1463 tarihinde yazýlmýþ olmasý hasebiyle, geçmiþte de müslümanlarýn ötekilere karþý inançlarýnýn gereði, utanýlacak, hesabýný veremeyecek bir davranýþta bulunmadýklarýnýn kanýtý sayýlýr. Ýþte bu anlayýþ Aliya’da tekrar diriliyor ve Sýrplarýn, sivil halkýn evleriyle birlikte camileri de öncelikle yakýp yýkmalarýna raðmen, kiliselerde en ufak bir tahribat olmamýþ. Ýstatistiklere göre savaþ esnasýnda sadece Bosna`da 905 Mabed, cami, Havra yakýlýp yýkýlýyor. Tarihe, Bilge Kral olarak geçen, arkasýnda hesabýný veremiyecek bir leke býrakmayan, dünyanýn 4. büyük ordusuna karþý savunmasýz halkýna kahramanca önderlik eden Aliya rahmetle anýlýrken, ayný þeyi ötekiler için söyleyebilir miyiz. Asla. 2 Sýrp caniyi göstermelik mahkemeye çýkarýp diðerlerini ise ödüllendiren, ceberrut güçler, batýlý devletler çifte standartlarýyla, katliamlara seyirci kalan ve kardeþlik görevini yerine getirmeyen sözde Ýslam ülkeleri ise alýnlarýnda silinmez kara bir lekeyle Milenyuma ramak kala, insanlýk tarihine utanç sayfalarý eklediler. Bilge Kral`ýn vasiyetindede belirttiði gibi, nefrete nefret ile karþýlýk vermeyin, Ama Soykýrýmý da asla unutmayýn. Unutulmayacak bir soykýrýmý bize yaþatanlarý Muntakim olan Allah`a havale ediyoruz. C. Hakk böyle acýlarý insanlýða bir daha yaþatmasýn. Vicdanlarý sýzlatan ve insanlarýn hafýzalarýnda hala bir kabus gibi yaþayan Srebrenitsa þehrine girebilmek için ek icraatlar gerektiðinden bu bölümü bir baþka bahara ertelemenin üzüntüsüyle, Cuma namazýmýzý Gazi Hüsrev camiinde eda ettikten sonra, dede yadigarý eserlere, þehidlere veda ederek, Saraybosna`dan buruk yüreklerle ayrýlýyoruz. Allah`a imanet olun. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya azýnýn baþlýðý, aslýnda, London School of Economics’de uluslararasý iliþkiler profesörlüðü yapan Susan Strange’in bir kitabýnýn adýydý. Orijinali “Casino Capitalism” olan bu kitabý okumadan önce, bu baþlýk, kafamdaki kapitalizm eleþtirisine yeni anlamlar kazandýrdýysa da, kitab hakkýndaki ilk izlenimim, herhalde, klasik bir kapitalizm düþmanlýðýnýn kitaplaþtýrýlmýþ hâlidir þeklinden de öteye gitmemiþti. Bu giriþ bir yana, kitab aslýnda, Keynes’ci kapitalizmi savunan biri tarafýndan kaleme alýnmýþtý ve bugün bütün bir dünya ekonomisini sarmallayarak bukaðýsý altýna almýþ olan küresel malî krizin nasýl gelmekte olduðu konusunda uyarý iþaretleri vermeye çalýþýyordu. Susan Strange, kitabýnýn kurgusunu, bugünkü malî sistemin geniþ bir kumarhaneyi andýrdýðý üzerine oturtuyor ve bunun da örneklerini sergiliyordu. “Batý maliye sistemi, hýzlý bir þekilde geniþ bir kumarhaneye dönüþüyor” diye baþlayan Strange, gerçek bir kumarhane ile küresel maliye kumarhanesini birbirine benzetiyordu: “Bugünün yüksek maliyesi, oyuncularýna pek çok oyun seçeneði sunuyor. Rulet, blackjack ya da poker yerine, yapýlmasý gereken pazarlýk oyunlarý var: Tüm çeþitli þekilleri ile döviz piyasasý, bonolar, devlet tahvilleri veya hisse senetleri gibi. Tüm bu piyasalarda opsiyonlarý alýp satarak bahis yapabilirsiniz... Bu küresel maliye kumarhanesinin kumar oynatýcýlarý ise, büyük bankerler ve brokerlerdir.” Strange, üstelik bu kumarhane düzeninin de çeþitli hükümet kararlarý ile beslendiðine vurgu yapýyordu: “Dünya’daki ekonomik kargaþanýn kökleri parasal ve malîdir ve bu kargaþa tesadüfen ortaya çýkmýyor, aksine, bir seri hükümet kararlarý ile besleniyor ve teþvik ediliyor.” Kapitalizme yeni sýfatlar bulmak sadece Strange’in eleþtirisi ile olmadý. Son olarak da küreselleþme karþýtý yazar Naomi Klein “Felaket Kapitalizmi” tanýmlamasý yaparken, John Lloyd “Haydut Kapitalizm’inin Zaferi” (The Triumph of Bandit Capitalism) isimli makalesi ile, bugünkü uygulamaya yeni tanýmlamalar getiriyordu. Kapitalizm, öz tanýmlamasý ile, üretim araçlarýnýn özel kiþi/iþletmeler sahipli- Y 16:09 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 “Kumarhane Kapitalizmi” ðinde, mal ve hizmetlerin piyasa þartlarýna göre bedel bulmasý ve yüksek bir otoritenin düzenleyici müdahelesini kabul etmeyen bir sistemdir. Ýþlemeyen, hantal ve geliþmeye kapalý Sovyet sisteminin çökmesi üzerine, eleþtiri kabul etmeyen bir sistem olarak, üç kuruþluk kapitali bile olmayan ülkelere dahi dayatýlan kapitalizmin en büyük çýkmazý ise, toplumsal gerçeklerden giderek uzaklaþmasýydý. Bu uzaklaþma, neredeyse sorumsuz ama bir sürekli kazancý temel ilke haline getiriyor ve ahlakî kurallarý iþlemez kýlýyordu. En temel kural, sadece kâr edebilme kuralýydý. Spekülatif, vesveseli, kuruntulu, kurgusal, kuramsal, þüpheli ne kadar iþlem varsa, hepsi, kapitalist sistemin özünü oluþturmaya baþladý. Ýslâm iþte temelde bu aldatmaya direniyor “aldatmama” kuralýný bir temel kural haline getirmiþti. Ýslâm, hayatýn diðer alanlarýnda olduðu gibi ticarette de belirli temel ahlakî kurallarýn geçerli olmasý gerektiðini emrediyordu. Bu anlamda ticarette, hilekârlarýn varacaklarý hazin son ile ilgili olarak uyarýlarda bulunan þu Kur’an ayetleri, her zaman ne kadar canlý bir þekilde önümüzde duruyor: “Ölçüde ve tartýda hile yapanlarýn vay hâline! O hilekârlar ki, insanlardan (bir þey) ölçüp aldýklarý zaman, tam ölçerler. Fakat, kendileri onlara bir þey ölçüp, yahut tartýp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir gün; insanlarýn, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracaklarý gün için diriltileceklerini sanmýyorlar mý?” (Mutaffifîn Sûresi [83:1-6]) Bütün bir insanlýðý yýkýma götüren bugünkü sistem, ayetlerde ifade edilen emin kiþi, emanet, haksýz yere mal yemek, ölçeði tam tutmak gibi kavramlarý ilkel kurallar olarak görmeye baþladý. Ýslâm’ýn çok sade olan bu kurallarýndan birisi olan borcun ödenmesi emri bile, kapitalizmin çarklarýný döndürmekle görevli iyi ekonomi okumuþ bankacý, borsacý ve þirket yöneticisini elbette ki rahatsýz edebilir: “Eðer birbirinize güvenirseniz Ýlhan BÝLGÜ kendisine güvenilen kimse, emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah’tan sakýnsýn.” (Bakara Sûresi [2:283]) “Emaneti, (onu) sana güvenip (býrakan) kimseye ulaþtýr ve sana hainlik yapana sen hainlik yapma!” (Tirmizî, Ebû Dâvûd) Dedi kodular çýkartarak rakip þirketlerin hisselerinin bir kaç saat içerisinde dibe vurmasýný saðlayan, sonra da, kelepir fiyatýna o þirketleri satýn alan veya baþkalarýna sattýranlar, “Aranýzda birbirinizin mallarýný haksýz yere yemeyin.” (Bakara Sûresi [2:188]) ayetini duymak istemez. Ya, üretim nedir, þirket nedir, iþçi nedir, mal ve pazarlama nedir bilmeyen ancak, milyarlarca dolarlara hükmeden ve bunlarýn ticaretini yapan, söyledikleri her sözü paraya çevirecek satan danýþmanlara ne demeli? Ayetler, piyasalardaki haksýzlýklarýn gerçekten de yer yüzünde bir bozgunculuk olduðuna iþaret ederek dürüstlüðe çaðrý yaparken, bugün bankalar, bankacýlar, borsaya, yatýrým ve risk fonlarýna yatýrým yapan küçük ve büyük yatýrýmcýlar endiþe içinde, bir kýsmý haksýz bir þekilde kazançlarýný kaybederlerken, aslýnda þu gerçeði unutuyorlardý: “Ölçeði tam ölçün de, eksik ölçen ve hak yiyenlerden olmayýn. Doðru terazi ile tartýn. Ýnsanlara eþyalarýný (haklarýný) eksik vermeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karýþýklýk çýkartmayýn. Sizi ve önceki nesilleri yaratan Allah’ýn azabýndan sakýnýp emirlerine uyun.” (Þuarâ Sûresi [26:181-183]) Pek çok kiþinin dediði gibi, bugün kapitalizm teme- linden sarsýlýyor. Fakat aslýnda sarsýlan, zaman zaman birbiriyle karýþtýrýlan serbest piyasa ekonomisi deðil, serbest piyasa ekonomisini kumarhaneye, haydutlar arenasýna döndürenlerin sistemidir. Neredeyse ülkesinin iflasýný ilan eden Ýzlanda Baþbakaný Geir Haarde’nin sistemin baþýndakilerinin ne þekilde olursa olsun yalnýzca kâr etmek istediklerini hem de “vurarak, çalarak veya dolandýrarak... Fark etmiyor” diyen feryadý, þu ayetlerin yol göstericiliðine ne kadar da muhtac olduðumuzu gösteriyor. “Ey iman edenler! Mallarýnýzý aranýzda batýl/haram yollarla yemeyin. Ancak karþýlýklý rýza ile yapýlan ticaretle olursa baþka. Kendinizi helâk etmeyin. Þüphesiz Allah, size karþý çok merhametlidir. Kim haddi aþarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateþine atacaðýz. Bu, Allah’a pek kolaydýr. Eðer size yasaklanan (günah)larýn büyüklerinden kaçýnýrsanýz, sizin küçük günahlarýnýzý örteriz ve sizi güzel bir yere koyarýz.” (Nisâ Sûresi [4:29-31]) Mevcut felâketin sorumluluðunun temelinde ahlakîlikten uzaklaþmanýn, helâl ve hâram kavramlarýný dýþlayan bir hayat sürmenin yattýðýný hatýrlamak zorundayýz. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde, bu zamanlarýn geleceðini ve helâl kazancýn önemini “Ýnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kiþi ele geçirdiði malý helâldan mý, yoksa haramdan mý kazandýðýna hiç aldýrmaz.” (Buharî) þeklinde anlatýrken, temel ilkenin, kazanç deðil, helâl ticaret/kazanç olduðuna vurgu yapar. Bugün, yüzlerce milyarlýk zararla batýp, dünyayý sarsan büyük þirketlerin gerek kazandýklarý ve gerekse kaybettikleri, borçlu veya alacaklý göründükleri paralarýn önemli bir kýsmýnýn bir mal veya üretim olarak karþýlýðýný bulmak mümkün deðildir. Þirketlerin üretimden kaynaklanan gelir/kâr oranlarý giderek düþmekte, iþi üretim olan büyük küresel dev þirketler dahi, kârlarýný, üretim dýþý kazançlardan el- 27 de etmek zorundadýr. Bugünün malî piyasalarýný elinde tutanlar, ne yazýk ki, çok deðerli ve ünlü üniversitelerde eðitim görse de gerçek ekonomiye, üretime ve tüketime ait bilgileri ve yakýnlýklarý bulunmuyor. Bu tür, ama, küresel ekonomiye egemen olan ekonomistlerin tek hedefleri, kýsa sürede çok kazanç saðlamak/saðlattýrmak oluyor. Ayný ekonomistlerin, gerçek ekonominin temeli olan üretim ve üretimi güvence altýna alýcý her hangi bir görüþ ve dertleri de olmuyor. Bu ekonomistler, tüketicinin alým gücü gibi meseleri de de olmadýðý gibi, iþçinin ücretlerinin piyasa þartlarýnda oluþmasýna karþý çýkar, devletten milyarlarca teþvik alýrken, ayný devletin sosyal güvenlik yatýrýmlarýný ekonomiye ayak baðý görür. Çünkü bu tür insanlar, “Kendisine kötülük dokunduðu zaman sýzlanýr. Ona bir hayýr dokunduðunda da eli sýkýdýr. Ancak, namaz kýlanlar baþka. Onlar, namazlarýna devam eden kimselerdir. Onlar, mallarýnda; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.” (Meâric Sûresi [70:2025]) Bugünün kapitalizminin unuttuðu bir baþka nokta da, kendi kazandýklarý mallarda ihtiyaç sahiplerinin de haklarý olduðunu unutmalarýdýr. Hâlbuki, “Mallarýnda (yardým) isteyen ve (iffetinden dolayý isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardýr.” (Zâriyât Sûresi ([51: 19]) Müslümanlar olarak, Efendimizin (s.a.v.) “Kim bizi aldatýrsa, bizden deðildir.” (Suyûtî) þeklindeki aldatanlarý ümmetinin sýnýrlarý dýþýna çýkarmakla uyaran emrinin yaný sýra “Kiþinin yediði en güzel ve en helâl kazanç kendi kazandýðýdýr” (Ýbn Mâce, Tirmizî) önerisini düþünmek, bizim hem ona, hem diðer insanlara karþý bir borcumuzdur. Fakat, ne olursa olsun, yer yüzündeki hilekârlar ne kadar çoðalýp fesad çýkarsalar da, “Artýk o namaz kýlýnýnca yeryüzüne daðýlýn, Allah’ýn lütfundan (nasîb) arayýn..,” (Cum’â Sûresi [62:10]) emrine uyarak bu ticaret kervanýna katýlacaðýz. Hem de global çapta. Bu da Ýslâm ahlâkýna sahip olmakla gerçekleþecektir. Bu ticaretin, Ýslam ahlâkýna uygun yapýlmasý ise dünyaya derin bir nefes aldýracaktýr. 29. sayi sayfalar 30.04.2009 28 GMG Kuzey Ruhr Bölgesinin eðitimcileri eksiksiz eðitimciler toplantýsýna katýlým saðladýlar. Açýlýþ Kur`an-ý Keriminden sonra açýlýþ konuþmasýný yapan IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri: “Eksiksiz katýlýmlarýnýzdan dolayý siz bölgenin deðerli eðitmenlerine teþekkürlerimi sunuyorum. Gelecek nesillerimiz anaokulunda baþlayan egitimlerin önemini bölgemizin müfredatý ile daha da güzel kalýcý olacaktýr. Cenab-ý Allah´ýn izni ile o yavrularýmýzýn devam edeceðini dile getirdi. Ardýndan da Murat Ýleri “EÐÝTÝMDE BAÞARININ SIRLARI” adlý semineri sundu. Ýleri seminerinde þunlara deðindi: “Çocuklarýmýza sahiplenme duygusunu geliþtirmek sýnýfa giren eðitmenin elindedir. Bir I TÝB Gençlik Kollarý 2008-2009’da yapýlacak gençlik çalýþmalarýndan fayda elde edilebilmesi için týpký geçtiðimiz yýlda olduðu gibi cemiyet ziyaretlerine baþladý. Geçtiðimiz günlerde ATÝB Mainz ve Darmstadt cemiyetlerini ziyaret eden ATÝB Gençlik Kollarý yaptýðý bu ziyaretlerle hem geçtiðimiz faaliyet döneminin deðerlendirmesini yapmak hem de Gençlik Kollarýnda görevli gençleri motive ederek içinde bulunduðumuz 2008-2009 faaliyet döneminin verimli geçmesini saðlamaktýr. ATÝB Gençlik Kollarý Genel Baþkaný M.Çaðrý ÖNER’in yönetiminde ziyaretlerini gerçekleþtiren ATÝB Gençlik Kollarýnýn ilk duraðý ATÝB Mainz 16:09 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Eðitimciler ile Atakta çocuk dinini, kitabýný, ahlakýný, örtüsünü, camisini sahiplenmelidir. Bir eðitmenin en büyük görevi iyimser olmasýdýr, kendisini öðrencilerine sevdirmelidir. Çünkü bu meslek Hz. Peygamber (s.a.v)´in mesleðidir, severek ve bilerek yap- mak gerekir. Öðrenciye kendine güven duygusunu geliþtirmek gerekir. Bu çocuktan bir þey olmaz diyerek kenara atýlmamalýdýr. Çünkü hangi topraktan maden çýkacaðý belli olmaz. Bizler teþkilat olarak hem bir okul, hem bir camii, hem de bir tekkeyiz!” diyerek sözlerine son verdi. Daha sonra Eðitim Baþkaný Mahmut Engel toplantýya iþtirak edenlere ayrý ayrý tesekkürlerini sundu ve bütün eðitimcilerin kendileri için çok deðerli olduðunu aktardý. A etteraukreis Friedberg`de bulunan Türkler tarafýndan kurulan “Friedberg Türkgücü Soma/Yaþlýlar Takýmý” fýrtýna gibi esiyor. Yetkililer amaçlarýnýn Türkgücü Futbol Takýmý eski oyuncularýnýn ve 30 yaþ üzeri Türklerin spordan kopmamasý olduðunu söylediler. Türkgücü Friedberg çatýsý altýnda toplanmayý hedefliyorlar. Takým ile ilgilenen Salih Altunçiçek: “Wetterau`da bulunan tüm Türk vatandaþlarýný bu çalýþmaya katýlmaya çaðýrýyoruz. Ýlla da 30 yaþ üzeri olunmasý gerekmemektedir. Biz bu ça- W Türk Kültür Merkezi oldu. ATÝB Gençlik Kollarý Genel Baþkaný M.Çaðrý ÖNER ve yardýmcýsý Oðuzhan ERKMEN’i ATÝB Gençlik Kollarý Muhasibi ve ayný zamanda Mainz Türk Kültür Merkezi Gençlik Kollarý Baþkaný olan Alperen AKÇAY ve Mainz ATÝB gençleri karþýladý. Yeme- ðinin ardýndan yapýlan toplantýda geçtiðimiz dönemin genel deðerlendirilmesi yapýlarak eksikliklerin giderilmesi yönünde fikir alýþveriþinde bulunuldu. Ayrýca Türk-Ýslam Ülküsünün gerekliliði ve bunun gelecek nesillere aktarýlabilmesi için ALP-EREN’lik vasýflarýný taþýyacak gençlerin artmasý gerektiðine vurgu yapýldý. ATÝB Mainz Türk Kültür Merkezi ziyaretinin ardýndan ATÝB Gençlik Kollarýnýn ikinci duraðý ATÝB Darmstadt Türk Ýslam Kültür Merkezi oldu. Burada Gençlerle biraraya gelen ATÝB Gençlik Kollarý Yönetimini Darmstadt Gençlik Kollarý Baþkaný Mustafa DÝN- Friedberg Türkgücü Soma Yaþlýlar Takýmý fýrtýna gibi haber Sonra Bölge Kordinatörü Zeki Þeker konuþmasýnda kýsaca þunlara deðindi: “Kur´an´da eðitimcinin anlamý; insana bilmediðini öðretendir. Eðitimin diðer adý da terbiyedir, terbiye verendir. Edep, haya, ahlakla ilgili bir sanat meydana getirmektir. Çok aðaç var ama hepsi meyve vermez, çok meyve vardýr ama hepsinin tadý ayrýdýr. Çok eðitim vardýr ama hepsi faydalý deðildir. Ýrþadçýnýn asýl görevi toplumla Kur´an arasýnda köprü kurmaktýr.“ diyerek sözlerine son verdi. Daha sonra toplantýda istek ve önerilere yer verildi. Ardýndan da deðerlendirme ve kapanýþ Kur´an-ý Kerimi ile toplanti sona erdi. GÝL ve AYÖG Genel Baþkaný Oðuzhan AKSOY karþýladý. Gençlerle yapýlan sohbette gençlerin iç içe yaþadýklarý topluma faydalý olmanýn dolayýsýyla kendi milletinin mensuplarýna da fayda getireceðinin altý çizilirken bunun da okumakla öðrenmekle mümkün olacaðý belirtildi. Ayrýca 2008-2009 faaliyet döneminde ne yapýlmasý gerektiði ile ilgili konularýnda konuþulduðu sohbette 27.12.2008 Tarihinde yapýlacak olan Film Festivali ile ilgilide bilgilendirme yapýlarak gençlerin bu faaliyete katýlmasýnýn öneminede deðinildi. Yaklaþýk iki saat süren sohbetin ardýndan ATÝB Gençlik Kollarý gençlere veda ederek oradan ayrýldý. lýþma ile insanýmýzýn futbolun güzelliklerinden faydalanmasýný istiyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde yapýlan bu çalýþmamýz ile Türkgücü Friedberg takýmýmýzý da desteklemek amacýndayýz. Yaz döneminde haftada bir gün antreman bir gün de maç yapýlmaktadýr. Kýþ sezonunda ise her Salý saat 20.30 ile 22.00 arasýnda kapalý spor salonunda maç yapýlmaktadýr. Ýlgilenenlerin þu telefonlarý aramalarý yeterlidir. 0175-5668749 veya 06031-5678 29. sayi sayfalar 30.04.2009 özel köþe GECELER BENÝ YALNIZLIÐA SÜRÜKLERKEN… Bir anda düþünme ve irkilme tutar beni, sanki kâbus sarar etrafýmý. Aðlamak ise onun cabasý, hasret olduðum ýzdýrap dolu Müslümanlarým canlanýr gözlerimde. Açmadan dalýnda kuruyan yavrular, kadýnlar, gençler, kardeþlerim kâbus görmüþ gibi uyanmak isterim. Ne mümkün uyanmak o kadar kolay mý yýllarýn verdiði yorgunluk beni çoktan alýp götürmüþ bile. Karanlýk bir odada kendinden geçmiþ bir halde düþünürken. Þimdi mum ýþýðýnda aydýnlanmayý bekliyorum. Ýslam güneþi etrafý aydýnlatýrken kardeþlerim görmüyorlar. Ben bayramsýz Gonca Küçücük yavrularýn kokusunu, taaaa ciðerlerimde hissetmek istiyorum. Birden bir ürperti ile silkiniyorum yine etrafým sessiz ve sakin yapayalnýz meydanda kalýveriyorum… Aðlamak geliyor içimden. Acýlar içimi sarýyor sanki üþümüþ gibi titriyorum. Bütün bunlarý düþünmek bile insanýn tüylerinin ürpermesine sebep olabiliyor. Peki, Ümmet nerede? HACARABIN RÜYASI BÖYLE OLURMUÞ… Babam zamanýn birinde tutturdu gemiyle izine gideceðim diye. Biz de aldýk gemi biletini kardeþim ve hanýmý iki ayrý arabayla gittiler. Venedik`ten gemiye bindirdiler ve ikinci arabayla geri geldiler. Tabii Hacarap sevincinden dört köþe o yetmedi baþka bir zamanda tutturdu jiple gideceðim diye yine kardeþim býraktý geldi. Yani tamamen, hep kafasýna eseni yapan bir insan. Gemi yolculuðu çok da hoþuna gitmiþti. Tabii birinci gün yolculuk güzel geçmiþ, ikinci gün gece bir fýrtýna çýkar, su geminin boyuna yükselir, babam da güvertede yatýyor. Bu arada babam rüyalara dalar güya gemiyi su almýþ annem kurtar hacý diye baðýrýyor babam da filmlerdeki gibi kurtarmaya çalýþýyor. Ne kadar geçtiðini bilmeden kan ter içinde uyanýyor, hemen þaþkýn, þaþkýn etrafýna bakýyor yanýndaki gençler gülüþüyorlar ve bir tanesi: —Hacý amca korkma gemidesin deyince rahatlýyor. 16:09 Uhr Seite 29 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 HACARABIN SERÜVENLERÝ-16 Ve: —Oh be hanýma bir þey olmamýþ diye de mýrýldanýyor… HACARAP NASIL KURBANLIK OLDU… Kýz kardeþim yeni ehliyet aldý ve tutturdu: —Halamýzý ziyaret edelim diye. Ben de: —Ýki arabaya ihtiyaç yok minibüsle gidelim dedim ama dinleyen yok. Mecburen iki arabayla yola çýktýk baktým kardeþim altmýþý geçmiyor bir parkta durdum: —Kardeþim biraz hýzlý sür otobanda altmýþ olmaz dedim. O da: —Arabada bir koku var dedi baktým el frenini unutmuþ: —Bunu unutma indir dedim. —Tamam, Abi dedi. Böylece yola koyulduk bu hýzlandýkça hýzlanýyor çocuklar ve kadýnlarýn hepsi o arabada derken Sauerland`a vardýk. Aniden güneþli havadan karlý ortama girmeyelim mi bizimki polisi felan solladý gitti babam yanýmda birden baðýrdý: —Eyvah çocuklar gitti diye baktým kar tozundan M.Salih AYDIN baþka bir þey görülmüyor tabii yapacak bir þey yok olan oldu. Olay yerine vardýk ki araba kenardaki korkuluklarýn üzerinde duruyor. Babam koþtu arabayý tutmaya çalýþýyor içindekiler inen bizim minibüse koþuyor bu arada polis geldi ADAC çaðýrdý. ADAC arabayý kurtardý baþka hiçbir problemi yok kardeþime dedim ki: —Býrak arabayý biz sürelim. —Ne varmýþ kaza yaptýk diye ben sürerim diye baðýrýnca babam boynunu büktü: -Ne yapalým bari ben kurban oluyum yanýna bineyim hakkýnýzý helal edin deyince kardeþim ters ters baktý ve: —Kendim sürerim baba dedi. Babamda: —Tamam, kýzým bir þey demedim dedi. Babam bize de mimikleriyle korkusunu bildirmeye çalýþýyor. Vel hâsýl gideceðimiz yere gidemeden geri döndük anlayacaðýnýz… HACARAP ve ÞEYTAN… Rahmetli kýzým Kübra zamanýn birinde: —Ben dedeme Kur’an okumayý öðreteceðim diye tutturdu. Ben de: —Kýzým deden biraz zor öðrenir ama dene dedim. Zavallý kýzým bir ay uðraþtý ama Hacarap bu ne de olsa ilkokula 5 sene gitmiþ öðretmen sýnýfý geçmiþ babam inat etmiþ. Bu iþte de ayný taktikle öðrenmedi tabii kýzým da býraktý. Aradan bir zaman geçtikten sonra kendi anlatýyor: —Yahu bu þeytan beni niye býrakmýyor bilmem torunum o kadar uðraþtý bir Kur’an okumayý öðrenemedim. Ama dom dom kurþununu duyar duymaz öðrendim þeytan elime geçme ne yapacaðýmý ben biliyorum… ARABA NÝYE 29 BOZULDU… Babam jiple izine gittiðinde bir gün dolaþýrlarken araba su kaynatýyor hararet yükseliyor bir parka duruyorlar. Tamirci çaðýrýyor ve araba yapýlýp eve doðru yola koyuluyorlar benim küçük oðlan dedesinin yanýna varýyor ve dedesine: —Dede senin araba niye bozuldu biliyor musun? Babam: —Niyeymiþ oðlum? Diye sorunca. Küçük Oðlan: —Sen kasette hep cüðülüyü dinledinde ondan deyince. Babamda: —Oðlum bilmiyor musun deden Antep kumaþý her sýrta elbise olur diyor… BÝR ABÝ VE BÝZÝM ÝZÝN MACERASI… Seksenli yýllardý galiba ailecek araba ile izine gidiyoruz. Yanýmýza babamýn bir arkadaþý daha katýldý gidiyoruz. Durmak yok dinlenmek yok nihayet Bulgaristan’a girdik o zamanda komünist yönetim. Tam otobanda durmasýn mý bizim Abi kenara park yaptý babama: —Ben yoruldum dinleneceðim diye söyledi. Þimdi arabanýn içinde oturuyoruz ama nerde uyuma yüzde yüz yasak yerde duruyoruz. Babam: —Ben bir þey düþündüm dumaný Kapýkule`de çýkar dedi. Arabadan indi Abinin arabasýna yaklaþtý ve bir þeyler söyledi daha babam arabaya binmeden araba kayboldu artýk arabaya yetiþemiyoruz. Zaman ne çabuk geçti bilmiyorum kendimizi Kapýkule`de bulduk. Meraklandým ve babama sordum: —Baba amcaya ne söyledin de soluðu Kapýkulede aldý? Babam: —Oðlum adamýn cebinde 30 bin Mark var, ben de onu bildiðim için tarlalarýn içinden ýþýk tutuyorlar burasý tehlikeli dedim hepsi o sonucu gördün deyince. Ben de: —Ya adam duyarsa ayýp olmaz mý? Babam da: —Ben uygun bir zamanda söylerim dedi ve söyledi de… Bu bölümde burada noktalanýrken ALLAH’a emanet olun en güzel günler sizin olsun efendim… 29. sayi sayfalar 30 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429 bulmaca 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 31 29. sayi sayfalar 30.04.2009 16:09 Uhr Seite 32
Benzer belgeler
PDF SAYI 31 - Hayat Online
ürnberg Merkez camiinde Camiilerinde yapýlan toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir
þekilde irdelendi ve hizmetlerde artý ve eksiler gözden