PDF SAYI 31 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 31 - Hayat Online
31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 1 Prof. Dr. Numan KURTULMUÞ Frankfurt`ta Onbinler Filistin Ýçin Yürüdü Barýþa dayalý adil bir dünya mümkün Sayfa: 24`te Sayfa: 4`te MÝLLÝ GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANiZASYONU 2009 UMRE PROGRAMINA HAZIRLANIYOR BU YIL DA UMRE VE TATÝL BÝR ARADA (YAZ TATÝLLERÝNDE DE) Sayfa: 31`de Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 0180-3002250 www.okusan.eu Sorun bir din veya inanç sorunu deðil; sorun insanlýk sorunu ÝNSANLIK ONURU AYAKLAR ALTINDA IHH Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý Gazze’de Ýsrail saldýrýlarý altýnda adeta bir katliama maruz kalan Gazze’ye IHH Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý ulaþtýrýlýyor. Sayfa: 28`de Ýslam Konseyi Gazze Þeridine yapýlan bombardýmanýn sonlandýrýlmasý ve kara harekâtýnýn durdurulmasý talebinde bulundu Buldozer Altýnda Ezilerek Ölen Amerikalý Barýþ Gönüllüsü Rachel Corrie KÂRÛNLAR KÂRÛNLAÞANLAR HELÂK OLUR Sayfa 19`da Abdullah YILDIZ Dosya Hacarabýn Serüvenleri 18 Sayfa 11`de M. Salih AYDIN Dosya Iraktan gelen ayakkabý Sayfa 29`da Oðuz ÜÇÜNCÜ Dosya Taziye ziyaretinde dikkat edilmesi gerekenler Sayfa 9`da Selma ÖZTÜRK Dosya Bizim Yanlýzlýðýmýz Sayfa 21`de Mahmut AÞKAR Dosya Sayfa 7`de Vahdeti Bozan Mikrop: Fitne Dosya Dosya Sayfa 5`te Sayfa: 28`de Dr. Yusuf IÞIK Mustafa MULLAOÐLU MÜSLÜMANIN BÝLGÝ VE ÝLETÝÞÝM KAYNAKLARI 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 2 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 3 editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir 3 Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Sinan AKTÜRK hasbihal Sevgili dostlar! Yeni bir logo, yeni bir dizayn, yeni dosyalarla 6. yýlýmýza yepyeni bir gazete olarak giriyoruz. Kendimizi yenilerken geliþtiriyoruz. Bundan 6 sene önce sadece Hessen Eyaletinde 5 bin tirajlý bir gazete olarak çýkmaya baþlamýþtýk. Hamdolsun þu anda siz kýymetli okuyucularýmýzýn desteði ile Hessen, Bayern ve NRW`de 20 bin trajlý bir gazete olduk. Ýlk sayýmýzdaki yazýmýzda tüm kurumlara ayný mesafede olacaðýmýzý belirtmiþtik. Bu sözümüz bugün de geçerlidir. Milli ve manevi deðerlere ve karþýsýndakinin düþüncelerine saygýlý, tüm kurum, kuruluþ ve kiþilere gazetemizin sayfalarý her daim açýk olacaktýr. Sevgili dostlar! Bu sene itibariyle gazetemizde bazý yenilikleri sizler de farkedeceksiniz. Ýlk yeniliðimiz geleneksel olmasý dilegiyle; duvar takvimimizdir. Gazetemizin arasýndaki bu takvimi ev veya iþyerinizin duvarlarýna gönül rahatlýðýyla asabilirsiniz. (Bu vesile ile sponsorumuz Deniz Bank AG`ye Frankfurt Müdürü Ömer Tigrel`in þahsýnda teþekkür etmek istiyoruz.) Yine geçen sayýmýzda deneme olarak yayýnladýðýmýz Almanca sayfamýzý gelecek sayýdan itibaren daha da geliþtirerek yayýnlamaya devam edeceðiz. Yine önümüzdeki sayýlarda sizlerden gelen talepler doðrultusunda faydalý sayfalar noktasýnda çalýþmalarýmýz devam ediyor. Yani kýsacasý Hayat Gazetemizde her sayýda bir yenilik bulabileceksiniz. Bu noktada sizlerin eleþtiri, katký ve tekliflerini bekliyoruz. Impresium Künye hayat Ýnsanlýk Onuru Ayaklar Altýnda Geçen sene Hessen`de yapýlan Eyalet seçimlerinden sonra bir türlü yeni hükümet kurulamadý ve bir sene boyunca Roland Koch Hükümeti kerhen devam ettirildi. Son yapýlan parlemento oylamasýnda seçim kararý çýktý. Bu oylamadan sonra rakip partiden bazý milletvekillerinin rüþvetle oylarýnýn satýn alýndýðý iddialarý ayyuka çýktý. Netice olarak 19 Ocak tarihinde Hessen`de yeniden seçim var. Bu seçimen Hessen ve Almanya için hayýrlý olmasýný diliyoruz. Bizim tavsiyemiz oy kullanma hakkýna sahip Türklerin bu seçime katýlýp demokratik haklarýný kullanmalarýdýr. Türk kökenli milletvekillerinin Eyalet Parlementosuna girmesinin bir þekilde insanýmýzýn faydasýna olacaðý kanaatindeyiz. Yine 2008`in son çeyreðinde ortaya çýkan küresel mali kriz Alman ekonomisini de oldukça salladý. Bu vesile ile þunu söylemek istiyoruz: “Bu kriz zaten mali açýdan sýkýntýda olan halk kesimlerini daha da sýkýntýya sokacak. Diðer hükümetler gibi Alman Hükümeti de ekonomik destek paketleri açýklýyor. Tamam bu gerekli bir çalýþmadýr. Ama bizim anlamakta zorlandýðýmýz mesele þudur; nasýlki Almanya`da mali suçlar en aðýr þekilde cezalandýrýlýrken, nasýl oluyor da bu küresel krize neden olan banka ve finans yöneticileri hiç bir bedel ödemeden bulun- hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Saim Ayas, Aydýn Ersoy, M. Salih Aydýn duklarý yerleri korumaya devam ediyorlar. Bu yöneticiler yüzünden Almanya`nýn da içinde bulunduðu pekçok ülke trilyon dolarlarla ifade edilen kayýplara uðradýlar. Niye bu yöneticilere cezai bir müeyyide uygulanmýyor. Eðer kanunlarda bir boþluk varsa, kanunlar güncellenmeli ve müsebbibler cezalandýrýlmalýdýr. Yoksa bu þekilde bir adaletsizlik, halk kesiminde zaten zor geçeceði görülen 2009 senesinde daha da bir sýkýntýya girilmesine sebeb olacak. Malumunuz 2008`in son günlerinde baþlayarak ve hala devam etmekte olan Ýsrail`in Gazze`ye yönelik saldýrýlarý, tüm dünya tarafýndan canlý görüntülerle televizyonlardan izleniyor. Çocuk, kadýn, yaþlý demeden tüm insanlar sanki bir film setinde film çevriliyormuþ gibi resmen katlediliyor. Karþýlýklý iki tarafýn da askeri olarak yaptýklarý mücadele sivil halka zarar verilmemeli. Sivil halk için zaruri olan su, elektrik, gaz, saðlýk hizmetleri gibi ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnýn engellenmesi ve alt yapýlarýn harap edilmesi insanlýk dýþý bir durumdur. Filistin halkýnýn demokratik olarak seçtiði yönetimi kabul etmeme bahanesiyle sözde bazý idealleri gerçekleþtirmek için Gazze`deki insanlara çoluk çocuk demeden bu insanlýk dýþý vahsetin gerçekleþmesine göz yumak tüm devletlerin yöneticilerini buradan kýnýyoruz. Burada bunu söylerken tabiki Ýsraildeki sivil halka karþý yapýlan her türlü yanlýþ eylemi de kýnýyoruz. Silahlý mücadelelerde sivil halka zarar verilmesi kim yaparsa yapsýn yanlýþtýr. Ýnsanlýðýn ortak onuru bu tür davranýþlardan zarar görmektedir. Bu sadece Gazze`de deðil dünyanýn neresinde olursa olsun yapýlmasý yanlýþ hareketlerdir. Zaten dünyanýn deðiþik yerlerinde yapýlan gösterilerde saðduyu sahibi Yahudiler de bu insanlýk vahþetine tepkilerini göstermekteler. Ayný þekilde Hindistan`daki son terör eylemleri de insanlýk onurunu zedeleyici niteliktedir. Bu tür eylemleri yapanlar kesinlikle müslüman olamazlar. Zaten bizim dinimiz kesinlikle bu tür insanlýk dýþý eylemleri lanetlemektedir. Bir insanýn öldürülmesi tüm insanlýðýn öldürülmesi gibidir þiarýna sahip bir din mensubu kesinlikle böyle eylemler yapmaz. Bunlar beyinleri yýkanmýþ zavallýlardýr. Ýsrail`in bu yaptýðý vahþete son vermesini ve Gazze`ye baþta tibbi yardým olmak üzere her türlü insani yardýma engel olmamasýný ve bu insanlýk onurunu zedeleyen iþgale son vermesini istiyoruz. Buradan Filistin için bulunduðunuz yerlerde demokratik tepkilerinizi -provekasyonlara gelmeden- göstermenizi istiyoruz. Sivil yardým teþkilatlarýnýn Filistin için yaptýklarý yardým kampanyalarýna katýlmanýzý tavsiye ediyoruz. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Bölge Temsilcileri Nürnberg: Erol Ergün Tel: 0157-72176636 E-Mail: [email protected] Bielefeld: Mehmet Demir Tel: 0178-2063526 E-Mail: [email protected] Osnabrück: Mehmet Yüksel Tel: 0176-64627714 . 05411-209791 Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.de Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh 31. sayi sayfalar 4 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 haber 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr dosya Seite 5 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Yusuf IÞIK F itne kelimesinin aslý “fetn”dir. Sözlükte; deneme ve sýnava tabi tutmak, sýnamak, maddi ve manevi sýkýntý, üzüntü, bela ve felaketlerle yoklama gibi anlamlara gelir. Fitne kelimesi bunlardan baþka; küfür, azgýnlýk, sapýklýk, günah, ayrýlýk iç ihtilaf ve kargaþa kavga, delilik, azap, musibet, aklýný çelmek, gönlünü çalmak, kandýrma (iðva), kýþkýrtma, nifak, ihtilaf, baþtan çýkarma, birbirine düþme, çekiþme, zulüm, baský, karýþýklýk ve bir þeye fazla meyletmek gibi anlamlarý da vardýr. Kur`an-ý Kerim; “fitne (insan) öldürmekten (katil`den) daha büyük suçtur” (Bakara: 191) buyurmaktadýr. Ýslam`a inanmayanlarýn, müslümanlarýn inancýna yönelik saldýrýlar da kuþkusuz fitnedir ve savaþtan daha tehlikelidir. Küfrün egemenliði, iman, Allah`a kulluk, adalet, huzur ve saadet için engeldir. Müminler, inkarcýlarýn bu çabalarýna karþý topluca mücadele vermek zorundadýrlar. Burada “fitne” kavramý kiþisel sýkýntýya iþaret etmekten çýkmakta ve bir iman mücadelesinin sebebi haline gelmektedir. Bu nedenle Kur`an-ý Kerim müminlere “din yalnýzca Allah`ýn oluncaya ve fitne yeryüzünden kalkýncaya kadar fitneye sebeb olan müþriklerle mücadele etmeyi” emrediyor. (Bakara: 193) Müminlerin ve þeytanýn adýmlarýný izleyenlerin çýkardýðý fitneler devam ettiði müddetçe dünyada huzurun ve rahatýn olmasý mümkün deðildir. Eðer müminler kötülük odaklarýyla mücadele etmeyi býrakýrlarsa, yeryüzünde büyük fitneler olur, kaos ve bozgun giderek fazlalaþýr. Allah, insanlarýn uymalarý için genel hükümler –ilkeler ve kurallar- koymuþtur. Bu hükümlere uymamak ve onlardan yüz çevirmek de fitnedir. Fitne, ortalýðý karýþtýrmak, insanlarý birbirine düþürmek, onlarý birbirine karþý kýþkýrtmak, aralarýný açmak, kuþku uyandýrmak kargaþaya ve anlaþmazlýklara sebeb olmak gibi anlamlara hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Vahdeti Bozan Mikrop: Fitne Ümmetin birliðini bozan faaliyetler, fýrka fýrka olmalar, dini ve siyasi çekiþmeler, müslümanlar arasýnda çýkan azgýnlýk gibi olaylar, Ýslam uðruna çalýþma gayretinin azalmasý, yöneticilere dalkavukluk yapýlmasý, din baðýnýn zayýflamasý birer fitnedir. Fitne zamanýnda bereket azalýr, salih ameller az yapýlýr, açgözlülük artar, çýkar davalarý sürüp gider, dini konularda cahillik yaygýnlaþýr, can ve mal güvenliði kalmaz. Ýnsanlar arasýnda güven kaybolur, hak ve hukuka riayet edilmez. da gelir. Türkçe`de yaygýn olarak bu anlamlarda kullanýlýr. Kur`an-ý Kerim`de `fitne çýkarmak, fitne yaymak` daha çok münafiklarýn özelliklerinden sayýlmaktadýr. Din bilgini ve görevlilerinin, halkýn anlamayacaðý þeyleri söylemeleri ve yazmalarý da fitneye sebeb olabilir. Herkesin anlayabileceði düzeyde konularý anlatmalýdýr. Müslümanlara yapamayacaklarý ibadetleri yapmalarýný emretmemelidir. Ýyilikleri insanlara anlatýrken de, kötülüklerden sakýndýrýrken de fitne çýkarmamaya çalýþmalýdýr. Müslümanýn yalnýzca kendisine maddi zararý dokunacak þekilde iyiliði emretme ve kötülükten sakýndýrma hizmeti yapmasý caizdir. Sonuçlarýna sabredemeyecekse, bunu da yapmamalýdýr. Farzlarýn yapýlmasýný, haramlardan sakýnýlmasýný emretmek, farz-ý kifayedir. Sünnetlerin yapýlmasýný emretmek ve mekruhlardan sakýndýrmak da sünnettir. Haram iþlemekte olan insan, fiili mücadele yapýlarak el ile men edilmemelidir. Çünki o insan harama baþlamýþtýr ve el ile yapýlacak müdahele karþý müdaheleyi getirebilir. Bu da çekiþmeye ve belki kavgaya da sebebiyet verebilir. Güzel söz ile engellenmelidir. Yani iþlediði hara- mýn kötülüðü ve zararlarý anlatýlmalýdýr. Haram iþlemeye hazýrlanan kimse el ile engellenebilir. Çünki henüz o, harama baþlamamýþtýr. Gerek el ile ve gerekse söz ile men edilirken, fitne ve zarar çýkartmamak gerekir. Yasaklamanýn önceden yararlý olacaðýný bilmek gerekir. Ýyiliðe yönlendirme ve teþvik ile kötülükten sakýndýrma hizmeti bir toplumda terk edilirse, orada dualar kabul olmaz, hayýr ve bereket kalmaz. Allah`ýn insanlara verdiði hem iyilikler, hem de kötülükler birer deneme (fitne) aracýdýr. Ýnsan nimetlere karþý þükürle, zorluk, darlýk ve belalara karþý sabýrla denenir. Fakat insan çoðu zaman yararlandýðý nimetlere karþý nankörlük yapar. Üstesinden gelemeyeceði bir sýkýntýyla karþýlaþýnca hemen Rabbine yalvarýr. Geniþ bir nimete, mala ve zenginliðe kavuþunca da kibirlenir, malýný kendi bilgisi ve deneyimleri ile elde ettiðini zanneder. Böyle bir tavra karþý Kur`an þu açýklamayý yapýyor: “-Hayýr… o bir fitnedir. (imtihandýr) fakat çoklarý bunu bilmiyorlar” (Zümer: 49) Peygamberimiz (s.a.v) kendisinden sonra meydana gelecek ve Ýslam Toplumunun birlik, dirlik ve düzenini bozacak çeþitli fitnelerden ümmetini sakýndýrmýþtýr. Ümmetin birliðini bozan faaliyetler, fýrka fýrka olmalar, dini ve siyasi çekiþmeler, müslümanlar arasýnda çýkan azgýnlýk gibi olaylar, Ýslam, uðruna çalýþma gayretinin azalmasý, yöneticilere dalkavukluk yapýlmasý, din baðýnýn zayýflamasý birer fitnedir. Fitne zamanýnda bereket azalýr, salih ameller az yapýlýr, açgözlülük artar, çýkar davalarý sürüp gider, dini konularda cahillik yaygýnlaþýr, can ve mal güvenliði kalmaz. Ýnsanlar arasýnda güven kaybolur, hak ve hukuka riayet edilmez. Hatta öldüren niçin öldürdüðünü, ölen de niçin öldüðünü bilemeyecek kadar herþey birbirine karýþýr. Haklý haksýz belli olmaz, anarþi, kaos, huzursuzluk ve güvensizlik alýp baþýný gider. Böyle bir ortamda müminlere düþen, fitnelere karýþmadan gücü yetiyorsa fitneyi önlemeye çalýþmak, yetmiyorsa bir kenara çekilip müminlerin hayrýna dua etmek, ya da fitneyi ve fitneye bulaþma tehlikesi olan iþleri terketmektir. Fitneler karþýsýnda dili tutmak (zamanýmýzda kalemi ve bilgisayar tuþlarýný da tutmak), fitnelerden razý olmamak, fitneye düþenler arasýnda uzlaþtýrýcý olmaya çalýþmak, kendi yandaþýna deðil hak ve adalete destek olmak en iyisidir. 5 Fitneler kimi zaman yavaþ yavaþ ortaya çýkar. Böyle durumlarda insan bunun farkýna varamayabilir. Bir yere fitne girince de orasýný kolay kolay terketmez. Ýyi düþünmedikleri ve iyi hesap etmedikleri için fitneye karýþanlar, pek çok maddi ve manevi zarara uðrarlar ve çoðu zaman fitne içinde olduklarýný bile düþünmezler. Fitne zamanýnda yalan artar, ilmin getirdiði ölçüler dinlenmez, gerçekler bir iþe yaramaz. Ýlim ve gerçekler çok rahatlýkla istismar edilir, hatta fitneyi artýrýcý bir þekilde kullanýlýr. Herkes kendi görüþünü doðru kabul eder ve onu gözü kara bir þekilde savunur. Fitneye bulaþanlar için din ve onun hükümleri sözde kalýr. Kiþilere ve gruplara bilgisizlik yön verir, akl-ý selimden çok arzulara uyulur… Böyle bir ortamda hak ve adaletten yana olanlar, þeref ve haysiyetine deðer verenler ile, Ýslam`a gönül verenler, ölümün yaþamaktan, daha hayýrlý olduðunu düþünürler. Fitne döneminde müslümana düþen, varlýk tablosundaki ayetlerden, oluþlardan ve karþýlaþtýðý denemelerden ibret almasý, Allah`tan gelen imtihaný kazanmaya çalýþmasý ve bizzat kendisinin fitnelere sebeb olmamasýdýr. Kur`an-ý Kerim þöyle buyurur: “-Ey Müminler! Öyle bir fitneden sakýnýn ki, o, sizden yalnýzca zulmedenlere dokunmaz. Bilin ki gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandýrmasý pek þiddetli olandýr.” (Enfal: 25) Karþýlaþýlan olaylardan hangisinin fitne olduðunu, hangisinin olmadýðý konusunda Müslüman çok dikkatli olmalýdýr. Çünki birçok olaylar insana deðiþik þekillerde ve kýlýflarda sunulmakta ve insan çok kolay bir þekilde yanýltýlmaktadýr. Fitnenin nereden geldiði ve nasýl uzaklaþtýrýlacaðý noktada müslümanýn firaseti, basireti, fetaneti, ilmi, sabrý ve diðer güzel ahlak esaslarý birlikte devreye girecek ve onun yolunu aydýnlatarak çözümünü bulacak ve vahdetten (birlikten) ayrýlmayacaktýr. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 6 A lmanya'da Frankfurt yakýnlarýnda bulunan Oberursel kentinde Frankfurt uluslararasý okuluna giden 12 sýnýf öðrencilerinden Emir Tigrel (17) Kalahari Çöllerinde bulunan köylerde okullara giden çocuklarýn yararýna fotoðraf sergisi açtý. Okul gezisi nedeniyle Güney Afrika'da bulunan Kalahari çöllerindeki okullara gittiklerini, burada bulunan okullarda iki hafta boyunca çocuklara kimya, matematik dersleri verdiklerini belirten Emir Tiegrel, rankfurt ve çevresinde sevilen bir genç olan Cuma Çelik 14 Ekim 2001 tarihinde elim trafik kazasý sonucu vefat etmiþti. Genç yaþta vefat eden oðullarý için Çelik Ailesi aldýklarý karar neticesinde; memleketleri K.Maraþ`a baðlý Afþin Ýlçesi Arýtaþ Beldesinde yine oðullarýnýn adýný taþýyan bir ilköðretim okulu yaptýrdýlar. 12 derslikli yaklaþýk 400 öðrenciye hizmet verecek þekilde 2 katlý olarak inþaa edilen ilköðretim okulu 2,5 senede tamamlandý. Ýlkögretim okulunun tüm F 16:30 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Öðrenci Emin Tigrel, Afrikalý çocuklar yararýna sergi düzenledi Almanya'da Frankfurt yakýnlarýnda bulunan Oberursel kentinde Frankfurt uluslararasý okuluna giden 12 sýnýf öðrencilerinden Emir Tigrel (17) Kalahari Çöllerinde bulunan köylerde okullara giden çocuklarýn yararýna fotoðraf sergisi açtý... "Fotoðraf çekmeyi çok seviyorum. Fýrsat buldukça fotoðraf çektim. Sonuçta yüzlerce fotoðraftan oluþan bir albüm çýktý" dedi. Almanya dönüþünde çektiði fotoð- raflardan bir albüm yaparak okul idaresine verdiðini belirten Emir, sergi ile ilgili olarak þu bilgileri verdi: "Okul müdürümüz fotoðraflarý çok beðendi. Okulda bir fotoðraf Frankfurt Eþrafýndan Çelik Ailesi güzel bir vefa örneði gösterdi. Trafik kazasýnda vefat eden oðullarý adýna okul yaptýrdýlar Cuma Çelik adýna ilköðretim okulu yapýldý masraflarýný Çelik ailesi karþýladý. 10 Ekim 2008 tarihinde açýlýþ için düzenlenen törene Çelik ailesinin fertlerinin yanýsýra K.Maraþ Valisi, çevre Belediye Baþkanlarý, Milli Eðitim Müdürü ve cok sayýda Arýtaþ beldesi sakini katýldý. Açýlýþta Baba Cuma Çelik bir teþekkür konuþmasý yaptý. Baba Çelik; “genç yasta kaybettikleri evlatlarý Cuma için aile olarak bu kararý aldýklarýný söyledi. Bu karar ile hem evlatlarýnýn adýný hayýrlý bir çalýþma olan ilköðretim okuluna verdiklerini ve hem de memleketlerindeki eðitime katkýda bulunduklarýný söyledi. Burada okuyan çocuklarýn cývýl cývýl koþuþmalarýný gördükce evladýmýzýn adýnýn da hayýrla yadedileceðini düþünüyoruz” dedi. Okulun yapým masraflarýný baba Cuma Çelik haricinde haber sergisi açmaya karar verdik. Okul 100 x 80 ve 110 x 80 boyutunda fotoðraflarýn basýlmasýna sponsorluk yaptý. Sergilenen fotoðraflarý 100 ile 140 Euro arasýnda satýþa çýkardýk. Fotoðraflarýn bütün gelirini Kalahari çöllerindeki köylerde okula giden çocuklara baðýþlayacaðýz. Birçok imkandan mahrum çocuklara biraz olsun katkýmýz olubilirse ne mutlu bana" dedi. Bu yýl okulunu bitirecek olan Emir, amacýnýn Ýngiltere'de mimarlýk okumak olduðunu söyledi. oðullarý; Veli, Mehmet, Yunus Çelik beraberce karþýladýlar. Açýlýþta bir konuþma yapan K.Maraþ Valisi de; bu hayýrlý çalýþmaya imza atan gurbetçi Çelik ailesini tebrik etti. Evlatlarýnýn adýný taþýyan bu okulun Arýtaþ beldesine büyük bir katký saðladýðýný söyledi. Yapýlan diðer konuþmalardan sonra “Arýtaþ Cuma Çelik Ýlköðretim Okulu”nun açýlýþ kudalesi K.Maraþ Valisi, Belediye Baþkanlarý, Milli Eðitim Müdürü ve Çelik Ailesi adýna Baba Cuma Çelik tarafýndan kesildi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Mahmut AÞKAR B iz bize olduðumuz an ve ortamda hâlâ bizleþemiyorsak, en azýndan ortadaki mesele benim olduðu kadar senin de olduðundan, bizleþmek mümkün görünüyor. Bizleþmek; beraberlikten öte bir þey, birleþmektir! Bizleþmek; yeniden kendimize dönmek, kendimizle tanýþmaktýr. Gerçek manâda tanýþmamýz, barýþmamýza vesile olacak. Bizim gibi biraz onlardan biraz da bizden müteþekkil, karma kültürle yoðrulmuþ toplumlarýn kendileriyle kavgalý olmalarýnýn sebebi bundandýr. Farkýnda olmadan bu ‘virüs’ az veya çok hepimize bulaþtýrýlmýþtýr. Biz en olmasý gereken seviyede kendimiz olan biz’i tarif ederken, asýl yalnýzlýðýmýzý orada görüyoruz: Kitap safyalarýndaki, menkibelerdeki insan tarifini hayatýn içinden insana uygulamaya kalkýþýnca, reel (gerçek) insanla irtibat kopuyor ve biz kendi gerçeðimizle yüzleþmekten imtina ediyoruz. ‘Mükemmel insan’, ‘ideal insan’ þablonuna uygun insan arayanlar yalnýzlýktan kurtulamazlar ancak, idealist insan arayanlar eli boþ dönmezler. Sistemin yarattýðý insan Bütün mesele, tercih ettiðimiz veya kabullenmeðe mecbur kaldýðýmýz hayat, “ne kadar insanîdir” türünden bir soruya verilecek cevapla anlaþýlmýþ olacak. Ýnsan olarak sistemin içinde olmak; sistemin insanîliðine delalet deðildir. Þikâyetçi olduðumuz sistemde (hayat tarzý) “herþey insan için, insana göre” prensibi geçerli deðildir. Sistem, ya kendi ‘din’ini icat ederek, ya da mevcut dini, sisteme uyarlayarak, insandaki ilâhî özelliklerin yerine beþerî ihtiras ve beklentileri oturtur. Böylece insana, sistemin taþýyýcý rolü verilmiþ olur. Bu rolü kabullenen insan; iyi bir faþist, iyi bir sosyalist veya iyi bir kapitalisttir. Seite 7 hayat [email protected] Eðer vahiy yoluyla gelen din de bir ideoloji gibi muameleye tabi tutulursa; dinleþtirilen dünyevi ideolojilerden çok da farký kalmaz ve o insan da diðerleri gibi çevreye ayný gözle bakar: Ýnsan seçme, deðerlendirme ve tercihteki kriter; ideolojik olarak kendisine en yakýn olana göredir. Özet bir ifadeyle; Faþizm, Sosyalizm, Kapitalizm ve benzeri sistemlerde insan bir amaç deðil, araçtýr. 1970’li yýllarýn Türkiye’sinde birbirimize kurþun sýkarken, düþmanlýðýmýzýn mayasýný ideolojik farklýlýklarýmýz oluþturuyordu. 2000’li yýllardaki kamplaþmamýzýn nüvesini ise itikadî (dini algýlama) farklýlýklarýmýz oluþturmaktadýr: Sisteme göre din ve dindarlýk, sisteme raðmen din ve dindarlýk, ilk ikisi kadar güçlü olmasa da, bir üçüncü þýk olarak; Batý normlarýna göre din ve dindarlýk gibi anabaþlýklar altýnda ihtilaf noktalarýmýzý sýralamak münkündür. Dikkat edilirse, her ideolojik grup kendi insanýný “yaratma” peþinde veya þekillendirmeðe çalýþmaktadýr. Herkes kendi penceresinden gördüðü insaný tarif ederken, hiçbirisi bir bütün olarak insaný görmüyor veya göremiyor. Hâl böyle olunca, “öz”ümüzü tanýmýyor, öz’e inemiyor ve özdeþleþemiyoruz. Gruplarýn kendi arasýndaki birlikteliði bile sahici, samimi ve kalýcý deðil; konjüktürel, hamasî veya menfaatçidir. Bu umdelerden birisinin eksikliði, cemaat veya grup arasýndaki canlýlýða ciddi bir darbe vurabiliyor. Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Bizim Yanlýzlýðýmýz “Farklýlýðýmýz zenginliktir” gibisinden insan gönlünü okþayan söylemleri, hayli zamandýr dillendiriyor, sesli düþünüyoruz lâkin henüz daha hazmedemedik. Þimdiye kadar Ýslâmiyet’le ilgili en cezbedici ve yerinde söylenmiþ sözlerden birisini, Suriye Baþmüftüsü Dr. Ahmed Bedrettin Hassun’un gazetelere yansýyan ifadelerinden okudum. Baþmüftü; “Ýslâm baþkalarýnýn varlýðýný kabul etmek için geldi.” diyor. Bu ‘baþka’dan, Ýslâm’ýn dýþýndakiler olduðu kadar, kendi içimizdeki farklýlýklarý da anlamak mümkün. Birbirimizi beðenmiyoruz; bir dindar ötekinin dindarlýðýna, bir milliyetçi diðerinin milliyetçiliðine, bir Atatürkçü berikinin Atatürkçülüðüne dudak büke, kulp taka taka, biz kendisinden baþkasýný beðenmeyen insanlar hâline geldik. Daha düne kadar tek yürek, tek bilek olanlarýn, deyim yerindeyse, içtiði su dahi ayrý gitmeyenlerin, dost çemberi giderek daralýyorsa, önce kendisini (eðer yüreði yetiyorsa) sigaya çekmeli, daha sonra da, þayet dünkü “Kýzýl Elma”sýnda bugün de gerçekten iddialý olup olmadýðýný vicdan terazisine vurmalýdýr. Meydanlara toplanan, tek yürek, tek bilek gibi görüntü veren kalabalýklarýn birlikteliði, toplantý daðýlýnca biter. Camide, cemevinde saf saf olanlarýn kardeþliði, ibadetten sonra unutulur. Bir zamanlarýn “Ýslâmcý”larýndan, “Devrimci”lerinden ve “Ülkü- cü”lerinden ne kadarý bugün o hareketlerin devamý iddiasýnda olan kurluþlarýn içinde barýnabilmekte veya barýndýrýlmaktadýrlar?... Laikler, devrimciler, milliyetçiler, muhafazakârlar da kendi içlerinde birbirini beðenmezler! “Ýhanet”, “Hainlik” ve “Satýlmýþlýk” gibi kavramlar en çok böylesi kadrolaþmýþ, kurumlaþmýþ gruplar içinde geçerlilik kazanýr. Dahil olduðu grubun dýþýndakileri þu veya bu sebepten dolayý dýþlayanlarýn önündeki en büyük tehlike, günün birinde birlikte olduðu kuruluþ veya insanlar tarafýndan kapý dýþarý býrakýlmasýdýr. Ýnsan ihmal edildi Kendimize mekân inþa ettik, okul inþa ettik, cami inþa ettik ama insaný, asýl ve herþeyden önce inþa edilmesi gerekeni inþa edemedik, etmedik... Herþey insan için, herþey insanlýk uðruna þiarýndan yola çýktýðýný zannedenler, önem ve önemlilik sýralamasýnda insaný geri plana attýlar, ya da ihmal ettiler. Bu ihmalkârlýk bizi bize unutturarak, yalnýzlaþtýrdý. Terk edilen, unutulan kültür hayatýmýzdaki ‘bizim insan’ýn yerini ‘ecnebileþen insan’ aldý. Ýlk baþlardaki ecnebi özentisi bilâhare yozlaþmayý ve akabinde de yabancýlaþmayý getirdi. Ýnsanýn kendi vatanýnda yabancý gibi görülmesi veya o hisse kapýlmasýný Necip Fazýl Kýsakürek, Sakarya adlý þiirinde, “Öz yurdunda garipsin, öz vatanýnda parya” derken, kendisi gibi düþünenleri kastetmiþ 7 olsa da, diðer fikir akýmlarýnda da benzeri serzeniþleri görmek mümkündür. Günümüz Türkiye’sindeki asýl gariplik; bir taraftan Necip Fazýl çizgisindeki milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin hâlâ yakýnmalarý devam ederken, diðer taraftan “resmî ideoloji”nin ‘yýlmaz bekçileri’ olarak adlandýrýlan sosyal demokrat, laik, Kemalist kesimler de bu ülkede kendilerini (yavaþtan da olsa) garip hissetmeðe baþladýlar. Uzun yýllar yurtdýþýnda yaþayan istisnasýz her Türkiye vatandaþý ülkemize geldiðinde eskiye kýyasla her sahada bir ilerlemenin, kalkýnmanýn olduðunu görür ve sevinir fakat iþ insanî münasebetlere, dostahbap iliþkilerine gelince; ah o eski Türkiye diye yakýnýr. Artan refah seviyesine paralel olarak insanîliðimizde bir ilerlemenin olduðunu söylemek çok zor. Sadece yurtdýþýndan gelen vatandaþlarýmýzýn bu konudaki gözlemleriyle konuyu kapatabilsek, belki biraz teselli bulacaðýz ama gel gör ki, her aðzýný açan Türk; ah o eski insanlýk, türünden bir yakýnmayla söze baþlar. Bütün bunlarý þehirleþme, sanayileþmeyle örtbas etmek mümkün mü? Bunun adý modernlik, medeniyet veya çaðdaþ insanlýk ise, hepsi yerin dibine batsýn! Çevrenizde “saygýn insan” diye takdim ve lanse edilen þahýslara bir bakýnýz... Kaç tane þahýs ayný zamanda þahsiyet sahibidir... Kitlelere ‘muteber insan’ olarak empoze edilen, kalabalýklarýn itibar ettiði kiþilere bu payelerin, hangi deðer yargýlarýna göre daðýtýldýðýný düþünmek gerek. Bir dost bulamadan... Ülkemizde herkes bir ötekinden þikâyetçi olduðu kadar mevcut durumdan da þikâyetçidir. Baþkalarýndan fedakârlýk, dürüstlük, hoþgörü bekleyenler, bu istikamette ilk adýmý kendileri atmalýdýrlar. Ne kadar arar sorarsanýz, ne kadar saygý ve sevgi gösterirseniz, o 31. sayi sayfalar 30.04.2009 8 kadar aranýr sorulursunuz ve o kadar sevgi ve saygý görürsünüz. Hedef; gün akþam olmadan bir dost bulabilmek olmalýdýr. Beþerî münasebetlerimizdeki ölçüyü, biz terk ettiðimiz medeniyetle birlikte terk ettik. Batý medeniyetinde “Allah rýzasý için” türünden bizdeki gibi bir ölçü yoktur. Allah rýzasý sözkonusu olduðunda kiþi A TÝB Bielefeld Eðitim ve Kültür Merkezi, bayramlaþma proðramý düzenledi. ATÝB Bielefeld Eðitim ve Kültür Merkezi’nin düzenlediði bayramlaþma proðramýna aileleri ile birlikte bütün çocuklar ve kardeþ teþkilatlar davet edildi. Kur’an-ý Kerim ile baþlayan proðramýn açýlýþ konuþmasý için kürsüye gelen Baþkan Süleyman Tire, I GMG Hessen Bölgesi Hanau Þubesinin düzenlemiþ olduðu Bayram Þenliði programý 7`den 70`e büyük ilgi gördü. Program her program gibi, Ýslami çerçevede, açýlýþ Kur`an-ý Kerim ile start aldý. Hanau Ýslam Cemiyeti Eðitim Baþkaný Murat Kalkanýn yapmýþ olduðu konuþmada, Gençlik Teþkilatýna teþekkür edip Cemaati 16:30 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir menfaatleri devreden çýkar. Oysa hâkim medeniyet anlayýþýnda fertlerin olduðu kadar toplumlarýn da iliþkileri sadece menfaat temeline dayanýr. Allah’tan bir beklentisi olmayan için “Allah rýzasý” da bir manâ ifade etmez. Yalnýzlýðýmýz bazen aile ortamýnda, bazen de yukarýda izahýna çalýþtýðýmýz birbirinden farklý ortamlar- hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 da kendini göstermektedir. Ýki kiþiyi biraraya getiren sebep, ortak bir gayenin olmasýdýr. Ýddialarý, yüce gayeleri, uzun soluklu hedefleri olmayan fertlerden oluþan toplumun “Kýzýl Elma”sý da olmaz! Gündelik gayeler için birarada olan kalablýklarda birlik olmaz. Ülküsü, iddiasý, “Kýzýl Elma”sý veya ulvî gayeleri olanlar, kuru kalabalýklarýn daima dýþýnda, azýnlýktadýrlar fakat kendilerini azýnlýkta veya dýþlanmýþ olarak görmez ve hissetmezler. Onlar, kucakladýklarý davanýn bedelinin zaten bu olduðunun bilincindedirler. Onlarý asýl kahreden, yalnýzlýða iten þey; ayný yola baþ koyanlarýn kendi aralarýndaki yalnýzlýklarýdýr. “En kutsal kitap insandýr. Bu kitabýn her sayfasý ATÝB BÝELEFELD EÐÝTÝM VE KÜLTÜR MERKEZÝ BAYRAMLAÞMA PROÐRAMI DÜZENLEDÝ “Bayramlarýmýz bizim milli ve manevi ile birlikte birlik, beraberlik, kardeþlik duygularýmýzý pekiþtiren, birbirimizi kucakladýðýmýz, kýrgýnlýk ve dargýnlarý bir kenara býrakarak yaklaþtýðýmýz günlerimizdir. Ayný zamanda da Yüce Al- lah’a kulluðumuzu tam bir teslimiyet içerisinde ifade ettiðimiz manevi deðerlerimizdir. Bunun için bayramlarýmýzýn ve yüce manalarýný çocuklarýmýza çok iyi anlatmalýyýz. Bu da ancak bu þekilde bir araya gelerek bayramlarýmýzý ol- masý gerektiði gibi yaþadýmýz müddetçe gerçekleþir. Yeni nesillere ancak bu þekilde aktarýlýr.” diyerek bayramýn önemini vurgulayarak iþtiraklerinden dolayý misafirlere teþekkür etti. Kalabalýk bir katýlým ile gerçekleþtirilen bayramlaþ- Bayram Þenliðinde 7`den 70`e el ele de selamladý. Bu konuþmanýn hemen akabinde Gençlik Baþkan- lýðýný Fatih Çilingir`e devreden Ahmet Bölge cemaatle helalleþti. Yeni Genç- lik Baþkaný Fatih Çilingir cemaati selamladýktan sonra, günün önemine deðinip dosya diðerinden farklýdýr ve biri diðerine benzemeyen altý milyar sayfadan daha fazladýr (*)”. Bu “Kitap” okunmadan, okunup da anlaþýlmadan anlaþamayýz... Bütün mesele, kitaptan bir sayfa olmak mý, yoksa sadece bir safyalýk kitap mý? (*): Dr. Ahmet Bedrettin Hassun (Suriye Baþmüftüsü), Tagespost (22.12.2008). ma proðramýnda söylenen ilahiler ve “Sema” gösterisi misafirlere duygulu anlar yaþattý. Çocularýn da unutulmadýðý proðramda “Nasrettin Hoca” gösterisi ve fýkralar ile çocuklar neþeli anlar yaþadý. Büyük bir memnuniyet yaþayan davetlilerler ve çocuklara, ATÝB Bielefeld Eðitim ve Kültür Merkezi tarafýndan birer gül hediye edilerek proðram sona erdi. programý baþlattý. Eðlenceli oyunlar ve ilahilerle gerek çocuklarý gerekse cemaat çok eðlendi. Bayram Þenliði programý çeþitli oyunlar ve ilahilerin ardýndan çocuklara yönelik ikramlarla son buldu. Cemaattan bir çok kiþi programdan memnuniyetini dile getirip, Hanau Gençliðinin yaptýðý baþarýlý çalýþmalardan dolayý tebrik etti. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr dosya Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat V erändern muss sich tatsächlich vieles, um allen voran das Ansehen der USA in der Welt ins rechte Licht zu rücken Eigentlich war das Modell 271 der Firma Baydan aus Istanbul mit 40.000 verkauften Paar im Nahen Osten nicht gerade der große Renner. Doch seit der denkwürdigen Schuhattacke des irakischen Fernsehjournalisten Montasser al-Saidi auf den Noch-Präsidenten der USA hat sich die Welt nicht nur für die zwischenzeitlich berühmteste Schuhfabrik der Türkei verändert. Das weltweit 300.000-fach bestellte Schuhmodell heißt inzwischen „ByeBye Bush“ und ist das globale Symbol gegen die von George W. Bush betriebene kriegerische Außenpolitik. Damit nimmt die Amtszeit des wohl unbeliebtesten Präsidenten der Vereinigten Staaten von Amerika ein tragikomisches Ende. Oðuz ÜÇÜNCÜ E vet, yýkýcý Bush dönemi sonrasýnda dünyadaki Amerika algýlamasýnýn deðiþmesi için pek çok þey deðiþmek zorunda. Aslýnda Ýstanbul’da imalat yapan Baydan þirketinin, Ortadoðu’da 40 bin adet satan 271 model nolu ayakkabýsý pek de popüler bir ayakkabý deðildi. Ne var ki, Iraklý televizyon gazetecisi Muntazýr el Zeydi’nin hâlen ABD Baþkaný olan George Bush’a attýðý eþsiz ayakkabýdan beri, dünya sadece Türkiye’nin þu anda en meþhur bu ayakkabý imalathanesi için deðiþmedi. Zira ismi “Güle güle Bush” olan bu ayakkabý modeli dünya çapýnda 300 bin sattýðý gibi, Bush tarafýndan yürütülen savaþcý dýþ politikaya karþý küresel bir sembol de oldu. Bu olayla birlikte Amerikan tarihinin en baiarýsýz baþkanýnýn görev süresi traji-komik bir þekilde son buldu John F. Kennedy gibi eski ABD baþkanlarýnýn Berlin duvarýnýn önünde Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Iraktan gelen ayakkabý [email protected] “Ich bin ein Berliner” sözüyle daimî olarak hafýzalarda kalmasý karþýþýnda Bush’un, “Iraktan gelen ayakkabý”ya karþý kývrak bir manevra ile kendini korumasýyla milyarlarca insan tarafýndan anýlacaktýr. Devasa bütçe açýðý, rekor seviyedeki askerî harcamalar, milyonlarca maðduruyla kaosa sürüklenen ülkeler, ve bu da yetmiyormuþ gibi, geçen yüzyýlýn 30’lu yýllarýndan beri en büyük küresel malî ve ekonomik kriz de iþin çabasý. Bütün dünyada barýþ isteyen insanlarýn bu yeni kahramaný, kendi anlayýþý- na göre tek dünya gücünün Baþkaný’na karþý yaptýðý bu hareketiyle, zaten acýlar içinde kývranan Irak halkýnýn temsilcisi olarak çok açýk bir þekilde, Amerika’nýn iþgal politikasýnýn nasýl deðerlendirildiðini ortaya koydu. Ve insanlar sadece Irak’ta böyle düþünmüyor. Dünyanýn her tarafýnda insanlar postanelere koþarak Bush yönetimini protestolarýnýn bir göstergesi olarak Washington’a ayakkabýlarýný postaladý. Ýþte yaten þüpheli baþlayýp insaný utandýracak bir þekilde sona eren ilginç 8 yýla böyle bakýyoruz. Bu yoruma aslýnda burada bir nokta kolayabilirdik. Ancak, 232 yýllýk Amerikan tarihinde yeni bir sayfa açmak için, sýradaki Amerikan baþkaný sabýrsýzlýkla bekliyor. Herhalde, Barack Hussein Obama’nýn baþarýlý seçim kampanyasýnýn sloganý olan “Deðiþim” boþuna deðildi. Evet, yýkýcý Bush dönemi sonrasýnda dünyadaki Amerika algýlamasýnýn deðiþmesi için pek çok þey deðiþmek zorunda. Afrika kökenli ilk Amerikan baþkanýnýn, iç ve dýþ politakadaki aðýr yük dikkate alýn- Der Schuh der aus der Ferne kam Man stelle sich nur einmal vor, da werden ehemalige Präsidenten wie J.F. Kennedy der Weltgemeinschaft mit Zitaten wie „Ich bin ein Berliner“ vor der Mauer auf ewig in Erinnerung bleiben und Bush Jr. mit seinem reaktionsschnellen Ausweichmanöver vor dem „Schuh der aus der Ferne kam“. Mal ganz zu schweigen von Guantanamo und Abu Ghuraib, dem gigantischen Haushaltsdefizit, Militärausgaben in Rekordhöhe, den Ländern die ins Chaos gestürzt wurden mit Millionen von Opfern und als ob das alles noch nicht reichen würde, von der Verantwortung für die größte globale Finanzund Wirtschaftskrise seit den 30´er Jahren des letzten Jahrhunderts. Der neue Held der friedliebenden Menschen auf der ganzen Welt hat mit seinem Akt der Verach- tung, denn nichts anderes stellt die Schuh-Attacke dar, dem Präsidenten der nach eigenem Verständnis einzig verbliebenen Weltmacht, quasi stellvertretend für das leidvolle irakische Volk deutlich gemacht, was man von der amerikanischen Besatzungspolitik hält. Und nicht nur im Irak denkt man so. Überall in der Welt sind die Menschen zu den Postämtern gestürmt und haben ebenfalls ihre Schuhe als Zeichen ihres Protestes gegen die Politik der Bush-Administration nach Washington geschickt. So blicken wir zurück auf acht denkwürdige Jahre, die dubios begonnen haben und nun genauso schmachvoll enden. Hier nun könnte man bei diesem Kommentar bereits einen Punkt setzen, wenn nicht schon der nächste Präsident in den Startlöchern stehen würde, um ein neues Kapitel in der 232-jährigen Geschichte der USA zu eröffnen. Nicht umsonst hieß das Schlagwort der erfolgreichen Wahlkampagne von Barack Hussein Obama „Change“ also Wechsel bzw. Veränderung. Verändern muss sich tatsächlich vieles, um allen voran das Ansehen der USA in der Welt nach der desaströsen Bush-Ära ins rechte Licht zu rücken. Ob der erste afro-amerikanische Präsident überhaupt die in ihn gesetzten Erwartungen erfüllen kann, bleibt angesichts der Fülle der zu bewältigenden innen- und auch außenpolitischen Aufgaben zweifelhaft. Denn weder steht die der Weltöffentlichkeit präsentierte neue Regierungsmannschaft mit all den bekannten Gesichtern aus Washington für einen tiefgreifenden Wandel in der 9 dýðýnda, kendisinden beklenilenleri ne kadar karþýlayýp karþýlayamayacaðý, kuþkulu görünüyor. Zira, ne Washington’dan dünya kamuoyuna sunulan yeni yönetim kadrosundaki tanýdýk yüzler Amerikan politikasýnda köklü bir deðiþimin sinyalini veriyor, ne de, Obama geopolitik problemlerin çözümünde askerî politikadan vaz geçmiþ görünüyor. Halbuki, Obama için, dünya tarih kitaplarýnda küresel bir fýkra kahramaný olmamak herhalde “kolay” olabilir. Bunun için Obama aslýnda sadece selefinin icraatlarýna bakýp, yalnýzca istisnasýz her politik alanda tam tersini uygulamalý. Ama, görüntüde tüm boyutlarýyla basit gibi görünen bu tür çözümler, hemen hemen her çýkar grubunun acýmasýz direniþine çarpýyor sonuçlar çoðunlukla, Mahatma Gandhi’nin yýllar önce tam da üzerine bastýðý gibi oluyor: “Tarihin insanlara öðrettiði, insanlarýn tarihden ders almadýklarýdýr.” amerikanischen Politik, noch scheint Obama gewillt, auf die militärische Option bei der Bewältigung geopolitischer Missstände zu verzichten. Dabei könnte es doch für ihn so „einfach“ sein, nicht als globale Witzfigur in den Geschichtsbüchern der Welt zu enden. Er muss die Lehre aus der Geschichte seines Vorgängers ziehen und „nur“ bei ausnahmslos jedem Politikfeld das genaue Gegenteil praktizieren. Aber wie so oft stoßen die vermeintlich einfachsten Lösungen in aller Regel auf den erbitterten Widerstand allermöglicher Interessengruppen. So kommt es dann zumeist zu den Konsequenzen die Mahatma Gandhi schon vor Jahrzehnten so trefflich wie folgt zusammengefasst hat: „Die Geschichte lehrt die Menschen, dass die Geschichte die Menschen nichts lehrt‘‘. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 10 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Abdullah YILDIZ K ur’ân-ý Hakîm, Kârûn kýssasýna geniþ olarak Kasas sûresinin 76-84. âyetlerinde yer verir; Mümin sûresinin 23. âyeti ve Ankebût sûresinin 39. âyetinde de kýsa atýfta bulunur. Kârûn kýssasý, Kur’ân’da, maddi zenginliðin yol açtýðý ihtirasýn, küstahlýðýn ve böbürlenmenin en tipik, ama sonu hüsranla biten örnekliði olarak insanlýðýn idrakine sunulur. Üstad Mevdudi, Kârûn kýssasýnýn tefsirine girmeden önce harika bir tespitte bulunur: “Rasûlullah Muhammed (s.)’in mesajýnýn, bütün kavmî çýkarlarý tersyüz edeceðinden korkanlar, aslýnda büyük sermayedarlar, faizciler ve Mekke kapitalistleriydi. Bu tipler, uluslararasý ticaret ve faizcilik yüzünden zamanlarýnýn Kârûn’larý haline gelmiþlerdi. Bunlar asýl hakikatin azamî derecede servet kazanýp biriktirmek olduðuna inanan kimselerdi. Bu hedefi geçersiz kýlan herhangi bir þey hiçbir surette kabul edilemeyecek bir yalandý. Öte tarafta ise, bu kodamanlara özlem dolu gözlerle bakýp bir an önce bu insanlarýn ulaþtýðý zenginliðe büyük bir ihtirasla ulaþmak isteyen halk vardý. Para ihtirasýyla yüklü böylesi bir atmosferde insanlar, Rasûlullah Muhammed’in (s.) Tevhid’e, Ahiret’e ve manevi bir yasaya yaptýðý davetin kabul edilmesi halinde Kureyþ’in yalnýz ticarî deðil, ekonomik açýdan da yýkýmýna yol açacaðý þeklinde güya bomba gibi bir delile sahip olduklarý düþüncesindeydiler.”1 Kârûn kýssasýnýn yer aldýðý Kasas sûresinin bir bütün olarak Mekke döneminin sonlarýna doðru, Ýsra sûresinin iniþinden yani Miraç olayýndan hemen önce vahyedildiðinde hemen hiçbir þüphe yoktur.2 Sûrede aðýrlýklý olarak Hz. Musa (a.s)’ýn, -doðumundan baþlayarak- ibretlik hayat öyküsü, destansý tevhid mücadelesi, Firavun, Hâmân ve Kârûn’un sarsýlmaz sanýlan zulüm ve sömürü düzenleriyle birlikte helak oluþlarý anlatýlýr. Böylece, Ýslâm da- Seite 11 vasýnýn müthiþ bir sosyoekonomik baský ve engelle karþý karþýya olduðu bir dönemde, müminlerin Mekke’nin Firavunlarýna, Hâmânlarýna, Kârûnlarýna karþý nasýl bir duruþ sergileyecekleri Hz. Musa (a.s)’nýn örnek mücadelesi baðlamýnda pratik olarak gösterilir. Sömürü ve Zulüm Çarkýndan Beslenerek Mazlum Kavmine Sýrt Çeviren “Ýþbirlikçi” Bir Kapitalist: Kârûn “Gerçek þu ki, Kârûn, Musa’nýn kavmindendi, ancak onlara karþý azgýnlaþtý. Biz ona öyle hazineler vermiþtik ki, onun anahtarlarýný bile taþýmak güçlü bir topluluða aðýr geliyordu. Hani kavmi ona þöyle demiþti: ‘Þýmarma/böbürlenme, çünkü Allah böbürlenenleri sevmez.’ “Allah’ýn sana verdiðiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payýný/nasibini unutma. Allah’ýn sana ihsan ettiði gibi sen de (insanlara) ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanlarý sevmez’.” (Kasas 28/76-77) Kârûn’un kimliði hakkýnda tefsirlerde yer alan bilgiler önemlidir: Kitab-ý Mukaddes ve Talmud’da adý Korah olarak geçen Kârûn, Hz. Musa (a.s)’nýn ilk yeðenidir. Çýkýþ (6: 1821)’da verilen þecereye göre Hz. Musa (a.s) ile Kârûn’un babalarý kardeþdiler.3 Kur’ân’da bu adamýn Ýsrailoðullarýndan olmasýna raðmen Firavun’la iþbirliði yaptýðý ve onun gözdelerin- hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 AMERÝKA(RU)N RÜYASININ SONU KÂRÛNLAR/ KÂRÛNLAÞANLAR HELÂK OLUR den biri olduðu zikredilir; öyle ki Firavun’dan sonra Hz. Musa (a.s)’a karþý çýkan iki elebaþýndan biri Kârûn’dur: “Andolsun ki Musa’yý, ayetlerimizle ve apaçýk bir delille Firavun, Hâmân ve Kârûn’a gönderdik. Ama onlar þöyle dediler: ‘O yalancý ve büyücünün biridir’.” (Mümin 40/23-24) Ayetlerden anlaþýlan o ki, Kârûn kendi kavmine / ümmetine ihanet etmiþ ve Ýsrailoðullarý’ný yok etmeye niyetli düþman güçlerin destekçisi olmuþtu. Halkýna karþý takýndýðý bu haince tutum, kendisine Firavun nezdinde büyük bir mevki kazandýrmýþtý. Hz. Musa(a.s)’nýn kendisini uyarmak için gönderildiði Firavun’un yanýnda saf tutan iki önemli kiþiden biri Firavun’un baþbaþkaný Hâmân, diðeri ise yine onun hazinedârý Ýsrailoðullarýndan kapitalist Kârûn idi. Firavun düzeninin önde gelenleri ve saray erkanýndan herbir kimse isimleri anýlmaya deðmeyecek kadar ikinci planda kalmýþlarken, Kârûn’un bu konumu Ankebût suresinin 39. ayetinde de îmâ edilir: “Kârûn’u, Firavun’u ve Hâmân’ý da (yýkýma uðrattýk). Andolsun Musa onlara apaçýk delillerle gelmiþti; ama yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azaptan) kurtulamazlardý.” Kitab-ý Mukaddes’te Kârûn’un servetiyle ilgili hiçbir kayýt yoktur; fakat Yahudi rivayetlerine göre o kadar muazzam bir servete sahipti ki, hazinelerinin anahtarlarýný taþýmak için üç yüz katýra ihtiyaç vardý.4 Bu ifade her ne kadar mübalaðalý ise de, Kârûn, Ýsrailî kaynaklara göre de zamanýnýn en zengin insaný idi. Demek ki; Kârûn, Mýsýr’da egemen olan Firavun düzeninin zulüm çarklarý arasýnda ezilen Ýsrailoðullarý’nýn bir ferdi ve hatta Hz.Musa (a.s)’nýn yakýn akrabasý olmasýna raðmen, zulüm düzeniyle iþbirliði yapmayý, ondan nemalanmayý tercih etmiþ, semirdikçe semirmiþ, elde ettiði olaðanüstü serveti ve çýkarlarý kaybetmemek için kendi milletine, cemaatine ihanet etmiþ bir haindi. Bir rivayete göre, Firavun tarafýndan Ýsrâiloðullarý üzerine yönetici tayin edilmiþ;5 ama o, bu makamý ve servetini halkýnýn yararý ve özgürlüðe kavuþmasý için deðil, kendi süfli çýkarlarýný ve sayýsýz hazinelerini güvenceye almak için kullanmýþtý. Kur’ân’ýn beyanýna göre Kârûn, oldukça kibirli (29/39), þýmarýk (28/76), debdebe ve gösteriþli hayatý seven (28/79) ve üstelik kendini çok bilgili ve müstaðni gören (28/78) biriydi. Hz. Musa (a.s)’nýn teblið ettiði vahyî gerçekliðe iman eden Ýsrailoðullarý’ndan bir grup davetçinin, Kur’ân’da yer alan (28/7677) Kârûn’u ikaz ediþ biçimleri, bugüne de mesajlar taþýr: - Zenginliðinle þýmarma/böbürlenme; zira Allah böbürlenenleri sevmez. - Allah’ýn sana verdiði malý-mülkü Ahiret yurdunu kazanmak için harca. - Bu dünyadaki nasibini de unutma; yani kendi ihtiyaçlarýný da hesaba kat. 11 - Allah sana nasýl bol bol ihsan etti ise, sen de baþkalarýna öyle ihsanda bulun. - Yeryüzünde bozgunculuk yapma; zira Allah bozgunculuk yapanlarý sevmez. Bu uyarý ve nasihatlerden anlýyoruz ki, Kârûn, aslýnda kendisine Allah’ýn ihsaný olan bu zenginliði Allah için ve hayýrlý yollarda harcamasý gerektiðini biliyordu; bunu yapmadýðý taktirde, ülkede büyük bir fitne ve fesada yol açacaðýnýn da farkýnda idi. Zira o, Hz. Musa’nýn yakýn akrabasý olmasý hasebiyle tevhidî gerçekliðe ve rabbanî hayat prensiplerine aþina idi. Musa aleyhisselam, bir peygamber olarak vahyî hakikatleri bütün detaylarý ile amcaoðlu Kârûn’a da açýklamýþtý. Rivayete göre o, Ýsrailoðullarý arasýnda Tevrat’ý çok okuyan, iyi bilen ve ona iman eden, bu yüzden de halký arasýnda saygý gören biri idi.6 Ama kibri, þýmarýklýðý ve müstaðni tutumu onu inkara sürükledi; amcaoðlunun ve kendi halkýndan mümin insanlarýn uyarýlarýna kulak asmamakla kalmadý, zalimlerle birlik olup kendi halkýnýn ezilmesine de destek verdi. Bütün bunlar, Kârûn’un, Firavun ve Hâmân’la çýkarlarý örtüþen “iþbirlikçi”7 bir kapitalist ve Firavun düzeninin ileri gelen bir yöneticisi olduðunu ortaya koyar. Ýþte zulüm sistemleri böyledir; kendi halkýna sýrt çevirerek ekonomik ya da bürokratik imkan elde edenlerin önünü daha fazla açar ki, aralarýndan çýktýklarý insanlara en þen’î zulüm ve haksýzlýðý onlar eliyle yapsýnlar. Günümüz dünyasýndan, özellikle de Ýslam dünyasýndan zihninizde canlanan örnekler ne kadar da çok! Öyle deðil mi? Mal Yýðmaya Meþruiyet Üretmek, Müstaðnileþme ve Ebedileþme Duygusu “Dedi ki: ‘Bu, bende olan bir bilgi sayesinde bana verilmiþtir.’ Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendi- 31. sayi sayfalar 30.04.2009 12 sinden önceki kuþaklardan kuvvet bakýmýndan kendisinden daha güçlü ve insan sayýsý bakýmýndan daha çok olan kimseleri yýkýma uðratmýþtýr. Suçlu-günahkârlardan kendi günahlarý sorulmaz.” (Kasas 28/78) Kârûn’nun dillere destan servetini nasýl elde ettiði hakkýnda rivayetler ve efsaneler hayli fazladýr. Bir rivayete göre Kârûn, Hz. Musa’dan simya ilmini öðrenmiþ, bu sayede altýn üretmeye baþlamýþ, altýnlarý yýðdýkça yýðmýþ ve o meþhur hazineleri böyle oluþturmuþtur. “Ben bunlarý bilgim sayesinde kazandým” demesi, iþte bundandýr. Bir baþka rivayete göre, Hz. Yusuf (a.s)’tan kalan hazinelerin “bilgi”sine sahip olmuþ, bu sayede onlarý ele geçirmiþti. Kimi tefsirlere göre de, buradaki “bilgi”den maksat, ticaret ve tarýmýn incelikleridir.8 Ancak, bütün bu rivayetler, Kur’ân’da her yönüyle olumsuz bir tipoloji olarak sergilenen ve eleþtirilen Kârûn’un saçma iddiasýndan hareketle üretilmiþe benzemektedir. Burada, Kârûn’un meþrû yollardan bir servet edindiðini kabullenmemiz için hiçbir delil yoktur. Aksine, baþlangýçta bir mümin olarak vahyî ölçüleri gözettiðini düþünsek bile, sonradan Allah’ýn razý olmadýðý gayrý meþru yöntemlerle haksýz kazançlar elde ettiðini, servetler yýðdýðýný, bunlarý daðýtmaya, vermeye yanaþmadýðýný, ayrýca nice cürümler iþlediðini âyetlere dayanarak rahatlýkla söyleyebiliriz. Sahip olduðu servetle ilgili bütün kerameti kendinden bilerek, ‘bunlarý kendi tecrübelerimin, akýllý ve iþ bilir tutumumun ve bu yoldaki yeteneklerimin bir sonucu olarak elde ettim’ 9 diyen Kârûn, elindeki imkanlarý “Allah’ýn bir ihsaný” olarak görmemekle, Rabbine karþý müstaðni, müminlere karþý da müstekbirce bir tutum sergilemiþtir. Kýssanýn sonunda bu olaðanüstü servetin “Allah’ýn iradesi” ile ve bir imtihan olarak 16:30 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir verildiðinin tekrar hatýrlatýlmasý anlamlýdýr: “...demek ki Allah, kullarýndan dilediðinin rýzkýný geniþletip-yaymakta ve kýsýp-daraltmaktadýr” (28/82) Ýmdi, Kârûn bu serveti Rabbinin bir lûtfu olarak görse, bu inancýn doðal bir sonucu olarak onu insanlara daðýtmayý da kabullenecekti. Ama ‘benim kendi maharetimle kazandýðým malýn nasýl kullanýlacaðýna da ben karar veririm’ anlayýþý, onun cimriliðinin ve mal yýðma hýrsýnýn temelini oluþturuyordu. Cimriliðinin düzeyi hakkýnda bir fikir sahibi olmak bakýmýndan, þu rivayete yer vermekte yarar var: Hz. Musa (a.s) onunla zekat vermesi konusunda anlaþýr... Her bin dinardan bir dinar, her bin dirhemden bir dirhem, her bin koyundan bir koyun, her bin nesneden bir nesneyi zekat olarak verecektir Kârûn. Ama anlaþmadan sonra evine gelip ödeyeceði serveti hesaplayýnca, verecekleri birden gözünde büyür.10 Bunun üzerine Hz. Musa (a.s) aleyhine þeytanca bir komploya giriþir, ama bu sinsi komplo tutmaz. Ve Kârûn, bunlardan ders alacaðý yerde ayný inkarcýmaddeci tutumunu sürdürür; nihayet kendi acý sonunu kendi elleriyle hazýrlar. Kârûn’un tipik söylemi ve tutumu bugünkü kapitalist dünyada da aynen hakimdir. Onlar sýnýrsýz sandýklarý maddi imkanlarýnýn hiç azalmayacaðýný, hiç sarsýlmayacaðýný ve kendilerini ebedi kýlacaðýný sanýrlar. Oysa kýssanýn sonunda görüleceði üzere, Kârûn, bütün mal varlýðý ile birlikte bir çýrpýda yok olur. Týpký, ondan önceki çok güçlü, çok daha zengin kiþi ve kurumlarýn bir anda helak oluþlarý gibi. Kendilerini yýkýlmaz zannedenlerin bir anda yok olup gitmeleri ilahi iradenin ilginç bir tecellisidir. Ebedilik duygusu ile zevkü sefa sürüp insanlara nice haksýzlýk ve zulüm yapanlarýn, bu cürümlerinin cezasýný, çoðunlukla daha bu dünyada iken görmüþ/görmekte olmalarý ib- hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 retâmizdir. ABD finans piyasalarýndan baþlayýp tüm dünyayý saran mali krizin, en baþta “üç kaðýt ekonomisi” sayesinde semiren kurumlarý vurmasý; bilançolarý akýllara durgunluk veren finans kurumlarýnýn ardarda iflas etmeleri dikkat çekici ve anlamlýdýr. Yeri gelmiþken, üstad Mevdudi’nin, bugün kapitalistçe bir hayat yaþayýp buna kendilerince kýlýflar üreten kimi müslüman zenginlerin Kârûnsu anlayýþýný þöylece dillendirmeþ olmasý anlamlýdýr: “Bana göre Allah bana bu serveti keyfiyet ve mükemmelliðimi gözönünde bulundurarak verdi. Eðer böyle biri olmasaydým, Allah tüm bunlarý bana vermezdi. Yani tüm bu nimetleri bana baðýþlamýþ olmasý, benim onun gözdesi olduðuma ve izlediðim hayat tarzýný tasdik ettiðine bir delildir.”11 Ayartýcý Debdebe ve “AmeriKâ/rû/n Rüyasý” “Ýþte böyle kendi ihtiþamlý-süsü içinde kavminin karþýsýna çýktý. Dünya hayatýný istemekte olanlar: “Ah keþke, Kârun’a verilenin bir benzeri bizim de olsaydý. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” dediler. “Kendilerine ilim verilenler ise: “Yazýklar olsun size, Allah’ýn sevabý, iman eden ve salih amellerden bulunan kimse için daha hayýrlýdýr; buna da sabredenlerden baþkasý kavuþturulmaz” dediler.” (Kasas 28/79-80) Tarih, maddi varlýklarý, makam ve mevkileri, sahip olduklarý fizik üstünlükleriyle övünüp böbürlenen, bu imkanlarýný baþkalarýna “hava atmak” için gösteri aracý yapan nice kibirli, kendini beðenmiþ “fani”lerin helâkine tanýklýk etmiþtir. Kur’ân’ýn yarýdan fazlasýný teþkil eden geçmiþ toplumlara, yönetimlere, kiþilere ve onlarý uyarmakla görevlendirilen peygamberlere dair kýssalarda sýk sýk ve ýsrarla eleþtirilen hususlardan biri de, bu olumsuz davranýþ biçimidir. Kârûn, kibrin, kendini beðenmiþliðin, þýmarýklý- ðýn, gösteriþçi debdebenin en tipik örneðidir. Rivayetler, âyette sözü edilen gösterinin boyutlarýný kavramamýza yardýmcý oluyor: Bir kere, Kârûn’un hazinelere sahip olma sürecinin, Hz. Musa(a.s.)’yý “büyücülük”le itham edip ondan ayrýlmasýndan sonra baþlamasý câlib-i dikkattir. Rivayete göre, Hz. Musa’dan altýn üretme ilmini öðrenen Kârûn, elde ettiði altýnlarla yeni çevreler ve adamlar bulur, köleler, cariyeler, konaklar satýn alýr, hazineler yaptýrýr. Hazinelerin saklandýðý binalarýn ve özellikle de kapýlarýnýn saðlam olmasýna özen gösterir. Hazinelerinin anahtarlarýný kendisi taþýyamayýnca, bu iþ için özel bir adam tutar; sonra bunlarýn sayýsý hýzla artar. Bu adamlar tepsi içine koyup baþlarýnýn üstünde taþýdýklarý anahtarlarla Kârûn’un önünde yürümeye baþlarlar. Adamlar yetmeyince bu kez anahtarlarý taþýmak için katýrlar kullanýlýr. Katýrlarýn sayýsý 70’i bulunca, yeni çözümler aranýr; sayýlarý 400 bini bulan anahtarlar küçültülür, yapýldýklarý malzemeler deðiþtirilir, hafifletilir. Nihayet, bir gün, 400 bin anahtarý taþýyan 70 katýrý önünde yürüterek, altýn eðerli atýnýn üstünde güneþ gibi parlayan altýn iþlemeli elbiseleri ile halkýn önüne çýkar. Özel giydirilmiþ 4 bin kölesi ona eþlik etmekte, üç yüz kölesi saðýnda, üç yüz cariyesi de solunda yer almaktadýr. Kimi rivayetler, ardýndaki adamlarýnýn sayýsýný 70 bin ya da 90 bin olarak verir...12 Ýþte böylesine göz kamaþtýrýcý bir servet ve ihtiþamla örülen yaþam biçimi insanlarýn rüyalarýný iþgal etmekte gecikmez. Çaðýmýz insanýnýn, bütün beklentilerine tekabül ettiðini düþündüðü ve onun için de sürekli düþlediði “Amerikan tipi hayat tarzý”, Kârûnsu lüks ve ihtiþamýn günümüzdeki versiyonundan baþka bir þey deðildir. Bu sebeple, antik Mýsýr’daki, “Ah keþke, Kârûn’a verilenin bir benzeri bizim de olsaydý. Gerçekten o, büyük bir pay dosya sahibidir” diye iç geçiren insanlarý, bugün ayný duygularla Amerika/Batý tipi yaþam biçiminin cazibesine kapýlmýþ buluyoruz. Doðrusu, zenginlik ve bolluðun böyle ayartýcý, baþtan çýkarýcý bir etkisi vardýr diðer insanlar/toplumlar üzerinde. Bu ayartý, elbette yalnýz “dünya hayatýný” merkeze alan ve de Müslüman olduðu halde dünyevileþen insanlar için geçerlidir. Ama, iman edip salih amellerde bulunan ve dünyanýn ayartýcý zevklerine karþý sabýrla direnip çevresine de sabýr tavsiye eden insanlar, iyilikleri, güzellikleri, mutluluklarý Allah’ýn tasvip ettiði, emir ve tavsiye buyurduðu hayat tarzýnda ararlar; asýl manevi kazancýn bu hayat tarzýnda olduðunu bilirler, karþýlýðý da yalnýz Allah’tan beklerler. Maddeci bir dünyada baþtan çýkarýcý bir yaþam biçimi karþýsýnda kuþanýlacak en önemli erdem ise sabýrdýr; çevresine hakký ve sabrý tavsiye etmektir. Ýman ve salih ameli esas alan, yaptýðý her þeyin hesabýný Allah’a verme ve karþýlýðýný da yalnýz O’ndan bekleme þuuruna sahip olan erdemli insanlar, ister karýnlarýný doyuracak kadar az, isterse çok daha fazla kazansýnlar, meþru hayat tarzýnda sebat ve sabýrla ýsrar ederler; tüm dünyanýn nimet ve servetini kazandýracak olsa bile asla gayrimeþru yollara tevessül etmezler; kazandýklarýndan fazlasýný harcamaya, üretmeden tüketmeye eðilim duymazlar. Burada “sabýr”, bir kimsenin arzu ve isteklerini kontrol altýna almasý, ihtiras ve þehvete karþý doðruluk ve dürüstlükte sebat etmesi, hak ve adaletin tesisi için uðramak zorunda kalabileceði kayýplara tahammül etmesi, þer’i olmayan araçlarla edinilebilecek kârlara sýrt çevirmesi, eksik ve yetersiz de olsa helâl yollarla kazandýðýna kanaat etmesi, müfsit insanlarýn debdebesine gýpta ve kýskançlýk duymaktan çekinip, þöyle bir baþýný kaldýrýp bakmaya bile tenezzül etmemesi ve dü- 31. sayi sayfalar 30.04.2009 dosya rüst bir insan için Allah’ýn kendisine bahþettiði þatafatsýz saflýðýn, günah, fesad ve þehvani kirlerden daha iyi olduðu düþüncesiyle mutmain olmasý demektir.13 Ve Acý Son Nihayet ayartýcý hayatýn acý sonu gelir çatar: “Sonunda onu da, konaðýný da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah’a karþý ona yardým edecek bir topluluðu olmadý. Ve o, kendi kendine yardým edebileceklerden de deðildi. “Dün, onun yerinde olmayý dileyenler, sabahladýklarýnda: “Vay, demek ki Allah, kullarýndan dilediðinin rýzkýný geniþletipyaymakta ve kýsýp-daraltmaktadýr. Eðer Allah, bize lütfetmiþ olmasaydý, bizi de þüphesiz batýrýrdý. Vay, demek gerçekten küfre sapanlar felah bulamaz” demeðe baþladýlar.” (Kasas 28/81-82) Zalim ve inkarcý müstekbirlerin helak oluþlarý, genellikle kibir ve azgýnlýklarýnýn en doruk noktaya çýktýðý bir hengâmda gerçekleþir. Kârûn da öyle oldu. Daha sonraki süreçte Firavun ve Hâmân’ýn helâki de zorbalýklarýnýn had safhaya çýktýðý dönemde gerçekleþti. Kur’ân, Hz. Musâ’nýn risaletle görevlendirilip sýrasýyla Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’a gönderildiðini beyan eder- I GMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ ve Bölge Yürütme Kurulu Üyeleri görevine yeni baþlayan T.C. Frankfurt Baþkonsolosu Ýlhan Saygýlý’yý makamýnda ziyaret ederek, yeni görevinde baþarý dilediler. T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu yetkililerinin da hazýr bulunduðu ziyarette, IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ yaptýðý konuþmasýnda kýsaca; “Hessen`de 30’a yakýn derneðimiz ve camimiz var. Bu camilerimizde buradaki insanýmýzýn ihtiyaçlarýna cevap vermeye çalýþýyoruz. Bu çalýþmalara 16:30 Uhr Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ken (Mümin 40/23), bunlarýn yok ediliþleriyle ilgili olarak “Kârûn’u, Firavun’u ve Hâmân’ý da (yýkýma uðrattýk).” (Ankebut 29-39) buyurur. Helak oluþ söz konusu edilirken Kârûn’un diðerlerinden önce zikredilmesi, onun ilk önce yok edildiðini iþaret eder.14 Demek ki; Mýsýr’da egemen olan zulüm düzeninin yýkýlýþ süreci Firavun’un hazinedarý Kârûn’un bir çýrpýda batýþý ile baþladý, sonra diðerlerinin helâki geldi. Kârûn’un helâkini üstad Muhammed Esed þöyle anlar: “Kârûn’un ‘yere batýrýlmasý’, dünyevi varlýk ve itibarýnýn þu ya da bu sebeple, beklenmedik bir tarzda elinden çýktýðýný ifade eden mecazi bir anlamla yüklü olabilir.”15 Günümüzde egemen olan maddi temele dayalý küresel kapitalist sistemi bekleyen akibet de budur. Komünizmin iflasýndan sonra, insanlýðýn tek ve yegane alternatifi, biricik düzeni ilan edilen vahþi Kapitalizm’in iflas belirtileri bir anda patlayan krizle apaçýk ortaya çýkmýþ bulunmaktadýr. Ýnancýmýz o ki, küresel zulüm düzeninin kesin yýkýlýþý da, týpký Firavun düzeni gibi, ekonomik iflasýn ardýndan gelecektir. Demek ki; zenginlik ve maddi bolluk, ya da bugünkü ifade ile kalkýnmýþlýk hayat düzeyinin yüksek oluþu, doðruluk ve haklýlýðýn göstergesi olarak okunamaz. Kârûn’un göz kamaþtýrýcý servetine bakarak onun “büyük pay sahibi olduðunu” düþünen dünya ehli gibi, bugün de geliþmiþliði yegane gaye olarak gören dünyeviler ve dünyevileþmiþ müslüman zihinler de, umarýz ki þimdi “Vay! Demek ki...” diyerek uyanmaya baþlamýþlardýr. Evet! Demek ki, maddi geliþmiþlik ve bolluk, ona sahip olanlarýn makbul ve haklý oluþuna delil teþkil etmez; aksine bu durum Allah’ýn gazabýný celbeden bir fitne ve imtihan olabilir. Maddi bolluðun, gösteri ve þýmarýklýða dönüþmesi ise helak sürecini hýzlandýrýr. Ve demek ki, inkarcý nankörler asla felah bulamazlar. Ekonomik geliþmiþlik düzeyi yüksek toplumlarda sýnýrlý sayýdaki “mutlu azýnlýk” maddi anlamda refah içinde yaþasalar da gerçek huzur ve mutluluða yani felaha eremezler. Nihayet, mazlumlarýn kanlarý ve terleri üzerine kurduklarý zulüm düzeni yok olur gider. “Zulmetmekte olanlar, nasýl bir inkýlâba uðrayýp devrileceklerini pek yakýnda bileceklerdir.” (Þuara 26/227) Notlar: 1 Ebû’l-A‘lâ el-Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, Ýnsan Y., Ýst1996, c.4, s.210. 2 Muhammed Esed, Kur’ân Mesajý, Kasas sûresi. 3 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.210. 4 Sayýlar: Bab: 16; Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.210 (Jewish Encylopedia c: VII. sh. 556). 5 TDV Ýslâm Ansiklopedisi, c.24, s. 519. (Ahd-i Atîk’te (Sayýlar, 26/9-10; 27/3; Tesniye, 11/6; Mezmur, 106/16-18) ve Yahudi rivayetlerinde Kârûn’un Mûsâ ve Harun’a karþý çýkýþýnýn birçok sebebi sayýlýr. Bir rivayete göre Kârûn Mýsýr’da Firavun’un hazinedarý idi ve öylesine büyük bir servet yapmýþtý ki hazinelerinin anahtarlarýný ancak 300 katýr taþýyabiliyordu, bu servetin verdiði gurur onun felâketine sebep olmuþtu. Yahudi kaynaklarýnda Kârûn Tevrat kurallarýný küçümseyenlerin, Tevrat’a ve Rabb’in otoritesine karþý çýkanlarýn ilk örneði olarak takdim edilir. Mûsâ, Kârûn ve beraberindekileri yatýþtýrmak istemiþ, fakat onlar isyanlarýný sürdürmüþler, sonunda toprak yarýlmýþ ve içine gömülmüþlerdir.) 6 Kur’ân Yolu (Türkçe Meal ve Tefsir), Heyet, D.Ý.B.Y, Ankara2008, c. 4, s. 246. 7 Üstad Zübeyir Yetik, “Yeryüzünde Kötülük Odaklarý” serisinden yayýnlanan “Kârûn” isimli eserinde (‹st-1985, Beyan Y.), onun “iþbirlikçi” vasfýna özellikle dikkat çeker (s.82-84). 8 Zübeyir Yetik, a.g.e., s. 4042. 9 Esed, a.g.e., s. 800. 10 Yetik, a.g.e., s. 22-24. 11 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.212. 12 Yetik, a.g.e., s. 19-22. 13 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.214. 14 Yetik, a.g.e., s. 33-38. Tevrat’ta ve kimi rivayetlerde; Kârûn’un Hz. Musa (a.s) ile birlikte Mýsýr’ý terk ettiði, çöl hayatýnda ona isyan ettikten sonra helak olduðu anlatýlýr. Oysa Kur’ân, bu konuda zaman belirtmez. Üstad Yetik’in geniþçe incelediði gibi helakin Mýsýr’da iken gerçekleþmiþ olmasý ge- IGMG Hessen Bölgesi`nden Baþkonsolos Saygýlý’ya Ziyaret Frankfurt Baþkonsolosluýumuzun da katkýlarýný her daim bekliyoruz. Bu vesile 13 Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 ile yeni görevinizde baþarýlar ve hoþgeldiniz” dedi. Kýsa bir tanýþma faslýn- dan sonra; hoþgeldiniz diyerek konuþmasýna baþlayan T.C. Frankfurt Baþ- rekir. (Kitab-ý Mukaddes ve Talmud’da verilen tafsilata göre; Kur’an’da Kârûn adýyla kýssasý nakledilen bu kiþi Tevrat’ta Korah diye anýlýr ve Ýsrailoðullarý Mýsýr’ý terk ettikleri zaman maiyeti ile onlara katýlmýþ olup çöl hayatýnda Musa’nýn otoritesine karþý baþlatýlan isyan hadisesinde baþrolü oynamýþtýr. Tevrat’ta Hz. Ya’kub’un oðlu Levi’nin oðlu Kohaf’ýn o ðlu Yitshar’ýn (Ýzhar) oðlu olarak gösterilen Korah (Çýkýþ, 6/16, 18, 21; Sayýlar, 16/1), Mûsâ ve Harun’a karþý çýkarýlan bir isyan hareketiyle gündeme gelir. Bu hareketle Kârûn, Hz. Mûsâ ve Harun’un dinî otoritesini yýkmayý hedeflerken ayný harekete katýlan Ruben kabilesinden Datan ve Abiram da Musa’nýn siyasî liderliðine son vermeyi amaçlýyordu. Kârûn, bu fýrsatý kaçýrmadý ve Hz. Musa ve Hz. Harun (a.s)’a karþý bir fesad kumkumasý baþlattý. Olayýn bugünkü Tevrat’ta yer alan þekline göre Kârûn, Rubenoðullarý’ndan Datan ve Abiram’ý ayrýca farklý kabilelere mensup insanlarý ve cemaatin 250 beyini toplayarak Mûsâ ve Harun’a karþý bir isyan baþlattý ve sonunda bunlar Tanrý’ya âsi oldular (Sayýlar, 16/1-3). Âsilerin baþýnda yer alan Kârûn, “Yeter artýk, çünkü bütün cemaat, onlardan her biri mukaddestir ve Rab onlarýn arasýndadýr ve niçin Rabb’in cumhuru üzerine kendinizi yükseltiyorsunuz?” diyerek Mûsâ ve Harun’a karþý çýktý. Bunun üzerine Mûsâ secdeye kapanarak dua etti ve kararý Tanrý’nýn vereceðini bildirdi; Rab ise isyan edenleri helak edeceðini haber verdi. Ancak Mûsâ ve Hârûn, Tanrý’ya yalvararak O’ndan hepsini helak etmemesini istediler. Bunun üzerine Korah, Datan ve Abiram’a ait çadýrlarýn etrafýnýn boþaltýlmasý istendi; daha sonra altlarýndaki yer yarýlarak bu kiþilerle onlarýn ev halkýný, Korah’ýn bütün adamlarýný ve bütün mallarýný yuttu; Korah’ýn yanýnda yer alan ve buhur yakan 250 kiþi de Rabb’in katýndan çýkan bir ateþle bitirildi (Sayýlar, 16/4-35). TDV Ýslam Ansiklopedisi, c.24, s.519; Mevdudi, a.g.e., c.4, s.210.) konsolosu Ýlhan Saygýlý þöyle konuþtu, “Frankfurt’ta müthiþ bir potansiyel var. Bilim adamlarýmýz, kurum ve kuruluþlarýmýzýn yoðun olduðu merkezlerden baþýnda geliyor. Ben de deðiþik kurum ve kuruluþlarýmýzý ziyaret ettim. Ben gelecekten ve buradaki toplumumuzun gidiþatýndan umutluyum. Baþkonsolos Saygýlý ziyaretten çok memnun kaldýðýný söyleyerek, hep birlikte, elbirliði ile elimizden geleni yapacaðýz“ diyerek sözlerini bitirdi. Samimi bir ortamda geçen ziyaret toplu fotograf çekimi ile sona erdi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 14 E y mazlum ve maðdurlarýn ilticagahý, zalim ve gaddarlardan yegane müntekým olan yüce Rabbimiz! Zulme, gadre ve haksýzlýða uðramýþ, dinleri, mal ve canlarý, ýrz ve namuslarý hor ve hakir görülerek ayaklar altýnda payimal olmuþ, mazlum ve maðdur kullarýnýn düþürülmüþ olduðu bu onur ve haysiyet kýrýcý ortamdan bir an önce halas olmalarý için, yeniden huzur ve sükuna kavuþmalarý için, ellerimizi sana açýyor ve yalvarýyoruz: Bu kardeþlerimizle birlikte bize ve tüm insanlýða, zulmün, baskýnýn, her türlü haksýzlýðýn ve insanlýk onuruna yakýþmayan her türlü çirkinlðin yaþanmadýðý ve yaþanmýyacaðý bir dünya nasibeyle... Ya Rabbi! Dünyada barýþ ve huzur istiyoruz, barýþ ve huzuru bozanlara sen fýrsat verme Yarrabbi! Masum insanlarýn yardýmýna, kötülerin kötülüklerinin engellenmesine elimizle müdahele edemiyoruz, ancak gönüllerimizden taþan þu yakarýþlarýmýzla halimizi sana arz ve þikayet ediyoruz; Sana uzanan þu ellerimizi boþ çevirme Yarabbi! Suçsuz, günahsýz ve masum kullarýn, zalimlerin envaý çeþit zulüm silahlarý altýnda inim inim inliyor, hedefsiz kan kusan insan kýyma makinalarý, insanlýðý lime lime doðruyor, bu kan ve gözyaþý deryasýna artýk dayanamýyoruz Yarabbi! Ýstiyoruz ki, artýk masum insanlar bombalanmasýn, kanlar akmasýn, canlar yanmasýn; biçare analar, ümitsiz babalar, hayatlarýnýn baharýndaki gencecik fidanlar ve kimsesiz yetimler daha fazla zulme maruz kalmasýnlar; onlarýn yegane sýðýnaðý sensin, yardýmýný esirgeme Yarabbi! Ya Rabbi! Þu an evleri baþlarýna yýkýlmýþ, yurtlarýný terketmiþ, göçebe durumuna 16:30 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Mazlumlar için DUA düþmüþ, öz yurdunda esir sayýlmýþ, her türlü iþkenceye tabi tutulmuþ, insanlýk haysiyet ve þahsiyeti rencide edilmiþ, haklý iken haksýz sayýlmýþ, en temel insani haklarý ellerinden alýnmýþ, bilumum inanan Filistinli, Iraklý, Keþmirli, Doðu Türkistanlý, Çeçenistanlý ve þimdi hatýrýmýza gelmeyen bütün biçare kardeþlerimize bir an önce hayýrlý kurtuluþlar, yeniden huzurlar ve barýþ içinde yepyeni bir hayatlar nasib u muyesser eyle Allahým! Ya Rabb! Ýki yüzlü davranarak, özelde Gazzeli Müslümanlar üzerinde, genelde de bütün müslümanlar üzerinde iþlenen cinayetlere ve zulümlere karþý saðýr, dilsiz ve kör muamelesi yaparak kayýtsýz ve sessiz kalan devletleri hem kýnýyor hem de akýl, izan ve vicdan nasip etmeni yüce katýndan temenni ediyoruz. Sen nasip eyle Allahým! Ey Hayrul'makirin olan Rabbimiz! Ýslamlýða ve insanlýða karþý zulüm ve gadr planlarý yapanlarýn, bu þeytani planlarýný ters yüz edip baþlarýna geçir; insanlýðýn huzurunu daha da bozmak üzere fitne ve fesat tohumu ekmeye çalýþan fitne ve fe- sat sahiplerini sen ýslah eyle Ya Rabbi! Islahlarý mümkün deðilse onlarýn þerlerinden bütün insanlýðý sen muhafaza eyle Ya Rabbi! Ya Rabb! Dünyada da ahirette de adalet ve hakka riayet edenler mesut ve bahtiyar olacaklar. Bu ise ancak Hak davaya gönül vermiþ, birlik ve dirliðin sýrlarýna ermiþ, güç ve kuvvetlerini cemetmiþ, mazlum ve maðdurlarýn destekçisi, zalim ve gaddarlarýn köstekçisi Ümmet-i Muhammed'in eliyle olacaktýr. Bizi, bizi bekleyen bu hizmetleri vermeye layýk hale getir Ya Rabbi! Ya Rabbi! Ümmet-i Muhammed olarak, bu gün Filistinli, Iraklý, Afganistanlý, Doðu Türkistanlý kardeþlerimizin imdat isteyen feryatlarýna belki sadra þifa verecek bir cevap verecek durumda deðiliz! Ama hiç olmazsa bu mübarek gecelerde dua silahýmýzla senden zalimlere karþý medet umuyoruz. Dua ve niyazlarýmýzý boþa çýkarma Ya Rabbi! Ya Rabbi! Yeter artýk, parçalanan cesetler, sel olup akan kanlar, masum ve korkulu gözlerden revan olan yaþ- lar, insanlýðýn ufkunu daha fazla karartmasýn, insanlýðý umutsuzluða, mutsuzluða ve yese sevketmesin! Ey bütün mahlukatýn Rabbi olan Allahýmýz! Kendilerini güçlü görerek, güçsüzlere her türlü iþkence ve baskýyý reva görmeye heveslenen kullarýný sana þikayet ediyoruz. Ýnsanlýðý onlarýn þerrinden Hafýz ismi þerifin hurmetine sen muhafaza eyle! Yarab! Sevgi, barýþ, ve iyilikten yana olanlarý güçlendir, onlara yardým et ve muzaffer kýl, hepsini kardeþler topluluðu eyle. Dünya menfaatý için, toprak için, kuru bir nefis ve liderlik sevdasý için masum kaný akýttýrma Ya Rabbi! Ya Rabb! Ellerimizi sana kaldýrdýk ve sana yalvarýyoruz; artýk savaþlar, katliamlar, insan hakký ihlalleri istemiyoruz. Bütün içtenliðimizle yalvarýyoruz: Zulme, haksýzlýða, bizi vesile ve yardýmcý eyleme. Bütün insanlýðý savaþ ve benzeri felaketlerden, HAFIZ ismi þerifin hürmetine muhafaza eyle. Ya Rabb; Biz barýþ istiyoruz; dillerimizde barýþ, kalplerimizde barýþ; seslerimizde barýþ, gözlerimizde barýþ, evlerimizde barýþ, yurtlarý- dua mýzda barýþ, dünyamýzda barýþ istiyoruz Yarab. Tüm insanlýða hayýr için, barýþ için ve bütün adaletsizliklerin ve hukuksuzluklarýn yok olmasý için dua ediyoruz. Ya Rabb! Duasý kabul olunan biçareler ve salihler hürmetine dualarýmýzý kabul eyle.. Ya Rabb! Her þeye kadir ancak sensin Allahým! Senin istediðin her þey olur, istemediðin hiç bir þey olamaz, bütün insanlýðý barýþ içinde, insanca, kardeþçe ve dostça yaþamayý nasib eyle! Ya Rabb! Bütün dinlerin temeli olan, "dini, malý, caný, aklý ve nesli koruma prensipler"ini yok edecek her hareketin karþýsýnda olmaya devam edeceðiz ve dünyaya huzur hakim oluncaya kadar bu gayretlerimizden vazgeçmeyeceðiz. Seni tanýyan bütün kullarýna da bu gayede bir araya gelmeyi nasip eyle Allahým! Ya Rabbi! Meleklerinin görev deðiþimi yaptýðý ve dualarýn kabul olduðu þu mübarek fecir vaktinde, acizane ama halisane yapmaya çalýþtýðýmýz bu naçiz duamýzý kabul buyur! Ýnsanlýðýn huzurunu daha da bozmak isteyenlere sen fýrsat verme.. Fitnelerden, fesatlardan, terörürün her þeklinden, þeytanýn ve þeytan tiynetli insanlarýn þerlerinden sana sýðýnýyoruz, sen bizleri muhafaza eyle Allahým. Kötü kalpleri, yanlýþ fikirleri sen islah eyle! Doðruyu hakký ve adaleti görmelerini nasip eyle.. Her türlü huzurun, hayrýn ve güzelliðin devamý ve temini için, þu yalvaran gönüllerin huzuru için, hüzünlü yüzlerin sevinci için, adil, barýþ ve kardeþlik dolu bir dünyanýn kurulmasý için; hayýrlarýn celbi, þerlerin def'i ve insanlýðýn selameti için, Allah rýzasý için El-Fatiha..... 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 15 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:30 Uhr Seite 16 IGMG Kuzey Ruhr BIELEFELD HÝCRET CAMÝÝ C emiyet Yöneticilerinin aðzýndan Hicret Camiinin tarihçesi þöyle: Sene 1975 þu anda aramýzda bulunmayan, Hakkýn Rahmetine kavuþmus olan davamýzýn ilk neferlerinden Mustafa Korkmaz, Mustafa Özmert ve halen aramýzda teþkilat bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Bekir Gül, Abdulkerim Baþara, Dirgam Önal, Siyami Gebedek ve diðer isimlerini yazmakla bitiremeyeceðimiz kardeþlerimizin öncülüðünde ilk tohum atýldý. Kýsa zamanda ev sohbetleri ile baþlayýp ve Bielefeld-Brackwede semtinde 800 m² lik bir binanýn kiralanmasýyla hizmetlerini daha geniþ kitlelere yayarak büyüyen teskilatýmýz kýsa süre sonra yine ayný semtte baþka bir yerin kiralanmasýyla faaliyetlerine ULU Camii çatýsý altýnda devam etti. Ayný çatý altýnda gençlerimizin de çoðunlukta olmasý hasebiyle ilk Gençlik Kollarý seçimi yapýlarak bu birimin baþýna Mehmet Gül seçildi. Çevrede gerçekleþtirilen ev sohbetleri, hastahane-hapishane ziyaretleri, gençlerimizin vakitlerini geçirdikleri oyun salonlarýna hocalarýn eþliðinde yapýlan ziyaretler sonucunda kýsa sürede meyvelerini vererek cemaatýn mevcut binaya sýðmamasýndan dolayý 1988 yýlýnda o günün Baþkanlarýndan Ramazan Kayý öncülüðünde yeni bir bina- nýn satýn alýnmasý için komisyon kuruldu. Komisyonun çalýþmasý sonucunda halen günümüzde kullanýlan binanýn alýnmasýný Allah (c.c.) nasip etmiþ ve canýgönülden yapýlan çalýþmalar sonucunda da Hicret Camii olarak hizmete açýlmýþtýr. Burada çalýþmalarýn daha geniþ alanlara yayýlmasý için Kadýn Kollarý, Kýzlar Gençlik Kollarý da teþkilat bünyesinde çalýþmalara dahil edilmiþtir. Bugün IGMG Hicret Camii olarak hizmete devam eden teþkilatýmýzýn aðýrlýklý olarak içinde yaþadýðýmýz topluma hayýrlý olacak nesillerin yetiþmesinde büyük katkýlar saðlayan çalýþmalar yapmasý bünyesinde bulunan Hicret Spor 1. ve 2. Takýmlarý (Kreisliga C ve B), Kadýn Kollarý, Gençlik Teþkilatý, Genç Kýzlar Teþkilatý, yine Gençlik Teþkilatýna baðlý olarak faaliyet gösteren Orta Öðretim Kollarý, Anaokulu öncesi çocuklarýmýz için eðitim ve oyun gruplarý ve yüzlerce çocuðumuza verilen eðitim hem kendi cemaatimizden hem de çevreden büyük taktir toplamaktadýr. Teþkilatýmýzýn yaklaþýk 300 üyesi bulunmaktadýr. Üyelerimizin boþ vakitlerinde sohbet edecekleri Çay ocaðý , Gençlik Lokali, genele açýk olarak faaliyet gösteren Marketi, Misafirhanesi ve Hocaevi bulunmaktadýr. Faaliyet paletini geniþleterek hizmet veren teþkilatýmýz her Ramazan ayýnda üyeler tarafýndan verilen iftarlarýyla, geleneksel olarak senelik yapmýþ olduðu kermeslerle, yine temelinde insana hizmet etmenin Hakka hizmet þiarý yatan Hastahane, Ev ziyaretleri, geçmiþlerimizi anma günü, gençliðe yönelik her haftasonu Huzur Sohbetleri, þehrimizde bulunan diðer teþkilatlarla periyodik olarak toplantýlar, ayrý inanç ve kültüre sahip gruplarla dialog toplantýlarý, yerel yönetimlerle entegrasyon çalýþmalarý, Pazar sabahlarý toplu namaz ve kahvaltý, Futbol turnuvalarý, yaz aylarýnda ailelerle piknik proðramlarý, senede en az iki veya üç adet salon proðramlarý ve daha burada yazarak bitiremeyeceðimiz birçok faaliyetler günün þartlarýna göre yapýlmaktadýr. Bu yapýlan faaliyetlerde bu çatý altýna sýðmaz olduðundan, Teþkilatýmýz daha büyük ve geleceðimizin garantisi olacak gençlerimizin sosyal aktivitelerini artýracak mekanlara ihtiyaç duyulmasýndan dolayý yeni bir bina alýmý için komisyon kurmuþ bulunmaktadýr. Bu vesile ile teþkilatýmýzýn kuruluþundan bugüne kadar bizlere desteklerini hiç eksik etmeyen bütün kardeþlerimize teþekkür eder, Ahirete intikal edenlerimizi de Fatihalarla yadederiz. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 17 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 18 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Mustafa MULLAOÐLU B ilgi, insanlarýn en önemli olmazsa olmazlardandýr. Ýnsanlarýn bilgilenmesine sebep olan her malumata bilgi, o bilgi ve malumatlarýn elde edilmesine bilgilenme, o malumat ve bilgileri baþkalarýna iletmeye ise bilgilendirme denir. Bu bilgi ve bilgilendirmeler ise doðru veya yanlýþ olmak üzere iki çeþittir. Doðru bilgilenenler doðru hareket ederler ve hayatlarýný doðru bir istikamette sürdürme þansýna, daha doðrusu lütfüne sahiptirler. Yanlýþ bilgilenenler ise aksine bir yola düþmüþ olurlar ki, maalesef kötü sonuçlara mahkum olurlar. Ýnsanlarýn karþýlýklý olarak birbirlerini bilgilendirme ve haberleþmelerine de iletiþim denilir. Ýþte bu iletiþim konusunda bilgilerimizi ve bilgilenmedeki kaynaklarýmýzý tazelemek için iþin aslýna müracaat ederek Müslümanlar olarak bir haberle karþýlaþtýðýmýzda nasýl davranmalýyýz? Tepkimiz nasýl olmalý? Hangi kriterlerle hareket etmeliyiz? Ýþte Müslümanýn haberleþme ve bilgilenmedeki temel kaynaklarý ve kurallarý: Ehli Sünnet Akaidinin en önemli kaynak eserlerinden biri olan Ömer Nesefinin “Ýslam Ýnancýnýn Temelleri, Akaid” isimli kýymetli eserinde “Ýslam da bilginin kaynaklarý” baþlýðý altýnda þu temel bilgilere yer verilmiþtir: Yaratýklar için ilim(bilgin)in kaynaklarý üçtür: 1- Selim hisler (Beþ duyu): Bunlar, iþitmek, görmek, koklamak, tatmak ve dokunmaktýr. Bu beþ duyu, fonksiyonlarýnýn icap ettirdiði hissi duyarlar.’’ Hissi selim, bilginin kaynaklarýndan biri olarak zikredilmiþtir. Bu husus “Ýslam bilgi esaslarý”nýn tecrübe ve müþahadeyi bir metod olarak kabul ettiðini gösterir. Bütün ilim dallarýnda beþ duyu vasýtasýyla kavranan gerçek, ilmin mevzuudur.’’ Bu duruma göre insan, özellikle de Müslüman, sa- Seite 19 hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 MÜSLÜMANIN BÝLGÝ VE ÝLETÝÞÝM [email protected] KAYNAKLARI Kim olduklarý belli olmayan, aslýnda büyük ölçüde de belli olan çevrelerin oyununa gelerek, kendi insanlarýna ve kurumlarýna karþý hüsnü zannýný bozmamalý, yersiz ve gereksiz ön yargýlar oluþturmamalý. Zira bu, þer güçlerin iyilere karþý yeni bir savaþ metotlarý deðildir. Bütün Peygamberlere yönelik de ayný yýldýrma ve yýpratma metotlarý uygulanmýþtýr. Bu oyuna gelenler hep helak olmuþ, bu tür oyunlara gelmeyenler ise kurtulmuþlardýr. hip olduðu, daha doðrusu Allah’ýn kendisine lütfu ve nimeti olan bu his ve duyularýný bir kulluk bilinci içerisinde, müsbet ve doðru olan yönde kullanmalý. Çünkü bütün bunlardan hesaba çekilecektir. 2- Akýl: Akýl ile ilk bakýþta hasýl olan bilgi zaruri bilgidir. Bir þeyin tamamýnýn, parçasýndan büyük olduðunu bilmek gibi…Akýl, insaný öteki canlý varlýklardan ayýran özelliklerin en önemlilerinden birisidir. Aklýn mahiyetini bilemeyiz. Ancak, onun yaþayýþýmýzdaki tesirlerini biliriz. Evet! Akýl, insan için imandan sonraki en büyük nimettir. Dolayýsýyla emanettir. Emanet ise, asýl sahibi olan Cenab-ý Hakkýn razý olacaðý istikamette kullanýlmalýdýr. Aksi takdirde ihanet olur. Boþ ve fuzuli iþlerle yormak ve meþgul etmek gerçek gayesinden uzaklaþtýrmak demektir. Buna da insanýn yetkisi yoktur. Çünkü akýl, daha önce de ifade ettiðimiz gibi imandan sonra gelen en büyük nimettir. Her türlü yanlýþ ve zararlý þeylerden ko- runmalýdýr. Akýl, Cenab-ý Allah tarafýndan da Kur’an-ý Kerim’in bir çok yerinde övülmüþtür. Zira Allah Teala emir ve yasaklarýnda kullarýndan akýl sahipleri olanlarý muhatap almýþtýr. Dolayýsýyla vahy-i Ýlahiye muhatap olan asýl unsur akýldýr. Örneðin deliler ve sabi çocuklar Ýlahi emir ve yasaklarla mükellef deðildirler. Bundan dolayýdýr ki, Ýmam Pezdevi, Ýmam Bakýllâni, Þemsül-Eimme ve bilumum Eþ’ariler gibi kelam alimleri akýl ile ilgili þöyle demiþlerdir: “Akýl bir nurdur. Bu nur ile, hakikate varmanýn yolu, din ve dünya meseleleri aydýnlýða kavuþur. Göz, nasýl, görülen þeyleri ýþýk sayesinde idrak edebiliyorsa, insanýn kalbi de, aklýn nuru ile idrak eder.” Bundan dolayý insan, özellikle de Müslüman, aklýný doðru kullanmalý, doðru çalýþtýrmalý, kýymetini bilmeli, baþka güçlere satmamalý, kiraya bile vermemeli, iyi korumalýdýr. Ancak, imanýnýn ve Hakkýn hizmetine âmâde kýlmalý. 3- Ýlim kaynaklarýnýn üçüncüsü: Doðru haberdir. Bu da iki çeþittir: a-Mütevatir haber: Mütevatir haber, yalan üzerine ittifaklarý düþünülmeyen bir toplumun naklettiði haberdir. Bu haber çeþidi de, zaruri olarak, bilgiyi icap ettirir. Eski zamanlarda yaþamýþ hükümdarlar ve uzak memleketler hakkýndaki bilgi gibi. Tevatürün de üç þartý vardýr: 1-Saðlam bir hisse dayanmak… 2-Nakledenler arasýnda ittifakýn olmasý... 3-Kat’î (kesin) naslara aykýrý olmamak… b-Mucize ile risaleti sabit olan Rasulün haberi: Rasulün haberi ile hasýl olan bilgi, katiyet ve gerçeklilik konusunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir.’’ Ýþte Müslümanýn inancýnda, kültür ve geleneðindeki haber kaynaklarý. Bu usullere uymayan haberlere karþý Müslüman gayet uyanýk ve titiz olmalýdýr. Çünkü günümüz dünyasýnda haberleþmeler o kadar hýzlandý ve haberleþme vasýtalarý o kadar geliþti ve 19 deðiþti ki, bir anda milyonlara ulaþmak mümkün. Genelde de bu iletiþim kaynaklarý ve vasýtalarý þer güçlerin elinde veya kontrolünde olduðundan istedikleri an da, istedikleri bir insaný veya bir kurumu olduðundan farklý göstermek, bir takým iftiralar atmak ve çamur at tutmazsa izi kalýr düþüncesiyle hareket etmek suretiyle gözden düþürebiliyorlar. Böylece dürüst insanlarý ve tüm insanlýða faydalý olan kurum ve kuruluþlarý zayýflatmayý veya çökertmeyi hedefliyorlar. Bu durum karþýsýnda Müslümanýn tavrý ne olmalý? El-cevap: Baþtan beri özetlemeye çalýþtýðýmýz usul, kaide ve haberleþmedeki temel esaslara göre hareket edip, uyanýk davranmalýdýr. Kim olduklarý belli olmayan, aslýnda büyük ölçüde de belli olan çevrelerin oyununa gelerek, kendi insanlarýna ve kurumlarýna karþý hüsnü zannýný bozmamalý, yersiz ve gereksiz ön yargýlar oluþturmamalý. Zira bu, þer güçlerin iyilere karþý yeni bir savaþ metotlarý deðildir. Bütün Peygamberlere yönelik de ayný yýldýrma ve yýpratma metotlarý uygulanmýþtýr. Bu oyuna gelenler hep helak olmuþ, bu tür oyunlara gelmeyenler ise kurtulmuþlardýr. Bütün bu söylediklerimiz aslýnda, Allah Teala`nýn bir ayeti kerimesinde özetlenmiþtir. Þöyle buyuruyor Allah(cc): “Ey iman edenler! Eðer fasýkýn biri size bir haber getirirse onun doðruluðunu araþtýrýn. Yoksa bilmeden bir topluluða sataþýrsýnýz da sonra yaptýðýnýzdan piþman olursunuz. (Hucurat: 6) Bu haberi getiren veya ortaya atan eðer bir fasýk ise böyle. Ya bunu yapan fasýktan da öte biriyse? O zaman durum daha da vahim demektir. Allah (cc), dinimizi, aklýmýzý, nefislerimizi ve nesillerimizi görünen ve görünmeyen her türlü þer güçlerden muhafaza eylesin. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 20 K asým 2008 tarihinde Güney Bavyera Bölgesi Bölge Baþkanlýðý görev deðiþimi yapýlmasýndan sonra ilk Bölge idareciler toplantýsý yapýldý. Augsburg þehrinde Moritzsaalda yapýlan toplantýya yüzün üzerinde idareci katýldý. Bundan bir süre önce Bölge Koordinatörlügüne atanan Ýbrahim Kaygýsýz yeni oluþturulmuþ bölge yürütme kurul üyelerini katýlanlara tanýttý. Her birinin uzun yýllar teþkilatlara hizmet etmiþ olmasý, bulunduklarý þubelerde, çevresinde sevilen insanlar olmasý katýlan þube idarecileri tarafýndan takdirle karþýlandý. Bölge Koordinatörü Kaygýsýz; toplantýnýn açýlýþ konuþmasýnda “Milli Görüþ teþkilatý cihat teþkilatý ol- P rogram Ömer Köseoðlu´nun okuduðu açýlýþ Kur´an-ý Kerim´i ile baþladý. Selamlama konuþmasý Bölge Ýrþad Baþkaný ayný zamanda Rheda Cemiyetinin din görevlisi Ýkram Sever tarafýndan yapýldý. Sever konuþmasýnda þunlara deðindi: “Bugün iki mutlu sevinci paylaþacak yavrularýmýz heyecan içindeler. Tabiki siz deðerli velileri de en az onlar kadar heyecanlýsýnýzdýr. Ýlk önce Bilgi Yarýþmamýzý yapacaðýz. 16:31 Uhr Seite 20 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Güney Bavyera Bölgesi idareciler toplantýsý Augsburg Moritzsaal`da yapýldý manýn yanýnda ayný zamanda hizmet teþkilatýdýr. Avrupa`da yaþayan müslüman toplum ve Milli Görüþ duygu ve düþüncesine sahip mensuplarýmýz, bu teþkilattan ve idarecilerinden hizmet beklediðini belirtti. Konuþmasýnda “Bu teþkilat Avrupa`da yaþamalýdýr, nice hayýrlý hizmetlerini sürdürmek için yaþamalýdýr. Hiç kimselerin bu teþkilata zarar vermeye, nefsi emellerine alet etmeye, deðerlerini yýpratmaya, oyalayarak asli vazifesinden alýkoymaya hakký olmadýðýný” vurguladý. Konuþmasýný “Acilen yapmamýz gereken iþlerimiz var. Teþkilatýmýz üzerinde keyfi hareketleri ve tutumlarý engellemek ve saðlýklý þekilde çalýþmalarýný sürdürebilmek için Avrupa`nýn diðer bölgelerinde olduðu gibi Güney Bavyera Bölgesinde de fiili çalýþmalarý ile var olan bölge teþkilatýmýzý resmen kuracaðýz (regionalverband) þeklinde sürdürdü. Toplantýya IGMG Genel Sekreteri Oðuz Ücüncü ve Genel Baþkan Yardýmcýsý Sami Ganioðlu da katýlarak birer konuþma yaptýlar. Ko- nuþmalarýnda teþkilatlarda birlik ve beraberlik konularýna atýfta bulundular. Oðuz Üçüncü yeni oluþturulan BYK üyelerini tebrik etti, baþarýlar diledi. Bundan sonra Güney Bavyera`da bu idare genel merkez tarafýndan muhatap alýnarak bölge adýna faaliyet yapabileceðini ifade etti. Teþkilatýn idari meselelerinin dýþarý taþýnmasý, basýn ve medya ile paylaþýlmasý aklý selim bir teþkilat mensubunun yapamayacaðýný ifade etti. Teþkilat hizmetlerinin akstýlmadan devam etmesi Rheda-Wiedenbrück Þubesinde Bilgi Yarýþmasý ve Karne Töreni Heyecaný Ardýndan ilk yarý dönemin karnelerini öðrencilerimize takdim edeceðiz. Yarýþmanýn kurallarý 12 soru ile baþlayacak her masada 3´er kiþi olmak üzere 6 gruptan oluþuyor” dedi. Jüri Üyesi Baþkaný Kadir Çataklý kurallarý açýkladý. Cemiyet Baþkaný Erol Kö- seoðlu: “Yarýþmaya katýlan 18 çocuðumuza baþarýlar dilerim. Siz deðerli velilere katýlýmýnýzdan dolayý da teþekkürlerimi sunarým. haber gerektiðini, çalýþmalarý engelleyici tutum ve davranýþlardan kaçýnýlmasý gerektiðine vurgu yaptý. Toplantýya Türkiye`den sevilen Mahmut Topbaþ hoca da katýlarak bir sohbet yaptý. Sohbette IGMG teþkilatlarýnýn çok hayýrlý hizmetler yaptýgýný bu hizmetleri sekteye uðratacak davranýþlardan kaçýnýlarak devam ettirilmesi gerektiðini ifade etti. Topbaþ`ýn sohbetine, katýlan idareciler büyük bir huzur ve sükunet içerisinde Hoca efendiyi dinlediler. Toplantýda Bölge Kafile Baþkaný ve BYK üyesi Osman Aslantürk de 2008 hac organizesi hakkýnda bilgi verdi. Toplantý, katýlanlara hurma ve zemzem daðýtýldýktan sonra okunan Kur`an-ý Kerim ve yapýlan dua ile sona erdi. Sizlerle gurur duyuyorum.” dedi. Eðitim konusunda da bir kaç açýklama yapan baþkan sözü yarýþmacýlara býraktý. 12 sorudan berabere kalan 1. ve 3. grup uzatma ile 18 sorudan 1. grup birinciliði hak etti. 9-12 yaþ arasý yavrular kendilerine cemaatten “helal olsun” dedirttiler. Hediyelerini cemiyet baþkaný takdim etti. Program Karne Töreni ile son buldu. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr özel köþe Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat F ederal Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble “Cicero” dergisiyle yaptýðý röportajda yabancý vatandaþlarýn entegrasyonunun 2009 yýlý için en büyük ihtiyaç olduðunu söyledi “Tüm Avrupa’da olduðu gibi Almanya’da da entegrasyonla ilgili telafi etmemiz gereken konular var” diyen Schäuble, özellikler dil yetersizliðinin okul ve iþ piyasasýnda olumsuz etkilerinin görüldüðünü belirtti. Bu nedenle tüm gün okul Selma ÖZTÜRK Ý slam dini ona mensup olan ve ona inanan insanlara hayatlarýnýn her saf ve sahasýný nasýl düzenleyecekleri açýklamýþtýr. Yüce Allah göndermiþ olduðu peygemberiyle birlikte bizlere bu hususta hem yol hemde yön gösterir, açýk ve net ifadelerle hayatýmýzý biçimler ve kolaylaþtýrýr. Bundan da anlaþýlýyor ki, Arapça lügatýndan türeyen din kelimesi “religion” kelimesiyle denk deðildir, bununla tercüme edilemez. Din demek “yaþam tarzý” veya “yaþam biçimi” demektir. Din kavramýný “way of life” veya “Lebensweise” kelimeleriyle tercüme etmek daha doðru, daha münasip ve daha isabetlidir. Bu yaþam tarzýnýn içine hiç þüphesiz kabir ziyaretleri girdiði gibi, taziye ziyaretleri de dahildir. Taziye ziyaretleri ahirete intikal eden bir insanýn ailesine ve yakýnlarýna onlarýn acýsý paylaþmak amacýyla yapýlan kýsa bir görmeye gitmedir. Kýsa diyorum, çünkü adabýna göre bu ziyareti fazla uzun tutmamak gerekir. Bu münasebetle taziye ziyaretlerinin adaplarýný ve usullerini kýsada olsa ele alalým ve bu konuya deðinerek biraz açýklýk getirelim. Demin de ifade edildiði gibi taziye ziyareti genelde kýsa tutulur, normal bir misafirliðe gidildiði gibi uzun ve rahatca oturulmaz. “Baþþaðlýðý” kavramýna gelince. Þahsen sevmediðim ve bu yüzden de kasten [email protected] kullanmadýðým bir ifadedir. “Baþýnýz sað olsun!” kavramý bana hem soðuk hem de gayr-i samimi geliyor. Bunun için bulunduðum taziye ziyaretlerinde sýrf “Allah rahmet etsin, Allah sabýr versin!” demeyi tercih ediyorum ve bu temenniyle yetiniyorum. Tabii ki burada farklý görüþlere sahip olabilenler vardýr... Bizim kültürümüzde bir takým adetler ve kurallar mevcuttur. Bunlar illede dinimizde bir rol oynamasada, kültür gereði vardýr. Ve dinle baðdaþtýðý müddetçe, daha doðrusu dini kurallara aykýrý olmadýðý müddetçe, toplum tarafýndan kabul görür ve uygulanmasýnda hiç bir mahzur (sakýnca) yoktur. Bu taziye ziyaretlerinde de böyledir. Taziye ziyaretlerinin belli kurallarý vardýr. Ýsterseniz bunlarý kýsada olsa gözden geçirelim. Herþeyden önce taziye ziyaretine giden insan gittiði yere eli boþ gitmez. Ufak, ufacýk, ufacýcýkta olsa, eline bir þey alýr da gider. Köylerde bile imkaný Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Taziye ziyaretinde dikkat edilmesi gerekenler olmayan veya imkanlarý sýnýrlý olan insanýmýzýn elinde bir küçük paket þeker veya çay dahi olsa getirdiðini bilirim. Lakin ellerini sallaya sallaya gelip de haneye girmek ayýptýr, usül dýþýdýr. Ve sonuçta bu tür eylemler ne getireni fakirleþtirir, ne de hane sahibini zenginleþtirir. Bundan ziyade sizlere taziye ziyaretlerindeki bazý baþka tecrübelerimi aktarmak istiyorum: - El iþini yanýnda getirip, çantasýndan çýkarýp, sanki normal misafirliðe gelmiþ gibi kaygýsýzca örgü örenler - Sakýz çiðneyenler - Çoluk çocuðu toplayýp, kalabalýk bir þekilde patýrtýlý kütürtülü gelenler - Mevtanýn (ölünün) yakýnlarýna: “Nasýlsýnýz, iyi misiniz?” sorusuyla hatýr soranlar... (Allah aþkýna, onlarýn durumu nasýl olabilir ki? Ne biçim bir sorudur bu?) - Beþ on dakika sonra sebeb-i ziyareti unutup dünyalýk sohbete dalanlar - Kahkahayla olmasa da, gülüp espiri yapanlar ve yapabilenler. (Bununla aklý sýra acýlýlara morel verdiklerini sanýyorlarmýþ. Sanki morel vermenin sýrasýymýþ gibi. Adamýn ocaðý sönmüþ, bunlar ne düþünüyor. Ama doðru ya. Ateþ düþtüðü yeri yakar, kimin umrunda...) - Yemek ve pasta tarifi alanlar ve bunun için utanmadan ev sahibinden (bari baþkasýndan isteseler) kaðýt kalem rica edenler - Dinimizde matem rengi varmýþ gibi, bunu usül sanýp kasten siyah giysilere bürünenler - Mevta hakkýnda lüzumsüz sözler sarf edenler (yine güya espiri mahiyetinde, subhanallah!) - Kur’an-ý Kerim’i canlý okuyan bir þahsý bulamadýklarý için, sarýp sarýp banttan dinleyenler (Ýnanýn sonunda sardýra sardýra “Amener-Rasulu”yu 7 kez dinlemiþ olduk.) Neler var efendim, neler! Bulunmuþ olduðum taziye ziyaretlerimden edindiðim tecrübe ve intibalarý Schäuble: “Entegrasyon en önemli görevimiz” uygulamasýnýn geniþletilebileceðini belirten Alman Ýçiþleri Bakaný velilere de görev düþtüðünü söyledi. Schäuble ayrýca bir kimsenin 30 veya 40 yýl Almanya’da yaþayýp Almanca konuþamamasýnýn kabul edilemez olduðunu ileri sürdü. Federal Ýçiþleri Bakaný bu baðlamda paralel toplum konusunda uyarýda bulundu ve demografik deðiþimler nedeniyle gelecekte Almanya’nýn daha çok göçe ihtiyaç duyacaðýný belirterek; “Þu an Almanya’da yaþayan yabancýlarýn entegrasyonunu saðlayamazsak, bu durum gelecek için büyük bir tehlikenin iþaretçisidir” dedi. “Müslümanlar dini ihtiyaçlarýný yaþayabilmeliler” “Entegrasyon birlikte yaþamaktýr, yan yana deðil” diyen Schäuble, Müslümanlarýn dini ihtiyaçlarýný hukuk düzeni çerçevesinde yaþayabileceklerini ve Almanya’da yaþayan çoðu Müslüman’ýn da “ülkenin hoþgörülü seküler düzeni- 21 (izlenimleri) bu vesileyle sizlerle paylaþmak istedim. Her iþimizin hýzlýca ciddiyetsizliðe doðru gittiði gibi, bu ciddiyetsizliðimiz maalesef taziye ziyaretlerimize de sirayet etmiþtir (sýçramýþtýr). Atalarýmýz: “Ölüye giden aðlar, düðüne giden oynar.” demiþler. (Tabii ki düðünden maksat bugünkü düðünlerimiz deðildir elbet. Burada bir yanlýþ anlaþýlma olmasýn!) Bizler bugün düðünlerde de gülüyoruz, ölümlerde de... Gülmeyi ne de çok severmiþiz efendim... Halbuki gülünecek halde olan biziz de, bunun farkýnda deðiliiz. Demek ki ölümden de ibret alamýyoruz artýk. Hani o meþhur ölüm var ya. Bizlerden bizlere o kadar yakýn olmasýna raðmen, çok uzak görünen ölüm... Ölenler boþa ölmüyorlar efendim! Her yaþanan ölüm bizler için bir ibret olmalý. “Ölmeden ölmesini” öðrensek ve bilsek keþke... Her akþam uyumak için yorganýmýzý üzerimize attýðýmýzda, kefene bürüneceðimizi hatýrlasak ve o yorganý tabutumuzun kapaðý bilsek... Ve merhum Necip Fazýl’ýn “Tabut” þiirini hatýrlasak. Sanýrým o zaman hem hayata bakýþ açýmýz hemde taziye ziyaretlerimizdeki davranýþlarýmýz daha farklý olacaktýr. Lütfen taziye ziyaretlerimizde kendimize biraz daha çeki düzen verelim. Kalanlara saygý gösteremiyorsak bile, en azýndan ölene saygý gösterelim. nin önceliðini” kabul ettiðini belirtti. Entegrasyon konusunda imamlarýn önemli bir rolü olduðunu söyleyen Schäuble, Türkiye’den gönderilen imamlarýn Almanca ve Almanya hakkýnda bilgiler öðrenmeleri gerektiðini belirtti ve “Asýl amacýmýz imamlarýn Almanya’da yetiþmeleridir. Ancak bunun için yüksekokullarda devlet ve Müslümanlarýn ortaklýðýnda eðitim yürütebilecek kapasitenin oluþmasý gerekiyor” dedi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 22 K uzey Bavyera Bölgesi Teþkilatlanma ve Eðitim Komisyonu tarafýndan düzenlenen Yatýlý Birim Eðitim Toplantýsý, Forchheim yakýnlarýnda bir Jugendherbergede yapýldý. Þube Ýdarecilerine yönelik yapýlan Birim Eðitim Toplantýsý, Sohbet ve Seminerlerin yanýnda, katýlýmcýlarý motivasyon ve moral deðerlerini artýrýcý içerikteydi. Proðramda bir açýlýþ konuþmasý yapan IGMG. Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu;’ Misafirlere ve katýlýmcýlara hoþgeldiniz dedikten sonra, Milli Görüþ; Global- K öln Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) konferans salonunda düzenlenen Meslek Eðitim Borsasý, Almanya’da camilerin ayný zamanda iyi birer uyum ve eðitim merkezi olduðunu en güzel þekilde ortaya koydu. DÝTÝB, Otto Benecke Vakfý (OBS) ile birlikte ‘Camide Entegrasyon, Enformasyon ve Meslek Eðitim Borsasý’ adlý bir etkinlik düzenledi. Türk gençlerinin meslek eðitimi ve iþ imkanlarýnýn iyileþtirilmesine dönük olarak düzenlenen etkinliðe, yetkililerin yaný sýra çok sayýda Türk genci katýldý. Ýki gün süren etkinliðe, Köln Emniyet Müdürlüðü, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odasý (TD-IHK), Türk Hava Yollarý (THY), Ýþ 16:31 Uhr Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi Birim Eðitim Toplantýsý leþen adaletsizlikler ve fütursuzca yapýlan insan hakký ihlalleri karþýsýnda, göðsü daralan insanlýða uzanan þefkatli bir dost elidir. Milli Görüþ Hizmetlerine geçmiþte nekadar lüzum var idiyse, bugün bu ihtiyaç katlanarak artmýþtýr.Bu hiz- metlerin kalitesini artýrmak,’’Ruhen ve bedenen ahenk içinde çalýþan idarecileri yetiþtirmek için bu eðitim proðramlarýný yapýyoruz’’ dedi. IGMG Eðitim Baþkaný Mehmet Gedik ile Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk ve Eðitim Materyalleri Sorumlusu Cemile Þen Haným, verdikleri seminerler ile adeta katýlýmcýlara;’Eðitim mi? Bu Milli Görüþ’ün iþi..! dedirten içerikteydi’ Üç gün süren kampta, Türkiye`den Davet edilen Ýlahiyatçý Yazar ve Tefsirci DÝTÝB’de Entegrasyon, Enformasyon ve Meslek Eðitim Borsasý Bankasý, Ziraat Bankasý, Elektro ve Güvenlik Sistemleri Þirketi (Ses), Önel Yayýnevi, Aydin & Erdi Reklem Ajansý ve Günet Hukuk Bürosu stand açtý. Proje koordinatörleri DÝTÝB Dinler ve Kültürlerarasý Ýliþkiler Müdürlüðü’nden Rafet Öztürk ile Otto Benecke Vakfý yöneticilerinden Peter Rummel tarafýndan ‘Camide Entegrasyon’ projesi hakkýnda bilgi verildi. Etkinlikte konuþan T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün ise Kur’an’ýn ilk emrinin ‘Oku’ olduðunu ve eðitime verilen önemi hatýrlatarak, “Ýslam cahilliði reddeder, çalýþmayý emreder” dedi. T.C. Köln Baþkonsolosluðu Eðitim Ataþesi Uður Acar ise, “Meslek altýn bileziktir” atasözüyle baþladýðý konuþmasýnda, “Mesleði olan hiç bir yerde aç kalmaz” dedi. Çalýþma Ataþesi Tahsin Özdemir ise, meslek eðitiminin sadece gençler için deðil, tüm toplum için çok önemli olduðunu vurgulayarak etkinliðin öneminin altýný çizdi. Daha sonra ise meslek eðitim yeri sunan kurumlarýn temsilcileri konuþtu. DÝTÝB Dinler ve Kültürlerarasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða, Ýslam geleneðinde çýrakla usta arasýnda öz ba- ba-evlat arasýndaki gibi derin bir saygýnýn bulunduðunu hatýrlattý. Göçmen potansiyeline vurgu yapan Alboða, “Almanya nihayet bu potansiyeli keþfetti” dedi. DÝTÝB’e baðlý kurumlarýndaki meslek eðitim imkanlarýný anlattý. NRW ve Köln Polisi adýna, polislik meslek eðitimini anlatan Köln Emniyet Müdürlüðü Ýþ ve Meslek Danýþmanlarý Yvonne Entrup ve Michael Tappert ise, “Þartlarýmýz abitur yapmýþ lise mezunu veya Yüksek Okul belgesine sahibi olmaktýr. Ayrýca, www.polizeiberuf-nrw.de adresinden online olarak da baþvuru yapabilirsiniz. Polislik meslek haber Mahmut Toptaþ Hoca; verdiði tadýmlýk seminer ve Tefsir dersleriyle adeta katýlýmcýlarý mestetti. Ýlahiyatçý Yazar Dr. Yusuf Iþýk Hocanýn verdiði Ders; katýlýmcýlarýn dudaðýna sürülen bir parmak bal niteliðindeydi. Proðramýn üçüncü günü dilek ve temennileri dinledikten sonra bir konuþma yapan IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü, katýlýmcýlarý motive eden genel bir deðerlendirme yaptý. Yüzme, Çið Köfte ... v.s gibi sosyal etkinliklerin de olduðu proðram, çekilen hatýra resimleriyle sona erdi. eðitimi veya polis memurluðu için Alman vatandaþý olmanýz gerekmiyor. Ancak Türk vatandaþý olanlar için, Almanca gibi Türkçe’yi de akýcý konuþabilmelisiniz” dedi. TD-IHK Meslek Eðitim Uzmaný Fuat Ýncesu ve Mehmet Kanatlý ise kurum olarak hem Türk iþletmelerinde meslek eðitimi yapýlmasý için hem de gençlere meslek yeri bulmak için proje yürüttüklerini belirterek, yüzlerce Türk iþletmlerinde onlarca meslek dalýnda gençlere kapý açýldýðýný ifade etti. Günet Hukuk Bürosu’ndan Avukat Mehmet Günet ve THY Pazarlama Müdürü Dr. O. Nuri Hasýrcý da kendi kurumlarýnýn meslek eðitim çalýþmalarý ve imkanlarýný anlattýlar. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr dosya Seite 23 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir A vrupa’da Entegrasyon ve Göç Endeks’ine göre (Mipex) yabancýlarýn entegrasyonu konusunda yapýlan karþýlaþtýrmada Almanya 28 ülkenin arasýnda 14’üncü sýrada yer aldý. 4. sýrada Hollanda, 9. sýrada Ýngiltere, 11. sýrada ise Fransa yer alýyor. Migration Policy Group adlý kuruluþ 2004 yýlýndan beri her iki yýlda bir göç- Ali METE A lmanya’da yaþayan Müslümanlardan sürekli olarak, özgürlükçü demokratik temel düzeni kabullendiklerine dair “açýk“ ve “belirgin” bir beyan istenir. Burada “açýk” tanýmlamasýnýn kullanýlmasýna, neden mecburiyet duyulduðu sorusunu bir kenara býrakalým. Fakat Müslümanlarýn, kendilerinden istenilen bu beyanlarý yapmalarý halinde bile inandýrýcý olmadýklarý ileri sürülür. Yapýlan bu beyanlar da, yapmacýk beyanlar olarak deðerlendirilir. Peki, buradaki yanlýþlýk kimden kaynaklanýyor? Bu soru, daha yakýn zamanda imzalanan ve “Wormser Charta” (Worms Sözleþmesi) olarak adlandýrýlan bir bildirge ile tekrar karþýmýza çýkýyor. Worms Belediyesi tarafýndan “Federal çapta eþsiz bir belge”[1] olarak deðerlendiriliyor busöz konusu olan “Temel Ýlkeler Bildirgesi.” Aslýnda bu metin, alanýnýn ilk ve en meþhur örneði de deðil elbette. Yine de bu bildirge, bu tür davranýþlardaki problemlere iþaret etmesi bakýmýndan güzel bir örnek teþkil ediyor. “ S ö z l e þ m e ” d e Worms’daki Müslümanlarýn çatý kuruluþu (IDWO), þehrin Yabancýlar Meclisi’nin giriþimi ile “Çok açýk bir þekilde, ... özgürlükçü demokratik temel düzeni ve din özgürlüðünü kabullendiklerini, namus cinayetlerine, zoraki evliliklere ve ayýrýmcýlýða karþý çýktýklarýný” beyan ediyor. Burada göze özellikle çarpan þey, Müslüman cemaatlerin bu yazýyý bir ihtiyaç olarak gördüklerini açýklamalarýdýr. Halbuki, yerel idare, bu yazýyý “geniþ ölçüde cesur bir beyan“ olarak tanýmlarken, yani çok [email protected] önemli bulurken, Müslümanlarýn zorlandýklarýný da ima ediyor. Zira Ýslamî dernekler, her ne kadar “yabancý dernekleri” olarak, Müslümanlarýn gerçek manada zaten “entegrasyon ve ortak yaþam için olaðanüstü çok çalýþma ve çaba gösteriyorlar.” Öyleyse Müslümanlar, neden herkesin bildiði malumu, bu kadar belirgin bir þekilde, tekrar tekrar formüle ederek yeniden ilan etmek durumunda kalýyorlar? Almanya’da egemen olan tartýþma atmosferi gerçekleri ortaya koymak için uygun deðil. Þehrin Belediye Baþkaný’nýn deðerlendirmelerine göre, bu “Worms Sözleþmesi”, kültürlerarasý ön yargýlarý azaltacak, toplumlar arasýnda güven oluþturacak ve müzakereye teþvik edecek. Ancak bu atmosferde, böylesi bir kanat, pek de ikna edici görünmüyor. Çünkü, bu atmosfer, saðlýklý tartýþmalara zemin hazýrlamýyor. Ek olarak, Müslümanlarýn bu tartýþmalara bir katký yapmasý da beklenmiyor. Zira Müslümanlarýn söyledikleri, sadece kendilerinden beklenilen görüþler ifade etmeleri halinde kabul görüyor. Tabiî bu durum, Worms’un “Temel Ýlkeler hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Malumu ilana zorlamak: “Worms Sözleþmesi” Bildirgesi”gibi, formüle ediliþi ve içeriði bakýmýndan problemli veya en azýndan eleþtiriye muhatap olacak olan açýklamalarý meþrulaþtýrmýyor. Bir sayfayý kapsayan metin ilk okunduðunda dil ve içerik bakýmýndan itina ile hazýrlanmamýþ olduðu kolayca fark ediliyor: “Alman Anayasasý’na göre, her insan serbest din seçimine, kendini serbestçe geliþtirme imkanýna ve bedensel dokunulmazlýk hakkýna sahip olmalýdýr. Hiç kimsenin bu hakký kýsýtlanamaz, engellenemez veya takibe uðrayamaz.” Burada bahsi geçen haklar, her insanýn zaten sahip olduðu haklardýr. Bunlar, insan olmanýn getirdiði ve hatta anayasa bakýmýndan toplumsal düzenimizin temellerini oluþturan insan haklarýdýr. Mesela, buradaki “kendini serbestçe geliþtirme im- kaný”ndan maksat, “þahsiyetin serbestçe geliþtirilmesi” ise, Anayasa’nýn ifade ettiði gibi, burada bir haktan deðil de bir “imkan”dan bahsedilmesi, anlaþýlýr gibi deðil. Ýyice düþünüp taþýnýlmadan hazýrlanmýþ bir baþka formülasyon örneði de, “Namus cinayetleri, zoraki evlilikler veya dine dayalý zorlamalar, tarafýmýzdan inanç ve demokratik temel düzene karþý iþlenmiþ bir suç olarak deðerlendirilecektir,” cümlesi içinde “dine dayalý zorlamalar” teriminin kullanýlmasýdýr. Bununla ifade edilmek istenen þey, büyük bir ihtimalle bazýlarý tarafýndan dile getirilen “din sebeb gösterilerek yapýlan zorlama”dýr. Aksi takdirde, reddedilmek istenen olgu, yani, “sözleþme”de sayýlan vakýalarýn suç ve bu olaylarýn sebebinin de din olduðu olgusu, bir nevi tasdik edilmiþ olur. Hâlbuki metnin ilk cümlesinde þöyle deniliyor: “Ýslam” ayný zamanda barýþ ve teslimiyet demektir. Ýslam kendisini, insanýn kendisi ve dünya ile barýþýný Allah’a özgürce teslimiyeti ile bulabileceði bir din olarak görür.” Müslümanlar kamu alanýna ne kadar çýkarlarsa o kadar soru ve problemlerle Avrupa’da Entegrasyon ve Göç Endeksi: Almanya orta seviyede menlerin entegrasyon için “Avrupa’da Entegrasyon ve Göç Endeksi” adýyla çerçeve þartlarý ortaya koyduðu belirtildi. Endekse göre Almanya’nýn özellikle vatandaþlýða geçiþleri zorlaþtýrmasýndan dolayý eksi puan aldýðý, birçok eyalette yürürlükte olan vatandaþlýða geçiþ testleri nedeniyle de Almanya puan kaybetmiþ durumda. Bu arada her ne kadar yabancýlarýn seçme hakký olmasa da yabancýlarýn siyasi katýlýmlarý noktasýndaki deðerler sevindirici. Yabancý- larýn dernekler kurmalarý, partilerde yer almalarý, yabancý kurullarýna temsilcilerini gönderebilmeleri Almanya’ya artý puan kazandýrýyor. Endekste ülkeler arasýnda karþýlaþtýrmalar yapýlmasý baz þeyleri ortaya koyu- 23 karþý karþýya kalýyorlar. Gerçi bu durum Müslümanlar açýsýndan bakýldýðýnda, kendilerini ortaya koyabilmeleri için ve özeleþtiriye götüren avantajlý bir süreç olmasý dolayýsýyla gereklidir de. Ancak, bu tür açýklamalar düþünülmeden ve kapsamlý bir deðerlendirme süzgecinden geçirilmeden de yapýlmamalýdýr. Kaldý ki, deðinilen zoraki evlilikler hususunda herhangi bir rakamsal bilgi mevcut deðildir. Bu konuya karþý çýkmýþ olmak, her ne kadar tam aksi bir amaç güdülse de, bu baðlamda, bir önyargýnýn onaylanmasýndan baþka bir anlama gelmez. Böylece yalnýzca Ýslam’ýn itibarý zarar görmeyecek, aksine ayný zamanda problemin, yerleþik toplum dahil, toplumun tümünün bir problemi olduðu da görmezden gelinmiþ olacak. Ayrýca Müslümanlardan yalnýzca bazý kimselerin baþýna gelenler, genelleþtirilip tümüyle Müslümanlara mal edilirken, öte yandan, namus cinayetlerinin çoðunluk toplumunda da var olduðu gerçeði, zararsýz gibi görünen “aile dramý” tanýmlamasý altýnda, dikkatlerden kaçýrýlýyor. Özellikle, dinî anlayýþlara iliþkin tahlillerle, politik ve toplumsal davranýþlara iliþkin deðerlendirmeler arasýnda bir ayýrým yapmak zorunludur. Aksi takdirde, ne dinin hakký verilebilir, ne de toplumsal problemlere yapýcý katkýda bulunma imkaný ortaya konabilir. Yani, somut olarak söylenecek olursa: Namus cinayetleri veya zoraki evliliklerin önlenmesinin ve bunlarla mücadelenin hangi dinî motivasyona dayandýrýldýðýnýn önemi yoktur. yor. Örneðin çoðulcu toplum Almanya’da yabancýlarýn konumalarýnýn daha iyi olduðu yönündeki yaygýn kanaatýn pekte doðru olmadýðý görülüyor. Bu arada endekse eðitimle ilgili konularýn girmediði eþit eðitim konusunda 2010 yýlýnda gireceði belirtildi. Almanya’nýn daha fazla eksi puan kazanmamasýný ümit ediliyor. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 24 A rkadaþýmýz Mehmet Demir`e Bielefeld Türk Veliler Derneði Baþkaný Nezahat Yýldýrým Yönetim Kurulu ile birlikte (Necla Marangoz, Ali Cilakoðlu, Fadime Pehlivan, Samiye Doðan, Sevcan Özlü, Berat Ýslam) amaçlarýný þöyle açýkladý. -Türk çocuklarýmýzýn eðitimine katký saðlamak, -Okullarda sorunu olan velilerimize yardýmcý olmak, -Türkçe derslerinin okullarda düzeyli bir þekilde verilmesini saðlamak, -Çocuklarýmýza ek ders ile destek olmak, 23 Nisan, 19 Mayýs gibi kültürel faaliyetlerde bulunmak, -Alman makamlarýyla beraber çalýþmak, oluþan ön yargýlarý gidermektir. Ý srail’in Gazze’de uzun süredir sürdürdüðü ablukanýn ardýndan gerçekleþtirdiði insanlýk dýþý katliama tepki tüm dünyada dalga dalga yayýlýyor. Almanya´nýn Frankfurt þehrinde Hauptbahnhof´tan Römer´e kadar devam eden yürüyüþte, Arap-Türk ve çeþitli milletlere mensup insanlar tek yürek oldu. 10 binin üzerinde topluluðun katýldýðý yürüyüþ ve miting olaysýz gerçekleþti. 16:31 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Bielefeld Türk Veliler Derneði þan yeni yönetim kurulumuzun yeni yýl için hedefleri þunlardýr: Öncelikle çalýþmalarýmýzý çok hýzlý bir þekilde sürdükmekteyiz. Derneðimizi tanýtmak için bir çok projeler yaptýk. Þu ana -Çocuklarýmýzýn kendine olan öz güvenlerini kazandýrmak ve abi-abla-kardeþ projesi oluþturmaktýr. Hedefimizin bir amacý da eðitim için veliler kazanmaktýr. Kasým 2008`de olu- Frankfurt`ta onbinler Filistin için yürüdü Yürüyüþe hanýmlarýn yoðun katýlýmý dikkatlerden kaçmadý. Ýsrail´in Gazze´deki masum halkýn ve çocuklarýn katledilmesi, camilerin bombalanmasýný nefretle kýnandý. Frankfurt Römer´e kadar yürüyen topluluða, Römer meydaný dar geldi. “Çocuk Katili Ýsrail, Ýsrail Ortadoðu’dan defol, Gazze halký yalnýz deðilsin, Hepimiz Filistinliyiz, Hepimiz Gazzeliyiz’ gibi sloganlar attýlan mitingde taþýnan pankartlarda da Ýsrail’in sergilediði vahþete seyirci kalan uluslararasý organizasyonlara tepkiler dile ge- tirildi ve bölgede yaþanan insanýn kanýný donduran katliamýn bir an evvel durdurulmasý talebi vurgulandý. Miting alanýnda IGMG Hessen Bölgesi yönetimi de tam kadro yürüyüþ ve mitinge katýlarak Filistin´e destek konuþmalarý yaptý- haber kadar internet sayfasý, tanýtým bröþürleri ile derneðimize yeni ve uygun bir yer bulmak için deðiþik çalýþmalar düzenledik. 23 Nisan hazýrlýklarý yaptýk. Bunun yanýsýra çeþitli derneklerde tanýtým programlarý düzenledik. Belediye ile birlikte çalýþmak için deðiþik görüþmelerde bulunduk. Bugün için Noel pazarýnda derneðimizi en iyi bir þekilde tanýtmak için ve entegrasyonu saðlamak için ilk adýmý atmýþ bulunmaktayýz. En büyük hedefimiz Türk çocuklarýna örnek olmak ve eðitimlerinde kendi dillerini unutmamalarýný saðlamaktýr.“ diyerek sözlerine son verdi. Biz de Hayat Gazetesi olarak Bielefeld Türk Veliler Derneðine çalýþmalarýnda baþarýlar dileriz. lar. Konuþmacýlar zaten abluka altýnda binbir güçlükle yaþamlarýný sürdüren Filistin halkýna reva görülen katliam ve zulmün sona ermesi ve tüm milletlerin barýþ içerisinde yaþamalarý yönünde temennilerini dile getirdiler. Yapýlan dualarýn ardýndan olaysýz bir þekilde sona eren mitinge havanýn soðuk olmasýna raðmen kadýn, erkek, yaþlý, genç, çocuk her kesimden insan destek verdi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 25 31. sayi sayfalar 30.04.2009 26 Ý slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý tarafýndan organize edilen “Sevgi ve Kardeþlik Gecesi” Gross Gerau`da bulunan Dilek Saray Düðün Salonunda yoðun bir katýlým ile yapýldý. Programa gelen misafirler aileleri ile katýlým saðladýlar. Program Avrupa Kur`an-ý Kerim Tilavet Yarýþmasý 2.si Bünyamin Akdað`ýn okuduðu açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. Program sunucusu tarafýndan kýsa bir bilgilendirme yapýldý. IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkan Vekili Aydýn Baz açýlýþ konuþmasýný yaptý. Aydýn Baz konuþmasýnda katýlýmcýlara teþekkür etti. Milli Görüþ Teþ- K öln’de DÝTÝB Merkez Camii’nin yapýlmasýna karþý kampanya ve gösterileriyle adýný duyuran aþýrý saðcý pro-Köln grubunun gösterisi, Türk ve Almanlardan oluþan çok sayýda insan tarafýndan protesto edildi. Cami karþýtý eylemleri- 16:31 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir kilatlarýnýn çalýþmalarýnýn her daim sevgi ve kardeþlik üzerine olduðunu belirtti. IGMG Hessen Genclik Teþkilatý tarafýndan hazýrlanan sinevizyon gösterimi izlendi. IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ selamlama konuþmasý için kürsüye geldi. Ateþ son günlerdeki geliþmeler ýþýðýnda bir konuþma yaptý. Ateþ: “Özellikle Filistinde yaþanan geliþmeler endiþe vericidir. Sorun insanlýk sorunu haline gelmiþtir. Dünyadaki insanlarýn barýþ ve huzur içerisinde yaþamalarý için çok nedenlerinin olduðunu ama ne hikmetse bunun engellendiðini söyledi. Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn yaptýðý çalýþmalar hem bulunduklarý toplumda ve hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 hem de tüm dünyadaki insanlarýn huzur ve saadetine yönelik çalýþmalar olduðunu belirtti. Offenbach Cemiyeti Cocuk korosu defa sahneye gelerek eserlerini seslendirdiler. Yine Offenbach Cemiyetinden Nesibe Zümra Ergün Nat-ý Þerif okudu. Programýn misafir hatibi Mustafa Mullaoðlu mikrofona geldi. Mullaoðlu günün önemine uygun nefis bir konuþma yaptý. Özellikle son dönemde Filistinde yaþanan insanlýk dramý merkezli bir konuþma yaptý. Zaman zaman tarihten örneklerle konuþmasýna devam etti. Müslümanlarýn ve Osmanlý`nýn buralardaki hakimiyeti dönemlerinde hiçbir zaman hu- zursuzluk olmadýðýný belirtti. Programa Trükiye`den davet edilen sanatçý Recep Demirkaynak sahne aldý. Recep Demirkaynak sahnede güzel bir performans sergileyerek izleyicilere hoþ anlar yaþattý. IGMG Gençlik Teþkilatý Baþkaný Mesut Gülbahar da programa katýlarak güzel bir konuþma yaptý. Gülbahar; biz Milli Görüþ Teþkilatý mensuplarý olarak hem kendimizi yetiþtirmeliyiz ve hem de çevremize örnek olmalýyýz. Atalarýmýz bu bakýmdan üzerlerine düþenleri fazlasý ile yapmýþlardýr. Biz IGMG Gençlik Teþkilatý olarak bu noktadaki çalýþmalarýmýza devam ediyoruz dedi. Programa kýsa bir mola verildi. Cami Karþýtý pro-Köln Cevapsýz Kalmadý ni gelenek haline getiren pro-Köln, ikincisini düzenlediði gösteride farklý bir protesto ile karþýlaþtý. Köln DÝTÝB Merkez Ca- mii’nin bulunduðu, Venloer Str. üzerindeki gösteride çok az sayýda insaný toplayabilen pro-Köln’e, Türk ve Almanlardan olu- þan çok sayýda insan protesto ederek, “Köln’de Irkçýlara Yer Yok. Köln’de Nazilere Yer Yok” sloganlarýyla ve çaldýklarý tence- haber Moladan sonra Offenbach Cemiyeti Mehter takýmýnýn gösterisine geçildi. Mehter takýmýnýn geçit merasimi esnasýnda salonda çok güzel bir ortam oluþtu. Salonda bulunanlar mehter takýmý ile birlikte tempo tuttular. Mehter Takýmýnýn görterisinden sonra sahneye Grup Anadolu Gençlik gelerek eserlerini seslendirdiler. Yine Türkiye`den misafir sanatçý Umut Mürare sahneye gelerek eserlerini seslendirdi. Program yine Avrupa 2.si Bünyamin Akdað`ýn okuduðu kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile ve Offenbach Camii Ýmam Hatibi Mehmet Ergün Hocaefendinin yaptýðý dua ile sona erdi. re kapaklarýyla seslerinin kesilmesine vesile oldu. Gösteriler nedeniyle yoðun güvenlik önlemlerinin alýndýðý ve Köln polisinin Venloer Strasse’yi araç trafiðine kapattýðý protesto gösterisi, yapýlan konuþmalarýn ardýndan olaysýz bir þekilde sona erdi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 haber G enç pasifist Rachel Corrie, sadece 23 yaþýndayken hayatýný kaybetti. Kendisi Olympia Üniversitesi (Washington) öðrencisiydi ve adalet ve barýþ için çalýþan bir gönüllü örgütünün üyesiydi. Organizasyonuyla birlikte 11 Eylül saldýrýlarýnýn kurbanlarýnýn yaný sýra Afganistan savaþýnýn mazlumlarý anýsýna da faaliyette bulunmaktaydý. Rachel teoriden pratiðe yönelmeye karar verdi ve Filistin sýnýrýnda Uluslararasý Dayanýþma Örgütü’yle birlikte hareket etmek üzere Ýsrail’e gitti. Filistin bölgesinde inti- F ederal Göçmenler ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ve Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) iþbirliði ile düzenlenen proMotivation Projesi çerçevesinde kursiyerlere sertifikalarý verildi. Langenfeld Hotel Mondial’de yapýlan sertifika törenine; T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün, DÝTÝB Genel Sekreter Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan ile semineri baþarýylar bitiren 16:31 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Barýþ için, Barýþ Gönüllüsü RACHEL CORRIE’nin anýsýna... har bombacýlarýnýn olduðu söylenen evleri yýkan Ýsrail buldozerlerini durdurma hareketine katýldý. E-mailinde arkadaþlarýna þunlarý yazdý: “Evlerin içinde insanlar olsa bile evleri yýkýyorlar. Hiçkimseye ve hiçbirþeye saygýlarý yok.” 15 Mart’ta Gazze Þeridi yakýnlarýndaki bir olayda, Rachel, arkadaþlarýyla beraber, yýkýmlara karþý direniþteydi. “Buldozerin önünde oturma eylemi yapmaktaydý, operatör onu gördü, ama yoluna devam etti ve onun üzerinden geçti” diye aktarýyor pasifist eylemci Joseph Smith. Bir diðer arkadaþý Nicholas Dure ise “Buldozer, üzerine toprak attý ve onu çiðnemeye baþladý” diye konuþmakta... Arkadaþlarý mümkün olan her þekilde buldozeri durdurmaya çalýþtý, ve Rachel’e ilk yardým giriþiminde bulunda ama yapacak birþey kalmamýþtý. Rachel Corrie sadece 23 yaþýndayken, vücuduyla Fi- proMotivation Projesi Tamamlandý 36 kursiyer katýldý. DÝTÝB Genel Sekreter Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan’ýn proMotivation Proje sorumluluðunu yaptýðý ve Canan Emre’nin koordine ettiði proje kapsamýnda, büro organizesi ve iþletme yönetimi, þikayet ve zorluk durumlarýnda nasýl davranýlýr, sunum nasýl yapýlýr, uyum planý ve uyum kararlarý, göçmen yasasý ve aile birleþimi, dil öðrenme imkanlarý ve ailede iki lisan eðitimi, DÝTÝB’in uyum çalýþmalarý, uyum kurslarý ve þartlarý, proje nasýl oluþur ve baþvuru nasýl yapýlýr, Federal Göçmenler ve Mülteciler Dairesi (BAMF), Uyum Danýþmanlýðý (MEB) ve Gençlik Uyum Hizmetleri (JMD) hakkýnda bilgiler verildi. Proje sorumlusu ve DÝTÝB Genel Setreter Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan, proMotivation projesinin amaçý hakkýnda yaptýðý konuþmasýnda, DÝTÝB derneklerini bilgilendirmek, dernekleri uyum çalýþmalarýnda eðitmek ve motive etmek, uyum kurslarý düzenlemek, dernek üyelerinin proje düzenlemelerine yardýmcý olmak oldu- ðunu belirtti. T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, yaptýðý konuþmasýnda, bu projeyi önemsediðini ve burada edinilen bilgilerin ve fikir alýþ-veriþinin devam etmesi gerektiðini belirtti. Dünya ile rakabet edebilmek için insanlarýn sürekli kendini yenilemesi gerektiðini ifade eden Arslan, ‘’Sürekli deðiþen ve geliþen bir dünyada durmak, gerilemektir. Dolayýsýyla dünya ile rekabet edebilmemiz için, farklý ve dinamik iþ alanlarý 27 listinliler’in bir barýnaðý ve barýþ içinde bir topraðý olmak hakkýný savunurken yaþamýný yitirmiþti. Ýsrail yetkilileri olayýn farklý versiyonlarýný aktardý, ama hepsi fotoðraflar ve açýklamalarla çeliþki halindeydi. Genç kýz, oturma eylemi yapmakta iken barbarca bir þekilde öldürülmüþtü. Rachel ve arkadaþlarý Gazze’de hergün birçok evin yýkýldýðýný, bombalarýn Rafah mülteci kampýndaki temiz su kaynaklarýný yok ettiðini ve oradakilerin Ýsrail ateþ hattýnda durmaksýzýn kendilerini savunmalarýna imkan olmadýðýný bildirmiþlerdi. geliþtirmemiz gerekiyor. Ýyi eðitimli insanlara ihtiyacýmýz var. Hedefi geniþ tutmalýyýz. Sadece ayný hedefe bakmak yeterli deðil. Ayný zamanda birlikte çalýþmayý da bilmemiz gerekir. Bilgi alma ve vermede cimri olmamalýyýz. Bilginin ve öðrenmenin yaþý yoktur. Bu projeyi Almanya geneline yayarak daha profesyonel hale getireceðiz“ dedi. Program, yapýlan konuþmalarýn ardýndan, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan’ýn kursiyerlere sertifikalarýný vermesiyle sona erdi. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 28 Ý srail saldýrýlarý altýnda adeta bir katliama maruz kalan Gazze’ye IHH Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý ulaþtýrýlýyor Gazze’de bulunan IHHIGMG yardým ekibinden Adem Bark’ýn aktardýðý bilgilere göre; 2 Ocak Cuma günü ekip öncelikle Al-Aris þehrindeki Aris Hastahanesini ekipteki bayan doktorlarla ziyaret etti. Burada Kuzey Sina saðlýk müdür yardýmcýsýndan durumlar hakkýnda bilgi verildi. Ayrýca Aris Hastahanesi Müdürü Dr. Eymen, Acil Yardým Sorumlusu Prof. Dr. Ahmed bey de ekibimize bir brifing verdi. Burasý Gazze’den gelen yaralýlara ilk yardýmýn yapýldýðý hastahane, günde 5 ila 20 arasýnda yaralý geliyor. Bu güne kadar buraya gelebilen yaralý sayýsý yaklaþýk 100 kiþi civarýnda. Burada yaralýlarýn emarlarý çekiliyor ve gidebilecekler buradan Kahire veya Ýsmailiye þehrindeki hastahanelere naklediliyor. Adem Bark yapýlan çalýþmalarý ve görüþlerini þöyle aktardý; “IHH- IGMG ekibi olarak gelen yaralýlarýn yanýnda beraber gelen yakýnlarýnýn ihtiyacýný gideriyoruz, bir miktar para veriyoruz. Anlattýklarý hadise- A lmanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya yaptýðý basýn açýklamasý ile Gazze Þeridine yönelik sürdürülen hava saldýrýlarýný ve bombardýmaný kýnayarak bu saldýrýyý “devletlerarasý hukukun emsalsiz bir ihlali” olarak deðerlendirdi. Kýzýlkaya Federal Almanya Cumhuriyetini “bölgede akan kanýn durdurulmasý için elinden geleni yapmaya çaðýrdý” Almanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya yaptýðý basýn açýklamasýnda bu saldýrýnýn: “Ýsrail ordusunun 1967 yýlý altý gün savaþýndan sonra sivil halka en büyük acýyý yaþattýðý saldýrý” olduðunu belirterek “birkaç gün içerisinde ölü sayýsýnýn 400’ü, yaralý sayýsýnýn ise 2000’i aþtýðý- 16:31 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 IHH Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý Gazze’de ler korkunç. Örneðin Gazze’nin Han Yunus kentinden olan Semir Müslim: bombardýmanlar devam ederken onlar yaralý kardeþini kurtarmaya çalýþýyor, yolda kendilerine tekrar ateþ açýlýyor. Kendisi de aracýn camýna baþýný çarparak yaralanmasýna raðmen yaralýsýný hastahaneye yetiþtiriyor . Kardeþinin bombardýmanda kemikleri kýrýlmýþ kemik dalaðýný ve midesini delmiþ, Gazze’de doktorlar ilk müdahaleyi yapmýþlar, 12 þiþe kan vermiþler þimdi yoðun bakýmda nakledilecegi hastahanenin belirlenmesini bekliyor. Mýsýr’a gönderilenlerin tedavileri yapýlacak ancak hastanýn rehabilite sürecinde ve hasta yakýnýnýn kalacaðý yer hakkýnda yardým yapýlmýyor , hasta yakýnýnýn tüm bunlarý kendisinin tedarik etmesi lazým, biz burada devreye giriyoruz. Bu hastalarýn ve yakýnlarýnýn tedavi süresince masraflarýnýn karþýlanmasýný saðlýyoruz. Bunlar için çesitli kurum ve kuruluþlarla görüþmelere ve çalýþmalara devam ediyoruz. Bu arada burada havalar oldukça soðuk insanlarýn bir çoðunun evleri yýkýldý evsiz kaldýlar, sýðýnacak yer battaniye, süttozu gibi acil ihtiyaçlarýnda giderilmesi gerekiyor. .. Rafah kapýsýndan ilaç ve týbbî malzeme geçirirken F16 sesleri korkunç birþekilde üzerimizde uðulduyor, bize 1km bile uzaklýkta olmayan Gazze kenti Ýslam Konseyi Gazze Þeridine yapýlan bombardýmanýn sonlandýrýlmasý ve kara harekâtýnýn durdurulmasý talebinde bulundu ný” kaydetti. Kýzýlkaya ayrýca; “Ýsrail ordusu tarafýndan gerçekleþtirilen bombardýmanýn meclis binalarýný, bakanlýklarý, camileri, üniversite binalarý ile kamuya açýk yerleri hedef aldýðýný ve bunun akýl almaz þekilde dünyanýn kabullenemeyeceði bir hukuk ihlali olduðunu” belirterek buna bir an önce son verilmesi gerektiðini bildirdi. Kýzýlkaya yaptýðý basýn açýklamasýnda komþu Arap ülkelerini, “18 aydýr bölgede ambargo altýnda açlýk çeken sivil halka destek olmaya, sýnýrlarýný yaralýlara açarak týbbi ve insani müdahaleye ulaþmalarýna yardýmcý olmaya” çaðýrdý. Kýzýlkaya son olarak haber ile Mýsýr sýnýrý bombalanýyor. Gazze’de yere düsen füzeler ve bombalar korkunç bir gürültü ile patlýyor, bombalarýn patladýðý yerde acaba kaç kiþi þehid oldu, kaç yaralý var? Ýnsanlarýn kaçacaklarý sýðýnacaklarý yer yok. Bizim gözlerimizin önünde bunlar olurken Müslümanlar olarak dua etmek ve biraz da olsa ilaç göndermekten baþka yapacaðýmýz birþey yok mu diye kahroluyoruz, gözlerimiz yaþarýyor. Her taraftan tank ve top sesleri geliyor, bir tarafta korkunç silahlara sahip olanlar var, bir tarafta da kendisini savunamayacak olan bir toplum var. Topu topu 10 km geniþliði 40 km uzunluðunda bir alana insanlar sýkýþtýrýlmýþ durumda. Rabbim burdaki mazlumlarýn yardýmcýsý olsun...” Yardým ekibinde Adem Bark baþkanlýðýnda, Dr. Zeliha Vural ve Dr. Reem Abu Namuus da bulunuyor. Doktorlar hastahane ve ihtiyaçlar hususunda rapor hazýrlýyorlar, gerekli olan ilaçlar ve týbbî malzeme tedarik edilerek Gazze’deki hastahanelere ve Gazze’deki partner organizasyona gönderiliyor. Almanya, Avrupa Birliði ve bütün dünyayý þiddetin sonlandýrýlmasý, Ortadoðu’da sürekli bir barýþýn saðlanmasý için harekete geçmeye çaðýrýrken, Almanya’da yaþayan bütün Müslümanlarý “demokratik protesto gösterilerine katýlmaya ve Gazze mazlumlarýna dua etmeye davet etti. 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr özel köþe Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M. Salih AYDIN Kendimizi Sorgulamak Adýna Dostlar yeni bir yazýya daha baþlarken eskilere gittim ve çok þey kaybettiðimizi anladým. Küçüklüðümde hep büyümek isterdim, büyüklerin haline imrenir, belki de kýskanýrdým. Zaman çabucak geçti, þimdi ise ne kadar yanlýþ düþündüðümü anlýyorum. Her yaþý doya doya yaþamak varmýþ çünkü RABBÝM öyle planlamýþ. Komþularýmýz vardý akrabadan daha yakýn herþeyini paylaþan ekmeðini bölüþen. Dostlar vardý dostlarýnýn ailesini de kendi ailesi gibi kollayan. Tanýdýklar vardý selamsýz geçmiyen. Yahu bize ne oldu da böyle olduk? Evet o günleri özlüyorum kim ne derse desin. Þimdi ayný apartmanda oturan insan ölüyor da kimsenin haberi yok olsa bile týn bile etmiyor normal yaþama devam ediyor. Gelelim konumuza her yaþýn ayrý bir özelliði ve güzelliði olduðunu þimdi anladým. Çocukluðumun da o kadar güzel bir þey olduðunu dille anlatamam bunu ancak insan içinde hisseder ön yargýsýz ve olduðu gibi saf. Hayat öyle bir þey ki nehire düþmüþ kuru bir yaprak gibi sürüklenerek gidiyoruz. Olaylarýn günlük problemlerin hatta ceviz kabuðunu doldurmayan meseleler için boþu boþuna ömür törpülüyoruz. Evlenme çaðýna eriþtiðimiz zaman artýk kendinizi o iþe adýyorsunuz ev, eþya, eþ, çocuk, gelecek derken uzun bir emele baðlýyorsunuz kendinizi. Haþa sizi yaradan bir RABBÝNÝZ olduðunu unutuyorsunuz ve kendi hayalinizdeki aþýrý sevdiðiniz veya baðlandýðýnýz þeylerle ömrü tüketiyorsunuz. Ama size bunca nimeti veren ALLAH’A þükür borcunuzu unutuyorsunuz. Tabiata þöyle bir bakýn ve ibret alýn. Herþey o kadar ahenkli hatta biz o ahengide bozmaya çalýþýyoruz. Ýyilik adýna neslimizi bataklýða gömüyoruz. Kendi ellerimizle materyalist düþüncenin içine defnediyoruz. Yaþama felsefemiz bile yok. Yemek, içmek, eðlenmek, para, para, para. Ya RABBÝ- Seite 29 hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 Hacarabýn Serüvenleri [email protected] MÝN emri ve dostlarýmýz nerede? Ýþte o þimdilik paramý dediniz? Onun için mi strese girdiniz? Anlamadým yalnýz mý kaldýnýz? Onu yaþlanmadan önce düþünecektiniz. Dünyamýzý ve ahiretimizi iþte böyle kaybediyoruz ve kendimizi en akýllý zannediyoruz (Adam zor durumda gelip acýnýyor sen de akýl veriyorsun yol gösteriyorsun ama adam ne yapýyor arkadaþ akýl vereceðine para ver). Alemi ervahtan alemi berzaha gideceðimizi arasatý, mizaný, hesaba çekileceðimizi unutuyoruz. Bu unutmanýn hesabý aðýr olacaðýný da unutuyoruz. Ailemiz artýk çekirdek bile olamýyor herkes kendi baþýna buyruk her telden bir ses çýkýyor herkes kendi hakkýnýn peþinde. Ufacýk bir meseleden yuvalar yýkýlýyor. Nineme de orta çaðýn kalýntýlarý diyorlar. Üç kiþi olunca baþýnýza bir emir seçin diyen Peygamberi sözü bile o kadar umursamýyoruz. Onlarý bile kendi mantýðýmýza göre tartýþýyoruz. Oysa biz halkýz yani dini emirleri uygulayýcýyýz. Bilim çaðýnda ilimsizlik ve aklý öne çýkarma. Bütün bunlara raðmen iyi yanýmýz yok mu? tabii var. Müslümanlarýn haklarý, yurtlarý, zenginlikleri bir bir alýnýrken biz uslu, uslu oturuyoruz uslu desinler diye. Sýra bize gelmeden herhalde anlýyamýyacaðýz. Birlikte demokratik yollardan hakkýmýzý aramak varken aramýyoruz bile evlere sindik uyuyoruz küfleneceðiz hiç bir kula faydamýz yok zararýmýz bile varken vesselam…. BABAMI ANNEME NASIL YAKALATTIM Babam yemeyi çok sever boðazýna hiç dayanamaz o 18 kadar fakir olduðumuz halde etsiz ve kebabsýz öðün olmazdý. Dedemde aynen babam gibi olduðundan üstümüzde baþýmýzda olmasa da yemek problemimiz olmadý. Ha ben bunu niye yazýyorum. Babam halen ayný. Bir türlü deðiþmedi ve doktor eti ve yaðlý, tuzlularý yasak etti ama babam bu durur mu! Gizli, gizli alýp malý götürüyor. Bu duruma annem kýzýyor ama duyan kim. Babam: -Can boðazdan gider oðlum deyip yemeye devam ediyor. Bir kaç sefer yakaladým ama: -Sus oðlum görmezden gel iþimi bozma deyip savuþturdu. Ne zaman doktora gitse doktor þekeri yükselmiþ diyordu. Hatta bir ara tam yükselmiþ doktor bile þaþýrmýþ ve aniden gidebilirsin dikkat et demiþ. Babamsa: -Boþver oðlum bana þeker filan bir þey yapmaz deyip iþi alaya alýyor. Annem de: -Hacý kendine acýmýyorsun bana acý sen yataða düþsen sana kim bakacak dese de babam duymuyor. Bazen ben camide takýlýyorum: -Baba dedemin (Rahmetli) sana selamý var seni özlemiþ deyince bana ters ters bakýp: -Sussana oðlum senin baþka iþin yok mu acelesi yok aðýr aðýr gideriz diyor ve anlamazdan geliyor. Kaç kere ölümden döndü ama velhasýl yemeyi býrakmadý. Gelelim konunun aslýna babam bir gün öðle namazýndan çýktý benim eve gitmemi bekliyor ve sinsi sinsi bana bakýyor. Durumu anladým Lidl`e gidecek yaðlý fýstýklarý alacak. Onlarý da yatak odasýnda götürüyor çöpünü de gizlice dýþarý atýyor. Çünkü bir kaç kere yakaladým. Ben eve gidermiþ gibi yürüyünce tamam dedi ve Lidl`e doðru yürüdü. Ben de babamlara gittim ve anneme: -Anne babam yine Lidl`e fýndýk, fýstýk almaya gitti kapýdan girince hemen yakala dedim. Annem de: -Tamam oðlum bekle dedi. Biraz bekledik babam geldi kapýyý yavaþça açtý tam yatak odasýna kaçarken hemen yakaladý ve elinden torbayý aldý. Tabii içinde neler var neler! Fýndýðýn fýstýðýn her çeþidi ve çikolatanýn çeþitleri bisküvi vesair. Bu duruma kýzan babam istemeden kafasýný içeri uzatýnca beni gördü ve: -Hah iþte düþman burda dýþarda aramaya lüzum yok. Sanane oðlum benim fýndýk, fýstýktan git kendi iþine deyince hepimizi bir gülme aldý. Annem de þakadan karnýna þöyle dokununca yine bana döndü ve: - Gördünmü aramýzý hep sen açýyorsun nedir oðlum senden çektiðim diye konuþmaya ve sinirli sinirli odada dolaþmaya baþladý. Ama annem yine de torbasýný geri verdi. Þimdi ise biraz dikkat ediyor görünüyor ama… ELBÝSE BÝZÝM AMA ÝÇÝNDEKÝ KÝM? Zamanýn birinde babam annemi izine gönderir tabii biz o zamanlar Türkiyedeyiz. Tabii annemin izini biter ve geri dönecek. Ýzinde iken diþlerini de yaptýrýr. Babam dört gözle annemi beklemekte. Günü geldiði için hava alanýna gider. 29 Uçaðýn içindekilerin hepsi çýkar ama orada bir hatun durmakta içinden: -Yahu bu elbise bizim ama içindeki kim der. Oradaki bir vatandaþla konuþmaya baþlar tam o sýrada annem valizle yanýna gelir ve babama valizi vurarak: -Ne duruyorsun al valizi deyince adam gülmekten yere düþer çünkü babam þaþkýn þaþkýn bakmaktadýr. Neden sonra kendine gelir ve anneme dönerek: -Yahu elbisenin bizim olduðunu anladýkta içindekinin kim olduðunu anlayamadýk der ve evin yolunu tutarlar. BABAM KARDEÞÝME NASIL BAKTI? Annem Almanya`ya geldikten bir sene sonra babam anneme: -Herkesin hanýmý erkeðine destek olurken sen de durma çalýþ der ve bir iþ bulur Frankfurt`ta. Annem iþe baþlýyacak ama o zaman kardeþimin biri küçük ona da babam bakacak. Vardiyesi denk gelmeyince de komþuya býrakýyor. Ama daha ilk günde babam fire veriyor. Nasýl mý? Annem o gün otobüsle iþe gidiyor babam da gece vardiyesinden geliyor bakýyor oðlan uyuyor vuruyor kafayý yatýyor. Ýkindi oluyor annem iþten dönüyor ama birde ne görüyor oðlanýn aðzý burnu birbirine karýþmýþ. Beline kadar ýslanmýþ aðlayýp duruyor babamsa horul horul uyuyor. Elindeki çantayý babama fýrlatýyor ve: -Senin baktýðýn çocuk böyle mi iþe miþe gitmiyorum diyor ve böylece daha ilk gün bu mesele kapanýyor. Hatta babam hala kardeþime takýlýr: -Senin yüzünden annen çalýþmadý. Anneyin kazanacaðý parayý sen ödeyeceksin. Kardeþim de: -Aslýnda senin bana borcun var deyince de babam: -Adama bak hem þuçlu hem güçlü bizi de borçlu çýkarýyor diye þakalaþýrlar. Bu yazýyý da burada noktaladýktan sonra ALLAH’a emanet olun efendim. 31. sayi sayfalar 30 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430 bulmaca 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 31 MÝLLÝ GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANÝZASYONU 2009 UMRE PR OGRAMINA HAZIRLANIYOR BU YIL DA UMRE VE TATÝL BÝR ARADA (YAZ TATÝLLERÝNDE DE) - ÝLK UMRE GURUPLARI 29 MAR T`TA PLANLANIYOR - BU YIL DA TÜRKÝYE ÜZERÝ TÜM EYALETLERDEN “UMRE VE TATÝL” PROGRAMLARI GERÇEKLEÞTÝRÝLECEK - 2009 UMRE PROGRAMLARI ÇOK SEÇENEKLÝ (OKUL TATÝLLERÝNDE) VE ÖZEL GURUPLARA DA ÝSTENÝLEN TARÝHLERDE PROGRAMLAR GERÇEKLEÞTÝRÝLECEKTÝR. AVRUPA ÜLKELERÝNDEN EN BÜYÜK HAC VE UMRE ORGANÝZELERÝNÝ TERTÝPLEYEN ÝSLAM TOPLUMU MÝLLÝ GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANÝZASYONU, 2009 YILI UMRE PROGRAMLARINA HAZIRLANIYOR. DEÐÝÞÝK ALTERNATÝFLER SUNARAK YILIN DEÐÝÞÝK ZAMANLARINDA UMRE’YE GÝTME ÝMKANI SAÐLAYAN ORGANÝZE BU YIL DA TÜRKÝYE ÜZERÝ HEM UMRE, HEM DE TATÝL YAPMA ÝMKANI SUNACAK. BU ALTERNATÝFÝ TERCÝH EDENLER, BULUNDUKLARI EYALETLERÝN OKUL TATÝLLERÝNDE (SOMMER FERÝEN) ÝSTANBUL BAÐLANTILI CÝDDE VEYA MEDÝNE`YE UÇARAK ÝKÝ HAFTA UMRE PROÐRAMINI GERÇEKLEÞTÝRECEKLER. DÖNÜÞTE ÝSTANBUL`DA KALMAK ÝSTEYENLER TATÝLLERÝNÝ YAPARAK AYNI BÝLET ÝLE AVRUPA`YA DÖNME ÝMKANINA SAHÝP OLACAKLARDIR. UMRE PROÐRAMLARI PASKALYA (OSTERN) PFÝNGSTEN (ÝLK BAHAR) VE RAMAZAN UMRELERÝ DE GERÇEKLEÞTÝRÝLECEKTÝR. ÖZELLÝKLE GENÇLERÝMÝZE NÝSAN ÝLE HAZÝRAN ARASINDA ÖZEL FÝATLARLA UMRE PROÐRAMLARI TÜM BÖLGELERDE DÜZENLENECEKTÝR. BU PROÐRAMLARIN DIÞINDA ÖZEL GURUPLARA DA ÝSTENÝLEN TARÝHLERDE ORGANÝZEDE YAPILACAKTIR. 2009 UMRE PROÐRAMLARI 20.01.2009 TARÝHÝNDE GAZETE VE TV REKLAMLARI ÝLE ÝLAN EDÝLECEKTÝR. ÝNTERNET SAYFASINDAN DA TAKÝP ETME ÝMKANINA SAHÝPSÝNÝZ www.igmg.de KAYITLAR MÝLLÝ GÖRÜÞE BAÐLI TÜM BÖLGE VEYA CEMÝYETLERDE YAPILMAKTADIR. IGMG HAC UMRE VE SEYAHAT ÝÞLERÝ BAÞKANLIÐI 31. sayi sayfalar 30.04.2009 16:31 Uhr Seite 32
Benzer belgeler
PDF SAYI 32 - Hayat Online
teþkilatlarýnýn Filistin için yaptýklarý
yardým kampanyalarýna katýlmanýzý
tavsiye ediyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Alla...