PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
Transkript
PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. OCAK - ŞUBAT - MART 2015 SAYI: 42 1 l İSTOÇHayat başyazı EKONOMİDE 2015’E BAKIŞ 2014 ekonomisindeki düşük büyümenin rehavetinden kurtulup, verilen hedefleri yakalamak için doğal etkenler ve dünya konjonktüründeki yaşanan kırılganlıkları ele alarak en azından eksiye düşmedik diye kendimizi teselli etmemeliyiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerini yakalayabilmemiz için yıllık yüzde 5’lik bir büyümenin altına inmememiz gerekiyor. Yapısal dönüşümler ve verimlilik artışı gibi gelişmeler dünya ekonomisinde önemli rol oynarken, ülkemiz ekonomisinde de yapısal dönüşümlerin seri şekilde yapılarak, KOBİ’lere gerekli desteklerin acilen verilmesi gerekiyor. KOBİ’ler için inovasyon ve AR-GE çalışmaları çok önem taşıyor. Bu çalışmalara, üniversite-sanayi iş birlikleriyle etkin ve nitelikli sonuca ulaşabilen platformlar da eklenip, KOBİ’leri daha kaliteli ve teknolojiyi yakalayabilecek seviyeye getirecek konumun sağlanması gerekiyor. Daha sonra da markalaşma sürecine gidilmelidir. Teknolojik bilgi birikimini uygulama alanlarına indirip, gerekli alt yapı çalışmalarını zaman kaybetmeden gerçekleştirmemiz gerekiyor. Organize sanayi bölgelerimizin tek tek ele alınarak, çevreye daha duyarlı ve sektör bazında ihtisaslaşmaları için gerekli çalışmaların yapılması kaçınılmazdır. Önümüzdeki seçim sürecini göz ardı etmeden dünyadaki ekonomik kırılganlıkları iyi analiz ederek, 2015 yılının biraz daha sıkıntılı geçeceğini, ekonomik hesaplarımızı ona göre yapmamızın gereğini beyan eder; barış, sevgi, hoşgörü ve herkesin birbirine saygı göstereceği bir ülke olmamızı temenni ederim. İSTOÇ camiamızın ve tüm iş dünyasının başarılı bir yıl geçirmesini diliyorum. Saygılarımla, NAHİT KEMALBAY İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı İSTOÇHayat l 2 14 10 42 -MAR BAT OCA K-ŞU içindekiler T 20 15 4 30 32 34 3 l İSTOÇHayat 22 26 İmtiyaz Sahibi İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına Nahit Kemalbay Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cumhur Savaşkan Yayın Kurulu Mehmet Duyulmuş Salih Türkay M. Mustafa Gönül Mehmet Özcan Necati Yaşar Adres İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217 Bağcılar / İstanbul Tel: (0212) 659 45 00 www.istoc.com.tr [email protected] 4 Haberler 10 Sektör Analizi 14 Sektör İnceleme Plastik Reklam için Nilgün Arda 0212 659 45 00 (4 Hat) Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci ile, plastik sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk. İSTOÇ Hayat Dergisi 3 ayda bir yayımlanan bedelsiz süreli yayın organıdır. 18 Üyelerimizi Tanıyalım 22 Gezi Antik kentlerin en çekicisi: Priene 26 Ünlü Söyleşisi Erkan Can: “Tiyatro, oyunculuğun temelidir” 30 Centilmen Erkek dünyasını yansıtan kozmetikten aksesuara kadar tüm ürünler bu sayfalarda yer alıyor 32 Teknoloji 34 Spor Alper Saruhan: “Pes etmeyi sevmeyen bir karaktere sahibim” 38 Kültür Sanat 42 Bunları biliyor musunuz? Hayatınızı kolaylaştıracak pratik bilgiler bu sayfalarda... 44 Sağlık Kadıköy Şifa Yayına Hazırlık Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, “Sigara Görsel Yönetmen Hakan Kahveci içenleri bekleyen gizli tehlike: KOAH” 47 Fuar Takvimi Editör Betül Topaklı Grafik&Tasarım Tijen Kızıler Şahman Fotoğraf Editörü Eren Aktaş Kurumsal Satış Yöneticisi Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65 İletişim Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68 [email protected] ajansdyayincilik.com Baskı Gezegen Basım Ltd. Şti. www.gezegenbasim.com.tr Tel: 0212 325 71 25 38 44 İSTOÇHayat l 4 Hüseyin Avni Mutlu’dan İSTOÇ’a veda ziyareti İstanbul Valiliği’nden Merkez Valiliği’ne atanan Hüseyin Avni Mutlu, İSTOÇ’a veda ziyaretinde bulundu. Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun İSTOÇ Yönetimi’ni veda ziyareti 7 Ocak 2015’te gerçekleşti. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay ve İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri’nin hazır bulunduğu organizasyonda, Vali Mutlu’ya İSTOÇ Yönetim Kurulu tarafından veda yemeği verildi. Vali Mutlu, İSTOÇ’ta yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İSTOÇ’u, bu güzel iş merkezini elbette ki tüm Türkiye tanıyor. İSTOÇ’un herkeste farklı bir ağırlığı ve yeri var. Ama bizim gönlümüzde İSTOÇ’un başka bir sevgisi, farklı bir muhabbeti bulunuyor. Allah bize ne kadar görev süresi verdiyse kısmetten öte bir şey yoktur. Ancak bu şehirde dört buçuk yıla yakın hizmet vermek bir fani için geride bırakanlarına başta ailesi olmak üzere bırakılacak en büyük sosyal mirastır. Hepimizin maddi ve manevi mirasları var. Maddi miraslar gelip geçicidir fakat manevi miraslar bırakılacak en kıymetli sosyal miraslardır diye düşünüyorum. İşte bu sosyal miras arkada bırakılan hoş bir sedadır. Onun için bize de hamdolsun, tabii ki devletimizin takdiri, güveni ve tebliğ ettiği makamları itibarıyla bizlere İstanbul Valiliği’nde şerefli bir görevi tebliğ ettiler. Her zaman bütün mesai arkadaşlarımla beraber işimizi iyi yapma çabasında olduk. O mesai arkadaşlarımızın içinde her zaman belediyelerimiz oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz başta olmak üzere kıymetli belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız ve tabii ki İstanbullularla birlikte bu değerli şehri yönetmek için çaba gösterdik.’’ 5 l İSTOÇHayat İSTOÇ’ta, İkinci El Otomobil Satışlarında KDV-Vergi Uygulamaları Semineri verildi İSTOÇ Yönetim Binası’nda 28 Ocak 2015 tarihinde yapılan İkinci El Otomobil Satışlarında KDV-Vergi Uygulamaları Semineri’ne yoğun ilgi oldu. İSTOÇ Yönetimi ve Batur Mali Müşavirlik firmasının beraber gerçekleştirdiği seminer, Batur Mali Müşavirlik firma yetkilisi H.Cenk Batur’un sunumuyla gerçekleşti. İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde faaliyet gösteren esnafın katılımıyla gerçekleşen bilgilendirme seminerinde vergi ve uygulama sorunlarına değinilip, doğru vergi ödeme şekilleri anlatıldı. Sanılanın aksine her otomobilin ikinci el satışında KDV oranının yüzde 1 olmayacağının yanı sıra, motorsiklet, ATV, minübüs, kamyon ve kamyonet gibi araçların tümünde de KDV oranının yüzde 1 ya da yüzde 18 olmadığı bilgisi aktarıldı. Katılımcılara; otomobil, kamyon, kamyonet, minibüs, motosiklet ve diğer benzeri araçlardaki KDV ve Gelir-Kurumlar Vergisi uygulamalarının daha kolay anlaşılması ve uygulamadaki hataları önlemek ve bu bağlamda gerek mükellefin gerek vergi idaresinin birbirleriyle karşı karşıya kalmalarını engellemek amacıyla bilgilendirmeler yapıldı. Araba satışı uygulamasında sıkıntı yaşanmaması adına kanun maddesi, gümrük tarife listeleri karışıklığına girmeden araç ve marka modelleri belirtilerek örneklemeler verildi. Seminerde son olarak, soru cevap şeklinde yaşanan sorunlar aktarıldı ve çözümü noktasında görüş alışverişinde bulunuldu. “Garantili Ekspertiz Uygulamaları ve 6502 Sayılı Tüketici Kanunu Semineri” düzenlendi İSTOÇ Yönetimi; Umran Oto Ekspertiz ve Tur Assist firmasıyla birlikte ikinci el araç satışında, “Garantili Ekspertiz Uygulamaları ve 6502 Sayılı Tüketici Kanunu” konuları hakkında bilgilendirme semineri düzenledi. Umran Oto Ekspertiz Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Özer, Tur Assist Garanti Sistemleri Müdürü Savaş Ertürk, Umran Oto Ekspertiz Servis Müdürü Cenap Fidan ve Tur Assist Garanti Bölge Sorumlusu Mümin Özenç’in konuşmacı olarak katıldığı seminerde, 6502 Sayılı Tüketici Kanunu ikinci el otomobil alım satımında garanti ve garantili ekspertiz ve sektörün genel sorunları hakkında bilgilendirmeler yapıldı. 6502 Sayılı Tüketici Kanunu’na göre, ikinci el aracı satan kişi alıcıya karşı bir yıldan az olmama koşuluyla mesuliyeti var. Bu mesuliyet sadece galeri benzeri kuruluşlardan tüketicilere değil, şahıstan şahısa yapılan satışlarda da satıcı, alıcıya karşı aynı derecede mesuldür. 6502 Sayılı Tüketici Kanunu 28 Mayıs 2014 tarihinde uygulamaya başlandı. İSTOÇHayat l 6 12 No’lu kapıya dışarıdan tekrar giriş verilmesiyle ilgili görüşme yapıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Adil Karaismailoğlu, 5 Mart 2015 tarihinde İSTOÇ’u ziyaret etti. Ziyarette, İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde yer alan 12 No’lu kapıya dışarıdan tekrar giriş verilmesiyle ilgili görüşmeler yapıldı. DUYURU İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde yaya yolu ve sirkülasyon alanı niteliğinde olan ortak alanlara hurda, palet ve atık malzemelerin konulmamasını önemle rica ederiz. Söz konusu alanlar sitemizin ortak kullanım alanları olup, dükkanların sirkülasyon ve müşterilerin faaliyetlerini sürdürebilmesi amacıyla herkesin kullanımına açıktır. Bu alanların hurda ve palet gibi malzemelerle işgal edilmesi sitenin genel görünümünü bozuyor, ticari faaliyet fonksiyonlarını yerine getirmesine engel oluyor ve işlerin aksamasına neden oluyor. Aynı zamanda ticari anlamda kayıplar yaşanmasına yol açıyor. Buradan hareketle, bu kısımlara konulan benzeri nitelikte malzemeler toplanacak ve TIR parkındaki hurda sahasına gönderilecek. Benzeri olayların yaşanmaması için değerli site sakinlerimizden bu konuya dikkat göstermesini rica ederiz. İSTOÇ’taki reklam alanları “AjansBu” tarafından işletilecek İSTOÇ Ticaret Merkezi’nin ortak kullanım alanları olan elektrik direkleri ve bina yan cepheleri (otoban cepheleri hariç) reklam alanlarının işletilmesi, yönetim kurulumuzun aldığı kararla, AjansBu İletişim Tanıtım Organizasyon Yayıncılık Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından yapılacaktır. Yıl sonu itibarıyla yan cephelerin reklam amaçlı kullanılacak alanları alt kısımlar olarak öngörülmüş olup, üst birinci kat seviyesinde bulunan tüm reklamlar kaldırılacak ve yeni yapılan düzenlemeler doğrultusunda belirlenen alanlar AJANBU tarafından kiralanacaktır. 7 l İSTOÇHayat Ofis iş yerlerine üye kayıtları yakın bir tarihte başlayacak Yüksek Katlı İş Merkezi’nde (YT BLOK) üç dükkan 77 büro bulunuyor YT Blok, İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde Mahmutbey Sultançiftliği güzergahında, Mahmutbey Köprüsü yanında bulunan bir numaralı giriş kapısı yanında yer alıyor. Zemin katta yer alan üç adet 635 metrekareyle 1104 metrekare arasında değişen dükkanın iki katlı olanında asansör düzenlenmiş olup, iki katlı dükkanın aynı zamanda site içinde de girişi bulunuyor. Blokta otopark katları arasındaki sirkülasyonun sağlanması amacıyla döner rampa mevcut. Üç dükkan ve 77 büro olmak üzere toplam 80 bağımsız bölümün bulunduğu blokta, 129 kapalı, 60 açık otopark olmak üzere toplam 189 otopark yer alıyor. Toplam İnşaat Alanı: 26.907,00 metrekare Toplam Bağımsız Bölüm: 80 adet Bodrum Kat: 5 adet Zemin Kat: 1 adet Normal Kat: 13 adet Kooperatifimiz; 2141 Ada 7 parselde bulunan C Blok’tan sonraki ofis tarzında son projesi olan YT Blok’a üye kaydetmeye başlayacak. İSTOÇHayat l 8 P Blok tamamlandı PB lok P Blok; İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde 5’inci Ada’da, camiye yakın konumda, sitenin ticaret yoğunluğunun en fazla olan bölgesinde, bir bodrum, bir zemin, iki normal kat ve 1034 metrekare brüt alanı olacak şekilde planlandı. Kat bazında yaklaşık 288 metrekarelik yekpare alan yapılarak, asansörlü kullanım ve yangın merdiveni kullanım için düzenlendi. İş yeri, zemin oturumu 229 metrekare olup, bodrum+zemin+iki normal olmak üzere toplam 1034 metrekarelik dört kattan müteşekkil müstakil betonarme binadan oluşuyor. Bina dış cephesi giydirme ve pencereler ısı camlı alüminyum doğrama cepheli olup, bina çevre düzenlemesi yapılmıştır. P Blok’ta sekiz araçlık otopark kapasitesi mevcuttur. üye sini bek liyo r P BLOK ÖZELLİKLERİ Kat No Brüt İnşaat Alanı Kullanım Amacı 1. Bodrum Kat 229,00 depo+sığınak Zemin Kat 229,00 dükkan 1. Normal kat 288,00 dükkan 2. Normal kat 288,00 dükkan 1.034,00 fırsat büyük olur! kaçan 9 l İSTOÇHayat İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde, az sayıda kalan iş yerleri için üye kayıtları devam ediyor. Birinci ve ikinci el otomobil alımı ve satımına yön veren İSTOÇ Oto Ticaret Merkezi’nde, az sayıda kalan iş yerleri için son fırsatlar. İş yerlerinin tapuları anında veriliyor. n 015’te Mart 2ibaren it in ş e p 5 %2 de a v y a 60 OTO & TİCARET MERKEZİ 0212 659 45 00 • www.istoc.com.tr İSTOÇHayat l 10 sektör analizi 2015 yılında gayrimenkul sektörünün nabzı yine 2015, Türkiye’de 2014’teki stokların hızla tüketildiği, yeni pazarların oluşturulduğu bir yıl olacak. İstanbul’da ise Kanal İstanbul ve 3. Köprü gibi birbiri ardına hızla ilerleyen projelerle dev yatırımlar hayata geçirilecek. Ayrıca Haziran 2015’te yapılacak genel seçimler de sektörde bir belirsizliğe ve durağanlığa yol açmayacak. Sektör aktörleri, emlak sektörünün 2015 yılında genel itibarıyla yüzde 10-12 oranında büyüyeceğini, bunda da en büyük dilimi ticari ve turistik projelerin alacağını söylüyor. Geçen yılın önemli bir bölümü gayrimenkul sektörü için bir hayal kırıklığıydı. Satışlardaki düşüş bir yana, iş güvenliğiyle ilgili sıkıntılar ve “inşaatla büyünmez” tartışmaları diğer yana, sektör oldukça bulutlu bir dönem geçirdi. Ta ki son dört aya kadar. Peki, 2015 yılında durum ne olacak? Sektör aktörlerine göre, 2015 yılında artış eğilimi sürecek. Üzerine bir de kentsel dönüşümde kilit açılacak ve yabancı gayrimenkul fonları güçlü bir şekilde pazara girecek. Yabancı satışlarındaki artış da cabası olacak. 2015 yılında gayrimenkul sektörünün nabzı ağırlıklı olarak yine İstanbul’da atacak. İstanbul’da son dönem nüfus artışı ve göçlerin etkisiyle hane halkı sayısının 1 milyon 180 bin artış gösterdiğini kaydeden sektör aktörleri, Türkiye nüfusunun yüzde 20’den fazlasının İstanbul’da yaşadığına ve son dönemdeki yabancı akınının da hesaba katıldığında gayrimenkul sektörünün nabzının ağırlıklı olarak yine İstanbul’da atacağına vurgu yapıyor. Türkiye’nin yalnızca inşaat ve emlak üretiminde değil, emlak geliştirmede de büyük bir ivme gösterdiğine dikkat çeken sektör aktörlerine göre, Türkiye 6 milyon konut, yaklaşık 8 milyon metrekare kiralanabilir AVM alanı ve 4 milyon metrekare ofis alanı üretimini başarıyla geliştirebildi. 2015 yılı Türkiye’de 2014’teki stokların hızla tüketildiği, yeni pazarların oluşturulduğu bir yıl olacak. İstanbul’da ise Kanal İstanbul ve 3. Köprü gibi birbiri ardına hızla ilerleyen projelerle dev yatırımlar hayata geçirilecek. Haziran 2015’de 11 l İSTOÇHayat İSTOÇHayat l 12 sektör analizi yapılacak genel seçimler de sektörde bir belirsizliğe ve durağanlığa yol açmayacak. Çünkü Türkiye neredeyse tamamen tek ve kuvvetli bir çizgiyi benimsediği ve giderek daha fazla tek sesli olduğu için seçimler sektörün pozitif yükselişine bir handikap oluşturmuyor. Bilakis alıcı kitle, seçim sonrası yükselişten etkilenmemek için seçim öncesi dönemi bir fırsat dönemi olarak değerlendiriyor. Bu yıl ticari gayrimenkul ve turizm yatırımları öne çıkacak Türkiye genelinde perakende pazarının büyüme hızına da değinen sektör aktörleri, Türkiye’de perakende pazarının büyüme hızının yüzde 8, AVM’lerde kiralanabilir toplam alanın ise 7.54 milyon metrekare olduğunu söylüyor. Bunun 2.17 milyon metrekaresi ise İstanbul’a ait. Özellikle son beş yıldır yabancıların AVM ve ticari gayrimenkul yatırımları en az yüzde 65 oranında artış gösteriyor. Araplar başta olmak üzere pek çok AVM, yabancı gruplar tarafından satın alınıyor. Turizmde de benzer bir seyir var. Her yıl 10 milyon turist ağırlayan İstanbul’da 150 bine yakın yatak ihtiyacı var. İstanbul’da halen 60 adet beş yıldızlı otele ihtiyaç bulunuyor. Buradaki rantı gören pek çok yatırımcının özellikle havaalanı bölgesinde Basın Ekspress yolunda turizm imarlı kesimlere otel inşaatına başladığını belirten sektör aktörleri, aynı bölgede Capital Tower gibi çok nitelikli ticari gayrimenkulün, ofis projeleri inşa ettiğini söylüyor. Sektör aktörleri, emlak sektörünün 2015 yılında genel itibarıyla yüzde 10-12 oranında büyüyeceğini, bunda da en büyük dilimi ticari ve turistik projelerin alacağını belirtiyor. Sektör aktörlerine göre 2014 yılı, ekonomik gelişmelerden ziyade bu gelişmeleri etkileyen yerel ve global politik gelişmelerle şekillendi. Önce 17 Aralık olayı oldu ve bununla alakalı olduğu tahmin edilen bir faiz artışı yaşandı. Hemen arkasından mart ayındaki yerel seçimlerin psikozu, ardından ağustos ayında genel seçimlerin yarattığı ortam Türk insanını biraz istim üstünde tuttu. Yatırım yapmaktan ya da evini değiştirmekten ziyade biraz hepimiz bu politik konularla haşır neşir olduk. Fed’in kararları, Suriye meseleleri, Rusya... Aslına bakılacak olursa Türkiye, olumlu ya da olumsuz iç politik gündem ya da petrol-doğalgaz bazlı global çatışmalar neticesinde sıkıntılı bir sekiz ay yaşadı. Borçlanma zorlaştı, insanların algısı değişti. Fakat bu gelişmelerin ardından seçimlerin bitmesi ve siyasi dengelerde radikal bir değişiklik oluşmayacağının ortaya çıkması, Fed’in elini yavaş tutacağını açıklaması ve Rusya’nın Ukrayna ile ilgili tavrıyla insanların psikolojisi rahatladı. Faiz oranında düşüşle birlikte insanlar konut yatırımına tekrar yöneldi. Yabancı yatırımcının ilgisi artıyor Türkiye, son yıllarda bölgesindeki konumuna paralel olarak, Kanal İstanbul, 3. Havalimanı, 3. Köprü gibi dünyada ses getiren büyük kamu projeleriyle yabancı yatırımcıların dikkatini çekiyor. Sektör aktörleri, Mütekabiliyet Yasası’yla artan yabancı yatırımcı ilgisinin, önümüzdeki yıllarda doğrudan yatırımlar şeklinde devam edeceğini söylüyor. En azından kulaklarına gelen duyumların bu yönde olduğunu dile getiriyor. Çin, 13 l İSTOÇHayat Hindistan ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere Avrupa’dan ve dünyanın birçok ülkesinden doğrudan yatırımlar yapmak isteyen yatırımcıların Türkiye’ye geldiğini sıkça duyuyoruz. 2015 itibarıyla yabancı yatırımcıların yatırımlarının birbiri ardına duyurulması bekleniyor. Bu gelişmeler, Türkiye’nin öneminin daha da artmasını sağlayacak güzel gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Yabancı yatırımcılar İstanbul’da oturmak ve çocuklarının üniversite eğitimlerini İstanbul’da almalarını istiyor. Bu trend de markalı konut üreticilerinin yabancı talebini mercek altına alarak yeni projeler geliştirmeleri için bir fırsat yaratıyor. Son üç yılda başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de konut metrekare fiyatlarının ortalamada 2250 TL’lere kadar yükselmesinin en büyük sebebi yabancı talebi oluyor. Konut metrekare fiyatları artar mı? Hal böyle olunca, “Önümüzdeki dönemde fiyatlar daha da mı artacak? sorusunun akıllara geldiğini söyleyen sektör aktörleri, markalı konut üreticilerinin, artan maliyetlerden şikayet ederek konut metrekare fiyatlarının en kısa zamanda iki basamaklı oranlarda artması gerektiğini vurguladıklarını söylüyor. Çünkü uzun zamandan bu yana artan maliyetleri kendi içlerinde finanse eden markalı konut üreticileri, kârlarından feragat ederek bu zamana kadar direndiklerine dikkat çekiyor. Ne var ki rekabetin artması, önümüzdeki dönemde yeni konut projelerinin birbiri ardına lansmanlarının yapılacak olması, sektörde rekabeti artıracak bir diğer unsur. Sektör aktörleri, böyle bir ortamda konut üreticilerinin tüketicileri bekleme eğilimine sokacak düzeyde bir fiyat artışına gidip gitmeyeceklerini de zaman içinde göreceğimizi söylüyor. 2014’te 2013 rakamları yakalandı Sektör aktörlerine göre, 2014 yılının son aylarında faizin düşmesi ve müşteri psikolojisinin biraz daha rahatlaması ile başlayan satış artışının yılı kurtarıp kurtarmayacağını sorduk. Onlara göre, son dört aylık performansla yıl toparlandı ve sektör olarak 2013 yılının rakamları yakalandı. Şu anda faiz oranlarının değişmesini gerektiren hayati önemde kritik bir mesele yok. Satışlardaki artışın 2015 yılında da devam edeceği görünüyor. Özellikle petrol fiyatları Türkiye ekonomisi üzerine çok olumlu etki yapıyor şu anda. Bu yıl Fed’in kararlarının yanı sıra, Avrupa Merkez Bankası kararları da çok önemli olacak. Sektör aktörlerine göre, Avrupa düşünüldüğü gibi hızlı toparlanmıyor. ABD acı ilacı içti, kovboy zihniyetiyle bir kerede temizlenip toparlandı. Tabii burada işaret edilen dolar. Euro biraz daha zayıf gidecek gibi görünüyor. Sektör aktörlerine Türkiye’de inşaatla büyüme olmaz tartışmalarına ilişkin yorumlarını sorduğumuzda, “Ülkemizde yıkılıp yeniden yapılması gereken 7.5 milyon konut var. Bunu nasıl yapacağız? Yerli otomobil, yerli cep telefonu üretebiliriz ama bu, deprem riskine açık yeniden yapılması gereken 7.5 konutumuz olduğu gerçeğini değiştirmez. Bunu çözmek için gayrimenkul sektörü kolları sıvayacak bakanlık ve belediyelerle beraber bu işin altından kalkacaklar. 20 yıllık program bu da. Onu yapmayalım bunu yapalım bakış açısına katılmıyorum, ikisini de yapalım. Türkiye’yi inovatif olarak ileriye götürecek nesillerin sağlıklı bir şekilde barınacakları evleri de yaratmamız gerekiyor” yanıtını alıyoruz. Sektör aktörlerine göre 2015 yılı, kentsel dönüşümde adımların hızlanacağı bir yıl olacak. 2013 ve 2014 yılı yasa çıktıktan sonra biraz hazırlık süreciyle geçti. Asıl olan dönüşümün şehir planlama yaklaşımıyla belediyelerle birlikte yapılması. Onlara göre, apartman bazında değil bölge bölge, ilçe ilçe yapılırsa daha sağlıklı bir şehir yapısına ulaşabilirsiniz. 2013 ve 2014 bu imar planlarının yapılması ile geçti. 2015’te sektörü etkileyecek dört trend 1.Türkiye’nin yabancı yatırım çekebilmek için rekabet ettiği ülkeler arasında Rusya da var. Rusya’dan çıkıp Türkiye’ye gelen fonlar artacak ve bu gayrimenkule de yansıyacak. Parasını Rusya’dan çıkarıp uluslararası gayrimenkul piyasasına yatırmak isteyen Ruslar için de Türkiye yatırım pazarı olacak. 2.Mütekabiliyetin kalkması sonrası 2014’te yabancı alımları hareketlendi, yaklaşık 3.5 dolarlık yabancı gayrimenkul yatırımı geldi. 2015’te bunun 5 milyar dolara kadar yükselmesi öngörülüyor. Türk gayrimenkul firmalarının yurt dışı irtibatları artınca ilgi de arttı. 3.SPK’nın yayımladığı gayrimenkul yatırım fonu tebliğinin realizasyon yılı yine 2015 olacak. Türkiye’de gayrimenkul yatırım fonları kurulacak. SPK’ya başvuran birçok kurum olduğunu biliyoruz. Bu yıl Türkiye’de sektörü destekleyecek yeni bir sermaye piyasası aracı devreye girecek. 4.Enerji verimliliği ve yeşil binalar 2015’e damga vuracak. İSTOÇHayat l 14 Türkiye plastik mamul üreticileri sektör inceleme Avrupa’nın ikinci büyük üreticisi konumunda Türkiye plastik mamul üreticilerinin, Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üreticisi konumunda bulunduğunu belirten PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, plastik üreticilerinin, Türkiye’nin dokuzuncu büyük ihracatçıları olduğunu ve ülke ihracatındaki paylarının da çeşitli dönemlerde 3,7-4 aralığında gerçekleştiğini dile getirdi. Türkiye plastik sektörünün, 2014 yılını da büyümeyle kapattığını söyleyen Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Yaptığımız analizlerde, sektörümüzün ülke genel büyümesinin üzerinde bir oranda büyüme gerçekleştirdiğini hep gördük. Hatta iki katına kadar çıktığı yıllar oldu. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılı için de yüzde 5 veya biraz daha üzerinde bir üretim artışı tahmini yapmak yanlış olmayacak. Bu da, 37 milyar dolarlık bir üretim anlamına geliyor” diyor. Plastik sektörünün bilimsel anlamda en fazla araştırmanın sürdürüldüğü ve yeni malzemelerin kullanıma sunulduğu alanlardan biri olduğuna dikkat çeken Hüseyin Semerci ile plastik sektörünü konuştuk. Hüseyin Semerci PAGDER hakkında bilgi vererek, gerçekleştirdiği faaliyetlerden bahseder misiniz? Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) 1969 yılında, ham madde, mamul ve plastik işleme makineleri imalat ve ticaretiyle uğraşan girişimcilerimize hizmet vermek amacıyla kuruldu. Kuruluş yılına baktığımızda, plastik sanayicilerimizin ülkemizin ilk sektörel sivil toplum örgütlenmelerinden birine imza attığını görüyoruz. Plastiğin, 21’inci yüzyılın ortalarından itibaren bilimsel gelişmelerle yaygınlaştığını da göz önünde bulundurduğumuzda, hem sektörümüzün hem de derneğimizin, dünyadan zaman olarak kopuk olmadan harekete geçmiş olması da önem arz ediyor. Derneğimizin, kuruluşundan bu yana iş dünyasına en önemli katkısı, yeni örgütlenmelerin önünü açmak yoluyla sivil toplum girişiminin geliştirilmesi oldu. Kurucu üyesi olduğumuz Plastik Sanayicileri Federasyonu’nun (PLASFED) başarısı için de samimiyet ve gayretle çalışıyoruz. Bu yapılanmanın en önemli özelliği, sektörel ve coğrafi olarak örgütlenmeyi desteklemesidir. PLASFED ve PAGDER olarak, bölgelerde ve illerde derneklerin kurulmasına destek vererek, yeni bir örgütlenme modelinin de temellerini atmaktan son derece mutluyuz. PAGDER, bir sivil toplum örgütünün yapması gereken çalışmaları ciddiyetle, kurulduğu günden bugüne kadar yaptı, yapmaya devam ediyor ve gelecekte de sürdürecek. Öncelikle, mensuplarımızın ve elbette genel iş dünyasının çıkarlarının korunmasına ve geliştirilmesine yönelik karar alıcılar ve kamuoyu nezdinde sektör savunuculuğu faaliyetlerini yürütüyoruz. 15 l İSTOÇHayat Sektörümüzle ilgili ekonomik, idari ve siyasi gelişmeleri takip ediyor ve karar süreçlerine katılıyoruz. Bilgi, görüş ve tavsiyelerin yanı sıra, çözümler üretiyoruz. Sektörümüzün ve genel olarak imalat sanayisinin sorunlarından biri, nitelikli eleman yetiştirmek. PAGDER, eğitimin önemini çok önceleri fark etmiş olan bir sivil toplum örgütü. Elbette, bir sivil toplum örgütünden beklenen (sektör savunuculuğu göreviyle eşit seviyede bile denebilir) en önemli katkılardan biri üyelerine, içinde bulunduğu sektöre ve dolayısıyla topluma menfaat sağlamasıdır. PAGDER bu kapsamda, başka sektörlerde örneği çok az görülen biçimde, 97 ülkede plastik pazarının durumu, rakipler, dikkat edilecek hususlar, hangi ürünlerde avantajlar olduğuna dair bilgileri içeren ve bilimsel yöntemlerle hazırlanmış “Dünya Plastik Atlası” adını verdiği önemli bir rehber hazırladı. Klasik anlamda, sektörümüzün saygınlığını artırmak üzere faaliyetler çerçevesinde kamuoyunda büyük ilgi gören sosyal sorumluluk projemiz, “Yuvaya Dönüşen Plastikler” kampanyamızı başarıyla yürütüyoruz. Bu yıl projemizin gönüllü elçiliğini üstlenen, sevilen değerli sanatçımız Mirkelam ve kampanya çerçevesinde yürüteceğimiz başka birçok etkinlik ve organizasyonla, Türkiye’nin en uzun soluklu ve etkin sosyal sorumluluk projesini gerçekleştiriyoruz. Sektör ve iş dünyasındaki paydaşlarımızla birlikte yurt dışı fuar ve iş gezilerini organize ediyoruz. Bu yıl içinde plastik endüstrilerine yönelik teknik bilgi ve pazarlama-iletişim alanlarında 30’dan fazla eğitim gerçekleştirdik ve planlı biçimde sürdürmeye devam ediyoruz. Örneğin, ekstrüzyon alanında dünyanın en saygın isimlerinden biri olan, birçok ülkede 200’e yakın konferans seminer veren, bu alanda yazdığı kitapları “ders kitabı” olarak okutulan Dr. Chris Rauwendaal, 8-9 Nisan 2015 tarihlerinde düzenleyeceğimiz “Ekstrüzyonda Sorun Giderme Semineri”nde konuşmak üzere Türkiye’ye geliyor. Eğitim odaklı bu seminerle makine üreticilerimizin, kullanıcı kişi ve firmalarımızın bilgi ve birikimi artacak. Biz de sektör mensuplarımıza bu değerli bilgilere erişim fırsatı sağlamaktan dolayı son derece mutluyuz. PAGDER, iki defa plastik sektörü algı araştırması yaptırdı ve sektörümüze yönelik veri sağladı. Buna bağlı bir arama konferansı düzenleyerek öncelikli sorunlarımızı belirledik. Her bir sorun alanına yönelik (plastik ürünlere yönelik negatif kampanya ve algılar, ham madde, enerji maliyetleri, mamul ve makine ithalatı sorunları, sektör standardizasyonu, yetişmiş-eğitimli eleman, sektörel iş birliği sayılabilir) girişimlerimiz var ve devam ediyor. Belirttiğim örnek faaliyetlerin hepsi bu veri toplama ve arama konferanslarıyla oluşturulan somut bilgiler ve analizlere dayalı olarak geliştirilmiş projelerdir. Küresel alanda AB Plastik Ham madde Üreticileri Birliği (Plastics Europe), AB Plastik Mamul Üreticileri Birliği (EuPC), Uluslararası Plastik Dernekleri Direktörler Konseyi (CIPAD) ve AB Plastik ve Kauçuk İşleme Makineleri Üreticiler Birliği (EUROMAP) üyelikleriyle de sektörümüzün çıkarlarını koruyor ve geliştiriyoruz. Plastik sektörünün son 10 yıldaki gelişimi için neler söylersiniz? Türkiye plastik mamul üretimi, 2000 yılındaki 2,7 milyon ton seviyesinden 12 yılda ortalama yüzde 10,8 büyümeyle 2012 yılında 7,2 milyon tona yükseldi. Küresel krizin ağırlıklı etkiye sahip olduğu beş yıla bakıldığında ise (2008-2012) yıllık ortalama büyüme yüzde 6,5 olarak görülüyor. 2013, sektörümüz için önemli bir yıldır. Çünkü ülkemize “Avrupa’nın ikinci büyük plastik üreticisi ülke” sıfatını kazandırdık. Bu yılı, bir önceki yıla göre değer bazında yüzde 17 artışla 34.3 milyar TL üretimle kapattık. Miktar bazında da yüzde 13 artış sağlandı ve 8.1 milyon ton mamul ürettik. Sadece 2013 yılında doğrudan mamul ihracatında 1.7 milyar dolar fazlamız var. Sektörümüzün toplam dış ticaretteki sıkıntısı ise ham madde. Ne yazık ki ülkemizde üretilmediği için mecburen ham madde ithal ediyoruz ve bunun da miktarı gerçekten çok yüksek. Şemsiye örgütümüz PLASFED ve PAGDER, sektörümüze yönelik detaylı ve düzenli temel istatistikleri üretiyor. İSTOÇHayat l 16 stik Türkiye pla de ü ’ 4 1 0 2 , ü r sektö attı. p a k le y e m büyü anında 1.9 or Yıllık yüzde ktörümüz, e S . k ü d ü y bü ik nel ekonom e g in iz m e ülk aralel p a ın s a m la yavaş ızında bir h e m ü y ü b olarak dı. düşüş yaşa Bu istatistiklerle yapılan analizleri içeren raporlarımızı da kamuoyuna açıklıyoruz. Bu nedenle, net biçimde söyleyebiliriz ki, yapısal sorunlarımıza rağmen geçen 10 yılda Türkiye ortalama büyüme hızının, hatta imalat sanayisinin ortalama büyüme hızının üstünde bir seviyeye çıktık. Bu yıl, ülke ekonomisine bağlı olarak büyüme hızımızda bir düşüş tahmin ediyoruz ama yine de gelişmeyi sürdüreceğiz, üretimimiz ve ihracatımız artacak. Ülkemiz plastik sektörü hızlı bir büyüme dönemiyle Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük sektörü oldu. Mamul bazında dış ticaret fazlası veriyoruz ve iç piyasanın ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılıyoruz. Bu başarılar iş dünyamız, çalışanlarımız ve ülkemiz için gurur vesilesidir. Son 20 yıl, Türkiye plastik sektörünün hızlı geliştiği bir dönem oldu. Mevcut klasik ürünlerden tıptan inşaata, tekstilden otomotive kadar çok sayıda sanayi kolunda üretim yetenekleri arttı. Sektörde ürün bazında uzmanlaşmalar da başladı. Birçok firmanın otomotiv, beyaz eşya, elektrik ve elektronik sanayi kollarına entegre oldukları gözlendi. Plastik sektörü, sert rekabet koşullarında rekabet avantajını korumak için ve elbette üretimini artırmak için sürekli yatırım yapma ihtiyacı içindedir. PAGDER ve PLASFED olarak sektörümüz yatırımlarını ana yatırım belirleyicisi olan makine ve teçhizat yatırımları üzerinden takip ediyoruz. Son üç yılda yıllık ortalama yatırım miktarı 800 milyon dolar dolayında seyretti. Yılın ilk dokuz ayı sonunda da sektörümüzün makine teçhizat yatırımı 640 milyon dolara ulaştı. Yıl sonunda, bir önceki yıla göre yüzde 16 oranında artışla, 853 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Son üç yılda yıllık ortalama yatırım miktarı 800 milyon dolar dolayında seyretti. 2014’ü 867 milyon dolar makine teçhizat yatırımıyla tamamladık. Sektörünüz açısından 2014 yılı nasıl geçti? Türkiye plastik sektörü, 2014’ü de büyümeyle kapattı. Yıllık yüzde 1.9 oranında büyüdük. Sektörümüz, ülkemizin genel ekonomik yavaşlamasına paralel olarak büyüme hızında bir düşüş yaşadı. Plastik mamullerde, tutar bazında 34.8 milyar dolarlık üretim gerçekleştirdik. Toplam katma değerimiz ise 14 milyar dolar oldu. Miktar bazında da 8.2 milyon ton mamul üretimi yaptık. Türkiye plastik sanayi, Avrupa’nın ikinci büyük üretici ülkesi olma özelliğini sürdürdü. Ham madde ve mamul toplam ihracatımız 6.1 milyar dolara çıktı. Sadece mamul bazında ihracatımız ise, 4 milyar 976 milyon dolar. Dış ticaret fazlamız mamullerde sürdü ve 2014 yılı sonunda bir önceki yıla göre yüzde 12.4 artarak 1.9 milyar dolar oldu. Şunu da vurgulamak isterim ki, plastik mamullerde iç tüketimin yüzde 91’ini yine yerli imalatla karşılıyoruz. İthalatın payı sadece yüzde 9 seviyesinde. Sektör olarak 2015 yılı hedefleriniz neler? Yaptığımız analizlerde, sektörümüzün ülke genel büyümesinin üzerinde bir oranda büyüme gerçekleştirdiğini hep gördük. Hatta iki katına kadar çıktığı yıllar oldu. Bu bilgiler ışığında, 2015 yılı için de yüzde 5 veya biraz daha üzerinde bir üretim artışı tahmini yapmak yanlış olmayacaktır. Bu da, 37 milyar dolarlık bir üretim anlamına gelir ancak vurguladığım gibi, gerçekleşmiş verilere dayalı tahminler yapıyoruz ve 2015’e ilişkin ilk tahminlerimizi bugünlerde yayınlama aşamasındayız. İç pazar koşulları, diğer sektörlerle çok yakından ilgilidir. Büyüme oranımızı, Türkiye ekonomisinde ürün verdiğimiz sektörlerdeki büyüme doğrudan belirliyor. Ancak istikrarlı büyümemizin süreceğini şimdiden söyleyebiliriz. Üretimimizi belirleyecek diğer unsurlar tahmin edilebileceği gibi ana ihracat pazarımız olan Rusya, Avrupa ve Orta Doğu ülkelerindeki talep miktarı, petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle, gecikmeli olarak gerçekleşmesini beklediğimiz ham madde ucuzlamasından kaynaklı üretim artışlarıdır. Plastik sektöründe nasıl bir çeşitlilik yaşanıyor? Sektörde yeni trendler neler? Öncelikle şunu söylemekte fayda var. Bütün dünya plastiğe ve polimer teknolojilere olağanüstü boyutta önem veriyor. Çünkü plastik hangi alanda, hangi imalat kolunda, hangi üründe kullanılırsa kullanılsın; maliyet avantajı, ucuzluk, esneklik ve enerji tasarrufu sağlıyor. Bütün dünya uçakları, taşıt araçlarını, cihazları, plastik-polimer teknolojisine dayalı yeni malzemelerle yapmaya çalışıyor. Taşıt araçlarının şasilerinin plastik olabilmesi için ilk prototipler üretilmeye başlandı. İnşaat ve altyapı sektörlerinde olağanüstü bir hızla yaygınlaşma söz konusu. Bildiğiniz gibi, tüm dünyada bir enerji tasarrufu, enerji verimliliği eğilimi başladı. Bütün cihazların verimli ve daha az enerji tüketebilmesi için plastik-polimer malzemeler en önemli araç durumunda bulunuyor. Sektördeki en önemli “trend”, geçmişten bugüne değişmeyen biçimde olağanüstü bir Ar-Ge yatırımıdır. Bugünlerde tabii ki kompozit malzemelerle, biyo-bozunur malzemeler ön planda. Ambalaj her zaman olduğu gibi önemli. Sadece pazarlama açısından değil, başta gıdaların korunması ve raf ömürlerinin azaltılması yoluyla, gıda 17 l İSTOÇHayat güvenliği ve gıdaya daha ucuz erişim sağlamak için plastik üzerinde yoğun bir çalışma var. Sektörümüz bilimsel anlamda en fazla araştırmanın sürdürüldüğü ve yeni malzemelerin kullanıma sunulduğu alanlardan biri. Plastik sektörünün uluslararası pazarlardaki rekabet düzeyi nedir? Bu bağlamda dünyadaki konumunu değerlendirir misiniz? Gururla tekrarlamak isterim, Türkiye plastik mamul üreticileri Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üreticisi. Elbette plastik ilk yatırım maliyeti ucuz olduğu için her ülkede yatırım var ve bu nedenle coğrafi olarak küresel ölçekte yaygın bir üretim söz konusu. Plastik üreticilerimiz, Türkiye’nin dokuzuncu büyük ihracatçılarıdır ve ülke ihracatındaki payları çeşitli dönemlerde 3,7-4 aralığında gerçekleşiyor. Dünya plastik üretiminde Türkiye’nin payı yüzde 2,8 seviyesinde. Dünya dış ticaret hacmi içindeki payımız ise, yüzde 2 seviyesinde. İhracattaki payımız yüzde 1, ithalattaki payımız ise -yüksek ham madde ithalimiz nedeniyle- yüzde 3,4 seviyesinde. Sektörümüzün yapısal sorunlarından biri olan ham maddede dışa bağımlılık nedeniyle ve göreli olarak katma değeri düşük ürünlerdeki yoğunlaşma yüzünden belirli bir oranda rekabet zorluğu yaşadığı söylenebilir. Ancak buna karşılık inşaat, altyapı, otomotiv ve kompozit gibi yeni teknolojilere yönelik yatırımlar da artıyor. Bu nedenle sektörümüz iş insanlarının başarılı girişimleriyle ihracatımızı sürdürüyoruz, hatta artırıyoruz. Plastik sektöründe cent düzeyinde çok ağır bir rekabet olması, coğrafi etkinin çok yüksek olması nedeniyle küresel pazarda sert ve riskli bir rekabet olduğunu söyleyebiliriz. Bizim için geçerli olan risklerin büyük kısmının diğer ülkeler için de geçerli olduğunu belirtmekte fayda var. Sektöre yönelik gördüğünüz sorunlar neler? Sizce bu konuda hangi adımlar atılmalı? Plastik sektörünün öncelikli sorunu, plastik mamullere karşı bazen de haksız rekabet amacını taşıyan söylemlerle oluşturulan olumsuz algıdır. Buna karşı plastiğe yönelik her türlü bilimsel bilgiyi cesaretle paylaşıyoruz ve sonuçta da çevre ve sağlık açısından risklerin sınırlı olduğu ortaya konuluyor. Öncelikle herkes bilmeli ki, plastik mamuller, üretimden-toplanmasına kadar bütün süreçler düşünüldüğünde en çevreci ürünlerdir. Hafif olduğu için taşımadaki akaryakıt miktarını dahi düşürür. Muadili ürünlerin üretimi plastiğin bazen 50 katına kadar varan fazla su tüketimi, karbon salımına neden olur. Plastikler defalarca geri dönüştürülebilir ürünlerdir. İnsan sağlığı açısından da elbette gıda ile temas eden ürünler bu alanda en önde gelenlerdir ve çok katı bir mevzuata sahiptir. Bu alanda son olarak Avrupa Birliği bünyesinde, gıda güvenliği konusunda bağımsız üst otorite olarak faaliyet gösteren Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), çok güncel tartışma olan 'Bisfenol A'- BPA maddesine yönelik yaptırdığı bilimsel raporunu açıkladı ve hamilelik dahil hiçbir yaş grubu için mevcut maruz kalma seviyelerinde herhangi bir risk bulunmadığını duyurdu. Dolayısıyla, bilimsel hiçbir dayanağı olmadan sürdürülen Bisfenol A-BPA’nın doğmamış çocuklar dahil tüm insanların sağlığını olumsuz etkilediği yönündeki asılsız iddialara bir son verilmesi gerekiyor. Algı sorununa karşı ise bilgilendirme çalışmamızı sürdürüyoruz. Her türlü gelişmeyi kamuoyuna duyuruyor, medya aracılığıyla bilgilendirme yapıyoruz. Sosyal sorumluluk projemiz “YUVAYA DÖNÜŞEN PLASTİKLER” bu alanda attığımız adımlardan biri. Diğer bir yapısal sorunumuz da, elbette ham madde. Ne yazık ki ülkemiz ham madde yatırımları sektörün büyüme hızının çok gerisinde kaldı. PETKİM’i çok vakitli bir şekilde kurmuş olmamıza rağmen yeterince hızlı büyütemediğimiz için, yerli üretim kısıtlılığından dolayı ham madde ithali yapıyoruz. Bu da bizi, kur başta olmak üzere her türlü fiyat değişimine karşı duyarlı hale getiriyor, tedarik süreçleri daha zor oluyor. Yapısal sorunlarımızdan ham madde tedariğine ilişkin kısa-orta vadeli bir çözüm yok. Plastik ham madde üretimine yönelik rafinerilerin kurulması olağanüstü büyük yatırımlar, kamunun ve sektörün stratejik olarak karar vermesiyle ortaya çıkabilecek yatırımlar. İmalat sanayimizin yapısal sorunları olan, enerji maliyetleri, taşıma maliyetleri, vergi ve işgücü maliyetleri, yetişmiş eleman-eğitim sorunu bizim sektörümüz için de geçerli. Türkiye ve dünya ekonomisi için neler söylemek istersiniz? Elbette ülkemiz ve sektörümüz için umut verici gelişmelerle başladı. Fırsatlar ve riskleri görüyor ve analiz ediyoruz. Tahmin edebileceğiniz gibi ham petrol fiyatlarındaki düşüş kısmi ve kademeli de olsa ham madde fiyatlarına yansıyacak. İlk analizlerimizi yaptık ve gelişmeleri gözlüyoruz. İmalat sanayisi ve sanayiye yönelik ekonomi yönetiminin verdiği beyanatlardan son derece memnunuz. Umuyoruz açıklanan reformlar hızla hayata geçer. Son beş yılda faktör verimliliğinin sınırlı hatta eksi, son 15 yılda ise sanayinin GSYH içindeki payının neredeyse sabit olduğunu düşünürsek buna ihtiyacımız var. Dünya ekonomisinde ise en önemli pazarımız olan Avrupa’nın büyüme sıkıntıları izlememiz gereken bir risk. Fiyat gerilemesi nedeniyle petrol gelirleri azalacak ülkelerle de ciddi bir ihracatımız söz konusu. Bu da izlememiz gereken bir diğer riski oluşturuyor. İSTOÇHayat l 18 Çetin Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Çetin: “İSTOÇ, ticaretin kalbi oldu” “İSTOÇ’un firmalar ve alıcıları için değeri ve önemi ciddi anlamda büyüktür. Alışveriş rahatlığı, büyüklüğü, güzelliği ve çok çeşitliliğiyle İSTOÇ, ticaretin kalbi oldu. Alıcıların her türlü talebine hitap etmesi nedeniyle akıllara ilk gelen bir merkez olma özelliği taşıyor.” üye tanıtımı Çetin Plastik’in 1988 yılında plastik temizlik malzemeleri üretim ve pazarlaması yapmak için faaliyete başladığını söyleyen Çetin Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Çetin, ürünlerinin dizayn ve tasarımını firma bünyesinde gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Firmalarının faydalı model tasarım ve marka tescili ürünleri olan Flora ve Flosoft isimleriyle markalaştığını belirten Çetin, sektördeki gelişmeleri ve yeni teknolojileri de yakından takip ettiklerini belirtti. Haşim Çetin ile firmalarının yanı sıra, İSTOÇ hakkında konuştuk. Kısaca firmanızı tanıtır mısınız? 1966 yılında Diyarbakır’da doğdum. Evli ve üç çocuk babasıyım. 1988 yılından bu yana yani yaklaşık 27 yıldır bu sektörün içindeyim. Çetin Plastik Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda İstanbul Kimyevi Maddeler ve İhracatçılar Birliği’nin (İKMİB) iki dönemdir yönetim kurulu üyesiyim. Çetin Plastik, 1988 yılında plastik temizlik malzemeleri üretim ve pazarlama alanında faaliyete başlamış olup, markalarının ve ürünlerinin yatırımına önem veren bir firmadır. Ürünlerimizin dizayn ve tasarımını firma bünyesinde gerçekleştiriyoruz. Ürün tasarımları geniş çaplı AR-GE araştırmaları sonucunda oluşuyor. Firmamız, faydalı model tasarım ve marka tescili ürünleri olan Flora ve Flosoft isimleriyle markalaşmıştır. Sektördeki gelişmeleri ve yeni teknolojileri yakından takip ederek uyguluyoruz. Sektörünüz hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Plastik ev ürünlerinin altın yılını yaşadığı dönem 1990’lı yıllardır. Günümüzde ise sektör, günden güne değişen ürün yelpazesi, renk çeşitliliği ve gelişen teknolojiyle daha hızlı ve çeşitli ürün yapabilme adına ikinci altın yılını yaşıyor. Tabii sektörümüzün bu dönemini daha da geliştirebilmesi ve yaşatabilmesi; kendi öz güveniyle yapacağı Ar-Ge çalışmalarına ve sıra dışı tasarımlarla sürekli yeniliğe gitmesine, rekabete bağlı kaliteden ödün vermemesine bağlı. Bugün ev hanımları, model farklılığından, pratiklikten, çok amaçlı kullanımdan dolayı plastik ürünlerde yeniliğe açık hale geldi. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de tüketicinin ihtiyaçlarını doğru anlamak, onlara hitap etmek ve ihtiyaçlarını doğru bir şekilde karşılamak sektörün temel görevleridir. Plastikten mamul ev eşyaları ve HORECA (ev dışı tüketim) alanında Türk ürünlerinin ve markalarının doğal pazarlarımız olan Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türki Cumhuriyetler, Rusya ve Avrupa’da tanınırlığı ve pazar payları oldukça yüksek. Sektör firmaları olarak, ihracat yaptığımız ülkeleri çeşitlendirmek için birçok kıtada, uzak coğrafyalara iş seyahatleri düzenliyor, fuarlara katılıyoruz. Bu çalışmalarımız inanç ve sabırla devam ettiği sürece rakip ülkelerin önüne geçmememiz için hiçbir sebep yok. Yurt içinde ise dizaynı, kalitesi ve katma değeri yüksek ürünlere yönelen firmalarımız rekabet avantajı yakalıyor ve market raflarında yer buluyor. Öte yandan İSTOÇ ve diğer satış kanallarımızla ulaştığımız toptancı ve perakendecilerle yapılan ticaret halen firmalarımızın cirolarında en büyük payı oluşturuyor. Sektöre yeni giren oyuncuların ve büyüyen firmaların artırdığı rekabetle birlikte, dolar cinsinden olan ham madde, makine ve teçhizat girdileri işlerimizi güçleştirecek ve pozisyon almamızı zorlaştıracaktır. Her yeni gün bir öncekinden daha iyi olmak ve daha çok çalışmak adına verdiğimiz mücadelede, sektörel birlik ve derneklerimizin firmalarımızla yakın temasta bulunarak pazarlama, ihracat, ürün geliştirme ve imaj yenileme alanlarında destek vermeleri sektörümüzü güçlendirecek ve geleceğe taşıyacak. İSTOÇ hakkındaki düşünceleriniz nedir? İSTOÇ’un firmalar ve alıcıları için değeri ve önemi ciddi anlamda büyüktür. Alışveriş rahatlığı, büyüklüğü, güzelliği ve çok çeşitliliğiyle İSTOÇ, ticaretin kalbi oldu. Alıcıların her türlü taleplerine hitap eden bir ticaret merkezi olduğundan akıllara ilk gelen bir merkez olma özelliği taşıyor. Ayrıca İSTOÇ, sektörümüzün görünmeyen yüzüdür hatta adeta firmalarımızın aynasıdır. Perakende veya toptancı firmaların nabzı İSTOÇ’ta atıyor. İSTOÇ, her türden sektörü bulundurduğundan güzel bir rekabet ortamı yaratıyor. Müşteri, firmanın piyasa durumunu İSTOÇ ortamından anlayabiliyor. İSTOÇ, neredeyse piyasa şartlarının belirlendiği konumdur. 19 l İSTOÇHayat üye tanıtımı Titiz Plastik Dış Tic. ve San. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Durmuş: “Ürünlerimizi 60 ülkeye ihraç ediyoruz” “İSTOÇ’ta yaklaşık bin metrekarelik bir showroomumuzla müşterilerimize hizmet veriyoruz. Ürünlerimizi İSTOÇ mağazamızdan Türkiye’ye ve yaklaşık 60 ülkeye ihraç ediyoruz.” Plastik temizlik ve plastik mutfak olmak üzere 400 civarında farklı ürün üretimi gerçekleştirdiklerini söyleyen Titiz Plastik Dış Tic. ve San. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Durmuş, şu anda bünyelerinde 350’ye yakın personel çalıştığını dile getirdi. Titiz Plastik olarak 2005 yılında, ISO 9001 kalite belgesini alarak profesyonel çalışma, kaliteli üretim ve ilkeli yönetimlerini belgelendirdiklerini aktaran Ahmet Durmuş ile firma faaliyetleri ve faaliyet gösterdikleri sektör hakkında konuştuk. Firmanız hakkında bilgi verir misiniz? 1947 yılında Diyarbakır’ın Çüngüş Üçpınar Köyü’nde doğdum. Evliyim ve üç çocuk babasıyım. İstanbul’a ilk 1967 yılında geldim. Söz konusu tarihten 1984 yılına kadar birçok farklı işle meşgul oldum. 1984 yılında ise küçük bir işletme olarak Titiz Plastik’i kurdum. Firmamın adını Titiz koymamın nedeni, karakterim gibi olmasını istediğimdendir. İlk olarak plastik el gırgırı üretmeye başladık. Sonrasında da faraş, kova ve fırça gibi ürünler üreterek ürün yelpazemizi her geçen gün biraz daha büyüttük. Şu an Titiz Plastik olarak, plastik temizlik ve plastik mutfak olmak üzere 400 civarında farklı ürün üretimi gerçekleştiriyoruz. Bünyemizde şu an 350’ye yakın personel çalışıyor. İstanbul Hadımköy’de 28 bin metrekare kapalı çalışma ve depolama alanımız var. Satış mağazası olarak ise İSTOÇ’ta yaklaşık bin metrekarelik bir showroomumuzla müşterilerimize hizmet veriyoruz. İSTOÇ mağazamızdan Türkiye’ye ve yaklaşık 60 ülkeye ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Sektörünüz hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Türkiye’de plastik sektörü son derece dinamik ve gelişen bir sektör. İç piyasada firmalar, mevcut pazarlarını korumak ve artırmak için çaba gösteriyor. Yurt dışından özellikle Çin’den gelen baskı ülkemizdeki firmaları daha yenilikçi olmaya, kaliteli ve uygun fiyatlı ürünler üretmeye zorluyor. Bu da bizim gibi güçlü üretici firmaların kendi üretim tekniklerini tekrar tekrar gözden geçirerek daha çok geliştirmelerine imkân tanıyor. Bu yönüyle üretici olarak böyle bir baskıyı hissetmek bizi daha çok geliştiriyor. Böylece daha rekabetçi ve profesyonel hale geliyoruz. Biz ve bizim gibi kaliteden ve tasarımdan taviz vermeyen firmalar olduğu sürece Türkiye, çok güçlü plastik ev gereçleri üreticilerine sahip olmaya devam edecek. İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili neler söylemek istersiniz? Titiz Plastik olarak İSTOÇ’ta ilk olarak 2000 yılında satış mağazamızı açtık ve o gün bugündür faaliyetimize aralıksız devam ediyoruz. İSTOÇ Ticaret Merkezi’nin dünyada eşi benzeri olmayan çok büyük ticarethanelerin birleşimi olduğunu söyleyebilirim. Yaklaşık 5 bin satış mağazasının yer aldığı bu büyük yapıtın içinde bizlerde olmaktan ve faaliyetimize burada devam etmekten dolayı çok memnunuz. Tabii böyle büyük bir ticaret merkezinde birçok güzelliklerin ve kolaylıkların yanı sıra, bazen aksaklık ve olumsuzluklarla da karşılaşmamak mümkün değil. Bu aksaklıkların hem İSTOÇ Ticaret Merkezi yönetiminin üstün çabası hem de bizim gibi mağazası olan firmaların kurallara uymasıyla atlatılabileceğini düşünüyorum. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik anlamdaki yükselişi gözle görülür seviyede bulunuyor. Bu yıl yapılacak genel seçimle de bu yükselişin çok daha iyi yerlere geleceğinden hiç şüphem yok. Fakat siz de taktir edersiniz ki Türkiye’de işsizlik denen fakat iş olup da çalışmayan insanların sayısı maalesef her geçen gün daha da çok artıyor. Bu da ülkemizin ekonomisini olumsuz yönde etkiliyor. Üreten Türkiye, güçlü Türkiye demektir. Bizler üretip ürettiklerimizi de ihraç ettiğimiz sürece ülkemiz çok daha büyüyecek ve çok daha güçlü olacaktır. İSTOÇHayat l 20 üye tanıtımı Elifplas Plastik San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü Yıldıray Özdemir: “Sektörümüz son yıllarda hızla gelişiyor” 1986 yılında kurulan firmalarının 1990 yılından sonra plastik ev ürünleri sektörüne geçiş yaptığını söyleyen Elifplas Plastik San. Tic. Ltd. Şti Genel Müdürü Yıldıray Özdemir, 7 bin 500 metrekare alanda ürettikleri ürünlerini 42 ülkeye ihraç ettiklerini belirtiyor. Yıldıray Özdemir ile firma faaliyetleri ve faaliyet gösterdikleri sektör hakkında konuştuk. üye tanıtımı Firmanız hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? 1984 yılında İstanbul’da doğdum. Evli ve bir çocuk babasıyım. 1986 yılında kurulan Elifplas Plastik San. Tic. Ltd. Şti., sektördeki faaliyetlerine plastik şişirmede oyuncak grubu olarak başladı. 1990 yılından sonra plastik ev ürünleri sektörüne geçiş yapan Elifplas Plastik, günümüzde 7 bin 500 metrekare alanda üretim yapıp, ürünlerini 42 ülkeye ihraç ediyor. “Sektörümüz son yıllarda hızla gelişiyor. Hatta bugün ürün gamı bakımından dünya ile rekabet edebilir hale geldi. Artık yeni tasarımlarda, eski yıllardaki gibi Avrupa’dan alınan bir numunenin yapılıp, yıllarca satılması diye bir durum söz konusu değil. Günümüzde artık firmalar kendi Ar-Ge çalışmalarıyla tasarımlarını oluşturuyor.” Sektörünüz hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sektörümüz son yıllarda hızla gelişiyor. Hatta bugün ürün gamı bakımından dünya ile rekabet edebilir hale geldi. Artık yeni tasarımlarda, eski yıllardaki gibi Avrupa’dan alınan bir numunenin yapılıp, yıllarca satılması diye bir durum söz konusu değil. Günümüzde artık firmalar kendi Ar-Ge çalışmalarıyla tasarımlarını oluşturuyor. Sektörümüz bu yönde ilerlerken kurumsallaşma yönünde yerinde sayıyor. Plastik, hâlâ ucuz ürün ya da halk deyimiyle naylon sıfatından çıkamadı. Bu durum sektörün yüksek katma değerli ürün yapmasına ve gelişmesine engel oluyor. Maalesef söz konusu durum için sektör temsilcilerimiz henüz bir çözüm bulamadı. İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili neler söylemek istersiniz? İSTOÇ, Tahtakale’den sonra tüm İstanbul’un ticaret merkezi olup, ulusal ve uluslararası birçok alanda örnek bir çarşı haline geldi. Fakat hızla gelişen ekonomi ve büyüyen ticaret hacmi İSTOÇ çarşısına gitgide ağır bir yük getiriyor. Öncelikli sorunların arasında trafik, park alanı ve ulaşım yer alıyor. Böyle güzide bir ticaret merkezini daha da hareketlendirmemiz gerekiyor. Gerek uluslararası reklamla gerek sosyal sorumluluklarla İSTOÇ’un sesini duyurmak ve bütün gözleri üzerimize çevirmemiz gerekiyor. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ekonomimiz, son 13 yılda gelen iktidarla birlikte her geçen gün daha da ileriye gidiyor. Günümüzde dünya genelindeki kriz ortamından en az etkilenen ülkelerden biriyiz. Artık işletmeciler kriz ortamlarından daha az etkileniyor. 21 l İSTOÇHayat üye tanıtımı Alp Plastik Ev ve Mutfak Gereçleri Genel Müdürü Hakkı Alpay: “Yenilikçi, hijyenik işlevsel ve modüler yapıyı destekleyen ürünler üretiyoruz” “Mutfak ve ev gereçleri ürünlerini Moonstar markasıyla üretiyoruz. Moonstar ürünleri sektörde yeni bir ekol olup daima yenilikçi, hijyenik, işlevsel ve modüler yapıyı destekleyen ürünlerdir. Alp Plastik, tamamen kendine özgü tasarımlar geliştirmesinin yanı sıra, Motek markasıyla da zaman tasarrufu sağlayan çok çeşitli modern temizlik setleri üretiyor.” Alp Plastik’i 1986 yılında kurduklarını söyleyen Firma Genel Müdürü Hakkı Alpay, mutfak ve ev gereçleri üretimlerini Moonstar markasıyla yaptıklarını dile getirdi. Hedeflerinin her zaman yenilikçi, rekabetçi ve modern ürünler geliştirmek olduğunu belirten Hakkı Alpay ile firma faaliyetlerini ve Türkiye ekonomisini konuştuk. Kısaca firmanızı tanıtır mısınız? 1986 yılında kurulan Alp Plastik, mutfak ve ev gereçleri ürünlerini Moonstar markasıyla üretiyor. Moonstar ürünleri sektörde yeni bir ekol olup daima yenilikçi, hijyenik, işlevsel ve modüler yapıyı destekleyen ürünlerdir. Alp Plastik, tamamen kendine özgü tasarımlarını geliştirmesinin yanı sıra, Motek markasıyla da zaman tasarrufu sağlayan, çok çeşitli modern temizlik setleri üretiyor. prensibimizdir. Her ne iş yaparsanız yapın asıl olan işinizi sevmenizdir. Bizler bu uğurda sürekli çalışarak farklı ve beğenilen faydalı ürünler geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu çalışmalar da bizi sektörümüzde öncü yapıyor. Sektörünüz hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Sektörde bugün olduğu gibi gelecekte de aynı rekabet kuralları geçerli olacak. Zaman zaman piyasalardaki değişimden etkilenen bir sektörde bulunuyoruz. Her zaman yenilikçi, rekabetçi ve modern ürünler geliştirerek sektördeki devamlılığın sağlanması İSTOÇ hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız? İSTOÇ, tüm bölge ülkelerinin dahi öğrendiği Türkiye’nin sektöründe en önemli pazarlama merkezidir. Bunun daha ileriye taşınması için İSTOÇ’un ulaşım ve lojistik sorunlarının en aza indirilmesi gerekiyor. Ayrıca tanıtım faaliyetlerinin zaman zaman reklam yoluyla yurt içi ve dışında da desteklenmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki seyrini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tüm dünyada olduğu gibi biz de ülke olarak bazı ekonomik sıkıntılar yaşıyoruz. Ülkemizin, üretimdeki teknolojik gelişim ve pazarlama stratejileriyle bu durumun altından kalkacağını düşünüyorum. Ticaret hayatında genel iki kural vardır. Birincisi, işin mutfağının (üretim) iyi çalışması, ikincisi servisin (pazarlama) iyi yönetilmesidir. İSTOÇHayat l 22 i s i c i k e ç n e n i r e l t n e k k i Ant Priene Efes Harabeleri’ne yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta, Aydın’ın Söke Ovası’nda kurulmuş İyon kenti Priene, birçok gezgin için Anadolu’nun batı kıyılarındaki antik kentlerin en çekicisi. Priene’de kalıntılar, diğer antik yerleşmelerle karşılaştırıldığında, çok daha iyi korunmuş ve ziyaretçilerin keyifle gezebileceği en uygun biçimde kazılmış. Ama hepsinden önemlisi; Priene ören yeri, tarih meraklılarına, benzerine hiçbir yerde rastlayamayacakları bir samimiyet duygusu yaşatıyor. Antik Çağ’ın en büyük tarihçilerinden, “Tarihin babası” Heredot, kitabında Priene’yi şöyle anlatır: “Panionion’da toplanan İyonlar, kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altına ve en güzel iklime sahip yörede kurmuşlardır. Güneyden başlayarak ilk kentleri Miletos’tur; hemen sonra Myus ve Priene gelir...” 12 İyon kentinden biri olan Priene, bugün, geçmişten getirdiği çekiciliğini kaybetmeden, görenleri şaşkına çevirecek güzelliğiyle selamlıyor ziyaretçilerini. Sırtını Mykale (Samsun) 23 l İSTOÇHayat İSTOÇHayat l 24 Dağı’na yaslayan şehir, günümüzden 2000 yıl önce Söke Ovası tamamen denizken, Antik Çağ’ın en güzel kentlerinden biri olarak kurulmuş. Halkı denizcilikle uğraşan Priene, iki büyük limanı ile bölgenin en önemli ticaret merkezi olmuş uzun yıllar. Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle şimdi kilometrelerce kara içinde yer alan Priene kentinin ilk kurulduğu yer tam olarak bilinmiyor. Ancak kimsenin inkâr edemediği bir gerçek var ki, o da mimari çekiciliği. Miletli ünlü şehircimimar Hippodamos’un, kendi adıyla anılan Hippodamos Planı’na göre, MÖ 350’de bugünkü yerinde yeniden inşa ettiği Priene, Helenistik dönemin en güzel kentlerinden biri olarak kabul ediliyor. Çam ve servi ağaçlarının gökyüzünde çizgi oluşturduğu Bafa Gölü ya da Milas ana yolunu terk edip, Söke’den içeriye girerseniz Priene tabelasıyla karşılaşırsınız… 15 kilometrelik SökeGüllübahçe yolundan sonra tabela sizi bu eşsiz tarihi kente götürür. Gül ve zakkumlarla, limon, turunç, mandalina ve portakal ağaçlarıyla kaplı Güllübahçe yolu size “Priene’ye hoş geldiniz” der sanki. Görkemli ve anıtsal yapılarla bezenmiş Roma kentlerinden farklı olan Priene, küçük ve işlevsel bir İyon kenti. Mykale Dağı’na yaslanmış kentin, Belus’un oğlu Aegyptus yönetiminde İyonlar tarafından kurulduğu kabul ediliyor. Roma İmparatorluğu’nun altın çağında ve Helenistik dönemde yaratılan üstün nitelikteki eserlerin yanı sıra Bizans döneminde de piskoposluk merkezi olması, kentin kültürel olarak ayakta kalmasını sağlamış. Ayrıca, Antik Çağ’ın yedi bilgesinden biri sayılan filozof ve hukukçu Bias da çocukluğunu MÖ 6. yüzyılda Priene’de geçirmiş. Bilge Bias gibi kişiler kente karşı saygıyı daha da artırmış. 25 l İSTOÇHayat Büyük İskender Evi, Söke Ovası’nın sonsuzluğuna bakıyor Priene’nin tarihinde, Büyük İskender’in payı da büyük. MÖ 334’te kente gelen Büyük İskender, Priene’nin konumu için önerilerde bulunmuş. Yeni kent inşa edilirken, Athena Tapınağı’na kendi adı yazılırsa, yapım masrafını üstleneceğini söylemiş. Priene’liler de bu isteği kabul etmiş. Bugün Büyük İskender Evi olarak tanımlanan kalıntı, Söke Ovası’nın sonsuzluğuna bakıyor. Tapınak, varlığını biraz da İskender’i bile etkileyen bu manzaraya borçlu. Büyük İskender’in ölümünün ardından çıkan karışıklıklardan dolayı şehir eski gücünü yitirir. Roma, 155 yılında şehri, Bergama ve Kapadokya krallarının elinden kurtarmak durumunda kalır. Kapadokya kralının asi oğlu Orophernes, Romalıların şehri alması ile Priene’ye gömdüğü hazinesine ulaşır ve adak olarak Athena Tapınağı’nı onartır. Roma ve Bizans yönetimi altında zenginleşen şehir, MS 13. yüzyılda ise Türklerin egemenliğine girer. Büyük düzgün taş işçiliği ile işlenmiş kale duvarları sayesinde Priene, bugün de ayakta. Kazı çalışmalarının devam ettiği antik kentte, tarihin izlerini taşıyan eserler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Her iz, bir anlam taşıyor. Yörenin taş ocaklarından sağlanan mermerlerde, yıkımın dışında bir bozulma yok. Kentin inşasında yararlanılan mermer ocakları ne yazık ki günümüze ulaşamamış. Ancak yöreye özgü, kentin yapımında da kullanıldığı sanılan gri, siyah dokulu mermerler yine de çıkarılıyor. Bunlar, günlük kullanımda vazo, çanak ve figüratif süs eşyası olarak işleniyor… Priene antik kentine çıkmadan önce, kazı evinin de yol kıyısında yer aldığı küçük ve sevimli bir meydan var. Bizans su kemerinden dökülen suyun yanında, büyük çınar ağacının altındaki havuzlu lokanta, mermer atölyesi, mandalina ağaçlarını çevreleyen pansiyon ve ağaçların gölgesindeki kahveler, evler ve bahçeler bu meydanın kimliğini oluşturuyor… Priene aslında bugünkü yerinde kurulmamış. Kent, Menderes’in getirdiği alüvyonların eski limanı doldurması sonucu, MÖ 350’de bu yamaca taşınmış. Priene kenti, özellikle agora ve çevresindeki gezinti yollarıyla, insanların oturup dinlenebileceği basamaklarla donatılmış. Bu yaşam biçimi çağımızın Ege’sine hiç de yabancı değil. Çünkü günümüzde de yaşam, sokakta geçmeye devam ediyor. Gökyüzünü aralayan sarp kayalık ve Mykale Dağı’nın güney yamaçlarında, Menderes Ovası’ndan görünen sırtta, Priene kentini simgeleyen beş yivli İyon sütunu yükseliyor… Gelin de bu muhteşem manzaraya kayıtsız kalın! Kentin simgesi: Athena Tapınağı Kentin en gösterişli yapısı Athena Polias Tapınağı. Priene’nin en eski yapısı olan tapınak, Menderes Ovası’nı görmesini sağlayan doğal bir taraçaya özenle yerleştirilmiş. Yüksek işçilik eseri bir merdivenle çıkılan tapınağın ön cephesinde altı kolon bulunuyor. Tapınağın mimarı, Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Mausoleum’u (Bodrum’daki Halikarnas Mozolesi) inşa eden Pytheos. Priene kentinin, çevresinde geliştiği tapınak, Antik Çağ’dan bu yana dünya mimarisinin klasik yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Tapınağın yapımına MÖ 4. yüzyılın ortalarında başlanmış. Tapınakta malzeme olarak Mykale Dağı’ndan çıkan yerel mermer kullanılmış. Aynı zamanda kentin en masraflı yapısı olan Athena Tapınağı’nın inşaatı, kentin mali sıkıntılarından dolayı, 300 yıl kadar sürmüş. Tapınak, Büyük İskender’in yardımlarıyla bitirildiği için bir pronaos duvarına İskender’in adını taşıyan bir kitabe yerleştirilmiş. Adı bu görkemli tapınağa yazılmamış olsaydı, Büyük İskender efsanesi günümüze kalır mıydı? İnsan sormadan edemiyor! Amfiteatr: Priene’nin ruhu Kentin en ilginç yapılarından biri, Helenistik döneme ait küçük ölçekli amfiteatr. 1,5 adalık yer işgal eden amfiteatr, 6 bin 500 kişilik. Yapımına kentin kuruluşundan sonra başlanan amfiteatr, doğal bir gezi Priene aslında bugünkü yerinde kurulmamış. Kent, Menderes’in getirdiği alüvyonların eski limanı doldurması sonucu, MÖ 350’de bu yamaca taşınmış. Priene kenti, özellikle agora ve çevresindeki gezinti yollarıyla, insanların oturup dinlenebileceği basamaklarla donatılmış. yamaçta inşa edilmiş. MÖ 300’lerde oditoryumun oturma yerleri ve merkezi orkestra yapılmış. Bu erken tarihte, geçici bir ahşap sahne binası olduğu tahmin ediliyor. MÖ 200’lerde ise, mermer oturma yerleri ilave edilmiş. Bu dönemde, oyunların sıkıştırılmış toprak zeminli orkestra bölümünde sahnelendiği sanılıyor. Dönemin amfiteatrlarında, oturma yerleri güneşe ve yağmura karşı tentelerle korunurdu. Priene Amfiteatrı’nda bu tenteleri tutan direklerin yerleştirildiği çukurlar hâlâ görülebiliyor. İSTOÇHayat l 26 Tiyatro oyunculuğun temelidir “Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli olmaları daha iyi. Karakterin nasıl yaratılacağını, yolunu yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro, zaten oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona geçen oyuncular zorluk çekebilir.” Türk sinema ve dizi oyuncusu aynı zamanda yapımcı olan Erkan Can’ı “Takva” ve “Gemide” gibi pek çok başarılı filmde gösterdiği unutulmaz performanslardan tanıyoruz. Bugüne kadar iyi, derin ve güzel karakterlere ruh veren Erkan Can, Kara Para Aşk’ta hayranlarının karşısına bir hayli “kötü” Tayyar karakteriyle çıkıyor. Her role hakkını veren usta oyuncu, “Tayyar sosyete kötüsü. Biraz da psikopat, acımasız aynı zamanda saygın bir iş adamı. Çiçek sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün biri. Ben de bunu denemek istedim” diyor. Dizi ve sinema sektörünün sorunları olduğuna değinen Erkan Can’ın oyunculukla ilgili söyledikleri de özellikle yeni nesil oyuncular için “kutsal metin” olacak nitelikte. rin Rol aldığım projele ve hepsinin yeri ayrı ama güzellikleri farklı “Dar Alanda Kısa va” ve Paslaşmalar”, “Tak iğim “Gemide” çok sevd r alıyor. filmler arasında ye Kara Para Aşk dizisinde kötü karakteri canlandırıyorsunuz. Tayyar’ın diğer kötülerden farkı ne? Tayyar, sosyete kötüsü. Biraz da psikopat, acımasız aynı zamanda saygın bir iş adamı. Çiçek sulayan, oğluna ve balıklarına düşkün biri. Ben de bunu denemek istedim. Seyirci, izlediği adamın kötü biri olduğunu bildiği için iyi takip ediyor. Dizimiz iyi gidiyor. Senaryo kıvrak, merak uyandırıcı ve dramatik. Yani seyircinin istediği her şey var. Seyirci, bunu merak ediyor ve izliyor. Bu etkenlerden dolayı da reytinglerde iyi seviyede bulunuyor. Tiyatro kökenli oyuncu olmanın avantajları nelerdir? Oyuncuların hem ezber hem disiplin açısından tiyatro kökenli olmaları daha iyi olur. Karakterin nasıl yaratılacağını, yolunu yordamını nasıl bulacağını bilir ve zorlanmazlar. Tiyatro, zaten oyunculuğun temelidir. Tiyatroyu bilmeden direkt televizyona geçen oyuncular zorluk çekebilir. Tiyatro benim ilk aşkım, beni dinç tutuyor. Bu duyguyu anlatmak çok zor. 27 l İSTOÇHayat Erkan Can ünlü söyleşisi İSTOÇHayat l 28 Bir oyuncuda olması gereken özellikler nelerdir? Disiplin, sete erken gelmek, her dakika hazır olmak ve rolü oynarken kafanın başka yerde olmaması. Dış dünyadan kendilerini soyutlamaları lazım. Eğer senaryonun içindelerse her şey daha kolay oluyor. Bu da nasıl olur bilmiyorum, o yöntemi herkes kendi bulacak. Bu anlatılır ya da öğretilir bir şey değil. Zaten okudukça bunlar çorap söküğü gibi gelir. Yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaları gerekir. Bu iş öyle boyacı küpü gibi daldır çıkar olmuyor. Zaman, süreç meselesi ve şarap gibi yıllanmak gerekiyor. İşte oyunculuk böyle bir şey. Tabii bazı yetenekler var ki onlara bir şey diyemiyorum. Bazı yetenekler dediniz, kimler mesela? Oyuncunun dışında da çok yetenekli kameramanlar, görüntü yönetmenleri ve sinema yazarları var. İyi gençler sektöre arkadan geliyor. Engin Akyürek ve Kenan İmirzalıoğlu çok güzel oynuyor. Onlar jön, görselleri, vücut dilleri önemli, işlerini disiplinli yapıyorlar. Dizi izliyor musunuz, beğendiğiniz diziler neler? Hepsini baştan sona izliyorum. Seksenler dizisi hoşuma gidiyor, geçmişe döndürüyor. Olgun Şimşek’in oynadığı Yalan Dünya da bana ayrı bir keyif veriyordu. Mesela Kurt Seyit ve Şura’nın başka bir stili, anlatımı vardı, Rus klasiği gibi. Ödüllü bir oyuncu olarak ödül almanın sizin için anlamı nedir? Yaptığınız işin insanlar nazarında takdir edilmesi ruhunuzu okşuyor. Ödüller bir nevi yük aslında. Çünkü ödül aldıktan sonra onun üzerine çıkmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. 29 l İSTOÇHayat Rol aldığınız projelerden hangileri sizin için daha farklı? Rol aldığım projelerin hepsinin yeri ayrı ve güzellikleri farklı ama “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”, “Takva” ve “Gemide” çok sevdiğim filmler arasında yer alıyor. Dizi sektörü hızla gelişiyor. Ancak dizi süreleri hâlâ çok uzun ve sektörden görüştüğümüz herkes bundan şikayetçi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Diziler, şu anda futboldan sonra ikinci sırada yer alıyor. Herkes güzel dizi seyretmek istiyorsa, dizi süreleri kısaltılmalı. Dizilerin 90 dakika olması kaliteyi düşürüyor. 90 dakika yazmak, üretmek ve çekmek çok zor. Müzik koyuyorsun, bakışmalar oluyor, bundan kurtulmalı. Dünyada standart 45 dakika, hadi bizde 60 dakika olsun. Medya patronları, iş adamları herkesin bu ortak paydada birleşmesi ve reklam pastasını tekrar bölmeleri gerekiyor. O zaman onlar da kazanacak biz de kazanacağız. Setteki arkadaşları görüyorsunuz; dur durak bilmeden çalışıyorlar, gerçekten çok eziliyorlar, olmuyor. İş kısalırsa herkesin işi kolaylaşacak ve seyirci tabanca gibi diziler seyredecek. Bu da zaman içinde olacak diye ümit ediyorum. Türk sinemasının gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? Film sayısı artıyor. Yani sektörde bir hareket var. Ve zamanla hepsi rayına oturacak. Türk sineması olarak bir tarzımız yok. Bir kareyi görüyorsun Fransız filmi, Rus filmi olduğunu anlıyorsun. İran filmi diyorsun, yazı karakterinden bile anlıyorsun. Biz, dağınığız. Ancak zamanla bir şeyler olacak, eminim. Bir filmi izlediğinizde yönetmenini anlıyor musunuz? Nuri Bilge Ceylan tarzından anlaşılıyor. Türkiye’de yönetmen tarzı da yok. Sinemada geçiş süreci yaşıyoruz. Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz? Zor, kızımı hep uyurken sevdim. Şu an 11 yaşında. Güzel bir baba kız ilişkimiz var. Oyuncu olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz? İlk tavsiyem, çok okumaları. Ülkenin siyasi durumlarını takip etmeleri gerekiyor. Çünkü sanat bunlardan ayrı değil. Halkın dışında değil, içinde yaşıyoruz. Köşe yazarlarını, bütün edebiyat eserlerini okumaları gerekiyor. O zaman birinden ders almak gerekmiyor, zaten okuduklarımız bizi eğitiyor. Okudukça insanın ufku açılıyor ve kendi yolunu buluyor. İSTOÇHayat l 30 Atasay, erkekler için birbirinden farklı ve özel tasarımlar sunuyor Atasay’ın erkek mücevher markası Vive Le Roi, erkekler için birbirinden farklı ve özel tasarımlarıyla öne çıkıyor. Asimetrik tarzın ön planda olduğu erkek modasının yeni trendlerinden biri olan çark şeklindeki kol düğmeleri ve Aşk Tanrısı Eros’un oklarını simgeleyen siyah pırlantalı ve deri ip kullanılan ok kolye, erkekleri kendini değerli hissettirmek için tasarlandı. Ayrıca piramit motifli siyah pırlanta kelepçe bilezik trendy tarzıyla öne çıkarken, siyah deri kullanılan pırlantalı silindir bileklik ve çelik örgü tellerin ayrı bir hava kattığı altın bileklikler tasarımlarıyla ön plana çıkıyor. Geleneksel el işçiliği modern görünümle buluşuyor Gardıropların vazgeçilmez aksesuarlarından olan deri ayakkabı ve çantalar, Tergan kalitesiyle yeniden yorumlanıyor. Geleneksel el işçiliğini modern görünümle buluşturan marka, dikkatleri ayaklara çekmeyi başarıyor. Tarz sahibi erkekler, hafta içi ofiste, hafta sonu dışarı çıkarken casual modellerle stilini tamamlıyor. Deriyi orijinal ve şık aksesuarlarla birleştirerek farkındalık yaratmayı başaran çanta koleksiyonları ise markanın ayakkabılarıyla ayrılmaz bir bütünlük sağlıyor. Deri çantalar taş rengi, lacivert ve kahverengi tonlarıyla her kıyafetle kolaylıkla kombinleniyor. 31 l İSTOÇHayat Odunsu, aromatik ve baharatlı Modern erkeğin zevkleri, güçlü bir duruş, modern tasarım, keskin çizgiler ve yüksek teknolojik araçlar etrafında şekilleniyor. Mont Blanc Emblem bu ihtiyaçların tamamlayıcısı olarak kendinden emin, asil, disiplinli ve kararlı duruşa sahip erkeğin adeta imzası niteliğinde... Şimdi ise Mont Blanc, daha yoğun notalara sahip Emblem Intense ile Emblem’e daha güçlü ve asil bir yorum getiriyor. Montblanc’in klasik tasarımını benzersiz malzemelerle birleştirmek arzusuyla hazırlanmış Emblem Intense, Meisterstück Solitaire Royal Legrand dolma kalemden ilham alıyor. Emblem Intense, tazelik hissi veren, odunsu, baharatlı ve aromatik bir koku... Üst notalarında, turunçgil kokteyli, ferahlatıcı bir greyfurt karışımı ve kakuleyle kişniş tohumu ikilisinin yarattığı tazelik hissiyle karşılaşıyorsunuz. Orta notalarında yoğun olarak buzlu menekşe yapraklarının uyumu açığa çıkıyor. Tarçın kabuğu ve hindistan cevizi notalarıyla zenginleştirilip, pomarose (elma tadındaki gül esintileri) ile sarmalanıyor. Alt notalarında ise değerli ağaçlar, paçuli, zarif kadife ve süet uyumuyla vurgulanarak, oldukça maskülen koku açığa çıkarıyor. Parker 5th, yazı tarzınıza uyum sağlıyor Dolma kalem, tükenmez kalem, roller kalem ve mekanik kurşun kalem yazım modlarına alternatif olarak uzun süren araştırmalar sonunda son tüketici ihtiyaçlarından yola çıkarak üretilen yenilikçi Parker 5th, yazım teknolojisi sayesinde ucu bir gece boyunca açık kalsa dahi kurumuyor. Isı ve basınç değişikliklerinden etkilenmediği için kağıda bulaşmıyor. Yedek refilleri sayesinde ise sorunsuz olarak ucu değişiyor. Şık tasarımı sayesinde dolma kalem şıklığında rahat günlük yazım imkanı sağlayan kalemin sadece birkaç sözcük yazdıktan sonra sezgisel bir şekilde yazı tarzınıza uyum sağladığını fark edeceksiniz. Ferre Milano’dan stile güç katan saat tasarımları Dünyaca ünlü Ferre Milano, şık ve iddialı modelleriyle tarz sahibi saat tutkunlarına günün her anında eşlik ediyor. Markanın ikonik logosu “F”’nin kasa üzerinde ustaca bir zarafetle kullanıldığı yeni koleksiyon, farklı kordon modelleri ve renk seçenekleriyle klasik ve modern çizgileri harmanlıyor. İtalyan şıklığının önde gelen temsilcilerinden olan Gianfranco Ferre’nin imzasını taşıyan koleksiyona kadranda ve kordonda kullanılan renkler ayrı bir cazibe katıyor. Koleksiyonda turuncu, pembe ve bronz hemen göze çarpıyor. Modeller yuvarlak ya da dikdörtgen kasa seçeneği de sunuyor. Moda akımlarında yer alan renkleri koleksiyonuna taşıyan Ferre Milano, tarz meraklılarını kendine çekiyor. İSTOÇHayat l 32 Üstün ses kalitesi ve rahatlık bir arada Quadro akıllı gözlükler 15MP’ye kadar fotoğraf çekebilecek Philips Ses Sistemleri, alanında güçlü ürünleriyle profesyonel DJ’ler için üstün ses kalitesi ve rahatlık sağlıyor. “Philips SHL3565 DJ Kulaklığı”, kulaklık yastıkları ve kumaş bantları sayesinde rahatlık sunarken, derin baslarıyla da en iyi ses performansına ulaşıyor. “Philips SHL3565 DJ Kulaklığı”, müziği yaşam biçimi hâline getiren DJ’lerden ilham alınarak üretildi. Philips SHL3565 DJ Kulaklığı ile hem mükemmel bass tınılarını yakalayacak hem de 165 derece kulaklık döndürebilme özelliğiyle parça miksi üzerinde çalışırken kusursuz konfora kavuşacaksınız. SHL3565, bu özelliğiyle yalnızca DJ’ler için değil, dışarının sesini algılamak isteyen müzikseverler için de müthiş bir seçenek sunuyor. Üstelik rahat kulaklık yastıkları ve kumaş baş bantlarıyla onu taktığınızı bile hissetmiyorsunuz. Giyilebilir teknoloji alanında hızlı gelişimini sürdürmek isteyen Quadro güneş gözlüğü formundaki akıllı gözlüklerini nisan ayında satışa sunacağını duyurdu. 13 Nisan’da satışına başlanacak olan Quadro akıllı gözlüklerle 15MP’ye kadar fotoğraf çekebilecek, 1080P formatında video kaydedebilecek ve bunları yaparken müzik dinleyebileceksiniz. Bluetooth ve Wi-Fi bağlantı seçeneklerine sahip Quadro akıllı gözlüklerle gözlüğünüzdeki görüntüyü telefonunuz üzerinde canlı takip etmek ya da görüşmelerinizi gözlüğünüzle yapmanız mümkün olacak. Hatta Quadro akıllı gözlüğünüzü PC’ye bağlayıp web-cam olarak kullanmanız bile mümkün. Model seçeneğine göre dört-altı saat arasında kullanım imkanı sunan Quadro akıllı gözlüklerle, bu yaz çok daha eğlenceli geçecek gibi görünüyor. Quadro akıllı gözlük serisi farklı görünüm özelliklere sahip olmakla beraber dört farklı modelle satışa sunulacak. 33 l İSTOÇHayat Acer V3, beyaz rengi ve şık ince tasarımıyla dikkat çekiyor Acer’ın bugünün dijital ihtiyaçları için optimize edilmiş performansa, eğlence ve iletişim araçlarına sahip 13,3 inç dizüstü bilgisayarı Acer V3, beyaz rengi ve şık ince tasarımıyla dikkat çekiyor. Sadece 1,5 kilogram ağırlığında olan ve çantanıza bile kolayca sığabilen Acer V3-317, 1,70GHz işlemci hızına sahip. 500GB sabit diski ve 4GB belleğiyle tüm iş ve özel dosyalarınızı kolayca depoluyor. Windows 8.1 yazılımıyla gelen, Intel i5 işlemcili ve 8GB SSD’ye sahip olan Acer V3-317, eş zamanlı birçok uygulamayı kullanmak, müzik dinlemek, internetten video, film izlemek ve oyun oynamak gibi çoklu görevler için ihtiyacınız olan performansı garanti ediyor. 7,5 saate varan pil ömrü, comfyView teknolojisine sahip HD geniş ekranı ve ekran arkasındaki LED aydınlatmasıyla bilgisayar başında uzun saatler boyunca rahatça çalışabilirsiniz. Tasarım yönünden, kapağı parlak bir kaplamaya sahip. Gelişmiş konfor ve üretkenlik için şık ve ergonomik Acer yumuşak klavye, çoklu hareket özelliğine sahip bir touchpad ile tamamlanıyor. Netlik ve detay kompakt kamerada buluşuyor Sony, yeni FDR-AXP35 Handycam ile, Gelişmis Optik Görüntü Sabitleme ve 4K 100Mbps yüksek bit hızlı kayıt özellikleriyle, tüketici video kamera pazarındaki performansını zirveye taşıyor. Yeni FDR-AXP35, FDR-AX100 4K Video Kamera’ya kıyasla yaklaşık yüzde 30 daha küçük ve yüzde 20 daha hafif. Yeni FDR-AXP35 modeli, geniş açıdan artırılmış teleskopik zuma kadar değişen odak uzaklıklarında 4K video çıktısının net ve dengeli olmasını sağlayan ve büyük takdir toplayan Gelişmis Optik Görüntü Sabitleme (B.O.SS) teknolojisini içeren ilk 4K video kamera oldu. Bu, özellikle de her karedeki verilerin muazzam miktarlarda olmasından ötürü görüntü sabitlemenin sıklıkla bir zorluk teşkil ettiği 4K çekimde fayda sağlıyor. 4K videonun, kamera tarafından 100 Mbps gibi son derece yüksek bir bit hızında gelişmiş XAVC S video formatında kaydedilebiliyor olması, yüksek hızlı sensör okuma sayesinde her karede olağanüstü detay ve en düşük düzeyde bozulma olması anlamına geliyor. Alper Saruhan İSTOÇHayat l 34 n e y e m v e s i “Pes etmey ” m i b i h a s e r e t k a r a k bir Son altı yıdır Tip-1 diyabet olduğunu söyleyen Türkiye’nin tek diyabetli profesyonel basketbol oyuncusu Alper Saruhan, “Profesyonel basketbol yaşantım devam ederken bu rahatsızlıkla karşılaştım. Öncelikle hayatımı bir sisteme oturttum. Sporcu sağlığı, beslenmesi ve düzeni nasıl olması gerekiyorsa benim için de bunlar geçerli. Hayattaki hedeflerinizi gerçekleştirmeniz için çabalarken birçok engelle karşılaşabilirsiniz ama ben bu engeli aştım” diyor. Türk Telekom ve Uşak Sportif gibi birçok başarılı takımda kaptanlık yapan Türkiye’nin tek diyabetli profesyonel basketbol oyuncusu Alper Saruhan, basketbol, diyabet ve hayatı üzerine sıcak ve samimi açıklamalar yaptı. Basketbol serüveniniz nasıl başladı? Basketbolla tanışmam küçük yaşlarda oldu. Sporcu bir aile yapısının içinde bulunuyordum. Rahmetli dayım Murat Develi, Ankara basketbolunun içinden gelen biriydi. Onun sayesinde yedisekiz yaşlarımda Ankara DSİ takımında basketbol hayatıma başladım. Türkiye’deki basketbol altyapısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki basketbol altyapısı, Avrupa ya da Amerika kadar ciddi çalışmalar ve istikrar içinde değil ne yazık ki. Geçen yıl kazanılan Erkekler Avrupa Gençler Şampiyonluğu’ndan sonra gelecek her başarı, istikrarın habercisi olacaktır. Değerli antrenörlerin altyapılara verdikleri önemi bizzat biliyorum ve takip ediyorum. Fakat Türkiye geneline bakıldığı zaman, altyapılar için yapılan organizasyonlar ve gelecek için yatırım çalışmalarının daha büyük hedefler doğrultusunda uygulanması düşüncesindeyim. Türkiye, spor için çok büyük bir maden, doğru işlendiğinde başarı kaçınılmaz olacaktır. Diyabetin profesyonel spor yaşamına engel olmadığının bir örneğisiniz. Bununla başa çıkmayı ve hedeflerinize engel olmamasını nasıl başardınız? Son altı senedir Tip-1 diyabetim. Profesyonel basketbol yaşantım devam ederken bu rahatsızlıkla karşılaştım. Öncelikle hayatımı bir sisteme oturttum. Sporcu sağlığı, beslenmesi, düzeni nasıl olması gerekiyorsa benim için de bunlar geçerli. Bunlara, taviz vermeden 35 l İSTOÇHayat Alper Saruhan İSTOÇHayat l 36 uyuyorum. Bir diyetim var. Şekerimin ani yükselmesini ya da düşmesini engelliyorum ve dengede tutmaya çalışıyorum. Çok sık şeker ölçümü yapıyorum ve buna göre insülin dozlarımı ayarlıyorum. Hayattaki hedeflerinizi gerçekleştirmeniz için çabalarken birçok engelle karşılaşabilirsiniz ama ben bu engeli aştım. Kendinizi en iyi hissettiğiniz an… Kullandığım şutun çemberden geçtiğini hissettiğim an… NBA’deki favori oyuncunuz… Tabii ki basketbolun tanrısı Michael Jordan… En büyük hayaliniz… Basketbol oynarken de çok hayalim var. Ama bir gün “Couch” olmak istiyorum. Basketbol hayatınızdaki en unutulmaz anınız… Oyak Renault’da oynarken, Türkiye Kupası final maçına çıktığım an… Hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz bir olay… Diyabet olmam. Play Station’da futbol mu basketbol mu? İkisini de çok sevmem, favorim GTA serisi… Favori uzun yol şarkınız… Film müzikleri dinlemeyi severim. Favori spor ayakkabınız… Nike Kobe-4 En bilge sözünüz… Ne kadar çok bilgi, o kadar küçük ego; ne kadar az bilgi, o kadar büyük ego… Kahramanınız… Babam… Diyabetli gençlere örnek olan bir yaşam tarzınız var. Sizin yolunuzdan ilerlemek isteyen genç basketbolculara tavsiyeleriniz nelerdir? Ben, pes etmeyi sevmeyen bir karaktere sahibim. Hayatın içinde zorluklar tabii ki olacaktır. Genç olmak, bu zorluklara göğüs germeyi ve onlara boyun eğmemeyi gerektirir. Bunun için yapılacak tek bir şey var: “hedef koymak” ve “çalışmak”. Eğer engellerin üzerine gitmezsen onu aşıp aşamayacağını bilemezsin. Eğer çalışmaktan vazgeçip durursan, arkandan gelenler sana yetişir ve geçer. Tek bir gerçek var ki o da, karar vermek ve sonuna kadar gitmek. Diyabette farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yapıyorsunuz. Bu konuda gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz? Ne yazık ki diyabet, tüm dünyada hızlı yayılan bir rahatsızlık. Benim kardeşimde de diyabet var. Yemek alışkanlıklarının artık “fast food”a dönüşmesi, genetiği değiştirilmiş besinlerin artık hayatımızın merkezinde olması, stresli bir yaşam tarzı ve genetik faktörler diyabetin yayılmasını hızla artırıyor. Bu durumdan kurtulmanın en kesin çözümlerinden birinin “spor” olduğuna inanıyorum. Genel bir duyarsızlık örneği “bana bir şey olmaz” demektir. Fakat insanımız yanılıyor. Her an diyabet olabilirsiniz. Bilinçli beslenme, düzenli bir hayat ve bunun içine sporu da eklediğiniz zaman, kaliteli yaşam size kapılarını açar. Bunları anlattığım konuşmalar ve toplantılar oluyor. Sıklıkla gündeme taşıyıp insanların farkındalıklarını artırıyoruz. Umarım devlet destekli bir proje oluşur ve bunun içinde Türkiye’de de duyarlılığı artıran bir çalışma yapabiliriz. Basketbol kariyerinizde bundan sonraki hedefleriniz nelerdir? Türkiye Basketbol Ligi’nde kupa kazanmak, en büyük hedefim ve arzum. Saha içinde kendinize belirlediğiniz ve size şans getirdiğine inandığınız bir atış noktanız var mı? Köşeleri severim. Üçlük çizgisinin gerisinden kullandığım atışlarımı daha da severek yapıyorum. Maçlara nasıl hazırlanırsınız? Bir uğurunuz var mı? Maçlardan önce mutlaka dua ederim. Tüm olumlu enerjimle sahaya çıkmaya çalışırım ve takım arkadaşlarıma tek tek sarılırım. Saha dışındaki Alper Saruhan neler yapar? Kafa olarak, sezon içinde saha dışında olamıyorum. Aklımda genellikle işim ve takımın başarısı oluyor. Yazları, çok güzel değerlendirdiğimi söyleyebilirim. Eşimle beraber mutlaka yurt dışı seyahati yapmaya çalışıyoruz. Yeni yerler görmek ve tecrübe etmek, farklı toplumların kültürlerini öğrenmek, çok hoşuma gidiyor ve bizi vizyon olarak çok geliştiriyor. 37 l İSTOÇHayat Maçlardan önce mutlaka dua ederim. Tüm olumlu enerjimle sahaya çıkmaya çalışırım ve takım arkadaşlarıma tek tek sarılırım. İSTOÇHayat l 38 MIMAR SINAN HAKKINDAKI EN KAPSAMLI SERGI 9 NISAN’DA AÇILIYOR “MAVI SEYYAHLAR: ROMARE BEARDEN VE BEDRI RAHMI EYÜBOĞLU’NUN SANATI”, SISMANOGLIO MEGARO’DA SERGILENECEK Tarih: 15 Nisan-17 Mayıs 2015 Yer: Sismanoglio Megaro Columbia Global Centers Turkey ve Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu iş birliğinde düzenlenen “Mavi Seyyahlar: Romare Bearden ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Sanatı” adlı sergi, Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’nun İstiklal Caddesi’nde yer alan Sismanoglio Megaro binasında sanatseverlerle buluşacak. Amerikalı sanatçı Romare Bearden’ın Homer’in Odysseia destanından esinlenen ve sanatıyla özdeşlesen “Siyahi bir Odyssesia” (A Black Oddyssey) isimli çalışmaları New York ve Paris’ten sonra İstanbul’a geliyor. Sergi, Bearden’in eserlerinin yanı sıra, Türk modern resminin en önemli temsilcilerinden Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Eyüboğlu aile koleksiyonunda yer alan ve Anadolu temalarını Batılı teknikle harmanladığı özel bir seçkiyi de izleyici ile buluşturacak. Tarih: 9 Nisan -31 Mayıs 2015 Yer: MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi Tüm zamanların en önemli mimari dehalarından ve günümüzde kullanılan tanımlama ile tarihin ilk “starchitect”lerinden yani “yıldız mimar”larından biri olan, yapıtlarıyla hem kendi dönemine hem de günümüz mimarlığına ışık tutan Mimar Sinan hakkında bugüne kadar düzenlenmiş en kapsamlı ve multi-teknolojik sergi 9 Nisan’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde kapılarını açıyor. Mimarlık tarihimizin en önemli simgesi olan, yaratıcı dehasıyla klasik Osmanlı mimarisinde gerçekleştirdiği eşsiz yapıtlarını hem kültürümüze hem de dünya mimarlık mirasına kazandıran Mimar Sinan, ölümünün 427’nci yılında “Mimar Sinan ve Yaratıcı Dehanın Şaheserleri” sergisiyle anılıyor. MSGSÜ, Mimar Sinan Araştırma ve Uygulama Merkezi, MSGSÜ İç Mimarlık Bölümü ve Allevents ortaklığında düzenlenen “Mimar Sinan ve Yaratıcı Dehanın Şaheserleri” sergisi, 9 Nisan-31 Mayıs 2015 tarihleri arasında İstanbul’daki MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde izlenebilecek. TÜRK KAHVESININ 500 YILLIK ÖYKÜSÜ TOPKAPI SARAYI MÜZESI’NDE Tarih: 21 Şubat-15 Haziran 2015 Yer: Topkapı Sarayı Müzesi Osmanlı topraklarında başlayıp dünyanın öteki ucuna yayılan 500 yıllık bir serüven… Küçük kırmızı bir meyvenin çekirdeğinden dünyanın dört bir yanına yayılan birbirinden farklı sosyokültürel ortamlar… Topkapı Sarayı Müzesi ve Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği, kahvenin 500 yıllık öyküsünü gözler önüne sermek amacıyla kahve ve kahve kültürüne ait eserleri bir araya getirdi. Başta Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonları olmak üzere pek çok müze, özel müze, kütüphane ve koleksiyonlar eserlerinden oluşan “Bir taşım keyif-Türk kahvesinin 500 yıllık öyküsü” sergisi, kahvenin Osmanlı kültürü içinde oluşturduğu özgün seremoniyi ortaya çıkardı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde Topkapı Sarayı Müzesi’nde açılacak olan sergi, bugüne kadar Türkiye’deki kahve ile ilgili açılan en kapsamlı sergi özelliğinde. Çoğu ilk kez sergilenen eserlerle birlikte tarihi, kültürel ve sosyal öğelerin bir araya geldiği sergi, kahve bitkisinin botanik özellikleri, dünyadaki yayılımı ve pişirme teknikleriyle birlikte, Osmanlı topraklarında yarattığı sosyal ortama, keyif ve ikram kültürüne, 16. yüzyıldan 20. yüzyıla tarihlenen eserler üzerinden tanıklık ediyor. GENÇ RESSAM FEYZAN ALASYA, “ÜSTÜN INSAN”IN HIKAYESINI RESIMLE BULUŞTURDU Tarih: 14 Mart- 4 Nisan Yer: Galeri Diani Feyzan Alasya, sanatçı Tarık Kartal ile “insanlık” üzerine yaptığı sohbet önce hikayelere dönüşüyor, sonra da tuvallerde hayat buluyor. “Son Mutasyon”, insanoğlunun zihinsel yolculuğunun ulaşacağı son noktayı anlatıyor. Sanatçı, duyarlı ve bilinçli insana bir çeşit üstün insana ve olmasını hayal ettiğimiz dünyaya duyulan özlemin hikayesini anlatırken çocuk-insan simgesini kullanıyor. Alasya, hikayesi ile eş zamanlı gelişen resimlerini “Şeklen insan olarak görülen figürlerin en önemli özellikleri telepatik yetenekleri, sezgisel üstünlükleri, bilinç, ahlak ve sevgi düzeylerinin günümüz insanından çok ileride olması” sözleriyle anlatıyor. k it ap MUTLULUĞUN SAKINCALARI Yazar: Elizabeth Farrelly Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları YETERSIZ BAKIYE Yazar: Karin Karakaşlı Yayınevi: Can Yayınları Bugüne kadar yazdıklarıyla gerek insanlar gerekse ülkeler, toplumlar arasına çekilen sınırların en netameli bölgelerinde cesurca gezinen Karin Karakaşlı, Yetersiz Bakiye’de 2002 ile 2014 yılları arasında yazdığı 12 öyküyü bir araya getiriyor. Aşk ve erk mücadelelerinden kitlesel cinayetlere, ruhsuzlaştırılan kentlerden yok edilen toplumsal değerlere geniş bir güzergâhta yol alırken kendi elleriyle, bile isteye küçülttüğü dünyasına sıkışan insanlığın dramını anlatıyor. Yetersiz Bakiye, kimlikleri sınırlayan çizgilerin, farklı açılardan bakıldığında bazen ne kadar zavallıca görünebildiğini fark ettiren bir eser. YOLUN SONU NERESI? Yazar: Serkan Koktay Yayınevi: Koyu Kitap Yolun Sonu Neresi?, farklı zaman dilimlerinde, birbirinden farklı kişilerin hayatlarından kesitler sunan; buna karşılık acı, mutluluk, sevme ve sevilme gibi duyguların ise her ne olursa olsun değişmez unsurlar olduğunu ve aynı kaldığını gösteren bir kitap. Kitabın her bir sayfasını okurken; sesini duyduğunuz ve görebildiğiniz herkese dokunma hissi uyandıran ve hayatlara olumlu yönde katkıda bulunabileceğiniz sımsıcak bir hikaye. Mutluluğun Sakıncaları’nda doyumsuz bir tüketim toplumuyla karşı karşıyayız… Aynı zamanda göz alabildiğine uzanan beton yığınlarının, asfaltların ve reklam panolarının arasına serpiştirilmiş, mantar gibi bitiveren muazzam ve şaşaalı alışveriş merkezlerinin, geniş arabalarla süslü kocaman evlerin diyarındayız. İnsanların gitgide daha da miskinleşip televizyon karşısında pineklediği bir dünya burası... Estetikten etiğe, siyasetten tasarıma kadar birçok konuya yakınlığı nedeniyle “Rönesans kadını” olarak tanımlanan ödüllü eleştirmen Elizabeth Farrelly, bu kitabında dünya üzerinde bıraktığımız devasa ayak izlerimizi inceleyerek sayısız hasara yol açan alışkanlıklarımızdan niçin kopamadığımızı, neden küçük ölçekli, insani boyutlarda mekânlar yaratamadığımızı ve doğaya saldırmaktan vazgeçemediğimizi sorguluyor. HAYAT SIL BAŞTAN Yazar: Kate Atkinson Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Ursula Todd, 1910 yılının soğuk ve karlı bir gecesinde, varlıklı bir İngiliz bankacı ile karısının üçüncü çocuğu olarak doğdu. Bu dünyada daha ilk soluklarını alamamıştı ki, ölüverdi. Aynı soğuk ve karlı gecede, gürbüz ve kanlı canlı bir bebek olarak Ursula Todd doğdu ve en hafif deyimiyle sıra dışı bir yaşama adımını attı. Ursula yıllar içinde, tıpkı doğduğunda olduğu gibi, farklı şekillerde yaşayıp ölmeye başladı. İçinde bulunduğu dünya ise bir kıyameti yaşıyordu: Tarihteki en büyük iki savaşın tarifsiz korkunçluğu... Kate Atkinson’ın bu ilginç romanını bitirdiğinizde başa dönüp yeniden okuma isteği duyacaksınız. Hayat Sil Baştan, çılgın, gülünç ve şaşırtıcı derecede dokunaklı... KANATLARIM HEP CAN ACISI Yazar: Esra Uçar Yayınevi: Destek Yayınları Yirmi yılı aşkın süredir gazetecilik ve yayıncılık yapan, medya dünyasının başarılı ismi Esra Uçar’ın ikinci romanı Kanatlarım Hep Can Acısı, en ümitsiz zamanlarda hayata tutunmanın sırrını veriyor adeta… Yazar, yaşamla inanç arasındaki derin bağı ölüm üzerinden kurguladığı yeni romanında okurlarını duygusal bir macerayla baş başa bırakıyor. İSTOÇHayat l 40 ZUHAL OLCAY BAŞUCU ŞARKILARI 3 Türkiye’nin en önemli oyuncu ve şarkıcılarından Zuhal Olcay, 1990’lı yıllara damgasını vurmuş, akıllarda kalmayı başararak geçmişten günümüze gelmiş en güzel şarkıları tekrar yorumladığı “Başucu Şarkıları 3” ile sevenlerinin karşısına yeniden çıkıyor. İlhan Şeşen’den Cem Karaca’ya, Ahmet Kaya’dan Erhan Güleryüz’e kadar birçok sanatçının en beğenilen şarkılarının yer aldığı toplam dokuz parçadan oluşan bu yeni çalışma, sanatçının hayranları tarafından oldukça beğenileceğe benziyor. KAYAHAN BOB MARLEY KAYAHAN’IN EN İYILERI 1 EASY SKANKING IN BOSTON ‘78 Türk pop müziğinin şüphesiz en önemli ustalarından biri olan değerli besteci Kayahan’ın, yıllara damgasını vurmuş, en beğenilen şarkılarının ünlü sesler tarafından yeniden yorumlandığı anma albümü, “Kayahan’ın En iyileri 1” ismi ile hayranlarıyla buluşuyor. Tarkan’dan Sezen Aksu’ya, Candan Erçetin’den Ajda Pekkan’a kadar birçok ünlü ses tarafından yorumlanan toplam 20 parça ve iki CD’lik albüm, sanatçının hayranları için hem bir arşiv hem de müzikal bir şölen niteliği taşıyor. CEM ADRIAN SANA BUNLARI HIÇ BILMEDIĞIN BIR YERDEN YAZIYORUM Türk pop müziği kulvarında önemli bir gırtlağa sahip günümüz sanatçılarından Cem Adrian, yeni çalışması “Sana Bunları Hiç Bilmediğin Bir Yerden Yazıyorum” ile müzikseverleriyle buluşuyor. Toplam 12 şarkıdan oluşan albüm, sanatçının çıkardığı albümler arasındaki en iyi yapıtlardan biri olmaya aday gibi görünüyor. Efsane müzisyen ve reggae’nin kralı olarak tanınan Bob Marley’in, daha önce hiç yayınlanmamış bir konser kaydı bulundu. 1978 yılında Boston’da verdiği konserin kayıtlarından derlenen “Easy Skanking in Boston ‘78” isimli albümü, sanatçının hayranları için muhteşem bir sürpriz oldu. Toplam 13 parçadan oluşan konser kaydı, sanatçıya gönül vermiş tüm hayranlarının arşivine şimdiden girmiş tarihi bir yapıt niteliği taşıyor. sinema KOCAN KADAR KONUŞ Yönetmen: Kıvanç Baruönü Oyuncular: Ezgi Mola, Murat Yıldırım, Nevra Serezli KUZU Yönetmen: Kutluğ Ataman Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Cahit Gök, Mert Taştan Köyün en fakir ailesinin hanımı olan Medine, oğlu Mert’in sünneti için köyde ufak da olsa bir şölen yaparak toplum içinde varlık gösterebilmeyi çok arzular. Şölen için tandırda pişirmek üzere bir kuzuya ihtiyacı vardır. Kocası İsmail’in tek derdiyse şehre gelen şarkıcıdır. Mert’in ablası Vicdan, kardeşini eğer düğün için kesecek kuzu bulamazlarsa onu keseceklerine inandırır. Kesilmekten korkan Mert, düğün için kuzu aramaya başlar. Şölen günü yaklaştıkça, fakirlik ve toplum baskısı ile baş etmeye çalışan Medine, misafirlerine unutamayacakları bir ziyafet verecektir. ANNIE Yönetmen: Will Gluck Oyuncular: Quvenzhané Wallis, Jamie Foxx, Cameron Diaz Annie (Quvenzhané Wallis), New York’un sert sokaklarında hayatta kalabilmeyi başaracak kadar güçlü, sert bir koruyucu anneyle birlikte yaşayan iyimser ve mutlu bir kızdır. Ancak hayatı, Will Stacks (Jamie Foxx) adlı New York belediye başkanı adayı, kampanyası çerçevesinde onu himayesine alınca tamamen değişecektir. Şebnem Burcuoğlu’nun çok satan Kocan Kadar Konuş romanından uyarlanan film, bu toprağın kadınlarının daha çocukken nasıl koca bulmaya programlandıklarını anlatıyor. Bu kadınların arasında 30 yaşındaki Efsun (Ezgi Mola) gerçek aşkı, sevgiyi, dürüstlüğü arar ama diğer kızlar gibi numara yapmayı, trip atmayı, erkeği parmağının ucunda oynatmayı bilmez. Bu yüzden bu yaşına kadar düzgün bir ilişkisi olmamıştır. Efsun’un kadınlığın kitabını yazmış İzmirli ailesi ise ona kadınlığı öğretmeye kararlıdır. Efsun da nihayet kendini Türk kızlarına emanet eder. Ailesi tepeden tırnağa yeniledikleri Efsun’u takdim etmeye hazırlanırken Efsun’un karşısına hiç unutamadığı, üstüne yenisini koyamadığı lise aşkı Sinan (Murat Yıldırım) çıkar. FOKUS Yönetmen: Glenn Ficarra, John Regua Oyuncular: Will Smith, Rodrigo Santoro, Stephanie Honore Tecrübeli bir dolandırıcı olan Nicky (Will Smith), genç ve güzel Jess’i (Margot Robbie) koruması altına alır ve ona bildiği her şeyi öğretmeye başlar. İşler iyi gitmektedir, ancak aralarındaki ilişkinin romantik boyut kazanmasıyla her şey karman çorman olacaktır. KARANLIK YERLER Yönetmen: Gilles Paquet- Brenner Oyuncular: Charlize Theron, Chloe Grace Moretz, Nicholas Hoult Küçüklüğünde ailesinin vahşi bir şekilde öldürülmesine tanık olan bir kadın, bu tür cinayetleri çözmeye yeminli gizli bir örgüt tarafından o günü yeniden yaşamaya zorlanacaktır. İSTOÇHayat l 42 İyi bir gece uykusunun ipuçları Günlük yaşamda farklı nedenlere bağlı olarak sırt ve boyun ağrısı oluşabilir. Bu durum uyku düzenini bozar ve ağrıyla iyi bir uyku uyumak mümkün olmaz. Hatta bazı ağrı kesicileri rahatlamak amacıyla kullansanız bile, yan etkileri nedeniyle uykusuzluk sebebi olabilir. Böylece ağrıya bağlı gece boyunca iyi bir uykuyla dinlenmemiş vücut, kötü bir güne başlar. İşte, iyi bir gece uykusunun ipuçları: Yatak seçimi çok önemli Yatağınız vücut ağırlığını desteklemeli, vücudun şeklini alacak kadar yumuşak olmamalı ya da sert bir zemin gibi baskı yapmamalı, orta sertlikte bir yatak seçilmeli. Yatak, iskelet sistemine uyumlu olmalı. Yatak tercihinde, zaman zaman popüler olan ürünlere değil, gerçekten sağlıklı olanlara itibar edilmeli. Yatak aksesuarlarına da aynı özen gösterilmeli. Yatak seçimini, tercih ettiğiniz markanın showroom mağazasında yatak üzerinde yatarak, sağa sola dönerek deneyerek yapın. Yastık deyip geçmeyin Gece boyunca boyun duruşunuzun doğru olması ve iyi nefes alıp verme için en uygun yastığı seçmelisiniz. Yastık derken başınızı koyacak bir yastığın yanı sıra vücudunuzu, dizlerinizi destekleyen yastıklar da tercih edebilirsiniz. Amaç güzel bir uyku. Yastık seçiminde, yastığın boyun boşluğunu desteklemesine özen göstermelisiniz. Boyun yüksekliği bireyden bireye değişeceği için yastık yüksekliği çok önemli. Yatış şekli boyun ağrılarında, sırtüstü ya da yan olmalı. Meditasyon ya da zihni özgür bırakmak Yatmadan önce rahat ve sakin bir ortamda basit bir meditasyonla zihninizi rahatlatabilirsiniz. Oksijenli bir ortamda uyumaya önem verilmeli. Hayatınızdaki keyifli bir ana odaklanın ya da size mutluluk veren bir objeyi düşünün. Bir başkasının yapacağı minik bir masaj yine daha iyi bir uykuya sizi hazırlayabilir. Alınan önlemlere rağmen uyku bozukluğu mevcut ise, mutlaka profesyonel destek alınmalı. Uykunun derin aşamasına geçemeyen kişilerde bazı hormonlar yeterince salgılanamaz ve kas spazmı gelişir. Bu da boyundaki problemlere sebep olabilir ya da artırabilir. İdeal uyku pozisyonlarını deneyin İdeal bir uykunun doğru pozisyonu var. Özellikle yan şekilde, dizleri hafifçe karına çekerek yatılan pozisyonda omurga gerilimi düştüğü için rahat bir uyku sizi bekler. Yine uygun bir yastıkla boynu desteklemek, ayak bilekleri arasına kadar uzanan bir başka yastıkla karın bölgesi ve göğüs ağırlığını hafifletmek yapılması gerekenler arasında yer alır. Yana yatma pozisyonu rahat gelmiyorsa sırt üstü uyunabilir, burada da boyun altına iyi bir yastık seçimi, dizlerin altını hafif yükseltmek için küçük bir yastık koymak gerekir. Böylece bel üzerindeki basınç azaltılmış olur. Yatarken yeme içmeye son verin Eğer gece boyunca vücuttaki günlük faaliyetin devam etmesini istemiyorsanız yatmadan iki üç saat evvel yeme içmeyi bırakın. Günlük faaliyetten kastımız da vücudun enerji üretiminin sürmesi, sindirim sisteminin aralıksız çalışması ve kalp gibi hayati organların dinlenmeye fırsat bulamaması. Gece boyunca uykunuzun bir kaç kez bölünerek tuvalet ihtiyacının belirmesi de rahatsızlık veren sonuçlardan. Dikkat edilmesi gereken bir başka konu ise yatmadan önce kafein içerikli ve alkollü içeceklerden uzak durulması. Uyku vücudun yenilenmesi için önemli bir bileşendir. Farklı etkenlere bağlı bel ve boyun ağrısı çekenlere iyi bir uyku zorunluluk gibi görünse de, uyku asıl olarak beslenme gibi sağlıklı bir insan vücudunun da günlük ihtiyacıdır. 43 l İSTOÇHayat Yorgunluğun gerçek sebepleri Yorgunluk, iş hayatınız, aile yaşamınız ve sosyal ilişkilerinizi çok olumsuz etkiler. Peki, toplumda çok sık rastlanan yorgunluğun nedenleri neler? Susuzluk: Normal bir susuzluk (ki bu kilonuzun yüzde 3’ünün kaybına yol açabilir) beyninizi tembel yaradılışlı yapar. Bu da siz de konsantrasyon eksikliğine yol açar. Bir daha ki sefer kendinizi halsiz ve tembel hissettiğinizde sadece yemek yemeye ihtiyacınız olduğunu düşünmeyin. Bir veya iki bardak su içmeyi deneyin. Cep telefonları: Yatağa yatmadan cep telefonlarınızı kapattığınızdan emin olun. Sadece cep telefonları değil, mavi ışık saçan tüm elektronik cihazlar uyku hormonu olan melatonini bastırır. Ulusal Uyku Vakfı tarafından 2011 yılında yapılan bir ankette, 19-29 yaşları arasındaki gençlerin yüzde 20’sinin arama, mesaj veya e-mail alımından dolayı haftanın birkaç gecesi uykularından uyandıkları neler? ortaya çıkmıştır. Uyumadan önce telefonunuzu kapatın. İlaç: Birçok ilacın enerji düşürücü yan etkisi vardır. Bunların başında antidepresanlar, bazı alerji, migren ve tansiyon ilaçları gelir. Yeni bir ilaca başlamadan önce normalden daha fazla uyuşuk olmamak için doktorunuzla alternatifler hakkında görüşün. Eğer alternatifiniz yoksa ilacınızı yatmadan önce için. Fazla egzersiz: Egzersiz yaptığınız zaman vücudunuz stres hormonu kortizolun etkisinden uzaklaşır ve terleme sürecini uzatır. Örneğin, normal bir oranda 30 dakikadan fazla koşmak, kortizol üretiminin hızını artırır. Aralıklarla yapılan egzersiz, sağlam bir egzersizle birleştirilebilir. Böylelikle kortizol hormonunu kontrol altında tutarsınız. hücrelerinizi temizler. Eğer günde 18 miligram demir almıyorsanız, vücudunuz normal çalışmıyor ve savaşıyor demektir. Kendinizi bitkin ve harap hissedebilirsiniz. Düşük demir seviyeniz kansızlığa yol açabilir. Eğer bitkin hissediyorsanız, doktorunuzdan basit bir kan testi isteyin. Belki tamamlayıcı demir ilacı almanız gerekebilir. Demir eksikliği: Mineraller vücudunuzdaki oksijeni taşır ve Sarımsağın faydaları saymakla bitmiyor Yemeklerde, salatalarda, mezelerde ve soslarda verdiği o harika lezzetiyle sarımsak sofraların vazgeçilmezidir. Sarımsağın kendine has kokusundan ve tadından “allisin” adlı madde sorumludur. Sarımsağın içinde bulunan “allisin” maddesinin yüzyıllardır hastalıklara karşı insanları koruduğu biliniyor. Tansiyonu çok düşük olan kişiler, sarımsak alerjisi olanlar ve mide rahatsızlığı olan kişiler dışında herkesin sarımsağı güvenle tüketebileceğini belirten uzmanlar, sarımsağın faydalarını saymakla bitiremiyor. 1. Sarımsak, yaklaşık 30 adet sülfür bileşiği, çeşitli enzimler ve amino asitler, flavonoidler mineraller, A, B ve C vitaminleri içerir. 2. Sarımsağın, prebiyotik özelliği vardır. Probiyotikler, vücut için faydalı bakterilerin etkinliğini ve sayısını artırmaya yardımcı olur. Dolayısıyla sarımsak, bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir. Bu nedenle düzenli tüketilmelidir. 3. Sarımsağın içinde bulunan vitaminler, mineraller ve prebiyotik özellikler sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiye sahiptir. 4. Sarımsak kolesterol problemine de iyi geliyor. Kandaki iyi huylu kolesterolü (HDL) yükseltip, kötü huylu kolesterolü (LDL) ve trigliseriti düşürüyor. 5. Tansiyonu yüksek olan kişiler de sarımsağı düzenli tüketmeye çalışmalılar. Çünkü sarımsak tansiyon düşürücü etkiye sahip. 6. Sarımsak, kansere karşı da koruyucudur. Yapılan bilimsel çalışmalar, düzenli sarımsak yiyenlerin, sarımsak yemeyenlere oranla mide kanserine yüzde 50 daha az yakalandığını göstermiştir. 7. Damar sertliği sorununa karşın sarımsak iyi bir koruyucudur. 8. Kan şekerinin dengelenmesine yardım eder. 9. Sarımsak, sigaranın, kirli hava koşulları ve çeşitli kimyasalların vücuda verdiği zararlı etkilerin giderilmesi için de çok önemlidir. Vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur. sağlık İSTOÇHayat l 44 KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak Sigara içenleri bekleyen gizli tehlike: KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), hava yollarını daraltan, solunumu güçleştiren bir hastalıktır. Hastalığın en önemli sebebi sigaradır. Sigaranın bırakılması KOAH gelişme riskini azaltan ve hastalığın ilerlemesini durduran tek ve en etkili girişimdir. KOAH için kullanılan ilaçlar sadece hastaların nefes darlığı şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu nedenle KOAH tedavisinin temelini sigarayı bırakmak oluşturur.” Dünyada her yıl 3 milyona yakın insan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) nedeniyle ölüyor. Ölüme neden olan hastalıklar sıralamasında KOAH, şu an beşinci sırada olmasına rağmen 2030 yılında üçüncü ölüm nedeni olması öngörülüyor. KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, KOAH hakkında bilinmesi gereken en önemli bilgileri veriyor. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) nedir? Hastalığın en önemli sebebi sigaradır. Sigara dumanıyla hava yollarına ve hava keseciklerine zararlı gazlar ve maddeler dolar. Yıllar geçtikçe bu zararlı gazlar ve maddeler bronşların ve hava keseciklerinin yapısını bozmaya başlar. Bunun sonucunda bronşların hastalanması ve tıkanmasıyla bronşit, hava keseciklerinin harabiyeti ve parçalanmasıyla amfizem ortaya çıkar. Akciğerlerde ortaya çıkan bu tıkanıklıklar ve bozulmalar sonucunda kana oksijen geçişi azalır ve vücudun oksijensiz kalmasıyla pek çok ciddi rahatsızlık doğar. 45 l İSTOÇHayat Tedavinin temelini sigaranın bırakılması oluşturur. İlaçlar bronşları genişletip nefes darlığını azaltır ve uzun süreli kullanımda akciğerdeki hasarları önler. Sigarayı bırakmayan kişilerde ilaçların fazla bir yararı olmamaktadır. Sigara içmeye devam edenlerde, hastalığa bağlı belirtiler her geçen yıl bir önceki yıldan daha da kötüye giderek, yaşam konforunu bozar ve hayatı ciddi olarak tehdit eder bir hal alır. KOAH gelişiminde en önemli risk faktörleri nelerdir? En önemli risk faktörü, sigara içilmesidir. Sigara içen her dört–beş kişiden birinde KOAH ortaya çıktığını, ülkemizde en az 5 milyon KOAH hastası olduğunun tahmin edildiğini ve hastaların önemli bir kısmının hastalıklarının farkında olmadıklarını söyleyebilirim. Kişiler, şikâyetleri çok rahatsız edici olmadıkça doktora gitmemektedir. Oysa ki KOAH, ilerleyici bir hastalıktır ve sigarayı bıraktıktan sonra bile hasarların tamamen ortadan kaybolması çok zordur. Ancak sigaranın bırakılmasıyla hastalığın ilerlemesi yavaşlar. Sigara bırakılmazsa hastalık hızla ilerler. Peki, KOAH sigarayı bırakınca düzelir mi? KOAH ilerleyici bir hastalıktır. Sigarayı bıraktıktan sonra bozuklukların tamamen ortadan kaybolması çok zordur. Ancak sigaranın bırakılmasıyla hastalığın ilerlemesi yavaşlar. Aksi halde çok hızlı ilerler. Sigaranın bırakılması KOAH gelişme riskini azaltan ve hastalığın ilerlemesini durduran tek ve en etkili girişimdir. KOAH için kullanılan ilaçlar sadece hastaların nefes darlığı şikayetlerini azaltmak için kullanılır. Bu nedenle KOAH tedavisinin temelini sigarayı bırakmak oluşturur. KOAH’ın belirtileri nelerdir? Öksürük ve balgam çıkarma önceleri sadece sabah görülür. Az miktardadır ve sigara içmenin doğal bir sonucu olarak kabul edildiğinden genellikle önemsenmez. Aslında öksürük ve az miktarda balgam çıkarma KOAH’ın erken habercisi olabilir. Sigara içmeye İSTOÇHayat l 46 (ödem) başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda hastalığın ileri dönemlerinde nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar evden dışarı çıkamaz hale gelir. Bu dönemdeki hastalar artık günün yarısından çoğunda oksijen makinesine bağlı kalırlar. KOAH nasıl teşhis ve tedavi edilir? Sıklıkla 40 yaş üstü erişkinlerde nefes darlığı, öksürük ve balgam şikâyetleri olanlarda ve uzun süreli sigara içimi, tozlu, dumanlı iş yerlerinde çalışma öyküsü bulunanlarda KOAH’tan şüphe edilmelidir. Teşhis için solunum fonksiyon testleri kullanılarak hava akımı kısıtlılığının varlığı saptanmalıdır. Tedavinin başarılı olması için; 1. Sigaranın bırakılması, 2. Kirli havalı ortamlardan kaçınılması, 3. Düzenli ilaç kullanılması gerekir. devam edilirse, hastalık ilerler, öksürük şiddetlenir ve balgam miktarı artar. Nefes darlığı hastalığın erken dönemlerinde hızlı yürümede ve merdiven çıkarken ortaya çıkarken, hastalığın ilerlemesiyle istirahatte dahi nefes darlığı ortaya çıkar. Sigara içen kişilerde bu şikâyetler ortaya çıktığında hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması gereklidir. Çünkü erken teşhis ve sigaranın bırakılmasıyla bu ilerleyici ve akciğerleri harap eden hastalıktan kurtulmak mümkün olabilir. Bu dikkate alınmazsa ilerleyen dönemlerde kandaki oksijen miktarının azalmasına bağlı olarak başka önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu rahatsızlıklar; • Aşırı terleme, • Dilde, dudaklarda ve parmak uçlarında morarma, • Şiddetli baş ağrıları, • Geceleri uykusuzluk ve gündüz uyuklama, • Unutkanlık, dikkatsizlik, aşırı sinirlilik, • Cinsel güçte azalma, • Hazımsızlık, karında şişkinlik ve kabızlık, • Eller ve ayaklarda uyuşma, yanma hissi ve ellerde titreme. Hastalığın daha da ilerlemesiyle kalp yetmezliği gelişir ve ayaklarda ödem (su toplanması) başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelirler. Bu aşamadaki hastalar genellikle sürekli oksijen makinesi kullanma ihtiyacı hissederler. KOAH evreleri nelerdir? KOAH hafif, orta, ağır ve çok ağır olmak üzere dört evrede incelenir. Çok ağır evrede kalp yetmezliği meydana gelebilir ve ayaklarda su toplama Tedavinin temelini sigaranın bırakılması oluşturur. İlaçlar bronşları genişletip nefes darlığını azaltır ve uzun süreli kullanımda akciğerdeki hasarları önler. Sigarayı bırakmayan kişilerde ilaçların fazla bir yararı olmamaktadır. Sigara içmeye devam edenlerde, hastalığa bağlı belirtiler her geçen yıl bir önceki yıldan daha da kötüye giderek, yaşam konforunu bozar ve hayatı ciddi olarak tehdit eder bir hal alır. 47 l İSTOÇHayat 2015 YILI YURT İÇİ FUARLARI Organizatör İstanbul Fuarcılık İstanbul Fuarcılık Life Media Fuarcılık Yağmur Fuarcılık İZFAŞ İzmir Fuarcılık Pozitif Fuarcılık UBM NTSR Fuar Efem Fuarcılık Platform ve E Fuarcılık Pozitif Fuarcılık UBM İstanbul Batı Akdeniz Fuarcılık Reed Tüyap Fuarcılık Domino Fuarcılık Tüyap Adana Start Fuarcılık İstanbul Fuarcılık Sinerji Fuarcılık UBM ve Gösteri Fuarcılık Akort Tanıtım HKF Fuarcılık İFO İstanbul İFO İstanbul Fuar Akort Tanıtım Fiera Milano Vakıf Fuarcılık Malatya Belediyesi Fuar Adı Kırtasiye Fuarı 2015 Toysist 2015 10. İdeal Home Pack-İst 2015 Plastech Fuarı Aymod Fuarı 9. Aydınlatma Tek. Fuarı 4. Av, Silah Fuarı Beauty Eurasia 2015 Aysaf Fuarı F1 İstanbul 2015 Hasyurt Tarım Fuarı Anufood Eurasia Kidex Adana İdeal Ev Fuarı Altın ve Mücevher Fuarı Evteks 2015 Çin Ürünleri Fuarı CPHI İstanbul 2015 Gapshoes Viv Türkiye 2015 İSG Avrasya İş Sağlığı REW İstanbul 2015 Trikonfex Asya Tedarik Ürünleri 34. Kitap Fuarı Dini Yayınlar Fuarı Konu Kırtasiye ve ofis malzemeleri Oyuncak, oyun malzemeleri Züccaciye, hediyelik eşya Fleksibıl ambalaj ürünleri Plastik, ambalaj ve teknolojileri Ayakkabı, çanta, kemer Aydınlatma çözümleri Av ve avcılık silahları Kozmetik, güzellik, parfüm Ayakkabı yan sanayi ürünleri Gıda, gıda işleme Tarım teknolojileri Gıda ve içecek ürünleri Çocuk ve anne gereçleri Mefruşat, züccaciye, ev tekstili Altın, mücevher, gümüş Ev tekstili Genel ticaret İlaç, ilaç bileşenleri Ayakkabı, terlik, saraciye Tavukçuluk ve teknolojileri İş güvenliği ekipmanları Geri dönüşüm, çevre teknolojileri Triko, triko ipliği Asya tedarik ürünleri Basılı sesli ve görüntülü yayınlar Kitap, süreli yayınlar, kırtasiye Tarih 1-4 Nisan 1-4 Nisan 2-5 Nisan 2-5 Nisan 8-11 Nisan 15-18 Nisan 16-19 Nisan 23-27 Nisan 30 Nisan-2 Mayıs 6-9 Mayıs 13-15 Mayıs 13-17 Mayıs 14-16 Mayıs 14-17 Mayıs 14-17 Mayıs 15-17 Mayıs 19-23 Mayıs 3-6 Haziran 3-6 Haziran 10-13 Haziran 11-13 Haziran 11-13 Haziran 11-13 Haziran 10-13 Haziran 18-21 Haziran 18 Haziran-7 Temmuz 18-26 Haziran Yer İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İzmir İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Antalya İstanbul Ankara Adana Gaziantep İstanbul İstanbul İstanbul Gaziantep İstanbul İstanbul İstanbul Gaziantep İstanbul İstanbul Malatya 2015 YILI YURT DIŞI FUARLARI Organizatör UİB Selten UBM Rotaforte iMMİB İTO Hannover Fairs Meridyen Selten EİB Fuar Adı Automec Feira 2015 Food and Hotel Indonesia Oroaarezzo Plast Türk İhraç Ürünleri Automechanika Dubai Sial Brasil Africa’s Big Seven Summer 2015 Konu Binek araç sanayisi Gıda ve içecek Kuyumculuk ve mücevherat Plastik ve kauçuk Genel ticaret Otomotiv Gıda ve gıda işleme Gıda, kozmetik, ev ve mutfak gereçleri Gıda ve içecek Tarih 7-11 Nisan 15-18 Nisan 18-21 Nisan 5-9 Mayıs 14-17 Mayıs 2-4 Haziran 9-11 Haziran 21-23 Haziran 28-30 Haziran Yer Brezilya Endonezya İtalya İtalya Bosna Hersek BAE Brezilya Güney Afrika ABD İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. OCAK - ŞUBAT - MART 2015 SAYI: 42
Benzer belgeler
PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına
Nahit Kemalbay
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cumhur Savaşkan
Yayın Kurulu
Mehmet Duyulmuş
Salih Türkay
M. Mustafa Gönül
Mehmet Özcan
Necati Yaşar
Adres
İSTOÇ Ticaret Merkez...