PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
Transkript
PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2016 SAYI: 47 AÇELYA AKKOYUN: “Tiyatroyu hiç özlemedim” PATARA: Dünyanın ilk meclis binasını içinde bulunduran antik kent 1 l İSTOÇHayat başyazı KATILIMCI OLMAK LAZIM Kooperatifimizin genel yapısına baktığımızda, hacim olarak Türkiye’de ve dünyada benzeri olmayan sanayi ve ekonomik güce sahip olan bir iş kolları topluluğu olduğu görülüyor. Ekmekten otomobile kadar her türlü malın birinci elden alınıp satıldığı bir ticaret topluluğunun olduğu bu mega sitede yöneticilik yapmak, yoğun emek ve çok fazla mesai gerektiriyor. Yönetim olarak verilen mesainin yeterli olup olmadığını bilmeniz için üyelerimizin bizleri; yapıcı, yönlendirici ve katılımcı çabaları ile gerek genel kurullara gerekse yönetime gelerek sorgulamalarını çok arzu ederdik. Ancak bütün çabalarımıza rağmen değerli üyelerimizin ilgisiz kaldığını gördük. Değerli üyeler, biliyorsunuz müşterek varlıklarımız var. Yapı kooperatifi bölümünün bittiği döneme girdik. Şimdi işletme kooperatifine geçmemiz için bu değerlerimizi konuşarak, karara bağlamamız gerekiyor. Bunun için gerek genel kurullara katılmanızı gerekse üyelik ilişkilerinizi daha etkili yapmanızı arzu ediyoruz. Bundan sonraki toplantılara gereken ihtimamı gösterip katılımlarınızı beklerken, mübarek Ramazan Bayramı’nızı canı gönülden kutlar, saygılarımı sunarım. NAHİT KEMALBAY İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Terörü Lanetliyoruz 28 Haziran 2016 Salı günü Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen bombalı saldırılar sebebiyle acımız çok büyük. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz. NİSA N-MA YIS-H AZİR AN 2 016 47 içindekiler 4 14 18 26 28 3 l İSTOÇHayat İmtiyaz Sahibi İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına Nahit Kemalbay Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cumhur Savaşkan Yayın Kurulu Mehmet Duyulmuş Salih Türkay M. Mustafa Gönül Necati Yaşar Adres İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217 Bağcılar / İstanbul Tel: (0212) 659 45 00 www.istoc.com.tr [email protected] Reklam için Nilgün Arda 0212 659 45 00 İSTOÇ Hayat Dergisi 3 ayda bir yayımlanan bedelsiz süreli yayın organıdır. 4 Haberler 14 Sektör İnceleme 18 Hobi İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan uğraş: Avcılık 20 Üyelerimizi Tanıyalım 24 Başarı Öyküsü Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan, “Yatırımı ‘markaya’ yaptım” 26 İş Yaşamı Liv Hospital Diyet ve Beslenme Uzmanı Serap Güzel, “Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlayın!” Yayına Hazırlık Genel Yönetmen Gürhan Demirbaş Genel Yönetmen Yardımcısı Eser Soygüder Yıldız 28 Gezi Dünyanın ilk meclis binasını içinde bulunduran antik kent: Patara 32 Ünlü Söyleşisi Açelya Akkoyun, “Tiyatroyu hiç özlemedim” 34 Centilmen Erkek dünyasını yansıtan kozmetikten aksesuara kadar tüm ürünler bu sayfalarda 36 Teknoloji 38 Spor Adrenalin tutkunlarının yeni gözdesi: Parasailing 40 Kültür Sanat 42 Bunları biliyor musunuz? Hayatınızı kolaylaştıracak bilgiler bu sayfalarda... 42 Sağlık Medical Park Görsel Yönetmen Hakan Kahveci Editör Betül Topaklı Grafik&Tasarım Ömer Taylan Tuğut Gaziosmanpaşa Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Oya Güven: “İlk yardımın ilk kuralı sakin olmak” Fotoğraf Editörü Eren Aktaş Kurumsal Satış Yöneticisi Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65 İletişim Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68 [email protected] www.ajansdyayincilik.com 32 36 38 40 42 Baskı Gezegen Basım Ltd. Şti. www.gezegenbasim.com.tr Tel: 0212 325 71 25 İSTOÇHayat l 4 İSTOÇ Olağan Genel Kurulu İSTOÇ 2015 Hesap Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, toplantı yeter sayısı olan 971 ortak katılımının sağlanamaması nedeniyle tehir edildi. S.S İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’nin 2015 Hesap Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı için 11 Haziran 2016 tarihinde Holiday İnn Bağcılar İstanbul Oteli’nde saat 15.00’da başlayan toplantıya, 3884 ortaktan asaleten 227 ortak, vekaleten 494 ile toplamda 724 ortağın katılımı bulunduğundan dolayı, toplantı yeter sayısı olan 3884 ortağın dörtte biri 971 ortak katılımı sağlanamadığından toplantı, 18 Haziran 2016 tarihinde İSTOÇ Ticaret Merkezi, İSTOÇ Camii Konferans Salonu’nda yapılmak üzere tehir edildi. 2015 Hesap Yılına ait yapılamamış olan Olağan Genel Kurul Toplantısı, bu yıl bitmeden ortaklara tekrar bildirilecek olan başka bir tarihte yapılacak. 5 l İSTOÇHayat İSTOÇHayat l 6 İftar yemeğine ilgi yoğundu Ramazan ayı sebebiyle İSTOÇ Yönetimi’nin üyelerine verdiği iftar yemeği, 11 Haziran 2016 Cumartesi günü Holiday Inn Bağcılar Otel’de gerçekleşti. İSTOÇ Yönetimi’nin Ramazan ayı sebebiyle üyelerine verdiği iftar yemeği organizasyonu, Holiday Inn Bağcılar Otel’de 11 Haziran 2016 Cumartesi günü yapıldı. İftar yemeğine katılım beklenenin üzerinde gerçekleşince salona ilave masalar konuldu ve gelen tüm davetlilerle ilgilenildi. İSTOÇ Yeni Cami İmamı Ebutalip Aldır’ın yaptığı iftar duasının ardından konuşma yapan, İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay, iftar yemeğine gelen bütün misafirlere teşekkür ederek, kalabalıktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 7 l İSTOÇHayat İSTOÇHayat l 8 Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Mehmet Metiner İSTOÇ Yönetimi ve esnafını ziyaret etti haberler İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından karşılanan Mehmet Metiner, yönetim binasındaki görüşmesinin ardından, beraberindeki heyetle birlikte, İSTOÇ Ticaret Merkezi’ndeki esnaflara ziyaret gerçekleştirdi. Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Mehmet Metiner, 13 Mayıs’ta İSTOÇ Yönetimi’ne ziyaret gerçekleştirdi. İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından karşılanan Mehmet Metiner, yönetim binasındaki görüşmesinin ardından, beraberindeki heyetle birlikte, İSTOÇ Ticaret Merkezi’ndeki esnafları ziyaret etti. İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde ilgi ile karşılanan milletvekili, esnafla sohbet ederek, sorunlarını dinledi. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren İSTOÇ esnafı, Mehmet Metiner’e teşekkür etti. 9 l İSTOÇHayat İSTOÇ’ta, Ar-Ge Reform Paketi Bilgilendirme Toplantısı yapıldı İstanbul Sanayi Odası (İSO), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve İSTOÇ işbirliği ile 12 Nisan’da Ar-Ge Reform Paketi Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi. İSTOÇ Yönetim Binası Konferans Salonu’nda İstanbul Sanayi Odası (İSO), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve İSTOÇ işbirliğiyle 12 Nisan’da gerçekleştirilen toplantı, İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve İSTOÇ Başkanı Nahit Kemalbay’ın açılış konuşması ile başladı. Konuşmasında, ülkemizde Ar-Ge için ayrılan fonların özellikle son dönemdeki artışından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kemalbay, Ar-Ge Reform Paketi’nin önemine vurgu yaparak, tüm paydaşların bilgilendirilmesi amacıyla bu ve benzeri etkinliklere dikkat çekilmesi gerektiğini söyledi. Açılış konuşmasını takiben Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Uzmanı Turgut Deveci, ülkemizin kalkınmasına daha fazla ivme kazandırmayı hedefleyen ve Ar-Ge’ye ilave olarak tasarımı da teşvik kapsamına alan “Ar-Ge Reform Paketi”nin firmalara sağladığı geniş çaplı desteklere ilişkin bilgilendirme yaptı. Etkinlikte ayrıca, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Yatırım Destek Ofisi Uzmanı Muhammet Beşli tarafından, İSTKA destekleri ile ilgili güncel bilgiler hakkında bilgilendirme sunumu da yapıldı. Sanayici, akademisyen ve STK temsilcilerinin katıldığı etkinlik, soru cevap bölümüyle sona erdi. Muhammet Beşli İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Yatırım Destek Ofisi Uzmanı Turgut Deveci Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Uzmanı İSTOÇHayat l 10 İSTOÇ Ticaret Merkezi Okullarını ve Camiilerini Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından yapılan “spor salonu” tamamlandı haberler İSTOÇ İlkokulu Müdürü Olcay Yılmaz, Mahmutbey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Mehmet Sansar ve İSTOÇ İlkokulu Okul Aile Birliği Üyeleri Nahit Kemalbay’a, yapılan spor salonu için teşekkür ziyaretinde bulundu. İSTOÇ İlkokulu ve Mahmutbey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin kullanımı için İSTOÇ Ticaret Merkezi Okullarını ve Camiilerini Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından yapılan “spor salonu” tamamlandı. Bu sebeple İSTOÇ İlkokulu Müdürü Olcay Yılmaz, Mahmutbey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Mehmet Sansar ve İSTOÇ İlkokulu Okul Aile Birliği üyeleri Nahit Kemalbay’a, yapılan spor salonu için teşekkür ziyaretinde bulundu. İSTOÇ İlkokulu Müdürü Olcay Yılmaz, “Spor salonu, öğrencilerimiz için çok büyük önem arz ediyor. Bu bağlamda başta başkanımız Nahit Kemalbay olmak üzere İSTOÇ Ticaret Merkezi Okullarını ve Camiilerini Yaptırma ve Yaşatma Derneği ve salonun yapılmasında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz’’ dedi. İSTOÇ’ta bitkilendirme çalışmaları devam ediyor İSTOÇ’ta havaların ısınmasını takiben park ve yeşil alanların bakımıyla birlikte çiçek ekimine de başlandı. Bu bağlamda İSTOÇ Ticaret Merkezi çevre yolu kısmına yeşil alan ve bitkilendirme çalışması yapılıyor. 11 l İSTOÇHayat İSTOÇ Yönetimi iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde hız kesmiyor İSTOÇ Yönetimi, çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi aldırmaya tüm hızıyla devam ediyor. İSTOÇ Yönetimi, mayıs ve haziran aylarında; güvenlik, temizlik ve inşaat işlerinde çalışan ekibine iş sağlığı ve güvenliği eğitimi organize etti. Daha önce organize edilen iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri toplu yapılırken, mayıs ve haziran aylarında gerçekleşen eğitimler her birime farklı günlerde olacak şekilde gerçekleşti. Güvenlik biriminin eğitimi 3 seansta tamamlanırken, temizlik - inşaat birimlerinin eğitimi 1 seansta bitirildi. Güvenlik, temizlik ve inşaat birimleri için verilen eğitimler aşağıdaki konuları kapsıyor. Güvenlik bölümü için eğitim konuları: • Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek tehlikeler, • Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek tehlikelere karşı alınması gereken önlemler, • Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek tehlikelerin slayt ve video • • • • gösterimleri, Çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler, Çalışanların yasal hak ve sorumlulukları, İşyeri temizliği ve düzeni, İş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sonuçlar. Temizlik ve inşaat için eğitim konuları: • Temizlik ve inşaat onarım işlerinde karşılaşılabilecek tehlikeler, • Temizlik ve inşaat onarım işlerinde karşılaşılabilecek tehlikelere karşı alınması gereken önlemler, • Temizlik ve inşaat onarım işlerinde karşılaşılabilecek tehlikelerin slayt ve video gösterimleri, • Çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler, • Çalışanların yasal hak ve sorumlulukları, • İşyeri temizliği ve düzeni, • İş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sonuçlar. Güvenlik kulübeleri yenilendi İSTOÇ Ticaret Merkezi içinde yer alan mevcut tüm güvenlik kulübeleri boyandı ve gerekli tadilatları yapıldı. Ayrıca 16’ncı ve 17’nci kapıların olduğu yere iki adet yeni güvenlik kulübesi daha konuldu. İSTOÇHayat l 12 haberler Zer Group İSTOÇ’ta 40 yıılık tecrübesi ile yurt dışından ithal ettiği hırdavat ve kırtasiye ürünlerinin satışını yapan Zer Group, 20 Mayıs 2016 Cuma günü İSTOÇ Petrol Plaza’da showroom açılışı gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu açılışa, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ve İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldı. Nesil Home İSTOÇ’ta ikinci şubesini açtı Ev dekorasyonu, giyim ve aksesuar alanında toptan ve perakende satışı yapan Nesil Home, 22 Nisan’da İSTOÇ’ta ikinci şubesini açtı. Mehteran takımının gösterisiyle başlayan açılışa, çok sayıda İSTOÇ esnafı da katıldı. Nesil Home, 4. Ada No:35’te hizmet veriyor. 13 l İSTOÇHayat İSTOÇDER’in Yeni Başkanı belli oldu İSTOÇ İşadamları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (İSTOÇDER) Olağan Genel Kurul Toplantısı, 28 Mayıs’ta yapıldı. İSTOÇDER’in Yeni Başkanlığı’na Kısmet Şener seçildi. 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen İSTOÇ İşadamları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (İSTOÇDER) Olağan Genel Kurul Toplantısı sonucunda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Kısmet Şener, görevi Ahmet Koç’tan devraldı. İSTOÇ Yönetim Binası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda, yeni yönetim ve denetim kurulu üyeleri belirlendi. Toplantıda konuşma yapan Kısmet Şener, “Görevimi, oluşturduğum ekibimle en iyi şekilde yerine getirebilmek için yoğun çaba sarf edeceğim” dedi. Yeni yönetim kurulu, İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kemalbay’ın da katılımı ile Four Points by Sheraton’da yaptığı ilk toplantısında görev dağılımı yaptı. Yönetim Kurulu görev dağılımı İSTOÇDER Yeni Başkanı Kısmet Şener tarafından şu şekilde açıklandı: “Kısmet Şener (Başkan), Fuat Çiftçi (Başkan Yardımcısı), Ahmet Acar (Muhasip), Şenay Araç (Sekreter), Muğdat Kargun (Halkla İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı), Musa Özyıldırım (Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı), Bayram Dinç (Basın Yayından Sorumlu Başkan Yardımcısı), Şehmus Parça (Üye), İsmail Yılmaz (Üye).” sektör inceleme İSTOÇHayat l 14 “Türkiye dünya ev tekstili sektörünün önemli oyuncularından biri” Türkiye ev tekstili sektörünün, son 10 yılda teknoloji ve altyapı olarak çok geliştiğini söyleyen TETSİAD Başkanı Ali Sami Aydın, “Kapasitesini her gün artırarak inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verdi. Şu an itibarıyla dünya ev tekstili sektörünün önemli oyuncularından olan Türkiye ev tekstili sektörü, ülkemizin sürdürülebilir rekabet gücüne sahip nadir sektörlerin başında geliyor” dedi. 15 l İSTOÇHayat Ali Sami Aydın Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı İSTOÇHayat l 16 Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı Ali Sami Aydın, Türkiye’de ev tekstili sektörünün nabzını tuttuklarını belirterek, her yıl dünyaca ünlü trend tahmin ajansı Nelly Rodi ile ev tekstiline yönelik trendleri açıkladıklarını dile getirdi. Nelly Rodi’nin yakın zamanda açıkladığı ve “Dışsal Sınırlar” olarak belirlediği “2017 İlkbahar-Yaz”, “2017-2018 Sonbahar-Kış” ev tekstili trendlerinin bu yıl dört ana başlık altında toplandığını aktaran Aydın, “Bunlar; Lovely Loft (Çatı Katı), Villa Vista (Villa Manzara), Rare Rooftop (Doğa) ve Bizarre Boudoir (Gizemli Oda). Belirlenen trendler, sıra dışı detayları klasik dokunuşlarla birleştirmek isteyenlerin, evindeki sınırları tüm normların ve geleneklerin ötesine çekmek isteyenlerin beğenisine sunuluyor” diye konuştu. Ali Sami Aydın ile ev tekstili sektörü hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Ev tekstili sektörü 2015 yılını üretim, ihracat, ithalat ve kapasite kullanım rakamları açısından nasıl geçirdi? Türkiye ev tekstili sektörü, ihracatının yüzde 50’ye yakınını Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle gerçekleştiriyor. En çok ihracat yapılan ülkeler arasında ise Almanya ve Rusya yer alıyor. Aslına bakarsanız AB ülkeleriyle 2013 sonunda başlayan, 2014-2015 yıllarına kadar devam eden bazı ekonomik sorunlar yaşandı. Uzun süre Yunanistan, İspanya, İtalya ve Portekiz’de yaşanan bu sorunlar gündemdeki sıcaklığını hiç kaybetmedi. Bu sorunların ihracat rakamlarını etkilememesi beklenemezdi ve 2014 yılında ev tekstili ihracatı, ancak yüzde 0,92 artabildi. Bu beklenen rakamlar karşısında Türkiye 2014 yılı sonu itibarıyla ev tekstil ürünlerinde 3 milyar 326 bin dolar ihracat gerçekleştirerek, dünyanın en büyük dördüncü ihracatçı ülkesi konumunu korumaktan da vazgeçmedi. 2015 yılında ise yukarıda kısaca bahsettiğim sorunlar daha da büyüdü ve Türkiye ev tekstili sektörü olarak daralan pazardan aldığımız payı büyütemedik. Özellikle güçlü olduğumuz pazarların küçülmesi, beraberinde ihracat kaybı da getirdi. İhracatımız 2015 yılında yaklaşık 2 milyar 800 bin dolara gerileyerek, yüzde16 seviyesinde azalma gösterdi. Aynı şekilde, komşu ülkelerimizle yaptığımız bavul ticaretimizde de ciddi kayıplar yaşadık. Ev tekstili ihracatında yaşanan daralma, ithalatta da kendini gösterdi. 2015 yılında ev tekstili ithalatı yüzde 20 geriledi. İç piyasada yaşanan daralmayla birlikte sektörde kapasite kullanım oranı yaklaşık yüzde 65-70 arasında gerçekleşebildi. 2016 yılının ilk beş ayını nasıl geçirdiniz? Orta ve uzun vadede hedefleriniz neler? Dünya ekonomisinde yaşanan sorunlara paralel olarak, ihracatımızda yaşanan küçülme, ilk üç ayda tekrar yaşandı. Ancak nisan ve mayıs aylarında pozitif gelişmeler baş gösterdi ve bir önceki yılın dört ve beşinci aylarına göre yüzde 6 oranında artış sağlandı. Bu gelişmelerle birlikte sektörün ilk beş ayını incelersek, yaşanan daralmaya rağmen Türkiye ev tekstili sektörü ilk beş ayı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3’lük bir artışla kapattı diyebiliriz. Sektörün büyüklüğü nedir? Ev tekstili sektörünün ticaret hacmi 2014 yılında 13,5 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Ancak sektör 2015 yılında iç piyasada ve ihracatta yaşanan kayıplarla birlikte 12 milyar dolar ticaret hacmine geriledi. Yaz mevsiminin gelmesiyle ev tekstilinde nasıl bir çeşitlilik yaşanıyor? Sektörde yeni trendler neler? Türkiye’de ev tekstili sektörünün nabzını tutan Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) olarak, her yıl dünyaca ünlü trend tahmin ajansı Nelly Rodi ile ev tekstiline yönelik trendleri açıklıyoruz. Nelly Rodi’nin yakın zamanda açıkladığı ve “Dışsal Sınırlar” olarak belirlediği “2017 İlkbahar-Yaz”, “2017-2018 SonbaharKış” ev tekstili trendleri bu yıl dört ana başlık altında toplanıyor. Bu başlıklardan kısaca bahsetmemiz gerekirse; Lovely Loft (Çatı Katı), Villa Vista (Villa Manzara), Rare Rooftop (Doğa) ve Bizarre Boudoir (Gizemli Oda) olarak belirlenen trendler, sıra dışı detayları klasik dokunuşlarla birleştirmek isteyenlerin, evindeki sınırları tüm normların ve geleneklerin ötesine çekmek isteyenlerin beğenisine sunuluyor. Lovely Loft, baskı ve işleme karışımının içinde ritmik ve canlı desenleri barındırıyor. Villa Vista ise hayvan derisinden ilham alan bejler ve 17 l İSTOÇHayat kahverengilerle detaylandırılmış ahşap ve bitkisel tonları klasik sevenlerle buluşturuyor. Evrensellik ve açık alan arayışındakiler için tasarlanan Rare Rooftop’da şehirli tonlardan, katıksız gri ve bakır yeşili biçimindeki hoş nötr tonların harmanlamasıyla gün yüzüne çıkıyor. Bizarre Boudoir ise adeta İskoçya’nın Estonya’nın veya Polonya’nın ortasında kaybolmuş gizemli bir evde yaşamak isteyenlerin hayallerini süslüyor. Amber, kırmızı, mor, mürekkep, yeşil, mavi ve anason renkleri Bizarre Boudoir’in renk skalasını oluştururken, monogramlar, anahtarlıklar, kenger yaprakları ve ananas & nar ve de egzotik kuşlar, evinde barok tarzını yaşatmak isteyenlerin beğenisine sunuluyor. Ayrıca, yazın gelmesiyle birlikte ürün gruplarında da çeşitlilik oluşuyor. Örneğin, yorgan kullanımı bitiyor. Pike ve pike takımları dönemi başlıyor. Yazlık, bahçe ve balkon mobilyaları için minder, masa örtüsü gibi cıvıl cıvıl ürünler satışa sunuluyor. Deniz mevsimi ile birlikte, plaj havluları kullanımda. Yazlıkların yenilenmesi ve bunun gibi nedenlerle, döşemelik, perdelik satışları hızlanıyor. Yaz mevsimi evliliklerin arttığı dönemdir. Yeni evlerin kullanıma açılması, ev tekstiline canlılık getiriyor. Sektörün son 10 yıldaki gelişimi için neler söylemek istersiniz? Sektörün son on yılda teknoloji ve altyapı olarak çok geliştiğini söylersek yanılmayız. Kapasitesini her gün artırarak inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verdi. Şu an itibarıyla, dünya ev tekstili sektörünün önemli oyuncularından olan Türkiye ev tekstili sektörü, ülkemizin sürdürülebilir rekabet gücüne sahip nadir sektörlerinin başında geliyor. Sektöre yönelik gördüğünüz sorunlar neler? Sizce bu konuda hangi adımlar atılmalı? Aslına bakarsanız pamuk, ev tekstili sektörünün önemli hammadde girdilerinden biri olarak görülüyor. Ancak ülkemizde üretilen pamuk, ihtiyacımızı karşılamıyor. Hızla rekoltenin artırılması ve organik pamuk üretiminin çoğaltılması gerekiyor. Polyester ve pamuk ipliğinde daha fazla Ar-Ge çalışması yapılarak, teknik tekstil ve nano teknolojiye uygun altyapının geliştirilmesi gerekiyor. Tabii her şeyden öte dünya piyasalarında biraz daha canlanmaya ihtiyacımız var. Türkiye ve dünya ekonomisi için neler söylemek istersiniz? Son iki yılda başta yakın coğrafyamız olmak üzere, dünya ekonomisinde olumsuz gelişmeler var. Dünya ekonomisi küçülüyor. AB ülkelerinde dört-beş yıl öncesine göre pozitif gelişmeler var ama yine de yeterli değil. İç piyasa son altı aydır, çok canlı değil. Ama biz, iş yapmak için her türlü imkanı zorluyoruz. Yeni pazarlar buluyor, bulunduğumuz pazarlardan daha fazla pay almaya çalışıyoruz. İSTOÇHayat l 18 İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan uğraş: Avcılık hobi İnsanın dünyaya ayak basmasıyla ortaya çıkan avcılık, başlangıçta insanların karınlarını doyurmasına yönelik bir faaliyet olurken, geçmişte olduğu gibi günümüzde de erkeklerin ilgi duyduğu bir hobi olarak varlığını sürdürüyor. İnsanların avcılığa, insanlık tarihinin bilinen en eski zamanlardan bu yana canlarını korumak, yiyecek ve giyeceklerini sağlamak gibi hayati ihtiyaçlarının temini için başladığını biliyoruz. Antropologlar, önceleri daha çok bitkisel besinleri toplamakla yaşamını sürdüren ilk insanın, alet yapmaya ve kullanmaya başladıktan sonra hayvansal besinlerden de geniş ölçüde faydalanmaya başladığını söylüyor. Bu aletleri yapan ve onları avcılıkta kullanmaya başlayan insanın beslenmesi artık farklılaşmaya başlıyor. İlerleyen çağlar boyunca insanın, besin değeri yüksek hayvanları ele geçirmek için bazı av yöntemlerini de kullanmaya başladığını mağaralara yaptıkları resimlerden anlıyoruz. Ancak, ava doğrudan saldırı yöntemi tehlikeli olmasından ötürü her avda avcılardan birkaçının ölmesi ya da yaralanması mümkündü. Bu nedenlerle gelişen teknik ve aklın da yardımıyla, tuzaklardan yararlanma, hayvan sürülerini uçurumlara sürme, pusu kurma gibi yöntemlerle insan doğa karşısında biraz daha güç kazandı, biraz daha hâkim oldu. İnsanlık ile yaşıt bu uğraşın ortaya çıkması ihtiyaçtan dolayı olup günümüzde ise erkeksi bir hobi olarak varlığını sürdürüyor. Ülkemizde ise avcılık hakkında ilk mevzuat, 1881 yılında ortaya çıktı. Bu zamana kadar av hayvanları yağmur, kar ve güneş gibi tabiatın tükenmez bir armağanı olarak düşünülürdü. Bunların yanı sıra, birçok gelenekler sayesinde av hayvanlarının o günlerde korunması sağlandı. Aslında eski zamanlarda nüfusun azlığı, av araç ve gereçlerinin yaygın olmaması nedeniyle av hayvanlarının avlanması bugünkü kadar kolaylıkla yapılamıyordu. O zamanlarda avcılık; şahin, doğan gibi yırtıcı kuşlarla yapılıyordu. 27 Aralık1297 tarihli Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi, avcılık konusunda bazı kısıtlamalar getirmiş olsa da kapsamlı olmadığı için bu nizamname yararlı olmadı. Birçok noksanlarına rağmen çok önemli hükümleri içeriyordu. Fakat ülke coğrafyasının büyük olması, yeterli denetlemelerin yapılamaması dolayısıyla bu nizamname bir yarar sağlamadı. 19 l İSTOÇHayat Avlanırken nelere dikk at edilmeli? • Kesinlikle dolu tüfek ark adaşa doğrultulmamalı • Takip esnasında tüfeğin emniyeti kapatılmalı, el çabuksa namluda fişek tut ulmamalı • Tüfek kimseye verilmem eli, bilinmeyen tüfek kurcalanmamalı • Av sürerken çevrede ne ler olup bittiğinden kimin nerede olduğundan emin olunmalı, öyle tetiğe basılm alı • Kuş kaldıran köpeğe saç ma atılmamalı • Teçhizat düzenli ve tertip li taşınmalı, bot bağı, av askısı, tüfek askısı gibi taş ıyıcıların sağa sola takılm ası avlanırken sorun çıkartab iliyor • Av bıçağının yanı sıra, mu tlaka çakı taşı ve av bıçağ ının kılıfından emin olunmalı, kılıfsız av bıçağı taşınmam alı • Takip avında asla sigara içilmemeli • Ava mutlaka ilk yardım çantasıyka çıkılmalı • Bilinmeyen yabancı me yve, mantar ve ot yenme meli • Ateş güvenli yakılmalı, söndürdükten sonra tam am en soğutmadan kamp yeri ter k edilmemeli • Tanınmayan biriyle kar şılaşılırsa göz göze gelind iğinde selam verilip, tebesüm ed ilmeli • Asla sarhoş olup ava çık ılmamalı ya da av alanında alkol alınmamalı • Tetiğe basarken ayak yer e sağlam basılmalı, iyi niş an alınılmadıysa ateş edilmem eli • Avdan dönerken tüfeğe doldur boşalt yapılmalı, emniyete alınıp eve dönd üğünde bakımı yapılmalı 1937 yılında 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak nüfusumuzun o dönemde 16 milyon civarında olması ve sürekli artmasına rağmen günün şartlarına uymayan bu kanun da, 65 yıl gibi uzun bir uygulama döneminden sonra yürürlükten kaldırıldı ve yerine 2003 yılında “4915 Sayılı KAK” yürürlüğe girdi. Söz konusu Kanunla, av ve yaban hayvanlarını yaşama ortamlarıyla birlikte korumak, geliştirmek, dünyanın ortak mirası olan ve her geçen gün nesilleri tehlike altına giren av ve yaban kaynaklarını sürdürülebilir kılmak, onları gelecek kuşaklara aktarmak hedefleniyor. Ancak bir diğer hedef de, avcılığın sürdürülebilirliğini çağdaş bir sistem içinde yürütmek. Ülkemizde 18 yaşını doldurmuş silah taşıma ehliyetine sahip av ve yaban hayatı ile ilgili teorik eğitim alarak sınavda başarılı olan vatandaşlara, avcılık belgesi ve avlanma izin kartı alma şartıyla yasal av yapma yetkisi veriliyor. Avcılığın beş basamağı var Farklı yaş gruplarına sahip avcıların sergiledikleri davranış biçimleri, genellikle değişiklik gösteriyor. Avcının zaman içinde giderek incelik ve tecrübe kazanması, onun daha zor avların peşine düşmesine sebep oluyor. ABD Wisconsin Üniversitesi Profesörleri’nden Robert Jackson ve Robert Norton tarafından 1970’li yılların sonlarında 1000’in üzerinde avcı ile görüşme gerçekleştirdikten sonra bir çalışma yaptı. Söz konusu çalışmanın sonuçlarına göre, avcıların avla ilgili davranış gelişimleri, beş ayrı basamakta gruplanıyor. Bunlar: Öğrenme basamağı, sınırlara ulaşma basamağı, trofe basamağı, metot basamağı, sportmenlik basamağı. “Öğrenme Basamağı”nın geçilmesi için gerekecek maksimum süre, formal eğitim almak koşulu ile en fazla iki yıl. “Sınırlara Ulaşma Basamağı” için de aynı sürenin geçmesi uygun olabilir. Avcının, “Trafe Basamağı ve Metot Basamağı”nın gereklerini uygulayabilmesi için toplam altı yıl gibi bir süreye ihtiyacı olduğunu var sayarsak, 10 yıllık bir avcı “Sportmenlik Basamağı”nın sınırlarına ulaşmış oluyor. İSTOÇHayat l 20 Derya Çeyiz Sahibi Hamit Şahin: “İşimizi severek yapıyoruz” Toptan tekstil ve mefruşat satışı yapmak üzere Derya Çeyiz’i 2005 yılında İSTOÇ’ta faaliyete geçirdiklerini söyleyen Hamit Şahin, “Üç deneyimli satış elemanı arkadaşımızla başladığımız bu yola 23 kişi olarak devam ediyoruz. İşimizi gerçekten severek yapıyoruz. Belki de başarımızın yegane sebebi de bu” şeklinde konuşuyor. üye tanıtımı Derya Çeyiz olarak ev tekstili ve çeyizlik ürün alanında sürekli araştırma yaptıklarını söyleyen Firma Sahibi Hamit Şahin, “Söz konusu alanlarda yeni olan ne varsa takip etmeye ve bunları müşterilerimiz için kullanılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız işin tahmin edilenin üzerinde zor bir iş olduğunu çok iyi biliyoruz. Birçok farklı firmanın birçok ürününü, zor da olsa değerli müşterilerimiz için bir araya getiriyoruz” diyor. Eksik kalan yönleri için bahaneler aramaktansa, bu sorunların nasıl çözüleceği üzerine yoğunlaştıklarını dile getiren Derya Çeyiz Sahibi Hamit Şahin ile firmlarının yanı sıra, Türkiye ekonomisi üzerine konuştuk. Kısaca kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınz? 1964 yılında Malatya Hekimhan’da doğdum. İlköğrenimimi Malatya’da tamamladım. 1976 yılında ticaret yapmak için İstanbul’a geldim. Seyyar satıcılıkla başlayan ticaret hayatım pazarcılık yaparak devam etti. 2005 yılında ise Derya Çeyiz adıyla İSTOÇ’ta toptan tekstil ve mefruşat satışına başladım. Üç deneyimli satış elemanı arkadaşımızla başladığımız bu yola 23 kişi olarak devam ediyoruz. İşimizi gerçekten severek yapıyoruz. Belki de başarımızın yegane sebebi de bu. Çünkü biliyoruz ki ancak bir işi sevdiğiniz zaman o alanda kendinizi geliştirir ve başarılı olmak için çalışırsınız. Derya Çeyiz ekibine dahil olan herkes de işini severek yapıyor ve kendi alanlarında gelişebilmek için çaba harcıyor. Ev tekstili ve çeyizlik ürün alanında sürekli araştırma yapıyoruz. Bu alanlarda yeni olan ne varsa takip etmeye ve bunları müşterilerimiz için kullanılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız işin tahmin edilenin üzerinde zor bir iş olduğunu çok iyi biliyoruz. Birçok farklı firmanın birçok ürününü, zor da olsa değerli müşterilerimiz için bir araya getiriyoruz. Ancak eksik kalan yönlerimiz için bahaneler aramaktansa, bu sorunların nasıl çözüleceği üzerine yoğunlaşıyoruz. Bu yüzden de, işlerimizi yürütürken “bahane” yerine “çözüm” üretiyoruz. Hizmet verdiğimiz sektörün ve çalışma şartlarımızın zorluklarını biliyor ve başarılı olmak için belli programlar çerçevesinde disiplinli bir şekilde çalışılması gerektiğine inanıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın da bu düzene uyum sağlamasına özen gösteriyoruz. Sektörünüzün son yıllarda gösterdiği gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Tekstil sektörünün geçmişten günümüze, hem üretim hem de ihracat açısından büyük potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyeli hedef pazarlar ve yenilikçi ürünlerle ileriye götürmek mümkün. Komşu ülkelerimizde cereyan eden olaylardan dolayı bir nebze sektörümüz sıkıntı yaşıyor. Bu sorunların azalması veya bitmesi durumunda aynı potansiyeli yakalayacağımıza inancımız tam. Hamit Şahin Derya Çeyiz İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? 2000 yılında yıldızı parlayan İstanbul Toptancılar Çarşısı yeni faaliyete geçen iş merkezleriyle büyümeye devam ediyor. Bundan sonraki yıllarda da aynı istikrarla hizmetine devam etmesini temenni ediyoruz. Türkiye ekonomisi hakkındaki görüşleriniz neler? Türkiye ekonomisi 2000’li yıllarda büyüme trendine girdi. Bugün de tüm global olaylara rağmen büyümeye devam ediyor. Ekonomimizdeki artı ve eksilere bakarak, artıları artırıp eksileri azaltarak daha iyi bir ekonomiye sahip olacağımıza inanıyoruz. 21 l İSTOÇHayat üye tanıtımı Mahir Havlu Sahibi Özkan Sayın: “İSTOÇ’ta olmaktan dolayı çok memnunum” Mahir Havlu olarak 1998 yılından bu yana İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde faaliyet gösterdiklerini dile getiren Özkan Sayın, “İSTOÇ’a gelmekten dolayı çok memnunum. Her dükkânın önüne araba, kamyon yanaşıyor ve park yeri var. Ürünlerimiz dükkânımızın önüne geliyor böylece rahatça çalışıyoruz” diye konuşuyor. Ticari hayatına 1989 yılında Mahmutpaşa’da havlu satışı yaparak başlayan Mahir Havlu, bugün havlunun yanı sıra; banyo paspasları, yolluklar, kilim grupları ve ev tekstili ürünlerinin de satışını gerçekleştiriyor. Türkiye’de havlu ve tekstil sektörünün kâr marjlarının çok düşük olduğuna değinen Özkan Sayın, “Havluyu yapan da satan da sürümden kazanıyor. Çok üretim yapıldığı için rekabette fazla oluyor. Tüketici havlunun kalitesine bakmıyor, fiyatına bakıyor. Bu yüzden imalatçılar da düşük kalite iplik kullanıp ürünü ucuza mal ediyor” diyor. Mahir Havlu Sahibi Özkan Sayın ile firmalarının yanı sıra, İSTOÇ ve faaliyet gösterdikleri sektör hakkında konuştuk. Kısaca kendiniz ve firmanız hakkında bilgi verir misiniz? 1959 yılında Denizli Çivril’de doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Denizli’de okudum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun oldum. Evliyim iki çocuğum var. Mahir Havlu’nun doğuşu da benim ilk işe başladığım yerde yani yakın aile dostumuzun yanında çalıştığım havlucu dükkânında başladı. 1989 yılında Mahmutpaşa’da havluculuğa başladım. İki yıl yakın aile dostumuzun yanında çalıştım. 1991 yılında ise kendi adıma dükkân açtım. 10 metrekare civarında küçücük dükkânda Denizli’den ve Buldan’dan havluları getirip satıyordum. İşlerim iyi gidiyordu. Ancak havlular kaba olduğundan çok yer kaplıyordu bu nedenle küçük dükkân bana yetmiyordu. 1998 yılında geldiğim İSTOÇ’u çok beğendim. Her dükkânın önüne araba, kamyon yanaşıyor ve park yeri var. “Oh be, işte bu!” dedim. Hemen bir dükkân kiraladım. Mahmutpaşa’da hanlara malları içeri ve dışarı çıkarırken, hamallara taşıtmak zorundaydık. İSTOÇ’ta bu zaruretten kurtulduk. Mahmutpaşa’da bir haftalık ödediğim hamal parasına İSTOÇ’ta bir aylık dükkan kirasını ödüyordum. İSTOÇ’a gelmekten dolayı çok memnunum. Burada işlerimizi genişlettik, ürün yelpazemiz çoğaldı. Artık sadece havlu satmıyoruz. Firmamızda havlunun yanı sıra; banyo paspasları, yolluklar, kilim grupları ve ev tekstili ile aklınıza gelen her şey var. Özdilek havlularının İSTOÇ’taki tek yetkili satıcısı da Mahir Havlu. Sektörünüzün bugünkü durumu hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye’de havlu ve tekstil sektörünün kâr marjları çok düşük. Havluyu yapan da satan da sürümden kazanıyor. Çok üretim yapıldığı için rekabette fazla oluyor. Tüketici havlunun kalitesine bakmıyor, fiyatına bakıyor. Bu yüzden imalatçılar da düşük kalite iplik kullanıp ürünü ucuza mal ediyor. Böylece havlunun fiyatı bir liraya kadar düşüyor. Normal şartlarda kullanılabilecek kaliteli havlunun en iyisinin fiyatı ise 10 lira. Bu fiyata alınan bir havlu en az on yıl kullanılıyor sonra da paspas yapılıyor. Özkan Sayın Mahir Havlu İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? İSTOÇ Ticaret Merkezi, gayet başarılı bir şekilde yönetiliyor. Ancak İSTOÇ’ta araç trafiği her geçen gün yoğunlaşıyor. Katlı otopark yapılarak söz konusu trafiğin önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Merkezde direklere reklam amaçlı tabelalar asılmasıyla İSTOÇ’ta yön tabelamız kalmadı. Müşterilerimiz dükkânları bulmakta zorluk çekiyor. Bu duruma çare olarak benim önerim: Dijital tabelaları, adaların başlarına duvardaki numaraların olduğu yere monte edilebilir ve tabelaya sırayla herkesin adı yazılabilir. Dijital tabela olduğundan taşınan veya yeni gelenler kolaylıkla eklenebilir veya çıkarılabilir. Böylelikle sitemiz, daha çağdaş daha modern bir görünüme sahip olur diye düşünüyorum. Türkiye ekonomisi hakkındaki düşünceleriniz neler? Türkiye ekonomisinin durumunu dünya ile kıyasladığımızda iyi olduğunu söyleyebiliriz. Tabii temennimiz daha iyi olması. Çok çalışıp herkes görevini en iyi şekilde yaparsa daha güzel günler görürüz. İSTOÇHayat l 22 Yaban Av Malzemeleri Sahibi Erkan Ateş: “İSTOÇ, İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden biri” üye tanıtımı İSTOÇ’un ticaret anlayışını ayakta tuttuğunu ve içinde insanların tüm ihtiyaçlarını barındırdığını aktaran Erkan Ateş, “Merkezimiz İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden biri konumunda bulunuyor. Ürün bulma anlamında kurulan ada sistemiyle tüketicilerine rahat bir alışveriş yapma imkanı sağlıyor” diye konuşuyor. Avcı ve doğa dostu bir kuruluş olarak 2007 yılından bu yana İSTOÇ’ta faaliyet gösteren Yaban Av Malzemeleri, dünyada kendini ispatlayan birçok markayı bünyesinde barındırıyor. Firma olarak ikinci el av tüfeği piyasasına gösterdikleri özenle liderliği elinde bulundurduklarını aktaran Yaban Av Malzemeleri Sahibi Erkan Ateş, “Bu sayede Türkiye’de birçok avcı tarafından takdir ediliyoruz. İSTOÇ’taki mağazamızdan müşterilerimiz alışverişlerini yapabildikleri gibi www. yabanavmalzemeleri.com adresli e-ticaret sitemizden de siparişlerini kolayca ve güvenilir bir şekilde verebiliyorlar. Ayrıca Türkiye’nin her noktasına kargo ile gönderim yapabiliyoruz” diyor. Firmanız hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Yaban Av Malzemeleri olarak 2007 yılından bu yana İSTOÇ toptancılar çarşısında, güvenilir bir şekilde müşterilerimize hizmet veriyoruz. Ağırlıklı olarak kara avında kendini ispatlayan firmamız, balıkçılık ve outdoor sektöründe de iddiasını ortaya koyuyor. Avcı ve doğa dostu bir kuruluş olan Yaban Av Malzemeleri, dünyada kendini ispatlayan birçok markayı bünyesinde barındırıyor. Firma olarak ikinci el av tüfeği piyasasına özellikle özenle gösteriyor ve liderliği elimizde bulunduruyoruz. Bu sayede Türkiye’de birçok avcı tarafından takdir ediliyoruz. İSTOÇ’taki mağazamızdan müşterilerimiz alışverişlerini yapabildikleri gibi www.yabanavmalzemeleri. com adresli e-ticaret sitemizden de siparişlerini kolayca ve güvenilir bir şekilde verebiliyorlar. Ayrıca Türkiye’nin her noktasına kargo ile gönderim yapabiliyoruz. Sektörünüzün son dönemdeki durumunu değerlendirir misiniz? Av ve balıkçılık sektöründeki gelişim her geçen gün artıyor. Bu sektörden ve bu işe gönül veren dostlarımızdan oldukça memnunuz. Her yıl düzenlenen Avcılık Fuarı, bu sektörü ayakta tutuyor ve avcı dostlarını bilgilendirme konusunda çalışmalar yapıyor. Avcılığı, doğayla baş başa kalmak, stres atarak sıfırlanmak ve kötü alışkanlıklardan uzak durmak adına yapılabilecek en yararlı spor dallarından biri olarak görüyoruz. Bu nedenle sektördeki yenilikleri de yakından takip ediyoruz. İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili görüşleriniz neler? İSTOÇ, ticaret anlayışını ayakta tutan, içinde insanların tüm ihtiyaçlarını barındıran ve konumu ile rahatlıkla ulaşılabilecek İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden biri. Ürün bulma anlamında kurulan ada sistemi ile birlikte içinde güvenle ve rahatlıkla gezebileceğiniz büyük bir yapıya sahip olan ticaret merkezimizden, toptan Erkan Ateş Yaban Av Malzemeleri olduğu gibi perakende olarak da tüm halkımız faydalanabiliyor. Türkiye ekonomisi hakkındaki genel görüşlerinizi paylaşır mısınız? Türkiye ekonomisi birçok kişi tarafından olumsuz olarak eleştirilse de biz Yaban Av ailesi olarak bulunduğumuz bu dönemin geçeceğini ümit ediyoruz. Piyasada genel bir durgunluk olduğu aşikar gibi gözükse de insanlar daha önceki dönemlere nazaran ekonomik açıdan istediklerine ulaşabiliyor ve her türlü sağlık yardımından faydalanabiliyor. Hep birlikte Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmalı ve daha iyi noktalara gelebilmek adına çalışmalıyız. Unutmayalım ki yaşadığımız bu topraklar ancak ekonomisi güçlü olduğu zaman daha mutlu ve yaşanılabilir hale gelecek. 23 l İSTOÇHayat üye tanıtımı Özkurt Av Market Sahibi Özcan Özkurt: “Avcılığa olan merak gün geçtikçe artıyor” Teknolojinin gelişmesinin, insanların deşarj olma ihtiyacının artmasının, av malzemelerinin çeşitlenmesi ve bu çeşitliliğin avcılığı, hem konforlu hem de daha zevkli hale getirmesinin avcılığa olan merakı artırdığını söyleyen Özcan Özkurt, “Tüm bu ve bunun gibi durumlar sektörün gelişmesini sağladı. Her geçen gün bu artışın devam edeceğine de inanıyorum” diyor. 1997 yılından bu yana İSTOÇ’ta faaliyet gösterdiklerini belirten Özkurt Av Market Sahibi Özcan Özkurt, “Kaliteden ve müşteri memnuniyetinden ödün vermeden yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz. Ürün yelpazemiz oldukça geniş olup genel olarak ürünlerimizi yurtdışından ithal ediyoruz. Firmamızda bulunan ürünleri öncelikle kendimiz deniyor sonra müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz” diyor. Hem toptan hem de perakende satış yapılan İSTOÇ Ticaret Merkezi’nin, kendi içine sığamaz bir duruma geldiğini aktaran Özkurt, merkezde çok sayıda farklı sektörü ve binlerce ürünü bulmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Özcan Özkurt ile firma faaliyetlerinin yanı sıra, İSTOÇ Ticaret Merkezi hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kısaca kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz? Av ve doğa tutkunu biri olarak 1965 yılından bu yana sektörün içinde yer alıyorum. Av ve doğa ruhuma hitap ediyor. Doğada kendimi buluyor ve dinliyorum. Bu nedenle işim, ticaretten çok kendi hobimi icra ettiğim bir alan. Firma olarak, 51 yıldır zevkle işimizin başında bulunuyor, kaliteden ve müşteri memnuniyetinden ödün vermeden yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz.1997 yılından bu yana İSTOÇ’ta faaliyet gösteriyoruz. Söz konusu yıllarda Bağcılar’da av sektöründe faaliyet gösteren firmalar yokken bugün 38 meslektaşım olduğunu söyleyebilirim. Bu da bize sektörümüzün büyük ölçüde gelişme kaydettiğini gösteriyor. Ürün yelpazemiz oldukça geniş olup genel olarak ürünlerimizi yurt dışından ithal ediyopruz. Firmamızda bulunan ürünleri öncelikle kendimiz deniyor sonra müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz. Sektörünüzün son dönemde geldiği nokta hakkında bilgi verir misiniz? Avcılığa hobi olarak ilgi duyanların sayısında bir artış var. Bu artışla birlikte sektörün gelişme grafiğide yükseliyor. Geçmiş yıllarda Türkiye’de bir firma fişek üretiyordu. Bugün yedi fabrikada fişek üretimi yapılıyor. Yine fabrika sayısıyla eşdeğer olarak eskiden 5 milyon fişek üretilirken, şu anda 160 milyon fişek üretimi yapılabiliyor. Hatta bunların yanı sıra,150 milyon fişek daha üretebilme kapasitesine sahip durumdayız. Teknolojinin gelişmesi, insanların deşarj olma ihtiyacının artması, av malzemelerinin çeşitlenmesi ve bu çeşitliliğin avcılığı, hem konforlu hem de daha zevkli hale getirmesi avcılığa olan merakı artırdı. Tüm bu ve bunun gibi durumlar sektörün gelişmesini sağladı. Her geçen gün bu artışın devam edeceğine de inanıyorum. Ancak bu gelişmenin ışığında en önemli şeyin bilinçli avlanmak olduğunun altını özellikle çizmek isterim. Özcan Özkurt Özkurt Av Market İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Hem toptan hem de perakende satış yapılan İSTOÇ Ticaret Merkezi, kendi içine sığamaz bir duruma geldi. Merkezde çok sayıda farklı sektörü ve binlerce ürünü bulmak mümkün. Ürün yelpazesi tüm dünyaya hitap edecek kadar geniş. Kısacası, İSTOÇ’ta ne ararsan var. Türkiye ekonomisi hakkındaki düşünceleriniz neler? Türkiye ekonomisi, geçmiş yıllara oranla şimdi daha iyi durumda bulunuyor. Ancak bazı sektörlerde kârlılık oranı artarken, bazı sektörlerde artış yaşanmadı. Özkurt Av Malzemeleri olarak kaliteden ödün vermediğimizden ve ürünlerimizin çoğunun yurt dışından ithal olmasından dolayı piyasaların en ufak hareketinden ekonomik anlamda hemen etkileniyoruz. Rekabet ortamının olması da kalite arayışımızı perçinliyor. Kaliteli ürün arayışımızın bizi yurtdışına yönlendirmesinden dolayı piyasalardaki hareketlilik devam ettikçe biz de bu hareketlilikten etkilenmeye devam edeceğiz. Ayrıca doların yükselmesi de sektördeki canlılığı olumsuz anlamda etkiliyor. İSTOÇHayat l 24 Yatırımı “markaya” yaptı başarı öyküsü 2003 yılında, 80 ülkede Schafer’ın isim hakkını satın alarak Türkiye’yi merkez operasyon yaptıklarını söyleyen Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan, “Öncelikle ürünlerimizi bayilere doğrudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi yatırım yaptık. Dizi ve TV programlarına sponsor olarak geniş kitlelere ulaştık. Sektörde reklama en çok yatırım yapan firmalardan biri olmanın faydalarını fazlasıyla gördük” diyor. Aslan Ticaret’in 36 yıllık sektör birikimiyle 2003 yılında kurulan Schafer, marka yolculuğuna 10 ürün çeşidiyle başladı. Bugün beş ayrı ana kategoride yüzlerce çeşit ürünle hizmet vermeye devam eden marka, 30 olan mağaza sayısını 2020 yılında 200’e çıkarmayı hedefliyor. Yaptığı cesur ve yenilikçi girişimlerle dış pazarların Schafer için çok önemli bir gelişim noktası olduğunu söyleyen Tuncay Aslan, markanın hızlı büyüme potansiyeli, kalite düzeyi, pazarlama stratejisi gibi özelliklerini “ülkenin beğenisine ve kullanışına uygun ürünler geliştirebilme” gücüyle bir araya getirerek dünya markası olma hedefinde emin adımlarla ilerlediklerine dile getirdi. Schafer Sahibi Tuncay Aslan başarı öyküsünü İSTOÇ Hayat’a anlattı. Ticari hayatınıza, Aslan Ticaret’le başladınız. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız? Ticari hayatıma, 1980 yılında kurduğum mutfak gereçleri satışı yapan Aslan Ticaret’le başladım. Firmamız zamanla büyüme göstererek büyük markaların önce şehir, sonra bölge ve en sonunda da Türkiye distribütörlüğünü üstlendi. 20’ye yakın markanın Türkiye dağıtım operasyonu yıllar boyunca Aslan Ticaret tarafından başarıyla yürütüldü. O dönemler arzın düşük, talebin fazla, doğal olarak da kârlılığın yüksek olduğu yıllardı. Satış konusunda önemli rakamlara ulaşmayı başaran firmamız bu alanda önemli bir şirket oldu. 25 l İSTOÇHayat Peki Schafer’ın hikâyesi nasıl başladı? 2003 yılında sadece çelik grubunda faaliyet gösteren Schafer’ın Türkiye hakları tarafımızca satın alındı. O dönem Schafer sadece çelik grubunda bulunuyordu. Ülkemizde çatal-bıçak grubu genelde yemek takımı ile birlikte satılıyordu. Biz satış oranımızı yükseltmek için ürün gamını genişlettik ve sofra ürünlerinin tamamını Schafer ürünleri arasına ekledik. Bunun sonucunda Türkiye’de çok iyi satış rakamlarına ulaştık. Bu durum zamanla öyle bir hale geldi ki biz Türkiye’de, Schafer’ın toplam iş hacmini yakaladık. 2003 yılında, 80 ülkede Schafer’ın isim hakkını satın aldık. Böylece Schafer’ın merkez operasyonu Türkiye oldu. Şu anda 30 mağazamız var. 2020 yılında bu sayıyı 200’e çıkarmayı hedefliyoruz. İsim haklarını aldıktan sonra hangi yatırımları yaptınız? Öncelikle ürünlerimizi bayilere doğrudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi yatırım yaptık. Dizi ve TV programlarına sponsor olarak geniş kitlelere ulaştık. Sektörde reklama en çok yatırım yapan firmalardan biri olmanın faydalarını ihracatta fazlasıyla gördük. Schafer ürün gruplarının yüzde 80’e yakını Türkiye’de üretiliyor. Bunun dışındakiler ürünün muhteviyatına göre en uygun ülkelerden tedarik ediliyor. Ürünlerimizin tamamı Türk, Alman, İngiliz ve Fransız tasarımcılar tarafından tasarlanıyor. Schafer’ın başarısı sadece şahsımla ilgili değil; eşim, çocuklarım, çalışma arkadaşlarım, bayilerim ve tedarikçilerimin de bu başarıda çok büyük payı var. Bu sebepten dolayı herkese çok teşekkür ederim. Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan Ürünlerinizin hepsi Türkiye’de mi üretiliyor? Schafer ürün gruplarının yüzde 80’e yakını Türkiye’de üretiliyor. Bunun dışındakiler ürünün muhteviyatına göre en uygun ülkelerden tedarik ediliyor. Ürünlerimizin tamamı Türk, Alman, İngiliz ve Fransız tasarımcılar tarafından tasarlanıyor. Hayallerinizin neresindesiniz? Bugün gelmek istediğiniz nokta neresi? Yaptığı cesur ve yenilikçi girişimlerle dış pazarlar Schafer için çok önemli bir gelişim noktası. Markanın hızlı büyüme potansiyeli, kalite düzeyi, pazarlama stratejisi gibi özelliklerini “ülkenin beğenisine ve kullanışına uygun ürünler geliştirebilme” gücüyle bir araya getirerek dünya markası olma hedefinde emin adımlarla ilerliyoruz. Schafer’ı Türkiye’de belirli bir konuma getirdik. Hedefim; markayı dünya pazarında da belirli bir noktaya getirmek Firmanızı başarıya götüren unsurlar neler oldu? Açıklar mısınız? Başarımın sırrını çok çalışmaya bağlıyorum. Biz firma olarak işimizi çok severek yapıyoruz. Yaklaşık 46 yıllık meslek, 36 yıllık ticari hayatımda işime hiç geç kalmadım. İyi bir ekibe sahibiz. Sektörde reklama en çok yatırım yapan firmalardan birisi olmanın faydalarını çok fazla gördük. Ancak çok eksiklerimiz var. Kendimizi çok başarılı görmüyoruz. Daha başarılı olmak için daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Schafer’ın başarısı sadece şahsımla ilgili değil, eşim, çocuklarım, çalışma arkadaşlarım, bayilerim ve tedarikçilerimin de bu başarıda çok büyük payı var. Bu sebepten ötürü herkese çok teşekkür ederim. İSTOÇHayat l 26 davetliyseniz, özel bir yemek varsa öğle yemeklerinizi daha hafif geçirmelisiniz. Böylece hem gün içindeki kalori alımınızı dengelemiş olursunuz hem de varsa sindirim şikayetlerinizi (reflü, gastrit, gaz, şişkinlik) azaltırsınız. iş yaşamı Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlayın! Çalışma hayatı, günlük yaşantımızın çok büyük bir bölümünü kaplıyor ve beslenmemizin çoğu evimizin dışında gerçekleşiyor. Kahvaltı ve öğle yemeğinin dışarıda yenildiğini düşünürsek beslenmenin neredeyse 3’te 2’si ev dışında geçiyor. Liv Hospital Diyet ve Beslenme Uzmanı Serap Güzel, çalışanların doğru, kaliteli ve yeterli beslenmesi için dikkat etmeleri gereken noktalar anlattı. de artırıyor. Buna stres faktörünü de eklersek zamanla hem bedensel hem zihinsel sağlık problemleri görülebiliyor. Bu nedenle beslenmeniz ne kadar sağlıklı olursa çalışma hayatının olumsuz etkilerini bir nebze de olsa azaltabiliriz. Bunun için fastfood tarzı ve kızartılmış, hamurlu yiyeceklerden kaçınmak gerekiyor. Daha çok ızgara tarzında, sebze ve salataya ağırlık verdiğiniz menüler tercih edilmelidir. İş hayatında başarılı beslenmenin püf noktaları • Beyaz ekmek yerine lifli ekmek (çavdar, tam buğday, kepekli gibi) tüketmek, daha az tuz kullanmak ve yemekte gazlı asitli içecekler tüketimi yerine su, soda veya ayran içmek sağlığınızı uzun dönemde etkileyecek önemli alışkanlıklardır. • Ülkemizde özellikle kahvaltı çoğu zaman atlanan veya hızla atıştırılan yiyeceklerden oluşuyor. Kahvaltı güne iyi başlamamızı sağlayan, metabolizmamızı çalıştıran ve şişmanlamaktan koruyan en önemli öğün. Bu yüzden mutlaka protein, lifli karbonhidrat ve mümkünse vitamin mineral alacağınız sağlıklı bir kahvaltı olmalı. Poğaça, açma, simit ve çaydan oluşan bir kahvaltı yeterli olmuyor. Peynirle yapılan bir sandviç ve yanına bir meyve almak daha dengeli bir kahvaltı seçeneği oluşturuyor. • İş yeri yemekhanesi veya restoranda yenilen öğle yemekleri de doğru seçimlerden oluşmalıdır. Günümüzde çalışma hayatı, genelde masa başında, kişilerin hareketini azaltan, ulaşımda ise daha çok araç kullanılan ve yürüyüşün az olduğu inaktif bir hale dönüştü. Çalışanların aktivitelerinin azalması kilo problemlerini • Gün içinde sağlıksız atıştırmaları önlemek ve yerine daha sağlıklı olanları seçmek yine beslenme kalitenizi etkileyecek önemli adımlardır. Günlük vitamin mineral ihtiyacınızı tamamlamak için üç-dört porsiyon meyve tüketmek gerekiyor. Çalışırken yanınıza taze ve kuru meyve, küçük hazırlanmış sandviçler, taze ceviz, badem ve fındık almak gofret, kraker ve bisküvi gibi sadece yağ, şeker ve undan oluşan yiyecekler yerine çok daha sağlıklı ve doyurucudur. • Öğle ve akşam ana öğünlerdeki enerjiyi (kaloriyi) dengelemek yine sağlığınızı ve ideal kilonuzu koruyacak bir yöntemdir. Eğer akşam yemeği için bir yere Yaşam kalitenizi yükseltecek olan beslenme tüyolarını 20 başlık altında topladık 1) Yağı hayatınızda tamamen çıkarmayın Günlük beslenme düzeninde yetişkin bir kişinin aldığı enerjinin yaklaşık yüzde 30’unun yağdan karşılanması gerekiyor. Tamamen yağsız beslenmek, vücutta yağ dokularının yakılmasına engel olur bu nedenle beslenmeden yağı tamamen çıkartarak fazla kilolardan tamamen kurtulmak mümkün olmayacaktır. Sağlıklı yağlar olan zeytinyağı, fındık yağı ve balık yağı gibi yağlara belirli miktarlarda sofrada yer vermek gerekiyor. 2) Sofrada yenilik yapın, avokadoya yer açın Avokado, beslenmede meyve yerine geçmeyen ve yağ yerine kabul edilen tek meyvedir. Yüksek oranda içerdiği tekli doymamış yağ asitleri sayesinde, vücut yağlarının yanmasını kolaylaştırır. Özellikle de bel bölgesinde bulunan yağlar üzerinde etkili olduğu bilimsel araştırmalarca kanıtlandı. 3) Bazı yağlar metabolizmayı hızlandırır Beslenmeye bazı yağların dahil edilmesi daha fit olmaya yardımcı olur. Balık ve kuruyemişlerde ayrıca bazı tohumlarda bulunan çoklu doymamış yağ asitlerinin (PUFA) düzenli olarak alınmasının, metabolizmayı daha hızlı çalıştırdığı Almanya’da yapılan bir bilimsel araştırma ile kanıtlandı. 4) Kakao ve az miktarda çikolata ömrü uzatır 2011 yılında yapılan bilimsel bir araştırmada, obez ve diyabetik farelere verilen kakaonun toplam yaşam sürelerini 27 l İSTOÇHayat uzattığı ve kalp ile ilgili problemlere kakao tüketen farelerde daha az rastlandığı belirlendi. 5) Süt ürünleri zayıflamaya yardımcıdır Kalsiyum mineralinin yetersiz alımının, vücutta yağ depolanmasının tetiklenmesine sebep olduğu biliniyor. Süt ve süt ürünlerini yetersiz tüketen kişilerin iştahlarını kontrol etmeleri de daha zordur. Günlük beslenmeye iki su bardağı kadar süt veya yoğurt eklemek yaşam kalitesine olumlu katkı sağlayacak. 6) Diyet süreci mola vererek uzatılmamalı Florida Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, diyet sürecine ara veren veya diyet sürecini uzatan kişilerin, diyeti belirlenen zamanda tamamlayan kişilere göre kilo koruma konusunda daha başarısız olduklarını ortaya koymuştur. 7) Kilo vermek için egzersiz tek başına yeterli değil Uzun dönemli birçok araştırma, spor yapmanın zayıflamak için tek başına yeterli olmadığını gösteriyor. Bu araştırma sonuçlarına göre, sporun zayıflama üzerindeki direkt etkisinin yüzde 3 olduğu kanıtlandı. 8) Ev işlerinden ve kişisel temizlikten kaçmayın Balık etliler ile zayıf kişiler arasındaki bir farkın da rutin işlerin düzenli yapılıp yapılmaması olduğu biliniyor. Ev işleri ve kişisel temizlik yapılırken günlük 350 kalorinin yakılması mümkündür. 9) Kilo sadece kardiyo egzersizler ile korunamayabilir Kiloyu sabit tutmak için kardiyo yapmak yeterli olmayabilir. Uzun süreli kardiyo egzersizler daha hızlı kalori yakılmasını sağlasa da vücudun kendini dengede tutma isteği yakılan kalorinin karşılanması adına iştahı fazlaca açabilir. İştahın kontrolünü kaybetmemek için kardiyo seanslarını tadında bırakmak ve egzersiz programının sonuna esneme, germe ve hafif ağırlık çalışmaları eklemek kilonun korunmasına yardımcı olacaktır. 10) İçten kahkahalar gerçekten zayıflatır Günde bir saat içten atılan kahkaha, yarım saat yapılan orta düzeyde egzersiz kadar kalori yaktırıyor. Aynı zamanda salgılanan mutluluk hormonu da zayıflamaya yardımcı oluyor. 11) Şeker isteği yoğun düşünme durumundan kaynaklanabilir Yoğunluğu yüksek olan ofis çalışanlarının daha fazla tatlı isteği duyduğu biliniyor. Bunun sebebi beynin temel yakıtının glikoz olmasıdır. Fakat şekerli yiyeceklerin rutin tüketimi vücutta yağlanmaya sebep olur. Bilgisayar başında bir anda ortaya çıkan tatlı isteğini çiğ sebze, meyve ve süt ile yani bol lif ve bol kalsiyumla gidermek ofis çalışanlarının şeker kriziyle olan savaşında en büyük destekçisi olacak. 12) Koyu renk üzüm, yağ yakar İçerdiği resveratrol isimli antioksidanı, kilo almayı kolaylaştıran insülin direncinin oluşma riskini azaltır ve egzersize dayanıklılığı artırır. 13) Şekerden vazgeçemeyenler bal tüketmeli Beyaz şekerden vazgeçemeyenler için bal en faydalı alternatif olarak tercih edebilir. Bazı bilimsel çalışmalarda; şeker yerine bal tüketildiğinde, bal tüketenlerin yağ depolanmasının daha az miktarda olduğu saptandı. Balın şekere göre diğer avantajları antiseptik ve antiviral oluşudur. 14) Uyku sürenize dikkat edin Günde beş saatten az uyumak zaman kazandırabilir ancak aynı zamanda günde fazladan 300 kalori yiyecek alımına da sebep olmaktadır. Günde sekiz saat uyuyanların günde beş saat uyuyanlara göre yüzde 56 oranında daha fazla yağ kaybettikleri yapılan araştırmalar sonucunda kanıtlandı. 15) Chop-sticks kullanın Japonların zayıf olmalarının bir sırrı da chop-sticks kullanmalarıdır. Yemek yeme süresini uzatan ve yavaş yemeye imkan tanıyan chop-sticksler sayesinde daha az besinle doyulup, daha uzun süre tok kalınıyor. 16) Her öğünde protein tüketilmeli Proteinli yiyeceklerin sindirim süresi, diğer besinlere göre daha uzun olduğundan ötürü termik etki adı verilen enerji harcamasını arttırırlar. Her öğünde süt ürünleri veya et ürünleri gibi bir proteine az miktarda da olsa yer vermek fit kalmaya yardımcı oluyor. 17) Temiz hava şart Kirli havanın insan sağlığına olan olumsuz etkisi sadece akciğerler üzerine değildir. Yapılan bilimsel araştırmalarda, kirli havanın gizli şekere (insülin direnci) yol açabileceği ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda vücut yeterli kalitede oksijen alamadığından ötürü yağ yakımı yavaşlıyor. 18) Etli, yoğurtlu, yumurtalı çorbalar sofralara İçeriğinde et, tavuk, balık, süt, yoğurt, yumurta gibi protein kaynaklarını bulunduran çorbaların diğer çorbalara göre daha uzun süre tok tuttuğu ve günlük kalori alımını azalttığı yapılan araştırmalar ile ispatlanmıştır. 19) Yulaf bir mucizedir Kan şekerini kontrollü yükseltmesi, kan kolesterol seviyelerini düşürmesi, özellikle kolon kanseri olmak üzere bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltması dışında, yulaf içerdiği lifler sayesinde hem zayıflama hem de kilo koruma döneminde el altında bulunması gereken başlıca besinlerden biridir. 20) Selülite ananasla savaş açın İçerdiği bromalin pigmenti sayesinde düzenli tüketildiğinde selülitlerde etkili bir azalmaya yardımcı olduğu bilimsel çalışmalarca kanıtlanmıştır. Bunun dışında ananas ödem söktürücü ve kabızlığı önleyici etkiye sahiptir ve önemli bir besin kaynağıdır. gezi İSTOÇHayat l 28 ı n ı s a n i b s i l c e Dünyanın ilk m n antik kent a r u d n u l u b e d için A R A T A P 29 l İSTOÇHayat Patara, Fethiye-Kalkan arasındaki bereketli Xanthos vadisinin güneybatı ucunda yer alıyor. Ana yoldan Gelemiş yoluna sapıldığında 5 kilometrelik yol bizi Patara harabelerine götürüyor. Apollon’un doğduğu yer olarak bilinen Patara, Hitit Kralı IV. Tudhaliya (MÖ 1250-1220) Lukka seferi sırasında, “Patar Dağı’nın karşısında adaklar ve armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal mekanlar inşa ettim” demiştir. Bundan da anlıyoruz ki Hitit Çağı’nda Patara, Patar adıyla vardı. Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiştir. Yeni kazılar onun eski tarihini de ortaya çıkarması bakımından çok önemlidir. O nedenle şimdilik şehrin tarihini MÖ VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarabiliyoruz. Antalya’nın Kaş ilçesinin Kalkan beldesi yakınlarındaki Patara, bir Likya antik kenti. Likya Birliği’nin başkentliğini de yapan antik kent, birliğin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri ve belki de en önemlisi. Likya Birliği toplantıları, kentte bulunan meclis binasında yapılırdı. “Noel Baba”, Pataralı Lykia Birliği içinde Patara; Xanthos, Olympos ve Myra gibi üç oy hakkına sahipti. Birlik toplantıları çoğu kez birliğin limanı durumunda olan Patara’da yapılırdı. Roma egemeliğine geçtikten sonra da önemini yitirmeyen Patara, Roma valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşu yanında Roma’nın doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini korudu. Patara aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklandığı bir limandı. Onun için İmparator Hadrian zamanında Andriake de olduğu gibi burada da büyük bir hububat ambarı yapıldı. Roma İmparotorluk çağında Lykia ve Pamphylia eyaletinin başkenti olan Patara, Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak da ün yapmıştır. Eski yazarlar kışın burada, yazın Delos’ta kehanette bulunulduğunu kaydederler. Şehir Bizans döneminde de önemini devam ettirmiş, Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. Zira “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos, Pataralıdır. Ayrıca St. Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir. gezi Böylece Erken Hristiyanlık döneminde bir Piskoposluk merkezi olmuştur. İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği MS 325’teki Nikaia konsülünde Lykia’nın tek imza yetkilisi din adamı Eudemos’un Patara Piskoposu oluşu kentin bu devirde gözde oluşunun kanıtıdır. Ne yazık ki bundan sonra Patara’da şansızlıklar başlamış, tanrılar ve kutsal kişiler buraya yüz çevirmiş gibi 1600 metre uzunluğunda ve 400 metre genişliğindeki liman kumlarla dolmuştur. Böylece gemiler yanaşamamış, bu da Patara’nın yavaş yavaş önemini yitirmesine sebep olmuştur. Günden güne kumlarla örtülen Patara kumların altında uyuyan güzel olarak günümüze kadar gelmiştir. 25’inci kazı yılını dolduran Patara’da kapsamlı kazı ve restorasyon çalışmaları yürütülüyor. Meclis Binası, güneyde Tiyatro’ya, doğuda Agora’ya bakan 42.80 x 30.60 metre ölçülerinde bir yapı olarak göze çarpıyor. İlk mimari evresi, MÖ 167 yılında Patara başkentliğinde kurulan Likya Birliği’nin toplantı yeri olarak Geç Hellenistik Dönem’de temelleniyor. İkinci evre; Likya’nın, yine Patara başkentliğinde, bir Roma eyaletine dönüştürülmesiyle bağlantılı. Bu dönüşüm ya İmparator Claudius ya da daha büyük olasılıkla İmparator Nero zamanında gerçekleşmiş. Lykia’yı yerle bir eden MS 142/143 depremi, bu yapıya da hasar vermiş ve en erken MS 2. yüzyılın geç 2. yarısında Bouleuterion’a içte bir sahne binası ve dışta bir stoa (revak) eklenmiş. Buna bağlı olarak yapıya bir Odeion işlevi de getirilmiş. Olasılıkla MS 5. yüzyıl içinde kent, devşirme malzemeden güçlü bir surla küçültülünce, yaklaşık 600 yıl hizmet veren Bouleuterion/Odeion yapısı da bu sur içindeki bir burç olarak dördüncü ve son evresine girmiştir. Ünlü Fransız aydını Montesquieu, 1748 yılında basılan “Yasaların Ruhu” adlı eserinde, Likya’yı mükemmel bir cumhuriyet modelinin örneği olarak gösteriyor. Tarihin bilinen bu ilk “en mükemmel” yönetim biçimi, başkent Patara’nın bu görkemli yapısında uygulamasını bulmuş; biçimi ve işleviyle bu özel yapı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından restore edilerek yeniden tarihe doğar. Meclis Binası ile birlikte kuzeye ve batıya doğru uzanan surların restorasyonu da bitirilir. Meclis Binası’nın önünde konumlanan kent agorasının kuzeygüney doğrultulu Batı Stoası’nın doğrudan açıldığı ve Patara Halici içindeki asıl limana bağlantıyı sağlayan Ana Cadde de, kentin Geç Hellenistik Dönem’deki planlaması ile ortaya çıkıyor. Yüksek zemin suyu nedeniyle stoa’dan kuzeye doğru yaklaşık 100 metrelik kısmı açılabilen Ana Cadde, 12.60 metrelik genişliğiyle Anadolu’daki en görkemli caddeler arasında yer alıyor. Her iki yanında İon düzeninde sütunlu revakların yer aldığı Ana Cadde’nin batı bölümünde dükkânlar bulunuyor, doğusunda ise sadece bir kaldırım ile komşu hamam yapılarına geçiliyor. bulunuyor. Bunlardan Agora ve Ana Cadde yanında olanı İmparator Nero Dönemi’nde yapılmış ve sadece Likya Bölgesi’nin değil, Anadolu’nun en erken Bir liman kenti olan Patara’da Roma Dönemi’ne tarihlenen dört, Erken Beylikler Dönemi’ne tarihlenen bir olmak üzere toplamda beş hamam hamam yapılarından biri. Bir diğer önemli hamam olan Liman Hamamı ise, bitişiğindeki “Bazilika Thermarum” olarak adlandırılan özel yapı ile birlikte yaklaşık 2200 metrekare büyüklüğünde bir alanı kaplıyor ve bu boyutuyla kentin en büyük yapılarından biri. MS 2. yüzyılda yapılan ve MS 5. yüzyıla kadar hamam olarak kullanılan bu yapının bir deprem sonucunda göçmesinden sonra, üzerinde yaklaşık 7. yüzyıl ortasına kadar farklı işlikler konumlandığı biliniyor. Patara’nın Doğu Roma Dönemi’ni simgeleyen 13 adet kilise arasında ise, kazısı 2012 yılında bitirilen Kaynak Kilise önem kazanıyor. Yanındaki 20x23 metre büyüklüğündeki mezarlık alanı ile birlikte bu kilise, son derece özgün bir yapılaşım gösteriyor. Kilisenin yapılma nedeni apsisinin altında bulunan mekik tipli mezar. Bir din şehidi ya da azize ait olması gereken bu mezarın taşıdığı önem, onun hemen yakınına diğer Hristiyanların da kendilerini defnettirmek istemelerine neden olmuş. Çağlar boyunca önemini koruyan bu antik kentte restorasyon çalışmaları devam eden bir diğer yapı, Patara Deniz Feneri. Limanın batı çıkışında konumlanan fener, kenar uzunluğu 20 metre olan kare formlu bir podyum ve onun tam ortasından yükselen kule olmak üzere, iki ana bölümden oluşuyor. İSTOÇHayat l 32 Tiyatroyu hiç özlemedim” Açelya Akkoyun, “Çok severek, aşk ile başladığım tiyatro oyunculuğunun ardından televizyonu daha çok sevdiğimi fark ettim ve televizyonda var olmaya karar verdim. 1995 yılında Şehir Tiyatroları’nı bıraktım. Bunu çok samimi söylüyorum, tiyatroyu hiç özlemedim” diyor. Ekranların gamzeli güzeli Açelya Akkoyun, çocuk sahibi olduktan sonra ara verdiği oyunculuk ve TV çalışmalarını yeniden hızlandırdı. Ünlü oyuncu, önümüzdeki günlerde yeni bir TV programı ile ekrana gelmeye hazırlanıyor. “Televizyon programcılığını seviyorum. Ayrıca son olarak bir sinema filminde konuk oyuncu olarak yer aldım. Sinema filmlerinde oynamayı da seviyorum ama dizi çok yorucu. Çocuğumdan, hayatımdan çalmam için çok güzel bir proje olması lâzım” diyen Açelya Akkoyun ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Açelya Hanım biz sizi TV’den tanıdık ama sizin tiyatro geçmişiniz de var. Oyunculuğa başlama sürecinizden kısaca bahseder misiniz? 31 Aralık 1972 Adana doğumluyum. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Sonra Şehir Tiyatroları’nda altı yıl çalıştım. Çok severek, aşk ile başladığım tiyatro oyunculuğunun ardından televizyonu daha çok sevdiğimi fark ettim ve televizyonda var olmaya karar verdim. 1995 yılında Şehir Tiyatroları’nı bıraktım. Bunu çok samimi söylüyorum, tiyatroyu hiç özlemedim. Özlesem yaparım zaten... Televizyon oyunculuğu, TV programcılığı, televizyonla ilgili her şey bana daha çok keyif verdi. Kamerayı daha çok sevdim. Sizi birçok dizide gördük. Yeni bir projeniz var mı? Yakında gündüz kuşağında yeni bir programa başlayacağım ama tam bir tarih veremiyorum. Nasıl bir program olacak? Bir arkadaşıma gidip yemek yaptığım, sohbet ettiğimiz bir program olacak. Oyunculuktan daha çok programcılığa mı ağırlık verdiniz? Evet, televizyon programcılığını seviyorum. Ayrıca son olarak bir sinema filminde konuk oyuncu olarak yer aldım. Sinema filmlerinde 33 l İSTOÇHayat oynamayı da seviyorum ama dizi çok yorucu. Çocuğumdan, hayatımdan çalmam için çok güzel bir proje olması lâzım. Kızınız Alya şu an 7 yaşında. Annelik hayatınızda neleri değiştirdi? Birken, iki Açelya oldu hayatımda. İnsan önce canını düşünürken, iki canı birden düşünmeye başlıyor. Onun dışında dünyanın en güzel kokusunu kokluyorum her gece, evlat kokusu… Açelya olarak kişiliğimde en anlayışlı olabilecek yanlarımı keşfediyorum. Bir çocukla, özellikle kişiliği oluştuğunda o kişilikle ayrı düştüğünüz noktalarda zedelemeden ve ona zarar vermeden iyi bir noktaya gelebilmek sabır istiyor. O yüzden bu yanımı tanıdım. Demek ki hayatta daha çok eğilip, bükülebiliyormuşum, daha çok esneyebiliyormuşum. Alya bana yeni Açelya’yı tanıttı. Anne olduktan sonra oyunculuğa bir süre ara verdiniz. Bu kararınızdan memnun musunuz? Evet, memnunum. Gün olur oyunculuğunuz star olur, gün olur anneliğiniz star olur. Hangisinin daha öne geçmesi gerekiyorsa, zaman içinde o starlığını yaşar. Doğumdan sonra kızımı iki yıl emzirdim, annelik starlığını yaşadım. İki yıldan sonra dört yıla kadar az iş aldım. Dört yıldan sonra işlerime başladım, işimin starı oldum. Ara sıra hayatın içinde bazı şeyler yer değiştirebiliyor. Ama ikisinin de yeri ayrı, ikisinin de ayrı starlıkları var. Biri birinden bazen önde, bazen geride. Şu Beslenme düzeniniz nasıl? Kilo sorunu yaşıyor musunuz? Ben hep kiloluymuş gibi algılandım ama hamilelik ve emzirme dönemi hariç 38 bedeni hiç geçmedim. Ekranda biraz daha toplu çıkıyorum. Proporsiyonum eşit dağılımlı olduğu için böyle bir algı oluyor. En kilolu halim şimdiki halim. Beslenmeme dikkat ediyorum. Kiloya genetik yatkınlığım var, halalarım çok şişman. Hamilelik ve emzirme döneminde çok kilo aldım ama sonrasında hemen diyet ve spor yaparak 25-30 kilo verdim. Ondan sonra da hep aynı kilodayım. Biraz daha zayıflamak istiyorum ama sağlığımı kaybetmeden, zayıflamak adına aç kalmadan protein ağırlıklı beslenerek zayıflamayı amaçlıyorum. Ancak ben çok iştahlı bir insanım. İştah benim hayatımdaki can damarım. İştahsız bir insan olmak istemezdim. İştahlı insanın hayatta sevgisi de çok oluyor, arkadaşlarıyla paylaşmaya da iştahı oluyor. Sadece, iştahı yönetebilmek zor bir şey. İştahsız, renksiz soluk bir insan olmak istemezdim. İştah bence çok büyük bir renk hayatta. Sevgide de iştahlıyım. Sporla aranız nasıl? Her sabah spor yapıyorum. Minimum 45 dakika yürüyorum. Son birkaç aydır Kick Boks yapıyorum. Ondan önce dans ediyordum, daha önce bir yıl boks dersi aldım. Benim hayat sınavım kilo, kiloyla mücadele etmek. Eskiden “Kilo vereyim doya doya yiyeceğim” derdim. Şimdi o kafayı değiştirdim. Simit ve çikolataya bayılıyorum. Canım çok istiyorsa çok az yiyorum ama sadece bu kadar. Ağzımdan giren şeye dikkat ediyorum. Geçen gün bir yazı okudum. Çikolata damakta 3 saniye, karında 30 dakika, kalçada 30 yıl kalırmış. Bunu okuduktan sonra ağzıma her attığımın kalçamda ne kadar kalacağını hesaplıyorum. Unlu gıdalardan uzak duruyorum. Canınız çok mu şeker, çikolata istedi; gidip bir meyve yiyin, direnin. Bir de şu çok önemli. Ben hep birinci el yiyorum; yani Allah ne verdiyse onu yiyorum. Poğaça ağacı var mı, şeker ağacı var mı? Ama Allah kakao ve bal verdi. Sen o kakao ile balı karıştır, sütün içine koy, iç. Canın kahve mi istiyor, al kahvenin çekirdeğini öğüt, mis gibi Türk kahveni iç. Ekmek yerine de buğday haşla onu ye. Ben hiç ekmek yemiyorum. Size göre sağlıklı yaşam ne ifade ediyor? Sağlıklı yaşam sağlıklı düşünceden geçiyor. Bu belki çok bencilce olacak ama ben bencil olmayı severim. İnsan çevresine faydalı olmalı ama önce kendine fayda sağlamalı. Kendine fayda sağladıktan sonra, sen sağlam olursan başkalarına faydan olur. Sen sağlıksızsan, başkasına fayda mı sağlarsın, zarar mı? Sağlık için bol su içmek, yürüyüş yapmak, birinci el beslenmek gerekir. İnsan kendini sevmeli, çünkü her insan Allah’ın bir mucizesi. Önümüzdeki dönemde hedefleriniz neler? Ben hedef koymayı sevmiyorum. Sağlıklı olayım, fit olayım tek hedefim bu… Genç ve zinde kalabilmek için nelere dikkat ediyorsunuz? Zinde kalabilmek için çaba harcıyorum. Gece 23.00’da uyur, sabah 07.00’da kalkarım. Doğada yürüyüş yaparım, zaman olmazsa apartmanda 10 kat merdiven çıkarım. Spor salonunda spor yaparım. Arkadaşlarımla kahve içip keyif yapacağıma bunu tercih ediyorum. İnsan emek verdiğini seviyor. Bu yüzden kendimize de emek vermemiz lâzım. ünlü söyleşisi Kızınıza yeterli vakit ayırabiliyor musunuz? Tabii, her şeyiyle ilgileniyorum. dönem ise dengede. Yani hem kızımlayım, hem işimle. Anne-kız yeni bir reklam filminde oynuyoruz. Dolayısıyla mutlu bir dönemdeyiz. İSTOÇHayat l 34 Mr. Burberry, Londra’nın özünü yansıtıyor İkonik Burberry heritage trençkottan esinlenilerek yaratılan Burberry erkeğinin yeni kokusu Mr. Burberry, kontrastlar şehri Londra’nın özü olan eski ve yeni ile klasik ve moderni yansıtıyor. Aykırılık ve zıtlıklar, Mr. Burberry’nin kendisi ve kokusunda hissediliyor. Mr. Burberry klasik İngiliz parfümünü beklenmedik bileşenlerle harmanlıyor. Modern, sofistike ve duygusal; taze hoş bir greyfurt notasıyla başlayan koku, topraksı güveotu ve tütsülü guayak ağacının baştan çıkarıcı alt notalarıyla sonlanıyor. I.N.O.X. Profesyonel Dalgıç sınırları zorluyor İsviçreli Victorinox Swiss Army I.N.O.X., dört yıllık titiz bir çalışma, üç yıllık geliştirme aşaması, altı aylık deneme süreci, 421 prototip ve 130 test ile saat dünyasında adeta bir devrim yarattı. Özellikle dalış sporu ile yakından ilgilenenlerin beğenisine sunulan I.N.O.X. Profesyonel Dalgıç modeli, dört farklı renk seçeneğine sahip. Güçlendirilmiş kasası, 20 ATM basıncı, anti manyetik yapısı, renk seçenekleri ve fosforlu detaylarıyla su altında bile maksimum görüş sağlayan I.N.O.X Profesyonel Dalgıç, yeni tasarımıyla da sınırları zorluyor. Özel kauçuk kayışıyla dalgıç kıyafeti üzerinde rahatça hareket ettirebileceğiniz I.N.O.X. Profesyonel Dalgıç, üzerinde bulunan titiz detaylarıyla diğer saatlerin bir adım önüne geçiyor. 12 saat boyunca kadranın üst kısmında yanabilen mavi ışık ile maksimum görüş sağlayan I.N.O.X. Profesyonel Dalgıç, rakamların altında bulunan fosforlu detaylarla da görüş olasılığını artırıyor. 35 l İSTOÇHayat Yüksek hassasiyet ve konfor bir arada Büyükşehirlerin hızlı yaşam tarzı erkeklerin saç sakal bakım alışkanlıklarını da değiştirdi. Geleneksel sakal tıraşının yanı sıra, yeni trendlerle şekilli sakalın da öne çıktığı günümüzde artık saç ve sakal şekillendirici ürünler berberlerden ziyade bireysel kullanıcılara satılıyor. Braun; sakal, saç ve vücut bakım serisini yeniledi. Her gün dünyada milyonlarca erkek tarafından kullanılan Braun Sakal Kesme ve Şekillendirme Serisi, artık erkeklerin ihtiyaçlarına göre daha yüksek hassasiyet ve konfor sunuyor. Yeni Braun Sakal Kesme ve Şekillendirme Serisi, hassaslık kadranı ile çığır açan bir teknolojiye sahip. Ergonomik tasarımı ile 1 milimetreden 20 milimetreye kadar 20 farklı uzunluk ayarı seçilebilen kadranı kolayca çevrilebiliyor. Buna ek olarak seride daha fazla hassaslık için gelişmiş taraklar bulunuyor. Serinin sunduğu kalıcı ve keskin düzeltme gücü sayesinde erkekler her gün diledikleri görünüme sahip olabiliyor. Lüksün ve asaletin simgesi 400 yıllık aile mesleğinden gelen deneyimi, değerli taşlarla sanat eserlerine dönüştüren Karun Kıraç’ın markası Karun Mücevher, her daim şık ve farklı görünmek isteyenlere geniş ürün yelpazesi sunuyor. Değerli taşlarla bir araya getirilen tespihler, renkli taşlarla hazırlanmış maskülen bileklikler, özel günlerinde erkeklere eşlik edecek en şık kol düğmeleri, kalem, yüzük ve anahtarlık gibi kalıcı aksesuarlarla mücevher dünyasında farklı bir yer ediniyor. Birçok değerli taşın her rengini ve boyutunu tasarımlarında kullanan Karun Kıraç, birbirinden farklı seçeneği bir araya getiriyor. İSTOÇHayat l 36 l e m m e Mük ı s n a m r o f r e p s se Sennheiser IE 800, audiophile müzik tutkunlarının en zarif yol arkadaşı. IE 800, şimdiye kadar yapılmış en küçük XWB transformatörler, çift bas refleks kabini ve 46,5 KHz’e çıkabilen frekansı ile audiophile kriterlerini belirliyor. Sennheiser’ın en gelişmiş mühendislik ürünlerinden olan IE 800 model kanal içi kulaklıklar, mükemmel ses ve taşınabilirlik özelliklerini bir arada isteyen audiophile’ler düşünülerek tasarlandı. Kanal tipi dinamik kulaklıklarda şimdiye kadar yapılmış en küçük, ekstra geniş bant (eXtreme Wide Band, XWB) ses transformatörü bulunan kulaklıklar, yüksek ses basınç seviyelerinde bile bozulmayan bir ses sunuyor. Çapı yalnızca 7 milimetre olan XWB transformatörler ile 5-46.500 Hz frekans aralığında ses çıkışı alınabiliyor. Dinamik doğrusal faz sürücüler, çift bas refleks kabini ile destekleniyor. Empedansı 16 ohm olan kulaklıkların toplam harmonik bozulması yüzde 0,06’dan düşük. Ayrıca -26 dB gürültü atenüasyonu ile Sennheiser IE 800, var olan en mükemmel sesi verebilen kanal içi kulaklıklardan birini sunuyor. Tek dokunuşla fotoğrafları Android telefona aktarıyor Canon, yeni giriş seviyesi EOS DSLR modeli EOS 1300D’yi tanıttı. Fotoğrafçılığa giriş yapmak için en ideal seçenek olan EOS 1300D, gelişmiş fotoğraf ve video çekiminin yanında WiFi ve Dinamik NFS özelliğiyle görüntüyü hiç olmadığı kadar hızlı paylaşıyor. EOS 1300D, uyumlu Android telefonlara tek dokunuşla fotoğraf aktarabiliyor. Fotoğrafçı kalabalığından sıyrılıp ön plana çıkmak isteyen fotoğrafçılar için EOS 1300D modeline her türlü sahnede tüm ince detayların ve renk çeşitliliğinin yakalanmasına olanak tanıyan Canon’un DIGIC 4+ işlemcisi ve büyük bir APS-C boyutlu, 18 megapiksel sensörü eklendi. Kişilerin veya nesnelerin bulanık fon önünde kendini gösterdiği sahneler çekmek istiyorsanız, EOS 1300D’nin sığ alan derinliği size tam da bunu sunabilecek kapasitede. Bu fotoğraf makinesi, yakın plan çekimlerden doğa çekimlerine, portrelerden şehir manzarasına kadar, nerede olursanız olun, hemen paylaşmak isteyeceğiniz orijinal fotoğraflar yaratmanıza yardım ediyor. 80’den fazla EF lensi ve geniş çeşitlilikte aksesuar seçenekleriyle EOS 1300D, gerek bugün ihtiyacınız olan sonuçları gerekse gelecekte işinizi kolaylaştıracak esnekliği sunabilen çok yönlü bir DSLR modeli. 37 l İSTOÇHayat Samsung’dan güvenli bir ‘harici depolama cihazı’: Taşınabilir SSD T3 Samsung Electronics, multi-terabayt (TB) depolama kapasitesi, avuç büyüklüğündeki kompakt tasarımı ve üstün teknolojisiyle dikkat çeken birinci sınıf harici katı hal sürücüsü (SSD) Samsung Taşınabilir SSD T3’ün duyurusunu yaptı. Samsung’un tescilli Vertical NAND (V-NAND) ve SSD TurboWrite teknolojileri ile donatılan SSD T3, sahip olduğu gelişmiş performansıyla tüketicilere, içerik geliştiricilerine ve iş ile bilişim teknolojileri dünyası profesyonellerine birden çok cihaz arasında, büyük multimedya içerikleri aktarma ve depolama olanağı sunuyor. Harici bir HDD’nin aksine hareketli parçaları olmayan T3; çarpma veya düşürmelerden kaynaklanabilecek hasar ve veri kayıplarına karşı da korumalı bir yapıya sahip. Darbe dirençli yeni bir metal kasa ve iç çerçeve içeren T3, 1.500G güce kadar dayanabiliyor ve iki metrelik bir düşüşten sonra bile kullanılabiliyor. Sürücünün entegre Thermal Guard koruması ise, ekstrem sıcaklık ortamlarında aşırı ısınmayı engelliyor. Üç yıllık sınırlı garantisi ile T3, uzun bir hizmet ömrü için tasarlandı. : t a y a h i k i a d n o f Tek tele im S l a u D G 8 2 7 e ir HTC Des HTC’nin yeni akıllı telefonu “HTC Desire 728G Dual Sim”, kişiye özel deneyim için gelişmiş özellikler sunarken, iş ve özel hayat için iki ayrı telefon taşıma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Kaliteli fotoğraf ve videolar elde etmek için gelişmiş ön ve arka kameralara ve akıllı, şık bir tasarıma sahip HTC Desire 728G Dual SIM, tamamen kişiselleştirilmiş bir akıllı telefon deneyimi sunuyor. Dual Sim özelliğinin geliştirilmiş bir versiyonuna sahip HTC Desire 728G, iki farklı Sim kartı arasında daha kolay geçiş yapmaya ve çoklu görev kabiliyetine imkân veriyor. Şık, zarif bir gövde içinde yer alan HTC Desire 728G Dual Sim, herşeyden önce benzerlerinden çarpıcı tasarımı ile ayrılıyor. 64-bit mediatek 1,3GHz sekiz çekirdekli işlemciye sahip HTC Desire 728G Dual Sim’in güçlü performansı ise kullanıcı deneyiminde kendini ortaya koyuyor. HTC’nin bu yeni akıllı telefonunda da Dolby Audio™ özellikli HTC BoomSound™ fark yaratırken, 5,5 inçlik HD ekran da video ve oyun deneyiminin üst seviyeye çıkmasını destekliyor. Android™ ve HTC Sense™ ile çalışan HTC Desire 728G Dual Sim, ara yüzünün esnekliği ve sunduğu kişiselleşme özellikleriyle de göze çarpıyor. İSTOÇHayat l 38 spor Adrenalin tutkunlarının gözdesi: Parasailing Bir sürat motorunun vincine bağlanmış ve havaya karşı direnç gösteren bir paraşütün hızla havalanmasıyla yapılan parasailing, genellikle yaz aylarında tatil yörelerinde adrenalin tutkunlarının en çok ilgi gösterdiği eğlenceli su sporu aktivitelerinin başında geliyor. 39 l İSTOÇHayat Yaz aylarının en gözde su sporu aktivitelerinden parasailing, parascending ya da eğlence çağrışımı yapan parakiting olarak da biliniyor. Adrenalin tutkunlarının ayaklarını yerden kesen parasailing, özel tasarlanmış havaya karşı dirençli paraşütün bir araç tarafından hızla çekilmesi esasına dayanıyor. Parasailing, karada ya da suda bir arazi aracı, kamyon veya sürat motoru vasıtasıyla yapılabiliyor. Denizde yapılan parasailingde, güçlü motora sahip bir tekneyle çekilen paraşütlere iki veya üç kişi binerek de bu aktiviteyi yapabiliyor, böylece eğlence katsayısı artıyor. Parasailing için gereken ekipman; bir koşum ve çekme halatı, tekne, vinç, paraşüt, arazi aracı ve pilot olarak sıralanabilir. Burada amaç, yamaç paraşütü gibi eğlenceli bir yolculuğa kanat açmak. Ancak yükseklik korkusu olan ve yüzme bilmeyenlerin denemesi de önerilmiyor. Bu aktiviteyi yapmak için, havanın açık ve rüzgârsız olması gerektiğini söylememize gerek yok! Su sporlarının en güvenli dalı Gelişen teknoloji sayesinde bugün parasailing, çok güvenli hale geldi. Tehlikeli görünmesine rağmen su sporlarının en güvenli dalı. Bütün kontrolün kaptanda olması nedeniyle uçan kişiye sadece güzel manzarayı seyretmek kalıyor. Bu nedenle her yaştan insanın yoğun ilgisini çekiyor. Parasailing deneyimi yaşayan kişilerin tanımlarına göre bu deneyim insana doğa ile başbaşa olduğu hissini veren, atmosferdeki sakinliğin tadını almasını sağlayan olağanüstü bir olay. Kişilere muhteşem bir seyir zevki imkanı da veren parasailingi deneyenler, tarifi olmayan bir sessizlik ve yalnızlık duygusu yaşadıklarını ve parasailing yaparken kendi kendine konuşmanın çok değişik bir duygu olduğunu ifade ediyor. Karada parasailing Deniz, okyanus, göl derken artık karada da yapılabilen parasailing, Avrupa’da bir yarışma sporu olarak kabul görüyor. Karada yapılan parasailing, dört çeker bir aracın arkasında, en yüksek noktaya kadar çıkılarak yapılabilen bir aktivite olarak tanımlanabilir. 1980’li yıllardan önce geliştirilen parasailing, o günden bugüne çok popüler hale geldi. İlk uluslararası parasailing yarışması 1980’lerin ortalarında düzenlendi ve yarışmalar nefes kesmeye bugün de devam ediyor. İSTOÇHayat l 40 MUSE 23. İSTANBUL CAZ FESTIVALI Mekân: İstanbul (çeşitli mekânlar) Tarih: 27 Haziran25 Temmuz 23. İstanbul Caz Festivali, 20’nin üzerinde mekânda 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçının katılımıyla gerçekleştirilecek yaklaşık 50 konserle, bu yaz da İstanbulluları caz müziğinin efsaneleriyle buluşturacak. Festival, başta müziğin efsane ismi Nile Rodgers ve grubu Chic olmak üzere, aralarında Damon Albarn&Suriye Ulusal Arap Müziği Orkestrası (The Syrian National Orchestra for Arabic Music), Kamasi Washington, Ernest Ranglin, Hugh Coltman, Joss Stone&Vintage Trouble ve Gregory Porter gibi caz, funk, dünya müziği, blues ve rock’ın farklı seslerini ağırlayacak. Bu yıl da Anadolu yakasında “Parklarda Caz” ve “Gece Gezmesi” etkinliklerinin gerçekleştirileceği 23. İstanbul Caz Festivali’nde, ayrıca bu yıl ilk kez çocuklara yönelik bir etkinlik de yer alıyor. “Çocukça Bir Gün” isimli programda tüm gün boyunca konserler ve çeşitli atölyeler düzenlenecek. “4. JAMEEL ÖDÜLÜ” SERGISI Mekân: KüçükÇiftlik Park, İstanbul Tarih: 26 Temmuz ATA DEMIRER GAZINOSU Mekân: İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla Tarih: 23-29 Temmuz Ata Demirer, kış sezonunda kapalı gişe sahnelediği gösterisi “Ata Demirer Gazinosu” ile yaz turnesine çıkıyor. Kış boyunca hayranlarından gelen talepleri değerlendiren sanatçı, Türkiye’nin en güzel açıkhava mekanlarında seyircisiyle bir araya geliyor. Yaz turnesi kapsamında beş şehirde sahnelenecek olan “Ata Demirer Gazinosu”nda Demirer’in söylemeyi çok sevdiği 7’den 70’e hitap eden şarkılarına Taşkın Sabah yönetimindeki orkestra ve dansçılar eşlik edecek. Hoş sohbeti ve kendine has üslubuyla yapacağı şakalarla da izleyenleri kahkahaya boğarken, yazın en keyifli akşamları Ata Demirer’le yaşanacak. Şehrin olmazları olduran festivali İstanbul Blue Night, 10 yıllık özlemin ardından Muse’u sevenleriyle buluşturuyor. Çıktığı Avrupa Festival Turnesi kapsamında Türkiye’de sahne alacak olan Muse, eğlencenin doruğa çıkacağı gecede, İstanbul Blue Night ile “Festivalin böylesi İstanbul’da olur!” dedirtecek. Dünyanın en büyük açık hava festivali Glastonbury Festivali’nde bu yıl headliner olarak yer alacak olan Muse’un yanı sıra; Birth of Joy, Ferman Akgül, You May Kiss The Bride ve ilerideki günlerde açıklanacak diğer gruplar da bu unutulmaz geceye imzalarını atacak. Mekân: Pera Müzesi, İstanbul Tarih: 8 Haziran-14 Ağustos DAMIEN RICE Mekân: Zorlu Performans Sanatları Merkezi, İstanbul Tarih: 29 Temmuz Günümüzün en önemli şarkıcı ve şarkı sözü yazarları listesinde ismini zirvede görebileceğimiz İrlandalı sanatçı Damien Rice, zihinlerin çok özel yerlerine kazınan birbirinden önemli şarkılarını seslendirmek için 29 Temmuz’da Zorlu PSM sahnesinde olacak. Pera Müzesi, 8 Haziran – 14 Ağustos 2016 tarihleri arasında İngiltere’nin en köklü ve önemli sanat kurumlarından Victoria ve Albert Müzesi ile Art Jameel’ın iş birliğiyle 4. Jameel Ödülü töreni ve sergisine ev sahipliği yapıyor. Victoria ve Albert Müzesi’nin ilk kez İngiltere dışında, İstanbul’da Pera Müzesi’nde düzenleyeceği ödül töreniyle kazanan sanatçı açıklanacak. Afganistan, Mali, Porto Riko ve Tayland gibi pek çok farklı ülkeden 280’in üzerinde başvuru alan Jameel Ödülü’nün 11 sanatçısı, Victoria ve Albert Müzesi Direktörü Martin Roth’un başkanlığındaki jüri tarafından belirlendi. Türkiye’den Canan ve Cevdet Erek’in de yer aldığı sergide kolajlardan video yerleştirmelerine, seramik, kaligrafiden heykele ve sanatçı kitaplarına kadar birçok farklı mecrada üretilen yapıtlar yer alıyor. k it 41 l İSTOÇHayat ap AILE Yazar: David Boratav Yayınevi: Can Yayınları Aile’nin yazarı, Pertev Naili Boratav’ın torunu. Boratav, Türkiye’nin öteden beri süregelen düşünce özgürlüğüne aykırı siyaseti yüzünden gittiği gönüllü sürgünde, Paris’te hak ettiği saygıyı gören bir profesör olarak akademik çalışmalarını yürüttü ve ömrünün sonuna kadar da orada yaşadı. Eşi ve kendisiyle birlikte Fransa’ya götürdüğü oğlu orada evlendi, yeni bir aile kurdu, çocukları oldu. İşte yazar David Boratav o çocuklardan biri. Fransa’da doğup büyüdükten sonra, dedesinin önemli bir biliminsanı olduğunu fark eden David Boratav, Aile’yi dedesinin çalışmalarına, Türkiye’ye ve ailenin Türkiye’deki kollarına dair merakıyla şekillendiriyor. Aile, yazarın bu merakla çıktığı yolculuğun anılarla örülmüş öyküsü. ARMATORE Yazar: Emir Kunt Yayınevi: Altın Kitaplar Denizde yaşamanın değerini bilen başarılı yazar Emir Kunt, ikinci kitabı Armatore ile bir kez daha deniz tutkunlarıyla buluşuyor. 2010 yılından beri Yacht dergisindeki “Dalgalı Sohbetler” köşesinde yazdığı yazılarıyla dikkat çeken Emir Kunt, özgün dili ve ironik üslubuyla “denizci” olmanın “medeniyetini” Armatore’de okurlarına anlatıyor. FILOZOF OLMAYANLAR İÇIN FELSEFEYE GIRIŞ AŞAĞI NEHIR Yazar: Louis Althusser Yayınevi: Can Yayınları Yazar: Paul Theroux Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Felsefenin, daha genel anlamıyla düşünmenin yalnızca felsefecilere ya da entelektüellere bırakılamayacak kadar ciddi bir iş, bir mücadele alanı olduğuna inanan Althusser, meslekten felsefeci olmayanlar için bir “elkitabı” yazmayı çok uzun zaman düşünmüştü. İşte Filozof Olmayanlar İçin Felsefeye Giriş bu uğraşın bir neticesidir. Kitapta ele alınan temalar Althusser’in düşünce sistematiğinin farklı unsurlarına, geçmişte uğraştıklarına veya gelecekte üzerinde çalışacaklarına bağlanır; örneğin ünlü “Devletin ideolojik aygıtları” tartışmasının nüvesi, ana hatları bu metinde ortaya konulmuştur. 62 yaşında karısı tarafından terk edilince hayatını sorgulamaya başlayan Ellis Hock, çareyi gençliğinin en mutlu günlerini geçirdiği Doğu Afrika’ya dönmekte bulur. Malawi’nin Aşağı Shire bölgesindeki köy aradan geçen yıllarda büyük bir değişim geçirmiş, Hock’un zamanında getirdiği yeniliklerin hepsi yerle bir olmuş, zaman âdeta geriye doğru akmıştır. Yılanlardan Korkmayan Beyaz Adam olarak tanıdıkları Hock’u sevinçle karşılayan köylüler de değişmiş; daha açık gözlü, daha talepkâr, daha tehlikeli insanlara dönüşmüşlerdir. Yaşamının son perdesinde sığındığı köy, içinden çıkamadığı bir tuzağa dönüşür. SUBAY VE CASUS Yazar: Robert Harris Yayınevi: KırmızıKedi Émile Zola’nın dönemin Fransa cumhurbaşkanına hitaben yazdığı “Suçluyorum!” başlıklı mektupla tüm dünyanın gündemine oturan, tarihin bu en ünlü siyasi davasının hikâyesi günümüzdeki örneklerine şaşırtıcı benzerliğiyle de dikkat çekiyor. Subay ve Casus, onurlu bir askerin örgütlü kötülük karşısında eğilip bükülmeden, yalnızca gerçeği savunarak adalet mücadelesini nasıl kazandığını anlatıyor. İSTOÇHayat l 42 Yaşlanmaya ve Alzheimer’a karşı koruyucu kırmızı meyve: Gojiberry Uzun bir süredir gündemde olan ve “mucize besin” olarak adlandırılan gojiberry, besin değeri en yüksek meyvelerden biri. Hafızayı, hatırlama fonksiyonlarını güçlendirmesinin yanında Alzheimer üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor. Goji bitkisinin meyvesi olan gojiberry’nin, tadı yaban mersini ve kirazı andırıyor. Oldukça sulu ve tatlı bir meyve olan gojiberry bünyesinde 21 mineral (demir, bakır, çinko, selenyum, fosfor, kalsiyum ve diğer eser elementler) bulunuyor. Bir porsiyon kuru meyve yerine geçen kuru gojiberry’nin miktarının bir avuç içi dolusu (20 gram) kadar olduğunu, yüksek C vitamini içeriği ile bağışıklık sistemini desteklediğini belirten Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger, “Bir porsiyon gojiberry tüketerek günlük C vitamini ihtiyacımızın yüzde 20’sini sağlamış oluruz. Gojiberry, anti-aging (yaşlanma karşıtı) etki göstermesinin yanı sıra, kolesterol seviyesini ve kan glikoz seviyesini düzenlemeye yardımcıdır” diyor. Günde bir yumurta mutluluk kaynağı! Bulması ve pişirmesi kolay, besin değeri çok yüksek ve sağlıklı bir yiyecek olan yumurtanın insanın günlük protein gereksinimini karşılamanın yanı sıra, halsizlikten kurtulmak, daha enerjik bir gün geçirmek için vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan, “Ani sıcaklık değişiklikleri nedeniyle bünyelerimiz hastalıklara daha korunmasız hale geliyor ve bu değişimler insanları mutsuzlaştırıp enerjilerini düşürebiliyor. Günde bir yumurta tüketerek tüm bu olumsuzlukların üstesinden gelmek mümkün. Yumurta içeriğindeki selenyum, demir gibi elementler sayesinde mutluluk kaynağı” dedi. 10 dakika haşlayın, sebzelerle renklendirin! Nil Şahin, yaz yaklaşırken kilosuna ve beslenmesine dikkat edenlere yumurtayı sağlıklı tüketmenin ipuçlarını da verdi. İşte uzmanından ipuçları; Yumurtayı 10 dakikadan fazla kaynatmayın. Kaynadıktan sonra da sadece dört dakika pişirin. Yumurtayı sadece haşlayarak yemeyin. Menemen, sebzeli, domatesli ve dereotlu gibi alternatiflerle ya da omlet şeklinde de tüketin. Dokuz adımda olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtulun! Sevgiyle ve nazikçe kendinizle konuşun: Kendinizle konuşun ve sizi mutsuz eden şeyi sırtınızdan atın. Üzüntü ya da sıkıntıları taşımaya devam etmek sadece daha fazla strese sebep olur, stres de vücutta daha çok serbest radikallerin ve toksinlerin açığa çıkmasının sebebidir. Masanızı, gardırobunuzu, arabanızı temizleyin: Nerede çok vakit geçiriyorsanız orayı derleyip toparlayın. Bu temizlikle birlikte gelen enerji ve yenilenme hissi bedeniniz, zihniniz ve ruhunuza çok iyi gelecek. Derli toplu alanlar eşittir derli toplu bir zihin. Zorla bir şey yapmayın: Bir şeyi yapmaya direniyorsanız, o zaman onu yapmamak için kendinize izin verin. Bir şeyi yapmaya direnç gösteriyorsak bunun mutlaka bir sebebi vardır. İç sesinize kulak verin. Kendinize ne yapmaktan hoşlandığınızı sorun ve yapmaktan hoşlandığınız şeyleri daha çok yapın. Örneğin, yaşadığınız romantik ilişki sizi memnun ediyor mu? Cevap hayırsa, o zaman bırakmak için kendinize müsaade edin. Sonra, yeniden bir siz oluşturmak için harekete geçin. Ruhsal detoks sayesinde ruhunuz hafifler, kendinizi; daha temiz, hoşnut ve rahat hissedersiniz ve hedeflerinize daha çok odaklanırsınız. Olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtularak zihninizi temizleyebilir ve bu sayede üzerinizde baskı oluşturan manevi yüklerden kurtulabilirsiniz. Bunu yeni bir psikoloji dalı olan pozitif psikoloji ile başarabilirsiniz. Pozitif psikolojinin üzerinde durduğu tek şey, insanlara zihin temizliği konusunda yardımcı olmak. Pozitif psikoloji, insanların hayatlarında meydana gelen olay ve durumlarla ilgili zihinlerinde oluşturdukları bazı yargılardan kurtulmalarına yardım ederek, bu kişilerin olumsuz düşüncelerden uzaklaşmasını sağlıyor. Mutsuzluğun kökeninde depresif bir ruh halinin bulunduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, pozitif psikolojide kullanılan tekniklerle zihinsel detoks yöntemlerini anlattı: Her güne üç güzel şey: Bir hafta boyunca her gün, hayatınızda iyi giden şeyleri sebepleriyle birlikte bir kağıda yazmaya çalışın. Güçlü kişilik özelliklerini kullanma: Güçlü olduğunu düşündüğünüz kişilik özelliklerinizi yazın (örneğin, yaratıcılık ya da sadakat gibi) ve sonra bu özelliklerinizi her gün farklı bir şekilde kullanmayı deneyin. Beş dakikalık yok etme seansı: Her hafta beş dakikanızı ayırın ve zihninize gelen bütün olumsuz düşünceleri tek tek bir kağıda yazın. Sonra o kağıdı yırtın ve yok edin. Başkalarına yardım edin: Başkalarına yardım için bir şeyler yapın, bu haftada birkaç saat ya da yılda bir ayınızı ayırarak olabilir. Çevrenizde size ve ruhunuza hitap eden ve gerçekten güvenebileceğiniz bir yardım derneği ya da hareketi bulun. Meditasyon yapın: Her gün bir iki dakika da olsa meditasyon yapmaya çalışın. Meditasyon için yapmanız gereken tek şey birkaç dakikalığına bir yere sakince oturmak, zihninize düşüncelerin gelip gitmesine izin vermek ve derin derin nefes almaktır. Bunu yaparken mutlaka cep telefonunuzu, bilgisayarınızı ya da dikkatinizi dağıtan ne varsa kapatmayı ihmal etmeyin. Sadece kendi kendinizle baş başa olun. Meditasyon, vücuda bu faydaları sağlarken diğer taraftan da ruhu temizliyor ve canlandırıyor. Şükredin: Şükretmek ve minnettarlık insanın ruhunu canlandırır ve ruhun pozitif duygularla dolmasını sağlar. İnsan sağlığına yaptığı ölçülebilen katkılar göz önüne alındığında, araştırmacılar şükür ve minnettarlığın iyimserliği arttırdığı, bunun da kişinin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etki yaptığı sonucuna varmışlardır. Kendinize bir şükür ya da minnettarlık güncesi tutmaya çalışın. Her gün şükrettiğiniz 10 şeyi bir kağıda yazın. Haftada bir gün hayatınızdaki bir kişiye ona hayatınıza kattığı güzellikler için minnettarlığınızı ifade ettiğiniz bir not ya da e-posta gönderin. İSTOÇHayat l 44 “İlk yardımın ilk kuralı sakin olmak” sağlık İlk yardımın herhangi bir durumda, herhangi bir kişi tarafından başlatılabileceğini söyleyen Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Oya Güven, “Ancak ilk yardımın ilk kuralı sakin olmak. Bu kişinin, sakin ve kontrolü ele alan, olayı yönetebilecek nitelikte olması, çevredeki kişileri; sağlık kuruluşları, itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize edebilecek kadar paniğe kapılmaması gerekiyor” diyor. Hayatı tehlikeye düşüren durumlarda, profesyonel yardım ve sağlık çalışanları gelene kadar geçen sürede ne yapmamız gerektiğini pek çoğumuz bilmiyor. Ancak zamanla yarışılan o an da uygulayabileceğiniz ilk yardım uygulamaları ile hayat kurtarabilir, durumun kötüye gitmesini engelleyebilir ve iyileşme sürecini hızlandırabilirsiniz. Herhangi bir kaza ya da hayati tehlike anında sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar ilaçsız olarak yapılan uygulamalara “ilk yardım” deniyor. Burada öncelikli amacı hayat kurtarmak, vakanın durumunu stabil tutmak ve iyileşmeyi desteklemek oluşturuyor. Dr. Oya Güven 45 l İSTOÇHayat İlk ve acil yardım gerektiren durumları; trafik kazası, yeni başlayan göğüs, karın ağrısı, fazla ilaç alımı, bilinç bozukluğu, bayılma ve çarpıntı olarak sıralayan Dr. Oya Güven’e, herkesin bilmesi gereken ilk yardım tekniklerini sorduk. Hangi durumda ne yapmalı? BAYILMA: Bayılan bir kişi gördüğünüzde hafifçe omzuna dokunup uyanmasını sağlayın. Muhtemelen ya tansiyonu düşmüştür ya da şekeri. Tansiyonun düzelmesi için ayaklarını havaya kaldırın, başını yükseltmeyin. Şeker düşüklüğü olan hastalar genellikle soğuk soğuk terler ardından da bilinç kaybı yaşarlar. Şekerli içecekler içirmeye çalışın ama suyun ciğerlerine kaçmamasına dikkat edin. GÖĞÜS AĞRISI: Eğer göğüs ağrısı olan bir yakınınız varsa aklınıza önce kalp krizi ihtimali gelmeli. Kalp krizi geçirenler sağ elini yumruk yapıp kalbin üstünde tutarlar ve terlerler. Elinizin altında aspirin varsa hemen 300 miligram çiğnetin. YANIKLAR: Ev ve iş kazalarından en çok görüleni yanık vakalarıdır. Böyle bir durumda yanık bölgesini soğuk suyla ıslatılmış temiz bir bezle kapatmak gerekir. Yanık yarasına salça ve diş macunu gibi bir şey kesinlikle sürülmemelidir. ELEKTRİK ÇARPMASI: Elektrik çarpmalarında öncelikle kuru tahta parçası ve lastik gibi elektrik geçirmeyen maddelerle hasta akımdan uzaklaştırılmalı, hareket ettirilmeden düz bir zemine yatırılmalıdır. Soluk yolu, solunum ve kalp atış düzeni kontrol edilmeli ve yanık varsa bakımı yapılmalı; kazazede fiziksel ve psikolojik olarak rahatlatıldıktan sonra ayağa kaldırılmadan nakli sağlanmalı. Düşmeye bağlı kırık varsa tespit işleminden sonra nakil gerçekleştirilmeli. Sıralanan ilk yardım uygulamalarını başarılı bir şekilde gerçekleştirmeniz için ilk yardım eğitimi almanız gerekiyor. KANAMALAR: Çoğu travma çok kanamalıdır ve kendiliğinden durmaz. Bu nedenle kanayan yere baskı uygulamak gerekir. Bunu temiz bir bezle yapmaya çalışın. Turnike yapmak kanamalı dokunun yapısını bozabileceğinden, kanamayı durduramadığınız durumlarda turnikeyi son çare olarak düşünebilirsiniz. Kanayan yeri bir parmak yukarısından bir eşarp ya da bezle sıkarak turnike yapabilirsiniz. TRAFİK KAZASI: Trafik kazası ve yüksekten düşme vakalarında boyun, bel ve kalçayı sabitlemek için hastanın sert bir zemine yatırılması gerekir. Bu sabitlemeyi tahtayı hastanın kalçasından ve omuz altından sürerek yapabilirsiniz. Bu işlemi yaparken başka bir kişi de hastanın baş tarafına geçip, iki koluyla omuzlarını alttan tutup başını sabitlemelidir. Sonrasında kollar ya da bacaklarda şekil bozukluğu fark ederseniz onları da hareketsiz hale getirmek gerekir. Yine ince bir tahta parçası ya da sert bir kartonla bunu yapabilirsiniz. Eğer kırık kemik deriyi geçip gözle görülür hale geldiyse o parçalara dokunmamak, sağlık İSTOÇHayat l 46 üzerini temiz bir bezle kapatmak lazım. TRAVMALAR: Kafa travmalı hastalarda da boynu sabit tutmak ve düz bir zemine hastayı yatırmak önemlidir. Kanayan bölgeye temiz bir bezle baskı uygulanmalı. Hastayı konuşturup bilincini açık tutmaya çalışmak yalnızca bilinç takibi yapmanızı sağlar, hastaya bir katkısı yoktur. İlk 24 saat beyin içi hadiseler için kritik zamandır, bu sürede konuşması bozulan, kasılması gelişen, kusması olan hastayı en yakın hastaneye götürmek gerekir. İki yaş altı ve 65 yaş üstü hastalar da mutlaka doktor kontrolünde olmalı. Eğer bu şikayetler olmazsa evde de takip edebilirsiniz. Bebekleri uykusuz bırakmak onların konforunu bozar, uyku saati geldiğinde uyuyan bebeği üç-dört saat arayla uyandırmak, göz teması kurup kurmadığını gözlemlemek gerekir. Daha sonra bebeğiniz uykusuna devam edebilir. SARA HASTALIĞI: Kollarında ve bacaklarında kasılması olan birini görürseniz muhtemelen sara hastalığı vardır ve nöbet geçiriyordur. Size düşen görev kuru bir bezle dilini ağzından dışarıya çekmek olacak. Çünkü böyle hastalar nöbet geçirdikleri için değil, dilleri geriye kaçtığı için hayatlarını kaybedebilirler. 112’Yİ DOĞRU BİLGİLENDİRİN: Tabii ki acil bir durum olduğunu düşünen hasta ya da yardım eden kişiler hemen 112’yi arayıp hastanın durumu, olayın nasıl olduğu hakkında bilgi verip, o an ne yapması gerektiği konusunda bilgi almalıdır. Kısacası ambulans gelene kadar ya da en yakın acil servise hastayı ulaştırana kadar, travması varsa olduğu pozisyonu koruması, kusma şikayeti varsa başını sağ tarafa çevirerek mide içeriğinin akciğere kaçmasının engellenmesi, solunum zorluğu varsa sağ kolun üstüne yatırılması sağlanmalıdır. ‘PREMIUM NON NOCERE’ İlk yardım eğitimi aldıysanız ve nabız bakmayı biliyorsanız nabzına bakın. Eğer hastanın nabzı yoksa kalp masajına başlayın. Eğer bu konuda bilgi sahibi değilseniz, ilk müdahalenizi yaptıktan sonra sağlık personelinin gelmesini bekleyin. Çünkü tıpta ilk öğrenilen şey “premium non nocere” yani “önce zarar verme!” dir. 47 l İSTOÇHayat 2016 YILI YURT İÇİ FUARLARI Organizatör Akort Tanıtım Art Fuar JNR Fuarcılık Renkli Fuarcılık Rem Fuar Sergi SNS Fuarcılık İzfaş İzmir E uluslararası Fuar E uluslararası Fuar GL Platform İnfo Uluslararası İstanbul Fuarcılık Shov Fuarcılık Türkel Fuarcılık Shov Fuarcılık Tüyap Tüm Fuarcılık UBM NTSR Fuar Pozitif Fuarcılık Pozitif Fuarcılık Voli Fuar Tüyap Adana Life Media Marmara Tanıtım Marmara Tanıtım Pozitif Fuarcılık UBM İstanbul Via Fuarcılık Tüyap Bursa Fuar Adı Gapshoes Kış Aksaray 2. Otomobil Gayrimenkul Fuarı 9. Çorlu Tarımtech Av, Silah Sporları Mayfu Manisa 85. İzmir Enternasyonel IPACK 2016 Worldfood İstanbul 2016 Uşak 2. Ege Tarım Agrotec 2016 Promotürk Sivas Kitap Fuarı Kadına Dair Her şey 3. Agro Sivas Gıda Samsun 2. Otoshow Fuarı ISSA/Interclean İstanbul CSI İstanbul Güvenlik Tatef Akıllı Fabrikalar Çin Sanayi Fuarı Autoshow 2016 27. Uluslararası Züchex 20. Uluslararası SHF SHF Safety ve Health Aymod Tissue Bot Şov Avrasya Ev ve Stil Fuarı Konu Ayakkabı, terlik, saraciye Otomobil, ticari araç, motosiklet Gayrimenkul projeleri Tarım hayvancılık, tohum Av ve avcılık silahları Ayakkabı ve ayakkabı yan sanayi Genel ticaret Ambalaj, paketleme ve gıda işleme Gıda ürünleri ve teknolojileri Canlı hayvan, hayvancılık Tarım makine ve ekipmanları Profesyonel promosyon ürünleri Kitap firmaları, yayın evleri Moda, aksesuar, sağlık, spor Tarım, gıda, hayvancılık Otomobil, ticari araçlar, motosiklet Endüstriyel temizlik teknolojileri Sivil güvenlik teknolojileri Akıllı fabrikalar Endüstriyel ürünler ve teknolojileri Otomobil, ticari araç Züccaciye, hediyelik eşya Yangın, acil durum, arama ve kurtarma İş güvenliği ve sağlığı Ayakkabılar, çantalar, kemerler Temizlik kağıdı teknolojileri Denizcilik sektöründeki tekneler Ev tekstili mobilya, ev aksesuarları Tarih Yer 20-23 Temmuz Gaziantep 28-31 Temmuz Aksaray 29-31 Temmuz Yalova 3-7 Ağustos Tekirdağ 4-7 Ağustos Ankara 4-7 Ağustos Manisa 26 Ağustos-4 Eylül İzmir 1-4 Eylül İstanbul 1-4 Eylül İstanbul 1-4 EylülUşak 1-4 EylülAnkara 1-4 Eylülİstanbul 1-4 EylülSivas 1-4 EylülTürkel Fuarcılık 1-4 EylülSivas 2-7 EylülSamsun 7-9 Eylülİstanbul 7-10 Eylülİstanbul 7-10 Eylülİstanbul 8-10 Eylülİstanbul 20-25 EylülAdana 22-25 Eylülİstanbul 22-25 Eylülİstanbul 22-25 Eylülİstanbul 26-29 Eylülİstanbul 27-29 Eylülİstanbul 27 Eylül-2 Ekimİstanbul 29 Eylül-2 EkimBursa 2016 YILI YURT DIŞI FUARLARI Organizatör İTKİB İTKİB UBM Rotaforte Türkel Merkür İTO İTKİB UİB İİB Fuar Adı London Textile Fair Pure London IIJS Decorex Johannesbur 2016 Kamerun Uluslararası Gana Türk İhraç Ürünleri Micam Shoevent Automechanika Frankfurt Americas Food Konu Tekstil ve aksesuarları Hazır giyim, aksesuar Değerli maden ve mücevherat Ev tekstili, mobilya, aydınlatma Genel ticaret Türk ihraç ürünleri Ayakkabı Otomotiv Yan Sanayi Gıda ve içecek Tarih Yer 13-14 Temmuzİngiltere 24-26 Temmuzİngiltere 4-8 AğustosHindistan 5-9 AğustosG.Afrika 10-13 AğustosKamerun 24-27 AğustosGana 3-6 Eylülİtalya 13-17 EylülAlmanya 26-27 EylülABD
Benzer belgeler
PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına
Nahit Kemalbay
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cumhur Savaşkan
Yayın Kurulu
Mehmet Duyulmuş
Salih Türkay
M. Mustafa Gönül
Necati Yaşar
Adres
İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217
Bağcı...
as PDF - İstoç Ticaret Merkezi
4 Haberler 14 Sektör İnceleme 18 Hobi İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan
uğraş: Avcılık 20 Üyelerimizi Tanıyalım 24 Başarı Öyküsü Schafer Firma
Sahibi Tuncay Aslan, “Yatırımı ‘markaya’ yaptım” 26 İş ...