EMDR TürkiyE-Bülteni
Transkript
EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Konuk Yazar EMDR Neden Etkili Oluyor? Vedat Şar Psikoterapide, olası etki yollarını gözden geçirirken teknik, taktik, strateji, kuramsal model ve nihayet insana bakış ve söylemin (discourse) ayrı düzlemlerde değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca belirli bir psikopatolojiyi görece .... Devamı 5. sayfada... EMDR-TR Yönetim Kurulu Başkanından Merhaba, EMDR Derneği’nin yayın organı olarak yaşama başlayan “EMDR Türkiye E-Bülteni’ nin ilk sayısı ile sizi selamlıyoruz. Önder Kavakçı Merhaba, EMDR-TR Derneği’nin organı olarak yaşama başlayan “EMDR-TR E-Bülteni’nin ilk sayısı ile sizi selamlıyoruz. Bültenimiz, derneğimizden, üyelerimizden, EMDR ve travma alanındaki ..... Devamını 2. sayfada bulabilirsiniz. EMDR Nereye Gidiyor? Emre Konuk Sevgili Arkadaşlar, Psikoterapinin yüz küsur yıllık macerasına baktığımızda bir kaç paradigma değişikliği yaşadığını söylememiz mümkün. İlki tabii ki Freud'la başlıyor. Sorunlar birden "tıbbi" olmaktan çıkıp "öğrenilebilir" oluyor. Freud etiyolojiyi, yani sorunların ....Devamı 4. sayfada... Araştırma Özeti EMDR-TR Bülteni’nin ilk sayısı ile herkese merhaba… Hejan Epözdemir Migrenin EMDR Tedavisi Öncelikle Araştırma Komitesi ve Bülten Yayın Kurulu Başkanı olarak, gerek komitede, gerekse bültenin ortaya çıkmasında emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma ve bültenimize destek veren ulusal ve uluslar arası alanda çok değerli Akademik Kurul üyelerine .... Devamını 3. sayfada bulabilirsiniz. İstanbul’da bir özel hastanede gerçekleştirilen bu pilot çalışmada, özellikle baş ağrısı ile ilgili travmatik anıların EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) Devamı 8. sayfada... EMDR-TR Derneği Yayın Organı Yayın Kurulu Başkanı: Hejan Epözdemir Yayın Kurulu (Alfabetik Sırayla) : Berk Murat Ergun, Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan, Önder Kavakçı, Zeynep Zat, Editör: Önder Kavakçı Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla): Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm. Emre Konuk, Doç. Dr. Feryal Çam Çelikel, Uzm. Psk. Hejan Epözdemir, Dr. Jim Knipe, Dr. Marilyn Luber, Prof Dr. Nahit Özmenler, Uzm. Psk. Olcay Güner, Doç. Dr. Ömer Böke, Yrd.Doç Dr. Önder Kavakçı, Dr.Richard Mitchell, Prof. Dr. Ümran Korkmazlar, Prof. Dr. Vedat Şar Vali Konağı Cad. No:173 Zemin Kat No:7 Nişantaşı Şişli 34363 İstanbul Tel: 0212 219 85 56 [email protected] EMDR Alt Komiteleri Araştırma / Başkan: Hejan Epözdemir İletişim: [email protected] Çeviri, Üye İşleri ve WEB / Başkan: Asena Yurtsever, İletişim: [email protected] Çocuk ve Ergen / Başkan: Ümran Korkmazlar İletişim: [email protected] Uluslar Arası İlişkiler, Akreditasyon, Eğitim ve Etik Başkan: Önder kavakçı , Emre Konuk İletişim:[email protected] [email protected] EMDR HAP ve Krize Müdahale / Başkan: Emre Konuk İletişim: [email protected] Klinik Uygulama ve Protokol Geliştirme Başkan: Serin Öget İletişim: [email protected] Bu Sayıda Editörden.........................................................................2 Yayın Kurulu Başkanından..........................................3 EMDR-TRYönetim Kurulu Başkanından.....................4 Konuk Yazar....................................................................5 EMDR Araştırma Dosyası “Migren”........................8 Röportaj...........................................................................9 EMDR ile Olgu Hazırlama Rehberi........................12 Bültene Yazı Gönderme Kriterleri ...........................13 Psikoloji ve Psikyatri Dünyasından Haberler ...............14 Sayfa 1 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Yrd. Doç. Dr. Önder Kavakçı Editörden Merhaba, EMDR Derneği’nin bülteni olarak yaşama başlayan “EMDR-TR E-Bülteni’ nin ilk sayısı ile sizi selamlıyoruz. Önder Kavakçı Merhaba, EMDR-TR Derneği’nin yayın organı olarak yaşama başlayan “EMDR-TR E-Bülteni’nin ilk sayısı ile sizi selamlıyoruz. Bültenimiz, derneğimizden, üyelerimizden, EMDR ve travma alanındaki gelişmelerden haberleri sizlere ulaştırmayı hedefliyor. Ülkemizde ve dünyadaki travma ve EMDR bilgisine katkıda bulunmak, Türkiye’de bu alanlarda yapılacak araştırmalar için kolaylaştırıcı olmak, travma ve bununla baş etme bilgisinin yaygınlaşmasına çalışmak diğer amaçlarımız. Her şeyin “bir olgudaki bir sorunla başladığı” düşüncesinden yola çıkarak bültenimizde travma olgularına ve EMDR ile çalışılmış olgu sunumlarına, tartışmalarına yer vermek istiyoruz. Bültenimiz için olgu çalışmalarınızı bekliyoruz. Bu konuda çalışacak arkadaşlarımızın işini kolaylaştırmak üzere bir EMDR ile olgu sunma rehberi hazırladık. ( Bkz. sfy 12) EMDR hızla gelişiyor ve yaygınlaşıyor, dernek başkanımız sayın Emre Konuk bülten yazısında, EMDR nereye gidiyor sorusunu yanıtladı. Uzun yıllardır travma ve dissosiyasyon alanında çalışan Prof. Dr. Vedat Şar, EMDR’nin nasıl etki gösterdiği konusundaki literatürü ve kendi görüşlerini yazdı. EMDR Derneği Araştırma Komitesi Başkanı ve Yayın Kurulu Başkanı Hejan Epözdemir e-bültenimizin oluşum öyküsünü yazdı. Zeynep Zat ve Leyla Arslan, Madrid’de yapılan 13. EMDR Avrupa Kongresi’ne katılan arkadaşlarımızın izlenimlerini toparladı. İlk sayımızda, Konuk ve arkadaşlarının ‘Migrenin EMDR Tedavisi’ başlıklı araştırmalarının özetini bulabilirsiniz. Ayrıca hepimizi ilgilendiren kongre duyuruları da bültenimizde yer almakta. EMDR-TR E-Bülteni’nin yararlı ve kalıcı olması dileklerimizle… Yard. Doç. Dr. Önder Kavakçı, Pskiyatrist Ruhsal Travma Tedavisi EMDR Yazar Önder Kavakçı EMDR, bugün birçok psikiyatrik bozukluk için hızlı ve etkili tedavi olanağı sağlayan bir terapi yöntemidir. Travmatik içeriğe hızlı ulaşmayı sağlayan özelliği nedeni ile hastalar; çok çabuk, anımsamaya hazır olmadıkları anılarla yüzleşebilmektedirler. EMDR, geleneksel tedavi yöntemleri ile zor iyileşen bozukluklar için de etkilidir. Kişilik bozuklukları, somatoform bozukluklar, karmaşık travmalar, dissosiyatif bozukluklar gibi durumların EMDR uygulanarak tedavisi mümkündür. Ancak bu durumların tedavisi iyi bir psikopatoloji bilgisi, EMDR ve diğer terapilerde deneyimli olmayı gerektirir. Bu kitapta yalnızca erişkin travmalarına EMDR ile müdahale tekniklerinden söz edilmektedir. Bu kitap bir EMDRye giriş kitabı olarak ele alınmalıdır. Sayfa 2 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Uzm. Psk. Hejan Epözdemir Yayın Kurulu Başkanından EMDR-TR Bülteni’nin ilk sayısı ile herkese merhaba… Hejan Epözdemir Öncelikle Araştırma Komitesi ve Bülten Yayın Kurulu Başkanı olarak, gerek komitede, gerekse bültenin ortaya çıkmasında emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma ve bültenimize destek veren ulusal ve uluslar arası alanda çok değerli Akademik Kurul üyelerine teşekkür ederim. Sizlere Araştırma Komitesi’nin faaliyetlerinden ve bununla bağlantılı olarak bültenin ortaya çıkış serüveninden bahsetmek isterim. Geçen sene İstanbul’da yapılan EMDR Sempozyumu’nda, benim de aralarında bulunduğum geçici yönetim kurulu, faaliyetlerini şu anki yönetim kuruluna devretmiş ve sempozyum sırasında Derneğin alt komiteleri belirlenmişti. EMDR camiasının Araştırma ve Geliştirmeye verdiği önem ve yurt dışındaki emsaller de göz önünde bulundurularak, dernekleşme öncesinde informel olarak çalışmalarını yürüten Araştırma Komitesi faaliyetlerine hız verdi. Araştırma Komitesi’nin amacı; Türkiye’de EMDR ile ilgili bilimsel açıdan yüksek standartlara sahip yeni araştırmaların yapılmasını ve yaygınlaştırılmasını teşvik etmek olarak özetlenebilir. Bu amaç doğrultusunda, Araştırma Komitesi, diğer alt komitelerle de iş birliği içersinde çalışarak, EMDR ile ilgili dünyada yapılan araştırmaları kapsayan bir veri tabanı oluşturma, EMDR TR web sitesine konulmak üzere araştırma yöntemleri ile ilgili içerik oluşturma gibi çalışmalara başlamış ve halen bu konudaki çalışmalarına devam etmektedir. Bu süreç içerisinde, EMDR Europe ve EMDRIA’daki çalışmalara paralel olarak, ilerde dergi olması planlanan bülten fikri ortaya atılmıştır. Bu fikir tüm Komite üyelerince desteklenmiş ve yaklaşık altı aylık bir çalışmanın ürünü olarak bugün sizlere sunulan ilk sayı oluşturulmuştur. Bültenimiz üç ayda bir online olarak yayınlanacaktır. Bültenimiz, olgu sunumları, özgün yazılar, yeni yapılan araştırmaların özetleri, EMDR, psikoloji ve psikiyatri dünyasından haber ve etkinliklere kadar geniş bir yelpazede içerik ile karşınıza çıkacaktır. Bültenin en önde gelen amacı, Türkiye’de EMDR ile ilgili yapılan çalışmaların alana duyurulması ve yeni araştırmaların yapılmasının teşvik edilmesidir. Buna karşın, bültenimiz sadece EMDR ile ilgili çalışmalara değil, aynı zamanda travma alanındaki tüm çalışmalara yer verme çabasında olacaktır. Bu noktada, sizlerden gelecek olan özgün yazıların deneysel araştırmaların ve olgu sunumlarının bültenimizin zenginleşmesine büyük katkıda bulunacağına ve ileride dergi haline gelebilmesi için bize cesaret vereceğine inanmaktayız. Saygılarımla, Hejan Epözdemir, Klinik Psikolog Sayfa 3 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Uzm. Psk. Emre Konuk EMDR-TR Yönetim Kurulu Başkanından EMDR Nereye Gidiyor? Emre Konuk Sevgili Arkadaşlar, Psikoterapinin yüz küsur yıllık macerasına baktığımızda bir kaç paradigma değişikliği yaşadığını söylememiz mümkün. İlki tabii ki Freud'la başlıyor. Sorunlar birden "tıbbi" olmaktan çıkıp "öğrenilebilir" oluyor. Freud etiyolojiyi, yani sorunların ortaya çıkışını "derinin altında" yani "karakter formasyonu" ile açıkladı. İlk kez insan davranışı, duyguları ve düşüncesi psikolojik nedenlerle açıklanıyordu. Tabii etiyoloji derinin altına odaklanınca, tedavi de derinin altına odaklandı. Psikanaliz yaklaşık 50 yıl hâkim anlayıştı. 1950'lerde Aile Terapisi köklü bir değişim başlattı. Sorunların ortaya çıkışını, kişilerin yaşadığı "bağlamla" (context) ya da ilişkilerle açıkladı. Etiyoloji ilişkilere bağlanınca, tedavi de ilişkileri değiştirmeye odaklandı. Psikoterapi o zamanlardan beri derinin altıyla derinin dışında gidip gelir. İlk defa bir psikoterapi biyolojik bir temele oturtuluyordu. Varsayım çok basitti: Bütün patolojinin kaynağı travmatik yaşantı ve buna bağlı olarak oluşan "anı ağlarına" bağlandı. Tabii ki bu hipotezin geçerliliği için dünya kadar literatürün oluşması gerekiyor. Eğer bu olursa artık "hastalık sınıflandırmalarının" şimdiki önemi ciddi biçimde azalacak gibi görünüyor. Sorun ne olursa olsun, yaşam boyu yaşanan travmalara bakılacak ve tedavi planlaması buna göre yapılacak. Şimdiden pek çok değişik sorunla ilgili protokol oluşmuş durumda. Eksik olan, değişik sorunlarla ilgili protokol geliştirmek ve klinik çalışmalarda edindiğimiz izlenimi araştırmalarla da desteklemek. Meraklı ve hevesli tüm EMDR Terapistleri’nin hayat boyu canlarının hiç sıkılmayacağı, kendilerini geliştirebilecekleri, öğrendiklerini paylaşabilecekleri ve durmadan alıp verebilecekleri bir gelecekten söz ediyorum. Sevgiler, Emre konuk Klinik Psikolog Davranışçılar, aslında 1930'lardan beri sorunların ortaya çıkışını laboratuarda hayvan deneyleriyle görmeye çalıştılar. Model "öğrenme teorisiydi". Bir dizi öğrenme ilkesini formüle ettiler. İlişkiler operasyonel olarak "uyarıcı" olarak tanımlandı. 1960'larda Bilişsel Davranışçı Terapi olarak hayatımıza girdi. Araştırma geleneği olduğu için ve teori araştırmaya izin verdiği için en yaygın terapi akımlarından birisi olarak yaşamımıza yerleşti. EMDR, yaklaşık 25 yıl önce köklü bir değişim daha getirdi. Değişim tekrar "derinin altına" odaklanmasında yatmıyordu. Teoriyi zihnin "bilgiyi işleme" sürecine oturttu. Yani temelde, beyin araştırmacılarının öteden beri üzerinde çalıştıkları bir sürece odaklandı. Sayfa 4 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Konuk Yazar Prof. Dr. Vedat Şar - Doç.Dr.Psk.Erdinç Öztürk EMDR Neden Etkili Oluyor? İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Klinik Psikoterapi & Dissosiyatif Bozukluklar Eğitim ve Araştırma Birimi Prof. Dr. Vedat Şar İnsan bir ruhtur. Fakat ruh nedir? Ruh kendiliktir. Fakat kendilik nedir? Kendilik kendini kendisiyle ilişkilendiren bir ilişkidir ya da ilişkideki kendini kendisiyle ilişkilendiren ilişkidir. Soren Kierkegaard (The Sickness Unto Death,1849) Psikoterapide, olası etki yollarını gözden geçirirken teknik, taktik, strateji, kuramsal model ve nihayet insana bakış ve söylemin (discourse) ayrı düzlemlerde değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca belirli bir psikopatolojiyi görece homojen olarak tanımlama amacını güden “tanı” ile psikoterapinin, yani tedavinin “endikasyonu”, türü, yapılış şekli ve etkinliği arasında önemli bir ilişki vardır. Tedavinin hem durumsal etkenlerle ilişkili olduğunu, fakat aynı zamanda bir süreç oluşturduğunu dikkate almak gerekir. Eldeki duruma ne şekilde yaklaşılacağı hem tedavi sürecinin hangi evresinde bulunulduğu ve hem de tedaviye başvuran kişinin kendi ruhsal sürecinin hangi evresinde ya da hangi zihinsel durumda olduğuyla da ilişkilidir. Bu süreçlerin belirli bir anında ya da belirli bir bağlamda uygun olan girişim başka bir an ya da bağlamda yanlış olabilir. Psikoterapi kişiye yaşamının ya da yaşadığı olayın anlattırılması değildir. Önemli olan tedavi etkisi sağlayacak biçimde konuşulmasıdır. Böyle bakıldığında, doğru yapılmadığı zaman her hangi bir ruhsal deneyim üzerinde konuşulmasının her zaman tedavi değeri taşımayacağı, zararlı dahi olabileceği ortadadır. İşte EMDR, olabildiğince standartlaştırılmış protokolü ile son derece karmaşık süreçlerin ortaya çıkabileceği durumlara disipline edilmiş bir yaklaşımı, yeterli açık uçluluğu da barındırarak sağlamakta önemli bir yöntemsel adım atmış olmaktadır. Travma kökenli durumlarda EMDR’nin etkili olduğu giderek daha çok kabul gören ampirik bir gözlemdir. Dolayısı ile kimi zaman görece “basit” bir teknik gibi algılanabilen EMDR’nin neden bu kadar etkili olduğu sorusu merak uyandırmaktadır. EMDR’yi kurgulayan yazarların etki mekanizmasını açıklamak için ortaya koydukları kuramsal çerçeve Uyumsal Bilgi İşleme Modeli (Adaptive Information Processing Model) olarak adlandırılmaktadır (Shapiro, 1995; Salomon ve Shapiro, 2008). Her ne kadar, bu etkinliğin açıklanmasında EMDR’nin teknik özellikleri de önem taşısa da, kanımızca, insana ilişkin önemli bazı temel gerçeklere dokunması, onu teknik özelliklerini aşan bir etkinliğe götürmektedir. Bu noktanın açıklanması ise kuramsal modelleme düzleminde ele alınmayı gerektirmektedir. Bu yazıda, EMDR’nin neden etkili olduğunu açıklamada bölünme-bütünleşme temelli bir seçenek olarak travma-dissosiyasyon modeli klasik (kişiliğin yapısal bölünmesi kuramı) ve tarafımızdan önerilen yeni bir biçimi (kendiliğin işlevsel bölünmesi kuramı) ile özet olarak sunulmaktadır. Uyumsal Bilgi İşleme (UBİ) Modeli Öğrenme kuramına dayanan bu modelde klinik patolojinin temeli işlevsel olmayan biçimde depolanmış olan anılardır. Terapötik değişim ise, bu anıların daha geniş uyumsal örüntüler (network) içersinde işlenmelerinden kaynaklanmaktadır. Söndürmeyi (extinction) temel alan yüzleştirme (exposure) tedavilerinden farklı olarak, EMDR ile hedef alınan anılar işlem sırasında bir dönüşüme tabi tutulmakta ve sonra bir sağlamlaştırma işlemi ile yeniden depo edilmektedir (Salomon ve Shapiro, 2008). Bu süreçte emosyonlar ile karşılaşma da önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, burada alışmadan (habituation) çok akomodasyon ve Sayfa 5 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 asimilasyon sürecinin gerçekleştiği öne sürülmektedir. EMDR’nin değerlendirme evresinde çalışılacak anının seçilmesi önemli olup burada önyargısız dinleme, kişide farkındalığı (mindfulness) artırmaktadır. EMDR sırasında fiziksel duyumlara da odaklanılmaktadır. İşlem sırasında olaya farklı bakış açıları aranmakta ve olumsuz kognisyonlar üzerinde çalışılmaktadır. Duyarsızlaştırma ve yerleştirme evrelerinde ise üstesinden gelme (mastery) duygusu geliştirilmektedir. Göz hareketlerinin stimüle edici etkisi konusunda ise kesin bir bilgi yoktur. Travma-Dissosiyasyon Modeli (TDM) Dissosiyasyon, sadece dissosiyatif bozukluklarda değil, bütün travma kökenli bozukluklar yelpazesinde önemli bir yere sahiptir (Şar,2011a). EMDR’nin UBİ modeli de özellikle bellek açısından bunu kabul etmektedir. Dissosiyasyon ve dissosiyatif bozukluklar hipotetik kavramlar değildir, klinik olgulardır ve klinik psikopatolojide yer alırlar. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin (2012) sınıflandırma sisteminin en yeni güncelleştirilmiş biçimi olan DSM-5’de, dissosiyatif bozukluklar dışında, artık travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) da bir dissosiyatif alt tipi tanımlanmaktadır. Bu gelişme nörobiyolojik bulgularla da desteklenmektedir (Lanius ve ark., 2010). Dissosiyasyonun daha fazla ya da daha az görüldüğü TSSB olgularında tedaviye yanıt konusundaki olası farklılıklar kuşkusuz bundan sonra birçok çalışmanın konusu olacaktır. Travma ile ilgili bozukluklar Janet’in kullandığı deyimle “idrak etmeme” (non-realisation) sendromlarıdır (Van der Hart ver ark., 1993). Bunun için travmatik yaşantının sahiplenilmesi (ownership) ve travmatik anıların kişinin şimdiki zamanı yaşamaya engel olmaması (presentification) gerekmektedir. Sentez yetisinin varlığında bunun sağlanması ruhsal entegrasyonu gerektirmektedir. Günümüzde “kişiliğin yapısal bölünmesi” kuramı (Van der Hart ve ark., 2006) olarak adlandırılan ve başlangıcı Janet’e dek uzanan anlayış zihinsel içeriğin travma sonucunda bütünlüğünü yitirmesi ve bölümlere ayrılması temeline dayanmaktadır. Sözcüklerin İngilizce’lerinin baş harflerinden hareketle BASK modeli olarak (Braun,1988) da dile getirilen bu modelde davranış, duygulanım, duyumlar, ve bilginin birbirinden ayrıldığı düşünülmektedir. Bu modelin daha kolay anlaşılması arzusuyla, ayrımın kişiliğin görünürde normal (apparently normal part of personality, ANP) ve duygusal (emotional part of personality, EP) yanları arasında olduğu ve dissosiyatif bozukluklarda her iki yanın da kendi içinde bölünebileceği dile getirilmektedir. Ross (2012) EMDR’nin evreleri ve dissosiyatif bozukluklarda standart olarak kabul edilen evrelendirilmiş travma psikoterapisinin (Steele ve ark., 2005; Van der Hart ve ark.,2006) üç dönemi arasında parallelik kurarak EMDR’nin “travmadissosiyasyon modeli” ne dayalı bir tedavi biçimi olduğu tezini öne sürmektedir. Böylelikle EMDR’nin ruhsal bütünleşmeye yönelik bir işlevi olduğuna dikkat çekmektedir. Van der Hart ve ark. (2010) da EMDR’nin TDM’ inden kuramsal olarak yararlanabileceğini düşünmektedirler. Ross’a göre EMDR’nin ilk iki evresi (öykü alma-tedavi planlama ve hazırlık) evrelendirilmiş travma tedavisinin ilk dönemine (terapötik anlaşma kurma, sakinleştirme, güvenlik sağlama, yetiler geliştirme, tedavi modeli konusunda bilgi verme) eş düşmektedir. EMDR’ın 3-6 arası evreleri (değerlendirme, duyarsızlaştırma, pozitif kognisyonun çalışılması ve beden tarama) evrelendirilmiş travma tedavisinin ikinci dönemine (aktif travma çalışması) uymaktadır. EMDR’ nin 7 ve 8. evreleri ise (kapanış, yeniden değerlendirme) evrelendirilmiş travma tedavisindeki üçüncü döneme eş düşmektedir: konsolidasyon ve rezolüsyon. TDM yaklaşımı, UBİ modeline Janet’in ruhsal bütünleşme kavramını açıkça katmaktadır (Van der Hart ve ark.,1993). TDM’nin uyumsal bilgi işleme sürecine bölünme-bütünleşme eksenini katması önemli bir katkı olmasına karşın, EMDR’nin klinik dissosiyatif bozukluklarda kullanımının ancak daha geniş bir tedavi çerçevesi içersine oturtularak mümkün olabildiği, çünkü EMDR uygulamasının daha başlangıçta, en azından tedaviye uyabilecek kadar yeterli bir entegratif kapasite gerektirdiği bilinmektedir. TDM modelinin klasik biçiminde, EMDR açısından ikinci sorun kişiliğin yapısal bölünmesi kuramında ayrılaşmış zihinsel durumların ayrı bir kendilik algısı ve etkinliği (sense of self and agency) içermesidir. Oysa, tam da EMDR’nin uygulanabileceği, durumun bir klinik dissosiyatif bozukluk boyutuna varmadığı bir çok travma sonrası olguda yapısal bölünme düzeyinde ayrılaşmış kendilik algısı ve etkinliği görülmemektedir. Ross (2012) modelin biraz daha yumuşatılması durumunda bu sorunun kuramsal olarak aşılabileceğine dikkat çekmektedir. Sayfa 6 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Biz bu yazıda, yine bir travma-dissosiyasyon modeli olan aşağıda özetleyeceğimiz “Kendiliğin İşlevsel Bölünmesi” kuramımızın, tıpkı klasik TDM gibi, yine bölünme ve bütünleşme temelli olmakla birlikte, EMDR’nin nasıl etkili olduğunu, dissosiyatif bozukluklar dışında da ve daha esnek biçimde ele alabileceği kanısındayız. Kendiliğin İşlevsel Bölünmesi Modeli (KİB) Bu kuramsal model İstanbul Tıp Fakültesi Klinik Psikoterapi Birimi’nde dissosiyatif bozukluğu olan hastaların tedavisi konusunda uzun yıllar biriken deneyimler sonucunda ortaya konulmuş olup, “kimlik” ve “entegrasyon”u temel almakta, psikotravmatoloji ile klinik psikiyatrinin gereksinimlerini birleştirmektedir (Şar ve Öztürk, 2007). Dualistik bir anlayışa dayanan bu modelde yaşamın başlangıcından sonuna dek sosyolojik ve psikolojik kendilikler adı verilen iki sürecin varlığından ve bunların birbirine koşut geliştiklerinde, olabildiğince armonik bir ilişkisinin olduğundan söz edilmektedir. Bu modelde sosyolojik ve psikolojik kendilikler arasındaki uzaklaşma, ayrışma ve kopma, travma kökenli psikopatolojinin özünü oluşturmaktadır. Bunun sonucunda psikolojik kendiliğin bir bölümü travmatik kendilik olarak özelleşip ayrışmakta ve giderek kendisi de fragmentasyona uğrayan sosyolojik kendiliğin vesayeti altına girmektedir. Emosyonların bu üçlü kendilikler sistemi ve ondan ayrı bir “moderatör” sistem tarafından yönetildiği varsayılmaktadır. Psikoterapide sosyolojik ve psikolojik kendiliklerin birbirlerine yaklaştırılması ve travmatik kendiliğin klinik semptomlara yol açan dirençlerinin (travma kökenli depresyon, obsesyonlar, ve kişilerarası ilişki bozuklukları) çözülüp yeniden psikolojik kendiliğin etki alanına döndürülmesi önem taşımaktadır (Şar ve Öztürk,2005; Şar, 2011b). Kanımızca EMDR, büyümüş olan sosyolojik kendiliği küçültmekte, donmuş ve gelişemeyen psikolojik kendiliği hareketlendirmekte ve travmatik kendiliğin dirençlerini de çözmektedir. Bu çalışma entegre kendiliğe ulaşmayı sağlamakta, böylelikle üzerindeki yükten kurtulan moderatör işlevler de kendiliğinden devreye girmektedir. İşlevsel bölünme modeli, yapısal bölünme modeline göre emosyonlara daha ikincil bir rol vermekte ve kendilikler sistemindeki dengeyi öne çıkarmaktadır. Tablo 1: Sosyolojik ve Psikolojik Kendiliklerin Özellikleri ( © Şar ve Öztürk, 2007 ‘den uyarlanmıştır. ) Sosyolojik Kendilik Model alma, taklit, kopyalama Eklektisizm Dogmatizm Kutuplaştırma Pazarlık Dönebilirlik Rekabet Tek odaklı farkındalık Acımasızlık Bağlanma Füzyoner ilişki Metaforlar, metonimiler, semboller Fantaziler, çarpıtmalar Psikolojik Kendilik Yaratıcılık Otantisite Olasılıkları kabul etme Sentez Seçim Süreklilik Kendini ifade etme Çok odaklı farkındalık Merhamet Temas Sınırları tanıma İşaretler Gerçekler Sonuç EMDR’in neden etkili olduğunun açıklanmasında sadece işlevsel olmayan biçimde depolanmış travmatik anıların dönüşüme uğratılması ve yeniden daha geniş bir örüntüye oturtulması ve bu sürecin bilateral nörobiyolojik stimülasyonla kolaylaştırılması çerçevesinde olan açıklamanın, bölünme-bütünleşme temelinde genişletilebileceği kanısındayız. Böyle bir genişletme EMDR konusunda yeni araştırmaların önünü açabileceği gibi dissosiyasyonun psikoterapi ve nörobiyolojide temel bir değişken olarak incelenmesi olasılığını artıracaktır. KİB modeli ise, ampirik verilerle desteklendiği takdirde (örneğin sosyolojik ve psikolojik kendiliklerin ölçülmesi ve travmatik kendiliğin dirençlerinin niceliksel olarak değerlendirilmesi), tedavi etkinliğinin artırılması ve değerlendirilmesinde araştırmacı ve klinisyenlere yeni olanaklar sunacaktır. EMDR’nin etkinliğinin travma-dissosiyasyon temelli bir anlayışla ele alınması, genel olarak psikoterapinin zihinsel entegrasyonu sağlamaya yönelik bir tedavi olduğu tezine uymaktadır. Zihinsel entegrasyon sağlam bir kendilik yaşantısının temelini oluşturmaktadır. Kendiliğin işlevsel bölünmesi olarak adlandırdığımız kuramsal modelimiz kanımızca geçmişi Janet’e dek uzanan ve günümüzde dissosiyasyon çalışmaları alanında kabul gören kişiliğin yapısal bölünmesi kuramına oranla daha geniş bir bakış açısı ve EMDR’nin etkinliğinin açıklanması için daha uygun bir çerçeve sunmaktadır. Bu çerçeve EMDR’nin tek başına Sayfa 7 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 uygulanmasının yeterli olmadığı ve hatta yerine göre kontrendike olduğu dissosiyatif bozukluklar dışında, normal insanı da içine alan çok daha geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Kanımızca, Sören Kierkegaard’ın yeisi (despair) konu alan yazısında yer verdiği sözlerinin ilk bölümü ( “kendini kendisiyle ilişkilendiren bir ilişki” ) ile psikolojik kendilik ve ikinci bölümü ile (ilişkideki kendini kendisiyle ilişkilendiren ilişki”) ile sosyolojik kendilik arasında ilişki kurabiliriz. Bu iki süreç arasında kurulan ilişki ise “yeisi” bertaraf etmenin başlıca yolu gibi görünmektedir. Not: Bu görüşler Vedat Şar’ın 14 Haziran 2012 tarihinde Madrid’de toplanan Avrupa EMDR Kongresi ESTSS-ESTD gününde davetli olarak yer alan konuşmasında sunulmuştur. Araştırma Özeti Kaynaklar: American Psychiatric Association (2012). DSM-5 development. www.dsm5.org Braun, B.G. (1988). The BASK (behavior, affect, sensation, knowledge) model of dissociation. Dissociation, 1, 4-23. Lanius R, Vermetten, E., Loewenstein, R.J., Brand, B., Schmahl, C., Bremner, J.D., & Spiegel, D. (2010).Emotion modulation in PTSD: Clinical and neurobiological evidence for a dissociative subtype. American Journal of Psychiatry, 167(6), 640-647. Ross,C.A. (2011-2012): EMDR is based on trauma-dissociation model of mental disorders. Iberoamerican Journal of Psychotraumatology and Dissociation Vol 3; http://revibapst.com/COLINROSS.pdf Shapiro, F. (1995). Eye movement desensitization and reprocessing:Basic principles, protocols, and procedures. New York: Guilford. Solomon, R. M., & Shapiro, F. (2008). EMDR and the adaptive information processing model: Potential mechanisms of change. Journal of EMDR Practice and Research, 2(4), 315–325. Şar, V. (2011a). Developmental trauma, complex PTSD and the current proposal of DSM-5. European Journal of Psychotraumatology 2:5662 DOI:10.3402/ejpt.v2i0.5622 http://www.eurojnlofpsychotraumatol.net/index.php/ejpt/article/view/5622/pdf_62 Şar V (2011b): Dissociative depression:a common cause of treatment resistance. In: Female Turkish Migrants with Recurrent Depression (Ed: W.Renner).Studia, Innsbruck,pp.112-124. Şar V, Öztürk E (2005): What is trauma and dissociation? Journal of Trauma Practice 4(1-2):7-20. Şar V, Öztürk E (2007): Functional dissociation of the self: a sociocognitive approach to trauma and dissociation. Journal of Trauma and Dissociation 8(4):69-89. Steele, K., Van der Hart, O., & Nijenhuis, E. R. S. (2005): Phase-oriented treatment of structural dissociation in complex traumatization: Overcoming trauma-related phobias. Journal of Trauma and Dissociation, 6(3), 11–53. Van der Hart O, Nijenhuis ERS, Solomon R (2010):Dissociation of the personality in complex trauma-related disorders and EMDR: theoretical considerations. Journal of EMDR Practice and Research, 4 (2): 76-92. Van der Hart, O., Nijenhuis, E. R. S., & Steele, K. (2006).The haunted self: Structural dissociation and the treatment of chronic traumatization. New York: W. W. Norton. Van der Hart, O., Steele, K., Boon, S., & Brown, P. (1993). The treatment of traumatic memories: Synthesis, realization and integration. Dissociation, 6, 162–180. Migrenin EMDR Tedavisi İstanbul’da bir özel hastanede gerçekleştirilen bu pilot çalışmada, özellikle baş ağrısı ile ilgili travmatik anıların EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) ile çalışılmasının migren tedavisi üzerindeki etkinliğini değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemi, nöroloji uzmanı tarafından migren tanısı konulmuş, dokuzu kadın (Ort. yaş=31.7), ikisi erkek (Ort. yaş=30.5) toplam 11 katılımcıdan oluşmaktadır. Katılımcıların baş ağrısı öyküsü 2 ila 30 yıl (Ort. =12 yıl) arasında değişmektedir. Araştırma ekibi tarafından baş ağrılarının sıklığı, süresi, şiddeti, ağrı kesici kullanımı ve acil servis ziyaretleri değişkenlerini içeren bir form hazırlanmış ve bu formu katılımcıların günlük olarak doldurmaları istenmiştir. Buna ek olarak, tedavi öncesi ve sonrasında Semptom Değerlendirme Ölçeği (SA-45) uygulanmıştır. Çalışma sonunda, baş ağrılarının sıklığında ve süresinde istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüş olduğu; buna karşın ağrının şiddetinde anlamlı bir değişiklik olmadığı saptanmıştır. Buna paralel olarak katılımcıların, ağrı kesici kullanımında ve acil servis ziyaretlerinde de istatistiksel olarak belirgin bir azalma gözlenmiş ve tedavi kazanımlarının üç aylık, izleme değerlendirmelerinde sürdüğü gözlenmiştir. Tüm bu sonuçlar, EMDR’ın migren tedavisinde, alternatif, etkin bir tedavi olabileceğini düşündürmektedir. Referans: Konuk, E., Epözdemir, H., Hacıoğlu Atçeken, Ş., Aydın, Y.E. & Yurtsever, A. (2011). EMDR treatment of migraine. Journal of EMDR Practice and Research, 5(4), 166-176. Sayfa 8 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Uzm. Psk. Zeynep Zat - Psk. Leyla Arslan Röportaj SORU: EMDR Madrid Kongresi’nde en çok ilginizi çeken sunum hangisiydi? Serin Öğet: Benim ve birçoklarının en çok ilgisini çeken sunum Janina Fisher’in dissosiyatif hastalarla çalışırken EMDR’yi nasıl kullandığına dair sunumu idi. Sunumun başlığı “Travma, Beden ve Nörobiyoloji EMDR ve Sensorimotor Psikoterapinin Dissosiyatif Bozukluklarda Uygulanması” idi. Bu başlıktan da anlaşılacağı gibi sunum çeşitli disiplinlerden bilgileri bir araya getirerek, EMDR ile nasıl ve nerede örtüştüklerini ve dissosiyatif bozuklukta EMDR’nin nasıl kullanılacağını gösterdi. Tuba Akyüz: Bessel van der Kolk ve Jim Knipe konferansın yıldızlarıydı. Van der Kolk’un özellikle travma terapisindeki yeni perspektifler üzerine olan sunumu çok başarılıydı. Travma çalışmalarında EMDR ve somatik deneyimlemeyi önceleyen diğer terapi yaklaşımlarının nörobiyolojik açıdan nasıl bir etki yarattığı üzerine gerçekten etkileyici bir sunumdu, ben çok beğendim. Onun dışında da birçok iyi sunum vardı. Bizim ekibin sunumları da çok iyi olanlardandı. Ümran Korkmazlar: Pek çok değerli çalışma vardı. Beni en çok etkileyen sunumlar şunlardı: 1. Janina Fisher (USA)-Trauma, Body and Neurobiology EMDR and Sensorimotor Psychotherapy in Treatment of Dissociative Disorders; 2. Debra Wesselmann (USA)-Working with EMDR in Adopted Children and Their Parents. SORU: Sizin sunumunuz neydi ve sunumunuz nasıl geçti? Emre Konuk: Bizim sunumumuz, Hejan ve Şirin ile birlikte hazırladığımız "Kronik Migren ve EMDR" başlıklı bir çalıştaydı. Gazi Osman Paşa Hastanesi’nde migren hastalarıyla yaptığımız ve başarılı olduğumuz bir çalışmayı özetledik. Ayrıca oluşturduğumuz Baş Ağrısı Protokolü’nün nasıl uygulanacağını anlattık. Malum tabii Migren kronik bir hastalık. Yani bir kısım migrenli için tedavisi yok. Bu nedenle çok ilgi gördü. Ekim'de de EMDRIA'da, yine bir çalıştay olarak sunacağız. İkincisi "Kompleks Travma"ydı. Kompleks travma üzerinde henüz daha yeni yeni konuşuluyor, yaklaşımlar formüle edilmeye çalışılıyor. Bir tanı önermekten çok konuyla ilgili cevap bekleyen soruları sorduk. Ayrıca kompleks travma sonrası stres bozukluğu tanısı almış bir danışanın seanslarını özetledik. Seansa nasıl başladık nasıl bitirdik gibi. Bu da ilgi çekti; çünkü sunduğumuz olgu gerçekten psikiyatrik açıdan baktığımız zaman zor bir vakaydı. Ayrıca bir de "EMDR HAP; İnsani Yardım Programları" başlıklı '99 Marmara Depremi’nden bu güne kadar yapılanları özetleyen bir posterimiz vardı. Bunun dışında, sunum değil ama EMDR Avrupa bünyesinde bir "yeme bozukluğu grubu" oluşturma görevi verdiler. Hejan Epözdemir: Bizim iki tane sunumumuz vardı. Bir tanesi baş ağrısı, Emre Bey ve Şirin’le yaptığımız. O tabii daha önce de sunulmuştu. Yine geçen sefer de olduğu gibi çok büyük bir ilgi ile karşılandı. Seans videoları gösterildi, çok güzeldi, çok keyifliydi, süre de yeterliydi. Diğer sunumumuz da kekemelik ile ilgili idi. Ben, Emre Bey ve Şirin üçümüz beraberdik. Ben ve Şirin sunduk. O da çok keyifli geçti. Yoğun kongre programı dolayısıyla sunumlarda süre kısıtlaması vardı. Kekemelik sunumunun süresi azdı ve bir de aksilik bu ya, ufak bir teknik aksaklık yaşadık ama buna rağmen çok güzel geçti. Daha da ötesinde, Marliyn Luber, Jim Knipe, Udi Oren gibi EMDR camiasının önemli isimleri de dinleyici olarak bizim sunuma katılmışlardı; onların karşısında sunum yapmak ayrıca heyecan vericiydi benim için. Ümran Korkmazlar: Bizim sunumumuzun adı “From Child To Family: Team Work with EMDR” idi. Pratiğimizde ekip olarak EMDR’yi nasıl kullandığımızı örneklerle sunduk. Çalışmayı gerçekleştiren ekip, Ümran Korkmazlar, Billur Kurt, Şirin Hacıömeroğlu Atçeken ve Gamze Bilgişin’den oluşuyordu. Aldığımız geribildirimlerden çok memnunuz; ancak aynı anda dört salonda sunum olduğu için katılımcı sayısı azdı, daha çok kişiye ulaşmak isterdik. Biz de bu amaçla sunumumuzu makale olarak yazmayı planladık. Sayfa 9 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Şirin Hacıömeroğlu: Ben, Hejan Epözdemir ile kekemelik ve konuşma bozukluklarıyla nasıl çalıştığımızı anlatan bir sunum yaptım. Hocamız Ümran Korkmazlar ve ekibi ile ekip çalışmasının önemi ve EMDR yöntemini nasıl kullanıyoruz ile ilgili bir sunum yaptım. Hocamız Emre Konuk’un “Kronik Migren ve EMDR” sunumuna katıldım. Tüm sunumlarımız çok iyi geçti. Aynı anda birden fazla sunum olması nedeniyle seçim yapılması gerektiği halde oldukça iyi katılım oldu, ilgi çekti ve çok güzel geribildirimler aldık. SORU: Madrid’i nasıl buldunuz? Asena Yurtsever: Madrid gerçekten çok sevimli, temiz, düzenli, her yanı sanatla iç içe, sıcak bir şehir. İnsanlar cana yakın, gece 11’den itibaren daha da canlanan, yaşayan evlerden çok yaşayan sokakları olan bir şehir. Tek sıkıntı: Cristiano Ronaldo’yla tanışamadığım için üzüldüm. Önder Kavakçı: Harika bir şehir, olanağım olsa yerleşmek isterdim. Tuba Akyüz: Madrid gayet keyifli bir şehir. Kongreden kalan zamanlarda bol bol tadını çıkardık. Meydanları, müzeleri, binaları, sergileriyle, sanatsal açıdan çok zengin. Aynı zamanda son derece de sıcak ve eğlenceli bir şehir. Kongre için güzel bir seçimdi. SORU: EMDR camiasının Türkiye için görüşlerine dair izleminizi paylaşır mısınız? Asena Yurtsever: Sanırım 13 kişilik bir ekiple orada olmak, herkes için anlamlıydı. Eski dostlar Udi Oren ve Jim Knipe bu duruma ayrıca çok sevinen dostlardandı diyebilirim; çünkü bu Türkiye’de EMDR cemiyetinin giderek arttığını gösteren hoş bir katılımdı. Hem katılımımızdaki artış hem de sunumlarımızın sayıca artışı ve içerik olarak kalitesi saygıyla karşılandı. Emre Konuk: Evet şöyle diyeyim; 1999 depreminde EMDR'ye biz hızlı girdik o zaman. Ben Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şubesi Bakanı’ydım. Tabi oradaki pozisyonum bir sürü şeyi organize etmeye imkan veren bir pozisyondu. Fon bulma, finans sağlama, organize etme açısından. İyi iş çıkardık. Bu kapsamda, hiç bir ülkede benzer bir proje daha yapılmadı. Bunu hep söylediler. Dolayısıyla daha onüç yıl öncesinden zaten Türkiye’deki EMDR faaliyetleri ve gelişimi hep iyi karşılandı. Madrid’deki kongrede bu yıl on iki kişilik bir Türk grubu vardı. Dolayısıyla o arkadaşlar, EMDR camiasının onları ne kadar benimseyip, kabul ettiğini gördüler. O açıdan, her zaman iyi şeyler yaşamışızdır. Şirin Hacıömeroğlu: Bu sene EMDR Europe Kongresi’ne Türkiye’den önceki yıllara göre çok daha fazla bir katılım oldu ve sunum yapıldı. Hatta şaşırtıcı bir şekilde birçok Avrupa ülkesinden daha fazla katılımımız vardı. Bu gurur verdi bize. Bence EMDR camiasının Türkiye için çok iyi izlenimleri var, çalışmalarımızı tebrik ettiler. Dünyanın her yerinden katılımcılar arasında da iyi ilişkiler kuruldu. Tuba Akyüz: Biz tahmin ediyorum 15 kişi civarındaydık. En geniş katılımlı gruplardan biriydik. Üstelik çok sayıda sunum da yapıldı bizden. Yürütülen çok sayıda çalışma ve araştırmalarla Türkiye EMDR ailesinin önemli bir parçası halini almış görünüyor. Ümran Korkmazlar: EMDR camiasının Türk ekibine özel bir sempatisi var. 1999 Depremi’nde kurulan eski dostluklar her zaman tazeliğini koruyor. Kongreye giderken 17 yaşındaki oğlum da benimle geldi, birçok dostla tanıştı. Oğlumun hoş bir izlenimi olmuş ki, bir ara EMDR terapistleri ile ilgili düşüncesini paylaştı ve şöyle dedi: “Anne, EMDR’nin ustaları çok babacan ve anacan”… EMDR tekniğinin ruhumuza kattığı bir farklılık oluyor galiba… SORU: Uluslar arası platformda EMDR’nin gidisaştını yakından gördünüz. İzlenimlerinizi paylaşır mısınız? Asena Yurtsever: Başka kongrelerde görmediğim bir sıcaklık. Herkes birbiriyle tanışmak istiyor zaten çoğu kişi birbirini tanıyor. Bir ailenin içinde gibi hissettim. Örneğin, yıllar önce depremde bize süpervizyona gelen Peggy Moore'un beni görür görmez tanıması, içten ilgisi ve hala tüm detaylarıyla bu gezisini hatırlaması beni derinden etkiledi. Herkese çok selam söyledi, bu vesileyle ileteyim. Sayfa10 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 EMDR’yi terapi yöntemi olarak çok benimsemiş bir kişi olarak bunu görmek mutluluk verici. Ayrıca çeşitli alanlarda çalışmalar yapıldığını görmek, bunları birinci ağızdan dinlemek, çalışmaları yapanlarla konuşma imkanı bulmak çok ilham verici. Ufkumun açıldığını hissediyorum ve yapılan çalışmalar benim de farklı alanlarda EMDR’yi kullanmam için cesaret veriyor. SORU: 6. Ülkemizde EMDR kullanan genç ve hevesli terapistlere önerileriniz nelerdir? (Kongre katılımları, araştırma ve klinik deneyim söz konusu olduğunda) Hejan Epözdemir: Öncelikle geniş katılımlı bir kongreydi, bence bu kongrenin güçlü bir yönüydü. Açılışta, ilk başta bir barkovizyon gösterisi yaptılar; bir dünya haritası, EMDR Europe’a üye ülkeler tek tek gösteriliyor ve her bir ülke harita üzerinde gösterildikten sonra o ülkeden kaç kişinin kongrede olduğu belirtiliyor. O barkovizyon gösteri çok güzeldi, salonda büyük bir coşku hakimdi. Ve tabii aslında aynı zamanda EMDR’nin nasıl da dünyada hızlı bir şekilde yaygınlaştığını görme fırsatı tanıyordu. Evet, kısa tarihine rağmen EMDR dünyada hızla yaygınlaşıyor, dediğim gibi kongrede pek çok farklı ülkeden katılımcılar vardı, bir sürü sunum vardı, deneysel araştırmalar, yeni protokollerin geliştirilmesi, farklı bakış açıları. Karşınızda araştırmaya çok önem veren, yeniliğe açık ve dinamik bir camia görüyorsunuz, bu da tabii ki sizi daha da motive ediyor. Serin Öğet: Bu yıl eğitmenler (consultants) toplantısında EMDR’nin geleceği konuşulurken ortaya çıkan bazı verilere göre (bir ankete verilen yanıtlar) EMDR camiasında aynı konu üzerine ayrı görüş ve uygulamanın olabildiği öne sürüldü. EMDR’yi herkes için standart bir seviyeye getirmek, eğitiminin standardını diğer ekollerin standardına getirmek gibi konular tartışıldı. Kanımca, EMDR eğitimi gittikçe daha uzun, daha pahalı ve daha yapılandırılmış olarak karşımıza çıkacak. Şirin Hacıömeroğlu: EMDR terapisinin oldukça yaygın kullanıldığını fark ediyorum. Ayrıca alanda yapılan çalışmalar ve bu alana katkılar da gün geçtikçe artıyor. Emre Konuk: Terapistin dünyası, eğer dikkat etmezse, danışanla birlikte oluşturdukları dünya ile sınırlıdır. Bir zaman sonra da, eğer ek beslenme kanalları oluşturmazsan kozmik sorular sormaya başlarsın. EMDR hızla gelişen, patolojiye ve sağlığa köklü bir paradigma değişikliği getiren bir yaklaşım. Meraklısı için ömür boyu yeni açılımlar, çözümler, araştırmalar, projeler demek. Kongreler bütün bunlar, artı son derece ilgi çekici ve hoş insanlarla tanışmak demek. Bu açılardan EMDR ile uğraşan arkadaşlarımızın bu beslenme kanallarını açık tutmalarını öneririm. Gelecek kongre yine Haziran'da. Serin Öğet: EMDR gerçekten “iyileştirme” söz konusu olduğu zaman diğer yöntemlerin çok önünde yer alıyor. Bu da büyük bir nimet diye düşünüyorum. Fakat kongrede de ortaya çıkan konu EMDR uygulayanların bazılarının sorumsuz davranışlarının hastaları tekrar travmatize edebildiği idi. Örneğin hastayı iki taraflı uyaran bir makineyle odada yalnız bırakan klinisyenlerden söz edildi. Benim genç EMDR klinisyenlerine tavsiyem öncelikle, yöntemi iyi öğrenmeleri. Bunu yapabilmek için süpervizyonun yanında literatürü takip etmek önemli. Bunu yapabilmek için makaleleri Türkçe’ye çevirmemiz gerekli. Öğrenmenin en iyi yolunun tekrar olduğuna inanan biri olarak, bildik konulara dair de olsa toplantılara ve konferanslara katılmalarını tavsiye ederim. Ümran Korkmazlar: Bol bol EMDR uygulasınlar ve araştırma yapsınlar. Yenilikleri takip etmek ve deneyimlerini paylaşmak için kongrelere katılsınlar. Mesleki açıdan kendini geliştirmek için en önemli yollar bunlar. Sayfa11 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 EMDR ile Olgu Hazırlamak İçin Bir Rehber 1-Sunulan olgunun EMDR standart protokolüne uygun ele alınmış olması gereklidir. 2-Eğer standart protokolde değişiklik yapılmış ise bunun teorik gerekçeleri sunulmalıdır. 3-Hedef anı seçerken hastanın bugün yaşadığı temel sorunlarına yol açması olası travmatik anı seçilmelidir. 4-Belirlenen hedef izlenmelidir. Madrid EMDR Kongresi SORU: 7. Türkiye’de ikinci kez EMDR Kongresi gerçekleşecek olsa, nelerin olmasını isterdiniz? Hejan Epözdemir: Vallahi Madrid’deki kongrede geniş katılım ve sunum çeşitliliği çok etkileyici idi. Dolayısıyla, Türkiye’de bir kongre olursa bilimsel programın bu minvalde kapsayıcı ve yeni çalışmalara yer veren, farklı ülkelerden konuşmacıların davet edildiği bir kongre olmasını çok isterim. Akademik program ve yeni gelişmelerin aktarılabildiği iyi çalıştayların olacağı bir kongre. Bir de tabii sosyal program var☺ Sonuçta uluslar arası kongrelerin bence önemli bir özelliği de, farklı bir ülkeye gidiyorsunuz, orada farklı bir kültürle tanışıyorsunuz, farklı renkler, farklı yerler görüyorsunuz. Dolayısıyla şöyle güzel bir sosyal program etkileyici olurdu; kaldı ki Türkiye’de daha önce yapılan EMDR kongresine katılan insanlar Boğaz’ı ve tekne turunu unutamadıklarını söylüyorlar, bu da bence sosyal programın da ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Yani temel ilke basit, “work hard, play hard”. Önder Kavakçı: Yabancı konuşmacıların özellikle kompleks travma, dissosiyasyon alanında çalışan uzmanların bulunmasını isterdim. Travma alanından önemli ve birikimli konuşmacıları görmek iyi olurdu. Tabii bizden de daha fazla araştırmacı ve konuşmacı görmek iyi olurdu. Yanıtlar isimlerin alfabetik sıralamasına göre sunulmuştur. 5-Hedef anı çalışması bitmeden sorunlu diğer anılar çalışılmamalıdır, İkincil hedefler temel sorun çalışıldıktan sonra çalışılabilir. 6-Tartışma AIP (Adaptif Information Processing =Uyumsal/Uyuma Yönelik Bilgi İşleme) modeli çerçevesinde olmalıdır. 7-Üç Yönlü protokol uygulanmalıdır a.Geçmiş b.Şimdiki tetikleyiciler c.Gelecek şablonu 8-Her seanstan önce ölçeklerle değerlendirilme yapılmalıdır a.Örneğin depresyonu ve Travma sonrası stres bozukluğu olan bir olguda; Beck depresyon Ölçeği ve Olayların etkisi Ölçeği uygulamak gibi, yaşam kalitesi ölçekleri de ilave olarak değerlidir. b.Olgunun mümkün ise SCID ya da MINI gibi bir psikiyatrik değerlendirme görüşmesi ile ele alınması tercih sebebidir. 9-Sunulan olgu ile ilgili güncel literatür gözden geçirmesi yapılmalıdır 10-Stabilizasyon, kaynak yerleştirme yapılıp yapılmadığı belirtilmelidir. 11-Terapi uygulaması sırasında başka terapi müdahaleleri kullanılmamış olmalıdır, eğer başka terapi müdahaleleri kullanılıyorsa gerekçeleri ayrıca belirtilmelidir. Birden fazla terapi yönteminin kullanıldığı olgular alandaki başka dergiler için daha uygun olabilir. 12-Bir olgu çalışmasının video kaydının yapılıp uzmanlar tarafından protokole uygunluğunun denetlenmesi ile yapılan çalışmalar yayın olarak kabul edilmesini kolaylaştırır. Sayfa12 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Yazım Kuralları Genel İlkeler 1. E-bültene gönderilecek araştırma yazıları, A4 boyutlarında beyaz kağıda üst, alt, sağ ve sol boşluk 2,5 cm. Bırakılarak (16 x 24,7’lik alana) çift aralıklı ve düz metin olarak yazılmalıdır (Bu ölçüler, gönderilen tablo ve grafiklerin dergi sayfa boyutları dışına taşmamasını ve daha kolay kullanılmasını sağlayacaktır). 2. Yazılarda Türk Dil Kurumu’nun yazım kılavuzu örnek alınmalı, yabancı sözcükler yerine olabildiğince Türkçe sözcükler kullanılmalıdır. Türkçe’de pek alışılmamış sözcükler yazıda kullanılırken ilk geçtiği yerde yabancı dildeki karşılığı parantez içinde verilmelidir (Türkçe ve İngilizce). 3. Araştırma yazıları başlık sayfası, özet (Türkçe ve İngilize), anahtar kelimeler, ana metin, kaynaklar, ekler, tablolar, şekil başlıkları, şekiller, yazar notları ve yazışma adresi ile genişletilmiş İngilize uzun özet (summary) bölümlerini içermelidir. a) Başlık sayfası: Sadece araştırma yazısı başlığı ve kısa başlık bu sayfada yer almalıdır. Yazarların adı ve soyadı, unvanı ve çalıştığı kurumu içeren bilgiler de bu sayfada yer almalıdır. b) Özet ve anahtar sözcükler: Araştırma yazısı, Türkçe ve İngilizce olmak üzere her iki dilde ‘Özet’ ve ‘Abstract’ başlıkları altında 250 kelimeyi geçmeyecek şekilde olmalıdır. Anahtar kelimeler (3 ile 6 arasında) Türkçe özetin altında ‘Anahtar kelimeler’ ve İngilizce özetin altında ‘Key words’ başlığı kullanılarak verilmelidir. Türkçe ve İngilizce özetin her biri yeni bir sayfadan başlamalıdır. c) Ana metin: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Görgül makalelerde (araştırma yazılarında) metin, sırasıyla giriş, yöntem, sonuçlar ve tartışma bölümlerinden oluşmalıdır. Derleme türü yazılarda da yöntem bölümü dışında diğer adımlar benzer şekilde yazılmalıdır. Makalenin başlığı ana metnin ilk sayfasında yer almalı ve başlıktan sonra, “Giriş” alt başlığı yazılmadan paragraf ile metne başlanmalıdır. Yöntem, Sonuçlar ve Tartışma bölümleri yeni bir sayfadan başlamamalıdır; bir bölüm bittikten sonra, aynı sayfada diğeri onu izlemelidir. Giriş bölümü, yapılan araştırma ile ilgili olarak, literatürdeki yaklaşım ve sonuçlar ile araştırmanın amacını içermelidir. Yöntem bölümü örneklem, veri toplama araçları ve işlem olmak üzere 3 alt bölümden oluşmalıdır. Sonuçlar, araştırmada kullanılan istatistiksel analizleri, her değişkene ait ortalama ve standart sapma değerlerini içermelidir. Tablolar ve şekiller ayrı bir sayfada yazının en sonunda verilmelidir. Verilecek olan tablolarda ortalamalar ortalama işareti, standart sapmalar ise “s” ile gösterilmelidir. d) Kaynaklar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Metin içinde belirtilen tüm kaynaklar ‘Kaynakça’ listesi içinde yer almalıdır. APA 5 formatına uygun yazılmalıdır. e) Ekler: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Araştırmada kullanılan ölçekler gibi ek bilgileri içerir. f) Tablolar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır ve her bir tablo ayrı bir sayfada verilmedir. Tablo numarası (Tablo 1: gibi) ve Tablo başlığı tablonun üstünde kelimelerin yalnızca baş harfleri büyük olarak yer almalıdır. g) Şekil başlıkları ve şekiller: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Şekil numarası ve şekil başlıkları kelimelerin baş harfleri büyük olarak aynı sayfada alt alta verilmelidir. Şekillerin her biri ise ayrı sayfalarda verilmelidir. h) Yazar notları: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Eğer araştırma bir tez çalışmasının özeti ise veya araştırmayı destekleyen kurum(lar) var ise bu bölümde belirtilmelidir. Ayrıca araştırmacının, araştırmaya katkılarından dolayı teşekkür etmek istediği kişiler de bu sayfada belirtilmelidir. ı) Yazışma adresi: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Yazarın veya yazarlardan bağlantı kurulabilecek olan kişinin adresi, telefon numarası ve varsa faks numarası ile e-posta adresi bu bölümde yer almalıdır i) Genişletilmiş İngilizce özet (Summary): Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Çift aralıklı, 4-10 sayfa uzunluğunda olmalı; giriş, yöntem, bulgular ve tartışma bölümlerini içermelidir. İngilizce kısa başlık mutlaka belirtilmelidir. 4) Yazılardan ifade edilen düşüncelerden yazarları sorumludur. 5) Yayın Kurulu, yazıda gerekli gördüğü sözcükleri değiştirebilir. 6) Kurallara uymayan yazılar yayınlanmaz. 7) Yayınlanan her araştırmanın verilerinin 5 yıl süre ile araştırmacı tarafından saklanması zorunludur. Çalışma iki kopya halinde [email protected] adresine gönderilmelidir. Bunlar: a)-Kimlik bilgilerini içeren başlık sayfası dahil b) Kimlik bilgilerini içeren başlık sayfası hariç. Sayfa13 EMDR TürkiyE-Bülteni Sayı 1 - Ekim 2012 Psikoloji ve Pskiyatri Dünyasından Haberler XLVII. Ulusal Psikiyatri Kongresi (9-13 Ekim 2012), Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Kongrenin ana teması “Şiddet”, www.psikiyatri.org.tr VII. Uluslar arası Ruhsal Travma Toplantıları (30 Kasım-12 Aralık 2012) The Green Park Hotel, Pendik, İstanbul Kongrenin ana teması “Toplumsal Travma: Sonuçları ve Baş Etme”, www.ruhsaltravma2012.org IX. Cinsellik ve Cinsel Tedaviler Ulusal Kongresi (20-23 Aralık 2012) Harbiye Askeri Müzesi, İstanbul Kongrenin ana teması “Cinsel Yaşam ve Tedavilar: Sınırlar, Sınırlılıklar”, www.cetadkongre2012.org 2012 EMDRIA Konferansı (4-7 Ekim 2012) Washington, D.C. Crystal Gateway Marriott Kongrenin ana teması “EMDR & Bağlanma” www.emdriaconference.com 2013 EMDR Avrupa Kongresi, (6-8 Haziran 2013) Cenevre VI. Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu (8-9 Aralık) Kongrenin ana teması “ Cinsiyet, Cinsel Kimlik ve Cinsellik” Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi, Albert Long Hall http://www.psikanalitikbakislar.org XIII. Avrupa Psikoloji Kongresi (ECP) (9-12 Temmuz 2013) Stockholm Son özet gönderim tarihi 15 Kasım 2012. www.ecp2013.se Eğitim ve Etkinlikler Emre Konuk ve Dr. Berk Murat Ergun tarafından 30 EKİM 2012’de, 18.15 - 20.45 saatleri arasında C-PTSD ve EMDR konulu Çalıştayı EMDR-TR Dernek Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. Katılım ücreti 75 TL ‘dir. Başvurular [email protected] adresine yapılabilir. DBE - EMDR I. Düzey Eğitim ve Süpervizyonu 23, 24, 25, 26 Kasım 2012, 9.00 - 18.00 Başvuru: Katılımcılardan, özgeçmiş ve son alınan diploma fotokopisi istenecektir. 3 Eylül - 20 Kasım 2012 Ece Ergün [email protected] 0212 233 01 10 / 162 Sayfa14
Benzer belgeler
EMDR TürkiyE-Bülteni
Yayın Kurulu Başkanı: Hejan Epözdemir
Yayın Kurulu (Alfabetik Sırayla) : Berk Murat Ergun,
Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan,
Önder Kavakcı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışm...
EMDR TürkiyE-Bülteni
Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan,
Önder Kavakçı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):
Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr.
Emine Gül Kapçı, Uzm...
EMDR TürkiyE-Bülteni
Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan,
Önder Kavakçı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):
Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr.
Emine Gül Kapçı, Uzm...
EMDR TürkiyE-Bülteni
Emre Konuk, Leyla Arslan, Muhammet Özkan,
Önder Kavakçı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):
Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr.
Emine Gül Kapçı, Uzm...
EMDR TürkiyE-Bülteni
Yazar Önder Kavakçı
EMDR, bugün birçok psikiyatrik bozukluk için hızlı ve
etkili tedavi olanağı sağlayan bir terapi yöntemidir. Travmatik içeriğe hızlı ulaşmayı sağlayan özelliği nedeni ile
hastala...
EMDR TürkiyE-Bülteni
Önder Kavakçı, Zeynep Zat,
Editör: Önder Kavakçı
Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):
Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören, Prof Dr.
Emine Gül Kapçı, Uzm. Emre Konuk,
Doç. Dr. Feryal Çam Çelikel,...