23 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Transkript
23 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
B Ý L Ý M S E L Y A Y I N TMSF yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009 TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU O R G A N I TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10da MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ Sayfa 7de Sayfa 12de Sayfa 30da TÜRKÝYEDEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN TEMEL PARAMETRELER SORULAR ve CEVAPLAR SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI FAÝZ ORANLARI (%) 30.09.2009 31.12.2008 30.09.2008 Gecelik 7,25 15 16,75 Mevduat Faizleri* **9,72 18,15 17,84 TRLIBOR (O/N) 7,25 15 16,73 Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.08.2009 BORSA ENDEKSÝ ÝMKB -100 Sýnai Mali Kaynak: ÝMKB Eylül 2009 47.910 35.217 72.435 Aralýk 2008 26.864 19.781 38.054 YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ Son Deðer 1 ay öncesine (30.09.2009) göre (%) ÝMKB Dolar Altýn (TL/gr) Altýn (Usd/Ons) DÝBS Endeksi (3 aylýk)* Eylül 2008 36.051 28.573 52.318 1 yýl öncesine göre (%) 47.910 1,485 47,85 995,49 2,91 -1 5,14 4,79 32,90 18,8 14,09 23,51 1.145 0,62 14,25 DÝBS Endeksi 1.225,51 Kaynak: ÝMKB,Reuters (12 aylýk)* 0,86 19,66 *ÝMKB DIBS performans endeksi GSYÝH 2009 (2.çeyrek) 228.817 -%7 2008 (2.çeyrek) 2008 (yýllýk) 239.436 950.098 %2,8 0,9 GSYÝH (milyar TL) GSYIH (Büyüme)* Kaynak: TÜÝK *Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir. Avrupa Hesaplamalar Sistemine (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%) Temmuz 2009 Aralýk 2008 Temmuz 2008 Ýstihdam Oraný* 43 41,2 43,6 Ýþsizlik Oraný 12,8 13,6 9,9 Kaynak: TÜÝK *Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus Ýmalat Sanayi Kapasite Kullaným Oraný Eylül 2009 %70,1 Aralýk 2008 %64,7 ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ) (milyon USD) Aðustos 2009 Aralýk 2008 Cari Ýþlemler Hesabý -6.574 -41.514 Dýþ Ticaret Dengesi -13.799 -53.066 Toplam Ýhracat 70.009 140.775 Toplam Ýthalat -83.808 -193.841 Ýhracat/Ýthalat %83,5 %72,6 Eylül 2008 %79,8 Aðustos 2008 -34.935 -41.628 98.196 -139.824 %70,2 Kaynak: TCMB,TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.) KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ) (Milyon TL) Gelirler Harcamalar Bütçe Dengesi Faiz Dýþý Denge Eylül 2009 156.358 197.169 -40.811 4.702 Aralýk 2008 83.962 86.023 -2.060 17.538 Eylül 2008 160.662 165.478 -4.816 36.522 Kaynak: Maliye Bakanlýðý Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve katýlým fonu sigorta sistemine dahildir? BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2009) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve Bank. Bank. Yatýrým Bank. Banka sayýsý 32 4 13 Yurtiçi Þube 8.735 548 50 Yurtdýþý Þube 52 1 1 Yurtiçi Personel 164.602 11.329 5.269 Yurtdýþý Personel 580 6 2 BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2009) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve milyon TL Bank. Bank. Yatýrým Bank. Toplam Aktifler Toplam Krediler Konut Kredileri Kredi Kartlarý Takipteki Alacaklar Menkul Kýymet Mevduat/Kat.Fon. Özkaynak Toplam Bilanço Dýþý Ýþlemler -Gayrinakdi Kredi ve Yükümlülükler -Taahhütler YPNGP* Toplam 49 9.333 54 181.200 588 Toplam 714.326 333.250 35.867 35.283 18.887 232.565 451.737 87.017 500.015 31.106 21.352 1.832 815 1.209 1.029 23.922 4.191 28.392 25.220 13.324 69 275 3.099 11.905 13.930 770.651 367.926 37.768 36.098 20.371 236.693 475.659 103.113 542.338 102.866 19.343 6.235 128.444 397.149 1.431 9.049 45 7.695 33 413.894 1.509 MEVDUAT VE KATILIM FONU Milyon TL Aðustos 2009 Temmuz 2009 Hesap Adedi (milyon) 451.768 MEVDUAT HESABI 451.737 93,7 %34,5 Dth oraný %35,3 23.245 KATILIM FONU 23.922 2,3 %39,9 Dth oraný %39,8 475.013 TOPLAM 475.659 96 %34,8 Dth oraný %35,5 Milyon TL Aðustos Aðustos Mudi Adedi* 2009 2008 (milyon) Sigorta kapsamýndaki mevduat 125.397 112.168 Dth oraný %25,3 %27,9 Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 8.756 6.691 Dth oraný %24,5 %32,9 TOPLAM 134.153 118.859 Dth oraný %25,2 %28,2 *Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr. 67,3 1,7 69 BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%) % Aðustos 2009 Temmuz 2009 Aralýk 2008 Mevduat Bankalarý 18,64 18,41 16,55 Katýlým Bankalarý 15,17 15,18 15,31 Kalk. ve Yat.Ban. 58,72 59,50 59,38 Bankacýlýk Sektörü 19,99 19,78 18,00 SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI Milyon TL Haziran 2009 Mevduat Bankalarý 170.899 Katýlým Bankalarý 12.350 TOPLAM 183.249 2008 Aralýk 2008 667.313 182.458 41.128 10.972 708.441 193.430 TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57 Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur. NOTLAR Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Aðustos 2009 tarihi itibariyle 770,7 milyar TL seviyesindedir. Toplam aktiflerin %47,7sini krediler, %30,7sini menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr. Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 475,7 milyar TL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5i YP, %64,5i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr. Eylül 2008 1,25 1,793 2,211 *Serbest Piyasa Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir. Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir. Kaynak: BDDK Aralýk 2008 1,534 2,143 2,186 Aðustos 2008 224,9 69,7 294,6 *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu- DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ* Eylül 2009 USD 1,485 EURO 2,168 GBP 2,378 Kaynak: REUTERS Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý nedir? Kaynak: BDDK milyon USD FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül) Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre ÜFE 0,62 3,22 0,47 TÜFE 0,39 7,52 5,27 Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.) (*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný) MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ (milyar USD) Aðustos 2009 Aralýk 2008 Ýç Borç Stoku 211,7 181,7 Dýþ Borç Stoku 73,3 69,8 Toplam 285 251,5 Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý Kaynak: BDDK GENEL EKONOMÝK VERÝLER Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým fonlarý sigorta sistemine dahildir. Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta primleri kim tarafýndan ödenir? Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir. Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden cinsinden; a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn, b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari hesaplarýn, 50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta kapsamýndadýr. Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr. Türkiye'de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý sigorta kapsamýna dahil midir? Türkiyede faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir. Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr? Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi hariç) sigorta kapsamýnda deðildir. Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigortaya tabi midir? Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda deðildir. Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya katýlým fonu kabul edebilirler mi? Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr.. Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi olmayan diðer hesaplar hangileridir? 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339 sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan Sigortaya Tabi Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliðin 5 inci maddesi uyarýnca; a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar, b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar, c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir. Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir. Serbest bölgelerde kurulu kredi kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr? Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr. TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine devam etmekte olan bir kredi kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme yapýlýr mý? TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki kýsmýný öder. ÝÇÝNDEKÝLER B Ý L Ý M S E L Y A Y I N O R G A N I TMSF yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009 TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ EDÝTÖRDEN Dr. Yusuf ADIGÜZEL 2 YENÝ FÝNANSAL MÝMARÝDE MEVDUAT SÝGORTACILIÐI Ahmet ERTÜRK 3 Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10da MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ Rýdvan ÇABUKEL 7 TMSF, DÜNYA MEVDUAT SÝGORTACILARI BÝRLÝÐÝNCE (IADI) YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ Çiðdem AKDAÐ - Çaðdaþ EKÝCÝ 10 SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ Evrim APAN CEYLAN 12 MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ Sayfa 7de SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ Sayfa 12de Sayfa 30da ETKÝN MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER Anýl ERTANOÐLU - Mert NAYCI 17 IADI 8. YILLIK TOPLANTISI ve ETKÝN MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER KONULU KONFERANSI Elif ARIPINAR 20 EKONOMÝK EÞÝTSÝZLÝÐÝN KÖKENLERÝ VE ETKÝLERÝ Fatih DENÝZ 22 ERKEN UYARI SÝSTEMÝNDE TMSFNÝN ROLÜ Özlem Fatma KILIÇÇI - Nurçin EREL 26 SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ Serkan ERTÜRK 30 PARA ÝKAMESÝ SÜRECÝ VE ETKÝLERÝ Erdal AYDIN 35 TAZMÝN TALEBÝ YÖNETÝMÝ : SÝGORTALI MUDÝLERE GERÝ ÖDEME YAPILMASI Burcu GÜR 42 DÜNYADAN HABERLER Fatih DENÝZ 45 TOROSLARIN ZÝRVESÝNDE : H. Bayram Babacan Yayýn Yönetmeni : Dr. Yusuf Adýgüzel Sorumlu Yazýiþleri Müdürü : Kamil Oðuz Danýþma Kurulu : Doç. Dr. Cüneyt Koyuncu - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ErdaL - Adnan Menderes Üniversitesi, Y A Y I N TMSF Adýna Sahibi Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi B Ý L Ý M S E L O R G A N I Ahmet YILMAZ 46 Üniversitesi, Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir Tuna - Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Dumlupýnar Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi, Dr. Ýlyas Karabýyýk - Selçuk Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin Bekmez - Muðla Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir Gövdere Süleyman Demirel Üniversitesi Yayýn Kurulu : Dr. Rýdvan Çabukel, Fethi Çalýk, H. Bayram Babacan, Haluk Ersoy, Ahmet Yýlmaz, Ali Göçer, Ýsmail Güler Yayýn Türü : Yerel Süreli Yayýn Periodu : 3 Aylýk - Ekim - Kasým - Aralýk 2009 Görsel Tasarým : 1111 Adam Yapým &Tanýtým Adres : Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul E-posta : [email protected] Tel : 0 212 340 16 11 Faks : 0 212 288 53 35 Baský : Matsis Matbaa Hizmetleri A.Þ. Baský Tel : 0 212 624 21 11 TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir. TMSF 23 EDÝTÖRDEN Merhaba Dünyada bir çok ülkeyi etkileyen finansal kriz sürecinin en büyük kazanýmý yeni finansal mimari arayýþlarýnýn baþlamýþ olmasýdýr. diye konuþmuþtu Marmara Üniversitesinde düzenlenen bir sempozyumda Baþkanýmýz Ahmet ERTÜRK. Krizden önce böyle bir arayýþ baþlamýþ olsaydý bu kriz hiç yaþanmayabilirdi. Bundan sonraki süreçte ise baþta geliþmiþ ülkeler olmak üzere, yönetimlere ve denetleyici kuruluþlara düþen görev ise, yeni bir krizin ortaya çýkmamasý için gereken tedbirleri almaktýr. Türkiye yaþanan bu finansal krizi en iyi yöneten ülkelerden biri oldu. Çünkü Türkiyede finansal sistemin çok büyük bir kýsmýný bankacýlýk sektörü oluþturuyor. 2001 krizinden sonra, gerek yasal düzenlemeler, gerekse düzenleyici ve denetleyici kurumlarýn çok dikkatli ve hassas davranmalarý bankacýlýk ve finans sistemini çok güçlü bir hale getirdi. TMSF de dünyadaki finans krizine raðmen, ilgili kurum ve kuruluþlar ile maksimum iþbirliðiyle süreci çok iyi yönetti. Özellikle banka çözümlenmesinde tüm dünya mevduat sigortacýlarý tarafýndan takip edilen ve örnek alýnan bir kurum haline geldi. Bunun tabii bir sonucu olarak da TMSF Dünya Mevduat Sigortacýlarý Birliðince (IADI) Dünyada 2009 Yýlýnýn Mevduat Sigortacýsý seçildi. Dergimizin bu sayýsýnýn kapaðýný Çiðdem Akdað ve Çaðdaþ Ekicinin kaleminden bu konuya ayýrdýk. Baþkan Yardýmcýmýz Dr. Rýdvan Çabukelin 2324 Eylül tarihlerinde Ýsviçrenin Basel kentinde düzenlenen Etkin Mevduat Sigortasý Sistemi Ýçin Asli Prensipler konulu konferanstaki Etkin Çözümleme Süreçleri hakkýnda yaptýðý sunumu esas alarak hazýrladýðý makaleyi okuyabilirsiniz. Burcu Gür Tazmin Talebi Yönetimi: Sigortalý Mudilere Geri Ödeme Yapýlmasý, Fatih Deniz Ekonomik Eþitsizliðin Kökenleri ve Etkileri konularýný ele aldýlar. IADI 8. Yýllýk Toplantýsý ve Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri Ýçin Temel Prensipler konusunu Elif Arýpýnar, IADI çalýþmalarý sonucunda oluþturulan Etkin Mevduat Sigorta Dr. Yusuf ADIGÜZEL Yayýn Yönetmeni TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü 2 Sistemleri Ýçin Temel Prensipleri Anýl Ertanoðlu ve Mert Naycý kaleme aldý. Özlem Fatma Kýlýçcý ve Nurçin Erel Erken Uyarý Sisteminde TMSFnin Rolünü, Serkan Ertürk Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemlerini, Erdal Aydýn Para Ýkame Süreci ve Etkilerini yazdý. Sýnýr Ötesi Bankacýlýk Çözümleme Grubu Raporu ve Tavsiyelerini ise Evrim Apan Ceylan özetleyerek tercüme etti. Dergimize katkýda bulunan tüm akademisyen ve araþtýrmacý arkadaþlara teþekkür ediyor, önümüzdeki sayýlarda da katkýlarýný bekliyoruz. Gelecek sayýmýzda buluþmak üzere... TMSF YENÝ FÝNANSAL MÝMARÝDE MEVDUAT SÝGORTACILIÐI TMSFnin banka varlýklarýnýn çözümlenmesinde ve geri kazanýlmasýnda saðladýðý etkinlik baþta olmak üzere Türkiyenin mevduat sigortacýlýðý uygulamalarý dünyaya örnek teþkil etmektedir. Geliþmiþ ülkelerde baþlayan ve geliþmekte olan ülkeleri etkileyen global kriz sonrasýnda dünyada yeni bir finansal mimarinin oluþturulmasý kaçýnýlmaz hale gelmiþtir. Bu anlamda, geçen haftalarda ülkemizde yapýlan IMF-Dünya Bankasý toplantýlarý bir dönüm noktasý olmuþtur. Globalleþmenin sunduðu imkanlardan 1990lardan beri geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkeler faydalanmýþtýr. Geliþmiþ ekonomilerin düþük maliyetle üretilen kaliteli mal ve hizmetlere ulaþma imkanlarý; geliþmekte olan ekonomilerin ise global bankacýlýk sayesinde uluslararasý fon akýmlarýndan faydalanma ve üretim kapasitelerini geliþtirme imkanlarý artmýþtýr. Geliþmiþ ekonomilerde yaþanan ipotekli konut kredisi krizi (mortgage krizi) sonrasýnda oluþan endiþeler, yatýrýmcýlar ve bankacýlýk, hedge fonlar gibi fon yöneticilerinin risk iþtahlarýný aþýrý derecede frenlemiþtir. Geliþmiþ ekonomilerde merkez bankalarý tarafýndan uygulanan sayýsal kolaylaþtýrma (quantitative easing) ve düþük faiz politikalarý, risk iþtahýný artýrma ile kredi kanallarýnýn devamlýlýðýný saðlamakta kullanýlmýþtýr. Bu politikalarýn olumlu etkileri olmakla birlikte, önümüzdeki dönemde bu politikalardan çýkýþýn (winding up) nasýl olacaðý yeni bir endiþe konusudur. Global kriz sonrasýnda yaþanan ABD, Ýngiltere, Ýsviçre, Hollanda, Fransa, Almanya ve Ýzlandada yaþanan bankacýlýk krizleri, uluslararasý finans sistemindeki kýrýlganlýklarý daha net olarak ortaya çýkarmýþtýr. Böylece, finans sisteminin (titanic) globalleþmesinin okyanuslara açýlmakta olduðu ve buz daðlarýnýn büyük bir tehlike oluþturduðu G8 tarafýndan anlaþýlmýþtýr. Bu sorunlarý aþmak için ilk adým G20nin oluþturulmasý ve Finansal Ýstikrar Kurulu (FSB) ile Uluslararasý Para Fonunun (IMF) rolünün geniþletilmesi olmuþtur. Bütün krizlerin sonrasýnda olduðu gibi, finans kesiminin önemli bir kýsmýný oluþturan bankalara güvenin tesisinde ve sorunlu bankalar ile varlýklarýnýn çözümlenmesinde, mevduat sigortacýlarý önemli rol almaktadýr. Mevduat sigortacýlarýnýn rolleri, 1929 Büyük Buhranýndan sonra ABDde, 1994 Krizinden sonra Meksikada, 1998 Asya Krizinden sonra Rusya, Japonya ve Korede, en son Global Kriz sonrasýnda Ýngiltere baþta olmak üzere pek çok ülkede artmýþtýr. Bu kriz sonrasýnda, benzer bir rol geniþlemesi doðal olarak ortaya çýkmýþ ve daha da artmasý beklenmektedir. Türkiyede finansal sistemin çok büyük kýsmýný oluþturan bankacýlýk sektörünün bu krizden az etkilenmesinin temelinde, 2000-2001 krizinden sonra düzenlemelerin ve kurumlarýn uygulamalarýnýn etkinleþtirilmesi yatmaktadýr. Bu anlamda, bankacýlýða iliþkin iç kontrol ve risk yönetimi uygulamalarýnýn geliþtirilmesi, mevduat sigortacýlýðýnýn etkinleþtirilmesi ve kurumlar arasý iþbirliðine iliþkin yasal ve uygulama çerçevesinin oluþturulmuþ olmasý önemlidir. TMSFnin banka varlýklarýnýn çözümlenmesinde ve geri kazanýlmasýnda saðladýðý etkinlik baþta olmak üzere Türkiyenin mevduat sigortacýlýðý uygulamalarý dünyaya örnek teþkil etmektedir. Türkiyede bu zamana kadar yaþanan krizler, baþka geliþmekte olan ülke krizlerinin ve kendi iç dinamiklerinin yansýmalarýdýr. Global kriz, tam aksine geliþmiþ ülkelerin finansal piyasalarý ve oyunlarý yeterince denetleyememelerinden kaynaklanmýþtýr. Özellikle, ABDde gölge bankacýlýk (shadow banking) alanlarý olan menkul kýymet piyasasý, vadeli iþlem piyasalarý ve sigortacýlýðýn etkin bir þekilde denetlenmemesi bankacýlýk sektörünü ve dünyayý etkilemiþtir. Global kriz sonrasýnda sýnýr ötesi bankacýlýk Globalleþmenin bir parçasý olarak geliþmiþ ülkelerin büyük bankalarýnýn diðer ülkelerde birleþme, satýn alma veya þube açma yoluyla Ahmet ERTÜRK TMSF Baþkaný 3 23 23 TMSF Bankacýlýk faaliyetlerinin geliþmekte olan ülkelere geniþlemesi, bu ülkelerdeki üretici ve tüketicilerin uluslararasý fon akýmlarýndan ve likiditeden krediler yoluyla daha fazla pay almasýný saðlamýþtýr. faaliyet göstermesi, banka yönetimlerinin ve denetim otoritelerinin kontrol gücünü zayýflatmýþtýr. Banka yönetimlerinin kontrol gücünün temelinde, bankadaki iç kontrol ve risk yönetimi sisteminin etkinliði yatmaktadýr. Bu sistemin etkinliði ise bütün organizasyon tarafýndan kurumsal kültürün politika ve uygulamalarýnýn benimsenmesi ile mümkündür. Son birkaç yýlda bankalarýn bu büyüklüklere ulaþmýþ olmasý banka yönetimlerinin bilerek veya bilmeyerek kontrol güçlerinde zaafiyetlere neden olmuþtur. Diðer taraftan, bankacýlýk düzenlemelerinin yerelliði, uluslararasý alanda yeterince standart olmamasý ve bankacýlýk sýrlarýna iliþkin sýnýrlamalar yanýnda, denetim otoritelerinin kamusal niteliðinden kaynaklý yavaþlýðý ve yetkilerinin sýnýrlýlýðý denetim tarafýnda kontrol gücünü azaltmýþtýr. Bu alanda G20 öncülüðünde, FSB ve IMFin önemli rol almasý beklenmektedir. Bunun en somut sonucu ise G20 tarafýndan kabul edilen 12 tane düzenlemenin (compendium) FSBnin temel finansal standartlarý olarak kabul edilmesidir. Bankacýlýk faaliyetlerinin geliþmekte olan ülkelere geniþlemesi, bu ülkelerdeki üretici ve tüketicilerin uluslararasý fon akýmlarýndan ve likiditeden krediler yoluyla daha fazla pay almasýný saðlamýþtýr. Böylece, geliþmekte olan ülkeler iç ve dýþ tüketime yönelik olarak üretim kapasitelerini geniþletmiþlerdir. Global kriz sonrasýnda, bütün dünyada yaþanan talep daralmasý kapasite kullanýmlarýný daraltmýþ ve bankalardan kullanýlan kredilerin geri ödenmesinde güçlüklere neden olmuþtur. Bu durum, bankacýlýk sisteminde yabancý payýnýn daha yüksek olduðu ülkeleri global bankalarýn risk iþtahlarýndaki azalmaya paralel olarak daha fazla etkilemiþ ve bu ülkelerin takibe geçen alacaklarýnda (TGA) daha fazla artýþa neden olmasý beklenmektedir. Global krizin süresine baðlý olarak, bu TGAlarýn artmasý muhtemeldir ve çözümlenmesi için mevduat sigortacýlarýnýn da dahil olduðu programlarýn geliþtirilmesine ihtiyaç duyulacaktýr. Global krizin önceki krizlerden farký Mevduat ve kredi iþlemleri nedeniyle bankacýlýk faaliyetleri yarý kamusal niteliðe bürünmekte ve politik tercihler nedeniyle finansal krizler kamu kaynaklarýnýn bu alanda kullanýlmasýný zorunlu kýlmaktadýr. Kaldý ki, bankacýlýk denetiminin temelinde mevduat sahiplerinin haklarýnýn korunmasý için ihtiyatlý denetimin (prudential supervision) yapýlmasý yatmaktadýr. 4 Bu denetimin yeterince yapýlmamýþ olmasý, sýnýrlý mevduat garantisi yoluyla kamuya bir maliyet oluþturmakta ve sýnýrýn üzerinde kalan tutar mevduat sahibi tarafýndan piyasa disiplini kapsamýnda üstlenilmektedir. Ülkemizde yaþanan 1994, 2000-2001 krizleri sonrasýnda da kamuya maliyeti olmuþtur. Finans sisteminin global hale gelmesi ve mevduat sahiplerinin kapsamýna baþka ülke vatandaþlarýnýn dahil olmasý yeni sorunlara neden olmaktadýr. Ýzlanda bankalarýnýn Ýngilterede mevduat toplamasý ve Ýzlanda denetim otoritesinin denetim sorumluluðunu yeterince yerine getirememesi sonucunda Ýngiliz mevduat sahiplerinin bankacýlýk sistemine olan güveni sarsýlmýþ ve ülkenin finansal istikrarý büyük yara almýþtýr. Ýngiliz Hükümetinin finansal istikrarý saðlamak için bütün bankacýlýk sistemi için kullandýðý kaynak 700 milyar EURyu aþmýþtýr. Bunun önemli bir kýsmý Ýzlanda ve Ýrlanda bankalarýnýn doðrudan ve dolaylý etkilerinden kaynaklanmaktadýr. Global finans sistemindeki kýrýlganlýklardan kaynaklý bankacýlýk maliyetlerinin hangi ülke tarafýndan nasýl paylaþýlacaðý önemli bir soru olarak karþýmýzda durmaktadýr. Bu alanda, FSB ve IMF tarafýndan çeþitli çalýþmalar yapýlmaktadýr. Bu çalýþmalar, bankacýlýk iflas hukukunda (special solvency regime) standartlaþma baþta olmak üzere, global bankacýlýk organizasyon yapýlarý dahilinde iç kontrol ve risk yönetimi süreçlerini kapsayabilecektir. Bu kapsamda, IMF ve Basel Bankacýlýk Denetim Komitesi (BCBS) tarafýndan iki önemli doküman yayýmlanmýþtýr. Mevduat sigortacýlarý, finansal istikrarýn saðlanmasý ve maliyetlerin asgariye indirgenmesi amacýný esas almaktadýr. Uluslararasý bankacýlýk faaliyetlerinden kaynaklý maliyetlerin paylaþýlmasýnda, denetimin kim tarafýndan ve nasýl yapýldýðý önemlidir. Bu denetimlerin yapýlmasýndan, FSB kapsamýnda ülke denetim otoritelerinden oluþan denetim gruplarý (supervisory college) sorumludur. Ayrýca, IMF-FSB tarafýndan geliþtirilmekte olan Erken Uyarý Sistemleri global sistemde oluþabilecek risklerin belirlenmesi için yararlý olacaktýr. Böylece, global bankacýlýk sisteminde risk oluþturan ülke, banka ve finansal araçlarýn belirlenmesi mümkün olacaktýr. FSB ve IMF altýnda gerçekleþtirilen izleme ve denetim sonuçlarýnýn paylaþýlmasý, bankanýn faaliyette bulunduðu ülkelere etkisini sýnýrlandýrabilecektir. TMSF Yeni düzenlemelerde mevduat sigortacýlýðý Global finans sistemine olan güven kaybýnýn en temel göstergesi, banka hisse senedi ve banka kredi temerrüt swap (CDS) fiyatlarýdýr. Özellikle Lehman Brohtersýn batmasýndan sonra pek çok global bankanýn hisse senedi fiyatlarý düþmüþ ve CDS spreadleri yükselmiþtir. Diðer bir ifadeyle, yatýrýmcýlarýn bankalarýn kredibilitesine güveni kaybolmuþtur. Bu güvenin kazanýlmasýnýn temel þartlarý, bankalarýn risklerini karþýlamak için yeterli sermaye bulundurmasý, yükümlülükleri için kamu garantisi verilmesi ve kamunun ihtiyatlý denetim ve düzenlemelerini yeterli düzeyde yapmasýdýr. Bu kapsamda, pek çok ülke tarafýndan bankacýlýk sektörü yapýlandýrmasý için sermaye ve kamu desteði programlarý uygulanmýþtýr. Finansal sistemin düzenlemelerine güvenin saðlanmasýna yönelik olarak, G20 tarafýndan FSBye ilave görev sorumluluklar verilmiþtir. Bu kapsamda, FSBnin 12 temel düzenlemesi baþta olmak üzere pek çok konuda ilave çalýþmalar yapýlmaktadýr. Bu temel ilkeler kapsamýnda, bankacýlýk, sigortacýlýk, menkul kýymetler, muhasebe gibi konular yer almaktadýr. G20 tarafýndan bu temel düzenlemelere Mevduat Sigortacýlýðýna Ýliþkin Temel Prensiplerin ilave edileceði öngörülmektedir. Mevduat Sigortacýlýðýna Ýliþkin Temel Prensipler, Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk Denetim Komitesi tarafýndan ortaklaþa geliþtirilmiþ ve Haziran 2009da yayýmlanmýþtýr. Bu doküman, mevduat sigorta sistemlerinin etkinliðinin arttýrýlmasý, farklý ülkelere, koþullara, yapýlara uygulanabilir olma ve bir mevduat sigorta sistemi oluþturulurken temel ölçüt olarak faydanýlmasý amacýyla hazýrlanmýþtýr. TMSF, IADInin yönetim komitesinde yer almasý nedeniyle bu standardýn hazýrlanmasýnda önemli ölçüde katkýda bulunmuþtur. Uygulamalarý ile de bu standarda büyük ölçüde uyum saðlamaktadýr. Benzer þekilde, Avrupa Birliðinde mevduat sigortacýlýðýna iliþkin direktifin yenilenmesi yönünde çalýþmalar yapýlmaktadýr.1994/19/EC direktifi asgari uyumlaþtýrma temelinde hazýrlanmýþ olmakla birlikte, ABnin bankacýlýk sistemindeki entegrasyon, finansal istikrar ve maliyet paylaþýmýna iliþkin hususlar göz önüne alýnarak harmonizasyona yönelik çabalar devam etmektedir. Önümüzdeki dönemde ABnin mevduat sigortacýlýðýna iliþkin görüþleri daha da netleþecek olup önemli deðiþiklikler beklenmektedir. Bu deðiþiklikler konusunda, AB Komisyonu ve Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Birliði (EFDI) birlikte çalýþmaktadýr. TMSF, EFDInin yönetiminde görev almasý nedeniyle bu konularý yakýndan takip etmektedir. TMSFnin mevduat sigortacýlýðýna iliþkin uluslararasý standartlarýn oluþmasýna katký vermesi ve çeþitli platformlarda uygulamalarýnýn tanýtýlmasý, Yýlýn Mevduat Sigortacýsý ödülü almasýný saðlamýþtýr. Baþta banka ve varlýk çözümleme deneyimi olmak üzere risk esaslý prim tarifesi uygulamasý ve strateji odaklý yönetim anlayýþý diðer ülke mevduat sigorta fonlarý tarafýndan ilgiyle karþýlanmýþtýr. TMSFnin 2007 yýlýnda yürüttüðü Süreç Yönetimi Projesi sonrasýnda, strateji odaklý yönetim anlayýþý çerçevesinde 2008-2010 yýllarýnda iliþkin yeni bir stratejik plan oluþturulmuþtur. Risk esaslý prim tarifesiyle, ahlaki istismarý önleyici bir mekanizma oluþturulmuþtur. Risk göstergeleri esas alýnarak bankalarýn risklilik düzeylerine uygun bir prim sistemi geliþtirilmiþtir. Böylece, uluslararasý standartlarýn üzerinde bir mevduat sigortacýlýðý rezervi ile mevduat sahiplerinin güveni kazanýlmaktadýr. Ayrýca, bankacýlýk krizlerinden kaynaklý maliyetin kamuya asgari düzeyde yansýmasý saðlanmaktadýr. TMSFnin 2007 yýlýnda yürüttüðü Süreç Yönetimi Projesi sonrasýnda, strateji odaklý yönetim anlayýþý çerçevesinde 2008-2010 yýllarýnda iliþkin yeni bir stratejik plan oluþturulmuþtur. Bu süreçte global finansal sistemindeki geliþmeler dikkate alýnarak Kurum vizyonumuz Uluslararasý Finansal Sisteminin Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü Bir Kurum Haline Gelmek olarak belirlenmiþtir. TMSFnin faaliyetleri, banka çözümlemesinden kaynaklý varlýklarýn geri kazanýmlarý olarak kamuoyunda yer almaktadýr. Mevduat sigortacýlýðý, temelinde banka çözümlemesi olarak görülmekle birlikte, büyük sistemik kriz yaþayan ülkelerde mevduat sigortacýlarýna sorunlu banka varlýklarýnýn alýnmasý ve çözümlenmesi görevleri de verilmektedir. TMSF bu çözümleme süreçlerindeki etkinliði sayesinde, batan bankalara olan kredi borçlarý nedeniyle finansal stres yaþayan reel sektör firmalarýnýn ekonomiye geri kazandýrýlmasýna katkýda bulunmuþtur. TMSF tarafýndan ekonomiye geri kazandýrýlan firmalar, telekominikasyon, medya, çimento, gýda gibi pek çok alanda faaliyet göstermektedir. Bu geri kazanýmlar sayesinde, batan bankalarýn kamuya maliyetleri düþürülmekte, firmalarýn vergi borçlarý ödenmekte, istihdama katkýsý devam etmekte ve tüketicilerin rekabetçi ortamda kaliteli hizmet ve ürüne ulaþmalarýna imkan saðlanmaktadýr. 5 23 23 TMSF Global finans sistemindeki deðiþiklikler ülkeler, açýsýndan riskleri ve kontrol süreçlerini farklýlaþtýrmaktadýr. Özellikle, TMSF tarafýndan geliþtirilen Ticari ve Ýktisadi Bütünlük (TÝB) uygulamasý reel sektör firmalarýnýn ekonomiye geri kazandýrýlmasýnda önemli bir araçtýr. Bu aracýn kriz sonrasýnda, reel sektör firmalarýnýn ekonomiye kazandýrýlmasýnda pek çok ülke tarafýndan u y g u l a n a b i l e c e ð i d ü þ ü n ü l m e k t e d i r. Global finans sistemindeki deðiþiklikler ülkeler, açýsýndan riskleri ve kontrol süreçlerini farklýlaþtýrmaktadýr. En son Global Kriz sadece bu risklerin büyüklüklerinin algýlanmasýný ve kontrol süreçlerindeki aksaklýklarýn görülmesini saðlamýþtýr. Bu krizin bütün taraflarca, merkez bankalarý, hükümetler, denetim otoriteleri ve mevduat sigortacýlarý tarafýndan iyi analiz edilerek, finansal istikrarýn saðlanmasý ve kamuya maliyetin sýnýrlandýrýlmasý için yeni politikalarýn geliþtirilmesi zorunluluktur. Bu anlamda, politika belirleme sürecine akademik dünyanýn konferanslar ve makaleler yoluyla destek vermesi gerekmektedir. Kaynaklar 1. The Economist, Too big to swallow, 14 May 2009. 2. http://www.financialstabilityboard.org/cos/key_standards.htm. 3. Kent Matthews and John Thompson, The Economics of Banking, Second Edition, 2008, ch.12. 4. BIS, An assessment of financial sector rescue programmes, July 2009. 5. IMF, An Overview of the Legal, Institutional, and Regulatory Framework for Bank Insolvency, April 2009, Basel Committee on Banking Supervision (BCBS), Report and Recommendations of the Cross-border Bank Resolution Group, September 2009. 6. Mario Draghi, Re-establishment of the FSF as the Financial Stability Board, http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_090402.pdf. 7. IMF-FSB Early Warning Exercise konulu Ýstanbulda 4 Ekim 2009 tarihinde gerçekleþtirilen sunum. 8. Basel Komite-IADI, "Core Principles for Effective Deposit Insurance System June 2009. 9. European Commision, Consultation Document, July 2009, http://ec.europa.eu/legal_notices_en.htm 10. www.efdi.net 11. TMSFnin 28.09.2009 tarihli Basýn Duyurusu. 12. TMSF 2008 Yýlý Faaliyet Raporu. 13. Aðustos 2009 tarihi itibarýyla sonuçlandýrýlmýþ 44 adet TÝB satýþýndan 7,5 Milyar USDlik satýþ rakamýna ulaþýlmýþtýr. TÝB satýþýndan, birikmiþ mali ve özlük haklarýyla yeni alýcýya devredilen çalýþan sayýsý yaklaþýk 10.000dir. 6 SUNUM MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ Mevduat sigortacýsý açýsýndan, etkin bir çözümleme sürecinde göz önünde bulundurulmasý gereken üç temel ilke vardýr: finansal sistemin istikrarýnýn devamýnýn saðlanmasý, mevduat sahiplerinin haklarýnýn korunmasý ve kamuya maliyetin minimum olmasý. Mevduat sigortacýsý açýsýndan, etkin bir çözümleme sürecinde göz önünde bulundurulmasý gereken üç temel ilke vardýr: i) finansal sistemin istikrarýnýn devamýnýn saðlanmasý, ii) mevduat sahiplerinin haklarýnýn korunmasý ve iii) kamuya maliyetin minimum olmasý. Bu ilkeler doðrultusunda ülkeler özel çözümleme ve tasfiye rejmlerine sahip olmalýdýr. Etkin Çözümlemeye Ýliþkin Prensip Bu sunumda, IADInin Asli Prensiplerinden 16. Prensip olan Etkin Çözümleme Süreçleri ve bu prensibin uygulamalarýný kýsaca gözden geçireceðiz. Daha sonra da Türkiye deneyimleri hakkýnda bilgi aktaracak ve nihai deðerlendirme ile sunumu tamamlayacaðým. Sorunlu bankalar ele alýndýðýnda, mevduat sigortacýlarý ve diðer finansal güvenlik aðý kuruluþlarýný en zorlayan husus, etkin çözümleme süreçlerinin oluþturulmasýdýr. Bu nedenle, 16. Prensip Etkin Çözümleme Süreçleri olarak belirlenmiþtir. Bu prensip; Etkin Sorunlu Banka Çözümleme Süreçlerinin; Mevduatlarýn acil, zamanýnda ve adil bir düzlemde tazminini, Çözümleme maliyetinin ve piyasanýn bozulmasýnýn minimuma indirilmesini, Varlýklardan geri kazanýmýn maksimum düzeyde saðlanmasýný, Ýhmal, dikkatsizlik ya da diðer hata yapýlan durumlarda yasal yollarýn kullanýlmasýný içermesi gerektiði hükmünü ifade etmektedir. Ayrýca Prensipte, mevduat sigortacýsý ya da diðer ilgili finansal güvenlik aðý kuruluþlarýnýn, sorunlu bankanýn kritik bankacýlýk faaliyetlerinin muhafazasýný saðlamaya yönelik yükümlülüklerinin üstlenilmesi, varlýklarýnýn uygun görülen kýsmýnýn kazanýlmasýnýn kolaylaþtýrýlmasý suretiyle, esnek bir mekanizma kurma yetkisine sahip olmasý gerektiði yer almaktadýr. 16. Asli Prensibin açýklamasýnda, sorunlu bankanýn çözümlenmesinin; Mevduat Sahiplerinin Alacaklarýnýn Ödenmesi ve Tasfiye, Satýn Alma ve Üstlenme (Satýþ) ile Açýk Banka Yardýmý olmak üzere üç temel seçeneði içerdiði belirtilmektedir. Açýklamada ayrýca, Ýflas veya tasfiye ve diðer kanunlarýn, ülkelere göre deðiþkenlik göstermesi ve bazý durumlarda bir çözümleme yönteminin uygulanmasýný zorlaþtýrmasý nedeniyle çözümleme metodunun seçiminde önemli bir etkisi olduðu, Bankalarýn ve banka batýþlarýnýn özel önemi nedeniyle kanun koyucularýn, iflas veya tasfiye kanunlarýnýn sorunlu bankanýn düzgün bir þekilde sistemden çýkýþýný kolaylaþtýrdýðýný gözden geçirmek isteyebileceði, Bu nedenle bankalarýn tasfiyesi için ayrý bir tasfiye rejimi oluþturulmasý hususunun düþünülmesi gerektiði hususlarý vurgulanmýþtýr. Prensibin Uygulamasý Prensipte, etkin bir çözümleme süreci için çözümleme maliyetinin minimize edilmesi gerektiði belirtilmektedir. Bu nedenle, mevduat sigortacýsý, Tasfiye veya Satýn Alma ve Üstlenme gibi çözümleme metodolojilerinden hangisinin en az çözümleme maliyeti oluþturacaðýný belirlemek amacýyla Asgari Maliyet Testi (AMT) geliþtirebilir. AMT, çözümleme otoritesi tarafýndan minimum maliyetli çözümleme alternatifini seçmek amacýyla yapýlan, bütün çözümleme seçeneklerinin karþýlaþtýrýldýðý bir 23-24 Eylül 2009 tarihlerinde Ýsviçrenin Basel kentinde düzenlenen Etkin Mevduat Sigortasý Sistemi Ýçin Asli Prensipler konulu konferansta Sayýn Rýdvan ÇABUKEL tarafýndan 16. Asli Prensip Etkin Çözümleme Süreçleri hakkýnda yapýlan sunumun konuþma metni çevirisi Dr. Rýdvan ÇABUKEL Fon Baþkan Yardýmcýsý 7 23 23 SUNUM Yakýn zamanda yaþanan küresel finansal krizde, Açýk Banka Yardýmý, yerel bankacýlýk sistemlerinde uygulanmasýna ek olarak, uluslar arasý alanda faaliyet gösteren bazý bankalar için de uygulanmýþtýr. analizdir. ABD, Kanada gibi ülkeler çok iyi tasarlanmýþ AMT metodolojilerine sahiptirler. AMTde, alýcý açýsýndan varlýklarýn kalitesi ve mevduat hesaplarýnýn deðeri ile yeddieminin operasyonel maliyetleri dikkate alýnarak banka deðeri tahminlemesi yapýlýr. Bununla birlikte 16. Prensip, çözümleme maliyetinin minimize edilmesinin yanýnda piyasanýn bozulmasýnýn da minimuma indirilmesini gerektirir. Prensibin sadece çözümleme maliyetinin minimize edilmesi ilkesine uyum gösterilmesi, finansal istikrarýn üzerinde olumsuz bir etki yaratýp, sistemik riske ya da piyasanýn bozulmasýna sebep olabilir. Bu nedenle, Özel Çözümleme Ýstisnalarý kullanýlabilir. ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkeler Özel Çözümleme Ýstisnalarýnýn uygulanacaðý durumlarý tanýmlayan yasal düzenlemelere sahiptirler. Türkiyede de buna benzer düzenlemeler yer almaktadýr. Dünyada yakýn zamanda yaþanan küresel finansal krizde bazý ülkeler, Özel Çözümleme Ýstisnalarý uygulamýþlardýr. Örneðin hükümetler için oldukça maliyetli olmasýna raðmen Northern Rockýn kamulaþtýrýlmasý, Geçici Likidite Garanti Programýnýn uygulamaya konulmasý, Özel Çözümleme Ýstisnalarý kapsamýnda düþünülebilir. Türkiyede 2002 yýlýnda batmasýna izin verilemeyecek kadar büyük bir bankaya Özel Çözümleme Ýstisnasý uygulanmýþtýr. Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasý, 16. Prensipte belirtilen çözümleme yöntemlerinden biridir. Bu yöntemle, mali yapýsý güçlü kuruluþlar ya da özel yatýrýmcýlar tarafýndan, sorunlu bankanýn bir kýsým ya da tüm aktifleri satýn alýnýr, yükmülülüklerinin bir kýsmý ya da tamamý üstlenilir. Sorunlu bankanýn varlýklarý ya da faaliyetlerinden uygun görülen kýsmý, seçilen yükümlülükler ile birlikte baþka bir bankaya transfer edilir. Varlýk ve yükümlülüklerin kalan kýsmý ise tasfiye edilir. Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasý, daha düþük iþlem maliyeti oluþmasý ve sürdürülebilir faaliyetleri diðerlerinden ayýrmak için daha büyük bir esneklik saðlanmasý gibi faydalar sunar. Bu yöntem, geçmiþte en yaygýn olarak kullanýlan yöntemdir. Köprü Banka kurulmasý, Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasýnýn bir yolu olarak kabul edilebilir. Köprü Banka olarak adlandýrýlan yeni lisanslý banka, çözümleme süreci tamamlanana kadar sorunlu bankanýn iyi varlýklarýný devralýr, 8 yükümlülüklerini üstlenir ve kritik fonksiyonlarýný yerine getirir. Köprü Bankaya devredilmeyip sorunlu bankada kalan varlýklar tasfiye edilir. Bu uygulamada, yeni lisanslý bir banka kurulmasý yoluyla eski ortak ve yöneticilerin banka ile iliþkisi koparýlmaktadýr. Bu yöntem, Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasýnýn kýsa zamanda tamamlanamadýðý ve otoritelerin bankanýn kritik bankacýlýk hizmetlerini korumak istediði zamanlarda uygun olabilir. Köprü Banka, çözümleme otoriteleri tarafýndan yönetilir. Bir çok durumda sigortaya tabi olmayan mevduat sahipleri, genel kreditörler, borçlular ve hissedarlar bankanýn maliyetine katlanmýþ olur. FDIC, CDIC ve KDIC gibi mevduat sigortacýlarý sorunlu bankanýn çözümlenmesi için Köprü Banka kurma yetkisine sahiptir. Türkiyede herhangi bir kuruluþun Köprü Banka kurma yetkisi bulunmamaktadýr. Ancak bu konuda kanun deðiþikliði yapýlmasý düþünülmektedir. Açýk Banka Yardýmý, 16. Prensipte belirtilen diðer bir çözümleme yöntemidir. Bu yöntem, bankanýn baþarýsýzlýðýnýn bankacýlýk sistemi için sistemik problemlere neden olmasý ya da ekonomik faaliyetleri bozmasý ihtimali olduðu zamanlarda kullanýlýr. Finansal güvenlik aðý oyuncularý, Açýk Banka Yardýmý altýnda sermaye enjeksiyonu, uzun vadeli krediler, yükümlüklere garanti verilmesi ve tahsili gecikmiþ kredilerin satýþý gibi araçlar kullanabilir. Bu yöntemin uygulanmasý, ahlaki riske, hesap verilebilirlik problemlerine ve þeffaflýk sorunlarýna neden olabilir. Yakýn zamanda yaþanan küresel finansal krizde, Açýk Banka Yardýmý, yerel bankacýlýk sistemlerinde uygulanmasýna ek olarak, uluslar arasý alanda faaliyet gösteren bazý bankalar için de uygulanmýþtýr. Geçmiþte Türkiyede, bankacýlýk sistemi ve bireysel olarak bir banka için bu yöntem kullanýlmýþtýr. Sýnýr ötesi sorunlar, 7. Asli Prensipte mevduat sigortasý ve geri ödeme süreci konusu altýnda ele alýnmaktadýr. Prensipte özellikle yabancý güvenlik aðý oyuncularý arasýndaki iþbirliði konusu vurgulanmaktadýr. Sýnýr ötesi bankalarýn çözümlenmesi hakkýnda, UNCITRAL Model Hukuku (Uluslararasý Ticaret Hukuku Birleþmiþ Milletler Komisyonu), 2001/24/EC Avrupa Birliði Direktifi ve finansal kuruluþlar ve düzenleyiciler arasýndaki mutabakat zabýtlarý gibi sýnýrlý düzenlemeler bulunmaktadýr. Sýnýr ötesi sorunlar için diðer bir doküman da SUNUM Dünya Bankasýnýn Etkin Ýflas ve Kreditör Haklarý Ýlkeleridir. Son dönemde G-20 bu düzenlemeyi Finansal Ýstikrar Kurulu Standartlarýndan biri olarak kabul etmiþtir. Diðer yandan, Finansal Ýstikrar Kurulu, Sýnýr Ötesi Krizlerin Yönetimi Çalýþma Grubunu kurmuþ, Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi ise Sýnýr Ötesi Çözümleme Grubunu kurmuþtur. Sýnýr Ötesi Çözümleme Grubu yakýn zamanda istiþare amacýyla raporlarýný ve tavsiyelerini yayýmlamýþtýr. bankacýlýk lisansýný iptal etme veya bankayý Fona devretme yetkisine sahiptir. BDDKnýn bankanýn bankacýlýk lisansýný iptal etmesi durumunda, TMSF sigortalý mevduatlarý öder ve bankanýn tasfiye iþlemlerini yürütür. BDDKnýn bankayý TMSFye devretmesi durumunda TMSF; Bankanýn hisselerini devralma, Satýn Alma ve Üstlenme yöntemini uygulama, Son olarak, dünyadaki finansal güvenlik aðý oyuncularý için sýnýr ötesi çözümleme, yeni ve aþýlmasý gereken bir zorluktur. Bankanýn lisansýnýn iptalini BDDKdan talep etme Türkiye Deneyimi Ayrýca, fonlarýn kötü kullanýmýna iliþkin tazminat ve cezalar, kanuni düzenlemelerle belirlenmiþtir. Bankalarýn Fona Devri - Temel Göstergeler Türk ekonomisi 1994 krizi ve 2000 krizi olarak adlandýrýlan iki büyük krizle karþý karþýya kalmýþtýr. 1994te sadece 3 küçük banka sorunlu hale gelmiþtir. Ancak bu bankalar, bankacýlýk sistemine bulaþma etkisi yarattýðýndan 2004 yýlýna kadar mevduat sahiplerine tam garanti verilmiþtir. 1994 krizinden sonra, 2000-2001 yýllarýnda daha aðýr bir kriz yaþanmýþ ve toplam pazar payý %22 olan 18 banka sorunlu hale gelmiþtir. Hemen ardýndan 2002 yýlýnda sistemik olarak önemli bir banka sorunlu hale gelmiþtir. Fona devredilen 25 bankanýn çözümleme sürecinde Fon, 9 milyondan fazla mevduat sahibinin 34 milyar USD tutarýndaki mevduatýný garanti etmiþtir. 2000 krizinde hükümet tam garantiyi, bilanço içi yükümlülüklere ilave olarak bilanço dýþý yükümlülükleri de içerecek þekilde geniþletmiþtir. Uygulanan Çözümleme Metodolojileri Fona devrolan 25 sorunlu banka arasýndan 11 banka için Satýn Alma ve Üstlenme uygulamasýna baþvurulmuþtur. 8 banka Satýn Alma ve Üstlenme metodolojisi yoluyla Fon Bankasý altýnda birleþtirilmiþtir ve 6 bankanýn tasfiyesi de devam etmektedir. 2001 krizinden sonra Türkiyede, banka sermayesi yeniden yapýlandýrma programýnýn bir parçasý olarak tüm bankacýlýk sistemi için Açýk Banka Yardýmý programý açýklanmýþtýr. Fonun Çözümlemeye Ýliþkin Sorumluluklarý Türkiyede bankacýlýk denetleyicisi ile mevduat sigortacýsý ayrý kurumlar olup her iki kurumun da sorumluluklarý Bankacýlýk Kanununda açýkça tanýmlanmýþtýr. Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bir bankanýn Efektif çözümleme süreçleri, denetim, müdahale, mevduat sigortasý ve çözümleme yetkilerine bakýlmaksýzýn tüm finansal güvenlik aðý kuruluþlarýnýn sorumluluðundadýr. yetkilerine sahiptir. Geri Kazanýmýn Maksimizasyonu Geri kazanýmýn maksimizasyonu için TMSF; Varlýk satýþ süreçlerini hýzlandýrmak amacýyla, alýþagelmiþ yasal çerçevenin dýþýnda vergi gibi kamu alacaklarý için geliþtirilmiþ daha esnek kanun hükümlerini uygulama, Herhangi bir borçluyla borcu yeniden yapýlandýrma, Tahsilat süreçlerini hýzlandýrmak amacýyla özel indirim programlarý teklif etme, Tahsili gecikmiþ alacaklar portföyünü satma, Banka kaynaklarýnýn kötüye kullanýldýðý ve Fona olan ödemelerinde temerrüde düþen þirketlerin yönetimlerini devralma, Þirketlerin hisselerini satmak yerine, tüm faaliyet anlaþmalarýný ve müþteri tabanýný da içerecek þekilde iktisadi bütünlük çerçevesinde þirketlerin varlýklarýný satma Kaynaklar yetkilerine sahiptir. HUPKES, Eva, Insolvency-why a special regime for banks?, 2003 Sonuç Efektif çözümleme süreçleri, denetim, müdahale, mevduat sigortasý ve çözümleme yetkilerine bakýlmaksýzýn tüm finansal güvenlik aðý kuruluþlarýnýn sorumluluðundadýr. Ülkeler, çözümleme süreçlerinin etkinliðini arttýrmak için özel çözümleme rejimlerine sahip olabilirler. Çözümleme metodolojileri, ülkelerin yasal çerçevesi ve piyasa yapýsýna baðlý olarak deðiþkenlik gösterir. Sýnýr ötesi bankacýlýk, dünyadaki muhtelif çözümleme rejimleri nedeniyle karþý karþýya kalýnan yeni ve aþýlmasý gereken bir zorluktur. BRIERLEY, Peter, The UK Special Resolution Regime for failing banks in an international context, July 5, 2009 IADI / BCBS, The Core Principles for Effective Deposit Insurance Systems, June 2009 IMF/WB, An overview of the legal, institutional, and regulatory framework for bank insolvency, April 17, 2009 KRIMMINGER, Michael H., Deposit Insurance and Bank Insolvency in a Changing World: Synergies and Challenges, International Monetary Fund Conference, May 28, 2004 LASTRA, Rosa M, Northern Rock, UK bank insolvency and cross-border bank insolvency, April 30, 2008 WB, Principles for Effective Insolvency and Creditor Rights System, 2005 9 23 23 HABER TMSF, DÜNYA MEVDUAT SÝGORTACILARI BÝRLÝÐÝNCE (IADI) YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ Ýsviçrenin Basel þehrinde 24 Eylül 2009 tarihinde düzenlenen Dünya Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) Yýllýk Genel Kurul Toplantýsýnda Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF), 54 ülkenin oylarý sonucu 2009 yýlýnýn en iyi mevduat sigortacýsý seçildi. TMSFnin ödülü, IADI Baþkaný Martin Gruenberg tarafýndan Baþkanýmýz Sayýn Ahmet Ertürke verildi. IADI tarafýndan 2005 yýlýndan itibaren verilmeye baþlanan Yýlýn Mevduat Sigortacýsý ödülü, mevduat sigortacýlýðý konusunda örnek organizasyon yapýsýna sahip ve uluslar arasý çalýþmalara önemli katkýlarda bulunan ülkelerin Mevduat Sigorta kurumlarýna verilmektedir. Bugüne kadar ödül kazanan diðer ülkeler sýrasýyla Tayvan (2005), Brezilya (2006), Kanada (2007) ve ABD (2008) olmuþtur. TMSFnin bu ödülü kazanmasýnda, risk esaslý sigorta prim tarifesi gibi mevduat sigortacýlýðý alanýndaki bazý geliþmiþ uygulamalarý yürürlüðe koymasý, uluslararasý normlara uygun kurumsal bir yapýya sahip bulunmasý, banka çözümleme alanýndaki deneyimi ve baþarýlý uygulamalarý ile uluslararasý çalýþmalara saðladýðý katkýlar etkili olmuþtur. Ýlk olarak 1983 yýlýnda bankalardaki tasarruf mevduatýný sigorta etmek üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasýnýn idare ve temsili altýnda kurulan TMSF, 2000-2003 yýllarýnda belirli bir dönem Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurumu bünyesinde faaliyetlerini sürdürmüþ ve 2003 yýlýndaki yasal düzenlemeler sonrasý ayrý bir tüzel kiþilik haline gelmiþtir. Ülkemizin 2000-2001 yýllarýnda yaþadýðý finansal krizler neticesinde, TMSF asli fonksiyonu olan mevduat sigortacýlýðýnýn yanýsýra, finansal güvenlik aðýný oluþturan diðer kurum/kuruluþlar ile birlikte mali sistemde güven ve istikrarýn yeniden tesis edilmesi, bankacýlýk sektörünün yapýlandýrýlmasý ve Fona intikal eden batýk bankalarýn hýzla çözümlenmesi konularýnda önemli görevler üstlenmiþtir. Krizin yýkýcý etkilerini silmek ve üstlendiði görevleri baþarýyla yerine getirebilmek amacýyla, TMSF bir yandan banka çözümleme çalýþmalarýnda yoðunlaþýrken, diðer taraftan da kurumsallaþmaya önem vererek 2002-2005 yýllarýnda yürütülen organizasyonel yeniden yapýlanma ve kurumsal geliþim projeleri Çiðdem AKDAÐ Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi Fon uzmaný Çaðdaþ EKÝCÝ Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi Fon uzman Yardýmcýsý aracýlýðýyla kurumsallaþmasýný tamamlayýcý faaliyetlerde bulunmuþtur. Bu kapsamda, TMSF dünyadaki sigorta ve varlýk yönetimi uygulamalarýný incelemiþ, mevcut iþ süreçlerini devamlý gözden geçirerek iyileþtirmiþ ve bunlarý ulusal ve uluslararasý platformlarda tanýtmak suretiyle de konumunu güçlendirmiþtir. TMSF bünyesinde mevduat sigortacýlýðý ve banka çözümleme faaliyetleri kapsamýnda kuruluþundan bugüne önemli deðiþim yaþanmýþtýr. Bu kapsamda; 1.Mevduat Sigortacýlýðý : TMSF, finansal istikrarýn saðlanmasý ve tasarruf mevduatý sahiplerinin hak ve çýkarlarýnýn korunmasý kapsamýnda sigortaya tabi mevduat ve katýlým fonu ile bunlara iliþkin bankalarca ödenecek sigorta primlerininin kapsam ve tutarýný belirleme, risk izleme ve deðerleme, risk bazlý prim hesaplamasý, mevduat sigorta primi toplama ve sigortaya tabi mevduatýn ödenmesi konularýnda Türkiyede önemli bir misyonu üstlenmiþtir. Ülkemizde, mevduata tam garanti verilmesinden sýnýrlý garanti verilmesine geçiþ sýrasýnda bazý sýkýntýlar yaþanmýþ ve çeþitli denemeler sonrasýnda sýnýrlý mevduat garantisi uygulamasýna geçilebilmiþtir. 1994 yýlýnda baþlayan mevduata tam garanti uygulamasý 2000 yýlýna kadar sürdürülmüþ, 2000 yýlýnda yeniden sýnýrlý garanti uygulamasýna dönülmüþtür. Ýmar Bankasýnýn TMSFye intikali nedeniyle 2003-2004 yýllarýnda mevduat sigortasýnda geçici süreyle tam garanti uygulamasýna geçilmiþse de, 2004 Temmuz ayýndan itibaren yeniden sýnýrlý garanti uygulamasýna geri dönülmüþtür. Diðer taraftan, TMSF eski tarifede zaman içinde prim oranlarýndaki farklýlaþmanýn azalmasý nedeniyle sigorta prim tarifesinde deðiþikliðe giderek, bankalarýn çeþitli risk faktörleri bakýmýndan deðerlendirmeye tabi tutularak ödeyecekleri prim oranlarýnýn farklýlaþtýrýldýðý 1 Bu yazý, Fon Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel tarafýndan 21 Eylül 2009 tarihinde IADI Avrupa Bölgesel Komite toplantýsýnda (Basel/ Ýsviçre) yapýlan sunum esas alýnarak hazýrlanmýþtýr 10 HABER ve bu konuda en geliþmiþ tarife modeli olarak bilinen Risk Esaslý Prim Tarifesini 2009 yýlýndan itibaren uygulamaya baþlamýþtýr. Halen ülkemizdeki bankalarda (katýlým bankalarý dahil) tasarruf mevduat hesaplarýnýn ve katýlým hesaplarýnýn 50 Bin TLye kadar olan kýsmý (müþteri bazýnda) mevduat sigortasý kapsamýnda olup, TMSF tarafýndan sektörde faaliyet gösteren bankalardan tahsil edilen primlerden oluþan 4.5 Milyar ABD dolarý seviyesindeki mevduat sigorta rezervi yönetilmektedir. 2. Uluslararasý Faaliyetler: TMSF, mevduat sigortacýlýðý süreçlerinin iyileþtirilmesi ve bu alanda Türkiyenin çözümleme deneyimlerinin anlatýlmasý konularýnda uluslararasý kuruluþlar ve IADI üyesi ülkelerin mevduat sigorta kurumlarý ile yakýn iþbirliði içerisindedir. TMSF, 2002 yýlýnda Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI)ne, 2005 yýlýnda da Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI)na üye olmuþtur. Her iki kuruluþun yönetiminde ve bölgesel komite ile alt çalýþma gruplarýnda yer alan TMSF, bu kuruluþlarýn düzenlediði toplantý ve konferanslarda Türkiye uygulamalarýný ve deneyimini diðer ülkeler ile paylaþmaktadýr. Eylül 2005te IADI Ýcra Kurulu üyeliðine seçilen TMSF, bu görevin yanýsýra Avrupa (ERC) ve Ortadoðu Kuzey Afrika (MENA) Bölgesel Komitelerine de seçilen ilk kurumdur. Ayrýca, kurum Haziran 2007den itibaren EFDInin yönetim kurulu üyeliðini yürütmektedir. Dünyada toplam 180 ülkede mevduat garanti sistemi bulunmakta olup, ülkelerin uygulamalarý farklýlýk göstermektedir. TMSF üyesi olduðu komite ve alt komiteler tarafýndan yürütülen kollektif çalýþmalara iþtirak ederek, uluslararasý mevduat sigortacýlýðý standartlarýnýn oluþturulmasý ve uygulanmasýna yönelik iyileþtirici faaliyetlere katkýda bulunmaktadýr. Nitekim, yakýn zamanda IADI bünyesinde yürütülen çalýþmalar sonucu mevduat sigortacýlýðýna iliþkin temel prensipler (core principles) tespit edilerek yürürlüðe girmiþtir. Mevduat sigorta kurumlarýnýn sorumluluk ve yetkileri ile fonksiyonlarýný düzenleyen temel prensipler ile TMSF büyük ölçüde uyum içerisindedir. Diðer taraftan, EFDI bünyesinde yürütülen çalýþmalar ile TMSF, Mevduat Sigortacýlýðý Sistemimizin AB müktesebatýyla uyumlaþtýrýlmasý konusunda da önemli katkýlar saðlamýþtýr. TMSF, IADI ve EFDI kaynaklý toplantý ve seminerlerin de aktif katýlýmcýlarý arasýnda olup, bazý toplantýlar TMSFnin ev sahipliðinde gerçekleþtirilmiþtir. Bu kapsamda, TMSF tarafýndan 2007 yýlýnda Ýstanbulda 1. IADI Bölgelerarasý Konferansý, EFDInin Yýllýk Toplantýsý ve Mevduat Sigortacýlýðýnda Güncel Konular Konferansý ile 2009 yýlýnda IADI-EFDI iþbirliðiyle Alacaklarýn Yönetimi-Sigortalý Mevduat Ödemeleri konulu 4 adet konferans gerçekleþtirilmiþtir. Ayrýca Rusya, Bulgaristan ve Arnavutluk Mevduat Sigorta Kurumlarý yetkililerine verilen seminerlerde de banka çözümleme ve mevduat sigortacýlýðý alanýndaki TMSF deneyimi paylaþýlmýþtýr. TMSF, Uluslararasý Finansal Sistemin Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü Bir Kurum Haline Gelmek olarak özetlenen yeni vizyonunu uluslararasý arenada elde ettiði bu ödül ile perçinlemiþtir. 3. Banka Çözümleme: TMSF, 2000-2001 krizi sýrasýnda Fona devrolan 18 banka ile birlikte 1994 yýlýndan bugüne toplam 25 bankanýn çözümleme faaliyetlerini gerçekleþtiren bir Kurum olarak, dünya mevduat sigorta kurumlarý arasýnda geniþ çözümleme deneyimine sahip kuruluþlardan biridir. 2000-2001 krizi sonucu TMSFye devredilen bankalar, toplam aktif ve ve pasif büyüklükleri yönünden bankacýlýk sektörünün beþte birini oluþturmaktadýr. TMSFye devrolan bu bankalarda ciddi likidite ve sermaye yetersizliði sorununun yanýsýra önemli miktarda hakim ortak istismarýyla da karþýlaþýlmýþtýr. TMSF, faaliyet izni kaldýrýlan bankalarda banka iflas ve tasfiyesi iþlemlerini yürüterek, temettü hariç ortaklýk haklarý ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankalarda ise, satýþ, devir veya birleþme yoluyla bankalarýn çözümlenmesini saðlamýþtýr. Bu süreçte devralýnan bankalardan tasfiye sürecine alýnanlar hariç, 4 banka doðrudan, 6 banka birleþtirilmek suretiyle satýlmýþ; 1 banka kamu bankasýyla birleþtirilmiþ ve 8 banka da bir geçiþ bankasýna devredilerek çözümleme iþlemleri tamamlanmýþtýr. Tasfiye sürecine alýnan bankalarýn iþlemleri ise halen devam etmektedir. Banka çözümleme süreci kapsamýnda, TMSF tarafýndan bankalardan devralýnan sorunlu varlýklarýn geri kazanýmýna yönelik olarak yeni yöntem arayýþlarýna gidilmiþ ve uluslararasý uygulamalar paralelinde Ýstanbul Yaklaþýmý, Alacak Satýþý ve Varlýk Yönetim Þirketi (VYÞ) uygulamalarý ile Ticari ve Ýktisadi Bütünlük Satýþlarý gibi yeni yöntemler de kullanýlmýþtýr. Ayrýca, banka hakim ortak istismarýndan kaynaklanan alacaklarýn geri kazanýmý hýzlandýrmak amacýyla TMSFnin takip ve tahsilat yetkileri getirilen yasal düzenlemeler yoluyla güçlendirilmiþtir. TMSFnin toplam çözümleme geliri, 2008 yýlsonu itibariyle yaklaþýk 18 Milyar ABD dolarý seviyesindedir. Sonuç olarak, TMSF, Uluslararasý Finansal Sistemin Ýstikrarýnýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü Bir Kurum Haline Gelmek olarak özetlenen yeni vizyonunu uluslararasý arenada elde ettiði bu ödül ile perçinlemiþtir. 11 23 23 ÇEVÝRÝ SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi nezdindeki Sýnýr Ötesi Bankacýlýk Çözümleme Grubu (Cross-border Bank Resolution Group-CBRG), Aðustos 2007de baþlayan finansal krizden alýnan derslerin belirlenmesi amacýyla, uluslararasý krizlerin çözümlenmesi ve çözümleme sonrasý yapýlacak iþlemler hakkýnda 10 ana baþlýkta toplanan Tavsiyelerini oluþturmuþtur. Tavsiye 1: Etkin Yerel Çözümleme Yetkisi Tavsiye 4: Ulusal Çözümleme Tedbirlerinin Sýnýr Ötesi Etkileri Yerel otoriteler , finansal istikrarýn saðlanmasý, sistemik riskin asgari seviyeye düþürülmesi, mudilerin korunmasý, ahlaki tehlikenin kýsýtlandýrýlmasý ve piyasa etkinliðinin artýrmasýna yardýmcý olan düzgün bir çözümleme sürecine eriþilebilmesi için krizden olumsuz olarak etkilenen tüm finansal kuruluþlar ile iliþkili olarak uygun araçlara sahip olmak zorundadýr. Söz konusu araçlarýn mevcudiyetini mümkün kýlan kanuni ve politik bir çerçeve, finansal sistemdeki bir kriz veya çözümlemenin olumsuz etkilerini asgari seviyeye indirgeyebilmeli ve önemli sistemsel fonksiyonlarýn devamlýlýðýný saðlayabilmelidir. Köprü finansal kuruluþlarýn kurulmasý, varlýklarýn, yükümlülüklerin ve operasyonlarýn baþka kuruluþlara aktarýlmasý ve alacaklarýn çözümlendirilmesi amacýyla duruma uygun yetki kullanýmý, yerel çözümleme çerçevesinin geliþimini saðlayan söz konusu araçlara örnek teþkil eder. Sýnýr ötesi çözümlemelerde yerel otoriteler arasýndaki koordinasyonu artýrabilmek için yerel otoriteler kriz yönetimi ve çözümleme iþlemleri ve/veya tedbirlerinin karþýlýklý olarak tanýnmasýný kolaylaþtýracak prosedürler oluþturmalýdýrlar. Tavsiye 2: Finansal Gruplarýn Eþgüdümlü Çözümlenmesi için Yasal Çerçeve Her yargý otoritesi, finansal gruplara ve finansal holdinglere ait hükmi þahýslarýn eþgüdümlü bir þekilde çözümlenmesi için kendi yetki alaný dâhilinde yasal bir çerçeve oluþturmalýdýr. Tavsiye 3: Ulusal Çözümleme Önlemlerinin Uyumluluðu Yerel otoriteler, birden çok yargý alanýnda faaliyet gösteren finansal kuruluþlarýn koordineli bir þekilde çözümlenmesi için ulusal çözümleme araçlarýný ve tedbirlerini Tavsiye-1 ve Tavsiye2de tespit edilenlere uyumlu hale getirmeye çalýþmalýdýrlar. Çeviren; Evrim APAN CEYLAN Fon Uzmaný Orijinal Belge Adý : Sýnýr Ötesi Bankacýlýk Çözümleme Grubu Raporu ve Tavsiyeleri (Report and Recommandations of the Cross Border Bank Resolution Group) 12 Tavsiye 5: Grup Yapýlarý ile Operasyonlarýnýn Karmaþýklýðýný ve Ýç Baðlýlýðýný Azaltmak Denetçiler, grup yapýlarýnýn ve bileþenlerinin bir kriz anýnda nasýl çözümlenebileceðini anlamak için finansal kuruluþlarýn kurulu bulunduðu ülke ve yatýrým yapan ülke yetkilileri ile yakýn iliþki halinde çalýþmalýdýrlar. Eðer yerel otoriteler, finansal gruba ait þirket yapýlarýnýn düzenli ve maliyet etkin çözümlemeye mahal vermeyecek kadar karmaþýk olduðu kanaatindeler ise etkin çözümlemeye yardýmcý olacak yalýnlaþtýrmanýn özendirilmesi amacýyla, bu gibi kuruluþlara sermaye veya diðer makul ihtiyaçlar vasýtasýyla düzenleme teþvikleri empoze etmelidirler. Tavsiye 6:Düzenli bir Çözümleme için Önceden Planlama Yapmak Sistematik önem haiz eden sýnýr ötesi tüm finansal kuruluþlarýn acil eylem planlarý, ciddi bir finansal tehlike veya finansal istikrarsýzlýk döneminin gerektirdiði acil eylem durumuna hitap edebilmeli ve finansal kuruluþlarýn büyüklüklerine ve karmaþýk yapýlarýna özgü, firmanýn faaliyetlerinin devamlýlýðýný mümkün kýlan, anahtar fonksiyonlarýnýn çabuk iyileþtirilmesini teþvik eden ve hýzlý çözümlemeyi veya durumun yatýþtýrýlmasýný kolaylaþtýran bir plan saðlamalýdýr. Ýyileþtirmeye veya yatýþtýrmaya yönelik bu þekildeki bir acil eylem 1 Bu raporda, yerel otoriteler terimi uygulanabilir ulusal kanunlar veya uluslararasý tüzükler/talimatlar/tavsiyeler veya standartlar manasýnda kullanýlmýþtýr. Avrupa Birliði Direktifleri de bazý çözümleme aktivitelerinden sorumlu bulunan yerel otoriteleri belirler ve denetçiler ile merkez bankalarý arasýndaki bilgi paylaþýmý ve ödemelerde, menkul deðerlerin ödeme-teslim sistemlerinde ve finansal piyasa iþlemlerinde risk azaltýlmasý teknikleri gibi bu raporda yer alan bazý hususlarda Avrupa Birliði içerisinde uygulanabilen yasal çerçeveyi oluþtururlar. Bu rapordaki ulusal/yerel kanun terimi de bazý durumlar için Avrupa Birliðince uygulanan ulusal/yerel kanunlarý ifade eder. ÇEVÝRÝ planlamasý denetçi gözetiminin olaðan bir parçasý olmalý ve sýnýr ötesi baðýmlýlýklarda, çözümleme esnasýnda hükmi þahýslarýn yasal baðýmsýzlýklarýndan kaynaklanan çýkarsamalarda ve muhtemel bir müdahale durumu ile çözümleme yetkisinin icra edilmesinde dikkate alýnmalýdýr. Tavsiye 7:Sýnýr Ötesi Ýþbirliði ve Bilgi Paylaþýmý Etkin kriz yönetimi ve sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn çözümlenmesi, farklý yerel otoriteler tarafýndan, düzenleme, denetleme, likidite tedariki, kriz yönetimi ve çözümlemesine iliþkin sorumluluklarýnýn þüpheye mahal vermeyecek þekilde doðru bir þekilde anlaþýlmasýný gerektirir. Finansal kuruluþun ana merkezi ülke ile kurulu bulunduðu ülke yetkilileri gerek olaðan zamanlardaki ihtiyati planlarý gerekse finansal kriz zamanýndaki kriz yönetimi ve çözümleme hususlarýnda eþgüdümlü faaliyet ve bilgi paylaþýmýnýn temini konusunda yerel mevzuat ve politikalarýna uygun bir biçimde anlaþma saðlamalýdýrlar. Tavsiye 8:Riski Azaltma Mekanizmalarýnýn Güçlendirilmesi Yargý otoriteleri, bir kriz anýnda veya finansal kuruluþun çözümlenmesi esnasýnda kritik finansal ve piyasa fonksiyonlarýnýn hýzlý bir þekilde iyileþtirilmesine yardýmcý olan risk azaltma tekniklerinin kullanýmýný teþvik etmelidirler. Söz konusu risk azaltma teknikleri, uygulanabilir mahsuplaþma anlaþmalarý, teminatlandýrma ve müþterilerin pozisyonlarýnýn tefriki hususlarýný içermelidir. Risk azaltýlmasýndan kaynaklanan ilave faydalar, türev sözleþmelerinin ileri derecede standardizasyonun teþvik edilmesi, standart sözleþmelerin borsa ve takas piyasalarýnda kullanýmý, merkezi karþý taraflar (central counterparties) aracýlýðýyla söz konusu sözleþmelerin kurulmasý ve tezgâh üstü anlaþmalarýn raporlanmasýnýn daha þeffaf hale getirilmesi ile eriþilebilir. Söz konusu risk azaltýlmasý teknikleri, çözümleme önlemlerinin etkin bir þekilde uygulanmasýna zarar vermemelidir. Tavsiye 9:Sözleþmeye Dayalý Ýliþkilerin/Ýþlemlerin Transferi Yerel Çözümleme Otoriteleri finansal piyasa sözleþmelerinin baþka bir finansal kuruluþa, köprü finansal kuruluþ veya diðer bir kamu birimine transferinin tamamlanmasý amacýyla fesih iþlemlerinin geçici olarak ertelenmesini saðlayacak yasal yetkiye sahip olmalýdýrlar. Transferin mümkün olmadýðý durumlarda, otoriteler sözleþme haklarýnýn saklý kaldýðýný temin etmelidirler. Gereken hallerde, piyasa fonksiyonlarýnýn sürekliliðini saðlamak amacýyla bu þekildeki bir fesih iþleminin kýsa bir süre için ertelenmesini mümkün kýlan mevzuat deðiþiklikleri yapabilmelidirler. Otoriteler, krizin bulaþýcý etkisini azaltmak amacýyla ISDA gibi endüstri/sanayi gruplarýný da bu þekildeki transferleri mümkün kýlan standartlaþtýrýlmýþ sözleþme hükümleri koymaya teþvik etmelidirler. Etkin bir çözümleme süreci için yetki, eþgüdümlü yasal çerçeve, uyumluluk,sýnýr ötesi prosedürler, önceden planlama, iþbirliði ve bilgi paylaþýmý, risk mekanizmalarý, ileri derecede standartlaþtýrýlmýþ sözleþmeler ve kamu çýkýþ stratejisi tavsiyeleri bulunmaktadýr. Tavsiye 10:Çýkýþ Stratejileri ve Piyasa Disiplini Piyasa disiplininin iyileþtirilmesi ve finansal piyasalarýn etkin faaliyetinin teþvik edilmesi amacýyla yerel otoriteler piyasalara olan kamu müdahalesinin nasýl terk edileceðini mülahaza etmeli ve bu durumu planlamalarýna dâhil etmelidirler. 1. Aðustos 2007de baþlayan finansal kriz, etkin sýnýr ötesi kriz yönetiminin önemini gözler önüne sermiþtir. Söz konusu kriz öncesi yýllarda, uluslararasý finansal iþlemlerin kapsamý, ölçeði ve komplike yapýsý emsali görülmemiþ bir þekilde artmýþ, ne var ki uluslararasý kriz çözümlemesi araç ve teknikleri ayný dönemde bu ölçüde geliþmemiþtir. Kriz sýrasýnda yaþanýlan bir takým olaylar, müdahale tekniklerindeki boþluklarý ve birçok ülkenin uygun çözümleme araçlarýnýn olmadýðýný ifþa etmiþtir. Kriz anýnda, sýnýr ötesi kuruluþlarýn çözümlenmesi aktiviteleri, geçici nitelikli, ciddi zaman kýsýtlý ve büyük oranda kamu destekli bir eðilim göstermiþtir. 2. Sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn ve finansal gruplarýn çözümlenmesinde uygulanabilir ve müþtereken anlaþýlýr bir süreç, taraflarý kuruluþlar ile gruplarýn finansal risklerine odaklanmaya teþvik ederek piyasa disiplininin sürdürülmesine yardýmcý olabilir. Otoritelerin bir finansal kuruluþun çözümlenmesinin yönetiminde istekli ve etkin olduklarý, piyasa katýlýmcýlarý tarafýndan açýkça fark edilir ise piyasa disiplini yaygýnlaþýr. 3. Batmayacak kadar büyük olarak addedilen kuruluþlara zýmnen veya alenen kamu desteði saðlanacaðýna dair yaygýn inancýn azaltýlmasý, sýnýr ötesi kuruluþlarýn çözümlenmesinde önem haiz etmektedir. Bazý kuruluþlarýn batmayacak kadar büyük olduklarýna iliþkin öngörüler ve yaþanýlan deneyimler, ilave risk getirmekte ve sýnýr ötesi bulaþýcý etkinin tüm global finans dünyasýna yayýlmasý olasýlýðýnýn artmasýna neden olmaktadýr. Batmayacak kadar büyük kavramýnýn içeriðinin hafifletilmesini veya yok 13 23 23 ÇEVÝRÝ Mevcut kriz, yerel otoriteler tarafýndan sýnýr ötesi finansal bir kuruluþun batýþýndan kaynaklanan karýþýklýk ve potansiyel bulaþýcý etkilerin engellenmesinin önemini göstermiþtir. edilmesini saðlayan yerel otoriteler tarafýndan alýnabilecek önlemlere yönelik tartýþmalar bulunmaktadýr. Kuruluþlarýn, kamu desteði veya teminat altýna alýnmýþ özel sektör desteðine ihtiyaç duyacaklarý olasýlýðýnýn kontrol edilmesine yönelik zaruri önlemlerden bir tanesi etkin kriz yönetimi ve çözümleme sürecidir ki söz konusu önlem CBRGnin yetki alaný içerisinde bulunmaktadýr. Saðduyulu önlemler, kamu desteðine güvenilmesi olasýlýðýný kontrol altýna alabilirler ancak bu tip önlemler, sýnýr ötesi finansal kuruluþlar için uygulanabilir ve tutarlý bir çözümleme sürecinin tesis edilmemesi halinde, artan ahlaki tehlike potansiyelini sýnýrlayamazlar. 4. Mevcut kriz, yerel otoriteler tarafýndan sýnýr ötesi finansal bir kuruluþun veyahut büyük bir finansal kuruluþun batýþýndan kaynaklanan karýþýklýk ve potansiyel bulaþýcý etkilerin engellenmesinin önemini göstermiþtir. Bugüne kadarki durumda, söz konusu karýþýklýk ve potansiyel etkilerinden korunmayý saðlayan uygulanabilir ve tutarlý araçlarýn yokluðu nedeniyle, bazý geçici önlemlerin zaruriyet arz ettiði gözlenmektedir. Etkin bir çözümleme rejimi; finansal istikrarýn temini, kritik fonksiyonlarýn devamlýlýðýnýn saðlanmasý ve mudilerin korunmasý amacýyla otorilerin hýzlý hareket etmelerine imkân vermelidir. Ayný zamanda etkin bir rejim, uygun bulunan hallerde üst düzey yöneticilerin ve direktörlerin sorumlu tutulmasý ile zararlarýn hissedarlara ve uygun bulunan hallerde de diðer alacaklý taraflara tarh edilmesini saðlamalýdýr. 5. Mevcut yasal ve düzenleyici anlaþmalar, genellikle birden çok baðýmsýz birimler halinde faaliyet gösteren bir finansal kuruluþun problemlerini çözecek bir þekilde tasarlanmamýþtýr. Bu eksiklik, hem uluslararasý hem de ulusal finansal kuruluþlar için mevcuttur. Finansal firmalar için uluslararasý tasfiye yapýlandýrmasý bulunmamaktadýr ve böyle bir yapýlandýrmanýn yakýn bir gelecekte oluþturulma imkaný düþüktür. Ulusal tasfiye kurallarý, yasal bir finansal birim için uygulanmaktadýr ve finansal grup içerisindeki deðiþik iþ kollarýna göre de farklýlýk arz etmektedir. Hakikaten, eðer varsa bile çok az ülke ulusal finansal gruplarýn (söz konusu gruplar bireysel mevduat kabul eden kuruluþlardan farklýdýrlar) kendi yargý sistemleri içerisinde entegre bir biçimde çözümlenmesini saðlayacak araçlara sahiptirler. 6. Sýnýr ötesi bir bankanýn çözümlenmesi, pek çok nedenlerle zorluklarla doludur. Söz konusu 14 zorluklardan biri, çözümleme planlamasýnýn genellikle yerel finansal birim çözümlemesine iliþkin olmasý ve yerel hissedarlar tarafýndan kaynaklanan zararlarýn asgariye indirgenmesine yönelik olarak oluþturulmasýdýr. Bu gibi durumlarda, çözümleme yapýlarý ciddi sýnýr ötesi problemlerle baþa çýkmaya uygun deðildir. Konu hakkýndaki önceki tartýþmalarda, ya yasal bir birimin tüm ülkelerdeki bütünlüðünü tanýyan ve çözümlemede tek bir yargý otoritesinin oluþturulmasýna dayanan evrensel çözümleme yaklaþýmý (universal approach) veya her yargý otoritesinin sýnýr ötesi finansal kuruluþun kendi yetki alaný içerisindeki birimini çözmesini ifade eden bölgesel (territorial) veya sýnýrlayýcý (ring fencing) yaklaþýmlarý ele alýnmýþtýr. Söz konusu yaklaþýmlardan hiç birisi gerçekteki uygulamaya tekâmül etmemektedir ancak son zamanlardaki ve daha önceki uygulamalarýn evrensel yaklaþýmdan ziyade bölgesel yaklaþýma yakýn olduðu gözlenmektedir. Ekonomik ve operasyonel manada hangisinin en uygun olduðu konusu tartýþmalýdýr. Ne var ki, Avrupa Birliði gibi bankalar ve þubeleri için evrensel iflas prosedürlerine baðlý yargýlama sistemlerinde dahi kriz yönetimindeki aðýrlýk her ülkenin kendi milli çýkarlarýný gözetmesine verilmektedir. 7. Krizler ve iflaslardan kaynaklanan mali yük paylaþýmýna iliþkin uluslararasý bir yapýlandýrmanýn olmayýþý ve ulusal yasal sistemler ile ulusal mali sorumluluk gerçeði, banka krizleri ile iflaslarýnýn çözümlenmesi için bölgesel yaklaþýmýn kullanýlmasýna neden olmaktadýr. Yerel otoriteler, vergi mükelleflerinin veya mevduat sigortasýný garanti altýna alan üye kuruluþlar gibi paydaþlarýnýn sadece riskin azaltýlmasý için zaruri olan finansal maliyeti üstlenmelerinin saðlanmasýna eðilimlidirler. Sýnýr ötesi bir kriz veya çözümlemede karþýlaþtýrmalý maliyetlerin hesaplanmasý, sýnýr ötesi bir kuruluþun batmasýnýn etkileri hususundaki farklý deðerlendirmeler ve her otoritenin maliyet paylaþýmýnýn üstlenilmesi konusundaki farklý istek ve kabiliyetleri nedenleriyle karmaþýk bir hal alýr. Bu deðerlendirme, yargý otoritesinin, finansal kuruluþun veya grubun ana ülkesindeki yargý otoritesi olup olmamasýndan da etkilenir. Eðer yargý alaný finansal kuruluþun yatýrým yaptýðý ülke ise, bu durumda da konuya iliþkin deðerlendirme, kuruluþun þube mi baðlý ortaklýkla mý yatýrým yapýlan ülkede faaliyet gösterdiðine baðlý olarak deðiþir. Yatýrým yapýlan ülkeler için yapýlacak deðerlendirme, þube veya ortaklýklarda uygulanan varlýk korumasý, ÇEVÝRÝ sermaye veya likide koþullarý gibi hususlardan da etkilenir. Bilgi mevcudiyeti, müdahale için yasal ve düzenleyici araçlarýn mevcudiyeti gibi konular da diðer düþünülmesi gereken hususlardandýr ve bunlar maliyetlerin hesaplanmasýný daha da karmaþýk hale getireceklerdir. 8. Reform için bir seçenek, kriz yönetimi ve sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn ve gruplarýn çözümlenmesi için farklý yargý alanlarýndaki hissedarlarýn finansal maliyetlerin paylaþýmý konusunda kapsamlý ve uygulanabilir bir anlaþmaya varmalarýdýr. Söz konusu anlaþma, milli yasal çerçevelerdeki diðer önemli deðiþiklikler ile birlikte sýnýr ötesi finansal gruplarýn çözümlenmesi için kapsamlý bir çerçeve yaratýlmasýnýn elzem unsurudur. Ne var ki, sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn çözümlenmesinde finansal maliyetlerin paylaþýmýný saðlayan bir mekanizmanýn oluþturulmasý önemli zorluklara gebedir ve böyle bir mekanizma üzerinde kapsamlý bir uluslararasý anlaþmaya varýlmasý yakýn gelecekte pek mümkün deðildir. Diðer karþý alternatif, denetim hususunda sýnýrlayýcý (ring fencing) yaklaþýmýn kullanýlmasý, her milli yargýlama alanýnda tüm iþlemlerin ve kuruluþlarýn sermaye, likidite, varlýklar ve operasyonlar bakýmýndan baðýmsýz olarak yapýlandýrýldýðý çözümlemelerde de bölgesel (territorial) yaklaþýmýn uygulanmasýdýr. Bu uygulama, finansal kuruluþlarýn operasyonlarýný milli çizgilere paralel yürüttüðü durumlarda daha öngörülebilir sonuçlar saðlar. Ancak, baþarýsýz olma ihtimali de mevcuttur. Bir ülkede otoriteler tarafýndan alýnan sýnýrlayýcý (ring fencing) önlemler, banka grubunun diðer yargý alanlarýndaki diðer yasal birimlerinin veya banka grubunun bir bütün olarak risklerini artýrabilir. Sonuç olarak, bazý durumlarda sýnýrlayýcý (ring fencing) yaklaþým yeni risklerin oluþma olasýlýðýný artýrabilir ve kriz yönetimini karmaþýklaþtýrabilir. Üyeler, karþý yaklaþýmlarýn erdemleri ve sakýncalarý konusunda bir anlaþmaya varamamýþlardýr. 9. Hâlihazýrda daha gerçekçi olmak, son yaþanýlan deneyimden çýkarýlabilecek bir diðer derstir. Mevcut durumda gerçekçi olmak, küresel finansal refah için küresel finansal kuruluþlar tarafýndan yürütülen sýnýr ötesi finansal hizmetlerinin devamlýlýðýnýn saðlanmasýný gerektirir. Bu yaklaþým, bir kriz anýnda büyük bir ihtimalle sýnýrlayýcý (ring fencing) yaklaþýmýn uygulanacaðýný öngörmektedir ve yatýrým yapýlan ve yatýrým yapan ülkeler ile finansal kuruluþlarýn kendi sýnýrlarý içerisinde krizin yaralarýný hýzlý bir þekilde iyileþtirmesinin saðlanmasýna yardým etmektedir. Hâlihazýrda gerçekçi olmak, çözümlemede küresel finansal istikrara ve uluslararasý ana finansal fonksiyonlarýn devamlýlýðýna katkýda bulunan daha tamamlayýcý bir yasal çerçevenin oluþturulmasý için yerel kanunlarda bazý deðiþikliklere gidilmesini de tavsiye eder. Çoðu ülkede yapýlmasý elzem olan yasal ve politik giriþimlerin yaný sýra göz önüne alýnmasý gereken uygulamaya iliþkin bir dizi husus bulunmaktadýr. Bunlar, girift þirket yapýlarý, zamanýnda ve tam bilgi saðlayamayabilen bilgi teknolojisi sistemleri ve önemli görevlerde bulunan kilit personelin tespiti ile bu personelin elde tutulmasý konularýndan kaynaklanan zorluklardýr. Kriz yönetimi ve çözümlemeye iliþkin maliyet paylaþýmý mekanizmasýnýn oluþturulmasý gibi sýnýr ötesi iþbirliðinin bölgesel bazda veyahut spesifik banka gruplarý bazýnda daha çok geliþtirilmesi teþvik edilmelidir. Halihazýrda gerçekçi olmak son yaþanýlan krizden çýkartýlabilecek derslerden bir tanesidir. 10. Önerilen kanuni reformlar, yerel kanunlarla düzenlenmiþ kriz yönetimi ve çözümlemeye iliþkin otorite, araç ve süreçlerin birbirine daha çok yakýnlaþtýrýlmasýný saðlayacak biçimde tasarlanýr (iflasa deðinen daha geniþ kapsamlý yasal konular içerilir ise, sýnýr ötesi bazda bu gibi araçlarýn etkinliði geliþtirilir.) Bu yaklaþým, yargýnýn yerel otoritelere krizi yönetecek araçlar saðlamasýný tavsiye eder. Söz konusu tavsiye, yerel otoritelere köprü banka gibi mekanizmalar verilmesini ve finansal sözleþmeler ile diðer varlýklarýn devamlýlýðýný saðlayan transferlere izin verilmesini içermektedir (Tavsiye 1-4). 11. Büyük uluslararasý þirket gruplarýnýn karmaþýk yapýlarý, krizin çözümlenmesini zor ve maliyetli bir hale getirir. Bir þirket battýðý zaman, grup yapýlarýnýn sadeleþtirilmesi iflas sürecini daha düzenli ve etkin kýlar. Krizin önlenmesinde, þirket yapýlarýna ve yerel iflas prosedürlerine yeterli derecede dikkat edilmemektedir (Tavsiye 5). 12. Bazý büyük finansal kuruluþlar, piyasalara bir anlamda temel altyapý veya kamu hizmeti gibi asli faaliyetler saðlasalar dahi bu gibi kuruluþlarýn iþ devamlýlýðýna ve acil eylem planlamasýna yönelik düzenlemeleri, tipik olarak çözümleye iliþkin acil eylem planlamasýný kapsamamaktadýr. Bu gibi kuruluþlarýn acil eylem planlarý, elzem faaliyetlerinin devam etmesini saðlamak için kriz anýnda alýnmasý gereken uygulanabilir ve somut adýmlarý içermelidir. Bu þekildeki bir planlama, denetçiler tarafýndan kritik bilgi sistemlerine ve bu 15 23 23 ÇEVÝRÝ Kritik Kriz süreci boyunca devlet desteði gerekebilir ancak söz konusu destek kamuoyunun bu konuda þeffaf bir þekilde bilgilendirilmesi yoluyla artýrýlabilir. adýmlarýn uygulanmasýnda gerekli olan veriye nasýl ulaþýlacaðýna dayanmaktadýr. Finansal Ýstikrar Kurulunun (Financial Stability Board, FSB) sýnýr ötesi kriz yönetimi hakkýndaki çalýþma grubu hâlihazýrda bu hususlarý ve diðer konularý mülahaza etmektedir (Tavsiye 6). 13. Etkin kriz yönetimi ve sýnýr ötesi finansal kuruluþlarýn çözümlenmesi farklý ülke yetkilileri tarafýndan düzenleme, denetleme, karþýlýklar, kriz yönetimi ve çözümlemedeki sorumluluklarýn net bir þekilde anlaþýlmasý ihtiyacýný doðurur. Yatýrým yapan ve yapýlan ülke yetkilileri, hem olaðan zamanlardaki acil eylem planlamasý hem de olaðandýþý zamanlarýndaki kriz yönetimi ve çözümlemede ihtiyaç duyulan bilginin geciktirilmeden üretilmesinin ve paylaþýlmasýnýn saðlanmasý konularýnda anlaþmaya varmalýdýrlar (Tavsiye7). 14. Kriz yönetimi ve çözümleme sýrasýnda hýzlý bir þekilde toparlanmayý teþvik eden ve finansal piyasa ortaklarýnýn bir anda batmasý tehlikesini azaltan bir dizi reform bulunmaktadýr. Bu reformlar, mahsuplaþma, teminat iþlemleri ve aktiflerin tefriki dâhil olmak üzere mevcut riskin azaltýlmasý süreçlerinin etkinliðini artýrmalýdýr. Bu araçlarýn mevcudiyeti, tasfiyede ortaya çýkan sorunlardan dolayý birden çok ülkeye krizin yayýlmasý olasýlýðýný düþürmektedir. Krizde riskin azaltýlmasýný saðlayan bir diðer önemli reform, türev ve takas sözleþmelerinin ileri derecede standardizasyonu ile merkezi karþý taraflar (central counterparties) aracýlýðýyla standartlaþtýrýlmýþ türev sözleþmelerinin oluþturulmasýný teþvik etmektir. Borsanýn veya merkezi karþý taraflarýn (central counterparties) münferit anlaþmalar için kullanýlmasýnýn uygun olmadýðý durumlarda, ilgili ticari bilgi organize bir ticari havuza (regulated trade repository) kaydedilmelidir. Bu reform, devam eden 16 sözleþmelerin köprü banka da dâhil olmak üzere karþý taraflara transfer edilmesini kolaylaþtýrarak uluslararasý riskin bulaþma olasýlýðýný azaltýr ve yerel otoritelere münferit iþlemler hakkýnda kritik bilgi saðlar. ISDA gibi sanayi gruplarýnýn, kamu müdahalesi nedeniyle sözleþmelerin otomatik olarak sonlandýrýlmadýðý koþullar da dâhil olmak üzere ana anlaþmalar vasýtasýyla transferlerin kolaylaþtýrýlmasý yönündeki çabalarý teþvik edilmelidir (Tavsiye 8-9). 15. Geliþmiþ çözümleme araçlarý, bazý sýnýr ötesi kuruluþlarýn düzenli bir þekilde çözümlenmesi amacýyla likidasyon veya diðer fonlama mekanizmalarý aracýlýðýyla verilen geçici devlet desteði ihtiyacýný ortadan kaldýrmaz. Özellikle, özel sektörün daha fazla risk kaldýrma becerisi ve isteði olmadýðý ve varlýklar ile yükümlülüklerin deðerlemesi için yeterli zaman bulunmayan hallerde ve ciddi bir piyasa krizi tehlikesinin varlýðýnda devlet desteðine baþvurulmasý muhtemeldir. Birçok ülke, bu krizde büyük kuruluþlara geçici devlet desteði saðlamýþtýr. Yetkililerin, kamu müdahalesinden nasýl çekileceklerine iliþkin strateji ve zaman planý oluþturmalarý önemlidir. Çözümleme prosedürlerinin yapýsý, ne kadar çabuk ve hangi önlemlerle verilen desteðin geri çekileceðini belirler. Ayný zamanda, devlet, mevduat sigortacýsý veya diðer güvenlik aðlarý tarafýndan verilen mali destek veya kamunun geçici olarak hissedar olmasý zor durumdaki finansal kuruluþun çözümlenmesi için önemli ve gerekli olabilir. Kritik kriz süreci boyunca söz konusu desteðin sürdürülmesi, gerekçeli açýklamanýn yapýlmasýný ve kamu oyunun desteðini gerektirir. Mali yardýmýn miktarý, zamanlamasý, risk paylaþýmý anlaþmalarý ve ilgili muhtemel zararlar hakkýndaki þeffaflýk bu þekildeki bir desteðin artmasýna yardýmcý olur (Tavsiye 10). ARAÞTIRMA ETKÝN MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi (BCBS)'nin çalýþmalarý sonucunda oluþturulan "Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensipler" 18 Haziran 2009'da yayýnlanmýþtýr. 1. GÝRÝÞ Bilindiði üzere Finansal Ýstikrar Forumunun Nisan 2008deki Piyasanýn ve Kurumsal Esnekliðin Geliþtirilmesi konulu raporu, yakýn zamanda yaþanan uluslararasý finansal çalkantý sýrasýnda yaþanan olaylarýn, mudilere yapýlan ödemelere iliþkin etkin düzenlemelerin önemini ortaya koyduðuna iþaret etmektedir. Söz konusu raporda, Ýlgili makamlarýn etkin mevduat sigorta sistemleri için uluslararasý bir grup prensip üzerinde anlaþmalarý gereklidir. Söz konusu prensipler, mevduat sigorta sistemleri için hedefleri karþýlayacak ve bu prensiplerin de ötesinde düzenlemeler olabileceðini kabul edecektir, ayrýca deðiþik ülke koþullarýna uygulanabilir olmalýdýr. Prensipler geliþtirilirken, düzenleyici ve denetleyici çerçeveler ve müflis kuruluþlar için çözümleme prosedürleri de dâhil olmak üzere, finansal güvenlik aðý düzenlemelerinin farklý özellikleri dikkate alýnmalýdýr tavsiyelerinde bulunulmaktadýr. Temmuz 2008de Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI) ve Basel Bankacýlýk Denetleme Komitesi (BCBS), üzerinde uluslararasý uzlaþma saðlanmýþ Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensipleri oluþturmak üzere iþbirliði yapmaya karar vermiþtir. Bu çerçevede, BCBS ve IADI bir ortak çalýþma grubu oluþturmuþtur. Söz konusu ortak çalýþma grubu, BCBSin Sýnýr Ötesi Banka Çözümleme Grubu (CBRG) ve IADInin Rehber Grubunun temsilcilerinden oluþmuþtur. Bahsedilen çalýþmalar sonrasýnda Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensipler, 18 Haziran 2009da BCBS ve IADI tarafýndan onaylanarak yayýnlanmýþtýr. Hedefler ve Metodoloji Farklý ülkelere, koþullara ve yapýlara uygulanabilir olmak, IADI üyelerinin gerçek tecrübelerini yansýtmak, Bir mevduat sigorta sistemi oluþtururken temel ölçüt olarak faydalanýlmaktýr. Temel Prensipler; IADI araþtýrmalarý ve rehber çalýþmalarý (20022009), Basel komitesi ile yapýlan görüþmeler (CBRG, ILG), Mevduat sigortasý konusunda Asya Pasifik Ekonomik Ýþbirliði Örgütü'nün (APEC) düzenlemeleri (2005), Finansal Ýstikrar Forumunun (FSF) mevduat sigortasý çalýþma grubunun faaliyetleri (2001) dikkate alýnarak hazýrlanmýþtýr. Temel prensipler mevduat sigortacýlýðý konusundaki farklý yaklaþýmlara karþý tarafsýzdýr ve oluþturulma sürecinde IADI üyelerinin gerçek tecrübelerinden büyük ölçüde yararlanýlmýþtýr. 2. ÖN KOÞULLAR Bir mevduat sigorta sisteminin baþlatýlmasý veya yeniden düzenlenmesi, ülkenin bankacýlýk sistemi saðlýklý ve kurumsal ortamý düzgün olduðunda baþarýlý olabilir. Etkin bir mevduat sigorta sistemi, bir takým dýþ unsurlara veya ön koþullara dayanmalýdýr. Her ne kadar çoðunlukla mevduat sigorta sistemi doðrudan yetki alanýnýn dýþýnda kalsa da, söz konusu ön koþullar sistem üzerinde direkt bir etkiye sahiptir. Bunlar: Anýl ERTANOÐLU Temel prensiplerin hedefleri; Ekonomi ve bankacýlýk sisteminin sürekli olarak deðerlendirilmesi, Fon Uzmaný Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi Mevduat sigorta sistemlerinin etkinliðini artýrmak, Finansal güvenlik aðýný oluþturan kurumlarýn doðru þekilde idaresi, Mert NAYCI www.iadi.org IADI ve BCBS - HAZÝRAN 2009 COREPRINCIPLES FOR EFFECTIVE DEPOSIT INSURANCE SYSTEMS Fon Uzmaný Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi 17 23 23 ARAÞTIRMA Mevduat sigorta sistemlerinin asli hedefleri, finansal sistemin istikrarýna katkýda bulunmak ve mudileri korumaktýr. Saðlam ihtiyati düzenleme ve denetim ile Geliþmiþ bir yasal çerçeve, muhasebe ve bilgilendirme sistemidir. 3. TEMEL PRENSÝPLER 1. Prensip - Kamu Politikasý Amaçlarý: Bir mevduat sigorta sistemi benimsenirken veya yeniden düzenlenirken ilk adým, ulaþýlmasý beklenen doðru kamu politikasý hedeflerinin belirlenmesidir. Söz konusu hedefler mevduat sigortasý sisteminin tasarýmýnda belirtilmiþ ve iyi entegre edilmiþ olmalýdýr. Mevduat sigorta sistemlerinin asli hedefleri, finansal sistemin istikrarýna katkýda bulunmak ve mudileri korumaktýr. 2. Prensip - Ahlaki Riski Azaltmak: Ahlaki risk, mevduat sigorta sisteminin uygun tasarým özelliklerini içermesinin saðlanmasý ve finansal güvenlik aðýnýn diðer öðeleri yoluyla azaltýlmalýdýr. 3. Prensip Sorumluluklar: Mevduat sigortacýsý için seçilen sorumluluklarýn açýk ve resmi olarak ortaya konmuþ olmasý ve belirtilen kamu politika hedefleri ile mevduat sigortacýsýna verilen yetki ve sorumluluklarýn uyumlu olmasý önemlidir. 4. Prensip Yetkiler: Bir mevduat sigortacýsý sorumluluklarýný yerine getirmek için ihtiyaç duyacaðý tüm yetki ve sorumluluklara sahip olmalýdýr. Tüm mevduat sigortacýlarý tazminleri finanse edebilme, sözleþmelere girebilme, dâhili iþletme bütçeleri ve düzenlemeleri oluþturma ve mudilere karþý yükümlülüklerini ivedilikle yerine getirebilmek amaçlý olarak güncel ve doðru bilgiye eriþebilme yetkilerine ihtiyaç duyar. 5. Prensip Yönetiþim: Mevduat sigortacýsý operasyonel anlamda baðýmsýz, þeffaf, hesap verebilir olmalý ve usulsüz politik ve sektörel baskýdan yalýtýlmýþ konumda olmalýdýr. 6. Prensip Diðer Güvenlik Aðý Katýlýmcýlarýyla Ýliþkiler: Finansal güvenlik aðý katýlýmcýlarý ile mevduat sigortacýsý arasýnda düzenli olarak ve ayný zamanda belirli bankalarla ilgili olarak yakýn iþbirliði ve bilgi paylaþýmýna yönelik bir çerçeve olmalýdýr. Söz konusu bilgiler (talep halinde gizliliðe tabi olmak üzere) doðru ve güncel olmalýdýr. Bilgi paylaþýmý ve iþbirliðine yönelik düzenlemeler somutlaþtýrýlmalýdýr. 7. Prensip Sýnýr Ötesi Hususlar: Gizliliðin korunmasý þartýyla, farklý yetki alanlarýndaki mevduat sigortacýlarý ve hatta mevduat sigortacýlarý ile diðer yabancý güvenlik aðý 18 katýlýmcýlarý arasýndaki ilgili tüm bilgiler, uygun olmasý durumunda paylaþýlmalýdýr. Birden fazla mevduat sigortacýsýnýn kapsamdan sorumlu olduðu durumlarda, ödeme sürecinden hangi mevduat sigortacýsýnýn veya sigortacýlarýnýn sorumlu olacaðýnýn belirlenmesi önemlidir. Vergi ve primlerin tespitinde, menþe ülke sistemince saðlanan mevcut sistem tanýnmalýdýr. 8. Prensip Zorunlu Üyelik: Mevduat sigortacýlýðý sisteminde ters seçimin önlenebilmesi amacýyla korunmaya en çok ihtiyacý olduðu düþünülen mudilerden (örneðin perakendeciler ve küçük ölçekli kuruluþlar) mevduat toplayan tüm finansal kuruluþlar için üyelik zorunlu olmalýdýr. 9. Prensip Kapsam: Politika yapýcýlar sigortalanabilecek mevduatýn ne olduðunu kanunla, ihtiyati düzenlemeler veya tüzüklerle açýkça tanýmlamalýdýr. Sigorta kapsamý sýnýrlý, ancak güvenilir ve süratle belirlenebilir olmalýdýr. Kapsam, sistemin kamu politikasý hedeflerini karþýlayabilmek üzere mudilerin büyük çoðunluðunu yeterli düzeyde kapsamalý ve sistemin diðer özellikleri ile iç tutarlýlýða sahip olmalýdýr. 10. Prensip Tam Garantiden Sýnýrlý Mevduat Sigorta Sistemine Geçiþ: Bir ülke tam garantiden sýnýrlý mevduat sigortasý sistemine geçmeye veya mevcut sýnýrsýz garanti sisteminde deðiþiklik yapmaya karar verdiðinde, söz konusu deðiþim ülke koþullarýnýn elverdiði ölçüde süratli olmalýdýr. Tam garanti uzun süre devam ettirildiðinde baþta ahlaki risk olmak üzere bir takým olumsuz etkiler doðurabilir. Politika yapýcýlar geçiþ döneminde kamuoyu davranýþ ve beklentilerine özel önem göstermelidir. 11. Prensip Fonlama: Bir mevduat sigortasý sistemi mudilerin geri ödeme taleplerini hýzlý biçimde karþýlayabilmek amacýyla gerekli likiditeyi saðlamak için ilave yardýmcý fonlar da dâhil olmak üzere gerekli tüm fonlama mekanizmalarýna sahip olmalýdýr. Mevduat sigortasý yükümlülüklerini karþýlamanýn birinci derecede sorumluluðu, etkin bir mevduat sigorta sistemine sahip olunmasýndan, hem bankalar hem de müþterileri doðrudan faydalandýklarý için bankalarca üstlenilmelidir. Ýster ex-ante, ister ex-post veya karma olsun, risk esaslý prim sistemlerinden yararlanan mevduat sigorta sistemleri için kullanýlan kriterler tüm katýlýmcýlar için þeffaf olmalýdýr. Bunun yanýsýra, risk esaslý prim sisteminin ARAÞTIRMA düzgün þekilde yönetilmesi için gerekli tüm kaynaklar mevcut olmalýdýr. 12. Prensip Kamuoyu Farkýndalýðý: Bir mevduat sigorta sisteminin etkin olabilmesi için, kamuoyunun, sistemin yararlarý ve sýnýrlamalarý hakkýnda düzenli olarak bilgilendirilmesi önemlidir. 13. Prensip Yasal Koruma: Mevduat sigortacýsý ve onun için çalýþan bireyler yetkilerini ifa ederken iyi niyetle aldýklarý kararlar ve gerçekleþtirdikleri eylemlerden dolayý açýlacak davalara karþý korunmalýdýr. Ancak bireyler hesap verilebilir kalabilmek için uygun çýkar çatýþmasý kurallarýný ve davranýþ kurallarýný izlemekle yükümlü olmalýdýr. Yasal koruma hukuki ve yönetsel düzenlemelerle tanýmlanmalý ve uygun þartlar altýnda tazmin edilen taraflar için hukuki masraflarý kapsamalýdýr. 14. Prensip Banka Ýflasýnda Kusurlu Olanlarla Mücadele: Mevduat sigortacýsý veya ilgili baþka bir makama, bankanýn iflasýnda kusuru bulunan taraflara karþý yasal tazminat talep etme yetkisinin verilmesi gerekir. 15. Prensip Erken Tespit ve Zamanýnda Müdahale ve Çözümleme: Mevduat sigortacýsý finansal sistem güvenlik aðý kapsamýnda zor durumdaki bankalarýn erken tespiti, zamanýnda müdahale ve çözümlenmesini saðlayan çerçevenin bir parçasý olmalýdýr. Bir bankanýn ciddi bir mali sýkýntý içinde olduðu veya böyle bir sýkýntýya girebileceði beklentisinin belirlenmesi ve tanýmlanmasý, baðýmsýz ve hareket gücü olan güvenlik aðý katýlýmcýlarý tarafýndan ivedilikle ve açýkça tanýmlanmýþ kriterler temelinde yapýlmalýdýr. 16. Prensip Etkin Çözümleme Süreçleri: Etkin çözümleme süreçleri; mevduat sigortacýsýnýn yükümlülüklerini karþýlamasýna olanak saðlamalý, mudilere yapýlacak ödemenin derhal ve doðru olarak adaletli bir þekilde gerçekleþmesini saðlamak dahil olmak üzere, çözümleme maliyetlerini ve piyasa karýþýklýðýný minimize etmeli, varlýklarýn geri kazanýmýný maksimize etmeli, özensizlik ve diðer hatalara karþý yasal tedbirler ile disiplini kuvvetlendirmelidir. Ayrýca, mevduat sigortacýsý ya da iliþkili diðer finansal sistem güvenlik aðý katýlýmcýsý, kritik bankacýlýk iþlevlerinin sürdürülmesine yardým etmek üzere, uygun bir yapý tarafýndan iflas etmiþ bir bankanýn varlýklarýnýn satýn alýnmasýný ve yükümlülüklerinin üstlenilmesini saðlayarak esnek bir mekanizma kurma yetkisine sahip olmalýdýr (örneðin, mevduat sahiplerinin fonlarýna sürekli biçimde ulaþabilmelerini ve takas ve ödeme iþlemlerini sürdürmek). Temel Prensiplere uyum saðlanmasý ile söz konusu prensiplere uyum düzeyimizin arttýrýlmasý Kurumumuz için, uluslararasý standartlarda hizmet veren, etkin bir mevduat sigorta sistemi kurulabilmesi açýsýndan önem arzetmektedir. 17. Prensip Mudilere Ödeme Yapýlmasý: Mevduat sigorta sistemi mudilere, sigortalý fonlarýna hýzlýca eriþim imkâný saðlamalýdýr. Bundan ötürü mevduat sigortacýsý ödemenin gerekebileceði koþullara dair önceden yeterince uyarýlmalý ya da bilgilendirilmeli, mevduat bilgisine önceden eriþimi saðlanmalýdýr. Mevduat sahipleri kapsam sýnýrýna kadar olan mevduatlarýný talep etme yasal hakkýna sahiptir ve yürürlükteki kapsam sýnýrlarýnýn yanýsýra ne zaman ve hangi koþullarda mevduat sigortacýsýnýn ödeme sürecine baþlayacaðýný, ödemelerin süreleri, herhangi bir ön ödeme ya da geçici ödeme y a p ý l ý p y a p ý l m a y a c a ð ý n ý b i l m e l i d i r. 18. Prensip Geri Kazanýmlar: Mevduat sigortacýsý geri kazaným süreçlerinde batýk bankanýn varlýklarýndan elde edilen hâsýlatlarý paylaþmalýdýr. Batýk bankanýn varlýklarýnýn (mevduat sigortacýsý veya bu iþi yürüten bir diðer tarafça) yönetimi ve geri kazanýmý süreci, ticari beklentiler ve varlýklarýn ekonomik deðerleri hedef alýnarak yürütülmelidir. 4. SONUÇ VE GELECEK AÞAMALAR Temel Prensiplere uyum saðlanmasý ile söz konusu prensiplere uyum düzeyimizin arttýrýlmasý Kurumumuz için, uluslararasý standartlarda hizmet veren, etkin bir mevduat sigorta sistemi kurulabilmesi açýsýndan önem arzetmektedir. Bu çerçevede Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi koordinasyonunda bir uyum çalýþmasý baþlatýlmýþtýr. Bahse konu çalýþmada öncelikle, Temel Prensiplere uyum düzeyimiz belirlenecek, ardýndan uyum düzeyinin arttýrýlmasýna iliþkin yapýlmasý gerekenler ortaya konacaktýr. 19 23 23 KONFERANS IADI 8. YILLIK TOPLANTISI ve ETKÝN MEVDUAT SÝGORTACILIÐI SÝSTEMLERÝ ÝÇÝN TEMEL PRENSÝPLER KONULU KONFERANSI Toplantýda, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensiplerin, Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý Tarafýndan finansal sektör deðerleme programýnda kullanýlacaðý belirtildi. Ýsviçrenin Basel kentinde, Eylül 2009da gerçekleþen konferans, IADI, FSI ve BCBSin ortak hazýrladýklarý Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler çalýþmasýnýn uluslararasý alanda tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli katkýda bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar için bir baþlangýç oldu. Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði/International Association of Deposit Insurers/ IADIýn, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri için Temel Prensipler konulu Konferansý, IADIýn 8. Yýllýk Toplantýsýný takiben, 23-24 Eylül 2009 tarihlerinde Ýsviçrenin Basel kentinde IADIýn merkezinin de yeraldýðý Bank for International Settlementsýn (BIS) ev sahipliðinde gerçekleþti. Sigorta ve Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý Konferans, Financial Stability Instituteun (FSI) Baþkaný Josef Tosovsky ve IADIýn Baþkaný Martin Gruenbergin açýlýþ konuþmalarý ile baþladý. Baþlangýç konuþmasýný Basel Committee of Banking Supervisionýn (BCBS) Baþkaný Nout Wellink gerçekleþtirdi. Bilindiði üzere, FSI ve BCBSin merkezleri de Ýsviçre Baselde BIS içerisinde yer alýyor ve BCBS, Uluslararasý Düzenleme ve Denetleme Kuruluþlarý Birliði olarak görev yapýyor. FSI ise uluslararasý finansal istikrarýn saðlanmasý amaçlý görev yapan bir kuruluþ. Wellink konuþmasýnda, bu her üç kuruluþun Etkin Mevduat Sigortacýlýðý Sistemleri için Temel Prensipler çalýþmasýný birlikte gerçekleþtirdiðini ve bu çalýþmanýn tanýtýmý, uygulamaya konulmasý ve geliþtirilmesi amacýyla, bu konferansý birlikte düzenlediklerini belirtti. Wellink kýsaca, global finansal kriz sonucunda bankacýlýk düzenleme ve denetleme alanlarýnda ve mevduat sigortacýlýðýnda gerçekleþen geliþmelerden bahsetti ve Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensiplerin Uluslararasý Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasý tarafýndan finansal sektör deðerleme programýnda kullanýlacaðýný da belirtti. Fon Uzmaný Financial Stability Boarddan Eva Hüpkes, Elif ARIPINAR 20 finansal istikrarýn korunmasýnda temel prensiplerin rolünden söz etti. Temel Prensipler çalýþmasýnýn baþlangýcýnýn ve nasýl yürütüldüðünün anlatýldýðý ve kýsaca tanýtýldýðý takip eden oturumda, ilgili çalýþma grubundan David Walker ve Michael Krimminger söz aldý. Ýlk tartýþma panelinde ilk 7 temel prensip tartýþýldý, paneli Japonya Mevduat Sigortasý Kurumundan Mutsuo Hatano yönetti. Kanada Mevduat Sigortasý Kurumundan Guy SaintPierre Kamu Politikasý Hedefleri ve Ahlaki Riski Azaltma konulu ilk iki prensibi tartýþtý. Tayvan Mevduat Sigortasý Kurumundan Yvonne YiTaun Fan, Sorumluluklar ve Yetkiler konulu 3. ve 4. prensipler ile ilgili bir sunum yaptý ve sorumuluklar ve yetkilerin birbirleriyle uyumlu olmalarýnýn önemini belirtti. Zimbabe Mevduat Sigortasý Kurumundan John Chikura, Yönetiþim konulu 5. prensibi anlattý ve operasyonel baðýmsýzlýk, hesap verebilirlik, þeffaflýk ve doðruluðun önemini vurguladý. Amerika Mevduat Sigortasý Kurumundan (FDIC) Barbara Ryan Finansal Güvenlik Aðýnýn Diðer Katýlýmcýlarý ile Ýliþkiler ve Sýnýr Ötesi Hususlar konulu 6. ve 7. temel prensipleri tartýþtý ve doðru zamanda, ilgili ve doðru bilginin paylaþýlmasýndan söz etti. Ýkinci tartýþma panelinde, takip eden 7 temel prensip tartýþýldý ve paneli Macaristan Mevduat Sigortasý Kurumundan Andras Fekete-Györ yönetti. Ürdün Mevduat Sigortasý Kurumundan Mohammed Al-Jafari, Zorunlu Üyelik, Kapsam ve Tam Garantiden Sýnýrlý Mevduat Sigorta Sistemine Geçiþ konulu 8., 9. ve 10. prensipleri sundu ve yüksek oranda mevduat sahibini korumanýn ve yüksek tutarda mevduatý korumamanýn, hem finansal istikrarý saðlamaya, hem de ahlaki riski azaltmaya yardýmcý olduðunu belirtti. Rusya Mevduat Sigortasý Kurumundan Andrey Pekhterev, Fonlama konulu 11. prensibi anlattý ve mevduat sigorta fonunun yeterliliðinin hesaplanmasýný tartýþtý. Malezya Mevduat Sigortasý KONFERANS Kurumudan Wai Ken Lai, Kamuoyu Farkýndalýðý konulu 12. prensibi sundu ve bu konuda yapýlan çalýþmalarýn Mevduat Sigorta Kurumlarýna deðer kattýðýný belirtti. Meksika Mevduat Sigortasý Kurumundan Jorge Chavez-Presa, Yasal Koruma ve Banka Ýflasýnda Kusurlu Olanlara Karþý Muamele konulu 13. ve 14. prensipleri tartýþtý ve bu konularýn kanun ile belirlenmesinin önemini belirtti. Konferansýn ilk günü böylece kapandý. Konferansýn ikinci günü , üçüncü tartýþma paneli ile baþladý ve bu panelde takip eden 4 temel prensip tartýþýldý. FDICden Fred Carns paneli yönetti ve ayný zamanda Erken Tespit ve Zamanýnda Müdahale ve Çözümleme konulu 15. prensibi sundu. Carns, Amerikanýn tecrübelerinden söz etti ve FDICnin ve diðer ilgili kuruluþlarýn çalýþmalarýný anlattý. Fon Baþkan Yardýmcýmýz Rýdvan Çabukel, Etkin Çözümleme Süreçleri konulu 16. prensibi tartýþtý. Çabukel, Etkin Çözümleme Süreçlerinin Finansal Güvenlik Aðýnýn tüm üyelerinin ortak sorumluluðu olduðunu belirtti. Ýngiltere Mevduat Sigortasý Kurumundan Loretta Minghella, Mudilere Ödeme Yapýlmasý ve Geri Kazanýmlar konulu 17. ve 18. Prensipleri sundu ve Ýngilterede finansal kriz nedeni ile mudilere yapýlan ödemelerle ilgili tecrübelerini iletti. Takip eden oturumda, Temel Prensipler ile ilgili bundan sonra yapýlacak çalýþmalar tartýþýldý. Oturumu FDICden Barbara Ryan yönetti. I M F d e n D a v i d H o e l s c h e r, A v r u p a Komisyonunundan (EC) Konrad Szelag ve Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Teþkilatýndan (OECD) Bill White konuyu tartýþtýlar. Hoelscher, Mevduat Sigorta Kurumlarýnýn Temel Prensipler açýsýndan deðerlendirilmesini saðlayacak þekilde metedoloji geliþtirilmesi ve bu metedolojinin çoðunluk tarafýndan kabul görerek uygulanmasý aþamasýnýn bundan sonraki önemli aþama olduðunu belirtti. Slezag yeni kabul edilen 2009/14/EC Mevduat Sigorta Sistemleri Avrupa Birliði Direktifini anlattý ve Temel Prensipleri Avrupa Birliði bakýþ açýsýna göre deðerlendirdi. White, sistemik krizler ve önlenmesi konusu vurguladý. Fon Baþkan Yardýmcýmýz Rýdvan Çabukel, Toplantýda yaptýðý konuþmasýnda, Etkin çözümleme Süreçlerinin Finansal Güvenlik Aðýnýn tüm üyelerinin ortak sorumluluðu olduðunu belirtti. Konferans FDICden Martin Gruenberg ve FSIdan Josef Tosovskynin kapanýþ konuþmalarý ile kapandý. Konferans, Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel Prensipler konusunun uluslararasý alanda tartýþýlmasý ve tanýtýlmasýna önemli katkýda bulundu ve bunu takiben yapýlacaklar için bir baþlangýç oldu. 21 23 23 MAKALE EKONOMÝK EÞÝTSÝZLÝÐÝN KÖKENLERÝ VE ETKÝLERÝ Dünya toplumlarýnda var olan ekonomik eþitsizliðin pek çok sebebi vardýr. Bu sebepler çoðu zaman birbirleri ile yakýndan iliþkili ve karmaþýktýr. Bugün ekonomik eþitsizliði etkilediði kabul edilen faktörler emek piyasasý, doðuþtan gelen yetenekler, eðitim, ýrk, cinsiyet, kültür, zenginlik birikimi, kalkýnma þekilleri ile iþ, boþ zaman ve risk konularýndaki kiþisel tercihlerdir. Bu kavramý, genel olarak ulusal gelirin bireyler arasýnda eþitsiz bir þekilde daðýlýmý olarak tanýmlamak mümkündür.1 Fakat böylesi bir tanýmlama günümüz insanýnýn anlayýþýna hitap etmeye çalýþtýðý için daraltýcý bir niteliðe sahiptir. Çünkü ekonomik eþitsizlikten bahsetmek için birey, ulus veya ulusal gelir kavramlarýna baðlanmak ya da günümüzdeki geçerli ekonomik model olan kapitalizmi suçlamak anlayýþýmýzý daraltacaktýr. Bu yazýda ekonomik eþitsizliðe sebep olan unsurlar, eþitsizlik sonucu ortaya çýkan etkiler ve eþitsizliði azaltýcý yönde etki yapan faktörlere ulusal deðil evrensel bir açýdan bakýlmaya çalýþýlacaktýr. 1. EÞÝTSÝZLÝÐÝN SEBEPLERÝ Dünya toplumlarýnda var olan ekonomik eþitsizliðin pek çok sebebi vardýr. Bu sebepler çoðu zaman birbirleri ile yakýndan iliþkili ve karmaþýktýr. Bugün ekonomik eþitsizliði etkilediði kabul edilen faktörler emek piyasasý, doðuþtan gelen yetenekler, eðitim, ýrk, cinsiyet, kültür, zenginlik birikimi, kalkýnma þekilleri ile iþ, boþ zaman ve risk konularýndaki kiþisel tercihlerdir.2 Eþitsizlik yeni bir þey deðildir. Antik Yunanda filozoflar arasýnda bu konuya kafa yorulduðunu görebiliriz: 3 Atinada demokrasi ile felsefenin sarmaþ dolaþ olduðu, ya da birbirlerini didiklediði yýllarda sofistler arasýnda iki düþünce çatýþýyordu: Bunlardan birine göre, insanlar doðuþtan iyi ve eþittirler; toplumun kötü düzeni onlarý bozuyor; güçlüler güçsüzleri eziyor; kanunlar güçlülerin elinde güçsüzlere karþý bir silah oluyor. Öteki düþünceye göreyse, insanlar doðuþtan ne iyi, ne eþittirler. Yalnýz güçlü ve güçsüzler vardýr; güçlünün güçsüzü yönetmesi, ezmesi tabiat gereðidir ve doðrudur; insan haklý olmaya deðil, kuvvetli olmaya bakmalýdýr. Fatih DENÝZ Fon Uzmaný Strateji Geliþtirme Dairesi Baþkanlýðý 22 1 http://en.wikipedia.org/wiki/Economic_inequality 2 http://www.ekodialog.com/Konular/ekonomik_etkinlik_esitsizlik.html 3 Eflatun, Devlet, s.11, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, Dördüncü Basým, 1980. 1.1. Emek Piyasasý Modern piyasa ekonomilerinde eþitsizliðin temel sebeplerinden biri ücretlerin piyasa tarafýndan belirlenmekte olmasýdýr. Bu görüþe göre, eþitsizlik deðiþik iþ tiplerine olan arz ve talepteki farklýlýklardan kaynaklanýr. Bununla birlikte, mesleki kurumlar ve iþ örgütleri çalýþan arzýný sýnýrlayabilir ve bu da bu kurumlarýn üyeleri için daha fazla talep ve daha yüksek gelir seviyesi anlamýna gelir. Çalýþanlar toplu pazarlýk, siyasi nüfuz veya rüþvet gibi yollarla da daha yüksek ücretler alabilirler. Kapitalist üretim tarzýnýn söz konusu olduðu yerlerde ise iþverenler çalýþanlarýn ücretlerini suni bir þekilde düþük tutabilirler. Az sayýda iþçi gerektiren bir iþ için çok sayýda aday baþvuruda bulunmuþsa, sonuç bu iþ için önerilen ücretin düþük olmasý olacaktýr. Çalýþanlar arasýndaki rekabet ücreti aþaðý çekici etkide bulunacaktýr. Restoran mutfaklarýnda tabak yýkayýcýlýðýný ya da müþteri hizmetlerini buna örnek olarak verebiliriz. Çalýþanlar arasýnda iþe yönelik rekabetin ücreti aþaðýya çekmesinin sebebi iþ ile çalýþan arasýndaki iliþkide çalýþanýn harcanabilir olma durumudur. Nüfus artýþý emek arzýný artýrýcý etki yapar. Buna çalýþan verimliliðinin artmasý da eklenince sonuç ücret seviyesinin azalmasý olur. Herhangi bir iþ için az sayýda yetenekli veya istekli iþçi varken, o iþ pozisyonlarý için büyük miktarda ihtiyaç söz konusu ise, sonuç ücretin yükselmesi olacaktýr. Ýþverenler arasýnda iþçiler için yaþanan rekabet bu örnekte ücreti yukarýya çekecektir. Bu tip iþlere örnek olarak geliþmiþ ya da nadir bulunan bir yetenek gerektiren veya yüksek risk içeren iþleri gösterebiliriz. Yukarýda anlatýlan arz talep etkileþimlerinin sonucu ise toplumda gelir eþitsizliðini temsil MAKALE eden deðiþik ücret seviyelerinin ortaya çýkmasý olacaktýr. 1.1.1. Doðuþtan Getirilen Yetenekler Pek çok insan zeka, güç, karizma ve zenginlik gibi doðuþtan getirilen yeteneklerdeki farklýlýklar arsýnda karþýlýklý bir iliþki olduðunu düþünür. Emek piyasasýna dönecek olursak bu yeteneklerin arzýna göre bunlara olan talep yüksektir ve bu durum da bu yeteneklere sahip olanlarýn yüksek ücretler almasýnda büyük rol oynar. Bu yetenekler daha geniþ anlamda insanlarýn toplum içinde yaþama yeteneklerini de etkiler. 1.1.2. Eðitim Eþitsizliðin ortaya çýkmasýndaki önemli bir faktör de bireylerin eðitim elde edebilmelerindeki farklýlaþmadýr. Çalýþanlara talebin yüksek olduðu bir ortamda eðitimli olanlarýn yüksek ücretler almalarý kolaylaþýr. Kaliteli bir eðitim almaya parasal gücü yetmeyenler ya da eðitimi tercih etmeyenler ise düþük ücretlere çalýþýrlar. Pek çok iktisatçý 1980lerden beri dünyanýn yaþamakta olduðu eþitsizlik seviyesindeki artýþýn temel sebebinin yüksek teknolojili sanayilerde yetenekli çalýþanlara duyulan talepteki artýþ olduðuna inanýr. 1.1.3. Küreselleþme Ticaretin liberalleþmesi ekonomik eþitsizliðin küresel ölçekten yerel ölçeðe kaymasýna yol açabilir. Zengin ülkeler fakir ülkelerle ticaret yaptýðýnda, zengin ülkelerdeki az yetenekli çalýþanlar rekabetin bir sonucu olarak ücretlerinin azaldýðýný görürken, fakir ülkelerdeki az yetenekli çalýþanlar ücretlerinin arttýðýný görebilirler. 1.2. Cinsiyet, Irk ve Kültür Bir toplumda farklý cinsiyet, ýrk ve kültürlerin mevcut olmasý da ekonomik eþitsizliðe katký yapabilir. Pek çok ülkede belli ýrksal ve etnik azýnlýklara üye olan bireyler daha fakir durumdadýrlar. Tabii ki bunun tersi de söz konusu olabilir. Kültürler ve dinler de servet kazanma düþüncesini teþvik etmeleri ya da kýnamalarýna göre eþitsizliðe sebep olabilirler. Farklý cinsiyetlere sahip olan bireylerin gelir seviyelerinin farklýlaþmasý üzerine de araþtýrmalar yapýlmýþtýr. 1.3. Tercihlerin Farklýlaþmasý Toplumdaki tercihlerin farklýlaþmasý eþitsizliðe katkýda bulunan diðer bir unsurdur. Eþit miktarlarda para kazanma potansiyeli olan bireyler daha çok çalýþýp daha fazla para kazanma veya daha fazla keyifli zaman geçirip daha az çalýþma seçenekleri arasýnda kalýnca deðiþik tercihlerde bulunabilirler. Bu durum yetenekler ve þartlar bakýmýndan mükemmel bir eþitliðin bulunduðu toplumlarda bile eþitsizliðe yol açabilir. Çalýþmak ile keyfetmek arasýndaki ters iliþki emek piyasasýnýn arz tarafýnda özellikle önemlidir. Toplumdaki bireylerin riskten kaçýnma seviyeleri de birbirinden farklýdýr. Eþit derecede yetenekli bireyler yeni bir iþ baþlatmak gibi potansiyel olarak büyük kazanç getirebilecek riskli iþlere giriþtikleri zaman bazý giriþimler batarken bazýlarý baþarýlý olur. Tüm bireylerin teorik olarak birbirinin ayný olduklarýný farz etsek bile toplumda baþarýlý ve baþarýsýz giriþimlerin varlýðý ekonomik eþitsizliði sonuç verir. Eþit miktarlarda para kazanma potansiyeli olan bireyler daha çok çalýþýp daha fazla para kazanma veya daha fazla keyifli zaman geçirip daha az çalýþma seçenekleri arasýnda kalýnca deðiþik tercihlerde bulunabilirler. Bu durum yetenekler ve þartlar bakýmýndan mükemmel bir eþitliðin bulunduðu toplumlarda bile eþitsizliðe yol açabilir. 1.4. Kalkýnma Þekilleri Simon Kuznetse göre ekonomik eþitsizlik seviyeleri büyük oranda kalkýnma safhalarýnýn bir sonucudur.4 Kuznets gelir seviyesi ile eþitsizlik arasýnda eðriye benzer bir iliþki görmüþtür. Ona göre kalkýnma seviyesi daha düþük olan ülkelerde gelir daðýlýmlarýnda nispi bir eþitlik söz konusudur. Bir ülke kalkýndýkça daha fazla sermaye elde eder. Bu sermayenin sahipleri daha fazla gelir ve zenginlik elde edecekleri için eþitsizlik ortaya çýkar. Kalkýnmýþ olan ülkeler sosyal refah programlarý gibi çeþitli yeniden daðýtým mekanizmalarý vasýtasýyla eþitsizlik bakýmýndan daha düþük seviyelere inerler. 1.5. Zenginlik Birikimi Zenginlik birikimi zaten zengin olan bireylerin veya varlýklarýn belli þartlar altýnda daha da zenginleþmesini ifade eden teorik bir süreçtir. Bu teoriye göre zenginliði ellerinde tutanlar yeni zenginlik kaynaklarýna yatýrým yapma vasýtalarýna sahiptirler ve bu imkândan faydalanýrlar. Zenginlik birikimi zaman içinde toplumdaki eþitsizliðin kemikleþmesine önemli katkýda bulunur. Buna örnek olarak üst gelir gruplarýnýn tasarruflarýnýn alt gelir gruplarýna göre daha hýzlý artma eðiliminde olmasýný gösterebiliriz. Zenginlik birikiminin bir sonucu da nesiller arasýndaki eþitsizliði artýrmasýdýr. Zenginler çocuklarýnýn daha iyi eðitim almasýný saðlayýp, gelecekte daha yüksek gelirli iþlerde çalýþma þanslarýný artýrýrlar. Kapitalizmi sonsuz sermaye biriktirme dürtüsü olarak tanýmlayan Immanuel Wallerstein uzun vadede Kapitalizmin yýkýlacaðýný öngörerek þöyle der:5 4 Simon Kuznets, Economic Growth and Income Inequality, The American Economic Review, Vol. 45, No. 1 (Mar., 1955), s. 20. 5 Immanuel Wallerstein, Bildiðimiz Dünyanýn Sonu: Yirmibirinci Yüzyýlýn Sosyal Bilimi, s. 39-42, Metis Yayýnlarý, Ýstanbul, Ekim 2000. 23 23 23 MAKALE Pek çok kiþi eþitsizliði doðal bir olgu olarak kabul eder ve daha fazla maddi zenginlik beklentisinin bir ekonomide rekabet ve yenilikler için önemli bir teþvik unsuru olduðuna inanýr. sonsuz sermaye birikimi peþindeki kapitalistlerin bakýþ açýsýndan bakýldýðýnda her biri yýkýcý bir mahiyet taþýyan dört uzun vadeli eðilim vardýr: birincisi dünyanýn kýrsallýktan çýkmasý ve kente göçlerin artmasýdýr. Kýrsalda yaþayan ve düþük ücrete razý insan tabakalarý azalýrsa üretimin maliyetini düþürme ihtimali de azalýr. Ýkincisi çevre krizidir. Zararlý atýklarý dýþ ülkelere göndererek üretimin maliyetini dýþsallaþtýrýp azaltmak çevre krizi sebebiyle zorlaþmýþtýr. Üçüncüsü demokratikleþmedir. Ýnsanlarýn sosyal devletten taleplerinin artmasý ancak sermaye biriktirememe pahasýna verilebilir. Dördüncüsü ise devlet gücünün zayýflamasýdýr. Kapitalist dünya sistemi güçlü devletler olmaksýzýn iyi iþleyemez. 1.6. Enflasyon Bir ülkenin para politikalarý sonucu ortaya çýkan yüksek enflasyon ekonomik eþitsizliðe katkýda bulunan diðer bir faktördür. Para arzýndan kaynaklanan enflasyon elinde zaten para olanlarýn lehine iþleyen ve eþitsizliði körükleyen bir durumdur. Enflasyon tek baþýna para basmaktan kaynaklanabilir ve enflasyon ile eþitsizlik arasýnda bir iliþki vardýr. 2. EÞÝTSÝZLÝÐÝN ETKÝLERÝ Gelir eþitsizliði ile toplumsal birliktelik arasýnda bir iliþki vardýr. Eþitliðin daha fazla olduðu toplumlarda insanlarýn birbirlerine güvenme eðilimleri daha yüksektir ve cinayet oranlarý daha düþüktür. Alexis de Tocqueville 1831de yazdýðý Amerikada Demokrasi adlý kitabýnda þöyle der:6 Amerika seyahatim sýrasýnda dikkatimi çeken en önemli þey insanlar açýsýndan ekonomik þartlardaki eþitlik oldu. Bu durumun toplum hayatý üzerindeki etkisini hemen kavradým. Kamunun algýsýna yeni bir boyut, kanunlara yeni bir yön, yönetenlere yeni düsturlar, yönetilenler açýsýndan yeni alýþkanlýklar Ekonomik þartlardaki eþitliðin fikir üretimi, duyarlýlýðýn yükselmesi, yeni alýþkanlýklarýn ortaya çýkýþý gibi gözlemlediðim her þeyde baþat bir rol oynadýðýna defalarca þahit oldum. Harvard Üniversitesinde Siyaset Bilimi profesörü olan Robert Putnam da toplumsal sermaye ve ekonomik eþitsizlik arasýnda iliþkiler kurar ve þöyle der:7 Topluluk ve eþitlik birbirini karþýlýklý olarak besler. Sosyal sermaye ve ekonomik eþitsizlik 20. Yüzyýlýn büyük çoðunluðu boyunca birbirinin peþi sýra hareketlilik göstermiþtir. 1950 ve 60larda Amerika yüz yýl öncesine göre daha eþitlikçiydi. Ayný dönem yurttaþlýkla ilgili giriþimlerin ve toplumsal iliþkilerin tavan yaptýðý yýllardý. 20. Yüzyýlýn son otuz yýlýnda ise toplumsal sermayenin aþýndýðýný ve eþitsizliðin arttýðýný görürüz. 196570 arasý yýllarda Amerikada gidiþat tersine dönmüþ ve ekonomik eþitsizlik artarken, toplumsal ve siyasal olarak da daha az baðlantýlý bir yer haline gelmiþtir. Gelir eþitsizliðinin etkilediði bir diðer konu toplum saðlýðýdýr. Toplumdaki kiþilerin sosyoekonomik statüleri ile ölüm oranlarý arasýnda kuvvetli bir iliþki vardýr. Yapýlan araþtýrmalar kronik stres, kalp rahatsýzlýðý, ülser, þeker, romatizma, belli kanser tipleri ve erken yaþlanma gibi rahatsýzlýklarla düþük sosyoekonomik statü arasýndaki baðlantýyý ortaya koymaktadýr. Hatta vahþi doðadaki maymun topluluklarýnda yapýlan araþtýrmalarda daha alt statüdeki üyelerin daha fazla stres hormonu salgýladýklarý tespit edilmiþtir. Pek çok kiþi eþitsizliði doðal bir olgu olarak kabul eder ve daha fazla maddi zenginlik beklentisinin bir ekonomide rekabet ve yenilikler için önemli bir teþvik unsuru olduðuna inanýr. Neoklasik okul gibi bazý modern iktisat teorileri iþleyen bir ekonomide iþsizliði sýfýra indirmenin imkânsýz olduðunu ileri sürerler. Adam Smith 1759da yazdýðý The Theory of Moral Sentiments adlý eserinde insanlarý toplumda saygýnlýk, zenginlik ve güç elde etmek için motive eden duygularýn açgözlülük ve hýrs olduðundan bahseder.8 Juliet Schor The Overspent American adlý eserinde 80lerde ve 90larda yaþanan tüketim artýþý, tasarruflarýn azalýþý ve borçlanmalardaki artýþýn eþitsizliðin niçin arttýðýný açýkladýðýný öne sürer.9 Robert H. Frank ise Luxury Fever adlý eserinde insanlarýn gelirlerinden duyduklarý memnuniyetin gelirlerinin mutlak seviyesiyle deðil, diðer insanlarýn gelirlerine göre olan durumuyla iliþkili olduðunu ifade eder. 10 3. EÞÝTSÝZLÝÐÝ AZALTICI FAKTÖRLER Toplumdaki ekonomik eþitsizlik miktarýný azaltýcý yönde etki yapan pek çok faktör vardýr. Bu faktörleri genel olarak devlet destekli olanlar ve piyasadan kaynaklananlar þeklinde iki ana 6 Alexis de Tocqueville, Democracy in America, s. 87, Penguin Classics, 1835. 7 Robert David Putnam, Bowling Alone: The Collapse and Revival of American Community, s. 359, Simon & Schuster, 2000. 8 Adam Smith, The Theory of Moral Sentiments, Part I, Section III, Chapter II, 1759. http://metalibri.wikidot.com/title:theory-of-moralsentiments:smith-a 9 Juliet Schor, The Overspent American : Upscaling, Downshifting, and the New Consumer, s, 73, Basic Books, 1998. 10 Robert H. Frank, Luxury Fever: Money and Happiness in an Era of Excess, s, 65, Free Press, 1999. 24 MAKALE sýnýfa ayýrabiliriz. Ekonomik eþitsizliði azaltmak için devlet desteði gerektiðini savunanlar, ekonomik eþitsizliðin temel bir adaletsizlik olduðunu ve bunu düzeltmenin devlete düþen bir ödev olduðunu ileri sürerler. Eðitimdeki farklýlýklardan kaynaklanan gelir eþitsizliði miktarýný azaltmak ve kalifiye iþgücü arzýný artýrmak için devlet okullarýnýn yaygýnlaþtýrýlmasý, zenginlerden daha fazla vergi alýnmasý, çalýþan en fakir grubun gelirini artýrmak için asgari ücret uygulamasýnýn getirilmesi, eðitim, saðlýk, gýda ve konut gibi temel mal ve hizmetlerin millileþtirilmesi veya sübvanse edilmesini savunanlar, toplumdaki en fakir grubun mal ve hizmetlerden serbestçe veya ucuz bir þekilde faydalanmasýnýn devlet destekli politikalarla saðlanýp toplumdaki eþitsizliðin azaltýlabileceðini ifade etmektedirler. Eþitsizliðin serbest piyasa sistemi içinde çözümlenebileceðini düþünenlere göre devlet destekli politikalar bir iþe yaramaz çünkü merkezi devlet gücünün büyümesi Sovyetler Birliðindeki nomenklatura gibi devletteki konumlarýný kullanarak kaynaklarýn kullanýmýnda eþitsiz bir üstünlük saðlayan ayrýcalýklý bir sýnýf yaratacaktýr. Bazýlarýna göre ise bu konu yukarýda sayýlan devlet destekli politikalar olmadan sadece serbest piyasada alýnacak tedbirlere býrakýlacak olursa, zaten ayrýcalýklý olan sýnýfýn ülkenin politik yaþamýný kontrol etmesi kaçýnýlmaz olacaktýr. Eþitsizliði azaltýcý yönde etkide bulunan bazý piyasa güçleri de mevcuttur. Piyasa güdümlü bir ekonomide çok fazla eþitsizlik varsa bu durum kendini ortadan kaldýracak dinamikleri de içinde taþýr. Uç bir örnek vermek gerekirse, bir kiþinin piyasa ekonomisi þartlarýnda tek baþýna her þeye sahip olduðunu düþünün. Bu adam derhal malýný mülkünü koruyacak insanlar kiralayacak ve zenginliði daha baþlangýçta çevreye daðýlmaya baþlayacaktýr. Zenginliðin azalan marjinal faydasý olarak bilinen kavrama göre ise, zengin bir insanýn cebindeki en son Liraya vereceði önem fakir bir insanýnkiyle ayný olmayacaktýr. Fakir adamýn parasý büyük ihtimalle temel ihtiyaçlarýna gidecektir. Bu durum zenginliðin zengin olandan fakir olana doðru hareket etmesi eðilimini güçlendirir. Buna akýþ etkisi dendiði de olur (trickle down effect).11 4. SONUÇ Ekonomik eþitsizlikle ilgili deðiþik görüþler vardýr. Örneðin Marksizmde sýnýfsýz bir toplum hayal edilir. Burada zenginliðin daðýtýmý bireyin üretme kapasitesi, sosyal sýnýfý veya mirasla ilgili deðil, ihtiyaçlarýyla orantýlýdýr. Böyle bir sistemde eþitsizlik ya çok düþüktür ya da hiç yoktur. Wallerstein þöyle der:12 çoðu insanýn gözünde, demokratikleþme öncelikle üç þeye yönelik talebi eþit haklar gibi görme anlamýna gelir: makul bir iþ ( ve sonra bir emekli maaþý), kiþinin çocuklarýnýn eðitim alabilmesi ve yeterli týbbi imkânlar Herkesin bunlardan gerçekten daha fazla yararlanabilmesinin tek yolu, dünyanýn kaynaklarýný bugünkünden kökten farklý bir biçimde paylaþtýracak bir sisteme sahip olmaktýr. çoðu insanýn gözünde, demokratikleþme öncelikle üç þeye yönelik talebi eþit haklar gibi görme anlamýna gelir: makul bir iþ ( ve sonra bir emekli maaþý), kiþinin çocuklarýnýn eðitim alabilmesi ve yeterli týbbi imkânlar Ýslamda mallarýn ve zenginliðin yalnýzca zenginler arasýnda dolaþan bir servet ve güç haline gelmemesi için yakýnlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmýþlara sadaka ve zekât gibi vasýtalarla daðýtýlmasý gerektiði (Haþr Suresi 59/7) söylenerek aþýrý zenginleþmeye izin verilmez.13 Meritokraside bireyin baþarýsýnýn ve zenginliðinin liyakati veya katkýsýnýn doðrudan fonksiyonu olduðu nihai bir toplum arzu edilir. Dolayýsýyla ekonomik eþitsizlik bireysel yetenekleri ve çabalarý yansýttýðý kadarýyla faydalý bir þey iken, gayrimeþru kazançlarý veya miras yoluyla zenginleþmeleri yansýttýðý kadarýyla zararlýdýr. Onlara göre ekonomik eþitliði bu iki zýt etkiye göre ayýrým yapmadan tek bir parametre olarak ele almak bir anlam ifade etmez. 14 Liberallere göre eþitsizlik doðal bir þeydir. Toplumsal iþbirliðini ve medeniyeti doðuran temel dürtüdür eþitsizlik. Gelir eþitsizliðine karþý bir duruþlarý yoktur. Olmasý gerektiðine inandýklarý þey yasalar karþýsýndaki eþitliktir. Onlara göre eþitlik düþüncesini özgürlüðün önüne koyan bir toplum ikisine de ulaþamaz. Özgürlüðü eþitliðin önüne koyan bir toplum ise her ikisinde de ilerleme kaydeder.15 Amerikada Beyaz Sarayýn önüne toplanan milyonlarýn toplumdaki en fakir kesimin yükünü vergilerinden çýkarmak istemeleri sýklýkla görülebilen bir durumdur. Avrupada ise eþitsizliðin mutluluðu olumsuz yönde etkilediði ve sosyal devletin yaygýn olduðu görülür. Sonuç olarak, insanlýk tarihiyle yaþýt olan ekonomik eþitsizlik belki yok edilemez ama bir takým mekanizmalarla azaltýlabilir. Bu mekanizmalarýn geliþtirilebilmesi için toplumsal hayatý bozan eþitsizlik sebeplerinin hangi noktalarda yattýðýnýn iyi anlaþýlmasý gerekir. 11 http://en.wikipedia.org/wiki/Trickle-down_effect 12 Wallerstein a.g.e., s. 26-27. 13 http://www.diyanet.gov.tr/kuran/meal.asp?page_id=545 14 http://en.wikipedia.org/wiki/Meritocracy 15 Milton Friedman, Capitalism and Freedom, s.93, Chicago University Press, 2002. 25 23 23 ÝNCELEME ERKEN UYARI SÝSTEMÝNDE TMSFNÝN ROLÜ 1 TMSF Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel, 21 Eylül 2009 tarihinde gerçekleþtirilen Avrupa Bölgesel Komitesinde Erken Tespit Ve Zamanýnda Müdahale Ve Çözümleme Uyarý Sistemleri hakkýnda bir sunum gerçekleþtirdi. IADI Genel Kurul toplantýlarý kapsamýnda Finansal Ýstikrar Kurulu ve Basel Bankacýlýk Denetim Komitesinin birlikte Ýsviçrenin Basel kentinde düzenlediði Mevduat Sigortacýlýðýna Ýliþkin Temel Prensipler adlý konferansa katýlan TMSF Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel, 21 Eylül 2009 tarihinde gerçekleþtirilen Avrupa Bölgesel Komitesinde IADInin Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri Ýçin Temel Prensiplerinin 15. maddesi olan Erken Tespit Ve Zamanýnda Müdahale Ve Çözümleme Uyarý Sistemleri hakkýnda bir sunum gerçekleþtirmiþ olup, ana kriterleri ve çerçevesinin nelerden oluþtuðunu belirterek, Türkiyede erken uyarý sisteminin iþleyiþi, taraflarý, bu konuyla ilgili olarak hukuki düzenlemelerin ve uygulamalarýn neler olduðunu kurumlarýn görev ve sorumluluklarýný da belirterek açýklamýþtýr. Sizlere yapacaðým Erken Uyarý Perspektifinden TMSFnin Rolü konulu sunumumda, etkin mevduat sigorta sistemleri için temel prensiplerin 15. maddesi, ana kriterleri ve çerçevesi hakkýnda kýsa bir hatýrlatma yaparak, Türkiyede erken uyarý sisteminin iþleyiþi, taraflarý, bu konuyla ilgili olarak hukuki düzenlemelerin ve uygulamalarýn neler olduðu, kurumlarýn görev ve sorumluluklarýndan bahsedeceðim. Temel Prensiplerin çözümleme ile ilgili Erken tespit ve zamanýnda müdahale ve çözümleme baþlýklý 15. Prensibinde; Mevduat sigortacýsý kurum, finansal sistem güvenlik aðý içinde sorunlu bankalarýn erken aþamada tespitini, bu bankalara zamanýnda müdahaleyi ve bunlarýn çözümlenmesini saðlayan çerçevenin bir parçasý olmalýdýr. Bir bankanýn ciddi bir mali sýkýntý içinde olduðu veya böyle bir sýkýntýya girebileceði beklentisinin belirlenmesi ve tanýmlanmasý, baðýmsýz ve hareket gücü olan güvenlik aðý katýlýmcýlarý tarafýndan ivedilikle Özlem Fatma KILIÇÇI Fon Uzmaný Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý Nurçin EREL Fon Uzmaný Sigorta ve Risk Ýzleme Daires Baþkanlýðý ve açýkça tanýmlanmýþ kriterler temelinde yapýlmalýdýr. denilmektedir. Söz konusu çerçeveye iliþkin bu üç gerekliliðe ülkemizin uyumluluðu açýsýndan deðerlendirme yapacaðým, ancak buna geçmeden önce Prensibin önemli kriterlerinden bahsetmek istiyorum. Önemli kriterler; Mali istikrarý sürdürebilmek için etkin bir çözümleme çerçevesi gereklidir. Finansal güvenlik aðý, zor durumdaki bankalarýn erken tespiti, bunlara zamanýnda müdahale edilmesi ve söz konusu bankalarýn çözümlenmesi için kanun ya da düzenleme ile oluþturulmuþ bir çerçeveye sahiptir. Politika yapýcýlar, çözümlemenin iflas/adli tasfiye kanunlarýna göre mi yoksa özel bir çözümleme rejimiyle mi yapýlacaðýna iliþkin çerçeveyi çizmiþlerdir. Eðer sorunlu bankalar iflas/adli tasfiye kanunlarýna göre çözümlenecekse, mevduat sigortacýsý, sigortalý mevduatýn derhal ödenmesini garanti altýna almaya yetecek düzeyde yetki ve kaynaða sahip olmalýdýr. Çözümleme çerçevesinde güvenlik aðý katýlýmcýlarýnýn her birinin rolü açýk biçimde tanýmlanmýþ ve iyi anlaþýlmýþ olmalýdýr. Güvenlik aðý katýlýmcýlarýnýn çözümleme çerçevesinde kendi rollerini yerine getirmede operasyonel baðýmsýzlýðý ve yetkisi vardýr. Çözümleme çerçevesine dâhil olan güvenlik aðý katýlýmcýlarý arasýnda zamanýnda bilgi paylaþýmýný garanti altýna almayý amaçlayan bir süreç bulunmaktadýr. Çözümleme çerçevesi sorun yaþayan ya da yaþamasý beklenen ve düzeltici eyleme ihtiyaç duyan bankalarýn tespiti için kullanýlan bir prensip seti içermektedir. (Amerika Birleþik 1 Bu yazý, Fon Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan Çabukel tarafýndan 21 Eylül 2009 tarihinde IADI Avrupa Bölgesel Komite toplantýsýnda (Basel/ Ýsviçre) yapýlan sunum esas alýnarak hazýrlanmýþtýr 26 ÝNCELEME Devletlerindeki Acil Düzeltici Eylem buna bir örnektir.) Türkiyedeki finansal güvenlik aðýnýn yapýsýna baktýðýmýzda karþýmýza BDDK, TMSF, TCMB ve Hazine çýkmaktadýr. Erken tespit ve zamanýnda müdahale fonksiyonunu BDDK, sorunlu bankalarýn çözümlenmesini TMSF yürütmekte, son borçlanma mercii olarak TCMB, kamu kaynaklarýnýn kullanýmýna yönelik olarak da Hazine güvenlik aðýnda yer almaktadýr. BDDKnýn fonksiyonlarý bankacýlýk sisteminin güven ve saðlamlýðý, TMSFnin fonksiyonu ise mevduat sigortasý yoluyla sistemde güvenilirliðin saðlanmasý açýsýndan önemlidir ve bu dört kurumun katkýsýyla finansal istikrar oluþmaktadýr. Sorunlu bankalarýn erken tespitine yönelik olarak finansal güvenlik aðý içerisindeki yapýlanma, 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununun (Kanun) 67. maddesi ile düzenlenmiþtir. Buna göre, BDDKnýn denetim ve gözetimi sonucunda önlem alýnmasýný gerektiren haller özetle þunlardýr: Aktif ve pasiflerin vadelerinin uyuþmazlýðý, Yönetsel açýdan ise; Kredi politikasýnýn gözden geçirilmesi, riskli kredi operasyonlarýnýn askýya alýnmasý, Uyumsuzluk ve aykýrý iþlemleri ayýklanmasý, Vade, kur ve faiz riskinin azaltýlmasý olarak özetlenebilir. 69. maddede belirtilen düzeltici önlemlerin finansal nitelikli olanlarý; Finansal yapýnýn yeniden düzenlenmesi, Sermaye yeterliliðinin ve/ veya likidite seviyesinin artýrýlmasý, Uzun vadeli veya sabit varlýklarýn satýlmasý, Yönetsel ve operasyonel harcamalarýn kýsýtlanmasý ve ödemelerin askýya alýnmasý, Belli kiþi, risk grubu ve sektörlere nakdi ve nakdi olmayan kredi kullandýrýmýnýn sýnýrlandýrýlmasý þeklinde belirlenmiþken, Yönetsel nitelikli olanlar, Yönetim kurulu üyelerinin deðiþtirilmesi, yeni atamalarýn yapýlmasý, Likidite þartlarýna uyumsuzluk, Bir kurtarma planý hazýrlanýp sunulmasý olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Ýþlemleri gerçekleþtirebilmek için gerekli olan kârlýlýðýn yetersizliði, 70. maddede belirtilen kýsýtlayýcý önlemler içerisinde de; Sermaye yetersizliði, Faaliyetlerin sýnýrlanmasý veya kýsmen askýya alýnmasý, Aktiflerin kalitesizliðinin mali sistemi zayýflatmasý, Kredi limitlerine sýnýr getirilmesi, Bankacýlýk Kanununun ve yönetmeliklerinin düzgün uygulanmamasý, Üst düzey yönetici ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alýnmasý, Ýç denetim, iç kontrol ve risk yönetim sisteminin yetersiz çalýþmasý. Bankanýn mevcut bir diðer bankayla birleþmeye teþvik edilmesi, Kanunun 68., 69. ve 70. maddelerinde ise sorunlu bankalara zamanýnda müdahaleye iliþkin olarak iyileþtirici, düzeltici ve kýsýtlayýcý önlemler belirlenmiþtir. Verimsiz ve düþük verimli varlýklarýn likide edilmesi, 68. maddede belirtilen iyileþtirici önlemler finansal açýdan; Özsermayenin artýrýlmasý, Kâr daðýtýmýnýn geçici bir süreyle durdurulmasý, Ayrýlan karþýlýklarýn arttýrýlmasý, Hissedarlara kredi verilmesinin durdurulmasý, Aktiflerin elden çýkarýlmasý, Yatýrýmlarýn engellenmesi, Ücret ve diðer ödemelerin engellenmesi, Uzun vadeli yatýrýmlarýn askýya alýnmasýdýr. Türkiyedeki finansal güvenlik aðýnýn yapýsýna baktýðýmýzda karþýmýza BDDK, TMSF, TCMB ve Hazine çýkmaktadýr. Sorunlu bankalarýn erken tespitine yönelik olarak finansal güvenlik aðý içerisindeki yapýlanma, 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanununun (Kanun) 67. maddesi ile düzenlenmiþtir Özsermayenin artýrýlmasý yer almaktadýr. Daha önce belirttiðim gibi, temel prensipte tanýmlanan çerçevenin diðer bir gerekliliði, sorunlu bankalarýn çözümlenmesini saðlamak þeklindedir. Kanunun 106., 107. ve 108. maddelerinde yer alan TMSFnin rol ve sorumluluklarý bu noktada önemlidir. Söz konusu maddeler kapsamýnda BDDKnýn bankanýn faaliyet iznini kaldýrmasý halinde TMSF, sigortalý mevduatý ödeyerek banka varlýklarýný likide etmekte, bankanýn Fona devredilmesi halinde ise, banka hisselerini devralma, varlýklarý satýn alma ve yükümlülükleri üstlenme, BDDKdan bankanýn ya da kötü bankanýn faaliyet izninin kaldýrýlmasýný isteme, hakim ortak ve yöneticiler tarafýndan banka 27 23 23 ÝNCELEME Finansal sistem ile ilgili olarak BDDK, TMSF, Hazine Müsteþarlýðý ve Merkez Bankasýnca sistemik riskin müþtereken tespiti durumunda, Bakanlar Kurulu tarafýndan belirlenen olaðanüstü tedbirleri, derhal uygulamakla yetkili ve sorumludurlar kaynaklarýnýn istismarýna karþý tazmin ve yaptýrým uygulama yetkilerini kullanmaktadýr. Diðer taraftan, Kurumumuz 2008-2010 yýllarýna iliþkin olarak hazýrladýðý strateji haritasýnda erken uyarý sistemine katkýda bulunacak hedefleri ortaya koymaktadýr. izlenebilmekte olup bankalar ve sektör için stres testleri de yapýlmaktadýr. Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi bu raporlarý, çözümlemeye yönelik olarak Varlýk Yönetimi Dairesiyle, mevduat sigortalarýnýn oluþturduðu fonun risk yönetimi açýsýndan Finansal Risk Komitesiyle, VÝZYONUMUZ Strateji Odaklý Dinamik Yönetim Anlayýþý ile Uluslararasý Finansal Ýstikrarýn Oluþmasýnda Aktif ve Öncü Bir Kurum Olmak Hazýrlýklý Olma Etkin Risk Yönetimi Güven ve Ýstikrar 1. Paydaþlar Mevduat Sahibinin Güvenini ve Farkýndalýðýný Artýrmak 2. Finansal Mevduat Sigortacýlýðý Gelirlerini Optimize Etmek 3. Operasyonel Mükemmellik Teknoloji Kullanýmýný Artýrmak 4. Çalýþan ve Geliþim Çalýþan Yetkinliklerini Geliþtirmek Verimlilik Ýþbirlikleri Çözümleme Süreçlerinin Etkinliðini Arttýrmak Finansal Sistemin Ýstikrarýna Katkýda Bulunmak Mali Yapýyý Güçlendirmek Operasyonel Süreçlerin Verimliliðini Artýrmak Çözüümleme Faaliyet Gelirlerini Maksimize Etmek Risk Minimizasyonu Saðlamak Muhtemel Çözümlemelere Hazýrlýklý Olmak Risk Yönetim Uygulamalarýný Geliþtirmek Strateji ve Performans Odaklý Yönetimi Yaygýnlaþtýrmak Bilgi Güvenliði Sistemini Geliþtirmek Bu hedefleri gerçekleþtirmek adýna TMSFnin fonksiyonlar bazýnda yapýlanmasý ve ilgili Daire Baþkanlýklarý aþaðýdaki grafikle açýklanmýþtýr. kurumsal risk yönetimine iliþkin olarak da Fon Kurulu ile paylaþmaktadýr. Finansal güvenlik aðý içerisinde koordinasyon TMSFnin Ana Fonksiyonlarý Çözümleme Aþamasý Normal Aþama Çözümleme Sonrasý Aþamasý Maliyet Etkinliði Mevduat Sigortacýlýðý Erken Uyarý ve Çözümlemeye Hazýrlýk Sigorta ve Risk Ýzleme Sigorta ve Risk Ýzleme Çözümleme Senaryosu Çözümleme Geri Kazaným (9+3) Ay Varlýk Yönetimi Tahsilat Tasfiye Ýþtirakler ve Gayrimenkuller Finansman & Hukuk Ýþleri & Denetim & Strateji & Destek Hizmetleri Savings Deposit Insurance Found, Turkey September, 2009 Risk deðerleme fonksiyonunun amaçlarý, banka çözümlemesine hazýrlýklý olmak, mevcut risk esaslý prim sistemini devam ettirmek ve sigorta fonunu yönetmektir. Bu kapsamda Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi tarafýndan web tabanlý Business Object programýný kullanarak BDDKnýn periyodik formlarýna (call report) ulaþýlmakta, üçer aylýk banka analiz raporu ve sektör raporlarý hazýrlanmaktadýr. Bu raporlar, periyodik olarak 28 17 açýsýndan ülkemiz uygulamalarýna baktýðýmýzda, ilk olarak Kanunun sistemik risk hususunu düzenleyen 72. maddesinden bahsetmek isterim. Bu maddede, Finansal sistem ile ilgili olarak BDDK, TMSF, Hazine Müsteþarlýðý ve Merkez Bankasýnca sistemik riskin müþtereken tespiti durumunda, Bakanlar Kurulu tarafýndan belirlenen olaðanüstü tedbirleri, derhal uygulamakla yetkili ve sorumludurlar denilmektedir. ÝNCELEME Kurumlararasý iþbirliðine iliþkin olarak Kanunun 98. maddesi kapsamýnda ise BDDK, TMSF, Hazine Müsteþarlýðý, Merkez Bankasý ve Devlet Plânlama Teþkilatý Müsteþarlýðý arasýnda para, kredi ve bankacýlýk politikalarýnýn yürütülmesiyle ilgili konularda gerekli tedbirlerin uygulanmasý hususunda karþýlýklý görüþ ve bilgi alýþveriþinde bulunulmakta, veri tabanlarýnda yer alan ve üzerinde uzlaþýlan bilgiler gizlilik hükümleri çerçevesinde paylaþýlmaktadýr. Daha yakýn bir iþbirliðinin örneði olarak BDDK ve TMSF arasýnda kurulan Eþgüdüm Komitesi önem taþýmaktadýr. Kanunun 100. maddesine göre, BDDK ve TMSF; bankacýlýk sisteminin genel durumunu, bankalarýn denetimi sonucu acil düzeltici önlem (PCA) kapsamýnda BDDK tarafýndan aldýrýlacak önlemleri görüþmekte, risk esaslý sigorta primlerinin hesaplanmasý için gerekli olan bilgiler ile toplam ve sigorta kapsamýndaki mevduatla ilgili bilgileri paylaþmaktadýrlar. Finansal güvenlik aðý içerisinde bilgi paylaþýmýyla ilgili yapýlanmaya bakýldýðýnda, Kanunun 99. maddesiyle çerçevesi çizilmiþ bulunan Finansal Sektör Komisyonu karþýmýza çýkmaktadýr. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasýnda bilgi paylaþýmýný, iþbirliði ve koordinasyonu düzenlemekte olan bu komisyon, finansal piyasalardaki güven ve istikrar ile geliþmeyi temin etmek üzere, ortak politika önerilerinde bulunmakta ve finans sektörün geleceðini ilgilendiren konulara iliþkin görüþ bildirmektedir. Ayrýca Kanunun 123. maddesinde yer alan yetkiye istinaden TMSF ihtiyaç duymasý durumunda, kamu kurum ve kuruluþlarý ile gerçek ve tüzel kiþilerden belge ve bilgi isteme gücüne sahiptir. TMSF, erken uyarý sisteminin bir parçasý olan risk izleme fonksiyonunu, çözümlemeye hazýrlýklý olabilmek ve sigorta fonunu etkin bir þekilde yönetebilmek için sürdürmektedir. Sonuç olarak, sorunlu bankalarýn erken aþamada tespit edilebilmesi, zamanýnda müdahale hazýrlýðýnýn yapýlabilmesi ve bu bankalarýn çözümlenmesi hususlarý temel prensiplerin 15. maddesinde yer almaktadýr. Türkiyeye aðýr bir maliyet yükleyen 2000-2001 krizinde, finansal güvenlik aðý içerisinde güçlü bir iþbirliði gerekmiþtir. Finansal güvenlik aðý iliþkilerini düzenleyen yeni araçlarýn Bankacýlýk Kanunu (Ekim 2005 tarih 5411 sayýlý) içerisinde yer almasýyla, finansal güvenlik aðý taraflarýnýn görev ve sorumluluklarý açýkça belirlenmiþ olup bu hükümler 2005 yýlýndan beri uygulanmaktadýr. TMSF, BDDK ile banka formlarýnýn yaný sýra, 3er aylýk dönemler itibariyle yapýlan Eþgüdüm Komitesi toplantýsý aracýlýðý ile gerekli bilgileri paylaþmaktadýr. TMSF, erken uyarý sisteminin bir parçasý olan risk izleme fonksiyonunu, çözümlemeye hazýrlýklý olabilmek ve sigorta fonunu etkin bir þekilde yönetebilmek için sürdürmektedir. 29 23 23 GÖRÜÞ SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ Avrupa Mevduat Sigortacýlýðý Birliði (EFDI) Yönetim Kurulu Toplantýsý ve 2009 yýlý Genel Kurul Toplantýsý ile EFDI ve Amerika Birleþik Devletleri Mevduat Sigorta Kurumunun (FDIC) ortaklaþa düzenledikleri Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemleri konulu uluslararasý konferans 29-30 Haziran 2009 tarihlerinde Fransanýn baþkenti Pariste gerçekleþtirilmiþtir. Üyesi olduðumuz EFDInin Yönetim Kurulu Toplantýsý ve 2009 yýlý Genel Kurul Toplantýsý ile EFDI ve FDICnin ortaklaþa düzenledikleri Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemleri konulu uluslararasý konferans 29-30 Haziran 2009 tarihlerinde Fransa Bankalar Birliðinin (Federation Bancaire Francaise) ev sahipliðinde gerçekleþtirilmiþtir. Toplantýnýn birinci gününde sabah bölümünde, EFDI Yýllýk Genel Kurulu toplantýsý yapýlmýþ, toplantý Fransa Mevduat Sigorta Fonu Baþkaný Charles CORNUT ile EFDI Baþkaný Roberto MORETTInin katýlýmcýlara teþekkür konuþmalarý ile baþlamýþtýr. Daha sonra söz alan EFDI Baþkan Yardýmcýsý Dirk CUPEI, EFDInin kuruluþundan itibaren üyeleri arasýndaki alýþveriþin artýrýlmasýnýn esas olarak amaçlandýðý, Avrupa Birliði Direktiflerinin uygulanmasýnda tecrübelerin, araþtýrmalarýn, bilgi ve fikirlerin en iyi þekilde paylaþýlmasýna baðlý olduðunu, çok yakýn bir zamanda Avrupa Birliðinin 94/19 EC sayýlý direktifinde sigorta kapsamýnýn minimum düzeyi ve ödemelerin zaman kýsýtlamalarý ile ilgili hususlarda iyileþtirmeler yapýldýðýný, Avrupa Komisyonu incelemesinin halen devam ettiðini belirtmiþtir. EFDInin mevduat sigortacýlýðý direktiflerine iliþkin incelemeler için birleþtiði noktada anahtar ve kuruluþlara referans olmasý amacýyla ilk adýmda mevcut prosedürler üzerinde müzakereler yaptýðýný, önemli baþlýklarýn derinlemesine incelenmesi amacýyla iki adet çalýþma yapýldýðýný, bunlardan birincisinde ödemelerin büyüklüðü ve baþlatýlma zamaný, mevduat ve mevduat sahiplerinin tanýmlanmasý ve gerçeðe yakýn geçici mizanlar üzerinde durulduðu, ikincisinde ise ödeme süreci ve Avrupa Ekonomi Bölgesi (European Economic Area EEA) üye ülkeleri arasýndaki iþbirliði konularýnýn ele alýndýðýný ifade etmiþtir. Serkan ERTÜRK Finansman Daire Baþkanlýðý Fon uzmaný Daha sonra kürsüye gelen IADI Genel Sektereteri Don INSCOE, IADI aktiviteleri hakkýnda bilgi vermiþ, IADInin kar amaçlý bir kuruluþ olmadýðýný, Ýsviçre Kanunlarý altýnda kurulduðunu hatýrlatmýþtýr. IADInin son dönemlerde prim sistemi ve fon yönetimi, yatýrýmcýlarýn alacaklarýnýn ödenmesinde etkin yönetim, aktif yönetimi ve geri kazaným konularýnda çalýþmalar ve toplantýlar yaptýðýný, FSI (Financial Services Institute) ile irtibata geçerek söz konusu kuruluþun 161 üyesiyle iþbirliði anlaþmasý imzalandýðýný belirterek TMSFnin ev sahipliðinde Ýstanbulda gerçekleþtirilecek eðitimin tanýtýmýný yapmýþtýr. Konferansýn açýlýþýnda Avrupa Komisyonundan Doris KOLASSA, mevcut direktifler kapsamýnda mevduat sigorta sistemi ile ilgili komisyon raporunda büyük bir ilerleme kaydedildiðini belirtmiþ, geri ödeme süresi konusunda geniþ bir içeriði bulunduðunu, kurumlar arasý iletiþimin artýrýlmasý gerektiðini ve mevcut direktifler ile mevduat sigortasýnýn yönetimi arasýndaki aksaklýk ve eksikliklerin giderilmesi için mutlaka ilave çalýþmalarýn yapýlmasý gerektiðini ifade etmiþtir. Ayný konuda söz alan Avrupa Birliði Ortak Araþtýrma Merkezinden (European Commisison Joint Research Centre - JRC) Jessica CARIBONI, JRCnin Avrupa Birliðinin AB politikalarýnýn oluþmasýna, geliþmesine, uygulanmasýna ve izlenmesine bilimsel araþtýrmalar aracýlýðýyla destek saðlamak amacýyla ABnin referans merkezi olarak çalýþtýðýný, mevduat sigorta sistemi ile ilgili raporun final bölümünün Ekim ayýnda tamamlanabileceðini belirtmiþtir. Bunun yanýsýra yapýlan incelemenin sigortanýn alaný ve kapsamý, fonlama yöntemleri, dahili ve sýnýrötesi operasyonlar açýsýndan yapýldýðýný ve mevduat sigorta sisteminin bankacýlýk sektöründe güvenin korunmasý ve bankalara yapýlacak hücumlarýa engellenmesinde anahtar Sistemik Bir Kriz Sýrasýnda ve Sonrasýnda ve Sonrasýnda Mevduat Sigorta Sistemleri Konulu Ululslararasý Konferans 29-30 Haziran 2009, Paris FIRANSA 30 GÖRÜÞ rol oynadýðýný ifade etmiþtir. Mevduat garantisi sistemi içinde yer alan kurumlarýn acil talebi üzerine, JRCnin AB içindeki minimum koruma kapsamýnýn yükseltimesinin etkilerine iliþkin özel bir araþtýrma yürüttüðünü de belirtmiþtir. Toplantýnýn birinci gününün öðleden sonraki seansýnda, EFDI ve FDIC tarafýndan ortak düzenlenen uluslararasý konferans baþlamýþ, açýlýþ konuþmalarýný Fransa Mevduat Sigortasý Fonu Baþkaný Charles CORNUT, EFDI Baþkaný Roberto MORETTI ile FDIC Baþkan Yardýmcýsý ve IADI Baþkaný Martin GRUENBERG yapmýþtýr. Roberto MORETTI, günümüzde yaþanan finansal piyasalardaki kargaþanýn 1945 yýlýndaki krizden daha kötü olduðunu, hatta 1929 krizi ile karþýlaþtýrýlabilecek boyutta olduðunu belirterek, mevduat garantisi konusunun bu dönemde yerini belirlenmesi gerektiðini vurgulamýþtýr. Yapýlan tüm çalýþmalar ve ulusal ve uluslararasý kuruluþlara yapýlan yardýmlarýn krizin etkisinin azaltýlmasý ve krize çözüm arayýþý için olduðunu belirten MORETTI, krizin birden fazla zanlýsý olduðunu, bunlardan piyasalara güven saðlanmasýnýn, risk yönetiminin kalitesinin, kredi deðerlendirme kuruluþlarýnýn, tazmin planlarýnýn, muhasebe standartlarýnýn ve dengeli yayýlma eðilimi gösteren para politikalarýnýn öne çýktýðýný, ancak asýl unsurun kredi risklerinin transferi için oluþturulan son derece karmaþýk finansal enstrümanlar olduðunu belirtmiþtir. Bunun yaný sýra Mart 2009da yayýnlanan 2009/14/EC sayýlý direktifin özellikle asgari koruma düzeyi ve mevduat sahiplerine yapýlacak ödemelerin süresi konularýnda önemli deðiþikler içerdiðini, bir çok ülkenin garanti kapsamýný 100.000 seviyesine çýkardýðýný, buna devlet garantisini de eklediklerini, bir çok ülkenin de sýnýrsýz garanti sistemine geçtiðini belirtmiþtir. Konferansýn giriþ konuþmasýný BNP Paribas Fortis Baþ Ekonomisti Freddy van den SPIEGEL yapmýþ, yaþanan her krizin gelecekte yaþanmasý muhtemel krizlerin etkisini azalttýðýný, krizlerden alýnan derslerin düzgün bir þekilde hayata geçirilmesi gerektiðini, tarihi alýþkanlýklarla yaþamanýn fayda getirmediðinin anlaþýldýðýný belirtmiþ, son dönemlerde yaþanan banka batýþlarýnýn sebep ve sonuçlarýnýn ileriye dönük programlarda örnek alýnmasý gerektiði, nitekim kriz neticelerinde bankacýlýkta yönetim politikalarýnýn deðiþtiðini, bankacýlýðýn her basamaðýnda yenilikler yapýldýðýný ve 2009da yeni bir finansal sistemin yaratýldýðýný ifade etmiþtir. Daha sonra söz alan Martin GRUENBERG konuþmasýnda, kriz sýrasýndaki ABD deneyimini paylaþmýþtýr. Konuþmasýnda, ülkenin en büyük finansal kuruluþlarýnýn zor duruma düþmelerinin tüm ülkedeki küçük ve orta ölçekli kuruluþlarý etkilediðini, FDICnin ölçek gözetmeksizin tüm finansal kuruluþlardan sorumlu olduðunu, öncelikle sistemik krizin yarattýðý yýkýmýn tespiti ve onarýmý için çalýþmalarýn yapýldýðýný, kriz nedeniyle Kongrenin hýzlý bir biçimde sermaye aktarýmý politikasýný hayata geçirdiðini ve genel düzenlemeler dýþýnda sistemik kriz istisnasý olarak mevduat garantisi kanununda deðiþiklik yapýlarak tam garanti sistemine geçildiðini belirtmiþtir. GRUENBERG, alýnan kararlarýn zamanýnda ve hýzlý olarak hayata geçirilmesinin krizin yýkýmýnýn daha da fazla olmasýný engellediðini de ifade etmiþtir. Günümüzde yaþanan finansal piyasalardaki kargaþa 1929 krizi ile karþýlaþtýrýlabilecek boyuttadýr.krizin birden fazla zanlýsý olmasýna raðmen asýl unsur, kredi risklerinin transferi için oluþturulan son derece karmaþýk finansal enstrümanlardýr. Toplantýnýn devamýnda ABD Hazinesi Müsteþar Yardýmcýsý Vekili Mark SOBEL konuþma yapmýþ, 2007 yýlýnda baþlayan kriz ile ilgili olarak ABDnin krizin kökünü araþtýran uluslararasý bir strateji ortaya koyduðunu, bu stratejinin G-7 ülkeleri tarafýndan hýzla kabul edildiðini, stratejinin sistemik risk, ileriye dönük gözetim, risk yönetimi, açýklýk, güçlü denetim kuruluþlarý konularýnda baþarý saðladýðýný, ilk ve öncelikli olarak ulusal düzenleyicilerin kendi iç piyasalarýný krizin etkisinden korumak için kaçýnýlmaz olarak baský hissedeceklerini, finansal sektörün istikrarlý ve modernize edilmiþ olarak tekrar yerine getirilmesinin büyük külfeti olduðunu, bu noktada ABD ve ABnin çok özel sorumluluklarý olduðunu, yoðun bir þekilde iþbirliði yapmasý gerektiðini, global piyasalarý koruma taahhütlerini tekrar dile getirmeleri gerektiði ve bunun da ancak tutarlý düzenlemeler ile saðlanacaðýný ifade etmiþtir. Birinci günün sonunda Avrupa Mali Hizmetler Masasý (European Financial Services Round Table EFR) Genel Sekreteri Sebastian FAIRHURST tarafýndan yönetilen Küresel Sistemik Krizde Farklý Aktörlerin Rolleri ve Görüþleri konulu bir panel düzenlenmiþtir. Panelin ilk konuþmacýsý Ýngiltere Bankalar Birliðinden Timothy BUENKER olmuþtur. BUENKER, Northern Rocktan itibaren AB ve Ýngiltere Kalkýnma Politikalarý: Aþýrý Düzenlemeden Kaçýnma adlý sunumunda, mevduat sigorta limitinin 50.000 £ düzeyine yükseltilmesi, sýký bir likidite politikasýnýn düzenlenmesi, rasyolarýn yeniden gözden geçirilmesi gibi Ýngiltere Finansal Hizmetler Tazmin Kurumunun (Financial Services Compensation Scheme - FSCS) reformlarý ile 2009 yýlýnda bankalar kanununda yapýlan 31 23 23 GÖRÜÞ Basel gibi uluslararasý ahengi saðlayan düzenlemeler tepetaklak olmuþtur. Bankalar daha þeffaf olmak zorunda ve dengeli politik araçlar kullanmalýdýr. Sýnýrötesi denetim hayata geçirilmeli, küresel sorunlar için küresel çözümler üretilmelidir. reformlardan bahsetmiþ, mevduat sigorta sistemi direktifinde yapýlan deðiþiklik, Sermaye Yeterliliði Direktifinde yapýlan iyileþtirme çalýþmalarý ve AB Denetim otoritesinin kurulmasý gibi AB bünyesinde yapýlan düzenlemeler konusunda bilgiler vermiþtir. Ýngiltere Bankalar Birliðinin daha fazla düzenleme yapýlmasýndan kaçýnýlmasý gerektiði, Basel gibi uluslararasý ahengi saðlayan düzenlemelerin tepetaklak olduðu, bankalarýn daha þeffaf olmak zorunda olduklarý ve dengeli politik araçlar kullanýlmasý gerektiði görüþünde olduðunu belirterek sýnýrötesi denetimin hayata geçirilmesi, küresel sorunlar için küresel çözümler bulunmasý, sermaye ve likiditeye verilen önemin artýrýlmasý gibi iþlemlerin bir arada kullanýlmasýnýn ekonomik krizi atlatmak için anahtar olacaðýný ifade etmiþtir. Panelin ikinci konuþmasýný Paris Üniversitesi (IPantheon Sorbonne) Ekonomik Deðerlendirmeler Konseyi Baþkaný Prof. Christian De BOISSIEU yapmýþ, konuþmasýnda düzenleme ve denetleme kavramlarýnýn mevduat sigortasý sistemi dýþýnda gözüküyor olsa da gerçekte böyle olmadýðýný, aksine sistemin kalbi olduðunu belirterek bunun da bir limiti olmasý gerektiðini ifade etmiþtir. De BOISSIEU, denetleme kurumunun sistem üzerinde her zaman etkili olmasý gerektiðini, bunu sermaye, düzenleme veya garanti araçlarýyla gerçekleþtirebileceðini, bunun yanýnda ülkelerin farklýlýk arz eden sistemlerinin baþarýlý bir þekilde harmanlanmasýnýn þart olduðunu ancak Avrupanýn bunu henüz gerçekleþtirmediðini söylemiþtir. Üçüncü konuþmacý olarak söz alan FSCSden Alex KUCZYNSKI, FSCSin Ýngilterenin mevduat sigortasý görevini yerine getirdiðini, bireysel yatýrýmcýlarý, sigortacýlarý ve yatýrým firmalarýný özenle koruduðunu belirtmiþ ve küresel sistemik krizde Hazine, Bank of England, FSA, Avrupa Komisyonu, Ýngiliz Bankalar Birliði (British Bankers Association BBA), medya gibi farklý oyuncularýn yer aldýðýný belirtmiþtir. Gelecekte yaþanacak krizlerin etkilerinin azaltýlmasý için Ýngilterede bankalar kanununun yeniden yapýlmasý, bankalarýn iflas prosedürlerinin belirlenmesi, geri ödeme metodlarýnýn tespit edilmesi ve mevduat sigorta sistemi direktiflerine iliþkin eleþtirilerin dikkate alýnmasýnýn gerektiðini belirtmiþtir. Panelin dördüncü konuþmasýný Çek Cumhuriyetinden UniCredit Bank Direktörler Kurulu Baþkaný ve CEOsu Jiri KUNERT yapmýþ, UniCredit Bankýn çok parlak bir tarihi olduðundan bahsetmiþ, uluslararasý bir niteliðe 32 sahip olduðunu, verimliliðini ve karlýlýðýný artýrdýðýný, tüm hane halkýna ve giriþimcilere hizmet vermesine raðmen krizden etkilendiðini belirtmiþtir. Bankasýnýn Avrupada ve birçok yerel giriþimlerini, farklý ülkelerde kredi baskýsý, likidite baskýsý, zehirli aktifler, doðuya geniþleme gibi farklý etkilerle gerçekleþtirdiðini, dünyanýn son dönemlerde deðiþtiðini ancak inanç ve güven mekanizmasýnýn halen finansal hizmetlerin ana elemaný olduðunu ifade etmiþtir. Beþinci konuþmayý ABD Merkez Bankasý (Federal Reserv FED) Danýþmaný Myron K W A S T g e r ç e k l e þ t i r m i þ t i r. K W A S T konuþmasýnda, bankacýlýk sektöründe düzenlemeye ihtiyacý olduðunun görünmesine raðmen aslýnda 2009 yýlýnda yenilenme geçirdiðinin açýkça göründüðünü, düzenleme yapýlmasý sorununun aslýnda bankacýlýk sektöründe deðil tüm finansal piyasalarý kapsadýðýný belirtmiþtir. Gerçek ekonomik büyüme için yerel ve uluslararasý finansal sistemlerin dengesinin saðlanmasý ve hiçbir kuruluþun kendi baþlarýna sistemik riskten baðýmsýz hareket etmemesi gerektiðini ifade etmiþtir. Konferansýn ikinci gününe ilk konuþmacý AB Komisyonundan Patrick PEARSON olmuþtur. PEARSON, konuþmasýnda, mevduat sigorta sisteminin kriz öncesinde nasýl iþlediði ve sistemin kriz sýrasýnda ne gibi deðiþikler yaþadýðý konusunda bilgiler vermiþ, uygulanmakta olan ve uygulanmasý planlanan prim sisteminin yaþadýðý sorunlardan bahsetmiþtir. Avrupadaki düzenleme ve denetlemelerin bütünüyle birleþtirilmesi, Avrupanýn mali durumunun bankalarýn iflas etmelerini engellenmesini destekleyecek bir yapýya kavuþturulmasý gerektiðini belirtmiþtir. Daha sonra söz alan Cagliari Üniversitesinden Riccardo DELISA, bankalarýn risk daðýlýmlarýnýn Basel II ve Basel II dýþýnda olmak üzere iki bölümde incelenebileceðini, Basel II kriterleri içinde bankalarýn kayýplarýnýn sistem içinde daðýtýmýnýn yapýlabildiðini, Basel II dýþýnda kalan uygulamalarýn az da olsa kurisk bankalarýn bireysel risklerinin birleþerek sistemik risk doðurduðunu, sistemin tamamýnýn risk altýnda olmasý durumunda normal þartlarda mevduat garanti sistemi fonlarýnýn yeterli olacaðýný ve Basel II kriterleri içinde kullanýlmasýnýn uygun olduðunu, mevduat garanti sisteminin sermaye yeterliliðinin hesaplanmasýnda riskin sistem içindeki daðýlma durumunun gözönüne alýnmasý gerektiðini ifade etmiþtir. GÖRÜÞ De LISAnýn konuþmasýnýn ardýndan IMFten David HOELSCHERin yönettiði Mevduat Sigortasýnda Tam Garantiden Sýnýrlý Garantiye Geçiþ konulu bir panel düzenlemiþtir. Panelde ilk olarak OECDden Sebastian SCHICH söz almýþ, Bankalarýn Yükümlülükleri Ýçin Devlet Garantisinin Geniþlemesi Neticesinde Ortaya Çýkan Büyük Sorunlar konulu bir sunum yapmýþtýr. Sunumunda, G-20 ülkelerinden örneklendirmeler yaparak banka yükümlülüklerinin garanti kapsamýnda olmasýnýn finansal sistemin dengede kalmasýna yardýmcý olduðunu, ancak bu garantinin ahlaki zaafiyet (moral hazard), rekabette çarpýklýk, muhtemel büyük mali yükümlülükler gibi potansiyel maliyetler doðurabileceðini ifade etmiþtir. Panelin ikinci sunumunu Tayvan Mevduat Sigorta Kurumundan Yvonne FAN yapmýþtýr. FAN, sýnýrlý garantiye geçiþte ülkesinin tecrübelerini paylaþmýþtýr. Sýnýrlý garantiye geçiþ ile ilgili uygun zamanýn, makro planda ekonominin tamamýnýn saðlýklý ve finansal dengenin bir arada olduðu zaman olduðunu, mevduat sigortasý açýsýndan bakýldýðýnda kamu bilgisinin tam olmasýnýn, fon rezervinin yeterli ve likit olmasýnýn, garantinin limit ve kapsamlarýnýn belirlenmesi gerektiðini belirtmiþtir. Kriz öncesinde sýnýrlý garantiye geçiþ için tüm ön koþullarýn yeterli düzeyde olduðunu ancak kriz döneminde bu durumun deðiþtiðini, genel ekonomik durumun iyi olmadýðýný ifade etmiþtir. Üçüncü sunumu, Japonya Mevduat Sigorta Kurumundan (Deposit Insurance Corperation o f J a p a n - D I C ) M u t s u o H ATA N O gerçekleþtirmiþtir. Ülkesindeki sýnýrlý ve tam mevduat garantisi arasýnda geçiþler hakkýnda bilgi veren HATANO, Japonyada 5 yýllýk bir süre içinde sýnýrlý garantiye geçileceðinin öngörüldüðü, bu dönemin sonunda 1 yýllýk ek bir geçiþ süreci daha yaþandýðýný belirtmiþ, sýnýrlý garantiye geçiþte ekonomik ve finansal istikrarýn geliþmiþ olmasý gerektiðini, sýnýrlý garantiye geçiþte süre uzatýmý gibi esnek bir yapýnýn olmasý ve kademeli bir geçiþin uygulanmasýnýn deðerlendirilmesi gerektiðini ifade etmiþtir. Panelde daha sonra Avrupa Politika Araþtýrmalarý Merkezinden (Centre for European Policy Studies CEPS) Dr. Rym AYADI bir sunum yapmýþtýr. AYADI, düzgün bir þekilde oluþturulmuþ bir mevduat sigorta sisteminin finansal dengenin saðlanmasýna yardýmcý olacaðýný, bankalarýn saðlýksýz olduklarýna inanýlan ve denetim mekanizmasýnýn yetersiz olduðu durumlarda, hükümetin mevduat sahiplerine oldukça kapsamlý bir garantiyi vererek teþvik etmesi gerektiðini belirtmiþtir. Bununla birlikte, beklenmedik bir þokla yüzleþildiðinde limitli garantinin sistemik denge üzerinde koruyucu tedbir olmasýnýn beklenemeyeceðini, hükümetlerin dengenin korunmasý için acil durum eylemlerini gerçekleþtirebileceklerini, bunun da tam ve geçici bir garanti ile mümkün olabileceðini ifade etmiþtir. Daha sonra Ýsveç Merkez Bankasýndan Jonas NIEMEYER ve Ýngiltere Mali Hizmetler Kurulundan (Financial Services Authority FSA) Peter SMITH söz almýþ, kriz döneminde kendi ülkelerine iliþkin deneyimleri paylaþmýþlardýr. Panelin son sunumunu Kurumumuz Baþkan Yardýmcýsý Dr. Rýdvan ÇABUKEL gerçekleþtirmiþ, tam kapsam ya da sýnýrsýz garantiye gerek duyulmasýna neden olan bankacýlýk sistemine ve denetim otoritesine duyulan güvenin kaybý gibi etkenlerden bahsetmiþ, Türkiyedeki mevduat garantisine iliþkin tarihsel geliþimleri paylaþmýþtýr. Tam garanti kavramýnýn ahlaki zaafiyetin büyümesine neden olduðunu belirten ÇABUKEL, ex-ante fonlama yöntemi ile bu durumun engellenebileceðini, tam garanti durumunda ilave prim tahsilatýna baþvurmak gerekebileceðini belirtmiþ, etkili bir mevduat sigorta sisteminin yeterli fon rezervine ve hýzlý bir ödeme sistemine sahip olmasý ve kamu bilincinin var olmasý gerektiðini ifade etmiþtir. Düzgün bir þekilde oluþturulmuþ bir mevduat sigorta sisteminin finansal dengenin saðlanmasýna yardýmcý olacaðýný, bankalarýn saðlýksýz olduklarýna inanýlan ve denetim mekanizmasýnýn yetersiz olduðu durumlarda, hükümetin mevduat sahiplerine oldukça kapsamlý bir garantiyi vererek teþvik etmesi gerektiðini belirtmiþtir. Panelin ardýndan söz alan Fransa Bankacýlýk Komisyonu Genel Sekreteri Danielle NOUY, Avrupada son dönemlerde gerçekleþen minimum garanti kapsamýndaki iyileþtirmelerden bahsetmiþ, Fransada ödemeci ve korumacý olarak iki fonksiyonun olduðunu belirtmiþtir. Ödemeci fonksiyonunda, Komisyondan bir bankanýn artýk güçlü olmadýðýnýn kabul edilmesi durumunda kamudan dönen fonlarýn kabul edilmesinin istendiðini, koruma fonksiyonunda ise Komisyonunun Garanti Fonunun herhangi bir bankayý destekleyici bir þekilde müdahale etmesi gerektiðini önerdiðini ifade etmiþtir. Konferansýn sonunda FDIC Ýkinci Baþkan Yardýmcýsý Barbara RYAN tarafýndan yönetilen Mevcut Krizin Yönetiminde Mevduat Sigortacýsýnýn Rolü-Gelecekteki Rolüne Bakýþ konulu bir panel düzenlenmiþtir. Panelin ilk sunumunu Ýngiltere Merkez Bankasýndan (Bank of England) Victoria CLELAND yapmýþtýr. CLELAND Ýngilterenin Özel Çözümleme Rejimi- Dört Parçalý Yaklaþým baþlýklý 33 23 23 GÖRÜÞ Tam garanti kavramý ahlaki zaafiyetin büyümesine neden olacaktýr. Bu durum ex-ante fonlama yönetimi ile engellenebilir. Etkili bir Mevduat Sigorta Sisteminin yeterli fon rezervine ve hýzlý bir ödeme sistemine sahip olmasý gerekmektedir. sunumunda, Northern Rock örneðinin batýk bankalar için genel iflas hukukunun yetersiz kaldýðýný gösterdiðini, 2009 tarihli Bankalar Kanununa özel bir çözümleme sisteminin dahil edildiðini, diðer ülkelerdeki uygulamalarýn Ýngiliz geleneklerine ve hukukuna uyumlaþtýrýlarak bu sisteme dahil edildiðini ifade etmiþtir. Yeni sistemin geçici kamu mülkiyeti, banka yönetiminin deðiþtirilmesine iliþkin düzenlemeler, iþlerin hýzlý bir þekilde köprü bankaya ve özel sektöre aktarýlmasý ve müflis bankalara iliþkin iflas prosedürlerinin düzenlendiðini belirtmiþtir. Ýkinci sunum, IADI Genel Sekreteri Don INSCOE tarafýndan yapýlmýþtýr. INSCOE, yaþanan kriz ile birlikte mevduat sigortasýnýn öneminin anlaþýldýðýný, hiçbir mevduat sigortasý sisteminin kendi baþýna krizle baþ edemeyeceðinin anlaþýldýðýný belirtmiþtir. Kriz sýrasýnda ülkelerin mevduat sigortasý sisteminde yapmýþ olduklarý deðiþiklerden bahsetmiþ. finansal krizin atlatýlmasýnda, güncel koþullara daha uyumlu düzenlemelere ve sýnýrsýz garantiden limitli garantiye koordineli bir geçiþe ihtiyaç duyulduðunu belirterek mevduat sigortasý sistemine ve yapýlacak ölçümlerin sistemik kriz gözardý edilerek yapýlmamasý gerektiðinin anlaþýldýðýný ifade etmiþtir. Panelde daha sonra söz alan Ýsveç Finansal Piyasalar Denetleme Kurumundan Eva HUPKES, krizin finansal piyasalar ile ilgili reformlarýn geniþ bir yapýda olduðunu, mevduat sigorta sistemine iliþkin düzenlemelerin bu geniþ reform içinde temel bir rol oynadýðýnýn anlaþýldýðýný, bunun gerçekleþtirilebilmesi için mevduat siortacýlarýnýnýn gerekli kaynaklara sahip olmaya ihtiyaçlarý olduðunu, fonlama için en önemli rolü üstlendiklerini ifade etmiþtir. Bununla birlikte, mevduat sigorta sisteminin etkili ve güvenilir bir yapýda olmasý gerektiðini, bir baþka deyiþle gelecekteki risklerin bertaraf edebilecek bir yapýya kavuþturulmasý gerektiðini ifade etmiþtir. Panelin dördüncü konuþmasýný Avrupa Komisyonundan Thorsten BEHNKE yapmýþ, konuþmasýnda tekrar gözden geçirilen 94/19/EC 34 Direktifindeki deðiþiklikler konusunda bilgiler vermiþ, direktifin revize edilmesi sýrasýnda, yaþanan krizden öðrenilen derslerin ve ülke örneklerinin dikkate alýndýðýný, direktifin daha esnek bir yapýya kavuþturulduðuna inandýðýný, söz konusu düzenlemelerin bugün krize karþý etkili olduðunu, esnek yapýnýn devam etmesiyle krize karþý finansal piyasalarýn daha etkin bir þekilde mücadele etmesine olanak tanýdýðýný ifade etmiþtir. Pa n e l d e K a n a d a M e v d u a t S i g o r t a Kurumundan (Canada Deposit Insurance Corporation CDIC) Guy Saint PIERRE CDIC: Kriz yok (henüz)! baþlýklý bir sunum yapmýþ, sunumunda Kanadada herhangi bir finansal kuruluþun batmadýðýný, hükümetin özel bir kurtarma planýnýn olmadýðýný ve mevduat sigortasý kapsamýnýn deðiþmediðini, bu nedenle Kanadada kriz yaþanmadýðýnýn söylenebileceðini ifade etmiþ, tüm bunlarýn yanýnda hükümetin ve merkez bankasýnýn likidite programlarýna, hükümetin borç karþýlýðý garanti programýna ve diðer finansal uyarýlara ihtiyaç duyulduðu, Kanadada krizin yaþanmamasýnýn en büyük etkeninin muhafazakar bir denetim sistemi, banka sistemi ve mortgage piyasasýna sahip olmalarý olduðunu belirtmiþtir. Konferansýn son sunumunu Rusya Mevduat Sigorta Fonu Kurumundan (Deposit Insurance Agency DIA) Andrey PEKHTEREV gerçekleþtirmiþtir. PEKHTEREV, 2003 yýlýndan itibaren DIAnin yetkilerinin geniþletildiðini, en son Aralýk 2008te Rusya Merkez Bankasýnýn bankalara verdiði borçlarýn tasfiyesinde yetkili hale getirildiðini belirtmitir. Problem bankanýn ekonomi için önemli bir büyüklüðünün olmamasý durumunda mevduat geri ödemesi, bankanýn önemli bir büyüklüðe sahip olmasý ancak içinde de önemli bir yatýrýmcý potansiyeli barýndýrmamasý durumunda bankanýn sermaye aktarýmý, bilanço temizlenmesi gibi iþlemlerle rehabilite edilmesinin öngörüldüðünü, bankanýn yatýrýmcý potansiyelinin yüksek olduðu durumlarda ise DIAnýn yatýrýmcýlara mali danýþmanlýk hizmetini yerine getireceðini ifade etmiþtir. MAKALE PARA ÝKAMESÝ SÜRECÝ ve ETKÝLERÝ Para miktarýndaki deðiþmeler, fiyatlar genel düzeyi ve faiz oranlarý gibi temel ekonomik deðiþkenleri etkileyerek, ekonomide önemli iktisadi sorunlarýn doðmasýna yol açabilir. 1.Giriþ Para, karþýlýðýnda mal ve hizmet almaya, vermeye ve bunlarýn ekonomik deðerlerini takas etmeye yarayan üzerinde rakamsal deðerler taþýyan kaðýt ve maden olarak tanýmlanmaktadýr. Makro ekonomik açýdan paranýn önemi, ekonomik deðiþkenlerin yönelimini belirlemesinden kaynaklanmaktadýr. Örneðin para miktarýndaki deðiþmeler, fiyatlar genel düzeyi ve faiz oranlarý gibi temel ekonomik deðiþkenleri etkileyerek, ekonomide önemli iktisadi sorunlarýn doðmasýna yol açabilir. Ekonomisi güçsüz, siyaseti karýþýk, sermaye hareketlerine serbestlik tanýmýþ olan geliþme yolundaki ülkelerde insanlar ellerine geçen paradan birikime ayýrdýklarýnýn deðerini koruyabilmek için bu birikimlerinin bir bölümünü yabancý, güçlü bir paraya çevirerek tutarlar. Eðer enflasyon yüksek ve reel faiz de buna paralel biçimde yüksekse yabancý para cinsinden elde edilen faizin getirisi yerli para cinsinden elde edilenden daha düþük olsa bile devalüasyon riskine karþý yabancý para tercih edilen bir seçenek olarak ortada durur. Hatta bazen yerli paraya dönüp daha fazla faiz getirisi elde edilse bile kýsa sürede tekrar yabancý paraya dönülüp anapara koruma altýna alýnýr. Buna ekonomi literatüründe para ikamesi ya da dolar baþlýca rezerv para olduðu için daha kestirme yoldan gidilerek dolarizasyon adý veriliyor. Bir ülkenin ekonomisi zayýfladýkça, enflasyon artýp, siyasal istikrarsýzlýk büyüdükçe, cari açýk arttýkça yani kýsacasý ekonomideki riskler arttýkça para ikamesi de artýyor. Bir baþka ifadeyle insanlar kendi ekonomilerine güvenmedikleri için kendi paralarýndan kaçýp yabancý paralarý tutmaya baþlýyorlar. 2.Para Ýkamesi Kavramý Pa r a i k a m e s i , t a s a r r u f s a h i p l e r i n i n mevduatlarýnýn erime riskini azaltmak ve getirisini artýrmak için önce tasarruf daha sonra da gündelik iþlemlerde kullanýlmak amacýyla tasarruflarýný daha az deðer kaybedeceði beklenen para cinsinden tutmak istemeleri sonucunda yerli paradan kaçarak yabancý paraya yönelmeleri olarak tanýmlanabilir. Para ikamesi durumunda, bir ülkenin yerli para birim yerine, baþka bir ülkenin para birimi para olarak kullanýlmakta ve paranýn fonksiyonlarýndan bazýlarýný veya tamamýný yabancý para birimi yerine getirmektedir. Ulusal para yerine yabancý para kullanýmý olarak tanýmlanan para ikamesi beklenen enflasyon oranýna, ekonominin uluslar arasý piyasalara açýklýk derecesine, reel büyüme hýzýna, döviz kuru rejimine, teknolojik geliþmiþlik düzeyine ve vergi sistemine göre deðiþmektedir (Ertürk, 1991: 11-14). Bu sorunlar genellikle geliþmekte olan ülkelere özgü sorunlar olarak ortaya çýkmaktadýr. Geleneksel olarak para talebi analizlerinde para talebi, ölçek deðiþkenler olan GSMH ya da servetin, fiyatlar genel düzeyinin ve parayý elde bulundurmanýn alternatif maliyetini temsil eden faiz oranlarýnýn bir fonksiyonu olarak ele alýnmaktadýr. Ancak açýk bir ekonomide paranýn alternatifi olan varlýklar içinde yabancý para da bulunmaktadýr. Bir ülkede ulusal para yerine yabancý para kullanýmýnýn yaygýnlaþmasý para ikamesi sorununu gündeme getirmektedir (Tanzi ve Blejer, 1982:782). Yabancý paranýn ulusal para için ne ölçüde alternatif olduðu bir ülkenin finansal sisteminin geliþmiþlik derecesiyle, baþka biçimde ifade edilirse, finansal aktif yelpazesinin geniþliðiyle ilgilidir. Paraya alternatif finansal varlýk yelpazesinin geniþ olmadýðý ülkelerde yabancý para ulusal paranýn en önemli alternatifi haline gelmektedir (Filho, 1993:327). Özellikle enflasyonist baskýlarýn yaþandýðý geliþmekte olan ülkelerde, insanlarýn gelirlerinin alým gücünü korumak için portföylerinde yabancý finansal aktiflere daha fazla yer Erdal AYDIN Eski Fon Denetçisi 35 23 23 MAKALE Para ikamesi sürecinin ilk aþamalarýnda, daha ziyade alternatif bir tasarruf aracý olarak bakýlan yabancý para, daha ileri aþamalarda yavaþ yavaþ milli paranýn diðer fonksiyonlarýný da üstlenmeye baþlar vermelerine dayalý para ikamesi olgusu artmýþtýr. Bunun doðal bir sonucu olarak, insanlarýn milli paraya olan taleplerinin azaldýðý ve bu baðlamda para otoritelerinin para politikasý araçlarýný kullanarak ekonomiyi etkileme güçlerinin sýnýrlandýðý görülmektedir. 3.Para Ýkamesi Türleri Para ikamesi dar ve geniþ anlamda da tanýmlanabilmektedir. Dar tanýma göre para ikamesi, yabancý paranýn ulusal para ile ikamesi anlamýný taþýmakta; geniþ tanýmda ise, ulusal parayla tüm dýþ finansal aktiflerin ikamesi anlamýna gelmektedir. Dolayýsýyla geniþ taným, sermaye hareketlerini de içerdiðinden, ayný zamanda simetrik para ikamesini de kapsamakta ve genellikle geliþmiþ ülkelerle ilgili yapýlan çalýþmalar için kullanýlmaktadýr. Dar taným ise geliþmekte olan ülkelerle ilgili yapýlan çalýþmalarýn sýnýrýný belirlemektedir. Dar ve geniþ anlamda para ikamesini ayrýþtýrmak için aþaðýda verilen tablodan yararlanýlabilir. Ulusal paranýn, deðiþim ve hesap birimi olarak fonksiyonlarýný kaybettiði durumda, iþlem motifi ile döviz tutulmasý kaçýnýlmaz bir sonuçtur. Bu amaçla döviz, nakit veya vadesiz mevduat þeklinde likit olarak tutulur. Ulusal iþlemlerde dövizin kullanýlmasý, paranýn deðiþim aracý olma fonksiyonundan çok, hesap birimi olma fonksiyonu tarafýndan belirlenir. Dövizin nakit olarak tutulmasýnýn diðer yolu, halkýn büyük miktarda dövizi gömüleme þeklinde saklamasýdýr. Burada dövizin nakit olarak tutulmasýyla, enflasyon vergisinden veya finansal varlýklara hükümetin el koymasý sonucu oluþabilecek finansal kayýplardan kaçýnýlmasý amaçlanmýþ olabilir. Bu durumda iþlem motifinden çok, deðer saklama motifinin daha baskýn olduðu söylenebilir. Bunun yaný sýra, ulusal bankacýlýk sisteminde, tahvil veya döviz tevdiat hesaplarý, paranýn deðer saklama fonksiyonu ile açýklanabilir (Balaylar ve Duygulu, 2004). Para ikamesi sürecinin ilk aþamalarýnda, daha ziyade alternatif bir tasarruf aracý olarak bakýlan yabancý para, daha ileri aþamalarda yavaþ yavaþ milli paranýn diðer fonksiyonlarýný da üstlenmeye baþlar. Bu nedenle de para ikamesi süreci için Gresham Kanununun tersine çalýþmasý nitelemesi yapýlmaktadýr (Tunay, 1998). 4.Para Ýkamesi Süreci Dolarizasyon olgusunun ardýnda baþlýca üç unsur vardýr: Bunlardan ilki makroekonomik istikrarsýzlýk, ikincisi düzenleyici çerçevedeki 36 aksaklýklar ile piyasa yapýsýndaki eksiklikler, üçüncüsü ise istikrarsýzlýðýn hem nedeni hem de sonucu olarak ortaya çýkan, güvenilirlik kaybý / eksikliðidir (Serdengeçti, 2005). Geliþmekte olan ülkelerde yaþanan para ikamesi süreci, para-maliye ve döviz kuru politikalarýnýn hem formulasyonunda hem de uygulanmasýnda sorunlar yaratmaktadýr. Yurt içi yerleþiklerin portföylerinde bulundurduklarý yabancý para balanslarýnýn, uluslararasý ticaret ve turizm gibi iktisadi faaliyetlerin gerektirdiðinden daha fazla artar hale gelmesi, yanlýþ politika uygulamalarýnýn yarattýðý yüksek enflasyon ve dýþ denge bozukluklarýndan kaynaklanmaktadýr. Dolarizasyon veya para ikamesi 1980lerden sonra ekonomilerin dýþa açýlmasýyla baþlamýþ, az geliþmiþ ülkelere geliþmiþ ülkeler arasýndaki enflasyon oranlarýnýn farklýlýðý ve artan iktisadi ve politik belirsizlikle birlikte paranýn deðer kaybedeceði yönündeki beklentiler bu olayý körüklemiþtir. Para ikamesi, kýsaca tasarruf sahiplerinin mevduatlarýnýn erime riskini azaltmak ve getirisini artýrmak için önce tasarruf, daha sonra da gündelik iþlemlerde kullanýlmak amacýyla, tasarruflarýný daha az deðer kaybedeceði beklenen para cinsinden tutmak istemeleri sonucunda, yerli paradan kaçarak yabancý paraya yönelmeleri olarak t a n ý m l a n a b i l i r. Pa r a i k a m e s i v e y a dolarizasyonun ölçüsü ise, piyasada dolaþan dolar miktarýný gösterecek bir gösterge olmadýðýndan, döviz tevdiat hesaplarýnýn vadeli mevduata göre artýþý olmaktadýr. Para ikamesinin nedeni enflasyon olmakla birlikte, enflasyonun düþmesi halinde bile hükümet politikalarý inanýlýr deðilse, Peruda yaþandýðý gibi döviz ikamesini tersine çevirmek mümkün olmayabilir (Altýnkemer, 1996). 5.Finansal Sistem ve Döviz Hesaplarý Bir ülkenin mali sisteminde enflasyondan korunmanýn aracý olarak yabancý paranýn göreli önemi ile ekonominin finansal yapýsýnýn geliþmiþlik derecesi arasýnda ters yönlü iliþki bulunmaktadýr. Bu yönüyle yurt içi sermaye piyasalarýnýn geliþmemiþ olmasý bir ülkede parayý ikame eden finansal varlýk yelpazesinin ve bu yelpazeyi oluþturan aktiflerin likidite düzeylerinin yeterince geliþmemiþ olduðuna iþaret etmektedir. Bu açýdan bakýldýðýnda yurt içi yerleþiklerin servetini plase ettiði üç alan ortaya çýkmaktadýr: Reel mallar, ulusal para ve yabancý para. Yani, finansal varlýk yelpazesinin geniþ olmayýþý, enflasyondan korunmayý saðlayacak kanallarýn daralmasýna neden MAKALE olmakta ve para ikamesi olgusu için son derece elveriþli bir zemin hazýrlamakta ve ayný zamanda para ikamesini asimetrik hale getirmektedir. Baþka bir ifade ile bir ülkenin finansal yapýsýnýn para benzeri yaratma yeteneði düþükse baþka bir ülkenin merkez bankasýnýn yarattýðý para bu boþluðu doldurmaktadýr (Togay, 1997). Geliþmekte olan ülkelerde yaþanan dolarizasyon, yüksek enflasyon nedeniyle ulusal parayý elde bulundurmanýn alternatif maliyeti yükselirken ulusal para yerine plasman yapýlabilecek aktif yelpazesinin geniþ olmayýþý sebebiyle yabancý paranýn ulusal para yerine kullanýlmasý durumunu tanýmlamaktadýr Ancak soruna salt bu açýdan bakmak eksik bir yaklaþým olmakta ve bu baðlamda para ikamesi süreci yaþanan ülkenin mali sisteminin özellikleri önem kazanmaktadýr. Döviz kuru sistemi ve sermaye kontrolleri veri iken, hanehalklarý ellerindeki dolar balanslarýný üç farklý alana tahsis edebilirler. Bunlar, yurt içi bankalardaki döviz hesaplarý, elde bulundurulan dolar balanslarý ve yurt dýþý bankalarda bulundurulan dolar hesaplarýdýr. Burada açýkça görülebildiði gibi, bu üç yatýrým alaný birbirilerinin tam ikamesi deðildir ve yerleþiklerin dolar balanslarýný nasýl tahsisi edecekleri ulusal para piyasasýný ve döviz piyasasýný etkilemektedir. Bu baðlamda ortaya çýkan temel bir saptama þu biçimde yapýlabilir: Açýk bir ekonomide, yabancý para balanslarýnýn ülke içi döviz hesaplarýna tahsis, edilen bölümü arttýkça, kýsa dönemde; uluslararasý rezervler, faiz oranlarý ve döviz kurlarýnda ortaya çýkan baskýlar azalmaktadýr. Yabancý para cinsinden mevduatlara verilen devlet garantisi / sigortasý, özellikle tüm mevduatý kapsayacak þekilde olduðunda, bu duruma bir örnek teþkil etmektedir. Böyle bir durumda, finansal kriz ve devalüasyon sonucunda kur riski ve diðer nedenler ile geri ödeme yeteneðini kaybeden firmalar yüzünden bankalarýn iflas etmesi halinde, yabancý para mevduat sahipleri ödememe riskine karþý korunmuþ olmaktadýrlar. Bu tür bir yapý, ayný zamanda, bilançolarýndaki yabancý para mevduatýnýn deðerini garanti ettiði için, bankalarýn piyasa deðerini yükseltmektedir. Bu nedenlerle, finansal sistem ya da bankacýlýk sistemi, ulusal para karþýsýnda yabancý parayý daha cazip kýlýcý uygulamalara yönelebilmekte; bu da dolarizasyonu teþvik etmektedir. Döviz hesaplarý ve döviz bulundurmayý mümkün kýlan yasal düzenlemeler aracýlýðý ile para ikamesi sorununun kýsmen mali sistem içinde yasal zemine çekilebildiðini, ancak ekonomik birimlerin davranýþ biçimlerinin çok kýsa zamanda deðiþmesinin mümkün olmamasý nedeniyle etkili politikalar izlenmemesi durumunda sorunun tespit edilmiþ olmasýnýn çok fazla anlamlý olmadýðýný göstermektedir. Dolarizasyon oraný yurt içi döviz tevdiat hesaplarýnýn toplam mevduata bölünmesi ile hesaplanmaktadýr. Ancak dolaþýmdaki yabancý paralarýn da bu hesaplamaya dahil edilmesi daha gerçekçi bir oran verecektir, fakat dolaþýmdaki yabancý para miktarýný bulmak imkansýz gibidir. Yerleþiklerin DTH Dolarizasyon Oraný= ................................... Toplam Mevduat Açýk bir ekonomide, yabancý para balanslarýnýn ülke içi döviz hesaplarýna tahsis, edilen bölümü arttýkça, kýsa dönemde; uluslararasý rezervler, faiz oranlarý ve döviz kurlarýnda ortaya çýkan baskýlar azalmaktadýr. Finans kesiminin büyük miktarda yabancý para yükümlülüðünün olduðu durumlarda, bu kesim ya yabancý para cinsinden varlýk tutarak ya da yurtiçine yabancý para cinsinden kredi vererek döviz kuru riskinden korunmak zorundadýr. Ancak yabancý para cinsinden yurtiçine kredi verilmesi, bir taraftan döviz kuru riskini müþteriye aktarýrken, diðer taraftan ulusal paranýn deðer kaybý halinde ödememe riskini artýrmakta; dolayýsý ile kredi portföyünün kalitesini olumsuz etkilemektedir. Dolarizasyon, finans kesimi üzerindeki olumsuz etkisini likidite riski üzerinden de göstermektedir. Ayrýca, dolarizasyonun yüksek olduðu ekonomilerde likidite riski; kriz algýlamalarýnýn arttýðý ve ekonomide dalgalanmalarýn yaþandýðý durumlarda ulusal varlýklara talebin düþmesi, mevduatlarýn ya da yastýk altýnda ve kasalarda tutulan ulusal paranýn yabancý paraya çevrilmesi veya yabancý para olarak yurtdýþýna aktarýlmasý, ya da kýsa vadeli kredilerin geri çaðrýlmasý ile ortaya çýkmaktadýr. Dolayýsýyla yabancý para cinsinden mevduatlarýn yabancý para cinsinden varlýk karþýlýðý yeterli deðilse, mali sistemde bir likidite sýkýntýsý ortaya çýkmaktadýr. Bu sýkýntý doðrudan ekonomideki kýrýlganlýklarý artýran ve tetikleyen bir sürece yol açmaktadýr (Serdengeçti, 2005). 6.Para Ýkamesinin Para Politikasý ve Senyoraj Gelirleri Üzerindeki Etkisi Artan kamu harcamalarýnýn finanse edilmesi amacýyla, para basarak elde edilen kamusal gelirler, senyoraj (seigniorage) gelirleri olarak tanýmlanýr. Fransýzca bir kelime olan seigniorage terimi, orta çaðda Lordlarýn kendi malikanelerinde özel bir hak þeklinde kullandýklarý madeni para basma yetkisini ifade etmek için kullanýlmýþtýr. Günümüzde ise kamusal harcamalarýn para basýmý ile finanse edilmesini ifade etmek için kullanýlmaktadýr (Orhan ve Erdoðan, 2007:245). 37 23 23 MAKALE Para ikamesinin arttýðý dönemlerde, para politikasý etkinliðini kaybetmektedir. Para ikamesi süreci bir ülkede para otoritelerinin baðýmsýz para politikasý uygulamasý konusundaki olanaklarýný azaltmakta, stabilizasyon politikalarýnýn baþarýlý bir þekilde uygulanmasýný engelleyen doðal bir kýsýt haline gelmektedir. Dolarizasyon, dolar veya yabancý para ile yapýlan reel ve finansal iþlemlerin ulusal paraya göre derecesini ifade etmektedir. Para ikamesinin arttýðý dönemlerde, para politikasý etkinliðini kaybetmektedir. Ulusal ve yabancý paralar arasýndaki ikame elastikiyeti, döviz kurlarýnýn esnek olduðu þartlarda daha yüksektir. Para ikamesi sürecinde, para politikalarýnda meydana gelebilecek baþarýsýz uygulamalar, sabit döviz kurlarýnda olduðu gibi esnek döviz kurlarýnda da ülkeler arasýnda transfer edilmektedir. Ulusal parayý ikame eden yabancý paranýn miktarý, beklenen getiri oranýna baðlýdýr. Yabancý paradan beklenen getiri oraný yükseldikçe para ikamesi süreci hýzlanmaktadýr. Bu durumda ulusal para talebinin temel belirleyicisi, yabancý paranýn tahmini getiri oraný olmaktadýr. Para ikamesinin makro ekonomik düzeydeki en önemli etkisi, hükümetlerin elde edecekleri enflasyonist finansman gelirleri üzerinde görülmektedir. Enflasyonist finansmanýn bileþenleri, senyoraj ve enflasyon vergisidir. Senyoraj, para basma yetkisine sahip olan otoritenin para basmak suretiyle elde ettiði gelirdir. Söz konusu gelirin büyüklüðü, paranýn basým maliyetleri ile satýn alma gücü arasýndaki farka eþittir (Aklan, 2001). Senyoraj gelirlerinin toplam kamusal gelirler içerisindeki oransal aðýrlýðý önemli ölçüde, uygulanmakta olan kur rejiminin niteliðine baðlýdýr. Bu anlamda sabit döviz kuru rejimini benimseyen ekonomilerde, senyoraj geliri meydana getirme þansý ortadan kalkar. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, esnek döviz kuru sisteminde de benzeri bir durum gözlenebilir. Nitekim, esnek döviz kuru sisteminin uygulandýðý ülkelerde, dolarizasyon sorunu nedeniyle senyoraj gelirlerinde azalmaya yol açar. Dolarizasyon ile birlikte, senyoraj gelirleri dolar üreten ülkeye aktarýlmaktadýr (Orhan ve Erdoðan, 2007:249). Para ikamesi sürecinin yaþandýðý ülkede, reel para talebinin azalmasý, senyoraj gelirlerinin tabanýný ertimektedir. Geliþmekte olan ülkelerde vergi toplamaya iliþkin, kurumsal ve organizasyon maliyetlerinin yüksekliði nedeniyle, kamu kesimi açýsýndan senyoraj en önemli gelir kaynaðý durumundadýr. Döviz kuru kontrollerinin kaldýrýlmasý, teknolojinin geliþimi, liberalizasyon uygulamalarý sonucunda 38 ortaya çýkan geliþmeler, senyoraj geliri elde etme kapasitesini düþürmüþtür. Kamu kesiminin para yaratma süreci sonucunda elde ettiði gelirler senyorajýn mali yönünü; özel sektörün elde para bulundurmasýnýn alternatif maliyeti ise senyorajýn parasal yönünü oluþturmaktadýr. Bir ülkede kamu kesimi açýsýndan senyoraj önemli bir gelir kaynaðý durumunda ise para ikamesi nedeniyle, yurt içi reel para balanslarýnýn azalmasý, ayný senyoraj gelirinin elde edilebilmesi için daha yüksek enflasyon yaratýlmasýný gerektirmekte; bu ise hiperenflasyon sürecine yol açmaktadýr. Yüksek enflasyon ile senyoraj gelirleri arasýndaki iliþki, Laffer Eðrisi analizi çerçevesinde iki farklý durum tanýmlanarak ortaya konulmaktadýr. Buna göre bir ekonomi Laffer Eðrisinin doðru tarafýnda ise, enflasyon oranýndaki artýþ daha fazla senyoraj geliri elde edilmesini olanaklý kýlmaktadýr. Ekonomi Laffer Eðrisinin yanlýþ bölgesinde ise, bu durumda mali açýklar enflasyonun tek açýklama biçimi olamaz. Mali açýdan bakýldýðýnda hükümet enflasyon oranýný düþürerek senyoraj gelirlerini artýrabilir. Bu iki açýklama biçiminin ortak özelliði, enfasyonu istikrarlý bir uzun dönem denge durumu olarak ele almasýdýr. Bu anlamda alternatif açýklama tarzý þudur: Enflasyon istikrarsýz bir olgu olup, senyoraj gelirlerini artýrmanýn bir aracý olarak kullanýlmaktadýr. Ekonomi enflasyon sürecinin hýzlandýðý bir patikaya yerleþtiðinde, bu süreç hiperenflasyona neden olmaktadýr. Bir ekonominin cari durumunun analizi açýsýndan en iyi açýklama tarzýnýn hangisi olduðu, para talebinin enflasyon esnekliðinin 1den küçük olup olmadýðýna ve uzun dönem mali açýklarýn para yaratma nedeniyle elde edilecek olan maksimum uzun dönem denge gelirlerinden büyük mü yoksa küçük mü olduðuna baðlýdýr (Togay, 1997). Para ikamesinin diðer bir etkisi, kredi piyasalarýnda görülmektedir. Bankalardaki döviz tevdiat hesaplarý arttýkça ticari bankalarýn portföy kompozisyonlarý deðiþeceðinden, bankalarýn ulusal para cinsinden kredi açmalar güçleþecektir. Ulusal firmalar da yabancý para ile borçlanma konusunda isteksiz olduklarýndan yatýrýmlarýn finansmanýnda kullanýlabilecek kaynaklar giderek azalacaktýr. 7.Para Ýkamesine Gösterilen Tepkiler Ters Para Ýkamesi Daha etkin bir para politikasý için enflasyonun ve onun neden olduðu para ikamesi sürecinin azaltýlmasý gereði ortadadýr. En baþta, yerli paranýn tekrar etkin bir þekilde kullanýlmasýný ifade eden ters para ikamesi süreci için bütçe MAKALE disiplini saðlayacak yapýsal reformlarý gerçekleþtirmek gerekmektedir. Bunun içinde bir istikrar programý gereklidir. Politika uygulayýcýlarýn para ikamesi sürecine gösterdiði tepkiler üç ana baþlýk altýnda toplanabilir (Togay: 1997): - Döviz hesaplarýnýn dondurulmasý ya da uygulamadan kaldýrýlmasý, - Yabancý para cinsinden sözleþmeler yapmayý mümkün kýlan yasal düzenlemelerin uygulamadan kaldýrýlmasý, - Yurt içi faiz oranlarý artýrýlarak ulusal paraya yönelik talebin artýrýlmasý. Ýlk iki tepki para ikamesi sürecini yaþayan Latin Amerika ülkelerinin çoðunluðuna özgü bir durumdur. Fakat, döviz hesaplarýnýn bulundurulmasýný mümkün kýlan yasal düzenlemelerin uygulamadan kaldýrýlmasý ile dolarizasyon sürecinin tersine çevrilip çevrilemeyeceði tartýþma konusudur. DTH bulundurmayý mümkün kýlan yasal düzenlemenin kaldýrýlmasý ile bu hesaplarýn yaratýlmasýna neden olan psikolojik ve ekonomik ortamýn yok edilip edilmeyeceði tartýþma konusudur. Yurt içi faiz oranlarýnýn artýrýlmasý politikasý, genel olarak geliþmekte olan ülkelere önerilen bir politika niteliðindedir. Mevduat faiz oraný üzerindeki yasal kýsýtlamalarýn kaldýrýlarak, pozitif faiz uygulamasýna geçilmesi ekonomideki fonlarýn mobilizasyon derecesini artýrarak tasarruf hacmini artýrýr. Fakat, bu uygulamanýn tasarruf eden birimlerden, finansman açýðý olan birimlere net bir fon transferi olduðu eleþtirileri de bulunmaktadýr. Bir ülke parasýnýn para ikamesine maruz kalmasý yani dolarize olmasý durumunda uygulanan, döviz bonolarý veya dövize endeksli bono çýkarmak, kýsa vadeli rahatlýk yaratýr. Bu çözüm ancak genel bir istikrar politikasý ile desteklenmemesi durumunda daha kötü sonuçlar doðurur. 8.Türkiyede Para ikamesi 1980 öncesi dönemde Türkiyede, ekonomik birimlerce yabancý para bulundurmak ve kullanmak yasak olduðundan para ikamesi sorunu bulunmamaktaydý. 1970lerin sonunda yaþanan ödemeler dengesi kaynaklý ekonomik kriz ile birlikte Türkiye, 24 Ocak 1980 tarihinde ithal ikameci sanayileþme stratejisinden dýþa dönük bir stratejiye geçmiþtir. Bu kararlarla, sermaye hareketleri liberalize edilerek, finansal reformlarý da içeren yeni bir ekonomik istikrar programý yürürlüðe konmuþtur. Bu kararlar sonrasý yerleþiklere döviz tutabilme izni verilmiþtir. 1984 yýlýndan sonrada bankalarda döviz tevdiat hesaplarý açtýrýlmaya baþlanmýþtýr. Bu olaylarda Türkiyede para ikamesi kavramýný gündeme taþýmýþtýr. Türkiye ekonomisinin döviz iþlemleri ile tanýþmasýnýn, 1970li yýllarda yaþanan petrol krizleri sonucu ortaya çýkan döviz sýkýntýsýný gidermek için, Dövize Çevrilebilir Mevduat ve Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabý uygulamalarý ile baþladýðý söylenebilir. 1980 öncesi dönemde Türkiyede, ekonomik birimlerce yabancý para bulundurmak ve kullanmak yasak olduðundan para ikamesi sorunu bulunmamaktaydý. 1980lerin ortalarýndan itibaren Türk lirasý geleneksel üç fonksiyonunu da kaybetmeye baþlamýþ, özellikle enflasyon oranlarýndaki sürekli artýþ ve Türk lirasýnýn diðer yabancý para birimleri karþýsýndaki deðer kaybý Türk vatandaþlarýnýn yerli paradan kaçmalarýna neden olmuþtur. Döviz tevdiat hesaplarýnýn varlýðý ise yabancý para birimlerinin, ayný zamanda tasarruf aracý haline gelmesine zemin oluþturmuþtur. Bu süreçte Merkez Bankasý ve Hazine gibi kamu kurumlarýnýn çeþitli ekonomik göstergeleri yabancý para birimi türünden açýklamaya yönelmeleri, Türk parasýnýn hesap birimi olma özelliðini kaybetmeye baþladýðýný gösteren çarpýcý ör-neklerden biridir. Bunlara ek olarak açýlan döviz büfelerinin ülkede yaygýn hale gelmesi ve bunlarýn sadece turistlere deðil, ülkede yerleþik vatandaþlara da sürekli döviz satmasý ve özellikle maaþ ve ücret ödeme günlerinde bu büfeler önünde kuyruklar oluþmasý, günlük iþlemler için de yabancý para biriminin kullanýldýðýna dair bir göstergedir (Selçuk, 1994). 1990lý yýllardan itibaren Türkiye ekonomisinin oldukça istikrarsýz bir yapý kazandýðý gözlenmektedir. 1990'lý yýllar bir önceki 10 yýllýk dönem içerisinde hayata geçirilen ekonomik kurumlarýn geliþme gösterdiði bir dönem olmuþsa da ülke ekonomisi yüksek kronik enflasyonun ve dengesiz büyümenin etkisinde kalmýþtýr. Faruk Selçuk (1994), tarafýndan yapýlan çalýþmada, para ikamesinin Türkiye ekonomisindeki dinamikleri sorgulanmýþ ve yüksek enflasyonist baskýlardan kaynaklanan para ikamesi sürecinin sona erdirilmesi ya da tersine çevrilebilmesi için milli aktiflerin beklenen reel getirilerinin artýrýlmasýný amaçlayan bir politikanýn gerekliliði üstünde durulmuþtur. Selçuk, 1980 sonrasýnda ihracatýn özendirilmesi için Türk parasýnýn reel deðerinin düþürülmesi politikasýnýn para ikamesine yol açtýðýný ve para ikamesinin önceleri ödemeler denkliði saðlanmasýnýn bir sonucu olarak doðduðunu belirtmektedir. 1980lerde önemli 39 23 23 MAKALE Para ikamesi, finansal piyasalarýn yeterli derinliðe ulaþmadýðý ve enflasyon oranýnýn yüksek olduðu ülkelerde yoðun bir þekilde yaþanmaktadýr. bir bütçe finansmaný aracý olarak kullanýlan senyoraj gelirlerinin, para ikamesinin artmasýyla birlikte azaldýðý ve enflasyonun þiddetlendiði ulaþýlan sonuçlardan biridir. Türkiye ekonomisi özellikle 1970li yýllarýn sonlarýndan beri yüksek enflasyonlu bir sürece girince ve 24 Ocak 1980 Kararlarý sonrasý liberal uygulamalar arttýkça döviz kurlarýnda hýzlý artýþlar olmuþ, halk para ikamesine yönelmiþ, günlük alýþ-veriþlerde ve hesaplamalarda döviz kullanýmý artmýþ, tasarruflar döviz olarak kýsmen yastýk altýna kaymýþ, kýsmen de bankalarda döviz tevdiat hesabýna (DTH) dönüþmüþtür. Örneðin, 1995 ve 2006 yýllarý verileri karþýlaþtýrýldýðýnda, DTH/GSMH oraný % 17 iken, 2006 sonunda %18 olduðu, DTH/Toplam Mevduat oraný 1995 yýlýnda % 49 iken, % 39a gerilediði ortaya çýkmýþtýr. 2003 yýlýndan itibaren bir düþüþ gözlenmesine raðmen (Tablo 3) bu oranlarýn yüksekliðinde, Nisan 1994 ve Þubat 2001 krizlerinde döviz kurlarýnýn hýzla artmasý sonucu döviz açýk pozisyonu olanlarýn büyük kayýplara uðramalarý etkili olmuþtur. Gerçekten, dolar kurunun gelecek yýl %10 oranýnda artacaðýný bekleyen bir banka yöneticisi, elindeki dolarlarý %20 faizle TL cinsinden krediye dönüþtürürse ve dönem içinde kurlar beklendiði gibi %10 oranýnda artarsa, banka yýl sonunda elde ettiði faiz gelirinin yarýsýný kur artýþýnýn telafisi için harcayacaktýr. Eðer, kurlar %20 oranýnda artarsa banka sadece dönem baþýndaki dolarlarýný geri satýn alabilecek, kurlar %20den fazla artarsa banka net dolar kaybedecektir. Özellikle 1990dan sonra Türkiyede makroekonomik dengelerdeki bozulmanýn para ikamesi sürecini hýzlandýrdýðý ve dolaþýmdaki yabancý para hariç olmak üzere, 1984de %1den az olan para ikamesinin 1995de %50ye ulaþtýðý ortaya konmaktadýr (Özkaramete, 1996). Türkiye örneðini inceleyen literatürün neredeyse tamamýnda, para ikamesi sürecinin ortaya çýkýþ nedenleri olarak; yüksek enflasyon, devalüasyon beklentisi ve faiz farklýlýklarýndan yararlanmak için yapýlan arbitraj þeklinde gösterilmektedir. Ayrýca para ikamesi sürecinin etkileri de, özet olarak; para politikasýnda otonominin kaybedilmesi, senyoraj gelirinden yararlanamama, ulusal para talebinin istikrarsýz hale geliþi ve döviz kuru belirsizliðinin artýþý olarak gösterilmektedir (Küçükkale, 1999). Türkiyedeki para ikamesi olgusunun, diðer finansal aktiflerin getirileri yüksek olduðu veya yüksek tutabildiði sürece belli bir oraný aþmayacaðý anlaþýlmaktadýr. Bununla birlikte 40 ekonomide tam bir istikrar saðlanmaksýzýn para ikamesinin tersine çevrilmesi söz konusu deðildir. Para ikamesi, Türkiyedeki þekliyle halkýn ekonomi hakkýndaki beklentilerinin bir göstergesi gibidir. Yapýlacak bir istikrar programý, Türk halkýnýn milli paraya güvenini saðlamlaþtýrýcý tedbirler içermelidir. Ancak böylelikle para talebi fonksiyonunun istikrarý saðlanabilir ve parasal hedeflemede baþarýya ulaþýlabilir. Genel itibarýyla, oluþturulan endekslerin tümü son yýllarda Türkiyede yaþanan ters dolarizasyon sürecini doðrulamaktadýr. Tüm endekslerin eðilimi aþaðý yönlerini k o r u m a k t a d ý r. A n c a k , T ü r k i y e h a l a dolarizasyonun yüksek olduðu bir ülkedir. Normal koþullar altýnda, ülke deneyimlerinin de gösterdiði üzere, ters dolarizasyonun mutlak baþarýya dönüþebilmesi için yabancý varlýklarýn toplam varlýklar içindeki payýnýn yüzde 5 ile yüzde 10 aralýðýna çekilmiþ olmasý gerekmektedir (Akýncý, Özer, Usta, 2005). 9.Sonuç Para ikamesi, finansal piyasalarýn yeterli derinliðe ulaþmadýðý ve enflasyon oranýnýn yüksek olduðu ülkelerde yoðun bir þekilde yaþanmaktadýr. Para ikamesi sürecinde ulusal paranýn iþlevleri, yabancý para tarafýndan yerine getirilmektedir. Para ikamesi, yabancý parayý kullanan ülke açýsýndan bir sermaye çýkýþý, ihraç eden ülke açýsýndan ise sermaye giriþidir. Yabancý parayý basan ülke tarafýndan paranýn ihracý, söz konusu ülkenin uluslararasý yükümlülüklerini, ödemeler dengesinde sermaye giriþi þeklinde arttýrmaktadýr. Dolarizasyon sürecini tersine döndürmenin oldukça zor ve maliyetli olduðu görülmekle birlikte, bu sürecin baþlamasýnýn ve baþarýsýnýn üç temel kavramla yakýndan iliþkili olduðu söylenebilir: Makroekonomik istikrar, piyasa eksikliklerinin giderilmesi ve tutarlý yasal düzenlemeler ile güvenilir politika uygulamalarý. Makroekonomik istikrarýn saðlanmasýnýn, ters dolarizasyon sürecinin baþarýsý açýsýndan bir önkoþuldur. Makroekonomik istikrar baðlamýnda en önemli nokta ise, enflasyonla mücadeleye yönelik sýký para ve maliye politikalarýnýn uygulanmasý ve enflasyonun önlenmesinde kararlý politikalarýn devam ettirilmesidir. Ters dolarizasyon sürecini baþlatan en önemli adým, dolarizasyonun baþlýca nedenlerinden biri olan enflasyonu önlemek; diðer bir deyiþle fiyat istikrarýný saðlamak ve sürdürmek yönünde otoritelerin inandýrýcý taahhütlerde MAKALE bulunmalarýdýr. Bunun içinde merkez bankasý baðýmsýzlýðý önemli bir þarttýr. Ayrýca para ve döviz kuru politikalarý çerçevesinde dalgalý kur rejimi uygulanmasý, enflasyon oynaklýðýný döviz kuru oynaklýðýna göre azaltarak, ters dolarizasyon sürecine önemli katkýda bulunmaktadýr. Ters dolarizasyon süreci, enflasyonla mücadele ve istikrar sürecinin bir sonucu olarak ortaya çýkmaktadýr. Ancak, kimi zaman, sadece saðlam bir para politikasý yeterli deðildir. Para politikasýna ek olarak, ulusal paranýn kullanýmýný teþvik edecek ve güven yaratacak uygulamalarýn ve piyasalardaki eksikliklerin giderilmesine yönelik tedbirler ile saðlam ve tutarlý düzenlemelerin de yer almasý gerekmektedir. Türkiyede görülen para ikamesi süreci yüksek ve kronik enflasyonun bir sonucudur. Enflasyon ekonomik birimlerin reel satýn alým güçlerini düþürmekte ve örtülü bir vergi olarak kamu finansmanýna katkýda bulunmaktadýr. Rasyonel ekonomik birimler, gelirlerini enflasyon karþýsýnda korumak için deðeri istikrarlý yabancý para birimlerine portföylerinde daha fazla yer vermektedir. Türkiyedeki geliþim de bu yöndedir. Türkiye de enflasyon oranýnýn makul seviyelere indirilerek enflasyonist bekleyiþlerin kýrýlmasý son derece önemlidir. Türkiyedeki para ikamesi süreci, ulusal paranýn deðer kayýplarýndan kaçýþ þeklinde gerçekleþmektedir. Para ikamesi enflasyonun bir sonucu olmakla birlikte, þiddet arttýðýnda giderek enflasyonu yükselten bir etken halini de alabilir. Enflasyonla para ikamesi arasýnda böylesi bir karþýlýklý etkileþimin doðmasý, yabancý paranýn sadece bir tasarruf aracý olmaktan çýkarak milli paranýn diðer fonksiyonlarýný da üstlenmesiyle gerçekleþir. Bu tür bir trende girilmesi, enflasyon oranlarýnýn dizginlenemez bir þekilde artmasýna ve sonunda hiperenflasyona yol açabilir. Bugün için Türkiyedeki para ikamesi süreci böyle bir tehdit unsuru olmaktan uzaktýr. Türkiyedeki para ikamesi süreci, ulusal paranýn deðer kayýplarýndan kaçýþ þeklinde gerçekleþmektedir. Türkiyede bu ters para ikamesine geçiþi desteklemek, psikolojik etkiyi kýrmak için bazý deðiþiklikler yapmasý gerekmektedir. Bu kapsamda; kamu kurumlarýnýn özelleþtirilmesinde tekliflerin dolar üzerinden alýnmasý, devletin bazý kurumlarýnýn bilanço ve kar/zarar hesaplarýný döviz üzerinden tutmasýna izin vermesi, devletin yurtiçi borçlanmalarýný döviz üzerinden yapmasý, devletin nakit fazlasýný döviz üzerinden tutmasý uygulamalarýndan vazgeçilmesi gerekmektedir. Kaynaklar Akýncý, Ö, Özer, Y, Usta, B, (2005), Dolarizasyon Endeksleri: Türkiyedeki Dolarizasyon Sürecine Ýliþkin Göstergeler, Araþtýrma ve Para Politikasý Genel Müdürlüðü Çalýþma Tebliði, No:05/17, TCMB. Aklan, N.A., (2001), Para Ýkamesi Süreci ve Türkiye Örneði, Celal Bayar Üniversitesi, ÝÝBF, Yönetim ve Ekonomi, Yýl:2001 Cilt 7, Sayý 1. Aktan, C.C., Utkulu, U., Togay, S., (1998), Nasýl Bir Para Sistemi, ÝMKB, Ýstanbul. Altýnkemer, M. (1996), Para Ýkamesi, Hiperenfasyon ve Ýstikrar Programlarý, Araþtýrma Genel Müdürlüðü Tartýþma Tebliðleri, Kasým 1996, TCMB, Ankara. Balaylar, N. A. ve Duygulu, A. (2004), Türkiyede Para Ýkamesi Olgusu Ve Para Talebinin Ýstikrarý D.E.Ü.Ý.Ý.B.F. Dergisi, Cilt:19, Sayý:2, 2004:33-54. Çaðlar, Ü. (2003), Döviz Kurlarý Uluslar arasý Para Sistemi ve Ekonomik Ýstikrar, Ýstanbul: Alfa. Ertürk, E. (1991), Türkiye Ýktisadýnda Yeni Bir Boyut Para Ýkamesi, Kavram, Teori, Oluþum Süreçleri ve Sonuçlarý, Bursa: Uludað Yay. Filho, U. (1993). Currency Substitution and Demand for Money: The Argentine Case, 1960-1976, The American Economic Review, 83, 4, 953-963. Küçükkale, Y. (1999), Kayýtdýþý Ekonomi Ve Para Ýkamesi Türkiye Ýçin Ampirik Bulgular 1986:5-1995:12, Ýktisat, Ýþletme ve Finans Dergisi, Yýl: 14, Sayý:163. Orhan O. Z. ve Erdoðan, S. (2007), Para Politikasý, Ankara:Özkan. Özkaramete, N. (1996), Türkiyede Dolarizasyon ve Para ikamesi:1990-1995, Ekonomik Yaklaþým, 1996Bahar, s.99,106. Selçuk, F. (1994), Currency Substitution in Turkey, Applied Economics, 26: 509 -518. Serdengeçti, S. (2005), Dolarizasyon/Ters Dolarizasyon, TCMB, Eskiþehir. Togay, S. (1997), Para Ýkamesi Nedenleri ve Yarattýðý Sonuçlar, Ekonomik Yaklaþým, Cilt 8, Sayý 26, Ankara. Tunay, B. (1998), Türkiyede Enflasyon, Para Ýkamesi ve Para Politikalarýnýn Baðýmsýzlýðý, Active, Ekim-Kasým 1998. 41 23 23 SEMÝNER TAZMÝN TALEBÝ YÖNETÝMÝ : SÝGORTALI MUDÝLERE GERÝ ÖDEME YAPILMASI International Association of Deposit Insurers (Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði-IADI) ve European Forum of Deposit Insurers (Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu-EFDI) ortak organizasyonuyla, 25-27 Aðustos 2009 tarihleri arasýnda Ýstanbulda Claims Management: Reimbursement to Insured Depositors - Tazmin Talebi Yönetimi: Sigortalý Mudilere Geri Ödeme Yapýlmasý konulu bir yönetici eðitim programý düzenlenmiþtir. International Association of Deposit Insurers (Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði-IADI) ve European Forum of Deposit Insurers (Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu-EFDI) ortak organizasyonuyla, 25-27 Aðustos 2009 tarihleri arasýnda Claims Management: Reimbursement to Insured Depositors - Tazmin Talebi Yönetimi: Sigortalý Mudilere Geri Ödeme Yapýlmasý konulu bir yönetici eðitim programý düzenlenmiþtir. TMSFnin ev sahipliðiyle Plaza Otelde gerçekleþtirilen seminere IADI üyesi 23 ülkeden 53 kiþi katýlmýþtýr. Seminerde, bankanýn ödeme güçlüðüne düþmesiyle baþlayan süreçte, kapanýþ öncesi faaliyetler, kamuoyunu bilgilendirmek için kullanýlan yöntemler, sigortalý mevduatýn ödenmesinde izlenen metotlar ve tecrübelerden alýnan derslerin paylaþýldýðý çeþitli ülke sunumlarý yapýlmýþtýr. Paylaþýlan tecrübelerden yola çýkýlarak hýzlý, etkin ve doðru bir ödeme süreci gerçekleþtirmek amacýyla mevduat sigortacýsý tarafýndan geliþtirilmesi gereken müþteri iliþkisi yönetimi, etkin otomasyon sistemleri konularýnda oturumlar yapýlmýþtýr. Ülke örneklerinin bu çerçevede paylaþýldýðý seminerde ABD, Hollanda, Ýngiltere, Meksika, Ýsveç, Rusya ve Kanadanýn yaný sýra evsahibi olarak ülkemiz tecrübeleri de bir sunum ile aktarýlmýþtýr. Sunumda, Fonun çözümleme tecrübesi ve iflas eden bankalarda mevduat ödeme süreci anlatýlmýþtýr. Ayrýca, vaka çalýþmasý olarak Ýmar Bankasý ele alýnmýþ, yaþananlar neticesinde oluþturulan yasal çerçeve ve geliþim alanlarý ile yürütülen projeler hakkýnda bilgi verilmiþtir. Bu deðerlendirme yazýsýnda seminerde yapýlan sunumlardan konulara göre seçilen ABD, Ýngiltere ve Hollanda tecrübelerinin a n l a t ý l d ý ð ý s u n u m l a r ö z e t l e n m i þ t i r. Hollanda (De Nederlandsche Bank) adýna Linda Hobbelt tarafýndan gerçekleþtirilen sunum: Burcu GÜR Hollanda mevduat sigorta sistemi yürürlüðe girdiði tarihten itibaren iflas eden 5 bankaya Fon Uzmaný Varlýk Yönetimi Daire Baþkanlýðý 42 iliþkin sigortalý mevduat ödemesi gerçekleþtirilmiþtir. Bunlarýn arasýnda en son ödeme yapýlan banka (Icesave), hesap adedi ve sigortalý mevduat tutarýnýn en yüksek olmasý ve tek bir ürün içermesi nedeniyle özellik arz etmektedir. 13 Ekim 2008de revize edilen Hollanda Mevduat Garanti Sistemi Yönetmeliðine göre; Her bir mevduat sahibi geri ödeme için baþvuru formu doldurmalýdýr, Mevduat Garanti Sistemi gerçek kiþiler ve küçük þirketleri kapsamaktadýr, Hesap baþýna deðil mudi baþýna ödeme yapýlmaktadýr, Baþvurularda resmi kimlik belgesinin fotokopisi de mutlaka bulunmalýdýr. Baþvuru formlarýnýn kontrolü mevduat garanti sistemi aktive edildikten itibaren 3 ayda tamamlanmalýdýr, Mevduat sahipleri alacaklarýný mevduat garanti sistemi aktive edildikten itibaren 5 ay içerisinde alabileceklerdir, Ekim 2009a kadar Maliye Bakanlýðýnýn kararý ile mevduat sigortasý limiti kiþi baþý 40.000 Eurodan 100.000 Euroya yükseltilmiþtir. Bu yasal çerçevede yürütülen ödeme sürecinde, Icesavein internet üzerinde açýlmýþ hesaplardan oluþmasý nedeniyle tazmin baþvurularý, web sitesi üzerinden yapýlan baþvurular ile baþlamýþtýr. Mudilerden, web sitesinde doldurulan formlarýn dökümünün alýnýp imzalanmasý ve kimlik fotokopisi eklenerek posta ile yoluyla göndermeleri talep edilmiþtir. Icesavein ödeme sürecinde 135.423 alacaklý bu þekilde posta yoluyla ve web sitesinden baþvuruda bulunmuþtur. Talep yazýlarý taranarak sisteme giriþi yapýlmýþ bu baþvurular, web sitesinden yapýlan baþvurular ve Icesave verileri karþýlaþtýrýlmýþ ve ödemeler gerçekleþtirilmiþtir. Kontrol sürecinde 40 kiþi SEMÝNER 3 ay çalýþmýþtýr. Eksik ya da hatalý formlar, anlaþýlamayan bilgiler ve baðýmsýz denetim firmasý tarafýndan kontrol edilmiþ olan Icesave verileri ile uyuþmayan bilgiler ilave çalýþmalarla tamamlanmýþtýr. Kontrol süreci 1 ilâ 140 gün, buna baðlý olarak ödemenin gerçekleþmesi ise 200 güne kadar uzamýþtýr. Bu süreçte müþteri iliþkilerinin yönetimi açýsýndan 120 kiþinin geçici olarak iþe alýnmasýyla çaðrý merkezi oluþturulmuþ, özel e-posta adresi duyurulmuþtur. Çok sayýda baþvuru formunun manuel olarak kontrol edilmesi ve baðýmsýz denetim firmasý tarafýndan Icesave hesaplarýnýn kontrol edilmesi sürecin uzamasýna neden olmuþtur. Çok sayýda küçük meblaðlý mevduat talep edilmediðinden 144.835 alacaklýnýn 135.423 adedine toplam 1,635 milyon Eur ödeme yapýlmýþtýr. Icesave hesaplarýna iliþkin verilerin baðýmsýz denetim firmasý tarafýndan kontrol edilmesinin uzun zaman almasý, çok sayýda telefon görüþmesi ve mail sebebiyle oluþan iletiþim problemleri, yönetmeliðe göre mudi baþýna ödeme yapýldýðýndan þahsi hesap ve müþterek hesaplarýn ayrýþtýrýlmasý, mudilerin mevduat miktarlarýný unutmasý, mudilerin banka hesap numarasýný yanlýþ bildirmesi, gerçek kiþi, küçük ve büyük iþletmeler arasýnda karýþýklýk olmasý süreçte karþýlaþýlan ana sorunlardýr. Yaþanan tecrübeler doðrultusunda, banka yönetiminin, Mevduat Garanti Sisteminin uygulanabilmesi için hazýrlýklý olmasý, mudi baþýna mevduat ve borç bilgilerine eriþilebilir olmasý, hangi ürünlerin Mevduat Garanti Sisteminin konusu olup olmadýðýnýn açýk olarak belirlenmiþ olmasý, operasyonel bilgilerin (kimlik bilgileri gibi) eriþilebilir olmasý, Mevduat Garanti Sistemi kapsamýnda senaryo çalýþmasý yapýlmasý ve tam elektronik tazmin bildirimi ve kimlik tespiti yapýlabilmesi ödeme sürecini kýsaltacak önemli unsurlar olarak öne çýkmaktadýr. ABD (Federal Deposit Insurance CorporationFDIC) adýna Shilpa Shah tarafýndan gerçekleþtirilen FDIC tecrübesinin anlatýldýðý sunum: FDIC tarafýndan yürütülen tazmin talebi süreci kapanýþ öncesi, kapanýþ ve kapanýþ sonrasý olarak adlandýrýlan üç aþamadan oluþmaktadýr. Kapanýþ öncesi 90 günlük süreçte; bankanýn finansal verileri gözden geçirilir, ilk sigortalý mevduat belirlemesi yapýlýr, asgari maliyet testi uygulanýr ve çözümleme yöntemi belirlenir. Kapanýþ gününde, kapanýþ öncesinde belirlenmiþ olan süreç iþlemeye baþlar, kamuoyu ve basýn bilgilendirmeleri yapýlýr, mevduatýn son hali sistemden alýnýr ve sigortalý mevduat tutarý belirlenir. Sigortalý mevduat hesaplarýna çekler hazýrlanýr, sigortasýz mudiler ile görüþmeler yapýlýr. Mahsuplaþma yapýlabilecek iþlemler tanýmlanýr ve alacaklý sertifikalarý hazýrlanýr. Banka alacaklýlarý bankanýn iflasý hakkýnda bilgilendirilir ve Alacaklý Formu (Proof of Claim-POC) doldurarak baþvuruda bulunmalarý istenir. Mudilerin önceliðini düzenleyen yasa 1993 tarihinde yürürlüðe girmiþ ve bu yasa ile tasfiye masasýndaki varlýklarýn daðýtýmýnda, FDICyi sigortalý mevduatlar için mevduat sahibi olarak kabul etmiþ ve önceliði mevduat sahiplerine vermiþtir. Alacaklarýn önceliðinde birinci sýrada tasfiye yönetiminin masraflarý yer almaktadýr. Ýkinci sýrada mevduatlar yer alýr. FDIC burada sigortalý mevduatlara iliþkin alacaklýlarýn yerini almaktadýr. Üçüncü sýrada kuruluþun genel yükümlülükleri, dördüncü sýrada ikincil yükümlülükler ve son sýrada hisse sahipleri yer almaktadýr. Yabancý para mevduatlar genel yükümlülükler arasýndadýr. Yaþanan tecrübeler doðrultusunda, banka yönetiminin, Mevduat Garanti Sisteminin uygulanabilmesi için hazýrlýklý olmasý, mudi baþýna mevduat ve borç bilgilerine eriþilebilir olmasý, hangi ürünlerin Mevduat Garanti Sisteminin konusu olup olmadýðýnýn açýk olarak belirlenmiþ olmasý, operasyonel bilgilerin (kimlik bilgileri gibi) eriþilebilir olmasý, Mevduat Garanti Sistemi kapsamýnda senaryo çalýþmasý yapýlmasý ve tam elektronik tazmin bildirimi ve kimlik tespiti yapýlabilmesi ödeme sürecini kýsaltacak önemli unsurlar olarak öne çýkmaktadýr. Mevduat sigorta limiti 100 bin USD olarak belirlenmiþ, ancak bu limit 31 Aralýk 2013 tarihine kadar 250 bin USDye çýkarýlmýþtýr. Tek hesaplar, kesin emeklilik hesaplarý, ortak hesaplar, kabili rücu emanet hesaplarý, gayrikabilirücu emanet hesaplarý, personel sosyal yardým hesaplarý, kurumsal hesaplar ve devlet/kamu hesaplarý olmak üzere sigorta kapsamýnda olan 8 adet hesap kategorisi bulunmaktadýr. Sigorta kapsamý dýþýnda ise sigorta tutarýnýn üzerinde kalan hesap bakiyeleri, yatýrým fonu hesaplarý, hisse senetleri, hazine bonosu, tahviller ve diðer yatýrým ürünleri bulunmaktadýr. Mahsuplaþma iþlemleri mudi talebi üzerine kredi hesabý ile mevduat hesabýnýn mahsubu þeklinde olabildiði gibi, mudinin kredisi gecikmeye girmiþ ise FDIC tarafýndan doðrudan mahsup gerçekleþtirilmektedir. Alacaklýlar ilk kamu duyurusundan itibaren 90 gün içerisinde baþvuruda bulunmalýdýr. Baþvuru tarihinden itibaren 180 gün içerisinde talebin kabulü veya reddi bildirilmektedir. Alacaðýn reddi durumunda 60 gün içerisinde itiraz etme hakký bulunmaktadýr. Mevduat sahiplerinin hesaplarýna ulaþabiliyor olmalarý alacaklarýnýn ispatý kabul edilmektedir. Genel kreditörlerin ise kapanýþ safhasýnda kendilerine gönderilmiþ olan formu doldurarak istenen belgelerle beraber 90 gün içinde geri göndermeleri gerekmektedir. Alacaklý sertifikasý, kapanan bankadan alacaklarýn kayýt edildiðini gösteren 43 23 23 SEMÝNER Tecrübeler doðrultusunda müþteri iletiþiminde dikkate alýnmasý gereken önemli hususlar; bankanýn iflasýný tetikleyici olaylara hýzlýca müdahale etme yeteneði, kullanýlabilecek iletiþim seçeneklerinin neler olduðunun önceden belirlenmesi ve baþarýlý olabilmek için en uygun yöntemin seçilmesi ile seçilen yöntemin uygulanabilmesi için gerekli donanýma sahip olunmasýdýr. yasal bir belge olup mevduat sahiplerine sigorta dýþýndaki mevduatlarýn belirlenmesi sonrasý, genel kreditörlere ise alacaðýn kabulünden sonra verilmektedir. Ýkincil yükümlülükler ve hissedar alacaklarý için borç verilmiþ tutar belirlenemediðinden, bir hak iddiasý söz konusu deðildir. Diðer tüm alacaklýlarýn ödemesi gerçekleþtikten sonra kalan tutar olursa daðýtýlmaktadýr. Kapanýþ sonrasý süreç, tasfiyenin deðersizliðine karar verilmesi ile nihayetlenir. Tüm alacaklýlara, batan bankanýn varlýklarýnýn satýþý sonrasý deðerinin kalmadýðý bildirilir. Ýngiltere (Financial Services Compensation Scheme-FSCS) adýna Karen Gibbons tarafýndan Müþteri Ýletiþimi konusunda gerçekleþtirilen sunum: Ýngilterede müþteri iletiþiminin önemini öne çýkaran süreç Northern Rock ile baþlamýþtýr. Ýzlanda bankacýlýðýnýn baþarýsýzlýðý sonrasý, London Scottish Bank, Dunfermline Building Society ve çeþitli sorunlu kredi kuruluþlarýnýn müþteri iletiþiminde FSCS doðrudan müdahil olmuþtur. Hesap sahiplerinin iki türlü iletiþim ihtiyaçlarý bulunmaktadýr. Birincisi genel bilgilendirme ihtiyacýdýr. Bunun içinde, banka iflasýnýn ve FSCSin mevduat tazmini için müdahil olduðunun duyurulmasý ve ne tür alacaklarýn ödeneceði, ne zaman bilgilendirme yapýlacaðý gibi genel süreç bilgilendirmesi yer almaktadýr. Ýkinci tür iletiþim ise, alacaklýlarla özel iletiþim kurulmasý ile hak talebinde bulunulmasý için kiþisel davet yapýlmasý, gerekirse tazminat talebinde bulunulmasýnýn istenmesi, ödeme ve ödemenin onaylanmasý ve talebin kapanýþýna iliþkin bilgilendirmeleri içermektedir. Benim bankam batarsa ne yapabilirim? Paramý geri alabilecek miyim? Sigorta limiti nedir? Hesaplarým sigorta kapsamýnda mýdýr? gibi sorular müþteriler tarafýndan en sýk sorulan sorulardýr. Posta, e-posta (Icesave olayýnda kullanýlmýþtýr), medya (basýn bildirisi, makaleler, duyurular), FSCS ve/veya bankanýn web sitesi, daha önce uygulanmýþ olan müþteri ile iletiþim kurma yöntemleridir. Yakýn geçmiþte gerçekleþen iflaslardan özellikle Icesave olayýnda; FSCS ve bankanýn web sitesi kullanýlmýþ, banka iflasýna iliþkin haberlerin sürekli medyada duyurulmasý mudilerin hem bilinçlenmesine hem de tedirginliðinin artmasýna neden olmuþ, web forumlarý ve bloglar aracýlýðýyla endiþeyi algýlamak mümkün olmuþ ve nedenler 44 tanýmlanarak þikayetler yönetilebilmiþtir. FSAnýn müþteri iletiþimi konusundaki hedefleri; 1-olaðan dönemlerde FSCS hakkýnda müþteri farkýndalýðýnýn arttýrýlmasý, 2-müþterilerin mevduatlarýný ne þekilde daðýtacaklarýna karar verirken kullanabilecekleri ve finansal kriz durumlarýnda gerek duyulabilecek tazmin düzenlemelerine iliþkin bilgiye ulaþýlabilmesinin saðlanmasý ve 3-müþterileri gereksiz telaþa sürüklemeden veya alarma geçirmeden bu hedeflerin gerçekleþtirilmesi olarak belirlenmiþtir. Müþterilerin bankacýlýktaki reform tasarýsý hakkýnda bilgilendirilmesine yönelik yapýlan araþtýrmada tazmin düzenlemeleri ve FSCS hakkýnda var olan bilgi seviyesinin tespiti amacýyla; tüketicilerin bu düzenlemeler hakkýnda ne bilmeleri gerektiðini düþündükleri, bunlarýn ne þekilde anlatýlmasý gerektiði, limitlerin ne olduðu ve nasýl iþlediði sorulmuþtur. Yapýlan anket, ankete katýlanlarýn sadece %20sinin FSCSi bildiði ve bunlarýn içinde %20sinin FSCSe güveninin ve nasýl çalýþtýðý hakkýnda bilgisinin düþük olduðunu göstermiþtir. Anket neticesinde; müþterilerin tazmin düzenlemeleri hakkýnda bilgilendirmenin bankanýn sorumluluðunda olduðunu düþündükleri, bankalarýn net ödemeler ve tazmin detaylarýný kasten gizledikleri izlenimi oluþmuþ ve daha geniþ bir stratejik program geliþtirilmesi ihtiyacý doðmuþtur. Yeni kampanyanýn baþlangýç çalýþmasý olarak; FSCS hakkýnda farkýndalýk oluþturmak amacýyla televizyon reklam kampanyalarý, devamlý mesaj ve bilgi gönderilerek FSCS ve FSA tarafýndan müþteri bilgilendirilmesi yapýlmasý, banka þubelerinde FSCS logosu ve broþürler bulunmasý, mevduat toplayan kuruluþlarýn web sitelerinde genel bir bildirim/teblið bulunmasý yaklaþýmlarý deðerlendirilmektedir. Bu çalýþmalar için FSCS, 2009-2010 yýlý bütçesinden 4 milyon £ ayýrmýþtýr. Tecrübeler doðrultusunda müþteri iletiþiminde dikkate alýnmasý gereken önemli hususlar; bankanýn iflasýný tetikleyici olaylara hýzlýca müdahale etme yeteneði, kullanýlabilecek iletiþim seçeneklerinin neler olduðunun önceden belirlenmesi ve baþarýlý olabilmek için en uygun yöntemin seçilmesi ile seçilen yöntemin uygulanabilmesi için gerekli donanýma sahip olunmasýdýr. Ayrýca tecrübeler sýk sýk gözden geçirilmeli ve gelecek yaklaþýmlara göre revize edilmelidir. DÜNYADAN HABERLER Mevduat Sigortasýnýn Finanse Edilmesi 89 Ekim 2009 tarihlerinde Yunanistanýn Atina kentinde Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI) tarafýndan düzenlenen Mevduat Sigortasýnýn Finanse Edilmesi konulu seminer düzenlendi. Seminerde þu baþlýklar ele alýndý: kurumlar için kurumsal yönetiþim prensipleri, En iyi uygulama örneklerinin incelenmesi. Mevduat sigortacýlýðýnda ex-ante finansman ile ex-post finansmanýn kýyaslanmasý, Avrupa Birliðinde finansmanýn uyumlaþtýrýlmasý, Fonlama mekanizmalarý ve risk esaslý prim sistemleri, Deðiþik derecelendirme modelleri ve risklerin ölçülmesi, Finansal kriz sonrasý mevduat garanti fonlarý, Avrupa Birliðindeki tüm bankalar için kýta çapýnda tek bir mevduat sigorta fonu kurulmasý, Mevduat garanti sisteminin sorunsuz bir þekilde iþlemesi ve finanse edilmesinde banka denetiminin rolü, Garanti seviyesinin artmasý sonucu artan primler. Ýslami Bankacýlýk ve Mevduat Sigortasýnýn Temellerinin Anlaþýlmasý 56 Kasým 2009 tarihlerinde Malezyanýn Kuala Lumpur kentinde Malezya Mevduat Sigorta Kurumu (PIDM) tarafýndan Ýslami Bankacýlýk ve Mevduat Sigortasýnýn Temellerinin Anlaþýlmasý konulu bir seminer düzenlendi. Seminerde þu konular ele alýndý: Ýslami bankacýlýðýn genel incelenmesi ve Ýslami bankacýlýk ile geleneksel bankacýlýk operasyonlarý arasýndaki farklar, Ýslami bankacýlýkta mevduat ve finansman ürünleri, Malezya Ýslami bankacýlýk endüstrisi tarafýndan benimsenen düzenleyici çerçeveler, Ýslami bankacýlýðýn kendine özgü riskleri, Risk Esaslý Prim Sistemlerinin Modellenmesi 1516 Ekim 2009 tarihlerinde Ýtalyanýn Roma kentinde Avrupa Birliði Ortak Araþtýrma Merkezi (JRC) ile Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Forumu (EFDI) iþbirliði çerçevesinde Risk Esaslý Prim Sistemlerinin Modellenmesi konulu bir eðitim semineri düzenlendi. Seminerde ele alýnan konular: Banka risk profilinin deðerlendirilmesi, Avrupa Birliðinde risk esaslý primler konusundaki mevcut durum, Basel II düzenlemesi, Mevduat sigortasýnda fon kaybý daðýtýmýnýn modellenmesi, Stres testi ve hassasiyet analizi konusunda mevcut metodolojilerin incelenmesi. Kurumsal Yönetiþim ve Risk Yönetimi 2829 Ekim 2009 tarihlerinde Mýsýrýn Kahire kentinde Ýslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) bünyesinde, Mýsýr Merkez Bankasý ve Mýsýr Bankacýlýk Enstitüsü ev sahipliðinde Kurumsal Yönetiþim ve Risk Yönetimi konulu bir çalýþtay düzenlenecek. Çalýþtayda ele alýnacak konular: Risk yönetiminde klavuz prensipler, Piyasa ve likidite riskleri, Yalnýzca Ýslami finansal hizmetler sunan Ýslami bankacýlýðý son finansal kriz karþýsýnda koruyan faktörler ve Ýslami bankacýlýðýn saðlamlýðýnýn nasýl artýrýlabileceði, Ýslami sistemin ihtiyaçlarý ve geleneksel operasyonlardan farklýlýklar. Orta Doðu ve Kuzey Afrikada Mevduat Sigortacýlýðý: Güvenin Artýrýlmasý 1820 Kasým 2009 tarihlerinde Ürdünün Amman kentinde IADI Orta Doðu ve Kuzey Afrika Bölgesel Komitesi (MENA) bünyesinde Ürdün Mevduat Sigorta Kurumu (JODIC) ev sahipliðinde Orta Doðu ve Kuzey Afrikada Mevduat Sigortacýlýðý: Güvenin Artýrýlmasý konulu bir konferans düzenlenecek. TMSF Fon Baþkaný Sayýn Ahmet Ertürk ile TMSF Fon Baþkan Yardýmcýsý Sayýn Rýdvan Çabukelin konuþmacý olarak katýlacaklarý konferansta ele alýnacak konulardan bazýlarý þunlar: Küresel finans krizinin MENA bölgesindeki etkileri, Fonlama ve sigorta limiti, Risk esaslý primler, Sýnýrsýz garantiden sýnýrlý garantiye geçiþ, Etkin mevduat sigorta sisteminin tasarlanmasý Fatih DENÝZ Fon Uzmaný 45 23 23 SUNUM TOROSLARIN ZÝRVESÝNDE Antalya`nýn Gündoðmuþ ilçesi Kayabükü köyünde bulunan Uçansu Þelalesi dünyada kar suyuyla beslenen ilk 4 çaðlayan arasýnda yer alýyor. Dört mevsimin bir arada yaþanabildiði, nadir güzellikleri barýndýran yerlerden biridir Antalya. Temiz kýyýlarý, güneþi, tarihi ve doðal güzellikleri ile eþsizdir. Ýstanbuldan yola çýktýðýmýzda kafamýzda bir plan vardý ancak bizi nelerin beklediði konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Antalyada semt pazarýna uðrayarak bir haftalýk nevalemizi tamamladýktan sonra Alara çayýnýn kaynaðna yolculuðumuz baþladý... Þehir merkezinde býraktýðýmýz yazýn sýcaklýðý yerini, Toroslarýn eþsiz manzarasýný seyrederek çýktýðýmýz 2000 metrenin üzerindeki rakýmda baharýn güzellikleri almaya baþladý... Ýlk durak noktamýz Uçansu Þelalesi. Bir kayalýðýn içinden çýkarak Alara çayýnýn kaynaðýný oluþturan ve 36 metre yükseklikten dökülen Uçansu Þelalesi, dünyanýn sayýlý þelalelerinden biri... Antalya`nýn Gündoðmuþ ilçesi Kayabükü köyünde bulunan Uçansu Þelalesi dünyada kar suyuyla beslenen ilk 4 çaðlayan arasýnda yer alýyor. Çaðlayanýn bir kaç metre ilerisine ýrmaðýn kenarýna kampýmýzý kuruyoruz. Ýlk akþam menüde alabalýk var. Kamp ateþinin közlenmesi ile birlikte önce patlýcan, biber ve soðanlarý közlüyoruz. Bunlardan güzel bir salata hazýrlayýp ardýndan balýklarý ýzgaraya veriyoruz. Tarifsiz bir lezzet tabiki... Gecenin ilerleyen saatlerinde; çayýmýz demleniyor, ateþin közünde taze süt mýsýrlar diziliyor (bunlar da nefisti). Yazý ve Fotoðraflar Ahmet YILMAZ 46 Ekip arkadaþlarýmýz hazýrladýklarý türkü repertuarýndan en güzel türküleri döktürüyorlar. Ekibin birlikte söylediði türküler, çaðlayanýn gürültüsüne karýþýyor. Üzerimizde yýldýzlardan oluþan seyri doyumsuz bir yorgan serili... Ýkinci gün ilk kamp yerinden ayrýlýyoruz. Ama önce çaðlayanýn kaynaðýna çýkýyoruz. Çaðlayanýn kaynaðýna týrmanýþ yolunda üç deðiþik kekik topluyorum. Çaðlayanýn kaynaðýnda kana kana buz gibi ve leziz sudan içiyoruz. Kayanýn içinden fokurdayarak çýkan su küçük bir havuz oluþturuyor ve kendini yamaçtan aþaðýya býrakýyor.. Yürüyüþ parkurlarýmýzda doða güzelliklerini hiç esirgemiyor bizlerden. Alara çayýnýn turkuaz rengi, çam ormanlarýnýn yeþili ile bütünleþiyor. Ýkinci gün kampýmýzý alara çayýnýn kaynaðýndan 10 15 kilometre uzaklýkta bize þarkýlar söyleyen küçük bir þelalenin indiði çayýn GEZÝ Gezi boyunca dað kekikleri yanýnda, binbir derde dava dað çaylarý da bolca bulunuyor. kenarýndaki patika yolun üzerine kuruyoruz. Kamp yerine ulaþýnca kendimizi alara çayýna býrakýyoruz. Yüzme denemeleri pek baþarýlý olmuyor. Suyun debisi çok yüksek olduðu için önce karþý kýyýya bir ip geriyoruz. Ardýndan 10-15 metre ileri gidip suya atlýyoruz. Ýpi tutan þanslý, tutamayaný çay nerde býrakýrsa orada buluruz (herkes yakaladý neyse ki). Ýkinci günün ardýndan yaylaya çýkýþýmýz baþlýyor. Hedefimiz Eðrigöl ve Geyik Daðý. Yol boyunca çam ormanlarý ve bin binbeþyüz metreyi geçince de doyumsuz güzellikteki sedir ormanlarý bize eþlik ediyor. Gezimizin üçüncü gününde yörük atalarýmýzýn kervanlarýnýn geçtiði yollardan yaylalara çýkýyoruz. Orta toroslarýn en yüksek sýrtlarýna doðru ilerlerken derin vadilerle inatlaþan yolumuza yeþil çayýrlýklar ve karlý zirveler eþlik ediyor... Asýrlar önce yapýlan ve yýllarca deve kervanlarýna, yayla göçlerine hizmet eden taþ döþeli yollardan yürüyoruz... Yaylada süt saðma zamaný ve biraz modernleþip deveden motorlu araçlara geçmiþ olsalar da yörüklerle de karþýlaþýyoruz. Ardýndan kamp ateþimizi yakýyoruz, ikinci gün alabalýklarý defne aðacýndan yaptýðýmýz çubuklara diziyoruz. Arasýna da defne yapraklarý serpiyoruz. Antalyadan ayrýlmadan pazardan aldýðýmýz taze sebzelerden yaptýðýmýz salata ile menü tamamlanýyor. Geyik Daðlarý bölgenin en yüksek daðlarý, Akseki - Bozkýr ve Gündoðmuþ -Hadim arasýndaki araziyi kapsýyor. Vaktiyle (!) Dað üzerinde çok geyik yaþadýðý için bu adý almýþ... Geyik daðý eteklerinde yer alan ve kar sularý ile beslenerek, fazla sularýný tasfiye ettiði iki ayrý tarafýndaki kollarý ile Göksu çayýna da kaynaklýk yapan Eðri göl kenarýnda otlayan atlar manzarayý tamamlýyor... Gezi boyunca dað kekikleri yanýnda, binbir derde dava dað çaylarý da bolca bulunuyor. Bunlardan hazýrladýðýmýz çaylardan enerji almayý da ihmal etmiyoruz. Gezi boyunca kiraz ve kara duta doyuyoruz. Tabiki dalýndan... Bugün menüde oðlak kavurma var yanýna da bulgur pilavý yapýyoruz. Kampýn ikinci günü, dizi halinde Konya, Karaman ile Antalya arasýnda bir sýnýr çizen geyik daðlarý týrmanýþýmýza baþlýyoruz. 47 23 23 GEZÝ Geyik daðýnýn tepesinde yýlýn her ayýnda kar bulmak mümkün. daðlar, göðsünü Akdenizin ýlýk meltemlerine açmýþ, karlý doruklarýn eteklerinde, Yörük kilimi gibi üstünde bütün renklerin çiçeklendiði yaylalarý ile cennetten bir köþe gibi.... Eriyen kar sularý, Eðrigöl ve Göksu nehri üzerinden Akdenize kadar inecek yolculuðuna baþlýyor. Daðýn zirvesinden gelen bu sularý takip ederek zirve yürüyüþüne baþlýyoruz. Zirve yolu gidiþ ve dönüþ (molalar dahil) 11 saat sürüyor. Geyik daðýnýn tepesinde yýlýn her ayýnda kar bulmak mümkün. Daðlar binlerce çiçekli bitkilerle kaplý. Dünyaya yayýlan þifalý bitki türlerinden Lale, Sümbül, Kýrçiçeði, Nergiz, Yoðurt Çiçeði Geyik daðý eteklerinde yetiþiyor. Yine nadir bulunan KAPARÝ (GEBELE/KEBERE) çok yýlýk otsu bitki bu bölgede çok miktarda yetiþmekte. Kuþburnu özel bir bakým gerektirmeden bahçelik alanlar da kendiliðinden yetiþmiþ. IPAR çiçeðini barýndýran IPAR TAÞIda yaylalýk bölgede bulunuyor. Onlarca kekik türü ve onlarca dað çayý (adaçayý) çeþidi bu yaylalarda kendiliðinden yetiþmekte. Zirve yolunda suyumuz bitiyor... Kimi yerde karý eritiyor ve kimi yerde de eriyen karlarýn sularýndan içiyoruz... Baharý hiç bitmeyen bu 48 ve zirvede bulutlarla buluþtuðumuz an bütün gerçekliklerden soyutlanýp huzurlu bir tebessüm beliriyor yüzlerimizde ve yorgunluktan eser kalmýyor... TÜRKÝYEDEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN TEMEL PARAMETRELER SORULAR ve CEVAPLAR SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI FAÝZ ORANLARI (%) 30.09.2009 31.12.2008 30.09.2008 Gecelik 7,25 15 16,75 Mevduat Faizleri* **9,72 18,15 17,84 TRLIBOR (O/N) 7,25 15 16,73 Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **30.08.2009 BORSA ENDEKSÝ ÝMKB -100 Sýnai Mali Kaynak: ÝMKB Eylül 2009 47.910 35.217 72.435 Aralýk 2008 26.864 19.781 38.054 YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ Son Deðer 1 ay öncesine (30.09.2009) göre (%) ÝMKB Dolar Altýn (TL/gr) Altýn (Usd/Ons) DÝBS Endeksi (3 aylýk)* Eylül 2008 36.051 28.573 52.318 1 yýl öncesine göre (%) 47.910 1,485 47,85 995,49 2,91 -1 5,14 4,79 32,90 18,8 14,09 23,51 1.145 0,62 14,25 DÝBS Endeksi 1.225,51 Kaynak: ÝMKB,Reuters (12 aylýk)* 0,86 19,66 *ÝMKB DIBS performans endeksi GSYÝH 2009 (2.çeyrek) 228.817 -%7 2008 (2.çeyrek) 2008 (yýllýk) 239.436 950.098 %2,8 0,9 GSYÝH (milyar TL) GSYIH (Büyüme)* Kaynak: TÜÝK *Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir. Avrupa Hesaplamalar Sistemine (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%) Temmuz 2009 Aralýk 2008 Temmuz 2008 Ýstihdam Oraný* 43 41,2 43,6 Ýþsizlik Oraný 12,8 13,6 9,9 Kaynak: TÜÝK *Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus Ýmalat Sanayi Kapasite Kullaným Oraný Eylül 2009 %70,1 Aralýk 2008 %64,7 ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ) (milyon USD) Aðustos 2009 Aralýk 2008 Cari Ýþlemler Hesabý -6.574 -41.514 Dýþ Ticaret Dengesi -13.799 -53.066 Toplam Ýhracat 70.009 140.775 Toplam Ýthalat -83.808 -193.841 Ýhracat/Ýthalat %83,5 %72,6 Eylül 2008 %79,8 Aðustos 2008 -34.935 -41.628 98.196 -139.824 %70,2 Kaynak: TCMB,TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.) KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ) (Milyon TL) Gelirler Harcamalar Bütçe Dengesi Faiz Dýþý Denge Eylül 2009 156.358 197.169 -40.811 4.702 Aralýk 2008 83.962 86.023 -2.060 17.538 Eylül 2008 160.662 165.478 -4.816 36.522 Kaynak: Maliye Bakanlýðý Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve katýlým fonu sigorta sistemine dahildir? BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2009) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve Bank. Bank. Yatýrým Bank. Banka sayýsý 32 4 13 Yurtiçi Þube 8.735 548 50 Yurtdýþý Þube 52 1 1 Yurtiçi Personel 164.602 11.329 5.269 Yurtdýþý Personel 580 6 2 BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2009) Mevduat Katýlým Kalkýnma ve milyon TL Bank. Bank. Yatýrým Bank. Toplam Aktifler Toplam Krediler Konut Kredileri Kredi Kartlarý Takipteki Alacaklar Menkul Kýymet Mevduat/Kat.Fon. Özkaynak Toplam Bilanço Dýþý Ýþlemler -Gayrinakdi Kredi ve Yükümlülükler -Taahhütler YPNGP* Toplam 49 9.333 54 181.200 588 Toplam 714.326 333.250 35.867 35.283 18.887 232.565 451.737 87.017 500.015 31.106 21.352 1.832 815 1.209 1.029 23.922 4.191 28.392 25.220 13.324 69 275 3.099 11.905 13.930 770.651 367.926 37.768 36.098 20.371 236.693 475.659 103.113 542.338 102.866 19.343 6.235 128.444 397.149 1.431 9.049 45 7.695 33 413.894 1.509 MEVDUAT VE KATILIM FONU Milyon TL Aðustos 2009 Temmuz 2009 Hesap Adedi (milyon) 451.768 MEVDUAT HESABI 451.737 93,7 %34,5 Dth oraný %35,3 23.245 KATILIM FONU 23.922 2,3 %39,9 Dth oraný %39,8 475.013 TOPLAM 475.659 96 %34,8 Dth oraný %35,5 Milyon TL Aðustos Aðustos Mudi Adedi* 2009 2008 (milyon) Sigorta kapsamýndaki mevduat 125.397 112.168 Dth oraný %25,3 %27,9 Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu 8.756 6.691 Dth oraný %24,5 %32,9 TOPLAM 134.153 118.859 Dth oraný %25,2 %28,2 *Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr. 67,3 1,7 69 BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%) % Aðustos 2009 Temmuz 2009 Aralýk 2008 Mevduat Bankalarý 18,64 18,41 16,55 Katýlým Bankalarý 15,17 15,18 15,31 Kalk. ve Yat.Ban. 58,72 59,50 59,38 Bankacýlýk Sektörü 19,99 19,78 18,00 SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI Milyon TL Haziran 2009 Mevduat Bankalarý 170.899 Katýlým Bankalarý 12.350 TOPLAM 183.249 2008 Aralýk 2008 667.313 182.458 41.128 10.972 708.441 193.430 TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57 Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur. NOTLAR Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Aðustos 2009 tarihi itibariyle 770,7 milyar TL seviyesindedir. Toplam aktiflerin %47,7sini krediler, %30,7sini menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr. Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 475,7 milyar TL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5i YP, %64,5i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr. Eylül 2008 1,25 1,793 2,211 *Serbest Piyasa Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir. Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir. Kaynak: BDDK Aralýk 2008 1,534 2,143 2,186 Aðustos 2008 224,9 69,7 294,6 *Yabancý Para Net Genel Pozisyonu- DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ* Eylül 2009 USD 1,485 EURO 2,168 GBP 2,378 Kaynak: REUTERS Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý nedir? Kaynak: BDDK milyon USD FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül) Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre ÜFE 0,62 3,22 0,47 TÜFE 0,39 7,52 5,27 Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.) (*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný) MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ (milyar USD) Aðustos 2009 Aralýk 2008 Ýç Borç Stoku 211,7 181,7 Dýþ Borç Stoku 73,3 69,8 Toplam 285 251,5 Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý Kaynak: BDDK GENEL EKONOMÝK VERÝLER Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým fonlarý sigorta sistemine dahildir. Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta primleri kim tarafýndan ödenir? Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir. Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden cinsinden; a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn, b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari hesaplarýn, 50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta kapsamýndadýr. Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr. Türkiye'de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý sigorta kapsamýna dahil midir? Türkiyede faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir. Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr? Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi hariç) sigorta kapsamýnda deðildir. Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigortaya tabi midir? Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda deðildir. Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya katýlým fonu kabul edebilirler mi? Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr.. Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi olmayan diðer hesaplar hangileridir? 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339 sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan Sigortaya Tabi Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliðin 5 inci maddesi uyarýnca; a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar, b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar, c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir. Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta kapsamýnda mýdýr? Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir. Serbest bölgelerde kurulu kredi kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr? Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr. TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine devam etmekte olan bir kredi kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme yapýlýr mý? TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki kýsmýný öder. B Ý L Ý M S E L Y A Y I N TMSF yýl:4 sayý:23 Ekim - Kasým - Aralýk 2009 TASARRUF MEVDUATI SÝGORTA FONU O R G A N I TMSF, IADI TARAFINDAN YILIN MEVDUAT SÝGORTACISI SEÇÝLDÝ Çiðdem AKDAÐ, Çaðdaþ EKÝCÝ, Sayfa 10da MEVDUAT SÝGORTASINDA ETKÝN ÇÖZÜMLEME SÜRECÝ SINIR ÖTESÝ BANKACILIK ÇÖZÜMLEME GRUBU RAPORU ve TAVSÝYELERÝ - YÖNETÝCÝ ÖZETÝ SÝSTEMÝK BÝR KRÝZ SIRASINDA ve SONRASINDA MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ Sayfa 7de Sayfa 12de Sayfa 30da
Benzer belgeler
20 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
...
krizin çözümü anlamaktan geçiyor
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
...