Bülten 06

Bülten
Palamut Group
BULLETIN
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • Sayı Number 6 • Ağustos August 2015
ARTAN
REKABETTE
İNSAN
FAKTÖRÜ
İYİ VE NİTELİKLİ EKİPLERİ OLAN
İŞLETMELER KIYASIYA REKABETİN OLDUĞU
GÜNÜMÜZDE NE KADAR AVANTAJLI?
INCREASING COMPETITION and humAN FACTOR
RÖPORTAJ INTERVIEW
RÖPORTAJ INTERVIEW
Röchling
Weber
Matthias
SAYFA
PAGE
4
RÖPORTAJ INTERVIEW
Aydın Üni.
Cengiz
Kastan
8
RÖPORTAJ INTERVIEW
Marcomen
Gökhan
Özdal
6
SAYFA
PAGE
12
Sanat Dolu Bir Şehir
A City Full of Art
SAYFA
PAGE
11
SAYFA
PAG E
SAYFA
PAG E
Ustasan
Hulusi
Usta
SAYFA
PAGE
14
GEZİ TRAVEL
BARSELONA
Fuar Takvimi
Exhibition Calender
SAYFA
PAGE
2
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
CEO’DAN MESAJ MESSAGE FROM CEO
Bizce insana yapılan yatırım aslında
tüm şirketlerin ve sektörlerin geleceğini belirleyen bir unsur. B. C. Forbes
‘’İşinizi iyi süremezseniz, iş hayatından sürülürsünüz’’ der. Yöneticilerin
en önemli görevlerinden birinin, ellerindeki insan kaynağını doğru şekilde
yönetmek, geliştirmek ve her bir elemana insanca davranmak olduğunu
düşünüyorum. Palamut Group olarak
bu konuda her dönem ciddi yatırımlar
yapıyor, çalışan memnuniyetini en üst
düzeyde tutmaya önem veriyor, eğitime daima zaman ve bütçe ayırıyoruz.
Bir diğer alt konumuz ise sadece sektörümüz özelinde değil ülke genelinde
yaşanılan nitelikli eleman bulma sıkıntısı. Röportaj yaptığımız firmaların
hepsinde sık sık dile getirilen bu sorun,
maalesef hepimizin gelecek planlarını
etkiliyor. Bu kez konunun hem işveren
hem de eğitim alanından görüş almaya
karar verdik. Büyük resmi bir de Aydın
Üniversitesi’nin kıymetli öğretim görevlisi ve TASEV kurucularından Sayın
Cengiz Kastan’dan dinledik. Bu röportajın uzun vadeli politikalar ve projeler geliştirmemiz gerektiği konusunda
hepimize ilham vereceğine inanıyoruz.
Zira bu sorunun tam bir çözüme ulaşması ilgili tüm tarafların konuya aktif
olarak katkı yapmasıyla mümkün olacağa benziyor.
Öte yandan yine bu sıcak günlerde
dünyanın bir diğer ucundaki, Nijer’deki kardeşlerimizin sıkıntılarına çare
olmak adına Rabve Vakfı olarak sondaj makinalarımızı bölgeye ulaştırdık
ve kuyu açma çalışmalarına başladık.
Gönüllülük değil sorumluluk ilkesiyle
çalışmaya devam edeceğiz.
Önümüzde sektörün önemli furarlarından Aymod ve Aysaf var. Her yıl
mutlaka katıldığımız bu fuarlar için
heyecanlı bir döneme giriyoruz. Herkese verimli fuarlar diliyor, yeni sezona enerjik bir başlangıç yapmanızı temenni ediyoruz!
2015
BİZDEN HABERLER NEWS FROM US
NİJER İÇİN
TEK YÜREK
Sıcak yaz
günlerİnden
merhaba!
Palamut Group olarak sizlerle sık sık
buluşma imkanı bulduğumuz bu bültenleri hazırlarkenki amacımız, sadece
kurumsal ve sınırlı konuları işlemek
değil, sektörün dertleriyle de hemhal
olmak ve bunlar hakkında görüşlere
yer vererek okurlarımızı bilgilendirmekti. Bugüne kadarki sayılarımızda
öncelikle bunu başarmaya gayret ettik.
Mevsimin sıcağı bir yana, sektörün de
güncelliğini ve sıcaklığını koruyan nitelikli eleman sıkıntısına değindik bu
sayımızda.
AĞUSTOS
AUGUST
Rabve Vakfı ve Gönüllüler Ramazan ayında Nijer adına verilen iftar yemeğinde bir
araya geldi. Nijer’de çekilen çarpıcı fotoğraflarla karşılanan konuklar, yeni projelerden bahsettikleri ve hoş sohbetler ettikleri güzel bir akşam geçirdiler.
UNITING FOR NIGER
The Rabve Foundation and Volunteers came together at an iftar dinner for Niger during the month of
Ramadan. After being greeted by striking photographs taken in Niger, guests enjoyed a nice evening
in which they discussed new projects and had pleasant conversation.
Greetings from
hot summer days!
At Palamut Group, our goal in preparing these
bulletins that help us connect with you frequently isn’t only to take a look at limited, corporate
topics; it’s also to find a solution to the problems of the sector and to inform our readers with
opinions on these matters. We tried firstly to accomplish this in our issues to date. The season
may be a hot one, but in this issue we focused
on a hot topic in the sector: the issue of finding
qualified personnel.
İŞİN UCUNDA
TEKNOLOJi VAR
We believe that investing in people is actually an
element that determines the future of all companies and sectors. B. C. Forbes says, ‘If you don’t
drive your business, you will be driven out of
business.’ I believe that one of the most important responsibilities of executives is to correctly
manage and cultivate their human resources and
to treat each employee with respect. At Palamut
Group, we make serious investments in this area
continuously, we care about keeping employee
satisfaction at the highest possible level, and we
always set aside time and money for education.
ICM Puntalifiore ayakkabı bombesinde kullandığı
üstün teknoloji ve 60 yılı aşkın tecrübesiyle
dünya çapında kalitenin markası.
SONDAJ MAKİNASI NİJER’DE!
CPM artık yenİ Adresİnde
THE SECRET IS TECHNOLOGY
Kuraklıkla mücadele eden Nijer’e bir umut ışığı da Rabve Vakfı’ndan geldi.
Türkiye’den yola çıkan sondaj makinası Nijer’e ulaştı ve kuyu açma çalışmalarına
başladı. Aynı gün, yöredeki çocuklara ElifBa dağıtımı da gerçekleşti.
CPM Yazılım, birçok büyük markaya ve şirkete evsahipliği yapan Flat Ofis’e
taşındı. Kadrosunu genişleten ve yoğun bir eğitim süreci geçiren firma, yeni
ofisinde, iş hayatının merkezinde olmanın mutluluğunu yaşıyor.
UNITING FOR NIGER
CPM IS nOW AT ITS NEW ADDRESS
The Rabve Foundation provided a light of hope for Niger, a country that is struggling with the
drought. The drilling machine that left Turkey reached Niger, where it is currently used to drill
wells. That same day, the ElifBa was distributed to kids in the region.
CPM Software has moved to Flat Ofis hosting many big brands and corporations. The company
has also expanded its staff and provided an intensive education period for them. CPM Software enjoys being in the center of business world at their new office.
ICM Puntalifiore is a world wide shoe brand by the technology
it’s used in shoe cambers and over 60 years experience.
www.puntalifiore.it
Another topic in this issue is the difficulty of finding qualified personnel, which is a subject that
affects not only our sector but also our country
as a whole. This issue is frequently mentioned by
all of the companies we interview, and unfortunately it affects all of our future plans. This time,
we decided to get the opinion of both employers and educators. We took a look at the big picture with Cengiz Kastan, an esteemed teacher at
Aydın University and one of the founders of the
Turkish Shoe Industry Research, Development
and Education Foundation (TASEV). We believe
that this interview will inspire us all to develop
long-term policies and projects.
FUAR TAKVİMİ EXHIBITION CALENDER
All China Leather Exhibition
31.08-02.09.2015
MICAM Milano
01-04.09.2015
ACLE
02-04.09.2015
(Çin Deri Fuarı) (All China Leather Exhibition)
İzmir Ayakkabı, Çanta ve Aksesuarları Fuarı
14-17.09.2015
(İzmir Shoes and Bags Fair)
Meanwhile, at the Rabve Foundation, we sought
to help our brothers and sisters on the other side
of the world in Niger during these hot days; we
got our drilling machines there and started to
work on drilling wells. We will continue our work
with the principle of responsibility, not volunteering.
Upcoming are two of the leading expos of the
sector, Aymod and Aysaf. We are entering an exciting time before these expos, which we make
sure to attend each year. We wish everyone a
productive expo season and hope that you start
the new season full of energy!
AYMOD (Ayakkabı Moda Fuarı) (Shoe Fashion Exhibition)
07-10.10.2015
AYSAF (Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı) (Footwear Industry Suppliers Fair)
11-14.11.2015
Palamut Group Bülten
[email protected]
İmtiyaz Sahibi
Palamut Group adına
Recep Palamut
RECEP PALAMUT
Yayına Hazırlayan & Tasarım
iSeeCreative Reklam Hizmetleri
www.iseecreative.com
Palamut Group, CEO
2
Baskı
Ekspres Grafik Baskı Sis. Mat. ve Yay. San. Tic. Ltd. Şti.
İkitelli Org. San. Bölgesi. Atatürk Bulvarı Deposite İş
Mrk. A6 Blok Kat:3 No: 309-311 Başakşehir - İSTANBUL
Ulusal, Türkçe ve İngilizce üç aylık sektörel yayındır.
Ücretsiz olarak dağıtılır.
3
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
Röportaj INTERVIEW
RÖCHLING HYDROMA OLARAK SIZI
DIĞER ÜRETICILERDEN AYIRAN
ÖZELLIKLER NELERDIR?
Eskiden kesme makineleri üreticisi olarak faaliyet gösteren Röchling Hydroma,
Weber
Matthias
tanınan ürün tedarikçilerinden biri konumuna getirmiştir. Bu değerler, şirketin
bugün piyasada elde ettiği seçkin konuma taban hazırlamıştır.
hem kesme teknikleri, hem de plastik
üretimi ve işlenmesi olmak üzere piyasanın iki alanında da bilgi ve birikim sahibi olarak özel bir konumdadır. Röchling
Hydroma, 2001 yılından beri Röchling
Group bünyesinde faaliyet göstermektedir. Kesme tahtaları piyasasındaki ortak faaliyetlerin birleşmesi sayesinde
Röchling, bu alanda dünya çapında pazar lideri konumuna erişmiştir. Piyasada “Hydroma® Quality Cutting Boards”
(“Hydroma® Kaliteli Kesme Tahtaları”)
adıyla bilinen bu ürünler, üretimimizde
ve sürekli uyguladığımız kalite kontrol
süreçlerimizde gösterdiğimiz en üst seviye duyarlılığımızın sonucudur. Polipropilen (PP), polietilen (PE) ve poliamit (PA)
termoplastiklerinden üretilen Hydroma
Kaliteli Kesme Tahtaları; tekstil, deri, kâğıt ve otomotiv sektörlerinin yanı sıra
gıda işleme sektöründe, büyük mutfaklarda, otellerde ve restoranlarda da sıkça
kullanılmaktadır. Bu ürünler; aralarında
salınım kollu kesme makineleri, köprü
kesme makineleri, oynar başlıklı kesme
makineleri ile silindir ve köprü tipi kesme donanımları da bulunan her türden
kesme makine, proses ve araçlarıyla
uyumludur. Bunun dışında deri, deri lif
materyali, astar materyali, kauçuk, conta,
tekstil, keçe, post, köpük plastikler, döşeme materyali, kâğıt, karton, folyo ve termoplastik materyaller gibi tüm yumuşak
materyallerle de kullanılabilirler.
Plastİk Çağı’nda
yaşıyoruz. Plastİklerİn sahİp
oldukları karakterİstİk profİller,
çoğunlukla geleneksel materyallerİnkİlerİ bİle
aşıyor!
ŞIRKETINIZIN GELECEĞINI NASIL
GÖRÜYORSUNUZ? HÂLIHAZIRDA
ÜRETMEKTE OLDUĞUNUZ ÜRÜNLER
DIŞINDA YENI TEKNIK DENEMELERINIZ
VAR MI?
Hedeflerimizi yerine getirme noktasında
iyi ilerleme kaydediyoruz. Biz, “plastik
çağı”nda yaşıyoruz. Uyarlanabilir bir materyal olan plastikler; çoğunlukla çelik,
ahşap veya beton gibi geleneksel materyallerinkileri bile aşan karakteristik profillere sahip olup giderek bu materyallerin yerine geçmektedir. Bugün, üretimi
aşamasında plastik parçalarla dolaylı
yoldan temas halinde bulunmayan veya
kendi bünyesinde plastikler barındırmayan hiçbir endüstriyel ürün yoktur desek yeridir. Röchling, yaklaşık 100 yıldır
plastiklerin işlenmesinde uzmanlaşmıştır. Ürün gamı bugün standart plastiklerden yüksek çalışma ısılarına dayanabilen
yüksek performanslı plastiklere 140’ın
üzerinde farklı çeşitten oluşmaktadır.
Modifikasyonlar ve özel olarak geliştirilen özellikler de dünya çapında benzeri
olmayan çeşitliliğe kavuşmuştur.
PALAMUT GROUP ILE OLAN IŞ BIRLIĞINIZ
HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Palamut Group, Röchling Hydroma’nın
Türkiye’deki varlığı konusunda iyi bir iş
çıkarmıştır ve çıkarmaya devam etmektedir. Hem sektör, hem de piyasa ürünlerimiz ve şirketimiz ile ilgili bilgi sahibidir. Palamut Group, sektörde ayakları
yere basan, köklü ve modern bir şirkettir.
Recep Palamut tarafından dikkatlice ve
iyi bir şekilde yönetilen Palamut Group,
bünyesinde piyasayla yakın temas halinde bulunan genç, dinamik ve aktif
çalışanlarıyla profesyonel bir şirket konumundadır. Birinci sınıf ürün portföyü ve hizmetleri, Palamut Group’u Türk
ayakkabı sektöründe önde gelen ve iyi
4
2015
Röportaj INTERVIEW
Röchling
BIZE ŞIRKETINIZDEN, ÜRÜNLERINIZDEN
VE HIZMETLERINIZDEN KISACA
BAHSEDER MISINIZ?
Almanya’nın Ruppertsweiler bölgesinde
yer alan Röchling Hydroma, uzun yıllardır
kesim takozları üretim ve tedariğinde faaliyet gösteren güvenilir bir iş ortağıdır.
Röchling Hydroma, yumuşak materyallerin kesilmesini gerektiren her durumda;
gerek kesim makinesi yapımında kullanılan ekipmanlar için, gerekse kullanıcıların yedek parça ihtiyaçlarının giderilmesi
noktasında bir tedarikçi görevi görmektedir. Röchling Group bünyesinde faaliyet gösteren Röchling Hydroma; termoplastik ve kompozit materyallerden
yapılan yarı işlenmiş ürünler ve işlenmiş
parçaların üretiminde dünya çapında bir
pazar lideri olmanın getirdiği piyasa bilgisi ve yenilikçi güç sayesinde müşterilerine avantaj sağlamaktadır.
Dünya çapında faaliyet göstermekte
olan Röchling Group; 21 ülkede, 65 lokasyonda istihdam ettiği yaklaşık 8.000
çalışanıyla plastik sektöründe yetkinliği
temsil etmektedir. Şirket, Yüksek Performanslı Plastikler ve Otomotiv Plastikleri
birimleriyle yüksek kaliteli plastikleri
işleyerek pek çok endüstriyel kullanım
alanı için yarı işlenmiş ürünler, parçalar
ve sistemler üretmeye odaklanmıştır.
Röchling Hydroma’yı da bünyesinde barındıran Yüksek Performanslı Plastikler
biriminin; levha, çubuk, tüp ve tabakalar
ile profil ve dökme parçalar gibi yarı işlenmiş ürünlerden makineyle işlenmiş
tamamlayıcı parçalara kadar geniş bir
yelpazede ürünleri bulunmaktadır. Otomotiv Plastikleri birimi ise dünya çapında otomotiv üreticileri ve sistem tedarikçilerine, otomotiv sektörünün sürekli
karşılaştığı ağırlık, tüketim, emisyon ve
maliyet düşürme sorunlarına çözüm yaratmak amacıyla kullanılan ve teknolojik
açıdan gelişmiş plastik uygulamalar tedarik etmektedir.
AĞUSTOS
AUGUST
BÜLTENIMIZIN BU SAYIDAKI KONUSU,
INSAN KAYNAKLARININ IŞLETMELER
IÇIN TAŞIDIĞI ÖNEMDIR. SIZ DE INSAN
KAYNAKLARINA YATIRIM YAPMANIN
BIR IŞLETME IÇIN EN BÜYÜK DEĞER
OLDUĞUNA INANANLARDAN MISINIZ?
Evet, çalışanlarımızın profesyonel yetkinliklerinin ve memnuniyetlerinin sağlanması, şirketimizin başarısı için büyük
önem teşkil etmektedir. İyi performans
ve sadakat şartları ancak çalışanların
motivasyonu ve memnuniyeti ile sağlanabilir. Memnun çalışanlar, müşterilerin
de memnun olmasını sağlar. Öte yandan
sadık çalışanların bağlılığı, piyasada stratejik ve rekabetçi bir avantaj sağlar.
Tatmİn olmuş
çalışanlar,
tatmİn olmuş
müşterİlerİ
beraberİnde
getİrİr. Sadık
çalışanların
bağlılığı, pİyasada
stratejİk ve
rekabetçİ bİr
avantaj sağlar.
TÜRKIYE’DEKI IŞLETMELERIN
KARŞILAŞTIĞI EN ÖNEMLI
ZORLUKLARDAN BIRI, KALIFIYE
PERSONEL BULMA SORUNUDUR. SIZ
DE BURADA BENZER ZORLUKLAR
YAŞIYORSUNUZ. BU KONUDAKI
DÜŞÜNCELERINIZ VE ÖNERILERINIZ
NELERDIR?
Cazip bir işveren olmak ve uzmanlığı
bünyesine katmak isteyen şirketler, ça-
lışanlarının ihtiyaçlarını ve memnuniyetini gözetmek zorundadırlar. Bir diğer
deyişle şirket, hem cazip ve profesyonel
bir işletme olmak, hem de çalışanlarının kişisel ihtiyaçlarını düşünmek durumundadır. Biz, plastik işlemede dünya
lideri konumunda bir şirket olarak çalışanlarımıza uluslararası alanda bir kariyer sürdürebilmeleri için ideal koşulları
sağlamaktayız. Çalışanlarımız, uluslararası yönelimimiz ve dinamik büyümemiz
sayesinde geleceğe dair ayrıcalıklı bir
bakış açısına sahiptirler. Bunun dışında
çalışanlarımıza yüksek oranda esneklik
sağlıyor, örneğin çalışma ve aile hayatlarını dengeleyebilmeleri için farklı çalışma süresi modelleri sunuyoruz. Çalışma
ortamımız oldukça iyi olup çok nadiren
dalgalanmalar yaşıyoruz. Çalışanlarımızın bağlılık seviyesinin oldukça yüksek
olması da beni ayrıca mutlu ediyor.
İŞINIZ SEBEBIYLE SIKLIKLA SEYAHAT
EDIYORSUNUZ. EN SEVDIĞINIZ ÜLKE VE
ŞEHIRLER HANGILERI?
Dünyayı gezebilme fırsatına sahip olduğum için çok şanslıyım. Oldukça ilginç
insanlarla tanışmanın yanı sıra fevkalade yerler gördüm. Ayrıca yemek yemeyi
çok sevdiğim için gittiğim her yerde yeni
tatlar keşfediyorum. Gördüğüm her yer
benim için oldukça ilgi çekici; her yerin
kendine ait bir mimarisi, kültürü, kokusu
ve tadı var. Aralarından favori seçmek istemiyorum çünkü bu diğer tüm ülke ve
şehirlere haksızlık olur.
HERHANGI BIR HOBINIZ VAR MI?
Belki güleceksiniz ama mikro tarım ile
uğraşıyorum. Sri Lanka’dan gelen zebu
adlı 5 büyükbaş hayvanım var. Ara sıra
iyi ve sağlıklı etimiz oluyor, bir de inek
derisinden yeni ve güzel ayakkabılar
üretiyorum! Ondan sonra da olağan işlerime dönüyorum. Dünya çapında faaliyet
gösteren bir işletme ile güzel doğada büyükbaş hayvanlarımla yaptığım geleneksel ve basit işlerin arasındaki tezat beni
çok mutlu ediyor.
GENÇ IŞ ADAMLARINA NE TAVSIYELERDE
BULUNURSUNUZ?
Esneklik çok önemli. İş dünyası hızlı bir
tempoda ilerliyor ve koşullar sıkça değişebiliyor. Eğer açık fikirli ve seyahat etmeye gönüllüyseniz dünyayı keşfetme,
yeni fikirler edinme, ilgi çekici insanlarla
tanışma ve böylelikle işletmeniz için fırsatlar yaratma şansınız olur. Elbette işinize duyduğunuz bağlılık ve güvenilir bir
iş ortağı olmak, günlük işleriniz için vazgeçilmez bir koşul. Her zaman kendiniz
olun, insanlara saygılı davranın ve asla
tutamayacağınızı bildiğiniz bir sözü vermeyin. Bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve
tabletlerden oluşan bir dünyada iş yapabilmek halen inanç ve güvene dayanıyor.
Bİlgİsayarlar,
akıllı telefonlar
ve tabletlerden
oluşan bİr
dünyada İş
yapabİlmek halen
İnanç ve güvene
dayanıyor.
Röchling
Weber Matthias
COULD YOU BRIEFLY INTRODUCE US YOUR
COMPANY, PRODUCTS AND SERVICES?
Röchling Hydroma in Ruppertsweiler, Germany, is a reliable partner for the manufacture
and supply of cutting boards for many decades. Wherever cutting of soft materials is
involved, Röchling Hydroma is present – be
it as an initial equipment provider for cutting
machine construction or with the users for
replacement demands. As a member of the
Röchling Group, Röchling Hydroma can offer
its customers advantages through innovative power and market knowledge as a world
market leader in the manufacture of semi-finished goods and finished parts made from
thermoplastic and composite materials.
HOW ABOUT THE BRANDING OF PALAMUT
GROUP?
Palamut Group has done and is doing a great job
for Röchling Hydroma in Turkey. The industry and
the market know about our products and company. Palamut Group is a modern company well
established and grounded in the industry. A professional company, young, dynamic and active
people with very close touch to the market, all
well and carefully managed by Recep Palamut.
Excellent product portfolio and services made
Palamut Group a leading and well-known material
supplier to the Turkish shoe industry. These values created today the outstanding position of the
company in the market.
We live in the ”age of
plastics”. Plastics have
characteristic profiles
that often surpass those
of traditional materials!
The globally operating Röchling Group stands
for competence in plastics with around 8,000
people on the payroll at 65 locations in 21
countries. With their two divisions High-Performance Plastics and Automotive Plastics,
the company focuses on processing highgrade plastics to fabricate semi-finished products, parts and systems for a host of industrial
applications. The High-Performance Plastics
division – to which Röchling Hydroma belongs – has a product spectrum ranging from
semi-finished products, such as sheets, rods,
tubes and plates, profiles and casted parts
right up to machined finished components.
The Automotive Plastics division supplies automotive manufacturers and system suppliers
throughout the world with technologically sophisticated plastic applications used to solve
the ongoing challenges of the automotive industry: Cutting down on weight, consumption,
emissions and costs.
HOW DO YOU SEE THE FUTURE OF YOUR
COMPANY? DO YOU HAVE ANY NEW TECHNICAL
TRIES OTHER THAN THE PROCESS YOU ALREADY
PRODUCE?
We are making good progress in implementing
our objectives. We live in the ”age of plastics”.
Plastics are customizable and have characteristic
profiles that often surpass those of traditional
materials such as steel, wood or concrete, which
they increasingly replace. Today, there is virtually no industrial product that does not come into
indirect contact with plastic components in its
manufacturing process or contain them itself. For
nearly 100 years Röchling has specialized in the
processing of plastics. Today, the product range is
comprised of more than 140 different types, from
standard plastics to high-performance plastics for
withstanding high operating temperatures. The
wide variety of modifications and special developments is also unparalleled worldwide.
WHAT ARE THE QUALITIES THAT MAKE YOU
UNIQUE AS RÖCHLING HYDROMA COMPARED
TO OTHER MANUFACTURERS?
Having formerly been a manufacturer of cutting machines itself, Röchling Hydroma has
the unique know-how mix from both areas in
the market – i.e. of cutting technique as well
as of plastics manufacture and processing.
Since 2001 Röchling Hydroma is a member
of the Röchling Group. Thanks to the merging of the mutual activities in the cutting
board market Röchling took over the worldwide market leadership in this area. Put on
the market under the trade name “Hydroma®
Quality Cutting Boards”, the products are results of highest precision in our production
and continuous quality control. The Hydroma
Quality Cutting Boards made of the thermoplastics Polypropylene (PP), Polyethylene (PE)
and Polyamide (PA) are common term in the
textile, leather, paper and automotive industry as well as in the food processing industry,
large kitchens, hotels and restaurants. They
are perfectly suitable for all types of cutting
machines, cutting processes and tools like
swing-arm cutting machines, bridge cutting
machines, travelling head cutting machines as
well as roller and bridge type cutting installations. Beside this they fit to all types of soft
materials like leather, leather fiber material,
insole material, rubber, gaskets, textiles, felt,
fleece, foam plastics, upholstery material, paper, cardboard, foils and thermoplastic materials.
THE THEME OF OUR BULLETIN IN THIS ISSUE IS
THE IMPORTANCE OF HUMAN RESOURCES FOR
BUSINESSES. ARE YOU AMONG THOSE WHO
BELIEVE THAT INVESTING IN HUMAN RESOURCES
IS A COMPANY’S BIGGEST ASSET?
Yes, the binding of professional competence and
the satisfaction of employees, is very important to
our company’s success. Only if the employees are
motivated and satisfied, the requirement for good
5
Satisfied employees mean
satisfied customers.
The dedication of loyal
employees is a strategic
competitive advantage in
the market.
performance and loyalty is given. Satisfied employees ensure that the customers are satisfied.
The dedication of loyal employees is a strategic
competitive advantage in the market.
ONE OF THE MOST SIGNIFICANT ISSUES THAT
BUSINESSES IN TURKEY FACE IS THE PROBLEM
OF FINDING QUALIFIED PERSONNEL. YOU ALSO
EXPERIENCE SIMILAR DIFFICULTIES HERE. WHAT
ARE YOUR THOUGHTS AND RECOMMENDATIONS
REGARDING THIS ISSUE?
To be an attractive employer and to tie expertise,
companies have to have in their mind the needs
and satisfaction of employees. On one hand, a
company has to be attractive and professional.
On the other hand a company has to consider the
personal needs of employees. As a world leader
in plastics processing, we offer employees ideal
conditions for a career in an international environment. With the international orientation and
dynamic growth, our employees have exceptional
future perspectives. Beside this, we offer our employees, for example, a very high flexibility. We
have different working time models to facilitate
work and family life. The working atmosphere is
very good and is accompanied by a very low fluctuation. I am happy that the loyalty of our employees is very high.
Business in a world of
computers, smart phones
and tablets is still based
on trust and confidence.
HAVE YOU GOT ANY HOBBIES?
You will be laughing! I do some micro-farming.
To maintain the land I keep some small cattle for
grazing and keeping the places in good shape. I
love the contrast between worldwide business
and the traditional and basic work with my cattle
in our beautiful nature.
ANY ADVISES FOR YOUNG BUSINESSMEN?
If you are open minded and willing to travel, you
have the opportunity to explore the world, get
new ideas, meet interesting people and thus create opportunities for your business. A high commitment to your job and to be a reliable partner:
is also important. Always be yourself, respect the
people and never promise something if you can’t
keep it. Business in a world of computers, smart
phones and tablets is still based on trust and confidence. This we should all never forget.
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
Röportaj INTERVIEW
AYDIN ÜNİVERSİTESİ
ÖĞRENCILERINIZIN MEZUN OLDUKTAN
SONRA IŞE YERLEŞME ORANI NEDIR?
Öğrencilerimiz 2. sınıftan itibaren iş
yerlerine yerleşiyor. Herhangi bir sıkıntımız yok. Mezun olduktan sonra hemen
çalışmaya başlamak isteyen öğrencilerimizin %100’ü kendi alanlarında iş buluyor. Mezunlarımızın bir kısmı ise DGS
ile lisans programlarına devam ediyor.
Moda tasarım programı ve deri mühendisliği alanında eğitim alıyorlar.
CENGİZ
KASTAN
FUARLARA KATILIYOR MUSUNUZ? BU
TARZ ORGANIZASYONLARIN NE GIBI
FAYDALARINI GÖRÜYORSUNUZ?
Kurulduğumuzdan beri İstanbul’da düzenlenen bütün ayakkabı moda fuarlarına, zaman zaman da yan sanayi fuarlarına katıldık. Hatta 2013 Moskova
Ayakkabı Fuarı’na stant açtık ve defile
düzenledik. Fuarlara özel özgün tasarımlar yaptığımız için örneğin bir önceki
fuardaki tasarımımızı bir sonraki fuara
götürmüyoruz. Her fuar için birisi birinci
sınıf, diğeri ikinci sınıftaki öğrencilerimiz tarafından yeni iki proje hazırlıyoruz. Bir tanesi mutlaka sosyal içerikli
oluyor. Örneğin kadına yönelik şiddete
hayır, çocuk gelinler, sokak çocukları
projelerimiz var. Bunlar yurt dışından
gelen alım heyetleri için Türkiye’de de
özgün tasarımlar yapıldığını gösterebildiğimiz vitrinler... Özgün tasarım projelerini daha fazla ön plana çıkarmamız
lazım. Türkiye’de ayakkabı sektöründe
profesyonel tasarımcılık eğitimi verildiğini ve profesyonel tasarımcılar yetiştiğini göstermek istiyorsak meslek
kuruluşlarından da destek almamız gerekiyor.
ÖZENLE TASARLANAN AYAKKABICILIK EĞİTİMİ HAKKINDA BİLGİ
ALDIK, SEKTÖRÜN SORUNLARINI KONUŞTUK...
KISACA KENDINIZDEN BAHSEDER MISINIZ?
1964 Trabzon doğumluyum. Marmara
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’ni bitirdim, İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisansımı yaptım. Tez
konum küçük ve orta ölçekte ayakkabı üreten işletmelerin yönetimiydi. Şu
anda İstanbul Aydın Üniversitesi İşletme Ana Bilim Dalı’nda doktora yapıyorum. Ayakkabıcılık bizde baba mesleği
olduğu için, ilkokul döneminden beri
sektördeyim. Tasarım, stampa yapımı,
kesim, monta, finisaj alanlarında çalıştım. 1987-2002 yılları arasında meslek kuruluşlarında görev yaptım. İstanbul Ayakkabıcılar Odası’nda veTürkiye
Umum Ayakkabıcılar Federasyonu’nda
eğitim müdürlüğü daha sonra da başkan
vekilliği görevlerinde bulundum. Tasev’in kurucuları arasındayım ve Yönetim Kurulu üyeliği de yaptım. Sektörle
ilgili Avrupa Birliği projelerinde bulundum. 2008’den beri de İstanbul Aydın
Üniversitesi’nde Anadolu Bil Meslek
Yüksekokulu’nda Ayakkabı Tasarım ve
Üretimi Programı başkanlığını sürdürüyorum. Sektöre yönelik 4 kitabım ve yayımlanmış 3 bilimsel makalem var.
Mezun olan
öğrencİlerİmİzİn
%100’ü kendİ
alanlarında
mutlaka İş
buluyor
İSTANBUL AYDIN ÜNIVERSITESI
AYAKKABI TASARIM VE ÜRETIMI
PROGRAMI’NDAN BAHSEDER
MISINIZ?
2008’de açıldı. Ayakkabı tasarımı
ve model yapımına odaklanmış tek
programız. Amacımız dünya standartlarında ayakkabı tasarımcısı ve ayakkabı modelisti yetiştirmek. Ayakkabı, moda ve sanat kavramlarını eşit
oranda bir araya getiriyoruz ve klasik ayakkabı anlayışından uzaklaşıyoruz. Başka bir özelliğimiz de
bütün hocalarımızın en az lisans mezunu olması. Hepsi
sektörün içinden gelen
ve konusunda uzman
insanlar. Uygulamaya
dönük bir içeriğimiz
var. Her dönemde
bir büyük tasarım
projesi gerçekleştirir öğrencilerimiz. Bir
konseptten yola çıkar,
araştırma yapar. Görsellerle bir hikaye panosu hazırlanır. Öğrencilerimiz buradan
hareketle tasarım yöntemlerini
ve yaratıcılığını kullanarak tasarım yaparlar. Sonra prototipini gerçekleştirirler. Londra’daki ve Milano’daki tasarım
okulları ne yapıyorsa yöntem
olarak bire bir onları takip ediyoruz.
MÜFREDATINIZDA NELER VAR?
Eğitim programlarının çıkış noktası sektörün ihtiyaçları. Ancak sektörü birebir
takip ediyorsanız aslında sektörden bir
süre sonra geride kalıyorsunuz veya sektör sizin önünüzde kalıyor. Öncülükte
dereceyi çok iyi ayarlamak lazım. Beş yıl
sonra sektörün nereye gelmesi bekleniyor sorusundan yola çıkıyoruz. Tasarım
konusunda Türkiye’nin ciddi sorunları
var. İtalya, İspanya, Brezilya gibi ülkelerin ayakkabılarını, makinelerini, malzemelerini satın alıyoruz veya ürünün
benzerini yapıyoruz. ‘’Bu ürünler nasıl
yapılıyor?’’ diye kafa yormuyoruz. Oysa
orada bir birikim var, inovasyon var, sistematik çalışma var. Hala balık yemeyi
mi öğreteceğiz, yoksa balık tutmayı mı?
Biz işin tutmak tarafındayız. Elbette zor
bir süreç, çünkü her tür yeniliği kendi başımıza yapmamız gerekiyor. Aynı
şekilde sektörün de kısa vadeli değil
uzun vadeli çıkarların peşinde koşması
gerekiyor. Kobileri işin içine katamıyorum çünkü daha kısa vadeli düşünmek
zorundalar. Yapı bunu gerektiriyor. Ama
belli büyüklükteki işletmelerin artık geleneksel yapının dışına çıkıp biraz daha
dünya standartlarına uygun hareket etmeleri, özgün tasarımı desteklemeleri
6
AĞUSTOS
AUGUST
2015
Röportaj INTERVIEW
lazım. Sektör yabancı dil bilen çalışan
bulamıyorum, tasarımcı, mühendis bulamıyorum diyorsa, kendisine bir ayna
tutması lazım. Bir şeyler değişmeli ama
bu iş tek taraflı olacak bir iş değil. Eğitim kurumları, meslek kuruluşları ve işletmeler olarak bir araya gelmeliyiz ve
sektörü nasıl uluslararası alanda rekabet edebilir duruma getirebiliriz bunu
konuşmalıyız.
Eğİtİm kurumları,
meslek
kuruluşları ve
İşletmeler
olarak bİr
araya gelmelİ
ve sektörün
geleceğİnİ
bİrlİkte
planlamalıyız
Biz üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz. Onun için sektörün biraz önündeyiz. Eğitim programımızda tasarım,
çizim, ayakkabı malzemeleri, ayakkabı
üretim teknolojileri gibi temel altyapı derslerimiz var. İkinci sınıfta taban
tasarımı, ökçe tasarımı, iç kalıp tasarımı gibi farklı dersler var. Ayakkabı ve
ayakkabıyı meydana getiren parçaların
her birinin tasarımını veriyoruz. Fuara
gittiğimiz zaman diğer ülkelerden görsellik ve fiyat bakımından daha avantajlı olmamız buna bağlı. Türkiye olarak
çok ciddi bir kurulu kapasitemiz, üretim
potansiyelimiz var ama uluslararası
pazarlarda rekabet edemiyoruz. O zaman orayı zorlamamız gerekli. Üretim
tamam, neden ihracat yapamıyoruz?
Acilen mesleği iyi bilen öğretmenler yetiştirmemiz, uzmanlığa değer vermemiz
lazım. Bir de meslek liselerinde öğrencinin yeteneğine göre ayrım yapılmıyor.
Notları yüksek olan öğrenci modelistlik
istiyor ve model bölümüne geçiyor. Becerebiliyor mu, hiç önemli değil. Üretim
bölümünün kendi içinde saya ve taban
olarak ikiye ayrılması lazım. Liselerdeki
eğitmenlerden sektör deneyimi istenebilir.
SIZCE TÜRKIYE’NIN MESLEKI VE TEKNIK
EĞITIMDE OLMASI GEREKEN NOKTADA
OLMAMASININ SEBEPLERI NELER?
Mesleki ve teknik eğitimi ikiye ayırmamız lazım. Bir ortaöğretimdeki eğitim
yani meslek liselerinde verilen eğitim.
1988-1989 döneminde liselerde ilk
defa ayakkabı bölümü açıldı. Ama mesela Bulgaristan’da 1950’lerden beri
var. Yükseköğretim ise ön lisans olarak
8 yıl önce başladı. 5 tane ön lisans programı var. Lisans programı olmadığı için
eğitimci yetiştirilmesinde sorunumuz
var. Bugün 15 lisede ayakkabı bölümü
bulunmakta. En son K. Maraş’a ve Hatay’a gittik. Liselerde ciddi makine parkı
var ama makineler kullanılamıyor, çünkü işi bilen öğretmen yok. Çok ilginçtir,
ekonomi ve finansman yetersizliği var
deriz. Hiç öyle değil aslında. Türkiye’de
yeterince para da var, yatırım da yapılıyor, ancak kalifiye insan yok.
MESLEKI EĞITIMİN EN ÖNEMLI
SORUNLARINDAN BIRI EĞITIMLE
SEKTÖRÜN IÇ IÇE OLMAYIŞI. BU SORUNUN
GIDERILMESI NOKTASINDA NELER
DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Biz sektörle iç içeyiz, meslek kuruluşları
ile işbirliği yapıyoruz. Ancak söyleyeceklerim yanlış anlaşılmasın ama bizde
vizyonu olan insan eksiği var. Özellikle meslek kuruluşlarının eğitimle ilgili
politikalarını ve eğitim maliyetlerini
yeniden gözden geçirmeleri lazım. Bunun içinde esnaf ve sanaatkarları temsil
eden Türk Umum Ayakkabıcılar Federasyonu da var, hem kobileri hem büyük
ölçekli işletmeleri temsil eden Türkiye
Ayakkabı Sanayiciler Derneği var, TASEV
var. Bu politikalarla bu iş olmaz. 15 yıl
önce de benzer görüşteydim. Bugüne
kadar yapılmadı ama aslında bu iş 1 yılda toparlanabilir. 1 yılda neler olacağını
planlarsanız olayın toparlanması, hamle
yapılması için yeterli olur.
Eğitim ayrı bir uzmanlık alanıdır. Bizde usta-çırak kültürü var. Ustamızdan
öğrendiğimizin bire bir aynısını yapma
kültürü. Sanatta da geri olmamızın sebebi bu aslında. Dünyaya baktığımız
zaman, yapılanları alıp kendisi de ona
bir şey katmayı başarabilenler zaten özgün işler yapıp ilerleyebiliyor. Fabrika
yöneticisi ya da sahibi olmak iyi bir eğitimci olabileceğiniz anlamına gelmez.
Bugüne kadarki sıkıntı bence bu. Çok
iyi, çok başarılı işletmelerin sahipleri
eğitim politikalarına yön vermeye çalışmış. Oysa eğitimde eğitimin uzmanlarıyla çalışılması lazım. Artık öyle bir
noktaya geldik ki; gerçekten, çalışan sıkıntısı çekiyoruz. Kaliteli iş yapacaksak
bu ancak kaliteli elemanlarla mümkün.
Çalışanımıza yeterli ücreti vermeliyiz ki
başka sektöre gitmesin. Bazı liselerdeki
ayakkabı bölümleri son birkaç yıl içinde
öğrenci olmadığı için kapandıysa sektörü nasıl cazip hale getireceğimizi konuşmamız lazım.
Türkİye’de
yeterİnce para
da var, yatırım da
yapılıyor. Ama bu
İşİ bİlen kalİfİye
İnsan yok!
SIZCE IYI BIR AYAKKABI TASARIMCISI
OLMAK IÇIN NELER GEREKLI?
PROGRAMINIZI SEÇMEK ISTEYEN
ÖĞRENCILERE NE ÖNERİRSINIZ?
Öncelikle tasarımcı olmak isteyen kişinin çok ciddi bir birikimi olmalı. Genel
kültür şart. Yaratıcılık da çok önemli.
Tasarımcı farklı olmayı göze alabilmeli.
Müzeleri, güncel etkinlikleri takip etmesi lazım ki sanat nereye doğru gidiyor
bilsin. Bu işe yönelmek isteyen öğrencinin kendine güvenmesi ve yaptığı işi
sevmesi lazım. Bu işin stresine dayanabilir mi ölçmesi lazım. Bazı öğrenciler
bırakıp gidiyor. Gelecek öğrenci sektörün geleneksel düşünce yapısından çıkabilecekse, ayakkabı tasarımını ve yeni
bir şeyler üretmeyi seviyorsa, kişilik olarak bu işe uygun olduğunu düşünüyorsa
çok avantajlı. Ayakkabıyla ilgili hiçbir
şey bilmesine gerek yok, biz burada onu
öğretiyoruz!
AYDIN UNIVERSITY
COULD YOU BRIEFLY TELL US ABOUT YOURSELF?
I was born in Trabzon in 1964. I received my
undergraduate degree from the Economics
and Administrative Sciences Faculty at Marmara University and my graduate degree from
Istanbul University. My master’s thesis was on
the management of small and medium-sized
footwear manufacturing businesses. I am currently a doctoral candidate at Istanbul Aydın
University’s Department of Business Management. Since footwear manufacturing is my father’s job, I’ve been in this sector since primary school. I have worked in design, moulding,
cutting, assembly and finishing. I worked in
professional associations between 1987 and
2002. I served as training manager and later
as deputy chairman at the Istanbul Chamber
of Footwear Manufacturers and the Federation
of the Turkish Footwear Manufacturers. I am
also among the founders of Turkish Shoe Industry Research, Development and Education
Foundation (TASEV), where I have served as a
member of the Board of Directors. I have participated in European Union projects related
to the sector. Since 2008, I have served as the
chairman for the Shoe Design and Manufacturing Programme at Istanbul Aydın University’s
Anadolu Bil Higher School of Vocational Education. I have published 4 books and 3 scientific papers on the sector.
CENGİZ
KASTAN
WE GOT INFORMED about the metıculously desıgned shoemakıng
educatıon program and talked about the sector’s ıssues...
WHAT DOES YOUR CURRICULUM INCLUDE?
We believe that we are doing our part. That is why
we are somewhat ahead of the sector. Our education programme has courses that focus on foundational topics such as design, drawing, footwear
materials and footwear manufacturing technologies. We teach the design process for footwear
as well as for all of the materials used to manufacture footwear. This is why we’re in a more advantageous position than other countries at expos
in terms of visual quality and price. As Turkey, we
COULD YOU TELL US ABOUT ISTANBUL
AYDIN UNIVERSITY’S SHOE DESIGN AND
MANUFACTURING PROGRAMME?
It was established in 2008. Ours is the only
programme to focus on shoe design and model making. Our aim is to cultivate world-class
footwear designers and stylists. We combine
the concepts of footwear, fashion and art
equally and veer away from the classic approach to footwear. Another one of our qualities is that all of our teachers hold at least an
undergraduate degree. They are all experts
in their fields who come from the sector. Our
curriculum is application-based. Our students
carry out one major design project each semester. They start out with a concept, do research and create a storyboard with images.
Then our students create a design using design methods and their own creativity. Lastly,
they develop prototypes. In terms of methodology, we follow precisely the same course as
design schools in London and Milan.
100% of our graduating
students find employment
in their own field
have a very notable installed capacity and production potential, yet we can’t compete in the international markets. That is where we have to focus.
Production may be fine, but why can’t we export?
We have to rapidly train teachers who know the
profession well and to place value in expertise.
Another factor is that vocational high schools do
not distinguish students in terms of talent. A student with high grades wants to go into styling and
transfers to the styling class, whether or not he or
she has talent. The production class needs to be
divided into upper and sole sections. High school
teachers might also be required to have experience in the sector.
Our aim is to cultivate
world-class footwear
designers and stylists
WHAT DO YOU THINK ARE THE REASONS WHY
TURKEY HASN’T REACHED THE POINT IT SHOULD
IN TERMS OF VOCATIONAL AND TECHNICAL
EDUCATION?
We have to divide vocational and technical education into two parts. One is the education received
in vocational high schools. High schools first
opened up a footwear division in the 1988-1989
semester. In Bulgaria, for instance, this division exists since the 1950s. Higher education only started
8 years ago by offering associate degrees. There
are 5 associate degree programmes. We have a
problem cultivating educators since there are no
bachelor’s degree programmes. Today, 15 high
schools have footwear divisions. We most recently
went to Kahramanmaraş and Hatay. High schools
have serious machine parks, but these machines
go unused, as there are no teachers who know
the profession. It’s interesting; we say that there
is insufficient financing, but that isn’t the case at
all. There’s enough money as well as investment
in Turkey, but there’s a lack of qualified personnel.
WHAT IS THE JOB PLACEMENT RATE FOR YOUR
STUDENTS AFTER THEY GRADUATE?
Our students are placed in jobs after their 2nd
year. We don’t have any issues. 100% of our
students who want to start working immediately upon graduation find employment in
their own field. Some of our graduates continue onto the graduate programme with DGS.
They go on to receive training in the fashion
design programme and in the field of leather
engineering.
DO YOU ATTEND EXPOS? HOW DO YOU
BENEFIT FROM THESE TYPES OF EVENTS?
Since our establishment, we have attended all
footwear fashion expos and occasionally supplier industry expos in Istanbul. We even had
a booth and organised a runway show at the
2013 Moscow Shoes Fair. These are great opportunities through which we can show international purchasing committees that authentic designs are created in Turkey… We need to
highlight our authentic design projects more.
ONE OF THE MOST IMPORTANT ISSUES IN VOCATIONAL EDUCATION IS THAT THE EDUCATION SYSTEM AND THE SECTOR AREN’T LINKED. HOW DO
YOU THINK THIS PROBLEM CAN BE OVERCOME?
We are linked with the sector, and we collaborate
with professional associations. Yet – and I don’t
want my words to be misconstrued – we have a
7
lack of people with vision. Professional associations in particular need to re-evaluate their educational policies and costs. There is also the Federation of the Turkish Footwear Manufacturers, which
represents tradesmen and artisans; the Footwear
Industrialists Association of Turkey, which represents small- and medium-sized as well as largescale businesses; and TASEV. This profession cannot be sustained with these policies. I held similar
beliefs 15 years ago. It hasn’t been done to date,
yet the necessary revisions can be done in a year.
If you plan well, one year is sufficient time to clean
everything up and make a move.
We have to come
together as educational
institutions, professional
associations and
businesses and plan the
future of the sector
together
Education is its own area of expertise. When we
look at the world, those who manage to take what
has already been done and add something of their
own are able to create authentic works and make
progress. Being a manager or an owner at a plant
does not mean you can be a good educator. I think
this is the issue that brought us to the present.
Owners of very successful businesses have tried
to shape educational policies. Yet education must
be shaped by those who specialise in education.
We’ve now reached the point where we truly experience difficulties with employees. If we are
to do high-quality work, it is only possible with
high-quality workers. We have to give our employees sufficient pay so they don’t go to other sectors. If the footwear divisions in some high schools
have shut down in recent years due to a lack of students, we have to talk about how we are going to
make the sector more attractive.
WHAT DO YOU THINK IS NECESSARY TO BECOME A
GOOD FOOTWEAR DESIGNER? WHAT WOULD YOU
RECOMMEND TO STUDENTS WHO WANT TO JOIN
YOUR PROGRAMME?
Firstly, someone who wants to be a designer must
have serious know-how. General culture is a must,
creativity is also very important. A designer must
be able to risk being different. Students who want
to do this work must trust themselves and love the
work they do and must gauge whether theycan
withstand the stress. If he or she loves footwear
design and creating new things, and thinks his or
her personality is suited to this line of work, he
or she doesn’t have to know anything about footwear; we teach all that here!
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
KAPAK KONUSU COVER STORY
ARTAN
REKABETTE
“İşletmelerİn esas zengİnlİğİ nedİr?” dİye sorarsanız, tereddüt etmeden “İnsan
varlığıdır” yanİ, personelİdİr derİm. İnsan unsuru, İşletmenİn kaynaklarını kullanan,
yenİ kaynakları zengİnlİklerİ oluşturan, dahası İşletmelerİn asıl varoluş sebebİ
olan müşterİlerİ İle İlİşkİlerİnİ sağlayan vazgeçİlmez tek kaynaktır.
İNSAN
FAKTÖRÜ
İşletmelerin başarısını belirleyen unsur da şüphesiz ki insandır. Bir işletmenin başarısının iki önemli kriteri vardır:
Kar etmek ve bu konuda süreklilik gösterebilmek. Başarılı işletmeler verimli
çalıştıkları ve kaliteli sonuçlar ürettikleri için kar eden ve bu karlılığı (başarıyı) sürdürebilen işletmelerdir.
Başarısı sürekli büyük dalgalanmalar
gösteren, bir günü diğer gününe, bir
yılı diğer yılına hiç benzemeyen işletmeler, şartların ve şans ya da şanssızlıkların etkilediği(!) bahane kültürüyle
donanmış işletmelerdir. “Şans ya da
şanssızlık dediğimiz durumlar, kendileri için aralık bırakılmış kapılardan girerler.” Başarısı sürekli olan işletmelerde
şans ve şanssızlık sözcükleri adeta hiç
kullanılmaz. Başarılı işletmeler, doğru
çalıştıkları için dış etkilerden en az etkilenir, fırsatları da çok erken görerek
daha proaktif davranır ve her koşulda
daha çok kazanır.
Fırsat ve tehlikeleri görmek konusunda da personelin önemini tekrar vurgulamak isterim. Piyasada bulunan
satış personelinden, büro içerisinde
veya fabrikada üretimde çalışan memur ve işçilere kadar, insan unsurunu;
düşünen, önlem alabilen ve gelişim
sağlayan esas varlık olarak görmemiz
gerekir. Yeter ki insan varlığına sözde
değil özde değer verelim ve bu değeri
aşağıda sayacağım sistem ve davranışlarımızla pekiştirelim.
•
İşe alım görüşmelerini profesyonelce yürütebiliyor veya bu işi
bilen profesyonellerden yardım
alıyor musunuz?
Bahanecİlİğİ
kültür halİne
getİren
İşletmeler yok
olur.
•
İşe alımda, başarısı kanıtlanmış
test ve envanterlere baş vuruyor
ve işin niteliklerine uygun profilde eleman seçiyor musunuz?
Personelin yani, insan kaynağının faydalı ve verimli bir unsur olabilmesi
için bazı temel kurallara uyulması gerekir:
•
Personeli çalıştıracağınız işin tanımı yazılı olarak var mı?
•
Bu görev tanımına uygun hazırlanmış, bir adam-iş nitelik belgeniz
var mı?
•
Eş-dost tanıdık tuzağına düşmeden veya sadece güvenilir(!) kişidir diyerek eleman alma alışkanlığından kurtulmuş bir iş veren
misiniz?
•
İşe aldığınız elemanı, yine işin gereğine göre planlı, doyurucu ve
yeterli uzunluktaki bir süre için
oryantasyona tabi tutuyor musunuz?
•
Elemana piyasa koşullarının altında olmayan, hatta çok az miktarda
da olsa piyasa koşullarının üzerinde bir ücret veriyor musunuz?
•
Ücret dışında bazı cazip olanaklar
ve zaman zaman sosyal faaliyetler
uygulamak suretiyle elemanlarınızı motive ediyor musunuz?
•
İş yerinizin performans değerlendirme ve/veya prim sistemi
var mı? Az çalışan ile çok çalışan,
özveri gösteren ile gün geçiren
farklı kefelere konup değerlendiriliyor mu?
•
8
İşletmenizde yaygın bir liderlik
kültürünüz var mı? Liderliği bilimsel ve evrensel anlamda kullanıyor,
eksiklerinizi geliştiriyor musunuz?
kişisel ve profesyonel gelişimini
sürdürebilmek amacıyla, sürekli ve
etkin eğitimler yapıyor musunuz?
•
Lider olabilmişsek insanlara iş dışında da ciddi değer veririz.
•
Lider olabilmişsek, insanları azarlamaz, usturuplu ve uygun şekilde
uyarırız.
Bu 11 soruya kendinizi kandırmadan
dolu, dolu “Evet” diyebiliyorsanız, biliniz ki insan kaynağınız en başta yazdığım faydaları sağlayan en değerli işletme unsuru olarak ön plana çıkacaktır.
•
Lider olabilmişsek, insanların görüş, öneri ve genel anlamda fikirlerini alırız. Gerekiyorsa bunları
ısrarla sorarız ve öğreniriz.
•
Lider olabilmişsek, insanları yaptıkları her güzel ve iyi iş için beklemeden takdir ederiz. Zaten onların
işi bu diyerek kendimizi kandırmayız.
•
Lider olabilmişsek, sadece öğüt
vermez, örnek olur ve motivasyonu
sürekli sağlarız.
•
Lider olabilmişsek yukarıda saydığım ve altta devam ettiğim 11
maddeyi dikkate alır, insanların ışıl
ışıl parladığı bir işletme ortamı yaratırız.
•
Tüm insan kaynağınızın, başta siz
yönetici ve patronlar olarak üzere
Binaları, makinaları, hammadde ve
malzemeleri, en kısıtlı kaynak olan zamanı kullanan, yeni metotlar bulan ve
geliştiren, ürün veya hizmetin verimli
İşe büyük
sermayelerle de
başlasak, bazı
kuralları İhmal
edİyorsak kaderİ
dış şartlara göre
belİrlenen bİr
İşletme olmaktan
kurtulmayız.
“Patronlardan yönetİcİlere
bahane kültürünü unutun.
Yönetİm bİlİmİnİn gerçeklerİne
yüz çevİrmeyİn, gelİştİrerek
uygulayın. Tembellİkte
yarar yok. Çok çalışmaktan
vazgeçmeyİn. İnsanın değerİnİ
vermeyen ne kadar gayret
ederse etsİn yok olur…”
üretilmesini ve kalitesini sağlayan tek
güç insandır. Yarım asır gibi bir sürede,
işe sermayesiz başlayıp yükselen yüzlerce insan tanıdım. Fakat ciddi büyüklükte sermayesi ve buna bağlı olarak
binaları, makinaları olan ve küçülüp
yok olan yüzlerce patron da tanıdım. İş
hayatı ve işletmeler için, 10 yıl 20 yıl
kısa sürelerdir. Girişimcilikleri ve kendi deyimleri ile şansları(!) sayesinde
yükselen ve şanssızlıkları(!) nedeni ile
küçülerek batan bu işletmelerin patron
ve yöneticileri, yukarıda saydığım 11
madde üzerinde yoğunlaşarak, öz eleştiri yapabilselerdi inanın sonuç bambaşka olurdu…
Parayı ve maddeyi asıl unsur zanneden
kıt düşünceli bazı insanlar, başarılı durumdayken büyüklenen ve “her şeyi
ben yaptım” diyebilen; buna karşılık en
ufak başarısızlıkta da en önce personelini, müşterilerini, diğer insanları ve
dış şartları suçlayan egoist bahaneciler
olarak tarihin çöplüğünde yok olurlar.
Başarılı işletmeler, tüm dünyanın yadsıyamadığı ve uygulamaya çalıştığı,
uyguladıkça da kazandığı insan kaynağının başarısı için gereken on bir maddeyi vazgeçmeden uygulayanlardır.
Tembellik kültürü ile bahanecilik kültürünü kitaplarından silmiş, çok çalışkan
insanlardan oluşan işletmelerdir.
AHMET LEVENT ÖNER
Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman
SED Stratejik Eğitim
Expert Instructor & Senior Consultant
ve Danışmanlık
[email protected]
9
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
KAPAK KONUSU COVER STORY
People are indeed the factor that determines the
success of businesses. There are two important
criteria for the success of a business: Profitability
and continuity. Successful businesses are those
that not only profit because they work efficiently
and yield high-quality results but also manage to
sustain this profitability or success.
Businesses that experience fluctuating success,
with days and even years that go from one extreme to the other, are those equipped with a culture of rationalization, influenced by conditions
and either luck or the lack thereof. ‘Situations we
call luck or misfortune enter through doors that
have been left open for them.’ The words ‘luck’ or
‘misfortune’ are almost never used in businesses
where success is a constant. Because they work
well, successful businesses are those least affected by external factors; they recognise opportunities much more in advance and act more proactively, thus earning more in every circumstance.
There’s enough money
as well as investment in
Turkey, but there’s a lack
of qualified personnel.
I would once again like to stress the importance
of personnel when it comes to recognising opportunities and risks. From the sales personnel who
are active in the market to the employees and
white-collar workers in the office or at the plant,
we must consider the human factor to be our essential asset that can think, take precautions and
work little versus those who work hard, or for
those who are devoted to their work versus
those who simply pass the time?
•
achieve progress. All we have to do is value human potential through our deeds as well as our
words and reinforce this value through the system
I provide below.
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we greatly value people outside of work, as
well.
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we don’t scold people; we warn them in an
appropriate manner.
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we ask people for their opinions, advice and
general thoughts. If necessary, we persistently ask for their input until we receive it.
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we don’t hesitate to commend our employees for each successful task. We don’t fool
ourselves by thinking, ‘This is their job, anyway.’
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we don’t only give advice; we also set an
example and ensure that their motivation is
constant.
There are some basic rules that must be followed
to ensure that the personnel or human capital is a
useful and effective element:
•
•
•
Is there a written definition of the personnel’s job?
Do you have a personnel-occupation qualification document prepared according to this
job definition?
Are you an employer who manages not to
fall into the trap of hiring acquaintances or
simply employing people for being ‘trustworthy’?
•
Are you able to carry out hiring meetings
professionally or get help from professionals
who are competent in this area?
•
When hiring, do you resort to tests and inventories with proven success and select
employees whose profiles fit the requirements of the job?
•
Do you pay the employee a salary that does
not go below market conditions but that exceeds them, even if only by a little?
•
Do you motivate your employees by offering
them appealing opportunities and social activities from time to time?
•
Does your business have a performance
evaluation and/or bonus system? Are there
different evaluation processes for those who
•
If we’ve managed to succeed in leadership,
we pay attention to these 11 items listed
above and below to create a working environment full of radiant people.
•
Do you offer continuous and effective training for the continuation of personal and
professional development for all of your employees, including executives?
If you can answer these 11 questions with an emphatic and truthful ‘Yes’, know that your personnel will stand out as the most valuable operating
factor that provides the advantages I noted in the
beginning.
After hiring an employee, do you put him or
her through a fulfilling and sufficiently long,
pre-planned orientation process based on
the requirements of the job?
•
Is there a leadership culture prevalent
throughout your business? Do you utilise
leadership in a scientific and universal way
and improve your deficiencies?
Humans are the only force that use buildings,
machines, raw materials and materials as well as
their most limited resource of time; discover or
develop new methods; and ensure both the efficiency and quality of the products or services
generated. Over the span of half a century, I’ve
met hundreds of people who started out without
capital and worked their way up. However, I’ve
also met hundreds of executives with sizeable
capital as well as buildings and machines that diminished and then disappeared. For businesses
10
2015
GEZİ TRAVEL
INCREASING COMPETITION
AND HUMAN FACTOR
If you were to ask me what the fundamental resource
of businesses ARE, I wouldn’t hesitate to tell you that
it is its human capital or, in other words, its personnel.
The human element is the only indispensable resource
that uses the means of the business, generates new
resources or assets and, above all else, ensures
relationships with customers, who are the real reason
why businesses exist.
AĞUSTOS
AUGUST
SANAT DOLU BİR ŞEHİR:
A CITY FULL OF ART:
as well as for the business world, 10-20 years is
a short amount of time. Had the bosses and executives of these companies – which grow through
entrepreneurialism and ‘luck’, as they would have
you believe, before shrinking due to ‘misfortune’
– been able to do some self-criticism by focusing
on the 11 items I’ve listed above, I can assure you
the results would have been entirely different…
Even if we start out with
great capital, if we ignore
certain rules, we can’t
avoid being a business
whose fate is determined
by external factors.
Some narrow-minded people who think that
money and materials are the real factor will feel
haughty and claim to have done it all by themselves when the business is successful, yet place
the blame on their personnel, customers, other
people and external factors when faced with the
smallest failure. As egotistical people who always
make excuses, they eventually disappear in the
waste yard of history.
Successful businesses are those that don’t compromise on implementing the 11 items that are
necessary for the success of their human resources – the same items that are embraced all over
the world as elements that lead to even greater
accomplishments. They are businesses made up
of very hard working people who have eliminated the culture of laziness and excuses from their
lives.
STARTING WITH YOUR EXECUTIVES, FORGET ABOUT
THE CULTURE OF MAKING EXCUSES. DON’T TURN
YOUR BACK ON THE REALITIES OF THE SCIENCE OF
MANAGEMENT; IMPROVE AND IMPLEMENT THEM
INSTEAD. THERE IS NO BENEFIT TO LAZINESS, SO
DON’T GIVE UP ON WORKING HARD. NO MATTER
HOW HARD THEY WORK, BUSINESSES THAT DON’T
VALUE PEOPLE WILL DISAPPEAR…
BARSELONA
Katalanlar tarafından başkent olarak kabul edİlen Barselona, zarİf
heykellerİ, sıra dışı mİmarİsİ, hem doğudan hem batıdan İzler taşıyan
karakterİyle herkesİ kendİne hayran bırakıyor. Her sokakta sanatı
soluyacağınız bu şehrİn sokaklarında kaybolun ve bırakın adımlarınızı sİzİ
nereye İsterse oraya götürsün...
Considered to be the capital of the Catalans, Barcelona leaves everyone in awe
with its elegant sculptures, extraordinary architecture and character inspired
by both the East and the West. Get lost in the city where each street is filled with
art, and let your feet take you where they will…
SAGRA DA FAMILIA:
Şaşırtıcı bir şekilde aslında henüz tamamlanmamış olan
bu yapı Barselona’nın en görkemli yapısıdır. Kariyerini
bu binaya adayan Gaudi’nin hem tasarım anlamında
hem de inşaat süreci bakımından bir mimarlık dersi niteliğinde olan yapının tamamlanmasını göremeden hayata veda etmiş. Şimdi geniş bir mimari ekibin elinde
hayat bulan Sagrada Familia “kentin içinde devasa bir
heykel” olarak tanımlanıyor.
LA SAGRADA FAMILIA:
LAS RAMBLAS:
İşte alışverişseverler için asla kaçırılmaması gereken bir
cadde! Barselona’nın Eski Şehir bölgesinden geçerek
Plaça de Catalunya Meydanı’nı limana bağlayan bu yol,
ünlü markaların mağazaları, sıra sıra kafeleri, şık restoranları, hediyelik eşya dükkânları, çiçekleri ve kitapçıları
ile şehrin tam kalbinde yer alıyor.
LAS RAMBLAS:
PARK GÜELL:
Bir tepenin üzerinde yer alan Park Güell de Gaudi imzasını taşıyor. Kuşbakışı şehir manzarası kadar Gaudi’nin
rengarenk mozaikleriyle unutulmaz bir görsel şölen
vaad ediyor. Geniş meydanı sarıp sarmalayan kıvrımlı
bankı, gösterişli ve ürkütücü heykelleri, şaşırtıcı tünelleri ve çeşmeleriyle adeta masalsı bir yer…
Located on top of a hill, Park Güell also bears the mark of
Gaudi. In addition to the bird’s eye view of the city, Gaudi’s
colourful mosaics also promise an unforgettable feast for
the eyes. The rounded bank enveloping the spacious plaza,
the florid and frightening sculptures, the surprising tunnels
and fountains make this a fairy-tale destination…
LA BOQUERIA:
Bu şehirde alışveriş için en iyi adres La Boqueria Yerel
yiyeceklere meraklıysanız hem tatmak hem de sepetinize atmak için bu tarihi pazara mutlaka uğrayın.
The best address for shopping in this city is La Boqueria. If
you’re interested in local foods, make sure you visit this historic market to sample some and take the rest home.
This surprisingly uncompleted structure is the most majestic one you’ll find in Barcelona. Although Gaudi devoted his
career to this building – which serves as a lesson in architecture both in terms of its design and construction – he
passed away before he was able to see it completed. Now, La
Sagrada Familia, known as ‘a giant sculpture in the middle
of the city’, springs to life in the hands of a large crew of
architects.
This is a can’t-miss street for shopaholics! Located in the
heart of the city, this avenue crosses the Old City to connect Plaça de Catalunya to the harbour and is lined with the
shops of famous brands, rows of cafes, elegant restaurants,
souvenir shops, florists and bookstores.
PARK GÜELL:
LA BOQUERIA:
EL BORN NEIGHBOURHOOD:
EL BORN BÖLGESI:
Barselonalıların şu sıralar kalabalıktan kaçmak için tercih ettikleri bu eski mahalle oldukça popüler. Picasso ve
tekstil müzelerine ev sahipliği yapan El Born uluslararası markaların büyük mağazaları ve lokal butikleri ile de
biliniyor. Eğer Barselona’yı yerlisi gibi yaşamak istiyorsanız harika restoranlar bulabileceğiniz bu mahalleye
mutlaka uğrayın.
This old neighbourhood is quite popular these days among
Barcelona residents who want to escape the crowds. El Born
is home to the Picasso and textile museums; it’s also known
for big stores by international brands as well as local boutiques. If you want to experience Barcelona like a local, you
must visit this neighbourhood, where you’ll also find amazing restaurants.
WARNING! Spain is the country of long siestas! You may not
be able to find an open restaurant when it’s siesta time, so
be sure to start the day with a rich breakfast and a strong
lunch! Barcelona restaurants generally serve dinner after 8,
so you may not find a place that’s open before that time.
AMAN DIKKAT! İspanya, uzun süren Siesta’ların ülkesi! Siesta zamanı açık yer bulamayabilirsiniz, dolayısıyla zengin bir
kahvaltı yapmaya veya güçlü bir öğle yemeği yemeye dikkat
edin! Barselona’da restoranlar akşam yemeği servislerini de
genelde 8’den sonra yapar. Yani akşam saat 8’den önce açık
restoran bulamayabilirsiniz.
11
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
Röportaj INTERVIEW
AĞUSTOS
AUGUST
2015
Röportaj INTERVIEW
machines via their other companies.
MARCOMEN
GÖKHAN ÖZDAL
BIZE KISACA KENDINIZDEN VE
ŞIRKETINIZDEN BAHSEDER MISINIZ?
Öncelikle iki çocuk babasıyım. İşletme
bölümünü bitirdim. 16-17 yıldır bu
mesleğin içerisindeyim. Üç kardeşiz ve
bir aile şirketiyiz. Babamız işin başında.
Zaten biz de baba mesleğini yapıyoruz.
Her şeye beraber karar veriyoruz. Özdallar’ın kuruluşuna gelecek olursak,
babamız 1975’te iş hayatına giriyor ve
işçilikle başlıyor. Sonrasında Yusuf Özdal olarak 1982’de Gedikpaşa’da kendi firmasını kuruyor. 2005 yılına kadar
burada faaliyet gösteren firmamız daha
sonra İkitelli’de 3000 metrekare yer
alıp seri üretime başlıyor. İşler arttıkça üretim kapasitemizi de arttırıyoruz.
2014 yılında Malatya’da 10.000 metrekare kapalı alan 50.000 metrekare de
açık alan olmak üzere seri üretim yapabilen bir fabrika kurduk. Günde 2500
çift kadar üretim yapıyoruz. Türkiye’de
devamlı çalıştığımız ve bizim malımızı
satan 400’e yakın bayiimiz var. Her yıl
%20-25’e yakın oranlarda büyüyoruz!
2 fabrikamızda 400 civarı çalışanımızla
hizmet veriyoruz. Kendimize ait Marcomen ve Scootland markalarımız 2011
yılından bu yana belli bir tüketici kitlesine ulaştı. Markalarımızın gelişmesini sağlamak bizim için çok önemli.
Bunun için de mağazalarda daha çok
görsel kullanmaya ve markamızı lanse etmeye ağırlık veriyoruz. İlerisi için
mağaza projelerimiz var. Tahminen 1-2
yıl içinde kendi mağazalarımızı açmaya
başlayacağız. 4 yıldır bunun altyapısını
hazırlıyoruz.
BU 2 MARKAYLA HITAP ETTIĞINIZ
MÜŞTERI KITLESI HANGISI?
Ürünlerimiz genellikle erkeklere ve 1540 yaş arası müşteriye yönelik. Fiyat
aralığı olarak genelde B sınıfı müşteriye hitap ediyoruz. A sınıfı müşteri daha
çok bilinen markaların, daha yüksek
fiyatlı ürünlerini tercih ediyor. Ama biz
konsept olarak A sınıfı müşteriye de rahatlıkla ulaşıyoruz.
BU YILIN TRENDLERI VE
KOLEKSIYONUNUZ HAKKINDA BILGI
VERIR MISINIZ?
Bu sene erkek ürünlerimizde biraz
daha hafif ve renkli tabanlar ön planda. Renkli bağcıklar, bağcık ve taban
uyumu ön plana çıkıyor. Yaz sezonun-
da özellikle yumuşak ve astarsız ayakkabılar tercih ediliyor. Yine yaza özgü
bir seri olan marin temalı ürün grupları da sezon modasında yerini alıyor.
mesi lazım. Merdiven altlarından mal
alınmaması lazım. Ürün alınacağı zaman resmi ve sigortalı çalışanlara sahip olan firmalardan yana tercih kullanılmalı. İthal gelen ürünlerde verginin
arttırılması sektörü imalat yönünde
biraz daha içeri çekti. Özellikle aktif
sporlarda üretimler burada daha çok
arttı. İthalat biraz daha azaldı ki bu iyi
bir şey. Sonuçta bizim insanımız çalışıyor, paramız dışarı çıkmıyor. İnşallah
ayakkabı sektörüne yararlı olan gelişmeler devam eder.
FUARLARA KATILIYOR MUSUNUZ?
Bizim kendi özel fuarlarımız var. Senede iki kere Antalya’da otel fuarı yapıyoruz. Bayilerimizi davet ediyoruz, siparişlerini alıyoruz, sunum yapıyoruz.
Uzun süredir bu şekilde ilerliyoruz ve
sonuçlarından çok memnunuz.
PEKI YURT DIŞINDAKI FUARLARA
KATILIYOR MUSUNUZ?
Yurt dışı fuarlara şu an için katılmıyoruz. Ancak satış olarak bakıldığında
yurt dışında da %20-25’lik bir potansiyelimiz var.
Bu sektörde bir de vade sıkıntısı var...
Emeğİn yoğun
olduğu İşlerde,
İşİne yatırım yapan, çalışanlarının
sermayesİne önem hakkını hukukunu
koruyan
veren, modellerİnİ
fİrmalar rekabet
yenİleyen ve
konusunda
müşterİ İlİşkİlerİ
maalesef maddİ
İyİ olan fİrmalar
olarak gerİ
güzel bir şekİlde
kalıyor.
İlerlİyor.
Çok uzun vadelerin sebebi, çok hızlı
büyüyen firmaların olması aslında. Firmalar beş yılda 20-30 katı büyüyünce
bu büyümeler vade ile alakalı oluyor.
Vadeyi bir ay kadar uzattığı zaman bir
aylık sermayeyi cebine koymuş oluyor.
Şu an piyasada suni bir büyüme var.
Bunlar mağazacılık için de geçerli. Bu
da elbette sektör için tehlikeli bir şey.
SEKTÖRÜN GIDIŞATINI NASIL
GÖRÜYORSUNUZ?
İşine yatırım yapan, sermayesine
önem veren, modellerini yenileyen,
müşteri ilişkileri iyi olan firmalar güzel bir şekilde ilerliyor. Ama işine yatırım yapmayan firmalar krizlerde geri
duruma düşebiliyorlar. Sektörde genel
anlamda biraz durgunluk var. Bunun
nedenleri de zincirlerin gitgide büyüyor olması ve bireysel mağazacılığın
azalması... İmalatçılar son zamanlarda
iyi para kazanamıyor. Emeğin yoğun
olduğu işlerde çalışanlarının hakkını
hukukunu koruyan firmalar rekabet
konusunda maddi olarak geri kalıyor.
Kurumsal zincirlerin bunlara dikkat et-
SEKTÖRDE VASIFLI ELEMAN SIKINTISI
SON ZAMANLARDA BÜYÜK BIR SORUN
HALINE GELDI. BUNUNLA ILGILI
DÜŞÜNCELERINIZ NELER?
Meslek liselerinin önünün kapatılmasından dolayı meslek lisesini tercih
eden kişi sayısı bir hayli düştü. Mesela
bizim Halkalı’da ayakkabı okulumuz
12
Ayakkabı
sektörüne
gİrİlecekse
meslek okulundan
gelİnmesİ lazım.
Kalİtelİ
personel ancak
meslek lİselerİnİn
çoğaltılması ve
öğrencİlerİn
teşvİk
edİlmesİ İle
yetİştİrİlebİlİr.
var. Ayakkabı sektörüne girilecekse
meslek okulundan gelinmesi lazım.
Öbür türlü bulduğumuz eleman boşta kalmayayım diye geliyor. Meslekte
daha iyi ivme kazanacağım gözü ile
bakılmıyor bu tercihlere. Alttan ekibin
yetişmesi yalnızca eğitim ile mümkün.
Meslek liselerinin çoğaltılması, öğrencilerin teşvik edilmesi ile personel
yetiştirilebilir. Geriden gelen neslin işi
öğrenme arzusu yok. Önerim ortaokuldan sonra bu sektörde nasıl başarılı
hale gelinebilir bunları iyi bir şekilde
tanıtmak ve böylelikle sektöre insan
kazandırmak.
‘’EN BÜYÜK YATIRIM INSANA YAPILAN
YATIRIMDIR’’ CÜMLESI SIZIN IÇIN NE
IFADE EDIYOR?
İşlerimiz personel yapısıyla büyüyor.
Bizim tek başımıza bir şeyler yapmamız bir anlam ifade etmez. Ne yaparsak ekip çalışmasıdır. Ancak çoğu
yerde bu durum biraz lafta kalıyor. Genelde çalışanlara ve ekibe pek değer
verilmiyor. Çalışanlara gelip geçici gözüyle bakıyorlar. Ama inatla insana yatırım yapmak lazım. Çalışanlara kendi
işini benimsetmek lazım. Biz makine
ağırlıklı çalışıyoruz ama emeğin yoğun
olduğu bir iş. Yaptığımız cirolarla çalıştığımız insan sayısı çok fazla. Bizim
ayakkabı sektöründe 40-50 milyon
ciro yapabilmemiz için en az 500-600
kişi çalıştırmamız gerekiyor. Bu insan
gücüne yatırım yapmazsak işimizi nasıl geliştirebiliriz?
PALAMUT GROUP’LA IŞ ILIŞKILERINIZ
NASIL?
Aşağı yukarı 5-6 yıldır çalışıyoruz. Firma sahipleri de personel de çok iyi.
Fiyatta da piyasaya göre gerekli özeni
gösteriyorlar. Ürünlerinden memnunuz.
PALAMUT GROUP’UN HANGI
ÜRÜNLERINI KULLANIYORSUNUZ?
Özellikle neolit ağırlıklı ürünler kullanmakla beraber monta makinası
ilaçları da temin ediyoruz.
SEKTÖRE DEVLET DESTEĞINI YETERLI
BULUYOR MUSUNUZ?
Devlet dolaylı olarak destek sağlıyor.
Devletin teşvikleri genelde Anadolu’ya, 4. ve 5. bölgelere. Sektör uzun
süre personel yetiştirip direnebilirse
Anadolu’da imalat yapılabilir. Kendi
fuarlarımızı biz yaptığımız için teşvikten yararlanamasak da devletin fuarlara verdiği destek güzel bir şey.
İŞ HAYATINA ATILMAK ISTEYEN
GENÇLERE NELER TAVSIYE EDERSINIZ?
İşlerini çok sevmeleri gerekiyor. Bu işi
cidden benimsemeleri lazım. Nasıl başarılı olabilirim diye işlerine kafa yormalılar. Hangi sektörde olursa olsun
severek yapılmayan iş başarıya ulaşmıyor. Sermayelerini işe yatırsınlar.
Biz bu sektörde sürekli ilerlememizi
hep işimize yatırım yapmamıza borçluyuz. Mutluyuz ve huzurluyuz!
WHAT IS THE CUSTOMER BASE FOR THESE 2
BRANDS?
Our products are generally aimed at men and customers between the ages of 15-40. In terms of
pricing, we generally appeal to Class B consumers.
Class A consumers prefer higher-priced products
by better-known brands. Yet in terms of our concept, we can easily reach Class A customers, as well.
COULD YOU TELL US ABOUT THIS YEAR’S TRENDS
AND YOUR COLLECTION?
This year, our men’s products have lighter and
more colourful soles. Colourful laces that match
the soles stand out. In the summer, people especially prefer softer shoes without lining. Another
summer-only series, the marine-themed product
groups are also on trend this season.
İŞ DIŞINDAKI HOBILERINIZ NELER?
Spor ve sinema var. Arada çocukları
tiyatroya götürüyoruz. Bunun dışında
kültürel etkinlikler de var. Ama yaptığımız işin %1’i kadar zaman ayırabiliyoruz diyebilirim.
DO YOU ATTEND FAIRS AND EXPOS?
We have our own expos. Twice a year we hold expos in a hotel in Antalya. We invite our distributors,
take their orders and make presentations. We’ve
been operating like this for a long time, and we’re
very happy with the results.
ÇOK SIK SEYAHAT EDIYOR MUSUNUZ?
SIZDE IZ BIRAKAN ÜLKE VEYA ŞEHIR
VAR MI?
2-3 kez Avrupa’ya gittim. Rusya’ya ara
sıra gidiyorum. Ama bende özellikle
iz bırakan ülke İtalya. Venedik ve
Floransa tarihi yapısıyla hoşuma
giden yerler.
DO YOU ALSO ATTEND INTERNATIONAL EXPOS?
For now, we don’t attend international expos. However, in terms of sales, we also have a 20-25% international potential.
MARCOMEN
GÖKHAN
ÖZDAL
COULD YOU TELL US BRIEFLY ABOUT YOURSELF
AND YOUR COMPANY?
Firstly, I am a father of two. I have a degree in business administration. I’ve been in this business for
16-17 years. We’re three siblings and our father’s
in charge of the business, so we inherited the profession from our father. We make all of the decisions together. Prior to founding Özdallar, our father started his career as a white-collar worker in
1975. He then started his own company as Yusuf
Özdal in Gedikpaşa in 1982. The company continued its operations here until 2005, after which a
3000-square-metre plant was purchased in İkitelli to begin mass production. As business grew, we
also increased our production capacity. In 2014,
we established a plant in Malatya that does mass
production over an area of 10,000 square-metres
indoors and 50,000 square-metres outdoors. Our
average daily capacity is 5,000 pairs, and we currently produce around 2,500 pairs each day. We
have nearly 400 distributors in Turkey with whom
we work regularly. We’re very happy to grow by
20-25% each year! We have around 400 employees at our 2 plants. Our Marcomen and Scootland
brands have amassed their own consumer group
since 2011. It’s very important to us to ensure the
development of our brands, which is why we’re focused on using more visuals to promote our brand
in our stores. We have store projects in the future.
We’ll start to open our own stores in approximately
1-2 years. We’ve been laying the groundwork for
this for 4 years. This time, we’ll reach the consumer
with our own concept and the Marcomen brand.
Actually, the reason for overextended payment
terms is that there are companies growing too fast.
When companies grow to 20-30 times their size in
5 years, this growth has to do with payment terms.
When they extend the payment term by another
month, they hold onto their monthly capital. Right
now, there’s artificial growth in the market. This
also holds true for retailers. And of course this is
dangerous for the sector.
THE LACK OF QUALIFIED PERSONNEL HAS BECOME
A BIG PROBLEM FACING THE SECTOR RECENTLY.
WHAT ARE YOUR THOUGHTS ON THIS?
Due to the interference with vocational high
schools, there’s a great reduction in the number
of people choosing to study in these schools. For
instance, we have a footwear school in Halkalı. If
people are going to enter the footwear sector, they
need to attend a vocational school. Otherwise, the
employees only choose this sector so that they
aren’t left without a job. People don’t view these
choices as factors that will help them gain momentum in the sector. Education is essential to groom a
team from the bottom up. We can groom personnel by increasing the number of vocational high
schools and encouraging students. The new generation isn’t interested in learning about the job.
My recommendation is to secure personnel for the
sector by promoting the requirements for success
in this sector to students after middle school.
The companies that are
able to get ahead are
those that invest in their
business, care about
their capital, update their
models and have good
customer relations.
WHAT DO YOU THINK ABOUT THE STATEMENT, ‘THE
GREATEST INVESTMENT IS INVESTING IN PEOPLE’?
Our business grows in conjunction with our personnel structure. It’s meaningless for us to do things
alone; whatever we do, it’s through teamwork.
Yet in many companies, this is purely theoretical.
Companies generally don’t value their employees
or their team. They view their employees as temporary. Yet companies have to be persistent when
it comes to investing in their personnel. They have
to make employees embrace the work as their own.
We operate mostly with machinery, but it’s still a
job with intensive labour. The number of people
we employ is very high compared to our revenue.
In order for us to record revenues of 40-50 million
in the footwear sector, we have to employ at least
500-600 people. If we don’t invest in this human
capital, how can we improve our work?
HOW DO YOU VIEW THE TRAJECTORY OF THE
SECTOR?
The companies that are able to get ahead are those
that invest in their business, care about their capital, update their models and have good customer
relations. By contrast, companies that don’t invest
in their business can fall behind in times of crisis.
There’s a bit of stagnancy in the sector in the general sense. The reason for this is that chain brands
are gradually growing while individual retailing is
dying down… Manufacturers aren’t able to make
good money lately. Companies who protect their
employees’ rights in businesses that require intensive labour are financially falling behind the
competition. This is something for which corporate chains need to watch out; they shouldn’t purchase goods that are produced illegally but instead
choose companies that have official, insured workers. The increase of taxes for imported goods also
resulted in the sector doing more of its production
domestically, particularly in terms of active sports
products. Imports are experiencing a slight decline,
which is a good thing. After all, our citizens are able
to find work and the money stays in our country. I
hope there will be more developments that benefit
HOW ARE YOUR BUSINESS RELATIONS WITH THE
PALAMUT GROUP?
We’ve been working together for approximately
5-6 years. The company owners and the personnel
are great. They are attentive to pricing with respect
to the market. We’re happy with their products.
WHICH OF PALAMUT GROUP’S PRODUCTS DO YOU
USE?
We particularly use products with neolite materials. We also purchase products for our toe-lasting
Unfortunately, companies
who protect their
employees’ rights in
businesses that require
intensive labour are
financially falling behind
the competition.
the footwear sector.
The sector is also facing the issue of payment
terms…
13
DO YOU THINK THERE ARE ENOUGH GOVERNMENT
INCENTIVES FOR THE SECTOR?
The government does not offer direct support. It’s
very difficult to train, employ and discipline personnel. It’s a great investment and a big step... You
can’t give up; you have to do it over an extended
period. There are no benefits in the short term. If
the sector can groom personnel and hang on for a
long time, it’s possible to do production in Anatolia. Indeed, the government incentives are generally for Anatolia, for the 4th and 5th regions. Other
than that, the government does not provide any
support for the footwear sector. But it’s good that
the government provides incentives for fairs and
expos, since we organise our own, though we don’t
use government assistance.
If people are going to
enter the footwear
sector, they need to
attend a vocational
school. Qualified
personnel can only be
groomed by increasing the
number of vocational high
schools and encouraging
students.
WHAT ADVICE WOULD YOU GIVE TO YOUNG
PEOPLE WHO WANT TO EMBARK ON A CAREER?
They have to love their jobs. Above all, they have to
embrace their jobs. They have to think hard about
how they can be more successful in their work. No
matter what sector you’re in, you won’t be successful at a job you don’t like. What’s important is that
people love the work they do and invest their capital in their business. We owe our continuous progress in this sector to the fact that we always invest
in our work. We’re happy and at peace!
WHAT ARE YOUR HOBBIES OUTSIDE OF WORK?
Sports and cinema. We occasionally take the kids
to the theatre. There are other cultural events, as
well. Yet I could say that we’re able to set aside 1%
of the time we spend on our work.
DO YOU TRAVEL FREQUENTLY? ARE THERE ANY
COUNTRIES OR CITIES THAT LEFT AN IMPRESSION
ON YOU?
I’ve been to Europe 2-3 times for New Years. I occasionally go to Russia. The country that stands out
for me is Italy. I particularly enjoyed the historic
character of Venice and Florence.
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
AĞUSTOS
AUGUST
2015
PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN •
Röportaj INTERVIEW
HULUSİ USTA
ÖNCELIKLE SIZI VE ŞIRKETINIZI
TANIYALIM…
Şirketimiz babam tarafından kuruldu.
1977 yılında başladık. O zamanlar ben
henüz öğrenciydim. 79 yılında liseyi
bitirdikten sonra ben de yardıma geldim. Daha önce ortaklık başka bir şirketteydi. Ama sektöre Ustasan olarak
girişimiz neredeyse 80 yılında oldu.
85 yılından sonra tek başıma bugünlere kadara geldim ve işlerimize devam ettik. Önceden şahıs firmasıydık
ama 2000 yılında şirket olduk. Üç yıl
öncesine kadar hep çelik taban üretiyorduk. Üç yıl önce termoplastik taban
dediğimiz farklı bir alana da geçtik.
Yani taban yine ayakkabı tabanı ama
bu sefer altıyla alakalı bir işe de girmiş
olduk. İkisi de birlikte güzel bir şekilde
ilerliyor, gidişattan memnunuz.
MÜŞTERI KITLESI OLARAK DAHA ÇOK
KIMLERLE ÇALIŞIYORSUNUZ?
Ürünlerimiz daha çok zenne ağırlıklı. Bölge olarak da İstanbul en yoğun
müşterilerimizin olduğu yer. Yurt dışında Fransa, Ukrayna ve Gürcistan’a
da ürün veriyoruz. Beş yıl önceki şartlarımızda ihracata yönelme şansımız
yoktu. Çünkü zaten gece gündüz çalışıyor ve ancak İstanbul’a yetiştirebiliyorduk. Pazar payımızın büyük ölçüde
İstanbul ile sınırlı kalmasının nedeni
İstanbul’a çok sayıda mal sokmamızdı.
Bu yüzden diğer taraflara ürün yetiştiremiyorduk. Zaten en yüksek kalite İstanbul’da olduğundan, buradaki talebi
de ancak karşıladığımız için macera
aramadık.
UFUKTA NELER VAR, PLANLARINIZ NE
YÖNDE GELIŞIYOR?
Yurt dışı fuarlarına katılıyoruz. Hedefimiz ihracatı artırmak. Bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İki dönem
İtalya fuarına katıldık. Şimdi üçüncüsüne katılacağız. Ürünlerimiz orada oldukça beğeniliyor. Kendimizi tanıttıkça satışlarımız da artacaktır bana göre.
Hedef direkt İtalya olmasa bile fuarlarda Asya ve Balkan ülkelerinden, İran,
Suriye ve Mısır’a kadar birçok farklı
ülkenin ve bölgenin katılımcısı oluyor.
Buralara, bu pazarlara bir miktar mal
satabilmeyi, en azından %30’luk bir
ihracat payı yakalamayı hedefliyoruz.
BÜLTENIMIZIN BU SAYIDAKI KONUSU
SEKTÖRÜN VASIFLI ELEMAN
BULMA SIKINTISI. TÜRKIYE’DE SON
ZAMANLARDA NITELIKSIZ ÇALIŞAN
ISTIHDAMI ÖNEMLI BIR SORUN. BU
KONUDAKI DÜŞÜNCELERINIZ NELER?
Bizim de en büyük sorunlarımızdan biri
bu. Elemanlarımızın tamamını kendimiz
yetiştiriyoruz, çünkü bizim konumuzda yetişmiş eleman yok. Bizim dışımızda eleman yetiştirenler var ama yeterli
değil. Bu da tabii ki sektörün kalitesini
bozuyor. İki tane işi bilen kişiyle koca
teşkilat yürümüyor. Türkiye’de bu işle ilgili meslek okulları yok. İş aramaya çıkan
insanların tahsil düzeyi çok düşük. Tahsil
düzeyi yüksek olanlara da istihdam sağlayamıyoruz, taleplerine cevap veremiyoruz. Biz asla sigortasız insan çalıştırmayız. Ama merdiven altıyla mücadele
ettiğimiz sürece de yükselemiyoruz.
Elemanlarımızın
tamamını kendİmİz
yetİştİrİyoruz,
ama
merdİvenaltıyla
Ülke olarak kopya mücadele ettİğİmİz
ve taklİtten
sürece de
uzak durmamız,
yükselemİyoruz
markalaşmaya
önem vermemİz
gerekİyor
FUARA KATILDIĞINIZDAN BAHSETTINİZ.
SEKTÖREL FUARLAR SIZI VE FIRMANIZI
NASIL ETKILIYOR?
Yaptığımız ürünlerin teşhiri bakımından
hem bize moral veriyor hem de satacağımız kitlelerin gelip burada ürünlerimizi görmesinin ve diğer ürünlerle
kıyaslamasının bize olumlu olarak yansıdığını düşünüyorum. Herkes bu işe
emek veriyor ama herkesin iş yapışı
farklı, kullandığı malzeme farklı. Biz de
seçtiğimiz malzemelere göre yaptığımız
işi ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. En
iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu durum
tüm sektörün katıldığı fuarlarda değerlendirildiği zaman bizim de hoşumuza
gidiyor.
günde termo taban verirdik. Şimdi bugün
gelen siparişi yarın verebilecek duruma
geldik. Kalite adına makinelere mutlaka
yatırım yapmak lazım.
PEKI YENI BAĞLANTILAR KURABILIYOR
MUSUNUZ?
Yurt dışındaki fuarlarda yeni bağlantılar
ister istemez oluyor çünkü orada her
gelen yeni oluyor sonuçta. Ama Türkiye
içindeki fuarlarda yeni bağlantı nadiren
oluyor. Mesela CNR’daki yan sanayi fuarına katılıyoruz ama fuarın bize çelikli
taban olarak verebileceği çok bir şey
yok. Zaten müşterilerimiz bizi ziyarete
geliyor. Ama diğer hazır altı taban, termo ve TPU tabanda tabi ki her zaman
yeni şeyler üretiyoruz, araştırma yapıyoruz. Yenilikleri sunmak adına çok büyük faydası var. İnsanlar buraya geldiği
zaman önündeki sezonda ne yapacağının kararını veriyor. Kendi müşterimiz
bunu zaten görüyor ama fuarda dışarıdan gelenler de görüyor.
SEKTÖRÜN GIDIŞATINI NASIL
BULUYORSUNUZ, YURT IÇINDEKI TABLO
BIZE NELER SÖYLÜYOR?
Türkiye’de Ar-Ge’ye ciddi yatırımlar yapılmıyor, bu yüzden ayakkabı dünyasını
biraz geriden takip ediyoruz. Yatırımlarımızı daha fazla ciddiye almamız, yaptığımız ürünlerde daha belirleyici olmamız
gerekiyor. Ülke olarak kopya ve taklitten
uzak durarak markalaşmamız gerektiğini
düşünüyorum. İnsanların bu markaları
satın alması ve talep etmesi lazım. İç piyasada zaten takip edilen markalarımız
var ama bunların dışarıya da açılması
lazım. Örneğin biz kendi teknolojimizle
taban yapıyoruz. Ancak bize taban sorulduğunda yurt dışındaki büyük markaların tabanları kullanılmışsa satılacağı
düşünülüyor. Büyük markaların kullanmadığı bir tabanın şahane bir görüntüsü
bile olsa tereddütle bakılıyor. İşte marka
olmak bu noktada önemli oluyor, fark
yaratıyor. Ama markalaşmak bir ayakkabıcının veya yan sanayinin tek başına
yapabileceği bir şey değil. Derneklerle,
devletle el ele yapılması gerekiyor. Başka türlü altından kalkmak mümkün değil.
SIZ SEKTÖRDEKI YENILIKLERI NASIL TAKIP EDIYORSUNUZ?
Sürekli yurt dışı fuarlarına gidiyoruz.
Farklı ülkeleri geziyoruz, hem teknolojiyi hem de yeni çıkan ürünleri takip
ediyoruz.
MAKINELEŞME, ÜRETIM KAPASITESININ
ARTMASI KONUSUNDA SIZI NASIL
ETKILEDI?
Bizim yaptığımız ürünü yapabilmek ve
daha fazlasını üretmek için mutlaka
makineleşmek gerekir. Bugün işler son
derece tabandan gidiyor. Yarı kapasiteli
bile çalışmıyoruz diyebilirim. Yani çalışıyoruz fakat rahat çalışıyoruz. İşlerin
en yoğun olması gerektiği dönemde bile
yoğun mesaili çalışmıyoruz. Eskiden 20
SEKTÖRE YÖNELIK DEVLET DESTEĞINI
NASIL BULUYORSUNUZ, YETERLI MI
SIZCE?
Fuarları destekliyorlar. Ama ayakkabı sektörünün sorunlarının dinlenmesi
konusunda yetersiz buluyorum. Bunlar
14
2015
Röportaj INTERVIEW
dernekler vasıtası ile yapılacaktır ama
ne kadar ciddiye alınıp destek veriliyor,
orası meçhul.
USTASAN
AĞUSTOS
AUGUST
PEKI SIZCE BU KONU NASIL
ÇÖZÜLEBILIR?
Öncelikle kaçak işletmeleri ortadan kaldırmak veya onları sistemin içine dahil
edebilmek gerekiyor. Mesleki eğitimin
mutlaka yaygınlaştırılması gerekiyor.
Başlatılan meslek okulu çalışmaları ileriye mutlaka olumlu yansıyacaktır.
‘’EN BÜYÜK YATIRIM INSANA YAPILAN
YATIRIMDIR’’ CÜMLESI SIZIN IÇIN NE
IFADE EDIYOR?
Doğru insanla çalışmak çok önemli. Biz
de geleceğimiz parlak olsun diye çocuklarımıza yatırım yapıyoruz.
PALAMUT GROUP’LA ÇALIŞIYORSUNUZ.
İŞ ILIŞKILERINIZ NASIL?
Palamut Group’tan iki çeşit taban alıyoruz. Piyasadaki en kaliteli taban olduğu
için oradan alıyoruz. İş ortaklığımız 12
yıldır devam ediyor. Bir sıkıntımız olduğunda mutlaka bizimle ilgileniyorlar.
Çalışma düzenimizle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Tabii ki hepimizin yaptığı işlerde arada hatalar olacaktır. Onlar hatanın
teşhisini koyup zamanında müdahale
ediyor.
Türkiye’de çok fazla aile şirketi var ama
aile şirketi olmanın en büyük zorluklarından biri finans yönetimi bence. Finans
işini profesyonellere bırakmak daha
doğru olur. Patron her şeyden sorumlu
tek yetkili olunca sıkıntılar doğuyor. Biz
de bu noktada elimizden geldiği kadar
kendimizi değiştirmeye, geliştirmeye çalışıyoruz.
İŞ DIŞINDAKI VAKTINIZI NELERE
AYIRIYORSUNUZ, HOBILERINIZ VAR MI?
Yeni hobim spor yapmak. Aralık’tan beri
7-8 km kadar yürüyorum. Ama geçmişte
okul takımında basketbol ve voleybol da
oynardım. Askerlikten sonra sporla pek
bir alakam kalmadı. Uzun zamandır masa
başındayım. Ama spora yeniden başladığımdan beri bazı rahatsızlıklardan kurtuldum, bu da beni çok mutlu etti.
Aİle şİrketlerİnİn
en büyük sıkıntısı
fİnans yönetİmİ!
Fİnans İşİnİ daİma
profesyonellere
bırakmak gerek
İŞ NEDENIYLE SEYAHAT EDER MISINIZ,
SEYAHATINIZ SIRASINDA SIZDE IZ
BIRAKAN ŞEHIRLER VAR MI?
İş sebebiyle modelcilerimizi ziyaret etmek için senede iki defa İtalya’ya, eşimden dolayı da Kazakistan’a gidiyorum.
Önümüzdeki dönemlerde ben Sen Petersburg’a gitmek istiyorum ama eşim
Paris diyor! Tahminen bu sene bitmeden
oraları da ziyaret etmiş oluruz. Bundan
sonra biraz daha hobi amaçlı gezmeyi
istiyorum.
SEKTÖRÜN IÇINDEN BIRI OLARAK
AYAKKABIDAKI SEZON TRENDLERINI
NASIL YORUMLUYORSUNUZ?
Dünyada trendler değişiyor. Hanımlar
için bugüne kadar genellikle yüksek
pont gözdeydi ama artık rahat modeller
tercih ediliyor. Sivri burun ayakkabılar da
tekrar moda, ama konfor ön planda. Yüksek pont dahi olsa, müşteriler artık tabanların yumuşak olmasını talep ediyor.
USTASAN
SO ARE YOU ABLE TO MAKE NEW CONNECTIONS?
Of course... There are always new connections
when it comes to international expos, and we also
make new Turkish and international customers
through domestic expos. Yet since we are always
seeking innovation in the outer sole group, we receive a great number of Turkish and international visitors, so we aren’t always able to make new
connections.
HULUSİ
USTA
HOW DO YOU KEEP UP WITH NEW DEVELOPMENTS
IN THE SECTOR?
We constantly visit international expos. We research different countries and keep up with both
the technology and the novelties.
LET US FIRST GET TO KNOW YOU AND YOUR
COMPANY...
We have been active in the shoe industry by
manufacturing steel insoles since 1977. I
started working in this business by helping my
father during my high school years, and I have
been serving as a manager for a long time.
Over the years, we added counters and most
recently T.P.U. and thermo soles to our product
range.
HOW DID MECHANISATION AFFECT YOU IN TERMS
OF INCREASING PRODUCTION CAPACITY?
Being able to carry out production in a healthier
and more comfortable way is of course possible
through the right kind of mechanisation and working with the right employees. The harmony of people and machines reflects extremely positively on
both quality and production capacity.
As a country we have to
pay the utmost attention
to R&D and branding.
WHAT IS YOUR CUSTOMER BASE LIKE?
Our products are mostly comprised of women’s shoes. Naturally, most of our customers
come from the Istanbul market, but we also
sell products to other provinces like Ankara
and Bursa via our distributors, and we do business in other provinces to the best of our ability. We also export to France, Bulgaria, Ukraine,
Georgia and Iran, albeit in limited numbers.
Our goal is to export more to these and other
countries and to lay the groundwork necessary
for these activities.
WHAT DO YOU THINK ABOUT THE DEVELOPMENTS
IN THE SECTOR? WHAT DOES THE NATIONAL
PICTURE TELL US?
I believe that there isn’t enough budget set aside
for R&D in Turkey. Although we greatly challenge
our biggest competitor Italy in terms of quality
production, we lag behind in R&D and design. I
think that this is a serious obstacle in the way of
branding. We have to pay the utmost attention to
R&D and branding.
WHAT IS ON THE HORIZON, WHAT ARE SOME
OF YOUR PLANS?
We attend international expos. Our goal is
to always manufacture quality products and
to export more. We attended the Lineapelle
footwear supplier industry expo in Milan for
two seasons. We’ll benefit from this expo and
from others in different countries as both a
participant and a visitor. One of the goals we
take very seriously is to sell more products to
neighbouring countries. The level of demand
in the domestic market caused us to neglect
this market, so we are working as hard as we
can do make up for it.
You mentioned you attend expos. How do sector-based expos affect you and your company?
Displaying our products and receiving constructive criticism gives us strength and motivation. Both domestic and international expos
especially reflect positively on exports. When
our hard work and the quality of the materials we use are appreciated – and when this is
reflected in our sales – it makes us proud and
boosts our enthusiasm.
WHAT IS YOUR OPINION ON GOVERNMENT
INCENTIVES FOR THE SECTOR? DO YOU FIND THEM
TO BE SUFFICIENT?
Our government offers some incentives, but I think
they are insufficient. I believe we can do even better things by reducing the level of bureaucracy
a little, taking a deeper interest in the problems
and demands of the sector and by ensuring that
the sector-based associations are more actively
involved.
THE THEME OF OUR BULLETIN IN THIS ISSUE IS THE
CHALLENGE OF FINDING QUALIFIED PERSONNEL.
THE LACK OF QUALIFIED PERSONNEL IS AN
IMPORTANT ISSUE FACING TURKEY RECENTLY.
WHAT ARE YOUR THOUGHTS ON THE MATTER?
This topic represents our biggest challenge. Unfortunately there are no employees who have been
cultivated in our field of operation, so we try to
train our own employees. TASEV offers the shoe
sector an important service in this respect and
tries to train personnel as much as possible. There
are no vocational schools focused on our field, so
we try to train unqualified personnel. This is an
important expense in terms of both time and cost.
Meanwhile we also have to compete against unauthorised companies that employ uninsured and
low-paid workers.
SO HOW DO YOU THINK THESE ISSUES CAN BE
RESOLVED?
We first have to integrate illegally established
businesses into the system. Vocational training
must be popularised in every field and the number of qualified personnel must be increased. Vocational schools like TASEV must be supported and
emulated.
WHAT DOES THE SENTENCE ‘THE GREATEST
INVESTMENT IS THE INVESTMENT IN PEOPLE’ MEAN
TO YOU?
I definitely agree, everything is for people. People
will prosper and produce.
YOU WORK WITH PALAMUT GROUP. HOW ARE
YOUR BUSINESS RELATIONS?
We obtain two of our main raw materials from Palamut Group. Our business partnership has been
going on for over 12 years. We continue to work
with a great relationship. The fact that they stand
behind the product they sell and work with a good
system of product supply is a significant advantage for us.
WHAT WOULD YOU RECOMMEND TO YOUNG
PEOPLE WHO ARE EMBARKING ON A CAREER?
They first have to trust themselves. They should
follow a principle of honesty, enjoy the work they
do and not be daunted by work. Developing a business takes patience and hard work.
WHAT DO YOU THINK ARE THE ADVANTAGES
AND DISADVANTAGES OF BEING A FAMILY-RUN
COMPANY IN THE BUSINESS WORLD?
There are a great number of family-run businesses in Turkey, both big and small. I’ve noticed that
financial management is the biggest problem in
small family businesses. While large family-run
businesses are supported by professional managers, small businesses sometimes have to deal
with executive and financial management issues,
even if they succeed in terms of production. When
it comes to these areas, we try to change and improve ourselves as much as possible. We choose
to share the responsibilities with those who know
the work.
HOW DO YOU SPEND YOUR TIME OUTSIDE OF
WORK? DO YOU HAVE ANY HOBBIES?
Outside of work I spend most of my time with
my family, and occasionally I spend time with my
friends. I also got back into sports even if it is by
walking, before it got to be too late – and I greatly enjoy it. I am a fan of the Galatasaray football
team, and I try to attend their home field matches.
And most importantly, I drop my young daughter
off at kindergarten during the week.
DO YOU TRAVEL FOR WORK, AND ARE THERE ANY
CITIES THAT HAVE LEFT AN IMPRESSION ON YOU
DURING YOUR TRAVELS?
We frequently travel abroad for work. We also
go abroad for touristic purposes or to visit family members. We’re planning a trip to either Paris
or St.Peterbourg with my wife. In future I’d like to
travel more for pleasure than for work purposes.
İŞ HAYATINA ATILAN GENÇLERE NELER
ÖNERIRSINIZ ?
Öncelikle kendilerine güvenmeleri gerekiyor. Dürüst olmaları ve işlerini sevmeleri gerekiyor. En önemlisi dürüstlük.
Oturduğumuz yerden bir şeyler olmuyor,
çalışkanlık da önemli bir unsur. İşi büyütmek için işe emek vermek gerekir.
AS SOMEONE IN THE SECTOR, WHAT DO YOU THINK
ABOUT THE SEASON’S SHOE TRENDS?
Trends are changing around the world. People
generally prefer comfort shoes. Nowadays women focus on comfort even with high-heeled shoes.
Pointed-toe models are back in style, and history
repeats itself with small changes as it always does.
SIZCE IŞ HAYATINDA AILE ŞIRKETI
OLMANIN AVANTAJLARI VE
DEZAVANTAJLARI NELER?
15
SEKTÖRDE
BAŞARININ
BESTESi
THE TUNE OF
SUCCESS
IN THE INDUSTRY
Bizim çözüm ortaklarımızla ve müşterilerimizle olan başarı hikayemiz
tıpkı bir müzik eseri gibi; her biri farklı bir ses olan notalar uyum
içerisinde bir araya geldiğinde ortaya harika bir eser çıkar.
Our success story with our solution partners and
customers is just like a musical work: when different
notes corresponding to different sounds come together
in harmony, a wonderful work of art emerges.
Ayakkabı sektöründe uyum, kalite ve güven içinde yeni başarılara
yürümeye devam ediyoruz.
We continue to make our way towards new
accomplishments in the shoemaking industry with
harmony, quality and trust.
Aymakoop Şube / Branch
Gedikpaşa Şube / Branch
Merter Şube / Branch
GATEM Şube / Branch
China Office
Aymakoop Sanayi Sitesi
B-8 Blok No:23 34306
İkitelli - İSTANBUL
Tel
: +90 212 549 49 97
Fax : +90 212 549 88 39
Mimar Hayrettin Mah.
Gedikpaşa Cami Sokak,
Suat Bey İş Hanı No:16/A
Beyazıt - İSTANBUL
Tel
: +90 212 458 88 40
Fax : +90 212 458 89 58
Sancaktepe Sanayi Mahallesi
Sancak Sokak No: 24/B
Güngören - İSTANBUL
Tel
: +90 212 637 27 33
Fax : +90 212 637 17 34
GATEM Ayakkabıcılar San. Sit.
1.Ada C Blok No:3
Şehitkamil / Gaziantep
Tel
: +90 342 238 10 53
Fax : +90 342 238 10 54
[email protected]
[email protected]
Gater Trading Company
RM.602 Section 7,Xingchuang
Technical&Business Center No 89
Xing WUXI-CHONGAN 214000
Tel
: +86 510 858 420 26
Fax : +86 510 821 200 26
[email protected]
[email protected]
[email protected]
Palamut Group
Aymakoop Sanayi Sitesi A3 Blok
No:10 34306 İkitelli - İSTANBUL
444 1 662
[email protected]
www.palamutgroup.com.tr