Dijital dönüşüm
Transkript
Dijital dönüşüm
A DIJITAL DÖNÜŞÜM Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır. Üç ayda bir yayımlanır. Temmuz-Ağustos-Eylül 2015 50 sunuş 01 Gelecek dijitalde Değerli çalışma arkadaşlarım, hepinizin çok yakından takip ettiği gibi dünyamız hızla değişiyor. Hayatımız giderek daha dijital ve daha mobil hale geliyor. Teknolojinin gelişimine paralel olarak Ar-Ge ve üretimle beraber iş yapış biçimleri de boyut değiştiriyor ve elbette insan yaşamı bu değişim karşısında tepkisiz kalmıyor, o da bu yeni dünyaya ayak uyduruyor… Zorlu Dergi’nin yeni sayısı vasıtasıyla sizlerle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşarken, bu karşı koyulamaz değişim sürecinin Grubumuzdaki yansımalarını da sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Kurulduğumuz ilk günden bu yana bize yol gösteren yeniliklere ve değişime açık olma anlayışının, Zorlu Grubu olarak bizi bugünlere taşıyan en önemli etkenlerden biri olduğuna yürekten inanıyorum. Çağın getirdiği ve gerektirdiklerini faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda iş süreçlerimize yansıtıyoruz. Değişimi gelişimle harmanlayarak ortaya ilklere imza atan çalışmalar, ürün ve hizmetler koyabiliyoruz. Sizlerin de gözlemlediği gibi son 25 yılda hayatımızda pek çok şey değişti; çocuklar artık akıllı cihazlarda oyun oynuyor, mobil uygulamalar üzerinden sosyalleşiyor, öğreniyor, ders çalışıyor hatta sınav oluyorlar. Televizyonlardaki filmler, maçlar çoktan ceplerimize girdi. Hayatımız çeyrek yüzyılda hızla değişirken elbette alışkanlıklarımız da değişti. Haberleşme Sektörü 2015 yılı 2. Çeyrek Pazar Verileri Raporu’na göre, 3G’nin hayatımıza girdiği 2009’dan bugüne 61 milyondan fazla abone 3G hizmetinden yararlanıyor. Mobil cihazları artık 9 yaş üstü kişiler kullanıyor. Türkiye’de yaklaşık %92,9 penetrasyon oranına karşılık gelen toplam 72 milyon 174 bin 826 mobil abone bulunuyor. 0-9 yaş nüfus hariç olmak üzere, mobil penetrasyon oranı %100’ün üzerine çıkıyor. Yeni bir ürünü veya uygulamayı hızlıca denemek ve ardından benimsemek, Türk toplumu için heyecan verici. Bu da ülkemizde hem iş dünyasının hem de toplumun dünyadaki dijital gelişmelere kolayca adapte olabilmesinin zeminini hazırladı. Zorlu Grubu olarak faaliyet alanlarımızla örtüşen noktalarda yeni teknolojiler üreten ve geliştiren bir yapıya sahibiz. Nesnelerin internetinin Türkiye’deki gelişiminde öncü rol üstleniyoruz. Vestel, mobil ve elektronik sektöründeki lider konumuyla bu gelişimde önemli pay sahibi. Çok yakında “nesnelerin interneti” çağı tamamen gerçek olacak. Örneğin buzdolabında süt, domates, peynir ya da su bittiğinde sipariş markete kendiliğinden verilecek veya her sabah 08.00’de uyandığımızı bilen kahve makinamız kahvemizi hazır etmek için 07.45’ten itibaren çalışmaya başlayacak. İlk bakışta uzak bir gelecekten bahsediyoruz gibi görünse de çok yakında nesnelerin birbiriyle iletişim içinde olduğu dünyaya alışacağız. Çağımızda dünyanın her yerinde işletmeleri etkileyen dört temel kuvvet bulunuyor: mobilite, sosyal uygulamalar, bulut ve büyük veri. Dijital dönüşümünü başarıyla tamamlamak ve “Yeni Sanayi Devrimi” olarak kabul edilen Endüstri 4.0’da bu anlamda başarıyı yakalamak isteyen şirketlerin bu dört kuvveti her noktada etkili bir şekilde yönetebilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra her sektörde süreçlerin otomatikleştirilmesi, sıra dışı durumların başarıyla yönetilebilmesi, işletme genelindeki tüm süreçlerin gözlemlenebilmesi de modern işletmeler açısından büyük önem taşıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında Zorlu Grubu olarak gayrimenkulden enerjiye, tekstilden teknolojiye, metalürjiden madenciliğe faaliyet alanlarımızın tamamında çağı yakalıyoruz. Yapılan araştırmalar dijital dönüşümü benimseyen işletmelerin karlarını %30’a varan oranlarda artırabildiğini ortaya koyuyor. İş dünyasında dijital dönüşüm kapsamında hayata geçirilen projeler de iş yaşamını ve dolayısıyla bireylerin hayat tarzlarını geri dönülmez bir biçimde değişime uğratıyor. İhtiyaç ve beklentilere daha hızlı ve daha iyi cevap verebilmek adına mobil öncelikli dijital stratejiler geliştiren Zorlu Grubu olarak temiz enerji, çevre dostu elektronik eşya, yenilikçi tekstil ürünleri üretebilmek ve dünyayla barışık yapılar inşa edebilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bir diğer taraftan sosyal ve kültürel çalışmalara ağırlık verirken, varlık gösterdiğimiz her sektörde karar alma mekanizmaları arasında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz. Birlikte çalışarak büyüyeceğimize ve çağı her daim yakalayacağımıza inancım tamdır. Bu noktada Zorlu Grubu’nda emek veren, çaba gösteren tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Temel değerlerimizin başında yer alan sürdürülebilirlik kavramının en güzel örneklerinden biri olan Zorlu Dergi, Grubumuzun 50. yılında (2003) siz değerli çalışanlarımız ve şirketlerimiz için bir iletişim kanalı oluşturmak amacıyla yayınlanmaya başlamıştı. Zorlu Dergi’nin 50. sayısını sizlerle paylaşırken hepimiz için bir kurum hafızası taşıyan dergimizin sizlere ulaşmasında emeği geçen tüm ekiplere yürekten teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılarımla, Ahmet ZORLU 02 içindekiler 03 Türkiye’de ve dünyada Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz. Katkıda Bulunanlar: Metin Salt / Vestek Genel Müdürü Metin Salt, 1990’da ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını yürüten Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme A.Ş.’de Genel M üdür olarak görev yapıyor. ABD, Avrupa ve Türkiye patent enstitüleri tarafından verilen altı patenti bulunuyor. 16 Zorlu Enerji ve Vestel B20’de geleceği konuştular Ayşegül Güngör / Minerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü 1989’da İstanbul Üniversitesi Ekonometri Bölümü’nden lisans derecesi, 1991’de aynı bölümden yüksek lisans derecesi aldı. Bankacılık sektöründeki kariyerinin yanı sıra 1995’te Marmara Üniversitesi Çağdaş Bilimler Vakfı, Çağdaş İşletmecilik Sertifika Programı’nda hazine ve sermaye piyasaları konusunda dersler verdi. 2001’den bu yana yönetici ortağı olduğu Minerva Eğitim ve Danışmanlık bünyesinde, çeşitli kurum ve kuruluşlara eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyor. 20 Zorlu Dergi 50. sayı 28 Kenan İmirzalıoğlu da “Gururla Yerli” diyor 30 Yeni sezon efsanelerle başladı! 04 Kapak / Rekabetin yeni adı: Dijital devrim 18 Dengeleri değiştiren enerji: Güneş 24 Linens’ten şık bir koleksiyon... 25 Hayal dünyasının kapıları aralandı 26 Kendi nevresimini kendin tasarla! 27 Vestel Kristal Elma’ları topladı 30 Yeni sezon efsanelerle başlıyor! 34 Vestel “Sign of City”e sponsor oldu 35 Vestel Pazarlama ilk üçte 36 Yerküre alarm veriyor! 44 TAÇ’tan Star Wars tutkunlarına özel 45 Zorlu AVM’ye yedi ödül birden 46 Sıra dışı bir deneyim 47 Yerçekimine meydan okuyorlar 48 Emin adımlarla başarıya... 50 Dijital insan teknolojisi 52 “Hayata Smaç” coşkusu sürüyor 53 “Mükemmellik” tescillendi 56 Zorlu Center, İstanbullulara benzersiz bir deneyim yaşatacak 58 İstanbul Işık Festivali ile Zorlu Center’den aydınlanacak 60 Doğadan nevresime... 61 Sanata yeni soluk 64 Zorlu Enerji, jeotermalde gücünü büyütüyor 65 TAÇ INOVA dünyasına davetlisiniz! 66 Kendini temizleyen stor perdeler 67 Dijital devrimin neresindeyiz? 68 Bozcaada’yı bisikletle keşfettiler 69 Büyük değişim ödülü getirdi 70 Eşsiz ayrıcalıklar dünyası 71 Raffles İstanbul bir yaşında! 72 Vestel’in satınalma süreçlerine CIPS sertifikası 73 “Süper Marka” olmayı başarmak... 74 TAÇ’ın yeni koleksiyonu göz dolduruyor 75 Vestel LED Alfa görücüye çıktı 76 Kısa Kısa 82 Gökyüzünün getirdikleri 83 Kültür Sanat 84 English summaries Zorlu Holding A.Ş. Adına Sahibi Olgun Zorlu İçerik Tasarım ve Uygulama Hizmetleri Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yaprak Özer indeks içerik-iletişim danışmanlık Levent Loft II No:4 Şişli, İstanbul Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77 e-mail: [email protected] web: www.indeksiletisim.com Yayın Kurulu Vedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık 32 Vestel IFA’ya damgasını vurdu 40 Valeron Paris’te beğeni topladı Renk Ayrımı ve Basım SNS Tanıtım Cengiz Topel Cad. Tuğcular Sok. No:1, Etiler/İstanbul Tel: (0212) 287 7234 54 Özgür seçimler, özgün ürünler Dergi Yönetim Yeri Levent 199 Büyükdere Caddesi, No: 199 34394 Şişli / İstanbul Telefon: 0212 456 20 00 Faks: 0212 422 00 49 e-posta: [email protected] 62 Tarihin zamansız şehri Roma “Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir. 04 kapak 05 Rekabetin yeni adı: Dijital devrim Kendini “endüstri toplumu” olarak tanımlayan pek çok ülke, teknolojinin tüm yaşam alanlarına hızlı şekilde nüfuz etmesiyle birlikte, bilgi toplumu kavramıyla yakın teşrikimesai içinde. Geleneksel iş yapış şekillerini kökünden sarsan bilgi temelli bu teknoloji çağına ayak uydurmanın ve varoluşu devam ettirmenin yolu ise dijital dönüşümden geçiyor. B ir kurum, şirket veya yapının dijital çağa ayak uydurmak için pazarlamasından iş modellerine, otomasyonundan organizasyon yapısı ve yönetim şekline kadar uzanan tüm süreçlerini yeni dünya araçları çerçevesinde şekillendirmesi” olarak tanımlanan dijitalleşme, günümüzde dünyanın değişim ve dönüşümüne etki eden en önemli kavramların başında geliyor. 20. yüzyıla damgasını vuran sanayi devriminin günümüzdeki karşılığı olan dijital dönüşüm, dünyayı geri dönülemez bir şekilde değiştirirken geleneksel iş modellerini de karşı konulamaz bir şekilde etkileyerek dönüşüme uğratıyor. Rekabet için dijital dönüşüm şart! Hız, yeni dünya düzenini en keskin ve en net anlatan kavram. Geçmişin aksine çetin bir rekabetin yaşandığı iş dünyasında başarılı ve öncü olmanın ilk şartı, değişen koşullara hızlı bir şekilde ayak uydurmaktan geçiyor. Sahip oldukları tüm platformları birbirine entegre ederek dijital dönüşümü tüm sürece yayan şirketler, bu yarışta tartışmasız açık ara öndeler. Günümüzde şirketler rekabetten sıyrılıp sektörde kendinden söz ettirmek, müşteri sadakatini artırmak, ihtiyaç ve beklentilere daha iyi cevap verebilmek adına kişiselleştirilmiş ürün ve çözümler ortaya koymak zorundalar. Bunu başarmak için de dijital stratejiler geliştirmeliler. Aksi taktirde yok olmaya mahkumlar. Dijital dönüşüm sadece üretici ve tedarik zincirlerini değiştirmekle kalmıyor aynı zamanda satış, pazarlama ve hizmet dünyasındaki iş yapış şekillerine de bambaşka bir boyut kazandırıyor. Zira geçmişin aksine dijitalleşme sayesinde ürünün maliyetleri düşüyor, alım, satım, erişim ve kullanımı daha da kolaylaşıyor. Bu açıdan bakıldığında daha çok üretmek yeri- ne, nitelikli ve katma değeri yüksek ürünler ortaya koyabilmek daha önemli bir hal alıyor. Bunu gerçekleştirmenin yolu da dijital dönüşümden geçiyor. Dijitalleşmede başarının olmazsa olmazı: İnsan odaklı şirket kültürü Dijital dönüşümün merkezinde insan yer alıyor. Bu nedenle şirketler, başarılı bir dijital dönüşüm için çalışmalarını iç hizmetlerinden başlatarak odak noktasına tüketicileri koymalılar. Dijital dönüşüme uyum sağlamış nitelikli kadrolarla birlikte merkeze insan faktörünün alınması sayesinde, kısa sürede pazar payında, gelirlerde ve karlılıkta artış yaşanması mümkün. Bunun yanında geleceğin teknoloji tabanlı ve yenilikçi iş yapılanmalarında olduğunu belirten uzmanlar, dijital dönüşüm sürecinde başarıya giden yolu “zorlu ve hiç bitmeyecek kadar uzun” olarak ifade ediyorlar. Bu zorlu yolda başarıyla yürümenin şartlarında birisi de kısa vadeli çözüm üretmek yerine dijitalleşmeyi bir değişim ve entegrasyon süreci olarak görerek uzun vadeli stratejiler belirlemekten geçiyor. Strateji belirlenirken potansiyel müşterilerin kısmen geleneksel davranış kalıpları içinde düşünen ama aynı zamanda dijital davranan bireylerden oluştuğu da unutulmadığı taktirde, dijital dönüşümde başarıya ulaşılmaması için hiçbir neden yok. Dijitalleşme tüketicinin gücüne güç katıyor Dijitalleşmeyle birlikte tüketiciler artık daha da güçleniyor. Zira artık alternatiflere çok kolay ulaşabiliyor, karar verme sürecinde daha derinlemesine araştırma yapıyor, olumsuz bir durumla karşı karşıya kalmaları halinde potansiyel müşterilerle direkt etkileşim içine girerek bir lobi oluşturabiliyorlar. Dijital dönüşümle büyük bir pazar haline gelen dünyada sınır ve mekan kavramı da anlam değiştiriyor. Dijitalleşme sayesinde şirketlerin müşteri potansiyeli de sonsuz hale geliyor. Aynı zamanda şirketler, ürünlerine yönelik tepkileri de anında alabilme lüksüne ulaşıyor. Özetle dijital dönüşüm her geçen gün daha fazla alanda varlığını hissettirir hale geliyor. Bu dönüşüme ayak uyduran markalar gücüne güç katmaya, uyduramayanlar ise tarihin tozlu raflarında yerini almaya mahkum görünüyor. maları kendisine rehber edinen Zorlu Holding şirketleri, tüm süreçlerini dijitalleştirmek için yoğun bir mesai harcayarak kendi sektörlerinde pek çok ilke de adlarını altın harflerle yazdırıyorlar. Zorlu Holding, dijital dönüşüm kapsamında hayata geçirdiği uygulamalar ve ürünlerle iş yaşamını ve dolayısıyla bireylerin de hayat tarzlarını geri dönülmez bir biçimde değişime uğratıyor. Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyor Tüm bu bilgiler ışığında dijital dönüşüm kavramının pratiğe dökülmesi çalışmaları, Zorlu Holding bünyesinde yer alan tüm şirketlerin gelişim ve rekabet ajandasında üst sıralarında yer alıyor. Dijital dönüşümü benimseyen işletmelerin karlarını %30’a varan oranlarda arttırabildiğini ortaya koyan araştır- Dünyadaki akıllı ev ve akıllı şehir trendini yakından takip ederek bu kapsamda ürünler ortaya koyan Vestel, 2000’li yıllardan beri dijital teknolojinin Türkiye’deki öncülüğünü yapıyor. Dijital dönüşümü bir yaşam biçimi olarak algılayan Vestel, yapılamayanı yaparak denenmemişi deneyerek sektörde farklılığını ortaya koyuyor. Zorlu Holding’in diğer şirketleri gibi Zorlu Enerji Grubu da sürdürülebilir bir büyüme, enerji verimliliği, operasyonel mükemmellik ve tüketici memnuniyetini maksimuma çıkarmanın yolunun dijital dönüşümden geçtiğine inanıyor. Tüm çalışmalarında odak noktasına tüketiciyi alan Zorlu Enerji Grubu, ihtiyaç ve beklentilere cevap verebilmek adına dijital teknoloji tabanlı stratejiler geliştiriyor. Enerji yatırımlarında da dijital teknolojiyi kullanan Zorlu Enerji Grubu, bu sayede maksimum enerji verimliliğine ulaşıyor. Zorlu Tekstil Grubu ise dijital dönüşüm kapsamında gerçekleştirdiği uygulamalarla değişen dünya koşullarına uygun bir şekilde hem üretimin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyor hem katma değeri yüksek ürünler ortaya koyuyor hem de tüketicileriyle interaktif bir iletişim kuruyor. 21. yüzyılın dijitalleşme kavramı çerçevesinde şekillendiğine inanan Zorlu Gayrimenkul Grubu ise insan yaşamını daha kolay ve daha konforlu hale getirilmesinin ancak ve ancak yaşayan mekanların da dijital dünyaya entegre edilmesiyle mümkün olduğuna inanıyor. Çalışmalarını bu anlayış kapsamında yürüten Zorlu Gayrimenkul, sektörde öncü kimliğini elden bırakmıyor. Dijital dönüşümü merkeze alarak vizyonunu sürdürülebilirlik ve verimlilik kavramları çerçevesinde yeniden kurgulayan tüm Zorlu Holding şirketlerinin modern ve rekabet gücü yüksek bir Türkiye’nin inşasına katkıları yadsınamaz nitelikte. 06 kapak 07 Türkiye’nin dijital dönüşümünde öncü olduk Kurulduğu günden bu yana var olduğu her alanda oyun kuruculuk vazifesi üstlenen Zorlu Holding, geleceği bugünden tasarlamanın yolunun dijital dönüşümden geçtiğine inanıyor. Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül O rtaya koydukları çözüm ve ürünlerle pazarda her daim dijital dönüşümün merkezinde olduklarını kaydeden Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, “Müşteri, tüm zamanlarda olduğundan daha fazla kral ama bizlerin de müşteriye güçlü cevaplar verebilecek araçlarımız ve yöntemlerimiz var. Bunu bize dijital dönüşüm sağlıyor” diyor. Zorlu Grubu’nda dijital dönüşüm nasıl başladı, süreci anlatır mısınız? Çalışmalarınızdan örnekler verir misiniz? Kurulduğumuz günden bu yana teknolojiyi ve inovasyonu bir şirket kültürü haline getirmiş, DNA’sında yenilikçilik olan bir grup olarak, Türkiye’nin teknolojik dönüşümünde olduğu gibi dijital dönüşümünde de öncü olduk. Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç eden bir grup olarak ürettiğimiz çözümler, getirdiğimiz yenilikler ve pazara sunduğumuz ürünlerle, dijital dönüşümün merkezinde olduk. Zorlu Grubu şirketlerinden Vestel’in Türkiye’ye tanıttığı akıllı tahtalar ve tabletler, bugün Türkiye’nin eğitim sisteminde dijital bir devrim yaratmıştır. Türkiye’de Smart Home (Akıllı Ev) ve Smart City (Akıllı Şehir) gibi hayal olarak görülen konseptler, hep bu anlayışla gerçeğe dönüşmüştür. Farklı gruplar altındaki tesislerimizde dijital yaşama 360 derece uyum sağlayan bir organizasyon ve yapılanma inşa ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Çalışanlarımızdan, makine ve cihazlara kadar her şey dijital yaşama uyum sağlayacak şekilde yapılandırılıyor. Şirketlerimiz içerisinde akıllı tahta, tablet ve Venus akıllı telefonların aktif bir şekilde kullanılmasını teşvik ediyoruz. Müşteri analizi, pazar araştırmaları ve tüketici trendlerinin tespitinde dijital yöntemlerden etkin bir şekilde yararlanıyoruz. Şirketlerimizde toplantı ve görüşmelerde dijital yöntemleri kullanarak zaman ve maliyet tasarrufu yapıyoruz. Şirket içi iletişimizde intraneti etkin bir şekilde kullanarak verimlilik ve bilgiye erişim anlamında önemli katkılar sağlıyoruz. Dijital dönüşüm iş modellerinde nasıl bir değişikliğe yol açıyor? Tüm kademelerde bu değişiklik nasıl yönetiliyor? Öncelikle hız artıyor, etkileşimi yüksek ve geri bildirimi daha güçlü modeller ortaya çıkıyor. Müşteri, tüm zamanlarda olduğundan daha fazla kral ama bizlerin de müşteriye güçlü cevaplar verebilecek araçlarımız ve yöntemlerimiz var. Bunu bize dijital dönüşüm sağlıyor. Analiz için çok daha fazla veri toplayabilecek bir sisteme sahibiz. Bu büyük veriyi iyi analiz edip doğru bir şekilde yorumlayanlar, müşteriyi ellerinde tutabiliyorlar. İnsan kaynağının önemli bir kısmını oluşturmaya başlayan Y Kuşağı’nın mobil tercihleri, çalışma koşullarını da etkiliyor. Y kuşağı mobil cihazlarla daha esnek bir çalışma anlayışı sunan kurumları tercih ediyor. Bu gelişmenin en önemli sebebi mobilitenin artması ve Y kuşağının da bu alandaki gelişmeleri yakından takip etmesi... Daha yenilikçi olan bu neslin çalışacağı uygun ortamı yaratabilen şirketler, diğerlerine göre çok daha fazla başarılı olup öne çıkabiliyor. Diğer taraftan dijitalleşme ile birlikte cihazlar ve makineler arasındaki iletişim de her geçen gün artıyor. Bunun sonucunda otomasyon da dijitalleşti. Bizim tesislerimizde de artık cihazların ya da insanlarla cihazların birlikte uyum içerisinde çalıştığını görebilirsiniz. Tüm bunların yönetimi için dijitalleşmeyi bir yaşam biçimi olarak kabul etmek gerekiyor. Bütün bu süreçleri dijital bir stratejiniz olmadan yönetemezsiniz. Bizim de bu konuda 360 derece yaklaşıma sahip bir bakış açımız var. Tüm iş süreçlerimizi dijital ve konvansiyonelin birbiriyle uyumlu bir şekilde çalışacağı bir sistem üzerine inşa etmiş bulunuyoruz. Sanayi Devrimi olarak da adlandırılan Endüstri 4.0’ın artıları ve zorlukları holding penceresinden bakıldığında neler? Süreci nasıl yönetiyorsunuz? Buharlı makinelerin icadı ile gerçekleşen ilk Endüstri Devrimi, seri üretim ve elektriğin devreye girmesi ile birlikte ikinci aşamaya geçmişti. Elektronik ve dijital teknolojilerin seri üretime uyum sağlaması ile birlikte ise üçüncü aşamaya geçmiş olduk. Bugün ise artık Endüstri 4.0 aşamasını konuşuyoruz. Hızla gelişen teknolojilerin sanayi ile birleşmesiyle ortaya çıkan dönüşüm, bir başka deyişle Endüstri 4.0 bizim önümüze yeni fırsatlar koyacak. Sanayideki mevcut üretim anlayışı, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte yeniden şekillenecek. Artık tesislerde insanlar ile cihazların bir arada çalıştığı, insanların göz önünde çok fazla olmadığı iş modelleri ortaya çıkıyor. Cihazlar ve makineler de kendi aralarında topluluklar oluşturup kendi dillerini oluşturup iletişim kuruyor. Yapay zekanın daha da güçlenmesi ile robotların etkinliği daha da artıyor. Tüm bu olup bitene baktığımızda Endüstri 4.0 deyince tek bir teknolojiden ziyade bütünsel bir sistemden söz ediyoruz. Biz de Zorlu Grubu olarak, Endüstri 4.0’ı böyle algılıyor ve süreçleri bu şekilde yürütüyoruz. Üretim süreci ve iş proseslerinde her türlü cihaz, makine, araç, gereç ve insanın birbirine entegre hale geleceği bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz. Sensörler ve internete bağlı bu sistemin, bir tesisteki her şeyi birbiri ile konuşturması gerektiğine inanıyoruz. Bu sistem ile birlikte ortaya çıkan büyük verinin işlenmesi ile tüm üretim süreçleri ve değer zincirinin “Akıllı Tesis” anlayışı doğrultusunda yeniden şekillenmesi gerekiyor. Sistemin bir kısmının iletişim ağının içerisinde olduğu, bir kısmının olmadığı bir yapı sağlıklı sonuçlar üretmeyecektir. Holding bünyesinde “mobil”in rolü, sosyal medyanın önemi, dijital varlıkların gücü nedir? Mobilite ve bağlanılabilirlik kavramları bizim için yaşamsal bir önem arz ediyor. Tüm iş süreçlerimizin mobil entegrasyonunu sağlamak için çalışıyoruz. Kurum içi iletişimde etkin olarak kullanmaya başladığımız Zorlu Intranet, mobil cihazlarla uyumlu bir şekilde çalışıyor. Çalışanlarımızın hayatını kolaylaştıran Zorlu Intranet, nerede olursak olalım aynı hedefe koştuğumuzu bize hatırlatıyor. Dijital varlıklarımızla konvansiyenel varlıklarımızı eşgüdümlü olarak çalıştırdığımız için dijital gücümüz çok daha etkin bir şekilde ortaya çıkıyor. Sosyal medyanın öneminin ve yaratacağı katma değerin farkındayız. Bu yüzden sosyal medyayı kurumsal kimliğimiz çerçevesinde etkin bir şekilde kullanıyoruz. Zorlu Holding çatısı altındaki farklı gruplar da kendilerine ait sosyal medya projeleri ile Zorlu Holding’in stratejik hedeflerine katkı sağlıyorlar. Biz Zorlu Holding olarak, medyayı konvansiyonel ya da dijital olarak ayırmadan hepsini kendi dinamikleri çerçevesinde ama gün sonunda bütünsel bir yaklaşım oluşturacak şekilde yönetiyoruz. “Kalıcı ve sürdürülebilir başarılar için çalışan bir grup olarak, dijital dönüşümü de bir trend ya da gelip geçici bir durum olarak değil yaşamımızın ayrılmaz ve hatta en temel unsuru olarak gördük.” Dijital dönüşüm ürün ve hizmet anlamında nasıl fark yaratıyor; çalışan memnuniyeti ve performansına nasıl etki ediyor? Dijital dönüşüm üretim ve hizmetlerimizin kalitesini daha da artırırken müşterinin beklentilerine daha doğru bir şekilde cevap vermemizi sağlıyor. Oluşturduğumuz dijital araçlar ve yöntemlerle müşterilerimizi çok daha iyi bir şekilde dinleyebiliyor, isteklerini analitik bir şekilde değerlendirebiliyor ve bunun sonucunda etkili çözümler üretebiliyoruz. Dijital dönüşüm çalışanlarımızın performansını ve memnuniyetini de olumlu şekilde etkiliyor. Herkes istediğine daha hızlı ulaşabiliyor, daha çabuk sonuç alabiliyor ve geri bildirimleri anında yapabiliyor. Bu da birçok konuda hızlı, etkili ve verimli iş sonuçları üretilmesini sağlıyor. Tüm bunlar da bize memnuniyet ve yüksek performans olarak geri dönüyor. Zorlu Grubu’nun B20 kapsamındaki çalışmalarından bahseder misiniz, bu kapsamda üstlendiğiniz misyon nedir? Grubumuz, ülkemizin bu yıl dönem başkanlığını üstlendiği, Kasım ayında Antalya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nin iş dünyası açılımı olan B20 etkinliklerinin enerji ve dijital ekonomi toplantılarına, stratejik iş ortağı olarak katıldı. İş dünyasının görüşlerinin en üst düzeyde seslendirildiği bir platform olan B20 toplantıları, dünya liderlerine iş dünyasının sesinin duyurulabilmesi için kritik role sahip. Biz de Zorlu Grubu olarak B20’deki oturumlara, Vestel ve Zorlu Enerji’nin kendi sektörlerine dönük geliştirdikleri projeksiyonlar ve geleceğe dönük çözüm önerileri ile katılarak, ekonomi dünyasının mevcut küresel sorunlarının çözümüne aktif olarak katkı sağlamaya özen gösterdik. Vestel’de, “Smart City” alanındaki paylaşımlarımızla yaşanan dijital çağ için geliştirdiğimiz beceri ve yeni iş modellerini paylaşırken, Zorlu Enerji’de, Bloomberg New Energy Finance Uygulamalı Araştırmalar Birimi ile işbirliği içinde hazırladığımız “Güneş Enerjisi Raporu” ile dünya genelinde enerjiye erişimi olmayan 1.3 milyarın üzerinde kişinin bulunduğu günümüzde bu krizi aşmak hedefiyle, tartışılacak gündemlerin çözümüne kendi adımıza katkıda bulunduk. 08 kapak 09 Türkiye’de dijital devrimin adresi: Vestel Vestel, dünyaya akıllı ürünler sunmak ve yaşamı daha akıllı hale getirmek için dijital teknolojilerden yararlanıyor. Bugüne dek Vestel, tedarikten son kullanıcıya tüm süreçlerde, dijital dönüşümün desteğiyle, verimlilik ve üretim kalitesinde ciddi bir ivme kaydetti. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan “Bizim için dijital devrim bir zorunluluk değil, bir yaşam biçimi” diyor. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan 2 000’li yılların başından itibaren dijital teknoloji alanında dünyada yaşanan değişimleri büyük bir başarıyla iş süreçlerine adapte eden Vestel’in gelecek vizyonunun en önemli iki unsurunu dijital devrimin iki önemli kavramı olan “Mobilite” ve “Bağlanabilirlik” oluşturuyor. Dijital dönüşüm kapsamında hayata geçirdikleri uygulamalarla insan yaşamını daha kolay hale getiren Vestel, bu yaklaşım doğrultusunda ürettiği ürünlerle Türkiye’de ilklerin markası olma unvanını da elinde bulunduruyor. Vestel Şirketler Grubu olarak dijital dönüşümün tam merkezinde olduklarını belirten İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, günümüzde dijital teknolojiler sayesinde fikirden ürüne geçişin çok kolay hale geldiğine işaret ediyor. Grubunuzda dijital dönüşüm/devrim nasıl başladı? Dijital dönüşüm dediğimiz şey aslında sanayi devrimini yaratan buharlı makinelerin icadından bile önemli bir gelişmedir. Bu yüzden bunu “Dijital Devrim” olarak ifade etmek daha doğru bir tanımlama olacaktır. Rekabet gücünün temeli Ar-Ge olan Vestel Şirketler Grubu’nun dijital devrime gelişmiş dünya ülkeleri ile aynı anda başladığını söyleyebilirim. Dünyada 152 ülkeye ihracat yapan, 500’ün üzerinde markaya ODM çerçevesinde üretim gerçekleştiren Vestel, Türkiye’de dijital devrimin de adresidir. Vestel’de değişim ve dönüşüm, Zorlu Grubu’na katıldığı gün başlamıştır. O tarihten itibaren dünyada yaşanan dijital devrimi hem ürünlerimize hem de iş süreçlerimize hızlı bir şekilde taşıdık. Bu sürede ne gibi değişim yaşandı? Üretim süreçlerinde yaptığımız teknolojik geliştirmelerle her ölçekte üretim yapabilir hale geldik. Avrupa’nın tek lokasyonda en büyük üretim tesislerinden biri olan Vestel City, Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyor. Vestel City, dünyanın en büyük belgesel kanallarından National Geographic Girişimcilere fırsat: Vestel Ventures Dijital teknolojilerle artık ‘fikirden ürüne geçiş’ çok kolay hale geldi. Bu yüzden fikirler önem kazanmaya başladı. Bu sebeple Vestel olarak yaratıcılığı destelemek ve girişimciliği iş süreçlerimize dahil etmek için Vestel Ventures’i kurduk. Burada sadece Türkiye’den girişimcilere değil, dünyanın dört bir yanından girişimcilere fırsatlar sunuyoruz. Fiziki bariyerler yok, onaylanan girişimler gelecekte Vestel City’deki üretim bantlarını da kullanabiliyor. Girişimcilerimize uluslararası fuar ve sergilerde pazarlama ve markalandırma çalışmaları yapmak üzere destek veriyoruz. “Nakit”, “Destek” ve “Fon” olmak üzere üç farklı yöntemle girişimcilerin finansal sıkıntılarına çözümler buluyoruz. Channel’ın Mega Fabrikalar belgesel serisine konu olan dünyanın ilk elektronik ve beyaz eşya firması, Türkiye’nin ise ilk markası ve sanayi tesisi olabiliyorsa bu bizim gerçekleştirdiğimiz dönüşümün bir sonucudur. Başarılarımız dünyanın saygın kurumları tarafından da tescillenmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Vestel, Japonya’dan iki mükemmellik ödülü aldı. Toplam Üretken Bakım (TPM) çalışmalarında dünya çapında başarıya ulaşan firmalara verilen ödüllerde Vestel Elektronik “Mükemmel Fabrika Süreklilik Ödülü”nün, Vestel Beyaz Eşya ise “Mükemmel Fabrika Ödülü”nün sahibi oldu. Vestel, beyaz eşya sektöründe 5 ayrı fabrikayla aynı anda bu ödüle layık görülen ilk firma olarak da dünya çapında bir başarıya imza attı. Dijital dönüşüm adına ne gibi çalışmalar yaptınız? İnovasyon ve Ar-Ge bizim DNA’mızın yapı taşlarını oluşturuyor. Vestel, dijital devrim adına Türkiye’de birçok ilke imza attı. 2000’li yılların başında dünyada ve Türkiye’de internete erişimin çok daha az olduğu dönemde Vestel, Internet Terminal’ini tasarladı ve pazara sundu. 2002 yılında dünyanın ve Avrupa’nın ilk yayın kayıt edebilen dijital televizyonunu tasarladı ve üretti. Analog TV yayınından dijital TV yayınına geçişte Vestel, MHEG dijital teletext teknolojisinin Avrupa’daki öncülüğünü yaptı. Birçok TV firmasına bu teknolojiyi lisansladı. Düz ince ekran teknolojilerine geçişte Vestel, yine Türkiye’de hem LCD hem plazmada liderliği ve öncülüğü üstlendi. 4K ultra HD ve 3D özelliklere sahip, Türkiye’nin ilk yerli üretim kavisli TV’sini piyasaya sunan Vestel, ayrıca yine bir ilke imza atarak Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı olan IFA’da da 8K televizyonu tanıttı. Yine ülkemiz için bir ilk olan akıllı tahtanın yanı sıra tablet ve Türkiye’nin ilk yerli akıllı telefonu Venus’u üretmeyi başardı. Vestel’in “Akıllı Şehir” (Smart City) yaklaşımı ise enerji tasarrufu alanında önemli çözümler sunuyor. Akıllı sayaçlar, akıllı ev yönetim sistemleri, akıllı elektrikli araba şarj cihazı ve daha birçok çözüm enerjinin verimli bir şekilde yönetilmesini sağlayacak. Mobil uygulamalardan nasıl yararlanıyorsunuz? İnternet üzerinden ürün satışını başlatan ilk dayanıklı tüketim şirketiyiz. Birisi outlet olmak üzere iki e-mağazamız bulunuyor. Akıllı telefonumuz Venus, sunduğu yerli mobil uygulamalarla rakipleri ile arasında fark yaratıyor. Smart TV altyapımız sunduğu farklı uygulamalarla kullanıcılara keyifli deneyimler yaşatıyor. Bu sayede ürün ve hizmetlerde nasıl fark yaratıyorsunuz? Tüm ürünlerimizi gerçekleştirdiğimiz hızlı dijital entegrasyon sayesinde akıllandırıyoruz. Ürettiğimiz Vestel Smart TV, tablet ve akıllı telefon aracılığıyla yönetilebilen klima, fırın, buzdolabı, bulaşık makinesi ve çamaşır makinesinden oluşan akıllı ev sistemlerini hayatın bir parçası haline getirmeyi başardık. IFA’da sergilediğimiz “Smart City (Akıllı Şehir)” konsepti ile bunu bir adım daha ileri taşıyarak tüm yaşamı daha akıllı hale getirecek ürün ve hizmetler sunmayı planlıyoruz. IFA’da sergilediğimiz “Elektrikli Araba Şarj Cihazı”mızın da mobil cihazlarla haberleşebiliyor olması bizim dijital devrime bakış açımızı özetliyor. Bunun yanında, müşteri deneyimini artırmak için mağazalarımızı daha akıllı hale getirdik. Müşterilerimiz mağaza içerisinde dijital ortamda ürün seçimi yapabildiği gibi POP’ler sayesinde ürünler hakkındaki tüm detayları öğrenebiliyor. Diğer taraftan müşteri hizmetlerimizi de tamamen dijitalleştirdik. Merkez Servis uygulamamız ile servislerimizi daha da güçlendirirken Vestel Çağrı Merkezi, aynı anda 400 çağrı karşılama kapasitesi ile müşterilerimize çok daha iyi hizmet veriyor. Bunun sonucunda Şikayetvar.com’un “Şikayetendeks” verilerine göre 2013 ve 2014’te TV (elektronik), bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, buzdolabı ve beyaz eşya genel kategorilerinde müşteri memnuniyetini sağlamada lider olduk. Sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz? Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyoruz. Facebook, Twit- ter, Instagram başta olmak üzere 6 farklı sosyal ağda içeriklerimizle aktif bir şekilde yer alıyoruz. Farklı içerikler sunan birçok mikro sitemiz var. Bu mecralarda internetin eğlendirirken öğreten esprili dilini kullanarak tüketicilere erişim sağlıyoruz. Grup bünyesinde “mobil”in rolü nedir? Dijital devrimin iki önemli kavramı olan “Mobilite” ve “Bağlanabilirlik” gelecek vizyonumuzun en önemli iki unsurunu oluşturuyor. Bu yönde attığımız adımların somut sonuçlarını da almaya başladık. Örneğin İngiltere ve Almanya gibi büyük ve önemli pazarlara yaptığımız ihracatın %40’ı akıllı ürünlerden oluşuyor. “Smart Home (Akıllı Ev)” entegrasyonumuzu tamamladık. Evdeki her ürünün birbiriyle konuşup, iletişim kurabileceği bir yapı sunabiliyoruz. Kurduğumuz akıllı yaşam alanları ile geleceğin hayallerini bugüne taşımaya başladık. Şimdi güçlü Ar-Ge altyapımızla iddiamızı daha ileri taşıyarak “Smart City (Akıllı Şehir)” konseptini günlük hayatın bir parçası haline getirmeye hazırlanıyoruz. Çalışan performansı bu süreçten nasıl etkilendi? Dijital devrim iş süreçlerini hızlandırdı. Verimlilik, kalite ve performansı artırdı. Dijitalleşen makinelerin kullanımı manuel sistemlere göre çok daha basit, bu da çalışanlarımızın işe olan uyumunu kolaylaştırıyor. Diğer taraftan dijital devrim sonucu zenginleşen dünya kalitesinde ve son teknoloji ürün portföyümüz, çalışan bağlılığını da artırmaya başladı. Bu durum Vestel’in işveren markası konumunu da güçlendiriyor. İş modellerinde ve süreçlerinde nasıl bir değişiklik yaşıyorsunuz? Dijital devrim iş yapış biçimlerimizi değiştirdi ve dönüştürdü. Dijital pazarlama yavaş yavaş konvansiyonel pazarlamanın yerini almaya başladı. “Nesnelerin interneti” çağı başladı, otomasyon ve robot teknolojisi hayatımıza yerleşmeye başladı. Küçük veya çok büyük çaplı üretim adetlerini otomasyon sayesinde rahatlıkla gerçekleştirebiliyoruz. Tüm süreçleri tedarikten satış noktasına kadar takip edebiliyor, gerektiğinde müdahale edebiliyoruz. Bu da verimliliğimizi ve üretim kalitemizi artırıyor. İnsan kaynağını çok daha verimli hale getirecek, müşteri yönetimini güçlendirecek yapay zeka odaklı CRM benzeri programlarla çok daha dinamik yapılar kurabiliyoruz. Tüm bu süreçlerin yönetimi, uygulanması ve içselleştirilmesi için şirket içi ve dışı eğitimler uyguluyoruz. Sürece herkesin hızlı bir şekilde uyum göstermesi sistemin entegre bir şekilde çalışması için büyük önem taşıyor. 4. Sanayi Devrimi olarak da adlandırılan Endüstri 4.0’ın artıları neler? Hızla gelişen teknolojilerin sanayi ile birleşmesiyle ortaya çı- Turan Erdoğan: “Sanayideki mevcut üretim anlayışı, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte yeniden şekillenecek.” kan dönüşüm, bir başka deyişle “Endüstri 4.0” bizim önümüze yeni fırsatlar koyacak. Sanayideki mevcut üretim anlayışı, ilerleyen teknolojik gelişmelerle birlikte yeniden şekillenecek. Artık bir fabrikada boya, kaynak, montaj yapan insanları görmediğimiz gibi bunlar arasındaki ilişkiyi de insanlar yönetmeyecek. Çünkü bu makineler de artık bir topluluk gibi kendi dillerini oluşturacak ve bu şekilde iletişim kuracak. Yapay zekanın daha da güçlenmesi ile robotların etkinliği daha da artacak. Endüstri 4.0’ın sektörünüze etkileri nasıl olacak? Elektronik sektörü aslında bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Tüm bu otomasyon sisteminin oluşturulmasında da elektronik sektörü sorumluluk alıyor. Endüstri 4.0, akıllı yaşam konseptinin endüstri ayağını oluşturuyor. Bu yüzden sektör, endüstriyel çözümler talep ederken aynı zamanda bu süreci kendisi için bir öğrenme aracı olarak kullanabilecek. Otomasyon ile dijital çözümler arasındaki etkileşim üst düzeye çıkacak. Biz de Vestel olarak üretimin otomasyonunu destekleyen akıllı ve ileri teknoloji; “Endüstri 4.0”ı Ar-Ge’mizin en önemli gelişim noktaları arasına aldık. 10 kapak 11 Zorlu Tekstil Grubu’nun itici gücü: Dijital dönüşüm Vedat Aydın: “Sosyal medya olmazsa olmaz iletişim araçlarımızdan biri. Ürün ve kampanyalarımızın duyuruları için dijital çağın bu olanaklarından yararlanıyor, sosyal medyadaki iletişim faaliyetlerimizle markalarımızı destekliyoruz.” Tümleşik bir bakış açısıyla tasarımdan üretime, siparişten teslime kadar tüm aşamalara bilişim teknolojilerini entegre eden Zorlu Tekstil Grubu, gerçekleştirdiği dijital dönüşüm uygulamalarının da katkısıyla, global pazarda rekabet gücü ve katma değeri yüksek ürünler ortaya koyuyor. Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın M illi gelirden aldığı pay, yüksek ihracat potansiyeli ve sağladığı istihdamla ülkemiz ekonomisinin en gözde sektörlerinden biri olan tekstilde, dijital teknolojilerin merkeze alınması nedeniyle, üretim ve ürün özelliklerinde gözle görülür bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanıyor. Yıllardır tekstil sektörünün en can alıcı gündem maddelerinden olan sorunsuz üretim ve maliyetlerin düşürülmesi konularına, dijital dönüşüm kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalarla son noktayı koyan Zorlu Tekstil Grubu, Türkiye’yi dünya pazarında ön sıralara taşıyor. Sektörde her geçen yıl yenilik, inovasyon, farklılık terimlerinin daha fazla önem kazandığını kaydeden Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, zorlu rekabet şartlarından galip çıkabilmek adına ürünlerin tasarım aşamasından son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar uzanan tüm süreçte dijital teknolojilerden yararlandıklarını dile getiriyor. Zorlu Tekstil Grubu olarak yüksek katma değerli ürünler ortaya koymanın ilk koşulunun dijital dönüşüme yatırım yapmaktan geçtiğine inandıklarını belirten Vedat Aydın, tüm çalışmaları bu minvalde gerçekleştirdiklerini kaydediyor. Grubunuzda dijital dönüşüm nasıl başladı? Dijital dönüşüm anlamında ilk adım, grup şirketlerimizin SAP sistemine entegre olmasıyla atıldı. SAP sistemi sayesinde, şirketlerimizdeki iş süreçleri bilgisayar sistemleri üzerinden yürütülüyor. Bu ise şirketlerimize hız ve verimlilik kazandırıyor. Bu süreçten ne gibi yararlar sağladınız? Zorlu Holding, kurulduğu günden beri verimlilik bilinciyle çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda fabrikalarımızdaki tüm makine ve ekipmanlarımızda son teknolojiden yararlanılıyor. Ayrıca fabrikalarımızda dijital teknolojilerin her geçen gün daha fazla oranda devreye alınmasıyla birlikte, üretim bantlarımızda insan hatalarından kaynaklanan sorunlar minimize edilerek üretimi kusursuz hale getirmeyi başardık. Ağırlıklı olarak Facebook ve Instagram mecralarını kullanıyoruz. Taç, Linens ve Valeron markalarımızla da sosyal medyada aktif şekilde yer alıyoruz. Sayfalarımızda ürünlerimiz, kampanyalarımız ile içerikler paylaşıyor, yarışmalar düzenliyoruz. Oldukça genç ve dinamik bir alan olarak tanımlayabileceğimiz sosyal medyada gerçekleştirdiğimiz iletişim kampanyaları ile markalarımızı destekleme imkanını yakalıyoruz. Sosyal medya aynı zamanda aktif şekilde müşteri ilişkileri yönetimi yapmaya da olanak sağlayan bir platform. Sosyal medya sayesinde markalarımıza yönelik olumlu olumsuz tüm geri dönüşleri de anında alabilme lüksüne sahibiz, bu da bize heyecan veriyor. Yeni nesille daha kolay etkileşim içine girmek adına sosyal medyada pek çok projeyi hayata geçirdik. Örneğin bu yıl içerisinde blogger ve sosyal medya fenomenleri ile keyifli iş birliklerine imza attık. Instagram’da TAÇ markamız ile ilk reklam verenler arasında yer aldık. Önümüzdeki dönemlerde de yeni projelerimizi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bunun yanında dijital teknolojiler sayesinde sadece üretimde değil, sahada da daha etkin hale geldik. Hayata geçirdiğimiz mobil uygulamalarla istediğimiz zaman sahada çalışan ekiplerimizin nerede ve kiminle olduğu hakkında kolaylıkla bilgi sahibi olabiliyoruz. Aynı zamanda sahadaki arkadaşlarımız dijital teknolojiler sayesinde yanlarında tüm fabrika bilgilerini taşıyabiliyorlar ve müşterilerin olası isteklerine daha hızlı cevap verebiliyorlar. Dijital dönüşüm lojistik süreçlerini nasıl etkiledi? Paketleme ve sevk süreçlerinde de bu yöndeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Omni yaklaşımla dağıtım kanallarında geçmişe oranla daha fazla hız kazandık ancak lojistik sahada (ürünlerin istenen yere nakli konusunda) istediğimiz seviyeye henüz ulaşamadık. Lojistik sahadaki hızımızı daha da artırmak amacıyla dünya üzerinde bu konuda hayata geçirilmiş ya da gelecekte hayata geçirilecek tüm teknolojileri yakından takip ediyoruz. Kısa bir süre içerisinde tüketiciye özel ürünleri onların istedikleri formda ve istedikleri yerde vermenin mümkün olacağına inanıyoruz. Bunun ilk adımlarının atıldığını da söylemek isterim. Zorlu Tekstil Grubu’nun akıllı teknolojilere bakışı ne yönde? Hepimizin bildiği üzere, bilişim teknolojileri sayesinde araç ve gereçlerin çeşitlenmesi (akıllı telefonlar, ipad’ler…) ve bu araç gereçlerin günlük hayata adapte edilmesiyle de (wi-fi, bluetooth...) yaşam daha da kolay bir hale geldi. Tüm bu değişim ve dönüşümden elbette ki yöneticilerimiz ve dolayısıyla da yöne- Ayrıca gerek üretim tarafında gerekse pazarlama tarafında online sıcak takip imkanları çıktı. Ölçme, değerlendirme ve bilgilerin hızlı paylaşımı dijital dönüşümde hepimizin temel el aleti oldu. dönüşüme kolay adapte olan personelin işe alınması konularında da halihazırda çalışmalarımız devam ediyor. Daha fazla bilgiye ulaşmak ve dönem dönem bunların arasından önemli olanları ayıklamak gibi çalışmaları da sürekli yapıyoruz. Yeni çağın dijitalleşme üzerinden kendini tanımlayacağından hareketle, iş yapış biçimimizde ve kişisel dokunuşların gerektiği ticaret veya insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda dijital dönüşüm çalışmaları gerçekleştiriyoruz. İnsan Kaynakları yönetiminde dijitale ilişkin ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Şirketlerimizde software ve hardware konularında oldukça hızlı hareket edildi. Masraflı olan bu yatırımlar verimlilik artışıyla karşılanmaya çalışıldı. Kullanıcıların eğitimi ve dijital Sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz? Zorlu Tekstil Grubu olarak tüketicilerimize her platformdan ulaşmak ve interaktif bir iletişim oluşturabilmek amacıyla, sosyal medyanın olmazsa olmaz araçlardan biri olduğuna inanıyoruz ve bu anlamda sosyal medyayı oldukça önemsiyoruz. tim sürecimiz de nasibini aldı. Yeni nesil akıllı teknolojiler sayesinde yöneticilerimiz, raporlama yöntemlerini ve süreçlerini değiştirerek geliştirdiler. Grup bünyesinde “mobil”in rolü nedir? Bu anlamda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Günümüzde özellikle akıllı telefonlar ve internetin mobilizasyonu ile mobilin öneminin her geçen gün daha fazla arttığının bilincindeyiz. Online satışlarımıza baktığımızda mobil satın almaların önemli bir büyüklüğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu doğrultuda mobil site ve mobil reklam optimizasyonlarımıza daha fazla önem veriyoruz. Mobil uygulamaların da önemli bir interaktif marka iletişim aracı haline geldiğinin bilincindeyiz. Bu anlamda “Kendin Tasarla” mobil uygulamamızı kısa bir süre önce Google Play Store’da yayına aldık. Önümüzdeki günlerde lokasyon bazlı uygulama reklamcılığı alanında keyfili bir projemizi daha hayata geçirmeyi planlıyoruz. 12 kapak 13 Zorlu Enerji Grubu’nda tüm süreçler dijital sağlamak amacıyla gaz dağıtımı yapılan şehirlerin haritaları, adresleri, bina detay bilgileri ile gaz dağıtım şebeke inşaatlarının çizimleri ve imalat bilgilerini içeren Coğrafi Bilgi Sistemi Projesi’ni (GIS) de hayata geçirdi. Abonelik Bilgi Sistemi, Bakım Onarım, Acil 187, Kaçak Tarama, SCADA ile tek veya çift yönlü entegrasyonlarının da sağlandığı Coğrafi Bilgi Sistemi, pek çok konuda önemli kazanımların elde edilmesine de olanak sağlanıyor. Sürdürülebilir bir büyümenin ve verimliliği maksimuma çıkarmanın yolunun dijital dönüşümden geçtiğine inanan Zorlu Enerji Grubu, inovatif bilişim teknolojilerini tüm iş süreçlerine entegre ediyor. Z orlu Enerji Grubu, maliyet ve zaman kaybını minimuma indirerek verimliliği artırmak, operasyonel mükemmelliğe ulaşmak, tüketici etkileşimlerini optimize etmek amacıyla tüm iş süreçlerine dijital teknolojiyi adapte ediyor. Bu bağlamdaki çalışmalarına örnek olarak, hayata geçirdiği uygulamalarla müşteri sadakatini oluşturmak ve müşteri memnuniyetini artırmak adına Zorlu Enerji Grubu, dijital arşiv için proje çalışmalarını başlattı. Abonelik merkezlerinde müşteri işlemlerinin daha hızlı gerçekleştirilmesi için Q Matik uygulamasını hayata geçirdi. Ayrıca Zorlu Enerji Grubu’nun zoren.com.tr adlı resmi web sitesi de etkili bir iletişim içerisine girerek farkındalığı artırma amaçlı pek çok bilgiyi tüketicilere sunuyor. Bunun yanında yine ihtiyaç ve beklentilere daha hızlı ve daha iyi cevap verebilmek adına mobil öncelikli dijital stratejiler geliştiren Zorlu Enerji Grubu, bu kapsamda 2009 yılında DİPOS-Dijital Proje Onay Sistemi’ni hayata geçirdi. Dijital Onay Sistemi’nde kullanılan ZetaCAD programı, çizim aşamasında olan projeyi şartname doğrultusunda otomatik olarak denetliyor ve hatasız çizim yapılmasına olanak sağlıyor. Hazırlanan elektronik proje, internet üzerinden anında gaz dağıtım şirketine ulaştırılıyor. Dijital olarak kontrol edilen ve onaylanan projeler, eş zamanlı olarak proje firmasına ve kağıt çıktı merkezine gönderiliyor. Bu sistem sayesinde tesisatçı firmaların her proje onayı için gaz dağıtım şirketine gelmelerine gerek kalmadığı gibi, hatalı projelerden kaynaklanan gecikme ve kayıplar da en aza iniyor. Sayaç okumada yeni devir Her aşamada dijital teknolojilerden yararlanmayı kendisine ilke edinen Zorlu Enerji Grubu, doğal gaz dağıtım hizmetleri verdiği GAZDAŞ markasıyla sahada sayaç okuma ve gaz açma, kesme, tebligat bırakma iş emirlerini gerçekleştirmek için kullanılan Motorola el terminal cihazları yerine Vestel Venüz cihazlarını ekiplerinin kullanımına sundu. Android tabanlı yazılım ile hem Doğal gaz bakım onarım süreçleri de dijital teknolojiye emanet Doğal gaz dağıtımında iş ve çevre güvenliğinin en üst düzeyde tutulması gerektiği bilinciyle çalışmalarını sürdüren Zorlu Enerji, şebekelerin sağlıklı bir şekilde yönetilebilmesi için coğrafi bilgi sisteminden beslenecek profesyonel bir bakım programı olan Infor Enterprise Asset Management yazılımını bakım onarım süreçlerinde kullanıyor. Yazılım sayesinde genişleyen şebekedeki acil ihbarlar, kazı çalışmaları, şebeke devreye alma gibi işletme faaliyetleri ile arıza ve periyodik bakım çalışmalarının kayıt altına alınması, raporlanması, analiz edilmesi ve raporların sağlıklı bir şekilde EPDK’ya iletilmesine olanak sağlanıyor. Aynı zamanda coğrafi bilgi sistemine de entegre edilen sistem sayesinde, tüm saha varlıklarının sisteme aktarılarak güncel kalmasına da imkan tanınıyor. Doğal gazın kesintisiz ve güvenli koşullarda tüketicilere ulaştırılması GAZDAŞ’ın en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Bu amaç doğrultusunda Zorlu Enerji, bünyesinde bulunan gaz dağıtım kuruluşlarının doğal gaz şebekelerinin arz ve sistem güvenliğini sağlamak amacıyla SCADA Sistemi’ni hayata geçirdi. Dağıtım bölgesinde yer alan şehir giriş (RM-A), müşteri tipi ve bölge regülatör istasyonları ile uzaktan kontrollü vana odalarını SCADA Sistemi üzerinden inceleyebilen Zorlu Enerji çalışanları, acil durumda gerekli bilgileri anında merkeze ileterek vakit kaybetmeden gerekli müdahalelerin yapılmasına olanak sağlıyor. Müşteri Yönetimi Uygulaması (CMA-Customer Management Application) modülleri sayesinde de müşterilerin sayaç bilgileri, Qmin hesabının hangi kritelere göre yapılacağı sisteme kaydedilip, aylık raporların ilgili Qmin değerlerine uygun olarak hazırlanmasına da fırsat veriliyor. Uygulamada, ayrıca müşteri maksimum çekiş ve teminat/depozito bilgileri de anlık olarak sahadan gelen veriler ile kontrol edilerek sistemde alarmlar oluşturuluyor. Dijital uygulamalarla şebekelerin arz ve sistem güvenliği emin ellerde… GAZDAŞ, ayrıca bünyesinde yer alan doğal gaz dağıtım bölgelerinin altyapı projelerinde verimli ve sürdürülebilir bir yönetim geliştirme hem de saha işlem süreleri kısaldı, farklı uygulamalar ortadan kaldırılarak farklı iş emirlerinin tek yazılım altında çalışması sağlandı. GAZDAŞ, doğal gaz şebekesi kaçak tarama çalışmalarının sistematik, işlevsel ve analiz edilebilir şekilde yapılması için de özel olarak Mobil Dedektör Veri Toplama ve Analiz yazılımı geliştirdi. Bu yazılım sayesinde tarama verileriyle GAZDAŞ GIS (Coğrafi Bilgi Sistemi) verileri bütünleştirilebiliyor, tarama süreci daha kolay bir hale geliyor ve takibine de imkan sağlanıyor. Buna bağlı olarak tarama verilerinin güvenilirliği artırılıyor, analiz ve raporlama kolaylaşıyor, veriye erişilmesi ve veri süzme işi çok kısa sürede gerçekleştirilebiliyor. GAZDAŞ bununla da yetinmiyor ve gelişen hava kayıt sistemi imkanı sunan airdron cihazlar ile sistemi daha optimize edebilmeyi de kendisine hedef olarak belirliyor. Project Wise (Mekansal Doküman Yönetim Sistemi) uygulaması ile gaz dağıtım ve gaz ticaret şirketlerine ait; değerli evrak, belge, mühendislik dosyalarının ortak bir çalışma platformunda birleştirilmesine de olanak sağlanıyor. Veri yönetimi ve güvenliği konusundaki riskleri de en aza indirgeyen bir çalışma ortamı tasarımı olan Project Wise ile işletme verimliliği sağlanıyor. Tüm bunlara ek olarak “Merkezi Veri Yönetimi”, “Tek Adres Yapısı”, “GIS&SAP/IS-U entegrasyonu”, “GIS to SAP ile Sayaç Okuma Yönetimi” gibi hayata geçirdiği yenilikçi uygulamalarla Zorlu Enerji, sektörel odaklı çözüm üretme konusunda da pek çok ilke imzasını atıyor. Artık işlemler daha kolay Kullanıcı memnuniyetini artırmak ve tecrübelerini iyileştirmek için dijital tabanlı teknolojileri kullanan Zorlu Elektrik ise bu kapsamda, müşterilerinin pek çok işlemi rahatça online olarak yapabileceği Zorlu Elektrik Online İşlemler’i kullanıma açtı. Online İşlemler ile Zorlu Elektrik müşterileri; temel sözleşme bilgilerini görebiliyor, ödenmiş/ ödenmemiş faturalarını listeleyebiliyor, fatura itirazı yapabiliyor, aylara göre elektrik tüketimlerini takip edebiliyor. Şirket içi etkin çözümler için dijital dönüşüm olmazsa olmaz Dijital dönüşüm kapsamında Zorlu Grubu’nun her şirketinde olduğu gibi Zorlu Enerji Grubu bünyesinde de risk yönetimi ve iç kontrolün sağlanması amacıyla SAP sistemi kullanılıyor. İşletmelerdeki tüm entegre iş süreçlerinin bilgisayar sistemleri üzerinden yürütülmesi ve kaydedilmesini sağlayarak işletmeye hız ve verimlilik kazandıran SAP sistemi sayesinde, hissedarlar da Kurumsal İletişim Müdürlüğü takibindeki internet sitesi üzerinde yer alan iletişim formu aracılığı ile doğrudan şirketle iletişim kurabiliyor. Rekabete boyut atlatan uygulama Zorlu Enerji yenilikçi yaklaşımıyla geçtiğimiz aylarda hayata geçirdiği yeni mobil uygulaması ile üretim portföyünde yer alan enerji santrallerinin anlık üretim ve diğer teknik verilerini incelemeye açık hale getirdi. Türbin sıcaklığı, basınç, rüzgar hızı gibi verileri gösteren mobil uygulama, gün içinde gerçekleşen kümülatif üretimleri de yansıtıyor. 14 lokasyondan veri akışı sağlayan uygulama anlık olarak tüm mobil cihazlardan ve bilgisayardan izleme olanağı sunuyor. Uygulamanın sahip olduğu IT tabanlı yenilikler sayesinde Zorlu Enerji’nin mevcut piyasa koşullarında rekabet avantajı sağlaması hedefleniyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarında da teknolojiden yararlanılıyor Ekosistemin korunmasına destek olan üretim teknolojilerini hayata geçiren Zorlu Enerji Grubu, yenilenebilir enerji yatırımlarında da dijital teknolojiyi kullanarak maksimum enerji verimliliğine ulaşıyor. 2013 yılında devreye alınarak enerji üretimine başlanan 80 MW kurulu güce sahip Kızıldere II Jeotermal Enerji Projesi’nin Türkiye’nin ilk ve tek hibrit (flaş buhar türbini& binary ikili sistem) jeotermal enerji projesi olarak hayata geçirilmesiyle Zorlu Enerji, jeotermal enerji sektöründe ciddi bir başarıya imza atmış oldu. Bu projede, buhar-su fazındaki jeotermal akışkan üretim kuyularından toplanarak yüksek basınç, orta basınç ve düşük basınç buhar halinde ayrıştırılıp üç kademeli buhar türbinine gönderilerek enerji üretimi gerçekleştiriliyor. Yine Zorlu Enerji Grubu tarafından 2013 yılında yapımına başlanan ve ilk fazı 2015 Eylül ayı içinde başarıyla tamamlanan 45 MW’lık Alaşehir I Jeotermal Enerji Santrali’nde de iki kademeli buhar türbini ve binary türbininden enerji üretimi sağlanıyor. Kızıldere II Jeotermal Enerji Projesi’nden farklı olarak enjeksiyon kuyularına gönderilen sıcak suyun enerjisinin binary sistemde kullanımı ile de santral verimliliği daha da yükseltiliyor. Ek olarak Lüleburgaz Doğal Gaz Santrali Geliştirme Projesi’nde kullanılan inverter sistemi sayesinde de Zorlu Enerji, kullanılan enerjide yüzde 30 tasarruf elde ediyor. Santralin konfigürasyon portföyüne kombine çevrim teknolojisini ekleyen Zorlu Enerji, buhar ve elektrik enerjisi üretim esnekliğini de büyük ölçüde sağlıyor. Bu sayede santral, enerji piyasalarındaki arz-talep dengesine daha yüksek oranda uyum sağlayarak müşterilerinin buhar ve elektrik taleplerine eksiksiz yanıt verebilecek kapasiteye ulaşıyor. Yine bu teknoloji sayesinde santral, talebin düştüğü dönemlerde oluşan artık buharı da elektrik üretiminde değerlendirebilecek bir yapıya sahip. Enerjinin temiz, hızlı, sürdürülebilir ve güvenli olması adına Zorlu Enerji, son teknolojiyi projelerinde kullanarak sağladığı iyileştirmelerle de sektörde fark yaratıyor. Zorlu Enerji, Rotor projesinde uygulanan Windboost uygulaması ile 31 adet türbinin yazılımında yapılan bazı değişikliklerle 2.5 MW olan nominal kapasite türbinlerin kapasiteleri 2.75 MW’a yükseltildi. Bu sayede yıllık ortalama 8.808.977,82 kWh/yıl kazanç elde edildi. (Yıllık enerji artışı: Yüzde 2,75) Yine WIOM Projesi (Winter Ice Operation) kapsamında türbinde yapılan yazılım iyileştirmesi neticesinde buzlanma sebebi ile oluşan kayıplar yüzde 45 düzeyinde azaltıldı. Bu sayede yıllık enerji üretimiyle karşılaştırıldığında yüzde 2 oranında bir iyileştirme gerçekleştirilmiş oldu. Bugüne kadar gerçekleştirdikleri uygulamaların yanında Zorlu Enerji Grubu, dijital teknolojileri kullanarak enerji verimliliğini artırmaya yönelik türbinlerdeki Blade Pitch yazılımını iyileştirip yıllık yüzde 1,5 enerji artışı, türbin kanatlarına Vortex generator uygulamasını gerçekleştirerek yıllık yüzde 2 enerji artışı sağlamayı da kendisine hedef olarak belirliyor. 14 kapak 15 Zorlu Gayrimenkul Grubu, sektörün şifrelerini yeniden yazıyor Teknolojinin sunduğu tüm inovatif uygulamaları proje, yapım ve yönetim aşamalarının her alanında kullanan Zorlu Gayrimenkul Grubu, hızla dijitalleşen sektörde öncü konumda olma amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Zorlu Gayrimenkul Grubu Başkanı Mesut Pektaş “Amacımız yaşayan mekanları dijital dünyaya doğru entegre etmek. Bunun için de teknolojinin tüm nimetlerini kullanarak kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştıran, 360 derece bir dijital farkındalık yaratıyoruz” diyor. Z orlu Gayrimenkul Grubu gerçekleştirdiği dijital dönüşüm çalışmalarıyla müşterilerinin, kullanıcılarının ve çalışanlarının hayatlarını kolaylaştırıyor. Dijital dönüşüm kapsamında gerçekleştirdiği uygulamalarla kayda değer başarılar elde eden Zorlu Gayrimenkul Grubu’nun bu performansı aynı zamanda ödüllerle de taçlandırılıyor. Zorlu Gayrimenkul Grubu Başkanı Mesut Pektaş ile dijital dönüşüm çerçevesinde gerçekleştirdikleri çalışmalara dair konuştuk. Grubunuzda dijital dönüşüm nasıl ve ne zaman başladı? Zorlu Gayrimenkul Grubu olarak hayata geçirdiğimiz projelerde teknolojinin bize sunduğu tüm inovatif uygulamaları; proje, yapım ve yönetim aşamalarımızın her alanında kullanıyoruz. Bizler sadece teknolojiyi kullanan ve bu değişime adapte olan bir grup değil, aynı zamanda geleceğin teknolojilerinin mekanlarda doğru kullanımı için en iyi alt yapıyı oluşturmakla yükümlü bir grubuz. Bugün Zorlu Center projesine bütünsel olarak baktığınızda buradaki altyapının birçok dünya markasının teknolojiyi mekanlarda en efektif şekilde kullanması için tasarlanmış bir yapıdır. Örneğin Zorlu Performans Sanatları Merkezi salonları bu anlamda alanında dünyada sayılı teknolojik sanat merkezlerinden biri konumundadır. Zorlu Gayrimenkul Grubu Başkanı Mesut Pektaş Mobil uygulamalardan hangi düzeyde ve nasıl yararlanıyorsunuz? Mobil uygulamalar anlamında en büyük projemiz; Zorlu Center için geliştirdiğimiz Zorlu World Müşteri Sadakat Programı’dır. Zorlu World programı ile Zorlu Center’daki üye iş yerlerinin yanı sıra restoranlarda, vale hizmetinde, Raffles İstanbul Zorlu Center ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde indirimler, erken satın alma fırsatları, eşsiz ayrıcalıklar ve daha birçok avantajlar sunuyoruz. Kullanıcılar Zorlu World uygulamasını App Store ve Google Play’den ücretsiz indirerek özel ayrıcalıklara sahip olabiliyor. Bu uygulamayı, altyapıya bağlı olarak Zorlu Center’da gerçekleştirdiğimiz tüm kampanya ve etkinliklere entegre ediyoruz. Dijital dönüşüm iş süreçlerinize nasıl yansıyor? Dijital dönüşüm çalışmalarımız müşterilerimizın, kullanıcılarımızın ve çalışanlarımızın hayatını kolaylaştırırken bu alanda başarılarımız da farklı otoriteler tarafından ödüllendiriliyor. Bu da bizim iş verimliğimizi ve motivasyonumuzu artırıyor. Geçtiğimiz aylarda Zorlu Center projemizin Türk Hava Yolları’yla gerçekleştirdiği “Miles&Smiles Kampanyası” ile dünyanın en prestijli sadakat programı ödülü “Loyalty Awards”ın sahibi olduk. Gelişmiş teknolojik altyapımız ve uygulamalar ile yeni dijital platformlar üzerine kurgulanan kampanyaları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Bu sayede ürün ve hizmet anlamında nasıl fark yaratıyorsunuz? Amacımız yaşayan mekanları dijital dünyaya doğru entegre etmek. Bunun için de teknolojinin tüm nimetlerini kullanarak kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştıran, 360 derece bir dijital farkındalık yaratıyoruz. Dijital dönüşüm çalışan memnuniyeti ve performansına nasıl etki ediyor? Dijital uygulamaları sadece kullanıcılarımız, ziyaretçilerimiz ve müşterilerimiz için kurgulamıyoruz. Tüm çalışanlarımız da daha önce bahsettiğim dijital platformlarda aynı zamanda bir iç müşteri. Web sitemizden sosyal medya hesaplarımıza, loyalty programımızdan eğitimlerimize kadar çalışanlarımız bu dünyanın bir parçası. Sektörel anlamda bu değişimi siz nasıl yönetiyorsunuz? Zorlu Gayrimenkul Grubu olarak, dijital dünyanın bu hızlı değişimine adapte olmanın ötesinde öncü bir konumda olmak önceliklerimizin arasında. Örneğin Kasım ayında İstanbul’da sanatı teknolojiyle buluşturan bir ışık festivalini Zorlu Center’da gerçekleştireceğiz. Bu sadece ışık teknolojilerinin kullanıldığı bir uluslararası sanat etkinliği olmayacak. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası anlamda dijital medya kanalları, sosyal medya platformları üzerinden düzenlediğimiz yarışmalarla ve Zorlu World uygulamasıyla birleştirerek duyurduğumuz bir etkinlik olacak. Bununla birlikte dijital uygulamalar ve teknoloji konusunda içsel bir yönetim için işin profesyoneli ve alanında öncü ulusal ve uluslararası şirketlerle / ajanslarla çalışıyoruz. Diğer taraftan çalışanlarımızın dijital dünyaya entegrasyonu için sık sık farklı alanlarda eğitimler organize ediyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için dijital dönüşümden nasıl yararlanıyorsunuz? Doğası itibariyle yapılar inşaa eden bir grup olduğumuz için, bu yapıların çevreyle dost üretimler gerçekleştirmesi temel hedeflerimizden birisi. İstanbul’un en prestijli ve nitelikli ofislerinden biri olarak Zorlu Gayrimenkul tarafından inşa edilen Levent 199, Amerikan Yeşil Binalar Konseyi ( USGBC ) tarafından verilen “LEED Gold” sertifikasını aldı. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak yapılarda; su tasarrufu ve suyun verimli kullanılması, tasarımın ve sistem seçiminin enerji verimliliğinin arttırılması yönünde yapılması, iç hava kalitesinin arttırılması ve kontrolü, insan sağlığına zararlı uçucu maddeler ile sigara dumanının engellenmesi ve iç ortamdan uzaklaştırılması, gün ışığından asgari düzeyde faydalanma gibi birçok parametreye bağlı. Bu çalışmaları gerçekleştirirken dijital dönüşümün gerçekleşmesine olanak sağlayan bilgi teknolojilerini de kullanıyoruz. 16 haber Vestel ve Zorlu Enerji B20’de geleceği konuştular Vestel’in stratejik partnerleri arasında bulunduğu, G20 platformu etkinlikleri kapsamında düzenlenen B20 Türkiye Konferansı’nda dünya piyasalarının önde gelen aktörleri, küresel ekonominin içinde bulunduğu durumu, geleceği ve fırsatları farklı oturumlar ve forumlarda tartıştı. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, B20 Dijital Ekonomi Konferansı’nda; Zorlu Enerji Grubu Genel Müdürü Sinan Ak ise B20 Enerji Forumu’nda kendilerine yöneltilen soruları cevapladılar. G 20’nin iş dünyası ayağını temsil eden B20 Türkiye Konferansı, 60 ülkeden binin üzerinde iş adamı ve finans dünyası temsilcilerinin katılımıyla 3-5 Eylül 2015 tarihleri arasında TOBB Ankara İkiz Kuleler’de düzenlendi. Vestel’in, stratejik partnerleri arasında yer aldığı B20 Türkiye Konferansı’nın açılış konuşmasını TOBB ve B20 Türkiye Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu gerçekleştirdi. Konuşmasında B20 Türkiye olarak çok çalıştıklarını ve G20 liderlerine sunulmak üzere 19 maddelik talepler listesini oluşturduklarını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu taleplerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletildiğini belirtti. Vestel’de üretim yüzde yüz dijital B20 Türkiye Konferansı kapsamında B20 Dijital Ekonomi Konferansı gerçekleştirildi. Konferansta dijital ekonomi ve yaşanan internet devriminin ekonomiye olan etkileri sektörün önde gelen temsilcileri tarafından tartışıldı. B20 Dijital Ekonomi Konferansı kapsamında bir de ‘Dijital Ticaret Devrimi’ oturumu düzenlendi. ‘Dijital Ticaret Devrimi’ oturumunda konuşan Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, dijital ekonominin reel ekonomiden ayrı bir kavram olarak değerlendirilemeyeceğine vurgu yaptı. Turan Erdoğan konuşmasında, dijital ekonominin tüm ekonomiyi kapsadığına da değindi. Vestel Şirketler Grubu olarak 10 yıl önce dijital üretime geçtiklerini, şu an akıllı televizyon, çamaşır ve bulaşık makinaları ürettiklerini kaydeden Turan Erdoğan, “Akıllı evler ve nesnelerin interneti en önemli odak konularımızın başında geliyor. Üretimimizin yüzde 100’ü dijital yapılıyor, artık analog üretimi rafa kaldırdık. Akıllı fabrika 17 konsepti tüm üretimimizi kapsıyor” dedi. Vestel olarak 152 ülkeye elektronik ve beyaz eşya ihracatı yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, “Yeni teknoloji girişimlerini desteklemek için Vestel Ventures diye bir şirket kurduk. Şu an 500 şirketle görüşüyoruz, 4-5 tanesi ile önemli işbirliklerimiz olacak. Doğrudan para yatırımı yerine knowhow’ımızı, üretim gücümüzü kendilerine açmayı, birlikte ilerlemeyi tercih ediyoruz. İleride bazıları ile ortak şirketler kurabiliriz. Dijital ekonomide en önemli sorunu ise eğitim olarak görüyoruz. İş gücünün dijital yeterliliğini artırmak, yetişmiş işgücünü elde tutabilmek çok önemli” dedi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin’in de katılım gösterdiği konferansta konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu,”Veri dijital ekonomide adeta para kadar kıymetli. ‘Paran kadar konuş diye bir söz’ vardı, artık ‘verin kadar konuş’ deniliyor” ifadesine de yer verdi. En tehlikeli uçurumun KOBİ’ler için olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, KOBİ’lerin büyümesinin temelinde inovasyona yönelik yatırımların bulunduğunu, bunun yolunun da dijital teknolojilerin etkin kullanımından geçtiğini, bu teknolojileri etkin kullanamayan KOBİ’lerin rekabet yarışında geride kalacağını dile getirdi. Enerjinin geleceği Türkiye’de Türkiye’nin bu yıl ev sahipliğini yaptığı B20 Türkiye Konferansı çerçevesinde ayrıca “Enerjide Yeni Koşullar, Jeopolitika, Piyasalar ve Ekonomideki Değişimin Etkileri” konulu bir oturum da düzenlendi. Türkiye’de enerjinin geleceğinin ele alındığı oturumda Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, moderatörün yönelttiği sorular kapsamında bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok zengin bir ülke olduğuna dikkat çeken Sinan Ak, “Gerekli yatırımların yapılması halinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli Almanya’dan bile yüksek. Eğer bir veya iki nükleer enerji tesisi inşa edilebilirse Türkiye, geriye kalan enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayabilir” dedi. Sinan Ak, “Karbon salımını düşürmede oldukça önemli olan güneş enerjisi alanında piyasanın tahminlerinin çok ötesinde bir gelişme oldu. Bu konuda daha yapılacak çok şey var” sözleriyle de güneş yatırımlarının önemini vurguladı. Türkiye’de doğal gaz fiyatlarının yüksek olması nedeniyle kömüre yatırım yapıldığına işaret eden Sinan Ak, doğal gaza yatırım yapılmasının yatırımcılar tarafından kısa vadede düşünülmediğini belirtti. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan Dünyanın geleceği güneşte… Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Uluslararası Ticaret Odası (ICC) iş birliğiyle düzenlenen B20 Enerji Forumu’nda enerji sektörü ve dünya enerji piyasası farklı oturumlarda tartışıldı. Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, aynı zamanda “Sürdürülebilir Recep Tayyip Erdoğan: “G20, küresel mali krizin atlatılmasında önemli rol oynuyor” İş dünyasının önde gelen temsilcileri tarafından ekonomideki sorunların, çözüm yollarının ve fırsatların toplam 20 paralel oturumda masaya yatırıldığı organizasyonda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm dünyayı etkileyen küresel mali krizin atlatılmasında G20 platformunun önemli bir rol oynadığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin bu yıl dönem başkanlığını yaptığı G20 platformunun küresel ekonomik politikaların belirlenmesinde en etkili diyalog mekanizmalarından biri haline geldiğine de vurgu yaptı. Dünyanın herhangi bir ülkesindeki ekonomik bir gelişmenin tüm dünyayı etkilediği bir dönemde yaşadığımızı kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayış doğrultusunda birlikte hareket edilmesi gerektiğinin de altını önemle çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu vasfıyla G20, aldığı kararlar ve sergilediği duruşla dünyadaki her bir bireyin hayatına doğrudan etki etme gücüne sahiptir. G20 liderleri olarak bu bilinçle hareket ediyoruz, etmek mecburiyetindeyiz. Bu yapının en etkili ve en önemli unsurlarından olan B20 Açılım Grubu’nun da aynı anlayışla çalışmalarını sürdürdüğüne inanıyorum. Siyasi liderlerin ve iş dünyasının bu platformda gösterecekleri karşılıklı uyum ve iş birliği küresel sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Bunun için platform mekanizmalarında geliştirilen politikaların ve gündeme getirilen önerilerin birbirlerini tamamlayıcı mahiyette olması şarttır.” Zorlu Enerji Grubu Genel Müdürü Sinan Ak Enerji ve Yeni Teknolojiler” oturumunda da bir konuşma gerçekleştirdi. Enerji ihtiyacı ve sürdürülebilir enerji kaynakları yönetimi konusunda dünyanın “gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler” olarak üç başlığa bölündüğünü dile getiren Ak, her bir gruba dahil olan ülkelerin farklı enerji politikaları izlemesi gerektiğine vurgu yaptı. Sinan Ak konuşmasında ayrıca, gelişmiş ülkelerin yeni teknolojiler geliştirerek çevreye ve karbondioksit salınımını azaltmaya odaklanmaları gerektiğine de değindi. Halihazırda az gelişmiş ülkelerde yaşayan 1,5 milyar insanın elektrik enerjisine kolaylıkla ulaşamadığına da işaret eden Ak, gelişmekte olan ülkeleri yenilenebilir enerji kaynakları alanında atılım ve yatırım yapmaya davet etti. Sinan Ak sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni fikirler bulmalıyız. Bu bağlamda güneş enerjisi büyük bir fırsat sunuyor. Bu sektörün içinde olanlar bile bu gücü yeni fark ediyor. Az gelişmiş ülkelerin en büyük enerji kaynağı güneş olacak.” Zorlu Enerji olarak, Blooomberg New Energy Finance (BNEF) aracılığıyla güneş enerjisine dikkat çekmek için uluslararası bir rapor hazırladıklarını belirten Ak, rapordan elde edilen öncü verilere göre, güneş enerjisinde yatırım maliyetlerinin düştüğünü de vurguladı. Ak, “G20’ye vereceğimiz en önemli mesaj, güneş enerjisinin kullanımı konusundaki çalışmalara önem verilmesi ve çevreye daha duyarlı, sürdürülebilir enerji kaynakları kullanımı konusunda çalışılması olmalı” diye konuştu. 18 haber 19 Dengeleri değiştiren enerji: Güneş Hızla tükenen enerji kaynakları ve artan maliyetler, bu alanda sonsuz bir kaynak olan güneşe yönelimi artırıyor. Geniş bir yelpazeye yayılan avantajları nedeniyle güneş enerji sistemlerinin kullanım oranı da geçmişin aksine, tüm dünyada hızla artıyor. Peki, tüm dünyada popülaritesi gün geçtikçe artan güneş enerjisi konusunda Türkiye’nin potansiyeli ne? Zorlu Enerji tarafından B20 vesilesiyle kamuoyuna sunulan “Güneş Enerjisi Raporu” bu soruyu aydınlatıyor. Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül S anayi Devrimi sonrası giderek artan bir hızda tüketilen konvansiyonel enerji kaynaklarının tükenme seyrine girmesi, küresel ısınma, artan enerji talebi, geleneksel enerji kaynaklarının ülkelerin ekonomik ve siyasal stratejilerini belirlemede önemli bir unsur haline gelmesi tüm dünyada gözlerin yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmesine neden oluyor. Tükenmeyen bir enerji kaynağı olması, temiz, sonsuz ve bölgesel kullanıma imkan tanıması, zararlı atıklarının bulunmaması, karmaşık teknolojilere ihtiyaç duymamasının yanında işletme maliyetlerinin az olması, nakil sorununun olmaması ve en önemlisi dışa bağımlılığı ortadan kaldırması nedeniyle güneş, hiç kuşkusuz yenilenebilir enerji kaynakları arasında en fazla popülariteye sahip olanı. Dünyaya ulaşan küçük bir bölümünün dahi, insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat be kat fazla olması da güneşin popülaritesinin atmasına neden oluyor. Güneş yatırımları her geçen gün artı ivme kaydediyor Sonsuz enerji kaynağına sahip olan güneşten daha ucuz, daha verimli ve daha çevreci enerji elde edebileceğini keşfeden insanoğlunun bu alandaki teknolojik çalışmaları özellikle 1970’lerden sonra hız kazandı. Zaman içerisinde tüm dünyada kullanımı hızla artan bir enerji kaynağı haline gelen güneş enerjisi ile ilgili pek çok araştırma da ortaya konuluyor. Son olarak Zorlu Enerji, 29 Eylül’de Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, Zorlu Enerji Grubu Genel Müdürü Sinan Ak ve BNEF Uygulamalı Araştırmalar Başkanı Itamar Orlandi’nin de katılımıyla gerçekleştirdiği top- lantıda kamuoyuyla paylaştığı “Güneş Enerjisi Raporu” ile Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeline bir kez daha dikkat çekmeyi başardı. İlk bulgularının B20 Zirvesi’nde açıklanacağı Zorlu Enerji’nin, alanında dünyanın sayılı uzman araştırma kuruluşlarından biri olan BNEF (Bloomberg New Energy Finance) ile yaptığı iş birliği sonucunda hazırladığı “Güneş Enerjisi Raporu”na göre; 2000-2014 yılları arasında Avrupa Birliği’nde ilave yenilenebilir enerji üretiminin yüzde 39’unu güneş oluşturuyor. Yapılan öngörüler, önümüzdeki dört yıl içerisinde global kapasitenin üç katına çıkacağını gösteriyor. gerçekleşti. Yani öngörülenin tam 10 katı. Tarihler 2013 yılını gösterdiğinde ise bu rakam 136 GW’a, 2014 yılı sonunda ise 178 GW’a ulaştı. Bu, 2000 yılındaki kapasiteye göre 100 kat artış anlamına geliyor. 2014 yılında ise 40 GW güneş enerjisi sistemi kuruldu. Bu rakamın tüm zamanların en yüksek seviyesi olduğunu da belirtmekte fayda var. Senaryolar önümüzdeki 5 yıl içinde, güneş enerjisi pazarındaki kapasitenin 540 GW’a kadar çıkabileceğini öngörüyor. Bu bilgiler ışığında bakıldığında, mevcut pazarın büyüklüğü de açıkça görülebiliyor. Türkiye’de büyük bir potansiyel mevcut Dünyada hızla artan bir oranda kendisine kullanım alanı bulan güneş enerjisi konusunda Türkiye, dünyanın en elverişli coğrafyası içerisinde yer almasına rağmen, bu sonsuz enerji kaynağını kullanma konusunda kayda değer bir atılım gerçekleştiremiyor. Yine Güneş Enerjisi Raporu’na göre, Türkiye’nin 2014 yıl sonu itibariyle 93MW (PV) güneş enerjisi kurulu gücü bulunuyor. Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’nda Türkiye için 2023’te güneş enerjisinde kurulu güç için koyulan hedef ise 5GW ile ifade ediliyor. Türkiye’den yüzde 60 daha az güneş ışığı alan Almanya’nın ise 2030 için hedefi 66.000 MW. Bu rakamlar Türkiye’nin potansiyelinden ne denli az yararlandığının somut bir kanıtı. Ancak yapılacak regülasyonlar ve sübvansiyonlarla sonrasında Türkiye’de güneş enerjisi yatırımları artabilir. Enerji sektörünün ilgisine sundukları raporda da belirtildiği üzere, güneş enerjisi yatırımları sonrasında artan kapasiteye rağmen şu anda tüm dünyada güneşin, elektrik üretiminde çok büyük bir payı bulunmadığını dile getiren Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, “Türkiye’nin de güneş enerjisi potansiyelinin çok altında bir kapasiteye sahip olduğunu görüyoruz. 2023 yılı için “Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı”nda koyulan 5GW’lık kurulu güç kapasitesi hedefi, konuya yabancı olanlar tarafından çok yüksek gibi görünse de bu potansiyelin Türkiye’de olduğuna inanıyorum” diyor. Yenilenebilir enerji maliyetleri azaldıkça, yatırımların ve ilginin de arttığını belirten Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, “Yapılan araştırmalar PV güneş enerji sistemlerinin fiyatının önümüzdeki 10 yılda yüzde 75 oranında düşeceğini öngörüyor. Türkiye’de de maliyetlerin buna paralel olarak yüzde 50 civarında düşeceği tahmin ediliyor. Yaptığımız projeksiyonlar bugün toplam elektrik üretimi içerisinde yüzde 2 paya sahip olan güneş enerjisinin 2040 yılında yüzde 26 oranında pay alabileceğini gösteriyor” diyor. Son yıllarda yenilenebilen enerji kaynakları içinde, üzerinde en çok çalışılanı haline gelen güneş enerji sistemleri zamanla maliyet açısından da karlı birer yatırım haline dönüşmeye başladı. Öyle ki her geçen gün artı ivme kaydeden güneş yatırımları nedeniyle yapılan projeksiyonlar, uzmanlar tarafından sürekli revize edilmek zorunda kalıyor. Güneş Enerjisi Raporu’na göre Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2000 yılında yaptığı projeksiyonlarda 2010 yılı için güneş enerjisi kapasitesini 4 GW olarak öngörürken, bu rakam 41 GW olarak Güneş enerjisine yapılacak yatırımlar, ülkenin ekonomisine de doğrudan etki eder. Zira güneş enerji sistemleri oldukça geniş alanda değerlendirilebilecek bir iş sahasını da beraberinde getiriyor. Panel üretiminden, bireysel yatırımcılar için finansman yöntemlerine, enerjinin depolanması için pil üretiminden üretilen enerjinin dağıtımı ve satışına kadar uzanan geniş bir iş koluna sahip olan güneş enerji sistemleri piyasasının doğru işlemesi için de gerekli regülasyonların ve sübvansiyonların hayata geçirilmesi gerekiyor. Zorlu Enerji Grubu Genel Müdürü Sinan Ak, Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül ve BNEF Uygulamalı Araştırmalar Başkanı Itamar Orlandi Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, “Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı”nda koyulan 5GW’lık kurulu güç kapasitesi hedefi, konuya yabancı olanlar tarafından çok yüksek gibi görünse de bu potansiyelin Türkiye’de olduğuna inanıyorum” 20 haber Zorlu Dergi 21 50. sayı Zorlu Dergi, Grubun 50. yılında (2003) tüm çalışanlarını ve şirketlerini kucaklayacak bir kurum yayını olarak hayata geçti. 12 yıl kesintisiz olarak yayınlandı. Bugün 50. sayısıyla, yalnızca Zorlu Grubu’nun değil, kurumsal dünyanın kilometre taşı olarak dikkat çekiyor. Zorlu Dergi tüm grup çalışanları, yöneticileri ve iletişim ekibinin desteğiyle hem fonksiyonel bir iletişim kanalı hem prestij yayını oldu. Enerjiden gayrimenkule, tekstilden teknolojiye, savunma sanayisinden maden ve metalurjiye holding bünyesindeki tüm haberleri bir çatı altında toplayan dergi, renkli konuları ve köşe yazarlarıyla grubun iş ortakları tarafından beğeniyle takip ediliyor. Z orlu Dergi bundan tam 12 yıl önce yayın hayatına başladı ve bugün 50. sayısını yayına hazırlamanın haklı gururunu yaşıyor. Zorlu Dergi hızlı büyüyen, gelecek vizyonu olan yüzde yüz yerli bir grubun başarıdan başarıya koşarken hayallerini çalışanlarıyla paylaşmak ve hedefe birlikte yol almak üzere kurgulanmış bir iletişim platformu. Tepe yönetimin inancıyla tüm çalışanların desteğiyle hazırlanan yayın, kurum hafızası yaratmakta önemli bir rol üstlendi. Zorlu Dergi, 2003 yılında, Zorlu Holding’in 50. Yıl kutlamaları çerçevesinde grup şirketlerinin faaliyetlerinden tüm çalışanların haberdar edilmesi amacıyla yayın hayatına başladı. Dergi, zaman içinde tüm şirketlerin ve tüm çalışanların eşit şekilde temsil edildiği bir mecra oldu. Holding içinde sinerji ve motivasyon yaratmakta grubun en önemli araçlarından biri haline gelen Zorlu Dergi, grubun giderek büyümesine, ilklere ve sıra dışı projelere tanıklık eden bir yayın. Zorlu Dergi’de dünden bugüne öyle ilginç konular yer aldı ki, grubun faaliyet göster- Grubun sıra dışı projeleri, Zorlu çalışanlarına detaylarıyla Zorlu Dergi’nin sayfalarında aktarıldı. Grup için “kilometre taşı” kabul edilen tüm gelişmeler Zorlu Dergi sayfalarında yer bularak ölümsüzleşti. 22 haber 23 Gelişime, değişime ve büyümeye tanıklık eden Zorlu Dergi, gruba katılan herkesin en önemli bilgi kaynağı, referans noktası olarak dikkat çekti, kullanıldı. Gün geldi; Zorlu Dergi, grup yöneticilerinin hayallerini paylaştığı bir mecraya dönüştü. Gün geldi; geleceğe gururla bakabilmek için geliştirilen projelerin müjdesi Zorlu Dergi sayfalarında verildi. Zorlu Dergi, Zorlu Grubu’nun bayrağını 12 yıldır gururla dalgalandırdı. “Zorlu Dergi, kurum hafızasını taşıyor” Zorlu Dergi Yayın Kurulu Üyesi Lale İlalan, ilk günden bu yana sürecin içinde oldu. İlalan, 50. sayıya ulaşan Zorlu Dergi’nin doğuşuna dair öyküyü, süreçte alınan kararları ve atılan adımları anlattı. Lale İlalan, Zorlu Dergi’nin yalnızca bir prestij yayını olarak tasarlanmadığını aynı zamanda çalışanların motivasyonunu artırmaya yardımcı olacak fonksiyonel bir iletişim aracı olarak kurgulandığını hatırlatıyor: Lale İlalan - Zorlu Tekstil İletişim Grup Müdürü diği tüm sektörlerde adeta bir rapor olarak iş ortakları tarafından da merakla takip edildi. Zorlu Dergi’nin klasik bir kurumsal dergi olarak emsallerinden farkı sürdürülebilir ve istikrarlı olması, bu nedenle kurum hafızası taşıması. Tüm grup şirketlerine eşit mesafede yaklaşan yayın politikasıyla yönetimin çalışma ilke ve prensiplerine ayna tutan bir yapıya sahiptir. Zorlu Dergi, güncel konulara farklı bakış açıları geliştiren köşe yazıları ve yazarlarıyla, kişisel gelişim alanında Zorlu Grubu’nun tüm çalışanlarının ilgiyle takip ettiği bir yayın olarak yerini aldı. Araştırmalarıyla, kültür ve sanat haberleriyle, kitap ve sinema önerileriyle, zaman zaman bir rehbere dönüşen gezi yazılarıyla dopdolu ve dört dörtlük bir yayın oldu. Zorlu Ailesi’nin her üyesinin merakla beklediği Zorlu Dergi, adeta grubun demirbaşı oldu, yayın ilkeleri ve sürdürülebilir performansıyla gönüllere yerleşti. Zorlu Dergi’nin yayınlanma fikri nasıl doğdu? Zorlu Dergi’nin doğuşu Zorlu Grubu’nun 50. yılı kutlamalarına denk geliyor. Çalışanların grup içinde birbirlerinden haberdar olacağı, çalışmalarını takip ederek gururlanacağı bir yayına ihtiyaç duyuluyordu. Zorlu Dergi, çalışanların motivasyonunu artırmaya yardımcı olacak bir prestij yayını olarak 2003’te doğdu. Üst yönetimin, bugün 50. sayıya ulaşan Zorlu Dergi’nin varlığını sahiplenmesi ve desteklemesi projeye neler kazandırdı? Kurumsal bir yayının tam anlamıyla bir prestij yayınına dönüşmesi için elbette yöneticilerin de ona sahip çıkması gerekirdi. Tabii Zorlu Grubu üst yönetimi de bunu sağladı, dergiye çok önem verdi, benimsedi. Bu durumda derginin sürekliliği ve içeriklerin katma değeri adına çok büyük artılar sağladı ve sağlamaya devam ediyor. Zorlu Dergi, çalışanlarımızı bilgilendirmenin yanı sıra, adeta kurumsal kültürümüzün, çalışma prensiplerimizin bir çıktısı haline geldi. Bu da tabii hepimize gurur veriyor. Tüm grup şirketlerine eşit mesafede durmayı başaran bir prestij yayını hazırlamanın sırrı nedir? Zorlu Grubu’nun genel prensiplerinin bir yansımasıdır bu dergi… Öyle ki holding bünyesinde tüm gruplar aynı derecede önemli ve değerlidir. Stratejiler, planlar bu eşit değer doğrultusunda hazırlanıp yürürlüğe girer. Zorlu Dergi’nin grup şirketlerine eşit mesafede durması da bu prensibin bir sonucu. Şirketlerimizin büyüklükleriyle orantılı olarak dergimizde yer almaları prensibine her zaman uyduk. Çünkü şirketlerimizin sektörel büyüklükleri, dergimize sunacakları haberlerin miktarıyla doğru orantılıdır. Sayfa paylaşımlarımızda bunu da gözettik. Derginin üretim sistemi Zorlu Grubu çalışma sisteminin küçük bir modeli olarak kabul edilebilir. Elbette Zorlu Grubu’na yeni katılan şirketler veya markalara dergimizde biraz daha yer verdiğimiz olmuştur. Ancak iş hayatında da böyle değil midir; aramıza yeni katılan bir çalışma arkadaşımızı diğer çalışanlara tanıtmak, yeni çalışma ortamına adapte olmasını sağlamak için ona destek olmaz mıyız? Dergi, Zorlu Grubu’nun yeniliklerini paylaşmak ve aktarmak için yeterli geliyor mu? Dergimiz, bu paylaşımları aktarmak için yararlandığımız önemli araçların başında geliyor. Elbette farklı araçlardan da yararlanıyoruz. 2003’ten bu yana grubumuzun büyümesi, grup bünyesine yeni katılan sektörler, yeni girişimler ve yeni faaliyet alanları da düşünüldüğünde gelecekte dergimizin periyodunu kısaltmak gündeme gelebilir. Zorlu Dergi projesi ortaya çıktığında bir fonksiyon olarak kurum hafızası taşıması tasarlanmış mıydı? Elbette planlanmış bir fonksiyondu. Dergimizin projelendirmesini de buna göre yapmıştık. Bu sayede geriye dönüp baktığımızda; elimizde son derece net, kronolojik sıraya göre, işlerimizin gelişimini takip edebileceğimiz bir arşiv oluştuğunu görüyoruz. Zorlu Dergi aynı zamanda yeni iş ortaklarımızı bilgilendirmek amacıyla paylaşabileceğimiz bir doküman halini de aldı. Yani birçok fonksiyonu bir arada yerine getirmeyi başardı. Zorlu Grubu yöneticileri mesajlarını Zorlu Dergi aracılığıyla verdiler. Geleceğin resmini bu söylemleriyle çizdiler. Zorlu Dergi, yer verdiği sektörel haberler ve yönetici görüşleriyle güncel konuları ufuk açıcı bir üslupla ele aldı. 24 haber 25 Linens’ten şık bir koleksiyon... Hayal dünyasının kapıları aralandı Linens, 2015-2016 Sonbahar&Kış koleksiyonunu, ev dekorasyonunda hem şıklık hem de kalite arayanların beğenisine sundu. Lab, Brutalism, Art&Craft ve Soft Power olmak üzere dört temada sunulan yeni koleksiyon, birbirinden farklı desenleriyle göz dolduruyor. Kurulduğu günden bu yana sergilediği oyunlarla binlerce çocuğa tiyatroyu sevdiren Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 13. yılında post-modern müzikal “Kibritçi Kız” ve müzikli-danslı çocuk oyunu “Karlar Ülkesi” ile Zorlu Performans Sanatları Merkezi ve Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde ücretsiz olarak izleyiciyle buluşuyor. K B imileri için ev tekstili ürünleri yaşam alanlarında günlük ihtiyaçları karşılayan birer araçtır, kimileri ise bu yaşam alanlarını zarafet, mutluluk ve güzellik katan ev tekstili ürünleriyle ödüllendirerek özel mekanlar haline getirir. 2015-2016 Sonbahar&Kış koleksiyonu da yaşam alanlarına zevkli dokunuşlar katmak isteyenler için üretildi. Ev dekorasyonunda havludan masa örtüsüne, nevresim takımından yatak örtüsüne, perdeden bebek ürünlerine ve aksesuara dek birçok unsurda hem kalite hem de şıklık arayanların beğenisine sunulan yeni Linens koleksiyonu Lab, Brutalism, Art&Craft ve Soft Power olmak üzere dört temadan oluşuyor. Küçükten büyüğe giden bir ritimle yapılandırılmış, tasarımda yüzeylere odaklanan Lab teması, zamanın ilerisinde modern çizgilere sahip bir konsept... Kabartmalı dokular, doğrusal çizgiler ve baskıların yanı sıra arı kovanını andıran üç boyutlu baskı ve dikişler, Lab temasında öne çıkıyor. Temada pürüzsüz yüzeyler ve teknolojik renkler ağırlıkta. Ürünlerde lacivert, siyah ve yeşil gibi klasik renklere beyaz, gri, ten rengi ve açık kahve tonları eşlik ediyor. Brutalism temasında ise bu akımdan etkilenen detayları görmek mümkün. Hammaddenin en doğal haliyle görüntülendiği Brutalism teması; taş, kaya, ahşap gibi doğal malzemelerin yanı sıra okside bronz ve lamine gibi yüzey dokularından da esinleniyor. Bronz çağının savaşçılarından ilham alan temada, tribal desenler ile kalın ve belirgin motifler yer alıyor. Bu temada lacivert, mor, bordo ve kahve tonlarının yanı sıra krem, bej, açık gri ve kahve tonları öne çıkıyor. Yaratıcılığın ön planda tutulduğu Art&Craft temasında kültür ve teknoloji buluşarak orantısızlığa ve kusurlara dikkat çekiyor. Çoklu renklerin kullanıldığı bu temada yün dokular görmek mümkün. Dalgalı yün ve sepet desenlerinin yanı sıra modern çizgiler de göz dolduruyor. Retro tonlarının hakim olduğu temada geometrik desenler de yer alıyor. Temaya lila, mor ve kahve tonlarıyla beraber bej, sarı ve bordo renkleri hakim. Yumuşaklığı baz alan Soft Power temasında çift taraflı kullanılabilen fonksiyonel tasarımlar öne çıkıyor. Kadifemsi dokuya sahip ürünlerin yanı sıra uzun tüylü ve yün - ipek - koton karışımından elde edilen yumuşak dokunuşlu ürünler göz dolduruyor. Temada siyah, pudra, bej, mürdüm ve kahve tonlarıyla beraber oranj, beyaz ve bej öne çıkan renkler arasında. ir sosyal sorumluluk projesi olarak Mehmet Zorlu Vakfı tarafından 2003 yılında hayata geçirilen Zorlu Çocuk Tiyatrosu, çok beğenilen “Karlar Ülkesi” oyunu ve post-modern müzikal “Kibritçi Kız” ile çocukların karşısına çıkıyor. Daha önce sahneye koyduğu gösterilerle 10 farklı ödülün sahibi olan Zorlu Çocuk Tiyatrosu, oyunlarıyla Mayıs 2016’ya kadar izleyiciyle buluşacak. Ayrıca, Anadolu Turnesi kapsamında bu sene, Karlar Ülkesi Oyunu Türkiye’nin çeşitli illerinde de sahnelenecek. Alışılmışın dışında bir “Kibritçi Kız” deneyimi Geçen sezon da yoğun bir ilgiyle takip edilen “Kibritçi Kız Müzikali”, tiyatro oyun yazarı ve Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hasan Erkek tarafından, Hans Christian Andersen’in ünlü masalından yola çıkılarak hazırlandı. Hasan Erkek’in aynı zamanda yönetmenliğini de üstlendiği oyun, 5 yaş ve üzeri izleyicilere hitap ediyor. 2013-2014 sezonu içinde 39. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri kapsamında “En İyi Çocuk Oyunu Ödülü”, Tiyatro Seyircileri Derneği Direklerarası Ödülleri kapsamında “Müzikal Yapım Ödülü” ve 2014 yılında ise Tiyatro Gazetesi tarafından “En İyi Yapım Ödülü”ne layık görülen Kibritçi Kız Müzikali bir yandan sokaklarda akordeon çalıp şarkı söyleyerek kibrit satan bir kızın hikayesini anlatırken; diğer yandan çocuklara yaşama sevinci, dostluk ve dayanışmanın önemini de aktarıyor. Oyunla sokak çocukları konusunda farkındalık yaratmayı da amaçlayan Zorlu Çocuk Tiyatrosu, alışılmışın dışında Kibritçi Kız Müzikali’ni mutlu bir son ile bitiriyor. Karlar Ülkesi ile çocuklara dostluğun önemi anlatılıyor Özlem Saraç’ın, Hans Christian Andersen’in “Karlar Kraliçesi” masalından yola çıkarak yazdığı ve Gaye Cankaya’nın yönettiği Karlar Ülkesi oyununda, hem çocuklara dostluğun hayattaki en önemli şey olduğu anlatılıyor hem de doğa sevgisinin aşılanması amaç ediniliyor. dünyayı anlamasına ve anlamlandırmasına katkıda bulunma amacıyla sahneye konulan Karlar Ülkesi’nde oyunculara eşlik eden profesyonel dansçılar sayesinde de oyun temposundan hiçbir şey kaybetmiyor. Müzik, dans gibi farklı sanat dallarını bünyesinde barındıran oyun, 4 yaş ve üzeri seyirciye sesleniyor. Mayıs sonuna kadar izlenebilecek oyunda, her mevsimin dokusu ve renkleri büyük bir başarı ile dekora yansıtılıyor. Çocukların yaşadıkları Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenecek oyunlar hakkında detaylı bilgiye www.zorlucocuktiyatrosu.com, www. facebook.com/zorlucocuktiyatrosu ve instagram.com/zorlucocuktiyatrosu adreslerinden ulaşılabilir. 26 haber 27 Kendi nevresimini kendin tasarla! Vestel Kristal Elma’ları topladı TAÇ, kendisini özgür seçimleri üzerinden ifade etmekten hoşlananlar için yepyeni bir uygulamayı hayata geçirdi. “TAÇ Kendin Tasarla” mobil uygulamasıyla istenilen renk ve desende ev tekstili ürünleri tasarlamak artık çok kolay. En yaratıcı reklam çalışmalarını değerlendirmek amacıyla, 27’ncisi düzenlenen Kristal Elma Festivali, Vestel için bu yıl çok daha anlamlıydı. Çünkü Vestel, “2015 Kristal Elma Yaratıcılık Ödülleri”nde tam 12 kategoride 13 ödül alarak kırılması zor bir rekora imza attı. T AÇ’ın yeni mobil uygulamasıyla her kullanıcı bir tasarımcıya dönüşüyor. Yıllardır sunulan seçenekler arasından seçim yapmaktan sıkılanlar bu uygulamayla yaşamlarını renklendirecek. Ev tekstili ürünlerine kendi seçtikleri görsel, desen ve renklerin uygulanmasını isteyen müşterileri için TAÇ, fark yaratan “Kendin Tasarla” uygulamasını hayata geçirdi. Uygulama sayesinde istenilen fotoğraflar ev tekstili ürününe basılabiliyor. Bu da aynı zamanda TAÇ ürünlerinin özel birer hediye seçeneğine dönüşmesini sağlıyor. “TAÇ Kendin Tasarla” mobil uygulaması ile kişisel nevresim takımı, yatak örtüsü, yastık ve kırlent kılıfı tasarlanabiliyor, tasarımlar sosyal medyada paylaşılabiliyor veya satın alınabiliyor. TAÇ, Google Play Store’dan ücretsiz indirilebilen uygulaması ile tasarlanan ev tekstili ürünlerini kişiye özel olarak ürettikten sonra, adrese göndermeyi de ihmal etmiyor. V estel, reklam sektörünün nabzını tutan ve yaratıcı reklam çalışmalarını desteklemek amacıyla düzenlenen “Kristal Elma Yaratıcılık Ödülleri”nden 13 ödülle ayrıldı. Sektöründe en çok ödül alan marka unvanına da sahip olan Vestel, Kristal Elma Festivali tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Vestel, Online Film kategorisinde de daha önce görülmemiş bir başarıya imzasını attı. Sadece beyaz eşya ve tüketici elektroniği markalarının işlerinin katıldığı dayanıklı tüketime özel Online Film kategorisinde Vestel dışında hiçbir marka ödüle layık bulunmadı. Kazandıkları başarıdan dolayı oldukça gururlu olduklarını vurgulayan Vestel Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler, hem tüketicilerin sevgi ve ilgisini hem de iletişim profesyonellerinin takdirini kazanmalarının, kurdukları iletişim dilinde başarıya ulaştıklarının en net kanıtı olduğunun altını önemle çizdi. Hayata geçirdikleri tüm kampanyalarda en önemli amaçlarının tüketicilerle samimiyete dayanan ortak bir dil yaratmak olduğunu söyleyen Ergün Güler, “Türk insanının duygu ve düşüncelerini yakalamaya devam edeceğiz. ‘Gururla Yerli’ bizim için sadece bir slogandan ibaret değil, bir çalışma ve hayata bakış biçimi haline geldi” diye konuştu. Kırılması zor bir rekor Kristal Elma Festivali kapsamında verilen “Kristal Elma Yaratıcılık Ödülleri” kapsamında toplam 12 kategoride 13 ödül alan Vestel’in ödül aldığı kampanyalar ve kategorilerin tamamı ise şöyle: • Kampanya/Dayanıklı Tüketim kategorisinde “Ben Vestel Değil miyim?” Tablet Kampanyası” ile Kristal Elma ödülü • Online Film/Dayanıklı Tüketim kategorisinde “Ben Vestel Değil miyim?” Tablet Kampanyası” ile Kristal Elma ödülü Online Film/Dayanıklı Tüketim kategorisinde “Aynısını Yapan Anneler” Anneler Günü Kampanyası ile Gümüş Elma ödülü • Film - TV Sinema/Ev Araç ve Gereçleri kategorisinde “Aynısını Yapan Anneler” Anneler Günü Kampanyası ile Kristal Elma • Radyo/Dayanıklı Tüketim kategorisinde “Alize Süpürge” kampanyası ile Kristal Elma • Film-TV Sinema Elektronik kategorisinde “Ben Vestel Değil miyim?” ile Gümüş Elma • Kampanyalar/TV Kampanyası kategorisinde “Aynısını Yapan Anneler” kampanyası ile Gümüş Elma • Kampanyalar/Radyo Kampanyası kategorisinde “Alize Süpürge” kampanyası ile Gümüş Elma • Mobil/Mobil Uygulama kategorisinde “Sesli Tarifler” Native Tablet Uygulaması ile Gümüş Elma • Ortam Reklamı/Ambient kategorisinde “Bisikleti Fark Et” Kampanyası ile Gümüş Elma • Dijital Reklam/Mobil kategorisinde “4K Kavisli TV” Tablet Rich Media Kampanyası ile Bronz Elma • Dijital Reklam/Kalıpları Kıran Mecra Kullanımı kategorisinde “Ben Vestel Değil miyim” Retargeting Kampanyası ile Bronz Elma • Medya/Dayanıklı Tüketim kategorisinde #GururlaYerli Mecra Kampanyası ile Bronz Elma. 28 röportaj 29 Fotoğraflar: Ece Oğultürk Kenan İmirzalıoğlu da “Gururla Yerli” diyor P rofesyonel hayatındaki yadsınamaz başarısı ve yıllar boyunca ödün vermediği güvenilir imajıyla hayran kitlesine her geçen gün yenilerini ekleyen Kenan İmirzalıoğlu, uzun süredir Vestel’in reklam yüzü. İlk reklam filminde Vestel’in Manisa’daki üretim üssü Vestel City’de kamera karşısına geçen Kenan İmirzalıoğlu, “Gururla Yerli” dedi. Kendisini Vestel’in başarılarını Türkiye’ye anlatan bir sözcü gibi hissettiğini söyleyen İmirzalıoğlu, “Bu topraklarda teknoloji üreten bir markanın ve onun binlerce çalışanının sözcüsü olmak bana gurur veriyor” diyor. Vestel’den teklif geldiğinde neler hissettiniz? Vestel’den teklif geldiğinde bende merak duygusu uyandı. Açıkçası çok fazla reklamlarda oynayan biri değilim. Bu konuda çok hassasım. Kendi duruşuma, fikirlerime ve hayat tarzıma uygun bir markanın sözcülüğünü yapmayı doğru buluyorum. Bu açıdan düşünüp Vestel ekibiyle ve ajansla bir araya gelmek istedim. Vestel’in reklam yüzü olmaya toplantıda mı karar verdiniz? Evet, o an karar verdim. İlk toplantıda ajansın ve Vestel’in projelerini dinledim, bana “Gururla Yerli” konseptini anlattılar. Vestel’in reklam yüzü Kenan İmirzalıoğlu, Zorlu Dergi’nin konuğu oldu. İmirzalıoğlu, “Gururla Yerli” sloganının Türkiye için çok büyük anlamlar taşıdığını söylüyor ve ekliyor: “Benim için bu slogan, ülkemiz için ‘yapamaz, başaramaz’ diyenlere karşı kazanılmış bir zaferi ifade ediyor.” pamaz, başaramaz” diyenlere karşı kazanılmış bir zafer adeta. Bu topraklarda her gün onlarca zorluğa rağmen milli başarılar elde eden insanları ifade ediyor. Ülkemizi yurt dışındaki başarılarıyla temsil eden ve hepimizin göğsünü kabartanları anımsatıyor. Tüm bu özellikleriyle Gururla Yerli hepimizin sahip çıkacağı, yerli üretimi destekleyeceğimiz bir kavram. Teklifi kabul etmemde bu Gururla Yerli konsepti önemli bir rol oynadı. Bu topraklarda teknoloji üreten bir markanın ve onun binlerce çalışanının sözcüsü olmak bana gurur veriyor. Ben zaten kendimi Vestel’in başarılarını Türkiye’ye anlatan bir sözcü gibi hissediyorum. Her filmde Vestel’in ve yerli teknolojilerimizin gurur duyduğumuz farklı değerlerini anlatıyorum. Bu anlattığım değerlerin hepsinin gerçek olması ve bizzat kendi gözlerimle görmüş olmam benim açımdan çok önemli. “Gururla Yerli” sizin için ne ifade ediyor? Gururla Yerli benim için çok önemli değerleri çağrıştırıyor. “Ya- Vestel’i birkaç kelimeyle tanımlamanız gerekirse neler söylerdiniz? Azim, başarı, gurur, heyecan ve teknoloji Sizce Türkiye için Vestel markası ne anlama geliyor? Ülkelerin başarılarını artık teknolojiye yaptıkları yatırımlar ve bu alanda kazandıkları başarılar belirliyor. Bence Vestel, Türkiye’nin geleceğinde önemli bir role sahip. Ürettiği teknolojiler ve bu alanda yaptığı yatırımlarla Türkiye’nin geleceğine büyük katkı sağlıyor. Vestel’in reklam yüzü olmayı kabul ettikten sonra ne gibi çalışmalar yaptınız? Vestel City’yi bizzat gidip yerinde inceledim, çalışanlarıyla sohbet ettim, ürünlerini yakından inceledim. Vestel’in üretim üssü Vestel City’den çok etkilendim. Vestel City’yi nasıl hayal etmiştiniz, görünce ne hissettiniz? Vestel City gerçekten sadece Vestel çalışanlarının değil, bu ülkede yaşayan herkesin gurur duyacağı bir teknoloji üssü. Büyüklüğüyle, ürettikleriyle gerçekten çok etkileyici… Vestel City’yi görmeden önce biraz internetten araştırıp, National Geographic Mega Fabrikalar belgeselini izlemiştim ve büyük bir fabrika olduğunu biliyordum. Ama bu kadar devasa bir teknoloji üssüyle karşılaşacağımı tahmin etmemiştim. Vestel City’ye tek kelimeyle hayran kaldım. Reklam filmleri çekimleri süresince neler yaşadınız? Reklam filmleri çekimlerinin özellikle Vestel City’de geçen bölümleri çok keyifliydi. O kadar büyük bir tesisin içinde olmak, gerçek bir mekanda reklam çekmek beni de çok mutlu etti. Gerçek fabrikada çekim yapmak işimi de kolaylaştırdı. Vestel’e dair güzel bir anınız var mı? Vestel Genel Müdürü Ergün Güler Bey’in oğlunun Yerli Malı Haftası’nda okula “yerli üretimi” anlatmak için Venus götürmesi çok hoşumuza gitti. Ergün Bey’in bize anlattığı bu anekdot gerçekten hem çok güzel hem de anlamlıydı. Vestel ürünleri kullanıyor musunuz? Vestel’i tanıyıp ürünlerini inceledikten sonra Vestel kullanmaya başladım. Kenan İmirzalıoğlu: “Reklam çekimleri esnasında özellikle Vestel City’de geçen bölümler çok keyifliydi. Böyle büyük bir tesisin içinde olmak beni çok mutlu etti.” 30 haber Yeni sezon efsanelerle başlıyor! Pek çok dünya starını ve efsanevi müzikalleri seyirciyle buluşturarak kısa süre içerisinde kültür sanat yaşamının İstanbul’daki yeni buluşma merkezi olmayı başaran Zorlu Performans Sanatları Merkezi, üçüncü sezonunda da dopdolu bir etkinlik takvimiyle sanatseverlerin karşısına çıkacak. Mamma Mia 31 D ünyanın en beğenilen gösterilerini ve yıldızlarını İstanbullularla buluşturan Zorlu Performans Sanatları Merkezi üçüncü sezonunda da yine efsanevi gösterilere ev sahipliği yapacak. “Mamma Mia” büyüleyecek Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin 3. sezonunda tüm zamanların en çok hasılat yapan müzikali unvanını elinde bulunduran “Mamma Mia!”, hafızalarından uzun yıllar silinmeyecek bir gösteriyle İstanbullu sanatseverlere unutamayacakları bir şov izletmek için geliyor. Dünyanın en eğlenceli ve en coşkulu müzikali olarak kabul edilen “Mamma Mia!”, 29 Eylül – 4 Ekim 2015 tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde seyircilerle buluşacak. İsveçli ünlü pop grubu ABBA’nın en sevilen şarkılarıyla hazırlanan “Mamma Mia!”, 1999 yılından beri 14 farklı dilde, 170’i aşkın ülkede 54 milyondan fazla seyirciye ulaştı. Şarkıları farklı şehirlerde her gün binlerce kez yayınlanan, sergilendiği tüm ülkelerde kapalı gişe oynayan müzikal, İngiliz müzikal yazarı Catherine Johnson tarafından kaleme alındı. İlk şarkısından itibaren seyirciyi avucunun içine almayı başaran Mamma Mia!, kusursuz dans şovları, rengarenk kostümleriyle bir kez daha İstanbul’da seyircilere bir görsel şölen sunacak. George Bush’tan Kofi Annan’a, Bruce Willis’ten Meryl Streep’e, Jennifer Lopez’den Tom Cruise’a kadar birçok ünlü ismin de defalarca izlediği müzikal olan Mamma Mia!, “Honey, Honey”, “Money, Money, Money”, “Mamma Mia”, “Dancing Queen”, “Gimme! Gimme! Gimme!” ve “I Have a Dream” gibi ABBA grubunun sevilen şarkılarıyla yıllardır kendisini izlemeye gelenlere unutulmaz dakikalar yaşatıyor. Müziğin buğulu sesinden eşsiz bir müzik ziyafeti Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin 3. sezonunun göz dolduran bir diğer etkinliği ise bir stadyum dolusu seyirciye “Je t’aime” adlı şarkısını söyleterek tüm dünyada adından söz ettirmeyi başaran pop müziğin efsane ismi Lara Fabian konseri olacak. 15-17 Ekim 2015 tarihleri düzenlenecek Lara Fabian konserinde seyirciler, hep bir ağızdan şarkılar söyleyerek müziğin birleştirici ve iyileştirici gücüne bir kez daha yakından tanıklık etme şansına sahip olacaklar. Belçika asıllı Kanadalı sanatçı Lara Fabian, 1986 yılında başladığı müzik kariyerine 15 albüm ve biri Türkçe olmak üzere toplam 23 single sığdırdı. Tüm dünyada büyük bir hayran kitlesine sahip olan Fabian, müzik hayatına 1988 yılında katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması ile adım attı. Yarışmada “Croire” adlı parçasıyla dördüncü olmayı başaran Fabian, aynı yıl yine “Croire” ile Avrupa müzik listelerinde de hit olmayı başardı. Lara Fabian Gerçekleştirdiği “Caruso” performansıyla adından söz ettiren, “Adagio” ile dünya çapında bir üne kavuşan Fabian, bir konserinde stadyumdaki tüm seyircilerle birlikte hep bir ağızdan “Je t’aime” adlı şarkısını seslendirmesiyle uluslararası basına da konu oldu. Gerçekleştirdiği albüm ve single çalışmalarıyla 20 milyonun üzerinde satış rakamına ulaşan Lara Fabian, “albümleri tüm zamanların en çok satan Belçikalı kadın sanatçısı” unvanının sahibi. Fabian, aralarında Félix ve World Music Awards’ın da bulunduğu birçok ödülü de elinde bulunduruyor. Dillerden düşmeyen şarkıların yaratıcısı… Zorlu Performans Sanatları Merkezi sahnesi ayrıca, tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de geniş bir hayran kitlesine sahip olan ünlü sanatçı Enrico Macias’ı ağırlayacak. 1960’larda başladığı müzik kariyerinde 50 yılı geride bırakan, tüm dünyada romantik şarkıların efsanevi sesi olarak adlandırılan Enrico Macias, 18 Kasım’da Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell Sahnesi’nde sevenlerine unutulmaz dakikalar yaşatacak. Müzik kariyerine 800’den fazla beste sığdırarak kırılması zor bir rekora imza atan Cezayir asıllı Fransız sanatçı Enrico Macias’ın çok sayıda parçası da Türk pop müziğinin önemli isimleri tarafından Türkçeye uyarlandı. İlk kez 1962 yılında Türkiye’ye gelen ve bir günde üç konser vererek izleyicileri kendine hayran bırakan Enrico Macias’ın 50’den fazla şarkısı Türkçeye uyarlanarak Türk sanatçılar tarafından yorumlandı. “Adieu Mon Pays” adlı parçasıyla Türkiye’de ilk kez 60’lı yılların başında Ankara Radyosu’nda Erkan Özerman’ın “Eyfel’den Müzik” programında müzikseverlerle buluşan Enrico Macias’ın uzun yıllar boyunca bıkmadan dinlenen eserleri arasında Ajda Pekkan’ın seslendirdiği “Hoşgör Sen - On S’embrasse Et On Oublie”, Selçuk Ural, Juanito ve Gönül Yazar tarafından seslendirilen “Arkadaşımın Aşkısın - La Femme De Mon Ami”, Seyyal Taner’in seslendirdiği “Son Verdim Kalbimin İşine - Je Suis Content Pour Toi” ve “Çal Çingene – Zingarella” yer alıyor. Enrico Macias 32 haber 33 Vestel IFA’ya damgasını vurdu Fuarda Vestel’in gelecek projelerine ilişkin bilgiler veren Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, geleceğin akıllı şehirlerinde Vestel imzası olacağını belirtti. E lektronikte 17 yıldır ihracat şampiyonu unvanını elinde bulunduran Vestel, 25 yıldır katıldığı Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı IFA’da bu yıl, enerji verimliliği alanında elde ettiği sonuçlarla dünya şampiyonu olan ürünlerini sergiledi. Tasarım ve teknoloji kadar enerji verimliliğine de önem gösteren Vestel’in çevre dostu, dünya şampiyonu ürünlerine fuara katılan ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdi. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen IFA’da Vestel, bu yıl 3 bin metrekarelik standında sergilediği toplam 680 farklı ürünüyle ziyaretçilerden tam not aldı. Türkiye’nin ilk ve tek yerli üretim ve tasarım akıllı telefonu Venus’un yeni modellerinin de sergilendiği Vestel standındaki “Smart City (Akıllı Şehir)” teknoloji platformu ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken alanlardan biri oldu. Gelecek Vestel’in 152 ülkeye yaptığı ihracatla, sahip olduğu global markalarla Avrupa’da yüksek satış oranlarını yakalayan ve Avrupa’nın en büyük üç televizyon üreticisinden biri olma unvanını elinde bulunduran Vestel, artık dünyaya akıllı ürünler de ihraç ediyor. Vestel, IFA’da sunduğu “Akıllı Şehir” konseptiyle bu başarısını daha da derinleştirmeye hazır olduğunu gösterdi. IFA’da önemli açıklamalarda bulunan Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan “2015 yılının ilk yarısında Avrupa televizyon pazarı bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında küçülmesine rağmen Vestel, ihracatını güçlü tutmaya devam ediyor. Beyaz Eşya ihracatı enerji verimliliği yüksek ürünlerimiz sayesinde büyümemize önemli katkılar sağlıyor. Yaptığımız ihracatta Smart TV’ler ve 9 mm ekran kalınlığında 4K UHD TV’ler dikkat çekiyor. Kullanıcıya en güzel deneyimi sağlayan ve içeriğe erişimin adresi olan Android TV platformunu destekleyen UHD televizyonlarımızın da Vestel için yeni bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz. Akıllı ürünlere yaptığımız yatırım ve Ar-Ge somut meyvelerini vermeye başladı. Nesnelerin interneti kavramının içerisine giren her alanda yetkinliklerimizi artırmak suretiyle adım adım ilerliyoruz. Geçen yıl “Smart Home (Akıllı Ev)” alanındaki entegrasyonu tamamladık. Bu yıl “Smart City (Akıll Şehir)” ile bunu bir adım daha ileriye taşıyoruz. Gelecek Vestel için hayal değil, biz o hayalleri bugüne taşıyoruz” dedi. Avrupa’nın en büyük elektronik fuarında gördükleri ilginin, Vestel’in Ar-Ge’ye yaptığı yatırımın ne denli doğru sonuçlar ürettiğinin bir kanıtı olarak nitelendirdiklerini kaydeden Turan Erdoğan, “Vestel olarak ürünlerimizle kırdığımız dünya rekorları, Türk mühendislerinin ve Ar-Ge’sinin dünyadaki diğer ülkelerle rekabet edebilecek güçte ve hatta onlardan daha iyi durumda olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu. 2016 Vestel Venus’un yılı olacak Vestel City’de Türk mühendislerce yerli tasarım ve üreti- min bir eseri olarak kullanıcıların beğenisine sunulan Venus, yeni modeliyle IFA’da Vestel’in en önemli kozlarından biri olarak sahne aldı. “Gururla Yerli” temasıyla yola çıkan Vestel Venus’ü gelecek beş yılda en önemli ihracat ürünü haline getirmeyi amaçladıklarını belirten Erdoğan; “Vestel, Türkiye’de özgün tasarımı ve kendi teknolojisiyle akıllı telefon üretme kapasitesine sahip tek, Avrupa’da sayılı firmalardan biridir. Vestel, akıllı telefonu ana üretim kalemlerinden biri olarak belirlemiş bulunuyor. Yeni modelimizin lansmanıyla birlikte Vestel Venus’u öncelikli olarak güçlü olduğumuz yakın pazarlarda, daha sonra Vestel Şirketler Grubu’nun markalarının yer aldığı pazarlarda tüketiciyle buluşturmayı hedefliyoruz. 2016 Vestel Venus’un ihracatı için önemli bir yıl olacak” dedi. Vestel, geleceğin akıllı şehirlerine imzasını atacak Vestel, güçlü Ar-Ge’si ve inovasyon odaklı şirket kültürü anlayışı doğrultusunda ürettiği Vestel Smart TV, tablet ve akıllı telefonu aracılığıyla yönetilebilen klima, fırın, buzdolabı, bulaşık makinesi ve çamaşır makinesinden oluşan akıllı ev sistemleri sayesinde hayatı daha kolay bir hale getiriyor. “Akıllı Şehir” konsepti ile de bu anlayış yaşamın her alanına taşınıyor. Çağımızın en önemli iki kavramı olan “Mobilite” ve “Bağlanabilirlik” konularındaki teknolojik gelişimini sürdüren Vestel, önümüzdeki dönemde tüm şehri akıllı hale getirebilecek ürün ve çözümler sunmaya başlayacak. Turan Erdoğan: “Gelecek Vestel için hayal değil, biz o hayalleri bugüne taşıyoruz!” Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan “Akıllı Şehir” konsepti ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Akıllı Şehir konseptimiz her şeyin birbirine bağlı olacağı ve hızla yükselen “Nesnelerin İnterneti” platformunda birbiri ile iletişim halinde olacak, geleceğin akıllı şehirlerini anlatıyor. Bu şehirlerde trafik ışıklarından elektrikli arabalara, akıllı telefonlardan dijital panolara her şey birbirine bağlı olacak. Şirketler, kurum ve kuruluşlar bu birbirine bağlanmış cihazlardan gelen verilerle şehirleri daha iyi anlayabilecek ve insanlara daha iyi ürün ve hizmetler sunabilecekler. Geleceğin bu akıllı şehirlerinde Vestel imzasının bulunması için çalışıyoruz” ifadesine yer verdi. Vestel’in portföyünde birbiriyle iletişim halinde olan TV, akıllı telefon, tablet ve beyaz eşyanın yanında dijital panolar ve aydınlatma ürünleri de olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu yıl yine bağlantılı olan, mobil cihazlarımız ve TV üzerinden kontrol edilebilen ve izlenilebilen bir “Elektrikli Araba Şarj Cihazı” sunuyoruz. Vestel olarak hâlihazırda yatırım yaptığımız yeni iş modelleri ve iş sahalarını içerisine alan bu yeni alanda daha gidecek çok yol olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden akıllı şehirler, akıllı ev, akıllı ulaşım olmak üzere nesnelerin internetinin yer alacağı her alanda çözüm üreten bu konsepti geliştirdik” dedi. Vestel standında kurulan “Akıllı Şehir” platformunda ziyaretçilere, kapı kilidinden perdelere, aydınlatma sistemlerinden elektronik ve beyaz eşyalara kadar her şeyi kontrol edebilen bir sistemi deneyimleme fırsatı sunuldu. Ziyaretçileri geleceğin akıllı şehirlerine götüren bu platform, trafik durumundan ofislerin durumuna, dışarıdayken evlerin enerji tüketim mikta- rına kadar her şeyin yönetilebileceği bir dünya hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Gerçeğe yakın deneyim için Vestel teknoloji harikası 8K televizyonlarını ilk kez IFA’da tanıttı. Bilinen en yüksek yayın çözünürlüğü olan 7680 X 4320 piksel çözünürlüğe sahip Vestel 8K televizyonlar standardın çok üstünde bir seyir keyfi sunuyor. 4K Televizyonlardan 4 kat daha canlı ve gerçeğe yakın deneyim sunan bu televizyonlar ayrıca, Vestel Smart teknolojisiyle standart televizyonun ötesinde, birbirinden farklı içerik alternatiflerine erişime imkan sağlıyor. Ürünleriyle IFA’da adeta bir gövde gösterisi yapan Vestel’in standında ayrıca Android TV’ler, profesyonel ekranlar, LED aydınlatma ürünleri, verimlilik rekoru kıran çamaşır ve bulaşık makineleri de sergilendi. 34 haber 35 Vestel “Sign of City”e sponsor oldu Vestel Pazarlama ilk üçte Capital dergisi tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Başarılı 30 Pazarlama Yöneticisi” araştırmasında Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman, büyük bir başarı örneği sergileyerek ilk üçte yer aldı. Vestel, gayrimenkul sektörünün en önemli etkinliklerinden biri kabul edilen “Sign of the City Ödülleri”ne sponsor oldu. Etkinlikte “En İyi Konut Projesi” ödülünü sahibine, Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman takdim etti. T ürkiye inşaat ve gayrimenkul sektörünü daha iyiye teşvik etmek amacıyla düzenlenen ve toplam 31 projenin ödüle layık bulunduğu “Sign of the City Awards”, Vestel’in sponsorluğunda 4 Kasım 2015’te Bomonti Hilton Otel’de düzenlendi. İnşaat sektörünün önde gelen patronlarının, mimarların, beyaz eşya ve ankastre sektöründen üst düzey yönetici ve sektör liderlerinin katılımıyla gerçekleşen “Sign of the City Ödül Gecesi’nde yarışmanın en prestijli ödülü olarak ifade edilen “En İyi Konut Projesi” kategorisinde birincilik ödülünü kazanana Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman takdim etti. Uluslararası platformda önemli bir yeri olan Türk inşaat ve gayrimenkul sektö- rünün uluslararası normlara taşınmasında yadsınamaz katkıları bulunan ve tüm sektörün tarafından büyük bir heyecanla beklenen “Sign of the City Awards 2015”e Vestel, bir stantla katılım gösterdi. Ödül gecesinde akıllı ankastre ürün grubuyla ön planda yer alan Vestel, standında Türkiye’nin uzaktan kontrol edilebilen ilk akıllı fırınını katılımcılara tanıttı. C apital Dergisi tarafından bu yıl 15’incisini düzenlenen “Türkiye’nin En Başarılı 30 Pazarlama Yöneticisi” araştırmasında son bir yılda dijital yetkinliği ve inovatif bakış açısıyla markayla tüketici arasında duygusal bağ kurarak başarılı bir performans sergileyen yöneticiler seçildi. Yöneticisi olduğu markayı çağın değişen ihtiyaç ve beklentilerine göre yeniden şekillendirip şirket imajına olumlu yönde katkıda bulunarak fark yaratmayı başaran “Türkiye’nin En Başarılı 30 Pazarlama Yöneticisi”nin belirlendiği araştırmada, Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman 3. oldu. Berkman, “Türkiye Vestelleniyor” sloganı ile markanın kimlik dönüşümünü başarıyla gerçekleştirmesi ve yaratıcı işlere imza atması sayesinde pazarlama dünyasının önde gelen isimlerin oylarıyla 3’üncülüğe uzandı. 2015 yılının en yenilikçi ve etkili pazarlama stratejilerinin belirlendiği araştırmada gösterdiği başarıyla ilgili olarak Tunç Berkman şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçen sene sıralamada 13’üncü olarak yer alırken Vestel ailesinin her bir bireyinin yoğun emek ve özverili çalışmalarının da katkısıyla bu sene, “Türkiye’nin En Başarılı 30 Pazarlama Yöneticisi” araştırmasında 3’üncülüğe kadar yükseldim. Bu başarıyı yakalamama yardımcı olan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Vestel’de 2. senemi kutlamaya hazırlandığım bu günlerde bu ödül benim için daha anlamlı bir hal aldı. Inanıyorum ki ilerleyen zamanlarda daha nice başarılara hep beraber imza atacağız.” “Türkiye’nin En Başarılı 30 Pazarlama Yöneticisi” araştırmasında dereceye girenlerin ortak özellikleri genç, iyi eğitimli, değişimi yakalayan, müşterisini tanıyan ve marka ile müşteri arasında duygusal bir bağ oluşturma konusunda oldukça başarılı ve aynı zamanda yaratıcı isimler olmaları. Oylama nasıl yapıldı? Araştırmada öncelikle pazarlama dünyasının önde gelen isimlerinin önerisiyle 88 kişiden oluşan bir aday listesi belirlendi. Daha sonra bu aday listesi bir ankete dönüştürüldü. Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman Türkiye’nin konusunda uzman akademisyen, danışman ve ajans başkanlarından oluşan geniş bir kitle tarafından web ortamında oylandı. Anketin katılımcılarına, “2015 yılında başarılı bulduğunuz ilk 5 pazarlama yöneticisini önem sırasına göre işaretleyiniz ve seçimlerinizin yanındaki kutuya “Bu ismi neden başarılı bulduğunuzu kısaca yazınız” denildi. Capital CMO Club üyelerine ise en beğendikleri pazarlama yöneticileri için kendileri ve kendi grupları dışındaki kişileri seçme şartıyla oy kullanma şansı tanındı. Araştırmada toplam 275 geçerli oy kullanıldı. Anket, ağırlıklı puan ortalaması kullanılarak değerlendirildi ve bu sayede 2015 yılının en başarılı 30 pazarlama yöneticisinin ismine ulaşıldı. 36 haber 37 Yerküre alarm veriyor! 21. yüzyılda insanoğlunun en önemli gündem maddelerinden birini iklim değişikliği oluşturuyor. Önlem alınmadığı takdirde yakın bir gelecekte tüm dünya, iklim değişikliğinin neden olduğu küresel ısınma sebebiyle hem ekolojik hem de ekonomik bir kaosla karşı karşıya kalacak. Bilim insanları, iklim değişikliğinin neden olacağı yıkıcı etkilerin önlenmesi için gerekli yaşamsal tedbirlerin bir an önce alınması uyarısında bulunuyorlar. G ünümüzün en can alıcı sorunlarının başında hiç kuşkusuz küresel ısınma geliyor. “Sera gazı emisyonlarında yaşanan artışa bağlı olarak, küresel bağlamda ortalama yüzey sıcaklığının artışı” şeklinde ifade edilen küresel ısınma; özellikle 1850’li yıllarda başlayan sanayileşme süreciyle birlikte gelişim evresini hızlıca geçirdi. Sanayi Devrimi ile başlayan bu süreç, 21. yüzyılda giderek daha karamsar bir tablo yaratıyor. Peki nasıl? Günümüzde küresel enerji arzının yüzde 80’inin fosil yakıtlardan sağlanması ve arazi kullanım değişiklikleri gibi insan kaynaklı faaliyetler sonucunda sera gazı atmosferde birikiyor ve bunun sonucunda da atmosferin yapısal özelliklerinde bozulma başlıyor. Bu durum uzun vadede sera etkisinin ortaya çıkmasına ve zaman içerisinde küresel ölçekte iklim değişikliklerine neden oluyor. Nitekim yapılan araştırmalar da, atmosferde sera etkisi yapan CO2 ve metan gibi sera gazı emisyonlarındaki hızlı artışa bağlı olarak, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında belirgin bir artış eğilimi olduğunu gösteriyor. Bu kötü tabloya rağmen bilim insanları, küresel ısınma ve iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarının türleri ve kaynaklarının çeşitliliği nedeniyle başta enerji olmak üzere, sanayi, ulaşım, tarım ve ormancılık gibi pek çok sektörde alınacak ufak ama etkin çözümlerle düşük salınım sağlamanın mümkün olduğunu belirtiyorlar. Bilim insanları özellikle sera gazı emisyonlarındaki artışın en önemli müsebbibi olarak enerji sektöründeki fosil yakıtları gösteriyorlar. Bunun yerine düşük karbondioksit emisyonuna sahip enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılmasını tavsiye eden bilim insanları, enerjinin daha verimli ve etkin kullanılmasıyla sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınabileceği konusunda hemfikir. Bu sayede küresel ısınmada enerjinin payının minimuma indirilebilmesi de mümkün görülüyor. İklim değişikliğiyle mücadele için ekonominin karbonsuzlaştırılması şart! Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) yayımladığı 5. Değerlendirme Raporu, sanayi devriminden bu yana atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 40’ının son 40 yıl içinde gerçekleştiği gerçeğini ortaya koyuyor. İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarında yaşanan bu artış nedeniyle 20. yüzyılın başından günümüze ortalama küresel yüzey sıcaklığı 0.8°C arttığı da yapılan bilimsel çalışmalarla ispat edildi. Eğer sera gazı emisyonlarındaki artış bugün olduğu gibi sürer ve hız kaybetmezse, küresel sıcaklıkta 2030’larda 2°C, 2060’ta 4°C, 2100 yılında ise 6°C’lik bir artış yaşanabileceği öngörülüyor. Oysa deniz suyunda 1°C’lik bir artış dahi birçok canlı türünün neslinin tükenmesine ve yeryüzündeki besin zincirinin kırılmasına yol açabiliyor. Araştırmacılar iklim değişikliğinden minimum düzeyde etkilenmenin ilk koşulunun ortalama sıcaklık artışının en fazla 2°C ile sınırlandırılmasından geçtiğine inanıyorlar. Aksi takdirde bilim insanları, tüm ekosistemin geri dönülemez etkilerle karşı karşıya kalacağının altını önemle çiziyor. Bu nedenle Uluslararası Enerji Ajansı’na (UEA) iklim değişikliğini kontrol altına almak ve sıcaklık artışını 2°C’yle sınırlamak için fosil yakıt kullanımının azaltılması rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir kaynakların enerji üretimindeki payının artırılması gibi düşük karbonlu teknolojilere geçiş yapılması konusunda ülkeleri uyarıyor. Gelişmekte olan ülkeler de iklim politikalarına taraf olmalı Tatlı su kaynaklarında azalma, sel, kuraklık, kasırga şeklinde görülen doğal felaketler, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler şeklinde kendisini gösteren iklim değişikliği etkilerini minimuma indirmek için günümüzde pek çok ülke çözüm yolları konusunda ortak çalışmalar gerçekleştiriyor. Peki, iklim değişikliğiyle ilgili küresel eylem planında Türkiye nerede yer alıyor? rı, tarihsel olarak birikmiş küresel emisyonların binde 4’üne, 2013 yılındaki küresel emisyonların ise yüzde 0,94’üne denk geliyor. Türkiye 2012 yılında toplam sera gazı emisyonlarında dünya 19.’su olurken, kişi başına düşen emisyonlarda 182 ülke arasında 81. sırada yer alıyor. Kişi başına düşen emisyonlarda 6,04 ton ile dünya ortalamasının altında yer alan Türkiye’de 1990 yılından bu yana görülen emisyon artışı dikkat çekici nitelikte. 1990-2013 döneminde yıllık toplam emisyonlar yüzde 110,4 oranında, kişi başına düşen emisyonların ise yüzde 53 oranında artış gösterdiği gözlemleniyor. kullanımını ve sera gazı emisyonlarını kontrol altına alması, beraberinde ortaya konulan uluslararası iklim politikalarına katkıda bulunması gerekiyor. İklim değişikliğine neden olan ülkeler mercek altına alındığında Türkiye, sera gazı emisyonlarının artışına olan tarihsel sorumluluğu az olmasına karşın emisyonlarını hızla artıran bir ülke olması bakımından önem arz eden bir ülke profili çiziyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin sera gazı emisyonla- Bu nedenle sadece gelişmiş ülkelerin yapacakları azatlımlar ilkim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden korunmak için yeterli değil. İklim değişikliğini kontrol altına almak için ekonomisi hızla büyüyen Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin de fosil yakıt Paris İklim Değişikliği Zirvesi neden önemli? İklimbilimcilerin de altını çizdiği gibi, 2°C hedefini tutturmak için küresel ekonominin karbondan arındırılması gerekiyor. Bu bilinçle hareket eden ülkeler yirmi yılından fazla bir süredir Uzmanlar, emisyon artış hızını sınırlandırmada en etkin çözümünün emisyon bakımından yoğun olan sektörlerde başlatılacak bir dönüşüm seferberliğinden geçtiğini belirtiyorlar. Ayrıca yenilenebilir enerji payında artış, enerji verimliliği ve karbon vergisinin de bu çalışmalara ciddi katkı sağlayacak diğer etmenler olarak ifade ediyorlar. bu hedefe ulaşabilmek için müzakerelerini etkin bir biçimde devam ettiriyorlar. 1992 yılında Rio’da kabul edilen ve “atmosferdeki sera gazı birikimlerinin, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkisini önleyecek bir düzeyde tutmayı başarmak” amacıyla o tarihten bugüne yaklaşık 195 ülke ve Avrupa Birliği’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) çerçevesinde iklim değişikliğiyle ilgili kayda değer adımlar atılıyor. İklim değişikliği için yol haritasının belirlenmesi amacıyla 2015 yılının Aralık ayında Paris’te gerçekleştirilmesi planlanan ve Türkiye’nin de katılım göstereceği BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı (COP 21) ise 2020’den sonra Kyoto Protokolü’nün yerini alacak yeni iklim sözleşmesinin müzakere edileceği bir platform olması bakımından önem arz ediyor. 38 haber 39 Sürdürülebilir kalkınmanın ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın yolu doğal kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanılmasından ve iklim değişikliğine “dur!” demekten geçiyor. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: “Uygulamaya yönelik bir master plana ihtiyacımız var” “Küresel iklim değişimi probleminin çözümüne katkıda bulunmak için onu sadece ekstrem hava olaylarında veya korkutucu bir rapor yayınlanınca hatırlayarak spekülasyonlarda bulunmak yeterli değil. Günümüzde yüzde 90’ı insan, yüzde 10’u doğal etkenlerden kaynaklanan iklim değişikliği konusu en az kalkınma, açlık, sağlık kadar dünyanın üzerinde durması gereken çevre sorunlarının başında geliyor. Bu nedenle günümüzde kalkınma çabalarıyla çevreyi yitirme endişeleri “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramını ortaya çıkarıyor. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Sürdürülebilir bir kalkınma kapsamında küresel ısınmayla mücadele için devletlerin izleyeceği yöntemler, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nde ortaya konulmuştur. Aslında Kyoto Protokolü’nün önerdiği politikalar ve önlemler incelendiğinde, ülkemizde de enerji verimliliğinin artırılması, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına öncelik verilmesi, sürdürülebilir tarımın desteklenmesi, metan emisyonlarının geri kazanılması, emisyonların azaltılması, sera gazı yutaklarının korunması ve yaygınlaştırılması gerektiği görülür. Bütün bunlar, protokol, cezai yaptırım vb. olmadan küresel iklim değişiminin kötü etkilerinden korunmak için kendiliğinden yapmamız gereken çalışmalardır. Bunun yanında “Küresel Düşün, Yerel Hareket Et” felsefesi, ister küçük ister büyük olsun, Türkiye’de de yerel yönetim, belde, belediye ve bireyler tarafından bir an önce hayata geçirilmelidir. Diğer bir deyişle hükümet, tüm sektörlerde küresel ısınma ve su kaynaklarının kullanımına dair kısa-orta-uzun dönem planlar yapılmasına önayak olmalı, enerji ve su tasarrufuna yönelik teşvikler uygulamalı, alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını teşvik etmeli, enerji kayıplarının azaltılmasına yönelik kampanyalar yürütmeli, başta hükümet binaları dahil her alanda CO2 emisyonlarının azaltılması sağlanmalı, korunan doğal alanların genişletilmesi gibi önleyici politika veya uygulamaları da ortaya koymak son derece önemlidir. Ama her şeyden önemlisi sorunun çözümü için kamuoyunda ve bireysel anlamda farkındalık yaratmak! Özetlemek gerekirse Türkiye olarak, İklim Risk Yönetimi şemsiyesi altında uygulamaya yönelik bir master plana ihtiyacımız olduğunu söylemek mümkün.” Bilim insanları, her ne kadar ekolojik bir sorun gibi görünse de, önlem alınmadığı takdirde iklim değişikliğinin küresel ekonomiyi de derinden sarsacak etkilere sahip olduğu konusunda hemfikir. Prof. Dr. Murat Türkeş: “Enerji verimliliği proje ve yatırımlarının mali olarak desteklenmesi gerekiyor” “Türkiye’nin gelecek 20 yılda sera gazı salınımlarını azaltmak amacıyla yararlanabileceği yeni bilimsel ve teknolojik olanaklar ve önlemler, sosyoekonomik sektörlere göre ve başlıklar şeklinde şöyle özetlenebilir: 1) Enerji temini ve CO2’nin fiziksel uzaklaştırılması: Örneğin, yenilenebilir enerji çevirim teknolojilerinden yararlanarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının (rüzgâr, güneş, su, biyokütle, hidrojen ve jeotermal) birincil enerji kaynakları içindeki payının artırılması, vb. 2) Ulaştırma ve taşımacılık sektörü: Örneğin, kent içinde toplu ulaşımın, ulusal düzeydeki yolcu ve yük taşınmasında demir ve deniz yollarının özendirilmesi ve desteklenmesi; hibrit elektrikli araçların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması; otomobil yakıt hücrelerinin geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması, vb. 3) İmalat sanayi: Örneğin, yakıt dönüşümünün yaygınlaştırılması; yenilenebilir enerjilerin kullanımının artırılması; malzeme verimliliğinin iyileştirilmesi; enerji verimliliğinin ve tasarrufunun artırılması, vb. 4) Tarım ve ormancılık sektörleri ve enerji ürünleri: Örneğin, yönetim tekniklerinin güçlendirilmesi; ormanlaştırma ve yeniden ormanlaştırmanın artırılması, ormansızlaşmanın önlenmesi; bozulan tarım arazilerinin ve çayır/meraların onarılması, vb. 5) Yerleşmeler/hizmet sektörü: Örneğin, bütüncül bina tasarımının yaygınlaştırılması; elektrikli alet ve araçlardaki enerji verimliliğinin artırılması; binalarda fotovoltaik sistemlerin yaygınlaştırılması ve kullanımının artırılması, vb. 6) Atık yönetimi: Örneğin, düzenli katı atık (çöp) depolama alanlarının yönetimi; geri dönüşüm ve yeniden kullanım, çürütme ve yakma ve atık su yönetimi önlem ve eylemlerinin geliştirilmesi ve artırılması, vb. Uygulanması halinde bu politikaların Türkiye ekonomisine, Türkiye’nin yaşam ve çevre dostu sürdürülebilir bir gelişme ve ilerlemeye ulaşmasına, özellikle halkın refah ve yaşam düzeyini iyileştirecek/yükseltecek yeni istihdam ve yatırım olanak- larının ortaya çıkmasına olumlu etkileri ve doğrudan katkıları olacağını düşünüyorum. Bunlar aynı zamanda, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin ve görüşmeler sürecinin (özellikle enerji, çevre, tarım, doğa ve biyolojik çeşitliliğin korunması, iklim değişikliğiyle savaşım, vb. konularda) daha denk ve pozitif bir biçimde gelişmesine ve sürdürülebilir olmasına da doğrudan olumlu katkı sağlayacaktır. Ayrıca iklim değişikliğine ‘dur’ diyebilmek için öncelikle Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) ve ‘akademik camianın’, ‘kalemin ve örgütlülüğün gücüne’ inanması ve bu gücü en yüksek düzeyde kullanması gerekir. Enerji tasarrufu ve enerjinin verimli kullanımı etkinlikleri ve çalışmaları, yeni ve yenilenebilir enerji teknolojileriyle birlikte, Türkiye’nin gelecekte de en fazla yararlanabileceği politika araçlarının ve teknolojik olanakların başında gelecektir. Enerji tasarrufu çalışmaları, Türkiye’de tüm sektörlerde ortalama %25’in üzerinde enerji tasarrufu potansiyeli bulunduğunu göstermektedir. Ancak, öngörülen bu hedeflere ulaşılabilmesi için, belirlenen enerji tasarrufu projelerinin hızlı bir biçimde hayata geçirilmesi, yeni projelerin yapılması, enerji verimliliği proje ve yatırımlarının mali olarak desteklenmesi ve enerji verimliliği hizmet şirketlerinin Türkiye’de yapabilecekleri etkinliklerin özendirilmesi gereklidir. Ayrıca, Türkiye, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi halkın eğitimi ve bilinçlendirilmesine önem vererek, sosyal ve ekonomik refahta kısıtlamaya gidilmeden yapılacak enerji tasarrufu, enerjinin yeterli ve verimli kullanımı, yeni teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılmasıyla ormanlar gibi karbon yutaklarının artırılması yoluyla sera gazlarını denetlemeye ve zamanla azaltmaya öncelik ve önem vermelidir. İşte, STK’lar ve ‘akademik camia’, öteki çalışma, eylem ve etkinliklerinin yanı sıra, bu konuların üzerinde ciddi bir biçimde durmalı; bunlara ilişkin bilimsel, teknik, teknolojik ve toplumsal çalışmalar ve projeler üretmeli ve bu projeleri hayata geçirmelidir. Bilimsel AR-GE çalışmaları ise, mutlaka ama mutlaka kamu ve/ya da özel sektörde uygulama ya da üretilme/geliştirilme olanağı ve fırsatı olan etkinlikler olmalıdır.” Prof. Dr. Murat Türkeş İstatistik Bölümü Bağlantılı Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi 40 haber 41 Valeron Paris’te beğeni topladı Ulaşılabilir lüksün temsilcisi Valeron, ev tekstili dünyasının en önemli fuarlarından biri olarak kabul edilen Maison&Objet Paris’te, yalın, şık ve zarif detayların hakim olduğu yeni koleksiyonunu ziyaretçilerin beğenisine sundu. K aliteli, şık ve zarif koleksiyonları ile 2005 yılından beri ev tekstili sektöründe trendleri belirleyen uluslararası markalardan biri olmayı başaran Valeron, 4-8 Eylül 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen Maison&Objet Paris Fuarı’na katılarak ürünlerini görücüye çıkardı. Tekstil dünyasının önde gelen firmalarının katılım gösterdiği fuara hem ziyaretçiler hem de basın mensupları yoğun bir ilgi gösterdi. 2015 Koleksiyonu’nun yanı sıra, yeni desenleriyle de fuarda yer alan Valeron, soft pastel tonlar ve narin küçük çiçeklerin hâkimiyetinde buram buram romantizm kokan ürünleriyle fuarda adından söz ettirdi. Gelenekselle moderni kusursuz bir şekilde harmanlayan etnik şal desenli ürünlerinin yanı sıra, dantellerin ve jakarların bir arada kullanıldığı, beyazın farklı tonlarına sahip ürünleriyle de fuarda yer alan Valeron, sezonun lüks teması jakar damaskların yer aldığı toprak tonların hakimiyetindeki temalarıyla da dikkat çekti. Valeron’un aynı zamanda fuarda Prelude, Lumiere, Seranade, La Neige, Gaia ve Charlotte isimli yeni desenlerini de tanıttı. Her zevke bir desen mutlaka var Her mevsim baharı yaşamak isteyenler için çiçek motiflerini pembe tonlarla bütünleştiren Lumiere, üzerindeki bulunan taşlarla yatak odalarına romantizmi taşıyor. Gelenekselden vazgeçemeyenler için tasarlanan La Neneige ise kırmızı ve turuncu tonlarını altın tonlarıyla birleştirerek yatak odalarında ihtişamın yeni adı oluyor. Damask deseninin jakar olarak çok özel bir konstrüksiyon üzerinde işlendiği Charlotte ise tercihini sadelikten yana kullananların adeta kurtarıcısı… Bembeyaz saten üzerine hem iddialı hem de yumuşak renk tonlarının nakış ile işlendiği Seranade, şıklığın ve asaletin temsilcisi olarak yatak odalarında yerini alıyor. Mavi ve yeşil tonlarının damask desenin üzerinde bir arada kullanıldığı Valeron, geleneksel ile modern unsurları ayrı ayrı ya da bir arada sunmayı başarıyor. Markanın yeni koleksiyonunda sofistike zevklere uygun özgün ürünler dikkat çekiyor. Gaia ise yatak odalarına dinginlik vadediyor. Sıcak tonların hakimiyetindeki desenlerinin yanı sıra çiçek ve kuş motifleri ile yaşam alanlarına doğayı taşımak isteyenlerin ilk tercihi ise Prelude oluyor. Siz ne isterseniz, siz nasıl isterseniz… Nevresim takımlarından bornoza; havlu çeşitlerinden, runner, throw ve dekoratif ürün çeşitlerine kadar oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip olan Valeron, yeni koleksiyonuyla da özgün ve öncü kimliğiyle kitleleri peşinden sürüklemeye devam ediyor. Valeron “Kişiye özel üretim” anlayışıyla sektörün nabzını tutuyor. Tüketicilerin bireysel ihtiyaç, beklenti ve zevklerine kusursuz bir şekilde cevap verebilmek amacıyla geliştirilen Valeron “Kişiye özel üretim” sayesinde, mevcut Valeron koleksiyonundaki tasarımlar istenilen ebat ve detay taleplerine göre üretilebiliyor. Ayrıca kişiye özel üretilen siparişler eve kadar teslim ediliyor. Kalitenin sıra dışı yorumu… Beyaz, vizon, krem, lila, pudra gibi asil renkleri zarif bir şıklıkla buluşturan Valeron, 2015 Koleksiyonu ile yaşam alanlarını sade ve yalın bir stille tanıştırıyor. Valeron, saten ve jakar satenden üretilen nevresim takımları; nakışlı, dantelli, brodeli modellerin yanı sıra baskılı ve renkli modelleriyle dikkat çekiyor. Valeron’un Premium Koleksiyonu ise tasarımlarda kullanılan özel Fransız danteli ve üstün el işçiliğiyle üretilen farklı tasarımcıların ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor. Premium Koleksiyonu’nda yer alan perdelik kumaşlar ve dekoratif yastıklar da evlere şıklık, uyum ve zarafet getiriyor. İlk olarak Avrupa tekstil pazarında adını duyuran Valeron, koleksiyonlarını dünya çapında, başta Avrupa olmak üzere Çin ve Rusya’da 50’ye yakın ülkede 200’ü aşkın noktada piyasaya sunuyor. 44 haber 45 TAÇ’tan Star Wars tutkunlarına özel Zorlu AVM’ye yedi ödül birden Zorlu Alışveriş Merkezi, gerçekleştirdiği etkinliklerle iletişim-pazarlama dünyasının en saygın ödül platformu olarak kabul edilen Hermes Creative Awards’da dördü Altın, üçü de Platinium olmak üzere toplamda 7 ödüle layık görüldü. Birbirinden yaratıcı tasarımlarıyla ev tekstilinde trendlere yön veren TAÇ, tüm dünyada yıllardır büyük bir hayran kitlesine sahip olan Star Wars’ın yeni filmine özel tek kişilik ve çift kişilik lisanslı nevresim takımlarıyla bu kez Star Wars tutkunlarının evlerinde değişim rüzgarları estiriyor. İ lk kez 1977 yılında filmseverlerle buluşan ve kısa süre içerisinde dünya çapında bir popüler kültür fenomeni haline dönüşen Star Wars heyecanı, TAÇ ile evlere giriyor. Sahip olduğu geniş ürün yelpazesi ile ev tekstili modasının rotasını belirleyen TAÇ, 17 Aralık’ta vizyona girecek Star Wars Episode VII: The Force Awakens (Yıldız Savaşları Bölüm 7: Güç Uyanıyor) filmine özel nevresim takımlarıyla Star Wars tutkunlarının uyku keyfine ortak oluyor. Dünya çapında yediden yetmişe milyonlarca Star Wars hayranının hayallerini gerçeğe dönüştüren nevresim takımları, filmin aydınlık ve karanlık taraf hikayesine paralel olarak siyah ve beyaz renklerle birlikte Star Wars temalı baskılardan oluşuyor. Zorlu Tekstil Grubu’nun diğer tüm lisanslı ürünlerine olduğu gibi TAÇ Star Wars lisanslı nevresim takımlarına da TAÇ Konsept ve Linens mağazaları ile www.tac.com.tr sitesindeki “Online satış” bölümünden ulaşmak mümkün. Z orlu Alışveriş Merkezi, Hermes Creative Awards’da, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği Miles and Smiles Kampanyası ve yıl boyunca ev sahipliğini yaptığı Konsept Çocuk Etkinlikleri ile Platinum; Yılbaşı, Sonbahar, Yaz ve İlkbahar Festivalleri ile Altın Ödül kazandı. Ödüllere doymuyor… Daha önce 2014’ün Aralık ayında İngiltere’de gerçekleştirilen Best Business Awards kapsamında, İlkbahar Festivali projesiyle “En İyi Pazarlama” kategorisinde ödüle layık görülen Zorlu Alışveriş Merkezi; Bir Dilek Tut Derneği, Make-AWish® Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiği Disney Prensesleri (Modanın Sihri) projesiyle de “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk” ödülünü kazanmıştı. Zorlu Alışveriş Merkezi, Kasım 2014’te de AMCP (Association of Marketing and Communication Professionals) tarafından düzenlenen ve her yıl 6 binden fazla projenin yer aldığı MarCom Awards’dan “Disney Prensesleri” projesiyle; iletişim, halkla ilişkiler ve kurumsal sosyal sorumluluk kategorisinde Platin; “Yeni Yıl Festivali” projesiyle pazarlama, tanıtım kampanyası ve özel event kategorisinde Altın; “İlkbahar Festival” projesiyle de yine aynı kategoride Platinium ödüllerinin sahibi olmuştu. 46 haber 47 Sıra dışı bir deneyim Yerçekimine meydan okuyorlar Zorlu Performans Sanatları Merkezi ve artnivo.com, bu yıl ilk kez 14. İstanbul Bienali ile eş zamanlı düzenlenen iki paralel etkinlikle, sanatseverlere benzersiz bir deneyim yaşattı. Etkinliğin ilki “site specific/mekana özel” bir enstalasyon, diğeri ise performans, enstalasyon ve farklı disiplinlerin bir araya gelmesinden oluşan bir çalışma oldu. Dünya üzerinde beş milyondan fazla kişiye gösteriye yapan ünlü performans sanatları grubu Strange Fruit, “2015 Avustralya Yılı” kapsamında Zorlu Center sahnesinde sevenleriyle buluştu. 6 Z Eylül – 1 Kasım tarihleri arasında İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak “Süblim” enstalasyonu ve 10 ayrı sanatçının farklı medyumları kullanarak oluşturduğu “40 Metre // 4 Duvar // 8 Küp” projesi, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sergilendi. Önce göze sonra tene… İsmail Eğler, Nezih Vargeloğlu, Nil Aynalı Eğler ve Elif Tekir’den oluşan ve mekanı sanatsal üretimin başlangıç noktası olarak ele alan sanat inisiyatifi Yoğunluk, “Süblim” adını taşıyan “site-specific/mekana özel” işlerini Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin ön cephesinde gerçekleştirdi. Mekanlara özel sanat işleri üretmeleri ve suya derin anlamlar yüklemeleriyle tanınan Yoğunluk, “Süblim” enstalasyonunda da suyun pek çok halini kullanarak benzersiz bir çalışmaya imza attı. Sublim’de izleyiciler ilk önce cephenin gridal düzenini izleyen sistemden, farklı zamanlarda farklı yoğunluklarda verilen sis kümeleriyle karşı karşıya kaldı. Rüzgarın da yardımıyla pek çok şekle giren sis duvarı daha sonra etrafa dağılarak yoğunlaşıp tene değen su zerreciklerine dönüşerek hissedilebilen bir nesne haline geldi. Süblim’de sis ilk anda sadece seyredilebilen sonrasında ise hissedilebilen bir imge haline gelerek izleyiciye farklı bir deneyim yaşattı. İzleyiciye sorgulamayı öğreten proje… Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir proje olan “40 Metre // 4 Duvar // 8 Küp” için galeri mekanı birbirini takip eden sekiz odaya ayrılarak her bir oda izleyicinin deneyim yaşaması fikri üzerine kurgulandı. Bu sekiz oda veya küpten birbirine geçiş tek bir kapıyla gerçekleştirildi. İzleyici bu kapıları takip ederek hem sergiyi gezme hem de projeleri deneyimleme fırsatına sahip oldu. İzleyicinin mekanla ilişkisini sorgulayan, mekanı yaşayan bir organizmaya dönüştüren, sonsuzluk ve güven kavramlarını sorgulatan aynı zamanda genç sanatçıların çağdaş sanat ortamındaki görünürlüklerini vurgulayan sıra dışı bir proje olan “40 Metre//4 Duvar // 8 Küp”, on farklı sanatçının, sekiz küp içinde yer alan çalışmalarını bir araya getirdi. Artnivo.com sanatçıları Refik Anadol, Serenay Şahin, Leyla Emadi, Can Akgümüş, Selin Balcı, Gülhatun Yıldırım, Ali Şentürk, Burak Dak, Erdal İnci ve Sibel Diker’in özgün ve birbirlerinden bağımsız anlatımlarını içeren sekiz ayrı küp, mekana özgü olarak oluşturuldu. Böylece Zorlu Zorlu Performans Sanatları Merkezi Sanat Galerisi alanına yerleştirilen küplerin her biri klasik bir sergileme alanı olan “beyaz küp” olmaktan çıkarak bağımsız birer projeye dönüştü. orlu Center, “2015 Avustralya Yılı” kapsamında Avustralya Konsolosluğu iş birliğiyle 18-19 Eylül tarihleri arasında dünyanın en ünlü performans sanatları gruplarından biri olan Strange Fruit’i hayranlarıyla buluşturdu. Zorlu Center Meydan Katı park alanında gerçekleştirilen etkinlikte izleyiciler, Strange Fruit’in dillere destan büyüleyici performansını yakından izleme şansına eriştiler. Strange Fruit, 1994 yılında Melbourne’da kuruldu. O tarihten itibaren 52 ülkede 600’den fazla uluslararası festivale katılarak seyirciye unutulmaz dakikalar yaşatan Strange Fruit, yaklaşık 5 metre yükseklikte esnek direklerin üzerinde yaptığı şovlarla adından söz ettiriyor. Yerden metrelerce yükseklikte bir direk üzerinde dans, sirk ve tiyatro performansı sergileyen Strange Fruit, pek çok insan için adeta bir imkansızı başarıyor. Rüzgarda sallanan başakların görüntüsünden ilham alan Strange Fruit’in bugüne dek The National Myer Performing Arts Award, The Daidogei World Cup, The Premio Del Publicio ve The Governor of Victoria Export Award gibi önemli etkinliklerden pek çok ödülü de bulunuyor. 48 röportaj 49 Emin adımlarla başarıya... Regal Satış Ekibi 18 kişiden oluşan kadrosuyla; talebin sınırlı, rakibin çok, arzın ise fazla olduğu bir sektörde, büyük bir başarıya imza atarak 432 noktaya ulaştı. Regal Satış Grup Müdürü Eyüp Güler, “Regal; şirketine ciro artışı, kar ve elbette pazar payı artışı sağlayacak büyük bir markaya dönüştü” diyor. R Regal Satış Grup Müdürü Eyüp Güler egal yepyeni bir imajla sektörde giderek büyüyen ve satış hacmini giderek artıran bir yapıya kavuştu. Özellikli ürünler, hesaplı fiyatlar stratejisiyle yola çıkan Regal bugün Zorlu Grubu’nun üretim gücünü de arkasına alarak piyasadaki tüm riskleri fırsata dönüştürebilecek kapasiteye sahip. Regal Satış Grup Müdürü Eyüp Güler, Regal’in güçlü yönlerine dair yenilikleri ve görüşlerini Zorlu Dergi ile paylaştı. Markanın kaliteli ve hesaplı imajı, pazarlama, iletişim, finans, stratejik araştırma ve en önemlisi sahip olduğu doğru iş ortakları gibi çok güçlü yönleri olduğunu belirten Güler, 2016’da hedeflerinin; 150’si showroom olmak üzere toplamda 1.000 satış noktasına ulaşmak olduğunu ifade ediyor. Pazarlama sürecinde nasıl bir yol haritası izlediniz? Sektörümüz marka aidiyeti ve bağımlılığı olmayan bir hedef kitleden oluşuyor. Talep sınırlı, rakip çok, arz fazla. “Benim müşterim” diyebileceğiniz kimse yok. Çünkü hepsi “karışık” diye tabir ettiğimiz müşteriler. Bayilerimiz mağazalarında hangi marka ve ürünü uygun bulurlarsa onu satıyorlar. Dolayısıyla izleyeceğimiz yol belliydi. Öncelikle marka elçisi yaratacak, aidiyet oluşturacak, yeterli sayıda konsept mağaza açacak, müşteriyi ve bayileri sık, düzenli ve yerinde ziyaret edecek, ihtiyacı anlayarak ona uygun pazarlama faaliyetlerinde bulunacaktık. Bu kapsamda değişim çalışmalarına kurumsal kimliğimiz, sarı-siyah renklerimiz ve mağazacılık konseptiyle başladık. Regal’in sektördeki varoluş sürecinden ve kurulduğu günden bu güne kadar olan satış stratejisinden kısaca bahsedebilir misiniz? Vestel Buzdolabı Fabrikası Manisa’da yeni kurulmuş olmasına rağmen, ilk ürünleriyle pazarda ses getirmeye başlamıştı. Vestel, showroom’laşma sürecinin henüz başlarındaydı. Dağıtım kanalında hem bayiler hem de toptancılar vardı. 2000 yılının sonlarına doğru Zorlu Grubu’nun ikinci büyük beyaz eşya markası Regal doğdu. Stratejisi; “özellikli ürünler, hesaplı fiyatlar” üzerine kurgulanmıştı. 2015’te ise “kalite, dayanıklılık, güvenilirlik ve teknolojinin yanı sıra ulaşılabilirlik” unsurlarını da ekleyerek stratejimizi yeniledik. İlerleyen dönemde Vestel bayi kanalında, Regal ise tüm Türkiye’de altı toptancı ağıyla dağıtıma devam etmek üzere çalışmalarını sürdürdü. Bize biraz Regal satış ekibinden bahsedebilir misiniz? Ekibi oluştururken hangi kriterlere dikkat ettiniz? Vestel’de İstanbul Anadolu Yakası satış müdürü olarak çalışırken 2012 yılı sonunda Regal’e satış müdürü olarak atandım. 2013 yılında yaptığımız bir sunumda ekibi “iki kişilik dev kadro” diye tanıtmıştım. Çünkü benim dışımda satıcı olarak iki arkadaşımız vardı. Sonra her distiribütör ve sorumlu oldukları onlarca ilden oluşan bölgelerine birer satış temsilcisi alarak, toptancılarımızın alt bayisi olarak görünen müşterileri tanımaya, onların ihtiyaçlarını gidermeye ve sorunlarını çözmeye başladık. 2014 yılı sonuna geldiğimizde benimle birlikte toplamda altı kişiydik. Bu yıl haziran ayında Ege ve Akdeniz, Orta Anadolu ve Güney/Doğu Anadolu olmak üzere üç bölgede yapılanmamızı tamamladık. Bugün satış ekibimiz benimle birlikte; üç satış müdürü ve 14 satış temsilcisi ile toplamda 18 kişiye ulaştı. Dikkat ettiğimiz en önemli noktalardan biri de ekibin niteliği. Hedefimiz; “eğitimli, genç, sektörü ve pazarı tanıyan, ekip olma ve gereğini yerine getirme bilincinde olan, yeni bir kanalın oluşumunda görev ve sorumluluk alarak başarma arzusunda olan, temsil yeteneği yüksek ve kurum kültürüne uyum sağlayabilecek insan kaynağı yaratmak.” 2014 yılı sonunda yönetim kararı olarak sadece Regal markasını dağıtan Marmara ve Karadeniz bölgesi distribütörleriyle ilerlemeye karar verdik. Diğer bölgelerde ise kendi satış ekiplerimizi kurarak müşterilerimize doğrudan satış yapma yolunu seçtik. 2015 yılı itibarıyla planımız netti. “Zorlu Grubu’nun üretim gücü, 15’i merkez olmak üzere toplamda tüm Türkiye’ye yayılmış 350 servisi, markanın kaliteli ve hesaplı imajı, pazarlama, iletişim, finans, stratejik araştırma ve istihbarat ekibi, özenle seçilmiş satış ekibi ve en önemlisi sahip olduğu doğru iş ortakları gibi o kadar çok güçlü yönü var ki, bunlar tüm piyasa risklerini fırsata çevirmemizde en büyük güvencemiz olacak.” Regal markası şu anda kaç noktada varlık gösteriyor? 2016 yılı için hedefiniz nedir? 2015 Haziran ayında oluşan ekibimiz, Ekim 2015 sonu itibarıyla 432 noktaya ulaştı ve geçen seneki aylık ortalama distribütör cirosunu geçti. Hedefimiz, 2016 yılında 150’si showroom olmak üzere toplamda 1.000 satış noktasına ulaşmak. Gelecekte nasıl bir Regal öngörüyorsunuz? Regal ayrı bir şirket olsaydı, bügünkü cirosuyla bile Türkiye’nin en büyük 500 işletmesinden biri konumunda olurdu. Gelecekte Regal’i ne bekliyor derseniz, Regal’i iyi bir gençlik bekliyor, derim. Çocukluktan gençliğe erişmiş, ne istediğini bilen, dersini çalışmış, eğitimini almış bir marka olarak, kendisine doğru lokasyonlarda doğru iş ortakları bulacak. İyi, olgun bir gençlikte Regal; şirketine ciro artışı, kar ve elbette pazar payı artışı sağlayacak. Elbette kolay olmayacak. Çünkü ne demiştik “Talep sınırlı, rakip çok, arz fazla.” Ancak Zorlu Grubu’nun inanılmaz üretim gücü, 15’i merkez olmak üzere toplamda tüm Türkiye’ye yayılmış 350 servisi, markanın kaliteli ve hesaplı imajı, pazarlama, iletişim, finans, stratejik araştırma ve istihbarat ekibi, özenle seçilmiş satış ekibi ve en önemlisi sahip olduğu doğru iş ortakları gibi o kadar çok güçlü yönü var ki, bunlar tüm piyasa risklerini fırsata çevirmemizde en büyük güvencemiz olacak. Usta Baykuş Ödülü Regal’in oldu Türkiye Araştırmacılar Derneği tarafından her sene yedi kategoride verilen Baykuş Ödülleri’nde Gümüş Baykuş’u “Mevcut ve Potansiyel Müşteri Araştırması” ile bu yıl Regal kucakladı. Regal Markası için Pazar Araştırma ekibinin BAREM ile birlikte gerçekleştirdiği “Mevcut ve Potansiyel Müşteri Araştırması” Usta Baykuş kategorisinde Gümüş Baykuş ödülüne layık görüldü. Usta Baykuş ödülü, mevcuttaki belli bir iş sorununu çözmeye ya da iş geliştirmeye yönelik gerçekleştirilen araştırmaları kapsıyor. 50 yazar / metin salt 51 Dijital insan teknolojisi Sandığımızdan çok daha fazla duyuya ve güce sahibiz. Bilim bunun kanıtlarıyla dolu. Eksik kaldığımız yerlerde ise akla hayale sığmayan giyilebilir teknolojiler ortaya çıkıyor. Her yönüyle gelişmiş dijital insana hiç olmadığımız kadar yakınız. B azı insanlar şu meşhur beş duyudan çok daha fazlasına sahiptir. Olağanüstü sayılan başka hisleri ve güçleri vardır. Bunların en önemlisi “force” gücüdür. Force gücü ile uzaktan herhangi bir temasta bulunmadan cisimler hareket ettirilebilir. Çevrede olan canlı ve cansız varlıklar görmeden ve duymadan algılanabilir. Başkalarının aklından geçenler okunabilir. Konuşmadan, görmeden ve dokunmadan iletişim kurulabilir. Gerektiğinde force gücünü kullanarak kendini çevreleyen bir koruma kalkanı oluşturulabilir. En azından benim oğlum 5 yaşına kadar bunlara içten inanıyordu. Şimdi 15 yaşında. milli sporcu. Bunda payı var mı bilmem ama artık ben de ekstra güçlerin varlığına inanıyorum. Çünkü bilim insanları akla hayale gelmeyen ekstra duyu ve güçlerin insanlarda var olduğunu kanıtladılar. İnsanın beş duyusu olduğu fikri Aristo’ya dayanır. Görme, duyma, tat alma, koku alma ve dokunma duyularımız olduğunu ilkokulda öğretirler ama aslında hepimiz başka duyuların da olduğunun farkındayız. Sıcaklığı, açlığı, susuzluğu ve acıyı gayet net hissedebiliyoruz. Denge hissimiz var. Normalde bir objenin düşmemesinin en kesin yolu üç ayağının olmasıdır. Ama hepimiz iki ayak üzerinde dengemizi korumayı otomatik olarak beceriyoruz. Tek ayak üzerinde bile duruyoruz. Bazıları tek elinin üzerinde bile durabiliyor ama onları Acun’un “Yetenek Sizsiniz” yarışmasında görebilirsiniz. Bunları yapabilmek için kulağımızın içinde bir su terazisi bulunuyor. Yani ona benzeyen kulak içi sıvısı ve seviye algılayıcılarımız var. Aynı marangozun kullandığı su terazisi gibi çalışıyor. Aslında insan sadece dengesini değil bütün vücut parçalarını tam olarak nerede olduğunu görmeden algılıyor. Kapatın gözünüzü; kulağınıza, burnunuza, ayağınıza hatasız olarak dokunabiliyorsunuz. Sadece bunu toplum içinde yapmayın komik gözüküyor. Nörologlar buna konum duyusu (Proprioception) diyorlar. İnsan köylerden şehirlere taşınmaya başladığından beri bu duyumuz körelmeye başladı. Bir ofis çalışanı günde ortalama 10 saatini oturarak geçiriyor. Çoğunlukla kambur oturuyor ve bu iskeletimize yük bindiriyor. ABD’li bir şirket bu soruna çözüm getirmiş. Geliştirdikleri Lumo adlı ürün yaka iğnesi veya kolye gibi üzerinize takılabiliyor. Cihazın üzerinde konum ve açı algılayıcılar var. Sizin yetersiz kalan konum ve denge duyularınızın yerine geçiyor. Her kambur oturduğunuzda sizi sesle uyarıyor. Hatta masa başında ne kadar oturduğunuza bakıyor ve arada bir kalkıp yürümenizi istiyor. Çok hareketsiz kalırsanız, size bağırıp haşlıyor. Lumo’ya benzeyen onlarca yerli ve yabancı ürün çıkmaya başladı. Bir tane edinmekte yarar var. İnsan duyularından birini öne çıkarmak gerekse görmeyi seçerdim. İnsan beyni de böyle yapıyor. Çevresiyle ilgili bilgilerin çoğunu gözden alıyor. En çok göze güveniyor. İki insan arasın- daki konuşma bilimsel olarak incelendiğinde insan beyninin sadece %10 oranında duyduklarına önem verdiğini ispatlandı. Beyin, %30 ses tonunu ama %60’lık en büyük pay ile gözüyle gördüklerini önemsiyor. Yani karşımızdakine derdimizi anlatırken büyük çoğunlukla beden dili ile konuşuyoruz. Bu konuda eğitim almış uzmanlar karşısındakinin yalan söylediğini büyük bir başarı oranıyla anlayabiliyorlar. Gözlerin hareketleri, ellerin istem dışı ağzı kapatmak istemesi veya burnu kaşıması, bazı kasların kasılması, yüzdeki ufak hareketler eğitimli gözler için yalan makinası kadar işe yarıyor. Tabii yalan söyleyen de bu işte uzman ise pek şansınız yok. Altıncı his efsanelerinin arkasında da aslında beynimizin tüm duyu organlarının yardımıyla önceden olacakları sezmesi rol oynuyor. Bir örnekle anlatmak gerekirse; yanmakta olan bir binada patlama olma- diler. Bu araştırmaların bir başka kolunda; beyin dalgaları ile alet-edevat kullanmayı, drone uçurmayı, sadece düşünerek yazı yazmayı başarıyla test ettiler. Şu anda en popüler olan uygulaması ise “EEG Game Controller”. Çılgın bir alan, beyin dalgaları ile bilgisayar oyunları oynuyorsunuz. Bu işin lideri Emotiv firması gibi duruyor. EEG dünyası yakın zamanda en çok gelişme olmasını beklediğim alan. dan önce bunu hisseden ve tüm arkadaşlarını dışarı çıkaran bir itfaiyeci, aslında farkında olmadan çevresinden gelen işaretleri okuyor. Sıcaklığın geliş yönü, yangının çıkardığı değişik sesler, hissettiği hava akımı, alevlerin hareketleri, binanın içindeki cisimler ve pozisyonları; hepsi toplamda bilinçaltında bir patlama olacağına işaret ediyor. Bilinçaltının işlediği tüm bu işaretler, bize tek bir altıncı his gibi geliyor. Bilimsel olarak buna “eksta uyaran algısı” deniliyor. Yeni tanıştığınız biri hakkında hemen olumlu veya olumsuz hisler edinmeniz de buna bir örnektir. İnsan karşısındakini yaklaşık 5 saniye içerisinde beden dilini okuyarak analiz ediyor. Geçmişte tanıştığı insanlarla karşılaştırıp bir profile oturtuyor. İnsan deneyim kazandıkça elindeki profil sayısı artıyor. Deneyim burada yarar sağlıyor ama beden dili okumanın esas uzmanı çocuklar. Bu algı doğuştan sonra en yüksek seviyesindedir. Çocukların sözleri ve kavramları işleme kapasitesi henüz gelişmemiş olduğundan tamamen diğer algılarına bağımlılar. Daha da ilginç olanı uzmanlar için birinin düşüncelerini okumak bile uçuk sayılmaz. Garip belgeseller izlemek benim televizyon alışkanlıklarımdan biridir. Son dönemde izlediğim sansasyonel programlardan birisi “Deception with Keith Barry”’ idi. Keith, bilimsel ip uçlarını mükemmel kullanan bir artist. İnsanlara sorular soruyor ve verilen görsel tepkileri takip ederek birinin banka şifresini, sevgilisinin adını veya aklından tuttuğu bir cismi tahmin edebiliyor. ABD sınır güvenliği birimi bu bilgiyi kullanan bir kamera okuma teknolojisini kullanmaya başladı. Her gün binlerce kişinin geçtiği pasaport girişlerine kurulan kamera sistemleri sadece aranan kişileri tespit etmekle kalmıyor. İnsanların istemeden verdikleri görsel tepkilerden tehlike yaratabilecek kişileri tahmin ediyor. Bu teknolojinin özel amaçlı kullanımı Google Glass gibi gözlük sistemlerine de gelmeye başladı. Gözlük, üzerine takılı olan kameradan aldığı görüntüleri kendi işlemcisine veya internete göndererek işliyor. Sonuçlar gözlük camına bilgisayar ekranı gibi yansıtılıyor. Bu bilgiler arasında; kayıtlı ise kişinin kimlik bilgileri, yaşı, o andaki ruh hali de olabiliyor. Yakında karşımızdakinin söylediklerindeki doğruluk oranı da olacak. İş buralara geldiğinde hepimiz birer tane gözlük takmadan duramayacağız. Ama parasına kıyamayıp biraz daha bekleyenler pişman olmazlar. Innovega adlı ABD firması tüm bu özellikleri bir kontakt lense sığdırmaya çalışıyor. Bu konuda tek değil. İsviçre EPFL üniversitesi otomatik “zoom” yapan lens, Samsung LED ekran içeren lens, Google gözden kan şekeri ölçen lens üzerinde çalışıyor. Kelimenin tam anlamıyla düşünce okuyanlar EEG (Elektro Encephalo Graphy) cihazları kullanıyorlar. Eskiden bu cihazları kullananlara bilim insanı denirdi. Şimdi 200TL’ye alacağınız İnsanın beş duyusu olduğu fikri Aristo’ya dayanır. Görme, duyma, tat alma, koku alma ve dokunma duyularımız olduğunu ilkokulda öğretirler ama aslında hepimiz başka duyuların da olduğunun farkındayız. Teknoloji, şimdi bu duyuları somuta dökmenin peşinde… basit bir EEG cihazıyla siz bile yapabilirsiniz. EEG cihazları ile beynimizin iç çalışması sırasında ürettiği elektrik sinyallerini okuyorlar. Beynimiz bilgiyi tutmak ve işlemek için bir nöron ağı ile donatılmış. Bu nöronlar arasındaki bilgi otobüsü ise elektrik sinyalleri. EEG’nin çalışma prensibi iki kişinin arasındaki şifreli cep telefonu konuşmasını araya girip dinlemeye benziyor. EEG beyindeki sinyalleri alıp kaydediyor. Bundan sonrası şifre kırma işi ve bu işte oldukça ilerledik. EEG sinyallerine bakarak insanların ruh halini anlıyorlar, vücut organlarına gönderdikleri komutları çözüyorlar, hatta aklından canlandırdığı bir resmi alıp kağıda bile çizme aşamasına gel- Eğer göze takılan elektronik lens, kafaya takılan EEG şapkası, yakaya takılan sensörler bizi meşhur Robocop’a benzetir diyorsanız yanılıyorsunuz. Esas bomba Exoskeleton denen “dış iskelet” ile geliyor. İlk örneklerini Hollywood’un “Ellysium” ve “Yarının Sınırında” (Edge of Tomorrow) filmlerinde Matt Dimon ve Tom Cruise bize gösterdiler. Dış iskeletler, sadece askeri amaçlarla değil sağlık ve üretimde de kendine kullanım alanı buluyor. Fabrikalarda her ne kadar robotlar insanlardan rol çaldıysa da yine birçok iş insan algısı ve yetenekleri gerektiriyor. Örneğin Audi’nin fabrikasındaki kaynak yapan robotları alıp Boeing’in uçak fabrikasında kullanamıyorlar. Ama ağır kaynak makinalarını gün boyunca taşıyan ve kullanan insanlara mekanik iskelet geliştirmişler. Bir başka deyişle adam robotu üzerine resmen giyiyor. Son dönemde yaşlılar için geliştirilen destek iskelet ürünleri benim ilgimi çekmeye başladı. Malum yaş kemale eriyor. Fiziksel hareketlerde kısıtı olan veya yeterli kas gücü olmayan kişiler, hem günlük hayatlarında hem de rehabilitasyon sırasında dış iskelet kullanıyorlar. Hatta uzvunun kontrolünü tamamen yitirmiş olanlar için dış iskelet ve EEG ile beyin kontrolünü birleştirerek hareketi geri getirmeye çalışıyorlar. Sadece beyin dalgalarını okumakla da kalmadılar. İstedikleri bir sensörü doğrudan beyne bağlayabiliyorlar. Farelerle yapılan bir deneyde televizyon kumandasında olan infrared alıcıyı farenin beyninde bir alana bağladılar. Bize de bir Wi-fi sensörü taksalar, ücretsiz Wi-fi aramaktan kurtulsak. Aslında inanılmaz ama bilim, insanın çevresinde olan manyetik alanı algılayabildiğini ispat etti. İnsan gözünde bulunan crytochrome adlı bir protein manyetik değişimleri algılayabiliyor. Yani bizler de kuşlar ve arılar gibi otomatik olarak dünyanın manyetik alanını okuyarak yolumuzu bulabiliriz. Google ve Yandex harita uygulamaları olduğu için bu yetimizin pek gelişmediği aşikar. Oğlum sen haklı çıktın. Biz insanlar düşündüğümüzden çok daha fazla algıya ve güce sahibiz. Bilim bunun kanıtlarıyla dolu. Teknoloji de eksiklerimizin çoğunu kapatıyor. Geriye bir tek force gücü koruma kalkanı kaldı. Bunun var olduğuna dair bilimsel bulgular henüz ortada yok, henüz bunu yapan bir alet de yok. Ama dert etme oğlum. Eğer bir gün gerekirse ben sana kendimi siper ederim, 15 muhteşem yılın anısına. 52 haber 53 “Hayata Smaç” coşkusu sürüyor “Mükemmellik” tescillendi Gençlere yapılan yatırımın ülkenin geleceğine yapılmış en doğru ve en kazançlı yatırım olduğuna inanan Zorlu Enerji, gençlerin sporu bir yaşam biçimi haline getirmelerine destek olmak ve bölgenin sosyal hayatına katkıda bulunmak amacıyla projelerini sürdürüyor. Grubun bu anlayışından yola çıkılarak hayata geçirilen “Buharkent Gençleriyle Hayata Smaç” projesine katılan çocuk ve gençler, ilçenin kurtuluş günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen basketbol maçında göz doldurdu. Daha kusursuz bir gelecek için eğitimin şart olduğuna inanan Vestel, bu alanda gerçekleştirdiği çalışmalarla uluslararası arenada da takdir görüyor. Eğitim ve gelişim alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olarak kabul edilen Brandon Hall Mükemmeliyet Ödülleri’nde (Brandon Hall Excellence Awards) Vestel, “Best Learning Team” (En İyi Öğrenme Takımı) dalında Brandon Hall Silver ödülüne layık görüldü. İ V mza attığı sosyal sorumluluk projeleriyle Türkiye’nin aydınlık geleceğine yadsınamaz katkılar sunan Zorlu Enerji Grubu’nun, Buharkent Kaymakamlığı ve Buharkent Belediyesi ile birlikte yürüttüğü “Buharkent Gençleriyle Hayata Smaç” adlı sosyal sorumluluk projesinin yankıları sürüyor. 3 Eylül Kurtuluş Günü ve 11. Buharkent Taze İncir Festivali’ne sponsor olan Zorlu Enerji Grubu’nun desteklediği çocuk ve gençler, etkinlikler çerçevesinde düzenlenen basketbol maçında neşeli dakikalar yaşadı. Zorlu Enerji Grubu, tüm yatırım alanlarında bölgenin ekonomisinin yanı sıra, sosyal ve kültürel değerlerini de gözeten bir anlayışla hareket etmeye devam ediyor. Bulunduğu bölgelerde özellikle kazanımların artması ve yaratılacak pozitif değerin toplumun tüm kesimlerine yayılması misyonuyla çalışmalarını sürdüren Grubun projesi, oldukça ilgi görüyor. Etkinlikler çerçevesinde düzenlenen basketbol maçında gençler, gayretli oyunları ve neşeleriyle coşkulu bir atmosfer yarattı. Bölgenin sosyokültürel hayatına da doğrudan etki edecek olan “Hayata Smaç” projesinin üç yıl sürmesi planlanıyor. Bölgedeki gençlerin boş vakitlerinde spor yaparak enerjilerini doğru yere kanalize etmek ve sosyal hayata etkin bir şekilde katılmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirilen projede aynı zamanda geleceğin profesyonel sporcularının yetiştirilmesine katkıda bulunmak amaçlanıyor. Şüphesiz ki çocuk ve gençlerin zararlı alışkanlıklardan uzak tutulması ve sağlıklı bir yaşama yönelerek düzenli spor yapmaları tüm dünyada sivil toplum çalışmaları arasında önemli yer tutuyor. Büyüyen ekonomisi ve genç nüfusuyla dikkat çeken Buharkent’te Zorlu Enerji Grubu desteğiyle birinci yılını tamamlayan “Hayata Smaç” projesinin dokunduğu gençlerde yaşanan kazanımlar, gelecek iki yıl için de değerli geri dönüşlerin habercisi olarak görülüyor. estel İnsan Kaynakları Direktörlüğü’ne bağlı eğitim ekibi, eğitim alanında düzenlenen en prestijli yarışmalardan biri kabul edilen Brandon Hall Mükemmeliyet Ödülleri yarışmasında Learning & Development (Öğrenme ve Gelişme) kategorisinde Best Learning Team (En İyi Öğrenme Takımı) dalında Silver (Gümüş) ödülünü almaya hak kazandı. Yarışmada Vestel’in global yapısı, büyüklüğü, eğitim alması gereken insan sayısı ve çeşitliliği, yapılan eğitimlerde ihtiyaca yönelik olarak içerik yöntem araçların farklılaşması, genel olarak Vestel’deki tüm öğrenme faaliyetleri ve eğitim bölümünün öğrenme konusunda çeşitli departmanlarla yaptığı iş birlikleri, Silver ödülünün kazanılmasında rol oynayan etkenlerin başında geliyor. İnsan kaynakları alanında yedi kategoride düzenlenen ve her bir kategorinin kendi içinde alt dallara ayrıldığı yarışmada, her bir alt dal, altın, gümüş ve bronz seviyelerinde ödüllendiriliyor. Yarışmada jüri, her biri global çapta ve kendi alanında uzmanlaşmış 50’den fazla isimden oluşuyor. Değerlendirmede eğitim programları dizaynı, amaçları ve kullanım alanı, ölçülebilir sonuçlara ulaşması ve eğitimde kullanılan destekleyici araçlar yönünden incelenerek ödül almaya hak kazanan projeler belirleniyor. Sonuçlar her yıl online olarak eylül ayında açıklanıyor. Plaket takdimi ise bir sonraki senenin ocak ayında ABD’de gerçekleştirilen ve üç gün süren uluslararası bir eğitim zirvesinde yapılıyor. Merkezi Florida’da bulunan dünyanın en saygın danışmanlık şirketlerinden Brandon Hall Group, Mükemmeliyet Ödülleri’ni 1994 yılından beri veriyor. Adımlar Steptember için Z orlu Holding ve Zorlu Enerji Grubu, Cerebral Palsy hastalığıyla ilgili farkındalık yaratmak ve bu hastalıkla yaşayanların eğitim ve rehabilitasyon ihtiyaçlarına destek olabilmek amacıyla dünyanın pek çok ülkesinde sürdürülen Steptember projesine katıldı. Eylül 2015’te ülkemizde Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı tarafından düzenlenen Steptember Projesi’ne 21 takımla katılım gösteren Zorlu Holding, toplamda 14.264.249 adım attı ve Cerebral Palsy’li çocukların tedavilerinde kullanılmak üzere 12.825 TL de bağış topladı. Her gün attığı adımlara bu kez bir anlam yükleyen Zorlu Holding çalışanları, topladıkları bağış ve attıkları adım sayıları sayesinde Türkiye’den katılan kurumlar arasında 5. sırada yer aldı. Zorlu Holding ve Zorlu Enerji Grubu çalışanları bununla da yetinmeyip “her adım bir umut” sloganıyla yola çıkan Steptember’a katılımı artırabilmek için projeyi sosyal med- yaya da taşıdı. Eylül ayının sonuna kadar süren proje boyunca Zorlu Holding ve Zorlu Enerji Grubu çalışanları, çektikleri fotoğrafları #ZorludaSteptember hashtag’iyle paylaştı. Daha sonra toplanan bu fotoğraflardan bir kolaj oluşturarak Zorlu Holding sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. 54 röportaj 55 Özgür seçimler, özgün ürünler Valeron, kendini özgür seçimleri üzerinden ifade etmekten hoşlananlar için kişiye özel üretim uygulamasını hayata geçirdi. Valeron Marka Müdürü Şenay Şen, müşteri memnuniyeti sağlamada kişiselleştirilmiş ürünlerin, kalıplaşmış ürünlere göre çok daha etkin bir rol oynadığını söylüyor. V aleron, tekstil sektöründe bir ilke imza atarak kişiselleştirilmiş ürün özelliğini tüketicilere sunuyor. Valeron müşterileri, standardın yanı sıra özel yapım olarak ekstra büyük ya da yuvarlak yataklarına ve iç mekan dekorasyonlarına uygun renklerde üretim yaptırabiliyorlar. Ebat, aksesuar, isimlerin baş harfinin nakışı ve renk özgürlüğü… Valeron Marka Müdürü Şenay Şen, müşteri memnuniyeti sağlamada kişiye özel ürünlerin fonksiyonunu Zorlu Dergi’ye anlattı. satın almak istiyor. Kişiselleştirilmiş ürünler, müşteri memnuniyeti sağlamada standart kalıplaştırılmış ürünlere göre çok daha etkin. Diğer bir deyişle, müşteriler sadece ürün yelpazesi genişliği ile değil, özel ölçü yapılabilirliği, aksesuar seçenekleri, nakış, renk çeşitliliği ve monogram ilaveleri anlamında kendi ihtiyaç ve beklentilerini tam olarak karşılayan ürünleri talep ediyorlar. Gelen özel üretim talepleri ne yönde? Talepler öncelikle standart dışı yataklar için özel ölçü nevresim, çarşaf ve yastık kılıfı üretimi yönünde. Akabinde iç mekan ve dekorasyona uyacak şekilde nakış rengi seçimi geliyor ve bununla beraber isim baş harflerinin nakış olarak uygulanması da yoğun olarak gelen talepler arasında yer alıyor. Kişiye özel üretim fikrini hayata geçirmek için ne gibi Ar-Ge faaliyetlerinde bulundunuz? Kişiye özel ürün üretimine başlamadan önce Ar-Ge ekibimizle birlikte oldukça kapsamlı bir çalışma yaptık. Projeye ilave edeceğimiz desenleri, farklı ürün gruplarını belirleyerek gerekli sistemsel alt yapıları oluşturduk. Müşteri kitlenizi kimler oluşturuyor? Günümüz trendlerini sıkı sıkıya takip eden ama aynı zamanda geleneksel tarzı da seven, zarafet anlayışı yüksek, lüks ve kaliteli ürünleri tercih eden çok uluslu bir müşteri kitlemiz var. Kişiye özel üretim maliyet artışına sebep olmuyor mu? Bu maliyet artışını tüketiciye nasıl yansıtıyorsunuz? Tabii ki kişiye özel ürünlerin fiyatlaması ürün üzerindeki detaylara göre değişkenlik gösterdiği için özel çalışılıyor. Müşterilerimiz ihtiyaçlarına göre ve özgürce ürün seçebilmenin konforunu yaşarken bunun bir maliyetinin olduğunun da farkına vararak bize geliyorlar. Tüketicilerinizden aldığınız geri bildirimler ne yönde? Şu ana kadar çok güzel geri bildirimler aldık. Pek çok tüketiciden böyle bir projeyi hayata geçirdiğimiz için teşekkür yazıları geliyor. Bizim için bu olumlu tepkiler çok sevindirici. Gelen dönüşlerin tamamı pazarda böyle bir açığın olduğunu fazlasıyla doğruluyor. Bundan sonraki hedefimiz, bu proje kapsamındaki mağaza ve ürün sayımızı artırıp projeyi çok daha fazla kanalda aktif hale getirecek yeniliklerin peşinde olmak. “Kişiye özel üretim kavramı” tam olarak ne anlama geliyor? Müşterilerimiz geçmişte normal koleksiyondaki ürünlerimizi sadece çift kişilik ya da XL çift kişilik ebatlarında alabiliyordu. Kişiye özel üretim olarak nitelendirdiğimiz hizmetimiz sayesinde artık müşterilerimiz, standardın dışında özel yapım olan ekstra büyük ya da yuvarlak yataklarına ve iç mekan dekorasyonlarına uygun renklerde üretim yaptırabiliyorlar. Ebat, aksesuar ve renk özgürlüğünün yanında son dönemde kişiselleştirmenin en önemli detayı olan monogramı yani isim baş harflerinin nakış olarak uygulanması işlemini de kişiye özel üretim anlayışımız doğrultusunda gerçekleştirebiliyoruz. Kişiye özel üretim yalnızca Premium Koleksiyonu için mi geçerli? Kişiye özel üretimlerimiz özel ölçü olarak sadece Premium Koleksiyonumuzda değil, koleksiyondaki tüm nevresim grubu ürünleri üzerinde gerçekleştirilebiliyor. Bu kapsamda kişiselleştirilmiş monogramlı tercihler için kumaş zemin çeşitleri, nakış modelleri ile renk alternatifleri ve monogram yerleşim detaylarının yer aldığı yeni koleksiyonumuz Eylül 2015 itibarıyla Valeron mağazalarımızda müşterilerimizin beğenisine sunuldu. Kişiye özel üretim fikri nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Kendilerini belli kalıplara sıkıştırmaktan hoşlanmayan müşterilerimiz, ürünleri şahsi tercihleri ve zevkleri doğrultusunda Valeron Marka Müdürü Şenay Şen “Müşteriler sadece ürün yelpazesi genişliğiyle değil, özel ölçü yapılabilirliği, aksesuar seçenekleri, nakış, renk çeşitliliği ve monogram ilaveleri anlamında kendi ihtiyaç ve beklentilerini tam olarak karşılayan ürünleri talep ediyorlar.” 56 haber 57 Zorlu Center, İstanbullulara benzersiz bir deneyim yaşatacak “İstanbul Light Festival’de sergilenecek eserlerden örnekler Zorlu Center, dünyanın pek çok ülkesinde büyük bir ilgiyle takip edilen ışık festivallerinin ilkini İstanbullu sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Birbirinden kusursuz eserleriyle dünya çapında büyük bir üne ve hayran kitlesine sahip, 20’yi aşkın ışık sanatçısını bir araya getirecek olan İstanbul Light Festival, Zorlu Center’da ziyaretçilere sıra dışı bir sanat deneyimi yaşatacak. “İstanbul Light Festival’de sergilenecek eserlerden örnekler Z orlu Center, küratörlüğünü Ucla Üniversitesi Media Art Bölüm Başkanı Rebeca Mendez’in yapacağı ve dünyanın en ünlü ışık sanatçılarının eserlerinin sergileneceği İstanbul Light Festivali’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Işık enstalasyonları, interaktif ışık şovları, performanslar ve workshop’ların da gerçekleştirileceği festival, 13-29 Kasım tarihleri arasında Zorlu Center’da düzenlenecek. Festivalin açılışı Birleşmiş Milletler Işık Yılı’nın açılış seremonisini de gerçekleş- tiren dünyaca ünlü Finli ışık sanatçısı Kari Kola tarafından yapılacak. Festivale Fransız sanatçı ve tasarımcı grubu Groupe-Laps 170 ışıklı insan figürüyle katılacak. Festival kapsamında Hollandalı Vollaers Zwart çifti de metro tünelini “Love Tunnel” eseriyle süsleyerek sanatla seyirci buluşmasını bir adım ileriye taşıyacak. Festival kapsamında ayrıca ABD’li ünlü heykeltıraş Jen Lewin, uluslararası alanda tanınan enstalasyon sanatçısı, ressam ve heykeltıraş Lita Albuquerque, PITAYA, Miroslav Struzik, TILT, Alaa Minawi, FLYNN TALBOT, STORY BOX gibi sanatçı ve sanat topluluklarının yanı sıra dünyaca ünlü ışık sanatçımız Refik Anadol da sanatseverlere benzersiz deneyim yaşatacaklar. Festival herkesi büyüleyecek… Avustralyalı ünlü sanatçı Amada Parer’in ışık saçan büyük tavşan heykellerinin de yer alacağı festivalde Japon sanatçı Daito Manabe ise drone’ların kullanılacağı farklı bir ışık dans şovu sergileyecek. Yenilikçi vizyonu sayesinde İstanbul Light Festival Zorlu Center’ın zaman içerisinde Türkiye’nin en önemli sanat etkinliklerinden biri olacağını kaydeden festival küratörü Rebecca Mendez, “Yaratıcı ve ilham veren uluslararası boyutu, simgesel görünüşü, sanatsal, sosyal ve interaktif içerikleriyle dünyanın en önemli etkinliklerinden ilham alınan İstanbul Light Festival’i gerçekleştirmekten büyük heyecan duyuyorum” dedi. Işık festivallerine dair… Şehirleri simgeleyen önemli tarihi binaların ve caddelerin ışıkla yeniden tasarlandığı ışık festivallerinin dünyadaki en önemli örnekleri arasında Lyon, Prag, New York, Berlin, Amsterdam, Portekiz ve Sidney Işık Festivalleri geliyor. Prag’daki ışık festivali 450 bin kişi, Berlin’deki ışık festivali 2 milyon, Lyon şehrinde gerçekleştirilen ışık festivali ise yaklaşık 4 milyon ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Geçmişi 17. yüzyıla kadar uzanan ışık festivalleri sayesinde şehrin turizminde de gözle görülür bir hareketlilik yaşanıyor. Prag’dan Sidney’e dünyanın birçok noktasında gerçekleştirilen bu ışık şöleni Türkiye’de ilk kez Zorlu Center öncülüğünde hayat bulacak. 58 haber 59 İstanbul Işık Festivali ile Zorlu Center’den aydınlanacak Dünyaca ünlü 20’yi aşkın ışık sanatçısını bir araya getirerek, şehri ışık saçan dev bir sanat eserine dönüştürmeyi hedefleyen İstanbul Light Festival’de kültürün, sanatın ve ışığın kalbi Zorlu Center’da atacak. Festivale hayat veren Republica İletişim ve Reklam Ajansı Kurucusu ve Kreatif Direktörü Murat Patavi ve Zorlu Gayrimenkul Pazarlama ve İletişim Müdürü Didem Yanaray ile ışığın çağdaş sanatla yeniden yorumlanacağı festivale dair konuştuk. Z orlu Center, 13-29 Kasım tarihleri arasında dünyada pek çok şehirde milyonlarca izleyiciye ulaşan ışık festivallerinin ilkine ev sahipliği yapacak. Sanatın hayatın içinde erişilebilir bir kavram olduğunu ispatlaması bakımından İstanbul Light Festival’in son derece önemli bir etkinlik olduğunu söyleyen Zorlu Gayrimenkul Pazarlama ve İletişim Müdürü Didem Yanaray, “İstanbul Light Festival Zorlu Center ile uluslararası sanat arenasında İstanbul’a hak ettiği değerin verilmesini hedefliyoruz” diyor. Dünyada yıllardır yapılan ama Türkiye’de bir ilk olan İstanbul Light Festivali’ni düzenleme fikri nasıl ortaya çıktı? Murat Patavi: Özellikle son 5 yıldır dünyada yeni nesil festival anlayışı olarak karşımıza çıkan ışık festivalleri, farklı disiplinlerdeki sanatçıların yeni ışık teknolojileriyle yarattığı özgün eserleri içeriyor. Sanata ışık boyutu katan bu festivaller, içerik zenginliklerinin yanı sıra görsel anlamda da mükemmellik esasını taşıyor. Didem Yanaray, Murat Patavi Dünyadaki büyük şehirlerin kültür sanat anlamında yeni ışıltıları olan bu renkli festival konseptini, yaşamın kaynağı olan ışığın sanatla buluşmasını İstanbul’a da taşımak en büyük hayalimizdi. 2015 yılının Birleşmiş Milletler ve Unesco tarafından ışık yılı ilan edilmesiyle, biz de bu projeyi gerçekleştirmenin tam zamanı olduğunu düşündük ve harekete geçtik. Gerek sanata, gerek şehirlerin ekonomilerine büyük katkı sağlayan; dünyadaki sanat akımlarını ve yeni teknolojileri yakından takip eden ışık festivallerinin ülkemizdeki ilkini gerçekleştirecek olmaktan gurur duyuyoruz. Zorlu Gayrimenkul ile beraber böyle bir festival organizasyonuna neden gerek duydunuz? M.P.: Bu festivali Türkiye’ye taşırken hem vizyonumuza uygun şekilde ülkemizde yapılmamış önemli bir etkinliğe imza atmayı, hem de misafirlerimizi bu denli önemli, uluslararası çapta bir sanat projesiyle buluşturmayı hedefledik. İçerikleri ve public enstalasyonları ile sanatı insanlarla en yakın temasta buluşturan böyle bir festival için sanatı sahiplenen bir grubun anlayış ve vizyonu en önemli kriter. Ayrıca iletişiminde ve konumlandırmasında sanatı merkeze alan, Türkiye ve dünyadaki ilkleri gerçekleştirmeyi amaç edinen bir grubun, projenin İstanbul’a kazandırılmasında büyük etkisi olacağına inandık. Diğer bir sebep de Zorlu Center’ın yüzbinlerce ziyaretçisiyle şehrin enerjisi en yüksek noktası olması ve sanatı büyük kitlelerle buluşturabilme imkanı tabii ki… şımızı Birleşmiş Milletler Işık Yılı’nın da açılış seremonisini gerçekleştiren Finli ışık sanatçısı Kari Kola yapacak. Japonya, Venezuela ve Yeni Zelanda gibi dünyanın dört bir yanından gelen 22 sanatçı, festival kapsamında ışık enstalasyonları, interaktif ışık şovlarının yanı sıra performanslar ve çeşitli workshop’lar gerçekleştirecekler. Birkaç örnek vermek gerekirse Fransız Groupe-Laps’ın 170 ışıklı insan figürü, metro tünelimizi süsleyecek olan Hollandalı Vollaers Zwart çiftinin Tunnel of Love’ının, Amada Parer’in ışık saçan dev tavşan heykellerinin ziyaretçilerin çok ilgisini çekeceğini umuyoruz. Ayrıca dünyaca ünlü ışık sanatçımız Refik Anadol, Casey Reas, Lita Alburqueque gibi sanat dünyasının büyük isimlerini de ağırlayacağız. Dünyadaki diğer ışık festivalleriyle kıyaslandığında İstanbul Light Festivali hangi yönleriyle farklılaşacak? M.P.: Büyük şehirlerde düzenlenen benzer festivallerde yaklaşık 24 ila 30 eser arası bir sergilemenin tüm şehre yayıldığını görüyoruz. Biz İstanbul Light Festival’de sadece Zorlu Center içerisinde konumlandıracağımız 23 eserle bir ilki gerçekleştireceğiz. Bu durum festivalde yer alan eserlerin kolayca ziyaret edilebilecek olmasını da sağlayacak. Aynı zamanda içerik olarak örneğin Berlin Light Festival’de sadece video mapping ve projeksiyon işleri yer alırken biz burada çok daha geniş kapsamlı bir içerik oluşturduk. Venezuela’dan Kore’ye, Amerika’dan Avustralya’ya gerçekten çok geniş ve çok farklı kültür - sanat anlayışlarını aynı çatı altında buluşturacağız. Festivale katılım gösterecek olan sanatçılar ve programlar hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz? M.P.: Öncelikle büyük bir görsel şölen söz konusu. Işık festivalinin kendine has bir aurası var. İçine girdiğinizde sizi bambaşka bir dünyaya çekiyor. Festivalde 15 farklı ülkeden çok sayıda yabancı sanatçının yanı sıra, bizim sanatçılarımızın eserleri de yer alacak. Muhteşem eserleriyle dünyaca ünlü 20’yi aşkın ışık sanatçısını bir araya getirecek olan İstanbul Light Festival Zorlu Center, şehri ışık saçan dev bir sanat eserine dönüştürecek. Zorlu Gayrimenkul Grubu, festival sonrasında festivalle ilgili olarak izleyicide nasıl bir algı yaratmak istiyor? Didem Yanaray: Yakın dönemde Prag ve Berlin’deki ışık festivallerini görmüş biri olarak diyebilirim ki tüm izleyiciler festivallerin ışıklı dünyasında görsel bir yolculuğa çıkıyorlar. Biz Zorlu Center olarak her zaman ilklerin öncüsü olduk, hedef kitlemize her zaman yapılmayanı deneyimletmek istedik. Biz Zorlu Center’ı bir destinasyon olarak görüyoruz ve destinasyon iletişimi yapıyoruz. Nedir bu destinasyon derseniz, nasıl New York’a ilk kez gitseniz de onlarca kere de gitmiş olsanız da şehirde sizi cezbeden olmazsa olmazlar vardır, mutlaka ziyaret etmek istediğiniz noktalar mevcuttur. İşte biz de İstanbul’u ziyaret eden herkes için vazgeçilmez bir destinasyon olma hedefindeyiz. Henüz iki yıl gibi kısa bir süreyi geride bırakmış olsak da gerek alışveriş merkezi, gerek performans sanatları merkezi, gerek otel, rezidans ve ofislerimizle İstanbulluların vazgeçilmezleri arasına girmeyi başardık. Ama biz dünyada da bilinirliğimizi arttırmayı amaçlıyoruz. Festivalin küratörlüğünü Ucla Üniversitesi Media Art Bölüm Başkanı Rebeca Mendez yürütecek ve farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan ünlü ışık sanatçılarını bir araya getirecek. Açılı- Bu etkinlik Zorlu Gayrimenkul Grubu’na nasıl bir yarar sağlayacak? D.Y.: Bugüne dek Zorlu Center çatısı altında birçok ilke imza attık. Özenle, titizlikle seçtiğimiz tüm etkinlikler misafirlerimiz tarafından büyük ilgi gördü. Kültür ve sanata verdiğimiz değer çerçevesinde yıllardır dünyanın önemli şehirlerinde gerçekleşen ışık festivalleri merceğimiz altındaydı. Zorlu olarak bu festivali Türkiye’ye taşırken hem vizyonumuza uygun şekilde ülkemizde yapılmamış önemli bir etkinliğe imza atmayı, hem de misafirlerimizi bu denli önemli, uluslararası çapta bir sanat projesiyle buluşturmayı hedefledik. Öncülüğünü yaptığımız Işık Festival’inin tüm Zorlu Gayrimenkul adına da büyük ses getireceğine inanıyoruz. Festivale katılacakları ne gibi deneyimler bekliyor? Seyircilere bu festivalde neler vaat ediyorsunuz? D.Y.: Öncelikle, İstanbul Light Festival Zorlu Center ile uluslararası sanat arenasında İstanbul’a hak ettiği değerin verilmesini hedefliyoruz. Bu çok iddialı biliyoruz ama biz burada İstanbul için bir ilke imza atıyoruz. Işık festivalleri birçoğumuz için yeni bir deneyim, İstanbullular için de yeni olacak. İstanbul, 17 gün boyunca görsel bir şölene sahne olacak. Işık enstalasyonları, interaktif ışık şovları, performanslar ve atölye çalışmaları yapılacak. Bu festivalle ziyaretçilere bugüne kadar yaşamadıkları bir deneyim sunacağız. Daha önce de söylediğim gibi bu festivalin önümüzdeki yıllarda tüm İstanbul’a yayılması en büyük arzumuz. Festival nerede, hangi tarihte ve nasıl düzenlenecek? D.Y.: Festival, Zorlu Center bünyesinde 13-29 Kasım tarihleri arasında 18:00 – 23:00 saatleri arasında, Zorlu Center genelinde Meydan, Park Alanı, Raffles Otel, Alışveriş Merkezi, Performans Sanatları Merkezi’nin yanı sıra eserler Metro tünelinin Zorlu Center’a geliş koridorunda, Zincirlikuyu girişindeki çınar ağacında, Levazım ve Ulus girişlerindeki adalarda, özetle Zorlu Center’ın her bir köşesine dağıtılmış bir şekilde yerleştirilecek. Zorlu Gayrimenkul Grubu’na destek veren paydaş ortaklar da var mı? Varsa kimler? DY: Festivalde; Zorlu Holding, Refik Anadol’un “Liminal Room” adlı eserinin sponsorluğunu, Vestel ise Hollandalı Vollaers Zwart sanatçı topluluğunun “Tunnel of Love” adlı eserinin sponsorluğunu üstlenecek. Ayrıca Raffles İstanbul Zorlu Center’da konaklama sponsorluğumuzu gerçekleştirecek. Sizce Türkiye, dünya sanat ajandasında nasıl konumlanıyor? DY: Türkiye özellikle son dönemde gerçekçekleşen sanat etkinlikleriyle dikkat çekiyor. Farklı sanat dallarında hayata geçen etkinlikler, çok sayıda izleyiciye ulaşırken, sonraki etkinliklerin gerçekleşmesi için de büyük ölçüde cesaret veriyor. Hem ülkemiz sanatçılarının, hem de uluslararası platformdaki önemli isimlerin eserlerinin sanatseverlerle buluşması dünya ajandasında önemli yer kapladığımızın da bir göstergesi. 60 haber 61 Doğadan nevresime... Sanata yeni soluk Sürdürülebilir okaliptüs ormanlarındaki ağaçlardan üretilen TAÇ Tencel koleksiyonu; doğallığı, birbirinden farklı renk-desen seçenekleri ve eşsiz ipeksi dokusuyla huzur dolu yepyeni bir uyku deneyimi sunuyor. Türkiye’nin yenilikçi çağdaş sanat platformu olma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Artnivo.com, yıl sonuna kadar Zorlu Performans Sanatları Merkezi Sanat Galerisi’ne konuk oluyor. Karakteristik ve özgün projeleriyle adından söz ettiren galerinin ilk projesi, bir karma sergi olan “The Journey to Me” ikinci projesi ise “Clones Project” oldu. Z orlu Tekstil Grubu’nun son teknolojilerin ışığında hayatı kolaylaştırmak amacıyla tasarladığı inovatif ürün grubu TAÇ Inova çatısı altında yer alan TAÇ Tencel, yatak odalarına okaliptüs ağacının doğallığıyla üretilen yepyeni bir elyaf teknolojisi taşıyor. Okaliptüs ağaçlarından üretilmesi nedeniyle doğal ve sağlıklı olan TAÇ Tencel çift kişilik nevresim takımları, hafifliği ve sahip olduğu yumuşak dokusuyla da yatak odalarının vazgeçilmezi olmaya hazırlanıyor. Sahip olduğu pürüzsüz dokusu sayesinde hassas cilde sahip olanların da gönül rahatlığıyla kullanacağı TAÇ Tencel çift kişilik nevresim takımları, aynı zamanda ideal bir nem yönetimine de sahip. Nevresim takımlarına olağanüstü bir yumuşaklık ve parlaklık kazandıran TAÇ Tencel inovasyonu ile üretilen koleksiyon, rahat bir uykuya hasret kalanlara benzersiz bir deneyim yaşatıyor. Koleksiyon nevresim takımlarının yanı sıra, havlu, bornoz, yastık ve yorgan ürünlerini de içeriyor. D üzenlediği etkinliklerle sanatın çekim merkezi haline gelen Zorlu Performans Sanatları Merkezi, sanatı daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla kurulmuş online çağdaş sanat platformu Artnivo.com ile yepyeni bir iş birliğine imza attı. Gerçekleştirilen iş birliği kapsamında Zorlu Performans Sanatları Merkezi Sanat Galerisi, yıl sonuna kadar sıra dışı, deneyimlenebilen ve genç sanatçıların yeni medya kullanımlarına ağırlık verdiği projelere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ezber bozan galeri… Geleneksel galerilerin aksine Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin ikonik yapısı içerisinde konumlanan galeri mekanının daha samimi bir ortam sağladığına inanan Artnivo. com, Zorlu Sanat Galerisi’ni izleyicilerin de katılım gösterdiği bir proje alanına dönüştürerek ziyaretçilere farklı bir sergi deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Bu anlayış doğrultusunda Zorlu Sanat Galerisi’nde bazen mekana doğrudan müdahalenin olacağı bazen de ziyaretçilerin interaktif katılım gösterdiği çağdaş sanat projelerine imza atılacak. Heykelden esinlenen sergi Artnivo.com ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin işbirliğinde gerçekleşen ilk proje “The Journey to Me” oldu. 2012 yılında Alper Aydın tarafından yapılan ve otoportre niteliği taşıyan heykelden ilham alan sergi, genç sanatçıların portre üzerinden kendi tarzlarını ortaya koymasına odaklanıyor. Kobalt mavisi zemin üzerinde klasik dönem portre sergisi tarzında kurgulanan “The Journey to Me”, izleyiciye çağdaş ile klasiğin kusursuz kontrastını gözlemleme imkanı sundu. Sergide Alper Aydın’ın yanı sıra genç kuşağın dikkat çeken isimlerinden olan Ali Şentürk, Ahu Akkan, Alican Leblebici, Özer Toraman, Burak Dak, Eylül Ceren Ersöz, Burak Ata, Manolya Çelikler, Hayal İncedoğan ve Zeynep Beler’in de eserleri yer aldı. Her bir çalışmanın farklı bir dil, kurgu, anlayış ve tekniğe sahip olduğu sergide hiç kuşkusuz, Hayal İncedoğan’ın “Seni Olduğun Gibi Seviyorum...” adlı neon ışıklı yerleştirmesi ise en dikkat çeken eserlerden biri oldu. Clones Project Artnivo.com ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin iş birliğindeki ikinci proje olan, Erdal İnci’nin zaman, mekan ve figür ilişkisini sorguladığı “Clones Project” adlı video art çalışması, 8 Temmuz – 28 Ağustos tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde izleyicilerle buluştu. Son 5 yıldır İstanbul ve Berlin’de yaptığı çekimlerle zaman, mekan ve figür kavramlarını birbiriyle olan ilişkisini sorgulayan Erdal İnci’nin “Mekana özel yaptığım çekimlerde, performansı gerçekleştiren figür klonlanarak bir örüntüye dönüştü. Oluşan örüntü, zamanı çizgisel olmaktan çıkarıp döngüsel hale getirdi. Kendini tekrar eden, başı sonu olmayan bu örüntü, zaman algımızı manipüle etti” diyerek anlattığı sergisi, izleyiciye bambaşka bir İstanbul resmi çiziyor. artnivo.com’daki ilk kişisel sergisi olması bakımından da önem ihtiva eden “Clones Project” adlı video enstalasyonunda Erdal İnci, izleyiciyi şehirde her gün gördüğü manzaralara farklı bir gözle bakmaya teşvik ediyor. Sanatçı, video enstalasyonunu orijinal çözünürlük ve kayıpsız haliyle büyük format ekranlarda izleyiciye sunuyor. 62 gezi 63 Hazırlayan: GAZDAŞ Gaziantep İşletme Müdürü Fatih Güneş Tarihin zamansız şehri Roma Günlük hayatın telaşlarından sıyrılıp sanatla ve aşkla yoğrulmuş bir coğrafyaya sıra dışı bir yolculuk yapmak istiyorsanız, rotanızı her bir santimetrekaresinde tarihin kadim izlerini taşıyan Roma’ya çevirin. H er yıl olduğu gibi bu yıl da tatil rotamızı aylar öncesinden planlamıştık. Plana göre Nizip İşletme Müdürümüz Yavuz Bey ve eşi Seyhan Hanım ile birlikte arabayla toplam 10 bin kilometreden oluşan uzunca bir Orta Avrupa turu yaparak tarihi ve başka kültürleri keşfe çıkacaktık. “Kul kurar kader gülermiş” sözü sanırım tam da bizim için söylenmiş olmalı. Çünkü talihsiz bir kaza neticesinde aylardır hayalini kurduğumuz bu projemizi başka bahara ertelemek zorunda kalmıştık. Nihai hedefimiz Roma iken ve altı aylık Schengen vizemizi de kapmışken durmak olur mu? Eşim Hayriye ile bizim cevabımız da “Tabii ki olmaz” oldu. Hazırlıklarımızı tamamladık ve Kurban Bayramı öncesi beş günlük Roma seyahatimiz için düştük yollara. Kısa ama dolu dolu bir Roma tatili geçirdik. İtalya’nın yedi tepe üzerine kurulmuş aşk şehri Roma’dan, hafızamızdan uzun yıllar silinmeyecek anılarla döndük. Şimdi Roma günlerimize dair ilginç detayları ve deneyimlerimizi kısa notlar halinde sizinle paylaşma vakti. Hazırsanız başlayalım… İtalya’nın en geniş yüzölçümüne sahip şehri unvanını elinde bulunduran başkent Roma, tıpkı İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş. Merdiven çıkmaktan hoşlanmayanlardansanız kötü bir haberimiz var: Roma’da en çok yapacağınız eylem bol bol merdiven çıkıp inmek olacak. Roma’da en çok karşılaşacağınız simge ise adeta şehrin dört bir yanını kuşatmış olan S.P.Q.R. (Senatus Populusque Romanus – Roma Senatosu ve Halkı) harfleri olacak. Şehrin simgesi olan bu harflere tarihi binalardan kaldırım rögar kapaklarına kadar hemen hemen her yerde rastlamak mümkün. Roma’nın bir diğer sembolü ise dişi kurdun emzirdiği iki çocuk; yani Roma’nın kurucuları Remun ve Romanus. Roma’da tarihi dokuyu bozmamak için her bir ayrıntı incelikle planlanmış. Yollar bile bu mistik havaya katkıda bulunsun diye Arnavut kaldırım taşı ile döşenmiş. Bu nedenle bu yollardan geçerken aracınız öyle bir sarsılıyor, öyle bir ses yapıyor ki “İşte tamam, tarihi yerlere geldik” diyorsunuz. Roma’ya yeniden dönmenin sırrı bozuk parada gizli Her yıl milyonlarca turistin akın ettiği Roma’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında Fontana Di Trevi, diğer adıyla Aşk Çeşmesi geliyor. İnanışa göre sırtınızı dönüp bir dilek tutarak omuz üzerinden havuza bozuk para atarsanız yeniden Roma’ya dönermişsiniz. Biz çeşmenin bakımda olduğu günlere denk gelmiştik; ama yine de çeşmeye bozuk para atanlara rastladık. Ne dersiniz, yine de işe yarar mı? Roma’ya mimarinin anavatanı demek yanlış olmaz. Zira Roma’da her yerde birbirinden görkemli ince işçiliğin ürünü olan yapıtlara rastlamak mümkün. Bu yapıtların en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz Kolezyum. Kolezyum için söylenebilecek tek kelime: Etkileyici. Roma’nın en eski kilisesi ise Santa Maria in Trastevere. Hristiyanlık dininde her kilise bir azizin ya da Meryem Ana’nın adıyla anılıyor. Meryem Ana’nın adıyla anılan kilise, üçüncü yüzyılda inşa edilmiş, 12’inci yüzyılda ise yenilenmiş. Kilise içindeki bir heykelin önü ise dilek kağıtlarıyla doluydu. Ülke içinde ülke… Roma’da mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri de Vatikan Müzesi. Müzenin tamamı oldukça görkemli tavan işlemeleriyle kaplı. Bu nedenle bir süre sonra boynunuzda ağrı hissetmeniz olası. Müzede bulunan Hz. Adem ile Havva’nın yasak elmayı yemesini tasvir eden tablo ise oldukça etkileyici. Vatikan’daki en uhrevi bölümü ise Sistina Şapeli oluşturuyor. Şapelin tavanı Hz. İsa ve Hz. Musa’nın hayatından kesitleri gösteren 12 sahne ile süslenmiş. Michelangelo’nun elinden geçen bu resimler tek kelimeyle büyüleyici. Günün her saati adeta ziyaretçi akınına uğrayan müzede sessizliği sağlamak da haliyle oldukça zor. Bu nedenle Şapel içinde sessizliğin sağlanması için görevliler sürekli uyarıda bulunuyor, fotoğraf çekilmesine de izin verilmiyor. Vatikan’ın içerisinde bir de Vatikan Postanesi var. Turistler ülkelerine Vatikan pulu ile kartpostal gönderiyorlar. Malum Vatikan ayrı bir ülke. Gelmiş geçmiş tüm Papa’ların araçlarının sergilendiği kısımda ise, beyaz üstü açık Jeep’in yanındaki televizyonda Papa’nın 1981 yılında Ağca tarafından vurulma anı gösteriliyor. Her yıl binlerce Türk turist tarafından ziyaret edilmesine rağmen ve her şeyden önemlisi teknoloji bu kadar gelişmişken hem Vatikan Müzesi’nde, hem de Kolezyum’da Audio Guide’larda Türkçe dil seçeneğinin olmaması oldukça şaşırtıcı. Oysa Amsterdam’da tekne turlarında bile Türkçe dil seçeneği mevcut. Osmanlı izlerinin peşinde… Dünyanın en eski imparatorluklarından birine gidip de, yaşıtı Osmanlı’nın izlerine rastlamamak olur mu? 1891’de Papa’nın yeni bir kilise (San Gioacchino in Prati Kilisesi) yaptırmak için dönemin devlet başkanlarından yardım talebine, içinde Osmanlı’nın da bulunduğu 25 devlet cevap vermiş. Yardım II. Abdülhamit zamanında para ve süsleme malzemesi olarak yapılmış. Vatikan’a 15 dakika yürüme mesafesindeki San Gioacchino in Prati Kilisesi’nin duvarlarında Osmanlı ile birlikte bu 25 devletin isimleri yer alıyor. Roma’da ayrıca tüm dünyada eşsiz bir lider olarak tarif edilen ulu önderimizin izine de rastlamak mümkün. Roma’da turistik yerlerin dışında, huzur dolu bir atmosfere sahip olan “Mustafa Kemal Atatürk” gölet ve parkını ziyaret etmenin bize olduğu gibi size de tarifi imkansız duygular yaşatacağına eminiz. Meydanlar şehri… Roma’nın her yeri meydanlarla (Piazza) dolu. En ünlüleri ise Piazza del Popolo, Piazza Navona, Piazza Veneizia, Piazza Di Spagna ve Campo de Fiori. Meydanlar ise heykelleriyle adeta birer açık hava müzesi gibi. Roma’nın ortasında piramidin ne işi var demeyin! (Metroda “Piramide” durağında inebilirsiniz) Mısır’dan etkilenmişler. Pek çok meydanda Mısır’ın dikilitaşları bulunuyor. Bazıları Kleopatra döneminden kalmış. Roma’nın içinden bir de nehir geçiyor. Şehrin ortasından geçen Tevere nehrinin üzerinde bir ada var; adada ise bir hastane. Türkleri aratmayan millet Tarih ve mimari denilince dünya üzerinde tartışmasız ilk sırada gelen Roma’nın yemek kültürü de Türk damak zevkine olduk- ça uygun. İncecik, çıtır çıtır lahmacun kıvamındaki pizzaları oldukça güzel. Baharat kültürleri ise pek yok. Yemek sonrası hemen hemen tüm lokanta sahipleri size yemeği beğenip beğenmediğinizi soruyorlar. Sorularına olumlu yanıt verdiğinizde, memnuniyetlerini yüzlerindeki gülümsemeden anlayabiliyorsunuz. Dış görünüşleri de dahil olmak üzere pek çok açıdan Türklere benzeyen İtalyanlar genel olarak oldukça sıcakkanlı. Bu ülkede, soru sorup yanıt alamayacağınız kimse yok gibi, en azından bizim deneyimlerimiz bu yönde. Oldukça konuşkan bir millet olan İtalyanlar metroda, otobüste, caddede sürekli hararetli bir şekilde sohbet ediyorlar, konuşmalarına beden dillerinin de eşlik ettiğini eklemeden geçmemek lazım. Bununla beraber, Roma’da neredeyse hemen hemen herkesin İngilizce konuşabildiğini söylemek yanlış olmaz. Diğer bir dikkat çekici ayrıntı ise dini kıyafetli insanların çokluğu. Bu güne kadar pek çok Hristiyan ülkesi gezip gördük ancak diğer ülkelerin hiçbirinde bu kadar çok dini kıyafetli kimseye rastlamamıştık. İnsanların yanı sıra şehirde bulunan hastane gibi binalar bile haç ve Hz. İsa gibi Hristiyanlık figürleri ile çevrelenmiş durumda. Bunda Vatikan’ın etkisini de göz ardı etmemek gerek. Avrupa’nın pek çok ülkesinde sıklıkla gözlemleyebildiğiniz sokak sanatçılarının sıra dışı gösterilerine Roma meydanlarında da rastlayabiliyorsunuz. Roma’da bu keyifli gösterileri yakından izleyip, cebinizdeki bozukluklardan kurtulmanın ayrı bir tadı var. İtalyanların pek çoğu Türkiye ile bir şekilde bağ kurmuş. Türkiye’den geldiğimizi öğrenen herkesten duyduğumuz ilk söz: İstanbul! Neredeyse İstanbul’a aşık olmayan İtalyan yok gibi. Müze kuyruğunda tanıştığımız Ganalı rehber bile ne yapıp edip yolunu İstanbul’a düşürmüş. Kısacası, Roma bize göre bir Paris ya da Amsterdam değil ama daha tanıdık, daha samimi... Bu yüzden Roma’yı mutlaka görülecek yerler listenize almanızda yarar var! 64 haber 65 Zorlu Enerji, jeotermalde gücünü büyütüyor Yeterli ve güvenli enerji hedefine doğru kendinden emin adımlarla yürüyen Zorlu Jeotermal Enerji, 2014 yılında yapımına başladığı Alaşehir I projesi kapsamındaki Alaşehir I Jeotermal Santrali’nin ilk fazını tamamladı. Yapılan güvenilirlik testlerini de başarıyla geçen 33,73 MW gücündeki buhar türbini, ulusal sisteme bağlandı. TAÇ INOVA dünyasına davetlisiniz! TAÇ, teknolojiyi kendisine rehber edinen anlayışı doğrultusunda hazırladığı TAÇ INOVA web sitesini ziyaretçilerin beğenisine sundu. Evinin güzelliğinden ödün vermeyen teknoloji tutkunu tüketiciler için hayata geçirilen www.tacinova.com.tr, TAÇ’ın dünyasını yansıtır nitelikte renkli ve modern bir görünüme sahip. Z T “Tesis ticari üretime geçti” Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim sağlanmasının sürdürülebilir enerji için ön koşul olduğu bilinciyle, katma değeri yüksek projeleri hayata geçiren Zorlu Enerji, bu anlayış doğrultusunda toplam 95 MW olan jeotermal kurulu gücünü Kızıldere I ve II tesisleriyle genişletiyor. Zorlu Enerji, 2013 yılında yatırım kararı alarak mühendislik çalışmalarına başladığı Alaşehir I projesinin inşaat ve yapım süreçlerini 2014 yılında tamamlayarak büyük bir başarının da altına imzasını attı. Tamamlanması halinde 45 MW Kurulu güce sahip olacak tesis, Enerji Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen kabul çalışmalarının akabinde ticari üretimde bulunmaya başladı. Ürünlerin şıklığı ve kalitesiyle yarışacak güzellikte ama aynı zamanda da oldukça modern ve sade bir tasarıma sahip olan www.tacinova.com.tr’yi ziyaret eden dekorasyon ve ev tekstili tutkunu tüketiciler Tencel, Kendini Temizleyen Stor, Derin Tutku ve Loft koleksiyonlarına ait pek çok ürünü detaylıca inceleme, kendisine en yakın satış noktalarını öğrenme ve dilerse beğendiği ürünü satın alma fırsatını buluyor. “Full responsive” özelliğiyle hazırlanan TAÇ INOVA web sitesi, tüm cihazlara uyumlu olan tasarımıyla da ziyaretçilerden tam not alıyor. orlu Jeotermal Enerji tarafından Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 44 dönüm arazi üzerine hayata geçirilen Alaşehir I Jeotermal Santrali’nin 33,73 MW gücündeki buhar türbini, yapılan testlerden başarıyla geçerek devreye alındı. 153 milyon dolar yatırım ile Zorlu Enerji’nin yüzde 100 oranında hissedarı olduğu, teknolojik altyapısıyla da kendinden söz ettiren Alaşehir I Jeotermal Santrali, tamamlandığında 45 MW güce sahip olacak. “Jeotermal kaynakları, büyüme haritamızın önemli eksenlerinden biri olarak konumlandırıyoruz” Enerjide dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye’nin her geçen gün hızla artan enerji talebini karşılayabilmek için, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan daha fazla istifade etmesi gerektiğinin altını önemle çizen Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, jeotermal yatırımcıları olarak, elektrik üretiminde yüksek uzmanlık gerektiren alanlardan birinde çalıştıklarını vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: “Jeotermal yatırımlarda birçok disiplinin bir arada bulunması gerekiyor. Doğal gaz, hidroelektrik santralle- AÇ, zorlu hayat koşullarını bir nebze olsun hafifletmek için son teknolojinin ışığında tasarladığı ürünlerden oluşan TAÇ INOVA koleksiyonunu şimdi de online dünyaya taşıdı. Her geçen gün bir başka yenilikle tüketicilerin karşısına çıkan TAÇ’ın son sürprizi www.tacinova.com.tr oldu. TAÇ INOVA’nın sürprizlerle dolu rengarenk dünyasına yaraşır güzellikte hazırlanan web sitesi www.tacinova.com.tr’de ziyaretçiler; kendini ışıkla temizleyen stor perdeler, okaliptüs ağaçlarının liflerinden yapılan yumuşacık ürünler, üstün baskı teknolojilerine sahip nevresimler gibi daha pek çok inovatif tasarımı yakından inceleme şansı buluyor. ri gibi diğer enerji kaynaklarında belli disiplinler kullanılırken jeotermalde kimya, metalürji gibi birçok mühendislik disiplinin yanı sıra tasarım, çevresel faktörler, kamu kurumları, yerel yönetimler ve halkla iletişim gibi diğer disiplinleri de iyi yönetebilmek gerekiyor. Jeotermal enerji alanındaki 11 yılı aşkın deneyimimizle, tüm bu disiplinleri bir arada başarıyla yürüte- bilen uzman ve deneyimli ekibimize güveniyoruz. Türkiye’nin 2023 jeotermal kurulu güç hedefli olan 1000 MW’ın üzerine çıkarak, 2000 MW’a ulaşılacağını düşünüyoruz. Zorlu Enerji olarak jeotermal kaynakları, bu alandaki geniş yetkinliğimizin de etkisiyle büyüme haritamızın önemli eksenlerinden biri olarak konumlandırıyoruz.” 66 haber yazar / ayşegül güngör 67 Kendini temizleyen stor perdeler Dijital devrimin neresindeyiz? TAÇ Inova’nın, güneş ışını veya yapay ışıkla kendini temizleyen stor perdeleri, mucizevi bir yenilik olarak ev tekstilindeki yerini aldı. 1985’te çekilen Geleceğe Dönüş filminde, zaman makinesinin tarihi 21 Ekim 2015’i gösteriyor ve baş karakter Marty otuz yıl sonrasına yolculuk yapıyordu. O tarih gerçek oldu. Peki ya şimdi? G G elenekselin aksine stor perdelerin daha modern bir görüntüye sahip olduğunu düşünüyor ama temizliğinin çok meşakkatli olduğuna inandığınız için yaşam alanlarınızda stor perde kullanmaya cesaret edemiyor musunuz? TAÇ Inova, stor perdelerin zor temizlenmesinden şikayetçi olanları “Kendini Temizleyen Stor” perde ile tanıştırarak perde temizleme çilesine son veriyor. Son teknolojilerle geliştirilmiş apresi sayesinde TAÇ kendini temizleyen stor perde, lekelerin üzerinde tutunmasını önlüyor. Böylece storlar her zaman ilk günkü gibi tertemiz kalıyor. Sahip olduğu üstün koruma kalkanıyla özellikle kış aylarında oluşan is, mutfağınızdaki yemek buharı ya da stora sıçrayabilecek sıvı lekeler, TAÇ kendini temizleyen stor perdede sorun olmaktan çıkıyor. Çocuklar ise kendi odalarında storları kirletmekten korkmadan hayatı özgürce deneyimleme şansına erişiyorlar. Temizlikten ödün vermeyen bireylerin favori ürünü olmaya aday TAÇ kendini temizleyen stor perde, kendini sadece ışıkla temizleyebiliyor. Böylece saatlerce stor temizliği ile uğraşmaya da gerek kalmıyor. eçtimiz günlerde 21 Ekim 2015’i çok konuştuk. Bu tarih “Geleceğe Dönüş” filmini seyredenler için geçmişine geri dönüş ve ne hayal ettik ne bulduk konusunda çeşitli tartışmalara ve yorumlara neden oldu. Çocukluğumda soluksuz seyrettiğim filmlerden biri “Geleceğe Dönüş”tü. Birbiri ardında üç filmden oluşan Geleceğe Dönüş serisi, Marty adındaki bir lise öğrencisinin kazara 1955 yılına yılına gitmesiyle başlar. Lisede okuyan anne ve babası ile yanlışlıkla tanışan Marty, bir nedenle anne ve babasının tanışmasına engel olur ve geleceği değiştireceğini fark eder. En kötüsü ise anne ve babası tanışmazsa kendisi de dünyaya gelemeyecek ve var olamayacaktır. İkinci filmde ise Marty 21 Ekim 1985’den 21 Ekim 2015’e tam otuz yıl sonraya gider. Ben filmi izlediğimde lisedeydim. Filmdeki 2015, 1985 Türkiye’sinde inanılmaz ve ulaşılmaz geliyordu. Siyah beyaz ekranın ve uzaktan kumandanın olmadığı günlerde filmde aynı anda dört kanalı gösteren televizyonları görünce büyülenmiştim. Hatta sadece evlerde sabit telefonların olduğunu düşünürsek filmdeki görüntülü konuşma sahnesi hayallerimin de ötesindeydi. Halen uçan kaykaylarımız yok ama artık benim çocuğuma uçan kaykaya binmek inanılmaz ve hayal edilemez gelmiyor. TAÇ’ın yeni nesil stor perdeleri, maruz kaldığı ışık kaynağının şiddetine ve lekenin yoğunluğuna bağlı olarak, yaklaşık 15 gün içerisinde kendi kendini temizliyor. Güneşle veya tasarruflu ampul, led ve florasan gibi yapay ışıkla kendini temizleyebilen stor perdeler sağlığa zararlı hiçbir madde içermiyor. Ortam kiri, is, yemek buharı lekelerine karşı TÜV Rheiland tarafından test edilen ürün lekelendiği zaman nemli bezle silinmesi yeterli oluyor. TAÇ’ın mucize yeniliği kendini temizleyen stor perdeler, özel sertifikasıyla birlikte seçili noktalarda satışa sunuldu. Satış noktalarının tamamı tacinova.com.tr adresinde. “Teknolojiyi, yapamadıklarımızın en önemli bahanesi ve kişisel sığınağımız olarak kullanıyoruz.” Akıllı telefonlar ve tabletlerle “Geleceğe Dönüş” filminde yer alan teknolojilerden bazılarına sahip olduk ama kullacısı mı yoksa esiri mi olduk belli değil. Her an her dakika görünür olmak, kendimizi ve ortamı etiketlemek ve hep güzel anları paylaşmak istiyoruz. Ev ve iş hayatımızın monotonluğunu sosyal medya ile renklendirmeye çalışıyoruz. Kendimize, içinde olmadığımız bir kimlik inşa ediyor ve bu kimliğe bağlanıyoruz. Gerçek hayatımızla sosyal medyadaki hayatımız arasındaki fark açıldıkça da kimliğimizden iyice kopuyoruz. Robert Inglehart 1990 yılında yaptığı bir çalışmasında toplumsal değişim ile kimlik arayan davranışlar arasındaki ilişkinin dört özelliğe dayandığını söylüyor. Bunlar maddi zenginlik, aşırı bilgi yüklemesi, kültürel çeşitliliğin bireyin üzerinde yarattığı karmaşa ve bireyin kendini tanımlaması konusunda gördüğü yetersizlik. Inglehart’ın tanımladığı gibi kimlik arayışımız bu dört unsur üzerinde yoğunlaşıyor. Günümüzde de bu dört unsuru yakayabildiğimiz ya da en azından yaklaştığımız yer sosyal medya oluyor. Diğer bir değişle sosyal medyada kendimizi olduğumuzdan zengin ve mükemmel bir hayat yaşıyor gibi gösterdiğimizde kendimizdeki yetersizlik duygumuzu yok ettiğimizi düşünüyoruz. Bu durum bizi teknolojinin esiri yapıyor. Dijitalleşme hayatımıza girdikçe kendimize yönelik korkularımız da artıyor. İnsanın doğasından kaynaklanan en temel davranış biçimi, yapamadıklarını ya da yapmak istemediklerini bahanelerle açıklamak ve onlara sığınmaktır. Teknolojiyi de yapamadıklarımızın en önemli bahanesi ve kişisel sığınağımız olarak kullanıyoruz. Oysa teknoloji bizi daha iyi bir geleceğe hazırlayan en önemli araçlardan biri. Onu kullanarak esiri olmadan da hayatı mükemmel bir şekilde yaşamak mümkün. Bunun yolu da ona sığınarak yeni bir kimlik inşa etmemekten geçiyor. Kendimizle barışık olduğumuzda, yaptıklarımızdan gurur duyduğumuzda, aynı zamanda yapamadıklarımızdan pişman olmamayı öğrendiğimizde farklı kimliklere ihtiyacımız olmayacak ve kendimiz olmayı da öğreneceğiz. Kendimiz oldukça da teknoloji bizim için hedeflerimizi gerçekleştirme de bir araç olacak. Böylece onu kullanarak kendimizi geliştirecek ve hayat boyu öğrenme yolunda bir adım atacağız. Bir şekilde teknoloji bizi rönesans insanı olmaya, çoklu düşünmeyi öğrenmeye zorlayacak. Herkesin teknolojiyle kendi rönesansını yaratması dileğiyle. 68 haber 69 Bozcaada’yı bisikletle keşfettiler Büyük değişim ödülü getirdi Geçtiğimiz yıllarda bisiklet sporuna destek vererek uluslararası bir bisiklet yarışına ev sahipliği yapan Vestel, Türkiye’nin ilk ve tek ada festivali olan “Go Bozcaada” kapsamında düzenlediği Bozcaada Bisiklet Turu ile uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek bir etkinliğin baş aktörü oldu. Vestel Elektronik, tedarikçiden tüketiciye kadar uzanan döngüde maksimum verimliliği sağlamaya yönelik geliştirdiği Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) projesiyle, SAP Innovation Forum’da, Tedarik Zinciri Dönüşüm Ödülü’nün sahibi oldu. K V eyifli bir gün batımında bisiklet ve Bozcaada’nın güzelliklerini bir araya getiren Vestel Bozcaada Bisiklet Turu, Türkiye’nin ilk ve tek ada festivali “Go Bozcaada” kapsamında 27 Haziran 2015’te gerçekleştirildi. Katılımcılar Bozcaada Cumhuriyet Meydanı’ndan start alarak Amerikan Çeşmesi - Çayır Yolu içerikli kurgulanan 13 kilometrelik doğal güzelliklerle dolu parkuru tamamlayarak Cumhuriyet Meydanı’ndaki finish alanına ulaştılar. Katılımcıların internet üzerinden ve festival süresince Bozcaada Cumhuriyet Meydanı’nda açık olan Vestel kayıt çadırına gelerek kayıtlarını gerçekleştirdiği tura Türkiye Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan Köklü, Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz, Geyikli Belediye Başkanı Ercan Yılmaz, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ve 210 bisikletsever katıldı. Keyifli Tur sonrasında Vestel standına uğrayan katılımcılara ve izleyicilere özel termoslarla Vestel Mix&Go ile yapılmış limonata ikram edildi. Gün boyunca Vestel kayıt çadırını ziyaret eden misafirlere, Vestel parti gözlüğü hediye edildi. Ayrıca Vestel’in bu etkinlik için özel olarak tasarladığı çerçeveyle katılımcıların fotoğraf çekmesine olanak sağlandı. estel, verimliliği maksimuma çıkarmak adına gerçekleştirdiği projelerle ödülden ödüle koşuyor. Son olarak geliştirdiği Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) projesiyle Vestel, SAP Innovation Forum’da, Tedarik Zinciri Dönüşüm Ödülü’ne layık görüldü. SAP SCM (Supply Chain Management) modülü altında çalışan, tedarikçilerin etkin ve tam zamanlı yönetimi için tasarlanmış EDI tabanlı bir veri paylaşım programı olan Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) sisteminin temel çalışma prensibini, satın alma tahminleri ve satın alma siparişlerinin belirlenmiş parametrelerle anlık olarak tedarikçi firmalara iletilmesi oluşturuyor. Sistemle zaman farkından doğan tüm verimsizliklerin ve manuel yapılan işlerin minimize edilmesi hedefleniyor. Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) sayesinde tedarikçi firmalar, online olarak Vestel’in ihtiyaçlarını izleyip buna göre kapasitelerini planlayabildikleri gibi sistem üzerinde gördükleri sipariş ve tahminler için de doğrulamalar yapabiliyor. Trafikte onlar da var! T ürkiye’de trafik kazalarının yüzde 63,3’ü motorlu taşıtlarla yaşanıyor ve bu kazaların yüzde 54’ü ciddi yaralanma, sakatlanma veya ölümle sonuçlanıyor. Bununla beraber İstanbul’da bisiklet sürücülerinin yüzde 95,3’ü motorlu taşıtlarla sorun yaşıyor. Vestel de tüm bu veriler ışığında farkındalık projelerine bir yenisini ekledi; trafikte otomobil sürücüleri kadar bisiklet kullanıcılarının da yol hakkına sahip olduğuna dikkat çeken “Bisikleti fark et!” projesini hayata geçirdi. Otoyol ve sokakların yanı sıra karanlık otoparklarda da bisikletlileri koruyan bir hareket olan “Bisikleti fark et!” projesi ile yaratılacak farkındalık sayesinde Vestel, artık İstanbul’da özgürce bisiklet kullanmanın keyifli olduğu kadar güvenli olacağına da inanıyor. Proje kapsamında otoparklar, araç sürücülerinin farlarını yaktıklarında görebilecekleri “Bisikletlileri fark et! #Bisikletimvben” mesajlarıyla donatılıyor. Daha önce de #bisikletimVben projesiyle bisiklet konusunda paylaşımlarda bulunan Vestel, yeni videosuyla araç sürücülerinin dikkatini çekmeyi hedefliyor. Vestel’in farkındalık yaratan “Bisikleti Farket” projesi Krisital Elma Festivali’nde de ödüle layık görüldü. Vestel’in “Karanlık otoparkta bisikletlileri koruyan bir hareket!” sloganıyla kamuoyuna sunduğu videoyu https://www.youtube.com/watch?v=88SdD-3AKg adresinden izlemek mümkün. Firmaların kapasite yönetimi ve performansları bu şekilde yakından izlenebiliyor, buna göre uzun dönemli satın alma stratejileri şekillendirilebiliyor. Sistem sayesinde ayrıca geçmişe yönelik data takibinin yapılması da mümkün hale getiriliyor. Daha verimli tedarik süreçleri için… Bu proje sayesinde tedarik zinciri yönetiminde maliyetler minimuma çekilecek, katma değer yaratılacak, servis seviyesi yükseltilecek ve mükemmel sipariş karşılama hedefi gerçek olacak. Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) projesi kapsamında tedarikçi ile tam entegrasyon sağlanacak ve tedarikçi değerlendirme sistemi etkin hale getirilecek. Vestel’in 350 yurt dışı, 150 yurt içi tedarikçi ve yaklaşık 44 bin malzemeden oluşan tedarik süreçlerinin, Tedarikçi Ağı İşbirliği (SNC) projesi sayesinde yüzde 30 daha verimli hale geleceği tahmin ediliyor. 70 haber 71 Eşsiz ayrıcalıklar dünyası Raffles İstanbul bir yaşında! Zorlu Center, müşteri sadakat programı Zorlu World kapsamında düzenlediği birbirinden çarpıcı kampanyalarla üyelerine kazandırmaya devam ediyor. Eşsiz deneyimlere ve unutulmaz anlara ev sahipliği yapmak üzere geçtiğimiz yıl kapılarını açan Raffles İstanbul Zorlu Center, birinci yılını birbirinden özel etkinliklerle İstanbullularla birlikte kutladı. Z orlu Center’ın sadakat programı Zorlu World birbirinden renkli kampanyalarla üye müşterilerine kazandırmaya devam ediyor. Zorlu World üyesi Turkcell Platinum müşterileri 16 Eylül – 31 Aralık tarihleri arasında her ay üye işyerlerinden yapacakları bir alışverişte yüzde 25 indirim ayrıcalığından yararlanacak. İndirim, maksimum 250 TL üzerinden gerçekleşecek, 250 TL üzeri tutarlardaki alışverişlere ise 250 TL üzerinden yapılan indirim tutarı yansıtılacak.Ek bir teknik entegrasyona gerek olmayan kampanyada, mağazalarda Zorlu World terminali olması yeterli olacak. Terminalde QR okutulma esnasında Turkcell servislerinden, Zorlu World üyesinin Platinum üyesi olup olmadığı sorgulanarak indirim sağlanacak. Kampanyadan yararlanmak isteyen Turkcell Platinum müşterileri, Apple Store ve Google Play’den Zorlu World uygulamasını ücretsiz olarak indirebilirler. ilgi gören Zorlu Center, bu kampanya dahilinde müşterilerine milyonlarca mil hediye etmişti. Ziyaretçilerine kazandırmayı kendine ilke edinen Zorlu Center, yoğun istek üzerine 21 Eylül - 11 Ekim tarihleri arasında dünya genelinde en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi olan Türk Hava Yolları Yolcu Programı (Miles&Smiles) ile birlikte hazırladığı kampanyayla yine yüzleri güldürdü. Zorlu World üyeleri uçtu Daha önce gerçekleştirdiği Miles&Smiles kampanyası büyük Zorlu World üyeleri, kampanya dahilinde Zorlu Center’dan yaptıkları toplam 300 TL ve üzeri alışverişten, 1000 mil kazandı. L üks ne yaptığınızla değil, nasıl hissettiğiniz ile ilgilidir” felsefesiyle geçtiğimiz yıl kapılarını İstanbullulara açan Raffles İstanbul, birinci yıldönümünü kapsamında eylül, ekim ve kasım aylarında restoran, bar, spa alanlarında düzenlediği birbirinden çarpıcı birçok özel etkinlikle konuklarına keyifli anlar yaşatacak. Arola’dan sultanlara layık tadım menüsü... Lüks kavramını yeniden yorumlayan Raffles İstanbul Zorlu Center bünyesindeki Arola Restaurant’ın Katalan şefi Omar Mosquera Mallen, otelin birinci yılına özel bir tadım menüsü hazırladı. Birinci yılın şerefine 14 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında Arola Restaurant’a gelen misafirler, a la carte menünün yanı sıra, damaklarda adeta bir şölen yaratan tadım menüsünü de sipariş verme fırsatına sahip olacaklar. Ünlü Barmen John Collingwood Long Bar’da! Kendine has kokteylleriyle bir fenomen olmayı başaran Long Bar ise birinci yıla özel olarak ünlü İngiliz barmen ve miksolojist John Collingwood’u ağırlayacak. 21 Eylül-03 Ekim tarihleri arasında Long Bar’da her biri eşsiz tatlara sahip yılın en popüler kokteyllerini maharetli elleriyle hazırlayan John Collingwood, Raffles İstanbul’un misafirlerine enfes bir doğum günü yaşatacak. Yıl dönümüne özel “Çay Saati Menüsü” Her zaman en iyisini isteyenlerin tercihi olan Raffles İstanbul’un çay saatleri de, birinci yıla özel olarak yenilendi. Misafirler, 14 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında Lavinia Lounge’da, yeni çay saati menüsünün tadına bakma şansına erişecekler. 72 haber 73 Vestel’in satınalma süreçlerine CIPS sertifikası “Süper Marka” olmayı başarmak... Vestel’in Elektronik ve Beyaz Eşya satınalma departmanları CIPS (Chartered Institude of Procurement and Supply - İmtiyazlı Satınalma ve Tedarik Enstitüsü) sertifikasını almaya hak kazandı. V H er koşulda müşterilerine en iyiyi sunma vizyonuyla çalışmalarına devam eden Vestel’in Elektronik ve Beyaz Eşya satınalma departmanları başarılarına bir yenisini ekleyerek CIPS (Chartered Institude of Procurement and Supply- İmtiyazlı Satınalma ve Tedarik Enstitüsü) sertifikasını almaya hak kazandı. 100’den fazla uluslararası firma tarafından da kullanılan CIPS sertifikası, tüm dünyada bu alanda sahip olunabilecek en saygın sertifika olarak kabul görüyor. Uzun ve zorlu bir değerlendirme sonucunda bu sertifikaya sahip olduklarını belirten Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, CIPS sertifikası ile satınalma uygulamalarında uluslararası standartları yakaladıklarını belgelendirdiklerini kaydetti. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada; “Mevcut uygulamaların sağladığı avantajlar nedeniyle, süreci en hızlı tamamlayan ve aynı anda iki şirketine birden sertifikayı sağlayan sayılı firmalardan biri olduk” ifadesine yer veren Turan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vestel tüm organizasyonunda Türkiye’nin gurur duyacağı bir şirket olmayı sürdürüyor. Sadece üretimde değil, tasarımda, operasyonda, insan kaynağında, kısacası Vestel çatısı altındaki tüm süreçlerde gurur duyacağımız bir yapı oluşturduk. Bu, Türkiye’nin, Türk insanının ve yerli üretimin başarısıdır.” CIPS tarafından altı aylık bir inceleme süreci boyunca Vestel, “Liderlik ve Organizasyon”, “Strateji”, “İnsan”, “Süreç ve Sistemler”, “Performans Yönetimi” olmak üzere beş ana başlık altında, 110 farklı kriterde değerlendirmeye tabi tutuldu. Tüm süreçlerden başarıyla geçen Vestel Elektronik ve Vestel Beyaz Eşya satınalma departmanları, CIPS sertifikasını almaya hak kazandı. Bu sertifika sayesinde Vestel, satınalma uygulamalarını tutarlı, şeffaf ve etkin bir şekilde yönettiğini de belgelendirmiş oldu. Vestel, “Süper Marka” unvanına layık görüldü. Türkiye’de 10. yılını kutlayan uluslararası marka ölçümleme sistemi Superbrands’in gerçekleştirdiği organizasyonla Türkiye’nin 134 “Süper Markasına” 2014 ödülleri verildi. estel, uluslararası markalarla Türk markalarının kıyasıya rekabetine sahne olan Superbrands’ten ödülle ayrıldı. Superbrands tarafından, 15 Eylül 2015 tarihinde Grand Hyatt İstanbul Hotel’de gerçekleştirilen törenle Türkiye’nin Süper Markalarına ödülleri verildi. Gecede ödülü Vestel adına Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman aldı. Ödül töreninde sahne alan Ali Poyrazoğlu, marka olmanın önemini vurguladığı konuşmasıyla geceye renk kattı. Seçici kurulunda Türkiye’nin marka-markalaşma ile ilgili iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarından önemli isimlerin yer aldığı Superbrands Türkiye’de bu yıl 134 marka açıklandı. Superbrands listesinde Türkiye’nin süper markası olarak öne çıkan bu 134 markanın 92’sini de (%69) yerli markalar oluşturuyor. “Yerel markalar da en az uluslararası markalar kadar güçlü” Superbrands, Türkiye pazarında yer alan yerel ve uluslararası markaların başarılarının tanınması, desteklenmesi ve markalara yol gösterici olmasıyla biliniyor. Süper Marka seçiminde şirketin büyüklüğünün yanı sıra, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevre duyarlılığı, etik değerlere uyması ve vergi sıralamasındaki yeri oldukça büyük önem taşıyor. Gecede birer konuşma yapan Superbrands Türkiye Temsilcileri Dilek Koç ve Gürkan Kınacı; “Organizasyonumuzu, yerel ve uluslararası marka ayrımı yapmadan her ülkede, ilgili pazarda yer alan tüm markalarla gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin önde gelen markalarla ilişkili sivil toplum kuruluşlarının başkanlarından oluşan seçici kurulumuz, titiz bir çalışma sonucunda markaları puanladı. Bu puanlama sonrası Nielsen araştırma şirketi ile iş birliği yapılarak, markalar halk tarafından değerlendirildi. Türkiye’deki tüketicinin marka algısının, genel olarak gelişmiş ülkelerdeki marka algılaması ile benzer özellikler taşıdığını ve gözlemlenen verilere dayanarak, yerel markaların da en az uluslararası markalar kadar güçlü olduklarını söyleyebiliriz” dedi. Vestel Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı ve Pazarlama İletişimi Bölümü Sürdürülebilirlik önemli… 2005 yılından bu yana Türkiye’de gerçekleştirilen Superbrands Organizasyonu ile markalaşma konusunda sürdürülebilirliğin önemini de dikkat çektiklerini belirten Superbrands Türkiye Temsilcileri Dilek Koç ve Gürkan Kınacı; “Biz Superbrands Türkiye olarak, yaptıkları bütün çalışmalar için organizasyonumuzda yer alan markalara teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştular. Ödülü Vestel adına Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman aldı. Markaların başarı öykülerini, marka olma yolunda attıkları adımları da Superbrands kitabında paylaştıklarını belirten Koç, “Türk ekonomisine yön veren markaların başarılarını içeren, Türkçe ve İngilizce hazırlanan Superbrands Türkiye kitabı; dünyanın önemli başkentlerinde, Türkiye’de medya, politika, iş ve akademi çevrelerine dağıtılarak, internet üzerinden paylaşılıyor” dedi. 22 yıldır dünyada kendi sektöründe güçlü bir marka değerine sahip olan, iş dünyasının markalarına yaptığı yatırımları tüketici nezdinde değerlendiren ve dünya çapında 88 ülkede tanınan güvenilir bir araştırma etkinliği olan Superbrands, Türkiye’de de 2005 yılından bu yana iki yılda bir düzenleniyor. 74 haber 75 TAÇ’ın yeni koleksiyonu göz dolduruyor Vestel LED Alfa görücüye çıktı Türkiye LED aydınlatma pazarının lideri Vestel, bu sene on birincisi düzenlenen LED&LED Lighthing fuarında, enerji tasarrufunda lider LED aydınlatma ürünlerini tüketicilerin beğenisine sundu. Şıklığı ve kaliteyi uygun fiyatlarla tüketicilerine sunan TAÇ’ın 2015-2016 Sonbahar Kış Koleksiyonu, Zorlu Tekstil Grubu iş ortaklarına tanıtıldı. B irbirinden özgün tasarımlarla yaratıcılığın tanımını yeniden yapan TAÇ’ın 2015-2016 Sonbahar-Kış Koleksiyonu tanıtım organizasyonu, 300 Zorlu Tekstil Grubu bayisinin katılımıyla Avcılar Zorlu Plaza’da gerçekleştirildi. Organizasyonda 2015-2016 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nunda yer alan nevresimler, yatak örtüleri, uyku setleri ve banyo takımları bayilerin beğenisine sunuldu. Etkinlik sonunda bayilerin de katılım gösterdiği bir mangal partisi düzenlendi. Yeni koleksiyon ayrıca 10 Eylül 2015 tarihinde Trabzon TAÇ Fabrika Satış Mağazası’nda yapılan bir organizasyonla da görücüye çıkarıldı. Her zevke hitap eden desen ve modelleriyle TAÇ 2015-2016 Sonbahar-Kış Koleksiyonu, şık görüntüsünün yanında yumuşacık dokusu, benzersiz renk ve tasarımlarıyla da büyük beğeni toplayacak. Sadelik ve zarafetin ön planda olduğu 2015-2016 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nunda sonbahar ve kışın tüm griliklerinin aksine beyaz, mavi, pembe, mürdüm, yeşil ve mavi gibi birbirinden canlı renkler ve motiflerle evinizde bahar havası yaşanacak. Çiçek ve kelebek motiflerinin yanı sıra damask desenlerin de sıkça kullanıldığı koleksiyonda, beyazın zarafetinden ve dantelin romantik dokunuşundan vazgeçemeyenler için de seçenekler bulunuyor. Vestel LED Aydınlatma Satış ve Pazarlama Müdürü Tunç Göz L ED Aydınlatma sektöründeki en son teknolojilerin sergilendiği LED&LED Lighthing fuarında Vestel, ödüllü Orion ve Milkway ürünlerinin yanı sıra yeni Alfa Grubu ürünlerinin tanıtımını da gerçekleştirildi. Orion ve Milkway ürünlerinin yanında bu yıl Alfa ürün grubuyla da iddialı olduklarını vurgulayan Vestel LED Aydınlatma Satış ve Pazarlama Müdürü Tunç Göz, “Türkiye’de LED’e dönüşümü sağlayacak en büyük adaylardan biriyiz. Vestel City Manisa’da tasarlanıp üretilen Alfa ürün gruplarımızla artık konvansiyonel aydınlatma ile fiyatları eşitliyoruz” dedi. Fuarda Vestel LED Alfa grubu ürünlerinin tanıtımı da yapıldı Yeni Vestel Alfa Panel’ler iki ve üç modüllü karo tavan versiyonlarıyla fuarda tüketicilerle buluştu. Vestel’in iki modüllü Alfa Panel’i 25W ve 2300lm değerine sahipken, 35W üç modüllü panel ise 3000lm değerine sahip. Avantajlı fiyatlarla ekim ayında piyasaya sürülen yeni Alfa Paneller sıra dışı tasarımlarıyla da dikkat çekiyor. Alfa Downlight’lar ise 10W,14W ve 21W güç opsiyonları, 4”,6” ve 8” boyut opsiyonları ve yeni tasarımlarıyla görücüye çıktı. Ödüllü ürünler de sergilendi Fuarda aynı zamanda Vestel LED aydınlatma tasarım ekibi tarafından tasarlanan ve geçtiğimiz aylarda “A Design Awards” yarışmasında “Aydınlatma Ürünleri ve Projeleri Tasarımı” kategorisinde iki ödül alan tamamen yerli üretim yeni park ve bahçe aydınlatma armatürler grubu da sergilendi. Vestel’in yeni park ve bahçe aydınlatma ürünleri Orion Platinum birincilik ödülüne, Milkyway ise Gold ikincilik ödülüne layık görülmüştü. 76 kısa kısa 77 Emre Zorlu, Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu’na seçildi Buruk bir aşk hikayesi... S Z ürdürülebilir bir ekonomik kalkınmaya destek vererek geleceğin büyük işletme sahiplerini seçmek, onlara kat edecekleri yolda rehberlik etmek ve yeni adayları girişimciliğe özendirmek amacıyla küresel bir hareketin yerel önderliğini yapan Endeavor (Etkin Girişimci Destekleme Derneği) Türkiye’nin Beşinci Olağan Genel Kurul Toplantısı düzenlendi. Toplantıda dört yeni üyenin katılımıyla Endeavor Türkiye, gücüne güç kattı. Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, Cem Topçuoğlu, Fady Jameel ve Nevzat Aydın’ın da katılımıyla Endeavor Türkiye’nin 14 olan Yönetim Kurulu üye sayısı 18’e ulaştı. Tüm üyelerin katılımıyla gerçekleştirilen Beşinci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığına bir kez daha Murat Özyeğin getirildi. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kurttepeli, Sayman ise Selçuk Yorgancıoğlu oldu. Genel Kurul’un ardından Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin ve Endeavor Yönetim Kurulu Üyelerinin de katıldığı Endeavor Ağı buluşması gerçekleştirildi. Hafta sonlarının en iyi adresi Z orlu Alışveriş Merkezi, yaz boyunca her hafta sonu düzenlediği birbirinden keyifli etkinliklerle çocukların yaratıcılıklarını geliştirmelerine olanak sağladı. Düzenlediği eğlenceli ve sıra dışı atölyelerle çocukların hafta sonlarını benzersiz kılan Zorlu Alışveriş Merkezi’ndeki bu etkinlikler, tüm çocuklara eşit fırsat yaratabilmek adına ücretsiz olarak gerçekleştirildi. Geleceğin girişimcileri Büyük Paydaş Buluşması’ndaydı D üzenlediği pek çok etkinlikle gençleri potansiyelinin farkına varmaya davet ederek girişimciliği bir kariyer alternatifi olarak değerlendirmeleri konusunda teşviklerde bulunan Global Girişimcilik Haftası hazırlıkları kapsamında, 11 Eylül 2015 tarihinde Büyük Paydaş Toplantısı gerçekleştirildi. Starters Hub’da bir araya gelen 100’den fazla paydaşın katılımıyla düzenlenen Büyük Paydaş Toplantısı’nda Endeavor Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu da hazır bulundu. Global Girişimcilik Haftası 2015 hazırlıklarını başlatmak amacıyla düzenlenen etkinlik, birbirinden farklı panel ve sunumlara da ev sahipliği yaptı. Global Girişimcilik Haftası için yürütülecek iletişim kampanyasının oylamasının da gerçekleştirildiği toplantıda yeni paydaşlar, alanında söz sahibi köklü kurumlarla bağlantı kurma ve fikir alışverişinde bulunma şansına sahip oldular. Geleceğin mühendisleri U orlu Center Performans Sanatları Merkezi, Suat Derviş’in “Fosforlu Cevriye” romanından Tuncer Cücenoğlu tarafından Suat Derviş’in “Fosforlu Cevriye” adlı romanından uyarladığı ve 1992 yılında Nedim Saban tarafından kurulan Tiyatrokare tarafından sahneye koyulan “Fosforlu” adlı tiyatro oyununa sahne oldu. Fosforlu, eski İstanbul’un Galata semtinde yaşanan buruk bir aşk öyküsünü anlatıyor. Yaşamını hayat kadını olarak sürdüren Fosforlu Cevriye, sürgünden kaçıp yeniden geldiği İstanbul’da kendisini bir anda imkansız bir aşkın baş kahramanı olarak bulur. Polisten kaçan bir idam mahkumuna aşık olan Fosforlu Cevriye, ilk kez bir adam tarafından cinsel obje olarak görülmez ve daha önce tatmadığı insani duyguları yaşar. Ancak Fosforlu Cevriye’nin hayal ettiğinin aksine bu kusursuz güzellikteki aşk, yerini buruk bir acıya bırakmaya hazırlanmaktadır. lusal gençlik orkestrası” kavramını Türkiye’de de oluşturmak amacıyla Cem Mansur liderliğinde kurulan ve Sabancı Vakfı’nın Ana Destekçisi olduğu Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, “Bayram Akşamlar” repertuvarı ile 18 Ağustos’ta Zorlu Peformans Sanatları Merkezi’nde izleyici karşısına çıktı. Mussorgski’den Dvorak’a uzanan muhteşem bir seçkiyle TUGFO, seyircilere bir müzik şöleni yaşattı. Yaşları 16 ile 22 arasında değişen 100 başarılı genç müzisyenden oluşan Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, her yaz Türkiye’de ve yurt dışında bir dizi konser veriyor. dışında Taormina Festivali’nde “Tosca”, Royal Opera House prodüksiyonunda “La Boheme” operalarını da çaldı. Şimdiye kadar Viyana, Berlin, Roma, Milano, Linz, Bonn, Amsterdam, Brüksel, Verona, Floransa, Essen, Dortmund gibi merkezlerin en prestijli festivallerinde konserler veren orkestra, çağımızın en büyük piyanistlerinden Murray Perahia ile İstanbul’da verdiği ilk konserin ardından Salvatore Accardo, Shlomo Mintz, Kristof Barati, Alice Sara-Ott ve Natalia Gutman gibi büyük isimlerle de Avrupa’nın önemli konser salonlarında sahneye çıktı. Dünya devleriyle aynı sahneyi paylaştı Konserin hemen öncesinde müzisyenler, müzik yoluyla sosyal bilinçlendirmeyi amaçladığı Demokrasi Laboratuvarı’nda birlikte yaşama kültürünü çok sesli müziğin çalışma ortamından örneklerle katılımcılara aktardı. Son yıllarda en çok izlenen oyun olma unvanını elinde bulunduran Tiyatrokare yapımı “Leyla’nın Evi” ile tüm tiyatro ödüllerini alan Ayça Varlıer, müzikalde seslendirdiği parçalarla yorumculuğunu da konuşturuyor. Eylem Pelit’in müzik direktörü olarak görev aldığı oyunun koreografisi Candan Baş’a ait. Serkan Üstüner’in sahneye koyduğu oyunun dekor ve kostüm tasarımını Aslı Varlıer Pelit, ışık tasarımını da Ulaş Yatkın gerçekleştiriyor. Çelik Kasapoğlu’nun müzikal süpervizör olarak görev aldığı müzikalin dramaturjisi Cevdet Canver’e ait. Fatih Dönmez’in “Fosforlu’nun büyük aşkını” canlandırdığı müzikalde Pınar Yıldırım, Mert Carim, Ece Duran, Cem Güler, İstanbul sokaklarındaki farklı tipleri canlandırıyorlar. Ayça Varlıer, müzikalde “Fosforlu” rolünün yanı sıra, “Suat Derviş” olarak Fosforlu’nun öyküsünü anlatan yazarı da oynuyor. Klasik müziğe keyifli yolculuk Avrupa’nın pek çok şehrinde dünyaca ünlü sanatçılarla aynı sahneyi paylaşan TUGFO’nun konserlerini Bayerischer Rundfunk ve Deutsce Welle gibi önemli radyolar kaydedip yayınladı. Orkestra son bir yıl içinde, senfonik konserlerinin En “canlı” destek Vestel’den… G ücünü işinin ehli çalışanlarından alan Vestel, 1. Türkiye Mühendislik Kariyer Fuarı (TÜMKAF)’ın “Elektronik Sektörü Ana Sponsoru” ve “Giyin, Gel, Tanışalım (Network Kokteyli) Sponsoru” oldu. Mühendislik mesleğine özel gerçekleştirilen ilk ulusal ölçekli fuar olan TÜMKAF İTÜ Kariyer Merkezi tarafından 5-6 Ekim 2015 tarihleri arasında İTÜ Merkez Spor Salonu’nda düzenlendi. Etkinlikte geleceğin mühendislerine destek veren Vestel, “Mini Değerlendirme Merkezi” ve “Elektrikli Aracınla Yolda Kalma, Geleceğin Şarj İstasyonunu Tasarla” uygulamalarını gerçekleştirdi. Vestel ayrıca, öğrencilerin fotoğraf çekip paylaşabilmeleri için tasarlanan caps’lerin basıldığı reboard’lar da hazırladı. Öğrenciler etkinlik boyunca çektikleri fotoğrafları #MuhendisVkafasi hashtag’iyle twitter’da paylaştılar. En çok retweet alan paylaşım ikinci günün sonunda Vestel Venus Cep Telefonu ile ödüllendirildi. “Kaynağında Yetenek Avı” vizyonundan doğan TÜMKAF; kendine bu alanda kariyer hedefleyenler için yönlendirici ve ufuk açıcı bir rol oynuyor. Ş ikayetEndex verilerine göre, Türkiye’nin, satış sonrası destek hizmetiyle en fazla teşekkür alan markalarından biri olan Vestel; çağrı merkezinde robot yerine tüketicilerin dertlerine derman olmak için çabalayan insanların görev aldığını göstermek amacıyla yeni bir proje başlattı. http://www. capcanlidestek.com/ sitesinde ekip üyeleri bir yandan tüketicilere online mesajlaşmayla hizmet verirken, diğer yandan gerektiğinde robot olmadıklarını ispat etmek için gerçek zamanlı video kayıtlarını internet ortamında paylaşıyorlar. Kanıt için halay bile çekiyorlar Tüketicilerin karşılarında robot yerine bir insan olduğunu bildikleri taktirde daha çözüm odaklı davranış sergilediklerinden yola çıkılarak Vestel için Project House tarafından tasarlanan http://www.capcanlidestek.com/ sitesinde iki CapCanlı Destek çalışanı gerçek zamanla uyum içerisinde akan bir düzende vardiyalar halinde hizmet veriyorlar. Tüketicinin sitede bulunan “Ben Robot Değilim” butonunu tıklaması halinde, CapCanlı Destek çalışanı robot olmadığını kanıtlamak için gerekirse bir evcil hayvanı seviyor ya da ofiste halay çekiyor! Tüketiciden gelen telefon talebi azaldı Tüketicilerinin karşısına “kanlı canlı” bir destek ekibi çıkartarak daha hızlı hizmet vermeyi amaçlayan Vestel, bu sıra dışı hizmetinin sonuçlarını da aynı hızla aldı. Buna göre, tüketicilerden gelen telefon talepleri azalırken, CapCanlı Destek kullanımı yüzde 25 arttı, online görüşmelerin süresi ise yüzde 18 azaldı. http://www.capcanlidestek.com/ sitesine girerek robot olmadığını kanıtlamaya çalışan Vestel çalışanlarını görmek mümkün. 78 kısa kısa 79 Zorluteks ve Korteks’e inovatif firma ödülü İtibar Vestel’den sorulur T İ ürkiye Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe 7. Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarı Etkinliği” Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği-Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ortak organizasyonunda, BEBKA organizasyon ortaklığı ve TÜBİTAK TEYDEB destekleri ile 27-29 Mayıs 2015 tarihleri arasında Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen “Türkiye Tekstil İnovasyon Ligi” ödüllerinde, Zorluteks ve Korteks, iki ayrı İnovatif Firma ödülü almaya hak kazandı. Ödül töreninin yanı sıra uluslararası arenada tasarım ve inovasyona yön veren birçok konuşmacının da katıldığı etkinlikte ayrıca workshop’lar düzenlenerek sektöre sinerji kazandırıldı. Geçtiğimiz yıllarda toplamda bin 200’e yakın projenin katıldığı etkinlikte, çevreci ve metal parlatıcı kumaşlar, görme engelliler için akıllı kumaşlar, işitme engelliler için ses algılayan kumaşla kaplı direksiyon, bebeklerde gaz sancısını azaltan kumaşlar, vücut ısısı ölçebilen kumaşlar, anti-stres taşlarla tasarlanmış kumaşlar, yeni nesil hafif kurşun geçirmez kumaşlar gibi ilginç projeler de bu sayede sektörün beğenisine sunulmuştu. Zorlu Elektrik’ten örnek sosyal sorumluluk projesi Z orlu Enerji, kurumsal sosyal sorumluluk politikaları çerçevesinde, toplumsal sorunların çözümüne yardımcı olacak projelere destek vermeye devam ediyor. Bu anlayış kapsamında Zorlu Enerji, 2013 yılından bu yana işbirliği içinde olduğu TOHUM Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı ile çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Hayata geçirdiği projelerle örnek bir duruş sergileyen Zorlu Enerji Grubu, Tohum Otizm Vakfı Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı’nın bir yıllık enerji ihtiyacını ücretsiz olarak karşılıyor. Tohum Otizm Vakfı, 2003 yılından itibaren otizmin erken tanısında, eğitiminde ve otistik çocukların topluma kazandırılmasında etkin bir rol üstleniyor. Z Oylama elektronik ortamda gerçekleştirildi Son yıllarda Ar-Ge ve inovasyona yaptığı yatırımlarla Türkiye’nin en iddialı elektronik eşya üreticisi konumuna gelen Vestel, ses getiren ürün ve kampanyalarıyla da dikkat çekerek itibarını zirveye taşıdı. Nisan ayında sonuçlandırılmasına rağmen 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri, Suriye ve Irak’taki savaş ve döviz piyasalarındaki dalgalanmalar nedeniyle bu yıla mahsus olmak üzere gecikmeli olarak açıklanan araştırma, turizmden giyime birçok sektörü kapsıyor. Sonuca ulaşmanın daha sağlıklı ve hızlı olması amacıyla, bu yıl elektronik ortamda gerçekleştirilen ve yaklaşık 1 milyon 200 bin internet kullanıcısına ulaştırılan araştırmaya katılım gösterenlerin yüzde 64’ü erkekler, yüzde 36’sı da kadınlardan meydana geliyor. Katılımcıların yaş ortalaması ise 40. Yüzde 63’ü üniversite ve üstü eğitim düzeyine sahip olan katılımcıların yüzde 69’unu ise 4 bin TL ve üzeri gelir düzeyine sahip kişiler oluşturuyor. Mehmet Zorlu Vakfı, eğitimde fırsat eşitliğine destek oluyor İlham verici bir deneyim orlu Enerji Grubu, özel sektör çalışanlarının; tecrübe, bilgi ve becerilerini toplumun ihtiyaçları doğrultusunda gönüllü olarak ortaya koyduğu Çalışan Gönüllülüğü Haftası kapsamında aktif rol aldı. Sosyal sorumluluğa dikkat çekmek isteyen Grup, iç iletişim e-posta yoluyla düzenlediği yarışmada, 45 tibar Atölyesi tarafından 2011 yılından bu yana düzenlenen, Türkiye İtibar Endeksi Araştırması 2014 yılı sonuçları açıklandı. Yıllardır pek çok ilke imzasını atan Vestel, insan odaklı üretim anlayışının meyvelerini toplamaya devam ediyor. Türkiye İtibar Endeksi (TİE) Araştırması 2014 sonuçlarına göre Vestel, “elektronik eşya sektörü” klasmanında en itibarlı marka seçildi. çalışanına “Karanlıkta Diyalog” sergisine çift kişilik davetiye sağladı. 135 ülkede, 8 milyonu aşkın kişi tarafından gezilen “Karanlıkta Diyalog” adlı sergide ziyaretçiler, görme engelli rehberler eşliğinde İstanbul’un sembolü olmuş tüm kentsel mekanları tümüyle karanlık bir ortamda tecrübe ettiler. M ehmet Zorlu Vakfı, ülkeye donanımlı iş gücü kazandırma ve eğitimde fırsat eşitliği yaratma misyonu doğrultusunda ihtiyacı olan öğrencilere burs imkânı tanıyarak geleceğin Türkiye’sine katkı sağlıyor. Mehmet Zorlu Vakfı desteğiyle eğitimlerini sürdüren duyarlı, sorumluluk sahibi, donanımlı, yaratıcı, global vizyona sahip öğrencilerden oluşan bir grup 30 Haziran 2015 tarihinde Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ve Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül ile bir araya geldi. Bursiyer buluşmasında öğrenciler, eğitim hayatlarına dair deneyimlerini ve Vakıf’tan beklentilerini Zorlu Holding yöneticileriyle paylaştı. Keyifli anlara sahne olan buluşma workshop çalışmasıyla son buldu. “Hayatın İçindeyim” projesi engellere meydan okuyor Vestel, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde geliştirdiği bir projeyle, kapılarını şirket bünyesinde çalışmak isteyen down sendromlu ve zihinsel engelli gençlere açıyor. Proje kapsamında engelleri aşmaya kararlı dört genci daha iş sahibi yapan Vestel, bu sayede onlara “Ben de Hayatın İçindeyim” deme şansı tanıyor. V estel, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan engellilerin istihdamı konusunda kanayan yaraya merhem olacak nitelikte bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. “Hayatın İçindeyim” sloganıyla hayata geçirilen projenin birinci aşamasında dört down sendromlu ve zihinsel engelli genç, iş hayatına ilk adımlarını Vestel’de atıyor. Dört dörtlük dört genç daha Vestelli oluyor Vestel İnsan Kaynakları Direktörlüğü liderliğinde geliştirilip yürütülen çalışmada, doğru adayların belirlenmesi için Vestel işe alım ekibi, konusunda uzman iş yeri hekimiyle birlikte Manisa’da bulunan Şükran Bilginer Özel Eğitim Merkezi’ni ziyaret etti. Burada yapılan görüşmeler neticesinde Ferhat Haspolat, Yağmur Erdem, Samet Şen ve Necla Uzun, Vestel bünyesinde çalışmaya hak kazandı. Öğrenciler arasından yapılan seçim ertesinde istihdam teklif edileceklerin aileleri ziyaret edilerek konuyla ilgili bilgilendirildi. Ailelerin rızasıyla yaşları 21 ile 29 arasında değişen bu gençlerin Vestel’deki kariyerine 14 Ağustos 2015 tarihinde başlaması kararlaştırıldı. Vestel’in engel tanımayan yeni dörtlüsü… Vestel bünyesinde 14 Ağustos 2015 Cuma günü işe alım ekibi gönüllülerinin de katıldığı, “Hayatın İçindeyim Hoş Geldin” kutlaması yapıldı. Pasta ikramı ve müzikli fotoğraf çekimi ertesinde Ferhat Haspolat ve Samet Şen, VestelCity içerisindeki Deli Marche Cafe’de servis elemanı; Yağmur Erdem ve Necla Uzun ise Vestel Dijital yemekhane görevlisi olarak çalışma hayatına başladı. Vestel Dijital Yemekhane’de çalışacak olan Yağmur Erdem çiçekleri çok seviyor ve para kazanıp anne babasına bahçeli bir ev alma hayali kuruyor. Okuma yazma bilen ve ikramda bulunmaktan keyif alan Necla Uzun, olumlu enerjisiyle sayesinde tanıştığı herkesi kendine hayran bırakıyor. Samet Şen ise mutfakta zaman geçirmekten hoşlanan gerçek bir arkadaş canlısı; seyahatlerinde yeni yerler keşfetmekten mutluluk duyuyor. Yüzen, bisiklete binen ve body building yapan kısaca tam bir spor tutkunu olan Ferhat Haspolat, bilgisayarda oyun oynamayı ve film izlemeyi seviyor. GAZDAŞ’a finansal güven tam O n yıldır Zorlu Enerji çatısı altında doğal gaz dağıtım faaliyetlerini sürdüren GAZDAŞ, 216 milyon dolarlık finansal kapanış başarısını, düzenlenen bir akşam yemeğinde yöneticiler ve katkı sağlayan iş ortaklarıyla paylaştı. Sektörü bir adım ileriye taşıyacak her türlü yatırım için gerekli olan finansal desteği, uygun şartlarda sağlama misyonuyla çalışmalarını sürdüren GAZDAŞ, imza attığı bu başarıyla da gücünü bir kez daha kamuoyuna ispatlamış oldu. Yemekte finansmanla ilgili bir konuşma gerçekleştiren Zorlu Enerji Doğal Gaz Grubu Fuat Celepci, tüketicilere daha iyi hizmet vermek amacıyla çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ettiklerini belirtti. Celepçi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dağıtım faaliyeti yapmakta olduğumuz bölgelerde, müşterilerimizin doğal gaz ih- tiyacını kesintisiz bir şekilde karşılamak üzere, sürekli olarak yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bu faaliyetlerimizi sürdürmek üzere sağlanan finansman desteği, sektördeki güvenilir konumumuzun önemli bir göstergesi. Faaliyette bulunduğumuz bölgelerde, konut ve sanayi müşterilerimizin doğal gaz ihtiyacını kesintisiz bir şekilde karşılamak üzere, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” 80 kısa kısa 81 Olası bir yangında ne yapmalı? Z orluteks, çalışanlarının olası bir yangında nasıl davranması gerektiğini tecrübe etmeleri için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eğitim Merkezi (İBİTEM) iş birliğiyle Yangın Güvenlik Eğitimi düzenledi. 120 kişinin katıldığı eğitimler, üçer kişilik gruplar halinde verildi. Sertifika töreniyle sona eren eğitimin çalışanlara son derece yararlı olduğu ve motivasyonu artırdığı gözlemlendi. Sertifika töreninde Zorluteks Genel Müdür Yardımcısı (Kurumsal Destek) Ali Canbulat, söz konusu eğitimin önemini vurgulayarak katılımcılara ve eğitim veren İBİTEM ekibine teşekkür etti. Pazartesiler kazandırıyor Zorlu Tekstil Grubu çalışanları tekne turundaydı L Z inens, ev tekstili sektöründe gelenekselleşmiş pazarlama kalıplarını kırarak, “uzmanlaşma” ve “farklılaşma” üzerine inşa ettiği hizmet anlayışına, Şubat 2015 tarihinden itibaren başlattığı “Linens Akıllı Pazartesi” kampanyasıyla hız kazandırıyor. “Linens Akıllı Pazartesi” kampanyası dahilinde müşterileri her pazartesi, çeşitli ürün gruplarında değişen oranlarda büyük indirimler bekliyor. İndirimler mailing, sosyal medya hesapları ve mağaza dahilinde yapılan duyurularla da müşterilere bildiriliyor. Her hafta birbirinden cazip indirimlerle müşteri portföyünü genişleten Linens, farklı kampanyarla gönülleri fethetmeye devam ediyor. Çocukların “TAÇ”ı Zorluteks Futbol Takımı’nın önemli başarısı Misafirler müziğe doydu L üleburgaz Belediyesi tarafından Lüleburgazspor’un ünlü futbolcu ve Teknik Direktörü Sabri Doğrugider adına düzenlenen futbol turnuvasına Zorluteks Futbol Takımı katılım gösterdi. Zorluteks Futbol Takımı; amatör, profesyonel tüm oyunculara ve takımlara açık olan turnuvada mücadele eden tek fabrika takımı olmasıyla da dikkatleri çekti. Turnuvaya özel olarak bir araya gelen Zorluteks Futbol Takımı oyuncuları, karşılaşmalarda gösterdikleri üstün başarı sayesinde, gruplardan çıkarak çeyrek final oynamaya hak kazandı. Z orlu Center, temmuz ayı boyunca düzenlediği birbirinden coşkulu konserlerle misafirlerinin kulaklarında yıllarca silinmeyecek bir tını bıraktı. Yaz konserleri kapsamında; temmuz ayı boyunca Authentic Anatolian Project, Emir Ersoy Projecto Cubano ve Pamela Zorlu Center Meydan Katı Park Alanında müzikseverlerle buluştu. Misafirlere yazın coşkusunu yaşatmak amacıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında 14 Temmuz’da türkülere fusion tarzında yorum getiren grup Authentic Anatolian Project, 21 Temmuz’da latin-jazz piyanisti Emir Ersoy’un salsa projesi olan Emir Ersoy Projecto Cubano, 28 Temmuz’da ise pop rock müziğinin renkli ve başarılı ismi Pamela sahne aldı. Ücretsiz olarak düzenlenen konserler sayesinde tüm misafirler eşsiz bir müzik şölenine tanık oldular. Ç ocuk dünyasının en beğenilen kahramanlarından Minions, Barbie, Çilek Kız, Disney Cars, Disney Frozen ve Spiderman TAÇ ile bu kez miniklerin odalarına renk katıyor. TAÇ’ın setinde yer alan lisanslı okul çantalarıyla okul hayatını güzelleştiren çocuklar; fantastik kahramanların yer aldığı nevresim takımı ve yatak örtüsüyle de her okul gününe neşeyle uyanıyor. TAÇ lisanslı çanta, yatak örtüsü ve nevresim takımlarının yanı sıra, Zorlu Tekstil Grubu’nun diğer tüm lisanslı ürünlerine TAÇ Konsept ve Linens mağazaları ve www.tac.com.tr sitesindeki “online satış” bölümünden ulaşmak mümkün. Alışveriş keyfe dönüştü orlu Tekstil Grubu çalışanları yoğun geçen bir çalışma döneminin stresini 29 Ağustos 2015’te düzenlenen boğaz turu ile üzerlerinden attılar. Konuklar, Kabataş iskelesinden kalkan tekne ile dört saat boyunca başta Beşiktaş olmak üzere Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Sarıyer, Rumeli Kavağı, Arnavut Kavağı, Kanlıca ve Üsküdar sahillerinin güzelliğini denizden seyretme ve boğazın olanca görkemine yakından tanıklık etme şansı buldular. Zorlu Tekstil Grubu çalışanlarından toplam 180 kişinin katılım gösterdiği tekne turuna kusursuz bir mehtap eşlik etti. Teknede sunulan yemeğin ardından gerçekleştirilen DJ performansı ise konuklara eğlenceli anlar yaşattı. Sinema Zorlu’da izlenir Ramazan coşkusu Z Z orlu Center’ın sinemasever ziyaretçileri, temmuz ve ağustos ayında da, her çarşamba günü akşamı açık havada film izlemenin keyfine doyasıya vardı. İnsan dostu uzaylı Off’un maceralarını konu alan “Evim”den, “Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1”e, başrollerini Fahriye Evcan ve Burak Özçivit’in üstlendiği romantik komedi Türk filmi “Aşk Sana Benzer” den, Russel Crowe, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın başrollerini üstlendiği “Son Umut”a Şebnem Burcuoğlu’nun çok satan kitabından uyarlanan “Kocan Kadar Konuş”tan Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği gişe rekorları kıran filmi “Mucize”ye, Burak Aksak’ın yazıp yönettiği “Bana Masal Anlatma”dan Hıçkıdık ile Dişsiz’in eğlenceli hikayesini anlatan “Ejderhanı Nasıl Eğitirsin”e kadar birçok beğenilen film Zorlu Center’ın açık hava sinemasında sinemaseverlerle buluştu. engin marka karması ve konumuyla kısa sürede İstanbul’un çekim merkezi haline gelen Zorlu Alışveriş Merkezi’nin Ramazan ayına özel hazırladığı etkinlikler arasında İncesaz ve Ahmet Özhan konserleri ziyaretçilerin beğenisini topladı. Bu konserlerin yanı sıra Cengiz Özek Karagöz Hacıvat Sergisi, Suat Veral ile Dev Karagöz- Hacivat Kukla Karagöz Hacivat Etkinlikleri, Seramik Kukla Atölyesi ve Balon Kukla Şovu da Ramazan etkinlikleri arasında yer aldı. Ayrıca Ramazan ayı boyunca her cumartesi ve pazar akşamları Fasıl Dinletisi gerçekleştirildi. Z orlu Alışveriş Merkezi, 12-20 Eylül 2015 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Shopkins Cicibiciler etkinliğiyle okula dönüş öncesinde minik ziyaretçilerine gerçek bir alışveriş deneyimi yaşattı. Etkinlik kapsamında düzenlenen atölyeler ve birbirinden keyifli oyunlarla da çocukların keyifli vakit geçirmelerine olanak sağlandı. Gözetmenler eşliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, çocuklara CiciBici alışveriş sepeti ve alışveriş listesi verilerek listede yer alan ürünleri reyonlarda bulmaları istendi. Listeyi tamamlayarak kasaya gelen çocuklar, kasadan oyun hamurları ve boyaları alarak atölye çalışmalarına katılmaya hak kazandı. Çocuklar yaratıcılıklarını geliştirdiler Alışveriş sonrasında gerçekleştirilen atölye çalışmaları kapsamında oyun hamurlarıyla birbirinden renkli pasta, pizza, cup-cake yapan çocuklar bu sayede el becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştirdiler. Oyun hamuru atölyesinde birbirinden renkli, farklı ve yaratıcı çalışmalar sergileyen minikler daha sonra boyama atölyesine geçerek burada Shopkins karakterlerini boyadılar. Düzenlenen etkinlik sayesinde ilk kez gerçek bir alışveriş deneyimi yaşayan çocuklar, metro katına kurulan etkinlik alanında 12:00-19:00 saatleri arasında 20’şer kişilik gruplar halinde birbirinden öğretici oyun, yarışma ve danslar eşliğinde keyifli bir gün geçirdiler. kültür-sanat 83 82 gökyüzünün getirdikleri Mesleğinizde başarının yolu burcunuzdan geçiyor Kutup Soğuğu Yazar: Arnaldur Indridason Yayınevi: Doğan Kitap Hayatımız yaptığımız seçimlerin birer toplamıdır. Hiç kuşkusuz tüm yaşamımız boyunca en önemli kararı ise mesleğimizi seçerken veririz. Peki, mesai kavramını bir keyif haline getirecek mesleğimizi seçerken burçlar ne derece etkilidir? Y lomat, politikacı, oyuncu, şair, müzisyen, mimar, heykeltıraş, ressam ve modacılar sıklıkla bu burçtan çıkarlar. aşamımız boyunca hemen hemen her gün pek çok konuda onlarca tercih yapıyoruz. Yaptığımız her seçim ise hayatımızı şekillendirme ve tüm yaşamı keyifli geçirebilme konusunda bize yardımcı oluyor. Hayatta mutluluğa giden yoldaki ilk ve belki de en önemli tercihi ise meslek seçiminde yapıyoruz. Peki, her burcun farklı özelliklere sahip olduğu göz önünde bulundurulursa hangi burçlar hangi meslekleri seçmeli? AKREP BURCU Sezgilerini işin içine katarak derinlemesine analiz yapma yetenekleri gelişmiştir. Onların mottosu “ya hep ya hiç”tir. Sanatsal ve entelektüel yanları gelişmiş olan bu burcun insanları matematik, tıp alanı, arkeoloji, antropoloji, maden mühendisliği, kimya, fizik, psikanalizim, araştırma, basın yayın, politika ve astroloji alanlarında zirveye çıkarlar. KOÇ BURCU Ateş grubunda yer alan koç burcunu tanımlayan en iyi kelimeler inat, hırs ve liderlik olarak sıralanabilir. Bu grupta yer alan insanlar savaşçı ruhlu liderler olduğundan onları hiçbir zorluk durduramaz. Koç burcu insanının politika, spor, mühendislik ve medya sektöründe başarıya hızlı adımlarla ulaşacağından hiç şüpheniz olmasın. BOĞA BURCU Boğa burcu zevki ve parayı önemseyen burçlardandır. Bu burcun insanları kararlı, ciddi, sabırlı ve sorumlu tavırlarıyla el attıkları her işte başarılı olurlar. Bankacı, borsacı, mimar, dekoratör, emlakçı, ressam ve heykeltıraşlar genellikle bu burçtan çıkar. Yöneticilik için de en uygun burçlardandır. İKİZLER BURCU Değişken tavırlarıyla ünlü olan bu burcun insanları pratik zekaları, yaratıcılıkları ve beceriklilikleriyle iş dünyasının gözde elemanlarındandır. Bu burcun insanlarından iyi gazeteci, eleştirmen, spiker, satış personeli, turist rehberi, reklamcı, diş hekimi, müşavir, politikacı ve avukat çıkar. YENGEÇ BURCU Grup çalışması için en uygun burçlardan biri olan yengeç burcunun sezgisel güçleri de çok gelişmiştir. Muhasebecilik, senaristlik, yazarlık, yuva idareciliği, hastabakıcılık, antikacılık, kütüphanecilik, aşçılık, lokanta işletmeciliği ve bankacılık gibi mesleklerde zirveye çıkmaları muhtemeldir. Şefkatli ve mükemmeliyetçi yengeçler kusursuz birer öğretmen de olurlar. YAY BURCU Çok yönlü kişiliğe sahip olan yay burcu insanları için en önemli olan şey, seçecekleri meslekte her gün yeni bir şey öğrenmeleridir. Bu burcun insanları genellikle turizm, halkla ilişkiler, pilotluk, hosteslik, metin yazarlığı, felsefe, edebiyat, avukat, rehber ve öğretmenlik alanlarında başarılı olur. ASLAN BURCU Ateş grubunda yer alan aslan burcu insanlarının en belirgin özellikleri liderliktir. Yönetme kabiliyeti yüksek, hırslı ve inatçı olan aslan burcu insanları, sürekli övgü ve beğeni duymayı çok sever. Televizyon, tiyatro, sinema, müzik, reklam, organizasyon, müfettişlik, öğretmenlik, otel işletmeciliği onların en başarılı olacağı alanlardandır. BAŞAK BURCU Detayların insanları bu burçtan çıkar. Titizlik, düzen ve teferruat denilince akla ilk gelen burç olan başak burcu insanları mükemmele ulaşmak için durmadan ve dinlenmeden çalışırlar. Bu burcun insanları doktor, öğretmen, muhasebeci, sekreter, eleştirmen, gözlemci, kütüphaneci, tarihçi ve sıklıkla kendi işinin patronu olarak karşımıza çıkarlar. TERAZİ BURCU Hiç kuşkusuz terazi denilince hepimizin aklına ilk gelen adalet ve denge olur. Güzel sanatların hemen hemen her kolunda başarıya ulaşabilirler. Mesleğinde ünlü olmuş avukat, hakim, dip- OĞLAK BURCU Bu burcun insanları tam bir iş koliktir. Sabır, disiplin ve çok çalışmanın gerektiği her işin içinden layığıyla çıkarlar. Sayısal zekaya sahip olan bu burcun insanları mühendislik, tıp, astronomi, mimarlık, ekonomi konularında çok başarılı olurlar. Otoriter yapıları nedeniyle de onları sıklıkla yönetici olarak görürüz. KOVA BURCU Bu burcun insanları oldukça zekidir. Bunun yanında ileri görüşlülüğü ve yenilikçi bakış açısıyla el attığı her işe farklı bir boyut kazandırırlar. Bu burçtaki insanlar uzay, havacılık, astroloji, tıp alanında başarılı olurlar. Bunun yanında iyi birer yazar, konuşmacı, öğretmen, psikolog ve mucit olabilirler. BALIK BURCU Oldukça duygusal olan bu burcun insanları merhamet, özveri ve hayal gücü gerektiren her meslekte zirveye tırmanırlar. Huzur ve uyum onlar için değerlidir. Bu burcun insanları hikaye, roman, şiir ve şarkı sözü yazarlığı, sahne sanatları, tıp, kozmetik sektörü, moda alanlarında isim sahibi olurlar. Bunun yanında dini görevli olarak da son derece başarılı olurlar. The Guardian gazetesi tarafından 2011 yılında Avrupa’nın en iyi polisiye yazarları listesinde birinci sırada gösterilen Arnaldur Indridason’un “Kutup Soğuğu” adlı romanı Sabri Gürses tarafından dilimize kazandırıldı. İzlandalı dedektif Erlendur’un bu macerasında olaylar Reykjavík‘in kutup soğuğuna teslim olduğu bir günde, oyun parkında on yaşlarında, çekik gözlü, esmer bir oğlan çocuğunun cesedinin bulunmasıyla başlıyor. Küçük Elías, buz tutmuş bir kan gölünün ortasında uyuyor gibidir. Acaba bu bir kaza mıdır? Yoksa çocuk öldürülmüş müdür? Şanzelize Düğün Salonu Yazar: Tarık Tufan Yayınevi: Profil Yayıncılık “Şeyh babamın vefatından hemen sonra, yeni şeyhin kim olacağını görebilmek için rüyayı bekleyen dervişler, rüyalarında aynı gece, aynı kişiyi görüp vaziyetin mahiyetini anlayabilmek için sabahın erken saatlerinde kapımı çaldıklarında, gece boyunca vücudumun her zerresine sirayet etmiş şarabın etkisinden henüz kurtulamamıştım.” Tarık Tufan’dan “hayat bu, her şey olur” diyen bir roman! Şanzelize Düğün Salonu’nun “isimsiz” kahramanı bir aşk için evinden çıkıp savrulmaya başlayınca, kendisini daha önce hiç yaşamadığı türden şaşırtıcı ve bir o kadar da tuhaf olayların içinde buluyor. “Kemanı ağlatan adam” Ankara’da! Yer: Congresium Ankara Tarih: 21 Kasım 2015 21:00 T ürkiye’de “Keman’ı Ağlatan Adam” olarak da bilinen Fars asıllı ABD vatandaşı Farid Farjad, 1938 yılında Tahran’da doğdu. 1966 yılında Tahran Müzik Konservatuarı’nda klasik müzik üzerine master yaptı. Bundan sonraki dönemde Tahran Senfoni Orkestrası’nda önemli görevler aldı. Fars Halk Müziği’nde çok derin bir birikime sahip olan Farjad, keman ile Batı Klasik Müziği üzerinde de çalışmalarda bulundu. Bu çalışmaları ile Fars müziğinin gelişimine yadsınamaz faydalar sağlayan ve dünya üzerindeki en iyi keman virtüözlerinden biri olarak kabul edilen Farjad’ın, yalnızca piyano ve keman kullanarak oluşturduğu Anroozha (O Günler) isminde beş albümden oluşan bir albüm serisi bulunuyor. Ayrıca Golha Orkestrası adlı kolektif iki albüm de Aşkın Yıpranma Payı Yazar: Tomris Uyar Yayınevi: YKY Tomris Uyar’ın Elele dergisindeki unutulmaz yazılarından Handan İnci’nin derleyip hazırladığı Aşkın Yıpranma Payı Yapı Kredi Yayınları’nın 4500. kitabı oldu. Bu kitapla birlikte yazarın külliyatı da tamamlandı. Tomris Uyar Aşkın Yıpranma Payı’nda 1976-1985 yıllarının Türkiye’sinden kesitler vermekle kalmıyor, esasında kimi sorunların kılık değiştirerek sürdüğünü gösteriyor. Toplumsal, ekonomik ve siyasi çarpıklıklara keskin eleştiriler getirirken umudu da hep yedeğinde tutuyor. Kürtajdan çiğköfteye ve kadın tutuklulara, cinsellikten anneliğe ve kadın haklarına uzanan yazılarında Tomris Uyar sokaktaki kadını ustalıkla anlatıyor. Lang Lang “Lang Lang In Paris” sanatçının eserleri arasında yer alıyor. Bu albümlerde kendi deyimiyle doğadaki hüznü notalara döken Farjad, albümlerinin bu yönde oluşmasının sebeplerinden birisi olarak devrimden sonra ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalmasını gösteriyor. Acısız Bilim Sony Classical, günümüzün en ilham veren ve yetenekli müzisyenlerinden biri olan ve TIME dergisinin “Dünyadaki En Etkili 100 İsim”den biri olarak seçtiği Lang Lang’in “Lang Lang In Paris “ albümünü CD ve DVD olarak müzik severlerle buluşturuyor. 2008 Beijing Olympics açılışında 5 milyar kişinin karşısında çalan ve 50. Grammy Ödül töreninde Herbie Hancock ile birlikte sahne alan Lang Lang, yeni albümüyle müzik severlerin arşivlerine eşsiz bir çalışma ekliyor. Genç yaşta elde ettiği başarılarından dolayı bir dahi olarak nitelendirilen Lang Lang, bu kez müzik hayatında kendisini derinden etkilediğini söylediği Chopin ve Tchaikovsky’den eserlerle karşımıza çıkıyor. Yazar: Chris Smith Yayınevi: NTV Yayınları İlginç bilgilerle dolup taşan, aklın sınırlarını zorlayan sıra dışı kitap Acısız Bilim, araştırıcı zihinler için muhteşem bir armağan. Bir grup bilimci tarafından BBC için hazırlanan bir radyo programının kitaplaştırılmış hali olan Acısız Bilim, son zamanlarda bilim dünyasında meydana gelen gelişmeleri anlatıyor. Hem profesyonel hem de amatör bilimcilerin bir solukta okuyacakları bu kitap ilgilenenler için tam bir hazine niteliğinde. Şaşırtıcı istatistiklerden ciddi gelişmelere dek, çevremizi kuşatan dünyayı dönüştürecek en hayret verici gerçekler ve en yaratıcı buluşlar Acısız Bilim’de gözler önüne seriliyor. Soğuk Yönetmen: Uğur Yücel Oyuncular: A. Rıfat Şungar, Şebnem Bozoklu, Ezgi Mola, Valeria Skorohodova Yapım: 2014 Tür: Dram Kış mevsimi yaklaştığında karla kaplanan ve dış dünyayla iletişimini kaybeden bir Kars kasabasında geçen hikayede, demiryolu çalışanı olan Balabey’in yaşamından bir kesit anlatılıyor. Evli olan ve vaktinin çoğunu çalışarak geçiren Balabey, arkadaşlarıyla pavyona gittiği bir gece hayatını beklenmedik bir şekilde değiştirecektir. Zamanında Rusya’dan Kars’a gelen ve bu pavyonda çalışan üç kız kardeşle karşılaşan Balabey, geceyi küçükleri Irina ile geçirecektir. Balabey, bu gece boyunca Irina ile arasına kesin bir mesafe koyacak olsa da duygusal olarak Irina’nın etkisinden kurtulamayacaktır. 84 english summaries A new aspect of competition Game-changing power: Solar Zorlu Magazine Issue 50 F Z ast-depleting energy resources and increasing costs induce more use of an endless resource: the sun. Due to a wide range of benefits, power systems are now used more than ever. So, what is Turkey’s potential on solar energy, an energy resource with a global popularity increasing day by day? “Solar Energy Report” published by Zorlu Energy on the occasion of B20 is about this question. D igitalization is defined as reshaping of the all processes ranging from marketing, business models and automation to organizational and management structure, implemented by an institution, company or organization, within the frame of contemporary tools with the purposes of adapting to the digital age” and it is among the most influential concepts with a certain effect on the current global change and transition. Digital transition, pretty much the contemporary equivalent of industrial revolution which marked the 20th century, irreversibly changes the world and enforces the business models to change with an undeniable effect. Contemporary companies need to provide customized products and solutions to make an impression. Building the future of Turkey Zorlu Holding companies, in response to researches proving that digital transition helps companies increase their revenues by up to 30%, puts great effort to digitalize all of their processes and lead the way in many areas of their respective industries. Zorlu Holding irreversibly changes the business life and consequently the lifestyle of individuals with new applications and products provided within the scope of digital transition. Vestel closely monitors the global smart home and smart city trends and leads the way in digital technologies in Turkey since the 2000s by developing relevant products. Zorlu Energy Group is also committed to digital transition for a sustainable growth, energy efficiency, operational perfection and maximum customer satisfaction. Zorlu Textile Group ensures seamless manufacturing and products with high added-value through digital transition applications and interactive communication with customers on a global scale. Zorlu Real Estate Group, based on the fact that the world in 21st century will be shaped within the frame of digitalization, knows that life will be easier and more comfortable only by digital integration of living spaces. Ömer Yüngül, CEO of Zorlu Energy, Sinan Ak, Zorlu Energy General Manager and Itamar Orlandi, Chairman of BNEF Applied Research have shared “Solar Energy Report” on September 29th to draw attention to Turkey’s solar energy potential. “Solar Energy Report” created by a collaboration of Zorlu Energy and BNEF (Bloomberg New Energy Finance) will be discussed at B20 Summit and the report indicates that 39 percent of European Union’s renewable energy from 2000 to 2014 comes from solar. Initial estimations indicate that the global capacity will triple in the next four years. Vestel leaves its mark on IFA V estel showcased its world-champion products at IFA, an electronics exhibition attended for 25 years, with excellent results on energy efficiency. New models of Venus, the first and only locally designed and manufactured smartphone of Turkey, was also on Vestel stand and “Smart City” technology platform was a visitor attraction. Vestel Group Executive President Turan Erdoğan talked at IFA: “In the first half of 2015, European TV market shrank by 15 percent as compared to the previous year; yet Vestel maintains a strong volume of export. White Appliances exports help our growth thanks to products with high energy efficiency. Our exports also include high numbers of Smart TVs and 4K UHD TVs with 9 mm-thick screens. We think that UHD TVs which support the Android TV platform for the best user experience and content access will be a new milestone for Vestel. Last year, we completed the “Smart Home” integration. This year, we are taking another step with “Smart City”. The future is not a dream for Vestel, we are making those dreams come true today.” orlu Magazine started off 12 years earlier and we are now proud to publish the 50th issue. Zorlu Magazine is a communication platform designed to share the future vision of a fast-growing local group with its employees and accomplish the objectives hand in hand. This magazine is supported by the top management and the employees and has a key role in creating a corporate memory. Zorlu Magazine started on in 2003, 50th anniversary of Zorlu Holding, to inform the employees on the activities of group companies. In time, the magazine turned to be a platform where all companies and employees are equally represented. Zorlu Magazine, contrary to many corporate magazines, is sustainable and stable and therefore a carrier of corporate memory. Free choice, unique products V aleron now provides personalized products for the first time in textile industry. Valeron Brand Manager Şenay Şen talked about the importance of personal products in terms of customer satisfaction to Zorlu Magazine. Şenay Şen says that personal products are much more effective than standard products in terms of customer satisfaction and continues: “In the past, only double and XL double models of the standard collection were available to our customers. Our personalized services now allow our customers to order special extra large and round beds as well as internal decorating elements with the color of their choice. The freedom of size, accessory and color is now accompanied by a very important detail of personalization, inscription of initials in the form of embroidery. A unique experience for Istanbul from Zorlu Center Z orlu Center will host Istanbul Light Festival under the curatorship of Rebeca Mendez, UCLA Media Art Department Manager, which will include the works of many worldfamous light artists. The festival will host light installations, interactive light shows, performances and workshops at Zorlu Center from 13th to 29th of December. Rebecca Mendez, the curator of the festival, thinks that Istanbul Light Festival Zorlu Center will turn out to be among Turkey’s top art events in time and says: “Istanbul Light Festival has a creative and inspiring international connection and I am excited to be involved in the creation of these artistic, social and interactive contents.”
Benzer belgeler
kurumsal girişimcilik
Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital
Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı
şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen
Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını
yürüte...
Vestel - Zorlu Holding
Renk Ayrımı ve Basım
SNS Tanıtım
Cengiz Topel Cad. Tuğcular
Sok. No:1,
Etiler/İstanbul
Tel: (0212) 287 7234