merhaba - İbrahim Çeçen Vakfı
Transkript
merhaba - İbrahim Çeçen Vakfı
İ B R A H İ M Ç E Ç E N VA K F I D E R G İ S İ B A K I Yayın Sahibi İbrahim Çeçen Vakfı adına Ayşe Günseli Çeçen Ş MERHABA, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aslı Türkan Çeçen 2015’te, Vakfımızın 10. yılını geride bırakıp 11. yılımıza daha güçlü girerken, 725 bursiyer okutmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Yayın Koordinatörü Dr. Meral Dinçer Gönüllülüğü bireyin maddi bir karşılık veya çıkar beklemeksizin, toplum yararına bir hedef için, diğer bireylere kendi isteği ile yaptığı faaliyetler olarak görüyoruz. Yani gönüllülük, bireysel varlığımızı çözüm bulmak için kullanmaktır, karşılık beklemeden yapmaktır, iç huzurdur, hep ben değil bizi de düşünmektir, hem mutlu etmek, hem de mutlu ettiğinden mutlu olmaktır, zorla değil isteyerek yapmaktır, hem paylaşmak hem de paylaşmayı öğretebilmektir. Yayın Danışmanları Aysel Çeçen Başbuğ Ruhi Yamaner Zeynep Çeçen Koordinatör Yardımcıları Ayça Jones Neslihan Arslan Dergi Tasarımı Ersin Deniz Durum Yayın İdare Yeri Kızılırmak Sokak No:31 Kocatepe Kızılay / ANKARA Tel.(0312) 417 82 64 Fax.(0312) 417 82 96 www.icvakfi.org.tr Baskıya Hazırlık MB Tanıtım Danışmanlık, www.mbtanitim.com Baskı İlkay Ofset - Ankara Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara, yazıların sorumluluğu yazanlarına aittir. Bu yayının bir bölümü ya da tamamı yapımcısının izni olmaksızın çoğaltılmaz ve tekrar yayınlanamaz. Kapak: Ağrı İbrahim Çeçen İlkokulu Sayı 08 2014 Birileri için küçük şeyler, başkaları için hayata açılan yeni kapılar olabiliyor. Sadece bir kişinin hayatına her ne şekilde olursa olsun ihtiyacı olduğunda dokunabilmek bile çok önemli. Ona yalnız olmadığını hissettirmek, ona ışık olmak, yani umut olmak... Bugüne kadar 10 binden fazla bursiyer mezun etmiş bir Vakıf olarak, Mezun Gönüllülerimizle çok daha faydalı ve etkin faaliyetler yapacağımıza inanıyoruz. Ayrıca IC Grubu çalışanlarından oluşan IC Gönüllülerimizle bu gücü birleştirerek büyüteceğiz. IC Vakfı 2015’te de Türkiye’nin dört bir yanındaki gençlere umut olmaya devam edecek. Dr. Meral DİNÇER İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü İ Ç İ N D E K İ L ER 04 16 Öğrenciler Kaynaşma Yemeğinde Bir Araya Geldi 28 17 Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde İbrahim Çeçen Anıtı Anadolu Vakfı 32 Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi 5. Akademik Gelişim Semineri 08 18 Vakfımızın Desteklediği Yeni Kitaplar Yayınlandı 19 IC Enerji İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlkşen Çetintaş ile Söyleşi Tredaş Genel Müdürü Hikmet Sezer ile Söyleşi 11 Atatürk ve Cumhuriyet Konulu Resim Sergisi IC Santai Hotel’de Sergilendi 12 AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahri Bayıroğlu’nun Vedası 22 Tarihe Yön Veren İsimler Çeşmelerde Yaşıyor 16 İÇTEN BAKIŞ › 2014 Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Tayland’da 2 24 Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Akademik Açılış 35 Birincilikle Mezun Olan Bursiyerlerimize Ödül 36 IC’den Haberler 40 Burundi’den Ağrı’ya Trepaş’tan“Bir Çift Mutluluk” Projesi“Bir Çift Ayakkabıdan Mutlu Yüzlere” IC Vakfı Müdürü Polonya Walbrzych’da 44 53 GYODER Etkinliğindeki Vakıf Standımız 54 Mezunlarımızla Bülteni Yayınlandı 65 Engelli Öğrenciler İçin Özel Alt Sınıf 66 Kaynaştırma Eğitiminde Özel Alt Sınıflar 68 IC Vakfı Sosyal Medyada 46 YOURVID YES DIGITAL 47 Ağrı Kalkınma Derneği 48 Kampüs Planı 56 Mezunlardan 70 60 Ülkemizde Sosyal Politikalar ve Uygulama Alanı 51 Ağrı Suvar Köyü Örnek Okul Projesi 52 Eliz Esra Şimşek’in Yazıları Harvard Business Review’da 62 72 Çağın Vazgeçilmezi İnternet 64 Tenis ve Gençlik IC Vakfı Olarak Ağrı İbrahim Çeçen İlkokulumuzu Yeniledik Engeller Eğitimle Aşılabilir; Yeter ki Düşünce Körü Olmayalım! Avrupa Birliği’nin Tüm Fırsatları ab-ilan.com ile Bir Adım Ötenizde 3 İÇTEN BAKIŞ › 2014 43 HA B E R L E R İÇTEN BAKIŞ › 2014 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ 5. AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ 4 Üniversitemiz ve IC Vakfı tarafından gerçekleştirilen Akademik Gelişim Seminerinin 5’incisi Antalya’da düzenlendi. Belek’teki İC Hotels Santai’de düzenlenen 5. Akademik Gelişim Seminerine Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol ARCAKLİOĞLU, TOVAG Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa ALİŞARLİ, Romanya Piteşti Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İonel DİDEA ve Dr. Anca SUTAN ile Polonya Angelus Silesius Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Elzbieata LONG ile Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Teofil MOSCAL, İsveç Karlstad Üniversitesinden Dr. Karin GRANSTROM, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Telat YANİK, Prof. Dr. Fahri BAYİROĞLU, Prof. Dr. Yücel ÜNAL ve IC Vakfı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral DİNÇER ile öğretim üyeleri katıldı. IC Holding tanıtım filminin izlenmesinden sonra, IC Vakfı’nın çalışmaları hakkında bilgi veren Vakıf Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral DİNÇER, “Üniversitemizin öğretim görevlileri ve idarecilerden sonra, bu yıl da öğretim üyelerimizle bir arada olmaktan mutluyuz.. ” dedi. İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite ile birlikte projeler geliştirmeye önem verdiklerini ifade eden Dr. DİNÇER, “Vakıf olarak Üniversitemizle başlattığımız akademik destek çalışmaları devam ediyor, üniversite öğretim üyelerimizin görüş ve önerilerine değer veriyor, kendilerine yapılacak destekleri de önemsiyoruz. Düzenlediğimiz bu seminerde ilk gün TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu ve TOVAG Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Alişarlı “Proje hazırlamada dikkat edilmesi gereken hususlar” ve TÜBİTAK proje hazırlama konularında bilgi verecekler. Sonraki gün ise öğretim üyelerimizle bir araya gelerek üniversitemizin daha da gelişmesi için gerekenler tartışılacak. Üniversitemizi daha ileriye nasıl götürebiliriz? Üniversitemizi diğer üniversitelerden İÇTEN BAKIŞ › 2014 5 farklı hale nasıl getirebiliriz? Üniversitemizde eksikler var mı? Üniversitemizde neler yapılsa daha iyi olur? Ağrı ilinin sosyal, ekonomik, kültürel kalkınmasında üniversitemiz neler yapmalı? Akademisyenlerimiz Ağrı ili için ne gibi projeler geliştirebilir? Ağrı halkını üniversitemizle nasıl entegre edebiliriz? gibi konular üzerinde öğretim üyelerimizin tek tek görüş ve önerileri bizler için çok önemli. Bu önerileri çalışmaları neticesinde kısa sürede büyük ilerlemeler kaydedildi ve uluslararası işbirlikleri geliştirildi. Seminer sırasında Romanya, Polonya ve İsveç’ten konuğumuz olan profesörleri ağırlamak ve bu üniversitelerin rektörleriyle karşılıklı işbirliği protokollerinin imzalanması da ayrı önem taşıyor. Vakfımız, üniversitemizin daha da gelişmesi için proje desteklerini sürdürecek” dedi. Cumhuriyetimizin 91. yıldönümünü kutladığını ve bundan sonrada bu ülkenin huzur ve mutluluk içerisinde devam etmesini dilediğini belirten Prof. Dr. ASLAN, şöyle konuştu: değerlendirerek üniversitemizi daha da ileriye götürme girişimleri artırılmalıdır.” dedi. Beşinci Akademik Gelişim Seminerinin açılışında konuşan Prof. Dr. İrfan ASLAN, Üniversitemiz akademisyenlerine IC Hotels Santai’de toplanma imkanı sunan üniversitemizin ismini her zaman şerefle taşıdığı değerli iş adamımız İbrahim Çeçen Bey’e ve IC Vakfı’na yürekten teşekkür ettiğini söyledi. sizlerin çok büyük katkılarıyla hızlı bir şekilde gelişimini sürdürecektir. Üniversiteler, hemen her toplumun gelişmesinde ana parametreler ve lokomotifler olmuştur. Bugün birçok bilim insanı üniversiteler ve bilim dünyasına 4 kategoride arz ettiğini görüyoruz. Bunlardan birincisi Hint Seminerle üniversitede yapılacaklar konusunda olumlu sonuçlar çıkacağını beklediklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. DİNÇER, “Henüz çok genç bir eğitim yuvası olan üniversitemizin başarılı “Kıymetli misafirlerimiz, beşincisini düzenlediğimiz bu toplantımızda sizlerle bir arada olmaktan duyduğum mutluluğu belirtmek istiyorum. Altı yıllık bir geçmişe sahip olan üniversitemiz, matematiğinin güçlü olduğu dönem ki bugün hala hepinizin bildiği Mısır piramitlerinin veya Selimiye Camisinin sırrını çözemiyorlar. Güçlü bir üniversite bilim yapısının olduğu ikinci dönem, İslamiyet’le birlikte gelişen ve yüzyıllar boyunca dünyada hâkimiyetini sürdüren bilim çağıdır. Bir diğeri Rönesans ve Reform dönemiyle başlayan, Fransız İhtilaliyle gelişerek ciddi atılımlar yapan Avrupa ve Amerika’nın öncü olduğu dönem. Bilimin yükselişinin hızlandığı, asıl ve hızlı gelişimin olduğu dönem ise bugün ki yaşadığımız çağ ve dönemdir. Bugün artık bilgi, dijital ortama düşmüş, İÇTEN BAKIŞ › 2014 çok hızlı değişebilen, belki bir günlük iki günlük bir aylık on aylık değil, yüzyılın ötesine çok hızlı bir şekilde giden bir değişim içerisinde olduğumuzu görüyoruz. 6 Biraz önce tanıtım filminde de ifade ettiğim gibi ‘bilgi artık parmakların ucunda.’ Çok kısa sürede artık istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Aslında üniversite kültürüne baktığınız zaman geçmişten bu yana bilgi ve öğrenim sirküsü her zaman usta kalfa çırak ilişkisiyle gelmiştir. Çıraklıktan alır, önce kalfa sonra usta yetişir. Aynı durumu üniversite kültüründe de görürsünüz. Bunu İslam kültüründe, Avrupa kültüründe ya da biraz önce ifade ettiğim diğer önceki kültürlerde görürsünüz. Ama bu dönemde hemen tamamı kaybolmuş ve herkes bilgiyi çok küçük cep telefonundaki dijital ortamda istediği şekilde alabiliyor. Peki bu ne getirdi, ne götürdü? Bizim için önemli olan bu. Aslında baktığımız zaman anlık bilgiyi edinmek çok güzel bir şey, ama bunun bir de zararı ortaya çıktı. Çünkü yeni nesil, hızla değişen bir ortamda aldığı bilginin kaynağının ne olduğunu maalesef bilmez oldu. Doyumsuz, sorumsuz ve mutsuz bireyler yetiştirdik. Eskiye dayanan, sorgulayan, sorumluluk alan, bilgiyi temeline dayandırarak özümseyerek öğrenebilen, yeri geldiğinde bilgiyi öğrendiği kaynağına hocasını ya da büyüğünü eleştirebilen yada onunla tartışmaya girebilen bir ortamdan uzaklaşıp, koterize edilmiş yada dijital ortama atılmış bilgileri doğru bilgi olarak kabul edip, hiçbir yorum katmayan sadece o bilgiyi kullanan bir nesil ortaya çıktı. Üniversiteler her türlü rengin, dilin, dinin, ırkın, çeşitliliğin farklı renk cümbüşü oluşturduğu yerlerdir ve olmak zorundadırlar. İnanıyorum ki üniversitemiz kısa sürede elde ettiği bu gelişmişliğini hızlı bir şekilde devam ettirecektir. Tabi ki bu durum sizlerin sayesinde olacaktır. Üniversitelerde çalışmalar yapıp topluma sunan elbette siz değerli akademisyenlersiniz. Bu azim ve gayretinizin hızlı bir şekilde devam edeceğine inanıyorum.” Dedi. Akademik Gelişim Semineri’nin bir diğer oturumu, profesör, doçent ve yardımcı doçent AİÇÜ Akademisyenleri ile AİÇÜ Rektör Yardımcıları moderatörlüğünde düzenlenen “2014 Yılı Değerlendirilmesi ve 2015 Yılı İnovasyon Çalışması” idi. AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ TUBİTAK EĞİTİMLERİ Akademik Gelişim Semineri süresince farklı oturumlarla AİÇÜ Akademisyenleri, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu ve TOVAG Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’nın “Proje Hazırlamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar” konusundaki eğitimlerine katıldılar. AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ YABANCI ÜLKE ÜNİVERSİTELERİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLLERİ AİÇÜ’nden katılan akademisyenler, Romanya Piteşti Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İonel Didea ve Dr. Anca Sutan ile Polonya Angelus Silesius Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Elzbieata Long ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Teofil Moscal ve İsveç Karlstad Üniversitesi’nden Dr. Karin Granstrom ile bir araya geldi. Bu üniversitelerin Erasmus Sunumları ardından, AİÇÜ ve diğer üniversiteler arası, karşılıklı iş birliği protokolleri imzalandı. 7 İÇTEN BAKIŞ › 2014 AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ REKTÖR YARDIMCILARI VE AKADEMİSYENLER OTURUMU S ÖY L E Ş İ TREDAŞ GENEL MÜDÜRÜ HİKMET SEZER İLE SÖYLEŞİ -IC İÇTAŞ Enerji ve TREDAŞ ile tanışma süreciniz nasıl gerçekleşti? IC İÇTAŞ Enerji ile AES Corporation Türkiye Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda, AES’in İC İÇTAŞ Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş ortaklığında tanıştım. Daha sonra İÇTAŞ Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü görevimin ardından TREDAŞ’ın özelleşmesi sonrasında 2013 yılından itibaren TREDAŞ’ta görev yapmaktayım.. -TREDAŞ hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra çalışma hayatına TEK Genel Müdürlüğünde başladı. Daha sonra İÇTEN BAKIŞ › 2014 sırasıyla Çalık Enerji, ABD›li AES 8 Corporation ve NTF İnşaat’ta üst düzey yönetici olarak çalıştı. IC İÇTAŞ Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü görevini yerine getirdi. Halen IC Holding bünyesinde Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Trakya Bölgesi sınırları içerisinde Elektrik Dağıtım hizmeti veren TREDAŞ, 1995 yılında kurulmuş olup 30.12.2011 tarihinde İC İÇTAŞ ENERJİ tarafından özelleştirme kapsamında devralınmıştır. TREDAŞ, yeni dönemde de sahip olduğu sorumluluğun bilinciyle ekonomik ve sosyal hayatımızdaki yeri tartışılmaz olan elektrik enerjisinin Trakya genelinde tüm müşterilerine yeterli, kaliteli ve sürekli şekilde sunulmasını temel amaç edinmiştir. TREDAŞ olarak Genel Müdürlük ve 4 İşletme Müdürlüğü’ne bağlı toplam 26 farklı lokasyonda Tekirdağ, Kırklareli, Edirne İl ve İlçe merkezleriyle toplam 947 bin 834 müşteriye hizmet sunmaktayız. Trakya Bölgesi’nde 19 bin 125 kilometrekare alanda yaklaşık 2 milyon nüfusa hizmet vermekte olan şirketimiz, hızla artan nüfusa paralel olarak yatırımlarını da arttırarak devam ettirmektedir. Dağıtım şebekemize bağlı tüketicilerimize 2011 yılında bölgemizde dağıtılan enerji 5.4 milyar kWh’tır. Bu rakam 2012 yılında 5.76 milyar kWh seviyesine çıktı. 2013 yılında da 5.9 milyar kWh ulaştı. 2014 yılında ise 6.02 milyar kWh olarak gerçekleşti. -TREDAŞ’ın devrolunmasından bugüne kadar yaşadığınız süreci kısaca özetleyebilir misiniz? Özelleşme sonrasında temel rakamlarda ciddi iyileşmeler sağladık. Türkiye genelinde her bir puanlık kayıp kaçağın maliyetinin 150 milyon TL’yi bulduğunu düşünürsek, ülkemizde kayıp kaçak ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamış olabiliriz. TREDAŞ, Türkiye’deki dağıtım şirketleri arasında kayıp kaçak oranları bakımından örnek bir dağıtım şirketidir. Ayrıca, dağıtım şirketlerinin kar elde edebilecekleri en önemli unsurlardan biri kayıp-kaçak oranlarıdır. EPDK tarafından şirketimiz için 2011-2015 yılları arasında belirlenen kayıp-kaçak hedefi yüzde 7,70’dir. Bu rakam 2011 yılında yüzde 7,76 iken son yılarda yaptığımız çalışmalarla kayıp kaçak oranımızı hızlı bir şekilde yüzde 6 seviyelerine düşürdük. Özelleştirmelerin yapılma sebepleri arasında yer alan önemli bir konu da ödeme disiplinin sağlanması ve satılan elektriğin bedelinin tahsil edilmesi konusudur. Bu noktada, tahsilat oranımızı 2011 yılında yüzde 88 olarak devraldık. 2012 yılında bu oranı hızlı bir şekilde yüzde 99,5’e çıkardık. Devlet geleneklerine, devletin yapısına alışmış, yıllarca devlet geleneğiyle çalışmış bir şirketi özel sektöre adapte etmek kolay değildir. Bu konuda da önemli mesafeler kat ettiğimizi düşünüyorum. Şirketimiz çalışanlarını, hedef odaklı çalışan, verimli, müşteri memnuniyeti ve karlılığı ön planda tutan bir felsefeye oturttuk. -TREDAŞ’ın yatırımlarından bahsedebilir misiniz? Özelleşme öncesi yatırımlara baktığımızda bölgemize 20 milyon TL civarında yatırımlar gerçekleştiriliyordu. Şirketi devraldığımız 2012 yılından itibaren geçmişin de açığını kapatacak şekilde, 62 milyon TL, 2013 yılında da 68,7 milyon TL yatırım yaptık. 2014 yılında da 61,9 milyon TL yatırımımız gerçekleşti. Bu yatırımların büyük kısmı tesis yatırımlarından oluşuyor. Biz bu tesisleri yaptıkça, düşen kayıp-kaçak oranları, azalan müşteri şikayetleri ve kesintiler olarak olumlu neticelerini alıyoruz. Bunun yanında yatırımlarımız kapsamında, şebekeyi ve sahayı daha iyi yönetmemizi sağlayacak teknoloji yatırımlarına özel bir önem veriyoruz. -Peki teknolojinin dağıtım sektöründeki rolü nedir? TREDAŞ’ın teknoloji konusunda stratejik hedeflerini belirlerken iki nokta üzerine yoğunlaşmaktadır. İlki, verimlilik, güncel teknolojilerin uyarlanarak geliştirilmesi ve sahaya uygulanması, diğeri ise uzun vadeli ihtiyaçlar, sektörel beklentiler ve regülasyonlara, Müşteri beklentilerine ve proses teknolojilerine uyumlu, güncel trendleri takip eden ve somut ölçüm sonuçlarına dayanan bir yapı oluşturmaktır. 20 bin km2 alanda 300 bin direk, 20 bin km hat, 10 bin trafo ve 1500 personel ile yaklaşık 1 milyon müşteriye sağlanan hizmet ile ilgili operasyonu teknoloji altyapısı kullanılarak, verimli, kaliteli ve doğru bir şekilde yönetilmesi için yoğun şekilde çalışıyoruz. Bu bakımdan alana hakim olmamız çok önemlidir. Alana hakim olmanın en önemli ve kolay yolu da teknolojiyi kullanmaktan geçmektedir. Örneğin; saha faaliyetleri yönetim sistemi ile arıza bakım onarım ekiplerimiz tablet ile birçok işlem gerçekleştiriyor. Şirketimiz, teknolojik alt yapısı sayesinde ayda ortalama 300.000 işlemi tablet üzerinden yapmaktadır. -TREDAŞ’ta teknolojik alt yapı konusunda şimdiye kadar yapılanlar nelerdir? TREDAŞ’ın özelleşmesi sonrası en çok önem verdiğimiz konuların başında teknolojik yatırımlar gelmektedir. Tredaş Bölgesinde teknoloji odaklı yatırımlar ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesine yönelik yenilikçi uygulamalar yürütülmektedir. SAP ERP ile Mali muhasebe ve duran varlıklar, fon yönetimi, nakit yönetimi, maliyet muhasebesi , Proje yönetimi, Malzeme yönetimi, İnsan kaynakları ve Bakım onarım süreçlerinin entegre bir şekilde çalışması için gerekli yapının kurulması 5,5 ay gibi kısa bir sürede sağlanmıştır. SAP İSU uygulamasının dağıtım faaliyetine yönelik modülleri de kısa sürede hizmete alınacaktır. Tredaş’ın böylelikle Türkiye’de dağıtım süreçlerini kurumsal kaynak planlama yazılımı ile entegre ederek bütünsel bir bilgi sistemleri altyapısını oluşturan dağıtım şirketi olmuştur. Türkiye’nin elektrik dağıtımında ilk saha otomasyon altyapısı devreye alınmıştır. SAP tabanlı bir sistem olan “İş Gücü Yönetimi” sistemi ile de hizmet kalitesini iyileştirecek süreçler elektronik ortama taşınmıştır. Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan sayaç okuma projeleri de dahil olmak üzere gelişmiş otomasyon projeleri tamamlanmış ve geliştirme çalışmaları devam etmektedir. - Teknolojik yatırımlarda önümüzdeki süreçte yapmayı planladıklarınız nelerdir? 2015 yılı projelerimize baktığımızda, SCADA/DMS/OMS ile dağıtım sisteminden tüketiciye kadar olan şebekenin uzaktan izlenmesi, kontrol edilmesi ve kesintilerin kısa zamanda giderilmesi sağlanacaktır. Mevzuatın tanımladığı kesinti yönetimi ve raporlama sistemleri tamamlanmıştır. 2015 Haziran ayı itibariyle 32 dağıtım merkezinde kontrol ve izleme sistemi kurulması planlanmaktadır. 350 dağıtım 9 İÇTEN BAKIŞ › 2014 2013 yılında da yüzde 99,6 seviyesinde gerçekleştirdik. 2014 yılında ise tahsilat oranımız yine yüzde 99,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. uygulamalarında yetkinliğe dayalı olarak hareket edecek çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Temel amaç, çalışanların bilgi, yetenek ve becerilerini rasyonel şekilde kullanarak şirkete olan katkılarını maksimum düzeye çıkarmak, beklenen kritik iş sonuçları ile çalışanlarının kabiliyetleri arasında bir ilişki kurarak orta ve uzun vadedeki kurumsal performansı arttırmaktır. Hedefe göre nerede olduğumuzu değerlendirmek ve ölçmek için hedefleri kullanarak, İK ile ilgili süreçlerimizi daha profesyonel yöneteceğiz. -Dağıtım sektöründe 2015 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? İÇTEN BAKIŞ › 2014 merkezinde de izleme sistemlerinin kurulumu tamamlanmış olacaktır. 10 Türk Telekom TTNET ile yürütülen proje kapsamında yaklaşık 600.000 ADSL abonesi için internet kesildi sinyalinin dağıtım şebekesindeki kesintilere karşılık gelen kayıtları kurulan algoritma sayesinde webservisler aracılığı ile SCADA Kesinti Yönetim Modülüne aktarılacaktır. Kesinti yönetimine katkısı 300.000 binada OSOS sistemi ile haberleşme sağlamaya eşdeğerdir. Bu iş birliği sayesinde 186 Çağrı Merkezine ihbar gelmeden kesinti yaşanan bölgeler SCADA merkezinden izlenerek ilgili iş emirleri saha ekiplerine gönderilecek ve en kısa sürede arızalara müdahale edilmesi sağlanacaktır. Anahtarlama noktası iş emrinde yer alacağı için arıza tespit süreleri kısalacak, kesinti bildirimini 186 Çağrı Merkezi üzerinden yapacak aboneler için İVR sistemi otomatik devreye girerek bölgelerindeki kesinti hakkında bilgi verecektir. Bunun yanında, 350 Dağıtım Merkezine endüstriyel modem montajları yapılmaktadır. TREDAŞ Orta Gerilim Hatlarının yüzde 30’u bu sistem sayesinde izlenerek yapılan entegrasyon ile kesinti ve yük bilgileri SAP PM sistemine gelmektedir. 2015’de devreye alınacak SCADA Dağıtım Yönetim ve Kesinti Yönetim modülleri ile bu sistem entegre dilecektir. TREDAŞ, TREPAŞ ve ETİC şirketlerimizin 2015 ve 2016 yıllarında SAP İS-U Projesine entegre edilmesi planlanmaktadır. Son olarak Mobil Uygulamalar Projesi ile TREDAŞ için arıza, aydınlatma, kaçak, şikayet bildirimi ve başvuru sorgulama, TREPAŞ için müşteri sorgulama, borç sorgulama, bilgi güncelleme, fatura görüntüleme, şikayet bildirimi ve başvuru sorgulama işlemlerinin cep telefonlarından yapılabilmesi planlanmaktadır. -TREDAŞ’ın 2015 yılı hedefleri nelerdir? 2015 yılında da stratejik düşünen, planlı ve organize olan bir yönetim modeliyle TREDAŞ’a farklı değerler katacağız. Müşteri memnuniyeti, insan kaynağımız ve teknolojiye daha fazla önem vererek bu konulardaki çalışmalarızı etkin şekilde sürdüreceğiz. Geçen yıl dağıtım şirketimiz, ihtiyacı olan teknolojik yatırımlarını başlattı ve bir kısmını tamamladı. 2015 yılında da en önemli hedeflerimizden biri teknolojik alt yapımımız tamamlamak olacaktır. Tüm insan kaynakları yönetimi 2015 yılı 2016-2020 yılının tarifelerinin belirleneceği yıl olacak. Bizim açımızdan önemli bir süreç. Çünkü Dağıtım şirketinin ana gelir kaynağını işletme giderleri ve kayıp kaçakta sağladığı verimlilik oluşturmaktadır. Mevzuatta ise geçmiş dönem gerçekleşmelerini baz alan bir yapı var. TREDAŞ olarak bu anlamda sektörde en verimli birkaç şirketten biriyiz. Yeni tarife döneminde beklentimiz, sağladığımız verimliliğin cezalandırıcı değil, ödüllendirici şekilde belirlenmesidir. Sürdürülebilirlik açısından bu konu büyük önem taşıyor. -“Kayıp kaçak bedellerinin iadesi ile ilgili yasal düzenlemenin yapılmasını bekliyoruz” Diğer yandan, elektrikte kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili belirsizlikleri ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin beklentisi içerisindeyiz.Bu konu, tüm kamuoyunda, tüketici derneklerinde, dağıtım şirketlerinde, devlette, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda sorunlar yaratan bir konu haline geldi. Biz görevli bir şirketiz. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bize bu görevi vermiştir. 2015 yılı içerisinde bu konuların sonuca ulaşması ve yeni döneme daha umutlu bakarak müşteri memnuniyetini arttırmaya yönelik çalışmalarımız devam edecektir. İÇTEN BAKIŞ › 2014 11 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ATATÜRK VE CUMHURİYET KONULU RESİM SERGİSİ IC SANTAİ HOTEL’DE SERGİLENDİ IC Hotels Santai’de gerçekleştirilen Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi akademisyenlerine yönelik Akademik Gelişim Semineri, aynı zamanda “Cumhuriyet Coşkusu” adlı sergiye de ev sahipliği yaptı. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencilerinin Atatürk ve Cumhuriyet temalı yağlı boya eserinden oluşan sergi Antalya’da büyük ilgi gördü. Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer “Ağrı’daki İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer ve Romanya Piteşti Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ionel Didea’nın açılışını birlikte yaptıkları sergiye, akademisyenlerin yanı sıra, yabancı turistler de büyük ilgi gösterdi. miz akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Açılışta konuşma yapan IC İbrahim Çeçen devam edeceğiz ” dedi. gençlerimizin yaptıkları resimleri Antalya’da sergilemenin heyecanını yaşıyoruz. Üniversitemiz öğrencilerinin duygu ve coşkusunu resme yansıtmaları ve bu resimleri de Antalya’da sergilememiz ayrı bir anlam taşıyor. Bu organizasyonu birlikte gerçekleştirdiğimiz üniversiteAydın Zor’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Üniversitemizde gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların yanı sıra, sanatsal ve kültürel etkinlikleri de Vakıf olarak desteklemeye HA B E R L E R AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK AÇILIŞ Üniversitemizin 2014 – 2015 Akademik Öğretim Yılı açılış töreninde konuşan Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN, çağdaş ve demokratik yapısı ile bölgenin en önemli bilim merkezlerinden birisi haline gelen üniversitenin model bir üniversite olduğunu belirtti. temizin, 6 yıldan bu yana, bu toprakların geleneksel değerleri ile evrensel değerleri bütünleştirmeyi başarmış, çağdaş ve demokratik bir üniversite olarak bölgesinin en önemli bilim merkezlerinden birisi haline geldiğini belirten Prof. Dr. İrfan ASLAN, üniversitemizin her geçen gün içinde birçok alanda katkı sağladığını ifade eden Prof. Dr. ASLAN, şöyle konuştu: “Yerelde Ağrı’nın, genelde ise Türkiye’nin demokratikleşme furyasına üniversitemiz temel hak ve hürriyetlerin etkin şekilde kullanılması konusunda vatandaşların bilinçlendirilmesi, çok renkli ve kültürlü bir yurttaşlığın benimsenmesi ve unutula gelmiş yerel kültürün diriltilmesi ve yayılması üzerine çeşitli çalışmalar yapmış ve önemli ölçüde geribildirim almıştır. Temel hak ve özgürlükler çerçevesinde, üniversitemiz, özellikle kadın hakları konusunda sıklıkla çalıştaylar düzenleyip, özellikle kadına şiddet temasına vurgu İÇTEN BAKIŞ › 2014 Mevlana Değişim Programı kapsamında 8 ülkeden 16 üniversite ile protokol... 12 Çok Amaçlı Spor Salonunda gerçekleştirilen 2014–2015 Akademik yılı açılış törenine Prof. Dr. İrfan ASLAN, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET, Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Rektörü Prof. Dr. Muammer YAYLALI, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet TAKKAÇ, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Telat YANİK, Prof. Dr. Fahri BAYİROĞLU ile Prof. Dr. Yücel ÜNAL, Ağrı Belediye Başkan Vekili Fehim ÇETİNKAYA, IC Holding Yönetim Kurulu üyesi Murat ÇEÇEN, IC Vakfı Müdürü Dr. Meral DİNÇER, kamu kurum müdürleri, sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı. Doğu’nun dünyaya açılan kapısı Ağrı’nın, bilim dünyasına armağanı olan Üniversi- daha fazla gelişen, fiziki imkânları, artan eğitim-öğretim kalitesi, güçlenen Ar-Ge altyapısı, yürüttüğü projeleri, gerçekleştirdiği bilimsel ve kültürel etkinlikleri, öğrenci odaklı eğitim anlayışı ve katılımcı yönetim biçimi ile uluslararası bir üniversite olma yolunda kararlı adımlarla ilerlediğini söyledi. Üniversitelerin dünyanın hemen her ülkesinde toplumsal ilerlemenin lokomotifi konumunda olduğunu kaydeden Prof. Dr. ASLAN, fiziki alt yapısını hızla tamamlayan Üniversitemizin bilimsel alanda yaptığı çalışmalarla ülkemizde bir ‘Model Üniversite’ olarak dikkatleri üzerine topladığını dile getirdi. yapmaktadır. Ağrı’nın ya da geniş anlamda Türkiye’nin ataerkil ve erkekmerkezli bir yapıda olması ve yaklaşık bir asır önce Virgina Woolf’un belirttiği gibi ‘Sekiz çocuk doğurmuş bir kadın dünyanın gözünde yüz bin pound kazanmış bir avukattan daha mı değersiz?’ anlayışının hâlâ hüküm sürmesi ihtimaline karşı üniversitemiz neredeyse bir bilinçlendirme kampanyası düzenlemiştir. Üniversitemizin sürekli eğitim merkezi ilgili kuruluşlarla ortak toplantılar yapmış ve yöre kadınlarının kutsal bir görev taşıdığı ve hak ettikleri saygıyı görmeleri gerektiğini bu bilgilendirme toplantılarıyla halka büyük ölçüde yaymıştır. Üniversitemizin ülkenin demokratikleşme atmosferine, sivil toplum örgütleri, dernekler ve sendikalarla koordinasyon ‘Küreselleşme’ kavramının yaygınlaştığı şu günlerde, Üniversite olarak, anadilleri önemseyen, etnik, dinsel ayrılıklara mahal vermeden, öğrenci ve akademisyenlere fikir özgürlüğü şiarını aşılayarak, bilimin zıtlıklardan yeşereceğini ve bu zıtlıkların zenginlik olarak görülmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca, üniversitemiz yerel kültürü yaygınlaştırmaya çalışan, farklılıklara rağmen hoşgörü temelinde, Ağrı ilinin kültür ve din alanındaki önemli figürlerinden olan Ahmedi Hani’ye adanmış ve her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen ‘Ahmed-i Hani Bilim ve Kültür Etkinliklerine’ ev sahipliği yapmaktadır. 1100 yabancı öğrenci alacağımızı ilan etmemize rağmen 2300 civarında yabancı öğrenci üniversitemizi tercih etmiştir. Büyük oranda tamamladığımız ve gerek fiziki alt yapısı gerekse de yeşil alan ve peyzaj çalışmaları ile daha nitelikli bir hâle kavuşan; sanatsal, kültürel ve spor faaliyetlerini içinde barındıran öğrenci merkezli cıvıl cıvıl bir kampüs oluşturduk. Kuruluş itibariyle 3 olan fakülte sayımızı 6’ya ve 2 olan Meslek Yüksekokulu sayımızı 6’ya ve 2 olan Yüksekokul sayımızı da 6’ya çıkardık. Öğrenci sayımızı 1500’lerden 15 binlere taşıdık. Öğretim üyesi ve öğretim elemanı (asistan, uzman ve öğretim görevlisi) sayımızı artırarak 360’lere, idari personel sayımızı 210’lara çıkardık. İÇTEN BAKIŞ › 2014 13 Üstüne basarak ifade etmeliyim ki, Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim Yüksekokulu, Sağlıklı Yaşam Yüksekokulu, Tarihi Eserleri ve Kültür-Doğa Değerlerini Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ahmed-i Hani Bilim, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi, Engelli Bakım ve Rehabilitasyon Programı, Ulaştırma Hizmetleri Programı ve Posta Hizmetleri Programını açarak Türkiye’de ilklerin üniversitesi olduk. Değişik ülkelerden farklı 60 üniversite ile MOU imzalanmıştır. Ayrıca, Mevlana Değişim Programı kapsamında 8 ülkeden 16 üniversite ile protokol imzalanmıştır. Bu kapsamda 16 akademisyen ve öğrenci değişimi gerçekleştirilmiştir. 2014-2015 dönemi gidecek öğrenci sayımız 10, gidecek akademisyen sayımız 19 ve anlaşma yapılan üniversite sayısı ise 10 farklı ülkeden 15 üniversitedir. Bunun sonucu olarak da bu yıl 1100 yabancı öğrenci alacağımızı ilan etmemize rağmen 2300 civarında yabancı öğrenci üniversitemizi tercih etmiştir. Üniversitemizden ERASMUS kapsamında bugüne kadar 13 ülkeden 41 üniversiteye 53 öğretim üyesi, 34 idari personel ve 71 öğrenci gönderilmiştir. Bu sene 50 öğretim üyesi, idari personel ve öğrencinin gönderilmesi planlanmaktadır. Bunun yanı sıra Azerbaycan, Bulgaristan, Bosna Hersek, Gürcistan, İran, Kazakistan, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ve Rusya’daki çeşitli üniversiteler ile ikili mutabakat zaptı imzalanmıştır. 2014-2015 yılımız da ise 50 öğretim üyesi, 30 idari personel, 60 öğrenci planlanmıştır. Farabi Değişim Programıyla ülke içinde öğrenci hareketliliği sağlanmaktadır. Bu kapsamda 78 üniversite ile değişim protokolleri imzalanmış olup, 2014 yılında değişik üniversiteler yine gönderdiğimiz öğrenci sayısı Farabi Değişim Programında üniversitemiz, Türkiye birincisi HA B E R L E R Üniversitemizde, bilimsel ve teknolojik alt yapı anlamında dünya standartlarını yakalayabilecek bir merkezi araştırma laboratuvarı oluşturulmuştur. dünyadaki en gelişmiş laboratuvarlarla aynı standartlara sahiptir. Laboratuvarımız gıdalarda özellikle mikrobiyolojik analizleri dünyadaki en son teknik olan Real-Time PCR ile İÇTEN BAKIŞ › 2014 tamamen gen düzeyinde 14 yapabilen Doğu Anadolu Bölgesinde tek Türkiye’de 8 laboratuvardan birisi durumundadır. Bir Devlet Üniversitesi olan üniversitemizin 2.000 dönüm alan üzerinde kurulu Altı yıl içerisinde daha çiçeği burnunda olan bu üniversite kampüsümüzde yaklaşık 200 bin m2 kapalı alan, açık ve kapalı spor alanları, yeşil alanlar ve sosyal alanlar oluşturulmuştur. Üniversitemizde, bilimsel ve teknolojik alt yapı anlamında dünya standartlarını yakalayabilecek bir merkezi araştırma laboratuvarı oluşturulmuştur. dünyadaki en gelişmiş laboratuvarlarla aynı standartlara sahiptir. Laboratuvarımız Doğu Anadolu Bölgesinde Akredite olmuş tek Laboratuvar olan Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı bilimsel ve teknolojik alt yapı anlamında mevcut durumda bölgenin sürekli olarak ihtiyaç duyduğu içme suyu, atık bulunan yerleşkesinde; her zaman eğitime büyük katkılar sağlayan ülkemizin değerli ve müstesna iş adamı, eğitim gönüllüsü Sayın İbrahim Çeçen Bey’in önemli desteğiyle, kısa sürede fiziki gelişimini tamamlamıştır. Ayrıca, Türkiye’de ilk olarak bu bağlamda eğitim verecek olan Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim Yüksek Okulunu yaptıran saygıdeğer iş adamımız Sayın Celal Oruç Bey’e, Üniversite Camiini yaptıran Rahmetli Hayrettin Atmaca Bey’e, Doğubayazıt Ahmed i Hani Yüksekokulu’nu yaptıran değerli iş adamı Sayın Abdulbari Güzel’e, Taşlıçay İlçemizde Nurali Turan Meslek Yüksekokulu yaptıran değerli iş adamı Sayın Adalet Turan Bey’e de yürekten teşekkürlerimi sunarım. su, gıda, bal, toprak, tarımsal analizler, GDO analizleri, mikrobiyolojik analizler, enzim, hormon, petrol ürünleri ve kömür analizleri gibi rutin analizleri bünyesinde yapabilecek alt yapıya sahiptir. Laboratuvarımız, Doğu Anadolu Bölgesinde en fazla parametre analizi yapabilen ve en düşük dedeksiyon limitlerine inen tek laboratuvar konumundadır. Bunun haricinde laboratuvarımız gıdalarda özellikle mikrobiyolojik analizleri dünyadaki en son teknik olan Real-Time PCR ile tamamen gen düzeyinde yapabilen Doğu Anadolu Bölgesinde tek Türkiye’de 8 laboratuvardan birisi durumundadır. Su analizlerinde toplamda 310 farklı parametre ile Doğu Anadolu Bölgesinde en kapsamlı laboratuvardır.” 210 olup üniversitemize gelen öğrenci sayısı 37’dir. Böylelikle Farabi Değişim Programında üniversitemiz, Türkiye birincisi olmuştur. 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında gidecek öğrenci sayımı 180 öğrenci, gelecek öğrenci sayımız ise 68’dir. Üniversite olarak en iyi eğitimi vermeye çalışırken, düzenlenen bilimsel, kültürel ve sosyal etkinliklerle de öğrencilerimizin akademik gelişimine pozitif katkı sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin eğitim-öğrenimlerine maddî katkı sağlamak amacıyla çeşitli burslar verilmektedir. İL K D E RS İS TA N BU L ÜN İ V E RS İ T ESİ R E KT Ö R Ü PR O F . D R. YUN US S ÖY L E T ’ DE N ‘‘Üniversite ve Sosyal Sorumluluk’’ konulu bir ders veren İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET toplumsal yaşamda önemli bir yere sahip olan sosyal sorumluluğun herkesin üzerinde durması gereken bir olgu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Bugün sizlere üniversitelerdeki sosyal sorumluluk projelerinden bahsedeceğim. Sosyal sorumluluk, çağımızda mutlaka her üniversitenin görevleri arasında bulunan bir konudur. Günümüzde sürekli olarak küreselleşmeden bahsediyoruz. Küreselleşme, istesek de istemesek de bütün dünyayı, kurumları ve bizleri doğal olarak etkiliyor. Günümüzde artık devletler, özellikle gelişmiş devletler birçok sosyal alandan çekildiler. Bir taraftan küresel ekonomi sürecinde özelleştirmeler yaygınlaştı bir yandan da yoksulluklar ve çevre sorunları ortaya çıkmaya başladı. Sürdürülebilir bir sosyal devlet için devletler sivil toplum kuruluşları eliyle yardım etmeye başladı. Tüm paydaşların menfaatlerinin dikkate alındığı bir durum haline geldi. 1990’lı yılardan itibaren sürdürülebilir gelişme kavramından çok daha fazla bahsedilmeye başlandı. Özellikle kar amacıyla başlanılan tüm işlerde kısa vadede ekonomik fayda ediliyor ama bu asla toplumun bütünün refahına yol açmıyordu. Dolayısı ile teknoloji, ekonomi ve çevre arasındaki ilişkilerde insanlığın ortak hareket etmesi önemli bir konu haline geldi. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Sosyal sorumluluk, çağımızda mutlaka her üniversitenin görevleri arasında bulunan bir konudur. 15 Bundan dolayı ekonomi öncelikli kısa vadeli gelişme stratejilerinin yerine uzun vadeli stratejilerin yerine geçilmesi gerekmektedir. Kısa vadeli amaçlar yerine uzun vadeli, toplum temelli gelişmeyi ön plana çıkarmak gerekiyor. Bu kapsamda üniversitelerin üç temel görevi vardır. Bunlardan birincisi araştırma, ikincisi öğretme, üçüncüsü bütün bu üretilen ve nakledilen bilginin toplumun hizmetine sunulmasıdır. Elbette bütün bunların arkasında üniversite denen aziz kurumun asli bir görevi var. Bu da gerçeği yani hikmeti araştırmaktır. Toplumun üniversitelerden beklentisinin ilk sırasında bilgi toplumu oluşturma, ikinci sırada ise daha kaliteli toplum oluşturma vardır. Peki bilgi toplumu nasıl olur? Açık, çoğulcu, demokratik, objektif bir bakış kullanan, rasyonel davranan, bu değerleri paylaşan, dünyada yer ve rol alan bir toplum. Üniversitenin sosyal sorumluğu ne demektir? Üniversite strateji planının ve organizasyonel yapısının sürdürülebilir sosyal sorumluluk anlayışına uygun olarak yapılandırılmasıdır. Temel fonksiyonların belirlenip toplumsal yararlar uğruna önceden planlanmasıdır. Kampüs hayatında sosyal sorumluluğun sürekli hissedilir olmasıdır. Yüksek duvarların arkasından yani fildişi kulelerden çıkıp toplumla iç içe bir yaşam oluşturulmalıdır. Sürdürülebilir bir kalkınma için üniversitelerin şu prensip ve değerlerle donanması gerekir. Bunlar; diğer gamlık, dürüstlük ve eşitlik, çevre bilinci, sürdürülebilir kalkınma, kültürel zenginlik, güçlü sivil toplum ve insan hakları, şeffaflık ve hesap verebilirliktir. Bunun için üniversitenin yüksek duvarlar ardından çıkmasını sağlayın, yerel ve merkezi yönetimle sivil toplum örgütleri ile özel sektörle uluslararası kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği Üniversitelerin üç temel görevi vardır. Bunlardan birincisi araştırma, ikincisi öğretme, üçüncüsü bütün bu üretilen ve nakledilen bilginin toplumun hizmetine sunulmasıdır. kurun, ulusal ve uluslararası üniversitelerle sosyal sorumluluk alanında işbirliği içinde olun.” Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı, İbrahim Çeçen Parkı, Çok Amaçlı Spor Salonu, Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, Nurettin Atmaca Üniversite Camisi ve diğer sosyal donatılardan dolayı Üniversitemizin kendisini gururlandırdığını kaydeden Prof. Dr. SÖYLET, merkezi yerleşkede emeği bulunan Rektör Prof. Dr. İrfan ASLAN’a, değerli işadamı, eğitim gönüllüsü sayın İbrahim Çeçen Beye ve destek veren tüm hayırsever işadamlarına teşekkür ettiğini söyledi. Konuşmalar sonrası Rektör Prof. Dr. İrfan ASLAN, İbrahim ÇEÇEN’in oğlu Murat ÇEÇEN adına IC Vakfı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral DİNÇER’e ETÜ Rektörü Prof. Dr. Muammer YAYLALİ da İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET’e teşekkür plaketi takdim etti. Akademik açılış töreni üniversite çok sesli korosunun müzik dinletisi ile sona erdi. HA B E R L E R ÖĞRENCİLER KAYNAŞMA YEMEĞİNDE BİR ARAYA GELDİ Üniversitemiz Eğitim Fakültesi’nden bir grup öğrenci, düzenlenen yemekte bir araya geldi. Konukevinde düzenlenen yemekte İÇTEN BAKIŞ › 2014 öğrenciler tek tek söz 16 alıp kendilerini tanıtarak, üniversiteli olmanın yarattığı duyguları dile getirdiler. Farklı şehirlerden gelen öğrencilerin birbirleri ile kaynaşmaları amacıyla gerçekleştirilen yemekte konuşan IC Vakfı Müdürü Dr. Meral DİNÇER “Üniversite yılları hayatımızın en unutamadığımız dönemlerindendir. Üniversitede eğitiminizin yanı sıra birbirinizle sevgi, saygı içerisinde güzel dostluklarında kurulacağı yıllar geçireceğinize inanıyorum. Binaları, teknik donamı ile örnek gösterilen, çağdaş bir üniversitede öğrenim görüyorsunuz. Sayın İbrahim Çeçen bu topraklarda doğup büyümüş ve kurduğu şirketlerle 45 yıldır Türkiye’de ve dünyada çok önemli projeleri gerçekleştirmiş büyük bir iş adamıdır. Fakat Ağrı’yı hiç unutmamış, en önemli yatırımın eğitim olduğu düşüncesinden hareketle, hayatının en önemli projesi dediği bu harika üniversiteyi memleketine yaptırarak devlete bağışlamıştır. Bundan daha değerli karşılıksız yapılan bir hizmet olabilir mi? Üniversitenizin ismini taşıyan bu zat-ı çok iyi tanıyın arkadaşlar. O hayat öyküsü ile, yaptıkları, başarıları ile sizlere ışık olacaktır, sizlere örnek olacaktır, sizlere umut olacaktır. Sizlerin de üniversite yıllarınızdan sonra birer meslek sahibi olarak başarılı görevler yapmanız ve üniversitemizin demokratik, çağdaş bir yapıda, bilimin yanı sıra spor, kültür, sanat alanlarında da saygın üniversiteler içinde yer alması onun en büyük arzusudur. Sayın İbrahim Çeçen Bey sizlere sevgilerini ve başarı dileklerinizi gönderdi” dedi. Keyifle yenen yemeğin ardından öğrenciler, hep birlikte halay çekerek kaynaştılar Anadolu Vakfı’nın Genel Müdürü Selim GÜVEN ve Müdür Yardımcısı Nil ÇELTEK de bu organizasyonda bizlerleydi. AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NDE İBRAHİM ÇEÇEN ANITI Taş, Diyadin de çıkarılan traverten taşı. Mermerden daha sert ve dayanıklı bir malzemedir. Anıtın genel bütününe bakıldığında bir eğriliği söz konusudur ama zirveye giden yolda bir eğilme. Bunun sebebi elli yıllık bir geçmişi olan holdingin zaman süreci içerisinde gerek kırılmalar gerek zor şartlarda ayakta kalma ve asla ilerleyişini bertaraf etmeyen bir yaklaşımla zirveyi zorlamıştır. Yani örneğini çok gördüğümüz mantar gibi birden meydana gelip sonrada kaybolan holdingler gibi değil. Özünde başarı, direnç ve hedefi olan bir kuruluş. Tabi bu süreçte birçok engelleri de aşarak bugünlere gelen bir kuruluş. En üste ay yıldızı koymamamın sebebi, bu ülkenin kendi küllerinden yarattığı bir değeri ve buna bağlı olarak kendinide bu ülkeden gücünü alan bir kuruluş olması sebebiyle kompozisyonu bu şekilde yerleştirdim. Siyah granit üzerine darbe noktalama ile yapılan portre, taş’ın belli bir kısmında gömülü olması ve bir kısmının da dışarda olması İbrahim Bey’in kendi kabuğuna sığmaması ve bütünlük içindeki taşın dışına tasması bulunduğu yöre, bölge ve ülkesine sığmamasıdır. En alt bölümde de bilindigi gibi eğitime ve kalkınmaya önem veren biri olması sebebiyle İbrahim Bey’in bu dünyada maneviyatın ötesinde iki çok önemli değeri var biri IC Holding biri de AİÇÜ üniversitesidir. Dolayısı ile ikisinin amblemini yerleştirdim. Anıt tamamiyle kendi dengesi üzerinde durmaktadır hiç bir destek ve bağlayıcı unsur yoktur. Naci EDİ Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğretim Görevlisi İÇTEN BAKIŞ › 2014 17 HA B E R L E R VAKFIMIZIN DESTEKLEDİĞİ YENİ KİTAPLAR YAYINLANDI ‘’DİL ÖĞRETİMİNDE TEKNİK VE İLKELER’’ ÇEVİRİ KİTABI OKURLARI İLE BULUŞTU. Dr. Mehrali CALP Erzurum’da doğdu. İlköğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen okulundan mezun oldu. 1972-74 yılları arasında Çorum’da; 1974-1983 yılları arasında Erzurum’da ilköğretimde çalıştı. Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 1981 yılında mezun olan Mehrali CALP, 1983-85 yılları arasında Kırklareli-Alpullu Lisesinde öğretmen; Pehlivanköy Lisesinde öğretmen ve okul müdürü olarak görev yaptı. 1983-1984 öğretim yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans yapmaya başladı. 1987 yılında “Tacizâde Cafer Çelebi Divanın Şerhi” adlı tezi ile bilim uzmanı unvanını aldı.1987-89 yılları arasında Hakkâri Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı 1989-91 yılları arasında Bayburt Milli Eğitim Müdür Yardımcılığında bulundu.1993-1996 yılları arasında Erzurum İbrahim Hakkı Sağlık Eğitim Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Müdürü olarak görev yaptı. Bu Enstitüde üç yıl Genel Öğretim Yöntemleri, Ölçme Değerlendirme ve Rehberlik derslerini okuttu. 02.10.1995 tarihinde Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü nezdinde doktora öğrenimine başlayan Mehrali CALP, 12.10.2001 tarihinde doktora öğrenimi tamamladı. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim dalında “İlköğretim Okulları İkinci Kademede Dil Bilgisi Öğretimi Üzerine Bir Araştırma” konulu doktora tezi ile bilim doktoru unvanını aldı.1996 yılından beri Ağrı Eğitim Fakültesinde Öğretim Elemanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve beş çocuk babasıdır. AKDEMİK MAKALELERİ DIŞINDA YAYINLANAN KİTAPLARI İlkokuma Yazma Öğretimi, Nobel Yayın Dağıtım / Eğitim Bilimleri Dizisi 2007 Özel Öğretim Alanı Olarak Türkçe Öğretimi, Nobel / Eğitim Bilimleri Dizisi 2007 Yazılı ve Sözlü Anlatım (Editör) Lisans Yayıncılık, İstanbul, 2005 ‘’MEVLÂN HÂLİD ZİYÂÜDDİN-İ NAKŞİBENDÎ’’ ARAŞTIRMA KİTABI OKURLARI İLE BULUŞTU. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Yrd. Doç. Dr. Abdulcebbar KAVAK 18 1970 Yılında Van’da doğdu. 1977 yılında başladığı öğrenim hayatını 1992’de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olarak tamamladı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı farklı ortaöğretim kurumlarında öğretmen ve idareci olarak görev yaptı. 2001 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisansını tamamladı. 2012 yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde öğretim görevlisi olarak göreve başladı. 2013 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tasavvuf Anabilim Dalında hazırladığı “Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî ve Hâlidî Tasavvuf Geleneğinin Tarihi Gelişim Süreci” konulu teziyle doktor oldu. Halen Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalında yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır.İbrahim İslamoğlu ile birlikte İmam Hatip Liseleri Orta kısmı için hazırladığı Arapça I, Arapça II ve Arapça III ders kitapları, 1996-2000 yılları arasında İmam-Hatip Liselerinde okutuldu. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî’nin Arapça, Farsça ve Kürtçe dillerinde şiirlerinden oluşan dîvân’ının tercüme, tahkik ve şerhini yaptı. Bu eser 2009 yılında Ensar Yayınları tarafından, 2013’te de Semerkand Yayınları tarafından neşredildi. 2010-2014 arasında Ulusal ve uluslararası çok sayıda sempozyumlarda tebliğ sundu ve panellere katıldı.Evli ve dört çocuğu olan Yrd. Doç. Dr. Abdulcebbar KAVAK, ileri seviyede Arapça, orta seviyede Farsça ve İngilizce bilmektedir. İÇTEN BAKIŞ › 2014 19 Üniversitemizde Rektör Yardımcılığı görevini 5 yıldır yürüten Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU, üniversiteye veda etti. AİÇÜ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. FAHRİ BAYIROĞLU’NUN VEDASI Prof. Dr. BAYIROĞLU için Konukevinde Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN tarafından verilen veda yemeğine, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yücel ÜNAL, Akademik ve İdari Birimlerin Yöneticileri katıldı. Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU ile 5 yıl boyunca güzel çalışmalara imza attıklarını belirten Prof. Dr. İrfan ASLAN, ailesinden uzakta zor günler yaşamasına karşın Prof. Dr. BAYIROĞLU’nun üniversitenin gelişimine büyük katkılar sağladığını söyledi. Prof. Dr. ASLAN, “Fahri beyin geldiği günü bugün gibi hatırlıyorum. Bir yaz günüydü. Bu Yerleşkeyi yeni oluşturmaya başlamıştık, ortalık toz dumandı. Öyle bir günden bu güne yaklaşık 5 yıl geçti. Ailesinden uzak olmanın oluşturduğu büyük sıkıntılara rağmen gecesini gündüzüne katarak çalıştı. Birçok çalışmalarımızda, yerleşkenin her aşamasında önemli katkılar sağladı. Sevindirici olan kısa sürede böylesine güzel bir kampüs ortaya çıkarmış olmamız oldu. Buradaki işler hepimizin çok iyi bildiği gibi kolay yapılan işler değil. Yeni bir üniversite kurmak, onu kurumsallaştırmak zor bir şey. Burada hepinizin çok büyük katkısı emeği var. Bu duygularla Fahri beye çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Yeni kurulan üniversitede yapılan çalışmalarda küçücük de olsa katkımız oldu ise kendimizi mutlu addederiz” diyen Prof. Dr. BAYIROĞLU, “Buna vesile olan Rektörümüz Prof. Dr. ASLAN’a teşekkür ediyorum. Memleket adına, ilimiz adına sevindirici çalışmalar yaptı. Sizlerle beraber çalışırken şunu gördüm ki bizlere karşı çok anlayışlı yaklaşımlarınız oldu. Beraberce birbirimizi anlayarak çalıştık. Hepinize teşekkür ediyorum. Hakkınızı helal etmenizi diliyorum. Rektör beyin de ifade ettiği gibi bir görevi ifa ediyorsunuz. Bütün mesele iyilik, güzellik, insanlık adına bir şeyler ortaya koyabilmek, bunun çabası içerisinde olabilmekte. Her zaman istediğiniz kadar katkı sağlayamaz iseniz de en azından gönlünüze bakıp da orada bir hoşluk görüp bozulma görmemişseniz, bu bile tek başına bir saadet kaynağıdır” diye konuştu. Yemek sonrası Prof. Dr. İrfan ASLAN, Prof. Dr. BAYIROĞLU’na plaket ve çeşitli hediyeler verdi. Biz de IC Vakfı olarak çok sevdiğimiz değerli hocamız Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU’na üniversitede göstermiş olduğu özverili çalışmaları ve emekleri için çok teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatında da başarılar diliyoruz. HA B E R L E R GELİŞEN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE İŞLETME YÖNETİMİNİN ÖNEMİ ELE ALINDI Üniversitemiz Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim Yüksekokulu’nda ilk konferans verildi. Zeliha Oruç Konferans Salonu’nda Veteriner Hekim Kamil Özceylan tarafından “Gelişen Hayvancılık Sektöründe İşletme Yönetiminin Önemi” adlı konferans öncesi yüksekokulun kurucu müdürü olan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yücel Ünal, yüksekokulda ilk konferansın verildiğini söyledi. İnsanların temel gıda ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılması gerektiğini belirten Özceylan, “Bu amaca uygun ola- rak, hayvancılık sektörü de gerek dünya çapında gerekse ülkemizde hızlı bir şekilde büyüme eğilimine girmiştir. Ülkemizde yıllardan beri küçük ölçekli aile işletmeciliği olarak yürütülen hayvancılık modeli, son yıllarda verilen teşviklerin de etkisiyle hızlı bir değişim göstererek büyük kapasiteli profesyonel işletme modeline doğru gelişim göstermiştir” diye konuştu. Özceylan, 2014 yılında 100 baş üzerinde hayvan içeren işletme sayısının ülkede 2 bin 500 adedi bulduğunu vurgulayarak, “Ancak gerek süt inekçiliği ve gerekse besi hayvancılığında verimli bir hayvancılık yapılabildiği pek söylenemez” dedi. Bu sebeple son yıllarda sayıları gittikçe artan büyük işletmelerde işletmenin kuruluş aşamasından itibaren yönetici olarak görev alabilecek ve bu görevi profesyonel olarak yürütebilecek bilgi ve beceriye sahip “teknik eleman-yönetici” yetiştirecek bir okula ihtiyaç olduğu konunun uzmanı olan sektör çalışanları ve akademisyenlerin ortak görüşüdür.Dolayısıyla bu amaçlara hizmet edecek yöneticileri yetiştirecek olan Hayvansal Üretim Yüksekokulunun ülkemizde kurulmuş olmasını önemsiyorum ve söz konusu okulun kurulmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NDEN ERASMUS ÖĞRENCİLERİNE İÇTEN BAKIŞ › 2014 ANADOLU MİSAFİRPERVERLİĞİ 20 Üniversitemize 2014-2015 güz yarıyılında Erasmus Hareketliliği kapsamında, Romanya’dan gelen öğrencilerimiz Elena NİCA-VASİLE ve Vadim SCHİTCO, Türkiye ‘de, eğitim hayatlarının önemli bir durağında, çok güzel günler geçirmektelerdir. Misafir Öğrenciler, üniversite tarafından kendilerine sağlanan ücretsiz konaklama, yemek ve spor salonu haklarından çok memnun olduklarını özellikle belirtmektedirler. AİÇÜ Öğrencileri ise, Anadolu misafirperverliği ilkelerinden asla ödün vermeyerek, kendilerine hem eğitim, hem de serbest zaman sürelerinde içtenlikle rehberlik ve eşlik ederek, güzel dostlukların ve paylaşımların temellerini atmışlardır. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğrencileri için düzenlenen Gürcistan ve Karadeniz Bölgesi Gezisi’ne dahil olan Romanyalı Öğrenciler, bu imkan sayesinde ülkemizin güzelliklerine tanık olmakla beraber, ayrıcalıklarını ve değerlerini hissetmekten de çok memnun kalmışlardır. İbrahim Çeçen Vakfı’nın, Erasmus kapsamındaki öğrencilerin ulaşımına verdiği destekten de yararlanan misafir öğrenciler, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde olmaktan duydukları heyecan ve gururu , Romanya dönüşünde arkadaşlarına Erasmus için üniversitemizi tavsiye edeceklerini her fırsatta dile getirmektedirler. için arkadaşlarımızla beraber “HER ÇOCUK BİR KİTAP” kampanyası adı altında ilkokul ve ortaokul öğrencilerine “Dünya Çocuk Klasikleri”, temin etmek için bir kampanya başlattık. Biz Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri olarak staj gördüğümüz okullarda ilk ve ortaokul öğrencilerinin okuma ve yazma konusunda büyük eksikliklerinin olduğunu gördük. Bu eksikliklerin temelinde yatan sebeplerden birinin çocuklarının seviyelerine uygun kitap bulamamasından dolayı okumaması olduğunun kanısına vardık. Biz, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri olarak çocuklar için ne yapabiliriz diye düşünürken onların seviyesine uygun kitap temin etmek ve onlara ulaştırmak Başta Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde başlattığımız kampanyamız kısa sürede Ağrı içinden, çeşitli kurumlardan ve diğer illerden destek alarak 6 bin civarında kitaba ulaştık. Bu kampanyada yüreğini ortaya koyarak çalışan arkadaşlarımızla birlikte topladığımız kitaplardan 400 adetini ilk olarak staj gördüğümüz Ağrı PİRİ REİS ORTAOKULU’na bağışladık. Kitap bağışı yaptığımız ikinci okul kütüphanesine 400 kitap kazandırdığımız Ağrı İMKB GAZİ ORTAOKULU oldu. Bu kampanyada çaba sarfeden arkadaşlarımızla birlikte kitap ihtiyacı olan okullar belirleyerek onlara kısa zamanda kitap kazandırmaya çalışıyoruz. Bu hafta içinde 2 köy okulu bir merkez okulu olmak üzere 3 okula daha kitap- larımızla destek olacağız. Kampanyamız dönem sonuna kadar devam edecek ve bu süre içinde topladığımız kitapları belirlediğimiz okullara ulaştıracağız. Bu kampanyada bize destek olan herkese ve İbrahim Çeçen Vakfı’na “ HER ÇOCUK BİR KİTAP” adı altında devam ettirdiğimiz kampanyamıza yaptığınız destek için yürekten teşekkür ediyoruz ve kitapları dağıtırken çocukların yüzünde gördüğümüz o mutluluğu onlara hediye ediyoruz. Necmettin AKKUŞ Biz de IC Vakfı olarak bu kampanyada büyük bir özveri ile çalışan; başta Necmettin AKKUŞ olmak üzere, Hakan BUZKUŞ, Çidem PEKGÖZ, Nevroz BAYRAM, Adem KIZILASLAN, Imranay ARAPKIRLI, Seda GEDIK, Songül USLU, Binefş CIN, Ercan Özden, Erken ŞILENGER, Emrah BAYRAM, Abdulkahar DOĞAN ve daha bir çok arkadaşı kutluyoruz. Karanlıklara ışık yakan ; yüreklere umut olan saygıdeğer büyüklerim; Toplumsal Uygulamalar Dersi’mizle ilgili talebimiz sonucunda gönderdiğiniz kitaplarla Cemil Meriç Ortaokulu’nun bir kütüphanesi oldu. Kütüphane projemize verdiğiniz destekten dolayı İbrahim Çeçen Vakfı ve çok değerli çalışanlarına kendim ve proje arkadaşlarım adına şükranlarımı sunarım. Burak KALAY Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğrencisi Ağrı Merkeze 30 km mesafedeki bir dağ köyünün öğretmeniyim.. Hayatında doğuyu hiç görmemiş; buradaki masum minik yüreklerden habersizdim.. Vatanımızın en ücra unutulmuş ve yalnız yerlerinde de olsa al bayrağımızın dalgalandığı heryerde kardelenler yetiştirmeyi amaçlayıp Yalnızkonak için umut aradım. 27 çocuğuma umut olduğunuz ; ve yüzlerinde masum bir gülümseme oluşturduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim. Ümit İKİZ Murat Bucağı, Yalnızkonak Köyü Ağrı Yalnızkonak İlkokulu Öğretmeni 21 İÇTEN BAKIŞ › 2014 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ‘‘HER ÇOCUK BİR KİTAP’’ KAMPANYASI HA B E R L E R TARİHE YÖN VEREN İSİMLER ÇEŞMELERDE YAŞIYOR Üniversitemiz merkezi kampüsünün farklı noktalarına konulan tarihi su çeşmeleri ile Türkiye’nin bilimsel, kültürel ve sosyal hayatına yön veren şahsiyetlerin isimleri yaşatılıyor. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Yaklaşık 6 yıl önce Ağrı Şeker Fabrikası’nın eski yerleşkesinde devlet tarafından tahsis edilen boş arazide temelleri atılan üniversitemiz, fiziki, akademik ve idari personel ile öğrenci sayısı bakımında büyük bir gelişim gösterdi. Fakülte binaları, Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı, Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, Çok Amaçlı Spor Salonu, Nurettin Atmaca Üniversite Camisi, 6.5 kilometrelik Bisiklet, Yürüme ve Çevre yolu, Sosyal tesis, Stadyum, 5 adet tenis kortu, halı saha ve tesisleri, Garaj ve Atölyeler ile Lojmanların yer aldığı toplam 200 bin m2alan kullanıma sunularak 20 yıla eşdeğer bir büyüme gerçekleştirdi. 22 Fiziki yapılaşmanın yanı sıra yeşillendirme ve peyzaj çalışmalarının da hızla devam ettiği üniversitede kampüsün çeşitli noktalarına tarihi su çeşmeleri konulmaya başlandı. Tarihi su çeşmelerinin öğrencilerin ilgi odağı olduğunu belirten Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN, ülkenin kültürüne, tarihine, bilimine ve sosyal hayatına yön veren şahsiyetler arasında yer alan Ahmed-i Hani, İbn-i Sina, Mevlana Celaleddini Rumi, Ahmet Yesevi, Hayrettin Atmaca, Selahattin Salman ve Yunus Emre gibi isimlerin tarihi su çeşmelerinde yaşatılacağını söyledi. Çalışmanın Özeti: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, 21-23 Ocak 2015 tarihleri arasında Bangkok - Tayland’da düzenlenen “2015 Misafirperverlik, Serbest Zaman Aktiviteleri, Spor ve Turizm Uluslararaası Konferansı” katılımcılarındandı. Kongreye Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulundan öğretim üyeleri Doç. Dr. Gökhan BAYRAKTAR ve Yrd. Doç. Dr. Serkan T. AKA, Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığından Daire Başkanı ve Genel Sekreter Yardımcısı Murat TOK katılmışlardır. 4 farklı bildiri ile gidilen Kongrede sunulan bildirilerden birisi Yrd. Doç. Dr. Serkan T. AKA, Doç. Dr. Gökhan BAYRAKTAR, Murat TOK, Yrd. Doç. Dr. Meral DİNÇER ve Yrd. Doç. Dr. Yaşar ÇORUH’ un katkıları ile hazırlanmış olan “DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİN GELİŞİMİNDE VAKIFLARIN ROLÜNÜN İNCELENMESİ: IC VAKFI - AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ” başlıklı çalışmadır. Yrd. Doç. Dr. Serkan T. AKA tarafından sunulan çalışmanın amacı; IC Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi örneği temelinde vakıfların devlet Tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan bir sistemler bütünü olan vakıf; tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir. Vakıflar yardımlaşma ve dayanışma duygusu ile servetin zengin kesimlerden daha fakir kesimlere doğru akışını önemli ölçüde gerçekleştirerek, sosyal bütünleşmenin sağlanması, toplumsal barışın sürekliliği, sınıf çatışmalarının önlenmesi, kamunun hizmet taleplerinin karşılanması, siyasî ve ekonomik istikrarın sağlanması gibi amaçları benimseyerek merkezî yönetimlerin en büyük yardımcıları olmuşlardır. Bu bağlamda, çalışmanın amacı; IC Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) örneği temelinde vakıfların devlet üniversitelerine eğitimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler kapsamında sağladıkları katkıların incelenmesidir. üniversitelerine eğitimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler kapsamında sağladıkları katkıların incelenmesidir. Gerek Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin, gerek IC Vakfının isimlerinin 30 farklı ülkeden katılımın sağlandığı Uluslararası akademik bir ortamda akademik bir çalışma içerisinde kullanılması hem bu kurumların hem de ülkemizin tanıtımı açısından çok önemlidir. Ayrıca Çalışmadan elde edilen sonuçlar ışığında vakıfların özellikle yeni kurulan devlet üniversitelerinin gelişimlerine sağladığı çok yönlü katkıların üzerinde durulmuş ve çok önemli olduğu gerçeği vurgulanmıştır. Araştırmada, evrendeki belli bir ünitenin (birey, aile okul, hastane, dernek vb.), derinliğine ve genişliğine, kendisini ve çevresi ile olan ilişkilerini belirleyerek, o ünite hakkında bir yargıya varmayı amaçlayan örnek olay (durum) çalışması modellerinden durum tespit çalışması deseni benimsenmiştir. Verilerin toplanmasında ise araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsayan “Doküman İncelemesi” veri toplama yöntemi tercih edilmiştir. Bu doğrultuda IC Vakfının, AİÇÜ’ye kuruluşundan itibaren her açıdan sağladığı katkılar ve bu katkıların olumlu göstergeleri ele alınmış ve doğurduğu sonuçlar irdelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre vakıfların desteğinin üniversitelerin eğitimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerinin zenginleştirilmesi bakımından önemli katkılar sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. 23 İÇTEN BAKIŞ › 2014 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ TAYLAND’DA “The 2015 International Conference on Hospitality, Leisure, Sports, and Tourism” “2015 Uluslararası Misafirperverlik, Serbest Zaman Aktiviteleri, Spor ve Turizm Konferansı” S ÖY L E Ş İ BURUNDİ’DEN AĞRI’YA Otobüse binen kadın ve yaşlılara kalkıp yer veriyorlar. Bizim kültürümüzde öyle birşey yok. Yani buna kültür farkı diyebiliriz. AİÇÜ’yü Nasıl Buldunuz Ya da Kimlerin Önerisiyle Geldiniz ? Röportajı: Muhammet KAYANER AİÇÜ, PDR 1. Sınıf Öğrencisi sonunda savaşlar bitti. Ulusal marşımızın ve bayrağımızın manası bize “umudu, birliği, ilerlemeyi” hedefler. Ekonomi bütçesi çok düşük çok fakir bir ülkeyiz. İnsanlarımızın çoğu geçimini tarımla sağlar. Arazilerimizin %55 ekilebilir arazilerdir. Coğrafyamız olarak da iki mevsim yaşanıyor. Kış ve yazdır. Ülkemiz ne çok sıcak ne de çok soğuktur. En fazla sıcaklık 30 derece an az 20 dercedir. Burundi ile Türkiye’nin Ortak Yanları Var Mıdır? Kendinizi Bize Tanıtabilir Misiniz ? İÇTEN BAKIŞ › 2014 Ben Adamu Ntunzwenimava Burundi de doğdum. İlkokuldan liseye kadar Burundi de okudum. Üniversiteyi “AİÇÜ”okuyorum. PDR 1.sınıftayım. Ailem Burundi de yaşıyor. Babam vefat etti, annem altı kardeşimle birlikte yaşıyor. 24 Burundi’yi Bize Biraz Tanıtabilir Misiniz ? Ülkemiz 1962 yılına kadar “Belçika’nın”sömürüsüydük. Bağımsızlığımızı 1962 yılında kazandık. Bağımsızlığımızı aldıktan sonra biz de daha çok sıkıntı başladı. Milletimiz arasında iç savaşlar vardı. Savaşlarımız 2005 yılına kadar devam etti. Nihayet Tabiki ülkelerimizin ortak yanları vardır ama çok fazla değildir. İnanç olarak bizde de müslümanlık vardır. Ama %30 oranındadır. Ülkemizde en çok Hristiyanlar bulunur %50 oranından fazladır. Her müslüman ülkede insanların davranışları aynıdır. Çünkü islamiyetin kuralları her yerde aynıdır ve değişmez. Bizde müslümanlar fazla olmadığı için kültür farklılığı olabilir. Ülkemiz laik bir ülke olduğundan dolayı bizde farklı inançlar vardır. Bunlar müslümanlar,hristiyanlar ve ateistlerdir. İnançlarımız çok fazla olduğu için kültür farklılığı oluşmuştur. Örnek olarak ben buraya geldikten sonra otobüse bindim ve otobüste çok değişik bir şey gördüm.Ülkenizin insanları yaşlılara, kadınlara otobüste saygı gösteriyorlar. AİÇÜ’yü biz sınava girdikten sonra kazandık. Çünkü bizde şu anda öğrencilerin hepsi Türkiye’ye gelmek istiyorlar. Türkiye’ye talep çok olduğundan dolayı bizi sınava tabi tutuyorlar. Yüksek puan yapan öğrencileri yurt dışına gitme izni veriyorlar. Biz kazandıktan sonra internet üzerinden Türkiye’de bazı üniversitelere tercih yaptık ve AİÇÜ. kazandık. Bizde geçmişteki öğrenciler Avrupa’ya okumaya gidiyorlardı. Mezun olup döndüklerinde biz de başbakan,cumhurbaşkanı,bakanlar olmuşlar. Oralarda eğitimi iyi alabiliriz, iyi şartlarda okuyabiliriz veya iyi yerlere gelebiliriz. Çünkü eğitimi Fransızca veriyor ve biz de Fransızca’yı iyi biliyoruz. Ama kimse ırkçılığa, kötü durumda yaşamayı istemez. Benim şuanda Fransa da arkadaşım okuyor. Orda hayat nasıl diye sordum? O bana “ülkeme dönmek istiyorum, kötü durumdayım, bizi sevmiyorlar, ırkçılık yapıyorlar”dedi. Bundan dolayı kimse gitmek istemiyor, gidenler ise dönmek istiyor. Ama Türkiye de okuyup gelen arkadaşlarımız Türkiye‘nin insanları bizi çok seviyorlar, aramızda hiçbir sıkıntı çıkmıyor, Türkiye de hayatın çok güzel olduğunu söylüyorlar. Türkiye de inançlarımızı rahat yaşayabiliyoruz, buralarda bize karşı ırkçılık yapmıyorlar. Türkiye insanları yardımsever , insanlara zarar vermeyen ve de en önemlisi insanları sömürmemiş ve sömürmeyi düşünmeyen bir ülkedir. Türkiye’de yeni bir dil öğreniyoruz, eğitim kalitesi çok iyi, gelişmiş bir ülke olduğundan dolayı ülkemizdeki öğrenciler Türkiye’ye gelmek istiyorlar. Ağrı’ya ve AİÇÜ’ye gelmeden önce beklentilerimiz vardı tabi. Burda eğitimin İngilizce yada Fransızca olduğunu düşünüyordum. Çünkü tam bilgim yoktu. Geldikten sonra öğrendim ki Türkçe eğitim veriliyor. Ben Türkçe hiç bilmiyordum. Bundan dolayı Türkçe eğitim almak zorunda kaldım. Şimdi Türkçeyi konuşmayı ve okumayı öğrendim. Bizim ülkemizde bazı öğrenciler yurt dışında eğitim gördükten sonra aldıkları diplomala ülkemizde geçerli oluyor. Aldığım bilgilere göre eğitimimizi bitirdikten sonra aldığımız diplomayı ülkemizde geçerli olduğunu öğrendim, bu da beni çok memnun etti. Türkiye de Aldığınız Eğitim Sizi Zorluyormu? Aldığımız eğitimden zorlanıyoruz. Çünkü biz yeni geldik, Türkçemiz o kadar iyi değil. Burada okuyan Türk öğrencileri Türkçeyi bildikleri halde dersi anlamakta zorlanıyorlar, biz ise hem Türkçemizi geliştirmeye çalışıyoruz, hem de dersi anlamaya çalışıyoruz. Bundan dolayı dersi iyi anlayamıyoruz ve biraz zorlanıyoruz. Bence Türkiye’ye gelen yabancılar az Türkçe eğitimi görüyorlar. 7-8 ay görüyor bu da az bir zamandır. Çünkü Türkçe yeni bir dil olduğu için bu 7-8 ay Türkiyede yaşamak için uygundur ama okumak için yetmez. Bence bunun 2 yıl olması gerekir. Burada Yaşadığınız Sıkıntılar var mı? Yaşadığımız sıkıntılar var ama bu sıkıntılar öğrenciden öğrenciye değişiyor. Biz yurt dışından geldik, ailemiz,akrabalarımız,tanıdıklarımız burada yok, bu da bize maddi olsun manevi olsun sıkıntı yaratıyor. Türkiye gelişmiş bir ülke olduğundan dolayı hayat şartları pahalı her şey parayla bu bize maddi sıkıntıya sebep oluyor. Yabancı olduğumuzdan dolayı bize burs çıkmıyor. Bazı yabancı arkadaşlarımız ailelerinin durumları iyi olduğundan dolayı aileleri para gönderiyorlar ama benim ailemin maddi durumum iyi olmadğından dolayı bana para gönderilemiyor.Eğitimimiz için bize burs yardımı yapacak,maddi destek sağlayacak yada bize sahip çıkacak insanlarımızı canı gönülden arzularız. Kendinizi Bize Tanıtabilir Misiniz? Ben Jim-Peige Bishang Burundi’de doğdum. AİÇÜ’de okuyorum. PDR 1. Sınıftayım. Burundi’de yaşıyoruz 9 kardeşiz. Burundi’den Bize Bahsedebilir Misiniz? Burundi Afrika’da küçük bir ülkedir. Dünya’nın en fakir 3 ülkesinden biridir. Ekonomi durumu çok kötü, eğitim için çok yetersiz bir ülkedir. Burundi ve Türkiye’nin insanları sıcak kanlıdır. Ama yemekleri çok farklıdır. Bazı yemeklerimiz aynıdır. Örnek olarak; pirinç fasülye gibi yemeklerimiz aynıdır. AİÇÜ’ye Kimlerin Önerisiyle Geldiniz? AİÇÜ’yi Erzurum’da okuyan arkadaşımdan yardım aldım ve internette araştırarak buldum. Buraya gelirken beklentilerimiz iyi bir eğitim, sıcak hocalar ve sıcak öğrenciler bekliyorduk. Buranın hocaları, arkadaşları, insanlara çok sıcakkanlı, cana yakın kişilerdir. Burada tek beklemediğimiz şey havasının bu kadar soğuk olması. Ama yavaş yavaş uyum sağlamaya başlıyoruz. Burada Yaşadığınız Sıkıntılar Var mı? Otobüse binerken çocuklar bize “Zenciler“ demesi bizi biraz şaşırttı. Ama insanları bize karşı çok yardımsever ve iyi niyetliler. BRUNDİ’YE KISA BİR BAKIŞ Orta Afrika’da, Tanzanya, Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (Zaire) ile komşu küçük bir ülke olan Burundi, Dünya Bankası verilerine göre yıllık 560 dolar gelir ile kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyanın en yoksul ikinci ülkesi. 10 milyon civarındaki nüfusunun %85’i Hutulardan, %14’ü Tutsilerden oluşuyor, küçük bir kısmı ise Twa (Pigme) ve birkaç bin Avrupalı ve Güneydoğu Asyalı. Resmi dili Fransızca ve Kirundi, bu dili Tutsiler ve Hutular kullanıyor. Bu iki dilin dışında yerel halk Svahili dilini de konuşuyor. Ülkede dinî inanç oran Hıristiyan %67 (Roma Katolikleri %62, Protestanlar %5), yerel inançlar %23, Müslüman %10 olarak gözüküyor. Burundi, Batı Afrika bölgesinde olduğunun tersine, ancak 1800’lü yıllarda sömürge ülkeleri ile karşılaşmış. Sömürge ülkelerinin geç gelmesinin nedeni ise bu bölgeye karayolu ile ulaşmanın imkansız olmasıymış. Ancak 1870 yılında bir Alman gezgin Tanganyika Gölü’nü takip ederek ilk defa Burundi’ye ulaşmış ve Burundi’de o zamanlar bir krallığın olduğunu ifade etmiş. Bundan sonra Almanlar 1890 yıllarında yine Tanganyika gölünü izleyerek Burundi’ye ulaşmışlar, ilk başlarda Almanlara karşı direnen Burundi Kralının 1903 yılında Almanlarla anlaşma imzalayarak Almanya’nın bir anlamda 25 İÇTEN BAKIŞ › 2014 Ağrı İlimiz ve AİÇÜ’ne Gelmeden Önce Beklentileriniz Neydi ve Bu Beklentilerinizi Karşıladımı? İÇTEN BAKIŞ › 2014 26 sömürgesi olmayı kabul ettiğini görüyoruz. 1. Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın yenik düşmesi üzerine 1919 yılında Versailles Konferansı’nda Milletler Cemiyeti kabulü ile Burundi Belçika’nın sömürgesi olmuş. Belçika ise aynı dili konuşan ve aynı ırktan gelen Ruanda ve Burundi’yi Ruanda-Urundi adıyla tek bir yönetim altında birleştirmiş. Ve yine Belçika yönetimi, bu dönemde, Burundi’de yaşayan grupları Hutu, Tutsi ve Twa(pigme) olarak üç ayrı etnik yapıya ayırmış. Afrika’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi Burundi de 1960 yılında Belçika’dan ayrılarak meşruti bir krallık olarak bağımsızlığını ilan etmiş. 1964 yılında ise krallıktan cumhuriyet rejimine geçmiş. Bağımsızlığından hemen sonra 2000 yılına kadar Hutu ve Tutsiler arasında amansız ve kanlı çatışmalar ve katliamlar yaşanmış. 1993 yılında başlayan iç savaş 2005 yılına kadar sürmüştü. Sonrası hepimizin malumu: Kan ve gözyaşı. Ülkenin adı, komşu ülke Ruanda’da 1994’te dünyanın gözü önünde gerçekleşen etnik savaşlar yüzünden çok duyulmuş ve bu savaşta 1 milyon kadar insan öldürülmüştü. 2000 yılında Tanzanya’da Afrika Birliğinin girişimiyle taraflar (Hutu-Tutsi) bir araya getirilerek anlaşma sağlanmış. Bu anlaşmaya göre, iktidar Hutu ve Tutsiler arasında oransal olarak paylaştırılmış, dengeleyici şartlar getirilmiş. Burundi; kara ile çevrili, zayıf imalat sektörü ve fakir kaynakları olan bir ülke. Nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşıyor ve ekonomisinin dayanağı dış kazancın %80’ini oluşturan kahve. Bütün arazinin % 41’i ekilebilir arazi, başlıca gıda maddeleri muz, baklagiller, darı, yerfıstığı , tatlı patates ve kabak türü bitkiler. Burundi’de kalay, az miktarda altın çıkarılıyor, diğer madenler yerli tüketim ile sınırlı. Sanayi merkezleri başkent Bujumburu’da toplanmıştır. Yoksulluğa rağmen Burundi’de güvenlik sorunu artık günümüzde yaşanmıyor. Birkaç sene öncesine kadar can güvenliği yokken, artık rahatça sokaklarda dolaşmak mümkün. Tanganyika gölü Bujumbara’ya sakin bir tatil kasabası havası katıyor. Stresten uzak, gülümseyen insanlarıyla insanın zihninde hoş bir anı bırakıyor. Tangayika Gölü’nün kenarında olan plajlar görülmeye değer. Timsahları ve hippoları yakından görmek isterseniz Rusizi Doğal Parkı’na uğramanız gerekiyor, ayrıca Nil Nehri’nin en büyük timsahlarını gözlemlemek isterseniz Gusteve Bölgesi’ne gidebilirsiniz. Tanganika Gölü çıkarılan balıklar dünyanın dört bir yanındaki evlerin akvaryumlarını süslüyor. Tıpkı Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi burada da öğle vakti insanlar dükkanlarını kapatıp siesta’ya (istirahat) yatıyorlar. Bujumbura’da Sojemak isimli pazarı geziyoruz. İndegala isminde kurutulmuş balıklar tezgahlarda yerini almış. Bizim hamsiye benzeyen bu balığa bayılıyor Burundililer. Yalnız alışık olmayanlar için buradaki balık kokusu tahammül edilemeyecek durumda. Kent merkezinde Galatasaray’lı Şabani Nonda’nın yetiştiği stadı, büyük camiyi, Almanlar döneminden kalma katedrali gezip1960’lı yılların ortasında Kongo’dan tekneyle Tanganika’yı geçerek buraya gelen Che Guevara’nın geçtiği mekanları dolaşabilirsiniz. Burundi’de Afrika yaban hayatının tüm örneklerini görebileceğiniz Rumonge, Kigwena, Kibira, Ruvubu, Rusizi, Bururi, Vyanda, Rwihinda Gölü, Tanganyika Gölü Ulusal Doğa Parkı, Yaban Hayatı Koruma Rezervleri ve göçmen kuş cennetlerini gezebilir, yerel halkın geleneksel yaşamını tanıyacağınız kültür gezilerine katılabilirsiniz. Belki de tarihe geçmiş 200’den fazla insan yediği söylenen ve filmlere de konu olmuş olan timsah Gustave The Crocodile ile de tanışırsınız! Bir de Burundi’nin davul şovu dünyaca ünlü., bu ilginç gösteriyi sakın kaçırmayın. Dr. Meral DİNÇER İÇTEN BAKIŞ › 2014 27 HA B E R L E R ANADOLU VAKFI Anadolu Vakfı olarak 2014 yılı itibariyle “Bu topraklardan kazandıklarını yine bu topraklara verme” ilkesi ile geçen 35 yılı geride bıraktık. Bu 35 yıl içerisinde, 50’nin üzerinde kalıcı eserin; okullar, yurtlar, spor salonları, üniversite binaları, hastaneler, sağlık ocakları, yapımını gerçekleştirdik. Vakıf, 20 binin üzerinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs desteği sağladı. Anadolu Vakfı olarak çalışmalarımızda, gençlerimizin yetkinliklerini önemsiyor, sosyal girişimcilik yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyoruz. Yeni fikirlere açık olmanın, yeni fikirler ve projeler ortaya çıkarmanın ülkemize katacağı değere olan inancımızla onlara yön göstermeye çalışıyoruz. Gençlere yönelik olarak uyguladığımız “Gelecek İçin Gençlik” programı ile gençlerin gelişim sürecini farkındalık, uzlaşma ve hoşgörü kültürü, liderlik yetkinlikleri, çevre ve sürdürülebilir kalkınma, yaratıcılık ve yenilikçilik kültürü gibi çağdaş değerlerle desteklemek, dünya görüşlerinin ve genel donanımlarının bu yönlerde olgunlaşmasını sağlamayı hedefliyoruz. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Eğitimin yanı sıra sağlık alanında toplumumuza fayda sağlamaya önem veriyoruz. Sağlık alanındaki en büyük yatırımımız Anadolu Sağlık Merkezi. Bunun dışında eserlerimizin arasında yapımı tamamlanıp devlete devredilen 28 hastanelerimiz de mevcut. Anadolu Vakfı tarafından 2005 yılında ABD’de 21 yıl üst üste en iyi hastane seçilen Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içinde kurulan Anadolu Sağlık Merkezi ile bugüne kadar ihtiyaç sahibi hastalara yaklaşık olarak 85.000 muayene, 234.000 tetkik, 6.500 ameliyat hizmeti bedelsiz olarak sağlandı. Merkezimiz, 66 farklı ülkeden gelen hasta sayısıyla, Türkiye’nin en çok yabancı hastaya hizmet veren hastanesi seçildi ve bölgenin kanser tedavi merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Anadolu Sağlık Merkezimiz 2010 yılında hizmete açılan Kemik İliği Nakli Merkezimiz, her yıl 250 hastaya kemik iliği nakli gerçekleştiriyor. Anadolu Sağlık Merkezi bünyesinde 145 hekimimiz olup üçte ikisi profesör ve doçent hocalarımızdan oluşmaktadır. Anadolu Sağlık Merkezi, 2002 yılında Johns Hopkins Medicine International ile eğitim ve kalitenin geliştirilmesine yönelik alanlarda stratejik işbirliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma Anadolu Sağlık Merkezi hekimleri ile Baltimore, Maryland’deki Johns Hopkins’ten meslektaşları arasında bilgi paylaşımını kolaylaştırırken, video-konferans yoluyla tıbbi fikirlerini paylaşmalarını ve tıp konusundaki eğitimlerine devam etmelerini de sağlamaktadır. Anadolu Vakfı olarak kısa vadeli, acil gereksinimleri karşılamaya yönelik çalışmaların yanı sıra, aynı zamanda toplumsal kalkınmayı destekleyici ve toplumun yaşam koşullarını iyileştirici çalışmalar içerisindeyiz. İnsana yatırımı ilke edinen, ortak aklı benimseyen, sosyal etkisi güçlü, kullandığı kaynağı sosyal girişimci yaklaşımıyla yönetebilen ve kalıcı çözümlerle toplumun daha fazla ve sürekli desteklediği bir sosyal değer ve bağışçılık platformu olabilme hedefindeki “Anadolu’nun Vakfı”olarak, bugüne kadar eğitim alanında 20.000’den fazla öğrenciye burs verdik. Vakıf olarak, gençlerle iletişim kuracağımız alan olarak kendimize sosyal medyayı belirledik. Onlarla iletişim kurabilmek için onların arasında yaşamak gerekiyor. Onların konuştuğu dilden konuşmak ve onları anladığınız göstermeniz gerekiyor. Bu nedenle, üç senedir başvurularımızı online olarak alıyoruz. Bu sisteme geçmemizden sonra rakamların hızla arttığını gözlemledik. Gençlerle kurduğumuz dijital iletişimle onların Vakfımıza karşı olan farkındalıkları arttı. Bu sayede de ilk yılımızda başvuru sayımızı yaklaşık on katı artırarak 40.000 sayısına, ikinci yılımızda 53.000 sayısına çıkarttık, bu yıl ise 64.000 başvuru aldık. “Gelecek İçin Gençlik” programımız ile gençlere yönelik olarak yaşamdan söyleşilerle deneyimler paylaşılmakta, akademik bilgilerle zenginleştirilerek gençlerin soruları ele alınıp irdelenmekte, yine deneyimlere dayalı somut çözüm önerileri paylaşılmaktadır. Böylelikle Koçluk ve Mentorluk çalışmalarımızla, etkileşim sağlanmaktadır. Bunlara ek olarak gençlere kendilerini geliştirme, hayata hazırlanma, kariyerini planlama, sosyal girişimcilik vb konularda da seminerler düzenliyoruz. Çeşitli sosyal etkinliklerle gençlere akademik çalışmaları dışında nefes alacak ve kendilerini geliştirecek fırsatlar sunuyoruz. Anadolu Vakfı, TÜSEV Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın kurucu üyesi olarak bağışçılığı geliştirici çalışmalara ve etkinliklere destek oluyor. Ayrıca Anadolu Vakfı olarak, Sosyal Sorumluluk kapsamında, dezavantajlı gruplar için de çeşitli projeler yürütüyoruz. Geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde Engelliler Haftası nedeniyle Vakfımız Dilovası Belediyesi ile işbirliği yaparak 100 engelli çocuğun sağlık sorunlarının giderilmesini sağladı. Yine çevre belediyelerin ortaklığında gerçekleştirilen “Sağlıklı Çocuklar, Mutlu Yarınlar“ projesine Ocak ayı itibariyle başlanıldı. Proje kapsamında; • İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarının genel sağlık muayenelerini yaptırmak. • Çocuklara el hijyeni konusunda eğitim vermek. • Emziren anneleri bebek bakımı ve anne sütü hakkında bilinçlendirmek. • Çocuklara hastane ortamını pozitif biçimde tanıtmak amaçlandı. • Sağlıklı Çocuklar, Mutlu Yarınlar Projemizin diğer ayağında, Anadolu Sağlık Merkezi çalışanlarının da gönüllü olarak destek verdiği, resim ve boyama aktiviteleri gerçekleştirildi. Yine bir bölgemizde ihtiyaç sahibi çocuklarda genetik sorunlardan dolayı ortaya çıkan el ve ayak şekil bozukluklarının tedavisi amacıyla, gerekli muayene, tetkik ve ameliyatlar Vakfımız tarafından Anadolu Sağlık Merkezimizde yaptırılmıştır. 15 Ocak – 5 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen çocuk sağlığına yönelik bu kapsamlı projede 2.200 çocuğa ulaşıldı. 6.380 muayene, 1.500 sünnet, 250 ameliyat 5.250 tetkik hizmeti verildi. Ulaşılan pozitif sonuçlar değerlendirilerek, Anadolu Vakfı Sosyal Sorumluluk Projeleri 2015 yılı programına 2.500 çocuğu kapsayacak projenin 2. Fazı eklendi. Son iki yıldır Anadolu Vakfı, eğitim ve sağlık alanındaki harcamalarına, verdiği burslar dahil, 32 milyon TL’nin üzerinde bir bütçe ayırıyor. Sadece geçen yıl Aksaray ilinde açılışı gerçekleştirdiğimiz Yazıcı Eğitim ve Öğretim Kampüsüne 7 milyon TL, bu yıl içerisinde Ankara’daki Kazan Efes Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Eğitim Tesisi’nin yeni kampusu için 4.5 milyon TL’lik bir bütçe ayırdık. Tabii grup şirketlerimizin kendi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri için ayırdıkları bütçeler buna dahil değildir. Anadolu Sağlık Merkezi’nin bölgesel bir tedavi merkezi olarak uluslararası alanda öne çıkması, Anadolu Vakfı olarak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu sayede, ihtiyaç sahibi daha çok hastaya ulaşmış olacağız. Bunun yanı sıra “Gelecek İçin Gençlik” adı altında gençlere yönelik olarak başlatmış olduğumuz Mentorluk ve Koçluk çalışmalarının geliştirilerek sürdürmek eğitim alanındaki en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca gençlerin ve çocukların akademik alandaki yetkinliklerinin yanı sıra sosyal ve kültürel yetkinlikler de geliştirebilmeleri ve onlara bu yetkinlikleri geliştirebilecekleri ortamlar sağlanabilmesi açılarından, bu süreçte hayati öneme sahip öğretmen, eğitim kurumu yöneticisi ve öğretim görevlilerinin de desteklenmesi genç kuşaklar üzerinde büyük bir sosyal etki yaratmaktadır. Biz de bu hedefle 29 İÇTEN BAKIŞ › 2014 European Foundation Center (EFC) ve European Venture Philanthropy Association üyesidir. HA B E R L E R öğretmenlere yönelik eğitimlerimizi sürdüreceğiz. Yine Anadolu Vakfı tarafından İstanbul Kalkınma Ajansı’nın “Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı” için geliştirilen “Sosyal Girişimci Gençler” projemiz hibe almaya hak kazandı. Bu projemizi plan çerçevesinde hayata geçiriyoruz. Bu projemizle • Genç kadın ve engelli bireyleri kapsayacak şekilde İstanbul’da 18-29 yaş aralığındaki gençlerin sosyal girişimcilik alanında bilgi ve becerilerini geliştirmeyi, • Sosyal girişimci olarak gençlerin ekonomik, profesyonel ve toplumsal yaşama katılmalarında yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeyi, • Bununla birlikte sosyal girişimcilik alanında sınır ötesi işbirliğini geliştirmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak ile birlikte Vakfın sosyal girişimcilik kapasitesini arttırmayı hedefliyoruz. Türkiye genelinde yürüttüğümüz “Değerli Öğretmenim” projemizden bu yıl çok olumlu geri dönüşler aldık. İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile birlikte çalışarak, öğretmenlerin kişisel İÇTEN BAKIŞ › 2014 ANADOLU VA KFI’NDAN ÜNİVE RSİTEMİZ ÖĞRE NCİLERİNE B URS İMKANI 30 Üniversitemiz öğrencilerine, Anadolu Grubu Vakfı tarafından IC Vakfı aracığıyla burs verilecek. Henüz 6 yıllık bir eğitim kurumu olmasına rağmen gelişimini hızlı bir şekilde sürdüren Üniversitemizde öğrenim gören öğrencilere, Anadolu Vakfı tarafından burs verilmeye başlanmıştır. internet üzerinden kabul eden Anadolu Vakfının Genel Müdürü Selim GÜVEN ve Müdür Yardımcısı Nil ÇELTEK, burs verilecek öğrencilerle bir araya geldi. Öğrenci ile bireysel mülakat yapan GÜVEN ve ÇELTEK, burs almaya hak kazanan 52 öğrenci belirlendi. IC Vakfı’nın aracılığı ile üniversiteye özel kontenjan ayıran ve burs başvurularını Anadolu Vakfı’na bu katkıları için yürekten teşekkür ediyoruz. gelişimlerine ve sahip oldukları sosyal donanıma katma değer yaratmasını hedeflediğimiz projemizde bugüne kadar 1.500’in üzerinde öğretmene eğitimler verdik. Samsun ilimizde, Karadeniz Bölgemizde yürüttüğümüz Sosyal Girişimcilik Yarışmamızın başarılı projelerini seçtik ve hem proje sahibi öğretmenlerimizi hem de okullarını çeşitli hediyelerle ödüllendirdik. Yine bu proje kapsamında iki grup halinde öğretmen ve okul yöneticilerimize proje geliştirme eğitimleri verdik. Değerli Öğretmenim projemizi uygulamalar ve yeni seminerler ile geliştirerek, devam edeceğiz. “AB PROJELERİ KARİYER OLANAKLARI” SEMİNERİ IC Vakfı Müdürü Dr. Meral DİNÇER yaptığı açılış konuşmasında, “Bu eğitim seminerini, siz öğrencilerimiz için çok önemli görüyoruz. Biliyorum ki pek çoğunuz yurtdışına gitmekten çekiniyor ya da nasıl yapacağınızı, nereye başvuracağınızı bilmiyorsunuz. Ama bu korkuyu yenmeli ve önyargılarınızdan uzaklaşmalısınız. İnanıyorum ki bu seminer bu anlamada çok etkili olacak, sizlerin arasında pek çok proje yazan veya yurtdışı projelerde çalışmak için gidenler çıkacak” şeklinde konuştu. DİNÇER, konuşmasının sonunda Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde 52 öğrenciye burs veren ve bugüne kadar pek çok anlamlı projeye imza atan Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfına teşekkür etti. Anadolu Vakfı bünyesinde seminer veren eğitmen ile öğrenciler arasında keyifli ve bir o kadar da verimli bir söyleşi gerçekleşti. Öğrencilere yurtdışında eğitim almalarına, projelerde aktif çalışmalarına ve kariyer planlamalarını yapmalarına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen seminerde, projelerin değerlendirilmesi konusunda önyargılı olmamaları gerektiğine vurgu yapıldı. Ayrıca seminerde, bağımsız değerlendiriciler tarafından incelenip, onay verilerin projelerin, maddi kaynakları, burs ve hibe programları ve bu konuda izlenecek yol ile ilgili detaylı bilgi verildi. “AB projelerine yönelik ilgi yerindeyse, bilgiyi de biz veririz” fikriyle yola çıkan seminerde ayrıca öğrencilerin iş başvurusu için kilit rol oynayan CV hazırlanması hususunda da örnekler verildi. Seminer, katılımcılara plaket ve öğrencilere katılım belgesi verilmesi ile sona erdi. GELENEKSEL ELSANATLARI Geleneksel El sanatları bölümü, geleneksel ve sanatsal değeri olan el sanatı ürünlerini araştıran, saptayan, yeni tasarımlar oluşturabilen ve böylece maddi kültürümüz olan el sanatlarını ileriye götürmeyi hedefleyen, el sanatlarının geleneksel boyutuyla teknolojiyi bir arada kullanabilen bireyler yetiştirmeyi amaçlayan bir bölümdür. Geleneksel El sanatları bölümünde ebru sanatı, takı tasarımı, süs eşya yapımı, vitray sanatı, minyatür, çini, tezhip, hat sanatı, filografi sanatı gibi alanlarda eğitim gören öğrenciler mezun olduktan sonra bu alanda birer usta ve zanaatkâr olmaktadırlar. Ağrı İbrahim ÇEÇEN Üniversitesi Geleneksel El sanatları bölümünü kazandığımda; yaşadığım coğrafyadan dolayı bölümle ilgili pek de iyi bir bilgiye sahip değildim. Bunun yanı sıra bölümün de yeni açılmasının verdiği dezavantajlarda vardı. Sadece okulumdan 31 İÇTEN BAKIŞ › 2014 Anadolu Vakfı İbrahim Çeçen Vakfı’nın işbirliği ile üniversitemizde “AB Projeleri Kariyer Olanakları” Semineri düzenledi. Gerçekleşen seminere, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. ve derslerimden sorumlu değildim, yaşadığım çevreye de karşı okuduğum bölümün yüklediği sorumluluklar da vardı. Bölümümü en iyi şekilde tanıtıp kaliteli işler yapmam gerekiyordu. Nitekim öylede oldu ilk öğrencilerden biri olarak ve bunu gayretiyle gereğinden fazla çalışıp gün geçtikçe basamak atladım. Çalışmamın, araştırmalarımın ve en büyük destekçilerim olan hocalarımın da desteğiyle bölümümü başarılı bir şekilde bölüm birincisi olarak bitirdim. Bundan sonra hayatımı Geleneksel El sanatları bölümünü kazanmadan önce ve kazandıktan sonra olarak ikiye ayırdım. Çünkü bana çok şey kattı, bakış açımı değiştirdi, insanlara yaklaşımımı olumlu yönde etkiledi ve sanatsal bir bakış kazandırdı. Söz ile ifade edemediğimiz düşüncelimizi, yaptığımız sanatla hayat verebiliriz... Hakan AYDIN S ÖY L E Ş İ IC ENERJİ’DE 2015 YILI, “İNSAN KAYNAKLARI VE TEKNOLOJİ YILI” OLARAK İLAN EDİLDİ İC Enerji İnsan Kaynakları Departmanı’nı kurmaya başlamamız ile birlikte, İC Enerji’nin vizyonu ile uyumlu bir İnsan Kaynakları yönetim modeli üzerinde çalışmalarımıza başladık. Modeli, “Mükemmel Performans Yönetimi” olarak adlandırdık. Bu model, 21 Şubat 2015 tarihinde, İstanbul’da gerçekleştirilen İC Enerji 2015 Yılı İletişim Toplantısı’nda, tüm IC Enerji yöneticilerine tanıtılarak, paylaşıldı. İÇTEN: “Mükemmel Performans Yönetimi” nedir ? ‘‘Yüksek Performans kültüründe, fark yaratan çalışan ayırt edilir’’ İÇTEN: Öncelikle yeni görevinizi kutlarız. Aramıza hoş geldiniz. İÇTEN BAKIŞ › 2014 İ.Çetintaş: Teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi bu büyük çatı altında yıllar sonra yeniden görev alıyorum. İC ile yollarımızın kesiştiği ilk seferden bugüne değin araya giren yıllara rağmen, duyduğum aidiyet duygusu, gücünü daima korudu. Hislerimi tarif etmek zor. Burada olmak, yuvaya dönmek gibi. 32 İÇTEN: İnsan Kaynakları alanında uzun yıllardır profesyonel çalışmalar sürdürdüğünüzü ve gerek ulusal gerekse uluslararası şirketlerde, kurumsallaşma süreçlerinin içinde doğrudan yer aldığınızı biliyoruz. İC Enerji’de gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz İnsan Kaynakları Yönetimi yaklaşımından bahseder misiniz; “Yönetimin stratejik iş ortağı olmak” ne anlama gelmektedir ? İ.Çetintaş: Açıkçası, göreve gelmem ve İ.Çetintaş: Biz diyoruz ki, yüksek performanslı organizasyonlarda, her birey kendisinden ne beklendiğini bilir; Ve sadece mükemmel performans sergileyen çalışanlarla sürdürülebilir, karlı bir büyüme sağlanabilir. Yüksek Performans Kültürü, çalışanın yetkinlik ve performans farkını ayırt etmeye odaklanır. Çalışanların, kendi denkleri arasında performans seviyelerini ve farklarını gözetir. Fark yaratanlar için net sonuçlar doğurur (ücretlendirme, kariyer fırsatı, gelişim olanakları). Fark yaratanların ayırt edilmesi, sisteme güvene arttırır; fark yaratma hevesi uyandırır. İÇTEN: Bu Yüksek Performans Kültürü’nü nasıl oluşturacaksınız ? İ.Çetintaş: Farklılığı ayırt eden aksiyon ve önlemlerin sürekli gözden geçirilmesine liderlik eden bir İnsan Kaynakları yönetim anlayışını hayata geçirerek. Ancak elbette bu o kadar kolay değil. Geleceğe “fark yaratanlar” ile yürürüz. Geleceğe yürümek ise ancak kurumsal bir yapılanma ile mümkün olabilir. Şirketin finansal kaynakları ne kadar güçlü olursa olsun, kurumsallaşmamış yapılar bıçak sırtında yaşarlar. İÇTEN: Hangi ölçütlere göre “biz kurumsalız” denilebilir ? İ.Çetintaş: “Yıllara yayılmış kararlılık, tutarlılık, profesyonel sorumlulukların yetkilerle birlikte delegasyonu, yalın ve matris işleyen organizasyon yapıları, yenilikçi süreç yönetimi, sürdürülebilirlik, tarafsız, şeffaf yönetim ilkeleri, biat kültürüne prim vermemek, aldığı kararları uygulayan ve uygulanmasına liderlik eden Üst Yönetim” diye özetleyebilirim. En önemli gösterge ise elbette yaşadığı dünyaya, çevreye, insan haklarına, çalışan işgücüne karşı duyarlı ve korumacı politika ve standartları ile sosyal sorumluluklarını yerine getiriyor olmak. Bu etkenlerin varlığında, kurumsallaşmadan mutlak olarak söz edilebilir. Çalışanların fikirlerini açıkça söyleyemedikleri, yaratıcı önerilerini sunabilecekleri zeminleri bulamadıkları, karşı argüman ya da görüşlerini ifade etmeye cesaretlendirilmedikleri, Üst Yönetim’in fikrine ters düşmek kaygısı ile kendi bakış açılarını ortaya koyamadıkları yapılarda, ne şirket ne de çalışanların gelişiminden bahsedilemez. Gelişim, birbirinin görüşünü koşulsuz onaylayan, aynı şekilde düşünüyor ve davranıyor görünen, hiyerarşik dizilim ile sorgulamadan iş yapanlarla değil; farklı düşünenlerin zihinsel zenginliklerini ortaya koyabildikleri çalışma ortamları ile mümkün olabilir. İÇTEN: Bu çalışma ortamları nasıl oluşturulabilir ? İ.Çetintaş: Çalışanları tutundurabilmek yani onlarda bir kurum vatandaşlığı oluşturabilmek ve nitelikli işgücünü kaybetmemek için insana değer veren adil işveren olabilmek esastır. Tarafsız bir değerlendirme için çalışanların yetkinlik, nitelik ve deneyimlerini ortaya koyabilecekleri eşit fırsatların sunulduğu, haklarının gözetildiği, şeffaf bir yapının varlığından söz etmek gerekir. Bir diğer anlatımla çok belirleyici temel esaslar vardır. Öncelikle işe alım politikaları oluşturulurken, eşit koşullardaki kişilere eşit fırsat sağlanması ilkesinin benimsenmiş olması önemlidir. Çeşitliliğe saygılı davranarak, çalışanlar arasında din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapılmaması ve çalışanların şirket içi fiziksel, ruhsal ve duygusal olumsuz tutumlara karşı korunması için önlemler alınmış olması, birincil önemdedir. Yanı sıra, İnsan Kaynakları yönetimine has teknik hususlar vardır. Şirket bünyesinde var olan her bir pozisyon için eğitim düzeyi, okul, fakülte, branş, alan içi & alan dışı zorunlu mesleki yeterlilikler, yabancı dil düzeyi vb. tanımlanmış olmalıdır. İşe alımlarda, adayın nitelikleri ve deneyimi ile pozisyonun nitelik ve deneyim gereklilikleri kıyaslanarak, ücret tespit edilmelidir. Dolayısı ile ücretin belirlenmesine esas oluşturacak kurallarla tanımlanmış bir ücretlendirme sistematiği mutlaka olmalıdır. Ücretlerin belirlenmesinde tavizsiz tutarlılık kritik değer taşır. Denkler arasında performans ve yetkinlikleri kıyaslama olanağı sağlayan ortak değerlendirme araçları tasarlanmış ve hayata geçmiş olmalıdır. Şirket hedeflerinin, bölüm, birim ve bireysel hedeflere dönüşümü sağlanmalı ve ölçülebilir, başarılabilir kıstaslarla, hedeflerle yönetim gerçekleştirilmelidir. “Fark yaratan çalışan ayırt edilir” ilkesini açıkça yansıtan ödüllendirme araçları; Hedefler, Performans, Elde Edilen İÇTEN: Bahsettiğiniz bütün bu çalışmalar nasıl hayata geçecek ? İ.Çetintaş: Güvenle ifade etmeliyim ki, “önemlidir; olmalıdır” dediğimiz plan dahilinde her uygulamayı tasarlamayı tamamladık. Bir kısmı hayata geçti bir kısmı ise hayata geçmek üzere çalışmalar devam ediyor. Bu sürekliliği olan ve geliştirildikçe yeni uygulamaların ekleneceği bir süreç elbette. Tek seferde mükemmeli yakalamak ya da hedeflemek gerçekçi değil. 2015 yılına umutla başladık. İC Enerji İK ekibi olarak heyecanlıyız; kendimize ve şirketimize güveniyoruz. Değerli Başkanımız Sn. Serhat Çeçen bu yılı, “İnsan Kaynakları ve Teknoloji” yılı olarak ilan etti. Bu öncelik müthiş bir farkındalık ve beklenti yarattı. Bizim de yolumuzu aydınlattı. Heves ve inanç duyuyoruz. İnsan Kaynakları Yönetimi, çok yönlü ve birbirine entegre bir yapı. Tamamen bir denge kurmayı zorunlu kılıyor. Her bir çalışmanın neticesinin, tüm diğer işleyişe etkisini göz ardı etmemek önem taşıyor. İK uygulamalarımızda duygusal veya yanlı kararlar değil, şeffaf ve tarafsız ilkelerle yönetim sergileyeceğimiz için hemen her uygulamayı, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) bazına çekeceğiz. e-İK projemizi tasarladık ve başlatmak üzereyiz. Her şey sistemde tanımlı olacak. Pozisyonların ücret aralıkları, sağlanacak yan haklar, hedefler, yetkinlikler vb. Çalışanlar işleyişin mutlaka bir parçası olacaklar. Kişisel hedefleri belirlenirken sürece dahil olabilecekler; yetkinlikleri ve performansları sistem üzerinden değerlendirilirken, tüm değerlendirme ve sonuçlara ulaşabilecekler. Geri bildirim sürecinde kendileri ile ilgili öz değerlendirme yaparak, yöneticilerinin görüş ve değerlendirmesine öncelikle kendileri sunacaklar. İÇTEN: Şeffaflığı sıklıkla vurguluyorsunuz. İ.Çetintaş: Kesinlikle öyle. Adil yönetim için açıklık çok önemli. İşleyişi sisteme taşıma hedefimiz de bu yüzden. Öncesinde ise çalışmalarımızı hemen hemen manuel olarak tamamladık. Ücretlendirme sistematiğimizi tamamen değiştirdik. Sektör kıyaslamalarına olanak tanıyacak şekilde, global yöntemlerle uyumlu hale getirdik. Bu çalışmaların esaslarını belirledik. “Organizasyon Gözden Geçirme” dönemlerimizi belirledik. Enflasyona bağlı ücret artış dönemi ile ücret iyileştirme ve performansa bağlı prim ödeme dönemlerini birbirinden ayırdık. Hepsinin bir arada gerçekleştirilmesi işleyişi zorlaştırıyor. Performans değerlendirme sürecini, “Yuvarlak Masa Görüşmeleri” ile başlattık. Tüm İC Enerji grup şirketlerinde tamamlayacağız. Bu yıl Genel Müdür, Direktör, Müdür ve İşletme Müdürleri düzeyinde performans değerlendirmeleri, yetkinlik bazlı davranış göstergelerine göre gerçekleştirilecek. 2015 yılında hedeflerle yönetime geçiş ile birlikte, tanımlanmış performans kriterlerine göre başarı ölçümlenecek. Yetkinliklerin gözden geçirilmesi, değerlendirmenin bir çarpanı olacak ancak tek ögesi olmayacak. Çalışanlarla ilgili tüm tarafsız değerlendirmeler ve sonuçları, nihayetinde bizi “fark yaratan çalışan”ı ayırt etmeye yöneltecek. Bu kapsamda kariyer planlama ve yedekleme çalışmaları gerçekleştirilecek; ki bunlar için de alt yapı çalışmaları tamamlandı. İçimizden, “Şampiyonlar” ve “Kilit ‘‘Gelişim, farklı düşünenlerin zihinsel zenginliklerini ortaya koyabildikleri çalışma ortamları ile mümkün olabilir’’ 33 İÇTEN BAKIŞ › 2014 ‘‘Şirketin finansal kaynakları ne kadar güçlü olursa olsun, kurumsallaşmamış yapılar bıçak sırtında yaşarlar’’ Sonuçlar, Ücretlendirme, Gelişim ve Kariyer Fırsatları arasında güçlü ilişki olduğu güvenini veren kurumsal bir işleyiş ve bu güveni sarsmayan yönetim kararları, çalışanların önemsedikleri göstergelerdir. Oyuncular” çıkacak. Bu çalışanlar için üst seviyede gelişim yatırımı planlanacak. Orta ve uzun vadeli gelecekte, orta ve üst kademe yönetici pozisyonlarına ve kilit pozisyonlara aday olacaklar. İÇTEN: Bir kurumsal plan dahilinde ilerlediğiniz ve İK hedeflerinizin net olduğu anlaşılıyor. İ.Çetintaş: Evet elbette. “Yönetimin İlkşen ÇETİNTAŞ İÇTEN BAKIŞ › 2014 IC Enerji İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı 34 stratejik iş ortağı olmak nedir ?” sorunuzu, bu sebeple sona bıraktım. Bahsettiklerimizi başarmak, geleceğin yönetiminde kurumsal katkımızı net biçimde ortaya koyabilmek, stratejik iş ortaklığındaki rolümüzün özünü oluşturur. Ancak biz kendimizi aynı zamanda, “Mutluluk Yönetimi Takımı” olarak da adlandırıyoruz. Çalışanlarımızın mutluluğu, iş yerlerinde keyifle çalışmaları bizim için çok önemli. Belki bu bahsettiğim çalışmaların bireylere birebir yansıması hemen olmayacaktır. Çünkü önce sistemi kuruyoruz. Ancak şundan eminim ki içtenliğimiz ve samimiyetimiz, çalışanlarımıza verdiğimiz değer ve bunu ilkeli biçimde ortaya koymamız daima kalplerine dokunacaktır… TED Ankara Koleji’nden 1983 yılında mezun oldu. Lisans eğitimini ODTÜ İşletme Bölümü’nde tamamlaması sonrasında, 1988 yılında İnsan Kaynakları alanında ilk adımını, (TAI) Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’nde göreve başlayarak attı. Burada edindiği 8 yıllık kurumsal deneyimin ardından, 1996 yılında İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nü kurmak üzere görevlendirilerek, SIEMENS A.Ş.’ye geçti ve 10 yıl süresince, Kurumsal İnsan Kaynakları Müdürü görevini üstlendi. Bu dönemde, İnsan Kaynakları Bölümü’nün “hizmet bölümü” işleyişinden, “kar merkezi” işleyişine dönüştürülmesi projesinde önder sorumluluk üstlendi. 190 ülkede faaliyet gösteren Siemens şirketleri içinde bir ilk olan “İK’nın kar merkezi yapısına geçiş projesi” ve beraberinde yürütülen İK çalışmaları, Türkiye Siemens A.Ş.’ye “İK yönetiminde liderlik ödülü” getirdi. sistem ve modellerin tasarımında, “Seçme ve Yerleştirme”, “Eğitim ve Liderlik” süreçlerinin geliştirilmesinde aktif görev alarak, liderlik yaptı. İlk iş deneyiminden 2006 yılına kadar geçen 18 yıl boyunca İnsan Kaynakları kurumsal yönetim süreçlerinin içinde doğrudan yer alan ÇETİNTAŞ, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) ve İnsan Kaynakları Yönetimi yazılım uygulamaları (e-bazlı global işe alma, e-performans yönetimi, e-değişken gelir sistematiği yönetimi, e-yetkinlik yönetimi vb.), insan kaynakları hizmetlerinin fiyatlandırılmasına dönük “Kar Merkezi” uygulamaları, “Ölçme ve Değerlendirme Merkezi” uygulamaları, kariyer planlama, yetkinlik bazlı ölçümler, uluslararası kıyaslama çalışmaları, ücretlendirme politikaları ve yapılarının oluşturulması gibi değişik projelerin yönetilmesinde, İÇTEN: Teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz. 2006 yılından itibaren bilgi ve deneyimini aktarmak üzere inşaat ve enerji sektöründe faaliyet gösteren ulusal şirketlerin bünyesine geçti ve kurumsallaşma çalışmalarında İnsan Kaynakları Direktörü rolü ile görevini sürdürdü. 2007 - 2009 yılları arasında IC İçtaş İnşaat bünyesinde İK Direktörü olarak görev yapan ÇETİNTAŞ, 2009 yılından itibaren uluslararası zincirlerde görev üstlenmeye devam ederek, İcra Kurulu Üyeliği ve İK Direktörü rolleri ile stratejik yönetimin içinde aktif sorumluluklar taşıdı. 2012 yılında öğretime başlayan TED Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Departmanı’nı kurmak üzere, ulusal yapılara geri dönen ÇETİNTAŞ, iki yılı aşkın süre TED Üniversitesi’nde İK yönetiminin kurumsal normlara göre yapılandırılmasında doğrudan sorumluluk üstlendi. Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN) İç Anadolu Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Türkiye’de çağdaş insan kaynakları yönetimi anlayışının yaygınlaştırılması ve gelişiminde etkin rol aldı. Türk Eğitim Derneği’nde devam eden sorumluluklarının yanı sıra, 2014 yılı Eylül ayında, bağlarının kopmadığı IC ailesine yeniden katılarak, IC Enerji çatısı altında İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görevini sürdürmektedir. İyi düzeyde İngilizce ve Almanca bilen ÇETİNTAŞ, evli ve iki çocuk annesidir. IC Vakfı Yönetim Kurulu ile AİÇÜ Rektör ve Rektör Yardımcılarının katıldığı iş birliği toplantısı İC Vakfı’nda düzenlendi. Bu toplantıda 2014’te yapılanlar değerlendirilerek ve 2015’te Vakıf / üniversite işbirliği ile yapabilecek projeler ve teklifler görüşüldü. Toplantıya AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan, rektör yardımcıları Prof. Dr. Telat Yanık, Prof. Dr. Yücel Ünal ve Prof.Dr. Fahri Bayıroğlu’nun yanısıra IC Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Günseli Çeçen, Yönetim kurulu üyeleri Aslı Çeçen, Dr. Zeynep Çeçen, Aysel Çeçen Başbuğ ve IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer katıldı. Toplantı sonunda alınan kararlar doğrultusunda, 2015 yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde yapılabilecek projelerin ana başlıkları ve bütçe belirlendi. Belirlenen plan çerçevesinde Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve IC Vakfı çalışmaları sürdürülerek, üniversitemize destekler devam edecektir. BİRİNCİLİKLE MEZUN OLAN BURSİYERLERİMİZE ÖDÜL Bu yıl bölümlerinden birincilikle mezun olan bursiyerlerimize İC Vakfımız 4 burs miktarı ödüllerini dağıttı. Buna göre Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nden Büşra Karadeniz , AİÇÜ Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünden Semiha Oflaz , AİÇÜ Biyoloji Bölümü’nden Kasım Kaya, Selçuk Üniversiutesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Elif Gizem Karaoğlu ödüllerini aldı. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden birincilikle mezun bursiyerimiz Didem Kaya ise para ödülünü İC Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Günseli Çeçen’in elinden aldı. Tüm gençlerimizi kutluyor, bu başarılarının hayatları boyu sürmesini diliyoruz. İC Vakfı’na desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim. Semiha OFLAZ Vakfınızdan almış olduğum burs için başta sayın İbrahim Çeçen’e olmak üzere tüm vakıf üyelerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Aldığım bursun karşılığını bölüm birincisi olarak vermeye çalıştım. Verdiğiniz destek için çok teşekkür ederim . Büşra KARADENİZ 35 İÇTEN BAKIŞ › 2014 IC VAKFI YÖNETİM KURULU İLE AİÇÜ REKTÖR VE REKTÖR YARDIMCILARI TOPLANTISI I C ’ D E N HA B ER L ER İLKLERİN KÖPRÜSÜ yıl süreyle dünyanın en uzun asma köprüsü unvanının sahibi olan Seine Nehri üzerinde kurulu olan Normandiya Köprüsü’dür. KUZEY MARMARA OTOYOLU Projenin, Odayeri – Paşaköy kesiminde; 19 adet kavşak ve bağlantı yollarına sahip yaklaşık 115 km’lik Kuzey Marmara Otoyol’u bulunmaktadır. IC İçtaş - Astaldi JV tarafından yapılacak Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında yer alan İstanbul Boğazı üzerinde yapılacak 3. köprünün inşaatı, taşımacılığın ve ticaretin geleceği olarak görülüyor. 1973 yılında faaliyete geçen Boğaziçi Köprüsü ve 1988 yılında tamamlanan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden sonra İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. Köprü, ilklerin köprüsü olarak adlandırılıyor. 3. BOĞAZ KÖPRÜSÜ Çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan bir ekip tarafından inşa edilecek, yüksek mühendislik ve teknoloji ürünü olacak 3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolu aynı seviyede geçecek. Gerek estetik gerekse teknik özellikleriyle dünyanın sayılı köprüleri arasında yer alacak. İÇTEN BAKIŞ › 2014 İlklerin köprüsü olacak 3. Boğaz Köprüsü, 59 metrelik genişliği ile dünyanın en geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Köprünün bir başka ilki ise 322 metreyi aşan yüksekliği ile dünyanın en yüksek kuleye sahip asma köprüsü olması. 36 “3. Boğaz Köprüsü: Çağdaş Türkiye’nin Simgesi” 2013 yılında yapımına başlanan ve 2015 yılında tamamlanması hedeflenen 3. Boğaz Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu projesi’nin Odayeri – Paşaköy kesiminde yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem, Edirne’den İzmit’e kadar yolcu taşıyacak. Marmaray ve İstanbul Metrosu ile entegre edilecek raylı sistemle Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine bağlanacak. Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü, “Yap, işlet, devret’ modeliyle gerçekleştirilecek. 4.5 milyar TL yatırım bedeline sahip projenin yapım dahil işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak ve bu süre sonunda Ulaştırma Bakanlığı’na devir edilecek. Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü Projesi, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine daha da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin simgelerinden biri olacak. 3. Boğaz Köprü Konsept Tasarımı Hakkında Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında İstanbul Boğazı üzerinde yapılacak 3. köprünün konsept tasarımı yapı mühendisi “Fransız köprü üstadı” olarak nitelendirilen Michel Virlogeux ile İsviçreli T-Engineering firması tarafından ortak olarak yapıldı. Köprü tasarımı konusunda dünyanın en tecrübeli isimlerinin başında gelen Virlogeux’nin imzasını taşıyan önemli köprülerden bazıları: Portekiz’in başkenti Lizbon’daki Tejo Nehri’nin üzerinden geçen ve 17.2 kilometrelik uzunluğuyla Avrupa’nın en uzun köprülerinden olan Vasco da Gama Köprüsü ve Fransa’da, yapıldığı 1 Ocak 1995’ten sonra dört Bu otoyol projesi; Odayeri - Paşaköy hattının, halen kullanılmakta olan 1. Boğaz Köprüsü ile 2. Boğaz Köprüsü’nün trafik yükünü rahatlatmak ve İstanbul’un ulaşım sorununu giderebilmek için Yap, İşlet, Devret modeli ile 20.04.2012 günü ihale edilen ve içerisinde 2015 yılında bitmesi planlanan 3. Boğaz Köprüsü’nü de kapsayan bir otoyol projesidir. BU BÜYÜK PROJE SAYESİNDE » Odayeri - İkitelli ve Paşaköy - Çamlık bağlantı yolları, hem otoyolun İstanbul’un şehir içi ile bağlantılarını sağlayacak hem de TEM Otoyolu’ndaki yoğun trafiği rahatlatacak. » Araçlar hem kesintisiz bir şekilde transit geçiş yapabilecek hem de İstanbul’un şehir içindeki ve mevcut boğaz köprülerindeki trafiği azalmış olacak. Böylece, önemli ölçüde yakıt tasarrufu da sağlanacak. » Yük taşıyan araçların ulaşım kısıtlamasının ortadan kalkmasıyla, ithalat ve ihracatımızdaki zaman maliyeti düşecek. » 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine daha da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin simgelerinden biri olacak. » 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak. Bu süre sonunda Ulaştırma Bakanlığı’na teslim edilecektir. DAVUTOĞLU 3. KÖPRÜYÜ ZİYARET ETTİ Başbakan Ahmet Davutoğlu, yapımı devam eden 3.Boğaz Köprüsü’nü ziyaret etti. Projedeki çalışmaları havadan inceleyen Davutoğlu, yetkililerden brifing aldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, ICA’nın hayata geçirdiği 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nde incelemelerde bulundu. Davutoğlu helikopterle yapımı devam eden 3. Köprünün köprünün Anadolu ve Avrupa yakalarındaki ayaklarını ve buraya yapılacak bağlantı yollarını havadan inceledi. Ardından inşaat alanına inen Davutoğlu’nu Garipçe merkez ofiste IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen, yönetim kurulu üyeleri Fırat Çeçen ve Serhat Çeçen karşıladı. Davutoğlu, yetkililerden yaklaşık bir saat brifing aldı. Daha sonra projede çalışan işçilerle sohbet eden Başbakan Davutoğlu, 3. köprünün yükselen ayakları önünde fotoğraf çektirdi. Başbakan Davutoğlu’na ziyaretinde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ve KGM Genel Müdürü Cahit Turan da eşlik etti. İTALYA BAŞBAKANI RENZİ’DEN 3. KÖPRÜYE ZİYARET ziyaretinin ikinci gününde İstanbul’da temaslarda bulundu. Türkiye-İtalya İş Forumu’nda konuşan Renzi, 3. köprünün çok önemli bir proje olduğunu söyledi. Renzi, daha sonra köprü yapımının devam ettiği Garipçe’de yer alan merkez ofisi ziyaret etti. İtalya Başbakanı Matteo Renzi’yi Karayolları Genel Müdürü Mehmet Cahit Turan, IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen İtalya Başbakanı Matteo Renzi, İstanbul ziyareti sırasında 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’ni de ziyaret etti. Renzi, IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen ve ASTALDİ Yönetim Kurulu Başkanı Paolo Astaldi ile biraraya geldi. İtalya Başbakanı Matteo Renzi, ICA’nın hayata geçirdiği 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nde incelemelerde bulundu. Başkent Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen İtalya Başbakanı Renzi, ve ASTALDİ Yönetim Kurulu Başkanı Paolo Astaldi karşıladı. Başbakan Renzi, proje hatıra defterine ise, “ İşinizle gurur duyuyorum, yaptığınız işle, Avrupa ve Asya’daki kalpleri birleştiriyorsunuz” diye yazdı. 37 İÇTEN BAKIŞ › 2014 BAŞBAKAN ★ YENİKÖY, KEMERKÖY TERMİK SANTRALLARININ DEVİR SÖZLEŞMELERİ İMZALANDI. Cumhuriyet tarihinin 5. en büyük özelleştirme ihalesi olarak kayıtlara geçen Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallarının Varlık Satışı, Maden Ruhsatlarının ve Kemerköy Liman Sahasının İşletme Hakkının Devir Sözleşmesi, EÜAŞ ile Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. arasında 23.12.2014 tarihinde imzalandı. Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralları Muğla ili, Milas ilçesinde yerli linyit kömürü yakıtlı olarak elektrik üretimi amacı ile sırasıyla 1987 ve 1995 yıllarında devreye alınarak faaliyete geçirilmişlerdir. • Yeniköy Termik Santrali, her biri 210 MW gücünde 2 adet üniteden oluşmaktadır. • Kemerköy Termik Santrali, her biri 210 MW gücünde 3 adet üniteden oluşmaktadır. Devir Sözleşmesi ile birlikte söz konusu Maden Ruhsatlarının işletme hakkı 2047, Kemerköy Liman Sahasının işletme hakkı ise 2062 yılına kadar IC Enerji Grubu verilmiştir. ★ ST. PETERSBURG PULKOVO HAVA LİMANI YENİ TERMİNAL BİNASI GEÇİCİ KABUL BELGESİ ALINDI İÇTEN BAKIŞ › 2014 Yapımı IC İÇTAŞ-ASTALDİ ortaklığı tarafından tamamlanan 38 Rusya Federasyonu St.Petersburg Pulkovo Yeni Terminal binası geçici kabul (ZOS )belgesi alındı. Yeni terminal binasının yanı sıra ,otel,çok katlı otopark , açık otopark,enerji merkezi ve apron inşaatları da tamamlanarak geçici kabul belgesi alınmıştır. Proje kapsamında eski terminal binası (PK1) yenileme inşaatları devam etmektedir. 39 İÇTEN BAKIŞ › 2014 İÇTAŞ’A BİR ÖDÜL DAHA Engineering News Record (ENR) tarafından açıklanan listede 2014 yılı itibarıyla “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” 42 Türk firmanın arasına giren IC İçtaş İnşaat’a “Türkiye Müteahhitler Birliği Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödülü” Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından Sayın Fırat ÇEÇEN’e verildi. ★ IC İÇTAŞ İNŞAAT DÜNYANIN EN BÜYÜK 103. İNŞAAT ŞİRKETİ ★ IC İÇTAŞ İNŞAAT, FORTUNE 500’DE 24. SIRAYA YÜKSELDİ ★ HİLTON İSTANBUL BOMONTİ OTELİ’NE “EN İYİ TASARIM” ÖDÜLÜ Fortune 500 en büyük firma Hilton İstanbul Bomonti Otel, IHMRS tarafından verilen dünyanın önemli ödüllerinden biri olan ve bu yıl 34.sü düzenlenen “Golden Key Awards” yarışmasında 100’den fazla aday arasından birinci olarak “En İyi Tasarım” ödülünü kazandı. sıralamasında IC İÇTAŞ İNŞAAT 24. IC İÇTAŞ İNŞAAT, ENR (Engineering News sırada yer aldı. Her yıl açıklanan Fortune Record) dergisinin yapmış olduğu, 2013 500 en büyük firma sıralamasında yılı dünyanın en büyük 250 uluslararası 2012 yılında 38. sırada yer alan IC İÇTAŞ yüklenicisi sıralamasında 129. sıradan İNŞAAT 2013 yılı sıralamasında 14 sıra 103. sıraya yükseldi. birden yükselerek 24. sırada yer aldı. HA B E R L E R TREPAŞ’TAN “BİR ÇİFT MUTLULUK” PROJESİ “BİR ÇİFT AYAKKABIDAN MUTLU YÜZLERE” İÇTEN BAKIŞ › 2014 İbrahim Çeçen Vakfı ile her yıl yüzlerce üniversite öğrencimize burs imkanı sağlanmasının ardından bu kez de TREPAŞ olarak “Bir Çift Mutluluk” Projesi ile Trakya bölgesinde ihtiyaç sahibi toplam 1000’i aşkın öğrenciye ayakkabı yardımında bulunuyoruz. 40 IC Holding bünyesinde TREPAŞ olarak, Türkiye’de ve özellikle Trakya’da gerçekleştirdiğimiz önemli yatırımlara ek olarak, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın yere sağlam adımlarla basmalarını kolaylaştırmak için kolları sıvadık. Bu kapsamda “ Enerjimiz Çocuklarımız İçin” sloganıyla bir yatırım da çocuklarımıza yapıyoruz. Taşımalı eğitim sistemi ile köylerinden okullarına gitmeye çalışan ihtiyaç sahibi ilk ve ortaokul öğrencilerimize ‘Bir Çift Mutluluk’ projemiz ile ayakkabı yardımında bulunuyoruz. Bu amaçla projenin açılışı Tekirdağ’ın Süleymanpaşa İlçesinin Ferhadanlı Mahallesi’nde Ferhadanlı İlk ve Orta Okulu bahçesinde yapıldı. Açılış törenine, Süleymanpaşa Kaymakamı Kamil Kıcıroğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Talat Akköse ve Süleymanpaşa Milli Eğitim Müdürü Ünal Mamur ile TREPAŞ Müşteri Hizmetleri Müdürü Nihat Ülkücü, TREPAŞ Perakende Hizmetleri Yöneticisi Zeki Çalışkan ve TREPAŞ Personel Müdürü Hülya Akman katıldı. Kaymakam Kamil Kıcıroğlu, törende yaptığı konuşmada TREPAŞ’ın öğrencilere yaptığı yardımın çok anlamlı olduğunu ifade etti. İlçe Milli Eğitim Müdürü Ünal Mamur da konuşmasında, kış aylarında öğrencilerin ayaklarını sıcak tutacak bu proje için TREPAŞ yetkililerine teşekkürlerini iletti. TREPAŞ Personel Müdürü Hülya Akman da konuşmasında, TREPAŞ’ın sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, öğrencilere yönelik yaptıkları yardımların hayırlı olmasını diledi. Akman, “IC Holding çatısı altında kurulan İbrahim Çeçen Vakfı ile her yıl yüzlerce üniversite öğrencimize burs imkanı sağlanıyor. Bizim amacımız da bu paralelde TREPAŞ olarak bir çift ayakkabı ile mutlu yüzler görmektir. Umarım minik çocuklarımıza hayırlı olur” dedi. Açılış konuşmalarının ardından Kaymakam Kıcıroğlu, Belediye Başkan Yardımcısı Akköse, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mamur ile TREPAŞ yöneticileri tarafından toplam 112 öğrenciye ayakkabıları verildi. Süleymanpaşa ilçesinde, taşımalı eğitim gören toplam 355 öğrenciye ayakkabı yardımında bulunulacağı bildirilirken, proje kapsamında Edirne ve Kırklareli illerinde de ihtiyaç sahibi öğrencilere yardımların devam edeceği kaydedildi. Tören, öğrencilerle birlikte okul önünde hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından sona erdi. İÇTEN BAKIŞ › 2014 41 HA B E R L E R Institute of Socio-Legal Studies: occupational health and safety POLONYA - The WALBRZYCH THE ANGELUS SILESIUS YÜKSEK MESLEK EĞİTİMİ DEVLET OKULU occupational health and safety THE ANGELUS •SILESIUS STATE SCHOOL (engineering studies) OF HIGHER VOCATIONEL EDUCATION IN WALBRZYCH - POLAND ! NEW Extensive engineering studies prepare for work in health and safety (OHS) services in all industries. Students gain knowledge that allows for rational organization and management of each company, with particular emphasis on the management of occupational health and safety. They gain general knowledge in the field of technical sciences and specialised knowledge in the field of occupational health and safety (OHS) including risks occurring in technological processes and methods for their elimination or reduction, occupational risk assessment, studies of occupational accidents and diseases, and the tasks and working methods of OSH services. Career Graduates of the occupational health and safety are prepared to undertake work related to the protection of human health and life in the work environment, including in the service of occupational safety and health in small, medium and large businesses. They can also work in enterprises which provide services in the field of occupational health and safety and in bodies of supervision of working conditions. Graduates are prepared to work in research units engaged in designing and implementing technical and organizational solutions to minimize the impact of the work on huBaltık Denizi sahilinde, Avrupa’nın şehirlerinden biri olan Walbrzych’dedir. man. What is more, they can also work in in education after the completion of additional to the standards kuzeyinde yer alan ve Avrupa’nın enteacher’s specialization Şehirdeki,(according Polonya’nın en eskiofüçüncü training which prepare for teaching profession). İÇTEN BAKIŞ › 2014 yoğun nüfusa sahip sekizinci ülkesi olan Polonya, 2004 yılından itibaren Avrupa Birliği üyesi olmuştur. 42 Bu nedenle yüksek eğitimde de “Bologna Process in Europe Higher Education System ECTA” üyesidir ve eğitimde, diğer Avrupa ülkeleri ile uyumu korumak için bu öğretim sisteminin rehberliğini takip etmektedir. Bu sistem 3 dönemden oluşmaktadır. 1. Dönem, öğrencileri gelecekteki mesleklerine ve eğitimlerine devam etmek isterlerse yüksek lisansa hazırlar. ( mühendislik, mühendislik alanları, tarım ve ekonomi) Toplamda 3- 4 sene sürer ve kazanmaları için 180 – 240 kredi almaları gerekmektedir. 2. Dönem Yüksek lisans dönemidir. Eğitimlerine kişisel yaratıcılığı da eklemeyi öğrenmek sureti ile devam ederler. Yaklaşık 1,5 – 2 sene sürer ve kazanmak için 90 – 120 kredi gerekmektedir. 3. Dönem Doktora dönemidir. Üniversite düzeyindeki okullarda ve araştırma enstitülerinde programa devam ederler. Eğitim yaklaşık 3 – 4 senede tamamlanır. THE ANGELUS SILESIUS YÜKSEK MESLEK EĞİTİMİ DEVLET OKULU, Polonya’nın güney batısındaki, 700 yıllık tarihi ve turistik değerleri ile bölgenin en önemli yapısı olan kale, atçılık klübü, tarihi eser yapıtları, tarihi multi kültürel parkı, 17 bisiklet yolları ve bisiklet yarışları ile sene boyunca turistlerin ilgisini çeker. THE ANGELUS SILESIUS YÜKSEK MESLEK EĞİTİMİ DEVLET OKULU, tarihi bir okul olmakla beraber, adı seneler içinde birçok kez değişikliğe uğrayarak en son bu ismi almıştır ve bölgenin en büyük eğitim merkezidir. Daima devam eden gelenekleri, binlerce mezun öğrencisi, ücretsiz birçok öğrenci aktivitesi, prestiji, kaliteli ve tecrübeli akademik kadrosu, modern eğitim yöntemi, zengin kütüphanesi, Erasmus programı desteği, ulusal ve uluslararası platformlarda diğer üniversiteler ile iş birliği, kariyer merkezi, öğrenci meclisi, öğrenci medya faaliyetleri, spor destekleri ve öğrencilerin profesyonelliğe hazırlanırken aldıkları eğitimi ayrıca eğlenerek devam ettirmeleri, kurumun en önemli tanımı ve ilkeleridir. Okulun eğitim alanları ve fakülteleri ise Filoloji (İngilizce, Almanca, İspanyolca, Rusça ve Bachelor Derecesi Programı), Sosyal Bilgiler (Gazetecilik , Sosyal İletişim, Pedagoji), Doğal ve Teknik Çalışmalar (Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Lojistik), Sosyo -Legal Eğitim (Mesleki Sağlık ve Güvenlik, Uzamsal Yönetim, Kamusal Yönetim), Turizm ve Hobi Enstitüsü (Kozmetik, Kozmetoloji, Turizm ve Hobi, Diş Teknisyenliği) bölümlerinden oluşmaktadır. Öğrenciler için Akademik Turizm Klübü, Genç Lojistikçiler Araştırma ve İlgi Klübü, Gönüllü Sosyal Aktiviteler için EVENTUS Klübü, Öğrenci Özerk İdaresi, Öğrenci Dergisi, Öğrenci TV’si gibi, kendilerini özgürce ifade edecekleri birçok olanak sağlanmıştır. Ancak kurumun en önemli önceliği ise, her türlü bilimsel ve akademik araştırma için donanımı, etkin hizmet anlayışı ve farklı dillerden zengin kaynakları ile Üniversite Kütüphanesidir. ERASMUS Faaliyetleri konusunda da, hem kendi hem de dışardan gelen öğrencilere, sadece başvurularla değil, aynı zamanda ilk uluslararası bilimsel bilgi ulaşımı ve ilk kontakları olarak algılayan üniversite, tam destek sağlamaktadır. ERASMUS kapsamında, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Litvanya, Yunanistan, İspanya, Malta, Portekiz gibi ülkelerin en önemli üniversiteleri ile anlaşması olan kurumun, Türkiye’de iş birliği içinde olduğu üniversite ise Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’dir. Ertesi gün Walbrzych şehrinde düzenlenen 3. International Cooperation in Higher Professional Education Akademic Conference’a katılarak IC Vakfı’nın projeleri ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi hakkında bildiri sunan Dr. Dinçer, karşılıklı işbirliği konuları üzerinde durdu. IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer The Angelus Silesius State School of Higher Vocational Education University Rektörü Prof. Dr. Elzbieta Lonc’un daveti üzerine Polonya’ya gitti. Önce Wroclaw Üniversitesini gezen Dr. Dinçer’e üniversite ile Genetik ve Mikrobiyoloji Enstitüsü’nde yapılan araştırmalar hakkında brifing verildi. Yüksek mesleki eğitimde uluslararası işbirliği konularının tartışıldığı konferansta Prof. Dr. Marek Frankowicz üniversitelerin uluslararasılaşma kalitesinde kriterler ve göstergeler, Polonya’da yüksek eğitimin politikasının geliştirilmesine ilişkin destek konusuda ise Hipolit Cegielski State Collage of Higher Education in Gniezno Rektörü Prof. Dr. Jozef Garbarczyk ve State Higher Education in Gniezno Rektörü Prof. Dr. Jolanta Witek İsviçre örneğini anlattı. Academic Affairs of the State School of Higher Education in Chelm Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Beata Falda da Norveç, Oslo Üniversitesi örneğini verdi. Krepsz Onur sal Başkanı Prof. Dr. Andrzej Kolasa EURASHE’nın faaliyetleri hakkında detaylı bir bildiri sunarken, Vanşova Üniversitesi’nden Dr. Malgorzata Roge-Wisniewska çift ve çoklu diploma nasıl alınır? Varşova eğitimi Geliştirme Vakfı’ndan Beata Skibinska ise çok taraflı projelerin hayata geçirilmesi sunuşunu yaptı. Erasmus Koordinatörü Justyna Jaskolska’nın profesyonel yüksek öğretimde uluslararası işbirliği ağı organizasyonu konuşmasının ardından Yunanistan’dan gelen Ausrine Paukstyte öğrenciler için iş kariyer fırsatları bildirisini sundu. İki günlük yoğun bir konferans programının ardından tüm katılımcılar Mysterious Yer altı şehri Osawka’ya geziye katıldılar. Daha sonra özel yapılan toplantıda IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer, The Angelus Silesius State School of Higher Vocational Education University Rektörü Prof. Dr. Elzbieta Lonc ve Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Teofil Moscal’ın yakın konukseverlikleri için teşekkür ederken, üniversitelerinin Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve IC Vakfı ile birlikte ortak projeler yapma konularını tartıştılar. 43 İÇTEN BAKIŞ › 2014 IC VAKFI MÜDÜRÜ POLONYA WALBRZYCH’DA S OS YA L MEDYA IC VAKFI SOSYAL MEDYADA IC Vakfı facebook ve twitter resmi hesapları 2014 yılında IC Holding koordinasyonunda faaliyete başlamıştır. IC Vakfı bursiyerlerinin, mezun bursiyerlerin ve IC Şirketleri çalışanlarının yoğun ilgisini sağlayan sosyal medya hesaplarında, IC Vakfı tarihçesi, vizyonu, misyonu, ayrıca vakfımız ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi hakkındaki önemli İÇTEN BAKIŞ › 2014 haber ve duyurular yer almaktadır. 44 facebook.com/icibrahimcecenvakfi twitter@IC_vakfi İÇTEN BAKIŞ › 2014 45 Y O U R V I D Y E S D I G I TA L HA B E R L E R AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLARI ‘’YOURVID YES DIGITAL LLP‘’ ULUSLARARASI PROJESİ ROMANYA MESLEK OKULLARI ÖĞRETMENLERİ “FİNAL TOPLANTISI” Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nca, Hayat Boyu Öğrenme Programı (LLP) Leonardo Da Vinci (LdV) Yenilik Transferleri (IT) Proje Faaliyetleri kapsamında, İSPANYA - CECE Spanish Confederation of Training Centers in Spain Koordinatör Kuruluş olmak üzere İÇTEN BAKIŞ › 2014 AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLARI ‘’YOURVID YES DIGITAL / LLP‘’ ULUSLARARASI PROJESİ 5. TOPLANTISI ROMANYA 46 IC VAKFI’NIN TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETTİĞİ AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLARI ‘’YOURVID YES DIGITAL / LLP ‘’ ULUSLARARASI PROJESİ 5. TOPLANTISI Romanya - Matei Basarab Meslek Okulları’nda düzenlendi. Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’nca, Hayat Boyu Öğrenme Programı (LLP) Leonardo Da Vinci (LdV) Yenilik Transferleri (IT) Proje Faaliyetleri kapsamında, İSPANYA - CECE Spanish Confederation of Training Centers in Spain Koordinatör Kuruluş olmak üzere, İTALYA - Centro Studi e Formaziones Villa Montesca, YUNANİSTAN – The University of Patras, ROMANYA - Colegiul Tehnic Matei Basarab eğitim kurumları ve Türkiye’yi temsilen İbrahim Çeçen Vakfı ortaklığında geliştirilen ‘’Yourvid YESdigital (2012-1ES1-LEO05-49498) başlıklı uluslararası projenin 5. toplantısı, 11 - 12 Eylül 2014 tarihlerinde Romanya Caracal’de düzenlendi. Toplantıya, IC Vakfı’nı temsilen Proje Koordinatörü Ayça Jones ve AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Telat Yanık katıldı. 5 ülkenin dahil olduğu AB Projesi’nin, Projeye katılım gösteren Meslek Okulları Eğitmenlerine yönelik toplantısı, Romanya Matei Basarab Meslek Okulları’nda düzenlendi. Eğitimcilere, her ülke proje koordinatörünün proje faaliyetlerini aktardığı toplantı, sertifika töreni ile son buldu. AĞRI KALKINMA DERNEĞİ Ağrı Kalkınma Derneği 2004 yılında Ağrı’da bulunan bir grup esnaf tarafından kurulmuştur. Derneğimiz kurulduğu yıldan bu güne kadar İlin kalkınmasında önemli olan başlıkları Ağrı kamuoyunun gündemine taşıyarak şehrin kalkınmasına odaklanacak çalışmalar başlatmıştır. İlk olarak şehrin en önemli ihtiyacının yıllardır ertelenen üniversite olduğunu kamuoyunun gündemine taşımış ve bu konuda Ağrı ilinde 8000 kişinin katıldığı miting düzenlemiş, Ankara’ya çıkarma yaparak sayın büyüğümüz İbrahim ÇEÇEN Bey’in de maddi ve manevi desteği ile üniversite ile ilgili kararı hızlandırmıştır. Nihayetinde Ağrı için önemli bir şans olan Rektör İrfan ASLAN’nın da gayretleri ile 5 yıl gibi kısa bir sürede 1500 öğrenciden 15000’e çıkan öğrencisi, % 85 biten fiziki mekanları ile şehrin en önemli dinamiği haline gelen ve şehrin yüz akı olacak bir eğitim kompleksinin kurulmasına vesile olmuştur. Bunun yanında kapatılan Et Balık Kombinası yeniden açılsın , süt fabrikamız açılsın, Şeker fabrikamız kapatılmasın, şehre kentsel dönüşüm istiyoruz, 30 yıldır bitmeyen Yazıcı barajımız bitsin, serbest pazarımız kurulsun, Jeotermal kaynaklarımız değerlendirilsin, hayvan borsası kurulsun, doğal gaz Ağrı ilinin hakkıdır, Ağrı Dağı turizme açılsın, gibi başlıklar kamuoyunun gündeminde tutarak birçok önemli sorunun çözülmesine katkı sunmuş, sivil toplum kuruluşlarını, belediyeyi , yerel dinamikleri harekete geçirerek hayati öneme sahip projelerin yürütülmesinde etkin rol oynamıştır. Bunun yanında Ağrı’da bulunan STK’ları bir araya toplayarak ASTÖB Ağrı Sivil Toplum Örgütleri Birliği’nin kurulmasına ve şehrin problemleri konusunda güç birliği yapılmasına vesile olmuştur. Birçok kurum ve kuruluşa şehir için önemli projeler sunmuş ve sunmaktadır. İstanbul merkezli TOGEM (Toplum Geliştirme Merkezi) ile ortaklaşa engelli ve ihtiyaç sahibi ailelere yardım kampanyası, Ağrılı esnaflar Vanlı kardeşlerinin yanında projesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri ile ortak ana sınıfı öğrencilerinin ihtiyaçlarının karşılanması projesi, Ağrı Belediyesi ile 50 ihtiyaç sahibi ailenin evlerinin onarılması projesi, Ağrı Valiliği Sodes kapsamında ‘’ 50 Engellinin Spor ile topluma kazandırılması projesi, Gençlik Spor İl Müdürlüğü ile ortak ‘’Ağrı masa tenisi ile zirveye” projesi , Altı Nokta Körler Derneği ile ortak proje sunulması gibi şehir için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Daha bir çok sosyal ve kültürel çalışmaların yanında derneğimize üye olsun olmasın bir çok esnafın destekleri ile vermiş olduğumuz burslar ve yardım çalışmaları da olmuştur. Bu ülkede hayırseverler olduğu sürece dernekler , hayır kurumları da olacaktır. Derneğimiz kurulduktan sonra birçok hayır sever gerek ziyaret ederek gerekse arayarak motive etmiş, bizi yüreklendirmişlerdir. Bunların başında da, Üniversitemizin mimarı , Sayın büyüğümüz İbrahim ÇEÇEN Bey gelmektedir. Sayın İbrahim ÇEÇEN Bey’e bu hayırlı çalışmalarından dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır. Tabi ki bugune kadar derneğimize katkısı olan tüm esnaflarımızı ve hayırseverlerimizi de burada kutlamak ve bize olan desteklerinden dolayı da teşekkür etmeyi bir borç biliriz. “’ Halka hizmet eden hakka hizmet etmiş gibidir” sözü en büyük gayemizdir. Bu çerçevede bize güvenen , hayır işlerinde derneğimizi adres gören bütün hemşehrilerimizin , büyüklerimizin, Allah ömürlerine bereket versin. Bu millet yapılan iyilikleri hayır işlerini ömür boyu unutmayacaktır. Ömer YILDIZ Ağrı Kalkınma Derneği Başkanı İÇTEN BAKIŞ › 2014 47 MAKALE ÜLKEMİZDE SOSYAL POLİTİKALAR VE UYGULAMA ALANI İÇTEN BAKIŞ › 2014 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın sosyal devlet ilkesi gereği ülke vatandaşlarımızın yurt içinde ve yurt dışında olmak üzere sosyal yönden desteklenmesi devletin temel çalışma alanı ve sorumluluğu halindedir. Bu çalışmamızda ülkemizde ki sosyal devlet uygulamaları hakkında bilhassa, dezavantajlı kesimlere dikkat çekilerek bu uygulamalar hakkında bir çerçeve oluşturulmaya çalışılacaktır. 48 Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamaya, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama devletin temel görevleri arasında sayılmaktadır. Sosyal demokrasinin temel değerleri ise özgürlük, adalet ve dayanışmadır (Petring, A.2012). Bu noktada kamu hizmetlerinin sunumunda ülkede yaşayan tüm bireylerin yaşamlarını daha nitelikli biçimde sürdürebilmeleri için her türlü seçenek üzerinde durulmalıdır. Bu anlamda, alanda bir çok araştırma yapılmıştır. Ancak son derece hızlı bir sosyal değişim, dönüşüm ve küreselleşme döngüsünde birey ve toplumların ihtiyaçları gün be gün değişmekte olduğu bilinmektedir. Sosyal yaşam değişime endeksli sürekli çeşitlilik göstermektedir. Sosyal gruplar ve tabakaların ihtiyaçları farklı formlarda ortaya çıkmaktadır. Hatta sosyal sorunlar referanslı günümüzün demokratik baskı grupları arasında yer alan bir çok sivil toplum kuruluşu da devlet odaklı sosyal beklentilerin çıtasını yükseltmektedirler. Bütün bu talep ve beklentiler ışığında bir çok yasal düzenleme yapılması kaçınılmaz bir durumu ortaya çıkarmış; İsmail KILIÇ, İl Müdürü Ağrı bu gerekçe ile de ülkemizde uzun yıllardır farklı kurumsal yapılar olarak faaliyetini sürdüren sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumu, aile ve sosyal araştırmalar genel müdürlüğü, kadının statüsü genel müdürlüğü, sosyal yardımlaşma ve dayanışma genel müdürlüğü tek bir çatı altında daha etkin ve verimli hizmet üretebilmeleri ve toplumun bütün kesimlerine daha üst “Aile kralların giremediği bir kaledir”, “Çocukda o kalenin gülüdür.” düzeyde hizmet sunabilmeleri amacıyla 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur.(R.G.03.06.2011) Bakanlığın teşkilat yapısı incelendiğinde 90 yıllık cumhuriyet tarihinde ülkemiz açısından son derece önemli toplumun her kesimine hitap eder derecede sosyal devlet adına çok geniş bir çalışma alanı karşımıza çıkmaktadır. Milletimizin maneviyatı ve geleneksel kültürü çerçevesinde yer alan değerleri ile toplumsal hassasiyetlerinin anlamlandırıldığı ve kategorisel açıdan her biri son derece öznel çalışmalara odaklanan birimler teşekkül ettirilmiş ve bu birimlerde akademisyen ve alan uzmanları çalışmalarını sürdürmektedir. Tam bu noktada ülkede bir çok yerel yönetim, sivil toplum kuruluşu, ulusal ve uluslar arası sosyal sorumluluk alanında faaliyette bulunan dernek ve vakıflar çeşitli projelerle, atölye çalışmaları ile, sosyal fırsatlar oluşturma yolunda adeta bir yarış içerisine girmiştir. Önemli bir örneğini mutlulukla ifade etmeliyiz ki 03 Aralık Dünya Engelliler Gününde ülkemizin bütün kesimleri hassasiyetle ilgi göstermiştir. Konu hakkındaki izlenimlerimiz, yazılı ve görsel medya, sosyal paylaşım ağlarını incelendiğinde ise milletimizin bütününün yüksek düzeyde bir mesuliyet algısı toplumun bütün katmanları tarafından kabul görmüş, fark edilmiştir. Son dört yıl içerisinde bu çerçevede çok sayıda konferans, sempozyum, çalıştay ve bilimsel araştırma ile basılı kaynak üretilmiştir. Sosyal devlet anlayışında yüksek bir ivme ile yapılan düzenlemeler uluslar arası alan pek çok yabancı ülkeler açısından da Dijital teknolojinin toplumumuzda bireylerin sosyal yaşamları ile ilgisinin gün geçtikçe arttığı bilinmektedir. Bu gelişme bireyin ve toplumun ihtiyaçları bakımından öncelik ve ölçek bakımından da değişime uğramış, beraberinde ise bir çok sorunu birey ve toplumun gündemine taşımıştır. Bu da normalin dışındaki yaşamsal süreçler bir çok sorunla kişi ve kurumları karşı karşıya getirmiştir. Kamu mevzuatı bakımından da birey lehine demokratik hakları konusunda hukuki düzenlemeler yapılmıştır. Ancak; sorunlara bakıldığında evvela doğum öncesi ve ilk çocukluk dönemindeki bebek ve çocuklarda görülen fizyolojik, sosyolojik, psikolojik ve çevresel kaynaklı gelişimsel sorunlar. Aile yapısında görülen çözülmeler. Aile bireylerinin rol ve sorumluluklarındaki değişimler. Genç nüfusun gelişimsel ve ergenlik sorunları. İnternet kullanımı, e-ticaret, sosyal paylaşım, medya, pembe ve sanal bir dünya. Obezite, bağımlılık, her türlü şiddet ve istismar, bölünmüş aile, erken yaşta edinilen olağan dışı kronik sağlık sorunları. Yeni hastalık türleri tanımlanmıştır. Panikatak, hipertansiyon, ani ve beklenmeyen kalp krizleri, çeşitli virüs kaynaklı hastalıklar, hareketsizlikten kaynaklı kalp ve damar hastalıkları, Alzheimer, Parkinson vb. Kamu kuruluşlarının her birinin temel görevi birey odaklı sağlıklı bir toplumun devamı için çaba sarf ederek kamu hizmetlerinin istikrarlı ve koordineli devamını sağlamaktır. ve toplumumuzun bütün imkanları ile buluşmasını sağlayarak, yaşamsal bağlarını kuvvetlendiren çalışmalara ait rol ve sorumlulukların yer aldığı görülmektedir. Şöyleki; Aile ve toplum hizmetleri genel müdürlüğü aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmektedir. Son derece önemlidir ki aile yapısının ve değerlerinin korunması, güçlendirilmesi ve ailenin sosyal refahının artırılması için ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını da koordine etmektedir. Aile içi şiddet ve istismar töre cinayetleri gibi sorunları nedenleri ve sonuçları bakımından incelemek araştırmak bunların önlenmesine ve sorunların çözümüne yönelik aileyi destekleyici ve eğitim programlar (aile eğitim programları) hazırlamaktadır. Çalışmamızda yukarıda bahsettiğimiz sosyal gelişme ve değişmelerin sonucu toplumun bütün kesimlerine yönelik orta ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesi mevcut iyi uygulamaların desteklenmesi önem taşımaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı teşkilat yapısına bakıldığında, toplumumuzda aile yapısı başta olmak üzere, çocuklara, kadınlara, yaşlı, engelli, şehit yakınları ve gazilerimize yönelik her türlü destek çalışmaları, riskli durumları önleyici ve bu kesimlerin devletimizin rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetleri yürütülmekte, çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunması ve sağlıklı gelişimi için gerekli önleyici ve telafi edici mekanizmaları oluşturmak her türlü önlemi alma çalışmaları yürütülmektedir. Kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi, kadının insan haklarının ve toplumsal statüsünün korunması ve geliştirilmesi, kadının toplumsal hayatın tüm alanlarında etkin hale getirilmesine yönelik ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesi ile kadınlarımıza eğitim kültür çalışma ve sosyal güvenlik başta olmak üzere bütün alanlarda kadının toplumda ilerlemesini sağlamaya yönelik çalışmalar kadının statüsü genel müdürlüğü ve ilgili kuruluşları tarafından yürütülmektedir. Toplumun önemli bir kesimini oluşturan yaşlılarımıza yönelik toplumla bütünleşme statü ve rollerini yeniden kazanmalarını işlevlerinin artırılması boş zamanlarının etkili biçimde değerlendirilmesine ilişkin sosyal çalışmaların yanı sıra kuruluşlar vasıtasıyla barınma hizmetleri sunulmaktadır. Çocuklara yönelik hizmetler, çocuk hizmetleri genel müdürlüğünce yürütülmekte olup, çocuklara yönelik koruyucu, önleyici, eğitimi, geliştirici, rehberlik ve Her birimizin birer potansiyel engelli birey olduğumuz olgusundan yola çıkılarak engelliğin önlenmesi ile engellilere yönelik eğitim, istihdam, rehabilitasyon, 49 İÇTEN BAKIŞ › 2014 model olma niteliği taşımaktadır. hizmetlerine ve maddi imkanlarına kadar yapılan destek manasında kurumsal çalışmaları unutmamak gerekir. azımsanamayacak derecede anlamlı görülmektedir. insan haklarından yararlanarak toplumsal hayata katılmaları ve diğer konularda ulusal düzeyde makro ölçekli çalışmalar engelli ve yaşlı hizmetleri genel müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Engellilerin toplumda kabul edilebilirliği, birtakım pozitif haklara sahip olmaları evde bakım hizmeti sunulması sosyal devlet ilkesinin en üst düzeyde bu kesime fırsatlar sağladığının göstergesidir. Ağrı ilimiz ölçeğinde 4022 engelli evde bakım hizmeti almaktadır ki bu rakam Sosyal destek yardımları her vakit ihtiyaç sahiplerinin yaşama tutunmalarını sağlayacak, çocuklarının eğitimlerinin kimselere muhtaç olmadan devletin desteği ile sürdürecekleri ve gerçekten muhtaç kesime fark gözetmeden sağlanan hizmet modelidir. Sosyal riski önleyici devlete olan bağlılığı ve sadakati tamamlayıcı bir çalışma alanıdır. Aynı zamanda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünü kökleştirici çalışma ve kampanyalar bu alanda önemli adımlar olarak nitelendirilmektedir. Bu noktada vatanı için canını feda etmiş aziz şehitlerimiz, şehit yakınlarımız, yaşamını devam ettiren gazilerimizin ve yakınlarının istihdamından ulaşım Sonuç olarak, ülkemizde her türlü yasal metinde anlam bulan sosyal devlet anlayışı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın kuruluşu, işleyişi ile milletimizin manevi iklimi ve kültürel değerleri ile bütünleşmiş toplumda her kesimin gerek vatandaşlık bilinci gerekse toplumun birer yaşayan ferdi olarak her insanımızda sosyal etki ve mana iklimi oluşturmuştur. İÇTEN BAKIŞ › 2014 İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI’NDAN PATNOS DEĞİRMENDÜZÜ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI ÖĞRENCİLERİNE OYUNCAK YARDIMI YAPILDI. 50 Patnos Değirmendüzü İlköğretim Anasınıfı öğretmeni Tuba Yıldız, Ağrılı işadamı İbrahim Çeçen ve İbrahim Çeçen Vakfı Başkanı Meral Dinçer’in kendilerini düşünüp böyle bir yardımda bulundukları için teşekkürlerini iletti. Anasınıfı öğretmeni Tuba Yıldız, ’’Gönderilen oyuncaklar ile çocuklarımızdaki sevinç ve gözlerindeki mutluluk ifadesinden dolayı bizlerde mutlu oluyoruz. Emeği geçen herkese teşekkürler ediyorum. Bizleri unutmayıp bu oyuncakları gönderen ve bu çocukları sevindiren İbrahim Çeçen Vakfı yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu tür yardımlara ihtiyacımız var ayrıca bu oyuncakları bize ulaştırmakta büyük emeği olan Patnos gazeteciler Cemiyeti üyelerine teşekkür ediyorum’’ dedi. Patnos Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Yavuz ise, vakfın başkanı Meral Dinçer ile irtibata geçerek, Patnos ilçesinde oyuncak, giyim, kırtasiye ve buna benzer ihtiyaçların olduğunu ilettiğini belirtti. Yavuz, “Sağ olsun kendisi bize dönüş yaptı ve bize çocuklar için oyuncak göndereceğini söyledi. Bir kaç gün sonra bu oyuncaklar bize ulaştı ve bizde aracı olup bu oyuncakları ihtiyaç sahibi okula verdik. Biz Gazeteciler Cemiyeti olarak kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz ve bu tür yardımların devamını bekliyoruz’’ şeklinde konuştu. Başkan Yavuz, ayrıca İbrahim Çeçen Vakfı yetkililerine yaptıkları yardımlardan dolayı plaket ve teşekkür belgesi göndereceklerini söyledi. THY AĞRI HAVALİMANI PERSONELİNİN “BİZLER İÇİN KÜÇÜK AMA MİNİK YAVRULARIMIZ İÇİN OLDUKÇA BÜYÜK” KAMPANYASI Türk Hava Yolları (THY) personelleri, ‘‘Bizler İçin Küçük Ama Minik Yavrularımız için Oldukça Büyük’’ kampanyası kapsamında öğrencilere kırtasiye yardımı yaptı. Türk Hava Yolları Ağrı Havalimanı istasyon şefi Cafer Canşi gönüllü olarak köy okulları için yardım toplayıp, bizzat toplanan yardımları götürüp köy okullarındaki öğrencilere ulaştırıyor. Şuana kadar yaklaşık 15 köy okulluna kırtasiye bilgisayar ve bot, mont yardımı yapıldı. Canşi, yaptığı açıklamada, çocuklar güldüğünde dünyanın daha bir güzel olduğunu ifade ederek, bu tip yardım ve kampanyaların takipçisi olacaklarını ifade etti. Bu mutluluğun sürmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını ifade eden Canşi, ‘‘O güzel gönüller ve sıcak gülüşlerin daim olması için herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Bu mutluluğu görünce insan her şeyi unutuyor’’ diye konuştu. Biz de IC Vakfı olarak Cafer Canşi ve THY Ağrı Havalimanı ekibini bu anlamlı projelerinden dolayı yürekten kutluyoruz. JAPONYA BÜYÜKELÇİLİĞİ YEREL PROJELERE DESTEKLER AĞRI SUVAR KÖYÜ ÖRNEK OKUL PROJESİ Japonya Büyükelçiliği’nin yerel projelere destek kapsamında hibe almaya hak kazandığımız ve Ağrı Tutak İlçesi Suvar Köyü’nde uygulanan “Suvar Köyü Örnek Okul” Projemiz, Japonya Büyükelçiliği tarafından ziyaret edildi. Japonya Büyükelçiliği’nden Müslüme Gozalu Scarpa ve IC Vakfı’ndan Koordinatör Ayça Jones tarafından gerçekleştirilen ziyaret sırasında öğrencilere çeşitli hediyeler dağıtıldı. İÇTEN BAKIŞ › 2014 51 HA B E R L E R TENİS VE GENÇLİK Değerli İçten Dergisi Okurları, Teknolojinin nimetlerinden faydalandığımız dönem, artık yavaş yavaş teknolojiye esir olduğumuz bir döneme bırakıyor yerini. Belki bizler kuşak olarak bu akımdan olumlu etkileniyoruz, hayatımızı kolaylaştırabiliyoruz, fakat çocuklarımız, ülkemizin yarınları için durum aynı mı? İÇTEN BAKIŞ › 2014 Ayni masada otururken arkadaşıyla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih eden, temiz havada yapabileceği bir sporu, ekran başında elindeki kumandayı hareket ettirmek suretiyle yapmayı yeğleyen, kendi denediğinde saatlerce çalışarak öğrenebileceği hareketleri, oyunlarda kolaylıkla yaptırabildiğini görüp, çalışmanın, başaramasa da yılmadan, her gün biraz daha gelişerek amacına ulaşmanın hazzını yasayamayan bir nesil... 52 karşı pek de fazla çözüm yolu yok. Çocuklarımıza; çalışkanlığı, azmi, disiplini, olumlu düşünmeyi, sağlıklı kararlar almayı, sağlam dostluklar kurmayı, adaleti, kazanmayı, kaybetmeyi, kendini gelişime açık kılmayı, “doğru insan” olmayı öğretmek isterken, etki alanımızın sınırlı olduğu ve desteğe ihtiyaç duyduğumuz muhakkak. İşte tam da bu noktada çalan acı sireni işitip, imdadımıza koşarak yetişiyor SPOR... Bedenine iyi bakmayı öğretmekle koyuluyor işe. Kendini önce sen seveceksin, sağlığına kıymet vereceksin diyor. Kazanmanın, başarmanın önkoşulunun çalışmak olduğunu, özveri ve fedakarlık olduğunu anlatıyor çocuklarımıza. Her gün, kendini biraz daha geliştirmenin verdiği hazzın, nasıl eşsiz bir duygu olduğunu, bu duygunun hayattaki en büyük itici güç, bireyin ruh dünyasına yapılabilecek eşsiz bir yatırım olduğunu hissettiriyor ve vazgeçilmez kılabiliyor kendini. Hepimizin ortak kaygısı, korkusu bu manzara değil mi? Sporun farklı branşlarında, sporculuğu deneyimlemiş, yönetici olarak da uzun yıllar çeşitli spor dallarında görev almış biri olarak, sporun çocuklara, gençlere yaptığı katkıları yakından deneyimleme fırsatı buldum. Sporla büyüyen neslin nasıl ayrıştığını gördükçe, spora hizmet etmeyi kendime görev addettim. Her birinin hayatımda yeri çok kıymetli ancak tenisle tanışıklığımın ardından tenisin sadece bir spor değil, çok daha ötesinde bir eğitim aracı, bir yaşam felsefesi olduğunun farkına vardım. Ve ne yazık ki biz ebeveynlerin elinde son derece cazip seçenekleri bünyesinde barındıran bir hayatın tehditlerine Tenisi ayrıcalıklı kılan çok farklı unsurlardan söz etmek mümkün. Beni en derinden etkileyen anıyı sizlerle AVM’lerde arkadaşlık arayan, üzerine giydikleriyle kendine değer kattığına inanan, vaktini kişisel gelişimine yatırım yapmaksızın akıtan, büyüdükçe de türlü zararlı alışkanlığın tehdidine bırakılan çocuklarımız, gençlerimiz... kısaca paylaşmak isterim. Tenisle yeni tanıştığım zamanlardı. Ankara Tenis Kulübü’nde 10-12 yaş grubunda çocukların kıyasıya yarıştığı bir turnuvaya denk geldim. O an fark ettim ki maçlar hakemsiz oynanıyordu ve her sporcu kendi sahasından sorumluydu. Diğer yandan birbirlerine karşı amansız bir rekabete girişmiş, kazanmak için her yolu deniyorlardı. Kendi sahanda, rakibinin haklarını savunmanın, bunu yaparken de kazanmaya çalışmanın çocuğa katacağı adalet duygusunu, rol tanımlarını doğru yapabilme becerisini düşününce, tenisle daha yakından ilgi duymaya başladım. Süreye karşı yarışılan bir çok branşın aksine, süre sınırı olmayan, son puanı alanın kazandığı ve sonucun her an değişebileceği dinamizmi sayesinde, “an”da kalmayı, geçmişten ders çıkarmayı, geleceğe dair plan kurmayı ama yine dönüp dolaşıp, ruhunu bedenini “an”a taşımayı gerekli kılıyor tenis. Belki başına gelenleri değil ama olaylara vereceği tepkiyi değiştirebileceğini öğreniyor tenisçi. Belki de bu yüzden uzmanlar tarafından duygusal zeka gelişiminde en çok tavsiye edilen branşların başında geliyor. Yaşam boyu yapılabilecek bir aile sporu olması, kaliteli bir sosyal çevre sunması ve sağlık açısından faydalarını da düşündüğünüzde çocuklarımızın geleceğine yapılabilecek en akıllıca yatırımlardan biri olabileceğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Cengiz DURMUŞ Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı NORM Eğitim Danışmanlık Derneği ile KÖPRÜ (Kültürlerarası Öğrenme ve Pratik Ünitesi)’nün ortaklaşa gerçekleştireceği ‘Yaşamda Kültürlerarası İletişim’ Semineri IC Vakfımızın Seminer salonunda gerçekleşti. Kültürel farklılıklar nedeniyle iş, okul, özel, sosyal hayatımızı ve iletişim tarzımızı etkileyen temel kavramlar için farkındalık yaratmak amaçlanan seminerde, Kendini Tanıma, Kişilik Tipleri, Karakter Özellikleri, Swot Analizi, Duygusal Zeka, Karşıdakini Tanıma, Farklılıklar ve Farklılığın Yönetimi, Çatışma, İkna, Güven Oluşturma, İletişimin Temel Bileşenleri, Beden Dili, Yazılı, Sözlü ve Etkin Dinleme konuları işlendi. KÖPRÜ - KÜLTÜRLERARASI ÖĞRENME VE PRATİK ÜNİTESİ Sosyal Girişimcilikte yeni bir ufuk açan Kültürlerarası Öğrenme ve Pratik Ünitesi (KÖPRÜ) adlı sosyal girişim 15 Eylül 2014 tarihinde Ankara’da faaliyetlerine başladı. KÖPRÜ, sosyal girişimcilik açısından Türkiye’de tamamiyle ‘kültür’ konusuna odaklanan ve hedef kitlesine 18-24 yaş arasındaki gençleri koymuş olması yönünden bir ilk olarak görülebilir. ‘Kültürlerarası hoşgörünün, hayat standardı olarak barışçıl, eşitlikçi bir anlayışla sevgi ve saygı ortamında gerçekleşmesini sağlamak.’ vizyonuyla yola çıkan bu oluşum kısa sürede birçok kişiye ulaşmış ve çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. 18-24 yaş arası gençlerin kültürlerarası etkileşimini sağlarken kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve ekonomik yönden güçlenmeleri için atölye çalışmaları gerçekleştiren KÖPRÜ, dört farklı atölyesi ile gençlere birçok fırsat sunuyor. Dil, Müzik, Sanat ve Paylaşım Atölyeleri ile gençlerin kültürlerarası etkileşimine GYODER ETKİNLİĞİNDEKİ VAKIF STANDIMIZ GYODER üyelerinin ve devlet erkanının katıldığı bir günlük etkinlikte, Türkiye’nin karar vericileri ve kanaat önderleri çeşitli GYO firmalarının yanı sıra IC İbrahim Çeçen Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi standını da ziyaret etti. Standımızda, Vakıf ve Üniversite ile ilgili detaylı bilgilerin yanı sıra, vakfın ‘Paylaştıkça…’ misyonu çerçevesinde başarıya ulaşan insanların hikayelerini paylaştık. Üniversitemiz ve vakfımızın görüntüleri eşliğinde önemli bilgilerin paylaşıldığı video ise gün boyunca tanıtım ekranlarımızda gösterildi… Etkinlik 3 Aralık 2014 tarihinde, Hilton Bomonti’de gerçekleşti. imkan sunan oluşum, bu atölyeler aracılığıyla Türkiye’de yaklaşık %70’inin ekonomik bağımsızlığının söz konusu olmadığı 18-24 yaş arasındaki gençlere sosyal fayda yaratırken, gençlerin ekonomik olarak da kendileri için bir fırsat yaratmalarını sağlıyor. Kültürlerarası hoşgörünün, hayat standardı olarak barışçıl, eşitlikçi bir anlayışla sevgi ve saygı ortamında gerçekleşmesi Fırat ALKAN 53 İÇTEN BAKIŞ › 2014 YAŞAMDA KÜLTÜRLER ARASI İLETİŞİM SEMİNERİ HA B E R L E R mezunlarımızla Bülten :aralık/2014 Değerli Mezun Bursiyerimiz, İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite hayatınızda size sağladığımız destekle bir parça da olsa başarınıza katkı sağlamaya çalıştık. Şimdi ise her biriniz kim bilir nerelerde, hangi görevlerde bulunuyorsunuz ve mesleğinizi en iyi şekilde yerine getirmek için hayata atıldınız. İbrahim Çeçen Vakfı olarak, bundan sonraki hayatınızda da sizinle sıcak ilişkimizin devam etmesi arzusundayız Vakıf Yönetim Kurulumuz olarak sizlerin nerelerde, hangi işler yaptığınızı ve başarılarınızı çok merak ediyoruz. Gerçekleştireceğimiz organizasyonlarımızda, etkinliklerde sizi de aramızda görmeyi istiyoruz. Tüm bunlarla ilgili haberleri Mezunlarımızla Bülteni’nde sizlerle paylaşacağız. Vakfın eski bir bursiyeri olarak nerede, ne iş yaptığınızla ilgili bilgi bizim için çok önemli. Sizlerden gelen bilgileri, öneri ve taleplerinizi hemen değerlendireceğiz. Bu nedenle sizlere ulaşabilmemiz için güncel iletişim bilgilerinizi bekliyoruz. Neler mi yapabilirsiniz? IC Vakfı’nın eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat konularındaki projelerine destek olabilirsiniz. IC Vakfı’nda bursiyer okutabilirsiniz IC Vakfı’nda bursiyer okutacak kişileri bulabilirsiniz. IC Vakfı’na bağış yapacak kişileri bulabilirsiniz. Bursiyerlere seminer verebilirsiniz IC Vakfı’na AB ve benzeri projeler geliştirip yazabilirsiniz. IC Vakfı’na yurtiçi / yurtdışından kaynak / hibe / destek bulabilirsiniz. IC Vakfı’nın İÇTEN Bakış Dergisi’ne yazı yazabilirsiniz. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ne proje geliştirebilirsiniz. IC Vakfı’na kitap, giysi, kırtasiye, oyuncak bağışı yapabilirsiniz. IC Vakfı’na İkinci el ürün toplayıp gönderebilirsiniz. IC Vakfı bursiyerlerine “mentor”* olabilirsiniz. IC Vakfı Mezun Gönüllüsü olabilirsiniz. IC Mezun Gönüllüleri Projesi… IC İbrahim Çeçen Vakfı olarak, IC Mezun Gönüllüleri’ni oluşturmaya başladık. IC Vakfı’ndan eskiden burs almış kişilerden oluşacak olan IC Mezun Gönüllüleri Projesi; bilgi, deneyi ve katkılarını IC Vakfı’na aktarmak amacıyla düşünülmüştür. Sn. İbrahim Çeçen Bey’in destekleri ile başlatılan bu çalışma ile; IC Mezun bursiyerler gerek kendi geliştirdikleri projeler ile, gerek işbirliği içinde oldukları kuruluşların projelerini veya katkılarını Vakfa yönlendirerek, gerekse IC Vakfı bursiyerlerine farklı destekler sağlayarak IC Vakfı’na güç vererek, gönüllü bir grup yaratılmaya çalışılmaktadır. İbrahim Çeçen Vakfı bugüne kadar 10.000’den fazla gence burs vermiş olup, bu yıl da 725 üniversite öğrencine burs vermektedir. Bildiğiniz gibi vakfımız başta eğitim olmak üzere sağlık, spor, kültür, sanat konularında da projeler düzenlemektedir.. Sizler de İbrahim Çeçen Vakfı’nın değerli mezun bursiyerleri olarak; iş ve ilgi alanlarınıza göre ve çevrenizdeki iletişimde olduğunuz kişi ve kuruluşları da yönlendirerek mutlaka Vakfa katkı sağlayabilir, eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat ve çevre konularında birçok fikir üretebilirsiniz. Bu anlamda sizlerin düşünce ve katkıları bizim için büyük önem taşımaktadır. Sizleri IC Gönüllüleri olmaya davet ediyoruz, İletişim: Mezunları Bulalım… IC İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI Kızılırmak Sokak 31 Kızılay-ANKARA 0 312 4178264 [email protected] [email protected] Sizin bildiğiniz eskiden bizim bursiyerimiz olan başka arkadaşlarınız, tanıdıklarınız varsa, onların mail veya cep telefonlarını bize gönderirseniz memnun olacağız. Zira maalesef bilgi alamadığımız eski mezun bursiyerlerimle temasa geçmek ve onlara da sizin vereceğiniz bilgilerle ulaşabilmek bize çok fayda sağlayacak. Dr. Meral DİNÇER Değerli Mezun Bursiyerimiz, İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite hayatınızda size sağladığımız destekle bir parça da olsa başarınıza katkı sağlamaya çalıştık. Şimdi ise her biriniz kim bilir nerelerde, hangi görevlerde bulunuyorsunuz ve mesleğinizi en iyi şekilde yerine getirmek için hayata atıldınız. İbrahim Çeçen Vakfı olarak, bundan sonraki hayatınızda da sizinle sıcak ilişkimizin devam etmesi arzusundayız Vakıf Yönetim Kurulumuz olarak sizlerin nerelerde, hangi işler yaptığınızı ve başarılarınızı çok merak ediyoruz. Gerçekleştireceğimiz organizasyonlarımızda, etkinliklerde sizi de aramızda görmeyi istiyoruz. Tüm bunlarla ilgili haberleri Mezunlarımızla Bülteni’nde sizlerle paylaşacağız. Vakfın eski bir bursiyeri olarak nerede, ne iş yaptığınızla ilgili bilgi bizim için çok önemli. Sizlerden gelen bilgileri, öneri ve taleplerinizi hemen değerlendireceğiz. Bu nedenle sizlere ulaşabilmemiz için güncel iletişim bilgilerinizi bekliyoruz. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Neler mi yapabilirsiniz? 54 IC Vakfı’nın eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat konularındaki projelerine destek olabilirsiniz. IC Vakfı’nda bursiyer okutabilirsiniz IC Vakfı’nda bursiyer okutacak kişileri bulabilirsiniz. IC Vakfı’na bağış yapacak kişileri bulabilirsiniz. Bursiyerlere seminer verebilirsiniz IC Vakfı’na AB ve benzeri projeler geliştirip yazabilirsiniz. IC Vakfı’na yurtiçi / yurtdışından kaynak / hibe / destek bulabilirsiniz. IC Vakfı’nın İÇTEN Bakış Dergisi’ne yazı yazabilirsiniz. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ne proje geliştirebilirsiniz. IC Vakfı’na kitap, giysi, kırtasiye, oyuncak bağışı yapabilirsiniz. IC Vakfı’na İkinci el ürün toplayıp gönderebilirsiniz. IC Vakfı bursiyerlerine “mentor”* olabilirsiniz. IC Vakfı Mezun Gönüllüsü olabilirsiniz MEZUNLARIMIZLA BÜLTENİ YAYINLANDI IC Mezun Gönüllüleri Projesi… IC İbrahim Çeçen Vakfı olarak, IC Mezun Gönüllüleri’ni oluşturmaya başladık. IC Vakfı’ndan eskiden burs almış kişilerden oluşacak olan IC Mezun Gönüllüleri Projesi; bilgi, deneyi ve katkılarını IC Vakfı’na aktarmak amacıyla düşünülmüştür. Sn. İbrahim Çeçen Bey’in destekleri ile başlatılan bu çalışma ile; IC Mezun bursiyerler gerek kendi geliştirdikleri projeler ile, gerek işbirliği içinde oldukları kuruluşların projelerini veya katkılarını Vakfa yönlendirerek, gerekse IC Vakfı bursiyerlerine farklı destekler sağlayarak IC Vakfı’na güç vererek, gönüllü bir grup yaratılmaya çalışılmaktadır. İbrahim Çeçen Vakfı bugüne kadar 10.000’den fazla gence burs vermiş olup, bu yıl da 725 üniversite öğrencine burs vermektedir. Bildiğiniz gibi vakfımız başta eğitim olmak üzere sağlık, spor, kültür, sanat konularında da projeler düzenlemektedir.. Sizler de İbrahim Çeçen Vakfı’nın değerli mezun bursiyerleri olarak; iş ve ilgi alanlarınıza göre ve çevrenizdeki iletişimde olduğunuz kişi ve kuruluşları da yönlendirerek mutlaka Vakfa katkı sağlayabilir, eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat ve çevre konularında birçok fikir üretebilirsiniz. Bu anlamda sizlerin düşünce ve katkıları bizim için büyük önem taşımaktadır. Sizleri IC Gönüllüleri olmaya davet ediyoruz, Mezunları Bulalım… Sizin bildiğiniz eskiden bizim bursiyerimiz olan başka arkadaşlarınız, tanıdıklarınız varsa, onların mail veya cep telefonlarını bize gönderirseniz memnun olacağız. Zira maalesef bilgi alamadığımız eski mezun bursiyerlerimle temasa geçmek ve onlara da sizin vereceğiniz bilgilerle ulaşabilmek bize çok fayda sağlayacak. Bülten :aralık/2014 İ B R A H İ M Ç E Ç E N VA K F I D E R G İ S İ İÇTEN Dergimize Yazılarınızı Bekliyoruz IC MEZUN MENTORLAR PROJESİ Mentor , kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden yola çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham veren, öğreten, model olan kişi anlamına gelmektedir. Projenin amacı İbrahim Çeçen Vakfı eski bursiyerleri ile IC Vakfı’nın yeni bursiyer öğrencilerini eşleştirmek, mezun bursiyerlerimizin kariyer ve iş hayatında edindikleri deneyimleri şimdiki bursiyerler ile paylaşmalarını sağlamak ve onları iş hayatına en iyi şekilde hazırlamaktır. Mentorluk programı ile IC Vakfı bursiyerlerinin kararlarını daha sağlıklı bir şekilde almalarına destek olmak, üniversite ve yetişkin hayatına en iyi şekilde hazırlanmalarına olanak sağlamak amacıyla, onları deneyim sahibi olan sizlerle bir araya getirerek paylaşımda bulunmaları amaçlanmıştır. Bu proje kapsamında bir bursiyer, bir mentorla bire bir eşleştirilmekte ve dönem içerisinde düzenli olarak belirli aralıklarla yüzyüze olmasa da mail yoluyla görüşmektedir. Öncelikle Mentor öğrencinin gözünde bir danışman gibi yaşadığı deneyimleri aktaracak, öğrenciye destek ve arkadaş olacaktır. IC Vakfı bursiyerlerinin geleceğe dönük gelişimlerine önem vermekte ve bu konuda onlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. IC Mezun Mentorlar Projesi ile bursiyerlerimizin gelecekle ilgili planlarını yaparken daha emin adımlar atmalarında siz değerli mezunumuzun onlara yol göstermesini arzuluyoruz. Bildiğiniz gibi Vakfımızın dergisi İÇTEN’i yayınlamaktayız ve 8. sayısını da yakında çıkaracağız. Bu dergiyi bursiyerlerimizin yazıları ve katkıları ile çıkarıyoruz. İstiyoruz ki siz değerli mezun bursiyerimizin de bu dergi de bir sözü olsun.Sizler öğrencilik dönemini, o zorlu gençlik yıllarını çok iyi biliyorsunuz, şimdi her biriniz dünyanın ve Türkiye’nin değişik köşelerinde ve farklı konumlarında hizmet etmektesiniz. Hepinizle gurur duyuyoruz. Değişik mesleklerde görev yapan siz eski bursiyerlerimizin: yeni bursiyerlerimiz olan gençlere tavsiyeleriniz, önerileriniz olacaktır ya da ilginizi çeken bir konuda yazacağınız yazı ile katkınız olacaktır. İsterseniz kendi öğrencilik döneminizden de bahsedebilirsiniz, kariyer sürecinizde başınızdan geçenleri ve şimdiki pozisyonunuzu anlatabilir, IC Vakfı veya bursiyerlik konusu hakkında görüşlerinizi yazabilirsiniz. Sizler ağabeyleri ablaları olarak bursiyer gençlerimize örnek olabilirsiniz. A K I Ş Örneğin bilimde, sanatta vb. konularda güzel çalışmalar yapmışsınızdır ya da ilgilendiğiniz sporda kişisel veya takım halinde başarı elde etmişsinizdir, herhangi bir yarışmada ödül almışsınızdır, bulunduğunuz mevkide önemli bir faaliyete, projeye katılmışsınızdır. Lütfen bunları bizimle paylaşın ki biz de sizlerin bu güzel haberlerinizi aktarabilelim. Yazılarınızı İÇTEN Dergimizde yayınlamak üzere maillerinizi heyecanla bekliyoruz. Geçmişte İbrahim Çeçen Vakfı’ndan burs almış ve şimdi çalışmakta olan ve IC Vakfı’nın bu seneki bursiyerine deneyim ve bilgilerini aktarmaya gönüllü olmak isteyenler mentor olabilir. Vakıf bursiyerlmizle ilgilenmeye gönüllü, insan ilişkileri kuvvetli ve liderlik özelliğine sahip mezunlarımız mentorluk için uygundur. Sizlerin bilgi ve deneyiminizle bursiyerlerimizin çok şeyler öğreneceği ve gelişeceğine inanıyoruz. Mentor olmak isteyen Siz değerli IC mezunumuz Vakfımızla temasa geçebilirsiniz. B IC Mezun Bursiyerler Gurubu Facebook’da… Mezunlarımızın hem kendi aralarında düşüncelerini, önerilerini, istemlerini, dileklerini ve anılarını paylaşabilmeleri hem de vakfımızla bağlarını sağlayan platformumuz… IC MEZUN MENTORLAR PROJESİ Mentor , kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden yola çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham veren, öğreten, model olan kişi anlamına gelmektedir. Projenin amacı İbrahim Çeçen Vakfı eski bursiyerleri ile IC Vakfı’nın yeni bursiyer öğrencilerini eşleştirmek, mezun bursiyerlerimizin kariyer ve iş hayatında edindikleri deneyimleri şimdiki bursiyerler ile paylaşmalarını sağlamak ve onları iş hayatına en iyi şekilde hazırlamaktır. Mentorluk programı ile IC Vakfı bursiyerlerinin kararlarını daha sağlıklı bir şekilde almalarına destek olmak, üniversite ve yetişkin hayatına en iyi şekilde hazırlanmalarına olanak sağlamak amacıyla, onları deneyim sahibi olan sizlerle bir araya getirerek paylaşımda bulunmaları amaçlanmıştır. Bu proje kapsamında bir bursiyer, bir mentorla bire bir eşleştirilmekte ve dönem içerisinde düzenli olarak belirli aralıklarla yüzyüze olmasa da mail yoluyla görüşmektedir. Öncelikle Mentor öğrencinin gözünde bir danışman gibi yaşadığı deneyimleri aktaracak, öğrenciye destek ve arkadaş olacaktır. IC Vakfı bursiyerlerinin geleceğe dönük gelişimlerine önem vermekte ve bu konuda onlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. IC Mezun Mentorlar Projesi ile bursiyerlerimizin gelecekle ilgili planlarını yaparken daha emin adımlar atmalarında siz değerli mezunumuzun onlara yol göstermesini arzuluyoruz. Geçmişte İbrahim Çeçen Vakfı’ndan burs almış ve şimdi çalışmakta olan ve IC Vakfı’nın bu seneki bursiyerine deneyim ve bilgilerini aktarmaya gönüllü olmak isteyenler mentor olabilir. Vakıf bursiyerlmizle ilgilenmeye gönüllü, insan ilişkileri kuvvetli ve liderlik özelliğine sahip mezunlarımız mentorluk için uygundur. Sizlerin bilgi ve deneyiminizle bursiyerlerimizin çok şeyler öğreneceği ve gelişeceğine inanıyoruz. Mentor olmak isteyen Siz değerli IC mezunumuz Vakfımızla temasa geçebilirsiniz. İÇTEN Dergimize Yazılarınızı Bekliyoruz Bildiğiniz gibi Vakfımızın dergisi İÇTEN’i yayınlamaktayız ve 8. sayısını da yakında çıkaracağız. Bu dergiyi bursiyerlerimizin yazıları ve katkıları ile çıkarıyoruz. İstiyoruz ki siz değerli mezun bursiyerimizin de bu dergi de bir sözü olsun.Sizler öğrencilik dönemini, o zorlu gençlik yıllarını çok iyi biliyorsunuz, şimdi her biriniz dünyanın ve Türkiye’nin değişik köşelerinde ve farklı konumlarında hizmet etmektesiniz. Hepinizle gurur duyuyoruz. Değişik mesleklerde görev yapan siz eski bursiyerlerimizin: yeni bursiyerlerimiz olan gençlere tavsiyeleriniz, önerileriniz olacaktır ya da ilginizi çeken bir konuda yazacağınız yazı ile katkınız olacaktır. İsterseniz kendi öğrencilik döneminizden de bahsedebilirsiniz, kariyer sürecinizde başınızdan geçenleri ve şimdiki pozisyonunuzu anlatabilir, IC Vakfı veya bursiyerlik konusu hakkında görüşlerinizi yazabilirsiniz. Sizler ağabeyleri ablaları olarak bursiyer gençlerimize örnek olabilirsiniz. Örneğin bilimde, sanatta vb. konularda güzel çalışmalar yapmışsınızdır ya da ilgilendiğiniz sporda kişisel veya takım halinde başarı elde etmişsinizdir, herhangi bir yarışmada ödül almışsınızdır, bulunduğunuz mevkide önemli bir faaliyete, projeye katılmışsınızdır. Lütfen bunları bizimle paylaşın ki biz de sizlerin bu güzel haberlerinizi aktarabilelim. Yazılarınızı İÇTEN Dergimizde yayınlamak üzere maillerinizi heyecanla bekliyoruz. IC Mezun Bursiyerler Gurubu Facebook’da… Mezunlarımızın hem kendi aralarında düşüncelerini, önerilerini, istemlerini, dileklerini ve anılarını paylaşabilmeleri hem de vakfımızla bağlarını sağlayan platformumuz… 55 İÇTEN BAKIŞ › 2014 mezunlarımızla M E Z U N L A R DA N Cahit ÇELİK Hatay, Samandağ Kaymakamı Öğrenci olarak Ankara’da yaşadığım yıllarda İbrahim Çeçen Vakfı tarafından sağlanan bursun bana çok büyük bir katkısı olduğunu, maddi olarak beni çok rahatlattığını ifade etmek isterim. İbrahim Çeçen Vakfı Onursal Başkanı Sayın İbrahim ÇEÇEN’e bizlere sahip çıktığı için ve okumamıza vesile olduğu daha sıkıntısız, gailesiz bir öğrencilik hayatımız oldu. ÇEÇEN ailesine, bana ve benim gibi binlerce insana sağladıkları karşılıksız burs için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca, Vakıf çalışanlarına geçmişte bize, şimdi de memleketimizin binlerce gencine gösterdikleri nezaket, saygı ve hürmet için teşekkürü borç bilirim. için canı gönülden teşekkür ediyorum. O gün aldığımız burslar, bugün bizleri bir şehri yönetecek pozisyona kadar taşıdı. Abartısız bir şekilde söylüyorum, eğer bugün kaymakam olarak bir ilçeyi idare ediyorsam; İbrahim Çeçen Vakfının bana sağladığı bursun bunda katkısı çok fazladır. Sağlanan burs sayesinde Dr. Şevin YARDIMCI Gazi Ünv. Tıp Fak. Pediatri ABD Araştırma Görevlisi BU AİLENİN BİR ÜYESİ OLMAK... Üniversite hayatı, bize bugünümüzü hazırlayan önemli bir süreç. Benim için İbrahim Çeçen Vakfı, gerek öğrenciliğim boyunca gösterdiği maddi desteğiyle gerek sevgi dolu, sıcak, yardımsever ortamıyla hayatımda hep ayrı bir yerde olacak. Eğitimime ailem ve hocalarımla birlikte katkı sağlamış olan Sayın İbrahim Çeçen’e ve vakıf üyelerine teşekkürü borç biliyor, bu ailenin bir üyesi olmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum… BURS VERMENİN ÖTESİNDE BİR VAKIF IC VAKFI İÇTEN BAKIŞ › 2014 Suat ÇAKAN Avukat, YYÜ’de Öğretim Görevlisi 56 İbrahim Çeçen Vakfı sadece ekonomik anlamda bir desteğin ötesinde yapmış olduğu sosyo-kültürel faaliyetleri, proje yapma, toplumsal hayata dahil olma ve buna benzer çalışmaları ile ikinci bir üniversite diyebileceğimiz bir vakıftır. Bu vakfın gözden kaçmayan bir tarafı da yönetimi ve çalışanlarının kadın olması. Bu da vakfın çalışmalarında titiz ve İÇTEN çalışmayı belirgin kılmaktadır. Vakıf mezun olduktan sonra da bursiyerlerine iş yaşamında da destek olmakta ve hatta şirketlerinde iş imkanı da tanıyabilmektedir. Benim ilk vakıf ile tanışmam 2002 yılındaydı. Bizim için o dönem önemli olan alacağımız burstu. Tabii vakfı tanıdıkça bu algımız değişti. Yapılan projelere katılma, birlikte proje üretme, sanatsal ve kültürel faaliyetleri etkin kılma ile bir şekilde farkındalık yaratmakta ve donanımlı bir birey olarak destek olmaktadır İC Vakfı. Ayrıca farklı bölümlerden ve farklı üniversitelerden gelen öğrencilerin olmasıyla zengin bir arkadaş çevresi de yaratmaktadır. Kürsünün diğer tarafına geçtiğimde öğrenciye burs vermenin önemini ve doğru bir vakıftan burs almasını sağlamanın ne demek olduğunu hatırladıkça daha da iyi anlıyorum. Öğrencileri bu vakıfla tanıştırmak için desteğinizi esirgemeyin… Adana’da gecekondu mahallesinde zorluklarla okudum. Üniversiteyi kazanınca bir yandan sevinç bir yandan endişe hissediyordum. Özellikle tıp eğitiminin getireceği ağır maddi yük beni endişelendiriyordu. Tesadüfen karşılaştığım vakıf binasında burs için başvurusunda bulundum. Çok sıcak bir şekilde karşılandım. sonraki süreçte bu sıcaklığı hep hissettim. Hem maddi açıdan hep IC Vakfı’nın desteğini hissettim, hem de manevi açıdan desteklerini gördüm. Çoğu kez vakıf binasına dertleşmek için gelip gittim. Üniversite eğitimimin son yılında tıpta uzmanlık sınavı içinde vakfın desteğini hep hissettim. Şu an Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde İç hastalıklar servisinde çalışmaktayım. Manevi ve maddi destekleri için başta İbrahim Çeçen olmak üzere IC Vakfı’nda emeği olan herkese en içten dileklerimle teşekkür ederim. 3. KÖPRÜDE ÇALIŞAN MEZUN BURSİYERİMİZ... Merhabalar; Bu satırları hepinizin yakından bildiği, ülkemizin en büyük projelerinden biri olan 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi şantiyesinden yazıyorum. Nice hayatları değiştirmiş olan İbrahim Çeçen Holding benimkini değiştirdiği gibi pek çoklarını daha şekillendirmeye devam ediyor. Sayısı 6600’e yaklaşan personelin çalıştığı bu projenin ve yıllardır onca insana iş imkanı sağlayıp çoğunun hayatını değiştiren İbrahim Çeçen Holding’in bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Böylesi büyük bir projede IC Vakfı’nın Ağrı’da Ankara’da hep biz öğrencilere sağladığı imkanları gördüm ve deneyimledim. Benim gibi bir çok insan bu imkanlar sayesinde geleceğe daha güvenle bakabildiler. Mesleğe atıldıktan sonra da şirketin sağladığı imkanla böyle büyük bir ekibin parçası oldum. Şimdi beraber çalışıp beraber daha yükseğe çıkma vaktidir. vakıf aracılığıyla yıllarca çalışmanın insanda yarattığı mesleki tatminin yanında, eğitimime katkıda bulunup bir anlamda bu günlere gelmemi sağlamış olan bu aileye yaptığım iş, mesleğim sayesinde katkıda bulunuyor olmak ayrıcalıklı bir his gerçekten. Hep beraber nice mutluluklar yaşamak dileğiyle. Sevgi ve saygılarımla 57 İÇTEN BAKIŞ › 2014 Dr. Sedat YILDIRIM İstanbul Bağcılar Eğt. Hastanesi İç Hastalıklar Doktoru Arif Baran YARDIMCI IC İçtaş İnşaat Müh. M E Z U N L A R DA N MERHABA SEVGİLİ İÇTEN BAKIŞ OKURLARI; İbrahim Çeçen İlköğretim Okulu’nun eski bir mezunu ve İbrahim Çeçen Vakfı’nın mezun bir bursiyeri olmanın verdiği gururun mutluluğu ile selamlayarak başlamak istiyorum. İÇTEN BAKIŞ › 2014 Kamuran ÇELİK Çevre Müh. Dizayn Proje Müh. Firması Sahibi 58 Mutluluk diyorum çünkü değerli büyüğüm İbrahim Çeçen Bey’ in belki de ilk eğitim hizmetlerinden biri olarak ilimizde yaptırmış olduğu İbrahim Çeçen İlköğretim Okulu’nda geçirdiğim eğitim süreci öğrencilik hayatımın en keyifli dönemlerinden biriydi. İlk ve orta öğrenimimi Ağrı’da tamamladıktan sonra Atatürk Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nü kazanarak Erzurum’da yüksek öğrenimime devam ettim. İmkanları kısıtlı bir şehrin ferdi olarak başladığım üniversite hayatımda IC Vakfı’nın bursiyeri olarak öğrenimimi devam ettirirken, Vakfın hem maddi, hem manevi desteğinin yanımda olduğunun verdiği güven ve aidiyet duygusu hayatın zorlukları karşısında durabilme noktasında hep ciddi bir destekçim olmuştur. Atatürk Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra kürkçü dükkanı misali olan ve vazgeçilmezliği ile içimde yer edinmiş olan Ağrı’ya geri dönerek iş hayatına atılmaya karar verdim. Aldığım kararın akabinde Dizayn Proje Danışmanlık & Mühendislik Firması’nı kurarak çalışma hayatıma başladım. Bugüne kadar serbest çevre mühendisi olarak ÇED raporu yazılımı, çevre danışmanlık hizmetleri gibi alanlarda çalışmakla birlikte, Avrupa Birliği kalkınma programları çerçevesinde gerçekleştirilen birçok yatırım projesinde görev aldım. Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi Mali Destek Programı kapsamında bugüne kadar yaklaşık bütçesi altı milyon lira olan proje çalışmalarını Dizayn Proje Danışmanlık&mühendislik firması bünyesinde gerçekleştirdik. Şuan itibari ile yaklaşık bütçesi sekiz milyon lira olan projelerin çalışmalarını devam ettirmekteyiz. Çalışmalarını yürüttüğümüz projelerin hayat bulduğunu görmek ve bu projeler sayesinde birtakım yatırımların Ağrı’da gerçekleşmesinde paydaş olma duygusunun verdiği memnuniyet ile yeni projelerle daha hevesli ve istekli olarak bu sektörde ilerleme düşüncesindeyiz. Ağrı’daki bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve özel müteşebbislerin kolektif olarak çalışması ile birlikte Proje kültürünün Ağrı’da yerleşmesi neticesinde sosyo-ekonomik alanlarda ciddi ilerlemelerin kaydedileceği kanaati ile çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Tanıştığımız günden bugüne kadar gerek öğrencilik hayatımda, gerekse iş hayatımda maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen IÇ Vakfı’nın tüm çalışanlarına teşekkür ediyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. HERŞEY GÜZEL BİR YARIN İÇİN Yolunda gitmeyen bir ekim ayıydı, yıl 1995 babamın ağır hastalığı ailemizi çok sarsmıştı zaten şoförlük yaparak bir düzine boğazı doyuran babam yataktan kalkamaz olmuştu, en büyük abim sorumluluktan kaçmayan, ailesine düşkün ve çalışkan bir adamdı. Babamın işine o çıkıyordu o sıralar. 25 Ekim, hiç unutmuyorum o geceyi, önce telefon sesine uyandım. Saat 3.30 civarıydı. Yatağımda doğruldum, sonra annemin iç parçalayan ağlama sesi… Baba! diye bağırarak fırladım yatağımdan. Telefon elinde boş gözlerle bana bakıyordu babam, annem ve ninem feryat figan ağlıyorlardı donup kaldım anlam verememiştim. Dediler ki Kemal abin kaza geçirdi. Günlerdir yataktan kalkamayan babama sanki ilahi bir güç gelmişti, apar topar hazırlanıp Erzurum’a abimi görmeye hastaneye gitti. Abim aynı gün içinde hayata gözlerini kapamıştı. Mekanı cennet olsun. Abimin zamansız ölümü beni ve ailemi çok derinden yaraladı. Bu olay beni erken olgunlaştırdı daha çok sorgulamaya başlamıştım artık hayatı ve hayatın ötesini. Mukaderrat deyip yaramızı sarmaya çalıştık senelerce. Zaman çabuk akıyordu. İlk ve orta öğretimimi Doğubeyazıt’ta imkansızlıklar içinde tamamladıktan sonra, çok zor şartlarda ve bölgede çok ağır hissettiğim mahalle baskısına rağmen, ailemi ikna edip, hedefim olan Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kazanıp Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydımı yaptırmıştım. İdeallerimi kovalayabileceğim yeni bir hayatın kapısı açılıyordu artık önümde. Heyecan ve umut doluydum. Yabancı dil ağırlıklı lisede okurken, dil öğrenmeye karşı olan yatkınlığımı keşfetmiştim. İngilizceyi lisede öğrenip konuşmaya başlamıştım bile. Bu yeteneğim sayesinde Almancayı da hızlı bir şekilde öğrenip kavradım. Daha 1. Sınıfta Ankara Üniversitesi’ni temsil etmek için Almanya Naumburg’daki Avrupa Birliği Kültürlerarasılık Programı (Eurocamp) na katıldım. Verilen bu fırsat benim için büyük bir dönüm noktası oldu. Bu programın bende yarattığı farkındalık yapabileceklerimin sınırsız olduğunu görmekti. Kazandığım burslarla ve İbrahim Çeçen Vakfı’nın destekleriyle tekrar Almanya’ya dönerek dilimi kusursuz hale getirdim. Üniversitemdeki hocalarımın hazırladığı akademik makalelere katkı da bulundum. 5 yıllık yüksek öğrenim sürecimi bölüm birincisi olarak neticelendirdim ve bu süreçte bir sürü kişisel gelişim programına katılıp sertifikalar aldım. Okul biter bitmez IC Vakfı’nın yönlendirmesiyle ICF Airport Antalya’da Danışma Memurluğu yapmaya başladım. Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’nin mülakatını kazanıp eğitim sürecini tamamladıktan sonra Geleceğin Kadın Lideri Adayı olmaya hak kazandım. Mentorlerimin yönlendirmesiyle şu an birçok sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktayım. Bu bana büyük bir güç veriyor ve hayata karşı dik bir duruş sergilememde büyük bir etken. Şimdi durup geriye baktığımda ne kadar güçlü ve şanslı olduğumu daha net bir şekilde görebiliyorum. Çünkü benim doğduğum coğrafyada her 10 kadından 8’ i çocuk yaşta evlendiriliyor, çocukluğunu yaşayamadan doğurduğu çocuğun sorumluluğu altında eziliyor, çoğu okula gönderilmiyor, doğru düzgün saygı görmüyor. Bu acı gerçeklerle bütün çıplaklığıyla yüzleşmiş biri olarak, başka Didemlerin, Ayşelerin, Zeyneplerin bunları yaşamasını istemiyorum. Ve buna daha fazla dikkat çekilmesini sağlamak için çalışmalar yürüteceğim. Var olduğumuz sürece, hayat bize acı ve tatlı yüzünü hep gösterecektir. Önemli olan zor şartlar karşısında güçlü kalabilmek. Belki de sayamayacağım binlerce zorluklarla karşılaştım hayatımda, ama hiç bir zaman umutsuzluğa ve mutsuzluğa kapılmadım. Çünkü mutsuzluk, başarısızlık getirir. Daha çok çalıştım ve ‘’her şey güzel bir yarın için” diyerek; daha çok direnmeyi öğrendim. Biliyorum ki sonsuzluğun ötesi içimizdedir. Hayatımın önemli dönemlerindeki desteklerinden dolayı özellikle İbrahim Çeçen Vakfı’na minnetlerimi sunar, ilişkilerimizin ilerleyerek devam etmesini temenni ederim. Didem KAYA Almanca Öğretmeni İÇTEN BAKIŞ › 2014 15 Mart 1990 tarihinde serin bir ilkbaharın Perşembe sabahı Ağrı Doğubeyazıt’ta Mami Kaya ve Hanım Kaya’nın dokuzuncu çocuğu olarak dünyaya geldim. Benden iki yıl sonra bir kız kardeşim daha oldu. En büyük İki kardeşim erkek, geri kalan sekizimiz kız idik. Ağrı Dağı’nın ihtişamlı silüetinin gölgesinde geçti çocukluğum. Yaşadığım coğrafyanın zorluğu ve imkansızlıkları çok çetindi. 90’lı yıllarda ülkede tırmanan gerilim ve yüzyıllar öncesinden gelen derin tabular ve toplumsal yargılar küçük bir kız çocuğu için hayatı daha da zor bir hale getiriyordu. 5 yaşındaydım görkemli Ağrı Dağı’nın arka bahçelerinde güzel bir yaz mevsimi daha bitiyordu ve sarı sonbahar İshakpaşa Sarayı’nı olduğundan daha hüzünlü ve ihtişamlı bir altın bilezik gibi kırsalda parlatıyordu. 59 MAKALE Patchwork Yönetim Yaklaşımı Yazının başlığı sizi yanıltmasın, moda içerikli bir konu işlemeyeceğim ama en az moda kadar renkli olacağı konusunda söz verebilirim. İş dünyasındaki temel beklentinin kârlılık elde etmek olduğunu tartışmaya gerek yok; hiçbir yatırımcının aksini düşündüğünü de sanmıyorum. Bu yüzden konuya verimlilikten bahsederek giriş yapmak istiyorum. ELİZ ESRA ŞİMŞEK’İN YAZILARI HARVARD BUSINESS İÇTEN BAKIŞ › 2014 REVIEW’DA 60 IC Holding Enerji Grubu Şirketlerinde Yönetim Sistemleri Müdürü olarak görev yapan Eliz Esra ŞİMŞEK HBR Türkiye’nin yazar kadrosuna kabul edildi. Dünyanın en prestijli iş ve yönetim dergisi olan Harvard Business Review’da yayınlanan 2 yazısına yer veriyoruz. (Bu yazı hbrturkiye.com’dan alınmıştır. Eliz Esra Şimşek hbrturkiye.com bloggerlarındandır.) http://www.hbrturkiye.com/kisi/yazar/ esra-simsek) Bir şirketin hedeflerini gerçekleştirme oranı ve etkililiği, kaynakların etkin kullanımı, performansın izlenebilirliği gibi konular verimliliği etkileyen en önemli faktörler. Söz konusu bir şirket yönetimiyse süreçlerin etkileşimi, şirketler topluluğuysa süreçler ve şirketlerin etkileşimli yönetimi anlaşılmalı. Büyük resim dediğimiz konu tam olarak bu: Şirket yönetimlerinde tüm faaliyetler ve insan kaynağı tek bir süreç, tek bir çalışan gibi düşünülmeli. Çünkü her biri bütünün en değerli parçası. Mutlaka kendi aralarındaki risk derecelendirmeleri farklı, ama hiçbir süreç ya da görevin büyük resme etkisi göz ardı edilmemeli. Bir süreci veya görevi bu resmin dışında bırakmak, az riskli bir durumun dahi risk derecesinin artmasına neden oluyor. Şirketlerin yönetim stratejilerini belirlerken “bütünleşik yönetim yaklaşımı” olarak bilinen, bütün sistemleri ve süreçleri tek bir çerçevede bütünleştiren ve birleştirilmiş hedeflerle tek bir birim gibi çalışılmasını sağlayan bir yapıyı benimsemelerini öneriyorum. Bu yaklaşımın en önemli yararı verimliliğin yönetilmesini; şirketin hızlı, doğru ve sağlıklı karar almasını sağlaması. Faydalarını şöyle gruplayabiliriz: Sistem açıklarının belirlenmesi. Yönetimin her aşamasındaki detaylar eksiksiz irdelendiğinden, ilgili yasal düzenlemeler ve uluslararası standartlara tam uyum elde edilir. Sistemdeki açıkları giderir. Doğru yönetim sistemlerinin, projelerin, yazılımların, insan kaynağının seçilmesini sağlar. Her adımın başka bir adımla olan etkileşimini, risklerinin belirlenmesini kolaylaştırır. Kontrol noktaları. Yaklaşımın şirket yönetiminin kritik noktalarına yerleştirdiği kontrol noktalarıyla; potansiyel sorunlar önceden tespit edilir, yani riskler proaktif bir yaklaşımla yönetilerek gündeme gelmeden çözümlenir. Önceden tanımlanmış görevler. Bir şirketin yönetilmesini en zorlaştıran meselelerden biri çalışanlar arasında kimin neyi yapacağı konusunda bir belirsizlik olmasıdır. Bu belirsizlik, şirket için çok önemli işlerin sahipsiz kalmasına yol açabileceği gibi, bir işi benimseyip yapan insanları yeterli krediyi almasına da engel olur. Oysa bu yaklaşımda çalışanların sorumlulukları nettir ve performansları rahatlıkla şeffaf olarak izlenebilir, ölçülebilir. Yazının başında bahsi geçen kârlılığa ulaşma ve onu mümkün olduğunca artırma beklentisiyse ancak tüm paydaşların memnuniyetini sürdürülebilir kılmakla mümkün. Yani bir organizasyonun yaşam döngüsünde yer alan müşteri, tedarikçi, resmi kurumlar, yatırımcılar, danışmanlar ve çalışanların etkileşimini kapsayan büyük bir resim çizmekle. Peki, bir şirket parça parça yönetilir, parçaların birbirinden haberi olmaz ve bu parçalar sonradan birleştirilmeye kalkışılırsa ne olur? Yönetim terminolojisine yeni bir kavram hediye etmek istiyorum: “Patchwork Yönetim Yaklaşımı” Entegrasyondan bir hayli uzak olan bu yaklaşımın, sanatsal yöne sahip rengarenk ve yamalı büyük bir resimden ibaret olduğunu söyleyebilirim. Moda dünyasında inanılmaz trend olan bu tasarımın iş dünyasına yakışacağını düşünmek kısa vadede olmasa da, orta ve uzun vadede geri dönülmesi zor olumsuzluklar yaratacaktır. Bu yaklaşımı benimseyen şirketlerde birbirini tamamlamayan sistemler, yazılımlar satın alınır ve birbirini tekrarlayan ama asıl açık noktalar tespit edilemediğinden bir türlü sonuç alınamayan projelerle zaman kaybedilir. Çalışanlar, çabalarının bir yere varamadığını gördükçe demoralize olur ve çalışan sirkülasyon oranı artar. Veri analizleri ve raporlamalar, alındığı Çalışan Sadakati ve Müşteri İlişkisi Çalışanların ihtiyaçları bazı araştırma projeleriyle ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Genel amaç ise, daha mutlu ve daha yüksek performanslı bir iş ortamının formülünü bulmak. 19 binden fazla katılımcıyla gerçekleştirilen bir HBR anketinin sonucuna göre çalışanların dört temel ihtiyacı var “yenilenme (fiziksel), değer (duygusal), odak (zihinsel), amaç (manevi)” ve bu ihtiyaçların çalışan bağlılığı, çalışma süresi, çalışanların odak noktaları ve işyerindeki enerjilerinde büyük ölçüde olumlu bir etkiye sahip olduğu belirtiliyor. Bu ve benzeri araştırmalar çalışan refahının önemini vurgularken, işverenlerin henüz tam olarak bu noktaya gelemediklerini düşünüyorum. Birkaç yıl önce çevreci yönetim uygulamalarının mevcut yönetim fonksiyonlarına entegrasyonunun uluslararası standartlar açısından değerlendirilmesi üzerine bir proje hazırladım. Bu esnada çok sayıda şirketle görüştüm ve projeme veri sağlamak üzere hazırladığım anketi uygulama fırsatı buldum. Araştırmamın bir bölümünde şirketleri çevreci yönetim uygulamalarına yönelten faktörleri inceledim, şirketlerin değerlendirmesine sunduğum seçeneklerse; çalışanların refahını sağlama, rekabet ve ticari engeller, maliyet azaltma etkisi, üst yönetimin isteği, yasal zorunluluklar ve ürün/ hizmet kalitesinde artış beklentisiydi. Verilen cevaplarla şirketlerin demografik yapılarının karşılaştırmalı analizini yaptığımdaysa şaşırtıcı bir sonuca ulaştım: Büyük, küçük ve orta ölçekli, yerli veya yabancı sermayeli tüm şirketler açısından çalışanların refahını sağlama en etkisiz amaç olarak görülüyordu. Bu seçeneğin şirketleri çevreci yönetim uygulamalarına yönelten en etkili amaç olmasını beklememekle birlikte, şirketlerin en önemli paydaşına sunması gereken “değer” ve karşılığında göreceği “sadakat ve performansın” henüz yeterince fark edilmediğini görmemi sağladı. 61 İÇTEN BAKIŞ › 2014 her birim veya sisteme göre farklılık gösterir; performanslar ölçülemez. Eninde sonunda bu olumsuz etkiler tüm paydaşlarınıza ulaşır. Sistemler, operasyonlar, projeler, süreçler yönetilemez. Kısacası, şirket bir sis bulutunun içinde zamanla kaybolur… Artık müşteri odaklı olmadığını düşünen bir şirket kaldığını sanmıyorum, ancak çalışanlarında bir çeşit müşteri olduğunu ve toplam kalite yönetiminde “iç müşteri” olarak ifade edildiğini unutmamak gerekiyor. Nasıl ki müşterilerin bir ürün/ hizmeti tercih etmelerinin tek ve kalıcı nedeni diğerlerinden daha ucuz olması değilse, çalışanların da bir şirketi tercih etmelerinin tek ve kalıcı nedeni iyi bir ücret olamaz. Her çalışan için değer algısı başka bir “daha ...” olabilir; daha sağlıklı, daha güvenli, daha huzurlu, daha kişisel gelişim odaklı, daha özgür, daha yaratıcılığı besleyen, daha iletişim dolu bir çalışma ortamı… Yukarıda sözünü ettiğim HBR araştırmasıyla işe bağlılığı bir hayli yüksek olan çalışanlara sahip işverenlerin, bağlılığı düşük çalışanlara sahip işverenlere göre yüzde 22 daha kârlı olduğu tespit edilmiş. Hal böyleyken şirketler çalışan sadakati yaratmayı da en az müşteri sadakati yaratmak kadar dikkate almalı, iyi bir müşteri markası ile birlikte iyi bir işveren markası yaratmak konusuna da daha fazla önem vermeliler. Özellikle 2009 yılından bu yana devam eden Türkiye’nin En Gözde Şirketlerinin belirlendiği araştırmaların bu konuda bir rekabet ortamı yaratmaya başladığını düşünüyorum. Hatta en gözde şirket imajının müşterilerin gözündeki marka imajına da oldukça katkısı olduğuna inanıyorum. İşverenler ve çalışanlar arasındaki bağın sürdürülebilir olmasını sağlamak kolay değil ama şirketin ana hedefleri arasına yerleştirilmiş başarılı bir stratejik insan kaynakları yönetimiyle zor olmayacağından da eminim. Eliz Esra ŞİMŞEK Stratejik yönetim, kurumsal gelişim, kalite vb. yönetim sistemleri, yönetim bilişim sistemleri ve proje yönetimi alanlarında uzman olan Eliz Esra Şimşek, IC Holding’e bağlı Enerji Grubu Şirketlerinde Yönetim Sistemleri Müdürü olarak görev yapmaktadır. Ayrıca Profesyonel Koçluk kariyeri üzerine çalışmalarına devam etmektedir. Kendisine @elizesrasimsek üzerinden ulaşabilirsiniz. MAKALE ÇAĞIN VAZGEÇİLMEZİ İNTERNET hizmetleri, çevrim içi borsa ve kumar gibi hizmetlere ulaşmak için internetin belirli fonksiyonlarına bağımlıdır. Genel problemli internet kullanımında ise genç temel bir amaç olmaksızın çevrim içi vakit geçirir. Chat, email, whatsapp gibi uygulamalarla bağlantılı olan genel problemli internet kullanımı daha çok internetin sosyal yönü ile ilişkilidir (Davis vd, 2001). Doç. Dr. F. Ebru İKİZ Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Derneği Üyesi Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü, [email protected] İÇTEN BAKIŞ › 2014 Arş. Gör. Esra ASICI Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, [email protected] Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik Derneği Üyesi 62 İstediğimiz bilgiye anında ulaşma ve insanlarla hızlı bir şekilde iletişim kurma imkanıyla internet, büyük küçük her yaştan insan için vazgeçilmez bir iletişim aracıdır (Ceyhan vd., 2007). Akıllı telefonlar ve tabletler aracılığıyla, zaman ve mekandan bağımsız olarak internete ulaşabiliyor olmak, interneti günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline getirmiştir. Her ortamda kolaylıkla araştırma yapabilme, faturaları ödeyebilme, arkadaşlarla anında iletişim kurabilme ve alışveriş yapabilme gibi yönleriyle bizleri cezp eden internet yaşamımıza ekonomiklik ve verimlilik getirmiştir. Yaşamımızı birçok yönden olumlu olarak etkileyen internet, bugün küçük yaştaki çocuklar tarafından bile aktif olarak kullanılmaktadır. Günlük yaşantımıza bu derece hakim olan bir aracın olumlu etkilerinin yanında olumsuz etkilerinin de göz önünde bulundurulması son derece önemlidir. Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması (TÜİK,2013) verilerine göre, Türkiye’de internet kullanımı en yoğun olarak 16-24 yaş grubundaki gençler arasında görülmektedir. Ellerinden düşürmedikleri akıllı telefonları ile bugün pek çok genç, yüz yüze iletişim kurmak yerine sanal iletişim kurmayı tercih etmekte, internet üzerinde oynanan sanal oyunlara çok fazla vakit ayırarak sorumluluklarını yerine getirememekte, facebook gibi sosyal iletişim ağları üzerinden tanımadıkları kişilerle arkadaşlıklar kurmaktadır. Bu durum internetin tüm olumlu yönleriyle birlikte aynı zamanda gençler için bir tehlike kaynağı da olabileceğini gösterir. Gençlerin zihinlerinin sürekli internetle meşgul olması ve internet kullanımları nedeniyle yaşamın gerekliliklerine yerine getirememeleri bir sorun olarak karşımıza çıkar. İnternetin aşırı kullanımı problemli internet kullanımı olarak tanımlanır (Sırakaya ve Seferoğlu, 2013). Problemli internet kullanımında genç internet kullanımını kontrol edemez ve bu nedenle de rahatsızlık yaşar. Gençlerin problemli internet kullanımı davranışı özgül ve genel olarak iki başlıkta incelenebilir. Özgül problemli internet kullanımında genç cinsel materyal ve hizmetler, açık arttırma İnternetin doğru kullanımı gençlerin kişisel olarak gelişmesini, akademik olarak ilerlemesini ve sosyal ilişkilerini geliştirmesini sağlayabilir. Ancak bazı gençler interneti yararlı bir şekilde kullanırken, bazıları internetin olumsuz sonuçlarına maruz kalabilmektedir (Sırakaya ve Seferoğlu, 2013). Yapılan araştırmalara göre, özellikle sosyal ilişkilerinde sorun yaşayan kişiler, sosyal ilişkiler kurmak için internete yönelmektedir (Ceyhan, 2008; Kubey vd., 2001). Arkadaşlık ilişkilerinin önem kazandığı gençlik yıllarında da sosyal iletişim becerilerinden yoksun olan ve yüz yüze kişilerarası ilişkilerinde sorun yaşayan gençler sıklıkla sanal iletişime başvurabilir. Yalnızlık, anksiyete, somatizasyon, obsesif-kompulsif bozukluk, depresyon, mutsuzluk, düşmanlık, narsisizm, psikotizm ve anti sosyal eğilimler problemli internet kullanımının birer işareti olabilmektedir (Adalıer ve Balkan, 2012; Ceyhan, 2010; Ceyhan ve Ceyhan, 2007; Durak-Batıgün ve Kılıç, 2011; Ekşi, 2012; Esen ve Siyez, 2011; Turnalar - Kurtaran, 2008; Yılmaz, 2013). Gençlerin üniversite yaşamına uyumu azaldıkça problemli internet kullanımı artmakta, uyum sağlamakta zorluk yaşayan gençler interneti sosyal rahatlama aracı olarak kullanabilmektedir (İkiz vd., 2014). Bu durum psiko-sosyal problemlerin ve stres altında olmanın internetin sağlıksız kullanımını ortaya çıkarabildiğini gösterir (Davis, 2001; Li vd., 2010; Yan vd., 2013). Çalışmalar problemli internet kullanımının erkeklerde kadınlara oranla daha çok var olduğu göstermektedir (İkiz vd., 2014; Sırakaya ve Seferoğlu, 2013; Ni vd., 2009; Reisoğlu vd., 2013; Zorbas ve Tuzgöl-Dost, 2014). Erkeklerin problemlerini çözmek için sosyal destek sistemlerini kullanmaya yanaşmıyor olmaları (Erkan vd., 2012) ve duygusal zekanın önemli yönleri olan kişilerarası ilişkiler ile şartlara ve çevreye uyum düzeylerinin düşük olması (Reisoğlu vd, 2013) onların sorunlardan kaçmanın bir aracı olarak internete yönelmelerine yol açabilir. Sonuç olarak, internetin yaşama olumlu etkilerinin yanında, gençler için bir tehlike kaynağı da olabileceği açıktır. Bu nedenle, gençlerin yoğun internet kullanımının var olan bir problemin işareti olabileceğini göz önünde tutmak gerekir. Ebeveynler ve öğretmenler gençlerim internet kullanımındaki tehlikenin farkında, gençlerle sürekli iletişim halinde ve sabırlı olmalıdır. KAYNAKÇA Adalıer, A. ve Balkan, E. (2012). The Relationship between Internet Addiction and Psychological Symptoms. International Journal of Global Education. 1(2), 42-49. Ceyhan, A. A. (2008). Predictors of Problematic Internet Use on Turkish University Students. CyberPsychology & Behavior. 11 (3), 363-366. Ceyhan, E. (2010). Problemli İnternet Kullanım Düzeyi Üzerinde Kimlik Statüsünün, İnternet Kullanım Amacının ve Cinsiyetin Yordayıcılığı. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Dergisi. 10(3), 1323-1355. Ceyhan, E. ve Ceyhan, A. A. (2007). An Investigation of Problematic Internet Usage Behaviors on Turkish University Students. Proceedings of 7. International Educational Technology conference. Vol. II, 115-120. Near East University, North Cyprus. Davis, R. A. (2001). A CognitiveBehavioral Model of Pathological Internet Use. Computers in Human Behaviour. 17, 187-195. Durak-Batıgün A. ve Kılıç, N. (2011). İnternet Bağımlılığı İle Kişilik Özellikleri, Sosyal Destek, Psikolojik Belirtiler ve Bazı Sosyo-Demografik Değişkenler Arasındaki Ilişkiler. Türk Psikoloji Dergisi. 26 (67), 1-13. Ekşi, F. (2012). Narsistik Kişilik Özeliklerinin İnternet Bağımlılığı ve Siber Zorbalığı Yordama Düzeyinin Yol Analizi ile İncelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. 12 (3), 1683-1706 Erkan, S., Özbay, Y. Cihangir-Çankaya, Z., vd.(2012). Üniversite Öğrencilerinin Yaşadıkları Problemler ve Psikolojik Yardım Arama Gönüllükleri. Eğitim ve Bilim, 37 (164), 94-107. Esen, E. ve Siyez, D. (2011). Ergenlerde İnternet Bağımlılığını Yordayan PsikoSosyal Değişkenlerin İncelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. 4 (36), 127-138. İkiz, F. E., Asıcı, E. vd. (2014). Üniversite Öğrencilerinin Problemli İnternet Kullanımı İle Üniversite Yaşamına Uyumlarının İncelenmesi. Sözel Bildiri, 23. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Kocaeli. Kubey, R. W., Lavin, M. J., et al. (2001). Internet use and collegiate academic performance decrements: early findings. journal of communication, 51(2), 366-382. DOI: 10.1111/j.14602466.2001.tb02885.x Ni, X., Yan, H., Chen, S., et. al. (2009). Factors Influencing Internet Addiction in A Sample of Freshmen University Students in China. Cyber Psychology & Behaviour. 13 (3), 327-330. Li, D. P., Zhang, W., et.al. (2010). Stressful Life Events and Problematic Internet Use by Adolescent Females and Males: A Mediated Moderation Model. Computers in Human Behavior. 26, 1199–1207. Reisoğlu, İ., Gedik, N., vd. (2013). Öğretmen Adaylarının Özsaygı ve Duygusal Zekâ Düzeylerinin Problemli İnternet Kullanımıyla Ilişkisi. Eğitim ve Bilim. 38(170), 150-165. Sırakaya, M. ve Seferoğlu, S. S. (2013). Öğretmen adaylarının problemli internet kullanımlarının incelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28 (1), 356-368. Turnalar-Kurtaran, G. (2008). İnternet Bağımlılığını Yordayan Değişkenlerin Incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Mersin Üniversitesi. Mersin. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), (2013). Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması. http://www. tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1028 (Erişim Tarihi: 2014, 26 Haziran). Yan, W., Li, Y. et. al. (2013). The Relationship between Recent Stressful Life Events, Personality Traits, Perceived Family Functioning and Internet Addiction among College Students. Stress & Healt., 30, 3-11. Yılmaz, M. F. (2013). Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik İyi Oluşlarının Problemli Internet Kullanımı ve Bazı Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Anadolu Üniversitesi, Eskişehir. Zorbaz, O. ve Tuzgöl Dost, M. (2014). Lise Öğrencilerinin Problemli İnternet Kullanımının Cinsiyet, Sosyal Kaygı ve Akran İlişkileri Açısından Incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 29 (1), 298-310. İÇTEN BAKIŞ › 2014 63 MAKALE ENGELLER EĞİTİMLE AŞILABİLİR; YETER Kİ DÜŞÜNCE KÖRÜ OLMAYALIM! Akraba evliliğinden dolayı beş kardeşten üçümüz sonradan görme engelli olduk. Evde üç görme engelli olmamıza rağmen, dışarıdan görme engelli bir arkadaşım olmamıştı o zamanlar. Bir gün kardeşim, “dernek kuralım ve birlikte çalışalım” dediğinde karar vermeden önce çok düşünmüştüm. İlk başlarda ya yapamazsak kaygısı oluşmuştu. duyan görme engellilerin talebinin, beklediğimizin de üzerinde olması nedeniyle ve de kiralanan yerin talebi karşılamaması üzerine TED Ankara Koleji Vakfı yönetimiyle yazışmalara girdik. Görüşmeler sonunda hafta sonları da okulda ders verebilme imkanını elde etmiştik. Artık cumartesi ve pazar günleri okulumuz ve öğrencilerimiz gelecek derslere katılır olmuştu. Onların bu azimleri ve çalışmalarımız karşılıksız kalmadı, gençlerimizden Emrah Öcal, Mehmet Saygılı Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesini kazanmışlardır. 2004 yılında çoğunluğu Bilkent ve ODTÜ olmak üzere Ankara’daki birçok üniversitelerimizden gelen gönüllü öğretmenlerimizin de katılımları ile eğitim kadromuz çığ gibi büyüdü. Çoğu öğrenci olan gönüllü öğretmenlerimizin kendi okulları dışında kalan o kısıtlı zamanlarında bile öğrencilerimize heyecanla ders anlatmaya gelmeleri bizleri gelecek adına daha da umutlandırdı. İÇTEN BAKIŞ › 2014 2002 yılında başlattığımız kurslar 2008 yılında 100% başarı sağlayan dershanemiz 2011 yılında ise ÖSS Türkiye sıralamasında 2 öğrencisi ilk 1000 öğrenci arasına girmiştir. Öğrencilerimiz Ankara Ünversitesi Hukuk Fakültesi, ODTÜ Sosyoloji, ODTÜ Tarih, Atılım Ünversitesi. Burslu PDR, Bilkent Üniversitesi. Psikoloji, Gazi Ünv. Eğitim Fakültesi, Hacettepe Ünv. Edebiyat Fakültesi Türkçe, Sosyal Bilgiler Öğretmenlikleri gibi bölümlere girdiler. 64 2000 yılının başlarında Uygar Görme Engelliler Derneği’nin Ankara Şubesini açtık ve sonrasında kamu yararı çalışır dernek statüsü aldık. Görme engelliler için ne tür çalışmalar yapılabileceği konusunda araştırmalarımızı, eğitimi öncelikli kılarak başlattık. 2002 yılında yaptığımız gözlemler ve gelen talepler doğrultusunda görme engellilerin eğitim yönünden daha fazla bir desteğe ihtiyaç duydukları sonucuna vardık. İlk zamanlar küçük bir daire kiralayıp görme engellilere eğitim kursları verme çabasında bulunduğumuzu gönüllü öğretmenleri beklemekteydi. Çok kısa bir zaman diliminde yeterli öğretmen sayısına ulaştık. 22 Aralık 2002 tarihinde görme engelli milletvekili olan Lokman AYVA’nın ve TED Yönetim Kurulunun katılımları ile Türkiye’de ilk defa görme engelli öğrencilere yönelik ücretsiz Lise Destek ve ÖSS hazırlık kurslarını açan engelsiz dershanemiz eğitimine başladı. Zamanla Türkiye’nin her yerinden engelsiz dershanemize talep artmış, öğrenciler eğitim almak için Ankara’ya gelip 4-5 görmeyen arkadaş ev kiralayarak Dershanemiz eğitim çalışmalarına Bilkent, ODTÜ Hacettepe, Ankara Yıldırım Beyazıt Atılım, Gazi, Çankaya Üniversitelerden katılan 100’ü aşkın gönüllü öğretmenlerimizden oluşan eğitim kadromuzla devam etmektedir. Dershanemiz öğrencileri, mezun olanlar ve lisede okumakta olan gruplardan oluşup, sınıf mevcudu en fazla 4-5 öğrenciden oluşmaktadır. Bütün hafta boyunca 10:00-19:00 saatleri arasında ders verilmektedir. Öğrenciler iki haftada bir, birebir okuyucu ile deneme sınavı olmaktadırlar. Haftada iki saat rehberlik çalışmalarına katılırlar. Bu çalışmaların temelinde öğrencinin kendini tanıması, güven duymasını sağlamak yatar. Engelsiz Dershane’nin yönetiminde bir koordinatör içinde devam zorunluluğu Dernek başkanı olarak, birçok ulusal yazılı ve görsel basında söyleşi ve programlara konuk oldum. Unutamadığım bir olayı sizinle paylaşmak isterim. 2007 yılında Ankara’dan yayın yapan bir TV programına konuk olduğumda program yapımcısının reklam aralarında benimle çok yakından ilgilendiğini, sürekli beni takip ettiğini hissettim. Son reklam arasında, programdan sonra kendisinin misafiri olmamı, benimle özel konuşmak istediğini dile getirdi. Program bitiminde bir odaya gittik ve içeri kimsenin alınmaması telefon bağlanılmamasını rica ettiğini duydum. Benden kendi yaşam öykümü anlatmamı istedi. Sonradan görme engelli olduğumu ve ailede 2 görme engelli kardeşimin bulunduğunu ama hiç bir zaman vazgeçmediğimizi, hepimizin Üniversite okuduğunu ve bir meslek sahibi olduğunu anlattığımda çok şaşırdı. Tek başıma Yunanistan’a Avrupa Görme Engelliler Futbol Şampiyonasına gittiğimi söylediğimde, inanamayıp hayretler içinde kaldığını hissedebiliyordum. Yavaş ve ürkek bir sesle “size bir sır vereceğim, çok utanıyorum, sizi dinledikten sonra bana yardım edebileceğinizi düşündüm” dedi. Kendisinin 14 yaşında az gören bir çocuğunun olduğunu, çocuğunu utandığı için gizlediğini ve onu korumak adına evden çıkarmadığını söyledi. Bunun üzerine kendisini hemen derneğimize davet ettim. Birlikte derneğe geldik ve çalışmalarımızı bizzat yerinde gösterdim. Farklı illerden gelen 4-5 görmeyen arkadaşın bir araya gelerek ev tuttuğu ya da yatılı okulda kalan öğrencilerimizle sohbet ettiğinde kendine kızdığını, hata yaptığını kabullenip onun engelinin değil, asıl utanması gerekenin “çocuğuna engel olan düşüncelerin” olduğunu söyledim. Eğitimini aralıksız sürdüren ücretsiz engelsiz dershanemiz bugüne kadar 125 görme engelli gencimizin üniversite hayallerini gerçekleştirmiştir. İbrahim Çeçen Vakfı da Üniversiteyi kazanan maddi durumu yerinde olmayan öğrencilerimize eğitim bursu vererek görme engelli eğitimini desteklemiştir. Yusuf SAYYIDAN Uygar Görme Engelliler Derneği Başkanı “Engelsiz Yaşama Derneği” aracılığı ile IC Vakfı’na ulaşan Ankara Öğretmen Hüsnü Hüseyin Tekışık İlkokulu’nun, engelli öğrencilere eğitim verebilmek için kurmaya çalıştıkları özel alt sınıf için yardım çağrısı yanıtsız kalmadı. IC Vakfı sponsorluğu ile özel alt sınıf için gerekli olan sıralar, bilgisayarlar ve diğer özel malzemeler alınarak sınıf oluşturdu. “IC Vakfı Sınıfı” olarak adlandırılan özel alt sınıf, örnek olması adına diğer okul müdürlerinin, Ankara Halk Eğitim Merkezi Müdürü, eğitime başlayabilecek engelli öğrencilerin ve velilerinin, IC Vakfı’ndan Ayça Jones’un ve okul eğitimclerinin katıldığı açılış töreni ile faaliyetine başladı. Öğretmen Hüsnü Hüseyin Tekışık Okulu Müdürü, törende özel alt sınıfların önemini belirten bir konuşma yaptı ve IC Vakfı’na katkılarından dolayı teşekkür plaketi sundu. ENGELLİ ÖĞRENCİLER İÇİN ÖZEL ALT SINIF 65 İÇTEN BAKIŞ › 2014 bulunmaktadır. Öğretmenlerimizin dâhil olduğu program ve 6 tane branş başkanı vardır. Gönüllerimiz haftada 3 veya 6 saat ders verirler. Her öğrencinin gönüllülerden bir tane danışmanı olur. Bu danışman, öğrencinin yıl boyunca çalışmasını yakından takip eder, ödevlerini kontrol eder, öğrencinin derslerle ilgili sorunlarını hocalarına ve koordinatöre iletir. MAKALE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNDE ÖZEL ALT SINIFLAR İÇTEN BAKIŞ › 2014 Ahmet MERT Engelsiz Yaşama Derneği Gönül Turgut Bireysel Eğitim Danışmanlığı Özel Eğitim Uzmanı 66 İnsanlar arasındaki boy, kilo, göz rengi, ten rengi vs. gibi bireysel farklılıklar öğrenme özelliklerine de yansıyabilmektedir. Her bireyin öğrenme biçimi, hızı ve öğrendiklerini uygulamaya dökmesi farklılıklar gösterebilmektedir. Öğrenmeye ilişkin bireysel faklılıklar bazen belli bir nedene (engel tanısı, yetersiz yaşantı…vs.) bağlı olabilirken, bazen de herhangi bir nedene bağlı olmayabilmektedir. Okullarımızda fiziksel, sosyal ve akademik açıdan benzer özelliklerde, öğrencilerden oluşan homojen sınıfların mümkün olmadığı günümüzde, öğretmenlerin sınıflarındaki farklı öğrenme özellikleri gösteren öğrencilerin öğrenme gereksinimlerine uygun yanıtlar vermeleri gerekmektedir. Bu heterojen sınıflarda belirli düzenlemeler ve destek hizmet birimleri olmaksızın ise öğretmenlerin bu ihtiyaca karşılık vermeleri pek mümkün değildir. Öğrenmeyle ilgili bireysel farklılıklara sahip öğrencilerin ise örgün eğitim dışında tutularak farklı programlar dahilinde akademik yaşantılarına devam etmesi, günümüz dünyasında “ayrımcılık” olarak kabul görmüştür. İzole mantığının bir tür meşruiyeti anlamına gelen bu türden bu uygulama ise, “Kaynaştırma Eğitim Modeli” ile aşılmaya çalışılmaktadır. Kaynaştırma Eğitim Modelini anlatabilmek için de “Özel Eğitim” kavramının açıklanması gerekmektedir. Özel Eğitim, bilişsel, davranışsal, sosyalduygusal, fiziksel ve duyusal alanlarda yetersizlikleri ya da üstünlükleri olan öğrencilere kapsamlı, araştırma temelli değerlendirme ve öğretimin ve destek hizmetlerinin özel hazırlanmış programlar dahilinde sunulması olarak tanımlanmaktadır. Kaynaştırma Eğitim Modeli aslında bir tür felsefi görüş hareketi olarak adlandırılabilir. Bu görüş ya da felsefe, farklılıkları, faklılıkları ile birlikte bireyleri bir araya getirmeyi hedefler. Eğitim öğretim bağlamında ise, güçlü ve zayıf yanları ile birlikte ama öğrencilerin, güçlü ve zayıf yanlarının göz önüne alındığı bir bağlamda tüm öğrencilerin birlikte eğitim alabileceği anlamına gelmektedir. Güçlü ve zayıf yönlerin göz önüne alınması demek, gerektiğinde öğrencilerin ve öğretmenlerin destek özel eğitim hizmetlerinden yararlanması, programda ve fiziksel ortamda uyarlamalar yapılması demektir. Özel eğitimin en temel özelliklerinden biri, özel eğitime gereksinimi olan öğrencilerin kendilerini en az kısıtlayan eğitsel ortamlarda, eğitim öğretim sürecine dahil edilmeleridir. En az kısıtlayıcı ortam, özel gereksinimli öğrencilerin normal gelişim gösteren akranları ile mümkün olduğunca birlikte eğitim almalarını gerektirir. En az kısıtlayıcı ortam, özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitim sınıflarında normal gelişim gösteren akranları ile eğitim almalarını desteklerken, öğrencilerin eğitsel gereksinimleri temelinde ( öğrenci için daha olumlu sonuçlar doğuracaksa) “özel alt sınıf, kaynak oda “ gibi uygulamaları içerebilmektedir. Özel Alt Sınıflar normal eğitim müfredatının beklentilerine karşılık veremeyecek düzeydeki çocukların, normal gelişen akranları ile birlikte aynı okul içerisinde farklı bir sınıfta eğitim alması için düzenlenmiştir. Derslerde kendi gelişim düzeylerine uygun eğitim alırken teneffüslerde, okul giriş çıkışlarında ise normal gelişen akranları ile birlikte vakit geçirebilmelerini sağlamaktadır. Bu hem yetersizlikten etkilenen öğrenciye yaşantı zenginliği sunmakta, hem de normal gelişen öğrencilere farklı gelişen bireylerle ilgili farkındalık kazandırmaktadır. Engelli bireylerin yaşadığı olumsuzluklara karşı yeteri derecede bilgisi olmayan toplumun, Özel Alt Sınıf uygulamaları gibi yöntemlerle bilinç düzeyi ve farkındalık durumları artış sağlayacaktır. AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ KONUKEVİ PERSONELİ SERTİFİKA ALDI pratik uygulamalar ile pekiştirmek üzere otelin hemen her alanında çalışmalara fiili olarak katıldılar. Söz konusu çalışmalar esnasında personel, eğitime verdikleri olumlu tepkiler ve fiili çalışmalardaki performansı ile göz doldurdular. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi çalışanları iki grup halinde, 12-18 Ekim 2014 ve 22-28 Ekim 2014 tarihleri arasında mesleki eğitimlerini gerçekleştirmek amacıyla Antalya’da IC Hotels Santai’de ağırlandı. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi personeli eğitim süresince her biri kendi branşlarında olmak üzere hem teorik eğitim aldılar, hem de aldıkları eğitimi Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi personeli, IC Hotels Santai’nin güler yüzlü ve yetkin personeli tarafından verilen yerinde eğitimin yanı sıra, boş vakitlerinde otelin her imkânından faydalanmak suretiyle eğitimi aynı zamanda bir tatile dönüştürmüş olup, iki kurum personeli arasında yeni dostluklar ve arkadaşlıkların kurulduğu da gözlerden kaçmadı. Eğitim sonunda AİÇÜ Konukevi personeli sertifikalarını Otel Müdürü Hakan Saltık’ın elinden aldı. ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNDEN BÜYÜK BAŞARI Üniversitemiz erkek ve kız atletizm takımı, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Koşusunda Türkiye birincisi oldu. Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından Ankara’daki Atatürk Kültür Merkezi Hipodrom alanında düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü Anma Koşusu, 4 kategoride gerçekleştirildi. 34 üniversiteden 90’ı bayan, toplam 210 öğrencinin katıldığı koşuda, Üniversitemiz öğrencileri önemli bir başarıya imza attı. 4000 metre bayanlarda Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu öğrencileri Sevilay EYTEMİŞ birinci olurken, Gülşen Karataş ikinci, Sevim KABAY dördüncü, Nuran SATILMIŞ ise beşinciliği elde etti. Üniversitemiz bayan atletizm takımı hem ferdi hem de takım halinde Türkiye birincisi oldu. 6000 metre erkeklerde Vedat GÖNEN ikinci, Davut SASA dördüncü, Şehymus SARIHAN altıncı, Adem KARAGÖZ sekizinci oldu. Erkek atletizm takımımız da Türkiye birincisi oldu. İÇTEN BAKIŞ › 2014 67 İÇTEN BAKIŞ › 2014 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS PLANI 68 (1) Rektörlük, (2) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, (3) Fen Edebiyat Fakültesi, (4) Labaratuvarlar, (5) Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, (6) Çok Amaçlı Spor Salonu, (7) Eğitim Fakültesi, (8) Isı ve Güç Merkezi, (9) Meslek Yüksekokulu, (10) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu İÇTEN BAKIŞ › 2014 69 (11) Atölye ve Garajlar, (12) Nurettin Atmaca Üniversite Camisi, (13) Sosyal Tesis, (14) Rektör Evi, (15) Lojmanlar, (16) İslami İlimler Fakültesi, (17) İshak Paşa Modeli Kültür Merkezi, (18) Stadyum, (19) Tenis Kortları, (20) 6,5 Kilometrelik Yürüyüş ve Bisiklet Yolu AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN İLKOKULUNDAN HABERLER IC VAKFI OLARAK AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN İLKOKULUMUZU YENİLEDİK İÇTEN BAKIŞ › 2014 1998 Yılında yapımı gerçekleştirilen ana bina 1986 yılında eğitime başlanılan ek binanın tamamı IC Vakfı tarafından büyük onarımdan geçirilerek 2014-2015 Eğitim öğretim yılına yetiştirildi. 70 2014-2015 Eğitim Öğretim yılı açılışında konuşan okul müdürü İsmail Durak ”Minik öğrencileri temiz yürekleri ve sayfaları ile birlikte bizlere teslim ettiniz. Biz bunun sorumluluğunu ve onurunu taşıyoruz, öğrencilerimizi en iyi şekilde hep birlikte eğiteceğiz. Hayırsever eğitim gönüllüsü İlimizin yetiştirdiği kıymetli büyüğümüz tarafından yapımı gerçekleştirilen her iki okulumuzun bu yaz döneminde büyük onarım ve bakımları yapılarak ilimize örnek olacak bir okul haline getirildi. Her safhası mimar Göksal ÖZENGİ tarafından denetlenen ve takip edilen okulda kazan dairesinden başlamak kaydıyla, okulun iç dış tümü boyandı, elektrik, su tesisatları, tüm kapı pencereler yenilendi, ıslak zeminler tamamen değiştirildi, okul kilit taş yapıldı. İlimizde bir örnek haline gelen okulumuz halkımız ve velilerimizin büyük beğenisini kazanmıştır” dedi. Okul müdürü İsmail DURAK İlimizde kuruluşundan itibaren başarılı eğitim veren bu güzel okulu bizlere kazandırdığı için başta İbrahim ÇEÇEN ve ailesine, İbrahim Çeçen Vakfı’na ve emeği geçenlere Ağrı halkının , velilerin , öğrencilerin idareci ve öğretmenlerin saygı ve şükran duygularını sunduğunu ifade etti. Durak “Okulun yaz döneminde İbrahim ÇEÇEN tarafından baştan sona onarımını yapıldığını İlde Örnek bir okul olduğunu bu nedenle öğrenci, öğretmen ve tüm veliler adına Sayın ÇEÇEN’e ve emeği geçenlere saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. İÇTEN BAKIŞ › 2014 71 dalında ikinci olan öğrencinin ödülünü de Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa YAŞAR tarafından verildi. ÖĞRENCİLERİMİZ BİRİNCİLİK VE İKİNCİLİK ELDE ETTİ 10 Kasım Atatürk’ü Anma günü münasebetiyle yapılan yarışmalarda öğrencilerimiz yine dereceler elde etti Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından il genelinde düzenlenen 10 Kasım ve Atatürk konulu İlkokullar arası resim ve şiir yarışmasından okulumuz öğrencileri bir birincilik ve bir de ikincilik elde ettiler. Resim Yarışmasında 3/C sınıfı öğrencilerinden Arda KIZILKAYA Birinci, Şiir yarışmasında Mustafa YAKAR ikinci olmuştur. Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan törenlerden sonra Resim dalında birinci olan öğrencimiz Arda Kızılkaya ya ödülünü Vali Dr. Mehmet TEKİNARSLAN verdi. Şiir Müdür Yardımcısı İshak Hasanoğlu, şube müdürleri Murat Karakurt ve Kutbettin Kaya, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.Öğrencimiz arda Kızılkay nın ödülü İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İshak Hasanoğlu tarafından verildi. EKMEK İSRAFI RESİM YARIŞMASINDADA ÖĞRENCİMİZ İKİNCİ OLDU Milli Eğitim Müdürlüğü tarafında İl genelinde Ekmek israfıyla ilgili yapınla resim yarışmasında okulumuz öğrencisi Arda Kızılkaya ikinci oldu. Toplumuzun nimet bildiği ve kutsal bir değer atfettiği ekmeğin üretimi, tüketimi, israf ve tüketici alışkanlıklarından toplumsal bir bilinç ve farkındalık oluşturulması için Başbakanlık tarafından başlatılan kampanya kapsamında yapılan resim yarışmasında öğrencimiz il ikincisi oldu. Konuyla ilgili Murat Yatılı Bölge Ortaokulu’nda düzenlenen ödül törenine İl Milli Eğitim Müdür Vekili Yakup Turan, Milli Eğitim ÖĞRENCİLERİN EBRU KEYFİ Okulumuz 3/C sınıfı öğrencileri ebru çalışmasından zevk aldılar. 3/C Görsel sanatlar dersinde öğretmenleri Şükran DOĞAN yönetiminde yapmış oldukları ebru çalışmasıyla hem öğrendiler hem de eğlendiler. Yapılan çalışmalar sonunda birbirinden güzel eserler ortaya çıktı bu eserler in önemli bir kısmı yıl sonunda okulunda yapılacak olan sergide kullanılacaktır. HABERLER İÇTEN BAKIŞ › 2014 AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TÜM FIRSATLARI ab-ilan.com İLE BİR ADIM ÖTENİZDE 72 Bugün birçok kamu kurumu, yerel yönetim, odalar, sivil toplum kuruluşları, birlikler, sendikalar, üniversiteler gibi farklı kuruluşlar Avrupa Birliği (AB) Projeleri yürütmekte; binlerce genç eğitim ve staj için AB ülkelerine gitmektedir. Yaklaşık bir milyon kişilik bir kitle de AB’nin fırsatlarından faydalanmak istemektedir. AB’nin Türkiye’ye sağladığı desteklerden, Kalkınma Ajansları programlarından, burs ve eğitim gibi birçok fırsattan yararlanmak isteyen bu kitlenin ihtiyacından yol çıkan AB-ilan.com, karşılıklı bilgi akışını en hızlı, doğru ve kapsamlı bir şekilde tek bir sayfada toplamaktadır. 1999 yılında Türkiye’nin aday ülke konumuna gelmesiyle başlayan hibe nitelikli fonlar, projeler aracılığı ile kullandırılmakta ve Türkiye’nin adaylık sürecinde AB müktesebatına uyumunu ve bu uyum için gerekli olan idari kapasitenin oluşmasını hedeflemektedir. Öte yandan 2002 tarihinde AB ile imzalanan Çerçeve Anlaşması ile Türkiye, Birlik programlarına katılmaya başlamış, bu programlar aracılığı ile gençlerden, yetişkinlere tüm vatandaşlar için çeşitli imkanlar duyurulmaya başlanmıştır. AB konusunda Türkiye’nin en popüler bilgi kaynağı haline gelen ab-ilan.com’da, AB ile ilgili yeni iş ilanlarından, hibe, fon ve proje fırsatlarına, STK’ların çalışmalardan, KOBİ’ler için uygun fırsatlara, etkinlik duyuruları, seminerler, eğitim imkanları, burslar, akademik çalışmalar, seyahat ve vize bilgileri, göçmenlik gibi Türkiye’nin üyelik sürecini yakından ilgilendiren tüm haberlere yer verilmektedir. Aylık ortalama 250.000 kullanıcı tarafından ziyaret edilen ab-ilan.com, Türkiye’deki AB aktörleri için buluşma platformu haline gelmiş ve referans bir site olmayı başarmıştır. AB-ilan.com ile aynı hedef doğrultusunda, 2013 yılında yola çıkan Avrupa İşbirliği Ağı Derneği (AİAD) de Avrupa Birliği ve Türkiye arasında köprüler kurarak, Türkiye’yi AB’ye hazır hale getirmeyi amaçlamaktadır. AİAD, program fırsatlarını ve projelerdeki istihdam olanaklarını, üniversite öğrencileri ile paylaşmak amacıyla başladığı söyleşi toplantılarına ile gençlere fırsatlar haritası oluşturmakta, böylece öğrencilerin kariyer planı çizmelerinde yardımcı olmaktadır. Siz de Avrupa Birliği’nin sunduğu son fırsatları yakından takip etmek ve bu fırsatlardan yararlanmak istiyorsanız Türkiye’nin Avrupa Birliği Platformunu takip edebilir, ab-ilan.com’ın e-bültenlerine üye olabilirsiniz. Hüseyin AKTÜRK AB Proje Yönetim Akademisi ve AB-ilan. com Genel Müdürü Hüseyin Aktürk, İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamlayan Aktürk, 2000 yılında Birleşik Dünya Kolejleri Bursunu kazanarak Güney Afrika’daki Swaziland Krallığında bulunan, onursal başkanlığını Ürdün Kraliçesi Nur ve Güney Afrika Eski Devlet Başkanı Nelson Mandela’nın yaptığı Waterford Koleji’nde lise öğrenimini tamamladı. 2003 yılında Davis Vakfı Bursunu kazanan Aktürk, ABD’de bulunan Colby Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler, İktisat ve İşletme okudu. Proje Yöneticisi olan Aktürk, proje kariyerine Güney Afrika’da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne bağlı Mpaka mülteci kampında başladı. Çoğunluğu 1994 Rwanda soykırımından kaçan mültecilerin oluşturduğu mülteci kampında 1 yıl gönüllü hizmet yapan Aktürk, 1 yıl da Güney Afrikalı sokak çocuklarını koruyucu aileler bulmayı amaçlayan SACRO Projesi’nde görev aldı. 2007 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nda “Türkiye’de Gençlik” konulu 2008 Ulusal İnsanı Gelişme Raporu’nun hazırlanmasına destek olan Aktürk, 2008 yılında Türkiye’ye dönüş yaptı ve Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda (USAK) Afrika Uzmanı olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde sahra-altı Afrika çalışan ve bir çok rapor yayınlayan Aktürk, televizyon ve radyo kanallarında yorumcu olarak yer aldı. 2009 yılında Irak Yerel Seçimlerinde Birleşmiş Milletler seçim gözlemcisi olarak Al-Hillah, Kerbela, Babil bölgelerinde bulunan Aktürk, Türkiye’ye döndükten sonra Türkiye’de, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen en büyük sosyal projesi olan İç Göç Entegrasyon Projesi’nde uzman olarak çalıştı. Aktürk, projenin tamamlanmasından sonra 2010 yılından bu yana AB-ilan.com ve AB Proje Yönetim Akademisi Genel Müdürü olarak görevini sürdürmektedir.
Benzer belgeler
Sayı 6 - İbrahim Çeçen Vakfı
Yayın Sahibi
İbrahim Çeçen Vakfı adına
Ayşe Günseli Çeçen
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Aslı Türkan Çeçen
Yayın Koordinatörü
Dr. Meral Dinçer
Yayın Danışmanları
Aysel Çeçen Başbuğ
Ruhi Yamaner
Zeynep ...
Sayı 5 - İbrahim Çeçen Vakfı
İbrahim Çeçen Vakfı adına
Ayşe Günseli Çeçen
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Aslı Türkan Çeçen
Yayın Koordinatörü
Dr. Meral Dinçer
Yayın Danışmanları
Aysel Çeçen Başbuğ
Ruhi Yamaner
Zeynep Çeçen
Sayı 10 - İbrahim Çeçen Vakfı
olabiliyor.
kişinin
hayatına her neyer
şekilde
olursa olsun
yıl
içinde Sadece
dikkat bir
çeken
etkinliklerimize
vermeye
ihtiyacı olduğunda dokunabilmek bile çok önemli. Ona yalnız
çalıştık.
olmadığ...