Bir Dağın masalı... Sardes, Gölcük, Birgi
Transkript
����������������������������������������� ���������������������������������������������� ��������������������������� www.tnt.com.tr içindekiler 10 Liege’den TNT Türkiye’ye atama: Doğan Bayrak 14 18 Kargo uçaklarının öyküsü Kapak: 21’inci yüzyılda ‘zaman’ kavramı 24 Sanatla iç içe bir ömür: Tomris İncer 26 Gizli köşeler: Sardes, Gölcük, Birgi 29 www.tnt.com.tr Yeşil yapılar editörden... Erdenay Gül TNT View yenilendi! TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü 33’üncü sayımızda yepyeni bir tasarımla karşınızdayız. TNT Ekspres Türkiye’nin 20’nci yılında size yeni sayfalarımızdan, zenginleştirilmiş içeriğimizle sesleneceğiz. Yeni TNT View’da sadece sayfa tasarımlarımızda değil, içerik konseptimizde de değişikliklere gittik. Bir ‘business’ yayını mantığıyla hazırladığımız sayfalarımızda TNT dünyasındaki gelişmeleri aktarırken, diğer yandan 10 bin okurumuzun keyifle okuyacağı kültür-yaşam konularını işledik. Spordan sağlığa, geziden kültür-sanata sayfalarımızı besleyen konuları keyifli bir dille kaleme almaya çalıştık. Yön bulma sporu oriyantiring, sıcak günler için beslenme tavsiyeleri, Türkiye’nin cennet köşelerinden bir üçleme; Gölcük, Birgi, Sardes, konularıyla dopdolu bir içerik hazırladık. Ayrıca bu sayımızda TNT Ekspres Türkiye ailesine yeni katılan TNT Türkiye Operasyon Direktörü Doğan Bayrak ile ve 34 yılını İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda geçiren, Binbir Gece dizisinin oyuncularından Tomris İncer ile bir röportaj gerçekleştirdik. TNT’nin vizyonuyla ilintili sosyal sorumluluk yaklaşımımızda da dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren bir konuyu seçtik. ‘Çevreci yapılar’ konusunu işlerken, hepimizin vaktinin önemli bir kısmını geçirdiği evlerin küresel ısınmaya karşı nasıl yapılanması gerektiğini araştırdık. Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar… Erdenay Gül TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü [email protected] Sayı:33- TNT VIEW İmtiyaz Sahibi: Turgut Yıldız • Sorumlu Müdür: Müzeyyen Dilek Özgür • Yayın Kurulu: Erdenay Gül, Giray Karanlık, Murat Uludağ, Selin Karakaş • Yapım: Medyaevi İletişim • Editör: Ahmet Lütfi Yavuz • Görsel Yönetmen: Gizel Soysal • Baskı: Mega Basım Tel: 0212 551 11 19 • Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Aralık 2007 • İmtiyaz Sahibi, Sorumlu Müdür ve Yönetim Yeri Adresi: Ertürk Sok. Uzka İş Merkezi No:9 Kat: 3-4-5-6 Kavacık - Beykoz 34810 İstanbul/Türkiye Tel: 0216 425 17 30 Fax: 0216 425 17 12 • 3 ayda bir yayınlanır. • Yayının türü: Dergi, Yerel, Süreli • The TNT name & logo are trademarks & TNT Holding B.V. www.tnt.com.tr TNT’den haberler tamamlayan ve 2008 yılında da büyüme odaklı stratejiler hedeflediklerini belirten TNT CEO’su Peter Bakker: “2007 yılı TNT için iyi bir yıl oldu. Ekspres birimi, Avrupa’daki pazar payını yine artırdı. Gelişmekte olan pazarlardaki devralma girişimleri, planlarımız doğrultusunda ilerledi. Ekspres biriminin vergi öncesi kazancı rekor düzeye ulaştı” sözleriyle başarıya dikkat çekti. Yeni Satış ve Pazarlama Direktörü Ertan Aslanoğlu TNT Ekspres Türkiye’nin Operasyon Direktörü Ertan Aslanoğlu, Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’ne getirildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Ertan Aslanoğlu, ayrıca İngiltere’de bulunan Warwick Üniversitesi’nin master programını tamamladı. İş hayatına ilk olarak Çukurova İthalat ve İhracat AŞ’de başlayan Aslanoğlu, daha sonra Coca-Cola’da çalıştı. Aslanoğlu, 1993 yılında uluslararası kargo taşımacılığı sektörüne geçti ve 1996 yılında TNT Ekspres Türkiye’de çalışmaya başladı. İki yıl Hava Kargo Satış Müdürlüğü görevinin ardından 1998 yılında Operasyon Direktörlüğü yapan Aslanoğlu, 2008 yılında TNT Ekspres Türkiye’nin Satış ve Pazarlama Direktörlüğü’ne atandı. TNT’nin dağıtım ağı stratejisi başarı getirdi 2007 yılının rakamları, ‘Dağıtım Ağı Üzerine Odaklanma’ stratejisi meyvelerini vermeye başladığını gösteriyor. Bu stratejiyi başarıyla www.tnt.com.tr Iveco ve TNT İtalya, karma yakıtlı kamyon için güç birliği yapıyor TNT İtalya ve kamyon üreticilerinden Iveco, ‘Iveco Eurocargo Karma Yakıtlı Kamyon’ modelinin geliştirilmesi için gittiği ortaklığı tüm dünyaya duyurdu. İki büyük firmanın gerçekleştirdiği işbirliği, çevreyi koruma ve iş için yapılan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisini azaltma kararlılığı esasına dayanıyor. Tüm dünyada bölgesel ve küresel olarak gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle örnek bir yapıya sahip olan TNT Express’in İtalya lokasyonu bu anlaşmayla örnek teşkil eden bir işbirliğine imza attı. Kamyon üreticisi Iveco ile gerçekleştirilen bu girişim aynı zamanda TNT’nin, AB ve İtalya Çevre Bakanlığı tarafından desteklenen Avrupa Sürdürülebilir Enerji (SEE) kampanyasının da önemli bir adımı olma özelliği taşıyor. İtalya’da Eylül 2008’den itibaren saha testlerine başlayacak olan yeni araç, iki şirketin dizel-elektrik karma teknolojisini geliştirme ve büyük ölçekli pazarlama projelerinin ürünü... Performans ve işletme maliyeti bakımından sınıfının en iyisi olarak tasarlanan Eurocargo, karbondioksit salınımının azaltılmasına yardımcı olacak. Eurocargo yollara düştükten sonra şehir içinde yüzde 30 oranında tasarruf sağlayacak. Gümrük Standartı’na ilk başvuru TNT’den… TNT Ekspres, 27 AB ülkesindeki tüm gümrük bağlantılı taşımacılık hizmetleri için Avrupa Komisyonu tarafından getirilen, ‘Yetkili Ekonomik Kullanıcı’ (AEO) statüsüne başvuruda bulundu. Yeni bir standart olan AEO, müşterilere çeşitli açılardan yarar sağlıyor. TNT, başvurunun onayıyla birlikte Avrupa gümrüklerindeki yük incelemelerinde öncelik kazanacak, AEO statüsünü tanıyan birlik dışı ülkelerin sınır kapılarından daha hızlı geçecek ve giriş ile çıkış beyannamelerinde daha az bilgi bulundurma imkânı elde edecek. Amaç, çalışmaları modernize etmek AEO, Uluslararası tedarik zincirini güvenceye almak ve AB içindeki gümrük prosedürlerini modernleştirmek amacıyla geliştirildi. 1 Ocak 2008’de yürürlüğe giren AEO programı, ülkelerarası ticaretin güvenilir ve gümrük kurallarına bağlı ortaklarına verilen bir unvan olması hedefiyle oluşturuldu. Başvuruların işlenmesi ve fiziksel değerlendirme, ulusal gümrük idareleri tarafından yürütülüyor. TNT, Yetkili Ekonomik Kullanıcı statüsüne yaptığı bu başvuruyla bir ilki gerçekleştirdi. Tüm Avrupa ağı için düşünülüyor AEO ile ilgili olarak, TNT’nin Liege’deki hava taşımacılığı merkezi, Belçika gümrüğüyle bir pilot çalışma için başvuru aşamasında bulunuyor. TNT, kısa zaman içinde Hollanda, Almanya, İrlanda ve Çek Cumhuriyeti’nde ve 2008 yılının ortasına kadar diğer Avrupa Birliği ülkelerinde AEO statüsüne başvurarak Avrupa ağının tamamında bu standarda kavuşmayı hedefliyor. Standart için dört ölçüt TNT’nin AEO’ya yaptığı resmi başvuru, dört önemli ölçütü de yerine getirdiğini gösteriyor: Gümrük yasalarına uyum sicili, ticari ve taşımacılıkla ilgili kayıtlar, gümrük denetimini mümkün kılan bir yönetim sistemi, somut mali güç ve yüksek güvenlik standartları. TNT, zorunlu olmamakla birlikte, gümrük idarelerine bir de öz değerlendirme sunarak, başvurunun normal süresi olan 300 günde değil, 90 günde sonuçlandırılması için çalışıyor. AEO standardı için tam onayın, 2009 yılının ortasında alınması bekleniyor. TNT’nin tüm ekspres faaliyetleri halen beş standarda göre belgelenmiş durumda: İnsana Yatırım, ISO 9001 (işletmede mükemmellik), ISO 14001 (çevre yönetimi), OHSAS 18001(işyeri güvenliği) ve SA 8000 (sosyal sorumluluk)… www.tnt.com.tr TNT’den dijital imzalı e-fatura Turgut Yıldız TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü Büyüme tüm hızıyla sürüyor 2007 yılında da kuralımız değişmedi ve hem Global TNT olarak hem Türkiye TNT olarak büyümemizi sürdürdük. Şunu her zaman gururla söylemekteyim: Türkiye’ye geldiğimiz 1988 yılından bugüne kadar büyümemiz sürekli devam etti. Dünya ve Türkiye’de oluşan ekonomik, siyasi krizleri ve etkilerini düşünürseniz 20 yıldır büyümede süreklilik, çok önemli bir başarıdır. Şu net bir gerçektir ki, bu büyüme şirketine inanan, güvenen ve şirket hedeflerine odaklanmış çalışanlarımızın eseridir. Büyüme ülkemize ve şirketimize daima olumlu sonuçlar yansıtmıştır. TNT, 30’u aşkın ülkede dijital imzalı güvenli elektronik fatura düzenlemeye başlıyor. Bu çalışmasıyla zaman ve maliyet tasarrufunu amaçlayan TNT’nin, ‘ekspres faturalama’ sistemi, izinsiz erişimi de engelliyor. Gerçekleştirdiği projeleri ve başarılarıyla öncü şirket olma özelliği taşıyan TNT’nin sektöre kazandırdığı ‘Ekspres Faturalama’ sistemini genişletiyor. Sistem yeni projeyle, Avrupa’nın birçok ülkesi, Avustralya, Singapur, Hong Kong, Güney Afrika, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki müşterilere ücretsiz olacak ulaşacak. Her yerde sosyal sorumluluk Şu anda dünyada 37 ülkede e-fatura düzenleyen TNT, bu yıl 10 ülkenin daha e-fatura sistemine katılmasını planlıyor. Bu şekilde TNT ayda 1 milyona yakın kâğıt faturayı ortadan kaldırabileceğini öngörüyor. ‘Ekspres Faturalama’ sistemine dâhil edilecek ülkelerden biri de Türkiye. Biz başarının sürdürülmesi halinde bir anlam ifade ettiğini gayet iyi biliyoruz. Bunu yaptığımız tüm faaliyetlerimize uygulayarak başarımızı perçinliyoruz. Dokuzuncu kez başlattığımız ve Türkiye’de bu kadar uzun süren tek Sosyal Sorumluluk faaliyeti olan kitap kampanyamız da buna bir örnektir. Ayrıca Ulusal Kalite Ödülünü 2006 yılında kazanmamıza rağmen EFQM kalite modelini şirkete yayma ve yerleştirme çabalarımızı sürdürmeye devam etmemiz de başka bir örnektir. Son olarak size ‘Temiz Araç’ projesinden bahsetmek istiyorum. 2006 yılı sonunda araçlarımızın karbondioksit salınımını azaltmak için başladığımız projede bugün itibariyle çok başarılı sonuçlar elde etmiş durumdayız. Araç filomuzun projenin başlamasından bu yana yüzde 19 artmasına rağmen CO2 oranımız yüzde 6 azalmıştır. TNT globalin dünya çapındaki hedefi, yüzde 6 CO2 emisyonu azaltımına 2011 yılında ulaşmaktır. Ayrıca araçlarımızın yakıtlarında da 15 aylık bir sürede 100.000 euro civarında bir maliyet azalması sağlanmıştır. TNT global tarafından örnek proje seçilen bu başarılı sonuçlar sizlerle daha detaylı paylaşılacaktır. Bu başarıların devamı için çalışanlarımızın desteğini her zaman yanımızda bulacağımıza inanıyorum. www.tnt.com.tr e-faturalama tasarruf sağlıyor TNT’nin gerçekleştirdiği e-faturalama sistemi de müşterilerin kâğıt maliyetlerini azaltıyor. İnternet erişimi ve e-posta adresi olan herkes bu hizmetten faydalanarak kâğıt tasarrufu sağlıyor. TNT’nin ekspres faturalama sistemi, faturalarla ilgili erişim, kontrol ve arşivleme işlemleri için kullanımı kolay ve güvenli bir yöntem sunuyor. TNT, müşterilerine kâğıt fatura yerine, şifrelerini girerek elektronik faturalarını indirebilecekleri güvenli bir web sitesinin adresini içeren bir e-posta gönderiyor. Güncel fatura verileri, PDF ve CSV gibi çeşitli dosya türlerinde indirilebiliyor. Kitap Toplama Kampanyası dokuzuncu kez başlıyor Türkiye’nin en başarılı kitap kampanyası olan ve başladığı günden itibaren birçok şirkete örnek olarak bu alandaki duyarlılığı artıran TNT Ekspres Kitap Toplama Kampanyası rekorlara devam ediyor. Bu yıl mart ayının son haftasında kutlanan kütüphaneler haftasında dokuzuncu kez başlayan kampanyayla TNT Ekspres Türkiye kuryeleri 444 0 868 no’lu telefonu arayarak kitap bağışlamak isteyenlerin kitaplarını kapılarından ücretsiz olarak teslim alıyor. Kampanya, eylül ayındaki ilköğretim haftasına kadar devam edecek. 8 yılda 2 milyon 700 bin kitap TNT Ekspres Türkiye ihtiyacı olan çocukların eğitimine katkıda bulunmak, geleceğine ışık tutmak ve bilgi dünyasına küçük birer pencere açmak için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Zeytinburnu şubesi ile birlikte düzenlediği geleneksel kitap toplama kampanyasıyla 8 yılda bin 439 okula yaklaşık 2 milyon 700 bin kitap bağışlandı. Sahip olduğu güçlü ve geniş ulaştırma ağını ihtiyacı olan çocukların hizmetine sunan TNT Ekspres, Türkiye’nin en ücra köylerinde ve çok zor şartlarda eğitimlerini sürdürmeye çalışan öğrencilere mutlu bir gelecek umudu taşıdı ve taşımaya devam ediyor. Peter Bakker TNT Express CEO’su Davos izlenimleri... Geçtiğimiz günlerde tüm dünyadan işadamlarının, politikacıların ve bilim adamlarının fikir alışverişlerinde bulundukları Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos’taki yıllık toplantısına katıldık. Bu vesileyle özelikle Dünya Gıda Programı’yla (WFP) yaptığımız ortaklıktan dolayı yeniden büyük gurur duydum. Her yıl Davos’ta bir WFP yardım çadırı kurarak CEO’ları, politikacıları ve sivil toplum kuruluşlarından liderleri davet ediyoruz ve onlarla iş dünyasını, iklim değişikliğini, açlığı ve aids virüsünü konuşuyoruz. Bu çadırda WFP, her geçen yıl biraz daha ünlenen bir akşam yemeği düzenliyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ve Bill Gates, bu yıl bu yemeğe katılan isimlerden yalnızca birkaçıydı… Davos buluşması boyunca WFP ile beşinci işbirliğimiz olan DSM’ye kavuştuğumuz için büyük memnuniyet duyduğumu belirtmeliyim. Ayrıca doğal felaketlere anında cevap verebilmek adına UPS ve Agility ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğini de duyurduk. Bu acil durum yardım ekipleri sellerin, depremlerin ve diğer felaketlerin meydana geldiği coğrafyalarda konuşlanacak. Rakip firmaların insanların acılarıyla mücadele etmek için bir araya geldiklerini görmek çok sevindirici. Diğer lojistik firmalarının da bu işbirliğine katılımlarını sağlamak adına çalışmalarımız devam edecek. Davos ziyaretimiz bize büyük bir başarı olarak geri döndü. Artık diğer şirketlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve hükümetlerle oluşturduğumuz planlar üzerinde harekete geçme zamanı geldi! www.tnt.com.tr Havacılığın gecikmeye tahammülü yok Havacılık sektörünün yapı taşlarından TUSAŞ, ekspres taşımacılık hizmetlerinde TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik... Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, geliştirilmesi, modernizasyonu, imalatı, entegrasyonu ve satış sonrası hizmetleri alanlarında faaliyet gösteren TUSAŞ, 1984 tarihinde kuruldu. Beş bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan TUSAŞ, ekspres taşımacılığı konusunda TNT Ekspres’ten hizmet alıyor. Türk savunma sanayisinin kurucu ve geliştirici lokomotifi olan T.S.K.G.V.’nin bir kuruluşu olan TUSAŞ’ın mevcut deneyimi F-16 savaşan şahinler, CN-235 hafif nakliye/deniz karakol/gözetleme uçakları, SF-260D eğitim uçakları, Cougar AS-532 arama kurtarma (SAR), silahlı arama kurtarma (CSAR) ve genel maksat helikopterlerinin ortak üretiminin yanı sıra kendi tasarımı olan insansız hava aracı, hedef uçağı ve zirai ilaçlama uçağı gibi ürün geliştirme programlarını kapsıyor. Son derece üst düzey ver her alanında büyük uzmanlı gerektiren bir sektörde faaliyet gösteren TUSAŞ Posta İşleri ve Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’e, TNT View’un nasıl bir çözüm ortağı olduğunu sorduk. www.tnt.com.tr Müşteriden Ekspres taşımacılığın havacılık sanayi sektörü için önemi nedir? Zamanlama, bu sektör için ne ifade ediyor? Havacılık sektörünün önemi arttıkça kendisiyle ilintili bütün birimler de doğru orantılı olarak arttı. Havacılık bazen bir insanı bazen tonlarca eşyayı bir ülkeden diğerine taşıyor. Bu nedenle adından da anlaşılacağı üzere son derece hızlı ve gecikmeye tahammülü olmayan bir sektör. Bu nedenle de sektörün taşımacılık ihtiyacını ancak ekspres taşımacılık çözümleriyle giderebiliyoruz. Sizin bir ekspres taşımacılık şirketinden beklentileriniz neler? Firmamızın birtakım kalite standartları var. Bu nedenle çalıştığımız firmanın da belli standartlara ve bizim önceden belirlediğimiz kriterlere uygun olması gerekiyor. TNT Ekspres de tüm bu özellikleri bir arada buluyoruz. TUSAŞ, ekspres taşımacılık firması seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdu? Kapımızdan belirlenen zamanda ve sorunsuz teslim alınması, ihtiyacımız olan surede teslim edilmesi, teslimat bilgisinin günün koşullarına göre bildirilmesi, sorun çıktığı zaman kısa sürede çözüme ulaştırabilmesi, ilgili kişilere ihtiyacımız olduğu anda ulaşabilmek ve en önemlisi güven duymak bizim bir ekspres firmasında aradığımız başlıca özellikler. TNT Ekspres, bu hizmetleri sorunsuz bir biçimde sunuyor. TUSAŞ neler yapıyor? TUSAŞ’ın ana faaliyetleri arasında Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin envanterinde bulunan sabit ve döner kanatlı askeri ve ticari hava platformlarının modernizasyon, modifikasyon ve sistem entegrasyonu programları ile satış sonrası hizmetleri bulunuyor. TUSAŞ, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın (Hv.K.K.) envanterinde bulunan C130 nakliye uçakları ile T-38 eğitim uçaklarının aviyonik modernizasyon programlarının ana yüklenicisi konumunda. Black Hawk helikopterinin Türk Silahlı Kuvvetleri için dijital kokpit modifikasyonu, Hv.K.K. F-16’larının elektronik harp ve yapısal tadilatları, Ürdün Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın (RJAF) envanterinde bulunan F-16’ların yapısal ve aviyonik modifikasyonları, S-2E uçaklarının Yangın Söndürme Uçağı’na modifikasyonu, Cougar AS532 helikopterlerinin modifikasyon ve modernizasyonu, CN-235 platformlarının Dz.K.K. ve S.G.K.’nın Deniz Karakol/Gözetleme görevleri için modifikasyonu, ATR-72 platformlarının yine Dz.K.K.’lığı için modifikasyonu ile B737/800 uçaklarının Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı’na (HİK) dönüştürülmesindeki tüm yapısal tadilatlar ile sistem entegrasyon faaliyetleri de yine TUSAŞ’ın üstlendiği sorumluluklardan bazıları… TNT’yle ilişkiler göz önünde bulundurduğunda TNT Ekspres, TUSAŞ için nasıl bir çözüm ortağı? Ekspres taşımacılığın önemi her geçen yıl artıyor. Yeni servisler, yeni kampanyalar, yeni imkânlar sunuluyor. TUSAŞ’ın TNT ile olan işbirliği de yıllara dayanıyor. Bizim için TNT Ekspres, işimizi kolaylaştıran, işimizin bir parçası olan, güven duyduğumuz bir çalışma arkadaşı ve yakın ilişkide olduğumuz insanlara önerebileceğimiz bir hizmet firması. TUSAŞ’ın 5,000 metrekareye yayılan faaliyet alanı... www.tnt.com.tr Kapak Türkiye’de olmak çok güzel... GS’nin maçlarına gidebilmek de! Liege’den Operasyon Direktörü olarak TNT Ekspres Türkiye’ye atanan Doğan, TNT’nin merkezinden edindiği izlenimleri ve Türkiye’nin oradan nasıl göründüğünü anlatıyor. TNT’de 11 yıldır görev yapan Doğan Bayrak TNT’nin merkezi Belçika Liege’de Operasyon Müdürü olarak görev yaptıktan sonra Türkiye’ye döndü. 17 Şubat itibariyle de TNT Türkiye Operasyon Direktörlüğü görevine atandı. Doğan Bayrak’la hem TNT Türkiye’yi hem de kendisi için Türkiye’nin anlamını konuştuk. TNT, küreselleşmeye paralel olarak taşımacılık hizmetlerinde ürün çeşitliliğini ve hizmet kalitesini artırıyor. Operasyonel anlamda TNT’de ne tür yenilikler var? Vizyon nedir? Tabii dünya küreselleşiyor. Üretim sektörleri Avrupa’dan Uzakdoğu’ya ve Güney Amerika’ya doğru kayıyor. Avrupa’da da duvarlar yıkıldıktan sonraki bölgelerine kayıyor. Yani üretim alanları klasikleşmiş alanlardan diğer bölgelere doğru yöneliyor. Şirketimiz bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak yaklaşık altı yedi yıl önce bir durum analizi yaptı. Bu analize veri olarak da çok kapsamlı araştırmalar yapıldı. Kesinleşen bir şey var. Biz Avrupa pazarında çok 10 www.tnt.com.tr TNT’den güçlüyüz, rakipsiziz diyebilirim. Avrupa havayolu ve karayolu ağımız çok güçlü ve müşterilerimize beklentilerinin çok üzerinde kalitede hizmet veriyoruz. Bu, özel hizmetler alanında da böyle. Ama bizim vizyonumuz küreselleşmeye paralel olarak üretim bölgelerini kapsayacak biçimde gelişti. Avrupa’da hava ağımızı doğu bloğu ülkelerini kapsayacak biçimde geliştirdik. Polonya, Romanya, Bulgaristan, eski Baltık Cumhuriyetleri gibi ülkeler ağımıza dâhil oldu. TNT Global, özellikle yurt dışından Türkiye’yi nasıl görüyor? TNT, Türkiye’ye çok önem veriyor. Zaten yaptığı yatırımlarla, büyüme hızıyla, çalıştırdığı eleman sayısıyla bunu ortaya koyuyor. Birkaç ay önce CEO’muz Sayın Peter Bakker İstanbul’a geldi. Daha önce de Express bölüm başkanlarından James MsCormac defalarca özel ziyaretlerde bulundu. Bu ziyaretler TNT’nin Türkiye’ye verdiği önemin bir göstergesi. Ya dünyanın diğer bölgeleri? Dünyanın diğer bölgelerinde ise sektör olarak taleplere yanıt vermek ve TNT olarak yerimizi almak zorundaydık. Bu aşamada Çin’e doğrudan Boeing 747 uçuşlarımız başladı. En son rakamlara göre Çin’den Boeing 747 uçuşlarımızın dönüşünde mayısın sonuna kadar yüzde 97 doluluk oranı gerçekleşti. Yani o pazarda yerimizi aldık ve sesimizi rahatlıkla duyurabiliyoruz. Bu tamamen müşterimizin TNT’ye olan güveninin sonucudur. Müşterilerimiz biliyor ki, TNT ile ürünleri yerine ulaşacak, bir aksilik olduğunda TNT bizi uyaracak. Çünkü böyle bir sistemimiz var. Vizyonumuzda Uzakdoğu vardı. Bunun gereği olarak uçuşlarımızı gerçekleştirdik ve altyapımızı kurduk. Belirttiğim gibi doğudan batıya da çok önemli bir doluluk oranı sağladık. Şu anda yine çok önemli bir konumda; yüzde 60’a varan doluluk oranındayız. Bu arkadaşlarımızın olağanüstü bir başarısıdır. Biraz da operasyonlardan ve bu alandaki hedeflerinizden bahsedelim mi? Şirketimiz operasyonel anlamdaki gücünün ve kalitesinin piyasaya orantısal olarak yansımasını çok istiyorum. Çünkü çok iyi ve kaliteli bir servise, bir o kadar da iyi bir ekibe sahibiz. Benim 2008 ve daha ilerisi için arkadaşlarıma gösterdiğim hedef; operasyon olarak, grup satış departmanıyla birlikte, onlara tüm destekleri vererek, istenen performansı gerçekleştirmeyi, onların müşterilerimize verdiği sözü yerine getirmelerini sağlamaktır. Arkadaşlarıma şunu söyledim: “Biz operasyonuz… Operasyonu biz yapacağız. Satıştaki arkadaşlarımız müşterilerimize rahatlıkla, göğsünü gererek bu kaliteli servisi size verebiliyoruz diyebilecek.” Doğu-Batı ekseni ile Doğu Avrupa ülkeleri açısından Türkiye’nin pozisyonu ve önemi nedir? Bir defa Türkiye çok genç ve eğitimli bir nüfusa sahip… Benim Türkiye’ye geldiğimde ilk gözlemlediğim olay, TNT ailesindeki insanların çok eğitimli ve motive olduklarıydı. Şirketimizin kültürünü çok iyi kavramışlar. Müşterimize hangi servisi verdiğimizi çok iyi biliyorlar. Biz hizmet sektörü içinde yer alıyoruz, zamanla yarışıyoruz. Müşterimize verdiğimiz bir söz var ve onu zamanında gerçekleştirmek zorundayız. Türkiye aynı zamanda büyüyen bir ekonomi… Bundan 12 – 13 yıl öncesine dönersek ilk Türkiye seferlerine başladığımızda günlük iki uçuşumuz vardı. Sonra uçaklarımızı kapasitesi çok daha fazla olan Boeing 737’lere çevirdik. Bir dönem Airbus operasyonu yaptık… Şimdiyse kapasite ve operasyonlarımız çok ileri düzeyde. Türkiye kendi başına büyüyen, hem ihracatta, hem ithalatta, dev bir ekonomi olma özelliğine sahip. TNT, Türkiye’ye büyük önem veriyor. Zaten yaptığı yatırımlarla, büyüme hızıyla, çalıştırdığı eleman sayısıyla bunu ortaya koyuyor. www.tnt.com.tr 11 Operasyonların başarısının ölçümünde bir kriter var mı? Operasyonumuzun 11 tane oturmuş, ana kriterleri bulunuyor. Bunların tamamına yakınında hedeflerimizi tutturmuş bulunuyoruz. Bu kriterlerin en önemlileriyse DOT (Destination On Time) ve OOT (Origin On Time). Tabii burada oturmuş bir operasyon yapısı var. Benim kişisel olarak yapacağım sadece bu var olan sistemi biraz daha proaktif hale getirmek olacak. En önemlisi ekip olmak, ekip olarak çalışmak… Bu doğrultuda da maliyetlerimizi iyi kontrol edebilmek… 2008 ve sonrası için ekibimdeki tüm çalışma arkadaşlarıma gösterdiğim hedef; grup satış departmanıyla birlikte, onlara tüm destekleri vererek, istenen performansı yerine getirerek, yıllardan bu yana yaptığımız şeyi, müşterilerimize verdiği sözü yerine getirmelerini sağlamaktır. Biraz da sizinle ilgili konuşursak… Uzun yıllar sonra Türkiye’ye gelmek nasıl bir duygu? 1987-2007… Yurtdışında 20 yıl çalıştım. 41 yaşındayım. Bu yıl TNT’deki 11. yılım. “Başka bir iş yapmayı düşünür müsün” diye sorarsanız, kesinlikle “Hayır” derim. Bu sektörde olmak inanılmaz keyifli. Her günün diğerinden farklı olduğu bir sektör. TNT’de 11 yıldır görev yapmama rağmen ben bu işi biliyorum demiyorum. Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Şirketimizin en önemli özelliklerinden biri farklı kültürlerden, farklı ülkelerden gelmiş insanların kesinlikle eşit haklara sahip olması… Kim hak ederse, yurtiçi veya yurtdışında kurum, onu hak ettiği yere getiriyor. 10 yıl sonra Türkiye’ye dönme kararına gelince: Benim yıllardan beri hayalim 40 yaşından önce Türkiye’ye dönmekti. Bu ülke bana, eğitimime çok emek verdi. Belli bir süre sonra tecrübelerimi, birikimlerimi Türkiye’de kullanmayı çok istiyordum. Ne mutlu ki TNT’de bu şansı buldum. Tabii bir önemli konu daha var: Ben bir Galatasaray fanatiğiyim! Yurtdışında olmama rağmen sık sık İstanbul’daki maçlara geliyordum. Avrupa’da çok güçlü olduğumuz yıllarda kaçırdığım maç yoktu. Tabii Türkiye’yle beraber Ali Sami Yen stadına dönmek de çok güzel!.. Geldiğimden beri hiç maç kaçırmadım! TNT dünyada sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren ve çok kapsamlı sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiren bir kurum. Siz TNT’nin bu kurum kültürünü nasıl görüyorsunuz? Size bu projelerin ne kadar önemli olduğunu yurtdışındayken yaşadığım ve beni çok duygulandıran bir olayı anlatarak ifade etmek istiyorum. 1999 yılının 17 Ağustos gecesi Belçika’da, Liege’de görevliydim. Sabaha karşı bir arkadaşım elinde bir kupa kahveyle geldi. Türkiye’de nerede yaşadın, ailen nerede gibi özel sorular sordu. Sonra Türkiye’yi derinden etkileyen depremi haber verdi. Tabii şok oldum. Hemen telefona sarılarak ailemi aradım, ilk başta ulaşamadım. Sabah televizyonlar felaketi, yıkılmış, yerin dibine geçmiş binaları tüm çarpıcılığı ile yayınlıyordu. Bu görüntüleri seyretmek büyük acı veriyordu. Aileme ulaştım, ama psikolojik olarak çok etkilendim. İşte o anda TNT’nin gücünü gördüm. Hemen uçaklarımızı Avrupa’da ve Belçika’da toplanan yardımların taşınmasına ayırdık. Tüm çalışanlar da gönüllü olarak yardım topluyordu. Bu, günlerce sürdü. Tüm dünyada tüm çalışanlarımızın gündemi de bu felakete karşı yardımlar oldu. Türkiye’ye yönelik koordinasyonu da dil avantajımdan dolayı bana verdiler. Orada kocaman bir devin yardım için her şeyi yapmaya çalıştığına tanık oldum. Bu TNT idi… Aynı olayı ve gücü Güney Amerika’da olan depremde, doğu bloğunda olan su baskınlarında yine gördük ve yaşadık. Bunlar TNT’nin doğal reaksiyonları: Dünya sorunlarını sahiplenmek… Global anlamda biz oradayız, beraberiz diyebilmek bu. Yine World Food Programme, Sayın Peter Baker’in önderliğinde gerçekleştirdiğimiz bir sosyal sorumluluk projesi... Açıklıkla söylüyorum CEO’muz ‘Biz sistemimizi oturtmuşuz ama önemli bir gereksinim var: Dünya sorunlarını sahiplenmek gerek!” diyor. Zamanın büyük bölümünü de bu alana ayırıyor. Bu bir kurum kültürü: TNT kültürü! Depremler, su baskınları, tsunami gibi doğal afetlerin hepsinde TNT’yi yardım ederken gördük. Bu gibi olumsuz şartlarda yürütülen çalışmalar TNT’nin doğal reaksiyonları. Dünya sorunlarını sahiplenmek… Bu bir kurum kültürü: TNT kültürü! 12 www.tnt.com.tr www.tnt.com.tr 13 Küresel dünyanın organik bağını kuran işçiler Hava taşımacılığı, bir asırlık geçmişi devirmeye hazırlanırken dünyanın bir ucundan öteki ucuna organik bağı kuran uçaklar, ulaşım ağlarını örmeye devam ediyor, zaman kavramına yeni bir boyut katıyor… Taşımacılık günümüzde bu kadar hızlı ve güvenliyse eğer, kargo uçaklarının bunda oynadığı rol bir hayli büyüktür. Son birkaç yüzyılda sanayileşen dünyada insanların göklere de hükmetmesiyle yüksek semalardan önceleri insan, sonra sonra kargo taşıyan uçaklar, aradaki mesafeler için hesap edilecek zaman miktarını devrim niteliğinde kısaltmıştır. Hal böyle olunca dünya, kaybolan mesafeler arasında oluşan yüksek volümlü çekim kuvvetine dayanamayıp küreselleşmemiş midir? Elektronik değil, gerçek posta Dünya artık küresel, yeni teknolojik donanımlarla sıkı sıkıya birbirine bağlı… İnsanlar arasında sanal bağlantı kanalı oluşturan internetten ziyade, dünyanın bir ucundan bir ucuna iletilecek ‘e-’ olmayan postaları taşıyan kargo uçakları, küresel dünyaya hizmetini tam 97 yıldır yerine getiriyor. Tarihte ilk kez 1911 yılında bir uçak kargo taşıyor. Kargo için tasarlanmış uçak ise 1920’lerin ortalarında havalanıyor. Ama 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar’ın mühimmat nakliyesi için ürettiği Arado Ar 232, gerçek anlamda ilk kargo uçağı olarak tarihe geçiyor. Bu uçak, sınırlı sayıda üretilen öncülü Junkers Ju 52’nin tahtını elinden almak için üretilmişti. Amerikanlar’ın kullandığı Douglas DC-3 isimli kargo uçağı da tarihe geçen önemli modellerden biri oluyor. Sıcak savaştan, ‘Soğuk Savaş’a geçilen yıllarda hava taşımacılığı endüstrisine Avrupa ülkelerinin önemli katkıları bulunuyor. Berlin’in batısında yaşayan Alman halka, Avrupalılar’ın yardımları kargo uçaklarıyla ulaştırılıyor. 14 www.tnt.com.tr Gökyüzü toplanan uçaklar, Avrupa’nın üçte ikisine karayoluyKargo uçaklarına özel tasarımlar… Yıllar geçtikçe biriken tecrübe, savaş sonrası yıllarda la dört saatlik mesafedeki bu merkezde gönderileri farklı kargo uçakları üretme fikirlerini ve uygulama- topluyorlar. TNT Ekspres’in dünyanın dört bir yanına larını da beraberinde getiriyor. ABD’li C-82 Packet’in gönderim yaptığı havayolu ağı 47 uçakla hizmet vesökülebilir kargo alanı ve C-123 Provider’ın açılıp riyor. Dokuz tondan, 120 tona kadar değişik kapasiiçine kargo yüklenebilen kuyruğu, bu yıllarda ha- telere sahip olan hava filosu, dünyada 200’den fazla ülkede, haftada dört milyon paket, doküman yat bulan denemeler oluyor. Bugün ve hava kargo gönderilerinin teslimatını değişen emniyet ve konfor ihtiSıcak gerçekleştiriyor. yaçlarıyla kargo uçakları, yolsavaştan, ‘Soğuk culardan arındırılmış, sadece Savaş’a geçilen yıllarda Emisyona tedbirli kargo taşımak üzere tasarAvrupa ülkelerinin hava TNT, küresel ısınma konusunda lanıyor. Ağır yük taşıyan sivil havacılığın günahlarına karşı bu uçaklar diğer uçaklara taşımacılığı endüstrisine da önlemini alıyor. Şirket, çalıgöre daha fazla yük kapaönemli katkıları bulunuyor. şanlarının iş nedeniyle yaptıkları sitesine sahip olmak üzere Avrupalılar’ın yardımları uçuşlardan doğan sera gaz salıüretiliyor. Kargo uçaklaBatı Almanya’ya kargo nımlarını dengelemeyi hedefliyor. rının gövdesindeki yukarıBu amaçla büyük bir ağacın hayatı dan mafsallı kapı ve camsız uçaklarıyla boyunca atmosferde 1 ton CO2 tekabin, bu uçakları bir bakışulaştırılıyor. mizlediğini göz önünde bulundurarak, ta yolcu uçaklarından ayırıyor. tüm çalışanlarının işle ilgili yapacağı 2 saatlik bir uçuş için 1 ağaç, 2 ila 10 saat arası uçuş için 3 ağaç TNT’nin filosundaki uçak sayısı 47’ye çıktı TNT’nin 1998’de kurulan Liege’deki merkez üssünde ve 10 ila 20 saat arası uçuşlar için ise 5 ağaç dikiyor. TNT filosu - Uçak türü Boeing 747-400ERF Airbus A300 Boeing 757-200PCF Tupolev Tu204-120C Boeing B737 British Aerospace BAe146 Adet 1 6 3 1 9 21 Uçağın taşıma kapasitesi (kg) 111,900 37,400 26,100 22,200 12,300 - 14,600 8,700 - 10,600 www.tnt.com.tr 15 Kayıp zamanın peşinde... Zaman, günümüz dünya düzeninde hükmedilmesi gereken kavramlardan biri… Çünkü iş dünyası, zamanı kaçırmaya tahammül edemeyecek kadar dişli ve çetin… “Zaman bazılarının düşündüğü gibi saatlere bölünmüş sabit bir yapı değildir.” – Boris Vian 1920 yılında doğup 1959 yılında 39 yaşında hayatını kaybeden, bu kısa ömründe yazar, müzisyen, şair ve eleştirmen unvanlarıyla 20’nci yüzyılın en önemli edebiyatçılarından biri oldu Boris Vian… Onun yukarıdaki sözüne ve yaptığı işlere bakıldığında her ne kadar haklı gibi görülse de, iş dünyası için aynı durumdan bahsetmek pek o kadar kolay değil. Zira bu dünyanın sistematiği, rutini ve temposu zaman konusunda stratejik planlamayı zorunlu kılıyor. Günde 24 saat ve haftada 168 saatin her birinin akılcı ve verimli kullanılması gerekiyor. Çünkü ‘zaman’, tanımlanması en zor mefhumlardan biri... Buna rağmen hepimizin aklında zaman tanımı üzerine çok net olmasa da bir takım düşünceler gezinir: Kah hızlı, kah yavaş akıp giden, bir daha geri dönmeyen, varlığını hissettiğimiz fakat tutamadığımız bir kavram... Zamanı tanımlamak 16 www.tnt.com.tr için insan algılarını esas almaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. İnsan algıları “Zaman akışı düzenli midir, düzensiz midir? Hızlı mıdır, yavaş mıdır?” gibi sorulara somut yanıtlar veremez. Dolayısıyla zaman kavramının nesnel olarak tarifi zor ve felsefi sorunlarla dolu. Zamanın nesnel olarak, emin olabildiğimiz tek niteliği, içinde bulunduğumuz ana göre belli bir yön ilerlemekte olduğudur. Bu nedenle onu planlamak, günlük yaşantıda ve iş hayatında bir strateji geliştirerek verimliliği artırmak, insanoğlunun zamanın karmaşasına karşı alabileceği tek ve en gerekli önlem olarak karşımıza çıkıyor. Teknoloji, enformasyon ve iletişim alanlarındaki büyük gelişmeler ülkelerin ekonomik yarışını hızlandırırken, rekabet arttı, kalite ve verimlilik daha da önem kazandı. Değişen bu koşullarla orantılı olarak insan-zaman ilişkisi daha da belirginleşti. Günümüzde zamanın azlığından şikayet eden insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Oysa ki, zaman insanların her dönemde eşit olarak sahip oldukları tek kaynak. Üstelik çoğaltılamaz ya da depolanamaz. İnsanların zamana karşı bu tavırları, zaman yönetimi çalışmalarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Türkiye’de oldukça yeni olan bu kavram, verimlilik artırma tekniklerinden biri olarak kullanılabilir. Çünkü, zaman yönetimi ile iş verimi ve motivasyon artarak maliyetler düşürülmekte ve kalite yükseltiliyor, başarı ve karlılığı beraberinde getiriyor. Taşımacılık ve zaman Uygarlık tarihi boyunca icatlarla birlikte insan popülasyonundaki artış, kentleşme ve bugün gelinen noktada küreselleşme, taşımacılık ihtiyaçlarını da beraberinde getirdi. Bugün TNT’nin de neden var olduğunu açıklayan bu ihtiyaç, 5 bin 500 yılda kendi dönüm noktalarını yaşayarak dinamizmini yarattı. Bu dinamizm, iş dünyası için aynı zamanda bir zorunluluk anlamına geliyordu. Çün- Kapak Taşımacılık faaliyetleri hizmetinin dışarıdan bu işte olgunlaşmış firmadan temin edilmesi firmaya zamansal ve maddi yönden tasarruf anlamına geliyor. Stokların azaltılmasıyla ve taşımacılık şirketinin ağı sayesinde zaman kaybı azalıyor. kü işletmeler bugün, zamanla yarışır hale geldiler. Taşımacılık faaliyetleri hizmetinin dışarıdan bu işte olgunlaşmış firmadan temin edilmesi firmaya zamansal ve maddi yönden tasarruf anlamına geliyor. Zamansal kazanım olarak stokların (hammadde, yarı mamül, mamül) azaltılmasıyla ve taşımacılık şirketinin ağı sayesinde zaman kaybı azalıyor. Sonuçta üretici kendi işine odaklanma imkânı bulurken, ana işi olan üretim, satış gibi işlerine yatırım yapıyor. Zamanın yönetimi Zaman aslında herkes için sabittir, diğer bir deyişle herkes için günde 24, haftada 168 saat bulunsa da benzer koşullarda yaşayan ve çalışanların üretimleri, bireysel yeteneklerden de kaynaklanan farklılıklar gösterir. Bu farkı www.tnt.com.tr 17 Teknoloji, enformasyon ve iletişim alanlarındaki büyük gelişmeler ülkelerin ekonomik yarışını hızlandırırken, rekabet arttı, kalite ve verimlilik daha da önem kazandı. Değişen bu koşullarla orantılı olarak insan-zaman ilişkisi daha da belirginleşti. yaratan etkenlerden biri de zamanın nasıl kullanıldığıdır. Zaman yönetimi, zamanı akılcı kullanarak daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağlar. Günümüz koşullarında gündelik yaşamın gereklerini yerine getirmek zamana karşı gerçekleştirilen bir uğraş halini aldı. Bu yüzden zamanı iyi değerlendirmeyi öğrenmek herkes için stresi azaltacak, yararlı bir beceridir. Zaman yönetimi için yapılması gereken ilk şey zamanın nasıl geçirildiğini belirlemektir. Herkesin yaşamında sabit olan uyku, yemek yemek, kişisel temizlik ve bakım, ulaşım gibi zorunlu işler için harcanan zaman çıkarıldıktan sonra kalan süre için planlama yapılabilir. Plan yaparken dürüst ve gerçekçi olma- Bir kitap önerisi Zamanya / Yiğit Kulabaş YFK Yayınları 320 sayfa Dünyaya pazarlanmak üzere dakika, hafta, saat, takvim, müzik, para gibi birbirinden önemli ürünler geliştiren Zaman isimli şirket, pazar payını artırabilmek, daha fazla büyüyebilmek için geceye odaklanır ve Büyük Gece Projesi’ni hayata geçirmeye karar verir. Kerim ve Selim’in kurdukları şirkette zaman kavramını sorgulamalarını konu alan kitap, hayat, gece, dünya, uyku, keyif, kariyer, ölümsüzlük ve pazarlama üzerine sürükleyici bir macera… 18 www.tnt.com.tr lı, görevlerin yanı sıra sosyal aktiviteler ve egzersiz için de zaman ayırmalıdır. Uzun ve kısa vadeli hedef ve öncelikleri belirlemek, hedeflser için eylem planı yapmak, bunları gerçekleştirmek için yapılacak işler listesi hazırlamak, mükemmelliyetçiliği bırakmak, öncelikleri belirleyebilmek, hayır diyebilmek, aynı zaman dilimine birkaç işi sıkıştırmak (örneğin işe ya da okula giderken veya bir şeyler beklerken kitap okumak, yemek hazırlarken ya da banyo yaparken önceden kaydedilmiş ders notlarını kasetten dinlemek gibi) bu konuda ana başlıklardır… Zaman yönetimi ve Kişisel Verim konusunda yirmi yıldır çalışan Dr. Donald Wetmore’un zaman yönetimine başlamak için ilk sekiz kuralı şöyle sıralıyor: Günümüzde zamanın azlığından şikayet eden insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Oysa ki, zaman insanların her dönemde eşit olarak sahip oldukları tek kaynak... Dokümanlarınızı düzenleyin Artık çoğumuz kağıt karmaşası içinde boğuluyor olmasak da, bilgisayarlarımızın ‘My Documents’ bölümünde ya da ‘masa üstünde’ birçok gereksiz doküman dağınık bir şekilde duruyordur mutlaka. Sıklıkla kullandığınız metinleri ya da bilgileri kolay erişilebilir bir yerde ve düzenli bir şekilde tutmalısınız. Tek bir takviminiz olsun İnsanların farklı farklı ‘Yapılacaklar’ listeleri, ajandaları, aynalarının buzdolaplarının, panolarının üzerinde not kağıtları vardır. Bunlarla başa çıkmak çok zordur, bu yüzden iş hayatınız için bir adet, özel hayatınız için bir adet olmak üzere toplam en fazla iki adet takviminiz olmalı. Masanızı ve çalışma ortamınızı düzenleyin Dağınık insanlar zamanlarının büyük bir kısmını aradıklarını bulmakla ya da dikkatlerini dağıtan nesnelerle uğraşmakla geçirirler. Üst düzey yöneticilerin odasına girerseniz tertemiz bir masada çalıştıklarını görürsünüz, bunu başarılı olmalarının sebeplerinden biri sayabilirsiniz. Her zaman yeterli araç, gereciniz olsun Kalem , kağıt, ataç, zarf ya da sürekli olarak kullan- Zamanın düşmanları Öncelikleri belirleyememek Düzensiz çalışma alanı Alışkanlıklar Unutkanlık Erteleme ve kaçmak Gereğinden fazla iş Hayır diyememek Çevresel zaman engelleri Kararsızlık Sağlık ve Stres www.tnt.com.tr 19 dığınız ofis gereçlerini arayarak vakit kaybetmeyin, her zaman ihtiyacınız olan gereçlerden yeterli sayıda bulundurun. Fiziksel ortamınızı çalışabilir bir hale getirin Fax makinesini, dosyalarınızı, masanızın üzerindeki gereçlerinizi düzenleyin. Sürekli olarak kullandılarınızı elinizin altına, kullanmadıklarınızı ise gözünüzün görmeyeceği bir yere koyun. Fonksiyonel bir çanta hazırlayın Özellikle çok seyahat ediyorsanız ya da sürekli ofis dışındaysanız çantanızı özenle hazırlamalısınız. Gideceğiniz yerde kullanacağınız eşyaların yanında, gerekli olabilecek şeyleri taşımakta da fayda var. Hesap makinesi, cep haritası, kalem, zarf, not kağıtları, pul?vs., neye ihtiyacınız olabilir ise. Ve trafikte sıkışıp kalma ihtimaliniz için üzerinde çalışabileceğiniz ya da okuyabileceğiniz bir şeyler bulundurmakta fayda bulunuyor. Programlarınızı aksatmayın İşiniz yüzünden sürekli olarak kendinizle, arabanızla, evinizle ilgili kontrolleri ihmal etmeyin, daha sonra başınıza çok daha büyük işler açılabileceğini unutmayın. Şimdilik ertelenecek işler gibi görünse de, sonunda birikerek baş edilemeyecek hale gelebilirler. Kontak isimlerinizi listeleyin - Gelecekte de işinize yarayacağını düşünerek iletişim ağınıza önem verin. Kontak isimlerin listesini ve ulaşabileceğiniz numaraları düzenleyin. Zaman ve biyolojik ritim ilişkisi Gün içinde zihinsel ve bedensel performansın en düşük ve en yüksek olduğu zamanlar vardır. Bunlar vücudun biyolojik ritmini oluştururlar. Bu ritme göre en önemli işleri, performansın en yüksek olduğu zaman yapmak, önemsizleri daha sonraya bırakmak zamanı etken kullanmak açısından oldukça önemlidir. Uyku ve uyanıklık konusunda çalışmalar yapan Chicago Üniversitesi fizyologlarından Dr. Kleitman, güne hızlı başlamada vücut ısısının etkisini ortaya koyan çalışmasında, ortalama 37 derece olan vücut ısısının sağlıklı bir insanda bile gün boyunca 1 derece oynayabileceğini açıklıyor. Vücutta oluşan bu ısı değişimi iş verimini, zihinsel uyanıklığı ve vücut performansını belirler. İnsanın uykudaki ve uyanık haldeki bazal metabolizmasının farklı düzeylerde olması da insan enerjisinin değişiklik göstermesine neden olur. 20 www.tnt.com.tr TNT’den TNT yedi yıldır ‘insana yatırım’ yapıyor Bireysel hedeflerin entegrasyonunun sağlanması, çalışanların beceri ve motivasyonlarının inşası üzerine kurulu Investors in People standardı, çalışanlara yaptıkları işin bütünündeki yerlerinin farkında olmalarını sağlarken, yaptıkları katkıyı somut olarak görmelerini hedefliyor. Nitelikli, motivasyon düzeyi yüksek, potansiyellerini ortaya koyan ve sürekli gelişen çalışanların performans artışı, iş sonuçlarında da ciddi iyileşmeler sağlıyor. Bu yüzden de ‘İnsana Yatırım Yapan’ kurumlarda müşteri hizmet kalitesi artıyor. TNT’nin de yedi yıldır sertifikasına sahip olduğu Investors in People standardı, çalışanların yaptıkları işte oynadıkları rolün farkına varmalarını sağlayarak motivasyonlarını artıyor. TNT ve Investors in People TNT UK, IIP standardıyla çalışmaya başladıktan sonraki beş yılda satışlarını ve kârlılığını iki katına çıkardı. TNT Ekspres Türkiye ise IIP ile çalışmaya başladıktan sonraki ilk yıl içinde çalışan memnuniyetinde yüzde 5 artış sağladı. TNT Akademi eğitimleri sürüyor Orta kademe yöneticilerinin bireysel gelişimlerine katkıda bulunmak için Bilgi Üniversitesi’nde ‘TNT Akademi’yi kuran ve Türkiye’de ‘Investors in People’ kalite belgesini alarak bir ilki gerçekleştiren TNT Ekspres Türkiye’nin 33 orta kademe yöneticisi mezun oldu. 10 eğitmenin bulunduğu ve sekiz modülden oluşan eğitimlerin içeriğinde, ‘Liderlik’, ‘Kişilerarası ve Kurumsal İletişim’, ‘Uygulamalı Oyun Teorisi’ ve ‘Stratejik Düşünme’, finans konusunda eğitim almamış veya deneyimi olmayanlar için ‘Finans’, ‘Stratejik Yönetim’ ve ‘Rekabet Stratejileri’, ‘Performans Yönetimi’, ‘Stratejik Müzakere’ ve ‘Çatışma Yönetimi’ ile ‘Sosyal Liderlik’ başlıklı dersler bulunuyor. Investors in People’ın felsefesi İnsan kaynağını geliştirmek, performanslarını artırmak, mutlu ve bağlı çalışanlara sahip olmak için; onlara gerçekten değerli oldukları hissettirilmelidir. Bunu sağlayabilmek için çalışanların bir bütün içindeki yerlerini görmeleri sağlanmalı, katkıları fark ettirilmeli, kararlara katılımları sağlanmalı, fikir ve çözüm üretebilecekleri olanak ve cesaret sunulmalı, kendilerini ifade edebilecekleri, geliştikleri, tanındıkları, emeklerinin sonucunu görebildikleri bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. www.tnt.com.tr 21 “Sahnede ateşiniz düşer, hıçkırığınız geçer” Tomris İncer, tiyatronun ‘sağaltıcı bir meslek’ olduğunu söylerken “Tiyatro ve karakterler bana aynı zamanda kendi gücümü öğretti” diyor; sahnenin özel hayattaki acıları yok edici gücünü anlatıyor… İncer, 40 yılı aşan oyunculuk hayatının 34 senesini İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda geçirmiş duayen bir oyuncu. Birçok filmde ve dizide rol alan; Bir İstanbul Masalı ve şimdilerde Binbir Gece dizilerinde gönüllerimizi fetheden bir sanatçı. Altın Koza, Ankara Film Festivali, Sadri Alışık ödülleri gibi pek çok ödülün sahibi… Ama öncelikle bir tiyatrocu ve karakter yaratıcısı… Biz de Tomris İncer ile tiyatro, oyunculuk, canlandırdığı karakterler ve deneyimleri üzerine söyleştik. 22 www.tnt.com.tr Profesyonel tiyatro yaşamınız 1967 yılına uzanıyor. Ancak 1974’ten bu yana İstanbul Şehir Tiyatroları kadrosunda ve duayen oyuncuları arasında yer alıyorsunuz. Bu uzun oyunculuk serüveninden başlangıcına uzanalım mı? 1974 yılından önce özel tiyatrolarda, Çetin Köroğlu’nun tiyatrosunda, Yıldırım Önal’da, Sermet Çağan’da, Vasıf Öngören’de çalıştım. Özel tiyatronun geleneği şudur: Her şeyi siz yaparsınız! Dekorun kurulmasına yardım edersiniz. Kostümünüzü toplarsınız, ütülersiniz, gerekirse dikersiniz. Tüm bu işler için bir teknik eleman, bilemediniz iki kişi vardır. Dolayısıyla oyuncular tiyatronun her anında yer alırlar. Aksesuar da yaparlar, butafor da yaparlar. Suflörlük, asistanlık da yaparlar ve her bölümünde çalışırlar. Sonunda da oyun iş yaparsa yevmiyenizi ya da maaşını alabilirsiniz. Biz orada her türlü sıkıntıyı çektik. Ve iyi ki de çekmişiz. Çünkü hedef sadece ve sadece tiyatro yapmaktı. Peki İstanbul Şehir Tiyatrosu? İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdiğimde bir konforun olduğunu gördüm. Aksesuarları -ben hâlâ kontrol ediyorum ama- etmeniz gerekmiyordu, dekor teknisyenleri ayrı, dekoratör ayrı, kostüm kreatörü ayrıydı. Özel tiyatroyla karşılaştırıldığında neredeyse bir lüksün içine girdim. Ayrıca maddi olarak da 12 ay maaş almanın garantisi vardı. Ama hepsinden önemlisi, Şehir Tiyatrosu’nda Gülistan Güzey, İsmet Ay, Fuat İşhan, Şehime Erton, Rıza Tüzün gibi oyuncularda ve çağdaşlarında gördüğüm bir gelenek vardı: Örneğin, prova sabah 10’daysa hepsi en geç 9’da tiyatroda olurlardı. Belki özel olarak çalışırlar, belki sohbet ederlerdi ama mutlaka o tiyatro atmosferini solurlardı. Ben de o kuliste, o havayı solumazsam hep bir şeylerin eksik kaldığını gördüm. En çok bir iki kere olmuştur ama İstanbul trafiğine takılıp da oyuna veya provaya iki saat kala değil de yarım saat kala geldiğimde yaşadığım panik benim sahne üzerindeki performansımı da etkilemiştir her zaman. Tiyatro Bana göre sanat, usta çırak ilişkileriyle gelişen, bir yere ulaşan bir süreçtir. Ustaları izledim ve çok şey öğrendim, Türkçe’mi düzelttim! Bu disiplini şehir tiyatrosunun kuşaktan kuşağa aktarılan bir geleneği olarak görebilir miyiz? Benim o usta oyunculardan öğrendiğim sahne üzerindeki disiplinler, sahne dışındaki disiplinler ötesindedir. Zaten bana göre sanat usta çırak ilişkileriyle gelişen, bir yere ulaşan bir süreçtir. Ben buna inanıyorum, sanat usta çırak ilişkisiyle gelişir. Çok şey öğrendim… Kulislerden hep onları seyrederdim; Suna Pekuysal’ı, Gülistan Güzey’i, Nedret Güvenç’i, Toron Karacaoğlu’nu ve diğerlerini… Sahnede nasıl duruyorlar, sözleri, oyunculuklarını seyirciye nasıl iletiyorlar diye. Onları izleyerek Türkçe’mi düzelttim. Ben konservatuar mezunu değilim ve çok zenginleştirdi beni Şehir Tiyatrosu. Şehir Tiyatrosu dediğimizde akla hemen Muhsin Ertuğrul geliyor. Siz Muhsin Ertuğrul’un genel sanat yönetmenliği döneminde de tiyatroda çalıştınız. Muhsin Bey’in tiyatroya Ölümsüz Öykü oyununda Karen Blixen rolünde www.tnt.com.tr 23 katkısı neydi? Saymakla bitecek bir şey değil bu. Benim haddim de değil Muhsin beyin katkılarını saymak. Ama gördüğüm bir şey var ki; Muhsin Bey bir disiplin getirmiş tiyatroya. Neredeyse ‘askeri disiplin diyebileceğimiz’ bir disiplin. Zaman zaman bazı insanlar tarafından da eleştirilen bir disiplin... Ama ben 40 sene sonra şunu söyleyebilirim ki sanatçı disiplini bir kenara koyduğu anda bitmiş demektir! Bu hem beden disiplini hem de ruh disiplinidir. Berlin Filarmoni Orkestrası’nda Şef Karayan da aynı eleştirilere uğramıştı! Evet, faşist denmişti. Ama onun yorumladığı ve yönettiği kayıtlar hâlâ en önde geliyor! Bir müzisyen, bir ressam nasıl ki belli bir disiplin içinde çalışmak zorundaysa tiyatro oyuncusu da aynı disiplini gerçekleştirmek durumundadır. Siz bedeninizi açmazsanız başınız sallanır, sesiniz çıkmaz! Ben aynı zamanda sanatta demokrasiye çok inanan bir insan değilim. Sanatta hiyerarşi vardır. Olmak zorundadır. Bu disiplinin yanında zaman zaman ‘tuluat’ yok mu tiyatroda? Mesela arkadaşınızın “375. kez geliyorum” diye bir Sahnede “acaba o aksesuar orada mı?” telaşıyla oyun oynamayacaksınız. Dünyevi şeyleri bırakacaksınız ve sadece rolünüze ve oyuna konsantre olacaksınız. repliği vardır, o gün oyunda “578. kez geliyorum” diyebilir. Sizin cevabınız da 375 olamaz artık. 578 demek zorundasınız. Bu sahne üzerinde uyanık olmayı, sahne üzerinde aklın ve duygunun en üst seviyede olmasını gerektiren bir durumdur. İfade ettiğim benim yaşadığım bir örnek. O akıl ve duygu konsantrasyonuyla bunu yaşayarak “578. kez de gideceksin şekerim!” dedim. Mesela sahnedeki bir aksesuar unutulabilir. Oyun içinde hissettirmeden kulise gidip onu alıp gelebilirsiniz! Sahne üzerinde sıkıntılı bir durum değil mi bu aslında? Ben bugün her oyunda tüm aksesuarların listesini 24 www.tnt.com.tr Divane Ağaç oyununda Yunus Emre’nin annesi Kün Ana rolünde makyaj çantamda bulundururum mutlaka. Bu konuda görevli arkadaşlar olmasına rağmen oyundan önce de mutlaka kendim kontrol ederim. Bu sizin iç huzurunuzla ilgili bir şey. Sahnede “acaba o aksesuar orada mı?” telaşıyla oyun oynamayacaksınız. Dünyevi her şeyi bırakacaksınız ve sadece rolünüze ve oyuna konsantre olacaksınız. Her oyunun bir sonu var. O karakterden ayrılmak nasıl bir duygu? Tiyatrocuların bir geleneği vardır: ‘Son oyun şakası’ deriz. Artık oyun kalkacaktır ve sizin aylarca çalıştığınız bazen iki - üç sene oynadığınız bir oyunun son gösterisidir. Son oyunda herkes birbirine seyircinin anlayamayacağı minik şakalar yapar. Saç modelini değiştirir. Minik kelime değişikliği yapar. Amaç karşısındakini eğlendirmektir. Ama ben o son oyunda çok hüzünlenirim. O karakteri o kadar iyi tanıyorumdur ki… Bir arkadaşımdır, tanıştır. Arkadaşlarımın da aynı hüznü hissettiklerini düşünüyorum. Bu son oyun şakalarının da bu hüznün önüne geçmek için çıktığını düşünüyorum. Aklınızda, ruhunuzda oynadığınız onlarca karakter var. Bunlar sizin hayatınıza ne kattı? Çok şey kattı. Bir oyunda sadece oynayacağınız karakteri tanımaya çalışmıyorsunuz. Etrafındaki bütün karakterleri, o metni ve olayı, niçin öyle olduğunu tahlil etmeye çalışıyorsunuz ve bütün o karakterlerle empati kuruyorsunuz. Bu benim hayatımda hoşgörüyü getirdi. Bir katil karakterini bile kavrayabildim. Ne oldu da, çocukluğunda ne geçti de cinayete kadar gidebildi? Bunu düşündüğünüz zaman buluyorsunuz. O orada, provada kalıyor, sahne üzerinde beceriniz ölçüsünde canlandırıyorsunuz ama özel yaşamınıza da büyük bir hoşgörü getiriyor. Diğer taraftan sahne üzerinde ve provalarda özel hayatınızı unutuyorsunuz. Özel hayatınızdaki acıları da unutuyorsunuz. Sahne üzerinde ateşiniz varsa ateşiniz düşer, hıçkırık krizleriniz geçer. Tiyatro ve karakterler bana aynı zamanda kendi gücümü öğretti. Yapabileceğim birçok şey varmış. Kafa olarak ve beden olarak da gücümün farkına varmamı sağladı. Çok sağaltıcı bir meslek tiyatro… Diziler ve Binbir Gece çok izleniyor ama tiyatroda izleyiciyle karşı karşıyasınız. Bunun sizin için farkı nedir? Bazen tiyatroda oyun sırasında seyircinin ilgisini kaybeder gibi olduğunu hissederim. O anda oyunumda minik farklılıklar gösteririm. Bunu anlamak aynı havayı solumaktan geçer. Böyle bir şansınız sinemada ve dizide yoktur. Bunun için sinema ve dizi oyunculuğu benim için pişmanlık sanatıdır. Sonrasında “Keşke şöyle yapsaydım” diyebilirsiniz. Tiyatroda oyuncu daha şanslıdır. Sahne üstü başka bir şey. Sahne üstünde duygulandırdığımı biliyorum, yaşıyorum. Bir de alkış var… Tek mutluluğumuz o. Alkıştan önce de bir şey var. Oyunun başlaması 10 dakika kala anons edilir. O anonsla ben kuliste başlayacaksam kuliste, sahnede başlayacaksam sahnede yerimi alırım. Perde kapalıdır. Orada seyircinin geliş seslerini dinlerim. Bu duygu da bambaşka bir duygudur. Kalabalık seyircinin ya da az seyircinin sesi farklıdır. Bu bizi biraz hüzünlendirir, biraz sevindirir, heyecanlandırır. Yani oyunun başlangıcında da bu duygu vardır. Tabii finaldeki alkış… Başka bir şeyi yoktur oyuncunun. Binbir Gece dizisinde Metin Çekmez ile… İncer, bu yıl üç oyunla sahnede Tomris İncer bu yıl şehir tiyatrolarında üç oyunda rol alıyor. Bu üç oyundan “Ölümsüz öykü”, Danimarkalı yazar Karen Blixen’in bir öyküsünden Kenan Işık’ın oyunlaştırdığı olağanüstü güzel bir oyun. Nurullah Tuncer’in dekoruyla hazırlanan oyunda Tomris İncer, Karen Blixen karakterini oynuyor. Bir diğer oyun Turgay Nar’ın oyunundan Hüseyin Köroğlu’nun sahneye koyduğu “Divane Ağaç - Yunus Emre”. Oyunda Yunus Emre’nin annesini oynayan İncer, Yunus Emre’yi doğurduktan sonra halk arasında albastı denilen bir hastalığa yakalanıyor ve kabuslar görmeye başlıyor. Yunus Emre’nin öldüğünü zannedip onu aramaya başlıyor. Hüseyin Köroğlu’nun oyunla ilgili şöyle bir yorumu var: Anadolu’nun kayıp diyebileceğimiz unutulmuş kültürlerini arıyor anne… “Leonce ile Lena” ise Büchner’in oyunu. Yiğit Sertdemir’in sahneye koyduğu oyun, Genç Günler için hazırlanan bir proje. Oyun çağdaş bir yorumla sahneye konuluyor. İncer, henüz oyun üzerinde çalışmaya devam ettiklerini, genel yayın yönetmeninin uygun görmesi durumunda Pazartesi, Salı oyunları olarak sahneleneceğini söylüyor ve ekliyor: “Sanırım çok çarpıcı bir Leonse ile Lena olacak.” www.tnt.com.tr 25 26 www.tnt.com.tr Çevre Yeni yüzyılın mimari akımı: Yeşil yapılar! Tüm dünyada yavaş yavaş benimsenmeye başlanan, taraf sayısı giderek artan çevreci mimari akımı, dünya meselelerinin çözümüne bu kadar katkı vaat ederken mercek altına alınmayı hak ediyor! Sürdürülebilir kelimesini sadece ekonomiye mal etmek ne kadar da yanlış. Oysa bu kavram hayatın her alanında var… Mesela anti-aging metodu ölüm korkusu nedeniyle bizi harekete geçirir de, iş toplumsal bekayı ilgilendiren bir konuya gelince birden umursamaz bir tavra bürünebiliriz. Küresel ısınma senaryolarına ne kadar kayıtsız kaldığımız gün gibi ortadayken bu yargıya ulaşmak çok da zor değil. Isınmanın önüne geçmek, yaşam tarzımızı değiştirmek anlamına geliyor. Ve buna belki de yaşadığımız yeri seçmekle başlamak gerek. Yeşil mimari henüz, öyle her ‘varım’ diyeninin kolaylıkla altından kalkabileceği maliyette bir manevra değil. Ama tüm dünyada yavaş yavaş benimsenmeye başlanan, taraf sayısı giderek artan bu yeni akım, dünya meselelerinin çözümüne bu kadar katkı vaat ederken mercek altına alınmayı hak ediyor! Enerji ve sudan tasarruf edilecek şekilde tasarlanan çevreci yapılar, aynı zamanda ev sakinlerinin sağlığını da gözeterek evin içindeki havanın kalitesini denetliyor. Bu yapılar sadece ekolojik yönden değil, estetik açıdan da çevreyle uyum içinde olacak bir mimari anlayışla inşa ediliyor. Yeşil binaların çevreye katkılarına bakıldığında da bu yapıların ne kadar büyük bir katkıda bulundukları görülüyor. Bu yapıların en çok yükseldiği ABD’de enerji kullanımı yüzde 40 ve 49 arasında, su tüketimi yüzde 25 oranında, elektrik tüketimi yüzde 70 oranında ve karbondioksit emisyonu yüzde 38 oranında düşüyor. www.tnt.com.tr 27 uyum içinde bir mimari anlayışla inşa ediliyorlar. Bu binalar bambu ağacı ve hasır gibi yenilenebilir ahşap maddelerden, yeniden çevrime sokulmuş taş ya da metallerden ve toksik madde içermeyen, yeniden kullanılabilir ya da yenilenebilir maddelerden inşa ediliyor. İnşaat malzemeleri, inşaat alanına taşınmaları sırasında gereğinden fazla enerji kullanımına sebep olmamaları için sıkıştırılıyor ya da inşaat alanına yakın bir yerde üretiliyor. Evin enerji ihtiyaçları ise güneş, rüzgar, hidroenerji ya da biyoyakıt gibi kaynaklarla karşılanıyor. Yeşil yapılar, gerek evin aydınlatılmasında, gerekse ısıtılmasında alternatif kaynaklara yöneliyor. Enerji ve sudan tasarruf edilecek şekilde tasarlanan çevreci yapılar, sadece ekolojik yönden değil, estetik açıdan da çevreyle uyum içinde olacak bir mimari anlayışla inşa ediliyor. Yeşil yapı denemeleri Aslında çevreci yapılar, çevre dostu teknolojilerden çok daha fazlasını ifade ediyor. Yapılar birer yaşam alanı olduğundan, insanların günlük yaşamlarında kullandığı tüm gereçler çevreye duyarlı olarak üretiliyor. İşin estetik boyutunda ise bu çevreci binalar, çevresindeki doğal güzelliklerle bir Binaları vücutlar ısıtıyor Çevreci yapılar arasındaki en ilginç projelerden biri İsveç’te sürüyor. 2010 yılında tamamlanması düşünülen projeyle, her gün istasyondan geçen 250 bin insanın vücut ısıları normal bir ısı dönüştürücü aracılığıyla sıcak suya dönüştürülerek bir binaya pompalanacak. Bu su, binanın ısıtılmasında kullanılacak. Uzmanlar binanın ısı ihtiyacının yarısını bu şekilde karşılamayı hedefliyor. 40.000 metrekarelik bir alanı kapsayacak olan binanın içerisinde otel, restoran, büro ve mağazalar bulunacak. ABD’de ’Yeşil Ev’ indirimi ABD’deki ‘Greenhouses’ borsası çevreci yapıların pazarını takip ediyor. Yeşil Ev alındığında hükümet anında vergi indirimine gidiyor. Bu EkoEv’ler sadece müstakil evlerde değil, apartman dairelerinde de uygulanabiliyor. Türkiye’de ilk çevreci yapı yolda Türkiye’nin ilk ekolojik evini, Temiz Dünya Ekoloji Derneği, Büyükşehir Belediyesi’yle işbirliği yaparak, İstanbul’da gerçekleştirecek. Doğal kaynakların kullanımını en aza indiren bu evlerde fosil yakıtlar, yerini güneş ve rüzgar enerjisine bırakıyor, pasif güneş mimarisinden faydalanılıyor, yağmur suyu depolanıyor, geri dönüşüm uygulanıyor ve deniz suyunu arıtarak temiz su elde edilmesini sağlıyor. Ahşap karkas yapı tekniği kullanılarak inşa edilecek olan EkoEv, Temiz Dünya Ekoloji Derneği’nin iletişim ve eğitim merkezi olarak faaliyet gösterecek. 28 www.tnt.com.tr Gezgin Bir Dağın masalı... Sardes, Gölcük, Birgi Sardes, Gölcük, Birgi; Türkiye’nin kültür ve tarih çeşitliliğinin birbirinin yanı başında dört mevsim yaşandığı bir kompozisyon… Bu gizli köşeler, Yaz aylarının serinliği ve huzuru, ilkbaharın coşkusu, sonbaharın dinginliği ve bembeyaz kış enstantaneleriyle birer cennet… Dünyada Türkiye kadar doğa ve tarih çeşitliliği olan bir başka ülke yoktur denebilir. Bu geniş coğrafyanın bin yıllara uzanan kültür ve tarih zenginliği, dört mevsimin bir arada yaşandığı zaman dilimleri var. Ancak bazı yerleri de var ki bu zenginliği ve çeşitliği bir arada, birbirinin yanı başında görebiliyorsunuz. İşte Sardes, Gölcük, Birgi kompozisyonu da bunun en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Salihli-Ödemiş arasında yer alan Bozdağ,1100 metre yüksekliği ile Ege’nin en önemli yaylasını içinde barındırıyor. Dağın iki yamacında ise farklı ama çok değerli güzellikler görülmeyi bekliyor. Dağın kuzeyinin etekleri antik Sardes şehrine ve kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Güney yamacında ise evleri, konakları, korunmuş özgün Osmanlı mimarisi ve eserleriyle Birgi yer alıyor. Bozdağ ise başlı başına bir âlem! Çam, kestane, ceviz ağaçlarıyla kaplı ormanlar arasından tırmanılan zirve size bir sürprizle bekliyor. Sürprizin ismi Gölcük… Dağın zirvelerine ulaşırken, gökte bir gölle karşılaşıyorsunuz! Gölcük, çevresi 7 kilometre olan, derinliği 10 metreye ulaşan, lezzetli balıklara ev sahipliği yapan bir doğa cenneti… Son derece de şakacı! Dağa tırmanırken birdenbire karşınıza çıkıveriyor. 1938 yılında zirvelerdeki Gölcük yaylasına giden İsmet www.tnt.com.tr 29 İzmir Ankara yolu üzerinde Lidyalıların başkenti olan antik Sardes harabeleri yer alıyor. Yeryüzünde ilk kez ve günümüzdeki anlamı ile metal paranın icat edildiği yer burası. İnönü de bir anda karşısına çıkarak şakasını yapan Gölcük’ün bu ani güzelliği karşılığında “Aaa” nidası çıkıvermiş ağzından. O günden sonra o tepe “A” tepesi adı verilmiş. Gölcük her mevsim bir başka güzel… Yaz aylarının serinliği ve huzuru ilkbaharın coşkusu, sonbaharın dinginliği bir yana, kışı bambaşka… Denizden 1100 metre yükseklikte yer alan göl kış aylarında donuyor. İşte o zaman tüm doğa bembeyaz, tertemiz bir elbise giyerek, sonsuzluğu andıran bir içsellikle karşılıyor konuklarını. Bozdağ’ın zirvesinde bir de kayak merkezi bulunuyor. Gölcük’le kayak merkezinin arası ise 18 kilometre. Gölcük’ün yakınında yer alan Artemis Tapınağı da zirvenin doğa harikalarına antik zenginliği katarak resmi tamamlıyor. Dört bir yanda lezzet var Yörede, hem kıvrımlı yollardan dağa tırmanıp zirveye yaklaşırken karşılaşacağınız köyler ve dinlen- Çakırağa Konağı’nın tarihi 1700’lü yıllara uzanıyor... ce yerlerinde hem de göl kenarındaki lokantalarda çok farklı ve çeşitli lezzetlerle buluşabiliyorsunuz. Bozdağ’ın kekik kokulu etlerinin sac kavurmaları, tandırları bir yanda, zengin dağ otlarının salataları, mezeleri diğer yanda damak ziyafetini oluşturuyor. Tabii ev yapımı baklavaları da unutmamak gerekiyor. Tandır ekmekleri, pideler ise bir başka lezzet Nasıl gidilir? Sardes Artik Kenti İzmir Salihli karayolu kenarında, İzmir’e 72 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Salihli’ye doğru birkaç kilometre daha yol aldıktan sonra da sizi Bozdağ - Gölcük – Birgi’ye götürecek Ödemiş sapağı geliyor. İstanbul’dan ulaşım için kullanılması gereken güzergâh ise Balıkesir, Akhisar, Salihli yolu… Bu yol İzmir’e uğramadığı için 135 km daha kısa ve 586 km sürüyor. 30 www.tnt.com.tr ma teknikle inşa edilmiş. Duvarlarındaki resimlerin bir öyküsü de anlatılıyor: Konağın sahibi, dericilik yapan ve çok zengin olan Şerif Ağa’nın iki eşi varmış. Eşlerinin biri İstanbullu, diğeri İzmirliymiş. İşte şerif ağa doğup büyüdükleri yerleri özleyen eşlerinin bu hasretini gidermek için konağın odalarının duvarlarına İstanbul’un ve İzmir’in resimlerini yaptırmış. Bugünde o resimleri; İzmir Saat Kulesi ve çevresinin resmiyle İstanbul Boğazı’nın resmini görebiliyorsunuz tüm duvarı kaplamış olarak. Sardes Antik kenti geniş bir alana yayılıyor... Paranın doğduğu yer! Bozdağ’ın güneyinde ise, İzmir Ankara yolu üzerinde Lidyalıların başkenti olan antik Sardes harabeleri yer alıyor. Yeryüzünde ilk kez ve günümüzdeki anlamı ile metal paranın icat edildiği yer burası. Aynı zamanda antik Kral Yolu’nun da başlangıç noktası… Kazılarında M.Ö. 1900 yılına kadar ulaşılan kent Lidyalılardan sonra Perslerin, Büyük İskender’in, Bergama Krallığı’nın ve Romalıların hâkimiyetini de görmüş. Defalarca depremler geçirmiş… Ancak bugün sütunları, tapınakları, kilisesi, sinagogu, agorası ve diğer yapılarıyla tarihi ve zamanı selamlamaya devam ediyor. Kentte yer alan ve depremle yıkılan Artemis Tapınağı Romalılar tarafından tekrar restore edilmiş. Tapınağın doğu cephesinde bir sütun üzerinde “Bu felaket sonrası ilk ayağa kalkan benim!” yazısı yer alıyor. alemi… Gölcük’te son derece temiz konaklama tesisleri de yer alıyor. Göl kıyısında küçük lokantaların taze yayın ve sazan balıkları ise gerçekten doyumsuz bir lezzete sahip. Zamanın durduğu yer! Bozdağ’ın güneyinde, Ödemiş yolu üzerinde eski bir Osmanlı kasabası mimarisini koruyan Birgi yer alıyor. İçinden geçen küçük çayı, kuşların arasına içine şirin notalar fırlattığı sessizliği, çınar ağaçlarının gölgesinin dinginliği ile huzurun resmi gördüğünüz; zamanın durduğu yerin adı Birgi. Bu özellikleri Birgi de insanların yüzleri de size söylüyor. Birgi’nin tarihi dokusu içinde en ilgi çekici yapıysa Çakırağa Konağı. Bugün müze olan konak, ahşap oymaları, süslemeleri ve resimleriyle bir masal evini andırıyor. Çakırağa Konağı’nın geçmişi 1761 yılına kadar uzanıyor. Konaktaki duvar resimlerinse 19. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Üç katlı konakta dış sofa ve çift köşk odası da yer alıyor. Alt kat duvarları taş örgü, diğer duvarlar ahşap çatı içine dolwww.tnt.com.tr 31 Çakırağa Konağı bugün müze olarak gezilebiliyor... Yaz reçetesi: Hafif tabak, bol sıvılı bardak Suçlu: Küresel ısınma… Suç: İklim değişikliği… İklim değişiklikleri dört mevsimi yaşayan Türkiye’de bile iyiden iyiye keskinleşti. Metabolizmanın bu ani geçişe direnebilmesi için ona yardımcı olmak gerek! Küresel ısınmanın etkilerini yaşamaya başladığımız bu günlerde yağmuru, kar yağışını bol göremeden bir kışı daha devirdik. Üstüne üstlük sürekli alarm veren uzmanlar yazların artık çok sıcak ve kurak geçeceği uyarıları tekrarladılar. Peki bu sıcak yaz günlerine nasıl hazırlanmalıyız? Mevsim değişimleri ile birlikte metabolizmada gerçekleşen değişimlere göre doğru beslenme nasıl olmalı? Neleri yemeli, nelerden uzak durmalıyız? Yoğun çalışma temposunun verdiği yorgunluğun artması, güneşin ve denizin dayanılmaz çekiciliği kıyılara doğru gitme isteğimizi artırıyor. Ama yaz aylarının dayanılmaz hafifliği bizi ne kadar cezbetse de dikkat edilmesi gereken, uzmanlar tarafından her yaza girişte vurgulanan dikkat etmemiz gereken noktalar var. 32 www.tnt.com.tr Sağlık Sıvı tüketmeyi unutmayın Bu dönemde değişen besin ihtiyaçlarının başında vücudun sıvı ihtiyacının artması geliyor. Kış aylarında çok sık karşılaşmadığımız terleme ve vücudun su kaybetmesi bu dönemde oldukça yoğunlaşıyor. Ter vücuttan çıkarken, potasyum, sodyum gibi vücuda faydalı mineralleri de beraberinde götürüyor. Bu nedenle sıvı ihtiyacının mutlaka karşılanması gerekiyor. Sıvı ihtiyacı derken de tabii bir ayrım yapmak gerekiyor. Alkollü ve asitli içeceklerden sakınarak daha çok sıcak günlerde gelecek rehaveti önlemek adına soda, ayran, su tüketimi ağırlıkta olmalı. Uzmanlar Yaz sıcaklarında vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almak için günlük su tüketiminin en az 2 litre (8-10 bardak) olması gerektiğini belirtiyor. Ancak unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise aşırı su tüketiminin getireceği zararlar. Vücudun ihtiyacından fazla su tüketmesi, böbreklerin zarar görmesine ve vücutta ödem oluşmasına yol açabiliyor. Hafif tabak hayat kurtarır! Yemekler arasında seçim yaparken sağlıklı yaşamın incisi olan zeytinyağlı yemekleri tercih etmekte fayda var. Zeytinyağlı yemeklerle birlikte bol bol taze sebze ve meyveye yönelmek her açıdan sağlıklı bir yaz geçirmemize yardımcı olacak. Taze meyveler şeker ihtiyacımızı da masum bir yoldan almamıza yardımcı olur. Tabii yazın bizi baştan çıkaracak keyiflerde akılcı seçimler yapmak ya da dozunu iyi ayarlamak gerekiyor. Baştan çıkaracı öğelerin başında ister bahçemizde ister çam ağaçlarının altında mangal keyfi yer almaktadır. Burada unutmamamız gereken nokta; kırmızı etin kolestrol ve yağ açısından ağır bir gıda olması. Vazgeçilmezimiz olan bu keyfi, beyaz et ağırlıklı yaşarsak yaz geceleri daha hafif geçer. Sıcak havalarla artan bir risk de yaz keyfini kaçırabilecek besin zehirlenmeleri... Hayvansal gıdaları tüketirken bu açıdan dikkatli olmak gerekiyor. Örneğin; Fabrika veya et, tavuk, balık, süt, yoğurt, peynir üreticileri, hijyenik şartlarla soğuk zincirle teslim ediyorlar ama, donmuş ürün kamyondan boşaltılırken güneşte kalabiliyor. Güneşe maruz kalan bu yiyeceklerde toksin ve bakteri üretimi kaçınılmaz olabiliyor. Yaz keyfimiz kaçmasın diye ufak notlara dikkat etmek yeterli... Masum olmayan yiyecekler Kızartmalar Hamur işleri Çok miktarda kırmızı et Ağır tatlılar Masum yiyecekler Beyaz et Hafif sütlü tatlılar Meyve Sebze www.tnt.com.tr 33 Spor Koşarken satranç oynamak gibi… Oryantiring’de bir yandan hedefe doğru en mantıklı kararları alacaksınız, bir yandan da doğanın, başarının tutkusunu yaşayacaksınız. Koşarak veya yürüyerek hedef bulma açılımına sahip oryantiring, her türlü arazide yapılabilen, katılımcıların kontrol noktalarını harita ve pusula yardımıyla en kısa zamanda ziyaret etmeye çalıştığı bir doğa sporu... Bedensel ve zihinsel çalışmanın birlikte ifadesi olan oryantiring, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan kıyasıya bir yarış tutkusu vaat ediyor... Herhangi bir doğa parkurunda yapılabilen oryantiring, yediden yetmişe herkese hitap ediyor. Oryantiringi benzerlerinden ayıran en önemli unsur, sıradan bir yürüyüş ya da normal bir sahil koşusu olmaması. Zira oryantiring yaparken kazanmak istiyorsanız kontrol noktalarına en kısa sürede varmayı, sonuca en hızlı ve kolay şekilde ulaşmayı hedeflemelisiniz. Bulunulan yerden gidilecek yere ulaşmak için her sporcuya göre değişen sonsuz sayıda farklı seçenek bulunuyor. Çünkü size yol gösterecek bir lideriniz yok ve olumlu-olumsuz tüm kararları kendiniz alıyorsunuz. Neden oryantiring? Günümüz dünyasında yoğun iş temposu, kalabalık, çarpık kentleşme, çevre ve gürültü kirliliği insanları doğa sporlarına yöneltti. İnsanın, günlük yaşamın stresini şehir dışında doğayla baş başa kalarak, hem bedenine hem zihnine spor yaptırarak atabileceği, yeni insanlarla tanışarak onlarla birlikte doğayla iç içe olmanın zevkini paylaşabileceği doğa sporlarına ilgi, diğer ülkelerde de olduğu gibi Türkiye’de de artıyor. Oryantiring de meraklılarına tam da bunu 34 www.tnt.com.tr vaat ediyor. Geniş coğrafyalarda ve neredeyse tüm dünyadan varlığı bulunan oryantiringe ilgi her geçen yıl artıyor. Toplam 61 ülkenin bağlı bulunduğu Uluslararası Oryantiring Federasyonu’na gün geçtikçe yeni ülkeler katılıyor. Federasyon’un organize ettiği ve kurallarını koyduğu, koşarak, kayakla, dağ bisikletiyle, elle kullanılan tekerlekli sandalye ve son yıllarda ilginin artmasıyla ortaya çıkan şehir içi (Park) olmak üzere beş çeşit oryantiring bulunuyor. En iyi olmak için doğru karar, hızlı hareket oryantiring’de amaç, yarışmaya başladıktan sonra hedef noktalarını belirlenen sırada dolaşarak en kısa zamanda varış noktasına ulaşmak. Oryantiringte atletik ve çabuk olmak tek başına yeterli değildir. Yarışmacı belirlenmiş, işaretlenmiş bir parkur olmadığı için arazide bir noktadan diğer noktaya tamamen kendi karar verdiği bir rotayı izleyerek gider. Bu sırada kısa zamanda doğru karar verebilmesi çok önemlidir. Özetle aklını, zihnini iyi kullanamayan bir sporcunun oryantiring yarışmalarında başarılı olması mümkün değildir. Bu özelliği nedeniyle oryantiringe ‘koşarak santranç oynanan spor’ da dendiğini duyabilirsiniz. Haritayı iyi tarayın Eğer profesyonel bir oryantiring yarışmasına katıldıysanız yarışmayı düzenleyenler (kulüpler, federasyonlar) tarafından hazırlanan bir oryantiring haritanız olacak. Oryantiring haritası, ‘harita’ dendiğinde aklımızda şekillenen resimle aynı sayılır. Oryantiring sporunun ihtiyaçlarını karşılayan özel bir harita olmakla beraber, klasik coğrafi haritalardan da üstün özelliklere sahiptir. Oryantiring haritaları, coğrafi haritaların içerdiği bilgileri kapsamasının yanında ayrıntıya inerek spora özgü bilgiler de içerir. Örneğin çitler, bitki örtüsü, özel nesneler, kaya grupları, yollar, enerji nakil hatlarıgibi arazide görülen her şey bu haritalarda gösterilmektedir. Bu haritalar Uluslararası Oryantiring Federasyonu’nun belirlediği standartlara göre tüm dünyada aynı renkler, kodlar, açıklamalar kullanılarak hazırlanır. Üst düzey bir oryantiring mücadelesinde işinize yarayacak en önemli ekipmanlardan biri de pusuladır. Size verilen haritayı etkin kullanmanızda büyük bir önem taşıyan pusula, ayakkabı ve giysilerin dışında sahip olduğunuz yegâne malzemedir. Oryantiringi çekici kılan bir diğer olumlu yönü herhangi bir şekilde, bina, stat, saha gerektirmeyen bir çevre sporu olmasıdır. Koşarak yapılan standart bir oryantiring parkuru; ‘Çıkış’ (üçgenle gösterilir), belirli sırada ziyaret edilmesi zorunlu ‘Hedef Noktaları’ (sayısı değişkendir, haritalarda daire işaretiyle gösterilir ve bu noktalarda üçgen, bezden yapılmış, beyaz turuncu renklerde bayrak ve oraya gidildiğinin belirlenmesi için kontrol aygıtı bulunur) ve Varış’tan (iç içe geçmiş iki daire ile gösterilir) oluşur. Ormanda kaybolan oluyor mu? Hiç kimse annesinin karnından doğarken oryantiringi bilerek doğmadığı için haliyle ufak tefek kaybolmalar olmakta fakat bizlerin kaybolmaktan kastı düşündüğünüz gibi bir kaybolma değildir, sadece hedefleri biraz daha uzun süre aramaktır. Zaten oryantiringi ilk defa yapacaksanız yarışmayı yapan organizasyon görevlileri emin olun sizler için basit ve kolay parkurlar hazırlamışlardır ve mutlaka kısa bir eğitim aldıktan sonra oryantiring yapmaya başlarsınız. Oryantiring her yerde! İstanbul’da, Neşet suyu, Ayvat Bendi, Özgürlük Parkı, Fatih Çeşmesi, Emirgan Korusu, Yıldız Parkı, Florya Parkı, Cumhuriyet parkı ve Kapalı Çarşı’da oriyantiring yapılabilirken İzmir, Samsun, Eskişehir, Gaziantep, Antalya, Bolu, Bursa, Çanakkale, Iparta, Muğla, Tokat, Balıkesir, Kastamonu ve Kütahya’da da oriyantiring içi uygun alanlar bulunuyor. www.tnt.com.tr 35 Sergi İslam Eserleri Koleksiyonu SSM’de Sessiz Direniş Türk Telekom’un katkılarıyla gerçekleştirilen Louvre koleksiyonlarından Başyapıtlarla İslam Sanatının Üç Başkenti: İstanbul, İsfahan, Delhi sergisi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) sergileniyor. Louvre Müzesi’nin İslam Eserleri Koleksiyonu’ndan Osmanlı, İran-Safevi ve H wint-Baburi sanatının örneklerini içeren 218 eserin yer aldığı sergi, Paris Uygulamalı El Sanatları Müzesi’nin yanı sıra Fransa Büyükelçiliği ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Sergide, Osmanlı, Safevi ve Baburi imparatorluklarının en görkemli sanat eserleri, dört ay boyunca ziyaretçilerini bekliyor. Bu eserlerin aynı sergide görülebilmesiyse İslam sanatının farklı coğrafyalardaki gelişimini izleyebilmek açısından benzersiz bir fırsat. Sabancı Üniversitesi ile Louvre Müzesi arasında, 20 Mart 2007 tarihinde imzalanan beş yıllık kültürel ve bilimsel işbirliği anlaşması kapsamında; SSM bünyesinde açılacak ‘Müze Eğitim Atölyesi’ ile Louvre Müzesi arasında, bilimsel, mesleki alanlardaki birikimlerin, 2008 yılından itibaren düzenli olarak paylaşılması planlanıyor. İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Resimsellik (Pictorialism) anlayışının Rus fotoğrafındaki şiirsel yapıtlarıyla, 20’nci yüzyılın ilk yarısına farklı bir ışık tutan “Sessiz Direniş - Rus Fotoğrafında Resimsellik” sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Moskova Fotoğraf Evi Müzesi Direktörü Olga Sviblova’nın üstlendiği “Sessiz Direniş- Rus Fotoğrafında Resimsellik” sergisi, Rusya’da 1990’ların ortalarında yeniden keşfedilen, aynı dönemde yaşamış, birbirlerinden etkilenmiş bir dizi sanatçının yapıtlarıyla 20. yüzyılın başlarındaki Rus sanatının gelişimi ve ülkenin kültürel tarihinden bir kesit sunacak. Sergide aralarında Alexander Rodchenko, Sergei Lobovikov, Alexander Grinberg, Yuri Yeremin ve Aleksei Mazurin’in de bulunduğu ünlü 18 Rus fotoğrafçının, 1898’lerden 1940’lara uzanan süreçteki üretimlerinden toplam 194 adet orijinal baskısı (vintage print) ile dönemin en seçkin yapıtları sergilenecek. 13 Şubat’ta İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde açılan “Sessiz Direniş - Rus Fotoğrafında Resimsellik” sergisi 25 Mayıs’a dek sürecek. 36 www.tnt.com.tr Kitap Alıklar Birliği / John Kennedy Toole 378 sayfa Temmuz 2007 Merkez Kitapçılık Ignatius, çalışmayı sevmeyen ama buna uygun kılıfları da okuyucuya kabul ettirebilen bir anti kahraman! Aksi, tembel, obur, bencil ve güçlü bir karakter… 1969 yılında kaleme alınan ancak yazarı John Kennedy Toole’un ölümünden 11 yıl sonra yayınlanan kitabın editörü, yazarın annesinin ısrarlara dayanamayarak romanı bir kez okuduğunu ve okuduktan sonra ne kadar farklı olduğunu anladığını söylüyor. Gerçekten de toplumsal yergiyi mizahi bir üslupla anlatan Alıklar Birliği, 20’nci yüzyılda kaleme alınmış, en alaycı, en sıra dışı romanlarından biri… Kesinlikle Ben, Clarice Bean / Lauren Child 187 sayfa Mart 2008 hayy kitap Eğlenceli, sevimli, zeki, kıpır kıpır ve başına buyruk bir kız çocuğu… İngiltere’nin en çok satan çocuk kitabının kahramanı Clarice Bean, çevrildiği 20 dilde de çok sevildi. 4 çocuklu bir ailenin ortancadan bir küçüğü Clarice… Arkadaşları ve ailesi hakkındaki gözlemlerini, bilmiş, ama çocuksu saflığından bir şey kaybetmemiş bir dille anlatıyor. Sözünü kimseden sakınmıyor ve kendinden emin karakteriyle çocukların antikahramanı oluyor. Okuyucunun gözünde Salinger’in Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabının kahramanı Holden Caulfield’in çocukluğu canlanıyor. Santraforun rüyası Kendi Futbol Tarihim / László Darvasi 168 sayfa Ocak 2008 İletişim Yayınları Macar Edebiyatının güçlü ismi László Darvasi, ‘Santraforun Rüyası’nda karşınız birçok farklı kimlikte çıkıyor. Bir bölümde oyuncuların özelliklerini sayan bir teknik direktör olan Darvasi, diğer bölümde haylazlık yapan bir futbolcu, diğer bir bölümdeyse koyu bir taraftar. Futbola farklı bir pencereden bakan kitap, içinde biraz kara mizah biraz d a abartı bulunduruyor. Fanteziyle gerçek olayların, sahici tiplerle var olmayan kahramanların birbirine karıştığı kitabın her bölümü, uyduruk efsanelere, futbol âlemine dair hayallere sahne oluyor. Şarkını Denizlere Söyle / Sevim Ak 192 sayfa Ekim 2006 Can Yayınları Turizm Meslek Lisesi öğrencisi Tan’ın Abana’da deniz kıyısındaki motelde aşçı yamağı arkadaşına anlattığı geçmişini kendi sesinden duymak, olduğundan çok daha büyük bir etki yaratmıştı ruhunda… Orta Anadolu’dan İstanbul’a uzanan, sürprizleriyle, iç içe geçen öyküleriyle, kesişen yaşamlarıyla hüznü olduğu kadar umudu da duyumsatan ‘Şarkını Denizlere Söyle’, çocuk kitaplarının başarılı yazarlarından Sevim Ak’ın ilk gençlik romanı... www.tnt.com.tr 37 Tiyatro 15 Mayıs: Ağlamak zamanı, gülmek hasadı Sınırları, denizleri, kara parçalarını aşarak akan sanat, bu yıl 15 Mayıs - 4 Haziran 2008 tarihleri arasında dört bir yandan farklı solukları tiyatro severlere sunacak. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 1989 yılında tiyatro severlere müjdeler veren bir perdenin açılışını yaparak iki yılda bir gerçekleştirilmesi planlanan bir etkinliğe imza atmıştı. Bu tarihten itibaren geleneksel olarak düzenlenen Tiyatro Festivali, Türk seyircileri uluslararası tiyatro toplulukları, dans grupları ve Türk tiyatrosunun önemli örnekleriyle buluşturuyor. Festivalde; tiyatro modernizm, postmodernizm gibi farklı bakış açılarıyla harmanlanıyor ve tiyatro severlere İstanbul gibi özgün, kozmopolit bir şehre yakışacak zenginlikte oyunları izleme fırsatı yaratıyor. 2006 yılında dünya çapında bir sanat buluşması olan Tiyatro Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, dünyaca ünlü yönetmenleri, yerli sanatçıları beraber yaratma ve genç seyircileriyle diyaloglar kurma amacıyla aynı çatı altında buluşturdu. İzlemenin, dinlemenin ötesine geçmeyi planlayan festival içeriğinde sanatın başlangıç noktası olan yaratıcılık da atölye çalışmaları ve konferanslarla etkinlikte yerini alan baş aktörlerdendi. Perdeler bu yıl ne konuşacak? Sınırları, denizleri, kara parçalarını aşarak akan sanat, bu yıl 15 Mayıs - 4 Haziran 2008 tarihleri arasında dört bir yandan farklı solukları tiyatro severlere sunacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da festival takipçilerini önemli temalar, perdeler arasından selamlıyor olacak. İnsan Hakları, Müzikli Tiyatro ve vazgeçilmez Klasikler bu temalardan yalnızca birkaçı… Herkesin tiyatro aşkıyla aynı salonda buluştuğunu ve tiyatronun ger38 www.tnt.com.tr çekten bir aşk olduğunu İKSV keşfetmiş olmalı ki, bu yıl festivalde genç rejisörler ve koreografların oluşturdukları ‘Kesişmeler/Buluşmalar’ adında yeni bir bölüme de yer vermiş. Festival’in bu yılki planları arasında, dünyanın farklı yerlerinden gelecek 7 tiyatro topluluğunun performanslarıyla birlikte 60’dan fazla gösteriyi, tiyatro severlerle buluşturmak yer alıyor. Festivali kaçırmayan tiyatro tutkunları Türkiye’den de 25 yeni oyunun ilk kalp atışlarına tanıklık edecek. 15 Mayıs’ta anlamı gibi güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapacak Aya İrini’de gülen ve ağlayan yüz simgeleri arasında yerinizi ayırtmayı unutmayın. Bunları biliyor muydunuz? Bağ Bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlerle tiyatro tarihi başladı. İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina’da yapılmıştır. Antik Efes tiyatrosunun 24 bin kişilik kapasiteyle antik dünyanın en büyük tiyatrosudur. İlk özel gazeteyi çıkaran ibrahim Şinasi'nin gazetede yayınladığı ‘Şair Evlenmesi’ yazılmış ama oynanmamış ilk tiyatro oyunu olarak kabul edilmektedir. Güngör Dilmen'in ‘Ben Anadolu’ adlı yapıtı Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın TEDA Projesi kapsamında ve Roma Büyükelçiliği'nin katkılarıyla İtalyanca dilinde basılan ilk tiyatro eseri oldu. DVD Son Umut / Children of Men Kaldırım Serçesi / La Vie En Rose Yönetmen Alfonso Cuarón Senaryo P.D. James, Alfonso Cuarón Oyuncular Clive Owen, Julianne Moore, Michael Caine, Chiwetel Ejiofor, Charlie Hunnam Filmin Türü Macera, Gerilim Yapım Yılı 2006 Yapım Ülkesi İngiltere, ABD Filmin Süresi 109 dakika Resmi Sitesi http://childrenfilm.ru/ Yönetmen Olivier Dahan Senaryo Olivier Dahan, Isabelle Sobelman Oyuncular Marion Cotillard, Sylvie Testud, Pascal Greggory, Emmanuelle Seigner, Jean-Paul Rouve Filmin Türü Drama, Romantik Yapım Yılı 2007 Yapım Ülkesi Fransa, İngiltere Filmin Süresi 140 dakika Resmi Sitesi www.edithpiafmovie.com ‘Son Umut’ 2006’nın önemli filmlerinden biri, distopik bir hikâye. Dünyada 2027 senesi yaşanmakta ve 18 yıldır hiç çocuk doğmamaktadır. Bu küresel kısırlıkla ilgili hemen herkesin bir teorisi olmakla birlikte “merkezi açıklama” da ısrarla yapılmamaktadır. Filmin önemli bölümünün geçtiği Londra batılı olmayan bir mülteci akınıyla karşı karşıyadır ve artık militarist devlet bu mültecileri gettolara hapsetmekte ve zaman zaman bunlarla savaşmaktadır. Bütün bunların arasında göçmen bir kadın hamile kalır ve olaylar gelişir. Genel kısırlık ölümcül bir hastalığa yakalanmış insan tiplemesini tüm insanlığa yayıyor. İnsanlığın buna tepkisi de şiddet, terörizm ve nihilizm oluyor. Doğum olmayan bir dünyada öldürme giderek yaygınlaşıyor. Ama bütün bu sorunlar her türden şiddet, nihilizm, cemaatler, “gelişmiş” dünyadaki nüfus azalması, doğu-batı vs. hepsini zaten şu anda da yaşıyoruz. Özellikle çatışma sahnelerindeki uzun ve kesintisiz çekimlerin dikkat çekmemesi mümkün değil. Er Ryan’ı hatırlatan bu sahneler olağanüstü bir gerçeklik duygusu yaratıyor. ‘Son Umut’ tabii ki eğlencelik bir şey değil. Problemler üzerine düşünmeye davet eden bir yapım. Kaldırım Serçesi, Berlin Film Festivali açılış filmi olma özelliğini hak eden etkileyici bir biyografi. Tabii Edith Piaf müziklerini de unutmamak gerekiyor. Film boyunca sanatçının La Vie En Rose, Non, Je Ne Regrette rien gibi otuz muhteşem şarkısı yer alıyor 1915 de doğan Edith Piaf trajedilerle dolu hayatına annesi tarafından terk edilişiyle başlıyor. Geçirdiği hastalıktan dolayı 4 sene görme yeteneğini kaybediyor. Bir sirkte çalışan babasıyla bir gezgin hayatı sürüyor ve sokaklarda şarkı söylerken keşfedilip ünlü bir şarkıcı oluyor. Film Edith Piaf’ın 1959 yılında New York’ta verdiği konserle açılıyor ve daha çok ölümüne kadar ki 40’lı yaşları üzerine yoğunlaşıyor. Marion Cotillard hastalık ve bağımlılıkları yüzünden 70 yaşlarında gösteren ve giderek şarkı söyleme, konuşma, yürüme yeteneklerini kaybeden Piaf’ı başarıyla canlandırıyor. Filmde ayrıca Piaf’ın aşklarından 1949’da bir uçak kazasında hayatını kaybetmiş olan boks şampiyonu Marcel Cedan’a da önemli bir yer ayrılmış. Tutkulu ilişkileri, ünlü dostları, trajik sonuyla Edith Piaf’ın hayatını başarılı bir biçimde yansıtan bir film Kaldırım Serçesi... www.tnt.com.tr 39 Bir küresel ısınma macerası... Uzaklarda bir yerlerde, Norveç’in arktik bölgelerinde, Dünya Vahşi Yaşam Fonu (WWF) uydu tasmalarıyla kutup ayılarının hareketlerini takip ediyor. Geçtiğimiz günlerde, yeni tasma takılan T25N878T kodlu kutup ayısı bilim adamlarını şaşırttı. Şuna bak! T25N878T, Norveç denizinin tam ortasında! Bu nasıl olur? Bu imkansız. Hiçbir ayı bu kadar uzağa yüzemez! Halbuki geçtiğimiz günlerde tasma takılan genç erkek ayı T25N878T yüzmüyordu. Sadece uyuyordu. Bir gece önce arktik buz tepesinin kıyısında uykuya dalmıştı. Ama o sabah Atlantik dalgası tarafından kaygan bir buz yığınının üzerine fırlatılarak kabaca uyandırıldı. T25N878T’nin yapabileceği tek şey dayanmak… Akşamüstü haber internete düşmüştü bile: Bir kutup ayısı okyanusta sürükleniyor! Artık tüm dünya canlı yayında onu izliyordu. Umarız ufukta bir kara parçası vardır… AMA BU KARA PARÇASI NEREDE?
Benzer belgeler
Hayatta kalite arayanlar bu kentlere aşık olur!
Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar…
Erdenay Gül
TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü
[email protected]
geleceğe dönüş
TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve
Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik...
Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, gel...
Rekabetin lokomotifi inovasyon
Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar…
Erdenay Gül
TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü
[email protected]
KOBİ`ler interaktif arenada
TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve
Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik...
Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, gel...