KAPAK_Layout 1
Transkript
KAPAK_Layout 1
MAKRO VİZYON l MART-NİSAN 2011 SAYI 23 MAKRO SUNUȘ Değerli Makro Vizyon okurları, Şeref SONGÖR Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Makro olarak, 20 yıldır, siz değerli müşterilerimize hizmet veriyoruz ve ulaşmak istediğimiz pek çok hedefimiz var. Bunlardan en önemlisi de Türkiye’nin en iyi ve kapsamlı perakende markalarından biri olmak ve hizmetimizin kalitesini arttırmak… Ama tüm bu hedeflerin temelinde tek bir amaç var; sizlere her zaman en iyi hizmeti sunmak ve güler yüzünüze mazhar olmak. Bu amaç çerçevesinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ocak ve Şubat ayları Makro için oldukça hareketli geçti. Uzun süredir devam eden çalışmalarımız bir nihayete ulaştı ve artık Makro olarak İstanbul’da da hizmet vermeye başladık. Ankara’da başladığımız yolculuğumuz 10. durak olarak İstanbul’da devam ediyor. Türkiye’nin 10 ilinde hizmet veren bir mağazalar zinciri olarak hedefimiz, büyük. Yurdumuzun dört bir yanına Makro kalitesini taşımak… El ele verelim kütüphanelerimizi yenileyelim! Tüm bireylerin ve kurumların, içinde yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini iyileştirmek ve toplumla birlikte sürdürülebilir bir dünya için ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişmeye destek verme sorumluluğu var. Gelecek nesillerin bizden daha iyi şartlarda yaşaması, yine bizim elimizde. Onlara bırakacağımız yaşanabilir bir dünya için hepimiz bir adım atabilmeliyiz. Toplumsal ve çevresel sorunların çözümüne yönelik olarak biz de kurumsal vatandaş bilinciyle elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu amaçla da pek çok öğrencinin yüzünü güldüren bir proje gerçekleştirdik. Ankara, Konya ve Kayseri’de bulunan 3 tane ilköğretim MAKRO VİZYON 02 MART-NİSAN 2011 okulunun kütüphanelerini yeniledik ve bazı eksiklerini giderdik. P&G markasıyla beraber gerçekleştirdiğimiz bu projenin açılışında yaşadıklarımız, yapılan işin güzelliğini gözler önüne serdi. Bundan sonra her yıl okulların ihtiyaçları doğrultusunda sürdürülebilir çalışmalarımızı sizlerin büyük katkılarıyla yapmaya devam edeceğiz. Bizim amacımız, müşterilerimize, çalışanlarımıza, topluma ve çevreye en etkin ve verimli şekilde fayda sağlamak. Bu amaç doğrultusunda başlattığımız, bir diğer projemiz de yaşlılarımızla ilgili. Bu projede kapsamında da Ankara, Konya ve Kayseri’de bulunan 3 tane huzurevinin çeşitli ihtiyaçlarını belirledik ve gidermeye çalışacağız. Tabi ki, tüm bu çalışmalarda sizlerin katkıları çok büyüktür. Hayata gülümseyelim Makro Vizyon’un bu sayısına gelecek olursak… Kapak konumuz, “Hayata gülümseyin”. Gülmenin sayısız faydasının yanı sıra, iyimser olmanın size açacağı yeni fırsatlardan bahsetmek ve hayatın her şeye rağmen güzel olduğunu göstermek istedik. Hep beraber hayata gülümseyelim. Açtığımız her yeni mağaza, gerçekleştirdiğimiz her yeni proje bizi daha da heyecanlandırıyor. Hizmet kalitemiz her geçen gün artıyor ve işimize daha sıkı sarılıyoruz. Yatırımlarımızla büyümeye devam edeceğiz, inşallah. Amacımız sizlere çok daha iyi bir alışveriş deneyimi yaşatmak. Çünkü müşterilerimizin her zaman daha iyisini hak ettiğine inanıyoruz. Sizlerin beğenisi en büyük motivasyon kaynağımız. Saygılarımla… MAKRO İÇİNDEKİLER 34 K A PA K 3 4 KISA KISA 18 Hayata gülümseyin! Beslenme Sağlık Güzellik Biz insanlar, hayatımızın kötü giden taraflarına takılıp iyi olanları görmezlikten gelebiliyoruz. Zaman zaman kendi kendimize düşmanca davranıp kötün giden her şeyden kendimizi sorumlu tutuyoruz. Bu da hayattan zevk almamızı engelliyor ve bizi mutsuzluğa itiyor. Ancak her şeye rağmen hayatın güzel olduğunu unutmamak ve hayata gülümsemek elimizde… GÜNCEL 24 18 Mart Çanakkale Zaferi HABERLER 06 • Makro artık İstanbul’da • Hayat Eğitim Kurumları ve Makro ile 9. Altınşah Satranç Turnuvası • 2011 Motivasyon Toplantıları’nda bir araya geldik! • Makro ve P&G, kütüphane yenileme projesi ile yeni nesillere kitap okuma bilinci aşılayacak • Yaşlılarımızın sonbaharlarını daha huzurlu geçirmelerine katkıda bulunmak ister misiniz? • Makro kazandırmaya devam ediyor MAKRO VİZYON GÜNCEL 26 23 Nisan kutlu olsun GÜNCEL 28 Tüketirken haklarınızı unutmayın! GÜNCEL 32 Kadın olmak zor! 04 MART-NİSAN 2011 YA Ş A M 4 0 GÜZELLİK 68 Hayatınızı hobilerle zenginleştirin Ömür boyu güzel... GÜNCEL 70 SAĞLIK 46 Dünyanın en hızlı yayılan hastalığı: Diyabet 21. yüzyıl insanının baş düşmanı: Kanser KARİYER 76 GÜNDEM 50 Sağlıklı varoluşun yaşam iksiri hoşgörüdür G I D A K Ü LT Ü R Ü 5 2 Daha sağlıklı bir yaşam için: Baklagiller KONUK 58 Engin Altan Düzyatan: İyi bir oyuncu olarak anılmak istiyorum SAĞLIK 62 Bu hastalıklar erkekleri tehdit ediyor CV’ni yenile! MAKRO VİZYON MART-NİSAN 2011 SAYI: 23 GEZİ 82 Doğunun renkli ülkesi: Hindistan Makro Market Adına Sahibi Mustafa Songör Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan ÇOCUK 86 Dino’nun eğlence sayfaları Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Hünkar Sibel Görel TA R İ F 9 0 [email protected] Tavuk Sote Soğan Çorbası Damla Çikolatalı Muffin Dondurmalı Brownie BULMACA 94 Yazı İşleri Bikem Öğünç Özlem Bayrak Selin Babacan [email protected] Grafik Tasarım Mehmet Emin Öztürk Reklam-PR Nilgün Tüfekçioğlu [email protected] Reklam Tasarım Zafer Mert Coşkun Işıkgül Cenk Atarer Mücahit Aktaş Fotoğraf Salih Yılar 52 68 Yayına Hazırlık Tel: (0212) 503 88 08 [email protected] Renkayrım/Baskı ve Cilt Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Yayın Türü Yerel Süreli 46 Yönetim Yeri Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11 06980 Sarayköy - Kazan / Ankara T: (0312) 815 47 05 www.makromarket.net 82 MAKRO VİZYON 05 MART-NİSAN 2011 MAKRO HABER Makro artık İstanbul’da Makro, 26 Ocak 2011 tarihinde İstanbul’da bulunan Karadağlar Hipermarketleri’ni bünyesine katarak 2011 yılının ilk büyüme hamlesini gerçekleştirdi. 2011 için planladığı büyüme hedeflerini senenin ilk ayında gerçekleştirmeye başlayan Makro, İstanbul’da 8 mağazası bulunan Karadağlar Hipermerketleri’ni bünyesine kattı. Karadağlar Hipermarketleri’nin İstanbul’un Avrupa yakasında 7 ve Anadolu yakasında 1 adet olmak üzere toplam 8 mağazası bulunuyor ve Karadağlar Hipermarketleri, 7450 metrekare satış alanı, 40 kasası ve 360 çalışanıyla hizmet veriyor. Türkiye genelinde, 9 ilde 127 mağazasıyla müşterilerine makro kaliteli hizmet ulaştıran Makro, Karadağlar Geleneksel olarak her yıl Nisan ayında düzenlenen Altınşah Satranç Turnuvası, bu yıl da Ankara Arena Spor Salonu’nda 7-8 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ana sponsorluğunu Makro’nun üstlendiği turnuvaya, geçen yıl, 666 ilköğretim okulundan 1700 sporcu katılmıştı. Omo, Algida, Domestos, Sana, Ülker Smartt ve Cappy’nin de sponsor olarak destek verdiği turnuva bu yıl da 2 kategoride gerçekleştirilecek. Genel ve Kızlar kategorilerinde yarışacak olan sporcuları, turnuva sonunda Hayat Eğitim Kurumları ve Makro ile 9. Altınşah Satranç Turnuvası Ankara’nın önemli eğitim kurumlarından Hayat Eğitim Kurumları tarafından her yıl düzenlenen Altınşah Satranç Turnuva’nın 9.’su 7-8 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek. MAKRO VİZYON 06 MART-NİSAN 2011 Hipermarketleri’ni bünyesine katmasıyla mağaza sayısını 135’e, müşteri satış alanını 130 bin metrekarenin üzerine çıkartmış oldu. Karadağlar Hipermarketleri ile İstanbul’a ilk adımını atan Makro, 2011 yılında İstanbul’un yanı sıra, birçok ilde yatırım yapmayı hedefliyor. birbirinden değerli hediyeler bekliyor olacak. Genel kategorisinin al kategorileri, 7-9 Yaş, 1012 Yaş, 13-14 Yaş ve Açık Kategori olarak belirlendi. Kızlar kategorisinde ise, 79 Yaş, 10-14 Yaş ve Açık Kategori adlı alt kategoriler bulunuyor. Turnuvaya Türkiye genelindeki tüm ilköğretim okulu örencileri, 8 Nisan tarihine kadar başvurabilirler. Başvuru için: www.ankara.tsf.org.tr www.hayategitim.com Ayrıntılı bilgi için: Hayat Eğitim Kurumları (0312) 322 22 22 MAKRO HABER 2011 yılı Motivasyon Toplantılarında bir araya geldik! Makro olarak, her yıl düzenlediğimiz geleneksel Personel Motivasyon Toplantılarımızda tüm çalışanlarımız bir araya geldi. 2011 yılının ilk motivasyon toplantısını 26 Ocak Çarşamba günü Ankara Lale Orkide Salonu’nda gerçekleştirdik. Toplantılar, Ankara’nın ardından, Makro’nun hizmet verdiği; Konya, Antalya, Mersin, Kayseri, Malatya ve Samsun’da da gerçekleştirildi. 1300 personelin katılımıyla gerçekleşen motivasyon toplantısına, Makro mağazalarında sürekli hizmet veren tedarikçi firmaların elemanları da katıldı. Genel olarak 2010 yılında yapılan tüm faaliyetlerin sunumu ile başlayan toplantımız, Makro Market Genel Müdürü Mehmet Songör’ün ‘Performansa Dayalı Maaş Sistemi’ni anlatmasıyla devam etti. Mehmet Songör, perakendede ilk defa Maya yazılım adı altında hazırladıkları Performansa Dayalı Personel Maaş Sistemi’nin ayrıntılarını, Makro çalışanlarıyla paylaştı. Toplantı, Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Songör’ün konuşmasıyla devam etti. Şeref Songör, 2010 yılı MAKRO VİZYON sektörel değerlendirmesini yaptıktan sonra Makro ailesine 2011 yılı hedeflerini açıkladı. Makro markasını 26 Ocak 2011 tarihi itibariyle İstanbul’a taşıdıklarının müjdesini veren Şeref Songör 2011 yılı hedeflerinin birincisini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Makro ailesi de, Yönetim Kurulu Başkanına 2011 yılı hedeflerini maksimum performansla gerçekleştireceklerinin ve Makro’yu sektör lideri yapmak için yılmadan, yorulmadan koşacaklarının 08 MART-NİSAN 2011 sözünü verdiler. Makro Market Yönetim Kurulu, her yıl Makro ailesi içinde 5, 10 ve 15. yılını dolduran çalışanlarına teşekkür belgeleri, plaketler ve şiltler hazırlayıp hediye ediyor. 2011 yılı motivasyon toplantısında da, 5 yılını dolduran 1071 personel, 10 yılını dolduran 435 personel ve 15 yılını dolduran 10 personelin hediyeleri Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri tarafından takdim edildi. Ödül töreninin sona ermesiyle beraber, Makro ailesi çeşitli yarışmalar ve müzikler eşliğinde 2010 yılının tüm yorgunluğunu attı. Gecede Makro ailesine dağıtılan kuponlar arasında yapılan çekilişle birçok Makro çalışanı, birbirinden değerli hediyelerin sahibi oldu. 27 Ocak 2011 tarihinde Ankara’daki ikinci motivasyon toplantısı düzenlendi. Motivasyon toplantıları, Ankara’nın ardından, Makro’nun hizmet verdiği; Konya, Antalya, Mersin, Kayseri, Malatya ve Samsun’da da gerçekleştirildi. MAKRO HABER Makro ile P&G, eğitime destek vermek üzere önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. “El Ele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim” projesi kapsamında P&G ve Makro, Türkiye genelinde ihtiyacı olan okulların kütüphanelerini yenileyecek. Makro ve P&G, kütüphane yenileme projesi ile yeni nesillere kitap okuma bilinci aşılayacak İlköğretim okullarındaki çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmayı hedefleyen proje kapsamında, yılda 3 okulun kütüphanesi yeniden oluşturulacak, kütüphanesi olmayan okullar için özel kitaplık alanları kurulacak. Makro ve P&G “El Ele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim” projesini bir törenle başlattı. Demetevler İlköğretim Okulu’nda yenilenen kütüphanenin açılışına; Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Pala, P&G Dış İlişkiler Direktörü Hayrünnisa Aligil ve Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Songör katıldı. Minik adımlarla dev proje… Açılış töreninde bir konuşma yapan P&G Dış İlişkiler Direktörü Hayrünnisa Aligil, şirket olarak iyi bir kurumsal vatandaş olmak için çabalarını sürdürdüklerini söyledi ve bu amaç doğrultusunda projeleri değerlendirdiklerini ve sosyal sorumluluk projeleri içinde yer almaktan gurur duyduklarını ifade etti. P&G’nin markaları ve çalışanları ile bugün ve gelecek nesillerde dünya tüketicilerinin yaşamlarını iyileştirecek üstün kalite ve değerde ürünler sunmak için çalıştığının altını çizen Aligil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm dünyada faal olan ve her yıl 50 milyon çocuğumuzun hayatında fark yaratan “Yaşa, Öğren ve MAKRO VİZYON Başar Yardım Platformu” kapsamında P&G Türkiye olarak uzun soluklu ve önemli sosyal sorumluluk projelerine imza atıyoruz. Bu platformun amaçları; çocukların hayata sağlıklı başlamaları, eğitim olanaklarına erişmeleri ve yaşamsal beceriler kazanmalarıdır. ‘Elele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim’ projesi ile de yılda 3 okulun kütüphanesini yenileyerek, çocuklarımızın hayatlarına bir katkımız bulunsun istedik.” Çocuklar geleceğimizdir Proje ortağı Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Songör de P&G ile böyle bir projenin altına imza atmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti. “Eğer dünyanın daha 10 MART-NİSAN 2011 iyi bir yer olmasını istiyorsak, daha rahat çalışabileceğimiz, daha huzurlu yaşayabileceğimiz bir ortam istiyorsak hem bireysel hem de kurumsal olarak sorumluluklarımız olduğunu unutmamalıyız” diyen Songör, projeyi de bu kapsamda değerlendirdiklerini kaydetti. Yılda 3 okulun kütüphanesini yenilemeyi hedeflediklerini belirten Songör projeye ilişkin olarak şunları söyledi: “Elele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim” projesi, bizim için de çok önemli. Makro olarak 1991 yılında Ankara’da kurulduk. 20. yılımızda biz büyüdük, büyürken tüketicimize de katkımız olsun istedik. P&G ile birlikte yürüttüğümüz bu proje de bunlardan biri. Çocuklarımız geleceğimizdir. Onların hayatlarını minik de olsa değiştirebiliyorsak ne mutlu bize.” Törende konuşan Yenimahalle Belediye Başkanı Yaşar da sağlıklı bir toplumun sağlıklı bir eğitimden geçtiğine dikkati çekerek “Servet devamlı el değiştirir ama okullara verilen isimler ilelebet oraya kazınır, orada kalır” dedi. Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Pala, okullara katkı sağlayanlara teşekkür ederek, amaçlarının ahlaklı, dürüst öğrenciler yetiştirmek olduğunu söyledi. Konuşmalardan sonra “El Ele Verelim Kütüphanemizi Yenileyelim” projesi kapsamında, Demetevler İlköğretim Okulu ile Samsun ve Konya’da kütüphaneleri yenilenen okullarla internet üzerinden bağlantı kuruldu. Üç okulda aynı anda açılış yapıldı. Ankara MAKRO HABER Yaşlılarımızın sonbaharlarını daha huzurlu geçirmelerine katkıda bulunmak ister misiniz? Kayseri Konya Nestle ve Makro, yaşlılarımızın daha huzurlu vakit geçirmelerini sağlamak için bir projeye imza atıyor. 1-30 Mart tarihleri arasında, Makrolardan Nestle, Nescafe, Maggi, Polo, Coffee Mate, Nestle Çocuk, Nesquik ve Haribo markalı ürünlerden alın, siz de yaşlılarımızın sonbaharını daha huzurlu geçirmelerine katkıda bulunun. Huzurevlerinde yaşayan yaşlılarımızın daha huzurlu ve güzel bir ortamda vakit geçirmelerini sağlamayı hedefleyen proje kapsamında Ankara, Konya ve Kayseri2de bulunan 3 adet MAKRO VİZYON huzurevinin televizyon izleme odalarının yenilenmesi hedefleniyor. Makro ile Nestle, yaşlılarımızın yanında olduklarını göstermek ve onlara destek olmak üzere bu önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. “Yaşlılarımızın Sonbaharlarını Daha Huzurlu Geçirmelerine Katkıda Bulunmak İster Misiniz?” projesi kapsamında Nestle ve Makro, Keçiören Belediyesi Sosyal Yardım İşleri ve Huzurevi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Huzurevi ve Konya Dr. 12 MART-NİSAN 2011 İsmail Işık Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nin televizyon odalarını yenileyecek. Siz de Mart ayı boyunca, Nestle, Nescafe, Maggi, Polo, Coffee Mate, Nestle Çocuk, Nesquik ve Haribo markalı ürünlerden alın, huzurevlerinin yenilenmesine katkıda bulunun. MAKRO HABER Giyim ve ayakkabıda inanılmaz fırsatlar Kışın son günlerinde, Makrolarda bulunan giyim ve ayakkabı reyonları, birbirinden hesaplı kampanyalarla müşterilerini ağırlıyor. 26 Ocak-28 Şubat tarihleri arasında, belirtilen ürünlerde “1 alana 1 bedava” kampanyası vardı. 31 Mart tarihine kadar ise, Makro mağazalarında bulunan giyim ve ayakkabı reyonlarındaki ürünlerde %50 indirim fırsatı sizleri bekliyor. Makro ile gülümseyin! Makro, aile fotoğrafınızı çektiriyor. Makro Card Gold ile 50 TL ve üzeri alışveriş yapan tüm Makro müşterileri, On Studio’da 1 adet aile fotoğrafı çektirme şansına sahip oluyor. 16 Ocak tarihinden itibaren geçerli olan kampanyada, her aile On Studio’nun Abidinpaşa ve Kolej’de bulunan stüdyolarında 1 fotoğraf çektirebiliyor. MAKRO KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR Makro’dan cildini sevenlere müjde! Makro mağazalarında artık cilt bakım ürünleri 4 taksitli. Makrolardan yapacağınız 50 TL ve üzeri cilt bakım ürünü alışverişlerinizi, Bonus, World ve Axess kartlarınızla peşin fiyatına 4 taksitle ödeyebilirsiniz. En ucuz fiyatları billboard’lardan takip edin Makro, müşterilerine her zaman kazandırıyor. Makro’nun kampanyalarını özellikle billboard’lar yoluyla takip eden Makro müşterileri her zaman kazançlı çıkıyor. 12-21 Şubat tarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, 440 gramlık Ülker Hanımeller’i 1.50 TL’den satın aldı. Sevgililer Günü’ne özel… 1-10 Ocaktarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, 1 litrelik Vernel Max’ı 2.50 TL’den satın aldı. 5-14 Şubat tarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, Rexona Deo Sprey’i 2.50 TL’den satın aldı. 8-17 Ocak tarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, 200 gramlık Nutella’yı 2 TL’den satın aldı. MAKRO VİZYON 14 MART-NİSAN 2011 Makro 14 Şubat Sevgililer Günü haftasında birbirinden özel kampanyalara imza attı. 12, 13 ve 14 Şubat tarihlerinde Sevgililer Günü’ne özel olarak kozmetik reyonundaki 50 üründe %50 indirim uygulandı. Ayrıca 14 Şubat gününe özel olarak, paket çikolatalarda Makro Card Gold’a %50 indirim uygulandı. Müşterilerinin özel günlerini unutmayan Makro’da en güzel Sevgililer Günü hediyeleri hem kaliteli hem de hesaplı. MAKRO HABER MAKRO Kotex ve Makro’dan Sevgililer Günü puanları 5-25 Şubat tarihleri arasında Makro Card Gold ile 10 TL ve üzeri en fazla Kotex alışverişi yapan 150 Makro müşterisi, 50 TL değerinde Makro Para Puan kazandı. KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR 15-24 Ocak tarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, 700 ml’lik Dove Şampuan’ı 3 TL’den satın aldı. Finish’ten saklama kapları 29 Ocak-7 Şubat tarihleri arasında Makro Card Gold ile 30 TL ve üzeri alışveriş yapan Makro müşterileri, 700 ml’lik Rinso Sıvı’yı 4.5 TL’den satın aldı. 7-25 Şubat tarihleri arasında, Makro’dan Makro Card Gold ile tek seferde 20 TL’lik Finish markalı ürün alan her Makro müşterisine, anında 2’li cam saklama kabı hediye edildi. World Card Makro’da kazandırıyor 1-28 Şubat tarihleri arasında, Makro’dan World kartı ile 2 adet 50 TL ve üzeri tek çekim alışverişe 10 TL değerinde Worldpuan hediye edildi. Makro’dan World kartı ile alışveriş edenler daha çok kazanıyor. Familia’dan hazır katlanmış peçete Makro ve Familia, Makro müşterilerine kazandırmaya devam ediyor. 10-31 Ocak tarihleri arasında, Familia 24’lü tuvalet kağıdı ve Familia 8’li havlu ürünlerini bir arada alan Makro müşterilerine Familia 100’lü hazır katlanmış peçete hediye edildi. Vanish alanlar çamaşır makinesi kazandı Her ay pek çok kampanyaya imza atan Makro, bu defa da 25 adet çamaşır makinesi kazandırdı. 5 Ocak-5 Şubat tarihleri arasında, Vanish Sıvı veya Toz alan Makro müşterileri arasında yapılan çekiliş sonucu, 25 adet çamaşır makinesi Makro müşterilerinin oldu. MAKRO VİZYON 16 MART-NİSAN 2011 MAKRO KISA KISA Dişleriniz için yiyecekleriniz Kısaca Beslenme Dişlerinizin inci gibi bembeyaz ve sağlıklı olmasını istiyorsanız, onları günde 2 ya da 3 defa fırçalamalı ve diş ipiyle temizlemelisiniz. Ayrıca tüketeceğiniz gıdaların da dişlerinizin güçlenmesine yararı olduğunu unutmayın. Elma: Ağzın nemli kalmasını sağlayan elma, ağzı bakterilerden arındırır. Siyah çikolata: Siyah çikolatanın (en az %80 kakaolu ve süt ya da şeker katkısı olmayan) içeriğindeki kimyasallar plak oluşturan maddelerle savaşıyor. Soya: Protein bakımından zengin gıdalar, hücreleri yeniliyor. Böylece dişlerin içindeki sinirlere kan akışını arttırmaya yardım ediyor. C vitamini: C vitamini içeren besinler, diş etinin en önemli malzemesi olan kolajeni tazeler. Kışın artan kilolar Kış aylarında havaların daha erken kararması, yağışların ve soğukların artması nedeniyle isteksizlik, halsizlik ve mutsuzluk sonucu aşırı yeme durumu ortaya çıkabiliyor. Kendinizi mutsuz ve yapmanız gereken işlere karşı isteksiz hissediyorsanız, muz, ceviz, fındık, badem ve siyah çikolata yiyebilirsiniz. Acının faydaları Acı yiyeceklerin bağışıklık sisteminizi güçlendiren antikorlar ürettiğini biliyor muydunuz? Acı besinlerde bulunan kapsaisin adlı bileşim, vücudun daha fazla antikor üretmesini sağlar. Daha fazla antikor, daha az nezle ve soğuk algınlığı demektir. Yani bu bileşimi barındıran gıdalar sayesinde bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz. MAKRO VİZYON 18 MART-NİSAN 2011 Sebze yemek için bir neden daha… Brokoli filizlerindeki bir bileşenin astım ve alerjiyi gidermeye yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? Brokoli ve karnabahar gibi turpgillerde bulunan bir kimyasal, enzim üretmesi için vücudu uyarıyor. Ancak en yüksek oranda fayda sağlamak için bu besinleri çiğ tüketmekte fayda var. Kanser hastalıklarının %30-40’ı beslenme koşulları ile doğrudan ilişkilidir. MAKRO KISA KISA Boyun ağrılarının nedeni Klozetten gelen mikroplar Üzüntü ve sıkıntının boyun ağrısına neden olduğunu biliyor muydunuz? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kronik boyun ağrısı yaşayan kişiler, aynı zamanda yoğun endişe ve depresyon durumunda bulunuyor. Beden daimi bir gerginlik içinde olduğunda stres hormonları, sinir ve kasların gerilmesine neden oluyor. Tuvalet klozetinin bir santimetrekaresinde yaklaşık 3 milyon bakteri yaşıyor. Sifon çekildiği zaman, bu bakterilerin hepsi suyla birlikte akıp gitmiyor. Bazıları yukarı fırlayıp havaya yayılıyor. O sırada açıkta olan pek çok eşyaya da bulaşabiliyor. Diş fırçası da dahil… Sonucu çok kötü olabilecek bu durumdan sakınmak için sifonu çekmeden önce mutlaka kapağını kapatın ve hatta diş fırçanızı banyodaki kapalı bir dolapta tutun. %80 Kadınların %80’i hayatında en az bir kez, kendisinde veya bir yakınında göğüs kanseriyle karşılaşıyor. Soğukların açtığı savaşı kazanmak için… Kısaca Sağlık su ile Her zaman temiz olmalısınız. Sabun ve larını alık yakın bağlarınız varsa, solunum hast kapma riskiniz çok daha düşüktür. mli. Ne atıştırdığınız her zaman çok öne lardan biri. alık tırm Örneğin yoğurt en faydalı atış irim sind Canlı kültürler barındıran yoğurt, lık yollarının sağlığını düzenler ve bağışık ımcı olur. yard sına şma çalı sisteminin daha verimli araştırmalar, D vitamininin gücü yadsınamaz. Yapılan kişilerin an vücudunda daha az D vitamini barındır riskinin %40 solunum yolu hastalıklarına yakalanma daha fazla olduğunu gösteriyor. MAKRO VİZYON Klimanın getirdiği hastalıklar Klimaları çok dikkatli kullanmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Çünkü klimalar, grip, kas ağrıları, kas tutulması ve zatürre gibi hastalıklara zemin hazırlayabiliyor. Klimanın sebep olduğu bu hastalıklardan korunmanın yolu ise, sıcak ortamdan soğuk ortama ya da soğuk ortamdan sıcak ortama birden geçmemek. Ayrıca klima filtrelerinin düzenli olarak temizlendiğinden de emin olmalısınız. Bu filtrelerden havaya yayılan çeşitli bakteriler, soluduğumuz havaya karışıp ciddi hastalıklara yol açabilir. 20 MART-NİSAN 2011 MAKRO KISA KISA Kumrallar için makyaj sırl ar ı Kendinizi en uygun allığı seçmek için yapacağınız şey, yanaklarınızı çimdiklem ek olabilir. Çünkü oluşan bu renk sizin için en doğal olanı. Allığınızı bu renge göre seçmenizde fayda var. Eğer daha belirgin bir etki istiyorsanız , birkaç ton koyusunu da alabilirsiniz. Böylece do ğallıktan uzaklaşmamış olacaksınız. Kırmızı ve pembe tonda rujlar, koyu kumrallar için; pembenin her tonu ndaki rujlar ise açık kumrallar için en doğal ve doğru seçim olacaktır. Şeftali ve pembe tonlarınd a göz farları, hem ten renginize uyar hem de gö zlerinizi aydınlatır. İster açık ister koyu kum ral olun, turkuaz ve siyahtan kaçınmaya çalış ın. Lekelerdeki tehlike Cildimizdeki lekeler canımızı sıkan konulardan biridir. Genellikle kapatıcılarla bu sorunun üstesinden gelmeye çalışırız. Ancak bu lekelerin bazıları, kansere dönüşme ihtimali taşıyor. Güneş ışınları, lekelenmeye neden olduğu gibi, bu lekelerde kanser oluşumunda da önemli bir etkisi bulunuyor. Lekelerden korunmak için güneşten korunmak gerektiğini unutmayın. Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmamak, dışarı çıkarken cildinize uygun faktörde güneşten koruyucu krem sürmek, şapka ve gözlük takmak, alacağınız önlemler arasında… Kısaca Güzellik Sabah saçlarına acil bakım Karışmış saçlarla uyandınız ve duş almak için hiç vakit yok. Bu durumda yapılacak en doğru hareket, saçlarınızı sprey saç kremi ile yumuşatmak olacaktır. Daha sonra saçlarınıza masaj yapın ve ardından bir fırça yardımıyla nazikçe tarayın. Eğer sabah kalktığınızda saçlarınız çok yağlı oluyorsa, yine bir saç spreyi sayesinde saçlarınızı daha temiz gösterebilirsiniz. Saç spreyini sıkın ve saç kurutma makinesini saçlarınıza tutun. Spreyin içeriğindeki alkol saçlarınızdaki yağı emer ve saçlarınız dolgunluk kazanır. en fazla kaç santimetre 81 Belinizin olması gerektiğini gösteren sayı MAKRO VİZYON 22 MART-NİSAN 2011 MAKRO GÜNCEL Türk, İngiliz, Fransız, Yunanlı… Yüz binlerce şehit verildi, Çanakkale Savaşı’nda. Ancak öyle kahramanlar vardı ki o savaş meydanında, isimleri gün geçtikçe efsaneleşti. Ne ardında yüzlerce askeri vardı o kahramanların, ne de ayağına giyecek doğru düzgün bir ayakkabısı… Topunu, süngüsünü taşıyacak bir hayvanı bile yoktu kimisinin. Kol gücüyle yürek gücü birleşti ve zafere giden yol aydınlandı. Çanakkale Savaşı’ndan geriye isimleri ve bir de emanet ettikleri cennet vatan toprağı kaldı. Her yıl 18 Mart’ta andığımız kahramanlarımızı unutmamız, elbette mümkün değil. 18 Mart Çanakkale Zaferi ŞE HİT LE RİM İZİ SAYG IYL A AN IYO RU Z! “Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir.” Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma isteği Avrupa’nın büyük devletlerinin öteden beri özlemidir. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştı. Ancak durum istedikleri gibi gelişmedi. Düşman bozguna uğradı. 19-20 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8-9 Ocak’ta Seddülbahir, düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında büyük umutlarla karaya ayak basan düşman orduları, 1916 kışında bozguna uğradı. Çanakkale Savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı, ‘Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kaynağı oldu. n Bir Destandır Çanakkale… Hayat Eğitim Kurumları, bu yıl Çanakkale Zaferi’nin önemini bir kez daha vurgulamak için “Bir Destandır Çanakkale” konulu bir resim ve şiir yarışması düzenliyor. Ankara genelindeki 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine açık olan yarışmanın son katılım tarihi, 11 Mart. Yayla Bakliyat, Lipton ve Algida’nın sponsorluğunda gerçekleştirilen resim ve şiir yarışmalarında dereceye giren öğrencileri birbirinden güzel hediyeler bekliyor. Her yarışmacının bir eserle katılabileceği yarışmalarda, eserlerin özgün olması gerekliliği var. Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: Hayat Eğitim Kurumları (0312) 322 22 22 www.hayategitim.com Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer, Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın, Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın! Mehmet Akif Ersoy MAKRO VİZYON 24 MART-NİSAN 2011 MAKRO GÜNCEL 23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplandığı ve Türk halkının egemenliğinin ilan edildiği gün… “Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir” diyerek 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni toplayan Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan’ın Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ilan edilmesine karar verdi ve ilk defa 1929’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ‘23 Nisan’ günü, Türk çocuklarına armağan edilip onların bayramı olarak kutlanmaya başlandı. UNESCO, 1979 yılını ‘Çocuk Yılı’ olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tüm dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi. O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı ama her yıl bu sayı büyüdü ve 23 Nisan bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi. Dünyada bir ilk olan bu çocuk bayramına, bugün dünyanın dört bir yanından yabancı ulusların çocukları da katılıyor ve bu bayram tüm yurtta büyük bir coşkuyla kutlanıyor. En büyük bayram bu bayram… 23 Nisan kutlu olsun! Herkesin hayatının bir döneminde muhakkak diline doladığı, coşkuyla söylediği 23 Nisan marşlarından biridir bu marş… Geçmiş yıllarda bizlerin de söylediği bu marş, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda tüm çocuklar tarafından hep bir ağızdan neşeyle, gururla söyleniyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm dünyada Atatürk’ün armağanı olan bu bayram kutlanıyor. Ve çocuklar yine hep bir ağızdan ‘23 Nisan kutlu olsun!’ diyor. bir toplumun var olabilmesi için en değerli varlıklarımız... Çocuklarımız olmazsa bir neslin devamı mümkün müdür? Atatürk’ün, “Bugünün küçükleri yarının büyükleridir” diyerek onlara armağan ettiği bu bayramı kutlamak için sadece bizim ülkemizde değil pek çok ülkede çocuklar hazırlık yapıyor. Tüm ülke genelinde rengarenk bir coşkuyla kutlanan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, diğer devletlerden gelen çocuklarla da bütünleşilerek daha büyük bir anlam kazanıyor. Dünyaya barış ve sevgi mesajını en güzel şekliyle çocuklar veriyor. İlk defa 1979 yılında, 6 farklı ülkenin katılımıyla uluslararası boyuta taşınan bu Tüm dünya çocuklarının bayramı Çocuklar geleceğin büyükleri, bir neslin devamı… Çocuklar MAKRO VİZYON 26 MART-NİSAN 2011 bayram, bugün 40’ın üzerinde ülkenin katılımıyla okullarda, çeşitli statlarda, törenlerde danslarla, şarkılar, türküler ve şiirlerle kutlanıyor. Başka ülkelerden gelen çocuklar kendi yörelerinin kıyafetlerini giyerek danslarını gösteriyorlar. Ve bütün dünyaya mutluluk dağıtıyorlar. Şimdiki 23 Nisan’lar alışveriş merkezlerinde Bugün hızla değişen yaşam şeklinin etkileri, en özel bayram günlerinde bile kendini göstermekten geri kalmıyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da bu değişikliklerden nasibini alıyor ve değişen her şey gibi bugünün de kutlanma şekli değişiyor. Önceki yıllarda, sokaklarda çocuklarıyla gezerek 23 Nisan’ı parklarda, lunaparklarda kutlayan aileler, artık bu tür bayramları kutlamak için alışveriş merkezlerine akın ediyorlar. Her yeni gün gelişen, değişen, yenilenen bu alışveriş merkezleri, geçmişin alışkanlıklarını değiştirse de sağladığı kolaylıklar bakımından tercih edilme sebebi oluyor. Çocuklar için hazırlanan tiyatrolar, gösteriler büyük ilgi görüyor. n MAKRO GÜNCEL Her insanın temel ihtiyaçları vardır. Barınma, beslenme, giyinme ve eğitim bunların en önemlileri. Peki, bu ihtiyaçları karşılarken var olan haklarımızı biliyor muyuz? Kaç kişi tüketimi, tüketim bilinci ile yapıyor? Tüketirken haklarınızı unutmayın! İçinde bulunduğumuz çağın değişmesi ve teknolojinin giderek gelişmesiyle beraber insanlardaki tüketim alışkanlığı da aynı doğrultuda artmaya başlıyor. Durmadan yeni ürünler ortaya çıkarken biz yaşamımızın devamını diğer insanlarla eşit şekilde sağlayabilmek için bu ürünleri temin etmek zorunda kalıyoruz. Yiyecekten giyeceğe, en basit ihtiyaçlarımızdan en özel ihtiyaçlarımıza kadar hep bir tüketim sürecinde olduğumuzu düşünecek olursak, tüketicilerin bilinçlenmesinin ne kadar önemli olduğu da gözler önüne seriliyor. Her yıl 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü olarak kutlanıyor ve tüketicilere sahip oldukları haklar anlatılmaya çalışılıyor. 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü’nüz kutlu olsun! Tüketici haklarını öğrenmek için en doğru gün, bugün... Günümüzün tüketicileri alışveriş merkezlerinde Bugün tüketim denilince akla ilk gelen, en temel tüketim ihtiyaçlarımız olan giyecek ve yiyecek oluyor. Böyle olunca da sayıları her geçen gün artan alışveriş merkezleri dikkat çekiyor. Eskiden küçük esnafın yer MAKRO VİZYON 28 MART-NİSAN 2011 aldığı pasajlar ve sokaklar tüketiciler tarafından rağbet görürken artık insanlar büyük alışveriş merkezlerini tercih ediyor. Çünkü tüketiciler aradıkları her şeyi aynı mekanda bulmanın rahatlığını yaşıyor. Zamanı kısıtlı olan tüketici, iş çıkışlarında sokak sokak dolaşmak yerine, gittiği AVM’lerde hem yemek yiyebiliyor, hem ihtiyaçlarına uygun alışverişi yapabiliyor, hem de sinema, bowling gibi değişik aktivitelerle günün yorgunluğunu birazcık olsun azaltarak eğlenebiliyor. Haklarınıza sahip çıkın Gelişen tüketim gücü, beraberinde tüketici haklarının gelişimini de getiriyor. Bugün kaç kişi tüketici haklarını biliyor ve buna göre haklarını savunabiliyor? Ne yazık ki kendi haklarımıza gerektiği D MAKRO GÜNCEL Tüketicilerin en temel hakları 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi’ne göre mevcut olan 9 tane temel ve evrensel tüketici hakkı var. Bunlardan ilki, temel ihtiyaçların karşılanması hakkı. Buna göre insanların en temel hakkı olarak barınma, ısınma, yiyecek, içecek, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması talep ediliyor. Daha sonra sırasıyla şu haklar geliyor. giderilmeli ve tekrar o malı veya hizmeti alabilmelisiniz. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı Temiz ve sağlıklı çevre koşullarında yaşamanız sağlanmalı. Ekonomik çıkarların korunması Kıyaslama imkana sahip olarak, çeşitli mal ve hizmetleri kıyaslayarak en uygun fiyattan alabilmelisiniz. Sağlık ve güvenlik hakkı Satın aldığınız her türlü malın yaşamınız ve sağlığınız açısından size zarar vermemesi gerekiyor. Tüketici olarak bazı temel haklarımız var; haklarımızı savunabilmemiz için sadece tüketici olmamız değil, bilinçli tüketici olmamız gerekiyor. gibi sahip çıkamıyoruz. Satın aldığınız bir malın gerekli kalite ve standart belgelerine sahip olup olmadığını, insan sağlığına uygun üretilip üretilmediğini, yasal koşullarla satışa sunulup sunulmadığını takip etmek bir tüketicinin en temel hakkı. Öte yandan hayat pahalılığının en önemli sorun olduğu günümüzde, ödenen bedelin alınan malı karşılaması da son derece önemli. Tüketici olarak bazı temel haklarımız var; haklarımızı savunabilmemiz için sadece tüketici olmamız değil bilinçli tüketici olmamız gerekiyor. MAKRO VİZYON Bilgi edinme hakkı Bir malı alırken doğru karar verebilmeniz sağlanmalı. Seçme hakkı İstediğiniz ürüne ve hizmete istediğiniz zaman ulaşabilmelisiniz. Eğitilme hakkı Hak ve çıkarlarınızın korunabilmesi ve bilinçlendirilmeniz için çeşitli kurumlarda eğitim verilmeli. Temsil edilme, örgütlenme, sesini duyurma hakkı Tüm bu hakları kullanarak güç birliği oluşturup, hükümetlerin ekonomik ve siyasi politikalarında dikkate alınabilmeli ve kamu kurumlarında temsil edilebilmelisiniz. n Zararların giderilmesi Satın aldığınız bir mal veya hizmetten dolayı uğradığınız zarar 30 MART-NİSAN 2011 MAKRO GÜNCEL Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlar kimliği için mücadele etmek zorunda kalıyor, erkeklerle eşit şartlara sahip olmak için savaşıyor ve belki de en önemlisi, büyük kısmı, sürekli aile içi şiddete maruz olarak yaşıyor. BM Kalkınma Programı’nın hazırladığı, Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi de ülkemizde kadının durumunun vahametini gözler önüne seriyor. Bu endeksin verilerine göre, Türkiye, 109 ülke arasında 101. sırada bulunuyor. 80’li yıllardan itibaren ortalama yaşam beklentisi, okumayazma oranı ve gayrı safi milli hasılası giderek yükselen Türkiye’nin bu endeksteki yeri oldukça şaşırtıcı. Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi (GEM) kadınların ekonomik ve politik hayata aktif katılımı ve bunun gücüne dair göstergeler ortaya dökülerek hesaplanıyor. Bu açıdan ülkemizde, cinsler arası eşitsizliğin çok büyük olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kadına yönelik şiddet Kadına yönelik şiddet yaşam döngüsünün en başında başlıyor. Aile içinde sahip olunacak KADIN OLMAK ZOR Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü daha geldi. Ancak kadına yönelik şiddet hala ülkemizdeki en büyük problemlerden biri. Özellikle, son zamanlarda işlenen kadın cinayetlerinin gölgesinde, ülkemizde yine buruk bir Kadınlar Günü yaşayacağız. Ancak unutmayalım ki, kadının kaderi, tüm dünyanın kaderidir. mağduru. 2010 yılında Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin gerçekleştirdiği “Süper Kadın Süper Zor” adlı araştırma da kadınların yüzünü güldürmüyor. Çalışmada ortaya çıktığı biçimiyle aile içi ekonomik şiddetin işleme kanalları, ana, baba, kardeş, koca, evlat ve akrabalar tarafından kadının çalışmasına yahut işinde ilerlemesine engel olmak ya da tam tersi zorla istemediği bir işte ya da iş çocukların cinsiyetinde erkeğin tercih edilmesi, kız bebeklerin öldürülmesi, kız çocukların istismarı ve şiddete maruz kalması, başlık parası, namus cinayetleri, evlilikte dayak, ekonomik ve psikolojik baskı, işyerinde cinsel ve psikolojik şiddet, kadın ticareti… Kadınlar ekonomik şiddet mağduru Tüm bu saydıklarımızın yanı sıra, kadınlar aynı zamanda ekonomik şiddet MAKRO VİZYON 32 MART-NİSAN 2011 kolunda çalıştırarak maaşına, bankamatik kartına, gelirine veya mal varlıklarına el koymak şeklinde cereyan ediyor. Ayrıca bu durum, çalışmayı reddedip kadının gelirini harcamak, kadının gelirini içkiye kumara yatırmak, ailenin geçimini sadece kadının kazandıklarıyla sürdürmeyi istemek, kendi parasını yatırım amaçlı biriktirirken kadının parasını harcamak, kadını başlık parası, süt hakkı parası ile ya da mihir ile evlenmeye zorlamak gibi somut eylemleri içeriyor. Kamusal alana baktığımızda ise, eşit işe eşit ücret ödememe, kadın işi erkek işi ayrımı yapma, terfi kanallarını kadınlar için kapalı tutma, torpil mekanizmasını işletmeme, sigortasız çalıştırma, her an işsiz kalma riskiyle çalışmak zorunda bırakma, işyeri cinsel tacizi, işyeri psikolojik tacizi gibi uygulamalar bulunuyor. Kadın sığınma evleri Kadına yönelik şiddetin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde, kadın sığınma evleri şiddet gören kadınların umut ışığı. Bu evler sayesinde, kadına yönelik şiddet önlenebiliyor ve daha da önemlisi, şiddetin açtığı yaralar uzmanlar tarafından sarılıyor. Bu kurumlarda, mağdurların ve çocuklarının can güvenliklerinin sağlanmasının yanı sıra, kadının hayata yeniden başlayabilmesi için destek veriliyor. n MAKRO KAPAK HAYATA GÜLÜMSEYİN! Biz insanlar, hayatımızın kötü giden taraflarına takılıp iyi olanları görmezlikten gelebiliyoruz. Zaman zaman kendi kendimize düşmanca davranıp kötün giden her şeyden kendimizi sorumlu tutuyoruz. Bu da hayattan zevk almamızı engelliyor ve bizi mutsuzluğa itiyor. Ancak her şeye rağmen hayatın güzel olduğunu unutmamak ve hayata gülümsemek elimizde… Hayat hepimize eşit şartlar sunmuyor ne yazık ki... Hepimizin kendimizce sıkıntıları, baş etmek zorunda olduğu sorunları var. Bir de tüm bunların üstüne kış mevsiminin hüzün yüklü manzaraları eklenince hayatımız tam anlamıyla bir melodrama dönüyor. Ancak şimdi gülümseme zamanı... Çünkü soğuk günleri geride bırakıyor ve yüzümüzü bahara MAKRO VİZYON çeviriyoruz. Güneş bizim için yeniden parlaken hayatımıza da yeni yeni renkler saçmaya başlıyor. Kış mevsimini geride bıraktığımız şu günlerde hayatınızda yeni başlangıçlar yapmaya ve kendinizi daha çok sevmeye ne dersiniz? Nasıl mı? İşe ilk olarak gülümseyerek başlayabilirsiniz... Evet, tamamen sebepsiz bir gülümsemeden 34 MART-NİSAN 2011 bahsediyoruz. Geçin aynanın karşısına ve sadece gülümseyin... Pozitif bir yaşam için küçük ama doğru bir başlangıç yapmış olacaksınız... Gülmenin faydaları Araştırmacıların bulgularına göre gülmek vücudu rahatlatıyor, beyni sakinleştiriyor, insanlara zevk ve umut veriyor, insanların sorunlarını ve acılarını unutturuyor, bağışıklık ve sindirim sistemini çalıştırıyor, sinirleri ve vücudun üst kısmındaki kasları gevşetip rahatlatıyor. En önemlisi de kendine güveni sağlıyor. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Hizmetler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Musa Gürsel, iletişim ve başarı için gülümsemek gerektiğini belirttiği bir konuşmasında şunları söylemiş: “Sevgi ve saygının, kendine güvenin, sempatik olmanın, korkuyu azaltmanın, kolay iletişim kurmanın yolu gülümsemekten geçer. Öfkeli insanlar hem çevreye, hem de kendilerine zarar verir. Kendine güvenemeyen insan kolay iletişim kuramaz. Gergin ortam aynı zamanda başarıyı azaltır.” İletişimde en önemli unsurun güven olduğunu, güvenin ise insana gülümsemekle başlayacağını kaydeden Prof. Dr. Gürsel, “Kuşku insanları birbirinden uzaklaştırır. Yanlış anlamalar başlar. İnsanlara gülümsemek için kişinin kendine güvenmesi gerekir. Güvenle rahatlama sağlanır. Rahat insan daha kolay iletişim kurar” diyor. Stresi yenmenin en iyi yolunun gülmek olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Gürsel, yaşama ve insanlara gülümsemeyi önerirken gülmenin faydalarını da şöyle sıralıyor: • Sinirleri gevşetir. • Sindirim sistemini çalıştırır. • Bağışıklık sistemini güçlendirir. • Pozitif duyguları öne çıkarır. • Başarıyı olumlu yönde etkiler. • Çevreye ve kendine güven artırır. MAKRO VİZYON C vitamini, stres hormonlarını azaltmaya yardımcı olur. Yapılan bir araştırmaya göre, günde 100 miligram C vitamini alan kişiler, topluluk karşısında daha rahat oluyor ve daha mantıklı kararlar veriyor. 35 MART-NİSAN 2011 Olaylara iyi tarafından bakın Hayatımız boyunca kötü şeylerin yanı sıra iyi şeyler de yaşıyoruz. Ancak sanki daha fazla kötü durumla karşı karşıya kalıyormuşuz gibi, kendimizi kötü olanlara kanalize ediyoruz ve kötü durumları daha zor unutuyoruz. Fakat “Her işte bir hayır vardır” lafını unutmamak gerekiyor. Kötü durumların, gelecekteki iyi durumların başlangıcı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Geçmiş yaşantılarınızı şöyle bir düşünün… Yaşadığınız kötü anların ardından her zaman bir güneş doğmuş ve hayat iyi bir hale gelmiştir. Bu bakımdan hayata iyi tarafından bakmakta fayda var. D MAKRO KAPAK • Kolay iletişim kurulmasını sağlar. • Öfke, gerginlik ve korku gibi duyguları azaltır. MAKRO KAPAK Çevrenizdeki insanların iyimser olmasına özen gösterin Hiçbirimizin hayatı sürekli bir mutluluk içinde geçmiyor. Hepimizin hayatında, mutlu ve mutsuz dönemler oluyor. Ancak kötü dönemleri atlatırken çevrenizdeki insanlar çok önemli. Bu bakımdan, dostlarınızın olabildiğince iyimser olmasına dikkat edin. Eğer çevrenizde, hayata pozitif bakan insanlar varsa, acılarınızı çok daha kolay unutabilirsiniz. Ayrıca kendinizi herhangi bir nedenden kötü hissediyorken, yanınızda, geçmişte sizinle aynı sorunları yaşamış insanları görmeniz kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Çünkü, dünyada aynı acıyı yaşayan tek insanın kendiniz olmadığını anlarsınız. Yeni bir hayat için geç değil... Hayat pek çoğumuza zaman zaman olumsuz yüzünü gösteriyor. Ancak güçlüklerle baş edip yine de ayakta kalmak ve tüm olumsuzluklara rağmen yaşadığımız Duygusal sorumluluklar beynin sağ tarafıyla ilgilidir. Bu nedenle üzgün olduğunuzda beyninizi kullanmanızı gerektirecek zeka oyunları oynayabilirsiniz. Beyniniz başka şeylerle meşgul olduğunda, sizi mutsuz eden durumlardan uzaklaşmak daha kolay olur. MAKRO VİZYON hayattan zevk almak bizim elimizde. Hem yaşanabilir bir hayat hem de mutlu bir aile için işe öncelikle kendimizi sevmekten başlamalıyız. İşte tam da bu yüzden yarın, sizin için kötü her şeyi geride bıraktığınız ve kendinize yepyeni bir sayfa açtığınız gün olsun. Belki de ikinci doğum gününüz... Kendinizi şımartın... Baharla birlikte şımaran doğa gibi siz de kendinizi mutlaka şımartın. İşe en sevdiğiniz renklerden oluşan kıyafetlerle dolabınızı yenileyerek başlayın. Kış mevsiminin kasvetini üzerinizden atmak için baharın cıvıl cıvıl renklerine bezenmek, göreceksiniz size çok iyi gelecek. Evinizde de bir bahar havası estirip pozitif ortamlar oluşmasını sağlamak için küçük aksesuarlar seçebilir, duvarları en sevdiğiniz 36 MART-NİSAN 2011 Mutluluğun püf noktaları • Çocuklar en büyük mutluluk kaynağıdır. Dünyaya bir çocuğun gözüyle bir kez daha bakın. • Araştırmalara göre mor, insan ruhunu dengeye kavuşturan özel bir renk. Kırmızı ise aktif bir hayatta etkili oluyor. Mavi dinginliğin simgesi… Renkleri önemseyin. • Yazı yazın... Evet şaka değil, örneğin günlük tutabilirsiniz. Duygularınızı kimseye anlatamıyor, yaşadıklarınızı paylaşmaktan çekiniyorsanız yazmak en etkili yöntemlerden biri. • Şarkı söyleyin, şarkı dinleyin… Unutmayın, müzik ruhun gıdasıdır. renklerle boyayabilir ve bahar çiçekleriyle doğayı koklama fırsatı yakalayabilirsiniz. Bu pozitif hava hem size hem de sevdiklerinize çok iyi gelecek. D MAKRO KAPAK Kişisel bakım önemli... İnsanın kendini iyi hissetmesi, kendine bakmasıyla da doğru orantılı. Bir insan kendini aynada bakımlı ve güzel gördüğü zaman, olumsuz düşünceleri geride bırakıp ışığını etrafına saçmaya başlayabilir. Bu nedenle kendinizi profesyonel ellere bırakıp toptan bir bakıma sokabilirsiniz. Ya da tamamen bitkisel yollardan evde kendinize çeşitli maskeler hazırlayabilir ve bakım sürecini aynı zamanda çok eğlenceli bir hale dönüştürebilirsiniz. defterleri karıştırın. Bir iz, bir telefon numarası, belki de bir adres bu dargınlıkları silmek adına bir adım atmanıza yardımcı olabilir. Dargınlıklar geride kalsın Hayat çok kısa ve ne yazık ki her geçen yıl bir öncekini aratıyor. Ama zaman yeni yaralar açsa da bir yandan kendimizi tazelememize de yardımcı oluyor. Bu tazelenme sürecinde yaptığınız yeni başlangıçta, dargınlıkları geride bıraksanız ne de güzel olur öyle değil mi? İşte sizin için güzel bir fırsat, tertemiz sayfanızda yeni anılara yer açın. Kısa bir süreliğine de olsa, geçmişe doğru şöyle bir uzanın. Eskilerin deyimiyle incir çekirdeğini doldurmayacak sebepler yüzünden konuşmadığınız yüzleri anımsayın. Eski Hobiler edinin Oldukça uzun bir dönemin hamlığını üzerinizden atmak ve kendinize daha çok değer katmak için bu yeni dönemde sosyal ortamlara girmek size çok iyi gelecek. İlgi alanlarınıza yönelik hobi kursları bunun için biçilmiş kaftan. Örneğin, yemek yapmayı seviyorsanız dünya mutfağına ilişkin yemek kurslarına katılabilirsiniz veya seramik, cam atölyelerinde kendi dekoratif ürünlerinizi üretmenin keyfine dalabilirsiniz. Çocuğunuzun hobileriyle de hoş vakit geçirebilir, ona daha çok zaman ayırabilirsiniz. Mutlu olmanın çeşitli yollarını hobiler aracılığıyla bulabilirsiniz. MAKRO VİZYON Kültürel aktivitelere zaman ayırın Bu bahar ne zamandan beri merak ettiğiniz o kitabı alın ve sizin için önemli bölümlerini not ederek okuyun. En sevdiğiniz müziği, sesini açarak dinleyin. Sahnede izlemeyi çok istediğiniz bir sanatçının konserini sakın 38 MART-NİSAN 2011 kaçırmayın. Vizyonda oynayan filmleri ister sinemada izleyin, ister DVD’sini alın ama mutlaka sevdiklerinizle bir araya gelip film geceleri düzenleyin. Bol bol tiyatroya gidin. Komedi oyunları size çok iyi gelebilir ve hayatınıza pozitif enerji katabilir. İçinizden geldiği gibi yaşayın Bizi en çok bunaltan konulardan biri, çoğu zaman isteklerimizi içimizden geldiği gibi dile getirememektir. İşte bu yüzden hayatınıza açtığınız bu yeni kapıda kendi isteklerinize öncelik tanıyın. Yapmak istediklerinizin arkasında durmak, iyisiyle kötüsüyle hayatınıza olumlu olarak yansıyacak. İstemediğiniz şeyler için ‘hayır’ demekten çekinmeyin, sonrasındaysa geri dönüp bakmayın; gerçekten istediğiniz her şey içinse cevabınız kesinlikle ‘evet’ olsun. Duygularınızı içinizde yaşamayın. Örneğin, kahkahayla gülmek istiyorsanız bundan daha güzel ne olabilir ki? Her şeye rağmen hayata gülümseyin. n MAKRO YAȘAM Siz de kendi için hiçbir şey yapmaya vakit bulamayanlardan mısınız? Belki de bir yerlerde gizlenip kalmış yeteneklerinizi su yüzüne çıkarmanın tam vaktidir… Haydi oturup düşünün ve yapmayı sevdiğiniz her şeyi bir bir hatırlayın. Hayatınıza hobilerle renk katın! Çoğumuz evde olduğumuz ve yapacak hiçbir şeyimiz olmadığı zamanlarda kendimiz için neler yapabileceğimizi unuturuz ve sıkıntıdan patlarız. Bazılarımızsa boş vakitlerini kitap okuyarak, hava güzelse dışarı çıkıp vitrinlere bakarak ya da çeşitli hobiler edinerek geçiriyor. 21. yüzyılda boş vaktimiz oldukça kısıtlı olsa da mutlu ve stresten uzak bir yaşam için insan kendine zaman ayırmalı. Unutmayın ki kendinize ayırdığınız her dakika, yaşam kaliteniz açısından büyük önem taşıyor. hayatınızı hobilerle zenginleştirin Sevimli dostlarla stres atın olmak istediğini görmek, sizi hem sevindirecek hem de eğlendirecek. Bir köpek sahibi olursanız, onu dolaştırmaya çıktığınızda yeni insanlarla tanışma Evde çok fazla zaman geçiriyor ve aslında yalnız kalmayı hiç sevmiyorsanız kendinize çok sevimli bir dost edinebilirsiniz. Evcil hayvanlar yalnız yaşayanlar ve çok fazla boş vakti olanlar için birebir. Evcil hayvandan da hobi mi olur demeyin? Göreceksiniz, sevimli dostlarınızla oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Yavruyken aldığınız kedinin sizinle büyüdüğüne tanık olmak, sizin her şeyinize ortak MAKRO VİZYON 40 MART-NİSAN 2011 fırsatı bulacaksınız ve bu durum sosyalleşmenize de olumlu etkide bulunacak. En önemlisi, yaşamın stresini üzerinizden atacaksınız. D MAKRO YAȘAM Yaşama kendi objektifinizden bakın Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, bu sizin için doğru hobi olabilir. Üstelik hayata kendi objektifinizden bakmanın tadına varacaksınız. Her kareyi fotoğraf gözünden değerlendirmek, yaşamınıza farklı bir boyut katarken, zamanla bu işe daha çok vakit ayırmaya başladığınızı fark edeceksiniz. Kendi takını kendin yap Mutfakta biri mi var? Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız ve geliştirmek istiyorsanız mutlaka bir kursa gidin ve fotoğraf makinenizi nasıl kullanmanız gerektiğini ayrıntılı bir şekilde öğrenin. Ayrıca iyi fotoğraf çekmek için ünlü fotoğrafçıların portfolyolarına bakın. Bu fotoğraflar sizin için yol gösterici olabilir. Bugüne kadar kaç kere mutfağa girip yalnızca kendiniz için yemek yaptınız? Veya kaç kere Uzak Doğu mutfağından adını bile telaffuz edemediğiniz bir yemeği pişirmeye kalktınız? Eğer mutfakta geçirdiğiniz zamanlar sizin için yalnızca bir zorunluluk değilse, değişik lezzetleri denemeyi ve denetmeyi seviyorsanız sizin hobiniz “yemek pişirmek” olabilir. Ne duruyorsunuz, alın kendinize bir yemek kitabı ve girin mutfağa. Bir süre sonra yemek kitabını bir kenara bırakıp kendi spesiyallerinizi yapmaya başlamış olmanız sizi şaşkına çevirecek. Unutmayın, bu işin okulları, enstitüleri ve kursları da var. İleride iyi bir şef olmayacağınızı kim söyleyebilir ki? MAKRO VİZYON 42 MART-NİSAN 2011 Takı tasarımı günümüzün en çok tercih edilen hobilerinden biri. Bu aralar boynunda güzel bir kolye gördüğünüz birine, kolyeyi nereden aldığını sorduğunuzda, kendisinin yaptığını söylemesi ihtimali çok yüksek. Takı tasarımı, hem el becerilerinizi ve hayal gücünüzü geliştirmesi hem de kendinizi geliştirdikçe tasarladıklarınızı satarak kazanç sağlaması bakımından oldukça faydalı bir hobi. Eğer siz de kendi takınızı kendiniz yapmak istiyorsanız, hemen bir takı kursuna yazılabilirsiniz. Başlarken herhangi bir malzeme almanıza gerek yok çünkü kurslar başlangıç malzemelerini genellikle kursiyerleri için sağlıyorlar. Ancak becerileriniz geliştikçe kendi tasarımlarınız için kafanızdaki malzemeleri arayıp bulmalısınız. Bu da işin başka bir güzel tarafı…D MAKRO YAȘAM Ahşap boyamada kullanılan malzemeler, obje, fırçalar, boyalar, vernik ve zımparadır. Ahşabı boyamadan önce zımpara işlemi dikkatlice yapılır ve seçilen renklerle obje boyanarak işleme başlanır. göre yorumlayarak üretebilirsiniz. Ahşaba vurduğunuz her fırça darbesi ve kattığınız her yeni yorumla nasıl stres attığınızı kendiniz de göreceksiniz. Ahşap boyama için de pek çok kurs bulmanız mümkün. Haftada sadece birkaç saatinizi ayırarak hem el becerilerinizi geliştirebilir hem de deşarj olma fırsatı yakalayabilirsiniz. Çok geç olmadan kendiniz için bir şeyler yapın! Ahşapla iç içe bir hobi Son dönemlerde revaçta olan bir başka hobi de ahşap boyama. Ancak bu hobi, bilgi, beceri ve sabır gerektiriyor. Ahşap boyama öğrenerek, eskimiş, cilası dökülmüş ahşap bir eşyayı eskisinden çok daha iyi bir hale getirebilirsiniz. Ya da ham bir eşyayı kendinize Kendi berenizi kendiniz örün Kışın soğuklarında, hem kendiniz hem de aileniz için ilgilenebileceğiniz en faydalı hobi, örgü olacaktır. Artık çok büyük bir kısmımız hazır giyim ürünleri kullandığımız için Parçaları birleştir, zamanını keyifle geçir! Hem eğlenmek hem de vakit geçirmek için puzzle’lar son derece ideal. Üstelik tek başınıza ya da arkadaşlarınızla bir araya gelerek de bu aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz. Çok sevdiğiniz bir ressamın tablosunu ya da bir filmin afişini tek tek bir araya getirirken hem haz duyacak hem de dikkatinizi tek bir işe yoğunlaştırarak dış dünyadan kopacaksınız. Böylelikle stres birkaç saatliğine de olsa sizden uzak duracak ve oldukça keyifli vakit geçireceksiniz. MAKRO VİZYON 44 MART-NİSAN 2011 örgü örmek unutulan hobiler arasına girdi. Halbuki insanın kendi ördüğü bir giysiyi giymesi, ya da sevdiği birine hediye etmesi çok anlamlı. Örgü örerken hayal gücünüzü istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Çünkü örgü örmenin ve daha sonra o kıyafeti giymenin en güzel tarafı, renginden desenine, kesiminden modeline kadar tamamıyla sizin zevkinizi yansıtıyor olması. Örgüyle ilgili olarak hazırlanan dergi ve kitaplar, hem hiç bilmeyenlere hem de kendini geliştirmek isteyenlere A’dan Z’ye kadar örgüyle ilgili her noktayı anlatıyor. İşin teknik kısmını ve modellerin yapımını öğrendikten sonra, gerisi size kalmış! n MAKRO SAĞLIK Diyabet nedir? Diyabet, pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri, yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir. Yediğimiz besinlerin, özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu, vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların, kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan “insülin” adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır. Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde, yağ dokusunda depolanır. Diyabeti olmayan bir bireyin kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması, diyabetin varlığını gösterir. Diyabet çeşitleri DÜNYANIN EN HIZLI YAYILAN HASTALIĞI DİYABET Ülkemizde neredeyse 9 milyon diyabetli bulunuyor. Halk arasında “şeker hastalığı” olarak da bilinen diyabet, dünyanın en hızlı yayılan hastalıklarından biri. Bulaşıcı olmayan ama çok hızlı yayılan bu hastalığın artmasının başlıca nedeni, 21. yüzyılda değişen yaşam standartlarımız ve beslenme alışkanlıklarımız. MAKRO VİZYON 46 MART-NİSAN 2011 Tip 1 diyabet Çocukluk ve gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabet, insülin hormonlarının eksikliği ve yokluğu sonucu ortaya çıkıyor. Pankreasta insülin üreten beta hücrelerinin vücudun kendi savunma sistemini yanlış algılaması sonucu, hücrelerini tahrip etmesiyle ortaya çıkıyor. Bu tip diyabetliler, insülin hormonunu, enjeksiyon yoluyla ömür boyu dışarıdan almak zorunda kalıyor. Tip 2 diyabet Tip 2 diyabet, dünyanın en yaygın kronik hastalıklarından biri ve diyabetlilerin %90’ını oluşturuyor. Avrupa’da 20 yaş üstü körlük nedenleri arasında birinci sırada Tip 2 diyabet bulunuyor. Tip 2 diyabeti iyi tanımak ve tedavisine dikkat etmek gerekiyor. Doğru tedavi yöntemleri kullanılması durumunda, hayatı kısıtlayan bir hastalık olmaktan çıkıyor. Tip 2 diyabet, yaşamın ileri dönemlerinde insülin D MAKRO SAĞLIK karbonhidrat, doymuş ve doymamış yağ içerdiği de önemli. Yani diyabetli bir kişi alışveriş ederken içeriklerini iyi incelemeli ve etiket bilgilerini doğru okumalı. Ayrıca diyabetli bir kişi, proteinden zengin, et, tavuk, balık, peynir, yumurta; karbonhidrat ve B vitamininden zengin, tam tahıllı ekmekler ve kurubaklagiller; posadan zengin, bulgur, meyve ve sebzeyi mutfağından eksik etmemeli. Beslenme programı hormonlarındaki bozukluk nedeniyle ortaya çıkıyor. Tip 2 diyabetli kişide, önce tokluk kan şekeri yükseliyor. Daha sonra hem açlık hem de tokluk kan şekeri yükselmeye başlıyor. Buna bağlı olarak da çok su içme, halsizlik, yorgunluk gibi bulgular ortaya çıkıyor. Erken tanı çok önemli Diyabet yaklaşık 15 sene gizli ve herhangi bir bulgu vermeden devam ediyor. Bunu takip eden ve diyabetin ortaya çıktığı 10 yıllık süreçte de hiçbir bulgu çıkmayabiliyor. Bu sebepten dolayı diyabet ihmal ediliyor ve önemsenmiyor. 10 yıllık süreçten sonra diyabetin kötü tarafları ortaya çıkıyor. Organ hasarları meydana geldiğindeyse, önleme ya da kontrol altına alma imkansızlaşıyor. Diyabetle mücadelenin herhangi bir bulgu olmadığı dönemde başlaması çok önemli. Bu yüzden diyabetle ilgili duyarlılığın artması ve diyabetin erken tanısının konulması için çalışmaların yapılması gerekiyor. Posanın önemi • Tokluk hissi vererek kilo kaybına yardımcı olur. • İdeal ağırlığı korur. • İnsülin ihtiyacını azaltır. • Kan şekerinin artmasını yavaşlatır. • Bağırsakların çalışmasını düzenler ve kabızlığı önler. Diyabetin sonuçları Kontrol altında tutulmayan diyabet, körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, felce, böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açabiliyor. Gebelik döneminde kontrol altında tutulmayan diyabet ise doğumsal bozukluklara neden oluyor. Diyabet alışverişi Günümüzün hızlı yaşam tarzı, insanları fast-food ve tek tip beslenmeye itiyor. Ancak diyabetli bir kişinin çeşitli gıdalarla beslenmesi çok önemli. Gıdaların sadece kalori değeri değil, bu kalorinin ne kadar MAKRO VİZYON 48 MART-NİSAN 2011 Uzmanlar, diyabetli kişilerin, insülin salınımındaki bozukluk nedeniyle öğün aralıklarını 3 saate düşürmelerini tavsiye ediyor. 3 ana, 3 de ara öğün yenmesi en doğru olanı. Her öğünde karbonhidrat alınmalı ve bu karbonhidratlar yavaş emilen cinsten olmalı. Tahıllı ekmek tüketmek de diyabetli kişinin önem vermesi gereken bir konu. Yemeklerin küçük porsiyonlar şeklinde yenmesi gerekiyor. n MAKRO GÜNDEM Sağlıklı varoluşun yaşam iksiri hoşgörüdür birdenbire koyuveririz hayatı. Yani her sabah uyandığımızda o günü nasıl geçireceğimiz ve iletişime geçtiğimiz insanları o gün nasıl etkileyeceğimiz tamamen bizim o güne bakış açımızla alakalıdır. Hayata “günaydın” demek, bir gül vermektir karşınızdakine… Dinlemek, insanları yargılamada, en büyük adalettir belki de. Hataları hoş görmek, kendini hoş görmektir günü gelince. Sevdiğini söylemek, aynada kendi güzelliğine bakmaktır bir yerde. Bir derde derman olmak, kendi yaralarını da iyileştirir çoğu yerde. Bir çocuğun başını okşamak, dost olmaktır yürekten bütün dünyayla. Teşekkür etmek, yapılan bir ikrama, yaşamın tadına bakmaktır keyiflice. Pencereden bakarken hayata, kalabalıklar içinde yalnızlığı değil, dost meclislerindeki dostları görür kahkahalar içinde. Hayır demeden evet dediğinde, neler olacağını düşünmek lazım çoğu yerde. Yani pozitif yaşamak, hayatta insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliktir. Bunun bilimsel, psikolojik ya da sosyolojik yanlarını anlatamam ama hayata pozitif bakmanın hayatımıza çok şey katacağını söyleyebilirim. Sizler de, bugün karşılaşacağınız ilk olumsuzluğa karşı bunu denemelisiniz belki de… Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Bediüzzaman Said-i Nursi) Son yıllarda her yerde… Dergilerde, gazetelerde, birçok kitapta, eğitimlerde, seminerlerde, toplantılarda, okullarda, DUDU ALTUNDAĞ evlerde, spor akademilerinde… Yani her yerde, pozitif düşünceden, elektrikten ya da enerjiden bahsediliyor. Ben pozitif düşünce deyince, çocukken okuduğumuz masal kahramanı Pollyanna’yı hatırlıyorum. Pollyanna anne ve babasının ölümüyle teyzesinin yanına gelmiştir. Teyzesi sert bir kadındır. Pollyanna bu evde yaşamaya başlar. Teyzesinin olaylara bakış açısı ve davranışları, Pollyanna’yı üzmektedir ama Pollyanna, hep bunları iyimser bir şekilde karşılayıp mutluluk oyunu oynamaktadır. Pollyanna’nın mutluluk oyunu, onun babasıyla oynadığı bir oyundur. Oyunun başlaması, yardımsever bir hanımın, hediye olarak onlara koltuk değnekleri göndermesiyle başlar ve Pollyanna, bu durumda hayal kırıklığına uğramıştır. Babası ona “Sevinmelisin” demiştir. Sebebini sorduğunda ise “Bu değneklere bakıp, sakat olmadığımız için sevinmeliyiz” demiştir. İşte o günden beri babası ve o, en zor durumda dahi mutlaka kötü olaylardan iyi yanlar bulup, çevrelerindeki herkese de bu olumlu düşünce yapısıyla yaklaşmışlardır. Yani mutluluk oyunu oynamışlardır. İşte “Pollyannacılık”, yani mutluluk oyunu budur. Pozitif düşünmenin Pollyannacılık olup olmadığını konusunu hep düşünmüşümdür. Pollyannacılık, bir hayal dünyasında yaşamak mıdır? Yoksa gerçek yaşamda ayakta kalmanın yolu mudur? Hayatımızda, gün içinde birçok olayla karşılaşırız. Çok sıkıntılı anlarımız vardır. Bazen çıkışın olmadığını düşündüğümüz, kafamızı iki elimizin arasına aldığımız anlar… Ya da birilerine çok sinirlendiğimiz, kötü düşünceler içine düştüğümüz, bazen de koşturmaca içinde olduğumuz anlar… Pollyanna, pozitif düşünce yapısıyla çevresindeki insanlara mutluluk vermiş, sadece mutluluk vermemiş onları olumlu düşünce yapısıyla şaşırtıp değiştiren bir kahraman olmuştur. Aslında biz de birer kahraman olabiliriz. En azından kendi dünyamızın ve çevremizin, iletişime geçtiğimiz herkesin kahramanı olabiliriz. Kendimizi mutlu, heyecanlı, başarılı hissettiğimizde, etrafa pozitif enerji yayarız. Oysa kendimizi üzgün, kızgın, yalnız, incinmiş hissettiğimizde etrafımıza negatif enerji yayarız. Gözlerimizdeki ışık söner. Bu ruh hali uzun sürerse, hayatımızda her şeyin ters gitmesinden yakınırız. Olumlu ve pozitif olmak, sağlığımız açısından da çok büyük önem taşır ama ne yazık ki bazen olayların akışına kendimizi o kadar çok kaptırırız ki MAKRO VİZYON 50 MART-NİSAN 2011 Başarılı insanı belirleyen ilk özellik tutumudur. Kişi olumlu tutum ve düşüncelere sahipse, zorluklarla uğraşmayı seviyor ve onların üstesinden gelmekten haz duyuyorsa başarılarının yarısını gerçekleştirmiş sayılır. Lowell Peacock Hoşgörü, çoğu zaman iyidir ama her zaman sizi mükemmel kılar. Erkan Cantürk Sağlıklı varoluşun yaşam iksiri hoşgörüdür. Prof. Dr. Kurtman Ersanlı Diğerlerine iyi davranırsan kendine en büyük iyiliği yapmış olursun. Zoreaster Her erdem kendi ışığı ile parlar. Hoşgörü çok güzel bir ışıltıdır. John Salisbury Pozitif düşünmek, pozitif sonuçlar üretir. Dr. Norman Vincent Peall İyimser, yaranın üstünde kabuk, kötümser de kabuğun altında yara görür. Ernest Schrönder Bir insanın mikroskop altında gül dalının köklerini inceleyeceği yerde, onun goncasının açılışını seyredip sevinmesi daha iyidir. Oscar Wilde Başarısızlık ve felaketlere rağmen, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok iyi bir ana tarafından büyütülmüş olanlardır. Andre Maurois Senin hakkında iyi zanda bulunanın zannını gerçekleştir. Hz. Ali Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz. Franz Kafka MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ En lüks restoranlarda yediğiniz yemek kimi zaman bir tabak etli kuru fasulyenin yerini tutmaz. Ya da mis gibi mercimek çorbasına biraz da limon sıkıp içmek gibisi var mıdır? Ekmeğini suyuna banıp da bezelye yemek için yaz mevsimini iple çekenler, baklayı zeytinyağlı pişirip yoğurtla tercih edenler, “Börülce mi? Bayılırım!” diyenler; siz kazandınız. Çünkü baklagiller hem kilo aldırmıyor hem de vitamin deposu olmaları sebebiyle pek çok hastalık için önlem oluyor. Daha sağlıklı bir yaşam için BAKLAGİLLER ‘Türk Mutfağı’nın vazgeçilmez lezzeti olan kuru baklagillerin her birinin aslında birer vitamin deposu olduğunu biliyor muydunuz? Sağlıklı beslenmede büyük rol oynayan baklagiller, aynı zamanda fit Protein deposu kuru fasulye görünümünüzü korumak için de baş yardımcılarınızdan biri. Zeytinyağlı, etli ve farklı şekillerde yemekleri pişirilebilen baklagillerin bir kısmı yemiş olarak da değerlendirilebilir. Bu besinler füzyon mutfak MAKRO VİZYON Baklagil denildiği zaman akla ilk gelenlerden biri olan kuru fasulyenin tam anlamıyla bir protein deposu olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki içerdiği hayvansal olmayan protein ve lifli yapısı ile vejetaryen beslenme için kuru fasulye biçilmiş kaftan. Sağlıklı beslenme reçetelerinde de çoğu zaman yer bulan kuru fasulye kemik yapısını da kuvvetlendiriyor. 52 MART-NİSAN 2011 teknikleri ve artan yemek çeşitleri nedeniyle gastronomik açıdan eski önemini korumuyor gibi görünseler de pek çok diyet reçetesinde başköşedeki yerlerini koruyorlar. Toprağa hayat veren bitki Leguminous bitkilerinin olgunlaşmış tohumlarına ‘baklagiller’ deniyor. Bu bitkilerin özelliğiyse şu; kökleri havadaki azotu biriktiriyor ve bu nedenle de ekilmiş oldukları toprakları zenginleştiriyor. Protein ve karbonhidrat deposu olan baklagillerin sağlık açısından önemi elbette ki yadsınamaz. D MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Mercimek, zararlı maddeleri kovuyor Ancak yine de tüm yiyecekler gibi mevsiminde ve doğru pişirme yöntemleriyle pişirdikten sonra tüketilmeleri gerekiyor. Baklagillerin tanelerinin kabuklarında selüloz, iç kısımlarındaysa nişasta bulunuyor. Protein açısından oldukça zengin olmalarının yanı sıra et tüketmeyenler için günlük proteini de karşılayabiliyorlar. Öte yandan kalsiyum, demir ve B vitamini açısından da oldukça zenginler. Diyette başrol oyuncusu Dünyadaki tüm geleneksel diyetlerde önemli bir rol oynayan kuru baklagiller, hem çok besleyici hem de kalp hastalıklarını önleyici özellikleriyle dikkat çekiyor. Baklagillerin faydaları bununla da sınırlı değil; kötü kolesterolü düşürüyor, kan şekerini yükseltiyor, kabızlığı engelliyorlar. Kilo kontrolü konusunda oldukça yardımcı olan baklagiller, diyabet hastalarına önerilmelerinin yanı sıra metabolik açından da daha pek çok fayda sağlıyor. Baklagil çeşitlerinden en çok fasulye, nohut, mercimek, bakla ve bezelye tüketiliyor. Kırmızı ve yeşil olmak üzere iki ayrı türü bulunan mercimek de yine sağlık açısından son derece önemli. Lifli ve bol proteinli bir bakliyat olmasının yanında zihne güç vermesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle de öne çıkan mercimek, kişiye enerji veriyor ve yorgunluğu gideriyor. Mercimek kalori değeri oldukça yüksek bir bakliyat olarak biliniyor ancak kandaki kolesterol oranını düşürüyor, kalbi güçlendiriyor ve vücuttaki zararlı maddelerin D Mineral zengini nohut Nohut da yine besin değeri yüksek baklagiller arasına giriyor ve oldukça fazla tüketiliyor. Özellikle kış aylarında daha çok tüketilen bir balkagil türü olan nohut, nişasta ve azot içermesinin yanı sıra demir, fosfat, fosfor, kalsiyum ve mineraller açısından oldukça zengin bir besin maddesi. 100 gram nohut, 360 kalori, yaklaşık 20 gram bitkisel protein, 5 gram yağ ve 61 gram karbonhidrat içeriyor. Nohut, vücudu kuvvetlendirmesinin yanında, beyinsel ve zihinsel yorgunluğu gideriyor ve iştah açıyor. Bağırsakları yumuşatan ve idrar söktüren nohut, anne sütünü arttırıyor olmasıyla da önem taşıyor. Östrojen hormonunu dengeleyici etkisiyle nohut, özellikle menopoz dönemindeki kadınlar için son derece faydalı. Nohudu yemeklerde kullanabileceğiniz gibi leblebi şeklinde yemiş olarak da tüketebilirsiniz. Öte yandan nohudun toz haline getirip derideki yara ve kaşıntılara sürülmesi de son derece faydalı. MAKRO VİZYON 54 MART-NİSAN 2011 Dünyadaki tüm geleneksel diyetlerde önemli bir rol oynayan kurubaklagiller, hem çok besleyici hem de çok lezzetli. MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Bezelye neşe veriyor kolaylıkla atılmasını sağlıyor. B vitamini ve demir başta olmak üzere kalsiyum, manganez, sodyum, bakır, çinko ve fosfor mineralleri açısından da zengin olan mercimeğin çorbasının, köftesinin ve yemeğininse tadına doyum olmuyor. B vitaminleri baklada Tazeyken yeşil, kuruyken kahverengi olan bakla B1, B2, B6 ve K vitaminleriyle potasyum ve magnezyum mineralleri bakımından oldukça zengin bir bakliyat türü. Böbrekler için son derece yararlı olan bakla, Fava tarifi böbrek kumlarının ve taşlarının dökülmesi için doğal bir ilaç olarak tavsiye ediliyor. Taze ve kuru olarak tüketilebilen baklanın çiçekleri de yaprakları da kullanılabiliyor. Baklayı kabuklarıyla tüketmek, mineral ve vitamin kaybını azaltıyor ancak içerisinde fazlaca nişasta olması nedeniyle şeker hastaları için bu bakliyat önerilmiyor. Zeytinyağlı pişirilerek genellikle yanında yoğurt ile birlikte tüketilen baklanın Fava adı verilen ezmesi de yine Türk Mutfağı’nın zengin seçenekleri arasında yer alıyor. Baklayı yıkayıp bir tencereye alın. Havuç, soğan ve sarımsağı temizleyip tencereye ekleyin. Malzemenin üzerini iki parmak geçinceye kadar su doldurup kaynatın. Su kaynamaya başlayınca üzerinde biriken köpüğü kevgirle alın. Zeytinyağı ilave ederek kısık ateşte kaynatmaya devam edin. Çırpma teliyle püre haline gelinceye kadar hızlı bir şekilde karıştırın. Doğranmış dereotunu ilave edin. Püre haline gelen karışımı yayvan bir kabın içine boşaltıp soğumaya bırakın. Üzerine limon sıkıp servis edin. MAKRO VİZYON 56 MART-NİSAN 2011 Kansızlığı gideren bezelyenin kan kanserine karşı koruyucu bir etkisi olduğu söyleniyor. Bezelye, gıda değeri ve insana zarar vermemesi bakımından fasulyeden bile üstün. Taze bir şekilde pişirilip tüketilebildiği gibi dondurularak da saklanabiliyor. Hem etli yemeği hem de çorbası yapılabilen bezelye, pek çok yemeğin yanında garnitür çeşidi olarak da tercih ediliyor. İçerdiği protein, karbonhidrat, fosfor, potasyum ve A vitaminiyle çok önemli bir bakliyat olan bezelye, uykuyu düzene sokuyor, iştahı açıyor ve insanın ruhsal durumunu düzelterek neşeli olmasını sağlıyor. n MAKRO KONUK EN GİN ALTA N DÜ ZYAT AN : İyi bir oyuncu olarak anılmak istiyorum Engin Altan Düzyatan, son zamanların en aydınlık televizyon yüzlerinden biri. Tiyatro, sinema ve dizi oyunculuğunun yanında son zamanlarda bir de yarışma sunuculuğu yapan oyuncu, yaptığı işlerle göz önünde olan önemli bir isim. İçinde bulunduğu her işe ayrı bir kalite katan ve yorum getiren Engin Altan Düzyatan, yeni dönem jönlerinden biri. 1979 yılında İzmir’de doğan Düzyatan, lisede tiyatroya ilgi duymaya başladı ve soluğu Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nde aldı. Okulunu bitirince de İstanbul’a geldi. Onu ilk olarak 2001 yılında, TRT’de yayınlanan Yeditepe İstanbul dizisinde gördük ve o yıldan beri de karizmasıyla karşımızda… Okuldan sonra İstanbul’a gelme sebebiniz neydi? Yeni başlangıçlar her zaman risk taşır. Ama bu riski göze almak gerekir. Benim de, oyunculuğumu istediğim noktaya taşımak için İstanbul’a gelme riskini göze almam gerekiyordu. Bu sebeple geldim ve çalışmaya başladım. Bunun zor ve uzun bir yolculuk olduğunu biliyordum. Oyunculuk daima gelişen, ilerleyen, dinamik bir meslek… Hep çalışmaya ve öğrenmeye devam etmeniz gerekiyor. Bazı şeyleri başardığıma inanıyorum ama çok yolum var. İstanbul’a geldiniz ve dizilerde oyunculuk yapmaya başladınız. O işleri yapmış olmaktan dolayı mutlu musunuz? Kamera, tiyatronun ortamından çok farklı. Kamerayı öğrenmenin tek yolu kameranın önünde olmak. O yüzden çok memnunum çünkü çok şey öğrendim. Kamerayı iyi bilen insanlarla çalıştım. ‘Koçum Benim’de 35-40 bölüme yakın Tarık Akan’la çalıştım. Bu benim için çok önemli bir deneyimdi. Son zamanlarda televizyon ekranlarında olduğunuz için tiyatro oyunculuğunuz geri planda kalmış olmalı ama tiyatro MAKRO VİZYON 58 MART-NİSAN 2011 Bir Avuç Deniz 11 Mart 2011 tarihinde vizyona girecek olan Bir Avuç Deniz’de, Engin Altan Düzyatan ve Berrak Tüzünataç başrollerde oynuyor. Film, Deniz isimli bir kızın; Deniz’e aşık Mert’in; Mert’e aşık Deniz ve Dilek’in; belki de hepsinden önemlisi, oğlu Mert’e aşık Rana Hanım’ın hikayesi. Bir avuç aldığımız deniz, gerçekten deniz midir? Tutkularımızın sınırı nerede? oyunculuğunuz da çok övülüyor. Örneğin DOT Tiyatro’da oynadığınız “Kürklü Merkür”. Bu etkileyici oyundan bahsedebilir misiniz? Benim çok beğendiğim bir oyundu ve o oyunda oynamak çok güzel bir duyguydu. O derece sert bir oyun izlememiştim. İzleyici kadar etkisinde kalmıyordum tabii ki çünkü her gün oynuyordum ve en önemlisi sonunu biliyordum. Benim, asıl seyircinin hissettiği şeyi hissetmem, oyunu ilk okuduğum anda oldu. D MAKRO KONUK Ağlayacağım ama tek başıma da ağlamak istemiyorum. Kapattım metni ve bir saat sadece durdum. Kenter Tiyatrosu’nun ardından DOT gibi çok farklı bir sahnede bulundunuz. Bu nasıl oldu? Sinema filmleri • Kalbin Zamanı (2004) • Beyza’nın Kadınları (2005) • Cennet (2007) • Cin Geçidi (2008) • Mezuniyet (2009) • Romantik Komedi (2009) • New York’ta Beş Minare (2010) • Bir Avuç Deniz (2011) Okul bittikten sonra çok az tiyatro yaptım, çünkü tiyatro yapma konusunda idealisttim. Kenter Tiyatrosu’yla klasik anlamda bir şeyler yaptım ve bu sanatı çok özlediğimi fark ettim. Birkaç arkadaş birleşip, tiyatro kurmayı, kendi istediğimiz şeyleri oynamayı düşündüğümüz bir dönemde, seyirci olarak DOT’a gittim. ‘Böcek’ adlı oyunu izledim ve çok etkilendim. Böyle bir grubun olması, Murat Daltaban’ın böyle bir takım kurmuş olması beni şaşırttı. Bir yıl kadar sonra, ‘Kürklü Merkür’ün senaryosu geldi önüme. Arkadaşlarınla grup kurup, ideallerin için koşturmana gerek yok, çünkü bunu senin için yapan birileri var önünde. Teklif edilen rolleri değerlendirirken nelere dikkat ediyorsunuz? Benim için senaryo çok önemli. Nasıl bir karakter olduğuna ve benim neler katabileceğime bakıyorum muhakkak. Tabi televizyon, sinema ve tiyatro birbirinden çok farklı. Aralarından en iyi olanı seçmeye çalışıyorum. Tekrar tekrar aynı tipte roller olmamasına da dikkat ediyorum. Genç bir oyuncunun iş seçmek gibi bir lüksü oluyor mu? Evet, oluyor bence. Standartlarını az düşürürsün ve yapmak istemediğin işi kabul etmezsin. Ben iyi bir oyuncu olarak anılmak istiyorum. Okullu bir oyuncu olarak, oyunculukta eğitimin önemine inanıyor musunuz? Eğitim önemli! Oyuncuların mutlaka tiyatro kökenli olmaları gerekmez. Ama tiyatrodan gelmeyenlerin de kendilerine ait bir eğitim süreçleri olması gerektiğini düşünüyorum. MAKRO VİZYON 60 MART-NİSAN 2011 Sakinleşmek için neler yaparsınız? Balık avlarım ya da yüzerim. Kendimi suya atıp, havuzun dibindeki fayansları sayarım. Bu bana iyi gelir. İzmir’de yıllarını geçirmiş bir insan olarak İstanbul hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ben iş için buradayım ama İstanbullu gibiyim artık. İstanbul tam bir metropol. Her tarafına gidip birçok farklı insanla karşılaşabiliyorsun. Karmaşık bir hayat var. O yüzden ben biraz şehrin dışında yaşamayı seviyorum. Genelde Boğaz taraflarında oturdum şimdiye kadar, gecelerimi sakin geçiriyorum. İstanbul’u kullanmayı biliyorsan, her şey elinin altında; bu zenginlik çok güzel. n MAKRO SAĞLIK Pek çok hastalık türü günümüz dünyasında kadın-erkek ayrımına devam ediyor. Kadın hastalıkları her ne kadar çok daha fazla göz önünde olsa da, erkeklerin peşini bırakmayan birçok hastalık da var. Güçlü duruşunu her daim korumayı tercih eden erkekler kendilerine pek kondurmasalar da, dikkat etmezlerse bu hastalıklara yakalanabilirler ve hayat kaliteleri düşebilir. Erkekler için başa bela hastalıkları mercek altına alıyor ve korunma yollarını sizlerle paylaşıyoruz. Bu hastalıklar erkekleri tehdit ediyor Her geçen gün yaşam koşulları daha da ağırlaşıyor. Teknoloji hayatımıza pek çok yenilik getirse de yeni hastalıklara kapı açıyor ve zaten var olan hastalıkları da tetiklemeye devam ediyor. Hormonlu gıdalar, radyasyonlu ortamlar derken sağlıklı kalmak günümüz dünyasında giderek daha da zorlaşıyor. Hayatın her alanında eşit olduğunu iddia eden kadın ve erkek ne yazık ki hastalıklar açısından pek eşit değil. Kadınlar için sıkça duyduğumuz meme kanseri, rahim ağzı kanseri gibi hastalıkları artık oldukça yakından tanıyor D MAKRO VİZYON 62 MART-NİSAN 2011 MAKRO SAĞLIK Günümüzde pek çok tetikleyicisi olan kalp krizinden kişinin kendini koruması için birinci koşul, düzenli bir yaşam. ve tedbirlerini de önceden mümkün olduğunca alıyoruz. Peki ya erkekler? Onların sıkça yakalandığı hastalıklarla ilgili ne kadar bilgi sahibiyiz? Her gün pek çok erkek prostat kanseri, akciğer kanseri ve varikosel gibi hastalıklara yakalanıyor. Yine kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren erkek sayısı da kadınlara oranla oldukça fazla. Kadınlarda varis varsa erkeklerde de varikosel var! Yıllardır kadınların baş düşmanı olan varis hastalığıyla baş etmenin yolları hakkında çeşitli bilgiler veriliyor. Peki, erkeklerin de varikosel hastalığına yakalandığını biliyor muydunuz? Varikosel yine bir damar hastalığı... Hastalık D MAKRO VİZYON Kalbini sev! Kalp krizi ne yazık ki cinsiyet ve yaş ayrımı yapmıyor. Günümüzde pek çok tetikleyicisi olan kalp krizinden kişinin kendini koruması için birinci koşul, düzenli bir yaşam. Kadınlarda da kalp krizine rastlansa da, erkeklerin kalp krizi geçirme oranı çok daha fazla. Kadınlara kıyasla daha sinirli olan yapıları ve daha ağır işlerde çalışıyor olmaları, bu durumun başlıca tetikleyicileri... Peki, kimler risk grubuna giriyor? Kalp krizi, kalbin oksijen ihtiyacını sağlayan koroner arterlerde oluşan bozukluktan dolayı meydana gelen bir rahatsızlık. Ve tabi başta sigara kullananlar olmak 64 MART-NİSAN 2011 üzere, kolesterol, tansiyon veya şeker hastalığı bulunan erkeklerin kalp krizi geçirme riski çok daha yüksek. Kalp krizi her ne kadar bir anda geliyormuş gibi olsa da aslına bakılırsa kendini belli ediyor. Önceden ‘ben geliyorum’ diye sinyaller veren hastalığın tipik belirtileri şöyle; göğüsten kollara doğru ve boyna vuran ağrılar, nefes darlığı, çarpıntı. Bu belirtiler tek başına ortaya çıkabildiği gibi hepsi aynı anda da görülebiliyor. Kalp krizinden korunmanın reçetesi ise, düzenli yaşam, düzenli beslenme, düzenli uyku ve stresten uzak durmak. MAKRO SAĞLIK yumurtadan bacağa doğru yayılan ağrı ve sıcak ortamlarda torbada belirginleşen damar yapısıyla ortaya çıkıyor. Yapılan araştırmalar Türk erkeklerinin yüzde 15’inin bu hastalığa yakalandığına işaret ediyor. Hastalık tedavi edilmezse sonuçları kısırlığa kadar gidebiliyor. 20-30 yaş aralığı erkeklerde ve genel olarak bekarlarda görülen varikosel, ağrı ve görünüm bozukluğuyla fark ediliyor. Ameliyat edilerek tedavi edilmesi önerilen varikosel, genel olarak tedaviye olumlu cevap veren bir hastalık. Akciğer kanseri, ilk etapta kendini çok göstermeyen sinsi bir hastalık. Bu sebeple de erken teşhisi oldukça zor. Hastalığın ileri dönemlerinde öksürük yoğunlaşıyor, göğüs ve sırt ağrıları başlıyor, halsizlik, balgamın kanlı olması, iştahsızlık ve kilo kaybı da peşinden geliyor. Erken teşhisin oldukça önemli olduğu bu kanser türünde, ileri aşamalarda hastaya radyoterapi veya kemoterapi uygulanıyor. kanseri için ışın tedavisi ya da erbezlerinin çıkarılması, başlıca tedavi yöntemleri arasında yer alıyor. Prostata dikkat! Yaşamınızı düzenleyin Erkek hastalıkları içerisinde duymaya en alışık olduğumuz, prostat kanseri... Ancak yine de hastalık hakkında yeterli bilgilere sahip değiliz. Daha çok 50 yaşın üzerindeki erkeklerde ortaya çıkan prostat kanseri oldukça da yavaş ilerliyor. Bu hastalıkta tümör çoğunlukla prostat bezindeki orta lobun arka kısmında beliriyor. Başlangıç evresinde sert ve çevresinden ayrı bir modül olan tümör daha sonra sert ve düzensiz şişliklere dönüşerek tüm prostata ve prostatın çevresindeki yapılara yayılıyor. Hastalığın ileri aşamalarında, idrar kesesinde tıkanma veya kanlı idrar durumu söz konusu olabiliyor. Prostat Ciğerlere dikkat! Kanserin pek çok çeşidini artık yakından tanıyoruz çünkü kanser günümüzün baş edilmesi en zor hastalıklarından biri. Kanserin erkekleri en çok pençesine düşürdüğü türü ise akciğer kanseri. Hastalık, akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak sebep olduğu bir kitleyle meydana çıkıyor. Mesleği gereği uzun süre kimyasal madde soluyanlar ve sigara kullananlar, öncelikli risk grubunun içerisinde yer alıyor. Akciğer kanseri, ilk etapta kendini çok göstermeyen sinsi bir hastalık. Bu sebeple de erken teşhisi oldukça zor. Hastalığın ileri dönemlerinde öksürük yoğunlaşıyor, göğüs ve sırt ağrıları başlıyor, halsizlik, balgamın kanlı olması, iştahsızlık ve kilo kaybı da peşinden geliyor. Erken teşhisin oldukça önemli MAKRO VİZYON olduğu bu kanser türünde, ileri aşamalarda hastaya radyoterapi veya kemoterapi uygulanıyor. 66 MART-NİSAN 2011 Pek çok erkek, “Erkeğim, bana bir şey olmaz” düşüncesiyle; biraz da ailesini kucaklama, koruma-kollama psikolojisiyle hastalıkları kendine konduramıyor. Doktorun yolunu unutan pek çok erkek, geç teşhis nedeniyle hem yaşam kalitesini yitiriyor hem de bu hastalıkların olumsuz sonuçlarına maruz kalıyor. Hastalıklardan korunmanın ilk yolu, elbette düzenli olarak doktor kontrolüne gitmek. Ancak bunun yanı sıra spor yapmak, iyi beslenmek, stresli ortamlardan uzak durmak, hayatın sosyal alanlarını keşfetmek de sağlıklı bir yaşamın kapılarını açıyor. n MAKRO GÜZELLİK Y Yeni bir yıla girmiş olmanın heyecanı hepimizi sardı. Bir taraftan yeniliklerin habercisi olan yeni yıl, diğer taraftan hızla akıp giden yılları hatırlatması açısından hepimizi derin düşüncelere sevk ediyor. Özellikle bir yılı daha aş ilerledikçe ciltte yaşlanma gerçekleştiğini hepimiz biliyoruz. Özellikle 20’li yaşların sonuna doğru hissetmeye başladığımız bu durum, nem azalması ve ciltteki kolajen liflerin bozulmasının bir sonucu. İnce kırışıklıkların oluşmaya başladığı yıllarda alacağınız önlemler, kırışıklıkların çok daha geç yaşlarda belirginleşmesini sağlıyor. Güneş ışınları, sigara kullanımı, stres ve yetersiz uyku, yanlış ve dengesiz beslenmenin kırışık oluşumunda en önemli etkenler olduğu bir gerçek. Güneşe çıkarken düzenli olarak güneş koruyucu kullanımı, sigarasız ve alkolsüz bir yaşam, su tüketimine dikkat edilmesi ve sebze ağırlıklı beslenme ise kırışıkların oluşumunu engelleyen faktörler. Bunların yanı sıra doğru cilt bakım ürünleri ve yaşlanma karşıtı ürünler, bu büyük sorunun çözümü olarak karşımızda duruyor. 30’lu yaşlar Bu yaşlarda cildinizi nemli tutmanız çok önemli. Cildinizi korumak için nemlendiricilere ve güneş koruyuculara ihtiyacınız olacak. Güneş koruyucu sürmeden asla güneşe çıkmayın. (Yaz ya da kış!) Sadece cildinizi sürekli nemli tutarak bile genç görünmeniz mümkün. Ama daha iyisini yapabileceğinizi de unutmayın! Yaşınıza uygun ürünler kullanarak her yaşta güzel olabilirsiniz. Ömür boyu güzel... Yeterli bir şekilde nemlenen ve güneşten korunan bir cildin yaşlanması erteleniyor. Ayrıca güneş gözlüğü takmak da çok önemli bir ayrıntı. Böylece gözlerini kısmayacağınız için göz çevresindeki kırışıkların derinleşmesini engellemiş olacaksınız. Sigara ve asitli içeceklerden uzak durmanın yanı sıra, antioksidanlarla cildinizi desteklemeniz de çok önemli. Kullandığınız kozmetik ürünlerin cildinizle dost olmasına dikkat etmelisiniz. Düzenli cilt bakımı yaptırmanız faydalı olacaktır. Unutmayın ki, 30’lu yaşlar, bir kadının hayatındaki en geride bırakmanın verdiği yaşlanma endişesi ister istemez içimizi sarabiliyor. Bu evrensel kaygının üstesinden gelmek için cilt bakım ürünleriyle barışık bir hayat yaşamakta fayda var. MAKRO VİZYON 68 MART-NİSAN 2011 önemli dönüm noktalarından biridir. Yaşınızın verdiği kadınlık hissini kendi lehinize çevirip yüzünüzün ışıldamasını sağlamak sizin elinizde. 40’lı yaşlar Artık cildiniz eskisi kadar dolgun ve gergin değil; diriliğini yitirmeye başladığını siz de hissedebilirsiniz. Dudak çevrenizde kırışıklar oluşmaya başladı ve yorgunluğunuz hemen yüzünüze yansıyor. Ama bu yaşın da güzellikleri var. Artık cildiniz her zamankinden daha dengeli ve yumuşak. Bu yaşlarda artık yaşlanma MAKRO GÜZELLİK 50’li yaşlar karşıtı bakımlara ciddi bir geçiş yapmanız gerekiyor. A, C ve E vitamini 30’lu yaşlarından yönünden zengin kremler itibaren kullanmalı ve melanin düzeyini dengede tutacak cilt bakım ürünü ürünleri seçmelisiniz. Sebze kullanımına ağırlık veriyor ve meyve tüketmeye, bol su içmeye daha çok dikkat ve düzenli cilt edin. Yağ ve şeker artık çok daha büyük bir düşman. bakımının önemini Düzenli bakımınızı ve kavrıyor. dengeli yemek tarzınızı sporla desteklemeniz gerektiğini unutmayın. Tük kadınları, Eğer bu yaşınıza kadar düzenli cilt bakımına özen gösterdiyseniz ve güneşten korunduysanız, insanlar 50’li yaşlarınızda olduğunuza inanmayabilir. Yerçekimine karşı koyamayan boyun ve yanaklarınızda sarkmaların başlaması doğal. Ayrıca bu yaşlarda hormonlarınızdaki değişikliklerden dolayı, nem dengenizi sağlamanız çok önemli. Hücre onarıcı ve nem dengeleyici kremler imdadınıza yetişecek. Kullandığınız tüm ürünlerin, uzun süreli etkiye sahip olmasına dikkat etmelisiniz. Cildinizdeki kusurları kapatmak için fondöten ve pudranızı yanınızdan eksik etmeyin. Işıltılı krem allıklar da daha taze görünmenizi sağlar. Özellikle 50’li yaşlarda kilonuzu sabit tutmanız her zamankinden çok daha önemli. Kilo almanız, sarkmaların daha da belirgin hale gelmesine neden olur. Su tüketiminizi de 1,5-2 litrenin altına kesinlikle düşürmeyin. 60’lı yaşlar Artık saçlarınız ve cildiniz yorgun düşmeye başladı. Yaşlılık lekeleri, kılcal damar çatlakları gibi sorunlar sizi bekliyor. Antioksidan kremler ve leke azaltıcı ve kapatıcılar en yakın dostunuz olmalı. Ayrıca dökülen kaşlarınız için kaş kalemi kullanabilirsiniz. Saçlarınız için dolgunlaştıcı şampuan ve bakımları seçin. n MAKRO VİZYON 69 MART-NİSAN 2011 MAKRO GÜNCEL 21. yüzyıl insanının baş düşmanı KANSER Rakamlarla kanser gerçeği Vücudunuzun herhangi bir yerinde elinize bir kitle mi geliyor? Ya da ses kısıklığı, öksürük, boşaltım sisteminizde değişiklik, vücudunuzdaki benlerin şeklinde büyüklük veya renk değişikliği mi var? O zaman bu durumu biraz ciddiye alın ve hemen bir doktora başvurun. Çünkü çağın hastalığı kanser bakımından riskli grup içinde yer alıyor olabilirsiniz. 2020 yılında bu rakamın 16 milyona ulaşacağı, 2030’da 24 milyon kişinin kansere yakalanabileceği ve bu rakamın üçte ikisinin gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin ediliyor. Yine 2030 yılında, 75 milyon insanın kanserle yaşayacağı ve 17 milyon kişinin kanser nedeniyle öleceği öngörülüyor. Ne yazık ki bu iç karartıcı tabloda Türkiye de yer alıyor. Kanser, günümüzde en çok korkulan hastalıkların başında geliyor ve ne yazık ki hala kesin çözümü yok. Bilim adamları her geçen gün kanser tedavisinde yeni teknikler geliştirse de kanserin tedavisi veya seyrinin yavaşlatılması ancak erken teşhisle olabiliyor. Yapılan tüm yeni çalışmalara rağmen hala dünya genelindeki ölümlerin çoğu kanser türleri yüzünden yaşanıyor. Öyle ki, kanser sebebiyle gerçekleşen ölümler AIDS, verem ve sıtma yüzünden gerçekleşen ölümlerin toplamından bile daha fazla. Her yıl 11 milyon insan kanserle yüzleşiyor, MAKRO VİZYON Kanserle savaş sürüyor Ülkemizde, kanser konusunda hastalara yardımcı olmak, tedavi yöntemleriyle ilgili yapılan çeşitli araştırmalara destek olmak için 1947 yılında,D 70 MART-NİSAN 2011 2030 yılında, 75 milyon kişinin kanserle yaşayacağı ve 17 milyon kişinin bu sebeple öleceği öngörülüyor. MAKRO GÜNCEL Kanser nedir? Ankara’da, Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu adıyla bir dernek kuruldu. Bu derneğin önerisiyle 1956 yılından beri Nisan ayının ilk haftası Kanser Savaş Haftası olarak kabul edildi. Yine Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu’nun çabalarıyla, 1956 yılında Ankara’da ilk kanser hastanesi açıldı. O yıllardan bu yana uzmanlıklar artıyor, hastaneler çoğalıyor ve yeni tedavi yöntemleri geliştiriliyor ancak kanser de yeni yüzlerini göstermeyi ne yazık ki sürdürüyor. Kanser, DNA’nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıyla ortaya çıkıyor. Vücudumuzda herhangi bir kanser hücresi oluştuğunda, vücudun bağışıklık sistemi bu yabancı hücreyi tanıyor ve parçalıyor. Bu sayede vücutta oluşan binlerce kanser hücresi, bağışıklık sistemi tarafından yok edilmiş oluyor. Yani kanser kelimesi belli bir hastalığı değil, aşırı hücre çoğalmaları ve doku büyümeleri şeklinde kendini belli eden çeşitli bozuklukları anlatıyor. Bugün çoğu insanın korkulu rüyası olan kanserin birden çok çeşidi var. Türkiye’de kadınlarda en çok meme, rahim ve kalın bağırsak kanserine rastlanırken; erkeklerde ise en çok akciğer, prostat, mide ve kalın bağırsak kanserleri ortaya çıkıyor.D MAKRO VİZYON Vücudunuza sahip çıkın Kanseri hayatınızdan uzak tutmak sizin elinizde. Vücudunuza sahip çıkın ve elinizden geldiğince sağlıklı yaşamaya çalışın. Tabi kanserin önlenmesinde özellikle bağışıklık sisteminin güçlü tutulması ilk şartı oluşturuyor. Sizi kanserden koruyacak önemli tedbirleri de almayı unutmayın. Bunlar neler mi? • Sigara kullanmayın. Sigara dumanındaki nikotin, amonyak ve diğer maddeler bronşları etkiliyor ve böylece kanser oluşabiliyor. Sigara kullanıcılarında özellikle akciğer, dudak, dil, ağız boşluğu, gırtlak ve yemek borusu kanserleri görülüyor. • Düzenli beslenin. Yüksek kalorili diyet ve katkı maddelerinden uzak durun. Özellikle fast-food kanser riskini arttıran yiyeceklerin başında geliyor. Bunların yerine bol bol sebze tüketin ve kızartmalardan uzak durun. • Anne karnındaki bebeği ilaç, kimyasal maddeler, toksinler ve radyasyondan koruyun. • Düzenli egzersiz yapın. • Alkolden uzak durun. • Güneşten korunun. Güneşteki zararlı ışınlar, cilt kanserine yakalanma riskinizi arttırdığı için özellikle koruyucu kremleri tercih edin. • Böcek ilacı ve diğer tarım ilaçlarından sakının. • Gereksiz ilaç kullanımına son verin. • Çalışma ortamındaki zararlı maddelerden kendinizi koruyun. • Düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeyi ihmal etmeyin. 72 MART-NİSAN 2011 MAKRO GÜNCEL Kanserin kardeşi stres Yaş, kansere yakalanma riskini etkileyen bir faktör. Özellikle orta ve ileri yaşlara gelindiğinde kanser olma riski artıyor. Tabi erken yaşta da kanser vakaları görülebiliyor ama bunun en başlıca sebebi anne karnında bebeğin maruz kaldığı çeşitli ilaçlar oluyor. Çeşitli virüsler ve parazitler de kanseri tetikliyor. Özellikle hormon dengesi ile kanser arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Dışarıdan vücuda verilen hormonlar, hormonal dengeyi bozarak prostat, göğüs ve rahim kanserine neden olabiliyor. Dikkat etmemiz gereken konulardan biri ilaç kullanımı. Kimyasal maddelerin çok uzun süreli ve fazla kullanılmaması, günümüzün en temel sorunlarından biri olan stresten uzak durulması, bu hastalığa yakalanmamak için yapılması gerekenlerin arasında başı çekiyor. Tabi doğal gıdalarla beslenmek, spor yapmak, düzenli uyumak, temiz havada yaşamak gibi unsurlar da bunları takip ediyor. Sıkıntısız, kargaşasız, sakin hayat süren insanlara oranla, daha yıpratıcı bir hayat tarzı olan insanlarda kanser riski çok daha fazla. Onun için, siz siz olun, hayattan zevk almaya bakın. Sinir ve stresten olabildiğince uzak durun. Kanserden uzak durmak için, doğal gıdalarla beslenmek, düzenli uyumak ve temiz havada spor Moral çok önemli yapmak çok önemli. Kansere yakalanan hastanın yaşı, cinsiyeti ne olursa olsun kapıldığı umutsuzluk duygusu aynı oluyor. Bizler yakınımızda MAKRO VİZYON 74 MART-NİSAN 2011 kanserli bir hastaya sahipsek her şeyden önce ona kaybettiği morali fazlasıyla geri vermeliyiz. Günlük yaşantısını sürdürebilmesi ve kendini değersiz hissetmemesi için elimizden geleni yapmalıyız. Mümkünse, hoşlanacağı hobiler bulmasına yardımcı olmalı ve vaktini kendini oyalayabileceği şeylere ayırmasını sağlamalıyız. Bir yandan ağrılarla savaşan bir yandan da ölümün her gün daha fazla yaklaştığını bilen bir insan, kendini birden depresyonun içinde bulur. Bu noktada devreye girip mutlaka psikolojik destek almasını sağlamak gerekiyor. Hiçbir tedavi görmeden, yalnızca hayata tutunarak bu hastalığı yenen insanları da göz önünde bulundurmayı unutmayın. n MAKRO KARİYER CV’ni yenile! Her gün ellerine geçen onlarca CV’yi değerlendiren insan kaynakları uzmanlarına göre, CV’ler gereksiz ayrıntılarla dolu. Bu gereksiz noktaları CV’nizden çıkarıp doğru bir CV yazmanız, sizi mutlu edecek bir işe giden yolda en önemli anahtarlardan biri. İstediğiniz gibi bir iş bulmak, artık aslanın midesinde olduğuna göre, doğru bir CV çok önemli. İşte size, hem doğru noktaları belirtip hem de çekici bir CV hazırlamanın püf noktaları… MAKRO VİZYON 76 Öncelikle CV’nizin başvurmayı plandığınız işe uygun özelliklerinizi ve başarılarınızı anlatan bir yazı olduğunu unutmayın. İyi bir CV, kim olduğunuzu, bugüne dek ne tür eğitimler aldığınızı ve neler yaptığınızı, becerilerinizi ve ne yapmak istediğinizi anlatır. Yani işveren, CV’nizde bazı sorularına cevaplar arayacaktır. Bu sorular, “Bize ne katabilir?”, “Bilgi ve yetenekleri nelerdir?”, “Kişisel özellikleri, pozisyona uygun mu?” gibi sorulardır. Bu açıdan baktığınızda, CV’nizi bu soruları cevaplayacak şekilde hazırlamanız en iyisi. CV’niz, başvurduğunuz işi yapabileceğinize ve bu işi çok istediğinize dair birşeyler söyleyebiliyor olmalı. Birbirinden farklı MART-NİSAN 2011 pozisyonlar için aynı CV’yi kullanmak, doğru değil. Her pozisyon için, o işle alakalı olan noktalar ön plana çıkarılmalı. Tabi ki tüm eğitsel ve kişisel özelliklerinizi her ikisine de yazacaksınız ancak yerine göre, hedefe yönelik bir özgeçmiş yazmakta problem yok. CV’nin olmazsa olmazları Her CV’de olması gereken bu bilgiler, isim, soyisim, adres ve telefon bilgileri, e-posta adresi ve doğum tarihi bilgilerinden oluşur. Eğitim: Eğitim bilgileri liseden itibaren yazılabilir çünkü artık sadece üniversite değil, okuduğunuz lise de önemli bir hal almaya başladı. En son eğitim aldığınız kurumdan başlayarak bu konudaki bilgileri, yıllarını D MAKRO KARİYER ve mezuniyet notlarınızı da belirterek yazın. Ancak akademik başarınız çok yüksek olmadığı için mezuniyet notları konusunda çekinceleriniz varsa, yazmayabilirsiniz. Zaten notlarınız işveren için önemliyse size derslerinizle ilgili bazı soruları mülakat esnasında da soracaktır. Bu tip bilgiler genellikle iş deneyimi az ve yaşı daha genç adaylar için gerekli oluyor. İş hayatında tecrübe kazanıp bu tecrübeleri CV’nize yansıttıktan sonra notlar önemsiz bir hale geliyor. İş tecrübesi: En son deneyiminizden başlayarak tüm iş deneyimlerinizi, tarih aralıklarını da belirterek yazın. Bu işyerlerindeki sorunluluk alanlarınız ve başarılarınız da bu başlık altında yazılması gereken noktalar. İşle ilgili beceriler: Bu başlık, teknik ve teknik olmayan tüm bilgi ve becerilerinizi içerir. İş yaşamında çok önemli olan bu beceriler, diğer pek çok başvurunun önüne geçmenizi sağlayabilir. Bilgisayar ve yabancı dil bilgisi, teknik bilgi ve beceriler bu başlık altında değerlendirilebilir. Özellikle bildiğiniz yabancı diller ve başvurduğunuz pozisyon için önemli olabilecek bilgisayar programı bilgileri ya da eğitim ve sertfikalar, bu başlık altında yer alabilecek bilgilerdir. İlgi alanları: Yaptığınız gönüllü faaliyetler, hobilerinizle ilgili olarak katıldığınız kurslar, yayınlanmış eserler, bu alanda belirtilebilir. Hatta bu ilgi alanları, başvurduğunuz iş ya da kariyer hedefiniz için önem taşıyorsa, CV’niz çok daha dikkat çekici bir hale gelir. Referanslar: Referans bölümü, isteğe bağlı olarak CV’nizde yer alacak bir bölümdür. Daha önce beraber çalıştığınız isimleri referans olarak verebilirsiniz. Tabi bu kişilerin, CV’nizde referans olarak yer aldığını bilmeleri çok önemli. CV’nizin sizi doğru ifade etmesi çok önemli. İlgili kişi, iş görüşmesi esnasında, CV’nizi eline aldığında, kafasında soru işareti bırakmayacak açıklıkta bir CV hazırlamaya özen gösterin. İyi bir CV için ipuçları l Uzmanlar, bolca imla hatası olan CV’leri genellikle görmezden geldiklerini söylüyorlar. CV hazırlarken açık bir anlatım dili kullanmaya ve dilbilgisi kurallarını gözden geçirmeye özen göstermelisiniz. l CV’nizi başvuracağınız MAKRO VİZYON 78 MART-NİSAN 2011 her işe göre yeniden şekillendirin. l Eğer 6 aydan daha uzun bir süre işsiz kaldıysanız bu durumu açıklamak için ayrıca bir önyazı yazın. İş görüşmesine giderken yanınızda bulunan CV’nin beyaz bir A4 kağıt olmasına dikkat edin. Renkli kağıtlar hoş karşılanmayabilir. l Sosyal içerikli aktiviteler her zaman artı puan demektir. l Eğer akademik amaçlı bir CV hazırlamıyorsanız, CV’nizin 2 sayfayı geçmemesine özen gösterin. l CV’nizi mutlaka D MAKRO KARİYER süre iş bulamamış olabilirsiniz. Ancak bu zamanda, hobilerinizi ve gönüllü olarak yaptığınız çalışmaları, aldığınız dil eğitimini ya da uzun süreli tatili öne sürebilirsiniz. Sonuçta bunların hepsi, kendinize yaptığınız yatırımlar. Yani tatile çıktığınızı saklamamanız işe yarayabilir. Birçok işveren, tatil boyunca yeterince dinlendiğiniz için uzun bir süre tatil ihtiyacınız olmayacağını düşünerek memnun oluyor. CV’nizi yazarken, en az 11 puntoda, okunaklı bir font kullanmaya (Arial, Calibri ya da Verdana gibi…) dikkat edin. Ayrıca satır arasının 1,5 olması yazıların daha kolay okunmasını sağlar. Hobi başlığımın altı, neredeyse boş! bilgisayarda hazırlayın ve mümkünse e-mail olarak gönderin. Böylece bilgisayarla barışık olduğunuz daha kolay anlaşılır. l CV’nizin başlıklarının iyi planlanmış olmasına özen gösterin. Karmaşa, önemli olan bilgilerin görülmemesine neden olabilir. l Eğer CV’ye koymanız gerekiyorsa, CV fotoğrafınıza özen gösterin. Fazla dikkat çekici, bakımsız ya da umursamaz fotoğraflar, ilk izlenim için hoş olmaz. CV sorunlarımı nasıl alt edebilirim? Hepimiz eğitim hayatımızda ya da çalıştığımız işlerde çeşitli sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlar, CV’de göze batan noktalar haline gelebilir. Ancak ön yazıda ya da mülakat esnasında bu sorunların bazılarını avantaja çevirmek mümkün. çizdiğiniz en doğru kariyer planında ilerlediğinize inanıyorsanız, farklı işlerde çalışmanızın nedenlerini yazmanız, sizin için artı bir değer olacaktır. Ayrıca iki iş arasındaki uzun boşluk da CV’nizde pek hoş durmayabilir. İşveren bu zamanla ilgili mutlaka sizden bir açıklama bekleyecektir. İşten çıkarılmış ve uzun Çok iş değiştirdim! Yeni işe alınması planlanan bir personelin daha önceki iş yaşamı ve çalıştığı yerlerde bulunduğu süre, işveren için çok önemlidir. Kısa sürede çok iş değiştirdiyseniz, bu önemli bir sorun olarak karşınıza çıkabilir. Çünkü işveren, uzun vadeli çalışacağından emin olduğu kişileri tercih eder. Ancak siz, bunu farklı yetenekler kazanmak için yaptığınızı söyleyebilirsiniz. Çalıştığınız işlerin ortak noktalarını ve birbirinden ayrılan yanlarını bulun ve bunların size neler kattığını önyazınızda ayrıntılı olarak anlatın. Kendinize MAKRO VİZYON CV’nizin başlıklarının iyi planlanmış olmasına özen gösterin. Karmaşa, önemli olan bilgilerin görülmemesine neden olabilir. 80 MART-NİSAN 2011 İşveren için önemli olan işe alacağı kişinin çok çalışması ve sosyal yönden aktif olmasıdır. Bunu sakın unutmayın… Hobiler ve ilgi alanları, sizin insan ilişkilerinde ya da hayata bakışınızda nasıl olduğunuzu gösterdiği için önemlidir ki bunu zaten mülakat esnasında da görebilir. Bu bakımdan, spor yapmak, müzik dinlemek, tiyatroya gitmek gibi faaliyetlerinizi bile hobi olarak yazabilirsiniz. Örneğin spor, stresle başa çıkmayı kolaylaştırdığı ve disiplini öğrettiği için işverenlerin en çok önem verdiği ilgi alanlarından biridir.n MAKRO GEZİ Doğunun renkli ülkesi HINDISTAN Hindistan, dünyanın en renkli ülkelerinden biri. Farklı kültürleri, festivalleri ve tapınaklarıyla hemen hemen herkesin görmek isteyeceği gizemli bir coğrafya. Ganj Nehri’nde yıkanan insanları, katı kast rejimi, geleneksel bir kıyafet olan “sari” içindeki kadınları, ineklerin kutsal sayılmasıyla bildiğimiz Hindistan, aynı zamanda dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. Ayrıca Hindistan, anlatmakla bitirilemeyecek kadar büyük ve tarihi olarak zengin bir ülke. Biz sizler için öncelikli şehirleri ve en ünlü ve turist çeken mekanları belirledik. Hindistan’a gittiğinizde keşfedeceklerinize inanamayacaksınız. Ganj Nehri’ni görmek, Tac Mahal’ın avlusunda mistik bir gezinti yapmak ve Altın Tapınak’ı gezmek için Hindistan’a gitmek ve gidince de baharat kokan sokaklarında dolaşmak ve kalabalığın içine karışmak şart. Coğrafi olarak dünyanın en büyük 7. ülkesi olan Hindistan, dünyanın en kalabalık 2. ülkesi. Ayrıca Hindistan’ı anlamak ve yaşamak için kast sistemini ve dinlerin bu ülkedeki önemini de bilmek gerekiyor. Hindistan’da İslam, Hindu, Hristiyanlık, Jainizm ve Sihizm, nüfusun büyük çoğunluğunun inandığı dinler. Hindistan, Endonezya’dan sonra, en kalabalık Müslüman nüfusa sahip olan ülke. Hint sanatında da bu dinlerin çok büyük bir etkisi var. Hint dansı ve müziği, minyatür ressamlığı, mimarisi ve heykel sanatı, ülkenin en önemli değerlerinin başında geliyor. Dünya harikası, Tac Mahal Dünyanın yeni 7 harikasından biri seçilen Tac Mahal, Hindistan’ın en önemli şehirlerinden biri sayılan Agra’da bulunuyor. Şehir, ününü, İmparator Agra, Tac Mahal MAKRO VİZYON 82 MART-NİSAN 2011 Varanasi, Ganj Nehri kıyısında, renkli evler Mavi Şehir’den Altın Şehir’e Şah Cihan zamanında yapılmış olan mimari eserler sayesinde kazanmış. Agra Kalesi, Cami Mescid ve Tac Mahal bunlardan en önemlileri. İslam mimarisinin en önemli eserlerinden biri sayılan Tac Mahal, Şah Cihan tarafından, 14. çocuğunu doğururken genç yaşta ölen karısı Ercmend Banu için yaptırılmış. 1630 yılında başlayan inşaat, binlerce işçinin durmaksızın çalışmasıyla 1652 yılında tamamlanmış. Beyaz mermerden yapılan Tac Mahal’in ana kubbesi 82 metre uzunluğunda. Binanın ön tarafında ise uzun bir havuz bulunuyor. Duvarları çok fazla değerli taşla bezeli olan türbenin içinde Şah Cihan ve Ercmend Banu’nun lahitleri yer alıyor. Gökyüzünün rengine göre günün her saatinde renk değiştiren Tac Mahal, dünya üzerindeki en önemli mimari eserlerden biri. Sari nedir? Sari, Hindistan’da kadınların giydiği geleneksel bir kıyafet. Giyiliş şekli, rengi ve dokusuyla, giyen kişinin sosyal statüsü, mesleği ve dini hakkında bilgi verir. Racistan’ın başkenti Jaipur Jaipur, saraylarıyla ünlü bir şehir. Şehirdeki tüm Varanasi, Ganj Nehri MAKRO VİZYON 83 MART-NİSAN 2011 Racistan’daki önemli kentlerden biri olan Jodhpur ise “Mavi Şehir” olarak biliyor. Buradaki tüm evler de mavi renge boyanmış. Jodhpur’un birkaç kilometre uzağındaki Jaisalmer ise Pakistan sınırında bulunuyor. Zengin bir şehir olan Jaisalmer’in takma adı ise, “Altın Şehir”. Şehrin zenginliğini gösteren konaklar 13. yüzyıldan bugüne ihtişamını koruyor. Ganj Nehri’nin önemi Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Varanasi’nin geçmişi 2 bin yıl öncesine dayanıyor. Hindu dininin en kutsal yerlerinden biri olan Varanasi’ye Hindular sık sık hac ziyareti için geliyor. Hatta burada ölmeyi ve öldükten sonra küllerinin Ganj’a savrulmasını istiyorlar. Nehir boyunca bulunan ve ghat adı verilen basamaklarda, Hindular kutsal banyolarını yapıyorlar. D MAKRO GEZİ binaların pembe olmasından dolayı Pembe Şehir olarak da bilinen Jaipur, Hint-Moğol mimarisinin en güzel örneklerini barındırıyor. Agra’dan sonra en çok turist çeken şehir olan Jaipur’un en önemli yapılarından biri Hawa Mahal. Rüzgarlar Sarayı olarak da bilinen Hawa Mahal, pembe kumtaşlarıyla bezeli. Jodhpur (Mavi Şehir) Jaipur, Hawa Mahal (Rüzgarlar Sarayı) Halk, hangi dine inandığını ve hangi sosyal statüde bulunduğunu göstermek için farklı renklerde kıyafetler giyiyor. Bu yüzden sokaklar da binalar gibi rengarenk. Hindistan’da 20’nin üzerinde eyalet bulunuyor. Bu eyaletlerden biri olan Pencap’ın başkenti Amritsar, Hindistan’ın en çok ziyaret edilen kentlerinden biri. Çünkü Sihler’in kutsal tapınağı olan Altın Tapınak burada. Günün her saati ziyaretçi akınına uğrayan tapınakta her türlü hizmet, gönüllüler tarafından veriliyor. Her tarafı mermerlerle kaplı, büyük bir alanın ortasında bulunan büyük bir havuzun ortasındaki Altın Tapınak, altın suyuna batırılmış kaplamalarla yapılmış bir mekan. Ayrıca havuzun etrafında, misafirlerin konaklayabileceği, yemek yiyip dinlenebileceği çok sayıda bölüm bulunuyor. Hindistan’ın yemek kültürü edebilirsiniz. Delhi’ye gittiğinizde, dünyanın en çekici mimari eserlerinden biri olan Bahaî Tapınağı’nı da görmenizi tavsiye ederiz. Yüzyıllar öncesine giden tarihinin yanında Delhi’nin bir de modern yüzü var. Modernizmin mimariye yansımasına verilebilecek en iyi örnek, şehrin güneyindeki Kalkaji bölgesinde yer alan Bahaî Tapınağı. Açmış bir lotus çiçeği şeklindeki bu yenilikçi yapı, beyaz mermerden inşa edilmiş ve özellikle geceleri, ışıklandırma sistemlerinin de katkısıyla ışıl ışıl parlıyor. Etrafı geniş bir yeşillik alan ve 9 adet göletle çevrilmiş. Yapının tasarımına bakıldığında, lotus çiçeği 27 adet yaprağıyla görülüyor. n Hindistan’ın kuzeyden güneye doğru değişen coğrafi yapısı ve iklim şartları, yemek kültürünü de farklılaştırıyor. Kuzeyde yemekler Orta Asya yemeklerine daha çok benziyor. Baharatlar ise yemeklerin ana maddesi. Güneyde pirinç ve vejetaryen yemekleri kuzeye göre daha yaygın. Köri, kimyon, tarçın, zencefil ve hardal taneleri, en çok kullanılan tatlandırıcılar. Batı mutfaklarından çok farklı olan Hint mutfağının temelinde baharatlar yer alıyor. Bu sebeple, Hint yemekleri, alışkın olmayanlara ağır gelebilir. Amritsar, Altın Tapınak Hint stili, Delhi’de Hindistan’dan Hint stilini yansıtan birkaç parça almadan dönmek olmaz. Bunun için gidebileceğiniz en iyi yer, Delhi. El emeğinin yaygın olduğu Hindistan’da, ipek sariler, baharat çeşitleri, doğal taşlardan yapılmış aksesuarları tercih MAKRO VİZYON 84 MART-NİSAN 2011 Delhi, Bahai Tapınağı MAKRO GEZİ Altın Tapınak MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 86 MART-NİSAN 2011 MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 88 MART-NİSAN 2011 MAKRO TARİF Soğan Çorbası Malzemeler: Yarım kilogram soğan (piyaz doğranmış), 5 bardak su veya et suyu, 100 gram margarin, 2 yemek kaşığı un, 1 çay kaşığı kekik, karabiber, 2 diş dövülmüş sarımsak ve tuz. Hazırlanışı: Tencerede margarinle, soğanları kavurun. Un koyup 2 dakika daha karıştırın. Et suyu veya 5 bardak su ilave edip karıştırmaya devam edin. Kekik, sarımsak ve karabiber ekleyip 30 dakika kaynatın. Tavuk Sote Malzemeler: 800 gram tavuk bonfile eti 2 orta boy kuru soğan 8 adet sivri biber 1 tutam kırmızıbiber 1 tutam kekik 2 yemek kaşığı tereyağı 1 yemek kaşığı margarin 4 adet kabuğu soyulmuş orta boy domates 5 adet orta boy mantar Yarım demet maydanoz ve tuz Hazırlanışı: Tencereye margarin ve tereyağını koyarak eritin. Üzerine kuşbaşı şeklinde doğranmış tavukları ilave ederek kavurun. İnce doğranmış soğan, mantar ve biber ilave edip kavurmaya devam edin. Tuz, kekik, kırmızıbiber, küp doğranmış ve kabuğu soyulmuş domates ilave edip soteleyin. MAKRO VİZYON 90 MART-NİSAN 2011 MAKRO TARİF Dondurmalı Brownie Malzemeler: 3 yumurta 1 bardak süt 150 gram erimiş tereyağı 2 su bardağı şeker 3 kaşık kakao 1 paket vanilya 2 su bardağı un 1 paket kabartma tozu 2 avuç dövülmüş fındık Üzeri için, vanilyalı dondurma Hazırlanışı: Yumurtaları mikserle çırptıktan sonra un, fındık ve kabartma tozu dışındaki tüm malzemeleri ekleyip karışımı mikserle çırpmaya devam edin. Bu karışımdan 1 bardak, daha sonra kekin üzerine dökmek için ayırın. Kalan karışıma da un, kabartma tozu ve fındık koyup bir tahta kaşık yardımıyla karıştırın. Karışımı yağlanmış kek kalıbına döküp 170 derecede 40-45 dakika kadar pişirin. Fırından aldıktan sonra kekin üzerine bir kürdan yardımıyla delikler açın ve ayırdığımız 1 bardaklık karışımı kekin üzerine dökün. Damla Çikolatalı Muffin Malzemeler: 125 gram tereyağı veya margarin, yarım su bardağı toz şeker, 2 yemek kaşığı kahverengi şeker, 2 yumurta, 1 buçuk su bardağı un, 1 tatlı kaşığı kabartma tozu, yarım su bardağı süt, isteğe göre yarım ya da 1 su bardağı damla çikolata. Hazırlanışı: Tereyağını ve şekeri mikserle, krema haline gelene kadar çırpın. Yumurtaları teker teker ekleyerek çırpmaya devam edin. Unu kabartma tozuyla birlikte eleyin. Biraz un, biraz süt ekleyerek, unu ve sütü karışıma spatula veya tahta kaşıkla yedirin. (Bu aşamada mikser kullanmazsanız daha iyi sonuç alırsınız.) Damla çikolataları da ekledikten sonra, karışımı, yağlayıp unladığınız muffin kalıplarına paylaştırın. 180 derece fırında 20-25 dakika pişirin. MAKRO VİZYON 92 MART-NİSAN 2011 MAKRO BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SOLDAN SAĞA: 1) Kovma - Topçu eğitim yeri Yenilgiyi kabul etme. 2) Birim Rumen parası - At yarışlarında seyirci tribünü. 3) Deniz yüzeyindeki kıvrımlı hareket - Buğdaygillerden bir bitki - Titan’ın simgesi. 4) Felsefede fikir - Baba, cet - İri, kaba. 5) Neon’un simgesi Çerçevesiz ve tek camlı gözlük Sinemada çok sık görünen kimse, yıldız. 6) Ortak pazar para birimi (Avro)- Lityum’un simgesi - Tarihi eser veya kalıntı - Çok anlayışlı ve sezgili kimse. 7) Kamu -İstanbul’da bir semt. 8) Ongun - Bir İspanyol şiir türü - Hoşlanma, zevk. 9) Gizler, sırlar - İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak - Bir nota. 10) Makro’nun yeni mağazalar açtığı ilimiz - Çok yıllık süs bitkisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Aynı cinsten olan nesnelerin on iki tanesinin bir arada olması - Gelecek. 2) İki yüzey arasındaki uzaklık - Bir yüzey ölçü birimi. 3) Körpe çiçek - Hz. Muhammed’in (S.A.V.) çevresindekiler. 4) Yemek, yiyecek - Coğrafyada, düz duruşlu yer, düzlek yapı. 5) İnsan saçını oluşturan ipçik - İspanyolca, yaşa Radon’un simgesi. 6) Zengin, varlıklı - Tanrı. 7) Yayla - Nefesle çalınan perdesiz madeni çalgı. 8) Helyum’un simgesi - Kısımlar. 9) Avuç içi - Giysi. 10) Rodyum’un simgesi - Dövülmüş ekin yığını. 11) Basımcılıkta bir kelimenin harflerini ayırmak için kullanılan harflerden daha kısa ve küçük metal çubuk - Hiçbir zaman. 12) Simgesi TA olan element Tulyum’un simgesi. 13) Protaktinyum’un simgesi - Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün. 14) Bir kadın giyeceği - Lakin, fakat. 15) Üslûp, biçem, tarz - Kişinin dış görünüşü. MAKRO VİZYON 94 MART-NİSAN 2011 Bulmacay› do€ru çözüp gönderen ilk 30 okuyucumuza, Tattoo’dan parfüm seti armağan ediyoruz. Ad, Soyad : ........................................ Doğum Tarihi : ........................................ Meslek : ........................................ Adres : ........................................ ......................................... Telefon (cep) : ........................................ (iş) : ........................................ (ev) : ........................................ E-mail : ........................................ POSTA ADRESİ: Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980 Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05 MAKRO VİZYON l MART-NİSAN 2011 SAYI 23
Benzer belgeler
Mayıs - Haziran 2010 Sayı:18
Genel Yayın Yönetmeni
Nuray Erdoğan
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Hünkar Sibel Görel
[email protected]