Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82
Transkript
Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82
8 saray Sayı:82- 15 Kasım 2012 Grip nasıl bir hastalıktır, hangi yollarla bulaşır? çocuklar, ilkokul öğrencileri, ileri yaştaki insanlar, kalp ve tansiyon hastaları gibi vücut direncinin düşük olduğu insanlar ile hastanelerde çalışan sağlık personeli; hem kalabalık ortamlarda bulunuyor olmaları hem de vücut dirençlerinin kolay düşmesi açısından risk altındadırlar. Grip nasıl tedavi edilir? Kullanılan ilaçların özelllikleri nelerdir? Grip enfeksiyonunun başlangıç döneminde antibiyotik kesinlikle kulanılmamalıdır. Çünkü, grip virüslerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Oysa antibiyotiklerin virüsler üzerinde etkisi yoktur. Grip tedavisinde öncelikle istirahat çok önemlidir. Bol C vitamini ve su tüketmenin yanında piyasada anti-gribal olarak satılan ilaçlardan da yararlanılabilir. Bu ilaçlar poşet halinde sıcak suda eritilerek içilen ilaçlardır. İçinde hastanın ateşini düşürücü, kırgınlığı giderici, burun tıkanıklığını açıcı parasetamol gibi birtakım etken maddeler bulunuyor. En çok kullanılanlardan Tylol Hot gibi anti-gribal ilaçların erken dönemde kullanımı hem gribin daha komplikasyonsuz ortadan kalkmasını hem de daha kısa sürmesini sağlıyor. Bu nedenle hekimler, bu tarz anti-griballeri hastalara tavsiye eder. Ancak komplike olmuş bir gribal enfensiyon varsa mutlaka bir hekime danışmakta fayda vardır. ğini öğretti.Bruce Lee böylelikle Wing Chun Kungfusu’nun ustası haline geldi. Dansa inanılmaz derecede ilgi duyuyordu.14 yaşındayken dans etmenin çok eğlenceli olduğunu keşfetti.Bunun için de zaten yetenekliydi. Dans etmek isteyenleri geri çevirmezdi. Dans dengesi ve ayak hareketlerinin çoğu onun daha sonraki dövüş stilinde etken olmuştur. En sevdiği dans olan Cha Cha dansında Hong Kong’ta şampiyon bile seçildi.19 yaşındayken sokak dövüşü ile gittikçe daha ilgili olmaya başladı. Böylece 1959’da ailesi onu liseyi bitirmesi için Amerika’da arkadaşlarının yanına göndermeye karar verdi. Seattle’de otururken bir restoranın çatı katında garsonluk yaptığı sürece kalmasına izin verildi.Liseyi bitirip üniversiteye geçti.Washington Üniversitesi’ne girdi ve geceleri restoranda çalışmaya devam etti. Bruce Lee, Ed Parkers’la 1964 yılında ilk uluslararası çıkışını yaptı.Daha sonra Green Hornet adlı bir dizide oynamaya başladı.Bruce bunun kendisi için bir çıkış olacağını düşünürken dizi bir sezon sonra yayından kaldırıldı. Daha sonra James Garner’in oynadığı “Marlowe” adlı filmde küçük bir rol kaptı ve birkaç bölümünde göründü. Doktorları ona dövüş sanatlarını kesinlikle bırakmasını ve iyileşmesi için yataktan çıkmaması gerektiğini söylediler. Bu Bruce Lee’nin hayatındaki en kötü dönemlerden biriydi. 6 ay boyunca sırtüstü yatakta kaldı. Ama beynini çalışmaktan alı koyamıyordu. Bu zaman diliminde Jeet Kune Do Tao adlı kitabı yazmaya başladı.Ama bitiremeden hayata veda etti.Kitabını ölümünden sonra karısı tamamladı. 20 Temmuz 1973’teki Bruce Lee’nin ölümünü çevreleyen koşullar Asya’da bir bilinmezlik fırtınası ve dünyanın her tarafında ölümüne dair bir sürü iddianın gezindiği bir trajedi olarak kaldı. Fiziksel sağlığının insanlar tarafından çok iyi olduğu biliniyordu. Ve ölüm sebebinin doğal sebeplerden olabileceği düşünülüyordu. Ölümünün beynindeki tümörden olabileceği söylendi. Bunun doğuştan mı yoksa daha sonradan mı ortaya çıktığı meçhuldü ama kafasında her an patlamak üzere olan hasar görmüş bir damarla birlikte de çok vakti yoktu. Hatta ölümünden 2 ay önce bir beyin travması geçirdi. Bruce Lee’nin ölümüyle Hong Kong yasa boğuldu... Binlerce insan sokaklara dökülüp, son yolculuğunda onu yalnız bırakmak istemediler.Kalabalığı durdurmak için polis tarafından barikatlar bile kuruldu. Diğer bir trajedi de oğlu Brandon Lee’nin 31 Mart 1993’te Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletinde “The Crow” filminin çekimleri sırasında karnından vurularak ölmesidir. Bruce Lee Amerika’nın Seattle eyaletinde Lake View mezarlığına gömülmüştür. Daha sonra 3 Mart 1993’te Brandon Lee de babasının yanına gömüldü. Her gün kendisinin ve oğlunun mezarı dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar tarafından ziyaret edilir. Lee’nin Shanoon adında bir oğlu daha var. Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı Grip, viral bir hastalıktır ve virüslerle bulaşır. En sık bulaş- ma yolu da tokalaşma, yakın konuşmalar, öpüşme gibi yakın temastır. Bu yüzden grip ve soğuk algınlığından korunma yöntemi olarak ellerin sık sık yıkanması, öne çıkan bir yöntemdir. Ayrıca grip olan insanların kalabalık ortamlarda bulunmaları da diğer insanların enfeksiyon kapmalarına neden olur. Kimler risk altındadır? Öncelikle kalabalık ortamlarda bulunanlar yüksek risk altındadır. Özellikle yuvaya giden Karzan Kanebi Bruce Jun Fan Lee 27 Kasım 1940’ta San Francisco’da dünyaya geldi. 20 Temmuz 1973’te Hong Kong’da vefat etti. Bruce Lee, Jeet Kune Do (Türkçe; durduran yumruk yolu) adını verdiği bir savunma sanatı sistemi geliştirdi. Lee’nin bu sistemi geliştirmeden önce eğitimini aldığı savaş sanatları; Kung Fu, Wing Chun, Karate, Boks, Tayland boksu, Jujutsu, Kick Boks, Aikido, Judo, Eskrim, Güreş ve Tekvando’dur. San Francisco’da doğan Lee’nin gerçek adı Lee Jun-Fan. İsmini doğumunda hazır bulunan doktor verdi. Babası ve annesi, Çin operasında oyuncuydu. Lee doğduğunda, bir turne için Birleşik Devletlerde bulunuyorlardı. Ailesi, Kung Fu öğrenmesini istedi. 6 yaşındayken bile ilerideki hırçın, sert karakterini belli ediyordu. Lee, Kung Fu tekniklerini bilinçsiz bir şekilde öğrenmeye başladıktan sonra, 1954’te ünlü Kung Fu Ustası Yip Man’ın öğrencisi olarak Wing Chun sistemini çalışmaya karar verdi. İlerleyen zamanlarda da Wing Chun sistemine boks çalışmalarını da eklemeye başladı. Sık sık karıştığı sokak kavgalarından dolayı kötü şöhret edinince doğduğu Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Washington Üniversitesi’nin Felsefe Bölümüne kaydoldu. Bir yandan okula devam ederken, bir yandan da Amerikalılara Çin Kültürü’nün zenginliğini anlatmak için o güne kadar Çinlilerden başkasına öğretilmesi yasak olan Kung Fu dersleri vermeye başladı. Bu amaçla kendi adını taşıyan JUN FAN KUNG FU adında bir okul açtı. Bu spor okulu 1963 yılına kadar açık kaldı. Yine aynı yıl Amerikalı Linda Emery ile evlendi. Lee daha sonra Oakland’da ikinci okulunu açtı. Burada geniş bir kitleye, Amerikalılara yabancı olan bu sanatın ne kadar geniş içerikli ve derin felsefeye sahip olduğunu ispatladı. İlk uzun metrajlı filmi; Çinli prodüktör Raymond Chow’un yeni kurduğu film şirketi Golden Harvest ile çekilen Big Boss (Büyük Patron) dur. Film, Hong Kong ve Güneydoğu Asya Bölgesi’nde şimdiye kadar kırılmış tüm gişe rekorlarını alt üst ederek büyük bir patlama yaptı. Bunun üzerine Asya milliyetçiliğinin işlendiği Fist of Fury(Öfkenin Yumruğu) filminde oynadı. Bruce Lee’nin de çok iyi bir aktör olduğundan, dövüş sanatını beyaz perdede fantastik bir şov olarak seyirciye sergilemeyi becerebildiği söylenir. İşte bu yüzdendir ki; filmleri dünya sinema klasikleri arasına girmiştir. Bruce Lee’nin üçüncü filmi Way of The Dragon(Ejderin Yolu) oldu. Bu filmde Lee’nin yanında yardımcı oyuncu olarak, Amerika’da yedi defa karate şampiyonu olan Chuck Norris’i görüyoruz. Bruce Lee’yi zirveye taşıyan film ise, Dan İnosantio ve Kerim Abdül Cabbar ile Game of Death(Ölüm Oyunu)dur. Ardından Çin-Amerikan ortak yapımı olan Enter The Dragon(Ejder’e Giriş) filmini çekti. Amerikan sinemasında ve Uzakdoğu film sanayinde süper starlığa yükselen Lee, Ölüm Oyunu adlı filmini tamamlayamadan öldü. Çok zeki olduğu için de Bay Yip onu çok sevdi ve Wing Chun Kungfusu’nun bir sürü gizli tekni- Saray Erbil Mário Jorge Lobo Zagallo (9 Ağustos 1931), Brezilyalı teknik direktör ve eski futbolcu. Kendisi Arap asıllıdır. FIFA Dünya Kupasını, hem oyuncu (1958, 1962), hem teknik direktör (1970), hem de teknik direktör yardımcısı (1994) olarak kazanan ilk futbolcudur. 1958-1965 yılları arasında Brezilya’nın Botafogo takımında oynadı ve 4 kez lig şampiyonluğu yaşadı. 1958 ve 1962 yıllarında Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya Milli Takımı’nda yer aldı. Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe başladı. 1970 FIFA Dünya Kupası’nda şampiyon, 1974 FIFA Dünya Kupası’nda 4. olan Brezilya’nın teknik direktörüydü. Bu görevini 1974 FIFA Dünya Kupası bitimine kadar sürdürdü. 1994’te Dünya şampiyonu olan Brezilya’nın teknik direktörü Carlos Alberto Parreira’nın yardımcısıydı. 1994-1998 arasında ikinci kez çalıştırdığı Brezilya’ya 1998 FIFA Dünya Kupası’nda final oynattı. Milli takım kariyeri İlk kez 1958 FIFA Dünya Kupası’na katılan Zagallo, finalde Brezilya’nın İsveç’i 5-2 yendiği maçta bir de gol attı. Zagallo, 1962 FIFA Dünya Kupası’nda Brezilya adına kupanın ilk golünü attı ve sambacıların şampiyonluk unvanlarını korudukları final maçında da takımda yer aldı. Teknik direktörlük kariyeri Zagallo’nun hücuma dayalı oyun sistemi ile 1970’te Dünya Kupası’nı bir kez daha kazanmayı başardı. 1990 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’ni tarihlerinde ilk kez Dünya Kupası’na taşıyan Zagallo, 1994’te ise Carlos Alberto Parreira’nın sağ kolu olarak Brezilya’nın 24 yıllık kupa hasretinin son bulduğu turnuvada görev aldı. Zagallo, Fransa’da düzenlenen 1998 FIFA Dünya Kupası’nda tekrar takımın başında bulundu ve takımını finale çıkardı. Final günü, 3-0’lık sonuçla kupayı kaybeden Brezilya’nın teknik direktörü oldu. 2006 FIFA Dünya Kupası’nda çeyrek finalde elenen Brezilya’da da yardımcı antrenör olarak görev yaptı. Zagallo’nun heykelini yaptılar Ülkesi Brezilya adına elde ettiği başarılarından dolayı Rio De Janiro’da Zagallo için bir heykel yapıldı. Heykel, düzenlenen muhteşem bir törenle açıldı. Spor ve sinema arasında Bruce Lee Lübnan asıllı Mário Zagallo’nun spor kariyeri Başyazar Yardımcısı İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: [email protected] Email: [email protected] Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi 7 saray Türkler ne zaman ve nasıl Müslüman oldu? Saray Türkler’in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu’dur. Türkler’in daha eskiden de devletler kurduklarını biliyoruz, ama Hun Devleti çok geniş bir saha üzerinde başka milletleri de idaresi altına alan büyük bir devlet olduğu için, ona imparatorluk adını veriyoruz.Hun İmparatorluğu Hun Türkleri tarafından M.Ö. 220 yılında kuruldu. Hunlar bugünkü Moğolistan bölgesinde, yâni Çin’in kuzey-batısında yaşıyorlardı. Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in neslindendir. Türkleri İslamiyete Yakınlaştıran Sebepler Türkleri islamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, tevhid inancı olmuştur. Allah’ın birliği inancı Türkler’de çok yaygın olan bir inançtı. Din adamlarını huzuruna çağıran Mengü Kağan, “biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun emri ile öldüğümüze inanıyoruz” demişti. (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s.15) Türklerde Allah’ın birliği inancı “Kök Tengri” (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti. Türkler’in inançları ile islam inancı arasındaki benzerlik sadece bununla sınırlı değildi. İslamiyet öncesi Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve Saray Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan ve 1 Temmuz 1243 tarihinde meydana gelen savaş. Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu savaş, Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasına sebep olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’nin güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar, bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler. Anadolu içlerine doğru seferler düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına Baycu Noyan getirildi. Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları üzerine saldırmak üzere fırsat kolladı. Baba İshak İsyanından ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a saldırdı. Korkunç zulümler ve katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı. Bu haberi alan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev 80 000 kişilik ordusuyla Sivas’ta ordugah kurup beklemeye başladı. Sultanın Sivas’ta olduğunu haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti. Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev, kuman- Sayı:82 - 15 Kasım kadere inanırlar ve kurban keserlerdi. Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı. (İ. Hami Danışmend, Türk Irkı Neden Müslüman Oldu, s.17) Türklerin islamiyeti kabul etmelerinde islam öncesi Türklerin inançları ile islamiyet arasındaki büyük benzerlikler önemli rol oynamıştır. Bu benzerlikleri kavradıkça islamiyete her geçen gün yakınlık duyan Türkler, Emevi Valisi’nin Horasan’da İslamiyeti yaymak için cami ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir. Bu yakınlaşma süreci Arap Müslümanlarla Türklerin or- tak düşmanları olan Çinlilere karşı omuz omuza mücadele etmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Dünya Tarihinin Dönüm Noktası Türkler’in İslam dini ve müslüman Araplarla tanışmasına vesile olan “Talas Savaşı”ndan Çin Ordusu karşısında zorlanan Müslümanların yardımına Türk süvarileri yetişmiştir. Savaşı izleyen Karluk beyinin emriyle savaş alanına giren Türk süvarileri karşısında neye uğradıklarını şaşıran Çinliler Talas Savaşı’nda yenilgiye uğramışlardır. Bu savaşın ardından islamiyet Maveraünnehr’de kalıcı hale gelmiş ve Türkler de uzun zaman Çin tehlikesinden kurtulmuşlardır. Bölgeye adım atan Müslüman Araplar, Türklerin yüksek ahlaklarını, idarecilik ve savaştaki üstün meziyetlerini yakından tanıma imkanı bulmuşlardır. Bu savaş sonucunda, Türklerin müslüman Arapları, Arapların da Türkleri tanımasına neden olan “Talas Savaşı” dünya tarihi için bir dönüm noktası olmuştur. O savaştan sonra Araplar Müsliman olan Türklere ‘’ Türki iman ‘’ demişlerdi yani İman getiren Türkler .. işin ilginç ynı İman getiren Türkler Oğuz Türkleri idiler Kösedağ Savaşı danlarıyla istişare etti. Tecrübeli kumandanlar, Sultana silah ve erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını, burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp edilmesini söylediler. Devletin ileri kademesinde bulunan, fakat tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve tahriklerine kapılan genç sultan, harekete geçti. Sivas’ın seksen kilometre kadar doğusunda bulunan Kösedağ mevkiinde, suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek, ordugâh kurdu. Burası askerî bakımdan savunması kolay, Moğolların tecavüzüne imkân vermeyen bir araziydi. Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu. Ne yazık ki sultan, yine tecrübesiz kimselerin teşvik ve tahrikiyle, müstahkem mevkileri bırakarak, düşmanın karşılanmasını emretti. Galip geleceğinden emin bir halde, tedbire bile lüzum görmeden ilerleyen genç sultan, az sonra Moğol ordusuyla karşılaştı. İlk başta geri çekilen Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Hiç harp görmemiş tecrübesiz sultan, öncü kuvvetlerinin bozguna uğradığını duyunca, ordunun tamamen yenildiğini sandı. Düşman eline geçmemek için otağını ve hazinelerini harp meydanında bırakıp Tokat’a, oradan da Konya’ya doğru kaçmaya başladı. Sultanın harp meydanından kaçtığını henüz duymayan Selçuklu askerleri, akşamın geç vakitlerine kadar düşmanla çarpışmaya devam ettiler. Sultanın harp meydanını terk ettiğini öğrenince, onlar da çadırlarını bırakarak firar ettiler. Ertesi sabah, çadırlarda bir hareket göremeyen Moğollar, bunun bir harp hilesi olduğunu zannederek, çadırlara iki gün yanaşamadılar. 3 Temmuz 1243 tarihinde, korka korka çadırlara .. Uzun süre Oğuzlara ‘’Türki- iman ‘’ denmeye başlandı ve Türki İman zamanlar ‘’ Türkmen’’ e dönüştü böylece Oğuz veya Türkmen eş anlama geldi.. Halada Oğuzlara Türkmen denir... Nevar ki daha sonralaraı her nekadar diğer Türklerde müsliman olmuşlarsada onlara Türki- İman denmedi Yani Türki- İman veya türkmen sadece oğuzlara has olarak tarihe geçti.... Oğuz boyları, Türkler arasında en kalabalık nufusa sahip bir Türk topluluğudur... bu Türkmenlerin yaşama bölgeleri ise başta Orta Anadolu, ( Türkiye ) Güney Anadolu ( Irak Ve Biladülşam) Doğu Anadolu ( Iran ve Havalisi) Kuzey Anadolu ( Hazar havzası, Azerbaycan ) Batı Anadolu ( Avrupa Kıtasındki Türkler ) Soviyet Rusyadaki Türklerin büyük çoğunluğuda yine oğuzlardandır özellikle Gagavuz bölgesindeki Türkler. Talas Savaşı’nın ardından kitleler halinde islam dinine geçen Türkler, iddia edilenlerin aksine hiçbir zorlama ile karşılaşmamışlardır: “Türkler, İslamiyeti samimi olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul edince, tarihlerinin yeni bir devresine ayak basmış oluyorlardı… “ girdiler. Küçük bir çarpışma ile harp bitti. Seksen bin kişilik Selçuklu ordusu, utanç verici bir yenilgiye uğradı. Selçuklu toprakları, Moğol işgal ve zulmüne uğradı. Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi yağmalayan Moğollar, pek çok Müslümanı şehid ettiler. Kösedağ mağlubiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi. Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti. Bazı hususları anlatıp, pek çok hediyeler vererek, daha fazla gitmemesini tavsiye etti. Bir müddet Anadolu’nun işgalini durdurup geri dönmeleri, Mühezzibüddin Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu. Yapılan sulh antlaşmasıyla, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler. Türk tarihinde benzeri görülmemiş olan Kösedağ Bozgunu, genç ve savaş tecrübesi olmayan Selçuklu Sultanı Gıyâseddin Keyhüsrev’in fevrî hareketleri neticesinde ortaya çıkmıştır. Daha önce Anadolu’ya girmeye cesaret edemeyen Moğollar, Kösedağ Bozgunundan sonra Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadınçocuk demeden katletmişlerdir. Bu mağlubiyet neticesinde, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul etmişler, iki yüz yıllık Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışı başlamıştır 6 saray Sayı:82- 15 Kasım 2012 BÜYÜKÜSTÜN’ÜN “20 DAKİKA” DİZİSİNDEN İLK GÖRÜNTÜLER! Tuba Büyüküstün’ün başrollerinde yer aldığı “20 Dakika” dizisinin ilk fragmanı yayınlandı. Star TV’de önümüzdeki haftalarda ekrana gelmesi planlanan yeni dizi ‘20 Dakika’nın ilk tanıtım fragmanı yayınlandı. Başrollerinde Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’un yer alacağı 20 Dakika dizisi, hikayesini Kaçış Planı (The Next Three Days) filminden alıyor. Dizide, mutlu bir evlilikleri olan çiftin hayatları, kadının işlemediği halde bir cinayetle suçlanarak hapise girmesiyle altüst olması anlatılıyor. Her hafta yükselen bir tempoya sahip olacak dizide, koca, karısının bu cinayeti işlemediğinden emindir ve ipuçlarının peşinden koşar. Sonunda yapacak bir şey olmadığını anlayan adamın tek çaresi ise karısını hapisten kaçırmaktır. Ezel dizisinin senaristleri Kerem Deren ve Pınar Bulut senaryosunu yazdığı dizide, Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’la birlikte İpek Bilgin, Bülent Emin Yarar ve Barış Falay da rol alacak. “Ağzı Olan Konuşuyor” İbrahim Tatlıses; evliliği hakkında yorum yapanPerihan Savaş’a Twitter’dan cevap verdi: “Ağzı olan konuşuyor. Ben kendi derdime düşmüşüm. Ne size, ne de bir başkasının nasihatine ihtiyacım var. Arkadaş beni kullanmaktan vazgeçin!” NE DEMİŞTİ PERİHAN SAVAŞ? Perihan Savaş Kenan Erçetingöz ile çıktığı televizyon programında İbrahim Tatlıses ve onun evliliği hakkında açıklamalarda bulunmuştu. Kenan Erçetingöz: İbrahim Tatlıses vurulduğu an ne hissettiğiniz? Perihan Savaş: Yani ben ilk başta çok ciddiye almadım yani birkaç kere başından geçtiği için böyle şeyler. Yine öyle bir şey zannettim ben ilk başta. Fakat daha sonra telefonlardan edindiğim bilgiyle öyle olunca tabiî ki ben evden fırlayıp gittim hastaneye ve ortaydık evet. Kenan Erçetingöz: Hastane karışıktı ben de geldim öyle biraz saklandım orada da eski eşler yeni sevgililer mafyalar gruplaşmalar böyle bir sahiplenme herkes bir taraftan İbrahim Bey’e sahiplenmeya çalışıyor. Yardımlaşmak anlamında ama iki üç grup vardı. Hayatı biraz karışık yani ben merak ettim Allah şifalar versin şu anda iyi olduğunu duyuyoruz. Birazdan bilgileri alırız senden daha taze bilgiler vardır. Ne zaman mutlu olacak İbrahim Bey acaba onu düşünüyorum. En son duyduğumuzda evi terk etti, eşinden ayrıldı konuşmaları var. Ne lazım İbrahim’in. Ondan sonra daha mutlu olacağına inanıyorum. Kenan Erçetingöz: Peki neden bu kadar hata yapıyor sen onu en eski tanıyansın yıllardır yanında duruyorsun yani İbrahim Tatlıses ve kadınları dersek bir tanesi sensin. Yani, hep güçlü duruyorsun hiç konuşmuyorsun. Hiç polemiklere girmek istemiyorsun. Perihan Savaş: Girmiyorum, çünkü benim bir beklentim yok İbrahim’le tekrar birlikte olma gibi veya onunla tekrar yaşayabilirim gibi hiçbir zaman böyle bir beklentim olmadı. Ama diğerlerinin beklentileri var onun için de hepsi birbirini kabul edip oturuyorlar, zaten oturuyorlardı daha doğrusu. Kenan Erçetingöz: Aniden evlendi, o an ne düşündün evliliğini duyunca? Perihan Savaş: Ben bunun için bir şey diyemem o onların kararı Kenan Erçetingöz: Ama sen destek veren taraftın Perihan Savaş : Ben her zaman İbrahim’in yanında oldum İbrahim tabiî ki o dönemde böyle bir şey söylediğinde ben hayır hayır yapmayazaman mutlu olacak sence ? caksın diyemem kocaman adam çünkü yani Perihan Savaş: Evet biraz şanssızlıklar var adama ne denir ‘hımm yanlış yapıyorsun’ da ama bu şanssızlıkları da birazcık kendisi yara- denmez. Gönülünün istediği yere git dedim ben tıyor diye düşünüyorum ben. Öncelikle kendisi- ona. Çünkü Allah sana bir hayat bağışladı ve ni bu şanssızlıklara iten ve de yanlış yapmasını bu hayatı istediğin gibi yaşa artık bundan sonra hep alkışlayan insanları etrafındn temizlemesi dedim. Nil’den Bebek Operasyonu 36 yaşındaki Nil Karaibrahimgil, iddialara göre anne olmak için aşılama yaptırdı. Nil Karaibrahimgil, bir süredir anne olmanın hayalini kuruyordu. Yaklaşık 2 yıldır Serdar Erener ile evli olan 36 yaşındaki popçu, iddiaya göre doğal yolla hamile kalamadı. İLK DENEME Bunun üzerine birkaç kadın doğum uzmanına giden Nil Karaibrahimgil, en sonunda ‘aşılama yöntemi’ni denemeye karar verdi. Dedikodulara göre, ünlü şarkıcı dün operasyon geçirdi. Gayrettepe’de bulunan özel bir hastenede ‘aşılama’ olan Nil Karaibrahimgil’e 52 yaşındaki eşi Serdar Erener de eşlik etti. 10 GÜN BEKLEYECEK Gazetecilere yakalanmamak için hastanenin otopark kısmından içeri girdikleri söylenen ünlü çiftin morali yerindeydi. Nil Karaibrahimgil, aşılama yöntemiyle hamile kalıp kalmadığını öğrenmek için 10-12 gün bekleyecek. AŞILAMA NEDİR? Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında doğal yollarla çocuk sahibi olamayan genç çiftlere uygulanan ilk yöntem aşılama yöntemidir. Bu yöntem kabaca tarif edilmeye çalışılınırsa eğer herhangi bir cinsel birleşme olmadan erkekteki spermleri kadına taşıma yöntemidir. Bu yöntem bir yıl boyunca herhangi bir korunma yöntemi kullanmamasına rağmen çocuğu olmayan çiftlere uygulanır. Ayrıca söz konusu yöntem tarihteki en eski doğal olmayan hamile kalma şeklidir. Ceylan’lı Asker Uğurlaması Antalya’da bir restoran çalışanları için düzenlenen asker uğurlamasında sahneye çıkan şarkıcı Ceylan, ‘En büyük asker, bizim asker’ tezahüratında bulunarak, “Hepsi bizim çocuklarımız.” Antalya’da bir restoran çalışanları için düzenlenen asker uğurlamasında sahneye çıkan şarkıcı Ceylan, ‘En büyük asker, bizim asker’ tezahüratında bulunarak, “Hepsi bizim çocuklarımız. Allah onları korusun” dedi. Kentin restoran zincirlerinden 01 Güneyliler’in 7 yıldır bünyesinde çalışan Mikail Gün, Yunus Sevim ve Murat Sevim için ‘askere uğurlama gecesi’ düzenledi. 100. Yıl Restaurant’ta düzenlenen geceye,Ak Parti Antalya İl Başkanı Mustafa Köse, CHP İl Başkanı Devrim Kök, Kepez İlçesi eski belediye başkanı Erdal Öner, işadamları ve çok sayıda davetli katıldı. Şarkıcı Ceylan, Mehmet Yakar ve dans gurubunun sahneye çıktığı gecede konuklar, gönüllerinde eğlendi. Ceylan’ın askere gideceklere gösterdiği yakınlık gözlerden kaçmadı. Askerliğin kutsallığına dikkat çeken Ceylan ‘En büyük asker, bizim asker’ diye Tempo tutarak, salondan da tezahüratta bulunmasını istedi. Ceylan, “Hepsi bizim çocuklarımız. Allah onları korusun. Salonda bir hüzün var. Lütfen bu ortamı dağıtın. Biz buraya eğlenmeye geldik” dedi. Geceyi düzenleyen işadamı Ahmet Cambaz’ın 22 yaşına giren oğlu İlkim Cambaz için de pasta kesildi. Pastanın mumlarını asker adaylarıyla birlikte söndüren Ceylan, daha sonra elleriyle yedirdi. Eğlence geç saatlere kadar devam etti 5 saray “Erbil Polisi” kitabı üçüncü baskısını yapacak Sayı:82 - 15 Kasım 2012 Saray Erbil “1921-1991 yılları arası Erbil polisi, kuruluş, gelişim ve kişiler” adlı eser üçüncü baskısını yapacak. Polis tugayı hukukçu Faruk İbrahim Şerif tarafından kaleme alınan eser 2009 ve 2010 yıllarında iki baskı yaptı. Yazar Şerif, okuyucuların büyük ilgi gösterdiği eserin üçüncü baskısını gerçekleştirmeye çalışıyor. Erbil’de 1921’de Irak’ta ulusal hükümetin kuruluşuna müteakip başlayan polis teşkilatının rolüne ışık tutan 370 sayfalık eserden 1000 adet basıldı. İkinci baskıda ise kitaba yeni eklemeler yapılarak 500 sayfada yayınlandı. Önsözü Prof. Dr. Kemal Mazhar’ın yazdığı eserde, kentte polis mesleğine ışık tutan çok değerli 900 fotoğrafa da yer verildi. Yurtdışında da çok ilgi gören eserin üçüncü baskısı için kolları sıvayan Şerif’e uzun ömürler ve başarılar dileriz. Acil Polis Kısım Müdürü Binbaşı Seran Latif: Erbil’de eşcinsellik vakası yok Röp: Seyit Fahrettin Erbilli Erbil Acil Polis Kısım Müdürü Binbaşı Seran Latif, son yıllardaki gelişen teknolojinin gençleri internete ve kültürel aktivitelere yönlendirdiğini söyledi. Saray’a röportaj veren Latif, “Gelişen teknoloji, gençlerimizi kavgadan uzaklaştırıyor” dedi. Kentte sübyancılık vakasının yayıldığı iddiasına cevap veren acil polis müdürü, bu iddianın asılsız olduğunu söyledi. Saray: Acaba Erbil’de bıçak ve benzeri maddeler taşıyan gençlere rastlanıyor mu? S.Latif: Bu vakalara artık ender rastlanıyor. Çünkü ekiplerimiz bu kişilere göz açtırmıyorlar. Bıçak taşıyanlar varsa hemen tutuklanıyorlar. Kentin her yerine yayılan kültürel merkezler, internet ve yeni teknolojik gelişmeler gençleri kültürel aktiviteler yapmaya yönlendiriyor. Artık kimse kavgayla meşgul olmuyor. Saray: Bazı kahvelerde kumar oynanıyor iddiasına ne diyorsunuz? S.Latif: Kumar birçok ülkede oynanıyor. Eğer insanlar kendi arzularıyla, ruhsatlı yerlerde ve gazinolarda kumar oynuyorsa bu farklı bir şey. Ancak ruhsatı olmayan gazinoları sürekli takip ediyoruz. Amirlerimizden bize emir gelirse bu yerleri hemen kapatacağız. İnsanların kumarın kötü taraflarını bilmeleri gerekir. Burada medyaya büyük bir görev düşüyor. Medya bu konuda insanları bilinçlendirmelidir. Bugüne kadar sorunlu ve sürekli kavganın çıktığı birkaç gazinoyu kapattık. Saray:Erbil Parkı’nda eşcinsellik vakası var deniliyor ve bu parka yakın bir kahvede eşcinsellerin albümünün dağıtıldığı iddia ediliyor. Bu konuda ne gibi önlemler alıyorsunuz? S.Latif: Bu iddiaları araştırarak birkaç kahveye ekip gönderdik. Araştırmalarımızda bu iddiaların asılsız olduğunu ortaya çıkardık. Ekiplerimiz bu gibi şeyleri yapanları tutuklayıp polise teslim ediyor. Saray:Eskiden her mahallede bir kabadayı vardı. Bunlar sürekli kavga çıkarırdı. Şimdi durum nasıl? S.Latif: Artık yok böyle bir şey. Buna kalkışanları hemen tutukluyoruz. İnsanlara kötülük yapanlara kesinlikle müsaade etmeyiz. Saray:Gözaltına alınanlara şiddet uygulanıyor mu? S.Latif: Hayır uygulanmıyor. Çünkü gözaltına alınan suçlular suçlarını kabul ediyorlar. Bazen de suçlular, olay yerine giden ekiplerimize hemen teslim oluyorlar. Biz bunları şiddet uygulamadan hemen polise teslim ediyoruz. Saray:Peki, bu gibi olayları takip eden basın mensuplarına karşı yaklaşımınız nasıldır? S.Latif: Polis olarak basın mensuplarına karşı saygılı davranıyoruz. Kendileriyle bilgileri paylaşıyoruz. Ne zaman bize gelirlerse kendilerine yardımcı oluyoruz. Çünkü bizim kadar onlar da büyük bir görev üstleniyorlar ve topluma hizmet ediyorlar. Şirket Tescil Kurumu Genel Müdürü Ahmet:Bölgede faaliyet gösteren 2 binden fazla firmanın büyük bir bölümünü Türk firmaları oluşturuyor RÖP SARAY Şirket Tescil Kurumu Genel Müdürü Dilzar Ahmet, vatandaşları ve hükümeti sermayesini bilmedikleri firmalarla çalışmamaya çağırdı. Saray’a konuşan Ahmet, işlerini yarıda bırakan firmaları kara listeye alacaklarını söyledi. Bu amaçla bir komisyon teşkil ettiklerini ifade eden Ahmet, bölgede faaliyet gösteren birçok firmanın Türk menşeli olduğunu kaydetti. Saray: Bölgede faaliyet gösteren yabancı ve yerli firma sayısı kaçtır ve bunlar hangi alanlarda çalışıyorlar? D.Ahmet: Yerli firmaların toplam sayısı 1366 iken yabancı firma sayısı 2171’dir. Bunların ilgi alanı ticaret ve yatırımdır. Saray: Yabancı firmaların çoğunu Türk firmalar oluşturuyor. Bunun sebepleri nelerdir? D.Ahmet: Firmaların yüzde %49’u Türk menşelidir. Bölgeye ilk gelen de bu firmalar olmuştur. Örneğin; 1999’da Kürdistan Bölgesi’ne gelmeye başlayan Türk firmaları buranın güvenli ve istikrarlı olduğunu gördüler. Bu aynı zamanda bölge ile Türkiye arasında ticari anlamda gelinen noktaya şahittir. Türk firmalarının yanı sıra körfez ülkelerinden ve Avrupa’dan da firmalar burada faaliyet gösteriyor. Bize gösterilen ilgi her geçen gün artıyor. Dolayısıyla görüyoruz ki, Türkiye Kürdistan Bölgesi’ne ilgi gösteriyor ve firmaları burayı Bağdat’a tercih da yabancı firmaları memnun ediyor ve bize ara sıra takdir belgesi gönderiyorlar. Şirket tescil aşamasında firmaların isim ve sermayesinin bloke edilmesi uygulamaları tabi ki yerli firmaları kapsıyor. Bu yapılması gereken bir uygulamadır. Hedefimiz hayali firmaların önünü kesmektir. Saray: Bölgede faaliyet gösteren yabancı firmalar aynı zamanda Irak’ın diğer bölgelerinde de çalışıyorlar? D.Ahmet: Sanmıyorum,çünkü buradaki durum Irak’ın diğer bölgelerine göre farklıdır. Bölgeye gelen firmalar çok büyük firmalardır ve bunların yaptığı iş de bellidir. Örneğin, bölgede ediyorlar. Çünkü başkentte em- 2171 yabancı firma faaliyet gösterirken, Irak’ın tamamında niyet henüz hakim değil. toplam 600 yabancı firma faaSaray: Yerli firmalar kendileriliyet gösteriyor. Buradaki fark ne farklı muamele yaptığınızı sanırım görülüyor. ve yabancı firmalara daha fazla Saray: Neden bu firmalar daha önem verdiğinizi iddia ediyorçok konut projelerinde çalışıyorlar? D.Ahmet: Bu normaldir. Çünkü lar? D.Ahmet: Bu yatırım kurumuna yerli firmalara uygulanan mevbağlı bir husustur. Ama eğer zuat farklı, yabancı firmalara konut projeleri doyma noktauygulanan mevzuat farklı. Bu sına geldiyse o zaman başka alanlara yönlenmelidir. Saray: Kara listeye alınan firma sayısı kaçtır? D.Ahmet: Bugün itibariyle kara listeye alınan firma sayısı 31. Ancak bu demek değil ki bu firmalar hep böyle kalır. Yasal süresi bittiği zaman firmalar kara listeden çıkarılır. Saray: İşini tamamlamayıp kaçan firmalara karşı nasıl bir önlem alıyorsunuz? D.Ahmet: Bölgeye gelen firmalardan gereken yasal belgeler alınıyor. İş alan şirketlerden teminat mektubu alınması ve parasal gücünün araştırılması gerekir. Aksi takdirde kara listeye alınır. Hükümet bunun için bir komisyon teşkil etti. Şirket Tescil Kurumu olarak işini yarıda bırakıp kaçan firmalara karşı yasal işlem yapıyoruz. Bu firmaların hesaplarını bloke ederek kara listeye alıyoruz. Vatandaşları ve hükümeti sermayesini bilmedikleri firmalarla çalışmamaya çağırıyorum. Ayrıca kurumumuzdan lisans almayan firmalarla da çalışılmaması gerekir. saray 4 76 kişiyi öldüren Halepli keskin nişancının hikâyesi Sayı:82 - 15 Kasım 2012 Saray Ajanslar Gerilim ve karışıklıkların sürdüğü Suriye’nin Halep kentinde ordu güçlerine karşı savaşan keskin nişancı herkesin dilinde... Bugüne kadar 76 askeri öldürdüğünü söyleyen keskin nişancı, İngiliz aktör Jod Lo’nun başrolde oynadığı “Kapılarda Düşman” adlı filmdeki Moskova keskin nişancısına benzetiliyor. İngiliz Daily Telegraph gazetesi Halep’in keskin nişancısını, 2001’de gösterime giren “Kapılarda Düşman” adlı film kahramanı ile karşılaştırdı. Filmde başrol oynayan İngiliz aktör Jod Lod, İkinci Dünya Savaşı’nda kuşatma altında tutulan Rusya’nın Stalingrad’in harabeye çevrilmiş sokaklarında bir Alman keskin nişancısını kovalıyor. Halep’in keskin nişancısının üstlendiği görev, Moskova keskin nişancısının görevi kadar önemli... Çünkü o da Halep’in yıkılmış sokaklarında Suriyeli askerleri avlıyor. Ancak bu bir film senaryosu değil, bir gerçek… İngiliz gazetesine görüntü vermek istemeyen Halep’in keskin nişancısı kendisi eski bir asker olduğunu, Halep’in Bab Mahallesi sakini olduğunu ve Özgür Ordu saflarına 6 ay önce geçtiğini söylemekle yetin- di. Bugüne kadar öldürdüğü 76 askere sıktığı mermileri sakladığını ifade eden keskin nişancı, Halep’te meydana gelen tüm çatışmalarda yer aldığını söyledi. Öldürdüğü askerler arasında üç tank şoförünün de bulunduğunu gazeteye anlatan keskin nişancı, rejimin kendisini öldürmek için sivil kıyafetli iki keskin nişancıyı görevlendirdiğini kaydetti. Kendisi hakkında vatandaşlardan bilgi toplandığını iddia eden keskin nişancı, kendisini öldürmek için görevlendirilen iki askerin Özgür Ordu tarafından tutuklandığını belirtti. Yakalanan askerler Özgür Ordu tarafından gözaltında tutuluyorlar. İngiliz Daily Telegraph gazetesine göre keskin nişancı, ellerindeki klaşnikof markalı silahla basın mensuplarına poz veren devrimcilerin aksine medyada görünmek istemiyor. O bir taraftan cephede ön safta savaşırken diğer bir taraftan Özgür Orduya yeni giren milislere askeri eğitim veriyor. Özgür ordudakiler hiç askeri eğitim görmediler. Halep’in köylerinden gelen bu milislerin kimisi tarımda kimisi ise hayvancılıkta çalışıyordu. Bunların çoğu Özgür Ordu mensupları veya eski askerler tarafından 25 gün bir askeri eğitimden geçtiler. Rakamlarla Türkiye ve Suriye orduları Saray Ajanslar Global Fire Power raporlarında Türkiye ve Suriye’nin askeri gücü karşılaştırıldı. Türkiye için balina, Suriye için ise serdin balığı benzetmesinin yapıldığı raporda olası bir savaşta Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyini çok kısa bir sürede işgal edebileceği ifade edildi. Sayı olarak Suriye ordusunun dünyada 35. sırada geldiğinin yazıldığı raporda, NATO üyesi Türkiye’nin dünyanın en büyük 6. ordusu olduğu hatırlatıldı. Raporda ayrıca iki ülkenin ekonomik gücü de karşılaştırıldı. Türkiye’nin geçen yıl milli gelirinin bir trilyon doları bulduğu, Suriye’nin ise 57 milyar dolar olduğu ifade edilen raporda Türkiye’nin ekonomisi Suriye’nin ekonomisinin 17 katıdır. Raporda ayrıca şunlara da yer verildi: “Nüfus olarak Türkiye 78 milyondur. Bu Suriye nüfusunun 3 katına tekabül ediyor. Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 12300 dolarken bu rakam Suriye’de 2600 dolardır. Türkiye’nin altın rezervi 87 milyar dolardır. Suriye’ninki ise 18 milyardır. Bu rakam, bu ülkede devam eden iç karışıklıklar nedeniyle sıfıra düşmüş olabilir. Türkiye’nin yıllık savunma harcamaları 25 milyar doları bulurken Suriye’nin ancak 800 milyon dolardır. Rakamlarla Türkiye ve Suriye orduları: Asker sayısı Türkiye : 612.900 Suriye : 304.000 Uçak sayısı Türkiye : 1.940 Suriye : 830 Tank sayısı Türkiye : 4.300 Suriye : 5.300 Yerdeki Silah Sistemleri Türkiye : 69.774 Suriye : 25.406 Deniz Araçları Türkiye : 265 Suriye : 19 Topçu Sistemleri Türkiye : 1.838 Suriye : 2.160 Denizaltı Sayısı Türkiye : 16 Suriye : Sıfır Firkateyn Sayısı Türkiye : 19 Suriye : 2 Mayın Avlama Gemisi Türkiye : 20 Suriye : 4 Amfibik Gemi Sayısı Türkiye : 55 Suriye : 3 3 saray Sayı:82 - 15 Kasım 2012 KYB yetkilisi Sadi Pire: Duhok’un Türkiye’ye yakın olması, KDP ile bu ülke arasındaki ilişkilerin güçlü olmasında etkili oluyor Röp. Saray Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Siyasi Büro Üyesi ve partinin Erbil Kol Sorumlusu Sadi Ahmet Pire, KDP ile aralarında imzalanan stratejik anlaşmadan söz etti. Saray'a konuşan Pire, söz konusu anlaşmanın içeriği konusunda hiçbir problemleri bulunmadığını ifade etti. "Anlaşmanın tabana yansımasını istiyoruz" diyen Pire, "Duhok'un Türkiye'ye yakın olması, KDP ile bu ülke arasındaki ilişkilerin güçlü olmasında etkili oluyor" diye konuştu. Saray: KYB olarak KDP ile imzalanan stratejik anlaşmanın hangi maddesini gözden geçirmek veya değiştirmek istiyorsunuz? S.Pire: Defalarca söylemiştik; KDP ile aramızda imzalanan stratejik anlaşmanın içeriği konusunda hiçbir problemimiz yok. Ancak tek sorun anlaşmanın hayata geçiriliş şeklidir. KDP ve KYB siyasi büroları kendilerini anlaşmanın içeriği ile meşgul etmek yerine, söz konusu anlaşmanın tabana yansımasına çalışsınlar ve olduğu gibi uygulanmasını sağlasınlar. Saray: KYB ve KDP olarak Türkiye ile ilişkilerde farklı görüştesiniz, neden acaba? S.Pire: Bu ilişkiler coğrafyayla alakalı bir şey. Bilindiği gibi Duhok KDP'nin nüfuzu altındadır ve bu şehrin Türkiye'ye yakın olması, KDP ile bu ülke arasındaki ilişkilerin güçlü olmasında etkili oluyor. Yoksa Türkiye konusunda aramızda herhangi bir görüş ayrılığı söz konusu değildir. Saray: Deniliyor ki parti olarak teşkilatınızda değişiklikler yapmak istiyorsunuz. Bu iddialar ne kadar doğru? S.Pire: Hayır böyle bir şey söz konusu değildir. Ama çok gerekiyorsa yaparız. Saray: Bir süre önce KDP'yi bazı köylerde üyelerinize arsa ve gayrimenkul vermemekle suçlamıştınız? S.Pire: Doğrudur. Ancak Sayın Erbil Valisi duruma el koymak istiyor. Yine de bu ihlaller devam ediyor. Bu ihlaller KDP'nin başındakilerin talimatıyla yapılmıyor. Sorun, dediğim gibi stratejik anlaşmanın tabana yansımamasından kaynaklanıyor. Saray: KYB ve KDP'nin Kürdistan Parlamentosu seçimlerini erteletmeye çalıştıkları iddia ediliyor? S.Pire: Hayır, bu doğru değildir. Böyle bir konu hiç gündeme gelmedi. mı? Veya buna müsaade eder mi? KYB'nin böyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Bunu sıradan bir vatandaş yaptıysa o başka bir konu. Bayrağa bir ülkenin sembolü olduğu için hürmet edilmelidir ve yakılmamalıdır. Allah göstermesin eğer Kürdistan bayrağı ateşe verilirse, bu kabul edilir mi? Bir milletle ilişkimiz olmasa da bayraklarına hürmet etmeliyiz. Çünkü bayrak onların sembolüdür. Dolayısıyla bayrak yakmayı tasvip etmiyorum ve böyle bir şeyi haksız buluyorum. Sanırım KYB de böyle düşünüyor. AKP kongresine gelince Başkan Barzani iktidar partiye seslendi. Mala Bahtiyar ise BDP kongresinde iktidara değil bir Kürt muhalif partiye seslendi. Tavırlarda bir farklılık görmüyorum. Çünkü iktidar partinin sorumluluğu muhalefetinkinden farklıdır. Tüm ülkelerde muhalefet siyasi pazarlık yapar. Bu demokrasinin getirdiği bir durumdur. Saray: Belli ki KYB'nin ilişkileri Türkiye'den fazla İran ile daha güçlüdür. Bu durum partinin sınırlarının İran'a çok yakın olmasından mı kaynaklanıyor? S. Dizayi: Ben böyle görmüyorum. Çünkü Kürdistan'da tek bir yönetim var. Bugün Türkiye bölgesel yönetimle çok iyi bir ilişki içindedir. Bunu hepimiz görüyoruz. Örneğin bir önceki hükümetin başında Dr. Berhem vardı, bugün Sayın Neçirvan bulunuyor. Ülkelere yaklaşımda ortak stratejiler benimsiyoruz. İlişkilerimiz daha fazla Türkiye odaklıdır. İran ile bu kadar değil. Bu doğru. Bunun de sebebi İran'ın Türkiye kadar Kürdistan pazarına ihtiyaç duymamasıdır. Ekonomik olarak İran çok ileridedir. Türkiye'nin aksine bu ülkenin kendi petrolü ve gazı var. Türkiye'nin ise Kürdistan Bölgesi'nin petrolüne, gazına ve pazarına ihtiyacı var. Ayrıca Irak pazarına da ihtiyacı var. Dolayısıyla faktörler farklıdır. Saray: Bölgedeki etnik gruplar, kararların uzlaşı temelinde alınmasından yanadır. Siz ne diyorsunuz? S. Dizayi: Kürt siyasi liderliği özellikle KDP ve KYB, milletlerin eşitliğinden yanadır. Burada mesele azınlık ve çoğunluk meselesi değil. Seçim zamanında kimi partiler oyların çoğunu kazanabiliyor. Bugünkü parlamentoda KDP, KYB, Değişim Hareketi ve diğer gruplar var. Burada siyasi rekabet etkili oluyor. Eğer gerçekçi düşünürsek Türkmen ve Hıristiyanlara kota temin ederken yasaları ihlal etmiş oluyoruz bir anlamda. Çünkü eğer kota olmasaydı Türkmen ve Hıristiyanlar parlamentoda sahip oldukları sandalye sayısına hiçbir zaman ulaşamazlar. Bu iki topluma eksiklik hissetmesinler diye kendilerine kota tanınmıştır. Kendilerine hakkettiklerinden fazla verildiğini söylemiyorum. Ancak çok göz önünde bulundurulmuşlar ve diğerleriyle eşit olduklarını hissetmeleri için kendilerine daha fazla haklar tanınmalıdır. KDP yöneticisi Sefin Dizayi: Bayrak milli bir sembol olduğu için yakılmamalıdır Röp. Saray KDP üst düzey yöneticisi Sefin Dizayi, bölge ile Türkiye arasındaki ilişkilerden söz etti. Türkiye ile çok iyi ilişkiler içinde olduklarını ifade eden Dizayi, "Bölgesel yönetim olarak Irak Anayasası tadil edilmediği sürece Türkiye'de temsilcilik açamayız" dedi. Bölgede düzenlenen bazı gösterilerde ülkelerin bayraklarının yakıldığının hatırlatılması üzerine Dizayi, "Bayrak bir ülkenin sembolüdür. Dolayısıyla bu sembollere saygı gösterilmelidir ve yakılmamalıdır" diye konuştu. Saray: Bölgesel yönetim, Türkiye'de neden bugüne kadar bir temsilcilik açmadı? S. Dizayi: Yasalar gereği Kürdistan Bölgesi federal Irak'ın bir parçasıdır. İki ülke aralarında imzaladıkları anlaşmalar çerçevesinde karşılıklı olarak konsolosluklar açabilirler. Örneğin Türkiye'nin Erbil'de konsolosluğu bulunuyor. Buna mukabil Irak'ın da İstanbul'da konsolosluğu bulunuyor. Irak Anayasası, bölgesel yönetimin yurtdışında temsilcilik açmasına müsaade etmiyor. Ne zaman anayasa tadil edilirse o zaman bölgesel yönetim Irak büyükelçilikleri bünyesinde kendisine temsilcilikler açabilir. Doğrudur, bazı ülkelerde temsilciliklerimiz var. Ancak bu özel ve istisnai bir durumdur. Türkiye'ye gelince, bu ülkeyle ilişkilerimiz yenidir ve biraz zamana ihtiyacımız var. Bir de bu ülkedeki durum diğer ülkelerdekinden biraz hassas. Ancak ileride bu ülkede temsilcilikler açacağımızdan kuşkunuz olmasın. Bugün Türkiye'de sadece KDP ve KYB'nin temsilcilikleri bulunuyor. Bu temsilcilikler 1991'de açıldı. Saray: Eğitim Bakanı olarak göreviniz sona erdikten sonra neyle meşgulsünüz? S. Dizayi: KDP yöneticisi olarak parti içindeki çalışmalarıma devam ediyorum. Bakanlıkta kalmasam da buradaki işleri uzaktan takip ediyorum ve yeni Bakan Sayın İsmet Bey'in görevinde başarılı olmasını diliyorum. Çünkü eğitim, toplumların gelişmesi için bir temeldir. Burada bakan olmak önemli değil, önemli olan eğitim sürecine hız kazandırmaktır. Dün ben bakandım, bugün İsmet Bey, benden önce de Dilşat Bey işbaşındaydı. Saray: KYB, Türkiye konusunda sizden farklı düşünüyor. Özellikle Türkiye'ye karşı yapılan gösterilerin çoğu KYB bölgesinde yoğunlaşıyor. Bu görüş farklılığını Barzani'nin AKP kongresinde, Mala Bahtiyar'ın ise BDP kongresinde ayrı ayrı yaptıkları konuşmalarda Öcalan'ın serbest bırakılmasını dile getirmelerinde ve Türkiye bayrağının ateşe verilmesinde de görebiliyoruz. Ne dersiniz? S. Dizayi: Ayrı ayrı cevap gerektiren birçok soru sordunuz. Örneğin bayrak yakmaktan söz ettiniz. Acaba KYB Türkiye bayrağını yakmaya kalkar 2 saray Sayı:82 - 15 Kasım 2012 Bazı partiler milli güvenliği korumak bahanesiyle toplantı gündemlerini kamuoyuyla paylaşmıyorlar Saray Erbil Kürdistan Bölgesi”ndeki partiler, milli güvenliği bahane ederek gerçekleştirdikleri toplantıların gündemini medyayla paylaşmıyorlar. KDP ve KYB yetkilileri yaptıkları toplantıların içeriğinin medyayla paylaşılmasını kabul etmiyorlar. Bölgenin iki ana partisi konumundaki KDP ve KYB'nin Irak ve bölgedeki gelişmeler hakkında yaptıkları toplantıların içeriğini medyayla paylaşmadıkları biliniyor. KDP Erbil Kol Sorumlusu Ali Hüseyin, Kürdistan, Irak ve bölgenin çok hassas bir durumdan geçtiğine dikkat çekti. Saray'a konuşan Hüseyin, iktidarı elinde tutan partilerin büyük bir sorumluluğu omuzladıklarını söyledi. Bölgemizdeki siyasi şartlarla yaklaşımın tutarlı olmasını ve sorumluluk istediğini dile getiren KDP yetkili, "Biz devlet değiliz. Geçici bir süreçten geçiyoruz. Gerek muhalefetle. gerek iktidarla yaptığımız toplantıları ve her hareketimizi takip edenler var. Bunlar Irak içinde olabilirler, Irak dışında da olabilirler. Bölgedeki mevcut sürece hizmet eden her bir siyasi toplantının içeriği kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Ancak bazı meseleler vardır ki paylaşılmasına gerek yoktur veya başka bir zaman da paylaşabilir. Bu her yerde böyledir. Her konuştuğunuzu medyayla paylaşmak gibi bir zorunluluk söz konusu değildir. KYB yöneticisi Arez Abdullah ise,"Partilerin toplantı gündemlerini kamuoyuyla paylaşmakta veya paylaşmamakta özgürdür" dedi. Parti olarak kamunun menfaatini veya milletin akıbetini etkileyen meseleleri medyayla paylaştıklarını söyledi. Ancak KDP'yi ve kendi partilerini ilgilendiren özel konuları paylaşmayı uygun görmediklerini ifade eden Abdullah, her şeyi paylaşmanın mümkün olmadığını söyledi. Aralarında stratejik anlaşma imzalayan KDP ve KYB söz konusu anlaşmanın bazı maddeleri üzerinde anlaşamıyorlar ve bu anlaşmazlıkları gidermek için düzenledikleri toplantıların içeriğini kamuoyuyla paylaşmıyorlar. KYB'li yetkili Arez Abdullah, bu toplantılarda henüz bir ilerleme sağlamadıkları için içeriğini kamuoyuyla paylaşmadıklarını kaydetti. Kürt muhalefetinin güçlü ismi Değişim Hareketi ise toplantılarının çok şeffaf olduğunu söylüyor. Değişim Hareketi'nin Erbil sorumlusu Brzo Mecit, bölgedeki partilerin ve bölge başkanının düzenledikleri toplantıların şeffaf olmadığını iddia etti. Parti olarak şeffaflıktan yana olduklarını ifade eden Mecit, kamuoyunun ve muhalefetin toplantıların şeffaflık içinde yapılması için baskı yapması gerektiğini savundu. Parti olarak toplantılarını yazılı ve görsel medyada halkla paylaştıklarını dile getiren Mecit, hem iktidar partisi hem de diğer partilerle düzenledikleri toplantıların içeriğini basın bildirileri ile kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi. Diğer bir muhalefet partisi Kürdistan İslami Birliği ve silah dağıtılarak oylarını satın almaya çalışıyorlar. İnsanların özgürlüklerini ellerinden almak kadar kötü bir şey olamaz. Bundan vazgeçmelidirler. İşsizlik ve kötü hayat şartları insanları inandıkları ilkelerden ve tutumlarından vazgeçmeye sevk etti" dedi. Partilerin insanların ilkeleriyle oynaması demokrasiye ve insan haklarına aykırı olduğunu ifade eden bir yazar, partilerin misyonunun eğitim, ekonomik ve siyasi olarak topluma yeni şeyler kazandırmak olduğunu söyledi. Tanınmış yazar Şuan Muhammet, ancak bölgedeki partilerin insanları vicdanını satın aldığını ve iradelerini ellerinden aldıklarını söyledi. Bu partilerin insanlara tercih şansı bırakmadıklarını dile getiren yazar,"İnsanların kendi kaderlerini çizmelerine engel oluyorlar. Bu davranışlar demokrasiye ve insan haklarına aykırıdır. Bu durum devam ettikçe insanlar özgür bir şekilde oy veremezler ve özgürce düşünemezler" dedi. Geri kalmış bir toplum olduklarını ifade eden yazar Muhammet şöyle devam etti:"Partiler insanlara iyi şeyler yerine kötü şeyler öğretiyorlar. Burada medyaya ve sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşüyor. Ancak ne yazık ki bizde medya yüzde yüz özgür olmadığı ve sivil toplum örgütleri iktidarın bir uzantısı olduğu için bu durumun üstesinden gelinemiyor". Bir ekonomi uzmanına Başkan Yardımcısı Sait Ali, halktan hiçbir şey gizlemek istemediklerini söyledi. Saray'a konuşan Ali, yine de bazı özel toplantıları gizli tuttuklarını söyledi. İki yıl önce, bu partinin Bahdinan Bölgesi’ndeki büroları ateşe verilmişti. Bu olay partinin KDP ile ilişkilerini olumsuz etkilemişti. Bunun üzerine bölge başkanı partiyi ziyaret ederek gönüllerini almaya çalışmıştı. Ancak ziyaretin içeriği kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Konuyla ilgili konuşan İslami parti yetkilisi Ali, ziyarette bölge başkanına kaygılarını ilettiklerini ve bürolarının üçüncü kez ateşe verileceğinden endişe ettiklerini söyledi. Ali bu endişelerini kamuoyuyla paylaştıklarını da kaydetti. Siyasi gözlemciler hükümette ve partilerde şeffaflığın söz konusu olmadığını söyledi. Gözlemci Fırsat Sofi, halkın kaderiyle ilgili önemli meselelerin saklanmasının yanlış olduğunu kaydetti. Partiler arasında yapılan bazı toplantıların gizli tutulmasının normal olduğunu savunan Sofi, ancak milli güvenliği tehdit etmeyen konuların paylaşılması gerektiğini söyledi. Bölgede şeffaflık sorununun bulunduğunu ifade eden siyasi gözlemci, bu durumun yanlış anlamalara yol açtığına dikkat çekti. Prensip kalmamış, her şey para olmuş Partiler insanları kullanıyorlar! Saray – Erbil Bölgemizdeki partilerin çoğu insanların benimsedikleri tutumu ve inandıkları ilkeleri değiştirmeye çalışmakla suçlanıyor. Bu partiler vatandaşların ekonomik durumunu istismar ediyor. Bu durumun İslam şeriatına aykırı olduğunu ifade eden bir din adamı, "Paranın ilkenin yerini aldığını iddia etmemekle birlikte, paranın menfaatle özdeşleştiğini diyebilirim. Bir makama gelmek için menfaatli davranmak milletlerin veya siyasi partilerin geleceğini tehlikeye sokar " dedi. İslami partilerde para için inandığı ilkelerden vazgeçen unsurlar olup olmadığı yönündeki Saray'ın sorularını yanıtlayan Abdullah Verte, "İslami güçlerin vermek istedikleri mesajlar belli. Bu mesajlar fikri, sosyal ve İslam’a davet gibi üç temelde toplanıyor. Bu mesajlardan sapmamak gerekir, çünkü bu güçler tarihi bir sınavdan geçiyorlar. Özellikle Ortadoğu'da İslami güçlerin iktidara geldiği şu günlerde dini ve fikri ilkeler öne çıkıyor. Bu ilkeler kişi ve dar particilik etkisinde kalmadan gerçek zeminde uygulanmalıdır" dedi. İktidardaki partileri halkın sesini kısmakla suçlayan Değişim Hareketi parlamenterlerinden Peyam Ahmet, bu partilerin seçim zamanında fakir halkın sesini parayla kıstığını iddia etti. Saray’a konuşan Ahmet, "Halkın vicdanıyla oynanıyor. Kendilerine para göre iyi bir yaşam şartı yakalamak her insanın hakkı. Süleymaniye Üniversitesi İktisadi ve İdari Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Nermin Maruf, dünyadaki ekonomik gelişmelerin parayı ön plana oturttuğunu söyledi. Bazı insanların para uğruna prensiplerini kolayca değiştirebildiklerini ifade eden Dr. Maruf, partilerin insanların oyunu kanunlar çerçevesinde almaya çalıştığını kaydetti. İslam'ın, insanların prensiplerini paraya satmalarını günah kıldığını ifade eden bir imam, "İnsanın ilkelerini ve tutumunu paraya karşı satması haramdır. Buna dinimiz izin vermez" dedi. İbrahim Gardi cami hatibi Halit Gardi,"İnsan değişebilir. İlkesini paraya satabilir. Bunun tarihte kanıtı var. Ancak bu dinen caiz değildir. Bir insan makam için, para için tenezzül ederse günah işlemiş olur. İnsanlar olarak kıyamet günü hesaba çekileceğiz. Dolayısıyla azaptan kurtulmak için yanlış yapmaktan uzak durmalıyız" diye konuştu. Ünlü sözler Hiç kimse zalim olmaz eğer korkaklar olmazsa, zalimleri yaratan korkaklardır Alaaddin Keykubat Selçuklu Sultan Sayı:82 - 15 Kasım 2012 2 Partiler halkın iradesiyle oynuyorlar KDP Türkiye arasındaki güçlü ilişkilerde coğrafya etkili oluyor 3 Halep'in keskin nişancısı Türkler ne zaman Müslüman oldu? 7 4 Kimliği belirsiz savaş uçaklarının kalıntıları bölgede çevre kirliliğine yol açıyor Bölge semaları zehirlendi beyaz gazın bölgede yağan yağmur oranını azalttığına, diğer araştırmalarda ise gazın yağmur oranını arttırdığına işaret ediyor. Ancak bu yağmurlar çok tehlikelidir" diyen Dr. Ekrem, uçaklardan sızan gazın çölleşmeye sebebiyet verdiği yönünde yapılan görüşlere katılmadığını belirtti. Bu görüşün bilimsel bir görüş olmadığını dile getiren çevre uzmanı Dr. Ekrem şöyle devam etti: "Aksine bu gazlar yağmur oranını arttıracak. Ancak bu yağmur kendisiyle eşit bir madde getirdiği için insan ve bitki hayatına zarar verecek. Özellikle insanların göz sağlığı da tehlikeye girecek ve bitki hayatı yok olacak". Saray – Özel Her gün bölge semalarında dolaşan kimliği belirsiz savaş uçaklarının arkasından saçılan beyaz dumanın çevre kirliliğine yol açtığı ve bitkileri yok ettiği ifade ediliyor. Bir çevre uzmanı uçaklardan çıkan beyaz dumanın yağmur yoluyla bölgedeki bitkileri yok ettiğini söyledi. Saray'a konuşan uzman, yabancı uçaklardan çıkan beyaz gazın vatandaşların göz sağlığını da tehlikeye attığını kaydetti. Selahattin Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Halit Ekrem, söz konusu uçakların bölgede çevreyi kirlettiğini belirtti. "Bazı araştırmalara göre uçaklardan çıkan uzun kuyruklu Hükümet-Parlamento maçı bir sonraki aya kaldı Türkmenler Erbil’de geniş katılım- Saray – Özel Hükümet-Parlamento maçı, araya giren uzun bayram tatili nedeniyle bir sonraki aya kaldı. Parlamento ile hükümet arasında koordinasyon görevi yürüten Saad Halit, yapılması beklenen HükümetParlamento maçının mübarek kurban bayramı tatili nedeniyle önümüzdeki Aralık ayının 15'ine ertelendiğini söyledi. Maç için sponsor aradıklarını ifade eden Halit, maç gelirlerinin şehit ve Enfal kurbanı ailelere dağıtılacağını kaydetti. Maçta yer alacak yetkililerin bu hafta antrenmana çıkacaklarını dile getiren Halit, sağlığı yerinde olan bakanların maçta oynayacaklarını söyledi. Parlamento takımında sorun yaşanmadığını, buradaki kadroda genç milletvekillerinin yer alacağını ifade eden yetkili, maç için henüz hakem belirlenmediğini söyledi. lı bir seminer düzenleyecekler Saray – Özel Erbil'de içinde bulunduğumuz Kasım ayı sonunda Türkmenler bir araya gelecek. Seminere Türkmen parti ve siyasi çevreleri katılacak. Irak Türkmen Cephesi (ITC) yetkilisi Aydın Maruf, seminerde Türkmenlerin durumunun ve sorunlarının görüşüleceğini söyledi. Saray'a konuşan ITC'li yetkili Maruf, seminere tüm grupları çağıracaklarını kaydetti. "Hedefimiz söz birliği sağlamak ve sorunlarımıza çözüm aramaktır" diyen Maruf, Türkmen durumunu enine boyuna değerlendireceklerini de söyledi. Tüm tarafları seminere çağıran yetkili, Türkmenlerin siyasi çalışmalara katılmasını istediklerini belirtti. ITC yetkilisi Maruf, yılda bu şekildi 4 konferans düzenlemeyi planladıklarını da kaydetti. Erkek kıyafeti VERONA'da satılır Dünyanın en meşhur markaları bizde bulunur Mağazamızdaki büyük indirimi kaçırmayın Erbil- Tablo Mall, Kat 1 Sahibi Ali Debbag Tel: 07504048386 Dükkan no (G 16)
Benzer belgeler
Gazeteyi okumak buraya tıklayın
tekrar takımın başında bulundu ve
takımını finale çıkardı. Final günü,
3-0’lık sonuçla kupayı kaybeden
Brezilya’nın teknik direktörü oldu.
2006 FIFA Dünya Kupası’nda
çeyrek finalde elenen Brezilya’...
Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com
çok geniş bir saha üzerinde
başka milletleri de idaresi
altına alan büyük bir devlet
olduğu için, ona imparatorluk adını veriyoruz.Hun
İmparatorluğu Hun Türkleri
tarafından M.Ö. 220 yılında
kuruldu...