İndir - Gjykata Kushtetuese
Transkript
REPUBLIKA E KOSOVËS – РЕПУБЛИКА КОСОВO - REPUBLIC OF KOSOVO GJYKATA KUSHTETUESE УСТАВНИ СУД CONSTITUTIONAL COURT ANAYASA MAHKEMESİ İÇTİHAT BÜLTENİ 2011 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 2 Yayımlayan: Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Yayın Kurulu: Prof. dr. Enver Hasani, Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. dr. Snezhana Botusharova, Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. dr. Ivan Čukalović, Anayasa Mahkemesi Üyesi Mr. sc. Arbëresha Raça-Shala, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Hazırlayan: Anayasa Mahkemesi Sekretaryası USAID Hukukun Etkin Üstünlüğü Programı Telif Hakkı: İlgili telif hakkı yasası başka şekilde öngörmedikçe Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin yazılı izni olmaksızın bu yayının herhangi bir kısmı çoğaltılamaz, fotokopi ve görsel kayıt veya yeniden kullanıma açık sistemlerde herhangi bir şekilde kaydedilemez ve yayımlanamaz. Sorumluluk: Kosova Cumhuriyeti Anayasası’nın 116.4 maddesine göre Kosova Anayasa Mahkemesi kararları birincil kaynak olan Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanır. Bu Bülten, Anayasa Mahkemesi kararlarının birincil kaynağı olan Resmi gazete’nin yerini tutmaz. Bu Bülten ile Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanan kararların örtüşmemesi durumunda Resmi Gazete’de yayımlana karar esas alınır. Anayasa Mahkemesi kararlarının özet halinde yayımlanmasının amacı davaların olgusal ve hukuki yönleri hakkında bir derleme sunmaktır. USAID Hukukun Etkin Üstünlüğü Programı tarafından hazırlanan karar özetleri, bu haliyle Anayasa Mahkemesi kararlarını yerini tutmayıp Mahkeme kararlarının gerçek ifadesini temsil etmemektedirler. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 3 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ 2011 İÇTİHAT BÜLTENİ Effective Rule of Law Program Programi për Sundimin Efektiv të Ligjit Program za Efektivnu VladavinuPrava ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 4 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 5 Içindekiler: 2011 Yılına İlişkin Anayasa Mahkemesi İçtihadı Bültenine Önsöz ............................. 11 Başvurucu Teki Bokshi değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı ........ 12 Başvurucu Ruhan Berisha Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayılı kararının yürütülmemesine karşı ............................................................................... 17 Başvurucu Feti Islami Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 395/2008 ile İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 306/06 sayılı kararlarına karşı ............................................. 23 Başvurucu Bislim Kosumi Podujeve Belediye Mahkemesine karşı ........................... 31 Başvurucu Hamide Osaj Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pkl. No. 43/2010 sayılı kararına karşı .............................................................................................................. 35 Başvurucu Feti (Hamëz) Gashi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. Nr. 184/2008 sayılı kararına karşı ..................................................................................................... 41 Başvurucu Aziz Sefedini Kosova Meclisi’nin 3-V-165 sayılı kararına karşı ............... 45 Başvurucu Miftar Sejdiu Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. no. 1428/2005 sayılı kararının uygulanmayışı hakkında ............................................................................. 50 Başvurucu Abdullah Shkodra Gilan Bölge Mahkemesi’nin Ac. Nr. 70/2010 sayılı kararına karşı .............................................................................................................. 56 Başvurucu Faik Azemi Priştine Bölge Mahkemesi’nin Ac Nr 5/2010 ve Priştine Belediye Mahkemesi’nin E. nr. 67/2008 sayılı kararına karşı................................... 62 Başvurucular Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı ................................................................................. 67 Başvurucu Imer Ibriqaj Kosova Meclisi’nin 03V-115 sayılı kararına karşı ................ 72 Başvurucu Gafur Podvorica Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına karşı .................. 78 Başvurucu Azem Ademi Adalet bakanlığına karşı...................................................... 83 Başvurucu NLB Prishtine A.Ş. Bankası Yüksek Mahkeme’nin Mle-Rev. nr. 19/2009 sayılı kararına karşı ..................................................................................................... 87 Başvurucu Alil Memetoviq Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 ile Yüksek Mahkeme’nin Pkl. Nr/8/09 sayılı kararlarına karşı .................................................. 94 Başvurucu Zejni Selimi Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 727/2009 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................................... 100 Yetkili temsilci tarafından temsil edilen AGEF Gmbh Priştine Belediye Meclisi’nin 353-1297 sayılı kararına karşı ................................................................................... 105 Başvurucu Ismet Hebibi Yüksek Mahkeme’nin Rev. 1 nr. 165/2004 sayılı kararına karşı ............................................................................................................................ 113 Başvurucu Agim Stublla Yüksek Mahkeme’nin PKL nr. 69/2010, Lipjan Belediye Mahkemesi’nin P. nr. 129/2009 ile Kosova Polisi’nin P. nr. 122/VDP/2010 sayılı kararlarına karşı ......................................................................................................... 117 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı .................. 123 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı (Yargıçlar Robert Carolan ve Almiro Rodrigues’in karşıoy görüşleri) ...................................... 142 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 6 Başvurucu Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin ASC-09-089 sayılı kararına karşı ............................................................................. 148 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı .................. 165 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına karşı ............................................................................................................................ 171 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta Mushkolaj’ın karşıoy yazısı) ....... 180 Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................................... 189 Başvurucu Zvezdana Dimitrijević Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCEL-09-0001 sayılı kararlarına karşı .............................................................................................. 194 KABUL EDİLMEZLİK KARARI ............................................................................... 194 Başvurucu Magbule Asllani Yüksek Mahkeme’nin Rev. I. nr. 482/2008 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................ 199 Başvurucu Ferizovik’te yerleşik IMK Çeliku Fabrikası Bağımsız İşçi Sendikası Ferizovik Belediye Mahkemesinin C. Nr. 340/2001 sayılı karşı ..............................203 Başvurucu Vahide Badivuku Kosova Yargı Kurulu’nun yargıç ve savcıların yeniden atanmasına ilişkin duyurusuna karşı........................................................................ 207 Başvurucu Bojana Denić Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti’nin A. Nr. 263/2010 sayılı kararına karşı ............................................................................................................ 213 Başvurucu Tomë Krasniqi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK)’nun 2003/12 sayılı Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47 sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasasının 20.1 maddesine karşı ...........................................................220 Başvurucu Shkurte Krasniqi Yüksek Mahkeme’nin A. no. 771/2010 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 232 Başvurucu Ilaz Shuleta Priştine Belediye Mahkemesi’nin CI No. 307/2006 sayılı kararına karşı ............................................................................................................238 Başvurucu Arben Komani Yakova Belediye Eğitim Müdürlüğünün 4 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 244 Başvurucu Gjokë Dedaj Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı ...............................................250 Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı .......................................................................... 256 Başvurucu Shefki Gjergji Yüksek Mahkeme’nin A. no. 274/2010 sayılı kararına karşı ................................................................................................................................... 262 Başvurucu Gani Geci ile diğer milletvekilleri Meclis’in Kosova Posta ve Telekom şirketinin özelleştirilmesine ilişkin 14 Ekim 2010 tarihli Hükümet Strateji Projesine ilişkin kararına karşı ................................................................................................. 267 Başvurucu Kosova Boşnakları Birliği Yüksek Mahkeme’nin A-U. No 4152010 sayılı kararına karşı ............................................................................................................ 273 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 7 Başvurucu Agron Vula Yakova Belediyesinin Bağımsız Denetleme Kuruluna ait 25 Şubat 2008 tarihli kararın uygulanmayışına ilişkin kararına karşı......................... 279 Başvurucu Bajram Santuri Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) ve İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 8329/06 ve 9095/07 sayılı kararlarına karşı..........284 Başvurucu Shpresa Loxha-Pllana İpk Bölge Mahkemesinin C. nr. 644/06 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................ 295 Z. Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Cml.-Gzz. Br. 36/2007 sayılı kararına karşı ............................................................ 300 Başvurucu Arta Hyseni Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr. 1030/2009 sayılı kararına karşı ........................................................................................................... 308 Başvurucu Amrush Rexhepi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 256/08 sayılı kararına karşı ............................................................................................................ 315 Başvurucu Eduard Thaqi (namı diğer Sokol Thaqi) Kosova Polisi’nin 398-SHPK2002 sayılı kararına karşı ......................................................................................... 322 Başvurucu Kosova Hükümeti Kosova Cumhuriyeti Meclisi Milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti Hükümet üyeleri dokunulmazlıkları hakkında ...................................................................................................................................328 Başvurucu Arjeta Halimi Gilan Bölge Mahkemesi’nin CN Nr. 24/09 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 363 Başvurucu Binak Thaqi Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 311/10 sayılı kararı ve Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 572/10 sayılı kararına karşı ........................ 380 Başvurucu Vehbi Halili Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 5/2004 sayılı kararına karşı ................................................................................................................................... 387 Başvurucu Lon Paluca Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 286/2007 sayılı kararına karşı ................................................................................................................................... 392 Başvurucu Şeyh Ali Shehu Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi’nin Rev. 995/99 sayılı kararına karşı ......................................................................................398 Başvurucu Selim Berisha Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 85/2011 sayılı kararına karşı ...................................................................................................................................405 Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı ................... 418 Başvurucu LDK-AAK-LDD partilerinin Prizren Belediye Meclisi Üyeleri .............. 421 Başvurucu Zef Prenaj Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın 11/2010 sayılı Temel Emeklilik Ödemeleri Genelgesine karşı.................................................................... 429 Başvurucu X Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sosyal Refah Departmanı’nın Kararına ilişkin itirazı reddeden Yüksek Mahkeme kararına karşı ......................... 434 Başvurucu Sylë Shlivova Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 82/2002 sayılı kararına karşı ........................................................................................................... 440 Başvurucu Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 185/2008 sayılı kararına karşı ............................................................................................................ 445 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 8 Başvurucu Zora Palić ile Paško Palić Yüksek Mahkeme’nin Rev. Nr. 218/2006 ile Lipyan Belediye Mahkemesi’nin P. Nr. 177/2002 sayılı kararlarına karşı .............. 451 Başvurucu Özel Gradevinar Şirketi Yüksek Mahkeme’nin Ae - Pž Nr. 21/2008 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................ 457 Başvurucu Ilmi Rakovica Priştine Bölge Mahkemesi’nin P.nr. 529/06, Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pp. nr. 200/07 ve Yüksek Mahkeme’nin P. nr. 465/07 sayılı kararlarına karşı ........................................................................................................ 465 Başvurucu Almerovic Muris Yüksek Mahkeme’nin A. nr. 198/2009 ve Mia. nr. 7/2009 sayılı kararlarına karşı ................................................................................. 471 Başvurucu Bejta Vitija Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanı’nın 5022876 sayılı kararlarına karşı .................................................... 478 Başvurucu Avni Kumnova Yüksek Mahkeme’nin 142/04 sayılı kararına karşı ......483 Başvurucu Fatime Kabashi Yüksek Mahkeme’nin Rev. No. 28/2010 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 492 Başvurucu Prenk Shllaku Kosova Hükümeti’nin 9/128 sayılı kararına karşı......... 500 Başvurucu Kosova Sigorta Şirketleri Derneği 03/L-179 sayılı Kosova Kızılhaçı Yasası’nın 14.1.7 maddesine karşı .............................................................................506 Başvurucu Shemsedin Ademi 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesine karşı ............ 511 Başvurucu Priştine Merkezli Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün kararına karşı ............................................................................................................................517 H. C. “Emin Duraku” A.Ş. Kosova Özelleştirme Ajansı’nın 45-A ve 46 özelleştirme dalgası kararına karşı ................................................................................................ 522 Başvurucu Shaqir Prevetica Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı, Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve ile Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayılı kararlarına karşı ................................ 531 Başvurucu Naser Rexhepi Bölge Ticaret Mahkemesi’nin VI.C. Nr. 54/2003 sayı ile Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 39/2003 ile Rev. E nr. 11/2003 sayılı kararlarına karşı ................................................................................................................................... 537 Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı ................... 543 Başvurucu Fadil Selmanaj Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 170/2009 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 566 Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC 10-0079 sayılı kararı ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları görüşmek üzere kurulan Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kurulmasına ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin uygulanması hakkında 2006/17 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine ilişkin 2008/6 sayılı UNMIK Yönetmeliğine karşı ....................... 579 Başvurucu Xhevrije Haliti Yüksek Mahkeme’nin Rev. nr. 588/2008 sayılı kararına karşı ........................................................................................................................... 586 Başvurucu Shahe Ramaj Kosova Hükümeti Sağlık Bakanlığına karşı ..................... 593 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 9 Başvurucu Bujar Luzha Kaçanik Belediyesi Şehirleşme, Kadastro ve Çevre Koruma Müdürlüğü’ne karşı ................................................................................................... 598 Başvurucu Dedë Bala Priştine Belediye Mahkemesinin P.nr. 2630/2006 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ap. rn. 242/2007 sayı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl. nr. 101/2010 sayılı kararına karşı ........................................... 604 Başvurucu Dedë Bala Priştine Bölge Mahkemesi’nin Kp. nr. 196/2009, PPS. nr. 02/2009, P. nr. 309/10, P. nr. 340/10, KA. nr. 278/10 dhe KA. nr. 309/10, P. nr. 309/10, P. nr. 340/10, KA nr. 278/10 dhe KA. nr. 309/10 sayılı kararlarına karşı 612 Başvurucu Kadri Bytyqi Özel Daire’nin SCEL 09-0009 sayılı emirnamesine karşı 621 Başvurucu Rexhep Ademi Emlak Davaları Komisyonu’nun HPCC/REC/101/2008 sayılı kararın yeniden görüşülmesine karşı .............................................................. 627 Başvurucu Muhamet Bucaliu Devlet Savcılığı’nın KMLC nr. 37/11 sayılı duyurusuna karşı ........................................................................................................................... 633 Başvurucu Nikollë Qetta Yüksek Mahkeme’nin Rev. nr. 361/2010 ve İpek Bölge Mahkemesi’nin AC.Nr. 111/2010 sayılı kararlarına karşı ....................................... 640 Başvurucular Shefkat Perdibuka ile Suhejla Morina Yüksek Mahkeme’nin Rev. no. 228/2007 sayılı kararına karşı .................................................................................648 Başvurucular Sitaram, Chaulagai, Krishna Bandur Chamlagai, Chandra Kala Chauhan ve Hom Bahadur Battarai Priştine’dek Adi Suçlar Yüksek Mahkemesinin GJL. nos. 1258/2010, 1259/2010, 1260/2010, 1261/2010 kararlarına karşı .......... 655 Başvurucular Faik Hima, Magbule Hima, ve Bestar Hima Yüksek Mahkeme’nin A. nr. 983/08 sayılı kararlarına karşı ........................................................................... 670 Başvurucular Ilaz Halili ve Kosova Elektrik Kurumunun 20 eski çalışanı Yüksek Mahkeme’nin 21 bireysel kararına karşı................................................................... 677 Başvurucu İpek Belediye Meclisi Topluluklar Başkan Yardımcısı Fahrudin Megjedovic, İpek Belediye Meclisi Azınlıklar Başkan Yardımcısının Atanmasına ilişkin 15 Şubat 2010 tarihli kararına karşı. .............................................................696 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 10 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 11 2011 Yılına İlişkin Anayasa Mahkemesi İçtihadı Bültenine Önsöz Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi 2009 yılında kuruldu ve halen genç mahkeme sayılır. 2009 - 2012 yılları arasında Mahkeme’nin çıkarttığı kararlar bir cilt halinde toplanarak İçtihat Bülteni’nde yayımlanmak üzeredir. Şimdi de 2011 yılında çıkartılan kararlar bültenini yayımlıyoruz. Bu yayımda insan temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına ilişkin önemli meseleler ve başvurucu tarafların Anayasa’nın kendilerine tanıdığı haklar çerçevesinde Mahkeme’ye yaptıkları başvurular hakkındaki kararlar da kapsanmıştır. Bu kararların çoğu Mahkeme’nin Anayasa ile güvence altına alınan hakların ihlali bulunmadığı tespitine dayanan kabul edilmezlik kararlarıdır. Ancak kararların bir kısmı, Anayasa’nın yorumlanmasında nihai merci olan Mahkeme’nin, kurumların Anayasa ile belirlenen yetki sınırlarını aştıkları durumlarda vatandaşların haklarının korunduğu önemli kararlardır. Bu yüzden Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin 2011 yılına ilişkin İçtihat Bültenini büyük şerefle yayımlıyoruz. Bu Bülten, yanız yargıçlar, yasa yapıcıları, avukatlar ve hukukçulara değil, akademisyenler, öğrenciler ve kamuoyuna da Anayasa Mahkemesi’nin yargılama yetkisine ilişkin bir kaynağa erişime yardımcı olacaktır. Mahkeme, çağdaş demokrasinin vasıfları olan tüm vatandaşlara istikrar, hukuki güvenlik ve hukukun üstünlüğünü temin edecek Anayasa uygunluğu temel ilkelerini daima göz önünde bulundurarak karar almada yüksek standartlara bağlı kalacağını taahhüt eder. Prof. dr. Enver Hasani Anayasa Mahkemesi Başkanı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 12 Başvurucu Teki Bokshi değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı Dava no: KI 45-2009, Karar tarihi: 30 Kasım 2010 Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, ayrımcılık, kanun önünde eşitlik, insan onuru, bireysel başvuru, dil meseleleri, locus standi, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 2003/13 sayılı değiştirilmiş UNMIK Genelgesinin 22.7 ile 64.7 maddelerinde Özel Daire tarafından görüşülen Kosova Emanet Ajansı’na ilişkin dava evrakının İngilizceye çevrilmiş olması ve çeviri masraflarının taraflarca karşılanması gerektiği belirtildiği için ayrımcılık teşkil eder gerekçesi ile Anayasa’nın 5, 23, 24 ve 31. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ve 14. maddeleriyle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Anayasa’nın 53 ile 113.7 maddeleri, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.1 maddesi ve İçtüzüğün 69. kuralına dayanarak başvurucunun iddia ettiği Anayasa ihlalinden dolaysız bir şekilde mağdur edilmediğini belirtmiş, başvurucunun yetkili taraf sayılma imkanından mahrum bırakmıştır. Mahkeme, actio popularis türünden başvurunun iddia edilen Anayasa ihlalinden doğrudan etkilenmeyen bir kişi tarafından yapılmasına Anayasa’nın imkân vermediğini belirtmiştir. Bu sebeplerden dolayı başvurunun kabul edilmez olarak reddine karar verilmiştir. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 65/10 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 45/09 Başvurucu Teki Bokshi Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 13 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yakova Kosova’da ikamet eden avukat Bay Teki Bokshi’dir. İtiraz Edilen Genelge 2. Başvurucu, Birleşmiş Milletler Kosova Yönetim Misyonu (UNMIK) tarafından 2008/6 sayı ve 11 Haziran 2003 tarihli genelgenin 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmesine itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, 2003/13 sayı ve 6 Aralık 2006 tarihli Genelge ile değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesi 22.7 ve 64.7 maddelerinin etki alanı ile 2006/17 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 25 (1) maddelerinin etki alanlarının, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan insan hak ve özgürlükleriyle çeliştiğini ileri sürmektedir. Devamında başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113. Maddesi 1 ve 7. fıkraları, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 46 ve 47. Maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 69 ve 54. Maddeleri. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 14 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 29 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğuna itiraz etmiştir. 6. Yargıç Robert Carolan başkanlığında ve yargıçlar Ivan Čukalović ile Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 15 Haziran 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 7. Yakovalı avukat Bay Teki Bokshi, 28 Eylül 2009 tarihinde yukarıda 3. maddede belirtilen istemini sunmuştur. 8. Başvurucu, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 64 (7) maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 5, 23, 24, 31. maddeleri ve “Anayasanın 6. Maddesindeki adil yargılanma hakkı politikası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki 14. Madde belirtilen ayrımcılık yasağıyla çelişmektedir”. 9. Başvurucu, istemini Mahkemeye sunduğu dilekçede atıfta bulunduğu belgelere dayandırmaktadır. Başvurucunun İddiaları 10. Başvurucu, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 ve 64.7 maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerle çeliştiğini iddia etmektedir. Başvurucu ayrıca Anayasanın 5. Maddesi [Diller], 23. Maddesi [İnsan Onuru], 24. Maddesi [Kanun Önünde Eşitlik] ve 31. Maddesinin [Adil ve Tarafsız yargılanma Hakkı] ihlal edildiğini açıklamaktadır. 11. 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 Maddesi önce 2006/17 sayılı UNMIK Genelgesi ile, son olarak da 2008/6 sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmiştir. Genelgenin itiraz edilen maddesi, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine açılan davaların hangi dillerde teslim edilmesi gerektiğini belirleyen ve aşağıda alıntılanan 25.7 Maddesidir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 15 25.7 Başvurular ve diğer evraklar Arnavutça, Sırpça ve İngilizce dillerinde sunulabilir. Ancak Arnavutça ve Sırpça dillerinde sunulması halinde tüm evrakın İngilizce çevirilerinin de sağlanması gereklidir. Çeviri masraflarını başvurucu taraf karşılar. 12. Başlangıçtaki UNMIK Genelgesinin 64.7 Maddesi 2008/6 UNMIK Genelgesinin 67.11 Maddesiyle değiştirilerek Kosova Emanet Ajansıyla ilgili dava evrakının çevirisinin gerekli olduğunu şöyle belirlemiştir: 67.11 Özel Daire, gerekli olduğu durumlarda başvurunun ve diğer gerekli evrakın İngilizce çevirisini sağlamakla ilgilenir. Bu çeviriler tamamlandıktan sonra davacı ve Ajansa derhal veya en geç duruşmadan yedi gün önce gönderilmelidir. 13. Başvurucu, Genelgeye göre Özel Dairenin Kosova Emanet Ajansına karşı açılan davalarda bazı evrakların İngilizce çevirisini yaparak ayrımcılığa neden olduğunu iddia etmektedir. 14. Bunun dışında başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 15. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 16. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 17. Bunun yanı sıra Yasanın 47.1 Maddesi şunu belirlemiştir “Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin herhangi bir kamu otoritesi tarafından ihlal edildiğini iddia eden her birey, Anaysa Mahkemesinden hukuki koruma talep edebilir. Buna rağmen başvurucu, bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritesi tarafından dolaysız ihlal edildiğini göstermemiştir. İçtüzüğün 69. Maddesi şunu belirlemiştir: “Anayasanın 113. Maddesi 7. Fıkrasına göre başvuru yapıldığında, yetkili taraf, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının dolaysız ve hâlihazırda ihlal edildiğini ikna edici bir şekilde göstermekle yükümlüdür”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 16 18. Sonuç olarak Anayasanın 53. Maddesi şunu belirlemiştir: “Bu anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır”. Strasbourg Mahkemesi içtihadına göre “bireysel başvuru sistemi actio popularis şeklinde bir başvurunun yapılmasını ortadan kaldırır. Bu yüzden şikâyetlerin Sözleşme hükümleri ihlali mağduru olduklarını iddia eden kişilerce veya onların adına sunulması gerekmektedir. Bu kişilerin, şikayet ettikleri önlemden “dolaysız şekilde etkilendiklerini” göstermeleri gerekmektedir (bkz. 22277/93 başvuru numaralı İlhan - Türkiye davasının 27 Haziran 200 tarihli kararının 52. Maddesi). Bireysel başvuru yapan başvurucunun yetkili taraf olduğunu göstermediğinden Mahkeme, istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiğini tespit etmiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.1 maddelerine ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 17 Başvurucu Ruhan Berisha Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayılı kararının yürütülmemesine karşı Dava no: KI 36-2009, Karar tarihi: 20 Ocak 2011 Anahtar kelimeler: sözleşmeye ilişkin uyuşmazlık, kararın yürütümü, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda bir sözleşmeye ilişkin uyuşmazlık davasında Gilan Belediye Mahkemesinin onun lehine aldığı kararın yürütülmeyişinden herhangi bir anayasal hüküm belirtmeksizin haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Kararın kesinleşip yürütülebilir hale gelmesinden sonra borçlu tasfiye edilmiştir. Mahkeme, başvurucunun bu dava konusunda yetkili olan Yüksek Mahkeme Özel Dairesine başvurmayarak tüm kanun yollarını tüketmediğini belirtmiş, Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlaller konusunda etkin kanun yolları sunduğuna ilişkin varsayımını vurgulayarak Selmouni v. Fransa davasına atıfta bulunmuştur. Mahkeme, başvurucu tarafın yapılacak başvurunun faydasız olacağı varsayımı yetkili mercie başvurmamak için yeterli gerekçe olmadığını eklemiş, bununla ilgili olarak Whiteside v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunmuştur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesine atıfta bulunarak başvurucunun ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakları açıkça belirtmeyip itiraz konusu kamu mercii kararlarını ayrıntılı bir şekilde vurgulamadığını belirtmiştir. Priştine, 21Mart 2011 Nr.ref: RK 82/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 36/09 Başvurucu Ruhan Berisha Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayılı kararının yürütülmemesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 18 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Gilan’da mukim Bay Ruhan Berisha’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Gilan Belediye Mahkemesinin 25 Ekim 2005 tarihli kararının yürütülmemesine itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Anayasa Mahkemesine görüşülmek üzere getirilen davanın konusu Bay Berisha’nın dava dilekçesini onayıp davalı taraf Gilan’daki “Iliria” Konsorsiyumun davacıya kararın II. Maddesinde belirtilen meblağı geri ödemesini öngören Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayı ve 20 Ekim 2005 tarihli kararının yürütülmemesidir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54 (b) Maddesi. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 19 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine 3 Eylül 2009 tarihinde başvurmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi 5 Şubat 2010 tarihinde Kosova Özelleştirme Ajansına dava ile ilgili yazı yazıp Kosova Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 22.2 Maddesine istinaden bununla ilgili cevabını talep etmiş, ancak herhangi bir cevap alamamıştır. 7. Yargıçlar Robert Carolan, Snezhana Botusharova ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Iliriana Islami’nin raporunu görüştükten sonra 15 Haziran 2010 günü, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 8. Bay Ruhan Berisha 15 Şubat 2002 tarihinde mali kaynakların birleştiricisi (inşaat kooperatifi) sıfatıyla toplu konut ve ticari mekanların bulunacağı “ILIRI-5/1” adlı binanın inşaatını “Iliria-5/1” Konsorsiyumu ile beraber gerçekleştirmek amacıyla mali kaynakları birleştirme (kooperatif) sözleşmesi imzalamıştır. Bu konsorsiyumu, yapılacak olan binanın I. Blok’u II. Girişin birinci katında bulunup yüzey alanı 64,21 m2 olan 23 numaralı daire ile ilgili mülkiyet hakkını kazanmak amacıyla, sözleşmede belirtilen koşullarda yatırımların yüklenicisi sıfatıyla “INTEGJ” ve NHIN “MORAVA E BINQES” temsil etmektedirler. 9. Bu sözleşme Gilan Belediye Mahkemesinde 19.02.2002 tarihinde VR.nr. 357/02 sayı ile onaylanmıştır. 10. Sözleşme koşullarına göre inşaatın, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 18 ay içerisinde tamamlanması gerekiyordu. 11. Bay Berisha, sözleşmede öngörüldüğü vadelerde iki taksiti ödedikten sonra binanın yapılmayacağı kendisine bildirilmiş, bundan dolayı uğradığı zararın karşılanması için Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine 13 Mayıs 2005 tarihinde 27.611,00 € tutarında tazminat davası açmıştır. 12. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi SCC-05-0148 sayılı kararla 9 Haziran 2005 tarihinde davayı yetkili mahkeme sıfatıyla Gilan Belediye Mahkemesine göndermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 20 13. Gilan Belediye Mahkemesi 20.10.2005 tarihli kararıyla davacı Ruhan Berisha’nın dava dilekçesini kabul edip onaylamış ve “Iliria 5/1” konut ile ticari mekân binasının inşaatı için mali kaynakları birleştirme sözleşmesini feshetmiştir. Bunun yanı sıra Iliria Konsorsiyumu, uğradığı zararın karşılanması için davacıya 27.611 € tazminat ve mahkeme giderleri için 151 € ücret ödemeye mahkûm edilmiştir. 14. Belediye Mahkemesinin kararı 15.03.2006 tarihinde kesinleşmiş ve yürütülebilir olmuştur. 15. Gilan Belediye Mahkemesi, borçlu “Iliria” Konsorsiyumunun bu mahkemenin kararının yürütülmesine karşı itirazını E. Nr. 249/06 sayılı kararıyla reddetmiştir. 16. Diğer borçlu olan Gilan Tekstil fabrikası 01.02.2006 tarihinde tasfiye edilir. 17. Ruhan Berişa, Kosova Özelleştirme Ajansında (KÖA) for dulduru ancak herhangi bir cevap alamaz. 18. Gilan Belediye Mahkemesinin karaı 2006 yılında tasfiye edilen “Iliria” Konsorsiyumuyla ilgili olmasında rağmen, bundan sonra Bay Berisha Özel Daireye başvurmamıştır. Başvurucunun İddiaları 19. Başvurucu, başvurusunda hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini belirtmeyip Gilan Belediye Mahkemesinin kararının yürütülmesini talep etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 20. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. Mahkeme bu çerçevede Anayasanın 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” Yasanın 48.Maddesi şunu belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 21 “Başvurucu, başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğuna açıklık getirmesi gerekmektedir.” 21. Mahkeme, dava dosyasındaki evraka dayanarak, başvurucunun Gilan Belediye Mahkemesinde alınan karardan (C.nr. 388/05) sonra “ILIRIA” Konsorsiyumu, daha doğrusu onun temsilcilerinin tasfiye edildiklerini bildiği ve Bay Berisha’nın elinde icra edilmemiş mahkeme kararı olduğu halde, 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre yargılama yetkisi olan Yüksek Mahkeme Özel Dairesine başvurmamıştır. Diğer yandan “ILIRIA” Konsorsiyumu ve katılımcılarının yönetimini Kosova Emanet Ajansı (KEA) devralmıştır. 22. Yukarıda sözü edilen yönetmelik yönetimi KEA’ya geçmiş şirketlerle ilgili uyuşmazlık davalarının görüşülmesinde yetkili mahkeme olarak Yüksek Mahkeme Özel Dairesi olduğu belirtilmiş olup aynı yönetmeliğin 9.7 maddesinde açık bir şekilde şunu belirlemiştir: “Bir istemle ilgili 4. Maddeye göre alınmış karar veya 4.3 Maddeye göre şikayetin çözümü ile ilgili karar nihai olup dava tarafları için bağlayıcıdır ve yürürlükteki yasalara göre ilgili organlarca icra edilmelidir.” 23. Mahkeme, yukarıda açıklanan hususları dikkate alarak başvurucunun Anayasa Mahkemesinden önce Yüksek Mahkeme Özel Dairesine başvurması gerektiğini değerlendirmektedir. 24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 25. Mahkeme bir davacının davasını yetkili yerli organlar tarafından görüşülmesine koşullandırmaması için bakış açısından kuşku duymanın yeterli olmadığını vurgulamaktadır. (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık davası 7 Mart 1994 tarih ve 20357/92 sayılı kararın 76. Maddesi, s. 80). 26. Başvurucu, isteminde usulen bir ihlalin işlendiği veya anayasal haklarının ihlal edildiğini gösteren herhangi bir husus belirtmemiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 22 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme sunulan delil ve olguları değerlendirip 15 Haziran 2010 tarihinde davayı görüştükten sonra başvurucunun tüm kanun yollarını TÜKETMEDİĞİNİ tespit emiş ve oybirliğiyle I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 23 Başvurucu Feti Islami Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 395/2008 ile İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 306/06 sayılı kararlarına karşı Dava no: KI 11-2010, Karar tarihi: 25 Ocak 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun önünde eşitlik, mülk davası, mülk güvenliği, bireysel başvuru, veraset davası, açıkça temelden yoksun başvuru, etkili kanun yolu hakkı, mülkiyet hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek Bölge Mahkemesinin kararını onayarak dava konusu mülkün eski sahiplerine yasaya uygun tazminat ödenmiş olduğu gerekçesiyle başvurucunun kamusal mülk üzerindeki mülkiyet hakkı iddialarını reddeden Yüksek Mahkeme kararının Anayasa’nın 21, 22, 24, 31, 41, 46, 53 ve 54. maddelerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurunun Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesinde belirtilen dört aylık yasal süre geçtikten sonra yapıldığı için kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Mezotur-Tiszacugi Tarsulat v. Macaristan Davası kararına atıfta bulunarak başvuru sonucundan memnuniyetsizliği gösterecek şekilde başvurunun önceki yargılama usullerin tarafsız veya haksız olduğunu gösterecek temelden açıkça yoksun olduğunu da tespit etmiştir. Mahkeme, rolünün olgu veya maddi hukuk karşıtlıklarını kapsamayan anayasal uyuşmazlıklarla sınırlı olduğunu belirtip Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunmuştur. Sonunda Mahkeme, Mordechai Poznanski ve diğerleri v. Almanya davasına atıfta bulunarak aynı esasa göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dâhil edilerek ileri sürülen iddialarla ilgili olarak başvurucunun açıkça temelden yoksun olduğunu tespit etmiştir. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 80/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 11/10 Başvurucu Feti Islami ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 24 Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.395/2008 sayılı kararı ile İpek Bölge Mahkemesinin Ac.Nr.306/06 sayılı kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, İpek’te ikamet eden Bay Feti Islami’dir. İtiraz Edilen Kararlar 2. İtiraz edilen karar şunlardır: Kosova Yüksek Mahkemesinin rev. 395/2008 sayı ve 02.06.2008 tarihli kararı ile İpek Bölge Mahkemesinin Ac.Nr. 306/06 sayı ve 25.05.2008 tarihli kararı. Dava Konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 26.01.2010 tarihinde yapılan başvurunun konusu davacılar: Feti Islami, Zyhdi Islami, Nexhmedin Islami, Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami ve Nyzafere Dobroshi’in İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/06 sayılı kararının yeniden gözden geçirilmesi istemiyle Kosova Yüksek Mahkemesine başvurup bu mahkemenin istemi reddeden rev. 395/2008 sayılı kararı ile İpek Belediye Mahkemesinin C.nr. 195/05 sayı ve 26.05.2006 tarihli karara karşı İpek Bölge Mahkemesine yapılan itirazı reddedip belediye mahkemesinin kararını onayan Ac. Nr. 306/06 kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 25 İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar 4. Başvurucu, yukarıda zikredilen yetkili mahkemelerin itiraz edilen kararlarıyla Anayasa ile güvence altına alınmış şu haklarının ihlal edildiğini öne sürmektedir: a) 21. Madde 1, 2, 3 ve 4. fıkradaki temel hak ve özgürlükler, b) 22. Madde 1, 2, 3 ve 4. fıkralarda belirtilen uluslararası anlaşma ve sözleşmelerden doğan haklar, c) 24. Madde 1, 2 ve 3. fıkralardaki kanun önünde eşitlik hakkı, d) 31. Madde 1. Fıkrasına göre adil ve tarafsız yargılanma hakkı, e) 41. Madde 1 ve 2. fıkralarda belirtilen şeffaflık ilkesi ve resmi evraka erişim hakkı, f) 46. Madde 1 ve 3. fıkralarda belirtilen mülkiyet hakkı, g) 53. Maddede belirtilen insan hak ve özgürlüklerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadına uygun şekilde yorumlanması ilkesi, h) 54. Maddede belirtilen etki kanun yolu hakkı. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu, 26 başvurmuştur. ocak 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine 7. Anayasa Mahkemesi, 25 Mart 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeyi Bay Feti Islami’nin başvurusu hakkında bilgilendirmiş olup Kosova Yüksek Mahkemesi KI 11/10 numaralı dava ile ilgili gönderdiği 26.03.2010 tarih ve Agj.nr. 147/2010 sayılı cevap yazısında şunu belirtmiştir: “Yüksek Mahkeme Rev.nr. 395/08 sayılı kararın gerekçesinde tüm olguları belirtmiş olup bunun ötesinde söz konusu davayla ilgili ekleyecek başka bir şeyi yoktur”. 8. Anayasa Mahkemesi 31 Ağustos 2010 tarihinde İpek Bölge Mahkemesinden, dava dosyasında bulunmayan AC.nr. 54/01 sayı ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 26 30.03.2001 tarihli kararın bir nüshasını istemiş olup 16.09.2010 tarihinde bu kararın bir nüshası gönderilmiştir. 9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında ve yargıçlar Robert Carolan ile Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay Suroy’un raporunu 13 Aralık 2010 günü görüştükten sonra, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Başvurucunun Şikâyeti 10. Başvurucu, Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/06 sayılı kararla yukarıda zikredilen davacıların davalarını reddedip bu kararın tekrar görüşülmesini reddeden Kosova Yüksek Mahkemesi kararı ile İpek kadastro kayıtlarında kamusal alan olarak kayıtlı olan ancak varisi olduğu mülkle ilgili mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyetçidir. Başvurucu, Anaysa Mahkemesi Hakkında Yasanın 50. Maddesine dayanarak Anaysa Mahkemesinden, davayı kendisi için daha makul olan İpek Belediye Mahkemesi C.nr. 54/01 sayı ve 28.03.2001 tarihli yeniden görüşme istemiyle ilgili karardan önceki hale döndürülmesini talep etmiştir. Olguların Özeti 11. İpek Belediye Mahkemesi 30.03.2001 tarihinde C.nr. 54/01 sayılı kararı açıklamış, bu kararla Feti Islami, Zyhdi Islami, Nexhmedin Islami, Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami ve Myzafere Dobroshi adlı davacıların dava dilekçesini onaylamış ve İpek Belediyesi kadastro müdürlüğünce düzenlenmiş 2606 ile 313 numaralı tapuya kayıtlı 3007, 3021 ve 2976 ar büyüklüğündeki 2774 numaralı parselin mülkiyet hakkını tanımıştır. Mülkiyet hakkında, ilk davacılar Feti ve Nexhmedin Islami’ye 5/20 oranında, diğer davacılar olan Belkize, Muhamet, Zuhdi, Sahit ve Muzafere olmak üzere her birine 2/20 oranında pay belirlenmiştir. 12. Bu karar 28.016.2001 tarihinde açıklanmış olup kesinleşmiştir. 13. Davalı taraf olan İpek Belediyesi 11.04.2003 tarihinde İpek Belediye Mahkemesine başvurup davanın yeniden görüşülmesini talep etmiş, C.nr. 54/01 sayılı kararla talebi KABUL EDİLMİŞ, davanın yeniden görüşülmesine İZİN VERİLMİŞTİR. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 27 14. Davacı tarafların itirazı üzerine İpek Bölge Mahkemesi Ac.nr. 262/03 sayı ve 25.05.2004 tarihli kararla İpek Belediye Mahkemesinin, davanın aynı mahkemece yeniden görüşülmesine izin veren C.nr. 54/01 sayılı kararını bozmuştur. 15. İpek Bölge Mahkemesinin emirnamesine göre 04.11.2004 karar veren İpek Belediye Mahkemesi davanın yeniden görüşülmesi yönündeki davalı tarafın talebini ONAYLAYAN kararını açıklamış ve bu kararın 6. maddesinde zikredilen davacıların dava konusu olan gayrimenkulün mülkiyet hakkı veya bunun karşılığı olan 114.000 € tutarındaki meblağ hakkının tanındığı kesinleşmiş Belediye Mahkemesi Kararından sonra yargılamanın tekrar edilmesine izin vermiştir. 16. İpek Belediye Mahkemesi 26.05.2006 tarihinde davacı Feti Islami, Zyhdi Islami, Nexhmedin Islami, Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami ve Myzafere Dobroshi’nin dava dilekçesi doğrultusunda ve tekrarlanmasına izin verilen yargılama sonucunda çıkartılan C.nr. 195/05 sayılı kararla davacıların dava konusu mülkün mülkiyet hakkıyla ilgili tutarlı deliller sunmadığı, davalı taraf olan İpek Belediyesi ise söz konusu mülkün kamusal alan olduğu ve mülkün istimlaki esnasında yasal bir şekilde karşılığının ödendiğini gösteren deliller sunduğundan davacıların istemini temelden reddetmiştir. 17. İpek Bölge Mahkemesi Ac.nr. 306/06 sayılı kararıyla 22.05.2008 tarihinde davacıların yasal temsilcisi aracılığıyla yönelttikleri şikayetini mesnetsiz olarak değerlendirip İpek Belediye Mahkemesinin C. Nr. 195/05 sayı ve 26.05.2006 tarihli kararını ONAMIŞTIR. 18. Kosova Yüksek Mahkemesi Rev.nr 395/2008 sayı ve 02.06.2009 tarihli kararıyla davacıların İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/2006 sayılı kararının yeniden görüşülmesi talebini MESNETSİZ değerlendirerek reddetmiştir. 19. Bay Feti Islami, kararın kendisine teslim edilen nüshasına dayanarak kararı 15.07.2009 tarihinde aldığını ifade etmektedir. 20. Davanın seyrinden memnun olmayan Bay Feti Islami, Yargıç Ymer Jahemurataj hakkında Disiplin Savcılığına başvurmuş ve PP.nr. 191515/09 kayıt numarası ile suç duyurusunda bulunmuştur. Bu suçlama kısmen reddedilmiş olup kovuşturma için halen dayanağın olduğuna kani olması durumunda bireysel dava açmaya teşvik edilmiştir. 21. Bay Feti Islami Devlet Savcılığına başvurup PCK.nr. 108/09 numara ile kaydedilen kanun yararına bozma dilekçesi sunmuştur. Devlet Savcılığı, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 28 Yüksek Mahkemenin gözden geçirme kararlarına karşı kanun yararına bozma işlemi başlatılamayacağı vermiştir. 22. Son olarak Bay Feti Islami 26.01.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 24. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 25. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir: “Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilir.” 26. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesi şunu belirlemiştir: “Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda süre yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.” 27. Başvurucular tarafından sunulan evraktan Bay Feti Islami’nin 26.01.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurduğu, son karar niteliğinde olan Yüksek Mahkeme kararının 15.07.2009 tarihinde alındığı görülmekte olup Anaysa Mahkemesine yapılan başvurunun son karardan 6 ay 11 gün sonra gerçekleştiği ortaya çıkmaktadır. Bundan hareketle başvurunun Anaysa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesinde belirtilen süreden sonra yapıldığı için istem kabul edilmez niteliktedir. 28. Mahkeme, başvurunun öngörülen 4 aylık süreyi aşmamış olsa bile mesnetsiz olduğundan kabul edilemez olduğunu tespit etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 29 29. Aslında Kosova Anayasa Mahkemesinin, temyiz hakkı olmayıp hukuk mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur. Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. Madde) 30. Dahası Mahkeme, dava duruşmasında usulde eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır. Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın 31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz. mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı). 31. Mademki Anayasanın 53. Maddesinde “Bu anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır” şeklinde belirlenmiş ve Anayasanın 22. Maddesinde Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve onun protokollerinin Kosova Cumhuriyetinde dolaysız uygulanacağı belirtilmiş; AİHM Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 35.3 Maddesine atıfta bulunarak istemleri mesnetsiz değerlendirdiğine göre (bkz. mutatis mutandis 25101/05 başvuru numaralı Mordechai Poznanski ve diğerleri – Almanya davası), Anayasa Mahkemesi de Kosova Anayasasıyla ilgili olarak istemin mesnetsiz olduğunu ve bu haliyle kabul edilmez olduğunu bildirmektedir (Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü 54. Madde 1. Fıkrası (b) bendi). 32. Bu koşullarda başvurucu istemin kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, sunulan delil ve olguların değerlendirilip davanın 13 Aralık 2010 tarihinde görüşülmesinden sonra, başvurucunun Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesinde belirtilen dört aylık süreyi geçtikten sonra başvuruda bulunduğunu tespit etmiş ve oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 30 Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 31 Başvurucu Bislim Kosumi Podujeve Belediye Mahkemesine karşı Dava no: KI 34-2010, karar tarihi: 25 Şubat 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, kararın yürütülmesi, bireysel başvuru, mal güvenliği Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin mülkiyet hakkını reddeden hukuk mahkemeleri kararlarını onayan Yüksek Mahkeme’nin 3 kararı ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu yargılamaların tamamlandığı ancak kararların uygulanmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Shefqet Haxhiu v. Akümülatör Sanayi Şirketi ile Blečić v. Hırvatistan davalarına atıfta bulunarak başvurunun 1986 ve 1988 yıllarında alınan kararlarla ilgili olup Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dört aylık sürenin dolduğu 15 Mayıs 2009 tarihinden önce yapılması gerektiğinden, Anayasa ve yasalara göre, dolayısıyla Yasa’nın 49, 56 ve 58. maddelerine göre zaman bakımından (ratione temporis) kabul edilmez olduğu kararına varmıştır. Priştine, 25 Şubat 2011 Nr.ref: RK 86/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 34/10 Başvurucu Bislim Kosumi Podujeve Belediye Mahkemesine karşı KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 32 Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Podujeve’de mukim Bay Bislim Kosumi’dir. İtiraz Edilen Kararlar 2. Başvurucu şu kararlara itiraz etmektedir: a. Podujeve Belediye Mahkemesinin C. nr. 186/1986 sayı ve 17 Nisan 1986 tarihli kararı, b. Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 444/1986 sayı ve 11 Temmuz 1986 tarihli kararı, c. Priştine merkezli Bölge Ekonomi Sekreterliğinin 05 nr. 313500/87 sayı ve 8 Ekim 1987 tarihli kararı, d. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 1234/86 sayı ve 13 Şubat 1987 tarihli kararı, e. Kosova Yüksek Mahkemesinin Gz.nr. 350/1987 sayı ve 6 Ekim 1987 tarihli kararı, f. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 1393/1987 sayı ve 15 Mart 1988 tarihli kararı, Dava Konusu 3. Başvurucu, yukarıda zikredilen kararların yeniden gözden geçirilip bu kararlar ışığında Mahkeme tarafından bir buyruk-tavsiye hazırlanıp mülkiyet hakkının teyit edilmesi ve Podujeve Belediyesinde bu konuda yetkili olan kadastro hizmetlerinde sorumlu birimce kararın yürütülmesini talep etmektedir. Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 33 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucunun 29 Ocak 2010 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçe 22 Martta Sekretarya taraf kayda geçirilmiştir. 6. İstem Podujeve Belediye Mahkemesine 22 Mart 2010 tarihinde tebliğ edilmiş olup söz konusu mahkeme, savaştan sonra Sırpların tüm evrakı götürdükleri için başvurucunun öne sürdüğü sahip olmadığını açıklayan cevabını 7 Eylülde göndermiştir. 7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 21 Ocak 2011 günü Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 8. Başvurucu 3 Temmuz 1985 tarihinde Podujeve’de bir fotoğraf stüdyosu satın almıştır. 9. Başvurucu, fotoğraf stüdyosunun alım satım sözleşmesini onaylatmak amacıyla Podujeve Belediye Mahkemesine 11 Nisan 1986 tarihinde dava dilekçesi sunmuştur. Podujeve Belediye Mahkemesi 17 Nisan 1986 tarihinde bu davayı görüşmekle yetkili olmadığını bildirmiştir. 10. Başvurucu aynı davayı Priştine Bölge Mahkemesinde açarak, söz konusu mahkeme 11 Temmuz 1986 tarihinde Podujeve Belediyesi Kadastro Dairesinin başvurucunun adına mülkiyet devrini yapması gerektiğini kararlaştırmıştır. 11. Davada müdahil taraf sıfatıyla ve Podujeve Belediyesinin çıkarlarını temsil eden Kamu Avukatı, Priştine Bölge Mahkemesinin 11 Temmuz 1986 tarihli kararının gözden geçirilmesini talep etmiştir. Bölge Mahkemesi, Kamu Avukatının talebini mesnetsiz bularak 30 Mart 1987 tarihinde reddetmiştir. Bu karara karşı Yüksek Mahkemeye yapılan itiraz da reddedilmiştir. Başvurucunun İddiaları 12. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına alınan hakkının yukarıda zikredilen kararlarla ihlal edildiğini iddia etmektedir. 13. O devamında, bu kararların Podujeve Belediye Mahkemesi ve Podujeve’deki yetkili organlar tarafından yürütülmediği ve davaların sonuçlandırılıp mahkeme kararının uygulanmadığını ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 34 İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 14. Başvurucunun istemi hakkında bir karara varabilmesi için Mahkemenin, öncelikle başvurucunun Anayasa ile belirlenip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 15. Yukarıda zikredilen ve başvurucunun mülkiyet hakkını ihlal ettiği iddia edilen tüm kararlar 17 Nisan 1986 ile 15 Mart 1988 tarihlerine aittir. 16. Öyle ki başvurucunun istemi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın yürürlüğe girdiği 15 Ocak 2009 tarihinden önceki bir zamanla ilgilidir. 17. [Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49, 56 ve 58. maddelerdeki birleştirilmiş yasal hükümlere göre] istemin 15 Mayıs 2009 tarihinde önce teslim edilmesi gerekirken 29 ocak 2010 tarihinde teslim edilmiştir. 18. Netice itibariyle Anayasa ve Yasanın hükümlerine göre istemin zaman bakımından vade dışı olduğu ortaya çıkmaktadır [bkz. KI 25/09 Shefqet Haxhiu – Akümülatör Sanayii Şirketi davası, 21 Haziran 2010 tarihli kararı; AİHM 59532/00 Blecic – Hırvatistan davası 29 Temmuz 2004 tarihli kararı] 19. Bu şekilde başvurucunun istemi kabul edilmez olarak reddedilmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 35 Başvurucu Hamide Osaj Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pkl. No. 43/2010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 55-2010, karar tarihi: 3 Mart 2011 Anahtar kelimeler: ceza davası, kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, etkin kanun yollarına başvurma hakkı, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Yasal olmayan sağlık hizmetleri vermekle suçlanan başvurucu Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda suçlandığı davada diğer iki sanığın çok daha ağır suçlar işledikleri suçlamalarla suçlandığına işaret ederek kendisinin Anayasa’nın 24, 31 ve 32. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile güvence altına alınmış hakları ile etkin kanun yollarına başvurma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun tüm kanun yollarını tüketmediği, Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurunun vakitsiz ve kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme Selmouni v. Fransa, Azinas v. Kıbrıs, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti, Mimoza Kusari-Lila v. Kosova Hükümeti davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleyeceği veya bu konuda etkili kanun yolları sağlayacağı varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Priştine, 3 Mart 84/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 55/10 Başvurucu Hamide Osaj Kosova Yüksek Mahkemesi Pkl.nr. 43/2010 sayı ve 4 haziran 2010 tarihli Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 36 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Klina kasabasında ikamet edip Priştine’de Avukatlık yapan Bay Gafurr Elshani tarafından temsil edilen Bayan Hamide Osaj’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucuya 11 Haziran 2010 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Pkl. nr. 43/2010 sayılı kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) ve ek protokollerinin 6. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 24. Maddesi [Kanun Önünde Eşitlik], 31. Maddesi [Adil ve Tarfsız Yargılanma Hakkı] ve 32. Maddesi [Kanun Yolu Hakkı]’nin ihlal edildiğini iddia etmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54 (b) Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 1 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 37 6. İstem, 25 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir. 7. Başvurucudan ilave belgelerin temini ile ilgili istem 26 Ekim 2010 tarihinde gönderilmiş olup başvurucu ilave belgeleri 29 Ekim 2010 tarihinde teslim etmiştir. 8. Priştine Bölge Mahkemesine ilave belgeler için 4 Kasım 2010 tarihinde istem gönderilmiş olup şimdiye kadar herhangi bir yanıt gelmemiştir. 9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında ve Başkan Enver Hasani ile yargıç Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert Carolan’ın raporunu görüştükten sonra, 20 Ocak 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 10. Priştine Bölgesi Cumhuriyet Savcısı, 29 Eylül 2008 tarihinde Bölge Mahkemesinden kabul ettiği bir ihbar üzerine 22 Aralık 2008 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesine suç duyurusunda bulunmuş olup bu duyuruda başvurucu, Kosova Geçici CezaYasasının (bundan sonra “KGCY” şeklinde anılacaktır) 221. Maddesine [Sağlık hizmetlerinin gayrimeşru verilmesi] göre suçlanıyordu. 11. Priştine Bölge Mahkemesi, 221.1 Maddesine göre bu suçun para cezası veya bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırıldığı gerekçesiyle, 25 Mart 2010 tarihinde çıkarttığı KA.Nr. 767/08 sayılı kararla suçlamayı onaylamamıştır. Bu şekilde Kosova Ceza Muhakemesi Usul Geçici Yasasının (bundan sonra KCMUGY şeklinde anılacaktır) 461. Maddesine göre hızlandırılmış yargılamam usulünün para cezası veya üç yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlar için öngörülmüştür. Devamında KCMUGY’nin 462.4 Maddesine göre hızlandırılmış yargılama usulü için suçlamayı onamaya yönelik usul bulunmamaktadır. 12. Başvurucu, KA.nr. 767/2008 sayılı karara karşı, kendisinin duruşmaya çağrılmadığından KCMUGY’nin 125 ve 127.1 Maddelerinin ihlal edildiği 28 Nisan 2010 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Suçlamanın onandığı duruşma 2 Mart 2010 tarihinde yapılmışken, başvurucu 23 Nisan 2010 tarihinde duruşma çağrısını kabul etmiştir. Başvurucuya göre çağrı komşusu tarafından alınmıştır. Ancak mahkemenin bununla ilgili delil sunması talebine başvurucu cevap verememiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 38 13. Priştine Bölge Mahkemesi başvurucunun itirazını kabul edilemez olarak nitelendirerek şu gerekçe ile reddetmiştir: “KGCY’nin 221.1 Maddesine göre para cezası veya üç yıla kadar hapis cezası öngören ve hızlandırılmış yargılama usulü ile ilgili olan gayrimeşru sağlık hizmetleri sunma suçu hakkındaki suçlama onanmamıştır” (Ka.Nr. 767/2008 sayı ve 13 Mayıs 2010 tarihli karar). 14. Başvurucu, Ceza Muhakemesi Usul Yasasının özünün ihlali ve maddi hukukun yanlış uygulandığı gerekçesiyle Yüksek Mahkemeden kanun yararına kararı bozma talebinde bulunmuştur. 15. Yüksek Mahkeme, kararı bozma talebinin kesinleşmiş bir karar ile ilgili olmadığı için kabul edilemez olduğu gerekçesiyle reddetmiştir (Pkl.nr. 43/2010 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli karar). Başvurucunun İddiaları 16. Başvurucu, yargılama usullerinin Anayasa, Kosova’da yürürlükte olan yasalar ve uluslararası standartlara uygun şekilde olması gerektiğinden hareketle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan tarafların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmektedir. 17. KCMUGY’nin yanlış yorumlanması, “Anayasaya göre tüm insanların kanun önünde eşit olduğu ilkesiyle çelişerek başvurucuyu eşit olmayan bir konuma getirmiştir”. Başvurucuya isnat edilen suç hakkında öngörülen ceza bir yana, bu suç diğer iki kişiye ede isnat edilmekte olup yargılama süresince diğer iki sanığın da ayrılmaması gerektiği, suçlamanın tüm sanıklar için birlikte onanması ve tüm yargılamanın tüm sanıklar için aynı şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu şekilde suçlanan tüm kişiler yargılama boyunca kanun önünde kendini eşit şartlarda savuma imkanlarına sahip olacaklardır. 18. Daha ağır suçlar isnat edilen diğer sanıklar kendi suçsuzluklarını ispatlama imkanına sahipken başvurucunun daha hafif suçla suçlanmasına rağmen savunmasını sunma imkanının verilememsinin anlamı yoktur. 19. Anayasaya göre yargılama usulünde “mahkemede, diğer devlet organlarında ve kamu görevlerinde herkesin haklarını eşit şekilde savunma hakkı güvence altına alınmıştır”. 20. Devamında Anayasaya göre kanun yollarına ilişkin “hak ve çıkarlarını etkileyen mahkeme ve idari kararlara karşı, yasalarda belirtildiği şekilde herkesin kanun yollarına başvurma hakkı vardır” denmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 39 İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 21. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 22. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). 23. Bu Mahkeme KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik kararında ve KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim Komisyonu davasıyla ilgili 23 Mart 2010 tarihli kararında kanun yollarının tüketilmediği gerekçesini öne sürmüştür. 24. Mahkemeye sunulan evrak dikkate alındığında davanın halen hukuk mahkemelerinde görüşülmekte olduğu ortaya çıkmaktadır. Bundan, yürürlükteki yasalara göre Mahkemeye başvurmak için kanun yollarının tüketilmesi gereğiyle ilgili şartın yerine getirilmediği çıkar. Dahası, Mahkeme nezdinde itirazda bulunabilecek kesinleşmiş kararın bulunmadığını da vurgulamak ister. 25. Sonuç olarak başvurucu, yürürlükteki yasalara göre tüm kanun yollarını tüketmemiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113.7, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 40 İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 41 Başvurucu Feti (Hamëz) Gashi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. Nr. 184/2008 sayılı kararına karşı Dava No: KI 74-2009, karar tarihi: 3 Mart 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş ilişiğinin kesilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda disiplin suçundan işine son verilmesi kararını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla çalışmaya ilişkin anayasal hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme tarafından çıkartılan nihai kararı teslim aldıktan on bir aylık bir aradan sonra başvuruda bulunduğu için Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesinde öngörülen dört aylık başvuru süresi aşıldığından başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı çıkartılmıştır. Priştine, 3 Mart 2011 Nr.ref: RK 81/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 74/09 Başvurucu Feti (Hamez) Gashi Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 42 Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Mramur Hayvali’de mukim Feti (Hamez) Jashari’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkının Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin kararı ve Kosova Elektrik Kurumunun (KEK) kararı ile ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54 (b) maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 16 Aralık 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile başvurmuştur. 6. Başvurucunun istemi Yüksek Mahkeme ve KEK Hukuk Dairesine bildirilmiş olup Anayasa Mahkemesine şimdiye kadar herhangi bir cevap sunulmamıştır. 7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 15 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 43 Olguların Özeti 8. Başvurucu, Kosova Elektrik Kurumunda (KEK) elektrik tesisatı ustası olarak Priştine’de görev yapmaktaydı. Başvurucunun KEK’in malı olan bir transformatörü izinsiz alması üzerine KEK, kendisi hakkında disiplin işlemi başlatmıştır. 9. Başvurucu savunmasında KEK’in malı olan bir transformatörü aldığını reddetmiş, KEK yetkililerinin onayıyla mesai süresinden sonra çalıştığını ifade etmiştir. 10. KEK Disiplin komisyonu 28 Nisan 2004 tarihinde olayı değerlendirip başvurucunun görevinin ihlal ettiği gerekçesiyle işine son verme ve iş sözleşmesini feshetme kararı almıştır. 11. Başvurucu, KEK Disiplin Komisyonunun kararına karşı Priştine Belediye Mahkemesinde itirazda bulunmuştur. Belediye Mahkemesi 24 Kasım 2006 Tarih ve Cl.nr. 166/2006 sayılı kararıyla başvurucunun işe geri alınmasını buyurmuştur. 12. Priştine Belediye Mahkemesinin kararına karşı KEK, Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Bölge Mahkemesi, AC.nr. 173/2006 sayı ve 6 Haziran 2007 tarihli kararıyla KEK’in itirazını reddetmiş Belediye Mahkemesinin kararını onamıştır. 13. KEK bu karara karşı Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuş; Yüksek Mahkeme, Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararıyla KEK’in temyiz başvurusunu onamış, Bölge Mahkemesi ile Belediye Mahkemesinin kararlarını bozmuş, KEK’in görevden alma kararını desteklemiştir. Yüksek Mahkeme, Belediye Mahkemesinin başvurucuyla ilgili mesnetsiz davada maddi hukuku yanlış uyguladığını tespit etmiştir. 14. Yüksek Mahkemenin kararından sonra KEK “olağanüstü kanun yolunun Yüksek Mahkeme tarafından onanmasından dolayı” 11 Mart 2009 tarihinde başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 15. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 44 16. Mahkeme, bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49. (Süreler) maddesine atıfta bulunmaktadır: “Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararının teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün açıklandığı günden itibaren işlemeye başlar”. 17. Sunulan evraka göre başvuru, Yasanın 49. Maddesinde belirtilen süre içerisinde yapılmamıştır. 18. Mahkeme, Yüksek Mahkemenin kararının 27 Ocak 2009 tarihinde açıklandığını ve KEK tarafından 11 Mart 2009 tarihinde uygulandığını tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde başvurucunun 19 Aralık 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına başvurduğunu tespit etmiştir. 19. Mahkeme, Yasanın 49. Maddesine göre istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova Prof. Dr. Enver Hasani ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 45 Başvurucu Aziz Sefedini Kosova Meclisi’nin 3-V-165 sayılı kararına karşı Dava No: KI 33-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011 Anahtar kelimeler: çok anlamlılık statüsü, süre meselesi, bireysel başvuru, dil meselesi, yetersayı (Meclis) Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Meclis tarafından Telekomünikasyon Düzenleme Kurulu’na iki kişinin atanması esnasında Anayasa’nın 80.1 maddesinde öngörülen yetersayı koşulunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Anayasa’nın 80. maddesinin Arnavutça, İngilizce ve Sırpça şekillerinin anlamca örtüşmediğini, Meclis içtüzüğünün 31. kuralı gibi Anayasa’ya aykırı olarak çok anlamlı olduğunu, bu yüzden atamaların hükümsüz olduklarını ileri sürmüştür. Mahkeme, ileri sürülen ihlale ilişkin karardan dört aydan fazla bir süre geçtikten sonra başvuru yapıldığı ve Sadik Sheme Bislimi davasına atıfta bulunarak başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini kanıtlayamadığına karar vermiştir. Mahkeme, kararında Dudgeon v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak actio popularis türünden soyut iddialar hakkında karar verme yetkisi olmadığı için başvurucunun 31. maddedeki çokanlamlılıkla ilgili iddiasının da kabul edilmez olduğunu belirtmiştir. Priştine, 27 Ocak 2011 Nr. Ref.: RK 83/10 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 33/10 Başvurucu Aziz Sefedini Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03.V-165 sayı ve 17.09.2009 tarihli Kararının Anayasal değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 46 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu Priştine’de mukim Bay Aziz Sefedini’dir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar 03.V-165 sayı ve 17 Eylül 2009 tarihle Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır) web sayfasında yayımlanan karardır. Dava Konusu 3. Başvurucu Telekomünikasyon Düzenleme Kuruluna (bundan sonra “TDK” şeklinde anılacaktır) iki üyenin atanmasıyla ilgili 03.V-165 sayılı Meclisin kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 80. Maddesine göre Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesinin yapılmasını talep etmektedir. 4. Bundan başka başvurucu Anayasanın 80. Maddesinin Arnavutça, Sırpça ve İngilizce versiyonlarının “ve oy kullanabilen” kısmının örtüşmediğinden çoklu yorumlamalara mahal verdiğinden şikâyetçidir. Onun görüşüne göre çift anlamlılık Meclis İçtüzüğünün 31. Maddesinde de mevcuttur. 5. Anayasanın 80. Maddesi şunu öngörmektedir: “Bu Anayasayla başka türlü belirlenmedikçe yasalar, kararlar ve diğer hükümler Meclis tarafından, mevcut ve oy kullanabilen üyelerin oyçokluğuyla onaylanır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 47 Yasal Dayanak 6. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 7. Başvurucu dilekçe formunu 2 Nisan 2010 tarihinde Mahkemeye teslim etmiştir. 8. İstem 24 Ağustos 2010 tarihinde Meclise bildirilip bununla ilgili şimdiye kadar herhangi bir cevap alınmamıştır. 9. Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ın raporunu görüşerek 21 Ocak 2011 tarihinde istemin kabul edilmezliğinin Mahkemeye önermiştir. Olgular 10. Meclis Genel Kurulu 17 Eylül 2009 tarihinde TDK Yönetim Kuruluna iki üyenin atanmasını oylamıştır. Mevcut olan 68 milletvekilinden 32’si kabul, 28’i ret ve 8’i de çekimser oy kullanmışlardır. Başvurucuların İddiaları 11. Başvurucu TDK Yönetim Kurulunun iki üyesinin görev süresiyle ilgili 2002/7 sayılı Telekomünikasyon Yasasının 6 (5) Maddesine riayet edilmediğini iddia etmektedir. 12. Başvurucunun görüşüne göre kabul oyu veren 32 milletvekili sayısı Anayasanın 80. Maddesinde belirtildiği üzere oylama esnasındaki mevcudun yarısı yani mevcut olan 68 milletvekili sayısının yarısından daha azdır. 13. Bu yüzden başvurucu Meclisin 03.V-165 sayılı kararının Anayasanın IV. Kısmındaki 80. Maddesine uygun olup olmadığını değerlendirmek üzere Mahkemeye istemde bulunmuştur. 14. Bunun dışında başvurucu Anayasanın 80. Maddesinin Arnavutça, Sırpça ve İngilizce versiyonlarının “ve oy kullanabilen” kısmının ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 48 örtüşmediğinden çoklu yorumlamalara mahal verdiğinden şikâyetçidir. Onun görüşüne göre Ahtisaari Paketine göre hazırlanan Anayasa Kosova’da resmi olan dillerdeki versiyonları arasında çift anlamlı yorumlamaları kabul etmemektedir. Bununla ilgili olarak Anayasa yürürlükteki yasaların ihlalini, karar almada ve uygulama esnasında anlaşılmazlıklar ve çift anlamlılıkların resmileşmesini yasaklamıştır. 15. Başvurucu Meclis İçtüzüğünün 31. Maddesinde de aynı çift anlamlığın bulunduğunu iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Ön Değerlendirilmesi 16. Başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin, istemin Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik koşullarının yerine getirip getirmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 17. Bununla ilgili olarak Mahkeme Anayasanın devamda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta bulunur: “Bireyler yasalarla belirlenen tüm kanun yolları tükendikten sonra, kamu otoriteleri tarafından kendi bireysel hak ve özgürlükler ihlal edildiğinde dava açma haklarına sahiptirler.” 18. Meclisin bireyleri atama veya görevden almakla ilgili kararlarının kamu otoritesi kararları olduğu doğrudur. Onlar bir veya birden çok kişiye yönelik olup Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlükleri etkileyen kararladır. Bunun sonucu olarak Anayasal değerlendirme konusu olduğu için bu istem Anayasa Mahkemesine sunulabilir niteliktedir. 19. Ancak başvurucu Meclisin karından dolayı kişisel hak ve özgürlüklerinin ihlali hakkındaki iddiasını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. KI 36/09 numaralı Sadik Sheme Bislimi davasında hakkındaki 18 Ekim 2010 tarihli Anayasa Mahkemesinin kararı). 20. Fakat başvurucunun Meclis Kararının konusu olduğunu varsaysak bile Yasanın 49. Maddesine göre kararın açıklandığı tarihten itibaren dört (4) ay içerisinde Mahkemeye başvurulması gerektiği Mahkemece tespit edilmiştir. 21. Yasanın 49. Maddesi şunu belirlemiştir: “Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 49 ilgili ise, bu durumda yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren süre işler.” 22. İtiraz edilen karar Meclisin 17 Eylül 2009 tarihli Genel Kurulunda oylanmış ve aynı gün yayımlanmıştır. Buna göre Mahkemeye itiraz başvuru süresi 18 Ocak 2010 günü dolmuş olup başvurucu 2 Nisan 2010 günü dilekçesini sunmuştur. Öyle ki dilekçe Yasanın yukarıda anılan maddesine göre yasal süre içerisinde teslim edilmemiştir. 23. Başvurucunun Anayasanın 80. Maddesinin farklı dillerdeki versiyonlarının örtüşmediği hakkındaki şikayetiyle ilgili olarak Mahkeme Anayasanın “actio popularis” yasa yolunu yani kendisine yönelik uygulaması olmayan yasa veya Hükümet kararları hakkında şikayetçi olma hakkını öngörmediğini vurgulamak ister (bkz. Dugeon – Birleşik Krallık, No 7525/76 sayı ve 22 Ekim 1981 tarihli karar) 24. Bu yüzden istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gereklidir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Yasanın 49. Maddesi ve İçtüzüğün 56 (2) Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliği ile: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE, Yasanın 20.4 Maddesine göre taraflara bildirilip Resmi Gazetede Yayımlanmasına karar vermiştir. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr.Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 50 Başvurucu Miftar Sejdiu Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. no. 1428/2005 sayılı kararının uygulanmayışı hakkında Dava No: KI 46-2009, karar tarihi: 10 Mart 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, maluliyet emekliliği, kararın yürütülmesi, insan hakları, bireysel başvuru Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda, kendi lehine maluliyet emekliliği sağlamaya yönelik 2006 yılında çıkartılan bir kararın Yüksek Mahkeme’ce yürütülmesi konusundaki başarısızlığın neticesinde anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme kararına rağmen Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı 2007 yılında başvurucunun maluliyet emekliliği talebini reddetmiş, karara 30 gün içerisinde Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunulabileceği yönünde kanun yolu açıklamasında bulunmuştur. Bu kanun yoluna başvurmak yerine başvurucu 2009 yılında doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (“Yasa”) 56 ve 58. maddelerine atıfta bulunarak itiraz konusu kararın Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce çıkartılmış olup Yasa’nın 49. maddesi ile İçtüzüğün 17.1(b) maddesinde belirtildiği şekilde başvurunun Yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 4 aylık süre içerisinde yapılmadığı için kabul edilmez olduğuna karara vermiştir. Priştine, 10 Mart 2011 Nr.ref: RK 98/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 46/09 Başvurucu Miftar Sejdiu Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli kararının yürütülmemesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 51 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Lipyan Belediyesine bağlı Mirene köyü mukimi Bay Miftar Sejdiu’dur. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin 13 Haziran 2006 tarihli kararının yürütülmemesine itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Anayasa Mahkemesi nezdinde açılan davanın konusu Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli kararının yürütülmemesidir. Bu kararla Bay Sejdiu’nun dava dilekçesi kabul edilmiş ve Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik İtiraz Komisyonunun 31.05.2006 tarih ve 5053897 sayılı kararını bozulmuştur. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 54 (b) maddesi. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 52 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 1 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile başvurmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi 18 Şubat 2010 tarihinde DRLSA-226/10 kayıt numaralı tebligatı Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına göndermiş ve Yasanın 22.2 maddesine dayanarak konuyla ilgili cevap talebinde bulunmuştur. 7. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı, 16 Temmuz 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevabında davanın ilerleyişini açıklamıştır. 8. Yargıçlar Kadri Kryeziu, Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ın raporunu görüştükten sonra, 16 Temmuz 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 9. Miftar Sejdiu 1 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu isteminde Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli kararının yürütülmemesinden dolayı insan haklarının ihlal edildiğini öne sürmüştür. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı, 16 Temmuz 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevabında davanın ilerleyişini açıklamıştır. 10. Miftar Sejdiu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik İtiraz Komisyonunun kendisinin malulen emeklilik hakkını tanımayan 9 Ağustos 2005 tarihli kararına karşı itirazda bulunmuştur. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonu, Miftar Sejdiu’nun Kosova Malulen Emeklilik Yasasının 3. Maddesine göre yeterli derecede maluliyet delilleri sunmadığı gerekçesiyle, 31 Ekim 2005 tarihli kararıyla itirazını reddetmiştir. Kararda kanun yolu olarak 15 gün içerisinde Kosova Yüksek Mahkemesine itiraz başvurusu bildirilmiştir. 11. Miftar Sejdiu, kanun yolu bildirimine uygun olarak Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde dava açıp Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonunun 9 Ağustos 2005 tarihli kararına itiraz etmiştir. 12. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 82/2006 sayı ve 5 Nisan 2006 tarihli kararında şunlar belirtilmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 53 Dava dilekçesi kabul edilmiştir; Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik İtiraz Komisyonunun 31.05.2006 tarih ve 5053897 sayılı kararının gerekçesinde Genel İdari Usul Yasasının 209. Maddesi 2. Fıkrasına göre yeterli bilgilerin eksiklinden dolayı kararı bozmuştur; Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına kararda belirtilen uyarılar ışığında istemin yeniden görüşülmesi talimatını vermiştir. 13. Ancak, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı istemle ilgili yaptığı değerlendirme neticesinde 31 Mayıs 2006 tarihinde açıkladığı karada Miftar Sejdiu’nun yasaya göre malulen emeklilik koşullarını yerine getirmediği yönünde eksik gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Kararda tekrar kanun yolu olarak 15 gün içerisinde Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde dav açılabileceği bildirilmiştir. 14. Miftar Sejdiu tekrar, kanun yolu bildirimine uygun olarak Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde dava açıp Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonunun 31 Mayıs 2006 tarihli kararına itiraz etmiştir. 15. Yüksek Mahkeme daha önceki 1428/205 sayı ve 13 Haziran 206 tarihli kararında olduğu gibi dava dilekçesini kabul edip davalı taraf olan Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının kararda belirtilen talimatlar ışığında hareket etmediğini ve İdari Analaşmazlık Yasasının 62. Maddesine göre Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına A.nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli kararda belirtilen talimatlara uygun davranmasını buyurmuştur. 16. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonu A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli karara rağmen 7 Eylül 2007 tarih ve 5053897 sayılı kararla yürürlükteki yasara uygun olarak Miftar Sejdiu’nun istemini reddetmiş ve karara karşı kanun yolu olarak 30 gün içerisinde Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde dava açılabileceği bildirilmiştir. 17. Netice itibariyle karardan memnun olmayan Miftar Sejdiu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının kararına karşı kanun yolu olarak belirtilen 30 günlük süre içerisinde Yüksek Mahkemeye başvurmamış, ancak 1 Ekim 2009 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 18. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 54 edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 19. Mahkeme, bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49. (Süreler) maddesine atıfta bulunmaktadır: “Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararının teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün açıklandığı günden itibaren işlemeye başlar. İstem herhangi bir yasayla ilgili ise, süre yasanın yürürlüğe girdiği gün işlemeye başlar ”. 20. Ancak, dört (4) aylık başvuru süresi Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir zamanda başlamışsa, bu durumda süre hesabı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hesaplanmaya başlar (bkz. Yasanın 56. Maddesi). Yasa, Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlandığı tarihte yürürlüğe konmuştur (bkz. Yasanın 58. Maddesi). Yasa, Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinin 15 Ocak 2009 tarihli 46. sayının 20. sayfasında yayımlanmıştır. 21. Başvurucunun itiraz etiği karar kendisine 7 Eylül 2007 tarihinde teslim edilmiştir. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa 15 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmiş olup dört (4) aylık süre 15 Ocak 2009 tarihinden itibaren hesaplanmaya başlamıştır. 22. Netice itibariyle başvurunun yapılabileceği dört (4) aylık süre, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 17 1 (b) maddesine göre 15 Mayıs 2009 tarihinde dolmuştur. Yukarıda belirtildiği üzere başvuru 1 Ekim 2009 tarihinde yapılmıştır. Bunun sonucu olarak Yasanın 49. Maddesine göre istem süre dışıdır. 23. Bu yüzden istem kabul edilemez olarak reddedilmelidir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. II. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 55 III. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr.Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 56 Başvurucu Abdullah Shkodra Gilan Bölge Mahkemesi’nin Ac. Nr. 70/2010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 49-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kredi borcuyla ilgili mülk anlaşmasının yürütümü, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda, kredi borcu karşılığında ipotek ettirilen mülkle ilgili emirnameyi onayan Gilan Bölge Mahkemesi’nin kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, mahkemenin alacaklı ile borcu yapılandırmaya ilişkin yaptığı şifahi anlaşmayı kabul etmediğini, alacaklının tüm taksit ödeme kayıtlarını tutmakta ve borç ödeme vadesini ötelemeye başarısız olduğunu kanıtlamıştır. Başvurucunun, kamu otoritesi tarafından alınan somut bir karardan anayasal haklarının ilk bakışta ihlal edildiğini gösteren deliller sunmakta başarısız olduğu için Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi ve İçtüzüğün 36.1(c) kuralına göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v. İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Priştine, 10 Mart 2011 Nr.ref: RK 95/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 49/10 Başvurucu Abdullah Shkodra Gilan Bölge Mahkemesi AC:nr. 70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 57 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Gilan’da mukim Bay Abdullah Shkodra’dır. İtiraz Edilen Mahkeme Kararı 2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar Gilan Bölge Mahkemesinin AC:nr. 70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, kendisi ve alacaklı arasında varılan borç anlaşmanın icrası esnasındahukuk mahkemelerinin, (1) mali problemlerinden olayı kredi borcunun tamamınıödememek üzere alacaklı ile sözlü anlaşmaya vardığı ve (2) yaptığı ödemelerialacaklının kayda geçirmediği olgularını dikkate almadıklarını ileri sürmektedir.Başvurucu iddiasını, alacaklının borç vadesini erteleme imkânı vermemesine dayandırmaktadır. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır)113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi HakkındaYasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 28 Haziran 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 58 6. Başvurucu E. nr. 764/2009 sayılı dava ile ilgili 20 Temmuz 2010 tarihinde Gilan Belediye Mahkemesinden ipotek edile mülkünün yeniden değerlendirilmesi için bir uzmanın tayin edildiğini bildiren bir tebligatın ulaştığını 26 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye bildirmiştir. Ancak başvurucu, uzmanın davaya bakan yargıçla aynı mahallede ikamet ettiği için nesnelliğinden kuşku duymaktadır. Bu yüzden ipotek konan mülkünü adil ve nesnel olarak yeniden değerlendirecek bir başka uzmanın belirlenmesini talep etmiştir. 7. İstem, 25 Ağustos 2010 tarihinde Gilan Belediye Mahkemesine gönderilmiştir. 8. Başvurucudan 22 Ekim 2010 tarihinde talep edilen ilave belge ve açıklamaları 1 Kasım 2010 tarihinde sunmuştur. 9. İlave belgeler Gilan Belediye Mahkemesi ile Gilan Bölge Mahkemesinden de 5 Kasım 2010 tarihinde talep edilmiş olup şimdiye kadara herhangi bir belge sunulmamıştır. 10. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Ivan Čukalović ve Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Iliriana Islami’nin raporunu görüştükten sonra 20 Ocak 2011 tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 11. Başvurucuya ait “Mimoza-Commerce” şirketi (bundan sonra “başvurucu” şeklinde anılacaktır) 50.000 € tutarında bir kredi için ticari bir banka (bundan sonra “alacaklı” şeklinde anılacaktır) ile on iki ay vadeli anlaşmayı 31 Mart 2004 tarihinde imzalamıştır. 12. Başvurucunun kredi anlaşmasına riayet etmediğinden dolayı Gilan Belediye Mahkemesi anlaşmanın icra maddesinin yürütülmesine 17 Mayıs 2005 tarihinde karar verip başvurucunun ipotek edilen mülkün değerlendirilmesi için 31 Temmuz 2007 tarihinde bir uzman tayin etmiştir. 13. Gilan Belediye Mahkemesi, uzmanın değerlendirmesi doğrultusunda başvurucunun ipotek edilen mülkün piyasa fiyatını 16 Mayıs 2008 tarihinde belirlemiştir. 14. Başvurucu, belirlenen piyasa fiyatına karşı Gilan Bölge Mahkemesine itirazda bulunup, Bölge Mahkemesi 11 Eylül 2008 tarihli kararıyla birinci ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 59 derece mahkemesinin kararında maddi ve usul hukukunun doğru uygulandığı gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir. 15. Başvurucu 16 Kasım 2009 tarihinde Gilan Belediye Mahkemesine başvurup davayı eski hale getirmek için talepte bulunmuş olup, Belediye Mahkemesi 15 Aralık 2009 günü İcra Usul Yasasının 14.2 maddesine dayanarak istemi reddetmiştir. Söz konusu madde eski hale getirmenin (1) İtiraz süresine riayet edilmediği ve (2) Yürütülebilir zorunlu icra kararının bulunması durumunda mümkün olabileceğini belirtmekte olup bu davada bu durumlar söz konusu değildir. 16. Devamında Belediye Mahkemesi, “borçlu, 16 Kasım 2009 tarihinde davayı eski hale çevirme talebinde bulunmuş olup, bu talep icra kararının yürütülmesine izin çıktıktan sonra alacaklının istemi doğrultusunda ilk açık arttırma yoluyla satışın yapıldığı 13 Kasım 2009 tarihinden sonraki bir döneme tekabül etmektedir. 13 Kasım 2009 tarihinde yapılan açık arttırma satışında ipotek altında bulunan mülke alıcı bulunamadığı için karar usulüne göre ikinci bir satış toplantısının yapılması kararlaştırılmıştır” açıklamasını yapmıştır. 17. Başvurucu, Gilan Belediye Mahkemesinin 15 Aralık 2009 tarihli kararına karşı Gilan Bölge Mahkemesine itirazda bulunmuş, Bölge Mahkemesi Belediye Mahkemesinin tespitlerinin aynısına göre itirazı mesnetsiz bularak 15 Nisan 2010 tarihinde reddetmiştir. 18. Gilan Bölge Mahkemesi 16 Temmuz 2010 tarihinde ipotek konan mülkün değerlendirilmesi için bir uzmanı görevlendirmiştir. Başvurucunun İddiaları 19. Başvurucu, mali problemlerinden dolayı kredi borcunun tamamını ödemeye gerek kalmadığı yönünde alacaklı ile sözlü anlaşmaya vardığını ileri sürmektedir. Dahası, yaptığı ödemeleri alacaklının kayda geçirmediğini iddia etmektedir. 20. Başvurucu, alacaklının borç ödeme vadesinin ertelenmesine imkan vermesi gerektiği olgusuna da atıfta bulunmaktadır. 21. Bunun dışında başvurucu, mahkemeler ve alacaklının ipotek edilen mülkünü değerlendirirken kendisinin çıkarını gözetmeyerek alacaklı ile vardığı sözlü anlaşmayı dikkate almadıklarını ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 60 İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 22. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmesi gerekmektedir. 23.Bununla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın aşağıda alıntılanan 48. maddesine atıfta bulunmaktadır: “Başvurucunun hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu belirtmesi gerekmektedir.” 24. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkemesi değildir. Usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir. (bkz. Mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 25. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını v başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda bütünlük içerisine nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 26. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi ile Yasansın 48. Maddesinde belirtildiği şekilde, Anayasa ile güvence altına alınan hangi haklarının ihlal edildiğini veya hangi hükme itiraz ettiğini gösteren ilk görünüş ispatı (prima facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 27. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (1.c) kuralına göre açık bir şekilde mesnetsizdir: “Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.” BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 48. maddesine ve İçtüzüğün 36 (1. c) kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 61 I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr. Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 62 Başvurucu Faik Azemi Priştine Bölge Mahkemesi’nin Ac Nr 5/2010 ve Priştine Belediye Mahkemesi’nin E. nr. 67/2008 sayılı kararına karşı Dava No: KI 28-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011 Anahtar kelimeler: kararın yürütülmesi, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi, iş ilişiğinin kesilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Priştine Belediye Mahkemesi’nin iş ilişiğinin kesilmesine ilişkin olarak onun lehine çıkarttığı kararda mali yükümlülüğün yerine getirilmesi hakkında bir tutum belirlenmediği gerekçesiyle bu kararın iptalini öngören Priştine Bölge Mahkemesi’nin kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bölge Mahkemesi, ödeme sürecinin tamamlanması için başvurucunun diğer hukuki adımlar atması önerisinde bulunmuştur. Mahkeme, başvurucunun Bölge Mahkemesi’nin önerdiği ödeme sürecini başlatmadığı gerekçesi ile Anayasa’nın 113.7 maddesine göre tüm kanun yollarını tüketmediği için başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Priştine, 10 Mart 2011 Nr.ref: RK 92/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 28/10 Başvurucu FAIK AZEMI Priştine Bölge Mahkemesinin Ac.Nr. 5/2010 sayı ve 4 Mart 2010 tarihli kararı ile ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 63 Priştine Belediye Mahkemesinin E.nr. 67/2008 sayı ve 23 Aralık 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bay Faik Azemi’dir. Dava Konusu 2. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun konusu, 18 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren ve zorunlu olan Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 515/2007 sayı ve 29 Aralık 2008 tarihli kararının yürütülmemesidir. İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar 3. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınmış haklarının hangisinin ihlal edildiğini açık bir şekilde belirtmeyip İcra Usul Yasası hükümlerinin ve kesinleşmiş yasal hükümlerin ihlal edildiğini öne sürmüştür. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113 (7) Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 64 sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 18 Ocak 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Başvurucu ilgili evrakı sunduktan sonra başvuru dilekçesi 28 Nisan 2010 tarihinde kaydedilmiştir. 6. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ile Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu 16 Aralık 2010 günü görüştükten sonra, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Başvurucunun Şikâyeti 7. Başvurucu, kesinleşmiş ve yürütülebilir olmasına rağmen Priştine Belediyesinin CI.Nr. 515/2007 ve 29 Aralık 2008 tarihli kendi kararını yürütmeyi haksız yere reddettiğinden şikâyetçidir. Olguların Özeti 8. Priştine Belediye Mahkemesi 29 Aralık 2008 tarihinde CI.Nr. 515/2007 kararı açıklayıp başvurucunun dava dilekçesini onaylamış ve davalı taraf olan Priştine Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün söz konusu dönem içerisinde yani 1 Ekim 2003 – 31 Aralık 2007 tarihleri arasında başvurucunun sözleşmesini yasal olmayan bir şekilde feshettiğini doğrulamış, davalı tarafı, zorunlu yürütüm ihtarıyla, başvurucunun iş sözleşmesinden doğan tüm haklarının tanımasını mecbur kılmıştır. 9. Yukarıda zikredilen karar 18 Haziran 2009 tarihinde kesinleşerek bağlayıcı olmuştur. 10. Başvurucu, 17 Temmuz 209 tarihinde yukarıda zikredilen kararı yürütmeye yetkili mahkeme sıfatıyla Priştine Belediye Mahkemesine yazılı bir dilekçe sunmuştur. Dilekçede ödenmeyen maaşların karşılığı olan 11,475 avro tutarındaki meblağın ödenmesini talep ediliyordu. 11. Priştine Belediye Mahkemesi 23 Aralık 2009 tarihinde E. Nr. 67/2008 sayılı kararı çıkartarak başvurucunun yürütüm talebini reddedip başvurucunun talep ettiği meblağın mahkememe kararında onaylanmadığını açıklamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 65 12. Bu karardan memnun kalmayan başvurucu Priştine Bölge Mahkemesine itirazda bulunmuştur. 13. Bölge Mahkemesi 4 Mart 2010 tarihinde Ac.Nr. 5/2010 sayılı kararını açıklayarak başvurucunun istemini mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddetmiş, alacaklının (yani başvurucunun) söz konusu döneme ait ödenmeyen maaşlarla ilgili haklarını medeni usul davası açarak sağlayabileceğini vurgulamıştır. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 14. Başvurucunun isteminin, 11,475 avro tutarındaki meblağın icrasına yönelik talebini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin kararını onayan Bölge Mahkemesi kararını kabul etmeyişiyle sınırlı kaldığının vurgulanması gereklidir. 15. Başvurucu aslında, Belediye Mahkemesinin, ona göre kesinleşmiş ve yürütülebilir olmasına rağmen, CI.Nr. 515/2007 sayılı kararını yürütmeyi reddetmesinden dolayı bu mahkeme hakkında Anaysa Mahkemesine şikayette bulunmuştur. 16. Ancak Anayasa Mahkemesi, başvurucunun 17 Temmuz 2009 tarihinde yürütümünü talep ettiği kararın yürütümüne asla izin verilmediğini tespit etmiştir. 17. Anayasa Mahkemesi, alacaklının (yani başvurucunun) söz konusu döneme ait ödenmeyen maaşlarla ilgili haklarını medeni usul davası açarak sağlayabileceğini vurgulayan Ac.Nr. 5/2010 sayılı kararın 4 Mart 2010 tarihinde Böle Mahkemesi tarafından açıklandığını tespit etmiştir. 18. Mahkeme, bu bulunmuştur: çerçevede Anayasanın 113(7) Maddesine atıfta “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 19. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin önerileri doğrultusunda Kosova’nın yetkili bir mahkemesinde medeni usul davası açtığını gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır. 20. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 66 ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali nitelikteki önemli bir bakış açısıdır. (bkz. AAB-RIINVEST L.C.C. Priştine – Kosova Cumhuriyeti KI 41/09 numaralı davanın 21 Ocak 2010 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı ve bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 21. Bu haliyle istem kabul edilmez niteliktedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.4 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 67 Başvurucular Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı Dava No: KI 29-2009, 32-2009, 47-2009, karar tarihi: 17 Mart 2011 Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, insan hakları, bireysel başvuru, locus standi Başvurucu üç avukatın Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. maddelerine dayanarak yaptıkları başvuruda UNMIK Genelgesinin çelişkili iki hükmünün Özel Dairece görülecek davalara ilişkin evrakın İngilizce çeviri masraflarının davacı tarafça karşılanmasını öngördüğü için ayrımcılık içerdiğini ve Anayasa’nın 5, 23, 24 ve 31. maddelerine aykırı olduklarını ileri sürmüşlerdir. Mahkeme, başvurucuların hiçbirinin anayasa ile güvence altına alınmış bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ortaya koyarak başvuruda bulunmaya yetkili taraf olduklarını gösteremedikleri için Anayasa’nın 53 ve 113.7 maddeleri, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.1 maddesi ile İçtüzük’ün 69. kuralına göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, İlhan v. Türkiye davasına atıfta bulunarak bir anayasal ihlalden dolaysız şekilde etkilenmeyen tarafça actio popularis şeklinde yapılan başvuruların kabul edilmez olduklarını belirtmiştir. Priştine, 17 Mart 2011 Nr.ref: RK 99/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 29/09, KI 32/09, KI 47/09 Başvurucular Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 68 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucular 1. Başvurucular, Yakova’da ikamet eden avukatlar Bay Teki Bokshi ve Avdi Rizvanolli ile Yakovalı avukat Bay Teki Bokshi tarafından temsil edilen Dujake köyünden Bay Qaush Smajlaj’dır İtiraz Edilen Genelge 2. Başvurucular, Birleşmiş Milletler Kosova Yönetim Misyonu (UNMIK) tarafından 2008/6 sayı ve 11 Haziran 2003 tarihli genelgenin 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmesine itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucular, 2003/13 sayı ve 6 Aralık 2006 tarihli Genelge ile değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesi 22.7 ve 64.7 maddelerinin etki alanı ile 2006/17 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 25 (1) maddelerinin etki alanlarının, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan insan hak ve özgürlükleriyle çeliştiğini ileri sürmektedir. Devamında başvurucular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113. Maddesi 1 ve 7. fıkraları, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 46 ve 47. Maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 69 ve 54. Maddeleri. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 69 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucular, Nisan – Ekim 2010 aralığında Anayasa Mahkemesine başvurarak 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğuna itiraz etmiştir. 6. Mahkeme Başkanı 17 Mart 2010 tarihinde KI 19/10, KI 29/09, KI 32/09 ve KI 47/09 sayılı davaların birleştirilmesi için Nr.Ur. 47-09-bk/10 sayılı kararı çıkartmıştır. 7. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra, 17 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine KI 29/09, KI 32/09 ve KI 47/09 sayılı istemlerin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. 8. Aynı tarihte Mahkeme, KI 19/10 sayılı davayı ayrı görüşmeyi kararlaştırmıştır. Olguların Özeti 9. Başvurucular, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 64 (7) maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 5, 23, 24, 31. maddeleri ve “Anayasanın 6. Maddesindeki adil yargılanma hakkı ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki 14. Madde belirtilen ayrımcılık yasağıyla çelişmektedir”. 10. Başvurucular, istemlerini Mahkemeye sundukları dilekçede atıfta bulundukları belgelere dayandırmaktadır. Başvurucunun İddiaları 11. Başvurucular, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 ve 64.7 maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerle çeliştiğini iddia etmektedir. Başvurucular ayrıca Anayasanın 5. Maddesi [Diller], 23. Maddesi [İnsan Onuru], 24. Maddesi [Kanun Önünde Eşitlik] ve 31. Maddesinin [Adil ve Tarafsız yargılanma Hakkı] ihlal edildiğini açıklamaktadır. 12. 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 Maddesi önce 2006/17 sayılı UNMIK Genelgesi ile, son olarak da 2008/6 sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 70 13. Genelgenin itiraz edilen maddesi, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine açılan davaların hangi dillerde teslim edilmesi gerektiğini belirleyen ve aşağıda alıntılanan 25.7 Maddesidir: 25.7 Başvurular ve diğer evraklar Arnavutça, Sırpça ve İngilizce dillerinde sunulabilir. Ancak Arnavutça ve Sırpça dillerinde sunulması halinde tüm evrakın İngilizce çevirilerinin de sağlanması gereklidir. Çeviri masraflarını başvurucular taraf karşılar. 14. Başlangıçtaki UNMIK Genelgesinin 64.7 Maddesi 2008/6 UNMIK Genelgesinin 67.11 Maddesiyle değiştirilerek Kosova Emanet Ajansıyla ilgili dava evrakının çevirisinin gerekli olduğunu şöyle belirlemiştir: 67.11 Özel Daire, gerekli olduğu durumlarda başvurunun ve diğer gerekli evrakın İngilizce çevirisini sağlamakla ilgilenir. Bu çeviriler tamamlandıktan sonra davacı ve Ajansa derhal veya en geç duruşmadan yedi gün önce gönderilmelidir. 15. Başvurucular, Genelgeye göre Özel Dairenin Kosova Emanet Ajansına karşı açılan davalarda bazı evrakların İngilizce çevirisini yaparak ayrımcılığa neden olduğunu iddia etmektedir. 16. Bunun dışında başvurucular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 18. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 19. Bunun yanı sıra Yasanın 47.1 Maddesi şunu belirlemiştir “Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin herhangi bir kamu otoritesi tarafından ihlal edildiğini iddia eden her birey, Anaysa Mahkemesinden hukuki koruma talep edebilir.” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 71 20. Buna rağmen başvurucular, bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritesi tarafından dolaysız ihlal edildiğini göstermemiştir. İçtüzüğün 69. Maddesi şunu belirlemiştir: “Anayasanın 113. Maddesi 7. Fıkrasına göre başvuru yapıldığında, yetkili taraf, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının dolaysız ve hâlihazırda ihlal edildiğini ikna edici bir şekilde göstermekle yükümlüdür”. 21. Sonuç olarak Anayasanın 53. Maddesi şunu belirlemiştir: “Bu anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır”. 22. Strasbourg Mahkemesi içtihadına göre “bireysel başvuru sistemi actio popularis şeklinde bir başvurunun yapılmasını ortadan kaldırır. Bu yüzden şikâyetlerin Sözleşme hükümleri ihlali mağduru olduklarını iddia eden kişilerce veya onların adına sunulması gerekmektedir. Bu kişilerin, şikâyet ettikleri önlemden “dolaysız şekilde etkilendiklerini” göstermeleri gerekmektedir (bkz. 22277/93 başvuru numaralı İlhan - Türkiye davasının 27 Haziran 200 tarihli kararının 52. Maddesi). 23. Bireysel başvuru yapan başvurucuların yetkili taraf olduklarını göstermediklerinden Mahkeme, istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiğini tespit etmiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Mr. Sc. Kadri Kryeziu, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 72 Başvurucu Imer kararına karşı Ibriqaj Kosova Meclisi’nin 03V-115 sayılı Dava No: KI 34-2009, karar tarihi: 18 Mart 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, seçme ve seçilme hakkı, iş ilişkisine ilişkin uyuşmazlık, bireysel başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden yoksun başvuru, Ombudsman, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin Ombudsmanlık görevine başvurusunun Meclis tarafından reddinin Anayasa’nın 31 ve 45. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, geçici tedbir konmasını talep etmiştir. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu tarihte henüz çözümlenmemiş olan bir adli süreci 2009 yılında Yüksek Mahkeme nezdinde başlatmış bulunmaktaydı. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkemece görüşülmekte olan davası henüz sonuçlanmadığı için başvurunun erken yapıldığı ve 113.7 madde ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre kabul edilmez olduğuna karar vermiş, kararda kanun yollarının tüketilmesi kıstasının yerine getirilmediği belirtilmiştir. Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak başvurucunun kamu otoritesi tarafından alınan somut bir karardan 31. madde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.1 maddesinde öngörülen adil ve tarafsız yargılanma hakkının ilk bakışta ihlal edildiğini gösteren deliller sunmakta başarısız olduğuna karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, başvurucunun tamir edilemez bir zararla karşı karşıya kalacağını ilk bakışta gösterecek deliller sunmakta başarısız olduğu tespitinde bulunarak onun geçici tedbir talebini de reddetmiştir. Priştine, 18 Mart 2011 Nr.ref: RK 100/10 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 34/09 Başvurucu Imer Ibriqaj ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 73 Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03V-115 sayı ve 4 Haziran 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Glogofça Belediyesi Komoran köyünden Bay Imer Ibriqaj’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03V-115 sayı ve 4 Haziran 2009 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, kendisinin Halk Avukatı görevine yaptığı başvurunun reddedilmesi, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 31 ve 45. Maddeleri ile güvence altına alınan hakları ihlal edildiğinden kararının haksız olduğu yönünde şikâyet etmektedir. 4. Başvurucu, Mahkemeden kendi istemiyle ilgili geçici tedbir koymasını da talep etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 74 Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113 (7) Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 27. Maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 53 ve 54. Maddeleri. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Halk Avukatı atamasıyla ilgili 03V-115 sayı ve 4 Haziran 2009 tarihli kararına itiraz ederek geçici tedbir konması yönünde Anayasa Mahkemesine dilekçe sunmuştur. 7. Başkan, yargıç Robert Carolan’ı raportör yargıç olarak ve yargıçlar Almiro Rodrigues, Snezhana Botusharova ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. 8. Anayasa Mahkemesi 27 Mayıs 2010 tarihinde Kosova Meclisini başvurucunun talebi hakkında bilgilendirmiştir. Karşı taraftan gelen cevapları Mahkeme 3 Haziran 2010 ve 6 Haziran 2010 tarihlerinde almıştır. 9. Yargıçlar Almiro Rodrigues, Snezhana Botusharova ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert Carolan’nın raporunu görüştükten sonra 17 Mart 2011 günü, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 10. Başvurucu, 13 Mart 2010 tarihinde Halk Avukatı kadro ilanında belirtildiği şekilde Kosova Cumhuriyeti Meclisine başvurusunu sunmuştur. 11. Halk Avukatı seçimi için ön eleme komisyonu Kosova Meclisine 18 Mayıs 2010 tarihinde rapor sunarak üç (3) olası adayı önermiştir. Raporun ekinde eleme komisyonu mülakata aldığı yirmi üç (23) aday hakkındaki mülakat değerlendirme listesini de sunmuştur. 12. Başvurucu Bay Imer Ibriqaj, mülakata çağrılan yirmi üç (23) aday arasında bulunmuyordu. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 75 13. Meclis, Halk Avukatının seçiminin yapıldığı bir oturumu 4 Haziran 2010 tarihinde yapmıştır. Aynı tarihte Meclis Başkanı 03V-115 sayılı kararı açıklayıp Bay Sami Kurteshi’yi Halk Avukatlığı görevine atamıştır. 14. Başvurucu, seçim süreciyle ilgili Kosova Meclisi ve Uluslararası Sivil Ofisine şikayet dilekçesi sunmuştur. 15. Başvurucu 29 Temmuz 2009 tarihinde Yüksek Mahkemeye idari dava açmıştır. Dava Yüksek Mahkemede çözülmeyi beklemektedir. Başvurucunun İddiaları 16. Başvurucu, Kosova Meclisinin kendisinin başvurusunu reddettiğini ve mevcut Halk Avukatının atmasının gayri hukuki şekilde yapıldığını, bu şekilde Anayasanın 45. Maddesinin [Seçme ve Seçilme Hakkı] ihlal edildiğini iddia etmektedir. 17. Bunun dışında başvurucu, 22 Temmuz 2009 tarihinde Yüksek Mahkemede açtığı davanın kasten uzatıldığını, bu sebepten Anayasanın 31. Maddesinin [Adil Yargılanma Hakkı] ihlal edildiğini iddia etmektedir. 18. Dahası başvurucu, maddi ve manevi tazminat olarak 550.000 avro kendisine ödenmesini istemektedir. Karşı Tarafın Yorumu 19. Kosova Cumhuriyeti Meclisi 3 Haziran 2010 tarihinde gönderdiği cevabında Bay Ibriqaj’ın yasal koşulları yerine getirmediği gerekçesiyle daha ilk aşamada elendiğini vurgulamıştır. 20. Dahası, Kosova Meclisini yasal temsilcisi ve Adalet Bakanlığının 6 Haziran 2010 tarihinde yaptıkları ilave bir yazılı açıklamasında seçimin yasalara uygun şekilde yapıldığını bildirip halk avukatının seçimiyle ilgili bir dosyayı ekte sunmuşlardır. Geçici Tedbir İsteminin Değerlendirilmesi 21. Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 27. Maddesine göre geçici tedbir kararı almayı ilk bakışta gerekli kılan bir delil sunmada başvurucunun başarısız olduğunu değerlendirmiştir. 22. Mahkeme, geçici tedbir isteminin ispat edilmemiş olduğunu ve başvurucunun istemini desteklemek için tedbirin tamir edilemez ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 76 sonuçları önlemek için zaruri olduğunu gösteren ikna edici argümanları sunmada yetersiz kaldığını tespit etmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 24. Mahkeme bu bulunmaktadır: çerçevede Anayasanın 113.7 Maddesine atıfta “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir: “Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilir.” 25. Başvurucu, davasının Yüksek Mahkemede çözülmeyi beklediği süre içerisinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. 26. Bu koşullarda başvurucunun isteminin vaktinden önce yapıldığı ve Anayasanın 113.7 Maddesindeki koşulları yerine getirmediği değerlendirmesi yapılabilir. 27. Dahası başvurucunun 29 Temmuz 2009 tarihinden bu yana Yüksek Mahkemede çözüm bekleyen bir davası olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 (1) Maddesiyle ilgili olarak Anayasanın 31. Maddesi ile ve güvence altına alınan adil ve ve tarafsız yargılanma hakkının ihlal edildiğini ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 28. Bu haliyle istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerekir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 77 I. II. Geçici tedbir isteminin REDDİNE, İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 78 Başvurucu Gafur Podvorica Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına karşı Dava No: KI 44-2010, karar tarihi: 18 Mart 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, bireysel başvuru, locus standi, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Sosyal Politikalar Kurumu (SPK) Müdürü olan başvurucu Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Bakanlıkların İşlevsel Gözden Geçirilmesi ve Kurumsal Tasarımı (FRIDOM) önerisi doğrultusunda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (ÇSRB)’nın özel bir birimi olan Sosyal Politikalar Kurumunun tasfiyesine ilişkin kararının Anayasa hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Antilly Sanayi Bölgesi v. Fransa, Lindsay v. Birleşik Krallık, Agrotexim ve diğerleri v. Yunanistan, Terem Ltd. Chechetkin ve Olius v. Ukrayna ile Loyka v. Slovakya Cumhuriyeti davalarıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 34. maddesine atıfta bulunarak başvurucunun bir vatandaş veya SPK Müdürü sıfatıyla başvuruda bulunmaya yetkili olmadığı ve mağdurluk statüsünün (locus standi) bulunmadığını vurgulayarak Anayasa’nın 113.1 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 46. maddesine göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Priştine, 18 Mart 2011 Nr.ref: RK 88/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 44/10 Başvurucu Gafur Podvorica Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına karşı KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 79 Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, ikamet adresi Rr. “Halil Orana”, llam III, nr. 4, Priştine olan Sosyal Politikalar Enstitüsü Departman Müdürü olan Bay Gafur Podvorica’dır. Karşı Taraf 2. Karşı taraf Priştine merkezli Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (ÇSRB)’dır. Dava Konusu 3. Dava konusu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Bünyesinde özel kurum olarak faaliyet gösteren Sosyal Politikalar Enstitüsü Departmanın 1 Ocak 2010 itibariyle tasfiyesini öngören ÇSRB kararının [89 sayı ve 23 Nisan 2010 tarihli ÇSRB kararı] Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. Anayasa İle Güvence Altına Alınan Hakların İddia Edilen İhlalleri 4. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hangi hakkının ihlal edildiğini açıkça belirtmemiştir. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 23 bulunmuştur. Haziran 2010 tarihinde Mahkemeye başvuruda ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 80 7. Mahkeme, 26 Ağustos 2010 tarihinde istemin bir nüshasını Bakanlığa göndererek konuyla ilgili cevabını talep etmiştir. Bakanlı, 8 Aralık 2010 tarihinde Mahkemeye cevabını bildirmiştir. 8. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 14 Aralık 2010 günü tam Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Başvurucunun İddiaları 9. Başvurucu, 23 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının yasal olmayan bir şekilde Sosyal Politikalar Enstitüsü (bundan sonra SPE şeklinde anılacaktır) hakkında tasfiye kararı [89 sayı ve 23 Nisan 2010 tarihli ÇSRB kararı] alarak Anayasa ihlali işlediğini ileri sürmüştür. Karşı Tarafın Yorumları 10. Dava kayıt bilgisi ve konuya ilişki açıklama talebi yazısı karşı tarafa 26 Ağustos 2010 tarihinde gönderilmiştir. ÇSRB 8 Ekim 2010 tarihinde gönderdiği cevabında FRIDOM (Bakanlıkların İşlevsel Gözden Geçirilmesi ve Kurumsal Tasarımı) önerisi ile ÇSRB’nin işlevsel gözden geçirmeye ilişkin kararını gerekçelendirmiştir. Olguların Özeti 11. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı 23 Nisan 2010 tarihli [89 sayı ve 23 Nisan 2010 tarihli ÇSRB kararı] kararında şunu bildirmiştir: “Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı bünyesinde özel idari yapı olarak faaliyet gösteren Sosyal Politika Enstitüsü Departmanının 1 Mayıs 2010 itibariyle tasfiye edilecektir”. 12. Bu karar ÇSRB’nin işlevsel gözden geçirilmesi önerisi FRIDOM [bkz. ÇSRB’nin işlevsel gözden geçirilmesi raporu ve III.5 Önerisi: SPE Sosyal ve Aile Politikaları Departmanı içinde birleştirilsin, sayfa 15]. 13. Rapor ilan edildikten sonra 11 Kasım 2009 tarihinde ÇSRB Sosyal Politika Enstitüsü Müdürü, ÇSRB Komisyonuna FRIDOM Raporunu gözden geçirmesi için andıç göndererek, raporu makul bulmayıp Sosyal Politika Enstitü Departmanının faaliyet alanı ile Sosyal Politika Enstitü ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 81 Departmanının statüsü ve faaliyetini düzenleyen ve yürürlükte olan yasa ile çeliştiğini değerlendirerek itiraz etmiştir. 14. Başbakanlık Hukuki Destek Dairesi 13 Mayıs 2010 tarihinde SPE Müdürüne gönderdiği hukuki görüşünde [ref. 122/2010 sayılı yazı] “Enstitünün departman statüsüne sahip olacağı” ve “Enstitünün statüsünün 02/L-17 sayılı Sosyal ve Aile Hizmetleri Yasasının değişmesi ile değişebileceği” ve “Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının (…) normal prosedürle 02/L-17 sayılı Sosyal ve Aile Hizmetleri yasa değişikliği için yasa tasarısı önerebileceği” tespitinde bulunmuştur. 15. SPE Müdürü, 19 Mayıs 2010 tarihinde [01/104/10 kayıt numarası ile] Başbakanlığın hukuki görüşünü ÇSRB Bakanına göndererek SPE’nin tasfiyesiyle ilgili kararını tekrar gözden geçirmesini talep etmiştir. 16. ÇSRB Daimi Sekreteri 14 Haziran 2010 tarihinde SPE Müdürüne gönderdiği yazıda [159/4/10 sayılı yazı] “kararın uygulanması için tüm hazırlıkların yapılması” gerektiği, “kararın uygulanmasına yönelik tüm kasıtlı ihmallerin hoş görülmeyeceği ve yürürlükteki mevzuata uygun hukuki işlem yapılacağı” bildirilmiştir. 17. Sonunda başvurucu 23 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 18. Mahkeme, öncelikle başvuru için Anayasa ile belirtilen kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.1 maddesi: “Anayasa Mahkemesi, yetkili tarafça yasal şekilde yapılan başvurular hakkında ancak karar verir” ve Anayasanın 113.7: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” Şeklinde belirlemiştir. 19. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 46. maddesi şunu belirlemiştir: “Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına göre yapılan başvurularla ilgili yasa ile belirtilen koşulların yerine getirildiğini tespit ettiği istemleri kabul edip işleme koyar”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 82 20. Sunulan evraktan başvurucunun ne vatandaş ne de Sosyal Politika Enstitüsü Müdürü sıfatıyla “yetkili taraf” olmadığı görülmektedir. 21. Başvurucu, öncelikle “Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritesi tarafından ihlal edildiğini” kanıtlamamıştır. Mahkemeye başvuruda bulunmak için Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesine göre bu, temel şarttır. Başvurucunun bu davayı Anayasa Mahkemesine getirmek için aktif veya locus standi (mahkemeye başvurma hakkı) meşruiyeti bulunmamaktadır. Mahkeme, bu sebepten istemi kabul edilmez olarak ilan edecektir [bkz. mutatis mutandis Sözleşme (Antilly Belediye Bölgesi - Fransa AİHM davası 45129/98, 1999-VIII] 22. İkinci husus olarak başvurucu, AİHS 34. maddesinde öngörüldüğü şekilde, “kamu otoritesinin bir hükmünden mağdur olduğunu” gösterecek bir delil sunamayıp itiraz ettiği kararın hangi aynasal hükmü ihlal ettiğini belirtmemiştir [bkz. mutatis mutandis Lisday – Birleşik Krallık davası 31699/96 sayı ve 17 Ocak 1997 tarihli Komisyon Kararı; AİHM Agrotexim – Yunanistan davası 24 Ekim 1995 tarihli A serisi 330-A sayılı kararı, s. 22-26, §§ 59-72; Terem Ltd, Chechetkin ve Olius – Ukrayna Davası, 70297/01 sayı ve 18 Ekim 2005 tarihli kararı § 28; Veslea ve Loyka – Slovakya dvası 54811/00 sayı ve 13 Aralık 2005 tarihli kararı] 23. Netice itibariyle başvurucunun istemi kabul edilmez niteliktedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 83 Başvurucu Azem Ademi Adalet bakanlığına karşı Dava No: KI 62-2010, karar tarihi: 18 Mart 2011 Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, suçluların iadesi, hareket özgürlüğü, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, tazminat Kosova vatandaşı olan başvurucu Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda bir Avrupa Birliği ülkesinden iadesi gerçekleştirildiğinde Adalet Bakanlığının Anayasa’nın 34 ve 35. maddeleri ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu iadesi gerçekleştirilen AB ülkesi vatandaşlarına tanınan bazı hakların kendisine de tanınmasını ve Adalet Bakanlığından söz konu ülkede kalmaya devam etmiş olsaydı sekiz yıl içerisinde sağlayacağı gelire denk nakdi tazminatın kendisine ödenmesini, öğrenimine devam edebileceği şekilde iadesi yapılan ülke vatandaşlığının verilmesini ve söz konusu ülkedeki işyerine iadesini talep etmiştir. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36. kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Priştine, 18 Mart 2011 Nr.ref: RK 110/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 62/10 Başvurucu Azem Ademi Adalet Bakanlığına karşı KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 84 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti vatandaşı olan Bay Azem Ademi’dir. Dava Konusu 2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 24. maddesi (Kanu Önünde Eşitlik) ve 35. maddesi (Hareket Özgürlüğü) ile güvence altına alınan haklarının Adalet Bakanlığı tarafından ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 3. Kosova Anayasasının 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 4. Başvurucu 12 Temmuz 2010 tarihinde Sekretaryasına başvuru dilekçesi sunmuştur. Anayasa Mahkemesi 5. Başvurucu, Halk Avukatı nezdinde devam etmekte olan davasının artık sonuçlandığını 15 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye bildirmiştir. 6. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 85 Olguların Özeti 7. Başvurucu, 1994 -2002 yılları arasında ikamet ettiği bir Avrupa Birliği ülkesinden Kosova’ya döndükten sonraki statüsüyle memnun değildir. 8. Bu yüzden 2008, 2009 ve 2010 yıllarında “Adalet Bakanlığının Suçluların İadesi Hakkında Karar Vermeye İlişkin Hakları” başlıklı yazılarını Adalet Bakanlığına teslim etmiştir. Başvurucuya göre kendisinin bir Avrupa Birliği ülkesinden (gönüllü) tesliminden dolayı Adalet Bakanlığı bir karar alıp geldiği ülke vatandaşlarının sahip olduğu bazı hakların ona da tanınması gereklidir. 9. Adalet Bakanlığı onun taleplerini onaylamadığı için başvurucu, söz konusu Avrupa Birliği ülkesinde kalmaya devam edip çalışsaydı sekiz yıl boyunca kazanacağı nakdin tazmini konusunda Anayasa Mahkemesinin Adalet Bakanlığına buyurmasını talep etmektedir. 10. Başvurucu, kendisinin işyerine geri götürülmesi ve geldiği ülkenin vatandaşlığının verilmesi gerektiğini de değerlendirmektedir. O, bu şekilde o ülkedeki yükseköğrenimine devam edebileceğini ileri sürmektedir. 11. Başvurucu, satmayı umduğu bir patentinin olduğu ve bundan büyük bir gelir elde edeceğini de ileri sürmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 12. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 13. Bu çerçevede Mahkeme, İçtüzüğün 36(1)(c) kuralına göre “İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman” ancak görüşülebileceğini hatırlatır 14. İçtüzüğün 36 (2) kuralı şunları öngörmektedir: 2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman; b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 86 c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman; 15. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 16. Mahkeme, başvurucunun sekiz yıldan bu yana kazanmadığı aylık maaşlarının tazmini, AB ülkesindeki eski işyerine geri çevrilmesi, AB ülkesi vatandaşlık hakkı ve Ab ülkesinde yükseköğrenimine devam etmesiyle ilgili iddiaları tamamen kanıtlanamazdır. Bu yüzden başvurucunun istemi ilk görünüş ispatı (prima facie) ile gerekçelendirilmemiştir. 17. Aslında başvurucunun sunduğu şekildeki olgular, onun haklarının Kosova Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı tarafından ihlal edildiği iddialarını hiçbir şekilde desteklememektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 87 Başvurucu NLB Prishtine A.Ş. Bankası Yüksek Mahkeme’nin MleRev. nr. 19/2009 sayılı kararına karşı Dava No: KI 40-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kararın yürütümü, bireysel başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden yoksun başvuru, gayrihukuki kazanç Başvurucu taraf olan NLB Prishtine Bankası Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Priştine Bölge Ticaret Mahkemesinin geçici tedbir talep eden borçlu lehine gayrihukuki kazancın elde edildiği gerekçesiyle mahkeme kararının yürütümü reddeden kararı onayan Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 54. maddesinde öngörülen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, borçlunun gayrihukuki kazanç iddiasının hukuki temelden yoksun olduğunu, kredi sözleşmesinin iradi ve hukuki bir şekilde akdedildiğini, borçlunun sözleşmeyi ihlal ettiğini ve Bölge Ticaret Mahkemesinin onanan kararının daha önceki bir denetleme kararıyla çelişmekte olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme ve daha alt derece hukuk mahkemelerinin kararlarındaki fiili ve maddi durumlarına itiraz etmiş olup İçtüzüğün 36.1(c) maddesine göre başvurunun açıkça temelden yoksun olduğuna karar vermiş; zira Mahkeme’nin yargılama yetkisinin Sevdail Avdyli ile Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunularak anayasal uyuşmazlıkların çözümüyle sınırlı olduğu belirtilmiş, Edwards v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunularak başvurucuya karşı adil bir yargılama yapılıp yapılmadığı ele alınmıştı. Mahkeme geçici tedbir talebini de başvurucunun tamir edilemez sonuçların önlenmesi veya kamusal çıkarlar için faydalı olacağını kanıtlama konusunda başarısız olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesine dayanarak reddetmiştir. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 103/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 40/10 Başvurucu ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 88 NLB Prishtina sh. a. Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Mle-Rev.nr. 19/2009 sayı ve 16 Mart 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yönetim Kurulu Başkanı Bay Albert Lumezi tarafından temsil edilen NLB Prishtina sh. a. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar, Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 45. Maddesinin [Hakların Yargı Yoluyla Korunması] ihlal edildiğini iddia etmektedir. 4. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden, nihai karar açıklanana kadar (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Priştine Ticaret Mahkemesi E.nr. 382/09 sayı ve 18 Kasım 2009 tarihli kararının yürütülmesine karşı geçici tedbir koyma talebinde ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 89 bulunmuştur. Başvurucu, bu kararın yürütülmesi durumunda tamir edilemez sonuçların ortaya çıkacağı, üçüncü bir tarafla (borçlu) 296.686,04 avro tutarında kredi anlaşması imzaladığından para iadesinde bulunamayacağını öne sürmüştür. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22 ve 26. maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54, 55 ve 56 (2) kuralları. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 2 başvurmuştur. Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine 7. İstem, 24 Ağustos 2010 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi ve Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir. 8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan Čukalović’in raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü Mahkeme heyetine öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 9. Başvurucu, borçlu ile 22 Ekim 2001 tarihinde kredi anlaşması imzalamıştır. Kredi, anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra borçluya verilmiştir. 10. Borçlu, kredi anlaşması şartlarına uymaya başarısız olunca başvurucu Lipjan Belediye Mahkemesine 30 Eylül 2002 tarihinde dava açmıştır. Aynı tarihte Lipjan Belediye Mahkemesi bu davaya bakmaya yetkili olmadığını açıklamıştır. Bu konuda yetkili mahkemenin Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin yetkili olduğu bildirilmiştir. 11. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 18 Aralık 2002 tarihinde başvurucunun dava dilekçesini kabul etmiş ve borçluya başvurucunun borcunu ödeme talimatını vermiştir. Karar 14 Aralık 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 90 12. Borçlu, 13 Ocak 2004 tarihinde Lipjan Belediye Mahkemesinde başvurucu hakkında haksız kazanç davası açmıştır. Lipjan Belediye Mahkemesi bu davaya bakmaya yetkili olmadığını, bu konuda Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin yetkili olduğunu bildirmiştir. 13. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 23 Aralık 2004 tarihinde borçlunun dava dilekçesini onamış, başvurucuyu borçluya karşı haksız kazançla ilgili tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Başvurucu bu karara karşı Yüksek Mahkemeye temyiz başvurusunda bulunmuştur. 14. Yüksek Mahkeme 30 Kasım 2005 tarihinde başvurucunun dilekçesini onayıp davanın yeniden görüşülmesi için dosyayı Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi ne geri göndermiştir. 15. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi borçlunun dilekçesinin mesnetsiz olduğunu, başvurucuyu haksız kazançla ilgili borçluya tazminat ödemeye mecbur kılmıştır. Başvurucu Yüksek Mahkemeye başvurmuş, Yüksek Mahkeme 17 Eylül 2009 tarihinde başvurucunun itirazının mesnetsiz olduğuna karar vererek Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin kararını onamıştır. 16. Başvurucu, 26 Ekim 2009 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin 14 Haziran 2007 tarihli kararına karşı Cumhuriyet Savcılığına kanun yararına bozma dilekçesi sunmuştur. Dahası, Yüksek Mahkemeye 5 Kasım 2009 tarihinde sunduğu dava dilekçesinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin 14 Haziran 2007 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin 17 Eylül 2009 tarihli kararının tashihini talep etmiştir. 17. Borçlu, 26 Ekim 2009 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi ne başvurup bu mahkemenin kararının yürütülmesini talep etmiştir. Mahkeme, 18 Ekim 2009 tarihinde kararın yürütülmesini onaylamıştır. Başvurucu, Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin 28 Ekim 2009 tarihli kararın yürütülme onayına 17 Ekim 2009 tarihinde itiraz etmiştir. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 19 Kasım 2009 tarihinde başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak reddetmiş ve kararın yürütülmesini onamıştır. 18. Başvurucu, kararın yürütülmesine karşı Yüksek Mahkemeye 1 Aralık 2009 tarihinde başvurmuş olup şimdiye kadar herhangi bir karar çıkmamıştır. 19. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 18 Aralık 2009 tarihinde açıkladığı bir kararla başvurucuya yürütme kararına riayet etmesi talimatını vermiştir. Başvurucu, Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesine başvurarak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 91 Cumhuriyet Savcılığına (Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi E.nr. 382/2009, 24 Aralık 209) sunduğu kanun yararına bozma istemiyle ilgili bir karar çıkana kadar yürütme kararının ertelenmesi talebinde bulunmuştur. Müteakip bilgiler sunulmamıştır. 20. Yüksek Mahkeme, başvurucunun kanun yararına bozmaya yönelik 26 Ekim 2009 tarihli isteminin mesnetsiz olduğunu bularak reddetmiştir. Başvurucunun İddiaları 21. Başvurucu, borçlunun haksız kazanç ile ilgili Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi tarafından 23 Aralık 2004 tarihinde onaylanan dava dilekçesinin Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesinin II.C.nr. 206/2006 sayılı kesinleşmiş kararıyla çeliştiği için Anayasanın 45. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Öyle ki kesinlemiş karara riayet edilmesi gerekirdi; aksi takdirde özel ve tüzel kişilerin güvence altına alınan anayasal haklar ilkesi ihlal ediliyor olacaktır. 22. Onun görüşüne göre dava, tarafların özgür ve kesin iradesi çerçevesinde ve hukuki bir eksiklik olmaksızın imzalanan kredi anlaşmasının ihlal edilmesiyle ilgilidir. Bu sebeplerden dolayı kredi sözleşmesine riayet edilmesi gerekirdi. 23. Dahası başvurucu, 382/2009 sayı ve 19 Kasım 2009 tarihli karar karşı Yüksek Mahkemeye yaptığı temyiz başvurusuyla ilgili dava sonuçlanmadan Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesinin kararı yürütmeye yönelik karar almasından şikayetçidir. 24. Başvurucu bu yüzden, şimdiye kadar hukuk ve icra davalarıyla ilgili tüm kararların askıya alınıp Priştine Bölgesi Ticarete Mahkemesinin 18 Aralık 2002 tarihli (14 Aralık 2004 tarihinde kesinleşmiş hüküm şeklini alan) kararının yürürlükte kalması için Anayasa Mahkemesinden talepte bulunmaktadır. Geçici Tedbir İsteminin Değerlendirilmesi 25. Başvurucunun sunduğu evrakı göz önünde bulunduran Mahkeme, Yasanın 27. Maddesinde belirtildiği gibi ilk bakışta haklı gibi görünen bir dava olduğunu kanıtlamada başarısız olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu, geçici tedbirin konmasıyla ilgili tamir edilemez zarara uğrayacağını veya kamu yararına olacağını gösteren deliller sunmamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 92 26. Mahkeme, geçici tedbir isteminin delillerle desteklenmediği için reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 27. Başvurucunun, Anayasanın 54. Maddesinde [Hakların Yargı Yoluyla Korunması] güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiği yönündeki iddiasına karşılık olarak Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerektiğini ileri sürmektedir. 28. Başvurucu, hukuk mahkemelerinin olgu ve yasalar üzerinde kusur işleyerek Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ihlal etmeleri durumunda ancak şikâyette bulunabilir. 29. Mahkeme, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkeme olmadığını vurgular. Usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası 17 Haziran 2010 tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 30. Anayasa Mahkemesi, başvuruculara karşı doğru bir yargılama sağlanması anlamında delillerin doğru sunulduğu ve usullerin genel anlamda gerekli şekilde uygulanıp uygulanmadığını değerlendirebilir (Farklı kaynaklara bakınız; Edwards – Birleşik Krallık davası Avrupa İnsan Hakları Komisyonu 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli raporu) 31. Bununla ilgili olarak başvurucunun istemini reddeden Yüksek Mahkeme kararının karineden sayılan herhangi bir kanıt sunulmamıştır (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı ile Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davasında AİHM’nin 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli kabul edilmezlik kararı). 32. Bu sebepten İçtüzüğün 36 (1.c) kuralında “Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman” belirtildiği üzere istemin mesnetsiz olduğu ortaya çıkmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 93 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesinin 22 Şubat 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović Prof. Dr. Enver Hasani ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 94 Başvurucu Alil Memetoviq Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 ile Yüksek Mahkeme’nin Pkl. Nr/8/09 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 50-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011 Anahtar kelimeler: suç davası, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, ceza, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Silahla işlediği ağır cinayet suçundan 30 yıllık hapis cezasını çekmekte olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Priştine Bölge Mahkemesinin verdiği cezayı onayan Yüksek Mahkeme kararı ile açıkça belirtmeksizin anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, kararın olguların yanlış tespiti üzerine isnat edildiği ve olay yeri tatbikatının yapılışında başarısız olunduğu ve verilen cezanın yüksek olduğunu gündeme getirmiştir. Mahkeme, başvurucunun kendi davasıyla ilgili usullerin haksız olduğu veya tarafsız olmadıklarını ilk bakış ispatına göre ortaya koyamadığından Anayasa’nın 102 ve 113.1 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nı 47 ve 48. maddelerine dayanarak başvurunun açıkça temelden yoksu olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunularak sadece anayasal uyuşmazlıkları çözmeye olan sınırlı yetkisine vurgu yapmış, maddi hukuk delilleri ve uygulamalarına ilişkin mahkeme kararlarını tekrar gözden geçiremeyeceğini bildirmiştir. Mahkeme, Mahkeme, Mezotur-Tizzacugi Tarsulat v. Macaristan davasına atıfta bulunarak başvurucunun sonuçla ilgili memnuniyetsizliğinin mahkeme kararına Anayasa Mahkemesi nezdinde itirazda bulunması için yeterli dayanak oluşturmadığını vurgulamıştır. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 114/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 50/10 Başvurucu Alil Memedoviq ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 95 Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 sayı ve 30.08.2006 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr/8/09 sayı ve 19.04.2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Sfirça köyünden olup Dubrava Hapishanesinde cezasını çekmekte olan Bay Alil Memedoviq’tir İtiraz Edilen Kararlar 2. İtiraz edilen karar şunlardır: Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr.49/2006 sayı ve 30.08.20006 tarihli kararı Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr./8/09 sayı ve 19.04.2010 tarihli kararı Dava Konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 29 Haziran 2010 günü yapılan başvurunun temel konusu, Bay Alil Memedoviq’i, işlediği suçlardan dolayı 30 yıl hapse mahkûm eden Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr.49/2006 sayı ve 30.08.20006 tarihli kararı ile Priştine Bölge Mahkemesi kesin kararının kanun yararına bozma talebini reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr./8/09 sayı ve 19.04.2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi oluşturmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 96 İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar 4. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. Maddesinde başvurucuların başvurularında hangi anayasal haklarının ihlal edildiklerini açıkça belirtmeleri gerekli olduğu hükmüne ve Mahkemeye yaptığı başvurusundan “adil ve tarafsız yargılanma hakkının” ihlal edildiği varsayılabilmesine rağmen, Bay Memedoviq başvurusunda hangi anayasal haklarının ihlal edildiğine açıklık getirmemiştir. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu, 29.06.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. 7. Anayasa Mahkemesi, 26 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeyi başvuru hakkında bilgilendirmiş olup yasal süre içerisinde herhangi bir cevap almamıştır. 8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu 14 Aralık 2010 günü görüştükten sonra, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Başvurucunun Şikâyeti 9. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin gerçek durumu doğru tespit etmeyip olay yeri tatbikatını doğru yapmayarak işlediğini inkâr etmediği fiille ilgili verilen cezanın ağır olduğu yönünde şikâyetini dile getirmiştir. Dava mağdurları ailelerinin onayına rağmen kendisinin ve savunucusunun talep ettiği olay yeri tatbikatının yapılmamasından dolayı Yüksek Mahkeme nezdinde yaptığı itirazları hakkında verilen kararlarda durum tespiti eksik ve yanlış yapıldığından, kararın haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 97 Olguların Özeti 10. Priştine Bölge Mahkemesi, birinci derece mahkemesi sıfatıyla 30 Ağustos 2006 tarihinde P.nr. 49/2006 sayılı kararını açıklamış, bu kararda Medvece Belediyesine bağlı Sfirça köyünden olup Priştine’de ikamet eden Bay Alil Memedoviq, cinayet suçundan dolayı Kosova Ceza Muhakemeleri Usul Yasası (KCMUY)’nın 147. Maddesi 1. Fıkrası 11. Bendine göre ve izinsiz silaha sahip olma ve silah bulundurma suçundan dolayı KCMUY’nin 328. Maddesi 2. Fıkrasına göre suçlu bulunmuş, birinci suç fiili için 29 (yirmi dokuz) yıl, ikinci suç için bir yıl altı ay hüküm giyerek tutukluluk halinde geçirdiği süre hesaba katılacağı belirtilmiştir. 11. Bay Memedoviq’in yasal temsilcisi vasıtasıyla Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan temyiz başvurusu görüşülüp bu mahkemece 25 Nisan 2007 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 46/2006 sayılı kararı değiştirilerek çıkarttığı Ap.nr7/2007 kararında ağır cinayet ve kasıtlı cinayet suçlarından KCMUY’nin 146. Maddesi ile 147. Maddesi 1. Fıkrası 11. Bendine göre sanık suçlu bulunarak 23.10.2005 tarihinden itibaren tutukluluk halinde geçen süre hesaba katılıp 29 (yirmi dokuz) yıl hapse mahkûm edilmiştir. 12. Kosova Yüksek Mahkemesi üçüncü derece mahkeme sıfatıyla 4 Haziran 2008 tarihinde Ap.nr.4/2007 sayılı kararını çıkartarak sanık Alil Memedoviq ve onun yasal temsilcisinin itirazlarını mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddederek Ap.nr.7/2007 sayı ve 25 Nisan 2007 tarihli Yüksek Mahkeme kararını onamıştır. 13. Kosova Yüksek Mahkemesi, Pkl.nr.8/09 sayılı kararla, Bay Alil Memedoviq’in, mahkum edildiği Priştine Bölge Mahkemesinin p.nr.49/2006 sayı ve 30.08.2006 tarihli kesinleşmiş kararı ve Kosova Yüksek Mahkemesinin Api.nr.4/2007 sayı ve 04.06.2008 tarihli kararı hakkında verdiği kanun yararına bozma dilekçesini 10 Nisan 2010 tarihinde reddetmiştir. 14. Yukarıda zikredilen kararlarla memnun kalmayan Bay Memedoviq en sonunda 26.06.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 15. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkeme, öncelikle Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.1 Maddesine atıfta bulunmaktadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 98 “Anayasa Mahkemesi, yalnız yetkili taraflarca yasal bir şekilde yapılan başvurularla ilgili davalar hakkında karar verir.” Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 47 ve 48. maddeleri şunları belirlemiştir: Madde 47 – Bireysel Başvurular “1. Her birey, Anayasa ile güvence altına alınmış haklarının herhangi kamu otoritesi tarafından ihlal edildiği iddia etmesi durumunda Anayasa Mahkemesinden kanuni koruma talebinde bulunabilir. Madde 48 – Başvurunun Kesinleştirilmesi “Başvurucu, başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu açıkça belirtmesi gerekmektedir.” 16. Anayasa Mahkemesi bununla ilgili olarak Anayasanın 102. Maddesine de atıfta bulunmaktadır. Bu madde şunları öngörmektedir: 1. Kosova Cumhuriyetinde yargı yetkisi mahkemelerce uygulanır. 3. Mahkemeler Anayasa ve yasalara göre yargılama yaparlar. 17. Aslında mevcut durumun doğru ve tam tespitinin yapılması hukuk mahkemelerinin yetki alanına girmektedir. Gerekli olması durumunda olay yeri tatbikatı ve adli yargılama dışı değerlendirme yetkisi de (Kosova Ceza Muhakemeleri usul Yasasının 366. Maddesi 2. Fıkrasına bakınız) mahkemelerin saklı hakkıdır. Öyle ki bu davayla ilgili başvurucunun isteminde belirttiği gibi, Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı uygulamaların olmadığını tespit etmiştir. 18. Anayasa Mahkemesi yukarıda bu kararın 8, 9 ve 10. maddelerinde belirtilen Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 sayı ve 30.08.2006 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin başvurucu ve savunucusunun itirazları sonucundan çıkarttığı kararlara dayanarak Bay Alil Memedoviq’in kendisine isnat edilen suçları işlediği ve karar gerekçesinde açıklanan cezanın belirlendiği görülmekte olup Anayasanın 31. Maddesinde (Tarafsız ve Adli Yargılanma Hakkı) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde (Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı) belirtilen herhangi bir hususla ilgili ihlalin olmadığı görülmüştür. 19. Bu vesileyle Kosova Anayasa Mahkemesi, temyiz hakkının olmadığını tekrar vurgulamak ister. Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 99 olup “dördüncü derece mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. Madde) 20. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu yerine getirmediği görülmektedir. Dahası Mahkeme, dava duruşmasında usulde eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır. Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın 31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz. mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı) 21. Bu koşullarda istem açıkça mesnetsiz olup başvurucu istemin kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 36 Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kadri Kryeziu, imza Prof. dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 100 Başvurucu Zejni Selimi Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 727/2009 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 65-2009, karar tarihi: 21 Mart 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, bireysel başvuru, emeklilik, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, emeklilik hakkı, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Emeklilik İdaresi (KEİ)’nin sağlık evrakını inceledikten sonra kendisine maluliyet emekliliğinin devamına ilişkin sunduğu başvuruyu reddeden kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatı türünden bir kanıt sunmadığı için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı almıştır. Mahkeme, başvurunun Yüksek Mahkeme bulguları ile maddi hukukun uygulanması ile ilgili olduğunu belirtmiş, Edwards v. Birleşik Krallık davasına atfen adil ve tarafsız yargılama hakkı da dâhil olmak üzere Garcia Ruizv. İspanya davasına atıfta bulunarak yargılama yetkisinin anayasal davalarla sınırlı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak başvurucunun sunduğu evraktan Yüksek Mahkeme’deki yargılama usullerinin haksız veya keyfi oldukları yönünde herhangi bir emarenin bulunmadığını tespit etmiştir. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 91/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 65/09 Başvurucu Zejni Selimi Kosova Yüksek Mahkemesi A.Nr. 727/2009 sayılı kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 101 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Mahkeme, oybirliğiyle davanın kabul edilmezliğini oylamıştır. GİRİŞ Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bayan Zejni Selimi’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Yüksek Mahkemesinin A. nr. 727/2009 sayı ve 22 Ekim 2009 tarihli kararı. Dava Konusu 3. Priştine’de ikamet eden Bayan Selimi 24 Kasım 2009 tarihinde Kosova Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, malulen emekliliği hakkındaki Kosova Yüksek Mahkemesinin A. nr. 727/2009 sayı ve 22 Ekim 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 102 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru 24 Kasım 2009 tarihinde teslim edilmiştir. 6. Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 17 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 7. Başvurucunun 24 Kasım 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu başvuru dilekçesi KI 65/09 dava numarası ile kaydedilmiştir. Her ne kadar hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini kesin bir şekilde belirtmemiş olmasına rağmen, başvurucunun, malulen emekliliğine ilişkin istemini mesnetsiz olarak reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A. nr. 727/2009 sayı ve 22 Ekim 2009 tarihli kararına itiraz ettiği sonucu çıkarılabilir. 8. Dava evrakından Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanının 22 Şubat 2006 tarihinde 2003/23 sayılı Yönetmeliğine dayanarak çıkarttığı bir kararla, geriye dönük olarak 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kırk avro (40 €) tutarında malulen emeklilik hakkı tanındığı tespit edilmiştir. Kararda, bu hakkın kazanılmasından üç (3) yılın sonunda yeniden inceleme için bu Bakanlık tarafından başvurucunun çağrılacağı bildirilmiştir. 9. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı Bayan Seliminin maluliyetinin devam etmeyip kalıcı olmadığı yönündeki sağlık komisyonunun değerlendirme raporuna dayanarak 2 Nisan 2009 tarihinde çıkarttığı kararla maluliyet emeklilik talebini reddetmiştir. 10. Kosova Yüksek Mahkemesi, başvurucunun dava dilekçesini reddeden bir kararı 22 Ekim 2009 tarihinde çıkartmıştır. 11. Aynı kararda Yüksek Mahkeme, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının Malulen Emeklilik Yasasının 3.2 maddesine göre kurduğu ve ilgili alan uzmanı olan hekimlerden oluşan komisyonlar, sağlık evrakını inceleyip yaptıkları muayene ile başvurucunun tam ve daimi maluliyetinin bulunmadığını tespit etmişlerdir. Öyle ki Yüksek Mahkeme, Bayan Selimi’nin Malulen Emeklilik Yasasının 3. maddesinde öngörülen malulen emeklilik koşullarını yerine getirmediği tespitinde ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 103 bulunduğunda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının mevcut durumu tam ve doğru değerlendirerek maddi hukuku doğru uyguladığını değerlendirmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 12. Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 12.1. Sunulan evraktan başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettiği tespit edilmiştir. 13. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesi 1. fıkrası şunu belirlemiştir: “Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. 13.1. Bu davayla ilgili son karar 22 Ekim 2009 tarihli karardır. Başvurucu Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurusunu 24 Kasım 2009 tarihinde yapmış olup Yasanın 49. maddesiyle öngörülen süreye uymuştur. 14. Başvurucunun, iddia edilen malulen emeklilik hakkını elde etmek için yasalarla öngörülen tüm kanun yollarını tüketmiş olmasına rağmen, o, “idari veya yargı organlarının Anayasa ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiği” yönünde herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 15. Mahkeme, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkeme olmadığını vurgular. Usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası 17 Haziran 2010 tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 16. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 104 uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 17. Ancak, başvurucu tarafından sunulan tüm evrak inceledikten sonra Mahkeme, Yüksek Mahkemenin yargılamasında haksız veya keyfi herhangi bir uygulamanın bulunduğunu tespit etmemiştir (bkz. mutatis mutandis Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir . İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr. Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 105 Yetkili temsilci tarafından temsil edilen AGEF Gmbh Priştine Belediye Meclisi’nin 353-1297 sayılı kararına karşı Dava No: KI 72-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, geçici tedbir Bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan başvurucu, Anayasa’nın 113.7 ve 116.2 maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda uzun vadeli bir bina tahsis sözleşmesinin Priştine Belediye Meclisince, başvurucuya göre siyasi amaçla, feshedilmesi ile Anayasa’nın 22.3 ve 32. maddeleri ile Avrupa insan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 1.1 maddesiyle güvence altına alınan etkili kanun yoluna başvurma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, geçici tedbir olarak kararın askıya alınmasını talep etmiştir. Mahkeme, başvurucu tarafından Belediye Mahkemesinde konuyla ilgili açılan bir dava henüz sonuçlanmadığı için başvurunun vakitsiz yapıldığına ve Anayasa’nın 113.7 maddesinin öngördüğü kanun yollarının tüketilmesi koşulu yerine getirilmediği için kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme Selmouni v. Fransa davasına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleyeceği veya tamir edeceği varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Mahkeme, başvurucu tarafından yapılacak başvurunun faydasız olacağı varsayımı yetkili mercie başvurmamak için yeterli gerekçe olmadığını eklemiş, bununla ilgili olarak Whiteside v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunmuştur. Mahkeme geçici tedbir talebini de başvurucunun tamir edilemez sonuçların önlenmesi veya kamusal çıkarlar için faydalı olacağını kanıtlama konusunda başarısız olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesine Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 27. maddesine ve İçtüzüğün 51.1 kuralına dayanarak reddetmiştir. Priştine, 21 Mart 2011 Nr.ref: RK 101/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 72/10 Başvurucu Yetkili Temsilcisi Vasıtasıyla AGEF Gmbh ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 106 Priştine Belediye Meclisinin 353-1297 sayı ve 29 Haziran 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kosova’da faaliyet göstermek üzere 12 Haziran 2000 tarihinde 5300232-3 kayıt numarasıyla kaydedilen ve Priştineli avukatlar Bayan Iliriana Osmani Serreci ile Bay Virtyt Ibrahimaga temsil edilen AGEF Gmbh sivil toplum kuruluşudur. İtiraz Edilen Karar 2. Belediye Arşivi binasının Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisine (AGEF) tahsis edilmesine ilişkin 353-1774 sayı ve 24.06.2009 tarihli karar itiraz konusudur. Dava Konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 30.07.2010 günü başvurusu yapılan davanın temelini, Anayasa Mahkemesi tarafından Priştine Belediye Meclisinin Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisine (AGEF) Belediye Arşivi binasının tahsis edilmesine ilişkin 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kararının yürütmesinin durdurulması hakkında Priştine Belediye Meclisinin 01. Nr. 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararına yönelik GEÇİCİ TEDBİRİN konması oluşturmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 107 Anayasa ile güvence altına alınan hakların ihlaline ilişkin iddialar 4. Başvurucu, Priştine Belediye Meclisinin kararı ile etkin kanun yolu hakkının (Anayasanın 32. Maddesi) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 1 (1) maddesiyle (Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır) ilgili olarak Anayasanın 22.3 maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113 (7) ve 116.2 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 54 (b) maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 69. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 30.07.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. 7. Anayasa Mahkemesi, 2 Ağustos 2010 tarihinde başvurucuyu temsil eden I.O.T Avukatlık Bürosuna istemin kabul edilip 72/10 numara ile kaydedildiğini bildirmiştir. 8. Anayasa Mahkemesi, davada karşı taraf olan Priştine Belediyesine davanın kaydedildiğini 2 Ağustos 2010 tarihinde bildirerek Belediyenin konu ile ilgili olası açıklamalarını sunmasını istemiştir. 9. Anayasa Mahkemesi Priştine Belediye Mahkemesinde açılmış olan C. nr. 1679/2010 sayılı davanın konusunun Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruyla benzer olduğunu öğrendikten sonra 1 Ekim 2010 tarihinde bu dava dosyasına erişimi talep etmiştir. 10. Priştine Belediyesi 10 Ağustos 2010 ve 15 Eylül 2010 tarihlerinde davayla ilgili açıklamalarını sunup kendi kararının yasal olduğunu savunmuştur. 11. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Altay Suroy’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan Čukalović’in raporunu görüştükten sonra, 14 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 108 Başvurucunun Şikâyeti 12. Başvurucu, Priştine Belediye Meclisinin 535-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararla 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kendi kararını Anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde iptal edip 3.10.2002 tarihinde imzalanan bina ve arsanın AGEF tarafından 10 yıl süreyle kullanılmasını öngören sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesinden şikayetçidir. Olguların Özeti 13. Priştine Belediye Meclisi Belediye Arşivi binasını Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisine tahsis etmek üzere 24.09.2002 tarihinde 01. Nr. 353-1774 sayılı kararını onaylamıştır. Bu kararın üçüncü (III.) maddesinde binanın tahsisi için koşulların Belediye ile AGEF arasında yapılacak özel bir sözleşmede belirtileceği bildirilmiştir. 14. Mülk sahibi sıfatıyla Başkan Salih Gashi’nin temsil ettiği Priştine Belediye Meclisi ve mülkten yararlanan taraf sıfatıyla Dr. Karin Lutze’nin temsil ettiği AGEF Sivil Toplum Kuruluşu arasında rr. “Andrea Gropa, Priştine adresindeki 5941/5942 numaralı parsel üzerinde bulunan Belediye Arşivi binasının tahsisi hakkında sözleşme imzalamışlardır. 15. Sözleşmenin üçüncü (3.) maddesinde mülk sahibinin sözleşme konusu olan binayı on (10) yıl süreyle yararlanan tarafa tahsis ettiği belirtilmiştir. 16. Priştine Belediye Meclisinin 24.06.2010 tarihli toplantısında 01 Nr. 3531297 sayı ve 24.09.2002 tarihli Belediye Arşivi binasının Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisi (AGEF)’ne tahsisi hakkındaki kararın iptali hakkında 01 nr. 353-1297 protokol numarası ile kaydedilen kararı açıklamıştır. Kararın VI. (altıncı) maddesinde onaylandığı gün yürürlüğe girdiği ve AGEF’in, kararın III. Maddesinde belirtildiği üzere kararın onaylandığı tarihten itibaren binayı 30 gün içerisinde boşaltması gerektiği açıklanmıştır. 17. Priştine Belediye Meclisi, 07.07.2010 tarihinde Maliye ve Mal Müdürlüğü aracılığıyla karar hakkında AGEF’i bilgilendirmiştir. 18. AGEF Gmbh, yetkili temsilcisi Priştine’de mukim Avukat Avdi Ahmetaj aracılığıyla 22 Temmuz 2010 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesine başvurarak Priştine Belediye Meclisinin 01. Nr. 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararın yürütmesine GEÇİCİ TEDBİR konmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 109 19. AGEF’in 04.08.2010 tarihli talebi doğrultusunda Priştine Belediye Mahkemesi çıkarttığı C.nr. 1679/10 sayılı geçici tedbir kararıyla Priştine Belediye Meclisinin 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararının yürütmesini durdurmuş, başvurucuyu (AGEF) geçici tedbir kararının onaylanmasından sonra 30 gün içerisinde güvenlik önlemleri karşıtlarına karşı geçici güvenlik tedbiri davası açmaya mecbur kılmıştır. 20. Anayasa Mahkemesi Priştine Belediye Mahkemesine gönderdiği nr.ref. 1442/10 DRLS referans numaralı talebinde Anayasa Mahkemesinde görüşülmekte olan davanın benzeri olan C. 1679/10 numaralı dava dosyasına erişim sağlanmasını istemiş, Belediye Mahkemesi tarafından C. nr. 1679 numaralı dava dosyasının bir nüshası temin edilmiştir. Bundan Avukat Selim Nikçi vasıtasıyla AGEF’in Priştine Belediyesini dava ederek ihtilaf değeri 3.500,00 € olan sözleşmenin varlığının teyit edilmesi istenmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi Geçici Tedbir Hakkında 21. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilen kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 22. Bununla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 116.2 maddesine atıfta bulunur: Tartışmalı hüküm veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde yargılama devam ettiği sürece, Mahkeme tarafından karar alınıncaya kadar söz konusu hüküm veya yasayı geçici olarak askıya alınabilir. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasansın 27. Maddesi şunu öngörmüştür: Anayasa Mahkemesi, resmi görevi çerçevesinde, tamir edilemez zararların meydana gelme tehlikesi bulunup tehlikeleri bertaraf etmeye yönelik geçici tedbirin konulması zorunlu veya kamu yararına olması halinde, devam etmekte olan bir davayla ilgili geçici tedbir koyma kararı çıkartabilir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 51. Maddesi 2. Fıkrasını da göz önünde bulundurmaktadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 110 İstemin geçici tedbir talebiyle ilgili spesifik gerekçeleri ve talep edilen geçici tedbirin konmaması sonucunda muhtemel olumsuz sonuçları içermelidir. 23. Yukarıda zikredilen normlardan anlaşılacağı üzere, geçici tedbirin konması için temel şartın, başvurucu ve kamu yararının korunması açısından tamir edilemez zararların bulunması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Geçici tedbirin konmasına ilişkin talebini çok açık bir şekilde kanıtlamak başvurucunun görevidir. 24. AGEF’in istemindeki iddiaları göz önünde bulundurarak Mahkeme, geçici tedbir konmasını zorunlu kılacak yeterli kanıtın sunulmadığı görüşündedir. Başvurucu, geçici tedbirin konmaması durumunda ne tür tamir edilemez bir zarara uğrayacağını belirgin bir şekilde belirtmemiş ve böyle bir zararın, nihai kararla bile olsa, hangi nedenlerden dolayı bertaraf edilemeyeceğini açıklamamıştır. Başvurucu, Priştine Belediye Meclisinin kararıyla kamusal çıkarların zarar gördüğü yönünde herhangi bir şekilde açıklamadığı gibi, böyle bir tedbirin konmasından nasıl korunacağını da belirtmemiştir. 25. Başvurucunun, Priştine Belediye Meclisi kararının uygulanmasından tamir edilemeyecek zararların meydana geleceği tehlikesini ikna edici bir şekilde kanıtlamış olsa bile, bu tehlike Priştine Belediye Mahkemesinin C.nr. 1679 sayı ve 04.08.2010 tarihli GEÇİCİ GÜVENLİK TEDBİRLERİ kararı ile bertaraf edilmiş olup halen yürürlükte olduğu için, halihazırda geçici tedbir konmuş olan bir dava ile ilgili Anayasa Mahkemesi yeni bir geçici tedbir koyamaz. 26. Yukarıda zikredilen sebeplerden dolayı Mahkeme, geçici tedbir istemini oybirliğiyle reddetmeye karar vermiştir. Dava Esasının Değerlendirilmesi 27. Dava tarafları tarafından sunulan kanıtların değerlendirilmesinden sonra, AGEF’in yetkili temsilcileri tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan istemin, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.1 ve 113.7 maddelerine göre vaktinden önce sunulduğu sonucu çıkmaktadır; çünkü: 28. Priştine Belediye Meclisi kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi yönünde AGEF Gmbh Sivil Toplum Kuruluşu yetkili temsilcileri tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan istemde, Priştine Belediye Meclisinin 01 Nr. 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararının siyasi bir hüküm olup idari niteliklere sahip olmayarak, Anayasanın 32. Maddesinde belirtildiği şekilde anayasal bir hak olmasına rağmen yetkili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 111 organlar nezdinde itirazda bulunabilmek için kanun yollarını içermediği ileri sürülmüştür. 29. Mahkemenin başvurucunun iddialarını kabul etmesi durumunda, Priştine Belediye Mahkemesi kararının idari niteliği olmadığını sayacak, AGEF’e binayı geçici olarak tahsis edip kullanım şartları, tarafların hak ve sorumluluklarının belirleyen SÖZLEŞMENİN imzalanmasını öngören Priştine Belediye Meclisinin dava konusu olan 01 Nr. 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kararını da siyasi olarak nitelemesi gerekirdi. 30. İdari Usul Yasası (Yasa no: 02/L-28) 1. Maddesi 4. Fıkrasında şu hükümler belirlenmiştir: Bu yasanın hükümleri şu kamu idaresi organları için geçerli değildir: a) Düzenleme özelliğine sahip idari hükümler b) Kamu İdaresinin iç teşkilatlanmasını öngören idari hükümler c) Kamu İdaresi organlarının özel işlemler çerçevesinde, İdarenin taraflardan biri olduğu idari hükümler. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak Priştine Belediye Meclisinin itiraz edilen kararının bu kategorilerin hiçbirine dahil olmayıp idari usul çerçevesinde alındığı ve idari usule göre itiraz edilebileceği ortaya çıkmaktadır. 31. İdari anlaşmazlık işlemi başlatılamayacağı iddiası ile ilgili olarak Mahkeme, Yerel Özerk Yönetim Yasası (Yasa no: 03/L-040) 82. Maddesi 1. Fıkrasında belediye meclis kararlarının yetkili Yerel Özerk Yönetim Bakanlığı nezdinde itiraz edilebileceğinin belirlendiğini değerlendirmektedir. 32. AGEF Sivil Toplum Kuruluşu, Avukat Selim Nikiçi aracılığıyla, Priştine Belediye Meclisinin 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kararıyla akdedilen Sözleşmenin varlığını teyit etmek üzere Priştine Belediye Mahkemesine dava açmıştır ve bu dava halen devam etmektedir. 33. Mahkeme, bu bulunmuştur: çerçevede Anayasanın 113(7) Maddesine atıfta “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 112 Mahkeme, yukarıda belirtilen hususları dikkate alarak tüm kanun yollarının tüketilmeden davayı görüşemeyeceği tespitinde bulunmuştur. Bu davada kanun yollarının tamamının tüketilmediği anlaşılmaktadır. 34. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 35. Mahkeme bir davanın yetkili yerli organlar tarafından görüşülmesinden mahrum bırakılması için bakış açısından kuşku duymanın yeterli olmadığını vurgulamaktadır. (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık davası 7 Mart 1994 tarih ve 20357/92 sayılı kararın 76. Maddesi, s. 80). 36. Bu durumda başvurucunun kabul edilirlik koşullarını yerine getirmediği anlaşılmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesinin 14 Aralık 2010 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović , imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 113 Başvurucu Ismet Hebibi Yüksek Mahkeme’nin Rev. 1 nr. 165/2004 sayılı kararına karşı Dava No: KI 101-2010, karar tarihi: 22 Mart 2011 Anahtar kelimeler: zaman bakımından kabul edilmezlik, bireysel başvuru, işyerine iade, ödenmemiş gelirlerin tazmin hakkı, çalışma hakkı, iş ilişiğinin kesilmesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Yüksek Mahkeme’nin 2004 yılına ait kararı ile tazmin hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, bu kararın, kendisinin işyerine iadesini ve iş ilişiğinin kesildiği tarihten sonraki ödenmemiş maaşlarının tazminini öngören alt derece mahkemelerinin kararlarını keyfi bir şekilde iptal ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, Jasiuniene v. Lituanya davasına atıfta bulunup Anayasa’nın 113.7 maddesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 56. maddesi ile İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ait bir olayla ilgili olduğu ve zaman bakımından kabul edilmez. Priştine, 22 Mart 2011 Nr.ref: RK 106/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 101/10 Başvurucu Ismet Hebibi Yüksek Mahkemenin Rev.I.Nr. 165/2004 sayı ve 9 Kasım 2004 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 114 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Junik’te mukim Bay Ismet Hebibi’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin Rev.I. Nr. 165/2004 sayı ve 9 Kasım 2004 tarihli kararı itiraz edilen kararadır. Dava Konusu 3. Başvurucu, yasada öngörülen çalışma ve tazminat hakkının ihlal edildiğini değerlendirmektedir. 4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden, davanın yeniden görüşülmesi için iadesini talep ederek Sağlık Bakanlığına bağlı Junik’teki “Adem Ukehaxhaj” Aile Hekimliği Merkezi (AHM) ve “Dr. Ali Hoxha” AHM’nin haklarını ihlal ettiğini ve yasalara uygun şekilde hareket etmediklerini ileri sürmektedir. . Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. Kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 115 6. Başvurucu 11 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryansına dilekçe ile başvurmuştur. 7. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun itiraz ettiği karar hakkında Yüksek Mahkemeyi 19 Ocak 2011 tarihinde bilgilendirmiştir. 8. Yüksek Mahkemeden Anayasa Mahkemesine herhangi bir cevap sunulmamıştır. 9. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay Suroy’un raporunu görüştükten sonra, 21 Şubat 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 10. Başvurucu, pratisyen hekim sıfatıyla Deçan’daki Sağlık Merkezinde çalışmaktaydı. Deçan Sağlık Merkezinin 17 Eylül 1992 tarih ve 126 sayılı kararıyla başvurucunun iş ilişiği kesilmiştir. 11. Deçan Belediye Mahkemesinin C.l. N. 18/2000 say ve 12 Şubat 2001 tarihli kararıyla Deçan Sağlık Merkezinin 126 sayı ve 17 Eylül 1992 tarihli kararını iptal edip davalı tarafı (Deçan Sağlık Merkezi) başvurucuyu işe geri almaya mecbur ettirmiştir. Davalı taraf 60 Alman Markı tutarındaki mahkeme masraflarını karşılamaya da mecbur edilmiştir. 12. İpek Bölge Mahkemesi Ac.Nr. 65/2001 sayı ve 9 Temmuz 2001 tarihli kararıyla “Adem Ukehaxhaj” Sağlık Merkezinin itirazını reddetmiş, Deçan Belediye Mahkemesinin C.Nr. 18/2000 sayı ve 12 Şubat 2001 tarihli kararını onamıştır. 13. Başvurucu 28 Aralık 2001 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesine başvurarak İpek Bölge Mahkemesi kararının yeniden görüşülmesini ve 1 Kasım 1991 tarihinden 31 Eylül 2001 tarihine kadar almadığı maaşlarının tazmin edilmesini talep etmiştir. 14. Kosova Yüksek Mahkemesi 9 Kasım 2004 tarihinde açıkladığı Rev.l.Nr. 165/2004 sayılı kararla İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 108/2003 sayı ve 13 Temmuz 2004 tarihli kararını mesnetsiz nitelendirerek bozmuş ve başvurucunun kararı gözden geçirme talebini reddetmiştir. 15. Başvurucu, 14 Şubat 2005 tarihinde Halk Avukatı Kurumuna başvurarak maaşının tazmin edilmesini talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 116 Başvurucunun İddiaları 16. Başvurucu, keyfi bir adalet tarafından zarar gördüğü, hakkında kovuşturma yapıldığı ve istismar edildiğinden şikâyetçidir. O, Sağlık Bakanlığı ve Deçan’daki “Adem Ukehaxhaj” Sağlık Merkezi ile Junik’teki “Dr. Ali Hoxha” Sağlık Merkezi tarafından işe geri alınıp maaşlarının tazmin edilme hakkı olduğunu ileri sürmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 18. Mahkeme, başvurucunun 9 Kasım 2004 tarihli Yüksek Mahkemenin Rev. Nr. 165/2004 kararı hakkında istemde bulunduğunu tespit etmiştir. Bu da istemin, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki bir tarihle ilgili olduğu anlamına gelmektedir. 19. Bundan anlaşılacağı üzere istem zaman bakımından vade dışında olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 65. Maddesinde öngörüldüğü üzere Anayasa Mahkemesinin yargılama yetkisi dışındadır(bkz. mutatis mutandis, 41510/98 sayılı Jasiuniene – Lituanya davası hakkında AİHM 6 Mart ve 6 Haziran 2003 tarihli kararı). BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113(7) ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 117 Başvurucu Agim Stublla Yüksek Mahkeme’nin PKL nr. 69/2010, Lipjan Belediye Mahkemesi’nin P. nr. 129/2009 ile Kosova Polisi’nin P. nr. 122/VDP/2010 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 84-2010, karar tarihi: 23 Mart 2011 Anahtar kelimeler: avukatın yetkileri, suç davası, süre meselesi, kanun yollarının tüketilmesi, kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, polisin kötü davranış iddiası, kanun yararına bozma, iş ilişkisinin kesilmesi, istifa Görev başında hırsızlıktan dolayı ceza almış polis olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Lipjan Belediye Mahkemesi’nin kendisini mahkum eden kararı ile Kosova Polisinin iş ilişkisinin kesilmesine ilişkin kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde yaptığı itiraz başvurusunun reddi ile Anayasa’nın 49. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, tutukluluk süresince polis ve diğer mahkûmlar tarafından baskıya maruz kaldığı, kendisine verilen cezanın siyasi amaçlı olduğu, hakkında verilen cezayı haklı çıkartacak delillerin çarpıtıldığı ve yetersiz olduğu ve verile ceza hakkında itirazda bulunmak üzere avukatın onun talimatlarına uymadığını ileri sürmüştür. Başvurucunun Yüksek Mahkeme’ye karşı şikayetine ilişkin olarak Mahkeme, başvurunun Anayasa’nın 113.7 maddesine göre açıkça temelden yoksun olduğunu ve itiraz başvurusundan bulunma hakkından feragat etiğinden başvurucunun ilk bakışta haklarının ihlal edildiğini gösteren delillerin bulunmadığına karar vermiştir. Başvurucunun Kosova Polisine karşı şikayetine ilişkin olarak Mahkeme İçişleri Bakanlığı nezdindeki itiraz başvurusunun henüz sonuçlanmadığını vurgulayarak başvurucunun Mahkeme’ye başvurmadan önce tüm kanun yollarını tüketmediğine karar vermiştir. Son olarak Mahkeme, başvurunun Belediye Mahkemesinden çıkan kararın teslim alındığı tarihten itibaren zorunlu olan 4 aylık süre içerisinde yapılmadığı için tamamen kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Priştine, 23 Mart 2011 Nr.ref: RK 93/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 84/10 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 118 Başvurucu Agim Stublla Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin PKL nr. 69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli, Lipjan Belediye Mahkemesinin P.nr. 129/2009 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli ile Kosova Polisinin P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Podujeve’de mukim Bay Agim Stublla’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucunun itiraz ettiği kararlar, Lipja Belediye Mahkemesinin P.nr. 129/2009 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli ile Kosova Polisinin P.nr 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 sayılı kararlarına karşı kanun yararına bozma talebinin mesnetsiz olarak reddedildiği Kosova Yüksek ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 119 Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) PKL nr. 69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 49. Maddesinin [Çalışma ve Mesleğini Yerine Getirme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22 Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 13 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 6. Başvurucu, dilekçesinin kaydedildiği konusunda 9 Kasım 2010 tarihinde bilgilendirilerek, hangi anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği konusunda açıklama yapması istenmiştir. Açıklama yapmak için belirlenen süre 23 Kasım 2010 tarihinde dolmuş olup, başvurucu bununla ilgili bir yorumda bulunmamıştır. 7. Başvurucu kimliğinin gizli tutulması talep etmiş, ancak bu talebini ilgili delillerle desteklememiştir. 8. İstem 9 Kasım 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir. 9. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 23 Şubat 2011 günü Mahkeme heyetine istemin kabul edilmez olduğu yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 10. Priştine Havalimanında polis görevinde bulunan başvurucu, 7 Mart 2009 tarihinde kahve içtiği masanın üstünde bir cep telefonu bulmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 120 11. Başvurucu bulduğu telefonu kayıp eşya bölümüne teslim ettiğini ileri sürmektedir. Başvurucu bununla ilgili kayıp eşya bölümünden telefonu teslim ettiğine dair tutanak düzenlenmesini talep ettiğini ancak kendisine böyle bir belge verilmediğini iddia etmektedir. 12. Bir süre sonra başvurucu tutuklanıp 15 gün boyunca gözaltında tutulmuştur. 13. Lipjan Belediye Mahkemesi Belediye Savcısı 9 Mart 2009 tarihinde Kosova Geçici Ceza Yasasının 252 (1) Maddesine göre başvurucuyu hırsızlıkla suçlamıştır. Başkasının taşınır mallarına yasalara karşı bir şekilde el koyup kendisi veya bir başkasının zimmetine geçirmeye çalışan herkes para veya 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. 14. Başvurucunun avukatı 4 Şubat 2010 tarihinde Lipja Belediye Mahkemesinde yapılan duruşmanın, müvekkilinin akli dengesinin yerinde olmayıp duruşmaya katılamadığı gerekçesiyle ertelenmesini talep etmiştir. 15. Belediye Mahkemesi 23 Şubat 2010 tarihli duruşmada, yukarıda zikredilen cep telefonunun yasalara aykırı bir şekilde zimmetine geçirmeye çalıştığı için başvurucuyu suçlu bulmuştur. 16. Başvurucu üç (3) aylık hapis cezasına çarptırılarak bir (1) yıl boyunca başka suç işlememek koşuluyla tahliye edilmiştir. 17. Başvurucu, avukatının Belediye Mahkemesinin kararına karşı Bölge Mahkemesine itirazda bulunmaya başarısız olduğunu ileri sürmektedir. 18. Başvurucu daha sonra “olağanüstü kanun yolu” olarak adlandırdığı bir dilekçeyle Yüksek Mahkemeye başvurmuştur. Böyle bir kanun yolu bulunmamasına rağmen Yüksek Mahkeme bunu “kanun yararına bozma” dilekçesi olarak ele almıştır. 19. Yüksek Mahkeme, dilekçenin herhangi bir yasa ihlali içermediği ve ihlal edilen hükümler belirtilmediği gerekçesiyle mesnetsiz bularak, PKL. Nr. 69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli kararıyla dilekçeyi reddetmiştir. 20. Kosova Polisi Genel Müdürlüğü, Priştine Havalimanında 7 Mart 2009 tarihinde telefon hırsızlığı da dâhil olmak üzere, disiplin suçlarından dolayı P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli kararıyla başvurucunun Kosova Polisi ile iş ilişiğini kesmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 121 21. Kosova Polisi Sağlık Hizmetlerinin 10 Aralık 2010 tarihli bir sağlık raporunda başvurucunun ruhsal sağlığı ile ilgili tahammül düzeyinin düşük olduğu bildirilmiştir. 22. Başvurucu, Polis Genel Müdürlüğünün Bakanlığına itiraz dilekçesi, sunmuştur. kararına karşı İçişleri Başvurucunun İddiaları 23. Başvurucu, gözaltındayken polis ve diğer tutuklular tarafından dayak atıldığını ileri sürmektedir. 24. Devamında Lipjan Belediye Mahkemesi kararının delillere dayanmadığını, siyasi bir karar olduğunu ve mevcut yönetim tarafından hazırlanan yalanlara daynadığını ileri sürmektedir. 25. Dahası, yukarıda zikredilen mahkeme tarafından tehdit edildiğini de iddia etmektedir. 26. Başvurucu devamında, 23 Şubat 2010 tarihli birinci derece mahkeme kararına karşı hiçbir olağan kanun yolundan yararlanmadığını, başvurucunun yetkilendirmiş olmasına rağmen avukatının kasıtlı olarak ikinci derece mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmadığını ileri sürmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 27. Başvurucunun, 49. Maddesiyle [Çalışma ve Mesleğini Yerine Getirme Hakkı] güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiği yönündeki iddiasına karşılık olarak Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerektiğini ileri sürmektedir. 28. Başvurucu, polis teşkilatındaki iş ilişiğinin kesilmesine neden olan Polis Genel Müdürlüğünün P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli kararına karşı İçişleri Bakanlığına itirazda bulunmuştur. Ancak yasalarla öngörülen hiçbir kanun yolundan yararlanmamıştır. 29. Bu itirazla ilgili olarak başvurucu, yürürlükte olan yasalara göre mevcut kanun yollarının tamamını tüketmemiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 122 30. Yüksek Mahkemenin kararına karşı sunduğu itirazında başvurucu, hangi anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve ne şekilde ihlal edildiğini açıklamamış, kesin ve geçerli herhangi bir delil sunmamıştır. 31. Başvurucu bazı belgeler sunmuş, ancak “kamu otoritesi tarafından Anayasa ile güvence altına temel alınan hak ve özgürlüklerin” ihlal edildiğini göstermemişlerdir. 32. Bunun dışında başvurucu, Lipjan Belediye Mahkemesinin 23 Şubat 2010 tarihli kararına karşı hiçbir kanun yolundan yararlanmamıştır. Öyle ki itirazda bulunma hakkında feragat etmiştir. 33. Dahası, Belediye Mahkemesinin kararının açıklandığı 23 Şubat 2010 tarihinden itibaren dört (4) ay içerisinde Anayasa Mahkemesine başvurulması gerekirdi. Ancak başvurucu, 13 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuş olup aradan yedi (7) aylık bir süre geçmiş oldu. 34. Bu yüzden başvuru mesnetsiz olduğu için kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesinin 23 Şubat 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues , imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 123 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 30 Mart 2011 Anahtar kelimeler: Meclis’in feshi, milletvekillerinin görevleri, Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı, 10 veya daha fazla sayıda milletvekili tarafından yapılan başvuru Milletvekillerinden 34 kişilik bir grubun oluşturduğu başvurucuların Anayasa’nın 113.5 maddesine dayanarak yaptıkları başvuruda Bay Behgjet Pacolli’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda seçilmesine Anayasa’nın 86. maddesini şu üç açıdan ihlal etiğini ileri sürerek: Anayasa’nın 86.4 maddesinde öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis tamsayısının üçte ikilik yetersayının bulunmadığı; 86.5 maddesinin en az iki adayın olmasını gerektirmesine rağmen Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek bir adayın bulunduğu ve seçim süreci boyunca kabul edilemez bir aranın yapıldığına itiraz etmişleridir. Bay Behgjet Pacolli Mahkeme’ye gönderdiği cevabında itiraz konusu Meclis oturumunda Anayasa’nın 69.3 maddesinin öngördüğü salt çoğunluğun bulunduğunu belirtmiş, oturumu terk eden milletvekillerinin aslında kendisine karşı oyların olduğunu eklemiş ve yetersayının sağlandığını ileri sürmüştür. Bay Pacolli, Anayasa’nın 86.3 maddesinin Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis’in birden çok adayı önemesini öngörmediğini, 86.5 ve 86.6 madde fıkralarındaki hükümlerin Meclis feshi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde birden çok adayın gösterilmesi halinde üçte ikilik çoğunluk gerektirdiğini ileri sürmüştür. Bay Pacolli, Meclis İçtüzüğünün 17.1 maddesine göre İçtüzük’ün yorumlanmasında nihai merciin Meclis Başkanı’nın olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ederken ara talebini Meclis Başkanı’nın onayladığını belirtmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 113.5 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 42. maddesine göre Meclis üyelerinin onundan fazlasınca yapılan başvuruyla ilgili olarak başvurucu grup üyelerini ve imzalarını teşhis ve itiraz konusu kararı tespit ettikten ve ihlal edildiği ileri sürülen anayasal hükümler vurgulanıp gerekli deliller sunulduktan sonra başvurunun yetkili tarafça 8 günlük yasal süre içerisinde yapıldığına ve kabul edilirlik koşullarının yerine getirildiğine karar vermiştir. Mahkeme ilk olarak, milletvekillerinin tek bir Cumhurbaşkanı adayı gösterdiklerinde Anayasa’nın 86. maddesinin ihlal edilmiş olacağını ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 124 demokratik bir sistemin temsili adına birden çok adayın bulunmasının önkoşul olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, Arnavutluk ile Macaristan anayasalarını örnek olarak zikrederek Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek bir adayla yapılabilmesine imkan veren dilsel ifadenin eksikliğine vurgu yapmıştır. Mahkeme bu durumda seçimin geçersiz olduğu sonucuna varmıştır. İkinci olarak Mahkeme, Meclis üyesi olan 120 milletvekilinden Meclis Başkanı tarafından izinli olanlar hariç Cumhurbaşkanlığı seçimine tüm milletvekillerinin katılıp oy kullanmasını öngören 86. maddeye göre % 100 oranında yetersayı eksikliğinden dolayı da seçimin geçersiz olduğunu tespit etmiştir. Bu açıdan Mahkeme milletvekillerinin Meclis çalışmalarına katılma yükümlülüklerinin bulunduğunu vurgulamıştır. Son olarak Mahkeme, Anayasa’nın 86. maddesi ile Meclis İçtüzüğü’nün Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince aranın yapılıp yapılamayacağını düzenlemediğini vurgulamış, görevinin Anayasa ihlali bulunup bulunmadığını tespit etmek olduğunun altını çizmiş ve seçim süresince yapılan aranın 86. maddeye göre Anayasa ihlali oluşturmadığını tespit etmiştir. Mahkeme, başvurucuların Anayasa ihlali bulunduğuna ilişkin kanıt sunmadıkları sonucuna varmıştır. Mahkeme, yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı başvurunun kabul edilir olduğunu tespit etmiş ve Meclis’in Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararının 86. madde ihlali oluşturduğundan geçersiz olduğuna karar vermiştir. Priştine, 30 Mart 2011 Nr. ref.: AGJ 107/11 KARAR Dava No:. KO 29/11 Başvurucu Sabri Hamiti ve diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi. KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 125 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucular 1. Başvurucular, Mr. sc. Vjosa Osmani tarafından temsil edilen Kosova Demokratik Birliği’nden (LDK) 25 (yirmi beş) milletvekili, Kosova’nın Geleceği İçin İttifak’tan (AAK) 9 (dokuz) milletvekilidir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucuların itiraz ettikleri karar, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin (bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır) 22 Şubat 2011 tarihli olağanüstü oturumunda Kosova Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli’nin seçimine ilişkin Nr.04-V-04 sayılı kararıdır. Dava Konusu 3. Bu istemle ilgili dava konusu Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı seçildiği Meclis kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) tarafından Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. 4. Başvurucular, Meclisin 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü oturumunda Kosova Cumhurbaşkanının seçimi esnasında uygulanan usullere itiraz edip Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının Seçimi] ihlal edildiğini iddia etmektedirler. 5. Başvurucular özellikle oylama esnasında toplantı yetersayısının sağlanmaması, karşı adayın olmaması ve seçim süreci devam ederken oylamaya ara verilmesinden dolayı Anayasanın 86. Maddesinin (4), (5) ve (6). Fıkralarının ihlal edildiğini iddia etmektedirler. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 126 Yasal Dayanak 6. Anayasanın 113.5 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (1) Maddesi. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 7. Başvurucular 1 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvuru dilekçesini sunmuşlardır. 8. Başkan, İçtüzüğün 8 ve 33. kullarına uygun olarak GJR. 29/11 sayı ve 2 Mart 2011 tarihli Emirname ile Yargıç Iliriana Islami’yi raportör yargıç olarak atamıştır. Aynı tarihte yönetmeliğin 9. Kuralına uygun olarak Mahkemenin Başkanvekili, KSH. 29/11 sayılı Emirname ile Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında, yargıçlar Ivan Čukalović ve Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. 9. 3 Mart 2011 tarihinde istem Meclis Başkanına bildirilerek, bu konuyla ilgili cevabı talep edilmiştir. Aynı gün içerisinde, Yönetmeliğe uygun olarak, istem, davada ilgili taraflar olarak Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ve Uluslararası Sivil Ofise (ICO) bildirilmiştir. 10. Mahkeme, İçtüzüğün 35 (2). Kuralına dayanarak, 8 Mart 2011 tarihinde başvuruculardan ilave evrak teslim etmelerini talep etmiştir. 11. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli, 10 Mart 2011 tarihinde başvurucuların istemiyle ilgili cevabını sunmuştur. 12. Kosova Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Sn. Jakup Krasniqi, 11 Mart 2011 tarihinde Cumhurbaşkanı Seçim Kararını, Tutanağı ve Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis oturumunun konuşma dökümünü sunmuştur. 13. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra 17 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye istemin kabul edilir olduğu önerisini sunmuştur. 14. Mahkeme 28 Mart 2011 tarihinde istemi görüşüp oylamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 127 Olguların Özeti 15. Meclis Başkanı 21 Şubat 2011 tarihinde milletvekillerini çağırıp 22 Şubat 2011 tarihinde olağanüstü Meclis toplantısının yapılacağını bildirmiştir. Bu toplantının gündem maddelerinin arasında Kosova Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanının seçimi de vardı. 16. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına gösterilen tek aday Sn. Behgjet Pacolli idi. 17. Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetten LDK, AAK ve Vetevëndosje partileri katılmamışlardır. Sonuç olarak toplantıda 67 (altmış yedi) milletvekili bulunuyordu. 18. Birinci oylamadan sonra Meclis Başkanı, 67 (altmış yedi) milletvekilinin toplantıda bulunduklarını ve mevcut olan 67 milletvekilinden 54 (elli dört) milletvekili KABUL (lehte) oyu kullandıkları açıklanmıştır. 19. Mecliste bundan sonra ikinci bir oylama yapılarak Meclis Başkanı, 67 milletvekilinden 58’inin KABUL oyu kullandığını açıklamıştı. 20. Daha sonra Meclis Başkanı bir sonraki oylamayı ilan etmiştir. Ancak PDK (Kosova Demokratik Partisi) tarafından oturuma ara verilmesi talep edilmiş, fakat Meclis Başkanı tarafından reddedilmiştir. 21. Aradan sonra üçüncü oylama yapılıp Meclis Başkanı, mevcut 65 (altmış beş) milletvekilinden 62’sinin (altmış iki) KABUL oyu kullandıklarını açıklamıştır. Fakat oylamayı yöneten komisyon oy sandığından çıkan 67 (altmış yedi) pusuladan 62 KABUL, 4 RET ve 1 geçersiz oyun olduğunu açıklamıştır. 22. Üçüncü oylama turundan sonra Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi, Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçildiği sonucunu açıklamıştır. Başvurucuların Öne Sürdükleri İddialar i. Cumhurbaşkanı Seçimi için yetersayının sağlanmamış olması 23. Başvurucular, Anayasanın 86 (4) Maddesinin: “Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis üye tam sayısının üçte ikisinin (2/3) oyuyla yapılır” hükmünü içerdiğini sürerek, Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması için üye toplam sayısı olan 120 milletvekili sayısının 2/3 çoğunluğunun, 80 milletvekili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 128 olduğuna işaret etmişlerdir. Nitekim seçimin ilk oylaması esnasında 67 üye mevcut olup seçim süresince Cumhurbaşkanı seçimi süreci için gerekli olan yetersayı sağlanmamıştır. Buna rağmen yetersayıya ulaşılmadan oylama yapılmıştır. 24. Başvuruculara göre yetersayı eksikliği oylamanın ikinci turunda da devam etmiş olup yalnız 67 (almış yedi) üyenin mevcut olduğu bildirilmiştir. 25. Oylamanın üçüncü turunda, Meclis Başkanı, yalnız 65 (altmış beş) üyenin mevcut olduğu ve Sn. Behgjet Pacolli’nin 62 (altmış iki) oy alarak Kosova’nın Cumhurbaşkanı seçildiği sonucunu açıklamıştır. 26. Başvurucuların görüşlerine göre, Cumhurbaşkanı seçim süreci boyunca, 2/3’lik yetersayı genel anlamda sağlanamayarak Anayasanın 86.4 Maddesi ihlal edilmiştir. 27. Dahası, başvurucular, seçim sürecinin Kosova Cumhurbaşkanının önceki seçim şekliyle çelişmekte olduğunu öne sürmektedirler. 28. Meclis İçtüzüğünün 51. Maddesinin “Meclis’te yetersayı üye tamsayısının yarısından fazlası mevcut olduğunda sağlanır” ve “Meclis toplantılarından çıkan kararların oylama esnasında oturumda üye tamsayınsın yarısından fazlası mevcut olduğunda geçerli olurlar” hükümleri öne sürülmektedir. Fakat Meclis İçtüzüğünün “Mecliste Yasa, Yasa Hükmünde Kararnameler ve diğer kararlar oturumda üye tamsayısının yarısından fazlası mevcut olup oyladıklarında onaylanmış sayılırlar” hükmünün yanı sıra “Anayasanın başka şekilde öngördüğü durumlar bu hükümlerin dışındadır” hükmüne atıfta bulunulmuştur. Başvuruculara göre, Cumhurbaşkanı seçiminde yetersayı için Anayasaya göre, Meclis üye tamsayısının 2/3 oranı gerekli olduğundan, yukarıdaki genel yetersayı hükmünden farklı bir sayı gerekli olduğu aşikârdır. 29. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünde 2/3 çoğunluğu gerektiren yetersayı ile ilgili diğer konuları da vurgulayarak: uluslar arası anlaşmaların imzalanması, Halk Avukatının görevden alınması, olağanüstü halin 150 günde fazla uzatılması, Meclis İçtüzüğünün onaylanması gibi konuların olduğunu belirtmişlerdir. Başvurucular, Meclisin yukarıda zikredilen meselelerle ilgili oylama yapması gerekli olduğu durumlarda, üye tamsayısının 2/3’sinin mevcut olup yetersayının sağlandığı yönünde yoklama yapılmadan oylamanın yapılmaması gerektiğini vurgulamışlardır. Örnek olarak, Meclisin 6 Eylül 2010 tarihli oturumunda Meclis Başkanının yoklama sonucunda 72 (yetmiş iki) üyenin mevcut olduğunu teyit ettikten sonra Kosova Cumhuriyetinin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 129 Dünya Bankasıyla yapacağı anlaşma olan gündemin 4. maddesinin görüşülmesine devam edildiği bildirilmektedir. Anayasanın 18.1(3) Maddesine göre uluslar arası anlaşmalar Meclis üye tamsayısının 2/3’si tarafından onaylanmalıdır. Bu usule riayet edilerek 6 Eylül 2010 tarihli oturumda Meclis Başkanı, yetersayı sağlanamadığından bu maddenin görüşülmesini bir sonraki genel kurul toplantısına ertelemiştir. Benzer şekilde 2009 yılındaki bir oturumunda Meclis, Kosova Hükümetinin Uluslar arası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) ila yapılan bir kredi anlaşması, yine Dünya Bankası Hazine Misyonu ile İyi Niyet Anlaşmasının onayı için yoklama sonucunda 2/3’lik yetersayının sağlandığı teyit edildikten sonra gündem maddesinin görüşülmesine devam edilmiştir. Hükümetin Uluslararası Para Fonu ile yapılan anlaşmanın değiştirilmesine yönelik önergesi için olan gündemin 7. maddesi konusunda da aynı şekilde davranılmıştır. Bu meselenin yeniden görüşülmesinden önce Meclis Başkanı, 2/3 çoğunluk sağlanmadan oylama yapılamayacağını açıklamıştır. 30. Başvurucular devamında 2008 yılında Kosova Cumhurbaşkanı seçiminde de Kosova Özerk Yönetim Anayasa Çerçevesine dayanılarak yapıldığı, Anayasa Çerçevesinde de (yetersayıyla ilgili) cumhurbaşkanının seçimi için buna benzer bir usul öngörüldüğünü öne sürmektedirler. Anayasa Çerçevesinin 9.2.8 Maddesi şunu öngörmüştü: “Meclis, Kosova Başkanını üye tamsayısının 2/3 oylarıyla seçer. Oylamanın iki turu sonucunda 2/3 oyçokluğu sağlanamazsa müteakip turda üye tamsayısının salt çoğunluğunun sağlanması istenir.” Bu vesile ile de yoklama yapılıp üye tamsayınsın 2/3’nin mevcut olduğu teyit edilmiştir. Aslında 119 milletvekili mevcut olup bu sayı teyit edildikten sonra Başkan/Yönetici şunu ifade etmiştir: “Başkanın seçimini öngören gündem maddesine geçebilmek için tüm koşullar yerine gelmiştir.” Başvurucular analoji ilkesine dayanarak Cumhurbaşkanı seçiminde Anayasaya göre 2/3 yetersayı koşulunun geçerli olması gerektiğini öne sürmektedirler. 31. Başvurucular, Meclisin önceki uygulamalarına dayanarak, açık bir şekilde ifade edilmemiş olmasına rağmen, Anayasa ve Meclis İçtüzüğüne göre oylamaya geçilmeden önce 2/3’lik yetersayının gerekli olduğu üzerinde ısrar etmekteler. Bu sav Meclisin parlamenter tecrübesine dayandırılmaktadır. O halde, bu usule riayet etmeyerek Anayasanın 86. Maddesi ihlal edilmiş, böyle usullerle alınmış tüm kararlar Anayasaya aykırı olmuştur. ii. Cumhurbaşkanı seçimi esnasında karşı adayın olmaması ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 130 32. Bununla ilgili olarak başvurucular, Kosova Cumhurbaşkanının seçimi birden çok adayla yapılması gerekli olduğu, 86.5 Maddeye atıfta bulunularak “Eğer ilk iki seçim turunda adaylardan hiçbiri üçte ikilik (2/3) oy çoğunluğunu sağlayamazsa, ikinci turda en yüksek oyu alan iki adayın yarıştığı üçüncü tur yapılır ve mevcut ve üye tamsayısının oylarının çoğunu alan aday, Kosova Cumhurbaşkanı seçilir” savını öne sürmektedirler. Dahası, Anayasanın 86.6 Maddesi şunu belirlemiştir: “Eğer üçüncü turun sonunda adaylardan hiçbiri Kosova Cumhurbaşkanlığına seçilemezse…”. 33. Başvurucular Anayasanın 86. Maddesinin, alıntılanan her iki fıkrada aday sözcüğü çoğul olarak zikredildiğinden, en az iki (2) adayın olması gerektiğini öne sürmektedirler. Fakat, 22 Şubat 2011 tarihinde oylama esnasında Cumhurbaşkanı görevi için yarışan bir aday vardı. Bu durum Anayasanın 86.5 ve 86.6 maddeleriyle örtüşmemektedir. 34. Son olarak, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı için yapılan önceki iki seçimde yarışan iki adayın olduğunu öne sürmekteler. Aslında Anayasa Çerçevesinde karşı aday belirlenmemiş olup, Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanı seçiminde tek bir adayın yarışmayarak karşı adayın olmasını gerektiren bir kıstas amacının olduğu da aşikârdır. Öyle ki başvuruculara göre, Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanı seçiminde bu usulün değiştirilmesi amaçlandığı, yarış/rekabet ilkesini ekleyerek daha demokratik bir pozisyon hedeflendiği ileri sürülmektedir. iii. Kosova Meclisi İçtüzüğüne aykırı şekilde oylamaya ara verilmesi 35. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merci olan Meclis Başkanının tespitine dayanarak oylama öncesinde bir ara talep edildiği anda Kosova Meclisi İçtüzüğünün ve Anayasanın ihlal edildiğini öne sürmektedir. Meclis İçtüzüğünde Cumhurbaşkanı seçim süreci boyunca oylama başlamadan önce oturuma ara verilmesine izin verilir şeklinde bir hükmün olmayıp, İçtüzüğün 17.1 Maddesine göre Genel Kurul toplantılarında İçtüzükle ilgili nihai yorumlamayı Meclis Başkanının yapmaya yetkili olduğu açıktır. Sn. Jakup Krasniqi’nin 22 Şubat 2011 tarihinde oylamaya ara vermenin İçtüzük ihlali olduğu yönündeki açıklaması bunu açıkça göstermektedir. 36. Başvurucular, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci ve üçüncü oylama turları arasında PDK’nın ara talebinde bulunduğunu belirtmekteler. Bu talep ilk başta Meclis Başkanı Jakup Krasniqi tarafından reddedilerek bunun İçtüzük ve Anayasaya karşı olduğu ifade edilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 131 37. Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’nin böyle bir aranın Anayasa ve Kosova Meclisi İçtüzüğüne aykırı olduğu yönündeki uyarısına rağmen, bir saate yakın bir aranın ardından, üçüncü oylama turunun sonunda Sn. Behgjet Pacolli Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Aradan sonra Meclis Başkanı bir kez daha oylama süreci devam ederken aranın yapılmasının İçtüzüğe aykırı olduğunu yineleyip milletvekillerine baskı uygulandığından bunun olumsuz sonuçları olacağını ifade etmiştir. 38. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merci Meclis Başkanının olduğuna göre, oylama sürecine ara verilmesinin bu kuralların ihlal edildiğinin sonucunu çıkartmışlardır. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanının Cevabı 39. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi başvurucuların istemleriyle ilgili herhangi yorum sunmayıp Mahkemeye, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına Sn. Behgjet Pacolli’nin seçilmesiyle ilgili kararı, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı seçimi ve Kosova Hükümetinin güven oylamasıyla ilgili tutanak ve kayıt dökümünü sunmuştur. 40. Meclis Başkanı, 22 Şubat 2011 tarihinde 81 milletvekilinin mevcut olduğu olağanüstü Meclis toplantısını açmış ve tutanağa göre gündemde iki madde bulunuyordu. 1. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Seçimi ve 2. Kosova Hükümetinin güven oylaması. 41. Yetersayı ve yetki belirleme komisyonu Cumhurbaşkanlığına aday olan Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Anayasası ve 3/L-094 sayılı Kosova Cumhurbaşkanlığı Yasasında belirlenen koşulları yerine getirdiğini belirten bir rapor sunmuştur. 42. Komisyon tarafından bu rapor takdim edildikten sonra, Meclis Başkanı 93 milletvekilinin bulunduğunu açıklamıştır. 43. Oylamanın birinci turuna başlanmadan önce LDK, AAK ve Vetëvendosje oturumu terk ederek oylamaya katılmamışlarıdır. Bunun sonucunda 67 (altmış yedi) milletvekili kalmıştır. 44. Oylamanın birinci turundan sonra Meclis Başkanı 67 milletvekilinin bulunduğunu, 67 (altmış yedi) milletvekilinden 54 (elli dört) milletvekilinin KABUL, 11 milletvekilinin RET oyu verdiğini, 2 (iki) oyun da geçersiz olduğunu açıklamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 132 45. Meclis daha sonra oylamanın ikinci turuna geçmiştir. Bu oylamada Meclis Başkanı, 67 (altmış yedi) milletvekilinin bulunduğunu, 58 (elli sekiz) milletvekilinin KABUL, 7 (yedi) milletvekilinin RET oyu kullandığını, 2 (iki) oyun da geçersiz olduğunu açıklamıştır. 46. Yapılan aradan sonra oylamanın üçüncü turu 65 (altmış beş) mevcut milletvekiliyle başlanmıştır. Meclis Başkanı, mevcut 65 (altmış beş) milletvekilinden 62 (altmış iki) milletvekilinin KABUL, 4 (dört) milletvekilinin RET oyu verdiğini ve 1 (bir) oyun geçersiz olduğunu açıklamıştır. Fakat oylamayı yöneten komisyon oy sandığında bulunan 67 (altmış yedi) oy pusulasından 62’sinin (altmış iki) KABUL, 4’ünün (dört) RET oyu ve 1 (bir) oyun geçersiz olduğunu açıklamıştır. 47. Oylamanın üçüncü turundan sonra Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi, Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı seçildiğini tespit etmiştir. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Cevabı 48. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli, (bundan sonra “İlgili Taraf” şeklinde anılacaktır), kendinsinin Anayasanın 86.3 Maddesine uygun şekilde Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu öne sürmektedir. İlgili Taraf, Anayasanın 86.1 ve 86.5 maddesine göre oylamanın üçüncü turunda 62 milletvekilinin Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı lehine KABUL oyu verdiklerini öne sürmektedir. 49. Yetersayı eksiğiyle ilgili olarak İlgili Taraf, Anayasanın 69 Maddesine [Oturum Programı ve Yetersayı] göre ve daha belirgin bir şekilde Anayasanın 69.3 Maddesinin milletvekillerinin yarınsının (1/2) mevcut olması halinde yetersayının sağlanacağını belirtilmiştir. İlgili Tarafa göre olağanüstü oturumun başında 117 milletvekili mevcuttu. LDK, AAK ve Vetëvendosje partileri oturumu terk ettiklerinden Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhurbaşkanlığı seçiminde karşı oy olarak nitelendirilmesi gerektiği, mevcut olup oy kullanan milletvekillerinin Anayasanın 86. Maddesine göre usul koşullarının yerine getirildiği ve oylamanın ilk iki turunda Meclis iradesinin ortaya çıktığı şeklinde yorumlanması gerekmektedir. 50. Dahası İlgili Taraf, birinci turun başladığı anda oturumda 67 milletvekili bulunduğunu, Anayasanın 69.3 Maddesine ve Meclis İçtüzüğünün 51.1 ile 51.3 Maddesine göre yetersayının sağlandığını ileri sürmektedir. 67 milletvekilinin varlığı Meclis Başkanı tarafından da teyit edilmiştir. Diğer ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 133 yandan ne Anayasanın 86. Maddesi ne de İçtüzük oturumun başlaması için 2/3 çoğunluğun gerekli olduğunu belirtmemektedir. 51. İlgili Taraf, Anayasanın dolaysız bir şekilde milletvekillerinin oturuma zorunlu olarak iştirak etmelerini öngörmediğini ileri sürmektedir. Ancak Anayasanın ruhundan dolayı ve seçmenlerin saygın bir şekilde temsili açısından milletvekillerinin oturuma katılma yükümlülükleri (en azında ahlaki anlamda) vardır. Öyle ki Cumhurbaşkanının Meclisteki seçiminin engellenmesinin önüne geçebilmek amacıyla, Anayasayı ve özellikle 86. Maddeyi hazırlayanlar üç oylama turu öngörmüş ve üçüncü turda Sn. Behgjet Pacolli Kosova Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 52. Aday sayısıyla ilgili olarak İlgili Taraf, Anayasanın 86.3 Maddesinin böyle bir sayıyı açıkça belirlemeyip birden çok Cumhurbaşkanı adayı göstermek üzere milletvekillerine bir yükümlülük getirmediğini ileri sürmektedir. 53. Dahası, İlgili Taraf, Anayasanın 86. Maddesinin yeniden okunup bir bütün halinde yorumlanması gerektiğini ve 86.5 ile 86.6 Maddesinin birden çok Cumhurbaşkanı adayının olduğu “özel durumlara” atıfta bulunduğunu iddia etmektedir. 54. Ara ile ilgili olarak İlgili Taraf, ne Anayasa ne de Meclis İçtüzüğünün bir parlamento grubunun ara talebini kısıtlamadığını ileri sürmektedir. 55. Dahası İlgili Taraf, İçtüzüğün 17.1 Maddesine göre Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merciin Meclis Başkanının olduğunu ileri sürmektedir. Bu durumda İçtüzüğün yorumlanmasında son merci olarak Meclis Başkanı, ara talebini onaylamıştır. Öyle ki ara Meclis İçtüzüğüne uygundu. 56. İlgili taraf, diğerleri yanı sıra şunu da ifade etmiştir: “Anayasa’da, evrensel hukuk ilkelerine uygun ilave bir değişikliğin yapılması gereklidir.” İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 57. Başvurucuların, Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının Seçimi] ihlal edildiği yönündeki şikâyeti hakkında doğru bir hükme varması amacıyla, Mahkemenin öncelikle başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin Anayasa, Yasa ve İçtüzüğün belirlediği koşulların yerine gelip gelmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 134 58. Mahkemenin öncelikle başvurucu tarafın yetkili taraf olup olmadığını Anayasanın 113.5 Maddesine göre tahlil etmesi gerekmektedir. Anayasanın 113.5 Maddesi şunu belirlemiştir: “Kosova Meclisinin on (10) veya daha fazla üyesi, onaylandığı günden itibaren sekiz (8) gün içerisinde Kosova Meclisinde onaylanan her türlü yasa veya kararın içerik veya usul açısından Anayasaya uygunluğuna ilişkin itirazda bulunabilirler.” Mevcut istemde LDK ve AAK partilerinden 34 (otuz dört) milletvekili Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilmesine ilişkin karara itirazda bulunmak üzere başvurucuların yetkili taraf olup Anayasanın 113.5 Maddesine göre meseleyi Mahkemeye getirme hakkına sahiptirler. 59. Dahası, Anayasanın 113.5 Maddesinde Meclisin “onaylandığı tarihten itibaren sekiz (8) gün içerisinde” şeklinde olan diğer koşulla ilgili, Mahkeme, kararın Mecliste onaylandığı tarihin 22 Şubat 2011 olduğu ve başvurucuların 1 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurduklarını tespit etmiş olup Anayasanın 113.5 Maddesinde Mahkemeye başvuru için gerekli olan süre ile ilgili koşulun yerine geldiğini belirlemiştir. 60. Mahkeme, Yasanın aşağıda alıntılanan 42. Maddesinin de öngördüğü koşulların sağlandığını tespit etmiştir: “Anayasanın 113. Maddesi 5. Fıkrasına uygun şekilde yapılan başvuruda diğer bilgilerin yanı sıra, şu bilgilerin de sunulması gerekmektedir: 1.1 Kosova Cumhuriyeti Meclisinin onayladığı karar veya yasanın Anayasaya uygunluğuna ilişkin şerh koyan milletvekillerinin ad ve imzaları, 1.2 İstemle ilgili Anayasa, yasa veya yasa hükmünde kararnamenin hükümleri, 1.3 Uyuşmazlığın isnat edildiği deliller.” 61. Başvurucular yetkili taraf olup Mahkemeye dilekçe sunmak için süreyle ilgili koşulları yerine getirdiklerine ve itiraz edilen Meclis kararı da dahil olmak üzere, iddia edilen Anayasa ihlalini kesin bir şekilde tarif ettiklerine göre, tüm kabul edilirlik koşullarını yerine getirmişlerdir. 62. Başvurucular kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiklerine göre, Mahkeme, başvurucuların itirazının esasını tahlil etmek durumundadır. İstemin Yasal Değerlendirmesi Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Seçim Usulü Hakkında ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 135 1. Aday sayısına ilişkin olarak 63. Başvurucular, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek adayla gerçeklemişinin Anayasanın 86.5 ve 86.6 Maddesi ihlali oluşturduğu yönünde şikayet etmektedirler. 64. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 86.3 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Kosova Meclisi Milletvekillerinden en az otuzundan (30) imza alabilen her Kosova Cumhuriyeti vatandaşı, Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olabilir. Meclis üyeleri, Kosova Cumhurbaşkanlığı adaylığını koyan tek bir kişi için imza verebilirler.” 65. Mevcut davada Mahkeme, Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olan Sn. Behgjet Pacolli’nin 64 milletvekilinin imzalarını sunduğunu belirlemiştir. 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis oturumunu terk eden parlamento gruplarının Kosova Cumhurbaşkanlığına aday göstermek için haklarını kullanmadıkları açıktır. 66. Anayasanın 86.5 Maddesi şunu belirlemiştir: “Eğer ilk iki seçim turunda adaylardan hiçbiri üçte ikilik (2/3) oy çoğunluğunu sağlayamazsa, ikinci turda en yüksek oyu alan iki adayın yarıştığı üçüncü tur yapılır ve mevcut üye tamsayısının oylarının çoğunu alan aday, Kosova Cumhurbaşkanı seçilir” 67. Anayasanın 86.6 Maddesi şunu belirlemiştir: “Eğer üçüncü turun sonunda adaylardan hiçbiri Kosova Cumhurbaşkanlığına seçilemezse, meclis feshedilir ve kırk beş (45) gün içerisinde yapılması gereken yeni seçimler ilan edilir.” 68. Mahkeme, Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının Seçimi] kaleme alınış şeklinin bütünlük içerisinde tahlil edilmesi gerektiği görüşündedir. Maddenin yorumlanması, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin harekete geçirilmesi amacıyla birden çok adayın bulunması gerekir, şeklinde yapılmalıdır. Özellikle maddenin 5. fıkrasında açık bir şekilde herhangi bir adayın ilk iki turda 2/3’lik oyçokluğunu sağlayamaması durumunda “ikinci turda en çok oyu alan iki adayın yarışacağı” üçüncü turun yapılacağı belirtilmiştir. 69. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Kosova Geçici Özerk Yönetim Anayasa Çerçevesinin aşağıda alıntılanan 9.2.8 bölümüne atıfta bulunmaktadır: “Kosova Başkanı, Meclis tarafından gizli oylamayla seçilir. Başkanlığa aday gösterilmek için Mecliste en çok sandalyeye veya asgari 25 sandalyeye sahip partinin desteği aranır. Meclis, üye tamsayısının 2/3 oyçokluğuyla Başkanı seçer. İlk iki oylama turunun sonunda 2/3’lik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 136 oyçokluğu sağlanamazsa, seçilmek için Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu istenir.” 70. Mahkeme, Anayasa Çerçevesine göre Kosova’da ilk Başkanlık seçiminin, 2002 yılında LDK Partisinden Sn. Ibrahim Rugova’nın tek başına yarıştığı seçim olduğunu tespit etmiştir. 2004 yılında yapılan Başkanlık seçiminde LDK partisinden Ibrahim Rugova ve PDK partisinden Ramë Buja yarışıyordu. Daha sonra 2006 yılında yapılan Başkanlık seçiminde LDK Partisinden Fatmir Sejdiu tek başına yarışmıştır. Ancak 2008 yılında da Anayasa Çerçevesine göre yapılan Başkanlık seçiminde LDK partisinden Fatmir Sejdiu, AAK partisinden ise Naim Maloku yarışıyorlardı. 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasaının 86. Maddesine göre yapılan seçimde Kosova Cumhurbaşkanı için tek bir kişi adaylığını koymuştur. 71. Mahkeme, Anayasa Çerçevesinin Kosova Başkanlık seçiminde aday sayısıyla ilgili suskun kaldığını belirlemiştir. Ancak Anayasa Çerçevesinden farklı olarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 86. Maddesi oylamanın birinci, ikinci ve üçüncü turlarında birden çok adayın yarışması gerektiğini kesin bir şekilde belirtmektedir. Anayasayı hazırlayanlar Anayasa Çerçevesindeki sistemden ayrılmak için Kosova Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde birden çok adayın yarışacakları daha demokratik bir sistemi kapsayacak şekilde 86. Maddeyi kaleme almışlardır. Seçim süreci, Cumhurbaşkanlığı için yarışan birden çok adayın, oyçokluğu esasına göre Kosova halkının temsilcisi olarak seçilmesini sağlayacak şekilde oluşturulmuştur. Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanlığı seçimi için belirlenmiş tek bir adayla alternatif bir süreç ortaya koymak gibi bir niyeti olsaydı, Anayasa böyle bir süreci açık bir şekilde öngörürdü. 72. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Cumhurbaşkanlığı için tek bir adayın yarışabileceği seçimi açık bir şekilde öngören Arnavutluk Anayasanın 87.5 maddesine, örnek olarak, atıfta bulunmaktadır. “İki aday olup anlardan hiçbirinin istenen oyçokluğunu sağlayamaması durumunda, 7 gün içerisinde en yüksek oyu alan iki adayın yarışacağı dördüncü bir oylama yapılır.” 73. Macaristan Anayasası Kosova Anayasasıyla benzer bir sistem öngörmektedir. Bu Anayasanın 29 B Maddesi şunu belirlemiştir: “….. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 137 (2) Parlamento gizli oylama ile Cumhurbaşkanını seçer. Gerekli olması durumunda oylama tekrar edilebilir. Birinci oylamada parlamento üyelerinin 2/3’sinin oyunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. (3) İlk oylamada bu oy oranını hiçbir aday alamazsa, seçim süreci birinci (1) fıkraya uygun şekilde tekrarlanabilir. Oylamanın ikinci turunda seçilmek için parlamento üyelerinin 2/3’sinin oyu gereklidir. (4) İkinci turda adaylardan hiçbiri seçilemezse oylamanın üçüncü turu yapılır. Oylamanın ikinci turunda en fazla oyu alan iki aday ancak seçime devam edebilir. Oy sayısından bağımsız olarak üçüncü turda en çok oyu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir. ….”. 74. Aslından Cumhurbaşkanlığı seçimi, eski komünist rejimli ülkelerde, Macaristan ve Kosova Anayasalarında öngörülen seçim sürecine benzer usullerle cumhurbaşkanlarının meclis/parlamento tarafından seçilmeye başladığı Soğuk Savaş sonrası zamanlardaki geçiş dönemlerinden beri yapılmaktadır. Zaman içerisinde eski komünist rejimli ülkeler Cumhurbaşkanlığı seçim usullerini değiştirerek doğrudan seçim usulünde karar kılmışlardır. Bu çözüm, halkın iradesine kulak verip yansıtmak ihtiyacından ortaya çıkmış olup milletin birliğini temsil eden ve devletin başı olan Cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesi niyetiyle desteklenmiştir. 75. Anayasanın 86.6 Maddesinde öngörülen Cumhurbaşkanın seçim usulüne ilişkin olarak Mahkeme, milletvekillerinin Cumhurbaşkanı için tek bir aday göstermeleri durumunda, seçim sürecini harekete geçirmek için koşulların resmen sağlanmamış olacağını belirtir. Böyle bir durumda tek adayla Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan tüm uygulamaların Anayasanın 86. Maddesinin ihlalini oluşturmuştur. 76. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis toplantısında Kosova’nın Cumhurbaşkanı seçilmek üzere milletvekillerinin tek aday olarak Sn. Behgjet Pacolli’yi gösterdiklerini tespit etmiştir. Aynı toplantıda Meclis Başkanı tarafından yönetilen seçim süreci, Mahkemenin görüşüne göre, Anayasanın 86. Maddesinin kriterleriyle uyuşmadığı halde, tek olan adayın Kosova’nın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlanmıştır. 77. Bu koşullar içerisinde Mahkeme, Sn. Behgjet Pacolli’nin 22 Şubat 2011 tarihli olağanüstü Meclis oturumunda Kosova Cumhuriyeti ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 138 Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinin Anayasanın 86. Maddesini ihlal ettiği sonucuna varmıştır. 2. Mecliste yapılan oylamaya ilişkin olarak 78. Mahkeme öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin Anayasa ihlali oluşturduğu tespitinde bulunduktan sonra, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan Meclis olağanüstü oturumunda iddia edilen ilave ihlallerin altını çizmenin gerekli olmayacağını vurgulamaktadır. Ancak, Anayasanın Cumhurbaşkanlığı için tek bir adayın yarışmasına izin vermiş olacağını varsayarak seçim sürecine Anayasanın 86. Maddesinde istenenden az sayıda milletvekilinin katılması da seçimi geçersiz kılmıştır. 79. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 70. Maddesinin [Milletvekillerinin Görev Süresi] “Milletvekilleri halkın temsilcileridir” ibaresine atıfta bulunmaktadır. Dahası milletvekillerinin görevleriyle ilgili Anayasanın 74. Maddesinde [Görevi Yerine Getirme] “Kosova Meclisi milletvekilleri, görevlerini Anayasa, yasalar ve Meclis İçtüzüğüne uygun şekilde, Kosova Cumhuriyetinin en iyi çıkarları için yerine getirirler” denmiştir. 80. Dahası 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Yükümlülüklerine İlişkin Yasanın (bundan sonra “Milletvekilleri Yasası” şeklinde anılacaktır) ve 29 Nisan 2010 tarihinde kabul edilen Meclis İçtüzüğünün 3 ve 32. Maddelere göre milletvekillerinin halkın temsilcisi olduğu, Meclis toplantılarına katılmak üzere eşit hak ve sorumluluklara sahip olacak ve Anayasa, Yasa ve Meclis İçtüzüğüne uygun olarak Kosova’da yaşayan insanların temsilcileri sıfatıyla görevlerini takip edeceklerdir. Bu, halkın oylarını alan milletvekillerinin, Milletvekilleri Yasasının 40 Maddesinde [Sorumluluklar] belirtildiği üzere, Meclisteki gene kurul toplantılarına ve üyesi oldukları Meclisin yardımcı organlarındaki toplantılara katılmak için halka karşı sorumludurlar. Milletvekilinin Meclis toplantılarına veya üye olduğu Meclis organlarının toplantılarına katılamaması durumunda, Milletvekilleri Yasasının 40.3 Maddesinin gereği üzere, Meclis Başkanı veya ilgili organın Başkan veya Başkanvekilini, özrünü bildirerek bilgilendirmesi gerekir. 81. Milletvekillerinin sorumlulukları, Meclis İçtüzüğünün 10. Maddesinde Meclis üyeleri için belirlenen yemin metninde daha belirgin bir şekilde yansıyıp göreve başlarken içtikleri andın metni şöyledir: “Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Milletvekili olan bendeniz, onur ve adanmışlıkla görevlerimi yerine getireceğime, halkı saygınlıkla temsil edeceğime, Kosova ve vatandaşlarının çıkarları için çalışacağıma, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 139 Anayasa ve yasalara uygunluğun korunması, Kosova’nın toprak bütünlüğüyle kurumsal bütünlüğünün korunması, ülke yasaları ve Avrupa standartlarına uygun şekilde insan hak ve özgürlüklerinin temini için çalışacağıma, Ant içerim!” 82. Dahası Mahkeme, Meclis İçtüzüğünün 27. Maddesine göre, Meclis üyelerinin İçtüzüğün Ekinde sunulan Görgü Kurallarına uymayı kabul ettiklerini vurgulamaktadır. Görgü Kuralları Meclis üyelerinin yaslara riayet etmeyi ve kamunun kendilerine olan güvenine uygun şekilde davranmakla yükümlü olduklarını açıkça belirtmektedir. 83. Bu koşullarda Meclisin 120 milletvekili Anayasa, Milletvekilleri Yasası, Meclis İçtüzüğü ve Görgü Kurallarına göre Meclis genel kurul toplantılarına katılma ve toplantılarda öngörülen usulleri destekleme konusunda ve en nihayet onları seçen Kosova vatandaşlarına karşı kendilerini sorumlu hissetmeleri gerekmektedir. 84. Anayasanın 83. Maddesine [Cumhurbaşkanının Statüsü] göre Devletin Başı olan ve Kosova Cumhuriyeti insanlarının birliğini temsil eden Cumhurbaşkanının seçimi o denli önemlidir ki Kosova halkının temsilcisi olan tüm milletvekillerinin, Meclis Başkanı tarafından izinli oldukları durumla dışında, Anayasanın 86. Maddesinde [Cumhurbaşkanının Seçimi] öngörülen seçim sürecine katılmalarını anayasal bir sorumluluk olarak değerlendirmeleri gerekmektedir. 85. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının seçilmesi için, Anayasanın 86.4 Maddesine göre Meclis üye tamsayısının 2/3’sinin oylarının sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. Bu da Meclis Başkanından izinli olan üyeler, yani 120 milletvekili eksi izinli olanlar dışında kalan bütün milletvekillerinin oylamaya katılması sonucunda (birinci ve ikinci oylamada) 80 veya daha fazla oyu kazanan aday Cumhurbaşkanı seçilir demektir. Üye tamsayısının 2/3’lik çoğunluğu sağlanamazsa üçüncü oylama yapılır. Milletvekilleri Yasasının 27 Maddesi ve Meclis içtüzüğünün 27.4 Maddesinin şu ifadesi birbirlerine benzerdir: “Meclis üye tamsayısının üçte iki (2/3)”. 86. 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis toplantısına ait tutanaktan görüleceği üzere oylama başlamadan önce 81 milletvekili mevcuttu. Ancak oylama başladığı sırada 67 milletvekili mevcut olup oylamaya katılmışlar, diğer milletvekilleri genel kurulu terk etmişlerdir. 86. Maddenin, tüm milletvekillerinin oylamaya katılması gerekir, koşulu sağlanamamıştır. İkinci oylama da aynı şartlar içerisinde gerçekleşmiş olup üçüncü turda Kosova Cumhurbaşkanlığı için tek aday olan Sn. Behgjet Pacolli, 67 oydan 62’sini alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 140 87. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis toplantısının Kosova Cumhurbaşkanlığı için yapılan oturumuna yalnız 67 milletvekilinin katılmış olması ile Anayasanın 86. Maddesinin ihlal edildiğini tespit etmiştir. 3. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının esnasında yapılan araya ilişkin olarak seçim süreci 88. Başvurucuların, oylamanın üçüncü turundan önce Meclis Başkanı tarafından izin verilen aranın Meclis İçtüzüğünün 27. Madde ihlali oluşturduğu yönündeki iddiasıyla ilgili, Mahkeme, Anayasanın 86. Maddesi ve Meclis İçtüzüğünün 27. Maddesinin suskun kaldığını belirlemiştir. 89. Mahkeme, sadece iddia edilen Anayasa ihlallerini ele almakla ilgili görevine de vurgu yapmaktadır. Başvurucuların, üçüncü oylama turundan önce aranın yapılmasıyla ilgili şikâyetleri, Mahkemenin kanaatince Anayasanın 86. Maddesine [Cumhurbaşkanı Seçimi] göre dava açılabilecek ihlal oluşturmamaktadır. Ancak, Meclisin ara yapılmaması yönünde bir kararı olsaydı veya Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merci olan Meclis Başkanı, milletvekillerine baskının yapılmasından kaçınmak adına ara yapılmayacağı konusunda meclisi bilgilendirseydi, o durumda üçüncü oylamadan önceki ara, bu kararla ilgili ihlal oluştururdu. 90. Bu durumda Mahkeme, başvurucuların oylamanın üçüncü turundan önce verilen ara ile Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanı Seçimi] ihlalin meydana geldiği yönündeki şikâyetle ilgili kanıt sunmadıklarını tespit etmiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI MAHKEMENİN 28 Mart 2011 tarihinde yapılan duruşmasında: I. II. Oybirliğiyle istemin KABUL EDİLİR olduğuna. Anayasanın 86. Maddesindeki kurallarla ve bu maddede yer verilen demokratik ilkelerle bağdaşmadığından, Kosova Meclisinin 04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli Kosova Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin kararını, iki oya karşı yedi oyla, Anayasaya aykırı olduğuna ve Anayasanın 116.3 Maddesine göre bu kararın ilan edildiği tarihten itibaren söz konusu Meclis kararının geçersiz olduğuna, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 141 III. Yasanın 20(4) maddesine uygun olarak Kararın taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanmasına KARAR VERİLMİŞTİR. IV. Kararın hükmü derhal geçerli olacaktır. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza Ek A LDK 1. Sabri Hamiti 2. Ismet Beqiri 3. Teuta Sahatqija 4. Arben Gashi 5. Lutfi Haziri 6. Skender Hyseni 7. Salih Morina 8. Eqrem Kryeziu 9. Anton Quni 10. Imri Ahmeti 11. Vjosa Osmani 12. Hashim Deshishku 13. Ali Sadriu 14. Sadri Ferati 15. Sali Asllanaj 16. Naser Osmani 17. Armend Zemaj 18. Bahri Thaçi 19. Afërdita Berisha-Shaqiri 20. Hykmete Bajrami 21. Vjollca Krasniqi 22. Lirije Kajtazi 23. Haki Demolli 24. Nazane Breca 25. Lutfi Zharku AAK 1. Ardian Gjini 2. Daut Haradinaj 3. Ahmet Isufi 4. Time Kadriaj 5. Burim Ramadani 6. Bali Muharremaj 7. Kymete Bajraktari 8. Teuta Haxhiu 9. Xhevdet Neziraj ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 142 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı (Yargıçlar Robert Carolan ve Almiro Rodrigues’in karşıoy görüşleri) Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 30 Mart 2011 Anahtar kelimeler: Anayasa Mahkemesi’nin Meclis oylamasını buyurmaya ilişkin yetkileri, karşıoy yazısı, Meclis’in feshi, milletvekillerinin görevleri, Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı, 10 veya daha fazla sayıda milletvekili tarafından yapılan başvuru Mahkeme’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararına karşı oy kullanan yargıçlar Robert Carolan ile Almiro Rodrigues, şu üç hususu gündeme getirmişlerdir: (1) yetersayı, (2) aday sayısı ve (3) kararın sonuçları. İlk olarak karşıoy görüşü yetersayı ile oylama arasında ile bunlar arasında uygulanabilecek kuralların değişebileceği görünüşü arasında fark olduğunu değerlendirmiştir. Karşıoy görüşünde Anayasa’nın 69.3 maddesi ile Meclis İçtüzüğü’ne atıfta bulunularak Meclis üye tamsayısının % 50’sinden fazlası mevcut bulunduğundan mevzuat yetersayı gereğini yerine getirdiğini değerlendirilmiştir. Karşıoy görüşünde Robert Düzeni Kurallarına atıfta bulunularak yoklamasından sonra Anayasa’nın 20, 68, 76, 90, 91 ve 131. maddelerinde belirtilen gerekli yetersayıdan bağımsız olarak meclis oturumu süresince yetersayının değişmeyeceğini vurgulanmıştır. Karşıoy yazısında Cumhurbaşkanlığına seçilmesi için bir adayın birinci ve ikinci turda Meclis üye tamsayısının üçte ikilik oyunu (80 oy) üçüncü turda ise yarısından fazlasının (61 milletvekilinin) oyunu alması gerektiği belirtilmiştir. Karşıoy yazısında Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda tek başına yarışan adayın 62 oy aldığına vurgu yapılmıştır. Karşıoy yazısında Anayasa metnini hazırlayanların yetersayı ile oylama arasındaki farkı açıkça anladıklarını, zira Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda farklı oy sayıları öngörülmüş olup yetersayı koşulu değişmemiştir. Karşıoy yazısında Anayasa’nın yetersayı için üçte ikilik çoğunluk şartı gerektirdiği şeklinde yorumlanmasının Meclis üyesi olan milletvekillerinden küçük bir grubun (41 milletvekilinin) Meclis’in görevini yerine getirmeyi engellemeye imkan verileceğine ve Anayasa metnini hazırlayanların amacına hizmet edilmeyeceği ve 86.4 madde fıkrasının anlamsız kılınacağına dikkat çekilmiştir. İkinci olarak karşıoy görüşünde bir adayın karşı adayı olmaksızın seçilemeyeceği yönündeki tespitin Anayasa’nın 86.5 maddesinin yanlış okunmasından kaynaklandığı vurgulanmış, Anayasa metninin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 143 hazırlayanların amacının tek adayla seçimin yapılmasını engellemek olsaydı bu kısıtlamayı açıkça belirtmiş olacakları ilave edilmiştir. Karşıoy yazısında 86.5 maddesinin “hiçbir” adaya atıfta bulunduğu ve bunun anlamının “bir veya daha fazlası” olduğu belirtilmiş, iki veya daha fazla sayıda adayla yapılan seçimin üçte ikilik oyla yapılmasının daha uygun olacağı ileri sürümüş, iki adaylı seçimler için de bunun daha uygun olacağı belirtilmiştir. Karşıoy yazısında göre Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki veya daha fazla sayıda adayın bulunması gerektiği şartının milletvekillerinin çoğu tarafından desteklenen adayın seçilmesinin engellenmiş ve bu şekilde siyasi istikrara zarar vererek gerçekçi olmayan bir seçim sürecinin gerçekleştirilmiş olabilirdi. Karşıoy yazısında Mahkeme’nin Meclis’e birden fazla adayı atamayı buyurmaya yetkisinin olmadığı savı ortaya konmuştur. Üçüncü olarak karşıoy yazısında Mahkeme’nin seçim sonuçlarını değiştiremeyeceği, seçimin Anayasa’yı ihlal ettiği yönünde çoğunluğun tespiti göz önünde bulundurulduğunda 86.6 maddenin Meclis’in feshedilip yeni seçimlerin yapılması gereğini ortaya koyduğu vurgulanmıştır. Son olarak karşıoy yazısında Mahkeme’nin Meclis’e Cumhurbaşkanlığı seçimi için en az iki adayı belirleme veya dördüncü bir oylama turunu yapmayı buyurmaya hakkının olmadığı savı ileri sürülmüştür. Yukarıda açıklanan değerlendirilmiştir. sebeplerden dolayı Karar’ın yanlış olduğu Priştine, 30 Mart 2011 Nr. ref.: OM 108/11 Dava No:. KO 29/11 Başvurucu Sabri Hamiti ve Kosova Meclisinin diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi 30 Mart 2011 Yargıçlar Robert Carolan ve Almiro Rodrigues’in Karşı Oy Görüşleri Bu davayla ilgili Mahkemenin çoğunluğunun iki kararı ve tespitliyle oydaş olmadığımızı saygıyla bildiririz. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 144 OLGULAR 1. Kosova Meclisi 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanlığı seçimi için oylamayı başlatmıştır. 2. Gösterilen tek aday Sn. Behgjet Pacolli idi 3. İlk oylama yapıldığında oturumda 67 milletvekili bulunurken Sn. Behgjet Pacolli 54 oy almıştır. 4. İkinci oylamada 67 milletvekili mevcut iken Sn. Behgjet Pacolli 58 oy almıştır. 5. Üçüncü oylamaya geçilmeden bir saatten kısa bir ara yapılmıştır. 6. Üçüncü oylama yapıldığında en az 65 milletvekili mevcuttu ve Sn. Behgjet Pacolli 62 oy almıştır. Şu temel üç meseleyi ele alacağız: (1) yetersayı, (2) aday sayısı ve (3) Mahkeme Kararının sonuçları. (1) YETERSAYI Çoğunluk, en azından dolaylı şekilde, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili “yetersayı”ya ilişkin hatalı değerlendirme yaparak, bir adayın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için gerekli olan asgari sayının, seçim oturumunun başlatılması için milletvekili asgari mevcut sayısı (yetersayı) olarak tanımlama yapılmaktadır. Yetersayı oylamadan farklıdır. Yetersayı “çalışmalarını gerçekleştirebilmesi için Mecliste bulunması gereken üye sayısını”1 temsil ederken, oylama2, yasama organının çalışmalarının bir parçasıdır. Bunlardan herhangi biri için uygulanan kurallar farklı olabilir ve çoğunlukla farklıdır. Anayasanın 69. Maddesi 3. Fıkrasına göre, “Milletvekili tam sayısının yarısından (1/2) fazlası mevcut olduğunda, Mecliste yetersayı sağlanır”. Yetersayıyı zikreden tek hüküm budur. Meclis İçtüzüğü de Meclis yetersayısını “üye tamsayısının yarısından fazlası” şeklinde aynı şekilde belirtir ve bu 61 üyeye tekabül eder. Meclis çalışmalarından bağımsız olarak karar yetersayısı3 farklı olabilmesine rağmen, oturum süresince toplantı yetersayısı değişemeden kalır4. Robert’in yeni gözden geçirilmiş Usul Kuralları, onuncu baskı (2000), s. 20. Oylama sistemi, oylamanın geçerli sayılması için oylama kurallarını ve oyların sayılıp nihai sonuçları açıklamak için toplama kurallarını içermektedir (Wikipedia’dan “Oylama sistemi”) 3 Anayasanın 20, 68, 69, 76, 90, 91 ve 131. Maddelerine bakınız. 4 “Meclis oturumu (birleşimi), bir günden uzun sürebilmesi durumunda da aslında bir toplantıdır (…) Günden güne yapılan ertelemeler veya gün içerisinde yapılan aralar, bir oturumu oluşturan toplantının sürekliliğini bozmazlar” (Robert’in Usul Kuralları, Madde XI. Farklı olarak 63. Otururm) 1 2 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 145 O halde Anayasa ve Meclis İçtüzüğüne göre, Cumhurbaşkanlığına seçilebilmek için adayın Meclis üye tamsayısının üçte ikisinin (80 milletvekili) oylarını kazanması gerekmektedir. Üçüncü turda üye tamsayısının yarısından fazlasının (61) oyunu kazanan aday Cumhurbaşkanı seçilir. Bu davanın konusu olan 22 Şubat 2011 tarihli Meclis oturumunda 65-67 arasında milletvekili mevcut bulunduğundan yetersayı sağlanmıştır. Tek olan aday, birinci ve ikinci turda seçilebilmek için gerekli olan üye tamsayısının üçte iki oyları (80 milletvekili) kazanamamıştır. Ancak üçüncü turda Cumhurbaşkanı seçilebilmek için tek olan aday 62 oy kazanarak Anayasa ve İçtüzükte belirtilen üye tamsayısının yarısından fazlasının (61 milletvekili) üzerine çıkmıştır. Anayasayı hazırlayanlar yetersayı ile oylama arasındaki farkı kesin bir şekilde anladıkları için toplantı yetersayısını değiştirmeden, Meclise üçüncü turda asgari bir sayıyla Cumhurbaşkanını seçmelerine imkân tanımışlardır. 2/3’lik yetersayıyı gerektirecek olan kuralla, küçük bir azınlık (41 milletvekilinin) Meclis toplantısına katılmayı reddetmek gibi basit bir nedenle Meclis üyelerinin ant içtikleri görevini yerine getirmesini ve Meclis iradesinin tecelli etmesini engelleyebilecekti. Aslında bu, çoğunluğun demokratik iradesinin azınlık tarafından engellenmesine olanak sağlayacaktı. Bu, aynı zamanda Meclisin Anayasanın 86. Maddesinin 4. Fıkrasına göre Cumhurbaşkanını Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuyla seçme yönünde hareket etmesini engelleyecekti. Böyle bir şerh, 86. Maddenin 4. Fıkrasını anlamsız kılacaktı. Anayasayı hazırlayanlar, Anayasayı hazırlarken, çoğunluğun iradesinin azınlık tarafından engellenmesinin önüne geçilmesine özellikle dikkat etmişlerdir. (2) ADAY SAYISI Çoğunluk, birden fazla adayın olmaması durumunda Cumhurbaşkanının seçilemeyeceği tespitinde hatalıdır. Bir kişinin aday olabilmesi için Meclis üyelerinden otuzunun desteğini alması gerekmektedir. O halde azami dört ve asgari bir aday olabilir. Ancak, çoğunluk, Meclis üyelerinin tamamı tek bir adayı destekleyebileceği durumda bile 60 üyesinin en az 2 kişiyi Cumhurbaşkanlığı için aday göstermesi gerektiği tespitinde hatalıdır. Çoğunluğun Anayasayı tahlil ederken dolaylı bir şekilde kabul ettiği üzere, Kosova’nın ilk Başkanı olan Merhum Ibrahim Rugova’nın, Meclis iradesine rağmen 2002 yılında oybirliğiyle seçileme imkânı olamayacaktı. Anayasayı hazırlayanlar tabi ki böyle bir sonucu hedeflememişlerdir. Aslında çoğunluk, en az iki aday olması gerekir derken, Anayasanın 86. Maddesinin 4. Fıkrasını yanlış anlamaktadır. İki aday gerekli olsaydı 86. Maddenin 4. Fıkrasını hazırlayanlar “birden çok adayın olması gereklidir” diyebilirlerdi. Aslında aynı Anayasayı hazırlayanlar 6. Fıkrada ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 146 üç turun sonucunda hiçbir adayanı seçilmemesi durumunda ne olacağını açıklarken “gereklidir” kelimesini kullanmışlardır. Dahası, Anayasanın 86. Maddesi 5. Fıkrasında “hiçbiri” kelimesi, tüm sözlüklere göre “bir veya daha fazlası” demektir. Yani “hiçbir aday” “bir veya daha fazla aday” demektir. Bunun dışında birinci ve ikinci oylama için üçte iki (2/3) çoğunluk ile üçüncü oylama ile ilgili salt çoğunluk kombinasyonu bir veya daha fazla adayın olabileceği anlamına gelmektedir; nitekim birden çok aday olduğunda üçte iki çoğunluk daha çok balotajla, salt çoğunluk tek adayla ilgilidir. Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclisin kaç aday göstermesi gerektiğiyle ilgili Anayasanın hiçbir yerinde aynı ifade tarzını kullanmamayı tercih ettikleri ve üçüncü oylama sonucunda Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmemesi durumunda, sonuçlarla ilgili “gerekir” kelimesini özellikle kullandıkları gerçeği, Meclisin Cumhurbaşkanını seçmeden önce birden çok adayın olması gereğini asla düşünmediklerini göstermektedir. Meclisin Cumhurbaşkanını seçmeden önce birden çok adayın olması gerekir şeklinde bir kıstas yoktur. Anayasada bu yönde belirlenmiş tek kıstas, üçüncü turda iki adayın olması durumunda, seçilecek olanın üye tamsayısının salt çoğunluğunun (61) oylarını alması gerektiğiyle ilgilidir. Anayasanın, en az iki adayın olması gerekir şeklinde yorumlanması durumunda, Kosova Meclisinin seçilmiş milletvekillerinin çoğu tarafından desteklenen bir adayın seçilmesini engelleyecekti. Böyle bir kıstasın bulunması halinde, bu, diğer 30 milletvekili tarafından adaylık için önce imza verilip daha sonra tercih ettikleri diğer adaya oy vererek sağlanabilirdir. Böyle bir yorum kandırmayı beraberinde getirip, Kosova seçim sistemi ve seçimle göreve gelenlerin makamı olan en yüce kurumla alay etmek olurdu. Anayasayı hazırlayanların böyle mantıksız bir sonucu düşünmemiş olmaları gerekir. Anayasa Mahkemesi, birden çok aday göstermesi için Meclise emretme yetkisine sahip değildir. Kısacası yukarıda ifade edilenler sistematik ve teleolojik şerhle ilgili olup, Anayasanın temel amacının siyasi kurumların düzenli işleyişini ve siyasi istikrarı sağlamak olduğu tespitinde bulunma imkânı sunmaktadır. Dahası, birden fazla adayın olduğu durumlarda bile üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla seçilebilirken, devletin başı5 ve halkın birliğinin teminatı olan Cumhurbaşkanı olmak için, Meclis üye tamsayısının üçte ikisinin oylarını almak gerektiğini söyleyemeyiz. Madde 83 [Cumhurbaşkanının Statüsü] “Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti halkının birliğini temsil eder ve devletin başıdır.” 5 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 147 (3) MAHKEME KARARININ SONUÇLARI Meclisin 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanlığı makamı için üç oylama turu yaptığını çoğunluk tespit etmiştir ve bu tartışmasız böyledir. Üçüncü oylamanın sonunda Meclis Başkanı, Sn. Behgjet Pacolli’nin Cumhurbaşkanı seçildiğini açıklamıştır. Bu Mahkeme olguları değiştiremez veya 22 Şubat’ta olanları yeniden yazamaz. Kosova Cumhurbaşkanlığı için üç kez oylanmıştır. Meclis Başkanı sonunda Sn. Behgjet Pacoli’yi Kosova Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ilan etmiştir. Bu süreç Anayasayı ihlal ettiyse, Anayasanın 6. Fıkrası Anayasa yoluyla ilgili olarak gayet açıktır: üçüncü turun sonunda adaylardan hiçbiri Kosova “Eğer Cumhurbaşkanlığına seçilemezse, meclis feshedilir ve kırk beş (45) gün içerisinde yapılması gereken yeni seçimler ilan edilir.” (vurgu eklenmiştir) Anayasa Mahkemesi, Meclise Cumhurbaşkanlığı için en az iki adayı göstermesini veya dördüncü kez oylama yapmasını emredemez. Ancak, Meclisin seçim usulünde Anayasa ihlali olduğunu Mahkeme tespit ettiğinde, bunun sonucunda Anayasa, Meclisin feshini ve kırk beş gün içerisinde yeni seçimin yapılmasını emreder. bu Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihli seçim sürecinin Anayasayı ihlal ettiğini beyan ederken, Meclisin üçüncü oylama turu sonucunda Cumhurbaşkanını seçmediğini bildirmiştir. Anayasa, bundan sonra Meclisin feshini ve kırk beş gün içerisinde yeni genel seçimin yapılmasını emreder. Mahkemenin, sonuçsuz kalmayacak olan bugünkü yanlış kararı bu tespiti mecbur kılmaktadır. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihli seçim usulüyle Anayasanın ihlal edildiğini beyan ettiğinde, yeniden oylama yapmak üzere Meclise emretmeye yetkisi olmadığını dolaylı şekilde kabul etmektedir. Herhangi bir yol olmadan Mahkeme seçimi Anayasaya aykırı ilan edemeyeceğinden, çoğunluğun kararı Meclisin feshedilmesini ve yeni genel seçimin yapılmasını mecbur kılmaktadır. Saygıyla sunulmuştur Robert Carolan Almiro Rodrigues Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Yargıçları ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 148 Başvurucu Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin ASC-09-089 sayılı kararına karşı Dava No: KI 25-2010, karar tarihi: 31 Mart 2011 Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, hakların yargı yoluyla korunması, Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA), kararların hukuki etkisi, tüzel kişi tarafından yapılan başvuru, davanın yeniden görüşülmesi için iadesi, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, güçlerin paylaşımı, egemenlik Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Temyiz Heyeti (“Özel Daire”) tarafından alınan kararda UNMIK tarafından kurulan Kosova Emanet Ajansı (KEA)’na ilişkin bir hukuki görüşe dayanılarak Kosova Meclis’i tarafından eski mevzuat etkin bir şekilde hükümsüz kılınıp kurulan Kosova Özelleştirme Ajansı karşısında KEA’ya üstünlük hakkı tanındığı için Anayasa’nın 3.2, 31.1, 31.2, 54, 102.2, 102.3, 102.4, 112.2, 116.3, 143 ve 145.2 maddeleri ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 13. maddesi ile güvence altına alınan hakların ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Başvurucu, Özel Daire Heyet yapısında Kosovalı bir üyenin bulunmamasından dolayı da itiraz etmiştir. Başvurucu, bu şekilde bağımsız ve tarafsız bir mahkemede açık duruşma imkanından da mahrum edildiği savını ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurunun kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiğine karar vermiş, KÖA Hakkında Yasa başvurucuya “tam tüzel kişilik” hakkı tanıdığı için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurucunun yetkili taraf olduğu tespit edilmiş ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesine göre dört aylık süre koşulu yerine getirilmiş ve Yasa’nın 47.2 maddesinde belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmiş ve başvurucunun Yasa’nın 48. maddesinde belirtildiği şekilde kamu otoritesince ihlal edilen haklarını açıkça belirttiği tespitinde bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme, Özel Daire’nin başvurucuya UNMIK’in yorumunda karşı cevap imkanı sunmadığını ve Özel Daire kararında UNMIK üslubunun hakim olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, Özel Daire’nin tarafsız hareket etmediğini, bu şekilde başvurucunun Anayasa’nın 31. maddesi ve AİHS’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan yargılama hakkının ihlal edildiğini tespit etmiştir. Mahkeme, Uluslararası Adalet Divanının 22 Temmuz 2010 tarihli tavsiye niteliğindeki kararına atıfta bulunarak Kosova’nın egemen bir ülke olduğundan başvurucunun tüzel kişilik statüsüne sahip olduğu yönündeki iddiasını reddeden Özel ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 149 Daire’nin AİHS 31 ve 6. maddesi ve Anayasa’nın 16.3 maddesi ile günce altına alınan haklarını ihlal ettiğini tespit etmiştir. Mahkeme, Özel Daire’nin Kosova yargı sisteminin bir parçası olduğu ve Kosova Statüsü Genel Kapsamlı Çözüm Önerisi’nin 102.3 ve 1.1 maddesine atıfta bulunarak Kosova Meclisince kabul edilen yasaları uygulamakla yükümlü olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 145. maddesini zikrederek Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte UNMIK yönetmelikleri ile BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi (GSÖT)’nin çıkarttığı idari kararla da dahil olmak üzere yürürlükte olan yasaların Anayasa’ya uygun yürürlükten kaldırılacakları, değiştirilecekleri veya yerine başka yasların konacağı tarihe kadar geçerli olamaya devam edeceklerini vurgulamıştır. Öyle ki mahkeme, KÖA Hakkında Yasa’nın KEA’nın kuruluşuna ilişkin UNMIK Yönetmeliğini yürürlükten kaldırdığını ve KÖA Hakkında Yasa’nın 31. maddesine atıfta bulunarak KÖA’nın tüzel kişiliğe sahip olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, EULEX Yargıç ve Savcılarının Seçimi, Yetkileri ve Görüşecekleri Davaların Belirlenmesine İlişkin Yasa’ya atıfta bulunarak EULEX Yargıçlarının Kosova yasalarına riayet etmeye yükümlü olduklarını vurgulamıştır. Mahkeme, yaptığı nihai analizde KÖA Hakkında Yasa’ya göre KEA ardılı olarak kurulan KÖA’yı tüzel bir kişilik olarak kabul etmeyerek Özel Daire’nin Anayasa’nın 102. maddesini ihlal ettiğini tespit etmiştir. Başvurucunun Özel Daire’nin yapısına yönelik itirazı konusunda Mahkeme, İtiraz Heyeti’nde alınan kararlarda Kosovalı yargıçların bulunma zorunluluğu bulunmadığından Anayasa’nın 31.2 ve 54. maddelerinin ihlal edildiği yönündeki iddiaları yerinde bulmayarak reddetmiştir. Daha açık bir şekilde 2008/6 sayılı Genelge’nin 14. maddesinin bir dava konusunda karar alabilmek için üç kişilik bir heyetten sağlanan yetersayı vurgulanırken heyet üyelerinin milliyeti konusunda herhangi bir ifadenin yer almadığı belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı Mahkeme, Anayasa’nın 31 ve 32. maddelerine ve AİHS’nin 6.1 maddesine göre davanın yeniden görüşülmesi için Özel Daire’nin kararını iade etmiş ve İçtüzük’ün 74.1 kuralına dayanarak Özel Daire’den kararın uygulanması hakkında Mahkeme’ye bilgi vermesi talep edilmiştir. Priştine, 31 Mart 2011 Nr.ref: AGJ 109/11 KARAR Dava no: KI 25/10 Başvurucu ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 150 Kosova Özelleştirme Ajansı Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010 tarihi kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, KÖA Hukuk Departmanı Müdürü tarafından temsil edilen Kosova Özelleştirme Ajansı (bundan sonra KÖA şeklinde anılacaktır) İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin (bundan sonra Özel Daire şeklinde anılacaktır) itiraz edilen ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010 tarihli kararı başvurucuya 10 Şubat 2010 tarihinde teslim edilmiştir. Dava Konusu 3. Dava konusu, özelleştirmeden elde edilen gelirlerden hak kazanan işçi listelerinin yeniden yayımlanmasını gereksiz değerlendiren Özel Daire kararını bozmayı reddeden Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Temyiz Heyeti (bundan sonra Temyiz Heyeti şeklinde anılacaktır) kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra Mahkeme şeklinde anılacaktır) tarafından Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin başvurucunun talebidir. 4. Başvurucunun şikâyet ettiği hususlar: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 151 KÖA’nın Anayasanın 113.7 Maddesine dayanarak bu istem hakkında dilekçe sunmaya hakkı olmasına; Özel Daire Temyiz Heyeti kararlarının Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya uygun olup olmadığına ilişkin değerlendirmeye tabi tutulmasına; Temyiz Heyetinin UNMIK sorumlusu olan BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi (bundan sonra GSÖT şeklinde anılacaktır) makamından açıklama talebi ile KÖA’nın bağımsız bir mahkemede yargılanma hakkını ihlal etmesine; Temyiz Heyetinin, UNMIK’in söz konusu davada açık ve belirgin çıkarı olduğunu bile bile UNMIK’ten açıklama talebinde bulunması ile KÖA’nın tarafsız yargılama hakkını ihlal etmesine; Temyiz Heyetinin, KÖA’ya bu konuda cevap hakkı tanımayarak kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmesine; Temyiz Heyetinin KÖA Hakkında Yasayı yasa olarak tanımayı reddetmekle Anayasayı ihlal etmesine; Temyiz Heyetinin KÖA Hakkında yasanın statüsünü ve yasanın kendisini hiçe saymaya hakkı yoktur. Temyiz Heyeti, EULEX’in dört yargıcı tarafından imzalanmış kararı aldığında Anayasayı, Kosova Statüsü Çözümü Hakkında Geniş Kapsamlı Öneriyi ve Özel Daire İçtüzüğünü ihlal etmiştir. UNMIK tarafından Kosova mahkemelerine gönderilen mektuplar, UNMIK’in Kosova yargısına yönelik kabul edilemez müdahale girişimleridir. Temyiz Heyeti kararını hazırlayıp imzalayan EULEX yargıçlarının, kararın görüşülmesi Anayasa Mahkemesi tarafından buyrulması durumunda bu görüşmede yer almaması gerekirdi. 1999/24 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 2. Maddesi Anayasanın 145. Maddesiyle çelişmektedir. 5. Başvurucu ayrıca Temyiz Heyetinin kararıyla Anayasanın 3.2 maddesinin [Kanun Önünde Eşitlik], 31.1 ve 31.2 maddesinin [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı], 54. Maddesinin [Hakların Adli Korunması] 102. Madde 2, 3 ve 4. fıkralarının [Yargı Sisteminin Genel İlkeleri], 112.2 Maddesi [Genel İlkeler], 116.3 [Kararların Yasal Etkisi], 143. Madde [Kosova Statüsünün Çözümüne İlişkin Geniş Kapsamlı Öneri], 145.2 maddesi [Uluslararası Anlaşmaların Devamı ve Uygulanabilir Mevzuat] ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) 13. Maddesinin [Etkili Başvuru Hakkı] ihlal edildiğini iddia etmektedir. 6. Başvurucu Mahkemeden, Temyiz Heyetinin kararının Anayasanın bu hükümleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendirmesini talep etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 152 Yasal Dayanak 7. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (1) Kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 8. Başvurucu 23 Nisan 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur 9. Başvurucunun istemi 3 Haziran 2010 tarihinde Özel Daireye bildirilmiştir. Özel Daire bu istemle ilgili yorumunu 8 Temmuz 2010 tarihine Mahkemeye sunmuştur. Özel Daire “çıkarttıkları kararların esasını, onların yasal gerekçelerine göre belirlendiklerini” beyan etmiştir. 10. Mahkeme Başkanı, GJR. 25/10 sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli kararıyla Yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ı raportör yargıç olarak görevlendirmiştir. Başkan, aynı tarih ve KSH 25/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında, yargıçlar Almiro Rodrigues ve Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyetini belirlemiştir. 11. Mahkeme, 2 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan ilave belge ve açıklamalar için talepte bulunarak, başvurucu 8 Şubat 2011 tarihinde buna karşılık vermiştir. 12. Mahkeme, 18 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan bir kez daha ek belge ve açıklama talebinde bulunarak, başvurucudan bununla ilgili karşılık gelmemiştir. 13. Mahkeme, 3 Mart 2011 tarihinde Genel Sekreter Özel Temsilciliğini başvuru konusunda bilgilendirmiş olup, temsilcilikten de cevap gelmemiştir. 14. Mahkeme, 30 Mart 2011 tarihinde istemi görüşüp oylamıştır. Olguların Özeti 15. Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra Meclis şeklinde anılacaktır) 21 Mayıs 2008 tarihinde 03/L-067 sayılı Kosova Özelleştirme Ajansı Hakkında Yasayı (bundan sonra KÖA Yasası şeklinde anılacaktır) onaylamıştır. KÖA Yasasının 1. Maddesinde “Ajans, bağımsız bir kamu kuruluşu olarak kurulmaktadır…” ve “…Ksosova Emanet Ajansının ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 153 Kurulmasına ilişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği şeklinde anılacaktır) göre kurulan Kosova Emanet Ajansının (bundan sonra KEA şeklinde anılacaktır) sahip olduğu mallar ve sorumlulukları devam ettiren ardılı niteliğinde kurulmaktadır” denmektedir. Dahası KÖA Yasasının 31. Maddesi 1. Fıkrasında “KÖA Yasasının, yürürlükte olup kendisiyle çelişen her türlü yasal hükme karşı üstünlüğü vardır” denmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise “KÖA Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra, değiştirilmiş ve tamamlanmış olan 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği artık hukuki etkisi kalmayacaktır” denmektedir. 16. UNMIK Hukuk İşleri Dairesi (bundan sonra HİD şeklinde anılacaktır) Müdürü 22 Haziran 2009 tarihinde İstok Belediye Mahkemesi Başkanına gönderdiği bir yazıda, kamu şirketlerinin (KŞ) yönetiminden Kosova Emanet Ajansı üzerinden UNMIK’in sorumlu olduğu gerçeğini dikkate alarak HİD, KŞ ve malları hakkında 2008 Haziranından sonra Kosova’daki ilgili mahkemelerce çıkartılan karar ve emirnamelerin nüshalarına ihtiyaç duyduğu belirtilmiştir. 17. Özel Daire Mahkeme Heyeti, 16 Ekim 2009 tarihinde SCEL-09-0003 sayılı davayla ilgili kararı çıkartarak özelleştirmeden elde edilen gelirlerden yasal hakkı olan çalışanların listesini geçersiz ilan etmiştir. Mahkeme Heyeti bu davayla ilgili işlemi askıya alıp şikâyetçi / davalı tarafa (KÖA) yasaya uygun şekilde yeni bir liste oluşturması talimatını vermiştir. 18. Özel Daire Temyiz Heyeti Başkanı, Kosova Özelleştirme Ajansının kuruluşuna ilişkin yasanın Meclisten onaylanıp yürürlüğe konduğu ve Özel Dairenin içtihadını dikkate alarak, 26 Ekim 2009 tarihinde GSÖT’den, Kosova Emanet Ajansı ile ilgili davaları görüşmek üzere Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kuruluşuna ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesi için çıkartılan 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin (Özel Daire Nezdinde Hakkında Dava açılabilen Kişi ve Organları Düzenleyen) 5.2 Maddesi hakkında açıklama talebinde bulunmuştur. 19. Özel Dairenin GSÖT’den talep ettiği açıklama, KÖA’nın 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliği hükümlerine göre Ajans olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğiyle ilgilidir. 20. GSÖT’nin 12 Kasım 2009 tarihinde Özel Daireye 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 5.2 Maddesiyle ilgili gönderdiği açıklamada “KEA’nın kuruluşuna ilişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1244 sayılı Kararı (Bundan sonra 1244 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 154 sayılı BMGK Kararı şeklinde anılacaktır) doğrultusunda çıkartılmış olup yürürlüğe konmuştur. Bunun iptali veya değiştirilmesi için diğer bir UNMIK Yönetmeliğinin çıkartılması gereklidir. Şimdiye kadar böyle bir şey meydana gelmemiştir” denilmektedir. 21. GSÖT’ye göre KÖA Yasasının yeni bir UNMIK Yönetmeliğiyle ilan edilmeden 15 Haziran 2008 tarihinde girmiştir iddialarıyla ne 2002/18 sayılı UNMIK Yönetmeliğini iptal ettirilebilir ne de bağımsız bir ajans olan KEA’nin tüzel kişiliği feshedilebilir. KEA “en iyi ihtimalle KEA/UNMIK’in otoritesini onaylamadan faaliyet gösteren KÖA’nın ajanı olarak sayılabilir. GSÖT devamında “Bu açıklama, UNMIK’in ne geçmişte ne de gelecekte BMGK’nin 1244 kararına göre kurulan KEA’nın mirası ve otoritesinin KÖA’ya devri ile ilgili gayretleri onaylamayacağının en iyi göstergesidir” ve “KÖA’yla ilgili mevzuatın her ihmali, Özel Dairenin davalarına KEA’nın kapsanmasını engellemektedir” diye eklemektedir. Ancak GSÖT’ye göre “KÖA’nın tüzel kişiliğe sahip olmadığı sürece, değiştirilen 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 5. Maddesine uygun şekilde kesin bir yargıya varabilmek için KÖA’nın halen gerekli tüzel kişiliğe sahip olduğu değerlendirilemez”. GSÖT’ye göre Özel Daire KÖA’yı, aslında mevcut yasalara göre ortak çıkarlar için faaliyet gösteren ama henüz tescil edilmemiş birkaç gerçek kişiliğin genel bir ortaklığı olarak değerlendirebilir. GSÖT, KÖA faaliyetlerini gerçekleştiren bir dizi gerçek kişiliğin olduğu ve bu faaliyetler için işbirliği yaptıkları, 1244 (1999) sayılı BMGK Kararına uygun yasal altyapının eksikliğinde KÖA’nın kurulduğu sonucuna varmıştır. 22. KÖA 20 Kasım 2009 tarihinde, KÖA tarafından hazırlanan işçi listesini geçersiz ilan eden Özel Dairenin 16 Ekim 2009 tarihli kararına karşı itiraz dilekçesi sunmuştur. 23. UNMIK HİD’in Suhareka Belediye Mahkemesi Başkanına gönderdiği 8 Ocak 2010 tarihli yazısında KEA’nın Temmuz 2008’den sonra faal olmaması olgusuna karşın tüzel kişilik olarak var olamaya devam ettiğini ve KEA’nın Özel Daire tarafından Kosova mahkemelerine devredilmiş davaları da dahil olmak üzere Özel Dairede görüşülmekte olan davalarıyla ilgili temsilcisinin UNMIK olduğu bildirilmiştir. Yazıda, KEA’nın müdahil olduğu her türlü hukuki davayla ilgili yazışmanın UNMIK HİD’e yöneltilmesi gerektiği ve KEA’nın taraf olduğu davalarla ilgili alınan kararların UNMIK HİD’e bildirilmeksizin kesinleşemeyeceği açıklanmıştır. 24. EULEX’ten üç uluslararası yargıçtan oluşan Özel Daire Temyiz Heyeti KÖA’nın 20 Kasım 2009 tarihli itirazını yerinde bulmayarak 4 Şubat 2010 tarihinde reddetmiştir. KÖA’nın statüsü ve KÖA Yasasıyla ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 155 olarak Temyiz Heyeti “Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre KŞ’leri özelleştirip yasal çalışanlarının % 20’sini tasfiye etmeye yetkili ajans olması gereken KEA bu alandaki faaliyetini sürdürmeyip bu sorumluluğu (dolaysız uygulanabilir olmayan) KÖA Yasasına göre başvurucu üstlendiğine göre, özelleştirme sürecine dâhil edilen işçilerin mahkemelere etkili erişimini AİHS’nin 6. maddesine göre sağlayabilmek amacıyla, Özel Daire KÖA’nın çalışmalarını kabul etmektedir” denmiştir. Heyet, devamında “Bu, Özel Dairenin KÖA Yasasını Kosova’da uygulanabilir yasa olarak kabul ettiği anlamında yorumlanamaz, ancak özelleştirme sürecine dâhil edilen şirketin bu süreci güvenli ve adil gerçekleştirilebilmesi için geçerli ve bağlayıcı bir içtüzük şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir” açıklamasında bulunmuştur. Heyet son olarak “KEA’nın özelleştirme alanında ardılı olarak faaliyet gösteren KÖA, en azından bu bağlamda, KÖA Yasasında belirtilen kuralları izlemesi gerekir” tespitinde bulunmuştur. Başvurucunun İddiaları 25. Başvurucu, Kosova Özelleştirme Ajansının kuruluşuna ilişkin yasanın Kosova’da uygulanabilir yasa olarak Meclis tarafından çıkartıldığını ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davalarda Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin yargılama yetkisini dikkate alarak, Özel Daire Temyiz Heyetinin, 26 Ekim 2009 tarihinde GSÖT’ye gönderdiği yazısında Kosova Emanet Ajansı ile ilgili davaları görüşmek üzere Kosova Yüksek Mahkemesi bünyesinde Özel Dairenin kuruluşuna ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine yönelik çıkartılan 2008/4 sayı ve 5 Şubat 2008 tarihli UNMIK Yönetmeliğinin 5.2 Maddesi hakkında açıklama talep ederek Özel Daire Temyiz Heyeti Başkanı gibi davranmış, bu şekilde KÖA’nın bağımsız bir mahkemede adil ve tarafsız yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir. 26. Başvurucu bu doğrultuda, yürütme ve taraflardan asgari derecede bağımsız olan her mahkemenin bağısız mahkeme olarak tanımlayan AİHM içtihadına özellikle atıfta bulunmaktadır. AİHM, Champbell ve Fell – Birleşik Krallık davasında (28 Haziran 1984, Seri A, no 84, §78) herhangi bir mahkemenin bağımsızlığını değerlendirmek için göz önünde bulundurulması gereken bazı etmenleri belirlemiştir: “Bir organın ve özellikle yürütme ve dava taraflarının ‘bağımsız’ olduğunu belirlemek için (bkz. Le Compte, Van Leuven ve De Meyere davası, 23 Haziran 1981 kararı, Seri A no 43, s. 24, madde 55), Mahkeme, üyelerinin atanma şeklini ve üyelerin görev sürelerini (a.g.k. s. 25-25, madde 57), dış baskılara karşı güvencelerin varlığını (bkz. Piersack davası 1 Ekim 1982 kararı, Seri A no 53, s. 13, madde 27) ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 156 organın bağımsız görünümünde olduğu meselelerini (bkz. Delcourt davası 17 Ocak 1970 kararı, Seri A, no 11, s. 17, madde 31) göz önünde bulundurur”. 27. Başvurucu devamında AİHM Beaumartin – Fransa davası 24 Kasım 1994 tarih, Seri no 296-B kararına atıfta bulunarak, söz konusu kararda Fransa Conseil d’Etat’ını, bir davanın yasaya göre Dişileri Bakanlığı tarafından yapılan bir anlaşmayla uygun olup olmadığını yorumlamaya mecbur kılmıştır. AİHM, bunun yargı bağımsızlığı ile çeliştiğini ve bu uluslararası anlaşmanın mahkemenin tam yetkisini tamamen uygulamayı engellediğini, bu yüzden bunun Sözleşmenin 6. maddesini ihlal ettiği tespitinde bulunmuştur. 28. Başvurucu devamında AİHM Sovransavto Holding – Ukrayna davası 25 Temmuz 2002 karına atıfta bulunarak, söz konusu AİHM kararında, Ukrayna Cumhurbaşkanının Ukrayna ile Rus şirketleri arasındaki bir davaya bakan ilgili mahkemelere gönderdiği yazıda Ukrayna vatandaşlarının haklarını korumayı talep etikten sonra, mahkeme çelişkili ve olağan olmayan karar alarak Sözleşmenin 6. Maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiştir. 29. Başvurucu, ülke çıkarlarının korunması amacıyla mevzuat kabulü vasıtasıyla yargı karar alma sürecine müdahaleyle ilgili olarak AİHM’nin Zelinsky, Pradal, Gonsales ve diğerleri – Fransa davası 28 Temmuz 1999 kararı, § 57-58, 1999-VII Raporlarına atıfta bulunarak, mevzuat söz konusu davanın sonucunu belirlediğini belirtmiştir. AİHM, “Mahkeme, ilke olarak mevcut yasalardan kaynaklanan hakları düzenlemek üzere geriye dönük yeni hükümler kabul edip medeni hukuk davalarında kapsanmadığı sürece, 6. Maddede yer verilen hukukun üstünlüğü ilkesi ve adil yargılama nosyonu, genel çıkarlara yönelik zorunlu gerekçelerden farklı olarak, anlaşmazlıkları yargı yoluyla çözmeye etki etmek üzere tasarlanmış adaletin mevzuat tarafından yönetilmesine yönelik her müdahaleyi reddettiğini yinelemektedir” açıklamasında bulunmuştur. 30. Başvurucuya göre, AİHM’nin emsal teşkil eden içtihadına bakıldığında, Özel Dairenin UNMIK GSÖT’ye yönelttiği böyle bir talebin Avrupa yargısının kabul ettiği uluslararası normlarıyla çelişmektedir. 31. Başvurucu, UNMIK’in Özel Daireye gönderdiği yazıda belirtildiği üzere BMGK’nin 1244 sayılı kararına göre Kosova’da temel yürütme organı ve UNMIK’in yöneticisi GSÖT olduğuna göre, Özel Dairenin açıklama talebi bağımsız bir mahkemedeki bağımsız bir yargılama süreciyle haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedir. Dahası, söz konusu davada KEA’yı temsil eden UNMIK Hukuk Departmanı veya Özel Dairede görülen ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 157 davada taraf sayılabilecek olan UNMIK’e yazı gönderilmiştir. Buna ilaveten başvurucu GSÖT’nin UNMIK tarafından hazırlanıp GSÖT tarafından ilan edilen yasal hükümle –Özel Daire hakkında yönetmelikilgili açıklama sunmuştur. Öyle ki bu yasal hükümle ilgili olarak UNMIK ve GSÖT yasa koyucu olarak değerlendirilip “açıklamanın” UNMIK’in içtüzüğünden (bu durumda Özel Daire hakkında yönetmelik) kaynaklanan bir mesele olarak itiraz edilen diğer bir yasal ilave olarak görülmesi gerekir. 32. Özel Daire, UNMIK yazısına cevap vermek üzere KÖA’ya imkan tanımayıp açıklamada sunulan temel hukuki tespitleri tekrar eden 4 Şubat 2010 tarihli (ASC-09-0089) kararı almıştır. Tüm bunlar Özel Dairenin, UNMIK KÖA davasında UNMIK lehine taraflılığını gösterir. Bununla ilgili olarak başvurucu, AİHM’nin başvurucunun duruşma bitmeden Genel Savcıya cevap verme imkanı olmadığı ve bunun başvurucunun hak ihlali teşkil ettiği olgusundan hareketle “Bu hak, ilke olarak, suç veya medeni dava yargılamasındaki tarafların mahkeme kararına etkileri olmaları için, bağımsız ulusal hukuk hizmetlerinden bir üyeden bile olsa, delil ve incelemeler hakkında bilgilendirilip onlar hakkında yorum yapma imkanına sahip olmaları gerekir. Sonuç olarak AİHM, bu olgunun kendi içerisinde Sözleşmenin 6 (1) Maddesinin ihlalini barındırmaktadır” değerlendirmesinde bulunan Vermeulen – Belçika kararına atıfta bulunmaktadır. 33. Devamında başvurucu, Anayasanın 102.3, 112.1 ve 116.3 maddelerine göre Özel Daire Temyiz Heyetinin, KÖA Yasasını yürürlükten kaldırmaya yönelik karar alma yetkisine sahip organ olmadığını ileri sürmektedir. Dahası, Anayasanın VIII Kısmına [Anayasa Mahkemesi] göre Kosova Cumhuriyetinde bir yasayı geçersiz ilan edebilecek yetkiye sahip tek organın Anayasa Mahkemesi olduğunu açıklamaktadır. Temyiz Heyetinin kararı KÖA Yasasını “özelleştirme sürecine dâhil edilen şirketin bu süreci güvenli ve adil gerçekleştirilebilmesi için geçerli ve bağlayıcı bir içtüzük şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir” şeklindeki değerlendirmesiyle bu yasayı tanımayı açık bir şekilde reddetmektedir. Bu çerçevede karar, Özel Daire yetki alanının tamamen dışında olan KÖA Yasasının yasal statüsünü tasfiye etmeye çalışmaktadır. 34. Başvurucuya göre Temyiz Heyetinin üyesi olan dört (4) EULEX yargıcının kararı ile Özel Daire Anayasanın 143 ve 145.2 maddeleri, Kosova Statüsü Geniş Kapsamlı Çözüm Önerisi (bundan sonra Geniş Kapsamlı Öneri şeklinde anılacaktır) VII. Eki [Mülk ve Arşivler] 3.2 ve 3.3 maddeleri ve Özel Daire İçtüzüğü 3.3 maddesi ihlal edilmiştir. (Anayasanın 143. Maddesine göre yürürlükte olan) Geniş Kapsamlı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 158 Önerinin VII. Eki 3.3 maddesi, Özel Daire Temyiz Heyetinin üç uluslararası yargıcının olacağını açıkça belirtmiştir. Geniş Kapsamlı Önerinin hiçbir hükmü Temyiz Heyetine dördüncü bir uluslararası yargıcın atanmasını öngörmez. 35. Bundan başka başvurucu, Özel Daire İçtüzüğü 3.3 maddesinin Temyiz Heyetinin Özel Daire Başkanı, iki uluslararası yargıç, iki de daimi ikametgahı Kosova olan yargıçtan oluştuğunu öngördüğünü ileri sürmektedir. Özel Daire İçtüzüğün hiçbir hükmü Temyiz Heyetine dört uluslararası yargıcın atanmasını öngörmemektedir. Anayasanın 143. Maddesi Geniş Kapsamlı Önerinin Özel Daire İçtüzüğü karşında üstünlüğünün olacağını öngörmektedir. Öyle ki Geniş Kapsamlı Öneri, Temiz Heyetinin üç uluslararası yargıcının olacağını açık ve kesin bir şekilde öngörmekte olup, Özel Daire İçtüzüğünün Geniş Kapsamlı Öneri ile uyumlu şekilde yorumlanması gerektiği ve Temyiz Heyetine dört uluslararası yargıcın görevlendirilebileceği şeklinde yorumlanamayacağı ileri sürülmüştür. 36. Başvurucu, 23 Nisan 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunup Mahkemeden Özel Dairenin kararını feshetmeyi, Özel Dairenin kendi kararını doğru esaslara göre ve Anayasaya uygun ve tarafsız bir biçimde gözden geçirmesini talep etmiştir. 37. Başvurucu Mahkemeden, Özel Dairenin kararını Anayasanın 31.2, 53, 102.2, 102.4 maddelerine ve AİHS 6. maddesine göre iptaline karar vermesini talep ederek, bu davada karar alan EULEX yargıçlarının duruşmaya katılmaması gerektiğini ileri sürmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 38. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 39. Mahkeme öncelikle başvurucunun, Anayasanın 21.4 anlamı çerçevesinde tüzel kişilik olarak yetkili taraf olup olmadığını değerlendirip Anayasaya göre tüzel kişilikler için uygulanabilir ölçüde öngörülen temel hak ve özgürlükleri beyan etmek durumundadır. Bu çerçevede KÖA Yasasının 1. Maddesine atıfta bulunulmuştur. Bu madde “Ajans, tam anlamıyla tüzel kişiliğe sahiptir” belirlemiştir. Öyle ki Anayasanın 113.7 maddesine göre başvurucu bu davayla ilgili Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkili taraftır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 159 40. Aynı şekilde, davayla ilgili nihai mahkeme kararının açıklandığı tarihten itibaren dört ay içerisinde başvurulması gereğiyle ilgili olarak Mahkeme, Özel Daire Temyiz Heyetinin ASC-09-089 sayılı kararının 4 Şubat 2010 tarihinde açıklanıp başvurucuya 10 Şubat 2010 tarihinde teslim edildiği tespit edilmiştir. Başvurucu Anayasa Mahkemesine 23 Nisan 2010 tarihinde başvurmuştur. Yasanın 49. Maddesinde Mahkemeye başvuru için belirlenen süre koşulunu da yerine getirmiştir. 41. Mahkeme, başvurucunun tüm kanun yollarlını tükettiğini de tespit etmiştir. Özel Dairenin Mahkemeye gönderdiği 8 Temmuz 2010 tarihli bir yazıya göre “özelleştirme davalarında nihai yargı mercii”nin Özel Daire Temyiz Heyeti olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak Yasanın 47.2 Maddesinde belirtilen tüm kanun yollarını tüketme koşulu da yerine getirilmiştir. 42. Mahkeme, başvurucunun Yasanın 48. Maddesinde belirtilen koşulların da yerine getirildiğini tespit etmiştir. Söz konusu madde: “Başvurucu, başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu açıkça belirtmesi gerekmektedir” şeklindedir. 43. Başvurucu yetkili taraf olup Mahkemeye başvuru için süre sınırlarına riayet ettiği ve tüm kanun yollarını tüketip itiraz edilen kararla hangi hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini açıkça belirttiğine göre, Mahkeme, tüm kabul edilirlik şartlarının yerine geldiğini tespit etmiştir. İstemin Yasal Değerlendirilmesi 44. Başvurucu, başvurunun usul açısından kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiğine göre Mahkeme davayı esastan görüşmek durumundadır. 1. Başvurucunun Yasal Statüsüyle İlgili Olarak 45. Başvurucu, Özel Daire Temyiz Heyetinin Özel Daire nezdinde davacı olarak belirlenmiş tarafların bir listesini sunarak 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin (Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin kuruluşuna ilişkin 2002/13 sayılı yönetmelik değişikliği hakkında yönetmelik) 5.2 Maddesinin UNMIK tarafından yorumlanmasını talep ederken adil ve tarafsız bir duruşmada bağımsız ve tarafsız bir heyet tarafından KÖA’nın hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir. Başvurucunun görüşüne göre böyle bir talep Anayasanın 31.2 maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı], 53. maddesi [İnsan Hakları Hükümlerinin Yorumlanması], 102 (2) ve (4) maddesi [Yargı Sistemi Genel Esasları] ile çelişmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 160 46. Mahkeme, GSÖT’nin 12 Kasım 2009 tarihinde Özel Daire Temyiz Heyeti Başkanına sunduğu açıklamaya göre “UNMIK’in KÖA’ya karşı genel tutumu bilinmekte ve bu Daire tarafından görüşülen çeşitli davalarda Dairenin dikkatine sunulmuştur… KÖA’ya göre yasal anlamı dikkate alındığında, KÖA’nın kurulmasını öngören Kosova Meclisi mevzuatının yasal esas olarak kabul edilmesi başarısız olmuştur. KÖA mevzuatı, meşruluk kazanmaya çalıştığı teme hakları ihlal etmektedir: Ahtisaari Önerisi VII. Ek 2.1 maddesi”. Açıklamanın devamında “KÖA Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre kurulmamıştır ve BMGK’nin 1244 (1999) sayılı kararına göre KEA’nın yasal ardılı olarak değerlendirilemez” ve “KÖA’ya tüzel kişilik statüsü düzenlemez” ve “…Özel Dairenin KÖA’yı tüzel olmayan kişilik olarak takdir etme ehliyeti…” denmektedir. 47. Soru ile ilgili olarak Temyiz Heyeti, başvurucu tarafından iddia edildiği şekilde, ASC-09-089 sayılı kararı hakkında UNMIK açıklamasını dikkate aldıysa, Mahkeme, UNMIK tarafından yapılan yorumun Temyiz Heyetinin kararına yansıdığını tespit etmiştir. Örneğin, Temyiz Heyeti “KÖA çalışmalarını olgu meselesi olarak kabul eder…” ve “…KÖA, fiili bir oluşum olarak KÖA yasasına göre kurulmuştur…” Dahası, Temyiz Heyeti “Bu, Özel Dairenin KÖA Yasasını Kosova’da uygulanabilir yasa olarak kabul ettiği anlamında yorumlanamaz; ancak, özelleştirme sürecine dâhil edilen şirketin bu süreci güvenli ve adil gerçekleştirilebilmesi için geçerli ve bağlayıcı bir içtüzük şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir”. 48. Öyle ki Mahkemenin değerlendirmesine göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesi, UNMIK GSÖT tarafından açıklama talep ederek ve bu açıklama talebi hakkındaki görüşünü beyan etmesi için Anayasanın 31. Maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ile AİHS 6. Maddesine [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] göre hakkı olan başvurucuyu bildirilmeyip sadece kendi kararında ASC-09-089 şeklinde atıfta bulunularak, Özel Dairenin tarafsız bir yargı heyeti olarak değerlendirilmesine imkan vermez. 49. Netice itibariyle Özel Daire, kendi fiillerinde yukarıda zikredilen maddeleri ihlal etmiştir. 50. Temyiz Heyeti kendi ASC-09-089 sayılı kararında, yukarıda zikredildiği üzere, KÖA’nın hukuki statüsünü de değerlendirmiştir. Her ne kadar 03/L-067 sayılı yasanın 5. maddesi [Kosova Özelleştirme Ajansının Kuruluşu ve Yasal Statüsü] “bağımsız bir kamu organı olarak kurulmuştur, …hukuki ehliyeti tamdır… [ve] 2002/12 sayılı UNMIK yönetmeliğine göre kurula Kosova Emanet Ajansının ardılıdır”gerçeğine rağmen KÖA’nın fiili bir kuruluş olduğunu hükmetmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 161 51. Bununla ilgili olarak Mahkemenin tutumu şudur ki, adil yargılanmanın boyutlarında biri de dava taraflarının duruşmalarda etkin bir şekilde yer almalarıdır. Mevcut davada başvurucunun, Özel Dairenin ASC-09-089 sayılı kararında belirtilen “…fiili kuruluş…” şekliyle değil de 03/L-067 sayılı yasada belirtildiği gibi “Kosova Özelleştirme Ajansı” adıyla dava tarafı olması gerekirdi. 52. Mahkeme, Özel Dairenin, başvurucunun dava tarafı olarak 03/L-067 sayılı yasada belirtilen yasal statüsünü kabul etmeyerek Anayasanın 31. maddesi ve AİHS 6. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılama hakkını ihlal ettiğini değerlendirmektedir. 53. Bu koşullarda Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Temyiz Heyetinin Kosova Meclisince çıkartılan yasaları yok saymaya devam ettiği sonucuna varmıştır. Aslında Özel Daire, Kosova’nın bağımsız bir ülke olarak ve onun Meclisinden çıkartılan yasaları yok saymaya devam etmektedir. 54. Bununla ilgili olarak Mahkeme, 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlık ilanının uluslararası hukuku ve Güvenlik Konseyinin 1244 (1999) sayılı kararını ihlal etmediği yönündeki Uluslararası Adalet Divanının 22 Temmuz 2010 tarihli tavsiye niteliğindeki kararına atıfta bulunmaktadır. Mahkemenin görüşüne göre Kosova’nın bağımsızlık bildirgesi ışığında bağımsız bir devlet olarak kuruluşu ve şimdiye kadar 75 ülke tarafından devlet olarak kabul edilişi Güvenlik Konseyinin 1244 (1999) sayılı kararı ve “Kosova Cumhuriyeti uluslararası hukuka riayet eder” şeklinde Kosova Anayasasının 16 (3) maddesinde belirtilen uluslararası hukuk kuralları ile ters düşmemektedir. 55. 16 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren Anayasanın 7. Maddesi [Değerler] şu değerleri belirlemiştir: “Kosova Cumhuriyetinin Anayasal Düzeni özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, ayrımcılığının yapılmaması, mülkiyet hakkı, çevre koruma, sosyal adalet, çoğulculuk, devlet yetkilerinin paylaşımı ve piyasa ekonomisi ilkelerine dayanır”. 56. Hukuk üstünlüğünün bir parçası olarak Anayasanın 102. Maddesi [Yargı Sistemi Genel Esasları] 3. Fıkrası “Mahkemeler, Anayasa ve yasalara göre yargılama yaparlar” tanımına göre Kosova yargı sisteminin bir parçası olan Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin Kosova Meclisince kabul edilen yasalara uymak gibi aynasal ve yasal bir zorunluluğu vardır. 57. Dahası, Kosova’daki tüm yasal hükümlerin karşısında üstünlüğü olan Kosova Statü Çözümüne İlişkin Geniş Kapsamlı Önerinin IV. Eki [Adalet ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 162 Sistemi] 1.1 maddesi, açık bir şekilde “Yüksek Mahkeme, itirazlarla ilgili yasalara uygun kararlar alarak yasaların tekbiçimsel uygulanmasını sağlayacaktır” sınırlamasında bulunup, bu yüzden Yüksek Mahkemenin bir parçası olan Özel Daire, bu hükme uymakla yükümlüdür. 58. Son olarak Anayasanın 145. Maddesi [Uluslararası Anlaşmaların ve Yürürlükteki Yasaların Sürekliliği] şunu belirlemiştir: “Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği gün yürürlükte olan uluslararası anlaşmalar ve uluslararası işbirliği ile ilgili diğer hükümler, söz konu anlaşma ve hükümlerin tekrar müzakere edildiği, anlaşma veya hüküm koşullarıyla geri çekildiği veya ilgili anlaşma veya hükmün kapsadığı alanla ilgili ve bu Anayasaya uygun şekilde onaylanan yeni uluslararası anlaşma veya hükümlerle yeri değiştirilinceye kadar yürürlükte kalmaya devam edeceklerdir”. Anayasanın nihai yorumlayıcısı olan Anayasa Mahkemesi, bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte olan mevzuat içerisinde UNMIK yönetmelikleri ve 15 Haziran 2008 tarihinden önce GSÖT tarafından çıkartılan kararlar da sayılmaktadır. 145. Maddeye uygun olarak bu tür yönetmelik ve genelgeler ve diğer mevzuat, Anayasaya uygun şekilde yürürlükten kaldırılıncaya, başkaları ile değiştirilinceye veya değiştirilinceye kadar Anayasaya uygun oldukları ölçüde uygulanacaklardır. 59. Netice itibariyle 03/L-067 sayı ve 21 Mayıs 2008 tarihli Kosova Özelleştirme Ajansı yasasının [Yürürlükteki Yasa] 31. Maddesiyle yürürlükten kaldırılan değiştirilmiş 2002/12 UNMIK yönetmeliğiyle ilgili: “Mevcut yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren değiştirilmiş 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin yasal hükmü olmayacaktır” denmiş olduğundan söz konusu yönetmelik yürürlükte değildir. Öyle ki ilgili UNMIK yönetmelik ve genelgeleri 03/L-067 sayılı yasaya uygun oldukları ölçüde yürürlükte kalmaya devam edeceklerdir. 60. Bu koşullarda Mahkeme, Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin ASC-09-089 sayılı kararında Geniş Kapsamlı Öneride öngörülen “yasaların tekbiçimsel uygulanmasının sağlanmadığı” açıkça görülmekte olup 03/L-067 sayılı yasayı uygulamayarak Anayasanın 102 Maddesinde öngörülen ve yukarıda zikredilen yükümlülükleri doğrultusunda hareket etmediğini değerlendirmektedir. Aksine, Kosova Meclisinde usule uygun şekilde kabul edilen 03/L-067 sayılı yasayı Yasa olarak nitelemeyip, 03/L-067 sayılı yasada belirtilen bağımsız ve hukuki ehliyeti olan kamu kuruluşu yerine fiili kuruluş olarak nitelediği KÖA kuruluşunun geçerli ve bağlayıcı iç kuralları olarak değerlendirmiştir. 61. Özel Dairenin yasayı tekbiçimli uygulamayı sağlamamıştır tespiti, Kosova Meclisinde 13 Mart 2008 tarihinde kabul edilen ve Kosova’da görev yapan EULEX savcı ve yargıçlarının davalarını belirleme ile ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 163 Özel Dairede görevli EULEX Yargıçlarının hukuki statüsünü belirleyen 03/L-053 sayılı yasa, EULEX tarafından etkin bir şekilde uygulanmış olmasının Mahkemece tespit edilmesi olgusuyla daha açık bir şekilde ortaya konmuştur. Bu yasanın 1. Maddesi [Amaç], EULEX savcı ve yargıçlarının yargılama yetkilerinin Kosova Yargı ve Savcılık Sistemine entegre edilmesini düzenlemektedir. Mahkeme, 03/L-053 sayılı yasaya göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesinde görevli EULEX yargıçlarının Kosova Cumhuriyeti Meclisinde usule uygun kabul edilen yasaları uygulamayı reddetmelerini akıl almaz olarak değerlendirmektedir. 62. Netice itibariyle Kosova Meclisinde usule uygun şekilde kabul edilen 03/L-067 sayılı KÖA yasasını uygulamayarak Yüksek Mahkeme, Anayasanın 102. Maddesini ihlal etmiştir. 2. Başvurucunun Temyiz Heyetinin yapısı hakkındaki itirazıyla ilgili olarak 63. Başvurucu, söz konusu davayı görüşen Temyiz Heyetinin dört (4) EULEX yargıcından oluşmasından dolayı Anayasanın 31.2 ile 54. maddeleri, Geniş Kapsamlı Öneri ve Özel Dairenin İçtüzüğünün ihlal edildiği yönünde şikayetçidir. 64. Temyiz Heyetinin kararından davanın görüştüğü süre içerisinde heyette dört (4) değil, üç (3) EULEX yargıcının bulunduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu tarafından zikredilen üyelerden birisi EULEX yargıcı değil EULEX tescil memurudur. 65. Başvurucunun ileri sürdüğü şekilde Temyiz Heyetinde iki (2) Kosovalı yargıcın bulunmayışının Geniş Kapsamlı Önerinin VII Kısmındaki 3.3 maddesi ve Anayasanın 31.1 ve 54. maddelerin ihlali oluşturup oluşturmadığını da tespit etmek gerekir. 66. Bu bakımdan Mahkeme, Temyiz Heyeti kararlarına Kosovalı yargıçların katılmasının, bu heyetin işleyişi açısından zorunlu şart olmadığını tespit etmiştir. 67. 2008/6 sayılı Genelgenin 14. Maddesine göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesi Temyiz Heyetinin yapısıyla ilgili kurallar belirlenirken, bu heyetin önüne gelen davalarda karar almak için üç üyelik bir yetersayının olması gereklidir. Genelge, yetersayı meselesinde EULEX ve Kosovalı yargıçların sayıca temsili konusunda her halükarda sessiz kalmaktadır. Netice itibariyle Temyiz Heyetinde üç EULEX yargıcının bulunması Anayasanın veya Geniş Kapsamlı Önerinin herhangi bir hükmünü ihlal etmemiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 164 68. Öyle ki ASC-09-089 sayılı Temyiz Heyeti kararı alınırken heyet içerisinde Kosovalı yargıçların bulunmayışıyla ilgili başvurucunun şikayeti hakkında Mahkeme, Anayasanın şikayette atıfta bulunulan 31.2 ve 54. Maddesinin ihlal edilmediğini tespit emiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56(1) Kuralına dayanarak Mahkemenin 30 Mart 2010 tarihinde yapılan duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilir nitelikte olduğunu İLAN EDİLMESİNE, II. Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin Anayasanın 31 ile 102. ve AİHS 6 (1) maddelerini ihlal eden ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010 tarihli kararın geçersiz İLAN EDİLMESİNE, III. Mahkemenin kararı doğrultusunda İçtüzüğün 74(1) maddesine göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010 tarihli kararını Yüksek Mahkeme Özel Dairesinde görüşülmek üzere İADESİNE karar verilmiştir. IV. Anayasa Mahkemesinin karırını uygulamak üzere Yüksek Mahkeme Özel Dairesi, İçtüzüğün 63 (5) kuralına göre aldığı önlemler konusunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirecektir. İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 165 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 1 Nisan 2011 Anahtar kelimeler: Karar açıklaması, Meclis’in feshi, milletvekillerinin görevleri, Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı ile Başbakanı, Mahkeme’nin Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal eden kararı hakkında açıklama talebinde bulunmak üzere Mahkeme’ye başvurmuşlardır. Mahkeme, Meclis Başkanınca yöneltilen üç soruya cevap vermiştir. Mahkeme ilk olarak 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini 30 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girene kararla iptal ettiğini açıklamıştır. İkinci olarak kararın erken genel seçimin yapılmasını gerektirmediğini belirtmiştir. Üçüncü olarak Mahkeme, Kosova’nın 30 Mart 2011 tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin bulunduğunu ve kurumsal boşluğun önlendiğini açıklamıştır. Mahkeme, Kosova Cumhurbaşkanı tarafından yöneltilen tek soruya da ülkenin 30 Mart 2011 tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin bulunduğunu ve kurumsal boşluğun önlendiği şeklinde cevap vermiştir. Mahkeme son olarak, Hükümet adına Başbakan’ın yönelttiği sorulara da cevap vermiştir. Mahkeme ilk olarak Başbakan’a verdiği cevapta Anayasa’nın 86. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk ve ikinci turunda yetersayının 80 mi yoksa 120 üyenin mi katılımıyla sağlanacağı ve çekimser oy kullanan bir milletvekilinin varlığının yetersayı hesaplamasında dikkate alınıp alınmayacağı hakkındaki açıklamanın Mahkeme Kararı’nda yer aldığı yönünde cevabını vermiştir. İkinci olarak Mahkeme, 30 Mart 2011 tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin bulunduğunu ve kurumsal boşluğun önlendiğini belirtmiştir. Üçüncü olarak Mahkeme, Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletvekillerinin önemli bir sayısının oy kullanmayı reddetmesi durumunda doğrudan üçüncü tur oylamaya geçilip geçilemeyeceği şeklindeki sorusunu varsayımsal olduğundan cevaplamaya yetkisi olmadığını ileri sürerek cevaplamayı reddetmiştir. Mahkeme, Başbakan’ın başvurusunun Anayasa’nın 93.10 maddesine göre yapıldığını ve bu başvurunun açıklama talebi şeklinde olduğundan yeni bir başvuru olarak ele alınmadığını vurgulamıştır. Mahkeme, Hükümet’in yeni olgu ve koşulları ortaya koyarak Anayasa’nın 93.10 maddesine göre yeni bir başvuruda bulunabileceğini de ilave etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 166 Priştine, 1 Nisan 2011 Nr. ref.: SQ 111/11 KARAR AÇIKLAMASI Dava No:. KO 29/11 Başvurucu Sabri Hamiti ve diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi. 30 Mart 2011 tarihli çoğunluk kararına ilişkin açıklama KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Açıklama Konusu 1. Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’nin, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı adına Sn. Behgjet Pacolli’nin ve Kosova Cumhuriyeti Hükümeti adına Başbakan Sn. Hashim Thaçi’nin açıklama talepleri. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 167 Yasal Dayanak 2. Anayasanın 113.5 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (1) ve 61. Maddesi. Mahkemedeki Süreç 3. Mahkeme 1 Nisan 2011 tarihinde yukarıda sözü edilen talepleri görüşmek üzere bir duruşma yapmıştır. Olgular 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’den KO 29/11 sayılı davaya ilişkin, oyçokluğuyla 30 Mart 2011 tarihinde açıklanan kararla ilgili, üç hususta açıklama talebini 31 Mart 2011 tarihinde kabul etmiştir. “…… 1. Kararın retroaktif (geriye dönük) etkisi yoktur ifadesinin anlamı nedir? 2. Bu kararın sonucunda ülke erken seçime gitmeli midir? 3. Ülkenin şu anda Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanı Vekili var mıdır? ……” 5. Aynı tarihte Kosova Cumhurbaşkanlığından Sn. Behgjet Pacolli tarafından imzalanmış bir yazı Mahkemeye ulaşmıştır. Bu yazıda aynı dava kararıyla ilgili cevap istenen şu soruya yer verilmiştir: “Şimdiye kadar Cumhurbaşkanlığını vekâleten yürütmek üzere tarafımdan talep edilmediğinden, makamı terk etmemin, yeni seçime kadar ülkenin en yüce makamında kurumsal boşluğa neden olur mu? 6. Bunun dışında Mahkemeye, 1 Nisan 2011 tarihinde Kosova Hükümeti adına Başbakan Hashim Thaçi tarafından imzalanıp gönderilen bir yazıda, söz konusu Mahkeme Kararıyla ilgili şu üç soru yöneltilmiş ve cevapları talep edilmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 168 “Kosova Hükümetinin 31 Mart 2011 tarihli toplantısında Anayasanın 93. Maddesi 10. Fıkrasına göre Hükümetle ilgili “Anayasal konuları Anayasa Mahkemesine gönderebilir” hükmü hakkında soru sorma kararı alınmıştır. … 1. Anayasanın 86. Maddesi 4. Fıkrasına göre Cumhurbaşkanın ilk iki oylama turunda Meclis üye tamsayısının 2/3’sinin oylarıyla seçilebileceği belirtilmiştir. Sonuç olarak Cumhurbaşkanının seçilmesi için 80 oy gerekmektedir. 86. Madde oylama esnasında asgari 80 milletvekilinin veya tamamı olan 120 milletvekilinin mevcut olmasını gerektirir mi? Başka bir deyişle 86. Madde, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin ilk iki oylama turu başlarken 80 veya 120 üyelik toplantı yetersayısını gerektirir mi? İlk iki turda Cumhurbaşkanı seçilemezse, üçüncü turda Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için salt çoğunluğu gerektiren oylamada hangi yetersayının sağlanması gerekir? Mevcut olup oy kullanmayan bir milletvekilinin varlığı gerekli yetersayı çerçevesinde hesaplanır mı? 2. Meclis Başkanı 29 Mart 2011 tarihinden başlayarak 6 ay boyunca Cumhurbaşkanlığını vekâleten yürütebilir mi veya Eski Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu’nun 27 Eylül 2010 tarihinde istifasından sonra Cumhurbaşkanlığını Meclis Başkanının vekâleten yürüttüğü göz önünde bulundurulursa, bu altı aylık süre daha önceki bir tarihte mi başlar? 3. Kırktan fazla milletvekili Meclisin 22 Şubat 2011 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunun yapıldığı oturumda bulunmayı, reddetmiştir. Bir siyasi partinin başkanı, partisinden olan milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı seçim oturumuna katılmayacağını, diğer partilerden de kendilerine katılanların olacağını açıklamıştır. Anayasa Mahkemesinin KO 29/11 sayılı davanın Kararında, milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine katılmalarının anayasal bir sorumluluk olduğu belirtilmiştir. Seçim süreci başladığında, seçim süreciyle ilgili kendilerine vaktinde bildirim yapılmış olmasına rağmen genel kurulda seksenden az üyenin olması durumunda, kırktan fazla üyenin katılmayı reddettikleri için, 86. Maddeye göre birinci ve ikinci oylama turlarının başarısız sayılıp, Cumhurbaşkanının salt çoğunluk olan 61 oyla seçilmesine olanak sağlayan 86. Madde 5. Fıkrasında belirtilen üçüncü tura geçilmesine müsaade edilir mi? … ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 169 İstemlerin Değerlendirilmesiyle İlgili Yasal Sınırlar 7. Mahkeme, Hükümetin Anayasanın 93. Maddesine göre yöneltilen sorusu dışında, her üç kurumca yöneltilen diğer soruların hepsinin aynı yapıda olduklarını tespit etmiştir. Ancak Mahkeme, tüm bu sorulara ayrı ayrı cevap verecektir. 8. Mahkeme, yukarıda zikredilen yasal dayanağı, davanın olağanüstü önemini, meseleyle ilgisini ve istemlerin dava konusuyla sınırlandırılmış olmasını dikkate alarak sorulan sorulara cevap vermiştir. 9. Mahkemenin kendi kararının sınırlarına riayet edeceğini ve yasal olarak bu sınırların dışına çıkmaya yetkili olmadığını dikkate alarak sorularla ilgili cevaplar aşağıda açıklanmıştır İstemlere yönelik cevaplar I. Meclis Başkanının yazısındaki sorunun cevabı 10. Bu Mahkemenin açıkladığı kararın geriye dönük etkilerinin olup olmadığı konusundaki soruyla ilgili cevap: Mahkeme Kararının 31 Mart 2011 tarihinde derhal yürürlüğe girmiştir; Kosova Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin Kosova Meclisinin 04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının, Mahkeme Kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 31 Mart 2011 tarihinden itibaren yürürlükte değildir. 11. Mahkeme Kararının Meclisi feshedilmesini zorunlu kılıp yeni seçimlerin yapılmasını gerektirir mi, sorusunun cevabı: Hayır. 12. Kosova’nın Cumhurbaşkanı, dolayısıyla Cumhurbaşkanı Vekili vardır mıdır, şeklindeki üçüncü soruyla ilgili cevap: 31 Mart 2011 tarihinde itibaren Kosova’nın Cumhurbaşkanı Vekili vardır. Öyle ki, bu Kararın açıklanmasından sonra kurumsal boşluk oluşmamıştır. II. Sn. Behgjet Pacolli’nin yazısındaki sorusuyla ilgili 13. Sn. Behgjet Pacolli’nin 31 Mart 2011 tarihli yazısında yönelttiği soruyla ilgili cevap, Kosova’nın 31 Mart 2011 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı Vekili vardır, şeklinde 12. Maddede verilmiştir. Yani, Mahkeme Kararının yayımlanmasından sonra kurumsal boşluk oluşmamıştır. III. Kosova Cumhuriyeti Başbakanının yazısındaki sorularla ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 170 14. Birinci soruyla ilgili, Mahkeme, bu davayla ilgili Kararında belirtilen bulgulara atıfta bulunur. 15. Kosova’nın Cumhurbaşkanı Vekili var mı, şeklindeki ikinci soruyla ilgili, cevap, Kosova’nın 31 Mart 2011 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı Vekili vardır. Yani, bu Kararın ilanından sonra kurumsal boşluk oluşmamıştır. 16. Üçüncü soruyla ilgi olarak Mahkeme, amacının Karara açıklık getirmek olduğunu, Dava konusunun dışına çıkmaya yetkisi olmadığını hatırlatır. Öyle ki Başbakanın yazısında zikredilen varsayımsal durumlar dava konusunun sınırları dışındadır ve yeni bir dava için isnat oluşturabilir. 17. Anayasanın 93 Maddesine [Hükümetin Yetkileri] ilişkin soruyla ilgili, Mahkeme, 93 Maddeye atıfta bulunarak: “Hükümetin şu yetkileri vardır: (…) (10) Anayasal konuları Anayasa Mahkemesine gönderebilir”. 18. Mahkeme, Hükümetin bu istemi bu hükme göre yaptığını belirlemiştir. Ancak, Mahkeme, bu istemin KO 29/11 sayılı dava Kararına açıklık getirilmesiyle ilgili olduğundan yeni bir istem olmadığını değerlendirmektedir. 19. Mahkeme, bu hükme göre Hükümetin ancak yeni olgu ve koşullarda yeni bir dava olarak Mahkemeye başvurabileceğini hatırlatır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI MAHKEMENİN 1 Nisan 2011 tarihinde yapılan duruşmasında, yukarıda sorulan sorulara yanıt verilmesini oyçokluğuyla karalaştırmıştır. Bu karar Yasanın 20(4) maddesine uygun olarak Kararın taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanacaktır. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami Prof. Dr. Enver Hasani ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 171 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 55-2009, karar tarihi: 6 Nisan 2011 Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, vergi kaçırma Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Vergi İdaresi (KVİ)’nin yaptığı vergi değerlendirmesine yaptığı itirazı reddeden Bağımsız Denetleme Kurulu (BDK)’nin kararını onayan Yüksek Mahkeme karı ile Anayasa’nın 31. maddesi ile güvence altına alınan adil ve tarafsız yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme başvurunun şu sebeplerden dolayı kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiğini kabul etmiştir: Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurucu başvurmaya yetkili taraf idi; Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesinde öngörülen tüm kanun yollarının tüketilmesine ilişkin koşulları yerine getirmiş; başvurucu yasal süre içerisinde başvurmuş; ilgili kamu otoritesinin hangi fiili ile hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını açıkça belirtmiş ve iddialarını destekleyecek bilgi ve belgeleri sunmuştur. Davanın esasıyla ilgili olarak Mahkeme, ne Anayasa’nın 31. maddesi ne de Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan adil duruşma ile tarafsız ve adil yargılanma haklarının ihlal edilmediği tespitinde bulunmuştur. Mahkeme, yargılama yetkisinin anayasal ihlal iddialarıyla sınırlı olduğunu vurgulayarak temel herhangi bir hakkın ihlali haricinde Yüksek Mahkeme kararına saygı göstermek zorunda olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, BDK kararının Kurul’un başvurucunun güvenilirliğine yönelik değerlendirmesine ve Yüksek Mahkeme’nin de teyit ettiği kararda sunulan delillere dayandırıldığını tespit etmiştir. Mahkeme, görevinin Anayasa ihlalleri ile ilgili iddiaları ele almak ve yargılama usullerin bir bütün olarak ele alındıklarında adil ve ilgili Anayasa hükümlerine uygun olup olmadıklarını değerlendirmek olduğunu vurgulamıştır. Deme Kurbogaj ve Besnik Kurbogaj X davası (17 Haziran 2010) ile Mezoture Tiszazugi Tarsulat v. Macaristan davalarına atıfta bulunarak başvurucunun yargılama sonuçlarıyla memnuniyetsizliğinin 31. madde ihlali bulunduğunu değerlendirmek için yeterli temeli oluşturmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Yüksek Mahkeme’nin başvurucuya ait delilleri haksız ve yanlış bir şekilde değerlendirdiği yönündeki iddianın olgulara dayanmadığını tespit etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 172 Bu sebeplerden dolayı Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme kararına karşı itirazını reddeden bir karar çıkartarak başvurucunun adil ve tarafsız yargılanma hakkının ihlal edilmediğini ortaya koymuştur. Priştine, 6 Nisan 2011 Nr.ref: 89/11 KARAR Dava no: KI 55/09 Başvurucu NTSH Meteorit Kosova Yüksek Mahkemesi 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Prizrenli avukat Bay Sahit Bibaj tarafından temsil edilen ve sahibi Prizren mukimi Bay Tahir Hoxha olan Prizren merkezli NTSH Meteorit şirketidir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 173 İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Yüksek Mahkemesi 2497/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli kararıdır. Yasal Dayanak 3. İstem, Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 57 (1) Kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 4. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesinde belirtilen tarafsız ve dil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle, kendisinin vergi borcuyla ilgili Bağımsız Tetkik Kurulunun (BTK) A.nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararını iptal etmede başarısız olan Kosova Yüksek Mahkemesinin 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli kararın yürürlükten kaldırılıp iptalini talep eden istemini Anayasa Mahkemesine sunmuştur. 5. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak görevlendirip Ön inceleme heyetine Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Kadri Kryeziu ile Gjyljeta Mushkolaj’ı tayin etmiştir. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra 13 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilirliği yönünde öneri sunmuştur. Olguların Özeti 6. Kosova Vergi İdaresi (KVİ) yetkilileri 1 Eylül 2003 – 8 Ekim 2003 tarihleri arasında başvurucunun 2000/2003 dönemleriyle ilgili kar ve vergi meselelerini ele alarak bu dönem içerisinde verdiği vergi beyannameleri ile vergi ödemelerini incelemişlerdir. KVİ 8 Mayıs 2007 tarihinde yayımladığı raporda, başvurucunun vergi amaçları doğrultusunda, mal dolaşımını doğru beyan etmediğini tespit etmiş, bununla ilgili vergileri, cezaları ve faizleri hesaplamıştır. Mal alım ve satım gelirleriyle ilgili vergi beyanları hakkında muhasebe kayıtlarındaki düzensizliklere dayanarak KVİ, söz konusu vergi dönemi içerisinde belli malların dolaşımını doğru hesaplamak için 60 günlük mal bitim süresini uygulamıştır. Raporda, başvurucunun beyan ettiği mal dolaşım verileri ve stoklardaki mallara dayanarak KVİ’nin uyguladığı vergilerle ilgili ayrıntılı tablolara yer verilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 174 7. Başvurucu, KVİ’nin bulgularına karşı Vergi İdaresi İtiraz Departmanı itirazda bulunmuştur. Başvurucunun itiraz dilekçesinde sunduğu bilgilerle Vergi İdaresinin verileri karşılaştırıldıktan sonra, İtiraz Departmanı, 426 sayı ve 9 Ocak 2004 tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir. 8. Başvurucu bundan sonra Bağımsız Tetkik Kuruluna (BTK) itiraz etmiştir. BTK itiraz dilekçesini görüşüp Vergi İdaresi ve Usulleri Yönetmeliğine dayanarak 14 Nisan 2004 tarihinde çıkarttığı 62/2004 sayılı kararında, Meteorit şirketinin itirazını mesnetsiz olarak reddetmiştir. BTK’nin kararında şu açıklamalara yer verilmiştir: NTSH Meteorit şirketi, kendi ticari faaliyeti süresince vergi mevzuatına ve vergi müfettişlerinin talimatlarına uymamıştır. Temel denetim evrakı olarak tetkik duruşmasında sunulan evrak … başvurucunun gelirlerini gizlediğini göstermektedir. Vergi mükellefinin söz konusu vergi dönemleriyle ilgili gelir beyannameleri ve reel mal dolaşımı verileri, mükellefle yapılan görüşme ve onun açıklamaları, vergi müfettişlerinin şirkete söz konusu dönem içerisinde yaptıkları teftiş ve üçüncü tarafların beyanları karşılaştırıldıktan sonra ilave vergi hesaplanmıştır. Duruşmada sunulan veriler incelenmiş, İpek Bira Fabrikasının verileriyle karşılaştırılmıştır. Vergi müfettişinin doğru hareket edip söz konusu tarihlerle ilgili beyan edilmen kronolojik tedarik ve satış analizi yöntemi uyguladığı tespit edilmiştir. Alım ve satım defterleri (kayıtları) Yönetmeliğe uygun tutulmamıştır. 9. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkemeye başvurup İtiraz Departmanı ile BTK kararlarının iptalini talep etmiştir. İtiraz dilekçesinde KVİ’nin, mevcut stok satışlarıyla ilgili herhangi bir delil olmaksızın, biranın geçerlilik süresi olan altmış (60) günlük süreye dayalı muhasebe yöntemi ile başvurucuya haksız yere iki defa vergi yükü koyduğunu ileri sürmektedir. Başvurucu İpek NP “Birraria” bira fabrikasına, biranın uygun koşullarda saklanması halinde altmış (60) günde uzun süre tüketilebileceği yönünde ayrıntılı bilgiler içeren bir belge vermesi için başvurmuştur. Ancak verilen belgede son geçerlilik tarihinden sonra biranın hangi şartlarda tüketilebileceği yönünde ayrıntılı bilgilere yer verilmemiştir. 10. Yüksek Mahkeme 17 Mayıs 2006 tarihinde başvurucunun lehinde dava dilekçesini onayan ve Bağımsız Tetkik Kurulunun 14 Nisan 2004 tarihli karını bozan A. Nr. 233/2004 sayılı kararını açıklamıştır. Kararda ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 175 başvurucunun kendi kayıtlarında riayet etmeye başarılı olamadığı kural ve ilgili yönetmeliklere atıfta bulunmaya başarılı olamayan “BTK, vergilendirme usul kurallarına ve vergi müfettişleri talimatlarına bağlı kalmamıştır” ifadesi kullanılmıştır. Yüksek Mahkeme bunun yanı sıra “bu idari davanın doğru muhakeme edilmesi için önemli olan vergi yükümlülüğünün yasal dayanağı, türü, tutarı ve vergi borcunu ödeme vadesi” gibi verileri sunmada BTK’nin yetersiz kaldığına karar vermiştir. Yüksek Mahkeme, kayıtlardaki eksikleri gidermek üzere davanın yeniden görüşülmesini emretmiştir. 11. Yüksek Mahkeme kararına uygun olarak BTK, 28 Temmuz 2006 tarihinde bir duruşma daha yapmıştır. Davanın esası hakkındaki açıklamalar dinlendikten sonra BTK A.nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararını çıkartarak itirazı reddetmiştir. BTK, kendi kararında başvurucunun sunduğu delilleri, yazılı itiraz dilekçesini ve duruşmada sunulan delilleri tahlil edip “her iki taraftan sunulan delilleri değerlendirmiştir”. BTK başvurucunun “reel mal dolaşımıyla (alım satım) ilgili beyanda bulunmadığını ve (kontrol edilen) dönemle ilgili götürü vergi beyannamelerinde indirim yaptığını” değerlendirmiştir. Duruşmada taraflarca sunulan tüm deliller İpek Bira Fabrikasından alınan bilgilerle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Bu tahlil sonucunda vergi müfettişlerinin “tedarik ve satış analizi yöntemini uygulayarak” doğru hareket ettiği sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra BTK, alım ve satım defterleri kayıtlarının yönetmeliği uygun tutulmadığını, bu yüzden 2 Haziran 2004 tarihinde 125 avro tutarında bir ceza kesilmiş olup verginin yeniden tespiti ve para cezalarının geçerli olduğuna karar vermiştir. 12. Başvurucu daha sonra BTK’nin A.nr. 439/2006 sayılı kararına karşı Yüksek Mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu itiraz dilekçesinde her iki tarafın davayla ilgili ilave deliller sunduklarını ileri sürmüştür. Başvurucu, dosyada sunulan delillerle kanıtlandığı üzere yönetmelik ve diğer mevzuata göre tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini iddia etmiştir. Başvurucu, vergi yükünün doğru hesaplanmadığını ileri sürmeye devam etmiştir. 13. Yüksek Mahkeme, A.nr. 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli kararıyla itirazı mesnetsiz olarak reddetmiştir. Yüksek Mahkeem BTK’nin İdari Muhakeme Usul Yasasının (İMUY) 206. Maddesine göre doğru karar verdiğine, BTK kararının giriş kısmının İMUY 207. Madde 1. Fıkrasına uygun hazırlandığına ve karar gerekçesinin İMUY 209. Made 2. Fıkrasına uygun şekilde açıklandığına karar vermiştir. Yüksek Mahkeme, BTK’nin davayı yeniden görüşmesi esnasında başvurucu ve KVİ tarafından dosyada ve duruşma esnasında sunulan delilleri ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 176 değerlendirip BTK’nin 62/2004 sayı ve 14 Nisan 2004 tarihli ilk kararını onamaya karar vermiştir. Yüksek Mahkeme bunun dışında BTK’nin kendi içtüzüğüne riayet ettiğini, mevcut durumu ele alıp “başvurucunun vergi ihlali işlediğine” karar getirip ceza ve faiz uygulandığında deliller sunduğuna karar vermiştir. Yüksek Mahkemenin bu kesinleşmiş karara dayanarak başvurucu, 19 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 14. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilen kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir: Bireyler, ancak yasa ile belirlenen kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilirler. 15. Başvurucunun yasa ile belirtilen tüm kanun yollarını tükettiği, başvuruyla ilgili yasal sürelere riayet ettiğinden dolayı dava açmaya yetkili taraf olduğu açıktır. Başvurucu, ilgili kamu organının kararını belirtip hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini de açıkça belirtmiştir. İstemine gerekli tüm evrakı ekleyerek dava dilekçesini gerekçelendirmektedir. Bu sebepten dolayı Mahkeme, istemin kabul edilir nitelikte olduğunu kararlaştırmıştır. Davanın Esası Adil Yargılanma Hakkı 16. Tarafsız ve adil yargılanma hakkı, hukukun üstünlüğüne dayanan her ülkenin temel niteliklerinden biridir. Bu hak Anayasa ve Avrupa İnsan Hak ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmesinde (Sözleşme) de kapsanmıştır. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesi adil ve tarafsız yargılanma hakkını şu şekilde belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 177 Madde 31 [Doğru ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Herkesin mahkeme, diğer devlet organları ve kamusal yetkiye sahip kurumların nezdinde eşit muamele haklarının korunması güvenceye bağlıdır. Herkes, yasalara göre kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemenin makul bir süre içerisinde kendisi hakkında kararlaştırdığı hak ve sorumlulukları veya işlediği herhangi bir suç duyurusu duruşmasının kamuya açık yapılması hakkına sahiptir. Mahkemenin özel durumlarda adaletin yerini bulması için, kamu düzeni ve ulusal güvenlik için, reşit olmayanların çıkarlarının korunması için veya tarafların özel yaşamlarının korunması için, yasanın belirlediği şekilde halk ve basın mensuplarının duruşmadan çıkartılmasını gerekli gördüğü durumlar dışında, duruşmalar kamuya açıktır. Ceza gerektiren suçla suçlanan herkes tanıklara soru sorabilir ve tanıkların, uzmanların ve kanıtları açığa çıkartabilecek diğer kişileri zorunlu katılımını talep edebilir. Ceza gerektiren suçla suçlanan herkes, yasalara uygun şekilde suçluluğu ispatlanmadıkça, suçsuz sayılır. Yeterli maddi kaynakları olmayanlara, adalete etkin bir yaklaşım sağlanması için hukuk danışmanlığı zorunlu ise, ücretsiz müdafaa sağlanır. Reşit olmayanları kapsayan muhakeme usulleri, reşit olmayanlara yönelik özel kural ve usullere uyarak yasayla düzenlenir. 17. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 22. Maddesi hükümlerine göre Yasada kapsanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.1 Maddesi şunları öngörmektedir: Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir. 18. Anayasa Mahkemesinin, Bağımsız Tetkik Kurulu ve Yüksek Mahkemenin kararlarının anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi esnasında, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 178 başvurucunun sadece anayasal haklarının ihlal edilip edilmediğini değerlendirmeye yetkisi vardır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, ancak Anayasa ile güvence altına alınan hakların ihlali durumunda müdahale edebilir. Herhangi bir anayasal hakkın ihlal edilmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi Yüksek Mahkemenin kararına bağlı kalmalıdır. 19. Bu vesileyle başvurucuya Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından bir duruşmanın yapılması sağlanmış, duruşmada Vergi İdaresi temsilcileri dinlenmiş, deliller sunulmuş ve soru sormaya izin verilmiştir. Bundan sonra Bağımsız Tetkik Kurulu, başvurucunun gerçek mal dolaşımını beyan etmediğini, ilgili vergi dönemine ilişkin beyannamelerde azaltma yapıldığını tespit etmiştir. İlke olarak başvurucunun sunduğu delillere güvenilmemiştir. Kurul, kendi yetkileri çerçevesinde bu tespitte bulunmuştur. 20. Yüksek Mahkeme, kendi ikinci kararında Bağımsız Tetkik Kurulunun ikinci kararını ve başvurucunun temsilcilerinin argümanlarını değerlendirmiştir. Yüksek Mahkeme, Bağımsız Tetkik Kurulunun duruşmadan sonra başvurucunun vergi mevzuatını ihlal ettiği yönünde kuşkunun kalmadığı sonucuna vardığını ortaya koymuştur. Mahkeme, karar şeklinin adil olması, karar ve gerekçesinde vergi yasası koşullarına bağlı kalınmasından dolayı memnun kalmıştır. 21. Yetkili mahkemelerce alınan kararların haksız ve yanlış tespitlerle alındığını gösteren deliller olmadıkça, bu kararların yaslara uygunluğu ve doğruluğunu değerlendirmek Anayasa Mahkemesinin yetkisinde değildir. 22. Anayasa Mahkemesinin iddia edilen Anayasa hakları ihlalleriyle ilgili görevi, dava usullerinin bir bütün olarak adil olup Anaysa ile belirtilen spesifik güvencelere riayet edilip edilmediğini ele almaktır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan kararların yeniden görüşülmesine veya değiştirilmesine karar verecek dördüncü derece temyiz mahkemesi yetkisine sahip değildir. Bu mahkemenin KI 07/09 sayı ve 19 Mayıs 2010 tarihli Deme Kurbogaj ve Besnik Kurbogaj davası hakkındaki kararında ve başvurucusu X olan KI 06/09 sayı ve 17 Haziran 2010 tarihli dava kararında da belirtildiği üzere “Başvurucu/başvurucuların dava sonucuyla memnun olmaması/olmamaları gerçeği Anayasanın 31. Maddesine istinaden ihlal davası açmaya imkan tanımaz (bkz. mutatis mutandis, AİHM 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tasula – Macaristan davasına ilişkin 26 Temmuz 2005 tarihli kararı)”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 179 23. Bu davada başvurucunun sunduğu delilleri Yüksek Mahkemenin haksız veya yanlış değerlendirdiği yönünde bulgular yoktur. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesini ve Anayasanın 31. Maddesini ihlal ettiğini göstermekte başarılı olamamıştır. 24. Yukarıda belirtilen gerekçeleri, Bağımsız Tetkik Kurulu ile Yüksek Mahkemenin bulgularını dikkate alarak Anayasa Mahkemesi, Sözleşmenin 6.1 Maddesinde belirtilen adil duruşma hakkı ihlali ve adil yargılanma hakkı ihlali olmadığını tespit etmiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56(1) Kuralına dayanarak oyçokluğuyla: I. II. İstemin kabul edilir OLDUĞUNA, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesiyle ilgili olarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesiyle güvence altına alınan adil ve tarafsız yargılanma hakkı ihlali bulunmadığına KARAR VERİLMİŞTİR: İşbu karar Yasanın 20(4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 180 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta Mushkolaj’ın karşıoy yazısı) Dava No: KI 55-2009, karar tarihi: 6 Nisan 2011 Anahtar kelimeler: karşıoy yazısı, temyiz mahkemesi kararının formatı, mahkeme heyeti kararının formatı, bireysel başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, vergi kaçırma Yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj, Mahkeme’nin bu vergi davasında Yüksek Mahkeme kararını onayarak başvurucunun adil ve tarafsız yargılanma hakkının ihlali bulunmadığına ilişkin kararıyla oydaş olmamışlardır. İlk olarak Yüksek Mahkeme’nin yazılı olarak iyi gerekçelendirilmiş bir karar çıkartmakta başarılı olmadığından bu kararın haksız olduğu tespit edilmiştir. Karşıoy yazısında BDK kararında Yüksek Mahkeme kararı açıklamalarına riayet edilmediği gerekçesi ile başvurucunun Yüksek Mahkeme’ye başvurduğu belirtilmiştir. Karşıoy yazısı BDK’nin sonuç ve formül niteliğindeki kararının olgusal ile yasal analizden yoksun olduğu ve başvurucunun iddiasına ilişkin iyi gerekçelendirilmiş bir tutum sunmadığını ileri sürmüştür. İkinci olarak karşıoy yazısında BDK ile mahkemelerin adil yargılama sunmaları gerektiği belirtilmiştir. Karşıoy yazısında adil yargılanma hakkının, argüman ve kanıt sunma hakkı, makul mahkeme kararı ve kuvvetlerin eşitliği ilkesine riayetin de dahil olmak üzere hakların mahkeme yoluyla korunması temel hakkını da kapsadığı tespitinde bulunmuştur. Karşıoy görüşünde gerekçeli kararda itiraz konusu her meseleye yönelik ayrıntılı cevabın gerekli olmadığı kabul edilmiş, Hiro Balani v. ispanya davasına atıfta bulunularak esas meseleye ilişkin cevabın zorunlu olduğu belirtilmiştir. Karşıoy yazısında ne BDK ne de Yüksek Mahkeme’nin başvurucuya ait esas argümanları gerekçeli bir kararla çözmedikleri, başvurucuya meselelerden herhangi birinin kasıtlı olarak çıkartıldığı varsayımını ortaya koymana meydan verildiği ortaya konmuştur. Karşıoy yazısında kısaca BDK ile Yüksek Mahkeme kararlarının şu üç sebepten dolayı eksik olduğu belirtilmiştir: Kararlarda başvurucu tarafından sunulan olgu ve kanıtlar uyumlu hale getirilmemiş; kararlar kuvvetlerin eşitliği ilkesini ihlal etmiş ve suçlayıcı bir usul uygulanmış ve de yeterince gerekçelendirilmemişlerdir. Netice itibariyle karşıoy yazısında AİHS’Nin 31 ve 6. madde ihlali bulunduğu ve Yüksek Mahkeme kararının iptal edilip davanın Yüksek Mahkeme’ye iade edilmesi gerektiği tespitinde bulunulmuştur. Priştine, 6 Nisan 2011 Nr. ref.: 115/11 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 181 KARŞI OY YAZISI Dava No: KI 55/09 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Kosova Yüksek Mahkemesi 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi Yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj Anayasa Mahkemesinin çoğunluğunun kararını selamlıyor, ancak “Sözleşmenin 6.1 Maddesinde belirtilen adil duruşma hakkı ihlali ve adil yargılanma hakkı ihlali olmadığı” tespitiyle oydaş olmadığımızı saygıyla bildiririz.6 1. Aslında kararda ”Bu davada başvurucunun sunduğu delilleri Yüksek Mahkemenin haksız veya yanlış değerlendirdiği yönünde bulgular yoktur. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesini ve Anayasanın 31. Maddesini ihlal ettiğini göstermekte başarılı olamamıştır” tespiti ortaya konmuştur7 2. Saygılarımızla (a) adil duruşma hakkı ihlali ve (b) başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu ve (c) başka bir tespitte bulunulması gerektiğini düşünmekteyiz. (a) Adil duruşma hakkının ihlali 3. Görüşümüze göre başvurucu tarafından sunulan argüman dikkate alınmayıp kendisine gerekçeli karar teslim edilmediğinden hak ihlali olmuştur. Duruşma hakkı sözlü duruşmayla doğrudan ilgili olmayıp başvurucunun yazılı olarak sunduğu argüman hakkında mahkemenin cevabıdır. Başvurucu argümanlarını şu şekilde sunmuştur. 6 7 Kararın 24. Maddesi Kararın 23. Maddesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 182 4. Başvurucu bir yandan “ilave mal dolaşımı (alım satım) yöntemi ve bu ana kadar ortaya çıkan yükümlülüklerle ilgili argümanlar”8 ve diğer deliller dikkate alınmadığı ileri sürmüştür. 5. Başvurucu devamında dosyada beyan edilen malların miktarı, stokta bulunan mal miktarından fazla olduğu için denetçi müfettişlerin değerlendirmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.9 6. Başvurucu diğer yandan, Kosova Yüksek Mahkemesinin, kararında10 mevcut durumun tespit edilmeyip deliller ile davacının vergi yüküyle ilgili itiraz edilen kararı arasında uyuşmazlığın olduğunu ileri sürmüştür. 7. Başvurucu, bunun dışında, Bağımsız Tetkik Kurulunun, Yüksek Mahkemenin “kara alıcı organların yasal bir karar almaları için delillerin ve bağlayıcı olguların değerlendirilmesine yönelik talimatları uygulamadığını iddia etmektedir11. 8. Birinci ve ikinci derece mahkemelerin yanlışlarını düzeltmek Yüksek Mahkemenin görevidir. Yüksek Mahkeme bu görevi çerçevesinde başvurucunun sunduğu olguya cevaben “mevcut durum tespit edilmemiş olup olgular ve söz konusu yükümlülükle ilgili itiraz edilen karar arasında çelişki bulunmaktadır” tespitinde bulunduğu il kararını açıklamıştır. Öyle ki Yüksek Mahkeme, davanın yeniden görüşülmesi için Bağımsız Tetkik Kuruluna iade etmiş ve “yasal bir karar çıkartmak için yargılama kararına yarayan delil ve olguları değerlendirme” talimatları vermiştir. 9. Diğer yandan başvurucu, Yüksek Mahkemenin ikinci kararının12, A.Nr. 233/04 sayılı kendi kararıyla çelişkide olduğunu ve başvurucunun Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesiyle güvence altına alınan tarafsız ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini dava dosyasında görüldüğünü iddia etmektedir. 10. Ele alınması gereken teme husus Bağımsız Tetkik Kurulunun mevcut durumu doğru tespit edip etmediği ve davacının söz konusu vergi Yüksek Mahkemenin 426 sayı ve 9 Ocak 2004 tarihli kararına ve 62/2004 sayı ve 14 Nisan 2004 tarihli kararına karşı yapılan itirazlara bakınız.. 9 Yüksek Mahkemenin A.nr. 439/06 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararlarına karşı yapılan itirazlara bakınız. . 10 A. Nr. 233/04 sayı ve 17 Mayıs 2006 tarihli karar. 11 A. Nr. 439/06 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararlara karşı Yüksek Mahkemeye yapılan itirazlara bakınız. 12 A. Nr. 2407/2006 sayı ve 30 Aralık 2009 tarihli karar. 8 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 183 yükümlülüğüyle ilgili deliller ile itiraz edilen karar arasındaki uyuşmazlığı ortadan kaldırıp kaldırmadığıdır. 11. Görüşümüze göre, Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından böyle bir tespit ve ortadan kaldırma gerçekleştirilmemiştir. Bu yüzden Yüksek Mahkemenin ilk kararının bu eksikleri ortaya koymak anlamında doğruydu veya değildi. Doğru idiyse Bağımsız Tetkik Kurulunun ikinci kararı hakkında da aynı bakış açısını desteklemesi gerekirdi. İkinci kararın13, aşağıda açıklayacağımız şekilde eksikleri gidermediğini varsayalım. 12. Aslında Bağımsız Tetkik Kurulunun iki kararının14 karşılaştırılması şunları göstermektedir: i) “Alım ve satım defter kayıtları yönetmeliği uygun şekilde tutulmamıştır” tümcesi her iki kararda da karşımıza çıkmaktadır (62/2004 birinci ve 439/2006 ikinci karar); ii) Aynı şekilde “Vergi müfettişinin doğru hareket edip söz konusu tarihlerle ilgili beyan edilen kronolojik tedarik ve satış analizi yöntemi uyguladığı tespit edilmiştir” tümcesi de her iki kararda da karşımıza çıkmaktadır (62/2004 birinci ve 439/2006 ikinci karar); iii) “2000/20 sayılı Yönetmeliğin 7 ve 2. maddesine, 1/2000 sayılı Yönetmeliğin 9.1 ve 9.4 maddesine, 2001/11 sayılı Yönetmeliğin 8 ve 27. maddesine ile 2002/4 Yönetmeliğin 10. maddesine göre Vergi İdaresinin kararı ve vergi mükellefi hakkında hesaplanan cezaların geçerli olduğu tespit edilmiştir” tümcesine sadece ikinci kararda (439/2006) yer verilmiştir. Yüksek Mahkemenin talimatları doğrultusunda Bağımsız Tetkik Kurulunun yaptığı tek teğişikliğin bu olduğu görülmektedir. Bu tümcelerin tamamının nihai olup herhangi bir olgu veya yasa analizi yapılmaksızın yazıldıklarını tespit ettik. 13. Bunun dışında Yüksek Mahkemenin ikinci kararı15 şu ifadeyi içermektedir: “Vergi mükellefinin sunduğu delilleri ve yazılı itirazı ile duruşmada Vergi İdaresi temsilcilerinin açıklamalarını ve sundukları delilleri tahlil ettikten sonra her iki tarafın delilleri değerlendirildi ve mevcut durumun tespiti aşağıdaki gibi yapıldı”. 14. Ancak yukarıda 12 i) ve ii) maddelerinde belirtildiği üzere ne deliller belirtimli ne de yasal analiz yapılmıştır. Diğer yandan 12 iii) maddesinde A. Nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli karar. 62/2004 say ve 14 Nisan 2004 tarihli kararı ile A.Nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararı. 15 A.Nr. 2407/2006 sayı ve 30 Aralık 2009 tarihli kararı 13 14 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 184 zikredilen tümce, herhangi bir pratik yasal anlamı ve mevcut durumla herhangi bir ilgisi olmayıp belli yasal hükümlerle ilgili sıradan bir atıftır. Sadece basmakalıp bir ifadedir. 15. Görüldüğü gibi çoğunluk, yukarıda zikredilen 12 iii) maddesindeki tümcenin Yüksek Mahkemenin birinci kararında yürürlükteki yasal hüküm ve yönetmelikler zikredildiğinden söz konusu boşluğu doldurduğu için bununla yetinmiştir. 16. Ancak, 12 iii) tümcesindeki ifade, hangi olguların tespit edildiğine ve söz konusu yasal hükümlerle ilgisine açıklık getirmediğinden basmakalıp ifadeden başka bir şey değildir. Diğer yandan başvurucu tarafından belirtilen olgu ve sunulan deliller davanın özüyle ilgilidir. Bu yüzden başvurucunun belirttiği olgu dikkate alınıp açık bir şekilde tespite varılmalıydı. (b) Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlali 17. Başvurucu, yasalara uygun olarak mahkeme kararını alma hakkına sahiptir. Bu hak, mahkemelerin kararda usul ve esasla ilgili gerekçelerini bildirme yükümlülüğünü de içermektedir. Mahkeme kararında gerekçe bildirilme hakkı, her bireysel davayla ilgili alınmış kararda ikna edici ve hukuken doğru tespit edilmiş gerekçelerin bulunmasını ve kanun yollarlı ile mevcut araçları içermesini gerekli kılar. 18. Bu davada görüşülmekte olan kararlar Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından alınmışlardır. Her ne kadar Bağımsız Tetkik Kurulu mahkeme olmasa bile, “mahkeme16” sözcüğü AİHM içtihatı çerçevesindeki geniş anlamında anlaşılmalıdır. Öyle ki idari uyuşmazlıkları çözmekle görevli Bağımsız Tetkik Kurulu da dahil olmak üzere tüm benzer organların mahkeme olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun sonucu olarak adil yargılanma hakkı bu organlardaki yargılamalarda da güvence altına alınmalıdır. 19. Bunun yanı sıra 2004/48 sayılı Vergi İdaresi ve Usulleri Yasasına17 göre kurulan Bağımsız Tetkik Kurulu18, AİHS ve Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkını kabul etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6 (1) maddesinde ve Kosova Anayasasının 31 (1) maddesinde kullanılan “mahkeme” sözcüğü. 17 Kosova Meclisinde kabul edilen Vergi İdaresi ve Usulleri Yasası ilanı hakkında 2005/17 sayı ve 9 Nisan 2005 tarihli Yönetmelik. 18 2004/48 sayılı yasanın 57. Maddesi “2000/7 sayılı UNMIK Genelgesine göre kurulan Bağımsız Tetkik Kurulu, bu yasaya göre Bağımsız Tetkik Kurulu şeklinde görevine devam edecektir. 16 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 185 20. Diğer yandan 2000/719 sayılı UNMIK Genelgesi Kurulun “duruşmaları yürütür ve Vergi mükellefi ile Vergi İdaresi tarafından sunulan delil, belge e diğer kanıtları değerlendirir” (Madde 3.1) görevini belirleyip “Kurul, davayı jüri heyeti olarak görüşür ve görüşme tarihinden sonra otuz (30) gün içerisinde yazılı ve gerekçeli kararları hakkında tarafları bilgilendirir” (madde3.2) tanımını yapmaktadır. 21. Yukarıda ifade edildiği üzere başvurucu, Bağımsız Tetkik Kurulu ve Yüksek Mahkeme tarafından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia ederken duruşma hakkına riayet edilmediği ve kararın gerekçesi olmadığını ileri sürmektedir. 22. Bunun dışında, Kosova Anayasasının 31. Maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin metninde kapsandığı şekilde adil duruşma hakkı, temel hakların korunması için esas haklardandır. 23. Ancak, mahkemeye erişim hakkı mutlak haktır. AİHM, kendi içtihadında, hukuk bir amaç izlemesi veya uygulanan önlemler ve ulaşılması amaçlanan20 arasında makul orantılılık ilişkisi bulunması durumunda her sınırlamanın 6. Maddeye uygun olacağı tespitinde bulunmuştur. Öyle ki her sınırlama, ihtiyaç ve orantılılık ilkesinin birincil konusu olmalı, başka bir deyişle gerekli olduğu takdirde ve ölçüde olmalıdır. 24. Adil yargılanma temel hakkı, hakların mahkeme yoluyla korunması temel hakkından kaynaklanmaktadır21. Adil yargılanma hakkının herkesçe ihlal edilmesi tehlikesi bulunduğundan, diğer temel haklara göre yargıçların daha dikkatli olmasını gerektirir. Daha yüksek derece mahkeme yargıçlarının, bu hakkın daha düşük derece mahkemelerce doğru uygulanıp uygulanmadığını gözetmeleri gerekmektedir. Aslında adil yargılanma hakkı bir dizi diğer hakkı ima etmektedir. Bu haklar şunlardır: delil ve argüman sunma hakkı, gerekçeli karar hakkı, taraf sistemi ilkesi ve kuvvetlerin eşitliği ilkesi. 25. Anayasanın 31. ve Sözleşmenin 6. Maddesi ulusal mahkemelerden kararlarıyla ilgili gerekçe bildirmelerini talep etmektedir. Mahkemeler her soru veya argümana karşı ayrıntılı cevap verme mecburiyetinde değiller22. Ancak davanın sonuçlanması açısından başvurunun önemi 2000/7 sayı ve 12 Nisan 2000 tarihli UNMIK Genelgesi Ashingdane – Birleşik Krallık, 28 Mayıs1985, madde 57. 21 Anayasanın 54. Maddesi. 22 Van de Hurk - Hollanda, 19 Nisan 1994, madde 61. 19 20 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 186 varsa, bu durumlarda mahkeme kendi kararında onu ayrıntılı bir şekilde ele almalıdır. 26. Hiro Balani – İspanya davasında23, başvurucu spesifik ve süratli cevap talep ettiği bir başvuruda bulunmuştur. Mahkeme, bu davanın ihmal edildiğini veya reddetme niyetlerinin olduğunu, böyle bir niyetin olması halinde gerekçelere dayanarak yapacaklarını tespit etme imkânsızlığından dolayı böyle bir cevabı verememiştir. AİHM, bunun 6 (1) maddesiyle çeliştiğini tespit etmiştir. 27. Görüşümüze göre “ikna edici argümanlar dikkate alınmadığını iddia ederek ilave mal dolaşımı ve bundan kaynaklanan yükümlülükler yönteminin” yardımcı deliller ile beraber bu davanın sonuçlandırılması için tartışmasız önemlidir. “Kayıtlarda belirtilen malların miktarı stoklarda bulunanlardan fazla olması gerçeği, denetçi müfettişlerin değerlendirmelerinin doğru olmadığını göstermekte” olup davanın sonuçlandırılması için önemlidir. 28. Bunun dışında ne Bağımsız Tetkik Kurulunun ikinci kararında ne de Yüksek Mahkemenin ikinci kararında başvurucu tarafından belirtilen argüman ve deliller hakkında kesin ve süratli hiçbir cevap verilmemiştir. Bu yüzden “bu davayı ihmal ettikleri veya reddetmeye niyetli oldukları ve bu niyetin olması halinde hangi gerekçelere dayanarak yapacaklarını” başvurucunun tespit etmesi imkânsızdı. 29. İlke olarak hukuk mahkemesinde görülen bir davada usul yanlışlarından dolayı duruşmaya katılma hakkı ihlal edilmesi durumunda başvurucunun bununla ilgili istemi kabul edilir niteliktedir. 30. Adil yargılama hakkı Anayasa Mahkemesi yargıçlarını ilgilendiren bir haktır24. Bu hak, sadece hukuk mahkemeleri kararlarının Anayasaya uygunluğunu değerlendirmeye görevli olduklarından değil, adil duruşma hakkını doğru uygulamaya da görevli olduklarındandır. 31. Tarafların karşılıklılık ve güç eşitliği ilkesine riayet ederek delillerini eşit şekilde sunmaya imkan buldukları ölçüde, kararın o derecede adil olma olasılığının olduğunu varsayıyoruz. Başka bir deyişle, yargılamanın adil olduğunu tespit etmeye yönelik çabalarda kararın özünü değil, kararın alınma şeklini değerlendirmek gerekir. Hiro Balani - İspanya, 9 Aralık 1994. Kraska – İsviçre davası AİHM’nin 19 Nisan 1993 tarihli kararı 26. Maddesinde 6. Maddenin Anayasa Mahkemeleri davalarında uygulanmasının medeni bir hak veya yükümlülüğe etki etmesi durumunda dolaysız uygulandığını bildirmiştir. 23 24 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 187 32. Mahkeme kararının yaslara uygun şekilde alınması hakkı, mahkemelerin kararla ilgili usul ve esas hakkındaki gerekçelerini bildirme yükümlülüğünü kapsar. Gerekçelerin her bireysel davaya özel şekilde açıklanması, ikna edici yasalarla belirlenmiş olması gerekli olup, kararın dayandığı hukuki kıstasları ve olguları içermelidir. 33. Gerekçelerin açıklanması hiçbir şekilde aşırı uzun olmamalı, ilgili kişiye ve kamuoyuna mahkemeyi söz konusu kararı almaya iten gerekçeyi bildirmelidir. Dahası, davayla ilgili olguların daha belirgin ve gerekçelerin daha açık belirtilmesi durumunda itiraz hakkında daha etkili yararlanma imkanı doğar. 34. Bu yüzden kararın gerekçeleri bir yandan esas bulguları ile dava ve diğer yandan olguların değerlendirilmesi ile mahkemenin tespitleri arasındaki ilişkilere açıklık getirmesi gerekmektedir. Mahkeme kararının gerekçesinde belirlenen olgular, yasal hükümler ve bunların arasındaki mantıksal ilişkiyi içermemesi durumunda, karar almada keyfiliği önleme anayasal ilkesini ihlal etmiş olacaktır. 35. Bu yüzden keyfiliğin veya mantıksızlığın bulunduğu bir hukuk mahkemesi kararında adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu değerlendirmekteyiz. Netice itibariyle makul esaslara göre mevcut durumu denetlemeyen Yüksek Mahkemenin kararının geçersiz ilan edilmesi gerekmektedir. Dahası keyfiliğin olması durumunda, yani delillerin eksik veya makul olmayan bir şekilde değerlendirilmesi durumunda bozulmuş sayılabilir. (c) Varılması gereken hüküm 36. Belirtilen gerekçelerden önce itiraz edilen kararların şu sebeplerden dolayı adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini değerlendirmekteyiz: I. Söz konusu kararlar, bu davadaki önemini hissettiremeyip ilgili beyanlar hakkında bir tutum sergilemediklerinden, başvurucu tarafından ortaya konan temel ve öz olguları ve sunulan öz delilleri dikkate almadılar; II. Kararlar, her iki tarafın delillerini eşit şekilde ele almadıklarından güç eşitliği ve tarafların karşılıklılığı ilkelerini ihlal etmişlerdir; III. Kararlar, yeterli gerekçelerden yoksundur. 37. Kısaca söz konusu davada yüksek Mahkemenin ikinci kararında başvurucu tarafından belirtilen olgu ve sunulan delilleri ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 188 değerlendirmede uyumlu ve adil olmayıp, netice itibariyle yukarıda belirtildiği üzere Anayasanın 31. ve AİHS’nin 6. maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkı ihlali olduğundan, saygı duyarak katılmadığımızı bildiririz. 38. Netice itibariyle İçtüzüğün 76. kuralına göre Yüksek Mahkeme kararı geçersiz ilan edilmesi ve davanın yeniden görüşülmesi için Yüksek Mahkemeye iade edilmesi gerekirdi. Yargıç Yargıç Almiro Rodrigues Gjyljeta Mushkolaj ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 189 Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 29-2010, karar tarihi: 19 Nisan 2011 Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, mülk davası Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda alt derece mahkemelerinin dava konusu bir mülke ilişkin başvurucu aleyhindeki kararları onayan Yüksek Mahkeme kararı ile anayasal haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüş, Hukuk Usulü ile Medeni Usul yasalarının ihlal edildiğini ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.1(c) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v. İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Vanek davasına atıfta bulunarak yargılama usullerinin haksız veya keyfi oldukları yönünde herhangi bir emarenin bulunmadığını tespit etmiştir. Priştine, 19 Nisan 2011 Nr.ref: RK 112/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 29/10 Başvurucu R.D. Kosova Yüksek Mahkemesi Rev.Nr. 295/2007 sayılı kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 190 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucular 1. Başvurucu, Vitina’da mukim Bay R.D. olup Anayasa Mahkemesindeki bu davada kendisini Gilanlı avukat Bay Mustafe Musa temsil etmektedir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 295/2007 sayı ve 29 Mart 2009 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Vitina Belediyesi Rajac köyündeki 2072 numaralı parselle ilgili mülkiyet hakları hakkındaki Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 295/2007 sayı ve 29 Mart 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 Maddesi 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. Kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvuru 29 Nisan 2010 günü Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına dilekçe ile başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 191 6. Mahkeme, başvurucunun itirazı hakkında Yüksek Mahkemeyi 23 Ağustos 2010 tarihinde bilgilendirmiştir. 7. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkemeden bununla ilgili herhangi bir cevap almamıştır. 8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Snezhana Botusharova ile Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert Carolan’ın raporunu görüştükten sonra, 21 Ocak 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 9. Vitina Belediye Mahkemesi, 16 Ekim tarih ve C.nr. 60/2006 sayılı kararıyla başvurucunun Vitina Belediyesi Rajac köyündeki 2072 numaralı parsel üzerindeki mülkiyet hakkını tanımıştır. 10. Shaip Rexhepi, 2 Mayıs 2007 tarihinde C.Nr. 60/05 sayılı davanın yeniden açılmasını talep etmiştir. 11. Vitina Belediye Mahkemesi 4 Temmuz 2007 tarihinde davanın yeniden görüşülmesiyle ilgili talebini onayıp C.Nr. 60/05 sayılı kararın bir kısmını iptal ederek 2073/3 numaralı parsel üzerinde Bay Shaip Rexhepi’nin mülkiyet hakkını tanımıştır. 12. Gilan Bölge Mahkemesi 27 Ağustos 2007 tarih ve Ac.Nr. 274/07 sayılı kararıyla başvurucunun itirazını mesnetsiz bularak reddetmiş, ilgili kararda birinci derece mahkemesinin Medeni Usul Yasası hükümlerini ihlal etmediğini tespit etmiştir. Bölge Mahkemesi aynı zamanda maddi hukukun eksiksiz ve doğru uygulandığını da vurgulamıştır. 13. Başvurucu 29 Mart 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye başvurarak Gilan Bölge Mahkemesinin yeniden görüşülmesini ve diğer mahkeme kararlarının iptalini talep etmiştir. 14. Kosova Yüksek Mahkemesi 20 Mart 2010 tarih ve Rev.Nr. 295/2007 sayılı kararıyla başvurucunun kararın yeniden görüşülmesi talebini mesnetsiz bularak reddetmiştir. Yüksek Mahkeme, arsanın ihtilaflı kısmını başvurucunun satın almadığını belirleyen birinci derece mahkemesinin kararına karşı itirazı mesnetsiz bulup reddeden Bölge Mahkemesinin maddi hukuku doğru uyguladığını vurgulamıştır. Bunun sonucunda Yüksek Mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkı talep etiği ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 192 davada birinci ev ikinci derece mahkemelerinin gerekçelerinin doğru olduğunu vurgulamıştır. bulguları ve Başvurucunun İddiaları 15. Başvurucu, Hukuk Usulleri Yasasının 40. Maddesi 3. fıkrasıyla ilgili olarak 354. Maddesinin 1 ve 2. fıkraları ve 14. bendinin, 421. Maddenin 1. Fıkrası ve Medeni Usul Yasasının 427. Maddesi 5. Fıkrasının ihlal edildiğini iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 17. Bu doğrulturda Mahkeme, İçtüzüğün 36(1)(c) kuralına göre, sadece açıkça isnat edilen dilekçeleri görüşebileceğini hatırlatır. 18. İçtüzüğün 36. Kuralı şunu belirlemiştir: Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki durumunda istemleri reddedecektir: kanaatlere varması a) İlk bakışta haklı görünen dava olarak gerekçelendirilmediği zaman; b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman; c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman; d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı zaman. 19. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 20. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 193 uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 21. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 22. Ancak, başvurucu tarafından sunulan evrak incelendikten sonra Anayasa Mahkemesi usulde haksızlık yapıldığı veya keyfi usullerin uygulandığı yönünde bir bulguya rastlamamıştır (bkz. mutatis mutandis Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 23. Bundan istemin mesnetsiz olduğu açıkça görülmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113(7) ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Robert Carolan, imza Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 194 Başvurucu Zvezdana Dimitrijević Yüksek Mahkeme Dairesi’nin SCEL-09-0001 sayılı kararlarına karşı Özel Dava No: KI 10-2010, karar tarihi: 19 Nisan 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, özelleştirme davası, çalışma ve mesleği icra etme hakkı bireysel başvuru, Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin 17 yıla yakın süre çalıştığı şirketin özelleştirilmesinden elde edilecek gelirin % 20’sinden pay hakkı kazanmaya yönelik talebinin Özel Daire tarafından reddedilmesiyle 49. madde ile günce altına alınan çalışma ve mesleği icra etme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Şirket özelleştirilmesinden pay hakkı elde edecek çalışanların listesi ilan edildiğinde başvurucunun adının yer almamasına rağmen ayrımcılık davalarına ilişkin 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre söz konusu gelirden pay alma hakkı olduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu başvurusunu yaptığı esnada Özel Daire nezdinde yaptığı başvuru görüşülmeye devam etmekteydi. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’de halen görüşülmekte olan davası olduğundan tüm kanun yollarının tüketilmesi koşulunu yerine getirmediğini göstermekte olup Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 madde fıkralarına göre başvurunun erken yapıldığı kararına varmıştır. Priştine, 21 Nisan 2011 Nr.ref: RK 97/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 10/10 Başvurucu Zvezdana Dimitrijević Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin SCEL-09-0001 sayı ve 8 Ocak 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 195 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Graçaniça’da mukim Bayan Zvezdana Dimitrijević’tir. Dava Konusu 2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin SCEL-09-0001 C-631 sayı ve 8 Ocak 2010 tarihli kararıyla Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 49. Maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme Hakkı] ihlal edildiğini iddia etmektedir. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 3. Başvurucu, 29 Ocak 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile başvurmuştur. 4. Anayasa Mahkemesi 19 Ağustos 2010 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesini istemle ilgili bilgilendirmiş olup bu davanın çözümüne hizmet edecek herhangi bir yorumunun olması halinde sunmasını talep etmiştir. 5. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi 25 Ağustos 2010 tarihinde gönderdiği cevabında bu davayla ilgili 31 duruşmanın yapıldığını ve Bayan Zvezdana Dimitrijević’in sadece 21 Nisan 2010 tarihinde yapılan duruşmaya şahsen iştirak ettiğini bildirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 196 6. Dahası, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi, SCEL-09-0001 sayılı davayla ilgili yargılama devam etmekte olup herhangi bir kararın henüz alınmadığını bildirmiştir. 7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Ivan Čukalović ile Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu 21 Ocak 2011 günü görüştükten sonra, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır Olguların Özeti 8. Başvurucu 10 Ocak 2007 tarihinde 9 Mayıs 2003 tarihli bir dilekçeyi Priştine’deki Kosova Emanet Ajansına teslim ederek “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden elde edilen gelirin % 20’sinde hakkı olan işçi listesinde kendisinin de yer alması gerektiğini iddia etmiştir. 9. Bunun devamında 7 Eylül 2006 tarihinde Kosova Emanet Ajansına acil bir yazı sunmuştur. 10. Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) 4 Mart 2009 tarihili Koha Ditore adlı günlük gazetede “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden elde edilen gelirin % 20’sinden pay alacak işçilerin listesini yayımlamıştır. Bu listede başvurucunun adı bulunmuyordu. 11. Başvurucu, 23 Mart 2009 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine KÖA hakkında şikâyet dilekçesi sunmuştur. 12. KÖA söz konusu şikâyetle ilgili 5 Mayıs 2009’da Özel Daireye gönderdiği cevapta, “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirildiği 27 Haziran 2006 tarihinde başvurucunun çalışan olarak kayıtlı bulunmadığı, başvurucunun bu şirkette 1972 yılından 1999 yılına kadar çalışmış olduğu ve KÖA tarafından itiraz için belirtilen süre içerisinde (31 Ağustos 2007) itiraz dilekçesi teslim etmiş olduğunu bildirmiştir. 13. Özel Daire, Mahkemeye, bu davayla ilgili 21 Nisan 2010 tarihinde bir duruşmanın yapıldığını ve başvurucuyla ilgili davanın halen görüşülmekte olduğunu bildirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 197 Başvurucunun İddiaları 14. Başvurucu, “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden Kamu Mülkü Kullanım Hakkı Dönüşümüne uygun olarak elde edilecek gelirin % 20’si üzerinde yasal hakkı olan kişilerin listesinde kendisinin de kapsanması gerektiğini ileri sürmektedir. Nitekim 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 10.4 Maddesi şunu belirlemiştir: i. “Bu maddeye göre işçi, kamu şirketinin özelleştirildiği dönemde şirketin kayıtlı elemanı olduğu ve en az üç yıl boyunca maaş listesinde yer aldığı tespit edilmesi durumunda, yasal hak sahibi sayılır. Bu koşul, 10.6 maddeye göre Özel Daireye itirazda bulunmak anlamında, ayrımcılığa maruz kaldıkları için kayıtlı olmadıklarını iddia eden işçilerin itirazlarını kısıtlamaz.” 15. Başvurucu, maaş listesinde en az 17 yıl boyunca kayıtlı olduğunu, “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketindeki kıdeme dayanarak hakkının ihlal edildiğini ve nakit tazminatına hakkı olduğunu iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile öngörülen ve yasa ile içtüzükte belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 17. Bu kriterler, başvurucunun yasa ile öngörülen tüm kanun yolları tüketildikten sonra (Anayasanın 113.7 Maddesi) Mahkemeye yasal bir şekilde (Anayasanın 113.1 Maddesi) başvurabileceğini öngörmektedir. 18. Söz konusu davayla ilgili Özel Daireden 15 Eylül 2010 tarihinde alınan bilgilere dayanarak, dava halen Özel Dairede görüşülmekte olup, başvurucu tüm kanun yollarını tüketmediğinden, dava dilekçesi vaktinden önde sunulmuştur. 19. Öyle ki Mahkeme, Anayasanın 113.7 Maddesine göre başvurunun kabul edilmez nitelikte olduğu sonucuna varmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 198 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47. Maddesinde ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 199 Başvurucu Magbule Asllani Yüksek Mahkeme’nin Rev. I. nr. 482/2008 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 85-2010, karar tarihi: 6 Mayıs 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş ilişkisinin kesilmesi Mahkeme çalışanı olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Söz konusu karar, başvurucunun iş ilişkisinin kesilmesi kararının temelden yoksun olduğu iddiasını destekleyen alt derece mahkemelerince çıkartılan kararları bozmuştur. Mahkeme, itiraz konusu kararı teslim aldıktan 10 ay sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesi ile İçtüzüğün 36.1(b) kuralına göre belirlenen 4 aylık başvuru süresi aşılmış olup başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Priştine, 6 Mayıs 2011 Nr.ref: RK 116/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 85/10 Başvurucu Magbule Asllani Yüksek Mahkemenin Rev.I.Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 200 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Xhevat Bici tarafından temsil edilen Kosova Priştine’de mukim Magbule Asllani’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucuya 29 Kasım 2009 tarihinde teslim edilen Yüksek Mahkemenin Rev.I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli kararı itiraz edilen kararadır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Anayasanın 49. Maddesi ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir. 4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden, davasını onaylayıp Yüksek Mahkemenin Rev.I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli kararını gayrimeşru olarak reddederek Priştine Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 80/2008 sayı ve 17 Haziran 2008 tarihli kararı ile Priştine Belediye Mahkemesinin kararını onamasını talep etmektedir. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 Maddesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20, 22 ve 49. Maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36 (1) (b) Kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvuru 15 Eylül 2011 tarihinde Mahkemeye dilekçe ile başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 201 7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Enver Hasani ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 8. Başvurucuya göre hayatı boyunca çalışarak 63. yaşında iş sözleşmesi uzatılmadığı için Yüksek Mahkemenin kararının gayrimeşru ve haksızdır. 9. Başvurucu, onlarca yıl boyunca aynı mahkemeye hizmet etmiş olmasına rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin iş sözleşmesinin süresinin uzatılmadığını öne sürmektedir. Dahası, onun yerine başkaları istihdam edilmiştir. 10. Başvurucu, çalıştığı süre içerisinde amirlerinde uyarı almadığı, işinde dikkatli ve gayretli olduğu, çalışanların arasında en özenli olduğu ve bu yaşında başka bir iş bulamayacağı için iş sözleşmesi süresinin uzatılmasının “ona ait ilkesel bir hak” olduğunu ileri sürmektedir. 11. Başvurucu, onun davasının görüşüldüğü biçimin haksız ve insanlık dışı olup Anayasanın 49. Maddesi ihlali oluşturduğunu iddia etmektedir. 12. İstemine dayanak oluşturması amacıyla başvurucu, Belediye Mahkemesinin 15 Kasım 2007 tarihli kararını isteminin ekinde sunmuştur. Kosova Bağımsız Yargı Kurulu İtiraz Komisyonu Sekretaryasının KA 41/2007 sayı ve 22 Mart 2007 tarihli kararı ile Kosova Bağımsız Denetleme Kurulunun (KBDK) 1258/07 sayı ve 5 Haziran 2007 tarihli kararının iptal edildiği bu kararda başvurucunun dava dilekçesinin kabul edildiği açıklanmıştır. 13. Belediye Mahkemesinin yukarıda zikredilen kararı Priştine Bölge Mahkemesinin 17 Haziran 2008 tarihli kararıyla onanmıştır. 14. Ancak, Kosova Yüksek Mahkemesi Kosova Yargı Kurulunun karar revizyonunu onayıp Belediye ile Bölge Mahkemelerinin kararlarını bozmuştur. Yüksek Mahkeme kararının gerekçesinde söz konusu davada birinci ve ikinci derece mahkemelerde (yani Priştine Belediye ve Bölge Mahkemeleri) maddi hukukun yanlış uygulandığı vurgulanmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 202 15. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin yukarıda zikredilen kararının kendisine 29 Kasım 2009 tarihinde teslim edildiğini iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 17. Bu istemle ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 49. Maddesinin aşağıda alıntılanan kısmına atıfta bulunmaktadır: Süreler “Başvuru dilekçesi dört (4) aylık süre içerisinde teslim edilir. Süre, başvurucuya mahkeme kararının teslim edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar…” 18. Mahkeme, Yüksek Mahkemenin Rev. I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli itiraz edilen kararının başvurucuya 29 Kasım 2009 tarihinde teslim edildiğini tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde, başvurunun da 15 Eylül 2010 tarihinde yapıldığını belirlemiştir. 19. Başvurucunun istemi, Yasanın 49. Maddesinde ve İçtüzüğün 36(1)(b) kuralında belirtilen süreyi aşmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 203 Başvurucu Ferizovik’te yerleşik IMK Çeliku Fabrikası Bağımsız İşçi Sendikası Ferizovik Belediye Mahkemesinin C. Nr. 340/2001 sayılı karşı Dava No: KI 08-2009, karar tarihi: 12 Mayıs 2011 Anahtar kelimeler: karar açıklaması, bireysel/grup başvurusu, etkin başvuru hakkı, ödenmemiş maaşların tazmini hakkı, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA), bu başvuruyla ilgili Mahkeme’nin 17 Aralık 2010 tarihinde çıkartmış olduğu karar hakkında iki hususun açıklanması talebinde bulunmuştur. İlk olarak KÖA, Mahkeme’nin hangi kararı kesin hüküm olarak ele aldığını kesinleştirmesini talep etmiştir. Mahkeme, Ferizovik Belediye Mahkemesi tarafından 2002 yılında alınmış karar olduğunu belirtmiş, Mahkeme kararında söz konusu kararın birkaç yerde zikredildiğini vurgulamıştır. İkinci olarak KÖA, Mahkeme kararından doğan yükümlülüklerine ilişkin açıklama talebinde bulunmuştur. Mahkeme’nin verdiği cevapta Ticari Kuruluşlar Yasası veya başka herhangi bir yasanın yürürlükten kaldırılmadığını belirtmiş, bu başvurunun Belediye Mahkemesince çıkartılan kesinleşmiş kararın 9 yıl boyunca uygulanmayışından dolayı yapıldığını ve Belediye Mahkemesinin söz konusu kararına rağmen KÖA’nın öncülü olan Kosova Emanet Ajansı (KEA) Anayasa’nın 31. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 13. maddelerine aykırı bir şekilde Çeliku IMK Fabrikasını özelleştirdiğini eklemiştir. Mahkeme, Belediye Mahkemesi kararının uygulanmasına ilişkin kararını tekrar vurgulamıştır. Karardan kaynaklanan şirketin satışından elde edilen gelirle alacaklıların taleplerini yerine getirmede tam ve tek sorumlu KÖA’Nın olduğunu vurgulamıştır. Priştine, 17 Aralık 2010 Nr. ref.: AGJ 104/11 KARAR AÇIKLAMASI Dava No: KI 08/09 Başvurucu Ferizovik IMK Çelik Fabrikası Çalışanları Bağımsız Sendikası Başkanı Sn. Ali Azemi tarafından temsil edilen Sendik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 204 Ferizovik Belediye Mahkemesi C.nr. 340/2001 sayı ve 11 Ocak 2002 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi 17 Aralık 2010 tarihli mahkeme kararıyla ilgili talep edilen açıklama KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkan Vekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Dava Konusu 1. Kosova Özelleştirme Ajansı tarafından sunulan açıklama talebi Yasal Dayanak 2. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7. Maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (1) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) 18 Ocak 2011 tarihlindeki duruşmasında söz konusu talebi görüşüp karar bağlamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 205 Olgular 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin KI 08/09 sayılı dava hakkında 17 Aralık 2010 tarihinde çıkarttığı kararla ilgili Kosova Özelleştirme Ajansı (bundan sonra KÖA şeklinde anılacaktır) 18 Ocak 2011 tarihinde açıklama talebinde bulunmuştur. Bu talepte şunlara yer verilmiştir: “… 1. KÖA öncelikle, karar metninin III. Maddesi birinci kısmıyla ilgili, karar sayı ve tarihine atıfta bulunarak bu karar metninin konusu olan hangi kararın kesinleşmiş ve bağlayıcı –res judicata – olarak nitelendirileceği konusunda açıklama talep etmektedir. 2. KÖA ikinci bir husus olarak, karar metninin III. Maddesi ikinci kısmının uygulanmasından doğan KÖA’nın somut yükümlülüklerinin açıklanmasını talep etmektedir. Bu açıklama özellikle eski Kosova Emanet Ajansının ardılı olan KÖA’nın idari yetkisi altında Şirketlerin Yeniden Yapılanması ve Tasfiyesi hakkındaki 2005/48 sayılı yönetmelik hükümlerini göz önünde bulundurularak istenmektedir. …” İstemin Değerlendirilmesiyle İlgili Yasal Sınırlamalar 5. Mahkeme, bu davada alınan karara mesnet oluşturan yukarıda zikredilen yasal dayanağı dikkate alarak söz konusu açıklama taleplerinin meşruluğu, önemi, konuyla ilgisi ve dilekçe hakkı çerçevesinde cevap verecektir. 6. Öyle ki Mahkemenin kendi kararının sınırlarına bağlı kalacağını ve bu sınırla dışına çıkmaya hukuken yetkili olmadığını dikkate alarak cevaplar aşağıda açıklanmıştır. İsteme Yönelik Cevap 7. III. Maddenin konusu olan kararın kesinleşmiş ve bağlayıcı – res judicata – olarak hangi kararın nitelendirileceği hakkındaki soruyla ilgili cevap, söz konusu kararda birkaç defa zikredildiği şeklindedir. Bundan bağımsız olarak söz konu karar Ferizovik Belediye Mahkemesinin C.Nr. 340/2011 sayı ve 11 Ocak 2002 tarihli kararıdır. 8. KÖA’nın idari yetkisi altında Şirketlerin Yeniden Yapılanması ve Tasfiyesi hakkındaki 2005/48 sayılı yönetmelik hükümleriyle ilgili olarak kararın III. Maddesinin uygulanmasından doğan KÖA somut ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 206 yükümlülüklerin ne olduğu sorusuyla ilgili olarak cevap, Kararın 02/L123 sayılı Ticari Kuruluşlar Yasasını veya başka herhangi bir yasayı feshetmediği şeklindedir. 9. Dava, dokuz yıl sonra bile yürütülmeyen belediye mahkemesinin res judikata (kesin kararı) ve bu karar rağmen Kosova Özelleştirme Ajansının borçlu olan IMK şirketini özelleştirmesiyle ilgilidir. 11 Ocak 2002 tarihli kararın yürütülmesinde bu kadar süre başarısız olan ilgili otoriteler, Karada belirtildiği üzere, Anayasanın 31. maddesi ve AİHS’nin 6 ile 13. maddelerinin yararlı etkilerinden mahrum bırakmıştır. Netice itibariyle Mahkeme, Ferizovik Belediye Mahkemesinin kesinleşmiş ve bağlayıcı olan kararının yürütülmesi gerekir görüşündedir. 10. Bunun dışında, KÖA Yasasına göre kamu şirketlerini yöneten kurum olan KÖA, bu şirketlerin ve varlıklarının yönetimi, özelleştirilmesi, tasfiyesinden elde edilen gelirlerden alacaklıların haklı taleplerini karşılayacaktır. Elde edilen söz konusu gelirler alacaklıların yararına KÖA tarafından emaneten bulundurulduklarından ve Ferizovik Belediye Mahkemesinin 11 Ocak 2002 tarih ve C. Nr. 340/2001 sayılı kararın yürütülmesi ve uygulanabilir yasalara riayet etme konusunda KÖA’nın öncülü olan KEA’nın etkinliğine bağlı olarak, söz konusu kararın yürütülmesinde yegâne yetkili kurum KÖA’dır. 11. Anayasayı yorumlamaya yetkili olup bir tüzüğün yasaya uygunluğunu değerlendirmede nihai merci olmayan Mahkeme, KI 08/09 sayılı dava konusunda Hükümet ve KÖA’nın yasal sorumlulukları hakkında hukuki danışma talep edebileceklerini ilgili taraflara duyurur. BU SEBEPLERDEN DOLAYI MAHKEME, 12 Mayıs 2010 tarihinde yukarıdaki sorulara açıklama sunmaya oybirliğiyle karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesi uyarınca taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanacaktır. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 207 Başvurucu Vahide Badivuku Kosova Yargı Kurulu’nun yargıç ve savcıların yeniden atanmasına ilişkin duyurusuna karşı Dava No: KI 114-2010, karar tarihi: 18 Mayıs 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, iş ilişkisinin kesilmesi Mahkeme çalışanı olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Yargı Kurulunun herhangi bir açıklama yapmaksızın kendisinin savcılık görevine son veren kararı ile veya üç yıllık görev süresinin sonuna kadar görevde kalabileceğine ilişkin argümanlarını ortaya koyma imkansızlığından dolayı Anayasa’nın 32. maddesi ile güvence altına alınmış kanun yolu hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, savcılık görevinin sonlandırılmasının Anayasa’nın 104. maddesinde yargıçlara yönelik belirlenen usuller çerçevesinde ele alınmış olması gerektiğini ortaya koymuştur. Mahkeme, 2008/02 sayılı Genelgede belirtildiği şekilde başvurucunun KYK kararına karşı 15 günlük süre içerisinde itiraz etmediği ve Mahkeme’ye başvurmadan önce tüm kanun yollarını tüketmediğinden Anayasa’nın 113.7 maddesine göre kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiş olduğuna karar vermiştir. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Priştine, 18 Mayıs 2011 Nr.ref: RK 119/11 KABUL EDİLMEZLİK KARAR Dava no: KI 114/10 Başvurucu Vahide Badivuku Kosova Yargı Kurulunun Yargıç ve Savcıları Yeniden Atanmalarına ilişkin 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli bildiriminin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 208 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Vıçıtırın’da mukim Bayan Vahide Badivuku’dur. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, kendisinin Mitroviça Belediye Savcılığı Savcısı görevinden alınmasına ilişkin Kosova Yargı Kurulunun 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli bildirimline itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) 12 Kasım 2010 tarihinde istemde bulunarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 32. Maddesiyle [Kanun Yollarına Başvurma Hakkı] güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 209 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 12 başvurmuştur. Kasım 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine 6. Mahkeme Başkanının GJR. 114/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıç Kadri Kryeziu raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarihte Başkanın KSH 114/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıçlar Snezhana Botusharova (başkan), Enver Hasani ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 7. İstem 28 Aralık 2010 tarihinde Kosova Yargı Kuruluna belirtilmiş olup şimdiye kadar herhangi bir cevap ulaşmamıştır. 8. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra, 18 Mayıs 2011 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Başvurucu, Anayasanın 109. maddesi 5. fıkrasına göre Kosova Cumhurbaşkanının 25 Temmuz 2008 tarih ve DP-008/2008 sayılı kararıyla üç yıllık görev süresiyle Mitroviça Belediye Savcılığına Savcı olarak atanmıştır. 10. Başvurucu, Mitroviça Belediye Savcılığındaki görevine 27 Ekim 2010 tarihi itibariyle son verildiğini bildiren 01/118-713 sayılı Kosova Yargı Kurulu yazısını 29 Ekim 2010 tarihinde almıştır. 11. Kosova Yargı Kurulunun bildirim yazısı, Kosova Adalet Düzenleme Çerçevesine ilişkin 2006/25 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin Uygulanması Hakkında 2008/02 sayılı Genelgenin 2.11, 2.16 ve 14.2 maddesine ile Anayasanın 150. maddesine dayanan yargıç ve savcıların yeniden görevlendirilmesinin üçüncü (3.) dalgasına atıfta bulunmaktadır. Başvurucunun İddiaları 12. Başvurucu, Mitroviça Belediye Savcılığındaki savcılık görevinin 27 Ekim 2010 tarihinde son bulduğunu bildiren 01/118-713 sayılı Kosova Yargı Kurulu (KYK) yazısını 29 Ekim 2010 tarihinde aldığını ileri sürmektedir. KYK yazısının savcılık görevine son verilmesiyle ilgili gerekçeleri içermediğini de eklemektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 210 13. Başvurucu, Mitroviça Belediye Savcılığındaki görevine, Cumhurbaşkanının Anayasanın 109.5 maddesine dayanan DP008/2008 sayı ve 25 Temmuz 2008 tarihli kararıyla üç yıllığına atanmış olup görev süresinin dolduğu 25 Temmuz 2011 tarihine kadar görevde kalması gerektiğini ileri sürmektedir. 14. Başvurucu, KYK kararının yargıç ve savcıları görevden almakla ilgili herhangi bir yasal hükme dayanmayıp Anayasanın 104. Maddesine [Yargıçların Atanması ve Görevden Alınması] aykırı olan basit bir bildirim şeklinde olduğunu ileri sürmektedir. 15. Başvurucu, Anayasanın 104. maddesi 5. fıkrasına göre yargıçların görevden alınma kararına doğrudan Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesine itiraz etme imkanı bulunup bu hakkının yok sayıldığını ileri sürmektedir. 16. Başvurucu, üç yıllık görev süresine de Anayasanın 150. maddesi 5. fıkrasında belirtildiği şekilde riayet edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Söz konusu hüküm şunu belirlemiştir: 105.4 “Kosova Yargı Kurulunun önerisine göre Kosova Cumhurbaşkanı tarafından yargıç ve savcılık görevine atanan veya yeniden atanan başarılı adaylar, yargıda atama sürecinin bir parçası olarak, görev süreleri tamamlanıncaya kadar veya yasalara uygun şekilde görevlerine son verilinceye kadar, atandıkları makamlarda hizmet etmeye devam edeceklerdir.” 17. Başvurucunun görüşüne göre, Kosova Adalet Düzenleme Çerçevesine ilişkin 2006/25 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin Uygulanması Hakkında 2008/02 sayılı Genelgenin 2.16 maddesinin, görevde bulunan yargıç ve savcıların, yeniden atanmaya başvurup başvurmamalarından bağımsız olarak, yeniden atanmayan yargıç ve savcıların yerlerine yenileri atanıp göreve başlayacakları güne kadar görevde kalmaya devam edeceklerini öngörmüştür. 18. Başvurucu, KYK’nin, yasal herhangi bir gerekçesi olmayan bir bildirimle görevine son vererek, üç yıllık savcılık görev süresine riayet etmediğini iddia etmektedir. Başvurucu, KYK’nin yasal olmayan ve düzensiz eylemlerinden dolayı temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 211 İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 19. Başvurucu, Cumhurbaşkanının DP-008/2008 sayılı kararına göre görev süresinin henüz tamamlanmamış olmasına rağmen KYK’nin 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli kararıyla savcılık görevine son verilmesinden dolayı şikayet etmektedir. 20. Ancak istemin kabul edilir olması için başvurucunun, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik kriterlerini yerine getirdiğini kanıtlaması gerekmektedir. 21. Anayasa Mahkemesi, söz konusu istemle ilgili Kosova Yargı Kurulunun başvurucuyu 29 Ekim 2010 tarihinde 01/118-713 sayılı bildirimiyle görevine 27 Ekim 2010 tarihi itibariyle son verildiğini bildirdiğini tespit etmiştir. 22. Görüldüğü gibi Kosova Yargı Kurulunun bu bildirimi Anayasanın 150. maddesine ve 2008/02 sayılı Genelgenin 2.11, 2.16 ile 14.2 maddelerine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Başvurucu bu bildirime karşı hiçbir zaman itirazda bulunmamıştır. 23. Mahkeme, istemin kabul edilirliği konusunda bir karar varması için başvurucunun bu yöndeki tüm etkin kanun yollarını tüketmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, anayasanın tali özelliğinin önemli bir yanıdır. (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 25. Mahkeme, mevcut davada başvurucunun 2008/02 sayılı Genelgenin aşağıda alıntılanan 6. maddesine [Tekrar İnceleme İstemi] dayanarak yapılan 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli bildirimin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi istemini işleme koyması için, Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre tüm kanun yollarını tükettiğine ilişkin ilk bakış ispatı (prima facie) deliller sunmadığını tespit etmiştir. “Atanmaya hakkı olması için gerekli koşulları yerine getirmeyip yargıdaki yargıç veya savcılık pozisyonlarına seçilmeyen aday, Yargı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 212 ve Savcılık Bağımsız İnceleme Komisyonu Heyetine karar hakkındaki bildirimin yapıldığı tarihten itibaren on beş (15) gün içerisinde kararın tekrar incelenmesi için istem sunabilir.” 26. Böylelikle istemin Anayasanın 113.7 maddesine göre kabul edilmez olduğu sonucu çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.2 Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesinin 3 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadri Kryeziu, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 213 Başvurucu Bojana Denić Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti’nin A. Nr. 263/2010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 22-2011, karar tarihi: 19 Mayıs 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, oy sayımı, avukatın yetkileri, seçme ve seçilme hakkı, kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, seçim sonuçlarının kesinleşmesi, seçme ve seçilme özgürlüğü, insan hakları, bireysel başvuru Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Parteş Belediye Seçimlerinde Meclis Üyeleri listesinde kendi adının yer alması talebini reddeden Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİH)’nin kararıyla Anayasa’nı 3.2, 21.3 ve 45.1 madde fıkraları ve Genel Seçim Yasası ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun 15 oy alarak Birleşik Sırp Listesi partisi listesinde 3. sırada yer aldığını, onun karşı adayının aynı parti listesinde 9. sırada yerleştirilmiş olduğunu ancak aynı oyları alarak Merkez Seçim komisyonu tarafından atandığını tespit etmiştir. Başvurucunun Merkez Seçim Komisyonu (MSK) nezdinde yaptığı itiraz başvurusu kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir. Bundan sonra başvurucu Yüksek Mahkeme’ye idari dava başvurusunda bulunmuştur. Yüksek Mahkeme, başvurucunun SİİH’ye başvurmayıp kanun yolundan yararlanmadığı gerekçesi ile dava dilekçesini reddetmiş, SİİH ise seçim sonuçlarının MSK tarafından onaylandıktan sonra itiraz başvurusu yapılamayacağını bildirerek başvurucunun itiraz başvurusunu reddetmiştir. Mahkeme, başvurucunun SİİH kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz girişiminde bulunmadığından Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre tüm kanun yollarını tüketmediği gerekçesi ile kabul edilmezlik kararı almıştır. Priştine, 19 Mayıs 2011 Nr.ref: RK 124/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 22/11 Başvurucu Bojana Denić ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 214 Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12 Kasım 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştineli avukat Beytush A. Isufi’nin temsil ettiği Parteş’te mukim Bayan Bojana Denić’tir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Birleşik Sırp Listesi siyasi oluşumunun yetkileriyle ilgili Merkez Seçim Komisyonuna karşı 757/10 kayıt numaralı itirazının reddedildiği Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12 Kasım 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12 Kasım 2010 tarihli kararıyla Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 21.3 ve 45.1 maddeleri ile 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasının 111. maddesinin ihlal edildiğini değerlendirerek, karar itiraz etmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 215 şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 21 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 6. Mahkeme, 24 Mart 2011 tarihinde dilekçenin 22-11 sayı ile kaydedilip sürecin başlatıldığı Bay Beytush A. Isufi’ye bildirmiştir. 7. Anayasa Mahkemesi aynı günde Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti ile Merkez Seçim Komisyonuna davanın 22-11 kayıt numarası ile kaydedildiğini ve söz konusu kurumların aldıkları kararların Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi sürecinin başlatıldığı bildirmiştir. 8. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra 19 Mayıs 2011 tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Parteş Belediye Meclisi azalığına Birleşmiş Sırp Listesinden aday olan başvurucu Bojana Denić 15 oy kazanarak bu siyasi oluşumun içerisinde üçüncü sıradan adaylığını koymuştur. 10. Aynı siyasi oluşumdan yani Birleşmiş Sırp Listesi dokuzuncu sıradan aday olan Jasmina Vasić de 15 oy almıştır. 11. Priştine’de bulunan Merkez Seçim Komisyonu (MSK) Başkanı tarafından imzalı 16 Temmuz 2010 tarih ve 757-10 sayılı tebligata göre Parteş Belediye Meclisi azalığına Bayan Jasmina Vasić’i tayin edip Bayan Bojana Denić’in azalık görevi ve süresini onaylanması istemini reddetmiştir. 12. Bu karardan memnun olmayan Bayan Bojana Denić MSK’ye itirazda bulunarak, MSK, kararın kesin olup buna karşı Priştine’de bulunan Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz başvurusu yapılabileceği gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 216 13. Bu karardan hoşnut olmayan Bojana Denić, Kosova Yüksek Mahkemesine başvurup Merkez Seçim Komisyonu kararının iptalini talep etmiştir. Ancak Yüksek Mahkeme, itirazın öncelikle Seçim İtiraz ve İhbar Heyetine yapılması gerektiği gerekçesiyle başvurusunu reddetmiştir. 14. Yüksek Mahkemenin önerileri doğrultusunda Bojana Denić, 15 Kasım 2010 tarihinde Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu nezdinde itirazda bulunarak Merkez Seçim Komisyonunu 757-10 sayılı kararını değiştirip Parteş Belediye Meclisi azalığına kendisinin tayin edilmesini talep etmiştir. 15. Ancak Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti “Seçim sonuçları Merkez Seçim Komisyonu tarafından onaylandığı andan itibaren kesinleşir ve bağlayıcıdır” gerekçesiyle başvurucunun itirazını kabul edilmez niteleyerek reddetmiştir. Başvurucunun İddiaları 16. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin Bojana Denić’i Parteş Belediye Meclisi azları listesine dahil etme istemini reddetmesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 21.3 ve 45.1 maddeleriyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. 17. Dahası, bu kararla 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasını 111. maddesiyle öngörülen haklarının da ihlal edildiğini iddia etmektedir. Kosova Seçim Mevzuatı 18. Kosova Cumhuriyeti seçim mevzuatı 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası, 03/L-256 sayılı 03/L-073 sayılı Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasa ve 03/L-072 sayılı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçim yasası ile düzenlenmiştir. 19. 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası ile 03/L-072 saylı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçim Yasasının 26. maddesi şunları öngörmektedir: “Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasındaki Kısım XVI (Oy Pusulalarının Sayım Süreci ve Seçim Sonuçlarının İlanı), bu yasayla başka türlü öngörülmedikçe yerel seçimler için de, mutatis mutandis, geçerlidir”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 217 20. Genel Seçim Yasasının 101. maddesi, oy pusulalarının sayımı ve seçim sonuçlarının ilanıyla ilgili genel hükümler belirlemiş olup MSK’yi bu maddeye uygun kuralları belirlemeye yetkilendirmiştir. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: 101.1 Oy pusulaları sayım süreci aşağıdaki amaçlar doğrultusunda yönetilir: kesinlik, şeffaflık, etkililik, yeniden sayma ve seçim tekrarı imkanı ve oyun gizliliğinin korunması. 101.2 Kosova içinde kurulan seçim yerlerindeki normal oy pusulaları, oylama süreci tamamlandıktan hemen sonra aynı oylama yerinde sayılır. 101.3 Sayma usulleri MSK kuralarına uygundur. 21. MSK, seçimlerin birçok yönünü düzenleyen kurallar belirlemiştir. Bununla ilgili ilk kural siyasi partilerin kayıt ve faaliyetlerini düzenleyen ve 29 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren 01/2008 sayılı kuraldır. Son açıklanan kural, erken ve olağanüstü seçimlerle ilgili 2 Mart 2010 tarihinde yürürlüğe giren 15/2010 sayılı kuraldır. 22. Bu davayla ilgili en önemli kural, 25 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren oylama ve Belediye Seçim komisyonu düzeyinde oylama yerinde sayımı düzenleyen 09/2009 sayılı kuraldır. Bu kural oy pusulalarının sayım süreci ile şartlı oy pusulalarının sayım süreci ve örtüşmesiyle ilgilidir. Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİK) oylama süreciyle ilgili itirazları ele alır. Başvurucu SİİK nezdinde itirazda bulunmuş olup SİİK tarafından reddedilmiştir. 23. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasanın 106. maddesi şunu belirlemiştir: “MSK, oylama yerleri ve sayım merkezlerindeki tüm işlemler tamamlandıktan ve oylama ve oy sayımıyla ilgili tüm itirazlar SİİK tarafından karara bağlandıktan ve SİİK kararları hakkında Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan temyiz başvuruları karara bağlandıktan sonra nihai seçim sonuçlarını onaylar”. 24. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasanın 118.4 maddesi şunu belirlemiştir: “SİİK kararı hakkında temyiz başvurusu yapılabileceği gibi, ilgili tarafça yeni delillerin sunulması halinde SİİK herhangi bir kararını gözden geçirebilir. SİİK kakarında verilen para cezası beş bin (5.000) avroyu geçmesi veya verilen kararla temel bir hakkın etkilenmesi durumunda, karar alındıktan sonra 24 saat içerisinde Kosova Yüksek ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 218 Mahkemesine itiraz başvurusu yapılabilir. Yüksek Mahkeme, temyiz başvurusu yapıldıktan sonra yetmiş iki (72) saat içerisinde karar alır”. 25. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasanın 118.5 maddesi şunu belirlemiştir: “SİİK’nin kararının, temyiz başvurusu belirlenen süre içerisinde yapıldığı ve Yüksek Mahkeme kararıyla başka türlü belirlendiği durumlar dışında, MSK tarafından uygulanması zorunludur”. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 26. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 27. Mahkeme, başvurucunun Anayasanın aşağıda alıntılanan maddesine istinaden başvuruda bulunduğunu tespit etmiştir: 113.7 “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra başvuruda bulunmaya yetkilidirler.” 28. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). 29. Başvurucunun Mahkemeye sunduğu evrak göz önünde bulundurulduğunda, isteminin kabul edilmesi yönünde yaslarla belirlenen mevcut kanun yollarının tamamını tüketmediği anlaşılmaktadır. Netice itibariyle başvurucu, Anayasanın 113.7 maddesine istinaden Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tüketmemiştir. 30. Sunulan olgu ve deliller incelenip davayla ilgili danışmalar yapıldıktan sonra ön inceleme heyeti, 30 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 219 yararlanabileceği kanun yollarının tamamını tüketmediği sonucuna varmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesine ve İçtüzüğün 56.2 kuralına dayanarak 30 Mayıs 2011 tarihli duruşmasında Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Mr. sc. Kadri Kryeziu, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 220 Başvurucu Tomë Krasniqi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK)’nun 2003/12 sayılı Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47 sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasasının 20.1 maddesine karşı Dava No: KI 11-2009, karar tarihi: 30 Mayıs 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, yaşlı, bireysel başvuru, geçici tedbir, başvurunun gereksiz hale gelmesi, başvurunun çekilmesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 2003/12 sayılı UNMIK Genelgesine göre hazırlanmış bir tarifeye dayanılarak Kosova Elektrik Kurumu (KEK)’nun Kosova Radyo-Televizyonu hizmetleri karşılığında aylık ücret tahsil etmesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, bu düzenlemenin temelden yoksun bir sözleşmeye dayandığını ve kendisi ile diğer elektrik tüketicilerinin bu ücreti ödemeye zorlandıklarından Borçlar Yasasını ihlal ettiğini ortaya koymuş, mahkemelerin bu haklarını korumakta yetersiz kalmasının da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlali oluşturduğunu ileri sürmüştür. RTK, başvurucunun RTK Yasasına göre bu aylık ücretten muaf tutulmak üzere başvuruda bulunmadığını ve bu düzenlemenin Meclis tarafından kamu çıkarlarına yönelik kabul edildiğini belirterek bu konudaki kısmi cevabını sunmuş oldu. KEK, ücretleri tahsil etme kararının RTK Yasası uyarınca alındığını ve tahsilât sözleşmesinin 30 Kasım 2009 tarihinde son bulacağını ve sözleşmenin uzatılmayacağını belirterek kısmi cevabını vermiş oldu. Meclis, yeni bir RTK Yasasını kabul etmeye niyetli olduğunu, bu yasa ile RTK’nın finansmanının diğer kaynaklardan sağlanılması düşünüldüğünü ve yaşlı kişilerin böyle bir yükümlülükten muaf tutulacağını belirterek görüş bildirmiştir. Mahkeme, kararının açıklandığı tarihten itibaren RTK hizmetleri karşılığında başvurucu da dahil olmak üzere herhangi bir kişi veya aileden ücret tahsil edilmediğini vurgulamıştır. Netice itibariyle Mahkeme, başvurucunun kamu otoritesi fiilinden artık mağdur olmadığını, Biriuk v. Lituanya ile Dudgeon v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak 113.7 maddesine göre davanın görüşülmesine devam edilerek geçici tedbir önkoşulu olan mağdurluk statüsünün bulunmadığını belirtmiştir. Öyle ki Mahkeme, başvurunun gereksiz olduğunu değerlendirmiş, İçtüzüğün 32 ve 37. kurallarına dayanarak davanın görülmesi devamını veya geçici tedbir buyrulmasını reddetmiştir. Priştine, 30 Mayıs 2011 Nr.ref: VHL112/11 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 221 İSTEMİN LİSTEDEN ÇIKARTILMASINA İLİŞKİN KARAR Dava no: KI 11/09 Başvurucu Tomë Krasniqi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK)’un 2003/12 Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47 sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasası 20.1 maddesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine’de mukim Tome Krasniqi’dir Dava Konusu 2. Başvurucu, Kosova Elektrik Kurumu (KEK) faturalarıyla tahsil edilmek üzere Kosova Radyo Televizyon (RTK) yayınları için dayatılan 3,5 avro tutarındaki ücretin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Kısıtlı gelire sahip emekli olan kendisinin mali durumundan dolayı bu ücretin büyük bir yük oluşturduğu ve Anayasa ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmektedir. Başvurucu, KEK ile elektrik enerjisi tüketicileri arasında yapılan bir sözleşmenin koşulları üzerinden bu ücretin dayatılmasının, kendisinin Anayasa ile güvence altına alınmış haklarını ihlal ettiğini iddia etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 222 3. Başvurucu, UNMIK Genelgesine göre hazırlanan şema doğrultusunda KEK ile RTK arasında imzalanan sözleşmenin kendisinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bu şema ile sözleşmenin şekli devamında ele alınacaktır. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 32 (4) ve 56. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, RTK’nin kuruluşu hakkında 2001/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin uygulanması ile ilgili 2003/12 sayılı Genelgenin 2.1 maddesinin uygulanmasının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep eden istemini 16 Mart 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur. 6. Başkan, raportör yargıç olarak Iliriana Islami’yi, ön inceleme heyetine de Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Ivan Čukalović’i atamıştır. 7. Başvurucu bundan sonra 2 Eylül 2009 tarihinde, davanın esastan görüşülerek karara bağlanmasına dek ödemenin durdurulmasına yönelik geçici tedbir konmasını talep etmiştir. 8. Mahkemenin 6 Ekim 2009 tarihindeki duruşmasına başvurucu ile RTK ve KEK temsilcileri katılmışlardır. 9. O dönemde uygulanmakta olan Anayasanın 116 (2) maddesine, Yasanın 27. Maddesine ve İçtüzüğün 59. Maddesiyle ilgili olarak Yasanın 52. Maddesine uygun olarak Mahkeme 16 Ekim 2009 tarihinde, davanın esastan görüşülerek karara bağlanmasına kadar RTK Yasasının 20.1 maddesinin uygulanmasının durdurulmasına yönelik geçici tedbir kararı almıştır. Mahkeme, 20.1 maddesinin yapısını ve bu madde hükümlerine dayanan uygulamaların gözden geçirilmesi için Kosova Meclisine öneride bulunmuştur. 10. Mahkeme 14 Haziran 2010 tarihinde geçici tedbirin süresini 1 Ocak 2011 tarihine kadar uzatmış ve Mahkemenin önerileri doğrultusunda Meclisin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 223 kaydettiği ilerleme konusunda zamanında bilgilendirilmeyi Kosova Meclisinden talep etmiştir. 11. Mahkeme, bu davayı 17 Mayıs 2011 tarihinde görüşmeye devam etmiştir. Olgular 12. Başvurucu 2 Mart 2006 tarihinde KEK’e mektup gönderip bir emeklinin RTK yayınları için aylık 3,5 avro ücret ödemeye mecbur bırakılarak kişisel hakları ile kişisel bütünlüğünün ihlal edilmemesini talep etmiştir. 13. KEK Satış Sektörü Dağıtım Bölümü başvurucunun yazılı şikâyetine cevap vermeyince başvurucu 13 Nisan 2006 tarihinde, KEK’in harekete geçmemesi yönündeki şikayetini Enerji Düzenleme Kurulunun (bundan sonra EDK şeklinde anılacaktır) Tüketicileri Koruma Departmanına (bundan sonra TKD şeklinde anılacaktır) bildirmiştir. 14. EDK TKD 27 Nisan 2006 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Bu kararla memnun kalmayan başvurucu, 28 Nisan 2006 tarihinde EDK Yönetim Kuruluna TKD’nin kararını gözden geçirmek üzere talepte bulunmuştur. 15. EDK Yönetim Kurulu TKD Kararına karşı yapılan itirazı 27 Mayıs 2006 tarihinde reddetmiş, başvurucunun bu karara karşı kanun yolu olarak Priştine Belediye Mahkemesine başvurabileceği bildirilmiştir. 16. Başvurucu, 7 Temmuz 2006 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesinde açtığı davada diğer taleplerinin yanında 3,5 avroluk ücretin “geçersiz ilan edilmesini” de talep etmiştir. 17. Başvurucu, 22 Ocak 2007 tarihinde, dava açtığı tarihten sonra altı aydan fazla bir süre geçtiği için Belediye Mahkemesinden “bu davayla ilgili duruşmaya çağrılmayı” talep etmiştir. 18. Başvurucu 12 Haziran 2007 tarihinde “duruşmaya acilen çağrılmayı” talep etmiştir. Başvurucu, mahkemenin sessiz kalarak “kendisinin etkin kanun yollarından yararlanma hakkını fiilen engellediğini” vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi Belediye Mahkemesinde alınmış herhangi bir karar konusunda bilgilendirilmemiştir. Kosova Radyo Televizyonunun Cevabı 19. RTK 7 Aylül 2009 tarihinde açıklama talebine cevaben, Kosova Meclisi tarafından onaylanan RTK Yasasının 20. Maddesine göre alınan ücretin RTK’nın finansmanı için uygun bir yol olduğunu belirtmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 224 20. RTK şunları belirtmiştir: Kosova Meclisi, 20 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe giren 02/L-47 sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasasının kabul etmiştir. Bu yasaya göre RTK Kamu Kuruluşunun kurucusu Kosova Meclisidir. RTK, bir televizyon ve iki radyo kanalıyla olmak üzere radyo ve televizyonculuk alanında kamu hizmeti sunar. RTK’nın yayınları diaspora ve Kosovalı azınlıkların yurt dışında yaşayan mensuplarına yönelik yayınları uydu aracılığıyla yayılır. RTK’nın hizmetleri için her vatandaşın ödeyeceği ücretin belirlenmesinde tek yetkili makam Kosova Meclisidir. Bu yetki yasanın 20.1 maddesiyle düzenlenmiştir. Kosova’daki tüm gerçek ve tüzel kişiler RTK’nın kamusal yayınları için ücret ödemeye yükümlüdürler. KEK ile RTK arasında 1 Aralık 2008 tarihinde imzalanan 2532/08 sayılı hizmet sözleşmesinin süresi 1 Aralık 2009 tarihinde dolar ve RTK hizmetleri için 3,5 avroluk ücretin KEK tarafından tahsilinde dayanak teşkil etmiştir. RTK kendi cevabında, kamu yayıncısı olarak faaliyetinin yasal dayanağı olduğunu değerlendirmiştir. RTK Kosova toplumu içerisinde faaliyetinin hukuki dayanağı Yasanın olduğunu değerlendirmektedir. 21. 6 Ekim 2009 tarihinde yapılan açık duruşmada RTK şu meseleleri de gündeme getirmiştir: RTK Yasasının yürürlüğe girdikten sonra 2003/12 sayılı UNMIK Genelgesi ile 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin hükmü yoktur; Başvurucu isteminde hangi anayasal hükümlerin ihlal edildiğini veya kamu otoritesinin hangi somut kararına itiraz ettiğini kesinleştirmemiştir. RTK Yasası RTK’nin statüsünü Kosova Meclisi tarafından kurulan ve radyo ile televizyonculuk alanında kamu hizmeti veren organ olduğunu ve RTK’nin yayın ve finansman bağımsızlığını güvence altına almanın Meclisin görevi olduğunu tanımlamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 225 RTK Bağımsız Medya Komisyonu tarafından denetlenip RTK reklamları belli bir düzenlemeye ve süre sınırına tabidir. Avrupa Konseyi önerileri doğrultusunda kamu yayıncılığı yapan kuruluşun yayın bağımsızlığı ve kurumsal özerkliğinin sağlanması için finansmanının güvence altında ve şeffaf olması gerekmektedir. RTK Yasasının 20.9 maddesi “Sosyal yardım alan aileler dahil olma üzere Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının özel kategori listesinde bulunan aileler bu ücretten muaf tutulur” belirlemiştir. Öyle ki başvurucu, RTK Yasasıyla güvence altına alınan kanun yollarından yararlanmamıştır. Meclis tarafından kabul edilen yasanın RTK ile KEK arasında sözleşme akdetmeye hukuki dayanak oluşturduğu için başvurucunun Borçlar Yasasına yaptığı atıflar geçerli değildir. 3,5 avroluk aylık ücretin tahsiline imkân tanıyan yasal hükümlerin kamu çıkarlarına tamir edilemez zarar vermeyip tehlikeye atmamıştır; aksine, Kosova’da kamu yayıncısının uzun vadeli finansmanı ile gözetilmiştir. Kosova Elektrik Kurumunun Cevabı 22. Diğer ilgili taraf olan KEK, Anayasa Mahkemesinin talebine karşılık 6 Ekim 2009 tarihli duruşmada sunduğu yazılı cevabında şu meseleleri gündeme getirmiştir: KEK tarafından RTK adına ücretin tahsil edilmesi, yasal olarak yetkilendirilmiş olup aralarında akdedilen sözleşmeye uygun olarak yapıldığı ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerinde dolayı yapılmıştır. Aylık ücretin tahsiliyle ilgili sözleşmenin süresi 30 Kasım 2009 tarihinde dolması gerekirdi. RTK yayın sinyalinin ulaşmadığı yerlerde de itirazlara ve faturaların ödenmemesine rağmen KEK, RTK adına ücreti tahsil etmiştir. 400 milyon avroyu bulan borçların tutarı çoktur. Bazı dini otoriteler dini kurallara dayanarak elektrik ücretini ödemeyip KEK’in elektrik borçlarını tahsil etmede sahada karşılaştığı bazı itirazlardan biriydi. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 226 KEK, RTK ile imzaladığı sözleşmenin sona erdiği 30 Kasım 2009 tarihinden sonra RTK adına tahsilâtı yapan aracı kurum olmaya ilgili değildi. Aylık ücretin tahsilâtı hizmeti karşılığında Kosova bütçesinden herhangi bir ücret alınmamıştır. Geçici Tedbirin Konduğu Andan İtibaren Olan Gelişmeler 23. Mahkeme, başvurucunun talebi doğrultusunda 16 Ekim 2009 tarihinde aldığı Geçici Tedbir Kararında şunlar belirtilmiştir: I. KI 11/09 sayılı dava esastan görüşülerek karara bağlanıncaya kadar Kosova Radyo Televizyonu Yasasının 20.1 maddesinin uygulanmaya devam edilmesine karşı Geçici Tedbirin KONMASINA, II. Yasanın 20.1 maddesinin yapısı ve buna dayanarak uygulamaların en geç 1 Aralık 2009 tarihine kadar gözden geçirilmesi yönünde Kosova Cumhuriyeti Meclisine ÖNERİNİN sunulmasına, III. Davanın bir bütün olarak esastan görüşülüp1 Aralık 2009 tarihinden sonra karara bağlanmasına karar verilmiştir. IV. İşbu karar başvurucuya, davalı taraf olan RTK ve KEK’e, Kosova Cumhuriyeti Meclisine bildirilip, gerekli olduğu şekilde yayımlanır. V. İşbu karar derhal yürürlüğe girer. 24. Aylık ücretleri tahsil etmek üzere KEK ve RTK arasında akdedilen sözleşmenin süresi 30 Kasım 2009 tarihinde son bulup uzatılmamıştır. 25. Geçici tedbir kararının bildirilmesinden sonra Mahkeme, 14 Haziran 2009 tarihinde geçici tedbirin uzatılmasına karar vermiştir. 26. Geçici tedbir kararı açıklandığı andan hemen sonra Kosova Meclisine gönderilmiştir. Mahkemenin, RTK yasasının 20.1 maddesi ve bu madde hükümlerinden ortaya çıkan uygulamaları gözden geçirme yönündeki önerilerine karşılık olarak Meclis, 29 Nisan 2009 tarihli bir yazı ile cevabını bildirmiştir. 27. Meclisin 29 Nisan 2009 tarihinde Mahkemeye gönderdiği cevap yazısında, başvurucunun istemini Mahkemeye sunmadan önce, RTK Yasasıyla ilgili bazı önlemlerin alındığı bildirilmiştir. Meclis, 16 Eylül 2008 tarihinde Kamu İdaresi, Yerel Yönetim ve Medya Komisyonunun ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 227 RTK Yasasında değişikliklerin yapılması konusundaki girişimini Meclis Başkanlığına önerdiğini bildirmiştir. Meclis Başkanlığı 29 Eylül 2009 tarihinde Komisyonun önerisini kabul etmiştir. Komisyon 27 Ocak 2009 tarihinde bir açık oturum gerçekleştirmiştir. Daha sonra Komisyon, çok sayıda ilgili taraf temsilcilerinin katıldığı iki günlük bir seminer düzenlemiştir. 28. Bir çalışma grubu, ilk toplantısını 8 Eylül 2009 tarihinde gerçekleştirmiş, toplantıya bu yasa üzerinde önerilen değişikliklere yardımcı olan uzmanlar da katılmıştır. Çalışma grubu, 7 Nisan 2010 tarihinde yaptığı toplantıda diğer değişiklikleri de görüşmüştür. RTK gelecekte kendi finansmanı ile ilgili önerilerini 20 Nisan 2010 tarihinde Komisyona göndermiştir. 29. Şeffaf, adil, kalıcı, fakir insanların ücretten muaf tutulmaları konusunda etkin ve gerekli korumayı içeren ve saygın bir kamu yayıncısının gerektiği gibi finansmanı sağlanıp yayın hedefleri temin eden bir şemayı hazırlamak Kosova Meclisinin görevidir. 30. Daha önemlisi, Kosova Meclisinin 28 Ocak 2010 tarihli oturumunda RTK’nin 10 Ocak 2010 tarihinden itibaren 30 Haziran 2010 tarihine kadar geçici finansmanıyla ilgili 03’237 sayılı kararı onaylamıştır. 31. O zamandan itibaren RTK, 2010 yılına ait raporunda 2010 yılına ilişkin 12.080.162 avro olan toplam gelirinin 10.464.000 avroluk kısmının Kosova Devlet bütçesinden sağlandığını vurgulamıştır. Bu gelirin geri kalanının en önemli kısmı reklamlardan sağlanmıştır. Bu, 2009 yılına ait 9.785.042 avro olan toplam gelirinin 7.080.276 avroluk kısmının kamu aboneliklerinden sağlandığı rakamlarla karşılaştırılmıştır. 2009 yılı boyunca Kosova’nın devlet bütçesinden herhangi bir gelir sağlanmamıştı. 32. Mahkeme, RTK hizmetleri için birey veya hanelere yönelik herhangi bir tarifenin artık uygulanmadığını tespit etmiştir. Başvurucunun İddiaları 33. Başvurucu, 2000/12 sayılı Genelgeye dayanılarak 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren RTK hizmetleri karşılığında elektrik faturalarıyla birlikte 3,5 avroluk aylık ücretin dayatılarak tahsil edilmesinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasını ihlal ettiğini ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 228 34. 2003/12 sayılı Genelge Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi tarafından 30 Haziran 2003 tarihinde ilan edilmiştir. Genelgenin 2.1 ve 4.1 maddeleri şunları belirlemiştir: Madde 2 Ücretlerin Tahsil Edilmesi 2.1 Kosova’daki her hane, işletme, şirket veya diğer kurumlar yaysa göre bu ücreti ödemekle yükümlüdür. Bu Genelgeye göre kendi ekonomik düzeninin tek bir oluşum halinde idare eden her aile bir hane sayılır. Böyle bir idare için kanıt olarak elektrik veya telefon faturası dikkate alınır. Madde 4 Ücret Fiyatının Belirlenmesi 4.1 İlk başta ücretin fiyatı aylık üç buçuk avro (3,5 €) olup bu Genelgenin yürürlüğe girmesinden sonra uygulanacaktır. Meclis tarafından aşağıdaki 4.2 maddesine uygun bir başka ücret fiyatı belirlenene kadar bu ücret yürürlükte kalacaktır. Bu ücret tüm vergi ve yükümlülüklerden muaf tutulur. 35. Başvurucu, tüketicinin iradesine karşı ve onun onayı olmaksızın ve de bununla ilgili bir anlama imzalamaksızın KEK’in yaptığı anlaşmanın Borçlar Yasasının 26 ve 28 maddeleriyle ilgili olarak jus cogens (buyruk kural) ihlali oluşturduğunu ileri sürmektedir. 36. Başvurucuya göre Borçlar Yasasının 103 ve 51. maddelerine dayanarak sözleşmeli borçların ancak yasal şekilde dayatıldığı durumlarda uygulanabilirler. O, onayı olmaksızın bir tüketicinin yükümlülük altına sokulup “yetkisiz” sözleşme tarafı yapıldığından bu sözleşmenin tamamen uygulanamaz olduğunu ileri sürmüştür. 37. Başvurucu, ücretin tahsili sözleşmesinde tüketicinin “yetkisiz” ve kandırılmış taraf olduğunu değerlendirmektedir. KEK, tüketicinin onayı, izni, anlaşması veya imzası olmaksızın yasal otoriteyi dikkate almaksızın adım atmıştır. Başvurucu, sözleşmenin RTK lehine uygulanmasının zorbalıkla yapıldığını ve KEK’in bu sözleşmenin uygulanmasına ilişkin faaliyetlerinin geçersiz olduğunu değerlendirmiştir. RTK’ya kazanç sağlamak amacıyla yapılacak olan sözleşme ancak iki tarafın özgür iradesiyle akdedilmesi durumunda geçerli olur. 38. Başvurucu, KEK ile anlaşması olan her tüketiciye yönelik2.1 maddesinde öngörülen 3,5 avroluk ücret uygulamasına ilişkin dayatılan 2003/12 sayılı Genelgenin Kosova Anayasası ile çeliştiğini iddia etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 229 39. Başvurucu, mahkeme yoluyla kişisel haklarının, özellikle Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 6, 13, 22 ve 32. maddelerinde belirtilen ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) güvence altına alınan haklarının savunulmasında başarısız olunmasının kişisel hak ihlali oluşturduğunu ileri sürmektedir. Mağdur Statüsü 40. Bireysel başvurucunun Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuruda başarılı olabilmesi için, Anayasanın 113.7 maddesine göre kamu otoritesi tarafından mağdur edildiğini kanıtlayabilecek durumda olmalıdır. Mahkeme, 16 Ekim 2009 tarihinde geçici tedbir kararı aldığı zaman bu kavramı şu şekilde vurgulamıştır: “Bununla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadında şöyle bir tanımlama vardır ‘başvurucu, mağduru olduğu bir uygulamadan ilk bakış ispatı (prima facie) deliller sunduğu zaman geçici tedbir konması talebinde bulunabilir’ (karş. Biriuk – Litvanya Davas 25 Şubat 2009 tarih ve 23373/0325 sayılı kararın 27. maddesi; karş. Mutatis mutandis, Dugeon – Birleşik Krallık davası 22 Ekim 1981 tarih ve Sei A no.45 kararı 40-41. maddeleri)” 41. Başvurucunun başvuru esnasında veya geçici tedbir kararı esnasındaki statüsünü dikkate almaksızın olaylar o zamandan bu yana hareket etmiş, başvurucunun statüsünün belirgin bir şekilde değiştiğini göstermiştir. Mevcut durumda ne başvurucu ne de Kosova’daki diğer herhangi bir hane RTK hizmetleri için ücret ödeme yükümlülüğü altında değildir. Bunun ışığında Mahkeme, bu davanın görüşülmeye devam etmesi için gerekçenin olup olmadığını ve başvurucunun halen devam etmekte olan mağdur statüsünün olup olmadığını değerlendirmek durumundadır. 42. Mahkemenin, bu hususu özellikle İçtüzük açısından değerlendirme yetkisi ve görevi bulunmaktadır. 43. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32 (4) Kuralı, bir davada iddiaların tartışmalı olduğu veya herhangi bir ihtilafı temsil etmediği durumlarda Mahkemenin o davayı reddedebileceği öngörülmüştür. Bu kural şunu belirlemiştir: Kural 32 İstem ve Cevabın Geri Çekilmesi …4) Mahkeme, iddialarının tartışmalı olduğu veya somut bir olayı ya da bağlamı temsil etmediğini belirlemesi durumunda istemi reddedebilir. (5) Sekretarya, istemin geri çekilmesi, geri çekilmesinden bağımsız olarak Mahkemenin isteme dayanarak alacağı her türlü karar ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 230 istemin geri çekilmesinden bağımsız olarak reddedilmesiyle ilgili dava taraflarını bilgilendirir. 44. Kosova Anayasa Mahkemesi, böyle bir kuralı olan tek mahkeme değildir. Bu kural dünyadaki içtihatlarda nerde ise evrensel uygulamaları yansıtır. Aslında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ilgili kısmında şunu belirlemiştir: Madde 37 Başvurunun kayıttan düşmesi 1. Yargılamanın herhangi bir aşamasında, Mahkeme, aşağıdaki sonuçlara varılması halinde başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir. a) Başvuru sahibi başvurusunu takip etme niyetinde değilse, b) Sorun çözümlenmişse veya c) Başka herhangi bir nedenden ötürü, başvurunun incelenmesine devam edilmesi hususunda artık haklı bir gerekçe görmezse. Ancak işbu Sözleşme ve Protokollerinde tanımlanan insan haklarına riayet gerektiriyorsa, Mahkeme başvurunun incelenmesine devam eder. 2. Mahkeme koşulların haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun eski haline döndürülmesini kararlaştırabilir. 45. Genel bir kural olarak Mahkemenin, güncel olmayan davalarla ilgili karar almaması gerekir. Bu, mahkemelerin kabul ettikleri genel bir davranış kuralı olup mahkeme tanımı ile benzerdir. Mahkemenin geçici tedbir kararını kabul ettikten sonra Meclis, Mahkemeye yazarak Kosova kamu yayıncısının finansmanı meselesi için alınan önlemler konusunda bilgi vermiştir. 46. Dava konusu olmayan kavramı hukuken bilinen bir kavramdır. Mahkemede görüşülmek üzere soyut veya varsayımsal dava başvurularının yapıldığı durumlar olabilir. Varsayımsal durumlarla mahkemelerin ilgilenmeme konusunda sağlıklı hukuki dayanaklar bulunmaktadır. Hakkında karar alınacak gerçek, ani veya somut bir dava konusu olmadan mahkemelerin sağlıklı bir gerekçe olmasızın alacakları kararlar, kendi ve kamunun yükümlülükleri konusunda isabetsiz olurlar. 16 Ekim 2009 tarihinde alınan geçici tedbir kararından sonra meydana gelen gelişmelerden ötürü, bu davayla ilgili Mahkemenin alacağı her türlü kararın uygulanabilecek bir yanı olmayacaktır. Dahası, tarafları ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 231 doğrudan etkileyecek çözülmeyi bekleyen davalarla uğraşmak yerine, artık varsayımsal veya akademik sayılabilecek bu davayla Mahkemenin kısıtlı imkânlarının kullanılmaması gerekmektedir. 47. Aylık ücretin tahsilâtına ilişkin KEK – RTK sözleşmesinin son geçerlilik tarihi 30 Kasım 2009 günüydü. Bu tarihten sonra söz konusu tahsilatla ilgili KEK’i yükümlü tutan bir mekanizma olmadığı gibi, Kosova’da KEK elektrik faturalarının bu ücreti kapsamaksızın hazırlandığı da bilinen bir gerçektir. Geçici tedbir kararının alındığı tarihte başvurucunun çıkarlarının, yukarıda açıklandığı şekilde, korunmasını amaçlayıp bu dava konusunda nihai bir hüküm vermeye yeten bir güven ortamı bulunmuyordu. Bu sebepten geçici veya daimi tedbirin konması için artık bir gereksinim bulunmamaktadır. 48. Meydana gelen gelişmeleri ve yukarıda zikredilen hususları dikkate alarak, Mahkeme, RTK için tahsil edilmiş olan aylık ücretle ilgili çözülmemiş bir davanın bulunmadığı sonucuna varmıştır. Başvurucu, aylık ücretin tahsilât tutarıyla ilgili mağdur statüsüne sahip değildir. Bu yüzden geçici tedbir kararının devam ettirilmesi veya davayla ilgili yargılamanın edilmesinin gereği yoktur. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113 (7) Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 32 (4) Kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. Kosova Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32.4 kuralına göre istemin listeden ÇEKİLMESİNE karar verilmiştir. II. İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. III. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 232 Başvurucu Shkurte Krasniqi 771/2010 sayılı kararına karşı Yüksek Mahkeme’nin A. no. Dava No: KI 124-2010, karar tarihi: 13 Haziran 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet emekliliği, kanun yollarının tüketilmesi, sağlık sigortası ve sosyal güvence, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, iş ilişkisinin kesilmesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin maluliyet emekliliğinin devam ettirilmesi talebini reddeden Emeklilik İdaresi Departmanı’nın kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 51.2 maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Yüksek Mahkeme Kararından sonra Kosova Üniversite Klinik Merkezi (KÜKM) tarafından yapılan tıbbi tespitlerin emekliliğin devam ettirilmesi talebini desteklediğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Avdyli ile Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunarak anayasa ihlali iddialarına ilişkin sınırlandırılmış rolünden dolayı başvurunun kabul edilmezliğine karara vermiş ve Yüksek Mahkeme’nin hukuki ve olgusal tespitlerinin aksine kararlarını bozamayacağını bildirmiştir. Mahkeme, Edwards v. Birleşik Krallık ile Shub v. Lituanya davalarına atıfta bulunarak Yüksek Mahkeme’nin tespitinin haksız veya keyfi olduğunu gösterecek belgeler ve ilk bakışta başvurucunun haklı olduğunu ortaya koyacak deliller sunmadığını tespit etmiştir. Mahkeme, başvurucuyu tüm kanun yollarını tüketme önkoşulundan muaf tutacak şekilde KÜKM’nin son raporuna dayanarak yapılan yeni bir başvurunun başarısız olmayacağını ortaya koymadığını tespit etmiştir. Priştine, 13 Haziran 2011 Nr.ref: RK 120/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 124/10 Başvurucu Shkurte Krasniqi Kosova Yüksek Mahkemesi A.nr.771/2010 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 233 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bayan Shkurte Krasniqi’dir. İtiraz Edilen Mahkeme Kararı 2. Başvurucu tarafından itiraz edilen mahkeme kararı Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) A.nr.771/2010 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, malulen emeklilik için zorunlu koşulları yerine getirmesine rağmen bu emeklilikten yararlanma süresinin uzatılması hakkından mahrum bırakıldığını ileri sürmektedir. 4. Bu çerçevede başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 51.2 maddesinin [Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik] ihlal edildiğini iddia etmektedir. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 234 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 10 Aralık 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 7. Mahkeme Başkanının GJR. 124/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarihte Başkanın KSH 124/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıçlar Robert Carolan (başkan), Altay Suroy ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 8. İstem 2 Mart 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye tebliğ edilmiştir. 9. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra, 2 Mart 2011 günü Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 10. Başvurucu, 1982 yılında Kosova Üniversite Klinik Merkezinde (bundan sonra “KÜKM” şeklinde anılacaktır) tam zamanlı hemşire olarak çalışmaktaydı. Daha sonra böbrek TBC’sinden rahatsızlanarak 1983, 1985 ve 1989 yıllarında cerrahi müdahalelere maruz kalmıştır. 11. Dönemin Kosova Emeklilik ve Maluliyet Sigortasının 22 Mart 1990 tarih ve 7021296025 sayılı kararıyla, başvurucunun sağlık durumundan dolayı kısaltılmış mesai ile çalışma hakkı tanınmıştır. 12. Başvurucunun 5 Mart 2007 tarihli dilekçesi doğrultusunda KÜKM İnsan Kaynakları Departmanı 5 Temmuz 2007 tarihinde, başvurucu mesai süresince 18 Ağustos 2004 tarihinde kalp krizi geçirdiğinden dolayı, 1 Mart 2007 tarihinden geçerli olmak üzere (174 sayılı karar) iş ilişiğini kesmeye karar vermiştir. 13. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı 5 Ocak 2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere başvurucunun malulen emeklilik istemini onaylamıştır (Karar no 5087134). 14. Başvurucu 6 Mayıs 2008 tarihinde kalp ameliyatı olmuştur. 15. Tıbbi Tetkik Komisyonu, 19 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun kalıcı maluliyetinin olmadığını değerlendirmiştir. Bu tespitin akabinde Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 235 26 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun 2003/23 sayılı Maluliyet Emekliliği Yasasının 3. maddesine göre koşulları yerine getirmediği sonucuna varmıştır. Bu yüzden başvurucunun malulen emeklilik istemi reddedilmiştir (Karar no 5087134). 16. Başvurucu 21 Mayıs 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanının kararına karşı Kosova Emeklilik İdaresi Departman İtiraz Komisyonu nezdinde itirazda bulunmuştur. 17. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departman İtiraz Komisyonu 23 Haziran 2010 tarihli kararında (Karar no 5087134) başvurucunun itirazının mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. 18. Başvurucu 19 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunmuştur. 19. Yüksek Mahkeme, başvurucunun itiraz dilekçesiyle sunduğu evrakın alt mahkemelerin kararından farklı bir sonuca veya karara götürmediği için mesnetsiz olduğu gerekçesiyle itirazını reddetmiştir (Karar no A.nr. 771/2010). 20. Yüksek Mahkemenin 25 Kasım 2010 tarihinde son kararının açıkladıktan sonra KÜKM’nin düzenlediği bir sağlık raporunda, objektif kriterler ve klinik muayeneye dayanarak başvurucunun çalışmaya elverişli olmadığı bildirilmiştir. Başvurucunun İddiaları 21. Başvurucu, Tıbbi Tetkik Komisyonunun 19 Nisan 2007 tarihinde kendisinin sağlık durumuyla ilgili haksız değerlendirmede bulunduğunu, sağlık durumuyla ilgili evrak ve raporların kendisinin çalışmaya elverişli olmadığını açıkça ortaya koyduğunu ileri sürmektedir. 22. Başvurucu devamında Anayasanın 51. maddesinin [Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik] ihlal edildiğini ve çok sayıda sağlık raporuna göre 2003/23 sayılı Maluliyet Emekliliği Yasasının 3. maddesinde öngörülen malulen emeklilik koşullarını yerine getirdiğini iddia etmektedir. 23. Dahası başvurucu, Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Avrupa Sosyal Şartının 13. maddesinde [tıbbi ve sosyal yardım hakkı] öngörülen tıbbi ve sosyal yardım hakkının ihlal edildiğini değerlendirmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 236 İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 24. Başvurucunun Anayasanın 51.2 maddesi [Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik] ile güvence altına alınmış hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak Mahkeme, öncelikle istemin Anayasa ile belirlenip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini tespit etmiştir. 25. Başvurucu, hukuk mahkemelerinin onun anayasal haklarını ihlal edecek derecede olgu ve yasalar üzerinde yanlış yaptıklarında ancak şikâyette bulunabilir. 26. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkemesi değildir. Usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası 17 Haziran 2010 tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 27. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda bütünlük içerisine nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 28. Bu çerçevede başvurucu, itirazının Yüksek Mahkeme tarafından reddedebildiğinde yargılamanın haksız veya keyfilikten dolayı usulsüz olduğunu gösterecek herhangi bir delil sunmamıştır. (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı). 29. Dahası, başvurucu tarafından sunulan evrakta KÜKM’nin 25 Kasım 2010 tarihinde düzenlediği raporda objektif kriterler ve son klinik muayenelere dayanarak başvurucunun çalışmaya elverişli olmadığı bildirilmiş olduğu görülmektedir. Bu yeni tıbbi delilin yeni bir dava açılabilecek yeni bir olgu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. 30. Yüksek Mahkemenin kararında belirtildiği üzere, herhangi bir davacının çalışmaya elverişli olup olmadığını değerlendirmeye Sağlık Komisyonun yetkilidir. Mahkeme, bu yüzden 25 Kasım 2010 tarihli sağlık raporuna göre başvurucunun bedenen çalışmaya elverişli olup olmadığını değerlendirip karar vermeye yetkili organın Sağlık Komisyonunun olduğu görüşündedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 237 31. Öyle görülüyor ki başvurucu, 25 Kasım 2010 tarihli sağlık raporunu değerlendirmeleri için Sağlık Komisyonuna başvuruda bulunmamış, böyle bir başvurunun etkili olmayacağı için böyle bir istemin neden gereksiz olduğunu ortaya koymamıştır. 32. İstemin genel anlamda kabul edilmez olduğu ortaya çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesinin 2 Mart 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 238 Başvurucu Ilaz Shuleta Priştine Belediye Mahkemesi’nin CI No. 307/2006 sayılı kararına karşı Dava No: KI 30-2011, karar tarihi: 17 Haziran 2011 Anahtar kelimeler: engelli emekliliği, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, maluliyet emekliliği, Anayasa’nın kabulünden önce meydana gelmiş olay, emeklilikler, mal güvenliği, yeniden istihdam edilme Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda maluliyetinin tedavi edildiği ve artık çalışabilir durumda olduğu gerekçesi ile kendisinin Kosova Elektrik Kurumu’nda maluliyetten dolayı erken emeklilik başvurusunun kabul edildiği eski işyerine iadesine ilişkin 2007 yılına ait dava dilekçesini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin kararına itiraz etmiştir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesinde belirtildiği şekilde başvurucunun hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmediğini vurgulamıştır. Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak olayların Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana geldiğinden başvurunun zaman bakımından kabul edilmez olduğunu tespit etmiş; Blečić v. Hırvatistan ile Jasiúnienè v. Lituanya davalarına atıfta bulunarak başvurucunun Belediye mahkemesi kararına karşı herhangi bir itirazda bulunduğunu gösteren bir kanıt bulunmadığından Anayasa’nın 113.7 maddesinde belirtilen tüm kanun yollarını tüketmediği gerekçesi ile başvurunu kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Priştine, 17 Haziran 2011 Nr.ref: RK 122/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 30/11 Başvurucu Iljaz Shuleta Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 239 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Bay Maliq Lushaku tarafından temsil edilen Rr. “Mbreti Bardhyl” 18/a Priştine adresinde ikamet eden Bay Iljaz Shuleta’dır. İtiraz Edilen Karar 2. İtiraz edilen karar Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Anayasa Mahkemesine 01.03.2011 tarihinde sunulan istemin konusu, Bay İljaz Shuleta’nın talebi üzerine maluliyetten dolayı Kosova Elektrik Kurumundan erken emekli olduğu işyerine geri çevrilmesi talebini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 240 5. Bay İljaz Shuleta, 01.03.2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak maluliyetten dolayı Kosova Elektrik Kurumundan erken emekli olduğu işyerine geri çevrilmesi talebini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararına itiraz etmiştir. 6. Mahkeme Başkanı 02.03.2011 tarihinde raportör yargıç olarak Yargıç Kadri Kryeziu’yu, ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Gjyljeta Mushkolaj’ı atamıştır. 7. Anayasa Mahkemesi, davada müdahil olan tarafların hiçbirinden herhangi bir açıklama almamıştır. 8. Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra 19 Mayıs 2011 tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Bay Shuleta dilekçesinin ekinde Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararından herhangi bir nüsha sunmamış olmasına rağmen, onun Kosova Elektrik Kurumunda (KEK) 20 yıl süreyle kesintisiz olarak çalıştığı tespit edilmiştir. 10. Yukarıda zikredilen karardan çıkartılan bilgilere göre başvurucu, sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine 23 Eylül 2003 tarihinde maluliyetten emekli olma üzere işverenine yazılı dilekçe sunmuştur. 11. KEK’in 23 Ekim 2003 tarih ve 171/132 sayılı kararı ile Bay Shuleta’nın talebi kabul edilip 01.01.2003 – 01.12.2008 tarihleri arasında geçerli olmak üzere B sınıfından geçici maluliyet emekliliği hakkı tanınmıştır. 12. Bay Shuleta 21 Nisan 2006 tarihinde KEK’e başvurarak artık rehabilitasyon programının tamamlayıp sağlığına kavuştuğu ve çalışmaya elverişli olduğu gerekçesiyle eski işyerine alınmasını talep etmiştir. 13. Bu istemi kabul edilmeyince başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesine dava dilekçesi sunmuş, CI.nr. 307/06 kayıt numarası ile dilekçesi kaydedilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 241 14. Başvurucu Bay Shuleta, yazılı olarak Kosova Emanet Ajansı (KEA) ve KEK’e dava sürecinin başlatıldığını bildirmiştir. 15. Priştine Belediye Mahkemesi çıkarttığı 12 Şubat 2007 tarih ve CI.nr.307/2006 sayılı kararla, Bay Iljaz Shuleta’nın dava dilekçesini mesnetsiz bularak reddetmiştir. 16. Bay Shuleta, Anayasa Mahkemesi Resmi Başvuru formunda Belediye Mahkemesinin kararını 10.04.2007 tarihinde aldığını beyan etmiştir. 17. Başvurucunun sunduğu evraktan, bu karara karşı yapılmış herhangi bir itirazın ve daha üst derece mahkemelerine ait herhangi bir kararın bulunmadığı görülmektedir. 18. Netice itibariyle Belediye Mahkemesinin kararından memnun olmayan Bay Iljaz Shuleta, kendi yasal temsilcisi vasıtasıyla (tamamlanmamış cümle) Başvurucunun İddiaları 19. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasansın 48. maddesine göre zorunlu olmasına rağmen Başvurucu, Mahkeme nezdinde itiraz ettiği kararda hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini açıkça belirtmemiştir. 20. O, KEK’teki işyerine geri gönderilmesi hakkının iadesi için sunduğu dava dilekçesi akabinde Priştine Belediye Mahkemesinin bu talebi reddeden CI.nr. 307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 21. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 22. Mahkeme, başvurucunun Anayasanın aşağıda alıntılanan maddesine istinaden başvuruda bulunduğunu tespit etmiştir: 113.7 “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra başvuruda bulunmaya yetkilidirler.” Mahkeme bu çerçevede, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 242 Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın bireysel başvurulara atıfta bulunan aşağıda alıntılanan 46. maddesini de göz önünde bulundurmaktadır: “Anayasa Mahkemesi, belirlenen tüm yasal koşulların yerine getirildiğini tespit etmesi durumunda, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına göre sunulmuş başvuruları kabul edip işleme sokar”. 23. Başvurucunun dava dosyasında sunduğu evrak incelenirken, son mahkeme kararının Priştine Belediye Mahkemesinin 12 Şubat 2007 tarihli kararı olup, söz konusu kararı, kendi beyanına göre, 10 Nisan 2007 tarihinde kabul etmiştir. 24. Süreyle ilgili vadeler göz önünde bulundurulduğunda, başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği (15 Haziran 2008) tarihinden önceki bir zaman dilimine ait kamu otoritesi kararının (10 Nisan 2007 tarihinde teslim edilen Priştine Belediye Mahkemesinin 12 Şubat 2007 tarihli kararı) anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmekte olup, Anayasa Mahkemesi, henüz Anayasa yokken Anayasa ile güvence altına alınan haklardan bahsedilemeyeceğinden, istemin Anayasa bağlamında vade dışı olduğunu tespit emiştir (bkz. 59532/00 sayılı Blecic – Hırvatistan davası AİHM 29 Temmuz 2004 tarihli kararı. Bu kararda AİHM, AİHS yürürlüğe girmeden önce son bulan herhangi bir hüküm veya hukuki durum hakkında sözleşme taraflarını sorumlu tutmayacağı için istemi kabul edilmez olarak nitelemiştir. 25. Böyle bir gerekçeyi AİHM, Jasiiniene – Lituanya kararında da bildirmiştir (bkz. mutatis mutandis, 41510/98 sayılı Jasiiniene – Lituanya davası AİHM 6 Mart ve 6 Haziran 2003 tarihli kararları) 26. İstem, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir dönemle ilgili olmuş olsa bile, Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce tüm kanun yollarının tüketilmediği için Anayasanın 113.7 maddesinde belirtilen kabul edilirlik koşulları yerine getirilmemiş olacaktı. Çünkü, bu istemle ilgili dava dosyasında yalnız Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 307/2006 sayı ve 12 Şubat 2007 tarihli karar sunulmuş, kanun yollarının tüketildiğini gösteren başka bir delil sunulmamıştır. 27. Bu şartlarda başvurucu kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir ve: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 243 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak 15 Mayıs 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Mr. sc. Kadri Kryeziu, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 244 Başvurucu Arben Komani Yakova Belediye Eğitim Müdürlüğünün 4 sayılı kararına karşı Dava No: KI 128-2010, karar tarihi: 20 Haziran 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, öğretmenlerin disiplin ve davranışları, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda reşit olmayan oğlunun, kötü muamele yapan öğretmeni hakkında Yakova Belediye Eğitim Müdürlüğünün disiplin cezası kararının Yüksek Mahkemece yavaş görüşülmesinden dolayı Anayasa’nın 3 ve 22. maddeleri, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2 ve 7. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Yüksek Mahkeme’de devam eden dava henüz tamamlanmadığından Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.1 maddesinde belirtilen kanun yolları tüketilmesi koşulları yerine getirilmediğinden başvurunun vakitsiz yapıldığına ve kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Frydlender v. Fransa davasına atıfta bulunarak dava süresinin makul olmasına ilişkin standardın değerlendirilmesi davanın karmaşıklığı, başvurucu ve ilgili otoritelerin davranışı ve böyle bir davada neyin başvurucunun yararına olacağı ile ilgili olduğunu belirtmiştir. Ancak Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Priştine, 20 Haziran 2011 Nr.ref: RK 118/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 128/10 Başvurucu Arben Komani ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 245 Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün 4 sayı ve 29 Ocak 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yakovalı gayri reşit David Komani’nin babası Arben Komani’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, kendisine 6 Şubat 2010 tarihinde teslim edilen Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün 4 sayı ve 29 Ocak 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Yüksek Mahkeme ve idari organların sessiz kalıp davayı öncelikli olarak ele almayarak: a. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3.maddesini, b. Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma Hakkı] c. Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 246 Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 16 Aralık 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 6. İstem, 27 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye ve Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğüne bildirilmiştir. 7. Mahkeme Başkanı, GJR. 128/10 sayı 14 Şubat 2011 tarihli emirname ile raportör yargıç olarak Yargıç Ivan Čukalović’i, aynı tarih ve KSH 128/10 sayılı emirname ile ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj’ı atamıştır. 8. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüşüp 18 Mayıs 2011 tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Başvurucu, 26 Aralık 2009 tarihinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (bundan sonra EBTB şeklinde anılacaktır) Eğitim Başmüfettişliğine oğlunun öğretmeni hakkında şikayette bulunup, öğretmenin başvurucunun oğlunda strese ve yaralanmaya sebebiyet verdiğini ileri sürmüştür. 10. EBTB Müfettişlik Departmanı Yakova Şubesi 12 Ocak 2010 tarihinde okulda bir teftiş gerçekleştirmiştir. 11. Başvurucu 13 Ocak 2010 tarihinde EBTB Başmüfettişliğine yeni bir şikâyet dilekçesi sunmuş, oğlunun öğretmenine 26 Aralık 2009 günü ulaşan ilk şikâyetten sonra oğlunda korku ve endişe duygusunun yaratıldığını ileri sürmüştür. 12. EBTB Genel Sekreterliği, 19 Ocak 2010 tarihinde yayımladığı bir öneride şikayetin görüşülmesine ilişkin bir komisyonun kurulmasını, ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 247 öğretmen hakkında gerekli tedbirlerin alınmasını ve Müfettişlik Departmanı Yakova Şubesinin çalışmaları hakkında rapor hazırlanmasını öngörmüştür. 13. Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğünce kurulan bir disiplin komisyonu 29 Ocak 2010 tarihinde 04 sayılı bir karar açıklamıştır. Kararda başvurucunun, oğlunun öğrencisi olduğu okulun yönetim kuruluna hitaben bir şikâyet dilekçesi sunmasını ve okul müdüründen şikâyetin esasına göre karar alması talebinde bulunulmasını önerilmiştir. Sonuçtan memnun kalmaması halinde başvurucunun EBTB Eğitim Başmüfettişliği nezdinde şikâyette bulunabileceği bildirilmiştir. Dahası, karara, Şikâyet Komisyonu nezdinde de itiraz edilebilecekti. 14. Başvurucu, Disiplin Komisyonunun 19 Ocak 2010 tarihli kararına karşı Belediye Eğitim Departmanı nezdinde 8 Şubat 2010 tarihinde itiraz etmiştir. 15. Disiplin Komisyonu 27 Mart 2010 tarihli değerlendirmesinde öğretmenin meslek ilkelerine aykırı davrandığını tespit etmiş ve öğretmene yazılı uyarı göndermiştir. Başvurucunun bu karara Belediye Eğitim Departmanı nezdinde itiraz etme hakkı olduğu, ancak şimdiye kadar itiraz etmediği anlaşılmaktadır. 16. Başvurucu, idari makamların sükûtu ve yasal hükümlerin ihlaline ilişkin şikayetini 8 Nisan 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirmiştir. 17. Başvurucu, davayla ilgili acil kararın alınması yönünde 16 Eylül 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye istem sunmuştur. Başvurucunun İddiaları 18. Başvurucu, idari organların sessiz kalıp davayı öncelikli olarak ele almayarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3.maddesini, Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma Hakkı] Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini ileri sürmektedir. 19. Başvurucu, idari organlar nezdinde başlattığı tüm işlemlerde idari organların sükut ederek ve dava sürecini erteleyip sorumluluklarından kaçmak amacıyla yetkilerin yanlış gösterilerek; otoritelerin yasayı ihlal edenlere karşı önlem almayı reddedip süreçleri gereksiz yere genel anlamda geciktirerek ve ebeveynlerin çıkarlarını hiçe sayıp nihai bir ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 248 karar almayarak ve de şikayetlere cevap vermeyip süreci oğlunun aleyhine engellemeye çalışarak yasal hüküm ihlali işlediklerini iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 20. Başvurucu, idari organların sessiz kalıp davayı öncelikli olarak ele almayarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3.maddesini, Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma Hakkı] Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini iddia etmektedir. 21. Yüksek Mahkeme ve idari organların başvurucunun davasında yavaş hareket ettikleriyle ilgili iddia hakkında Mahkeme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına atıfta bulunmaktadır. Bu içtihatta “usullerin uzatılmasının gerekçesi aşağıdaki koşulların ışığında değerlendirilmelidir: davanın karmaşıklığı, başvurucu ve ilgili otoritelerin davranışları ve başvurucu açısından söz konusu anlaşmazlıkta sorunun ne olduğudur” (bkz. birçok diğer otoritenin yanı sıra Frydlender – Fransa davası [GC] 30979/96 sayılı kararı §43, AİHM 2000-VII). 22. Her halükarda başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik ve özellikle yasa ile öngörülen kanun yollarının tüketilmesiyle ilgili koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 23. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 24. Bu davada Mahkeme, başvurucunun usullerin sürüncemede bırakıldığını iddiasıyla ilgili olarak, yargılamada son kademe olan Yüksek Mahkemeden henüz bir karar çıkmadığını tespit etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 249 25. Bunlardan, Anayasanın 113.7 maddesi ve Yasanın 47.2 maddesine göre istemin kabul edilmez nitelikte olduğu sonucu çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 20 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 250 Başvurucu Gjokë Dedaj Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı Dava No: KI 115-2010, karar tarihi: 21 Haziran 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, mülk davası Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Yüksek Mahkeme Özel Dairesi tarafından kendisine duruşmaya katılma imkanı tanınmadığı, ihtilaflı ticari mülkün alım satımının tanınmadığı, eksik karar çıkartıldığı ve itiraz hakkı tanınmadığı için anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Olayların gelişme tarihlerini dikkate alarak Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (“Yasa”) yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört aylık süre içerisinde başvuru yapılmadığı için 49 ve 56. maddelerine göre başvurunun kabul edilmezliğine karar vermiştir. Başvurucunun başvurma imkanı bulunmadığı hallerde bu sürenin bir yıla kadar uzatılabileceğini belirleyen 50. maddeye rağmen başvurunun uzatılmış bu süre içerisinde de yapılmadığı tespit edilerek başvurunun kabul edilmezliğine karar verilmiştir. Priştine, 21 Haziran 2011 Nr.ref: RK 123/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 115/10 Başvurucu Gjokë Dedaj Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin SCC-04-0104 sayı ve 23 Ekim 2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 251 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Zef Prenaj tarafından temsil edilen ve İpek’te ikamet eden Baj Gjokë Dedaj’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, kendisine 14 Temmuz 2008 tarihinde teslim edilen Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin (bundan sonra “Özel Daire” şeklinde anılacaktır) SCC-04-0104 sayı ve 23 Ekim 2007 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, kendisine eksik karar bildirilip itiraz hakkı sunulmayarak hukuk davaları usulünün ciddi derecede ihlal edildiğini ileri sürdüğü Özel Daire kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. 4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49 ve 56. maddelerine göre vade dışı olduğunu varsayarak Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 50. maddesine göre istemini eski hale çevirme talebinde bulunmaktadır. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 252 anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu, 18 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 7. Mahkeme Başkanı, GJR. 115/10 sayı 22 Kasım 2010 tarihli emirname ile raportör yargıç olarak Yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ı, aynı tarih ve KSH 115/10 sayılı emirname ile ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Almiro Rodrigues’i atamıştır. 8. İstem, 21 Ocak 2011 tarihinde Özel Daireye bildirilmiştir. 9. Mahkeme, 28 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan avukatını yetkilendirmeyi isteyip, başvurucu 3 Şubat 2011 tarihinde vekâlet vermiştir. 10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüşüp 23 Mayıs 2011 tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 11. İpek merkezli “Bitkileri Koruma İstasyonu” Kamu Şirketi (bundan sonra “KŞ” şeklinde anılacaktır) tarafından 12 Ağustos 1993 tarihinde yapılan bir açık artırma satışında başvurucu, “Rexhep Ali Bajrami” p.n. adresinde bulunan bir ticari mekânı 40.500 Alman Markı (bundan sonra DM şeklinde anılacaktır) karşılığında satın almıştır. 12. Sırbistan Maliye Bakanlığı Hukuk ve Mülkiyet Davaları Departmanı 6 Temmuz 1994 tarihinde KŞ’den ticari mekanın mülkiyet hakkının Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasasının (Sırbistan Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, sayı 30/89 ve 42/89) 3.1 maddesi ve Genel İdari usuller Yasasının 202. maddesine uygun şekilde alıcıya (başvurucuya) devri için gerekli kararı (011 no:464-08-03056/94) kabul etmiştir. Devir istemi, Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasasının 3. maddesine göre belli bir etnik topluluğa mensup vatandaşların yerleşmesine imkân tanıyıp ulusal yapıyı bozacağı ve diğer etnik topluluk mensubu vatandaşlar arasında eşitsizlik yaratacağı için rahatsızlık uyandırır gerekçesiyle reddedilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 253 13. Başvurucu 29 Temmuz 2001 tarihinde Kosova Emanet Ajansına (bundan sonra KEA şeklinde anılacaktır) başvurup ticari mekânın mülkiyet hakkının tanınmasını talep etmiştir. 14. Başvurucu, 13 Ağustos 2003 tarihinde ticari mekânın mülkiyet haklarının onayı için İpek Belediye Mahkemesinde işlemleri başlatmıştır. 15. İpek Belediye Mahkemesi davayı, Kosova Emanet Ajansının Kuruluşuna İlişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra “2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) ve Kosova Emanet Ajansı ile İlişkili Davalara Bakmaya Yetkili Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin Kuruluşuna İlişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra “2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) göre yetkili özel mahkeme olan Özel Daireye devretmiştir (karar no C.Nr. 359/03). 16. Başvurucu 12 Temmuz 2007 tarihinde Özel Daireye itiraz dilekçesi ile başvurarak ticari mekânın mülkiyet hakkının onaylanmasını talep etmiştir. İşlemlerin başlatıldığı konusunda KEA da bilgilendirilmiştir. 17. Özel Daire 23 Ekim 2007 tarihinde açıkladığı kararında (SCC-04-0104): 1) İtirazı mesnetsiz olarak reddetmiş, 2) Alım satım sözleşmesini hükümsüz ilan etmiş ve 3) KŞ’ye başvurucuya maddi tazminat ödeme önerisinde bulunmuştur. 18. Özel Daire, devrin ihale usullerine uygun şekilde yapılıp başvurucunun kazandığını ve bu işlemin Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasası hükümlerine uygun şekilde yapıldığını gerekçe olarak göstermiştir. Özel Daire devamında başvurucunun 40.500 DM’den 30.000 DM Ağustos 1993’te ödediğine dair belge sunduğunu belirtmiştir. Öyle ki ticari mekanın başvurucuya ait olması gerekirdi. Ancak Sırbistan Maliye Bakanlığı Hukuk ve Mülkiyet Davları Departmanı mülkiyet devrinin, o dönemlerde yürürlükte olan Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasası hükümlerine aykırı olacağı gerekçesiyle devir gerçekleşmemiştir. Bu yasa, Kosova’da Uygulanabilir Mevzuata İlişkin 1999/24 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre ancak ayrımcı bir yasaydı. Netice itibariyle ticari mekan KŞ tarafından üçüncü bir kişiye satılarak başvurucu ile bir başka ticari mekanın mülkiyet hakkının verilmesi yönünde bir uzlaşmaya varılmıştır. Bu olay KŞ Müdürü tarafından teyit edilmiştir. Böyle bir uzlaşmayla ilgili herhangi bir sözleşme aslı veya sureti teslim edilmemiştir. Özel Daire, mülkiyet devrinin Gayrimenkul Mülkiyet ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 254 Hakkı Devrine İlişkin Özel yapılmadığına hükmetmiştir. Koşullar Yasasına uygun şekilde Başvurucunun İddiaları 19. Başvurucu, Özel Dairenin “davada müdahil tarafları duruşmaya çağırmayıp, ticari mekan alım satım sözleşmesini tanımayarak eksik karar aldığı” için Hukuk Davaları Usulleri Yasasını ciddi şekilde ihlal ettiğini ileri sürmektedir. Özel Daire her halükarda ticari mekan alım satım sözleşmesini tanımak yerine ödenen miktarı teyit etmiştir. 20. Dahası, başvurucu, itiraz hakkının tanınmadığı yönünde şikâyet etmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 21. Başvurucu, Özel Dairenin davada müdahil tarafları duruşmaya çağırmayıp, ticari mekan alım satım sözleşmesini tanımayarak Hukuk Davaları Usulleri Yasasını ciddi şekilde ihlal ettiği ve eksik olarak nitelediği 23 Ekim 2007 tarihli kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini Mahkemeden talep etmektedir. 22. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 23. Yasanın 49. maddesinde belirtildiği şekilde başvuru için gerekli koşullardan birisi, dava ile ilgili aldığı son karardan itibaren dört aylık süre içerisinde başvurup başvurmadığıdır. Öyle ki başvurucuya teslimi 14 Temmuz 2008 tarihinde yapılan 23 Ekim 2007 tarihli kararı olup, başvurucunun Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 18 Kasım 2010 tarihinde yaptığı başvurunun, Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört aydan uzun bir süre geçtiği anlaşılmaktadır (bkz. Yasanın 56. maddesi). Bundan başvurunun en geç 15 Mayıs 2009 tarihinde Mahkemeye yapılmış olması gerektiğinden, süre dışı olduğu ortaya çıkmaktadır. 24. Dahası, Yasanın 50. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvurucunun kusuru olmaksızın, başvurusunu belirtilen süre içerisinde yapm durumunda olmamışsa, başvurucunun istemi doğrultusunda Anayasa Mahkemesi davayı eski haline çevirmekle yükümlüdür. Başvurucu, engelin ortadan kalktığı andan itibaren on ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 255 beş (15) gün içerisinde davayı eski haline çevirme talebinde bulunup talebini gerekçelendirmelidir. Bu yasa ile belirtilen son süreden bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra davanın eski haline çevrilmesine izin verilmez”. Mahkeme, başvurucuya son kararın 14 Temmuz 2008 tarihinde teslim edilmiş olup 50. maddeye göre başvurucunun en geç 14 Temmuz 2009 tarihine kadar başvurmuş olması gerektiğini tespit etmiştir. Dilekçe 18 Kasım 2010 tarihinde teslim edildiği için süre dışındadır. 25. İstemin, bu çerçevede, Yasanın 56. maddesiyle ilgili olarak 49. maddesine göre süre dışı olduğundan reddedilmesi gerekmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49 ve 56. maddelerine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 21 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 256 Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı Dava No: KI 115-2010, karar tarihi: 21 Haziran 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, mülk davası Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi (PDAK)’nin Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda PDAK partisinin hakkı olduğu halde parlamentodaki bir sandalyenin Aşkanlı Entegrasyon Partisi (PAI)’ne tahsis edilmesini öngören Seçim İhbar ve İtiraz Heyeti kararını onayan Yüksek Mahkeme kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasası’nın 64.2 maddesi Kosova Genel Seçim Yasası’nın 111. maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme kararında Anayasa ile güvence altına alınmış herhangi bir hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine dair kanıt sunamadığından açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesiyle başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, PDAK ile PAI partilerinin her ikisinin de Aşkanlı topluluğunu temsil ettiklerine ve Anayasa’nın 64.2 maddesinde belirtildiği şekilde parlamentoda iki sandalyeye sahip olduğu yönünde bir tutum sergilemiştir. Priştine, 8 Temmuz 2011 Ref.Nr: RK 125/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 33/11 Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5 Şubat 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 257 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Ferizovik mukimi ve Kosova Aşkanlıları Demokrtaik Partisi Genel Sekreteri olan Bay Naser Emini tarafından temsil edilen ve Kosova Ovası Belediyesi Nenea Tereze adresinde bulunan Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisidir. İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisinin artı bir milletvekilliği için talebini mesnetsiz olarak reddeden Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.br. 112/2011 sayı ve 2 Şubat 2011 tarihli kararına karşı yapılan itirazı reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5 Şubat 2011 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Anayasasının 64.2 maddesinin ihlal edildiğini ileri sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayılı kararına itiraz etmektedir. Başvurucu, Anayasa ile Aşkanlılara tahsis edilmiş olup Aşkanlı Entegrasyon Partisine (bundan sonra AEP şeklinde anılacaktır) verilen bir milletvekilliği sandalyesinin kendilerine verilmesi gerektiğini değerlendirmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (b) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 258 5. Başvurucu, 3 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 6. Mahkeme, kararlarının Anayasaya uygunluğu hakkında değerlendirme sürecinin başlatıldığını Seçim İtiraz ve İhbar Heyetine (bundan sonra SİİH şeklinde anılacaktır) ve Yüksek Mahkemeye 23 Mart 2011 tarihinde bildirmiştir. 7. Kosova Yüksek Mahkemesinin 31 Mart 2011 tarihli cevabında kararına ilave edilecek herhangi bir açıklamasının olmadığını, davayla ilgili görüşünün Yüksek Mahkeme kararında açıklandığını bildirmiştir. 8. SİİH, 6 Nisan 2011 tarihinde tebligatımıza cevaben gönderdiği açıklamada KADP’nin isteminin reddedilmesi gerekçelerini bildirip, ilave evrak sunmuş ve istemin kabul edilmez olarak reddini önermiştir. 9. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Prof. Dr. Enver Hasani ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay Suroy’un raporunu inceledikten sonra 9 Haziran 2011 tarihinde tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 10. Merkez Seçim Komisyonu (bundan sonra MSK şeklinde anılacaktır) 30 Ocak 2011 tarihinde genel seçim sonuçlarını açıklayarak, Kosova Anayasasında Rom, Aşkanlı ve Mısırlı topluluğuna tahsis edilen 4 (dört) milletvekilliği sandalyelerinin dağılımını aşağıdaki gibi belirlemiştir: Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Kosova Yeni Demokratik İnisiyatifi Kosova Birleşik Romları Partisi Aşkanlı Entegrasyon Partisi 2871 oy 1690 oy 690 oy 1386 oy 1 sandalye 1 sandalye 1 sandalye 1 sandalye 11. MSK’nin bu kararına karşı KADP 31 Ocak 2011 tarihinde SİİH nezdinde itiraz edip, bu kararla Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve Kosova Genel Seçim Yasasının 111. maddesinin ihlal edilerek KADP’nin zarara uğratıldığını ileri sürmüştür. 12. SİİH, KDAP’nin MSK seçim sonuçlarına itirazı hakkında 2 Şubat 2011 tarihinde açıkladığı A nr. 112/2011 sayılı kararında, KDAP’nin itirazını mesnetsiz bularak reddetmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 259 13. SİİH’nin bu kararına karşı KDAP 3 Şubat 2011 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde itiraz etmiş olup, Yüksek Mahkemenin 5 Şubat 2011 tarihli duruşmasında açıkladığı A.A. nr. 66/2011 sayılı kararıyla itiraz mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir. 14. Yasa ile öngörülen tüm kanun yollarını tükettikten sonra KADP 3 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurarak yukarıda zikredilen kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. Başvurucunun İddiaları 15. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr. 112/2011 sayı ve 2 Şubat 2011 tarihli kararına karşı yapılan itirazı reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5 Şubat 2011 tarihli kararı ile KADP’nin artı bir milletvekilliği sandalyesi talebinin reddedilmesinin Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve 003/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasını ihlal ettiğini ileri sürmektedir. 16. KADP, çoğunluk olmayan partilerden kendisinin zarara uğratıldığını, AEP partisine verilen milletvekilliği sandalyesinin kendisine verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Kosova Seçim Mevzuatı 17. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 64. maddesi 2. fıkrası 2. bendinde Kosova Cumhuriyeti Meclisinin dağılımı şöyle belirlenmiştir: Meclis seçimlerinde diğer toplulukları temsil ettiklerini beyan eden parti, koalisyon, yurttaş hareket ve bağımsız adayların, aşağıda belirtilen en az sandalye sayılarına sahip olmaları güvenceye bağlanmıştır. Her topluluk için güvenceye bağlanan sayıdan az sandalye kazanılmışsa, Rom topluluğu bir (1) sandalye; Aşkali topluluğu (1) sandalye; Mısırlı topluluğu (1) sandalye ve Rom, Aşkali ile Mısırlı topluluklarından en çok oyu alana artı bir (1) sandalye;…” 18. Kosova Cumhuriyeti seçim mevzuatı 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası, 03/L-256 sayılı 03/L-073 sayılı Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasa ve 03/L-072 sayılı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçim yasası ile düzenlenmiştir 19. 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasının 111. maddesinde milletvekilleri sandalyelerinin dağılımı ve Kosova ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 260 Meclisindeki bazı siyasi partilere mensup milletvekili sayılarının hesaplanması aşağıdaki gibi belirlenmiştir: “111.2 b) Genel seçimlerde her siyasi oluşumun kazandığı geçerli oyların toplam sayıları, sandalye tamsayıları elde edilene kadar 1, 3, 5, 7, 9, 11, 13, 15 vs sayılardan birine bölünür…” 20. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasanın 106. maddesi şunu belirlemiştir: “MSK, oylama yerleri ve sayım merkezlerindeki tüm işlemler tamamlandıktan ve oylama ve oy sayımıyla ilgili tüm itirazlar SİİK tarafından karara bağlandıktan ve SİİK kararları hakkında Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan temyiz başvuruları karara bağlandıktan sonra nihai seçim sonuçlarını onaylar”. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 21. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirtilen kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 22. Başvurucu Anayasa Mahkemesine 3 Mart 2011 tarihinde başvurmuş, bu davayla ilgili Yüksek Mahkeme tarafından açıklanan karar ise 5 Şubat 2011 tarihinde kesinleşmiştir. Netice itibariyle Mahkeme, başvurunun Yasanın 49. maddesine uygun şekilde yapıldığı sonucuna varmıştır. 23. Mahkeme, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa Mahkemesinin görevi olmadığını vurgulamak ister. Usul hukuku ve maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. KI 13/09 numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail Avdyli Davası Kabul Edilmezlik Kararı). 24. Başvurucu, isteminde Yüksek Mahkemenin kararıyla Anayasanın II, III ve IV. kısımlarında (Anayasanın 21-82. maddeleri) güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiğini gösteren ve Yüksek Mahkemenin başvurucunun itirazını mesnetsiz olarak reddederken keyfi davrandığını ortaya koyan deliller sunmamıştır (bkz. mutatis mutandis, Vanek – Slovakya Cumhuriyeti 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli AİHM Davası Kabul Edilmezlik Kararı). 25. Bu davayla ilgili olarak Anayasanın 64. maddesi 2. fıkrası 2. bendinde şunlar öngörülmüştür: “Rom, Aşkali ile Mısırlı topluluklarından en ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 261 çok oyu alana artı bir (1) sandalye verilir…” en çok oyu alan siyasi kuruluşa değil. 26. KADP ve AEP partilerinin ikisi de azınlık Aşkanlı topluluğunu temsil eden siyasi kuruluş oldukları ve azınlık Aşkanlı topluluğunun Anayasa ile öngörülen iki milletvekilliği sandalyesine sahip olduğu dikkate alındığında Mahkeme, istemin İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre açıkça mesnetsiz olduğunu tespit etmiştir. İçtüzüğün söz konusu hükmü şunu belirlemiştir: “2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) ile 36(2b) kurallarına dayanarak 9 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 262 Başvurucu Shefki Gjergji Yüksek Mahkeme’nin A. no. 274/2010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 41-2011, karar tarihi: 8 Temmuz 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, süre meselesi, maluliyet emekliliği, bireysel başvuru, emeklilik, emeklilik hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanı’nın kararını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49. maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Yüksek Mahkeme kararının teslim alındığı andan itibaren Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde belirtildiği şekilde dört aylık süre içerisinde başvurunun yapılmadığı gerekçesi ile İçtüzüğün 36.1(b) kuralına dayanarak başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar çıkartmıştır. Priştine, 8 Temmuz 2011 Ref.Nr: RK 126/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 41/11 Başvurucu Shefki Gjergji Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 274/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 263 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Podujeve Belediyesine bağlı Obranqe köyünde mukim Shefki Gjergji’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanının 50040570 sayı ve 20Kasım 2009 tarihli kararına karşı itirazını reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin 274/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 49. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinin 274/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 21 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 264 6. Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesini 23 Mart 2011 tarihinde başvuru hakkında bilgilendirmiştir. 7. Kosova Anayasa Mahkemesi, 10 Mayıs 2011 günü başvurucunun 2 Ekim 2010 tarihinde Yüksek Mahkemenin kararını kabul ettiğine ilişkin deliller temin etmiştir. 8. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay Suroy’un raporunu inceledikten sonra 10 Haziran 2011 tarihinde tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Başvurucu, birinci dereceden organ olarak Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanından malulen emeklilik hakkının tanınmasını talep etmiştir. Ancak birinci derece organı, başvurucunun 2003/23 sayılı Kosova Maluliyet Emekliliği Yasası 3. maddesinde öngörülen koşulları yerine getirmediği gerekçesiyle bu istemi 15 Ekim 2009 tarihinde reddetmiştir. 10. Birinci derece organı görüşünü, 15 Ekim 2009 tarihli sağlık komisyonunun Kosova Maluliyet Emekliliği Yasasına göre koşulları yerine getirmediğine ilişkin tespit ve görüşüne isnat etmiştir. 11. Dahası, ikinci derece organı olan Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Heyetince görüşülen dava çerçevesinde Emeklilik İdaresi Departmanı, önceki komisyonun başvurucunun vücut organının maluliyetine ilişkin tespit ve değerlendirmeleriyle örtüşen 8 Aralık 2009 tarih ve 5004057 sayılı değerlendirmesini sunmuş; buna göre başvurucunun talebi mesnetsiz olarak reddedilerek itiraz edilen karar onaylanmıştır. 12. Yasa ile yetkili kılınan sağlık komisyonunun Kosova Malulen Emeklilik Yasasında öngörülen koşulları başvurucunun yerine getirmediği yönündeki tespiti dikkate alarak Kosova Yüksek Mahkemesi, A.nr. 247/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararında başvurucunun itirazını mesnetsiz bulup reddetmiştir. Başvurucunun İddiaları 13. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 247/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararıyla Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 265 Emeklilik İdaresi Departmanının 8 Aralık 2009 tarih ve 5004057 sayılı kararına karşı itirazı reddedilerek Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 49. maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 14. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa ile belirlenip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 15. Mahkeme bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49. Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda süre yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.” 16. Sunulan evraka göre başvurucunun Yasanın 49. maddesinde belirtilen süre içerisinde başvurmadığı tespit edilmiştir. 17. Kosova Yüksek Mahkemesince verilen A.nr. 247/2010 sayılı son kararın 22 Eylül 2010 tarihli olup başvurucuya 2 Ekim 2010 tarihinde teslim edilmiştir (Yüksek Mahkemenin teslim tesellüm belgesi); oysa başvurucu Anayasa Mahkemesine 21 Mart 2011 tarihinde başvuru dilekçesi sunmuştur. Netice itibariyle başvuru, Yasanın 49. maddesine göre vade dışıdır. 18. Dava konusuyla ilgili tüm olgular ele alınıp dava görüşüldükten sonra Mahkeme, başvurunun, son kararın teslim alındığı tarihten itibaren dört aylık süre geçtikten sonra yapıldığı sonucuna varmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) ile 36(2b) kurallarına dayanarak 10 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 266 II. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 267 Başvurucu Gani Geci ile diğer milletvekilleri Meclis’in Kosova Posta ve Telekom şirketinin özelleştirilmesine ilişkin 14 Ekim 2010 tarihli Hükümet Strateji Projesine ilişkin kararına karşı Dava No: KO 107-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraf, bireysel/grup başvurusu, başvurunun gereksiz olması, yetersayı (Meclis), 10 veya daha çok sayıda Meclis milletvekili tarafından yapılan başvuru Meclis üyesi olan 12 milletvekilinden oluşan başvurucuların Anayasa’nın 113.4 maddesine dayanarak yaptıkları başvuruda Meclis Başkanı’nın Meclis İçtüzüğü’nün 51(1), (2) ve (3) fıkralarının gerektirdiği üye tamsayısının % 50’sinin oluşturduğu yetersayı sağlanmaksızın strateji ve karar tasarısının tartışma ve oylamaya açarak Meclis İçtüzüğü’nün söz konusu fıkralarını ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. Meclis Başkanı’nın cevabında yetersayının sağlanamadığı itirazlar üzerine konuyla ilgili imzalı bir kararın çıkmadığı ve önergenin kabul edilmediğini belirtmiş, bu meselenin ileride Meclis gündemine getirileceğini ifade etmiştir. Mahkeme, Meclis Başkanı’nın yetersayı eksikliğinden dolayı söz konusu kararı geçersiz kıldığı gerekçesi ile İçtüzüğün 32.4 kuralına dayanarak başvurunun gereksiz (uygulama etkisinden yoksun) olduğunu değerlendirerek iptaline karar vermiştir. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 133/11 İSTEM LİSTESİNDEN ÇIKARTILMA KARARI Dava no: KO 107/10 Başvurucu Gani Geci ve diğer milletvekilleri Kosova Posta-Telekom Şirketinin Özelleştirilmesine İlişkin Hükümet Strateji ve Karar Tasarısı hakkında 14 Ekim 2010 tarihli Meclis Kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 268 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucular, Bay Gani Geci tarafından temsil edilen (isimleri Karar Tasarısı ekinde zikredilen) 12 milletvekilidir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucuların itiraz ettiği karar Kosova Posta-Telekom Şirketinin Özelleştirilmesine İlişkin Hükümet Strateji ve Karar Tasarısı (bundan sonra “PTK Stratejisi” şeklinde anılacaktır) hakkında 14 Ekim 2010 tarihli Meclis Kararlarıdır. Dava Konusu 3. Başvurucuların Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktı) yaptıkları başvurunun konusu Kosova Posta-Telekom Şirketinin Özelleştirilmesine İlişkin Hükümet Strateji ve Karar Tasarısını onaylayan 14 Ekim 2010 tarihli Meclis Kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. 4. Başvurucular, Meclisin 14 Ekim 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğuna itiraz ederek, Kosova Cumhuriyeti Meclisi İçtüzüğünün (bundan sonra “Meclis içtüzüğü” şeklinde anılacaktır) 51. maddesi (1), (2) ve (3). fıkralarının ihlal edildiğini öne sürmektedir. 5. Başvurucular, özellikle oylama esnasında toplantı yetersayısının bulunmamasından dolayı Meclis İçtüzüğünün 51. maddesi (1), (2) ve (3). fıkralarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 269 Yasal Dayanak 6. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.5 maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 7. Başvurucu 22 Ekim 2010 tarihinde Mahkemeye başvuru dilekçesini teslim etmiştir. 8. Başkanın GJR. 107/10 sayı ve 16 Aralık 2010 tarihli kararıyla Yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ı raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve KSH 107/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 9. Kosova Cumhuriyeti Meclis (bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır) Başkanı istemle ilgili olarak 1 9Ocak 2011 tarihinde bilgilendirilmiştir. 10. Mahkeme, 3 Mayıs 2011 tarihinde Meclisten ilave belge talebinde bulunmuş, belgeler 5 Mayıs 2011 tarihinde Meclis tarafından sunulmuştur. 11. Ön inceleme heyeti 6 Temmuz 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüşerek Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 12. Meclis Başkanı 12 Ekim 2010 tarihinde Meclisi 14 Ekim 2010 günü yapılacak oturuma çağırmıştır. Otum gündeminde diğer maddelerin yansıra Hükümetin PTK’yi özelleştirmeye ilişkin Strateji ve Karar Tasarısının görüşüleceği maddesi bulunmaktaydı. 13. Meclisin 14 Ekim 2010 günü yapılan oturumunda PTK Stratejisinin oylaması yapılmıştır. Oylamanın sonun da Meclis Başkanı oturumda elli (50) milletvekilinin bulunduğunu, kırk yedi (47) milletvekilinin kabul, iki (2) ret ve bir (1) milletvekilin de çekimser oy verdiğini açıklamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 270 14. Oylamadan sonra Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, Kosova Hükümetinin PTK Özelleştirme Stratejisinin kabul edildiği sonucuna varmıştır. Başvurucuların Argümanları 15. Başvurucular, Meclis Başkanı Sayın Yakup Krasniqi’nin Meclis İçtüzüğünün 51. maddesi (1), (2) ve (3). fıkralarında öngörülen yetersayı, yani meclis tamsayısının yarısından fazlası sağlanmadan PTK’nin özelleştirilmesine ilişkin kararı oylamaya sunduğunu belirtmişlerdir. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanının Cevabı 16. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, 5 mayıs 2011 tarihinde başvurucuların istemiyle ilgili yorumlarını sunmuştur. 17. O, PTK’nin özelleştirilmesine ilişkin imzalanmış Kosova Hükümeti Karar Tasarısı ve Stratejisinin bulunmadığı şeklinde cevap vermiştir. 18. Dahası, 28 Ekim 2010 tarihinde milletvekillerinin yetersayının sağlanmadığı yönündeki itirazları üzerine Karar Tasarısı ve Stratejiyi onaylamama ve bu metinleri daha sonraki dönemde tekrar görüşülmek üzere telsi etme yönünde karar aldığını (03-V-448 sayılı karar) eklemiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 19. Başvurucular, Meclisin 14 Ekim 2010 tarihinde PTK Karar ve Stratejisini onaylayarak Meclis İçtüzüğünün 51. maddesini [Meclis oturumlarında Yetersayı ve Oylama] ihlal ettiğini ileri sürmektedir. 20. Bununla ilgili olarak Mahkeme, başvurucuların istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Anayasada öngörülüp Yasa ve İçtüzükte belirtilen kabul edilirlik koşullarının sağlanıp sağlanmadığını değerlendirmek durumundadır. 21. Bu istemle ilgili olarak başvurucuların Anayasanın 113.5 maddesinde belirtilen koşulları yerine getirdikleri söylenebilir. Bu madde şunu belirlemiştir: “Kosova Meclisinin on (10) veya daha fazla üyesi, onaylandığı günden itibaren sekiz (8) gün içerisinde Kosova Meclisinde onaylanan her türlü yasa veya karara, içerik veya usul açısından itiraz edebilirler”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 271 22. Mahkeme, PTK’nin özelleştirilmesine ilişkin Kosova Hükümeti Karar Tasarısı-Stratejisi hakkında on iki (12) milletvekili tarafından Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi istemi sunulduğunu tespit emiştir. 23. Dahası, Anayasanın 113.5 maddesinde herhangi bir Meclis kararının onaylandığı tarihten itibaren istemin 8 gün içerisinde yapılması gerektiğine ilişkin kıstasın yerine getirilmesi hakkında Mahkeme, Meclis Başkanının 11 Mayıs 2011 tarihli açıklamasında dayanarak 03-V-448 sayılı Meclis Kararıyla Kosova Hükümetinin PTK özelleştirilmesi Stratejisi ve Karar Tasarısının yetersayı sağlanamadığı gerekçesiyle iptal edildiğini tespit etmiştir. 24. Mahkeme, başvurucuların itiraz etmek istedikleri 14 Ekim 2010 tarihli Meclis kararının Meclis Başkanı tarafından iptal edildiği ve bu kararın var olmadığının sonucuna varmıştır. 25. Mahkeme, bununla ilgili olarak İçtüzüğün 32(4). kuralına atıfta bulunma ister: “Mahkeme, iddialarının tartışmalı olduğu veya somut bir olayı ya da bağlamı temsil etmediğini belirlemesi durumunda istemi reddedebilir”. 26. Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi tarafından 5 Mayıs 2011 tarihinde “Kosova Hükümetinin PTK’yi özelleştirmeye ilişkin Stratejisi ve Karar Tasarısı ile ilgili karar kabul edilmemiştir” şeklinde yapılan açıklamadan sonra istemin görüşülecek bir meseleyi içermediği sonucuna varmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.5. maddesine ve İçtüzüğün 32(4) ile 56(2). kuralına dayanarak 6 Temmuz 2011 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32(4). kuralına uygun olarak İstemin LİSTEDEN ÇIKARTILMASINA karar vermiştir. II. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. III. Karar derhal yürürlüğe girer. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 272 Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza Ek A 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. Gani Geci Lulzim Zeneli Naser Rugova Driton Tali Besa Gaxherri Ismajl Kurteshi Brahim Selmanaj Sinavere Rysha Mark Krasniqi Drita Maliqi Zafir Berisha Naim Rrustemi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 273 Başvurucu Kosova Boşnakları Birliği Yüksek Mahkeme’nin A-U. No 4152010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 35-2011, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun yollarının bireysel/grup başvurusu, usule ilişkin yasal tebligat tüketilmesi, Kosova Boşnakları Birliği (KBB) olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Siyasi Partiler Kayıt Dairesinin bu partiye kestiği para cezasını destekleyen Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİH)’nin kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunma girişiminin reddi ile itiraz hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Yüksek Mahkeme, Siyasi Partiler Kayıt Dairesi’nin KBB’ye verdiği cezanın 5000 avroluk yasal sınırın altında olduğu için itirazı reddetmiştir. Buna cevaben SİİH kendi kararına ilişkin benzer kıstasların diğer siyasi partilere de uygulandığını göstermek amacıyla destekleyici ve açıklayıcı evrakı sunmuştur. Mahkeme, Anayasa’nın 113.7 maddesi ve tüzel kişiliklere Anayasa’nın (tüzel kişilere de gerçek kişilere benzer hakları sağlayan) 21.4 maddesine göre Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde belirlenen 4 aylık yasal süre içerisinde başvurucu itirazda bulunmadığından başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 130/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 35/11 Başvurucu Kosova Boşnakları Birliği Kosova Yüksek Mahkemesinin U. Nr. 415/2010 sayı ve 27 Mayıs 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 274 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Prizren Belediyesine bağlı Reçan köyü mukimi Ramadan Sagdati tarafından temsil edilen Reçan’da bulunan Kosova Boşnakları Birliği (KBB)’dir. İtiraz edilen karar 2. İtiraz edilen karar, KBB’ye 1500 avro tutarında para cezası kesen Merkez Seçim Komisyonu (bundan sonra MSK şeklinde anılacaktır) Siyasi Parti Kayıt Dairesi (bundan sonra SPKD şeklinde anılacaktır) kararını onaylayan Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonunun (bundan sonra SİİK şeklinde anılacaktır) A Nr. 27/2010 sayı ve 28 Şubat 2010 tarihli kararına karşı Kosova Boşnak Birliğinin itirazını reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A-U. Nr. 415/2010 sayı ve 27 Mayıs 2010 tarihli kararıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, Anayasanın somut maddelerini zikretmeyip SİİK’nin A Nr. 87/2010 sayılı kararının çelişkili ve anlaşılmaz olduğunu öne sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinin 27 Mayıs 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Başvurucu aynı zamanda SPKD’nin kararına ilişkin görüş beyanında bulunmasına imkan verilmediğinden de şikayetçidir. Başvurucu, itiraz hakkının anayasal hak olup bu hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 275 Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (b) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 8 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini sunmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi Bay Ramadan Sagdati’ye işlemin başlatıldığı ve davanın 35-11 numara ile kaydedildiğine dair23 Mart 2011 tarihinde tebligat göndermiştir. 7. Aynı günde Anayasa Mahkemesi SİİK ve MSK’ye dava numarasının 35-11 kararların Anayasaya uygunluğunun olduğu ve aldıkları değerlendirilmesi sürecinin başlatıldığı bilgisi verilmiştir. 8. Mahkeme Başkanının 18 Nisan 2011 tarih ve GJR. KI 35/11 sayılı emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. 9. Aynı tarih ve KSH KI 35/11 sayılı emirname ile Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 10. Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu 6 Nisan 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesinin tebligatına istinaden cevabını, kendi kararlarını ve bu kararları açıklayan destekleyici evrakı ve de diğer siyasi kuruluşlara karşı aynı kıstasların uygulandığına ilişkin delilleri sunmuştur. Olguların Özeti 11. ŞİİK 25 Ocak 2010 tarihinde MSK SPKD tarafından 358 numara ile kaydedilmiş bir şikayet dilekçesi kabul etmiştir. Bu dilekçede, Kosova Cumhuriyeti Genel Seçimleri Yasasının 40.5 ve 119.2 maddelerine ve 12/2009 sayılı Seçim Kuralının 6.6 maddesine göre tüm siyasi kuruluşların mali rapor sunmaları gerektiği ve KBB ile diğer 27 siyasi kuruluşun bu raporları sunmadığı belirtilmiştir. Bu kurallar kaydı yaptırılmış olan her siyasi kuruluşun seçimin birinci turu için 31 Aralık ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 276 2009 tarihine ve seçimin ikinci turu için 7 Ocak 2010 tarihine kadar mali rapor sunmaları zorunluluğunu öngörmüştür. 12. MSK SPKD 15 Şubat 2010 tarihinde böyle bir şikayeti KBB’ye göndererek şikayette öne sürülen görüşlerle ilgili olarak 18 Şubat 2010 tarihine kadar cevap vermesi istenmiştir. 13. Başvurucu olan KBB, SİİK’nin gönderdiği şikayetin herhangi bir nüshasını kabul etmediği için cevaplama imkanının olmadığını ileri sürmektedir. 14. SİİK’nin 23 Şubat 2010 tarihli duruşmasında MSK SPKD’nin gönderdiği bu şikayet hakkında alınan A. nr. 87/2010 sayılı kararda Genel Seçim Yasasının 40.1 maddesine dayanarak KBB siyasi kuruluşu 1500 avro tutarında para cezasına çarptırılmıştır. 15. Prizren’deki KBB karardan duyduğu memnuniyetsizlik neticesinde Kosova Yüksek Mahkemesine başvurup SİİK’nin 87/2010 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli kararını bozup para cezasının iptalini ve davanın yeniden görüşülmek üzere iadesini ve de SPKD’nin şikayetinin mesnetsiz olarak reddini talep etmiştir. 16. Kosova Yüksek Mahkemesi 27 Mayıs 2010 tarihinde KBB’nin istemine ilişkin kararında para cezasının 5000 avroyu aşması durumunda ancak Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz edilebileceğini öngören Genel Seçim Yasasının 118.4 maddesine atıfta bulunarak KBB’ni itirazını yerinde bulmamıştır. 17. 03/L-256 sayılı Genel Seçim Yasası değişikliği ile adı Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (bundan sonra SİİH şeklinde anılacaktır) şeklinde değiştirilen Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu, para cezasını ödemediği için KBB’ye 28 Şubat 2011 tarihinde, kesilen para cezasını ödemesi gerektiği yönünde bir uyarı göndermiştir. Karşı tarafın iddiaları 18. SİİK 6 Nisan 2011 tarihinde MSK SPKD’ye gönderdiği A87/R1-2010 sayı ve 15 Şubat 2010 tarihli yazı vasıtasıyla SPKD tarafından mali raporla ilgi KBB’ye yapılan şikayetler hakkında açıklama imkanı verildiğini açıklamıştır. 19. SİİK, bu komisyona bağlı sekretaryanın 18 Şubat 2010 tarihine kadar KBB tarafından cevap almadığını ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 277 20. SİİK aynı cevapta JSZ siyasi kuruluşunun zikredilmesinin metnin Arnavutçadan Sırpçaya çevirisi esnasında meydana gelen teknik bir hata olduğunu açıklamıştır. Başvurucunun iddiaları 21. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin SPKD’nin şikayetinin onaylanıp KBB siyasi kuruluşunun para cezasına çarptırıldığı kararın, Anayasanın hangi maddelerinin ihlal edildiğini belirtmeden, Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmektedir. 22. KBB, SİİH’nin kendi kararın gerekçesinde JSZ’yi zikrederek çelişkili ve anlaşılmaz olduğunu ve SPKD tarafından herhangi bir şikayet yazısı almadıkları için buna cevap verme imkanlarının olmadığını iddia etmektedir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanan kabul edilirlik koşulların yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmesi gerekmektedir. 24. Mahkeme, başvurucunun istemini Anayasanın 113.7 maddesine dayandırdığını tespit etmiştir. Anayasanın söz konusu maddesi şunu öngörmüştür: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”. 25. Mahkeme öncelikle Anayasanın 21.4 maddesini “Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri, uygulanabildikleri ölçüde tüzel kişiler için de geçerlidirler” dikkate alarak birey ve başvurucunun olduğu gibi tüzel kişilere uygulanan haklarla ilgili Anayasa davası açma hakkına sahip olduğunu değerlendirmektedir. Bu da başvurucunun Anayasanın 113.7 maddesinde belirtildiği üzere yasayla belirlenen vadelere riayet etmesini gerektirir. 26. Yansın 49. maddesi Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47. maddesinde belirtilen bireysel başvuru haklarıyla ilgili süreleri aşağıdaki gibi belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 278 “Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, mahkeme kararının başvurucuya teslim edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda kararın veya hükmün alenen açıklandığı günde başlar.” 27. Başvurucunun başvuru dilekçesi 8 Mart 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine teslim edilmiş olup bu davayla ilgili Kosova Yüksek Mahkemesinin çıkarttığı son karar 27 Mayıs 2010 tarihlidir ve başvurucuya 30 haziran 2010 tarihinde teslim edilmiştir (bkz. dava dosyası, teslim tesellüm tutanağı). Buna dayanarak Mahkeme, başvurunun yasal süre geçtikten sonra yapıldığını ve istemin bu haliyle anayasal ve yasal hükümlerle uyumlu olmadığını tespit etmiştir. 28. Mahkemenin SİİH’nin 87/2010 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli kararıyla ilgili süreleri uygulamış olsa bile bu durumda da yasal sürenin aşıldığı ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden başvuru Anayasa ve Yasa hükümleri ile örtüşmemektedir. 29. Dava konusuna ilişkin tüm olgu ve delillerin incelenip davaya ilişkin danışmalar yapıldıktan sonra Mahkeme, başvuru dilekçesinin başvurucuya son kararın teslim edildiği tarihten itibaren dört aylık sürenin aşıldığı tespitinde bulunmuştur. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesi ile İçtüzüğün 36 (1b) ve 56 (2) kurallarına dayanarak 7 Temmuz 2011 tarihinde yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 279 Başvurucu Agron Vula Yakova Belediyesinin Bağımsız Denetleme Kuruluna ait 25 Şubat 2008 tarihli kararın uygulanmayışına ilişkin kararına karşı Dava No: KI 57-2009, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, açığa alınma Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Bağımsız Denetleme Kurulu’nun meseleyi görüşüp hakkaniyetli bir karar alınmasına yönelik kararının Yakova Belediyesince uygulanmamasından Anayasa’nın 21.1 ve 49.1 maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bu başvuruya cevaben Yakova Belediyesi dilekçenin Yakova Belediye Mahkemesi tarafından ödenmemiş maaşların ödenmesiyle ilgili İpek Bölge Mahkemesinde görüşülmekte olan bir kararla ilgili olduğundan bu yönde bir karar alınması koşullarını yerine getirmediğini belirtmiştir. Mahkeme, Belediye Mahkemesinin Bölge Mahkemesindeki davası henüz sonuçlanmamış olduğundan Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47. maddesine göre kanun yollarının tamamı henüz tüketilmemiştir gerekçesi ile istemin kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkemenin kanun yollarının tüketilmesi kuralına ilişkin kararı Kosova adalet sisteminin Anayasa ihlalleriyle ilgili kanun yolları sunduğu varsayımına dayandığını göstermiştir. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 128/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 57/09 Başvurucu Argon Vula ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 280 Bağımsız Denetleme Kurulunun Kararını uygulanmamasına ilişkin Yakova Belediyesinin 25 Şubat 2008 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, önce temsil edilmeyip daha sonra Yakovalı avukat Bay Teki Bokshi tarafından temsil edilen Yakova mukimi Bay Argon Vula’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucuya 17 Mart 2008 tarihinde teslim edilen Bağımsız Denetleme Kurulunun Kararını uygulanmamasına ilişkin Yakova Belediyesinin (bundan sonra “Belediye” şeklinde anılacaktır) 25 Şubat 2008 tarihli kararı. Dava Konusu 3. Başvurucu 21 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini sunmuş olup Bağımsız Denetleme Kurulunun 25 Şubat 2008 tarihli kararının işvereni olan Belediye tarafından uygulanmadığını ileri sürmekteydi. Bağımsız Denetleme Kurulu Belediyeye esastan bir karar çıkartmayı buyurmuştur. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 4. Başvurucu 21 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına başvurmuştur. Başvurucunun ilk başta temsilcisi yoktu. O şu anda Yakovalı avukat Teki Bokshi tarafından temsil edilmektedir. Başvurucu, Bağımsız Denetlemem Kurulunun 25 Şubat 20085 tarihli kararının ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 281 uygulanmayarak Kosova Anayasasının 49.1 maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Kosova Anayasasının 21.1.1 maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23. maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. 5. Anayasa Mahkemesi Başkanı raportör yargıç olarak Snezhana Botusharova’yı ve ön inceleme heyetine Ivan Čukalović başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’yi tayin etmiştir. 6. Anayasa Mahkemesi, başvurucu temsilcisine 21 Ocak 2010 tarihinde gönderdiği yazı ile ilk dilekçenin ekinde sunulan bazı belgelerle ilgili açıklama talebinde bulunmuştur. 7. Mahkemenin 1 Eylül 2010 tarihinde gönderdiği müteakip yazısıyla Yakova Belediyesinden başvurucunun istemiyle ilgili başlangıç açıklamalarını ve destekleyici belgelerini sunmasını istemiştir. 8. Belediye 30 Eylül 2010 tarihinde gönderdiği cevabında davanın yargılama aşamasının halen devam etmekte olduğu için Anayasa Mahkemesi nezdinde açılan davanın kabul edilmez olduğu açıklamasında bulunmuştur. 9. Belediyenin gönderdiği cevaptan bir nüsha 4 Ekim 2010 tarihinde başvurucunun temsilcisine gönderilmiş, bunun üzerine 26 Ekim 2010 tarihinde gönderilen cevapta bununla ilgili olarak İpek Bölge Mahkemesinde 7 Nisan 2009 tarihinde C.nr. 121/09 sayılı kararın çıkartıldığı bildirilmiştir. Gönderilen bu cevap, başvurucunun açığa alınmasına neden olan ve İpek Bölge Mahkemesinde halen sonuçlanmamış olan bu dava meselesini tam anlamıyla ele almamaktaydı. 10. Mahkeme bu davayı 14 Aralık 2010 tarihinde görüşmüştür. Olguların Özeti 11. Başvurucu, Yakova Belediyesinde Yangını Önleme ve Korunma biriminde geçici bir iş sözleşmesiyle birim şefi olarak istihdam edilmişti. O, 20 Ağustos 2003 tarihinde “sorumlulukların veya disiplin sorumluluklarının belirlenmesi meselesinin sonuçlanmasına kadar” geçici olarak açığa alınmıştı. Geçici açığa alınma süresince kendisine aylık maaşının yarısının ödenmesi gerekirdi. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 282 12. Açığa alınmakla ilgili itirazı son olarak 28 Şubat 2008 tarihinde Bağımsız Denetleme Kurulu tarafından görüşülmüştü. Bağımsız Denetleme Kurulunun kararı Yakova Belediyesine meseleyi görüşüp hakkaniyetli bir karara varmasını buyurmuştur. Karar uygulanmamıştır. Belediye, bunun yerine bu meseleyle ilgili çözümlenmemiş bir yargı davasının bulunduğunu ileri sürmüş ve başvurucunun ödenmemiş maaşlarının karşılandığını gösteren Yakova Belediye Mahkemesine ait bir kararı temin etmiştir. Belediye, bu karara karşı İpek Bölge Mahkemesine itirazda bulunulmuş olduğunu fakat bununla ilgili kararın halen çıkmadığını ileri sürmektedir. 13. Anayasa Mahkemesi, bu kararla ilgili olarak İpek Bölge Mahkemesine yapılan itiraz dilekçesinin bir nüshasını temin etmiştir. Bu dava halen çözülmemiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 14. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. 15. Anayasanın 113.7 Maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, kamu otoriteleri tarafından bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi durumunda, yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak dava açma haklarına sahiptirler.” 16. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). 17. Bu Mahkeme KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik kararında ve KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 283 Merkez Seçim Komisyonu davasıyla ilgili 23 Mart 2010 tarihli kararında kanun yollarının tüketilmediği gerekçesini öne sürmüştür. 18. Bağımsız Denetleme Kurulunun bu meseleyle ilgili hukuki işlem halen sonuçlandırılmadığından bu davayı görüşmek Anayasa Mahkemesi için henüz erkendir. Bu yüzden Anayasanın 113.7 maddesinde belirtildiği şekilde başvurucunun yürürlükteki mevzuata göre tüm kanun yollarını tüketmediği ortaya çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113. ile Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 54(b) kuralına dayanarak 14 Aralık 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 284 Başvurucu Bajram Santuri Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) ve İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 8329/06 ve 9095/07 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 63-2009, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, aile davası, bireysel başvuru, miras davası, kişi bakımından yetki (rationa personae), mülk davası, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, evlenme ve aile kurma hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda halası ve amcasına karşı açtığı veraset davasını reddeden Prizren Belediye Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme’nin Anayasa’nın 31 ve 37. maddeleri ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiklerini ileri sürmüştür. Başvurucu, Belediye Mahkemesi Yargılama Heyeti Başkanı’nın diğer tarafın yakını olduğundan buradan çıkan kararın ve Yüksek Mahkeme’nin bu olgulardan habersiz olduğundan çıkarttığı kararın haksız olduğunu ileri sürmüştür. Başvurunun yapıldığı dönemde bu veraset davasının bazı kısımları halen Prizren Bölge Mahkemesi tarafından çözülmeyi beklemekteydi. İkinci olarak başvurucu, İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aile hukukuna ilişkin bazı davaları sonuçlandırdıkları esnada taraflı davrandıklarını ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurunun üç nedenden dolayı kabul edilmez olduğuna karar vermiştir: (1) Adler Com Ltd. Şti. v. Lituanya davasına atıfta bulunarak veraset davası Anayasa’nın uygulandığı tarihten önceki döneme ait olduğundan Anayasa ve Yasa’ya göre zaman bakımından uyuşmazlıkta olduğu; (2) AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova hükümeti ile Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak veraset davasına ilişkin yargılama ilk derece mahkemelerinde devam etmekte olduğundan tüm kanun yollarının tüketilmediğini; (3) aile hukuki ile ilgili meselenin kişi bakımından Mahkeme yetkilerini aştığından kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 132/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 63/09 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 285 Başvurucu Bajram Santuri Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli kararının, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararının ve İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 8329/06 ve 9095/07 kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Prizren’de mukim Bay Bajram Santuri’dir İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararına itiraz etmektedir. 3. Başvurucunun İsveç’ karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (bundan sonra “AİHM” şeklinde anılacaktır) nezdinde açtığı ayrı davalara ilişkin 8329/09 ile 9095/07 sayı ve 26 Eylül 2006 ile 18 Eylül 2007 tarihli kararlara da itiraz etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 286 Dava Konusu 4. İstem iki davayla ilgilidir: (1) Mülkiyet davası 5. Başvurucu, Kosova’daki mahkemelerin mülkiyetle ilgili yukarıda zikredilen kararlarının Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve 37. maddesi [Evlilik ve Aile Kurma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmektedir. (2) Aile Kurma Hakkı davası 6. Başvurucu, Mahkemeden, AİHM nezdinde yaptığı 8329/06 ve 9095/07 sayılı başvurularını reddeden 26 Eylül 2006 ve 18 Eylül 2007 tarihli kararları da el almasını talep etmektedir. Yasal Dayanak 7. Anayasanın 113 (7) maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 22 (7) ile (8). maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 8. Başvurucu 15 Aralık 2009 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini teslim etmiştir. 9. Mahkeme, istemi Belediye Mahkemesine 6 Temmuz 2010 tarihinde bildirmiş olup, Belediye Mahkemesi 20 Temmuz 2010 tarihinde cevap vermiştir. 10. Başkanın GJR. 63-09/10 sayı ve 23 Aralık 2009 tarihli kararıyla Yargıç Gjyljeta Mushkolaj raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve KSH 63-09/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ev Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 11. Dava ile ilgili 29 Mart 2011 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesinden ilave bilgiler talep edilmiş ve 1 Nisan 2011 tarihinde talebe cevap verilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 287 Mülkiyet davasının tarihçesi 12. Başvurucunun dedesi 1953 yılında vefat etmiş ve mirasçı olarak ilk evliliğinden başvurucunun ninesi ve babasını, ikinci evlilikten de ikinci eşi ve beş çocuğunu bırakmıştır. 13. Başvurucu, dedesinden kalan mirasın onun ikinci evliliğinden olan eşine ve beş çocuğuna devredildiği, başvurucunun babasının da mirastan mahrum bırakıldığından şikâyetçidir. Başvurucu, ninesinin bu mirastan pay alıp almadığını açıklamamıştır. Mülkiyet davasıyla ilgili olguların özeti 14. Prizren Bölge Mahkemesinin C.nr 50/55 sayı ve 25 Kasım 1955 tarihli kararıyla başvurucunun dedesinin ikinci eşi, başvurucunun babası ve dedenin ikinci eşinden olan beş çocuğu yasal mirasçıları olarak belirlenmişlerdir. (Dedenin ilk eşi söz konusu kararda zikredilmemiştir). Söz konusu miras Prizren Petar Stambolic no 77 adresindeki arsa ve bina, Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki arsa ve dükkan ile 2 hektar büyüklüğünde Lıka mevkiinde bir tarladan ibarettir. Mahkeme kararına göre mirasçıların her biri, deden kalma mirasın yedide birlik (1/7) oranı üzerinde hakka sahiptir. 15. Prizren Bölge Mahkemesinin R.nr. 279-56 sayı ve 14 Mayıs 1956 tarihli miras paylaşımı kararıyla başvurucunun babası ile diğer altı mirasçı arasında miras pay edilip Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki dükkan başvurucunun babasına, ev ile 2 hektarlık tarla bir arada 6 diğer mirasçıya devredilmiştir. Diğer 6 mirasçının başvurucunun babasına 34.000 dinar nakdi 1 Kasım 1956 tarihine kadar ödemeleri de kararlaştırılmıştır. Ancak nakit ödeme vadesi dolmadan önce, Haziran 1956’da, başvurucunun babası vefat etmiştir. Başvurucunun iddiasına göre diğer 6 mirasçı sö konusu nakdi hiçbir zaman ödememişlerdir. 16. Prizren Bölge Mahkemesinin O-Nr. 12/56 sayı ve 24 Ekim 1956 tarihli kararıyla reşit olmayan bir erkek evladı (başvurucunun kardeşi) daha olan başvurucunun annesi, babasından kalan mirasın tek mirasçısı olarak belirlenmiştir. Başvurucunun müteveffa babası, değeri dönemin 70.000 dinarına denk olan Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki arsa ve dükkânın sahibiydi. Başvurucunun annesi Prizren Bölge Mahkemesi huzurunda kendisi ve reşit olmayan çocukları adına mirası devraldığını ve yasalara uygun olarak reşit olmayan çocuklarının miras hakkını tanıdığını beyan etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 288 17. Başvurucunun dedesinin ikinci eşi, amcası ve halası Lıka mevkiindeki mülkü Prizren KBI Progres- “Lavertaria” Kooperatifine satmışlardır (mülkiyet hakkı devri Prizren Belediye Mahkemesinde tescil edilmiştir). KBI Progres –“Lavertaria” Kooperatifi, mülkü 24 Mart 1966 tarihinde Hoça Mahallesi mukimi üçüncü bir kişiye satmıştır. Söz konusu mülkün alım satım sözleşmesi Prizren Belediye Mahkemesinde leg.nr. 382/66 sayı ile aynı tarihte tasdik edilmiştir. 18. Kamu savcısının talebi üzerine Prizren Belediye Mahkemesi 348/98 sayı ve 4 Haziran 1998 tarihli kararıyla başvurucunun dedesinin ikinci eşi, halası ve amcası ile KBI “Progres” Kooperatifi arasında imzalanan ve Prizren Belediye Mahkemesinde leg.nr. 920/64 sayı ile 1 Haziran 1964 tarihinde tasdik edilen sözleşmeyi, dönemin belediye aktivistleri ile toplumun sözleşmeye onay vermesi gerektiği gerekçesiyle feshetmiştir. 19. Prizren Belediye Mahkemesi, başvurucunun halası ile amcasının KBI “Progres” Kooperatifi ile Hoça Mahallesi mukimi arasında leg.nr. 382/66 sayı ile 24 Mart 1966 tarihinde varılan alım satım sözleşmesi iptaline ilişkin dava dilekçesini C.nr.368/00 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli kararla onayıp söz konusu sözleşmeyi iptal etmiştir. Mahkeme, KBI “Progres” Kooperatifi ile üçüncü kişiye kararı kabul edip Prizren Belediyesi tarafından düzenlenen 7275 numaralı tapuya 9437 numara ile kayıtlı arsanın yarımşar kısmını başvurucunun hala ve amcasının üzerine devretmeyi buyurmuştur. 20. Prizren Belediye Mahkemesi, E.nr. 14/2000 sayı ve 1 Haziran 2004 tarihli kararıyla, başvurucunun, babası ile müteveffa dedesinin 6 diğer mirasçısı arasında miras paylaşımının yapıldığı 279-56 sayı ve 14 Mayıs 1956 tarihli kararın yürütülmesine ilişkin talebini zamanaşımından dolayı reddetmiştir. Mahkeme, başvurucunun 14 Mayıs 1956 tarihli miras paylaşımına ilişkin kararın yürütülmesine ilişkin talebinin vade dışı olduğunu, söz konusu kararın alındığı tarihten on (10) yıldan uzun bir süre geçtiği için Borçlar Yasasının 379(1) maddesine göre karar yürütümü talebinin zamanaşımına uğradığına karar vermiştir. 21. Başvurucunun, Prizren Belediye Mahkemesinin E.nr. 14/2000 sayı ve 1 haziran 2004 tarihli kararına karşı itirazı, mesnetsiz olduğu gerekçesiyle Prizren Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 345/05 sayı ve 17 Ekim 2005 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bölge Mahkemesi, başvurucunun zamanaşımına uğrayan R.nr. 279-56 sayı ve 14 Mayıs 1956 tarihli kararının yürütülmesine ilişkin talebini reddederek birinci derce mahkemesinin doğru karar verdiği sonucuna varmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 289 22. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkemeye başvurup kararın gözden geçirilmesini talep etmiş, fakat Yüksek Mahkeme 15 Ağustos 2006 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesinin E.nr. 14/2000 sayı ve 1 Haziran 2004 tarihli kararla başvurucunun zamanaşımından dolayı kararı yürütme talebini reddettiği ve Prizren Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 354/2005 sayı ve 17 Ekim 2005 tarihli kararla başvurucunun itirazını mesnetsiz bularak reddettiği ve Belediye Mahkemesinin 1 Haziran 2004 tarihli kararını onadığı gerekçesiyle bu talebi mesnetsiz bulmuştur. 23. Kosova Yüksek Mahkemesi, Rev.nr. 46/2005 sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararla başvurucunun dedesinin ikinci eşi, halası ve amcası ile KBI “Progres”-Lavertaria Kooperatifi ve Hoça Mahallesi mukimi üçüncü kişi arasındaki davayla ilgili Kosova Kamu Savcısının kanun yararına bozmaya ilişkin talebini onayarak alt derece mahkemelerin kararlarını feshetmiş ve yeniden görüşülmesi için davayı C 99/07 kayıt numarası ile Prizren Belediye Mahkemesine geri çevirmiştir. 24. Başvurucu 27 Şubat 2008 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesine, dedesinin ikinci eşi, halası ve amcası ile KBI “Progres”-Lavertaria Kooperatifi ve Hoça Mahallesi mukimi üçüncü kişi arasındaki davaya müdahil olma talebinde bulunmuştur. 25. Prizren Belediye Mahkemesi Agj. Nr. 17/2009 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli kararıyla başvurucunun C.nr. 99/07 davasına davacı sıfatıyla müdahil olma ve reddi hakim talebini yerinde bularak onaylamıştır. 26. Anayasa Mahkemesinin KI 63/09 numaralı davasıyla ilgili bilgi talebine cevaben Prizren Belediye Mahkemesi Başkanı, başvurucunun C.nr. 99/07 sayılı davaya müdahil olma talebi, davalı tarafların 7 Temmuz 2010 tarihli tutanağa kaydedilen beyanlarından sonra onaylanmıştır. 27. Belediye Mahkemesi C.nr. 99/07 numaralı davayla ilgili 7 duruşma tayin etmiş olup bunlardan bazıları usul şartları yerine getirilmediğinden ertelenmiştir. Son duruşma, geçen asrın 50’li yıllarından süregelip hacimli bir dosya olmasından dolayı müdahil tarafların değerlendirme ve hazırlık için daha uzun süreli ara talebi doğrultusunda, 16 Eylül 2010 tarihinde yapılması kararlaştırılmıştır. Fakat, dört davacıdan birinin (başvurucunun halası) vefat etmiş olmasından Belediye Mahkemesi 16 Eylül 2010 tarihinde bu davayla ilgili yargılamayı ertelemeye karar vermiştir. 28. Başvurucunun 16 Aralık 2010 tarihinde yargılamanın ertelenmesine karşı sunduğu bir itiraza dayanarak dava dosyası yargılamanın devamı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 290 için Prizren Bölge Mahkemesine gönderilmiştir. Başvurucu bu yargılamanın bittiğiyle ilgili herhangi bir bilgi sunmamıştır. Mülkiyet davasıyla ilgili başvurucunun iddiaları Mülkiyet davasıyla ilgili olarak 29. Başvurucu, Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli karar ve Yüksek Mahkemenin Rev. 46/2005 (C.Nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli karalarla Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedir. 30. Başvurucu, Belediye Mahkemesinin 8 Mayıs 2003 tarihli kararında davaya bakan hakimin davada müdahil olan diğer taraflarla akrabalık ilişkisinin olduğu kuşku duymakta ve davaya bu yüzden müdahil edilmeyerek kendisine haksızlık yapıldığını ileri sürmektedir. 31. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin tüm olgulardan haberdar olmadığı süre ieçrisinde yargılamaya müdahil edilmeyip varsayılan miras payı hakkından yararlanmaktan mahrum edilerek Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararla bir haksızlığa daha uğradığını iddia etmektedir. 32. Başvurucu, babasının hakkı olan miras payını vefat ettiği 1956 yılında kadar ailenin diğer fertleriyle paylaştığı için çocuk olarak haklarının 1956 yılından bu yana ihlal edildiğini, reşit olmadığında miras payı hakkından yaralanamadığını iddia etmektedir. Başvurucuya göre babasının aile fertleri başvurucunun babasının (kendi kardeşlerinin) miras payını alarak fırsatı istismar etmişlerdir. 33. Başvurucu, başvurucunun babası ile aile fertleri arasında varılan 14 Mayıs 1956 tarihli miras paylaşımına ilişkin mahkeme kararında bu payın 1 Kasım 1956 yılına kadar verilmesi gerektiği yönünde belirtilmesine ve Prizren Bölge Mahkemesinin O-nr. 123-56 sayı ve 24 Ekim 1956 tarihli kararına göre müteveffa babasından kalan mirasın mirasçılarının annesi, kendisi ve reşit olmayan kardeşinin olduğu yönündeki kararına rağmen, babasının vefat ettiği 13 Haziran 1956 tarihinden sonra miras payının verilmediğini iddia etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 291 Aile davasıyla ilgili olguların özeti İsveç sosyal sigorta hizmetlerinin başvurucu ile eşi ve kızı arasındaki teması yasaklayan 16 Şubat 2006 tarihli kararını ikinci derece mahkemesi 13 Mart 2006 tarihinde 55-06 sayılı kararla onamıştır. 34. Bu kararlardan hoşnut kalmayan başvurucu İsveç Hükümetine karşı Strasbourg merkezli AİHM’ye başvurmuştur. İlk başvuru dilekçesi 27 Mart 206 tarihinde, ikincisi ise 15Ocak 2007 tarihinde teslim edilmiştir. 35. AİHM’nin üç yargıçtan oluşan bir heyeti, Sözleşme veya Ek Protokolleriyle güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlaline dair bulgulara rastlamadığı gerekçesiyle Sözleşmenin 27. maddesine dayanarak 8329/06 sayılı başvurunun kabul edilmezliğine karar vermiştir. Bu iki istemle ilgili olarak AİHM 8329/06 sayı ve 26 Eylül 2006 tarihli ile 9095/07 sayı ve 189 Eylül 2007 tarihli kararları çıkartmıştır. 36. İkinci istem 18 Eylül 2007 tarihinde üç üyelik heyet tarafından görüşülmüş ve mevcut istemin bir öncekiyle (8329/06 numaralı başvuru) özde aynı olduğu ve yeni olgular içermediği için 9095/07 sayılı kararla istemin kabul edilmez olduğunu ilan etmiştir. 37. Başvurucu İsveç’teki hukuk mahkemeleri ve İsveç Yüksek Mahkemesi nezdinde üç kişi hakkında dava açmıştır: Lund Üniversitesi Hastanesi Kadın Departmanı Neonatal Seksiyonu yetkilileri (B1044-06 sayı ve 2 Mayıs 2006 tarihli dava dilekçesi), Alvesta yerleşimindeki bir yuva çalışanı (B 155-06 sayı ve 10 Ekim 2006 tarihli dava dilekçesi) ve Alvesta yerleşimindeki yuvanın diğer bir çalışanı (B 155-06 sayı ve aynı tarihli dava dilekçesi). Her üç dava yukarıda belirtilen mahkemelerce reddedilmiştir. Başvurucunun Aile Davasına İlişkin İddiaları 38. Başvurucu, AİHM’nin 8329/06 sayı ve 26 Eylül 2006 tarih ile 9095/07 sayı ve 18 Eylül 2007 tarihli kararların tek taraflı ve haksız olduğunu ve başvurucunun iddiasına göre İsveç ve eski Yugoslavya’nın eleştirildiği davalarda kararların, başvurucunun çıkarları karşısında kendi çıkarlarını koruyan İsveçli ve Yugoslavyalı üyelerden oluşan heyetler tarafından alındığını ileri sürmektedir. 39. Başvurucu devamında Lund Üniversitesi hastanesi yetkilileri ile Alvesta yerleşimindeki yuva çalışanları hakkında davacı olduğu davaları reddeden İsveç hukuk mahkemeleri kararlarının ırkçılık ve İsveçlilerin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 292 yabancılara karşı ksenofobisinin ürünü olduğunu ileri sürmektedir. Kanıt olarak başvurucu, İsveç’te yayımlanan “Social Vanvard” adlı bir kitap ile birkaç CD, kayıt ve resimlere atıfta bulunmuştur. 40. Başvurucu, İsveç otoritelerinin sözde kendisinin dengesiz ruhsal durumundan dolayı ailesine bakamayacağı gerekçesiyle, ırkçılık ve maddi çıkarlar yüzünden ilk ve ikinci eşinden ve bebeklerinden ayırdıklarını iddia etmektedir. Kabul edilirliliğin ön değerlendirmesi (1) Mülk davasıyla ilgili olarak 41. Başvurucu, Prizren Belediye Mahkemesinin C. nr. 368/2000 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli kararı ile Yüksek Mahkemenin Rev. 46/2005 (C. Nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararıyla Anayasanın 31. maddesiyle [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğinden şikâyetçidir. 42. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. 43. Mahkeme, bu davalarda başvurucunun müdahil olmadığından başka, başvurucunun itiraz ettiği ilgili kararların 8 Mayıs 2003 /Belediye Mahkemesi Kararı) ve 28 Aralık 2006 (Yüksek Mahkeme Kararı) tarihli oldukların tespit etmiştir. Demek oluyor ki bu yargılamalarla ilgili itirazlar Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki dönemlere aittir. Öyle ki Mahkemenin bu itirazları ele almaya yetkisi yoktur. 44. Netice itibariyle bu istemlerin zaman bakımında (ratione temporis) Anayasa ve Yasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır (bkz. mutatis mutandis, Jasioniene – Litvanya, Başvuru no 415101/98, 6 ve 9 Haziran 2003 tarihli AİHM kararları ve KI 99/07 sayılı “Adler Com” Sh.p.k. Yakova Belediyesi kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi davası, Anayasa Mahkemesinin 16 Aralık 2010 tarihli kararı) 45. Mahkeme devamında başvurucunun taraf olmadığı davaya ilişkin Prizren Belediye Mahkemesinin 7 Temmuz tarihli kararın Yüksek Mahkeme başvurucunun davaya müdahil olma talebini onaylayarak 28 Aralık 2006 tarihinde alınan kararla C.Nr. 99/07 yeni dava numarasıyla geri gönderilmiştir. Belediye mahkemesinin 16 Eylül 2010 tarihli ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 293 kararıyla yargılamayı askıya aldığında başvurucu bu karar karşı itirazını Bölge Mahkemesine sunmuştur. Başvurucu bu yargılamanın tamamlanmasıyla ilgili herhangi bir bilgi sunmamıştır. 46. Bu koşullarda Mahkeme, Anaysa Mahkemesine başvurmak için yasalarla belirlenen tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğini öngören Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47.2 maddelerine atıfta bulunmak ister. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. inter alia, KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik kararı ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 47. Netice itibariyle istemin bu kısmı kabul edilmez niteliktedir. (2) Aile davasıyla ilgili olarak 48. Başvurucunun 31. madde [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve 37. madde [Evlilik ve Aile Kurma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği yönündeki iddiasıyla ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumunda olduğunu tekrar vurgular. 49. Mahkeme, bu çerçevede olayların İsveç’te meydana geldiğini ve başvurucunun şikayet ettiği AİHM Kararlarının Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47(1) maddelerinde belirtildiği şekilde Kosova’da kamu otoriteleriyle ilgili olmadığını, sonuç olarak Mahkemenin yargılama yetkisi dışında olduğunu tespit etmiştir. 50. Öyle ki bu istemin “kişisel geçerlik alanı” (ratione personae) olduğundan reddedilmesi gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 294 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 6 Temmuz 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 295 Başvurucu Shpresa Loxha-Pllana İpk Bölge Mahkemesinin C. nr. 644/06 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 87-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: süre meselesi, kamulaştırma, bireysel başvuru, mülk davası, mülkün iadesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda herhangi bir yasa veya mahkeme kararı belirtilmeksizin önceki dönemlerde kamulaştırılmış bir mülk davasında yasaların uygulanmayışına şikayetçi olmuştur. İpek Bölge Mahkemesi bu davayla ilgili son kararını 1 Temmuz 2008 tarihinde çıkartmış olup başvurucu 20 Eylül 2010 tarihinde başvuruda bulunmuştur. Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde başvurusunu yapmadığı gerekçesi ile kabul edilmezlik kararı çıkartmıştır. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 135/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 87/10 Başvurucu Shpresa Loxha-Pllana İpek Belediye Mahkemesinin C.nr. 644/06 sayı ve 1 Temmuz 2008 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Robert Carolan, Yargıç ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 296 Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, İpek’li hukukçu Sami Sharaxhiu tarafından temsil edilen ve Mitroviça’da kamet eden Shpresa Loxha-Pllana’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucunun itiraz ettiği karar İpek Belediye Mahkemesinin 1 Temmuz 2008 tarihinde alınıp başvurucuya aynı günde teslim edilen kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucunun istemi, yasanın uygulanmayışıyla ilgilidir; ancak hangi yasanın, örneğin: İpek belediye Mahkemesi ve/veya Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi gibi hangi mahkemece uyulmadığı belirtilmemiştir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 20 Eylül tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini teslim etmiştir. 6. İstem, 9 Kasım 2010 tarihinde İpek belediye Mahkemesine bildirilmiştir. 7. Başkanın GJR. 87/10 sayı ve 14 Aralık 2010 tarihli kararıyla Yargıç Robert Carolan’ı raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve KSH ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 297 87/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti 16 Mayıs 2011 tarihinde Mahkeme heyetine, istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuşlardır. Olguların Özeti 9. İpek birinci derece mahkemesi (no: 169) 13 Temmuz 1929 tarihinde yayımladığı bir kararla tapuya dayanarak başvurucunun dedesine İpek’teki bir arazi üzerinde mülkiyet hakkını tanımıştır. 10. Bu mülk, 1930 yılında hükümet tarafından kamulaştırılmıştır. 11. Dubrovnik Ticaret Mahkemesi (Karar no: POSL.Nr.U25/35/8) 18 Mart 1936 tarihinde başvurucunun dedesinin kamulaştırılan mülkün mülkiyet hakkını tanıyarak alınan arazinin yasal sahibine yani başvurucunun dedesine iadesi konusunda yetkili kurumların gayret göstermelerini emretmiştir. Ancak bu karar yetkili otoritelerce uygulanmayıp yürütülmemiştir. 12. Priştine merkezli Kosova Eyaleti Ziraat Mahkemesinin (No: 591) 3 Mart 1946 tarihli kararıyla başvurucunun dedesine ait 48, 65, 36 Ha arazisi kamulaştırılmıştır. 13. Priştine merkezli Kosova Eyaleti Ziraat Mahkemesinin (No: 1182) 11 Nisan 1946 tarihli kararıyla başvurucunun dedesine arazinin bir kısmı iade edilmiştir. 14. Müteveffa dedenin yasal mirasçıları 1985 yılında Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi (KSÖB) Yürütme Konseyi Maliye ve Ekonomi Sekreterliğine Eyalet Ziraat Mahkemesi kararına karşı itirazda bulunmuşlardır. Onlar, yeni delillerin olduğunu fark ettikten sonra yargılamanın tekrar başlatılmasını talep etmişlerdir. 15. Priştine merkezli Bölge Mülk ve Hukuk Meseleleri Müdürlüğü 3 Nisan 1985 tarihli kararında (no: 03-466-993/84) süresi geçtiği gerekçesiyle Eyalet Ziraat Mahkemesinin kararıyla tamamlanan yargılamanın yeniden başlatılması talebini reddetmiştir. Bu karara karşı Kosova Yüksem Mahkemesine temyize gidilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 298 16. Yüksek Mahkemenin 14 Kasım 1985 tarihli kararıyla (A-nr. 745/85) yargılamanın yeniden başlatılması için sürenin geçtiği gerekçesiyle istem mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir. 17. Başvurucu, murislerinden kalan arazinin iadesi için 19 Şubat 1999 tarihinde İpek Belediye Meclisi Mülklerin Eski Sahiplerine İadesi Komisyonuna başvurmuştur. Dava dosyasında bu başvuruyla ilgili herhangi bir cevap veya karar bulunmamaktadır. 18. Başvurucu, Kosova Emanet Ajansının (bundan sonra KEA şeklinde anılacaktır) verilerine göre İpek Biyoteknik Enstitüsünün kullanmakta olduğu arazinin iadesi için 8 Aralık 2005 tarihinde dilekçe sunmuştur. 19. Başvurucu 4 Ekim 2006 tarihinde Yüksek Mahkeme Özel Dairesine başvurmuş, arazinin kamulaştırılması kararının iptalini talep etmiştir. Yüksek Mahkeme Özel Dairesi 31 Mart 2047 tarihinde davayla ilgili kararı alması için İpek Belediye Mahkemesine nakletmiş ve başvurucunun karara itiraz etmesi durumunda bunu Özel Daire nezdinde yapması gerektiğini bildirmiştir. 20. Başvurucu mülkün kamulaştırılmasına ilişkin kararın iptali için 30 Ağustos 2006 tarihinde İpek Belediye Mahkemesine başvurmuştur. 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan ana duruşmada başvurucunun önerisi doğrultusunda, başvurucunun 4 Temmuz 2008 tarihli mektubunda ifade edildiği şekilde KEA’nın yeni bir ajansa dönüştürülmesi yönünde karar çıkması veya Kosova Devletinin kurulmasından sonra bir çözüme kavuşturulması amacıyla yargılamaya ara verilmiştir. Davacının temsilcisi, ihtilaflı taraflardan birinin talebi doğrultusunda yargılamanın yeniden başlatılamayacağında göre, yargılamaya ara verilmesi konusunda itirazı olmamıştır. Başvurucunun İddiaları 21. Başvurucu, İpek Belediye Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin yasayı uygulamadıklarını iddia etmektedir. İstemin Kabul Edilirliliğinin Ön Değerlendirmesi 22. Başvurucunun hangi yasanın hangi mahkeme tarafından, örneğin İpek Belediye Mahkemesi ve/veya Kosova Yüksek Mahkeme Özel Dairesi tarafından uygulanmayışı konusundaki istemiyle ilgili karar verebilmek amacıyla Mahkeme, öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 299 23. Yasanın 49. maddesinde belirtilen koşullardan birisi istemin 4 aylık süre içerisinde teslim edilmiş olmasıdır. Ancak başvurucunun yazışmalarından görüldüğü üzere kendisine teslim edilen en son mahkeme kararının, İpek Belediye Mahkemesi nin kendisine 1 Temmuz 2008 tarihinde teslim edilen C.nr. 644/06 sayı ve 1 Temmuz 2008 tarihli kararı olup, başvurucu 20 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuru dilekçesi sunarak yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra dört aydan uzun süre geçmiştir (bkz. Yasanın 56. maddesi). İstemin kabul edilir olması için Yasanın 49 ve 56. maddeleri hükümlerine göre 15 Mayıs 2009 tarihinde önce teslim edilmiş olması gerekirdi. 24. Bundan, istemin Yasanın 49. maddesine uygun olmadığı sonucu çıkar. 25. Mülklerin iadesi meselesine gelince, Ymer Loxha ve Sehit Loxha’nın mirasçılarının Kosova Yüksek Mahkemesi PKL.Nr. 21/07 sayı ve 17 Aralık 2008 tarihli kararına karşı Anayasa Mahkemesi nezdinde açtıkları KI 14/09 numaralı davaya ilişkin 15 Ekim 2010 tarihli karar atıfta bulunmak ister. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 16 Mayıs 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 300 Z. Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Cml.-Gzz. Br. 36/2007 sayılı kararına karşı Dava No: KI 87-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: sürekli ihlal, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, mülk davası, geçici tedbir Başvurucuların Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda mülk davasıyla ilgili Priştine Belediye Mahkemesinin kesinleşmiş ve lehte olan kararının kanun yararına bozulmasına yönelik Kamu Savcılığının Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurunun kabul edilmesinin Anayasa’nın 22.1, 22.2, 22.5 31.1 ve 46. madde ile fıkraları ihlali oluşturduğunu ileri sürmüşleridir. Başvurucular Mahkeme’den, Yüksek Mahkeme kararını bozup Belediye Mahkemesi’nin mülk iadesine ilişkin kararının iade ederek onların mülkiyet haklarının korunması için geçici tedbir kararı çıkartmasını talep etmişlerdir. Başvurucular, Kamu Savcısının kanun yararına bozma başvurusunda bulunmaya hakkı olmadığını, böyle bir itirazı ancak Özel Daire’nin görüşmeye hakkı olduğundan istemin yanlış mahkemeye sunulduğunu ve Özel Daire Yönetmeliğine göre istemin yasal süre içerisinde sunulmadığını ortaya koymuşlardır. Mahkeme, başvurucuların tamir edilemez zarar tehlikesinin bulunduğunu gösteremediklerinden geçici tedbir talebini reddetmiştir. Mahkeme, başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girmeden önceki döneme ait olduğu için zaman bakımından uygun olmadığı gerekçesiyle kabul edilmez olduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme, söz konusu ihlallerin süreklilik arz edip zaman bakımından uygunluk göstermiş olsalar bile Selmouni v. Fransa, Azinas v. Kıbrıs, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak başvurucuların Belediye Mahkemesi tarafından çözülecek dava da dahil olmak üzere kanun yollarını tüketmediklerini belirtmiştir. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 134/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 18/10 Başvurucu Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 301 Kosova Yüksek Mahkemesinin Cml. – Gzz.nr. 36/2007 sayı ve 13 Aralık 2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucular, Sırbistan Kraljevo’da ikamet eden Avukat Branislav Vitković tarafından temsil edilen Sırbistan Kraljevo’da mukim Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Yüksek Mahkemesinin başvuruculara 21 Ocak 2008 tarihinde teslim edilen Cml. Gzz. Nr. 36/2007 sayı ve 13 Aralık 2007 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucular, Yüksek Mahkeme kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Doğrudan Uygulanması], 31. Maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı], 32. Maddesi [Kanun Yollarına Başvurma Hakkı] ve 46. Maddesi [Mal Güvenliği] ile çeliştiğini iddia etmektedirler. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 302 Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucular 24 Şubat 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesi sunmuşlardır. 6. Mahkeme Başkanının 15 Mart 2010 tarih ve GJR 18/10 sayılı Emirnamesiyle raportör yargıç olarak Yargıç Snezhana Botusharova görevlendirilmiştir. Mahkeme Başkanının aynı tarih ve KSH 18/10 sayılı Emirnamesiyle, Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Iliriana Islami ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 7. Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Iliriana Islami ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra 12 Nisan 2011 tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 8. Başvurucular, merhum babaları Denić Dragoljub’dan kalan ve 20 Temmuz 1946, 3 Aralık 1947 ve 20 Ağustos 1953 tarihlerinde bir kısmı karşılıksız olarak kamulaştırılan Priştine bölgesi Jagnjilo mevkiindeki 1536/1 numaralı parselin yasal mirasçılarıdır. 9. Arsanın mülkiyet hakkı Denić Dragoljub’la yapılan bir sözleşme ile “Dobreve e Eperme” Tarım Kooperatifine devredilmişti. Bu sözleşme 12 Haziran 1961 tarihinde imzalanmış olup 30 Ekim 1962 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesinde onaylatılmıştır. Sözleşmede, alınan arsanın karşılığı olarak Bay Dragoljub’a 100.000 dinar (günümüz parasal değeri 2.533,84 avro) ödeme yapılması öngörülmüştür. 10. “Dobreve e Eperme” Tarım Kooperatifi 29 Ocak 1964 tarihinde Kosova Ovası merkezli “Kosova Export” Tarım Sanayi Kooperatifiyle birleşmiştir. Bunun sonucunda “Kosova Export” arsanın mülkiyet hakkını kazanmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 303 11. Priştine Belediye Mahkemesinin 21 Şubat 1997 tarihinde çıkarttığı P.nr. 395/66 sayılı kararla arsanın mülkiyet hakkını Bay Mitrovic Pane Marko’ya devretmiştir. Daha sonraları P.nr. 395/96 sayılı Mahkeme kararının sahte evrak olarak düzenlendiği ortaya çıkmış olup Priştine Bölge Savcılığının PP.nr. 415-1/2005 sayılı kararıyla teyit edilmiştir. Ancak, kararın sahte evrak olarak düzenlendiği ortaya çıkmadan önceki dönemde Priştine Belediyesi Kadastro ve Jeodezi Dairesi arsanın mülkiyetinin Makro üzerine 20 Ağustos 1998 tarihinde (208/03) kaydederken bu evrakı yasal dayanak olarak kullanmıştır. 12. Başvurucular 7 Mart 1997 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesi nezdinde dava açmışlar (P.nr. 236/97) ve murislerinden kalan mirasın iadesini talep etmişlerdir. Dava savaş süresince askıya alınmıştır. 13. Marko, 19 Mart 2004 tarihinde mülkü iki alıcıya satmıştır. 14. Başvurucular, 4 Aralık 2006 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi bünyesinde Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davalara bakan Özel Daire nezdinde dava açmışlardır. SCC-06-0498 sayı ve 31 Ocak 2007 tarihli kararıyla Özel Daire, Priştine Belediye Mahkemesine birinci derece mahkemesi olarak karar alması ve kararlarla ilgili itirazların Özel Daire nezdinde yapılmasını buyurmuştur. 15. Priştine Belediye Mahkemesinin 16 Nisan 2007 tarih ve P.Gr. 236/97 sayılı kararında ihtilaf konusu mülkün “Dobreve e Eperme” kooperatifine devrini yapan 12 Haziran 1961 tarihli sözleşmenin baskı altında yapıldığı için geçersiz olduğu ve Bay Marko’nun mülkiyet hakkı için yararlandığı mahkeme kararının sahte olduğu belirtilmiştir. 16. Öyle ki Mahkeme, mülkün yasal sahibinin başvurucuların murisinin olduğunu değerlendirerek mülkiyet hakkını başvuruculara iade etmiştir. Mahkeme, başvurucuların murisi tarafından Kosova Export şirketinden alınan ücretin (2.533,84 avro) iadesin konusunda başvurucuları mecbur kılmıştır. 17. Belediye Mahkemesine göre karar, alındığı tarihten itibaren 15 gün sonra kesinleşmiş hüküm halini alacaktı. Mahkeme kararının bir nüshası 20 Nisan 2007 tarihinde başvuruculara teslim edilmiştir. Öyle ki Belediye Mahkemesi kararının itiraz yolu açıklamasına göre kararın 5 Mayıs 2007 tarihinde kesinleşmiş olduğunu, UNMIK Yönetmeliğine göre ise 20 Haziran 2007 tarihinde kesinleşmiş olduğunu varsaymak gerekir. Başvurucular başvurularında kararın kesinleşmiş hüküm süre hesabını UNMIK yönetmeliğine göre yapmışlardır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 304 18. Belediye Mahkemesi ve UNMIK Yönetmeliğine göre Belediye Mahkemesi kararının 6 Temmuz 2007 tarihinde kesinleşmesinden sonra Kamu Savcısı Yüksek Mahkemeye başvurup Belediye Mahkemesinin P.nr. 236/97 sayılı kararının kanun yararına bozulmasını talep etmiştir. Başvurucular bu davada taraf değillerdi. 19. Yüksek Mahkeme 13 Aralık 20047 tarihinde Cml.-Gzz.nr. 36/2007 sayılı kararını çıkartarak Belediye Mahkemesinin P.nr. 236/97 sayılı kararını bozmuş, yeniden görüşülmek üzere davayı birinci derece mahkemesine iade etmiştir. 20. Öyle görülüyor ki bu davayla ilgili duruşma henüz yapılmamıştır. Başvurucunun İddiaları 21. Başvurucular, kamu savcısının kanun yararına bozma talebinde bulunmaya hakkı olmadığını ileri sürmektedirler. 22. Başvurucular devamında, kamu savcısının itirazını ilgili mahkemeye sunmadığını ve Özel Dairenin SCC-06-0498 sayılı kararında belirtildiği üzere bu itirazları Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin görüşmeye yetkili olduğunu ileri sürmektedirler. 23. Başvurucular, itirazın Özel Daire Yönetmeliğinde öngörüldüğü süre içerisinde yapılmadığını da iddia etmektedirler. 24. Başvurucular, belirtilen sebeplerden dolayı Yüksek Mahkemenin CmlGzz.nr. 36/2007 sayı ve 13 Aralık 2007 tarihli kararının Anayasanın 22(1) maddesini [İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi], 22(2) maddesini [Avrupa İnsan Haklarını Sözleşmesi] ve 22(5) maddesini [Her Türlü Irksal Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi] ihlal ettiğini ileri sürmektedirler. 25. Başvurucular, Yüksek Mahkeme kararını Anayasanın 31. Maddesinin 1. fıkrasını [Tarafsız ve Adil Yargılanma Hakkı]: “Herkesin mahkeme, diğer devlet organları ve kamusal yetkiye sahip kurumların nezdinde eşit muamele haklarının korunması güvenceye bağlıdır” ihlal ettiğini ileri sürmektedir. 26. Başvurucular devamında Yüksek Mahkeme kararının Anayasanın 32. Maddesini [Kanun Yollarına Başvurma Hakkı]: “Her kişi, yasayla belirlenen hak ve çıkarlarına tecavüz eden mahkeme ve yönetim kararlarına karşı hukuki araçlara başvurma hakkına sahiptir” ihlal ettiğini ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 305 27. Başvurucular son olarak Yüksek Mahkeme kararının Anayasanın 46. Maddesi 1. fıkrasını [Mal Güvenliği]: “Mülkiyet hakkı güvence altındadır” ihlal ettiğini ileri sürmektedir. 28. Başvurucular, Yüksek Mahkemenin Cml. – Gzz.nr. 36/2007 sayılı kararının iptalini ve birinci derece mahkemenin P.nr. 236/97 sayı ve 16 Nisan 2006 tarihli kararının geri alınmasını Anayasa Mahkemesinden talep etmektedirler. 29. Başvurucular, aynı şekilde ihtilaf konusu arsanın Priştine Belediyesi Kadastro Dairesi tarafından mülkiyet hakkının yönetilmesi ve Şehir Planlama Müdürlüğünün inşaat izni vermesi ve arsa üzerindeki her türlü inşaat faaliyeti üzerine geçici tedbir kararı çıkartılmasını da talep etmektedirler. Geçici Tedbir Talebinin Değerlendirilmesi 30. Başvurucular Belediye Kadastro Müdürlüğüne yönelik geçici tedbir kararı talebinde bulunmuşlardır. 31. Ancak Mahkeme, başvurucuların geçici tedbir kararı talebini haklı çıkaracak yeterli gerekçelerin bulunmadığını değerlendirmektedir. Özellikle Yasanın 27. Maddesinin gereği olan tamir edilemez zararların önlenmesi için geçici tedbir kararının alınmasına ilişkin gerekçeleri açıklamamışlardır. Dahası, geçici tedbir kararının kamu yararına hizmet edeceği belirtilmemiştir. 32. Öyle ki başvurucuların geçici tedbir talebiyle ilgili kıstasları yerine getirilmemiş olup talep reddedilmelidir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 33. Başvurucuların, Yüksek Mahkemenin Cml.-Gzz.nr. 36/2007 sayılı kararıyla mülklerinden edildiklerine ilişkin şikâyeti konusunda karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir. 34. Başvurucuların başvurusundan görüleceği üzere Yüksek kararı 21 Ocak 2008 tarihinde kendilerine teslim Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir gelmektedir. Mahkemeye başvuruda bulundukları tarih 2010’dur. Mahkemenin edilmiş olup zaman denk ise 24 Şubat ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 306 35. Öyle ki Mahkeme, açılan davanın kendi yargılama yetki alanına girip girmediğini belirlemek durumundadır. Mahkeme, Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden sonra Kosova Cumhuriyeti kamu kurumlarından olgu ve kararları konusunda cevap talebinde bulunulabileceğini değerlendirmektedir. Netice itibariyle Mahkeme, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayları değerlendiremez. 36. Mahkeme, mevcut istemin 15 Haziran 2008 tarihinden önceki gelişmelerle ilgili olduğunu belirlemiş olup bu istem Mahkemenin yargılama yetkisi dışındadır. Bu yüzden Mahkemenin, istemi zaman bakımından (ratione temporis) reddetmesi gereklidir. 37. Mevcut davada süreklilik gösteren durum söz konusu olsa bile, Anayasa ihlali Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir hükümle ilgili olup söz konusu hükmün sonuçları Mahkemeye davayı görüşme hakkı vermiş olsa bile istem kabul edilmez niteliktedir. 38. Başvurucuların katılmadıkları 13 Aralık 2007 tarihli yargılamada Yüksek Mahkeme, devlet savcısının kanun yararına bozma talebini onaylayarak Belediye mahkemesinin 16 Nisan 2006 tarihli kararını bozmuş ve yeniden görüşülmesi için davayı Belediye Mahkemesine iade etmiştir. Başvurucular, Belediye Mahkemesinin söz konusu davayı yeniden görüştüğü veya karar bağladığı konusunda herhangi bir delil sunmamış olup Mahkemeye sundukları itirazların aynısını Belediye Mahkemesine sunduklarına dair belge sunmuşlardır. 39. Bu çerçevede Mahkeme, bireysel başvurularda yürürlükteki mevzuata göre tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğine vurgu yapan Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47(2) maddelerine atıfta bulunur. 40. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). 41. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 307 2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere başvurmuştur. 42. Mevcut davada başvurucuların başvurularından görüldüğü üzere Belediye Mahkemesi veya Yüksek Mahkemede görüşülmekte olan dava usulleriyle ilgili bir ihlal şikâyetinde bulunmamışlardır. Başvurucuların söz konusu hukuk mahkemelerindeki itirazlarından bir sonuç çıkmazsa ancak o zaman Mahkemeye başvurabilirler. Netice itibariyle başvurucuların, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47(2) maddelerinde belirtildiği şekilde, yürürlükteki mevzuata göre tüm kanun yollarını tüketmedikleri ortaya çıkmaktadır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 12 Nisan 2011 tarihli duruşmasında Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. Geçici tedbir talebinin REDDİNE, İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. III. İşbu karar Yasanın 20(4) maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 308 Başvurucu Arta Hyseni Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr. 1030/2009 sayılı kararına karşı Dava No: KI 21-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: oyların sayımı, kanıt yükümlülüğü, kanun önünde eşitlik, seçme ve seçilme hakkı, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, açıkça temelden yoksun başvuru Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Poduyeva Belediye Meclisine seçimine ilişkin Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİH)’nin itiraz başvurusunun reddedilmesi ile Anayasa’nın 3, 24 ve 45. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini kanıtlamaya çalışmıştır. O, SİİH’nin delilleri incelemeksizin ilk itiraz başvurusunu reddettiğini ve ikinci itiraz başvurusunu da delillerle rağmen reddettiğini ve de Yüksek Mahkeme’nin seçim ilk ve nihai sonuçları arasındaki tutarsızlığı ile başvurucunun beklentilerinin MSK kararını incelemek veya iade etmek için yasal dayanak oluşturmadığını belirttiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, seçim sürecinin gerçekleştirme yetkisinin MSK ve SİİH’ye verildiğini, Mahkeme’nin ancak seçim esnasında Anayasa ile güvence altına alınmış bireysel hak ve özgürlüklerin ağır ihlali durumunda seçim sonuçlarını iptal edeceğini belirtmiştir. Mahkeme, SİİH ve Yüksek Mahkeme’nin kararlarına saygı gösterip İçtüzüğün 36.1(c) ve 36.2(d) kuralarına dayanarak başvurucunun iddialarına yeterli gerekçe gösteremediğini tespit etmiş ve başvurunun kabul edilmezliğine karar vermiştir. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 129/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 21/10 Başvurucu Arta Hyseni Kosova Yüksek Mahkemesinin A Nr. 1030/2009 sayı ve 12 Şubat 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 309 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Podujeve Belediyesine bağlı Llapashtica e Poshtme köyü mukimi Bayan Arta Hyseni’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Kosova Yüksek Mahkemesinin A Nr. 1030/2009 sayı ve 13 Şubat 2010 tarihli kararıdır. Yasal Dayanak 3. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. Dava Konusu 4. Başvurucu, 30 Mart 2010 tarihinde Kosova Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Başvurucu, 15 Kasım 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra açıklanan sonuçlar neticesinde Podujeve Belediyesi Azalığına seçilmemesi üzerine Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonuna (SİİK) yaptığı başvurudan sonra çıkan karara ilişkin Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde yaptığı itirazına karşılık çıkartılan A Nr. 1030/2009 sayı ve 13 Şubat 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. 5. Başvurucu şu anayasal hükümlerin ihlal edildiğini ileri sürmektedir: Anayasanın 3 ve 24. maddeleri [Kanun Önünde Eşitlik], 45. madde [Seçme ve Seçilme Hakkı]. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 310 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 30 Mart 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Mahkeme Başkanı raportör yargıç görevine Yargıç Ivan Čukalović’i, ön inceleme heyetine ise Enver Hasani başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Iliriana Islami’yi tayin etmiştir. Olguların Özeti 7. Başvurucu, 15 Kasım 2009 tarihinde Kosova’da yapılan yerel seçimlerde Podujeve Belediye Meclisi azalığına adaydı. Merkez Seçim Komisyonu (MSK) tarafından açıklanan kesin olmayan sonuçlara göre kendisinin 179 oy kazandığını ve Podujeve Belediye Meclisi azalığına seçilmeye hakkı olduğunu ileri sürmektedir. Ancak MSK tarafından 14 Aralık 2009 tarihinde açıklana nihai sonuçlara göre başvurucu 187 oy, diğer bir aday ise 192 oy kazanmıştı. Buna göre başvurucu Belediye Meclisine seçilmemişti. 8. Başvurucu, yerel seçimlerde oyların kasıtlı olarak manipüle edilmesinden veya yanlış hesaplanmasından dolayı zarara uğradığını ileri sürmektedir. Başvurucu, bu sonuçlarla ilgili olarak Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonuna (SİİK) 17 Aralık 2009 tarihinde itirazda bulunmuştur. 9. SİİK’nin 495/2009 sayı ve 22 Aralık 2009 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiştir. Başvurucu, SİİK’nin oyların gerçek durumunu dikkate almadığını ileri sürmektedir. SİİK kararında Merkez Seçim Komisyonunun 14 Aralık 2009 tarihinde seçim sonuçlarını onaylamış olduğundan sonuçların bağlayıcı olduğu belirtilmişti. Bu şekilde itirazı mesnetsiz olarak reddetmiş oldu. 10. Bu kararı kabul etmeyen başvurucu 29 Aralık 2009 tarihinde SİİK’ye yeni bir itirazda bulunduğunu bildirmektedir. Bu itirazına dayanak teşkil edecek oy sayım tablolarını da eklemişti. 11. SİİK’nin A.Nr. 529/2009 sayılı kararında itirazın artık karara bağlanmış olan bir mesele ile ilgili olduğu ve ikinci şikâyeti kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır. 12. Başvurucu bu karara karşı Kosova Yüksek Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Kosova Yüksek Mahkemesi bu itirazı 12 Şubat 2010 tarihinde reddetmiştir. Yüksek Mahkemenin kararında nihai olmayan sonuçlarla nihai sonuçlar arasındaki uyuşmazlık veya itiraz sahibinin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 311 beklentileri MSK’ye karşı olamayacağı bildirilmiştir. şikâyette bulunmak için bir gerekçe İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 13. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilen ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ile İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 14. KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila davasıyla ilgili 18 Mart 2010 tarihli Mahkemenin Kabul Edilmezlik Kararında demokratik toplumlar için serbest seçimlerin önemine vurgu yapılmıştır. Mahkeme bu karardaki bulgularına Kı 09/10 sayılı Kimete Bikliqi – Merkaz Seçim Komisyonu davasıyla ilgili 14 Aralık 2010 tarihli kararında da atıfta bulunmuştur. Bir önceki kararla ilgili bazı alıntıların aktarılmasında fayda var. 20. Kosova Anayasanın 45. Maddesi şunu belirlemiştir Madde 45 [Seçme ve Seçilme Hakkı] 1. Mahkeme kararıyla bu hakka sınırlama konmadıkça, Kosova Cumhuriyetinin, seçim gününde bile olsa, on sekiz yaşını tamamlamış her vatandaşı, seçme ve seçilme hakkına sahiptir. 2. Oy kişiye has, eşit, serbest ve gizlidir. 3. Devlet kurumları, herkesin kamusal faaliyetlere katılma olanaklarını ve kamusal organların kararlarını demokratik şekilde etkileme hakkını desteklerler. 21. Anayasanın 22 Maddesine göre İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ile Ek Protokolleri Kosova Cumhuriyetinde dolaysız uygulanır. Bunlar Ulusal Hukukun bir kısmıdır. Birinci Ek Protokolün 3. Maddesi serbest seçim hakkını güvence altına almıştır. “Halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde makul aralıklarla gizli oyla serbest seçimlerin…” yapılmasını güvence altına alır. 22. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 123.2 Maddesi şunu belirlemiştir: “Yerel özerk yönetim, eşit, özgür ve doğrudan ve de gizli oylamayla yapılan genel seçimlerde seçilen temsil edici organlar tarafından uygulanır.” Kosova Cumhuriyeti 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçimleri Yasası ile 03/L-040 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 312 sayılı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçimleri Yasası’nı onaylayarak yerel ve genel seçimlerin yapılması için bir düzen sağlamıştır. 23. Seçme ve seçimde aday olma hakkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadında birbirinden ayrılırlar. Mahkeme, seçme hakkının etken, seçilme hakkının da edilgen olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, seçilme hakkının ihlal edildiği yönündeki tutumunu korumuştur. Ancak seçilme hakkı ile seçimde aday olma hakkı arasında fark vardır. AİHM İçtihadı ülkelerin seçim sistemlerinde hatırı sayılır bir faaliyet özgürlüğünün olduğunu ve seçim süreci ve seçim sonuçlarının ilan edilmesiyle ilgili geniş bir değerlendirme alanına izin verirler. Türkiye Birleşik Komünist Partisi – Türkiye davasında Mahkeme ülkelerin bu alandaki değerlendirmelerinde geniş bir alanın olduğunu, ancak Birinci Ek Protokol koşulları hakkında ülkelerin koydukları koşulların söz konu hakları kısıtlamadığı ve bu hakların özünü kendi etkilerinden mahrum bırakmadığı durumlarda Mahkeme bunları memnuniyetle karşılar; diğer yandan ülkeler tarafından konan bu talepler yasal bir amacın güdülmesi için dayatıldığında; kullanılan araçlar orantısız olduğunda son seçenek olarak karar verecek olan Mahkemedir (Sadak ve diğerleri (no.2) – Türkiye no.25144/94 davası AİHM 2002-IV kararı 31. Maddesi. 24. AİHM kararlarında serbest seçimlerin ve demokrasinin önemini sürekli vurgulamıştır. Aynı kararda Mahkeme şu görüşü bildirmiştir: ‘Demokrasi, özleşmede öngörülen yegâne siyasi model olarak karşımıza çıkmakta olup sözleşme ile tek örtüşendir.’ AİHM aynı kararda 6-7 Temmuz ve 18-19 Ekim 2002 tarihli oturumlarından çıkan 51 (Yönergeler) ve 52 (raporlar) Avrupa Demokrasi Komisyonu tarafından Venedik Komisyonu Yasası ile onayladığı İyi Uygulama Koduna atıfta bulunmuştur (190/2002 sayılı görüş, CDL-ADN (2002) 23 RTV). Venedik Komisyonu bu vesile ile şunu beyan etmiştir: “Avrupa seçim mirasının dayandığı beş ilke şunlardır: seçimler evrenseldir, eşittir, gizlidir ve doğrudan oylama ile yapılır. Bunun dışında seçimler düzenli aralıklarla yapılmalıdır.” 25. Venedik Komisyonu seçimlerin seçim yasasını uygulayabilen bir organ tarafından yapılması ve denetlenmesi ve etkin bir itiraz sisteminin bulunması gerektiğini ortaya koymaktadır. Kosova’daki yasaya göre bu iki işlev MSK ve SİİK tarafından yapılmaktadır ve yasada öngörülen durumlarda mahkemeye başvurarak itiraz etme hakkı sağlanmıştır. Seçim Yasası ve kurallarında öngörüldüğü ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 313 şekilde seçimlerin yapılışı, sonuçların onaylanması, seçim süreciyle ilgili izin verilen itiraz ve şikâyetleri hüküm verme ile ilgili meseleleri çözmeye yetkili bu iki organdır. Bu organlar kalıcı ve bağımsızdır. 26. MSK ve SİİK’nin bu yetki ve sorumluluklara sahip olmalarının gerekçesi seçim sürecinde güvenliğin olması gerekir varsayımına dayanmaktadır. Seçim süreci güvenliği ihtiyacı ancak ağır ihlallerin işlendiği ve bu yükün ihlalin işlendiğini ileri sürenlerin üzerine düştüğü durumlarda seçimlerin iptalini gerektirir. 27. Seçim sürecinde Anayasa Mahkemesinin rolü Genel Seçim Yasası ile belirlenmiş olup bu yasanın 160.1 maddesinde “MSK, SİİK ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvurular görüşülüp karar bağlandıktan sonra nihai seçim sonuçlarını açıklar” denmektedir. Bu Mahkemenin seçim sürecinde başka bir rolü olmayıp, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği olağanüstü durumlar dışında, MSK ve SİİK kararlarını gözden geçirme yetkisine sahip değildir. 15. İstemin hazırlanmasına götüren olayların ele alınması esnasında Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Podujeve Belediye Meclisi için yapılan seçimlerden çıkan sonuçlarla ilgili memnuniyetsizliğine ilişkin bir SİİK kararına sahip olduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu SİİK’ye bir başka itirazda bulunmaya çabaladı, ancak SİİK başvurucunun itirazının zaten görüşülmüş olduğuna karar vermiştir. Başvurucu SİİK’nin ikinci kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunmuş olup Yüksek Mahkeme yapılan bu itirazın mesnetsiz olduğuna karar vermiştir. 16. İçtüzüğün 36.1 ve 2 Kuralları şunları öngörmektedir: Kural 36 Kabul Edilirlik Kriterleri 1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm hukuk yolları tüketildiği zaman; b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda; c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 314 2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman; b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman; c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman; d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı zaman. 17. Mahkeme, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerin ihlali bulunmadığı durumlarda MSK veya SİİK kararlarını yeniden görüşmeye veya değiştirmeye imkânı olmadığını hatırlatır. İhlalin meydana geldiğini kanıtlamak başvurucunun görevidir. Kosova’da seçimin yapılış tarzıyla ilgili değerlendirme özgürlüğünü dikkate alarak Mahkeme, başvurucunun deliller sunmadan başvuruda bulunmasından memnuniyetsizliğini dile getirerek istemin açıkça mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddine karar vermesi gerekmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113(7) ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Ivan Čukalović, imza Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 315 Başvurucu Amrush Rexhepi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 256/08 sayılı kararına karşı Dava No: KI 12-2011, karar tarihi: 17 Ağustos 2011 Anahtar kelimeler: toplulaştırma komisyonu, mülkiyet hakkının tazmini, bireysel başvuru, geçici tedbir, kayıp kazançlar, açıkça temelden yoksun başvuru, mülkiyet hakkı, bireysel hak ve özgürlüklerin ihlali Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Toplulaştırma Komisyonu’nun araziyi pay ederken yaptığı yanlış sonucunda tarım arazisini kullanma imkanından yoksun bırakan karara karşı Glogofça Belediyesinin kayıplarını tazmin etmek üzere ilk derece mahkemelerine başvuruda bulunmuş, ancak bu mahkemelerin kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile açıkça belirtilmeksizin Anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Glogofça Belediyesi ihtilaflı arazinin mülkiyeti konusunda ısrarın bulunmadığı gerekçesi ile meydana gelen Zaraların tazminine ilişkin talebi temelden yoksun olduğunu değerlendirerek aynı değerlendirme Priştine Bölge Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme tarafından da teyit edilmiştir. Mahkeme, İçtüzüğün 36.2(b) kuralına dayanarak başvurunun açıkça temelden yoksun olduğunu, AİHM’nin Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak başvurucunun ilk görüş ispatı türünden herhangi bir temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini gösteren delile sunmamış olduğunu tespit etmiş ve başvurucunun kamulaştırılan mülküne karşılık tazminatın ödendiğini vurgulamıştır. Priştine, 17 Ağustos 2011 Nr.ref: RK 131/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 12/11 Başvurucu Amrush Rexhepi Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/0/ sayı ve 15 Kasım 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 316 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Glogofça Belediyesi Zabel i Eperm köyü mukimi Amrush Rexhepi’dir. İtiraz edilen karar 2. İtiraz edilen karar, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. Br. 512/2006 sayı ve 25 Şubat 2008 tarihli kararının gözden geçirilmesini reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/08 sayı ve 15 Kasım 2010 tarihli kararıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, Anayasanın somut maddelerini zikretmeyip mülkiyet hakkının Kosova Anayasası ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alındığını ve mahkeme kararlarıyla kendisine haksızlık yapıldığını belirterek Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/08 sayı ve 15 Ekim 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 317 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 2 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini sunmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi Bay Amrush Rexhepi’yi, Kosova Yüksek Mahkemesini, Priştine Bölge Mahkemesi ve Glogofça Belediye Mahkemesini dilekçenin işleme konduğu konusunda 23 Mart 2011 tarihinde bilgilendirmiştir. 7. Mahkeme Başkanının 2 Mart 2011 tarih ve GJR. KI 12/11 sayılı emirnamesiyle Yargıç Ivan Čukalović raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. 8. Aynı tarih ve KSH KI 12/11 sayılı emirname ile Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Prof. Dr. Gjyljeta Mushkolaj ve Prof. Dr. Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 9. Kosova Yüksek Mahkemesinin 31 Mart 2011 tarihli cevabında herhangi bir ilavenin yapılmayacağı ve Yüksek Mahkemenin dava ile ilgili görüşünün kendi kararında açıklandığı belirtilmiştir. 10. Priştine Bölge Mahkemesi, yukarıda belirtilen mahkemelerce alınmış üç kararın nüshalarını 8 Nisan 2011 tarihli cevabın ekinde Anayasa Mahkemesine göndermiştir. Olguların Özeti 11. Glogofça Belediyesi Arazi Toplulaştırma (Komasasyon) Komisyonunun 8 Mayıs 1987 tarih ve 01.nr.461-29 sayılı kararıyla Zabel i Eperm kadastro bölgesinde toplulaştırma işlemi yapılmıştır. 12. Başvurucu, 2.39.35 hektarlık arazi ile toplulaştırma sürecine katılmış olup söz konusu arazi Toplulaştırma Komisyonu tarafından 13.900.89 puan ile değerlendirilmiştir. 13. Toplulaştırma sürecine katılan tüm araziler yol ve sulama kanallarının yapımı amacıyla 0.025 oranında küçültülmüşlerdir. Başvurucuya verilen arazi 427 numaralı kadastro tablosunda 35 numaralı 0.75.20 hektarlık III ve IV. sınıf tarla kültürlü arsa ile 427 numaralı kadastro tablosunda 42 numaralı 1.26.26 hektarlık IV, V ve VI. sınıf tarla kültürlü olmak üzere değerlendirme puanı 13.623.08 olan toplam 1.87.46 hektarlık arazi verilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 318 14. Fiili durumdan, başvurucunun toplulaştırma sürecine katılırken sahip olduğu arazinin değeri toplulaştırma süreci sonunda sahip olduğu araziden daha düşük değerde olduğundan sürecin sonunda edindiği arazi daha küçük olduğu halde değerlendirme puanı olarak yaklaşık aynı değerde olduğu görülmektedir. 15. Glogofça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonu 01. Nr. 461-29 sayı ve 8 Mayıs 1987 tarihli kararı gerekçesinin II. maddesinde arazinin devir tesliminin 461-29 sayı ve 17 Kasım 1986 tarihli raporuyla yapıldığı ve devir teslim raporunun yürürlüğe girmesinden sonra daimi sayılacağı tespit edilmiştir. 16. Başvurucu bu karara karşı Bölge Mülki-Hukuki İşler Müdürlüğüne itirazda bulunmamıştır. 17. Başvurucu, Glogovça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonunun 01. Nr. 461-29 sayı ve 8 Mayıs 1987 tarihli kararının tamamen uygulanmadığı ve kendisinin sadece 1.54.95 hektarlık araziden istifade ettiğini ileri sürmektedir. 18. Mevcut durumdan ve başvurucunun mevcut durumun tam olarak tespit edilmesine ilişkin talebinden dolayı mahkeme olay yerinde mevcut durumun tespiti amacıyla keşif kararı çıkartmıştır. 19. Aslında, 11 Ağustos 2004 tarihinde olay yerinde yapılan keşiften ve Jeodezi Uzmanı Xhafer Rama’nın 18 Temmuz 2005 tarihinde oluşturulup 18 Ekim 2005 tarihinde ilave ve açıklamalar yapılan yazılı görüş ve tespitinden şu sonuçlara varılmıştır: a) Amrush Rexhepi’ye Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla 427 numaralı kadastro tablosundaki 0.78.28 hektarlık 35 numaralı arsa verilmiştir. b) Amrush Rexhepi’nin Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla kendisine verilen 427 numaralı tablosundaki 35 numaralı arsayı kullanmadığı ve bu arsanın 0.12.19 hektarlık bölümünün Nexhat Avdullahu, 0.28.13. hektarlık bölümünün Banush Avdullahu, 0.60.95 hektarlık bölümünün Shefqet Avdullahu ve 0.08.50 bölümünün Sami Avdullahu tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır. Uzmanın görüşüne göre söz konusu kişilerin bu arsaları yasal olmayan yollarla bulundurmaktalar. c) Uzman, Amrush Rexhepi’nin 425 numaralı kadastro tablosundan 0.58.97 hektarlık 30 numaralı parseli, 424 numaralı kadastro tablosundan 0.29.70 hektarlık 31/1 numaralı parseli ve 423 numaralı kadastro tablosundan 0.75.10 hektarlık 15 numaralı parseli aldığını ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 319 veri tamamlama işleminin Drenas Belediyesi Toplulaştırma Komisyonunun kararına uyun şekilde yapılmadığını tespit etmiştir. d) Jeodezi uzmanının görüşünün sonunda paftaya göre Amrush Rexhepi’ye verilen arsanın mevcut arsadan 0.20.51 hektar oranında daha küçük olduğu, ancak kararla tahsis edilen arsanın toplulaştırma sürecine katıldığı arsa değerlendirme puanı ile benzer olduğunu tespit edilmiştir. 20. Uzman görüşüne dayanarak Amrush Rexhepi, yararlanamadığı 0.20.51 hektarlık arazinin 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yılarına ait hasat geliri ile 2001 yılından itibaren % 3,5’lik faiziyle birlikte 1.133,34 avro tutarındaki zararının Glogofça Belediyesi tarafından karşılanmasını talep etmiştir. 21. Glogofça Belediye Mahkemesinin 9 Mart 2006 tarihinde yapılan karar duruşmasında alınan C.Nr. 09/04 sayılı kararında, Amrush Rexhepi’nin yararlanamadığı 0.20.51 hektarlık araziden kaynaklanan zararın karşılanmasına ilişkin talebini mesnetsiz bularak reddetmiştir. 22. Glogofça Belediye Mahkemesinin karar gerekçesinde dava evrakındaki diğer maddi delillerle örtüşen jeodezi uzmanı görüşünün tamamının kabul edildiği ve Glogofça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonunun 01. Nr. 461-29 sayı ve 8 Mayıs 1987 tarihli kararıyla Amrush Rexhepi’ye 427 numaralı kadastro tablosundaki 35 ve 42 numaralı parsellerin verildiği ve Amrush Rexhepi’nin Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla kendisine verilen parsellere sahip çıkmaya ve başkaca parseller üzerinde hak iddia etmemeye sorumlu olduğu belirtilmiştir. 23. Glogofça Belediye Mahkemesi mevcut davada Glogofça Belediyesinin iddia edildiği gibi Amrush Rexhepi’ye herhangi bir zarar vermediği sonucuna varıp istemi mesnetsiz bularak reddetmiştir. 24. Bu kararı kabul etmeyen Amrush Rexhepi Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itiraz etmiştir. 25. Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 512/2006 sayı ve 25 Şubat 2008 tarihli kararıyla itiraz dilekçesi mesnetsiz bulunup Glogofça Belediye Mahkemesinin C. Nr. 09/04 sayı ve 9 Mart 2006 tarihli kararını onamıştır. 26. Bay Amrush Rexhepi, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 512/2006 sayı ve 25 Şubat 2008 tarihli kararının Kosova Yüksek Mahkemesince gözden geçirilmesi için başvuruda bulunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 320 27. Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/2008 sayı ve 15 Kasım 2010 tarihli kararında Priştine Bölge Mahkemesi Ac. Nr. 512/2006 sayı ve 25 Şubat 2008 tarihli kararının gözden geçirilmesi istemini mesnetsiz bularak reddetmiştir. Başvurucunun iddiaları 28. Başvurucu, yararlanamadığı 0.20.51 hektarlık arazinin 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yılarına ait hasat gelirine ilişkin 1.133,34 avro tutarındaki zararının Glogofça Belediyesi tarafından karşılanmasına yönelik dava dilekçelerinin mesnetsiz bulunarak Kosova yargı kurumları tarafından reddedilmesinin, Anayasanın somut hükümleri zikredilmeden haksızlık olduğunu iddia etmektedir. 29. Öyle ki başvurucu Mahkemeden, bu haksızlığın Glogofça Belediyesi tarafından söz konusu tazminatın ödenmesi ve toplulaştırma sürecinden boş kalan bir arazinin kendisine tahsis edilmesi yoluyla giderilmesini talep etmektedir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 30. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirmesi gerekmektedir. 31. Başvurucu, 7 Şubat 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe sunmuş olup, kendisine bu davayla ilgili Kosova Yüksek Mahkemesi tarafından çıkartılan 15 Ekim 2010 tarihinde son karar 7 Şubat 2011 tarihinde teslim edilmiştir. Netice itibariyle başvuru Yasanın 49. maddesine uygun şekilde yapıldığı Mahkemece tespit edilmiştir. 32. Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasaya göre görevi olmadığını vurgulamak ister (Bkz. KI 13/09 Sevdail Avdyli davası 17 Haziran 2010 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 33. Mevcut davada başvurucu, Yüksek Mahkeme Kararıyla Anayasanın II. Kısmında (Temel Hak ve Özgürlükler, Anayasanın 21-56. maddeleri) güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ve başvurucunun isteminin Yüksek Mahkeme tarafından mesnetsiz bulunup reddedilerek alınan kararda keyfi davranıldığını gösteren ilk görünüş ispatı (prima facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 321 Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 34. Mevcut davada, başvurucunun istimlâk edilen mülkünün Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla değerlendirme puanı olarak daha yüksek değerde parsellerle mahkemelerce tazmin edildiği dikkate alınarak Anayasa Mahkemesi, kamu otoritelerinin fiillerinden başvurucunun Anaysa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edilmediğini değerlendirmektedir. 35. Buna göre İçtüzüğün 36 (2b) maddesinde belirtilen “Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” hükmüne dayanarak, istemin mesnetsiz olduğu açık bir şekilde görülmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. maddesi ile İçtüzüğün 36 (2b) ve 56 (2) kurallarına dayanarak 7 Temmuz 2011 tarihinde yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 322 Başvurucu Eduard Thaqi (namı diğer Sokol Thaqi) Kosova Polisi’nin 398-SHPK-2002 sayılı kararına karşı Dava No: KI 100-2010, karar tarihi: 8 Eylül 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, zaman bakımında kabul edilmezlik, bireysel başvuru, yeniden istihdam, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, istihdamın feshi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Polisi’nin işine son verme kararının Anayasa’nın 49. maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, eğitim şartını yerine getirdiği için yeniden istihdam edilme hakkının bulunduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu, Mahkeme’den eski görevini iadesinin sağlanmasını, maddi zararlarının karşılanmasını ve kimliğinin açıklanmamasını talep etmiştir. Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına göre zaman bakımından başvurunun kabul edilmez olduğunu kararlaştırmış ve AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan davasına atıfta bulunarak zaman bakımından sınırlandırılmış yargılama yetkisinin başvurunun olgusal materyalleri ile söz konusu anayasal hakkın etki alanının ele alınmasını kapsadığını açıklamıştır. Priştine, 8 Eylül 2011 Nr.ref: RK 136/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 100/10 Başvurucu Eduard Thaqi (namıdiğer Sokol Thaqi) Kosova Polisi 398-SHPK-2002 sayı ve 22 Ekim 2002 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 323 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kishnica mukimi Bay Eduard Thaqi (namıdiğer Sokol Thaqi)’dir. Karşı taraf 2. Karşı taraf Kosova Polisidir. Dava konusu 3. Başvurucu, kendisinin işten uzaklaştırılmasına ilişkin Kosova Polisinin 398-SHPK-2002 sayı ve 22 Ekim 2002 tarihli kararına itiraz etmiştir 4. Dahası, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleğini Yerine Getirme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 5. Bunun yanı sıra başvurucu, Anayasa Mahkemesi kararında kimliğinin açıklanmamasını talep etmiştir. Yasal Dayanak 6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. 3 (h) kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 324 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 7. Başvurucu 8 Ekim 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur. 8. 17 Kasım 2010 tarihinde istem Kosova Polisine bildirilmiş olup, Polis 6 Aralık 2010 tarihinde cevabını göndermiştir. 9. Mahkeme Başkanı raportör yargıç olarak Yargıç Almiro Rodrigues’i, ön inceleme heyetine Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Enver Hasani’yi tayin etmiştir. 10. Mahkeme, 6 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan ilave belgeler talep etmiş, 18 Ocak 2011 tarihinde başvurucu söz konusu evrakı teslim etmiştir. 11. İstem, 25 Mart 2011 tarihinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığına (bundan sonra “EBTB” şeklinde anılacaktır) bildirildikten sonra 28 Mart 2011 tarihinde EBTB cevabını bildirmiştir. 12. Ön inceleme heyeti 23 Eylül 2011 tarihinde raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra Mahkemeye kabul edilmezlik önerisi sunmuştur. Olguların Özeti 13. Başvurucu 19 Şubat 2000 tarihinde Kosova Polisine katılıp çeşitli kademelerde görev almıştır. Bunların içerisinde Kayıp Kişiler Biriminde soruşturma memuru görevi yer almaktadır. 14. Başvurucunun, diğer sebeplerin yanı sıra dosyasının doğru olmayan bilgileri içerdiği gerekçesiyle 22 Ekim 2002 tarihinde görevine son verilmiştir. Açıklama şöyleydi: “Sayın Sokol Thaqi, siz dürüst olmadınız ve Kovsa Polis Hizmetlerine (KPH) işe alım başvuru formunuz doğru olamayan bilgi ve belgeler içermektedir. KPH’ye alınmak için asgari koşulları yerine getirmekte başarısız oldunuz.” “Yukarıda hakkınızda belirtilen kanıtlara dayanarak, Bay Sokol Thaqi, KPS # 0566, KPH ilke ve usulleri ihlalinden dolayı Kosova Polis Hizmetlerinden çıkartıldınız.” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 325 15. Başvurucunun Kosova Polisi Şikayet Komisyonu ile 3 Aralık 2002 tarihinde bir görüşmesi olup, güya kendisine ortaöğretim diplomasını getirmesi durumunda Kosova Polis Hizmetlerindeki görevine geri alınacağı söz verilmiş. Bunun akabinde başvurucu Obiliç’te ortaöğretime kayıt yaptırıp mezun olmuş ve diplomasını Kosova Polis Hizmetlerine teslim etmiştir. 16. Ortaöğretim diplomasını aldıktan sonra başvurucu, 28 Ağustos 2004 tarihinde Kosova Polisinden işe geri alınmasını talep etmiştir. 17. Kosova Polisi EBTB’ye başvurup başvurucunun teslim ettiği diplomayı teyit edilmesini talep etmiştir. 18. Başvurucu, EBTB’nin Kosova Polisine diplomasının tartışmalı olduğu yönünde bilgi verdiğini vurgulamıştır. 19. Başvurucu 25 Kasım 2004 tarihinden itibaren diplomasının geçerliğini açıklığa kavuşturmak üzere idari ve adli işlem başlatmıştır. 20. EBTB 2 Mayıs 2006 tarihinde, başvurucu da dahil olmak üzere söz konusu öğretim yılında geçilen derslerle ilgili karne ve alınan diplomaların tanıdığını açıklamıştır. Başvurucunun iddiaları 21. Başvurucu, kendisine ortaöğretim diplomasını ibraz etmesi durumunda işe geri alınacağı yönünde vaat edilmiş olup ortaöğretimi tamamlamış ve geçerli ortaöğretim diplomasını almış olması gerçeğine rağmen Kosova Polisindeki memuriyetine geri alınmadığını öne sürmektedir. 22. Başvurucu aynı zamanda, Kosova Polisi ile başarılı bir görüşmesinin olduğunu ve bunun akabinde göreve yeniden başlamayı beklemiş olduğunu da iddia etmektedir. 23. Dahası Kosova Polisi tarafından Kosova Polisi içerisinde kadro ihtiyacı olan daha yüksek mevkilere başvurması yönünde teşvik edildiğini, ancak Kosova Polisinin yeni kadro alımları olmadığı için bunun imkansız olduğunu iddia etmektedir. 24. Kimliğinin açıklanmamasıyla ilgili talebine ilişkin olarak başvurucu, kararın sadece kendisi tarafından sunulacak deliller ışığında alınacağının bilincindeydi. Bu talebini destekleyecek hiçbir gerekçe sunmamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 326 25. Mahkemeye teslim ettiği evraktan başvurucunun şu talepleri olduğu anlaşılmaktadır: a) Kosova Polisindeki memuriyetine geri iadesi; b) İşsiz kaldığı süre içerisinde uğradığı maddi zararla ilgili tazminatın doğru şekilde tepsi edilmesi. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 26. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmesi gerekmektedir. 27. Bununla ilgili olarak Mahkeme, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (3) (h) kuralına atıfta bulunmaktadır: “İstem aşağıdaki değerlendirilebilir: durumlarda da kabul edilmez olarak h) İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir olmadığı zaman.” 28. Mahkemenin zamana ilişkin yargılama yetkisini belirlemek amacıyla her davada ihlalin işlendiği dönemin tespiti önem arz etmektedir. Bu davada Mahkeme, başvurucunun şikayet ettiği olguları ve ihlal edildiği iddia edilen anayasal hakları dikkate almalıdır (bkz. mutatis mutandis, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin 59532/0 başvuru numaralı Blecic – Hırvatistan davasına ilişkin 8 Mart 2006 tarihli kararının 82. maddesi). 29. Mahkeme, başvurucunun Kosova Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiği yönünde şikayette bulunduğunu tespit etmiştir. Başvurucu bu çerçevede Kosova Polisinin 398-SHPK-2002 sayı ve 22 Ekim 2002 tarihli kararına itiraz etmektedir. 30. Bu da başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkıyla ilgili iddia edilen ihlalin Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önce gerçekleştiği ve süre bakımından Mahkemenin yetkisi olmadığı anlamına gelmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 327 31. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun isteminin zaman bakımından (ratione temporis) Anayasa hükümlerine uygun değildir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesi ile İçtüzüğün 36 (3) (h) Kuralına dayanarak 20 Mayıs 2011 ile 23 Eylül 2011 tarihlerinde yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 328 Başvurucu Kosova Hükümeti Kosova Cumhuriyeti Meclisi Milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti Hükümet üyeleri dokunulmazlıkları hakkında Dava No: KO 98-2011, karar tarihi: 20 Eylül 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, Meclis üyeleri dokunulmazlığı, Hükümet üyeleri dokunulmazlığı, Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı, Başbakan (Hükümet) tarafından yapılmış başvuru, kuvvetlerin ayrılığı Başvurucunu Anayasa’nın 93.10 ve 113.3.1 maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda Anayasa’nın 89, 75.2 ve 98. maddelerine atıfta bulunarak Kosova Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri ile Hükümet üyelerinin dokunulmazlıklarının yorumlanmasını talep etmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 113.3.1 maddesine göre Başbakan’ın böyle bir başvuruyu yapma yetkisi bulunduğundan başvurunun kabul edilir olduğuna karar vermiş, başvuruda ele alınan konuların Cumhurbaşkanı, Meclis ile Hükümet üyelerinin anayasal görevlerini bağımsız bir şekilde yerine getirmelerine ilişkin olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın III Kısmının 93.10 maddesine göre yapılmış olan başvurularla ilgili herhangi bir süre sınırı belirlemediğini vurgulamıştır. Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 75.1, 89 ve 98. Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri (milletvekilleri) ve Hükümet üyelerine maddelerinin süre sınırlaması olmaksızın sorumluluk sınırları içerisinde aldıkları karar, yaptıkları oylama ve ifade ettikleri görüşlerden dolayı işlevsel dokunulmazlık hakkı tanıdığına karar vermiştir. Mahkeme, “görevini yapmakta olduğu sürece” ifadesinin Meclis toplantıları veya görüşmeleri esnasında görevin yerine getirilmesine ilişkin olduğunu açıklamıştır. Meclis üyelerinin (milletvekillerin) dokunulmazlıklarına ilişkin olarak Mahkeme, Syngelidis v. Yunanistan davasına atıfta bulunarak kuvvetlerin ayrılığı ilkesi ile Meclis bağımsızlığının önemine vurgu yapmıştır. Mahkeme’de dikkate aldığı cevap ve/veya konuyla ilgili yorumları Meclis Başkanı, Meclis ve Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubu mensubu üç gönderilmiştir. Mahkeme, milletvekilleri milletvekili tarafından dokunulmazlığına ilişkin kararında 29, 70, 72 ile 75. maddelerin açık üslubuna dayanarak milletvekillerinin diğer vatandaşlar gibi Kosova mahkemelerinin yargılama yetkisi içerisinde olduklarını ve Anayasa’nın 22, 24.1, 29, 30, 31 ve 54. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5 ve 6. maddelerinde belirtilen hususlarda dokunulmazlık haklarının olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, milletvekillerinin milletvekili seçiminden önce veya seçildikten sonraki dönemde görev alanı dışında işledikleri suçlara ilişkin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 329 kovuşturmalar konusunda dokunulmazlık haklarının bulunmadığını belirtmiştir. Milletvekilliğinin Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen koşullar dışında düşürülemeyeceğini de belirtmiştir. Mahkeme, Meclisin onayı ile bir milletvekilinin Meclis oturum ve komisyon toplantıları süresince alıkonabileceği veya tutuklanabileceğine karar vermiştir. Mahkeme, milletvekillerinin Meclis oturum ve toplantıları bulunmadığı süre içerisinde Meclis’in onayı olmaksızın da alıkonup tutuklanabileceğini kararlaştırmıştır. Mahkeme, milletvekillerinin beş yıl veya daha uzun süreli hapis cezası gerektiren ağır suçüstünde yakalanması halinde Meclis onayı olmaksızın alıkonup tutuklanabileceğine karar vermiştir. Mahkeme, milletvekilinin mahkeme kararı ile işlediği suçtan dolayı bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezası ile mahkum edildiği durumlarda milletvekilliği görev süresi dolduktan sonra alıkonup tutuklanabilir. Mahkeme, yetkili bir savcının Meclis’ten herhangi bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını talep edebileceğini belirtmiştir. Mahkeme, bir milletvekilinin Meclis oturumu veya grup toplantısında olmadığı zamanlarda Meclis’in onayı olmaksızın bir milletvekilinin alıkonup tutuklanmasını buyurabileceğine karar vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığına ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 89. 90 ve 91. maddelerine ile 03/L-094 sayılı Cumhurbaşkanlığı Yasası’na dayanarak Cumhurbaşkanı’nın görev alanı dışında ağır bir suç işlemesi durumunda dokunulmazlık hakkının olmadığına ve hakkında adli soruşturma başlatılabileceğine karar vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın, görev alanı dışındaki fiillerden dolayı hakkında açılacak medeni davalara karşı da dokunulmazlığının olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 91. maddesine göre Meclis’in Cumhurbaşkanı’nı azledebileceğini de kararında belirtmiştir. Ancak Mahkeme, Cumhurbaşkanlığı görevinin işlevinden kaynaklanan görevlerini sürekli bir şekilde yerine getirmek durumunda olduğundan, görev süresince alıkonamayacağı ve tutuklanamayacağını belirtmiştir. Hükümet üyeleriyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasa’nın 97 ve 98. maddelerine dayanarak görev alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı herhangi bir özel dokunulmazlıklarının bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, kararın derhal yürürlüğe gireceğini belirtmiştir. Priştine, 20 Eylül 2011 Nr.ref: AGJ138/11 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 330 KARAR Dava no: KO 98/11 Başvurucu Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Kosova Cumhuriyeti Milletvekilleri Kosova Cumhurbaşkanı ve Kosova Hükümeti üyelerinin dokunulmazlıkları hakkında KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Hükümeti (bundan sonra “Hükümet” şeklinde anılacaktır) adına Başbakan Sayın Hashim Thaçi’dir. 2. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Hükümetten üç ayrı meseleyle ilgili istemi 20 Temmuz 2011 tarihinde kabul etmiştir. Mahkemeye yöneltilen sorular Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri başat olmak üzere Kosova’nın çeşitli devlet organlarının dokunulmazlıklarıyla ilgilidir. 3. Hükümet, “Kosova Cumhuriyeti kurumlarının Kosova Cumhuriyeti Anayasasına uygun şekilde demokratik işleyişine doğrudan etki ettiği ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 331 için” milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyelerinin dokunulmazlıklarının yorumlanması ve açıklanmasına ihtiyaç olduğunu değerlendirmiştir. 4. Hükümet, istemini Anayasanın 93(10) ve 113 (3) (1) maddelerine isnat ettiğini vurgulamıştır. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 20 Temmuz 2011 tarihinde başvurusunu sunmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi Başkanı aynı tarihte Yargıç Snezhana Botusharova’yı raportör yargıç olarak belirlemiş ve Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyetini tayin etmiştir. 7. Mahkeme Başkanı 22 Temmuz 2011 tarihinde Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı istem konusunda bilgilendirerek, açılan davayla ilgili cevap ve yorumlarını 45 gün içerisinde sunmalarını talep etmiştir. 8. Bunun dışında Meclis Başkanına gönderilen yazı ve başvurudaki meselelerle ilgili milletvekillerinin cevap ve uyarılarının alınması yararına vurgu yapılan 26 Temmuz 2011 tarihli ilave yazısında Mahkeme Başkanı, aşağıdaki konularla ilgili yazışma ve dosyalardan birer nüsha gönderilmesini talep etmiştir: Anayasanın 75, 89 ve 98. maddelerine göre bazı dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa hazırlık çalışmaları; 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasına göre milletvekillerinin dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle ilgili ve özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları, toplantı tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına ilişkin Meclis dosyalarının tam nüshaları; Kosova Meclisinin 29 Nisan 2010 tarihinde kabul edilen İçtüzüğüne göre milletvekillerinin dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle ilgili ve özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları, toplantı tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına ilişkin Meclis dosyalarının tam nüshaları; 03/L-094 sayılı Kosova Cumhurbaşkanlığı Yasasına göre Kosova Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 332 ve özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları, toplantı tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına ilişkin Meclis dosyalarının tam nüshaları. 9. Meclis milletvekillerinden Sayın Nait Hasani, bu konuyla ilgili görüşünü sunduğu bir cevabı 21 Ağustos 2011 tarihinde Mahkemeye göndermiştir. 10. Mahkeme Başkanının 26 Temmuz 2011 tarihli yazısına cevaben, Dr. Yakup Krasniqi’nin 23 Ağustos 2011 tarihinde Mahkemeye gönderdiği yazının ekinde Meclisin Kosova EULEX Misyonu Yöneticisi Xavier De Marnhac’a bu meseleyle ilgili olarak gönderdiği yazının bir nüshasını ve Kosova Meclisi Hukuk Dairesinin hukuki görüşünü de göndermiştir. 11. Meclis Başkanından 22 Temmuz 2011 tarihinde talep edilen dosya, yazışma ve belgeleri göndermesi için bir hatırlatma yazısı 8 Eylül 2011 tarihinde gönderilmiştir. Meclis Başkanının bu yazıya 9 Eylül 2011 tarihinde verdiği cevabı Mahkeme 12 Eylül 2011 tarihinde almıştır. Cevabın ekinde Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ile 29 Nisan 2010 tarihinde kabul edilen Meclis İçtüzüğü dosyaları gönderilmiştir. 12. Mahkeme, Vetëvendosje (Özbelirlenim) Hareketi Parlamento Grubu adına Sayın Visar Ymeri tarafından gönderilen cevap ve yorumları 9 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir. 13. Mahkeme, Milletvekili Sayın Alma Lama tarafından gönderilen cevabı 12 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir. 14. Mahkeme, Milletvekili Sayın Fatmir Limaj tarafından 12 Eylül 2011 tarihinde gönderilen cevabı 13 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir. 15. Mahkeme, Meclis Başkanı Dr. Yakup Krasniqi tarafından 13 Eylül 2011 gönderilen cevabı 13 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir. 16. Diğer milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı ve Hükümetten cevap gönderilmemiştir. 17. Ön İnceleme heyeti Raportör Yargıç Snezhana Botusharova tarafından hazırlanan raporu değerlendirdikten sonra tam kadroda toplanan Mahkeme Heyetine öneri sunmuştur. 18. Tam kadroda toplanan Mahkeme Heyeti, Hükümet tarafından Anayasa ile ilgili sunulan bu istemin özelliğinden dolayı 20 Eylül 2011 tarihinde yaptığı görüşmede oylama yapılıp öncelik verilmesini kararlaştırmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 333 Cevap ve Yorumlar A Milletvekili Sayın Nait Hasani’nin Cevabı 19. Sayın Nait Hasani, Meclis İçtüzüğü ve Anayasanın güvence altına aldığı dokunulmazlığa sahip olduğunu vurgulamıştır. O, dokunulmazlığın açıkça belirtildiğini ve adli kovuşturma amacıyla yetkili kurumun talebi üzerine Meclis tarafından kaldırılabileceğini vurgulamıştır. B Meclisin Cevap ve Yorumları 20. Meclis Başkanlığı adına Başkan Dr. Jakup Krasniqi tarafından 13 Eylül 2011 tarihinde Mahkemeye gönderdiği cevapta, Meclis Başkanı’nın Kosova EULEX Misyonu Yöneticisi Sayın Xavier De Marnhac’a 15 Temmuz 2011 tarihinde gönderdiği yazı bulunmaktaydı. Bu yazıda Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ile Anayasa arasında uyuşmazlığın olmadığı ve bu meseleyle ilgili olarak Anayasa Mahkemesine başvurmaya gerek olmadığı belirtilmiştir. O, bir meseleyi Anayasa Mahkemesine götürmenin tamamen Hükümetin takdirinde olduğu ve bununla ilgili olarak Meclis kararına gerek olmadığını belirtmiştir. Yazıda Meclisin, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 9(3) maddesine dayanarak Genel Savcının istemi doğrultusunda ancak dokunulmazlıklarla ilgili usul işlemi başlatabileceği açıklanmıştır. 21. Kosova Meclisi Hukuk Dairesinin hukuki görüşü belli anayasal ve yasal hükümleri teşhis edip bu hükümlerdeki ifadelerin benzer olduğunu vurgulamıştır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlama gerektiren uyuşmazlık meseleleri yoktu. Görüşün devamında, Hükümetin Anayasa Mahkemesinde bir dava açması için Anayasa hükümlerine göre Meclis Kararını gerektiren bir imkân öngörülmemiştir. 22. Görüşün sonunda, Anayasa ve 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının 9. maddesine göre Kosova Meclisi üyesi olan bir şüpheli hakkında kovuşturmanın engellenemeyeceği, askıya alınamayacağı veya geciktirilmeyeceği belirtilmiştir. Görüşte “Yasanın, soruşturma ve yargılamaya devam ederek yoluna devam etmesine izin verilir” denmiştir. Milletvekillerinin görev süresinin zamanından önce bitmesi üç veya daha uzun süreli hapis cezası gerektiren mahkûmiyetin kesinleşmesiyle gerçekleşir ve tutuklama ve hapsedilmeye kadar yol açabilir. C Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubunun Cevap ve Yorumları ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 334 23. Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubu adına Sayın Visar Ymeri, cevabında, milletvekilleri dokunulmazlığının yürürlükteki anayasal ve yasal hükümlerle yeterince iyi düzenlenmiş olduğunu vurgulamıştır. Onun görüşü, Mecliste alınan her türlü karara karşı düşüncelerini özgürce ifade etmesinden ve kararı oylayıp oylamamasından dolayı milletvekilinin kovuşturma veya hukuk davalarının konusu olamayacağı yönündedir. Anayasa hükümleri, kendi sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı milletvekilleri hakkında yetkili kurumların kovuşturma yapmasını engellemez. 24. Onlar, dokunulmazlığın, organize suç, yolsuzluk ve vatandaşların düzenine, malına ve sağlığına zarar veren fiillerde bulunmuş milletvekilleri için bir kalkan olarak kullanılamayacağını değerlendirmekteydiler. Dokunulmazlığın amacı milletvekillerine uygulanabilecek keyfi yetkinin önlenmesi, milletvekillerinin olası siyasi baskılardan kurtulması ve her şeyden önemlisi, siyasi ve hukuki baskılara maruz kalmadan vatandaşların çıkar ve iradelerini temsil etme görevini yerine getirebilmek için gerekli olan siyasi alanın teminidir. 25. Onlar, kurumsal işlevlerini yerine getirebilmek için kuvvetler ayrılığının yeterli özerkliği sağlaması gerektiğini değerlendirmekteydiler. Milletvekillerinin dokunulmazlığı Meclis özerkliği için esas olup bu nedenle anayasal düzen için de esastır ve dokunulmazlık milletvekilinin bu siyasi görevde bulunduğu süreyle bağlıdır. 26. Onlar, milletvekillerinin şüpheli konumunda olduğu veya haklarında kovuşturmanın devam ettiği durumlarda dokunulmazlığı kısıtlandığını değerlendirmekteydiler. Onlar, kovuşturmayla ilgili olarak Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının, üç yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili milletvekillerinin suçüstü yakalandığı durumlarda Meclis onayı olmaksızın tutuklamayı ele alan 9. maddesine vurgu yapmışlardır. 27. Onlar, bir kişinin mahkeme emriyle tutuklanmasına ve mahkeme emri olmaksızın polis veya diğer kişilerce suçüstü yakalanarak tutuklanmasına imkan veren Kosova Ceza Usulleri Yasasını 281 ve 210. madde hükümlerine vurgu yapmışlardır. 28. Onlar, Meclis İçtüzüğünün 22 (3) maddesinin, Meclisin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karar almadığı sürece, milletvekilinin alıkonma, tutuklanma ve kovuşturmaya karşı dokunulmazlığı öngördüğünü ifade etmişlerdir. Ancak, bu dokunulmazlığı, milletvekillerinin yetki alanı dışındaki fiillere ilişkin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 335 kovuşturmayı engellediğinden, Anayasanın 75(2) maddesiyle çelişmekte olduğu değerlendirilebilirdi. 29. Onlar sonunda, suç fiilinin ciddiyetinden bağımsız olarak, milletvekili dokunulmazlığının mecliste oylama usullerine tamamen riayet edildikten sonra ancak kaldırılabileceğini vurgulamışlardır. D Milletvekili Sayın Alma Lama’nın Cevap ve Yorumları 30. Bayan Lama, 75. maddenin milletvekillerinin dokunulmazlığını öngördüğünü, aynı maddenin 2. fıkrasının ise görevi devam ettiği sürece Meclis üye tamsayısının çoğunluğunun onayı olmadan milletvekilinin tutuklanmasını ve alıkonmasını engellediğini vurgulamıştır. E Milletvekili Sayın Fatmir Limaj’ın Cevap ve Yorumları 31. Sayın Limaj, çok sayıda esas meselenin olduğunu, şöyle ki Kosova Anayasasında dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin olup olmadığı, Kosova yasalarında dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin olup olmadığı, Hükümetin Anayasa Mahkemesine doğrudan başvurmaya yetkisi olup olmadığı ve bu istemin öngörülen süre içerisinde sunulup sunulmadığıyla ilgili meselelerin olduğunu vurgulamıştır. 32. Öncelikle o, Anayasanın 75. maddesine atıfta bulunarak bu maddenin dokunulmazlıkla ilgili bir hükmü öngördüğü sonucuna varmıştır. 33. İkinci olarak o, 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının 9. maddesine atıfta bulunarak bu madde ile Anayasa hükümleri arasındaki benzerliğe işaret etmiş ve Kosova yasalarında dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin bulunduğu sonucuna varmıştır. 34. Üçüncü olarak o, yasaların, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın kararlarının ve Hükümet yönetmeliklerinin Anayasaya uygunluğu meselelerinde Hükümete dava açmaya yetki veren Anayasanın 113(2) maddesine vurgu yapmıştır. O, Hükümetin anayasal uygunlukla ilgili herhangi bir meseleyi tespit etmediğini ve 113. maddeye göre herhangi bir istemde bulunulamayacağını vurgulamıştır. 35. O, Anayasanın, yasaların yetki alanı veya uygulanmasının yorumlanmasıyla ilgili istişari görüş almak için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmaya imkan vermediği ve, bu tür istemlerin Anayasal yetkileri aşmak olduğunu görüşündeydi. O, Anayasanın 93(10) maddesine göre sunulan istemin Anayasanın 113. maddesi hükümlerine ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 336 tabi tutularak Hükümetin, Anayasanın 113. maddesi dışında özel başvuruda bulunmayacağı görüşündeydi. 36. Dördüncü olarak o, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın29 ve 30. maddelerinin, Anayasanın 113(2) maddesine göre yapılan başvuruların tartışmalı yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren altı (6) ay içerisinde yapılması gereğini belirlediğine vurgu yapmıştır. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları yasasının 4 Haziran 2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bununla ilgili her türlü itiraz başvurusunun en geç 3 Aralık 2010 tarihine kadar yapılması gerekirdi. 37. Bundan başka Bay Limaj, hukukun yönetilmesini dengelemek için, Anayasanın, milletvekillerinin kanunların üstünde kişiler olamayacağını, ancak sırf seçilmiş yetkililer oldukları için siyasi amaçlı kovuşturmalara tabi tutulmamasını öngördüğüne dikkat çekmiştir. O, bir şüphelinin milletvekili olmasından dolayı kovuşturmanın askıya alınamayacağını ve yargılama ile soruşturmanın yapılabileceğini de vurgulamıştır. F Meclis Başkanı Dr. Jakup Karsiniqi’nin İlave Cevap ve Yorumları 38. Meclis Başkanı Dr. Jakup Krasniqi’nin 13 Eylül 2011 tarihli ilave cevap ve yorumları, Bay Limaj’ın yukarıda belirtilen argümanlarını yakından yansıtmaktaydı. Dava Konusu 39. Dava konusu dokunulmazlıkla ilgilidir. Anaysa Mahkemesine yöneltilen sorular şöyledir: A Milletvekillerinin Dokunulmazlığı 1. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75 (1) [Dokunulmazlık] maddesinin “Meclis üyeleri, Meclisteki sorumluluk alanlarıyla ilgili işledikleri fiil ve aldıkları kararlardan dolayı yasal kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya görevden alınmaya karşı dokunulmazlık hakkına sahiptirler. Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları engellemez” uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasa Mahkemesinden, milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı kovuşturma, hukuk davarlı, görevden alma ve tutuklanma veya alıkonmalarıyla ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 337 dokunulmazlıklarının olup olmadığı konusuna açıklık getirilmesi talep edilmiştir. 2. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75 (2) [Dokunulmazlık] maddesinin “Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sürece Meclis üyesi, Meclis üye tamsayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve alıkonamaz.” uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Mahkemeden aynı zamanda, 75.2 maddede zikredilen “Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sürece” ifadesinin yorumlanması talep edilmiştir. Bu yerine getirmenin kapsamı, milletvekillerinin sadece sorumluluk alanlarıyla ilgili görevler midir? 3. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75. maddesinin “Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları engellemez” ibaresinin uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Milletvekilliği görev süresi başlamadan önce veya milletvekilliği görev süresince ancak sorumluluk alanları dışında işlenen suçlarla ilgili 75. madde nasıl uygulanmalıdır? B Cumhurbaşkanının Dokunulmazlığı Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 89 [Dokunulmazlık] maddesinin “Kosova Cumhurbaşkanın, kendi görev alanıyla ilgili fiil ve karalardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya görevinden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır” uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasa Mahkemesinden, Kosova Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya alıkonmayla ilgili dokunulmazlığının olup olmadığı konusuna açıklık getirilmesi talep edilmiştir. C Hükümet Üyelerinin Dokunulmazlığı Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 98 [Dokunulmazlık] maddesinin “Kosova Hükümeti üyelerinin, Kabine üyesi olarak kendi görev alanıyla ilgili fiil ve kararlardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusu veya görevden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır” uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasa Mahkemesinden, Kosova Cumhuriyeti Hükümet üyelerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 338 alıkonmayla ilgili dokunulmazlığının olup olmadığı konusuna açıklık getirilmesi talep edilmiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 40. Anayasa Mahkemesine yönelik istemini Hükümet, Anayasanın 93(10) ve 113 (3) (1) maddelerine dayandırmaktadır. Anayasanın 93 (10) maddesine göre Hükümet, Anayasa Mahkemesine istemde bulunabilir. Başvuru konusu anayasal bir mesele olması halinde Hükümet yetkili taraf olup istem kabul edilirdir. Mahkeme, yapılan başvuruyu ayrıntılı olarak ele alıp istemde gündeme gelen meselelerin anayasal mesel olup olmadıklarını değerlendirecektir. 41. Kosova Cumhuriyeti Anayasasına göre halktan gelen ve halka ait olan Kosova’nın egemenliği, diğerleri yanı sıra seçilmiş temsilcileriyle de uygulanır (bkz. Anayasanın 2. Maddesi). Anayasa, 75. maddede belirtildiği şekilde, dokunulmazlık vasıtasıyla milletvekillerine özel bir statü sunmaktadır. Bu, yasama yetkisi olan Meclise devletin diğer yetkilerinden bağımsız ve ayrı olma imkanı sağlayan önemli bir araçtır. 42. Anayasanın 89. maddesi Cumhurbaşkanı kurumuna da dokunulmazlık vermiştir. Bu özel statü ve imtiyaz, Cumhurbaşkanının devletin başı olup halkın birliğini temsil ediyor olması gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Devletin bu kurumu yani Cumhurbaşkanlığı, kendi fonksiyonlarını onurlu, etkin ve bağımsız bir şekilde gerçekleştirip yasama, yürütme ve yargı gibi diğer yetki makamlarından etkilenmemesi için özel statü, dokunulmazlık ve imtiyaza sahip olmalıdır. 43. Yürütme yetkisinin taşıyıcısı olan Hükümet, açıkça belirtilmiş yetkilerle yasama ve yargıdan bağımsız olmalıdır. Bu yüzden Anayasa Hükümet üyelerine, bağımsızlık ve etkinliğinin diğer yetki makamlarının müdahalelerinden korumak amacıyla dokunulmazlık sağlamıştır. 44. Kosova Cumhuriyeti, Anayasasında, kuvvetler ayrılığı ile yetki dengeleri ilkesine dayanan demokratik cumhuriyet olarak tanımlanmıştır. Kuvvetler ayrılığı devletin demokratik işleyişini güvence altına alan esaslardan biridir. Bu kolların bağımsız ve etkin işleyişinin özü bu yetkileri somutlaştıran kişilere verilen dokunulmazlıktır. 45. Başbakanın dediği gibi, dokunulmazlıkla ilgili açılan dava devletin demokratik işleyişine etki etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 339 46. Bu meseleler, devletin yönetim şekliyle ilgili olduklarından anayasal konulardır. Bu meseleler, Kosova Cumhuriyetinde kuvvetler ayrılığı mekanizmalarıyla ilgilidirler. 47. Anayasaya göre yetkiyi uygulayanlar ve devletteki görevlerini yerine getirenler, görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmeleri ve başka kurumların kendi çalışmalarına müdahale etmelerini engellemek ve zorlamayı önlemek için dokunulmazlık hakkı ve özel statüye sahiptirler. 48. Milletvekilleri, milletvekilliği görevini yerine getirebilmeleri için bu görevleri süresince işledikleri fiillerden, aldıkları kararlardan, verdikleri oylardan ve ifade ettikleri fikirlerden sorumlu tutulmamaları gereklidir. Bu özgürlük olmaksızın Meclisin işleyememem tehlikesi bulunmaktadır. Dokunulmazlıkla güvence altına alınan bu özgürlükler, milletvekillerinin halkın temsilcileri olarak yetkilerini uygulayıp halkın irade ve egemenliğini ifade etmeye yarar. Milletvekillerinin dokunulmazlığı, sorumluluk alanıyla ilgili işledikleri fiil ve aldıkları kararlar için geçerlidir. Bu imtiyazın milletvekillerinin kişisel çıkarları için verilmeyip kendilerini seçen halkın yararı için olduğu ortaya konması önemlidir. Bu, “milletvekillerinin sorumluluk alanı içerisinde” ifadesinin anlamıdır. 49. İstemin kabul edilir ilan edilmesi için, Anayasanın 113(1) maddesi, istemin yetkili bir tarafça yasal şekilde Mahkemeye sunulmasını gerektirmektedir. Mahkeme, başvurucunun yanıt aradığı soruların yasal bir şekilde sunulduğunu tespit etmiştir. Anayasanın yorumlanmasında nihai merci olan Anayasa Mahkemesi, dokunulmazlıkla ilgili konuların Anayasayla ilgili olduklarını değerlendirmektedir. Öyle ki Hükümetin istemi anayasal konu olup Hükümet yetkili taraftır. 50. Açıklanması talep edilen konular Anayasanın 93(10) maddesinde belirtildiği şekilde anayasal konulardır. Bu sebepten istemin Anayasanın 113 (3) (1) maddesi çerçevesinde alınması gerekli değildir. Dahası, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın III. Kısmı (Özel Usuller), Anayasanın 113. maddesine göre yapılan başvurular için zamana bağlı vadeler öngörmekte iken 93(10) maddesine göre yapılan başvurular için zamana bağlı vadeler öngörülmemiştir. Davanın Esası 51. Mahkeme, Hükümetin istemlerini şu sıraya göre yorumlayıp açıklayacaktır: A - Milletvekillerinin dokunulmazlığı, B – Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı ve C – Hükümet üyelerinin dokunulmazlığı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 340 A Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili olarak Genel İlkeler 52. Hükümetin, milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili isteminde Mahkeme, Anayasayı bir bütün olarak ele alıp sadece aşağıda alıntılanan 75. madde ile sınırlı kalmayacaktır: “1. Meclis üyeleri, Meclisteki sorumluluk alanlarıyla ilgili işledikleri fiil ve aldıkları kararlardan dolayı yasal kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya görevden alınmaya karşı dokunulmazlık hakkına sahiptirler. Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları engellemez. 2. Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sırada Meclis üyesi, Meclis üye tam sayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve alıkonamaz.” 53. Anayasal kuram ve uygulamalara göre farklı hukuk sistemleri iki çeşit parlamenter dokunulmazlık kategorisi veya kavramı kabul edip uygularlar. 54. Dokunulmazlığın birinci kategorisi, milletvekillerinin görevlerini yerine getirdikleri süre içerisinde ifade ettikleri görüş, oylama şekli ve aldıkları kararlar veya işledikleri diğer fiillerden dolayı adli sorumluluktan muaf tutulmadır. Bu dokunulmazlık çeşidi milletvekillerinin görev süreleri bittikten sonra da devam eder ve süre sınırı yoktur. Milletvekilleri böyle fiillerden veya kararlardan dolayı herhangi birine veya herhangi bir mahkemeye cevap vermek durumunda olmayacaklardır. Bu, Kosova Anayasasında açıkça belirtilmiştir. Bu işlevsel dokunulmazlık türüdür. 55. Parlamenter dokunulmazlığın ikinci kategorisi milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgilidir. Bu dokunulmazlığın iki yönü vardır: Kovuşturma a) Dokunulmazlığın birinci yönü Meclisin onayıyla milletvekilleri hakkında kovuşturmanın yapılmasıyla ilgilidir. Ancak bu Kosova Anayasasından öngörülmemiştir. Anayasa, milletvekillerinin sorumluluk alanı dışındaki fiillerden dolayı haklarında kovuşturma yapılmasına imkân tanımaktadır (bkz. 75 (1) maddenin ikinci cümlesi). ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 341 Tutuklama ve Alıkoyma b) Dokunulmazlığın ikinci yönü tutuklanma ve alıkonma özgürlüğüyle ilgilidir. Özgürlükten mahrumiyet Meclisin onayıyla veya onayı olmaksızın olabilir. Anayasa Mahkemesi bu iki yönü Kararın ileriki bölümlerinde ele alacaktır. Bu genel ilkelerin Kosova Cumhuriyetinde uygulanabilirliği 56. Hükümet, Kosova Cumhuriyeti Meclisi milletvekillerinin sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında adli kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya alıkonma konusunda dokunulmazlıklarının olup olmadığı yönünde açıklama talebinde bulunmuştur. Mahkeme, Hükümetin şu konularla ilgili açıklama talebinde bulunduğunu tespit etmiştir: a) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan adli kovuşturma yapılması konusunda dolayı hakkında dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; b) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; c) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında görevden alınması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; d) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; 57. Milletvekillerinin sorumluluk alanları içerisindeki faaliyetleri konusunda Kosova Meclisi Milletvekillerinin işlevsel dokunulmazlıklarının bulunduğu belirtilmelidir. Bu, fiil ve kararlarından dolayı milletvekillerinin adli kovuşturma, hukuk davaları ve görevden alınmakla ilgili dokunulmazlıklarının olduğu anlamına gelir (bkz. 75 (1) maddenin birinci cümlesi). 58. Anayasanın 75 (1) maddesi Kosova Meclisi milletvekillerinin sorumluluk alanlarıyla ilgili ifade ettikleri görüş, oylama şekli veya fiilleri ya da kararlardan dolayı işlevsel dokunulmazlık hakkına sahip olduklarını belirlemiştir. Doğrusu milletvekilleri, kendi sorumluluk alanları içerisinde imtiyazlı konuma sahipler. Seçilmiş temsilciler olarak anayasal ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 342 görevini yerine getiren milletvekilleri, bu özel statülerinde dolayı, sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve kararlarla ilgili yasama ve yargıya karşı daha fazla özgürlük, güvenlik ve bağımsızlık sağlayan dokunulmazlık hakkına sahipler. 59. Anayasa, milletvekillerinin sorumluluk alanlarını açık bir şekilde belirtmiştir. Bu sorumluluklar Anayasanın 65. maddesinde belirtilen Meclisteki yetkilerini yerine getirmekle ilgili fiil ve kararladır. Netice itibariyle milletvekilleri, aşağıdaki karar ve fillerle ilgili dokunulmazlık hakkına sahipler: (1) Yasa, karar ve diğer genel hükümleri onaylar; (2) Kosova’da çoğunluk olmayan topluluklara ayrılmış ve güvenceye bağlanmış üye tam sayısının üçte ikisi dâhil, üye tam sayısı üçte ikisinin (2/3) onayıyla Anayasayı değiştirmeye karar verir; (3) Yaslara uygun şekilde referandum kararını ilan eder; (4) Uluslararası anlaşmaları onaylar; (5) Kosova Cumhuriyeti Bütçesini onaylar; (6) Meclis başkanı ve başkan yardımcılarını seçer ve görevden alır; (7) Bu Anayasaya uygun şekilde Kosova Cumhurbaşkanını seçer ve görevden alabilir; (8) Hükümeti seçer ve güvensizlik oyu verir; (9) Hükümeti ve Anayasayla yaslara göre Meclise rapor sunan kamu kurum ve kuruluşlarını denetler; (10) Bu Anayasaya uygun şeklide Kosova Yargı Kurulu ve Kosova Savcılık Kurulunun üyelerini seçer; (11) Anayasa Mahkemesi yargıçlarını önerir; (12) Dış politika ve güvenlik politikasını denetler; (13) Cumhurbaşkanının Olağanüstü Hal Kararnamesine onay verir; (14) Yasalarla belirlenen umumi çıkarlarla ilgili kararlar alır. 60. Bu çerçevede milletvekilleri, görevlerini Kosova Cumhuriyetinin en iyi çıkarları doğrultusunda ve Anayasa, yasalar ile Meclis Kurallarına (bkz. Anayasanın 74. maddesi) uygun şekilde yerine getirmelidirler. 61. Netice itibariyle yürütme veya yargı kuvvetinin yasam alanına müdahaleden özgür bırakılmış Kosova Meclisi milletvekilleri, kuvvetler ayrılığını ve Meclisin bağımsız işleyişini sağlamak için işlevsel dokunulmazlık hakkına sahip olup sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve kararlarla ilgili sorumluluktan azat edilmişlerdir. 62. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok davasında Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi ile Ek Protokollerini kabul ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 343 eden ülke parlamento üyelerinin sorumluluktan azat edilmenin uygulanabilirliğini ele almıştır. 63. Örneğin: Syngelidis – Yunanistan davasının (24895/07 numaralı başvuru) 11 Şubat 2010 tarihli kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şunu belirtmiştir: “41… kuralların yasal güvenlik ve hukukun uygun yönetimine hizmet etmeye son bulduğu ve müdahil tarafa ait davanın yetkili mahkemece esastan çözülmesini imkânsız kıldığı zaman mahkemeye başvuru hakkı azalır. 42. Mahkeme, devletin kendi parlamento üyelerine dokunulmazlık hakkı tanıdığında temel hakların korunmasının zarar görebileceğini tespit emiştir. Ancak bu, parlamenter dokunulmazlığın, 6. maddede belirtildiği üzere, Mahkemeye başvurmada eşit olmayan dayatılmış bir sınırlama ilkesi gibi değerlendirilemez (bkz. yukarıda vurgulanan Kart – Türkiye davası 80. madde). O maddeye göre adil yargılanma hakkı güvencesinin ayrılmaz parçası olan Mahkemeye başvuru hakkı olduğu gibi, başvuruyla ilgili bazı sınırlamalar da ayrılmaz parça olarak ele alınmalı, bunun örneği genel anlamda parlamenter dokunulmazlık doktrininin bir parçası olarak taraf ülkelerin sınırlamalarıdır (bkz. yukarıda atıfta bulunulan A. – Birleşik Krallık davası 83. madde ve mutatis mutandis, Al-Adsani – Birleşik Krallık [DHM] 35763/97 numaralı davası AİHM 2001-XI kararı 56. maddesi). Mahkeme, halkın temsilcilerinin özgür konuşabilmek ve parlamento işleyişine partizanca müdahaleleri önlemek amacıyla, devletlerin parlamentolarına genelde farklı dokunulmazlık kademeleri belirlemenin uzun süreli bir deneyim olduğunu artık kabul etmiştir (bkz. yukarıda atıfta bulunulan A. – Birleşik Krallık davası 75-77. maddeleri; yukarıda atıfta bulunulan Cordova ve De Jorio – İtalya 73936/01 başvuru numaralı ve 3 Haziran 2004 tarihli kararın 49. maddesi). O halde, uygulanması özel bazı davalara bağlı olan dokunulmazlıkla ilgili istisnaların oluşturulması, takip edilen meşru amaçlara zarar verecektir (bkz. yukarıda atıfta bulunulan A. – Birleşik Krallık davası, 88. madde). 43. Ancak, taraf ülkelerin genelde kullanılan parlamenter dokunulmazlık sistemlerinden birini kabul ederek Sözleşmeye göre parlamenter faaliyetlerle ilgili sorumluluktan muaf tutulmaları, Sözleşmenin amaç ve hedefleriyle örtüşmeyecekti. Sözleşmenin amacının kuramsal veya hayali olan hakların güvence altına alınması olmayıp, uygulanabilir ve etkin hakların güvence altına alınması olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu, adil yargılanma hakkının sahip olduğu önemli yer bağlamında Mahkemeye başvurma hakkı için ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 344 özellikle geçerlidir (bkz. Ait-Mouhoub – Fransa davası 28 Ekim 1998 tarihli 1998-VIII raporun 52. maddesi). Devletin, Mahkeme tarafından sınırlama veya kontrol olmaksızın bir dizi hukuk davasını mahkemelerin yetki alanından kaldırması veya kişi kategorilerine dokunulmazlık vermesi, demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğü ilkesi veya 6. maddenin 1. fıkrasında kapsanan temel ilkelerle bağdaşmaz bkz. Fayed – Birleşik Krallık, 20 Eylül 1994, 65. madde A serisi no 294-B). 44. O halde, mahkemeye başvurma hakkının uygulanmasını engelleyen dokunulmazlık davalarında, özel önlemlerin orantılı veya orantısız olduğu yönünde karar verilirken, Mahkeme, itiraz edilen hükümlerin parlamenter fonksiyonların uygulanmasının dar anlamıyla ilgili olup olmadığını değerlendirir (bkz. yukarıda atıfta bulunulan Cordova (no 1) ve De Jorio, 53. madde). Mahkeme, parlamenter faaliyetle ilgili herhangi bir açık ilişki eksikliğinin olması ulaşılması amaçlanan hedef ile uygulanan araçlar arasında orantılılık kavramının dar çerçevede yorumlamayı benimsemeyi gerektirdiğini tekrarlar. Bu, başvuru hakkının siyasi organın kararlılığından kaynaklandığı meselelerde özellikle böyledir (bkz. yukarıda belirtilen Kart – Türkiye, 83. madde ve Tsalkitzis – Yunanistan nı 11801/04, 49 madde, 16 Kasım 2006). Dahası, dokunulmazlık sınırı ne kadar genişse, gerekçe o denli ikna edici olmalıdır (bkz. yukarıda belirtilen A. – Birleşik Krallık, 78. madde)” Hükümetin milletvekilleri dokunulmazlığına sorusunun dört kısmına yönelik cevaplar ilişkin birinci 64. Mahkeme, Hükümetin, milletvekillerinin sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında adli kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya alıkonma konusunda dokunulmazlıklarının olup olmadığı yönünde soru sorduğunu hatırlatır. a) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlarla ilgili adli kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlığı 65. Anayasanın 75 (1) maddesinin ikinci cümlesi milletvekillerine verilen genel dokunulmazlık haklarının sınırlamalarını öngörmüştür “Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları engellemez”. Anayasa, milletvekillerinin halkın temsilci olarak ve özel hayatındaki yaptıkları arasında açık ayrım yapmaktadır. Anayasada, tüm adli kovuşturmalarla ilgili verilmiş sınırsız bir dokunulmazlık yoktur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 345 66. Milletvekilleri, sıradan vatandaş olarak Kosova Cumhuriyeti Ceza Yasası ile Ceza Muhakemeleri Usul Yasasına göre diğer vatandaşlar gibi muamele görürler. Bu sonuç, dokunulmazlığın milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fillerden dolayı adli kovuşturmayı engellemediğini belirten Anayasanın 75 (1) maddesinin ikinci cümlesinden kaynaklanmaktadır. 67. Bu, milletvekilinin üç veya daha uzun süreli hapis cezası gerektiren bir suçtan mahkum olması halinde görevinin son bulduğunu belirleyen Anayasanın 70 (6) maddesi göz önünde bulundurulduğu zaman daha da perçinlenir. 68. Anayasa, yasamanın, sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı milletvekilleri hakkında adli kovuşturmaya sınırlama getirme veya müdahalesine izin vermez. 69. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı adli kovuşturma konusunda Anayasa dokunulmazlık garantisi vermediğine göre, milletvekilleri, görev süreleri başlamadan önce veya görev süreleri devam ederken işledikleri iddia edilen fiillerle ilgili adli kovuşturma konusunda dokunulmaz değiller. 70. Meclis İçtüzüğünün 22 (3) maddesi şunu belirlemiştir: “Meclis dokunulmazlık kararı almadığı sürece milletvekilinin adli kovuşturmaya… karşı dokunulmazlığı vardır”. Anayasa Mahkemesi, Anayasada adli kovuşturmayla ilgili böyle bir hüküm olmadığına göre, bu hükmün hukuki bir değerinin olmadığını tespit etmiştir. Mahkeme, milletvekillerinin kendi sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgili adli kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlıklarının olmadığını bir daha vurgular. Böyle adli kovuşturmalarla ilgili Meclis kararına gerek yoktur. 71. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Meclis kararını gerektiren yegane koşullar, milletvekilliği görevini yerine getirmekte iken milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasının gerekli olduğu durumlardır. Bu, anayasal tutumdur. b) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlarla ilgili açılan hukuk davalarına ilişkin dokunulmazlığı 72. Hukuk davalarının açılmasına ilişkin anayasal engel yoktur. Bu, işlevsel dokunulmazlıkla ilgili açık ifadelerden kaynaklanmaktadır. Yürürlükteki yasalardaki ilgili hükümlerin böyle bir durumda uygulanacağı aşikârdır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 346 c) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı görevden alınmasına ilişkin dokunulmazlığı 73. Görevden alınmasının yorumlanması, bu bağlamda milletvekilliğinin düşürülmesidir. Anayasanın 70. maddesi milletvekilliği sorumluluk alanını, görev süresini ve milletvekilliği görevinin son bulması veya düşürülmesini düzenler. Bu hükümler, milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı görevden alınabileceğine ilişkin argümanlar sunmazlar. Demek oluyor ki bu hükmün, bir milletvekilinin bir veya daha uzun süreli hapis cezasına mahkûm eden kesinleşmiş mahkeme kararından sonra milletvekilliğinin son bulmasına ilişkin davalarla ilgili olarak yorumlanması gerekmektedir. d) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı tutuklanması veya alıkonmasına ilişkin dokunulmazlığı 74. Tutuklanma ve alıkonmakla ilgili dokunulmazlığın da Hükümetin ikinci sorusuyla ilgili olarak okunması gerekir ve Mahkeme bu soruları bir arada cevaplayacaktır. 75. Hükümet, Anayasanın 75 (2) maddesindeki “Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sırada” ifadesinin yorumlanmasını talep etmiştir. 76. Anayasa kanun önünde eşitliği güvence altına almıştır ve herkes eşit yasla savunma hakkına sahiptir. Öyle ki Anayasa, adaletin (eşit/herkese) dağıtılmasını öngörür, gecikmesini öngörmez. Bu, sade vatandaş olarak milletvekilleri için de geçerlidir. Onların, milletvekili olarak ve milletvekilliğinden önce ve sonraki dönemlerde sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı haklarında kovuşturma yürütülebilir ve fiillerinden dolayı sorumludurlar. 77. Diğer kişilerin olduğu gibi milletvekillerinin de Kosova Cumhuriyeti mahkemelerinin yargılama yetkisi alanına girdikleri kendiliğinden anlaşılmakta olup Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan hak ve özgürlüklerini koruma hakkına sahipler. Bu haklar içerisinde Anayasanın 24. maddesi 1. fıkrasında [Kanun Önünde Eşitlik], Avrupa İnsan Hak ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesinin 5. maddesiyle ilgili olarak 29. maddesi [Özgürlük ev Güvenlik Hakkı], 30. maddesi [Sanık Hakları], AİHS 6. maddesiyle ilgili olarak 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve 54. maddesinde [Hakların Adli Yollarla Korunması] belirtilen hakları kapsamaktadır. Tüm diğer vatandaşların olduğu gibi, ön yargılama usul aşaması da dahil olmak üzere, milletvekillerinin de Anayasa ve yasalarla ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 347 güvence altına alınmış adil yargılanma hakkına sahipler. Mahkeme aynı şekilde Anayasanın hukuken bağlayıcı olan uluslararası hukuk normlarının uygulanmasıyla ilgili 19. maddesinin de göz önünde bulundurulabileceğini vurgulamaktadır. 78. Anayasanın 29. maddesinde öngörülen koşullar içerisinde “tutuklama veya alıkoymayı” kapsayan “özgürlükten mahrum etme” tedbiri, yasalarla belirtilen durumlarda ve Anayasanın 29. maddesinde belirtilen durumlarla ilgili yetkili bir mahkemenin kararıyla milletvekillerine de uygulanabilir. 79. Mahkeme, Anayasanın aşağıda alıntılanan 29. maddesini [Özgürlük ve Güvenlik Hakkı] hatırlatır: 1. Herkesin özgürlük ve güvenlik hakkı güvenceye bağlıdır. Aşağıdaki durumlarda yasaların öngördüğü ve yetkili mahkemenin yasalara uygun şekilde aldığı kararlar dışında hiç kimse özgürlükten yoksun bırakılamaz: (1) İşlenen suçtan dolayı hapis cezasının verilmesi; (2) Bir esasa göre zanlı olup, başka bir suçun işlenmesinin önlenmesi için gerekli ve zorunlu olduğu gerekçesiyle, mahkemeden önce, yasaların öngördüğü şekilde belli bir süre için geçici olarak özgürlüğünün kısıtlanması; (3) Yetkili bir kurum tarafından, yasal bir emre uygun şekilde reşit olmayanların eğitim ve sosyalleşmesi amacıyla gözetim altında tutulması; (4) Hastalıktan dolayı toplum için tehlike oluşturan kişinin gözetim altında tutulması; (5) Kosova Cumhuriyetine yasal olmayan yollarla girişten dolayı ya da yasal iade veya çıkartma emri çıkartıldıktan sonra özgürlüğün kısıtlanması. 80. Mahkeme, mahkeme emri olmaksızın tutuklama veya alıkoymanın meydana gelmesi durumunda Anayasanın 29(2) maddesinin, özgürlüğünden mahrum edilen kişinin kırk sekiz (48) saat içerisinde mahkeme önüne çıkartılmalı, özgürlüğünden mahrum edilen kişi hakkında, mahkeme önüne çıkartıldığı andan itibaren kırk sekiz (48) saat içerisinde, tutuklama veya serbest bırakılma kararı verilmesi gerektiğini tespit etmiştir. 81. Anayasa ile güvence altına alınmış kişisel özgürlüğün denetimi, yürürlükteki yasalara göre yasa uygulayıcısı tüm kurumlara, adli kovuşturma kurumlarına ve mahkemelere emanet edilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 348 82. Özgürlük hakkını ele alan AİHS’nin 5. maddesi, kişinin açıkça belirlenen koşullar içerisinde tutuklama veya alıkonmaya maruz kalabileceğini belirlemiştir. Burada hüküm giydikten sonra hapsedilme, sanık olarak tutuklanma gibi meseleler de kapsanmaktadır. Özelde 5. madde, tutuklama veya alıkoymanın yasallığını belirlemek amacıyla, gecikme olmaksızın mahkemeye sevk edilme veya yargılama sürecini başlatma ve makul bir süre içerisinde mahkûmiyetine veya beraatine karar verilmesini öngörmektedir. 83. AİHS 5. maddesinin hükümleri, Anayasanın 22. maddesine göre Kosova’da doğrudan uygulanabilir ve yerli yasalarla çelişki olması durumunda AİHS’nin üstünlüğü vardır. Anayasanın 54. maddesi, milletvekilleri de dâhil olmak üzere herkesin, temel hak ve özgürlüklerinden birinin ihlal edildiği tespit edilmesi durumunda adli ve hukuki yollarla savunma hakkını güvence altına alarak Sözleşmeye hukuki güç vermektedir. 84. Tutuklanma ve alıkonma ile adil yargılanmakla ilgili genel hüküm ve güvenceler sadece adli kovuşturma ve yargılamada değil, hukuk davalarında da uygulanır. Kosova Meclisi Milletvekillerinin tutuklanması alıkonmasıyla ilgili anayasal ve yasal hükümler ve 85. Milletvekillerinin tutuklanıp alıkonması Anayasa ile Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası hükümlerinde öngörülmüştür. Aşağıdaki hükümler buna imkan vermektedir: Anayasa i) Meclis Milletvekili görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde bir milletvekilinin 75 (2) maddeye uygun şekilde tutuklanma veya alıkonmaya karşı dokunulmazlığını kaldırır: “Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sırada Meclis üyesi, Meclis üye tam sayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve alıkonamaz.” Anayasa ii) Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olmadığı süre içerisinde. Bu, Anayasanın 75 (2) maddesinden kaynaklanmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 349 Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası iii) Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 9 (9) maddesi herhangi bir milletvekilinin beş veya daha uzun süreli hapis cezasını gerektiren suçla ilgili suçüstü yakalanması halinde tutuklanmasını öngörmüştür. Bu yasanın 9. maddesi 2 ve 9. fıkraları şunları belirlemiştir: 2. Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde Meclis üye tamsayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve alıkonamaz. … 9. Bu maddenin 2. fıkrası dışında, bir milletvekilinin beş (5) yıl ve daha uzun süreli hapis cezası gerektiren bir suçla ilgili suçüstü yakalanması halinde Meclisin önceden onayı alınmaksızın hakkında tutuklama kararı çıkartılabilir. Anayasa iv) Milletvekilinin kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir veya daha uzun süreli hapis cezasına mahkûm olması durumunda milletvekilliği düşer ve anayasal koruma ortadan kalktığı için başka herhangi bir şahıs veya kuruma başvurmaksızın tutuklanabilir. 86. Milletvekilinin tutuklanması veya alıkonması öngörülen birinci durumda, Anayasa milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasının gerçekleşebilmesi için sağlanması gereken koşulları açıkça belirtmiştir. Anayasadaki “görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde” ifadesi sadece istemde Mahkemeye sorulan sorudan dolayı değil, Meclisin işleyişiyle ilgili sorulan sorulara verilecek cevabın öneminden dolayı açıklama gerektirir. 87. Anayasanın 66. maddesinde “görev süresi” (manda) ifadesi mevcut yasama döneminin süresini tarif etmek için kullanılmıştır. Bu maddede dört yıllık görev süresinin seçim sonuçlarının resmen açıklanıp kurucu genel kurulun toplanmasıyla başladığı ve Meclisin dağılmasına kadar devam ettiği belirtilmiştir. 88. Anayasada “görev süresi” (manda) ifadesi milletvekilleriyle ilgili olarak onların halkın temsilcileri sıfatıyla bağlayıcı başka hiçbir yetkinin altına girmeyeceklerini ifade etmek için kullanılır. Her milletvekilinin seçim sonuçlarının onaylandığı tarihten itibaren geçerli olan bireysel yetki/görev süresine sahiptir. Bu arada Meclisin görevi yeni seçilen ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 350 Meclisin kurucu genel kurulunun toplanmasıyla başlamasına karşılık milletvekilinin yetki/görev süresi daha önce başlayabilir. Milletvekilinin görevi, Anayasanın 70 (3) maddesinde belirtilen koşulların ortaya çıktığı anda biter. Milletvekilinin görevi onun temsilci fonksiyonunu içerir. 89. Meclis çalışmalarının yasama yılı iki dönem şeklinde gerçekleştirir. Bu yasama yılı dönemleri ocak ayının üçüncü pazartesi ile eylül ayının ikinci pazartesi günleri başlayıp, Meclisin kararlaştırdığı günde biterler. 90. Milletvekilleri Hak ve Yetkileri Yasasının 40. maddesi milletvekillerinin Meclis oturumlarına ve üyesi oldukları Meclis komisyonları toplantılarına katılmaya yükümlü olduklarını belirlemiştir. 91. Meclis İçtüzüğünün 39. maddesi Meclisin oturumlar ve komisyon toplantıları şeklinde faaliyetlerini gerçekleştirdiğini belirlemiştir. Milletvekilleri bu oturum ve komisyon toplantılarında görevlerini yerine getirirler. Bu vesile ile onlar 65. maddede belirtildiği üzere, Meclis yetkilerini yerine getirip anlam kazandırırlar. Bu oturum ve komisyon toplantılarındaki fiilleri ve kararları ile tartışma, konuşma ve oylamalarla ilgili görevlerini yerine getirebilmeleri için işlevsel dokunulmazlık hakkına sahipler. İşlevsel dokunulmazlık milletvekillerini görevi başında korur. Bu dokunulmazlığın amacı budur ve bu toplantılardaki fiillerden dolayı milletvekillerini kimse sorumlu tutamaz. 92. Meclis, toplandığı zamanlarda çalışır. Meclis toplantı tarihlerini belirleyen Meclis Başkanıdır. Milletvekillerinin Meclisteki görevlerini yerine getirmek üzere Meclis oturumları veya komisyon toplantıları dışında yapabilecekleri söylenemez (bkz. Meclis İçtüzüğünün 39. maddesi). 93. Avrupa’daki çeşitli hukuk sistemleri ve anayasalar milletvekili dokunulmazlıklarının etki alanı ile süreleriyle ilgili farklı tanımlamaları vardır. Bu, parlamento yetkisinin tamamını veya parlamento oturumlarını ya da parlamento kanatlarının toplantılarını kapsar. 94. Milletvekilinin görevini yerine getirmekle ilgili süre, onun Meclis oturumları ve Meclis komisyon toplantılarındaki görev süresini kapsar. 95. Anayasanın 75 (2) maddesi milletvekilinin görevini yerine getirdiği süre içerisinde tutuklanması veya alıkonması için Meclis üye tamsayısı çoğunluğunun onayıyla dokunulmazlığın kaldırılmasını gerektirmektedir. Bu kıstasın amacı Meclis çalışmasının engellenmemesidir. Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olduğu sürece yapılan işler Meclis ve çalışmalarının yararınadır. Meclis ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 351 oturumları ve komisyon toplantılarında milletvekilinin fiili varlığı önemli olduğu için onun bu toplantılardan çıkartılmana ilişkin Meclis kararı gereklidir. Meclis çalışmaları süresince milletvekili halkın temsilcisi ve Meclisin bir parçası niteliğindedir. Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sürece milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasına karar verecek olan Meclisin kendisidir. 96. Mahkeme, sorumluluk alanı dışında milletvekilinin sıradan vatandaş olarak muamele görmesi gerektiğini tekrar vurgulamak ister. Milletvekilleri, özel hayatlarındaki fiillerden dolayı diğer vatandaşlar için olduğu gibi sorumludurlar. Bu yüzden Meclisteki görevini yerine getirmekte olmadığı süre içerisinde, Meclis kararı olmaksızın mevcut yasalara uygun şekilde tutuklanabilir ve alıkonabilirler. Bu, diğer vatandaşlarla olduğu gibi Kosova Cumhuriyetinde yasal hükümleri uygularken yapılabilir. Yürürlükteki yasalar ve kimleri yetkili oldukları ileride ele alınacaktır. 97. Beş veya daha uzun süreli hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili suçüstü yakalanması halinde tutuklanması veya alıkonması durumu, ülkelerin anayasalarında veya temel yasalarında kabul ettikleri bir standarttır. Kamuoyu, çıkarlarının bu koşullarda koruma altına olduğuna kani olmalıdır. Hukukun kamusal yönetimi adli kovuşturmanın bir aşamasında bir milletvekilinin dokunulmazlığı olduğu algısıyla ilgili beyanından dolayı engellenememesi gerekir. Bu, hukuk yönetimine karşı güvene zarar verir. Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının 9 (9) maddesinde bu istisnayı kabul eder. Böyle durumlardaki tutuklama koşulları açıktır. 98. Milletvekilinin yetkisi Anayasa ile öngörülmüştür. Ancak, Anayasa milletvekilliği görev süresi dolmadan ne zaman son bulacağını da öngörmüştür. Kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir yıl ve daha uzun süreli hapis cezasına mahkum edilen milletvekili durumunda, milletvekilliği görevi sona erer ve bu görevle sahip olunan imtiyaz ve dokunulmazlıklar da düşer. Bunu müteakiben hapis cezası kesilip mahkeme kararının yerine getirilmesi amacıyla tutuklama da gerçekleşebilir. Dokunulmazlığın kaldırılmasını talep eden organ 99. Adli kovuşturma süreci devam ettiği süre içerisinde kovuşturmayı yapan kurum veya mahkeme kovuşturmanın sağlıklı yapılabilmesi için dokunulmazlığın kaldırılmasını gerekli gördüğü durumlarda Meclis, dokunulmazlığın kaldırılması talebini ele alıp görüşür. Dokunulmazlıkların kaldırılması taleplerini görüşmek Meclisin anayasal ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 352 görevidir. Yasal boşluklar ve yargı ile devlet otoritesinin işleyişini sağlayacak zorunlu yasaların çıkartılmasında Meclisin başarısızlığı dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin talepleri ele almaya yönelik olumlu görevleri yerine getirmemek için gerekçe olamaz. 100. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 9 (3) maddesi milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik istemde sadece Genel Savcının bulunabileceğini belirlemiştir. Polisin, kamu savcılığının, devlet savcılığının veya EULEX özel savcılarının görüşü doğrultusunda tutuklamanın gerekli olabileceği diğer durumların da olduğu açıktır. Kişisel davanın açılması durumunda, davaya bakan mahkeme Meclise başvurup dokunulmazlığın kaldırılması talebinde bulunmalıdır. 101. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik istemleri birinin veya birkaçının sunmalarına ilişkin tanımlamaları yapma konusundaki başarısızlığı, başvuruda bulunmayı engellemez. Başvurunun yetkili bir organ tarafından yapılması halinde Meclis bu istemi görüşmekle yükümlüdür. İstemin kabul veya reddedilmesi meselesi, istemi görüşme durumunda olan Meclisin yetki alanındadır. 102. Bu doğrultuda Anayasanın 109. maddesi göz önünde bulundurulmalıdır. “Devlet Savcılığı bağımsız, otoriteye sahip ve yasayla düzenlendiği şekilde ceza gerektiren suçla veya diğer fiillerle suçlanan kişilerin yasal kovuşturmalarını yürütmekle sorumlu kurumdur.” 103. Mahkeme, Meclisin 30 Eylül 2010 tarihinde 03/L-225 sayılı Devlet Savcılığı Yasasını kabul ettiğini ve bu yasanın 13 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe gireceğini vurgular. Bu tarihten sonra şu yasalar yürürlükten kaldırılacaktır: “1.1. Kosova Özerk Bölgesi Kamu Savcılığı Yasası, 1.2. Son derece ad hoc mahkemesi ve son derece ad hoc kamu savcılığının kurulmasına ilişkin 1999/05 sayılı UNMIK Yönetmeliği, 1.3. bu yasanın hükümleriyle herhangi bir şekilde uyuşmazlık gösteren diğer yasalar”. 104. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle, her türlü yasa, yönetmelik, emirname, kural veya “Savcılık Hizmetleri” ya da “Kamu Savcılığı” ile ilgili diğer yasal hükümlerdeki atıflar “Devlet Savcılığı” anlamında yorumlanacaktır. Ancak bu yasadaki hiçbir şey, 2008/03-L052 sayılı Kosova Cumhuriyeti Özel Savcılığı Hakkında Yasa ile kurulan Özel Savcılığın otorite, yargı yetkisi, yetki veya görevlerini değiştirmek, sınırlamak, genişletmek veya herhangi bir şekilde değiştirmek için amacıyla yorumlanamaz veya uygulanamaz. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 353 105. Öyle ki savcılıkların yetkilerini ve teşkilatlanmasını düzenleyen yasal hükümlerin: Kosova Özerk Bölgesi Kamu Savcılığı Hakkında Yasa ve Son derece ad hoc mahkemesi ve son derece ad hoc kamu savcılığının kurulmasına ilişkin 1999/05 sayılı UNMIK Yönetmeliği olduğu görülmektedir. Bunun dışında Kosova Cumhuriyeti Özel Savcılığı Hakkında Yasa da bulunmaktadır. 106. Mahkeme, 2008 yalına ait Kosova Cumhuriyeti Özel Savcılığı Hakkında Yasa ile bu savcılığın Kosova Devlet Savcılığı bünyesinde faaliyet gösteren uzmanlaşmış daimi savcılık organı olarak faaliyet gösterdiğini tespit etmiştir. Yasa, EULEX Misyonunun Kosova’da görevi devam ettiği sürece, yasada öngörülen savcıların yanı sıra EULEX’ten gelen beş savcıdan daha oluşacağını öngörmüştür. 107. Kosova Meclisi, EULEX Kosova Misyonu yargıç ve savcılarının yetkileri, dava seçimi ve tayinine ilişkin yasayı 13 Mart 2008 tarihinde kabul etmiştir. 108. Halen yürürlükte olan Kamu Savcılığı Hakkında Yasa (Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi – KSÖB Resmi Gazetesi sayı:32/76, 52/77, 49(79, 44/82, 44/84 ve 18/87) şunu belirlemiştir: 1. maddeye göre Kamu Savcılığ,ı suç teşkil eden ve yaslarla ceza gerektiren diğer fiiller hakkında adli kovuşturma yürüten, yaslara uygun şekilde toplumsal toplulukların çıkarlarının korunmasına, Anayasa ve yasalara uygunluğun korunmasına ilişkin kanun yollarına başvurulmasına yönelik kararlar alan ve yasayla belirlenen diğer görevleri yerine getiren bağımsız devlet organıdır. 109. Mahkeme, suç fiilleriyle suçlanan kişiler hakkında adli kovuşturmanın, Anayasanın 109. maddesinde belirtildiği şekilde çeşitli yasal hükümlere göre yapıldığını tespit emiştir. 110. Milletvekilinin meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmeye yetkili olan organlar, Mecliste görevini yerine getirmekte olmadığı süre içerisinde ise milletvekilini tutuklama veya alıkoyma yetkisine sahipler. Tutuklama ve alıkoyma dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin usul 111. Bu usul Anayasada özellikle öngörülmemiş olup zorunlu da değildir. Meclis İçtüzüğünün 23. maddesinde belirlenen usul milletvekilinin tutuklama ve alıkonma dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle ilgili ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 354 durumlarda uygulanmalıdır. Anayasaya göre bulunmayan adli kovuşturma dokunulmazlığı için uygulanmaz. Mahkeme, Meclis İçtüzüğünün adli kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlıktan bahseden 22 (3) maddesinin böyle bir dokunulmazlık sağlanması amaçlandığında hukuken geçersiz olduğunu tekrar vurgulamak ister. Bu usul İçtüzüğün 23. maddesinde açıklanmaya devam eder. Bu, tutuklama veya alıkoyma dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili olduğu ölçüde ancak anayasal hükümlerle örtüşmektedir. 112. Meclis İçtüzüğünün, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Meclisin kararı olmaksızın yetkili organ tarafından milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasıyla ilgili durumlara yönelik özel bir usul koyduğunu da vurgulamak gerekir. Tutuklama veya alıkoyma, milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmadan sorumluluk alanı dışındaki bir suçla ilgili adli kovuşturmanın yapılması için görevini yerine getirmekte olduğu zaman dışında gerçekleşebilir. Böyle şartlarda, tutuklama veya alıkoymayı emreden mahkeme kararını Meclis iptal edemez. Meclisin böyle bir şeyle ilgili kendine vermeye çalışacağı her yetki hukuken geçersiz olup Anayasa ile bağdaşmaz. Milletvekili, yukarıda belirtildiği gibi, haklarını korumak için tüm kanun yollarından yararlanabilir ve Anayasa ile yasalara göre haklarını korumak üzere Kosova Cumhuriyeti mahkemelerine başvurabilir. 113. Karşılaştırmalı incelemeler bir milletvekilinin ağır suç işlerken tutuklandığında, tutuklamayı yapan organların tutuklamayla ilgili Meclis yönetimini bilgilendirmeye görevli olduklarına ilişkin yaygın bir tutum olduğunu göstermiştir. İçtüzüğün 24 (1) maddesi, kovuşturmaya yetkili olan organın tutuklama veya alıkoyma konusunda Meclis Başkanını hemen bilgilendirmesi gerektiğini belirtir. Bu, meclisin düzgün çalışmasını sağlar. Hükümetin milletvekilleri dokunulmazlıklarına ilişkin soruya cevap 114. Hükümet, milletvekillerinin görev süreleri başlamadan önce veya görev süreleri başladıktan sonra olup sorumluluk alanları dışında suç işlediği sanıldığı durumlarla ilgili olarak Anayasanın 75. maddesinin yorumlanmasını talep etmiştir. Yukarıda 65. maddede belirtildiği üzere, Anayasa milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillere yönelik adli kovuşturma konusunda dokunulmazlık sunmaz. Milletvekillerinin görev süreleri başlamadan önceki dönemde işledikleri suçlar hakkında adli kovuşturma yürütülebilir. Milletvekillerinin görev süreleri başladıktan sonra sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgili de haklarında adli kovuşturma yürütülebilir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 355 B Kosova Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili olarak 115. Hükümetin Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili kısımda iki husus gündeme getirilmiştir. i) Anayasanın 89. maddesinin uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması. ii) Hükümet, Kosova Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiillerden dolayı adli kovuşturma, hukuk davası, görevden alma ve tutuklama veya alıkoymaya karşı dokunulmazlığının olup olmadığı konusunda açıklama talebinde bulunmuştur. 116. Mahkeme, Hükümetin şu konularda açıklama talebinde bulunduğuna dikkat çekmek ister: a) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında adli kovuşturma yapılması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; b) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; c) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında görevden alınması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; d) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; 117. Anayasanın 89. maddesi [Dokunulmazlık] şunu belirlemiştir: Kosova Cumhurbaşkanın, kendi görev alanıyla ilgili fiil ve karalardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya görevinden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır. 118. Bu işlevsel bir dokunulmazlıktır ve bu dokunulmazlığın özellikleri milletvekilleri dokunulmazlığı kısmında tartışılış olup Cumhurbaşkanı için de aynen uygulanır. Cumhurbaşkanı devletin başı olup Kosova Cumhuriyeti halkının birliğini temsil eder. Devletin başı ülkede ve ülke dışında herkesin üzerinde önemli bir kişilik olarak faaliyet gösterir ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 356 temsil amacıyla dünya ülkeleri başkanlarıyla aynı sıraya konur. Cumhurbaşkanına verilen dokunulmazlık, Cumhurbaşkanlığına Anayasa ile tevdi edilen görevleri yerine getirmekte engellenmeyi önlemek amacıyla verilen işlevsel dokunulmazlıklardır. 119. Kosova Cumhurbaşkanının statüsü 03/L-094 sayılı Cumhurbaşkanlığı Yasası ile düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına Anayasa ve Yasa ile verilen işlevsel dokunulmazlık, onun sorumluluk alanı içerisindeki fiil ve kararlarla ilgili dokunulmazlığın asgari ölçüsüdür ve bu dokunulmazlık Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı içerisindeki fiiller ve kararlarla ilgili sorumluluktan muaf olmayı kapsayarak özellikle adli kovuşturma, hukuk davası açma ve görevden alma olamaz. 120. Cumhurbaşkanlığı Yasasının 8. maddesi işlevsel dokunulmazlığın görev süresi bittikten sonra da devam edeceğini belirtmiştir. 121. İkinci soruyla ilgili olarak, her kısım ayrı cevap gerektirir. a) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlar hakkında adli kovuşturmayla ilgili dokunulmazlık 122. Anayasanın 91 (1) maddesi Cumhurbaşkanının ağır suç işlemekten mahkûm edilmesi durumunda görevden alınmasına atıfta bulunur. Ağır suçtan mahkûmiyetin görevden alınmasına sebep olması durumunda Cumhurbaşkanının ceza alacağı açıktır ve adli kovuşturma ile yargılama bu mahkûmiyetin öncülü olmak durumundadır. Öyle ki Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı dokunulmazlığı yoktur. b) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlar hakkında hukuk davası açmakla ilgili dokunulmazlık 123. Sorunun bu kısmının açıklaması milletvekillerine ilişkin sorunun açıklamasıyla aynıdır. Sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlarla ilgili hukuk davası açmaya yönelik anayasal engel bulunmamaktadır. Bu, işlevsel dokunulmazlıkla ilgili açık ifadelerden kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda yürürlükteki yasa hükümlerinin uygulanacağı aşikârdır. c) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlar hakkında görevden almakla ilgili dokunulmazlık 124. Anayasanın 91. maddesinde Cumhurbaşkanının görevden alınmasıyla ilgili özel bir hüküm bulunmaktadır. Bu madde şunu belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 357 Madde 91 [Cumhurbaşkanının Görevden Alınması] 1. Kosova Cumhurbaşkanı ağır bir suçtan yargılanırsa veya ağır bir hastalıktan sorumluluklarını yerine getiremeyecek durumda olursa ya da Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanının ağır anayasa ihlali işlediğine karar verirse Meclis tarafından görevden alınabilir. 2. Kosova Cumhurbaşkanının görevden alınma süreci, Meclis üyelerinin üçte biri (1/3) tarafından imzalanacak ve görevden alınma gerekçelerinin açıklamalarını içeren toplu dilekçe ile başlatılabilir. Toplu dilekçede ağır hastalık durumu öne sürülmesi halinde Meclis, Cumhurbaşkanının sağlık durumuyla ilgili bir hekim heyetinin görüşüne başvurur. Şayet toplu dilekçede ağır Anayasa ihlali öne sürüldüyse, dilekçe hemen Anayasa Mahkemesine gönderilmeli, Mahkeme dilekçeyi aldığı andan yedi (7) gün içerisinde görüşüp karara bağlamalıdır. 3. Cumhurbaşkanı ağır bir suçtan dolayı ceza aldığında veya bu maddeye göre Meclis, ağır hastalıktan dolayı Cumhurbaşkanını sorumluluklarını yerine getiremeyeceğini tespit ettiğinde ya da Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanının ağır Anayasa ihlali işlediğini tespit ettiğinde, üye tam sayısı üçte ikisinin (2/3) oyuyla Meclis, Cumhurbaşkanını görevden alabilir. Bu hüküm, sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı Cumhurbaşkanının görevden alınmasıyla ilgili açık bir fark ortaya koymamıştır. Cumhurbaşkanı, yukarıda belirtildiği şekilde, ağır suçtan dolayı görevden alınabilir. Cumhurbaşkanı, ağır hastalıkta dolayı görevini yerine getiremediği veya Anayasa Mahkemesi tarafından kendisinin ağır Anayasa ihlali işlediği yönünde karar çıkartılması halinde de görevden alınabilir. Görevden alma kararını Anayasanın 91 (2) ve (3) maddesinde belirtilen usullere göre Meclis getirir. d) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlar hakkında tutuklama ve alıkoymakla ilgili dokunulmazlık 125. Cumhurbaşkanı, sadece kendisine tevdi edilmiş yegâne görevler ifa eder. Anayasaya göre Cumhurbaşkanının, bu işlevleri her zaman yerine getirmesi için hazır olması gereklidir. Bu işlevler Cumhurbaşkanlığından ayrılmaz oluklarından bu işlevlerin yerine getirilmesini engelleyecek şekilde Cumhurbaşkanı tutuklanamaz ve alıkonamaz. Cumhurbaşkanı, devlet kurumları ve meseleleriyle ilgili işlevlerini yerine getirebilmesi için daime görevinin başında olması gerekmektedir. 126. Cumhurbaşkanının geçici yokluğuna atıfta bulunan 90. madde tutuklama veya alıkoymanın öngörüldüğüne dair herhangi bir belirtiye sahip değildir. Cumhurbaşkanının geçici yokluğunun, tutuklama veya ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 358 alıkonmakla ilgili olarak yetkilerini belli bir süre için gönüllü olarak devriyle ilişkilendirilmesi anlamsızdır. 127. Böyle bir kişinin tutuklanması veya alıkonması, halkın birliğini ve devletin başını temsil eden Cumhurbaşkanı ideali ile çelişmektedir. Uygun yol, Anayasaya uygun şekilde Cumhurbaşkanı hakkında işlem başlatmaktır. 128. Cumhurbaşkanı, ancak görevden alındıktan sonra Cumhurbaşkanı görevinde olmayıp sıradan vatandaş olacağı için tutuklanabilir veya alıkonabilir. C Kosova olarak Hükümeti üyelerinin dokunulmazlığıyla ilgili 129. Hükümet isteminin, Hükümet üyelerinin dokunulmazlıklarına ilişkin kısımda iki soru sorulmuştur. i) Anayasanın 98. yorumlanması. maddesinin uygulanabilirliği ve etkisinin ii) Hükümet, Hükümet üyelerinin sorumluluk alanı dışındaki fiillerden dolayı adli kovuşturma, hukuk davası, görevden alma ve tutuklama veya alıkoymaya karşı dokunulmazlığının olup olmadığı konusunda açıklama talebinde bulunmuştur. 130. Mahkeme, Hükümetin şu konularda açıklama talebinde bulunduğuna dikkat çekmek ister: a) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında adli kovuşturma yapılması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; b) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; c) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında görevden alınması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; d) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 359 131. Anayasanın 98. maddesi Hükümet üyelerinin dokunulmazlığı meselesi ele almakta olup şunu belirlemiştir: Madde 98 [Dokunulmazlık] Kosova Hükümeti üyelerinin, Kabine üyesi olarak kendi görev alanıyla ilgili fiil ve kararlardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusu veya görevden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır. 132. Hükümet üyeleri de milletvekilleri ile Cumhurbaşkanının sahip olduğu işlevsel dokunulmazlık hakkına sahiptir. Bu dokunulmazlık, Anayasanın 97. maddesinde belirtildiği şekilde sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve kararlarla ilgilidir. Bu işlevsel dokunulmazlık alanı içerisinde adli kovuşturma, hukuk davası açma ve görevden almaya karşı dokunulmazlıkları vardır. 133. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanıyla ilgili tutumdan farklı olarak Hükümet üyeleri Meclise karşı sorumludurlar. Onların, Başbakan ve başbakan yardımcılarıyla birlikte Hükümetin fiilleriyle ilgili olarak ortak ve sorumluluk alanları içerisindeki fiillerle ilgili olarak bireysel sorumlulukları vardır. Bu, siyasi sorumluluk olup işlevsel dokunulmazlıklarından tamamen farklıdır. Onlar Meclis tarafından seçildiklerinden Meclise karşı sorumludurlar. 134. Hükümet üyelerinin sorumluluk alanları dışında özel bir korumaları yoktur. Hükümet üyeleriyle ilgili olarak, suç işlediklerine yönelik iddiaların olması halinde, Kosova Cumhuriyetinin diğer vatandaşlarından farksızlar. 135. Hükümetin ikinci sorusundaki dördüncü kısmıyla ilgili olarak Hükümet üyelerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlar hakkında özel korumaları yoktur. Bu koşullarda onların dokunulmazlıkları olmayıp sıradan vatandaşlar hakkında olduğu gibi onların haklarında da adli kovuşturma, hukuk davası açma olabildiği gibi tutuklanma ve alıkonma da olabilir. Hükümet üyelerinin ataması ve görevden alınması Anayasanın 95 ve 96. maddelerinde belirtildiği şekilde özel usullere uygun olarak yapılır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 360 BU SEBEPLERDEN DOLAYI MAHKEME OYBİRLİĞİYLE AŞAĞIDAKİ KARARA VARMIŞTIR: I. II. III. İstem kabul edilirdir; Anayasanın 75(1), 89 ve 98. maddelerine uygun olarak Kosova Meclisinin milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri kendi sorumluluk alanları içerisindeki fiil ve kararlarla ilgili işlevsel dokunulmazlık haklarına sahiptirler. O halde milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri kendi sorumluluk alanı içerisinde ifade ettikleri görüş, oylama şekli veya karalarda dolayı haklarında yapılabilecek adli işlemlerden muaftırlar. Bu tip dokunulmazlığın süre sınırı yoktur. Sorumluluk alanları dışında faaliyet gösterdiği zaman: 1. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında yapılacak adli kovuşturmayla ilgili dokunulmazlık hakları yoktur. Bu, milletvekilliği görev süresinin başlamasından önce ve milletvekilliği görevi süresince işlendiği iddia edilen suçlarla ilgilidir. 2. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında açılacak hukuk davalarıyla ilgili dokunulmazlık hakları yoktur. 3. Milletvekilleri, Anayasanın 70. maddesinde belirtilen nedenler dışında görevden alınabilirler. IV. Milletvekilinin tutuklanması veya alıkonması: 4. Milletvekili görevini getirmekte olduğu süre içerisinde yani Meclis oturumu veya Meclis komisyon toplantısı devam ederken, Meclis kararıyla tutuklanabilir veya alıkonabilir. 5. Milletvekili görevini getirmekte olmadığı süre içerisinde yani Meclis oturumu veya Meclis komisyon toplantısı olmadığı süre içerisinde, Meclis kararı olmaksızın da tutuklanabilir veya alıkonabilir. 6. Milletvekilinin beş yıl veya daha uzu süre hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili suçüstü yakalanması durumunda, Meclis kararı olmaksızın da tutuklanabilir veya alıkonabilir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 361 7. Milletvekili, kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir yıl veya daha uzun süreli hapis cezasıyla mahkûm edildiğinde görevi son bulacağı için tutuklanabilir veya alıkonabilir. V. “Görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde” ifadesi Meclis oturumları ile Meclis komisyon toplantıları süresince yapılan çalışma anlamına gelir. VI. Suç işledikleri sanılan kişiler hakkında adli kovuşturmayı yürütmekte olan ve Anayasanın 109. maddesinde belirtildiği şekilde Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre yargılama yetkisi çerçevesinde faaliyet gösteren her kurum Meclisten herhangi bir milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmasını talep edebilir. Bu kurum, milletvekilinin görevini yerine getirmekte olmadığı yani Meclis oturumu veya Meclis grup toplantısında bulunmadığı süre içerisinde Meclis kararı olmaksızın da milletvekilini tutuklama veya alıkoyma yetkisine sahiptir. B. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili olarak VII. Sorumluluk alanları dışında faaliyet gösterdiği zaman: 1. Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında yapılacak adli kovuşturmayla ilgili dokunulmazlık hakları yoktur. Cumhurbaşkanı hakkında ağır suçlarla ilgili adli kovuşturma başlatılıp işletilebilir. 2. Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında açılacak hukuk davalarıyla ilgili dokunulmazlık hakları yoktur. 3. Cumhurbaşkanı, sadece Anayasanın 91. maddesine uygun şekilde görevden alınabilir. 4. Cumhurbaşkanı, görev ve işlevinin özelliği gereği daime görev başında olması gerektiğinden, görevi devam ettiği sürece tutuklanıp alıkonamaz. C. Hükümet üyelerinin dokunulmazlığıyla ilgili olarak VIII. Hükümet üyeleri, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı herhangi bir özel koruma hakkına sahip değiller. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 362 D. Bu Kararın hukuki etkileriyle ilgili olarak IX. X. Bu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. İşbu karar derhal yürürlüğe girer. Snezhana Botusharova Prof. Dr. Enver Hasani Raportör yargıç Anayasa Mahkeme ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 363 Başvurucu Arjeta Halimi Gilan Bölge Mahkemesi’nin CN Nr. 24/09 sayılı kararına karşı Dava No: KI 36-2011, karar tarihi: 30 Eylül 2011 Anahtar kelimeler: öğrencilerin disiplin ve davranışları, ayrımcılık, kanun önünde eşitlik, kararların yürütümü, kanun yollarının tüketilmesi; inanç, vicdan ve din özgürlüğü; düşünce, vicdan ve din özgürlüğü; başörtüsü, insan hakları, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, yargılama yetkisi ve yetkili taraflara, din, eğitim hakkı, laik devlet Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin başörtüsü takmasıyla ilgili olarak Gilan Bölge Mahkemesinin Belediye Eğitim Müdürlüğü (BEM)’nden ortaöğretim öğrencisi olan başvurucunun tüm haklarının güvence altına alınmasını talep eden kararının uygulanmayışının Anayasa’nın 22, 24, 38 ve 47. maddeleri ihlali oluşturduğunu ileri sürmüştür. BEM’nin verdiği cevapta başvurucunun gönüllü olarak okuldan ayrıldığını ve İlk ve Ortaöğretim Yasası’na atıfta bulunarak üst düzey ortaöğretimin zorunlu olmadığını ileri sürerek onun haklarını ihlal ettiği iddiasını reddetmiştir. BEM, okullarda herkes için aynı olan kılığın taşınması kurallının bulunduğunu, böyle bir politikadan sapılması durumunda eğitim sürecini engelleyeceğini vurgulamıştır. Son olarak BEM, Anayasa’ya göre Kosova Cumhuriyeti’nin laik devlet olarak tanımlandığını ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurucunun söz konusu kararın yürütümünü hukuk mahkemelerinden talep etmediği için Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47. maddesinde belirtilen kanun yollarını tüketme koşulunu yerine getirmediğinden başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Başvurucunun okuldan uzaklaştırılmadığı veya herhangi bir şekilde okula devamı imkansız hale getirilemediğinden AİHM’nin Doğru v. Fransa davasına atıfta bulunarak Mahkeme, İçtüzüğün 36.2(a) ve 36.2(c) kurallarına dayanarak da başvurunun açıkça temelden yoksun olduğuna karar vermiştir. Priştine, 30 Eylül 2011 Nr.ref: RK 137/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 36/11 Başvurucu ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 364 Arjeta Halimi Gilan Bölge Mahkemesi CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararının iddia edilen yürütümünün yapılmamasının Anayasaya uygunluğunun ve başvurucunun iddia edilen insan hakları ihlalinin değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Vitina Belediyesine bağlı Drobesh köyünde mukim Arjeta Halimi’dir. O şu anda 19 yaşındadır. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi nezdinde açtığı davada Priştine merkezli Hukuki Yardım ve Bölgesel Kalkınma Merkezi (CLARD) tarafından temsil edilmektedir. Dava Konusu 2. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararının iddia edilen yürütümünün yapılmamasının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Bu kararla başvurucunun dava dilekçesi kabul edilmiş ve davalı olan Vitina Belediyesi Eğitim Müdürlüğü davalının (yani başvurucunun) Vitina “Kuvendi i Lezhës” Lisesindeki öğrenciliğinden kaynaklanan haklarını tanımakla yükümlü olmuştur. Başvurucu dilekçesinde Gilan Bölge Mahkemesinin yayımladığı kararın Vitina Belediyesi Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülmesinin sağlanmasını talep etmektedir. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararı yürütülmeyerek yerel ve uluslararası hükümlerle güvence altına alınan eğitim hakkının hiçe sayıldığını iddia etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 365 3. Başvurucu Anayasanın şu maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir: 24. madde (Kanun Önünde Eşitlik), 38. madde (İnanç, Vicdan ve Din Özgürlüğü) ve 47. madde (Eğitim Hakkı). 4. Başvurucu, Anayasanın 22. maddesine (Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Doğrudan Uygulanması) göre uluslararası kabul görmüş şu insan haklarının da ihlal edildiğini öne sürmektedir: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 2. maddesi (Eğitim Hakkı), Sözleşmenin 14. maddesiyle (Ayrımcılık Yasağı) ilgili olarak 9. maddesi (Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü). 5. Başvurucu devamında Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 18. maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2 ve 26. maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucu en sonunda uluslararası belgelerle ilgili olarak BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin 14 ve 28. maddesine de atıfta bulunmuştur. 6. Başvurucu davasında Kosova Ayrımcılık Karşıtı Yasasının (2004/3) 2, 4 ve 9. maddeleri ile İdari Uyuşmazlık Yasasının (03/L-202) 12. maddesinin de ihlal edildiğini iddia etmiştir. Yasal Dayanak 7. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 47. maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 8. Başvurucu 10 Mart 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur. 9. Mahkeme Başkanı raportör yargıç olarak Yargıç Iliriana Islami’yi, ön inceleme heyetine Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Prof. Dr. Ivan Čukalović ve Prof. Dr. Enver Hasani’yi tayin etmiştir. 10. Mahkeme 28 Nisan 2011 tarihinde istem hakkında Vitina Belediyesi Eğitim Müdürlüğünü (BEM) bilgilendirmiş ve Yasanın 22.2 maddesine dayanarak istemle ilgili BEM’in cevap vermesini talep etmiştir. 11. İstemle ilgili olarak Mahkeme, aynı tarihte Gilan Bölge Mahkemesi ile Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığını (EBTB) bilgilendirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 366 12. Gilan Bölge Mahkemesi 4 Mayıs 2011 tarihinde istemle ilgili cevabını sunmuştur. 13. BEM 16 Mayıs 2011 tarihinde cevabını bildirmiştir. 14. EBTB cevap sunmamıştır. 15. Mahkeme 28 Haziran 2011 tarihinde Vitina Belediye Mahkemesinden başvurucunun kendisi hakkında Bölge Mahkemesinin kesinleşmiş CN.Nr. 24/09 sayılı kararın yürütülmesi yönünde dilekçe sunup sunmadığına ilişkin bilgi talep etmiştir. 16. Vitina Belediye Mahkemesi 5 Temmuz 2011 tarihinde cevabını göndermiştir. 17. Raportör yargıcın raporu görüşüldükten sonra ön inceleme heyeti tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. 18. Mahkeme 28 Temmuz 2011 ve 23 Eylül 2011 tarihlerinde tam kadroda toplanıp danışma toplantıları yaparak istemi oylamıştır. Olguların Özeti 19. Başvurucu 15 Ocak 2009 tarihinden önce Vitina Belediyesi “Kuvendi i Lezhës” Ortaöğretim Okulunda öğrenimine devam etmiştir. 20. Başvurucu 10. sınıf 1. yarıyılı süresince okulda başörtüsü takmaya başlamıştır. 21. Başvurucu, başörtüsünü çekmemesi halinde okula devam edemeyeceği yönünde okul müdürlüğünce sözlü olarak uyarıldığını ifade etmiştir. O, başörtünün okulda taşınmasının okul kıyafetiyle ilgili yönetmeliğin ihlali olacağı yönünde okula bildirdiği iddia edilen BEM’in okul tarafından bilgilendirildiğini iddia etmektedir. 22. Başvurucu, belirli BEM yetkililerinin başörtüsünü çekmeyi kabul ettiğine dair beyanat imzalaması yönünde baskı yaptıklarını iddia etmiştir. 23. Başvurucu, söz konusu beyanatı imzalamayı reddetmesi üzerine kendisine okula artık gelmemesi söylendiğini ileri sürmüştür. 24. Başvurucu, Vitina “Kuvendi i Lezhës” devlet okulundaki derslerine 15 Ocak 2009 tarihinden itibaren devam etmediğini bildirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 367 25. Başvurucunun ebeveyni, kendisi henüz reşit olmadığından onun “yasal temsilcileri” olarak 6 Nisan 2009 tarihinde CLARD tarafından danışmanlık hizmeti almışlardır. 26. Başvurucu 15 Nisan 2009 tarihinde Vitina Belediye Eğitim Müdürlüğünden kendi statüsüyle ilgili açıklama ve okuldan atılma gerekçelerini bildiren resmi bildirim talebinde bulunmuştur. 27. BEM başvurucunun bu talebine 28 Nisan 2009 tarihinde yazılı olarak şu cevabı vermiştir. “I. Vitina ‘Kuvendi i Lezhës’ Lisesi müdürlüğünün, 10. sınıf öğrencisi Arjeta Halimi’nin eğitim hakkını kısıtlamadığı ve engellemediği bilginize sunulur. Okul müdürlüğü başörtüsü takmakla ilgili olarak bu öğrenciye sözlü uyarıda bulunmuş ve başörtüsünü takmaya devam etmesi durumunda okula girişi yasaklanacağı bildirilmiştir. II. Bu öğrenci kendisinden talep edilmeden derslere devam etmemeye başlamış, okul müdürlüğü veya BEM nezdinde yılsonu bütünleme sınavlarına katılma üzere herhangi bir talepte bulunmamıştır. Öyle ki eğitim hakkı herhangi bir şekilde ihlal edilmemiştir. III. İlk ve Ortaöğretim Yasasına göre ortaöğretim zorunlu olmayıp tercihe bağlıdır ve 01-013/86 sayılı Davranış ve Disiplin Kuralları Yönetmeliğinin 22. maddesi d. fıkrası öğrencilerin aynı kıyafeti giymesi gerektiği belirlemiş olup bu öğrenci Yönetmelik ve okul kurallarını ihlal etmiştir. Bu okulun farklı din ve inanışlara mensup öğrencileri olduğundan böyle bir kıyafete izin verilmesi halinde okulumuzun eğitim süreci zarar görecektir. Kosova Cumhuriyeti Anayasası da dini açıdan Kosova’yı laik devlet olarak tanımlamaktadır.” 28. Başvurucu 6 Mayıs 2009 tarihinde Gilan Eğitim Müfettişliği Departmanına başvurarak, söz konusu başvurusunda Anayasa ve yürürlükteki yasaların ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, “Kuvendi i Lezhës” Lisasindeki eğitimine devam edebilmesi yönünde Vitina BEM’e izin verdirilmesini ve Ayrımcılığa Karşı Kanunun ihlal etmelerinden dolayı Vitina BEM bünyesindeki sorumluların cezalandırılmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 368 29. Gilan Bölge Eğitim Müfettişliği 28 Ağustos 2009 tarihinde bu şikayete cevap verip başvurucunun yasa ihlaline ilişkin iddialarının mesnetsiz olduğu ve yasanın yanlış yorumlanmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. 30. Başvurucu 18 Eylül 2009 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesine idari uyuşmazlık davası açmıştır. Başvurucu Yüksek Mahkemeden harekete geçip kendi iddialarının özünü değerlendirerek Vitina Belediyesinin aldığı kararların yasalara uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. Başvurucu, Vitina Belediyesinin haklarını ihlal eden tüm faaliyetlerinin iptal edilmesini Yüksek Mahkemeden talep etmiştir. 31. Kosova Yüksek Mahkemesi 19 Ekim 2009 tarihinde başvurucunun açtığı dava hakkında yargılama yetkisine sahip olmadığını açıklamıştır. Başvurucu, o dönemde yürürlükte olan idari uyuşmazlık yasasının 9. maddesine atıfta bulunmuştur. 32. Yüksek Mahkemenin kararına göre başvurucunun davası yasaya aykırı davranışlardan korunmakla ilgiliydi. Bu yüzden Yüksek Mahkeme dava dosyasının tamamını, o dönemde yürürlükte olan hukuk mahkemeleri yasına göre yargılama yetkisine sahip olan Gilan Bölge Mahkemesine göndermiştir. 33. Gilan Bölge Mahkemesi 17 Kasım 2009 tarihinde CN.Nr. 24/09 sayılı kararı çıkartıp başvurucunun dava dilekçesini onaylamış ve Vitina Belediyesi Eğitim Departmanını “davacının (yani başvurucunun) Vitina “Kuvendi i Lezhës” Lisesindeki öğrenciliğinden ileri gelen tüm haklarını tanımayı” buyurmuştur. 34. Bölge Mahkemesi davalının (Vitina Belediyesi) şifahi gerekçeye dayanıp yasaya aykırı şekilde hareket ederek davacıyı (başvurucuyu) başörtüsü taktığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırmıştır. Davacının okul kıyafeti meselesinin spesifik bir şekilde düzenlendiği yönündeki beyanları çelişkilidir. 35. Başvurucu 23 Kasım 2009 tarihinde Vitina Belediyesi Eğitim Departmanına Gilan Bölge Mahkemesinin Cn.Nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararı hakkında bilgi vererek kararın uygulanmasını talep etmiştir. 36. Başvurucu 25 Ocak 2010 tarihinde Gilan Bölge Mahkemesine yazı göndererek Cn.Nr. 24/09 sayılı kararın Vitina BEM tarafından halen uygulanmadığını bildirip mahkemenin yargılama yetkisi çerçevesinde kararın uygulanmasına ilişkin önlemlerin alınmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 369 37. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin Cn.Nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararının yürütülmesi konusunda Vitina Belediye Mahkemesinden bugüne kadar talepte bulunmamıştır. Karşı ve/veya ilgili tarafların yorumları 38. Anayasa Mahkemesine sunduğu 4 Mayıs 2011 tarihli cevabında Gilan Bölge Mahkemesi, bu meseleyle ilgili karar vermiş olduğundan bu yönde hareket etmenin artık kendisinin yetki alanı içerisinde olmadığını ve kararın yürütülmesi konusunda Vitina Belediye Mahkemesinin yetkili olduğunu bildirmiştir. 39. Anayasa Mahkemesine 16 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği cevapta BEM başvurucunun itirazının özüne karşı gelerek başvurucunun iddialarının asılsız ve Anayasa Mahkemesindeki isteminin mesnetsiz olduğunu vurgulamıştır. 40. Vitina Belediye Mahkemesi, 5 Temmuz 2011 tarihli cevabında başvurucunun Gilan Bölge Mahkemesinin CN.Nr. 24/09 sayılı kesinleşmiş kararının yürütülmesi için herhangi bir başvuruda bulunmadığını teyit etmiştir. Taraflarca sunulan argümanlar 41. Başvurucu, eğitimini sürdürme hakkının yok sayıldığını iddia etmektedir. Ona göre, Kosova’daki eğitim haklarının bulunmasına rağmen iki yıldan bu yana okula devam etmeye izin verilmediğini ileri sürmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere başvurucu Anayasanın şu maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir: 24. madde (Kanun önünde eşitlik), 38. madde (İnanç, vicdan ve din özgürlüğü) ve 47. madde (Eğitim hakkı). 42. Başvurucu bu anlamda yukarıda belirtilen maddelerin ihlal edildiğini nitekim becerileri doğrultusunda kendisinin İslami başörtüsünü taktığı müddetçe derse devlet okulundaki derslerine devam etmesi engellendiğini belirterek bu hareketin Anayasaya göre dini esaslar çerçevesinde ayrımcılık sayılacağını ifade etmiştir. 43. Başvurucu son olarak Vitina BEM’in Gilan Bölge Mahkemesinin uygulanması konusunda başarısız olduğunu, kararın bağlayıcı olmasına rağmen eğitimine devam etme hakkının yok sayılmaya devam etiğini belirtmektedir. O, Bölge Mahkemesi kararının yürütülmesi için başvurabileceği başka kanun yolunun bulunmadığını ileri sürmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 370 44. Bölge Mahkemesi esasen istemin kabul edilirliğine karşı olup, Vitina Belediye Mahkemesinde kararın yürütümünü talep etmesi gerektiğini ve mevcut kanun yollarını tüketmesi gerektiğini ileri sürmüştür. 45. BEM, başvurucunun Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurunun mesnetsiz olduğu ve delillerinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bu argümanı ile BEM, başvurucunun isteminin açıkça mesnetsiz olduğunu iddia etmiştir. 46. BEM kendi argümanlarına dayanarak Anayasa Mahkemesine gönderdiği cevabında “Kuvendi i Lezhës Okul Mürlüğü veya BEM’den hiç kimse onun eğitim hakkını reddetmemiş, ancak okul müdürlüğü tarafından okulda siyah başörtüsünün taşınmasının yasak olduğu şifahi uyarısı yapıldığını bilginize sunmak isteriz” açıklamasına yer verilmiştir. Bu uyarının üzerine söz konusu öğrenci okulu terk etmiş olup okul müdürlüğü kendisi hakkında disiplin önlemleri almamıştır ve bu öğrencinin dersine devam edeceği beklentisi bulunduğu açıklanmıştır. 47. BEM devamında “Okul müdürlüğü ile BEM Vitina Belediye Meclisinin 01-013/866 sayılı Davranış ve Disiplin yönetmeliğinin 9. maddesinde belirtilen öğrenci kıyafetinin aynı olması gerektiği ve EBTB’nin 7/2009 sayılı Genelgesinin 4. maddesi 13. fıkrasında belirtilen dini kıyafetlerin okullarda yasak olduğu hükmünü uygulamışlardır” açıklamasında bulunmuştur. 48. Yazılı cevabında BEM tekraren “BEM bu öğrencinin eğitim hakkını herhangi bir şekilde reddetmemiştir … ders sürecinin engellenip okul müdürlüğü ve BEM tarafından böyle bir kıyafetin kabul edilmesine yönelik baskı uygulanmaktadır. Bu okulda Müslüman ve Katolik öğrenciler eğitim aldıklarından … ve siyah başörtünün yürürlükteki normlarla çeliştiğinden ve de farklı dinlere mensup öğrencilerce farklı kıyafetler giyme imkanının doğuracağından belediyemizdeki dinler arası ilişkilere zarar vermesine ilişkin büyük bir tehlike oluşturmaktaydı” bildirmiştir. İlgili yasal dayanak 49. Yasal hükümlerin bir kısmı tarafların yazılı cevaplarında vurgulanmıştır. 50. Mahkeme, 2002 yılına ait Kosova İlk ve Ortaöğretim Yasasının 6. maddesinin Kosova’da ilk ve ortaöğretimin okulöncesi, ilk ve ortaöğretim şeklinde organize edildiğini tespit emiştir. Buna göre eğitim düzeyleri aşağıdaki gibi belirlenmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 371 a. Seviye 0: Okulöncesi eğitim, (normal olarak 3 – 6 yaş grubu); b. Seviye 1: İlköğretim (temel öğretimin ilk safhası), 5 yıl (normal olarak 6 – 12 yaş grubu); c. Seviye 2: Alt seviye ortaöğretim (temel öğretimin ikinci safhası), 4 yıl (normal olarak 12 – 15 yaş grubu); d. Seviye 3: Üst seviye ortaöğretim, EBTB tarafından belirlenen programlara bağlı olarak 3 veya 4 yıl, (normal olarak 15 – 19 yaş grubu) 51. Aynı yasanın 8. maddesi şunu belirlemiştir: Öğrencilerin tamamı eğitimin 3. seviyesine (üst seviye ortaöğretim) tercihleri doğrultusunda devam edebilirler. 52. Dahası üst seviye ortaöğretim öğrencilerine ilişkin Nezaket ve Disiplin Önlemleri Kurallarının 3. maddesi öğrenci sorumluluklarını şu şekilde belirler: Okulun özel öğrenci kıyafeti (üniforması) belirlemesi halinde öğrenci, ders ve uygulama eğitimi süresince okul kıyafetini giymek zorundadır. 53. Aynı kuralın 6. maddesinde eğitim disiplini ile ilgili şu önlemlere yer verilmiştir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. Sözlü uyarı Yazılı uyarı Yarışma, gezi ve ziyaretlerden geçici olarak uzaklaştırma Okuldan 3 güne kadar uzaklaştırma Okuldan 1 aya kadar uzaklaştırma Okuldan 1 (bir) aydan uzun süreli uzaklaştırma. 54. Devamında okul kurallarını hafif şekilde ihlal eden öğrencilere sözlü uyarı yapılacağı belirleneceği açıklanmıştır. 55. Son olarak EBTB’nin 7/2009 sayılı Genelgesinin 4. maddesinin ilgili kısmında şunlar belirtilmiştir: Öğrenciye yapması yasaklanan şeyler: … 13. dini kıyafet giymek. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 56. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 372 kriterlerinin yerine gerekmektedir. getirilip getirilmediğini kontrol etmesi 57. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın aşağıda alıntılanan 113 (7). maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, kamu otoriteleri tarafından bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi durumunda, yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak dava açma haklarına sahiptirler.” 58. Kabul edilirlik koşulları Yasada (Yasanın 47.2 maddesi) ve İçtüzükte de daha açık bir şekilde belirtilmiştir. 59. İçtüzüğün 36. Kuralının ilgili kısımları şunları belirlemiştir: Kural 36 Kabul Edilirlik Kriterleri 1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm kanun yolları tüketildiği zaman; b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda; c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman. 2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman; b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman; c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman; d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı zaman. Bölge Mahkemesi edilirlik kıstasları kararının yürütülmemesiyle ilgili kabul 60. Anayasa Mahkemesi başvurucunun isteminde Bölge Mahkemesinin kararının yürütülmesine ilişkin yararlanabileceği kanun yollarının bulunmadığını belirtmiştir. 61. Diğer yandan Bölge Mahkemesi istemin kabul edilirlik koşullarına atıfta bulunarak başvurucunun yararlanabileceği tüm kanun yollarını ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 373 tüketmesi gerektiğini, dolayısıyla kararın yürütülmesini Vitina Belediye Mahkemesinden talep etmesi gerektiğini belirtmiştir. 62. Anayasa Mahkemesi, Vitina Belediye Mahkemesince başvurucunun CN.Nr. 24/09 sayılı Bölge Mahkemesi kararın yürütülmesi yönünde herhangi bir başvuruda bulunmadığına dair teyidini hatırlatır. 63. Kanun yolarının tüketilmesi hakkındaki koşulla ilgili olarak Mahkeme, kendi içtihadına dayanmaktadır (bkz. KI 06/10 sayılı Valon Bislimi – Kosova İçişleri Bakanlığı, Kosova Yargı Kurulu ve Adalet Bakanlığı davası 13 Ekim 2010 trihli kararı): 50. Mahkeme, kabul edilirlikle ilgili benzer bir kriter Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra “Sözleşme” şeklinde anılacaktır) 35. Maddesinde de öngörüldüğünü hatırlatır. 51. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yaygın içtihadına göre başvurucuların yerel mevcut ve etkili yasa yollarını tüketmeleri gerekmektedir. Dahası bu kuralın belli bir esneklik ölçüsünde ve aşırı formalitelerden kaçınarak uygulanması gereklidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yasa yollarının tüketilmesi kuralının ne mutlak ne de otomatik şekilde uygulanan bir kural olmadığını kabul etti. Bu karıl uygulanıp uygulanmadığını değerlendirirken her davanın özel koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu da demek oluyor ki, diğer koşulların yanı sıra ilgili ülkenin hukuk sisteminde resmi yasa yollarının varlığını değil, bu yolların etkili oldukları hukuk ve siyasi sistemi ve başvurucunun bireysel koşullarını da dikkate almak gerekir (bkz. Akdıvar-Türkiye davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 16 Eylül 1996 tarihli kararı). 64. Anayasa Mahkemesi iddia edilen ihlal süresi içerisinde 1977 yılına ait İdari Uyuşmazlıklar Yasasının (Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, sayı 4/77) yürülükte olduğunu tespit emiştir. Yasanın “Özel Hükümler” diye adlandırılan VI. Kısmında bu kanun yolunu ve uygulanmasını belirlemiştir. 65. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Mahkemeye başvurusunu yaptığı ve Mahkemenin dava taraflarına istemle ilgili tebligatta bulunduğu sürede İdari Uyuşmazlıklar Yasasını yürürlükte olmadığını da tespit etmiştir. Doğrusu Kosova Meclisi 16 Eylül 2010 tarihinde yeni İdari Uyuşmazlıklar Yasasını kabul etmiştir. 66. Mahkeme, yürütüm usullerinin 2008 yılına ait Yürütüm Usulleri Yasası ile belirlendiğini de dikkat etmiştir. Bu yasa, başak bir yasa ile başka ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 374 türlü belirlenmediği durumlar için yürütümle ilgili yargılama usullerini belirlemiştir. 67. Başvurucunun iddialarına ve dava dosyasındaki evraka göre başvurucunun Bölge Mahkemesinin 17 Kasım 2009 kararının yürütülmesine ilişkin herhangi bir başvuruda bulunmadığı anlaşılmaktadır. 68. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun “tüm etkin kanun yollarını tüketmediği” ve bu durumun İçtüzüğün 36.1(a) kuralıyla çeliştiği sonucuna varmıştır. Başvurucunun diğer şikâyetleriyle ilgili kabul edilirlik kıstasları 69. Mahkeme, başvurucunun eğitim hakkının reddedildiği yönündeki şikâyetlerini hatırlatır. Ona göre, Kosova’da eğitim haklarının bulunmasından bağımsız olarak iki yıldan bu yana okula devam etmesine izin verilmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi başvurucu Anayasanın şu maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir: 24. madde (Kanun Önünde Eşitlik), 38. madde (İnanç, Vicdan ve Din Özgürlüğü) ve 47. madde (Eğitim Hakkı). Bu anlamda başvurucu, yukarıdaki maddelerin ihlal edildiğini, İslami başörtüsünü takmaya devam ettiği sürece okula devam etmesi yasaklandığından yeterlikleri doğrultusunda eğitim hakkının reddedildiğini, böyle bir fiili Anayasanın dini esaslara göre ayrımcılık olarak adlandıracağını ileri sürmüştür. 70. Mahkeme, başvurucunu derse devam ettiği okuldan (veya BEM’den) derse devam etmesini yasaklayan veya okuldan atıldığını bildiren herhangi bir karar almadığı konusunda tarafların da tartışmasız olarak mutabakata vardıkları hususu hatırlatır. 71. Dahası başvurucunun dava dilekçesi Bölge Mahkemesinin 17 Kasım 2009 tarihli kararıyla onaylanmıştır. 72. Netice itibariyle Mahkeme, başvurucunun Kuvendi i Lezhës Okulunda derslerine devam etmesi engellendiği yönündeki iddiasını kabul etmemektedir. Mahkeme, başvurucunun sözlü bir uyarı üzerine 15 Ocak 2009 tarihinde okula devam etmeyi kestiğini tespit etmiştir. Bundan üç ay sonra 15 Nisan 2009 tarihinde ilgili devlet organı olan BEM’e başvurmuştur. Yedi ay sonra başvurucunun yürütülmediğini iddia ettiği bir mahkeme kararı kabul etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 375 73. Başvurucunun iddialarına ve dava dosyasındaki evraka göre, 15 Ocak 2009 tarihinden sonra derse devam etmeye teşebbüs etmediği anlaşılmaktadır. 74. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun İçtüzüğün 36.1(d) kurallına uygun olarak iddiasını yeterli şekilde kanıtlamadığını tespit etmiştir. 75. Aynı gerekçelerden dolayı Mahkeme, başvurucunun istemini ilk bakışta gerekçelendirmediği (bkz. yukarıda atıfta bulunulan 36 (2) kuralı) görüşündedir. Aslında başvurucu tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan deliller İçtüzüğün 36.2 (b) ve (c) krallarına aykırı olarak “anayasal hakkın ihlali iddiasını herhangi bir şekilde haklı çıkarmaz”. 76. Bu yönde Anayasanın 53. maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi temel hak ve özgürlükleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uygun olarak yorumlamakla yükümlüdür. Mahkeme AİHM’nin aşağıda lıntılanan Doğru – Fransa (başvuru no 27058/05) davasına ilişkin 4 Aralık 2008 tarihli kararı hatırlatır: “61. Mahkeme, din özgürlüğünün bireysel vicdan meselesi olup aynı zamanda dinin tek başına veya özel yaşamda ya da aynı dini paylaştığınız diğer kişilerle aynı çevrede geliştirme özgürlüğü anlamına geldiğini yineler. 9. madde dinin veya inancın ifade edilmesinin alabileceği ibadet, yerine getirme ve saygı gösterme gibi şekilleri sıralamaktadır. Ancak bir din veya inançtan ileri gelen veya ilham olarak ortaya çıkan fiilleri ve bir dinin belirlediği şekilde davranmayı korumaz (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 105 ve 212). 62. Mahkeme, birkaç dinin bir arada yaşadığı popülasyona sahip demokratik bir toplumda farklı çıkar gruplarının barışının ve herkesin dinine karşı saygının sağlanması amacıyla bu hak zorunlu olarak kısıtlanabilir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 106). Dinlerin ifası için devletin tarafsız organizasyon rolü ile demokratik toplumlarda bu rolün kamu düzeni, uyum ve dini hoşgörü açısından önemine sıkça vurgu yapılmıştır. Aynı şekilde devletin tarafsızlık görevinin, dini inançları meşruiyetini değerlendirme ve karşıt gruplar arasındaki karşılıklı hoşgörüyü sağlamayı gerektiren güçleriyle örtüşmediğini değerlendirir(bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 106). Çoğulculuk ve demokrasi diyalog ve demokratik bir toplum içerisinde ideal ve değerlerinin korunması ve desteklenmesi ile gerekçelendirilen kişilerce farklı imtiyazlar gerektiren zorunlu uzlaşmaya dayandırılabilir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 376 63. Demokratik toplumlarda farklı görüşlerin olabileceği devlet ile dinler arasındaki ilişkiler hakkında davalar açıldığında ulusal karar alma organlarına özel önem atfedilmelidir. Bu, Avrupa ülkelerinin farklı yaklaşımları olan özellikle dini simgelerin taşınmasıyla ilgili olduğu durumlarda geçerlidir. Bu yöndeki kurallar, ulusal geleneklere ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ile kamu düzeninin sağlanmasının dayattığı ihtiyaçlara bağlı olarak ülkeden ülkeye farklılık gösterir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 108-09). 64. Mahkeme, dinin açıkça belli edilmesi, örneğin İslami başörtüsünü takma özgürlüğü, bu özgürlüğün yerine getirilmesinin başkaların hak ve özgürlüklerinin ve kamu düzeninin korunmasıyla çelişmesi durumunda kısıtlanabilir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 111 ile Refah Partisi ve diğerleri – Türkiye [GC], 41340/98, 41342/98, 41343/98 ve 41344/98, § 92, AİHM 2003-II). Sih topluluğu mensubu türbanlı bir bisikletçinin güvenlik tedbiri olarak kask taşıma zorunluluğu ve onun sağlık güvenliği ile gerekçelendirilen diğer dini özgürlüklerine müdahale (bkz. X – Büyük Britanya 7992/77 davası, 12 Temmuz 1978 tarihli Komisyon Kararı, Kararlar ve Raporlar (DR) 14 s. 234), aynı şekilde havalimanlarındaki zorunlu gümrük kontrolleri (bkz. Pull – Fransa 35753/03 sayılı dava, AİHM 2005-I, 11 Ocak 2005) veya konsolosluk girişleri (bkz. El Morsli – Fransa 15585/06 sayılı dava 4 Mart 2008 AİHM 2008-…) ve böyle kontrollerin yapılması için türban veya başörtüsünün çıkartılması emirleri dini hakları uygulamaya müdahale teşkil etmez. Aynı şekilde öğrencinin laik üniversite sisteminin bir talebi olan kıyafet yönetmeliğini reddederek söz konusu kişinin kurallara uymayı reddetmesi durumunda (söz konusu davada İslami başörtüsünü takan bir öğrencinin pasaporta konan resim için başını açması talep edilmiştir), öğrenci işlerinin diploma düzenleme gibi hizmetleri vermeyi kabul etmemesi, ihlal teşkil etmez (bkz. Karaduman – Türkiye, 16278/90, 3 Mayıs 1993 tarihli Komisyon Kararı, DR 74, s. 93). Mahkeme, yukarıda zikredilen Dahlab davasında Cenevre Kantonu Anayasasının öngörülen “laikliğin demokratik okullarda tarafsızlığı” ilkesini göz önünde bulundurarak, diğer hususların arasında genç çocuklara ders vermeye girdiği esnada bir bayan öğretmenin başörtü takma yasağının demokratik toplumlarda zorunlu olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, başörtüsü takarak ve cinsiyet eşitliği ilkesi ile bağdaşması zor bir dini kuralın kadına dayatılarak değişimin olabilecek etkisi ile temsil edilen “güçlü dış simgelere” vurgu yapmıştır. 65. Leyla Şahin, Köse ve diğerleri davasında Mahkeme, bu davadakilere benzer şikayetleri ele almış ve diğer hususların yanı sıra ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 377 laiklik ilkesini de dikkate alarak 9. madde ihlalinin bulunmadığı sonucuna varmıştır. 66. Leyla Şahin davasında Türkiye bağlamı tahlil edildikten sonra Mahkeme, Cumhuriyetin anayasal boyutu olan laik devlet ilkesi üzerine kurulduğunu, anayasal sistemin kadın haklarının korunmasına birincil önem atfettiğini, ülke nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğunu ve laikliğe vurgu yapanlar için İslami Başörtünün artmakta olan bir siyasi İslam etkisi uyguladığını tespit etmiştir. Öyle ki laikliğin şüphesiz olarak Devletin temel ilkelerinden biri olduğu ve hukukun üstünlüğü ile insan hak ve özgürlükleriyle uyumlu olduğu sonucuna varmıştır. Mahkeme, laikliğin Türkiye’de demokratik değerlerin güvencesi olduğu, din özgürlüğü ile vatandaşların eşitlik ilkesinin vazgeçilmez olduğu, bireylerin yalnız devletin keyfi müdahalelerine karşı değil, aşırıcı hareketlerin dış etkilerinden korunmaya yaradığı ve dinin uygulanması özgürlüğünün bu değerleri korumak adına kısıtlanabileceğini tespit etmiştir. Mahkeme, bu laiklik nosyonunun Sözleşme değerleriyle uyumlu olduğu sonucuna varmıştır. Bu sistemin desteklenmesi, Türkiye’de demokratik sistemin korunması için zorunlu olarak ele alınmalıdır (bkz. yukarıda zikredilen Leyla Şahin, § 114). 67. Köse ve diğerleri davasında (yukarıda zikredilen) Mahkeme, okullarda laiklik ve tarafsızlık ilkesi ile çoğulculuk ilkesinin korunmasının açık olduğu ve İslami başörtüsünün okul binası içerisinde çıkartılmasıyla ilgili kurallardan bağımsız olarak derslikte başörtüsünü çıkartmayı reddeden öğrencilerin okula girişini engellemeyi gerekçelendirmeye yeterli meşru dayanak olduğunu tespit etmiştir. 68. Bu davada bu ilke ve ilgili içtihatların uygulanması esnasında Mahkeme, yerli makamların ders saati süresince başörtüsünü takma yasağını, okuldaki tüm öğrencilere ayrım yapılmaksızın uygulanan sağlık, güvenlik ve bakım kurallarıyla örtüşme esasına göre gerekçelendirdiklerini tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde başörtüsünü çıkartmayı reddederek başvurucunun okullarda dini inançların ifade edilmesi ve uygulanması sınırlarını aştığını da tespit etmiştir. 69. Mahkeme, Conseil d’Etat tarafından 27 Kasım 1989 tarihinde bildirilen görüşte yorumlandığı ve müteakip mahkeme içtihadında ve de bakanlıklarca bu konu ile ilgili yayımlanan genelgelerde yorumlandığı şekilde dini inancın uygulanmasına ilişkin bu sınırlamanın amacının genel anlamda devlet okullarında laiklik taleplerinin desteklenmesi olduğunu tespit etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 378 70. Devamında Mahkeme, çeşitli kaynaklara göre dini simgelerin okullarda takılmasının okullarda laiklik ilkesiyle tamamen uyumsuz olmadığını, ancak simgelerin taşındığı koşullar ve simgenin taşınmasının olası sonuçları esasına göre böyle hareket edildiğini tespit etmiştir. 71. Mahkeme bu doğrultuda, hareket özgürlüğünün uygulanmasında öğrencilerin okul binalarında dini özgürlüğünün uygulanmasının baskı ve dışlama kaynağı oluşturacak şiddete dönüşmemesi konusunda dikkatli olunması gereğinden, çoğulculuk ilkesi ile diğerlerinin özgürlüğüne riayet edilmesinin ulusal makamlar ait olduğu tespitinde bulunulan eski kararlarından birine atıfta bulunmaktadır (bkz. yukarıda zikredilen Köse ve diğerleri). Mahkemenin bakış açısında bu rahatsızlığın Fransa’nın laiklik modelinden ileri geldiği sanılmaktadır. 72. Mahkeme, Fransa ve Türkiye ile İsviçre’de laikliğin anayasal ilke ve Cumhuriyetin kurucu ilkesi olduğunu, nüfusun tamamı tarafından saygı gösterilen ve özellikle okullarda korunması birincil olduğunu fark etmiştir. Mahkeme, bu ilkeye saygı göstermeyen bir tutumun dinin uygulanması özgürlüğü için zorunlu bir dayanak olamayacağı ve Sözleşmenin 9. maddesine dayanarak korunmayacağını yineler (bkz. yukarıda zikredilen Refah Partisi ve diğerleri, § 93). Kilise ile Devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinin taraf ülkelere bırakılması gereken hareket özgürlüğü göz önünde bulundurulduğunda, laiklik gereksinimleri doğrultusunda dini özgürlüklerin tanınması ve sınırlandırılması Sözleşmenin esas ilkeleri dikkate alındığında meşru görülmektedir.” 77. Mahkeme, Anayasanın 8. maddesinin Kosova Cumhuriyetini laik bir devlet olarak tanımladığını hatırlatarak aşağıda alıntılanmıştır: “Kosova Cumhuriyeti laik devlet olup, din ve vicdan meselelerinde tarafsızdır.” 78. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun isteminin İçtüzüğün 36. kuralına göre kabul edilmez olduğu ilan edilmelidir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47. maddesine dayanarak Anayasan Mahkemesi, oyçokluğuyla: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 379 I. İçtüzüğün 36. kuralına göre istemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. II. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. III. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 380 Başvurucu Binak Thaqi Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 311/10 sayılı kararı ve Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 572/10 sayılı kararına karşı Dava No: KI 106-2010, karar tarihi: 4 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: suç davası, kanun önünde eşitlik, bireysel başvuru, dil meselesi, açıkça temelden yoksun başvuru, etkili başvuru hakkı, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, sanık hakları, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek Bölge Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme’nin kararlarına itiraz etmiş, kendi davasına ilişkin bir otopsi raporunun İngilizce hazırlanmış olup yargılama esnasında raporu anlamadığı için itiraz etme veya tanıklara rapora ilişkin soru soma imkanında mahrum edilerek Anayasa’nın 5, 24.2, 30.1, 31.1.4 ve 32. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bölge Mahkemesi başvurucunun yargılama tekrarı talebinin iki kez reddetmiş, Yüksek Mahkeme ise bu kararlara karşı itirazını yerinde bulmayıp reddetmiştir. Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddelerinde belirtilen tüm kanun yollarını tüketmediği ve ihlal edildiğini öne sürdüğü hak ve özgürlükleri açıkça belirtmediği için başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar vermiştir. Başvurucu, otopsi raporunun Arnavutça çevirisinin bu raporun önemini önemli ölçüde azaltacak şüphelerin hangi şekilde meydana geleceklerini açık bir şekilde belirtmemiştir. Mahkeme, başvurucunun duruşma esnasında otopsi raporunun İngilizce şeklinin delil olarak kullanılmasına itiraz etmediği, tanıklara bu raporla ilgili olarak soru sorulması talebinde bulunmadığı ve bu rapora karşı Yüksek Mahkeme nezdinde herhangi bir itiraz başvurusunda bulunmadığını da tespit etmiştir. Priştine, 4 Ekim 2011 Nr.ref: RK 140/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 106/10 Başvurucu Binak Thaqi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 381 Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 311/10 sayılı kararı ve Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 572/10 sayılı kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, İpkeli avukat Mustafe Kastrati tarafından temsil edilen Yakova mukimi Bay Binak Thaqi’dir. İtiraz edilen kararlar 2. Başvurucu, İpek Bölge Mahkemesinin (P.nr. 610/07 sayı ile farklı tarihlerde açıklanan üç karara: 21 Kasım 2007, 8 Nisan 2010 ve 1 Eylül 2010) kararları ile Yüksek Mahkemenin (Ap. Nr. 267/08 sayı ve 25 Eylül 2008 tarihli kararı, Pn. Nr. 311/10 sayı ve 13 Temmuz 2010 tarihli kararı ve Pn. Nr. 572/10 sayı ve 5 Ekim 2010 tarihli kararı) kararlarına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Dava, başvurucunun 21 Kasım 2007 tarihinde İpek Bölge Mahkemesi tarafından adam öldürme, izinsiz silah sahibi olma, kontrol etme, bulundurma ve kullanma suçlarıyla mahkum edilmesiyle ilgilidir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 382 Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu, 21 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına dilekçe teslim etmiştir. 6. Mahkeme Başkanı tarafından hazırlanan emirname ile Başkanvekili Kadri Kryeziu raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. Mahkeme Başkanı, yargıç Almiro Rodrigues başkanlığından yargıçlar Ivan Čukalović ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyetini belirlemiştir. 7. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 14 Haziran 2011 tarihinde görüşüp danışmalarını yaparak tam kadroda toplanan Mahkeme Heyetine öneri sunmuştur. Olguların Özeti 8. Başvurucu, cinayet suçundan Kosova Geçici Ceza Yasasının 164. maddesine ve izinsiz silah bulundurma, taşıma ve kullanma suçundan Kosova Geçici Ceza Yasasının 328 (2). maddesine göre İpek Bölge Mahkemesinde yargılanarak 21 Kasım 2007 tarihinde mahkum edilmiştir. Mahkûmiyet kararına götüren deliller Yüksek Mahkemenin Kararında genişçe açıklanmışlardır. 9. O zaman Avukat Enver Nimani tarafından temsil edilen başvurucu, bir dizi esasa dayanarak 21 Nisan 2008 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde karar itiraz etmiştir. Bu esaslar olguların büyük bir kısmının Mahkeme tarafından yanlış yorumlanmasını da kapsamaktaydı. İtirazda sanık savunmasının Bölge Mahkemesince doğru değerlendirilmediği iddia edilmekteydi. İtirazda şu ifadeye yer verilmiştir: “Binak Thaqi’ye ait silahtan kendi eliyle sıkılan kurşunların sonucunda merhumun ölmesi tartışmasız olarak…”. 10. İtiraz, iki suçlama hakkındaki hapis cezasına atıfta bulunularak bu cezaların çok olduğuna vurgu yapılıyordu. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 383 11. Kosova Yüksek Mahkemesi 25 Eylül 2008 tarihinde itirazı mesnetsiz bularak reddetmiş ve Bölge Mahkemesinin kararını onamıştır. Yüksek Mahkeme cezanın sertliğine karşı itirazı da reddetmiştir. 12. Avukat Mustafe Kastrati tarafında temsil edilen başvurucu 14 Ağustos 2009 tarihinde İpek Bölge Mahkemesine yargılamanın yeniden başlatılması önerisini sunmuştur. Esas, ölüm nedenini açıklayan henüz tamamlanmamış ve İngilizce yazılmış bir otopsi raporu kapsadığı için henüz tamamlanmamıştı. Bölge Mahkemesi 8 Nisan 2010 tarihli kararıyla yargılamanın yeniden başlatılması yönündeki talebi reddederek davanın artık kesinleşmiş hükme bağlandığını belirtmiştir. 13. Bölge Mahkemesinin kararına karşı yapılan bu itirazı Yüksek Mahkemenin 12 Temmuz 2010 tarihli kararı ile mesnetsiz olarak reddedilmiştir. 14. Başvurucu daha sonra Bölge Mahkemesine Ceza Yasası, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve İnsan Hakları Şartı [sic]’ndan kaynaklandığı iddia edilen ihlallerden, kanun yararına bozma dilekçesi sunup yargılamanın yeniden başlatılmasını talep etmiştir. 15. Başvurucu, bu karara karşı 6 Eylül 2010 tarihinde Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz dilekçesi sunmuştur. Yüksek Mahkeme itirazı mesnetsiz bularak 5 Ekim 2010 tarihinde reddetmiştir. Başvurucunun iddiaları 16. Başvuruda Anayasanın şu maddeleri ile güvence altına alınan hakların ihlal edildiği öne sürülmektedir: madde 5 [Diller], madde 24.2 [Kanun Önünde Eşitlik], madde 30.1 [Sanık Hakları], madde 31.1.14 [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve madde 32 [Kanun Yolu Hakkı]. 17. İstemin özünü, maktulün ölüm nedenini açıklayan otopsi raporunun İngilizce olduğu ve başvurucu ile avukatının bu rapora itiraz etme ve tanıklara çapraz sorguya tutma imkânı bulamadıkları iddiası ile ilişkilendirilmekteydiler. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 18. Kabul edilirlik kıstasları Anayasa ile belirlenmiş Yasa ve İçtüzükte ayrıntılı olarak açıklanmıştır. 19. Anayasanın 113.1 ile 113.7 maddesi kabul edilirliğin genel hukuki çerçevesini oluşturur. Madde 113.1 şunu belirtmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 384 1. Anayasa Mahkemesi yalnız yetkili taraflarca yasal şekilde açılan davalar hakkında karar verir. Madde 113.7 şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anaysa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sona dava açabilirler.” 20. Dahası, Yasanın 48. maddesi şunu belirtmektedir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür.” 21. Son olarak İçtüzüğün 36. kurallı şunu belirtmiştir: 1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm hukuk yolları tüketildiği zaman; b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda; c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman. 2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman; b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman; c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman; d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı zaman. 22. Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 35.1 maddesi iç hukukla belirlenen kanun yolları tüketildikten sonra Mahkemeye başvurulabileceğini belirtmiştir. 23. Kosova Anayasa Mahkemesi kanun yollarını tüketme gerekçesini KI 71/09 numaralı AAB-RIINVEST L.C.C. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti dava ile KI 73/09 numaralı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim Komisyonu davasında uygulamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 385 24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu Mahkemeye başvurmadan önce iç hukuk yollarının tüketilmesi konseptin önemini Selmouni – Fransa (No. 25803/94 davaya ilişkin 28 Temmuz 1999 tarihli karar) davasında açıklamış, 35. maddenin [Kabul Edilirlik Kıstasları] ile kanun yollarına ilişkin önerilerinin amacını tartışarak şunu belirtmiştir: “… Öyle ki Mahkemeye teslim edilmesi düşünülen şikayet -en azından özdeönce yerli yasalarla belirtilen süre içerisinde ve resmi kıstaslara uygun olarak yerli ilgili organa yapılması gerekirdi (bkz. Cardort – Fransa davası, 19 Mart 1991, Seri A nr. 200, s. 18, madde 34).” 26. Kosova Anayasa Mahkemesi, KI 07/09 numaralı (Deme ve Besnik Kurbogaj – Yüksek Mahkemenin Pkl. Nr. 61/07 ve Ap.nr. 510/07 kararlarına karşı) davada da başvurucunun, polis ve savcılık tarafından tanıkların tehdit edilmesi neticesinde adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin iddialarının kabul edilmezliğini belirlemede bu gerekçeyi uygulamıştır. Kararda şu ifadeye yer verilmiştir: “… ancak İpek Bölge Mahkemesinin bunu kanıtlayacak olan hiçbir belgesi ve Yüksek Mahkemenin Mahkeme kararında yer alan hiçbir nokta talebin beraberinde sunulmamıştır. Diğer taraftan duruşma esnasında bununla ilgili olagelmesi olasılı ihlalle ilgili hiçbir itirazdan da söz edilmemiştir ve olagelmişse hangi hukuki imkân olduğu bahsedilmiyor. Bundandır, talebi kanıtlayacak olan gerekli bilgilere sahip belgeyi ve ek olarak sunulan belgeleri içermiyor. Galiba şikâyette bulunanlar ihlale itiraz etmemiş ve eğer varsa bu çeşit ihlalden el kaldırmış”. 27. Yukarıda belirtildiği üzere istemin tamamı otopsi raporunun İngilizce olması ve başvurucunun raporun içeriğini anlayıp raporla ilgili çapraz sorgu yama imkanı olmayışı üzerine kurgulanmıştır. Ancak başvurucu, otopsi raporundaki hangi delilin cinayet ve silah bulundurmadan mahkum edildiği asıl karar hakkında kuşku uyandıracak değerde olacağını açıklamamıştır. Dahası başvurucunun bu kademede otopsi raporundaki verilerin önemine ilişkin argümanları “maktulün Binak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 386 Thaqi’ye ait silahtan sıkılan kurşunlardan tartışmasız olarak ölmüş olması…” başvurucunun itiraflarından açıkça zayıflamaktadır. 28. Kosova Anayasa Mahkemesinin temyiz hakkı olmayıp hukuk mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur. Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. madde) 29. Bunun yanı sıra başvurucunun otopsi raporunun İngilizce olmasına ve Arnavutça çevirisinin bulunmamasına itiraz etmiş olduğunu veya raporla ilgili olarak onun İpek Bölge Mahkemesindeki yargılanmasının başlangıcında tanıklara çapraz sorgu soruları yöneltme imkanının olmadığını gösterecek delillerin bulunmadığını tespit emiştir. Bu hususlar başvurucunun Yüksek Mahkeme nezdinde 12 Nisan 2008 tarihinde yaptığı itiraz başvurusunda da söz konusu olmamıştır. 30. Yukarıdaki gerekçelere dayanarak istem kabul edilmezdir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi, oyçokluğuyla: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadri Kryeziu, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 387 Başvurucu Vehbi Halili Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 5/2004 sayılı kararına karşı Dava No: KI 69-2010, karar tarihi: 4 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: işe alımda ayrımcılık, zaman bakımından kabul edilmez başvuru, bireysel başvuru, çalışma hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 1990 yılında Arnavut kökeninden dolayı Meclis Komisyonu Sekreterliğinden azledildiği iddiasını ve Vıçıtırın Belediye Mahkemesi’nin eski pozisyona iadesi veya deneyim ile mesleki kalifikasyonuna uygun bir göreve alınmasına ilişkin kararını reddeden Mitroviça Bölge Mahkemesi’nin 2003 yılına ait kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 49. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına göre zaman bakımından başvurunun kabul edilmez olduğunu karalaştırmış ve AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan davasına atıfta bulunarak zaman bakımından sınırlandırılmış yargılama yetkisinin başvurunun olgusal materyalleri ile söz konusu anayasal hakkın etki alanının ele alınmasını kapsadığını açıklamıştır. Priştine, 4 Ekim 2011 Nr.ref: RK 139/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 96/10 Başvurucu Vehbi Halili Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 5/2004 sayı ve 10 Şubat 2004 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 388 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kosova Vıçıtırın mukimi Vehbi Halili’dir. İtiraz edilen mahkeme kararı 2. Başvurucuya 5 Mart 2004 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 5/2004 sayı ve 10 Şubat 2004 tarihli kararıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile ve Anayasanın 22. maddesiyle doğrudan uygulanan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir. 4. Başvurucu, uzaklaştırmadan önce sahip olduğu görev haklarıyla beraber temel çalışma haklarını elde edebilmek amacıyla kendi davasıyla ilgili olarak Anayasa ve yasaların uygulanmasını Anayasa Mahkemesinden talep etmektedir. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. 3 (h) kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 30 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur. 7. Mahkeme Başkanının 23 Kasım 2010 tarih ve GJR. 69/10 sayılı emirnamesiyle Yargıç Altay Suroy raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 389 Aynı tarih ve KSH 69/10 sayılı emirname ile Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 8. Ön inceleme heyeti 20 Mayıs 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine kabul edilmezlik önerisi sunmuştur. Olguların Özeti 9. Başvurucu 1998 yılında Vıçıtırın Belediyesi Belediye Komisyonu Memuru olarak görev yapmıştır. 10. Başvurucu 1990 yılında dönemin sıkıyönetimi tarafından Vıçıtırın Belediyesindeki işinden atılmıştır. O, etnik kökeni Arnavut olduğu için işten atılmıştır. 11. İşten atıldıktan sonra başvurucu Vıçıtırın Belediye Mahkemesinde adli işlemleri 2000 yılının Mart ayında başlatmıştır. Vıçıtırın Belediye Mahkemesinin K. No. 13/2000 sayı ve 16 Ekim 2000 tarihli kararıyla başvurunun istemi onaylanmış, Vıçıtırın Belediyesine başvurucunun komisyon memurluğuna iadesi veya onun mesleki yeterliklerine uygun bir yerde istihdam edilmesi emredilmiştir. 12. Bu sonuçtan hoşnut olmayan Vıçıtırın Belediyesi, 16 Ekim 2000 tarihinde Mitroviça Bölge Mahkemesine itiraz dilekçesi sunmuştur. 13. Mitroviça Bölge Mahkemesi AC.Nr. 32/2001 sayı ve 13 Kasım 2003 tarihli kararla Vıçıtırın Belediye Mahkemesinin mezkur kararını tamamen değiştirip başvurucunun dava dilekçesini mesnetsiz bularak reddetmiştir. 14. Daha sonra başvurucu kararın gözden geçirilmesi için Kosova Yüksek Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. 15. Kosova Yüksek Mahkemesi 19 Şubat 2004 tarihinde Rev. Nr. 5/2004 bir karar çıkartmış olup, karar 5 Mart 2004 tarihinde başvurucuya teslim edilmiştir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 390 kriterlerinin yerine gerekmektedir. getirilip getirilmediğini kontrol etmesi 17. Bununla ilgili olarak Mahkeme, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (3) (h) kuralına atıfta bulunmaktadır: “İstem aşağıdaki değerlendirilebilir: durumlarda da kabul edilmez olarak (h) İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir olmadığı zaman.” 18. Mahkemenin zamana ilişkin yargılama yetkisini belirlemek amacıyla her davada ihlalin işlendiği dönemin tespiti önem arz etmektedir. Bu davada Mahkeme, başvurucunun şikayet ettiği olguları ve ihlal edildiği iddia edilen anayasal hakları dikkate almalıdır (bkz. mutatis mutandis, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin 59532/0 başvuru numaralı Blecic – Hırvatistan davasına ilişkin 8 Mart 2006 tarihli kararının 82. maddesi). 19. Mahkeme, başvurucunun Kosova Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiği yönünde şikayette bulunduğunu tespit etmiştir. Başvurucu bu çerçevede, kendisine 5 Mart 2004 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 5/2004 sayı ve 19 Şubat 2004 tarihli kararına itiraz etmektedir. 20. Bu da başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkıyla ilgili iddia edilen ihlalin Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önce gerçekleştiği ve süre bakımından Mahkemenin yetkisi olmadığı anlamına gelmektedir. 21. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun isteminin zaman bakımından (ratione temporis) Anayasa hükümlerine uygun değildir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesi ile İçtüzüğün 36 (3) (h) Kuralına dayanarak 20 Mayıs 2011 ile 23 Eylül 2011 tarihlerinde yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 391 II. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 392 Başvurucu Lon Paluca Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 286/2007 sayılı kararına karşı Dava No: KI 116-2010, karar tarihi: 12 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: mülkiyet hakkının tazmini, kamulaştırma, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, mülk davası, mal güvenliği, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kamulaştırılmış mülkün tazminini reddeden ilk derece mahkemelerinin kararlarını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 22, 46.1 ve 46.3 maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 1. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun, kamu otoritesi tarafından alınan somut bir karardan anayasal haklarının ilk bakışta ihlal edildiğini gösteren deliller sunmakta başarısız olduğu için Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesine göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v. İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Priştine, 12 Ekim 2011 Nr. Ref.: RK141/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 116/10 Lon Paluca Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 286/2007 sayı ve 6 Mayıs 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 393 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Sahit Bibaj tarafından temsil edilen Prizren mukimi Bay Lon Paluca’dır. Dava konusu 2. Başvurucu, istimlakin tazmini hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, kendisine 15 Kasım 2010 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Rev. Nr. 286/2007 sayı ve 6 Mayıs 2010 tarihli kararına itiraz etmiştir. 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 46.1 ve 46.3 madde [Mal Güvenliği] fıkralarını ve Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Doğrudan Uygulanması] ilgili olarak Avrupa İnsan Hak ve Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmeye (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) ait 8. Protokolün 1. maddesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü Yüksek Mahkeme kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. Yasal dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(2). kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 394 Davanın Mahkemeye geliş biçimi 5. Başvurucu 18 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunmuştur. 6. Mahkeme Başkanı 22 Kasım 2010 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak atamıştır. Aynı tarihte Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyetini tayin etmiştir. 7. İstem, 28 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye tebliğ edilmiştir. 8. Mahkeme, başvurucuya kendi ticari faaliyetini sürdürebilmesi için başka bir mekan tahsis edilip edilmediğini bildiren ilave evrakı 27 Nisan 2011 tarihinde Klina Belediyesinden talep etmiştir. 9. Mahkeme, kendi ticari faaliyetini sürdürebilmesi için başka bir mekan tahsis edilip edilmediğini bildiren ilave evrakı 27 Nisan 2011 tarihinde başvurucudan talep etmiştir. 10. Klina Belediyesinin 3 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği cevapta/evrakta başvurucunun istimlake karşı olmadığını, istimlak karşılığında maddi tazminat istemediğini ancak bunun yerine ticari faaliyetini sürdürebileceği diğer bir mekan talep ettiğini bildirmiştir. Dahası, başvurucunun istimlak edilen mekanda ticari faaliyetini yapması için geçici bir ruhsatı vardı. 11. Başvurucu, istimlak edilen mülk karşılığında maddi bir tazminat almadığını gösteren evrakını 6 Mayıs 2011 tarihinde Mahkemeye sunmuştur. Ancak başvurucu, ticari faaliyetini sürdürebileceği diğer bir mekanın kendisine verilip verilmediği ile ilgili soruya cevap vermemiştir. 12. ön inceleme heyeti 23 Mayıs 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 13. Başvurucu 14 Ocak 1975 tarihinde 0.03.20 hektarlık mülkü satın almıştır. Başvurucu alım satım sözleşmesini mahkemede onaylatıp ödemelerini yaptıktan sonra mülkün tapusuna sahip olmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 395 14. Klina Belediye Meclisi Ekonomi, Fen ve Hukuki-Mülki İşler Müdürlüğünün 18 Ocak 1977 tarih ve 04-465-15/2 sayılı kararı ile başvurucunun mülkiyetinde olan mülkü Özerk Yönetim Toplumu Çıkarları ve Sığınma Amacıyla kamulaştırılmıştır. Bu karara göre başvurucu kamulaştırmayı kabul etmiş ancak ticari faaliyetini sürdürebileceği diğer bir mekanı talep etmiştir. Bununla ilgili olarak başvurucu, kamulaştırılan mülkünün tazmini için adli süreç başlatmıştır. Ancak nihai bir mahkeme kararı çıkmamıştır. 1999 yılından sonra başvurucu, dava dosyasını temin edip adli sürecin devam ettirilmesi yönünde çaba göstermiş, ancak Belediye Mahkemesinden önce şifahen daha sonra yazılı olarak verilen cevapta dava dosyasının kendilerinde bulunmadığı bildirilmiştir (22 Ekim 2010 tarih ve A.GJ. 276/2010 sayılı teyit yazısı). 15. Başvurucu, 17 Nisan 2001 tarihinde Klina Belediye Mahkemesine başvurarak tazminat talebinde bulunmuştur. 16. Klina Belediye Mahkemesi başvurucunun şikayetini 16 Ekim 2003 tarihinde onayarak davalı tarafa istimlak edilen mülk buyotlarında bir başka mekanın daimi olarak başvurucuya tahsis edilmesi veya nakden tazmin edilmesi talimatını vermiştir (C.nr. 54/2001). 17. Klina Belediyesi bu karara karşı İpek Bölge Mahkemesinde itirazda bulunmuştur. 18. İpek Bölge Mahkemesi 8 Mayıs 2007 tarihinde başvurucunun şikayetini yerinde bulmayarak reddetmiş, başvurucunun 2001 yılına kadar tazminat için mahkemeye başvurmadığından davanın zamanaşımına uğradığını tespit emiştir (Ac.nr. 233/04). 19. Başvurucu, 9 Temmuz 2007 tarihinde Yüksek Mahkemeye başvurarak kararın gözden geçirilmesini talep etmiştir. 20. Başvurucunun gözden geçirme talebi yerinde bulunmayarak 6 Mayıs 2010 tarihinde reddedilmiştir. Yüksek Mahkeme Bölge Mahkemesinin kararını onayıp mülkü kamulaştıran organların ardılları olmadığından davalının pasif meşruiyeti bulunmadığını bildirmiştir (Rev. Nr. 286/2007). Davalı taraf son dönemlerde 2000/45 sayılı Kosova Belediyeleri Özerk Yönetimine ilişkin UNMIK Yönetmeliği (bundan sonra “2000/45 sayılı UNMIK yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) ile kurulmuş ve eski Klina Belediyesinden herhangi bir yükümlülük devralmamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 396 Başvurucunun iddiaları 21. Başvurucu, istimlak edilen mülkünün hiçbir zaman tazmin edilmediği için Anayasanın 46.1 ve 46.3 maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına alınan haklarının ileri sürmüştür. Dahası, Anayasanın 22. maddesine göre dolaysız olarak uygulanan AİHS’nin 1. Protokolünün 1. maddesi [Mülkiyetin Korunması] ile güvence altına alınan haklarının da ihlal edildiğini iddia etmiştir. İstemin kabul edilirliği 22. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 46.1 ve 46.3 madde [Mal Güvenliği] fıkralarını ve Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Doğrudan Uygulanması] ilgili olarak Avrupa İnsan Hak ve Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmeye (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) ait 8. Protokolün 1. maddesini [Mülkiyetin Korunması] ihlal ettiğini ileri sürmüştür. 23. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 24. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 48. maddesine atıfta bulunmak ister. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 25. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 26. Aslında başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı gibi herhangi bir ihlal olgusu ortaya koyamamıştır. 27. Öyle ki Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 397 uygulandığını değerlendirebilir (bkz. mutatis mutandis, Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu). Har halükarda başvurucu, Yüksek Mahkemede görüşülen davanın adil olmadığına ilişkin herhangi bir suçlamada bulunmamıştır. 28. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Dahası Başvurucu, Yüksek Mahkemenin kararıyla, Yasanın 48. maddesinde öngörüldüğü üzere, hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini açıklamamıştır. 29. Bundan da anlaşılacağı üzere İçtüzüğün 36(1.c) kuralına ile “Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: - İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman” öngörülmüş olup istem kabul edilemez niteliktedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 48. maddesine ve İçtüzüğün 36(1.c) ve 56. (2b) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 12 Ekim 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 398 Başvurucu Şeyh Ali Shehu Sırbistan Cumhuriyeti Mahkemesi’nin Rev. 995/99 sayılı kararına karşı Yüksek Dava No: KI 52-2009, karar tarihi: 14 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme akdi yetkisi, kanun yollarının tüketilmesi, zaman bakımından kabul edilmez başvuru, bireysel başvuru, veraset davası, dil meselesi, mal güvenliği, mülkiyet hakkı, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi, sözleşme taraflarından birine gayrimeşru etki Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda annesinin kendisine bağışladığı araziye ilişkin Yakova Belediye Mahkemesince 1998 yılında onaylanan sözleşmenin 2000 yılında feshini kabul eden İpek Bölge Mahkemesi kararını 2000 yılında onayan Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkeme’nin kararı ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Yakova Kadastro Dairesi kandırmadan dolayı mülkiyet devir işlemlerini 2009 yılında iptal etmiş, başvurucunun Kosova Kadastro Ajansı (KKA) nezdinde yaptığı itiraz başvurusu görüşülmek üzere beklemeye alınmıştır. Başvuruda herhangi bir anayasa hak ihlali kesin bir şekilde belirtilmemiş olup Mahkeme 46. maddeye vurgu yapmıştır. Mahkeme, KKA’ya yapılan itirazın henüz bir karara bağlanmamış olduğunu dikkate alarak başvurucu tarafından Anayasa’nın 113.7 maddesinin öngördüğü kanun yollarının tüketilmesi koşulu yerine getirilmediği için kabul edilmez olduğuna karar vermiş, Selmouni v. Fransa davasına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleyeceği veya tamir edeceği varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. İkinci olarak Mahkeme, kanun yolları tüketilmiş olsa bile AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan davasına atıfta bulunarak iddia edilen ihlalin Kosova Cumhuriyeti Anayasası yürürlüğe girmeden önceki bir dönemde meydana geldiğini ve söz konusu kararların Kosova Cumhuriyeti kurumlarından herhangi birine ait olmadığı için başvurunun kabul edilmez olduğuna karar verilmiş olacağını belirtmiştir. Priştine, 14 Ekim 2011 Nr.ref: RK 127/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 52/09 Başvurucu Şeyh Ali Shehu ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 399 Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, kendisine temsil etmek üzere Yakova Nena Tereze p.n. adresinde ikamet eden avukat Besnik Haxhijanuzi’ye vekalet veren Şeyh Ali Shehu’dur. İtiraz edilen karar 2. Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararı. Dava konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine görüşülmek üzere 14.10.2009 tarihinde yapılan başvurunun konusu Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararı olup, başvurucu, itiraz ettiği kararda hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini belirtmemiştir. İddia edilen anayasal haklar ihlali 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesinin “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 400 olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” şeklindeki tanımlamasına rağmen başvurucu başvurusunu yasa ve Anayasanın hükümlerine dayandırmamış, Anayasanın 46. maddesinde belirtilen mülkiyet hakkının ihlal edildiği konusunda şikayette bulunabileceği varsayımı öne sürülse bile kendi iddiasını destekleyecek herhangi bir maddi delil sunmamıştır. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 14 başvurmuştur. Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine 7. Anayasa Mahkemesi başvurunun Sekretarya tarafında kaydedildiğini 21 Ekim 2010 tarihinde başvurucuya bildirmiştir. 8. Raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu inceledikten sonra Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Iliriana Islami ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti 13 Aralık 2010 tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Başvurucunun şikayeti 9. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirmesini ve Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve yürürlükteki yasalara göre hukuki sonuç doğurmayan nitelikte olarak kabul edilmez ilan edilmesini talep etmiştir. Başvurucu, bu mahkeme kararından dolayı, kendi ifadesiyle, daha önceleri yasal yollarla kazandığı mülk üzerinde mülkiyet hakkına sahip çıkma konusunda ağır şekilde zarara uğradığını ileri sürmektedir. Olguların Özeti 10. Başvurucunun annesi müteveffa Nazife Shehu ve babası müteveffa Şeyh Muharrem Shehu’dur. Muharrem Shehu vefat ettiğinde T. Nr. 52/70 sayı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 401 ve 16.03.1979 tarihli kararla kalan miras Nazife’nin üstüne devredilmiş olup, varisleri onun vefatından sonra kalan mirası eşit şekilde pay edecekleri konusunda anlaşmışlardır. 11. Nazife, Ov. Br. 237/96 sayı ve 1 Mart 1996 tarihli bağış sözleşmesine göre mülkün bir kısmını başvurucu olan oğlu Ali Shehu’ya devretmiştir. Kendisine bakan diğer oğlu Aziz Shehu, Azize’ye ne tür bir sözleşme imzaladığını açıklayınca o hayrete düşmüş ve sözleşmenin feshi için acilen bir adli sürecin başlatılmasını talep etmiştir. 12. Aziz Shehu, belirtildiği üzere Bayan Nazife’ye bakan oğlu olup, annesinin vekaletiyle sözleşmenin feshi için Yakova Belediye Mahkemesinde kardeşi Ali Shehu’ya karşı dava açmıştır. Bu mahkemenin P. Br. 279/97 sayı ve 9 Temmuz 1997 tarihli kararında şunlar belirtilmiştir: Sözleşme şu üç nedenden dolayı feshedilmiştir: a. Ehliyet: Dönemin yürürlükteki mevzuatına göre tarafların sözleşme akdetmeleri için ehil olmaları gerekirdi (YSFC Borçlar Yasası 56. maddesi 1. fıkrası). Bayan Nazife kronik arteriyosklerotik psikozdan rahatsızdı. Sözleşmeyi imzaladığı esnada ne yaptığının farkında değildi. Bu yüzden sözleşme feshedilir; b. Dil: Sözleşme Sırpça hazırlanmış olup Bayan Nazife kendi anadilini bile konuşmakta zorlanırken Sırpçayı çok az bilir veya hiç bilmezdi. c. İstismar: Bay Ali, annesinin kendisine yaptığı ziyareti sözleşmeyi imzalatmak amacıyla istifade etmiştir. 13. İpek Bölge Mahkemesi, Gz. Br. 480/98 sayı ve 7 Ekim 1998 tarihli kararıyla Bay Ali’nin itirazını yerinde bulmayarak Belediye Mahkemesinin kararını onamıştır. 14. Başvurucu, kararın gözden geçirilmesi için 11 Kasım 1998 tarihinde Belgrat’taki Sırbistan Yüksek Mahkemesine başvurmuştur. 15. Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi Bay Ali’nin istemini mesnetsiz bularak Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararıyla reddetmiştir. Mahkeme, (YSFC) Muhakeme Usul Yasasının ihlal edilmediği ve bir alt mahkemenin ilgili yasaları yerinde uyguladığını tespit emiştir. 16. Annesinin vefatından dokuz yıl sonra Bay Ali Shehu Yakova Belediyesi Kadastro Dairesine mülkün kendi adına kaydedilmesi için başvuruda bulunmuştur. Yakova Belediyesi Kadastro Dairesi Ali Shehu’nun adına kaydedilmesini 436/09 sayılı kararla 19 Mayıs 2009 tarihinde onaylamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 402 17. Yakova Belediyesi Kadastro Dairesi 436/09 sayı ve 19 Mayıs 2009 tarihli kararını 28 Temmuz 2009 tarihinde feshetmiştir. Bu daire, eski döneme ait yasal işlemlerde Bay Ali Shehu’nun bu daireyi kasten kandırdığını tespit etmiş ve mülkiyeti eski haline geri çevirmiştir. 18. Ali Shehu 24 Ağustos 2009 tarihinde Kosova Kadastro Ajansına itiraz başvurusunda bulunarak Yakova Belediyesi Kadastro Dairesinin son kararını gayrimeşru ila edip mülkü kendi adına kaydetmeye imkan tanıyan 436/09 sayılı yürürlükte kalmasını talep etmiştir. Bu başvuru tarihinden sonra kararın çıkması halen beklenmektedir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 19. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirmesi gerekmektedir. 20. Mahkeme bu konuda Anayasanın aşağıda aktarılan 113.7 maddesine atıfta bulunur: Madde 113.7 şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anaysa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sona dava açabilirler.” 21. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi şunu belirtmektedir: Bireyler, ancak yasa ile belirlenen kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilirler. 22. Yasanın 47.2 maddesi de şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür.” 23. Anayasa Mahkemesi, davada ilgili taraf olarak Bay Aziz Muharrem Shehu’ya Şeyh Ali Shehu tarafından teslim edilen başvuru dilekçesinin bir örneğini göndermiş ve “Davacı Ali Shehu tarafından kardeşleri ile Afijete Shehu ve diğer yakınlarına karşı açtığı mülkiyet davası C. nr. 314/01 numara ile görüşülmektedir” şeklinde bildirilmiştir. Bay Aziz ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 403 Shehu, Avukat Haxhijonuzi’nin Yakova Belediye Mahkemesinde görüşülmekte olan bu davanın görüşülmesinin, müvekkilinin Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararına karşı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinde KI 52/09 dosya numarası ile görüşülmekte olan davanın sonuçlanmasına kadar durdurulmasını ve bu meseleyi öncelikli olarak değerlendirdiğini bildirmiştir. 24. Yukarıdaki bilgilere dayanarak Mahkeme, bu davanın Yakova Belediye Mahkemesinde halen devam etmekte olduğunu, nihai bir karar bulunmayıp Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesinde öngörüldüğü şekilde davada taraf olanların bir karar itiraz edebilmeleri için tüm kanun yollarının tüketilmediğini tespit etmiştir. 25. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 26. Mahkeme, mevcut kanun yolları tüketilmiş olsa bile başvurucunun Kosova Cumhuriyeti kurumlarınca çıkartılmayan bir kamu otoritesi hükmünün Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiş ve bu kararın Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ait olduğunu tespit etmiştir. Bu açıdan başvuruların zamana bağlı vadeler dikkate alındığında, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önce kamu otoritelerince alınan kararların Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesinin talep edilemeyeceğini de Mahkeme tespit etmiştir. 27. Uluslararası hukuk genel ilkeleri dikkate alındığında (anlaşma veya sözleşmelerin geriye dönük etkisinin olmayışı), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin hiçbir hükmü sözleşme taraflarına sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin herhangi bir karar veya hukuki durumla ilgili zorunluluk getirmez (bkz. mutatis mutandis, Blecic – Hırvatistan, başvuru no: 59532/00, 29 Temmuz 2004 tarihli AİHM kararı). Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi de Anayasanın bulunmadığı dönemde, Anayasa ile güvence altına alınmış herhangi bir hakkın bulunmadığı ve belirlenmediği için, Anayasa ihlali işlendiği kararların Anayasaya uygunluğunu değerlendiremez. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 404 28. Başvurucu istemine açıklık getirmeyip, anayasal bir hakkının hiçe sayıldığını gösterecek şekilde usul ve esas bakımından istemini gerekçelendirmemiştir. Bu koşullarda istemin, açıkça mesnetsiz olduğu görülmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Tüm olguların ve sunulan delillerin derlendirilmesinden sonra Mahkeme, 13 Aralık 2010 tarihinde başvurucunun mevcut kanun yollarının tamamını tüketmeden başvurup istemini açık bir şekilde belirtmediğine ve oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza. Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 405 Başvurucu Selim Berisha Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 85/2011 sayılı kararına karşı Dava No: KI 67-2011, karar tarihi: 19 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin engelli statüsüne ilişkin yanlış bir değerlendirme neticesinde emeklilik talebini reddeden kararı onayan Yüksek Mahkeme kararı ile engelli emeklilik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, sağlık evrakının onun başvurusunun desteklediğini ortaya koymuştur. Yüksek Mahkeme, karar verme yetkisinin Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (ÇSRB)’na ait olduğunu değerlendirerek Bakanlık değerlendirmesinin yerinde olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunularak sadece anayasal uyuşmazlıkları çözmeye olan sınırlı yetkisine vurgu yapmış, maddi hukuk delilleri ve uygulamalarına ilişkin mahkeme kararlarını tekrar gözden geçiremeyeceğini bildirmiştir. Mahkeme, Mahkeme, başvurucunun Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesine göre kamu otoritesi tarafından anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça göstermekte yetersiz kalmış olduğundan Mezotur-Tizzacugi Tarsulat v. Macaristan davasına atıfta bulunarak başvurucunun sonuçla ilgili memnuniyetsizliğinin mahkeme kararına Anayasa Mahkemesi nezdinde itirazda bulunması için yeterli dayanak oluşturmadığını ve İçtüzüğün 36.2 (b) ve 36.2(c) kurallarına göre başvurunun açıkça temelden yoksun olduğuna karar vermiştir. Priştine, 19 Ekim 2011 Nr.ref: RK 143/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 67/11 Başvurucular Selim Berisha Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 85/2011 sayı ve 31 Mart 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmes ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 406 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine Rr. Shkodra nr. 21 adresinde ikamet eden Bay Selim Berisha’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (bundan sonra ÇSRB şeklinde anılacaktır) İtiraz Konseyinin engelli emeklilik haklarıyla ilgili 5097046 dosya numaralı Kararın yasaya uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin talebi reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 85/2011 sayı ve 31.03.2011 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 24 Mayıs 2011 tarihinde yapılan başvurunun temel konusu, Kosova Yüksek Mahkemesince çıkartılan A.nr. 85/2011 sayı ve 31.03.2011 tarihli ve başvurucunun 08.04.2011 tarihinde teslim aldığını ileri sürdüğü kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 407 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Bay Selim Berisha 24 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Anayasa Mahkemesine başvurarak Kosova Yüksek Mahkemesince çıkartılan A.nr. 85/2011 sayı ve 31.03.2011 tarihli kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. 6. Anayasa Mahkemesi 24 Haziran 2011 tarihinde dava dilekçesinin kaydedildiğini başvurucuya ve Kosova Yüksek Mahkemesine bildirerek, taraflardan yazılı cevaplarını vermelerini talep etmiştir. 7. Başvurucu 21 Temmuz 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevabında ÇSRB’nin kendi taleplerini reddeden kararlarını ekte sunmuştur. 8. Mahkeme Başkanı 17 Ağustos 2011 tarihinde Yargıç Robert Carolan’ı raportör yargıç olarak ve Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında Yargıçlar Mr. Sc. Kadri Kryeziu ile Dr. Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. 9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında Yargıçlar Mr. Sc. Kadri Kryeziu ile Dr. Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert Carolan’ın raporunu 5 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 10. Selim Berisha, 2 Haziran 2011 tarihinde Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanına başvurarak engelli emeklilik hakkının tanınmasını talep etmiştir. 11. Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı 6 Eylül 2010 tarihinde Bay Berisha’nın istemini, heyet raporuna göre “tam ve kalıcı engellilik durumunun bulunmadığı” gerekçesiyle reddetmiştir. Bay Berisha bu kararı 6 Ekim 2010 tarihinde kabul etmiştir. 12. Bay Berisha, ÇSRB bünyesinde faaliyet gösteren Engelli Emeklilik Komisyonunun kendisiyle ilgili sağlık durumuna ilişkin yanlış rapordan dolayı alınan kararına karşı 7 Ekim 2010 tarihinde itiraz etmiştir. 13. Engelli Emeklilik Komisyonunun 5067046 sayılı kararında, birinci derecede alınan kararın yasaya isnat edildiği ve doğru olduğunu tespit ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 408 edip Bay Selim Berisha’nın itirazı yerinde bulunmayarak reddetmiştir. Bay Selim Berisha bu kararı 10 Ocak 2011 tarihinde kabul etmiştir. 14. Bay Selim Berisha, kendisinin engelli olduğunu gösteren yeter sayıda sağlık evrakı sunduğunu ileri sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinde dava açmış ve ÇSRB İtiraz Konseyinin kararının mesnetsiz olduğundan bu kararın yasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. 15. Kosova Yüksek Mahkemesi 31 Nisan 2011 tarihinde çıkarttığı A.nr. 85/2011 sayılı kararında dava dilekçesini reddederek ÇSRB komisyonlarının engelli olduklarını ileri süren kişileri değerlendirmeye yasa ile yetkili kılındığını, mevcut davada Bay Berisha’nın engelli olmadığını tespit ettiğini, idari makamların bu meseleyle ilgili karar erdiklerinde yasal hükümleri doğru uyguladıklarını ve davanın reddi için tüm koşulların mevcut bulunduğunu açıklamıştır. Bu kararı Bay Berisha 8.04.2011 tarihinde kabul etmiştir. 16. İdari ve yargı organlarının kararlarından memnun kalmayan Bay Berisha 24 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Başvurucunun İddiaları 17. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sağlık Komisyonunun kendisinin tüm koşulları getirmiş olmasına rağmen “engelli emeklilik hakkını” gayrimeşru şekilde reddettiğini, diğer yandan Kosova Yüksek Mahkemesinin kendisine ait dava dilekçesini reddederek ihlal işlediğini, zira kendisinin çalışmayı deneyip bunu başaramadığını ve engelli olduğunu gösteren yeterli sayıda sağlık evrakının bulunduğunu ileri sürmüştür. 18. Başvurucu Anayasa ile güvence altına alınmış hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini belirtmeyerek “engelli emeklilik hakkının” hiçe sayıldığını ileri sürmüştür. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 19. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 20. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunmaktadır. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 409 “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” 21. Mahkeme aynı zamanda Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. kuralını da dikkate alır. Bu kural şunu belirlemiştir: 1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman. 22. Mahkeme, varsayılan emeklilik hakkının ihlali konusunu ele alırken Kosova Anayasanın 105 ve 109. maddelerinde yargıç ve savcıların atanması ve görev sürelerinin uzatılması bağlamında emeklilik hakkının zikredildiğini ve “yasaya göre emekli olana kadar” ifadesinin kullanıldığını tespit emiştir. 23. Anayasanın 51. Maddesinin [Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik] 2. fıkrasında şu ifade yer almaktadır: “İşsizlik, hastalık, özürlülük ve yaşlılıkla ilgili temel sosyal güvenlik, yasayla düzenlenir”. 24. Anayasanın 51. maddesindeki tanımlamadan da “engellilik, işsizlik ve yaşlılık” ile ilgili sosyal güvenliğin YASA ile düzenleneceği anlaşılmaktadır. Mevcut davada engelli emeklilik meselesi Kosova Meclisinde 6 Kasım 2003 tarihinde kabul edilen 2003/23 sayılı KOSOVA ENGELLİLER EMEKLİLİK YASASI ile düzenlenmiştir. 25. ÇSRB komisyonları bu yasa hükümlerine dayanarak hareket etmiş, Yüksek Mahkeme de bu kararların yasaya uygun olduğunu tespit etmiştir. 26. Aslında Kosova Anayasa Mahkemesinin, temyiz hakkı olmayıp hukuk mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur. Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. Madde) 27. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu yerine getirmediği görülmektedir. Dahası Mahkeme, ÇSRB komisyonlarının meseleyi ele alırken eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 410 Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın 31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz. mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı) 28. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu yerine getirmediği görülmektedir. Dahası Mahkeme, ÇSRB komisyonlarının meseleyi ele alırken eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır. Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın 31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz. mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı) 29. Bu koşullarda başvurucu, iddiasına “yeterli ölçüde deliller sunmamıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesine ile İçtüzüğün 36. kuralı 2. fıkrası (b) ve (c) bentlerine dayanarak 5 Ekim 2011 tarihindeki duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 411 Başvurucu L. H. İpek Belediye Mahkemesi’nin C. nr. 271/10 sayılı kararına karşı Dava No: KI 19-2011, karar tarihi: 19 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, aile davası, kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, ebeveyn hakları Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek Belediye Mahkemesi tarafından çocuk velayetine ilişkin kararın düzeltmesi talebinin reddedilmesi ile Anayasa’nın 24.1 maddesiyle öngörülen eşit koruma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ilk kararın çok ağır olup iş ilişkisine etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurucunun söz konusu karara karşı 15 günlük yasal süre içerisinde itiraz başvurusunda bulunmadığından kanun yollarının tüketilmemiş ve başvurunun kabul edilmez nitelikte olduğuna karar vermiştir. Mahkeme Selmouni v. Fransa, Hamide Osaj v. Yüksek Mahkeme, Muhamet Bucaliu v. Kamu Savcılığı davalarına atıfta bulunarak kanun yollarının tüketilmesi kuralının Kosova hukuk sistemine anayasal ihlalleri önleme veya düzeltme imkanı vermek için Anayasa’nın 113.7 maddesi ile İçtüzüğün 36.1(a) kuralı ile öngörüldüğünü belirtmiştir. Mahkeme, Belediye Mahkemesinin taraflar arasından velayet ve görüşmeye ilişkin varılan anlaşmayı onayladığını ve koşulların değişmesi durumunda tarafların talepleri doğrultusunda bu anlaşmanın yeniden şekillenebileceğini belirtmiştir. Priştine, 19 Ekim 2011 Nr. Ref.: RK142/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 19/11 L. H. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 412 İpek Bölge Mahkemesinin C. nr. 271/10sayı ve 7.10.2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu L. H.’dir. Başvurucu, Mahkemeden kimliğinin saklı tutulması talebinde bulunmuştur. İtiraz edilen karar 2. Kamu otoritesinin Anayasa ile güvence altına alınan hakları ihlal ettiği öne sürülen kararı İpek Bölge Mahkemesinin CI. Nr. 271/10 sayı ve 10.7.2010 tarihli kararıdır. Dava konusu 3. Kosova Anayasa Mahkemesine 18 Şubat 2011 tarihinde yapılan başvurunun konusu İpek Bölge Mahkemesinin CI. Nr. 271/10 sayı ve 10.7.2010 tarihli kararının teslim tarihi belirtilmeyen Sırpça versiyonu ile 30 Mayıs 2011 tarihinde teslim alındığı belirtilen Arnavutça versiyonudur. Anayasa ile güvence altına alınan hakların öne sürülen ihlali ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 413 4. Başvurucu, dava dilekçesiyle ilgili olarak karar verme yetkisi olmayan İpek Belediye Mahkemesinin Sırpça çıkartılan kararı ile Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 24.1 maddesi (Kanun Önünde Eşitlik) ile güvence altına alınan haklarının ihal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 15 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe giren 16 Aralık 2008 tarih ve 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı. Başvurucunun talebi 6. Başvurucu dilekçesinde, İpek Bölge Mahkemesinin, kız çocuğunun velayet hakkıyla ilgili 367/09 sayılı kararının değiştirilmesine ilişkin dava dilekçesi konusunda karar vermek için İpek Belediye Mahkemesinin yetkili olmadığını, Karar’da belirtildiği koşullar içerisinde velayet hakkını elde edebileceği yönünde ilgili yargı organına yanlış öneriler sunarak söz konusu kararda tanımlandığı üzere kendisini eski eşinin karşısında eşit olmayan durumda bıraktığını ve bu şekilde Anayasanın 24. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 7. Anayasa Mahkemesi 18 Şubat 2011 tarihinde başvurucunun dilekçesi kabul ederek KI 19/11 dosya numarası ile kaydetmiştir. 8. Mahkeme Başkanının 2 Mart 2011 tarih ve GJ.R 19/11 sayılı kararı ile Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak görevlendirilmiştir. 9. Mahkeme Başkanının aynı tarih ve KSH 19/11 sayılı kararı ile Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 10. Mahkeme, dava dosyasının kaydedildiğini İpek Belediye Mahkemesine, İpek Bölge Mahkemesine ve başvurucuya 4 Mayıs 2011 tarihinde bildirmiştir. 11. Anayasa Mahkemesi 20 Haziran 2011 tarihinde başvurucudan ilave evrak talep ermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 414 12. Anayasa Mahkemesine 19 Ağustos 2011 tarihinde İpek Belediye Mahkemesinden gönderilen bir sayfalık cevapta bu mahkemenin C. nr. 271/10 sayılı kararının başvurucuya teslim edildiği tarih belirtilmiştir. Olguların özeti 13. İpek Bölge Mahkemesinin 24 Kasım 2009 tarih ve C. nr. 367/09 sayılı kararı ile İpek Belediyesine bağlı Labyan köyü mukimi K. M. ile Drenaslı L. M.’nin evliliklerine son verilmiştir. 14. Bu karara göre E. M. Adlı çocuğun bakım ve eğitimle ilgili velayeti babası K.M.’ye verilmiştir. 15. Bu kararda Mahkeme, anne L. H.’nin her ayın ikinci ve dördüncü cuma gününden pazar günü saat 17.00’ye kadar kızı E. ile görüşebileceğini belirlemiştir. Bu karara göre Bayan L. H. kızını aldığı yerde babasına iadesi öngörülmüştür. Bu karar tarafların 24.09.2009 tarihinde aralarında yaptıkları anlaşma neticesinde ve anlaşmayı K. M.’nin yasal temsilcisi Bay Rexhep Kaçaniku ile L. H. tarafından imzalandıktan sonra Mahkemece alınmıştır. 16. Yukarıda zikredilen karara göre başvurucu L. H., kızını kış tatilleri süresince 8 (sekiz) gün, yaz tatilleri süresince ise 15 (on beş) gün boyunca misafir etme hakkına sahiptir. 17. İpek Bölge Mahkemesinin C.nr. 367/09 sayılı kararının annenin kızıyla temaslarını öngören kısımlarına baba K. M.’nin riayet etmediğini gören başvurucu L. H., eşiyle boşanmasını sağlayan ve kızı ile temaslarını düzenleyen İpek Bölge Mahkemesi kararının uygulanmasına ilişkin talebini İpek Belediye Mahkemesine yöneltmiştir. 18. İpek Belediye Mahkemesi 12 Mart 2010 tarihinde E. nr. 539/09 sayılı kararın uygulanmasının görüşüldüğü bir duruşma yaparak (bununla ilgili evrak dava dosyasında bulunmamaktadır) davalı K. M. Bu kararın uygulanmasında kendisinin gönüllü olarak yardımcı olacağını ve davacı L. H.’nin derhal İpek Sosyal İşler Merkezine gidip kendisini orada bekleyen kızını görebileceğini, kararın uygulanmasında iki hafta önce de aynı şekilde davrandığını beyan etmiştir. Bu davada Belediye Mahkemesi yürütme sıfatına dayanarak kararın yürütümünü tamamen uygulamıştır. 19. Bayan L. H. 7 Mayıs 2010 tarihinde İpek Bölge Mahkemesinin C. nr. 367/07 sayılı kararın değiştirilmesi için dava dilekçesi sunmuştur. Bu kararla başvurucunun eşinden boşanması, kızının bakımı ve eğitimine ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 415 ilişkin velayeti ile kendisinin kızıyla irtibatı düzenlenmiştir. Kendisinin Drenas’ta çalışıp kızını görmek için İpek Sosyal İşler Merkezine gitmesi gerektiği, bu işin kendisinin zamanını ve parasını tükettiği için karardan memnun kalmayarak dava dilekçesinde bu kararın değiştirilmesini talep etmiştir. 20. İpek Belediye Mahkemesi 7 Ekim 2010 tarih ve P. Br. 271/10 sayılı Sırpça hazırlanıp başvurucuya teslim edilen kararında, bu konuda karar verme yetkisinin kendisinde bulunmadığını, başvurucunun, bu konuda karar verme yetkisine sahip İpek Sosyal işler Merkezine başvurması gerektiğini belirtmiştir. 21. Kararın hukuki bildiriminde kararın kabul edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde İpek Bölge Mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilmiştir. Bayan. L. H. bu karar karşı 15 günlük süre içerisinde İpek Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmamıştır. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru formunda başvurucu, Sırpçayı anlamadığı için itiraz dilekçesi sunmadığını belirtmiştir. 22. İpek Sosyal İşler Merkezi Sosyal İşler Memurunun 5 Kasım 2010 tarihinde İpek Belediye Mahkemesine gönderdiği 1085.07.2009 sayılı cevabında yürürlükteki yasanın (Kosova Aile Yasası No: 2004/32) 139145. maddelerine ve Sosyal Refah Departmanının 1020 sayı ve 25 Mayıs 2010 tarihli genelgesine göre “çocukların bakımı, çocukların ebeveyniyle temasları veya beslenmesi” konusunda karar verme yetkisinin sosyal işler merkezlerinde olmadığını, çünkü bu meselelerin yasalarla açık bir şekilde tanımlandığını belirtmiştir. 23. Anayasa Mahkemesi 20 Haziran 2011 tarihinde L. H.’nin eliyle yazılmış bir yazıyı kabul etmiştir. Bu yazıda L. H. Anayasa Mahkemesine 18 Şubat 2011 tarihinde yaptığı başvuruyu açıklıyordu. Beyanında o, İpek Belediye Mahkemesinin P. Br. 271/10sayı ve 7 Ekim 2010 tarihli kararın Arnavutça versiyonunu da aldığını ifade etmiştir. Ancak bu kararı hangi tarihte kabul ettiğini belirtmemiştir. 24. Anayasa Mahkemesi 19 Ağustos 2011 tarihinde başvurucu L. H.’nin İpek Belediye Mahkemesinin C. 271/10 sayılı kararının Arnavutça çevirisini 30 Mayıs 2011 tarihinde teslim aldığını teyit eden bir belgeyi kabul etmiştir. Başvurucu, kararın Arnavutça çevirisini teslim aldığı 30 Mayıs 2011 tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar karşı itirazda bulunmamıştır. İstemin kabul edilirliği ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 416 25. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 26. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.” 27. Mahkeme, içtüzüğün 36. kuralını da dikkate alır. Bu kural şunu belirlemiştir: 1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm kanun yolları tüketildiği zaman; 28. Başvurucunun İpek Belediye Mahkemesi kararının Arnavutça çevirisini ne zaman teslim aldığı kesinlikle açık değildir. Başvurucunun İpek Belediye Mahkemesinin P. Br. 271/10 sayılı kararın Arnavutça çevirisini 7 Ekim 2010 tarihinde veya kendi beyanına göre 30 Mayıs 2011 tarihinde mi aldığı belli değil; ancak kararı 30 Mayıs 2011 tarihinde bile kabul etmiş olsa, yasada öngörüldüğü şekilde, 15 günlük süre içerisinde itiraz dilekçesi sunmadığı anlaşılmaktadır. 29. Öyle ki Mahkeme, “kanunla öngörülen tüm kanun yollarının tüketilmesi” kıstasının Kosova Anayasa Mahkemesine başvurmak için mutlak surette zorunlu ve temel koşul olduğunu belirtir ve bu kıstasın sadece Anayasa ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın öngördüğü koşul olmayıp Anaysa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. kuralı (a) fıkrasında da belirtildiğini hatırlatır. 30. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 31. Mahkeme, böyle bir gerekçeyi KI 55/10 Hamide Osaj davasında Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl. 43/2010 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ile KI 20/10 Muhamet Bucaliu davasında Devlet Savcılığının KMLC.nr. 09/10 sayı ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 417 24 Şubat 2010 tarihli kararına ilişkin Anayasa Mahkemesinin 15 Ekim 2010 tarihli kararda öne sürmüştür. 32. Başvurucunun İpek Bölge Mahkemesinin C. nr. 367/09 sayı ve 24.11.2009 tarihli kararında Anayasanın 24. maddesinin (Kanun Önünde Eşitlik) ihlal edildiği ve Bayan. L. H.’nin eşit muamele görmediği yönündeki iddiası konusunda Mahkeme, boşanma, çocuğun velayeti ve eğitimine ilişkin anlaşmanın taraflar arasında önceden varılmış anlaşma ışığında çıkartıldığını ve bu anlaşmayı tarafların iradeleriyle imzaladıklarının bilgisine sahiptir. İpek Belediye Mahkemesi davada müdahil olan tarafların aralarında vardıkları anlaşmayı onamış ve Belediye Mahkemesinin kararını meşrulaştırmıştır. 33. Mahkeme, başvurucunun kızının reşit olmadığı sürece çocuğu ve / veya babasıyla ilgili koşulların değişmesi durumunda velayeti ve görüşme sürelerine ilişkin anlaşma koşullarının değiştirilmesi yönünde talepte bulunabileceğini kabul eder. Aile Yasasının (2004/32 sayılı yasa) 150. maddesi 1 ve 2. fıkrasına göre bu kararın değiştirilmesi yönünde başvurucunun veya kızının babasının talepte bulunmasını hiçbir şey engelleyemez. 34. Bu davada başvurucunun kimliğinin açıklanması reşit olmayan çocuğunun kimliğinin de açıklanmasına imkan sağladığından, henüz küçük ve bu davada suçsuz olan başvurucunun kızının kimliğinin açıklanmaması kamu yararı da sağladığı için, başvurucunun talep ettiği şekilde açıklanmayacaktır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7. maddesine ve İçtüzüğün 36.1 (a) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 5 Ekim 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE, Başvurucunun kimliğinin saklı tutulmasına karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 418 IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı Dava No: KO 119-2010, karar tarihi: 20 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: geçici tedbir süresinin uzatılması, geçici tedbir, Ombudsman tarafından yapılan başvurular Mahkeme, 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerinin yürürlüğünün askıya alınmasına ilişkin üç aylık geçici tedbir kararını 20 Aralık 2010 tarihinde onaylamıştır. Mahkeme, bu meseleyle ilgili olarak daha önce belirlediği geçici tedbiri oybirliğiyle 31 Aralık 2011 tarihine kadar uzatmaya ve yargılama yetkisi altında bulundurmaya karar vermiştir. Mahkeme’nin kararı şu üç etmene dayandırılmıştır: (1) İlk geçici tedbir kararı alındığı süre içerisinde Meclis’in feshedilmiş olmadı, (2) bu başvuru konusunda Meclisin vereceği cevap için süre sınırlamaları, (3) Meclis, Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı tarafından verilecek cevapların Mahkemece ele alınması gereksinimi. Priştine, 15 Haziran 2011 Nr. Ref.: VMP121/11 GEÇİCİ TEDBİRİ UZATMA KARARI KO 119/10 Davası Kosova Cumhuriyeti Halk Avukatı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası 14. madde 1.6 fıkrası, 22, 24, 25 ve 27 maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 419 Anayasa Mahkemesi aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Giriş 1. Anayasa Mahkemesi 20 Aralık 2010 tarihinde söz konusu istemle ilgili geçici tedbir konması yönünde karar almıştır. Mahkemenin bu kararında belirtilen kimi hususlar şöyledir: I. Bu kararın onayından sonra üç ayı geçmeyecek süre için geçici tedbirin konmasına İZİN VERİLMESİNE; II. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Maddesi 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ve 27. Maddelerinin uygulanmasının ASIYA ALINMASINA; Kosova Meclisiyle Yapılan Yazışmalar 2. Geçici tedbir konmasına ilişkin kararın Meclise tesliminden sonra Meclis Başkanı 24 Ocak 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği cevabında, kararın alınıp Meclise bildirildiği dönemde Meclis feshedildiği için istenen cevabı sunamadığını açıklamıştır. 3. Kosova Meclis Başkanı gönderdiği yazıda, dava ile ilgili üç (3) ay süreli geçici tedbir kararının alındığı hakkında Meclisin haberdar olduğunu kabul etmiştir. Öyle ki Mahkeme, 21 Mart 2011 tarihinde geçici tedbir kararının süresini 22 Haziran 2011 tarihine kadar uzatmıştır. 4. Bunun üzerine Meclis, 16 Mayıs 2011 tarihinde istemle ilgili cevabını sunmuştur. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Meclisin Yasa Komisyonundan 11 Mayıs 2011 tarihli somut cevabı almıştır. 5. Mahkeme: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 420 i. ii. iii. İlk geçici tedbir kararının açıklandığında Meclisin feshedilmiş olduğunu, İsteme yönelik cevabını sunmak üzere Meclisin karşı karşıya kaldığı süresınırlamalarını, Artık kabul edilmiş olan Meclis cevabının görüşülmesi ihtiyacını göz önünde bulundurmuştur. KARAR Davayı görüştükten sonra Mahkeme, 14 Haziran 2011 tarihinde oybirliğiyle I. Mahkemenin 22 Aralık 2010 tarihinde açıkladığı kararını, 23 Ekim 2011 tarihine kadar dört ay süreliğine bir kez daha uzatılmasına, II. Dava üzerinde durmaya devam edilmesine karar vermiştir III. Karar, Kosova Meclisi ile başvurucuya tebliğ edilip Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlanacaktır. IV. İşbu karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 421 Başvurucu LDK-AAK-LDD partilerinin Prizren Belediye Meclisi Üyeleri Dava No: KO 43-2010, karar tarihi: 25 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraf, insan hakları, mağdurluk statüsü (locus standi), çoğunluğun temsili, tüzek bir kişi tarafından yapılan başvuru, özerk yönetim Prizren Belediye Meclisi’nin (LDK, AAK e LDD) üç parti temsilcilerinden oluşan başvurucuların yaptıkları başvuruya ilaveten üç başvuru daha teslim ederek Anayasa’nın 113.7 maddesine istinaden Prizren Belediye Başkanı’nın sürekli bir şekilde Anayasa’nın 123.1 maddesini (özerk yönetim hakkı) ve 124.6 maddesini (belediyeler tarafından Anayasa ve yasalara ile mahkeme kararlarına riayet etme gerekliliği) başvuruda belirtilen durumlarda ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular, Belediye Başkanı’nın keyfi kararlar almasını engellemedikleri için Yerel Hükümetleri Yönetme Bakanı (YHYB) ile Kosova Başbakanı’nın cezalandırılmasını ve YHYB’ye Belediye Başkanı’nın görevden alınmasına ilişkin sürecin başlatılmasını buyuran bir kararın çıkartılmasını talep etmişlerdir. Mahkeme, Belediye Meclisi temsilci gruplarının mağdur statüleri olmayıp Anayasa’nın 113.1 maddesine göre “yetkili taraf” olmadıkları için AİHM Antilly Belediye Bölgesi - Fransa davasına atıfta bulunarak başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, başvurucuların birey olarak kendilerinin anayasal haklarını ihlal eden kararlar hakkında başvuruda bulunabileceklerini vurgulamıştır. Priştine, 25 Ekim 2011 Nr.ref: RK 145/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KO 43/10 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 422 Başvurucu Prizren Belediye Meclisinde temsil edilen LDK, AAK, LDD parti grupları Prizren Belediye Başkanı tarafından çıkartılan hukuki hükümlerin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Mahkeme, istemle ilgili kabul edilmezlik kararını oyçokluğuyla kabul etmiştir. Başvurucu 1. Başvurucular, Prizren Belediye Meclisindeki LDK, AAK ve LDD parti grupları olup, Prizren Belediye Meclisi LDK Partisi Grup Başkanı Bay Ridvan Hoxha tarafından temsil edilmektedir. İtiraz edilen hükümler 2. Prizren Belediye Başkanı tarafından çıkartılıp Anayasa Mahkemesi nezdinde itiraz edilen kararlar şunlardır: Bay Arsim Shpejti ile Bay Ruzhdi Rexha’nın çoğunluk topluluğuna mensup belediye başkan yardımcılığına atanması kararı; Prizren’deki ilk ve ortaöğretim okullarına müdürlerin atanması kararı; Günlük gazetelerde 9.02.2010 tarihinde yayımlanan kadro ilanı; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 423 Prizren Belediyesi Satın Alma Müdürü Bay Isa Osmankaj’ın görevden alınmasına ilişkin 01.03.2010 tarihli karar. Dava konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 18 Haziran 2010 tarihinde yapılan ve 19 Ağustos 2010 ile 1 Eylül 2010 tarihlerinde ilaveler yapılan başvurunun konusu Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’nın, yürülükte olan yasaları ve Kosova Cumhuriyeti Anayasasının hiçe sayarak çoğunluk topluluğuna mensup belediye başkan yardımcılarının atanması kararı, Prizren’deki ilk ve ortaöğretim okullarına müdürlerin atanması kararı, belediye çalışanlarının işine son vermekle ilgili kararı ve Belediye Meclisi çalışmalarının engellenmesidir. 4. Başvurucunun Prizren Belediye Başkanı tarafından ihlal edildiğini iddia ettiği Kosova Cumhuriyeti Anayasası ihlalleri şunlardır: Madde 123 1. Yerel özerk yönetim hakkı yasa ile güvence altına alınıp düzenlenir, Madde124 6. Belediyeler, yasalara ve Anayasaya riayet etmek ve yargı kararlarını uygulamakla yükümlüdürler. Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 18 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurupu, 19 Ağustos 2010 ile 1 Eylül 2010 tarihlerinde başvurusuna ilaveler yapmıştır. 7. İstem hakkında Yerel Hükümetler Yönetim Bakanlığına (bundan sonra YHYB şeklinde anılacaktır) 3 Ağustos 2010 tarihinde bildirilmiş olup söz konusu bakanlık 27 Ağustos 2010 tarihinde Mahkemeye konuyla ilgili açıklamalarını iletmiştir. YHYB’nin yazısında Prizren Belediye Meclisinde temsil edilen parti gruplarınca dile getirilen şikayetleri görüşüp cevap yazdığı ve I02-138 syı ve 24 Şubat 2010 tarihli yazıyla Kosova Cumhuriyetindeki tüm belediye başkanlarına belediye müdürlükleri sayısının arttırılması için izlenmesi gereken yasal usulleri ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 424 açıkladığını, nitekim yapılan teftişler sırasında bazı belediyelerde Yerel Özerk Yönetim Yasası ile belediye tüzüklerine riayet edilmediği tespit edildiğini bildirmiştir. YHYB ayrıca Yerel Hükümetler Yönetim Bakanı Sadri Ferati tarafından imzalanan I. Nr. 02-312 sayı ve 23 Nisan 2010 tarihli yazıda Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’dan belediye başkan yardımcılarının atanması kararının gözden geçirmesi talep edildiği açıklanmıştır. Bu yazının bir nüshası Prizren Belediye Meclisi Başkanı Nijazi Kryeziu’ya gönderildiği, üye tamsayısı 41 olan Prizren Belediye Meclisi Başkanı hakkında 19 Mayıs 2010 tarihinde yapılan güven oylamasına ilişkin YHYB’ye yapılan açıklama başvurusunda 40 üyenin katılıp 20 üyenin “evet” oyu verdiği, yapılan açıklamada güvenoyu için 21 “evet” oyunun alınması gerektiği bildirilmiştir. Yerel Hükümetler Yönetim Bakanlığının Mahkemeye gönderdiği yazının ekinde YHYB ile başvurucu arasındaki yazışmaların bir nüshasını da sunmuştur. 8. Kosova Anayasa Mahkemesi, Prizren Belediye Başkanından Prizren Belediye Meclisi parti gruplarının başvurusuna ilişkin açıklamayı 14 Eylül 2010 tarihinde kabul etmiştir. Bu açıklamada başvuruya kabul edilirlik ve isnat açısından itiraz edilmiştir. Başkan Muja, bu davada taraf olamayacağını, çünkü Yerel Özerk Yönetim Yasasına göre belediye başkanı değil de belediyenin tüzel kişilik olduğundan “belediye hakkında dava açılabilir ve belediye davacı olabildiğini” vurgulamıştır. Başkan Muja devamında Kosova Anayasasının 113.7 maddesinde öngörüldüğü şekilde başvurucuların bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmediğinden taraf olarak meşruluğuna itiraz etmiş, başvurucuların Anayasa Mahkemesine başvurmaları için gerekli olan 4 aylık süreyi aştıklarını da ifade etmiştir. 9. Raportör yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ın raporunu inceledikten sonra Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti 22 Şubat tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Başvurucunun iddiaları 10. Başvurucular, Prizren Belediye Başkanı sıfatıyla Bay Ramadan Muja’nın görev süresinin başladığı andan itibaren resmi görevini yerine getirdiği süre içerisinde Kosova Anayasasını ve Yerel Özerk Yönetimler Yasasının sürekli olarak ihlal ettiğini öne sürmektedirler. Başvurucular tarafından iddia edilen bu ihlaller aşağıda açıklanmıştır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 425 Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediyesi Tüzüğüne aykırı davranarak ve “Yerel Özerk Yönetimler ve belediyelerin sorumluluk alanına giren diğer yasal hükümlerin uygulanmasında gayret göstermeyerek” Belediye Meclisinin çalışmalarını engellemiştir; Çoğunluk topluluğuna mensup bir başkan yardımcısını fazladan atayarak Yerel Özerk Yönetimler Yasasının 60.1 maddesini ihlal etmiştir; Belediye icra organını oluşturmak üzere, belediye müdürlüklerinin özel bir yönetmelikle düzenlenmeksizin, keyfi ve gayri hukuki kararlar almıştır; Okul müdürlerinin atanmasına ilişkin yürürlükteki yasal hükümleri hiçe saymıştır; Kosova Kamu Hizmeti Yasasında belirtilen ön inceleme yapılmaksızın Satın Alma Müdürünü görevden alarak siyasi karar almıştır; Belediye Meclisi Başkanı Bay Nijazi Kryeziu ile birlikte Belediye Meclisinin çalışmasını imkansılaştırmışlardır ve 15 Şubat 2010 tarihinde yapılan Kuruluş Meclisinden itibaren muhalefetin talebi üzerine sadece iki olağanüstü toplantı yapılmıştır; Kosova’da yürürlükte olan mevzuatla ilgili diğer ihlalleri işlemiştir. Olguların Özeti 11. Başvurucunun 18 Haziran 2010 tarihli dilekçesinde Anayasa Mahkemesinden “Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’nın keyfi uygulamaları karşısında sessiz kalmalarından dolayı Yerel Hükümetler Yönetim Bakanı ve Kosova Başbakanı hakkında cezai tedbirlerin alınması” talebinde bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesinden aynı zamanda “Anayasayı ihlal ettiği için Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’yı görevden alma sürecini başlatması için YHYB’ye emretmesi” talep edilmiştir. 12. Prizren Belediye Meclisi üyesi olan LDK, AAK ve LDD parti temsilcileri, aynı verileri içeren dilekçesinin bir nüshasını Priştine’deki Uluslararası Sivil Temsilci (İCO) makamına da göndermişlerdir. 13. Başvurucular, Prizren Belediye Meclisindeki LDK, AAK ve LDD parti gruplarının yukarıda zikredilen ihlallerle ilgili olarak 15 Mayıs 2010 tarihinde Yerel Özerk Yönetim Yasasının 64.1, 2 ve 3 ile Prizren Belediyesi Tüzüğünün 36. maddesine dayanarak Belediye Başkanının görevden alınması sürecini başlattıklarını, ancak bu girişimin YHYB ile Kosova Hükümeti tarafından dikkate alınmadığını vurgulamışlardır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 426 14. Başvurucu, Prizren Belediye Başkanının iki yıllık görevi ile 2007-2009 yıları arasında yaptığı bir önceki görev süresince işlediği ve YHYB ile Hükümetin sürekli haberdar edildiği öne sürülen ihlallerle ilgili iddia ve müteakip evrakı dilekçenin ekinde sunmuştur. 15. Anayasa Mahkemesi 28 Temmuz 2010 tarihinde aynı başvurucu tarafından Prizren Belediye Başkanının Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve yürürlükteki mevzuatı ihlal ettiğini öne süren ilave bir dilekçe kabul etmiştir. Bu dilekçede Anaysa Mahkemesinden, YHYB ile Başbakan’a Yerel Özerk Yçnetimler Yasasına dayanarak Prizren Belediye Başkanının açığa ve görevden alma sürecini başlatmaları için emredilmesi talep edilmiştir. Bununla ilgili ilave iddialar aşağıdaki gibidir: Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediyesinin 2010 yılına ait gözden geçirilmiş bütçesini, yasalarda öngörülen süreçlerden geçirmeden Anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde imzalayarak Kosova Meclisinin onayına sunmuştur. Belediye Başkanı ile başvurucuya göre 19 Mayıs 2010 tarihinde güvenoyu alamayan Belediye Meclis Başkanı, Prizren Belediye Meclisi oturumunu yasalara aykırı şekilde yapmışlardır. 16. Anayasa Mahkemesi, aynı başvurucunun ikinci ilave dilekçeyi 19 Ağustos 2010 tarihinde kabul etmiştir. Bu ikinci ilave dilekçede başvurucu, kanuna aykırı olduğunu iddia ettiği Prizren Belediye Meclisi toplantısına ilişkin Belediye Başkanının basın toplantısı yapıldığını teyit etmiştir. Belediye Başkanının yaptığı basın toplantısıyla ilgili günlük iki gazetede çıkan haberleri dilekçenin ekinde sunmuştur. 17. Anaysa Mahkemesi 1 Eylül 2010 tarihinde aynı başvurucu tarafından üçüncü ilave dilekçeyi kabul etmiştir. Üçüncü ilave dilekçede başvurucu, Prizren Belediye Başkanının yürürlükteki yasalarla ilgili olarak aşağıdaki üç ihlali daha işlediğini ileri sürmektedir: Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediye Meclisi Başkanı ile birlikte 30 Ağustos 2010 tarihinde Yerel Özerk Yönetim Yasasının 50. maddesine aykırı şekilde Belediye Meclisini toplamıştır. Prizren Belediye Meclisi altı ay süreyle toplanmadığından bu haliyle ademi mevcuttur. Prizren Belediye Başkanı hukuki usullere başvurmaksızın bir belediye çalışanının işine son vererek kanunu ihlal etmiştir. Başvurucu bu iddiayla ilgili ihlalin yapıldığını gösteren Kosova Bağımsız Denetleme Kurulunun 1709 say ve 27 Mart 2010 tarihli kararını delil olarak ekte sunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 427 İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 18. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirmesi gerekmektedir. Tüm koşulların toplu halde yerine getirilmesi Anayasa Mahkemesine başvurmak için esas olup Mahkeme bu konuda Anayasanın aşağıda aktarılan 113.1 maddesine atıfta bulunur: “Anayasa Mahkemesi, yasal şekilde ve yetkili taraflarca yapılan başvurular hakkında ancak karar verir”. 19. Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacak yetkili taraflar Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113. maddesi 2-9. fıkralarıyla belirlenmiş olup bu fıkraların hiçbirinde Kosova’nın herhangi bir belediyesinin azalarının (meclis üyelerinin) grup halinde Anayasa Mahkemesine başvurma hakkını öngörmemiştir. 20. Aslında Kosova Anayasası, Anayasa Mahkemesine başvurma hakkıyla ilgili olarak “meclis üyesi” tanımlamasına 113. maddenin 5 ve 6. fıkralarında zikredilir ve bu tanımlama “Kosova Meclisi üyelerine” atıfta bulunur. Daha açık bir ifadeyle Kosova Meclisinin 10 veya daha fazla sayıdaki üyesi Meclis tarafından kabul edilen yasa ve kararların Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi için ve aynı şekilde 30 veya daha fazla sayıdaki üye Cumhurbaşkanının ülke Anayasasını ihlal edip etmediği konusunda başvuruda bulunabilirler. Ancak bu hak belediye meclisi üyeleri için geçerli değildir. 21. Bu anlamda Mahkeme “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, ancak kanunlarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra, Anayasa Mahkemesine başvurabilirler” şeklinde tanımlaması olan Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunur. Öyle ki Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin, belediye de dahil olmak üzere, kamu otoritelerince ihlal edildiğini ileri süren belediye meclis üyeleri kamu otoritesine karşı dava açma hakkına sahipler. 22. Böyle bir durumda tarafların yetkili taraf olduklarını kanıtlamaları ve belediye meclis üyesine yani başvurucuya karşı “Anaysa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlükleriyle ilgili kamu otoritesinin ihlalinin bulunduğunu” ortaya koymalıdır. Öyle ki başvurucunun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 34. maddesinde belirtildiği şekilde, Mahkeme önünde “kamu otoritesinin kararından mağdur olduğunu” kanıtlaması gerekirdi (bkz. mutatis mutandis Linsay – Birleşik Krallık ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 428 31699/96 başvuru numaralı davası 17 Ocak 1997 tarihli AİHM 23 Komisyon kararı; Agrotexim - Yunanistan davası 24 Ekim 1995 tarihli A Serisi No 330-A kararı pp. 22-26, §§ 59-72; Terem Ltd, Chechetkin ve Olius – Ukrayna davası başvuru no 70297/01, § 28, 18 Ekim 2005; Vesela ve Loyka - Slovakya davası karar no 54811/00, 13 Aralık 2005) 23. Netice itibariyle Mahkeme, başvurucuların Anayasa Mahkemesi nezdinde başvuruda bulunmaları için meşruiyetinin olmadığını dolayısıyla başvurma hakkı bulunmadığını ve bu sebeplerden dolayı başvurunun kabul edilmez olarak ilan edilmesi gerektiği sonucuna varmıştır (bkz. mutatis mutandis Sözleşme /Municipal Section of Antilly ve. France (dec), no 45129/98, ECHR 1999-VIII/). 24. Bu koşullarda istem mesnetsiz olup başvurucu kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 429 Başvurucu Zef Prenaj Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın 11/2010 sayılı Temel Emeklilik Ödemeleri Genelgesine karşı Dava No: KI 40-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, temel hak ve özgürlükler, insan hakları, bireysel başvuru, emeklilik Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda emeklilik hakkı olan vatandaşlara bu hakkı tanımadığı için 11/2010 sayılı Temel Emeklilik Ödemeleri Genelgesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme, iddia edilen ihlalden dolayı doğrudan mağdur olduğunu gösteren bir kanıt bulunmadığından söz konusu Genelgenin Anayasa’ya aykırılığını sorgulamaya Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 madde fıkralarına göre başvurucunun yetkili taraf olmadığına karar vermiştir. Priştine, 1 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK146/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 40/11 Zef Prenaj Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığınca 2010 yılında yayımlanan 11/2010 sayılı Temel Emeklilik Maaşına Genelgesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 430 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştineli emekli avukat Zef Prenaj’dır. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığınca (bundan sonra ÇSRB şeklinde anılacaktır) 2010 yılı Ekim ayında yayımlanıp emeklinin vefatından sonra vefat bildirimi, emekliliğin askıya alınması, emekliliğin yeniden aktif hale getirilmesi, yeniden başvurma ve emekliğin kesilmesini düzenleyen 11/2010 sayılı genelgeye (bundan sonra “11/2010 Genelgesi” şeklinde anılacaktır) itiraz etmiştir. Yasal dayanak 3. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 4. Başvurucu 22 Mart 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunmuştur. 5. Mahkeme Başkanı 8 Nisan 2011 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak görevlendirmiş, Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 431 6. Mahkeme, 24 Mart 2011 tarihinde başvurucudan Kosova’nın tüm emeklilerini kendisinin temsil ettiğine ve tüm kanun yollarının tüketildiğine ilişkin ilave belge sunmasını talep etmiştir. Olguların özeti 7. Başvurucu, yürürlükteki yasaya göre 40 yılık kıdem veya 65 yaşı tamamlama koşulunu yerine getirerek 10 Mayıs 2007 tarihinde emekli olmuştur. 8. Başvurucu 28 Ocak 2011 tarihinde Raiffeisen Bank gişesine emeklilik maaşını çekmek üzere gittiğinde, önceden yatırıldığı şekilde maaşının yatırılmadığını öğrenmiştir. 9. Aslında başvurucu 38 aylık dönem için 2.120 avro ödendiğini, oysa ÇSRB bünyesindeki Emeklilik İdaresi Departmanı tarafından 3.040 avro ödenmiş olması gerektiğini, arada 820 avroluk bir farkın olduğunu fark etmiştir. 10. Başvurucu bunun üzerine Emeklilik İdaresi Departmanına başvurarak 820 avroluk farkı ve gecikme faizinin ödenmesini talep etmiştir. 11. Emeklilik İdaresi Departmanının 11 Şubat 2011 tarihli cevabında emeklilik maaşının ödenmesiyle ilgili Genelgede öngörülen tüm prosedürlere riayet edildiği vurgulamıştır. Başvurucunun öne sürdüğü hukuki argümanlar 12. Başvurucu “Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 64, 67, 48 ve 49. maddelerine göre Kosova’daki tüm emeklilerin insan hakları ve Anayasa ihlal edilmektedir” argümanlarını öne sürmüştür. 13. Başvurucu “Anayasa Mahkemesi 11/2010 sayılı genelgeyi derinlemesine analiz edip Kosova’da şimdiye kadar emekliliği reddedilen tüm emeklilerin emeklilik maaşları ödenecek şekilde genelge geçersiz ve Anayasaya aykırı ilan etmelidir” tespitinde bulunmuştur. 14. Başvurucu devamında “11/2010 sayılı genelge Anayasaya aykırı ve gayrimeşru, insanlık dışı ve emeklilerin temel hakları ile insan haklarıyla genel anlamda çelişmektedir” tespitinde bulunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 432 15. Bunun dışında başvurucu, “Anayasa Mahkemesi, Kosova’daki emeklilerin hukuki bir mesnet bulunmaksızın askıya alınan emekliliklerimizin ödenmesi için bizim (başvurucunun) talepleri doğrultusunda hareket etmelidir” önerisinde bulunmuştur. İstemin kabul edilirliği 16. Kabul edilirlik koşulları Anayasada zikredilip Yasa ev İçtüzükte açıklanmıştır. 17. Anayasanın 113.1 ve 113.7 maddesi bireysel başvuru için gerekli koşulların çerçevesini oluşturmaktadır. Bu çerçeve şunları öngörmüştür: “Anayasa Mahkemesi, sadece yetkili taraflarca ve yasaya uygun şeklide yapılan başvurular hakkında karar verir (…) “7. Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.” 18. Bu davada başvurucunun “11/2010 sayılı Genelgenin anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini” ve “Anayasa Mahkemesi 11/2010 sayılı genelgeyi derinlemesine analiz edip (…) genelge geçersiz ve Anayasaya aykırı ilan etmelidir” talepleri olmuştur. 19. Başvurucunun Kosova emeklilerinin yararı adına söz konusu Genelgenin askıya alınmasına ilişkin talebi soyut bir itirazdır. Başvurucunun amacı Genelgenin askıya alınması ise, birey olarak bunu talep etmeye yetkili değildir. 20. Aslında başvurucu başvurunun hukuki dayanağı olarak Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunmuştur. Her nasılsa Genelgenin yayımlanmasından kendisinin doğrudan mağdur olduğunu gösteren herhangi bir delil sunmamıştır. 21. Anayasanın 113.2 ila 113.6 maddesi fıkralarında zikredilen taraflar ancak soyut anlamda Anayasaya uygunluk değerlendirmesi başvurusunda bulunabilirler. 22. Bunun dışında Kosova’nın hukuki anayasal düzeni, kendileri ihlallerden mağdur olmadan kamu yararı ve anayasal düzenin korunmasına ilişkin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 433 actio popularis şeklindeki bireysel başvurularını Anayasa Mahkemesine sunmaya imkan tanımamaktadır. 23. Anayasa Mahkemesi bu yüzden başvurucunun, Genelgenin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin soyut itirazda bulunmaya yetkili taraf olmadığını, dolayısıyla başvurunun kabul edilmez olarak ilan edilmesini değerlendirmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.1 ve 113.7 maddesine, Yasanın 46, 47 ve 48. maddesine ve İçtüzüğün 36. 1(a) ve 3(c) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 23 Eylül 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE, Başvurucunun kimliğinin saklı tutulmasına karar verilmiştir.İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 434 Başvurucu X Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sosyal Refah Departmanı’nın Kararına ilişkin itirazı reddeden Yüksek Mahkeme kararına karşı Dava No: KI 52-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet (sosyal yardım), aile davası, kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, sosyal yardım hakkı, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda sağlık hizmetlerinin sunulmayışından dolayı mali destek başvurusunu reddeden Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 22, 102 ve 51.2 maddeleriyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36. kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, mevcut başvurunun niteliğinden dolayı başvurucunun kimliğinin açıklanmaması yönündeki talebini onaylamıştır. Priştine, 1 Kasım 2011 Nr.ref: RK 148/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 52/11 Başvurucu X ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 435 Kosova Yüksek Mahkemesi kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, kimliğinin saklı tutulmasını talep eden Kosova vatandaşıdır. İtiraz edilen karar 2. İtiraz edilen karar, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (bundan sonra ÇSRB şeklinde anılacaktır) Sosyal Refah Departmanı (bundan sonra SRD şeklinde anılacaktır) kararına karşı itirazı reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin bir kararıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararıyla Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile öngörülen sosyal koruma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 436 5. Başvurucu 15 Nisan 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurusunu yapmıştır. 6. Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararına karşı işlemin başlatıldığını 10 Mayıs 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirmiştir. 7. Raportör yargıç Ivan Čukalović’in raporunu inceledikten sonra Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Dr. Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti 23 Eylül 2011 tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Başvurucunun kimliğinin saklı tutulması 8. Mahkeme, başvurucunun kimliğinin saklı tutulması yönündeki talebini değerlendirmiş ve kimliğinin saklı tutulmasına karar vermiştir. Mahkeme, kimliğin saklı tutulmasıyla ilgili talebi yerinde bulup netice itibariyle bu talebi onaylamıştır. Bu sebepten dolayı kararda başvurucunun kimliğinin açığa çıkmasına yardımcı olacak bazı kısımlar kaldırılmıştır. Olguların Özeti 9. Başvurucu, tedavi edilemeyen bir hastalıktan muzdarip olduğunu ve aynı hastalığın kalıtsal olarak çocuğuna da geçtiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun ilaç alacak parası olmadığından, Z yerleşim yerindeki Sosyal İşler Merkezi Özel Gereksinimli Çokçuk ve Aileleri Destekleme Dairesine mali yardım almak üzere başvuruda bulunmuştur. 10. Z yerleşim yerindeki Sosyal İşler Merkezi özel gereksinimli olan Y çocuğun daimi olarak sosyal yardım hakkına sahip olma talebini birinci derece Sağlık Komisyonu görüşüne dayanarak reddetmiştir. 11. Başvurucu bu karara karşı ikinci derece organı olan ÇSRB SRD İtiraz Kuruluna itirazda bulunmuştur. 12. İkinci derece organı olan Priştine’deki İtiraz Kurulu itirazı görüştükten sonra itirazı reddetmeye ve Z yerleşim yerindeki Sosyal işler Merkezinin kararını onaylamaya karar vermiştir. Bu karar, kalıcı (bedensel/zihinsel) engelin bulunmadığı belirtilen ikinci derece Sağlık Komisyonunun görüşüne dayanarak alınmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 437 13. Başvurucu, Priştine’deki İtiraz Kurulunun kararına karşı Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde itiraz dilekçesi sunmuştur. 14. Kosova Yüksek Mahkemesi, birinci ve ikinci derece sağlık komisyonlarının görüşüne dayanarak Y çocuğun kalıcı bir engeli olmadığı görülmekte olup mali yardım hakkının tanınmasının mümkün olmayacağı için itirazı mesnetsiz bularak reddetmiştir. Başvurucunun iddiaları 15. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararıyla sosyal koruma hakkını ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucu, Anayasanın sağlık ve sosyal güvenliği öngören 51. maddesi 2. fıkrasının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. 16. Başvurucu devamında, Yüksek Mahkemenin Kalıcı Engelli Çocuk Ailelerine Mali Destek Yasasının 6, 10, 11 ve 13. maddelerini doğru uygulamadığı için Anayasanın mahkemeleri Anayasa ve yasalara uygun olarak yargılamaya mecbur kılan 102. maddesi 2. fıkrasını ihlal ettiğini ileri sürmektedir. 17. Başvurucu son olarak, Anayasanın uluslararası sözleşme ve belgelerin dolaysız uygulanmasını öngören 22. maddesinin ve dolayısıyla 1996 yılına ait Avrupa Sosyal Şartının 13. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 18. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 51. maddesi 1. fıkrası (Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik), 102. maddesi 3. fıkrasının (Yargı Sistemi Genel İlkeleri) ve 22. maddesinin (Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Dolaysız Uygulanması) başvuruna isnat teşkil ettiğini ileri sürmektedir. 19. Anayasa Mahkemesi Hakkında asanın 49. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür.” 20. Anayasaya göre, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Usul hukuku ve maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. KI 13/09 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 438 numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail Avdyli Davası Kabul Edilmezlik Kararı ve mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 21. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi ile Yasansın 48. maddesinde belirtildiği şekilde, Anayasanın 22, 51 ve 102. maddelerinin başvurusuna hangi şekilde isnat teşkil ettiğini göstermeyerek ilk görünüş ispatı (prima facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 22. Başvurucu, olguların yanlış tespitinden ve yasların mahkemelerce yanlış uygulanmasından dolayı, mahkeme kararlarıyla hangi şekilde ihlal edildiğini açıklamadan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. 23. Bu davada başvurucuya, yanlış yorumlandığını düşünüp ihtilaflı olan bu konuda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı ile Yüksek Mahkeme tarafından kanunların yorumlanması konusunda birkaç defa imkan sağlanmıştır. Sürecin baştan başa incelenmesinden sonra Anayasa Mahkemesi, usulde herhangi bir haksızlık veya keyfiliğin olmadığını değerlendirmiştir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı). 24. Sonuç olarak bu başvuruda kabul edilirlik koşulları yerine getirilmemiştir. Başvurucu, anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği yönündeki iddiasını delil ve olgularla desteklemekte yetersiz kalmıştır. 25. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün 36 (2b) kuralında belirtilen “2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” hükmüne göre kabul edilmez niteliktedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) ile 36 (2b) kuralına dayanarak 23 Eylül 2011 tarihinde yapılan duruşmada oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 439 II. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 440 Başvurucu Sylë Shlivova Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 82/2002 sayılı kararına karşı Dava No: KI 58-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: istihdam davası, zaman bakımından kabul edilmezlik, bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş ilişkisinin kesilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda yasal sürelere riayet edilmediği gerekçesi ile itiraz başvurularını reddeden ilk derece mahkemelerinin kararlarını onayan Yüksek Mahkeme’nin 2002 yılına ait kararı ile çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun şikâyeti Sırp yönetiminin daha önceki dönemde işine son verildiği işyerine iadesine ilişkin 1999 yılına ait karara rağmen Klina Belediyesi’nin kalifiyesinin kendisinden daha düşük olan birisinin 2000 yılında Jashenice Köyü Muhtarlığına görevlendirilmesiyle ilgiliydi. Mahkeme, bu olayların Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlerde meydana geldiğinden İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak başvurunun zaman bakımından kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Priştine, 1 Kasım 2011 Nr.ref: RK 147/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 58/11 Başvurucu Sylë Shlivova Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.Nr. 82/2002 sayı ve 22 Ağustos 2002 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 441 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Klina Belediyesine bağlı Jashanice köyü mukimi Syle Shlivova’dır. İtiraz edilen karar 2. İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 54/2002 sayı ve 8 Nisan 2002 tarihli kararının gözden geçirilmesi talebini reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile öngörülen çalışma hakkını ihlal ettiğini düşündüğü Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına itiraz etmektedir. Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı 2. fıkrası. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 442 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 28 Nisan 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurusunu yapmıştır. 6. Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına karşı işlemin başlatıldığını 22 Haziran 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirmiştir. 7. Raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu inceledikten sonra Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Prof. Dr. Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 8. Başvurucu, 1968 yılından itibaren “Sırp yönetiminin zorla işten çıkarttığı” 1998 yılına kadar Jashanice köyü muhtarlığında görev yapmıştır. 9. Kosova Geçici Hükümeti Klina Belediye Konseyinin 153/99 sayı ve 1 Ekim 1999 tarihli kararıyla “kadro ilanının yayımlanmasına kadarki süre için” geçici olarak Jashenice köyü muhtarlığında asistan olarak işe alınmıştır. 10. 5 Ekim 2000 tarihinde idare personeli için kadro ilanı yayımlanmış olup Jashenice köyü muhtarlığındaki asistanlık görevi için başvurucu da başvuruda bulunmuş, ancak bu göreve başka bir kişi kabul edilmiştir. 11. Eleme komisyonunun kararından memnun kalmayan başvurucu, Klina Belediye Mahkemesine eleme sonucunun iptali için dava dilekçesi sunmuştur. Başvurucu dava dilekçesinin bir yerinde mülakatın yetkin bir komisyon tarafından yapıldığını ancak kendinsin çalıştığı pozisyona koşulları yerine getirmeyen bir kişinin alındığını ifade etmiştir. 12. Klina Belediye Mahkemesinde 7 Aralık 2001 tarihinde yapılan duruşmada Klina Belediyesi temsilcisi, haklarında açılan davanın mesnetsiz olduğu, çünkü kadro alı ilanını Belediye değil UNMIK idaresinin verdiğini açıklamıştır. Devamında 2000/47 sayı UNMIK Yönetmeliğine göre UNMIK organlarının dokunulmazlıklarının olduğu ve Jashsanice köyündeki muhtarlığın lağvedilip muhtarlığın Klina ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 443 Belediyesine taşındığını, bununla ilgi yasal koruma sürelerinin hepsinin geçtiğini açıklamışlardır. 13. Klina Belediye Mahkemesinin C.Nr. 89/2001 sayı ve 7 Aralık 2001 tarihli kararında tüm delillerin incelendikten sonra dönemin yasalarına ve UNMIK yönetmeliklerine göre önleyici tüm yasal sürelerin geçmiş olmasından dolayı dava dilekçesinin reddedildiği açıklanmıştır. 14. Başvurucu Klina Belediye Mahkemesi kararına karşı İpek Bölge Mahkemesinde itirazda bulunup, bu mahkemenin Ac. Nr. 54/2002 sayı ve 8 Nisan 2002 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiş ve Klina Belediye Mahkemesinin C.br. 89/2001 sayı ve 7 Aralık 2001 tarihli kararını onamıştır. 15. İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 54/2002 sayı ve 8 Nisan 2002 tarihli kararının gözden geçirilmesi için Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan başvuru bu mahkemenin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 sayılı kararıyla istem mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir. Başvurucunun iddiaları 16. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararı ile, Anayasada güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. O, ihlal edilen Anayasa maddelerini zikretmeden işe geri gönderilmesini talep etmektedir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirmesi gerekmektedir. 18. Anayasa Mahkemesi başvurucunun Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına itiraz etiğini tespit etmiştir. Bu istem Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki bir dönemle ilgilidir. Buna göreistem, zaman bakımında (ratione temporis) Anayasa ve Yasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır (bkz. mutatis mutandis, Jasioniene – Litvanya, Başvuru no 415101/98, 6 Mart ve 9 Haziran 2003 tarihli AİHM kararları). 19. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün 36 (3h) kuralında belirtilen “İstem aşağıdaki durumlarda da kabul edilmez olarak değerlendirilebilir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 444 h)İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir olmadığı zaman” hükmüne göre kabul edilmez niteliktedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36 (3h) kuralına dayanarak 4 Ekim 2011 tarihinde yapılan duruşmada oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 445 Başvurucu Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 185/2008 sayılı kararına karşı Dava No: KI 72-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: istihdam davası, bireysel başvuru, çalışma hakkı, açıkça temelden yoksun başvuru Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Obiliç Belediyesi Sosyal Refah Merkezi’nin istihdam kararına ilişkin itirazının ilk derece mahkemelerince reddi kararlarını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, taraflarca sunulan delillere ilişkin maddi fakları gözetmediğinden Yüksek Mahkeme kararının Anayasa’nın 31. maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna Priştine, 1 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK101/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 72/11 Başvurucu Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayı ve 6 Ocak 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 446 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Obiliç Belediyesine bağlı Prugoc köyü mukimi Elmi Dragusha’dır. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayı ve 6 Ocak 2011 tarihli kararına itiraz etmiştir. 3. Aslında başvurucu, “Yüksek Mahkeme, taraflara arasındaki çelişkili ifadeler ile maddi delillerden görülmesi gereken hakları doğru tespit etmemiştir” iddiasında bulunmuştur. Yasal dayanak 4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 5. Başvurucu 23 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunmuştur. Başvurucuya dosyasının tamamlamak üzere 24 Mayıs 2011 tarihinde tebligat gönderilmiş olup, 2 Haziran 2011 tarihinde dosyasının tamamlayarak istemini açıklığa kavuşturmuştur. 6. Dosyasının tamamladığı esnada herhangi bir gerekçe göstermeksizin kimliğinin gizli tutulmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 447 7. Mahkeme, 24 Haziran 2011 tarihinde başvurucuya ve müdahil mahkemelere davanın KI 71/11 numara ile işleme konduğunu bildirmiştir. 8. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti Raportör yargıç Almiro Rodrigues’in raporunu 5 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra, tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 9. Priştine’deki Sosyal İşler Merkezi (bundan sonra SİM şeklinde anılacaktır) 11 Şubat 2011 tarihinde Koha Ditore adlı günlük gazetede Obiliç Sosyal İşler Merkezine alınacak Sosyal Hizmetler Memuru alım ilanını yayımlamıştır. İlanda başvuracak adayların yükseköğrenim mezunu olmaları gerektiği belirtilmiştir. 10. Bu ilana başvuran dokuz aday içerisinde başvurucuda bulunmaktaydı. Yapılan tüm elemelerden sonra başvurucu bu işe alınmamıştır. 11. Başvurucu, Obiliç SİM hakkında Priştine Belediye Mahkemesinde şikâyette bulunmuştur. Priştine Belediye Mahkemesi 23 Ocak 2003 tarihinde başvurucunun şikâyetini yerinde bulmayarak reddetmiştir. 12. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesi kararına Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuştur. Priştine Bölge Mahkemesi, hukukun yanlış uyguladığı gerekçesiyle yeniden görüşülmek üzere davayı Priştine Belediye Mahkemesine iade etmiştir. 13. Priştine Belediye Mahkemesi 27 Şubat 2007 tarihinde davayı yeniden görüşerek başvurucunun şikayetini yerinde bulmayıp tekrar reddetmiştir. 14. Başvurucu Belediye mahkemesinin bu kararına karşı 19 Kasım 2007 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesinde itirazda bulunmuştur. Priştine Bölge Mahkemesi çıkarttığı Cı nr. 192/2005 sayı ve 27 Şubat 2007 tarihli kararında başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak reddetmiş ve Belediye Mahkemesinin ikinci kararını onamıştır. 15. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin kararının gözden geçirilmesi için Kosova Yüksek Mahkemesine başvurmuştur. Kosova Yüksek Mahkemesi 6 ocak 2011 tarihinde başvurucunun kararın gözden ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 448 geçirilmesi talebini yerinde bulmayarak reddetmiş ve Priştine Bölge Mahkemesinin kararını onamıştır. 16. Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2005 sayı ve 6 Ocak 2011 tarihli kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir: “… İşe alım eleme süreciyle ilgili 18 numaralı ve 15 Mart 2002 tarihli tutanaktan alınan adayın Hukuk Fakültesi mezunu olup 43 puan aldığı tespit edilmiştir. Davacı Felsefe Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirmiş ve 21 puan almıştır”. “… alt derece mahkemeleri davacının istemini reddettiklerinde maddi hukuk ilkelerini doğru uygulamışlardır; zira, işe alınan aday Hukuk alanında yükseköğrenim mezunu olup ilanda öngörülen koşulları yerine getirdiğinden karar meşrudur…” Başvurucunun öne sürdüğü olgular 17. Başvurucu, Obiliç SİM yayımladığı iş ilanında Sosyal İşler Memurunun arandığını ve bu pozisyonda istihdam edileceklerin, mahkemelerin değerlendirdikleri gibi herhangi bir yükseköğrenim programından değil, ilgili yükseköğrenim programlarından mezun olmuş olmaları gerektiğini ileri sürmüştür. 18. O, devamında “ilanla ilgili yaptığı yorumda, söz konusu görevi yapacak olan kişinin toplumsal analizler yapması gerekirken, istihdam edilenin ilanda belirtilen analizlerden farklı analizler/meşrulaştırmalar yapacağını” ileri sürmüştür. “İlanda sosyal vakarlı çözecek eleman aranmıştır ve avukat bu görevi yerine getirmez” açıklamasını yapmıştır. 19. Başvurucu, istihdam edilen kişinin avukat olması “ilan koşullarını yerine getirmeyip hukuk çiğnenmiştir” değerlendirmesinde bulunmuştur. 20. Başvurucu en sonunda, Yüksek Mahkemenin kararı ile Anayasanın 31. maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği tespitinde bulunmuştur. 21. Başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) 6.1 maddesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, (…) davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 449 22. Başvurucu devamında AİHS 13. maddesine atıfta bulunur. Bu madde şunu belirlemiştir: Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir. 23. Başvurucu bu yüzden Anayasa Mahkemesinden istemini kabul edip Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayılı kararı ile Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 588/2007 sayılı kararının iptalini ve davanın yenide görüşülmek üzere Priştine Belediye Mahkemesine iadesini talep etmiştir. İstemin kabul edilirliği 24. Başvurucu, Anayasanın 31 maddesi (Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı) ile AİHS 6 ile 13. maddelerinin (Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı ile Etkili Başvuru Hakkı) başvurusuna dayanak teşkil ettiklerini ileri sürmüştür. 25. Kabul edilirlik koşulları Anayasada zikredilip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ev İçtüzükte açıklanmıştır. 26. Anayasa mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 27. Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuk mahkemelerince çıkartılan kararların ele alındığı durumlarda Temyiz Mahkemesi olarak görev yapmaz. Usul ve maddi hukuk kurallarının yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 28. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Başvurucu, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 48. maddelerinde istendiği şekilde başvurusuna Anayasanın 31. ile AİHS 6 ve 13. maddelerinin hangi şekilde dayanak oluşturduğunu açıklamamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 450 29. Başvurucu, birinci derece mahkemelerin olguları yanlış tespit etmelerinden dolayı haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ancak bununla ilgili açık herhangi bir veri sunmamıştır. 30. Başvurucu bu davada Bölge ile Belediye Mahkemelerinde ve Yüksek Mahkeme nezdinde dava açma ve hukukun yanlış uygulandığı konusunda itirazda bulunmak için imkânlar sunulmuştur. Bu davada Anayasa Mahkemesi mahkeme kararlarının hangi nedenden dolayı keyfi ve haksız olduğu tespitinde bulunmamıştır (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı). 31. Öyle ki “Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” şeklinde olan İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre başvurunun dayanaksız olduğu açıkça görülmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. (2b) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 5 Ekim 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE, İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 451 Başvurucu Zora Palić ile Paško Palić Yüksek Mahkeme’nin Rev. Nr. 218/2006 ile Lipyan Belediye Mahkemesi’nin P. Nr. 177/2002 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 86-2010, karar tarihi: 18 Ekim 2011 Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, iş ilişkisinin kesilmesi Başvurucular, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda herhangi bir meşru gerekçe bulunmaksızın UNMIK tarafından öğretmenlik görevine son verilerek iş sözleşmelerinin feshine ilişkin itirazlarını reddeden Lipyan Belediye Mahkemesi’nin kararını destekleyen Priştine Bölge Mahkemesi kararını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Davalı taraf başvurucuların kendi istekleriyle işine son verildiğini ve öğretim programı sürekliliğinin sağlanması için onların yerine başkalarının görevlendirilmesinin gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurucuların son kararı teslim aldıkları tarihten itibaren dört aylık başvuru süresi aşıldığından Anayasa’nın 49. maddesine dayanarak başvuruya ilişkin kabul edilmezlik kararı almıştır. Priştine, 1 Kasım 2011 Nr.ref: RK 155/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 86/10 Başvurucular Zora Palić Paško Palić Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 218/2006 sayı ve 15 Mayıs 2008 tarihli kararı ile Lipyan Belediye Mahkemesinin P.nr. 177/2002 sayı ve 9 Ocak 2003 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 452 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Lipyan’da mukim Bayan Zora Palić ile Bay Paško Palić’tir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucuların itiraz ettikleri kararlar: a. Başvurucuya 16 Aralık 2006 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 218/2006 sayı ve 15 Mayıs 2008 tarihli kararı; b. Başvurucuya 3 Haziran 2003 tarihinde teslim edilen Lipyan Belediye Mahkemesinin P.nr. 177/2002 sayı ve 9 Ocak 2003 tarihli kararı. Dava konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 453 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 15 Eylül 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurusunu yapmıştır. 6. Başvurucunun istemi 9 Kasım 2010 tarihinde Lipyan Belediye Mahkemesine iletilmiştir. 7. Mahkeme Başkanının 7 Aralık 2010 tarih ve GJR. KI 86/10 sayılı emirnamesiyle Yargıç Snezhana Botusharova raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 86/10 sayılı emirname ile yargıçlar Almiro Rodrigues, Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 8. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 2 Mart 2011 tarihinde görüştükten sonra başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 9. Başvurucular, Lipyan Belediye Mahkemesinden kendilerinin daha önce çalıştıkları Yanova ilkokulundaki işyerine geri iadelerini talep etmişlerdir. Belediye Mahkemesi başvurucuların istemini mesnetsiz bularak (P. Nr. 177/2002 sayılı karar) 9 Ocak 2003 tarihinde reddetmiştir. 10. Başvurucular Belediye Mahkemesinde şu beyanlarda bulunmuşlardır: a. Onlar 32 ve 30 yıldan beri kesintisiz olarak çalışmışlardı; b. Herhangi bir dayanak olmaksızın UNMIK tarafından işlerine devam etmeleri engellenmişti; c. Onlar 31 Aralık 1999 tarihine kadar maaş alıp, 31 Ağustos 2000 tarihine kadar sözleşme süreleri vardı; d. Okul idaresinden sözlü ve yazılı olarak işlerini devam ettirmelerini talep etmişlerdir; e. Başvurucular hakkında herhangi bir disiplin işlemi yapılmamış olup, işlerine son verildiğine dair herhangi bir karar kendilerine verilmemiştir. 11. Davalı taraf Belediye Mahkemesine şu cevabı vermiştir: a. Başvurucular 1 Eylül 2000 tarihinden 29 Eylül 2001 tarihine kadar işe gitmemişlerdir; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 454 b. Başvurucuların işgal ettikleri görevlere ders sürecinin normal devam edebilmesi için ve başvurucuların derslerine girdikleri öğrencilere ders verebilmek amacıyla okul tarafından iki yeni kişi istihdam edilmiştir; c. Okula personel alımı veya personel çıkartımı konusunda UNMIK Eğitim Departmanı yetkili kılınmıştır. 12. Belediye Mahkemesi şu sonuca varmıştır: a. Lipyan Belediyesi Yerel Topluluklar Koordinatörü, yeni alınan kadrolar tarafından kendi istekleriyle terk ettikleri pozisyonlarının doldurulduğunu başvuruculara bildirmiştir. b. Başvurucular, iddia edilen hak ihlali konusunda çalışma yasasına göre okulun yetkili organlarına herhangi bir şikayette bulunmamışlardır. c. İş İlişkisi Yasasının 83.2 maddesine (Temel Haklar) hakların korunması için, kuruluşun yetkili organları tarafından önceden talep edildiği durumlar dışında, mahkemeye başvurulamayacağı öngörülmüştür. 13. Başvurucular Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş, ancak bu mahkeme itirazı reddedip Lipyan Belediye Mahkemesinin kararını destekleyerek, maddi ve usul hukukunun doğru uygulandığını vurgulamıştır (Gzh. Nr. 394/2003 sayı ve 14 Temmuz 2005 tarihli karar). 14. Başvurucular daha sonra Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunup şunu vurgulamışlardır: a. Hukuk mahkemeleri iş ilişkisine son vermek için yasal dayanağın olup olmadığını değerlendirmemişlerdir; b. Başvurucuların gönüllü olarak işi bıraktıklarına dair bir delil bulunmamaktadır. c. Başvurucuların sundukları tüm delilleri hukuk mahkemeleri dikkate almamışlardır. d. Hukuk mahkemeleri kararlarının gerekçeleri yoktu. 15. Yüksek Mahkeme itiraz dilekçesini mesnetsiz bularak (Rev. Nr 218/2006 sayı ve 15 Mayıs 2008 tarihli karar) hukuk mahkemeleri tarafından mevcut durum ile maddi ve usul hukukun doğru uygulandığını vurgulamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 455 Başvurucuların iddiaları 16. Başvurucular, sözleşmelerinin gayri meşru ve Anayasaya aykırı şekilde feshedildiğini ileri sürmüşlerdir. 17. Dahası başvurucular, Anayasanın temel vatandaşlık hakları ile bu davada söz konusu olan çalışma hakkını güvence altına aldığını ileri sürmüşlerdir. 18. Bunun dışında başvurucular, Kosova vatandaşı olduklarını ve iş sözleşmesine göre 30 yıldan bu yana çalıştıkları için çalışma haklarının olduğunu ve okul tarafından herhangi bir karar çıkartılmaksızın işlerine son verilmesinin anlamsız olduğunu ifade etmişlerdir. İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi 19. Başvuruların, Anayasanın 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yapma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlali olup olmadığı konusunda karara varabilmek için Mahkeme, öncelikle Anayasada belirtilip yasa ve içtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. 20. Öngörülen kabul edilirlik koşullarından biri, Yasanın 49. maddesinde belirtildiği şekilde başvurucuların davasıyla ilgili son kademe mahkemesinin kararını kabul ettikleri andan itibaren 4 aylık süre içerisinde başvuru yapmaları gereğiyle ilgilidir. Netice itibariyle mevcut davayla ilgili Yüksek Mahkemenin çıkarttığı son karar 15 Mayıs 2008 tarihli olup başvuruculara 16 Aralık 2008 tarihinde teslim edilmiştir. Bunun üzerine başvurucular 15 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 4 aydan uzun bir süre geçmiş oldu (bkz. Yasanın 56. maddesi). 21. Yasanın 49. maddesine göre başvuru süresi aşılmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 2 Mart 2011 tarihinde yapılan duruşmada oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 456 II. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 457 Başvurucu Özel Gradevinar Şirketi Yüksek Mahkeme’nin Ae - Pž Nr. 21/2008 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 01-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: tazminat (savaştan kaynaklanan zararlar), bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, açıkça temelden yoksun başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi Başvurucunun Anayasa’nın 21.4 ile 113.7 maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda 1999 yılındaki savaşta uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin taleplerini reddeden ilk derece mahkemelerinin kararlarını onayan Yüksek Mahkeme kararının belirtilmemiş anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, KFOR güçleri ile UNMIK kurumlarının medeni davalara karşı dokunulmazlıklarının bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v. İspanya davasına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Shub v. Lituanya davasına atıfta bulunarak ilk derce mahkemelerindeki yargılama usullerinde haksızlık veya keyfiliğin bulunmadığını tespit etmiştir. Priştine, 1 Kasım 2011 Nr.ref: RK 149/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 01/11 Başvurucular Özel Gradevinar Şirketi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 458 Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz nr. 21/2008 sayı ve 15 Temmuz 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Mitroviçalı avukat Miro Delevic tarafından temsile edilen Kraljevo merkezli Özel Gradevinar Şirketidir. İtiraz Edilen Karar 2. 1999 yılındaki savaş ve sonrası dönemlerde mallarının zarar görmesine ilişkin maddi tazminat talebini reddeden Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin IV P-nr. 11/2005 sayı ve 11 Temmuz 2007 tarihli kararına karşı Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan itirazı yerinde bulunmayan Ae-Pz br. 21/2008 sayı ve 15 Temmuz 2010 tarihli kararındır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anaysa” şeklinde anılacaktır) herhangi bir maddesine aftta bulunmaksızın Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz br. 21/2008 sayı ve 15 Temmuz 2010 tarihli kararına itiraz etmiş ve ihlalin “her zaman her davada adaletin bulunması gerekir ve adaletin bulunması gerçek ve tüzel kişilere koruma sağlayıp sorumluluk meselesini gündeme getirir” olgusu ile alakalı olduğunu ileri sürmüştür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 459 Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı 2. fıkrasıdır. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 5 Ocak 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunmuştur. 6. Anayasa Mahkemesi 23 Mart 2011 tarihinde davanın KI 01/11 dosya numarası ile kaydedildiğini başvurucuya, Kosova Yüksek Mahkemesine ve Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesine bildirmiştir. 7. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 28 Mart 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevapta ilave dilecek herhangi bir şeyin olmadığı, davayla ilgili görüşünün Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin karar gerekçesinde açıklandığı bildirilmiştir. 8. Kosova Yüksek Mahkemesinin 29 Mart 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevapta ilave dilecek herhangi bir şeyin olmadığı, davayla ilgili görüşünün Yüksek Mahkemenin karar gerekçesinde açıklandığı bildirilmiştir. 9. Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz nr. 21/ sayı ve 15 Temmuz 2010 tarihli kararının hangi tarihte kabul edildiği konusundaki delilleri Avukat Miro Dalevic’ten 5 Nisan 2011 tarihinde talep etmiştir. 10. Avukat Miro Dalevic, kararın kabulüyle ilgili tutanağın Kosova Yüksek Mahkemesinde bulunduğunu yazılı olarak 26 Nisan 2011 tarihinde Mahkemeye bildirmiştir. 11. Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 28 Haziran 2011 tarihinde gönderdiği fakstan Avukat Miro Deleviç’in Yüksek Mahkemenin kararını 22 Eylül 2010 tarihinde kabul ettiği görülmektedir. 12. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında Yargıçlar Ivan Čukalović ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay Suroy’un raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra tam ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 460 kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların Özeti 13. Kraljevo Belediyesine bağlı Ratine köyü merkezli Özel Gradevinar Şirketi 1999 yılı boyunca Obiliç Belediyesinde ticari faaliyet göstermiş olup 1999 yılının ikinci yarısında uğradığı zararla ilgili olarak Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinde tazminat dava açarak birinci davalı olarak Priştine Belediyesi, ikinci davalı olarak Kosova Geçici İdare Makamları ve üçüncü davalı olarak Kosova Hükümeti tarafından tazminini talep etmiştir. 14. Aslında Gradevinar şirketi, 1999 yılının ikinci yarısında sahip olduğu bina, bağ ve toprağın işlenmemesinden kaynaklanan zararlar ile söz konusu binada bulunan taşınır mallara verilen toplam zararın 255.000,00 avro tutarında olduğunu hesaplamıştır. 15. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesine teslim edilen dava dilekçesinde davalıların yükümlülüklerinin Borçlar Yasasının 180. maddesine, Avrupa İnsan Hak ve Özgürlükleri Sözleşmesi ile mal ve mülkiyet hakkının barışçıl yolla teminin düzenleyen ek protokolüne isnat edildiği belirtilmiştir. 16. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 11 Temmuz 2007 tarih ve IV. P.br. 11/2005 sayılı kararında dava dilekçesini reddederek gerekçesinde şunu belirtmiştir: “Borçlar Kanunun 180. maddesi savaştan dolayı mülke zarar gelmesi durumunda Belediye yönelik herhangi bir sorumluluğu öngörmemiştir. Çünkü belediye organlarının, Kosova’da 1999 yılında olduğu gibi, savaşı veya saldırıyı durdurabilecek durumda değiller”. 17. İkinci davalı olan Kosova Geçici İdare Makamları ve üçüncü davalı olan Kosova hükümetiyle ilgili olarak Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesi şu gerekçe ile dava dilekçesini reddetmiştir: “2000/47 sayı ve 18 Ağustos 2000 tarihli UNMIK Yönetmeliğine göre UNMIK personelinin dokunulmazlığı vardır”, Kosova Hükümeti ile ilgili olarak ise “Tüzel kişi statüsüne sahip olmadığı için Medeni usul Yasasının 77. maddesine göre medeni hukuk davalarında taraf olamaz”. 18. Özel Gradevinar Şirketi, avukatı Miro Delevic aracılığıyla 22 Ocak 2008 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesinde dava açarak dava dilekçesinde şunlara yer verilmiştir: “İkinci ve üçüncü davalının meşruiyetinin pasif olmasından kaynaklanan eşya hukukunun yanlış uygulanmasından ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 461 kaynaklanan zarar Askeri müdahalenin akabinde 9 Haziran 1999 tarihinden sonra meydana gelmiştir”. 19. Kosova Yüksek Mahkemesinin 15 Temmuz 2010 tarih ve Ae-Pz br. 21/2008 sayılı kararında avukat Miro Delevic’in itirazı yerinde bulunmayarak reddedilmiş ve Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin IV P-br. 11/2005 sayı ve 11 Temmuz 2007 tarihli kararı onanmıştır. Başvurucunun İddiaları 20. Başvurucu, Özel Gradevinar şirketinin mallarına 1999 yılı boyunca verilen zararlara karşılık açılan tazminat davasıyla ilgili dilekçeyi reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin kararı ile Kosova Cumhuriyeti Anayasanın herhangi bir maddesi zikredilmeksizin, bu Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihalal edildiğini ileri sürmektedir. 21. Başvurucu şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: “ihlal şu olgudan ileri gelmektedir:her zaman her davada adaletin bulunması gerekir ve adaletin bulunması gerçek ve tüzel kişilere koruma sağlayıp sorumluluk meselesini gündeme getirir”. 22. Başvurucu, Bölge Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme kararları ile KFOR, UNMIK ve Kosova Hükümetinin bu bağlamdaki pasif meşruluğundan kaynaklanan hukuki boşluğunun desteklendiğini değerlendirmektedir. Mülki ihtilaflarla ilgili anayasal ve yasal kurallar 23. Borçlar Yasasının 180. madde 1. fıkrası şunu belirlemiştir: “Ölümden kaynaklanan zarar, yaralanma veya kayıp ya da şiddet ile terör eylemleri süresince gerçek kişilerin mallarının imha edilmesi ve de gösteri veya açık toplantılarda meydana gelecek zararlardan, o anda yasalara göre olayları durdurmaya yetkili olan organlar sorumludur”. Hükümet organlarının sorumluluklarıyla ilgili anayasal ve yasal kurallar 24. Kosova Geçici İdaresinin yetkilerini belirleyen 1999/1 sayı ve 25 Temmuz 1999 tarihli yönetmeliğin 1. maddesi 1. fıkrası ile 7. maddesi şunu belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 462 1.1 Kosova’daki tüm yasama ve yürütme yetkisi, yargı organları da dahil olmak üzere, UNMIK’e devredilmiştir ve Genel Sekreter Özel Temsilcisi tarafından yürütülür. Bu yönetmelik, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1244 (1999) sayılı kararının kabul edildiği 10 Haziran 1999 tarihinde yürürlüğe girmiş sayılacaktır. Dokunulmazlıkla ilgili anayasal ve yasal kurallar 25. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 146. maddesi [Uluslararası Sivil Temsilci] şunu öngörmüştür: Bu Anayasanın diğer hükümlerinden bağımsız olarak: 26 Mart 2007 tarihli Geniş Kapsamlı Kosova Statüsü Çözüm Önerisi uyarınca görevlendirilen Uluslararası Sivil Temsilci ve diğer kurum ile kuruluşların, yasal yeterlik, imtiyaz ve dokunulmazlıkları da dâhil olmak üzere, görev süreleri ve yetkileri Geniş Kapsamlı Öneriyle belirlenmiştir. 26. 2000/47 sayı ve 18 Ağustos 2000 tarihli yönetmelik KFOR, UNMIK ve bu organların personeline ilişkin statüsü, hak ve dokunulmazlıklarıyla ilgili olup 2.1 ve 3.1 maddeleri şunu belirlemiştir: 2.1 KFOR, varlıkları, fon ve malları her türlü yasal işlemden muaftır. 3.1 UNMIK, varlıkları, fon ve malları her türlü yasal işlemden muaftır İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 27. Anayasa ile öngörülen kabul edilirlik koşulları Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanmışlardır. 28. Başvurucunun başvurusu Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirtilen süre sınırları içerisinde olup, bu sürelerin hesaplanma şekli İçtüzüğün 27. kuralı 3 ve 6. fıkralarında şu şekilde açıklanmıştır: 3. Zaman aralığı ay hesabına göre hesaplandığında olayın veya fiilin meydana geldiği aydan sonraki ayın aynı gününde veya uygun olması durumunda müteakip ayın birinci günün bitiminde biter. 6. Zaman aralığı cumartesi, pazar veya resmi tatil gününde tamamlanması durumunda söz konusu arlık müteakip iş günün bitimine kadar uzatılır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 463 29. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 30. Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuk mahkemelerince çıkartılan kararların ele alındığı durumlarda Temyiz Mahkemesi olarak görev yapmaz. Usul ve maddi hukuk kurallarının yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 31. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Başvurucu, Anayasanın 113.7 maddesinde ve Yasanın 48. maddesinde belirtildiği üzere, Anayasanın hangi maddesine dayandırdığını belirtmemiştir. 32. Başvurucu, hukuk mahkemeleri tarafından olguların yanlış tespiti ve yasaların yanlış uygulanmasından dolayı haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, alt derecelerdeki mahkemelerin “hukuki boşluğa” destek verdiklerini iddia etmiştir. 33. 1999/1 sayı ve 25 Temmuz 1999 tarihli UNMIK Yönetmeliğinin yukarıda zikredilen yasal hükümlerinden, 1.1 ve 7.1 maddelerinin 10 Haziran 1999 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere geriye dönük hukuki etkisinden ve UNMIK idaresini yegane yetkili otorite olarak öngörmesinden açıkça görüldüğü gibi hukuki boşluk bulunmamıştır. 34. Bu davada başvurucuya, yasaların yanlış olduğunu öne sürdüğü yorumlanmasına ilişkin imkânları Mali Davalar Bölge Mahkemesi ile Yüksek Mahkemeye başvurarak sağlanmıştır. Bu davayla ilgili kararlarda, Anayasa Mahkemesi herhangi bir keyfiliğin bulunduğunu tespit etmemiştir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı). 35. Sonuç olarak bu başvuru kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir. Başvurucu, itiraz edilen kararla anayasal hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini ortaya koyup delillerle desteklemeyi başaramamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 464 36. Buna göre bu başvuru İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre açıkça mesnetsizdir. Söz konusu kural şunu belirlemiştir: “Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri reddedecektir: b. Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 49. maddesine ile İçtüzüğün 36 (3b) kuralına dayanarak 4 Ekim 2011 tarihindeki duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 465 Başvurucu Ilmi Rakovica Priştine Bölge Mahkemesi’nin P.nr. 529/06, Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pp. nr. 200/07 ve Yüksek Mahkeme’nin P. nr. 465/07 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 113-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: suç davası, insan onuru, bireysel başvuru, suçsuzluk iddiası, cinayet, polisin kötü davranması, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda kendisinin suçsuz olduğunu ileri sürerek Priştine Bölge Mahkemesi tarafından bir polisi vurmaktan verilen cezayı artıran Yüksek Mahkeme kararı ile diğer bir polise yönelik cinayet teşebbüsüne ilişkin ağır suçtan Priştine Bölge Mahkemesinin verdiği cezayla Anayasa’nın 23. maddesinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, evine baskın düzenlendiği esnada polis tarafından kötü muameleye maruz kaldığı önünde de şikayetçi olmuştur. O, Bölge Mahkemesinin cinayet teşebbüsüne ilişkin cezasına karşı itiraz etmesi durumunda Yüksek Mahkeme tarafından cezasının artırılacağı endişesiyle itiraz başvurusunda bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 31. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde öngörülen adil ve tarafsız yargılanma imkanı sunulmadığından şikayetçi olduğunu varsaymıştır. Mahkeme, başvurunun Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde öngörülen dört aylık yasal süre içerisinde yapılmadığı için kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, Bölge Mahkemesi’nin cinayete ilişkin kararına karşı itiraz başvurusunda bulunulmadığından Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddelerine göre tüm kanun yollarının tüketilmediği için de başvurunun kabul edilmez olduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme, Whiteside v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak başvurucunun itirazına ilişkin tahmininin kanun yollarını tüketme kuralından muaf tutulmak için yeterli gerekçe olmadığını vurgulamıştır. Ancak Mahkeme, Selmouni v. Fransa, Azinas v. Kıbrıs, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr.ref: RK 161/11 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 466 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 113/10 Başvurucular Ilmi Rakovica Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/06 sayı ve 15 Mart 2007 tarihli kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin Pp.nr. 200/07 sayı ve 5 Temmuz 2007 tarihli kararı ile Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayı ve 12 Aralık 2008 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine mukimi Bay Ilmi Rakovica’dır. İtiraz Edilen Kararlar 2. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/06 sayı ve 15 Mart 2007 tarihli kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin Pp.nr. 200/07 sayı ve 5 Temmuz 2007 tarihli kararı ile Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayı ve 12 Aralık 2008 tarihli kararı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 467 Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 23. maddesi [İnsanlık Onuru] ile güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiğini düşünmektedir. 4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) davanın yeniden görüşülmesi için birinci derece mahkemesine iadesini talep etmektedir. Nitekim alınan kararlarla Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan temel haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Yasal Dayanak 5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu 5 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına başvurusunu yapmıştır. 7. Anayasa Mahkemesi Başkanının emirnamesiyle Yargıç Iliriana Islami raportör yargıç olarak ve yargıç Ivan Čukalović başkanlığında, yargıçlar Altay Suroy ile Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 8. Mahkeme, 23 Mayıs 2011 tarihinde yapılan kapalı duruşmada davayı görüşmüştür. Olguların Özeti 9. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/2006 sayı ve 15 Mart 2007 tarihli kararıyla başvurucu, Valdet Bajrami adında bir polisi öldürmeye teşebbüsten suçlu bularak, Faruk Hoxha adlı polisi öldürmeye teşebbüs suçlamasında suçsuz bulunmuştur. Başvurucu, izinsiz silaha sahip olma, bulundurma ve kullanma suçundan suçlu bulunmuştur. Suçlu bulundukta sonra başvurucuya toplam 3 yıl hapis cezası verişmiştir. 10. Kosova Yüksek Mahkemesi başvurucunun itirazını yerinde bulmayıp Ap.nr. 200/07 sayı ve 5 Temmuz 2007 tarihli kararla itirazı reddetmiştir. Yüksek Mahkeme, başvurucuyu mahkum eden Bölge Mahkemesinin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 468 P.nr. 529/2006 sayılı kararının bir kısmını gözden geçirerek öldürmeye teşebbüs suçuna verilen cezayı az bularak 3 yıl 6 ay olarak arttırmıştır. Yüksek Mahkeme, Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/2006 sayılı kararının Faruk Hoxha’ya karşı öldürme teşebbüsü suçlamasından suçsuz bulunma kısmının gözden geçirilmesi için Bölge Mahkemesine iade etmiştir. Mahkeme, izinsiz silah bulundurma suçundan verilen bir yıllık cezayı onayıp başvurucuyu toplam dört yıllık hapis cezasına çarptırmıştır. 11. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayı ve 12 Aralık 2008 tarihli kararıyla Faruk Hoxha’yı öldürmeye teşebbüs suçundan başvurucu suçlu bulunmuş, toplamda dört yıl altı ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Başvurucunun İddiaları 12. Başvurucu, işlemediği bir suçla itham edildiği düşüncesindedir. O, evinde arama yaptığı sırada polisin silah ve aşırı güç kullanması sonucunda kendisini yaraladığı, kendisini döverek işkence uyguladığı şikâyetinde bulunmuştur. 13. Bunun neticesinde Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru] ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Söz konusu mad de şunu belirlemiştir: Madde 23 [İnsanlık Onuru] İnsanlık onuru dokunulmazdır özgürlüklerinin temelidir. ve tüm insan hakları ve temel 14. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin ikinci kararına karşı itiraz etmemesinin nedeninin Yüksek Mahkemenin cezasını arttıracağı endişesinin olduğunu ifade etmiştir. 15. Başvurucunun başvuru dilekçesinin bir bütün olarak okunduğunda çıkartılabilecek mana, Anayasanın 31. maddesi ve Avrupa Temel Hak ve Özgürlükler Sözleşmesinin 6. maddesiyle güvence altına alınan adil ve tarafsız yargılanma imkânının bulunmadığıyla ilgilidir. Ancak bu imkânsızlık başvurunun ekinde sunulması gereken herhangi bir evrakla gösterilmeyip açık bir şekilde belirtilmemiştir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 16. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 469 edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 17. Bu çerçevede Yasanın 49. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar.” 18. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayılı kararı 12 Aralık 2008 tarihine ait olup başvurucuya 10 Mart 2009 tarihinde teslim edilmiştir. Başvurucu 5 Ekim 2010 tarihinde Mahkeme Sekretaryasına başvuruda bulunmuştur. Teslim edilen evraka dayanarak istem, Yasanın 49. maddesinde öngörülen dört aylık süre içerisinde teslim edilmemiştir. 19. İstem, Yasanın 49. maddesinde öngörülen dört aylık süre içerisinde teslim edilmiş olsa bile, tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğiyle ilgili meselenin de ele alınması gereklidir. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 49. maddesiyle ilgili olan Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunur. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” “Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilir.” 20. Başvurucu tarafından teslim edilen evraka dayanarak, Priştine Bölge Mahkemesinin 12 Aralık 2008 tarihli kararına karşı Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği yönündeki kanun yoluna rağmen başvurucunun bu kanun yolundan istifade etmediği anlaşılmaktadır. 21. Mahkeme, davanın perspektifiyle ilgi şüphelerin başvurucunun yükümlülüklerinden muaf tutulmasına yeterli gerekçe olmadığını tespit etmiştir (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık davası 7 Mart 1994 tarihli kararı, Başvuru no: 20357/92, DR 76, s. 80). 22. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 470 konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). 23. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere başvurmuştur. 24. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tüketmediğini değerlendirmiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113(7) maddesine, Yasanın 20. maddesine ev İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 471 Başvurucu Almerovic Muris Yüksek Mahkeme’nin 198/2009 ve Mia. nr. 7/2009 sayılı kararlarına karşı A. nr. Dava No: KI 105-2010, karar tarihi: 1 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, yetkili temsilci, kanun önünde eşitlik, bireysel başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden yoksun başvuru, mülk kaydı, kanun yararına bozma Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda alt derece mahkemelerinden birinin ve bir idari ajansın yetkisi olmayan bir tarafça yapmaya çalışıldığı gerekçesiyle başvurucunun mülkünü adına kaydetme başvurularını reddeden kararlarını onayan Yüksek Mahkeme kararları ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın eşit savunma ve mülkiyet haklarını belirleyen 24.1 ve 46.1 maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesi ile İçtüzüğün 54.1 kuralına dayanarak başvuru kabul edilmez olduğu ve Mahkeme’de görüşülmekte olan başka bir başvurusu olmadığından geçici tedbir talebini de reddetmiştir. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK 152/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 105/10 Başvurucu Muris Alomerović Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 198/2009 sayı ve 17 Temmuz 2009 tarih ile Mia nr. 7/2009 sayı ve 27 Ağustos 2010 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 472 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, 28 Ekim 2010 tarihli vekâletnameye göre yetkilendirilen Priştineli avukat Bayan Shefkije Bunjaku tarafından temsil edilen Mitroviça mukimi Bay Muris Alomerović’tir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 198/2009 sayı ve 17 Temmuz 2009 tarih ile Mia nr. 7/2009 sayı ve 27 Ağustos 2010 tarihli kararlarına itiraz etmiştir. Son karar kendisine 10 Eylül 2010 tarihinde teslim edilmiştir. Dava konusu 3. Başvurucu, kendi temsilcisinin Mitroviça Belediyesinin ilgili organına başvurup mülkünün devri ve parselasyonunu yapmaya yetkili taraf sayılamayacağı yönündeki Kosova Yüksek Mahkemesinin tespitinin yanlış olduğunu ileri sürerek bu mahkeme tarafından alınan kararlara itiraz etmiştir. 4. Bu sebepten dolayı Yüksek Mahkemenin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 24. maddesi [Kanun Önünde Eşitlik] ve 46. maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına alınmış haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir. 5. Dahası başvurucu, Mahkemeden geçici tedbirin konmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 473 Yasal dayanak 6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22 ve 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54, 55 ve 56(2). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 7. Başvurucu 15 Ekim 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunmuştur. 8. Mahkeme Başkanının 16 Aralık 2010 tarih ve GJR 105/10 sayılı emirnamesiyle Yargıç Iliriana Islami raportör yargıç olarak görevlendirilmiş, Başkanın aynı tarih ve KSH 105/10 sayılı emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 9. İstem, 19 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir. 10. Ön inceleme heyeti, raportör yargıcın raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 11. Mitroviça Belediyesi Kadastro Departmanı, Karadağ Rozaj merkezli “Gornji Ibar” Kamu Şirketinin (Bundan sonra “Gornji Ibar KŞ” şeklinde anılacaktır) bazı mülklerin parselasyonunu ve mülkiyet devrine ilişkin istemi, hukuki dayanağını oluşturacak delillerin eksik olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. 12. Departman, belli bir süre içerisinde evrakı tamamlaması için KŞ’ye imkân sunulduğunu, ancak bunun gerçekleşmediğini bildirmiştir. Aradan geçen uzun süre ve KŞ temsilcisi tarafından sunulan evrakın gerçekliğine ilişkin kuşkuların varlığını göz önünde bulundurarak Belediye Organları mülk kaydı engellerini ortadan kaldıracak evrakın aslını bulmaya çalışmışlardır. Ancak bunu başaramamışlardır. 13. Pogroiça’da kayıtlı Rozaje merkezli ve Mitroviça’da Ofisi bulunan 2M Anonim Şirketinin yetkili temsilcisi Bay E.K. Kadastro Departmanının 27 Kasım 2008 tarihli kararına karşı Kosova Kadastro Ajansı (bundan sonra ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 474 KKA şeklinde anılacaktır) nezdinde 2 Aralık 2008 tarihinde itirazda bulunmuştur. (Karadağ Rozaje merkezli Trgovina adlı şirket hissedarlar meclisi tarafından 31 Temmuz 1999 tarihinde feshedilince, bu şirketin geriye kalan varlıklarından Gornji Ibar KŞ, 2M ve dört diğer yeni şirket kurulmuştur.) 14. KKA’nın 22 Ocak 2009 tarihli kararının itiraz reddi gerekçesinde meselenin Gornji Ibar KŞ ve Mitroviça’daki malları ile ilgili olup, Rozaje merkezli ve Karadağ’da kayıtlı bulunan 2M şirketini temsil etmek üzere Bay E. K. Yetkilendirilmiş olduğundan iki farklı şirketin varlığı söz konusu olduğu belirtilmiştir. Bu şirketlerden Gornji Ibar KŞ mülkün mülkiyet hakkının kaydını talep ederken, Rozaje merkezli 2M A.Ş, kendisini temsil etmek üzere Mitroviça’lı E. K.’yi yetkili kılmıştır. 15. KKA devamında, Gornji Ibar KŞ’nin mülklerini yönetmeye yetkili yegane kuruluşun 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine ve 03/L-067 sayılı Yasaya göre Kosova Emanet Ajansı (KEA) ve daha sonra Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA)’nın olduğunu belirtmiş, davada taraf olabilecek kişilerin bunların olabileceklerini açıklamıştır. Öyle ki Rozajeli 2M adlı tüzel kişinin temsilcisi olarak E. K.’nin 02/L-28 sayılı İdari Usul Yasasının 38. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği, söz konusu yasa maddesine göre ancak KEA veya KÖA’nın işlem başlatmaya yetkili oldukları anlaşılmaktadır. KKA, E. K.’nin itirazının yetkili olmayan tarafça yapldığı için reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. 16. Yüksek Mahkemeye Goprnji Ibar KŞ tarafından teslim edilen idari itiraz, 17 Temmuz 2096 tarihinde uygun bulunmayarak reddedilmiştir. Mahkemenin görüşü, dava evrakına dayanarak E. K.’nin Gornji Ibar KŞ’yi değil de 2M A.Ş.’yi temsil etmek üzere görevlendirildiği için davacının iddialarının mevcut durumla çeliştiği yönünde olmuştur. KKA’nın E. K.’nin yetkili taraf olmadığı yönündeki tespiti sonuç olarak doğru olup yasa ihlali olmamıştır. 17. Kararın bağlayıcı delillerle ilgili gerekçeleri içemediği olgusuna dayanarak Devlet Savcılığına yaptığı kanun yararına bozma talebi, Yüksek Mahkeme tarafından uygun görülmeyerek 27 Ağustos 2010 tarihli kararla reddedilmiştir. Mahkeme, bağlayıcı gerekçelerin eksikliğinin Devlet Savcılığının kanun yararına bozma talebini dayandırabileceği bir esas teşkil etmediği yönünde karar vermiş ve bu haliyle ilk derece yargının Başvurucunun yasal temsilcisinin KEA ve daha sonra KÖA’nın olduğu yönündeki tespitini tamamen onamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 475 Başvurucunun iddiaları 18. Başvurucu, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının korunmasının engellenmesi sonucunda Mitroviça Belediyesinin, Kosova Kadastro Ajansının ve yüksek Mahkemenin itiraz edilen kararları ile Anayasanın 24. maddesi [Kanun önünde Eşitlik], 46. maddesi [Mal Güvenliği] 1. fıkrası ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 19. Başvurucunun görüşüne göre Yüksek Mahkeme, idari yargılamada E. K.’nin yetkili taraf olmadığına ilişkin herhangi bir gerekçe bildirmeden ve dayanağı olmadan kanun yararına bozma talebini reddetmiştir. İstemin kabul edilirliği 20. Başvurucu, Anayasanın 24. maddesi [Kanun önünde Eşitlik], 46. maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun başvurusu konusunda karar verebilmek amacıyla Mahkeme, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte tekrar vurgulanan koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. 21. Bu çerçevede Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan haklarını ihlal etmedikçe, hukuk mahkemelerinin olguları veya yasaları yanlış yorumladıkları yönünde şikâyetçi olamaz. 22. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre, Yüksek Mahkeme de dâhil olmak üzere, görevinin hukuk mahkemelerince alınan kararlar anlamında temyiz veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 23. Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince yapılan yargılamalarda delillerin ve genel anlamda usullerin doğru sunulmuş veya adil bir yargılama yapılmış olup olmadığını ele alır (bkz. mutatis mutandis, KI 49/10 Abdullah Shkodra Davası – Gilan Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin 10 Mart 2011 tarihli kabul edilmezlik kararı). 24. Mevcut davada Mahkeme, Yüksek Mahkeme ile idari organların E. K.’nin yetkili taraf olup olamayacağını, başvurucu adına ilgili mülklerin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 476 parselizasyonunu yapıp yapamayacağını ele aldıklarını ve E. K.’nin yetkili taraf olamayacağı sonucuna vardıklarını tespit emiştir. Öyle görülüyor ki bu kurumlar, başvurucunun üzerinde durduğu mülkiyet hakkını şimdiye kadar ele almamışlardır. 25. Başvurucunun ilgili kurumlar nezdinde gerektiği şekilde temsili konusunda Mahkeme, başvurucunun atıfta bulunduğu anayasal hakların ihlalin olduğu ve Yüksek Mahkeme kararlarının keyfi oldukları veya haksızlıkla lekelendiğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığını değerlendirmektedir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı ile Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 26. Bu koşullarda İçtüzüğün 36(1.c) kuralına göre başvuru açıkça mesnetsiz olup reddedilmelidir. Söz konusu kura şunu belirlemiştir: “1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.” Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi 27. Başvurucunun geçici tedbir konmasına ilişkin talebi ile ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve İçtüzüğün 54 (1) kuralına atıfta bulunmak ister. Söz konusu madde ve kural dava esasına ilişkin bir karar çıkmadığı süre içerisinde başvurucunun geçici tedbir istemi konusunda Mahkemenin karar verebileceğini belirlemiştir. Ancak, istem kabul edilmez olduğundan hareketle, İçtüzüğün 54 (1) kuralına göre geçici tedbir talebinde bulunulamaz. BU SEBEPLERDEN DOLAYI İçtüzüğün 36 (1.c) ile 56 (2) kuralına dayanarak Anayasa Mahkemesinin 3 Kasım 2011 tarihinde yapılan duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 477 IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Iliriana Islami, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 478 Başvurucu Bejta Vitija Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanı’nın 5022876 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 38-2011, karar tarihi: 3 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet emekliliği, zaman bakımından kabul edilmezlik, bireysel başvuru, emeklilikler Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Emeklilik İdaresi Departmanı tarafından emekliliğinin kesilmesine ilişkin 2006 yılında çıkartılan kararını destekleyen 2008 tarihli kararla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu bu karara karşı 2008 yılında 30 günlük süre içerisinde Yüksek Mahkeme’ye itiraz başvurusunda bulunmamıştır. Mahkeme, Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen ihlal hakkında Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49 ve 56. maddelerinde belirtilen dört aylık yasal süre içerisinde başvuru yapılmadığında kabul edilmezlik kararı çıkartmıştır. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr.ref: RK 151/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 38/11 Başvurucu Bejta Vitija Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanının 5022876 sayı ve 1 Aralık 2008 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 479 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine mukimi Bay Bejta Vitija’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanının 5022876 sayı ve 1 Aralık 2008 tarihli kararına itiraz etmektedir. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) 16 Mart 2011 tarihinde başvurarak “[…] engelli olarak haklarımın verilmesini […] sağlık durumum kötü olduğu için herhangi bir iş yapamıyorum” talebinde bulunmuştur. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 16 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurusunu yapmıştır. 6. Mahkeme Başkanının 18 Nisan 2011 tarih ve GJR. KI 38/11 sayılı emirnamesiyle Yargıç Kadri Kryeziu raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 38/11 sayılı emirname ile yargıç ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 480 Snezhana Botusharova başkanlığında, yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 7. Mahkeme, 29 Nisan 2011 tarihinde başvurucudan Yasanın 48. maddesine uygun olarak: a. Hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğine açıklık getirmesini; b. Kamu otoritesinin hangi kararı itiraz konusu olduğunu belirtmesini talep etmiştir. 8. Başvurucu, 10 Mayıs 2001 tarihinde Mahkemeye ilave evrak teslim etmiş, ancak Mahkemenin 29 Nisan 2011 tarihli sorularına cevap vermemiştir. 9. Mahkeme, 20 Haziran 2011 tarihinde Emeklilik İdaresi Departmanına istem hakkında bilgi vermiştir. 10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra başvuru hakkında Mahkemeye istemin kabul edilmezliğine ilişkin önerisini sunmuştur. Olguların Özeti 11. Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı (KEİD) 29 Aralık 2004 tarihinde başvurucunun engelli emeklilik talebini onayarak kararda şunu belirtmiştir: “Kosova Engelli Emekliliği Yasası (2003/23) ile belirlenen koşulları yerine getirmiştir”. 12. KEİD, Yeniden Değerlendirme, Denetleme ve Eleme Komisyonunun raporuna dayanarak 29 Aralık 2004 tarihli kendi kararını Kosova Engelli Emekliliği Yasanın (2003/23) 7.3 ve 7.4 maddesine uygun olarak 13 Aralık 2006 tarihinde feshetmiştir. Rapora göre başvurucu Engelli Emeklilik Yasasında belirtilen koşulları yerine getirmiyordu. Başvurucu bu karar hakkında Yüksek Mahkemeye itirazda bulunmuştur. 13. Yüksek Mahkeme başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak 24 Aralık 2007 tarihinde KEİD’in 13 Aralık 2006 tarih ve A. no. 342/2007 sayılı kararını onamıştır. Yüksek Mahkeme, sunulan deliller doğrultusunda başvurucunun engelli emekliliği hakkı olmadığı görüşündeydi. 14. Başvurucu, 12 Kasım 2008 tarihinde KEİD’e bir kez daha başvurup Engelli Emekliliği haklarının verilmesini talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 481 15. KEİD 1 Aralık 2008 tarihinde, Engelli Emekliliği Yasasının 3. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediğinden, başvurucunun talebini reddeden bir karar çıkartmıştır (5022876 sayılı karar). Başvurucunun bu karara karşı 30 gün içerisinde Yüksek Mahkemeye itiraz etme hakkı bulunuyordu, ancak başvurucunun ibraz ettiği evraka göre bu süre içerisinde itirazda bulunmadığı görülmektedir. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 16. Başvuruların, sağlık durumunun iyi olmayıp, kolay veya sıradan herhangi bir iş yapamaz durumda olduğundan, Mahkeme tarafından engelli haklarının “verilmesi” gerektiğini ileri sürmüştür. 17. Ancak, başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 18. Bu çerçevede Mahkeme, Yasanın 58. maddesine göre Mahkemenin (Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden sonra) yargılama yetkisi sınırları içinde son mercide Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce (15 Ocak 2009) açılan davalarla ilgili olarak yetkili tarafın dava açmaya imkanı olduğunu ve Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sürelerin uygulanması gerektiğini tespit emiştir. O halde başvurucu, son merciin 15 Haziran 2008 tarihinden sonra ancak 15 Ocak 2009 tarihinden önce teslim edilmiş kararı hakkında dört ay içerisinde (bkz. Yasanın 49. maddesi), yani 15 Mayıs 2009 tarihinden önce başvurmuş olması koşulu ile itiraz edebilir. Bu davada başvurucu DEİK’in 1 Aralık 2008 tarihli kararına itiraz etmektedir. Bu tarih, Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki bir zamana tekabül etmektedir. 19. Buna dayanarak Yasanın 56. maddesine göre (49. madde ile ilgili olarak) istemin zaman bakımından vade dışı olduğu görülmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Yasanın 56. maddesine göre (49. madde ile ilgili olarak), İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 482 II. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Mr. Sc. Kadri Kryeziu, imza Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 483 Başvurucu Avni Kumnova Yüksek Mahkeme’nin 142/04 sayılı kararına karşı Dava No: KI 39-2009, karar tarihi: 3 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, çalışanların disiplin ve davranışları, kanun önünde eşitlik, insanlık onuru, bireysel başvuru, kanun yararına bozma, etki başvuru hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, iş ilişkisinin kesilmesi Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda iş ilişkisinin mevcut mevzuat ve toplu sözleşmeye aykırı şekilde kesildiği yönündeki iddiasını reddedip alt derece mahkemelerinin kararlarını bozan Yüksek Mahkeme kararı ve Anayasa’nın 23, 24 ve 49. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Yüksek Mahkeme işverenin haklı olduğuna karar verdiğinde hukuku yanlı uyguladığını ortaya koymuştur. Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesinde belirtilen tüm kanun yollarını tüketmiş olup Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesine uygun şekilde ihlal edildiğini ileri sürdüğü haklarını açıkça belirterek Yasa’nın 49. maddesinde belirlenen 4 aylık yasal süre içerisinden başvurduğundan başvurunun kabul edilir olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v. İspanya, Sevdail Avdyli ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Vanek davasına atıfta bulunarak yargılama usullerinin haksız veya keyfi oldukları yönünde herhangi bir emarenin bulunmadığını tespit etmiştir. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun iddia ettiği şekilde bir ihlalin bulunmadığına karar vermiştir. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr. Ref.: AGJ 82/11 KARAR Dava No: KI 39/09 Avni Kumnova ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 484 Kosova Yüksek Mahkemesinin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine’de ikamet eden Bay Avni Kumnova’dır. 2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 27 Mayıs 2009 tarihinde açıklanmış ve kendisine 23 Haziran 2009 tarihinde teslim edilmiş kararına itiraz etmiştir. 3. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Başvurucuya göre bu kararla, Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi [Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine Hakkı] ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence altına alınan hakları ihlal edilmiştir. 4. İstem, Anayasanın 113.7, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2. kuralına dayandırılmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 485 Davanın Mahkemeye geliş biçimi 5. Başvurucu 18 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararına itiraz etmiştir. 6. Mahkeme, istemle ilgili tebligatını 8 Şubat 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye göndermiş, Yüksek Mahkeme 10 Şubat 2010 tarihinde konuyla ilgili cevabını bildirmiştir. 7. Mahkeme Başkanı, GJR 39-09/10 sayı ve 15 Mart 2010 tarihli emirname ile Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak atamıştır. Aynı tarih ve KSH 39-09/10 sayılı emirname ile yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. 8. Anayasa Mahkemesi 24 Mayıs 2010 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesinden başvurucunun dava dosyasını talep etmiştir. Priştine Belediye Mahkemesi söz konusu davaya ilişkin hukuk mahkemelerindeki yargılamalarla ilgili dosyanın tamamını göndermiştir. 9. Anayasa Mahkemesi 24 Mayıs 2010 tarihinde başvurucudan bazı soruları cevaplamasını talep etmiştir. Başvurucu bu sorulara cevap vermemiş, posta yoluyla gönderilen yazı, başvurucunun bildirdiği adreste bunu kabul edecek kimse ikamet etmediğinden geri gelmiştir. 10. Mahkeme Başkanı, KSH 39-n/10 sayı ve 9 Temmuz 2010 tarihli emirname ile 39-09/10 sayı ve 15 Mart 2010 tarihli emirnameyi değiştirerek ön inceleme heyeti üyelerinden Yargıç Robert Carolan yerine Yargıç Iliriana Islami’yi görevlendirmiştir. Ön inceleme heyetinin mevcut başkanı Yargı Ivan Čukalović’tir. 11. Ön inceleme heyeti 30 Mart 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 12. Başvurucu, Priştine’deki PS Hidrosistemin elektronik aksamının bakımını yapacak mühendis sıfatıyla İber-Lepenc Şirketi ile 16 Mart 2005 tarihinde süresiz iş sözleşmesi imzalamıştır. Sözleşmede öngörülen ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 486 koşulların birisi şöyledir: “Taraflar, Yasa ve Toplu Sözleşmede belirtilen koşullarda sözleşmeyi iptal edebilirler25”. 13. İber-Lepenc şirketinin genel müdürü tarafından imzalanan 01-1429 sayı ve 11 Temmuz 2005 tarihli kararıyla şu gerekçelerle söz konusu iş sözleşmesi feshedilir: iş sözleşmesinde öngörülen görevleri özrü olmaksızın yerine getirmemek, iş ilişkisini sürdürmeyi gereksiz kılacak derecede ciddi davranışlar, gerekçe gösterilmeksizin işe devam etmeme. 14. Başvurucu, 20 Temmuz 2005 tarihinde İber-Lepenc şirketi Yönetim Kuruluna sözleşmenin feshine karşı itirazda bulunmuştur. 15. Başvurucu aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Çalışma Müfettişliğine başvurarak işverenin kararının yasalara uygun olup olmadığını değerlendirmesini talep etmiştir. Müfettişlik her iki tarafın delillerini görüştükten sonra 28 Temmuz 2005 tarihinde İber-Lepenc şirketinin başvurucunun işine son vermeye yönelik kararının hukuki etkisi olmadığına karar vermiştir. 16. Müfettişlik, iş sözleşmesi koşullarının ihlali durumunda bunu tespit edecek ve işlem yapacak olanın genel müdürün değil, Toplu Sözleşmenin 24. maddesine (disiplin sorumluluk ve usulleri) göre işverenin veya şirketin yönetim kurulunun görevlendireceği disiplin komisyonunun belirlemesi gerektiğini bildirmiştir. Öyle ki, iş sözleşmesi koşullarının ağır ihlalini İber-Lepenc şirketi değil Disiplin Komisyonunun belirlemesi gerekirdi. 17. Müfettişlik devamında 01-1429 sayılı kararla ilgili olarak, kanun yolunun belirtilmemesi iş ilişkisi temel haklarının ihlali olduğunu belirtmiş ve (1) İber-Lepenc şirketine karardaki düzensizlikleri ortadan kaldırma ve (2) İber-Lepenc şirketi Yönetim Kuruluna 01-1249 sayılı kararı iptal etmeyi buyurmuştur. 18. Başvurucu 20 Temmuz 2005 tarihinde itirazda bulunmuştur. İberLepenc Yönetim Kurulu, 29 Temmuz 2005 tarihinde başvurucunun itirazını reddedip itiraz edilen kararı onamıştır. 19. Bundan sonra başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesine başvurarak İber-Lepenc şirketinin işine son vermesine ilişkin kararın yasalara uygun olup olmadığının değerlendirilmesini talep etmiştir. Belediye Mahkemesi 24 Nisan 2006 tarihinde, İber-Lepenc şirketinin başvurucunun işine son verdiği 01-1429 sayılı kararının dönemin yasalarına uygun olmadığını 25 16 Mart 2005 tarihli iş sözleşmesinin 12. maddesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 487 tespit etmiştir. Belediye Mahkemesi, itiraz edilen kararın 8 Ekim 2001 tarih ve 2001/27 sayılı Çalışma Temel Yasası ile İş İlişkisi Ysasına ilişkin UNMIK Yönetmeliği ile uyumlu olmadığından gayrimeşru olduğunu ve bu haliyle iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Belediye Mahkemesi İber-Lepenc şirketine başvurucuyu eski işyerine geri alınmasını ve işine son verildiği tarihten itibaren, 30 Haziran 2005 tarihli iş sözleşmesine göre belirtilen tüm haklarının iadesini emretmiştir. 20. İber –Lepenc şirketi Belediye Mahkemesinin bu kararına karşı Priştine Bölge Mahkemesine itiraz etmiştir. Bölge Mahkemesi, 2 Şubat 2007 tarihinde itirazı yerinde bulmayarak reddetmiş ve Belediye Mahkemesinin olgularla ilgili tespitleri ve gerekçelerini onamış ve Belediye Mahkemesinin kararında medeni usul hükümlerine ilişkin herhangi bir ihlalin bulunmadığını, mevcut durumun doğru tahlil edilip maddi hukukun doğru uygulandığını belirtmiştir. Bölge Mahkemesi devamında, başvurucunun işine son verilerek uygulanan disiplin cezasına ilişkin itiraz konusu İber –Lepenc şirketine ait kararın disiplin usullerinden kaynaklandığını, ancak işverenin, başvurucunun durumuna ilişkin hukuki hükümler ve Kosova’da yürürlükte olan Temel Çalışma Yasasının 59, 60 ve 61. maddelerine uygun işlem başlatmadığını ortaya koymuştur. 21. İşveren daha sonra, kararın revize edilmesi için Yüksek Mahkemeye başvurmuştur. Yüksek Mahkeme, 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 11.2 maddesini uygularken, işverenin çalışanın işine son verileceğine ilişkin niyetini ve gerekçelerini yazılı olarak bildirmesi gerekli olduğundan, hukuk mahkemelerinin maddi hukuku yanlış uyguladıklarını 27 Mayıs 2009 tarihinde tespit emiştir. 22. Yüksek Mahkeme, “2001/27 sayılı Kosova Çalışma Temel Yasasına İlişkin UNMIK Yönetmeliğine göre” disiplin işlemleri başlatılma zorunluluğu bulunmayıp, kötü davranış veya görevlerin layıkıyla yerine getirilmemesi durumlarında, İber-Lepenc şirketinin hareket ettiği şekilde, işverenin çalışanın işine son vermesine ilişkin niyetini ve bununla ilgili gerekçelerini içermesi gerektiğini değerlendirmiştir. 23. Yüksek Mahkeme bu sebepten dolayı İber-Lepenc kararının revize edilmesini kabul etmiş, başvurucunun iddialarının mesnetsiz olduğunu ileri sürmüş ve hukuk mahkemelerine ait kararların değiştirilmesi gerektiğini tespit etmiştir. 24. Başvurucu, Kamu Savcılığına kanun yararına bozma dilekçesi sunmuş ve Ombudsman Kurumuna başvurmuştur. Ancak her iki girişimi başarısız olmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 488 Başvurucunun iddiaları 25. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararı ile, Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi [Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine Hakkı] ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence altına alınan hakları ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun görüşüne göre, İber-Lepenc şirketinin işine son verirken doğru ve kanunlara uygun şekilde hareket ettiği yönündeki değerlendirmesinde Yüksek Mahkemenin kanun hükümlerini yanlış uygulamış ve yukarıda belirtilen haklarını hiçe saymıştır. İstemin kabul edilirliği 26. Mahkeme, dava dosyasını inceleyip başvurucunun, Anayasanın 113.7 maddesinde belirtilen kabul edilirlik koşullarını yerine getirip getirmediğini kontrol etmiştir. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”. 27. Sunulan evraka dayanarak Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettiğini ve son itirazının Yüksek Mahkeme tarafından reddedildiğini tespit etmiştir. 28. Diğer yandan Yasanın 48. maddesi şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 29. Başvurucu, Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi [Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine Hakkı] ve Sözleşmenin 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence altına alınan hakları ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 30. Bunun dışında Yasanın 49. maddesi şunu öngörmüştür: “Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda süre, yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 489 31. Başvurucunun istemi 18 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine teslim edilmiş olup bu başvuruyla ilgili son tarih ise, Kosova Yüksek Mahkemesince 27 Mayıs 2009 tarihinden itibaren işlemeye başlamıştır. Öyle ki Mahkeme, Yasanın 49. maddesine göre başvuru koşullarının yerine geldiğini tespit etmiştir. 32. Netice itibariyle Mahkeme, hukuki kıstasların sağlandığı ve istemin kabul edilir olduğu sonucuna varmıştır. Dava Esasına İlişkin Değerlendirme 33. Başvurucu, işvereni İber-Lepenc ile kendisi arasında bulunan ve Yüksek mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2007 tarihinde sonuçlanan bir ihtilaftan dolayı şikâyetçidir. 34. Başvurucunun istemine ilişkin olarak Mahkeme, iş ihtilafının çalışan ve işverenin medeni hak ve sorumluluklarını, bunun sonucu olarak, Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız yargılanma Hakkı] ve AİHS’nin 6. maddesinden [Adil Yargılanma] hakların uygulanabilir olduklarını tespit etmiştir (bkz, mutatis mutandis, 53795/00 başvuru sayılı Farina Portekiz davasına ilişkin 10 Temmuz 2003 tarihli AİHM kararı). 35. Mevcut davada başvurucu, İber-Lepenc şirketindeki işine son verilmesine ilişkin kararla ilgili olarak Belediye Mahkemesine başvurarak, bu mahkeme, Toplu Sözleşmenin 24. maddesine uygun şekilde disiplin komisyonu kurması gerekirken bunu yapmadığı için işverenin yasa ihlal işlediğine hükmetmiştir. İber-Lepenc şirketinin bu karara karşı Bölge Mahkemesine yapılan itirazı aynı gerekçe ile reddedilmiştir. 36. Ancak, Yüksek Mahkeme, hukuk mahkemelerinin hukuku yanlış uyguladığını ve 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre çalışanın kötü davranışları veya görevini layıkıyla yerine getirmemesi durumunda işverenin, disiplin işlemi başlatmadan çalışanın işine son verebileceği değerlendirmiştir. Yüksek Mahkeme, devamında çalışanın işine son verdiği yönünde işverenin bildirmesi ve bu bildirimde işe son verme gerekçelerinin yer alması gerektiğine, İber-Lepenc şirketinin bu şekilde davrandığına işaret etmiştir. 37. Başvurucu, (1) Yüksek Mahkemenin işine son verirken işverenin doğru hareket ettiğine ilişkin tespitinin yanlış olduğu ve (2) yukarıda belirtilen haklarını reddederek kanun hükümlerini yanlış uyguladığı konusunda şikayet etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 490 38. Başvurucu, bu koşullarda Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi [Kanun önünde Eşitlik] ve 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine Getirme Hakkı] ile AİHS’nın 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. 39. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun şikayetlerinin, ilk başta Belediye ve Bölge mahkemelerinde itirazının kabul edilip daha sonra Yüksek Mahkeme tarafından verilen 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararla reddedilmesinden kaynaklandığını tespit etmiştir. 40. Anayasaya göre, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Usul hukuku ve maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi ve KI 13/09 numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail Avdyli Davası Kabul Edilmezlik Kararı). 41. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 42. Mevcut davada Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sunduğu evraka dayanarak Yüksek Mahkemede yapılan yargılamayı incelemiş ve başvurucunun bu yargılamada etkin kanun yollarının bulunmadığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, istemi reddedilirken kararda herhangi bir keyfiliğin bulunmadığını ve ihlal edildiğini öne sürdüğü anayasal haklarını ihlalini kanıtlayamadığını tespit etmiştir. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edilmediği sonucuna varmıştır. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 30 Mart 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. İstemin kabul edilir olduğuna; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 491 II. Başvurucunun iddia ettiği şekilde hak ihlalinin bulunmadığına karar verilmiştir. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 492 Başvurucu Fatime Kabashi Yüksek Mahkeme’nin Rev. No. 28/2010 sayılı kararına karşı Dava No: KI 70-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, çalışma ve mesleği icra etme hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda işvereni tarafından işine son verildiğine ilişkin kararı bozan ilk derece mahkemelerinin kararlarını hükümsüz kılan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 49. maddesinde belirtilen çalışma ve mesleği icra etme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu Yüksek Mahkeme kararının keyfi ve temelden yoksun olduğu için haksız olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti davasına ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine atıfta bulunarak başvurucunun kamu otoritelerine karşı tüm itirazlara bakmakla yetkili olan Bağımsız Denetleme Kurulu’na başvurmadığı ve Shub v. Lituanya davasına atıfta bulunarak Yüksek Mahkeme kararının keyfi veya haksız olduğunu gösteren ilk görünüş ispatı türünden bir delil sunmadığı için başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme ayrıca Sevdail Avdyli ve Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunarak yargılama yetkisinin anayasal şikâyetleri çözmekle ve Edwards v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak adil yargılama usullerin sağlamakla sınırlı olduğunu ve olgusal davarla bakmaya yetkisi bulunmadığını belirtmiştir. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr.ref: RK 153/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 70/10 Başvurucu Fatime Kabashi Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 28/2010 sayı ve 30 Haziran 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 493 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Prizrenli avukat Dr.sc. Hazer Susuri tarafından temsil edilen ve Prizren’de ikamet eden Bayan Fatime Kabashi’dir. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucunun itiraz ettiği karar, kendisine 13 Temmuz 2010 tarihinde telim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Rev.nr. 28/2010 sayı ve 30 Haziran 2010 tarihli kararıdır. Dava Konusu 3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Yasal Dayanak 4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 494 Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 30 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurusunu yapmıştır. 6. Başvurucunun istemi 26 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir. 7. Mahkeme Başkanının 21 Ekim 2010 tarih ve GJR. KI 70/10 sayılı emirnamesiyle Yargıç Snezhana Botusharova raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 70/10 sayılı emirname ile yargıç Ivan Čukalović başkanlığında, yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır. 8. Mahkeme, 19 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan ilave evrak talep etmiş olup, başvurucu aynı gün talep edilen evrakı teslim etmiştir. 9. Mahkeme aynı tarihte Prizren Belediye Mahkemesinden dava dosyasını talep etmiş olup, Prizren Belediye Mahkemesi dosyayı 28 Ocak 2011 tarihinde teslim etmiştir. 10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 21 Şubat 2011 tarihinde görüştükten sonra başvuru hakkında Mahkemeye önerisini sunmuştur. Olguların Özeti 11. Başvurucu, Prizren Leke Dukagjini İlkokulunda (bundan sonra “İşveren” şeklinde anılacaktır) 1Eylü 2003 – 31 Ağustos 2004 döneminde öğretmenlik yapmak üzere 1 Eylül 2003 tarihinde geçerli olan iş sözleşmesi imzalamıştır. Bu sözleşme, süresiz iş sözleşmesine dönüştürülmüştür. 12. Başvurucunun, 26 Ocak 2004 – 26 Şubat 2004 tarihleri arasında Zambiya’daki kızını ziyaret etmeye ilişkin 23 Ocak 2004 tarihli dilekçesi Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı tarafından onaylanmıştır. 13. Başvurucu, hamile kızının doğuma yakın zamana tekabül eden 17 Ocak 2005 – 21 Şubat 2005 tarihleri arasında kızını bir kez daha ziyaret etmek amacıyla ücretsiz izin almak üzere 7 Aralık 2004 tarihinde dilekçe sunmuştur. 14. Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı,(1) ücretsiz iznin yeni doğan çocuğa bakacak kimsenin bulunmaması durumunda ve (2) yurtdışında tedavi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 495 amacıyla ancak onaylanabileceği için, 23 Aralık 2004 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucu buna rağmen Zambiya’ya seyahat etmiştir. 15. Başvurucu, Zambiya Lusaka’da Üniversite Hastanesi Acil Bölümüne 12 Ocak 2005 tarihinde gidip iki hafta dinlenmeyi ve seyahat etmemeyi öngören doktor raporu almıştır. 16. İşveren 23 Ocak 2005 tarihinde üçüncü bir kişi tarafından başvurucunun rahatsız olduğu ve iyileşene kadar seyahat edemeyeceğini öğrenmiştir. İşveren, başvurucunun seyahat isteminin reddedildiği yazıyı kabul ettiğini, ancak seyahat için gerekli olan biletleri satın alıp diğer hazırlıkları tamamladıktan sonra geriş dönüşün olamayacağı için seyahat ettiği bilgisini daha sonra almıştır. 17. Başvurucu işe devam etmeyip 2001/36 sayılı Kosova Kamu Hizmetleri hakkında UNMIK Yönetmeliğinin uygulanmasına ilişkin 2003/2 sayılı Genelgesinin (bundan sonra “2001/36 Genelge” şeklinde anılacaktır) 30.1 (b), (c), (d) ve Eğitim Bilim ve Teknoloji Bakanlığının 24 Ağustos 2004 tarih ve 44/2004 sayılı Genelgesinin (bundan sonra “44/2004 sayılı Genelge” şeklinde anılacaktır) 5. maddesini ihlal ettiği için iş sözleşmesi 23 Ocak 2005 tarihinde feshedilmiştir. 18. Başvurucu 26 Ocak 2005 tarihinde Zambiya Lusaka’daki Üniversite Hastanesi Acil Bölümüne bir kez daha gitmiştir. 19. Başvurucu 1 Mart 2005 tarihinde Prizren Eğitim ve Bilim Departmanına itiraz dilekçesi sunmuş, dilekçede hasta olduğunu açıklamış, işe devam etmemesinin nedenleri konusunda işvereni bilgilendirdiğini bildirmiştir. 20. Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı başvurucunun itirazını yerinde görmeyerek reddetmiş ve iş sözleşmesi fesih kararını desteklemiştir. 21. Başvurucu 15 Mart 2005 tarihinde Eğitim Bakanlığı Prizren Bölge Ofisi nezdinde Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı kararına karşı itirazda bulunmuş olup, söz konusu Ofis itirazı yerinde bulmayarak 21 Mart 2005 tarihinde reddetmiştir. 22. Başvurucu 6 Haziran 2005 tarihinde Eğitim Bakanlığı Prizren Bölge Ofisi kararına karşı Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Müfettişlik Dairesi nezdinde itirazda bulunmuştur. 23. Başvurucu 11 Temmuz 2005 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesine başvurup iş sözleşmesi fesih kararının bozulmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 496 Başvurucu, işverenine yurtdışında bulunup rahatsız olduğunu bildirdiğini ve bu yüzden işe devam edemediğini ileri sürmüştür. 24. Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Müfettişlik Dairesi 13 Ocak 2006 tarihinde başvurucunun itirazını yerinde bulmayıp reddetmiştir. Bu karara karşı başvurucunun 30 gün içerisinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığına itiraz dilekçesi teslim etmediği anlaşılmaktadır. 25. Prizren Belediye Mahkemesi, başvurucunun hasta olduğundan devam etmeme konusunda gerekçesi bulunduğunu değerlendirerek, 5 Nisan 2006 tarihinde iş sözleşmesi fesih kararını gayrimeşru olarak bozup, başvurucunun itiraz dilekçesini kabul etmiştir (C. nr. 527/05). 26. İşveren, Prizren Belediye Mahkemesi kararına karşı Prizren Bölge Mahkemesine itirazda bulunarak, Bölge Mahkemesi itirazı yerinde bulup Belediye Mahkemesinin iptal etmiş ve yeniden görüşülmek üzere iade etmiştir (Ac. nr. 341/06). Bölge Mahkemesi başvurucunun, ücretsiz izin talebini reddeden işverenin kararını dikkate almadığını tespit etmiştir. Kızını ziyareti süresince başvurucunun hastalanmış olması işe devam etmemek için geçerli bir özür değildir. 27. Belediye Mahkemesi 26 Mart 2008 tarihinde davayı yeniden görüşüp başvurucunun istemini uygun görmüş ve iş sözleşmesi fesih kararını iptal etmiştir. Mahkeme, 44/2004 sayılı Genelgeye göre işveren tarafından başvurucunun işine son verilmesinin yasal dayanağı olmadığını değerlendirmiştir. Dahası, işverenin Kosova Temel Çalışması Yasasına ilişkin 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra “2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) uygun şekilde hareket etmediği sonucuna varmıştır. 28. İşveren 6 Kasım 2009 tarihinde Bölge Mahkemesine başvurmuş, bu Mahkeme itirazı yerinde bulmayıp Belediye Mahkemesinin kararını onamıştır (Ac. Nr. 284/08). Bölge Mahkemesi, Belediye Mahkemesinin maddi hukuku doğru uyguladığını ve mevcut durumu olduğu gibi aktardığını tespit emiştir. 29. İşveren, Prizren Belediye Mahkemesi ile Bölge Mahkemesi kararlarına karşı 25 Kasım 2009 tarihinde Yüksek Mahkemeye itirazda bulunmuş, idari bir konu olduğu için Belediye Mahkemesinin bu davayı görüşmeye yetkisi olmadığını ve başvurucunun memur davalarına bakmaya yetkili olan Bağımsız Denetleme Kuruluna (bundan sonra BDK şeklinde anılacaktır) başvurması gerektiğini ileri sürmüştür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 497 30. Yüksek Mahkeme, 30 Haziran 2010 tarihinde Bölge Mahkemesi ile Belediye Mahkemesinin kararlarını bozarak, birinci ve ikinci derece mahkemelerin mevcut durumu doğru tahlil etmeyip maddi hukuku yanlış uyguladıklarını öne sürmüş ve başvurucunun itirazını uygun bulmamıştır (Rev. I. Nr. 28/2010). Yüksek mahkemenin görüşüne göre, ücretsiz izin talebinin reddedildiğini seyahatinden bir gün önce öğrenmiş olmasına rağmen başvurucu izni olmaksızın işinden geri kalmıştır. Bununla ilgili olarak Yüksek Mahkeme, 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliği yerine 2001/36 sayılı UNMIK Yönetmeliği ile 44/2004 sayılı Genelgenin yürülükte olduğunu vurgulamaktadır. Başvurucuların İddiaları 31. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin çıkarttığı kararla Anayasanın çalışma hakkının devletçe güvence altına alındığını belirleyen 49. maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. O, bu hakkının devlet yargı organı olan Yüksek Mahkeme tarafından hiçe sayıldığını, dolayısıyla Yüksek Mahkemenin kararının Anayasaya aykırı olduğunu ifade etmiştir. 32. Başvurucu, yasal bir gerekçe olmaksızın işine son verildiğini ve iş sözleşmesinin yasal bir dayanak olmaksızın işveren tarafından keyfi bir şekilde feshedildiğini ileri sürmüştür. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 33. Başvuruların, Anayasanın 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yapma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlali olup olmadığı konusunda karara varabilmek için Mahkeme, öncelikle Anayasada belirtilip yasa ve içtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır. 34. Bununla ilgili olarak Yasanın 47.2 maddesi şunu belirlemiştir: Bireyler, yasalarla belirlenen kanun yollarının tamamını tükettikten sonra ancak başvuruda bulunabilir. 35. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik kararı ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 498 mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 36. Bununla ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun memur sıfatıyla görevden alınması kararına karşı kamu otoritesi karar ve itirazlarını görüşüp karara bağlamaya yetkisi olan Bağımsız Denetleme Kuruluna başvurma imkanının olduğunu tespit emiştir. 37. Mahkeme, başvurucunun bu davada tüm kanun yollarını tüketmediğini tespit etmiştir. 38. Dahası, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlali dışında hukuk mahkemelerinin olguları yanlış değerlendirdikleri konusunda şikayette bulunmaya hakkı yoktur. 39. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi). 40. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.) 41. Başvurucu bu davada Bölge ile Belediye Mahkemelerinde dava açma konusunda başarılı olmuş olup, Yüksek Mahkeme maddi hukukun yanlış uygulanması ile ilgili hukuk mahkemeleri kararlarını bozmuştur. Bu davada Yüksek Mahkeme kararlarının hangi nedenden dolayı keyfi ve haksız olduğunu başvurucu ortaya koyamamıştır (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı). 42. Mahkeme, bu yüzden başvurucunun haklarının ihlal edildiği konusundaki şikayetini uygun görmeyip, yasalarla belirlenen tüm kanun yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 499 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesi ile İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 500 Başvurucu Prenk Shllaku Kosova Hükümeti’nin 9/128 sayılı kararına karşı Dava No: KI 77-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: mülkiyet hakkını tazmini, kanun yollarının tüketilmesi, kamulaştırma, bireysel başvuru, geçici tedbir, mal güvenliği, mülkiyet hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ve 116.2 maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda Anayasa’nın 46. maddesi ile günce altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ve Hükümet kararının gerekli tazminat ödenmeksizin kendisini keyfi bir şekilde mülkünden mahrum bıraktığını ileri sürmüştür. Başvurucu, bu konuda herhangi bir karar alınıncaya kadar kamulaştırma sürecine geçici tedbir konmasını talep etmiştir. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’de görüşülmekte olan davasının henüz sonuçlanmadığından Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre tüm kanun yollarının henüz tüketilmediğine, başvurunun bu sebepten kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Geçici tedbir talebine ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 116.2 maddesine göre başvurucunun bu talebini gerekçelendirmekte yetersiz kaldığını, tedbirin konmaması halinde tamir edilemez bir zararın meydana geleceğini ve böyle bir tedbirin kamu yararına olacağını gösteremediğinden dolayı reddetmiştir. Priştine, 3 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK150/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 77/10 Prenk Shllaku Kosova Cumhuriyeti Hükümetinin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 501 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Prizren Belediyesine bağlı Shpend köyünde mukim Prenk Shllaku’dur. İtiraz Edilen Yasa 2. Başvurucu, 3/L 139 sayılı İstimlâk Yasasının 15 ve 36. maddeleri ile örtüşmeyip Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 46. maddesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü Kosova Hükümetinin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir. Başvurucu, Kosova Anayasa Mahkemesinin (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) bu konuda esasa ilişkin karar alacağı zamana kadar söz konusu Hükümet kararının yürütmesini durdurmak üzere geçici tedbirin konmasını talep etmiştir. Yasal Dayanak 3. Anayasanın 113 .7 ile 116.2 maddeleri, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ile 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 55 ve 56. kuralları. Dava Konusu 4. Dava, Prizren Belediyesi Shpend kadastro bölgesinde özel mülkiyette 328 ve 329 numaraları ile kayıtlı olan parsellerin istimlâkini öngören Kosova Hükümetinin kararıyla ilgilidir. 5. Başvurucu, tamir edilemez zararların önlenmesi ve kamu yararının gözetilmesi adına Prizren Belediyesi Shpend kadastro bölgesinde özel ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 502 mülkiyette 328 ve 329 numaraları ile kayıtlı olan parsellerin istimlâkini öngören Kosova Hükümetinin kararının askıya alınmasını Mahkemeden talep etmiştir. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkının ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8, 17 ve 30. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının korunması için geçici tedbirin konmasının gerekli olduğunu da ileri sürmüştür. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu dilekçesini 16 Ağustos 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına teslim etmiştir. Başvurucu, tamir edilemez zararların önlenmesi ve kamu yararının gözetilmesi adına Prizren Belediyesi Shpend kadastro bölgesinde özel mülkiyette 328 ve 329 numaraları ile kayıtlı olan parsellerin istimlâkini öngören Kosova Hükümetinin kararının askıya alınmasını Mahkemeden talep etmiştir. 7. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkının ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8, 17 ve 30. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının korunması için geçici tedbirin konmasının gerekli olduğunu da ileri sürmüştür. 8. Mahkeme Başkanı Yargıç Altay Suroy’u raportör yargıç olarak görevlendirmiştir. O, Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyetini de belirlemiştir. 9. Mahkeme, 21 Şubat 2011 tarihinde davayı görüşmüştür. Olguların özeti 10. Başvurucu Prizren – Shpende kadastro bölgesindeki 328 ve 329 numaralı mülklerin sahibidir. 11. Hükümetin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010 tarihli kararıyla Vermiçe – Merdare otoyolunun inşaatı için Shpende bölgesindeki 328 ve 329 numaralı parsellerin istimlaki onaylanmıştır. 12. Başvurucu 27 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesine (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurarak Hükümet Kararına itiraz etmiştir. Dava halen Yüksek Mahkemede görüşülmeye devam etmektedir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 503 Başvurucunun iddiaları 13. Başvurucu, mülkiyet hakkının (Anayasanın 46. maddesi) ihlal edildiğini ve mülkünün, uygun maddi tazminat belirlenmeden keyfi bir kararın konusu olduğunu ileri sürmüştür. Geçici tedbir 14. Anayasanın 116.2 maddesi şunu öngörmüştür: Madde 116 [Kararların Hukuki Etkisi] 2. Tartışmalı fiil veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde süreç tamamlanmadan, Mahkeme tarafından karar alınıncaya kadar söz konusu fiil veya yasayı geçici olarak askıya alabilir. 15. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 27. maddesi şunu öngörmüştür: Madde 27 Geçici Tedbirler 1. Anayasa Mahkemesi resmi görevi gereğince veya dava tarafının talebi üzerine, dava konusu bir mesele hakkında tamir edilemeyecek zararları önlemek veya kamu yararını korumak amacıyla geçici tedbir kararı alabilir. 2. Geçici tedbirin süresi makul ve orantılı olmalıdır. 16. Geçici tedbirin konmasıyla ilgili kıstaslardan biri tamir edilemez zararların meydana gelebilecek olmasıdır. Mahkeme, Hükümet kararının Anayasaya aykırı olduğu tespitinde bulunacak olsa başvurucunun uğrayacağı tüm zararların da hesaplanıp karşılanmasını buyurması gerekir. Bu şekilde başvurucunun zararı olmayacaktır. 17. Başvurucu, Prizren – Shpend kadastro bölgesindeki 328 ve 329 numaralı parsellerin istimlâkine ilişkin Hükümet kararının askıya alınmasını gerektiren inandırıcı herhangi bir delili Mahkemeye sunmamıştır. 18. Diğer yandan başvurucu, iddia edilen tamir edilemez zararı ve geçici tedbirin kamu yararına olacağını ortaya koyamamıştır. Mahkeme bu yüzden geçici tedbir talebini reddetmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 504 İstemin kabul edilirliği 19. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 20. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.” 21. Mahkeme, Yasanın 47.2 maddesine de atıfta bulunur. Madde şunu belirlemiştir: “Bireyler, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak söz konusu başvuruda bulunabilir” Başvurucunun sunduğu evraktan Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkemede halen görüşülmek olan davasının bulunduğunu tespit emiştir. 22. KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli kararında belirtildiği üzere Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 23. Her nasılsa başvurucu, isteminde kanun yollarının hangi nedenle hizmetinde olmadıklarını ve hizmetinde olmalarına karşın hangi sebeple etkili olmayacakları dolayısıyla tüketilmesinin neden gerekli olmadığının gerekçesini belirtmemiştir. Diğer yandan başvurucu, Yüksek Mahkemede görüşülmekte olan davasının sonuçlanmasını beklemeyerek başvurulabilecek tüm kanun yollarını tüketmemiştir. Mahkeme bu yüzden, Anayasanın 113.7 ve yasanın 47.2 maddelerinde öngörülen başvuru koşullarının yerine getirilmediğini ve başvurunun kabul edilmez olduğunu değerlendirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 505 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Yasanın 20 ile 27. maddesine ve İçtüzüğün 55 ile 56. kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 21 Şubat 2010 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. Geçici tedbir isteminin REDDİNE, İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 506 Başvurucu Kosova Sigorta Şirketleri Derneği 03/L-179 sayılı Kosova Kızılhaçı Yasası’nın 14.1.7 maddesine karşı Dava No: KI 118-2010, karar tarihi: 14 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, ticari ilişkiler, ekonomi, kanun önünde eşitlik, kamulaştırma, bireysel/grup başvurusu, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, zorunlu sigorta primleri vergisi Kosova Sigorta Şirketleri Derneği olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 03/L-179 sayılı Kosova Kızılhaçı Yasası’nın tüm sigorta şirketlerinin brüt prim tutarlarından % 1 oranında bir tutarın ödenmesini belirleyen 14.1.7 madde bendinin Anayasa’nın 3, 10, 24, 49 ve 119.2 maddelerini ihlal eden haksız bir kesinti olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, bununla ilgili bir karar alınana kadar Yasa’nın uygulanmasına geçici tedbirin konmasını talep etmiştir. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davalarına atıfta bulunarak başvurucunun kamu otoritesinin kararından anayasal haklarının dolaysız bir şekilde etkilenen gerçek veya tüzel kişi olmadığını için Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesi ve İçtüzüğün 36. kuralına göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa’nın etkilenmeyen bir bireyin soyut olgularla ilgili başvuru yapabileceği actio popularis türünden başvuruları öngörmediğini belirtmiştir. Priştine, 14 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK160/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 118/10 Kosova Sigorta Şirketleri Birliği 03/L –179 sayılı Kosova Cumhuriyeti Kızılhaç’ı Yasasının 14.1.7 maddesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 507 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu Rr. “Enver Maloku” nr 95, Priştine adresinde mukim ve Illyria, Siguria ve Sigkos temsilcileri Fatos Zajmi, Fatbardh Makolli ve Rrustem Qehaja tarafından temsil edilen Kosova Şirketleri Birliğidir. İtiraz Edilen Yasa 2. Başvurucu, 03/L-179 sayılı Kosova Cumhuriyeti Kızılhaçı Yasasının 14.1.7 Maddesinin iptalini ve Mahkeme’ye başvurunun yapıldığı tarihten itibaren 14.1.7 Maddesinin uygulanmasını durdurup esasa göre bir mahkeme kararı açıklanana kadar geçici tedbirin konmasını talep etmektedir. Dava Konusu 3. Dava itiraz edilen ve Kosova^da zorunlu olan motorlu taşıtlar sigorta ücretlerinden % 1 oranında kesinti yapılarak kısmen finanse edilen Kosova Kızılhaçı hakkında yasanın 14.1.7 Maddesiyle ilgilidir. 4. İtiraz edilen yasanın 14.1.7. maddesi şunu belirlemiştir: “1.Bu yasa ile belirlenen görev ve amaçları yerine getirmek için, Kosova Kızılhaç Örgütü aşağıdaki kaynaklardan gelir sağlayacaktır:… 1.7 Motorlu taşıtların zorunlu sigortası prim brüt tutarının % 1 (yüzde bir)oranı;…” Yasal Dayanak 5. Kosova Cumhuriyeti Anayasası (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113 .7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 508 Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 6. Başvurucu dilekçesini 26 Kasım 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına teslim etmiştir. 7. Mahkeme Başkanı Yargıç Snezhana Botusharova’yı raportör yargıç olarak belirlemiştir. O, Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyetini de belirlemiştir. 8. Mahkeme heyetinin 13 Aralık 2010 tarihinde yaptığı kapalı duruşmasında raportör yargıcın başvurucuların geçici tedbir talebine ilişkin raporunu görüşmüş ve bu talebi reddetmiştir. Bu duruşmadan çıkan karar 17 Aralık 2010 tarihinde başvuruculara teslim edilmiştir. 9. Cevap göndermesi için Kosova Meclisine 27 Ocak 2011 tarihinde istemde bulunulmuştur. Meclis’ten şimdiye kadar herhangi bir cevap gönderilmemiştir. 10. Kosova Sigortacılar Derneğinden adres değişikliğini bildiren bir yazı Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir. 11. Mahkeme, 23 Mayıs 2011 tarihinde yapılan kapalı duruşmada istemin kabul edilirliğini görüşmüştür. Başvurucunun iddiaları 12. Başvurucu, Yasa ile belirlenen tüm zorunlu sigortaların prim tutarından sigorta şirketlerinin elde edeceklerin gelirin % 1 oranında ödeme yapmalarının dayatılmasının haksız ve Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucunun Kosova Cumhuriyetinde ödenen son primlere dayanarak hesaplanan tehlikeye atılacak tutarın 490.232,21 € olacağı ileri sürülmüştür. 13. Başvurucu, yasanın ilgili maddesinin Anayasanın şu maddeleriyle çeliştiğini öne sürmektedir: Madde 3 – Kanun önünde eşitlik; Madde 10 – Ekonomi; Madde 24 – Kanun önünde eşitlik; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 509 Madde 49 - Çalışma ve mesleğini yerine getirme hakkı Madde 119.2 – Ekonomik ilişkiler – genel esaslar. İstemin kabul edilirliği 14. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 15. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.” 16. Dahası, Yasanın 48. maddesi şu tespitte bulunmuştur: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 17. Bu başvuruda Kosova Sigorta Şirketleri Derneği Kosova Kızılhaç’ına ilişkin yasanın özel bir maddesine itiraz etmektedir. Bunu yapabilmesi için başvurucunun, kamu otoritesinin bir karar veya önleminden anayasal haklarının dolaysız veya dolaylı şekilde etkilenen gerçek veya tüzel kişi olması gerekirdi (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava kararı). Anayasa actio popularis kanun yolunu öngörmemiştir. Başka bir deyişle başvurucu, bu davada olduğu gibi, kendisine doğrudan yöneltilmeyen kamu otoritesi önlemleri hakkında başvuruda bulunamaz. 18. Mevcut davada başvurucu, Kosova Cumhuriyetinde ticari faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin (özel) çıkarlarını temsil etmektedir. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). 19. Kosova Cumhuriyeti Kızılhaç’ına ilişkin 03/L-179 sayılı yasanın itiraz edilen maddesinin sigorta tarifeleri konusunda başvurucu veya diğer organ ya da dernekler üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bundan başvurucunun başvurmaya yetkili taraf olmadığı ve başvurunun kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 510 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113 (7). maddesine, Anaysa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak, oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Snezhana Botusharova, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 511 Başvurucu Shemsedin Genelgesine karşı Ademi 14/2009 sayılı Araç Kayıt Dava No: KI 16-2011, karar tarihi: 14 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, kanun yollarının tüketilmesi, hükümet tarafından belirlenen tarifeler, geçici tedbir, araç kayıt meselesi Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ve 116.2 maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı 14/2009 sayılı Araç Kaydı Genelgesinin araç plakasının hasarlı olmamasına rağmen plaka değişimi için Genelge hükmüne aykırı bir şekilde ücret gerektirdiğinden Anayasa’nın 21.1 maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, davayla ilgili olarak vatandaşların bu ücretten muaf tutulup kendisine ödediği ücret iade edilinceye kadar geçici tedbir konmasını talep etmiştir. Mahkeme Whiteside v. Birleşik Krallık, Selmouni v. Fransa, AABRIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak Mahkeme’ye başvurmadan önce başvurucunun Yüksek Mahkeme’ye başvurmadığını belirterek Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 madde fıkralarına göre kanun yollarını tüketmediğinden başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı almıştır. Geçici tedbir talebine ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 116.2 maddesine ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesine göre başvurucunun bu talebini gerekçelendirmekte yetersiz kaldığını, tedbirin konmaması halinde tamir edilemez bir zararın meydana geleceğini ve böyle bir tedbirin kamu yararına olacağını gösteremediğinden dolayı reddetmiştir. Priştine, 14 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK159/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 16/11 Başvurucu Shemsedin Ademi 14/2009 sayı ve 14 Eylül 2009 tarihli Araç Kayıt Genelgesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 512 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Vitina Belediyesine bağlı Pozharan köyü mukimi Bay Shemsedin Ademi’dir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, İçişleri Bakanlığının (İB) 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesine itiraz etmiştir. Başvurucu, yasal dayanağı olmaksızın İB’nin vatandaşları vergi ödemeye mecbur etmesinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 21.1 maddesi ihlali oluşturduğunu belirtmiştir. Yasal dayanak 3. İstem, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ve 116.2 maddesi, 03/L121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 27. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 555 ve 56(2). Kuralına dayandırılmıştır. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 4. Başvurucu 11 Şubat 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. 5. Mahkeme Başkanı, raportör yargıç olarak Yargıç Almiro Rodrigues’i, ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’yı atamıştır. 6. Anaysa Mahkemesi 7 Temmuz 2011 tarihinde istemi görüşmüştür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 513 Olguların özeti 7. Başvurucu, 316-KS-264 plakalı aracını 28 Ocak 2011 tarihinde kullanmaktaydı. O tarihte aracının kayıt süresini uzatmak amacıyla Vitina Belediyesi Araç Kayıt Merkezine gittiğinde Merkezde görevli bir memur 316-KS-264 numaralı plakayı teslim etmesini istemiştir. 8. Başvurucu 316-KS-264 numaralı plakayı teslim ettikten sonra yeni plaka almak için 20 avroluk ilave bir vergi ödemek zorunda kalmıştır. 9. Başvurucu 12 Ocak 2011 tarih ve 1320000204 numaralı makbuzu dilekçesiyle beraber sunmuştur. 10. Başvurucu, 316-KS-264 numaralı plakayı hasarsız halde teslim etmiş olmasına rağmen niçin ilave ödeme yapması gerektiğini sorduğunda görevliler kendisine böyle hareket etmek zorunda olduklarını bildirmişlerdir. Başvurucu tarafından ortaya konan hukuki argümanlar 11. Başvurucu, 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesinin 11.3 maddesinden hareketle kendisine konan ilave ödemenin yanlış olduğunu ileri sürmüştür. 11.3 madde şunu belirlemiştir: “Araç ruhsatı veya plakanın hasar görmesi durumunda araç sahibi hasar görmüş ruhsat veya plakayı Belediye Araç Kayıt Merkezine iade etmesi gerekir. İade edilen araç veya plaka için Tarifeler Kararına uygun ücret ödenerek iade edilen ruhsat arşivlenir.” 12. Başvurucu, zikredilen olguların İB tarafından yapılan insan hakkı ihlaliyle ilgili bir olguyu ortaya koyduğunu ileri sürmüştür. Bundan başka o, hukuki dayanak olmadan vatandaşlara vergi ödetmenin Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 21.1 maddesine aykırı olduğunu ifade etmiştir. 21.1 madde şunu belirlemiştir: İnsan temel hak ve özgürlükleri bölünmez, değiştirilmez ve dokunulmaz olup Kosova Cumhuriyeti hukuk düzeninin temelini oluşturur. 13. Başvurucu Mahkemeden şunu talep etmiştir: İB hakkında esastan nihai bir karar alınıncaya kadar araç kaydı esnasında verilen yeni plaka için 20 avroluk verginin ödenmesinin durdurulması amacıyla geçici tedbirin konmasını; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 514 Dava esasına ilişkin nihai bir karar çıkartılana kadar yeni araç plakası için 20 avro vergi ödemeyi gerektiren 14/2009 sayılı Genelgenin askıya alınmasını. İstemin kabul edilirliği 14. Kabul edilirlik kriterleri Anayasada belirtilmiş olup Yasa ve İçtüzükte tekrar vurgulanmıştır. 15. Anayasanın 113. maddesi 1 ve 7. fıkraları kabul edilirlik koşullarının genel çerçevesini oluştururlar. Bu fıkralar şunu belirlemişlerdir: “1. Mahkeme, ancak yetkili taraflarca yasalara uygun şekilde yapılan başvurular hakkında karar verir. (…) 7. Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlali konusunda başvurmaya yetkilidirler, ancak yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra”. 16. Başvurucu tarafından teslim edilen evraka dayanarak Priştine Bölge Mahkemesinin 12 Aralık 2008 tarihli kararında Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde itirazda bulunulabileceğine yönelik kanun yolu açıklamasına rağmen o, bu yasal hakkından yararlanmamıştır. 17. Mahkeme aynı şekilde, meselenin geleceğiyle ilgili basit bir şüphenin, yetkili organlar nezdinde itirazda bulunma yükümlülüğünden muaf tutmak için yeterli olmadığını tespit etmiştir (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık 2035 numaralı başvuruya ilişkin 7 Mart 1994 tarihli rapor, DR 76, s.80). 18. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı). ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 515 19. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere başvurmuştur. Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi 20. Anayasanın 116.2 maddesi şunu belirlemiştir: Madde 116 [Kararların Hukuki Etkisi] 2.Tartışmalı fiil veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde süreç tamamlanmadan, Mahkeme tarafından karar alınıncaya kadar söz konusu fiil veya yasayı geçici olarak askıya alabilir. 21. Yasanın 27. maddesi şunu belirlemiştir: Madde 27 Geçici Tedbirler 1. Anayasa Mahkemesi resmi görevi gereğince veya dava tarafının talebi üzerine, dava konusu bir mesele hakkında tamir edilemeyecek zararları önlemek veya kamu yararını korumak amacıyla geçici tedbir kararı alabilir. 2. Geçici tedbirin süresi makul ve orantılı olmalıdır. 22. Geçici tedbirin konmasıyla ilgili kıstaslardan biri tamir edilemez zararların meydana gelebilecek olmasıdır. Mahkeme, Hükümet kararının Anayasaya aykırı olduğu tespitinde bulunacak olsa başvurucunun uğrayacağı tüm zararların da hesaplanıp karşılanmasını buyurması gerekir. Bu şekilde başvurucunun zararı olmayacaktır. 23. Başvurucu, İB tarafından yayımlanan 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesinin askıya alınmasını gerektiren inandırıcı herhangi bir delili Mahkemeye sunmamıştır. 24. Diğer yandan başvurucu, iddia edilen tamir edilemez zararı ve geçici tedbirin kamu yararına olacağını ortaya koyamamıştır. Mahkeme bu yüzden geçici tedbir talebini reddetmiştir. 25. Mahkeme aynı zamanda başvurucunun tüm kanun yollarını tüketmediğini de tespit etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 516 BU SEBEPLERDEN DOLAYI Mahkeme, Anayasanın 113.7 maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak, oybirliğiyle: I. II. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE; Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rodrigues, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 517 Başvurucu Priştine Merkezli Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün kararına karşı Dava No: KI 31-2011, karar tarihi: 24 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, bireysel/grup başvurusu, geçici tedbir, mal güvenliği, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, belediye hizmetleri faturasının ödenmememsine ilişkin yaptırım Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda ne şehir ısıtma şirketi ne de Belediye tarafından düzenlenmemesine rağmen araç kaydı için şahıslardan ısıtma faturası, şirketlerden kurumlar vergisi faturasının ödenmiş olduğuna dair belge çıkartılmasını gerektiren Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğüne ait kararların Anayasa’nın 7, 46, 49 ve 119. maddelerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Baro’nun kurumlar vergisi ödeme yükümlülüğü bulunmadığından bu karardan etkilenmediği de belirtilmiştir. Mahkeme, kamu otoritesinin kararından anayasal başvurucunun haklarının dolaysız bir şekilde etkilenen gerçek veya tüzel kişi veya mağdur bir tarafın yasal temsilcisi olmadığı için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesi ile İçtüzüğün 54.1 kuralına dayanarak başvuru kabul edilmez olduğu ve Mahkeme’de görüşülmekte olan başka bir başvurusu olmadığından geçici tedbir talebini de reddetmiştir. Priştine, 24 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK125/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 31/11 Kosova Barosu – Yakova Bölge Şubesi Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli kararı ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 518 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yakova Şubesi başkanı Bay Teki Bokshi tarafından temsil edilen Priştine merkezli Kosova Barosu Yakova Şubesi’dir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli kararı ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011 tarihli kararına itiraz etmiştir. Dava Konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) yapılan başvurunun konusu Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun, ısıtma faturasını ödediklerini belgeleyemeyenlerin araç kaydı yaptıramayacaklarına ilişkin 18 Ocak 2011 tarihli kararı ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. 4. Başvurucu, yukarıda zikredilen kararların Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 7. maddesi [Değerler], 46. maddesi [Mal Güvenliği], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ve 119. maddesini [Temel İlkeler] ihlal ettiklerini ileri sürmüştür. 5. Bundan başka başvurucu, Mahkemenin kesin kararının açıklanmasına kadar, kararın yürütümünü durduracak geçici tedbirin konmasını talep etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 519 Yasal dayanak 6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22 ve 27. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54, 55 ve 56(2). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 7. Başvurucu 2 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur. 8. Mahkeme Başkanının GJR 31/11 sayı ve 19 Nisan 2011 tarihli emirnamesi ile Yargıç Gjyljeta Mushkolaj rportör yargıç olarak görevlendirilmiştir. Aynı tarih ve KSH 31/11 sayılı emirname ile Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir. 9. Mahkeme, 11 Mayıs 2011 tarihinde istemi Yakova Belediyesi Yönetim Kuruluna ve Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğüne tebliğ etmiştir. 10. Mahkeme, başvurucunun kimin olduğu konusunda 8 Haziran 2011 tarihinde başvurucudan ilave açıklamalar talep etmiştir. Mahkemeye bu konuda herhangi bir cevap ulaşmamıştır. 11. Ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 12. Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu 18 Ocak 2011 tarihinde gerçek ve tüzel kişilerin şehir ısıtma merkezinden faturaları ödediklerine dair belge getirmemeleri halinde araç kaydının yapılmaması yönündeki kararı kabul etmiştir. Tüzel kişilerin, kurumlar vergisini ödediklerine dair belge getirmeleri kararı da kabul edilmiştir. 13. Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli kararı Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011 tarihli kararı ile yürürlüğe konmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 520 Başvurucunun iddiaları 14. Başvurucu, şehir ısıtma merkezini kişilerin fatura borcu olup olmadığı ve Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün tüzel kişilerin kurumlar vergisini ödeyip ödemedikleri konusunda belge düzenlemediklerini belirtmiştir. 15. Araç kaydını kısıtladığı/imkânsız kıldığı için 18 Ocak 2011 tarihli karar güya Anayasa’ya aykırıdır. Öyle ki bu karar, bir avukatın meslekiyle ilgili faaliyetleri gerçekleştirmesinde önemli etken olduğu için Anayasanın 49. maddesini [Çalışma ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ihlal eder. Bu karar aynı zamanda Anayasanın 7. maddesi [Değerler], 46. maddesi [Mal Güvenliği] ve 119. maddesini [Genel İlkeler] de ihlal etmiştir. 16. Bunun dışında başvurucu, avukatların belediye ve Kosova Şirket Kayıt Ajansında değil de Kosova Barosunda kayıtlı olduklarından kurum vergisi ödememesi gerektiğini değerlendirmiştir. Kosova Barosuna kayıt yaptıran avukatlar lisans ve ve çalışma izni alırlar. İstemin kabul edilirliği 17. Başvurucu, Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihinde yayımlanan ve ertesi güne ait Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğü kararı ile yürürlüğe konan kararın Anayasanın 7. maddesi [Değerler], 46. maddesi [Mal Güvenliği], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ve 119. maddesi [Genel İlkeler] ile güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. 18. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 19. Bununla ilgili olarak başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel haklarının itiraz edilen kararlarla veya kamu otoritesinin bir hükmünden dolaysız ihlal edildiğini öncelikle göstermesi gereklidir. Başvurucu bunu yapamıyorsa, Mahkemece mağdur statüsünde olduğu değerlendirilmez. 20. Bu çerçevede başvurucu, alınan kararlarla bireysel ve dolaysız olarak etkilendiğini ortaya koymamıştır. İtiraz konusu karardan mağdur olduklarını iddia ettiği taraftan da Mahkemede onları temsil etmek üzere kendisinin görevlendirildiğini gösteren bir kanıt sunmamıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 521 21. Bu yüzden başvurunun Anayasanın 113.7 maddesine göre kabul edilmez olduğu ortaya çıkmaktadır. Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi 22. Başvurucunun geçici tedbir konmasına ilişkin Mahkemeye yaptığı başvuruyla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve özellikle İçtüzüğün 54 (1) kuralına atıfta bulunmak ister. Söz konusu kural şunu belirlemiştir: Dava esastan görüşülüp Mahkemede sonuçlanmadan önceki herhangi bir dönemde taraflar geçici tedbirin konmasını talep edebilir. Ancak istemin kabul edilmez olarak nitelendiği göz önünde bulundurulursa başvurucunun İçtüzüğün 54 (1) kuralına göre geçici tedbir talebinde bulunma hakkı yoktur. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 56. (2) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 23 Kasım 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. Geçici tedbir isteminin REDDİNE; İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, imza Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 522 H. C. “Emin Duraku” A.Ş. Kosova Özelleştirme Ajansı’nın 45-A ve 46 özelleştirme dalgası kararına karşı Dava No: KI 99-2010, karar tarihi: 24 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, geçici tedbir, mal güvenliği, özelleştirme meselesi, mal güvenliği, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı Anonim şirket olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 1991 yılında kamu şirketinden hissedarlarının çalışanlarının olduğu anonim şirkete dönüştürülen kurumun özelleştirilmesine ilişkin Kosova Özelleştirme Ajansı’nın kararı ile Anayasa’nın 7 ve 46. maddeleri ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, şirketin 1991 yılında dönemin yasalarına uygun bir şekilde anonim şirkete dönüştürülmüş olduğundan özelleştirme kararının haksız ve gayrimeşru olduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme, Anayasa’nın 113.7 maddesine ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre başvurunun iki nedende dolayı kabul edilmez olduğuna karar vermiştir: birincisi, başvurucunun Yüksek Mahkeme Özel Dairesi Yargılama Heyeti nezdinde çözülmemiş davası bulunduğu ve ikinci olarak Selmouni v. Fransa, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu dayandırıldığını belirtmiştir. Başvurunun kabul varsayımına edilmezliğinden dolayı İçtüzüğün 54.1 kuralına dayanarak Mahkeme, geçici tedbir talebini reddetmiştir. Priştine, 24 Kasım 2011 Nr. Ref.: RK158/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 99/10 H.C. “Emin Duraku” SH.A. Kosova Özelleştirme Ajansının 45-A ve 46. özelleştirme dalgasına yönelik 7 Eylül 2010 ile 4 Ekim 2010 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 523 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yönetim Kurulu Başkanı Myrteza Dyla tarafından temsil edilen Yakova merkezli H.C. Emin Duraku Anonim Şirketidir. İtiraz edilen karar 2. Başvurucunun itiraz ettiği karar Kosova Özelleştirme Ajansının (bundan sonra KÖA şeklinde anılacaktır) web sitesinde yayımlanan 45-A dalgasına yönelik 7 Eylül 2010 tarihli kararı ile 46. dalgasına yönelik 4 Ekim 2010 tarihli özelleştirme kararlarıdır. Dava konusu 3. Başvurucu, KÖA’nın H.C. Emin özelleştirilmesine yönelik kararının: Duraku Anonim Şirketinin a. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 7. maddesi [Değerler]; b. Anayasanın 46. maddesi [Mal Güvenliği]; c. Mahkeme kararının belli bir süre içerisinde çıkartılmamasından dolayı Avrupa İnsan Hak ve Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmenin (bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) 13. maddesi [Etkili Başvuru Hakkı] ile ilgili olarak 6.1 maddesi [Adil Yargılanma Hakkı]; d. AİHS 5. maddesi [Özgürlük ve Güvenlik Hakkı] ve e. AİHS 1. Ek protokolünün 1. maddesi [Mülkiyetin Korunması] ile çeliştiğini ileri sürmüştür. 4. Dahası başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) aşağıdaki şirketlerin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 524 satışını erteleyecek veya durduracak şekilde geçici tedbirin konmasını talep etmiştir: a. 45-A özelleştirme dalgasında özelleştirilecek olan Emin Duraku Edico SHPK Yeni Şirketi ile Kompleksi Industrial SHPK Emin Duraku Yeni Şirketi; b. 46. özelleştirme dalgasında özelleştirilecek olan Yakova’daki depo kompleksindeki Emin Duraku Yeni Şirketi. Yasal dayanak 5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22 ve 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54, 55 ve 56(2). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 6. Başvurucu 8 Ekim 2010 tarihinde Mahkemeye başvuruda bulunmuştur. 7. Mahkeme Başkanının 16 Aralık 2010 tarih ve GJR. 99/10 sayılı Yargıç Gjyljeta Mushkolaj raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarih ve KSH 99/10 sayılı emirname ile Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti tayin edilmiştir. 8. İstem, 17 Ocak 2011 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine (bundan sonra “Özel Daire” şeklinde anılacaktır) bildirilmiştir. 9. İstem, 11 Şubat 2011 tarihinde KÖA’ya bildirilmiştir. 10. İlave evrakla ilgili bir istem 27 Nisan 2011 tarihinde Özel Daireye gönderilmiş olup, Özel Daire 6 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği cevabında dava sürecinin kendilerinden halen tamamlanmamış olduğunu bildirmiştir. 11. İlave evrakla ilgili bir istem 27 Nisan 2011 tarihinde başvurucuya gönderilmiş olup şimdiye kadar herhangi bir cevap alınmamıştır. 12. Aynı tarihte KÖA’ya ilave evrakla ilgili bir istem gönderilmiş olup 4 Mayıs 2011 tarihinde isteme verilen cevapta şunlar belirtilmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 525 a. Çalışma Grubunun, başvurucunun kamu şirketi olduğuna ilişkin raporunu KÖA Yönetim Kurulu 29 Nisan 2010 tarihinde kabul etmiştir. b. Yüksek Mahkeme Özel Dairesi başvurucunun geçici tedbire yönelik talebini 2 Kasım 2010 tarihinde (SCC-08-0237 sayılı karar) kabul etmiştir. Netice itibariyle başvurucunun özelleştirilmesine ilişkin tüm işlemler askıya alınmıştır. 13. KÖA’nin 3 Haziran 2011 tarihinde Mahkemeye sunduğu ilave evrakta Özel Daire İtiraz Heyetinin 19 Mayıs 2011 tarihinde Özel Daire Muhakeme Heyetinin geçici tedbir kararını bozarak geçici tedbir istemini yeniden görüşmesini buyurduğunu belirtmiştir. 14. Ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 15. İşçi Konseyi (dönemin kamu şirketlerindeki en yüksek otorite) 1991 yılında Yakova’daki Emin Duraku Kamu Şirketini (bundan sonra KŞ şeklinde anılacaktır) Anonim şirkete dönüştürmeye ve çalışanlarını şirket hissedarı yapmaya karar vermiştir. Bu karardan sonra satım sözleşmeleri Emin Duraku şirketinin çalışanları ile akdedilmiştir. 16. Emin Duraku KŞ 31 Aralık 1991 tarihinde Yakova Ticaret Mahkemesinde AŞ olarak kaydedilmiş olup, 2000 yılında da UNMIK Kayt Dairesinde aynı şekilde kaydedilmiştir. 17. Başvurucu 19 Kasım 2002 tarihinde Kosova Barosu ve Yakova Ticaret Odasına başvurarak Yakova’daki eski KŞ’nin mallarının 1991-1993 yılları arasında mülkiyet dönüşümüyle ilgili bilirkişi görüşü talebinde bulunmuştur. 18. Kosova Barosunun, başvurucunun istemine yönelik 22 Kasım 2002 tarihinde gönderilen cevabında, Yakova’daki eski KŞ’nin mülkiyet dönüşümünün Şirketler Yasasına (77/1988 sayılı YSFC Resmi Gazetesi) göre yapıldığından yasal ve meşru ve de dönüşümün geçerli olduğunu bildirilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 526 19. Başvurucu, 2006 yılında Priştine Ticaret Bölge Mahkemesine başvurarak bu mahkemenin Ticaret ve Sanayi Bakanlığı bünyesindeki Kosova İşletme Kayıt Ajansına (bundan sonra KİKA şeklinde anılacaktır) bu şirketi KŞ şeklinde kadını yaptırması için buyurması talebinde bulunmuştur. 20. Priştine Ticaret Bölge Mahkemesi başvurucunun talebini onayarak 24 Mayıs 2006 tarihinde KİKA’ya başvurucunun kadını yaptırmayı buyurmuştur (III.C.nr. 131/2006). 21. Kosova Emanet Ajansı (Kosova Özelleştirme Ajansının KÖA selefi) 13 Temmuz 2007 tarihinde Yakova Kamu Şirketlerine KŞ’lerin reformuna ilişkin bir yazı göndermiştir. Kosova Emanet Ajansı (bundan sonra KEA şeklinde anılacaktır) şunu önermiştir: a. Kamu şirketlerinin mülkiyetinde olup toplam sermayenin % 50’sini aşmadığı durumlarda kamu mülkiyetinde olan hisselerin açık arttırma ile satılması; b. Şirketin önceki borçları şirkette kalıp, 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre hisselerin/kamu veya çalışanların varlığının satışından elde edilecek gelirin % 20’sinin çalışanlar arasında pay edilmesini; c. Bu seçeneğin uygulanabilmesi için önkoşul, şirket varlıklarının mevcut yasalara göre dönüştürüldüğü, dönüşümün AİHS’ye aykırı bir şekilde yapılmadığı tespit edilmesi; d. Dönüşümün hisselerin % 50’sinden az oranda gerçekleştiği durumlarda satışın KEA’nın “spin off” standartlarına uygun şekilde yapılması. 22. Yakova KŞ bu önerilere ufak değişiklikler yaparak 3 Ağustos 2007 tarihinde KEA’ya göndermiştir: a. Sermayenin hisselere dönüştürülmemiş yüzde oranı özelleştirilebilir; b. Anonim şirket hissedarlarının hisseleri satın almada öncelikleri olmalıdır; c. Dönüştürülmemiş olan hisseler 2007 yılının Ekim başında yapılacak diğer bir dalgada yenide ihale edilebilir; d. Önceden olan borçların tamamı denetim esnasında tespit edilen dönüştürülmüş sermaye oranında pey edilmelidir. Çalışanların % 20 oranındaki hisselerinin satışından elde edilecek gelir 2003/13 sayılı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 527 UNMIK Yönetmeliğine uygun şekilde çalışanlar arasında pay edilecektir. e. Kamu şirketlerinin dönüştürülmesinin mevcut yasalara uygun şekilde yapılıp yapılmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olmadığı tespit edilmelidir. 23. Başvurucu, 22 Temmuz 2008 tarihinde Özel Daire nezdinde itirazda bulunarak Emin Duraku KŞ’nin anonim şirket olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. 24. KÖA Yönetim Kurulu, 29 Nisan 2010 tarihinde Emin Duraku şirketinin KŞ olmadığına karar vermiştir. 25. Başvurucu 20 Temmuz 2010 tarihinde KÖA Değerlendirme Heyetine başvurarak Emin Duraku şirketini KŞ olarak niteleyen KÖA Yönetim Kurulu kararının iptalini talep etmiştir. 26. Yakova Belediyesinin Yürütme Organı, Emin Duraku Şirketinin denetim sürecine tabi tutulmadığından denetimin tamamlanması veya Özel Dairede devam eden yargılama sürecinin tamamlanmasına kadar 2008 (nr. 134/2010), 45-A dalgasında yapılması planlanan özelleştirmenin ertelenmesi yönünde KÖA’ya 10 Ağustos 2010 tarihinde teklif sunmuştur. 27. Başvurucu, mülk ve mallarının özelleştirme yoluyla satışını durdurmak amacıyla 28 Ağustos 2010 tarihinde Özel Daireden geçici tedbir kararı alması talebinde bulunmuştur. 28. KÖA 7 Eylül 2010 tarihinde 45 A dalgasında özelleştirilmesini kararlaştırmıştır: şu şirketlerin a. Yeni Emin Duraku, Edico ShPK Gjakova Şirketi b. Yeni Emin Duraku, Sanayi Kompleksi ShPK Şirketi 29. KÖA 4 Ekim 2010 tarihinde özelleştirilmesini kararlaştırmıştır: 46 dalgasında şu a. Yeni Emin Duraku, Depo Kompleksi ShPK Gjakova Şirketi şirketlerin ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 528 30. Özel Daire, başvurucunun geçici tedbir talebini onayarak bu dairede nihai karar açıklanıncaya kadar 2 Kasım 2010 tarihinde geçici tedbir kararı almıştır. Bu karara (SCC-08-0237) uygun olarak, KÖA’nın söz konusu şirketin özelleştirilmesine ilişkin karar alması durdurulmuştur. KÖA, geçici tedbir kararına karşı Özel Daire İtiraz Heyeti nezdinde itirazda bulunmuştur. 31. Özel Daire İtiraz Heyeti, 19 Mayıs 2011 tarihinde KÖA’nın itirazını onayarak Özel Daire Yargılama Heyetinin kararını bozmuş ve geçici tedbir istemini yeniden görüşmesi üzere Yargılama Heyetine emretmiştir (ASC – 10 – 0088). 32. Mahkeme, dava dosyasına dayanarak Özel Daire Yargılama Heyetinin geçici tedbiri isteminin yeniden yargılanması sürecinin halen sonuçlanmadığını ve aynı şekilde, 22 Temmuz 2008 tarihinde Özel Daire Yargılama Heyeti nezdinde açılan davanın karar bağlanmadığını da tespit etmiştir. Başvurucunun iddiaları 33. Başvurucu, Yakova’daki Emin Duraku şirketinin dönüşümünün 1991 yılında dönemin (Markovic yasaları diye adlandırılan), şu yasara göre yapıldığını ileri sürmüştür: a. Şirketler Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 77/88, 40/89, 46/90 ve 61/90 b. YSFC Resmi Gazetesi Yasası, sayı: 42/90 ve 61/90 c. Kıymetli Evrak Yasası, YSFC Resmi gazetesi, sayı: 64/89 d. Kamu Sermayesi Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 84/89 ve 46/90 e. Gelirlerin Ödenmesi Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 37/90 34. Başvurucu, şirket temsilcilerinin şifahen ve yazılı olarak şirketin tanınmasına ilişkin taleplerini birkaç kez tekrarladıklarını ileri sürmüştür. 35. KEA yetkilileri tarafından şimdiye kadar alınan kararların şirketleri zarara uğrattıkları ve açık olmayan statülerinden dolayı kayıplara neden oldukları ileri sürümüştür. İstemin kabul edilirliği 36. Başvurucu, KÖA’nın H.C. Emin Duraku Anonim Şirketinin özelleştirilmesine yönelik kararının Anayasanın 7. maddesini [Değerler], 46. maddesini [Mal Güvenliği], AİHS’nin 13. maddesi [Etkili Başvuru ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 529 Hakkı] ile ilgili olarak 6.1 maddesini [Adil Yargılanma Hakkı], 5. maddesi [Özgürlük ve Güvenlik Hakkı] ve 1. Ek protokolünün 1. maddesini [Mülkiyetin Korunması] ihlal ettiğini ileri sürmüştür. 37. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ve özellikle Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesinde öngörüldüğü şekilde, başvurucunun tüm kanun yollarını tüketip tüketmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 38. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). 39. Bu istemle ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun 22 Temmuz 2008 tarihinde açtığı davayı Özel Daire Yargılama Heyetinin halen karara bağlamamış olduğunu tespit etmiştir. 40. Bu koşullarda Mahkeme, başvurucunun Anayasanın 117.3 maddesi ile Yasanın 47.2 maddesinde öngörüldüğü şekilde, Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre tüm kanun yollarını tüketmediğini tespit etmiştir. Geçici tedbir talebini değerlendirilmesi 41. Başvurucunun geçici tedbire ilişkin Mahkemeye sunduğu istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve İçtüzüğün 54 (1). kuralına atıfta bulunmak ister. Söz konusu madde ve kural, Mahkemede görüşülmesi devam eden ve usul ve esasla ilgili bir karar alınmamış olduğu süre içerisinde başvurucunun geçici tedbir talebinde bulunabileceğini öngörmüştür. Ancak, istemin kabul edilmezliği tespit edildiği göz önünde bulundurulduğunda, başvurucu, İçtüzüğün 54 (1). kuralına göre geçici tedbir isteminde bulunamaz. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47.2 maddesine ve İçtüzüğün 56. (2) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 23 Kasım 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 530 I. II. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE, Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir. III. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. IV. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Gjyljeta Mushkolaj, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 531 Başvurucu Shaqir Prevetica Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı, Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve ile Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 24-2009, karar tarihi: 25 Kasım 2011 Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, emeklilikler, ödenmemiş maaşların tazmini hakkı, yargılanma hakkı bireysel başvuru, adil ve tarafsız Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 2001 yılında emeklilik için yaptığı başvurusu hakkında Priştine Belediye ve Bölge mahkemelerinin karar almayı geciktirerek talep ettiği emeklilikten daha düşük olan sosyal yardımın da alınmasını engellemiş olduğundan açıkça belirtilmemiş anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Dava, başvurucunun çalıştığı şirketin özelleştirilmesi üzerine Bölge Mahkemesine 2007 yılında yaptığı bir başvurunun halen çözülmemiş olması meseleyi karmaşıklaştırmıştır. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti davasına atıfta bulunarak başvurucunun Bölge Mahkemesi tarafından görüşülen davanın henüz sonuçlandırılmamış olup kanun yollarının tüketilmesi gayretinin yararı olmayacağını göstermeye yetersiz olduğundan başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına genel anlamda atıfta bulunarak başvurucunun hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmediği için de başvurunun kabul edilmez olduğunu tespit etmiştir. Priştine, 25 Kasım 2011 Nr.ref: RK 162/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava no: KI 24/09 Başvurucular Shaqir Prevetica ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 532 Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10 Eylül 2002 tarihli kararının; Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı ve 1 Şubat 2005 sayılı kararının; Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli kararının; Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve 21 Kasım 2007 tarihli kararının ile Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Priştine mukimi Shaqir Prevetica’dır. İtiraz Edilen Karar 2. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10 Eylül 2002 tarihli kararına, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı ve 1 Şubat 2005 sayılı kararına, Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli kararına, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve 21 Kasım 2007 tarihli kararının ile Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009 tarihli kararına itiraz etmiştir. Dava Konusu 3. Dava konusu, başvurucunun yukarıda zikredilen mahkeme kararlarından çıkan kıdem tazminatıyla ilgili haklarının iddia edilen ihlalleriyle ilgilidir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 533 Yasal Dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı. Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi 5. Başvurucu 1 Temmuz 2009 tarihinde posta yoluyla Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) yukarıda zikredilen mahkemelerde Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcilik şirketi hakkında açtığı davalarla ilgili bir başvurusunu göndermiştir. 6. Mahkeme Başkanı, Yargıç Altay Suroy’u raportör yargıç olarak ve Yargıç Robert Carolan başkanlığında Yargıçlar Snezhana Botusharova ile Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyetini atamıştır. 7. Başvurucu, davalı Kosova Turizm ve Otelcilik şirketi hakkında Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinde açtığı 66.348 avroluk tazminat dava dilekçesinin ve başvurucunun dava dosyasının düzenleyip delilleri sunması istenen Özel Dairenin SCC-0112 sayı ve 13 Temmuz 2009 tarihi emirnamesinin birer nüshasını 11 Ocak 2010 tarihinde Mahkemeye teslim etmiştir. 8. Mahkeme, istemle ilgili son duruşmasını 14 Aralık 2010 tarihinde yapmıştır. Olguların Özeti 9. Başvurucu, Kosova Turizm ve Otelcilik Şirketinin Yönetim Kurulunun 177 sayı ve 12 Aralık 2001 tarihli kararıyla, Kosova’da yasal emeklilik meselesinin nihai çözümüne kadar aldığı ortalama maaşın % 70’i oranında sosyal yardım almaya hak kazanmıştır. 10. Priştine Belediye Mahkemesinin 10 Eylül 2002 tarih ve CI. Nr. 46/02 sayılı kararı ile Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcili şirketinin 177 sayı ve 12 Aralık 2001 sayılı kararına karşı başvurucunun itirazı yerinde bulunmayarak reddedilmiştir. 11. Priştine Bölge Mahkemesi, 1 Şubat 2005 tarih ve Ac. 502/2002 sayılı kararıyla başvurucunun istemini yerinde bulmayarak davanın yeniden görüşülmesi için Priştine Belediye Mahkemesine iade etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 534 12. Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 205 tarihli kararıyla başvurucunun dava dilekçesini gecikmeden dolayı reddetmiştir. 13. Priştine Bölge Mahkemesinin 21 Kasım 2007 tarih ve Ac. nr. 56/2006 sayılı kararıyla dava, yeniden görüşülmek üzere birinci derece mahkemesi olan Priştine Belediye Mahkemesine iade edilmiştir. 14. Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcilik şirketi özelleştirilip tasfiyesi 11 Nisan 2007 tarihinde tamamlandığından, Priştine Belediye Mahkemesi 1 Nisan 2009 tarih ve CI. Nr. 05/08 sayılı kararla davayı iptal etmiştir. 15. Başvurucu bu karara karşı Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş olup yargılama halen devam etmektedir. Başvurucunun İddiaları 16. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesi ile Priştine Bölge Mahkemesinin kararlarıyla kıdem tazminatı hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek söz konusu kararların Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Ancak o, Anayasanın herhangi bir maddesine atıfta bulunmayarak istemini belirginleştirmemiştir. 17. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10 Aralık 2002 tarihli, CI. Nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli ile CI. Nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009 tarihli kararlarının ve Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı ve 1 Şubat 2005 tarihli, Ac. nr. 56/2006 sayı ve 21 Kasım 2007 tarihli kararlarının davanın esasına ilişkin karar alınmasını geciktirdiğini ileri sürmüştür. İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi 18. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. 19. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunmaktadır. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 535 “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.” Yasanın 47.2 maddesi şunu belirlemiştir: “Bireyler, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu davayı açabilir.” 20. Başvurucunun Priştine Bölge Mahkemesindeki davası halen görüşülmekte olup son kararı henüz çıkmamıştır. Bu mahkemede başvurucunun çalıştığı şirketin özelleştirilmesiyle ilgili bir dizi olgu ortaya konmuştur. Söz konusu özelleştirme işlemi 2007 yılında tamamlanmıştır. 21. Kanun yollarını tüketme ilkesinin gerekçesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince yorumlandığı şekilde (bkz. Anayasanın 53. maddesi), KI 41/09 numaralı AAB_RIINVEST – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davası kararında (RK 04/10 referans numara ve 27 Ocak 2010 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi kararı) da belirtildiği üzere hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle konulmuştur. 22. Dahası başvurucu, kanun yollarından hangi nedenle yararlanamayacağını veya yararlanabilmesi halinde etkili olmayacaklarını ve bu yüzden tüketilmesinin gerekli olmadığını gösteren bir delil sunmamıştır. 23. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesine atıfta bulunmak ister. Bu madde şunu belirlemiştir: “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” 24. Başvurucu isteminde hangi hak veya özgürlüğünün ihlal edildiğini açık bir dille ifade etmemiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 536 25. Mahkeme başvurucunun istemi konusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine atıfta bulunmak ister. Bu madde şunu belirlemiştir: “1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.” 26. Anayasa Mahkemesi, anayasal hakların AİHM içtihadına uygun şekilde yorumlanmasıyla ilgili görevinin bilincindedir. Başvurucunun, özelleştirilmesi 2007 yılında tamamlanan Kosova Turizm ve Otelcilik şirketiyle ilgili olgular hakkında açılan davanın aşıma uğradığı varsayılamaz. 27. Bu koşullarda başvurucunun Anayasanın 113.7 maddesinde belirtilen koşulları yerine getirdiği söylenemez; dolayısıyla yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tüketmemiştir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ile İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Altay Suroy, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 537 Başvurucu Naser Rexhepi Bölge Ticaret Mahkemesi’nin VI.C. Nr. 54/2003 sayı ile Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 39/2003 ile Rev. E nr. 11/2003 sayılı kararlarına karşı Dava No: KI 48-2010, karar tarihi: 1 Aralık 2011 Anahtar kelimeler: kararın yürütümü, zaman bakımından kabul edilmez başvuru, bireysel başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, özel yaşam hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 1999 ve 2000 yıllarında Kosova Savunma Birlikleri’ne yakıt tedarikinde bulunmuş olup kendisine ödenmeyen faturalardan dolayı Bölge Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinin iptaline ilişkin kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 10, 22, 31, 36 ve 49. maddelerinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Blečič v. Hırvatistan ve Jasiúnienè v. Lituanya davasına atıfta bulunarak başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin bir olayla ilgili olduğundan Anayasa’nın 113.7 maddesi ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 46. maddesine göre zaman bakımından başvurunun kabul edilmez olduğunu kararlaştırmıştır. Priştine, 1 Aralık 2011 Nr. Ref.: RK154/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 48/10 Naser Rexhepi Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr. 54/2003 sayı ve 15 Nisan 2003 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi Ve Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19 Haziran 2003 tarihli ile Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18 Mayıs 2004 tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 538 KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Komoranlı avukat Imer Ibriqaj tarafından temsil edilen ve Drenas Belediyesine bağlı Koretiçe köyü mukimi Bay Naser Rexhepi’dir. İtiraz edilen kararlar 2. İtiraz edilen kararlar şunlardır: a. Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr. 54/2003 sayı ve 15.04.2003 tarihli kararı b. Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli kararı c. Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18.05.2004 tarihli kararı Dava konusu 3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 30.06.2010 traihinde yapılan başvurunun konusu, Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr. 54/2003 sayı ve 15.04.2003 tarihli kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli kararı ve Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18.05.2004 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. Yasal dayanak ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 539 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.7 maddesiyle ilgili olarak 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2. kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 5. Başvurucu 25 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. 6. Başvurucu, 30 Haziran 2010 tarihinde, bu davada kendisinin resmen temsili konusunda Glogovça Belediye Mahkemesince onaylanmış bir vekâletname sunmuştur. 7. Anayasa Mahkemesi, 26 Ağustos 2010 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesine gönderdiği ref.-DRLSA-1262/10 mb sayılı yazısında başvurucunun başvurusu konusunda tebligatta bulunmuş ve bununla ilgili cevabını talep etmiştir. Belirlenen yasal süre içerisinde yüksek Mahkemeden herhangi bir cevap ulaşmamıştır. 8. Yargıç Robert Carolan başkanlığından, yargıçlar Prof. Dr. Enver Hasani ve Dr. Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan Čukalović’in raporunu 16 Aralık 2010 tarihinde görüştükten sonra aynı gün, tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur. Olguların özeti 9. Başvurucu Bay Naser Rexhepi’ye göre sahibi olduğu Drenas (Glogofça) merkezli NTP “Fer-Treg” şirketi Kosova Güvenlik Birliklerine (bundan sonra TMK şeklinde anılacaktır) 07.07.1999 – 01.06.2000 tarihleri arasında yakıt tedariki yapmıştır. Bu iddiasını TMK Genel Kurmayına hitaben TMK Skenderay Birinci Bölge Komutanı Tümgeneral Sami Lushtaku tarafından imzalanıp mühürlenmiş 106/00 sayı ve 05.07.2000 tarihli raporun bir nüshası ile desteklemiştir. Raporda TMK’nın bu bölgesinin 80.763,44 DM veya bugünkü tutarı 41.293 € değerinde yakıt tedariki yaptığı belirtilmiş olup, Bay Sami Rexhepi bu meblağın kendisine ödenmediği ve TMK’nın kendisine borçlu kaldığını ileri sürmüştür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 540 10. E.nr. 100/2002 sayı ve 7.10.2002 tarihli yürütme kararında Bölge Ticaret Mahkemesi, davalı olan TMK’nın davacı Bay Naser Rexhepi’nin sahibi olduğu NTP “Fer-Treg” şirketine 41.293,89 € tutarındaki borcunu 8 günlük süre içerisinde ödemesi gerektiğini bildirmiştir. 11. TMK’nın itirazı doğrultusunda Bölge Ticaret Mahkemesi 15.04.2003 tarihinde VLC nr. 54/2003 sayılı kararıyla E. nr. 100/2002 sayı ve 7.10.2002 tarihli kendi kararını hükümsüz kılarak, bu kararın yürütüm önerisini dava dilekçesi olarak kabul etmiş, kararın ikinci maddesinde ise sahibi Bay Naser Rexhepi’nin olduğu NTP “Fer-Trade” şirketinin dava dilekçesini reddetmiştir. 12. Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 satı ve 19 Haziran 2003 tarihli kararında başvurucunun itirazı yerinde görülmeyerek reddedilmiş, Priştine Bölge Ticaret Mahkemesinin VL.C nr. 54/2003 sayı ve 15 Nisan 2003 tarihli kararını yürürlükte bırakmıştır. 13. Sahibi Bay Naser Rexhepi’nin olduğu NTP “Fer-Trade” şirketi kararın gözden geçirilmesi üzere Yüksek Mahkemeye başvurmuş, bu mahkemenin Rev. Nr. 11/2003 sayılı kararla başvurucunun istemi reddedilerek Yüksek Mahkemenin Ac. nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli kararı onanmıştır. 14. Aynı davacı aynı davayla ilgili olarak Bölge Ticaret Mahkemesine başvurarak: 1. TMK, 2. Korgeneral Agim Çeku ve 3. Priştine merkezli Adalet Departmanı hakkında şikayetçi olmuş, III, C.nr. 213/2005 sayı ve 27.10.2005 tarihli kararla birinci davacı ile ilgili şikayet görüşülmüş dava olduğu için, son iki davalı hakkındaki şikayet ise yerinde bulunmayarak reddedilmiştir. 15. Kosova Yüksek Mahkemesi davacının şikayeti doğrultusunda karar alarak Ac.nr. 94/2005 sayı ve 14.12.2005 tarihli kararla davacının Bölge Ticaret Mahkemesinin TMK’nın borcuna ilişkin karar metnindeki I. (birinci) Kısma yönelik itirazını reddetmiş, üçüncü (III) davalı hakkındaki kısım değiştirilerek yetkili mahkeme sıfatıyla davanın görüşülmesi Priştine Belediye Mahkemesine havale edilmiştir. 16. Sonuç olarak yukarıda belirtilen kararlardan hoşnut olmayan Bay Rexhepi, 26.06.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 541 Başvurucunun iddiaları 17. Başvurucu, kendi temsilcisi vasıtasıyla yukarıda belirtilen kararlarla Anayasanın şu maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür: 10. madde [Ticaret Ekonomisi], 22. madde 1, 2, 7. fıkraları 23, 24, 25 ve 26. maddeler, 31. madde [Adil Yargılanma Hakkı], 36. madde [Mahremiyet Hakkı], 49. madde [Çalışma ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] vb. 18. Başvurucu aynı zamanda, Bölge Ticaret Mahkemesinin E, nr. 100/2002 sayı ve 7.10.2002 tarihli yürütüm kararıyla davalı olan TMK’nın kendisine 41.293,89 € tutarındaki borcu 8 gün içerisinde ödemesi gerekirdi. Daha sonra aynı mahkeme tarafından TMK’nın başvurusu üzerine çıkartılan VI.C.nr 54/2003 sayı ve 15.04.2003 tarihli kararla, başvurucuya göre, bir önceki kararın gayri hukuki şekilde bir önceki karar geçersiz ilan edilmiştir. Buna yönelik itirazı da yerinde bulunmayarak reddedilmiştir. Kosova Yüksek Mahkemesi de Ac. nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli ve Rev.E nr 11/2003 sayı ve 18.05.2004 tarihli kararlarla, kendisi için makul olan E.nr. 100/2002 sayı ve 7.10.2002 tarihli kararın iptaline ilişkin karara karşı başvurucunun itirazını ve gözden geçirme talebini reddetmiştir. İstemin kabul edilirliği 19. İstem hakkında hükmetmesi için Mahkeme öncelikle Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddelerine atıfta bulunmak ister. Bu maddeler şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”. “Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri, uygulanabildikleri ölçüde tüzel kişiler için de geçerlidirler” 20. Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 46. maddesini de dikkate alır. Bu madde şunu belirlemiştir: Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına uygun şekilde yapılan başvuruları kabul edip işleme koyar ve yasal koşulların yerine getirilip getirilmediğini tespit eder. 21. Dava dosyasındaki evrak incelenirken bu uyuşmazlıkla ilgili son kararın 14.12.2005 tarihinde alındığı ve davacıya 15.02.2006 tarihinde teslim edildiği tespit edilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 542 22. Süreyle ilgili vadeler dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Kosova Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki bir tarihte (Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 94/2005 sayı ve 14.12.2005 tarihli kararı) kamu kurumlarının aldığı bir kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep ettiğini tespit etmiştir. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, bu süre içerisinde Anayasa ile güvence altına alınmış hakların varsayılan ihlalinin değerlendirmesini yapamaz. Bu yüzden Anayasa ile ilişkili olarak istemin süre dışı olduğu tespit edilmiştir (bkz. Blecic – Hırvatistan davası 59532/00 sayılı başvuru hakkında AİHM’nin 29 Temmuz 2004 tarihli kararı. Bu kararda AİHM, Sözleşmenin varlığından önceki döneme ait bir zaman diliminde meydana gelmiş hukuki bir durum veya kararla ilgili taraf ülkelerin herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığı bildirilmiştir). 23. Böyle bir gerekçe AİHM’nin Jasiiniene – Lituanya davasıyla ilgili kabul edilmezlik kararında da öne sürümüştür (bkz. mutatis mutandis, Jasiiniene – Lituanya davası, başvuru no: 41510/98, 6 Mart ile 6 Haziran 2003 tarihli AİHM Kararları). 24. Bu çerçevede Mahkeme, başvurucunun kabul edilirlik koşullarını yerine getirmediğini değerlendirmektedir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 16 Aralık 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle: I. II. III. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Ivan Čukalović, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 543 Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı Dava No: KO 119-2010, karar tarihi: 8 Aralık 2011 Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, yasanın kabulüne ilişki açıklama, yasama yetkisi, emeklilikler, yasaların Anayasa’ya uygunluğu varsayımı, Ombudsman tarafından yapılan başvurular, milletvekillerinin rolü Başvurucunun Anayasa’nın 113.2(1) maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerinin şu dört düzeyde Anayasa’ya aykırı olduklarını ileri sürmüştür: (1) Yasa diğer vatandaşlara tanınan emeklilik hakkından daha elverişli haklar sağladığından Anayasa’nın eşitlik, hukukun üstünlüğü, ayrım gözetmeme ve sosyal adalet ilkelerine aykırı olduğunu; (2) söz konusu emeklilikler Kosova’daki ortalama emeklilik maaşlarıyla orantısız olduklarından Anayasa’nın 7. maddesinde belirlenen demokrasi, eşitlik, ayrım gözetmeme ve sosyal adalet ilkelerine aykırı olduğunu; (3) milletvekillerinin Meclis’teki görev süreleri başlamadan önce kamusal sektörde veya kamusal kaynaklardan finanse edilen bir kurumdaki işyerine milletvekilliği bittikten sonra geri dönme imkanı olduğunu ve (4) milletvekili emekliliklerinin diğer vatandaşların emekliliklerinden ayrı olması için bir gerekçe bulunmadığını belirtmiştir. Meclis’in verdiği cevapta Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası’nın usulüne uygun olarak kabul edildiği belirtilmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 113.2 ve 135.4 maddelerine dayanarak Ombudsman’ın Mahkeme’ye başvurmaya yetkili taraf olduğu ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 30. maddesine göre itiraz konusu yasanın kabul edildiği tarihten itibaren 6 aylık süre içerisinde başvurulduğu için kabul edilir olduğuna karar vermiştir. Dava esasına ilişkin olarak Mahkeme, itiraz konusu mevzuatın 16 diğer ülkenin yasa koyucusunun uygulamalarla karşılaştırarak Hırvatistan Anayasa Mahkemesi, Karadağ Anayasa Mahkemesi ve Makedonya Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına atıfta bulunarak şu beş tespiti ortaya koymuştur: (1) bu emekliliğin makul olmayan bir şekilde düzenlenmesinin 2005/20 sayılı UNMIK Yönetmeliği ve 03/L-084 sayılı Yasa kurallarından sapmaya neden olurdu; (2) söz konusu yasa kıdem tazminatı, maaş zammı, hayat sigortası veya ikramiye benzer olmayan bu kazanımı gerektiği şekilde tanımlamayıp açıkça belirlenmiş kamusal amaçlı bir ödül olarak Meclis’in bunu sağlamaya anayasal yetkisi bulunmamaktaydı; (3) itiraz konusu ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 544 emeklilikler ülkedeki ortalama emeklik maaşlarıyla orantısız olduklarından böyle ayrımcı bir muamele için meşru kamusal bir amaç bulunmamaktaydı; (4) itiraz konusu emeklilikler Kosova Bütçesi ile ödenen emeklilik maaşlarından 8-10 misli daha yüksek olup bu orantısızlığın neticesinde Meclis’in bu yasayı kabul ederken Anayasa’nın 3, 7 ve 24. maddelerini dikkate alıp almadığı yönünde ciddi bir soruyu gündeme getirir ve (5) Meclis itiraz konusu yasanın meşru amacıyla ilgili makul bir açıklama sunmayıp bu yasanın Anayasa’ya uygun olduğuna ilişkin genel varsayımı ortadan kaldırmış ve bazı milletvekillerinin güçlü muhalefetine rağmen kabul edilen bu yasanın yürütülmesiyle ilgili mali veya ekonomik etkileri konusunda ne Maliye Bakanlığı ne de Merkez Bankası tarafından herhangi bir açıklama veya gerekçelendirme sunulmamıştır. Sonunda Mahkeme, söz konusu emeklilik düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna, Meclisin milletvekillerinin sakatlık veya ölümlerine ilişkin kendileri ve aile fertleri için Anayasa’ya uygun bir emeklik planı kabul edebileceğine karar vermiştir. Yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı Mahkeme, başvurunun kabul edilir nitelikte olduğuna ve Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ilgili hükümlerinin Anayasa’nın 3.2, 7 ve 74. maddelerine aykırı olduğuna karar vermiş ve ilgili hükümleri geçersiz ilan etmiş, Mahkeme’nin ilgili hükümlerin askıya alınmasına ilişkin geçici tedbir kararının daimi karar halini aldığını ilan etmiş ve Karar’ın derhal yürürlüğe gireceğini belirtmiştir. Priştine, 8 Aralık 2011 Nr. Ref.: AGJ 165/11 MAHKEME KARARI Dava No: KO 119/10 Başvurucu Kosova Cumhuriyeti Ombudsmanı 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası 14. madde 1.6 fıkrasının ile 22, 24, 25 ve 27. maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 545 Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Ombudsmanıdır İtiraz edilen karar 2. Başvurucu 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin iptalini talep etmektedir. Dava konusu 3. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir. Yasal dayanak 4. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 113.2 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 27. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(1). kuralı. Davanın Mahkemeye geliş biçimi 5. Ombudsman, 26 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesi sunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 546 6. Anayasa Mahkemesi Başkanının GJR 119/10 sayı ve 29 Kasım 2010 tarihli emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak görevlendirilmiştir. Aynı tarih ve KSH 119/10 sayılı kararla Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gyljeta Mushkolaj’dan oluşan Ön İnceleme Heyeti belirlenmiştir. 7. Mahkeme, 17 Aralık 2010 tarihinde kapalı yapılan bir duruşmada, karar tarihinden itibaren altı ayı geçmeyecek süre için geçici tedbir kararı almış, 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin uygulanmasını eşit sürede geçerli olmak kaydıyla derhal durdurmuştur. 8. Mahkeme, müteakip diğer duruşmalarda geçici tedbiri birkaç kez devam ettirmiş, son olarak 20 Ekim 2011 tarihli Emirname ile 31 Aralık 2011 tarihine kadar geçerli olmak üzere geçici tedbir uygulamıştır. Mahkeme, bu dava üzerinde durmaya devam etmiştir. 9. Mahkeme, 21 Aralık 2010 tarihinde Kosova Meclisi Başkanına istemi bildirmiş, Mahkemeye yapılan bu başvuruyla ilgili Meclisin bir açıklamasının olup olmadığını sormuştur. 10. Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, 24 Ocak 2011 tarihinde resmi bir yazı göndererek Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının ilgili maddelerinin uygulanmasının durdurulmasına yönelik Mahkemece konan geçici tedbirden haberdar olduğunu, Kosova Meclisinin 2 Kasım 2010 tarihinde feshedildiğini dikkate alarak Kosova Meclisinin yeni yasama döneminin toplanmasına kadar münasip bir cevap vermeyeceğini bildirmiştir. 11. Meclis Sekreteri Bay Ismet Krasniqi, 11 Mayıs 2011 tarihinde Meclis Yasama Komisyonu tarafından hazırlanmış bir cevabı 16 Mayıs 2011 tarihinde Mahkeme Sekretaryasına teslim etmiştir. Bu davanın konusu olan mevzuatın Meclis İçtüzüğü kurallarına uygun şekilde kabul edildiği için Anayasa ile uyumlu olduğu sonucuna varmıştır. 12. Mahkeme, 5 Temmuz 2011 ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde davayı görüşmüş, başvurunun kabul edilirliğine karar vererek davayı esastan ele almıştır. Olgular 13. Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır) 4 Haziran 2010 tarihinde 74 (yetmiş dört) kabul, 2 (iki) ret ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 547 ve 2 (iki) çekimser oyla Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasını kabul etmiştir. 14. Yasama ve Yargı Komisyonu 7 Ekim 2008 – 16 Mart 2010 aralığında bu tasarıyı görüşmek üzere en az yedi defa toplanmıştır. Komisyon, bu yasa tasarısı ile ilgili AGİT yorumlarını 21 Ekim 2008 tarihinde almıştır. AGİT özellikle şunu tavsiye etmiştir: “Normal emeklilik kurallarının ötesinde olduğu için ilave emeklilik hükmünün silinmesi gereklidir. Böyle bir hüküm devlet bütçesine büyük bir yük ekleyecektir.” (bkz. AGİT tarafından Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasa Tasarısında yapılması önerilen değişiklikler ve özel yorumlar. 15. Komisyonun bir üyesi 14 Aralık 2009 tarihinde, “daha iyi siyasi ve ekonomik” koşullar oluşana kadar bu yasa tasarısıyla ilgili kararın ertelenmesini önermiştir. 16. Meclis, 13 Haziran 2008 tarihinde 03/L-084 sayılı Kosova Emeklilik Fonu Yasasını kabul etmiştir. 17. Aşağıda adları sayılan sivil toplum kuruluşları (STK) 21 Haziran 2010 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanına bir mektup göndererek yukarıda zikredilen yasanın onaylamamasını talep etmişlerdir: Kosova Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI), Yurttaş Girişimi Forumu (FİQ), “Fol” Hareketi, Mitroviça Topluluk Binası (CBM). 18. Kosova Meclisi Yasama ve Yargı Komisyonu Başkanı Bay Bahri Hyseni, Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasında yapılan teknik bir hata sonucunda, 4 Haziran 2010 günü onaylanan metinde belirtildiği şekilde emeklilik yaşının 50 değil de 55 olarak düzeltilmesini 25 Haziran 2010 tarihinde Meclis Sekreterliğinden talep etmiştir. 19. Meclis, Bay Bahri Hyseni’nin 4 Haziran 2010 oturumunda kabul edilen yasadaki teknik hatanın düzeltilmesine ilişkin talebini 25 Haziran 2010 tarihinde kabul etmiştir. Bay Hyseni’nin talebi 73 (yetmiş üç) “evet” oya karşılık 2 (iki) “hayır” oyla kabul edilmiştir. 20. Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasası, Cumhurbaşkanının 5 Temmuz 2010 tarih ve DL-029-2010 sayılı kararıyla ilan edilmiştir. 21. Ombudsmanlık Kurumu 19 Temmuz 2010 günü şu sivil toplum kuruluşlarından bir başvuru kabul etti: Kosova Demokratik Enstitüsü (KDI), Yurttaş Girişimi Forumu (FIQ), İnsan Hakları Gençlik Girişimi ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 548 (YIHR), Kosova İstikrar Girişimi (IKS), İlerleme Girişimi (INPO), Balkan Politika Enstitüsü (IPOL), İnsan Hak ve Özgürlüklerini Koruma Kurulu (KMDLNJ), “FOL” Hareketi, Mitroviça Topluluğunun Kuruluşu (CBM), Politika ve Savunuculuk Merkezi (QPA) ve Syri Vision toplu bir dilekçe ile Halk Avukatı Kurumuna başvurarak, yasaların öngördüğü görev ve yetkileri çerçevesinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 22. maddesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirmesini yapmasını talep ediyorlardı. 22. Yukarıda zikredilen Sivil toplum kuruluşları (STK) bu maddenin Kosova Cumhuriyeti Anayasa ihlali oluşturduğu görüşünde olup, Anayasa Mahkemesi tarafından davanın esastan görüşülüp bir karara bağlanmasına dek 1 Ocak 2011’den itibaren öngörülen yürürlüğünün durdurulmasını talep etmişlerdir. 23. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası 20 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlanmıştır. 24. STK’nin taleplerine 21 Temmuz 2010’da Kosova Emekliler Sendikası da katılmıştır. 25. Meclis Sekreteri Bay Ismet Krasniqi, Meclis Yasama Komisyonunun 11 Mayıs 2011 tarihinde hazırladığı bir cevabını Mahkemenin Genel Sekreterine 16 Mayıs 2011 tarihinde teslim etmiştir. Bu cevapta dava konusu olan yasanın Meclis İçtüzüğü kurallarına uygun olarak kabul edildiği için Anayasaya uygun olduğu tespitini içeriyordu. 26. Merkez Bankası Başkanı Bay Gani Gerguri tarafından 26 Temmuz 2011 tarihinde imzalanan bir mektupta Merkez Bankası ile Meclis arasında 03/L-111 sayılı yasanın onaylanması için harcamalar ve ekonomik etkiyle ilgili bir irtibatın olmadığını Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir. 27. Maliye Bakanı Sayın Bedri Hamza tarafından imzalanan 27 Temmuz 2011 tarihli mektupta, Kosova Meclisinden söz konusu yasanın ekonomik etkileriyle ilgili bir yazı aldıklarını Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir. Bakanlık, bu isteme karşılık bir rapor hazırlamış, ancak bu yasanın onaylanmasından önce danışmaların yapılması gerektiği için Meclise gönderilmemiştir. Ancak, Kosova Meclisi, Maliye Bakanlığının harcamalar ve ekonomik etkileriyle ilgili değerlendirmesi olmaksızın 4 Haziran 2010 tarihinde 03/L-111 sayılı yasayı kabul etmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 549 28. Bu iki cevap 2011 Ağustos ayının sonunda bilgi amaçlı Kosova Meclisine iletilmiştir. Herhangi bir cevap talep edilmiştir. Herhangi bir cevap veya açıklama da alınmamıştır. 29. Anayasa Mahkemesi, “hazırlık çalışması” olarak nitelendirilen ancak BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi tarafından onaylanmayan ve bunun sonucu olarak yürürlüğe girmemiş olan Meclisin çeşitli kademelerinde görevli kişilerin emekliliklerine ilişkin 02/L-144 sayılı yasayla ilgili yazılı belgeleri, 4 Ağustos 2011 tarihinde kabul etmiştir. Ombudsman tarafından itiraz edilen söz konusu 03/L-111 sayılı yasayla ilgili malzemelerden konuyla ilgili herhangi bir şey bulunmadığı tespit edilmiştir. Başvurucunun iddiaları 30. Ombudsman, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının “Kosova Meclisi milletvekillerinin tüm diğer vatandaşların emeklilik haklarından daha elverişli emeklilik imkanları sağladığı için ilgili hükümlerin Anayasanın eşitlik, hukuk üstünlüğü, ayrımcılık yasağı ve sosyal adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır” iddiasında bulunmuştur. 31. Ombudsman ilaveten “Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 22. maddesinde öngörülen ilave emekliliğin ülkedeki emekliliklerle orantısı bulunmayıp Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 7. maddesinde açıklanan değerlerle, demokrasi, eşitlik ayrımcılık yasağı ve sosyal adalet ilkeleriyle uyumsuz” olduğunu tespit etmiştir. 32. Dahası, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 38. maddesi, onların milletvekilliği görevi başlamadan önce kamu fonlarıyla finanse edilen kuruluşlarda görevli olmuş olmaları halinde, görevleri bittikten sonra tekrar aynı göreve devam etmelerini öngörmüştür. Bu, iş konusunda kendilerine güvence sağlamakta olup milletvekilliğinden önce kamusal sektörde çalışmış olmaları halinde işsiz kalma riskini ortadan kaldırır. Kosova’da emeklilik yaşının 65 olduğu dikkate alındığında milletvekilleri görevleri tamamlandıktan sonra başka bir yerde de iş bulabilirler. 33. Son olarak Ombudsmana göre, “Kosova Meclisi milletvekillerinin imtiyazlı statüsü Kosova Cumhuriyeti’nin mevcut hukuk düzeninde, emeklilik genel ilkelerinden bu oranda sapmak için yeterli gerekçe oluşturmaz”. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 550 Meclisin Cevabı 34. Meclisin bir temsilcisi, bu davanın konusu olan yasanın Meclis İçtüzüğüne uygun şekilde kabul edildiği için Anayasaya uygun olduğunu ileri sürmüştür. İstemin kabul edilirliği 35. Mahkemenin, kabul edilirlik koşullarının tespitinden önce, iki temel meseleyle ilgili sorulara cevap aramalıdır: a. Anayasal bir meseleyi dava konusu yapmaya Ombudsmanın yetkili taraf olup olmadığı; b. Mahkemeye yapılan başvurunun Anayasal mesele olup olmadığı. 36. Yukarıda belirtilen iki meseleye cevap aramak amacıyla Mahkeme, Anayasanın 113.2 maddesine atıfta bulunmak ister. Söz konu madde şunu belirlemiştir: “… Kosova Meclisi, Kosova Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Halk Avukatı (Ombudsman) yetkili makamlar olup aşağıdaki davaları açabilir: […] (1) Yasalar, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kararları ve Hükümet kararlarının Anayasaya uygunluğu ile ilgili konular; (2) Belediye Yönetmeliğinin Anayasayla uygunluğu. Anayasanın 135.4 maddesi şunu belirlemiştir: “Halk Avukatı (Ombudsman), bu Anayasanın hükümlerine uygun şekilde, davaları Anayasa Mahkemesine gönderme hakkına sahiptir. 37. Anayasanın yukarıdaki tanımına dayanarak Ombudsman, Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmaya yetkisi olup 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. madde 1.6 fıkrasının ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi istemiyle ilgili olarak Anayasanın 113.2 maddesinde belirtilen “Yasalar, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kararları ve Hükümet kararlarının Anayasaya uygunluğu ile ilgili konular” hakkındaki koşulları yerine getirmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 551 38. Bundan başka Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, Yasanın yürürlüğe girmesi gereken altı aylık süre tamamlanmadan yapılmıştır. Öyle ki Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 30. maddesinde belirtilen sürelerle ilgili kıstas yerine getirilmiştir. 39. Bu, anayasal bir mesele olup Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi için başvuruda bulunulması uygundur. Yürürlükteki yasa 40. Anayasa Mahkemesi’ne görüşülmesi için yapılan başvuruya tam ve Anayasaya uygun bir cevabın verilebilmesi için Mahkeme, Kosova’da yürürlükte olan emeklilik mevzuatını dikkate alacaktır. Söz konusu yasa şudur: 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasası 41. Yasanın 14.1 (6) maddesi şunu belirlemiştir: “… Milletvekillerinin Mali ve Maddi Kazanımları Milletvekillerinin görev süresi boyunca şu ücretlere hakları vardır: e. Asli maaş f. Görev süresi bittikten sonra geçici maaş g. Meclis oturumları ve komisyon toplantılarına katılım ücreti h. Parlamentodaki görevlerle ilgili ücretler i. Aylık harcamalarla ilgili ödemeler j. İlave emeklilik k. Bu yasa ile belirlenen diğer haklar. …” 42. Bu yasanın 22. maddesi şunu öngörmüştür: “… İlave Emeklilik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 552 1. En az bir dönem boyunca görev yapmış ve elli beş (55) yaşını tamamlamış milletvekillerinin görev süresi tamamlandıktan sonra, ilave emeklilik hakları vardır. 2. Bu maddenin 1. fıkrasındaki koşulları yerine getiren milletvekillerinin, milletvekili asli maaşının yüzde elli (% 50) oranında ilave emekliliğe hakları vardır. Bu maddenin 1 fıkrasındaki koşulları yerine getirip iki dönem boyunca görev yapmış milletvekillerinin asli maaşın yüzde altmış (% 60) oranında ilave emekliliğe, üç veya daha fazla dönem görev yapmış milletvekillerinin ise asli maaşın yüzde yetmiş (% 70) oranında ilave emeklilik almaya hakları vardır. …” 43. Yasanın 23. maddesi şunu öngörmüştür: “… 1. Bu yasa ile belirlenen milletvekilleri hak ve sorumlulukları 2001 yılından itibaren milletvekilliği mazbatası esasına göre işlemeye başlar. 2. 1990-2000 yılları arasındaki dönemlerde görev milletvekillerinin statüsü, ayrı yasa ile düzenlenecektir. yapmış 44. Aynı yasanın 24. maddesi şunu belirlemiştir: “… Esas Emeklilik Milletvekili ilave emekliliğinin hesaplanması için mevcut milletvekili asli maaşı esas alınır. İlave emekliliğin genel toplamı milletvekili asli maaşının yüzde yetmiş (% 70) oranını geçemez. …” 45. Yasanın 25. maddesi şunu öngörmüştür: “… Maluliyetten Emeklilik ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 553 1. Görevini yerine getirirken yaralanıp görev yapamaz derecede maluliyeti meydana gelen milletvekilinin, emeklilik kıdem süresi, yaşı ve milletvekilliği süresine bakılmaksızın ilave emeklilik hakkına sahip olur. Bu maddenin birinci fıkrasından belirtilen emekliliğin tutarı asli maaşın yüzde yetmişi (% 70) oranındadır. 46. Yasanın 26. maddesi şunu öngörmüştür: Özel Koşular “Emeklilik tutarının belirlenmesi için kıstas, ülke ve ülke dışında kazanılmış genel kıdem emekliliği hakkıdır. 47. Yasanın 27. maddesi ise şunu belirlemiştir: “… Aile Emekliliği Vefat etmiş milletvekilinin ailesine verilecek ilave emeklilik, milletvekilinin vefatından önce sahip olduğu emeklilik hakkının yüzde yetmiş (% 70) oranında almaya hakları vardır. Esas emeklilik hakkının elde edilmesi için uygulanması öngörülen işlemler ilave emeklilik için de geçerlidir. İlave emekliliğe hakkı olan aile bireyleri, milletvekilinin eşi ve on sekiz (18) yaşına kadar olan çocukları veya yükseköğrenime devam eden ve yirmi beş (25) yaşına kadar olan çocuklarıdır. …” Kosova Emeklilik Fonu Yasası 48. Meclis, Kosova Emeklilik Fonuna ilişkin 2001/35 sayılı UNMIK Yönetmeliği değişikliği hakkında 2005/20 sayılı UNMIK Yönetmeliğini değiştirmek üzere 03/L-84 sayılı yasayı kabul ettiğinde 2008 yılına ait yasa yürürlükteydi. Bu yasanın 3. maddesi şunu belirlemiştir: “… Yönetmeliğin 1 maddesinde KBÖ (Kosova Bankacılık ve Ödemeler Otoritesi) başlığı altındaki ifade aşağıdaki gibi değiştirilmiştir: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 554 KMB kısaltmasının açılımı Kosova Merkez Bankası şeklinde olup Anayasanın 142. maddesine göre bağımsız bir ajans (kurum) olarak emeklilik fonlarına lisans verilmesi; emeklilik fonları sigortalarının, bu yasaya göre açık yatırım araçlarının yöneticileri ve stopajlarının denetimi ve düzenlenmesini yapar ve Kosova Emeklilik Tasarrufu Fonlarının denetimini yapmakla yükümlüdür. …” 49. Bu yasanın 6. maddesi şunu belirlemiştir: “… Yönetmeliğin 2.2 maddesi aşağıdaki 2.2 maddesiyle tamamen değiştirilir: 2.2 Bütçe ve ödeme politikalarının bir parçası olarak emeklilikle ilgili ekonomik politikaların belirlenmesi Hükümetin görevidir. Hükümet, bu politikayı Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı ile Maliye ve Ekonomi Bakanlığının işbirliği ile KMB Başkanı ve Başbakan tarafından atanan üyeler, emeklilik politikalarında çalışacak bakanlıklar arası çalışma grubunu oluştururlar. Emeklilik politikaları çalışma grubu, ihtiyaçlar doğrultusunda, emeklilik politikalarının uygulanması için kurallar ve yönetmelikler önerir ve Kosova’da emeklilik tasarruf fonlarına izin verilmesi, düzenlenmesi ve denetimi konusunda Hükümete öneri sunar. …” 50. Emekliliklerin Arttırılması ve 02/51 sayılı Hükümet Kararının Uygulanmasına ilişkin 15/2009 sayılı Genelgenin 2. maddesi şunu öngörmüştür: “Aylık emeklilik maaşı 45 avro olup 80 avroya yükseltilip zam hakkına sahip olan emekliler şunlardır: İş sözleşmesine göre çalışıp stopajları ödeyen mevcut emekliler, […]” 51. Genelgenin 3. maddesi şunu belirlemiştir: “Temel emekliliğin üzerine zam hakkı kazanmaya yönelik temel koşul ve kıstaslar: Başvurucunun 65 yaşını aşmış ve Emeklilik ve Maluliyet Sigortası hükümlerine göre 15 yıldan fazla ödenmiş emeklilik sigortasının ve bu sürenin en az 7 yıl 7 aylık çalışma kıdeminin bulunması gerekmektedir.” ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 555 İstemin özü 52. Bu istem değerlendirilirken aksi ispatlanmadığı müddetçe Mahkeme, konuyla ilgi mevzuatın tamamının Anayasaya uygun olduğunu varsaymak durumundadır. Mahkemenin görevi herhangi bir kararın veya yasal hükmün yasalığını veya uygun bir kamu politikasıyla desteklenip desteklenmediğini değerlendirmek değil, sadece Anayasaya uygunluğunu değerlendirmektir (bkz. Anayasanın 112. maddesi). 53. Bir yasanın Anayasa’ya aykırılığı olup olmadığını değerlendirmek için Anayasanın şu hükümleri dikkate alınmalıdır: a. Madde 16: 1. Kosova Cumhuriyetinin en yüksek yasal hükmü Anayasadır. Yasalar ve diğer yasal hükümler bu Anayasayla uyumlu olmalıdır. (Vurgu eklenmiştir) 2. Yönetim yetkisi Anayasadan gelir. 3. Kosova Cumhuriyeti, uluslararası hukuka uyar. 4. Kosova Cumhuriyetindeki her birey ve organ, Anayasa hükümlerine tabidir. (Vurgu eklenmiştir) b. Madde 3: 2. Kosova Cumhuriyeti Kamu Otoritesi, […], tüm bireylerin kanun önünde eşitlik ilkesine […] dayandırılmasıyla uygulanır. c. Madde 7 şunu öngörmüştür: Kosova Cumhuriyetinin Anayasal Düzeni özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik, […] ilkelerine dayanır. d. Anayasanın 4.2 maddesi şunu öngörmüştür: Kosova Cumhuriyeti Meclisi yasama yetkisini uygular. e. Madde 65 [Meclisin Yetkileri] Kosova Cumhuriyeti Meclisi: (1) Yasa, karar ve diğer genel hükümleri onaylar; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 556 f. Anayasanın 74. maddesi şunu öngörmüştür: Kosova Meclisi milletvekilleri, görevlerini Anayasa, yasalar ve meclis çalışma kurallarına uygun şekilde, Kosova Cumhuriyetinin en iyi çıkarları için yerine getirirler. Yasama yetkisinde sınırlamalar 54. Meclisin yasama yetkisinde sınırlamalar bulunmaktadır: “… (1) Yasalar Anayasa ve anayasal ilkelerle uyumlu olmalıdır. (2) Kişi, kurum veya personele etkisi olan yasaların meşru amaçları bulunmalı ve tüm Kosova vatandaşlarının haklarıyla orantılı olmalıdır. (3) Parlamento üyelerine dolaysız özel kazanımlar sağlayan yasalar anlaşılır, meşru ve açık amaçlarla desteklenen gerekçelere dayandırılmalıdır. …” 55. İtiraz konusu yasa özellikle bu esas üzerinden tahlil edilmelidir. Bu yasayı kabul ederken ve yasanın amaçlarını tespit ederken Meclis, bu ilkeleri dikkate almış mıdır? Bu yasayı kabul ederken Meclisin analize başvurduğunu ortaya koyan deliller Mahkemeye sunulmamıştır. 56. Mahkeme, Anayasa’nın güçler ayrımı doktrinine dayandığını daha önce vurgulamıştır. Kosova Cumhuriyeti Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet Üyelerinin Dokunulmazlıklarına ilişkin KO 98/11 sayı ve 20 Eylül 2011 tarihli Mahkeme Kararının 44. maddesinde Mahkeme şu ifadeye yer vermiştir: “Kosova Cumhuriyeti, Anayasasında, kuvvetler ayrılığı ile yetki dengeleri ilkesine dayanan demokratik cumhuriyet olarak tanımlanmıştır. Kuvvetler ayrılığı devletin demokratik işleyişini güvence altına alan esaslardan biridir. Bu kolların bağımsız ve etkin işleyişinin özü bu yetkileri somutlaştıran kişilere verilen dokunulmazlıktır.” 57. Anayasanın 4.2 maddesinde yasama yetkisini Meclis’in uyguladığını açıkça belirtilmiştir. Anayasa’da, bu yetki veya sorumluluğa sahip başka bir hükümet kanadının sahip olduğuna ilişkin herhangi bir referans bulunmamaktadır. Anayasanın 74. maddesi geniş ve genel anlamda ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 557 Meclis’in bu işlevini, Kosova Cumhuriyeti ve Anayasa’nın en iyi çıkarları doğrultusunda yerine getireceği belirtilmiştir. 58. Yasama için bu standardın uygulanması esnasında Anayasa, Meclisin, tüm bireylerin kanun önünde eşit olduklarını (3. madde) ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine dayandığını (7. madde) kabul etmesini gerekli kılmıştır. Bu ilkelerin uygulanması süresince Meclis, yasalarla eşit koruma ilkesinin eşit konumda olmayan birey veya grupların haklarını koruyup geliştirmeye yönelik gerekli önlemlerin alınmasını engellemeyeceğini (24.3 madde) de kabul etmelidir. Başka bir ifade ile bir köy polisinin Başbakan veya bir hekim kadar ücret almak zorunda değildir, çünkü hepsinin görevleri, sorumlulukları ve becerileri farklı olabilir. 59. Yasaları kabul ederken Meclis’in, Anayasa’nın 24. maddesinde [Kanun Önünde Eşitlik] belirtilip aşağıda alıntılanan kıstaslar çerçevesinde hareket etmesi gereklidir: “… Tüm insanlar kanun önünde eşittir. Ayrım yapılmaksızın herkes, eşit yasal koruma hakkına sahiptir. Hiç kimseye ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi görüş veya milli köken, sosyal sınıf, bir topluluğa olan bağlılık, mülk, ekonomik ve sosyal durum, cinsel tercih, doğum, özürlü veya başka herhangi bir statüden dolayı ayrım yapılamaz. Eşit yasal koruma ilkeleri, eşit konumda olmayan birey ve grupların haklarının korunması ve geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını engellemez. Böyle önlemlerin uygulanması, ancak konulma amacına ulaşılıncaya kadar sürer. …” Yasanın tahlili 60. İtiraz konusu yasada “ilave emeklilik” olarak tarif edilse de, şu sebeplerden dolayı ilave emeklilikten çok istihdamdan sonra verilen ilave bir ücret özellikleri taşımaktadır: I. Temel emeklilikten farklı olarak bu “emekliliği” finanse edecek hak sahiplerinden kesinti yoluyla katkı sunmaları talep edilmez. II. “Emeklilik”in 2001 yılından itibaren Mecliste görev almış ve emekli olmuş veya olacak olan milletvekillerine geriye dönük olarak uygulanması gereği bulunmaktadır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 558 III. “Emeklilik” hak sahibi olup görev süresinin sonunda kamu kuruluşlarındaki iş yerlerine geri dönecek veya dönmüş olanlara da ödenebilecektir. IV. Bu yasa, Kosova’da emeklilik politikalarını görüşmekle yükümlü belirli hükümet yetkilileri tarafından herhangi bir yorum veya görüşme yapılmaksızın kabul edilmiştir. 03/L-084 sayılı bu yasa, Kosova’da emeklilikle ilgili politikaları oluşturmak için çeşitli bakanlıklardan ve Kosova Merkez Bankasından yetkililerin sorumlu olmasını öngörmüştür. V. Bu bir “ikramiye”dir; çünkü muhtemel bir adaya, özel amaçları olağanüstü şekilde yerine getirmesi veya aşması sonucunda mali yıl sonunda yapılan terfi veya ödül şeklinde verilen tipik bir teşviktir. VI. Bu maaş zammı değildir. Maaş zammının etkisi, sadece gelecekte milletvekili olmayı veya yeniden seçilmeyi düşünenler için geleceğe yöneliktir. Bu yasanın geriye dönük etkisi bulunup ücretten çok ödüle benzemesine sebep olan da budur. (bkz. 03/L-147 sayı ve 13 Mayıs 2010 tarihli Memur Maaşları Yasasının 11. maddesi) VII. Bu bir “kıdem tazminatı”dır. Kıdem tazminatı genelde, belli bir süre çalışıp çalışanın işten ayrıldığı anda bir defada ödenen meblağdır. Bu yasa, süre belirtilmeksizin tutarı belirtilmemiş bir tutarın ödenmesine yetki sağlamaktadır (bkz. 03/L-147 sayı ve 13 Mayıs 2010 tarihli Memur Maaşları Yasasının 22.2 maddesi) VIII. Bu emekliliğin finansmanı, olağan emeklilik fonlarıyla hak sahiplerine yaşadıkları sürece emeklilik ödemek üzere emeklilik fonunu oluşturmaya Kosova Emeklilik Yasası ile yetkilendirilen Emeklilik Tröstü’nden sağlanacak özel bir fon yerine, Kosova Hükümeti genel bütçesinden sağlanması öngörülmüştür. IX. Bu yasa, Kosova’da temel emeklilikle ilgili yasada Kosova Bütçesinden emeklilik hakkına sahip olmak için kişinin en azından 65 yaşını tamamlamış olması (yaş haddi emekliliği) veya 65 yaşını tamamlayıp 15 yıllık emeklilik kıdeminin olması gereğini öngören yasadan farklıdır ( bkz. 02/51 sayılı Emeklilik Zammına İlişkin Hükümet Kararının uygulanmasına yönelik 15/2009 sayılı Genelgenin 3.1.1 maddesi). Milletvekili rolünün tahlili 61. Milletvekillerinin, toplumun diğer kısmından farklı görev ve sorumlulukları vardır. Onların sınırlı görev süresi, özel mesai programı ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 559 olup tekrar seçilememe ihtimalleri bulunmaktadır. Onlar, yasada öngörüldüğü şekilde, kamu kurum ve kuruluşlarında ve işletmelerinde idari veya yürütmeyle ilgili herhangi bir görev yürütemezler. 62. Öyle ki bu görevlere aday olmayı teşvik etmek için Meclis, toplumun diğer kesimlerinden farklı bir ücret ödeyip, bu görevin gereklerini ve görevle ilgili güvensizliği dikkate alarak meşru sınırlar içerisinde kalmak şartıyla, olası adaylar için bir cazibe oluşturur. Bu yasayı onaylarken Meclisin bu etmenleri dikkate aldığına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. 63. Bu yasa, 2001 yılından bu yana Meclise seçilmiş her milletvekili için, söz konusu kişilerin halen görevde olup olmadıklarına bakılmaksızın, geriye yönelik etkiye sahiptir. Mecliste görev yapmış eki milletvekillerine geriye dönük emeklilik veya ücret sağlamak amacıyla çeşitli yasalar hazırlanırken Meclisin, milletvekili görevinin saygınlığı, sorumlulukları ve fedakârlıklarına rağmen seçilecek adayların teşvik edilme amacına hangi şekilde ulaşacağına ilişkin bir tespitte bulunması gereklidir. Meclisin, bu konuyla ilgili bir tespitte görülmemektedir. Diğer ülkelerde milletvekilleri emeklilik maaşları 64. Ombudsman’ın istemiyle ilgili karar alınırken Mahkeme, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Lüksemburg, Slovakya gibi ülkelerde milletvekillerinin aldıkları emeklilik maaşlarıyla ilgili olguları göz önünde bulundurabilecektir. Milletvekilleri, emeklilik sigortası haklarını, milletvekilleri için ayrı bir fon bulunmaksızın, emeklilik sigortası haklarını düzenleyen ve herkes için aynı olan genel yasal hükümle gerçekleştirirler. Bkz. 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren 155/1995 Coll. (Çek Cumhuriyeti) emeklilik sigortasına ilişkin yasa, Estonya Cumhuriyetinde 14 Nisan 2004 tarihinde kabul edilen Finanse Edilen Emeklilikler Yasası, Fonds et Regimes Compiementaires de Pension (Luxembourg), Slovakya Cumhuriyeti Yaşlılık Emekliliği Tasarruflarına ilşkin 43/2004 Coll. sayılı yasa 65. İngiltere (bkz. 1920 sayılı 2009 yılına ait Emeklilikler – Parlamento Emeklilikleri Kararnamesi (Değişiklikler) 2009 Yönetmelikleri) ve Fransa’da 23 Aralık 1904 tarihinde Milletvekilleri Meclisi tarafından hazırlanan ve parlamenter stopajlarından oluşan ve sübvansiyonu Ulusal Meclis bütçesinde kapsanan Milletvekilleri Emeklilik Tablosu; bkz. http://www.assemblee-nationale_fr/english/synthetic-.files/file_15.asP) oluşturulan bir başka içtihada göre milletvekillerinin, milletvekilleri gelirlerinden finanse edilen ve parlamento bütçesinden tamamlanan parlamento emeklik fonundan emekliliklerini almaları ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 560 gerekir. İtalya Parlamentosunun da milletvekillerine yönelik bir fonu olup, ancak milletvekillerinin, maaşının % 5.6 oranında bu fona stopaj ödemeleri gerekmektedir (bkz. http://www.legco.gov.hk/yroo01/english/library/ein7.pdf) 66. Danimarka, Kıbrıs, Romanya, İsveç, Finlandiya ve Karadağ bu meseleyi çeşitli hukuki hükümlerle, Kosova’da olduğu gibi çoğunlukla özel yasa ve yönetmeliklerle, ancak farklı biçimlerde, sadece milletvekilleri için değil yüksek memurlar için de geçerli olacak şekilde düzenlemişlerdir. Örneğin: Danimarka’da milletvekilleri emeklilik yaşı 67 iken Kıbrıs’ta 60’tır ve milletvekili maaşının % 1.75 oranında kesinti emeklilik fonuna aktarılır. İsveç’te devlet emeklilik tablosu, milletvekilleri için de uygulanır ancak parlamento emeklilik tablosundan da destek verilir ( bkz. http://www.legco.gov.hk/yroo-01/english/library/ein7.pdf). 67. Amerika Birleşik Devletlerinde Kongre üyeleri emeklilikleri, tüm federal hükümet çalışanları için olduğu gibi işveren ve çalışanın kesintileriyle oluşturulan finanse edilen kaynaklardan sağlanır. Bu emeklilik, Kongre üyeleri de dahil olmak üzere, tüm Amerikalı vatandaşların yararlandığı temel sosyal sigortaya ilaveten verilen emekliliktir. Emeklilik miktarı hizmet süresi ve ortalama maaşa göre hesaplanıp, yasanın kabul edildiği tarihten önce hizmet etmiş Kongre üyeleri için geriye yönelik etkisi bulunmamaktadır. (Bkz. 1986 yılına ait (P.L. 99-335) Federal Hükümet Çalışanları Emeklilik Sistemi Yasası ve Kongre Çalışmaları Araştırma Raporu: Kongre Üyeleri Emeklilik Kazanımları, 9 Şubat 2007.) Diğer anayasa mahkemeleri kararlarının tahlili 68. Mahkeme, Makedonya ve Karadağ anayasa mahkemelerinin aynı imtiyazları içeren milletvekilleri yasalarına yönelik aldıkları Anayasaya aykırılık kararlarını da dikkate almıştır. Hırvatistan Cumhuriyeti Meclisi ise, mesele Hırvatistan Anayasa Mahkemesinde görüşülmeden milletvekilleri emeklilik maaşlarına indirim kararı almıştır. A. Makedonya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin kararı 69. Makedonya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Makedonya’daki diğer vatandaşlardan farklı olarak, diğer memurlara değil de sadece milletvekillerine cömertçe bir diğer emekliliği öngören yasayı Anayasaya aykırı olarak ilan etmiştir. Mahkeme, bu yasanın Makedonya Anayasasının 9 ve 32. maddelerini ihlal ettiğini tespit etmiştir. 9. madde tüm vatandaşların kanun ve Anayasa önünde eşit olduklarını öngörmüştür. 32. madde ise işyerinin herkese aynı şartlarda açık olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, seçilmiş otorite veya organların ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 561 çalışmalarında görev alan diğer devlet memurlarına değil de sadece milletvekillerine sağlanacak böyle bir ücreti haklı çıkartacak herhangi bir delil bulamadığı sonucuna varmıştır. Mahkeme, bu yasanın, her çalışanın hizmeti oranında ücret alma hakkı ilkesi ve kamu görevlerinde bulunanların eşitliği ilkesi ile örtüştüğünü tespit etmiştir. 70. Söz konusu mahkeme şunu belirtmiştir: “[…] İtiraz konusu yasal hükümlerle yasa koyucu, makul gerekçeler bildirmeksizin diğer memurlar ve vatandaşlardan farklı olarak sadece yasa koyucu ile ilgili imtiyazlara dayanan kazanım ve haklardan başka bir şey olmayan erken emeklilikle ilgili farklı yöntem ve koşullar ortaya koymuş olup, yasa koyucu, vatandaşları eşit olmayan ve Anayasanın 9. maddesine göre aykırı olan bir konuma getirmiştir.” (Bkz. Makedonya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin 191/2005-0-1 sayı ve 04.12.2006 tarihli kararın § 5, madde 5) 71. Öyle görülüyor ki Makedonya Anayasa Mahkemesi, Makedonya Parlamentosunun Makedonya Anayasasına dayanarak, görevinin yapısı ve sorumluluklarından dolayı kamuda çalışan memurlar ve Makedon toplumundaki diğer vatandaşlardan farklı olarak, milletvekillerinin hangi nedenlerden dolayı özel ve ayrıcalıklı emeklilik hakkına sahip olmaları gerekçelerine ilişkin ayrıntılı tespitlerde bulunmakla yükümlü olduğu sonucuna varmıştır. B. Hırvatistan Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin kararı 72. Hırvatistan Anayasa Mahkemesinde 2003 yılında benzer bir yasayla ilgili görülen davada, yasanın geriye dönük etkisi olduğu halde Hırvatistan Anayasasının ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır. Söz konusu mahkeme, diğer emekliliklerden farklı olarak parlamenter emekliliklerinin düzenlenmesinin milletvekillerinin özel yasal statüsüne dayandığı tespitinde bulunmuştur. (bkz. U-1/949/1999 sayılı dosya) 73. Bu dava başvurucuları söz konusu yasanın eşitlik ilkesini, toplumun benzer kategorilerine mensup kişilerin eşit statüsünü ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. İddiaları dayanaksız olduğu tespitinde bulunan mahkeme şu gerekçeyi öne sürmüştür: “Anayasa Mahkemesi’ne göre diğer emekliliklerden farklı olarak parlamenter emekliliklerinin düzenlenmesi, milletvekillerinin göreve gelme şekillerinden ve görevlerinin yapısından, milletvekilliği görevini yerine getirmekteki daha büyük sorumluluğundan, çalışmalarının kamuya açık olmasından, görevin sınırlılıklarından, başka görevleri ifa ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 562 etmeye müsait olmayışından, eski mesleklerin terk edilişinden vb nedenlerden ileri gelen özel yasal konumuna dayanmaktadır.” C. Karadağ Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin kararı 74. Benzer bir davada Karadağ Anayasa Mahkemesi milletvekilleri ve devlette yüksek görevlerde bulunan memurlarına yönelik özel ilave emekliliğin Karadağ Anayasasına aykırı olduğunu ifade etmiştir. (bkz. 24 Aralık 2009 tarih ve 86/09, 43/09, 103/09 ve 108/09 sayılı Karadağ Resmi Gazetesi Nol 33/08) 75. İtiraz konusu yasa milletvekilleri de dahil olmak üzere, devlet memurlarının belli kesimine, mevcut davadaki yasaya benzer şekilde, asli maaşın % 55 - % 85 oranında emeklilik hakkı tanıyordu. Bu kararı Anayasaya aykırı ilan ettiğinde Karadağ Anayasa Mahkemesi şunu belirtmiştir: “Emeklilik hakkının düzenlenmesi vatandaşların meşru haklarından biridir. Bu doğrultuda yasa koyucu, finansman kapasitesi, sosyal politika önlemlerinin uygulanması ve benzeri koşullara bağlı olarak bu hakkı düzenlemeye ve bunun sonucu olarak değiştirmeye, eklemeler yapmaya ve yürürlükten kaldırmaya yetkilidir. Ancak, bu ilişkileri düzenlerken yasa koyucu, Anayasa ile belirlenmiş sınırlıkları ve özellikle hukuk üstünlüğü ile sosyal adalet ve Anayasanın nitelik ile değerlerinin korunduğu ilkeleri dikkate almakla yükümlüdür.” ….. “… Anayasa Mahkemesi, Yasanın 1. maddesi 2. fıkrasına göre devlet memurlarının konumunun Anayasadan kaynaklanan özellikleri bulunduğunu, öyle ki emekliliklerinin özel hukuki konumlarından, siyasi görevlerin hukuki yapısından, bu görevleri yerine getirmekteki artı sorumluluklarından, çalışmalarının kamuya açık olmasından, görevin sınırlıklarından, görevi süresince başka görevleri ifa etmeye müsait olunmayışından, bu süre içerisinde işin veya eski mesleğin terk edilişinden vb nedenlerden dolayı olağan emeklilik sisteminden farklı olarak düzenlenmesinin, devlet memurlarına yönelik ayrıcalıklı emekliliklerin onların anayasal görev ve sorumluluklarına dayanılarak bu özelliklerin hukuken ifade edilmesine imkan bulunup bu özelliklerin daima ülkenin genel sosyal ve ekonomik koşullarıyla orantılı olması gerekmektedir.” (Vurgu eklenmiştir) ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 563 Sonuç 76. Kosova Cumhuriyeti Meclisinin, milletvekillerinin görev yaptıkları dönem sayısına bağlı olarak asli maaşın % 50, % 60 ve % 70 oranında ilave emeklilik hakkını ikinci bir koşul olarak 55 yaşını tamamlayanların kazanacakları tespitinde bulunurken 2005/20 sayılı UNMIK Yönetmeliği ile Kosova Meclisinin çıkarttığı 03/L-084 sayılı yasasında emeklilik hakkının kazınılmasına ilişkin genel ilkelerden, herhangi bir gerekçe olmaksızın, saptığı görülmektedir. 77. Eğer bu “ilave emeklilik” ise, ki olmama ihtimali de bulunmakta, bu yasanın ne olduğuna ilişkin yetersiz açıklama bulunmaktadır: (1) kıdem tazminatı, (2) maaş zammı, (3) ikramiye, (4) yaşam sigortası veya (5) hediye / ödül. Kıdem tazminatı, maaş zammı, ikramiye veya yaşam sigortası özelliklerine sahip olmadığına göre bu, açıkça belirtilmiş kamusal amacı olmaksızın ve Meclisin vermeye anayasal hakkı olmayan hediyedir. 78. Bu istemin konusu emekli olan milletvekillerine ödenecek emekliliklerin ülkedeki ortalama emekliliklerle orantısız olduğu açıkça görülmektedir. Anayasal düzen demokratik ilkelere, eşitliğe, ayrımcılık yapmamaya ve sosyal adalete dayanmaktadır. Bu emekliliklerin, milletvekillerinden kesinti yapılmaksızın Kosova Cumhuriyeti genel bütçesinden ödenecek olup ilave emeklilik olacağından (birinci görev dönemi için % 50 ücret), meşru kamusal bir amaca ilişkin bu ayrıcalıklı muameleyle ilgili yeterli gerekçe veya açıklama olmaksızın bu yasanın toplumun diğer kesimlerine ve Kosova’daki diğer emeklilere karşı ayrımcılık oluşturduğu ve Anayasa ile korunan eşitlik ve sosyal adalet ilkelerini ihlal ettiği görülmektedir. 79. Mahkeme aynı zamanda, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının milletvekili maaşının % 50, % 60 ve % 70 oranlarında öngördüğü emekliliğin Kosova Bütçesinden verilen emekliliklerden 8 -10 misli fazla olduğunu tespit etmek durumundadır. Varılması istenen amaçlarla ilgili herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, temel emeklikle karşılaştırıldığında bu emekliliğin yaşı ve tutarıyla ilgili böyle bir orantısızlık, Meclisin bu yasayı kabul ederken Kosova Anayasasının 7, 3 ve 24. maddelerini dikkate almadığı konusunda ciddi soruları akla getirir. 80. Ombudsmanın itiraz ettiği yasanın kabulü esnasında veya ondan sonra Kosova Meclisi, “takip ettiği meşru amaçla” ilgili herhangi bir makul açıklama sunmamıştır. Böyle bir açılama olmadan bu yasa, Anayasaya uygun ve anayasal olduğu yönündeki genel varsayımını kaybeder. Yasa ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 564 ve Yargı Komisyonu tutanağından AGİT’in bu yasanın kabul edilmemesi yönünde güçlü bir şekilde tavsiyesinde bulunduğu ve en az bir Meclis üyesinin böyle bir yasanın kabulü için uygun zamanın olmadığı görüşünün bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu itirazlara rağmen bu yasa, Maliye Bakanlığı veya Merkez Bankasının harcama veya ekonomik etkileriyle ilgili herhangi bir açıklama veya yorum yapılmaksızın kabul edilmiştir. 81. Bu yüzden 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olduğu sonucuna varılmalıdır. 82. Mahkemenin Kararı, Meclisin, milletvekillerine veya milletvekilliği görevi süresince yaralanan veya vefat eden milletvekili ailesine verilecek emeklikle ilgili yasa çıkartmasını, yasa kabul edilirken Anayasa kıstasları dikkate alınması halinde, engellemez. ANAYASANIN 113.2 MADDESİNE, YASANIN 22 VE 27. MADDELERİNE VE İÇTÜZÜĞÜN 65 (1) KURALINA DAYANARAK MAHKEME OYBİRLİĞİYLE I. İstemin kabul edilir olduğuna, II. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 7 ve 74. maddelerine aykırı olduğuna, III. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin hükümsüz olduğuna, IV. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin yürütümünü durduran Mahkemenin 18 Ekim 2011 tarihli Geçici Tedbir Kararı hükümlerinin yürürlükten kaldırılıp Mahkemenin kesin emri olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 565 V. VI. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanması emredilmiştir. Kararın derhal yürürlüğe girdiği bildirilmiştir. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Robert Carolan, imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 566 Başvurucu Fadil Selmanaj Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 170/2009 sayılı kararına karşı Dava No: KI 108-2010, karar tarihi: 5 Aralık 2011 Anahtar kelimeler: idari dava, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, ilgili taraf, yargı yoluna başvurma hakkı, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, hakların yergı yoluyla korunması, evrak gönderimi, iş ilişkisinin kesilmesi İşine son verilip daha sonra Bağımsız Denetleme Kurulu tarafından işyerine iade edilmiş olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda işverenine ait Yüksek Mahkeme tarafından görülen ve kendi işyeriyle ilgili olup işvereni lehine sonuçlanan davada kendisinin de yer alması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, söz konusu itiraz başvurusu hakkında ne işvereni ne de Yüksek Mahkeme tarafından bilgilendirilmediği için Anayasa’nın 31 ve 53. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.1 maddesiyle belirlenen adil ve tarafsız yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme, Yüksek Mahkeme ilgili taraf olan başvurucuya kararın bir nüshasını göndermediği için, 1977 yılına ait İdari Davalar Yasası’nın 52.6 ve 53. maddelerine ve AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti, Çınar v. Türkiye, Colozza v. İtalya, Sejdoviç v. İtalya davalarına atıfta bulunarak başvurucunun yasalarla belirlenen kanun yollarına başvuramadığı için ve başvurucunun aynı davanın Yüksek Mahkeme’de yeniden açıldığı konusunda bilgilendirilmediği için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurunun kabul edilir olduğuna karar vermiştir. Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme başvurucunun yargı sürecine davet edilmesi ve kendisine delillerini sunma imkanı verilmesi gerektiğine karar vermiş, Yüksek Mahkeme’nin başvurucuyu bilgilendirmeksizin adli işlemi başlatıp sonuçlandırdığını belirtmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 31. maddesine göre herkesin adli süreçlerde eşit koruma hakkına sahip olduğunu ve Anayasa’nın 53. maddesine göre mahkeme kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin benzer güvence anlamına gelen 6.1 maddesine uygun şekilde çözümlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Mahkeme, 6.1 maddesinde müdahil tarafları medeni veya suç davasına katılma hakkının açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen Colozza v. İtalya ve Ziliberg v. Moldavya dvalarına atıfta bulunarak AİHM’nin bu hakkı kabul ettiğini açıklamıştır. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun bu davasında 31 ve 6.1 maddelerinin uygulandığını belirtmiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 567 Mahkeme, Golder v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak mahkeme yoluna başvurma hakkını da kapsayan adil ve tarafsız yargılanma hakkının ve Gusak v. Rusya davasında atıfta bulunarak davanın mahkemede çözümlenmesi ve duruşmaya katılma ile duruşmaya hazırlık yapma hakkının Anayasa’nın 54. maddesinden kaynaklandığını belirtmiştir. Mahkeme, Sukhorubchenko v. Rusya davasına atıfta bulunarak davanın gelişimini etkileyecek durumlarda özellikle müdahil tarafın yargıya intikal etmiş dava gelişmeleri ve itiraz başvurusuna yönelik mahkeme kararı hakkında bilgilendirilmemesi durumunda yargı yoluna başvurma hakkının hayali olacağını vurgulamıştır. Mahkeme, başvurucunun müdahil taraf olduğu bir davada işvereninin itiraz başvurusunda bulunduğunu ve itiraz sonucunun başvurucunun temel medeni haklarına etkisi olacağı tespitinde bulunmuştur. İdari Davalar Yasası 16. maddesine göre bir idari dava kararından etkilenen her kişinin müdahil sayılması gereğine rağmen başvurucu müdahil edilmemiştir. Yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı Mahkeme, Anayasa’nın 31. ve AİHS’nin 6.1 maddesi ihlali bulunduğuna karar vermiş, Yüksek Mahkeme kararını geçersiz ilan etmiş, Mahkeme’nin kararı doğrultusunda davanın yeniden görüşülmesi için Yüksek Mahkeme’ye iade etmiş ve kararın uygulanmasını takip edeceğini belirtmiştir. Priştine, 5 Aralık 2011 Nr. Ref.: AGJ 163/11 MAHKEME KARARI Dava No: KI 108/10 Başvurucu Fadil Selmanaj Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 568 Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Mitroviça mukimi Bay Fadil Selmanaj’dır. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin, kendisine 18 Ekim 2010 tarihinde teslim edilen A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararına itiraz etmiştir. 3. Başvurucu, sözde Yüksek Mahkeme ile kendisinin resmi haberleşme eksikliğinden manipülasyon şüphesinin doğmasına ve bunun sonucunda müdahil taraf olarak madden ve manen zarar görmesine sebebiyet veren Yüksek Mahkeme kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir. 4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin alacağı kararla, adalet yararına delil ve olguları sunma yükümlülüğü bulunan davalının delil eksiliğine rağmen alındığı için bu haliyle eksik olan Yüksek Mahkemenin 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararın iptalini talep etmiştir. 5. Başvurucu, iş sözleşmesinden doğan haklarını sağlamaya gayret etmiştir. Yasal dayanak 6. İstem, Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(1). kuralına dayandırılmıştır. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 569 Davanın Mahkemeye geliş biçimi 7. Başvurucu 28 başvurmuştur. Ekim 2010 tarihinde Mahkeme Sekretaryasına 8. Mahkeme Başkanı, 7 Aralık 2010 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak görevlendirmiş ve Yargıç Robert Carolan başkanlığında Enver Hasani ve Gyljeta Mushkolaj’dan oluşan Ön İnceleme Heyeti’ni belirlemiştir. 9. Mahkeme, 11 Ocak 2011 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi’ne başvurucunun A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep ettiğini bildirmiştir. 10. Mahkeme, 24 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan, Mitroviça Belediyesinin Bağımsız Denetleme Kurulu kararının iptalini talep ettiği davadan haberdar olup olmadığını teyit etmek amacıyla ilave bilgi talep etmiştir. 11. Başvurucu, 2 Mart 2011 tarihinde Mitroviça Belediyesinin dava dilekçesini herhangi bir zamanda teslim almadığını ve Yüksek Mahkeme’de böyle bir davanın görüşüldüğünden haberdar olmadığını bildirmiştir. 12. Anayasa Mahkemesi, 5 Nisan 2011 tarihinde Yüksek Mahkeme’yi başvurucunun iddiası konusunda bilgilendirmiş ve Mitroviça Belediyesinin Yüksek Mahkeme’ye teslim edilen bu dava dilekçesi ile davanın görüşülmekte olduğu konusunda başvurucunun haberdar olmadığını teyit etmesini talep etmiştir. 13. Yüksek Mahkeme 12 Nisan 2011 tarihinde başvurucunun davasıyla ilgili yazışmaları Mitroviça Belediye Meclisine 17 Ekim 2010 tarihinde teslim etmiş olduğunu Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir. 14. Mahkeme, 25 Mayıs 2011 tarihinde Mitroviça Belediye Meclisine başvurunun iddialarını bildirmiş olup davayla ilgili yazışmaların Mahkemeye teslim edilmesini talep etmiştir. 15. Mitroviça Belediyesi Kamu Savcısı 10 Haziran 2011 tarihinde Mahkemeye 24 Şubat 2009 tarihli dava dilekçesinin bir nüshası ile Yüksek Mahkeme kararının bir nüshasını Mahkemeye göndermiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 570 16. Ön İnceleme Heyeti 7 Temmuz 2011 tarihinde Raportör Yargıcın raporunu görüştükten sonra Mahkeme Heyetine istemin kabul edilirliğine ilişkin öneri sunmuştur. 17. Mahkeme Heyeti 6 Ekim 2011 tarihinde yaptığı danışmadan sonra bu kararı kabul etmiştir. Dava olguları 18. Başvurucu 2001 yılında Mitroviça Belediyesi Jeodezi, Kadastro ve Mülk Müdürlüğünde müdür olarak göreve başlamıştır. Başvurucunun iş sözleşmesinin süresi 9 Mart 2008 tarihine kadar devam etmekteydi. 19. Mitroviça Belediye Başkanının 01/49 sayı ve 11 Ocak 2008 tarihli kararı ile Mitroviça Belediyesi Müdürlükleri müdürleri tayin edilmiştir. Bu karara göre başvurucu yeniden atanmamıştır. 20. Başvurucu, 01/49 sayılı karara karşı İdare ve Personel Müdürlüğü nezdinde 10 Mart 2008 ve 30 Nisan 2008 tarihlerinde itirazda bulunmuş olup bu konuda herhangi bir cevap almamıştır. 21. Başvurucu, 2 Ekim 2008 tarihinde Kosova Bağımsız Denetleme Kuruluna (bundan sonra KBDK şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunup 01/49 sayılı karara itiraz etmiş ve talebinin yerinde bulunarak kabul edilmesini talep etmiştir. Başvurucu, mesleki yetkinlikleri ve kalifiyesine uygun bir iş yerinin bulunması ve iş sözleşmesine riayet edilmesini talep etmekteydi. 22. KBDK 10 Şubat 2009 tarihinde 02 (285) 2008 sayılı kararı almış, başvurucunun itirazı yerinde bulunmuştur. Bu kararda KBDK, işverene “Bu kararın onaylanmasından sonra 15 gün içerisinde itiraz sahibinin iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm haklarından istifade etmesi, iş sözleşmesinde belirtilen göreve geri alınmasının mümkün olmaması durumunda 2001/36 sayılı Kosova Memurluk Yönetmeliği 11. Maddesi 11.1 fıkrasına göre aynı maaşa sahip olacak mesleki yakinliklerine ve kalifiyesine uygun bir görevde istihdam edilmesini” emretmiştir. 23. 02 (285) sayılı karar İdare ve Personel Müdürünün bu kararı yürütme konusunda sorumlu olduğunu, bu karara uygun hareket etmemesi durumunda KBDK’nin Kosova Meclisini bilgilendireceğini öngörmüştür. 24. Bunun dışında KBDK kararının “kanun yolu açıklamasında” kararın “nihai olup, idari usulde karara karşı itiraz hakkı öngörülmemiştir; ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 571 ancak, hakkında mevcut yaslara başlatılabilir” bilgisine yer verilmiştir. uygun şekilde yargı süreci 25. Mitroviça Belediyesi 24 şubat 2009 tarihinde KBDK kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunmuş, “belediye müdürlükleri müdürleri memur statüsüne sahip olmayıp atama yoluyla görevlendirilen siyasi yetkililerdir” açıklamasında bulunmuştur. 26. Başvurucu, 5 Mart 2009 tarihinde, 02 (285) 2008 sayılı kararın yürütülmediği konusunda KBDK’yi bilgilendirmiş ve söz konusu kararın yürütülmesi için KBDK’den yaslarla öngörülmüş tedbirlerin alınmasını talep etmiştir. 27. Kosova Yüksek Mahkemesi 25 Eylül 2009 tarihinde A.nr. 170/2009 sayılı kararı yayımlayıp Mitroviça Belediyesinin dava dilekçesini onamıştır. Bunun sonucu olarak KBDK’nin A nr. 02 (285) 2008 sayılı kararı iptal edilmiştir. 28. Bu kararda Yüksek Mahkeme’nin 20 Mart 2009 tarihinde KBDK’den yazışmaları göndermesi ve dava dilekçesine cevap vermesi talep ettiği açıklanmıştır. Bu talep 9 Haziran 2009 tarihinde tekrar gönderilmiş ve KBDK’den yazışmaların gönderilmemesi durumunda Yüksek Mahkeme’nin dava ile ilgili yazışmalar olmadan karar alacağı uyarısı yapılmıştır. Kararda KBDK’nin Yüksek Mahkeme’nin ikinci yazısına da cevap vermediği, yazışmaları göndermeyip davayla ilgili açıklama sunmadığı bildirilmiştir. Yüksek Mahkeme’nin A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararında bu idari davanın başvurucunun da müdahil tarafı olduğuna ilişkin herhangi bir atıfta bulunulmamıştır. Bunun dışında Yüksek Mahkeme, başvurucuyu ne bilgilendirmiş ne de davayla ilgili kararın bir nüshasını başvurucuya göndermemiştir. 29. Başvurucu, Belediyeye yaptığı bir ziyaret esnasında Yüksek Mahkeme’nin bir karar çıkartmış olduğunu “tesadüfen” öğrendiğini beyan etmiştir. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkeme’den A.nr. 170/2009 sayılı kararın bir nüshasını talep etmiştir. 30. Yüksek Mahkeme, 8 Ekim 2010 tarihinde “A.nr. 170/2009 sayılı kararın bir nüshasının tarafınıza gönderilmesini talep ettiğiniz başvurunuz 04.10.2010 tarihinde kabul edilmiştir” açıklamasını yaptığını teyit etmiştir. Yüksek Mahkeme aynı şekilde başvurucuya “Kararların gönderimini yapmaz, bu sebepten haklarınızdan yararlanabilmeniz amacıyla ilk derce organı olan Kosova Bağımsız Denetleme Kuruluna başvurabilirsiniz” şeklinde bildirimde bulunmuştur. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 572 31. Bunun sonucunda başvurucu, 18 Ekim 2010 tarihinde KBDK’ye gidip kararı talep etmiş ve kendisine bir nüsha verilmiştir. 32. Başvurucunun Belediyenin Yüksek Mahkemede açtığı davayla ilgili herhangi bir nüshayı teslim aldığı veya davada müdahil olarak kendisine yargılama süresince veya ondan sonra herhangi bir tebligatta bulunulduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmamıştır. Başvurucunun argümanları 33. Başvurucu, Yüksek Mahkeme’de başlatılan ve nihai karar çıkartılan adli işlemde müdahil taraf olduğunu iddia etmiştir. 34. Böyle bir yargılamanın yapıldığı konusunda kendisine herhangi bir tebligatta bulunulmadığı, nihai karar çıktıktan sonra kendisinin tesadüfen bundan haberi olduğunu ileri sürmüştür. 35. Başvurucunun, Anayasanın 31. Maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının, idari ve yargı organlarının hareket ve ihmalleri sonucunda ihlal edildiği görülmektedir. Cevap ve açıklamalar 36. Mahkeme, başvurucunun iddialarıyla ilgili Yüksek Mahkeme veya Mitroviça Belediyesinden herhangi bir cevap veya açıklama almamıştır. İlgili yasal dayanaklar 37. Yüksek Mahkeme kararının yürürlüğe girdiği 25 Eylül 2009 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasası yürürlükteydi. 38. 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının 16. maddesi şunu belirlemiştir: “İtiraz edilen idari hükümden dolaysız zarar gören üçüncü kişi davada müdahil taraf konumundadır”. 39. Bundan başka, İdari İhtilaflar Yasasının 27. maddesi, dava evrakının bir nüshasını davacı tarafından müdahil taraflara da gönderilmesini öngörmektedir. 40. Son olarak, İdari İhtilaflar Yasasının 33. maddesi, davada müdahil olan taraflara dava dilekçesinin bir nüshasının yetkili mahkemece gönderilmesini öngörmüştür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 573 İstemin kabul edilirliği 41. Kabul edilirlik koşulları Anayasa ile belirlenmiş olup Yasa ve İçtüzükte vurgulanmıştır. 42. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113 (7) maddesine atıfta bulunur. Bu madde şunu belirlemiştir: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlali konusunda başvurmaya yetkilidirler, ancak yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra.” 43. Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tüketip tüketmediğini değerlendirmek durumundadır. Bu amaçla Mahkeme, KBDK 02 (282) 2008 kararının kanun yolu açıklamasındaki “nihai olup, idari usulde karara karşı itiraz hakkı öngörülmemiştir; ancak, hakkında mevcut yaslara uygun şekilde yargı süreci başlatılabilir” ifadeyi dikkate alır. 44. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’den kararı herhangi bir zaman teslim almadığını tespit etmiştir. Dahası Yüksek Mahkemenin 8 Ekim 2010 tarihli yazısında kararın başvurucuya gönderilmeyeceği, bunun yerine KBDK’ye başvurması gerektiği bildirilmiştir. Öyle ki başvurucunun, yasalarla öngörülmüş kanun yollarından yararlanması mümkün olmamıştır. 45. Mahkeme aynı zamanda, 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının itirazı kural olarak öngörmediğini de tespit etmiştir. 46. Ancak, 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının 52 (6) maddesi kararla sonuçlanan davanın “müdahil tarafın İdari İhtilaf yargılamasına katılmaya imkan verilmediyse” yargılamanın tekrar edilebileceğini öngörmüştür. 47. Mahkeme, KI 41/09 sayılı AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli kararına atıfta bulunmak ister. Bu kararda şu ifadeye yer verilmiştir: “Başvuruculardan mevcut etkin tüm kanun yollarını tüketmeleri istenmektedir. Mahkemeden kendi hükmünü yeniden gözden geçirmesini talep etmek gibi olan takdire bağlı ya da olağandışı yolların tüketilmemesi gereklidir (bkz. mutatis mutandis, A HM, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 574 Çınar – Türkiye davası, Başvuru n: 28602/95. 13 Kasım 2003 tarihli Karar). 48. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “Hakkında ‘suç işlediği’ suçlaması bulunan kişinin bulunmadan yargılanmasına yerel kanunlar izin veriyorsa (…),işlemle ilgili bilgi verildiği anda kişi, kendisini dinleyen mahkemece çıkartılmış suçlama esasına ilişkin bir karar alabilecek durumda olması gerekir.” değerlendirmesini yapmıştır (bkz. Colozza – İtalya davası, 12 Şubat 1985 tarihli kararın 27. maddesi, A 89 serisi 29. maddesi. 49. Bunun gibi yeni bir karara imkan veren usul varsa, ilke olarak davacının bundan yararlanması gerekirdi: Müdahil tarafın gıyabında alınmış bir kararla ilgili süreler geçtikten sonra itiraz etme imkanı tüketilmesi gereken bir kanun yolu olmalıdır, ancak, davanın özel koşullarında etkili olmayacaktır (bkz. Sejdovic – İtalya davası [DHM], No. 56580/00, 43 ve 47-55. Maddeler, AİHM 2006 II). 50. Mahkeme, Yüksek Mahkeme’deki yargılamanın tekrarlanabileceği veya yargılamaya katılıp kendi delillerini sunabileceği konusunda başvurucunun bilgilendirilmediğini tespit etmiştir. 51. Öyle ki Mahkeme, AİHM’nin yukarıda zikredilen içtihadının bu davada etkin görünmeyen olağanüstü kanun yollarını tüketmemesi gereğiyle ilgili mutatis mutandis şeklinde uygulanabileceğini değerlendirmektedir. 52. Netice itibariyle dava koşullarını, bu mahkemenin ve AİHM’nin içtihadını dikkate alarak, Anayasa Mahkemesi başvurucunun başvurusunun kabul edilir olduğu sonucuna varmıştır. Başvurunun temel hukuki yönlerinin değerlendirilmesi 53. Daha önce de belirtildiği üzere başvurucu, Anayasanın 31. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 54. Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] şunu belirlemiştir: 1. Herkesin mahkeme, diğer devlet organları ve kamusal yetkiye sahip kurumların nezdinde eşit muamele haklarının korunması güvenceye bağlıdır. 2. Herkes, yasalara göre kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemenin makul bir süre içerisinde kendisi hakkında kararlaştırdığı hak ve ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 575 sorumlulukları veya işlediği herhangi bir suç duruşmasının kamuya açık yapılması hakkına sahiptir. 55. Dahası, Anayasanın 53. maddesi Yorumlanması] şunu belirlemiştir: [İnsan Hakları duyurusu Hükümlerinin Bu anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır. 56. Bundan başka Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6(1) maddesi şunu belirlemiştir: 1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili anlaşmazlıkların çözümlenmesi, (…) bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde adil (…) olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. 57. Diğer yandan başvurucu, daha açık bir şekilde davada müdahil olduğunu ve idari ile yargı organlarının fiil ve ihmalinden dolayı adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 58. AİHM duruşmaya katılım hakkının özellikle 6 (1) maddesinde belirtilmediğini değerlendirmektedir: “Bu maddenin genel anlamdaki amacı ve hedefi ‘suç fiili ile suçlanan kişinin’ duruşmaya katılma hakkı olduğunu gösterir (bkz. Colozza İtalya davası, 12 Şubat 1985, madde 27, A 89 Serisi). “Sözleşmenin 6. maddesi bir bütün olarak ele alındığında, sanığın, hakkındaki yargılamaya katılma hakkını güvence altına alır. Bunun anlamı, diğerlerin yanı sıra, sadece duruşmaya katılma hakkını değil, duruşmayı dinleme ve katılım hakkını da kapsamaktadır. Bu hak, aleyhtar usul kavramının içinde de kapsanır (bkz. Ziliberg – Moldova. no. 61821/00, madde 40, 1 Şubat 2005). 59. Bundan başka, 6(1) maddesi hem medeni usul hem de ceza usulünde uygulanır. 6 (2) ve (3) madde fıkraları ceza usulünde uygulandığını vurgulasa da, AİHM 6. maddenin bir “bütün olarak ele alındığında” medeni usulde de uygulanabileceğini değerlendirmiştir. 60. Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 53. maddesine göre Anayasa ile güvence altına alınan insan hak ve özgürlüklerini “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde” yorumlamakla yükümlüdür. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 576 61. Mahkeme, bu davada yargılamanın Yüksek Mahkeme’de başvurucunun katılımı olmaksızın başlayıp nihai kararın çıkartıldığını ve alınan kararla ilgili başvurucunun bilgilendirilmediğini tespit etmiştir. 62. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, Sözleşmenin 6(19 ve Anayasanın 31. maddelerinin bu davada uygulanacağını tespit etmiştir. 63. Diğer yandan başvurucu, yargılama süreci boyunca kendisinin katılmamasının ve kesinleşmiş karar hakkında bilgilendirilmememsinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. 64. Adil yargılanma temel hakkı, Anayasanın 54. maddesi [Hakların Yargı Yoluyla Korunması] ile güvence altına alınan hakların yargı yoluyla korunması temel hakkından gelmektedir. Aslında, adil yargılanma hakkı, başta mahkemeye başvurma hakkı olmak üzere, diğer bir dizi hakkı genel anlamda kapsamaktadır. 65. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde belirlenen usul güvencelerinin, medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili konularda herkesin mahkemeye itiraz yoluyla başvurma hakkını güvence altına alır. Bu şekilde “mahkemeye başvurma hakkını” içerip medeni konularla ilgili dava açma, bu hakkın sadece bir yanını kapsamaktadır (bkz. Golder – Birleşik Krallık, 21 Şubat 1975 tarihli kararın A 18 serisi, s. 13-18, 28-36. maddeler). Mahkemeye başvurma hakkı sadece dava açma hakkını değil, davayla ilgili “mahkeme kararını” teslim alma hakkını da içerir. 66. Bu yönde AİHM’ni, “davacının sadece duruşmanın yapılacağı yer ve zaman hakkında bilgi olması için değil, duruşmaya hazırlıklı katılabilmesi için yeterli zamana sahip olmak amacıya çağırılmalıdır (bkz. Gusak – Rusya davası, 7 Haziran 2011 kararı, başvuru no 28956/05, madde 27) şeklinde değerlendirmesi bulunmaktadır. 67. AİHM devamında, “yargılama süreciyle ilgili gelişmeler ve mahkemenin davayla ilgili kararları konusunda haberdar edilmemesi ve böyle kararların yargılamanın ilerleyişini etkileyecek türden olmaları durumunda, davacının mahkemeye başvurma hakkı yanıltıcı olurdu” (bkz. Sukhorubchenko – Rusya davası, 10 Şubat 2005 tarihli kararın 53. maddesi). 68. Söz konusu davada KBDK 02 (285) 2008 sayılı kararında davacının dava dilekçesini yerinde bularak Mitroviça Belediyesine “kararın alındığı tarihten 15 gün içerisinde davacının iş sözleşmesinden doğan tüm haklarından istifade etmesine imkan sağlanmasını (…)” istemiştir. ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 577 69. Bu arada Mitroviça Belediyesi KBDK’nin kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunmuştur. Kosova Yüksek Mahkemesi’nin çıkarttığı A.nr. 170/2009 sayılı kararla Mitroviça Belediyesinin davasını onaylamış, bunun sonucunda KBDK’nin A 02 (285) sayılı kararını bozmuştur. Başvurucu, tüm bu süreçte ihmal edildiğini ileri sürmüştür. 70. Aslında, Mitroviça Belediyesi, başvurucunun da müdahil olduğu davayı Yüksek Mahkeme nezdinde açmıştır. Öyle ki başvurucunun bu davayla ilgili haberi olmamış olamaz; çünkü dava, onun medeni haklarının belirlenmesinde önemli etkiye sahiptir. Bu tespit İdari İhtilaflar Yasasının 16. maddesi ile teyit edilmiştir. Söz konusu madde şunu belirlemiştir: “İtiraz edilen idari hükümden dolaysız zarar gören üçüncü kişi davada müdahil taraf konumundadır”. 71. İfade edilmesi gerekir ki Anayasanın 101(2) maddesine göre bağımsız denetleme kurulu olarak KBDK “Kamu hizmetleri kural ve ilkelerine uymayı denetler”. 72. Diğer yandan Anayasanın 102 ve 103. maddelerine göre “yargı makamı (…) eşit derecede mahkemelere erişimi sağlar” ve “Kosova Yüksek Mahkemesi en yüksek yargı organıdır”. 73. Yüksek Mahkeme’den talep edilen dava yazışmalar, başvurucunun 01/49 sayılı karara karşı KBDK’na itirazda bulunduğu Mitroviça Belediyesinin davasıyla ilgilidir. Öyle ki başvurucu ile Belediye bu davada müdahil taraflardı ve Yüksek Mahkeme’nin 8 Ekim 2010 tarihli yazısında belirtildiği üzere KBDK, “ilk derece” organı niteliğinde faaliyet göstermekteydi. 74. Mahkeme, AİHM’nin yukarıda zikredilen içtihadının bu davada mutatis mutandis uygulanabileceğini; başvurucunun, sadece haberi olması için değil, kendi argüman ve delillerini sunabilmesi amacıyla yargılamaya davet edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir. 75. Öyle ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6(1) maddesiyle ilgili olarak Anayasanın 31. maddesinin ihlal edildiğini sonucuna varmak gerekir. BU SEBEPLERDEN DOLAYI OYBİRLİĞİYLE I. İstemin kabul edilir olduğuna, ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 578 II. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi [Adil Yargılama Hakkı] 1. fıkrası ile ilgili olarak Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılama Hakkı] ihlali bulunduğuna, III. Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararının geçersiz ilanına, IV. Bu Mahkemenin kararı doğrultusunda davanın görüşülmesi için Yüksek Mahkeme’ye iadesine, V. VI. VII. VIII. yeniden Bu kararın uygulanmasının takibine karar verilmiştir. Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir. İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır. Karar derhal yürürlüğe girer. Raportör Yargıç Anayasa Mahkemesi Başkanı Almiro Rdrigues , imza Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 579 Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC 10-0079 sayılı kararı ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları görüşmek üzere kurulan Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kurulmasına ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin uygulanması hakkında 2006/17 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine ilişkin 2008/6 sayılı UNMIK Yönetmeliğine karşı Dava No: KI 34-2011, karar tarihi: 8 Aralık 2011 Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, ayrımcılık, kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, insanlık onuru, bireysel başvuru, dil meselesi, adil ve tarafsız yargılanma hakkı Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin bir hükmüne göre teslim edilen tüm evrakın İngilizceye çevirisinin gerektiği belirten bir tebligata uymadığı için bir arazi üzerindeki mülkiyet hakkının teyidine ilişkin başvurusunu reddeden Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin kararı ile Anayasa’nın 5, 23, 24 ve 31. maddeleriyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Özel Daire yazışmalarının resmi olmayan bir dilde yapılmasını talep edildiği için, Özel Daire kararının haksız olduğunu, bununla ilgili kanun yolunun kamu yararına olacağını belirtmiştir. Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak başvurucunun Özel Daire İtiraz Heyeti’ndeki itirazına ilişkin başvuru hakkında henüz bir karar çıkmadığından tüm kanun yolları tüketilmemiş olup Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddelerine göre başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, Anayasa’nın 113.2 maddesine göre de başvurucunun bir yasanın Anayasa’ya aykırılığını gündeme getirmeye yetkili taraf olmadığını da belirlemiştir. Priştine, 8 Aralık 2011 Nr. Ref.: RK167/11 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Dava No: KI 34/11 Başvurucu Sami Bunjaku ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 580 Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC 10-0079 sayı ve 21 Ocak 2011 tarihli kararının ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları görüşmek üzere kurulan Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kurulmasına ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin uygulanması hakkında 2006/17 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine ilişkin 2008/6 UNMIK Yönetmeliğinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ Aşağıdaki yapıdadır: Enver Hasani, Başkan Kadri Kryeziu, Başkanvekili Robert Carolan, Yargıç Altay Suroy, Yargıç Almiro Rodrigues, Yargıç Snezhana Botusharova, Yargıç Ivan Čukalović, Yargıç Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç Iliriana Islami, Yargıç Başvurucu 1. Başvurucu, Yakovalı avukat Bay Avdi Rizvanolli tarafından temsil edilen Yakova mukimi Bay Sami Bunjaku’dur. İtiraz edilen karar 2. Başvurucu, kendisine 28 Ocak 2011 tarihinde teslim edilen Yüksek Mahkeme Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin (bundan sonra “Özel Daire” şeklinde anılacaktır) SCC 10-0079 sayı ve 21 Ocak 2011 tarihli kararına itiraz etmiştir. 3. Bundan başka, Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davala
Benzer belgeler
İndir
2. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi’nin SSC-11-0148 sayı ve 15 Haziran 2011
tarihli kararı.
Dava konusu
3. Başvuru, Kosova Özelleştirme Ajansı’nın (bundan sonra. KÖA) NewCo Llamkos Steel
Assets...
İndir
Priştine Bölge Mahkemesi’nin AC. Nr. 440/07 sayı 17 Aralık 2007 tarihli kararı
ile Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. I. nr. 41/2008 sayı ve 13 Ağustos 2010
tarihli kararı hakkında anayasal denetim b...
İndir
karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta Mushkolaj’ın karşıoy yazısı) ....... 180
Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007 sayılı kararlarına
karşı ...........................
İndir
Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına
karşı .......................................................................................................................