Özgürlüğün sınırlarını sen belirle!
Transkript
Özgürlüğün sınırlarını sen belirle!
Sayı 8 Haziran 2009 Özgürlüğün sınırlarını sen belirle! Bir Linux öyküsü Farklı bir dağıtım; Ubuntu Delphi İde Dns ve OpenDNS Linux'e göç Ubuntu arabası sizi içindekiler sayfasına götürür. Oyun İncelemeleri 8 İÇİNDEKİLER... Editörden "Güvenlik Özgürlüktür"....................Mustafa ALKAN..........2,3 Yazılım İnceleme "Lazarus".............................Ayhan AKTAŞ...............4 GNU/Linux Röportajları....................................Ayhan AKTAŞ.............5,6 Farklı Bir Sistem "Ubuntu"...............................Emre ÖNER................7,8 Oyun İnceleme "SMC"......................................Eren KOVANCI...........9,10,11 Oyun İnceleme "Torcs"....................................Eren KOVANCI............12,13,14 Bir Linux Öyküsü.............................................Fuzuli.........................15,16 İnternet, DNS ve Open DNS...........................Halid ALTUNER............17,18,19 GNU/Linux Ubuntu Rehberi.............................Serkan ÇALIŞ...............20...27 Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar........................Okan AKINCI................28 Linux'e Geçişte Yaşanan Sorunlar...................Okan AKINCI................29 "Devede" ile Video CD Oluşturun....................Okan AKINCI................30,31 1 EDİTÖRDEN... Güvenlik Özgürlüktür. Merhaba değerli SUDO okuyucuları ve açık kaynak gönüllüleri, arttı. Bunun ilk ürünü, http://sudo.ubuntu-tr.org adresimizin yenilenmesi sürprizi oldu. Bu sürprizde emeği geçen arkadaşlara da ayrıca teşekkür ediyoruz. Artık, dergimizin kendisine ait bir FTP alanı olması, bize yeniliklerin yolunu açtı diyebiliriz. Dergimiz hakkında yeni projelerimiz olduğu gibi, sizlerin de değerli önerilerini bekliyoruz. Yoğun ve sancılı geçen bir ayın ardından, öğrenci arkadaşlarımızın tatilinin başlamış olduğu şu günlerde Linux Dünyası'na adım atmak isteyenler için "Linux'a İlk Adım Özel Sayısı 1" ile karşınızdayız. Tatilin, bir son değil Birkaç sayıdır özgürlük kavramı üzerine de yeni başlangıçlara yelken olabileceğini yoğunlaştık ve özgürlük kavramı ile yeni düşündük. kavramlar arasında bağ kurmaya çalıştık. Bu ay da özgürlük ile güvenlik kavramları arasında bir Geçtiğimiz günlerde dergimizin de bağlı olduğu ilişki kuralım. forumumuz sunucu değişikliği gerçekleştirdi. Geçişin olduğu güne kadar bize destek veren Hayatımızın birçok alanında güvenlik gerekçesi Kale Host'a ve bundan sonra bize destek sözü nedeniyle “dur” ihtarına muhatap oluyoruz. Bu veren FSF TR ekibine teşekkür ediyoruz. Sunucu ihtarlar, zahirde özgürlüğümüzü kısıtlasa da değişikliği sayesinde imkanlarımız biraz daha “Niçin özgürlüğümüzü kısıtlıyorsun/uz?” gibi bir soru sormak/sitem etmek de anlamsız oluyor. Düşünün ki, bir savaş bölgesindesiniz ve her an bir kör kurşuna hedef olabilirsiniz. Bir asker gelip size bir çelik yelek verse, çelik yeleği, özgürlüğünüzü kısıtladığı gerekçesiyle giymemeniz sizi sadece komik duruma düşürür ve yaralanmanız halinde kimse size acımaz, bilakis hak ettiğinizi söyler. Çünkü güvenliğiniz açısından önemli bir unsur olan çelik yeleği giymemiştiniz. çizginin olması, trafiğe çıktığınızda kırmızı ışık yandığında durmanız gerektiği, vs. diye örnekleri çoğaltabiliriz. Buradan çıkaracağımız sonuç ise, güvenliğimizin sağlanması bize verilen en büyük özgürlük olmaktadır. Bir diğer deyişle, güvenlik özgürlüktür. Verdiğimiz örnekler, alternatiflerin olmadığı örneklerdi. Yani, sunulan çözümü ya da söylenilen şeyi yapmaktan başka çaremizin olmadığı örneklerdi. Güvenlik gerekçesiyle kısıtlanan özgürlükler sanal alemde de karşımıza çıkmakta. Bu kısıtlamalar öyle ileri gitmekte ki, kimi zaman bilgisayarımızı açmamamız uyarısıyla karşılaşmaktayız. Bu uyarı ile yakın bir zamanda da karşılaştık. Eğer bilgisayarımızı açarsak güçlü bir virüs tehdidi ile karşı karşıya olabileceğimize dair bir haber bir çoğumuza ulaştı. Bu tür tedbirler, güvende olmaktan çok bir şeylerin birilerinin tekelinde olduğunu hissettiriyor, nedense. Bu kadar ileri giden bir güvenlik tedbiri karşısında insan ister istemez alternatif arayışına giriyor. Başka bir alternatif varsa, bu alternatifi kullanmamak da çok akıl kârı değil diye düşünüyorum. Ubuntu'ya geçiş yaptığım güne kadar önemli dosyalarım dahil bütün verilerim kolay ulaşılabilir bir haldeydi. Dosyalarımı internette Metroya bindiğinizde geçmemeniz gereken bir yayınlamıyordum elbette lakin kullandığım 2 EDİTÖRDEN... bilgisayara benim iznim ve haberim olmadan giriş yapılabileceğini gayet iyi biliyordum. Buna tedbir olarak güçlü -güçlü olduğu kadar sistemi kasan- bir antivirüs programı ve güvenlik duvarı kullanıyordum lakin bunun bile yeterli olmadığını birçok tecrübeli arkadaştan duymuştum. Hele bir de o bilgisayarımı açmamam gerektiği uyarısı çok ağırıma gidiyordu. Ubuntu ile tanıştığımda “açık kaynak” tabiri ile de tanıştım. Güvenlik için bu kadar da başlangıcı olan Kültür-Sanat kategorimizde ileri giden tedbirler uygulamak zorunda yayınlayacağımız ilk içerik, Fuzûli rumuzlu arkadaşımız tarafından yazılmış olan bir özgür olmadığımı gördüm. yazılım öyküsü oldu. Ayhan AKTAŞ arkadaşımız Açık kaynağın, bize, olabilecek en güzel tarafından hazırlanan Linux dışındaki sistem ile yapılan röportajlarımız, imkanları sunduğunu bir kez daha görmüş olduk. kullanıcıları Bizi, başarıya güvenli bir yoldan ulaştırıyor ve Linux/Ubuntu tanıtımında önemli bir yere sahip bunun sonucunda mutlu olmamızı sağlıyor ve en olduğu kanaatimiz gittikçe kuvvetleniyor. Okan AKINCI arkadaşımız; Devede incelemesi, önemlisi bize özgürlüğümüzü hissettiriyor. "Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar" başlıklı Biz de birer açık kaynak gönüllüsü olarak makalesi ve "Linux'la Tanışırken Yaşanan hazırladığımız dergimizde bu ay, açık kaynaklı Sorunlar" başlıklı yazısıyla bizlerle. Her ay yazılımlarla/sistemlerle tanışan/tanışacak bir olduğu gibi bu ay da oyun incelemelerimiz kişinin aklındaki soru işaretlerini gidermesinde devam ediyor. Linux dünyasında karşılaştığımız yardımcı olmak amacıyla özel bir sayı çıkartalım oyunlar, bizi tamamen içine alıp işlerimizin istedik. Bu sebeple bazı sabit konularımızdan da aksamasına neden olmak yerine stresli taviz verdik. Bunun yanı sıra yeni bir kategori ile zamanlarımızda küçük bir eğlence aracı olmak karşınızdayız, Kültür-Sanat. Bizleri anlayışla suretiyle karşımıza çıkıyor. Yıllar önce bilgisayar ve oyun denilince akla ilk gelen oyun olan Super karşılayacağınızı umuyoruz. Mario'nun tahtını elinden alan SMC ve Linux'a ilk adım sırasında aklınıza gelebilecek vazgeçilmez tutkumuz araba yarışlarına Torcs ile ilk sorular, Serkan ÇALIŞ arkadaşımız devam etmemizi öneren Eren KOVANCI tarafından kaleme alındı. Bu ay itibariyle arkadaşımız, kayda değer iki inceleme ile 3 karşımızda. İnternetimizi daha etkin bir şekilde yönetebilmek adına DNS hakkında bilgiler veren Halid ALTUNER arkadaşımız, OpenDNS'nin de kullanımı hakkında bilgiler vermiş. Son olarak, Emre ÖNER arkadaşımızın hazırlamış olduğu, Ubuntu ile tanıştıktan hemen sonrasında karşılaşabileceğimiz sorunlar ve çözümleri hakkındaki makalesi ile yine dopdolu bir içerikle karşınıza çıkmaktan mutluyuz. SUDO ekibine sizlerin de katılabileceğini tekrar hatırlatmak istedim. Katılım için forumumuzda bulunan, http://forum.ubuntu-tr.org/index.php/topic0.html başlığını ziyaret edebilirsiniz. Gelecek sayımızda görüşmek ümidiyle. Hepinize özgür ve u/mutlu günler diliyorum. Mustafa ALKAN [email protected] www.hakperest.org YAZILIM İNCELEME "DELPHI IDE" Lazarus Lazarus, Delphi kullanıcıları için geliştirilmiş bir programlama yazılımıdır. Usta Delphi programcıları için o kadar da usta bir yazılım olmasa da orta derece Delphi programcıları için ideal bir yazılımdır. Lazarus Ubuntu deposunda derlenmiş bir şekilde mevcuttur, haliyle kurulumu da gayet kolaydır. Sizlere Lazarus'u ince ayrıntısına kadar anlatmaya ihtiyaç yoktur çünkü Delphi kullanan biri için her şey Lazarus için de geçerlidir. O halde kuruluma geçebiliriz. Konsola (Terminal) gelerek; sudo apt-get install lazarus komutunu vererek kuruluma başlayınız, program 88 MB boyutlarındadır. Kurulumu yaptıysanız programı çalıştıralım. Uygulamalar>Programlama>Lazarus'a tıklayarak seçeneklerin Türkçe olduğunu fark edersiniz. Bu programımızı açalım. bakımdan biraz yabancılık çekebilirsiniz ama Programımızın görüntüsü bu şekildedir. sizler için daha faydalı olacaktır. Muhtemelen alışık olduğunuz bir görüntüdür zira Programımızı denemek amacı ile ben ufak bir Delphi ile her şeyi aynıdır. Tasarımı, kütüphanesi kod yazacağım, sizler de bu amaçla ufak bir kod gibi birçok şeyi Delphi'ye göre tasarlanmıştır. Bu yazabilirsiniz. Form'a bir tane buton koyuyorum sayede Lazarus'u kullanırken pek fazla zorluk ve ismine “Sudo“ yazıyorum. Üstüne çift tıklayarak kodumu yazıyorum. Yazacağım kod çekmeyeceksiniz. ise: Lazarus'u biraz incelediğinizde araç çubuğu ve Showmessage('Merhaba Sudo Okuyucuları'); 4 Gördüğünüz gibi kodu çalıştırdım ve bana 'Merhaba Sudo Okuyucuları' diye uyarı verdi. Böylece Delphi dilini kullanan Linux kullanıcıları için yardımcı bir programı tanıtmış ve öğrenmiş olduk bu sayımızda. Ayhan AKTAŞ [email protected] http://onlineizle.gen.tr RÖPORTAJ... Gnu/Linux Röportajları yaklaşık 15 bin kişinin ziyaret ettiği, büyük ve kendinize özel. Renkler, görünüşler ve efektler. seviyeli bir destek platformu olan Hele ki virüs olmaması. Rahat rahat internet Sorular; http://forum.ubuntu-tr.org üzerinden alışverişler, istediğim sitelere rahatça sitesi mevcuttur. bakabilme ... 1. Bir sistem kurduğunuzda, donanım tanıtma derdiniz olmasa, kendinizi nasıl hissedersiniz? Kadir Avcı 3. Süper olurdu. Çoğu şey için zaman Sistem hakkındaki fikirleriniz ne olur? harcamamış olurdum. Sistemimi gören herkesin 2.Yeni bir sisteme geçiş yapsanız, virüs derdiniz 1.Mutlu ve zamandan kazanmış hissederdim. hayran olacağına eminim diye düşünürdüm. olmasa, sistemi sadece kendinize göre Tüm sürücüleri nasıl sığdırabildiklerini özelleştirebilseniz ve bunda hiç zorluk düşünürdüm. Tüm sürücüler olduğuna göre hdd 4. Özgür yazılım ve özgürlük, siyah ekran çekmeseniz... üzerinde büyük bir yer kaplayacağını da (terminal). düşünürdüm sanırım. 3.Alışmış olduğunuz her şey bir işletim 5. Evet biliyorum. sisteminde toplanmış. Güvenlik derdiniz yok, 2. Çok ama çok iyi olur. Düşünsenize her şey oyun derdiniz yok, canınız sıkıldığında sistem Ferdi Usta içinde oynama yapabileceksiniz. İşletim sistemini sanki sıfırdan kendiniz kurmuş gibi hissetseniz nasıl olurdu? 1.Zamandan kazanmış olurum benim için en önemlisi budur. 4.Linux deyince aklınıza ne geliyor? Yenir mi, içilir mi? 2.Çok iyi olur virüssüz bir işletim sistemi rahat her siteye girebilmek, dolaşabilmek kendimizi güvence altında gibi hissederiz bilhassa güzel olurdu yani her şey kendi istediğimize olur. 5.Bunları biliyor muydunuz? Ubuntu, herkesin özgürce kullanabildiği; özgürce değiştirilip geliştirebildiği yazılımlardan yayınlamakta, kopyalamakta veya kodlarının oluşur. Bunların çoğunluğu GNU Genel Kamu Lisansı ile güvence altına alınmış, özgür / açık kaynak yazılımıdır. Bunların yanı sıra Ubuntu'nun Canonical Ltd. tarafından sağlanan ücretsiz CD desteği bulunmaktadır. Türkiye'de Ubuntu kullanıcılarına destek olarak günde 3.Süper, mükemmel bir şey olurdu böyle bir şey olsa idi. 4.Serbestçe dağıtılabilen çok görevli, çok kullanıcılı UNIX işletim sistemi türevidir. Çok ta hoştur gerek kullanımı gerekse de görüntüsüyle vazgeçilmez bir işletim sistemidir. 5 RÖPORTAJ... 5.Evet biliyorum. Metin Atasever 1.Üzerimden büyük bir iş kalkmış gibi hissederim ve sistem hakkındaki ilk izlenimlerim gayet olumlu olur; oldukça iyi olduğunu düşünürüm. Kısaca pratik... 2.Sorunsuz ve gayet iyi olur. 3.İyide sistemin kendine ait özel, pratik ve zevkli yönleri olmalı bu o sistemi diğerlerinden farklı kılar... 4.Evet maskotu penguen. 5.Biliyorum. Özden Can 1.Donanım tanıtma derdi olmasa tabii ki güzel olur, donanımı tak cd çalıştır yükle kur gerçekten çok zor oluyor. Tak çalıştır olsa daha iyi ve kullanışlı olur tabii ki böyle bir sistem gerekli. 2.Gerçekten aradığım sistem tam böyle bir şey, zaten bana en önemli güvenliği sağlayan işletim sistemi benim favori sistemimdir. Aslında virüs derdi olmasa bile sadece favori sistem olması yetiyor. Her gün bilgisayarıma kaç tane virüs giriyor bilmiyorum programlar yetersiz kalıyor, böyle bir sistem olursa gerçekten kendi adıma geçmeyi planlıyorum bir dostumun tavsiyesi değil herkes için yararlı bir sistem olurdu . üzerine. Umarım benim için hayırlı olur çünkü şu anki kullandığım sistemde güvenliğimi garanti 3.Aslında aradığım en büyük özelliktir güvenlik. altına alamıyorum, her defasında acaba Benim de ihtiyacım olan şey güvenliktir, bir bilgisayarımda casus yazılımlar var mı diye dert sistemin güvenli olması demek kendini de etmekteyim açıkçası . . . güveni sağlar. Mesela şimdiki kullandığım sistem bu güvenliği bana sağlamıyor gibi bir şey. 5.Evet bilgim var bunlardan, Linux sistemi takip Kendi güvenliğimizi kendimiz sağlıyoruz eden birisiyimdir. Ubuntu'yu da takip ediyorum programlar,yazılımlar vs. ile. ama işim olan Linux asıl takip ettiğim bir sistemdir . . . 4.Ben şuan Linux kullanmıyorum başka işletim sistemi kullanıyorum ama sunucumuz var o Ayhan AKTAŞ baştan aşağıya Linux işletim sistemidir ve [email protected] gerçekten güvenlidir. Güvenlik açısından Linux işletim sistemi gereklidir, ben de Linux'a http://onlineizle.gen.tr 6 SİSTEMİ ÖĞRENİYORUZ... Farklı bir sistem. Ubuntu!? Merhaba; yazıyı okumaya başlayan herkesin Ubuntu kurduğunu varsayarak devam ediyorum. Ubuntu, kurulumda sisteme bağlı ne kadar Hardisk, CD – Rom vs... gibi aygıtların hepsini otomatik olarak sisteme bağlar. Bağlamak ne demek? Windowstan kalma alışkanlıklarımızdan bir taneside, bilgisayara bağlı her aygıtın bir sürücü harfinin olması (C:, D:, E:, F: vs...) Ubuntuda (veya linux camiasında) işler böyle yürümüyor. Sürücü harfi yerine, aygıtların hepsi bir dizinde bulunuyor. (/dev dizini altında sda, sdb, sdg vs...) /dev dizini altındaki bu aygıtlar kullanıcı tarafından kullanılmak üzere /media dizini altına, yeni birer klasör açılarak, örneğin /media/ cdrom0 veya /media/ disk şeklinde bağlanırlar. Bunu /dev dizini içerisindeki aygıta kısayol oluşturulmuş gibi düşünebilirsiniz. Peki neden /dev dizin varken başka bir dizine daha ihtiyaç duyalım? Çünkü /dev dizini gibi sistem dosyalarının erişimleri, sadece yetkili kullanıcıya aittir. bu kodekler sizlere yetecektir. Ben hiçbir eksikliğini görmedim. Konsol mu? O da ne? Konsol aslında linuxun temelidir, masaüstü yöneticileri (Gnome, KDE, LXDE, E17 vs..) henüz yaratılmamışken, linux sadece bir konsoldan ibaretti. Haliyle * her şey komutlarla Tabi Gnome masaüsü yöneticisinde üst panelde yapılıyordu. Şimdi de birçok şeyi yapmak için bulunan yerler sekmesi sayesinde, sistemde komut satırını kullanırız ve kullanacağızda, bulunan tüm cihazlara rahatlıkla erişebilirsiniz. söylemiştim ya, temeli konsoldur. Böylece dosya sistemi arasında gezinmeniz gerekmez. Kurulumumuz bitti, şimdi ilk başta Konsol, yine üst panelde Uygulamalar Donatılar aracılığıyla yapmamız gereken birkaç şeyi yapmaya geldi sekmesinden ulaşabileceğimiz komut satırı aracımızdır. $ sıra. işaretinden sonra verdiğim komutları yazmanız için imleç hazır halde yanıp sönerek sizi Müzik, Video nasıl dinlenecek, izlenecek? beklemektedir. Ubuntu kurulumunu yeni yapmış Sıra geldi sörf yapmaya. arkadaşlarımızın en çok sorduğu sorular, “Müzikleri Dinleyemiyorum?, Bilgisayarımdan Ubuntu standart web tarayıcısı olarak Firefox ses çıkmıyor?, Başlangıç sesleri çalışıyor ama kullanır. Firefox'ta yüklememiz gereken birkaç film ve müziklerde ses yok, ayrıca filmlerde eklenti var. Flash, java gibi eklentileri kurmalıyız görüntü yok?” gibi sorulardır. Kurulumdan ki, sörf yaparken sıkıntı çekmeyelim. hemen sonra yapmamız gerek ilk şey, müzik Her zaman için kendi görüşüm, Flash Player'ı dinlemek ve video seyretmek için konsoldan; kendi sitesinden, yani Adobe'un sitesinden “sudo apt-get install ubuntu-restricted-extras” kurmak en sağlıklısıdır. Bunun içinse google paketini yüklemek olacaktır. amcayla bir fikir alışverişi yapmak yeterli olacaktır. “Flash player download” diye fikrini Tabi yüklenecek başka kodeklerde mevcut, ancak alırsanız, o size, en işinize yarayacak siteyi, flash 7 SİSTEMİ ÖĞRENİYORUZ... cihazınızın görünüp görünmediği. Eğer görünüyorsa, cihazı aktif ettikten sonra gerekli sürücüleri ubuntu bizler için indirip kuracaktır, ardından sorunsuz şekilde cihazlarınız çalışacaktır. İkinci olarak kablosuz cihazınızın veya dizüstü bilgisayarınızın marka ve modeline göre internettte küçük bir araştırma yapmak olacaktır. Ubuntu ile sorunsuz çalışan dizüstü ve USB kablosuz cihazların bir listesi, Ubuntu Türkiye Forum sitesinde tutuluyor, bakmanızı tavsiye ederim. Windows'tan kalan bir alışkanlığımızda oyunlardır. Çoğu kullanıcının sorduğu soru, Ubuntu ile windows'ta oynadığım oyunları oynayamayacak mıyım? Bu %100 olmasa bile %80 oranlarda mümkün. Bunun için Wine adlı programı sisteminize kurduğunuzda, birçok windows oyun ve uygulamasını Ubuntu üzerinde çalıştırabilirsiniz. Wine ile birlikte winetricks Tabi internete girmekte sıkıntı yaşayan yüklediğiniz zaman, Internet Explorer gibi uygulamalarınıda sisteminize arkadaşlarımız oldu, genelde dizüstü bilgisayar windows yüklemeniz mümkün. kullanıcıları ve kablosuz internete giren kişilerde.. Kablosuz kartınız kurulumdan hemen sonra çalışmayabilir. Bunun için yapmanız gereken iki şey var; player'ın download sitesini uğraşmanıza gerek kalmadan karşınıza çıkaracaktır. Site işletim sisteminizi otomatik tanıyarak size gerekli paketi sağlar. Masaüstünüzde, Ubuntu kullandığımız için bir .deb paketi inmiş olacaktır. Çift tıklayarak rahatlıkla kurulumu yapabilirsiniz. Java içinse Java.com'u ziyaret etmeniz yeterli, yeterince bilgi sitede mevcut. Birincisi Sistem>Yönetim> Donanım Sürücüleri altından ekran kartınızın veya kablosuz 8 Emre ÖNER [email protected] OYUN İNCELEME... Secret Maryo Cronicles (SMC) Sene 1989, bundan çok uzun zaman önce eve bir atari alınmıştı. Bende çok küçüğüm ve ne olduğunu bilmediğim bu kara kutuyu incelemeye dalmıştım. Bir sene sonra oyun kutusunun içerisinde gelmesi sayesinde Super Mario ile tanıştım. Uzun yıllar boyunca gerek oyun konsollarında, gerekse Amiga serisinde Super Mario'yu sıkılmadan oynadım. Super Mario 90'lı yıllarda hatırlarsanız hepimizin sevgilisi olmuştu. 2000'li yıllarda Super Mario 3 boyutlu hale geldi ancak eski tadı vermedi. Bugün yeni çıkan Linux destekli oyunları incelerken Secret Maryo Chronicles ile karşılaştım. Paket deposunda olduğunu görünce sevindim ve hemen yükledim. SMC, Super Mario kalitesinde çok eğlenceli bir oyun olmuş. Herhalde benim gibi çocukken Super Mario hastası birileri, aynı zevki Linux kurulu makinelerimizde yeniden yaşayabilelim diye bu oyunu hazırlamış. Oyunun Konusu Gelelim Oyuna Super Mario'da alışkın olduğunuz gibi yine prenses kaçırılır ve yaratığın inine götürülür. Her World birçok bölüm ve Boss'lardan oluşmaktadır. Kahramanımız bir turdan diğerine geçene kadar oldukça zorlanacaktır ama yaratığı yendiği anda prensesine yeniden kavuşacaktır. SMC, tam bir Super Mario klonu olmuş. Super Mario'da gördüğünüz bütün yaratıklar ve canavarlar SMC'de de mevcut. SMC ilk açıldığında alışık olduğunuz bir menü ile karşınıza çıkıyor. Start her zamanki gibi oyunu başlatıyor, Options ayarları yönetiyor. Oyunda 9 kullanacağınız tuşların standart hali güzel ama ben bazı tuşları kendime göre düzenledim. İsterseniz sizde benim gibi elinize yatkın bir tuş düzeni oluşturabilirsiniz. Save ile oyunu kaydedip, Load ile kaldığınız yerden oyuna devam edebilirsiniz. Buraya kadar her şey bildiğiniz Super Mario menüsü ile zaten aynı. OYUN İNCELEME... Başlangıç Start butonuna bastığınızda karşınıza iki seçenek gelecek. World ve Level. World seçeneği oyunu ilk turdan başlatır ve sırayla bütün turları bitirerek son tura gelirsiniz. Ancak SMC yapımcıları burada bir güzellik yapmışlar ve bütün turları Level bölümünün altına koymuşlar. Karakterler ve İç Mekan Yani istediğiniz turdan oyuna girebiliyorsunuz. İsterseniz bütün turlarda kendinizi sınayabilirsiniz. Ama World ile başlamazsanız tam manası ile oyuna girmiş olmuyorsunuz ve sonucunda prensesi kurtaramıyorsunuz. 10 Secret Maryo : Oyundaki ana karakterdir. Bu karakter ile oynuyorsunuz. Prenses : Maryo'nun kurtarmaya çalıştığı 2. ana karakter. Kaplumbağa : Üstüne basınca küçülüp sağa sola savrulan düşmanlarınızdan birisi. Tıfıl : Üzerine zıplayıp basınca ölen ufak ve sevimsiz bir karakter. Üstüne basıp öldürdüğünüzde size altın kazandırıyor. Zehirli Çiçekler : Su borularının içinden çıkıyorlar. Size değdikleri anda diğer karakterler gibi ölmenize sebep oluyor. Kutular : Hemen tepenizde olan ve zıplayıp altlarından çarptığınız nesnelerdir. Genelde içerisinde altın olmakla birlikte bazen sizin büyümenize yarayan çiçek olabilir. 2 defa arka arkaya çiçek aldığınızda en üst kademeye kadar büyür ve ateş edebileceğiniz bir silaha kavuşursunuz. Canavar : Prensesi kaçıran yaratıktır. Oyunun en sonunda mevcut. Kertenkele : Genelde canavar türevi bir yaratıktır. Üzerine 2 defa bastığınızda ölmektedir. Uçan böcekler : Tıfılların uçan cinsidir. Ateş edebilme yeteneğine sahiptirler. Ahtapot : Çarptığınızda sizi zehirlerler. Bazen yıldız atarlar ve bu yıldızlar sizin bir süre dokunulmaz (ölümsüz) olmanızı sağlar. Yıldızlar : Altın şeklindedir ve para kazanmanızı sağlamaktadır. OYUN İNCELEME... Tuş Takımı Sol Ctrl : Hızlı Koşma. Sol Alt : Zıplama. Space : Ateş etme. Yön tuşları : Sağa, sola hareket etme. Üst yön tuşu : Kapıdan girme. Esc : Menüye girme. Son Olarak Oyun basit olduğu için oynarken fazla tuş kullanmanıza gerek yok. Ben bu tuş SMC, Super Mario fanatiklerini memnun edecek, hoş, zevkli sıralamasını beğendim ancak kendime göre ve basit bir oyun. SMC'yi deneyin emin olun pişman biraz daha düzenleme yaptım. Sizde kolayca olmayacak ve bana teşekkür edeceksiniz. :) kendinize göre tuşları ayarlayabilirsiniz. Eren Kovancı [email protected] http://www.defterikebir.tk/ 11 OYUN İNCELEME... Torcs Torcs'u Tanıyalım Basit ama eğlenceli bir araba yarışı arayanları düşünerek yapılmış olan Torcs, küçük boyutlu ve eğlenceli bir oyun. Özgür yarış simülatörü sloganını kullanan Torcs tıpkı sloganı gibi özgür ve açık kaynak kodlu. Torcs, bir çok aşamaya sahip, simülatör tarzı oyunları sevenler için hazırlanmış. Oyunun sitesinde bu tarz oyunları sevenler bir topluluk oluşturmuşlar ve Torcs için yeni bölümler hazırlıyorlar. Eğer oyun geliştirme konusunda merakınız varsa Torcs topluluğu bu konuda size yardımcı olacaktır. Başlamadan Önce Torcs küçük pencere modunda açıldığı için ilk önce tam ekran ayarının yapılması gerekiyor. Bunun için Options > Display > Display Mode kısmından “Full screen mode” seçeneğini seçin. Screen Resolution kısmından oyunun hangi çözünürlükte açılacağını seçebilirsiniz. Color Depth bölümünden de ekran derinliğini seçebilirsiniz. İşlemleriniz bitince Apply butonuna basmayı unutmayın. Oyuncu Ayarları Configure Players menüsüne girin ve sağda bulunan Players kısmında yer alan kullanıcılardan birinin üzerine tıklayın. Name bölümüne oyuncu ismini yazabilirsiniz. Category bölümü oldukça önemli. Buradan yarışlarda kullanacağınız araç türünü seçiyorsunuz. Car kısmından türe göre bir aracı seçebilirsiniz. Yüzlerce araç olduğunu unutmayın. Yarış Türleri Oyuna girdikten sonra Race menüsüne girdiğinizde yarış türlerini görebilirsiniz. Şimdilik sadece Quick Race bölümünde yarışa dahil olabildiğiniz için bu bölümden bahsedeceğim. 12 OYUN İNCELEME... Quick Race (Hızlı Yarış) Hiçbir ayar yapmadan direk yarışa katılabileceğiniz bir bölümdür. Configure Race menüsünden oyun tipini ve haritayı değiştirebilirsiniz. İlk seçenekte harita 2. seçenekte ise o harita altında bulunan yol düzenleri bulunuyor. Description bölümünde tur hakkında gerekli bilgiler yer alıyor. 1 tuşu; Benzin durumunu, sıralamayı, geçen ve kalan zamanı gösteren tabloyu açmaya ve P (Pause) tuşu; Standart olarak oyunu kapamaya yarayan tuştur. durdurmaya ve yeniden başlatmaya yaramaktadır. 2 tuşu; Kalan benzini, hızı ve vitesi görsel olarak 0 tuşu; Diğer tuşların açtığı bölümlerin ve göstermeye yarayan araçları açmaya ve menülerin farklı bir şekilde görülmesini sağlayan kapamaya yarayan tuştur. 3 tuşu; Oyunda bulunan araçların sıralamasını tuştur. liste halinde gösteren menüyü açmaya ve kapamaya yarayan tuştur 4 tuşu; Direksiyon hareketlerinizi gösteren bölümü açmaya ve kapamaya yarayan tuştur 5 tuşu; FPS bilgisinin ekranın üst köşesinde yer almasını veya kalkmasını sağlayan tuştur. Yön tuşları; Normal ileri, geri, sağa ve sola hareket için kullanılan standart tuşlardır. Tuş Ayarları Basit Ama Zevkli Oyunun incelemesinden de anlayabileceğiniz gibi Torcs mükemmel bir araba yarış oyunu değil. Hala geliştirilmesi devam eden ve tamamen gönüllüler tarafından geliştirilen bir oyun. Bu nedenle bu türdeki gelişmiş oyunlarla karşılaştırmak doğru değil. Torcs, boş zamanlarınızda biraz stres atmak ve yarış zevkini tatmak isteyebileceğiniz amatör ruhla hazırlanan bir oyun. Tabi kendi sitesinde yer alan turları, geliştirme dosyaları gibi araçlar indirilip oyuna dahil edildiğinde Torcs biraz daha gelişmiş bir oyun haline dönüşüyor. Yine de Torcs'dan paralı araba yarış oyunlarında olan 13 OYUN İNCELEME... Sonuç olarak; Torcs'un kabiliyetleri belli. Eğer sizde boş zamanınızda bilgisayar başında hoş bir zaman geçirip stres atmak istiyorsanız bu oyunu oynamanızı tavsiye ediyorum. bütün özellikler beklenmemeli. Bu düşünce ile oyunu indirip oynarsanız hayal kırıklığına uğramamış olursunuz, aksi halde oyunu beğenmeyebilirsiniz. 14 Eren KOVANCI [email protected] http://www.derterikebir.tk BİR LİNUX ÖYKÜSÜ... Ah! Özgürlük “Ah! Özgürlük,” dedi Deniz, “umarım bu halk özgürlüğün kıymetini anladığında çok geç olmaz.” Şimdiye kadar gerçekçi bir şeyler söylediğini pek hatırlamıyordum. Haftada birkaç günümü onunla geçiriyordum, genellikle kendi doğrularından aşırı emin hali, onu gerçekçi olmaktan uzaklaştırıyordu. “Özgürlük derken, nasıl yani?” dedim. Aklıma güzel bir fikir gelmişti. “Ekonomik özgürlük, zihinsel özgürlük, siyasî özgürlük, vicdani özgürlük… Daha saymamı ister misin?” “İğneyi kendine batırdın mı hiç? Sen özgür müsün yeterince acaba?” diye sordum. Üstüne gitmek istemiştim, yine çok kendinden emin konuşuyordu, ve ben onun Windows kullandığını biliyordum. “Ne demek şimdi bu? Saçma sapan kutsal kitaplara inanmıyorum, emperyalizmin aşılamaya çalıştığı değerlerle yaşamıyorum, hiçbir konuda muhafazakar değilim, emir almamış olmak için bu ülkedeki 74 vicdani retçiden biri oldum! Daha saymamı ister misin? birisi olarak, zihnini dışarıya kapatmış, cahil ve aydınlanamamış biri olduğumu söyleyemezsin herhalde? İkincisi için diyecek bir şeyim yok, sonuna kadar haklısın. Üçüncüsü için de cesaretini kutlayabilirim! Ama dördüncüsüne gelince… O kadar emin olma derim Deniz!” Üstüne gitmek gittikçe zevki olacaktı. bilirim ama ya içmişsin, ya da Kordon havası çarptı seni!” Anlaşılan o da eğlenceme eşlik etmek istiyordu. “İçtim, her gün Dionysos’un şarabından bir kadeh içtim özgürleşmek için. İçiyorum da hala, özgürleşiyorum!” diye yanıtladım. Sohbet biraz “Birincisi, dinler insanların bağımsız olup daha dolambaçlansın diye uğraşıyordum, sonra olmadığını belirleyecek en son şeydir. Dindar “Bugün de tam günündesin yani! İçmezsin diye gelip de “Bu Linux ne kadar sıkıcıymış!” 15 BİR LİNUX ÖYKÜSÜ... demesinler, diyemesinler diye bu konuyu açarken hep böyle yapmaya karar vermiştim bir süre önce. “Bak sen, neymiş bu Dionysos’un şarabı?” “GNU ve Linux üzerine bir tutam Debian, sos olarak da Ubuntu.” “Dionysos falan derken mitolojiye dalmışsın ama, bu söylediklerin ne mitolojisinden çıkaramadım arkadaş!” Daha söylerken anlamayacağından emindim, ama olsun; merak ediyordu ya, o da yeter. “Bilgisayar, her gün karşısına geçip, bir şeyler okuyup öğrenip ‘özgürleştiğin’ o alet var ya hani? Acaba onu kullanırken gerçekten özgür müsün diyorum? Biliyorsundur herhalde, Microsoft dünyadaki en büyük sermayelerden, senin deyiminle kapitallerden, birisi. Üstüne dayanağı olan o dört muhteşem hakkı duymuş üstlük tekelciliğinin de sınırı yok.” “O zaman teknik servis elemanın olarak bana son olabileceğini bile bekliyordum. bir iş daha ver, bilgisayarını ellerime bırak ve “Evet ama ne yapabilirim ki? Google yerine GNU felsefesi, yazılım seni gerçekten özgürleştireyim!” Büyük Larousse mu kullanayım?” Linux diye bir “GNU/Linux, şey olduğunu duymamış olması beni şaşırtmıştı. kullanıcısının dört hakkı, RMS?.. Bunlar sana bir Teknolojiyle içli dışlı olmadığını biliyordum, şey ifade etmiyor mu? Ve sen ortalıkta Özgür Kız ama okuyan bir insandı. Hem de NTVMSNBC gibi şarkılar söyleyerek geziyorsun öyle mi?” takip ediyordu, mutlaka bir Linux ya da Ubuntu Fuzuli haberine denk gelmiş olmalıydı. Hatta küçük bir “Bilgisayarla ilgilenmediğimi sen de biliyorsun, ihtimal de olsa GNU felsefesinden haberdar neden seni teknik servis elemanı gibi olmasını, bilişim dünyasında özgürlüğümüzün kullanıyorum sanıyorsun?!” 16 DNS ve OPENDNS... İnternet, DNS ve OpenDNS Bilgisayar tarihinin dönüm noktalarından biridir internet. Televizyon ve radyoya göre çok hızlı bir şekilde yayılan internet, 5 yıl gibi bir süre içerisinde 50 milyon kullanıcıya ulaşmıştır. İnanması güç ancak şu an dünya çapında internet kullanıcı sayısı 1,5 milyarı geçmiştir. Belki de son yüzyılın en büyük icatlarından biri olan internet o kadar karmaşık ve kompleks bir yapıdadır ki ülkeler ve telekomünikasyon şirketleri çok büyük yatırımlar yaparak internetin daha kesintisiz ve sorunsuz hale gelmesine çalışmaktadırlar. Dünya üzerindeki insanları birbirine bağlayan internet'in bu denli az sorunla çalışması elbette ki arkasında çok büyük yatırımları barındıran sistemlerin oluşturulmasıyla mümkün olacaktır. Ülkemizde de erişim sağlayıcılarının altyapı, omurga çalışmaları mevcuttur. Ancak kurulan altyapı ve omurgaların birbirleri haberleşmesi için evrensel bir sistemin gerekliliğini doğurur. “Internet Protocol” kavramının kısaltması olan IP, dünya üzerindeki bilgisayarların birbiri ile haberleşmesi için ortaya konulmuş bir standarttır.[via] IP adresi sayesinde bilgisayarlar birbirleri ile veri transferi yapabilir, haberleşebilirler. Ancak internet'in doğuşu ile yeni sorunların ortaya çıkması yeni bir protokol gerekliliğini göstermiştir. Düşünün ki her gün mutlaka ziyaret ettiğimiz Google'ye ulaşmak için, www.google.com.tr yazmak yerine 72.14.221.104 IP adresini yazmak zorunda kalacaktık. İşte bu nedenden dolayı, IP adresi – isim çözümlemesi yapacak bir sistem geliştirildi. “Domain Name System” ismiyle anılan bu sistem Türkçe karşılığı ile Alan Adı Sistemi'dir. Bu sistem isimlere karşılık gelen IP adreslerinin kayıtlarını tutan ve isimlere gelen istekleri IP adreslerine yönlendiren dijital bir mekanizmadır. yönetimi ise ulusal telekom operatörlerinin kontrolündedir. Yeni bir web sitesi açmak istediğinizde, öncelikli olarak herhangi bir alan adı satıcısı vasıtasıyla alan adı edinirsiniz. Sonrasında ise sitenize ait lokasyonu belirlemek için bir alan satın alırsınız. Web sitenize erişmek isteyen kullanıcılar kendi bulundukları lokasyondan web sitenizin bulunduğu lokasyona doğru erişirler. Temel olarak bu erişim özelden genele doğru yol alır. TTNET üzerinden internete çıkan bir kullanıcı, Ubuntu Türkiye web sitesine şu şekilde erişir; Öncelikle tarayıcısından ubuntu-tr.org isteğini gönderen kullanıcı, TTNET Dns sunucusuna erişir, TTNET üzerinden bir üstte yer alan rootservers'a erişir. Root-Servers gerekli IP – İsim çözümlemesine göre, isteği 91.191.172.182 IP adresine yönlendirir. Root-Server tarafından refere edilen IP adresine erişilerek istek ulaştırılır. Tüm bu işlemler hepimizin çok iyi bildiği gibi, çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşir. DNS sunucular bu gibi işlemleri birbirleri arasında çok kısa bir süre içerisinde haberleşerek kullanıcıyı yönlendirirler. Evrensel olarak bu kayıtları tutan ve dünyanın farklı bölgelerinde yer alan 13 adet DNS sunucusu vardır. Bu 13 adet DNS sunucusu ise kendi aralarında şu anki sayısıyla 183 adettir. Dünya üzerindeki tüm DNS sunucular telekom Ülkemizde ise Ankara ULAKNET(Ulusal şirketleri tarafından kurulup, kullanıcılara hizmet Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi)'te DNS vermektedir. sunucusu mevcuttur. Tüm bu sunucuların 17 DNS ve OPENDNS... birleşik alan adı – IP adresi çözümlemesi yapan sunucu sistemleridir. Proxy ise; tam tersine kullanıcının mevcut tüm trafiğini kendisi üzerinden geçiren ve oldukça güvensiz bir sistemdir. Proxy üzerinden geçerken karşı tarafa gönderdiğiniz tüm bilgiler Proxy sunucusu tarafından kısa süreli belleğe alınır. Böylece Proxy sunucu sahibi bilgilerinizi çok rahat elde edebilir ve güvenliğinizi tehlikeye sokabilir. OpenDNS ise dünya çapında neredeyse en fazla kullanılan DNS sunucuları barındıran bir yapıdır. Kullanıcılar https://www.opendns.com/start adresi üzerinden aldıkları DNS sunucu adresleri kullanabilirler. Temelde insanların kafasını karıştıran “OpenDNS Proxy midir?” sorusunun cevabı aslında çok basit. OpenDNS; ev, okul ve ticari işletmeler için mevcut erişim sağlayıcılarının sağladığı DNS sunucu hizmetinden memnun kalmayıp farklı DNS sunucu arayışına giren ve yüksek OpenDNS yada mevcut DNS sunucuları ise tam performans ve kontrol edilebilirlik sağlayan tersine Proxy görevinden öte; sadece hangi adresin hangi IP adresine gideceğini belirtir. Bu nedenle erişim sağlayıcınızın kimi sitelerde koyduğu yasağı OpenDns ile aşabilirsiniz. OpenDns diğer yandan kullanıcı – istemci – sunucu üçgeni içerisinde hizmet veren bir sistem olması nedeniyle kendinize yada kurumunuza göre özelleştirebileceğiniz bir sistemdir. www.opendns.com’u tıkladığınızda, sitenin üst kısmında yer alan “Create Account” bağlantısını kullanarak kendinize bir üyelik açabilirsiniz. Üyelik sonrasında “Networks” başlığı altından kendi ağınızı ekleyebilirsiniz. Evrensel IP adresinizi yazarak bu başlık altına eklediğimiz ağı tam kontrol altına almak için, ağ geçidi ayarlarınızı yapmak zorundayız. Ağ geçidi ev kullanıcıları için genelde Adsl Modem, Kablo Modem olabilir. 18 Kurumsal kullanıcılar ise Adsl yada Kablonet haricinde farklı bir genişbant teknolojisini kullanıyorsalar internete erişimlerini sağlayan ağ cihazı üzerinden yada DHCP sunucu üzerinden bu konfigrasyonu yapmaları gerekmektedir. Modem arayüzüne yada kullanılan ağ cihazının arayüzüne girerek mevcut DNS sunucu seçimini otomatik’ten alarak, 208.67.222.222 ve 208.67.220.220 değerlerini gireceğiz. Eğer IP adresiniz dinamik(değişken) ise, IP adresiniz değiştiğinde –ki bu işlem internet bağlantınızın açıp kapama işleminden sonra olurOpenDns’e bu bilgiyi eriştirmesi için küçük bir araç( yazılım ) kullanabiliriz. http://www.opendns.com/support/article/81 adresinden işletim sistemize uygun yazılımı indirebilirsiniz. Gerekli tanımlama işlemi yapıldıktan sonra “Networks” bağlantısı altından kendi kaydınızın ayarlarını yapmak için, Settings sekmesi altındaki simgeye tıklıyoruz. Bu kısımda sol tarafta 4 adet bağlantı göreceksiniz. “Content Filtering” bağlantısında 6 dereceli filtreleme yapabilirsiniz. Bu kısımda en güzeli ise, seçtiğiniz filtreleme kategorisini özelleştirebilmeniz. Yani tanımladığınız site türlerine erişmeyi engelleyebilirsiniz. Örneğin; Phishing, Sexuality, Pornography kategorilerine erişmeyi engelleyebilirsiniz. Bunun haricinde en DNS ve OPENDNS... altta yer alan kısımdan istediğiniz sitelere erişimi engelleyebilir yada izin verebilirsiniz. “Customization” bağlantısında ise, uyarı ve engelleme sayfalarında istediğiniz mesajı ekleyebilir, yada kendi kurumunuza ait logonuzu yerleştirebilirsiniz. Böylelikle OpenDns üzerindeki tüm karşılama ekranlarını ve hata mesajlarını özelleştirebilirsiniz. “Stats and Logs” bağlantısında ise OpenDns’i kullanarak internete erişen kullanıcılara ait istatistikleri ve kayıtları görebilirsiniz. “Advanced Settings” bağlantısında ise ileri seviye konfigürasyonlar yapabilirsiniz. Bu kısımdan SmartCache, Dinamik IP Güncelleştirme, VPN Tanımlama gibi işlemleri gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca yazım hatalarını düzeltme işlemini aktif edebilirsiniz. google.com yerine google.cmo yazılsa bile OpenDns bunu anlayarak sizi google.com’a yönlendirir. Kendi ağınıza ait kısayollar belirleyebilirsiniz. Örneğin, ubuntu-tr.org yazmak yerine ub kısayolunu ekleyerek ubuntu-tr adresine gitmesini sağlayabilirsiniz. Bu konfigürasyonu Bu sayfa haricinde yukarıdaki menüden “Stats” kısmından en çok erişilen alan adı, Ip adresi ve https://www.opendns.com/dashboard/shortcuts/ adresinden yapabilirsiniz. Ağınızın güvenliği için diğer istatistiksel bilgileri toplam olarak Botnet saldırılarını büyük ölçüde durdurabilecek görebilirsiniz. önlem alabilirsiniz. 19 Halid ALTUNER [email protected] http://halid.org Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ Linux/Gnu/Ubuntu kullanıcılarını memnun etmek için bazı toplu yazılımlarla beraber geliyor olabilir. Linux 1. Giriş dünyasında da bu böyledir. Peki Linux cidden Bu yazıdaki amaç Linux diye tabir edilen nedir ve işletim sistemleri dünyasında tam olarak dünyaya yeni yelken açacak kullanıcılar için nerede bulunur? temel anlamda bir rehber teşkil etmektir. Böylece bu dünyaya ilk girildiği anda etrafta oluşan Her işletim sisteminin üzerinde durduğu çok karanlığa bürünme hissi bir nebze olsa da sağlam bir direk vardır: Çekirdek ya da azaltılmak istenmektedir. Bir konudaki detayları İngilizce'deki ifadesiyle kernel. Çekirdek genel öğrenmek için öncelikle temel meseleleri anlamda bilgisayarın üzerindeki yazılımlarla anlamamız gerekir. Aksi düşünüldüğünde bir donanımları arasında iletişimi sağlar. İletişim süre sonra kullanıcılar üzerilerine bir anda sağlamakla da kalmaz, bu kaynakları yönetir. yığılan detaylar içinde boğularak sıkılabilirler. Kısacası sistemimizde bulunan işlemci, bellek ve Basamaklar yavaş yavaş çıkılırsa, geriye dönüp diğer donanımlarla haberleşme ve yönetim işini baktığımızda her şeyin yerli yerine oturduğunu çekirdeğin ta kendisi yapar. Bu nedenle rahatlıkla görürüz. Şimdi bu amaca yönelik ilerleyelim ve anlaşılabileceği üzere çekirdeklerin işletim öncelikle Linux nedir bunu anlamaya çalışalım. sistemleri açısından önemleri çok büyüktür. Bir Ancak hemen belirtelim ki bu yazıda anlatılanlar işletim sisteminin çekirdeği ne kadar sağlamsa, için detay asgari seviyede tutulmaya kendisi de buna doğru orantılı olarak o kadar çalışılacaktır. Daha fazla bilgi için kullanıcıların sağlamdır demek yanlış olmaz. Linux'un kendisi mutlaka anlatılanları kendi başlarına ise çekirdeğin ta kendisi olmasından öte, başka bir şey değildir. Peki, etrafımızda işletim araştırmaları gerekmektedir. sisteminin kendisi için Linux yaygın kullanım ifadesi nereden gelmektedir ve tam anlamıyla 2. Linux nedir? doğru mudur? Bu bölümde yazdıklarımızı Bilgisayarların işlevlerini yerine getirmesi yani gözden geçirdiğimizde bir çekirdeğin klasik kullanıcılarının isteklerine cevap verebilmesi için anlamdaki işletim sistemleri için yeterli olmadığı üzerilerinde bir işletim sisteminin koşması görülmektedir. O zaman duruma açıklık gerekmektedir. Bu işletim sistemi sayesinde kazandırmaya çalışmadan hemen önce Linux kullanıcı istediği yazılımı yükler ve çalışmalarını çekirdeğinin kendisinden bir miktar bahsedelim, gerçekleştirir. Günümüzde işletim sistemleri ardından da bu son sorumuza cevap arayalım. 20 Linux, Linus Torvalds tarafından *nix benzeri bir işletim sistemi olan Minix üzerinden geliştirilmeye başlanmıştır. Üzerinde geliştirilirken aynı zamanda bazı özellikleri de Torvalds'a ilham olmuştur. Torvalds'ın çıkış amacı kendi ihtiyaçlarını karşılayan ve tam anlamıyla ticari olmayan bir Unix ve Minix benzeri işletim sistemi oluşturmaktı. Temel sistemi yazdıktan sonra bunu topluluğa duyurdu ve destek aradı. Bu desteği de buldu. Linux'un 0.1 numaralı sürümü duyurulduğunda sadece 10,239 adet kod satırından oluşuyordu. Son yayımlanan 2.6.29 sürümünde ise 11,010,647 adet kod satırı olduğunu düşündüğümüzde, kabul gören desteğin ne kadar muazzam olduğunu anlayabiliriz. Kısacası Linux yayımlandığı 1991 yılından bu yana büyük bir atılımla kendisini geliştirmiştir. Linux'un yayımlandığı tarihteki tek büyük başarısı sistem kaynaklarını güzel bir şekilde yönetmesi değil aynı zamanda GNU Projesi dahilindeki gcc, bash gibi yazılımları da çalıştırabilmesiydi. Bir dakika, GNU Projesi de nedir? Yeni bir kavram daha girdi araya. Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ GNU Projesi'nin kendisini öğrenmeden Linux dünyasını anlamanın ne yazık ki imkânı yok. Bu nedenle bu bölümün ilk paragrafının sonundaki soruyu cebimize koyarak (Peki Linux cidden nedir ve işletim sistemleri dünyasında tam olarak nerede bulunur? ) bu yeni sorunun cevabını arayalım. Cebimizdeki soruyu yazımızın ilerleyen bölümlerinde mutlaka çıkartacağız. Fakat girişte de bahsedildiği üzere öncelikle merdivenleri tek tek çıkmalıyız ve gerimizdeki her şeyin yerli yerine oturduğundan emin olmalıyız. Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok çekirdek olabilir. c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir şey ifade etmezler. ç. Linux, Linus Torvalds tarafından geliştirilmeye başlanmıştır ve topluluğa duyurulmuştur. d. Linux, (b) maddesinde bahsedilen çekirdeklerden sadece bir tanesidir. 3. GNU Projesi nedir? GNU Projesi Richard Matthew Stallman'ın Bir sonraki bölüme geçmeden önce şu ana kadar (RMS) başlattığı, özgür bir işletim sistemi ve bunun çevresindeki özgür yazılımları içeren bir anlatılanları özetlersek: projedir. RMS gerçek anlamda bir bilgisayar a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel "hacker"ıdır. 1970'lerde Massachusetts Institute of Technology (MIT)'de yoğun olarak Unix noktaları öğrenmeliyiz. çalışmaktadır. Program lisans b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir. üzerinde meseleleri o yıllarda yeni fişeklenmiştir ve RMS bundan fazlasıyla rahatsız olmuştur. Kendi sahibi oldukları bir yazıcıya, sürücüsünün kapalı olması nedeniyle istedikleri bir özelliği ekleyememesi ise RMS açısından bardağı taşıran son damla olur ve MIT'teki işinden 1984 yılında istifa ederek henüz bir yıl önce duyurmuş olduğu GNU Projesi üzerinde çalışmaya başlar. GNU Projesi, GNU işletim sistemini de kapsayan bir özgür yazılımlar bütünüdür. GNU yani "GNU's not Unix" gibi tekrarlanan bir isme sahip olan bu işletim sistemi Unix benzeridir 21 ancak Unix'ten hiçbir kod barındırmayan, tamamen açık kaynak kodlu ve özgür bir işletim sistemidir. Daha doğrusu işletim sistemi olma niyetindedir. Bu amaç doğrultusunda hummalı bir çalışma başlar ve Emacs, gcc ve bash gibi ardı ardına GNU Projesi'ne dahil olan yazılımlar ortaya çıkar. RMS GNU Projesi ile beraber Özgür Yazılım Hareketi'ni (Free Software Movement) de başlatmış olur. Bu bağlamda Özgür Yazılım Vakfı'nı (Free Software Foundation - FSF) kurar ve GPL Lisansı'nı (GNU General Public Lisans) oluşturur. Böylece GPL Lisansı'na sahip olan yazılımlar özgür yazılım kategorisine dahil edilir ve RMS'nin hayal ettiği özgür işletim sistemine doğru adım adım yaklaşılmaya başlanır. Peki, GNU Projesi'nin kalbi olması gereken işletim sistemi oluşturulurken bu yazının ikinci bölümünde değindiğimiz çekirdek tam olarak nerededir? GNU Projesi dahilinde işletim sistemini çevreleyecek yazılımlar geliştirilmeye başlandığında eş zamanlı olarak bir de çekirdek için çalışma başlatılmıştır. Elbette bir işletim sisteminin en can alıcı bölümü olan çekirdek olmadan işletim sisteminin kendisini düşünmek pek de doğru olmayacaktır. İşte bunun farkında olarak RMS ve bir grup başka "hacker" kolları sıvamış ve GNU Projesi'ne dahil olacak GNU işletim sistemi için bir çekirdek yazmaya başlamışlardır. İsmine de HURD demişlerdir. 1984 senesinde başlayan bu çekirdek çalışması Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ bir süre sonra arada yaşanan anlaşmazlıklardan dolayı diğer yazılımlar tamamlandığı halde bitirilememiştir. 1990'ların başında ortada birçok harika GNU Projesi'ne dahil olan yazılım varken ve kullanılıyorken hâlâ bir çekirdeğin eksikliği hissedilmektedir ve bu nedenle GNU işletim sistemi bir türlü tamamlanamamaktadır. Tam bu esnada başka bir "hacker" kendi projesini başlatmış ve camiaya duyurmuştur. Kader GNU Projesi'ni Linux ile bir araya getirmiştir! 4. Linux ve GNU Projesi buluşması RMS Özgür Yazılım Hareketi kapsamında GNU Proje'sini geliştire dursun Helsinki Üniversite'sinde bir öğrenci olan Linus Torvalds 1991 yılında Intel 8386 işlemcili bilgisayarını satın almış, üzerindeyse Minix kullanmaktadır. Geniş Unix sunucularına bağlanmak için ihtiyaç duyduğu programı kendisi yazmaya başlayan Linus, bunun için yeni aldığı işlemcinin nimetlerinden yararlanmak istemiş ve hali hazırda kullanmış olduğu işletim sisteminden farklı bir terminal öykünücüsü yazmıştır. Linus, programı geliştirdikçe yazılan şeyin artık bir programın ötesine geçtiğini, hemen neredeyse bir işletim sistemi çekirdeği olduğunu fark etmiştir. Bu aşamadan sonra kendi ihtiyaçlarını karşılayacak Unix benzeri, Minix'ten ilham alan bir çekirdeğin temellerini oluşturmuş ve bunu camiaya duyurmuştur. Bu çekirdeğin üzerinde gcc ve bash gibi bazı GNU programlarını çalıştırması da cabası olmuştur. Bu yıllarda etrafta GNU Projesi dahilinde yazılmış birçok program olmasına rağmen bu programların üzerinde koşacağı bir çekirdek ve buna bağlı olarak bir işletim sisteminin eksikliğinin oluşu büyük bir sıkıntı durumundadır. İşte tam bu noktada Linux'un duyurulması hem Linux hem de özgür yazılım savunucuları için büyük bir umut ışığı olmuştur. çıkartmanın zamanı geldi. Şu ana kadar anlatılanlarla aslında soruya cevap vermiş olduk. Fakat bir üstteki paragrafta bahsi geçen kavram kargaşasını açıklamak ve sorunun cevabını toparlamak adına bir derleme yapalım. Linux olarak adlandırılan işletim sistemi aslında üç parçadan oluşmaktadır. 4a. Çekirdeğin kendisi: Linux 4b. Üzerine giydirilen GNU Projesi dahilindeki İlk yılında farklı bir lisans ile dağıtılmaya programlar: gcc, vb. başlayan Linux, ikinci yılında tamamen GNU 4c. GNU Projesi kapsamına girmeyen üçüncü GPL lisansı altına girip bu şekilde dağıtılmaya parti yazılımlar: Xorg, vb. başlanmıştır. Bunun da kazandırdığı ivmeyle birçok GNU programı Linux ile bütünleştirilmiş Görüldüğü üzere şu anda bizlerin Linux diye ve işletim sistemine dahil edilmiştir. Bu adlandırdığı işletim sistemi sadece çekirdeğin aşamadan sonra çekirdek olarak başlayan Linux kendisini barındırmamaktadır. Biz her ne kadar ismi bir işletim sistemi olarak anılmaya kavram kargaşasını açıklayalım desek de ortada başlanmıştır. Fakat bununla beraber bir kavram süre giden bir kargaşa mevcuttur. RMS ortaya çıkan bu işletim sistemini sadece Linux olarak kargaşası peyda olmuştur. İkinci bölümde cebimize koyduğumuz soruyu adlandırmanın doğru olmadığını, mutlaka GNU/Linux olarak kullanılması gerektiğini savunmaktadır. Zira RMS'ye göre GNU programları olmadan Linux bir anlam ifade etmeyecektir. Linus Torvalds ise adlandırmanın Linux olarak yapılmasının yanlış olmadığını zira bu projenin aslen GNU projesine girmediğini söylemektedir. Görülebileceği üzere ortada nihaî bir karar yoktur ve olması da mümkün değildir. Kimi kullanıcılar GNU/Linux tercih ederken, birçok kullanıcı ve camia genel olarak kullanılan işletim sistemine Linux demektedir. 22 Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ GNU programlarının da kendisine dahil edilmesiyle Linux bir işletim sistemi haline gelmişti. Ancak bu işletim sistemini bir araya getirmek için iyi seviyede *nix bilgisi ve yapılandırma tecrübesine sahip olmak gerekiyordu. Peki son kullanıcı nasıl Linux kullanmaya başladı? Elbette çekirdeğin kendisini alıp, üzerine GNU ve üçüncü parti programları yükleyip, yapılandırmayı kendisi hallederek değil. Linux'un yayımlanmasından hemen sonra ortaya Linux dağıtımları çıkmaya başladı. Bir sonraki bölümde bir Linux dağıtımı ne demektir bunu açıklamaya çalışacağız. Fakat öncelikle ikinci bölümün sonunda yaptığımız özeti biraz f. Linux çekirdeğinin ve GNU uygulamalarının daha genişleterek tekrar verelim. bir araya gelmesiyle Linux veya GNU/Linux a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel olarak adlandırılan işletim sistemi ortaya çıkmıştır. noktaları öğrenmeliyiz. b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir. Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok 5. Linux dağıtımları çekirdek olabilir. c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir Son kullanıcı açısından çekirdeği alıp, üzerine uygulamaları giydirip ardından da şey ifade etmezler. ç. Linux, Linus Torvalds tarafından yapılandırmaları tamamlamak pek kolay bir iş geliştirilmeye başlanmıştır ve topluluğa değildir. İlk aşamada bir Linux işletim sisteminin kendisini bile kullanmak bir hayli zorlu bir duyurulmuştur. d. Linux, (b) maddesinde bahsedilen durumken, tek tek bütün bu işlemleri yapmaksa ortalama bir *nix bilgisinin üzerini çekirdeklerden sadece bir tanesidir. e. Richard Stallman tarafından başlatılan GNU gerektirmektedir. İşte bunun farkında olan bazı Projesi ile ortaya birçok GNU uygulaması ve bir uzman kullanıcılar, biraz da her seferinde aynı adet gelişimini tamamlayamayan çekirdek derleme, toparlama işlemini yapmamak için "Linux dağıtımı" geliştirme fikrini (HURD) çıkmıştır. 23 düşünmüşlerdir. Bu iş ilk olarak her ne kadar H J Lu's "Boot-root" isimli bir dağıtım ile başlamış görünse de tam olarak ortaya çıkan ve topluluğa açılan dağıtım MCC Interim Linux olmuştur. Dağıtımın çıkışı Linux çekirdeğinin 0.01 sürümünün dağıtıma açılmasından altı ay sonra olmuştur. Bu aşamadan sonra ardı ardına yeni dağıtımlar hazırlanmaya başlanmıştır. MCC Interim Linux'u takip eden sene, arada çıkıp miadını tamamlayan bir dağıtım olmuştur: SLS. Kullanıcıları arasında Patrick Volkerding ve Ian Murdock da vardır. Daha sonra bu iki isim çıkış tarihi en eski olup da (Ağustos 1993) hâlâ günümüzde yaşayan iki büyük dağıtımı oluşturmuşlardır: Slackware ve Debian. Slackware SLS üzerinden doğmuş olup, Debian özgün bir şekilde oluşturulmuştur. Peki dağıtımların son kullanıcı açısından tam olarak faydası neydi? Her şeyin başında ortaya çıkan dağıtımlar bu bölümün ilk cümlelerinde açıklanan sıkıntıları son kullanıcının omuzundan almaktaydı. Çekirdek ve etrafında olması gereken uygulamaları bir araya getirip, ilgili yapılandırmaları halletmekteydiler. Hatta bir kurulum aracı eşliğinde bunları kullanıcılara rahatlıkla yaptırmaktaydılar. Tabii dağıtımların faydaları bu kadarla kalmayacaktı. İlerleyen senelerle beraber çıkan dağıtım sayısı da artacak, kullanıcıların daha rahat bir şekilde Linux kurup kullanmaları için çeşitli ve köklü değişiklikler olacaktı. Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ daha sonradan kendi isteğiyle bir program kurmak istediğinde yine belli başlı zorluklarla karşılaşıyordu. Programlar kaynak kodlarıyla beraber dağıtılıyor, bir kullanıcı bu programı kullanabilmek için bu kaynak kodu alıp, derleyip ardından çalıştırabileceği bir ikilik uygulama haline getiriyordu. Bu sürecin tamamlanması yani kullanıcıların bu programı derleyebilmesi için, geliştirme program ve kütüphanelerine ihtiyaçları oluyordu. Bazen bunların tespiti kolay olsa da zaman zaman hangi program ve kütüphaneye ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi biraz karışık olabiliyordu. İşte bu noktada akıllara yeni bir fikir geldi. Debian'ı geliştiren Ian Murdock ve ekibi, programların derlenip kuruluma hazırlanabileceği, daha sonra da paketlenmesinin ardından son kullanıcıya servis edebilecekleri bir sistem düşündüler. Kabaca yapılan iş paketleme oluyordu. Bu hap olarak hazırlanan paketi kullanıcı indiriyor ve ardından sistemine kuruyordu. Hazırlanan paketler .deb şeklinde oluyor ve kullanıcı bunu sistemde mevcut bulunan dpkg ile kuruyordu. Bu muazzam fikir son kullanıcı açısından oldukça 6. Paketleme sistemleri kolaylaştırıcı bir etki oluşturdu. Kullanıcı derleme meşakkatine girişmeden istediği - Debian ve DEB paketleri programı kurabiliyor, beğenmeme veya ihtiyacı Linux'un ilk yayımlandığı süreçte sadece kalmaması durumunda sistemden sorunsuzca kendisini derleyip toparlamak ve ardından temizliyordu. Bu gelişmeler yaşandığı sıralarda yapılandırmasını tamamlamak dağıtımların tarihler 1994 senesini gösteriyordu. ortaya çıkışıyla bir şekilde aşılsa da, kullanıcı Linux yıllar geçerek gelişmeye devam ettikçe, kendisini temel alarak ortaya çıkan dağıtım sayısı da artmaya başladı. Suse, Red Hat, Mandrake gibi dağıtımlar birer birer camiada yerini aldılar. Dağıtımlarla beraber son kullanıcının hizmetine sunulacak başka projeler de oluşturulacaktı. Birer yıl arayla Linux kullanıcıları için günlük anlamda sistemi kullanabilecekleri, yapılandırmalarını bazı araçlarla yapabilecekleri, beraberinde gelen uygulamaları ile işlerini görebilecekleri masaüstü ortamları olan KDE ve Gnome'un ilk sürümleri yayımlandı (1998 - 1999). Linux artık son kullanıcı masasına çoktan inmiş, yavaş yavaş kişisel bilgisayarlarda yerini almaya başlamıştı. Artık bu yeni işletim sistemi dağıtımlar gibi masaüstü ortamları olarak da kullanıcılarına alternatifler sunuyordu ve bu özgürlüğün getirilerinden sadece bir kaçıydı. Ancak asıl köklü değişim program kurulumlarının derlemenin ötesine geçmesiyle yani paketleme sistemlerinin devreye girmesiyle yaşanacaktı. 24 Her ne kadar .deb paketleri ile program kurmak oldukça kolay olsa da, bu programın çalışması için gereken diğer bağımlılıkları bulup kurmak yine kullanıcının kendisine bırakılmış durumdaydı. Örnek vermek gerekirse, eğer bir A programının çalışması için ayrıca bir B programı ve C kütüphanesi gerekiyorsa bunu dpkg kendisi halletmiyordu. Kullanıcı B ve C paketlerini kendisi derleyecek veya varsa .deb paketlerini bulacaktı. Bir süre sonra bu meseleyi de çözmek için yeni bir proje düşünüldü: deselect. deselect kabaca kullanıcının yapacağı işi hallediyor ve kendisine gösterilen kaynakları tarayarak programları tüm bağımlılıkları ile beraber kuruyordu. Bu kaynaklar CD, ağ veya internet üzerindeki bir Debian arşivi olabiliyordu. Projenin ilk alfa sürümünü verdiği tarih 1995 senesinin henüz başlarıydı. Bu öyle bir gelişmeydi ki, günümüzdeki depo (repository) Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ kavramını hayata geçirmiş oluyordu. Artık kullanıcılar etrafta .deb paketleri aramak yerine kolay bir şekilde istedikleri uygulamayı bağımlılık sorunlarını düşünmeksizin kurabileceklerdi. Aradan henüz iki sene geçmişti ki deselect'in yerini alacak APT uygulamalarının çalışmaları başlatıldı. 1998 senesinde deneme sürüşleri yapılan bu uygulamalar 1999 yılında Debian'ın 2.1 numaralı sürümüyle dağıtımda yerini aldı ve geliştirilip, yenilenerek günümüze kadar geldi. - Redhat ve RPM paketleri Debian cephesinde .deb paketleri yerli yerine oturmuşken, Redhat cephesinde de paketleme sistemleri için çalışmalar devam ediyordu. Redhat bünyesindeki birkaç projenin geliştirilip bir araya getirilmesinin ardından nihayetinde 1998 senesinde RPM (Redhat Package Manager) adıyla bir paketleme sistemi camiaya kazandırılmış oldu. DEB'e alternatif olan bu paketleme sistemi Redhat ile kullanılmaya başlandıysa bile, bir süre sonra başka büyük dağıtımların da beğenisini kazandı ve bu dağıtımlar tarafından kullanılmaya başlandı. Redhat (Fedora) dışında RPM kullananlar arasından en bilinen dağıtımlar Suse (OpenSuse) ve Mandriva'dır. RPM de DEB'e benzer bir mantık sunuyordu kullanıcılara: Hap olarak hazırlanmış paketleri kolayca sisteme kurabilmek. Elbette tek başına RPM de bağımlılık problemlerini çözmüyordu. Bunu halletmek için farklı uygulamalara ihtiyaç vardı. Mandriva'nın kullandığı urpmi, bağımsız olarak geliştirilmeye başlanan ve daha sonra Suse tarafından kullanılan Yum bunlardan sadece iki tanesidir. Kabaca bunlar da RPM paketleri için depolardan bağımlılık sorunlarını çözerek sisteme paket kurmaya yarayan uygulamalardır. - Diğer dağıtımlar ve paketleme sistemleri Linux tarafında baskın olarak bilinen iki paketleme sistemi DEB ve RPM olmasına, bu iki sistemin birçok dağıtım tarafından kullanılmasına rağmen farklı dağıtımlarla kullanılan başka paketleme sistemleri de mevcuttur. Bunlarda da genel amaç benzerdir: Kullanıcının derleme işlemlerine kendisi tarafından girişilmeden sistem tarafından 25 halledilmesi. Slackware tarafından ilk günden bu yana kullanılan TGZ, biraz Debian'ın daha fazla yaygınlaşmasından, biraz da DEB sistemi karşısında kuvvetsiz kalmasından dolayı pek yaygınlaşıp gelişemedi. Kabaca tar kullanan ve basit bir paketleme sistemine sahip olan TGZ, DEB ve RPM kadar kuvvetli bir paketleme sistemi değildir. Archlinux ile camiaya kazandırılan Pacman dağıtımın belki de popüler olmasındaki en büyük etkenlerinin başında gelmektedir. Sıfırdan yazılan bu paketleme sistemi oldukça hızlı ve kullanışlı olmasıyla ön plana çıkar. Ülkemizde TÜBİTAK/UEKAE bünyesinde Pardus ile geliştirilmeye başlanan bir başka paketleme sistemi ise Pisi'dir. Python ile yazılmış olan bu sistem, paketleme aşamalarında yine Python ve XML alt yapısını kullanır. Görülebileceği üzere Linux dağıtımlarının gelişimi biraz sancılı olsa bile gelinen şu aşamada son kullanıcı açısından oldukça kullanışlı hale gelmişlerdir. Artık bir kullanıcı ihtiyacı olan paketi kurmak için internette gezinerek aramak yerine, kendi dağıtımıyla gelen uygulama kurulum yöneticisini açıp, istediği programı aratıp kur demektedir. Başka bir şey yapmasına gerek kalmadan dağıtımın Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ deposundan ilgili program indirilerek sistemine kurulmaktadır. Mevcut bulunan büyük dağıtımların depoları her geçen gün biraz daha genişleyerek kullanıcıların isteklerine neredeyse %100'lük bir oranla karşılık verecek duruma gelmişlerdir. Bir sonraki bölüme geçmeden bildiklerimizi tekrar güncelleyelim: ç. Linux, Linus Torvalds tarafından geliştirilmeye başlanmıştır ve topluluğa duyurulmuştur. d. Linux, (b) maddesinde bahsedilen çekirdeklerden sadece bir tanesidir. e. Richard Stallman tarafından başlatılan GNU Projesi ile ortaya birçok GNU uygulaması ve bir adet gelişimini tamamlayamayan çekirdek (HURD) çıkmıştır. f. Linux çekirdeğinin ve GNU uygulamalarının bir araya gelmesiyle Linux veya GNU/Linux olarak adlandırılan işletim sistemi ortaya çıkmıştır. g. Linux'un duyurulmasıyla beraber birer birer farklı dağıtımlar GNU/Linux camiasında yerini almaya başlamışlardır. h. Bir süre sonra dağıtımlar kullanıcıların rahatlıkla uygulama edinip kurmaları için paketleme sistemleri ve depolar kullanmaya başlamışlardır. önce 7. GNU/Linux dünyasının haylaz çocuğu: Ubuntu a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel noktaları öğrenmeliyiz. b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir. Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok çekirdek olabilir. c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir şey ifade etmezler. Ubuntu'nun kat ettiği yolu görene kadar. Ubuntu'nun hikâyesi Mark Shuttleworth ile başladı dersek pek de yalan söylemiş olmayız. Kendisi Güney Afrika'da doğmuş olan bu başarılı müteşebbis üniversite yıllarında Debian geliştirici takımı arasına katılmıştır. Bir süre bu desteği sürdürdükten sonra iş hayatına atılıp, kurduğu bir şirketi hatırı sayılır bir miktarda satmasının ardından 2004 yılında aklındaki projeyi hayata geçirmek için tekrar özgür yazılım camiasına dönmüş ve Debian e-posta listesinde fikrini topluluğa duyurmuştur. Mark Shuttleworth'ün aklındaki fikir son kullanıcı için tasarlanmış, kullanımı kolay ve belirli tarihlerde yeni sürüm veren bir dağıtımdır. Ubuntu'dan önce bu dağıtımın arkasında olacak Canonical Ltd. şirketini kuran Mark Shuttleworth, yanına aldığı gönüllülerle beraber projeyi başlatmıştır. İsim seçimi içinse oldukça farklı bir yaklaşım sergilenmiştir. Zulu dilindeki "Diğerleri için insanlık" kaba anlamını taşıyan fakat arkasında koskoca bir felsefe barındıran Ubuntu ismi seçilmiştir. İsmiyle bile camiada farklı olacağını hissettiren bu yeni dağıtım, gelişme süreciyle beraber isim seçmedeki başarısını yapısal anlamda da gösterecektir. 2000'li yılları geride bıraktığımızda ortada irili ufaklı birçok dağıtım mevcuttu. Linux dünyasına adım atan hemen her kullanıcı bu farklı dağıtım yelpazesinden birinde demir atıyor, ihtiyaçlarını buna göre şekillendiriyor ve Linux üzerinde yaşamına devam ediyordu. Ancak bu dağıtımlardan hiçbirinin tam anlamıyla baskın Taban olarak Debian ve onun paketleme olduğunu söylemek mümkün değildi. Ta ki 2004 sistemini kullanan Ubuntu ilk sürümünü 2004 ile başlayıp günümüze kadar uzanan süreçte yılının Ekim ayında vermiştir. Sürüm ismi olarak 26 Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ 4.10 seçilmiştir. Burada Yıl.Ay kavramı kullanılmıştır. Ubuntu belirli bir periyotta sürüm yayımlamaktadır. Her altı ayda bir yeni sürüm çıkartan Ubuntu, böylece yılda iki sürüm çıkartmış olur. Çıkartılan aylar olarak da Nisan ve Ekim ayları seçilir. Böylece bir sonraki sürüm 5.04, 5.10 gibi gider. Aynı zamanda her sürüm için bir kod adı belirlenir. Örnek vermek gerekirse 8.04 için Hardy Heron kullanılmıştır. İlk kelime ikinci kelimedeki hayvanı betimleyen bir sıfattır. Buradaki anlamı Dayanıklı, sağlam balıkçıldır. Son çıkan sürüm olan Jaunty Jackalope ise Keyifli Jackalope (Tavşan ve antilop karışımı efsanevi bir hayvan) gibi bir isim taşır ve bunun gibi ilginç kod adlarını Ubuntu'da görmek mümkündür. Hatta bir sonraki sürümün kod adının ne olacağı konusunda hararetli ve keyifli tartışmalar da yapılır. Debian'ın kararsız ağacındaki paketleri kullanan Ubuntu hâlâ yoğun olarak Debian paketlerini kullanır ve kendisine göre şekillendirir. Bu nedenle kendisine Debian'ın genç kardeşi demek pek yanlış olmaz. Fakat kendisini Debian'dan ayıran en büyük özelliği son kullanıcı için birçok yapılandırmanın hazır olarak gelmesi ve istikrarlı bir şekilde her altı ayda bir yeni sürüm çıkartmasıdır. Tabii Ubuntu'nun arkasındaki Canonical Ltd. şirketi ve maddi desteği ise asla es geçemeyiz. Zira Mark Shuttleworth'ün kurmuş olduğu bu şirket ve Ubuntu projesine akıttığı para camiaya oldukça olumlu bir ivme kazandırmıştır. Geliştiricileri profesyonel olan ve bu işten para kazanan bu dağıtım tamamen ücretsizdir. Sonuna kadar da ücretsiz olarak yayımlanacağının taahhüdünü de vermektedir. Bu taahhütle de kalmayıp isteyene kapısına kadar Ubuntu kurulum CD'sini ücretsiz olarak göndermektedir. 2004 yılında çıkışıyla beraber arkasına çok kuvvetli bir rüzgâr alan Ubuntu geçen senelerle beraber güçlendi ve son kullanıcının tercih ettiği 27 en büyük dağıtımlardan biri oldu. Hatta şu andaki kullanım oranlarına bakıldığında en büyüğü olduğunu söylemek pekâlâ mümkün. 2009 yılının ortalarına geldiğimiz şu sıralarda etrafa göz gezdirdiğimizde rahatlıkla Ubuntu'nun dağıtımlar arasındaki baskın rolünü görebiliyoruz. Serkan ÇALIŞ [email protected] http://www.heartsmagic.net KAPİTALİZM VE ÖZGÜR YAZILIMLAR... Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar Dünya kapitalizmi tarihinin gördüğü en büyük krizlerden birini yaşarken günlük hayatın en motor güçlerinden biri olan bilişim dünyası da bundan en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Dünyanın en büyük şirketleri birbiri ardına işçi çıkarıyorlar, birbirleri arasındaki rekabet olağanüstü seviyeye çıkıyor. Hatta bazı şirketler iflasın eşiğine geliyor. Tabii bu kriz döneminde ilginç şeyler de yaşanıyor. Hatta sevindirici desek mi siz karar verin. Son bir yılda özgür olmayan yazılımlar ve işletim sistemlerinin pazar paylarında bir daralma yaşanırken özgür yazılımlara olan ilginin arttığını görüyoruz. Özgür yazılım dünyası krizden etkileniyor ama olumlu etkileniyor. Özgür yazılım dünyası krize yenilmiyor, krizi yeniyor. Peki bunun nedeni ne? Bunun nedeni özgür yazılımların kapitalist bir niteliğe sahip olmamasıdır. Özgür yazılımlar, kar için değil insanların faydalanabilmesi için üretiliyor ve insanlar onları diledikleri gibi dağıtabiliyorlar. Bu nedenle şu anki kriz döneminde ücretli ve kişilere kendisini olduğu gibi dayatan yazılımlar yerine onlarla aynı işi yapabilecek, insanlara sundukları kendi hayal güçleri oranında seçenekler sunabilecek ve özgürce dağıtılabilecek yazılımlar yükselişe geçti. Özgür yazılımlar, binlerce bilişim işçisinin sömürülmesiyle üretilmiyor, insanların kendi istekleriyle zamanlarını verdiği yazılımlar olarak ortaya çıkıyor. Özgür yazılımlar genellikle parayla satılmıyor, lisans sorunu çıkarmıyor, insanları korsan ürün kullanmak zorunda bırakmıyor. Özgürce dağıtılıyor. Ticari yazılımlar, rekabetten dolayı tam olgunlaşmadan piyasaya sürülüyor ve pek çok güvenlik açığı taşıyabiliyorlar sonrasında ise pek çok yama yayınlanıyor. Özgür yazılımlarda ise böyle bir durum görülmüyor, yamalar üretiliyor ama ticari yazılımlardaki boyutta değil. Bu nedenle özgür yazılımlar kapitalist değiller ve bu krizden zarar görmüyorlar. Özgür yazılımlar hızla gelişiyorlar ve açıklarını kapatıyorlar, çeşitleniyorlar ve ihtiyaçlara daha çok cevap veriyorlar. Bunların dışında özgür yazılımların gelecekte bilim ve teknolojinin gelişimi açısından önemli bir yer tutacağını söyleyebiliriz. Geleceğin dünyasında bilim ve teknoloji bir grup bilim insanının ve araştırıcıgeliştiricinin tekelinde olmaktan çıkacaktır. Özgür yazılımlar sayesinde bilişim dünyasında şimdiden böyle bir gelişme yaşanıyor. Bir grup maaşlı programcının yerine her gün biraz daha büyüyen bir topluluk tarafından üretiliyor özgür yazılımlar ve dünyanın farklı yerlerindeki binlerce sıradan insanın görüş alış-verişi ile zenginleşiyor. Program yazmayı bilenler 28 yazıyorlar, bilmeyenler de çeşitli yollarla bu sürece katkı yapıyorlar. Program yazmayı bilmiyorum diye üzülmeyin siz de özgür yazılımlara destek olabilirsiniz. Çevrenizdeki insanlara özgür yazılımları tanıtabilirsiniz, özgürce dağıtabilirsiniz. Özgür yazılımlar üzerine yazabilirsiniz, dergimiz Sudo gibi oluşumlarda yayımlatabilirsiniz. OKAN AKINCI [email protected] GNU/LİNUX'A HİCRET... Linux'e Geçişte Yaşanan Sorunlar Hepimiz yeni bir işletim sistemiyle tanışırken bir takım sorunlar yaşamışızdır. Nasıl kullanılacak, neler yapılabilir bu sistemde, özellikleri nelerdir gibi pek çok sorun kafamızın içinde dolanmaktadır. Aslında bilgisayar kullanmaya yeni başlıyorsak Linux'la tanışmamız sadece bilgisayarın nasıl kullanıldığıyla ilgili sorunlarımız dışında bir sorun çıkarmayacaktır. Fakat Linux dışında başka bir işletim sistemini yıllarca başarılı bir biçimde kullandıktan sonra Linux'la tanışan pek çok kullanıcının büyük zorluklar çektiği ve hatta pek çoğunun ne yazık ki pes edip eski işletim sistemlerine geri döndüğünü gördük. Bunun en önemli nedeni bir işletim sistemini kullanmanın başka bir işletim sistemini de kolayca, zahmete katlanmadan kullanabilecekleri anlamına geldiğini sanmalarıdır. Bu konuda ben kendi yaşadığım deneyimi anlatmak istiyorum. 10 yıl boyunca Windows kullanmıştım ve bu konu da çok da iyiydim. Aslında bu 10 yıl içinde Linux'un adını pek çok kez duymuştum ama nasıl bir şeydir hiç bilmiyordum. 2008 yılının Ağustos ayında tesadüfen elime bir Pardus 2008 CD'si geçti, hemen taktım bilgisayarıma ama nedense bir türlü çalıştıramıyordum. Ben de Pardus'un arızalı olduğunu düşünüp başka bir dağıtım aradım. İnternette Ubuntu'nun en çok tavsiye edilen dağıtımlardan bir tanesi olduğunu öğrenince hemen indirip CD'ye çektim. klasörü yoktu. Ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım, pes ettim. Ubuntu'nun başka özelliklerini arayayım dedim, daha Ubuntu yenilir mi içilir mi onu anlamadan Compiz Fusion kullanmayı denedim dolayısıyla çok zorlandım ama Ubuntu Türkiye forumu sayesinde bunun üstesinden geldim. Bir de Windows yazılımlarını Linux altında çalıştırayım dedim ve Wine kurdum, ilk işim de Need For Speed-Most Wanted kurmayı denemek oldu ve iyice çekilmez bir hal aldı. Halbuki önce Ubuntu'yu doğru dürüst tanımadan bunu Fakat aynı sorunu yaşamaya devam ettim, yapmam yanlıştı, ayrıca diğer sistemlerinde meğerse anakartımın biosunu güncellemem kullandığım pek çok yazılımın muadilleri zaten lazımmış, pes etmedim onu da halletim. Linux'da vardı. Ubuntu'yu bilgisayara kurduktan sonra ilk işim ortada bir C ve D sürücüleri aramak oldu ama o Benim bütün bunlardan çıkardığım sonuç şu: isme sahip bir şey bulamadım. Windows Diğer sistemlerdeki alışkanlıklarınızı Linux klasörüne benzer bir Ubuntu klasörü aradım onu altında devam ettirmeniz pek kolay değil. Eğer taviz vermeyecekseniz da bulamadım, ortada bir “Program Files” alışkanlıklarınızdan kullandığınız sistemden hiç vazgeçmeyin. Yeniliğe açıksanız, keşfetmeyi seviyorsanız, tek bir sistemi alışkanlık haline getirmek yerine başka sistemleri de öğrenmek istiyorsanız özgür yazılım dünyasının nimetlerinin sınırsız olduğunu göreceksiniz. OKAN AKINCI [email protected] 29 YAZILIM İNCELEME "DEVEDE" Devede ile Video CD oluşturun Özgür yazılım dünyasının git gide büyümesiyle birlikte ihtiyaç duyduğumuz pek çok yazılımı veya onların muadillerini Linux'da da görebiliyoruz artık. Bu yazımızın konusu ise Devede. Özgür olmayan benzerlerinden hiç geri kalmayan Devede, Linux kullanıcılarına istedikleri gibi videolarını düzenleme, CD ve DVD'ye yazma imkânı tanıyor. Bilinen CD/DVD yazma yazılımları basit bir video CD'si yazabilse de bir DVD, DivX, Mpeg4 CD'leri yazmakta yetersiz kalabiliyor ya da bu işi hiç yapamıyor. Bu noktada daha üst düzey bir uygulamaya ihtiyaç duyuluyor. İşte burada Devede işimizi görebilen, kullanışlı, arayüzü basit ve benzerlerine göre sistem kaynaklarını daha az tüketen bir yazılım olarak karşımıza çıkıyor. komutuyla yükleyebilirsiniz. Devede, ilk açıldığı ekranda size ne tür bir CD oluşturmak istediğinizi soracak. Burada karşınızda 5 adet seçenek var: DVD, VCD, SVCD, CVD ve DivX. Bunlardan bir tanesini seçtikten sonra karşımıza onunla ilgili ekran gelecektir. Devede'yi Ekle/Kaldır menüsünden ya da sudo apt-get install devede Biz burada DVD seçeneğine girdik. İşaretinin bulunduğu ekle butonuna basınca yazmak istediğiniz videoyu bulunduğu konumdan bulup ekleyebilirsiniz. Ayar menülerinden dilediğiniz 30 YAZILIM İNCELEME "DEVEDE" ayarı yapabilirsiniz. “Menu Options” butonu ise bize istediğimiz gibi bir DVD menüsü oluşturma olanağı veriyor. Devede 185 MB, 650 MB, 700 MB CD'lere ve 1.4 GB, 4.7 GB ve 8.5 GB DVD'lere yazma olanağı tanıyor. İleri butonuna bastığımızda ise oluşturma işlemine başlayacaktır. DVD oluştururken bu işlem biraz uzun sürebilir, aynı işi yapan bütün yazılımlarda olağan bir durumdur bu. Çünkü burada “transcode” işlemi yapılmakta ve bu işlem biraz uzun sürmektedir. Fakat Devede söz konusu olunca bu işlem o kadar uzun sürmediği gibi sistem kaynaklarını aşırı düzeyde sömürmüyor ve işlemcinin fazla ısınıp bilgisayarınızın kapanmasına neden olmuyor. İşlem tamamlandığında kullanıcı adınızın olduğu dizine girdiğinizde orada oluşturduğunuz dosyanın adına sahip bir dizin göreceksiniz. Bu dizinin içinde de bir ISO dosyasını bulacaksınız, bundan sonra yapmanız gereken tek şey bu ISO dosyasını bir CD yazma yazılımı ile kalıp olarak yazmanız. Ondan sonra video CD'niz artık hazırdır. OKAN AKINCI [email protected] 31 Sayı 8 Haziran 2009 SUDO, Creative Commons (CC) by-nc-nd ile lisanslanmıştır. Not: SUDO, Gimp ve Scribus gibi özgür tasarım araçları kullanılarak hazırlanmıştır. Kullanılan içerikten yazarları sorumludur. SUDO, GNU/Linux dağıtımları altında sorunsuz olarak görüntülenir. Sudo Dergi Tayfası Gerçek Adı Mustafa ALKAN Serdar GÜNDÜZ H. Said ALTUNER Volkan GÜRSOY Murat GÜRCÜN Okan AKINCI Ayhan AKTAŞ Fuzuli Taha GÖKDENİZ Üye Adı Yetki ve Ünvanı ihtiyar Said egitimist haritsu Tutunamayan ALpAsya XRumer By_Mihni Dergi Tayfası jazzistan Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Tayfası Dergi Yazarı Dergi Tayfası Diğer Görevleri Proje Sorumlusu Tasarım Sorumlusu Dergi Yazarı Dergi Yazarı Dergi Yazarı Dergi Yazarı Dergi Yazarı İmla Denetçisi
Benzer belgeler
Windows İadesi - Tilkinin Dilinden
AKINCI arkadaşımız; Devede incelemesi,
önemlisi bize özgürlüğümüzü hissettiriyor.
"Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar" başlıklı
Biz de birer açık kaynak gönüllüsü olarak makalesi ve "Linux'la Tanışırke...