Windows İadesi - Tilkinin Dilinden
Transkript
. HABERLER Özgürlüg-ün Sınırlarını Sen Belirle ! Ubuntu Tablet Geliyor! i-Phone'a Ubuntu Darbesi Ubuntu Netbook Remix Yenilikleri Linux ile Çalışan Robot ROOT'un İlk Sayısı Yayımlandı Ubuntu 10.10 Çalışmaları Başladı Windows İadesi Satın Alacağınız Bilgisayarlar ile Windows İşletim Sistemi de Satın Almak Zorunda Değilsiniz! Pardus Derneği Başkanı Avukat Nihad Karslı, Coşkun Aktaş, Engin Karadoğan ile Windows İşletim Sitemi iadelerini konuştuk. Ve Köşelerimizde... Ubuntu'da Fstab Fdisk ile Disk Yönetimi F ve Q Klavyeler Güvenli Sistem Yapısı Linus Benedict Torvalds UltraStar Deluxe Ubuntu Kurulumundan Sonra 20 İş Günü Linux Dünyasından Haberler Y IL : 2 SAYI: 20 TARİH: 19 HAZİRAN 2010 Windows İadesi Röportajı Ubuntu'da FSTAB /Arda DÜLGER Sahibi: Fdisk ile Disk Yönetimi /Ebubekir SARICAOĞLU F ve Q Klavye /Okan AKINCI Güvenli Sistem Yapısı /Okan AKINCI Ubuntu Kurulumundan Sonra 20 İş Günü /Mustafa GÖÇEN UltraStar Deluxe /Okan AKINCI Yardımcı Programlar /Şükrü SOYLU Linus Benedict Torvalds /Ayfer KAYA Koala /Semetey COŞKUN Proje Sorumlusu: Ayfer KAYA Proje Kordinatörü: Okan AKINCI Dergi Tayfası / Yazarlar: Arda DÜLGER Semetey COŞKUN Şükrü SOYLU Feyyaz ÖZEN Dergi Tayfası / Tasarım: Ramazan GÜRBÜZ SUDO Dergisi, Ayın Masaüstü Yarışması Ayın İp Uçları UBUNTU TÜRKİYE GNU/GPL lisansı ile dağıtılmaktadır. /Semetey COŞKUN Not: SUDO İçeriğindeki firma isimleri, logo ve amblemleri özel lisanslara sahip olabilirler. SUDO Dergi Tasarımında Tamamen Özgür Yazılımlar Kullanılmaktadır. web: http://sudo.ubuntu-tr.org e-posta: [email protected] Kendinize Şans Tanıyın! Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkum eder. Sultanın atını çok sevdiğini bilen mahkumlardan biri hayatını bağışlaması karşılığında bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söyler. Kendisini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden sultan, bunu kabul eder. Diğer mahkum şaşkın gözlerle arkadaşına bakar ve; -Atların uçamayacağını biliyorsun. Nasıl olur da böylesine delice bir fikirle çıkabilirsin ortaya? Yanlızca kaçınılmazı geciktiriyorsun hepsi bu! Diyerek duygularımıza tercüman olur; -Pek değil der birinci mahkum. Kendime dört özgürlük şansı tanıyorum; 1.si: 2.si : 3.sü: 4.sü. Sultan bu yıl ölebilir. Ben ölebilirim. At ölebilir. Kimbilir belki de ata uçmayı öğretebilirim. Her şeyin mümkün olduğu bir dünyada yaşıyoruz! Kendinize şans tanıyın ve biraz da sınırlarınıza sınır koyun ya da tamamen kaldırın, kazançlı çıkan siz olacaksınız, dedikten sonra, Bu ay neler hazırladığımıza bakalım; Artık bir dayatma şeklinden çıkıyor Windowslu bilgisayarlar! Pardus Derneği Başkanı Avukat Nihad Karslı, Coşkun Aktaş ve Engin Karadoğan ile Windows İşletim Sitemi iadelerini konuştuk. Akıncı, birçok tartışmaya konu alan F ve Q klavyelere de değiniyor bu ay. F klavyedeki deneyimlerini bizimle paylaşan Tansel Tanyel'e de teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayın nasıl belgesinde bu ay, Ebubekir Sarıcaoğlu hazırladığı belge ile disklerimizi yönetmeyi gösteriyor. Bu güzel belge için ayrıca teşekkür ediyoruz. Mustafa Göçen, Ubuntu'daki ilk yirmi gününü anlatarak yeni Ubuntu kullanıcılarına yol gösteriyor. Yararlı olmasını diliyoruz. Aramıza bu ay katılan Şükrü ye de hoş geldin diyor, alatımını yaptığı Ubuntu'da kullanılan kullanışlı ve küçük program tanıtımlarının faydalı olacağını düşünüyoruz. Semetey Coşkun ayın ipuçlarıyla Ubuntu'muzu kolaylaştıracak püf noktalar sunmaya devam ediyor. Ayrıca Ubuntu'da kullanılan hayvanlardan da sıra tembel koalaların. Arda Dülger, Fstab'a elle girdi ekleyerek disk bölümlerini nasıl bağlayacamızı gösteriyor. GNU ve Stallman'dan sonra bu ay Linux çekirdeğiyle devrim açan Linus B. Torvalds'ın hayatını anlatıyoruz. Ayın en güzel masaüstü Ramazan Gürbüz'e ait bu ay. Tebrik ediyoruz. Şans sizinle olsun ve unutmayın bu yalnızca sizin elinizde! Okan Akıncı bu ay da Linux dünyasından haberler sunmaya devam ediyor. Güvenlik yazı dizisini de, Güvenli Sistem Yapısı ile sürdürüyor. UltraStar Deluxe; hem oyun hem müzik severlerin yüzünü güldürecek. Ayfer KAYA 3 Ubuntu Tablet Geliyor! i-Phone'a Şimdi de Ubuntu Darbesi.. Özellikle son bir yıl olmak üzere dünyanın sayılı bilişim şirketi tablet bilgisayar piyasasına girdi. Hali hazırda birkaç tablet bilgisayar piyasaya çıkmışken, pek çoğu da yolda. Önümüzdeki yıl piyasaya çıkacak Android kurulu Google Tablet'i saymazsak bunların pek çoğunda hazır kurulu sistemin Linux olmayacağını söyleyebiliriz. iPhone'un başı Linux ile dertte diyebiliriz. Geçtiğimiz aylarda Android'in pazar payının iPhone'u geçtiğini, iPhone'a Android kurulduğunu, Flash geliştiricilerinin Android'i iPhone'a tercih ettiğini yazmıştık. Android'ten ardı ardına gol yiyen iPhone, bir gol de Ubuntu'dan yedi. Bu konudaki açığı ise Ubuntu kapatacak gibi görünüyor. Ubuntu'nun sponsoru Canonical şirketi de tablet işine girdiğini ve Ubuntu kurulu tabletler üreteceğini açıkladı. Ubuntu geliştiricileri, tabletlerin işlemci ve sistem yapısına uygun, dokunmatik ekranları destekleyen ve buna uygun bir masaüstü düzeni kullanan bir Ubuntu sürümü geliştirecekler. Canonical, bu yolla mobil sektördeki etkinliğini arttırmayı hedefliyor. Ubuntu Tabletin neye benzeyeceği, ne gibi özellikleri olacağı ise henüz kesin değil. Sadece yeni versiyonun ara biriminde çoklu dokunmatik desteği sunulacağı ve uzun bir pil ömrü olacağı biliniyor. Ubuntu kurulu tabletlerin 2011'de satışa sunulması bekleniyor. Eğer, şubat ayına yetişebilirse tabletler için özel olarak üretilecek Ubuntu türevinin 10.10 Maverick Meerkat üzerinde geliştirilmesi bekleniyor. Yeni Ubuntu türevinin hazır kurulu tabletlerin yanı sıra, diğer tabletlere yüklenebilmesi için ayrıca yayınlanması da muhtemel. Canonical'ın bu alanda, HP, Dell, Google, Microsoft, Apple, Nokia gibi çok güçlü rakipleri var ama şu ana kadar yapılan yorumlar bu projenin başarılı olmasının mümkün olduğu yönünde birleşiyor. iPhone'un en son serileri de dahil olmak üzere bütün iPhone'lar, Ubuntu 10.04 Lucid Lynx kurulu bir bilgisayara bağlandığında içindeki bütün bilgilere ulaşılabiliyor. Üstelik iPhone kilitli durumdayken bile bu engellenemiyor. Kullanıcı bilgilerini koruması için kullanılan Pin kodları da bunu engelleyemedi. Ubuntu 10.04'ün sağladığı erişim sayesinde iPhone'daki çok ciddi bir güvenlik açığı keşfedildi. iPhone, son zamanlarda Linux'un gerisinde kalması ve güvenlik açıkları nedeniyle Android'e göre daha az tercih ediliyor, daha çok tepki topluyor. İphone, Andriod'e iPhone 4.0 ile cevap vermeye hazırlanıyor. Linux Desteğinin Kesilmesinin Yankıları Sürüyor Sony'nin Playstation3'teki Linux desteğine son vermesin ardından başlayan gelişmeler tüm hızıyla devam ediyor. PS3 Slim modelinde Linux desteği en başından itibaren yoktu. Diğer PS3 modellerinde ise önceden var olan Linux desteği bir güncelleme ile kaldırılmıştı. Bu durum daha önce PS3'üne Linux kuran pek çok insanı mağdur duruma düşürdü. 4 Linux kurulu PS3'lerin içindeki veriler, söz konusu güncelleme ile kullanılamaz hale gelip kayboldu. Bunun ardından Amerika ve Avrupa'da bir takım davalar açıldı ve bu davalar devam ediyor. Mağdur olanlardan birisi de Birleşmiş Milletler Hava Kuvvetleri. BM Hava Kuvvetleri, bilgisayarlardan daha güçlü ve daha iyi sonuç verdiği gerekçesiyle 2000 adet PS3 alıp işletim sistemi kurarak kullanmaya başlamıştı. Fakat desteğin kesilmesiyle birlikte bu PS3'lerin içindeki veriler kullanılamaz hale geldi. Önümüzdeki aylarda Sony'e daha çok davanın açılması, şikayetlerin daha da artması bekleniyor. Linux ile Çalışan Robot! Mitsubishi tarafından Wakamaru adında, sarı renkli bir robot üretildi. Wakamaru, belki de (süper bilgisayarları saymazsak) Linux'un şu ana kadar kullanıldığı en yüksek teknoloji. Bir metre boyundaki bu sevimli robotun tam bir ev ve aile robotu olduğunu söyleyebiliriz. Wakamaru günümüz teknolojisine göre oldukça gelişmiş bir robot. On taneye kadar yüzü tanıyabiliyor, 10.000 kelimeyi anlayabiliyor. İnternete de bağlanabiliyor. Ayrıca size çeşitli konularda tavsiyeler sunabiliyor. Wakamaru, kendi başına yaşıyor, kendi kendini şarj ediyor. Sizin bu konularda müdahale etmenize gerek kalmıyor. Şu an sadece Japonya'da piyasaya sürülen robotun fiyatı ise oldukça yüksek: 14.000 dolar. Her gün Linux'un farklı bir cihazı çalıştırdığını görüyoruz. Robotlarda da Linux kullanılabiliyor olması, Linux'un gelecekte öneminin daha da artacağını gösteriyor. Netbook Remix'te Çarpıcı Değişiklikler Ubuntu'nun netbooklar için özel olarak geliştirilen türevi Ubuntu Netbook Remix, önemli değişikliklere gidiyor. Netbook Remix'de üst panelin Mac-OS X sistemlerindeki gibi daha kompleks menülerle donatılması ve o an etkin olan pencerenin bu menünün en soluna yerleşmesi planlanıyor. Böylece ekranı küçük Netbook'larda panelden tasarruf edilmesi hedefleniyor. Bir başka önemli değişiklik ise öntanımlı web tarayıcının Chromium olarak değiştirmesi. Ubuntu Netbook Remix'in Google'ın açık kaynak web tarayıcısı Chromium'u tercih edecek olması belki de en çarpıcı değişiklik. 5 Chromium, Mozilla Firefox'a göre oldukça hafif ve hızlı. Netbookların kapasitesini daha az zorlayacak, menüleri ve genel görünümüyle ekrandan tasarruf ettirecek ve kullanılışlığı arttıracak. Netbookların ekranının diğer bilgisayarlara göre küçük olduğu, gücünün daha az olduğu düşünülürse Ubuntu Netbook Remix'in, daha çok netbook dostu olacağını söyleyebiliriz. ROOT'un İlk Sayısı Yayımlandı! Türkiye'deki özgür yazılım e-dergileri ailesi büyümeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde ailenin en küçük üyesi hayata gözlerini açtı. Linux Mint Türkiye topluluğunun hazırladığı Root adlı e-derginin ilk sayısı yayımlandı. Root başta Linux Mint dağıtımı olmak üzere özgür yazılım hakkında yayın yapıyor ve özgür yazılımlar kullanılarak hazırlanıyor. Root'a yayın hayatında başarılar diliyoruz. Root'u, Linux Mint Türkiye sitesinden indirebilirsiniz. http://root.linuxmint.org.tr/ Ubuntu 10.10 Çalışmaları Başladı Ubuntu 10.04 Lucid Lynx'in yayımlanmasının üzerinden uzun bir süre geçmeden Ubuntu geliştiricileri Ubuntu 10.10 Maverick Meerkat'ın geliştirme çalışmalarına atıldılar ve Alpha 1 sürümünü duyurdular. 10.10 Alpha 1 sürüm, Linux kernel 2.6.34, Gnome 2.31, Kde 4.5 beta 1 ve Qt 4.7 içermekte. Ubuntu 10.10'un geliştirilmesi altı ay sürecek ve bu süre için Alpha, Beta ve RC sürümler yayımlanacak ve sürekli güncellenecek. Yeni sürüme aşağıdaki adresinden ulaşabilirsiniz. http://www.ubuntu.com/testing/maverick/alpha1 6 Windows İşletim Sistemi İadesi Yıllardır tüm bilgisayarlar Windows İşletim Sistemi ile birlikte satılıyor ve bu durumun kaçınılmaz sonuçlarından biri de Windows'un bilgisayarın ayrılmaz bir parçası olabileceğinin düşünülmesi. Ancak bu durum yavaş yavaş değişiyor. Özellikle de Pardus Kullanıcıları Derneği Başkanı Avukat Nihad Karslı'nın 2008'te açtığı davanın Windows aleyhine sonuçlanmasıyla pek çok bilgisayar kullanıcısı artık daha bilinçli hareket ediyor ve haklarını aramaktan geri durmuyorlar. Biz de SUDO ekibi olarak Windows İşletim Sistemi iadesi ile ilgili bilgisayar kullanıcılarının haklarından haberdar olmaları ve onları koruyabilmeleri için bu iadeyi gerçekleştiren Avukat Nihad Karslı, Coşkun Aktaş ve Engin Karadoğan ile dava sürecini ve detaylarını konuştuk: Merhaba. Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz biraz? N.K: Hukukçu, bilişimci, özgürlükçü, Atatürkçü, Solcu ve daha birçok şey. C.A: 1972 yılında İzmir'de doğdum. Liseye kadar İzmir'de öğrenim gördüm. Anadolu Üniversitesi Kütahya İktisadi ve İdari bililimler Fakültesi İşletme Bölümünde bailadığım üniversite yaşantım Dokuz Eylül Manisa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nde sona ermiştir. 2002 yılında Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ruhsatına sahip oldum. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde Muhasebe şefi olarak çalışmaktayım. Evliyim ve bir kızım var. E.K: Merhaba. Ben Engin KARADOĞAN. 27 yaşındayım. Evliyim ve Samsun'da bir ilköğretim okulunda bilgisayar öğretmeni olarak çalışmaktayım. Özgür yazılımla ne zaman ve nasıl tanıştınız? N.K: Aslında Özgür yazılımla erken tanışanlardan biriyim. r-3.org diye Türkiyenin ilk internet topluluklardan birinin sunucusu için redhat ile tanıştım.1995-96 yıllarında. Kişisel kullanımım ise ABD'nin Irak'ı işgal ettiği günlerdedir. C.A: Özgür yazılım adını yanılmıyorsam 2001 yılında yedi CD, bir DVD'den oluşan Suse setini satın aldığım zaman duymuştum. Bilgisayarım o tarihlerde çok eski olduğu için bir türlü kurmayı becerememiştim. Fakat asıl tanışmam Pardus 2007 ile oldu. 2008 yılında virüslerin cirit attığı bir bilgisayarda elim kolum bağlı kalmıştım. Kızım bilgisayar kullanmak istiyor aman virüslerden kullanamıyordu. Önce Suse kurmak istedim fakat işyeri hekimimiz Pardus’tan bahsetti. Ben de denemekten zarar gelmez diyerek bilgisayarıma kurdum. O günden beri özgür yazılım kullanıyorum. Bilgisayarımda Pardus, Ubuntu, Mandriva işletim sistemleri kullanıyorum. Bir ara Debian da kurmuştum. Fakat nedense ilk kurmak ve incelemek istediğim Suse’yi hala kurabilmiş değilim. Belki kısa bir süre sonra onu da kurarım. E.K: Özgür yazılımı 2006 yılında (öğretmenliğimin ilk yılında) bilgisayar öğretmenlerine verilen Pardus semineri ile merak etmeye başladım ve o tarihten itibaren ara sıra ikinci işletim sistemi olarak kullanmaya çalıştım. Son bir yıldır sadece Linux işletim sistemini kullanıyorum. 7 Sizi Windows işletim sistemi iadesi ile ilgili davayı açmaya iten sebepler nelerdi? Nasıl ve ne oldu da davayı açmaya karar verdiniz? Hissettiklerinizi anlatır mısınız? N.K: Bu konu zaten gündemde olan ve tartışılan bir konu idi. Mandasoft vergisi olarak özgür yazılım camiasında sürekli konuşulan ve yakınılan bir durumdu. Fakat bir kişi de gelip hukukçu olarak yardımımı istemedi. Sonunda karar verdim kendi adıma boyle bir davayı açmaya. Bilgisayar sektöründe adımı bildikleri için hangi satıcıya sorsam olmaz ama size istisna yaparız yanıtını aldım. Neyse ki Casper ve Teknosa asla olmaz dediler. Ve bu değerli firmalarımıza biraz para kazandırıp bir tablet PC aldım. Ve bilinen süreci başlattım. C.A: Günümüzde özgür yazılımın önündeki en büyük engellerden birisi bilgisayarların Windows işletim sistemi ile birlikte satılmasıdır. Bu özgür yazılımın gelişmesini önlemek için bilerek ve isteyerek yapılıyor. Tüketicilere bilgisayarın Windows olmadan kullanılamayacağı düşündürülüyor. Tüketicinin gözünde bilgisayar eşittir Windows. Bu bir zamanlar margarin eşittir sana yağ olması gibi bir durum. Özgür yazılımla tanıştığım günden sonra aklımda bilgisayarların işletim sistemsiz satılması gerektiği düşüncesi oluştu. Bu konuda bir adım atılması gerektiğini düşündüm. Özgür yazılıma yakın olan arkadaşlarla görüştüm fakat nedense bu konuda ilgisiz kalıyorlardı. Birgün Pardus kullanıcı listesine Sayın Nihad Karslı’nın açmış olduğu dava ile ilgili mahkeme kararı haberi geldi. Böyle bir karar elde edilmesine sevindim. Ben de bu mahkeme kararını ek yaparak hakem heyetine başvurdum. Mahkeme kararı olmasaydı da ben ilk bilgisayar aldığımda dava açacaktım. Nihad Bey’i benden önce davrandığı için kıskanıyorum. Ayrıca kendisine mahkeme kararını bizlerle paylaştığı için de teşekkür ediyorum. E.K: Uzun zamandır kendime yeni bir dizüstü bilgisayar almayı düşünüyordum ama bilgisayarla birlikte satılan Windows işletim sistemini artık kullanmadığım için bu işletim sistemine para vermek istemiyordum. Kullanmadığım işletim sistemine para vermemek için yaptığım araştırmalar sonucunda Sayın Av. Nihad KARSLI'nın açtığı ve kazandığı davayı duyunca, bu davayı emsal göstererek Windows iadesi yapabileceğimi öğrendim ve eşimin de desteğiyle harekete geçtim. Dava sürecinden, işleyişinden söz eder misiniz? Zor oldu mu, merak ettiğim bu davayı herkes açabilir mi? N.K: Evet çeşitli zorluklar oldu. İlk başta insanlara bilgisayarın, işletim sisteminin ne olduğunu sonrasında özgür yazılımın ne olduğunu defalarca anlatmak zorunda kaldım. Aslında bir yandan da zevk aldım, zorunlu seminer gibi bir şeydi. Her duruşma bir duruşma salonu dolusu insanlara ve mahkemeye özgür yazılımı anlatmak öğretmek güzeldi. Bu dava artık tekrar bu şekilde açılamaz. Nedeni de içinde gömülü bir işletme sisteminin bedeli yanında işletim sisteminin bilgisayarın ayrılmaz parcası olmadığının tespiti istemi idi. Artık bu tespit yapıldığına göre bundan sonra insanlar direk tüketici heyetlerine başvurmalılar. Ancak direnen satıcı olursa itiraz mercii olarak yine Tüketici mahkemesine gelebilir. C.A: Dava süreci tahmininden çok kısa sürdü. Çünkü Vatan Bilgisayar hakem heyetinin kararına göre işletim sistemi bedelini iade etti. Hakem heyeti kararına itiraz ederek sorunu Tüketici Mahkemesine götürebilirdi. Bunu yapmış olsaydı dava bir yıldan uzun sürebilirdi. Bu durumda mahkeme masraflarına da katlanması 8 gerekirdi (Kaybeden masrafları öder). Tahminime göre Teknosa’nın kaybetmiş olduğu davanın etkisi burada kendini gösterdi. Teknosa’nın davasında bilirkişi raporları bilgisayarların işletim sistemi olmadan satılabileceğini işaret ediyordu. Bu tespit tüketicinin davayı kazanmasını sağlıyor. İsteyen herkes hakkını arayabilir, zor olan bir şey yok. Tüketicide eksik olan şey cesaret. Biraz cesaretle hakkınızı arayabilirsiniz. Çekinecek hiçbir şey yok. E.K: Bilgisayarı satın alırken satış sorumlularına Windows işletim sistemini kullanmadığımı ve alacağım bilgisayarla birlikte gelen Windows işletim sistemine para ödemek istemediğimi söyledim. Satış sorumlularına Av. Nihad KARSLI'nın açtığı davanın gerekçeli kararının fotokopisini göstermeme rağmen bunun mümkün olmadığı konusunda beni ikna etmeye çalıştılar. Tabii ki ikna olmadım. Nihad Bey'in önerdiği gibi bilgisayarı o haliyle satın aldım. Evde bilgisayarımı açtım ve Windows kullanıcı sözleşmesini kabul etmeden Ubuntu kurdum. Recovery'i de sildim. Sonra bilgisayarı satın aldığım elektronik markete gittim ve müşteri hizmetleriyle işletim sistemi iadesini tekrar görüştüm. Gerekçeli kararı tekrar göstermeme rağmen sonuç değişmedi. İşletim sisteminin bilgisayar ile birlikte geldiğini ve bu iadeyi aldıkları taktirde bu işletim sistemini ayrı olarak satamayacaklarını, bu yüzden iadenin mümkün olmadığını yinelediler. Ertesi gün elektronik markete iadeli taahhütlü gönderdiğim dilekçeyle kullanmadığım ve kullanmayacağım işletim sistemini iade etmek ve işletim sistemine ödediğim parayı geri almak istediğimi belirttim. Onlar da dilekçemi bilgisayarı satın aldıkları firmaya fakslamış olacaklar ki, birkaç gün sonra o bilgisayar firmasından telefon geldi. İadenin mümkün olduğunu ve gerekli birkaç prosedürü uyguladıktan sonra para iadesinin gerçekleşeceğini söylediler. Söyledikleri prosedürleri uygulayarak Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmaya gerek kalmadan işletim sistemini iade etmiş oldum. Bu süreç içerisinde benden desteğini ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Coşkun AKTAŞ'a da buradan çok teşekkür ederim. Vazgeçmeyi düşündünüz mü hiç? Neden? N.K: Asla. Mizac olarak tam bir Kemalistim diyebilirim. Başladığım işi sonuna kadar götürürüm. Sonu ne olursa olsun. C.A: Vazgeçmeyi hiç düşünmedim. Kaybetseydim mahkeme masraflarını ben karşılamak zorunda kalacaktım. Buna da razıydım. Bu konu kafamda soru işareti olmaktan çıkacaktı. Şeriatın kestiği parmak acımaz derler. E.K: Vazgeçmeyi hiç düşünmedim çünkü bu benim yasal hakkımdı. Ülkemizdeki bilgisayar satışı ile diğer ülkelerdeki bilgisayar satışları arasında bir fark var mı? Yoksa diğer ülkelerden de mi bilgisayar alındığında aynı zamanda bir Windows alınmış oluyor? Bu konuda bilginiz varsa paylaşır mısınız? N.K: Diğer ülkelerde de durum bizimkinden çok farklı değil. Ancak Amerika ve Avrupa son yıllardaki gelişmeler nedeni ile bizden daha öndeler. İnsanlar daha bilinçli ve haklarını arıyorlar. Bu nedenle benim yürüttüğüm davalar gibi süreçler oralarda 9 daha fazla yaşanıyor. Ancak Macaristan ve Fransa bu aşamada en fazla ilerleme sağlamış ülkeler olarak görünüyor. E marketlerde her türlü işletim sistemi ve ayrı fiyatları ile seçim hakkı tanımışlar tüketiciye. C.A: Diğer ülkelerde bilgisayar satışları nasıl yapılıyor pek bilgim yok. Fakat Fransa’da bir tüketicini benzer bir dava açtığını okumuştum. O da parasını geri almış. Bazı ülkelerde ise işletim sistemi seçme özgürlüğü var diye duydum. Söz konusu dava, geçen süre zarfında bilgisayarların Windows'la satılmasıyla ilgili değişikliklere sebep oldu mu? Olduysa ne gibi değişiklikler söz konusu, elle tutulur sonuçları var mı bunun? C.A: Büyük firmalarda hâlâ tüketiciye saygısızlık devam ediyor. Dilekçe yazıp hakkınızı aramadığınız sürece size bilgisayarla birlikte Windows satıyorlar. Hangi işletim sistemini kullanacağınızı sormuyorlar. Fakat dilekçeyi alınca durum değişiyor. Hele de kararlı olduğunuzu hissettirirseniz iade işlemini yapıyorlar. Bir arkadaş bu şekilde iade alma sürecini başlattı. Burada dikkatinizi işletim sisteminin tutarına çekmek istiyorum. Bilgisayar satıcıları faturalarında işletim sistemi bedelini belirtmiyorlar. Kendilerine kesilen faturada da işletim sistemi bedeli ayrıca yazılmıyor. Bu durumda fiyatı tespit etmek için Windows’un perakende satış fiyatına bakmak gerekiyor. Ben bu şekilde iade aldım. Fakat bazı arkadaşlara 70-100 TL arası bir iade yapmak istiyorlar. Bunu belgeye dayandırmadıkları sürece perakende tutardan iade alabiliriz diye düşünüyorum. Yakında buna bir çözüm bulabilirler. N.K: Çok fazla teşekkür telefonu ve hayır dua aldığıma göre bir etkisi olmuş olmalı.Aynı zamanda teşekkürlerin yanında tarif ettiğim yolu izleyip parasını geri alan 14 kişi oldu ve bunlar beni arayıp teşekkür yanında bilgi de verdiler. İzmir’de bazı bilgisayar satışı yapan firmalar ithal ettikleri bilgisayarları Linux işletim sistemi kurulu getiriyorlar. Üstelik aynı bilgisayarın Windows’lu olanı da var. Aradaki fark 46$. Bu olması gereken örnek bir davranış. Ama asıl değişim direnmeye çalışan bilgisayar satıcı ithalcilerinde ve de malum kapalı kaynak kot tekeli firmasında oldu. Konuyu Ubuntu, Pardus ve Mandriva forumlarında belgeleriyle birlikte duyurmaya çalıştım. Bazı arkadaşlar benden yardım istedi. Elimden geldiği kadar yardım ettim. Şimdi bu yardım ettiğim arkadaşlardan süreç hakkında geri bildirimler bekliyorum. Bunlar geldikçe ne kadar başarılı olduğumuzu göreceğim. Onlardan da ricam gelişmeleri forumdaki arkadaşlara duyurmaları. ve 5 mayıs 2010'da Büyük Patron Merkez Temsilcisi ve Hukuk Müşaviri İstanbul'da tüm Türkiye'deki satıcı ve ithalcilerini ve bunların avukatlarını ve de tercümanlarını ağırlayarak tüketiciye karşı direnmemelerini, istek halinde işletim sistemini değiştirmelerini öneren bir toplantı seminer yaptı. Son teşekkür telefonlarından anladığım kadarı ile artık direnmiyor satıcılar. Ubuntu ve Mandriva forum yöneticilerine konuyu sabitledikleri için teşekkür ederim. Bu sayede konunun forum sayfalarında kaybolmasını önlediler. Fakat Ubuntu forum sayfalarında daha çok okunması için; sabitlendiği yerin değiştirilmesi gerektiğinibu vesile ile bir kez daha iletmiş olayım. 10 E.K: Şu an için elle tutulur bir sonuç görmüyorum. Fakat bu yöndeki talepler arttıkça firmaların aynı marka bilgisayarların farklı işletim sistemleriyle satışına yöneleceğine kesin gözüyle bakıyorum. Buradaki en önemli unsur insanların bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu noktada yaptığınız röportajlar ve bilgilendirme yazılarınızla bu bilinci sağlamaya yardımcı olduğunuz için kendi adıma çok teşekkür ederim. Dava işleyişini, dilekçe ve gerekçeleri hakkında bilgi verir misiniz? C.A: Dava süreci şu şekilde işliyor? a- Satıcı firmaya iade talebini belirten bir dilekçe yazıp, iadeli taahütlü posta ile gönderiyoruz. b- Firmadan birkaç gün içerisinde bir yanıt gelmezse ikâmet ettiğiniz yerin Kaymakamlığına bağlı Hakem heyetine konuyu bir dilekçe ile bildiriyoruz. c- Hakem heyetinden gelen karar olumlu ise firmadan iade mi edeceğini yoksa Tüketici Mahkemesine mi gideceğini öğreniyoruz. (Olumsuz bir karar çıkarsa siz Tüketici Mahkemesine başvuru yapıyorsunuz.) d- Firma Tüketici başvurmasını bekliyoruz. Mahkemesine e- Mahkeme sonucuna düzeltilmesini talep edebilirler. göre gidecekse, taraflar mahkemeye mahkeme Bu süreç bir-iki yıl sürebilir. Dilekçem de şu şekilde; kararının 20.01.2010 SAYIN VATAN BİLGİSAYAR SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 17.01.2010 tarihinde İzmir şubenizden almış olduğum Lenova marka dizüstü bilgisayarla birlikte verdiğiniz Windows 7 Home Premium Tr işletim sistemini Müşteri hizmetleri bölümünde görevli arkadaşa ve yöneticisine iade etmek istediğimi belirttim. Kendileri işletim sistemini iade almadılar. Konuyla ilgili Ankara 1.Tüketici mahkemesinde açılmış ve sonuçlanmış bir mahkeme kararı olduğunu belirttim. Linux Kullanıcıları Derneğinin internet sayfasında yayınlanan haberi okumaları için kendilerine verdim. Buna rağmen iade almadılar. 18.01.2010 ve 19.01.2010 tarihinde internet sayfanızdan size iki mesaj daha göndermeme rağmen bir yanıt vermediniz. Windows sözleşme koşulları çok ağır olduğundan sözleşmeyi kabul etmediğimi bildirir ve satın aldığım bilgisayarla birlikte vermiş olduğunuz işletim sistemini kullanmayacağımı belirtirim. Bilgisayara yapıştırmış olduğunuz lisansı çıkaramadığım için (yırtılacak olması ve lisans bilgilerinin okunamaz duruma geleceği için) lisans bilgilerini aşağıdadır. Her zaman bir personeliniz gelip lisans bilgilerini iptal edebilir. Windows işletim sistemini iade almanızı ve işletim sistemine ödemiş olduğum 226 TL’nin tarafıma iadesini rica ederim. Saygılarımla Coşkun Aktaş Adres :……………………………………… İZMİR Lisans bilgileri : Windows 7 Home Prem OA MEA Product Key …………………………………. Microsoft 11 BUCA KAYMAKAMLIĞI Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı TÜKETİCİ ŞİKAYET FORMU TÜKETİCİ : Adı Soyadı : COŞKUN AKTAŞ Adresi :……………………………………… İzmir Telefon no : ………………………………. Mal veya Hizmet Adı : Windows 7 Home Premium Türkçe İşletim Sistemi Bedeli : 226 TL Satış Şekli : Taksitli Satış ŞİKAYETÇİ OLUNANIN : Ünvanı : Vatan Bilgisayar Sanayi Ve Ticaret A.Ş. Adresi : Ankara Caddesi 282/1 Sokak No:6 3. Sanayi Sitesi/Bornova İZMİR Telefonu : ……………………….. Faks: …………………………. UYUŞMAZLIK KONUSU : 17.01.2010 tarihinde Vatan Bilgisayar A.Ş.’den Lenovo marka 59-028166 kodlu dizüstü bilgisayarı beş taksitle satın aldım. Bu bilgisayarla birlikte Windows işletim sistemini şahsıma zorla sattılar. Kendilerinden işletim sistemini geri almalarını ve 226 TL tutarındaki işletim sistemi bedelini geri iade etmelerini rica ettim. Müşteri hizmetleri bölümünde çalışan memur arkadaş ve yöneticisi bunun mümkün olmadığını belirtti. Kendilerine aynı konuyla ilgili Ankara 1. Tüketici Mahkemesinde 2008 yılında Av. Nihad Karslı tarafından açılan ve 14 Aralık 2009 saat 10.25’te sonuçlanan mahkeme kararı olduğunu ve buna dayanarak iade istediğimi belirttim. Bunu da dikkate almayıp paramı iade etmediler. 18.01.2010 ve 19.01.2010 tarihinden Vatan Bilgisayar A.Ş’nin intenet sayfasından iade için iki mesaj gönderdim. Bu mesajlara yanıt vermedikleri için 20.01.2010 tarihinde işletim sistemini iade almaları için dilekçemi iadeli taahhütlü olarak gönderdim. Yukarıda adı geçen davada olduğu gibi işletim sistemleri bilgisayarların ayrılmaz bir parçası değildir. Bilgisayarlar işletim sistemi olmadan da satılabilir. Tüketici işletim sistemi seçme hakkını kullanarak istediği bir işletim sistemini bilgisayarına kurabilir. Dünyada yüzlerce işletim sistemi mevcuttur. Tüketici kendi ihtiyaçları ve zevklerine göre dilediği işletim sistemini kullanır. Bu işletim sistemleri Windows gibi ücretli olabileceği gibi; ücretsiz de olabilir. Ben ücretsiz olan bir işletim sistemi kullanmak istememe rağmen Vatan Bilgisayar A.Ş. bana zorla Windows işletim sistemi satarak elimdeki parayı almaktadır. Bu uygulama aynı zamanda diğer işletim sistemlerine karşıda haksız rekabet ortamı yaratmaktadır. Vatan Bilgisayar A.Ş. Windows’un piyasada tekel olmasına yapmış olduğu bu uygulamayla yardım etmektedir. Bir süre sonra piyasa da sadece Windows kalacak ve Tüketicinin seçme özgürlüğü ortadan kalkacaktır. TALEP : Mağduriyetimin giderilmesi ve tutarın yasal faiziyle iadesi. Coşkun AKTAŞ 21.01.2010 12 N.K. Davada alınan karar raporları da şu şekilde; 14 E.K: Dediğim gibi dava açmama gerek kalmadı. Firma bana çeşitli formlar gönderdi. (Feragatname ve Windows İşletim Sistemi İade Talep Formu) Bunları doldurdum. Faturanın da fotokopisiyle birlikte bilgisayarı firmaya kargo ile gönderdim. Onlar gerekli incelemeden sonra bilgisayarı tekrar formatlayıp bana geri göndereceklerini söylediler. Basında bu konuya yer verildi mi ya da verilmesi için herhangi bir şey yapıldı mı? N.K: Tüm basılı ve internet haber sitelerinde yer aldı. Bir kaç basılı haberci de benimle röportaj yaptılar. Ancak Flaş haber değildi bunlar. Hiçbir TV de de yer almadı. En azından ben duymadım ve de beni arayan olmadı. Aslında bu konu TV'lerde yayımlansa ülkemiz halkı daha çok bilinçlenir. C.A: Linux Kullanıcıları Derneği mahkeme kararından sonra bir basın toplantısı düzenleyecekti. Fakat basın toplantısı düzenlenmedi diye biliyorum. İnternet sayfalarında böyle bir haber yer almadı. Basında bu konuya yer verilmedi. Yer verilmesi de pek mümkün değil. Çünkü basının en büyük gelirlerinden birisi de aldıkları ilanlardır. Düşünebiliyor musunuz! Tüketici Mahkemesinde kaybettiğiniz bir kararın, bir gazetede haber yapıldığını? Bu haberin yayımlandığı gazeteye ilan verecek bir firma değil ülkemizde dünyada bile yoktur! Ben mahkeme kararından sonra büyük firmalara bir elektronik posta gönderdim. Bakın ortada bir mahkeme kararı var. Bu durumu kendi lehinize bir fırsata çevirebilirsiniz. Bundan sonra bilgisayarları işletim sistemsiz satın ve tercihi tüketiciye bırakın. Reklamlarınızda da bunu ön plana çıkarın. "Tüketiciye duyduğumuz saygıda bir adım daha ileri gittik ve tercihi size bıraktık", diye. Hatta böyle bir davranışın özgür yazılım dünyasında forumlar aracılığıyla birçok kişiye ulaşacağını da belirtim. Ne yazık ki dinleyen olmadı. 15 Son olarak okuyucularımıza bu konuda ve özgür yazılım hakkında bir şeyler söylemek isterseniz ne söylersiniz? N.K: "Özgürlük benim karekterimdir" demiş bir dahinin evlatları, özgürlüğünüze sahip çıkın. Her yerde her konuda sadece yazılımda değil. Özgürlük; düşünceyi ve üretimi artırır. Özgür yazılım ve felsefesi de aynı paralleldedir. Özellikle Linux çekirdeğini bize armağan eden internete sahip çıkın, yasaklara direnin. Aklınıza yatmayan her şeye itiraz edin, hiçbir şeye biat etmeyin. Mutlaka özgür düşünce ile analiz edin. C.A: Arkadaşlar çantanızda nasıl bir CD taşıyorsanız bir tane de mahkeme kararı taşıyın. Bilgisayar mağazalarına dolaşmaya gittiğinizde ben bir bilgisayar almak istiyorum fakat işletim sistemi olmayan diyerek söze girin ve mahkeme kararını arkadaşlara okutun. Bilgisayar eşittir Windows olmadığını öğrensinler. Size freedos bir bilgisayar önerirlerse hayır benim almak istediğim bu bilgisayar, bunun işletim sistemsiz olanını almak istiyorum deyin. Özgür yazılım dünyasında iletişim kopuk. Bu iletişimsizliği birbirimizi kırmadan benim işletim sistemim seninkini döver tartışmaları içine girmeden çözmeliyiz. Sonuçta hepimiz özgürlükten yanayız. Bazı konularda ortak hareket etmeliyiz. Forum yöneticilerine bir çağrım olacak. Özgür yazılım dünyası önündeki engelleri kaldırmak için ortak hareket etmek gerekiyor. Forumlarda çıkan dergileri ve sürüm haberlerini duyurmaktan daha ileri gitmelisiniz. Aramızda avukat arkadaşlar mutlaka vardır. Onlarla beraber tüketicinin işletim sistemi seçme özgürlüğünü elde etmesi için uğraşmalıyız. Burada bazı arkadaşlar yanlış anlamasınlar lütfen. İsteyen isteği işletim sistemini kullanabilir. İster Windows, ister Linux yeter ki bilgisayara kurulu gelmesin. Satın alınması aşamasında tüketiciye tercih hakkı verilsin. Bunun için bütün forumlarda bir imza kampanyası düzenlenebilir. Tüketici dernekleri konudan haberdar edilebilir. Milletvekillerine yazı yazılabilir. E.K: Linux kullanıcılarının işletim sistemi iadesi konusunda kararlı olmalarını ve haklarını sonuna kadar aramalarını, bu zamana kadar özgür yazılımı hiç denemeyenlere de kendilerine bir şans vermelerini tavsiye ediyorum. Biz de SUDO Ekibi olarak verdiğiniz değerli bilgiler ve ayırdığınız zaman için çok teşekkür ediyoruz.. 16 Ubuntu'da Sisteme Fstab'a Elle Girdi Ekleyerek Disk Bölümü /Disk Bağlamak Önce Fstab Nedir? Fstab sabit disklerimizdeki bölümleri sistemimize bağlama (mount) işleminin otomatik yapılabilmesini sağlayan ayar dosyasıdır. Mount Etmek (bağlamak) Ne Demektir? Mount etmek (bağlamak) sabit disklerimizdeki bir bölümün, dosya sistemimizde oluşturulan bir klasör (mount point - bağlama noktası) üzerinden erişilmesini sağlama işleminin adıdır. Anlatımımı örnek bir fstab dosyası üzerinden yapmak istiyorum: # /etc/fstab: static file system information. # # Use 'blkid -o value -s UUID' to print the universally unique identifier # for a device; this may be used with UUID= as a more robust way to name # devices that works even if disks are added and removed. See fstab(5). # # <file system> <mount point> <type> <options> proc proc nodev,noexec,nosuid 0 /proc <dump> <pass> 0 # / was on /dev/sda8 during installation UUID=c9f2e9f2-42fb-4116-85aa-08c40bed9ce1 / ext3 errors=remount-ro 0 1 ext3 defaults 0 2 UUID=07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785 /media/mandriva ext3 defaults 0 2 # /media/depo was on /dev/sda7 during installation UUID=d99d7fa5-6ecd-4a42-aa38-87b0c9d8d80b /media/depo # /media/mandriva was on /dev/sda5 during installation # /media/ortak was on /dev/sda2 during installation UUID=7415D172472ADE10 /media/ortak ntfs defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0 0 # /media/windows was on /dev/sda1 during installation UUID=029878E49878D79D /media/windows ntfs defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0 0 # swap was on /dev/sda6 during installation UUID=86c83027-ff02-4cac-b0f2-1a0addbe6fea none swap sw 0 0 17 Bu örnekte sıralayacak olursak; sudo blkid sda1: Microsoft ürünü bir işletim sistemi kurulu disk alanı sda2: Microsoft ürünü bir işletim sistemi ile Linux arasında ortak bir NTFS disk alanı sda5: Bir Linux dağıtımı kurulu disk alanı sda6: Swap alanı sda7: Linux dağıtımları için depo alanı sda8: Ubuntu kurulu disk alanı komutunu verebiliriz. Böylece diskimizin yolunu öğrenebiliriz. İlk olarak girdilerden bahsetmek istiyorum; <file system> : Dosya sistemi adresi. Bu iki şekilde ifade edilebilir. (/dev/sdxx ya da uuid şeklinde) <mount point> : Dosya sisteminin bağlama noktası, <type> : Dosya sisteminin türü, <options> : Çeşitli ek ayarlar, <dump> : Çok eski bir yedekleme metodu, <pass> : Açılışta diskin kontrol edilip edilmeyeceği. Şimdi biraz daha ayrıntılı inceleyelim: <file system> : Bu girdi için /dev/sdxx ya da uuid ifade şekillerini kullanabiliriz. Bağlayacağımız diskin yolunu görebilmek için uçbrime: Örnek: /dev/sda1: LABEL="Windows" UUID="029878E49878D79D" TYPE="ntfs" /dev/sda2: LABEL="Ortak" UUID="7415D172472ADE10" TYPE="ntfs" /dev/sda5: UUID="07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785" TYPE="ext3" /dev/sda6: UUID="86c83027-ff02-4cac-b0f2-1a0addbe6fea" TYPE="swap" /dev/sda7: LABEL="Depo" UUID="d99d7fa5-6ecd-4a42-aa38-87b0c9d8d80b" TYPE="ext3" /dev/sda8: UUID="c9f2e9f2-42fb-4116-85aa-08c40bed9ce1" TYPE="ext3" Örnekte de görebildiğimiz gibi, komutumuzun çıktısında /dev/sdxx şeklinde ve uuid şeklinde diskimizin yolu bulunmaktadır. Ayrıca type kısmı da ileride işimize yarayacaktır. <mount point>: Diskimizi bağlayacağımız adresi belirtir. Bunu daha önceden bizim oluşturmamız gerekir. /media/ dizini içerisine oluşturmanızı öneririm. Oluşturmak için; sudo mkdir /media/isim gibi bir komut kullanabilirsiniz. Tabii buradaki isim'i örnek olarak verdim. Siz kendinize göre diski ifade edecek bir isim verebilirsiniz. Diskin etiketi üzerinde etkili değildir. <type> : Dosya sisteminin türünü ifade eder. Blkid çıktısında da görünmektedir. 18 <options> : Çeşitli ayarları ifade eder. Kullanılan dil sınıfı gibi. Linux dosya sistemlerinde çok şey ifade etmese bile, NTFS dosya sisteminde birkaç ayar kullanacağız. # /media/ortak --- sda2 UUID=7415D172472ADE10 /media/ortak defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0 0 <dump> : Yukarıda da belirttiğim gibi çok eski bir yedekleme metodudur. Kullanımı pek önerilmez. <pass> : Sistem açılışında diskin hatalara karşı kontrol edilip edilmeyeceğini ifade eder. Buradaki girdiler sırası ile yukarıda anlattığım girdilerdir. Başında # bulunan satır dosya için bir şey ifade etmez. Dosya o satırı okuyamaz. İleride kendinize bir hatırlatma bırakmak istiyorsanız oraya yazabilirsiniz. Eğer istemiyorsanız hiç yazmayabilirsiniz de. Ben neyi nereye bağladığım açıkça görünsün diye o şekilde yazdım. Yaptığımız açıklamalardan sonra yine örnek üzerinden bir disk bağlama işlemi gerçekleştirelim: UUID değerini sudo bklid komutu ile elde ettik. Onun yerine /dev/sda2 de kullanabilirdik. Örneğimizi sda2 üzerinden gerçekleştirelim. Çünkü sda2 NTFS dosya sistemine sahip bir disk alanı. Örnek üzerinden Linux dosya sistemi türlerine sahip diskler için de anlatım yaparım. # /media/ortak --- sda2 /dev/sda2 /media/ortak 0 İlk olarak diskimizi bağlayacağımız bir dizin oluşturalım gibi. sudo mkdir /media/ortak /media/ortak dizinini bağlamak için biz oluşturduk. Şimdi fstab dosyamızı bir editör yardımı ile düzenleyelim. NTFS dosya sistemimiz. Blkid çıktımızda mevcut. Örneğin dosya sistemimiz ext3 olsaydı oraya ext3 yazacaktık. sudo gedit /etc/fstab Kubuntu için gedit yerine kwrite, Xubuntu için mousepad, Lubuntu için leafpad kullanılmalıdır. Ve açılan fstab dosyamızın en alt satırına şunları ekleyelim. ntfs ntfs defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 0 defaults,nls=utf8,umask=007,gid=46 ntfs dosya sistemi için kullanmamız gereken (tavsiye ettiğim ayarlardır) zaten sistem, kurulum sırasında da bu ayarları kullanmaktadır. Linux dosya sistemleri için sadece defaults kullanabiliriz. Örnek fstab dosyamızda mevcut. 19 # /media/mandriva was on /dev/sda5 during installation UUID=07e3bd6e-86a9-4e85-b974-2ca36463b785 /media/mandriva ext3 defaults 0 2 gibi. Dump satırındaki 0 dump özelliğinin kapalı olduğunu gösterir. Zaten çok da tavsiye edilmez. Pass satırındaki 0 sistem açılışındaki dosya sistemi kontrolünü iptal eder. Yani o disk bölümü için kontrol yapmaz. Eğer bir Linux dağıtımı kurulu olan disk bölümü ekliyorsak bunu 2 yapabiliriz. Linux dosya sistemine sahip bir disk bölümü ekliyorsak 1 yapabiliriz. Eğer kontrol edilsin istemiyorsak (ki bu pek tavsiye edilmez) 0 olarak bırakabiliriz. Tüm bu eklemeleri yaptıktan sonra, fstab dosyamızı kaydedip kapatıyoruz. Diskimizi sistemimize bağlamak için sudo mount /dev/sdxx /media/isim komutunu kullanabiliriz. Bu komut bizim örneğimiz için şöyle olacaktır: sudo mount /dev/sda2 /media/ortak Sistemi yeniden başlattığımızda dosya sistemimiz otomatik olarak bağlı bir şekilde kullanıma hazır olacaktır. İyi ve Linux dolu günler geçirmeniz dileği ile. 20 Fdisk Yönetimi ile Disk Yönetimi Fdisk, kuvvetli bir disk yönetim aracıdır. Diskiniz ile ilgili bölme, biçimlendirme, silme, yeni bölüm oluşturma gibi işlemleri Fdisk kullanarak yapabilirsiniz. Genelde GUI tercih etmeyenler ve yaptığı işlemlere tamamen hakim olmak isteyenler için çok kullanışlıdır. Kullanımı Fdisk, disklerimiz üzerinde kalıcı değişiklikler sağladığından, root yetkileri ile açılması gerekiyor. yapmamızı sudo fdisk /dev/x x yerine diskinizin ismini yazmalısınız. Eğer IDE ise hda, SCSI ise sda şeklinde olur genelde. Örnek çıktı; ebubekir@spitz:~$ sudo fdisk /dev/sda Bu disk için silindir sayısı 9729 olarak belirlendi. Yanlış bir şey yok fakat 1024 silindirden büyük değerlerle bazı yazılımlar sorun çıkabilir: 1) önyükleme sırasında çalışan yazılımlar (örn. LILO'nun eski sürümleri) 2) diğer işletim sistemlerinin önyükleme ve disk bölümleme yazılımları (örn. DOS FDISK, OS/2 FDISK) Komut (yardım için m): fdisk başladı ve bizden komut bekliyor. Şimdi neler yapabileceğimize bakalım; p yazıp Enter'a bastığımızda bize bölüm bilgilerini verir. Komut (yardım için m): p Disk /dev/sda: 80.0 GB, 80026361856 bayt 255 heads, 63 sectors/track, 9729 cylinders Units = silindir of 16065 * 512 = 8225280 bytes Disk identifier: 0x00000771 Aygıt Açılış Başlangıç /dev/sda1 * 1 /dev/sda2 970 /dev/sda3 982 /dev/sda4 6939 /dev/sda5 6939 /dev/sda6 7182 Komut (yardım için m): Bitiş BlokSayısı Kml Sistem 969 7783461 7 HPFS/NTFS 981 96390 83 Linux 6938 47849602+ 83 Linux 9729 22418707+ 5 Ek 7181 1951866 82 Linux takas / Solaris 9729 20466778+ 83 Linux d ile bölümleri silebiliriz. Command (m for help): d Partition Number (1-6): 6 Bizden, silmesini istediğimiz bölümün numarasını istedi. 6 yazarak /dev/sda6'yı sildik. n ile yeni bölüm oluşturabiliriz. 21 Command (m for help):n Command action e extanded p primary partition (1-6) 0 Boş 1e Gizli W95 FAT16 80 Eski Minix 1 FAT12 24 NEC DOS 81 Minix / eski Li bf Solaris 2 XENIX root 39 Plan 9 82 Linux takas / S c1 DRDOS/sec (FAT- 3 XENIX usr 3c Disk Bölümü 83 Linux c4 DRDOS/sec (FAT- 4 FAT16 <32M 40 Venix 80286 84 OS/2 gizli C: a c6 DRDOS/sec (FAT- burada birincil ya da uzatılmış disk bölümü tercihimizi soruyor. 5 Ek 41 PPC PReP Önyü 85 Linux ek c7 Syrinx 6 FAT16 42 SFS 86 NTFS bölüm k da DS-olmayan veri p ile birincil bölüm oluşturmak istediğimizi belirttik. 7 HPFS/NTFS 4d QNX4.x 87 NTFS bölüm k db CP/M / CTOS / . 8 AIX 4e QNX4.x 2. böl 88 Linux saltmetin de Dell Uygulamas 9 AIX önyüklene 4f QNX4.x 3. böl 8e Linux LVM df BootIt a OS/2 Önyüklem 50 OnTrack DM 93 Amoeba e1 DOS erişimi b W95 FAT32 51 OnTrack DM6 Aux 94 Amoeba BBT e3 DOS R/O c W95 FAT32 (LBA) 52 CP/M BSD/OS e4 SpeedStor e W95 FAT16 (LBA) 53 OnTrack DM6 Aux a0 IBM Thinkpad hi eb BeOS fs f İlk silindir (7182-9729, öntanımlı 7182): enter'la geçtik Öntanımlı değer 7182 kullanılıyor Son silindir, +size, +sizeM veya +sizeK (7182-9729, öntanımlı 9729): +1024M Burada 1024M yazarak 1GB'lık bir bölüm oluşturmuş olduk. Eğer burayı da boş bırakarak enter'larsak, müsait olan tüm alanı kullanarak bir disk oluşturur. Şimdi oluşturduğumuz diskin türünü belirleyelim. Bunun için t komutunu kullanmamız gerekiyor; Komut (yardım için m): t Disk bölümü numarası (1-6): 6 (6.bölümün türünü değiştirelim) Onaltılık kod (kod listesi için L tuşlayın): L (Burada disk türünün kodunu istiyor. Kod listesi için L yazdık) 9f be Solaris boot W95 Ext'd (LBA) 54 OnTrackDM6 a5 FreeBSD ee EFI GPT 10 OPUS 55 EZ-Drive a6 OpenBSD ef EFI (FAT-12/16/ 11 Gizli FAT12 56 Golden Bow a7 NeXTSTEP f0 Linux/PA-RISC 12 Compaq teşhis 5c Priam Edisk a8 Darwin UFS f1 SpeedStor 14 Gizli FAT16 <32 61 SpeedStor a9 NetBSD f4 SpeedStor 16 Gizli FAT16 GNU HURD veya S ab Darwin boot f2 DOS ikincil 17 Gizli HPFS/NTFS 64 Novell Netware b7 BSDI ds fd Linux raid otos 18 AST SmartSleep Novell Netware b8 BSDI takas fe 1b Gizli W95 FAT32 70 DiskSecure Mult bb 1c Gizli W95 FAT32 75 PC/IX 63 65 Önyükleme sih ff LANstep BBT Onaltılık kod (kod listesi için L tuşlayın): 83 (Linux olarak belirledik) 22 Tüm değişiklikleri onaylayıp çıkmak için w, vazgeçip çıkmak için ise q komutunu kullanabilirsiniz. Ek olarak m komutu ile yardım menüsünü açabilirsiniz. Kullanılan tüm komutların listesini verir. Komut (yardım için m): m Komut yaptığı iş a açılış flamasını indirir/kaldırır b bsd disk etiketini düzenler c dos uyumluluk flamasını indirir/kaldırır d bir disk bölümünü siler l bilinen disk bölümü türlerini listeler m bu menüyü gösterir n yeni bir disk bölümü ekler o yeni bir DOS disk bölümü oluşturur p disk bölümleme tablosunu gösterir q değişiklikleri kaydetmeden çıkar s yeni bir Sun disk etiketi oluşturur t disk bölümünün sistem kimliğini değiştirir u gösterme/girdi birimini değiştirir v disk bölümleme tablosunu doğrular w tabloyu diskteki yerine yazar ve çıkar x fazladan işlevsellik (uzmanlar için) 23 F ve Q Klavyeler.. Türkiye'de yıllardır F klavye mi, Q klavye mi tartışması var olup, bu konuda sürekli yazılıp çizilmiş, karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu karşılaştırmaların çok büyük bir çoğunluğunda çıkan sonuç F klavyenin üstünlüğüdür. Ben de bu yazıda her iki klavyeyi karşılaştırmaya çalışacağım. Bunun için önce her iki klavyenin nasıl ortaya çıktığını, genel yapılarını ve başarıları/başarısızlıklarına değineceğim. Q Klavyenin Tarihi 19.yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında daktiloların ilkel bir tasarıma sahip olması nedeniyle, hızlı bir şekilde yazı yazıldığı zaman tuşlar kilitleniyor, sıkışabiliyordu. Bu da hem daktiloya zarar veriyor hem de tuşu düzeltmek için fazladan zaman harcanmasına neden oluyordu. O dönemin teknik imkânları doğrultusunda bu soruna bir çözüm bulundu, daha doğrusu sorun, ilginç bir yöntemle hasır altı edildi. Teknik olarak daktiloların bu hatası düzeltilemediğine göre yapılacak şey, daktilo kullanan kişinin daha yavaş yazmasıydı. Bunu sağlamak için yeni bir klavye dizilimi yaratıldı. Bu, öyle bir klavye düzeniydi ki kullanıcıyı gerçekten çok yavaşlatıyordu. Harfler, tamamen düzensiz dağıtılmış olup, en gerekli harfler en az ulaştığımız yere, en gereksizler en kolay ulaştığımız yere konulmuş, eller arasında denge de oluşturulmamıştı. Böylece daktilo sorununa “çözüm” getiren Q klavye ortaya çıkmış oldu ve hızla önce Amerika'ya ardından dünyaya yayıldı ve standart hale geldi. Diğer ülkelerde farklı klavyeler yerine Q klavye standart hale geldi, yapılan tek değişiklik o ülkenin dilinde bulunan ama İngilizce’de bulunmayan harfleri eklemekti. Zaman içinde Q klavyenin yaratılmasına neden olan sorunlar aşıldı ama piyasada önemli bir yer edinen Q klavye, piyasa koşullarının dayatması sayesinde varlığını devam ettirebildi. F Klavyenin Tarihi 1950'li yıllardan önce Türkiye'de standart bir daktilo bulunmuyordu, çok sayıda farklı klavye standardı kullanılıyordu. Bunların tamamı da Türkçe için kullanışsız tasarımlardı. Buna bir son vermek isteyen İhsan Sıtkı Yener, Türkçe'ye özel, bilimsel bir klavye geliştirmeye karar verdi. Türkçe'deki en yaygın 25.000'den fazla sözcük (bazı kaynaklara göre 30.000'den fazla) derlendi, bunların içinde hangi seslerin ne kadar kullanıldığı hesaplandı, sözcüklerin sesli ve sessiz harfleri ne şekilde barındırdığı belirlendi. Ayrıca el hareketleri ve ideal bir klavye düzeninin ne şekilde olması gerektiği belirlendi ve harfler el hareketlerine göre dağıtıldı. F klavye olarak adlandırılan bu yeni dizin, 20 Ekim 1955 tarihinde Standart Türk Klavyesi olarak onaylandı. 1963 yılında Gümrükler Kanunu'nda yurt dışından yapılacak alımlarda F klavye mecburi standart belirtildi. 1975'te Hacettepe Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan birbirinden habersiz iki araştırma 200.000 kök sözcük üzerinde en uygun klavye düzeninin F klavye olduğunu ortaya koydu. Sonradan yapılan araştırmalar da aynı sonuçlara ulaştılar. 24 Teknik Bir Karşılaştırma Q klavyede asıl amacın insanı yavaşlatmak olduğunu yukarıda söylemiştim. Örneğin çok yaygın kullanılan A, S, D, E, R, F, C ile İngilizce'de yer bulan Q, W, X harfleri sol tarafa yerleştirilmiş olup, sol elin yükü muazzam derece arttırılmış, dengesizlik doğmuştur. A, S, D, İ harfleri son derece yaygın kullanılan harfler olmasına rağmen daha zayıf olan serçe parmaklarına düşmekte. İşaret parmağınızı oraya götürmeye kalkıştığınızda ise yazım stiliniz on parmak olmaktan çıkmaktadır. Elinizi daha fazla hareket ettirmeniz ve zaman kaybetmeniz bunun bir sonucudur. F klavye ise Türkçe'de en çok kullanılan harfleri ortaya alarak, en güçlü parmaklar olan işaret parmaklarının önüne koymakta, elinizin uzaklara gitmesini engelleyerek, zaman kazandırmakta, sizi hızlandırmaktadır. Türkçe'de az kullanılan harfler ile Türkçe'de bulunmayan X, Q, W harfleri serçe parmaklarına verilmiştir, çünkü onlara daha az ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, Türkçe'deki sözcüklerde sesli ve sessiz harflerin eşit dağılımı ile bilgisayar kullanan kişi için her iki ele eşit ağırlık verilmesi nedeniyle başta sesli harfler olmak üzere en sık kullanılan harflerin dağılımı %51 sağ el, %49 sol el şeklindedir. Q Klavye Hiçbir Dile Uygun Değildir! Yukarıda görüldüğü gibi Q klavye Türkçe için uygun bir klavye değil. Fakat bu, Q klavyenin başka bir dil için uygun olduğu anlamına gelmiyor. İngilizce de dahil olmak üzere Q klavye dünya üzerindeki hiçbir dile uygun değil. Zaten üretilme amacının herhangi bir dile uygun olmak değil, kullanıcıyı yavaşlatmak olduğunu bu konuyla ilgili herkes biliyor. Amerika'da da bu konu tartışılmış ve çözüm çalışmaları olmuştur. 1932 yılında Washington State Üniversitesinden Prof. Dr. August Dvorak, Q klavyeye alternatif, İngilizce'ye uygun bir klavye geliştirdi. Bu klavyenin geliştirilmesinde kullanılan yöntem F klavyenin geliştirilmesinde kullanılan yönteme çok benziyordu. Dvorak Klavyesi olarak anılan bu klavyenin, yapılan araştırmalar sonucu Q klavyeden 16 kat daha hızlı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat ABD'de Q klavye milyonlarca satmış ve piyasaya yerleşmişti. Ülkedeki bütün daktiloları değiştirmenin maliyeti dolayısıyla çok yüksek olacaktı. Bu nedenle Dvorak klavyesi ilgi görmedi ve tarihe karıştı. Türkiye'de ise o dönemlerde daktilo sayısı az olduğu için F klavyeye geçiş sorun olmadı, maliyeti yüksek çıkmadı. Sorunun da bu noktada olduğunu söyleyebiliriz: Bilimsel olmayan, hatta kullanıcı düşmanı bir klavyenin tüm dünyada standart olmasının ve değiştirilememesinin nedeni piyasa koşullarının dayatmasıdır. Uzun bir süredir piyasa koşullarının bu dayatması F klavyeyi de etkilemeye başlamış durumda. Geçmişte F klavye resmi olarak kabul görmesine, hatta ithalatta zorunlu standart olmasına rağmen Q klavye, Türkiye pazarına girmiş ve çok önemli oranda yer edinmiştir. Eskiden Türkiye'de F klavyeden başka model satmayan Apple gibi şirketler de şu an Q klavyenin satışını yapmaktadır. Q klavyenin satışının önündeki engeller kaldırılmış durumda. Bunun nedenleri ise başka bir konu olduğu için burada değinmeyeceğim. 25 F Klavyenin Başarısı Her yıl dünyanın pek çok ülkesinin katıldığı Dünya Klavye Olimpiyatları düzenlenmekte. Bu yarışmada, yarışmacılar kendi dillerinde verilmiş belirli sayıdaki sözcükleri hızlı şekilde yazmaya çalışmaktalar. Türkiye bu yarışmaya her yıl F klavye ile katılmakta. Türkiye, F klavye ile ilk katıldığında rekor kırarak birinci olmuştu. Fransa, buna “kendi dillerine özel klavye yapmışlar, bu hiledir” itirazı sonucunda yapılan altı saatlik toplantının ardından Fransa'ya “öyleyse siz de Fransızca'ya özel bir klavye geliştirin” denildi. Ardından her yıl F klavye ile katılan Türkiye, yarışmanın her zaman favorisi haline geldi. Bu yıla kadar Türkiye, 25'i rekor olmak üzere 56 kere şampiyon oldu. Bu da neredeyse her yıl Türkiye'nin kazanması demek. En son şampiyonluk ise 2009 yılında kazanıldı. Ayrıca son yıllarda bir de Dünya İnternet Klavye Şampiyonası düzenlenmeye başlandı ve F klavye orada da rekordan rekora koşuyor. ABD ve İngiltere ise bugüne kadar bu yarışmayı bir kez olsun kazanabilmiş değil. Nedeni ise bildiğiniz gibi Q klavye. Bu klavyeyi kullandıkları sürece kazanmaları mümkün görünmüyor. Sonuç F klavyenin, Q klavyeye karşı tartışmasız bir üstünlüğü söz konusu. Özellikle de Türkçe için durum böyle. Elbette kişisel olarak sadece Türkiye'de değil dünyada bilimsel olmayan Q klavyeye karşıyım. Dünyada tek bir dil konuşulmuyor, uluslar arası bir standart olması mümkün değil. Her dilin kendine özel klavyesi olması gerektiğini düşünüyorum. 26 Yeni bir sayıyla birlikte güvenlik yazı dizisinin ikinci bölümüne geçiyoruz. Bu yazının konusu, Linux'un dosya sistemi ve sistem izinleri yapısı. Linux'u az da olsa bilen herkesin bildiği bir konu. Fakat, ben burada bunun güvenliğe ne gibi etkileri olduğunu anlatacağım. Kendi kendisine çalışabilme, kendi kendisini kopyalayabilme özelliğine sahip yazılımlar virüslerdir. Bildiğimiz yazılımlarda ise böyle bir durum söz konusu değil ya da en azından böyle olmamalı. Kendi kendine çalışan bir yazılım, kullanıcıdan bağımsız olup, istediği her şeyi yapma iznine sahiptir. Gerisi bu yazılımın nasıl yazıldığına, bu izni nasıl kullanacağına bağlıdır. Windows 7'deki bazı gelişmeleri saymazsak Windows'ta her yazılım, hatta sistemin geneli her türlü izne sahip olupr Bilgisayardaki her şey şifreye ihtiyaç duymadan değiştirilebilir, Windows klasörünün içeriğiyle oynanabilir, yazılım kurulup kaldırılabilir. Bu tarz bir yapı, sistemin kontrolsüz çalışmasına ve dışarıdan sizden habersiz müdahalelere olanak veriyor. Sistemin genelini etkileyecek yazılımların da hiçbir onaya ihtiyaç olmadan çalışabilmesi virüslerin önünü açan bir şey. Linux'un yapısı ise bu konuda oldukça farklı. Linux'ta sıradan kullanıcı hakları ve yönetici(root) hakları olmak üzere iki farklı izin sistemi var. Günlük hayatta kullanılacak yazılımlar (e-posta, internet, müzik, video, anlık ileti ve benzeri) çalıştırılmak için sıradan kullanıcıya ihtiyaç duymakta. Fakat, sistem dizinlerinde oynamak, sistem ayarları ile oynamak, yazılım kurma ve kaldırmak yönetici haklarını istemekte. Dolayısıyla şifrenizi bilmeyen birisi sadece günlük hayatta ihtiyaç duyulan yazılımları kullanabilmekte. Elbette bu izinler değiştirilebiliyor. Günlük hayatta kullanılan bu yazılımların izinleri de önceden ayarlanmıştır bu iş için. Yani onlara kendiliğinden çalışma ya da şifresiz çalışma izni de yine kullanıcı tarafından verilmiştir, kendiliğinden bu izinlere sahip değiller. Yazılımların kendiliğinden çalışamaması, dışarıdan müdahalelere, sistemin sahibi olmayanların değişikliklerine ve virüslere karşı güvenliği sağlıyor. Eğer sisteme bir hack saldırısı olsa veya virüs girse bile sisteme zarar vermesi için sistemin derinliklerine ulaşması gerekiyor ama bunun için root hakları lazım ki virüsler kendi kendilerine şifreyi giremez, bu haklara sahip olamazlar. Elbette burada kullanıcının işini zorlaştıran bir şey yok. Ubuntu da dahil olmak üzere Linux dağıtımları sıradan yazılımlara çalışma iznini önceden ayarlamış durumdalar. Geçtiğimiz haftalarda Ubuntu Türkiye forumunda bir arkadaş sık sık şifre girme, izinleri ayarlama meselesinden sıkıldığını belirtip, her şeyi Windows'taki gibi şifresiz yapmak istediğini söylemişti. Elbette bu mümkün ama umarım kendisi ne yaptığını biliyordur ve bunun sonucunda doğacak güvenlik zafiyetlerinin farkındadır. Zaten Windows geliştiricileri bile Unix benzeri sistemlerdeki gibi yönetici hakları uygulamasına geçiyorlar. Şunu da eklemek gerek: Linux'un dosya sistemi de güvenli bir yapıda olup hem dışarıdan izinsiz açılamıyor hem de verileri düzenli bir şekilde tutuyor. Windows cephesinde bu konuda henüz yeni adımlar atılmaya başlandı. Windows işletim sistemleri, donanımları etkin bir şekilde kullanamadıkları, karmaşık ve dolambaçlı algoritmalar kullandıkları için son derece ağırlar ve her sürümde daha da ağırlaşıyorlar. Hal böyle olunca birkaç yıl içinde bilgisayarlarımızı yenilemek zorunda kalıyoruz. Zaten bizden istedikleri de bu. Ayrıca Windows'un yine çöplüğe dönüşmüş altyapısı ve dosya sistemini hatalı kullanması nedeniyle sistem zaman içinde yavaşlıyor, dosyalar sabit diskin içinde dağılıyor. Bir yerden sonra disk birleştirme işlemleri de yetersiz kalabiliyor. Linux için aynı şeyi söylemek mümkün değil, açık kaynak olduğu için gereksiz kodlar sistemde bulunmuyor, hatalar düzeltiliyor. Bu nedenle aynı şeyler Linux'ta yaşanmıyor. Bu konuya gelecek ay Linux'ta virüsler, anti-virüsler ve güvenlik duvarları konusunda devam edeceğim için bu ay ayrıntıya girmemeyi tercih ettim. Gelecek ay görüşmek üzere... 27 Bir Linux sever olarak Ubuntu'da 20 iş günümdeki değişiklikleri ve yaptıklarımı anlatmak istiyorum: 1. Uygulamalar >> Donatılar'ı açıp uçbirimi seçip sürükleyerek panele ekledim. 2. Güncelleştirme yöneticisi açıldı ve güncelleştirmeleri yükledim. 3. Sistem >> Yönetim >> Donanım Sürücüleri'nden ekran kartının sürücüsünü etkinleştirdim. 4. Uygulamalar >> Ofis >> Kelime İşlemciyi seçip bu dökümanı oluşturmaya başladım. 5. Yerler >> Başlangıç Klasörü'nü açtım, araç çubuğundaki oka basarak root'a geldim. Buradan sık kullandığım /etc /home /media /opt /usr /var klasörlerini tutup çekerek yan tarafa kısayol oluşturdum. 6. Sistem >> Tercihler >> Ana Menü'yü seçip Oyunlar menüsünün tikini kaldırdım. Ayrıca Sistem Araçlarını seçip ordan da Yapılandrıma Düzenleyici'yi tikledim. Artık Uygulamalar menüsünün altında oyunlar menüsü gelmeyecek ve Sistem Araçları menüsü görünecek. 7. Sistem >> Tercihler >> Güç Yönetimi >> Genel'i seçip, her zaman bir simge göster, seçeneğini işaretledim, böylelikle pilin doluluk oranını panelde görmeye başladım. 8. Yukarıda yaptığım şeyi size göstermek için Uygulamalar >> Donatılar >> Ekran Görüntüsü Al'ı seçtim. Gezilen pencereyi al seçeneğini işaretledim ve “şu kadarlık bir zamandan sonra al” kısmını da 1 saniye olarak değiştirdim. Aşağıdaki pencereyi seçtim ve ekran görüntüsünü aldım. 9. Uçbirimi çalıştırdım ve sudo chmod 700 /boot/grub/grub.cfg komutunu vererek grub.cfg dosyasının erişim haklarını yazma ve okuma olarak değiştirdim. 10. Daha sonra; sudo gedit /boot/grub/grub.cfg komutunu vererek bu dosyayı açtım (Makine ilk boot yaptığında gelen seçenekler bu dosyanın içinde). 28 11. Aşağıdaki satırların başına # ekleyerek comment içine aldım. menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-20-generic (recovery mode)" { linux /vmlinuz-2.6.31-14-generic c82fbe0d1076 ro root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721- single initrd /initrd.img-2.6.31-14-generic recordfail=1 } if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi ### END /etc/grub.d/10_linux ### insmod ext2 ### BEGIN /etc/grub.d/20_memtest86+ ### set root=(hd0,5) search --no-floppy --fs-uuid --set 65842f52-a590-4d65-a628- linux16 /memtest86+.bin dd13fe96eb2f linux menuentry "Memory test (memtest86+)" { /vmlinuz-2.6.31-20-generic c82fbe0d1076 ro root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721- } menuentry "Memory test (memtest86+, serial console 115200)" { single initrd /initrd.img-2.6.31-20-generic linux16 /memtest86+.bin console=ttyS0,115200n8 } } menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-14-generic" { recordfail=1 if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi set quiet=1 insmod ext2 set root=(hd0,5) search --no-floppy --fs-uuid --set 65842f52-a590-4d65-a628- dd13fe96eb2f linux /vmlinuz-2.6.31-14-generic c82fbe0d1076 ro root=UUID=556f7bbe-a9b3-48bb-b721- quiet splash initrd /initrd.img-2.6.31-14-generic } menuentry "Ubuntu, Linux 2.6.31-14-generic (recovery mode)" { recordfail=1 if [ -n ${have_grubenv} ]; then save_env recordfail; fi insmod ext2 Böylelikle bilgisayarı ilk açtığımda sadece ubuntu ve windows diye iki seçenek gelecek (bu yaptığım ne kadar doğru bilmiyorum ama şimdiye kadar bir zararını görmedim). 12. Sıra geldi program indirmeye, Uygulamalar >> Ubuntu Yazılım Merkezi'ni açıp Search kısmına “Ftp Client” yazdım ve FileZilla isminde bir program çıktı. Programı seçip kur dedim ve FileZilla programı Uygulamalar >> İnternet'in altına geldi. Gördüğünüz gibi program yüklemesi gayet kolay ve zevkli. 13. Ctrl Alt Sağ tuş yaparak sağdaki masaüstüne geçtim. Uygulamalar >> Ses ve Video'dan Film oynatıcıyı açtım, sağ üstteki seçeneklerden youtube'u açtım, oradan kendime bir video seçip dinlemeye başladım. Sonra Ctrl Alt Sol tuş yaparak önceki masaüstüne döndüm (Ubuntu'nun en çok sevdiğim özellikerinden biri de bu multiple desktop olayı). set root=(hd0,5) search dd13fe96eb2f --no-floppy --fs-uuid --set 65842f52-a590-4d65-a628- 29 14. Uygulamalar >> Sistem Araçları >> Yapılandrıma Düzenleyici'yi seçtim. Oradan /apps/nautilus/desktop/computer_icon_visible 'a home_icon_visible tikledim. Artık masaüstünde bilgisayar ve ev dizini ikonları görünür durumda. 15. Sistem >> Tercihler >> Başlangıç Uygulamaları'nı açtım. Bluetooth Yöneticisi, Ekran koruyucu, Evolution Alarm Bildirimi gibi başlangıçta açılmasını istemediğim programların tikini kaldırdım. 16. Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Tema'dan Temiz Bakışlar temasını seçtim. Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Artalan'dan arkaplan resmini seçtim (Bence artalan garip bir çeviri olmuş). Sistem >> Tercihler >> Görünüm >> Görsel Efektler'den Normal veya Ekstrayı seçmek isterdim ama ekran kartım ATI olduğu için yapamıyorum. 17. Sistem >> Yönetim >> Dil Desteğini'ni seçtim. Dil desteği kurulu değilmiş bu nedenle ben de kur dedim. Menülerim ve pencerelerim için kullanılacak dili Türkçe olarak değiştirdim. 18. Sistem >> Yönetim >> Kullanıcılar ve Gruplar'ı açtım. Kilit butonuna tıklayıp Ubuntu'yu kurarken belirlediğim şifreyi yazdım. Root kullanıcısını tıklayıp özelliklere bastım. Buradan bir root parolası belirledim. Bu parola terminale su komutunu verdiğimizde bizden isteyeceği parola. 19. Şimdi de interneti kullanmaya başlayalım. Firefoxu açtım. Araçlar >> Eklentiler menüsünden ABP, DownloadHelper, FoxTab gibi çok kullandığım eklentileri yükledim. 20. Son olarak da adres çubuğuna http://sudo.ubuntu-tr.org/yazar-ol/ yazıp bu belgeyi size gönderiyorum. 30 Geçtiğimiz sayıda bir müzik oyunu olan Frets On Fire'ı incelemiştik. Yine bir müzik oyunu ile devam edelim istedik. Aynı şekilde Playstation oyununa alternatif bir oyunu ele alıyoruz bu ay. Geçtiğimiz ay şu ana kadar beni en çok eğlendiren oyunun Frets On Fire olduğunu söylemiştim, sözümü geri alıyorum, bu ayki oyunumuz UltraStar Deluxe'den daha çok zevk aldım. Şarkı söylemek, gitar çalmaktan daha eğlenceliymiş. Tabii bu kişisel bir görüş. Fakat ben bu oyundan ne kadar keyif aldıysam çevremdeki insanlar da bir o kadar eziyet çektiler: Sesim çok kötüdür. Oyuna Başlangıç Şimdi sözü fazla uzatmadan oyuna geçelim, nedir UltraStar Deluxe? Playstation'daki SingStar oyununu biliyorsunuzdur, elimize mikrofonu alıp o an çalan şarkıya eşlik ediyor, doğru söylersek puanları topluyorduk. UltraStar, onun açık kaynak bilgisayar versiyonu diyebiliriz. oynayamazsınız. Çünkü bu bir şarkı söyleme oyunu. Oyunun ayarlarında pek çok dil seçeneği var ama ne yazık ki Türkçe yok. Çünkü UltraStar ile SingStar Türkiye'de yeterince ilgi görmedi. Elbette UltraStar Deluxe, GPL bir oyun olduğu için çevirisini yapmak mümkün, ama bunun için önce biraz tanınması gerekiyor. Yine de oyunun menüleri herhangi bir İngilizce yazılımın menülerinden daha karmaşık değil. Oyunu kurduktan sonra oynamak için şarkılara ihtiyacımız olacak, şarkıları torrent ile indirebilirsiniz. Ayrıca SingStar şarkılarını da ekleyebilirsiniz. İndirdiğiniz şarkıları ise /home/kullanıcı_adınız/.ultrastardx/songs dizinine, dizin olarak yapıştırmanız yeterli. Ayrıca şarkı dizinin içine farklı şeyler eklemek ve şarkının gedit belgesiyle oynayarak şarkının ayarlarını yapmak mümkün. Ubuntu depolarında UltraStar ve onun aşağı yukarı aynısı Performoum bulunuyor ama ben size en yeni sürüm olan UltraStar Deluxe'ü öneririm. Çünkü yeni sürüm, oyun seçenekleri ve yapısı bakımından oldukça gelişmiş. Her ne kadar Beta olarak yazsa da ben bir kararsızlığını görmedim. https://launchpad.net/~tobydox/+archive/ultrastardx?field.series_filter Adresini kullanarak Ubuntu 9.10 Karmic veya Ubuntu 10.04 Lucid için oyunun deposunu ekleyebilirsiniz. (Sourceforge sitesinde ise diğer dağıtımlar için paketler de mevcut) Ekledikten sonra sistemi güncellediğinizde ultrastardeluxe paketi depoya eklenmiş olacak. Eğer Lucid kullanıyorsanız depoda birkaç tane de şarkı ekleyen paketini de bulabilirsiniz. Synaptic ile oyunu kurabilirsiniz. UltraStar Deluxe oldukça zayıf sistemlerde bile oynanabiliyor, ihtiyacınız olan tek şey bir mikrofon. Eğer mikrofonunuz yoksa oyunu 31 Gelişmiş Özellikler Oyuna girdiğimiz zaman, menülerin arasında dolaşırken kullanıcıya oldukça fazla sayıda seçenek sunulduğunu görebilirsiniz. Görüntü ve ses ayarları, dil ayarları, oyun modları var. En önemlisi ise tema seçebiliyor olmak. Resimlerde mavi ağırlıklı bir tema görmektesiniz, bu öntanımlı tema. Parti Modu, birkaç şarkıyı ardı ardına sıralıyor ve biri bittiğinde kendiliğinden diğerine devam etmenizi sağlayarak kesintisiz eğlence sağlıyor. Sing(Şarkı) Modu ise bildiğimiz oyun modu oluyor, buraya girdiğimizde şarkılar lisanslarına göre sınıflandırmış, bu ekranı geçtikten sonra karşımıza şarkı seçimi çıkıyor. Şarkının bulunduğu albümün kapağı bu ekranda görülüyor, aynı zamanda şarkı kendiliğinden çalmaya başlıyor. Kısaca şarkıyı dinlemiş oluyoruz. Enter'a basınca oyun başlıyor. 32 Oynanış Oyun ekranına girdiğimizde şarkıcının resmini görebilirsiniz, hatta onun yerine klibi bile görebilirsiniz. Eğer yoksa şarkıyı klasörüne ekleyip, gedit belgesini düzenleyerek eklemeniz mümkün. Alt tarafta şarkı sözleri, ilerleme çubuğu görülüyor, onların üstünde ise bir takım çubuklar var. Şarkı çalarken tam o anda söylemeniz gereken sözler parlıyor ve sizin yapmanız gereken bunları doğru bir şekilde ve tonda, doğru ses seviyesinde ve uzunlukta söylemeye çalışmak. Bunu doğru yaptınız mı sözlerin üstündeki çubuklar da dolacak ve yazılar parlayacak. Puanınız artacaktır. Eğer sözlerin olduğu yerlerde bir de – işaretlerine rastlarsanız sesinizi titretmeniz gerekiyor, ne kadar – görürseniz o kadar titretmelisiniz. Şarkı bittikten sonra tıpkı Frets On Fire'daki gibi puan ekranı karşınıza çıkacak ve derecenizi söyleyecek. 33 Son Söz SUDO'da incelediğim oyunları seçerken Windows veya Playstation oyunlarına alternatif olabilecek ve Linux'un oyun konusunda eksiği olmadığını gösterecek oyunları seçmeye çalışıyorum. Önümüzdeki sayılarda da bu şekilde oyun seçmeye devam edeceğim. UltraStar Deluxe de buna örnek bir oyun. Playstationlardaki SingStar oyunundan eksiği yok fazlası var. Torrent ile indirilebilecek yüzlerce şarkı, ayrıca SingStar şarkıları, eklenebilecek yeni temalar ve gelişmiş özelleştirme seçenekleri ile son sürümden itibaren mükemmel bir oyun ortaya çıkmış. Üstelik sistemi fazla zorlamaması önemli bir artısı. Peki bu oyun için Türkçe şarkı yok mu diye sorabilirsiniz. Elbette var, indirip oynayabilirsiniz, fakat doğal olarak İngilizce şarkılar kadar çok değil. Ayrıca kendiniz de şarkı düzenleyebilirsiniz, ne de olsa ihtiyacınız olan şey, bir arka plan resmi veya klip, ogg veya mp3 biçimde şarkı ve düzenlenmesi gereken bir gedit belgesi. Ya da sadece İngilizce şarkılara eşlik ederek, İngilizce'nizi geliştirebilirsiniz. Böylece müzik oyunları konusuna son veriyoruz, önümüzdeki aylarda daha farklı oyunları tanıtacağız. Herkese iyi eğlenceler. 34 Bu ayki yazımızda özgür yazılımlarımızı daha özgür bir hâle getirebilmek için Ubuntu'nun bize sağladığı velinimetlerinden faydalanacağız. Tabii ki bunlar tamamen ücretsiz ve zahmet gerektirmeden elimizin altında kolayca ulaşılabilir durumda. Linux türevlerinin en güzel tarafı da kısıtlama olmadan, bilindiği gibi ücretsiz ve kullanım kolaylığı olması. Ubuntu sistemimizi kurunca kullanım kolaylığı sağlayan birkaç küçük araçtan bahsetmeye başlayalım. Program Karşımıza basit bir arayüz ile geliyor. Bu kullanıcı için gösterişten uzak ve basit bir kullanım sağlıyor. Programı kullanabilmek için öncelikli olarak kullandığınız blog sistemi bilgilerinizi girmeniz gerekiyor. Blog Entry Poster (Blog Girdisi Gönderici) İlk tanıtacağımız program blog yazarlarının hoşuna gidecek bir program. Bloglarla sürekli olarak ilgilenen ve günlük yazı gönderenler için birebir. Bloga girmeden, zahmetli birkaç adım atlamadan direkt olarak bloga gönderim yapabiliyor. Programımızı Uygulamalar >> Ubuntu Yazılım Merkezi >> İnternet programları arasından indirebiliyoruz. Bunu da; Preferences düğmesine tıklayarak blogumuzu tanımlıyoruz ve kullanıcı bilgilerimiz kaydediyoruz. Sonrasında program hemen kullanıma hazır hale geliyor. Program üzerinde otomatik olarak dört blog tanımlanmış olarak geliyor. Ben en yaygın Blogger ve Blogspot olarak geçen Google amcanın bloglarını kullanıyorum. Blog Type: ile kullanılan blog seçilir. Eğer listedeki bloglardan başka bir blog kullanıyorsanız kullandığınız blogun protocol ve yayımcı bilgilerinizi bilmeniz gerekli. Blog tipini seçtikten sonra blogunuza girerken kullanmış olduğunuz kullanıcı adı ve şifrenizi girerek Lookup Blogs ile birden fazla blogu olanlar için blog tercihini yaparak kullanıma geçebilir. Program açılışındaki sayfa ile Title kısmına konu başlığı ve altına yazısını ekleyerek Post Entry düğmesine tıklayarak yazı gönderilmiş oluyor. Bu kadar kolay ve basit. 35 Docky İkinci güzel programcığımız da DOCKY isminde Windows'ta kullanılan ObjectDock programı benzeri tamamen ücretsiz ve çok kullanışlı bir program. Programa, Yazılım Merkezi >> Donatılar iyolundan ulaşabilirsiniz. Tahmin ettiğiniz üzere aktif bulunan programları ve sizin istediğiniz ulaşım kolaylığı olarak sık kullanılanlar için kullanabileceğiniz çekmece niteliğinde güzel bir programcık. Docky programına güzel dokunuşlar yapabileceğimiz Ayarlar ile programcığımızı zevkimize göre tasarlayıp daha kullanışlı hale getirebilmekteyiz. ChmSee (Yardım Dosyası Görüntüleyici) Bu programcığımızda da hızlı bir şekilde yardım dosyalarını görüntüleyebileceğimiz basit bir arayüzü ile kullanıcıyı uğraştırmayacak güzel bir program. Programa, Yazılım Merkezi'nde Donatılar altından ulaşabilirsiniz. Program görüldüğü gibi kullanıcı dostu ve sadelikte, birebir güzel bir yardımcı niteliğinde. Programımızın en güzel özelliklerinden biri de açtığı dosyanın boyutu ne olursa olsun görüntülemede yavaşlık bile yapmadan işini ustaca görebilmesi. Uget Bu programımız da güzel bir indirme yöneticisi olup, programa Yazılım Merkezi >> İnternet içerisinden ulaşabilirsiniz. Programımız da görüldüğü üzere çok kullanışlı ve basit bir arayüze sahip İnternet Download Manager tarzı bir program. Programımızın özelliklerinden bahsedecek olursak *Yarıda kalan indirmelere kaldığı yerden devam edebilme, *Url ile liste oluşturarak indirme yapabilme, *İndirmeleri kuyruğa ekleyerek sıra ile indirebilme, * Tamamlanan indirmeleri ayrı olarak gösterebilme, *İndirilenleri kategorize edebilme ve tam bir indirme yönetimi sağlayabilme. Bir indirme yöneticisinden daha başka ne istenebilir ki! 36 "Kimi insanlar milyonlara önderlik yapmak için doğar. Kimileri dünyaya, onu değiştiren yazılımlar yazmak için gelir. Tek bir insan bunların ikisini birden yaptı: Torvalds." Time dergisinin bu şekilde söz ettiği emsali az hackerı vakit kaybetmeden daha yakından tanımaya başlayalım o hâlde. O da tıpkı Stallman gibi hak ediyor bunu.. Çocukluğu; Linus, Kuantum mekaniğinin kimya üzerindeki etkileri konusundaki çalışmalarıyla Nobel Ödülü alan Linus Carl Pauling'ten alır ismini. 28 Aralık 1969'da Finlandiya'nın en büyük ve de başkenti Helsinki'de, Anna ve Nills Torvalds'ın oğulları olarak dünyaya gelir. Babası kömünist olduğu ve kendileri Finlandiya'da İsveççe konuşan azınlığa dahil oldukları için çocukluk döneminde alay konusu olan Linus yine bu sebepten sosyal hayattan uzaklaşır ve kendisine, kendi dünyasında bilgisayarıyla başka bir dünya kurar. Bu arada anne ve babasının ayrılmış olmasının da sosyal hayattan uzaklaşması üzerinde etkisi büyük olur. Bunlara rağmen mutlu bir çocukluk dönemi geçirir. Çocukluğunu daha çok annesiyle geçiren Linus zaman zaman büyükanne ve büyükbabasıyla da birlikte yaşar. Özellikle anne tarafından büyükbabasından çok etkilenir. Büyükbaba Leo Toerngvist, Helsinki Üniversitesi'nde istatistik profesörüdür. Ancak ailenin diğer bireyleri daha çok gazete ve televizyon sektörlerinde çalışır: Baba Nills radyo muhabiri, anne bir Finlandiya gazetesinde çevirmen, baba tarafından büyükbaba yine bir Finlandiya gazetesinde yazı işleri müdürü ve amcası da bir Fin televizyonu için çalışır. Linus'un erken yaşlardan itibaren okuma alışkanlığı kazanması ailenin bu gazetecilik yönünden gelir. Linus'un en çok etkilendiği isim İstatistik profesörü büyükbaba Leo Toerngvist, Linus'u henüz yedi yaşındayken kucağına oturtup ona klavyeden bilgisayara yazılması gereken istatistikî bilgileri girdirtir. O zamanlar hazır programlar yoktur ve bilgisayarı olanlar için bu verilerin birileri tarafından bilgisayara girilmesi gerekir. Büyükbaba Linus'u kendisine yardımcı olarak seçmiştir. Matematik ve programlama, büyükbabanın Linus için Commadore VIC20 model bir bilgisayar almasıyla, Linus bilgisayara giderek daha fazla bağlı hâle gelir. Zamanla da tek eğlencesi hâline gelecektir. Alınan bu bilgisayar, büyük bir gelişmedir çünkü Linus zamanla kullanabileceği yalnızca birkaç programa sahip olan bu bilgisayardan sıkılacağı için yeni programlar yazmaya başlayacaktır. Henüz onlu yaşlarda iken bütün dikkatini bu alana vermeye başlar. Daha o zamandan programlama ile ilgili birçok kitabı olur ve bunları bir çırpıda bitirir. 12 yaşına bastığında artık basit oyunlar yazabilir hâle gelir. Sonrasında programlama dillerinden, bilgisayar üzerine etkinliği arttıran makine dili olan Assembly dilini kullanmaya başlar. Matematik ve programlamaya olan ilgisi Linus'u diğer bütün konulara ilgisiz bırakır. Çocukluğunu bilgisayar başında oturarak, üniversitede asistan olana kadar kız arkadaşı olmadan geçirir. Babası, Linus'un sportif faaliyetlerle ya da kızlarla ilgilenmesi ve biraz olsun diğer konularda aktif olması için çok uğraşır fakat bu beyhude bir uğraştır, Linus'un ilgi alanı bellidir artık. Teknolojiye takıntılı biri haline gelmiştir. Hatta annesi: "O dolabında bilgisayarıyla sürekli haşir-neşirdi. Arada bir içeri makarna atarsanız mutlu oluyordu." 37 diyecektir Linus için, onu yetiştirmek bu kadar kolay ve rahattır. Linus o yaşlarda gece gündüzü ayırt etmeden, günleri birbirine karıştıracak kadar bağlıdır bilgisayara. 18 yaşına bastığında artık dedesinden kalma bilgisayar Linus'un ihtiyaçlarını karşılamaz hâle gelir ve Linus yeni bir bilgisayar için para biriktirmeye başlar. 1987'de bir Sinclair QL alır: Dünyanın ilk 32 bit ev bilgisayarı, 7.5 Mhz hızında, Motorola 68008 işlemciye ve 128 KB RAM'e sahiptir. Yalnız Linus'un bilgiayarın yeniden programlamaya kapalı olduğunu gördüğünde sevinci fazla sürmeyecektir. 1988'de Linus Helsinki Üiversitesi'ne kayıt yaptırır ve beklendiği gibi bilgisayar bilimleri bölümünü seçer. Ciddi projelerde yer alır. 1990'da daha sonra kernel yazılımında kullanacağı ilk C programlama dersini alır. Unix İşletim Sistemi'ni de bu yıl kullanmaya başlar. Artık 22 yaşındadır ve Linux çekirdeğini kodlamaya başlamıştır bile -tabii farkında olmadan! Unix, çok kullanıcılı, çok görevli yapıyı destekleyen bilgisayar işletim sistemleridir. Ders kitabı Hollandalı profesör Andrew Tanenbaum'un işletim sistemleri ile ilgili yazdığı bir kitaptır ve Linus bu kitabı bir dönem önceden alıp okumaya başlamıştır bile. Kitapta Unix benzeri bir akademik çalışma sistemi olan Minix de anlatılmaktadır. Böylece Linus, Unix felsefesini ve bu işletim sistemiyle neler yapabileceğini öğrenerek hayran kalır. Yalnız evindeki bilgisayar Minix çalıştıramadığı için bir yıl boyunca para biriktirip taksitle Intel-386 işlemcili bir IBM PC alır. Tabii ki ilk yaptığı şey yeni bilgisayarına Minix kurarak bir taraftan i386 işlemcisini ve PC mimarisini anlamaya çalışırken, diğer taraftan da Minix sayesinde Unix'e olan ilgisini gidermeye çalışır. Minix son kullanıcıya hitap etmediği için kullanıcının araştırıp öğrenmesini teşvik amacıyla bilinçli olarak bazı noktalarda eksik bırakılmış bir yapıya sahiptir. Bu noktada, Minix üzerindeki bazı yazılımlar Linus'a çok da kullanışlı gelmez. Özellikle de Unix sistemine bağlanmasını sağlayan uçbirim benzeri (Terminal Emulator) yazılım sebebiyle yeni bir uçbirim yazılımı yazmaya karar verir, bunu yapmasındaki amaç yeni aldığı bilgisayar sisteminin nasıl çalıştığını kavramak. Bu arada Linux'a hafiften girmiş olalım: Linux; Çok geçmeden Linus artık üniversitedeki bilgisayarına kendi yazdığı uçbirim benzeri yazılım ile bağlanabilir hâle gelir. Başarmıştır, uçbirim benzeri yazılımının bir işletim sistemine ihtiyacı da yoktur artık ve bilgisayarını Minix'le değil disketteki yazılımıyla kolaylıkla açabiliyordur! Yalnız eksikleri de yok değildir bu programın, bilgisayarına kaydetmek istediği bazı dosyalar olduğunda bunu yapamaz. Bunu düzeltmenin yollarını ararken yazdığı uçbirim benzeri yazılımının aslında bir işletim sistemine doğru gittiğinin farkına varır. Bu gerçekten eğlenceli olduğu kadar da heyecan vericidir. Daha iyisinin olmaması için hiçbir sebep yoktur! 38 Sonunda Linus daha iyisini yapmaya karar verir. Kolay olmayan bir karardır bu ancak üniversitenin ücretsiz ve zorlayıcı olmaması sebebiyle ara verip sadece bu projeye odaklanmaya karar verir. Tek istediği bir an önce Minix'in kötü, eksik ve sınırlayıcı yönlerinden kurtulmak. Bunu yapmayı kafasına koyar, yapacaktır da. Yılın en güzel ayında verdiği karar aylar süren bir çalışmaya sebep olacak, penceresini kapattığı siyah perdesi dış dünya ile bağlantısını kesecek, gece ile gündüzün birbirine karıştığı, yemek-kod-uyku eksenli günler Linus için yalnızca çok eğlenceli bir dönemin başlangıcı olur. 25 Ağustos 1991'de, başlangıç düzeyindeki işletim sistemi çalışmalarını comp.os.minix adresli Minix haber grubunda: "Minix kullanan herkese selam . 386 AT clone'ları için bedava bir işletim sistemi geliştiriyorum. Nisan'dan beri üzerinde çalışıyorum ve artık neredeyse hazır. Sizlerden Minix'te sevdiğiniz ya da sevmediğiniz şeylerle ilgili bilgi almak istiyorum çünkü geliştirdiğim işletim sistemi Minix'e, dosya sisteminin yapısı, bazı pratik nedenler ve diğer birkaç özelliklerden dolayı çok benziyor. Son olarak bash (1.08) ve gcc (1.40) ekledim ve şimdilik her şey yolunda görünüyor. Bu da bir kaç ay içerisinde gözle görülür bazı sonuçlara varacağımı gösteriyor. Bu yüzden insanların en çok hangi özellikleri istediğini bilmek istiyorum. Tüm önerilerinize açığım ama hepsini uygulayacağıma söz veremem :-) Linus. Not: İşletim sistemim muhtemelen AT-hard diskler dışında hiçbir şeyi desteklemeyecek çünkü elimden gelen sadece bu :-( " sözleriyle duyurur. Daha sonra 17 Eylül 91'de, Linux'un ilk sürümü olan 0.01'i İnternet'te yayımlar. Kısa bir süre sonra yani 5 EKim 91'de temel özellikleriyle birlikte ilk resmi Linux sürümü olan 0.02'yi de yayımlar. Bunu da teşvik ve birleştirici bir mail ile duyurur: "Minix 1.1'in güzel günleri için özlem mi duyuyorsunuz? Erkeklerin erkek olduğu ve kendi aygıt sürücülerini yazdıkları zamanların? Kendi ihtiyaçlarınıza göre geliştirip değiştirebileceğiniz bir işletim sisteminiz olmasına rağmen, yapacak bir projeniz yok mu? Her şeyin Minix üzerinde çalışıyor olması sinirlerinizi mi bozuyor? Yaklaşık 1 ay önce belirttiğim gibi AT-386 bilgisayarları için Minix'in özgür bir versiyonu üzerinde çalışıyorum. Çalışmalarım en sonunda kullanılabilecek seviyeye ulaştı ve daha geniş dağıtım için kaynakları açıklamak istiyorum. Daha sadece versiyon 0.02, fakat bash/gcc/gnumake/gnu-sed/compress vb. altında başarıyla çalıştırdım. Projemin kaynakları nic.funet.fi (128.214.6.100) adresindeki /pub/OS/Linux klasöründe bulunabilir. Bunun yanında klasörde bazı READ-ME dosyaları ve Linux altında çalıştırmak için birkaç binary bulunuyor. (Kabuk, güncelleme ve gcc, daha başka ne isteyebilirsiniz =) ) . Çekirdek kodlarının tamamını görebilirsiniz, hiç Minix kodu kullanılmadı. Kütüphane kaynakları kısıtlı seviyede özgür kullanıma açık, bu sebeple şu an dağıtımı olanaksız. sistem "as-is" olarak derlenebiliyor ve çalıştığı biliniyor." Özetle; 91'in Eylül'ünde Linus'un işletim sistemi nihayet çalışır hale gelir, Linus, önceleri bu işletim sistemine Linux (Linus'un Minix'i) adını vermeyi düşünür ancak bunun egoistçe bir davranış olacağını düşünüp vazgeçmesi üzerine, özgür anlamındaki free; sefiller, garip, acayip gibi anlamlara gelebilecek freak ve Minix karışımı Freax'te karar kılar. İşletim sisteminin ismi Freax olacaktır yalnız Linus'un arkadaşı Lemmke, FTP'de Linux isminde bir dizin oluşturmuştur bile. Bu yüzden isim Linux olarak kalır. Bir işletim sisteminin oluşması için gerekli en temel prensipleri ve kuralları kodlayan sistem şimdilik sadece kullanıcı girişi yapıp komut girilmesini sağlayan bir kabuk yazılımıdır ve tabii bir de C programlama dili derleyicisi çalışabilir durumdadır. Sistem kararsızdır ve sürekli çöker. Bu nedenle Linus 39 geliştirmeler için Minix'i bir süre daha kullanmaya devam eder. Sonra Linux radikal bir karar daha alır ve geliştirdiği programı üniversitenin bilgisayarı üzerinden internette yayımlamak ister. Linux olarak internette duyurusu yapılır. Oldukça başarılı bir karardır bu ve çok geçmeden Linus'a düzeltme önerileri, hata bildirimleri gelmeye başlar. Ancak hatalarla uğraşmak pek de eğlenceli bir iş değildir ve yaptığı bir hata ile de bilgisayarındaki Minix kurulu bölüm zarar görür. Elinde çalışan tek sistem olarak Linux kalır ve burada bir karar daha alır; artık yalnızca Linux üzerinden çalışmalarına devam eder. 92'nin başlarında Minix'te olmayan özellikler de Linux'a eklenmiş, birçok uzmanın katkı yaptığı ve çok sayıda kullanıcısı olan Unix sistemi tarzında bir yazılımdır artık Linux. Kopyalama serbesttir. GNU /Linux Buluşması; Linus bunları yaşarken Stallman cephesinde neler oluyordu, ona göz atalım: Hatırlayacaksınız geçen ayki yazmızda MIT'te çalışan Richard M. Stallman GNU Pojesi'ni 1983'te başlatmıştı ve yazılımların özgür ve açık kaynak olması gerektiğine inanıyor ve bunun için çalışıyordu. 1990 yılında da işletim sistemi çekirdeği dışında her şey tamamlanmıştı. Görsel arayüzler tamamdı ancak bilgisayar programlarını biraraya getirecek bir kernel'ın olmaması, diğer her şeyi anlamsız kılıyordu. Stallman da arayıştaydı. Eğer istenen olur da büyük buluşma gerçekleşirse Linux, GNU lisansıyla korunarak, açık kaynak /özgür yazılım işletim sistemi olacaktı; kodları açık, geliştirilebilir, değiştirilebilir, dağıtılabilir bir işletim sistemi! Stallman bu arayışlardeyken Linus'un da aklında sürekli lisans meselesi vardı. Birinin Linux kodlarını ticari bir üründe kullanıp kodlarını gizleme tehlikesine karşı Linus 0.12 sürümünü Genel Kamu Lisansı (GPL) lisansı ile dağıtmaya karar verir. Böylece Linux kodlarını ticari olarak kullanmak isteyenler yaptıkları değişiklikleri ve geliştirmeleri herkesin göreceği şekilde açmak zorunda kalacaklardı, bu da Linus'un tam olarak istediği şeydir. GNU ve Linux, sanırım birbirleri için yaratılmışlardı: Doğru zamanda alınan en doğru karar. Sonuç: En büyük sonuç /başarı GPL lisansıyla Linux çok kısa bir sürede birçok programcı tarafından geliştirilmeye başlar. Helsinki Üniversite'sinden bilgisayar mezunu olan Linus şu an, Açık Kaynak Geliştirme Laboratuarlarında tam zamanlı olarak Linux çekirdeği üzerinde çalışmalar yapmakta. Tove Torvalds ile evlidir ve Patricia, Daniela, Celeste adlarında 3 çocukları vardır. Eğlence için yazılan Linux'un kullanıcı sayısı şu an milyonları buluyor. Hızla gelişmekle birlikte IBM gibi şirketlerce de kullanılmakta. 40 Linus Hakkında Birkaç Not; Alçakgönüllülüğünün yanı sıra oldukça da esprili. Sanırım bilmeyen yoktur. Örneğin ses sürücülerinin testlerinde, “Merhaba, benim adım Linus Torvalds ve ben Linux'u "Linuks" olarak telaffuz ediyorum”, diyerek çevresindekileri kahkahalara boğmuştur. Linus'a göre hayatı anlamlandıran üş şey vardır; yaşamda var olmak, bir saygınlık kazanmak ve eğlence. Ayrıca toplumlar geliştikçe eğlence amacını edinmişlerdir. Zamanında Linux için, “Sadece bir hobi, GNU gibi büyük ve profesyonel olmayacak”, demiş ancak bu noktada yanıldığını söyleyebiliriz. Onlar ayrılmaz birer parça şimdi. Şu anki güncel kernel'da Linus'un katkısı %3lerden daha az. Ancak önemli olan fikirse, bu bir şey ifade etmeyecektir. Üstelik de buna bakılarak Linux'un ne kadar geliştiği de kıyas edililebilir. Linux'u ilk gelistirdigi zamanlarda kullandigi 486 islemcili makine Helsinki Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünde vitrinde diğer tarihi eserlerle birlikte sergilenmekte. "Gerçek programcı dosyaları yedeklemez, tüm dosyaları büyük bir FTP sunucusuna yollayıp diğerlerinin yansı oluşturmasını bekler." der. Taksitle aldığı bilgisayarın 3 yıllık taksitleri, birinci yılın sonunda Linux çıktığında Linux severler arasında toplanan parayla ödenmiştir. Tüm zamanların en ünlü on hacker'ından biridir. Yalnızca Eğlenmek İçin, isimli bir de kitap yazmıştır. Gelecek sayıda yeni bir isimle görüşmek üzere. Linux'lu günlere.. Kaynaklar: http://tr.wikipedia.org/wiki/Linus_Torvalds http://e-bergi.com/2007/Temmuz/Biyografi-Linus-Torvalds http://sozluk.sourtimes.org/ Yalnızca Eğlenmek İçin! 41 Ubuntu dağıtımının sürüm isimlendirme politikasında hayvan isimlerinin kullanıldığını bir önceki yazıda belirtmiştik. Ubuntu'nun sürüm isimlerinde kullandığı hayvanları anlatacağımız yazı dizisinde vaşaktan sonra bu ay koalayı anlatacağız. Geriden gidiyoruz ve Ubuntu 10.04 Lucid Lynx'ten sonra sıra 9.10 Karmic Koala'da. İnsanların sayılardan ziyade isimlere olan yatkınlığı nedeni ile bu şekilde bir isimlendirmeye gidildiğini belirtmiştik. Verilen isimlerin, bir sıfat ve sıfat ile aynı baş harfi taşıyan bir hayvan isminden oluşturuğunu da söylemiştik. Karmic Koala gibi.. Verilen sıfatlar ile sürümler arasındaki ilişki için resmi bir açıklama olmasa da kullanıcılar arasında bu şekilde de yorumlanabildiğini söylemiştik... Ayrıca genel olarak yaygın bir kanı olan “soyu tükenen hayvanlara dikkat çekilmesi” fikrinden yola çıkarsak koalalar bu durum ile birebir örtüşüyor. Okaliptüs ormanlarında yaşayan koalaların popülasyonu tam olarak bilinmiyor. Koalaların doğal hayatlarında hiç düşmanları olmamasına rağmen, soyu tükenen memeliler arasında yer alıyor. Nedeniyse kürklerinin insanlarca değerli olması. Koalaların kürklerine olan bu rağbet nedeni ile sadece 1927 yılında 2 5000 000 koala öldürüldü, hatta bu rakam için “katledildi” demenin daha uygun olacağını belirtelim.. Koalaların su geçirmeyen kürkleri nedeni ile katledilmesi, Avustralya'nın 1936 yılında çıkarttığı bir yasa ile engellendi ve koala avının önüne geçildi. Günümüzde sayılarının artmasına rağmen, yavaş hareket etmeleri nedeniyle hızla yayılan orman yangınlarının sürekli tehdidi altındalar... Koala kelimesi, Avustralya yerlileri Aborjinler'in dilinde “su içmeyen” anlamına gelen kelimelerden türetilmiştir. Fakat bu konu hakkında herhangi bir resmi bir bilgi yoktur. Yanlış bir kanı olarak; koalalar bazen ayı olarak anılıyorlar, koalalar aslında ayı olmadığı gibi ayılarla bir akrabalığı da bulunmuyor. Oyuncak ayılara çok benzeseler de aslında keseli memelilerdir. Canlılar alemindeki yerine bakarsak (tr.wikipedia.org): Alem: Şube: Sınıf: İnfra sınıf: Takım: Alt takım: Familya: Cins: Tür: Animalia (Hayvanlar) Chordata (Kordalılar) Mamamlia (Memeliler) Marsupialia Diprotodontia Vombatiformes Phascolarctidae Phascolarctos P. cinereus Fiziki olarak bol tüylü ve kuyruksuz olması, büyük ve siyah bir burun ile geniş kulaklar koalaların en genel ve belirgin özelliklerinden bir kaçı. Boyları bir metreyi geçmez (60 – 80 cm) ve ağırlıkları da ortalama 8–12 kg arasındadır. Karikatürlere malzeme olan bir diğer bilindik özelliği ise tembel olmaları ve günde 20 saat uyumalarıdır. Vücutları yaşadıkları ortam için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Kol ve pençeleri geniş okaliptüs dallarına tutunabilmelerini mümkün kılmaktadır. Ön ayaklarındaki iki parmak, diğer üç parmaklarına göre daha ayrık durur (insan eline göre, işaret parmağının baş parmak yanında olması gibi). Ayaklarında da aynı şekilde ilk iki parmak, diğer üç parmaktan ayrıdır. El ve ayak pençelerindeki bu adaptasyon sayesinde daha küçük ve ince dallara da tutunabilirler. Çevreleri ile uyum adına bir başka özellikleri de sırtlarında çok kalın kürk bulunmasıdır. Bu sayede çok rüzgarlı ağaç tepelerinde de vücut ısılarını koruyabilirler. Koalalar ekim – ocak ayları arasında çiftleşirler. Otuz beş günlük bir gebelikten sonra doğum gerçekleşir. Yeni doğduklarında parmaktan bile küçük olurlar. 0.3 gr ağırlığında ve ortalama 2.5 cm uzunluğunda olurlar. 42 Buna rağmen anne koala, sadece iki senede bir doğum yapar ve her doğumda bir yavru dünyaya getirir. Yavru bir aylık olduğunda artık sadece süt ile değil anneden aldığı yarı sindirilmiş okaliptüs yaprakları ile de beslenmeye başlar. Koalalar gelişimlerini geç tamamlarlar. Yavru koalalar ancak 6 aydan sonra kürklenmeye başlar ve dışarıya olan ilgileri artar. Bu zaman zarfında da yeterince büyüyerek kese içinden anne sırtına terfi eder. Anne sırtında da olsa, ara ara kese içine sarkarak süt emmeye devam eder. Yavru bir yaşında geldiğinde bile hâlâ anne sırtında yaşamını sürdürür ve anne tarafından beslenir. Bu durum ebatları anneninkine ulaşana kadar devam eder. Yavrular 4 sene sonunda tam erişkinliğe ulaşabilirler. Koalaların ömrü yaklaşık 20 sene civarındadır. Avustralya'nın okaliptüs ağacı bol olan ormanlarında yaşayan koalaların yaşam alanı aşağıdaki resimde (www.nationalgeographic.com/animals) gösterilmiştir. Resimdeki sarı alanlar koalaların habitatını göstermektedir. Koalalar ile ilgili bir başka yanılgı ise su içmedikleridir. Koalalar yağmur sularının biriktiği çukurlardan su içerler ve iyi yüzücü sayılabilirler. Fakat ana besin kaynağı olan okaliptüs yaprakları 2/3 oranında su ihtiva ettiği için normalde nadir olarak (yaprakların yeterli nem oranına sahip olmadığı dönemlerde) Koalalar ile ilgili bir başka yanılgı ise su içmedikleridir. Koalalar yağmur sularının biriktiği çukurlardan su içerler ve iyi yüzücü sayılabilirler. Fakat ana besin kaynağı olan okaliptüs yaprakları 2/3 oranında su ihtiva ettiği için normalde nadir olarak (yaprakların yeterli nem oranına sahip olmadığı dönemlerde) ya da hasta oldukları zaman su içme ihtiyacı duyarlar. Zehirli okaliptüs yapraklarından günde yaklaşık olarak 1 kg yerler. Bu besin kaynağı çeşitli yağlar ve fenolik bileşimler içerir. Bu maddeler bir çok memeli için yenilemez hatta zehir niteliği taşır. Koalalar sahip oldukları değişik fizyoloji de sindirim sistemi ile bu maddelerin zehir etkisini kendi bünyelerinde giderirler. Karaciğerde zehirli yağlar zararsız maddelere dönüştürülür. Okaliptüs yaprakları yüksek miktarda lif ve çok az da olsa protein içerir. Her otçul gibi koalalar da yapraktaki selülozu sindiremezler. Fakat kör bağırsaklarında yaşayan mikro organizmalar zaten koalalar için bu görevi üstlenmiştir. Kör bağırsakları, bağırsağın 1/5'ini oluşturur. Yapraklarım sindirim sistemindeki dolaşımı bu bölgede geciktirilir. Bu sırada mikro organizmalar, koalalar için selülozu yararlı bileşenlerine ayırırken, yağ ve zehirli bileşimler de karaciğerde arındırılmaya gönderilir. Bütün karbonhidrat ihtiyacını bu şekilde sağlayan koalaların, kör bağırsaklarında yaşayan mikro organizmalara bağımlı olduğunu da buradan çıkartabiliriz. İşte koalalar bu tarz beslenme sonucu, çok fazla enerji sağlayamadığı için günün ortalama 18 – 20 saatini uyuyarak geçirirler. Okaliptüs ağaçları koalalar için hem besin, hem barınak hem de ilaç olmaktadır. Nasıl besin olduğunu zaten anlattık. İlaç olarak kullanılmasından kasıt ise koalalar yaklaşık 600 çeşit okaliptüs ağacının sadece 30 – 40 tanesi ile ilgilenirler. Fakat bu ilgilendikleri kadarını da çok iyi kullanırlar. Hatta vücut ısılarını korumak için hangi yapraktan yemeleri gerektiğini biliyor gibi davranırlar. Örneğin üşüdükleri zaman phellandren yağı içeren yaprakları, vücut ısılarının yüksek olduğu zamanlarda ise cineol içeriği yüksek yaprakları yerler. Ayrıca yaprakların içerdiği yağ ve çeşitli bileşimler koalaların tipik kokusunun ve bu kokuda haşerelerin(pire gibi) neden koalaları rahatsız edemediğinin nedenini açıklar niteliktedir. Her açıdan yararlandıkları okaliptüs ağaçlarında, koru değiştirdiklerinde uyum sağlayamayabilirler. Hatta bu durum ölüme kadar giden sorunlara yol açabilir. 43 Haziran ayının en güzel masaüstü AlmaMorena'ya ait. Tebrik ederiz. Masaüstü: WallpaperClock ScreenLet / Infinity 2 Gold Diğer Widget'lar: Sysmonitor Windowlist Tema: Passion V2 Pencere Kenarlıkları: Emerald / Scaled Black Mod Simgeler: LaGaDesk - BlackWhite III Dergimizin bu bölümünde basit ama işinize yarayacak ya da işinizi kolaylaştıracak bilgiler bulacaksınız. Doğrudan konuya girelim... 1) Bir önceki sayıda Lucid'e geçip yeni pencere düzenine alışmak istemeyenler için pencere düzeni ile ilgili ip ucu vermiştik. Şimdiyse benzer bir ayar ile masaüstüne istenilen simgeyi koyma ile ilgili bir takım işlemlerden bahsedeceğiz. alt+F2 kombinasyonu ile açtığımız pencereye "gconf-editor" yazıyoruz. Karşımıza çıkan yerde; "apps" sekmesi altındaki "natulius"dan "desktop" u tıklıyoruz (apps -> natulius -> desktop). Burada "computer_icon_visible"; masaüstüne koyacağımız "bilgisayar" simgesini, "home_icon_visible"; masaüstüne koyacağımız kullanıcı başlangıç dizinini, "network_icon_visible"; "ağ bağlantıları" simgesini, "trash_icon_visible" ise aynı şekilde "çöp kutusu" simgesini temsil ediyor. Yanına tik koyduğunuz simge masaüstünüzde yerini alacaktır. "volumes_visible" ayarından ise bilgisayara takacağınız birimlerin, masaüstünüzde görünüp görünmeyeceğini ayarlayabilirsiniz. 2) Vekil sunucular çok tavsiye edilmese de zaman zaman işinizi görebilmeniz açısından önemli bir alternatif olabilir. Bu nedenle sistemden sisteme değişiklik göstermeyen ayarlar ile tarayıcı düzenlemeleri yardımıyla yasaklı sitelere girebilme ayarından bahsedelim istiyoruz. Ana fikir; tarayıcınızın proxy ayarlarını değiştirerek "http://go.navige.com" adresine yönlendirmek. Firefox için: "Düzen -> Seçenekler -> Gelişmiş -> Ağ -> Ayarlar" dedikten sonra çıkan bölümde en aşağıdaki "Otomatik vekil sunucu ayarları (URL)" kısmını aktive ederek ilgili bölüme "http://go.navige.com/" yazmalısınız . Chromium için; “Chromium Ürününü özelleştir ve Denetle -> Seçenekler -> Gelişmiş Seçenekler -> Proxy Ayarlarını Değiştir -> Kendiliğinden Vekil Ayarı” bölümünü aktive edip ilgili adresi yazmalısınız. Diğer tarayıcılar için de aynı işleve sahip bölüme ilgili adresi yazıp aynı sonucu elde edebilirsiniz. Not: Vekil sunucu sistemini zorunlu kalmadığınız sürece kullanmamanızı öneriyoruz çünkü güvenlik ve tarayıcınızın hızı açısından verimli olamayabiliyor. 3) Çabuk erişim ile ilgili bir ip ucu olarak; kök dizine ulaşmak için, masaüstünüzde "Shift+7" tuşuna, ardından "Enter" tuşuna basmanız yeterli. Bunu sadece kök dizin için değil, doğrudan istediğiniz dizine ulaşmak için de kullanabilirsiniz. 4) Sık kullandığımız terminalde alışkanlık haline getirebildiğimiz zaman işimizi kolaylaştıracak bir kaç kısa yol daha vermek adına; Ctrl+h kombinasyonu satırda, harf harf imlecin gerisinde kalan karakterleri siler, Ctrl+d ise Ctrl+h'a zıt görev yapmakta. Bu ikisi için aslında Del ve Backspace tuşları mevcuttur fakat bilmekte fayda var. Bunların yanında klavyede alternatifi bulunmayan ve zaman zaman çok kullanışlı olan; Ctrl+u kombinasyonu, imlecin gerisinde kalan tüm satırı silmektedir. Ctrl+b ise imleçten sonraki karakterleri, boşluk ya da satır sonunu görene kadar siler.
Benzer belgeler
- Full Circle Magazine
Ubuntu Tabletin neye benzeyeceği, ne gibi özellikleri
olacağı ise henüz kesin değil. Sadece yeni versiyonun ara
biriminde çoklu dokunmatik desteği sunulacağı ve uzun bir pil
ömrü olacağı biliniyor....
How to Quad Boot a x86 PC to
Eğer grafik ekranda sorun yaşarsanız, CD'den yeniden başlatın ve Kipler (F4) - Güvenli Grafik Kipi ile
tekrar deneyin (eğer benim gibi TI4200 veya 4600 ekran kartınız var ise bunu yapmanız gerekece...
Hydrogen - Tilkinin Dilinden
başlayan gelişmeler tüm hızıyla devam ediyor. PS3 Slim modelinde Linux
desteği en başından itibaren yoktu. Diğer PS3 modellerinde ise önceden var
olan Linux desteği bir güncelleme ile kaldırılmıştı...
Full Circle Magazine
Eğer, şubat ayına yetişebilirse tabletler için özel olarak üretilecek
Ubuntu türevinin 10.10 Maverick Meerkat üzerinde geliştirilmesi
bekleniyor.
Yeni Ubuntu türevinin hazır kurulu tabletlerin yanı...