metal işçileri bülteni
Transkript
metal işçileri bülteni
İşçi Bülteni Özel Sayı No:1244 Nisan 2015 “Sınıfa karşı sınıf” METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ Metal İşçileri Birliği - MİB Düşük ücretlere, kölelik koşullarında çalışmaya, hak gasplarına ve grev yasaklarına karşı, 1 1 Mayıs’ta alanlara! Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bu büyük günde emeğine, onuruna ve geleceğine sahip çıkan her işçi mücadele alanlarında yerini almalıdır. Çünkü 1 Mayıs tatil günü değil mücadele günüdür. Emeğin sermayeyle boy ölçüştüğü, gücünü gösterdiği gündür. Metal işçileri dünyanın dört köşesinden 1 Mayıs alanlarına çıkacak milyonlarca işçiyle el ele verip birliğini, dayanışmasını ve gücünü gösterecektir. Metal işçileri 1 Mayıs’ta düşük ücretlere hayır diyecek, insanca yaşamaya yeterli ücret isteyecek. Toplu sözleşme ve grev hakkına sahip çıkacak. 1 Mayıs alanlarında grev hakkını çalan sermaye ve iktidarına karşı tepkisini gösterip “Grev hakkıma dokunma!” diyecek. Kıdem hakkına yönelik sinsi planlara geçit vermeyeceğini gösterecek. Soma’da ve ülkenin dört köşesinde sayısız kardeşinin sermayenin kar hırsı için katledilmesine karşı isyan çığlığını yükseltecek! Bütün metal işçisi arkadaşlarımızı 1 Mayıs’ta onurlu ve bilinçli her işçinin yapması gerektiği gibi alanlara çıkmaya, Metal İşçileri Birliği saflarında yerini almaya çağırıyoruz. Haydi 1 Mayıs’a! Haydi birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya! “İşçi kardeşlerimizi 1 Mayıs’a çağrıyoruz!” K Legrand işçisi adın işçilerin çoğunlukta olduğu Legrand fabrikasında 3 vardiya çalışıyoruz. Legrand’da kadın işçilerin tercih edilmesinin nedeni yapılacak işlerin küçük parçalardan oluşması ve incelikli yapılması gerektiğinden, bu işler için kadınların küçük ellerine ihtiyaç duyduklarını söylemekteler. Kadın ellerinin adeta bir makineye dönüşmesini istiyorlar. Bizlerden bir vardiyada 5800-6000 adet parça isteniyor. Bu da en az 2 saniyede 1 parça çıkarmak demektir. Bizler günde 7,5 saat çalışıyoruz. Çalıştığımız birçok makine kıvılcım çıkarıyor. Ellerimiz yanıyor, bozuk gelen ürünler yüzünden elektrik akımına kapılıyoruz. İstenilen rakamın üzerine çıkıldığında prim vereceklerini söyleyen fabrika yönetimi sayıları işçilere bu şekilde çıkarmaya çalışıyor. Ancak 6500 ürün çıkartıldığında vereceği prim 10 TL. Zorunlu mesainin olmadığı söylenmekte fakat vardiya amiri tarafından ‘gelmeyeni unutmam’ denilerek üstü kapalı tehdit ediliyoruz. İşçilerin Legrand’da olduğu gibi sorunları çokken ve artarken birliği ve dayanışmayı güçlendirmesi gerekiyor. Tüm Legrand işçilerini, işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta talepleri etrafında bir araya gelmeye, sömürüye dur demeye çağırıyorum. B Çerkezköy Arçelik işçisi: u sene 1 Mayıs’ta taleplerimizin en başında, “İşten çıkartılmalar durdurulsun! İş güvencesi için mücadeleye, 1 Mayıs’a!” olmalı diye düşünüyorum. Çünkü özellikle keyfi işten çıkartılmalar oldu ve olmaya da devam ediyor. Bir de sendika sorunumuz var tabii. Fakat var olan sendikaların durumu ortada. Türk Metal malum patron sendikası. Artık bence kötünün iyisi de yok. Eskiden alternatif olarak gördüğümüz Birleşik Metal-İş Sendikası yönetimi şimdilerde işçinin derdine değil kendi dertlerine düşmüş durumda. Böyle olunca yasaklanan greve de sessiz kalırlar, üç yıllık sözleşmeye de imza atarlar. İşçi kardeşlerim sorunlarımıza karşı birlikte kavgamızı büyütmeye, 1 Mayıs’ta alanlara diyorum. Y B/S/H işçisi: oğun, sefalet ücretlerine, kuralsız çalışma koşullarına karşı bu yıl 1 Mayıs’ta alanları doldurmalıyız. Sermaye ve hükümeti İç güvenlik yasasıyla biz işçi ve emekçilerin hak ve özgürlüklerine faşizmin kılıcını sallarken hemen ardından “İş güvenliği” yasasıyla da kırıntı haklarımızı da elimizden almak istiyor. Sendikal bürokrasinin ise yasalcı, icazetçi anlayış içinde ne sermaye ile ne de onun hükümeti ile dişe diş mücadelede etmekten çok uzak olduğunu gördük. Sendika bürokratlarının biz işçilerin haklı davasına inançları kalmamış. Sermayenin karşısında durmaktan aciz olan bu sendikacı takımını alaşağı etmenin zamanı geldi de geçiyor. Bu sendika bürokratları biz işçilerin özlemlerini karşılayamaz. Onların dünyası bizim dünyamızdan çok farklı. Geleceğimiz ve daha iyi çalışma şartları için sömürü çarkını durduracak güç kendi kollarımızdır kardeşler. Bu yüzdendir ki bu 1 Mayıs’ta öncelikle sermayenin sömürü düzenine ve sendikal bürokrasiye karşı mücadele için 1 Mayıs’ta alanlara diyorum. Metal İşçileri Birliği saflarına çağırıyorum. İ EGO işçisi: şçi sınıfının birlik ve mücadele günü 1 Mayıs hakları için alana gündür gündür. 1 Mayıs’ta iki sınıf karşı karşıya gelmektedir. Biz işçiler sermaye devletine karşı işten atma saldırılarına karşı mücadele alanlarına çıkmalıyız. Devlet kıdem hakkımızı gasp etmeye çalışıyor. Bu saldırıya karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olmak gerekiyor. Sermaye bize saldırırken biz işçilerin öz örgütlülüğü olan sendikalar tarafından yalnız bırakılmaktayız. Bu 1 Mayıs’ta sendikal bürokrasiye karşı mücadele alanlarında olmamız gerekiyor. Sendikaların asıl sahipleri biz işçiler bizin tek yapmamız gereken bu sendikal bürokrasiye karşı gelmek ve onları oturdukları koltuklardan indirmek. Bu aralar krizin faturasını biz işçi sınıfına ödetmeye çalışıyorlar. Krizi biz yaratmadık faturasını biz ödemeyeceğiz. K Kabel işçisi abel Kablo çok büyük bir sermaye grubu. Bu sermayenin büyümesinde her fabrikada olduğu gibi işçinin alınteri var. Taşeron çalışmanın yoğun olduğu Kabel’de patron sendikası Türk Metal var. Haftanın 6 günü 12 saat çalışmamıza rağmen aldığımız ücretle geçinemiyoruz. Aşağılanmanın ve baskının yoğun olduğu Kabel’de ancak taban örgütlülüğünün gerçekleştirilmesi ve örgütlü mücadele ile sorunlar çözülecektir. Haklarımız ve çıkarlarımız için 1 Mayıs’ta alanlara! 2 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ İ 1 Mayıs’ın kısa tahriçesi lk kez 1856′da Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri günde sekiz saatlik iş günü için bir yürüyüş düzenlediler. 1 Mayıs 1886′da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Chicago (Şikago)’da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Bu gösteriler 1Mayıs’ı izleyen günlerde tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs’ta kanlı Hymarket Olayı’na yol açtı. Bu olayın ardından 4 işçi önderi idam edilerek katledildi. 1889`da toplanan İkinci Enternasyonal’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs’ın tüm dünyada “Birlik, mücadele ve dayanışma günü ” olarak kutlanmasına karar verildi. Böylece ikinci gösteri 1890 yılında yapılabildi. Türkiye’de 1 Mayıs Osmanlı Devleti döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik'te kutlandı. 1911 yılında burada tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi düzenlediler. 1912 yılında İstanbul`da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edildi. 1924`te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. 1925`te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi bayramını kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu. 1935 yılında 1 Mayıs`a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti döneminde işçi hareketleri yüzyılın ikinci yarısından itibaren ivme kazandı. 1976 yılında uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması Taksim`de DİSK’in çağrısıyla gerçekleşti. 1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı'nda yaklaşık 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Ancak, göstericilerin üzerine ateş açıldı ve göstericilerden 34'ü, yaralanarak ve üstlerine ateş açılması sonucu çıkan izdihamda ezilerek öldü. 1977 yılının 1 Mayıs günü, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti. 1 Mayıs 1978'de yüzbinlerce kişi tarafından Taksim Meydanı'nda kutlandı. 1979`da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul`da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Buna rağmen İstanbul sokaklarında yüzbinlere ulaşan rakamlarla korsan 1 Mayıs kutlandı. 1981`de Milli Güvenlik Konseyi 1 Mayıs`ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı. 1989`da trafik polisinin açtığı ateş sonucu işçi Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdi. 1996`da Taksim Meydanı'nın yasaklı olduğu gerekçesiyle Kadıköy`de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 150 bin kişi katıldı. Eylemin ilk dakikalarında polisin silahsız göstericilere açtığı ateş sonucu 3 kişi hayatını kaybedince, Kadıköy`de büyük bir kitlesel direniş gerçekleşti. Bu olaydan sonra Kadıköy 2005 yılına kadar 1 Mayıs kutlamalarına yasaklı kaldı Daha sonra yıllarca Çağlayan’da yalıtılmış bir alanda kutlanan 1 Mayıs, yasakları aşma kararlılığıyla 2004 yılında Saraçhane’de, 2005 ve 2006 yılında ise Kadıköy’de kutlandı. 2007’de 1977 1 Mayıs’ının 30. Yılında yeniden Taksim’de kutlanmak istenmesi üzerine polis İstanbul’u ablukaya aldı.Fakat yine de Taksim’de 1 Mayıs’ın kutlanmasına engel olamadı. İzleyen yıllarda yine Taksim iradesi gösterildi ve 2010 yılından nihayet sert çatışmalarla Taksim’in kilidi açıldı. 2010, 11 ve 12 yıllarında Taksim’de yüzbinlerin katılıdığı görkemli 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Bu arada 1 Mayıs’ın yeniden resmi tatil günü olarak yasalara girmesi sağlandı. 2013 yılında sermaye iktidarı yeniden Taksim’e yasak koydu. Yasağa karşı onbinlerce insan Taksim Meydanı’na çıkan yollarda çatıştı. Taksim konusunda ortaya çıkan bu çarpışma bir ay sonra gerçekleşecek olan büyük Haziran Direnişi ile yeni bir boyut kazandı. 2014 yılında Taksim yasağı sürerken Taksim’de 1 Mayıs kararlılığı da sürdürüldü. Bu arada Taksim’de bunlar olurken ülkenin dört köşesinde yüzbinlerce insan 1 Mayıs alanlarında yerini aldı. Dünyada da görkemli 1 Mayıs kutlamaları yapılmaya devam edildi. Bursa’dan metal işçileri: “Kalplerimizin bir atacağı o güne hazırlanıyoruz” 1 Mayıs işçilerin birlik dayanışma ve mücadele günü yaklaşıyor. 1 Mayıs 1886’da Amerikalı işçilerin 12 saat çalışırken çalışma sürelerinin 8 saat olması için sokağa çıktığı ve ardından 4 öncü işçinin asılarak katledildiği bir gün. Ardından bir çok ülkede 8 saat çalışmanın yasallaşmasını sağlayan bir mücadele günü. Tüm ülkelerde işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ve çocukların sokağa çıktığı ve taleplerini haykırdıkları bir gün. Biz işçiler ise bu seneki 1 Mayıs’ı grevlerin yasaklandığı, taşeronlaşmanın alıp başını gittiği, özelleştirmelerin arttığı, iş cinayetlerinin arttığı, kıdem tazminatının kaldırılmasının gündemde olduğu günlerde karşılıyoruz. Sermaye düzeninin sınıfa dönük saldırılarını arttırdığı bir dönemde karşılıyoruz 1 Mayıs’ı. Ama aynı zamanda biz işçiler cephesinden işgallerin, grevlerin ve direnişlerin de yoğun olduğu bir dönemde karşılıyoruz bu 1 Mayıs’ı. 1 Mayıs iki sınıfın karşı karşıya geldiği bir gündür: Ezen ve ezilen sınıf. Biz ezilen sınıfın temsilcisi olan işçiler bu 1 Mayıs’ta da alanlarda olup kendi taleplerimizi haykıracağız. Merhaba yoldaşlar! Ben Bursa’dan bir metal İşçisiyim. Arkadaşlar bayramımız 1 Mayıs yaklaşıyor. İçimizi bir heyecan kaplamaya başladı. Sermaye ve devletine karşı tüm tepkimizi göstereceğimiz o büyük gün yaklaşıyor. 1886’da kapitalizmden emperyalizme evrilme aşamasındaki düzen kendisini durduracak olan işçi sınıfının 1886’nın 1 Mayısı’nda 8 saatlik çalışma günü için başlattığı hareketi Haymarket olayıyla kanla bastırdı ve işçi önderlerini idam etti. Ama ne olursa olsun işçi sınıfı bir asırı aşkın süredir inatla bütün ülkelerde sermaye ve devletine karşı direniyor. Biz Bursalı işçiler de Türkiye ve dünya işçi sınıfı ile kalplerimizin bir atacağı bu büyük güne hazırlanıyoruz. Biz işçiler bu günün anlam ve önemini iliklerimizde yaşamalıyız ki ileriki güzel günleri yaratabilelim. Bu dünyayı emeğimizle yaratan bizleriz ve bu dünyada payımıza düşen neredeyse bir hiç. Arkadaşlar ben artık bu bize rağmen işleyen düzen içinde sünepece yaşamaktan bıktım ve artık sınıf devrimcileri ile nice 1 Mayıslara yelken açtım. 1 Mayıs bizlerin kaynaşacağı, tanış olacağı, sınıfa ulaşacağımız bayramımız. Bizim ve bizden olan herşey orada. Orada olmak bir tavır bir duruş ve bir onur. Ne güzel söylemiş Marks: “BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN” diyerek. Evet arkadaşlar ve yoldaşlar 1 Mayıs’ta alanları dolduralım diyor, nice kitlesel 1 Mayıslar’da buluşmak üzere sizleri en içten devrimci duygularla selamlıyorum. METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 3 Bosch işçisi kararlı Ü ç yıl önce işbirlikçi-dayatmacı sözleşme düzeninden kurtulmak için başlattıkları mücadeleleri zorbalıkla bastırılan Bosch işçileri pes etmiyor. Türk Metal’e geri dönmek zorunda kalan işçiler, burada da hakları için bastırıyorlar. Bu nedenle 2012-14 dönemine ait sözleşme süreci devam ederken, Bosch işçisinin kararlılığı sonuç veriyor. Halihazırda grev kararı alınan fabrikada Bosch işçisi greve çıkmaktan çekinmiyor. Mücadeleyi sürdürüyor, böylelikle nerede olurlarsa olsunlar hiçbir gücün haklarının arkasında duran kararlı işçiler karşısında duramayacağını kanıtlıyorlar. F Bosch işçisi zam vermeye yanaşmayan yöneticilere kızgın: “ARTIK BİRAZ DA SİZ FEDAKARLIK YAPIN abrikanın astığı yazıyı okumadan önce lütfen hafızanızı biraz zorlayınız. Geçtiğimiz Eylül ayında Sahte Mutluluk projesinin duyurusunun yapıldığı bilgilendirme toplantısında bizimle vedalaşan ticari genel müdürümüz Didier Wolfart ın sözlerini iyi hatırlayın. Demişti ki; “3 yıl önce bu göreve geldiğimde RBTR Bursa fabrikalarının yıllık karı 1.5 milyar TL idi. Görev yaptığım 3 yıl sonunda bu kar 2.5 milyar TL’ye ulaştı.” Gururla kurduğu bu cümleyi bir inceleyelim. Yani diyor ki 3 yılda size bir kuruş fazla para vermeden karımızı yüzde 66 artırdım. Biraz daha açalım…Bu parayı çalışan sayısına böldüğümüzde 500 bin TL gibi bir rakam çıkıyor. Yani bir işçi bir yılda fabrikaya 500 bin TL kazandırmış. Karşılığında ne kadar para kazanmış? Ortalama 20 bin TL. Yani 1 alıp, 25 kazandırmışız. Şimdi utanmadan size zam yaparsak batarız diye ağlıyorlar. Biraz daha geriye gidelim. Bizzat Türk Metal sendikası tarafından panolara asılan bir haberi hatırlayın. “Bir Alman maliyetine 7 Türk çalıştırıyoruz” Kimdi bunu diyen? Almanyada bir Bosch yetkilisi. Yıllar geçince değişen oldu mu peki? Biz hala Almanlardan çok az kazanıyoruz. Hatta Çin’den, Hindistan’dan bile ucuza üretiyoruz. Fabrika tarihine adını işçi dostu olarak yazdıran müdürlerimizden (kendisini mumla arıyoruz) İrfan Bayrak’ın bir sözünü hatırlayın. “Bu fabrikanın KIRTASİYE masrafı işçi masrafından daha fazla.” Bunları söylemişken yöneticilere verilen yıl sonu primlerini, her hafta yaptıkları happy hour denen eğlencelerini saymıyoruz bile. Bir işçi arkadaşımız gelinen aşamayı değerlendirdi: B MÜCADELEMİZ SONUÇ VERİYOR, PES ETMEK YOK! osch işçilerinin kararlı tutumu sonuç veriyor, MESS geriliyor. 2012 yılında toplu istifaların yaşandığı Bosch’ta toplu sözleşme sürecinde son aşamaya gelindi. MESS’in en son yaptığı tekliften de görüleceği üzere aynı dönemde imzalanan grup toplu sözleşmesi delik deşik edilmiş durumda. Standartların dışına çıkmayan tüm sendikalara aynı rakamı veren MESS, Bosch işçisinin 2012’den bu yana ortaya koyduğu irade ve grev çanlarının çalmasıyla geri adım atmak zorunda kalıyor. Öyle ki Tofaş ve Renault gibi Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda 4-5 yıllık işçilerin saat ücreti 7.10 iken MESS’in Bosch için dün verdiği teklifte ücretler 8.50-8.60 bandına çekiliyor. 4 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ Elbette bu bizim için yeterli değil. Ayrıca geçim şartları düşünüldüğünde bir hiç ve bugün önümüze çıkan fırsatı değerlendirirsek büyük kazanımlar elde edebileceğimizi biliyoruz. Vardığımız bu sonuç Tofaş, Renault ve Mako’daki işçi kardeşlerimize de örnek olsun. Şunu bilelim ki işçi dik durur ve sendika da ona uyarsa, üstesinden gelinemeyecek hiçbir güçlük yok. Ama işçi arkadaşlara da bir uyarım var: Her şeye hazırlıklı olmalıyız. Bugün geri adım atan yarın kaşıkla verdiğini kepçeyle alabilir. Özellikle de bunu kitlesel işçi kıyımlarına başvurabilir. O Yüzden dik durmaya devam edelim, birliğimizden ve beraberliğimizden ödün vermeyelim. Almanya Bosch fabrikalarında yayınlanan 'Hochdruck & ZÜNDSTOFF bülteninin redaksiyonundan mesaj: “BURSA BOSCH İŞÇİLERİNİN TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİYİZ!” U luslarası kapitalist tekel BOSCH'un Bursa işletmesinde, toplu sözleşme sürecinde arabulucu aşamasının bitmesinden sonrada yaşanan gelişmeleri basından, Metal İşçileri Birliği/MİB ve değişik kanallardan edindiğimiz bilgilerden öğrenmiş bulunuyoruz. Bursa Bosch işçilerinin sesini, Almanya'daki Bosch işçilerinin bülteni olan 'Hochdruck & ZÜNDSTOFF'un Türkiye redaksiyonu olarak Bursa Bosch işçileriyle sağladığımız dayanışma çalışmasıyla Almanya daki Bosch işletmlerinde çalışan işçi arkadaşlarımıza duyurarak kurduğumuz dayanışma ağını büyütmeye çalışıyoruz. Bursa Bosch işçilerinin sefalet ücretine ve kötü çalışma koşullarına karşı ortaya koyduğu tepki ve iradeyi Almanya'daki işletmelere taşıyarak, olası bir sendikal ihanetide teşhir ediyoruz. Bursa Bosch işçileri olarak sizlerin başlatacağınız her türlü mücadelenin Almanya’daki sınıf kardeşlerinizden gerekli desteği göreceğini sizlere iletmek istiyoruz. Bursa'nın Bosch işçilerinin mücadelesinin etkisi sınırları aşarak uluslararsı alanda güçlü bir destek bulacaktır. Bursa işletmesindeki gelişmeleri dikkatle izliyor, toplantılar yaparak bilgilendirme çalışmaları yaparak süreci hazırlıklı olarak karşılamayı hedefliyoruz. Sizlerden, fabrika içerisinden, üretim bantlarından daha çok haber ve bilgi bekliyoruz..... 'Hochdruck & ZÜNDSTOFF'un Türkiye redaksiyonu olarak sizinle hep dayanışma içerisinde olacağımız bilmenizi istiyoruz. Bu kavga ortak kavgamızdır, 'Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir' diyoruz.... Söz, yetki, karar işçilere! T üm sendikal süreçlerin muhasebesinin yapıldığı bir sürece girdik. Temsilcilik, delege, şube ve genel merkez seçimleri yaklaşıyor. Temsilcilik seçimleri ile başlayan ve delege seçimleri ile devam edecek sürece hazırlık yapmak metal işçilerinin güncel acil görevlerinden biridir. Metal işçilerinin sorunları, çalışma koşulları, ücretleri gün geçtikçe daha kötüye giderken bu duruma “dur” diyebilmek için çıktığımız grevin yankıları hala devam ediyor. Grev döneminde gerçekleşen uyanış her ne kadar baltalanmış olsa da dağınıklığımıza son vermek, sınıf sendikacılığını bayrak yapmak zorundayız. Eğriyi ve doğruyu ortaya koyabilmek ve bunlarla mücadele etmek için bu süreci sağlıklı bir şekilde işletmemiz gerekiyor. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanların, işçilerin çıkarlarını değil kendi kişisel ya da grupsal çıkarlarını merkeze alarak koltuk koruma-kazanma yolunda ilkesizce yürümesine izin vermeyelim. “Sendika biziz” diyerek sınıf sendikacılığı bakışı ile yol yürümeliyiz, sorumluluk almalıyız. Niyet önemli değil “sınıfa karşı sınıf” bilinciyle hareket etmedikçe yollar teslimiyete çıkacaktır. Deneyimler orta yerde duruyor. Sözleşme veya diğer sendikal süreçlere tüm işçileri ortak edilmedi. Binlerce işçi adına bir avuç yönetici karar aldı. Koltuk kapmak adına görevlerden kaçınıldı, boyun eğildi. Bunlar genel olarak karşılaştığımız egemen anlayışın örnekleridir. Toplu sözleşme döneminde grev yasağını hesap etmemek grevin ne kadar ciddi ele alındığının göstergesidir. Grev yasağı karşısında işçileri bin parçaya bölmek, işçilerin iradesini bu dönemde tanımamakta metal işçilerinin mücadelesini ne kadar ileri götürebileceklerinin göstergesidir. Bu kısır döngüden çıkışın anahtarı söz, yetki ve kararın işçilerde olduğu, fiilimeşru mücadele çizgisini bayrak yapan bir anlayışı sendikamıza egemen kılmaktır. Metal İşçileri Birliği olarak metal işçilerine çağrımızdır: Bu mücadelede yalnız değilsiniz. MİB’in devrimci mücadele programı etrafında birleşelim. Sendikalarımızı kendi tekkeleri zannedenlere karşı devrimci sınıf sendikacılığı bayrağı altında mücadelemizi yürütelim. MÜKEMMEL İŞE MÜKEMMEL ÜCRET NİYE OLMASIN? B ursa'daki Bosch fabrikası, başta iş mükemmelliği olmak üzere, pek çok alanda birbirinden değerli ödüle layık görüldü. Son dönemde ise, Avrupa'da kalite yönetimi alanında en iyilerin layık görüldüğü EFQM Ödülü’nün sahibi oldu. İlk EFQM Ödülü’nü 2003 yılında alan Bosch, bu ödülü 2 kez alan ilk Türk şirketi olmanın sevincini yaşadı." Peki bu başarıyı sağlayan, iş mükemmeliği dalında ödüllere layık görülen, bu nedenle öve öve bitiremediğiniz fabrikanın 6 bine yakın işçisinin taleplerini neden kabul etmiyorsunuz da, "mali dengelerimiz bozulur" diye atar yapıyorsunuz. Onları yoksulluk ücretinin altında bir ücrete çalıştırmakta ısrar ediyorsunuz? Birleşik Metal’i devrimci sınıf sendikacılığı zemininde güçlü bir şekilde yeniden inşa edelim. * Fabrika ve bölüm komiteleri ile tüm işçiler süreçlerin bir parçası yapılmalı. Söz, yetki ve karar işçilerde olmalı. Böylece hak alma mücadele süreçleri daha güçlü olacaktır. * Fabrikada yetkili olan temel organ seçilmiş fabrika komitesi olmalı ve işyeri temsilcileri buraya bağlı olmalı. Böylece keyfi hareketlerin önüne geçilebilir. * İşçilerin sınıf bilinci düzenli olarak yapılan eğitim çalışmaları ile geliştirilmeli. Böylece kavga anlarında ve fabrikada gündelik süreçlerde yaşanan ayrılıkların önüne geçilecektir. * Mücadelenin taleplerini ve sınırlarını yasa(k)lar değil, tarihsel haklılığımızın sağladığı fiili meşru mücadele anlayışıyla davranılmalı. Patronların verebileceği değil, hakkımız olanı istemeliyiz. * Sendika yöneticilerinin maaşı ortalama işçi maaşları kadar olmalı. Sendikalara tam bir şeffaflık hakim olmalı. * Görevini ve sorumluluklarını yerine getirmeyen sendikacıları, işçilerin geri çağırma hakkı olmalı. METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 5 Arçelik-LG işçisi yazdı: Arçelik’te yoğun sömürü A rçelik’e büyük umutlarla girmiştim. İyi bir ücret, sendika, çalışma koşullarının iyi olduğu, sorunların olduğu kadar çözümlerinin de olduğu söylendi. Sözleşmeli olarak girdiğim Arçelik’te 5 ayı zor getireceğim, en azından öyle görünüyor. Başta çok sorun yok gibi görünse de gün geçtikçe çözümsüz sorunlar artıyor. Soyunma odasından tutun da çalışma saatlerine kadar. Yemeklerimiz de bir o kadar ‘muhteşem’ tabi. Her gün menüde ya pirinç pilavı ya da makarna(makarna dediysem öyle evde yaptığımız gibi değil ne kadar kötü yapılabiliyorsa o kadar kötü.) Zaten zamanımız da kısıtlı öyle rahat rahat yemeğini yiyip de biraz dinleneyim diyemiyorsunuz. 20 dakika da yemeğinizi hızla yiyip çıkabilirseniz çay veya sigara içip tekrar içeri giriyorsunuz. 1 veya 2 dakika önce masalarınızda olmanız gerekiyor. Bunlar bir yana asansör hattında çalışıyorsanız amirleriniz sizden iki kat daha fazla performans bekliyor. Eğer istediği performansı göstermediğinizde uyarı alıyorsunuz. 20 B dakikada yapılacak işi 10 dakikada yaptırmak istiyorlar. Azar yediğinizde uyarılar arka arkaya geliyor. Sendika hiç bir şey yapmıyor. Sadece başınıza dikilip ne yapıp yapmadığınıza bakıyor. Odasından hiç çıkmıyor. Amirimizden yediğimiz laflar yanımıza kar kalıyor. En ufak bir şekilde sendika sorunlarımızla ilgilenmiyor. Sizi başından savuyor. Sizin için değil müdürle, amirle bile karşı karşıya gelmiyor. Bizler işçiler olarak bunların farkındayız. Ama sendikanın sindirilmişliği üzerimizde bir hayalet gibi geziyor. Açlık sınırının altında çalışıyoruz. Bu konuda tam bir sömürü cehennemi. Bu sömürü cehennemine son vermenin tek yolu işçilerin birliğidir. Modern kölelik sistemine boyun eğmeden ekmeğin, adaletin, kardeşliğin, emeğin iktidar olduğu bir düzen için mücadele etmekten başka yolumuz yok. Bunu bir kez de ben tekrarlamak istedim. Kurtuluş, işçilerin birliğinde, hakları için vereceği onurlu mücadelededir. AUTOLİV’de birlik olmak şart! en Autoliv’de çalışan bir işçiyim. Her şeyin dört dörtlük olduğunu söyleyen patronlar ve yaşanılan hiçbir sorunun kendisini ilgilendirmediğini söyleyen patron yandaşı sendika temsilcilerine artan bir hoşnutsuzluk var. Bir taraftan bize diyorlar ki hızlı olun, seri olun sayıyı çıkarın, mesaiye kalın. Ama mesai paraları yeri geliyor eksik yatıyor dediğimizde temsilcilerimiz patrondan daha çok ücretlerin tam yattığını savunuyor. Sözleşmenin 3 yıla çıkarıp bizi satanlara soru sorduğumuzda yapacak bir şey yok deyip geçiştiriyorlar. Sözleşme döneminde üretimi etkileyen eylemler yapalım dediğimizde baş temsilci dönüp bize zararı kim ödeyecek diyebiliyor. Sendikanın yaptığı kurullara örgütlü olduğu fabrikanın çelenk yollaması nerde görülmüş. Türk Metal’in dergisini fabrika girişine masa açıp almamız için koyuyorlar birkaç yalakası dışında kimse almıyor. Artık temsilciyi muhatap görüp gidip bir şey bile demiyoruz. Bordrolarımızı patrondan değil sendikadan alıyoruz. Geçen gün temsilcilerden biri fabrikada isim listesi çıkartıp işçileri gösteriş olsun diye şubeye getirip çay içirdi. Dağıttıkları dergiden görmüşler. Ama Güzeller OSB’de bulunan fabrikada yemeklerin kötü çıktığını söyleyen 3 arkadaşımız patron ve sendika baskısıyla karşılaştı. Tabi biz kadın işçiler için bu sorunlar iki kat daha fazla yaşanıyor. Yüzlerce kadın olmamıza rağmen kreş yok. Yoğun mesailer ve gece vardiyası bizi zorlamasına rağmen bir o hatta bir bu hatta çalışmaya devam ediyoruz. Şimdi de İŞKUR’la anlaşmışlar. Gördüğümüz kadarıyla çoğu kadın işçiyi 1 aylık kursiyer olarak gösterip 600 liraya çalıştırıyorlar. Ücretini de devlet ödüyor. Bu sayede hem patron ücretini ödemediği ucuz işçiyle işini yapıyor hem devlet patronun üzerindeki yükünü bir kat daha azaltıyor. Şimdi devlet bu süreyi 6 aya çıkartarak yasalaştırıyor. Ama bizde de suç var. Bu kadar soruna rağmen, çoğunluğumuz aynı şeyi düşünüp aynı şeyi söylememize rağmen yan yana gelmemek bu sorunlarımızın artarak İ devam etmesine neden oluyor. Bu dağınıklık hem patronun işine geliyor hem patron sendikasının. Ama artık bu böyle gitmeyecek. “Birlik olmak şart!” dedik ve dediğimiz lafta kalmayacak! Birlik olalım, MİB’li olalım, güçlü olalım! Autoliv’den bir işçi Metal İşçileri Birliği Ege Meclisi toplandı! zmir'in sanayi bölgelerinden ve Manisa'dan metal işçilerin katıldığı meclisin gündemi MİB adına yapılan açılış konuşmasıyla başladı. Gündemin açılması ile birlikte metal işçileri de görüşlerini açıklayarak tartışmaları zenginleştirdiler. Tartışmalar ışığında şu kararlar alındı; • Örgütsüz fabrikalarda somut sorunlar üzerinden MİB çağrısının güçlendirilmesi, • Birleşik Metal İş Sendikasının yetkili olduğu fabrikalarda delege ve şube seçimlerine etkin müdahale, 6 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ • Türk Metal'in yetkili olduğu fabrikalarda ihanetle tamamlanan sözleşme sürecinin ardından biriken öfkenin MİB programı etrafında örgütlenmesi, • Birleşik Metal İş sendikası, Türk Metal sendikası, örgütsüz fabrika ayrımı yapmadan MİB fabrika meclisleri ve yerel meclislerin güçlendirilmesi, • 1 Mayıs'a dönük olarak fabrikalara dayanan piknik örgütlenmesi, pankart ve pul hazırlanması, • Son olarak ise 10 Mayıs'ta daha güçlü MİB Ege Meclisi’nin toplanması karar altına alınarak meclis toplantısı bitirildi. 'da assas boruBoru'da HHassas ak için sendikasızlaştırm "kapattım" uoyunu "kapattım" oyun assas rulu HHassas de ku Kocaeli Başiskele'de kurulu Kocaeli Başiskele' ğini rar etti Boru Fabrikası patronu zarar ettiğini tronu za Boru Fabrikası pa ten çiyi işişten gerekçe göstererek 75işişçiyi ek 75 gerekçe gösterer çıkartttığını açıkladı. dı. çıkartttığını açıkla öğrenenişçiler rınıöğrenen şten çıkartıldıklarını ık ld İşten çıkartı la baren den itifabrika ise sabah saatlerinden itibaren saatlerin işçiler ise sabah emeye İşçiler önüne gelerek beklemeye lerek beklbaşladı. fabrika önüne ge İş art’ta Çelik üye 18 Mart’ta Çelik İş M Sendikası’na başladı. İşçiler 18 esiyle kç re kları ge oldukları gerekçesiyle çıkarıldıklarını olduişten Sendikası’na üye belirterek inene belirterek fabrikanın ını tabelaları işten çıkarıldıklar inene kadar kadarikfabrika önünde ları bekleyeceklerini fabr anın tabela söyledi. kleyeceklerini fabrika önünde be P İşe iade davları nasıl açılır? atronlar bizi yazılı veya sözlü gerekçeli veya hiçbir gerekçe göstermeden işten çıkarabilir. Nasıl çıkarmış olursa olsun, eğer biz patronun bizi işten çıkarma nedenini kabul etmiyor ve haksız buluyorsak ‘İşe İade Davası’ açabiliriz. Ancak işe iade davası açabilmek için aşağıdaki koşulların bulunması gerekmektedir : a. Öncelikle iş sözleşmemizin ‘Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’ olması gerekmektedir. Belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışıyor olsak dahi şayet çalıştığımız iş niteliği itibariyle belirli süreli değilse veya belirli süreli iş sözlememizin süresi dolmasına rağmen biz çalışmaya devam ediyorsak bu durumlarda bizim sözleşmemiz artık belirsiz süreli olacak ve işe iade davasının koşulları oluşacaktır. b. En az 6 aylık kıdemimizin olması gerekmektedir. Ancak bu, muhatap işveren yanında fiilen çalıştığımız süreyi ifade etmektedir. Örneğin girdi-çıktı yapılmak suretiyle son sigorta kaydından sonra kıdemimizin 6 ayın altında olması dava açmamıza engel değildir. c. İşe iade davası iş sözleşmesinin feshinden itibaren 1 aylık süre içerisinde açılmalıdır. İş akdimiz feshedildikten sonra ihbar süresi nedeniyle çalışmaya devam etsek dahi davayı derhal bu bir aylık süre içerisinde açmalıyız. Örneğin 6 yıllık bir işçinin 8 hafta yani 2 ay ihbar süresi vardır. Patron bizi işten çıkardıktan sonra işe iade davası için o 2 aylık ihbar süresinin dolmasını beklemeyeceğiz. Fesih bildirimi tarafımıza ulaştığı anda bir aylık süre içerisinde davamızı açmalıyız. Autoliv’den bir kadın işçi arkadaşımız yazdı: Seçim, meclis, sandık yalanları onların olsun... S eçim dönemi yaklaşıyor. Bin bir çeşit yalan vaatleriyle televizyonları süsleyenler, utanmadan oy istiyorlar. Bizlerin fabrikalarda düşük ücretlerle çalıştırılması, sendikasızlaştırma ya da Türk Metal gibi patron sendikalarının ellerine bırakılması, milyonlarca işçi ve emekçinin taşeron köleliğe mahkûm edilmesinin ortağı olanlar çıkmışlar bizlerden oy istiyorlar. Çok duyduk, dinledik ama hizmet ettikleri patronlar sınıfı olunca bizlere düşen alınterimizin üstüne basılıp geçilmesi oldu, olmaya da devam ediyor. Autoliv’de kaderimiz patron ve patron sendikası Türk Metal’in iki dudağı arasına bırakılarak çalışıyoruz. Yoğun mesailer, düşük ücretlerle kölelik koşullarındayız. Bize çözüm sunanların hiç birisi bizim yaşam ve çalışma koşullarımızda çalışıp, yaşamıyor… Bizler fabrikalarımızda yan yana gelip ortak sorunlarımıza ortak çözüm bulmadığımız sürece onlar bizleri sandıklarıyla, seçimleriyle meclisleriyle kandırmaya devam edecekler. Alınterimizin sömürüsüne son verecek olan düzen partileri değildir… Çözüm birlik olmaktan geçiyor. Çözüm örgütlenmekten, mücadele etmekten, kendi sınıf bayrağımız altında kararlıca yol yürümekten geçiyor. Ben bir kadın işçi olarak kadınıyla, erkeğiyle tüm işçi ve emekçileri onların sandıklarından daha güçlü olduğumuzu söyleyerek birlik olmaya, mücadele etmeye çağırıyorum… İletişim adres ve telefonları... Mail adresi: [email protected] İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sokak( 666 sokak), No:25/2 tel: 0506 146 40 75 e-mail: [email protected] İstanbul - Kartal Üç Fidan Gençlik Evi Kordonboyu Mah. Hamam sok. Özdemir İşhanı Kat:2 No:29 Kartal tel:0551 411 99 14 İstanbul - Ümraniye İşçilerin Birliği Derneği tel: 0535 257 70 99 [email protected] İstanbul - Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği Halkalı Cad. No:113 Kat: 4 Daire 7 tel: 0212 690 71 53 - 0536 714 62 06 İstanbul - Gaziosmanpaşa tel: 0535 915 32 45 Gebze İşçilerin Birliği Derneği Hacı Halil Mah. Orhangazi Cad. Karalar İşhanı Kat 3 Gencallar Yanı tel: 542 843 16 01 Ankara - Mamak İşçi Kültür Evi Tuzluçayır Mah. 285 Sok. 21/C Mamak tel: 0312 368 06 90 e-mail: [email protected] İzmir - Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi Dere Cad. 8072 Sok. No: 48 Çiğli Tel: 0537 496 18 45 Manisa İşçi Kültür Sanat Derneği: 1. Anafartalar Mh. G. Osman Paşa Cd. No: 35/4 Tel: 0.533 054 90 67 - 0534 721 13 27 Adana - Sanayi İşçileri Derneği Kuru Köprü Mah. No 14 Sok. No: 15 Seyhan Tel: 0538 970 64 95 Bursa - İşçilerin Birliği Derneği Başaran İşhanı, Kat: 4, No: 14 - Heykel (Kent Müzesi Karşısı) Tel: 0553 409 16 18 Kayseri İşçilerin Birliği Derneği Sahabiye Mh. Mersin Sk Sim İşhanı No: 403 Kat: 4 Kocasinan tel: 0352 222 00 07 Trakya - Metal İşçileri Birliği Kazimiye Mh. Omurtak Cad. Gür Pasajı No:66 Çorlu tel: 0534 976 45 81 İşçi Bülteni Özel Sayı: 1244 * Fiyatı: 25 Kr * Nisan 2015 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Meşrutiyet Mh. Kodaman Sk. No: 111/15 Şişli / İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 7 AKP yasak dedİ, Danıştay onayladı... Hukukun bİttİğİ yerde... A Tek yol “İşgal, grev, dİrenİş!” KP MESS patronlarının çıkarı için grevimize yasak koydu. Danıştay da tüm hukuki prosedürleri çiğneyerek uzun bir oyalamayla 60 günlük sürenin ardından kararını resmen açıkladı, hükümetin metal işçisine koyduğu grev yasağına arka çıktı. Peki bu neyi gösterir? İlk olarak bu ülkede hukukun olmadığını gösterir. Hükümet de yargı da tümüyle keyfi bir siyasal karar vererek MESS’ten yana saf tutmuştur. Konu 12 Eylül darbesiyle yaratılmış sömürü rejimi olduğu ölçüde, metal işçisi karşısında örgütlü bir sınıfın yasa tanımaz ve sınır tanımaz şiddetini bulmuştur. Çünkü MESS demek sermaye demek, sermaye demek ülkenin gerçek patronu demektir. Onun sömürü düzeni sözkonusu olduğunda yasanın da hukukun da hiçbir önemi yoktur. İkinci olarak sendikalarımıza hakim yasalcı-icazetçi anlayışın iflasını gösterir. Çünkü grev yasağını bile bile herhangi bir hazırlık yapmayıp, grev yasağının ardından da fiili-mücadeleden çark edip soluğu Danıştay’ın önünde almıştı bu anlayışın sahipleri. Ama bu arada tutup tek tek fabrikalarda ek protokollerle olduğu kadar direnişleri de bitirdiler. Danıştay olumlu bir karar verseydi dahi onlar grevi zaten bitirmişlerdi. Grev yasağının ardından “Yaşasın cehennem!” diyerek savaş naraları atanlar, mücadele ateşini söndürdükleri fabrikalarda geri sözleşmelere imza atarken, fiili-meşru mücadelede ısrar edenleri de kendi kaderleriyle baş başa bırakmışlardı. Peki bu gerçeklerin ışığında metal işçisi ne yapmalı? Metal işçileri ilk olarak bu düzenin gerçekleri konusunda artık daha net bir bilince olmalıdır. Demek ki emeğimizi asalakça sömüren MESS’i yenmek için fiili-meşru mücadele yolundan başka bir yol yoktur. Bu da demektir ki grev süreci boyunca sıklıkla attığımız “İşgal, grev, direniş!” sloganını lafta bırakmayacak gereğini yapacağız. Öyle bir adım atıp iki adım geriye giderek değil, iyi bir hazırlıkla sonuna kadar... İkinci olarak ise böyle bir mücadelenin yükünü taşımaktan uzak sendikal anlayışla hesaplaşacağız. Onu aşmak üzere fabrikalarımızdan başlayarak yan yana gelecek söz-yetki ve karar hakkını ellerimize alacağız. İşte bu gerçeklerin bilinciyle donanır, teslim olmak yerine daha büyük bir azimle mücadeleye devam edersek bugün altında ezildiğimiz bu kavgada yarın kazanırız. Metal İşçileri Birliği 6 Nisan 2015
Benzer belgeler
Gebze İşçi Bülteni
Metal İşçileri Birliği olarak metal işçilerine çağrımızdır:
Bu mücadelede yalnız değilsiniz. MİB’in devrimci mücadele programı etrafında
birleşelim. Sendikalarımızı kendi tekkeleri zannedenlere kar...
metal işçileri bülteni
İşçilerin Legrand’da olduğu gibi sorunları çokken ve artarken birliği ve
dayanışmayı güçlendirmesi gerekiyor. Tüm Legrand işçilerini, işçilerin
birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta ta...