metal işçileri bülteni
Transkript
metal işçileri bülteni
İşçi Bülteni Özel Sayı No:1354 * Mayıs 2016 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ Metal İşçileri Birliği - MİB Metal fırtına yol gösteriyor! Kölelik yasalarına karşı birliğe, mücadeleye! M etal fırtınanın yıldönümündeyiz. Gençtiğimiz yıl onlarca fabrikada, binlerce yürek olduk, yapılamaz denileni yaptık, metal işçilerinin birliğini kurduğunda neler başarabileceğini dosta düşmana gösterdik. Değiştirilemez denilen satış sözleşmesini mücadelemizin gücüyle deldik, ek kazanımlar elde ettik. Yıkılmaz denilen Türk Metal’in saltanatını salladık. Bizlere kölece çalışma ve yaşam koşullarını reva görenlere, metal işçilerinin gücünü gösterdik. Üretimden gelen gücümüzü kullandığımızda karşımızda hiç bir gücün duramayacağını işaret ettik. Sadece metal işçileri için değil, tüm işçiler için umut olduk, üzerimize çöken karabulutları dağıttık. Bütün bunları kendi öz gücümüz ve birliğimizle başardık. Ama henüz yolun başındayız. Deneyimlerimizden öğreniyor, gelecek için güç biriktiriyoruz. Birliğimizin gücü karşısında telaşa kapılan MESS, Türk Metal ve hükümet bizlere topyekün saldırmaya devam ediyor. İşten atmalar, hak gaspları ve kölelik yasaları peşi sıra bizlere dayatılıyor. Kölelik düzeninin pekişmesi anlamına gelen Kiralık İşçi Büroları yasası meclisten geçmiş bulunuyor. Sırada kıdem tazminatımızın gaspını içeren yasal düzenleme var. Çalışma yaşamını derinden etkileyecek ve güvencesiz, kölece çalışma koşullarının ağırlaşması olan bu yasaya karşı başta biz metal işçileri olmak üzere tüm işçilerin karşı durması temel bir zorunluluk durumunda. Metal fırtına bizlere yürünmesi gereken yolu gösteriyor. Fabrikalarda birliğimizi kurmak, kölelik düzenine karşı, işbirlikçiihanetçi sendikalara karşı, haklarımız ve geleceğimiz için omuz omuza verelim. Yıkım yasalarını mücadelemizle hükümsüz kılalım. METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ - MİB Dört bir yanda 1 Mayıs! “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs işçiler, emekçiler ve gençler tarafından çoşkuyla kutlandı. Yaratılan korku ortamına rağmen on binlerce insan her sene olduğu gibi bu sende alanları doldurdu. Bursa’da gerçekleştirilen 1 Mayıs’ta “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” pankartı ile katıldığımız mitingde, MİB’in korteji görsel olarak oldukça dikkat çekti. 1 Mayıs’a ayrıca Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası TOMİS’te kendi pankartları ile katılım sağladı. Ankara’da aylardır yaratılan korku atmosferine rağmen 10 bine yakın kişi 1 Mayıs için Kolej Meydanı’nı doldurdu. Gerçekleştirilen 1 Mayıs’ta ise Türk-İş adına Türk Metal Sendikası’nın konuşması Klisom işçileri tarafından protesto edildi. Sincan İşçi Birliği “Zincirleri kıra kıra geliyoruz” pankartıyla 1 Mayıs’a katıldı. İzmir’de Konak Meydanı ve Alsancak Limanı’ndan olmak üzere iki ayrı koldan yapılan yürüyüş sonrasında Gündoğdu Meydanı’nda miting gerçekleştirildi. Ege İşçi Birliği mitinge “İşçilerin birliği, sermayeyi yenecek!” yazılı pankartıyla katıldı. Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Metal İşçileri Birliği, Direnişçi Kastaş işçileri, İnşaat işçileri, Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası’da Ege İşçi Birliği bileşeni olarak mitinge katıldı ve kendi flamalarıyla dövizlerini taşıdı. Ayrıca Gürmak ve Kocaer direnişçileri de Ege İşçi Birliği saflarında yerlerini aldılar. İzmit’te 1 Mayıs Sabri Yalım parkında saat 12.00’de toplanma ile başladı. Çeşitli siyasal kurum ve derneklerin katıldığı mitingde “Metal Fırtına yol gösteriyor! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” şiarlı pankartıyla TOMİS’te yerini aldı. Gebze’de 1 Mayıs mitingi için sabah saat 09.00’da işçi ve emekçiler toplanmaya başladı. Petrol-İş, Kristal-İş, TÜMTİS, Tek Gıda-İş, Birleşik Metal-İş, Eğitim Sen başta olmak üzere bir dizi sendika ve demokratik kitle örgütü yer aldı. İstanbul’da bu yıl iki ayrı alanda 1 Mayıs eylemi gerçekleşti. Bir tarafta DİSK, KESK, TMOBB ve TTB’nin ortak çağrısı ile Bakırköy Halk pazarında 1 Mayıs programı gerçekleştirilirken, diğer tarafta, devletin keyfi yasağına rağmen Taksim iradesi ortaya konuldu. Taksim’e çıkmak için gösterilen mücadelenin sonucunda onlarca insan gözaltına alındı. Adana'da 1 Mayıs’ta İlk önce 1 Mayıs Tertip Komitesi “bomba ihbarı” nedeniyle mitingi iptal etti. Daha sonra devrimciler ve demokratik dernekler saat 17.00'de Uğur Mumcu Meydanı'nda miting kararı aldılar BDSP'liler Uğur Mumcu Meydanına giderken çevik kuvvet yollarını keserek meydana gidişlerini engelledi. Bunun üzerine Atatürk Parkı'nda “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği / BDSP” yazılı pankartı açan 4 BDSP'li gözaltına alındı. Kiralık işçilik yasası ne getiriyor? S İSİG Meclisi Nisan ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı İ SİG Meclisi raporuna göre yılın ilk dört ayında en az 586 işçinin yaşamını yitirdi. Raporda, Ocak ayında en az 115, Şubat ayında en az 143, Mart ayında en az 160, Nisan ayında ise en az 168 işçinin yaşamını yitirdiği bildirildi. 2 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ Kayseri’de kentin farklı noktalarından işçi ve emekçiler, saat 16.00’da Mimar Sinan Parkı’nda başlayan 1 Mayıs mitingine katıldı. Kayseri 1 Mayıs’ının bittiği sıralarda dağılan kitleye devletin güdümündeki faşist çeteler ve polis ortaklaşa saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda 11 kişi hafif yaralandı. Çorlu’da Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası’nın da bileşeni olduğu Çorlu 1 Mayıs Platformu miting düzenledi. Saat 13.30’da eski itfaiye önünden toplanmaya başlayan işçi ve emekçiler buradan yürüyüşle başladı. İller’de 1 Mayıs 1 Mayıs Bolu, Edirne, Sivas, Antalya, Samsun, Aydın, Didim, Eskişehir, Balıkesir, Sinop, Konya, Ordu, Çorum, Zonguldak, Elazığ, Trabzon, Artvin, Kırklareli, Denizli, Amed, Hakkari, Ağrı, Van, Elazığ, Batman ve Bitlis’te alanlara binlerce insan çıkarak 1 Mayıs’ı kutladı. ermaye devletinin Özel İstihdam Büroları (ÖİB) aracılığıyla sömürüyü kat be kat arttırıp esnek ve güvencesiz çalışmayı temel çalışma biçimi haline getirme ayaklarından biri olan kiralık işçi yasa tasarısı beraberinde birçok saldırıyı da getirerek geçtiğimiz günlerce meclis genel kurulundan geçirildi. Geçirilen yasaya göre; Taşeron çalışmayla birlikte aslında var olan esnek ve güvencesiz çalışmanın boyutu geçirilmek istenen bu yasayla birlikte arttırılmış olacak. Çalışan işçilerin 4/1’inin kiralık işçi olabilecek. 1-9 arası işçi çalıştıran yerler 5 işçiye kadar, 10'un üzerinde işçi çalıştıran yerler ise yüzde 25 oranında kiralık işçi çalıştırılabilecek. Maaşlar, sigortalar, tazminatlar vb. herhangi bir ödeme işçi simsarlarının elinden yapılacak ve işçiler asıl patrona değil ÖİB'lere bağlı olacak. İş güvencesi ortadan kalkacak. Gerek kadrolu olan gerekse kiralanan işçinin hiçbir iş güvencesi olmayacak. Patronlara hiçbir yaptırım uygulanmadığından işten atma kolaylaşacak ve artacak. Sigorta primleri kesik kesik yatacağından emekli mezarda bile olunamayacak. Bir işte sürekli çalışmanın ortadan kalkmasıyla örgütlenme ve sendikalaşmada ortadan kalkmış olacak. Ayrıca ücret zammı, kıdem tazminatı, haftalık ve yıllık izin fiili olarak ortadan kalkacak. Mevsimlik tarım işlerinde, temizlikte, hasta, yaşlı bakımı, ev işlerinde süresiz olarak işçi kiralanıp, çalıştırılabilecek. Kiralanan işçi çalıştığı yerdeki işçi sayısına ve işçilere dahil tutulmayacak. Kiralanan işçi iş sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarından da yararlanamamış olacak. Nereden bakılırsa bakılsın bizleri alınıp satılan nesne olarak gören, onurumuzla dalga geçen bu yasaları yırtıp atmalıyız. Birleşirsek, mücadele edersek bunu başarabiliriz. Ya insanca yaşam ve çalışma koşulları için mücadele edeceğiz ya da kollarımıza vurulan kölelik zincirleri daha da kalınlaştıracağız. Metal Fırtına’nın sesi, soluğu, gücü; Kadın işçiler ve işçi eşleri T ürk Metal (TM) çetesini kökünden sarsan, MESS’i çatırdatan metal fırtına 1 yılında. Binlerce metal işçisi, metal işçilerinin emeğinin üzerine saltanat kuran TM çetesine, MESS’e ve uşaklarına artık yeter diyerek çıktılar yola. 'İşgal, grev, direniş' silahını kuşanan işçiler hem sermayeye TM çetesine karşı mücadelede yeni bir dönemin kapılarını açtılar. Çoğunluğunu erkek işçiler oluştursa da fırtınayı kasırgaya çeviren, direnişin lokomotifi olan, sermayeye vurulan balyozu ellerinde taşıyan kadın işçiler de direnişin ön saflarında yerlerini aldılar. Hepimiz gördük “Pembe Delphi’lileri”, işittik hep bir ağızdan “TM defol!” haykırışlarını... Hepimiz gördük erkek işçi kardeşleriyle omuz omuza yürüyüp, polisin fabrikayı basarak zorla çıkarttığı Arçelik LG’nin kadın işçilerini… Hepimiz gördük Renault’da direnişi başından sonuna kadar taşıyan direnişçi kadın işçileri… Hepimiz gördük EGO’nun, Ford’un, Mako’nun, SNOP’un yiğit metal işçisi kadınlarını… Hepimiz gördük direniş sürecinde eşlerini, kardeşlerini, arkadaşlarını yalnız bırakmayıp fabrikanın önüne çocuklarıyla gelen işçilerin eşlerini, annelerini, kız kardeşlerini… “Direnin! Sonuna kadar yanınızdayız.” demişti Ford Otosan, Tofaş, MAKO, Coşkunöz ve birçok fabrikadan işçi aileleri. Bazıları direnişin fotoğraflarına yansımadılar ama birçok fabrikada direnişin içinde yer alarak, direnişe ses oldular, soluk oldular, güç oldular. “MİB bize kıvılcımdan ateş çıkartmayı öğretti” diyordu Renault’da işten atılan bir kadın işçi, işe başlayacağı yerde mücadele edeceğini, mücadeleyi büyüteceğini de ekliyordu. Sermaye ve uşaklarının kalbine balyozlarını indiren metal işçisi kadınlarla işçi aileleri de fırtınayı yaratanlardandı. Kıvılcımdan ateş çıkartanlar, dayanışmanın en önemli ve en güzel örneğini sergilediler. Bize birçok ders bırakan metal fırtına, direnişin ileriye taşınmasında, kazanılmasında kadın işçilerin ve işçi ailelerin katılımının önemini bir kez daha göstermiş oldu. Önümüzdeki sürece hazırlanırken birliklerimizi şimdiden oluşturmalı, metal işçisi kadınlar da bu birliklerde yerlerini alarak yeni fırtınalara daha örgütlü bir şekilde hazırlanmalıdır. 1 yıl önce kadınıyla, erkeğiyle MİB balyozunu TM çetesinin başına indirerek sermayenin uykularını kaçıran metal işçileri, sömürü ve köleliğe dayalı bu kapitalist düzene de günü geldiğinde balyozunu indirecektir. Derby fabrikasında yaşananlar üzerine... B irkaç ay önce BMİS’te örgütlenmeye başlayan Derby işçileri, kısa sürede 200’e yakın işçiyi sendikaya üye yapmasının ardından, işten atma saldırısı ile karşılaştı. Sendikalaştıkları için Derby’den 5 işçi işten çıkartıldı. Derby’de tüm bunlar yaşanırken, BMİS, olağanüstü genel kurula hazırlık bahanesiyle Derby işçilerini ilgisiz bıraktı. BMİS’in yolunu tutan işçileri atalete sürüklemesi de işçilerin örgütlenme sürecini etkilemiş oldu. Derby patronu bu süreçte Çelik-İş’le anlaştı. Çelik-İş Gebze Şubesi bu kirli anlaşmanın ardından patronun da desteği ile baskı ve tehdide başvurarak birçok işçiyi üye yaptı. Derby işçileri nasıl kazanır? Öncelikle komitelerde örgütlülüklerini güçlendirmeli, patron işbirlikçisi sendikaya pirim verilmemelidirler. Patronun kendi denetiminde bir sendika istediği açıktır. Çelik-İş’le anlaşması bundandır. İşçiler Çelik-İş'ten hesap sormalı, patron işbirlikçisi bu ağa takımının fabrikaya girmelerine dahi izin vermemelidirler. Yasal süreçlere bel bağlayarak bir yere varılamaz. Sorunları çözecek olan işçilerdir. EKU’ da patron-sendika işbirliği ile 30 işçi işten atıldı! G ebze TAYSAD'da bulunan EKU Fren Kampana'da 30 arkadaşımızla birlikte işten atıldık. İşten atma saldırısı, "üretimde daralma" bahanesine dayandırıldı. Geçtiğimiz aylarda sözleşme yaptık. Patron %5 önerdi. Biz %17,5 istedik. Sendika ısrarla bizi ikna etmeye çalışsa da biz kararımızın net olduğunu vurguladık. Bir ay boyunca işe giriş-çıkışlarda eylemlerle fabrikayı ve TAYSAD'ı inlettik. Eylemlere öncülük yapan arkadaşlara sürekli baskı uygulandı ancak biz yılmadık. Mücadelede kararlı olmamız üzerine patron %10'a yükseldi yılmadık, %13'e yükseldi yılmadık eylemlerimize devam ettik. Sendika ikna etmeye çalıştı, grevden korkutmaya çalıştı, karşısında dimdik durduk. Gerekirse grev dedik. Bu arada patron bazı işçileri geri çekmeyi başardı. Şubat ayında bir gece bizden habersiz %15'e imza attılar. Ama %5'ten %15'e çekmeyi eylemlerimizle başarmıştık. Bu arada eylemlere öncülük eden arkadaşların hepsini mimlemişler. Mayısın 15'inde yeniden sözleşme masasına oturulacaktı. 29 Nisan'da sözleşme süreci başlamadan mücadeleci işçileri birbirinden habersiz işten attılar. Daha hazırlıklı, daha sıkı davranmalıydık. Beceremedik. MİB'in "taban örgütlülüğünü oluşturalım/birlikte mücadele edelim" çağrısını hayata geçirme başarısı gösteremedik. Bu ihmalin bedelini ödüyoruz. Çelik-İş Gebze Şubesinin ve başındaki Şerafettin Koç'un siciline bir ihanet daha eklendi. Suç dosyası kabardıkça kabarıyor. Biz işten atıldığımızda ağzının payını vermeliydik. Bize, “olur böyle şeyler, dava açmayın” dedi. Yani “her şeyden haberim var, patrona zeval gelmesin fazla” diyor. Tüm işçileri bu ihanetçilerden, patron sendikalarından hesap sormaya, daha sıkı bir örgütlülük oluşturmaya, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyorum. EKU İşçisi HONDA’da eylem G Sömürü çarkları ile pasif veya patroncu sendikal çarklar arasında ezilmek istemiyorsak hızla bu dağınıklığa son vermeliyiz. O ya da bu sendikanın ne dediğinden daha önemli olan Derby işçilerinin ne diyeceğidir. Derby'de patronun zam aldatmacası tutmamış, Derby işçileri eylemler gerçekleştirmekten çekinmemişti. Şimdi de omuz omuza verip mücadeleye sarılmak ve haklarımızı söke söke almaktan başka çıkış yolumuz yoktur. ebze Şekerpınar’da bulunan HONDA fabrikasında brüt 300 TL zam yapılmasının ardından işçiler eylem gerçekleştirdi. Zammın açıklanmasının ardından 2 gün yemek boykotu yapan işçiler, fabrika içerisinde yürüyüş gerçekleştirerek düşük zammı protesto ettiler. Servisleri 40 dakika geç kaldıran işçiler zam oranını kabul etmeyeceklerini dile getirdiler. İşçilerin tepkisinden rahatsız olan amirler, eylemlere devam edilmesi durumunda işten atma olacağı tehdidi savurdular. Kan emici TM, Honda önünde Honda’da zam için başlayan eylemi duyan TM yaklaşık 50 kişiyle Honda önüne gelerek eylem yaptı. Honda işçileri TM’ye gereken cevabı verdi TM’nin kapıya geldiği gün Honda işçilerinden hiç biri TM’ye yüz vermeyerek direk servislere bindiler. Honda işçileri TM’nin para kokusu aldığı için fabrika kapısına geldiğini ifade ederek, TM’nin Honda’ya asla girmeyeceğini belirttiler. “TM’yi kovacaktık. Herkes zor tuttu kendini. Ne işimiz var onlarla. Honda işçisi TM’nin ne olduğunu biliyor. Boşuna kapımıza gelmesinler. Gitsinler kendi üyelerine baksınlar. Sendikasız olmamıza rağmen onların üyelerinden daha iyi koşullarda çalışıyoruz ve daha yüksek maaş alıyoruz.” İfadelerini kullanan işçiler, TM çetesinin metal işçileri nezdindeki “imajı”nın nasıl da yerlerde süründüğünü göstermektedir. METAL FIRTINA 1. YILINDA MET Metal işçilerinin geçtiğimiz yıl Bosch sözleşmesinin imzalanması ile başlayan mücadele süreci Türkiye’de 100’ü aşkın fabrikada yankı buldu. Metal işçilerinin şanlı direnişi 1. yılında metal işçilerine yol gösteriyor. Bosch’ta imzalanan sözleşme ile Metal Fırtına başlıyor! 14 Nisan; Bosch'ta imzalanan sözleşmenin, TM’nin MESS’le imzaladığı sözleşmeyi aşması üzerine Renault işçileri ilk eylemi gerçekleştirdi. TM’nin imzaladığı TİS’i reddeden Renault işçileri kaporta bölümünde üretimi durdurarak sendika yönetimini fabrikaya çağırdı ve protestolar yaptı. Reno’da gerçekleştirilen protestolar her gün artarak devam etti. 18-19-20-21 Nisan; TM'ye olan öfke patladı ve hızla Bursa'da ki metal fabrikalarına yayıldı. Renault’un ardından Tofaş, Mako, Coşkunöz, Ototrimve Valeo'da protesto eylemleri başladı. Coşkunöz ve Mako işçileri TM'nin Altıparmak'taki Şube binası önünde eylem yaptı. 26 Nisan Kent Meydan’ı buluşması kararı alındı! 22 Nisan; Renault fabrikası önünde, Renault, Tofaş, Coşkunöz, Mako ve diğer fabrikalardan işçiler adına yapılan toplantıda MİB'in önerisi tartışılarak 26 Nisan'da Kent Meydanı'nda buluşma kararı alındı ve TM’ye son ihtar verildi. Devam eden günlerde TM’ye öfke Bursa’da hemen hemen her fabrikaya yayılırken, Anadolu’nun birçok kentinde bulunan metal fabrikalarından da tepkiler gelmeye başladı. 26 Nisan Kent Meydan’ı buluşması gerçekleştirildi! 26 Nisan; MİB öncülüğünde metal işçileri Kent Meydanı’nda görkemli buluşmasını gerçekleştirerek, öfkelerini haykırdı. Tüm engellemelere, karalamalara ve fabrikalarda konan fazla mesailere rağmen binlerce metal işçisi Kent Meydanı'na aktı. Fabrikalar kortejlerini oluşturup hep birlikte, kol kola alanda yürüyüş gerçekleştirdi. Metal işçileri Kent Meydanı’nda TM'ye 5 Mayıs'a kadar süre tanıdı. İşçiler talepleri kabul edilmediği takdirde istifa edeceklerini açıkladılar... 27-28 Nisan; Metal işçileri protestolara devam etti, dağınıklığa son vermek için kurullarını kurmaya, istifa için ise E-Devlet şifrelerini almaya başladılar... Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu toplandı! 29 Nisan; Renault, Coşkunöz ve Mako’dan öncü işçilerin oluşturduğu Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Metal işçilerinin mücadelesi böylelikle yeni bir aşamaya ulaştı. Dağınıklık aşıldı ve ortak talepler kamuoyuna duyuruldu. Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu ikinci toplantısını 3 Mayıs’ta gerçekleştirdi. 2. toplantı’da 5 Mayıs istifa günü planlaması yapıldı. 4 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 4 Mayıs; Metal işçilerinin taleplerine karşılık vermeyen TM ve MESS'e karşı 5 Mayıs'ta planlanan toplu istifa öncesi işçiler BTSO alanında buluşarak son sözlerini söylediler.08.00-16.00 vardiyası çıkışında toplanan işçiler son uyarılarını yatılar. Metal işçileri istifaları başlatıyor! 5 Mayıs; MİB ve Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu öncülüğünde, TM'ye verilen sürenin dolmasıyla BTSO alanında toplu istifalar başladı... 23.30-07.30 vardiyası çıkışında alana ilk önce Coşkunöz işçileri geldi. Türk Metal çetesi istifa için sıraya geçen işçilere saldırdı. Bir Reno işçisi ile Kızıl Bayrak muhabiri TM’nin gerçekleştirdiği saldırıda yaralandı. Alandaki istifa toplantısı provokasyon nedeniyle yapılamadı. TM çetesi işçilere saldırdı, bir Reno işçisi ve bir muhabir yaralandı... Alandaki istifa toplantısı provokasyon nedeniyle yapılamasa da işçiler telefonlarından ve evdeki bilgisayarından istifalara başladı. Tofaş işçileri de işçi kanı döken TM çetesine sessiz kalmadı öğle yemeğinde temsilcilik önünde bin işçiyle protesto eylemi gerçekleştirdi. Reno işçileri ilk saldırıyı püskürtüyor! 6 Mayıs; Renault'ta gece vardiyası girişinde 2 işçinin kartının okunmaması üzerine içerideki vardiya çıkmayarak, dışarıdaki vardiya girmeyerek üretimi durdurdular. 3 saat süren direnişin ardından yönetimin geri adım atmasıyla üretim yeniden başladı. Eylemler 5 Mayıs’ın ardından çığ gibi büyüdü. Her geçen gün büyüyen eylemlere Delphi, SKT, Valeo, Orau, TBVC Beltan, Nobel Automotive, Deniz Johnson Kontrols, Farba, Maysan Mando, Rollmech, Gemlik Ficosa, Gemlik Valeo, Tredin, Beylikdüzü Arçelik ve Ford Otosan fabrikaları da katılınca direniş tüm ülkeye yayıldı. İlk fiili grev 14 Mayıs’ta Reno işçilerinden! 14 Mayıs;13 Mayıs günü MESS eyleme katılanları tehdit edip zam talebini karşılamayacağını açıklayınca üretimi durduran Reno işçileri direniş ateşini yaktı... Reno işçilerinin ilk eyleminden bir ay sonra hareket yeni bir eşiğe girmiş oldu. Artık metal işçileri için fiiligrevlerle mücadele dönemi başladı. Fiili grevler yayıldı, sınıf dayanışması büyüdü! 15 Mayıs; Reno'nun ardından 15 Mayıs'ta Tofaş ve Coşkunöz işçileri 18 Mayıs’ta Mako işçileri, 20 Mayıs’ta Ototrim işçileri "Hak yoksa Üretim de yok" şiarıyla üretim durdurdu. 19 Mayıs; Ford Otosan işçileri, Kocaeli Seka Park buluşması ile istifaları başlattı. Meydana çıkışın ardından talepler için işçiler üretimi durdurma kararı alırken, Ford Otosan yönetimi ise üretime ara verdiğini açıklayarak eylemi engellemeye çalıştı. Bir ayda direniş 40 fabrikaya yayıldı! Metal Fırtına artık Türkiye’nin dört bir tarafına yayılmıştı. Metal Fırtına ilk başladığı günden bir ay sonraya kadar 40 fabrikada yankı buldu. Gebze ZF Sachs, Orhan Holding, Teknik Malzeme, Matay, Sıla Teknik, Beyçelik, Şahince, Trakya Döküm, ORS Rulman, VLE Elektrik, Gebze Farba, Eskişehir Şekermak, Eskişehir Otosan ve Türk Traktör fabrikalarında da metal fırtınanın esemeye başlamasıyla direniş bir ayda 40 fabrikayı sardı. Polisten sermaye için MİB Operasyonu! 20 Mayıs; Fabrikalarda direnişi kıramayan MESSTM çetesine “polis çetesi” eklendi. 20 Mayıs’ta saldırıya geçen polis grevlerin gücünü birleştiren MİB'i hedef aldı. Bursa'da evlere baskın düzenleyen polis 10 Metal İşçileri Birliği üyesini gözaltına aldı. 5 gün süren hukuksuz gözaltının ardından 25 Mayıs'ta mahkemeye çıkarılan MİB üyeleri metal grevlerini sahiplendiler; duruşmanın ardından serbest bırakıldılar. Ankara’dan ilk kıvılcım çakıldı… 21 Mayıs; Ankara ve Sakarya'daki Türk Traktör fabrikalarında "Her yer Reno, her yer direniş" diyen işçiler üretim durdurarak TM'den istifalara başladı. Renault, Tofaş, Mako ve Ototrim'de fiili grev devam ederken, Coşkunöz'de yönetimin ayak oyunları nedeniyle direniş sonlandı. Türk Traktör’de ve ORS fabrikasının torna bölümünde üretimin durması ile birlikte direniş Anadolu'da büyümeye başladı. Ford Otosan işçileri üretim durdurdu! Aynı gün Kocaeli’de de Ford Otosan işçileri Sabri Yalım Parkı’nda büyük işçi buluşması gerçekleştirdi. Buluşmanın ardından Ford Otosan yönetiminin iş başı çağrısına Ford Otosan işçileri üretim durdurarak cevap verdi. 22 Mayıs; Tofaş işçileri yönetimle yapılan anlaşma sonrası üretime başladı. 23 Mayıs’ta Mako'da, 24 Mayıs’ta Ototrim'de Tofaş'la aynı maddeler üzerinde yönetimle anlaşma sağlayan işçiler üretime başladı. Renault yönetimi ile toplantı yapan işçiler ise Tofaş anlaşmasının dayatılmasına tepki gösterdiler ve greve devam kararı aldılar. 25 Mayıs; Ford Otosan İnönü fabrikasında işçiler üretimi durdurdu. 26 Mayıs; Metal Fırtına Arçelik fabrikalarını sardı. İşten çıkarılan 5 arkadaşlarını sahiplenen Eskişehir Arçelik işçileri üretimi durdurdu. Aynı günlerde Bolu Arçelik'te de istifa ve eylemler başladı. 27 Mayıs; Direnişi ateşleyen ve metal fırtınanın kalesi haline gelerek destan yazan Reno'da yönetimle imzalanan protokol çerçevesinde üretim başladı. Arçelik-Lg işçileri Gebze'de eylemler yaptı. Sendikalı/sendikasız her yerde fiili-grevle kazanım! 28 Mayıs; Sendikasız Er Metal fabrikasında ücretlerine zam isteyen işçiler üretimi durdurdu. Kocaeli DYTECH fabrikasında gece vardiyasında ki işçiler TM'den istifa edip, ücretlerine zam talebiyle üretimi dur- TAL İŞÇİSİNE YOL GÖSTERİYOR! durdu. Ford Otosan Gölcük ve İnönü fabrikalarında ve Türk Traktör'de fiili grev devam ederken, direniş ateşi Aksaray Mercedes, Borusan Mannesman, Sakarya Otokar, Ege Endüstri, Hema Döküm, Çayırova Arçelik, Karsan, Sakarya Arma Filtre, Bosch Rexort, Ankara Arçelik, Sapanca Federal Mogul, Kocaeli Federal Mogul, Aka Otomotiv, Fontana ve Enpay fabrikalarında yankı bulmasıyla direniş ateşinin yankısı 59 fabrikaya ulaşmış oldu. 29 Mayıs; Er Metal işçilerinin bayram parası, erzak yardımı, 2 TL'lik zam talepleri için patron masaya oturmak zorunda kaldı. Er Metal işçileri gerçekleştirdikleri fiili grev, patronun söz vermesi üzerine sonlandırıldı. Fiili grevler yayılıyor! 1 Haziran; BMİS'te örgütlendikleri için işten atılan arkadaşlarını sahiplenen Klisom işçileri üretimi durdurdu. MESS'in 1000 tl ödemesi fabrika yönetimi tarafından verilmeyen BMİS üyesi Metro Wheels işçileri üretimi durdurdu. Sendikasız Baykal Makina'da ücretlerine zam talep eden işçiler iş bıraktı. 2 Haziran; TM'den istifa eden Şahince’de ve Gebze Akplast’ta işten çıkarılmalara karşı işçiler üretimi durdurdu. 3 Haziran; Klisom işçileri grevle kazandı ve üretim başladı. Türk Traktör Erenler ve İnönü fabrikalarında Tofaş'la yapılan anlaşmanın aynen uygulanacağı sözü üzerine üretim başladı. Ford Otosan Gölcük ve İnönü fabrikalarında grev sona erdi. BMİS'te örgütlü Tuzla Federal Mogul fabrikasında işçiler üretimi durdurdu. 4 Haziran; Ford Otosan İnönü’de işten atmaları protesto eden işçiler kısa süreli iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Pres Metal'de vardiya değişiminde içerideki işçiler çıkmadı, dışarıdaki işçiler girmedi. İşçileri ikna edemeyen yönetim şartları kabul edince eylem sonlandırıldı. Ücretlerini alamayan Aliağa EMC işçileri 2 saat üretim durdurma ardından ücretlerini alarak eylemi sonlandırdılar. 22 Haziran; Er Metal'de sözünde durmayan yönetime karşı bir kez daha üretim durduruldu. Bir gün süren direnişin sonunda Er Metal işçilerinin talepleri kabul edildi. 23 Haziran; MESS'in sadaka iyileştirmesine karşı başta Renault, Tofaş, Coşkunöz ve Mako olmak üzere bütün fabrikalarda tepkiler yükseldi, eylemler yapıldı. Tofaş'ta saldırıya geçen yönetim 82 işçiyi işten çıkardı, işçiler fabrika önünde eyleme geçti. 24 Haziran; Mako'da işten çıkarılan onlarca işçi, kendilerini destekleyen arkadaşlarıyla birlikte direniş başlattı. Fiili-grevler Türkiye’nin dört bir tarafında yayılmaya devam ediyor 25 Haziran; Gebze ZF Sachs işçileri talepleri için üretimi durdurdu. TM'ye tepki gösteren 15 işçinin işten çıkarılması üzerine Gebze OPSAN işçileri üretim durdurdu. Mako'da işten çıkarılmaların ardından işçiler yeniden fabrika önünde toplanıldı, yeterli birlik sağlanamadığından direniş sonlandırıldı. 26 Haziran; ZF Sachs işçilerinin direnişi anlaşmaya varılması sonrası sona erdi. 27 Haziran; Opsan işçileri, bazı taleplerinin kabul edilmesinin ardından direnişe son verdiler. 2 Temmuz; Arçelik- LG işçileri baskılara karşı üretimi durdurdu. Kocaeli Dytech işçileri de TM'nin fabrikadan gönderilmemesi ve baskı yapılması nedeniyle üretimi durdurdu. Metal işçileri yeni sendikalarını kurdular! 3 Temmuz; Metal işçileri yeni sendika için çıktıkları yolda kurdukları Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikasının kuruluşu için resmi girişimlerde bulundu. Yeni sendika için yola çıkıldı 7 Haziran; Çok sayıda kentten ve fabrikadan öncü işçi bir araya gelerek gerçekleştirdikleri toplantıda yeni sendika kararını aldı. Reno işçileri ikinci saldırıyı da püskürtüyor! 8 Haziran; Reno işçileri bir işçinin kartı basmayınca fabrikayı terk etmeme eylemi yaptı. İşçilerin birliği kısa sürede sonuç getirdi. İşten atılmak istenen işçi geri aldırıldı. ORS Rulman fabrikasında seçtikleri temsilcilerin yönetim tarafından kabul edilmemesine tepki gösteren işçiler üretimi durdurdu. 9 Haziran; ORS'de anlaşma sağlanması ardından üretim başladı. Tofaş'ta 2 öncü işçinin atılması üzerine işçiler üretimi durdurdu, yönetimin geri adım atmaması ve birliğin sağlanamamasından dolayı direniş sona erdirildi. Trakya'da ilk fiili grev, ilk kazanım! 10 Haziran; Çorlu EGO'da TM sendikasına tepki gösteren 5 işçinin çıkarılmasına tepki gösteren işçiler “Arkadaşım yoksa üretimde yok!” diyerek üretimi durdu. Ego işçileri, taleplerinin kabul edilmesiyle 2 gün sonra direnişi sonlandırdı. 17 Haziran; Cansan Alüminyum ve Rollmech fabrikalarında TM'ye karşı eylemler yapıldı. 5 Temmuz; Arçelik-LG işçilerinin fiili grevi sürerken, yönetim fabrikaya çevik kuvvet sokarak işçileri zorla dışarı çıkardı. Direnişteki 173 işçinin işine son verildi. Arçelik-LG işçileri fabrika önünde direnişe geçtiler. 6 Temmuz; Trakya Döküm işçileri işten atmalara karşı üretimi durdurdu. Direniş jandarmanın baskısı sonucu sonlandırıldı. 21 Temmuz; Önce 11 işçiyi ardından 12 işçiyi işten atan Enpay yönetimine karşı işçiler üretimi durdurdu. 26 Temmuz; Enpay işçilerinin grevinin 7. gününde yönetim fabrikaya polis soktu. TOMA’nın da girdiği fabrikada işçiler zorla dışarı çıkartıldılar. Bu saldırıda 5 işçi gözaltına alındı. Polis saldırısı ile 61 işçi daha Enpay'da işten atıldı. Enpay işçileri kapı önünde direnişe geçtiler. ORS ve Kocaer işçileri üretim durdurdu! 26 Ağustos; ORS fabrikasında yönetimin baskısına tepki gösteren işçiler üretimi durdu. Kocaer Haddecilik'te işten çıkarılan arkadaşlarını sahiplenen işçiler üretimi durdurdu. İşçilerin direnişi sonunda işten atılan işçiler işe geri alındı. 27 Ağustos; ORS fabrikasında 1600 işçi yönetime istifalarını verdiler, yönetim istifaları kabul etmedi. 7 Eylül; Günlerdir ORS fabrikası önünde direnişte olan işçilere ve onları destekleyen ailelerine jandarma TOMA’lar ve gaz bombaları ile saldırdı, işçiler ve aileleri polis tarafından darp edildi. 10 Eylül; ORS yönetimiyle işçilerin yaptığı görüşmeyle direniş sonra erdi, işçiler iş başı yaparken aralarında sözcülerin de olduğu 33 işçi tazminatlı olarak işten çıkarıldı. Kocaer’de bir kez daha direniş! Gürmak’ta üretim durdurma! 5 Ekim; Kocaer Haddecilik’te 4 işçinin çıkarılması üzerine işçiler bir kez daha üretim durdu, işçiler fabrikada direnişe geçti. 15 Ekim; Gürmak fabrikasında işten çıkarılan arkadaşlarını sahiplenen işçiler üretim, durdurdu. 20 Ekim; Kocaer işçileri, fabrika önünde çadır kurarak gerçekleştirdikleri direnişi sonlandırdılar... 100’ü aşkın fabrikada direnişin etkisi görüldü! Tüm bu geçen süre boyunca metal direnişi dalga dalga büyüdü. CMS, HP Pelze Pimsa, Erkunt, Çimtaş, HST, ADDS Otomotiv, İDÇ, Habaş, Ege Fren, Akım Metal, Snop Metal, Kanca, İndesit, Demir Çelik, İDÇ, Manisa Bosch, Faber, B/S/H, Hoşdere Mercedes, Temsa, Halla, Gebze Johnsons Kontrol, Autoliv, Diler Demir Çelik, Çolakoğlu, Ferro, Baymak ve ECA Armatür’de işçiler TM’ye ve MESS’e karşı öfkekerini çeşitli biçimlerle dile getirdiler. *** TM-MESS, bu süreçte yüzlerce işçi arkadaşımızı işten atmış olsada, Metal Fırtına başladığı günden bu güne bitiremedi. Çünkü metal işçilerinin talepleri ve öfkesi olduğu gibi durmakta. Bu yüzden metal işçileri yeni fırtınalar için güç biriktiriyor. Yeni fırtınalara hazırlanıyor.... METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 5 İ Sindirilmiş işçi yığınları nereye koşuyor?... çinde yaşadığımız dönem “uzay çağı” diye tanımlanıyor. Oysa toplum çağa göre gelişme göstermek yerine yozlaşma, yobazlaşma ile karşı karşıya. Düzenin emekçilere dayattığı ekonomik çıkmazlar ve umutsuzluk ise din istismarcısı fırsatçılara yarıyor. Pek çok sorunla boğuşan emekçiler çocuklarını gönderecek düzgün bir okul bulamazken, AKP iktidarından nemalanan din istismarcıları emekçileri ağlarına düşün çocukları “vakıf” adı verilen mekanlara kapatıyorlar. Eğitimi özelleştiren iktidar, emekçi çocuklarını düzgün bir eğitim alma hakkından yoksun bırakırken, yandaşlarına açtırdığı vakıflara bol miktarda para akıtıyor. Denetime kapalı olan bu vakıflar din eğitiminden çok bir siyasi partiye taraftar yetiştirmekle iştigal ediyorlar. Saraylarda sefahat sürenler, emekçi çocuklarını saltanatlarının dolgu malzemesi olarak kullanmak istiyorlar. Ayakkabı kutularına stoklanan rant parasından nemalanan “vakıf” denen bu mekanlarda yozlaşma had safhaya ulaşmakta, Ensar olayında görüldüğü üzere, bu mekanlarda onlarca çocuğa tecavüz edilmektedir. Hal böyleyken vakıfları finanse eden AKP şefleri utanıp/sıkılmadan tecavüzcülere sahip çıkıyor, onlarca çocuğun hayatını karartanlara destek veriyorlar. Kuran kursu adıyla kız ve erkek çocuklarını bu kurumlara verenler bir süre sonra buralarda yaşanan rezaletleri görseler de kandırma, tehdit ya da rüşvetle susturuluyorlar. Kız çocuklarıyla evliliğin caiz olduğunu, erkek çocuklara tecavüzün İslam’a aykırı olmadığını, kızlarını taciz eden babaların nikahlarının düşmeyeceğini ve daha pek çok iğrenç laflar eden din istismarcısı bu reziller, pişkince her şeyi allah için yaptıklarını da söylüyorlar. Çocuklarını vakıflara teslim eden emekçiler çocuklarının din eğitimi alarak kendilerine, ailelerine ve topluma faydalı bireyler olacaklarını sanıyorlar. Oysa ne idüğü belirsiz 'hoca' adındaki insan müsveddeleri “din için, allah için, kitap için” diye diye tüm pislik düşüncelerini, emellerini kız-erkek ayrımı yapmadan çocukları istismar ediyorlar. Rezaletler ortaya çıktığında en şaşırtıcı olan olayla karşılaşıyoruz; aileler “Sus ve sorgulama, her şey allah için yapıldı, her şey din için yapıldı, din bunları hoş görür” gibi akıldışı sözlere muhatap oluyor ve çoğu sesini çıkarmaktan çekiniyor. Peki tüm bunlara maruz kalan çocuklar gelecekte nasıl bireyler olacaktır? Bunların uğradığı tacizin, tecavüzün, türlü haksızlıkların hesabı kimden sorulacaktır? Sorgulanması gereken bir diğer önemli konu ise bu din istismarcılarına hep işçi ailelerin çocuklarını teslim etmeleridir. Yoksulluk, eğitimsizlik, geçim sıkıntıları insanların bu tuzaklara düşmelerini kolaylaştırıyor. Ayrıca bu Savaş kışkırtıcılarına karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği O rtadoğu’yu kendi çıkarları uğruna yap-boz tahtasına çeviren emperyalistlerle işbirlikçilerinin başlattığı yıkıcı savaş Türkiyeli işçi ve emekçilerin de hayatlarına mal oluyor. Komşu Suriye’yi yakıp yıkanların bombaları büyük kentler ve sınır bölgelerinde de patlıyor. Türk devletinin de besleyip büyüttüğü IŞİD çeteleri, onu var edenlerin elinde bir ölüm makinesi olmaya, sosyal hakların ve geleceğin yok edildiği bir toplumda emekçilerin üzerine baskı kurmanın bir aracı olarak kullanılmaya başladı. Kent merkezlerinde patlatılan bombalar “olağan” bir hal almışken, IŞİD çetelerinin her gün Kilis’e attıkları füzeler de AKP iktidarı tarafından “olağan” sayılıyor. Hak arayan işçilerin, emekçilerin üzerine polisi saldırtanlar, insanların tepesine IŞİD füzeleri yağarken, Kilis halkına abdest almalarını vaaz etmekle yetiniyorlar. Halkın güvenliğini sağlamak yerine, “abdestli ölün” diyerek alay ediyorlar. AKP reislerinin 20’ye yakın insanın ölümüne yol açan IŞİD füzeleri konusundaki utanç verici sessizliği dikkat çekiyor. Suriye halkını katleden IŞİD, El Nusra gibi cihatçı teröristleri beş yıldan beri besleyen, onlara silah taşıyan AKP iktidarı, kendi beslemelerinin Kilis’i bombalamalarını “sıradan bir olay” gibi yutturmaya çalışıyor. Bu durum, iktidarın ülke sınırlarını da halkını da korumaktan aciz olduğunu gözler önüne 6 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ seriyor. Dün Ortadoğu’yu sefil çıkarları doğrultusunda şekillendirmek için IŞİD ve benzeri çeteleri kullananlar, artık iktidarlarını, kasalarını ve dolar istifledikleri ayakkabı kutularını korumak için cihatçı çeteleri kullanıyor, buna dayanarak da işçiler üzerindeki baskı ve tahakkümü arttırmaya çalışıyorlar. Bu uğursuz belayı hem bizi bölüp parçalamak hem hak arama mücadelesinden uzak tutmak için kullanıyorlar. Canavarı kendileri yarattılar, faturayı emekçilere ödetiyorlar. İşçi sınıfı bu oyuna gelmemeli, baskılara boyun eğmemeli, patronlar düzeninin yarattığı belaların faturasını ödemeyi reddetmelidir. Ortalığın karıştırıldığı bu dönemde işçilerin birliğini halkların kardeşliğin savunmak her onurlu işçi için vazgeçilmez bir sorumluluk olmalıdır. Unutmamalıyız ki, ancak bu bilinç ve kararlılıkla mücadele ettiğimizde hem ölüm kokan atmosferi değiştirebilir hem bizi yapay ayrımlarla bölmek için çaba harcayanların heveslerini kursaklarında bırakabiliriz. simsarcıların arkasındaki esas güç devlet yetkilileridir. Böyle olunca ailelerin çocuklarına sahip çıkmaları ayrıca zorlaşıyor. Nitekim çocuk tacizcilerinin, tecavüzcülerin, kadın katillerinin sayısının günden güne artması bir tesadüf değildir. Çünkü devlet tecavüzcüleri koruyor. Örneğin kadına tecavüz eden bir sapık, “tecavüz ettiğim kişiyle evlenmek istiyorum” dediği zaman serbest bırakılıyor. Salt açığa çıkan rezaletlerin bu kadar artması yolsuzluk ve rüşvet batağına batmış bir iktidarın, emekçileri de kendisiyle birlikte yozlaştırmaya başladığını kanıtlıyor. İşçi ve emekçiler ancak iktidarı elinde bulunduran sömürücü, rüşvetçi, muhteris hırsızlara karşı mücadele ederek yozlaşmadan ve suç ortaklığından kurtulabilirler. Sömürü, yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, rüşvet, tecavüz gibi belaların tamamen ortandan kalması ise ancak işçi sınıfının iktidarını inşa ettiği koşullarda mümkün olacaktır. ÇORLU SARTEN’DE MESAİ ÜCRETİNE EL KONUYOR! Ç orlu Sarten fabrikasında yasadışı uygulamalar hızla sürüyor. Hafta içi, hafta sonu, resmi tatil fark etmez Sarten’de mesai zorunlu tutulur ama mesai ücreti alamazsınız. Sorduğunuzda buranın şartları böyle der muhasebeci Selver. Her şeyin yasal ve hukuka uygun olduğunu söylerler ama yasayı asla uygulamazlar. Hak hukuk tanımazlar. Haftalardır işçi arkadaşlarımız işten atılıyor, “sıra kimde?” diye bekliyoruz. TM’ye üye olanda olmayanda keyfi olarak kapı dışına rahatlıkla atılıyor. Peki TM ve onun temsilcileri ne yapıyor? Hiç bir şey, sözde sendika dava bile açmıyor çünkü patrona karşı dava açmak, efendiyle karşı gelmektir. Arkadaşlar bu hukuksuzluğa karşı birleşelim ve bu soysuzlardan hesap soralım… Sarten işçisi Gaspedilen senin benim hakkım! M erhaba arkadaşlar; bugün meclis genel kuruluna kiralık işçi yasası getirildi. Kıdem tazminatı hakkımızın ve yıllık ücretli iznimizin gasp edildiği, taşeronluğun bin kat derinleştiği, düzenli sigortamızın yatırılmayacağı kiralık işçilik yasası meclisten geçtiğimiz günlerde geçti. Gasp edilen senin benim hakkım. Gasp sadece cebinden paranın zorla alınması değildir. Bu da bir gasptır, sadece kendimizin değil tüm işçilerin hatta bizden sonra gelen kuşakların da hakkı çalınmaktadır. Bu yasaya var olan gücümüzle karşı çıkmalıyız. Bu konudaki mücadele asla sendika ağalarına bırakılamaz. Taşın altına elimizi koymalı, fabrikalarımızda bu konuyla ilgili tepki vermeliyiz. OSTİM’den bir işçi İ İşten çıkartıldıktan sonra hangi haklarımız var? şten çıkartıldıktan sonra sahip olduğumuz haklar iş yerinin koşulları, işten çıkış nedenimiz, çalışma süremize göre değişiklik gösterecektir. Ancak burada da önemli noktalar söz konusudur. 1Kıdem tazminatı: İşten çıkartılan işçiler, eğer kendi kusurundan çıkartılmamışlarsa ve işyerinde 1 yıl ve daha fazla çalışmışsa kıdem tazminatını almaya hak kazanır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır; 1-Kıdem tazminatı Kıdem tazminatı net ücretten değil, brüt ücretten hesaplanır. Patronlar ise çoğunlukla işçilerin bunu bilmemesinden faydalanarak hesaplamayı net ücretten yapıyorlar. Oysa kıdem tazminatının net ücret üzerinden değil sosyal haklardan, ikramiyelere kadar bütün diğer girdilerin de eklenmesi ile hesaplanması yasal bir zorunluluktur. Kriz dönemi en çok karşılaşılan konu patronların tazminatı parçalayarak ödemek istemesidir. İşçi bunu kabul etmek zorunda değildir. İşçi kabul etmediği takdirde işveren tazminatı bir seferde ödemek zorundadır. Ancak işsizlikle karşı karşıya kalan işçiler genelde bu tür ödemeleri kabul etme eğilimine girer. Oysa bu işçilerin zararınadır. Örneğin patron 10 lirayı, 5 seferde 2 liralık taksitlerle öder. Ama bu arada paranın değeri düştüğü için kar eder. 2- İhbar Tazminatı: Eğer işçi ihbar öneli verilmeden, yani yasada belirtilen sürelere göre önceden bilgilendirilmeden ve kendisine yeni bir iş arama zamanı ayrılmadan işten çıkartılırsa, ihbar tazminatına hak kazanır. Burada da kıdem tazminatında olduğu gibi, işçinin kendi isteğiyle yahut kusuru nedeniyle işten çıkartılmamış olması önemlidir. n 6 aydan az süreli çalışan işçiler için ihbar öneli 2 hafta, n 6 ay bir buçuk yıl arasında çalışan işçiler için 4 hafta, n Bir buçuk yıl üç yıl arasında çalışan işçiler için ihbar öneli 6 hafta, n Üç yıldan daha fazla çalışmış olanlar için ise 8 haftadır. 3- İşe iade davası: İşten hangi gerekçe ile çıkartılırsak çıkartalım, hukuk yoluna başvurarak işimize iade edilmemizi talep edebiliriz. Bunun anlamı şudur: “Ben patronun beni işten çıkartma nedenini kabul etmiyorum”. Ancak bu davayı açabilmek için 3 koşulun bir arada olması gerekir: a- İşyerinde işçi işten çıktığı tarihte 30 ve üzerinde işçi çalıştırılıyor olmalıdır. 100 kişilik bir işyerinde aynı gün 71 kişi çıkartıldığında, o işyerinde 29 kişi kalacaktır. Ancak bu dava açmaya engel değildir. Çünkü önemli olan işçinin işten çıkartıldığı tarihte “30 işçi” sayısına ulaşılmasıdır. b- İşten çıkartılan işçinin 6 aylık kıdeminin olması. c- Dava, işçinin işten çıktığı tarihten sonra bir ay içerisinde açılmak zorundadır. Burada kimi zaman karıştırılan konu ihbar öneli verilerek işten çıkartılma durumudur. Bu durumda 1 aylık süre işten çıkış tarihi üzerinden değil, işten çıkartıldığı tarihten başlayarak hesaplanacaktır. Eğer yukarıda yazılı bütün şartlar varsa, işçi işe iade davası açabilir. Bu durumda patronun işçiyi işten çıkartma gerekçesinin haklı ve geçerli olup olmadığı tespit edilecektir. Eğer iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği tespit edilirse, bu durumda patron işçiyi bir ay içerisinde işe başlatmak zorundadır. Başlatmazsa işçiye en az dört aylık ve en fazla sekiz aylık brüt ücreti tutarında işe iade etmeme tazminatı ödemek zorunda kalır. Ve yine işçinin geçersiz bir fesih nedeniyle boşta kalmasından dolayı da işçiye en çok dört aya kadar doğmuş ücreti ödenir. Burada önemli olan işçinin işe iade kararı kesinleşir kesinleşmez 10 gün içerisinde işverene başvurması zorunluluğudur. İşçi bu süreyi kaçırırsa hak kaybına uğrar. 4- İşsizlik sigortası ödeneği: İşten atılan işçinin faydalanabileceği diğer bir hak işsizlik sigortasıdır. İşsizlik sigortası kendi isteği (ve hatası) dışında işini kaybeden işçinin gelir kaybını az da olsa giderebilmeye yarayan bir olanaktır. İşsizlik ödeneğine hak kazanmak için en önemli iki koşul prim ödemeleri ile ilgilidir. Öncelikle işçinin işten çıktığı tarihten geriye doğru son 120 günlük primleri ödenmiş olmalıdır. Buna ek olarak yine işçinin son 3 yılda 600 günlük primi ödenmiş olmalıdır. Diğer önemli koşul ise başvuru süresidir. İş sözleşmesi biten işçi 30 gün içerisinde bağlı bulunduğu İŞKUR’a başvurmak zorundadır. Yoksa bu hakkını kaybeder. Eğer dava açmışsanız, başvuru süresi olan 30 gün davanızın kesin olarak kazanıldığı tarihten sonra başlayacaktır. İletişim adres ve telefonları... Mail adresi: [email protected] İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sok. 25/A (Eskule otopark girişi karşı sokağı) Esenyurt tel: 0506 146 40 75 e-mail: [email protected] İstanbul - Kartal Üç Fidan Gençlik Evi Kordonboyu Mah. Hamam sok. Özdemir İşhanı Kat:2 No:29 Kartal tel:0551 411 99 14 İstanbul - Ümraniye İşçilerin Birliği Derneği tel: 0 535 257 70 99 İstanbul - Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği Halkalı Cad. No: 113 Kat:4 Daire: 7 tel: 0212 690 71 53 - 0536 714 62 06 İstanbul - Gaziosmanpaşa - tel: 0535 915 32 45 Gebze İşçilerin Birliği Derneği Hacı Halil Mah. Orhangazi Cad. Karalar işhanı Kat3 Gencallar (Eski YKM) yanı tel: 542 843 16 01 Ankara - Mamak İşçi Kültür Evi Tuzluçayır Mah. 285 Sok. 21/C Mamak tel: ... e-mail: [email protected] İzmir - Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi Dere Cad. 8072 Sok. No: 48 Çiğli Tel: 0537 496 18 45 Manisa İşçi Kültür Sanat Derneği: 1. Anafartalar Mh. G. Osman Paşa Cd. No: 35/4 Tel: 0.533 054 90 67 - 0534 721 13 27 Adana - Sanayi İşçileri Derneği Kuru Köprü Mah. No 14 Sok. No: 15 Seyhan Tel: 0.538.970 64 95 Bursa - İşçilerin Birliği Derneği Başaran İşhanı, Kat:4 No: 14 - Heykel Kayseri İşçilerin Birliği Derneği Sahabiye Mh. Mersin Sk Sim İşhanı No: 403 Kat: 4 Kocasinan Tel: 0352 222 00 07 Trakya Kazimiye Mh Omurtak Cad Gür Pasajı no: 66 tel: 0534 976 45 81 İşçi Bülteni Özel Sayı:1354* Fiyatı: 25 Kr * Mayıs 2016 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Meşrutiyet Mh. Kodaman Sk. No:111 /15 Şişli İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 7 2016 1 Mayıs'ının ardından... Metal işçileri yeni 1 Mayıslarda sermayeden hesap sormak için hazırlanmalı! İ şçi sınıfı dünyası ile asalak kapitalistler dünyasının karşı karşıya geldiği 1 Mayıs'ta bu yıl da on binler alanlara çıktı. İşçi sınıfı için birlik, dayanış ve mücadele günü olan 1 Mayıs, patronlar sınıfı ve onların vurucu gücü olan devlet için “baş belası” bir gündür. Bundan dolayı her yıl 1 Mayıs'ta işçiler emekçiler alanlara akarken, karşı tarafın temsilcisi olan kolluk kuvvetleri işçileri, emekçileri ve emek dostlarını taciz eder, saldırır, bazen de cinayet işlerler. Geçen yılın kutlamalarıyla kıyaslandığında 2016 1 Mayıs'ı bazı bakımlardan zayıf geçti. Son bir yılda yaşanan olaylar dikkate alındığında emekçilerin bir kısmının alanlara çıkmakan kaçınmaları şaşırtıcı olmadı. Patlayıcı yüklü araçlar veya intihar bombacılarının kent meydanlarını mezbahaya çevirmesi, özellikle devlet gözetiminde gerçekleştirildiği ispatlanan 10 Ekim katliamının yarattığı tedirginliğe rağmen on binlerin kent meydanlarına akması, büyük önem taşıyor. Zira yıllardır desteklediği IŞİD'e Ankara katliamı için yeşil ışık yakan AKP iktidarının işçi sınıfıyla emekçileri evlerine hapsetme ve ülkeyi sermaye için bir “sömürü cenneti” haline getirme planı, bu sayede boşa düşmüştür. Kendileri kaçak saraylarında sefahat sürerken işçileri, emekçileri sömürü ve köleliğe mahkum etmek isteyenlerin hevesleri, pek çok kentte alanlara akan on binlerin 1 Mayıs'ı kutlama kararlılığıyla kursaklarında bırakılmıştır. Ölüm korkusuyla emekçileri sindirme planı çökse de, 1 Mayıs'ın işçi sınıfının mücadele geleneğine yakışır bir nitelikte kutlandığını söylemek kolay değil. Bunda iktidarın payı olduğu gibi, sendika konfederasyonlarına hakim olan mücadele kaçkını veya emek düşmanı anlayışların da önemli bir rolü var. İşçi sınıfının davası için kılını kıpırdatmayan Hak-İş, AKP'nin arka bahçesinden başka bir şey olmadığını bir kez daha kanıtladı. 1 Mayıs'ta Adapazarı'na sığınan bu ağa takımı işçi bayramını kutlamaktan çok ayin düzenlemeği tercih ettiler. Çanakkale'ye kaçan Türk-İş'in ağaları ise, iktidara biat ettiklerini dünya aleme gösterdiler. Bu ağalar sermayenin işçi sınıfı içindeki Truva atlarından başka bir şey değiller. Zira 1 Mayıs gibi işçi sınıfı için tarihsel önem taşıyan bir günü yozlaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Mücadeleden söz eden DİSK şefleri ise, AKP'nin dayatmalarına boyun eğerek yılların mücadelesiyle kazanılan Taksim meydanından kaçmış, inin-cinin top oynadığı Bakırköy pazarında soluğu almışlardır. Bu üç konfederasyondan işçi sınıfına bir hayırın gelmeyeceğini, artık Mısır'da yaşadığı söylenen sağır sultan da öğrenmiş bulunuyor. Bu tabloda işçi sınıfının da tarihine yaraşır bir tutum sergilemediğini söylemeden geçmeyelim. Zira işçi kortejlerinin zayıflığı, işçilerin çoğunluğunun alanlara çıkmaktan kaçındığını göstermektedir. Oysa estirdiği fırtına ile Türk Metal çetesini kökünden sarsan, MESS kodamanlarına kabuslar yaşatan metal işçileri başta olmak üzere, Türkiye işçi sınıfı 1 Mayıs alanlarını sermayaye ve sendikalara çöreklenmiş ağa takımına dar edebilirdi. 2017'de MESS ve onun tetikçisi TM çetesiyle kapışmaya hazırlanan metal işçileri 1 Mayıs alanlarından uzak durarak sergiledikleri ürkekliği biran önce aşmalı, sınıfına ve tarihine yakışan bir mücadeleye şimdiden hazırlanmalıdırlar. Aksi halde ne dayatılan kölelik koşullarını değiştirebilir, ne MESS kodamanlarına geri atım attırabilirler ne de ahtapot gibi vantuzlarını işçi sınıfının bedenine batıran Türk Metal çetesini hakettiği yer olan tarihin çöplüğüne atabilirler...
Benzer belgeler
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
teslim bayrağını çekti. AKP’nin yasakçı zorbalığına, sendikanın teslimiyetçi korkaklığına rağmen bazı fabrikalardaki BMİS üyesi
işçiler mücadeleye devam edince patronların bir kısmı MESS’ten ayrıla...
metal işçileri bülteni
İşçilerin Legrand’da olduğu gibi sorunları çokken ve artarken birliği ve
dayanışmayı güçlendirmesi gerekiyor. Tüm Legrand işçilerini, işçilerin
birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta ta...