Gündem Sayı 101
Transkript
Gündem Sayı 101
PERPA GÜNDEM DERGİSİ SAYI: 101 ARALIK 2015 PERSİAD Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği yayın organıdır. KOBİLERE ALTIN ÖNERİLER ARALIK 2015 Sayı: 101 ENGELLİLERİN TÜRKİYE İŞ DANS ÇALIŞMA EKONOMİSİNİ 2016’DA GÜVENLİĞİNDE RUHUNUZU HAKLARI NELER BEKLİYOR? KARA YIL ÖZGÜRLEŞTİRİR PERPA GÜNDEM DERGİSİ SAYI: 101 ARALIK 2015 PERSİAD Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği yayın organıdır. KOBİLERE ALTIN ÖNERİLER ARALIK 2015 Sayı: 101 ENGELLİLERİN TÜRKİYE İŞ DANS ÇALIŞMA EKONOMİSİNİ 2016’DA GÜVENLİĞİNDE RUHUNUZU HAKLARI NELER BEKLİYOR? KARA YIL ÖZGÜRLEŞTİRİR İÇİNDEKİLER 16 20 24 34 42 4 Bu Sayıda 6 Başkandan PERSİAD Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği yayın organıdır. Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği adına; Nazmi GÖKÇELİ Genel Yayın Yönetmeni Devrim BOZKURT Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yeşim ÖZDEMİR Yayın Kurulu Osan BAŞTA Ömer PESEN Filiz BAL Yücel KAYAR Grafik Tasarım Derya BOZKURT Yapım tanıtım hizmetleri ARKHE TANITIM HİZMETLERİ Tel. : 0212 210 54 45 Baskı: Portakal Baskı İt. İh. San ve Tic. AŞ. Tel: 0212 332 28 01 • Tüm yayın hakları ARKHE TANITIM HİZMETLERİ’ne ait olup, içerik izinsiz olarak yayınlanamaz. • Tüm makalelerdeki görüşler yazarlarına aittir. • Yazılar, internet ve ilgili firmalardan sağlanan kaynak ve öneriler doğrultusunda hazırlanmıştır. Sayı 101 2 Ayda bir yayınlanır 28 30 “Mücadele edenler kazanır” 8 Köşe Oğuz GÜLAY “Gücün anahtarları” 10 Haberler İş ve Sosyal Güvenlik 14 16 19 Kanser 20 yıl sonra kâbusumuz olabilir mi? Engellilerin çalışma hakları ve şartları İş güvenliğinde kara yıl? Ekonomi Finans 20 Kobiler finansal yönetimde nerede hata yapıyor? 24 Gergin geçen seçim dönemi yatırımcıyı etkiledi 26 2016’da Türkiye ekonomisini neler bekliyor? 28 Başarı Hikâyesi “Gökyüzünü görmeden çalışıyoruz” Makale 30 34 Propaganda faaliyetlerinin toplum açısından yönelimi Kapitalizm krizi mi? İklim krizi mi? Teknoloji 36 Güncel teknoloji haberleri Serbest Kürsü 38 “Hedefimiz mesleki dayanışmayı arttırmak” Sağlıklı Yaşam 40 41 Saç dökülmesine karşı 10 altın öneri Güncel sağlık haberleri Gezelim Görelim 42 “Kartalkaya” Kültür Sanat 44 46 Dans ruhunuzu özgürleştirir Farklı dünyaların kapılarını aralayın a IDA BU SA Y 2015’i geride bırakırken… İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre sadece 2014 yılında 1886 çalışan; önlenebilir iş kazaları sonucu hayatını kaybetti. Bu sayı sigortalı çalışanları kapsadığından, sigortasız ve tarım sektöründe yaşanan can kayıplarını da eklediğimizde vahim bir sonuçla karşılaşıyoruz. 2 ki toplumda yeterli bilinç 015 yılını oluşturulamadı. İş kazageride bıraktık. larının önüne nasıl geçiTürkiye için lebilir? Alınması gereken çok huzurlu bir önlemler nelerdir? Çalıyıl geçirdiğişanların hakları nelerdir? mizi söylemek gibi soruların cevaplarını pek mümkün değil. Birise “İş ve Sosyal Güvenlik” çok insanımızın hayatını başlığı altında bulabilirsikaybettiği acı olaylar yaşaniz? dık. Doğuda devam eden Toplumsal sorunlar; olayların sebep olduğu günlük koşuşturmalar huzursuzluklar ise devam ediyor. Yine 7 Haziran seiçinde kendinizi ihmal Yeşim ÖZDEMİR çimlerinin yarattığı belirsizetmeyin? “Sağlıklı Yaşam” lik nedeniyle ekonomide bölümümüzde günlük bir durgunluk yaşandı. bakımlarla ilgili sırları Son Rusya ile yaşanan gerginliğin de sizlerle paylaştık. Yine yoğun iş temposu Rusya ile olan ekonomik ilişkilere olumiçerisinden kurtulup ufak kaçamaklar suz etkisi oldu. Tüm bu gelişmeleri ve yapmayı planlıyorsanız “Gezelim Görelim Türkiye ekonomisinin geleceğine dair ve Kültür Sanat” disiplin başlığı altında ekonomi uzmanlarının değerlendirmeyer alan içeriklerden faydalanabilirsiniz. lerini “Ekonomi Finans” disiplin başlığı Bu sayıda “Başarı Hikayesi” sayfamızın konuğu Şafak Ozalit Yöneticisi Hakan altında okuyabilirsiniz. TAŞ. “Serbest Kürsü”de ise konuğumuz İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Perpa Muhasebeciler Grubu oldu. Dergiverilerine göre sadece 2014 yılında 1886 çalışan; önlenebilir iş kazaları somizdeki tüm yazılarımızı keyifle okuyacanucu hayatını kaybetti. Bu sayı sigortalı ğınızı düşünüyoruz. çalışanları kapsadığından, sigortasız ve tarım sektöründe yaşanan can kayıplaYeni yılın tüm umutsuzlukların geri de rını da eklediğimizde vahim bir sonuçla kaldığı barış ve huzur dolu bir yıl yüz yüzeyiz. İş güvenliğinde ne yazık olmasını diliyoruz. 4 PERSİAD GÜNDEM BAŞK A NDAN Mücadele edenler kazanır Değişimlerin, dönüşümlerin temel nedeni iç çelişkidir. Kapitalizm yapısı gereği içerisinde birçok çelişki barındırır. Aşırı kar hırsı, plansızlığı ve ataklığı, sonu gelmez istekleri nedeniyle yaramaz çocuklarda olduğu gibi başını beladan kurtaramaz. A bela ile savaşır; hem yaparken, damlar daha ne hem yıkarken kazanır. Sonunda desinler? Bill kısır döngüye girer. Kısır döngüGATES: “Kapitalizm den de savaşarak çıkar. Görülebizi iklim değişikliceği gibi iç çelişkisi kapitalizmin ğinden kurtaramaz. başını beladan kurtarmaz. Çare sosyalist Çelişki çelişkiyi getirir. Yukarıda politikalardadır. ” dedi. Waren yazdığın, dünyanın en zenginleri BUFFETT; dünyanın zenginlerini arasında bulunanların da iç çeçağırdığı bir toplantıda: “İsa’nın lişkileri dışa vurmuş olmalı ki bu havarileriyle yediği son yemeği sözleri söylemişler. Söylemişler (last supper) hatırlayın. Tıpkı de ne olmuş diyenlere şu söyleonun gibi ama bu, bizim ilk nebilir: “Bu bile önemlidir.” yemeğimiz. Çünkü sizlerden kiNazmi GÖKÇELİ Adam SMİTH, kapitalizm süreklişisel servetlerinizin en az yarısını PERSİAD Yönetim Kurulu Başkanı liğini serbest rekabet ortamında bağışlamanızı istiyorum.”diyor. sürdürebileceğini ummuştu. Ne Ne çarpıcı söz veriş; ne büyük oluyor peki? Sistem serbest rekabet ortamına fedakârlık. Ve “İlk adımı ben atıyorum ”diyerek geçemiyor mu? Yoksa kendi iç çelişkilerine, gereğini yapıyor. karakterine yenik mi düşecek? Ali KOÇ ise kapitalizm var olduğu sürece eşitliYalan söylemiyorlar: Kandırıldık da demiyorlar. ğin ve adaletin elde edilemeyeceğini sorunun Peki, neler oluyor? Nasıl olacak? kapitalizmde olduğunu daha yeni söyledi. Toplumların tarihi, birilerinin nedamet getirmesi, Elbette ki söylenenler yüzyıllardır bilinen şeyler. vicdanını temizlemesi ile değişmeyeceğine göre, Her şeyin bir doyum noktası olduğu gibi, burada bu açıklamaları nasıl anlamalıyız? Kapitalizmin iç da yavaş yavaş ortaya çıkıyor anlaşılan. çelişkilerinin kendi sonunu getireceğini söyleyenBu sözlerini bakıp da söz sahiplerinin sosyalist ler de oldukça çoktur. Ama insanlığın daha adil olduklarını düşünemeyiz. Bir iç hesaplaşma, bir dünyada yaşaması için mücadele edenlerle, vicdan temizleme gibi belki… Ama ne olursa oladaletsiz bir dünyada yaşaması için mücadele sun; insanlığın geleceğine ilişkin önemli sözlere edenler arasındaki oran da birincisinin ikinciye olarak tarihe geçtiler. oranı üçte bir olduğu genel kabul görmektedir. Değişimlerin, dönüşümlerin temel nedeni iç Bu orantıya karşın, uzun vadede hep iyilerin kaçelişkidir. Kapitalizm yapısı gereği içerisinde zandığı da ortadadır. Bu da ancak ve ancak mübirçok çelişki barındırır. Aşırı kar hırsı, plansızlığı cadele ile oluyor. Mücadele edenler her zaman ve ataklığı, sonu gelmez istekleri nedeniyle yarakazanamazlar ama kazananlar ancak mücadele maz çocuklarda olduğu gibi başı beladan kurtuledenlerdir. maz. Aslında belayı da kendisi yaratır. Yarattığı 6 PERSİAD GÜNDEM KÖŞE “Gücün anahtarları” Güç oyununda bağlantı kurduğunuz insanlar önemlidir. Mutsuzluk bulaştırıcılarla ilişki kurmadaki risk; kendinizi kurtarmak için değerli zaman ve enerjinizi ziyan etmenizdir. K çok mutsuzluğun da bulaşıcı türü ontrolleri dışındaki vardır. Bulaşmanın diğer yanı da şartlar nedeniyle eşit derecede geçerlidir ve belki yıkılanlar onlara de en kolay anlaşılandır. Keyifleri, verebileceğimiz doğal neşeleri ve zekâları ile muther türlü yardım luluğu kendilerine çeken insanlar ve anlayışı hak vardır. Onlar sevinç kaynağıdırlar ederler. Buna karşılık bir de ve kendi üzerlerine çektikleri şansızlık ya da mutsuzluk içinde mutluluğu paylaşmak için onlarla doğmayan ama yıkıcı hareketleri ilişki kurmalısınız. ve diğerleri üzerindeki rahatsız Bu olumlu duygusal etkilenmeyi edici etkileri nedeniyle talihsizliği avantajınız için kullanın. Eğer cimya da mutsuzluğu üzerlerine ri yaratılıştaysanız asla bir sınırın çekenler vardır. ötesine geçemezsiniz. Yalnızca Eğer onları ayağa kaldırabilsek; Oğuz GÜLAY cömert insanlar mükemmelliğe kalıplarını değiştirebilsek harika ulaşabilirler. O halde cömert bir şey olurdu fakat çoğunlukla insanlarla ilişki kurun. Bu niteliği size de bulaştıraiçimize girip bizi değiştiren şey bu kalıplardır. cak, içinizde sıkı ve sınırlı ne varsa gevşeteceklerNedeni basittir. İnsanlar ruhsal durumlara, duydir. Eğer ümitsizseniz neşeli insanlara yönelin. Asla gulara hatta birlikte zaman geçirdikleri diğerlesizin eksiklikleriniz paylaşanlarla ilişki kurmayın rinin düşünce tarzına karşı bile aşırı derecede onlar sizi engelleyen şeyleri güçlendireceklerdir. hassastırlar. Yalnızca olumlu tanıdıklarınızla bağlantıya girin; Tedavi edilemez derecede mutsuz ve dengesiz bunu hayatınızın kuralı yapın. olanların bunu başkalarına bulaştırma güçleri Talihlileri tanıyın böylece onların arkadaşlığını seçok büyüktür; çünkü karakterleri ve duyguları çebilirsiniz; talihsizleri de tanıyın böylece onlardan çok yoğundur. Kendilerini genellikle kurban kaçınabilirsiniz. Talihsizlik genellikle aptallık suçuolarak gösterirler; başlangıçta çektikleri acılara dur ve ondan yakınanlar arasında daha bulaşıcı kendilerinin neden olduğunun görülmesini zorolan başka bir illet yoktur. Kapınızı talihsizliğin en laştırırlar. Siz onların sorunlarının doğal yapısını küçüğüne bile açmayın. Çünkü eğer bunu yaparfark etmeden önce hastalık size de bulaşmış sanız birçokları arkasından gelecektir. Başkasının olur. acısı yüzünden ölmeyin. Güç oyununda bağlantı kurduğunuz insanlar Bu yasanın tersi yoktur; uygulanması evrenseldir. önemlidir. Mutsuzluk bulaştırıcılarla ilişki kurmaTalihli kişilerle ile ilişki kurarak elde edilecek şey daki risk; kendinizi kurtarmak için değerli zaman yalnızca güç ve şanstır. Bu yasaya uymazsanız ve enerjinizi ziyan etmenizdir. İlişki ile gelen tehlikeyi göze almış olursunuz. suçluluk yoluyla diğerlerinin gözünde de acı çekersiniz. Bulaşmanın tehlikelerini hiçbir zaman Uygulanması dileğimle… küçümsemeyin. Farkında olunması gereken bir- 8 PERSİAD GÜNDEM HABE R Perpa artık cebinizde Muhalefet Perpa’da 10 Kasım Anma Töreni Perpayla ilgili merak ettiğiniz tüm soruların yanıtları artık cebinizde. Perpa Ticaret Merkezi IOS ve Android uygulaması Perpa B Blok Yönetimi tarafından hazırlanarak hizmete sunuldu. Perpa’da hangi ürünü nerede bulabileceğiniz, Perpa’da yer alan sektörler ve o sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, Perpa kat planları, Perpa yönetimi bölümleri ve iletişim bilgileri, güncel haberler IOS ve Android uygulamasında yer alıyor. IOS işletim sistemini kullanan iphone, ipad gibi akıllı cihazlarınızdaki app store’u açarak arama çubuğuna “Perpa” yazıp Perpa Ticaret Merkezi uygulamasını indirebilirsiniz. Android’ler de ise play store’u açarak; arama çubuğuna “Perpa” yazıp Perpa Ticaret Merkezi uygulamasını indirebilirsiniz. Perpa uygulamasına ulaşmak için Perpa içerisine asılan “Perpa Artık Cepte” duvar afişlerinde ve çeşitli restoranlara dağıtılan tepsi afişlerinde bulunan QR kodları telefonunuza okutmanız yeterli. “Perpa Ticaret Merkezi” Mustafa Kemal Atatürk ölüm yıl dönümü’nde Perpa’da saygıyla anıldı. 10 Kasım 2015 tarihinde Perpa 8’inci katta bulunan Atatürk köşesinde gerçekleşen törene Perpa yönetimi, sivil toplum kuruluşları,basın ve Perpa esnafı katıldı. Anma töreni Atatürk Anıtın’a çelenk sunumuyla başladı. Atatürk’ün vefat ettiği saat 9:05’te Perpalılar saygı duruşunda bulundu. Ardından bayrağımız yarıya indirilerek İstiklal Marşı okundu. Törende kısa bir konuşma yapan Perpa Yapı Kooperatifi Sayman Üyesi Hacı DEMİR; tarih güven uyandırmadı uygulamasını cep telefonunuza indirebilmeniz ve sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için telefonunuzun güncellemelerinin yapılmış olması gerekiyor. Perpa Ticaret Merkezi cep telefonu uygulamasıyla Perpa içinde ulaşmak istediğiniz firmayların bilgilerine kolaylıkla ulaşabileceksiniz. Perpa cep telefonu uygulamasında ve Perpa Portalında yer vermek üzere firmaların güncel bilgilerine ihtiyaç duyuluyor. Perpa Portalında ve uygulamasında yer alan firma bilgileriniz güncel değilse Perpa B Blok Bilgi İşlem Bölümüyle iletişime geçebilirsiniz. Komşularımız aşure bekliyor Darülaceze Başkanlığı Reis Gıda işbirliği ile Perpa’da Muharrem Ayı nedeniyle “Komşularımız aşure bekliyor” etkinliği düzenledi. Etkinliğe Darülaceze Başkanı Hamza CEBECİ, Reis Gıda Yönetim 10 PERSİAD GÜNDEM Kurulu Başkanı Mehmet REİS,Darüleceze Başkan Yardımcıları Ümit ÜNAL, Ahmet MALATYALI ve İlhan UĞUR katıldı. Perpa bahçesinde havuz başında gerçekleşen etkinlikte Perpa B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Mithat YÜMLÜ ve Perpa Yönetimi de bulundu. Darülaceze Başkanı Ahmet CEBECİ; yaptığı kısa konuşmada Mehmet Akif ERSOY’un dizelerinden alıntı yaptı. “Sen! Ben! Desin efrâd, aradan vahdeti kaldır; Milletler için işte kıyâmet o zamandır” dizelerini hatırlatan CEBECİ; “Ne zaman bir toplumda gençler yaşlılarına sahip çıkmışsa, komşuluk ilişkileri tesis edilmişse o toplumda bereket olmuşdur. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. Etkinlik aşure dağıtımı ile devam etti. Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği Şişli Şubesi 1 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimin sonuçlarını değerlendirdi. Oturum Başkanlığını Taci TEKİN’in yaptığı toplantının özel bir konuğu vardı. Gazeteci Can ATAKLI seçim sonuçlarını değerlendirdi. ATAKLI “AKP’nin oy oranlarının artmasında toplumda yaratılan tedirginliğin etkisi oldukça fazla. “dedi. Türkiye’de terörün bir anda patladığını ifade eden ATAKLI; “7 Haziran seçiminde dengeler değişmişti. 80 milletvekili çıkartan bir parti neden silah bırakmasın,neden bomba patlatsın? diye sordu. Muhalefet partilerinin toplumu etkileyemedeğini vurgulayan ATAKLI; halkın karşısına farklı projelerle çıkılmadığı ve güven duygusunun uyandırılmadığı üzerinde durdu. PERSİAD TOPLANTI SALONU: EĞİTİM, PANEL, SEMİNER, KONGRE VE MÜŞTERİ TOPLANTILARINIZ İÇİN 40 KİŞİLİK PERSİAD TOPLANTI SALONUNU UYGUN FİYATLARLA KİRALIYABİLİRSİNİZ. sahnesinde yok edilmek üzere olan Türk Milletini Atatürk’ün yeniden yükselttiğini ifade etti. DEMİR; “Türk devrimi birçok konuda ilktir. Emperyalizme karşı başarılı olan ilk ve tek ulus hareketidir. Bağımsızlık savaşını 3,5 yıl gibi kısa bir sürede zaferle sonuçlandıran ilk ve tek ulusal devrimdir. Cumhuriyet fazilet ve erdemdir.”dedi. DEMİR’in konuşmasının ardından tören sona erdi. Cumhuriyet’in 92’inci yılı coşkuyla kutlandı Perpa Ticaret Merkezi 29 Ekim Cumhuriyet Töreni 28 Ekim 2015’te Atatürk heykel alanında gerçekleşti. Türk bayraklarıyla alanda toplanan Perpalılar Cumhuriyet’in 92’inci yılını coşkuyla kutladı. Törene Perpa A ve B Blok Yönetim Kurulları, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN, CHP Kağıthane İlçe Sekreteri Hatun Leyla AYDINDAĞ, sivil toplum kuruluşları basın ve perpa esnafı katıldı. Cumhuriyet Bayramı Töreni Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başladı. Çelenk sunumunun ardından Atatürk ve tüm şehitlerimizin anısına saygı duruşuna geçildi. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşmasını gerçekleştiren Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hasan SEZGİN; “ Bugün Cumhuriyetin değerini anlamak için Ortadoğu coğrafyasına bakmak yeterlidir. Bitmek bilmeyen savaşlar ve gözyaşları... Bize düşen Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü savunmaktır.” dedi. Perpa B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Mithat YÜMLÜ ise cumhuriyetlerin demokrasiyle taçlandırıldığında önemlerinin arttığını vurguladı. Tören Perpalıların 10. Yıl Marşını coşkuyla söylemesinin ardından sona erdi. Persiad üyeleri yemekte buluştu Persiad (Perpa Sanayicileri ve İş Adamaları Derneği) her ayın ilk haftası gerçekleştirdikleri yemek organizasyonunda üyeleri bir araya geldiler. Sera Restaurant’ta keyifli bir öğlen yemeği yiyen üyeler ülke gündemine dair sohbet etti. Sohbet havasında devam eden yemekte PERSİAD’ın gerçekleştirdiği kültür ve sanat gezilerine ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Yemek organizasyonu üyelerin iyi dilek ve temenileriyle sona erdi. ARALIK 2015 11 Bu topu birlikte atalım HABE R Küçükçekmece Dostluk Engelli Basketbol Kulübü 1997’den beri engellilere umut ışığı oluyor. Engellileri sosyal yaşamın içerisine katan ve yaşamlarını sürdürebilmek için destek veren kulüp şu anda 2. ligte yer alıyor. 2 dönemdir kulüp başkanlığını yürüten Casım ACAR; yeterli sayıda engelli arabaları olmadığı için gençleri geri çevirmek zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Yardım ve destek bekleyen Casım ACAR; sosyal hayat içerisinde var olmak istediklerinin altını çiziyor. Destek olmak isteyen okuyucularımız Casım ACAR’a 0542 523 28 67 numarasından ulaşabilirler. PTT Perpa’da hizmet vermeye başladı PERSİAD üyeleri tarihi mekânları ziyaret etti Perpa PTT Müdürlüğü’nün tadilatı tamamlandı. Perpalılara hizmet vermeye başlayan PTT Müdürlüğü B Blok 5’kat yeşil hat no: 389’da faaliyete başladı. Perpa B Blok gelir artırıcı çalışmalar arasında yer alan Perpa PTT Müdürlüğü’nden PTT kargo işlemleri de yapılabiliyor. PERSİAD kültür ve sanat gezilerini sürdürüyor PERSİAD her yıl düzenlediği kültür ve sanat gezisi kapsamında bu yıl Yunanistan’ı ziyaret etti. 27 Kasım 2015 tarihinde bir araya gelen PERSİAD üyeleri keyifli bir yolculuktan sonra sabah saatlerinde Selanik’teydi. Panaromik şehir turu kapsamında kordon, beyaz kule, döner kule, fuar meydanı, Osmanlı üyeler su kemerleri, liman, kale,19.yy Neo klasik yapılar, Pangia, eski yeni şehir gibi birçok yeri ziyaret etti. Türk bölgesi olan İskece, Gümülcine ve Dedeağaç şehirlerini panoramik olarak ziyaretlerinin ardından tur sona erdi. Keyifli bir hafta sonu geçiren üyeler bir sonraki etkinlikte buluşmak üzere ayrıldı. Geleneksel tohumlar nasıl korunur? Persiad (Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği) üyeleri 15 Kasım 2015 tarihinde Samatya Kültür etkinliğini gerçekleştirdi. Sabah kahvaltısında bir araya gelen üyeler keyifli bir sohbetin ardından tarihi mekânları, kiliseleri ve camileri ziyaret etti. Üyeler keyifli bir gün geçirirken tarihi mekânları da keşfetmiş oldu. Etkinlik birlikte yenilen akşam yemeğinin ardından sona erdi. Isıtma-soğutma sistemleri çalışmaları sürüyor Perpa B Blok 4 borulu fan coil ısıtma soğutma sistemi için kazan dairesindeki çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Perpa B Blok 4 borulu fan coil sisteminin ısıtma bölümünün koridor, kazan dairesi mekanik işleri bitti; elektrik işleri de bitmek üzere. Dükkân içlerinin büyük bölümünde çalışmalar sona erdi. Isıtma bölümünün ay sonunda devreye alınması planlanıyor. Soğutma bölümünün yapımı ise devam ediyor. Soğutma bölümünün yılbaşında bitirilmesi amaçlanıyor. 12 PERSİAD GÜNDEM ve Bizans eserleri, Yunanistan’ın en büyük katedrali olan Aya Dimitros Katedrali ve tarihi dokusu olan birçok yer ziyaret edildi. Tur bitiminde Ulu Önder Atatürk’ün evini ziyaret eden üyeler burada hatıra fotoğrafları çektirdi. Turun 2. gününde Kavala’ya hareket edildi. Yunanistan’da farklı lezzetleri keşfeden Şubat 2015’te kurulan TOHUMDER Perpa Ticaret Merkezi’nde faaliyetlerini sürdürüyor. Derneğin amacı doğal üretimi destekleyerek; doğal üreten üretici ile insanları bir araya getirmek. Endüstriyel tarımının hayatımıza soktuğu GDO’lu ürünlere karşı savaşan dernek; üreticide ve tüketicide bilinci artırmak için seminerler düzenliyor. Derneğin faaliyetlerine ilişkin görüşlerini aldığımız TOHUMDER Dernek Başkanı Aydın Doruk; “ Geleneksel tohumlar git gide bitiyor. Türkiye Avrupa ülkelerine mahkûm hale gelmeye başladı. Biz farkındalık yaratarak doğal üreticiyi tarıma teşvik etmek istiyoruz.” dedi. Geleneksel tarımda herkes kendi üretiyor. Kimyasal madde kullanılmıyor. TOHUMDER’in hedeflerini anlatan DORUK; sözlerini şu şekilde sürdürdü: Biz profesyonel insanlar değiliz. Doğal tüketicilerle doğal üreten üreticileri bir araya getirmek istiyoruz. Bugüne kadar neler yaptık; dernek açılırken panel düzenledik. 350 kişi katıldı, Perpa’da en kalabalık etkinlerden birisiydi. İnsanların doğal tüketim gibi bir kaygıları var. Panelde geleneksel tohumların nasıl korunabileceği bunla nasıl mücadele edilebileceğine değinildi. Tüketicideki bilinci artırmak için küçük broşürler çıkartıyoruz. Halil Rıfat Paşa Mahallesi’nde Ekolojik Mahalle Projemiz var. Amacımız kendine yeten bir mahalle oluşturmak. Mart ayında herkes kendi tohumunu değiştirecek. Türkiye’de doğal üretim kalmadı tarım ithalata dayanıyor biz bu durumu değiştirmek istiyoruz. ARALIK 2015 13 KÖŞE Kanser 20 yıl sonra kâbusumuz olabilir mi? Asbest tüm dünyada yılda 100 bin ölüme sebebiyet verecek yaygınlığa ulaştı. Asbest tozunun öldürücü özeliği solunabilir hale gelmesiyle başlıyor. Solunduğunda asbestosis (akciğer hastalığı), mezotelyoma (akciğer zarı veya karın zarı tümörü) ve akciğer kanserine neden oluyor. B tamamına yakınında, okul, hastane ve aşlatılan kentsel dökamu binalarında yapı ve izolasyon malnüşüm seferberliği ile zemesi olarak kullanılmıştır. Bu yapıları 2020 yılına kadar 7 yıktığımızda veya asbestli malzemeleri milyon binanın yıkılıp söktüğümüzde asbest tozları havaya yerine yenisinin yapılması karışmakta; yıkımı ve sökümü yapan planlanmaktadır. Yapı çalışanlar ile çevrede yaşayanlar tarasektöründeki depreme dayanıksız olan fından solunarak yukarıda saydığımız bu yapıların yenilenmesi bir yönüyle hastalıklara neden olmaktadır. Bugün bizleri sevindirirken diğer taraftan insan ülkemizde eski binaların yıkımı ve asve çevre sağlığını hiçe sayan bilinçsiz bestli malzemelerin sökülmesi işlerinde uygulamalar bizlerde derin kaygılar olması gereken özen gösterilmemekteyaratmaktadır. Bu uygulamaların en Hüseyin POLAT dir. Gerekli önlemler alınmaz ise asbest tehlikelisi; 15-20 yıl sonra geniş bir A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı İlk Yardım Eğitmeni tozunun öldürücü etkilerine maruz kalan kitlenin sağlığını etkileyebilecek, toplu çalışanlar ile çevrede yaşayanların 15-20 kanserlere ve bunun sonucu ölümlere yıl sonra kansere yakalandıkları görüleyol açabilecek olan asbest tozlarıdır. cektir. Ülkemizde kanser patlaması yaşanacaktır. Asbest; insanlar tarafından 2.500 yıldır bilinen ve kullanılan, tabiatta doğal olarak da bulunan, lifli yapıda bir mineNe yapmak gerekir? raldir. 1950’li yıllardan sonra ucuz ve kolay ulaşılır olması; Söküm; yıkım, tamir ve bakım işleri yapıldığında ‘Risk ısıya, aşınmaya, kimyasallara ve mikroorganizmalara karşı Değerlendirilmesi’ ve ‘Ortam Ölçümleri’ yapılmalıdır. Ortam çok dayanıklı olmasından dolayı yaygın bir şekilde inşaat ölçümleri sonrası asbest tozuna maruziyet riski bulunan malzemeleri, boru, balata, conta, elektrikli aletler, iplik ve çalışmalarda asbestli malzemenin sökülmesi, depolanması dokuma, yalıtım malzemeleri ve benzer binlerce ürünün ve bertaraf edilmesinde çalışanların ve çevrede yaşayapımında kullanıldı. Kullanım alanı genişledikçe ölümcül yanların sağlığı ön planda tutulmalıdır. Asbest tozunun özelliği de aynı oranda genişledi. Asbest tüm dünyada havaya karışma ihtimalinin bulunduğu yerlere gerekli uyarı yılda 100 bin ölüme sebebiyet verecek yaygınlığa ulaştı. levhaları konularak çevre, yetkili ve gerekli donanıma saAsbest tozunun öldürücü özeliği solunabilir hale gelmehip olmayan herkese kısıtlanmalıdır. Asbest veya asbestli siyle başlar. Solunduğunda asbestosis (akciğer hastalığı), malzemeden çıkan tozun, tesis veya çalışma alanı dışına mezotelyoma (akciğer zarı veya karın zarı tümörü) ve akyayılması önlenmelidir. Asbest içeren malzemelerin, yıkım, ciğer kanserine neden olmaktadır. Ne yazık ki tedavisi de söküm, bakım ve uzaklaştırma işlerini, belge sahibi ‘Asbest mümkün değildir. Bu öldürücü özelliğinden dolayı asbest Söküm Uzmanı’ nezaretinde yine belge sahibi ‘Asbest üretimi, kullanımı ve ticareti 2005 yılında Avrupa Birliği’ne Söküm Çalışanlarına’ yaptırılmalıdır. Uzman ve çalışanlara üye ülkelerde yasaklanmıştır. 2006 yılında kabul edilen uygun iş elbisesi, göz ve solunum koruyucu donanım direktif ile de asbestin temizlenmesi işlerinde çalışacak verilmelidir ve denetimler yapılarak bu donanımların etkin işçilerin maruz kalacakları asbestten korunmaları için sıkı kullanımı sağlanmalıdır. Çalışanlarımızın ve vatandaşlarımıtedbirler getirilmiştir. Türkiye’de de 2010 yılından itibaren zın sağlığı için, teknik ve bilimsel tedbirleri alalım ki; kentsel asbesttin üretimi, kullanımı ve ticareti yasaklanmıştır. dönüşüm kâbusumuz olmasın! Asbest yasaklansa bile bugün oturduğumuz binaların 14 PERSİAD GÜNDEM İŞ ve S OS GÜVE YAL NLİK Sevgi DÜZGÜN Fizikçi - Yazar lananlar, durumlarını tescil için İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvurabilirler. Engellilik dereceleri % 40’ın üzerindeyken işe girip de daha sonra durumlarında bir iyileşme görülerek dereceleri % 40’ın altına düşenler engelli kadrosunda çalışmaya devam ederler. Bu hükümlere aykırı hareket eden, özürlü işçi çalıştırmayan işverene çalıştırmadığı her ay için para cezası verilir. Engellilerin çalışma hakları ve şartları Engellilerin emekli olma ve kendilerine malul aylığı bağlanma şartları Bir iş yerinde çalışırken iş kazası nedeniyle sakatlanan kişilerin öncelik hakkı vardır. İşveren, bu işçisini engelli kadrosunda öncelikle çalıştırmakla yükümlüdür. Çalıştığı iş yerinde sakatlananlar, durumlarını tescil için İş ve İşçi Bulma Kurumu'na başvurabilirler. 3 0 Mayıs 1997 tarihinde Bakanlar Kurulunca alınan karara göre 1475 sayılı İş Kanunu’nun 25. Maddesinin a fıkrasının 1. bendinde zorunlu engelli çalıştırma oranı belirtilmiştir. 16 PERSİAD GÜNDEM Engellinin işyerindeki hakları: Bir iş yerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan engelli işçiler, eski iş yerlerine alınmalarını istedikleri takdirde işveren kadroda boşluk varsa derhal; yoksa boşalan ilk kadroda kendilerine şans tanımalıdır. Bir iş yerinde çalışırken iş kazası nedeniyle sakatlanan kişilerin öncelik hakkı vardır. İşveren, bu işçisini engelli kadrosunda öncelikle çalıştırmakla yükümlüdür. Çalıştığı iş yerinde sakat- 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olarak işe girenler; Çalışma gücünün en az %40’ını kaybettiğini belgeleyerek özürlü olarak işe girmiş olanlar, en az 15 yıl fiili hizmet süresini doldurdukları takdirde istekleri üzerine emekliye ayrılabilirler (39. maddenin J Bendi). 5434 sayılı Kanuna tabi olarak çalışırken herhangi bir hastalık veya kaza sonucu çalışma gücünü kaybederek (hayatını çalışarak kazanamayacak derecede) malul duruma düşenlere 10 yıllık emekliliğe tabi hizmetleri olmaları halinde aylık bağlanır. Yukarıda 1. ve 2. Maddelerde bahsi geçenlerin ölmeleri halinde dul ve yetimlerine de Sandıkça aylık bağlanır (madde 53). 5 sene emekliliğe esas bir hizmette bulunmak şartıyla tedavisi mümkün olmayacak bir şekilde malul duruma düşen adi malullere 15 sene hizmetleri varmış gibi aylık bağlanır. Ancak bu aylıklar dul ve yetimlere intikal etmez (53. maddenin son paragrafı). 5434 sayılı Yasaya tabi olarak çalışırken (en az 5 yıl fiili hizmeti olmak kaydıyla) veya 5434 sayılı Yasaya göre emeklilik hakkını kazanmış ya da emekli aylığı alırken ölmüş olanların yaşları ne olursa olsun malul ve muhtaç erkek çocuklarına emekli aylığı bağlanır (74. Madde). 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi olarak işe girenler; Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan veya sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun, en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi ödenmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar (60. maddenin C bendinin a ve b fıkraları). Malul sayılanlar (çalışma gücünün 2/3’ünü ya da iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını yitirdikleri resmi sağlık kurulu raporuyla saptanan) emekli aylığı bağlanabilmesi için toplam 1800 gün ve en az 5 yıldan beri sigortalı bulunmalıdır. Sigortalılık süresinin her yılı için ortalama 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası pirimi ödenmiş olması gerekmektedir (54. maddenin C Fıkrası). 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı çalışırken (en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin Çalışma gücünün en az %40'ını kaybettiğini belgeleyerek özürlü olarak işe girmiş olanlar, en az 15 yıl fiili hizmet süresini doldurdukları takdirde istekleri üzerine emekliye ayrılabilirler. her yılı için ortalama 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası pirimi ödenmiş olması kaydı ile) yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış veya yaşlılık aylığı alırken, ölenlerin malul ve muhtaç erkek çocuklarına (Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandığına tabi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almama şartıyla) aylık bağlanır (23.maddenin C Bendinin b Fıkrasının V. Paragrafı ve 68. maddenin C Bendinin b Fıkrasının V. Paragrafı). 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’na tabi olarak çalışanlar; Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirerek malul duruma düşenlere en az 5 tam yıl BAĞ-KUR primi ödemiş olmaları ve yazılı istekte bulunmaları şartıyla malullük aylığı bağlanır (29. Madde). BAĞ-KUR’da fiili sigortalılığı devam ederken bir iş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybedenler için 5 yıl sigorta primi ödenmiş olma şartı aranmaz. ARALIK 2015 17 İş güvenliğinde kara yıl İŞ ve S OS GÜVE YAL NLİK İş kazalarını 6331 sayılı iş güvenlik kanunu ile çözeceğini düşünen Çalışma Bakanlığı her geçen yıl artarak devam eden işçi ölümlerinin nedenini kadere bağlamaktadır. İş güvenlik uzmanları Çalışma Bakanlığının can simidi olmuş; tüm kazaların birinci sorumluluğu bu uzmanlara yıkılmıştır. En az 3 tam yıl BAĞ-KUR pirimi ödemiş olmaları şartıyla; Ölen Bağ-Kurlunun veya 5 (beş) tam yıl BAĞ-KUR pirimi ödeyerek malulen emekli olduktan sonra ölen ya da herhangi bir şekilde yaşlılık aylığını hak eden ya da yaşlılık aylığı alırken ölen Bağ-Kurlunun malul ve muhtaç erkek çocuklarına aylık bağlanır (Madde 41). 2022 Sayılı Kanun’a göre Sakatlık ve Malullük Aylığı Sakatlık aylığı: Çalışma ve iş görme gücünün %40 ile %70 arasında kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. Aylık bağlanabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak, çalışma ve iş görme gücünü en az %40 oranında kaybettiklerini tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir. Malullük aylığı: Çalışma ve iş görme gücünü %70’in üzerinde kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır. 18 yaşını doldurmuş olmak; başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde malul olduğunu tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları gerekmektedir. 18 PERSİAD GÜNDEM Erkan ATEŞ / TİGİAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ Aylıkların bağlanma şartları T.C. vatandaşı olmak, Muhtaç olmak, Bağlanacak aylık miktarına eşit veya fazla devamlı gelir sağlayamamak, Kendisine kanunen bakmakla yükümlü kimsesinin olmamasıdır. Aylık bağlanması için gerekli belgeler 2022 sayılı kanuna göre başvuru formu: Bu formda yer alan; aylık istek dilekçesi ile mal bildirim belgesi kişi tarafından doldurulacaktır. Muhtaçlık belgesi ve vukuatlı nüfus kayıt örneği, ikametgâh, ilmuhaberi bölümleri ise yetkililerce imzalanacak ve mühürlenecektir. Sağlık Kurulu Raporu; Mal Müdürlüğü tarafından sevk edilen bir hastaneden alınmalıdır. Üç adet fotoğraf Bu belgelerle Emekli Sandığı veya valilik ya da kaymakamlık makamlarına başvurulur. Aylığı almakta olan aile reisinin aylığı; eşinin de bu aylığı hak etmesi halinde veya bu aylığı alma hakkına sahip biriyle evlenmesi durumunda %50 oranında artırılmaktadır. 2022 sayılı Yasaya göre aylıklar üç ayda bir peşin olarak alınır. Aylık bağlananlar devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi görürler. Ü lkemizde iş güvenliğinde geldiğimiz nokta; deyim yerinde ise her gelen yıl bir önce ki yılı aratır durumda . Plansız, kontrolsüz ve denetimsiz üretimin yanında bir de bilinçsiz bir toplum eklenince iş kazaları nedeni ile ciddi kayıplar kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu durumu yeni 6331 sayılı iş güvenlik kanunu ile çözeceğini düşünen Çalışma Bakanlığı her geçen yıl artarak devam eden işçi ölümlerinin nedenini kadere bağlamıştır. İş güvenliğinde risk ve tehlike sınıfına göre A-B-C sınıfı olarak planlanan İş güvenlik Uzmanları Çalışma Bakanlığının can simidi olmuş; tüm kazaların birinci sorumluluğu bu uzmanlara yıkılmıştır. Devlet bu büyük sorunu özelleştirerek üstüne adeta para almıştır. Ortak sağlık birimlerine bakanlık tarafından verilen ruhsatlardan ciddi bedeller alınmış olup bu birimlerin çok daha yüksek sayıda işletmelere hizmet vermeleri sağlanmıştır. Bu kadar büyük bir sorumluluğu alan İş güvenlik uzmanı olası bir eksikliği ya da yanlış bir uygulamayı hizmet verdiği ve maddi karşılığını aldığı işvereni şikâyet etmesi ya da ispiyonlamasını devlet iş güvenlik uzmanından istemektedir. Bu durum güvenlik ve kontrolün doğal yapısına ters ve tehlikeli bir ilişkidir. Soma, Ermenek ve Mecidiyeköy’ deki iş kazalarında bakanlık önce iş güvenlik uzmanlarını sorumlu tutmuştu. Tüm bu gelişmeler ülkemizde yaşanırken 2015 yılının başlarında üyesi olduğumuz İLO(Uluslararası Çalışma Örgütü) ülkemizde yaşanan iş cinayetlerini neden göstererek bunun kabul edilir gibi olmadığını ve gerekli önlemler alınana kadar ülkemizin Utanç Listesine alınacağını açıkladı. Daha sonra haziran ayındaki toplantıda bu durumun yılsonunda Kara Listeye dönüşeceğini açıkladı. Ülkemizin; İLO ile bu yılın sonunda yeniden masaya oturarak iş güvenliğinde yeni ve köklü reformları karşılıklı imza altına alması beklenmekte. Tüm bu anlaşmaları gerçekleştirecek olan siyasi irade yeni kabinede eski Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK’i Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına, Süleyman SOYLU’yu da Çalışma Bakanlığı’na getirdi. Bu durumda yeni Çalışma Bakanı Süleyman SOYLU nasıl bir yol izleyecek hep beraber göreceğiz. Anlaşılan eski uygulamalar, acil eylem planları çok işe yaramamış olacak ki aynı kabinede böyle bir icra makamında köklü isim değişikliğine gidilme ihtiyacı duyuldu. İstanbul iş güvenlik meclisi verilerine göre bu yıl ölümlü iş kazalarında ilk altı ayda yaklaşık 800 yurttaşımız hayatını kaybetmiş. Bu kadar yurttaşımızın iş kazalarında yitirilmesine ve yaralanmasını önleyecek yeni politikalar ve önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu yıl Almanya’ da gerçekleşen iş güvenlik fuarında hepimiz gördük ki başta ABD, İngiltere, Japonya ve Avrupa ülkeleri iş güvenlik konusunda bizlerin 50 yıl ötesinde duruyorlar. Neden mi? Bu iş güvenlik fuarına giriş 31 Euro yani yaklaşık 100 TL değerindeydi ve ziyaretçi sayısı 350 bini geçmişti. Bence sadece yasalar yetmiyor ciddi teşvikler ve bireysel bilinçlenmeye ihtiyaç var gibi görünüyor. ARALIK 2015 19 EKON O FİNAN Mİ S Dr. Gökhan UGAN Genel Müdür ve Kurucu Ortak İNFORCE T KOBİ’ler finansal yönetimde nerede hata yapıyor? İşletme sermayesi sabit değil optimal düzeyde tutulmalıdır. Büyüme ve kriz dönemlerinde işletme sermayesi yükseltilmeli, daralma ve refah dönemlerinde düşürülmelidir. 20 PERSİAD GÜNDEM ürkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) 2013 yılında toplam girişim sayısının %99,8’ini, istihdamın %74,2’sini, maaş ve ücretlerin %54,7’sini, cironun %63,8’ini, faktör maliyetiyle katma değerin (FMKD) %52,8’ini ve maddi mallara ilişkin brüt yatırımın %53,3’ünü oluşturdu. 2014 yılında ihracatın %56,4’ü, ithalatın ise %37,8’i KOBİ’ler tarafından gerçekleştirildi. Rakamlardan da görüleceği üzere çalışan nüfusun %75’i KOBİ’ler sayesinde eve ekmek götürebiliyor. KOBİ’ler ekonomimizde kilit bir role sahip olmasına rağmen süreklilik konusunda maalesef aynı başarıyı sergileyemiyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin neredeyse tamamı aile şirketidir ve ne yazık ki bu şirketlerin ömürleri ortalama 13 yıldır. Her 100 şirketten 84’ü 1. kuşakta, 12 tanesi ise 2. kuşakta yok oluyor. Girişimcilik konusunda bu kadar başarılı olan KOBİ’ler, ayakta kalma konusunda neden bu kadar zorlanıyor? Gelin bu sorunun finansal boyutuyla ilgili cevapları birlikte arayalım. Türkiye’deki KOBİ’lerin genel finansal yapısına baktığımızda genellikle sermayesi az, cirosu yüksek, işletme sermayesi düşük, dış kaynak limitlerini sonuna kadar kullanmış, aktiflerinin tamamı teminata vermiş şirketler karşımıza çıkıyor. Güçlü bir şirketin omurgasını özkaynaklar oluşturmalıyken ülkemizde bu rolü ciro üstlenmiş gibi görünüyor. Yüksek ciro sayesinde işletmeler özkaynaklarının dört beş katı kadar kredi kullanabiliyor. Ne yazık ki ciro özkaynaklara göre çok daha fazla kırılgan bir yapıya sahiptir. Ekonomideki gelişmeler ilk önce ciroda kendini gösterir. Bu nedenle ciroyu yaratan faaliyetlerini dış kaynak ağırlıklı finanse ederek pasif yapısını bozan işletmeler, kullandıkları kredilere karşılık olarak aktiflerinde yer alan varlıkları göstererek bilançonun her iki tarafını da riske atmaktadır. Talep artarken ve pazar payı büyürken işletmeleri bulutların üzerine uçuran bu strateji, kriz dönemlerinde işletmelerin bataklığa saplanmasına neden olur. Cirodaki azalma ile kendini gösteren bunalım, teminat olarak verilen müşteri çeklerinin dönmesi, alacakların tahsil edilememesi ile birlikte derinleşmeye başlar. Alacaklarda gecikmeler yaşanırken başta devlete ve bankalara olan ödemeler olmak üzere yükümlülükler yerine getirilememeye; işçi ücretleri ödenememeye başlar. İşletme sermayesi tıpası çekilmiş küvetteki su gibi hızlı bir şekilde tükenir. Ödemelerdeki gecikme yüzünden tedarikçilerden mal alınamazken; siparişlerin teslimatında sorunlar yaşanır. Firma yavaş yavaş itibarını kaybeder. Kredi ödemelerindeki gecikmeler, faktöringe kırdırılan ödenmeyen müşteri çekleri işletmeleri güçlü finansal kuruluşlarla karşı karşıya bırakır. Eğer kriz doğru yönetilemezse yasal takipler başlar ve firma teminat olarak gösterdiği aktiflerini yavaş yavaş kaybeder. Bilançonun pasif tarafı, aktifini adeta yiyerek işletmenin küçülmesine neden olur. Yukarıda anlattıklarımız birçoğunuza tanıdık gelmiş olabilir. KOBİ’lerimiz faaliyetlerinde yüksek finansal risk Ekonomideki gelişmeler ilk önce ciroda kendini gösterir. Bu nedenle ciroyu yaratan faaliyetlerini dış kaynak ağırlıklı finanse ederek pasif yapısını bozan işletmeler, kullandıkları kredilere karşılık olarak aktiflerinde yer alan varlıkları göstererek bilançonun her iki tarafını da riske atmaktadır. almaktadır. Maalesef kredi sağlayan finansal kuruluşlar da aldıkları teminatlara güvenerek belirledikleri hedefleri tutturabilmek için işletmelerin yüksek risk almalarına ses çıkarmamaktadır. Risk iki tarafı keskin bıçak gibidir. Yüksek risk yüksek getiri sağlayabildiği gibi, işletmelerin yok olmasına da neden olabilmektedir. Olay her ne kadar finansal yönetim eksikliği gibi görünse de, burada tespit edilmesi gereken esas eksiklik işletmelerin kurumsallaşma alanında yaşadığı sıkıntıdır. Bir aile efradı tarafından yürütülen operasyonlar, bilançonun aktif ve pasif tarafı büyüdükçe, ciro arttıkça giderek kontrol edilemez hale gelmektedir. Bu aşamada bazı yetkileri profesyonel yöneticilere devretmesi gereken ortaklar, işletme üzerindeki kontrolü kaybetme kor- ARALIK 2015 21 EKON O FİNAN Mİ S KOBİ’lerimiz faaliyetlerinde yüksek finansal risk almaktadır. Maalesef kredi sağlayan finansal kuruluşlar da aldıkları teminatlara güvenerek belirledikleri hedefleri tutturabilmek için işletmelerin yüksek risk almalarına ses çıkarmamaktadır. kusu ve güven eksikliği yüzünden bu konuda direnç göstermektedir. Risk iştahının ne olduğunun bile farkına varmadan sistemin izin verdiği tüm riskler fütursuzca alınmaktadır. KOBİ’lere finansal yönetimde tavsiyeler KOBİ’lerdeki kurumsallaşma süreci bugünden yarına olabilecek bir şey değil, bunun bilincindeyiz. Ancak en azından her sorunu içeride halletmeye çalışmak yerine dışarıdan bir bilenden yardım almanın normal ve doğru bir hareket olduğu fikrine kendimizi alıştırmalıyız. KOSGEB kurumsal yönetim amacıyla dışarıdan danışmanlık hizmeti alan KOBİ’lere, katlandıkları maliyetin yarısını 15.000 TL’ye kadar ödeyerek destek vermektedir. Fuzuli gibi görünen bu maliyet doğru yere harcandığı takdirde getirisi çok daha fazla olacağı için profesyonellerden destek almanın bedeli KOBİ’ler tarafından gider olarak değil, yatırım olarak görülmelidir. KOBİ’lerin finansal yönetimi konusundaki bazı önerilerimi izninizle aşağıda paylaşmak istiyorum: Kayıt dışı ülkemizin yadsınamaz bir gerçeği. Genellikle vergisel endişelerle yürütülen kayıt dışı ekonomik aktivite işletmelerin mali tablolarına yansımadığı için, firma itibarına yani kredibilitesine önemli ölçüde zarar vermektedir. İşletmelerin tüm faaliyetlerini şeffaf bir şekilde kayıt altına alarak bilanço- 22 PERSİAD GÜNDEM larında göstermesi gerçek güçlerini ortaya çıkaracağından, daha uzun vadede, daha düşük maliyetle ve daha kolay bir biçimde borçlanabilmek mümkün olacaktır. İşletmelerin karşısına çıkan yeni fırsatlar için gereken finansman, mümkün olduğunca dış kaynak yerine özkaynak kullanılarak sağlanmalıdır. Dış kaynak daha çok operasyonların finansmanında tercih edilmelidir. İşletme sermaye koyma konusunda sıkıntı yaşıyorsa, stratejik ortak alınarak bu finansman sorunu aşılabilir. Stratejik ortak bulabilmek için şirket türünün anonim şirket olması gerekir. Limited şirketler, ortaklık devrindeki zorluklar nedeniyle stratejik ortaklık için uygun yapıyı barındırmaz. Bu nedenle KOBİ’lerin şahıs ve limited şirket türünden anonim şirkete dönüşmeleri yararlı olacaktır. Şirket aktifinde yer alan ticari alacaklar için mutlaka kredi riski yönetimi yapılmalı veya bu kalemde alınan risk için belirli ölçüde karşılık ayrılmalıdır. Alacak sigortası kredi riski yönetimi tekniklerinden birisidir ve aynı zamanda poliçe bankalar tarafından teminat olarak da kabul edilmektedir. Borç/özkaynak oranı yakından takip edilmeli; borçların ortalama vadesi mümkün olduğunca uzatılmalıdır. Kriz dönemlerine girilirken rotatif kredilerden uzak durulmalıdır. Bankalar işletmelerin tek finansman sağlayacakları kuruluşlar değildir. Sermaye piyasaları artık firmalara birçok finansman olanağı sunmaktadır. İşletmeler bankalardan kredi sağlamak yerine sermaye piyasası aracı ihraç ederek belki de hayal bile edemeyecekleri fonlara daha düşük maliyetlerle üstelik teminat göstermeden kavuşabilir. Döviz cinsinden ticaret yapan firmalar mutlak suretle kur riski yönetimini yapmalıdır. Esas faaliyetinde hiçbir sorun yaşamayan firmalar, sırf döviz kurlarında yaşanan dalgalanmadan ötürü zor duruma düşebilir. İşletmeler faaliyetlerinin sürekliliğini sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır. Tedarikçilerden sağlanan girdiler; ürün ve hizmetlerin üretimi, satış ve pazarlama süreçlerinde yaşanabilecek her türlü aksama ve bu aksama durumunda karşılaşılacak riskler hesaplanarak hangi önlemlerin alınacağı önceden planlanmalıdır. Vergisel endişelerin bilançoya olan farklı bir yansıması, işletmelerin mali dönemi zararla kapatması şeklinde tezahür etmektedir. Ancak, iş sermaye piyasası aracı ihraç etmeye veya stratejik ortak bulmaya geldiğinde işletmelerin bilanço büyüklükleri ve kârlılık oranları daha önemli bir kriter olarak değerlendirilecektir. Hiç kimse her yıl zarar eden; aktif büyüklüğü küçük, cirosu düşük şirketlere yatırım yapmak istemez. Bu nedenle bilançoların güçlü olması, işletmelerin alternatif finansman olanakları yaratmasını kolaylaştıracaktır. İşletme sermayesi sabit değil optimal düzeyde tutulmalıdır. Büyüme ve kriz dönemlerinde işletme sermayesi yükseltilmeli, daralma ve refah dönemlerinde düşürülmelidir. Gereğinden fazla belirlenen işletme sermayesi için firma bir finansman maliyetine katlanmak zorunda kalırken, gereğinden düşük belirlenen işletme sermayesi öngörülemeyen bir krizde firmayı zor duruma sokabilir. EKON O FİNAN Mİ S Gergin geçen seçim dönemi yatırımcıyı etkiledi Yurtiçinde öncelikle Merkez Bankası’nın bağımsızlığına yönelik tedirginlik sonrasında hükümete yönelik beklentiler öne çıktı. 2015 yılı piyasalar açısından oldukça volatil geçti. Yılbaşında 85.721 puandan başlayan endeks en düşük 69.800, en yüksek ise 91805 seviyesini gördü ve şuanda 75.000 üzerinde dengeleme çabası içinde. Hakan ÇAL Araştırma Uzmanı GEDİK YATIRIM 2 015 yılı piyasalar açısından oldukça volatil geçti. Yılbaşında 85.721 puandan başlayan endeks en düşük 69.800, en yüksek ise 91805 seviyesini gördü ve şuanda 75.000 üzerinde dengeleme çabası içinde. Dolar TL kuru ise 2.33 seviyelerinden yıl boyu yükselen trend ile 3.07 seviyeleri gördü. Endeks yurtdışında FED’e yönelik beklentiler ve Çin endişeleri ile düşüş eğilimi içinde olurken; Türkiye yurtiçinde yaşanan gelişmelere paralel zaman zaman diğer gelişmekte olan piyasalardan negatif ayrıştı. Yurtiçinde öncelikle Merkez Bankası’nın bağımsızlığına yönelik tedirginlik sonrasında ise hükümete yönelik beklentiler öne çıktı. Son zamanlarda ise Rusya ile yaşanan gerginliğin BIST-100 endeksinin düşüşüne neden olduğunu izledik. Türkiye’de yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’un %63.50 sahip olmasının yanında yılbaşından bu yana satış pozisyonunda olduğunu izlemekteyiz. Özellikle banka hisseleri öncülüğünde yabancı yatırımcının çıkışını izledik. Yerli yatırımcıya baktığımızda ise hem kısa vadeli pozisyon almaları ve Borsa İstanbul’daki hacmin %78’ni karşıladığını görmekteyiz. Kısacası yabancı yatırımcıların payı yerli yatırımcılardan daha çok olmasına karşın yerli yatırımcının daha çok al-sat yaptığı görülmektedir. Özellik- 24 PERSİAD GÜNDEM le bu sene gibi volatil olan dönemlerde kısa vadeli al-sat stratejisinin yatırımcıların çok fazla terste kalmasına neden olduğunu düşünmekteyiz. Seçim döneminde iki farklı sonuç görülmesine rağmen Borsa İstanbul’daki fiyat hareketleri benzer şekildeydi. Aşağıdaki grafikte 7 Haziran seçimleri ve 1 Kasım seçimleri öncesi ve sonrasındaki fiyat hareketleri verilmiştir. 7 Haziran seçimleri öncesi 81.943’den kapatan BIST-100 endeksi o sabah gördüğü dip seviyeyi yaklaşık 1.5 ay boyunca test etmemiş ve sürekli yükselen trend içine girmişti. 1 Kasım seçimlerinden önce 79.400’den kapatan endeks tek parti iktidarı ile 84.354’ü test etmiş ve sonraki günlerde bir daha bu seviyeyi görmemiş ve oluşan düşüş trendine devam etmiştir. Kısacası seçim sonuçları ve fiyatlama farklı olsa dahi oluşan fiyat hareketlerinin benzer bir hal aldığı görülmektedir. Kısaca çıkan seçim sonuçları ertesi gün fiyatlanmış ve beklentinin fiyatlara girmesiyle beraber ters yönde trendler oluşmuştur. Yatırımcının Türkiye koşullarında izlemesi gereken adımlar nelerdir? Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uzun vadede fırsatlar devam etmekte ve yatırım için ideal bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. Zaman zaman gelen haber akışları ile beraber sert fiyat hareketleri görülse dahi uzun vadeli yukarı trend devam etmektedir. Bu nedenle yatırımcıların kısa vadeli pozisyon almalarını değil uzun vadeli yatırımcı olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Hatta gelen veri akışları ile beraber yaşanan sert düşüşlerin alım fırsatı olarak değerlendirmek ve bunu kademeli olarak gerçekleştirmek yararlı olacaktır. Kısaca yatırımcılar çalışmakta oldukları aracı kurumlardan destek alarak uzun vadeli hikayesi olan hisse senetleri belirlemeli ve bu belirlenen hisse senetlerinden endekste yaşanan düşüşler fırsat kabul edilerek kademeli alım yapılmalıdır. Bu tip bir strateji ile beraber sadece akşam hisse senedinin kapanış fiyatına bakarak gün içinde takip dahi edilmeyerek (gün içi piyasa takibi ani kararlar ile yanlış sonuçlar doğurabilir) istikrarlı kazançlar elde edilebilir. ARALIK 2015 25 EKON O FİNAN Mİ S Türkiye ekonomisini 2016’da neler bekliyor? üç aylık “geçici bütçe” için de çalışmalar başladı. Ak Parti geçici bütçe yerine 2016 yılı bütçesinin görüşmesini önerdi ancak diğer partiler tarafından bu teklif kabul edilmedi. TBMM’ye gelecek 5 maddelik Geçici Bütçe Tasarısı bir gün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bir gün de Genel Kurul’da görüşülecek, yasallaşacak. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK, 2016 bütçesinde Rusya ile yaşanan krizden kaynaklanan bir değişiklik yapmayacaklarını söyledi. Rusya ile uçak düşürme krizi ile başlayan ve Türkiye'den ithal edilen sebze, meyve ve tavuk ürünlerine yasak koymasıyla devam eden bir sürecin içerisine girdik. Önce Rusya'ya giden tırlar sınırlarda bekletildi. Ardından; charter ve tur satışları yasaklandı. Gökhan KAZBEK Ekonomi Uzmanı rin genel sağlık sigortası borçlarının silinmesi, muhtarlara zam, çiftçiye KDV desteği, esnafa vergi kolaylığı gibi sözler için yasal değişikliklerde ilk 100 günde yapılacak vaatler arasında. Kalkınma bakanı Cevdet YILMAZ güven oylaması sonrasında gazetecilerle yaptığı sohbette; parti olarak verdikleri sözler konusundaki taahhütleri ve reform içeren eylem planını son kez Bakanlar Kurulu’nda değerlendirdikten sonra açıklayacaklarını söyledi. Eylem planının işleyişi 3’er aylık takvimlere bağlı olarak açıklanacak, planın yürütümünde görevli bakanlıklar ve kurumlar da belirlenerek birlikte açıklanacak, böylece denetim kolaylığı da sağlanabilecek. Asgari Ücret 7 Haziran seçimlerinden tek parti iktidarı çıkmayınca iş dünyası umudunu bir koalisyon hükümetine bağladı. Ancak siyasi partiler anlaşamadı; iş çevrelerinin çağrıları boşa çıktı ve ekonomik beklentiler olumsuza döndü. 5 ay sonra kasım seçimlerinde Ak Parti tek başına iktidar şansı yakaladı. Kaybolan umutlar yeniden sadece ekonomide değil tüm alanlarda yeşermeye başladı. Yeni kabi- 26 PERSİAD GÜNDEM ne cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Hükümet programı TBMM’de okundu. Artık 64. hükümetin önünde icraatları uygulamak için bir engel kalmadı derken Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşanan olaylar ardından güneyde sınırda Suriye ve terör sorunu, son olarak ta sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağı ve Rusya ile yaşanan gerilim ekonomide ve dış arenada iplerin gerilmesine sebep oldu. Eylem planı AK Parti, 1 Kasım seçim beyannamesinde verdiği sözler için 100 günlük eylem planı hazırlamaya başladı. Eylem planında öncelik 1.300 liralık asgari ücret, taşeron işçilerin kadroya alınması, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerine yıllık 1.200 liralık zam, polislerin emniyet hizmet tazminatında yapılacak değişiklikle maaşlarında 240 ila 580 lira arasındaki artış gibi başlıklar dikkat çekiyor. Ayrıca, er ve erbaşların harçlıklarının 30 liradan 100 liraya çıkarılması, gençle- Milyonlarca çalışanın heyecanla beklediği asgari ücretle ilgili mesai başladı. Asgari ücret tespit komisyonu ilk toplantısını yaptı. Piyasalar ve iş dünyası asgari ücreti bekliyor. Hükümet, asgari ücretin 1.300 liraya çıkarılması vaadini komisyona sundu. İşçi temsilcileri öneriyi olumlu bulurken, rakama itiraz etmeyen işveren hükümete ‘yükü paylaşalım’ çağrısı yaptı. Asgari ücretteki bu artış bir yılı kapsayan bir artış olacak. Asgari ücret tespit komisyonu ikinci toplantısı 10 Aralık’ta yapılacak. Geçici Bütçe Bu arada; ekonomi yönetimi aynı zamanda geçici bütçe için çalışmalarına başlayacak. Aralık ayında yasalaşacak Rusya ile kriz Bu bilgilerden sonra, Rusya ile uçak düşürme krizi ile başlayan ve Türkiye’den ithal edilen sebze, meyve ve tavuk ürünlerine yasak koymasıyla devam eden bir sürecin içerisine girdik. Önce Rusya’ya giden TIR’lar sınırlarda bekletildi. Ardından, charter ve tur satışları yasaklandı. Bir şirketimizin Moskova’da yapılacak stadın 30 milyon Euro’luk elektrik altyapı işi iptal edildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk ÇELİK, Rusya’dan 160 ton malın geri geldiği açıklamasında bulundu. Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev Türkiye’ye uygulanacak ekonomik yaptırım listesini onayladı. 1 Ocak’tan itibaren Türkiye’den yapılan sebze, meyve, karanfil, tuz, donmuş tavuk ve hindi gibi ürünlerin ithalatı yasaklandı. Turunçgiller, elma, şeftali, çilek, erik, üzüm gibi meyveler ile domates, salatalık, brokoli ve kuru soğan gibi sebzeler yasaklı ürünler arasında. Rusya Devlet Başkanı Vladimir PUTİN, Türkiye’ye yönelik tedbir paketi kararnamesini 28 Aralık’ta imzalamıştı. 6 maddelik tedbir paketinde şunlar bulunuyordu. Merkezi Türkiye’de bulunan ve hukuken Rusya’ya bağlı olan firma ve kuruluşların Rusya’da güvenliği ilgilendiren alanlarda faaliyet yürütmesi yasaklanıyor. 1 Ocak tarihinden itibaren Türk vatandaşlarının, Rusya’da işe alınmasına yasak getiriliyor. Türkiye’de üretilmiş belirli ürünlere Rusya’ya giriş yasağı getiriliyor. Rusya’ya taşımacılık yapan araçlar, sıkı kontrol ve denetim altına alınacak. Ayrıca Rusya tur operatörlerinden Türkiye’ye tur satmaktan kaçınmaları isteniyor. İki ülke arasında charter seferlerinin tamamı askıya alınıyor. Rusya ile Türkiye arasında 1 Ocak’tan itibaren vizesiz seyahat uygulaması askıya alınıyor. Yaptırım listesinde Türk Akımı boru hattı ya da Mersin’deki Akkuyu Nükler Santrali konusunda maddeler bulunmuyor. Ancak devlete bağlı Rus gaz şirketi Gazprom’dan iki yetkili Türk Akımı Projesinin bir kaç yıl için askıya alınabileceğini söyledi. Rus Ekonomi Bakanı Aleksey ULYUKAYEV şu aşamada iki projenin de devam ettiğini söyledi. Türkiye en iyi tedarikçisi konumundaki Rusya’dan yıllık 50 milyar metreküp olan doğalgaz ihtiyacının 28-30 milyar metreküplük bölümünü alıyor. Var olan ekonomideki yüksek risklere Rusya’da eklendi. Krizin ne kadar süreceğini ve nelere mal olacağını göreceğiz. Öyle görünüyor ki Türkiye bu krizden hem siyasi hem de ekonomik olarak ciddi faturalar ödeyecek. Tüm bunları neden anlattım? Çünkü 64. hükümetin işi hiç kolay değil. Bir taraftan yapısal reformları hayata geçirmek için mücadele verecek, diğer taraftan eylem planı dâhilinde verdiği vaatleri ötelemesi mümkün değil. Hükümet vergi artışı yapmayacağı sözünü verdiği için de bu ilave yükler vergiyle karşılanamayacak. Yani 2016 yılı bütçesi sıkıntılı olacak. Vaatlerin bütçeye yansımasının yaratacağı ilave yüklerin büyüklüğü bu sıkıntıyı artıracak. Tüm bunların yanında, 64. hükümetin önceliklerinden birisi de “enflasyon” ve bu kapsamda “gıda enflasyonu” ile mücadele olacak. Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için ekonomide beklenen canlanmanın gerçekleşmesi gerekiyor. Beklenen canlanma olmazsa bu durum KDV ve ÖTV gibi büyük tutarlı vergi gelirleri olumsuz etkilenecek ve bunun sonunda da vergi performansı düşecek. Bu da bütçe açığı anlamına geliyor. Kısacası 2016 zor geçecek... ARALIK 2015 27 BAŞA HİKA RI YESİ Ş “Gökyüzünü görmeden çalışıyoruz” Ortak akla sahip olan herkes Perpa’da tek yönetim olması gerektiğini savunur. Tek yönetim olursa bürokrasi azalır. Bürokrasi azalırsa işler daha hızlı yürür. 1993 yılından beri Perpa’da hizmet veren Şafak Ozalit Yöneticisi Hakan TAŞ’ın en büyük sıkıntısı gökyüzünü görmeden çalışmak. Perpa’nın mimari yapısını eleştiren ve yaşadığı sorunları dergimizle paylaşan TAŞ; “Perpa’da dış cephede yenilenmeye gidilmesi gerekiyor. Şu anki görüntüsüyle Perpa hapishaneyi andırıyor” dedi. afak ozalitten söz eder misiniz? 1993-1994 yıllarında Perpa’da şafak kırtasiye adıyla piyasaya giriş yaptık. 15 yıl kırtasiye olarak hizmet verdik. 2007 yılında da şafak ozaliti kurduk. 9 senedir de şafak ozalit olarak devam ediyoruz. 22 senedir Perpa’dayız. Poster baskı, plan kopyalama, plaket yapımı, kaşe vb. baskı adına düşünebileceğiniz tüm hizmetleri veriyoruz. 1993 yılından beri Perpa’dasınız? Başarı öykünüzü paylaşabilir misiniz? İşe amatör bir ruhla başladık. İlk yıllarda kırtasiye olarak hizmet verdik. Aslında çok ileriye dönük planlama yoktu. Daha çok günü kurtarma peşindeydik. Ama daha sonra süreç müşteriler ve Perpa’nın da büyümesi işlerimizi büyüttü. Yola çıkarken 1 kişiydim; şimdi 30 kişi çalışıyoruz. Perpa’da hemen hemen hatırı sayılır bir müşteri ve dost potansiyeline 28 PERSİAD GÜNDEM ulaştık. 23 senedir aynı yerdeyiz. Bazı müşterilerimizin babalarına hizmet ediyorduk; şimdi çocuklarına hizmet ediyoruz. Süreç bizim açımızdan olumlu gelişti. İnsan ilişkileri ve emek yol kat etmemizde en büyük etken. Biz insan ilişkilerine önem veriyoruz. 25 senedir güven ilişkisi üzerine kurulu bir ilişki yürüttük. Perpa’nın tamamı bizi bu şekilde tanıyor. Çok küçük bir sermaye ile girdik. İlk geldiğimizde Perpa’da 100 firma vardı. Perpa’nın gelişmesiyle dışarıda da müşterilerimiz oluşmaya başladı. İyi bir yere geldik. Son basamak diye bir şey yok; ama basamakları emin adımlarla çıkıyoruz. Bulunduğunuz süreç içerisinde Perpa’da neler değişti? Perpa konjonktürdeki yerini hala alamadı. Kasaba iş merkezi gibi duruyor dışarıdan bakıldığında. Yönetimsel olarak değil; esnafın da çok ciddi sorunları var. 1980’den önce “Öğrenciler olmasaydı milli eğitimi çok güzel idare ederdim” diyen bir zihniyet vardı. Yönetimsel olarak böyle bir zihniyeti Perpa’da hissediyorum. Sanki insanlar olmadığı zaman daha güzel yönetilebilirmiş gibi bir hava var. Otoparklardaki ücretsiz park süresi yarım saat. Yarım saat gelen müşteri hiçbir işini halledemez. Esnaf iş yapamıyor. Dış yapısının hapishaneyi andırması; antipati uyandırıyor. İşyerim Perpa’da olmasaydı gelmezdim. Ankara’nın gri bir havası vardır. Perpa’nın da soğuk bir yüzü var. Dış cephe yenilenmeli. Isıtma soğutma sistemi güzel bir hizmet. Ama ondan önce dış cephe yapılabilirdi. Esnaf da Perpa’nın sorunlarına karşı duyarlı değil. Topu yönetici arkadaşlara atıp; geri çekiliyoruz. Ortak bir platform oluşturulmalı; Perpa’nın sorunları ancak bu şekilde çözülebilir. Perpa’daki yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortak akla sahip olan herkes Perpa’da tek yönetim olması larını göremiyoruz. Perpa şu haliyle esnaf için bile çekici değil. Oksijen olmadığı için çalışma isteği de olmuyor. Güneşin girmediği iş yerine müşteri girer mi. Hava olacak ki için açılsın; için açılınca da işin açılsın. Mimari yapısından dolayı bir havasızlık problemi var; bu da insanları olumsuz yönde etkiliyor. Perpa’da ticareti canlandırmak için hangi adımlar atılmalı? gerektiğini savunur. Perpa’da tek yönetim olması Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi kadar zor. Arapsaçı olan bir durum… Perpa’nın yüzde 95’i Perpa yönetiminin tek çatı altında olmasını ister. Tek yönetim olursa bürok- rasi azalır. Bürokrasi azalırsa işler daha hızlı yürür. Perpa’da esnafın en büyük sıkıntısı nedir? Perpa hapishane gibi. Gökyüzünü göremeden çalışıyoruz. Hava olay- Dış cephe, otopark, mimari yapı dış etkenler. İç etkenler olarak Perpa ticari bir yer olarak algılanmıyor. Kameracılar için bir piyasa oluştu. Yönetimin bu konuda vermiş olduğu bir hizmet yok. Önce halk gecekonduları yapıyor sonra belediye niye gecekondu yaptınız diyor. Ama tüm ihtiyaçlarını da karşılıyor. Önce esnaf kendine bir yol çiziyor. Yönetimle esnaf bu konu da bir fikir birliği yapsaydı daha etkili olurdu. ARALIK 2015 29 LE MAKA Propaganda faaliyetlerinin toplum açısından yönelimi Merkezi güçlerin ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde kullandıkları propagandanın önemli bir boyutunu haberleşme ve iletişim unsurları oluşturur. Burada dikkat çeken husus, bir görüş lehine diğerleri üzerinde baskı kuran sansür biçimleridir. Özer ÖZBEN / E. Emniyet Müdürü 30 PERSİAD GÜNDEM İ nsandaki yaradılış kaynaklı bütün temel motifler, duygu yüklü ve şartlı olduğundan yine insanlara yönelik hesaplı, planlı yaklaşımlar; hissi ağırlıklı ve sevgi, korku, ümit, suçluluk vb. gibi zaaflar merkezinde meydana gelmektedir. Bununla birlikte; psikolojik harekât, psikolojik savaş, soğuk savaş gibi başlıklar ile dünya istihbarat örgütleri ve gizli servislerin yapmış olduğu faaliyetlerde insana özel zaafların kullanılması vazgeçilmez bir yöntemdir. Aynı zamanda devlet politikası olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem açık da olsa, kapalı da olsa yanıltıcıdır. İnsanların zaaflarını kullanma iki alanda sonuç verir: Rutin sosyal: Politika, kültür, sanat ve edebiyat çerçevesinde yapılan veya yönlendirilen faaliyetler ile insanları, fiziki bir güce gerek duymadan kullanma ya da ikna etme ile ortaya çıkar. Rutin şiddet: Canlı veya cansız hedefli her çeşit silahlı eylemler, başka bir kişiye veya gruba teslim olma ya da taviz verme sunucunu oluşturabilir. bu gibi sonuçlar genelde merkezi güçlerin uyguladıkları politikalarla birlikte kullandıkları, zaman zaman ülke siyasi yapılarına göre güncelledikleri emperyalist iş kollarıdır. Şiddet konusunu şimdilik toplumsal yönlendirme ve akıl dondurma kargaşası içerisinde bırakırsak; propagandayı destekleyen ve tamamlayan diğer bir nokta dikkat çekicidir. İnsanda mevcut her türlü özellik iyi ve kötü alanlarda, güçlerin manüplasyonları yönünde, amaca uygun kullanımları kaynak olarak ülke ve örgütler şeklinde kendisini gösterir. Merkezi güçlerin ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde kullandıkları propagandanın önemli bir boyutunu da haberleşme ve iletişim unsurları oluşturur. Burada dikkat çeken husus, bir görüş lehine diğerleri üzerinde baskı kuran sansür biçimleridir. Mevcut haberin; bir görüş açısı lehine ve menfaatine ayıklanıp, seçilerek, denetim altında tutulmasıdır. Toplumda veya bireyde; amaca yönelik tepki meydana getirmek amacıyla haberin gerçek halini bozarak, farklı hale getirilmesidir. Propagandaların ortak özelliği, gizliden veya açıktan seçimimizi sınırlaması, algı oluşturmasıdır. Bu amaçla bireyleri ve toplumları sinsi metotlarla yönlendirmenin hemen her zaman gizlediği bir şeyler vardır. Kullanılan araçlar; psikolojik telkinler, tercihli görüşler vb. gibi sanal sunuşlardır. Önce üretilmiş bir olguya inandırıp; sonra bu yolda ölmek, öldürmek özgürlük, bağımsızlık vb. gibi siyasal faaliyetlerle ülkeleri kullanmaktır. Dünya üzerinde bu çok taraflı çalışmayı; uygulamaya koyan, uygulayan ve bir de çalışmayı koruyanlar vardır. Bu üçlü kombinenin; düşünmeyen bireyler için hazır değerlendirmeler sunmak, toplumsal tepkileri kullanarak kapalı ve ötekileştirilmiş bir zihin meydana getirmek gibi karmaşık eylemleri vardır. Hızlı sonuç verecek hedefler uygun ve bu eylem için mükemmeldir. Propagandacılar (Terörist eylemlerden görev çıkaranlar, üstleniciler, son kullanıcılar, güç sahipleri) topluma nasıl düşüneceklerini söyler, ne düşüneceklerini bildirirler. Bu mekanizmayı kurmak yeterlidir; yenisi kurulmadıkça sonsuza kadar devam eder. Şu örneğe bakıldığında; asırlar geçmesine rağmen insanlığın çaresiz dalaşmalardan vazgeçmedikleri, iletişimin dayattığı global elektronik ağ ile kavramsal ve siyasal karmaşanın içerisinde sanal ve soğuk bir savaşa entegre oldukları görülmektedir. Üstelik güçlerin soğuk savaşı güçsüzlerin sıcak savaşına dönüşmektedir. Atinalılar şehrin gençlerini düşünmeye yönelterek; uyandırdığı, onları değiştirdiği ve saptırdığı için Sokrates’e ölüm cezası verdiler. Düşünmek, sorgulamak, ölçmek gibi Propagandaların ortak özelliği, gizliden veya açıktan seçimimizi sınırlaması, algı oluşturmasıdır. Bu amaçla bireyleri ve toplumları sinsi metotlarla yönlendirmenin hemen her zaman gizlediği bir şeyler vardır. dinamik değerlendirmeleri gündelik hayattan koparan ve bütünüyle hazırlanmış sanal statikleri çeşitli yollarla topluma kabul ettiren Propaganda kombinesi; bazı hedefler için bir istek uyandıracak, daha sonraki bir aşamada bu isteği tatmin edecek araç, fikir, ortam veya güce yalnız kendisinin sahip olduğu görüşünü önerecektir. Bireyler; öneriler ile ikna olmaya hiçbir zaman yiyecekleri, sığınakları, güvenlikleri ile benzer diğer ihtiyaç ve duyguları engellenmiş olduğu durumlardaki kadar yatkın değillerdir. O halde kavramsal açıdan veya pratikte; açlık, yoksulluk ve ölüm bunun çift taraflı psikolojik baskısı, çözüm önerileri sosyal ve siyasi paketleri ile gündemde tutulmalıdır. Zenginliğe ve huzura istek artırılmalı; isteğin yoğunluk kazandığı an devreye girilip, asıl amaca yönelik sonuçlar alınmalıdır. Bu tarz propaganda genel olarak bakıldığında; toplumda karmaşık, henüz ikna olmamış, pişmanlık duyan intikamcı, çaresiz kabul edilmiş ancak keskin sınırları olan bilinçsiz ayrışma- ARALIK 2015 31 LE MAKA İnsanların ölünceye kadar planladıkları veya birileri tarafından idare edilen hayatları hayal kırıklığı denilen ruh hali ile karşılaştığında duygularının daha da keskinleştiği bilinen bir gerçektir. lar oluşacaktır. Bu ayrışmalar toplumu ötekileştirecek, kendi güvenlik sahaları ile birlikte var olan İZM’lere organik olarak yaklaştıracaktır. İZM’ lerin gelişmesi ve hayata geçebilmesi için her ne kadar vadeli propagandalar; herhangi bir yaş grubuna yönelik olsa da tasarlanmış, tam ve mükemmel bir fikir aşılama veya ikna edilmeye en uygun olanlar gençler ve kadınlardır. Yalan ve sanal sunumlar bu iş için harcanan sermayelerin en önemli parçası olmuştur. Buradaki psikolojik avantaj çok dikkat çekicidir. Hayatının ilk dönemlerinde herkesin az ya da çok aykırı bir inanış, henüz kabullenilmemiş ve aranan bir kimlik ya da heyecanlı bir davranışa sahip olması propaganda lehine fayda sağlar. İnsanların ölünceye kadar planladıkları veya birileri tarafından idare edilen hayatları hayal kırıklığı denilen ruh hali ile karşılaştığında duygularının daha da keskinleştiği bilinen bir gerçektir. Bu hal ikiyüzlü çalışmalar için bulunmaz bir fırsat olmakla birlikte; üçlü kombinenin çalışması, sonradan kazandıkları veya kazandırılan davranış ve duyguların uygun düşenleri toplamakla, değerlendirmekle de sınırlıdır. Yapılması gereken ilk iş dikkat çekmektir. Devam eden süreçte kendi mesajını ortaya koyarak, çalışırken, bir diğer ve daha çarpıcı unsuru devreye sokar. Asıl mesajla doğrudan ilgisi olmasa da dikkatleri yakalamada oldukça etkilidir. Tartıştıkları problemlerle ortaya çıkan bireyler, daha sonra gerek teşkilatlanma gerekse ideolojik 32 PERSİAD GÜNDEM zemin açısından organize olup, hedefe yönelik birbirleri ile rekabet edecek olan bakış açılarını meydana getirirler. Bu aşamaya varıldığında; temsilciler hazırlanmış politikayı uygulamaya zorunlu olurlar. Propaganda faaliyetlerinde toplum hareketleri bağlılarını aynı tip insanlar arasından bulur ve alırlar. Aynı zihinlere hitap ederler, aynı zamanda birbirinin rakipleridirler, birisinin taraftar kazanmış olması diğeri için kayıptır. Toplum hareketleri birbirinin yerine geçebilirler Propaganda faaliyetlerinin dayattığı toplum hareketleri birbirinin yerine geçebilirler; dini bir hareket, milli bir harekete ya da sosyal sorumluluk hareketi bir protestoya veya kavgaya dönüşebilir. Bu dönüşüm terör faaliyetlerinde de aynıdır; bütün değişkenlik eylemleri ancak bittiğinde kullanıma açık bir anlam kazanır. Çünkü toplumsal güdülemeyi hazırlayacak başlama vuruşunu oluştururlar. Bununla birlikte; politik, ideolojik ve bireysel menfaatlere yönelik toplum hareketleri sık sık tekrarlandığında halk içerisindeki etkisi azalır. İnsanlar ilk tepkilerini göstermezler, basit gösteriler, yürüyüşler ve sloganlardan başka hiçbir tepki yoktur. Şiddeti ve etkisi azalan tepkileri, milli maçlar, eğlenceler ve törenlerle dönüştürmek veya ortadan kaldırmak mümkündür. Böyle toplumlarda infial uyandıran ölümler, tecavüzler dahi halkın tepkisi açısından bakıldığında kısa süreli parlayan ateşe benzer, bıkkınlık, bezginlik ve duyarsızlık vazgeçilmez özelliklerdir. Bir de hazırlanmış şiddetin uzun süren taarruzu, toplumun pısırık ve şuursuz dalgalanışını gösterir. Sonuç olarak; global sürkilasyonun oluşturduğu, iletişim ile entegre olmuş propaganda faaliyetleri ulusal güvenliğin zaaflarını oluşturmaktadır. Bir toplumun sosyal, siyasal ve ekonomi politiği, yerleşik güçlerin egemenlik kaygısını önlemeye yönelik propaganda faaliyetlerinde gizlidir. Terör ve propaganda ikiz kardeş gibidir aynı şeyleri yaparlar. LE MAKA Kapitalizm krizi mi? İklim krizi mi? Uygarlık gezegende doğanın ve canlılığın insan eli ile yönetim ve kontrol edilmesi bağlamında işleyen süreçtir. Halit Konanç Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği Kurucu ve YK Üyesi 2 00 yıl gibi insanlık tarihinde kısa sayılabilecek döneme damgasını vuran kapitalizm kendine has yöntem ve yasalar ile varlığını ve etkisini sürdürmeye devam ediyor. Bilim ve teknolojinin sınırlarını son 50 yıldan günümüze zamanla yarış edercesine akıl almaz yöntemler ile zorlayan sistem. Nüfusun kaynakların verimliliği ve sürdürülebilirliği gözetilmeksizin artışına bağlı tüketim çılgınlığını aklı almaz 34 PERSİAD GÜNDEM yöntemler ile tetikleyen sistem. İnsanı üretimden emeği sömürüp dışlayarak tüketim makinesine dönüştüren sistem. İnsan gereksinim/ihtiyaçlarını gerektiğinde şartları oluşturup dayatma ile belirleyen sistem. Doğal yaşam koşul ve kaynakları endüstriyel/sanayi işleyişine bağlı devre dışı bırakan sistem. İnsanın temel ihtiyaçlarını su, gıda, eğitim, sağlık, barınma, enerji vb. metalaştıran sistem. Sayısız canlılığa kusursuz işleyişi ile ev sahipliği yapan gezegeni kendine ait gören sistem. Kapitalizm bu gün uygarlığın sonlanmasını tetikleyen konumdadır Kapitalizme bağlı gelinen bu noktayı görmezden gelerek yaşanan felaketin boyutlarını tartışmak sadece zaman kaybına neden olur. Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Alternatif İklim Forumu’nda Antalya G 20 zirvesine göndermede bulunmak ve daha önemlisi BM Paris İklim Zirvesi’nde gündeme gelmesi muhtemel konulara çözüme dair destek vermek için tartışma, görüş ve öneriler konuşuldu. Üzülerek ifade etmem gerekir ki konuşmacıların çoğu sistemin sorgulanmasına yönelik saptamalardan özellikle kaçındı. Oysa çoğumuz iklim değişimine bağlı gezegende yaşanan felaketlerin ne boyutta olduğunu biliyoruz. Özellikle Afrika, Orta doğu, Pakistan, Afganistan ve daha birçok ülkede iklim değişimi ve savaşlara bağlı kitlesel ölümlerin ve gezegenin yakın tarihinde görmediği ve giderek artan göç/nüfus kaymaları yaşandığını biliyoruz. Birçok ülkede ve Türkiye’ de yanlış politikalara bağlı iç göçlerin benzer sorunlar nedeni ile yaşandığını biliyoruz. Alternatif enerji uygulamalarına yönelik çözümleri öneren konuşmacıların bir kaçı hariç ne yazık ki ayakların yere değmediğini söylemek mümkün. Nükleer, katı yakıt/kömür ve HES’lerin sürdürülebilir enerji seçeneği olmasından vazgeçilmesi konusunda mutabakat oluşurken diğer alternatif uygulamalarda yaşanan sorunlar nedense gündeme getirilmedi. HES’ lerin tarımsal verimlilik ve devamlılık gözetilmeden özellikle Ege’ de; incir, zeytin başta olmak üzere birçok temel gıda da üretimi nasıl olumsuz etkilediği, enerji amaçlı ruhsat verilen termal kaynakların verimli arazi ve toprağı nasıl ağır metal bağlamında kirlettiğinden söz edilmedi. Güneş enerji panel uygulama sahala- rının da benzer sorunlara ısı artışına bağlı olumsuzluğuna değinilmedi. Doğru enerji alternatiflerinin yanlış sahalarda uygulamaya sokulması için uygun alanların tespitine dair nedense vurgulamada bulunma göz ardı edildi. Tarımda endüstriyel uygulamalara bağlı biyolojik kimyasal ilaç, gübre ve onun vazgeçilmez gereksinimi GDO, HİBRİD, ve kısır tohumların girdisine bağlı tarımsal üretimden vazgeçilmezse özellikle hayvancılığa bağlı atmosferde karbon vb. artışı önlenemez. Bu gün gezegende en önemli sorun su ve giderek eksilen gıda kaynaklarıdır. Tarımda endüstriyel hayvancılık uygulamaları atmosfere salınan ve iklim değimini tetikleyen gazlarda artışta %50 ile önemli bir paya sahiptir. Bu nedenle acilen yerli tohumlara dönük üretimi ikame edecek tarımsal politikalara dönülmek ve doğal gübre ve ilaç kullanımını zorunlu kılacak uygulamalara geçilmek zorunda. Unutulmamalı ki doğa insan kaynaklı baskı ve müdahaleden vazgeçildiği anda kendini yenileyebilecek olanaklara sahiptir. İnsanın kendini doğa ile uyumlu yaşamda buluşturması için kapitalizm ile yolunu ayırması gerekiyor ve bunu nasıl yapabileceğimizi, sağlıklı gıdaya nasıl ulaşabileceğimizi tartışmalıyız. 2050’lerde en az 3 derecelik ısı artışı öngörülüyor Gezegende neden olacağı olası sonuçları değerlendirmeliyiz. Ani ısı artış düşüşleri daha şiddetli ve yıkıcı tayfunlar, kasırgalar, aşırı yağışa bağlı seller nedeni ile yaşam alan/kentlerin kullanılabilir olmaktan çıkıp terk edilmesi. Kavurucu sıcaklığa bağlı kuraklığa orman yangınları, tarımsal çöküş ve 50 derecenin üzerinde sıcaklığın tetikleyeceği kitlesel ölümler. Ekonomide telafisi mümkün olmayan kayıplar salgın hastalıklar. Yaşam kaynaklarında hızlı çöküş/eksilmeye bağlı gıda yetersizliği, açlık, yağmacılık. Su, enerji vb. kaynaklarına sahip olma adına giderek artan Afrika, Orta doğu, Pakistan, Afganistan ve daha birçok ülkede iklim değişimi ve savaşlara bağlı kitlesel ölümlerin yaşandığını ve gezegenin yakın tarihinde görmediği, giderek artan göç/nüfus kaymaları yaşandığını biliyoruz. savaşlar hali hazırda zaten var olan yönetim sorunlarını içinden çıkılmaz uygulanamaz demografik koşullara taşıyacak. Yaşanması kaçınılmaz olasılıkları tehlikenin farkındayız duyarlılığı ve sorumluluğunda tartışmak gerekiyor. Kapitalizmin neden olduğu ve önlem alınamazsa olmaya devam edeceği sorunları bağdaşıkları ile çözmenin mümkün olamayacağına karar verip yol almak gerekiyor. Hali hazırda yetmezliği söz konusu olan kaynakları sürdürülebilir üretim politikaları ile ihtiyaca göre üretim esasında kullanabilmenin koşullarını oluşturmak gerekiyor. Bunun içinde kapitalizmin ruhuna aykırı olan politikalara zaman geçirmeksizin dönmek gerekiyor. Dünya bize ait değil… Ona ait olduğumuzu inkâr etmeden tüm canlılığa sunulan yaşam olanaklarını kurallarına uyum sağlayarak eşit ve adil kullanarak yaşamak hakkımızın olduğunu kabul etmeliyiz. İnsan olmanın ayrıcalığını baskın/istilacı tür kimliğinden arındırmak zorundayız. Buna acil dönüşü yapamaz isek ev sahibi bize kapıyı gösterecek… ARALIK 2015 35 Jİ TEKN OLO Android, iPhone karşısında kan kaybediyor Güvenlik video yönetim yazılımında devrim Akıllı telefonlar arasındaki savaş son sürat devam ederken farklı bir istatistik ortaya çıktı. Belirtilenlere göre iPhone’a geçen Android kullanıcıları bir hayli fazla... Hem Google hem de Apple, bir adım öne çıkabilmek adına sürekli yeni özellikleri işletim sistemlerine eklemeye devam ediyor. Hatta üçüncü parti firmalar dahi Android için çalışmalarını sürdürüyor. Durum böyle olunca sistemler arasındaki geçişler de önem arz ediyor. Yapılan yeni bir araştırma, iPhone 6S kullanıcılarının eskiden Android kullandıklarını ortaya koydu. Raporda yer alan bilgilere göre iPhone 6S’e çıkış tarihinden itibaren ilk 1 ay içerisinde sahip olanlar, %26 dilimle Android’den geçenleri temsil ediyor. %5’lik kesim farklı cihazlar kullanırken geçiş yapanları, %70’si hali hazırda önceki jenerasyon iPhone modellerine sahip kişileri temsil etmekte. Android’in yeni bir iPhone modeli karşısında epey etkisiz kaldığı gözlemleniyor. İnternetten alışveriş ya panlara uya Pronet’e En İyi Müşteri Deneyimi Ödülü rı! Emniyet ye tkilileri; inte rnetten alış şikâyetlerin verişin artm de de artış asıyla dolan olduğunu b kimlik ve ka dırıcılık elirtti. Şikâ rt bilgilerinin y etlerin başın çalınması ile alakasız ürü da, sipariş verile nlerin gönd n ürün yeri erilmesinin dolandırıcılı ne, y er aldığı be ğının çok çe lirtildi. İntern şitli türlerin şikâyetlerin e t in olduğun iki temel ba u vurgulay şlık altında Dolandırıcıla an yetkilile toplanabile r, rın asıl hed ceğini dile g efinin, inte daşların ka etirdi. rnet siteleri rt ve kimlik aracılığıyla bilgilerini alm son zaman vatanak olduğun larda alışve u bildiren y riş sitelerin yapılan ürü etkililer, d e piyasa de n satışlarıy ğerinin çok la dolandırıc Piyasa değ a ltında ılıklara rastl eri 2 bin lira andığına dik olan bir tele ması, tanın k ati çekti. fonun 300 mış bir firm -400 liraya aya ait parf sunulması satılü m ün değerin veya ürünle in altında s rin isimlerin yöntemlerl atışa d e harf değiş e siparişler ikliği yapılm alınıyor. Em aldıklarını z a sı gibi niyet yetkili annettikleri leri, vatand ürün yerine hayal kırıklığ a ş ların alakasız ürü ı yaşadıkları nle karşılaş nı, firmaya maktan va tı ğ ında u la şamadıkları zgeçmeleri nda ise uğra nin dolandır Vatandaşla ıc şıla rın yanına k rdan, dolan ar kaldığını dırıldıklarını dan işlem ip a n anladıkların lattı. tali talep e da ilk olara tmelerini ya malarını iste k bankada kredi ka yen yetkilile rtını işleme r, zaman ka kuvvetleri y kapatybetmeden a da Cumh en yakın ko uriyet Savcı gerektiğini lluk lığ ına müraca ifade etti. atta bulun ulması 36 PERSİAD GÜNDEM MOBOTIX; MxManagementCenter yazılımıyla güvenlik video yönetim yazılımında bir devrim gerçekleştiriyor. MxManagementCenter dokunmatik ekranlara uyumlu yapısıyla, tamamen sezgisel kullanım özellikleriyle, üstün fonksiyonlarını kullanıma sunuyor. Ve size şimdiden geleceğin video yönetim yazılımına sahip olma şansını sunuyor. Üstelik hiçbir limitasyon olmadan; sınırsız sayıda kamera için ve MOBOTIX’ in tüm diğer ürünlerinde olduğu gibi tamamen ücretsiz. Görünümünden, teknik altyapısına kadar yepyeni bir düzenleme ile Almanya’da 2 seneyi aşkın büyük bir çalışmanın sonucu olarak hayata geçirilen MxMC, mükemmel oynatıcı fonksiyonları ve uzak bağlantılar için geliştirilen eşsiz adaptif bant genişliği yönetimiyle en düşük bağlantı hızlarında bile çok etkili sonuçlar veriyor. Hem de hiçbir sunucu kullanmadan, merkezi sistemin ağır ve maliyetli yapısı yerine MOBOTIX dağıtık mimarisi sayesinde hem üstün performans hem de yüksek çözünürlüklü ekonomik bir sistem sunuyor. Sene sonuna doğru çıkacak bir sonraki versiyonu ile ONVIF uyumlu 3. parti kameraların yine lisans ve sınırlama olmadan komple entegrasyonuna imkan tanıyacak olması MOBOTIX’ in bu konuda ne kadar ciddi olduğunun da ipuçlarını veriyor. IMI Conferences tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde 10’uncusu düzenlenen ve 12 kategoride gerçekleşen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde Pronet; “En İyi Müşteri Deneyimi” kategorisinde ödül almaya hak kazandı. Pronet Alarm ve Çağrı Merkezi hizmetlerinin kalitesi, Türkiye’nin saygın iş ödüllerinden biri olan Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde tescillendi. Sağladığı hizmetlerin ödüllerle taçlandırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Pronet Satış Sonrası Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Olgun KÜKRER; “Pronet Alarm ve Çağrı Merkezi olarak, rekabetin yoğun olduğu “En iyi müşteri deneyimi” kategorisinde ödüllendirilmek, bizleri onurlandırdı. Gelişen teknolojiyi süreçlerimize entegre ederek daima müşterilerimizin beklentilerinin bir adım ötesine geçmek için çok çalıştık ve bunu başardık. Kaliteli hizmet anlayışımızla müşterilerimize ihtiyaç duydukları her an yanlarında olduğumuzu hissettirmek için 7 gün 24 saat hiç durmadan ayaktayız. Yalnızca bir çağrı merkezi olmanın ötesinde alarm ve haber alma merkezi gibi hizmet veriyoruz. Pronet olarak geliştirdiğimiz teknoloji, altyapı ve hizmetlerimizle bugüne kadar yaşanan acil durumlarda, Pronet Alarm Merkezimize gelen çağrılarla 10.000’lerce hayat kurtardık. Müşterilerimizle olan iletişimimiz sadece olay öncesinde değil, yaşanan durum ne olursa olsun sonrasında da devam ediyor. Türkiye Çağrı Merkezleri Ödülleri’nde “En İyi Müşteri Deneyimi” ödülünü almak işte bu yüzden bizim için çok anlamlı” dedi. . ARALIK 2015 37 SERB ES KÜRS T Ü e m z i ” k m a fi m e r d ı t He nışmayı art a y a d i k e l s e m z i m i f e ” k a “Hed m r ı t t r a ı y a m ş ı n a y da ini devam r e l t e y i l a i’nde fa hedefi mesleki na z e k r e M t a Ticare rubu’nun temel zuatlarda meyda p r e P i r e eslek G ubu; ndan b ve mev 1997 Yılı rpa Muhasebe Melişen teknolojiyi hasebe Meslek Gr melerden ettiren Pe ayı sağlamak. G n takip eden Mu larını güncel gelişzcüsü dayanışmişiklikleri yakında liklerle meslektaş rubu Dönem Sö BEBEK ve gelen değ düzenlediği etkinuhasabe Meslek Gı SMMM Yılmaz tuk. Perpa’da ediyor. Perpa M Sözcü Yardımcısbu’na dair konuş haberdar erya KARADİŞ, T ile Meslek Gru SMMM D ye Bayram ERA Kurucu Ü M eslek grubunuz ne zaman kuruldu? Perpa muhasebe meslek grubumuz 1997 yılında kuruldu. Grubumuza Perpa Serbest Muhasebeciler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Meslek Grubu ismini verdik. Süreç içerisinde grup toplantılarımıza Yeminli Mali Müşavir meslektaşlarımızın da katılması nedeniyle grubumuzun adını oy birliği ile Perpa Muhasebe Meslek Grubu olarak değiştirdik. Yaklaşık 18 yıldır faaliyet gösteren bir meslek grubuyuz. Bayram ERAT: 8 Aralık Salı günü 463’üncü toplantımızı yapacağız. Yılda 26 toplantı düzenleniyor. Amacımız meslek içi gelişmeleri takip etmek; meslektaşlarımızı bilgilendirmek. Yılda bir ya da iki sefer ailelerimiz de katılabildiği yemek organizasyonları gerçekleştiriyoruz. Meslektaşlarımızın sosyal hayatlarını da canlandırıyoruz. 38 PERSİAD GÜNDEM Siyaset dışında kalmaya çalışan bir grubuz. Mesleki dayanışmayı arttırmayı ve haksız rekabeti ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Meslek grubunuzun hedefi nedir? Perpa’da faaliyet gösteren grubumuzun amacı serbest muhasebeci, mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler olarak aramızda mesleki dayanışmayı sağlamak, mevzuattaki değişiklikler hakkında haberdar olmak, tecrübelerimizi birbirimize aktarmak, haksız rekabeti ortadan kaldırmak, meslek örgütlenmesine ve mesleki gelişime katkı sağlamaktır. Bayram ERAT: Teknoloji sürekli gelişiyor. Değişen dünyaya ayak uydurmak gerekiyor. Şimdi her şey elektronik programa geçiyor. Bizde ona hazırlık yapıyoruz. Muhasebeciler grubuna katılanlar güncel hiçbir şeyi kaçıramazlar. Toplantıda 15 gün içerisinde çıkan mevzuatlar okunuluyor. Kendi içimizde de eğitimlerimiz oluyor. Konusunda yetkin kişileri davet ediyoruz. Örneğin Ticaret Sicil Müdürü’nü çağırıyoruz. 2-3 ayda bir yetkili bir isim mutlaka konuğumuz oluyor. Mesleğimiz kalitesini artırmak güncel gelişmelere yabancı kalmamak istiyoruz. Bu konuda yürütülen faaliyetlerden olumlu sonuçlar alıyoruz. Bu güne kadar neler yaptınız? Grubumuz bulunduğu dönemin sözcü ve yardımcıları ile beraber düzenli olarak 1997 yılı kuruluşundan bu yana yani 18 yıldır 2 hafta da bir toplantı düzenlemektedir. Toplantıya gruptan haberdar birçok muhasebeci meslek mensubu katılmaktadır. Toplantımızın gündemi genellikle etkinlik duyuruları, mevzuattaki değişikliklerin sunumu, mesleğimizin icrası sırasında uygulamada yaşanan zorluklar hakkında bilgi alışverişi şeklinde gerçekleşmektedir. Bunun yanı sıra mesleğimiz alanına giren birçok konuda seminerler, paneller, davetler düzenlemekteyiz. Ayrıca yine kamuda görevli mesleğimizin icrası sırasında sıkça muhatap olduğumuz SGK, Vergi Daireleri, Ticaret Odaları gibi kurum yetkililerini toplantılarımıza davet eder; sorunlarımızı dile getiririz. Bayram ERAT: Yeni Türk Ticaret Kanunu çıktığında Türkiye’nin en büyük toplantılarından birini yaptık. Katılım oldukça yüksekti. Toplantılarımıza en yetkin kişileri çağırıyoruz; Maliye Bakanlığı’ndan gelen konuklarımız oluyor. Perpa’da bir bilinçlenme sağlıyoruz. Esnafı da geliştirecek toplantılar yapıyoruz. Bizim toplantılarımıza katılan mali müşavirler ile katılmayan- lar arasında çok fark var. Toplantıya katılanlar kendini geliştiriyor. Bildiğimiz kadarıyla yazlı bir tüzüğünüz yok. Bu konuda bir sıkıntı yaşadınız mı? İşler nasıl yürüyor? Evet; grubumuzun yazılı bir tüzüğü, bir tüzel kişiliği yok ve bu anlamda hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bir tüzel kişiliğimiz olmasa da ilkelerimiz var. Bu ilkelerimize bağlı kalmaya gayret gösteriyoruz. Yürütme kimlerden ve nasıl oluşuyor? Grubumuzun idaresi şu şekilde sağlanıyor; her yıl üyelerimiz arasında bir sözcü ve iki yardımcı seçeriz ve bu kişiler tüm bir yıl boyunca gerekli organizasyon, seminer ve toplantıların idaresi konularında gönüllülük temelinde görev alırlar. Grubumuza üye olmak için ayrıca katılımcılardan giriş aidatı, aylık, yıllık aidat gibi ödentiler de talep etmemekteyiz. Perpa’da kaç SMMM var ve siz kaçına ulaştınız? Grubumuzun yazılı bir tüzüğü, bir tüzel kişiliği yok ve bu anlamda hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bir tüzel kişiliğimiz olmasa da ilkelerimiz var; ilkelerimize bağlı kalmaya gayret gösteriyoruz. halindeyiz. Rutin toplantılarımıza tümü sürekli katılamasa da birçoğu ile sürekli faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca Perpa dışında da birçok üyemiz-katılımcımız mevcut. Perpa dışında ki üyelerimizle beraber yaklaşık olarak 800 civarı üyemiz bulunmaktadır. Grubumuz hiçbir siyasi görüş içermemektedir. Tüm siyasi görüşlere eşit uzaklıktadır. Mali müşavir, yeminli mali müşavir, muhasebe elemanı olan herkes grubumuza katılabilir. 18 yıldır Perpa’dasınız Perpa’yı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bayram ERAT: Türkiye’deki ticari yaşam gibi Perpa da değişiyor. Perpa açık bir fuar. Hizmet sektörü içinde ideal bir yer. Konum itibariyle merkezi bir yerde bulunuyor. Perpa’nın güzel bir yerde olduğunu ve iyi yönetildiğini düşünüyorum. AVM’lerle bazen kıyaslanıyor. Perpa AVM değil; ticaret merkezi. Ticaret merkezi için ideal bir yerde olduğunu düşünüyorum. m l o m i t öne Perpa’da toplamda 400 adet mali müşavirlik ofisi var ve tümü ile iletişim ARALIK 2015 39 SAĞL IK YAŞA LI M Saç dökülmesine karşı 10 altın öneri! Saç dökülmesi kadınların ve erkeklerin ortak sorunu. Fiziksel stres, hamilelik, aşırı A vitamini, protein eksikliği saç dökülmelerine neden olan faktörler arasında yer alıyor. Saç dökülmesin önüne geçmek mümkün. Sağlıklı saçlar için altın kuralları sizlerle paylaşıyoruz. Kan dolaşımını hızlandırmak ve saç köklerini canlandırmak için zeytinyağı veya hindistancevizi yağı ile saç derinize masaj yapın. Saçlarınızı duruladıktan sonra ılık su ile masaj yapmak, saç dökülmesini engellemek ve saçlarınızın daha hızlı uzamasını sağlamak için oldukça faydalıdır. Limon suyunu ve alma yağını birlikte karıştırın ve oluşan karışımı saç derinize masaj yaparak uygulayın. Bone yardımı ile saçınızı örtün ve bu oluşan karışımın saç köklerinin derinliklerine kadar etkilemesi için sabaha kadar bekleyin. Sabah uyandığınızda hafif bir şampuan ile saçınızı yıkayın ve soğuk su ile durulayın. Marul ilaçları saç dökülmesini azaltmada en çok kullanılan ürünlerdendir. Bir demet marul yaprağını püre haline getirdikten sonra taze sıkılmış ıspanak suyunu mikser yardımıyla karıştırın ve oluşan karışımı haftalık saç derisi ve saç maskesi olarak saçınıza sürünüz. Biberiye dalları saç dökülmesi tedavisinde kullanılmıştır. Bir tutam biberiye yaprağını kısık ateşte 20 dakika kaynatın. Daha sonra biberiye suyunu süzdürün ve her gün saçlarınızı durulamak için kullanın. Biberiye suyu yaklaşık üç gün buzdolabında muhafaza edilebilir. Dökülen saçları geri getirmeye ilaveten, biberiye suyu doğal bir saç kremi olarak 40 PERSİAD GÜNDEM Tırnakları güçlendirmenin 5 püf noktası T ırnaklarınız sık sık kırılıyor ve sağlıksız görünüyorsa şu yöntemleri deneyebilirsiniz: Zeytinyağı limon suyu karışımı 1 çay kaşığı zeytinyağı ve 1-2 damla limonu karıştırıp haftada 2 kez tırnaklarınıza uygulayın. Gece yatmadan masaj yaparak tırnaklarınıza sürün ve eldiven takıp gece bekletin. Sabah kalktığınızda ılık suyla durulayın. Çay ağacı yağı e vitamini karışımı 1 çay kaşığı çay ağacı yağı ve 2-3 damla E vitaminini karıştırıp tırnaklarınıza sürün. Bu karışım sadece tırnakları güçlendirmek, mantar ve enfeksiyona karşı da tırnakları korur. Deniz tuzu yöntemi uygulanabilir. Saç güçlendirici etkisi inanılmaz olan kına, Hindistan’da yetişen bir bitkidir. Kına, saçların parlak ve güçlü görünmesinde önemli bir role sahiptir ve saç millerinin kırılması engeller. Kına özü içeren doğal saç bakım ürünleri kullanmaya özen gösteriniz. Yonca suyu, yıllardan beri kullanılan saç bakım ilaçlarından. Özellikle saç köklerini beslemede, saç incelmesini engellemede ve saç dökülen böl- gelerdeki yeni saçların gelişmesinde önemlidir. Sıvısı, havuç suyu ile hem güncel olarak hem de serinletici bir vitamin içeceği olarak uygulanabilir. Hindistancevizi sütü güçlendirici, besleyici ve saçları gençleştirici iyileştirici bir ilaçtır. Az miktarda taze veya konserve hindistancevizi sütü ile saç derinize masaj yapın veya geceleyin saç derisinde bekletin. Bu işlem aynı zamanda saçınızın yumuşak ve parlak görünmesinde etkili olacaktır. 2 kaşık deniz tuzuna 2 damla limon suyu, 2 damla akgünlük yağı, 2 damla mür yağı ve 2 damla buğday tohumu yağı karıştırın. Bu karışımı bir kase sıcak suya ekleyip ellerinizi 10-15 dk suyun içerisinde tutun. Haftada 2 kez uygulayın. E vitamini gece terapisi Bira - zeytinyağı elma sirkesi karışımı 1-2 damla E vitamini yağını tırnaklarınıza uygulayıp eldiven takarak gece bekletin. En hızlı çözüm yollarından biri olduğunu göreceksiniz. 1/4 fincan zeytinyağını ısıtıp aynı miktardaki elma sirkesi ve yarım fincan bira ile karıştırın. 15 dakika tırnakları bu karışımda bekleyin. ARALIK 2015 41 GEZE L GÖRE İM LİM Kartalkaya K artalkaya’ya doğru sabah ayazında kalkan tur otobüslerinden birine atlayarak Bolu’nun güneydoğusunda vakti zamanında sadece kartalların barınabildiği Köroğlu Dağları’na doğru yola koyuldum. Köroğlu, Bolu ilinin güney ve doğusunu bütünüyle kaplayan, kuzeydoğugüneybatı doğrultulu, İç Anadolu bölgesini Karadeniz bölgesine bağlayan, volkanik yapılı bir dağ sırası. Doğuda Osmancık dolaylarında Kızılırmak dirseğinden, batı da Bilecik dolaylarında Sakarya vadisine kadar uzanıyor. En yüksek noktası olan Köroğlu Tepesi 2 bin 499 metre. Dağların doğu batı istikametinde uzunluğu ise yaklaşık 400 km. 42 PERSİAD GÜNDEM Bu dağlık alanda çok sayıda yayla bulunuyor. Gerede, Kıbrıscık, Seben, Mudurnu ve Göynük, bu yaylaların akla ilk gelenleri. Bulutların üstünde... Kartalların uçuş pisti olan şimdinin kayak pistlerinin hikayesini anımsıyorum. Sadece kartalların yaşadığı, yolu izi olmayan bu dağ başını 1970’lerin ortalarında keşfeden ve “Burayı kayak merkezi yapacağım” diyen Mazhar Murtazaoğlu isimli bir girişimci. Aynı zamanda burada kurulan ilk iki otelin de sahibi. Zamanında katırla dahi çıkılamayan bu yöreye yolu, elektriği, suyu getiriyor Murtazaoğlu; kendisine deli diyen Bolulular’a aldırmaksızın. Üstüne üstlük bölgeye 12 bin çam fidanı ekerek dağın çehresini de değiştiriyor. Belki de böylece Türkiye’nin en önemli kayak sporu merkezi kazandırılmış olunuyor, bu ileri görüşlü girişimcilik hamlesi ile. Kartalkaya sapağında, İstanbul’a yaklaşık 250 km uzaklıktaki Bolu’nun hemen yanıbaşındayız. Sabah ışığının romantik renkleri ve kar beyazlığı ile masal gibi bir atmosferde devam ediyor. Kartalkaya’ya doğru 6 km kala, Sarıalan Yaylası dağ evleri ve geniş beyaz düzlükleri ile Bolu’ya tepeden baktırıyor ve yolculuğun sona yaklaştığını müjdeliyor. Sonunda Kartalların kayasındaki kayak merkezine varıyoruz. Yol boyunca içinden geçtiğimiz bulutların üzerine çıkmışız; güneşle aramızda hiçbir engel kalmamış. Manzara insanı dinlendiren ve doğanın gücüne, etkisine saygı uyandıracak cinsten. 2 bin 100 metrelik zirveye doğru yolculuğa başlıyorum. Yolculuk dediğime bakmayın, doğrusu otelin önünden kayaklarınızla sizi çeken liftlere kendinizi bırakıp 10 dakikada zirveye çıkıyorsunuz Zirveden aşağıya doğru baktığınızda Köroğlu Dağlarının heybeti, yediğiniz rüzgârla birlikte sizi sarsabilir, dolayısıyla hemen aşağı doğru kaymakta fayda var. Toplamda 32 km uzunluğundaki Turkiye’nin en uzun pistlerinden, kolaylık derecesine göre seçtikleriniz arasında doğa ile mücadelinizde kendinizle başbaşasınız. Burada kayak sonrası bastıran gecenin sert soğuğu, dağda konaklayanları genelde oteller içerisinde zaman geçirmeye zorluyor. Sabah olunca, günübirlik kayak yapmaya gelenler tur otobüslerinden inmeye başlıyor. Ben de, kayak ve snowboard ekipmanları kiralamak üzere kayak odalarına akın eden kalabalığa karışıyorum. Eldivenden kayağa, board ayakkabısından kar gözlüğüne kadar her türlü ekipman burada hazır, sizi bekliyor. Hafta sonu gelen günübirlik kayakçılar bir an önce kendini piste atabilmek için kayak odasında sağa sola koşuşturuyor. Kıyafetlerimi kuşanıp, kayak odasının pistlere açılan kapısından çıkıyorum. Kar kokusunu içime çekip, soğuğu iliklerime kadar hisettikten sonra zirveye tırmanıp tekrar aşağı kaymak üzere kayaklarımı alıyorum. Kartalların kayaları üstündedeki kara imzalarını atan snowboardcuların geride bıraktığı izler, sabah ışığı ile büyüleyici görüntüler bırakıyor. O görüntülere bakarak aşağı doğru kayarken, onume çıkan tümseğe hazırlıksız yakalanıyorum. Kardan adamdan tek eksiğim, burnumdaki havuç! Karların arasında kaybolan kayaklarımı ararken, kışın en soğuk günlerinden daha da soğuk olan bu bölgede, durumdan keyif almaya çalışarak tebessüm ediyorum. Bu arada, yaklaşık iki metre üzerimden geçen bir çift kartal da, benim kayarken düşüşüme tebessüm eder gibi tepemde dönüyor. Nede olsa Kartalkaya, onların mekânı... ARALIK 2015 43 KÜLT Ü SANA R T Rutinin içine sıkışan hayatlar özgürlüğünü kaybeder. İş hayatında ve özel hayatta birçok sorun yaşıyoruz. Yaşamın getirdiği sorunlardan sıyrılıp kendimize bir alan açmamız lazım. A Dans ruhunuzu özgürleştirir şkın ve tutkunun dansı olarak bilinen tangonun anavatanı Arjantin’dir. Tango, Buenos Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli bir dans ve müzik türüdür. Dansla beraber gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır. İlk yılların tangosu “tango criollo” veya “basit tango” olarak bilinmekle beraber, günümüzde Amerikan ve uluslararası tango stilleri, Fin tangosu, Çin tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir. Tangonun dramatik duygusu, dans sırasında çok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelir. Türkiye’nin tango ile tanışma tarihi cumhuriyetin kurulduğu yıllara dayanır. Cumhuriyetin ilanı ile oluşan çok sesli müzik gelişimi ile tango sevilmiş ve yayılmıştır. Necip Celal, Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk pek çok tango besteleyerek tangonun Türkiye’de sevilmesi ve yayılmasını sağlamışlardır. Bir zamanların ayıplanan ve hor görülen dansı, artık günümüzde ışıltılı dans salonlarında uygulanan, nezih bir eğlence halini almıştır. Tango Vizyon giderek yayılan ve ilgi gören tango dansı ile perpalıları tanıştırdı. “Dans etmek ruhu özgürleştirir” diyen Arjantin Tango Eğitmeni Özgür SARI ile tangoya dair konuştuk. Tango sizi için ne ifade ediyor? Tango benim için çok şey ifade ediyor. Tango insana değer katan bir 44 PERSİAD GÜNDEM dans. Kişi bencilse bencil olmamayı empati kurmayı öğreniyor. Asosyal bir insansa sosyalleşiyor. Güvensiz biriyse güven kazandırıyor insana. Psikolojik bir terapi aslında. Tango derslerinde dans ediyorsunuz, spor yapıyorsunuz ve ruhunuzu arındırıyorsunuz. Rutinin içine sıkışan hayatlar özgürlüğünü kaybeder. İş hayatında özel hayatta birçok sorun yaşıyoruz. Yaşamın getirdiği sorunlardan sıyrılıp kendimize bir alan açmamız lazım. Dans bu anlamda tutunabilecek en güzel dal. Tango tamamen doğaçlama emek ve sabır isteyen bir dans. Türk erkeğinin yapısına uygun aslında. Tango neden tercih edilmeli? Salonu Aralık 2014 yılında açtık. Perpa 15 bin kişinin çalıştığı bir iş merkezi. İnsanlar iş hayatında sinir stres çekiyorlar. Her insanın bence bir hobisinin olması gerekiyor. Dans, fotoğrafçılık sanatın bir alanıyla mutlaka ilgilenmeli. Çoğu insan bu yüzden depresyonda, insanlar mutsuz oluyorlar. Rutin hayat depresyona sokuyor. İş çıkışı trafikte eziyet çekeceklerine dans etsinler ruhlarını dinlendirsinler. Türkiye’de tango ilgi görüyor mu? Kesinlikle biz Türkiye olarak dünyada en iyilerdeyiz. Arjantin’den sonra ikinciyiz diyebilirim. Türkiye’de her yıl İstanbul ve onun dışındaki şehirlerde uluslararası festivaller yapılıyor. Bu festivallere dünyanın her ülkesinden tango dansçıları geliyor. Dans ediyorlar. Türkiye çok iyi bir yerde. Tango dersi dışında hangi dersler veriliyor? Arjantin tango ve düğün dansı dersleri veriliyoruz. Düğün dansı derslerinde çiftler için seçtikleri şarkıya uygun koreografi hazırlıyoruz. Çok basit olarak 4 derste öğretiyoruz. Özel bir an yaşamış oluyorlar. Tango derslerinde partner zorunluluğu yok. Çoğu kişi tek başlamak istediğinde çift zorunluluğunu düşünerek vazgeçiyor. Biz sınıflarımızı ona göre ayarlıyoruz. Ders saatlerimiz iş saatlerine uygun. Herkes tango yapabilir mi? İki ayağı olan yürüyebilen herkes dans edebilir. Ne kadar yeteneksiz olursa olsun tango öğrenmemeleri için hiçbir sebep yok. Bir ön yargı oluşturmamaları gerekiyor. Tango doğaçlama bir dans. Vücut esnekliği zamanla kazanılıyor. Cumartesi günleri de pratik dersler düzenliyoruz. ARALIK 2015 45 KÜLT Ü SANA R T KOKU “Farklı dünyaların kapılarını aralayın” Kürk Mantolu Madonna, Körlük, Erken Kaybedenler… Ölmeden önce okumanız gereken kitaplar içerisinde yer alan eserler size farklı dünyaların kapılarını açıyor Hayatımızın belli dönemlerinde okuduğumuz bazı kitaplar bütün kalıplarımızı, yerle bir eder. Kitap, zihnimizin ve gönlümüzün ihtiyaçlarını en kestirme yoldan karşılayan kıymetli bir hazinedir. Hayal gücü sınırlarını genişleten sihirli bir etkisi vardır. Okunan her kitap dünyaya bakış açımızı değiştirir. Yapılan araştırmalara göre ölmeden önce mutlaka okunması gereken 7 kitabı sizlerle paylaşıyoruz. Madonna Kürk Mantolu ri Maria Puder ve anın başkarakterle Rom nık, if Efendi içine kapa Raif Efendi’dir. Ra ğlayadünyaya uyum sa melankolik ve dış a birçok dir. Hayatı boyunc mamış bir karakter dığında iş, haksızlığa uğra şeye boyun eğm ediği bir yamamıştır. Sevm bile buna karşı ko Kendi ir, bir ailesi vardır. kadınla evlenmişt alarının n verememiş, başk hayatına kendi yö rdürolarak hayatını sü istediği bir insan ını gerçekten yaşadığ müştür. Hayatında bunu ve bir anısı olmuştur hissettiği sadece ıştır. günlüğüne aktarm DAVA Dava bir eyin top lum mekaniz ması tara un her çeşit fından (h yüksek yargıç v izmetçid e din ad en, ablukay amına k a alınıp adar) hapsedil sonucu işini, bun olarak ö un zgür irad elleriyle esini ken teslim e di dişini an rasinin v latıyor. B e “insan ü ro lar ne de olan Jos rin kurba kep K. kit n a ı bın başın bilmediğ da sebe i bir suç bini tan yarg nı öğren ılanacağ en sırad ıan Yargılan dığı mah bir burjuvadır. k emenin hakkınd düzeni v a hiçbir e fikir taş keşfetm ımadığı eye çalış s u ç u nu ır ken, top alt kade lumun e mesinde n n e türlü kiş ilerden b n üstüne kadar ir çıkış k yardım a apısı için rar ve e n sonun kabullen d a çaresiz miş yargıcı o liğiyle kendi dav lur. asının Körlük ülü’ ‘Nobel Edebiyat Öd Körlük, 1998 yılı O’nun AG M zar Jose SARA sahibi Portekizli ya . tır ap kit ığı en etkileyici son yıllarda yazd ışığın şil ye , am olan bir ad Araba kullanmakta . şir rle kö en birdenbire yanmasını beklerk körlük duğu doktora da ur Tedavi için başv lgın sa bir k şadığı körlü bulaşır. Adamın ya aktadır. m yıl ya Küçük Prens e bütün kent ve ir bid gi k alı st ve ha değerFransız yazar ancak tüm ahlaki SaintÖldürücü değildir eyen rm gö , pilot Antoine de şarır. Toplum n leri yok etmeyi ba olur. nık ta re Exupéry tarafında e, tecavüzle gözlerle cinayetler ır. rd nla ola yazılan ve 1943’te çlü r ancak gü k Prens Ayakta kalabilenle göz i, kiş k te yayımlanan Küçü kten kurtulan rlü kö te bir nt ’ta ke rk ca Yo Ko şayan en hikâyesi New ıdır. Portekiz’in ya mış doktorunun karıs bu çarO, AG otel odasında yazıl M n Jose SARA éry’nin önemli yazarı ola etafor m bir u olup; kitapta Exup rlük olgusun akpıcı romanında kö ebileş ell ns re çizimleri de yer alm kurgunun ev s’te olarak kullanmış, eral lib in siz ek tadır. Küçük Pren rm kişilere ad ve an nd ısı en aç nd i zü es m gö sağlıksız bir çocuğun anları sürüklediği ı demokrasinin ins tmıştır. ra ya büyüklerin dünyas la ü bir ustalık ortamı olağanüst anlatılır. 46 PERSİAD GÜNDEM hasını ve yaratıcılıck SÜSKİND’in de tri Pa r za ya an m Al rfum’ü yazarken ilk romanı Das Pa ğu du ur şt nu ko ı ğın tır, kişi aksesuar’ elaire’in ‘koku esas ud Ba ir şa sız an Fr a zihne ve ruha çıkmış bilinmez am la yo i ı m en nd zü sö dan birini yazmay en ender kitaplar ed ap hit da , an an nı m ay vrilen ro “Koku” şeklinde çe başarmış. Dilimize ile’in sıradışı ou en Gr n Baptiste Jea an am hr ka tian nı,doğduğu dönemin Fransa’sı en ind er üz i es ây hik yabanileşmiş kahvgisiz bırakılarak se n re r ba iti n da an rafından bu sefe nunda insanlar ta so ın ab kit la ın ım an lat m an ra gorik bir yok edilmesini ale de aşırı sevilerek aktarır. nler Erken Kaybede tanıdığımız Emrah SERBES; bu iyle “Ankara polisiyeler ızda pek de ıyor ve edebiyatım kır u on siy ek dir defa r. Erkek çocuklaa meseleye el atıyo şk ba bir iş em m işlen giriyoruz. Baba , alengirli dünyasına nlü zü hü , jik er en rın lığın kalesi... İşçiler, nımı, muhafazakâr ha ev ne an r, ıyo çalış sert adamlar... iler... Kolay ağlayan ab r, ele yz te , ar ull yoks lay vazgeçen, başbuk öfkelenen, ko ça ; ES a RB SE h ra Em or... Kederli, insan cukları konuşturuy ço k ke er ış m çık tan âyeler bunlar...” dokunan komik hik Kramazov Kardeşler 19. yüzyılın büyük ustası Dostoyevski’nin başyapıtı Kramozov Kardeşler romanı yazarı zirveye çıkararak bütün kitlelerce tanınmasını sağlamıştır. Dostoyevski’nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Doğu’nu n Limanla Doğu’nun rı Limanları Amin MAALOU F’un bir h ayat hikayesin e dayana n, belki de en alegori siz, en dü z anlatımlı kitab ı. Kitap Do ğu’nun Oryantalis t bakış aç ısıyla da en dik kat çeken limanı İstanbul’d a başlayıp ; Adana, Beyrut, M arsilya lim anlarında yoğunlaş ıp algıda Doğu’ya olabilecek en uzak y erlerden birinde Pa ris’te son lanıyor. Kahraman ımız İsyan öyle doğal, öy le sahici b ir tonda anlatıyor ki başında n geçenle Dostoyev ri sky karak terleriyle boy ölçüş ecek bir ş ekilde can lanıyor ön ümüzde. A şkında, davasınd a ve aile ilişkilerind arafta ka e lmış, Batı mentalitesiyle ya şamaya ç alışırken Doğu’da ezilmiş bir a damdan bahsediy oruz bu k itapta. Ad da hayat ı ı da İSYAN olan… ARALIK 2015 47
Benzer belgeler
Nisan 2014 - Perpa Dergisi
Her ayın ilk çarşambası yapılan geleneksel öğle yemeklerimiz Ocak ayında Ebruli Restaurant’ta, Şubat ayında da
Sera Restaurant’ta, yapıldı.
Dernek üyelerimizi ve tüm Perpalıları her ayın ilk çarş...