1-F2-Giris2_Layout 1
Transkript
1-F2-Giris2_Layout 1
DERGİDEN Değerli Okuyucularımız, FİGES İLERİ MÜHENDİSLİK VE ARGE TEKNOLOJİLERİ DERGİSİ 2013-3 / Sayı: 2 (Temmuz-Ağustos-Eylül 2013) ISSN: 2147-9550 FİGES A.Ş. Adına Sahibi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Özgür Emekli [email protected] Yönetim Yeri FİGES A.Ş. Ulutek Teknoloji Geliştirme Bölgesi, Uludağ Üniversitesi Görükle Kampüsü, 16059 Nilüfer Bursa Dergimizi, FİGES’in kurumsal yayını olmaktan çok, ileri mühendislik alanında bir teknik yayın gözüyle hazırlıyoruz. Dergimiz, Türkiye genelinde, sektör sınırlaması olmaksızın, tüm ARGE merkezlerine ulaştırılıyor; akademisyenler, kamu kurumları ve diğer ilgili yerlerde, toplamda 3000 kişiye dağıtılıyor. Makine ve beyaz eşya gibi lokomotif sektörlerin birçok önemli oyuncusuna; ayrıca otomotiv ve savunma sanayilerindeki, neredeyse tüm firmaların yönetici, teknik müdür ve yetkili mühendislerine gönderiliyor. Basılı dağıtımın yanında, dergimize, www.figes.com.tr/dergi adresinden, İnternet üzerinden de ücretsiz olarak erişilebiliyor. Başlıca amaçlarımız; dergimizin, ileri mühendislik ve ARGE konularında bir platform oluşturması ve bu sayede, paylaşımlara ve görevdeşliklere yol açarak ülkemizin gelişimine katkıda bulunabilmek. Bu anlamda, bu sayımızdaki içeriğimiz, bizi, hedeflediğimiz noktalara bir adım daha yaklaştırıyor: Ülkemizin lider firmalarından, savunma sanayisinde yaptıkları çalışmalarla gurur kaynağımız olan ASELSAN ve ROKETSAN’dan birer makaleyi sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Ayrıca, otomotiv yan sanayimizin değerli firmaları Hema Endüstri ve Kale Oto Radyatör’den birer yazıyı da sayfalarımızda bulabilirsiniz. Yine savunma sanayisi ve otomotiv başka olmak üzere, çok çeşitli alanlarda değerli hizmetler veren Coşkunöz firmamızla FİGES olarak birlikte yaptığımız bir çalışmayı da sizlere sunuyoruz. Bunlarla yetinmeyip, biyomekanik alanında faaliyet gösteren Şanlılar firmasıyla diş implantları konusunda yaptığımız bir çalışmayı da makale olarak dergimize dâhil ettik. Söyleşi olarak ise plazma gibi ilginç bir konuda çalışmalarıyla fark yaratan bir firma olan Anadolu Plazma konuğumuz oldu. Gelecek sayılarımızda, amaçlarımıza daha da yaklaşmak istiyoruz. Bu yolda bize katkı sağlayacak içerik ve sponsorluk anlamında desteklerinizi bekliyoruz. Hoşça kalın, Ali Özgür Emekli Pazarlama Direktörü Telefon : +90 224 280 8525 Faks : +90 224 280 8532 www.figes.com.tr TEKNİK HİZMETLER Yayına Hazırlama ve Tasarım UMSA Prodüksiyon Ltd. Şti. Telefon: +90 312 225 4173 Basım Yeri Ada Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi E Blok No: ZE-2 Kat:1 Topkapı / İSTANBUL Telefon: +90 212 567 1242 Matbaa Sahibi: Kemal Kabaoğlu 1 Dergiden 2 FİGES’ten 4 FİGES’ten Haberler 6 FİGES Bilgisayar Destekli Mühendislik ve ARGE Konferansı 8 Plazma Teknolojilerinin Hayata Geçirilmesinde Mühendislik Yazılımlarının Rolü Yayın Türü Yerel Süreli Türkçe İngilizce Bilimsel Yayın 3 ayda bir yayımlanır. Destekli Yazılımların Kullanımı ve Önemi 19 Yaklaşan Etkinlikler 20 Transmisyon Üzerine Takılan Kapağın Düzlemsellik Değerinin, Sonlu Elemanlar Paket Programıyla Tayini 23 Kale Oto Radyatör San.ve Tic. A.Ş. ARGE Bölümü Dergide Yayımlanan Yazı, Fotoğraf, Harita, İllüstrasyon ve Konuların Her Hakkı Saklıdır. Kaynak Gösterilmek şartıyla Alıntı Yapılabilir. Yayınlanan Eserlerin Sorumluluğu Eser Sahiplerine Aittir. 12 Aerodinamik Isınma ve Termal Koruma Sistemleri 24 Hidrolik Abkant Preslerin Modellenmesi ve Benzetimi Aksi belirtilmedikçe tüm görseller: © ANSYS, MATHWORKS ve FİGES 16 Ürün Geliştirme Sürecinde Bilgisayar 30 Dental İmplant Analizleri Para ile satılmaz ARGE DERGİSİ 1 FİGES’TEN Değerli Okuyucularımız, Değerli Müşterilerimiz, ergimizin ilk sayısını çıkardıktan sonra aldığımız olumlu geri bildirimler, bizleri hem çok mutlu etti hem de gelecek sayıları daha da iyi bir şekilde hazırlamamız için motive etti. Dergimizi okuyan, değerlendiren ve bizlere görüşlerini ileten tüm kişi ve kurumlara teşekkür ediyorum. Sizlerden aldığımız güç ile önümüzdeki sayılarda eksiklerimizi tamamlamaya; daha okunabilir ve hatta içeriğindeki konularla kaynak olarak gösterilebilir bir dergi çıkarma yolunda ilerlemeye çalışacağız. Dergimizin ikinci sayısında yer verilen makaleler sadece kendi çalışmalarımız değil aynı zamanda ARGE çalışmaları yürüten farklı sektörlerdeki kuruluşların çalışmalarının ürünleridir. Gelecek sayılarımızda, sizlerin çalışmalarını da yayınlamak istiyoruz ve paylaşımlarını bekliyoruz. FİGES olarak, askeri denizcilik alanındaki mühendislik projelerinde yer almaktan onur ve gurur duymaktayız. Bu alanda yıllardan beri yaptığımız çalışmalar sayesinde, çok değerli tanışıklıklarımız oldu ve kıymetli paydaşlar kazandık. Yine bir ilke imza atarak, bu paydaşlarımızı ve askerisivil gemi inşa sanayisinin diğer önemli oyuncularını, İstanbul’da “Askeri ve Sivil Denizcilikte ARGE ve İleri Mühendislik” etkinliğinde bir araya getirdik. Tam gün olarak gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde, 150’yi aşkın misafirimizi ağırladık. Etkinlik sırasında ve sonrasında, etkinlik hakkında birçok olumlu geri bildirim aldık. Benzer bir etkinliği, gelecek yıl da gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Etkinliğimizle ilgili detayları, yandaki sayfamızda bulabilirsiniz. Bu vesile ile etkinliğe destek veren tüm kurum ve kuruluşlara tekrar teşekkür ederim. Dergimiz aracılığı ile sizlere, bünyemizdeki farklı uzmanlık alanları ve ARGE birimleri hakkında bilgi vermeye de çalışacağım. Bu sayıda, “Elektromanyetik Tasarım ve Analizler” ekibimizi tanıtmak istiyorum. Ekibimiz Yrd. Doç. Dr. Deniz Bölükbaş’ın yöne- D 2 www.figes.com.tr timinde çalışmalarını sürdürmektedir. Deniz Hanım, elektromanyetik konusunda uzun yıllardır yaptığı çalışmaları, en son TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde sürdürmüş ve geçen sene itibariyle firmamıza katılmıştır. Kendisi, aynı zamanda bir özel üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ekibimiz, genel anlamda elektromanyetik problemlerin simülasyon ile çözümü üzerine çalışmaktadır. Bu çalışmaları, “yüksek frekanslı” ve “alçak frekanslı” analizler olarak iki ana gruba ayırıyoruz. EMI/EMC analizleri, radar kesit alanı hesaplaması, anten tasarımı ve platform üstü anten yerleşimleri gibi konuları yüksek frekans analizleri başlığı altında; elektrik motorlarının, trafo ve kesicilerin elektromanyetik analizi gibi konuları ise alçak frekans analizleri başlığı altında değerlendiriyoruz. Ekibimizde, şu an etkin olarak 6 mühendis arkadaşımız projelerde görev almaktadır. Dergimizi değerlendirip bize geri bildirimlerinizi iletmenizden çok memnun olacağız. Bu geri bildirimleriniz, eksiklerimizi tamamlayabilmemize de imkân verecektir. Bu sayımızın ve içeriğinin beklentilerinize cevap vermesini ümit ediyor ve ARGE çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Saygılarımla, Dr. Şadi Kopuz Genel Müdür FİGES’TEN HABERLER Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, üniversiteler ve sektör temsilcilerinin hazır bulunduğu etkinliğe, yaklaşık 150 kişi katıldı. Denizcilikte ARGE ve İleri Mühendisliği Masaya Yatırdık A skeri ve Sivil Denizcilikte ARGE ve İleri Mühendislik isimli etkinliğimizi, 5 Temmuz’da, The Green Park Pendik Otel, İstanbul’da gerçekleştirdik. Sivil ve askeri denizcilik ve gemi inşa sanayilerinden kurum ve kuruluşların katıldığı etkinlikte, 150’nin üzerinde katılımcı bir araya geldi. MİLGEM projesiyle başladığımız denizcilik ve gemi inşa sanayilerindeki mühendislik çalışmalarımızı, MİLGEM’in ardından görev aldığımız, Yeni Tip Karakol Botu (YTKB), Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (MOSHIP) ve Kurtarma ve Etkinliğin fuaye alanı da oldukça yoğundu. Yedekleme Gemisi gibi askeri projeler ile sürdürdük ve şu anda, çok sayıda farklı projede rol almaya devam ediyoruz. Son olarak da HAVELSAN ile Denizaltı Dalış Simülatörü (DEDAS) projesi kapsamında, Denizaltı Manevra Modeli Geliştirilmesi Projesi (DEMMOG)’ni imzaladık. Bu projelerdeki deneyimlerimiz ve tanışıklıklarımız, ayrıca Genel Müdürümüz Dr. Şadi KOPUZ’un bu yöndeki arzuları ve destekleri, bizleri tüm sektörü kapsayacak bir etkinlik yapmamızın iyi olabileceği yönünde cesaretlendirdi. Etkinliği planlarken, etkinliğin, denizcilik ve gemi inşa sanayilerinde ileri mühendislik teknolojilerinin kullanımı konusunda, karşılıklı bilgi paylaşımını sağlayacak bir platform oluşturmasını he- deflemiştik. Böylece, konusunda uzman sivil ve askeri sektör temsilcilerini ve akademisyenleri bir araya getirerek tanışıklıkların artmasına ve sektörde sinerji oluşmasına katkıda bulunmayı amaçlamıştık. Değerli konuşmacılarımız ve katılımcılarımızdan aldığımız olumlu geri beslemeler, etkinlikte, amaçlarımıza ulaştığımızı gösteriyor. Hatta çok sayıda katılımcının, etkinliğin her yıl düzenlenmesinin çok iyi olacağı yönünde görüş bildirmesi de bu durumun bir kanıtı olarak değerlendirilebilir. Başarılı bir etkinlik gerçekleştirilmesinde, tüm konuşmacılarımızın ve katılımcılarımızın katkısının en başta gelen etmen olduğunun bilinciyle kendilerine, bir kez de buradan teşekkürlerimizi sunarız. ARGE DERGİSİ 3 ’TEN HABERLER 17’ncisini Gerçekleştirdik: “Güçlü Marka için Güçlü ARGE” Bilgisayar Destekli Mühendislik ve Sistem Modelleme Konferansımızın 17’ncisini, 19 Nisan’da gerçekleştirdik. Savunma, otomotiv, beyaz eşya ve makine sanayileri başta olmak üzere; ülkemizin reel sektörlerinden yaklaşık 300 kişiye yakın üst düzey yönetici ve ARGE yöneticisinin yanı sıra çeşitli üniversitelerden birçok değerli akademisyenin konuşmacı ve katılımcı olarak yer aldığı konferansta, Türkiye’nin dünya çapında bir marka çıkartabilmesi amacıyla yapılabilecek ARGE ve mühendislik çalışmaları masaya yatırıldı. Konferansla ilgili detaylı haberi bu sayımızda bulabilirsiniz. IDEF’13 Fuarında HAVELSAN ile Sözleşme İmzaladık Savunma sanayimizin önde gelen fuarı IDEF’13’teki standımızda birçok ziyaretçimizi ağırladık; yararlı tanışıklıklar ve iş görüşmeleri gerçekleştirdik. 7-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen fuarda ayrıca, HAVELSAN yükleniciliğinde yürütülen; “Denizaltı Dalış Simülatörü (DEDAS) Projesi”nin teknoloji kazanım yükümlülüğü olan “Denizaltı Manevra Modeli Geliştirilmesi Projesi” (DEMMOG) kapsamında, HAVELSAN ile sözleşme imzaladık. Fuarın 3. günü, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar’ın da katılımıyla HAVELSAN ile FİGES arasında gerçekleştirilen imza töreninde, FİGES adına imza, Genel Müdürümüz Dr. Şadi Kopuz tarafından atıldı. Böylece; MİLGEM, Yeni Tip Karakol Botu, Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (MOSHIP) ve Kurtarma ve Yedekleme Gemisi gibi Türkiye’nin önde gelen gemi projelerinin yanı sıra önemli katkılarda bulunmayı hedeflediğimiz denizaltı alanında da çalışmanın ilk adımını atmış olduk. Tıbbi Cihaz Sektöründe ARGE ve İleri Mühendislik Çözümleri Günü TAYSAD ile Ortak Etkinliğimiz: ARGE Süreçlerinde İleri Mühendislik Hesapları Tasarım ve Simülasyon Teknolojileri Semineri Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) bünyesinde, otomotiv ARGE ve ürün geliştirme süreçlerinde; tasarım, simülasyon ve ileri mühendislik hesaplamalarına ilişkin en yeni teknolojileri tanıtma ve bu teknolojileri örnekler üzerinde anlatarak katılımcıları bilgilendirme amacıyla “ARGE Süreçlerinde İleri Mühendislik Hesapları Tasarım ve Simülasyon Teknolojileri Semineri”ni, 31 Mayıs’ta gerçekleştirdik. 4 www.figes.com.tr FİGES olarak, tıbbi cihaz tasarımı ve geliştirilmesi sürecindeki ARGE ve ileri mühendislik çözümlerini aktardığımız, “Tıbbi Cihaz Sektöründe ARGE ve İleri Mühendislik Çözümleri Günü” etkinliğini, 22 Mayıs’ta, başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Etkinliğe konuk konuşmacı olarak katılan ANSYS firmasının Medikal Sektörü Direktörü Thierry MARCHAL da etkinlikte bir sunum yaptı. PAWEX 2013 Fuarındaydık Pompa-vana tasarım ve imalatında ileri teknolojilerin kullanımı temasıyla 2-5 Mayıs tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen PAWEX 2013 pompa, vana, su arıtma sistemleri, boru ve bağlantı elemanları fuarında, 10. salonda, F06 numaralı stant alanında yer aldık. FİGES, İTÜ Güneş Arabası Ekibi Sponsorları Arasında Türkiye’nin, 3 yıl üst üste duble yaparak uluslararası ödül kazanan ilk ve tek güneş arabası ekibi İTÜ güneş arabası ekibine sponsor olduk. Kariyer Günlerinde Gençlerle Buluştuk Geride bıraktığımız dönemde, çeşitli üniversitelerin kariyer günlerine katıldık: n 11 Nisan-3. İYTE Teknoloji ve Kariyer Günleri n 15 Nisan-Marmara Üniversitesi Mekatronik Kariyer Günleri n 3-5 Mayıs-Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kariyer Günleri n 9-10 Mayıs-Uludağ Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Kariyer Günleri n 24 Mayıs-Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kariyer Günleri Güçbot Projesine Dahil Olduk Patlama analizleri ve malzeme optimizasyonu iş paketleri üzerinde çalışacağımız Güçbot (Mayına Dayanıklı Askeri Çizme) Projesi, 22 Mayıs’ta, Savunma Sanayii Müsteşarlığında yapılan toplantıyla başlatıldı. Toplantıya, Yapısal Analizler ve Tasarım Ekibi Yöneticimiz Dr. Can Alpdoğan katıldı. Bilim Şenliği’ne Katıldık Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle 3-5 Mayıs tarihlerinde düzenlenen “Bursa Bilim Şenliği 2013” etkinliğine, stant açarak katılım sağladık. Standımız, öğrencilerden yoğun ilgi gördü. Uluslararası Makina ve Kalıp/Model Tasarım ve İmalat Konferansı ve Sergisi Antalya Dedeman Otel’de, 20-23 Haziran tarihlerinde 7’ncisi gerçekleştirilen Uluslararası Makina ve Kalıp/Model Tasarım ve İmalat Konferansı ve Sergisi (7th International Conference And Exhibition On Design And Production Of Machines And Dies/Molds)’ne, standımız ve “Simülasyon Odaklı Üretim Geliştirme” konulu sunumumuz ile katılım sağladık. Askeri ve Sivil Denizcilikte ARGE ve İleri Mühendislik Etkinliği The Green Park Pendik Otel, İstanbul’da, sivil ve askeri denizcilik ve gemi inşa sanayilerinden kurum ve kuruluşları bir araya getirdiğimiz “Askeri ve Sivil Denizcilikte ARGE ve İleri Mühendislik” etkinliğimizi, 5 Temmuz’da, 150 kişiye yakın katılımcıyla gerçekleştirdik. Etkinliğimizde amacımız; denizcilik ve gemi inşa sanayisinde ileri mühendislik teknolojileri konusunda karşılıklı bilgi paylaşımını sağlamak ve sivil, askeri sektör temsilcilerini ve akademisyenlerimizi bir araya getirerek tanışıklıkların artmasına ve sektörde sinerji oluşmasına katkıda bulunmaktı. Katılımcılarımızdan gelen olumlu geri beslemelere dayanarak, etkinliğimizin gayet başarılı sonuçlandığını ve amaçlarımıza ulaştığımızı belirtebiliriz. Etkinlikle ilgili detaylı haberi bu sayımızda bulabilirsiniz. Basında FİGES n n n n n n MSI Dergisi’nin Haziran sayısında, FİGES’in IDEF’te HAVELSAN ile yaptığı sözleşmeden bahsedildi. Haberde, birçok önemli gemi projesine katkı sağlayan FİGES’in, denizaltı projelerinde de önemli katkılarda bulunacağını belirtildi. TAYSAD Dergisi Mayıs / Haziran sayısında, Genel Müdürümüz ile yapılan söyleşide, Dr. Şadi Kopuz, FİGES olarak deneyimlerimizi aktarmak istediğimizi dile getirerek, tedarik sanayi firmalarının ARGE çalışmalarına destek olmayı ve onların dünya çapında yer edinebilmesine bir miktar da olsa katkıda bulunabilmeyi hedeflediğimizi söyledi. TAYSAD Dergisi’nde, FİGES Konferansı ile ilgili “Sektörler Dünya Markası Yaratmak İçin Bir Araya Geldi” başlıklı haber yayımlandı. MSI Dergisi, “FİGES, Güçlü Marka İçin Güçlü ARGE’yi Masaya Yatırdı” konulu haber yayımlandı. Defence Turkey Dergisi, IDEF’13 özel sayısında, Yapısal Analizler ve Tasarım Ekibi Yöneticisi Dr. Can Alpdoğan ile yapılan söyleşiyi yayımladı. Ostim Organize Sanayi Gazetesi’nde, endüstriyel tasarım ve mühendislik gücünün birleştiği OSTİM’de FİGES’in de yer aldığına yönelik haber yayımlandı. ARGE DERGİSİ 5 KONFERANS Güçlü Marka İçin Güçlü ARGE Ü lkemizin mühendislik camiasında artık gelenekselleşen ve bu yıl 17’ncisi düzenlenen “FİGES Bilgisayar Destekli Mühendislik ve ARGE Konferansı”, 19 Nisan’da, İstanbul’da, "Güçlü Marka için Güçlü ARGE" sloganıyla gerçekleştirildi. Konferansta, katılımcı ve konuşmacı olarak; savunma, 6 www.figes.com.tr otomotiv, beyaz eşya ve makine sanayileri başta olmak üzere, ülkemizin reel sektörlerinden birçok üst düzey yönetici ve ARGE yöneticisi, ayrıca çeşitli üniversitelerden birçok değerli akademisyenyer aldı. Yaklaşık 300 kişilik bir uzman topluluğunun katılımıyla gerçekleşen konferansta; Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve SİNERJİTÜRK Etkin İş ve Güç Birliği Vakfı’nın yanı sıra ASELSAN, ROKETSAN, Türk Telekom, VESTEL ve FORD Otosan başka olmak üzere, ülkemizin lider firmalarından konuşmacılar da yer aldı. ARGE Vurgusu Yoğun bir programla gerçekleşen konferansta, Türkiye'nin dünya çapında rekabet edebilen markalar çıkartabilmesi amacıyla yapılabilecek ARGE ve mühendislik çalışmaları masaya yatırıldı. Konferansta, ürünlerimizi dünya piyasalarında daha güçlü bir şekilde pazarlayabilmemiz için güçlü markalar yaratma zorunluluğumuza değinilerek güçlü markalar yaratmanın yolunun da daha fazla yenilikçilikten, yani ARGE’den geçtiği vurgulandı. Konferans kapsamında, konusunda uzman 50'ye yakın konuşmacı söz aldı. Etkinliğin öğleden önce yapılan ana oturumunda, ülkemizin güçlü markalar çıkartabilmesi için ihtiyaçlar ve öncelikler ortaya konuldu. Öğleden sonra ise 5 ayrı panelde teknik tartışmalar ve fikir alışverişleri gerçekleştirildi. Panellerden bir tanesi, güncel ARGE teknolojilerinin anlatıldığı bir oturum şeklinde gerçekleştirildi. Bir diğer panelde de “Markalaşma Süreci ve ARGE Merkezleri” konusu işlendi. Diğer paneller ise sırasıyla tasarım, mekatronik, elektronik ve elektromanyetik konularında düzenlendi. Konferansta, hedeflere uygun olarak, etkin bir bilgi paylaşımı ve tanışma ortamı oluştuğu da gözlendi. Konferans programına, fotoğraflarına ve diğer bilgilere, aşağıdaki İnternet adresinden erişilebilir: http://www.figes.com.tr/ konferans/2013/index.php Soldan sağa: FİGES A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt, Dr.-Ing. Stuart Hartle (ANSYS) ve FİGES A.Ş. Genel Müdürü Dr. Şadi Kopuz ANSYS’ten Dr.-Ing. Stuart Hartle’ı Konferansımızda Ağırladık ANSYS firmasında, Türkiye’nin de dahil olduğu bölgeden sorumlu yönetici olan Dr.-Ing. Stuart Hartle da 17’nci konferansımızda, konuşmacı olarak yer aldı. Konferansın sabah oturumunda açılış konuşmacısı olan Dr.-Ing. Hartle, yaptığı bilgilendirici ve dinamik sunumla ilgi çekti. Dr.-Ing. Hartle sunumunda; personel gücü, yaptığı projeler ve her yıl düzenlediği bu konferans ile FİGES’in, Türkiye’deki firmalar için mutlaka ortak çalışılması gereken bir şirket olduğunu vurguladı. FİGES’in, ANSYS distribütörü olarak da her yönüyle yetkin olduğunu belirterek, simülasyon dünyasına girmek veya bu alanda ilerlemek isteyen firmaların mutlaka FİGES’i yanlarına almalarını tavsiye eden Dr.-Ing. Hartle, konferansa tam gün katıldı. ARGE DERGİSİ 7 SÖYLEŞİ Plazma Teknolojilerinin Hayata Geçirilmesinde Mühendislik Yazılımlarının Rolü FİGES ARGE Dergisi: Kısaca firmanızı tanıtır mısınız? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Anadolu Plazma Teknoloji Enerji Danışmanlık Merkezi, 2009 yılında Gazi Üniversitesi Teknopark’ta kurulmuş; özgün mühendislik problemlerine, yaratıcı ve yenilikçi çözümler getiren, bir ileri mühendislik firmasıdır. İleri mühendislik ve optimizasyon firması olarak; enerji, uzay, havacılık ve medikal sektörlerinde, genellikle yakıt pilleri ve plazma teknolojilerinin kullanılması ile son teknolojileri uygulamaktadır. Firmamız, Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye Kömür İşletmeleri, TUSAŞ ve ROKETSAN gibi kurum ve kuruluşlara mühendislik danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Konuyla ilgili, 17 patent ve faydalı model alınmıştır. FİGES ARGE Dergisi: Plazmanın ne olduğunu bize anlatır mısınız? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Maddenin dördüncü hali olarak da bilinen plazma, evrenin yüzde 98’ini oluşturur. Gaz halindeki bir maddeye yeterli enerji (ısı, ışın, manyetik, elektrik) verilmesiyle yüklü türler oluşur ve maddenin bu hali plazma olarak bilinir. Basitçe söylemek gerekirse plazma, iyonize gazdır. 8 www.figes.com.tr Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu, Anadolu Plazma Teknoloji Enerji Danışmanlık Merkezi Maddenin dördüncü hali olarak da bilinen plazma, evrenin yüzde 98’ini oluşturur. Gaz halindeki bir maddeye yeterli enerji (ısı, ışın, manyetik, elektrik) verilmesiyle yüklü türler oluşur ve maddenin bu hali plazma olarak bilinir. Basitçe söylemek gerekirse plazma, iyonize gazdır. FİGES ARGE Dergisi: Plazma teknolojileri bugün hangi alanlarda kullanılmaktadır? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Plazma teknolojileri: n Biyokütle ve yakıt dönüşüm süreçlerinde, n Baca gazı arıtmada, n Petrokimya endüstrisinde, n Kaynak, kesme, kaplama gibi metal işleme n n n n operasyonlarında, Polimer ve tekstil endüstrisinde yüzey modifikasyon süreçlerinde, Uydu Sistemleri ve İtki motorlarında, Tıp alanında; kanser tedavisinde, ilaç üretimi, yanık tedavisi, cilt yenilemede, diş tedavisinde, Yarı iletken teknolojisinde, elektronik çip üretiminde, Kaplama teknolojisinde, elmas, aktif karbon, karbon nanotüp üretim süreçlerinde, n Güneş enerjisi ve optik sanayisinde, n Tehlikeli ve zararlı atıkların arıtılmasında, n Sterilizasyon ve su arıtma sistemlerinde, n Çok yakıtlı motorlarda ve n Askeri alanda uçaklarda, silahlarda plazma teknolojileri kullanılmaktadır. n FİGES ARGE Dergisi: Endüstride plazma kullanımı nasıl başlamıştır? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: 1955 yılında, ilk hidrojen bombasının denenmesiyle ortaya çıkan yüksek sıcaklık (füzyon enerjisi, plazma) sonrası, plazmanın elektrik üretiminde kullanılması öngörülmüş ve Rusya, ABD, Japonya, plazmayı hapsetmek için toroidal manyetik alan üreten bir makine olan Tokamak üzerinde çalışmalara başlamışlardır. Sonrasında, ilk olarak askeri alanda; zaman içerisinde, sanayinin çeşitli alanlarında; sağlık, gıda, kimya, ziraat, elektrik elektronik sek- törlerinde de kullanılmaya devam etmiştir. 2007 yılında, ABD Kongresinde, plazma teknolojilerinin sanayi uygulamaları sonucu elde edilen gelirin 222 milyar dolar olduğu belirtilmiştir. FİGES ARGE Dergisi: Ülkemizde, plazmanın kullanıldığı sektörler ve alanlar hangileridir? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Ülkemizde, plazma teknolojisi metalürji (kesme, kaynak, kaplama alanlarında), televizyon ve tıp sektörlerinde kullanılmakta olup, diğer sektörlerde de kullanımının yaygınlaşması beklenmektedir. FİGES ARGE Dergisi: Projelerinizden kısaca bahseder misiniz? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Projelerimizi şöyle sıralayabiliriz: Hava ile Çalışan Plazma Kesme Makinesi Geliştirilmesi: Havalı kompresörle çalışan bu cihazımız; plazma ile kesme ve kaynak prosesi, düşük işletme ve yatırım maliyeti, üretim hattı uygulamasına ve otomasyona uygunluğu, sürekli iyileştirilen kesme ve kaynak kalitesi ile sanayide yaygın olarak kullanılan kesim ve kaynak yapımı gibi avantajlar sunmaktadır. Ayrıca, su altında uzun süre çalışabilecek, kesme ve kaynak amaçlı plazmatronlar üzerinde çalışmalarımız da mevcuttur. Bu projenin sonucunda geliştirilen plazma kesme makinesi CE belgesi alınarak seri üretime uygun hale de getirilmiştir. Ayrıca bu ürün için geliştirilen “Çift Depolu Plazmatron”un da patenti alınmıştır. Soma Termik Santrali’nin 22 MW’lık A Ünitesi’ne Plazma Yakma Ünitesi Kurulması: Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ), Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Enerji Bakanlığı ve Anadolu Plazma arasındaki iş birliği protokolüne göre yürüyen projemizde, ülkemizdeki düşük kaliteli linyitlere dayalı termik santralleri temsil eden Soma Termik Santrali’nin A Ünitesine Plazma Yakma Sistemi kurularak plazma teknolojisi, kömür yakma alanında, ülkemizde bir ilk olarak devreye alınacak ve bu teknolojinin uygulanabilirliği doğrulanacaktır. TOKAMAK, plazmayı hapsetmek için toroidal manyetik alan üreten bir makinedir. TOKAMAK’ın görevi yüksek sıcaklıkta elde edilmiş plazmadan (100.000 K ve üzeri) elektrik elde edilmesidir. 100.000 K sıcaklıkta sistemin çalışması için (malzemeye zarar vermeden) plazma, manyetik alan aracılığıyla sistemin merkezinde sıkıştırılır. Günümüzde geliştirilmiş 300’den fazla TOKAMAK üzerinde deneysel çalışmalar yapılmaktadır. ARGE DERGİSİ 9 SÖYLEŞİ Anadolu Plazma Teknoloji Enerji Danışmanlık Merkezi ekibi bir arada görülüyor. Mühendislikte çözüme ulaşmak için üç yöntem vardır. Bu yöntemler analitik, sayısal ve deneysel olarak sınıflandırılabilir. Akışkanlar dinamiği problemlerinde, analitik yöntem uygulanamamaktadır. Bunun sebebi, akışkanlar dinamiği problemlerinin temel denklemi olan Navier-Stokes denklemlerinin analitik olarak, sadece bir plaka üzerinde laminer akış gibi çok basit durumlar için çözülebilmesidir. Plazma Yöntemiyle Linyitlerin Gazlaştırılması: Laboratuvarımızda, linyitlerin gazlaştırılması amacıyla 1,5 ve 3 KW gücünde plazma gazlaştırma sistemi tasarlanmış ve geliştirilmiştir. TKİ tarafından desteklenen bu projemiz, ülkemizdeki düşük kaliteli linyitlerden, hidrojen içeriği yüksek sentez gazı elde edilmesiyle temiz ve verimli kullanım alanı oluşturularak ekonomiye kazandırılması amacını gütmektedir. Bu projede kullanılan su buharlı plazmatron da patentlenmiştir. Plazma CVD Yöntemiyle Elmas Film Üretimi: TKİ tarafından desteklenmekte olan projemiz, yine kendimize ait başka bir projemizdeki sistemden alınan, “hidrojen içeriği yüksek sentez gazı”nın değerlendirilerek bu gazın sentetik elmas üretiminde kullanımını ülke10 www.figes.com.tr mize kazandırmak amacını taşımaktadır. Hall Efektli Ksenon Gazı ile Çalışan Plazma İtki Motorlarının Geliştirilmesi: Bu projemiz, başlangıç aşamasında TUSAŞ tarafından desteklenmiştir. Projede, ilk Türk yapımı elektriksel itki motoru tasarlanarak, uzaya gönderilip tarihçe kazandırılması umulmaktadır. Bünyemizde, bu projenin çalışmaları sürmektedir. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına ARGE proje önerisi sunulmuştur ve değerlendirme sonucu beklenmektedir. Plazma Kömür Gazlaştırma ve Plazma Filtrasyon Sistemi Geliştirilmesi: Projemiz kapsamında hedeflerimiz; düşük kaliteli Türk linyitlerinin plazma yöntemiyle gazlaştırılması ve yine plazma yöntemiyle filtre edilmesi sürecini optimize etmek, süreci modellemek ve ekipman tasarımını ve projelendirme çalışmalarını yaparak Plazma Gazlaştırma ve Plazma Filtrasyon Sistemini pilot ölçekte tesis etmektir. Çalışmalarımız sonucunda, düşük kaliteli linyitlerimizin, kullanım alanı çeşitliliği sunan ürünlere dönüştürülerek ekonomimize kazandırılması amaçlanmaktadır. Soma Termik Santrali İçin Plazma Yakma Ünitesi Geliştirilmesi: Bu projemiz sonucunda, düşük kaliteli linyitlere dayalı termik santrallerde kullanılmak üzere verimli, temiz ve ekonomik “Plazma Yakma Ünitesi” tamamen yerli olarak tarafımızdan geliştirilecek ve uygulamaya hazır hale getirilecektir. Plazma Tıbbi Atık Yakma-Gazlaştırma Makinesi Geliştirilmesi: Her türlü tıbbi atığın bertaraf edilmesi ve bertaraf edilmesi sonucunda elde edilecek katı ve gaz ürünlerin değerlendirilmesi sonucu faydalı ürün ve enerji elde edilmesine yönelik projemiz, Ankara Kalkınma Ajansı’na, Çevreye Duyarlı Yenilikçi Projeler Ar-Ge Destek Programı kapsamında sunulmuştur ve değerlendirme sonucu beklenmektedir. FİGES ARGE Dergisi: Çalışmalarınızda mühendislik yazılımları kullanımı hakkında neler söyleyebilirsiniz? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: Mühendislikte çözüme ulaşmak için üç yöntem vardır. Bu yöntemler analitik, sayısal ve deneysel olarak sınıflandırıla- bilir. Akışkanlar dinamiği problemlerinde, analitik yöntem uygulanamamaktadır. Bunun sebebi, akışkanlar dinamiği problemlerinin temel denklemi olan Navier-Stokes denklemlerinin analitik olarak, sadece bir plaka üzerinde laminer akış gibi çok basit durumlar için çözülebilmesidir. Bu problemleri çözmekte geriye kalan iki yöntemden deneysel yöntem ise pahalı ve zaman alan bir yöntem olduğu için sayısal çözüm yapmak daha avantajlı olmaktadır. Bunun yanı sıra sayısal yöntemler kullanıldığında, çözüm için optimizasyon da yapmak mümkün olmakta ve en iyi dizayn, sadece bilgisayar ortamında elde edilebilmektedir. Sayısal çözüm yapmak için kullanılan programlardan dünya üzerinde en yaygın olanı, ANSYS ürün ailesi altındaki ANSYS-FLUENT programıdır. Bu programın yaygınlaşmasının Kömür yakma ve gazlaştırma amaçlı 200 kW plazmatron sebeplerinin en önemlisi, içerisindeki modellerin hepsinin test edilmiş ve deneysel sonuçlarla kıyaslanarak doğruluğun ispat edilmiş olmasıdır. Ancak ANSYS-FLUENTyazılımını plazma ile kömür gazlaştırma projesi için vazgeçilmez yapan, bu programın hem kömür gazlaştırma için hem de elektrik alanın akış üzerindeki etkilerinin bulunması için modülleri olmasıdır. Her iki modülün olduğu, doğruluğu FLUENT gibi denenmiş başka bir paket yazılım yoktur. FİGES ARGE Dergisi: Bu yazılımın kullanımı ile ilgili tecrübelerinizi paylaşabilir misiniz? Prof. Dr. Beycan İbrahimoğlu: ANSYS-FLUENT yazılımının kömür gazlaştırma modülünde, ilk olarak gazlaşacak kömür içerisindeki bileşenlerin oranları girilir. Modülün çalışması esnasında, önce kömürün gazlaştırıcının içine akıtılarak orada önce ısınması ve içerisindeki nemin salınımı hesaplanır. Daha sonra, kömür içerisindeki uçucu maddelerin ve katranın salınımı hesaplanır. En son olarak ise gazlaşma hesaplanır. ANSYS-FLUENT ile bu tip hesaplamaları yapan birçok kuruluş mevcuttur. Bunların başında, Amerikan Enerji Bakanlığı, RTI International gibi büyük kurum ve kuruluşlar gelmektedir. Ayrıca, literatürde kömür gazlaştırmanın bilgisayar simülasyonuyla ilgili üniversitelerde veya şirketlerde yapılmış çalışmaların neredeyse tümü, ANSYS-FLUENT yardımıyla gerçekleştirilmiştir. ANSYS-FLUENT yazılımının MHD (Magnetohydrodynamics) modülü ise plazmayı oluşturan elektrik alan sebebiyle akışta oluşan değişimleri modellemek için kullanılır. Bu modül, elektrik iletkeni olan bir akışkanın doğru veya alternatif akım ile oluşturulan elektromanyetik alanlar içinde akış koşullarındaki değişimlerini hesaplayabilmektedir. Normalde, bu deneylerde ölçüm yapmak, özellikle plazma için çok zor bir iştir. Bunun sebebi, hem plazma torcunun bir kısmının içeride kalması hem de çok yüksek sıcaklıklardır. Bu kuvvetlerin göz ardı edilmesi ise yanlış sonuçlara yol açacaktır. Bu sebeple programın böyle bir kabiliyetinin olması bir gereksinimdir. ANSYS-FLUENT yazılımı kullanarak tüm sistem modellenecek ve sistemde verim arttırabilecek çözümler daha etkin ve çok daha kısa sürede bulunabilecektir. Hatta bazı durumlarda, örneğin deneyler ile ölçümlerin yapılamayacağı noktalar için, optimum çözümlerin elde edilmesi, sadece simülasyon yardımıyla olabilecektir. Bunların yanında, tüm sistemin optimizasyonunu da yapmak mümkündür. Dolayısıyla plazma ile kömür gazlaştırma işleminin daha etkin ve verimli yapılabilmesi için ANSYS-FLUENT yazılımı ve ek modülleri kesinlikle vazgeçilmezdir. Örneğin, “10 kW Gücünde Mikro-Dalga Plazma ile Kömür Gazlaştırma Sisteminin Tesis Edilmesi Konusunda Teknoloji Geliştirme Projesi” kapsamında yürütülmekte olan plazma gazlaştırma tesisinin kurulması ve Soma Termik Santralinin 22 MW’lık A bloğuna plazma uygulanması çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için yapılacak plazmatron, kimyasal reaksiyon ve mekanik simülasyonlar, ANSYS–FLUENT yazılımı ile gerçekleştirilecektir. ARGE DERGİSİ 11 MAKALE Aerodinamik Isınma ve Termal Koruma Sistemleri Buğra Şimşek Makine Mühendisi, ROKETSAN Şekil 1. ROKETSAN tarafından geliştirilen topçu roketi [1] Aerodinamik Isınma Yüksek hızlarda uçan hava araçları, gövde çevresindeki akışın sahip olduğu kinetik enerjinin, sıkışma ve sürtünme sonucu termal enerjiye dönüşümü neticesinde, aerodinamik ısınmaya maruz kalmaktadır. Sürtünme, doğrudan araç gövdesinin ısınmasına sebep olurken; sıkışma, araç çevresindeki akış sıcaklığının artmasına sebep olmaktadır. Akışın sürtünme etkisi, düz bir plaka örneğinde [2] incelenebilir. Şekil 2’de şematik olarak gösterilmiş düz plaka örneği dikkate alındığında, yüzeye etkiyen aerodinamik ısınma: qw” yüzeye etkiyen ısı akısını, h ısı transfer katsayısını, Taw adyabatik duvar sıcaklığını, Tw ise yüzey sıcaklığını simgelemektedir. Şekil 2. Aerodinamik ısınma probleminin şematik gösterimi. 1 numaralı denklem incelendiğinde, yüzey sıcaklığının ulaşabileceği azami sıcaklık seviyesine, adyabatik yüzey varsayımı (qw=0) yapıldığı durumda ulaşılmaktadır. Böylece, bu sıcaklık değerine, yukarıda da belirtildiği şekilde adyabatik duvar sıcaklığı denir [3] ve matematiksel olarak: T∞ serbest akış sıcaklığını; r düzelme (İng: recovery) katsayısını; k akış için özgül ısı kapasite oranını (cp/cv); M∞ ise serbest akış hızını temsil etmektedir. Düzelme katsayısı laminer akım için; türbülanslı akım için ise 12 www.figes.com.tr olmaktadır. Burada, Pr, akışın Prandtl sayısını ifade etmektedir. Süpersonik hızlarda (M≈3), yüzey sıcaklıkları, belirtilen adyabatik yüzey sıcaklığına eşit olmaktadır. Hipersonik hızlarda ise (M≈7) yüzey sıcaklıkları, adyabatik yüzey sıcaklığının 0,3-0,5 katı arasında değişmektedir [3]. Bu durumun sebebi, artan hızla birlikte, ışıma ile gerçekleşen ısı transferi etkisinin artmasıdır [3]. Akışın sıkışma etkisi, hava araçları üzerindeki durma noktalarında (İng: stagnation point) görülmektedir. Bu noktalara, araç burunları ve kontrol yüzeylerinin hücum kenarları örnek verilebilir. Oluşan şok dalgası, akışı sıkıştırarak yüksek sıcaklığa ulaşmasına sebep olmaktadır. İzantropik bir sıkışmada, normal bir şok dalgasının arkasında oluşan sıcaklık değeri, gaz dinamiği tablolarından çekilebileceği gibi, aşağıda verilen ifade kullanılarak da hesaplanabilir: Burada 1 ve 2 indisleri, şok dalgasının önü ve arkasındaki durumu; T ve M ise sıcaklık ile akış hızını simgelemektedir. Bu ifade, k değerinin sabit olduğunu varsayan klasik aerotermodinamiğin bir sonucudur. M=36 hızlarında dünyaya dönüş yapan Apollo 11 uzay mekiği için, şok dalgasının arkasına yönelik bir sıcaklık hesabı yapıldığında, 58.000 K civarında, oldukça yüksek ve tamamen yanlış sıcaklıklar hesaplanabilmektedir [4]. Bu sebeple yüksek hızlarda akış moleküllerinin kimyasal olarak değişime uğradığını kabul eden ve atomik titreşimleri dikkate alan yeni bir aerotermodinamik yaklaşımına gerek duyulmuştur. Akışın sıkışma etkisinde aerodinamik ısınmayı etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi, durma noktasının geometrik şeklidir. 1951 yılına kadar tercih edilen sivri burunlu hava araçları, H. Julian Allen'in küt burun teorisiyle birlikte, yerini küt burunlu araçlara bırakmıştır. H. Julian Allen, küt burunla birlikte oluşan ayrık şok dalgasının, sivri burunlu araç üzerinde oluşan eğik şok dalgasına göre akışı daha fazla ısıtmasına rağmen, araç yüzeyine etki eden ısı akısını azalttığını göstermiştir [5]. Farklı geometri üzerinde oluşan şok dalgalarının görünümü, Şekil 3’te verilmiştir [6]. Şekil 3. Burun geometrisinin şok dalgası oluşumuna etkisi. almaktadır. Örneğin, gereğinden fazla koruma sağlayan bir sistem, araç için ağırlık ve maliyet gibi parametrelerde artışa sebep olabileceği gibi, yanlış seçilen bir koruma sistemi, hava aracının görev esnasında paralanması gibi bir sonuca sebep olacaktır. Sıkça kullanılan termal koruma sistemleri, takip eden kısımda açıklanmıştır. Işınımsal Sistemler Bu tip sistemlerde, aerodinamik ısınma ile gelen ısının büyük bir miktarı, ışınım ile yüzeyden uzaklaştırılmaktadır. Şekil 4. Işınımsal sistemin şematik gösterimi Bu sistemi kısıtlayan en önemli faktör, yüzey malzemesinin dayanım sıcaklığıdır. Bu değer, ışınım ve konveksiyonel ısı akılarının denge durumunda, aşağıdaki gibi hesaplanabilir [8]: Durma noktasındaki ısı akısı, hava aracının kütlük yarıçapının karekökü ile ters orantılıdır [7]. Aerodinamik ısınmanın hesaplanması için, HAD çözüm araçları kullanılabileceği gibi kavramsal tasarım aşamasında deneysel (ampirik) korelasyonlar da kullanılabilir. Termal Koruma Sistemleri Önceki kısımda kısaca değinilen aerodinamik ısınma altında, hava araçlarının yapısal parçalarının kritik sıcaklıklara yükselmemesi gerekmektedir. Bu sebeple özellikle aerodinamik ısınmanın fazla olduğu yüksek hızlı araçlarda, termal koruma sistemleri kullanılmaktadır. Bu sistemler; aerodinamik ısınmayı engelleme, ısıyı emme ya da ışımayla geri yansıtma gibi yöntemlerle sıcaklık artışının istenen seviyede kalmasını sağlarlar. Tasarım aşamasında ihtiyaca en uygun tipte ve geometride termal koruma sisteminin belirlenmesi, bir termal tasarım mühendisinin görevleri arasında yer Bu denklemde, σ Stefan-Boltzman sabitini; ε ise ışınım katsayısını belirtmektedir. Bazı seramikler, kullanılan ışınımsal sistemlere örnek olarak verilebilir. Isı Soğurucu Sistemler Bu sistemlerde, özel bir ısı yalıtımı kullanılmadan, ısıya dayanıklı gövde malzemesi kullanılmaktadır. Şekil 5. Isı soğurucu sistemin şematik gösterimi. ARGE DERGİSİ 13 MAKALE Bu sistemin avantajı, kullanılan sistemin basitliği; dezavantajı ise toplam ağırlığın diğer sistemlere göre daha fazla olmasıdır. Bakır ve tungsten gibi malzemeler, bu tip sistemlerde kullanılan malzemelere örnek olarak verilebilir [8]. Ablasyon Sistemleri Bu sistemlerde, yalıtım malzemesi, aerodinamik ısınma altında bozunarak kimyasal değişime maruz kalmaktadır. Bu değişim esnasında ortaya çıkan saklı ısı, yüzey sıcaklığının artmasını engellemektedir. Ayrıca, bozunma esnasında salınan gazlar, sınır tabaka kalınlığını arttırmak suretiyle aerodinamik ısınmayı azaltmaktadır (İng:blowing effect [9]). Şekil 6. Ablasyon sisteminin şematik gösterimi 1. Süblimleşebilen ablatif malzemeler (İng: subliming ablative materials) 2. Eriyebilen ablatif malzemeler (İng: melting ablative materials) 3. Kömürleşebilen ablatif malzemeler (İng: charring ablative materials) Hava aracının maruz kalacağı aerodinamik ısınmanın şiddeti ve uçuş süresine bağlı olarak, kullanılacak malzeme tipine karar verilmektedir. Ayrıca, malzeme maliyeti ve uygulanacak geometri gibi kısıtlar da malzeme seçiminde önemlidir. ANSYS Kullanılarak Ablasyonun Modellenmesi Ablasyonun nümerik olarak modellenmesine yönelik, literatürde çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların çoğu, akış ve kimyasal bozunma denklemlerinin eş zamanlı olarak çözülmesini içermektedir. NASA tarafından geliştirilmiş ablasyon simülasyon araçları, örnek olması açısından Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. NASA Tarafından Geliştirilmiş Ablasyon Simülasyon Araçları [10] Sınır tabaka içerisine giren gaz kütlesinin aerodinamik ısınma miktarını azaltma oranları, Şekil 7’de verilmiştir [4]. Grafik incelendiğinde, sınır tabaka içerisine giren gaz miktarındaki artışın, aerodinamik ısınmayı azalttığı görülebilir. Ancak kullanılabilecek azami gaz kütle girişi, sınırlı olmaktadır. Bu sebeple bu sistemin yeterli olmayacağı, görece daha fazla yüksek ısı akısına maruz kalan ve uzun süreli uçuşlar yapması beklenen hava araçları için, aktif soğutma sistemi alternatif olmaktadır. Şekil 7. Aşınan kütlenin aerodinamik ısınmaya etkisi Bu sistemlerde bozunma reaksiyonu, kullanılan malzeme tipine göre çeşitlilik göstermektedir. Bozunma tipleri, genel olarak erime, süblimleşme ve kömürleşme şeklinde olmaktadır. Ablasyon sistemlerinde kullanılan ablatif malzemeler de bozunma tipine göre sınıflandırılır. Bu malzemeler: 14 www.figes.com.tr Kod İsmi CAT FIAT FIAT3D PATO PRESENT STAB TITAN Kullanıcı NASA ARC NASA, Space X NASA ARC Univ. Calif. Santa Cruz NASA LaRC Fluid Gr. Eng NASA ANSYS yazılımının eleman öldürme tekniği kullanılarak ablasyonun modellenmesi üzerine bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada, malzeme aşınma kriterleri TGA ve DSC gibi test yöntemleri kullanılarak, malzeme kütlesinin sıcaklığa bağlı değişimi ve faz değişim ısılarının bulunması ile belirlenmiştir. Analizler için, APDL (Ansys Parametric Design Language) ortamında algoritma hazırlanmıştır. Algoritma; aerodinamik ısınma altında aşınma kriterine ulaşan elemanın çözümden çıkarılması ve çözümden çıkarılan eleman üzerinde yer alan sınır Şekil 8. Roket burnu eksenel simetrik sonlu elemanlar modeli koşulunun, alt kısmında yer alan canlı eleman üzerine taşınması üzerinedir. Örnek bir eksenel simetrik roket burnu için, analiz çözüm ağı ve sıcaklık dağılımını da içeren analiz sonucu Şekil 8, 9 ve 10’da verilmiştir. Şekil 9. Uçuş sonunda roket burnu aşınma ve sıcaklık dağılımı Şekil 10. Sıcaklık dağılımın 3/4'lük ölçekte görünümü Analiz sonucu incelendiğinde, beklendiği gibi, aşınma miktarının, aerodinamik ısınmanın azami olduğu burun bölgesinde daha fazla gerçekleştiği görülmektedir. Algoritmanın doğrulanması için, silindirik ablatif malzeme oksiasetilen erozyon hızı testi ile yüksek ısı akısına maruz bırakılmıştır. Test sonunda ölçülen aşınma miktarı, analiz sonuçları ile kıyaslanmıştır (Tablo 2). Kıyaslama sonuçları incelendiŞekil 11. ğinde, analiz sonuçları ile test soOksiasetilen nuçlarının birbiri ile uyumlu test numunesi oldukları görülmektedir. analiz sonucu Tablo 2. Test ve Analiz Sonuçlarının Kıyaslanması No Isıya maruz kalma süresi (s) 1 15 2 20 3 30 Ölçülen aşınma (mm) 2,41 3,18 4,84 Analiz ile bulunan aşınma (mm) 2,48 3,26 5,01 |% fark| (-) %2,9 %2,5 %3,5 Aerodinamik ısınma, süpersonik ve hipersonik hızlardaki hava araçları yüzeylerinde, yüksek mertebelere ulaşmaktadır. Bu ısı altında yapısal parçaların bütünlüğünü koruyabilmesi için, termal koruma sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bir termal tasarım mühendisinin görevi, bu ısınma altında en uygun sistemin belirlenerek yeterliliğinin analiz edilmesidir. Tasarım sürecinde termal yalıtım malzemesinin karakterizasyonu ve aşınma fiziğinin olabildiğince gerçekçi bir şekilde çözüme yansıtılması, tasarımın en önemli basamaklarını oluşturmaktadır. Kaynaklar: [1] ROKETSAN, http://www.roketsan.com.tr/ wp-content/uploads/2012/09/topcu-roket turkce.pdf, son ziyaret tarihi:18.05.2013 [2] Arnas, A. Ö., Daisie, D. B., Gunnar, T., Seth, A.N., Jason, R.W., Michael, J. B., Bret, P. V., On the Analysis of the Aerodynamic Heating Problem, Journal of Heat Transfer, Vol 132, December 2010. [3] Bertin J.J., Hypersonic Aerothermodynamics, AIAA Education Series, 1994. [4] Thornton. E.A., Thermal Structures and Materials for High Speed Flight, Progress in Astronautics and Aeronautics AIAA, Volume 140, 1992. [5] Vincenti, W.G., Boyd, J.W., Bugos, G. E., H. Julian Allen: An Appreciation, Annual Review of Fluid Mechanics, Vol.39, pp 1-17, 2007. [6] U.S. Centennial of Flight Commission, http://www.centennialofflight.gov. son ziyaret tarihi: 10 Mart 2012. [7] Santos W.F.N., Leading-Edge Bluntness Effects on Aerodynamic Heating and Drag of Power Law Body in Low-Density Hypersonic Flow, Journal of the Braz. Soc. of the Mech. Sci.& Eng., Vol. XXVII, No.3, 2005. [8] NASA, Entry Thermal Protection, Report No: NASA SP-8014, 1968. [9] Bianchi, D., Modeling of Ablation Phenomena in Space Applications, Ph.D. Thesis, University of Roma, 2007. [10] Lachaud, J., Magin,T.E., Cozmuta, I., Mansour, N.N., A Short Review of Ablative Material Response Models and Simulation Tools, 7th European Symposium on the Aerothermodynamics, 9-12 May 2011, Brugge, Belgium ARGE DERGİSİ 15 MAKALE Ürün Geliştirme Sürecinde Bilgisayar Destekli Yazılımların Kullanımı ve Önemi Tolga Dursun Dr. Mak. Müh. ASELSAN MGEO Grup Başkanlığı Enis Naci Özkan Kara Sistemleri Tasarım Müdürlüğü ASELSAN MGEO Grup Başkanlığı G ünümüzde, başta otomotiv ve savunma sanayisi olmak üzere, artan rekabet ve gerek iç piyasada gerekse dış piyasada pazar payı oluşturma yarışı, firmaların farklılık yaratması için zorlayıcı bir faktör olmuştur. Böyle bir ortamda, firmalar, ürün geliştirme süreçlerini etkin bir şekilde yönetmek zorundadırlar. Ürün geliştirme süreci, geleneksel (Şekil 1) ve modern (Şekil 2) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Geleneksel süreçte, yapılan her tasarım sonunda prototip üretim yapılarak, isterlerin karşılanıp karşılanmadığı, değerlendirme testleri sonucunda belirlenmekte; istenen performansın elde edilememesi durumunda ise tasarım sürecine geri dönülüp tasarım değişikliği ve onu takip eden prototip üretime geçilmekte ve süreç, bu döngü takip edilerek tamamlanmaktadır. Her tasarımın değerlendirilmesi için sürekli prototip üretime gerek duyulmakta; bu durum da hem zaman kaybına hem de maliyet artışına yol açmaktadır. Günümüz koşullarında, bu tarz bir yaklaşım kabul edilemez olsa da hâlen bu yöntemi kullanan birçok firma mevcuttur. Etkin bir şekilde kullanılan bilgisayar destekli tasarım (Computer Aided Design / CAD) ve bilgisayar destekli mühendislik (Computer Aided Engineering / CAE) süreci sayesinde, prototip sayısı azaltılarak hem zaman hem de maliyet düşürülmesi ve ilk seferde doğru tasarım yapılması sağlanabilmektedir. Bu yöntem, günümüzün modern ürün geliştirme süreci olarak kabul edilmektedir. Bilgisayar destekli yazılımlar kullanılarak parça, birim veya mekanizmanın gerçek koşullarda maruz kaldığı yüklemeler sonucunda nasıl davrandığı; her tasarım aşamasında aşağıdan yukarıya doğru çıkan mühendislik uygulama piramidinde olduğu gibi, uygulanıp çok hızlı bir şekilde belirlenmektedir. Bu süreçte, iyileştirmeye gerek duyuluyor ise ne yönde bir iyileştirme yapılacağı net şekilde görüldüğünden, çözüme hızlı bir şekilde ulaşılabilmektedir. Böylelikle istenen eniyileme (optimizasyon) yapılarak belirlenen hedeflere ulaşılması sağlanmakta ve ilk seferde doğru tasarım elde edilmiş olmaktadır. Çoklu-fizik sonlu elemanlar analiz yazılımları, hesaplamalı akışkanlar dinamiği yazılımları vb. yazılımlar kullanılarak ısı transfer analizi, titreşim analizi, mukavemet analizi, düşürme analizi, yoŞekil 1. Geleneksel ürün geliştirme süreci Şekil 2. Modern ürün geliştirme süreci 16 www.figes.com.tr Şekil 3. Bilgisayar Destekli Mühendislik Uygulama Piramidi transfer analizi, titreşim analizi, mukavemet analizi, düşürme analizi, yorulma analizi, mekanizma dinamiği analizi ve elektromanyetik uyumluluk analizi gibi belli başlı analizler gerçekleştirilerek eniyilenmiş tasarıma ulaşılması mümkündür. Artan rekabet, firmaları; maliyet, ağırlık, ürünün pazara girme süresi, ürün ömrü ve güvenilirlik gibi parametreleri eniyilemeye zorlamaktadır. Mühendislik çalışmaları, bilgisayar destekli mühendislik yazılımları kullanılarak sanal ortamda yapılacak eniyileme ile en uygun tasarıma ulaştırılmalı ve bu çalışma tamamlandıktan sonra, üretime geçmelidir. Eniyileme çalışması öncesinde, tüm sistemden / üründen beklentiler, başka bir deyişle gereksinimler net bir şekilde ortaya koyulmalı; üzerinde değişiklik yapılacak olan (iyileştirilebilecek) parametreler ve tasarım kriterlerinin doğru bir şekilde sistem mühendisliği tarafından belirlenmesi gerekmektedir. Sistem mühendisliği, bu süreçte hem ürün tasarımını şekillendiren gereksinimleri ortaya koyan hem de ilgili tasarım paydaşlarına gerekli girdileri / isterleri sağlayan çift yönlü bir mühendislik disiplini olarak karşımıza çıkmaktadır. Şekil 4’te, tokluk (rigidity) ve ağırlık açısından uygulanan eniyileme (optimization) çalışmasına örnek verilmiştir. Bilgisayar Destekli Yazılım Başrolde Bilgisayar destekli mühendislik uygulamalarında önemli bir yer tutan simülasyon tipi de yorulma analizleridir. Mekanik parçalarda meydana gelen hasarların önemli bir kısmının yorulma kaynaklı olduğu bilinmektedir. Bu nedenle dinamik yapılar için tasarlanan parçaların yorulma ve ömür analizlerinin / testlerinin yapılması elzemdir. Ömür analizlerinin gerçek prototipler üzerinde yapılması, çok maliyetli olmakta ve fazla zaman almaktadır. Bilgisayar ortamında ise bu sorun, rahatlıkla ortadan kaldırılabilmektedir. Yorulma analizleri ile yapının ömür tayini kolaylıkla yapılabilmekte; iyileştirilmesi gereken kısımlar görülebilmekte ve CAD/CAE kullanılarak istenen ömür hedefine sanal ortamda ulaşılabilmektedir. Sanal ortamda elde edilen sonuçların, elbette gerçek prototip üzerinde test edilerek de simülasyonların doğrulanması gerekmektedir. Bu tür çalışmalar ile belirgin oranda zaman ve iş gücü tasarrufu sağlamak mümkündür. Simülasyon ve analiz araçları, savunma sanayisi uygulamalarında da geniş oranda kullanılmakta; özellikle daha ağır gereksinimler içeren askeri standartların sağlanmasında; sorunların ya da iyileştirilmesi gereken parametrelerin erken aşamada belirlenmesine katkıda bulunmaktadır. Şekil 4. Yapısal optimizasyon çalışmaları [1] ARGE DERGİSİ 17 MAKALE Şekil 5. Ana muharebe tankı stabilizasyon simülasyonu Örnek olarak, zırhlı araçlara yönelik olarak geliştirilen atış kontrol sistemlerinin denetleç tasarımı, eniyileştirilmesi ve stabilizasyon performansının hesaplanması konularında, simülasyonların, hem zaman hem de maliyet açısından çok olumlu katkı sağladığını söylenebilir. Şekil 5’te bir ana muharebe tankının namlu ve kulesini yönlendirmede kullanılan denetlece ait simülasyona örnek verilmiştir. Bu simülasyonlarda, sonlu elemanlar analiz programı, mekanizma dinamiği analiz programı ile sayısal hesaplama ve programlama dili birlikte kullanılmıştır. Bilgisayar destekli mühendislik uygulamalarıyla önemli kazançlar elde etmek ve rekabetçi ortamda bir adım öne geçebilmek için, elbette ki belli başlı yatırımlara ihtiyaç duyulur. Bunlar, nitelikli iş gücü ile simülasyon ve test altyapısıdır. Bilgisayar destekli mühendislik araçlarını etkin bir şekilde kullanabilmek için, hem akademik altyapısı iyi hem de bu araç18 www.figes.com.tr ları kullanabilecek yetişmiş ve tecrübeli insan kaynağına ihtiyaç vardır. Etkin bir Ar-Ge ve insan kaynakları yönetimi sayesinde, bu ihtiyaçlar karşılanabilmektedir. Nitelikli mühendis ve tasarım personeli, Ar-Ge’ye önem veren ülkelerde, firmalar ve üniversitelerin birlikte çalışmaları ile yetiştirilmekte ve doğrudan çalışma hayatına kazandırılmaktadır. İkinci unsur, simülasyon altyapısının oluşturulmasıdır. Firmalar, kendi ihtiyaçları doğrultusunda, gerek duyacakları yazılımları, detaylı araştırmalar sonucunda belirlemeli ve bunları temin yoluna gitmelidir. Son olarak, test altyapısı gelmektedir. Elde edilen simülasyon sonuçları, seri üretime geçilmeden önce, gerçek prototipler üzerinde doğrulanmalıdır. Bunun için uygun test altyapısına ihtiyaç vardır. Test altyapısı kurmak ya da bu tür hizmetleri veren firmalardan destek almak da bir çözüm olabilir. Maliyet açısından uygun yöntemin, firma yönetici- leri tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde, simülasyon ve analiz, tasarım süreçlerinin ayrılmaz parçası olmakta; zaman ve işgücü tasarrufu sağlamasının maliyet düşürücü etkisi nedeni ile de gün geçtikçe küçükten büyüğe, Ar-Ge faaliyetleri yürüten tüm firmalarda daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle, kullanıcı ihtiyaçlarının çok hızlı geliştiği ve değiştiği; sektörden sektöre farklılık gösterse de ürün yaşam döngüsü içinde güvenilirliğin / idame edilebilirliğin önemli bir etken haline geldiği çağımızda, firmaların simülasyon tekniklerini ve araçlarını kullanmadan pazarın ihtiyacını karşılamasının mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir. Kaynaklar: 1. Manfred Fritsch, “An Integrated Optimization System For ANSYS Workbench Based on ACT”, Automotive Simulation World Congress, 2012. YAKLAŞAN ETKİNLİKLER CIAPE Fuarı İçin Çin’e Gidiyoruz! Pekin’de, 13-15 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek 7. China International Auto Parts Expo (CIAPE) fuarında, FİGES olarak Türk pavyonunda standımız olacak. Çin Ticaret Bakanlığı desteği ile Çin’de organize edilen tek uluslararası otomotiv yedek parça, ekipman, servis ve aksesuar etkinliği olan fuarda, bu yıl, Türkiye, “Odak Ülke” (Focus Country) statüsünde yer alıyor. TAYSAD-FİGES Ortak Sertifika Programı FİGES ARGE Günleri Devam Ediyor Bilgisayar destekli ileri mühendislik ve ARGE teknolojilerindeki gelişmeleri ve bu konudaki deneyimlerimizi aktarmayı hedefleyerek geçen yıl başlattığımız “FİGES ARGE Günü” etkinlerine, bu yıl da devam ediyoruz. Yarımşar gün sürecek ve en az 3-4 konuşmacı içerecek şekilde kurguladığımız etkinlerimizi; 5 Eylül’de İzmir, 10 Eylül’de Bursa ve 10 Ekim’de ise İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ile yürüttüğümüz çalışmaları bir ileri aşamaya taşıyarak 7 hafta sürecek bir sertifika programı açıyoruz. Bu programda, otomotiv firmalarımızda, bilgisayar destekli ileri mühendislik ve analizler konularında çalışmalar yapabilecek, “Yapısal Analiz Mühendisleri” yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Günümüzde, tasarım doğrulama süreçleri, fiziksel testler öncesinde, büyük oranda sanal ortamda gerçekleştiriliyor. Böylece, fiziksel prototiplere olan ihtiyaçlar ve fiziksel testlerin sayıları, dikkate değer miktarda azalıyor; bu da maliyet tasarrufunu ve tasarımda hız artışını getiriyor. Umarız, bu programla dünyanın tüm gelişmiş ülke ve firmalarında uygulanan bu teknik ve teknolojileri ülkemiz firmalarına kazandırabilir; bu alanda çalışmalara zaten başlamış firmalarımızın ise verimliliklerinin artışına katkıda bulunabiliriz. Programla ilgili detaylı bilgiyi şu adreslerden edinebilirsiniz: www.taysad.org.tr veya www.figes.com.tr/taysadyapisal13 AIAC 2013’ün Sponsoruyuz ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde, 11-13 Eylül 2013 tarihlerinde düzenlenecek “7th Ankara International Aerospace Conference AIAC’2013” için Gümüş Sponsor olduk. Detaylara aiac.ae.metu.edu.tr İnternet adresinden ulaşabilirsiniz. Yazılım Etkinlikleri Temsilcisi olduğumuz MATLAB, ANSYS, DEFORM, IPG ve EngineSoft ürünlerine ilişkin etkinliklerimiz, önümüzdeki çeyrekte de tam yol devam edecek. Çok sayıda ve seminer, çalıştay, e-seminer gibi farklı formatlarda yapacağımız etkinliklerimizi, web sitemizden veya sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Yurt Dışından Konuk Konuşmacılarımız Ekim-Kasım aylarında, elektromanyetik ve görüntü ve video işleme konularındaki yabancı uzmanları ülkemizde ağırlayacağız. Her biri için ayrı birer hafta ayıracağımız bu konuşmacılarımızla İstanbul ve Ankara’da etkinlikler düzenleyeceğiz. Detaylı bilgiler ilerleyen günlerde, firmamız web sitesinde ilan edilecek. ARGE DERGİSİ 19 MAKALE Transmisyon Üzerine Takılan Kapağın Düzlemsellik Değerinin, Sonlu Elemanlar Paket Programıyla Tayini Gökhan CEN Makina Mühendisi Hema Endüstri A.Ş. Rifat YAKUT Makina Teknik Öğretmeni (Dr. adayı) Hema Endüstri A.Ş. Özet Tarım alanındaki mühendislik uygulamaları, gün geçtikçe artmaktadır. Gelişen teknolojiyle paralel olarak traktörlerde yapılan yeni çalışmalar, kullanıcının konforunu arttırmaya yöneliktir. Traktörlerin, çalışma şartları altında, birçok yük ve zorlamaya maruz kaldığı bilinmektedir. Traktörü oluşturan ana gruplardan birisi de şanzıman grubudur. Şanzıman grubunu oluşturan parçalar; döküm parçalar, dövme parçalar ve standart yan sanayi parçaları olarak üç gruba ayrılır. Diğer parçalar gibi, döküm parçaları da traktörün, tarlada ya da bahçede çalışması esnasında, yük ve zorlamalara maruz kalmaktadır. Dolayısıyla kritik karakteristik olarak ifade edi- Şekil 1. Şanzıman gövdesinin üzerine montajı yapılmış kapak görüntüsü len geometrik tolerans ve boyutlarının uygunluğu önem arz etmektedir. Traktör şanzımanlarının içerisindeki mil ve dişli gibi birçok parçayı, paslanmalarına ya da hasar görmelerine neden olabilecek; toz, kum, çamur gibi tehlikelerden korumak için, lamel grafitli dökme demir malzemeden üretilmiş olan şanzıman kapakları kullanılır. Bu çalışmada, işleme esnasında meydana gelen ya da gelebilecek düzlemsellik problemlerine karşı, kapağın gövdeye rahatlıkla montajının yapılabilmesi için düzlemsellik kusurunun hangi değere kadar alınması gerektiği, sonlu elemanlar paket programı olan ANSYS kullanılarak hesaplanacak ve şanzıman kapağı için gerekli olan kritik düzlemsellik değeri tayin edilecektir. Anahtar Kelimeler: Sonlu Elemanlar Teorisi, Döküm Malzemeler, Kapak Elemanlarının Düzlemselliği. Şekil 2. Şanzıman kapağının montajlı görüntüsü 20 www.figes.com.tr Şekil 3. Montajın sonlu elemanlar modeli 1. Giriş Şanzıman kapakları; şanzıman içerisindeki mil ve dişli gibi birçok parçayı, dış ortamdan gelebilecek toz ve su gibi, dişlilerin çalışmasına zarar verebilecek, hasara uğratabilecek ya da paslanmasına neden olabilecek etmenlere karşı koruyan, genellikle döküm malzemeli makine parçalarıdır. Şanzıman kapağının, bunların dışında, transmisyonun çalışması esnasında dışarıya yağ sızıntısını engellemek ve gürültüyü azaltmak gibi faydaları da vardır. Üzerine montajı yapılan vites kolu ve fincan gibi parçalara da yataklık eder. Şanzıman kapağının şanzıman gövdesinin üzerine bağlantısı, cıvatalarla torklanarak yapılır. Bağlantı yapılmadan önce, kâğıt ya da sıvı conta gibi sızdırmazlığa karşı önlemler alınmalıdır. Montajı yapılacak olan işlenmiş şanzıman gövde ve şanzıman kapak yüzeylerinin düzlemsellikleri iyi olmalıdır. Düzlemselliği kötü olan yüzeylerde boşluklar oluşacağı; bu boşluklardan dolayı yağ sızıntısı olacağı; bununla birlikte, bağlantı esnasında cıvatalarla torklanmasından dolayı boşlukların kapağı eğmeye çalışan bir davranış sergileyeceği ve kapak üzerinde torklamadan doğan gerilmelerin oluşacağı aşikârdır. 2. Şanzıman Kapağının Sonlu Elemanlar Yöntemi ile Gerilme Analizi Şekil 2’de, şanzıman kapağının alt parça ile cıvatalarla montajı görülmektedir. Burada analizi yapılacak olan şanzıman kapağının temasta olduğu gövdenin büyük hacimli oluşu, sonlu eleman modelini de büyük yapacaktır. Gövde yerine seçilen tablanın analiz sonucunu değiştirmeyeceği göz önüne alınarak daha basit geometrili olan tabla kullanılmıştır. Montajda ön taraftaki boşluk, şanzıman kapağındaki düzlemsellik problemini açıkça göstermektedir. Görülen bu montajdaki kapak ile gövde arasında 1 mm düzlemsellik hatası vardır. Montajdaki parçalar, 1. derece hexahedral ve 2. derece tetrahedral eleman kullanılarak kurgulanmıştır (Şekil 3). Gövde ve kapak için 6 mm ve cıvatalar için de 3 mm eleman boyutu kullanılmıştır. Model, 101.677 adet eleman ve 157.570 adet düğüm noktasından oluşmaktadır. Kapağın, gövde üzerine bağlantısı, cıvatalar ile 90 Nm torklanarak yapılmıştır (Şekil 4). Mö = 0,2 x d2 x Fö bağıntısından, ön gerilme değeri Şekil 4. Cıvatalar ile kapak ve gövdenin torklanışı ARGE DERGİSİ 21 MAKALE Şekil 5. Kapak üzerinde bağlantı esnasında görülen deplasman 30.000 N olarak hesaplanmıştır. Bu yüklemeler altında kapağın analizi yapılmış olup sonuçlar değerlendirilmiştir. 3. Analiz Sonuçları Cıvatalar ile gövdeye bağlantısı yapılan kapağın ön kısmında görülen azami deplasman 1 mm’dir (Şekil 5). Bu davranış, şanzıman kapağının temas etmeyen, yani düzlemsellik kusuru olan bölgesinin gövde ile temasa geçtiğini gösteriyor. Böylece, cıvata torkundan dolayı kapak eğilmeye çalışmaktadır. Gövdeye montajı esnasında, cıvata torkuyla şanzıman kapağında meydana gelen eğilme davranışından dolayı, kapak üzerinde gerilmeler oluştuğu görülmüştür. Kapak, Şekil 6. Kapak üzerinde oluşan gerilmeler (Maksimum Çeki Hipotezi) GG-25 olarak bilinen lamel grafitli dökme demirden üretilmiştir. Lamel grafitli dökme demirler, oldukça gevrek davranış sergileyen döküm malzemeleridir. GG-25 lamel grafitli dökme demire ait teorik kopma mukavemeti, literatürde 200 ila 250 MPa olarak geçmektedir. Görülen gerilme değerleri, bazı bölgelerde 200 MPa değerinin üzerindedir (Şekil 6). Bu değerler, gövde için kopma mukavemet değerine yakın olduğu için tehlikeli olup; lamel grafitli dökme demir malzemeler için 165 MPa değerinin üzerindeki gerilmelerin çatlak teşekkülüne neden olduğu da deneysel olarak yapılan çalışmalarda ispatlanmıştır. Dolayısıyla şanzıman üzerinde eğilme davranışından dolayı oluşan gerilmelerin, şanzıman kapağını kıracak boyutta olduğu açıkça görülmektedir. 4. Sonuç Şekil 7. Kapak üzerinde emniyet katsayısı incelendiğinde, gerilmelerin yoğunlaştığı bölgelerde emniyet katsayısının 1,05 değerine düştüğünden dolayı emniyetsiz olduğu görülmektedir. 22 www.figes.com.tr Yapılan analiz neticesinde, 1 mm ve üzeri düzlemsellik problemi olan şanzıman kapakları için, gerilmelerin kırılma boyutunda olacağı anlaşılmıştır. Dolayısıyla şanzıman kapak parçasının, traktörün çalışma koşullarını da dikkate alarak kopma mukavemet değerine göre 3 kat emniyetli olabilmesi için, kapak düzlemselliğinin 0,3 değerini geçmemesi gerekmektedir. ARGE MERKEZİ TANITIMI Kale Oto Radyatör San. ve Tic. A.Ş. ARGE Bölümü Zeki TOSUN* ARGE Tasarım Yöneticisi, Kale Oto Radyatör A.Ş. *Makine Yüksek Mühendisi K ale Oto Radyatör A.Ş. 1966 yılında, İstanbul’da kurulmuştur. Kurulmuş olduğu günden bu yana, motorlu araçlar için motor su soğutma radyatörleri ve ısıtma petekleri ile başlayan küçük ölçekli üretim, 1980’ler sonrasında hızla artmış, firma kendi alanında Türkiye’de lider üretici konumuna ulaşmıştır. Kale Oto Radyatör Çayırova Fabrikası Kale Oto Radyatör, 600 kişiden fazla deneyimli mühendis ekibi ve üretim kadrosu ile İstanbul ve Çayırova’da yerleşik iki ayrı fabrikada yapmakta olduğu üretim faaliyeti ile Türk Otomotiv Endüstri’ne ve ihracat pazarlarına geniş bir ürün yelpazesiyle motor soğutma radyatörleri, intercooler (hava soğutma radyatörleri), yağ soğutucuları, yakıt soğutucuları, kaloriferler, kondenser, komple motor soğutma modülleri, HVAC (Isıtma, Havalandırma ve Klima) sistemlerini ve yedek parçalarını sunmaktadır. Kale Oto Radyatör ARGE Merkezi Tüm alt yapısı tamamlanan ve yeni modern binasında hizmet veren ARGE merkezimiz için yapılan başvuru, 15 Aralık 2011 tarihinde, 5746 sayılı kanunun hükümleri uyarınca kabul edilmiştir. 2011 yılında, ANSYS FEA yazılımının Kale Oto Radyatör bünyesine katılması ile birlikte, ağırlıklı olarak ANSYS FEA yorulma, titreşim ve mukavemet analizleri gerçekleştirilmiş ve çalışmalar detaylı raporlanarak müşterilere sunulmuştur. Catia V5, UG, Autodesk, Inventor, 3D modelleme programları ile yapılan geliştirme çalışmalarına ilaveten CFD ve FEA programları ve komponent bazında radyatör, intercooler, kondenser ve yağ soğutucu tasarımları yapılmakta, aynı zamanda komple modül için soğutma modülü simülasyon programları kullanılmaktadır. Tasarım, geliştirme ve doğrulama çalışmaları kapsamında; müşteri ihtiyaçları doğrultusunda, teknolojik gelişmeleri içeren, özgün modül tasarımları da gerçekleştirilmektedir. Modülün her bir alt parçası için gerekli tasarım ve geliştirme çalışmaları tamamlandıktan sonra, bu tasarımların uygunluğu test edilmektedir. Bir sonraki aşama olan prototip üretiminde, üretilecek soğutma ünitesinin; basınç dayanım, ısıl performans ve ekonomiklik özellikleri incelendikten sonra, yapılan tasarımların istenilen ölçülerde olup olmadığı kontrol edilerek, nihai değerlere ulaşıldıktan sonra prototip ürün elde etmek için üretime geçilmektedir. Son aşamada ise deneme üretimleri gerçekleştirildikten sonra elde edilen ürünlerin doğrulama testleri yapılır. ARGE DERGİSİ 23 MAKALE Hidrolik Abkant Preslerin Modellenmesi ve Benzetimi Ahmet Demirkesen* Uygulama Mühendisi, FİGES * Makine Yüksek Mühendisi 1. Giriş Abkant presler, levha metalleri bükerek şekillendiren ve sac işleme endüstrisinde yaygın olarak kullanılan makinelerdir. Bu presler, baskı işini gerçekleştiren koça gerekli olan kuvveti sağlama şekline göre sınıflandırılırlar. Sonuç olarak bir abkant pres; mekanik, pnömatik, servo-elektriksel ve hidrolik tahrikli olabilir. Abkant preslerin bilgisayar denetimli (Computer Numerical Control / CNC) ve hidrolik olanları, endüstride en yaygın kullanılan biçimleridir. Makine tasarımında, bilgisayar benzetim (simülasyon)’leri oldukça önemlidir. Bilgisayar benzetimleri, üretilecek makinenin davranışlarını öngörmemize olanak sağlar. Bu olanak, en uygun tasarımların gerçekleştirilmesine ve üretim sonrası hataların en düşük seviyede tutulmasına imkân tanır. Ülkemizdeki makine üreticileri, mekanizma benzetimlerinde bir noktaya kadar ulaşmıştır. Ancak ülkemiz endüstrisinde, hidro-mekanik sistemlere ilişkin bilinen bir modelleme çalışması yoktur. Hidro-mekanik sistemlere ilişkin öngörüler, tecrübelere ve bir takım hesap tablolarına dayalı gerçekleşmektedir. 1.1. Çok Disiplinli Sistemler Fiziğin birden fazla çalışma alanını bir arada içeren sistemler, çok disiplinli (multidomain) olarak isimlendirilir. Bir abkant pres; mekanik, hidrolik, elektrik ve denetim sistemlerini bir arada içerdiği için çok disiplinli bir sistemdir. Geleneksel yöntemler uygulandığında, makinenin her bir alt disiplini, farklı bilgisayar destekli tasarım (Computer Aided Design / CAD) yazılımları ile tasarlanmakta, bütünsel olarak ele alınamamaktadır. Çok disiplinli sistemler üzerinde çalışan mühendisler, son ürünün işlevsel bir prototipine bile 24 www.figes.com.tr Şekil 1. Coşkunöz Teknoloji Grubu tarafından üretilen bir hidrolik abkant pres. sürecin son aşamalarında sahip olabilmektedir. Sistemin beklenildiği gibi çalışıp çalışmadığı, ancak sistem bütünleştirildikten sonra anlaşılmaktadır. Sistemin tasarlandığı, gerçekleştirildiği ve bütünleştirildiği aşamalardaki olası hatalar da ancak son aşamada fark edilmektedir. 1.2. Model Tabanlı Tasarım Model tabanlı tasarım; çok disiplinli ve karmaşık sistemlerin tasarımındaki güçlüklerin üstesinden gelmek için kullanılan bir yöntemdir. Sistemi temsil eden bir matematiksel model, grafiksel bir blok diyagramı ortamında geliştirilir. Model tabanlı tasarımın sağladığı en büyük artılardan birisi, sadece son aşamada değil; tasarım, çevriminin her aşamasında test ve doğrulamaya olanak sağlamasıdır. Bu makalede ele alınan çalışma, tamamen Simulink ortamında gerçekleştirilmiştir. Model tabanlı tasarım ile çok disiplinli dinamik sistemlerin modellenmesine olanak sağlayan ve Mathworks firması tarafından geliştirilen bir yazılım olan Simulink ortamında modeller, blok kütüphanelerinden faydalanılarak oluşturulur. Bu çalışmada, fiziksel sistemlerin modellenmesine olanak sağlayan SimScape (Şekil 2) ve hidrolik devre elemanlarını içeren SimHydraulics kütüphanesinden faydalanılmıştır. kanik sistemin kendisidir. En sağ tarafta ise konum, hız, basınç, debi ve güç büyüklüklerinin çıktılandığı alt sistem yer almaktdır. Hidrolik devre modeli, daha kolay ele alınabilmesi için güç, akışkan yönlendirme ve iş olmak üzere, 3 ana kısımda incelenmiştir. Şekil 2. SimScape ve alt kütüphaneleri 2. Hidro-Mekanik Devre Modeli Bu çalışmada, bilgisayar denetimli abkant presler için, Hoerbiger firması tarafından tasarlanan devre şeması esas alınmıştır. Bu devre şeması içerisinden, sistemin dinamiğine etkisi olmayan tesisat ayrıntıları sadeleştirilmiştir. Sadeleştirilmiş şema, Şekil 3’te görülmektedir. Gerçek sistem çift silindirli olmasına rağmen, şema tek silindir için basitleştirilmiştir 2.1. Güç Kısmı Şekil 5’te, modelin güç kısmı görülmektedir. 1450 rpm sabit açısal hız ile çalışan sabit deplasmanlı pompa ile akışkana enerji kazandırılmaktadır. Pompanın çıkışı, vana grubunun P hattı ile; vana grubunun T hattı ise hidrolik referans ile ilişkilendirilmiştir. Güç kısmı, doğrudan vana grupları ile ilişkilendirilmiştir. Birinci ve ikinci silindir için kullanılan valf grubu, tamamen eşdeğerdir. Bu nedenden, Şekil 6’da da görüldüğü üzere, valf grubunun bir kopyası oluşturulup, ikinci silindir ile ilişkilendirilmiştir. 2.2. Akışkan Yönlendirme (Vana grubu) Şekil 7’de, yukarıda sözü edilen vana grubu alt sisteminin içeriği görülmektedir. Alt sistemin giriş bloklarından, vanaların denetim sinyalleri sağlanmaktadır. Vanaların açıklığını denetleyen bu sinyaller, denetim sistemi tarafından sağlanmaktadır. Oransal ve iki konumlu vana eyleyicileri ile vanaların konumları kontrol edilmektedir. Ön dolum valfi ise kütüphanede hazır olarak bulunmayıp, hidrolik ilkelerine göre özel olarak modellenmiştir. 2.3. İş Kısmı Şekil 3. Tek silindir için basitleştirilmiş devre şeması Şekil 4’te, ana model verilmiştir. Sol tarafta görülen alt sistem, valflerin açıklığını denetleyen denetim alt sistemidir. Ortadaki ise hidro-me- Şekil 8’de işi gerçekleştiren silindirler ve koçu temsil eden alt sistem açık bir şekilde görülmektedir. Koç, kütle-yay-damper sistemine indirgenerek soyutlaştırılmıştır. Koçun yer değiştirmesi, koçun hızı, silindirlerdeki basınç ve debi değerleri de dinamik olarak ölçülebilmektedir. 2.4. Parametre Kestirimi Çalışmaları Model içerisinde kullanılan her bir hidrolik Şekil 4. Ana model ARGE DERGİSİ 25 MAKALE Şekil 5. Hidrolik devrenin güç kısmı Şekil 6. 1. ve 2. silindirin vana grubu devre elemanlarının parametreleri, üretici kataloglarından sağlanan verilerden elde edilmiştir. Benzetim modellerinin kurulabilmesi için gerekli parametrelerden bazıları (silindir çapı, silindir stroğu, pompanın debisi, nominal çalışma basıncı vs.) doğrudan üretici kataloglarında yer almaktadır. Ancak, bazı parametreler doğrudan kataloglardan elde edilememektedir. Sözgelimi, vanaların geçit alanları, sistemin dinamiği üzerinde son derece etkili olmalarına rağmen, bu bilgi, doğrudan elde edilememektedir. Belirli basınç farkları (ΔP) altında o vananın sahip olduğu geçirgenlik (hacimsel debi, Q), geçit alanı ile yakından ilişkilidir. Üretici, geçit alanı değerini vermektense, ΔP-Q grafiklerini vermektedir. Çünkü Şekil 7. Vana grubu alt sistemi 26 www.figes.com.tr Tablo 1. Bosch-Rexroth 4WRKE Dört Yollu Vananın Katalog Verileri ve Model Çıktıları ile Karşılaştırılması Basınç Farkı [Bar] 10 20 50 Şekil 8. İş grubu geçit alanı değeri, tesisatı tasarlayan kişi için gerekli olmayıp, çalışma grafikleri anlamlı olacaktır. Bu çalışmada, Bosch-Rexroth 4WRKE dört yollu vananın parametreleri hesaplanmıştır. Bunun için bir deney modeli kurulmuştur. Şekil 9’da da görüleceği üzere, test edilen vananın basınç hattına, hem de iş hattına basınç uygulanıp, belirli bir basınç farkı (ΔP) oluşması sağlanmıştır. İlk olarak, basınç farkı ΔP = 10 bar’a ayarlanmıştır. Bu çalışmada, parametrelerin tahmini, optimizasyon teknikleri ile gerçekleştirilmiştir. Bu test modelinde, modelin yanıtı, katalogdan doğru bilinen bir referans değeri (Tablo 1) ile karşılaştırılarak, geçit alanı değeri hesaplanmıştır. Tablo 1’de, geçit alanı değeri hesaplandıktan sonra, modelin farklı ΔP değerlerine karşılık yanıtı verilmiştir. Valfin parametreleri doğru bir şekilde hesaplandıktan sonra, oransal vana eyleyicisinin öznitelikleri hesaplanmıştır. Şekil 10’da, kurulan test modeli görülmektedir. Debi [L/s] (Katalog Verisi) 25 35,68 48,41 Debi [L/s] (Model Yanıtı) 25,03 35,4 55,97 Vana eyleyicisinin modelini kurabilmek için “zaman sabiti” ve “servo kazancı” değerlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat üretici kataloğunda ise eyleyicinin sadece birim basamak yanıtı bir eğri şeklinde verilmektedir. O halde, parametre tahminine yönelik optimizasyon hesabı, birim basamak yanıtı özniteliklerine göre gerçekleştirilmelidir. Bu birim basamak yanıtının sahip olması gereken kısıtları (Şekil 11), optimizasyon hesabı öncesinde açıkça tanımlanmıştır. Bu kısıtlara uygun yanıtı sağlayacak en uygun parametreler (Tablo 2) elde edilene kadar, optimizasyon adımları tekrarlanır. Tablo 2’de verilen Tablo 2. Vana Eyleyicisi Parametreleri Özellik Ölü Zaman Gecikmesi [ms] Yükselme Zamanı [ms] Oturma Zamanı [ms] Zaman Sabiti [ms] Servo Kazancı [1] Katalog Verisi 8 6.28 22,42 --- Hesaplanan ---9,21 2,39 Şekil 9. Vana parametrelerinin hesaplanmasına yönelik test modeli ARGE DERGİSİ 27 MAKALE Şekil 10. Vana eyleyicisinin parametrelerinin hesaplanmasına yönelik test modeli bu iki adet değer, doğrudan model içerisine kullanılmıştır. 3. Denetim Sistemi Bilgisayar denetimli abkant preslerde, denetleyici ortamı olarak çoğunlukla PLC ya da ona eşdeğer donanımlar kullanılmaktadır. Denetim bakış açısı ile bu sistem bir sonlu durum makinasıdır ve mantıksal durum denetimi ile yönetilmelidir. Mantıksal durum denetimi, olay tabanlı bir denetimdir ve denetlenen sistemi durum geçişleri ile yönetir. Bu model içerisine, valfleri denetleyen denetim algoritmaları da dâhil edilmiştir. Valf komutlarının koşullara ve olaylara göre değerleri, Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 3’te verilen durumlar, Stateflow şemaları ile modellenmiştir ve Şekil 12’de verilmiştir. Şekil 11. Birim basamak yanıtının sahip olması gereken kısıtlar 4. Benzetim Sonuçları ve Yorumlar Yukarıdaki başlıklarda ayrıntılı bir şekilde tarif edilen model çalıştırıldığında, sistemin tüm dinamik yanıtı (Şekil 13) gözlemlenebilir. Kesik ve kırmızı çizgilerle belirtilen zaman aralıkları, Tablo 3’te verilen durum arasındaki ayrımı göstermektedir. Tablo 3. Vanaların Koşullara Göre Açıklığı Aşağı Ani Hızlanma Bekleme İşlem Aşaması Tutma Ani Geri Hızlanma Şekil 12. Denetleyicinin Stateflow şeması 28 www.figes.com.tr Koşul/Olay 17 cm mesafeye kadar 17 cm mesafesinde 1 saniye süresince İş parçasına değene kadar (21,5 cm mesafe) 1 saniye boyunca 0 cm konumuna kadar 2 yollu vana Açık Açık Kapalı Açık Açık 4 yollu vana %100 açık Kapalı %43 açık %43 açık -%100 açık Ön dolum vanası Açık Kapalı Kapalı Kapalı Açık Bir abkant pres için önemli olan bir unsur da bir çevrimin ne kadar sürede tamamlanacağıdır. Bir üretim bandında bu çevrimlerin milyonlarca defa tekrarlanacağı düşünülürse aşamaların ne kadar sürede tamamlanacağı, tasarımcı için önemli olmaktadır. Artık eksiksiz bir model oluşturulduğuna göre, farklı bileşenlerin sonuca olan etkileri incelenebilir. Sözgelimi, bu çalışmada kullanılan sabit deplasmanlı pompa yerine, basınç telafili bir pompa kullanıldığında, sistemin güç gereksiniminin önemli ölçüde azaldığı gözlemlenir. Aynı model, iki farklı pompa tipiyle çalıştırıldığında, elde edilen zaman-güç gereksinimi grafiği, Şekil 14’te verilmiştir. Basınç telafili pompalar, sisŞekil 13. Tek bir çevrimin dinamik yanıtı temin basınç gereksinimine göre, debi miktarını değiştirerek enerji tasarrufu sağlarlar. Şekil 14’teki eğrilerin altında kalan alan hesaplandığında, basınç telafili pompaların bir çevrim için yüzde 28,5 enerji tasarrufu sağladığı görülür. Aşamaların tamamlanma süŞekil 14. Farklı pompa türleri ile presin “zaman-güç gereksinimi” grafiği releri ise Tablo 4’te verilmiştir. Tablo 4’e göre, basınç telafili pompanın, çalışma 5. Sonuç başarımından kayıp sağlamadan enerji tasarrufu Bu çalışmada, Hoerbiger firması tarafından sağlanan hidrolik devre şeması esas alınarak, bir gerçekleştirdiği açıkça görülmektedir. hidrolik abkant presin modeli geliştirilmiştir. Tablo 4. Aşamaların Model içerisinde kullanılan hidrolik elemanlaTamamlanma Süreleri rın bilinmeyen parametreleri, katalog verilerinTamamlanma Tamamlanma den faydalanarak optimizasyon yöntemleri ile Süresi Süresi Aşama hesaplanmıştır. Denetim algoritmaları ise durum (Sabit-Deplasmanlı (Basınç Telafili akış diyagramları ile tamamlanmıştır. Doğru bir Pompa ile) Pompa ile) model elde edildikten sonra, makinenin konum, Aşağı Ani hız, basınç debi, güç gereksinimi gibi dinamik 1,25 s 1,25 s Hızlanma büyüklükleri incelenmiştir. Farklı bir pompa İşlem Aşaması 4,3 s 4,28 s türü kullanarak da çalışma başarımından ödün Ani Geri vermeksizin enerji tasarrufunun sağlanabileceği 1,62 s 1,62 s Hızlanma gözlemlenmiştir. ARGE DERGİSİ 29 MAKALE Dental İmplant Analizleri Onur AĞDACI * Yapısal Analiz ve Tasarım Ekibi - İzmir, FİGES * Makina Mühendisi 1. Giriş Diş implantları; travma, çürük, endodontik veya periodontal patolojiler sebebi ile çekim endikasyonu bulanan veya kaybedilen dişlerin telafisi amacı ile atravmatik cerrahi operasyon tekniğiyle çene kemiklerine yerleştirilerek diş kökü işlevini gören; genellikle kök veya vida formunda, çoğunlukla titanyum ve alaşımlarından mamul cisimlerdir. Günümüzde doğal dişlere en iyi alternatif olan diş implantlarının, işlevini daha sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi ve kullanım süresince ortaya çıkabilecek sıkıntıların en aza indirilmesi amacıyla uluslararası kuruluşlar tarafından standartları belirlenmiştir (Food and Drug Administration [FDA], ISO 14801). Üretimi gerçekleştirilecek olan implantların, uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen bu standartları yerine getirmesi gerekmektedir. Sonlu elemanlar teknolojisindeki gelişmeler ve Şekil 1. Yükleme durumu 30 www.figes.com.tr ANSYS'in bu teknolojiyi kullanıcı dostu haline getirmesi, birçok alanda olduğu gibi, medikal alanda da çok sayıda yeniliği beraberinde getirmektedir. Geliştirilen yeni dental implant modellerinin standartlar tarafından belirlenen koşulları sağlayıp sağlamadığı, ANSYS ortamında simüle edilerek gözlemlenebilir. Böylelikle test işlemi esnasında ortaya çıkabilecek sıkıntılar, henüz tasarım aşamasındayken tespit edilerek gerekli düzenlemeler yapılabilir. Bu sayede, zamandan ve ilave testler için gereken harcamalardan da tasarruf edilebilir. Bu çalışmada, NucleOSS firması tarafından belirlenen dental implant modellerine, standartlarda belirtilen yükleme ve sınır koşulları, nonlinear kontak modelleri kullanılarak uygulanmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. 2. Test Standartları ISO 14801 test standardı, imal edilmiş tek bacaklı dental implant modelleri ve bu implant modellerine ait bileşenlerin yorulma test metodunu tanımlamaktadır. Genellikle farklı boyut ve tasarımlardaki dental implant modellerinin karşılaştırılmasında kullanılır. Bu test standardı, bir kemik içi dental implant gövdesi ve bileşenlerinin, "en kötü durum" koşulları altında oluşabilecek fonksiyonel yükleme durumlarına karşı davranışlarını inceler. Dental implant gövdesi, tutucu numune parçasına, standartlarda belirtildiği üzere, Şekil 1’deki gibi yerleştirilir. Belirlenen yükleme değeri, dental implant ekseni ile 30 derecelik açı yapacak şekilde sisteme uygulanır. Belirlenen bu yükleme değeri, tekrarlı yüklemeler halinde uygulanarak sistemin ömrü tespit edilir. Bir dental implantın başarılı sayılabilmesi için, elde edilen ömür değerinin, standartlarda belirtilen ömür değerinden yüksek olması gerekmektedir. Ayrıca birden fazla implant modeli üzerinde yapılacak benzeri çalışma ile sonuçların doğrulanması da gerekmektedir. 3. Nonlinear Kontak Modeli 1600'lü yıllarda Robert Hook, "Hook Yasası" olarak da bilinen, kuvvet (F) ve yer değiştirme (u) arasındaki doğrusal ilişkiyi tanımlamıştır: F = Ku Rijitlik matrisi K, lineer yapılarda sabitken, nonlineer yapılarda yüklemeye bağlı olarak değişir. Nonlineeritenin üç temel nedeni vardır. 1. Geometrik Nonlineerite: Yapılarda meydana gelen büyük yer değiştirme sonucu rijitlik matrisinin değişmesi (Şekil 2). Şekil 2. Geometrik nonlineerite 2. Malzeme Nonlineeritesi: Doğrusal olmayan gerilme-gerinme ilişkisi sonucu, rijitlik matrisinin değişmesi (Şekil 3). Şekil 3. Malzeme nonlineeritesi 3. Kontak: Temas halinde olan parçaların, temas edip ayrılmaları gibi durumlarında meydana gelen değişimler sonucu, rijitlik matrisinin değişmesi (Şekil 4). Şekil 4. Kontak nonlineeritesi 4. Dental İmplant Analizleri Bu çalışmada, ISO 14801 standardı tarafından belirtilen yükleme ve sınır koşulları, nonlinear sürtünmeli kontak modelleri kullanılarak 5 farklı dental implant modeli için uygulanmış ve deformasyon ve gerilme değerleri incelenmiştir. Dental implant modellerinde, ortalama 92.000 düğüm noktası ve 52.000 eleman kullanılmıştır. Dental implantlara ait sonlu elemanlar modelleri, Şekil 5’te verilmiştir. Eleman sayısını azaltmak amacıyla "Tutucu Numune" katı cisim olarak modellenmiş ve alt yüzeyi "Uzak Sınır Koşulu" kullanılarak sabitlenmiştir. Standartlarda belirtilen yükleme değeri, implant modelinin üst kısmında yer alan ve normali implant ekseni ile 30 derece açı yapacak şekilde hazırlanmış yüzeye Şekil 5. Dental implanlara ait sonlu elemanlar modelleri ARGE DERGİSİ 31 MAKALE Şekil 6. Toplam deformasyon etki etmektedir. Dental implant modellerinde meydana gelen toplam deformasyon miktarı, Şekil 6'da gösterilmiştir. Dental implant modellerinde meydana gelen eşdeğer gerilme değeri ise Şekil 7’de verilmiştir. Çok parçalı T3, T4 ve T5 dental implant modellerinde, nonlineer sürtünmeli kontak modelleri kullanılmıştır. Böylelikle bu kontaklardaki ayrılma gözlemlenebilmektedir. Yükleme durumu neticesinde kontak bölgelerinde meydana gelen örnek bir ayrılma, Şekil 8’de gösterilmiştir. Kontak bölgelerindeki bu değişim, dental implant sisteminin mukavemetini etkilemektedir. Elde edilen veriler ışığında belirlenen dental implant sistemi, ISO 14801 standartlarına göre teste tabi tutulacaktır. Şekil 7. Eşdeğer gerilme 32 www.figes.com.tr Şekil 8. Kontak ayrılması
Benzer belgeler
Dergiyi PDF olarak İndirmek İçin Tıklayınız.
birazcık da olsa katkıda bulunabiliyorsa ne mutlu bize!
Şimdilik hoşçakalın!
Ali Özgür Emekli
Pazarlama Direktörü
FİGES A.Ş.
Dergiyi PDF olarak İndirmek İçin Tıklayınız.
ve Tic. Ltd. Şti.
Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi
E Blok No: ZE-2 Kat:1
Topkapı / İSTANBUL
Telefon: +90 212 567 1242
Matbaa Sahibi: Kemal Kabaoğlu