İsmail Keskinoğlu Özel Sayısı
Transkript
İsmail Keskinoğlu Özel Sayısı
NİSAN ‘14 Keskinoğlu Şirketler Grubu SENSİN ve SEN kalacaksın… Türkiye’ye mal olmuş bir insanı anlatabilmek ve onun kurduğu, Türkiye çapındaki bir imparatorluğu özümlemek hem çok zor ve hem de gurur verici bir uğraşı... – Evet İsmail Ağabey. Ben sana “BÜYÜK REİS” dediğim zaman, artık bu sıfatın, şu aşamada çok ufak olduğunu görüyorum. İMPARATOR dememiz lazımmış… Hep sormuşlardır ? - Ravikalı Güzel İsmail, üç beş tavuk ve bir avuç yumurta ile bu imkânsız işi nasıl başardı? Onlara tavsiyem, mekteplerde ders olabilecek hayatını incelesinler. Orada : Hiçbir şeyden yılmamayı… Yorulmamayı… Ölesiye çalışmayı... Her işte doğruluğu… Kimseyi kandırmamayı… Ve; tükenmeyen bir sabrın varlığını ÖĞRENECEKLER…! Görecekler ki; Keskinoğlu Şirketler Grubu, bu günkü aşamaya gelebilmek için, tüm aile, (Oğullar, Gelinler ve Torunlar olarak) İsmail Keskinoğlu’nun çizdiği çizgiyi hiç sapmadan yürümüş ve herkese parmak ısırtan bu İMPARATOR’luğu kurmuşlardır… Kolay değil! Dede, Baba - Anne, Oğul, Torun… Çalışmaktan yılmayan ve fabrikanın tüm dişlilerini döndüren üç nesil... Birbirinden kopmayan bir AİLE ZİNCİRİ… Ve bu zincirin kurduğu, tam entegre bir sistem… Herşeyi ile ürettikleri yan sanayi ile, kendilerine yeten bir harika oluşum…. Türkiye’de doğdu, bütün dünyaya yayılıyor ve daha da yayılacak… İsmail Ağabey...! Büyük Reis! Seni yaptığın eserlerinle anıp, çocuklarının kurguladığı doğduğun RAVİKA KÖYÜ’ne davet ediyoruz. Bil ki, şimdi değil, daima içimizdesin… Ektiğin zeytin ağaçlarının gölgesi, köyün avlusunda içtiğimiz kahve kokusu, çıkrıktan çekilen su ve deli rüzgar, seninle dolu… Keskinoğlu Şirketler Grubu SENSİN ve SEN kalacaksın. Gelecek yıllara kadar HOŞÇAKAL. Dr. Adnan BİRGEN ÇOK ÖZLÜYORUZ... Bu tarifsiz sevginin, bu tarifsiz saygının ve bu tarifsiz bağlılığın adı İsmail Keskinoğlu… Aramızdan ayrılışının 13. yılı. Ölümüne alışamadık. 13 yıldır, biraz sonra kapıdan içeri girip gülen yüzünle “Çocuklar işler nasıl gidiyor” diye soracakmışsın gibi yaşadık. Ruhun sonsuzluğa karışsa da seni her an rahmetle anıyor ve çok özlüyoruz. O içten ve sıcak gülüşün, sert görünüşünün ardındaki hassas kalbin, cesaretin, çalışkanlığın, aklın, ileri görüşlülüğün, erdem sahibi oluşun, azmin, mütevazı yaşam biçimin ve ders veren sözlerin geleceğimize ışık tutuyor. Yıllar önce temellerini attığın şirketin, senin ardından üçüncü kuşak olarak devir aldığımız bu bayrağı adına yakışır bir şekilde taşıyıp, hedeflerimizi her geçen gün büyütüyoruz. Kurucumuz, ebedi başkanımız, sevgili dedemiz; senin “Çocuklarınıza yediremediğiniz hiçbir ürünü, tüketicilerinize yedirmeyin” felsefenden yola çıkarak sektöre getirdiğimiz yenilikler ile sektörün öncü firmalarından biri haline geldik. Dünya markası olma yolunda da emin adımlarla ilerliyoruz. Ve biliyoruz ki bu başarıda birbirine kenetlenmiş ve senin ilkelerinde ilerleyen 4000 kişilik büyük bir aile var. Bizler böyle bir imparatorluğun içinde yer aldığımız için torunların olarak seninle gurur duyuyoruz. Torunların Keskin, Esin, İsmail, Hamit Keskinoğlu BİR AZMİN ABİDESİ Hayat İsmail için kolay başlamadığı gibi, hiç de kolay devam etmemektedir. Ancak İsmail’in inatçı ve azimli yapısı onu hayata tutunarak devam etmeye adeta mecbur bırakmıştır. Kısa bir süre sonra Akhisar’a yerleşme kararı alan İsmail, burada kayınpederi ile başladığı tütün işinde oldukça başarılı olur. Kısa zamanda adil ticaret yaparak, çevresindeki herkesin, güvenini ve saygısını kazanan İsmail için yeni bir dönem başlamıştır. Tütünün ekiminin yanı sıra arabacılık, zeytincilik gibi birçok işi bir arada yürüten İsmail, kısa sürede çalışkanlığını karşılığını almaya başlar. Yakın gelecekte yolu Vehbi Koç, Hacı Ömer Sabancı gibi iki önemli isimle de kesişicektir. İsmail’in bu güzel ve başarı dolu yılları tütüncülükte yaşanan maviküf hastalığı yüzünden son bulur. Hem de her şeyini kaybettiren bir son olur bu. Piyasaya borcunu kapattıktan sonra çalışmak için Anadolu’ya giden İsmail’in ilk durağı Erzurum olur, ardından Adana’ya kadar yol alır. Adana’da sina demiri yapan usta ile tanışır. Dükkanı yuvası gibi sahiplenen İsmail’in bu tavrı elbet takdir görecektir. Yunanistan’ın Drama Kasabası’na bağlı Ravika Köyü’nde 1900 yılında doğan İsmail, çocukluğunda çobanlıkla başlayan hayvan sevgisinin 63 yaşında kuracağı Keskinoğlu ile tavukçuluğun soyadı haline dönüşeceğini herhalde hiç tahmin edememişti. Küçük yaşlarda annesini ölüme, babasını da seferberlikle askere gönderen ve talihsiz bir çocukluk geçiren İsmail, 21 yaşına geldiğinde, Yunan gençleriyle girdiği bir kavganın sonucunda yirmi gün sürecek bir yolculuğun ardından her şeyin başlayacağı yere Türkiye’ye gelecektir… Henüz yirmili yaşların başında, genç ve bıçkın bir delikanlı olarak Cumhuriyet arifesindeki İstanbul’a gelen İsmail, adetlerini, yolunu, gelenek ve göreneklerini bilmediği bu toprakları tanımaya başlarken, hayatta kalmaya çalışacağı zorlu yıllara doğru adım attığının bilincindedir. Yıllar önce Yunanistan’dan Adapazarı’nın Sarıdoğan Köyün’e göç eden soydaşlarının yanına yerleşen İsmail, mantığının da sesiyle hayatını Esma Hatun ile birleştirir. Bu evlilikten Cavid, Cavide, Hatice, Sevim, Yıldız ve Sevdiye dünyaya gelir. Ancak, yaşanan salgın hastalık önce kızı Sevim’i, ardından 4 yaşındaki Hatice ile 6 yaşındaki Cavidan’ı alır İsmail’den. Bu kayıplardan sadece 15 gün sonra oğlu Cavit’i kaybeden İsmail’in hayatta tanışmadığı acı nerdeyse kalmamıştır. Bu demirci dükkanının sahibi Hacı Ömer Sabancı’dır ve İsmail Keskinoğlu’nu zeytincilik yaptığı dönemden Akhisar’dan tanımakta, çalışkanlığını yakından bilmektedir. Hacı Ömer Sabancı, İsmail’e ortaklık teklif eder, İsmail ise teşekkür ederek teklifi geri çevirir. Ama Hacı Ömer Sabancı bağları kopartmak istemez, “gittiğin yerlerden beni haberdar et” diyerek uğurlar İsmail’i. Uzun yıllar boyunca Adana ve İskenderun’da ticaret ve hayat tecrübesi kazanan İsmail Keskinoğlu, yıllar sonra yeniden döndüğü Akhisar’da, yepyeni bir atılım gerçekleştirecektir. Kızları Sevdiye ve Yıldız’ı evlendirdikten sonra İsmail’in tek amacı artık çalışmak olacaktır. Ve bu konudaki en büyük adımı Fransızlardan aldığı bıçkı makinasıyla atacaktır. İsmail mücadeleci ruhuyla kazandığı büyük başarıya rağmen yaşadığı yalnızlığı 2. evliliğinde, Zeliha Hanım’la hayatını birleştirerek sonlandıracaktır. Bu Keskinoğlu’nun hayatındaki dönüm noktasıdır. Zeliha Hanım’dan sırasıyla Fevzi, Feruzan, Ferihan ve Mehmet isimli çocukları dünyaya gelen İsmail uzun yıllar hayalini kurduğu mesut ve mutlu dünyasını, ticari yaşantısındaki ivmeyle birlikte sürdürmeye devam eder. Yıllar ilerledikçe İsmail Keskinoğlu’nun en büyük destekçileri oğulları olacaktır. Günlerden bir gün evine getirdiği bir Denizli Horozu ve iki tavuk, Keskinoğlu’nun hayatını bir anda bambaşka bir yöne doğru sürükleyecek ve bugün binlerce kişilik dev bir aileye dönüşecek, Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun da ilk adımı olacaktır. İsmail’in 1 Denizli Horozu ve 2 tavukla başlayan macerası kısa sürede 30 tavuğa çıkmış ve Keskinoğlu bu işteki ticari geleceği fark etmiştir. Oğlu Fevzi’nin devlet çiftliği ziyareti sırasında gördüğü ve kendi icadı el yapımı kuluçka makinesi ile işler daha da büyümüş ve artık yumurta yönlü dişi civciv üretimine başlanmıştır. Ailenin küçük oğlu Mehmet’in de katılmasıyla büyümesini hızlandıran Keskinoğlu, ürettiği tavukçuluk ekipmanları ile kısa sürede sektörün aranan firmalardan biri olmayı başarmıştır. Çocuklarınında desteği ile yatırımları büyütme ve genişletme kararı alan İsmail Keskinoğlu Akhisar’ın Kayalıoğlu Kasabası’nda satın aldığı 60 dönümlük arazi üzerine 10 bin adet kapasiteli kümesler kurarak yumurtacı tavuk üretimine başlar. Bu başarı kısa zamanda tavukçuluk sektöründe tam entegrasyona geçiş sürecini başlatacaktır. Her zaman kaliteye inanan İsmail Keskinoğlu üretimin ilk kuralını belirler. “Herkes Keskinoğlu’nun malı pahalı desin ama kimse kötü demesin. En iyisini üretin gerekirse pahalıya satın” 90’lı yılların başında 100 milyon yumurta kapasitesine erişen Keskinoğlu için artık etlik piliç yetiştirme zamanı gelmiştir. İsmail Keskinoğlu şirketin ebedi felsefesini de bu dönemde söyler. “Çocuklarıma yedirmediğim hiçbir şeyi tüketicime de yedirmem.” Yıllarca eğitime olan özlemini ve eğitimin önemini dile getiren İsmail Keskinoğlu, 1995 yılında kendi adına yaptırdığı İsmail Keskinoğlu İlköğretim Okulu ile hem hasretini gidermiş hem de çok sevdiği çocukların eğitimine katkı sağlamanın mutluluğunu yaşamıştır. İSMAİL KESKİNOĞLU Takvimler, 1997 yılını gösterdiğinde ise 97 yaşında olan İsmail Keskinoğlu, oğulları ile birlikte yıllık 30 bin ton üretim kapasitesine sahip piliç işleme tesislerini devreye almanın gururunu yaşamıştır. Çevresinde çalışkanlığı, dürüstlüğü ve azmiyle bilinen 63 yaşındayken bugünün sanayi devlerinden biri haline gelen Keskinoğlu’nun kurucu iradesi olan İsmail Keskinoğlu 101 yaşında hayata gözlerini yumarken, geride sektöründe Türkiye’nin ilk ve tek tam entegre kuruluşu haline gelen Keskinoğlu Şirketler Grubu’nu bırakmıştır. Hayatını mücadele ve çalışmaya adamış bir başarı abidesi olan İsmail Keskinoğlu’nun çocukları ve torunları kazandıkları bilgi ve tecrübeler ışığında Keskinoğlu markasını dünya çapında bir konuma taşımaya, yeni yatırımlarla büyütmeye devam etmektedirler. Bugün gelinen noktada Keskinoğlu markası, dünyanın 6 kıtasına ih- raç edilirken, Türkiye’nin en değerli markaları arasında yer almaktadır. Keskinoğlu Şirketler Grubu’nda halen en önemli erdemler İsmail Keskinoğlu’nun bıraktığı adelet, dürüstlük, insan yaşamına saygı, doğaya ve hayvan sağlığına özendir. Bugün 4000’i aşkın çalışanıyla Keskinoğlu Ailesi her ürünü kendi çocukları yiyecekmiş gibi üretir. Çünkü onlar çocuklarının yiyemeyeceği ürünlerin tüketiciye de sunulamayacağına inanır. Bu üç kuşaktır korudukları en önemli mirastır. 1963 Minyatür bir tavuk çiftliğiyle yumurta üretimine başlandı. 1967 El yapımı kuluçka makinesi ile yumurta yönlü civciv üretimine geçildi. 1975 10 bin tavuk kapasiteli kümeslerle yumurta tavukçuluğuna başlandı. 1981 Saatte 8 ton yem üreten Keskinoğlu Yem Fabrikası hizmete girdi. 1994 Yıllık 100 milyon adet kapasiteli Viol Fabrikası devreye girdi. 1995 İsmail Keskinoğlu İlköğretim Okulu tamamlanarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlandı. 1996 Etlik piliç yetiştirmek için kapalı sistem kümeslerde damızlık üretimine geçildi. 1997 Yıllık 30 bin ton üretim yapan Keskinoğlu Piliç İşleme ve Değerlendirme Entegre Tesisleri kuruldu. 2000 İleri işlem adı verilen ısıl işlem görmüş şarküteri ürünleri ve kaplamalı ürünlerin üretimine başlandı. 2001 Türkiye’deki ilk ve tek tam entegre tavukçuluk kuruluşu haline gelen Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun Kurucusu İsmail Keskinoğlu, 18 Nisan 2001’de 101 yaşında yaşama veda etti. 2002 Türkiye’de ilk ve tek olarak Doğal Besi Özel Yumurta üretimi başladı. 2003 Günde 200 ton yaş gübre işleme, 60 tonda üretim yapma kapasitesine sahip Keskinoğlu Organik Tavuk Gübresi “Organica” tesisleri faaliyete geçti. 2004 Zeliha Keskinoğlu İlköğretim Okulu tamamlanarak Milli Eği- tim Bakanlığı’na bağışlandı. 2005 Ravika markalı zeytinyağı, sabun ve zeytin üretimine başlandı. 2006 Akhisar Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni steril yem fabrikasının saatte 30 ton üretim kapasitesine sahip birinci kısmı ile 12 adet yem ham madde silolarının inşaatı gerçekleştirildi. 2007 Sanikes markasıyla kağıt bazlı sarf sağlık malzemeleri üreterek sağlık sektörüne girdi. 2007 13 milyon TL yatırımla Türkiye’nin “tek çatı” altındaki en büyük kesimhanesini kurdu. 2008 Pişmiş ürünleri için 16 bin metrekare kapalı alan üzerine yeni bir üretim tesisi kuran Keskinoğlu, yeni tesiste yıllık 30 bin ton pişmiş ürün üretmeye başladı. 2008 Keskinoğlu, 10 bin 500 metre kare kapalı alana kurduğu yeni kuluçkahanede yılda 52 milyon civciv üretimine başladı. 2008 Gıda sektörünün hızla değişen ihtiyaçlarını en yakından takip edip en iyi hizmeti vermek için “Doğru Zamanda Doğru Yerde” sloganıyla Fem Lojistik firmasını kurdu. 2008 Ekonomist Dergisi’nin hazırladığı “Anadolu’nun 250 Büyük Şirketi” listesinde 42. sırada yer aldı. 2009 Referans Gazetesi ve Türk Ekonomi Bankası (TEB) işbirliğinde üçüncüsü düzenlenen “Hızlı Balık Ödülleri”nde gıda sanayi sektöründe birinci oldu. 2009 Avrupa’ya işlenmiş piliç eti ihracatı yapan ilk Türk firması oldu. 2010 Capital&Ekonomist dergileri ve Finansbank’ın işbirliğiyle düzenlenen “Anadolu Markaları” yarışmasında, “Büyük İşletmeler Tarım Sektörü Birincisi” seçildi. 2010 Türkiye’den İran’a ilk defa beyaz et ihracatını başlattı. 2010 Manisa Akhisar’da 15 dönümlük arazi üzerinde 2,5 milyon dolar yatırımla, 200 kişilik kapalı ve 300 kişilik açık salonu olan ilk Tavvuk Restoran’ı açtı. 2010 İlk rüzgar türbini için 1 milyon TL yatırım yapıldı. 2011 Singapur’a piliç eti ihracatı gerçekleştiren ilk marka oldu. 2011 İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporu”nda 88. sıraya yükseldi. 2011 İstanbul’da Profilo Alışveriş Merkezi, Nişantaşı, Acıbadem ve Ortaköy’e TAVVUK mağazaları açıldı. 2011 Fevzi Keskinoğlu Anadolu Lisesi ve Mehmet Keskinoğlu İ.Ö.O Mili Eğitim Bakanlığı’na bağışlandı. 2011 Ekonomist Dergisi’nin hazırladığı Anadolu Kaplanları Listesi’nde 22’nci sıraya yükseldi. 2011 İhracat yaptığı ülke sayısını 75’e çıkarttı. 2012 Avrupa’ya yumurta ihracatı yapan ilk Türk firması oldu. 2012 30 Milyon TL yatırımla Pastörize Yumurta İşleme Tesisi ile şoklama süresini % 60 kısaltan Soğuk Hava Deposu Tesisi faaliyete geçti. 2012 Avrupa Ekonomi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından “Organik Ürünler İçin Avrupa Kalite Standartı” sertifikasyon ödülüne layık görüldü. 2012 TİM tarafından Manisa ilinden tarım sektöründe en fazla ihracat yapan firma olarak ödüle layık görüldü. 2012 Capital&Ekonomist dergileri ve Türkiye Finans’ın işbirliğiyle düzenlenen “Anadolu Markaları” yarışmasında, “Büyük İşletmeler Tarım Sektörü Birincisi” seçildi. 2012 Manisa ili Kırkağaç ilçesinde 75 öğrenci kapasiteli Keskinoğlu Anaokulu hizmete açıldı. 2013 Keskinoğlu 50. kuruluş yıldönümünü kutluyor. 2013 İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporu”nda 86’ncı sıraya yükseldi. 2013 Capital Dergisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin En Değerli 500 Firması” sıralamasında 176’ncı sırada yer aldı. 2013 Brand Finance tarafından 7. kez gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasında marka derecesini A’dan A+’ya yükselten Keskinoğlu, 85 milyon dolarlık marka değeriyle Türkiye’nin En Değerli İlk 100 Markası sıralamasında 51’inci oldu. 2013 Fortune Dergisi’nin “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” listesinde 12 basamak birden yükselerek 139’uncu sırada yer aldı. 2013 Capital Dergisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin En Büyük 1000 Şirketi” sıralamasında bir önceki yıla oranla 5 basamak yükselerek 176’ncı sırada yer aldı. 2013 Yıllık 500 milyon yumurta üretim kapasiteli “Rahmiye Yumurta İşleme Üretim Tesisi” devreye alındı. RÖPORTAJ Hamallıktan İMPARATORLUĞA Kurucumuz İsmail Keskinoğlu ile 1999 yılında yapılan Hürriyet Gazetesi Ege ekinde yayımlanan bu röportajı sizlerle paylaşmak istedik. Çalışkanlığı ve azmiyle bize yol gösteren İsmail Keskinoğlu’nun bu röportajının sizlere de ışık tutacağını düşünüyoruz. 5 Eylül 1999 Hürriyet Ege Röportaj: Haldun AKYÜZ Yunanistan’ın Drama kentinde doğdu. Önce annesini, sonra savaşta babasını yitirdi. Hiç okula gidemedi. Yunanlı kızlar ona, “Güzel İsmail” diyordu. Kanının damarlarında en deli aktığı dönemde, kavgaya tutuştuğu Yunanlı gençlerin gazabından kurtulmak için kendisini Türkiye’ye attı. Geride ana babasının mezarını, anılarını, aşklarını bırakarak. Türkiye’nin dört bir yanını dolaştı hayatta kalabilmek için. At arabacılığı, tütüncülük, hamallık yaptı. Sabancıların babasıyla tanıştı. Pek çok yaşıtı ununu elemiş, eleğini asmışken, o girişimci ruhu ve çalışkanlığıyla, 63 yaşındayken Akhisar’da piliç ve yumurta üretimine başladı. Türkiye’nin önde gelen beyaz et ve yumurta üretim tesislerini kuran İsmail Keskinoğlu, ailesiyle bir imparatorluğun sahibi oldu, önümüzdeki günlerde 100 yaşına basacak İsmail Keskinoğlu, bu haftaki Pazar Sohbeti konuğumuz oldu. Drama’dan neden göç ettiniz? Önce annemi, sonra da Balkan Savaşı’nda babamı kaybettim. Bana amcam ve komşularımız bakıyordu. Kız kardeşimle aynı evde kalıyorduk. Yakışıklı bir genç olmuştum. Rum kızlar bana “Güzel İsmail” diye takılırdı. Bir gün berbere gittim. Koltuktan kalktığımda, oradaki Rumlar başımdaki fesi çıkarıp, şapka giydirmeye kalktı. Kavga çıktı, kargaşadan yararlanıp kaçtım. Drama’da bir tanıdığımızın ambarında 23 gün saklandım. Amcam bir Rum kayıkçı bulmuş. 250 altına Meriç’i geçirip beni Enez’e bıraktı. Amcanım verdiği ve kuşağımda sakladığım 200 altından başka birşeyim yoktu. Ne iş olsa karın tokluğuna yapmaya başladım. Enez, İstanbul ve bazı akrabalarımızın yaşadığı Adapazarı, gençlik yıllarımın ilk durakları oldu. Burada, 22 yaşındayken akrabalarım beni şimdi adını söylemek istemediğim bir kızla evlendirdi. Kayınpederimin yaşadığı Akhisar’ın Kayalıoğlu Kasabası’na yerleşip tütüncülük yapmaya başladım. Hamallık, at arabacılığı günleri nasıl başladı? Boş durmayı sevmem. Tütün ana geçim kaynağımız ama mevsimlik olduğu için tütünler kuruyup istiflenmeye başlayınca, ben de at arabacılığı ve hamallığa başladım. Çok güzel bir atım vardı, Alço. Çocuklarımdan daha fazla bakardım. Her hafta bir kilo peynir şekeri alıp beslerdim. İlk eşimden 6 çocuğum oldu. O zamanlar salgın kızıl hastalığı baş gösterdi. Bir günde iki çocuğumu kaybettim. Perişan olmuştum. O yıl tütün de para getirmedi. Evde huzursuzluk çıkmaya başlayınca da çekip gittim. Ve Türkiye’yi dolaşmaya başladınız? 1923-24 yılları, Türkiye zor şartlar altında. Erzurum’da çalışıp para kazanmak istiyorum, ancak sadece karnımı doyurabiliyorum. Bir gün kahvede otururken, sakallı bir ihtiyar, “Nerede pahalılık, orada varlık. Sen Adana tarafına git” dedi. O kadar deli yürekliyim ki, hiç düşünmeden Adana’ya gittim. Aç, perişan bir dükkânın önünde durdum. At arabası yapan bir yer. Ocakta biri demir ısıtıp dövüyor. Bütün cesaretimi toplayıp, dükkân sahibinin yanma gittim. “Kılık kıyafetime bakma. Cebim bomboş. Açım, izin ver sana hizmet edeyim” dedim. Sa- dece yüzüme baktı ve kalfalardan birine seslenerek, “Bir buçuk söyle” dedi. Bir buçuk meğer kebapmış. Yedikten sonra, etrafı toparlamaya, kalfalara yardıma başladım. Dükkanda yatıp kalkıp yemeğimi yiyor, çalışıyordum, işe başlayalı 5 gün olmuştu. Usta yanıma gelip “Sana ne kadar para vereyim” deyince şaşırdım. “Ne parası? Karnım doyuyor, yatıp kalkıyorum ya.” “Hacı Ömer Sabancı ile de çalıştınız” Dükkanın duvarları çok kirliydi. Bir hafta sonu kireçle her tarafı bembeyaz boyadım. Meğer benim usta Hacı Ömer Sabancı ile ortak iş yapıyormuş. Sabancı, yıllardır yağ pas içinde kapkara dükkanı bembeyaz görünce, ustaya “İş mi değiştiriyorsun” diye sormuş. O da benden bahsetmiş. Sabancı, “Al onu benim yanıma getir” demiş. Korkarak Sabancı’nın yanına gittim. Birlikte çalışmamızı teklif etti. Ona güzel bir at arabası yaptım. Parası uğur getirdi. Adana’dan İskenderun’a gidip, orada kendim at arabası yapıp satmaya başladım. 20 yıl orada kaldım. Bir at arabasını tamir ettim. Parasını alamayınca balyozla kırdım. Meğer belediye başkanının arabasıymış. Beni yakalayıp hapse attılar. Daha sonra saldılar ama artık oralarda duramazdım. Akhisar’a döndüm. Eşinizden boşanıp, ikinci kez evlendiniz. 20 yıl uzak kaldık. Hepten kopmuştuk. Akhisar’a dönünce boşandık. İlk karım güzeldi, ama çok takaza yapardı. Şimdi herşeyimi borçlu olduğum Zeliha Hanımla evlendim. Bana iki kız, iki erkek evlat verdi. Keskinoğlu şirketlerinin temelinde, onun da en az benim kadar payı vardır. Tavukçuluğa nasıl başladınız? Eşim Zeliha Hanım bana uğur getirdi. İskenderun’da kazandığım parayla keresteciliğe başladım. Bayağı para kazandım. Ama başka işler de yapmak istiyordum. Bıçkı atölyesinin yanında, evin ihtiyacı için tavuk besliyorduk. Büyük oğlum Fevzi o zamanlar 14 - 15 yaşlarındaydı. “Baba civciv çıkartalım, satalım” dedi. O zamanki olanak ve bilgimizle kuluçka makinesi yaptık. 700 yumurta koyduk, meğerse dölsüz yumurta koymuşuz. Sadece iki civciv çıktı. Sonra köylerden döllü yumurta topladık. 12 bin tane civciv çıktı. Büyüttük, 63 yaşından sonra piliççiliğe başladım. Kiminin yumurtalarını, kimini canlı, kimine de kesilmiş olarak pazarladık, iyi para getirdi. Allah “Yürü ya kulum” demişti. Yıllar yılları kovaladı. Çocuklar büyüdü, askere gittiler, evlendiler. İşleri de ele alıp büyüttüler. Bugün 5 bin metrekare alana kurulu entegre tesisler, 5 ayrı şirket, bini aşkın çalışanla Keskinoğlu Şirketler Grubu’nu oluşturduk. Tam zamanım hatırlamıyorum. Turgut Özal başbakandı. Bizim şirketleri duymuş, uğrayacağını söylemiş. O gün asfalta çıktık Kapıda bekliyoruz. Arabalar durdu. “Hoşgeldiniz” dedik, davet ettik tesislere girmedi. Bilgi verirken, arkadan biri seslenerek “Siz niye İsmail Keskinoğlu’nu seviyorsunuz” dedi. Merhum Özal da, “Onu değil, yaptığı işleri seviyorum. Günde 10 bin yumurta üretiyor” cevabı verdi. Beni ve çocukları tebrik edip, ayrıldı. Biraz rakı tulumbanızdan bahseder misiniz? Ne zaman başladım bilmiyorum, kendimi bildim bileli rakı içerim. Ama hiçbir zaman ayarım kaçırmadım. 100 yaşıma geldim, kulağımın ağır işitmesinden başka şikâyetim yok. Çocuklar beni İstanbul’da bir doktora götürüyor. Onun da yaşı 80’lere dayanmış. Bana, “Her akşam 50 gram rakı içeceksin” dedi. Ne az, ne de çok, 50 gram rakıyı içtim mi o kadar rahat uyuyorum ki anlatamam. Bir yüzyıl yaşamak ne demek? Hayatım boyunca doğruluktan ayrılmadım. Yalan söylemedim. Yılmadım. Araştırdım, çok çalıştım. Kendime yapılmasını istemediğimi başkasına da yapmadım. İnsanları sevdim, kenetlendim, hep ileriye baktım. Ama geride kalanları da unutmadım. Türkiye ve dünya çok güzel, işte benim yüzyılım böyle.
Benzer belgeler
Nisan Özel Sayı
2002 Türkiye’de ilk ve tek olarak Doğal Besi Özel Yumurta üretimi
başladı.
2003 Günde 200 ton yaş gübre işleme, 60 tonda üretim yapma
kapasitesine sahip Keskinoğlu Organik Tavuk Gübresi “Organica”
...
Bir Adam Düşünün !
senin ilkelerinde ilerleyen 4000 kişilik büyük bir aile var. Bizler böyle bir
imparatorluğun içinde yer aldığımız
için torunların olarak seninle gurur
duyuyoruz.
Torunların
Keskin, Esin, İsmail, Ha...