kuduz-korunma-ve-kontrol-yonergesi
Transkript
kuduz-korunma-ve-kontrol-yonergesi
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü KUDUZ KORUNMA VE KONTROL YÖNERGESĠ Bu Yönerge, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından, 09.05.2001 tarih ve B100TSH0110002/7755 sayı ile yayımlanmış olup yayımı tarihinden itibaren 1992 yılında yayımlanan “Kuduz Aşısı Uygulama Yönergesi” ve ilgili diğer genelgeler yürürlülükten kaldırılmıştır. ANKARA 2005 ÖN SÖZ Omurgalı hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar genel olarak zoonoz hastalıklar ismiyle bilinmektedir. Bilinen enfeksiyon hastalıklarının % 60’ını oluşturan zoonoz hastalıklar her zaman insanlığın korkulu rüyası olmuştur. Bu anlamda, önemli zoonoz hastalıklardan birisi de hiç şüphesiz kuduz hastalığıdır. Kuduz hastalığına ilişkin çalışmalar her devirde önemli olarak görülmüş ve dikkat çekici bulunmuştur. Kuduz aşısının geliştirilmesinden sonra hastalığın kontrolü daha da kolaylaşmıştır; ancak, kuduz belirtilerinin ortaya çıkmasından sonra gelişen dramatik tablo sebebiyle, hastalığın bu vahim durumu insanların hafızalarından hiçbir zaman silinmemiştir. Kuduz hastalığı ülkemizde hâlen önemli bir halk sağlığı problemi oluşturmaya devam etmektedir. Özellikle başıboş köpek popülâsyonunun kontrol altına alınamayışı, bu olumsuzluğun devam etmesindeki temel sebeptir. Ülkemizde, kahir ekseriyeti sokak köpeklerinden kaynaklanan yılda ortalama yüz yirmi bin civarında kuduz riskli temas vak’ası bildirilmektedir. Bu konuda yapılan bağışıklama ve poliklinik giderleri, millî ekonomiden önemli bir kaynak israfına yol açmaktadır. Gerek kuduz hastalığının vahim tablosu gerekse ekonomiye olan etkileri sebebiyle, bağışıklama çalışmalarının ilmî temeller çerçevesinde, zamanında ve doğru olarak yapılması icap etmektedir. Kuduz Korunma ve Kontrol Yönergesi, konusunda uzman kişilerin katkılarıyla, bu alandaki boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanarak siz değerli çalışma arkadaşlarımın hizmetine sunulmuştur. Söz konusu Yönergenin, ülkemize ve bütün sağlık çalışanlarımıza faydalı olmasını diler, Yönergenin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederim. Uzm. Dr. Turan BUZGAN Genel Müdür ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa Nu: Ön Söz............................................................................. iii İçindekiler ....................................................................... v A) KUDUZ 1. İnsanlarda Kuduz ......................................................... 7 1.1. Giriş..................................................................... 7 1.2. Rezervuar............................................................. 7 1.3. Kuluçka süresi ..................................................... 7 1.4. Bulaşma süresi ..................................................... 7 1.5. Klinik................................................................... 8 2. Hayvanlarda Kuduz ..................................................... 8 2.1. Ülkemizde kuduza yakalanma ihtimali olan hayvan türleri .............................................. 8 2.2. Klinik özellikler ................................................... 9 3. Kuduzun Lâboratuvar Teşhisi ...................................... 10 3.1. Histopatolojik muayene ........................................ 10 3.2. Floresan antikor tekniği (FAT) ............................. 11 3.3. Deneme hayvanı inokülasyonu ............................. 11 4. Kuduzda Numune Alma ve Gönderme Usulleri ............ 12 4.1. Numune nasıl alınır? ............................................ 12 4.2. Numune nasıl gönderilir? ..................................... 12 B) KUDUZ PROFİLÂKSİSİ 1. Temas Öncesi Profilâksi............................................... 13 1.1. Temas öncesi profilâksi kimlere uygulanmalıdır? . 13 1.2. Aşı uygulama şekli ve takvimi.............................. 13 1.2.1.Kas içi uygulama ........................................... 13 1.2.2. İntradermal uygulama ................................... 14 1.3. Rapel doz ............................................................. 14 1.4. Temas öncesi profilâksi uygulananlarda, temas sonrası yaklaşım ..................................... 14 2. Temas Sonrası Profilâksi .............................................. 14 2.1. Profilâksi gerektirmeyen temas............................. 15 2.2. Riskli temas ........................................................ 15 2.3. Yara bakımı ......................................................... 16 2.4. Bağışıklama ......................................................... 16 2.4.1. Kuduz immünglobülini gerektirmeyen durumlar 16 2.4.2. Daha önce tam doz aşılanmış veya temas öncesi tam doz profilâksi uygulanmış kişilerde, temas sonrası bağışıklama ............................ 16 2.4.3. Kuduz immünglobülini uygulanması ............ 16 2.4.4. Aşı uygulanması ........................................... 17 2.4.5. Kimlere aşı uygulanmaz? ............................. 18 3. Özel Durumlarda Bağışıklama ..................................... 18 4. İmmünobiyolojik Ürünler ............................................ 20 4.1. İmmünobiyolojik ürünlerin yan etkileri ................ 21 4.1.1. Aşıların yan etkileri ...................................... 21 4.1.2. Serumların yan etkileri ................................. 22 4.2. Yan etkilerin tedavisi ........................................... 22 C) KUDUZ İLE İLGİLİ SORUMLULUKLAR VE YASAL DÜZENLEMELER D) ŞEKİLLER VE FORMLAR Şekil 1. Kuduz Riskli Temasta Profilâksi Yaklaşımı ...... 25 Form 1. Kuduz Şüpheli Temas Vak’a İnceleme Formu.. 26 Form 2. Kuduz Şüpheli Temas İzleme Formu ............... 28 A) KUDUZ 1. Ġnsanlarda Kuduz 1.1. GiriĢ Kuduz hastalığı, et yiyen hayvanların çoğunlukla tükürük bezlerinde bulunan ve salyadan yaraya bulaşan kuduz virüsünün meydana getirdiği viral bir ensefalittir. Bütün sıcak kanlı hayvanlar kuduz virüsüyle enfekte olabilirler; ancak, hayvanların kuduz virüsüne karşı hassasiyetleri farklıdır. Örneğin kurtlar, tilkiler, çakallar ve yarasalar en hassas grubu oluştururken, köpekler kuduz hassasiyeti bakımından orta hassas grupta yer alırlar. Bununla birlikte köpekler, dünyanın hâlâ pek çok yöresinde, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kuduzun bulaşmasındaki en önemli aracılardır. Etkeni ve patogenezi yaklaşık yüz yıl önce belirlenmiş olmasına rağmen, kuduz, bugün için de öldürücü bir hastalıktır. Kaynaklarda, kuduz klinik tablosu geliştikten sonra kurtulduğu bildirilen 3 vak’a vardır; ancak, bunların da teşhisi hakkında şüpheler söz konusudur. 1.2. Rezervuar Pek çok vahşi ve evcil hayvan kuduz hastalığının rezervuarı olmakla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde en önemli rezervuarın köpekler olduğu bilinmektedir. 1.3. Kuluçka süresi Kuduz hastalığının kuluçka süresi genellikle 3-8 haftadır. Nadir olmakla beraber kuluçka süresi, en kısa 4 gün, en uzun 19 yıl olarak bildirilen vak’alar vardır. Ancak, bu süre alınan virüs miktarına, etkenin virülansına, yaranın merkezi sinir sistemine olan yakınlığına ve yara bölgesindeki sinir dokusunun sıklığına, yaranın büyüklüğüne, ısırılan yerdeki koruyucu materyal veya elbise bulunmasına göre değişmektedir. 1.4. BulaĢma süresi Köpek ve kedilerin kuduz hastalığını bulaştırması, bu hayvanlarda hastalık belirtileri oluşmadan 3-7 gün önce başlayıp hastalık belirtilerinin bulunduğu sürece devam eder. 1.5. Klinik Hastalık ateş, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, boğaz ağrısı, aşırı halsizlik gibi özgün olmayan prodromal belirtilerle, diğer ensefalitler gibi başlayabilir. Hastanın ilk şikâyetleri, ısırılma bölgesinde ve o bölgenin periferal sinir trasesinde gelişen hiperestezi, parestezi veya anestezi olabilir. Vak’aların yaklaşık % 50-80’inde bu belirtiler görülür. Enfeksiyonun ilerlemesi, artan sinirlilik, aşırı hassasiyet ve ateşle beraber olur. Delirium, istemsiz kasılmalar ve generalize konvülziyonlar görülebilir. Letarjinin takip ettiği manik periyotlar görülebilir. Yutma veya su görmeyle, ağız ve yutak kaslarının istemsiz kasılması sonucu gelişen ve kuduzun karakteristik bulgusu olan sudan çekinme (hidrofobi) gelişir. Bu ağrılı spazmlar, çok hafif uyaranlarla da oluşabilir. Birkaç gün içerisinde hastanın genel durumu bo-zulur; nabız artar, solunum düzensizleşir ve ateş yükselmeye devam eder. Hastanın uyaranlara verdiği cevap süresi gittikçe azalır ve kas spazmı paraliziye yol açabilir. Sonra periferal kollaps, koma ve hızlı ölüm görülür. Hastalığın bütün seyri genellikle 5-6 gün sürer ve hastalık ölümle sonuçlanır. Kuduzun bu klinik tablosu 5 evrede değerlendirilebilir: • Kuluçka dönemi, • Prodromal belirtilerin ortaya çıkışı, • Akut faz, • Koma, • Ölüm. 2. Hayvanlarda Kuduz 2.1. Ülkemizde kuduza yakalanma ihtimali olan hayvan türleri: VahĢi hayvanlar: Kurt, kır kurdu, tilki, çakal, yaban kedisi, kokarca, gelincik. Evcil hayvanlar: Köpek, kedi, sığır, koyun, keçi, at. 2.2. Klinik özellikler Kuduz, birçok hayvan türünde, klinik özellikleri itibarıyla bir benzerlik göstermekle birlikte, bireyler arası farklılıklar da söz konusu olabilmektedir. Hayvanlarda, kuduz bir hayvan tarafından ısırılmayı takiben hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için gerekli olan süre 14-90 gün arasında verilmektedir; ancak, bu sürenin daha uzun olduğu, hatta bir yılı bile geçtiği bildirilen vak’alar da vardır. Hayvanlar için klinik belirtilerin başlamasından önce karakter veya yapı değişikliğiyle dikkati çeken bir prodromal dö-nem bulunur. Kuduz hastalığıyla ilgili olarak atak (saldırgan) ve paralitik (aptal) şekillerde olmak üzere iki farklı klinik şekil tanımlanmaktadır. Azgın veya saldırgan klinik tablo, başlangıçta hayvanda dikkati çeken durup bitmek bilmeyen bir hareketlilik, kısa süre içinde sinirli, saldırgan hareket ve tavırlarla kendini belli eder. Tehlikeli bir hal almaya başlayan hayvan, insanlara karşı olan korkusunu yitirir ve dikkatini çeken her şeye karşı ısırma refleksi sergiler. Bu arada yabancı cisimleri rahatlıkla ağzına alarak yutabilir. Kısa süre içinde gelişen yutak felci sonucunda, yutkunma refleksini yitiren hayvanda salivasyon artışı, ışık ve sese karşı abartılı reaksiyonlar ve hiperestezi dikkati çeker. Ensefalit tablosu ilerledikçe, bu atak veya saldırgan olarak nitelenen form yavaş yavaş yerini paraliziyle karakterize aptallaşma dönemine bırakmaya başlar. Terminal dönemde ise çoğunlukla konvülzif nöbetler, koma hali ve solunumun durması söz konusu olur. Hayvan çoğunlukla, klinik belirtilerin başlamasını takip eden 2-7 gün içinde ölür.Kuduz hastalığının atak formu köpek, kedi ve atlarda, sığırlara, diğer ruminant türlerine (koyun, keçi) ve lâboratuvar hayvanlarına göre daha şiddetli ve karakteristiktir. Özellikle sı-ğır ve diğer ruminant türlerindeki kuduz hastalığıyla ilgili klinik belirtiler, nörolojik belirtilere yol açan başka hastalıklara hayli benzerlik gösterir. 3. Kuduzun Lâboratuvar TeĢhisi Kuduz hastalığı bulguları, birçok olguda karakteristiktir. Bu sebeple teşhis, klinik bulgular yardımıyla yapılabilir. Klinik teşhisin tam olarak yapılamadığı durumlarda, hastalığın teşhisi sadece lâboratuvar muayeneleriyle olmaktadır. Kuduzun lâboratuvarda çabuk teşhisi, kuduz bir hayvan tarafından ısırılan insanların profilâksisinde izlenecek yol açısından önemlidir. Kuluçka süresi hayli uzun olan bu viral hastalığın teşhisi, değişik metotlarla yapılmaktadır. Bunlar, histo-patolojik muayene (Sellers, Giemsa, Mann Boyama), Floresan Antikor Tekniği (FAT), deneme hayvanı inokülasyonu, elektron mikroskopi, İmmunperoksidaz, Rapid Rabies Enzyme İm-müno Diagnosis (RREID), Rabies Tissue Culture İnfection Test (RTCIT), Reverse TranscriptionPolymerase Chain Reac-tion (RT-PCR) gibi testlerdir. Kuduz hastalığının lâboratuvar teşhisinde, ülkemizde genellikle Dünya Sağlık Örgütünün de kabul ettiği 3 yöntemden yararlanılmaktadır. 3.1. Histopatolojik muayene Kuduzun teşhisinde daha az duyarlı metot olması ve nonspesifik olmasına karşın, biyopsi veya otopsi dokularının histolojik muayenesi, rutin yöntemlerle test edilmemiş şüpheli kuduz vak’alarının teşhisinde çoğunlukla kullanışlıdır. Bu yöntemde amaç, şüpheli beyinden hazırlanan preparatlarda uygun boyalar kullanılarak en kısa zamanda ve en kolay şekilde kuduz hastalığına özgü olan Negri cisimlerini bulmaktır. Negri cisimleri, kuduzla enfekte hayvanların sinir hücrelerinin sitoplazmaları içinde, yuvarlaktan ovala kadar değişen şekillerde gözlenen inklüzyon cisimleridir. Bu inklüzyonlar, sıklıkla kornu ammonisin piramidal hücreleriyle, beyinciğin pürkinje hücrelerinde bulunurlar. Bununla birlikte, Negri cisimleri, bazen tükürük bezleri, dil ve diğer organların nöronlarında da olabilirler. Sellers, Giemsa ve Mann boyalarıyla kuduz inklüzyonları diğer inklüzyonlardan ayrılır. Sellers boya, Negri cisimlerinin kolayca belirlenmesi için en uygun olanıdır. Bu yöntemle, mikroskopta Negri cisimleri pembe boyanmış olup değişik büyüklük ve şekillerde, kesin sınırlı, morumsu kırmızı veya parlak kırmızıdan açık mora değişen renkte görülürler. 3.2. Floresan antikor tekniği (FAT) FAT, floresan boya maddesi işaretli antikorlar yardımıyla doku kesitlerinde, hücre kültürlerinde ve yayma preparatlarda bulunabilen özel antijen ve antikor komplekslerinin araştırılmasında kullanılan, doku ve hücre kimyası ile immünolojik yöntemlerin karışmasından oluşmuş bir lâboratuvar yöntemidir. FAT, kırk yıldan fazla süredir kuduzun teşhisinde kullanılmakta olup doğruluk ve hızlılık bakımından diğer bütün yöntemlerin başında gelmektedir. Bu teknikte amaç, beyin dokusundan ve başka diğer dokulardan [tükürük bezi, kornea, deri (ensedeki kıllı bölgeden)] hazırlanan preparatların FAT ile boyanması ve ardından floresan mikroskopta bakılmasıyla viral antijenlerin aranması esasına dayanmaktadır. FAT ile çalışmada, iyi bir flo-resan mikroskobuna, çok iyi hazırlanmış konjugata ve deneyimli bir kişiye ihtiyaç vardır. Bu teknikte, pozitif vak’alarda, grimsi yeşil doku içinde az veya sayılamayacak kadar çok, büyüklü küçüklü, sarı yeşil renkte floresan veren cisimler bulunur. Negatif vak’alarda ise grimsi yeşil veya mavimsi yeşil boyanmış dokulardan başka bir şey görülmez. 3.3. Deneme hayvanı inokülasyonu Histopatolojik muayene ve FAT ile negatif bulunan olgular, kesinlikle kuduz menfi olarak değerlendirilemez. Böyle durumlarda, kuduz teşhisinde en güvenilir yöntem olarak gösterilen, deneme hayvanı inokülasyonuyla teşhis çalışması sürdürülür. 4. Kuduzda Numune Alma ve Gönderme Usulleri Kuduz şüpheli bir hayvanın ölüsünden, beyine ait numune almak için dikkatli bir otopsi tekniği gerekir. Otopsi yapmak için uygun bir otopsi kıyafeti ve otopsi eldivenleri giyilmeli, otopsi yapanın yüzünü korumak için de özel siperlik kullanılmalıdır. Büyük hayvanların (at, merkep, sığır, deve, büyük vahşi hayvanlar, koyun, keçi, vb.) yalnız kafaları lâboratuvara gönderilebilirken, küçük hayvanlar (kedi, köpek, kuzu, oğlak, kokarca, vb.) bir bütün halinde lâboratuvara gönderilebilir. Ancak, ulaşım kolaylığı bakımından, gerekli tedbirler alınarak küçük hayvanların da yalnız kafaları lâboratuvara gönderilebilir. 4.1. Numune nasıl alınır? 4.1.1. Otopsi yapma imkânı yok ise küçük hayvanlar bütün halinde, büyük hayvanların yalnız kafaları Tarım ve Köyişleri Bakanlığının taşra teşkilâtlarından temin edilecek numune gönderme kapları içine konularak gönderilmelidir. 4.1.2. Otopsi imkânı olan yerlerde, numune, ilgili kısımlar çıkarıldıktan sonra steril bir kap içine alınır. 4.2. Numune nasıl gönderilir? Otopsi yapma imkânı bulunan yerlerde, tekniğine uygun şekilde çıkarılan beynin tamamı veya korteks, beyincik ve kornu ammonisten birer parça steril kap içine alınıp, içerisinde buz aküleri olan strafor kap içinde gönderilebileceği gibi % 50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içerisinde, ağzı sıkıca kapalı bir kavanozla da gönderilebilir. Gönderme işlemi en seri şekilde, mümkünse elden yapılmalıdır. Gönderilen kutunun içine mutlaka, numune gönderme protokolünden bir suret konmalıdır. B) KUDUZ PROFĠLÂKSĠSĠ Kuduz hastalığı mutlak öldürücü olduğundan, korunma ve hastalık etkeniyle karşılaşmayı takiben enfeksiyonun durdurulması büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple, kuduz yönünden sürekli risk oluşturan işlerde çalışan kişilerde temas öncesi profilâksi, kuduz şüpheli temas durumlarında ise temas sonrası profilâksi uygulanmalıdır. 1. Temas Öncesi Profilâksi Temas öncesi profilâksi, kuduz riskli temas sonrası profilâksi yaklaşımı gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Bununla birlikte kuduz immünglobülini kullanımına gerek kalmaz ve aşı dozunu azaltır. Kuduz riskli temas sonrası yaklaşımın gecikebileceği durumlarda, temas öncesi profilâksinin koruyuculuğundan yararlanılır. Ayrıca, fark edilemeyecek temaslar için de koruyuculuk sağlayabilir. 1.1. Temas öncesi profilâksi kimlere uygulanmalıdır? • Kuduz açısından yüksek riskli işlerde çalışan kişilere (veteriner hekimler, hayvan bakıcıları, kuduz lâboratuvarı çalışanları), • Kuduz ihtimali olan hayvanlarla sık temas eden kişilere, • Köpek kuduzunun yüksek olduğu, buna karşı uygun tıbbî yaklaşımın verilemeyeceği bölgelere seyahat edenlere. 1.2. AĢı uygulama Ģekli ve takvimi 1.2.1. Kas içi uygulama Deltoid kas içine 0., 7. ve 21. (veya 28.) günlerde toplam üç doz aşı uygulanır (Bu uygulama Ģekli ve takvim, iĢbu Yönergenin uygulama önerisidir). 1.2.2. Ġntradermal uygulama İntradermal uygulamaya uygun olan aşı preparatları kullanılır. Halen insan diploid hücre kültürlerinde hazırlanmış intradermal aşı preparatları bu amaçla kullanılmaktadır; diğerleri henüz yeterince test edilmemiştir. Bu sebeple, yeterli veri elde edildiği bildirilmeden kullanılmamalıdır.İnsan diploid hücre aşılarının 1 mililitrelik kas içi uygulanan preparatları da kullanılmamalıdır. Klorokin veya meflokin gibi antimalaryal ilâç alan veya alması gereken kişilere intradermal şema uygulanmamalıdır. İntradermal aşı uygulaması sadece deneyimli ve bu konuda yetki verilen kişiler tarafından yapılmalıdır. Deltoid bölgeye 0., 7. ve 21.(veya 28.) günlerde 0.1 ml olarak uygulanır. 1.3. Rapel doz Kuduz virüsü veya aşısı üretiminde çalışanlar gibi yüksek risk grubunda olan kişilerde her altı ayda bir, diğer risk gruplarında ise iki yılda bir kuduz antikorları ölçülür. Eğer Rapid Fuorescent Focus Inhibition Test (RFFIT) ile tam nötralizasyon 1/5 serum dilüsyonun altında ise bir doz rapel önerilir. Bunun dışında normal bir kişide tam doz aşı uygulamasından 2-4 hafta sonra antikor yanıtı gelişeceğinden rutin olarak antikor titre ölçümü önerilmez. Risk grubunda 2-3 yılda bir rapel yapılabilir; ancak, bağışıklığı baskılananlarda antikor ölçümü gereklidir. 1.4. Temas öncesi profilâksi uygulananlarda temas sonrası yaklaĢım Bu kişilerde kuduz şüpheli bir temas söz konusu olursa, kuduz immünglobülini uygulanmasına gerek yoktur. 0. ve 3. günde olmak üzere toplam iki doz aşı yapılır. 2. Temas Sonrası Profilâksi Öncelikle kuduz şüpheli bir temas olup olmadığı ve temasın niteliği değerlendirilmelidir. Temas sonrası profilâksi yara bakımı, aĢı yapılması ve kuduz immünglobülini uygulanması basamaklarını kapsar. 2.1. Profilâksi gerektirmeyen temas Kuduz hastalığı, kuduz virüsünün ısırık yarasına, deride daha önce mevcut olan kesiğe veya bütünlüğü bozulmuş deriye veyahut da mukoz membranlara temasıyla geçer. Bu sebeple: • İnsan ısırıklarında kuduz olmadığı sürece profilâksi gerekmez. • Ülkemizde ve dünyada bugünkü verilerle fare, sıçan, sincap, hamster, kobay, gerbil, tavşan, yabanî tavşan ısırıklarında insana kuduz geçişi gösterilmemiştir. Bu sebeple, hayvan sağlığıyla ilgili kurumlar özel bir veri bildirmedikçe, bu tür hayvan ısırıklarında profilâksi gerekmez. • Kuduz bir hayvanı beslemek, bu hayvana ait kan, idrar ve dışkıyla temas etmek veya kuduz hayvanların pişmiş etlerini yemek ve sütlerini içmek kuduz geçişi açısından risk oluşturmadığından profilâksi gerekli değildir. • Kuduz hastasına rutin bakım yapan sağlık çalışanlarına, mukoz membran veya bütünlüğü bozulmuş deriye infeksiyöz materyal teması olmadıkça profilâksi gerekmez. • Rutin aşılanan kedi, köpek gibi hayvan ısırmalarında, hayvanın gözlenmesi şartıyla profilâksi gerekmez. İcap ederse, bu konuda aşılamayı yapan veteriner hekimden bilgi istenmelidir. 2.2. Riskli temas • Tüm vahşi ve evcil etobur hayvan ısırmaları, yeri ne olursa olsun kuduz için risk oluşturur. • Isırık dışı yaralar; açık yara, kesik veya mukoz membranların tükürük, salya ve diğer nöral doku gibi potansiyel enfekte olabilecek materyalle teması ile tırmalamalar da kuduz açısından riskli olarak kabul edilir. 2.3. Yara bakımı Kuduz şüpheli temas profilâksisinde en önemli adım yara bakımıdır. İyi bir yara bakımı, kuduz virüsü geçişini yüksek oranda azaltmaktadır. • Bütün ısırık ve tırmık yaraları bol akarsu ve sabunla derhal iyice yıkanmalı ve temizlenmeli; arkasından iyot, povidone-iodine gibi virüsidal ajanlar uygulanmalıdır. • Tüm hastalar tetanoz profilâksisi yönünden değerlendirilmelidir. • Derin ve geniş yaralanmalarda, kozmetik faktörlerle enfeksiyon riski değerlendirilmelidir. Kuduz profilâksisi gerekiyorsa, yara çevresine kuduz immünglobülini yapıldıktan sonra dikiş atılabilir. 2.4. BağıĢıklama Bütün kuduz şüpheli temas sonrası bağışıklama yaklaşımları, aradan geçen süre ile ısırık veya ısırık dışı temas olup olmadığına bakılmaksızın kuduz immünglobülinin ve kuduz aşısının birlikte verilmesini kapsamalıdır. 2.4.1. Kuduz immünglobülini gerektirmeyen durumlar • Kuduz şüpheli temas öncesi tam aşılama yapılanlar, • Daha önce kuduz şüpheli teması söz konusu olup bu şüpheli temas sonrasında, hücre kültürü aşılarıyla tam aşılama yapılanlar, • Belgeyle ispatlanmış, kuduz antikor titresi bulunanlar. 2.4.2. Daha önce tam doz aĢılanmıĢ veya temas öncesi tam doz profilâksi uygulanmıĢ kiĢilerde, temas sonrası bağıĢıklama Bu durumda, 0. ve 3. günlerde iki doz kuduz aşısı kas içine uygulanır. 2.4.3. Kuduz immünglobülini uygulanması Kuduz immünglobülini, tek dozda ve bir kez uygulanır. Buradaki amaç, aşılamayla antikor üretimi sağlanıncaya kadar, pasif bağışıklama ile enfeksiyonun ilerlemesini engellemektir. Uygulama süresi: İlk aşı dozuyla birlikte aynı gün veya bir hafta sonrasına kadar uygulanabilir. İlk aşı dozundan bir hafta sonra antikor yanıtı oluşacağından önerilmez. Gecikmiş vak’alarda geçen süreye bakılmaksızın kuduz immünglobülini uygulanır. Uygulama dozu: İnsan kaynaklı olanlar için 20 IU/kg, heterolog olanlarda 40 IU/kg olarak tam dozda yapılmalıdır. Dozun artırılmasının hiçbir yararı yoktur; bilâkis antikor cevabını baskılayabilir. Uygulama Ģekli: Anatomik olarak uygun ise yara çevresine ve yara içine yapılmalıdır. Geri kalan miktar aşının yapıldığı ekstremiteden farklı bir ekstremiteye ve kas içine uygulanır. Asla, aşıyla aynı enjektörle ve aynı anatomik bölgeye yapılmaz. At kaynaklı kuduz immünglobülini uygulanmadan önce test edilmelidir. 2.4.4. AĢı uygulanması Mevcut hücre kültürü aşılarından her birinin yeterli etkinliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Doz: 0., 3., 7., 14. ve 28. günlerde toplam 5 doz uygulanır. Süresi: Temas sonrası olabildiğince erken başlanmalıdır. Kuduzda kuluçka süresi çok değişken olduğundan, şüpheli temas sonrası, geçen süreye bakmaksızın aşıya başlanır. Uygulama Ģekli: Erişkinlerde deltoid bölgeye, kas içine uygulanır. Küçük çocuklarda uyluğun anterolateral bölgesine kas içine uygulanabilir. Gluteal bölgeye enjeksiyon, antikor titresini düşürdüğü için asla yapılmamalıdır. 10 günlük gözlem süresi içinde Ģüpheli temasa sebep olan hayvanın kuduz olmadığı kanıtlanırsa aĢı uygulamasına son verilir. 2.4.5. Kimlere aĢı uygulanmaz? • Aşılı hayvan tarafından ısırılma veya temas, • Bilinen ve halen sağlam bir hayvan tarafından 10 günden daha önce ısırılmış veya temas etmiş olanlar, • Fare gibi diğer küçük kemiriciler tarafından ısırılanlar veya teması olanlar, • Soğukkanlı hayvanlar tarafından ısırılanlar, • Kuduz veya kuduz şüpheli hayvanı besleyenler; bu hayvanların kanı, idrarı veya dışkısıyla teması olanlar ile yine bu hayvanların, pişirildikten sonra etlerini yiyenler ve sütlerini içenler, • Aşı ve immünglobülin yapılması risk oluşturup, 10 gün hayvanı gözleme alma seçeneği olan durumlar (ağır hastalık, malnütrisyon gibi), • Kuduz olmayan insan ısırıkları, • Kuduz hastasına bakım yapan kişiler. 3. Özel Durumlarda BağıĢıklama • Bir veya birkaç doz aşı yapıldıktan sonra, aşıya ara vererek yeniden başvuranlarda, aşılama şemasına kalınan yerden devam edilmelidir. • Başlanmış olan aşılamaya, başka bir marka veya başka bir tür hücre kültürü aşısıyla devam edilebilir. Sinir dokusu aşısı yapılmış olanlara bağışıklığı güvenilir olmadığından hücre kültürü aşısı tam şema olarak uygulanır. • Çocuk, erişkin ve gebelerde kuduz bağışıklaması aynı şema ve dozlarla uygulanır. • Temas sonrası bağışıklaması uygun olarak yapılmış kişilerde yeterli antikor elde edildiğinden antikor testi yapmaya gerek yoktur. • Bağışıklık eksikliği olan hastalarda veya immünsüpresif ilâç kullananlarda, elli yaşın üstünde olan ve obez hastalarda aşı cevabı güvenli değildir. Bu sebeple, söz konusu gruba 90. günde 6. doz aşı uygulaması gerekmektedir. • Kuduz şüpheli hastanın takibinde, hastanın vücut sıvıları ve mukoz membranlarıyla temas önlemleri (genel korunma önlemleri) alınmalıdır. Kuduz hasta tarafından ısırılma, tırnaklanma veya bu hastaya ait salyanın mukoza ve açık yaraya teması halinde veyahut da kuduz hastasıyla, hastalığa ait belirtiler çıkmadan önce cinsel ilişkide bulunulması durumunda kuduz bağışıklaması uygulanmalıdır. • Aşıya hipersensitivite reaksiyonları genellikle tekrarlayan dozlarda ortaya çıktığından bu durumlarda başka bir tür hücre kültürü aşısına geçilebilir. Böyle durumlarda, aşı uygulanırken antihistaminikler verilmeli ve anafilâksi için epinefrin hazır bulundurulmalıdır. Steroidler, aşı antikor cevabını azaltabileceğinden mecburiyet olmadıkça kullanılmamalıdır. • Aşı uygulaması sırasında klorokin ve diğer sıtma ilâçları alınmamalıdır. • Alkollü olan kişilerin bağışıklaması, alkol düzeyi normale gelene kadar ertelenebilir. Bu durum bağışıklamada kısa bir gecikme sağlar; ancak, aşı cevabı daha güvenilirdir. • Temas sırasında aşı bulunamamışsa yara temizliği ile kuduz immünglobülini yapılır. Aşı daha sonra yapılabilir. • Temas sonrasında kuduz immünglobülini bulunamamış ise aşıya başlanır; 7 gün içinde bulunursa kuduz immünglobülini uygulanır. • Kuduz immünglobülini bulunamayan durumlarda, Dünya Sağlık Teşkilâtının önerdiği alternatif 2.1.1 şeması (0. gün 2 doz, 7. ve 21. günlerde 1’er doz olmak üzere toplam 4 doz) önerilir. • Kuduz şüpheli temas sonrası aşılaması devam eden hastanın, bu sırada yeni bir şüpheli teması olmuş ise aşılama şeması aynı şekilde sürdürülür. • Hipersensitivite gelişmesi çok nadir olduğundan, insan kaynaklı kuduz immünglobülini verilmeden önce test yapılmasına gerek yoktur. At kaynaklı kuduz immünglobülini ise test yapıldıktan sonra uygulanmalıdır; ancak, test sonucu negatif olsa bile anafilaktik reaksiyonlar için adrenalin/epinefrin hazır bulundurulmalıdır (erişkinler için binde birlik solüsyondan 0.5 ml, çocuklar için 0.01 ml/kg deri altı veya kas içi yapılır). Deri testi pozitif ise insan kaynaklı kuduz immünglobülini kullanılmalı veya uygulama öncesi kas içi olarak antihistaminik ve epinefrin/adrenalin yapılıp uygulama sonrası en az bir saat gözlem altında bulundurulmak şartıyla at kaynaklı kuduz immünglobülini verilebilir. • Aşılama sırasında viral ve bakteriyel enfeksiyon saptanan hastalar uygun şekilde tedavi edilir ve aşılama sürdürülür. Kullanılan ilâçlara devam edilir. Sadece immünsüpresif ilâçlar ile sıtma ilâçları kullanılması söz konusu ise aşı cevabı kuşkulu olabileceğinden antikor titresi tayin edilerek ek aşıya gerek olup olmadığı değerlendirilir. 4. Ġmmünobiyolojik Ürünler Louis Pasteur ilk aşıyı 9 yaşındaki bir çocuk için 1885’te kullanarak kuduzdan aşıyla korunmanın mümkün olduğunu göstererek modern profilâksi çağını açmıştır. Sonraki 50 yıl içerisinde Pasteur’ün nöral doku aşısı (Nerve Tissue Vaccine, NTV) etkinlik ve güvenliğinin artırılması için pek çok saflaştırma, dilüsyon ve sterilizasyon işlerinden geçirilmiştir. Bundan sonraki aşamada virüs, pek çok farklı hayvanın beyin dokusunda üretilmiş, kimyevî ajanlarla ve ultraviyole ışınlarıyla inaktif hale getirilerek hazırlanmış aşılar kullanılmıştır. Semple ve fuenzalida maymun beyin hücrelerinden hazırlanmış aşılar, halen dünyanın bazı ülkelerinde kullanılmaktadır. NTV aşılarının en önemli problemleri, koruyuculuğunun istenen düzeye ulaşmaması ile çok yüksek yan etkileridir. 1950 yılında embriyo doku aşıları piyasada kullanılmaya başlanmıştır (ördek embriyo aşısı; Duck embriyo vaccine, DEV). Ancak bu aşı ABD’de 1980’lerin başına kadar yaklaşık 25 yıl kullanıldıktan sonra aşılananların belli kısmında zayıf antikor cevabı oluşturduğu ve ciddî yan etkilere yol açtığı için terk edilmiştir. Orijinal DEV artık kullanılmazken bunun saflaştırılmış formu geliştirilmiştir. Bugün modern aşı çağında, birçok farklı hücre kültürü aşıları kullanılmaktadır. İnsan Diploid Hücre Kültürü Aşısı (Human Diploid Cell Vaccine, HDCV) temel aşı olarak kabul edilmekte ve diğer aşılarla referans aşı olarak karşılaştırılmaktadır. Bununla beraber HDCV, üretim yönteminden dolayı çok yüksek bir maliyete sahiptir. Klinik kullanımda etkinliğin HDCV ile karşılaştırılabilecek, saflaştırılmış aşılar da bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, Fetal Bovine Kidney Cell (FBKC), Primary Chick Embryo Cell (PCEC), Vero Cell (PVRV), Embryonated Duck Eggs (PDEV), Rabies Vaccine Absorbed (RVA) ve Fetal Rhesus Lung Cell Line’dir. Bu aşıların hepsi lisans almış ve etkinlikleri HDCV’ye yakın veya eş değer olarak değerlendirilmiştir. 4.1. Ġmmünobiyolojik Ürünlerin Yan Etkileri 4.1.1. AĢıların yan etkileri HDCV, RVA ve PCEC ile aşılanma sonrası yan etkiler önceden kullanılanlara oranla daha nadir ve hafiftir. HDCV ile önceden yapılan çalışmalarda olguların % 30-74’ünde enjeksiyon yerinde ağrı, eritem, ödem ve kaşıntı gibi lokal yan etkiler; % 5-40’ında ise baş ağrısı, bulantı, karın ağrısı, sersemlik hissi ve kas ağrısı gibi sistemik reaksiyonların yanı sıra 3 olguda 12 haftada sekelsiz iyileşen Guillain-Barre Sendromu benzeri nörolojik tablo geliştiği bildirilmiştir. Ayrıca, nadir olgularda HDCV ile ilişkili olabilecek bazı santral ve periferik sinir sistemi rahatsızlıkları da bildirilmiştir; ancak, bu durumu açıklayabilecek bir ilişki de tespit edilememiştir. HDCV rapel doz uygulamasından 2-21 gün sonra yaklaşık % 6 olguda immünkompleks benzeri bir reaksiyon ortaya çıkmaktadır. Hastalarda yaygın ürtiker gelişmekte, tabloya bazen artralji, artrit, anjiyoödem, bulantı, kusma, ateş ve halsizlik eşlik etmektedir. Bu reaksiyonlar, hiçbir olguda hayatı tehdit edecek düzeye ulaşmamakta ve primer olarak aşılanan kişilerde daha nadiren gelişmektedir. Bu reaksiyonlar, HDCV içeriğindeki betapropiolaktonla muamele edilmiş insan albüminine ve bu allerjene karşı gelişen IgE antikorlarına bağlanmıştır. Bazı gelişmekte olan ülkelerde halen kullanılan sinir dokusu aşılarında komplikasyon oranı yüksek olup HDCV, PCEC, PDEV, PVRV gibi hücre kültürlerinde üretilen aşılarda yan etki oranı çok daha düşüktür. 4.1.2. Serumların yan etkileri İnsan kaynaklı kuduz immünglobülininin kullanılmasının ardından lokal ağrı ve hafif ateş gözlenebilir. İnsan kaynaklı kuduz immünglobülinine özgün olmamakla birlikte, diğer benzer bazı immünglobülinlerin enjeksiyonunun ardından çok na-diren anjiyonörotik ödem, nefrotik sendrom ve anafilâksi geliştiği bildirilmiştir. At kaynaklı saflaştırılmamış kuduz immün-globülininin ise anafilâksi gibi önemli yan etkilerine daha sık rastlanır. Human Rabies İmmünglobüline (HRIG)’e oranla çok ucuz olan at kaynaklı kuduz immünglobülini (ARSERIG)’in total yan etki görülme oranı % 1 - 6.1’dir. Bu yan etkilerde görülme sıklığına göre enjeksiyon yerinde lokal reaksiyon, yaygın ürtiker, eritematöz döküntüler, eklem ağrısı, ateş ve atopik hastalarda astım krizidir. 4.2. Yan etkilerin tedavisi Kuduz profilâksisine, lokal veya hafif sistemik reaksiyonlar sebebiyle ara verilmemeli veya profilâksi sonlandırılmamalıdır. Bu reaksiyonlar, genellikle ibuprofen veya parasetamol gibi antienflematuar ve antipiretik ilâçlarla giderilebilir. Önceden kuduz aşısına ciddî aşırı duyarlılık reaksiyonu göstermiş kişiler yeniden aşılanırken antihistaminikler verilebilir; ayrıca, anafilaktik reaksiyonlara karşı adrenalin hazırda tutulmalı ve şahıs aşılama sonrasında dikkatle gözlenmelidir. Nadir de olsa görülen ciddî sistemik, anafilaktik veya paralitik reaksiyonlarda, aşılamanın kesilip kesilmemesine karar verirken, hastada kuduz gelişme riski de göz önünde tutulmalıdır. C) KUDUZ ĠLE ĠLGĠLĠ SORUMLULUKLAR VE HUKUKÎ DÜZENLEMELER 1. Kuduz hastalığını ve kuduz şüpheli temas bildirimini yapmak, kurumu ne olursa olsun bütün sağlık kuruluşları ve personelinin görevidir (Umumî Hıfzıssıhha Kanunu Madde 57). Bildirim, İl Sağlık Müdürlüğüne yapılmalıdır. 2. Kuduz Şüpheli Temas Vak’a İnceleme Formu, il genelindeki kuduz aşısı ve immünglobülini uygulayan hastane ve sağlık ocaklarında veya kuduzla ilgili oluşturulmuş özel birimlerde her hasta için bir tane olmak üzere doldurulacak ve numara verilerek dosyalanacaktır. Bu formlar ay sonunda incelenerek, tedavisi tamamlanmış olanların icmali Kuduz Şüpheli Temas İzleme Formu’na kaydedilerek İl Sağlık Müdürlüğüne, takip eden ayın en geç 7’sinde gönderilecektir. 3. Kuduz Şüpheli Temas İzleme Formu, il genelindeki hastane ve sağlık ocaklarından veya kuduzla ilgili oluşturulmuş özel birimlerden aylık olarak doldurulacak ve İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdürlüğünce icmali yapılarak, takip eden ayın en geç 20’sinde Form 017/A ile beraber Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilecektir. 4. Kuduz aşısı ve immünglobülin uygulamasına karar verme yetkisi hekime aittir. Aşı ve immünglobülin uygulanması hekim denetimi ve sorumluluğunda, işbu Yönerge doğrultusunda yapılmalıdır. 5. Hastaların tedavi protokollerine uyumu takip edilmelidir. Bu uyumu göstermeyen ve tedavilerini aksatan kişiler aranmalı, eğer hâlâ aksatıyorlarsa hastanın kolluk kuvvetleri eşliğinde getirilmesi için ilgili birimlere resmî yazı yazılmalıdır (Umumî Hıfzıssıhha Kanunu Madde 65). Bütün bunlara rağmen ulaşılamayan hastalar için basın ve yayın organları kanalı ile duyuru yapılması işlemi, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlanmalıdır. 6. Kuduz aşısı uygulamalarında her ne şekilde olursa olsun, ücret talep etmek ve aşıyı satmak kesinlikle yasaktır (Umumî Hıfzıssıhha Kanunu Madde 96). 7. Bölgede hayvan veya insanlarda kuduz vak’ası görüldüğü durumlarda, İl Sağlık Müdürlüğü ile Tarım İl Müdürlüğü iş birliği içinde 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanunu, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıta Kanunu ile 15.03.1989 tarihli ve 20109 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği çerçevesinde gerekli çalışmaları yapmalıdır. 8. Kuduz Korunma ve Kontrol Yönergesi ile ilgili olarak karşılaşılacak her türlü soru ve problem için Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklar Kontrolü Daire Başkanlığı Zoonoz ve Paraziter Hastalıklar Şube Müdürlüğünden bilgi alınmalıdır. D) ġEKĠLLER VE FORMLAR FORM 1. KUDUZ ġÜPHELĠ TEMAS VAK’A ĠNCELEME FORMU Tarih Form Nu : : KĠġĠNĠN Adı ve Soyadı Cinsiyeti Baba Adı Doğum Tarihi Doğum Yeri Sosyal Güvencesi Adresi : : : : : : : Telefon Nu. : KiĢiye ulaĢılamadığı zaman, haberleĢilebilecek bir yakınının telefon nu. : - ġüpheli Temas Tarihi :......./......./............ - ġüpheli Temas Tipi : ( ) Isırılma ( ) Tırmalama ( ) Açık Yaraya Temas ( ) Diğer ...................... - ġüpheli Temasa Sebep Olan Hayvan : ( ) Köpek ( ) Kedi ( ) VahĢi Hayvan ( ) Diğer ......... - Hayvanın Mevcut Durumu : ( ) Kaçtı, tanınmıyor. ( ) Öldü veya öldürüldü. ( ) Sahipli, aĢılı, gözlem altında. ( ) Sahipli, aĢısız, gözlem altında. - KiĢi daha önce herhangi bir zamanda Ģüpheli temasa maruz kaldı mı? ( ) Evet ( ) Hayır - KiĢiye daha önce kuduz profilâksisi uygulanmıĢ mı? ( ) Hayır ( ) Evet, Ģüpheli temas sonrası ...... doz kuduz aĢısı ............... tarihinde uygulandı. ( ) Evet, Ģüpheli temas sonrası ...... doz kuduz aĢısı ve serum uygulandı. ( ) Evet, temas öncesi profilâksi amaçlı ...... doz kuduz aĢısı ............... tarihinde uygulandı. - KiĢinin devamlı kullandığı bir ilâç veya kronik hastalığı var mı? ( ) Evet............................................... ( ) Hayır Yukarıda Verdiğim Bilgilerin Doğru Olduğunu Kabul Ediyorum. Hastanın veya Sorumlu Yakınının Adı ve Soyadı : Tarih : Ġmza : - KiĢiye “Kuduz Korunma ve Kontrol Yönergesi” göz önüne alınarak, uygulanan tedavi Ģeması nedir? ( ) Tedaviye gerek yok, önerilerde bulunuldu. ( ) Sadece yara bakımı ve tetanoz profilâksisi ( ) Daha önce tam doz aĢılanan kiĢi, Yara bakımı+Tetanoz profilâksisi+ Ġki doz (0 ve 3. gün) aĢı ( ) Yara bakımı+Tetanoz profilâksisi+Kuduz Ig+ Kuduz AĢısı ( ) Diğer -Uygulanan Tedavi ġeması : ( ) Yara Bakımı Yapıldı. ( ) Tetanoz Profilâksisi Yapıldı. Serum Uygulaması Tarih :...../...../........ Serum Adı : Verilen miktar :....... IU 1. doz aĢı (0. gün) Tarih :...../...../..... AĢı adı ve Seri Nu.: 2. doz aĢı (3. gün) Tarih :...../...../..... AĢı adı ve Seri Nu.: 3. doz aĢı (7. gün) Tarih :...../...../..... AĢı adı ve Seri Nu.: 4. doz aĢı (14. gün) Tarih :...../...../...... AĢı adı ve Seri Nu.: 5. doz aĢı (28. gün) Tarih :...../...../..... AĢı adı ve Seri Nu.: - Uygulanan tedavi Ģeması ile ilgili açıklamalar: Sorumlu Tabip Adı ve Soyadı Diploma Nu. Tarih Ġmza : : : : FORM 2. KUDUZ ŞÜPHELİ TEMAS İZLEME FORMU ĠLĠ : AY : ĠLÇESĠ: YIL : SAĞLIK KURULUġUNUN ADI : TEMAS ÖNCESİ PROFİLÂKSİ ŞÜPHELİ TEMAS SONRASI PROFİLÂKSİ 3 Doz AĢı 1 Doz Rapel Temasa Profilâksi 2 Doz Uygulanan Uygulanan Maruz Önerilmeyen Uygulanan KiĢi Sayısı KiĢi Sayısı Kalan KiĢi KiĢi Sayısı KiĢi Sayısı Sayısı (A) (B) (C) 3 Doz AĢı Uygulanan KiĢi Sayısı 5 Doz AĢı Uygulanan KiĢi Sayısı 2+1+1 ġeması Serum Uygulanan Uygulanan KiĢi Sayısı KiĢi Sayısı (D) (E) (F) KUDUZ ġÜPHELĠ TEMASA NEDEN OLAN HAYVANLARIN TÜRLERĠNE GÖRE DAĞILIMI Köpek (Sayı) Formu Dolduran Adı Soyadı-Görevi-Ġmza Kedi (Sayı) VahĢi Hayvan (Sayı) Diğer (Sayı) Onaylayan Ġmza-Mühür KUDUZ ŞÜPHELİ TEMAS İZLEME FORMU DOLDURMA TALİMATI 1. Bu form il genelindeki hastane ve sağlık ocaklarından veya kuduz ile ilgili oluşturulmuş özel birimlerden aylık olarak doldurulacak ve İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdürlüğünce icmali yapılarak, takip eden ayın en geç 20’sinde Form 017/A ile beraber Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilecektir. 2. Mükerrer bildirimlerin önlenmesi için tedavi takibinin yapıldığı kurum esas alınacak ve sadece tedavi takibi sona ermiş vakalar bildirilecektir. Tedavi takibi devam edenler ise tedavinin bittiği dönem içinde bildirilecektir. 3. Temasa maruz kalan kişi sayısı (A) = (B)+(C)+(D)+(E)+(F) olmalıdır. 4. İki doz aşı uygulaması, daha önce tam aşılanmış olan kişilere, tekrar kuduz şüpheli temasa maruz kalması durumunda uygulanır. 5. Üç doz aşı uygulaması, şüpheli temasa sebep olan hayvanın 10 günlük gözlemi sonucu kuduz olmadığının anlaşıldığı durumlarda uygulanır. 6. Beş doz aşı uygulaması, hayvanın takibinin yapılamadığı veya kuduz olduğunun anlaşıldığı durumlarda uygulanır. 7. 2+1+1 şeması, kuduz immünglobülininin bulunamadığı durumlarda uygulanır. 8. Bütün uygulamalar için esas alınacak kaynak, KUDUZ KORUNMA VE KONTROL YÖNERGESĠ’dir.
Benzer belgeler
Samsun İli Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Komisyonu Kararı için tıklayınız
(2) Otopsi yapma imkânı yok ise küçük hayvanlar bütün halinde, büyük hayvanların yalnız
kafaları Gıda Tarım İl Müdürlüklerinden temin edilecek numune gönderme kapları içine
konularak gönderilmelidi...