Temizliğin-İbadete-Dönüştüğü-Mekanlar-TOKAT
Transkript
Temizliğin-İbadete-Dönüştüğü-Mekanlar-TOKAT
TEMİZLİĞİN İBADETE DÖNÜŞTÜĞÜ MEKANLAR; TOKAT HAMAMLARI Hazırlayan Öğrenciler: Öznur ÇALIŞ Merve AYBAR Danışman Öğretmen: Nuran TÜRE TOKAT TURHAL KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ TOKAT-2012 1. Amacı: Tokat vilayeti eski çağlardan beri kuzeyden güneye, doğudan batıya giden yolların geçtiği bir yer olmuştur. Kökeni Hititlere kadar uzanan köklü bir tarihsel ve kültürel mirasa sahiptir. Türklerin Orta Asya’dan Batı’ya hareketi 11.yüzyılın son çeyreğinde Anadolu’da son bulduğunda ilk devlet kurdukları yerlerden birisi de Tokat’tır. Geldikleri bu yeni coğrafyada yeni beylik ve devletler kuran Türkler ayrıca Anadolu’nun kadim kültürleriyle de tanışmıştırlar. Kökeni Romalılara dayanan hamam kültürünü kısa sürede benimsemişler ve yüzyıllar içerisinde gerek mimari açıdan, gerekse ritüelleri açısından kendi tarzlarını yaratmışlardır. Türklerin Roma hamamlarını kolayca benimsemeleri ve dönüştürmelerinde İslamiyet’in temizliğe özel bir anlam atfetmesi temel ibadetlerden biri olan namazla birlikte bir bedensel temizlik zorunluluğu olmasının da Hamamın Türk kültürüne girişini kolaylaştırdığını düşünüyoruz. Projemizle Anadolu’da ilk Türk devletlerinden birinin kurulduğu Tokat şehrimiz genelinde hamam geleneğini ve bu konudaki zenginliklerini tanıtmak, Bu zenginliğin sosyal ve tarihi arka planını araştırmak ve kültürümüzün önemli bir unsuru olan hamamlara Tokat’ın yaptığı katkıları ortaya koymak ve geleneksel biçimindeki zarafetle Tokat hamam kültürünün devam ettirilmesine katkı sağlamak istedik. 2. Giriş: Günümüzde hamam denilince ilk akla gelen kullanımda olan hamamların neredeyse tamamının Tokatlı hamamcılar tarafından işletilmesidir. Bu durum Tokat hamam kültürünün köklü geçmişi ile yakından ilişkilidir. Böylesine köklü bir hamam kültürü, elbette ki önemli sayıda hamam ile sağlanabilirdi. Nitekim kentte hemen her dönemde önemli sayıda hamamın inşa edilmiş olduğunu görüyoruz. (Eravşar, 2004) Tatar Türkçesinde hamam kelimesinin karşılığı “munça” dır. Yıkanmak ise Çağatay lehçesinde yaş veya çiy, Moğolca’da Suya dalmak anlamına gelen Cimu kelimesinden türeyen “çimek”, şeklinde kullanılmıştır.(Büyük Larousse, 1991) Arapça bir kelime olan kavram, etimolojik olarak “ḥammām " حم امçok ısıtan", ılıca, kaplıca → humma (Nışanyan, 2011) gibi anlamlara gelmektedir. Hamam zaman içerisinde Türk kültürünün önemli bir parçası olmuştur. Hamam kavramı ile Türkler öyle bütünleşmişlerdir ki dünya literatürüne “Türk Hamamı” terimini yerleştirmişlerdir. Türklerin kendilerine vatan edindikleri Anadolu’da ki Roma hamamlarını kolayca benimsemeleri ve dönüştürmelerinde İslamiyet’in temizliğe özel bir anlam atfetmesi en temel ibadetlerinden biri olan namazla birlikte paralel bir bedensel temizlik zorunluluğu olmasının hamamın Türk kültürüne girişini kolaylaştırmıştır. Yıkanmanın adeta bir ritüele dönüştüğü Türk hamam kültürünün önemli parçalarından birisi de Tokat hamamları ve hamam gelenekleridir. Projemiz batılı seyyah ve orieantalistlerin yüzlerce yıldır ilgisini çeken Türk hamamları ve bu kültüre önemli katkılar sağlamış olan Tokat’ta ki hamam kültürünün tarihsel ve kültürel geçmişi ve bugüne yansımalarını incelemeye ve kayıt altına alma çabasıdır. 2 3. Yöntem: Önce Tokat’ta bulunan Roma, Bizans, Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılmış hamamlar ve hamam kalıntıları ile ilgili kaynaklar tespit edilmiştir. Elde edilen kaynaklar taranmış ve konu ile ilgili görsel ve yazılı veriler ortaya çıkarılmıştır. Tokat’ın köklü bir geçmişe sahip olduğu Hititlerden Osmanlılara kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığı tespit edilmiştir. Gelişmiş kültürlere ev sahipliği yapmış olan Tokat şehrinde hamam kültürünün de eskilere dayandığı elde ettiğimiz kaynakların taranması sonucunda belirlenmiştir. Türklerin 11.yüzyıl sonlarında geldikleri bu coğrafyada kısa süre içerisinde hamam kültürü ile tanıştıklarını ve çok sayıda hamam yaptıklarını tespit edilmiştir. Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan bu hamamların yerleri ve sayıları belirlenmiş, koruma altına alınanları tespit edilmiştir. Hamam kültürünü bizzat yaşayan kişilerle görüşmeler yapılmış, kolleksiyonerlerden hamamda kullanılan eski gereçlerin fotoğraflarına ulaşılmış, etnografya müzesindeki hamam ziyaret edilmiş ve Tokat hamam geleneklerinin detaylarına ulaşılmıştır. Buradan yola çıkılarak Tokat’a özgü hamam törenleri belirlenmiştir. Ayrıca eskiden hamamlarda kullanılan araç gereçlerin görsellerine ulaşılmıştır. 4. Veri ve Bulgular Gerek tarihi metinler ve yazıtlar incelendiğinde gerekse arkeolojik bulgulara bakıldığında antik Roma medeniyetinde hamamların ve hamam kültürünün çok önemli bir yer tuttuğunu görmekteyiz. Roma hamamlarının da sadece bir temizlenme mekanları olmadığı aynı zamanda birer şifa merkezi oldukları zaman zaman devlet meselelerinin konuşulduğu zaman zaman ise eğlence mekanı olarak kullanıldığını görüyoruz. Hamam, Yunanlılarda gelişmemiş bir yapıydı. Romalılar hamamları, halkın ortak olarak kullandığı Gymnasium, kütüphane gibi diğer yapılarla birleştirerek çok büyük mimari kompozisyonlar meydana getirmişlerdir. Roma hamamlarının fonksiyon bakımından belirli özel bölümleri vardır: (Apodyterium) soyunma yerleri, (Tepidairum) soyunduktan sonra ilk girilen ılık hacim, (Caldarium) sıcak hamam kısmı , (Firigidarium) yıkandıktan sonra soğuk suyla yıkanılan yer idi. Frigidariumda bazen bir havuz bulunurdu. Hamamla beraber jimnastik egzersisleri yapılabilecek bölüm (Palestra) da çok kere düşünülürdü. Roma hamamlarının döşeme altındaki boşluklarda ve duvar içlerinde borularda dolaşan sıcak hava ile ısıtılması tekniği sonradan Türklerde aynı şekilde kullanılmıştır. Resim 1: Bir Roma hamamının kullanım planı 3 Resim 2: Bir Roma hamamının üç boyutlu üst yapı kullanım alanı modeli 1- Apodyterium(Soyunma yeri) : Girişe yakın olan insanların soyunup-giyinmeleri için kullanılan nişler bulunan alanlardı. 2- Tepidairum (İlk girilen Ilık Alan): Hamamın ılık salonudur, soğuk ve sıcak alanın ortasında olması önerilirdi. Çoğunlukla zeminden ısıtılmaktaydı. 3- Caldarium (Sıcak Alan): Hamamın en önemli mekanıdır. Bazı hamamlarda , soğuk havalarda kullanılmak üzere asıl Caldarium yanında küçükleri de bulunurdu. 4- Firigidarium (Soğuk Alan): Mekanın ortasında veya duvar kenarlarında havuzlar bulunabilen soğuk alandır. 5- Palestra : Çeşitli spor ve eğlenme amaçlı kullanılan alandır. 6- Sudatorium(Terleme Salonu): Terleme salonu olduğundan dolayı sıcaklığı yüksek tutabilmek için, ocağa yakın inşaa edilir ve iç ortam nemi düşük tutulmaktaydı. (Fırat, 2009) Hiç kuşkusuz Anadolu’da hamamların bu derece gelişmiş olmasında tarihi ve kültürel özellikler yanında Anadolu’nu üçüncü ve dördüncü jeolojik zamana ait genç bir arazide yer alması nedeniyle yaygın bir faylanmaya uğramış ve bu sayede bu durum Anadolu’nun pek çok yerinde Jeotermal sıcak suya rastlanmasında etkisi olmuştur. Bununla birlikte Anadolu’da hamam benzeri termal tesislerin kökeni Roma’dan daha eskiye uzanır. Helenistik çağda bu tip termal sağlık tesislerinin mitolojik temelleride vardır. Hekim Tanrı Asklepios’un yok oluşundan sonra hekimlik sanatını kızı, Hygieia (Yunanca sağlık anlamına gelir. Bu gün yaygın olarak kullanılan hijyen kelimesininde kökeni bu tanrıçadır) ve oğulları Asklepiades adında bir lonca düzeni içinde sürdürmüşlerdir. Atina’da, Bergama’da, İzmir’de Asklepios adına tapınaklar kurmuşlardır. Bergama’da asclepion adıyla bilinen sağlık sitesi antik Yunan dünyasındaki üç büyük sağlık sitesinden biri olarak kabul edilir. (Erhat, 2011) Dolayasıyla hamamların Anadolu’ya özgü özgün ve otantik mekanlar olduklarını iddia etmek abartı olmaz. 4 Resim 3: Hygieia ve Asklepios Bu gün modern tıbbın simgesi olan yılanlı asasıyla hekim Tanrı Asklepios ve kızı sağlık tanrıçası Hygieia Şimdiye kadar yapılan kazılardan ve çalışmalardan elde edilen bilgilere göre Tokat’ın ilk hamamına günümüzde Sulusaray olarak bilinen Antik Sebastopolis şehrinde rastlanmıştır. Sebastopolis Roma dönemine ait bir şehirdir ve Romalılar İtalya’da geliştirdikleri hamam kültürünü İmparatorluklarının bir parçası olan Anadolu şehirlerine de taşımışlardır. Antik kentin doğu tarafındadır. Yapılan kazılar sonucunda, ön planda toprak zeminli yangın izi görülen moloz taş duvarlı bölüm açığa çıkarılmıştır. Kesme taşlarla gerçekleştirilmiş iç mekâna doğru üçer kademe yapılan iki ayakla bu ayakların arasında konumlandırılmış iki sütun kaidesi görülmektedir. Kaidelerden biri halen yerindedir, diğeri köylüler tarafından yıllar önce alınmıştır. Halen var olan sütun kaidesi ile ayak arası kapı açıklığı olarak yapılmıştır. Buradan içeri girildiğinde, düzgün taş döşeme zeminli mekâna geçilmektedir. Zeminde kuzey-güney yönünden gelip, batı-doğu yönüne giden atık su kanalı da ortaya çıkarılmıştır. Bu da bize hamamın asıl su kaynağının ve kullanım alanının henüz kazılmamış bölüm altında olduğunu göstermektedir. Ayakların güney yönlerinde simetrik durumda iki sütun açığa çıkarılmıştır. Doğudaki sütun üst kesimi hariç oldukça sağlam durumdadır. Kaidesi sağlam olan batıdaki sütuna sonradan yapıldığı anlaşılan duvar kalıntıları uzanmaktadır. Doğudaki ayağın dış tarafında (kuzey) bir taş kurna bulunmuştur. Halen duvarlarında kükürt izleri bulunan hamamın antik çağda, bugün kasabanın 3 km. güneybatısında faaliyetini sürdüren kaplıcanın suyu ile çalıştığı kuvvetle ihtimaldir. Belki de Bergama antik kentinde olduğu gibi kutsal bir kaynak olarak kaplıca suyunun buradan çıktığı akla gelmektedir. 5 Resim 4: Sebastopolis antik kenti hamam kalınıtıları Yine antik Tokat olarak bilinen Komana Pontika’da yapılan kazı alanını adı “Gümenek Hamamtepe”dir. Buradaki kazı heyetinin başkanı ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yerleşik Arkeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Erciyas’dır. Burcu Erciyas yapılan kazılar sonucunda su sistemine rastladıklarını, bu sistemin bir hamam ile ilintili olabileceğini ifade etmiştir. Havuz bölgesinde de çalışmalarının sürdüğünü anlatan Erciyas, burada blok taşlarla yapılmış büyük bir anıtsal havuz olduğunu belirterek; "Roma dönemine tarihliyoruz havuzu. Havuzun tek başına yapı olması olası değil. Bu havuzun belki bir hamama ait olduğunu düşünüyoruz, bunu çok önemsiyoruz. Burada Roma dönemine ait çok büyük bir yapıya ulaşma ihtimalimiz var. Mesela Komana Antik Kenti'nin hamamına ulaşma ihtimali de olabilir. Bu da çok heyecan verici. Havuzun su sistemi ile ilgili çok bilgiler edindik. Bu havuzun 1955 yıllarına kadar kullanıldığını biliyoruz. Su sisteminin Roma döneminde kurulduğunu ve halen çalışır durumda olduğunu biliyoruz. Şu anda bile su belli bir bölgeye kadar geliyor. Bu sene havuzun etrafındaki çalışmalarımızı geliştirdik. Gelen su sistemi ve giderlerini ortaya çıkardık. Buradaki amacımız havuzun ait olduğu büyük yapıya ulaşmak. " (AA, 2010) Sebastopolis’te Roma dönemine ait bir hamamın olması, Komana’da ise olma olasılığının yüksek olması Tokat’ın hamam kültürü ile binyıllar önce tanıştığını göstermektedir. Bunlar yalnızca antik dönem kalıntılarıdır. Bunun dışında Bizans dönemi vardır ve bu dönemden kalma hamam kalıntılarına da rastlanmıştır. Bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki Danişmentliler Niksar, Tokat havalisinde bir devlet kurduklarında bölgenin kadim Roma-Bizans kültürünü iyi analiz etmişler ve yaşamlarına büyük kolaylık ve konfor sağlayacak olan hamam kültürü ile tanışmışlardır. Daha öncede belirttiğimiz gibi Türklerin Roma hamamlarını kolayca benimsemeleri ve dönüştürmelerinde İslamiyet’in temizliğe özel bir anlam atfetmesi en temel ibadetlerinden biri olan namazla birlikte paralel bir bedensel temizlik zorunluluğu olması bu Hamamın Türk kültürüne girişini kolaylaştırdığını düşünüyoruz. Bedensel temizlik İslâm dininin oldukça önem atfettiği bir konudur. Kur'ân-ı Kerîm'de çevrenin ve ibadet yerinin temizliğinden söz edilir, Allah'ın temizlik konusunda titizlik gösterenleri sevdiği bildirilir 6 (Bakara;125, Tevbe;108, Hac;26) Hz. Muhammed’de "Temizlik imanın yarısıdır" (Müslim, “Tahâret”, 1), "Allah temizdir, temizliği sever" (Tirmizî, “Edeb”, 41), "Namazın anahtarı temizliktir" (Ebû Dâvûd, “Salât”, 73; Tirmizî, “Tahâret”, 3) buyurmuş; değişik vesilelerle beden ve çevre temizliğini emir veya tavsiye etmiş, bu konuda davranışlarıyla bütün Müslümanlara örnek olmuştur. İslâm'ın bu ısrarlı takibi neticesinde temizlik Müslümanların hayatına dinî yönü de bulunan bir kültür ve gelenek olarak yerleşmiş, fıkıh kitaplarının ilk bölümünü temizlik konusu teşkil etmiştir. Bu bölümde ibadetlere hazırlık mahiyetinde ve onların ön şartı olan abdest, gusül, teyemmüm gibi hükmî temizliğin yanı sıra suların temizliği, dinen ve maddeten pis sayılan şeyler, temizlenme usulleri gibi konuların da ayrıntılarıyla ele alındığı görülür. Tokat Valiliği Kültürel Değerler Envanteri’ne göre birisi ve Danişmentlilere Anadolu’daki ilk Türk yerleşmelerinden başkentlik yapmış olan Niksar’da 12.yy’da yapılmış olan üç hamam bulunmaktadır. Bu da bize şunu göstermektedir; Anadolu’ya gelen Türkler İslam inancındaki temizlik anlayışının da etkisi ile hamam kültürünü erken dönemde benimsemiş ve bu alanda kendi tarzını yaratmıştır. Danişmentliler’den sonra Selçuklular, sonrasında ise Osmanlılar İpek Yolu üzerinde bulunan Niksar, Tokat, Pazar ve Zile’de bir çok hamam yaptırmışlardır. Tokat’taki tarihi yapılar içerisinde hamamlar nüfusa oranla sayıca bir hayli fazladır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne göre Tokat’ta 12 hamam vardır. Bu tarihi hamamların bir kısmı günümüzde hala kullanılmaktadır. Bir kısmı harabeye dönmüş, bir kısmı ise tamamen yıkılmıştır.Tokat Valiliği Kültürel Değerler Envanteri’ne göre köklü bir tarihi olan Tokat’ın koruma altına alınmış ondokuz hamamı bulunmaktadır. Bunlar: Kale Hamamı-Niksar, Küçük Kale Hamamı-Niksar, Ünye HamamıNiksar, Hamam-Tokat, Büyük Hamam-Niksar, Sultan Hamam-Tokat, Pervane Hamamı-Tokat, Mustafa Ağa Hamamı-Tokat, Paşa Hamamı-Tokat, Hamam-Tokat Çamağzı Köyü, Halil Bey Hamamı-Pazar, Beyobası Hamamı-Pazar Beyobası Köyü, Çavuş Hamamı-Niksar, Çifte HamamZile, Tekke Hamamı-Zile, Yeni Hamam-Zile, Ali Paşa Hamamı-Tokat, Mevlana Hamamı-Tokat ve Hacı Ahmet Hamamı –Erbaa’dır. Tokat merkezdeki hamamlardan bazıları ise maalesef çeşitli nedenlerle yıkılmış ve yıktırılmıştır. Bunlar Çay Hamamı, Çekenli Hamamı, Tahta Kale Hamamı ve Horuç Hamamıdır. (Dutoğlu, 2010) 4.1. Tellaklık neden Tokatlıların mesleği olmuştur? 18.yüzyılın ilk yarılarına kadar, Osmanlı hamam tellaklarının hemen hepsi Arnavut kökenliymiş. Söylentiye göre, çıkardığı isyanla III. Ahmet’in tahttan indirilmesine ve Lale Devri’nin kapanmasına neden olan Patrona Halil’de Beyazıt Hamamı’nda çalışan bir tellakmış. Ancak bu olay sonrasında tahta geçen I. Mahmut ilk iş olarak bir ferman yayınlamış ve Arnavut tellakların hamamlara alınmamasını buyurmuş. İşte bu olaydan sonra alınan karar ile tellaklık mesleğinin ahlaklı, millete ve devlete bağlı bir kesime verilmesi isteniyor. Bunun üzerine Tozanlı vadisi dolaylarından insanlar İstanbul’a götürülmüş ve bundan sonra tellaklık Tokatlılar ile anılan bir meslek haline gelmiştir. 7 4.2. TOKAT İLİNDEKİ KORUMA ALTINA ALINMIŞ TARİHİ HAMAMLAR 8 9 Resim 5: Kültür Bakanlığı tarafından envantere konularak korumaya alınmış ilimizdeki hamamların fotoğraf ve bilgilerinden oluşturduğumuz tablo. 4.3. Türk hamamları ile ilgili genel kavramlar: Tellak: Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan erkek kişilere denir. Natır: Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan kadınlardır. Kildan: Genellikle bakır ve pirinçten yapılan; içine tarak, lif, sabun vs. konulan özel kap. Külhan: Ateşin yandığı ve hamamın ısıtıldığı bölümdür. Külhanbeyi kavramı da buradan gelmiştir. Osmanlılar döneminde külhancının yanına sığınan, ona yardım eden ve kendine kalacak yer arayan kimsesiz çocuklara biraz da alay etmek için “külhanbeyi” denmiştir. (Vatansever, 2011) Resim 6: Üç boyutlu bir külhan çizimi Resim 7: Milas İçkale’de bir külhan kalıntısı 10 Soyunmalık: Yıkanmak için hazırlanılan bölüm. Ilıklık: Soyunmalık ile sıcaklık arasında kalan küçük bir bölümdür. Sıcaklık: Hamamda asıl yıkanma bölümüdür. Ortasında göbek taşı bulunan geniş bir alandır. Halvet: Kapalı ve yalnız başına yıkanılan yerdir. Tüteklik: Külhanda yanan ateşten yükselen dumanın mermer zeminin altındaki özel yollardan geçip dışarı çıktığı yerdir. Hamam Tası: Genellikle bakır, pirinç veya gümüşten yapılan malzemedir. Hamam Kazanı: Hamam çıkışında ıslanan eşyaların taşınması için genellikle bakırdan yapılmış araçtır. Hamamda yer sıkıntısı olduğunda ters çevrilip üzerine de oturulurdu. Göbek Taşı: Hamamın orta yerinde bulunan ve üzerine uzanılıp ter dökülen, yerden biraz yüksekte olan bölümdür. Cehennem: Göbek taşının altında bulunan karanlık ve çok sıcak yer. Nalın: Hamamda ayağa giymek için yapılır. Sedef kakmalı ve gümüş işlemeli olanlar makbuldür. Takunya: Ayağa giyilen ve ağaçtan yapılan malzeme. Kurna: Genellikle mermerden, içbükey oyularak yapılan içine yıkanmada kullanılacak suyun konulduğu hamam yalağı Resim 8: Tokat hamamlarında kullanılan Nalın, Kildan, Hamam tası, kına tası, şerbetlik, peşkir ve hamam sabunu Kaynak : Hasan Erdem koleksiyonu 11 Resim9 Tokat’ta kulanılan tarihi bayan Nalınları Resim 10: Gümüş kakmalı Tokat nalınları, Nalınların topuklarının uzunluğu hamamda yıkananların ayaklarının zemindeki kirli suya değmemesi amacıyla yüksek tutulmuştur. Resim 11: Tokat’a özgü kalaylanmış bakır kildan ve hamam havlusu Resim 12: Bakır Hamam tası 4.4. Sosyal Açıdan Tokat Hamamları Tokat şehrinde Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde karşılamak amacıyla yaptırılan halka açık hamamların dışında temizlenme ihtiyacını şahısların özel mülkü olan bazı konaklarda da hamam yaptırıldığı görülmektedir. Bu konaklardan iki tanesi günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bunlar şehir merkezinde bulunan ve restore edilerek etnografya müzesine çevrilen Latifoğlu Konağı ile Malkayası bağlarındaki Yoğurtçuoğlu Konaklarıdır. Tokat kültürel yapısı üzerine bir çalışması bulunan mimar Yasemin Dutoğlu, Malkayası Konağı’nın yapımı ile ilgili şu rivayeti aktarır; Konağın beyi İbrahim Yoğurtçuoğlu bir gün eve dönünce hanımefendisini biraz kederli görüp nedenini sorar. Hanımefendi o gün hamama gittiğini, çok kalabalık olduğu için kurna veremediklerini, yıkanamadan döndüğünü söyler. Bunun üzerine İbrahim Bey, kubbesi, külhanı, çatısıyla tam bir küçük hamamı hemen konağın girişine yaptırır. Sebep her ne olursa olsun konaklarda bile hamamın olması Tokat şehrinde hamam kültürünün zenginliğinin bir göstergesidir. Tarihçi Necdet Sakaoğlu Türk hamamlarının ilk kurucuları olarak yüzyıllar boyunca Anadolu’nun en büyük endüstri kolunu oluşturan dericiler olduğunu tespit eder. Dericilik işini yapan debbağlar tabakhanelerde, hayvan postlarını gerçekten pis (köpek dışkısı gibi) doğal 12 maddeler kullanarak havuz ve yalaklarda dövüp tabaklarlardı. Doğaldır ki debbağlar bu pislikten arınarak evlerine gitme ihtiyacı duymuşlardır. (Vatansever, 2011) Dericilik mesleğinin geliştiği ilk Anadolu Türk şehirlerinden birisi de Danişmentlilere başkentlik yapmış olan Niksar’dır. Tokat bölgesindeki en erken Türk hamamına Niksar’da rastlanması da bunun bir göstergesidir. Ayrıca Tokat yöresinin hem suyunun bol olması hem ikliminin karasal iklim olması hamam kültürünün gelişmesine katkı sağlamıştır. 4.4.1. Tokat yöresine özgü hamam gelenekleri: Renkli törenlerle dolu Türk hamam kültürünün nadide parçalarından birisi de Tokat hamam kültürüdür. Tokat’da 12.yüzyıldan beri varolan hamama gitme geleneği doğumdan düğüne hatta ölüme kadar pek çok önemli olayın kutlandığı mekanlar olmuştur. Evlerde suyun ve banyo sisteminin olmadığı dönemlerde hamamlar, Tokatlı erkeklerin ve kadınların temizlenme ihtiyacını karşılayan mükemmel mekanlar olmuşlardır. Erkekler için hamamlar daha çok temizlenip rahatlama yerleridir. Tokatlı kadınlar için temizlenmenin çok ötesinde anlamlar ifade etmektedir. Öyle ki kız çocuklarına daha küçük yaşlarda hazırlanmaya başlanan çeyiz sandığının içinde hamam tası, kildan, hamam bohçası, hamam kazanı (hatta üzerinde isim yazılı olanları da vardır), peştamal vb. bir çok hamam malzemesi alınıp konurdu. Bu hamam gereçleri çeyiz sandığının olmazsa olmazıdır. Kapalı bir toplum yapısına sahip olan Tokat yöresinde kadınların rahatça gidebildiği, gün boyunca kalabildiği tek mekan hamamlardır. Bu nedenle hamama gitmek özel bir şeydir. Hamama yüklenen anlam özel olunca hamam hazırlıkları da özel oluyordu. Hamama eş-dostla birlikte gidilirdi. Hazırlıklar bir gün önceden yapılırdı. Gün boyunca kalınacak hamamda yenilecek yiyecekler ( bat, dolma, haşhaşlı çörekler vs.) itina ile hazırlanırdı. Ayrıca içinde gümüş veya bakırdan yapılmış hamam tası, kildan, nalın, sabun, peşkir ve havlular, temiz çamaşırlar bulunan özel nakışlı peştemal, kese, hamam bohçası da mutlaka önceden hazırlanırdı. Eşyaların altına serilecek ve hamam için özel tanzim edilmiş örtü de ihmal edilmezdi. Bir de bölgeye özgü bakırdan yapılmış hamam kazanı vardır. Hamam kazanı hamam hazırlıklarının önemli bir parçasıdır. Çünkü hamamda ıslanan eşyaların henüz naylonun icat edilmediği dönemlerde rahatça eve taşınmasını sağlıyordu. Ayrıca hamam kazanı çok kalabalık olması durumunda oturak görevi de üstleniyordu. Kadınlar hamamda sabahtan akşama kadar kalır hem yıkanır, hem sohbet eder hem de yer içer eğlenirdi. Resim 13: Tokat yöresinde yaygın olarak kullanılan Bakır hamam kazanı Resim 14: Tokat’ta dokunmuş geleneksel hamam peşkiri 13 Hamam Tokat kadınının sosyal yaşamıdır. Bu nedenle hamama gitmek için temizlik ihtiyacının dışında başka ritüeller geliştirmişlerdir. Bunlar; gelin hamamı, damat hamamı, peştamal ıslatma , sünnet hamamı, loğusa hamamı, yas alma hamamıdır. Hamamda gelin adayı aramak çok bilinen bir şeydir. Gelinini hamamda arayan Tokat kadını düğün hazırlıklarını da hamamda başlatırdı. Bu başlangıç törenine “gelin hamamı” denirdi. Gelin hamamını kız tarafı düzenlerdi.Tokatlıların gelin hamamı düğünden birkaç gün önce yapılırdı. Gelinin annesi kendi akrabaları, dostları ve güveyin yakınlarına okuyucu gönderir, hamamın hangi gün hangi saatte olacağını haber verip davet ederdi. O gün hamam kapatılır, müşteri kabul edilmezdi. Davetliler gelince gelin kız, ipek peştemalı üzerinde, Maraş işi işlemeli bir bohça omuzlarına şal gibi atılmış, ayaklarına gümüş lalinler∗ giymiş olarak soyunmalıkta çalınan def ve türküler eşliğinde dolandırılır. Bu tören sırasında gelinin başına fildişinden yapılmış, üzerinde altın asma yeri olan bir tarak takılırdı. Bu tarağa beş altın takılır. Daha sonra sıcaklık bölümüne geçilir.(Yasemin Dutoğlu) Burada hem yıkanılır hem de düğünün ilk eğlencesine başlanılırdı. Özellikle gelinin genç arkadaşları çalgılar eşliğinde eğlenirdi. En önemli hamam merasimi olan gelin hamamı bununla sınırlı kalmazdı. Mola vermek için soğukluğa gidildiğinde önceden hazırlanmış yiyecekler ve mevsim meyveleri neşeli fakat gürültülü bir ortamda yenirdi.Yıkanma merasimi bittikten sonra sıra veda törenine gelirdi. Burada gelin için türküler okunurdu. Bunlardan bir tanesi şöyledir; “Annem hamama vardın mı Yunduğum yerleri gördün mü Ben gelin gidiyom duydun mu Şen olası anam, evin barkın şen olsun Ben gelin gidiyom haberin olsun” Gelinin giydiği atlas Atlasa iğneler batmaz Güveyi gelinsiz yatmaz Şen anam evin barkın şen olsun Hamamdan çıkan davetlilere, soyunmalık bölümünde görevlendirilmiş bir hanım köpüklü kahveleri ikram ettiğinde artık törenin bittiği anlaşılırdı. Hamamı düzenleyen kişi bütün . davetlilerin masraflarını karşılar ve hamam çalışanlarına da bahşişlerini verirdi. Tokatlıların gelin hamamı geleneği tam olarak hangi tarihte başladığı bilinmiyor. Fakat oldukça eskilere dayandığı söylenebilir. Çünkü 19.yüzyılda Türkiye’de yaşamış Amerikalı bir misyoner olan Hanry John Van Lennep’in misyonerlik çalışması yürüttüğü yerlerden birisi de Tokat’tır (1854-1856). Lennep seyahatleri sırasında özellikle Türkler ile Ermenilerin gelenek göreneklerini incelemiştir. Yaptığı tespitlerden birisi de Türklerin ve Ermenilerin düğünlerden önce gelin ve güvey hamamı yapıyor olmalarıdır.(Şahin, 2008) Lalin; Tokat’ta Nalın yerine kullanılan isimdir. 14 Resim 15: Sıcaklık bölümü denilen bölümde göbektaşı ve kurnalar Resim 16: Bir batılı ressam tarafından çizilmiş hamamda kadın ve çocuk resmi abartılı yüksek çizilmiş takunyalar dikkat çekici 15 Resim 17: Batılı bir ressam tarafından yapılmış İstanbul’dan bir hamam gravürü Resim 18: Tokat’ta bir damat hamamı alayı (Kaynak: Hanry John Van Lennep) Gelin hamamı eğlencenin ve hüznün birlikte yaşandığı bir törendir. Fakat Tokatlı kadınlar için bir araya gelip eğlenmenin, sohbetin tek sebebi gelin hamamı değildir. Düğünden bir süre sonra (bu bazen kırk gün sonra bazen de bir hafta sonra olabilir) düzenlenen yeni bir hamam töreni vardır. Buna “peştamal ıslatma” denirdi. Peştamal ıslatma hamamı yeni gelinin ilk kez hamama gidişinin kutlanmasıdır. Bu töreni gelinin kayınvalidesi düzenler. İki ailenin de yakınlarının davet edildiği bu törende gelinin annesi küçük bir hamam halısını getirip kızına hediye eder.(Dutoğlu, 2010) Gelin bu hamam sırasında davetlilere hizmet eder, onların yıkanmasına yardım ederdi. 16 Resim 19: Tokat merkezde halen faaliyette olan Ali Paşa Hamamı Osmanlı hamam mimarisinin yaşayan en güzel örneklerinden biridir. Tokat’ta hamama gitmek için bahane çoktur. Bunlardan birisi de “lohusa hamamı”dır. Kırk günlük lohusalık dönemi bitince yeni anneler bebekleri ile birlikte hamama getirilirdi. Bebeği doğurtan ebe önce bebekle anneyi, içine altın para konmuş tasla yıkıyor, ardından dualar okuyarak kırkladığı bir tas suyu lohusanın başından aşağı döküyor.Böylece sıkıntılı bir dönemi geride bırakan anneler hem yeniden sosyal yaşam içerisine girmiş oluyor hem de dualarla kırklandığı için psikolojik olarak huzur buluyordu. Resim 20: Osman Hamdi Bey tarafından çizilmiş “Hamamda Kadınlar” adlı bir tablo 17 Tokat’ta kadınlar sadece sevinçlerini değil, üzüntülerini de hamamda paylaşırlardı. Bu amaçla düzenlenen hamam törenine “yas alma hamamı” denirdi. Cenazesi olan aile kırk gün hamama gitmezdi. Daha sonra yakın akrabalardan birisi vefat eden kişinin çamaşırlarını yıkayıp yaslı aileyi hamama davet ederdi. Genel olarak kadınların düzenlediği ve katıldığı bu hamamların dışında bir de erkeklerin toplu organizasyonu olan “güvey” veya “damat hamamı” denilen bir tören vardır. Bu törende ise düzenleyici damadın ailesidir. Damadın yakınları ve arkadaşları davet edilirdi. Düğünden bir gün önce veya düğün sabahı erkenden gidilen bu hamamdan çıktıktan sonra güvey ve arkadaşları mahalle aralarında davul zurna eşliğinde dolaşıp eğlenirlerdi. Eskiden gelin alma günü sabahı güveyi hamamdan çıkarılıyorsa da şimdi bir gün öncesinden yapılıyor damat hamamı. Çünkü eskiden damat, 'Gelin alma konvoyu'na katılmaz, gelini evde beklerdi. Gelin de öğle sonu eve ancak inerdi. Bu yüzden vakit darlığı söz konusu değildi. Ama şimdi hayat arkadaşını, baba evinden çoğunlukla damat aldığı için bir gün önceden hamamı yapılıyor ve âdet yerini bulmuş oluyordu. Düğün davetiyelerine, 'yakın zamana kadar “filân gün filân hamama güveyi çıkarmaya buyurunuz." ilâvesi de yapılırdı. Davetlilerde istenen saatte hamamda hazır bulunurlardı. Gelin hamamında nasıl gelin yıkanıyorsa damat hamamında, damat halâ yıkanmaktadır. Bu âdet bu günde hükmünü sürdürmektedir. Gelin hamamında olduğu gibi davetlilere hamama girerken sabun verilir. Erkek hamamı, kadın hamamından daha tenha olur, çünkü her evden en fazla bir kişi gelir. Damadı, arkadaşları yıkarlar. Damat en son yıkanır ve en son çıkar hamamdan. Damat hamamdan çıkmadan önce damatlık elbiseleri bir çocuk tarafından hamama getirilmiştir. Hamama, yeni elbiseleriyle gelmemiştir, çıktıktan sonra giyecektir damat, damatlıklarını. Bazen damadın elbiseleri hamamda hizmet edenler tarafından saklanır. Maksat, bahşiş koparmaktır. Daha sonra arkadaşları tarafından giydirilir. Davetliler, damadın hamamdan çıkmasını beklemişlerdir. Yine erkek çalgıcılar hazırdır. Damat hazırlandıktan sonra yola çıkılır. Çengiler önde, damat birkaç arkadaşıyla onların hemen arkasında yerini alır. Davetliler, daha arkada sıra sıra dizilerek, damadı takip ederler. Zile'de halen günlerden Perşembe, Cumartesi veya Pazar'sa ve de çalgı sesi geliyorsa, kafalar pencerelerden uzanır. Zira, ya şeker gidiyordur ya da güveyi çıkıyordur hamamdan. Güveyi çıkaran konvoy çoğunlukla kalabalık olur. Davetliler, hamamda yıkansalar da, yıkanmasalar da bu kalabalığa katılırlar. Çünkü zarf bırakacaklardır seleye. Oğlan evine gelindiğinde hoca da orda hazır bulundurulur. Kalabalık evin önünde durur. Önce damat, arkasından arkadaşları hocanın elini öptükten sonra çalgılar susmuştur artık. Hemen hoca dua okumaya başlar. Davetliler de el kaldırıp âmin derler. Daha sonra, oğlan evinden birisi tarafından tutulan seleye zarflar atılır. Zarfların içine, herkes gönlünden kopan parasını koymuş, yüzüne de kim olduğunu yazmıştır. Oğlan evine düğün hediyesi olarak hep zarf içinde para verilir. Kız evine hediye olarak hep para götürülmez, ev eşyası da hediye edilebilir. Kız evinin hediyesi en çok ağırlık günü götürülür. Hediye, Kına Gecesi öncesi yapılan düğün gecelerinde de götürülebilir. Tokat’ta hem gelin hamamı hem de damat hamamı geleneği eskisi gibi olmasa da günümüzde sürdürülmektedirler. 18 5. Sonuç: Hamamların kökenleri Roma medeniyetine dayanan Anadolu’nun kadim kültürünün önemli bir parçası oldukları ancak Türk-İslam kültürünün ve özellikle Osmanlı medeniyetinin hamamları önemli ölçüde kendi kültürüne adapte ettiği, kendisine özgü mimari bir üslup ve tarz ortaya koyduğu ve bunun olmasında Tokat’ın, Tokat hamamlarının önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Gerek tarihi gerek yaşayan hamam sayısı bakımından önemli bir yekuna sahip olan Tokat, hamamları ve hamam kültürüyle bu güzel kültürün hala büyük ölçüde korunduğu az sayıdaki yerden biridir. Tokat’ın ve Tokatlıların hamama ilgisinin, tarihsel, sosyokültürel, dini ve hatta jeolojik nedenleri olduğu görülmektedir. Dileriz çalışmamız kültür mirasımızın çok önemli bir parçası olan hamamlarımızın ve hamam kültürümüzün korunmasına bir parça olsun katkı sunabilir. Bu sayede Tokat’lılar olarak adımızın birlikte anıldığı hamamlara bir nebze olsun borcumuzu ödeyebiliriz. 6. Teşekkür Projemize bulundukları içtenlikli katkılarından dolayı Tokat Müzesi Müdürlüğü araştırmacı sanat tarihçisi Saliha İÇEN Hanımefendiye, Tokatlı kolleksiyoner Hasan ERDEM Beye, Mimar Yasemin DUTOĞLU Hanımefendiye ve çalışmamızın yazım ve sistematiğinde yardımcı olan Turhal Anadolu Öğretmen Lisesi Coğrafya Öğretmeni Uğur TÜRE’ye teşekkürlerimizi sunarız. 19 Kaynakça Anadolu Ajansı . (2011), http://www.oka.org.tr/bolgeden-detay.asp?ContentId=926 Büyük Larousse. (1991), Cilt 10, İstanbul, s. 4987 Dutoğlu, Yasemin. (2010), Akzambaklar Şehri Tokat, Hamam Sefası, Heerilife, Sayı 9, Tokat, s. 51-54. Erhat, Azra. (2011) Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, s.19 Eravşar, Osman. (2004) Tokat Tarihi Su Yapıları (Hamamlar), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.11 Fırat, Ahmet. (2009) http://www.restorasyonforum.com/ders-notlari-sunumlar/ynt-roma-hamammimarisi-kisa-sunum-t1727.0.html Nişanyan, Sevan. (2011), http://www.nisanyansozluk.com/?k=hamam Şahin, Gürsoy. (2008), Amerikalı Bir Misyonerin XIX. Yüzyılın Ortalarında Türk-Ermeni _ Kültürel _İlişkileri ile _ilgili İzlenimleri_Üzerine Bir Değerlendirme, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 201, İstanbul, s. 12-18 Lennep, Henry J. Van. (1870), Travels in Little-Known Parts of AsiaMinor , [yayınlayan] John Murray, London s. 276 Vatansever, Hülya. (2011) Roma’dan Günümüze Hamam, National Geographic Türkiye, Ekim Sayısı, İstanbul, s. 24-32 Tokat İl Kültür Müdürlüğü Envanteri. (2011) 20
Benzer belgeler
Bu PDF dosyasını indir
kendi tarzını yaratmıştır. Danişmentliler’den sonra Selçuklular, sonrasında ise Osmanlılar İpek
Yolu üzerinde bulunan Niksar, Tokat, Pazar ve Zile’de bir çok hamam yaptırmışlardır. Tokat’taki
tarih...