14. AYHAVAR GAZETESİ: Cengiz Ekinci(1952)
Transkript
14. AYHAVAR GAZETESİ: Cengiz Ekinci(1952)
“AYHAVAR” GAZETESĠ Cengiz Ekinci’nin dillerden düĢmeyen ölümsüz gazetesi “Ayhavar” (Ġmdat!) 6 Kasım 1952 tarihinde Kars’ta yayın hayatına baĢlar. Bazen haftada bir bazen iki haftada bir yayımlanan gazete, eldeki nüshalar dikkate alınırsa 4 Aralık 1955 tarihinde 46ncı sayıyla yayın hayatına son verir. “Ayhavar” alıĢılmıĢın dıĢında bir gazetedir. Siyasi mizah ağırlıklıdır. Yazılar ustaca planlanmıĢ, eleĢtiriler birkaç sözle yerli yerine oturtulmuĢtur. Zengin Kafkas dillerinden alınan sözcükler -gazetenin adı da Azerice bir kelimeye dayanır- değiĢime uğratılarak siyasi argo kelimler türetilmiĢtir. Cengiz Ekinci, “Ayhavar” gazetesiyle Kars’ın zengin kültürel yaĢamına yeni bir ufuk getirmiĢ, Kafkas kahkahasını Doğuda yükseltmiĢtir. Bu türden bir gazetenin tekrar çıkamamasını bölge için Ģansızlık olarak düĢünüyorum. “Ayhavar” arĢivini sizler için gözden geçirdim, Iğdır’la ilgili bölümleri bir araya toplayıp hazırladım. Malik ve Mesulü: Cengiz Ekinci Kars Ġstiklâl Milli Caddesi 125 No. da Ġdare-i maslahat edilmektedir Her PerĢembe huzurdadır Siyasi de yazar Mizahi de Birisi 10, Bir seneliği 600 kuruĢtur Yıl: 1 Sayı:1 6 Kasım 1952 Ayhavar Niçin Çıkıyor? Ve Nasıl Çıktı? Ayhavar Yazı Ailesi 6 Kasım 1952 TaĢra okuyucularımız ismine bakıp Ģüphesiz ki manasında tereddüt edecekler. Nitekim isim kliĢesini yaptırdığımız zaman da Cağaloğlu yokuĢunun Ar KliĢecileri kendi kendilerine bir hayli düĢünmüĢ ve içinden çıkamayınca: “Kuzum Allah aĢkına ne demektir bu „Ayhavar‟” demiĢlerdi. O gün kendilerine “Ayhavar” değil fakat “Ayhavar”‟ın Türk Azeri Ģivesinde gülünç manada “Ġmdat” demek olduğunu söylemiĢtim. “Ayhavar” niçin çıkıyor? Bilâistisna herkes ve her Ģeyi (sen de dahil) sarımak için. “Ayhavar”ın nasıl çıktığına gelince bunu sormayın. Rasim Ġlker Saffet‟e paz olduğu gibi biz de çocuklara zoğal olduk: “Kemal sen bilirsin, Ayhavar gecikti!.. Seyfi baĢına dönüm Ģuna bir el at!.. Yüksel Allah‟a bak bir sütun yaz ver..”demekten biyabır olduk. Neticede Ģu biyabır gazeteyi, “Cuma akĢamı aziz gündü bugün baĢlaması hayırlı olur” diyerekten çıkarabildik. Gayemiz zehlenizi dökmektir. Evvel Allah muvaffak olacağımıza da inanıyoruz. Gazetelerimiz Ayhavar Yazı Ailesi 6 Kasım 1952 “Ekinci”: Cengiz‟in milletvekilliği seferberliğinde, “soyadını” tanıtmak gayesiyle münteĢir olup Narvız‟ın (Belediye BaĢkanı) himmetiyle vücuda gelmiĢ bulunmasına rağmen ilk tiliĢkeli kazığı O‟na atmıĢtır. “Kars”: Araslı Ailesinin geçim ve içim vasıtasıdır. Kars Gazetesine CHP‟nin neĢir organı diyenler varsa da ve Tiryakioğlu (Saffet) da bu hayal ile kendisini avutmakta ise de realite baĢkadır ki bunu bir ben bilirim bir de Araslı. “Serhad”: Cengiz‟e sorsanız, “Ben bir tek gazete için mi avukatlığı bıraktım. Elbette ki birkaç tane çıkaracağım” der ama hakikatte, Ceride-i Serhad, Ekinci‟nin keĢfettiği Ģahane bir ilân telesidir (tuzak). “Dil”: Iğdır‟da dostum Meco (Mecit Hun) tarafından derdest-i neĢir olup (yayınlanmakta olup) gayesi, Iğdır Kaymakamı Albayrakzade Hakkı‟nın defterini dürmektir. (Mecit Hun’un sahibi ve mesul müdürü olduğu “Dil”, günlük siyasi gazete olarak 9 Temmuz 1952’de yayın hayatına girer; 16 Mayıs 1953 tarihinde “ġarkın Dili” gazetesinin çıkarmasıyla da “Dil”in yayın hayatı sona erer. Mücahit) “Birlik”: Demokrat Parti geçici idare heyetince halk edilen (yaratılan) bir zümrüdü anka’ dır ki, geçiciler geçip gittikten sonra gelecekler tarafından geçmiĢine okunacağı muhakkak bulunmaktadır. “Ardahan”: Halen doğum sancıları içinde kıvranıyor. Ne zaman çıkacağını Fuat (Araslı) ağabeyi dahi bilmemektedir. Yalnız, Enver‟ciğin (Araslı) geçende reddi peder ettiğine bakılırsa yakında çıkacağı ve aslı CHP, astarı DP, hikmeti vücudu ilân olan bir Ceride-i Garibe Ģeklinde intiĢar edeceği tahmin ediliyor. Dıbızlaram! Cengiz Ekinci Bir zaman yal verenlerin koltuğunda beslenirdin Bir zamanlar baykuĢ gibi küçelerde seslenirdin Bir zaman da ürümüĢtün indiki eziz dostuna Bir zamanlar tülkü teki girmiĢtin aslan postuna Ġndi de her dem angırıp, tezden kulağın cütdeme Basaram engin dağılar, baĢ kulağıng sıvazlaram Velhasıl balam Narvız, vız narvızın vız vızlaram Narvız, andolsun Allah’a pöççüğünden dıbızlaram CHP Bülbül Kongresinden Notlar Cengiz Ekinci 13 Kasım 1952 Yıl: 1 Sayı: 2 Toplandıkları yerde bir hay havar, bir goyma ha goyma sarmıĢtı mahalleyi..Ben içeri girdiğim zaman Hamza lelem banglıyırdu. “Bir deyin görüm, indi ölümüzü mü ağlıyacıyık? Dirimizi mi?” Ortalık karıĢtı. Her kelleden bir avaze-i isyan yükseliyor, kimi yumruk gösteriyor, kimi yeri eĢeliyordu. Buna rağmen Karabağlı, Ģiddet-i tasmim ile baĢladığı yoldan dönmemek kararında idi ve hakikaten konuĢtu da: “Batıf gedifsiniz. ĠĢinizin dalına haberiniz yoktu. Demıkratdar da üstümüze gülör. “Hanı muhalefet, hanı tenkid” deyin söylenif durorlar. Saffet, muhalefet baĢkanlığı forsuynan ticaretini yeridecek diye Bartımız yıkılıf getsin mi? Allah Hoydu, Allah Hoydu! Bartımızın sahavı yokdu mu? Kongre yine girdi birbirine: “Balam çok yahĢi deyir” “Oro yaĢa Hamza, vallah adam olmiĢge, billah adam olmiĢge” “Eye sen ne mırtıllıyırsan? Ne olup Tiryaki‟ye? Hansınız onnan yahçı iĢ aparacaksız?” “Dalacuğum ha bu Hamza‟ya piliymisun” Sözleri Ģamata içinde kaynadı gitti. (...) AYHAVAR Mecit Hun (Dil Gazetesinden) Kars‟ta gazet bollanıp, söğüĢürler ayhavar!.. Narvız Marvız kızıĢıp döğüĢürler ayhavar! Cengiz gitti Iğdır‟dan bastı Kars‟ta feryadı, 13 Kasım 1952 Yıl: 1 Sayı: 2 KiĢiye helal olsun, dillere tüĢüp adı Gazet çıkar bir yandan Demirkıratta aza Bakın neler deyiptir yeke reis Narvız‟a Reis olup ayhavar! Kese dolup ayhavar! Toyuğ kimi bir ucdan Kars‟ı soyup ayhavar!.. Gelin beri ayhavar! Hep serseri ayhavar! Narvız yoldan çıkardı Altıeri ayhavar! Letif te usul usul baĢlayıp dadaĢlığa Ġndi belli değildir kim nökerdi kim ağa? Bizi sattı ayhavar Vurup yattı ayhavar! Dönüp gazet yazana Tokat attı ayhavar! DĠLSĠZ yazdığın bestir oluplar deste deste Kim ki demokrat oldu çöreği var kafeste Ayhavar’ın Küçük Ġlânlar KöĢesi Ayhavar Yazı Ailesi 13 Kasım 1952 Sayı: 2 BaĢ-göz olmak istiyorum YavaĢ yavaĢ bekârlığın direğe dırmanıĢına devresine girmiĢ bulunduğumdan karĢıma çıkacak ilk cüce piloyu ile baĢ-göz olmağa karar vermiĢ bulunuyorum. Bu illetin aynı devresinde bulunan nazeninlerin, ayaklarına gelen kısmeti kaçırmamaları önemle ilân ve tavsiye olunur Ġl Daimi Komisyon zoğallarından ġeyh Doğan Meclisi Umumiden Notlar (2 Ocak 1953) Musa Doğan mezkûr faaliyet cümlesinden olarak paltarı tezelemiĢ ise de umumi kanaat Ģu merkezdedir ki, Doğan‟ın hılliği, bu sene Daimi Encümen‟den tulazlanacaktır. Aleni ĠĢmarlaĢma Cengiz Ekinci 20 Kasım 1952 Sayı: 3 Bay Meco Hun: Eski ve yeni meslektaĢımız IĞDIR Pazartesi günü Iğdır‟da yedirdiğin bozbaĢa mukabil dolma kalemimi hesaba sokmak suretiyle gösterdiğin misafirperverliğe hatırın için bir de teĢekkür edeyim. Yalnız ay gırıĢmal, bizim kaymakam beyin böğründen tüteğini çeksen iyi edeceksin. Herçendi Hasanhan‟da ikice yüz dekar ile baĢını düzeltmeden el çeken değilsen ama yine de ocağına düĢmüĢem elçek! ġıh Zeko Hükümranî Iğdır’da Ayhavar Yazı Ailesi 20 Kasım 1952 Sayı: 3 Refakatı âlisine Reis-i sânisini de alarak- ĠçiĢleri Bakanı Sayın Ethem Menderes‟in Kars‟a geldiği gün Iğdır‟a müteveccihen Ģehrimizden müfareket buyurdukları malum. Kendilerine telefonla Bakan‟ın teĢrifini de haber verdiğimiz halde çıktığı yoldan dönmedi ve dayandı Iğdır‟a. Kanaatimizce asıp kesmeğe gidiyordu Iğdır‟a, zira ol kaza diğerleri gibi kongre de hükümranımıza rey vermemiĢti ve elbette ki ġıhın hıĢmına uğraması mukadderdi. ġimdi Iğdır‟dadır ve kazada azimetini iĢiten Iğdırlıların diline düĢmüĢtür. “Eye bu ne gezir buralarda?” “Balam bilmirsen mi? Ortağı Eyüp Beyle hesabı kesip dezgâhı kurduktan sonra Ģimdi de siyasete baĢladı” “Ne teher yanı? Kongurada neçe daĢ aldığını men bilirem” “Ahmak zadmıĢsan balam. EĢi kongurayı sallıyan kimdi ki? Mustafa efendinin canı sağolsun. Zaten bunun da ağzı ondan Ģireye batmasaydı bizimkilerin kuyruğunu döĢaplamağa gelmezdi” “Oro hella hellahtır nedir? Kimi döĢaplıyacakmıĢ?..” “Oy kurban olayım sa‟a Kürdoğli! Kolaymidur döĢaplamak?..” Bir kısım Iğdırlılar bu sohbete devam etsinler, ġıh Zeko hükümranî Fazıl‟ın kahvesine (Fazıl Baykal) giriyor: “Zeko bey hoĢ gelmiĢge” “Keremke Zeko” (Buyur Zeko) “Esdafırıldah” “Çi heber Zeko?” (Ne haber Zeko?) “Oro, men baĢ olmiĢge, baĢ!” (BaĢ oldum) “Ez hulemette Zeko. Ne baĢı?” (Derin saygılar. Peki ne baĢı?) “Demirgırat baĢı” (Demokrat) “Vay kurbenette baĢganıma” Bu sırada bizim Nurettin‟in (Kirman) kenar masada oturan değneklerinden biri banglıyır: “Balâm desene dimdiğin onun için havadadı” “Efendim sen kim oliyorsen ki, Ġl Ġdare‟ye gafa tutuyorsen?” “Canımsan ay Ġl Ġdare!” Derken Iğdır mavalılar da baĢlıyırlar sarımağa: “Gede bu nemenedi?” “BaĢgandı eye baĢkan, görmürsen mi ne teher gırtdadır?” Beçere ġıh Zeko hükümranî! Bakıyor ki burası Iğdır‟dır ve baĢkan-maĢkan da aldıran yoktur. Çırıyor Iğdır‟dan. Ay Balam... 27 Kasım 1952 Mecit Hun (Dil Gazetesinden alınma) Sayı: 4 Yazan: Meco Hin (Mecit Hun) Adaptasyon: Cezolenk (Cengiz Ekinci) Demirkırat (DP) çöktü balam, Ekinci‟yi sürdüler, Narvız‟ın hatırı için defterini dürdüler Dedik Cengiz, siyasetin hayrı yoktur ay balam, Özge emel tap özüne, gazet çoktur ay balam. Herden biraz dıbızlasan, alazlasan Narvız‟ı, BaĢımızı düzeldersen palazlasan Narvız‟ı Cengiz deyir: El çekmenem dünyada men tek galam ġu diyarı haram edip, ürküdecem vesselâm Narvız‟ın da bu bârede danıĢmağa hakkı var Öz puluynan Ekinci‟yi belâ etti Ayhavar “Tele kurdu” yalvar yakar aldı Kars‟a apardı, Cengiz döndü Vız Narvız‟ın lap ipini kopardı Ġlân verdi, baĢkan seçip gerdan kırdı bir ara, Baktı ki heç yola gelmir çare kaldı havara Paz olup gardaĢ goymur ki dümberçeği ĢiĢirsin Kuyruğu mazıtlanmadan biraz iĢi piĢirsin Yolluk molluk hesabiyle Halk Partisini yiyenler Ġkbal için gayret edip demokratiz diyenler Ġndi dönüp Cengizinen elleĢirler ayhavar Bir ucdan da postu serip yerleĢirler ayhavar.. Al Haberi Zurnadan Ayhavar Yazı Ailesi 27 Kasım 1952 Sayı: 4 MECO HĠN (Mecit Hun): Dil Gazetinin ev yıkanlarından IĞDIR Soru: Ġlân almak için ne yapayım? Cevap: Narvız‟ın (Kars Belediye BaĢkanı) koltuğundan veriĢtir. Kararname, Vilâyet emri usul, nizam sallamdan yağdırsın baĢına ilân ki, sen de metel kal bu iĢe... *** LATĠF AKÜZÜM: Kars Milletvekili ANKARA Soru: Demokrat listede adaylar çoğaldığına göre, 1954 ü kurtarmak için nasıl hareket edeyim? Cevap: Tekrar Halk Partisine geç görek Allah kerimdi... NURETTĠN KĠRMAN: DP Ġlçe Ağası IĞDIR Soru: ġıh Zeko Hükümranî „nin (Zeki Aras DP Ġl BaĢkanı) hıĢmına uğruyacağımı zanneliyerem, ne gayıram? Cevap: ĠĢ‟ari ahire kadar Zeko‟nun tüteğini desmallamağa devam et. Ġsmail Alaca’nın Cevabı 27 Kasım 1952 Ayhavar Yazı Ailesi Sayı: 4 (AĢağıdaki diyalog Cengiz Ekinci ile Ġsmail Alaca arasında geçen bir sohbete dayanr. Mücahit) “BaĢın düzeldi balam”, diyordu Cengiz. “Yazıhane iĢliyor, değirmanı kurdun, teze paltarı da diktirdin. Bir deyinen görüm özge bir arzun var mı?” Ġsmail Alaca‟nın cevabı Ģu oldu: “Direğe dırmaĢıyorem Cengiz” “Bu ne demeli sözdü gardaĢ? Sana tek sabır da düĢür, çift sabır da” “Oro vallah direğe dırmaĢiyorem. Ġnanmıyorsen mi?” “Bir men ölüm sarıma gene sabah sabah!” “ġart olsun ki sarımıyorem. Yalnız düĢünüyorem ki bu MarĢal efendi iĢi niye noksan tutmiĢ” “Ganmadım balam” “Niye ganmıyorsen? Arvatsız kalkınma olar mı yani, planın bir tarafına da bir evlendirme faslı ilâve edeceklerdi ki kalkınabileydik. Sen söyle: MarĢal‟ın kendisi arvatsız kalkınabilmiĢ mi?” “ Ay halal olsun sana Lap gözel danıĢırsan Tevekkelil balam Ġso, Direğe dırmaĢırsan ” Ayhavar Postası Ayhavar Yazı Ailesi 4 Aralık 1952 Sayı:5 MECĠT HUN IĞDIR Soru: ĠĢtittiğime göre aleyhinde açılan basın davaları neticelenmeğe ve mahkumiyetler de zincirlenmeğe baĢlamıĢ. Evi harap, senin âhirin ne olacak? Cevap: Basan basanadı balam. Ya men tülüngülerin kuyruk kulağını yığĢıracam yahut onlar soncuklamağa devam edecek KELBAYI NECEF ALĠ IĞDIR Soru: Ayhavar gazetesini dört sayfa çıkarabilmezsen mi? Cevap: Gazete çıkarmak, terezinin baĢına geçip kâğıt torba ile gartol satmak değil bayım. Ġki sayfayı huzu elyenize takdim edene kadar uĢaklığımız düĢüyor. ORUÇ VURGUN SĠRKECĠ Soru: Seni takdir ediyorum. Bir yardımım dokunabilir mi? Cevap: Katırcıoğlu hanına kadar zahmet edip Haydar Emimi gör ve biraz Ģefaat eyle. Yoksa halim dumandı Oruç Emi.. NĠHAD RENDA LÜLEBURGAZ Soru: CHP Digor kongresini tasvir eden yazınızdaki “Appo zırt!” ifadesi ne demektir? Lütfen izah eder misiniz? Cevap: Ederiz Bayım. Sizin anlayacağınız “Cart” kaba kagıl demektir MOLLA MUSTAFA DP Ġl Genel Serheteri (11 Aralık 1952) Soru: Ġl Genel Meclis mesaisi baĢladığı halde Daimi Komisyon baĢ zoğalı Musa Doğan Ankara‟dan teĢrif etmemiĢtir. Niçin? Cevap: Sıfırı tüketip Turan Palas‟a giroy kaldığı için SABAHATTĠN AKBULUT Marmara Gazinosu Soru: Üç Milletvekili, Kârsala ġefin dergâhını kellesine çarpıp CHP‟den kırdıkları zaman, niçin DP‟nin Kars TeĢkilâtına kaydolmadılar da Ankara‟nın Bahçelievler ocağını seçtiler? Cevap: “Öl büyük yerde, kal büyük yerde” sözüne inandıkları için ABBAS ÇETĠN El-Malûm ANKARA Soru: Senin için de, “Gönlünden Milletvekilliği geçiyor” diyorlar. Doğru mudur? Cevap: Estağfurullah de bayım. Erbabı echelin at oynattığı Ģu devirde, izzeti nefsimizi bir rey için ayaklar altına serecek kadar küçülmedik. NURETTĠN KĠRMAN IĞDIR (2 Ocak 1953) Soru: Dostun Meco (Mecit Hun) “Dil” gazetesinde, “takrir”i senin kaleme aldığını idda ediyor. Bu ne mene sözdü? Cevap: Gelet eliyir. Herçendi Meco, ben fağır ile aziz milletvekillerimizin arasını açıp 15 baĢ küfletimi çöreğe möfdeç etmek istiyorginen ama üç milletvekilinin üçünün de ölmüĢüne yemin eyliyerem i menim haberi yoktur HAMĠT DÖNMEZ IĞDIR Soru: Birlik gazetesinin “cimcik” sütununda yeni bir (Mamil Ağa köĢesi) açıldığını gördük. Niçin acaba? Cevap: Angırmak istiyenlerin mezkûr köĢede kulaklarını cüldemeleri için MECO (MECĠT HUN) Millet Partisi BaĢ Pazı IĞDIR (15 Ocak 1953) Soru: Kars‟ta Millet Partisi niçin kurulmuyor? Cevap: Ecele etme. Üç Meb‟us-u Pervane-î Ġkbal-î ġan, 1954 goyma ha goymasında el elde tütek belde kaldıkları vakit, DP‟den de cırıp MP‟yi kuracaklar elbet. Meco can, tahmin ediyorum ki, “Köylü Partisi ne olacak?” diyeceksin. Dur ki kurulacak gardaĢ. 1958 de de MP saflarında avara kalan üçüzler, Ģüphesiz ki oradan da cırıp Köylü Partisini kuracaklar. Bu suretle de sâyelerinde Kars, bütün partilere sahne olacak. Hello da kendi eliyle tatlı canına kıydı Teessür içinde öğrendiğimize göre, Ġsmail Alaca‟nın yetiĢtirmelerinden stajyar Avukat Halil AvĢar, evlenmek suretiyle tatlı canına kıymıĢtır. ArkadaĢımıza geçmiĢ olsun diler, Allah‟ın baĢkaca keder vermemesini dileriz. Aküzüm’ün Bir TeĢebbüsü Ayhavar Yazı Ailesi 11 Aralık 1952 Sayı: 6 “Zümrecilik” ile mücadeleyi kendisine Ģiar edinip bu davada büyük adımlar attığı hemĢehrilerimizce de malûm bulunan değerli Milletvekilimiz Lâtif Aküzüm, Ankara Radyosu‟nun müzik neĢriyatında takdim olunan “ACEM-KÜRDĠ” faslını da zümrevi bir zihniyetin belirtisi sayıp cihad-ı mukaddesine muhalif gördüğü için, mezkûr faslın radyo programından kaldırılması için Hükümet nezdinde teĢebbüse geçmiĢtir. EYLEDĠ Mecit Hun (Ceride-i Dil’den) 11 Aralık 1952 Sayı: 6 Ġnönü‟ye söğmekle Narvız (Nevruz Gündoğdu) denen bir gozmel, ġehre baĢkan seçilip keyfini saz eyledi. Hakkı var Ekinci‟nin onu dıbızlamakta, Bize kalırsa eğer biraz da az eyledi. Divan‟ı haysiyetten Cengiz alınca dâvet, O da Baykal misali partiye naz eyledi. Kabahat Zeren‟deymiĢ, bu Erzurum dadaĢı Cezo‟yu döĢapladı, Zeko‟yu paz eyledi. ġükûfeyle Alaca değirmen kurmak için MarĢal‟ın kesesini yonulmuĢ kaz eyledi BaĢı düzelir gardaĢ: Tiryaki‟nin, Hamza‟nın Doğrusu bu iĢlere onlar da haz eyledi DevĢirmeler geçince Kars‟taki iktidara Menderes partisinin halin ayaz eyledi. Ġmza: Tünne (“Yok” anlamında) UĢağ Hele Haydin!.. Cengiz Ekinci 25 Aralık 1952 Sayı: 8 Geçen Erzurum seyahatimizde, çocuklar için bir-iki Ģey alalım düĢüncesiyle bir dükkâna girdik. Muzipliğimiz üzerimizde idi. Hafifden Ģöyle baĢladım. “Balam bir deyinen görüm, bu Ģeher hansı padıĢahlığındı?” Muhatabımız bir delikanlı idi. Garip bir ifade ile yüzüme baktıktan sonra iç taraftaki mangalın baĢında 99‟luk tesbihini çeken yaĢlı bir adama, “bize mıhat olması için” bir göz attı ve fırladı dıĢarı: “Ola hele celin...Tücana ecem celmiĢ..Vay yolunu dicimin ecemi, nasıl da goniĢir” “Ne diyirsen paĢa?” “Segirt da‟aĢ segirt. Ecem celmiĢ, ele bir tevirim goniĢir ki cörme..” “UĢağ hee haydin...” Bir an içinde, „tüçan‟ın önü dolmuĢtu. Her kafadan bir ses geliyordu Ģimdi: “PaĢa bunlar hökümat adamına benzir?” “Yok ola yok, cörmir misen ecem, da‟aa ecem...” “Nereden celmiĢler?” “Bülmirem..Allahelim Gars‟dan” Ne yapacaksınız. Delikanlılar ayı oynatanların etrafını saran çocukları gibi bizi birbirlerine gösterip hükümler veriyorlardı. Aralarından çıkıp otomobile bininceye kadar akla karayı seçtik. Ġngiliz Gazetecilerle FitleĢdik Cengiz Ekinci 8 Ocak 1953 Sayı: 10 Geçen akĢam, Alaca (Ġsmail) ile ġehir Kulübünde ağyar çatlatıyorduk. Bir aralık kenar masaların birinde iki ecnebi gördük. Biri 1718 yaĢlarında müennes (kız), diğeri müzekker (erkek) iki misafir. Vaziyetleri dikkatimi çekmiĢ, bir havadis çıkarırım ümidiyle de iĢtahlanmıĢtım. Veli‟yi çağırdım: “Bunlar kimdir, nedir, ve necidir Veli?” “Men ne bilim, möhür mü bastım?” Yemeklerini bitirdikten sonra çıktılar. YetiĢip Oruç dayımın dairesinde –ġehir Kulübünü görmedinizse sizin anlayacağınız vestiyerdezoğal oldum: “HoĢ geldiniz kardeĢim” AnlayamamıĢlardı. “Vel-kam”, dedim. (Well come!) Gülüp birĢeyler söylediler. Herhalde “hoĢbulduk” demiĢlerdi ama benim de Ġngilizce sermayem bitmiĢti. Erkeği sormağa baĢladı: “Du yu spik EngiliĢ?” “No” “Parlevu Franse?” Gene, “No” “Gemany and Ġtalyana?” “No gardaĢım” Kız Ģinidi. Erkek, hiçbir lisandan anlamıyan bir beçere karĢısında olduğunu anlamıĢ, metellemiĢti. Ġsmail Alaca da üstüme gülmeğe hazırlanıyordu ki ben sormağa baĢladım: “Du yu spik KürdiĢ?” “No” “Parlevu Ecemo?” “No” “Terekemo?” “No” “And spik LaziĢ?” “No” Di get. Bu sefer Ġngiliz ĢaĢırmıĢ, sorduğum lisanları bilmediği için de adeta mahcup olmuĢtu. FitleĢtik ve birimizin bildiği lisanları diğerimiz bilmediğimiz için ayrıldık. Biyabır Olduk Vallah Canım!... (Iğdır‟ın meĢhur Feyzullah‟ı (Zengi), Ekinci‟ye dert yanarken) “GardaĢ, biyabır olduk vallah canım!..Yaz boyunca geldi Bakan çay yetiĢtir. Getti Bakan çay yetiĢtir, bir Ģetele tüĢdük ki sorma. Mirelli (Ali Ural) her Bakan gelende elli çay aparttı, indi birceciğinin pulunu vermir ki biz de baĢımızı dolandırak” Felek Koymadı (15 Ocak 1953) (Resimde Mecit Hun çakmağını uzatmıĢ Kurban Akar‟ın sigarasını yakıyor. Mücahit) Meco, Sultanabatlı Kurban emimi yağlıyor. Meco: “Ġzzet ikram eliyirdim ki, Birlik seçimlerini kazanan da bığımızı yağlasın. Gel gör ki, Allah Kelbayı Telete (Talat Tufan) insaf versin, hamısını darma diyar eledi” Sahibi: Mecit Hun Mesul Müdürü: Keza BaĢ muharriri: Mecit Hun Kıç muharriri: Keza 12 ġubat 1953 ÇarĢamba Günleri Iğdır’ı KarıĢtıran Sulu-Sırtık Gazete Haberlerin her hakkı mahfuz olup, Ekinci için okuma hakkı da muhafazaya alınmıĢtır. Fıkraların güldürmesini teminen, hususi gıdıklayıcıları okuyucularının ayağına gönderen yegâne mizah gazetesidir. Tek nüshası zehlenizi dökmeğe kâfi gelmezse aldığı parayı misliyle iade eder. Ayhavar Postası Cengiz Ekinci 12 ġubat 1953 Fırıldakbaz Meco – IĞDIR (12.2.1953) Balası özü özüne soru sorup cevabını da özün verirse de kiĢiden aĢağıdaki sualleri cevaplandır Mecit Hun Gözümden iste. Ekinci Soru(Mecit Hun): Bir sene 48 hafta olması itibarıyla, beherini 10 kuruĢtan sattırdığın haftalık AYHAVAR‟ın yıllık ceremesi 480 kuruĢ eder iken, 120 kuruĢu niçin fazladan ürküttürüyorsun? Cevap(Cengiz Ekinci): BaĢta balam bizzat Mecit Hun olduğu halde esasen kimseden tahsil edemediğimiz abone bedeline ilâveten Ģehir dahilindeki tevzi (dağıtım) masrafı ile harice sevk edilenlerin posta ücretini de cepten mi verelim? Soru: DP‟den istifa ettiğin halde el‟an bu partinin organı imiĢ gibi neĢriyat yapıyorsun. Niçin? Cevap: Biliyorsun bir post kapıp idare-i maslahat ettiğimiz sırada Mustafa DaaĢ yetiĢip idareyi elimizden aldı. ġimdi maslahatın da elden gideceğinden korktuğumuz içindir ki çar-naçar demokrat görünüyoruz. Soru: MeĢedi Letif (Latif Aküzüm) ile Abbas (Çetin) ve Veyis‟i (Koçulu) bir zamanlar yağlıyırdın. Ġndi ne oldu ki kaburgalarından veriĢtirirsen? Cevap: Destursuz bağa girdiler ezizim. Zannederdik ki bu üç meĢhur-u âlem, tefessüh etmiĢ bir partide boğulmamak ve zinde bir camia içinde memlekete hizmet etmek için CHP‟den cırdılar...Meğer gadası, ağalar, koltuklarının hayında imiĢler. Sandalyelerinin devamı için 30 senelik partilerini tekmeliyenlerin, memlekete hizmetten evvel Ģahsi ikballerine emek verecekleri de bedihi olduğuna göre, bu tisbir adamların kaburgalarından biz veriĢtirmeyelim de kim veriĢtirsin? Soru: AYHAVAR‟da rüsva eylediğin bazı eĢhasın, hâlâ seni gördükçe gerdan kırdıklarını müĢahade ediyorum. Ne dersin? Cevap: Estağfurullah de. Biz kimseyi rüsva etmedik. Sadece rüsva olanları teĢhir eyledik ki bunu da kendileri istediler. ġimdi de isteklerini yerine getirmemizden mütevellit Ģükran borçlarını eda zımnında gerdan kırıyorlar. Buna biz ne yapalım? Soru: “BĠRLĠK”in ismi hangi manayı ifadelendiriyor dersin? Cevap: Birlik, Ģaka ifadesiyle “dirliği”, ciddi ifadesiyle de, erbabı kalem ve fikrin erbabın, dirayet ve siyaset ile birleĢtiğini ifade ediyor, derim. Kirman (Nurettin) – IĞDIR (12.2.1953) Soru: Zeki Aras (DP Kars Ġl BaĢkanı), bizim de tüteğimizi elimize verdi. Benim anlayacağım Ģekilde Ģunun bir izahını yapar mısın? Cevap: Demokrasi dediğin budur iĢte Ģekerim. Millet seni seçer, Zeko seni tardedip, senin yerine milletin seçmediğini seçer. Esasen Zeko‟yu seçen de millet değil bir bilmem kimdir. Bunun adına da “Demokrasi” senin anlayacağın, “Rey hakimiyeti” yahut “Rey idaresi” diyoruz. BaĢa düĢtü mü? Nihat Sergen Bir müftehor ANKARA Soru: Kars için “kozmopolit bir yer” diyorlar, doğru mudur? Cevap: Bunu söyleyen hangi eĢĢek oğlu eĢĢekse, lütfen isim ve adresini ver de, Kars‟ın sapına kadar Türk olduğunu kendisine isbat edelim. Soru: Araslıları ile Aküzümlüler arasındaki geçimsizliğin sebebi nedir? Cevap: Ne yapacaksın? Sohbeti bitirmeden biz de sana bir Ģey söylüyelim: Neyin nesi ve kimin fesi olduğunu bilmiyoruz ama öyle bir zırva Ģeyler sormuĢsun ki, doğrusunu istersen mektubunu okuduğumuz zaman bir ĢiĢe müsil içmiĢten beter olduk. Musa Doğan Emekli D. Komisyon üyesi IĞDIR (26 Şubat 1953) Soru: Hılliği Kars‟a serdiğim devre içinde bir dilbere gönül verdim, söyle ne yapayım? Cevap: Pöçüğünü buza koy, âleĢi aĢkın çabuk söner. Fazıl Baykal IĞDIR Soru: Lâtif‟e (Aküzüm) “MeĢedi”, Abbas‟a (Çetin) “Kelbayı” adlarını kim taktı? Cevap: MeĢedi Letif‟in isim babası leleĢindi. Abbasa da, bu çok yakıĢan adı, Yeniaras Ali taktı. Hasan Karalar Lâmekân Soru: On beĢ gündür Kars‟ta, Tekel Ġdaresinin Tuzluca‟daki evimizi boĢaltması için feryat etmekteyim. Gelirken Paslı yolunda bir de ölüm tehlikesi atlattım. ġimdi ne yapayım? Cevap: Ölmediğine Ģükret. Hiç olmazsa evinizin boĢalacağı ümidiyle yaĢıyorsun. K.A. (Okuyucu Feryadı) Soru: Bir avradım var ki gardaĢ felek düĢmana vermesin. Günün on saatinde “gün” gezir. Evdeki beĢ çocuk Allah umuduna. Ev, Allah umuduna. Bir belâya düĢmüĢem ki gel göresen. Geçen gün takip ettim. Evden çıkıp eve girinceye kadar sekiz kapının zilini çaldı. AkĢam sordum: “ÇıkmıĢken borçlu olduğum günleri tamamladım” dedi. Ertesi gün sual ettim: “ġimdiye kadar hiç uğramadığım günlere gittim” dedi. Ferdası gün konuĢturdum: “Gün almıyan bir iki eve uğradım” dedi. Bir gün can boğazıma yığıldı: “Yahu ne olur, bu günde yıkılmıĢında otur” diyecek oldum. Gözün yamanlık görmesin, baĢladı vırvıra: “Nereye çıkıyormuĢ ki, ben zaten böyleymiĢim de iki ziyaretini söz edermiĢim...BeĢ çocukla bihal olduğu yetmiyormuĢ gibi de.. filan derken tam yarım saat dinletti. Hırsı geçmemiĢ olacak ki o gün de kalkıp babası evinin yolunu tuttu. ġimdi de eve gelmiyor. Söyle ne yapayım? Cevap: Arvatlar içinde arvadım itti, Saçı sirkeli tırnağı bitli, Gederem gelerem kapısı kilitli, Men de arvadın elinden yanmıĢam. CHP Ġl Kongresi CHP‟nin 1953 Ġl AğlaĢma Toplantısı, Pazar günü sinemada icra edilecek ve ağlaĢmadan sonra Saffet Tiryaki‟ye ithafen çalınacak “budu getdi” gaydası ile bir yallı oynanacaktır. Ankara‟dan gelecek olan kalantorların yallı baĢını çekecekleri de haber alınmıĢtır. Hacı Darga Fağır fağır salona duhul ettiğim zaman Hacı Darga dinletiyordu: “Balam birgün bir araba çamıra saplandı; bir kurbağa, bir leylek, bir de kırkayak yoldaĢ oldular ki arabayı çamırdan gurtaralar. Kurbağa arabayı sulu terefe, leylek havaya, kırkayak da geriye çekmeğe baĢladılar. Bu araba çamırdan çıkar mı? Biz de indi aynı gündeyik. Here bir terefe çekir” Canımsan Ay Abbas Çetin!... (26 ġubat 1953) Kısa bir müddet evvel Abbas Çetin: “Kars, siyasi kanaatının cezasını çekmektedir. Bu vilâyet 1950 de Ģerefli Cumhuriyet Halk Partisini kazandırdığı için Demokrat Parti iktidarının kahrına uğruyor. Muhterem partili vatandaĢlarım, bu itibarladır ki ne yapsak , ne etsek nâfiledir” Kısa bir müddet sonra Abbas Çetin: “ġuna kat’iyyen inanmıĢ bulunuyorum ki, memleketimin kaderi Demokrat Parti sayesinde yükselecektir” Cengiz-i Lenk (Cengiz Ekinci) Bu da Cengiz gırıĢmalı, Bığ altından hırtıllıyır. Dıbızladığı gozmeller, Aleyhinde mırtıllıyır. Devrin yüz karası olan Gedeçe güruh içinde. Biri var ki lap kudurup, Ta be sabah zırtıllıyor. Evlenme Ġlânı YaĢı yaĢıma denk bir avrad ile baĢ-göz olmak istiyorum. Değirmanım, BaĢkanlığım, Avukatlığım var. Mebusluğuma da çok kalmadı. ĠĢine gelenlerin çömezime (Halil AvĢar) kaydolmalarını rica ederim. Ġsmail Hakkı Alaca ELT Mecit Hun Fırıldak Gazetesi IĞDIR Emmin oğlunu Iğdır maliye tahsildarlığına tercihan tayin ettirmem için gönderdiğin mektubu aldım. Stop. Bu vadide faaliyete geçebilmem, bığımı dombatmana vabeste bulunduğundan deshoĢumun da gönderildiğinin iĢarı. Stop. Fazıl‟la geliyorum. Cüce piloyu hazırlat. Cengiz Ekinci Mecit Hun Dil Gazetesi IĞDIR (5 Mart 1953) Kelbayı Telet‟ten (Talat Tufan) el çek. KarıĢtır dedikse bu kadar cıvıt demedik. Mecit Hun IĞDIR (2 Temmuz 1953) Soru: Iğdır ile alâkalı kliĢeleri bize göndermenizde bir mahzur yoksa lütfet. “ġarkın Dili”nde bastıktan sonra iade ederim. Cevap: Yeter iliĢtirdiğin balam. Ġki top kağız, 340 gazon nu zad, bir neçe yüz pangurut geri geldimi ki kliĢeler de gelsin. Haç ham olma. Kirmanzade (Nurettin Kirman) IĞDIR (9 Temmuz 1953) Soru: Mazide HALK (CHP‟li), halde DEMOKRAT (DP‟li), istikabalde MEÇHULAT olan milletvekillerinin 1954 Ģepe-Ģıllağında (seçimlerinde) da meb‟usluğa duracakları söyleniyor. Ne dersin? Cevap: Ne diyebilirim ki, hem neme lâzım benim memleket davaları? Her biri beĢce min kağız ürkütürse biz de baĢlarına tebelleĢ olmaz ikballerine yardım ederiz. Aksi taktirde öyle oyunlar çıkaracağız ki buna kendileri de metel kalacaklar. EĢref Kaya IĞDIR Soru: Demokrasiyi benim anlayabileceğim Ģekilde izah yahut târif eder misiniz? Cevap: Ederiz bayım. Demokrasi demek, sandıktan çıkan 30 tane çoban reyinin, 29 tane profesör reyinden muhterem olması demektir. Mecit Bir gözü ĢaĢ OLTU Soru: Sana ayaktan sakat diyorlar. Ne buyurursan bu söze? Cevap: Senin gibi kafadan çatlak olmaktan iyi değil mi? Salih Arnaz ÇANAKKALE Soru: “Ayhavar” ile “müftehor” ne demektir? Cevap: Belki elli defa izah ettik yine de gül hatırın için tekrar edelim. Ayhavar, dıbızladığımız gozmellerin havar tepmesi; senin anlayacağın feryad etmesidir. “Müftehor “ da sana göre beleĢci, bana göre de, “Ayhavar”ı çıktığı günden beri muntazaman okuduğu halde 6 lirayı ürkütmeyen Kars Mebusu Atalay Sırrı ve zatiâliniz gibi bedavacılara diyoruz. Halil AvĢar Balası KARS (3 Eylül 1953) Soru: Niye bu kadar çok seyahat ediyorsun? Cevap: Sen sorasın diye. Feyzullah Zengi IĞDIR Soru: Doğan Tuğla Fabrikası sahibi ve Ġl Genel Meclisi üyesi ġeyh Musa Doğan, içtiği ve içirdiği çayların parasını iliĢtirmiĢ vermiyor. Ne yapayım? Cevap: ġeyh‟in ceddine bağıĢla. Ben de, ġıh, Daimi Komisyona mitili serdiği zaman taktığı Ģapka taksidini ceddine bağıĢlamıĢtım. Halil AvĢar AVUKAT Soru: Kore‟den gelen hemĢerilerimizden öğrendim. Beni orada da “Abligat Hello” diye tanıyorlarmıĢ. Allah belânı versin, gördün mü benim baĢıma getirdiğin iĢi! Söyle ne yapacağım ben Ģimdi? Cevap: KıĢ yaklaĢıyor, pöçcüğünü buza koymaya hazırlan. Hamit Hun IĞDIR (27 ġubat 1955) Soru: Baba yadigârı altın saati 8 senedir Meco (Mecit Hun) kullanıyor. Bir o kadar da ben kullanmak için dava açtım. Kazanabilecek miyim? Cevap: Rahmetliyi diriltmen mümkündür ama kazansan bile saati alabilmen mümkün değildir. Evi harabın oğlu altı senedir Meco “hak vermez” ben “hak yedirmez” olduk, uğraĢıyor güllelerin parasını alamıyorum. Sen hangi akılla mahkemeye düĢüyorsun? YaĢar Tunç AĞRI (13 Mart 1955) Soru: Müftehor (beleĢ) abone kaydolmak istiyorum. Gazetelerimin gönderilmesini lütfen temin edip neticeyi bildiriniz. Cevap: Apoooo zırt! Kirman (Nurettin) IĞDIR (10 Nisan 1955) Soru: Ayhavar‟ı mahkemeye vermiĢler diye iĢittik. Aslı var mı? Cevap: Pöçcüklerine kına sürmek için hazırlanan böĢöyürler vardı ama elleri dümberçeklerinin üstünde kaldı. MeĢedi Letif (Latif Aküzüm) IĞDIR (20 Kasım 1955) Soru: Ġhraç ve ithal tüccarlarınız ne hengâmededir? Cevap: Kimisi Ruslaı kafese koyup Türkleri kazıklıyor, kimisi de Ruslardan yediği kazığın acısını Türklerden çıkarıyor. Fıkra AĢırması Doktor Çöllü (Abbas) ile Eczacı Böcügöz Ġstanbul‟da buluĢup, hanımlardan habersiz demlenmeye gidiyorlardı. Beyoğlu‟nun civelek sokaklarından birine saptıkları zaman Böcügöz: “Bu sokaktan gitmiyelim” dedi. “ “Ne o? Yoksa soyulmaktan mı korkuyorsun? Çok paran var galiba!” “Hayır, bilâkis yankesiciye mahsup olacağız (zannedileceğiz)” Dr. Çöllü (Abbas) Cızdığımızı Çıkardı (5 Mart 1953) Mevcut hemgâmemiz yetiĢmiyormuĢ gibi bir de “Kulübe devam” çıkardık. Her gün saat dört dedimi pirelenmeğe baĢlıyor, küçük odanın abu havasını teneffüs etmezsek, boğulacak gibi oluyoruz. Evvelsi gün de aynı cazibeye tutularak gittik ve tahmin edeceğiniz gibi oturduk pokere. Bob, beĢ pot, pas, rest derken birinci seans bitti. Çöllü ellice liramı almıĢtı. Ġkinci seansda çıkarırız diye ümitleniyordum. Birden, “Eh, bana Allah‟a ısmarladık!” demesin mi? Anan yahĢi, baban yahĢi, nâfile, öldüm Allah oynatamadık. Paraları gırmızıca bastı cebine, cızdığımızı çıkardı. Kamerli Ġrbaham Eminin 6.ıncı Kâlbayı Seferi Nurettin Kirman 17 Eylül 1953 Her defasında gittiği grubun 40-50 kiĢi olmasına dikkat eder. Niçin mi? Fazla galoĢ toplayıp satmak için. Tavzih edeyim: Horasan seyahatını kıĢ mevsimine getirir ve belirttiğim gibi 40-50 Kâlbayı adayı ile yola çıkar. Sefer arkadaĢlarının hepsinin ayağında galoĢ vardır. Ġran hududuna dahil olup Hoy‟a vardıkları zaman Kamerli Ġbraham eminin 40-50 tane çüst satın aldığını görürsünüz. Çüstleri Kâlbayı namzetlerine getirip der ki: “Ben müçtehit ile görüĢtüm. Çüst yüngüllüktür. GaloĢları çıkarın bu çüstleri giyin” Soracaksınız ki, “Bu 40-50 çift galoĢu ne yapıyor?” Ne yapacak, birini 27 liraya Ġran‟da okutuyor, alan da razı satan da... Ay halal olsun sana Kâlbayılık Kamerli emmi. Ġbrahim Emi Yallah!... 20 Kasım 1955 Cengiz Ekinci Kamerli Ġbrahim Emi‟nin Kerbelâ seyahatinde Ġran‟a ayak basar basmaz müçtehidin emrine tebaen refik kâlbayı namzetlerinden galoĢları toplayıp çüst dağıttığını gazetemizin eski nüshalarından birinde okuyan bazı dostlarımız, küçük bir merak içinde imiĢler. Diyorlar ki: “Ayhavar‟ın bu sempatik Emisi acaba Ģimdi ne âlemdedir?” Güzel bir tesadüf olacak, geçen Iğdır seyahatimde bunu bizzat kendisinden öğrendim: “Ġbrahim Emi yallah!.” “Vay menim Ezizim, hoĢ âmedi lakin, adımı hele öğrenmemiĢe benziyorsun” “Sen herkesin Kamerli Ġbrahim Emisi değil misin?” “O eskidendi. Artık dünya değiĢti. Gördüm ki bu ad, bir balaca güngül gelir, men de ismi ayarlattım” “Kime?” “Müçtehide” “Nasıl oldu bu?” “Bu dönüĢ Tehran‟da Müçtehid‟i Kebiri ziyarete gitmiĢtim. O buna bir çare buldu” Sonunu merak ediyordum sohbetin. Tafsilâtını rica ettim “Gazet‟de mazet‟de yazmıyacaksın” “Merak etme” “Balam, bizim aslımız meğer Nasreddin Han‟a dayanır. Yeddimci dedemin emisi kızının nevesi, Nasreddin Han‟ın kiçcik kölecesi Semend‟i evinde gelin imiĢ. Müçtehit, Tarih-i Nadir‟den bu vakıayı çıkardıktan sonra anlaĢıldı ki men kamerli filan değil, dem-dezgâh bir Hanzadeyem.” Bu defa da Kamerli Emimin yeni adını merak etmeğe baĢlamıĢtım. “Peki, dedim, yeni ismin ne oldu?” “Ġbrahim Nasreddin Han Semendi” Bir Han ahfadının huzurunda bulunmak size de nasip olsa, eminim aynı Ģeyi yapardınız. Ben de gayri ihtiyari elini öptüm. Hanzade Emim sözünü tamamladı: “Barekâllah Ezizim. Ġsmi ayarlattığımdan beri herkes, sen teki elimi öpüp “nezir” getirir. Bu pahalılıkta çüst müst adamın karını doyurmuyor ki..” Ayrıldığımız zaman iki yüz sene sonraki bir vakıayı Ģimdiden görüyor gibiydim: “2155 yılının bir Cuma akĢamı günü cem-i müselman senyit Ġbrahim Nasreddin Han Semendi‟nin türbesini ziyaret etmekteydi” Kars’ta Zümrecilik Ne Vakit ve Kimlerle BaĢladı? Cengiz Ekinci 26 Mart 1953 Zaman zaman her evlâd-ı vatan bu suali birbirine sorar, herkes kendi zaviyesinden meselenin bu kötü gidiĢin önünü almak için çareler ararken bazı kimseler de hasseten “rey” ve “siyasi ikbal” endiĢesiyle bu gidiĢte, Ģahsî bakımdan fayda mülâhaza ederler. Velhasılı kelâm, bir serhad Ģehrinin sâkinleri olarak yakamızı bu sefil gidiĢten kurtaramayız. Bize kalırsa Ģehrimizde “zümreciliği” körükleyen noktayı nazar, vatan ve millet düĢmanlığı değil fakat “aczin” ta kendisidir. Bu da günlük iĢ hayatımızda değil “siyasi” faaliyetlerimizde kendisini gösterir. Birbirimizi daima sever hürmet ederiz. Ticari iĢlerimizde birbirimize yardımı esirgemez, aile hayatımızda gittikçe inkiĢaf eden milli bir görüĢle akrabalıklar tesis ederiz. Birimizin sevinç veya kaderi hepimize mal olur ve K bu aynı kökten gelmenin tabii tezahürleri, bir seçim bahis mevzuu oluncaya kadar devam edip gider. Fakat vakta ki bir seçime gireceğiz, iĢte o zaman umumi hava bulanacak, “zümrevi” gayretlerle rey toplamaktan baĢka bir gayeleri olmayanlar, bu iğrenç silahtan medet umacaklardır. Vilâyetimizde, seçmenlerine takdim edecek herhangi bir “vasfı” bulunmayan her aday, daima “zümrecilik”ten faydalanmak yoluna sapmıĢtır. Bu facianın baĢladığı tarih de 1949 ara seçimleridir. O tarihte hükmü ferma olan tek parti içinden iki aday çıktı ki birbirlerine karĢı açtıkları mücadele kampanyasının parolasını “yerlilik ve muhacirlik” teĢkil ediyor, ikisi de Ģahsi meziyetlerine değil “yerli” ve “muhacir” olduklarına dayanıyorlardı. Adamlarına da bu zaviyeden iĢi körüklettiler. O gün bu gündür girdi içimize bir yılan. Ġki gafilin ektiği tohumu bir türlü söküp atamıyoruz. DüĢünüyorum da, “Allah o ara seçimini Karslılara nasip etmeseydi” demekten baĢka bir söz bulamıyorum. Mecliste tam 27 sene on sandalye iĢgal edip Kars‟a ne yaptılar? Bir sene de, dokuz sandalye ile temsil edilseydik de bu zehir içimize akmasaydı. AYHAVAR LÜGATCESĠ Karslı olmayan bazı muhterem okuyucularımız, gazetemizde zaman zaman geçen kelimelerin manasını anlamadıkları ve cümle içindeki gidiĢinden de “ne söylemek istediğini” keĢfedecek kadar sivri akıl sahibi olmadıkları için iĢbu Lügatce‟nin takdimine zaruret hasıl olmuĢtur. Dıbızladığımız her gozmelin “havar tepmesi” sizin anlayacağınız feryad etmesidir. BilirkiĢiler lügat manasını aramakta olup, bulabildikleri takdirde kendileri ilân edeceklerdir. GOZMEL Kırtıpiyoz KIRTIPĠYOZ Ġhsan Sağlam BAġ NALEYGAZ Gotur Hasan MÜFTE Bedava MÜFTEHOR Kars Mebusu Kelbayı Abbas (Çetin) GIRIġMAL Mecit Hun NAHUNEK BeleĢ NAHUNEKBAZ Alçak Ekber CÜCE PĠLOY Yosma BOYNU YOĞUN Nağı Kazak DĠREĞE DIRMAġAN Ġso (Ġsmail Alaca) FISI YATMIġ PĠġĠK CIRNAĞI MĠTĠL DEYNEKBAZ DEĞNEK NĠġAN VIZ-VIZ TÜLÜNGÜ ġÜLDÜ ĠKĠSĠ BĠRDEN HEPSĠ BĠRDEN MÜTÜRÜF KARSALA PAZ GAZONNU PAZ ZOĞAL CIRTI-PIRTI TÜTEK TÜTEKBAZ Hello Altı ok (CHP) Hamza Karabağlı Bığı dombatılmıĢ delege Günün siyasileri Narvız ġüldü Tülüngü Sünepe Musa Doğan ile Nurettin Kirman Gödekli Ġsmail Ġnönü Fevzi AktaĢ Rasim Ġlker Latif Aküzüm Bekâret Zurna Ġslâm Iğdır’ın MeĢhurlarından: Cafer Sadık Tezel 26 Mart 1953 Cengiz Ekinci Iğdır Mava‟dan feyz almıĢ ve “karıĢtırmak” mesleğinde ihtisas yapmıĢ bulunuyor. Pirçeğini, CHP‟nin en müfrit elemanı olarak ağartmıĢ, sünsüğünü de o dergâhın deshoĢları ile ĢiĢirmiĢ ise de, bundan bir-iki ay evvel DP‟ye geçmiĢ, Iğdır geçici ilçe kuruluna mitili sermeğe de muvaffak olmuĢtur. Kendisine Iğdır‟da “CHP‟nin ajanı” sıfatiyle DP‟de vazife alan bir “yeni Demokrat nazarı ile” bakılmaktadır. Beçere Fazıl Baykal ile Nurettin Kirman‟a Ģimdi göz dağı veren Cafer Sadık Tezel‟in, tez elden DP‟nin baĢına da Iğdır‟da kül eliyeceği muhakkaktır. Bu ġehrin MeĢhurlarından 9 Nisan 1953 Cengiz Ekinci (Cengiz Ekinci bu yazısında kendisini tanımlıyor. Mücahit) Iğdır‟da hayata atılmıĢ, Iğdır‟da mesleğe baĢlamıĢtır. Iğdırmava‟da oturduğu müddet zarfında “karıĢtırmak” mevzuunun hususiyetlerini dikkatle tetkik ettiği için, bu sahada bir Iğdırmavalı kadar mahirdir. “Ev yıkmak” bahsinde Cefer Sadık‟ta, “Ocak söndürmek” bahsinde Ebdil Hesen‟den aldığı kıymetli fikirleri vardır. Nurettin Kirman O‟na, “hak vermezliği”, Mecit Hun da “hak yedirmezliği” öğretmiĢ. Cemal Taksözlü‟den “muhbirlik”, Fazıl Baykal‟dan “kardeĢlik” dersi almıĢtır. Taktığı Ģeye sakız olmak vasfının hocası Irza Gulu‟dur (Rıza Yalçın). Rahim Yedigârof‟tan (Birlik baĢkanı Rahim Yadigar) “aparmağı”, Hamit Ünver‟den (Namı diğer Piç Hamit lakabıyla bilinir. Mücahit) “deshoĢu” öğrenmiĢ. AYHAVAR‟ı kendisine Hacı Gulem (Parlar) ilham etmiĢtir. Dinî mevzularının hocası Hacı Nağdali ise de, bu sahadaki gabiliğine inzimamen Hacı‟nında kifayetsizliği sebebiyle “geçer” not alamamıĢ bulunuyor. Kendisi Ģu sırada, birer siyasi mevta haline gelen yeni demokratlar ile mide perestlerini meyyitlerini kaldırmakla meĢgul olup, Iğdır‟da aldığı ders ve tecrübelerine istinaden Narvız‟ı yürütmek, Sap Sağlam‟ın yuvasını yapmak peĢindedir. Berekâllah Abbas Abi (Odoğlu) 9 Nisan 1953 Cengiz Ekinci (Abbas Odoğlu, Azerbaycan kökenli ve Iğdır’a yerleĢik Nağı (Naki) Odoğlu’nun oğludur. Mücahit) Kelbayı Abbas (Çetin) ile karıĢtırmayın. Odoğlu Abbas Abi‟nin bir ziyafetinden bahsedeceğim. O gün Ziya (Ayrım) ile birlikte Nurettin‟in (Kirman) “Cüce (tavuk) bozbaĢına” da davetliymiĢim meğer. Fakat Abbas Abi, kulübün önünde kelek geldiği sırada bundan haberim yoktu: “Cengiz, diyordu Odoğlu, “Gürültü” bir Ģarabım var. Gel acığınan o Ģarabı bu gün içelim” Ġki kırma, bir döğme, bir de hezreti bozbaĢ getirtip Iğdır ġehir Kulübünün önünde demlenmeye baĢladık. Gerçekten, öyle gıyamet bir Ģarap idi ki, yanımızda oturan Hacı Nağdeli (Parlar), Hacca gittiğine piĢman olmuĢ, MeĢedi Celil yalanmağa, Seyit Kasım yutkunmağa baĢlamıĢtı. Söz açılmıĢken belirteyim ki Iğdır‟da artık bizim gibi kara adam bulamazsınız. Kimi dindirseniz, mutlaka isminin baĢında bir Seyit, ġıh, Kelbayı, MeĢedi, Hacı lâkabı var. Sohbeti karıĢtırmayalım; Ģarap bitmek üzrere idi ki MeĢedi Kerem geldi, Abbas Abi ile iĢmarlaĢtıktan sonra da beni “prafa”ya dâvet ettiler. Ġçimden, “Odoğlu, ikram ettiği Ģarabın cermesini benden çıkaracak” diye düĢündüm. Bir saat sonra da, aklıma gelen baĢıma gelmiĢti. O, onca pangurutumu alıp bağa gitti. Kerem Zengi ile ben beziğe oturduk. Çi-fayda ki, ikiyüz ellileri daima üç yüz elli yazmama ve beĢyüz binbeĢyüz ayaklarını da 5-6 defa aĢırıp yeniden oynamıĢ olmama rağmen Kerem ile de baĢ edemedim. Zalım oğulları, Iğdır‟dan döviz çıkarmamağa aht etmiĢlerdi sanki. Reis Mireli (Ali Ural) ile bir Mulâkat Yaptı Cengiz Ekinci 9 Nisan 1953 “Reis yaman gülürsen bu günler!” “Keyfim sazdı balam. Gel gör ki Ebil Hesen (Hasan Tezel) gözünü tikip isdoluma goymur ki arheyince bığımı yağlıyam” “Bu ne demeli sözdü? Eblesen kim olur ki sana karĢı ireyisliğe durur?” “Görmürsen mi, Cafer Sadığı da Demikratların (DP) arasına salıp ki onlardan da özüne daĢ yığsın.” “Beh beh beh...Ağa, deyesen iĢin bu sefer fırığtı.” “Sehvolmaz Sofi Silo‟nun oğlu, Ġrza Gulu‟nun gabağında bir iĢ görebilse, Ebdil de meni alt eliyer. Göreceksen gene iĢleri gaydasınca yeridecem.” Olmasın Mecit Hun 27 ġubat 1955 Çekildi ehli irfan tezgâhı siyasetten, BaĢkanlığa gelenler bari yobaz olmasın, Bıraktı hak yolunu Hacca gidenler bir bir, Fesat için gidenin yolu Hicâz olmasın... Memnun değilmiĢ, demiĢ Feyzullah baĢkanlıktan Göbek atar bakmayın, mümkün mü naz olmasın? BaĢladılar bugünler Doğan‟ı okĢamağa, Temenni edelim ki bu da piyaz olmasın. Demokratı ceditler gidiyor Ankara‟ya Dikkat edin a beyler, payınız az olmasın Günde bir baĢkan düĢer belde-i Tuzluca‟da Allah bizi korusun aman maraz olmasın Kumar oynattı diye vazgeçmezler Settar‟dan Zavallı beceremez sakın garaz olmasın? Enver Sever seçilmiĢ mümessili Iğdır‟ın Allah‟tan umalım ki sonu ayaz olmasın. Seçim yaklaĢtı diye esnafa yan bakan yok, Aklı olan bugünler yonulmuĢ kaz olmasın. Sıkı yapıĢın aman bozbaĢın kuyruğundan, Sonra o da Ģımarıp Ģekerle gaz olmasın!... Çifte baĢkanlık ister DP‟ye mitil seren, Hamze Lele misali partiye paz olmasın Zoğal, kopya ne ise çıkacak Karakedi Oda Birlik‟ten beter bir naleygaz olmasın. Ehli cehleden mürekkep siyaset kervanında, Kim demiĢ Memmet Veli baĢ Gazetbaz olmasın? Ankara‟da oturup Iğdır‟a parmak atan Siyaset hırsızının ahvali saz olmasın Hinoğlu (Hunoğlu Mecit Hun) Aldırma (27 ġubat 1955) Evvelsi gün Iğdır‟da MeĢedi Kerim‟in bozbaĢını yedikten sonra sıra çaylara geldiği vakit ĠĢ Bankası Müdürü Fehmi (Bilen) Bey: “Reis (Ali Ural), dedi, Ģu bardakların haline bak. Bunları temizletmek de belediyeniz için o kadar imkansız mıdır?” “Aldırma Müdür, dünyanın sonu yoktur. Sen milletin bığını dombaltmağa bak!” Ağabeyi Aman Günüdü Tuzluca muhabirimiz (Hasan Karalar) gazetemize haber gönderiyor: “Kazamızın yediden yetmiĢe takdir ve sevgini kazanan çok değerli hakimimiz muhterem filanın dün sevimli bir erkek çocuğu dünyaya gelmiĢ, bütün kaza halkı bu doğumu çoĢkun bir bayram havası içinde karĢılamıĢtır” Hususi Not: Ağabeyi, bizim arazi davasını biliyorsun. DuruĢması Cumartesidir. Aman günüdü. Bu gazeteden acele 5-10 tane gönder ve haberi benim verdiğimi yazmağı da unutma Küçük Tavsiye Doktor Abbas Çöllü Kars‟tadır. Molla gelmiĢken ölen ölsün, kalan kalsın. Fahri HemĢerim Cengiz Ekinci 13 Mart 1955 Son Iğdır seyahatimde bizim Nurettin’i (Kirman) bir hayli sancılı buldum: “Nedir bu karın ağrısı?” “Sorma Cengiz. O kadar gül bitti ki reyhan arada itti (kayboldu), galiba beni de Demokrat Partiden ihraç edecekler” “Buna emin misin?” “Emareler çoğalmağa baĢladı, bir Ģeyler düĢünmemiz lazım” “Belediye Meclisi ġubat mesaisini bitirdi mi?” “Hayır!” “Güzel. Ankara‟ya gidecek heyet ne âlemde?” “Hazırlanıyorlar” “Bu da gayet iyi. ġimdi al bir kâğıt kalem, Adnan Menderes‟in Iğdır Fahri HemĢeriliği için Belediye Meclisine bir teklif yaz” “Sonra?” “Sonrası basit. Meclis bu teklifi alkıĢlarla tasvip edince seni DP‟den ihraç edecek babayiğit zor bulunur” Nurettin‟in gözlerine ıĢık geldi. Bilahare “Birlik” gazetesinde de okuduğunuz “Fahri HemĢehrilik” teklifini yazdık. Tarih, pul, imza verdi Meclise. Sonu mâlum: Iğdır Belediye Meclisi ittifakla Adnan Menderes‟in Fahri HemĢehriliğine karar aldı ve hemĢehrilik payesinin kendisine arzı iĢini de Ankara‟ya giden heyete tevdi ettiler. ġimdi Sayın Menderes Iğdırlıların bu tevcihini hayatının en kıymetli hatırası olarak muhafaza edecek; Nurettin, Menderes gibi bir hemĢehriye arkasını verip Ģah ile Ģile yemeyecek. Birlik, ben de gazetede yazdım diye kendisine bir hisse çıkaracak. BaĢvekilin hemĢehrilerini dindirmek olmayacak. Ben de “Kara bahtım kör talihim” yine kenardan bakacağım. Allah kabul etmesin bu iĢi sayın Fahri hemĢehrim!... Yapan da ben, kenardan bakan da ben. Arvad Al! Koy baĢını sinesine bir dad al Lap vebalin boynuma get bir arvad al. BaĢını KaĢıyor... Müsyö Memet ile Müsyö Ömer o gece ölçüyü kaçırmıĢ, garip bir tesadüf olacak, baba evinin büyük peykesinde yan yana vellezar olmuĢlardı. Bir ara konuĢmaya baĢladılar: “Ömer yanımdaki sen misun?” “Penum” “Nereyeydun?” “Vardım Topçinin deremenine var orada bir munzir ayı. Az kalsın yedi beni!..” Bir ara daldılar. Bu sırada Müsyö Memet baĢını kaĢımaya baĢladı: “Baba nedeysun?” “BaĢımı kaĢiyrim” “Baba, kaĢuduğun penum baĢumdur” “Peki ya penum baĢum nereyedur?” Bunlar Kim Kârhanaçılık Kim? (4 Aralık 1955) Mecit (Hun) ile Nurettin (Kirman) karĢılıklı hakaret iddiasiyle birbirlerini mahkemeye vermiĢ. MeĢedi Letifi (Latif Aküzüm) de Ģahit göstermiĢlerdi. Hakim, büyük bir dinleyici kalabalığının takip ettiği duruĢmaya Ģu sual ile baĢladı. “Söyle bakalım hadise hakkında ne biliyorsun?” “Hangi hadise Hakim bey?” “ġu ikisi birbirlerine „kerhaneci” demiĢler. Sen de iĢitmiĢsin” “Hakim bey, bunlar kim kârhanaçılık kim? Men bilesi bu adamaların iki piti bile yoktur. Ġstedikleri kadar kendilerine kârhaneci süsü versinler, kim inanır. Ġkisi de cıbılın cıbılı kimselerdir” Seyirciden savcıya kadar herkes metellemiĢti. “AYHAVAR” LÜGATÇESĠ Cengiz Ekinci, Iğdır’a; Iğdır’da Cengiz Ekinci’ye çok Ģey borçludur. Cengiz Ekinci avukatlık mesleğine ilk ve son defa olarak Iğdır’da baĢlamıĢ, yine aynı Ģekilde hem Iğdır’ın hem de kendisinin ilk gazetesi olan “IĞDIR”ı da Iğdır’da yayın hayatına kavuĢturmuĢtur. Gazeteci Cengiz Ekinci, büyük bir ustalıkla Iğdır’ın zengin argo dilini sayfalarına taĢır, onlara yeni anlamlar yükler, böylece genellikle Azerice kökenli olan bu garip telaffuzlu (!) kelimeler günün siyasi polemiklerini tanımlamak için vazgeçilemez bir unsur olurlar. Cengiz Ekinci, Azerice argo kelime kullanımı geleneğini Kars’ta yayınladığı Ayhavar gazetesinde de devam ettirir. Cengiz Ekinci’nin etnik dilleri bölük pörçük de olsa ön plana çıkarma çabası ve onları yazı diline kavuĢturması bazı kesimleri rahatsız eder, “Türkçe mi yoksa Kafkas kökenli argo kelimeler mi kullanılmalı” Ģeklinde bir polemiğe neden olur. GeçmiĢ zamandır; o günün koĢullarını ve siyasi çekiĢmelerini tekrar gözlerinizde canlandırmak niyetinde değilim. Naçizane görüĢüm Ģu ki, argo kelime kullanımı edebiyat dünyasının önemli ve vazgeçilmez bir koludur. (Fransa, Amerika ve diğer ülkelerde “Slang Dictionary” yada “La Dictionnaire d’Argot” ismiyle kalın sözlükler vardır. Argo kelimeleri öğrenmeden günlük Fransızca veya Ġngilizce’yi sökmek mümkün değildir) Cengiz Ekinci, üstün bir yetenek ve önseziyle, günlük yaĢamın içine serpilmiĢ “biyabır, gırıĢmal vs.” gibi sıradansözcükleri değiĢime uğratmıĢ, onlara mecazi anlamlar yükleyerek ve yazı diline dökerek “Siyasi Argo” literatürüne kanımca ölümsüz bir hizmette bulunmuĢtur. Ne yazık ki Cengiz Ekinci’nin geride bıraktığı boĢluğu dolduracak kapasite ve yetenekte kalemler ortaya çıkamayınca, Cengiz Ekinci’nin bu değerli çabaları tarihin sessizliğinde kaybolup gitmeye mahkum olmuĢtu. “Ayhavar” gazetesini okumaya koyulunca yabancı (!) kelimelerin bolluğu ilk anda beni hem ĢaĢırtmıĢ hem de meraklandırmıĢtı. Gerçi kelimelerin çoğu bana yabancı değildi. Çocukluğumda sık sık duyduğum, üzerinde düĢünmeden anlamını sezdiğim ve beni eski Iğdır’a bağlayan bu kelimelerin gerçek ve mecazi anlamlarını, Azerbaycanlı dostum Dr. Gara ġemsiyev’le –Ankara SporMed’te görevli- beraber masaya oturup sizler için gözden geçirdim; sonra da liste halinde düzenleyip yayınlamaya karar verdim. Mücahit Ayhavar! (Gerçekte “Ay haray!”): Ġmdat! YetiĢin! Gayemiz zehlenizi dökmektir : Gayemiz sizleri bıktırmaktır Dıbızlamak Ġğnelemek, mahmuzlamak Mırtıllama gabağımda! : Gevezelik etme! BoĢ boĢ konuĢma! Ay gırıĢmal! : Seni kurnaz seni! Ay Dığa! : “Dığa” kelimesi, Ermenice erkek çocuk anlamındadır. Bu kelime Müslümanlarda küfür olarak kullanılır Ay goduk! : Seni sıpa! Zoğal : Kızılcık (yemiĢ) PiĢik cırnağı : Kedi tırnağının deride bıraktığı izler. Bu kelimeyi Cengiz Ekinci siyasi literatürde “Altı oklu CHP” yi tanımlaması için mecazi anlamda kullanır. Mecel kalmamak : Gücün ve fırsatların tükenmesi Kravatlı kurumsak : Sonradan görme, görgüsüz HinduĢka kimi yekelip gul gul eyleme : Hindi gibi böbürlenip laf etme Tüteğin dilini çekmek : Pes etmek! : Kurnaz, anasının : : : : Tam kaĢınmak Bas arabanı! Defol! Kuyruk sokumu, popo Fırlatmak, döndürüp : : : : Rezil olmak Beklenemedik belâ Serseri olmak YapıĢmak, burnunu : Böyle bir yüzsüz hiç : : Hazırlığını görmek Rahat ol! : Namusumuzu : Pekmezlemek (Mecazi Allah tufağını yığsın! yıksın! Bığını dombaltmak : Allah evini baĢına : Döylekbaz Pul Külfet Kimi Kâftar! UĢak RiĢe (veya RiĢi) kök salması Lap Acığımdan KarabaĢ Er Kömek Behtever : : : : : : : Mecazi anlamda: Havaya girmek, iyi gününde olmak Arsız, utanmaz Para Karı, EĢ Gibi Ġhtiyar bunak! Çocuk Sakal veya ağacın : : : : : : Tamamen Hırsımdan Hizmetçi Koca Yardım Bahtiyar Pij (veya Bij) gözü Lap gaĢınmak Di get! Pöçcük Tulazlamak atmak Biyabır olmak ġetele Küçede sürtmek Paz eylemek sokmak Misli bir paz gördün mü? gördün mü? Bığı yağlamak Arheyin ol! Meraklanma! Abırdan düĢüp biyabır olduk kaybedip rezil olduk DöĢaplamak anlamda, “yağcılık”) Darga kontrolör Od Nimçe Ayhavar! (Gerçekte “Ay haray!”) Gayemiz zehlenizi dökmektir Dıbızlamak Mırtıllama gabağımda! Ay gırıĢmal! Ay Dığa : : : : : : : Gece bekçisi, : AteĢ Ġmdat! YetiĢin! Gayemiz sizleri bıktırmaktır Ġğnelemek, mahmuzlamak Gevezelik etme! BoĢ boĢ konuĢma! Seni kurnaz seni! “Dığa” kelimesi, Ermenice erkek çocuk anlamındadır. Bu kelime Müslümanlarda küfür olarak kullanılır. Ay goduk! : Seni sıpa! Zoğal : Kızılcık (yemiĢ) PiĢik Cırnağı : Kedi tırnağının deride bıraktığı izler. Bu kelimeyi Cengiz Ekinci siyasi literatürde “Altı oklu CHP” yi tanımlaması için mecazi anlamda kullanır. Mecel kalmamak : Gücün ve fırsatların tükenmesi Kravatlı kurumsak : Sonradan görme, görgüsüz HinduĢka kimi yekelip gul gul eyleme : Hindi gibi böbürlenip laf etme Tüteğin dilini çekmek : Pes etmek! Pij (veya Bij) : Kurnaz, anasının gözü Lap gaĢınmak : Tam kaĢınmak Di get! : Bas arabanı! Defol! Pöçcük : Kuyruk sokumu, popo Tulazlamak : Fırlatmak, döndürüp atmak Biyabır olmak : Rezil olmak ġetele : Beklenemedik belâ Küçede sürtmek : Serseri olmak Paz eylemek : YapıĢmak, burnunu sokmak Misli bir paz gördün mü? : Böyle bir yüzsüz hiç gördün mü? Bığı yağlamak : Hazırlığını görmek Arheyin ol! : Rahat ol! Meraklanma! Abırdan düĢüp biyabır olduk : Namusumuzu kaybedip rezil olduk DöĢaplamak : Pekmezlemek (Mecazi anlamda, “yağcılık”) Allah tufağını yığsın! : Allah evini baĢına yıksın! : Mecazi anlamda: Havaya girmek, iyi gününde olmak : Arsız, utanmaz Pul : Para Külfet : Karı, EĢ Kimi : Gibi Kâftar! : Ġhtiyar bunak! UĢak : Çocuk RiĢe (veya RiĢi) : Sakal veya ağacın kök salması Lap : Tamamen Acığımdan : Hırsımdan KarabaĢ : Hizmetçi Er : Koca Kömek : Yardım Behtever : Bahtiyar Darga : Gece bekçisi, kontrolör Od : AteĢ Nimçe : Bakırdan tas veya derin yemek tabağı
Benzer belgeler
2. Mücahit Özden Hun
halinde gelir heyecanı dinmiş misafir odamızı doldururlardı. Babam, kan bağıyla bağlı olduğu bu insanların hemen ayrılıp gitmesini istemezdi. Onca yolu
çoğu zaman yürüyerek veya at sırtında gelmiş ...
Mecit Hun(1952)
Reis geniĢ bir nefes alarak:
“Men de dedim gör ne yeke iĢ olup! Kanan adamsan balam... bele
Ģeyin üstüne vurmazlar. Bir baĢkasına da tapĢırarığ o da kamyonuynan dalın
dalın geler daldan vurar direk...